24 Ekim 1950 — Salı
leni tstanlml'un
KUPONU
TAHSİL KUPONU
Tesis eden: îlnblb Edlb . TÖREHAN
Yıl 1—Sayı 328 — 10 kuru>
Abone i Türkiye İçin seneliği 83, altı aylığı 17» üç aylığı 9 Hradır. Hariç memleketler İki misildir.,
ilânlar : 6 ncı sayfada santimetrem
2 liradır, hânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-A Telefon ı 44756-44757 Santra!
Posta Kutusu ı 447 - İstanbul. Telgraf Adresi ı Hetlo. İstanbul
Birleşmiş Milletler beşinci
Bulgaristanda
Konsolosluklarımıza
İstişare Kongresi
yıldönümünü kutluyor
karşı tahrikler
Gazeteler, Bulgaristanda bundan
dün sona erdi
Nüfus
sayımı
SON pazar günü, hepimiz, cevaplarımızı vermek için, sayımcıları evlerimizde bekledik ve bir günümüzü kaybettik. Gerçekten çalışanlarımızın •ayısını yalnız beş milyon olarak hesaplarsak. en aşağı, otuz milyon kadar U saatL hiçbir şey yapmaksızın, akıp gittL Pazar günü, biliyoruz, dinlenme günüdür. Zaten çalışılmaz, denilebilir. Fakat dinlenmenin de değer-yarat-mak-hayatında büyük bir ehemmiyeti vardır. Çalışma temposunu hızlandırmak. verimi arttırmak da gene, zaman raman dinlenmekle mümkündür. O-nnn İçin zamanımızın İş hayatında dinlenmeye de gereken bir pay ayrılmış ve bu, millet ekonomisinin zaruretleri arasına girmiştir. Nüfııs sayı-minin istediği bir kaç soruyu cevaplandırmak için milyonlarca saatin kaybolması şeklinde beliren büyük fedakârlığa katlanmak doğru mudur? Sayımı başka türlü yapmak, sadeleştirmek mümkün değil midir?
Nüfus sayımının, çağdaş topluluk hayatında, en başta gelen bir ehemmiyeti vardır. Kaç kişiyiz» nemiz var. nemiz yok. ne yapabiliriz, gücümüz nedir? Bunları bilmeden hiçbir işe girişenleyiz* hiçbir çalışma plânı ellemeyiz, hiçbir hayat dâvamızın çözülme yollarını araştı ra mayız. Nüfus savımı uğrunda yaptığımız zaman fedakârlığı. hiç şüphesiz» çok büyüktür, çağımızın ekonomik anlayışına, hattâ hürriyet anlayışına son derecede aylandır. Fakat» ne kadar yazık kİ, güvenilir bir nüfus sayımı yapabilmek İçin, memleketimizde, bundan başka bir imkân da yoktur. Geri kalmış milletler, her bakımdan, tam bir İsraf e-konomizl İçinde yaşarlar. Zamanları boş yere kaybolur, hanı maddelerini en son İmkânlar çerçevesinde işleyemezler, bir çok ekonomik değerler, henüz değer haline gelmeden erir, gider ve bunun normal bir neticesi olarak. millet» normal hayat ahengin! bulamaz. belini doğrul tam az. Son nüfus •ayımı, bize, bunun, gerçekten üzücü delillerini vermektedir. Yurdumuzun okuma, yazma nispeti istediğimiz ölçüşe erişmiş ve halkımız, sayını İşlerini, bütün ehemmiyetiyle. İstisnasız benimsemiş olsaydı, bu iş. kendiliğinden sadeleşir ve hiçbir zaman kaybına meydan vermezdL
Bütün çağdaş memleketlerde nüfus sayımı, büyük bir sessizlik İçinde geçer. Basılmış soru kâğıtları evlere dağıtılır ve doldurulduktan sonra görevlilere verilir. Sayımın topluluk hayatındaki mânasını iyi kavrayan her vatandaş, verdiği cevabın mutlaka doğru olmasını, bir sosyal vazife sayar. Fakat» bizde, sayıma karşı, genel olarak öteden beri, bir İç huzursuzluğu. daha doğçusu. bir işkillenme vardır ve biz. buna, yirmi yedi yıllık cumhuriyet devrinde bile henüz ısınama-nuşızdır. Bizde tayıma karşı güvensizlik çok eskidir. Sultanlık ve halifelik sisteminin ufaktefelc sayım teşebbüsleri Türklüğü yıldırmıştır. Arkadan. ya. halkı kasıp kavuran bir angarya (zorla ve parasız çalıştırma) gelmiş, ya soygunu andıran vergiler çıkmış, veya, bunların hepsinden daha tehlikeli bir şey olmuş, bir vatan parçası ülkemizden kopmuştur. Halkımızın benliğine sinen bu eski sayım hâtıralarını tesirsiz birer gölge sanmak doğru değildir.
Cumhuriyet Devrinin sayımlarını sultanlık ve halifelik sisteminin rasgele ve temelsiz sayımlarına elbette benzetenleyiz. Çağdaş bilgileri benimseyerek yapılan sayımların milli ve sosyal amaçlan bambaşkadır. Yurdumuz bu çeşit sayımlan. İlkönce, cumhuriyet zamanında tanımak fırsatını bulmuştur. Sayımda tutmuş olduğumuz yol, teknik bakımdan, eksikliklerle. yanlışlarla doludur. Elde etmiş olduğumuz malzemelerle, güvenilecek İstatistikler hazırlamak güçtür. Fakat her başlangıç böyle olmuştur. Eksiklikler, zamanla, elbette, tamamlanabilir. Bizim, burada, asıl belirtmek İstediğimiz şey bu değildir. Biz. Cumhuriyet Devrinde, sayım güvenini arttırmak İçin, hükümete düşen vazifelerin yapılmadığını söylemek isteriz. Bu tehlikeli İhmalde devletçiliğe büyük bir •orumluluk payı düşmektedir. Hesapsız ve Ölçüsüz kalkınma plânlarının zorla gerçekleştirilmesine glrlşllmelde milli gelirimizin ekmek elden, sıı gölden anlayışına göre harcanmasına yol açılmış ve bu yüzden vergiler kabardıkça kabarmıştır. Bir zamanlar, doğu vilâyetlerimizin ekonomik düzenini temelinden sarsan hayvan vergisinin ağırlığını, fırsat düşmüşken, hatırlatmak İsteriz, Bundan sonra yapılan hayran sayımının ne kadar drarnntlk bir renk aldığını, sürülerin dağlarda kendi başlarına bırakıldığını hepimiz biliyoruz. Büyük Millet Meclisinin tutanaklarında yer alan bu hâdisenin, halk güveninde nasıl bir tesir yaptığını söylemeye bile lüzum yoktur. Sayım güvenimizi menfi tehirler altında bırakan sebepler. Üzülerek söylüyoruz, oldukça çoktur. Biz bunları birer birer gidermek zorundayız.
Türk Milleti, konusu ne olursa ol-uın, her sayımı tam bir güvenle karşılar ve sosyal Ödevini kusursuz yaparsa, beklediğimiz sonucu alır ve faaliyet programlarımızı sağlam temeller üzerine kurmak İmkânlarını ehle ederiz. Son nüfus sayımımızda böyle bir güvenin kendisini sezdirmiş olması çok mümkündür. Bu tahminimizde aldanmadığımızı sanıyoruz. Çünkü; belediye ve vilâyet meclisleri seçimleri; halkımızın demokrasiye bağlılıklarını çok açık bir şekilde göstermektedir.
Savımdan beklediğimiz neticenin İyi olmasını yürekten dileriz. Yalnız sayını listesindeki sorular, hem azdır, İıem eksik. Fazla soruların konmamış olması, belki de. sebepsiz değildir. Biz, mânevi tesirlerini çok İyi anladığımız bu noktada daha çok durmak fikrinde değiliz. Yalnız şunu söylemek iste-rlz ki, vicdan hürriyeti prrnslplnl dile getirecek bir sorunun bulunmaması bize göre, nüfus sayımının en eksik tarafıdır. Demokrasiyi vicdan hürriyeti fikrinden ayırmaya en küçük bir imkân yoktur. Hele Türk okullarına mecburi din dersini koyduğumuz bir •ırada, başka inanışlara bağlı olanların tam sayısını bilmek zorundayız. Çünkü: bir hadise göre İslâmlık yetmiş üç zümreye aynlmıytır. Bu zümrelerin kaçı bizde varılır? Tanı mânaslyle demokrat bir eğitim İse. tek bir zümrenin görüşünü benimseyemez ve benimserse vicdan hürriyeti prenslplııl nıııt laka İnkâr etmiş olur. Bugiin unutıı» muş olan bu ehemmiyetli sorunun g( lecek nüfus sayımında tın utul inama*» lâzımdır.
Mrs. Roosevelt, Birleşmiş Milletler Anayasasını tetkik ediyor.
Truınanf bugün Asamblede miihim bir nutuk verecek
Birleşmiş Mîlletler Günü münasebetiyle dün konuşan Chıırclıill dedi ki : “Bu teşkilât, sade harbi önlemekle kalm^ıp, açlan doyurmak ve hastalara bakmalıdır”
Washlngton» 23 (YİRS) — Buradaki yetkili çevreler, yann Asamblede bir nutuk ırat edecek olan Tru-man’m temas edeceği meseleler hakkında bazı fikirler ileri sürmektedirler. Bu çevrelere göre, Başkan, bazı milletlerin Birleşmiş Milletleri desteklememelerine rağmen dünya halkının sulh ve sükûn istediğini ve bunu da temin etmek İçin ICorede ol-
verdiği demeç

Sovyet Dışişleri Bakanı, Batıklan harp tahrikçiliğiyle İtham ediyor
Lake Succeas. 23 (YÎRS) — Sfyasi Komite bugün Rusların yeni bir sulh teklifini müzakere etmeye başlamıştır. Sovyetler bu takrirleriyle, harp taraftarlığı edenlerin takbihini, atom silâhlarının kanun dışı «ayılmasını ve askeri kuvvetlerin üçte bt-re İndirilerek sulhun kuvvetlendirilmesi için beş büyüklerin toplanmasını teklif etmektedirler.
Bu vesileyle söz alan Vişlnskl Rusya İle Almanyanın silahlandırılması hususunda batılılann Potsdam anlaşması hükümlerini ihlâl ettiklerini söyllyerek. Alman generallerinin idaresi altında tank ve topların İştirakiyle talim terbiye gören 450.000 kişinin, alelade polis kuvvetleri olarak kabul edllemiycceğlni tebarüz ettirmiştir.
Vlşlnski müttefiklerin Japon askerlerini de istilâ emellerinin tahakkuku 1çln kullanmakta olduklarını. bunu temin etmek üzere tepeden tırnağa kadar •!-lâhlandırıklıklarını söylemiş ve Birleşmiş Milletlerin bir vakitler atom bombası, şimdi de hidrojen bombası peşinden maceralara sürüklenmek istenildiğini Heri sürmüştür.
Vişin3kl, batılılann “Rusya diğer devletlerin ordulannın toplamından daha fazla askeri kuvvete maliktir” iddialarını İftira olarak vasıflandırmış ve Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilecek bir tahkik veya kontrol komisyonuna Husyenin kapılarının açık olduğunu söylemiştir.
duğu gibi birlikte harekete geçeceğini ele alarak. Keredeki askeri durumun sona ermekte olduğu bugünlerde, Birleşmiş Milletler üyelerinden Korenın iktisadi kalkınmasına yardım etmelerini talep edecektir.
Truman’ın yeni bir harbi önlemek için teklif edilen silâhsızlanma siyasetinin müstevliyi harekete geçirmeye yardım edeceği ve Batıkları böyle vaitlere kanmamağa teşvik edeceği tahmin edilmektedir. Başkanın, harbi önlemek için önce «ulhçü yollarla müzakereye girişilmesini, sonra da müstevliye karşı Birleşmiş Milletler emri altında askeri harekâta geçilmesini tavsiye edeceği ve üye devletleri her an Birleşmiş Milletler emrine silâhlı kuvvet tahsis etmeye dâvet edeceği iler! sürülmektedir.
Londra. 23 (AP) — Büyük Britan-yanın harp devri başbakanı Wlnston Churchill Birleşmiş Milletler Günü münasebetiyle gönderdiği bir mesajda şunlan beyan etmiştir:
“Birleşmiş Milletler Teşkilâtı ka-nallyle yalnız harbi önlemekle kalmayıp açlan doyurmak, hastalan iyileştirmeli, eski harplerin tahribatını gidermeli, Afrika ve Asya milletlerinin yeni ve daha iyi bir hayata ulaşmak ümitlerinin gerçekleşmesine yardım etmeliyiz. Sulhu yıkmak isteyecek herhangi bir kimseye karşı bütün hür ve sulhçu devletlerle birlikte silâha sarılacağız.,,
VVashington, 23 (YİRS) — Birleşmiş Milletler Günü münasebetiyle Dışişleri Bakam Acheson, Köredc çarpışan Amerikan askerlerine radyo İle hitap etmiştir. Bakan, muhtemel bir komünİBt istilâ hareketine karşı hür dünyanın bir bütün olarak karşı koyacağını söylemiştir.
Lake Success, 23 (YÎRS) — Bugün Kerede çarpışan Amerikan askerlerine buradan hitap eden Cumhuriyetçi senatörlerden Foster Dulles: “Birleşmiş Milletler, hayatım, Korede çarpışan Amerikan askerlerine borçludur,, demiştir.
Fransa, Almanyanın silâhlanmasını reddetti
Paris, 23 (YİRS) — Fransız Kabinesi bugünkü toplantısında Alman-yanın silâhlandırılması hakkındaki müttefik teklifini resmen reddetmiştir. Kabine, Avrupa müdafaa sisteminin kurulmasında ısrar etmiştir. Bu iki husus tam bir görüş birliğiyle müzakere edilmiş vo karara varılmıştır, Başbakan Pleven, yarın Al-manyamn silâhlanması meselesini milli meclise getirecektir.
M. NEKMÎ
böyle Türk konsolosluklarının yeri olamıyacağını ileri sürüyor
Ajıkara, 23 (ANKA) — Bulgarls-tanda cereyan etmeğe başlayan hâdiselerden ve buraya gelen haberlerden anlaşıldığına göre, Bıılgarlstan-dakl Türk konsolosluklarının kapatılması için tahrikler başlamıştır. Ko-
monistlere has bir manevra tarzına uygun olarak gazeteler Türk konsoloslukları sayısının çokluğundan ve bunların birer casus şebekesi haline geldiğinden, bundan böyle de Bulgaristanda yerleri olamıyacagından bahse başlamışlardır. Bu arada Sof. ya radyosunda okunan îzgTev gazetesinin bir makalesi de yine bundan bahisle Türkiyede yalnız Edime vo îstanbulda iki Bulgar konsolosluğu olduğu halde Bulgaristanda dört Türk konsolosluğu bulunduğu yazılmış. îzmirde Bulgar konsolosluğu a-çılmasına müsaade edilmediği iddia olunmuştur.
Parti Genel Kurulu bir tebliğ neşretti
Devlet Bakanı, kongre sonunda muhalefete şiddetle hücum eden
Ankara, 23 (T.H.A.) — Demokrat Parti Genel İdare Kurulundan tebliğ olunmuştur:
Demokrat Parti Kurulunun 20 İnci maddesinin (H) fıkrası mucibince 20 ekim 1950 cuma günü toplanan istişare heyeti 3 gün çalıştıktan sonra 23 ekim pazartesi günü gece saat 21.30 da mesaisini bitirmiştir.
Toplantıya 63 vilâyetten gelen 165 delege ile Ankarada bulunan millet-
Ilindlçmfye rden General A. Juin. Saygünda İhtiram kıta »in r selâmlıyor.
Hindiçinideki Kızıllar
Çinden yardım görüyor
Hongkong. 23 A A. (AFP) — Viet-minli binlerce çetecinin Haynan adasında haftalarca sıkı bir talim gördükten sonra komünist «dada Kioungcheon’dan Çlnhindinde meçhul bir yere hareket ettikleri haber verilmektedir.
Sağcı Kung Shung Evenlng Newg gazetesinde Kanton mahreciyle çıkan bu haber, çeşitli telgraflarla Haynan adasında askeri makamların bir müddetten beri özel tedbirler aldıklarına dair bazı şayiaların devamını teşkil etmektedir.
Böylece bir çok kereler hafif silâhlar hattâ toplar yüklü bir çok gemilerin muvasalatı haber verilmişti.
Müşahitler Haynandan gelen ha-
herleri dikkatle takip etmekte ve Tonkln körfezinde bulunan adanın ve Vietmin kuvvetlerinin takviyesi için sahilin her noktasına denizden silâh ve kuvvet gönderilmesini mümkün kılacak coğrafî vaziyete malik olduğunu hatırlatmaktadırlar.
Hoşl-Mln taraftarlarının denizden İaşesini hedef tutan Çin makamlarının tasanın da bugün müstakil Kiou Yot Pao gazetesinde çıkan bir telgrafa konu teşkil etmektedir. Filhakika bahis mevzuu telgrafta, silâh ve hafif topların Kanton askeri limanı o-lan Ouampoa'ya geldiği ve buradan da yakında VletminlHerin elinde bulunan kesimlere gönderileceği bildirilmektedir.
2037 yedek subay orduya katıldı
Yedek Subay Okulunda yapılan merasimden sonra, 33 üncü Devre mezunları, Zafer Âbidesine bir çelenk koydular
Ankara, 23 (T.H.A.) — Yedek Subay Okulunun 33 üncü dönem mezunlarına diplomaları bugün törenle verilmiştir. Diploma töreninde BÜyiik Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan, Milli Stv
33 üncü devre mezunları Zafer Abldcbüıe çelenle koyuyorlar.
vunma Bakanı Refik Şevket înce, U-laştırma Bakanı Seyfi Kurtbek. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nuri Ya-mut, Ankara Valisi Necati îltor ve bazı yükaek rütbeli subaylar hıızır bulunmuştur. Meraulme naat 15.30 da İstiklâl Marşlyle başlanmış ve müteakiben Okul Komutanı Kurmay Albay Lûtfi Güvenç asteğmonlere bir hitabede bulunarak: "Bugün tarihteki kahramanlıkları ve hâtıralarıyla millet-leraraHi şöhrete sahip olan kahraman Türk ordusu ve onun şerefli subayları sınıfına katılmak gibi bir saadet ve bahtiyarlığa erişmiş bulunuyorsunuz,, demiş ve bugünkü askerlikte teknik vo eğitimin büyük önemini botIrttileten sonra sözlerini şöyle bitirmiştir;
“Genç arkadaşlarını, bu meslekte hizmetiniz süresince güç durumlar ve çetin engeller karşınında kalabilirsiniz. Açlık, susuzluk, uykusuzluk vo yorgunluk gibi bitkinlik gösteren haller bu mesleğin Özelliği ve tabiî şartlandır.
Ateş altında olduğu gibi bu hallerde de görevleriniz başında dimdik kalarak erlerinize örnek ve rehber oldukça her zorluğu yenecek ve kıtalarınıza hâkim bir komutan «ayılacaksınız.
Hepinize başarılar dilerim, yolunuz açık olsun”
Okul Komutanının bu konuşmasına bir asteğmen cevap vererek kendilerine gösterilen alâka vo itibara teşekkür etmiştir.
Bundan riunru Refik Kocaltan tarafından oku) birincisi Kemal Şenol'a hediyesi verilmiştir.
Resmlgeçltten sonra misafirler büfede izaz edilmiştir. Verilen mnıûrra-ta göre bu devrede okulu başariylc bitirenlerin sayısı 2037 dlr.
Genç asteğmenlor Zafer Abidesine çelenk koydular
Ankara. 23 (TH A.) — Yedek Subay Okulunun 33 üncü dönemi münasebetiyle bu sabah saat 9.30 da mezun olan genç asteğmenler Zafer Âbidesine bir çelenk koymuşlardır.
bir hitabede bulundu
vekilleri ve Parti müfettişleri iştirak etmişlerdir. Konuşmalar bilhassa partiye alt meselelerle Hükümetin çalışmaları üzerinde cereyan etmiş bulunmaktadır. îleri sürülen mütalâalar Genel tdare Kurulu tarafından sırasiyle tetkik ve karar mevzuu olacaktır.
Toplantı Demokrat Partinin tam bir fikir ve hareket tesanüdtl içinde olduğunu, partinin kendi iktidnnnı en titiz bir dikkat ve hassasiyetle desteklediğini bir kere daha göstermiş bulunmaktadır. Parti Başkanı ve Başbakan Adnan Menderes, bir haftadır devam eden rahatsızlığı dola-
İÇİNDEKİLER
İKİNCİ
• Birleşmiş Milletler Bayramı
Fındıkoğlu Z. Fahri ÜÇÜNCÜ
Parazitler...
Bedii Faik DÖRDÜNCÜ
Bir İş, devlet elinde mİ, ypksa fert elinde mİ Terimli olur ?
Seyfi Gllrçay
yısiyle toplantıya iştirak edememiş ve toplantı, Genel tdare Kurulundan Devlet Bakaru Fevzi Lûtfi Karaos-manoglunun başkanlığında cereyan etmiştir. Toplantı sonunda Fevzi Lût-fl Karaosmanoğlu, Genel tdare Kurulu namına takip edilecek hareket hattı hakkında bütün delegeler tarafından ittifakla tasvip edilen bir beyanatta bulunmuştur.
(Kongre «onunda Devlet Bakan inin söylediği nutku 8 üncü sahl/cmlzde bulacaksmız.)
İnönü-Mimaroğlu mülakatına büyük ehemmiyet atfediliyor
Çalışma Partisi Liderinin, partilerarası bir
toplantı teklif edeceği söyleniyor
L
Ankara, 23 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Çalışma Partisi Genel Başkanı Cevat Mimaroğlu ile İsmet İnönü arasında C H P. Gene! Merkezinde 20 ekim 1950 cuma günü 18,30 da başlayıp bir saat devam eden görüşme hakkında türlü tefsirler yapılmaktadır. Yurdda yapılan 4 seçimin de neticelerinin alınması akabinde, D.P. küçük kongresinin arifesinde ve siyasi tartışmaların hâd bir safhaya gelmiş bulunduğu bir sırada yapılan bu görüşmeye siyasi çevrelerde ehemmiyet verilmektedir. Bu çevreler Ba-yar-lnönü mulâkatmdan sonra yapılan bu görüşmenin hususi bir mâna taşlığına da dikkati çekmektedirler.
Bu çevrelerde belirtildiğine göre, görüşmede milletvekilleri seçimine iştirakin % 80 olmasına mukabil bu nispetin gittikçe azalarak % 10 a kadar düşmesi üzerinde fikir teatisinde bulunulmuştur.
Ayrıca Kemalizm inkılâbı prensipleri üzerinde hiç bir tâvize yer verilmemesi bahsinde de fikir teatisi yapıldığına muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Bu söylentilerin sıhhat dereceleri hakkında bizi aydınlatması için kendisine müracaat ettiğimiz Çalışma Partisi Genel Başkanı Cevat Mimaroğlu bunları ne teyit, ne de tekzip ederek şu beyanatta bulundu:
"— Memleketimiz, dış ve iç politik şartlar bakımından nazik bir siyasi vaziyet İçinde bulunmaktadır. îç politika bakımından demokrasi gelişmesi bu vaziyetin böyle devam etmesinden mutlaka müteessir olacaktır. Bundan başka İç ve dış politikanın blrblrlerlyle çok sıkı münasebeti olduğu gözönüne alınınca muhalefet partilerinin blrblrlerlyle ve iktidarda bulunan parti ile zaman zaman temaslar yapmaları memleketin siyası havasını duruitmak, huzurlandırmak ve demokrasi hürriyetlerini teminat altına almak namına çok faydalıdır. Parti İdarecilerinin memleket menfaatlerini her şeyin üstünde tutarak bu temastan kaçınmamaları bir zarurettir.,,
Partllerarnsı karşılıklı münasebetlere çok ehemmiyet verdiğini beyan e-den Cevat Mimaroğlu, dış politika inkişafları karşısında İç politika olaylarını gözden geçirmek nıaksadlyle diğer demokrasi memleketlerinde olduğu gibi yakında partilerarası bir toplantı teklif etmeyi düşündüğünü a-çıkladı ve sözlerini şöyle tamamladı:
”— Siyasî partiler programlarını ortaya koymuşlardır. Bu programlar etrafında faaliyet de görülmektedir. Hiç bir parti için diğerinin programı
gizli değildir. Ancak matbuatın da isabetle ifade ettiği gibi partilerarası mücadele, memlekette bir huzursuzluk âmili olmaya doğru bir temayül göstermektedir. Bu arada memleketin bir çok hayatî dâvaları İhmal edilmektedir. Siyasi parti liderlerinin beraberlerine mütehassıslarını hattâ dosyalarını alarak memleketin yüksek menfaatleri karşısında blrblrle-rlyle fikir teatisinde bulunmalarının demokratik İnkişafı engelliyen bütün pürüzleri ortadan kaldıracağına şüphe etmiyorum.,,
İşlerini bırakan Liman işçileri
700 amele, yapılan İkaz üzerine tekrar işlerine başladılar
Devlet Denizyolları ve Limanları Umum Müdürlüğüne bağlı tahmil tahliye İşçilerinden 700 kişilik bir grup dün sabah bazı tahrikçilerin teşvikiyle grev yapmağa teşebbüs etmişler fakat kendilerine yapılan ikaz üzerine saat 11 de tekrar işe başlamışlardır.
Hâdisenin mahiyeti şudur:
Limandaki bilumum tahmil ve tahliye işlerinde çalışan hamal ve vinç işçisi gibi 700 kadar amelenin sevk ve idaresi işini deruhte etmiş olan Yönetim Memuru Sadi özerdem hakkında vazifesini lâyıkiyle yapamadığına ve bazı yolsuzlukları mevcut olduğuna dair Devlet Denizyolları İdaresine ihbarda bulunulmuştur. Hakkında tahkikat yapılabilmesi için da, kendisi geçen cuma günü işinden muvakkaten uzaklaştırılmıştır.
Henüz lâyıkiyle aydınl&tılamayan sebeplerden dolayı bazı kimseler, işçileri vazifelerine gitmemeye teşvik ettiklerinden, ekserisinin hiçbir tahsili olmayan ve postabaşılarm sözleriyle hareket eden ameleler dün sabah İşe başlamamışlardır. Vaziyeti haber alan Denizyolları İdaresinin böyle bir hareketin kanunsuz ve cezayı müstelzlm olduğu hakkmdnkl İkazı üzerine saat 11 e doğru İşçiler mesaiye başlamışlardır.
Savcılık ve Emniyet makamları tarafından hâdisenin mesulleri hakkında tahkikata devam edilmektedir.
DEV AYNASININ ÖNÜNDE!
BULGAR — Bereket versin kuvvetli adamım, yoksa bu kadar cüretkâr olamazdım U
Sayfa 2
Y E N î İSTANBUL
24 Ekim 1950
MEMLEKET MESELELERİ
I __.W
Birleşmiş Milletler Bayramı
Yazan : Fındıkoglu Z. Fahri
İstanbul Üniversitesi Profesörlerinden
VENt bir ananenin kurulmasına ■ hemen bütün dünyada gayret aarfedlliyor. Bütün dünya deyişimize hayret edilmesin. Zira zûhlrde. bu gayrete demirperde arkası memleketler de İştirak etmekte ve her senenin 24 eklin günü dünya sulhu İçin söylenen sözlere ve her türlü belirtilere hnsrolunmalctadır.
İnsanlık tarihi, şimdiye kadar ebedi sulhun tesisi için girişilmiş teşebbüslere yabancı değildir. Fakat İkinci Dünya Harbinden sonraki “Birleşmiş Milletler” lıareketlnf onlardan, hattâ Birinci Dünya liarbi Bunundaki “Milletler Cemiyeti”nden ayıran mühim bir fark var : Her vasıta İle “Birleşmiş Milletler” fikrini bütün kıtaların insanlarına duyurma teşkilâtına sahip olma. Şüphesiz bu endişe, birçok (bd lan malara da meydan veriyor. Teşkilât üstüne teşkilâtlar kuruluyor. O kadar ki. bazıları ‘Birleşmiş Milletler” İn çok fazla teşkilâtlı olmasını mahzurlu bulmaktadırlar. Karşılıklı olarak ortaya atılan fikirlere bakılırca “Birleşmiş Milletler” organizasyonuna taraftar olanlar, bu teşkilât dallanışının zarureti üzerinde durmaktadırlar.
— II —
Birleşmiş Milletler şartının 26 haziran 1946 da San-Francisco'da lux-bul edildiğini herkes bilir. BLr, iki sene bu tarih, hâdisenin yıldönümü olarak kabul edildi. Fakat bu pek sökmedi. Zira böyle bir güuün mânayım en ziyade münevver zümreler anlı-yabllir ve anlatabilirlerdi. Bu zümreler İse haziran ay ında kendi mesleki faaliyetleriyle meşguldürler. Mevsim müsaade etmiyor. Oku t ucu ve okuyucu zümreler, bir senelik öğretimin muhasebesi ile meşgul bulunmaktadırlar. Bu arada “Birleşmiş Milletler” idealini anlatmak, sevdirmek işi kenarda kalabilir. Niteldin Öyle oldu. Ote taraftan şartın yürütülmeye başlaması tarihi olan 24 ekim ile 26 haziran arasında bir rekabet başladı. Bu rekabet, en sonunda 24 ekim tarihi lehine neticelendi. Bu yüzdendir ki, 1947 den beri Birlenmiş Milletler Bayramı, dünyanın her tarafında 24 ekimde kutlulanmaktudır. Esasen “Birleşmiş Milletler” umumi meclisi de hu iki tarihin İkincisi lehine birleştirilmesine karar vermiş bulunuyor.
Her geçen sene, bu ye.nl ananeyi kuvvetlendirmeye çalışıyor, yahut bize Öyle geliyor. Bunun sebebi şu olsa gerek : Artık KönlgsbergU meşhur filozof Kant’ın içinde “ebedi sulh,, projesini tasarladığı fildişi kulesi yoktur, hattâ yalnız Leıııan Gölü kenarındaki muhteşem “Milletler Meclisi” binası içinde kapalı kalan bir idealden de eser yoktur, şimdi gerçekleşmesine çalışılan mefkûrc ağacının dalları ve yaprakları, bütün dünya kıtalarının en uzak köşelerine kadar uzuyor. Şurada kimsesiz çocuklara yuva kuran bir “Birleşmiş Milletler”, burada İktisadi bakımdan geri kalmış bir memleketin kalkınması çarelerini düşünüyor. Filân yerde hUsedllen teknlsiyen ihtiyacın] karşılarken, öbür tarafta bil. gislnl arttırmak Içteyenlere el uzatıyor. Hulâsa, 1945 ten sonraki ebedi sulh organizasyonu, romantik hareketin tam zıddı olan bir davranış metodu ile hareket etmektedir. Birkaç gün evvel “Birleşmiş Milletler” in neşrettiği bir raporun şu sözleri bu metodun felsefesini tasvir ediyor : “Uzun zamanlar bir hükümetin hakiki tarifinin, halkı temsil etmekten ve ilân edilen kanunları halkın menfaatleri için hazırlamaktan İbaret olduğu ileri sürüldü. Bu telkinin tabii neticesi şudur : Hiçbir hükümet, halkın destekliği olmaksızın uzun zaman devam edemez. Binaenaleyh halkların kendi hükümetlerini müdafaa etmeleri için, hükümetlerce güdülen gayeler hakkında bilgi edinmeleri zarurîdir. Milli hükümetler için doğru olan bu nokta, milletlerarası teşkilâtlar İçin de doğrudur. Bundan ötürüdür ki. (Birleşmiş Milletler Umumî Meçlisi), 13 şubat 1916 da “Birleşmiş Milletlerdin ancak halkları maksat ve faaliyetleri bakkalda tam surette haberdar ettiği ve ondan kuvvet aldığı müddolçe gayelerine kavuşabileceğini karar altına almıştı. Eğer bayramlar, bir nevi şuurlanma ve kolicktlf şuur hareketlerinde bulunma vesilesiyse. Birleşmiş Milletler Bayramı da bütün dünya halklarına, kendileri Lsterler-lerse, bu dünyanın cennet olabileceğini telkin fırsatını verecektir.
— III —
Elimize geçen gazeteler, kulağımıza gelen radyo haberleri bütün dün-
yada bu bayramın ciddi olarak karşılandığını ve her tarafta kutlniama hareketleri hazırlandığını gösteriyor.
Şimdiye kadar bu pamn bir kısmını lluaya da İştirak 1950 bay rainin da ’ ohuıyacağı, daha
hareketlere Avra-
dında bulunduran
ediyordu. Fakat, bu iştirakin ciddi
d

esasen
şüpheli ve maksatlı olan bu iştirakin içyüzünün şimdi anlaşılmış olduğu görülüyor. Zira “Birleşmiş Milletler” mefkûrecinin gittikçe daha zlyıule sevllmcMİ, yeni bir emperyalizmi önleyici mahiyetledir. Dünyamızın modem mânadaki “Hürmüz” ve “Kü-
remen” İkiliği tebellür ettikçe, bu anlaşılma da daha berrak oluyor.
Memleketimizde hu neviden ne gibi hazırlıklar var, bilmiyoruz. Yahut kenarda, köşede için için bir şeyler hazırlanıyor da biz farkında değiliz. Harbin ne olduğunu çok İyi bilen, gerekliği takdirde insanük uğuruna şahlanmak kabiliyetlerini taşıyan Türk Milletinin, bütün dünya milletleri İçinde en çok sulh ve barış âşıkı olduğu bir hakikat olduğuna göre, dünya sulhunu korumaya mâtuf güzel propagandalar, en çok onun kalbinde ma’ke* bulacaktır. Bilhassa yukarıda İşaret ettiğim ‘Hürmüz” ve “Ehremen” İkiliğinin şuurunu kavramaya hiçbir millet zekâsının. Türk zekâsı kadar elverişli .olmadığını riyazi bir açıklık olarak ortaya atmanın ve dünyaya anlatmanın fırsatları karşısındayız.
Bununla beraber, kendi çevremizde kaldığımız takdirde Türk halkına karşı, Türk münevverlerinin resini veya hususî teşekküllerin mühim bir vazifesi olduğunu unutmamalıyız. “Birleşmiş Milletler” teşkilâtım bütün dallanmalorlyle halkımıza anlatmak, ondaki nefse güveniş duygusunu kuvvetlendirecek, hu teşkilâttan faydalanma çarelerini belirtecektir.
Profesör Bezanson’un
vereceği konferanslar
Evvelki gün şe liri m ize gelen tanınmış iç hastalıkları mütehassısı Güstav Bezanson beraberinde Fransız Kültür Ataşesi Berjo olduğu halde Valiyi ziyaret etmiştir. Mütehassıs Bezanson Vali ve Belediye Reisine îstanbulda karşılaştığı çok samimî kabulden dolayı duyduğu memnuniyeti İfade etmiş ve iki memleket a-r asında ki tarihi ve ananevi kültür münasebetlerinin derinliğine işaret ettikten sonra son tıbbi ilerlemeler üzerinde vereceği konferanslar hakkında izahat vermiştir.
Doktor Bezanson Îstanbulda kaldığı müddetçe biri Türk Tıp Cemiyetinde ikisi Tıp Fakültesinde ve ikisi de halka olmak üzere beş konferans verecektir. Bu konferansların konu-lariyle ilgili tablo ve filmler de gösterilecektir.
Dr. Bezanson şerefine dün Fransız Sefarethanesinde bir öğle yemeği verilmiş ve ziyafette şehrimizin tanınmış doktorlarından bir çoklan hazır bulunmuştur.
Profesör ayrıca iki konferans vermek üzere bu akşam An kara ya hareket edecektir.
KISA HABERLER
★ ERMENt vatandaşlarımız adına bir heyet dün Vali ve Belediye Reisini ziyaret ederek Ermeni Patriği seçimi için Hükümetin ve Vilâyetin gösterdiği kolaylığa teşekkür etmiştir.
ie İSTANBUL İşçi Milletvekili Ahmet Lûtfi Topçu, d n sabah beraberinde Milli İşçi Sendikaları Birliği mümessilleri olduğu halde Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökayj ziyaret ederek şehrimizde yapılacak İşçi evlerine ayrılacak olan arsalar üzerin de görüşlerini bildirmiştir.
★ RUM Katolik Metropoliti Di-yinosis. memleketimizden ayrılması münasebetiyle valiye vedâ etmiştir Şehrimizde yapılacak ziraat sayımı için de bir heyet valiyi ziyaret ederek sayım hakkında malûmat vermiştir. ~
★ TÜRKİYE Unesco Komitesinden Prof. Orhan Alisbah dün sabah valiyi ziyaret ederek, Türkiyeye gelecek olan körler alfabesi mütehassıs’ Sir Clutha Markenzie’nln ziyareti hakkında görüşmüştür.
DÜN saat 15 te İstanbul Milletvekilleri valiyi ziyaret ederek. Is-tanbulda barındırılacak olan göçmenler meselesi üzerinde görüşmüşlerdir.
Şehir köşesi
Kahire ■ İstanbul
Kahire Belediyesi gürültü ile mücadeleye tnrişoHş ve ilk is olarak otomobil kornalarını ele almış ve bir emir neşretmiş. Bu emre göre, bütün otOmobiüer Kabarede lâstik koma kullana^ çoklardır. Korna çalmak gece saat 11 den sabahın 7 sine kadar yasaktır. Dururken veya yürürken bir tehlike önlemek mecburiyeti olmadıkça da çalın-mıyocaktır. Aksine hareket e-denlcrdfm 100 Afunr kurusu — bieim para ile 10 lira — ce-za alınacak veya bir haftaya kadar hapsedilecek.
Kahirrdt'ki otomobil sayısı, söylediklerine göre Istanbulda-kinden fazla imiş. Böyle olduğu halde, bir çok sene evvel bizde de alınmış bulunan bir karan, kornaların lâstik haline ffrtjrllmeei kararını almaktan çekinmiyor.
Bunalan bir müddet evvel, Şehrimizde bir gürültü ile mücadele açılmış* bir müddet için de hakikaten müspet netice a-lınmıstı. Fakat simdi f Gürültü, biDıansa klâkson gürültüsü tahammülsüz bir hale gelmiştir. ölfledne ki, İnsanın âdeta sağırlığı bir neH kurtarıcı hastalık telâkki edesi geliyor.
Başım dinlıyebilmek için!
BİR İSTANBULLU
Türkiyede tarım
sayımı ve hedefi
İstatistik Umum Müdürlüğü ile Marshall Plânı İdaresi İstatistik Grupu arasında birkaç seneden beri devam etmekte olan sıkı işbirliğinin gelecek ay tarım savımı esnasında netice vermesine intizar edilmektedir. Marshall Plânı tarafından getirtilen ve İstatistik Umum Müdürlüğünde “Sarle Grupu” namı altında faaliyet gösteren bu grupun da yardımı ile hazırlanan ilk tarum sayımının memleketin ziraî coğrafyasını İlmi bir şekilde tesbit etmesi de beklenmektedir.
Tarım sayımı ilmi metodlarla ilk defa 1950 senesinde Türkiyede yapılacaktır. İstatistik Umum Müdürlüğü ile işbirliği yaparak bu sayımın hazırlanmasında rol oynamış olan Amerikan uzmanı Dr. Saarle 1920 senesinden beri her beş senede bir Amerikada yapılmakta olan tanm sayımlarında mühim bir rol oynamış bir kimse olmakla tanınmaktadır.
Türkiyede bundan 23 sene evvel bir Belçikalı uzmanın da İşbirliği İle bir tarım sayımına teşebbüs edilmiş fakat bu teşebbüs ilmi metod-lar takip etmediğinden beklenen neticeler alınamamıştır Bu bakımdan kasım ayında yapılacak ilk İlmî sayım. büyük bir ehemmiyet taşımaktadır ve elde edilecek ilk neticeler ileride yapılacak sayımlara bir temel teşkil edecektir.
“ü; Güvercin”in ellinci temsili
Dün akşam Yeni Ses Tiyatrosu, mevsimi açmış olan “Üç Güvercin” isimli musikili komedinin ellinci tem. sili münasebetiyle bir gala mıısame. resi tertip etmişti. Müsamerede bütün İstanbul basın mümesilleri. Vali ve Belediye Reisi Profesör Fah-reddin Kerim Gökay ve sanat me-hafıllne mensup birçok davetli hazır bulunmuşlardır.
Tiyatro Müdürü, temsilden evvel sahneye gelerek, davetlilere teşekkür etmiş, memlekette, operet ve musi-kiü komedi tarzını Avrupada olduğu gibi ele alarak ‘ mazbut bir şekilde halka vermek hususundaki çalışmalarına halkın gösterdiği yakın alâkaya. münevverlerin bu gayreti alkışlamalarına teşekkür etmiştir.
Bundan sonra, yeni bir deneme o-larak, bir “Saat 6” tiyatrosu tesis edileceğini, münevverlere hitap eden bu temsillerin de aynı muvaffakiyetle karşılanacağını ümit ettiğim söy-liyerek, memleketin bütün muharrir ve mütefekkirlerini bu tiyatroya e-ser vermeğe davet etmiştir.
ICAO kongresi mesaisine
dün de devam etti
Yüksek Öğretmen Okulu dün törenle açıldı
Bu münasebetle söz alan Millî Eğitim Bakanı : “Yolunuz dikenli bir yoldur. Sizi bekliyen mahrumiyetler vardır” dedi
Milli Eğitim Bakanı Tevfik ileri Öğretmen ve dâvetliler aranında.
Bir müddetten beri kapalı olan İstanbul Yüksek öğretmen Okulu, E-ğitim Enstitüsü ve İlk öğretim O-kulu dün törenle Milli Eğitim Bakanı tarafından açılmıştır. Bu münasebetle söz alan Bakan, iyi öğret-men yetiştirmek mecburiyetinde bulunduğumuzu ve öğretmenliğin çok şerefli, fakat güç bir meslek olduğunu anlatmış ve ezcümle şunlan söylemiştir.
”— Rahata koşmak istlyen öğretmenlerle karşılaştım. Yolumuz dikenli bir yoldur. Sizi bekliyen mahrumiyetler vardır. Köy, kasaba hiçbir zaman manzumelerde okuduğumuz gibi şirin birer parça değildirler.”
Bundan sonra Bakan, irtica meselesine de dokunmuş ve memleket kalkınmasının maarif kalkınması olduğunu ısrarla söyledikten sonra, demiştir ki:
“Maarif dâvası da öğretmen dâvasıdır. Bizi iyi veya kötü yapacak olan öğretmendir.”
Bunu müteakip söz alan mektep müdürü, Kemal Kaya, yeni yılın başlaması dolayıslyle, ders programını tafsilâtlyle anlatmıştır. Törene öğretmen Nihat Sami Banarlının açılış dersiyle son verilmiştir.
Toplantı sırasında kendisiyle görüştüğümüz Bakan, bazı tetkiklerde bulunacağını ve cuma günü tekrar Ankaraya döneceğini söylemiştir, dlr.
Kıbrıs
sekreterinin te grafı
Bilindiği gibi, 14 ekim 1950 tarihinde Pakistan Sefareti tarafından. Pakistan Hükümetinin Kibrisin Yu-nanistana ilhakını destekliycceğine dair bazı Türk Kıbrıs gazetelerinde neşredilen haberleri tekzip eden bir tebliğ yayınlamıştı.
Bunun üzerine Kıbrıs Türk Millî Birliği Genel Sekreteri Fadıl, Pakistan Sefaretine gönderdiği bir telgrafta şunlan bildirmektedir:
“Paklstamn Kıbns hakkındakl karar ve fikirlerini bildiren tebliğiniz için Kıbns müslümanlannın minnet ve şükran hislerini bildiririm.,,
Şehir hatları vapurlarının tarifesi
Seferlerde halkın İsteğine göre tadilât yapılıyor
Şehir Hatlan vapurlarının kış tarifesi hakkında çoğalan şikâyetleri nazarı dikkate alan Devlet Denizyolları Umum Müdürlüğü halkın arzusuna göre gereken tâdilâtı yapmaya karar vermiştir.
Gazetemizin bu husustaki neşriyatının İdarece nazan itibara alınmış olmasını memnuniyetle karşılarken tramvay, otobüs ve em • şali gibi halka hizmetle mükellef resmî ve hususî müesseselerin de gerek tarife ve gerekse diğer işlerinde Denizyollarının bu hareketini örnek ittihaz etmelerini temenni ederiz.
Yugoslavyadaki Türk emvali için bir heyetimiz Belgrada gitti
Yugoslavyada mallan bulunan Türklerin menfaatlerini korumak ü-zere Belgradda toplanacak olan karma komisyona iştirak etmek üzere Türk Hükümeti adına bir heyet Belgrada müteveccihen hareket etmiştir. Heyet şu zevattan müteşekkildir:
Ticari Anlaşmalar Dairesi Başkanı Settar İlksel başkanlığında Maliye Bakanlığı Millî Emlâk Genel Müdür vekili Arif Ancan, Tapu ve Kadastro müfettişlerinden KAm-ran Baydur İle Dışişleri Bakanlığı memurlarından Haşan Türedir.
Heyete Yugoslavyada emlâkleri bulunanlardan 2 kişi de katılmak istemiş fakat bu İstekleri kabul olunmamıştır.
“Adana” vapuru geldi
Doğugüney Akdeniz seferini yapan Adana vapuru dün saat 10 da 182 yolcu, 110 ton yükle limanımıza dönmüştür. Ankara vapuru Batı Akdeniz seferinden bugün dönecektir.
“Export Lines” Reisi şehrimizde
Amerikanın en büyük vapur kumpanyalarından “American Export Llnes“ın reisi Mr. Slater dün şehrimize gelmiştir.
Mr. Slater, Denizyollarının kalkınması için bir proje hazırlamış o-lan Coverdale . Colpitts Şirketinin mümessili olarak gelmiştir. Mr. Slater 6 ay evvel hazırlanan projelerin tatbikatına nezaret etmek Üzere memleketimizde iki hafta kalacak ve şubatta tekrar gelmek üzere gidecektir.
Otomobili kazanan talihli okuyucumuz hediyesini aldı
75.000 liralık büyük eşya kur'atnızda en büyük hediyemizi kazanan Çengelköy Yenimahalle Aptlpaşa Sokak 89 numarada oturan Nikola Düğüncü, dün matbaamıza gelerek "Mercedes . Renz„ marka tenezzüh otomobilini almıştır. Nlkola Düğüncü, otomobili alırken arkadaşımıza şunları söylemiştir: "Gazetenizin en büyük hediyesini aldığım İçin çok sevinçliyim, şimdilik otomobili hususi olarak kullanacağım, sonra belki taksiye çeviririm.... Kesimde ortada talihli Nikola Düğüncü, sağında kardeşi, solunda da otomobili Nlkolaya teslim eden arkadaşımız Vedat Etensel görülmektedir.
Ortaşark milletlerarası hava meydanları tesbit edildi
PAzar günü yapıİAn sayım münasebetiyle toplantılarına ara vermiş olan İCAO Milletlerarası Sivil Ha-vacımk Teşkilâtı, dün sabah saat 9.30 dan İtibaren ayrılan komiteler halinde tekrar çalışmalarına taşlaşmıştır.
Hava Meydanları ve Yer Tesla-leri Komlteal lAGA) nln 1 numaralı çalışma grupu, Ortaşark mınta-kfuıı dahilindeki daimî ve yedek milletlerarası hava meydanlarını tesbit ve tâyin etmeğe başlamıştır.
Muhabere ve uçuş kolaylıkları (COM) Komitesinin yaptığı toplantıda. Türk delegasyonunun istediği frekanslar Komitece kabul edilmiştir.
1. Numaralı Yardımcı Komite devam eden 3 günlük müzakereleri neticesinde. Ortaşark bölgesi İçin hazırlanmış olan “Mmtakavt Plânın Anahatları” raporunu kabul etmiş ve muhtelif komiteler de, bu hususa alt bir çok tavsiyelerde bulunmuşlardır. Bundan sonra. Birinci Yar. dımcı Komiteden ayrılan ve Amerika. Ingiltere, Lübnan ve TATA delegelerinden müteşekkil bir çalışma grunu altimetre Ayan üzerinde e-tOdlere başlamıştır. Diğer taraftan, Türkiye, Ingiltere, Avustralya vo IATA delegeleri Aletle yaklaşmak u-sullerinln tatbikma dair bir çalış, ma grupu teşkil etmek suretiyle, bu husustaki noktal nazarlar üzerinde çalışmaya başlamışlardır.
Arama ve Kurtarma (SAR) Komitesi. arama ve kurtarma bakımından Ortaşark bölgesinde tavsiye e-dllen asgari kurtarma gemi ve mo-torbotlann tesbltt yapılmış ve bu a-rada Türkiyenln de. kendi arama ve kurtarma mesuliyeti sınırlan dahilinde bulundurulması gereken asgari kurtarma gemi ve motorbotun da tesblti taayyün etmiştir.
Dün gelen İsveç heyetiyle Kongreye 17 devlet ve 6 milletlerarası teşekkül iştirak etmektedir.
Yeni Sovyet Başkonsolosu dün Valiyi ziyaret etti
Yeni Sovyet Başkonsolosu dün saat 10,30 da Vilâyette Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökayı ziyaret et. mlştir. Başkonsolos bu ziyaret esnasında Valiye, vazifeye başlarken kendisiyle tanışmaktan çok mütehassis olduğunu ve güzel îstanbulda vazife göreceğinden dolayı memnuniyetini ifade etmiştir.
Hacıları getirmekte olan “Giresun” vapuru geliyor
Ciddede kalan hacıları getirmekte olan Giresun vapuru yarın sabah 11-m anımıza gelmiş olacaktır.
Israilli piyanist P. Salzman’ın veda resitali
Bir müddetten beri memleketimizde bulunan Israilli piyano viıtüozu, Ankaradan dönüşünde genel istek ü-zerine tamamiyle yeni programca 30.10.1950 pazartesi akşamı bir veda resitali verecek ve ertesi sabah da uçakla Telâvlve hareket edecektir.
İstanbul Erkek Lisesi coğrafya öğretmeni Bakanlık emrine alındı
İstanbul Erkek Lisesi Coğrafya öğretmeni Sadi Tokcan görülen lüzum üzerine Bakanlık emrine alınmış ve keyfiyet kendisine tebliğ edilmiştir.
YENİ İSTANBUL
siyasî İktisadî
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
İTENİ İSTANBUL NEŞRİYAT
L
MI
TED ŞİRKETİ
Müdürü: Kemal R SAKLICA
Yazı işlerini fiilen idare eden mesul müdür: Sacld ÖGET
Neşredilmiyen yakılar iade edilmez.
Basıldığı yer ı yenî İstanbul matbaaci-LIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
— 43 —
öyle kİ. ikili ve tezatlı karakteriyle eski Grek düşüncesi, bir yandan tabiate ve dünyaya, bir yandan da tabiatüstü bir ilk prensıpe ve Allaha bağlı “kozmolojik” ve “teolojik” iki gdrü^iyle, Doğunun ve Uzak-doğunun tek görüşlü din felsefesinden ayrılmaktadır. Akdeniz kültüründe insan düşüncesi tek ayaklı değildir, tabiat! ve ilâhı pren-sipi anlamak için iki istikametli bir idrak hamlesi yapmış, fakat zaman zaman birinden ötekine geçtiği için, iki ayağını yere tam ba-gamamıştır.
“Ortaçağ boyunca insan düşüncesi yine tek ayak üstünde görünür, ilâhiyatçı görüş hâkimdir ve ilim yine bir din karakter» almağa başlar. İnsanın tabiat üzerindeki dikkati azalmış ve düşüncesinin yere (maddeye) basan ayağı kıaalmıştır. Btn yıl topallayan bu düşünce, yeni çağın başında kapaklanır ve yeıden kalkamayacak bir halde yıkılmağa başlar. Sallantının bir ucu tekrar tabiate ve akla dönmek üzeredir,
“Geçen asnn sonuna kadar, dört beş yüz yıl süren bu tabiatçl düşüncenin, bazı ruhçu-lardan ve din felsefecilerinden gelen mukavemetlere rağmen nasıl muzaffer olduğunu ve teknik mucizelerini verdiğini görüyoruz Fakat İnsan düşüncesi bu sefer de öteki ayağı ü-209
zerindedir ve kendi kendisini yalnız tabiat yapısı İçinde anlamaktan öteye geçemediği lçm, mânevi kudretmuı tam şuurundan da. gelişmesi imkânlarından da mahrum kalmıştır. Burnun felsefedeki neticesi kaba bir pozitivizm, psikolojisindeki neticesi vatmanların dikkatini ve hâfızasını yarını yamalak ölçmekten ileri gitmeyen bir faydacılık, sosyolojideki neticesi cemiyetlerin mahiyetlerini anlamaktan ziyade pratik ihtiyaçlarını araştıran monografi ve istatistiklerin ortaya döktüğü bir sürü yalan yan ış rak ıra. politikadaki neticesi. Ortaçağın din harpleri yerine ekonomik ihtilâflardan doğan para harplerini getirmesi, ahlâktaki neticesi de “Bugün varız, yann yok” tan ibaret bir fânilik endişesi içinde mahzunlaşan insanı, konfor, lüks, çılgınca macera, eğlence ve cinsi azgınlıklar peşinde gününü gün etmekten başka ideallerden tedirgin eden bir yaşama telâkkisine sürüklemesidir, insanın hayvanlığım medenileştirdiği kadar, medeniyetini de hayvanlaştıran bu çağ da, beş asır tek ayağı üstünde topalladıktan sonra, yirminci asrın her biri iflâs eden büyük ihtilâlleri ve dünya harpleriyle yıkılmak Üzere olduğunu gösteriyor. Yirminci asrın yalnız spiritüalist filozoflarında değil, tabiat Alimlerinde de tabiatı aşan metafizik prensiplere ve Allaha doğru bir yöneliş görüyoruz. En büyük zekâlarda, artık iki ayağını da yere basan yeni bir dünya hasreti doğduğu seziliyor.
» “Sımeranya” kitabında, şimdilik fikir kök-j lerinı kaydetmek için kalın çizgilerini mümkün I olduğu kadar basit ve açık olarak belirttiğim bu tarih prosesinin bütün safhalarını, tabiatı, kendi mânevi yapısını ve Allahı anlamak için 210
insanın geçirdiği büyük buhranların çağlar ve devirler arasındaki mânası bakımından daha zengin teferruatıyle inceliyeceğim. Şimdilik insan ruhundaki ikiliğin taııh köklerini ve birinci Merali vücuda getiren mânevi özleyişlerle İkinci Merali vücuda getiren tabiat itişleri arasındaki mücadelenin, Ferıhada olduğu gibi, ikinci lehine çirkin bir zafer hazırlayan dünya şartlarının Üzerinde fenerimin ışığını şöyle bir dolaştırmak istedim.

“Bir gün, Büyükadada Meralle yarım tur yapıyorduk. Arabamız Madene girdi. Rüzgârlı bir sonbahar akşamıydı. Sağ tarafımızda, koyu kurşuniden laciverde doğru kirli nüanslarla çırpınan denizin rengi, yaklaşan geceyi emerek çürüyordu. Soğuk havada ruhlarımıza ka-uaı ğü’e.ı bir et varut. Konuşumıyorduk. Aramızda his intikalleri gittikçe zayıflıyordu. Meralin soğuk avucumdaki eli buz gibiydi.
“Biraz ileride, araba birdenbire durdu. İki atın biri, boşlukta uzun akisler yapan, tiz, tatlı ve dinç bir sesle kişnemeğe başladı. Bir şey bekliyor ve yürümek istemiyordu. Arabacı yere atladı ve bize:
”— Çocuğunu istiyor, dedi, şuradadır, şimdi koşar gelir. Çocuğuna süt vermezse yürümez.
‘♦Bekledik. At. yarvusu geciktikçe artan bir sabırsızlıkla eşiniyor ve gittikçe boğuklaşan bir sesle kişnemeğe devam ediyordu. Sol tarafımızdaki tarlanın dibinde ahınmsı bir kulübe vardı. Arabacı oraya doğru yürüdü. Biz de yürüyerek biraz ısınmak için yere indik.
“Okşamak ihtiyariyle ata yalduştım. Hayvan. yavrusunun hâlâ görünmediği tarladan 211
ayrılmayan gözlerinde mahzun ve baygın bir şefkatle, başını yukarı doğru atarak haykırıyordu-
“Yanıma yaklaşan Merale tek kelime Büyüyebildim:
Ana!
“Sonra, ana ile yavrusunun birbirlerine, bir tabiat hâdisesinden fazla mAnalar taşıyan kavuşmalarındaki heyecan ve süt emzirme anlarını seyrettik.
“Düzgün, ağır düşüncelerin yükü altında susuyordum. Bu basit hâdise Meralle benim aramdaki bütün meseleleri küçücük bünyesinde taşıyordu. Hayvanın bile yavrusuna doğru kendi kendini aşan bu sevgi ve şefkat hamlesinde neslin İdamesi arzusundan fazla blrşey vardı. Fakat bu heyecanın aadece biyolojik tabiatı bile, ferdin, nesil gibi daha üst plâna yükselmek için fedakârlık arzulariyle nasıl titrediğini gösteriyordu. Benimle evlenmek istemeyen, fakat aramızdaki yaş engeli yüzünden kendisini haklı bulduğum için bu düşüncesini benim de münakaşa etmek istemediğim Meralin bu sahne karşısında, onu birdenbire benden uzaklaştıran bir analık özleyişi dııyup duymadığını merak ediyordum. Hiçbir şey sormadım. Hâdisenin reaksiyonlarını yüzünde a-radım. Bütün çizgileri donuktu. Beni İncitmemek için sustuğunu veya mahrum olduğu hislerin utancı içinde ruhunun bomboş kaldığını farzettim. Bu çok karışık meseleye girmeğe cesaretim yoktu.
“Birkaç ay sonra, bir gün. Avrupa dergilerinden birinde astrolojiye ait eğlenceli bir makale gözümüze ilişti. Beraber okuduk. Bir İnsanın doğduğu aya göre kaderinin Üzerinde 212
yıldızların tesirini belirten oroskop tablolarında Meralin karakterini aradık. Haziranda doğmuş ve yengeç burcunun tesiri altında İmiş: Çok hassas, hulyacı, kolay İntibak eden, sezgileri kuvvetli bir tabiatı, fedakârlık hissi ve zengin bir ruh hayatı varmış. Sakin ve utangaçmış. Başkalarının tesiri altında çok kalırmış. Ailesine bağlı imiş ama her günkü muhitinden kaçmak ve yeni ufuklar aramak temayülleri de kuvvetli imiş. Çocukları çok severmiş.
“Meral neşeli bir hayret içinde:
“— Bunlann hepsi galiba doğru, dedi, fakat çocukları hiç sevmem.
“Klâsik suali sordum:
Başkalarının çocuklarını da sevmez misin ?
Hiç, hiç
“O zaman Adadaki vakayı hatırladım: anladım kİ Meralin üzerinde büyük bir tesir yapmayan hâdise, belki onun ruhunu boşalttığı için, yüzündeki çizgilerin donmasına ve susmasına sebep olmuştur. Hayret ettim. O-nun çocuk nefretini yeni öğreniyordum.
“Sebeplerini kendisinden öğrenmek istedim.
”— Bilmiyorum, dedi, hiç düşünmedim. “Ve düşünmeğe başladı. Evvelâ estetik sebepler buluyordu:
”— Çocuk bana kirli birşey gibi görünüyor. Onu karnında taşıyan anne, çirkin. Sonra doğum eziyetli, kanşık birşey. Gözüme kanlar filân geliyor. Sonra kundak, mânâsız haykırışlar...
(Devamı var)
213
84 Ekim 1950
Bayta 8
Parazitler
Bediî FAİK
atom alımı
D. P. istişare Kongresinde k’akk'nd, ,.hkikal

HER devir iktidarı, muhtelif parazitlerin hücumuna maruzdu* Şöyle de diyebilirimi Bir kısım adamlar var; hangisi olursa olsun, ille bir iktidara yapışıp geçinmeyi İş edinmişlerdir. Caplto» Sezarın sağlığında onıııı, fakat efendisi öldükten sonra düşmanlarının emrinde İdi. Osnıanlı Tarihi, bütün o kolaj’ kan dökücü-lüğü İçinde, devrilen hünkârın düşmanı kesilip yeni sultanın kulu kölesi oluve.renlerln listeleriyle doludur. Ittlhnd ve Terakki yuvarlanır yuvarlanmaz llilftfçı, Serbest Fırka kapanır kapanmaz ezelî Halkçı kesilenleri az. mı gördük?
Bu manzarayı, mtıaj’yen bir fikir kalıbının çerçevesini kırıp, bir yeni fikrin ocağına atlamakla karıştırmamak lâzım. Fikrin zorladığı değişmeler, münhasıran iktidar devrilişlerinin perio(1erlnrına mı rastlar? Hiç şüphesiz buradaki zorlama, fikirden ve İnanıştan değil, menfaatten geliyor. Tart Herin İş temin etme hassalan, İktidarla birlikte el değiştirince, menfaatlerin kiril kolları da derhal yer değiştirmekte!..
Ama yalnız partiler arasında da değil. Aynı parti İçinde dahi, muhtelif zümre veya şahıslardan, kâh birine; kâh diğerine yanaşarak, fakat daima nüfuzlu ve kuvvetli ile birlik olarak menfaat sağ)lyanlar az mıdır? Daha dün rahmetli Konan Önerin dizi dibinden ayrılanııyan öylelerini bilUvorum ki. bu uğurda partiden kovulmalarına ramak kalmışken, bugün Ankarada demokrasinin ağababası geçinmektedirler. Halk Partisi, yaşı ve tecrübesi nispetinde, böylelerlnln daha canlı ve korkunç nümıınelerlne rastlamıştır. İnönü başbakanlıktan ayrılır ayrılmaz» Bayann eteklerine sarılan; İnönü cumhurbaşkanı seçilir seçilmez, onun ayaklarına kapanan politilta kulşarı, kolay unutulur şeyler midir?
Fakat totaliter bir rejimin bu gihller İçin çok müsait bir kültür oluşuna mukabil, demokrasi, böyle hareketlerin en tesirli panzehiridir ki, demokrasimize rağmen bu ufunetin şurada burada hâlâ karşımıza çıkması, üzücü ve korkutucu oluyor. Ben Demokrat Partinin küçük kongresinde delege olsam, hükümetten memur temizlemesini değil, asıl bu gibilere karşı müteyakkız olmasını İsterdim.
zlnıme İşlerinin, her şeyden evvel sağlam bir seciye meselesi olduğunda ve karakter denemelerinin ise, kırk defa tekrarlana-mıyacağında kimin şüphesi var? Bahçemizdeki fidanlara yapışan sarmaşıkları telâşla ayıklarken, iktidara dadanan parazitleri gülerek seyre tmemellylzl
Devlet Bakanının demeci
Ankara, 23 (T.H.A.) — D. P. Îstlşarî Heyet toplantısında çalışmaların sona ermesi münasebetiyle Feyzi Lûtfi Ka-raoanıanoğlu, tarafından Genel rul adına yapılan konuşmanın * tini veriyoruz.
"Sevgili kardeşlerim, bu samimî ve asil toplantımızın derslzllği oldu. Vilâyetlerden delege arkadaşlarımız konuştuktan, Gcnfcl Kurulumuzu tenvir vazifemizi yaptıktan sonra burada parti reisimiz konuşacaktı. Umumî siyaset hakkında İzahat verecek. öğrenmek istenilen mevzularda tafsilât verecek vo tenvir edecekti. Fakat beş on gündür devam eden rahatsızlığı son üç gün İçinde daha sık olarak kendini gösterdi. Ve onu bir kaç gün daha istirahate mecbur etti. Kuvvetli muknl cevaplar verecek olan bu dirayetli arkadaşın bulunmayışı kadersizlift İmizdir..,
Karaosmanoğlu bu sebeple Genel Kurul adına maruzatta bulunmak vazifesinin kendisine verildiğini beyan ettikten sonra bu toplantının mcmlo-ketln istikbali için hakikaten mühim bir merhnU) teşkil ettiğini, daha ümitle vo cesaretle bakılmasının yorlndo olduğunu anlattı vo bnzı hatiplerin az çok tenkldkâr konuştuklarını İşaretle, bu açıklıktan duyduğu hazzı belirtti:
•'Çünkü «İzin her tenkld ve işaretiniz bizim İçin bir ibret dersidir. Göreceksiniz kİ, yarından İtibaren şimdiye kadar İhmal ettiğiniz İşler şeklini değiştirecektir.
Bu şekil değiştirmenin İçinde hakiki özü değiştirme de vardır. Eğer bu toplantı olmasaydı partiyi hakkiyle temsil edenler toplanmadaydı, bizim belli bir çok şeylorden daha bir zaman
Ku-blr öze-
güzel, bir kn-gelcn
Göçmenlerin iskân mevzuunda görüş ayrılığı başgösterdi
Pakistan Sefiri ve Basın Ataşesi Konyada
Konya, 23 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Pakistan Sefiri Mlan Beşlr İle eşi ve Pakistan Basın A-taşesi M.. Yakup Dadaşl bugün şehrimize gelmişlerdir.
Şehrimizin tarihî yerlerini gezen misafirimiz Mevlâna Müzesini de ziyaret etmiştir. Misafirler şehrimiz, de iki gün kalacaklardır.
İçin gafil olmamız İhtimali movcut o-labllirdl” dedi vo; bu mevzudaki İzahatına devamla:
"Bu noktada bilhassa ehemmiyet vereceğimiz şey şudur: Ncredo açıklık varsa ufunet yoktur. Artık Türkiye halkına ufunetli günler geçirtmek, kara kaderi geçirmek nasip olmıyacak-tir,. diyerek D P. İle C.H.P. nln arasındaki en büyük farkın bu açıklık ve samimilik olduğunu belirtti.
Hükümet İcraatına karşı vaki olan tenkldlerdo bilhassa "Devri sabık" yaratmamak kararından çıkan neticelerin ele alındığını kaydeden Karaos-manoğlu, şöyle devam etmiştir:
"Devri sabık yaratmıyacağız. fakat devri sabıka da hasret, olmıyncağız. Sabık devrin kötülüklerini nerede görsek ezeceğiz. Bu noktada ancak İnsan olarak bazı hissiyata dikkatinizi rica ederim.
Her şeyden evvel vicdanlı ve âdil olmak İyileri kötülerden ayırmadan hüküm vermemek kaygısı ile yaptığımız şey ihmal değü ancak Inıhal olabilir.,,
Karaosmanoğlu. bu mevzuda söz a-lan arkadaşlar arasındaki fikir ayrılığına da temas etti. Bu memlekette başta gelen işin halk emrinde ve halkın uğrunda müspet çalışmak olduğunu. kurulmasına cansiperane çalışılan hürriyet nizamını perçinlemenin bugünkü iktidarın birinci vazifesi olduğunu ifade Ho dedi ki;
“Bu memleket ıstıraplarının dinmesini Istemlycnler katiyen bu güzel topraklarda rahat cdemiyeceklerdir. Bunu Istemiyen İster bir parti, ister bir fort, .ister bir şef olsun rahat yüzü görmiyeccktlr. Bunun içindir kİ, bugün bu gibileri bir parti gözü ile görmemek tavrındayız. Nasıl görebiliriz kİ. iktidarda İken bu memleketin hürriyetini. bu memleketin çocuklarından esirgerler. Simdi de hürriyet nizamını tArümar etmek İsterler. Onlara iltifat etmek bizim elimizden gelmez. Nefislerini ıslâh edinceye, doğru yola gidinceye kadar onlara bu memlekette parti gözü He de bakılmıyacaktır.,.
yapılıyor
Helsinki. 23 A.A. (AFP) — Finlandiya içişleri Bakanlığından bildirildiğine göre Hnrwell‘de atom meseleleri mütehassısı olan Prof. Bruno Pontccorvo’nun kayboluşu üzerinde tahkikat yapmak üzere özel bir komite teşkil edilmiştir. Bu hususta bugün bir tebliğ yayınlanması beklenmektedir.
iyi haber alan çevrelerde bildirildiğine göre profesörün 2 eylül tarihinde Helsinki Hava Meydanına muvasalatından beri izine tesadüf edilmemiştir.
Bu çevrelerde Pontecorvo’nun Sovyet Rusyaya geçmesi ihtimaline dair hiçbir delil mevcut olmadığı İlâve o-lunmakla beraber Sovyet makamlarının yardımiyle profesörün kolaylıkla hududu aşabilmiş veya Finlandiya makamlarının haberi olmaksızın uçakla Fin topraklarını terkedebll-miş olmasının İmkân dahilinde bulunduğu ima edilmektedir.
Helslnkiye 20 kilometre mesafede bulunan Porkkalada Sovyet kesimi ve Fin başkenti İle Leningrad arasındaki münakale, bu sahada çeşitli İmkânlar arzetmektedlr.
Türkiye, Yunanistan ve Atlantik Andlaşması
Umumî kanaat şu merkezdedir ki, kaleme alınacak plânlar kesin surette kararlaştırılmamış iseler ve karşılıklı askerî taahütlere dayanmıyacyklarsa, plân kurmak işine iştirak tamamiyle lüzumsuzdur
ÎM ayn görüşü İhtiva eden İskan Genel Müdürlümü İle Dışişleri, Çalışma ve Devlet Bakanlıkları raporları hakkında Başbakanlığın mütalâasına müracaat olundu
Çapa Enstitüsüne Ankaradan gönderilecek öğrenciler
Ankara, 23 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bul gar İs tandan gelen göçmenlerin yerleştirilmesi İçin bugün saat 15 te Devlet Bakanlığında ilgili Bakanlık mümessillerinin iştirakiyle bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda muhtelif bakanlıkların görüşlerini ihtiva eden raporlar ’nce-lenmlş ve bütün raporların Başbakanlığa arzına karar verilmiştir. Komisyon Başbakanlığın mütalâam ü-zerine çalışmalarına tekraı bağlayacaktır. Eu hususta ilçili çevrelerde yaptığımız soruşturmalara na-
• •
zaran iskân Genel Müdürlüğü göçmenlerin yordun her köşe* n* dağıtılmak sur>*tly le yerleştirilmelerinin bir zaruret olduğunu, buna mukabil Dışişleri, Ça.jşnıa ve Devlet Bakanlıkları şehir civarlarında yıpdacak toplu yerleştirmelerin ekomor.ık bir kalkınma meydana getirebileceğini ve bu suretle Marshall Pl&nıııdan da istifade imkânlarının sağlanabileceğini ileri sürmüşlerdir. Birbirinden farklı bu ıkı görüş dolayısıyla Başbakanlığın mütalâasına lüzum görüldüğü tahm*n edilmektedir.
Ankara, 23 (ANKA) — Gazi Terbiye Enstitüsü imtihanlarını kazanan öğrencilerden bir kısmı, îstan-bulda bu yıl açılan Çapa Eğitim Enstitüsüne gönderilmişlerdir. Bunların 15 i fen bölümünden, 14 Ü de transız* ca bölümündendir. Edebiyat bölümüne yalnız Necati Bey Enstitüsünde imtihana girmiş ve kazanmış olanlar alınacaktır.
İtalya Büyükelçisi Cumhur Başkanına itimatnamesini takdim etti
Avustralya, komünizmi kanun dışı ilân etti
Sldney, 23 (YİRS) — Komünist Partisini kanun dışı ilân' eden kanun dün sabahtan itibaren yürürlüğe girmiştir. Bugün kanun hükümlerine binaen, emniyet memurları, Avus-tralyadaki komünist parti binalarını basarak, buldukları evrakı müsadere etmişlerdir. Melbourne’da ele geçirilen vesikaların ağırlığı, yarım tondan fazladır.
Emniyet memurları, Sldney, Melbourne, Danvin ve Hobart şehirlerinde araştırmalar yapmışlar ve bazı kimseleri sorguya çekmişlerdir. Kimse tevkif edilmemiştir. Yeni kanuna rağmen çıkmak istiyen komünist gazetelerinden Tribunc’un İntişarına da mâni olunmuştur.
Radyo ile idare edilen mermiler
Washington, 23 A.A. (AFP) — Radyo İle idare edilen mermilerin, yakında tecrübe sahasından çıkıp geniş çapta irnal edilmeleri İhtimal dahilindedir. Filhakika pazar gtlnü haber verildiğine göre, Savunma Bakanlığı çok yakın bir zamanda radyo ile İdare edilen mermiler müşavirliği ihdasını düşünmektedir.
General Marshall’in muhitinde bu hususta İstihsal meseleleri mütehassıslarından olan Chrysler Otomobil Fabrikaları Başkanı K. T. Keller’ln ismi zikredilmektedir.
Keller, İkinci Dünya Harbi esnasında ve ondan sonra atom bombası imali de dahil olmak üzere mal-zeme meseleleri üzerinde Amerikan kuvvtlerl müşaviri olarak çalıştığından İsminin zikredilmesi, radyo İle İdare edilen mermilerin silâhlı kuvvetlere verilmek üzere geniş ölçüde imali meselesinin İncelenmesi zamanı geldiğini göstermektedir.
Atina. 23 (Hususî muhabirimizden) — Akdeniz müdafaasını sağlamak üzere Batı devletleri ile birlikte müşterek plânlar hazırlamak hu-susunda Türkiye ve Yunanistana yapılan teklifler bu memlekette açık bir itimatsızlıkla karşılandı. Birçok Yunan gazetelerine göre bu davet, küçük devletlere acemice bir siyasi "nüvazlşkârlık” tır. Türkiye He Yunanistanın Atlantik Andlaşma-sına iştirakleri kabul edilmemesinden hâsıl olan tesiri hafifletmek maksadlyle onlann, hiçbir mâna taşımadığı belirtilen bir "Istlşarl” rol simaları isteniyor.
Yunanlılar, mânız kaldıkları tehdit ve tehlike karşısında sakin ve soğukkanlı danışman rolü oynayacak halde olmadıkları fikrindedirler. Lüzumsuz münakaşalara mecburiyetinde kalmaksızın rek tehlikeye fiilen göğüs mevkilndedirler. Kendilerine
edilen bu Istişarî rol Türkler kadar onları da tatmin kat bazıları da daha verimli bir adım sayıldığı
Bununla beraber, Yunan umumî ef-kftn ekseriyet itibariyle, Atlantik Andlaşmasına dahil memleketlerin Türkiye ve Yunanlstana karşı yeni askeri taahhütlere girişmeği hiç arzu etmedikleri kanaatini besliyor. Bu bakımdan meselâ Danlmarkanin takındığı vaziyet acı mütalâalara sebebiyet vermiştir. Ne TÜrkiyenln ne de Yunanlstanın, "soğuk” veya
İştirak müşte-germek teklif
etmemektedir. Fa-böyle bir davetin, işbirliğine doğru ilk mütalâasındudırlar.
"sıcak" harbin İlk saflarındaki milletlerin mukadderatiyle alâkadar olmaktan o kadar uzak bulunan Da-nlmarkanın askeri yardımından hig birşey beklemedikleri belirtiliyor. Yunanlılar, Akdenlzin hakikatlerine o derece yabancı kalan kuzeyli devletlere hiç bir suretle yol olmak niyetinde değildirler. Fakat büyük devletlerin kendilerini hor görmemelerini istiyorlar. Bu memleket» ordularının, herhangi bir ittifaka kuvvet ve kudret katabilecek değerli unsurlar olduklarına kanidirler. Bu nitelikte bir desteğin İhmal edilmesi» ona lâyık olduğu kıymetin verilme, mesi acı tefsirlere yol açıyor. Mevcut tehlikeler gözönünde tutulursa bu asabiyeti haklı görmemek mümkün değildir.
Umumî kanaat şu merkezdedir kİ, kaleme alınacak plânlar kesin surette kararlaştırılmamış iseler ve karşılıklı askeri taahhütlere dayanmayacaklarsa plân kurmak işine iştirak tamamiyle lüzumsuzdur. Müşterek tehlike karşısında batı devletleri, dost memleketlere eşit muamelede bulunmak iradesini göstermelidirler. Yoksa birlik ve dayanışmadan bahsetmek beyhude olur. Nihayet —yine umumî efkârın hissiyatına göre— batı devletlerinin bu çekingenliği önünde Yunan’stan bir kere daha Birleşik Devletlere teveccüh edecektir; onun vereceği teminat birçok endişeleri dindirmeğe kâfi gelecek...
Gele-
Orta - Doğu, uyuşturucu maddeler
ticaretinin piyasası halini aldı
Çalışamıyacak kadar sakat ve düşkünler kurtarılıyor
Ankara, 23 (A.A.) — Cumhur-
başkanı, bugün saat 16.30 da itimatnamesini takdime gelen yeni İtalya Büyükelçisi EJkselâns Kont Luca Pietromarchl’yi mûtat merasimle kabul buyurmuşlardır.
Bu kabul esnasında Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü hazır bulunmuştur.
Kıbrıs Türk okullarına öğretmen gönderilecek
Memleketimizin maruf şahsiyetlerinden müteşekkil bir heyet, “Sosyal Yardım Kurumu” adı altında bir cemiyet kuracak
Ankara 23 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Şehrimizde "Sosyal Yardım Kurumu" adiyle bir yardım derneği kurulmak üzeı* hazırlıklar
Ankarada bir yargıç intihar etti
Ankara, 23 (T.H.A.) — Bu sabah şehrimizde teessür uyandıran bir hâdise olmuş, İkinci Asliye Hukuk Yargıcı Nazif Ccbecioğlıı kendisini Adliye binasının üçüncü kat penceresinden atarak intihar etmiştir Nazif Cebecioğlu bir akşam evvel işinden ayrılırken masasının üzerine hasta olduğuna dair bir rapor bırakmış fakat buna rağmen bu sabah yine Adliyeye gelmiş ve hemen intibaı etmiştir. Hâdiseye bir sinir buhranının sebep olduğu tahmin edilmektedir.
Konyada ekmek sıkıntısı
Konya, 23 (Hususi muhabirimiz bildiriyorI — Konyada iki üç gündür ekmek sıkıntısı çekilmekledir. Buna sebep Çalırıra Müdürlüğünden fmn sahiplerine t» Kanunu gereğince işçilerin 8 Haattf-n fazla çalıştırılmaması için ihtar yakılmış ol ması ve bunun üzerine de işçilerle fırın sahipleri arasında ihtilâf çıkmış olmasıdır.
Çalışma Müdürlüğü durumu incelemektedir.
İzmir nüfusunun 723 bin olduğu anlaşıldı
İzmir, 23 (Hususi m ıhabuimiz bildiriyor) — tsintiatik Umum Müdürlüğünce tasnif yapılmadan şehirlerin ve Türk iyenin nüfus adedinin İlân e-d hniyeceği Vilâyet makamına tehli edilmiştir.
Ancak Fkdcdıye nuntaknhırınn gc len mahalleler, nüfus adedinin top lamına nazaran İzmir şehir içi nüfusu 225,000 mülhakatla beraber nü. fosun 723 bin olarak teshil edlidiğ anlaşılmaktadır.
tamamlanmıştır. Kurucuları arasında Diyanet İşleri B.ıskanı Ahın»ıt Hamdi Akseki, eski İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüer, Sayıştay Baş. kanlarından Refik Besim Bakuy, Danıştay üyelerinden Cemal Ahmet Yorn.maz, İstatistik Gvne Müdürü Şefik Bilkur, Vakıflar Genel Müdür Vekili Orhan Çapçı, Sağlık ve Sosyal Yardım BakanPğı Sosyal Yardım Genel Müdürü Seyfedd'.n Okan, bakanlık Muhasebe Müdürü Sadi Kıvak. Milli Kütüphane Müdürü Adnan Ötügen, Başbakanlık Mat-jaası teknisyenlerinden Cevat El. masoglu ve diğer bazı mâruf şahsiyetler bulunan kurum ilk toplantı-nnı 30.10.1950 pazartesi günü saat 15 te Milli Kütüphanede yapacaktır.
Sosyal Yardım Kurumu tüzük ta-sartsmın 2 nci maddesine göre “Irk ve din farkı gözetmeksizin türlü sebeplerle çahşamıyarak duruma gelmiş yardıma muhtaç yurddaşlann yaşama ihtiyaçları karşısında başkalarına avuç açmak zorunda kal-malarını önleme, vücutça sakatlığı o-lan yurddnşlara İnsan topluluğuna yaraşır şekilde yardım etme‘* gaye-erini tahakkuk ettirmeğe çalışacak-ır. Kurum bu maksadın tahakkuku cin tüzük tasarısının 3 üncü mad-Jesınin 5 iri-:! fıkrasında barınma vuıdları açmak ve bu yurdlnra alınmaklara hayatlarını kazanmak üzere muayyen bazı sanatlar öğretmeği dü-şünm( Ic'edir
Kurum müteşebbisleri bastırdıkları tüzük projesini muhtelif şahsi-yelleıe göndermiş ve onların da dâvaya iştirakini İstemiştir.
F. A. 0. Komitesi Besin
i tozandı
Uçi
Bir Ingiliz saylavı memleketimize geliyor
Ankara, 23 (A.A.) — Ingiliz
Partisine mensup tanınmış saylavlardan Miater Phlillpe Price yarın saat 14.50 de uçakla Beyruttan An-karaya gelecektir. îngllterede Rub işlerinin ileri gelen mütehassıslarından telâkki edilen Mr. Price, memleketimize ilk defa Balkan Harbi esnasında harp muhabiri olarak gelmiş, sonra da bir kaç defa ziyaret etmiştir.
Kıbrıs. 23 (T.H.A.) — Buradaki
Türk okullarına öğretmen gönderilmesi için, Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı nezdindc, Kıbns Türk Birliğinin yaptığı müracaatın kabulü Türk muhitinde büyük sevinç yaratmıştır.
Türklyeden buraya gönderilecek öğretmenlere, Bakanlık maaşlı mezuniyet verecektir. Bu Öğretmenlere Kıbnata çalıştıkları müddetçe 24 sterling verilecektir. Bu, Türkiye paresiyle 170-180 lira tutmaktadır.
Amerikâda Kongre seçimlerine hazırlık VVashlngton, 23 (YİRS)
cek ayın 7 sinde yapılacak kongre seçimlerine büyük bir ehemmiyet atfedilmektedir.
Bu seçim bir başkan seçimi olmamakla beraber Demokrat ve Cumhuriyetçi partiler, sosyal gruplar ve İşçi sendikalarının tahriki ile seçime iştirak edecek seçmenlerin adedi yükselecektir. Her îkl parti seçimin bu şekilde hararetlenmesinden memnun, dur. Demokrat PArtl Başkanı VVIllIam M. Böyle seçime İştirak nispetinin artmasiyle partisinin kazanma şansının da o nispette fazla olacağını bildirmiştir.
Cumhuriyetçi Parti lideri İse 1940 seçimlerinin bir daha tekrar edllemlyeceği mütalâasıdır.
Errol Flynn evlendi
Müsteşrikler Kongresi
Ankara. 23 (T.H.A.) — 1051 yılı •ylülünde lstanbulda toplanacak olan beynelmilel müsteşrikler kongresi 1-çln şimdiden hazırlıklara başlanmıştır. Geçen defa Parlat© toplanan kongrede 600 kadar müsteşrik bulunmuştu, tstanbuldakı toplantının daha kalabalık olacağı tahmin edilmektedir
İstanbul Tıp Sitesi faaliyeti durduruldu
Ankara. 23 (T.H.A.) — Bir müddet uvvel Türk Yüksek Mimarlar Birliği ile Mühendisler Birliği tarafından, projelerinin eksiltmeye çıkarılmasına İtiraz edilen İstanbul Ünlversitcal yeni Tıp Sitesi etrafındaki faaliyet. Bakanlar Kurulu karuriyle durdurulmuştur.
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünün bu binalara ait projeleri eksiltmeye çıkarması mahzurlu görülmüş, şehirde estetik bakımdan mühim bir yer işgal edecek olan Tıp Sitesine hususi bir ehemmiyet verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
Şehrin Avrupa - İstanbul asfaltının üzerinde yor alacak olan bu site binalarının projeleri İçin beynelmilel bir müsabakanın yapılması fikri de ılâkaiılnr tarafından ehemmiyetle ?-le alınmıştır.
Bu hususta pek yakında hükümet He İstanbul Üniveraltesi ve İstanbul Belediyesi arasında gürü, teatileri yapılacaktır.
Tibet, Pekinle anlaşmaya çalışıyor
Yeni Delhi. 23 A.A. (Reuter) — Tibet Hükümeti, hâlen Yeni Delhi-de bulunan murahhas heyetine Mao Tso Tung Hükümetiyle Tibetln müstakbel statüsü hakkında müzakerelerde bulunmak üzere derhal Pekine hareket emrini vermiştir.
Alan Klrk Moskova Elçiliğinden affını talep etti
New-York, 23 A.A. (AFP) — A-meriknn Radyo tefalrclsl Drew Pearson’a göre, AmirAİ Alan Klrk Moskovadûkl Birleşik Amerika Bü-yükelçillği vazifesinden affını talep etmiştir.
Mısırda 45 - 50 bin kilo zehir stoku bulunduğu tahmin edilmektedir
Trcıbzondo sellerin yaptığı tahribat
Trab7z>n. 23 lA A.) — tkl günden beri yağan şiddetli yağmurlar ilimiz çevresinde bazı hasara sebep olmuştur. Gden seller belediye gazhanesi iskelesinin bir kısmını yıkmış ve gazhane önündeki petrol bidonlarını denize sürüklemiştir tirelerde hasar olup olmadığı hâlen t^ahlt edileme miş olmakla beraber. Sürmene ilen cinin KÜÇÜkdere köprüsü yıkılmak tehlikesine maruz bulunmakladır.
Ankara. 23 (A.A.) — Bugün Tarım 5ukaulığmda saat 15 30 dan İtibaren ı’ürk Milli F A. O. Komitesi Besin Şubesi, Birleşmiş Milletler Gıda ve Varmı Teşkh’âtı (F.A.O l Besin Mütehassısı Mlss Andreınache Tson-gas’ın iştirakiyle, ikinci toplantısını Ord. Prof Süreyya AygÜnÜn başkanlığında yapmış, muhtelif hakanlıklar temsilcileri bu toplantıda üye olarak hazır bulunmuşlardır.
Geçen toplantıda, Üyeler mütehassıstan, meınlokethnlZfJo besin servisi kurulması hususundaki fikirlerini bir rapor halinde komiteye sunmasını İstemişlerdir. Tsongas'ın, muştur.
Raporun
ra, teşkilâtın hangi hakanlığa olarak çalışması işine geçilmiş veler, servisin Başbakanlığa bağlı ol-nasım istemişler ve bu teşkilât ile bütün bakanlıkların aynı derecede a-lâkası olduğunu belirtmişlerdir.
Yeni Beden Terbiyesi teşkilâtı
Bugünkü toplantıda Miss hazırladığı rapor
Ankara, 23 (T.H.A.) — Beden Terbiyesi Teşkilâtına yeni bir veçhe vur-ııek üzere 6 kanımda Ankarada yapılacak u’an Merkez istişare Kurulu toplantısına elliye yakın tanınmış spor idarecisi ile kulüpleri temsllen her bölgeden dört kişilik bir heyet davet edilmiştir.
Bu toplantı sonunda hazırlanacak yeni beden terbiyesi teşkilâtı tasarısı hükümete verilecektir.
okunması bittikten
Okun*
son-bağlı ve II-
Türk - Mısır millî maçını radyo verecek
Ankara. 23 (T H A ı — Cumartesi yünü saat 14.30 da 19 Mayıs Stadında yapılacak olan Türk - Mısır genç milli takımları karşıla masını Ankara Radyosu sahaftan naklen verecektir.
la doludur.*
Bu çeşit bir piyasa, her şeyden ce. müşteriye bağlıdır.
Acaba Nil Vâdlslnde yaşayan lâhlar, bu zehire nedenj bu
Kahire, Ekim ayı (AFP muhabiri Pierre Solan bildiriyor) — Mısır kıyılarında veya kara sınırlarında. 1.1.1950 İle 30.9.1950 tarihleri arasında. 15000 kilo keyif verici zehir yakalanmıştır. Müsadere edilen bu miktar, polisin de gayet İyi bildiği gibi, Mısırdaki müşterilere teslim edilen uyuşturucu maddelerin ufak bir kısmıdır. Kaçakçılar, boş seferde bir defa yakalandıklarına göre, hâlen Mısır piyasasında 45-50 ton beyaz zehir bulunduğu muhakkaktır Bu mükeyyifatın. umumî sağlık için teşkil ettikleri tehlike, sıtma, kanser, alkolizm ve sıcak memleketlere has diğer hastalıklardan çok daha mühllktir.
Mısır polis teşkilâtında uyuşturucu maddeler kısmı şefi Albay Adülaziz Saffet Boy. resmi raporunda şöyle feryat etmektedir:
"Ortadoğu, uyuşturucu maddelerin başlıca pazarı haline gelmektedir. Nü Vâdlsl. komşu memleketler mahsulü esrar, kokain ve haşhaş satan tüccar-
5n-
fel-kadar düşkündür? Mesele eskidir ve yarım asırdan beri tetkik edilmektedir. Çünkü. 1900 den evvel böyle bir şey mevzuu bahis değildi.
Keyif verici zehir, başka memleketlerde kahve, kakao, çay veya tütün ıri-bi. modanın yaydığı bir Iptllâ mıdır? Bazı hastalıklarla ağır ağır harap o-lan vücutların insiyaki bir aksülâmell karsısında mıyız? ispirtolu içkileri kullanmaktan dinen menedilmiş bir milletin, âsâbını kamçılamak İçin duyduğu bünyevi bir ihtiyacın tatmini mİ mevzuu bahis? Acaba şarklı, cinsî ka^ blllyetlnl kamçılamak gayesiyle mİ kendini esrara veriyor? Yoksa, esrar dalgasına, sırf sefaletini unutmak için mi dalıyor? Şurasını katiyetle biliyoruz kİ. uyuşturucu maddeler, dejenere olmuş zengin şehirlilerin lptllâsı değil, bilâkis fakir, fukara, rençber ve İşçilerin gayri sıhhi zevkidir,
Yirmi yıl evvel, işçilerine aynen tediyede bulunan bir müteahhit ele geçirilmişti. Bu müteahhit, işçilerini, ekmekle haşhaş arasında muhayyer bırakırmış ve pek az tstlsnasiyle. hemen bütün İşçiler, haşhaşı tercih ederlermiş.
Mısırı zehirleyen bu uyuşturucu maddeler nereden geliyor? Albay Ab-dülâzlz Saffet Beyin raporu, korkunç bir sarahatle yazılmıştır:
"Hâlen Suriye ve Lübnanda 12960 hektar toprağa. Hint afyonu ekilmiştir. Bu tohumlardan yetişecek 720.000 kilo haşhaş, eski yıllar rekoltelerinden birikmiş muazzam stoklara inzimam edecektir.,.
İşte Mısırlı fellahı için İçin eriten zehirler, yola, buralardan çıkıyor. Bir kısmı, kervan yollarını tutarak. Arap F ilistin ve Ürdün tarikiyle Slnâya kadar geliyor ve gece, kauçuk torbalar ıçorlslnde. kuvvetli yüzüoülerln sırtında. kanal ve nehirden geçerek Mısıra giriyor. Diğer bir kısım zehirler İse kuvvetli motorlar İçerisinde Suriye ve Lübnan kıyılarından açılıyor ve bir gecede çöl kıyılarına yanaşıyorlar, iki yıldan beri, kaçakçılar, komandoslar gibi teşkilâtlanmıştır. Gümrük muhafızlarından kaçınmakla beraber, mallarını geçirmek İçin, mücadeleden do çekinmezler. Ağır ve hafif makineli tüfekler, el bombalan, mayınlar* hiç bir şey, kaçakçıları korkutamaz. Yeter kİ. "mnl„ menziline vasıl olsun. Bu derece geniş bir ticaretin temin ettiği muazzam kazançlar, her türlü cürüm ortağı teminine müsaittir. Zahirin sebep olduğu ahlâk sukutu, sıhhî kötülü kadar mühimdir.
Saffet Beyin raporu, TÜrkiyenln afyon ziraatino de temas etmektedir. Afyon. kış sonunda ckilmckto vo mahsul temmuzla ağustos aylarında toplanmaktadır. Hiçbir mahsul, çiftçisine bu derece mühim menfaat temin edemez Albay Saffet Beyin verdiği rakamlar çok mühimdir. Haşhaşın kilosuna. müstahsil cinsine göre 10-20 000 frank İstemektedir. Mısırlı müşteri aynı malın kilosuna 100.000 frank Öder. Fabrikalara kilosu 20-25.000 franka satılan afyon, Mısırda 150.000 franka müşteri bulur. Kokainin kilosu İse Mısırda 6.000.000 franktır.
Afyon ve haşhaş İstihsalini durdurmak İçin, uyuşturucu maddeleri imal ve köylüden bu mahsulü alan fabrikaları kapatmak kâfidir. Bu fabrikalar o derece tanınmıştır kİ, müşterilerinin zevkine uygun hazırladıkları muhtelif cin» zehir paketleri üzerine çekinmeden kendi markalarını koyarlar. Saffet Rey. hor Arap devletinin her vilâyetinde bir fabrika bulunduğunu ifşa etmektedir. Bunlar niçin çalıştırılıyor? Arap Birliği Konseyi, son içtlmalarından birisinde bu meseleyi olc almış vo tetkiki İçin bir komisyon teşkil etmiştir.
Bu arada Mısırın şikâyetleri, ümitsiz feryatlar haline gelmektedir. Felâketin genişliği, olo geçirilen zehir miktarından anlaşılmaktadır: 1927 den 1947 ye kadar, yirmi yılda senede vasati 2-3 ton zehir yakalanmıştır. 1948 de polis 8 ton de geçirdi. 1949 da netice 15.5 tondu. 1950 rakamları daha yüksek olacaktır, çünkü İlk dokuz aylık musaderder, geçen yılın seviyesi"* ni bulmuştur.
A.A. (United artisti Errol genç sanatkâr
Monte Carlo, 23
Press)
Flynn İle kızıl saçlı Patrlcla VVymore, bugün Monte Carlo Belediye Dairesinde evlenmişlerdir.
Sinema
Nobel Sulh Mükâfatını kazanan
R. Bunche: “dünya sulh devri
eşiğinde bulunmaktadır,, diyor
Eski Filistin Arabulucusu : iyimserliğimin sebebi Birleşmiş Milletler teşkilâtıdır,,
Ne^v-York, 23 (AP) —’İsmine rağmen dünya teşkllAtlyle her hangi bir İlgisi olmayan aylık "Birleşmiş Mll-
Ingiliz Kültür Heyeti Başkanı Ankarada
ı. jiiur lıryıiı uaı>k.ı.H t
Ankara 23 (A.A.) — Bu sabah şehrimize gelmiş olan înglllz Kültür Heyeti Genel Müdürü General Slr Ronald Adam Öğleden sonra saat 15 te Üniversite Rektörü Hikmet Bl-nuıd'ı makamında ziyaret ederek bir müddet görüşmüştür.
10 uncu yıl bugün kutlanarak
Ankara, 23 (A.A.) — Ingiliz Kültür Heyeti, Türklyede kuruluşunun 10 uncu yıldönümünü yarın yapılacak bir törenle kutlayacak tu*, münasebetle înglllz Kültür Genel Müdürü General Sır Adam beraberinde İngiliz Heyetinin memleketimizdeki mesaili Profesör Michael
Bu
Heyeti Ronsld Kültür ilk mü-
Grant O.
I.UIHİUH il.,
BE. bulunduğu halde bu sabah saat 10.20 de trenlo Istonbuldan şehrimize gelmiş, garda Belediye Başkanı Atıf Bcnderlloglu, Ingiliz Büyükelçisi Slr Noel Charles ve Ingiliz Kültür Heyeti İleri gelenleri taralından karşılanmıştır.
General Slr Ronnld Adam, garda kendisiyle görüşen Anadolu Ajansı muhabirine Türklyeyt İlk defa 1947 senesinde ziyaret ettiğini söylemiş ve memleketlinizi tekrar ziyaret et. rnekten duyduğu memnuniyeti belirttikten sonra Kültür Heyetinin iki memleketin dostane münasebetlerini dalmn takviye ettiğini sözlerine ilâve etmiştir.
letler Dünyası,, mecmuası bugün eski Filistin arabulucusu Palph Bunche-ın bir makalesini yayınlamıştır, 1949 yılı Nobel Barış Mükâfatını ihraz c-den Amerikalı zenci devlet dünyanın bir sulh devresi bulunduğunu beyan etmiştir.
adamı eşiğinde
Dr. Bunche şimdiki şartların bariz bir şekilde tehlikeli ve nazik olduğunu kabul etmekle beraber şunları I-lâve etmiştir:
“iyimserliğimin sebebi Birleşmiş Milletler Teşkilâtıdır. Bugün dünya teşklltâı, bunun âzası olan 60 devletin dış siyasetlerinde hâkim bir faktördür. Teşkilât, iknaın sulhu muhafaza veya İadeye kâfi olduğu zaman İkna yolu ile harekete muktedir okluğunu İspat etmiştir. Aynı tarzda İkna kâfi gelmediği zaman, bir hâdisede olduğu gibi silâha da müracaat etmiştir. Dünya şimdiye kadar asla bu derecede olgun ve nzlmkâr dünya teşkilâtı görmemiştir.
bir
Dünya memleketlerinin büyük müşküllerle karşı karşıya bulundukları muhakkaktır. Koreye ilâveten başka hâdiseler de patlak verebilir. Fakat şahsan yeni bir dünya harbi veya bellıbaşh diğer bir silâhlı münazaa o-lacağını zannetmiyorum.,,
İsrail kabine buhranı devam ediyor
Telâvlv 23 (AP) — lsrnlldekt Kabine buhranı hâlâ halledilememiştir. OTeni Hükümeti kurmağa memur e-dllen eski Adalet Bakanı Plnhas Ro-aen, tutunabilecek bir koalisyon kabinesi kurmak hususunda sarfettiği gayretlere devam İçin Cumhurbaş-kanı Welzmnnn‘dan birkaç gün daha mühlet istemiştir. Rosen, Cum-hıırba^kanlyle yaptığı görüşmeyi mü. teakıp gazetecilere verdiği demeçte, buhranın büsbütün hâd bir şekil aldığını belirtmiştir.
Sayfa 4
24 Ekim 1950
GÜNÜN
Bir iş devlet elinde mi, yoksa fert elinde mi verimli olur?
Yazan : Seyfi GÜRÇAY
YUkaek Mühendis
II
BU mevzuu münakaşa etmek vt bir karara varmak için evvelâ, devletin elindo bulunan müesseşelerin ne had dahilinde kontrol ve tesir altında bu lunduğunü tesblt etmek lâzımdır. Sonra da. gene devletin kendi müessese^! ile ferdin elinde bulunan müessese?! ne dereceye kadar tefrik veya himaye ettiği de mühimdir.
Bir çok memleketlerde iktidar mevkiine geçen parti, kendi adamlarını bir vesile ilo resmî müessese ve idarelere yerleştirmeye bakar. Filhakika, en demokratik bir rejime sahip olduklarını ileri süren memlekotlerde bile bu hareketin önüne seçilemediği görülür.
Mesela Amoriknlılar posta id&roln-riylo, devlet elinde en iyi bir şeklldo çalışan bir müesseso, diye övünürler. Halbuki, 1948 senesinde kurulmuş bulunan ve İdare mekanizmasının ekonomik ve verimli bir sureito çalışmasını temin için federal hükümeti yeniden organize etmek vazifesini üstüne almış bulunan Hoovor Komisyonunun raporu tetkik edilecek olursa, yukarıda işaret edilen parti adamını kayırma hareketinin bir hayli ileri gitti* ği ve netice olarak, bu ve diğer sebeplerden dolayı bu idarenin senede 350 milyon dolar bir zararla çalıştığı müşahede edilir.
Fakat diğer taraftan, devletin sahibi bulunduğu ve çalıştırdığı müoB«ese-ler arasında muvaffak olanlar da var-dıı
Meselâ gene Amerikada Hennessee Vâdisindckl tabii membaları inkişaf ettirmek üzere kurulan "The Tennes-s«e Valley Authorlty,. ve diğerleri bunlar arasındadır.
Fakat bu müesseselerin kuruluşunda muvaffakiyeti sağlamak için kongre. bunların partilerin tesiri altında bulunmasını önllyen ve müstakil bir çalışma ve personel sistemini İnkişaf fırsatını veren, bir kanun çıkarmıştır.
Bu suretle bu müesseseler, hariçte muvaffak olmuş hususî müesseselerin çalışma ve personel sistemlerini aynen alarak tatbik etmişler ve muvaffak olmuşlardır.
Bir devlet müeseseıılnde, arzu edilen verimin ve umumiyetle tam bir başarının elde edilmemesinin en mühim sebeplerinden birisini, rekabetin mevcut olmamasında aramak lâzımdır.
Hiçbir kimse devlet müesseseslnde Çalışan bir ferdin beceriksiz ve ehliyetsiz. serbest çalışan bir ferdin de becerikli ve ehliyetli olduğunu İddia edemez. Memurun atıl ve verimsiz kalmasındaki sebep, enerjisini ve bilgisini Ölçmeye mikyas olacak bir rekabetin mevcut bulunmaması ve üstün bir menfaatin temin edilmemesidir.
Bununla beraber evvelce de soylendl-İ gibi, gerek memurun ve gerekse serbest çalışan bir ferdin menfaAt temin etmekten gayesi, başkalarının zararına bir para kazanmakta olmamalıdır.
Bir çok ekonomik «İstemlerde devletin hangi İşlere müdahale etmesi ve hangilere müdahale etmemesi etrafında münakaşalar yapılmakta olup, bunların hiçbir zaman katî bir neticeye varamadıkları görülmektedir.
Fakat umumiyetle, halkın birinci derecede menfaatini teşkil eden yiyecek. giyecek, mesken işleri ve modern nakliyat sistemi İle devletin yakından alâkalanması noktasında fikirler bir-lo^mektedir.
Eğer bu ihtiyaçlar esaslı bir şekilde organize edilir ve planlanırsa, halkın şu veya bu sebepten dolayı sıkıntı çekmesi Önlenir ve fiyatlar memleketin hayat selesine göre muvazene halinde tutulur.
Gorek memleket dahilindeki mües-«eselerln verimlerinin yekdiğeriyle ve gerekse ecnebi müesseselerle mukayesesi de doğru değildir ve bu mukayese herhangi bir taraf lehine veya aleyhine karar vermeye kâfi gelmez.
Çünkü, evvelâ bu mukayesede hangi unsurların verime ve fiyata tesir ettiğini iyi bilmek, ondan sonra da her iki tarafın mazhar olduğu veya olamadığı kolaylıkları gözönünde tutmak lâzımdır.
Endüstride bir malın fiyatına yalnız işçi ve memur masraflan tesir etmez. Bazan malzeme masrafları âzami surette tesir eder. Hele ambarlarda bulunan ham malzeme ve demirbaş eşyanın ambarlama, atıl vaziyette kaldıkları müddetçe bunların faizleri, uzun müddet durmadan dolayı bozulma ve çürümeden mütevellit zarar, sigorta masrafları, bunların muhafazası için yapılan büyük depoların inşaat masrafları. fiyatın âzami dereceyi bulmasına sebep olur.
Memleketimizde endüstri dörtbaşı mamur olarak kurulamadığına göre, ham malzeme İmalât sahasına girmeden cok evvel mübayaa ve depo edilmektedir.
Makinelerin, tezgâhların yedeklerinin depo edilmesi lâzım gelmekte ve-
• t
ya bozulduktan sonra siparişi dolayı-siyle, bunlar uzun müddet atıl kalmaktadır. En basit edovat nıtyanında bulunan çekiç, eğe. destere ve hattâ keseri bile hariçten ithal •diyoruz,
İmalât esaslı bir surette planlanmadığından ve kontrol edilmediğinden ve modern nakliyat endüstrisi inkişaf edomodikindon, maliyet yüksok olmaktadır.
Verimi sdğhyacak olan İsçi sınıfına gelince, henüz yeniden yetişmeye başlamıştır.
O halde endüstrisi dörtbaşı mamur bir şekilde teessüs eden, ham maddesi bir kapıdan geçerok hemen imalât safhasına giren, kütle halinde imalât ya-pan veya bir defada yaptığı imalâtın yekûnu büyük bir miktar tutan, çok İleri bir imalât tekniği tatbik eden ve modern bir şekilde orgnnlr.e edilmiş bir memleket ile ve meselâ Amerika İle verim ve maliyet hususunda bir mukayese yapmak, bir kıymet taşımaz.
Her tarafta devlet elinde bulunan müesseselerde ve bilhassa memleketimizde maliyet masraflarının altından çıkılır gibi değildir.
Eğer bir devlet müessesesl hariçten hususi bir sipariş alırsa asgari yüzde yüz, eğer diğer bir devlet müessese-•inden sipariş alırsa yüzde elli bir umumi r>asraf ilâve eder. Neden?
Görülüyor ki, bir esas yoktur. Müessese başında bulunan müdür ve muhasebeci isterlerse müesseseyl kâr. isterlerse ziyan ettirirler, istatistiklere ve hakikate dayanan bir standart yoktur.
Diğer taraftan verime esaslı olarak tesir «den bir unsur da bu müessose-lerde çalışan insanların tâbi tutuldukları fizikî şartlar ve gerek müessese dahilinde ve gerekse hariçte sosyal bakımdan yaptıkları temastır. Bu unsur esaslı bir şekilde tetkik ve halledilmedikçe tam verimi sağlamak mümkün değildir.
Bu itibarla bu unsur hangi taraftan memur ve işçi lehine daha müsait bir şekilde halledilirse, o taraf daha fazla verimi sağlar.
Verime ve ekonomiye tesir eden diğer bir cihet de. muhtelif fabrika ve I mÜcMeselcrin idarelerinin merkeziyet esasına göre mİ, yoksa âdem! merkezi-1 yet esasına göre mİ organize edileceğidir.
Bazı ahvalde merkeziyet, bazı ahvalde de âdemi merkeziyet ekonomik ve verimli olur. Burada bu şartlan münakaşa edecek değiliz Fakat memleketimiz bakımından mühim görülen bir noktaya İşaret etmek lâzım gelmektedir.
Bugün endüstriyi ayakta tutmak 1-çin imalât metodu üzerinde ve yeni keşifler yolunda daimî surette araştır malar yapılması lâzımdır. Eğer bu yapılamazsa ne memleket dahilinde ve ne de hariçte rekabet temin edilemez. Verim ve dolayıslyle ucuzluk elde edl- j lemez.
Ecnebi memleketlerin çoğunda endüstrinin ve hattâ her türlü müesse-senin bu İhtiyacına cevap verecek hususî organizasyonlar vardır. Fabrikalar zaman zaman bu organizasyonlardan istifade ederek, çok pahalıya ma-lolan bu şubeleri kendi organizasyon- I larına koymazlar.
Memleketimizde hâlen böyle organizasyonlar yoktur. Ecnebi bir organizasyona başvurmak da çok pahalıya mal-oîmakta ve o nispette de faydalı olmamaktadır.
Bu takdirde fertler elinde bulunan müessese ve fabrikalar naııl halledeceklerdir?
Eğer lıtç olmazsa aynı müesseselerin İdarelerini
t İrmek mümkün olursa, böyle bir organizasyonu kendi bünyesine almak, bir dereceve kadar uygun düşer.
Netice olarak, verim ve ekonominin hangi şekilde daha müsait bir surette elde olunacağı hakkında karar vermek kolay değildir.
Hakikî netice ancak, bu müesseseler fertler elinde bir iki sene kaldıktan sonra görülecektir.
Çuval ve kanavice ithalâtındaki zorluklar
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının
(7
müracaat ve yoklama müddetine dair
tebliği fayda vermiyor mu?
Hindistandan ancak dolarla çuval ve
kabil olabilecek
kanaviçe almak
KONOMiK

Devletleri
Sayını Bürosu Müdürü Dr. Koy V. Perl, Türk ve PakistanlI ziyaretçilere elektronik sa-
bu meseleyi
koldan olan merkczlleş-
İLAN
Yugoslavya Halk Federatif Cumhuriyeti Ticaret Ataşeliği 29 - X - 1950 tarihinden itibaren Gümüşsüyü Palas No. 26/7, Gümüşsüyü Caddesi, Ayazpaşa, Taksime taşınmış bulunacaktır.
Alâkalılara bildirilir.
23/X/1950 Pazartesi
Borsalania vaziyet
İstanbul
Ticaret Borsasında muhtelif kalitedeki fasulyeler Üzerine hararetli muameleler olmuştur. Buzam piyasası canlılığını muhafaza etmektedir Fındıkta kayda değer bir şey yoktur.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bor-sasında muhtelif Devlet Tahvilleri üzerine mahdut miktarda iş olmuştur. Altın piyasası ise düşüklük ar-zetmlştlr.
İzmir
Hafta haçında üzüm piyasasında hareket nazara çarpmaktadır. Alıcılar hararetli davrandıkları için 2000 çuval kadar üzüm satıldı, /ncİrde gerileme yoktur. Pamıtk piyasası 305 kuruştan açılarak bir saat İçinde 420 kuruşa kedar yükseldi ve bir hayli pamuk satıldı.

Amerika Birleşik
yıcı hakkında Ira hu t veriyor. Besimde yer alanlar (Soldan sağa) şunlardır: Bayan Hacer Bizden, Dr. Perl. B. Nafiz Erus, B. Niıamcttin ErgU, B. İdris Ahnıot “Paktatanh,,, B. Katip YUoeuluğ. Türk ziyaretçiler, İstatistik Genel Müdürlüğünün müşavir ve uzmanlan.
Dünyada, sayıma karşı alâka gittikçe artıyor
Bugünkü telâkkilere güre, sayım işinin ifade ettiği manalar ne'erdir?
Bundan önceki yazımızda (1) Amerika Birleşik Devletlerinde sayımın ne şekilde yapıldığını anlatmıştık.
1950 yılı yalnız A.B.D. veya Türkiye İçin değil, fakat aynı zamanda Batı Yarım Küresindeki bütün ve Doğu Yarım Küresindeki bir çok memleketler İçin bir sayım yılı olmuştur.
Son on sene zarfında ve bilhassa I-kinci Cihan Harbi tesiriyle dünyanın her tarafında siyası. İktisadi ve sosyal pek çok değişiklikler olmuştur. Ölüm ve doğum nispetleri, nüfus kesafeti, hayat standartlarının altüst olmadı, ziraat ve endüstride yapılan yenilikler, bütün bu hâdiselerin istatistik ifadesinde değişiklikler doğurmuştur.
Amerika kıtasının gerek insan gerek tabii servet bnkımındnn bir sayımının hazırlanıp tatbik mevkiine konulabilmesi için bir ‘’Amerlkalarsrası İstatistik Enstitüsü*’ kurulmuş ve Batı Yarım Küresindeki bütün memleketlerin sayımlarında bir koordinasyon ve mukayese temini temin etmek maksadiyle çalışmalarına badamıstır ve enstitü bu isde ha«arı ile sistematik bir şekilde faaliyet göstermektedir.
1945 yılından beri Amerika Birleşik Devletleri. Kanada ve 20 Amerikan cumhuriyetinin mümessilleri, Amerika, Brezilya ve Columbia‘da toplantılar yaparak Kıızoy, Orta ve Güney A-merikanın 1950 sayımı için esaslı bir plânın ana hatları ve teferruatını bitirip tatbik mevkiine koydular. Alas-
TÜRKİYE
GARANTİ
I
BANKASINDAN
A
îzmlr ve Ankara şubelerimizin kambiyo servislerinde çalıştırılmak Üzere
İngilizce veya Fransızca dillerinden birisini hakkivle bilen, tecrübeli
Şef namzetleri alınacaktır. istekliler/ 26 ekim akşamına kadar Galatadakl Merkezimize müracaat edebilirler.
MEMLEKET
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açıiio Km|i»İİh(
1 Storling 7.84 7.84
100 Dolar :... 28i).— 280.—
100 Fr. Frangı . 0.80 0.80
100 İsviçre Fr. 64.03 64 03
HM) Belçika Fr. 5.60 5.60
İ00 İsveç Kr. ... 0.01.876 0.01.876
100 Florin 73 68.40 73.68 40
100 Liret 0.44.128 0.11.128
100 Drahmi 0.01 «76 001 876
100 Escoııdos ... 9.73.90 9 73 90
Altınlar
Bugün beki Kuı
Lir» Lira
Külçe Yeril Or. 4.65 4.68
Külçe Drgu**a. — —
Cumhuriyet ... 31.30 31.50
£(c^8t 37 40 37 60
H&mit — —
Gulden 28.70 28.75
Ingiliz 42.90 43.40
Fransız kok .. — —
Napoi6on 111 — —
İsviçre *■
Zürich Borsası (Serbest)
23-10-1050 Itvlçrr Frangı
Durumu bin «,1i yuluın
- ■ II M»
Türk Liran 1.12 1/2 1.22 1/2
Dolar 4,34 3/4 4,35 1/2
StcrlInK 11,40 11.60
Fransız Frangı 1.12 1 13 1/2

ve
Bilindiği gibi, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı çuval ve knnaviçe ithalâtı hakkında bir tebliğ neşretmlşti. Bu tebliğe göre, 10-10-1950 tarihine kadar Türkiye Cumhuriyeti Merke2 Bankasına müracaat edilmek kay-dlyle, tevzie tâbi tutulan 1950 kotasında Hindistandan getirtilecek 4000 tonluk çuval ve kanavlçenln müracaat ve yükleme müddeti 31 ocak 1951 tarihine kadar uzatılmış ve malların gerek akreditifli ve gerek vesaik mukabili olarak getlrtilmesl-ne imkân verilerek bu hususta ilgililere lüzumlu talimat gönderilmiştir.
Çuval kındaki şada ne hususta tahkikatı hulâsa halinde aşağıya yazıyoruz:
Hindistan Hükümeti öteden beri malını dolarla satmaktadır. Bu şarta riayet edilmediği takdirde» kota müddetinin uzatılmasında bir fayda görülmemektedir. Esasen Hindistan-da tacirler peşin para ile mal ver-
ve kanaviçe ithalâtı hak-müddetin uzatılmam plya-gibi tesirler yapmıştır? Bu İlgili çevrelerde yaptığımız
mek hususunda bile nazlı davranmaktadırlar.
Bu hususlar hakkında izahat veren bir tacir, daha açık olarak, şu sözleri söylemiştir:
— "Kalkütaya kadar gidip Hint ticaret müesseflelerlyle temaslarda bulunan İthalâtçılarımızın şimdiye kadar müspet bir netice elde etmedikleri, jüt işliyen sanayi müesseslerinin uzun vadelerle Amerikalılara bağlandığı, fakat peşin para ile dolar verildiği takdirde, mal imkânlarının mevcut olabileceği anlatılmaktadır.,,
Bu durum karşısında, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, Ticaret Ofisinin elinde bulunan çuval ve kanaviçe stoklarını, ihtiyacı olan müe9seselere satmasını Ofise bildirmiştir.
Amerika pamuk ihracını tahdit etti
kadan Kap Burnuna, kutbun tundralarından kesif nüfuslu şehirlerden, yağmurlu tropik mıntakalarına kadar her yerin gezilip görülebilmesi ve 300 milyona yakın insanın «ayılabilmesi, tabiî servetlerin, ticarot endüstri ve ziraatın muhtelif unsurların tesbJt e-dilmesi muazzam bir iş olmuştur.
1950 sayımı yalnız Amerika Birleşik Devletlerine 00 milyon dolara malol-muştur.
Kıta çapında hu İlk sayım İBtatİRtik bakımından olduğu kadar ekonomik ve sosyal sahada karşılaşılan muhtelif meselelerin cevabını vermek hususunda büyük bir ehemmiyet arzotmekte-dir. iş adamları, fabrikatör, İthalâtçı. İhracatçı, İktisatçı, sosyolog ve daha bir çok kimseler etüdlerlnde mutlaka kullanmaları icap eden malûmatı yıllardan beri ancak noksan bir şekilde temin ediyorlardı.
Sayım demek sadece nüfus sayımı demek değildir. Her devletin kendi ihtiyaçları ve milletlerarası münasebetlerdeki rolüne göre muayyen fasılarla muhtelif tip sayımlar yapması icap etmektedir. 1950 «ayımında Costa Ri-ca’da ilk defa mesken ve ziraate ait sualler sorulmaktadır. Brezilyadaki sayım mesken ve ziraate ilâve olarak endüstri ve iş hayatına alt maddeler ihtiva etmektedir. Meksika bunlardan başka nakil vasıtaları ve umumî olarak nakliyata ait bilgi toplamaktehr.
Sili uzun vadeli bir endüstri programının inkişafı mevzuunda eksiksiz bir «ayım tanzim etmiştir.
Mahiyeti ne olursa olsun bugün dünyada yapılan bütün sayımların hemen hemen aynı esaslara göre tatbik edilebilmesi için Amerika Birleşik Devletlerinin Sayım Bürosu Pan-Amerlkan Birliği. Guatemala Sayım Enstitüsü, Meksika Sayım Merkezi, Birleşmiş Milletlerin bir unsuru olan Gıda ve Ziraat Teşkilâtı bu hususta işbirliği yapmaktadırlar.
Bu bakımdan Birleşmiş Milletler Teşkilâtı Ekonomik ve Sosyal Konseyi de tam müzaheret göstermektedir.
Diğer taraftan Amerikanın daveti üzerine îngitlere, Fransa, İspanya, Portekiz, Holânda ve Türki.veden giden istatistikçi heyetler Amerika Sayım Bürosunun metodlnrı vo makineleri üzerine tetkiklerdo bulunmuşlardır.
Memleketimize getirilen modern e-lektronik istatistik makineleri Anka-rnda Başbakanlık İstatistik Genel Müdürlüğünde faaliyete geçmiş vaziyettedir.
Netice itibariyle, en mühim noktalardan biri, muhtelif sayımlar neticesinde toplanan bilgilerin uygun bir şekilde kıymetlendirilmesi ve yıllar boyunca süregelmekte olan hâdiselerin gidişatı üzerine etüdler yapıp istikbalde karşılaşılabilecek hâdiseleri
• •
DÜNYA
. Yazan t İsmail İŞMEN tahmin ve takdir etmek meselesidir. Bu da ancak doğru ve eksiksiz bilgi toplamak, bunları sistematik bir şekilde tasnif etmek ve tekniğin yeni I-catlarından çeşitli elektronik makinelerle tahlil etmekle kabildir. Böylece her bir devletin kendi memleketine dair vereceği istatistik bilgi diğerlerl-hinkine bağlanıp, eklenerek mütemadi bir bütün teşkil edecektir.
Dünyanın bu harpsonrası kuruluşunda muhtelif memleketlerde nüfus, tabii zenginlik, ticaret ziraat ve endüstrinin eksiksiz olarak ve muntazam fasılalarla sayıma tâbi tutulması milletlerarası İşbirliğinde ileri atılan a-dımlarda faydalı ve yol gösterici bir mahiyet arzetmektedlr.
(1) Amcrlkada sayım nasıl yapılıyor? YENİ İSTANBUL. 22 ekim 1950.
Avrupanın en büyük penicilline fabrikası Romada kuruldu
Mllâno, 23 (Hususî) — Avrupanın en büyük penicilline fabrikası Roma civarında kurulmuştur. Geçen hafta faaliyete geçmiş bulunan bu fabrika Roma Eczai Kimyeviye Şirketine flittir. Fabrika 500 milyon liret sermayeli bir Anonim Şirket tarafından kurulmuş olup ne devlet ve ne de sair bir müesseseden hiçbir sermaye yardımı görmemiştir. Fabrika İstihsaliyle îtalyanın bütün penicilline İhtiyacını karşüayAcagr gibi harice de mühim miktarda ihracat yapabilecektir.
New-York, 23 (Hususi) — A-merika. pamuk İhracını, dahili piyasada fiyatların yükselmesini önlemek İçin tahdit etmiştir. Buradaki yetkili çevreler bunun, memlekette fazla miktarda pamuk stok etmek İçin yapılmadığını belirtmektedirler.
. ★
Adana, İzmir Borsalannda pamuk fiyatlarındaki yükseliş devam etmektedir. Dün, Adana muhabirimizin telgrafla verdiği malûmata göre, birinci akala vadeli mallar 340 kuruş, hazır malların fiyatı İse 355-356 kuruş arasındaydı.
Dün, şehrimiz Borsasında da birinci akala pamuk üzerine 385 kuruştan muamele olmuştur. Bu pamuk partisi îzmirden teslim edilecektir.
T.C.ZİRAAT BANKASI
Vadesiz Tasarruf Hesabı ikramiyeleri
30 Aralık 1950 Çekilişinde:
1 EV
(Ankarada, Kavaklıderede, 3 Oda, 1 Hol)
Ayrıca
1 tane
10.000, 15 tane 1.000 **
katılmak isterseniz, 10 Kasım 1950 tarihine
Bu çekilişe
kadar Bankalarımızda 150 liralık bir hesap açtırmanız ve bu parayı 30 Aralık 1950 akşamına kadar çekmemeniz lâzımdır. Her 150 liraya ayrı bir iştirak hakkı verilir,

BORSA
ve
PİYASALARI
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahville ri
İkramiyen tahviller KapMiıış
%5 1033 Ergani 22 65
«c5 1938 Ikramlyelt ......... 20.75
%5 Milli Müdafaa 1 20.20
, %5 1941 Demiryolu IV 9b.—
%5 1941 Demiryolu V 98.05
%4 1/2 1940 îkrnmlyell 96.30
Diğerleri *r(6 1941 Demiryolu VI 98.00
rçö Kalkınma 1 .... 96.00
®UI Kalkınma 11 .... 96.00
7(6 Kalkınma 111 .... 97.10
*A(6 194H İstikrazı 1 96.00
146 1948 istikrazı II .... 05.40
$46 1949 istikrazı I 96.30
*7 Millî Müdafaa IV 21) 20
T»7 1034 Sivas-Erzurum 1 20.70
1934 •• " 11-vn 20.50
V47 1941 Demiryolu 1 20.06
%7 1941 Demiryolu II 20.85
%7 1941 Demiryolu III 20.55
%7 Milli Müdafaa I 20.80
%7 Mim Müdafaa II 20 65
^7.Mlin Müdafaa İTİ 21 15
%7 Milli Müdafaa VI. 21.35
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 2ü.8(’
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 109 25
II 0 •
•• ’’ ?oo D2.5C
,, „ Mümes. Senet 88
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası 123.50
Türkiye İş Bankası 80.-
Türk Ticaret Bankası 5.-
Aralan Çimento 6.50
Şark Değirmencilik 23 ZC
Millî Reasürans 18 -
Ecnebi Tahviller
Mısır ılredl F(»r» -I*. 1003 | 172
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
Hububat t
Buğduy yumuşak (Tüc.) . Buğday Ofis ............
Arpa yemlik (dökme) ...... Mısır «an (çuvalı) ....
F&suİva tombul ........
Fasulye Çalı sert .....
Kuşyemi ...............
Morclmck kırmızı kabuk.
Mercimek yeşil .........
Nohut aatürel .........
Yağlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu
Keten tohumu .....
Kendir tohumu .... Susam ......
Yer fıstığı kabuklu
Kuru Meyvolar ı
Fındık 'kabuklu sivri) ....
Fin ilk (İç tombul 1950) ...
Cuviz (kabuklu) .........
Ceviz (tç natürel) .....
Dokumu hum maddeleri t Tiftik tuna inal .......
Tiftik 'NatÜrcD ........
Yapak Trakya (Kırkım) ..
Bam deriler t
Sıft»* salamura (kasap) Kı Keçi tuzlu kuru kilonu .... Koyun hava kurusu kilosu
Nubatt Yağlar 1
Zeytinyağı (E.E. tenekeli)
Susamyağı (Raf. »ıra) ...
Ayçiçeği (RaYine çıplak)
Fındık vogı (Çürük) .....
BugUn
31.— 29.08 22 —
34.—
30.—
22.—
38.— 40— 48.— 93.—
320/339
66.—
340.-
160.—
215.—
45.—
330.—
Kapanış
160— 215— 220—
38—
48—
44—
93—
320/330
56.—
31.—
29—
21 — 21—
40.-
İzmir Ticaret Borsası
Bugtio Son Kapanış
Üzüm çekirdeksiz No.9 78.— 77.—
tncir A serisi No.t ... 47.- 48.-
tnelr H serisi No. 108 41.- 42.—
Pamuk Akala 1 .. 395.— 421.—
Pamuk Aksla 11 .. 195- 190 -
Pamuk Akala 11 ., 160.- 1191 -
Pamuk ? erli 1 F2.6 İ8U -
Pamuk yağı (raflno) . 109.- 110.—
Pam ık çekirdeği 18.- 17 - 9
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala (Hatay) 289.-
Pamuk Akala Adana) — ■—
Pamuk Alınla 11 — —
Pamuk Akala III .. —
Pamuk yerli I ..
Pamuk yeril II .. OT —
Birine' Akala vAdeli ... 840 — 310 —
Hazır 356.- 310.—
İkinci Akala yağmur OT. 2S5.—
yemiş — 258 1/2
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a) %50 randımanlı M
kabuklu tombul ISO.- 145.-
b) İç sıra kontrollü ... 300 - 290.-
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak M- 2V.-
Buğday *ert 2T.- .28. -
Ar Da —
New-York Borsası
Dud h>kl kın
Buğday (Buşel!=Sent)
Sert Kış mahsulü No. 2 255 — 252.— 223.—
Kırmızı Kış mahsulü No. 2 225.—
Pamuk Mlddllng (Ilbresl=Sent)
Ekim — 37.80
Aralık 38.99 38.90
Aİtt ••••••• • • ••••»«••• • •• • •»•••••••••••• •• 39.— 36 97
Mayıs 3b.W 38.—
TlfUk (T.lbre«l — Kent)
Teksas No. 1 115.- 115.-
Fındık (I îlıre-*l“S*nt)
Kabuklu y’eril iri
** ” orta
Levam İç ‘thai malı 63.— 69.—
Ekstra İri »ç ithal malı 66.— 65-
Kuru ıııüm tLIhrc'i—Sent)
Thompson çekirdeksiz seçme u ve U Ve
Keten tohumu » Buketi — Doları
Mlnneapoltn 3.» 8
Kalay (Libre—Sent) 114.— 113—
Levha-tcnrkc ‘100 libre ^olsr) t xn î X)
Londra Borsası
Keten lobumu (Tunu —Sterline >
Bombay 73.-
Kalküta 71.- 70.-
Yer fıstığı lllndletan 78.- 76-
Bradford Piyasası
Tiftik iyi mal 'LibresinFiyatı ..
" Sıra malı ” —
lUn Anadolu '• " —. *
•• Trakya — —
İskenderiye Borsası
I’ttmuk (huntnnz l ulları) Ashmouni Kına .-lyafh F G Katmak Üzün eh-aflı F'G
234.— 210.— 160.—
243— 210—
150.—
iik— 124—


•» I*-—


4.













24 Ekim 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 5
Kazanılan dostluklar
Dostluk,
ıçııı en
yaşlanan insanlar büyük destektir
Tarih boyunca uğradığı felâketlere
dcğlldlr, hemcins-
olgunluğu, sabır ve sükûneti ile yaşlı kadınların saadeti gençlere yardım e-der ve yol gösterebilir. Umumiyetle sevmesin! bilen bir kalb için, bu geniş âlemde hayatın seve seve vakfedileceği hiçbir şey noksan Bu suretle de İnsan ancak
lerlne, yardım sayesinde varabileceği bir mükemmeliyete erişmiş olur.
Bürolarda ve dairelerde çalışan kimsesiz kadın memurlar çok sıkıntılı ve yorucu bir hayat sürmektedirler. Çünkü mesullyetli ve güç işlerinin yanında ev İşleri ile de meşgul olacaklardır. Yemek pişirmek, dikiş dikmek, ortalık temizlemek, çamaşır yıkamak, alış veriş etmek bütün boş vakitlerini almnkta, hattâ pazarlan-
nı bile haram etmektedir. Sevgi ve ıs-tırap imtihanını geçirmiş ve neticede yaşamak sanatının ustası olduklarını ispat etmiş kadınlar için burada şahsiyetlerini gösterecek hayati mevzular çok ve çeşitlidir.
Gönlümüzdeki dostluk ve arkadaşlık ihtiyacını bu suretle faydalı şekle sokarsak, yüzlerce insanın saadetinde rolümüz olacağı için kendimiz de mesut olur ve İnsanlığın a-macı olan mükemmel insan idealini şahsımızda reallze etmiş oluruz.
Bugün üzerinde pek çok durulmayan bu konu, temenni ederiz kl yarının ve yakın geleceğin en önemi! meselelerinden biri olsun!...
Çeviren: Zahide özveren
bu yeni vazife, İle karşılanma-
vazifeden mah-
Buna karşılık
ATLAS w MELEK
SİNEMALARINDA
pjOETHE der ki: "Yaşlanmak yeni **bir durumla karşılaşmaktır. Bu durumda bütün bağlar ve münasebetler değişir. Ya mücadeleden vazgeçmeli, yahut da irade ve şuurla bu yeni rolü benimsemelidir!”
Goethe’ntn ortaya attığı knldey* göre yaşlanmak, üzerine yeni bir rol almak, irade ile, şuurla daha az cazip ve mukadder bir değişikliğe katılmak ve hayatını serbestçe tanzljn etmek demektir. Bu serbest tanzim, bir çeşit disiplinli yaşama sanatıdıı
İnsanlara hayatlarının ikinci varışında tabiat ve mukadderatın vermiş olduğu bazı vazifeler vardır: Ana ve babalar, büyükanne ve büyükbaba olacaklardır. Doğrudan doğruya tabiatın bir icadı diye kabul edeceğimiz bu rol, başarı İle veya muvat-fakıyetsizlıkle ifa edilebilir. Her ne şekilde olursa olsun basiret ve mülâhaza lıdır.
Birçok insanlar bu rum kalmaktadırlar,
da ailenin sıkı ve çok zaman ezici tazyikına maruz değildirler. Fakat modem hayat icabı olan topluluk l-çlnde, cemiyet içinde yalnız kalmaK, onları tehdit etmektedir, İnziva, İhtiyarlığın en büyük derdidir. Münzevi ıstırap çeker» çünkü en belli başlı ihtiyacı olan konuşmak, dertleşmek arzusu tatmin edilmemektedir, insanlar birbirleri İçin yaratılmışlardır. Benliğimizin, en içli duygu ve düşüncelerin olduğu gibi açığa vurulması ancak dostlukla mümkündür. Bu sebeple dostluk, yaşlanmakta olan ve yaşlanmış bulunanlar İçin en büyük bir kurtarıcıdır. Hiç kimse onun kıymetini yaşlı insan kadar takdir edemez. Dostluk kurmada hususi bir kabiliyet ve mahareti olan insanlar şüphesiz mevcuttur. Fakat her ne şekilde olursa olsun dostluk, nadide ve nazlı bir çiçek gibi daimi bakım ve itina ister. Dostluk bağına zararlı otlan sokmamak lâzımdır. İnsan, hayat yolu boyunca birlikte yürüdüğü hemcinsleriyle o-lan dostluk bağlarının okşayıcı ve iyileştirici tesirlerini, hiçbir devrede İhtiyarlıkta olduğu kadar derinden duyamaz.
Yaşlılara mahsus bakımevlerinde ihtiyarlar, bilhassa ihtiyar kadınlar arasında gelişmiş olan dostluklar, karşılıklı yardım ve teselli belirtileriyle: Çok zaman içimize bile dokunmaktadır. Beri taraftan dostlukta bir kudret ve kuvvet kaynağı da bulmaktayız. Seksen yaşındaki bir kadına, bu yüksek yaşa rağmen tazelik ve canlılığını nasıl muhafaza ettiği sorulunca: “Ben hiçbir derdi, kederi ve üzüntüyü kalbimde gizlemedim. Derdimi hemen dostlanma açmak öteden beri şlanmdır." demletir.
Dostlar sadece dertlerini ve kederlerini paylaşmazlar, bilakis güzel ve mesut haberleri de birbirlerine duyururlar. Bu suretle dostluk, mu kadderatın çizdiği karanlık yollan aydınlatıcı bir kudret şeklinde tezahür eder. Dostluğun ancak aynı yaştaki İnsanlar arasında mümkün olacağını kabul etmek doğru değildir. Gençlerin kendi aralarına katılmalarını istedikleri İhtiyarlar, bu sevgiye en candan duygu ve minnetle mukabele ederler. ihtiyarların gençlerden öğrenecekleri şeyler de az değildir. Diğer taraftan tecrübeleri
Senenin ilk ve muhteşem sinema müsameresl olarak MEVSİMİN İLK SÜPER FİLMİ
DENİZLERİN SEVGİLİSİ




«

Renkli (Neptün’s Danghter) Renkli
BAŞLICA YARATICILARI
ESTHER W I L L i
RED SKELTON — RİCARDO MONTALBAN
I
A M S
Metro-Goldwyn Şirketinin Aşk - Güzellik -Zevk. Neşe - Caz - Dans ve Müzik Şaheseri

______ YARIN AKŞAM
YILDIZ ve İNCİ IPa°galtn Sinemalarında
KAHRAMAN YAHUDİ
(Fransızca sözlü)
VITTORIO GASSMANN - VALENTINA CORTESE
Dünyayı yok etmek isteyen bir ideolojiye ve zulme karşı isyan t.000 gönüllü figüran...
.. MACERA.......ISTIRAP
(Yurd - Film) Dikkat : Bugün, bu gece ve j/nnn yalnvz matinelerde
SlNGOALLA Filminin temsilleri
4
AŞK
rağmen çalışkan halk yılmamıştır
SİVAS . SAMSUN demiryolunun iç mahalleleri arasından âdeta yararcasına gelip geçtiği bir şehir... Ovalar yine ovalar... Ondan sonra dimdik kayalıklar arasına bağrını açmış ve bunlar arasında sıkışmış kalmış o. lan yeşil Amasya.
işte bu şehir birçok tabiat afet-lerine kucak açmış, onlarla çarpışmış, çabalamış, en yakın dostlarını, sevgililerini, analarını, babalarını, kardeşlerini ve çocuklarını tabiat kuvvetlerine kurban vermiş, gözyaşı dökmüş, sadece Tanrısına şükretmiş inaanJarın toplandığı şehir.
Felâket Üstüne gelen felâket bu çalışkan ve gözleri alev alev insanları aslâ usandırmamış ve onları münzevi bir hayata sürüklemiş, onları çalıştırmış ve felâketleri yenmeğe uğraştrrmıştır. Bu şehir, yangın felâketiyle bir gün kül haline gelmiştir. Bugün yine yeni yapılan hastahAne yolundan bir baştan bir başa dolaşırsanız fcu yolun iki tarafının taş yığınlarıyla sıralandığını görürsünüz, işte bunlar yangın harabelerinin izleridir.
Yeşihrmak, bu tarihî şehrin ortasından geçer. O, bu memlekete kendisine has gıcırtılarlyle dönen dolaplardan bereket sağlar, öbür taraftan sular kabarmaya ve yükselmeye başlayınca hırçınlaşır ve Yeşihrmak bir gözyaşı kaynağı olur. Bu felâketler yetmiyormuş gibi bu şehir yer depremi felâketiyle de karşılaşmış ve bunda da birçok kayıplar vermiştir. Bugün Amasyada mevcut 12 camiin şerefeleri uçmuş bir vaziyettedir. Maalesef aradan çok
uzun bir zaman geçmesine rağmen hâlen Vakıflar Genel Müdürlüğünce bu camilerin şerefeleri yapılmamış, onarılmamış ve haliyle ayakta bira, kılmıştır. Şerefeleri uçan camiler a-rasında Sultan Beyazıdın Amasyada şehzadeliği zamanında yaptırdığı tarih! Sultanbeynzıt Camii de vardır, insan bu camilerin bugünkü acıklı halini gördükçe cidden üzüntü duymamak ve kederlenmemek, acınmamak elinden gelmiyor.
Amasyayı her yıl tekrarlanan sel felâketinden kurtarmak için hükümetçe gerekil teşebbüslere geçilmiş ve yan derelerin ıslah çarelerine bağlanmıştır. Ümit ediyoruz kİ, bu derelerin ıslahı İsi ile tarihî ve güzel Amasya bir daha sel felâketine uğramaz olur. Geçen yıl vukua gelen sel felâketinden zarar görenler İçin 100 Evler adiyle yeni bir mahalle kurulmuş ve bunlar felâket görenlere verilmiştir. Bu evlerin kurulma, siyle Amasya tabiat güzelliklerine yeni bir renk daha ilâve etmiş bulunmaktadır. Eskiden bu şehirde 80 bin kadar nüfus ikamet etmekte iken bugün merkezde 17 mahalle ancak 15 bin kadar bir nüfus kalabilmiştir. Şehirde 5 ilkokul. Erkek Sanat Enstitüsü. Ortaokul, Akşam Kız Sanat Okulu mevcuttur. Amasyanın liseye ihtiyacı çok büyüktür. Halkın bilhassa kültüre karşı büyük bir ilgisi vardır. Bu küçük şehirde sadece el pedallyle İşleyen bir matbaasında gerek Halk Partisinin ve gerekse Demokrat Partisinin neşir organlarını yayan haftalık İki gazete çıkmaktadır. Neşet DERMANDI
Amnayadan güzel bir görünüş.
A.
II 1' -!

TURAN Sineması bu sene hiçbir
beri memleketimizin en büyük mühendisleri tarafın-edilen sinemamız, Istanbulda bir eşine daha rastlaya-
M
1 *1
Haftalardan dan yeni tanzim mayacağınız derecede modem bir şekle giren
BÜYÜK MÜJDE...
BÜYÜK MÜJDE...
İPEK-MELEK-ATLAS-LÂLE ve AR
Şehzadebaşında yeni modern
TURAN SİNEMASI
sinemalarından çıkacak olan senenin en muazzam ve seçilmiş filmleriyle 25 EKİM ÇARŞAMBA günü matinelerden itibaren sayın İstanbul halkına kapılarını açıyor.
fedakârlıktan çekinmeyerek AVRUPAEAN getirmiş olduğu en son sistem makinelerle sayın sinemaseverlerin gözlerini bozmıyacak şekü-de tertip edilmiş kuvvetli PROJEKSİYON ve SES ter-tibatlyle bu sene Beyoğlunda
bir sesle
biliyor rııııyuz? Mathildo-
biraz ol-bir klın-
veremlyccektl.
kalktı; artık Marthc'ın, kendi bir anda, yeniden cayarak: benden imkânsız bir şey İsti*
onları kendim yakarım.
bu "müdafaannmeye,,
mı 7
veririm onları.» diye mı-
bu lâkırdılarla iıatıra-sizi... Artık o sizin bir
B A G 9 A 0
BUGÜN matinelerden itibaren




SJMER’de
(Orijinal Renkli)
TAKSİM’de
(Türkçe Sözlü )
sayılan zincir, köntek usullytc değil, sade gönüllerimizin taktığı bağla, ruhlarımızın anla^maslyle birbirimizin olmuştuk. Bizi hiç bir şey ayıramazdı, İşitiyor musunuz, hiç bir şey! ölümden başka hiç bir sey!
Marthe, hep boş yere, bu sözleri kesmeye, onu susturmaya yeltenmişti. Dinlemek İstemediği katlanmak zorunda kaldı. Nihayet:
— Susun rica ederim, dedi. Bütün sini hırpalıyorsunuz. Evet, ölüm ayırdı
şeyiniz değil... Bizim o... Geri verin mektuplarını...
Artık vermek demiyor, geri vermek »özünü kullanıyordu. Genç adam, bitkin bir halde masanın önüne oturdu, başını avuçlarının içine aldı. Öfkesi filân kalmamıştı. Karşısındaki taş yüreği yumuşatmak ümidiyle, ağlar gibi yalvarmaya başladı:
— Bunu İstemeyin benden madam, acıyın bana, »un acıyın. Benim kimsem yok, onun lâfını edecek
sem bile yok. Istırabı yapayalnız çekeceğim, hem de bilseniz nasıl bir ıstırap...
Marthe; hu hnl, bu sözler karşısında rikkate gelir gibi olduğu halde, deminki abuksabıık aşk teranelerinin tesirinden kurtulumıyarak, sertçe bir sesle şu cevabı verdi:
— Siz sade kendinizden bahsediyorsunuz, bense Monu„ düşünüyorum. Siz sade kendinize ncınıyorsunuz. Onu düşünsenize. Hani şerpflne lâf getirmek, hâtırasını İncitmek İstemiyordunuz!
— Aşkımızı düşünüyorum.
Marthe, artık onu yola getirebileceğini hissederek devam etti:
— Mathilde'ln. biliyorsunuz, kızı var. Bir evlât İçin ana, mukaddes kalmalı. Evlâtlarımızın karşısında, hiç bir zaman "genç kadın» değilir biz. Mathllde bir hata İşlemiş; bu hatanın İzi kalmamalı. Yazdığı mektupları mutlaka yokedeceğlz.
Erkek dertli dertli İçini çekti:
— Onlur benim hazînem... Nasıl nldnndı.
— Alnımızda ne yazılı olduğunu
İn nasıl öldüğünü düşünün.
— Peki sonra, daha sonra ben Söz veriyorum». Yemin ediyorum.
— Hayır, şimdi vereceksiniz.,
— Bir kere bile okumadan
— Ne lüzum var?
Zaten tekrar okusa, onları
Gidip getirmek için ayuğn kendine: "Hele şükür!,, dediği
— Hayır, yupamıyacağım, ursunuz... diye durdu.
— Yu, öyle mİ?!
Adam başını eğdi:
Fıtrin Muıaiâkjarıııda. Balzac gününde, t alzac ile Düşes de Lanzeain'in oi tulgi faytonu halk alkışlıyor. (BaIzac rolünde aktör M. Sut» met, Düşes de Langeals rolünde Alice Cosea görülmektedir).
D-' -M ) * -./Ti rnu LA l.

BALZAC’IN EVİ
Paris’in en eski ve tarihî bir köşesinde Balzac'ın hayatına dair bir f İm çevribyor
Yazan: Ayşe NUR var... Birinde büyük romancı geceyi gündüze katıp dev eserini bina etmiş, ötekinde meşhur asabiyeci Doktor Blanche'm kurduğu klinikte asrın üç büyük siması: Şair Görard de Ner-val, bestekâr Gounod, romancı Mau-passant geçirdikleri sinir buhranlarından tedavi olmuşlar.
Balzac 1840 tan 1847 ye kadar Passy'dekl evde oturdu. Bu evi seçmesinin birkaç sebebi vardır: Parlar ten uzak, ücra ve sakin bir köşede o-luşu çalışmaya elverişliydi. Sonra bu ev bugünkü rue Raynouard’dan nıe Berton’a İnen meyilli bir bahçenin içinde, büyük bir evin küçücük bir köşkü İdi. Köşk ne caddeden, ne de o zamanlan rue du Roc adını taşıyan daracık sokaktan görülüyordu. Alacaklanndan köşe bucak kaçan romancı, bu gizli, birbirinden bir hayli irtifa farklyle ayrılmış İki sokak üzerine açılan evcegizi kendisine İdeal bir sığınak olarak seçmiş, sahte bir lsimlo içine yerleşmişti. Bununla da kalmıyarak, döşemeden gizil bir kapakla açılan bir iç merdiven kurdurmuştu. Puıynouard Sokağından bir alacaklı geldi mİ, romancı kapağı açar, Berton Sokağından sır olur giderdi. Balzac Müzesi olarak süslenmiş bu evceğlzl bu yıl romancının yüzüncü yıldönümü münasebetiyle seyyahlar gezdi durdu. Ufacık loş odaların içinde her şey Balzac'ın zamanında olduğu gibi muhafaza edilmiş: Yazı masası, koltuğu, hokkası, kalemi. Duvarlar romancının, akrabalarının, dostlarının ve sevgilisi Ma-dame Hanska nın portreleriyle dolu. Birbiri ardına kahveleri devirip bütün gece yazı yazdıktan sonra, sabah karanlığında kalbini dökmek için Kontes Har.ska’ya yazdığı mektupların kopyalan da cam çerçeve içinde duruyor. Birinde: "Passy evceğizi-min ıssızlığına bayılıyorum. Buraya kimse girmediği için, sizinle başbaşa kalabiliyorum" diyor. Bir başkasında para sıkıntılarından dem vuruyor: "Artık çalışmak beni yoruyor, gözlerim yanıyor, üç mumluk şamdan bana yetmez oldu, beş mumluğunu aldım. Ama masrafım da ona göre arttı, gecede bir frank elli santimlik mum yakıyorum, buna iki buçuk frank kahve parası katarsanız, beheri dört franktan "Binbir Gecemin” bana pek pahalıya mal olduğunu anlarsınız." "Yabancı Kadına" eser yaratmanın ıstıraplarını da savıp döküyor: "Sabahın beşi oldu, bir buçuk saattir boş sayfanın karşısında oturuyorum da yazacak bir şey bulamıyorum. Bu. sık sık başıma gelen feci bir haldir. Artık romancının dertlerini de size dökmekten başka çarem yok. ötekilerini zaten biliyorsunuz. ”
Aşk mektuplarıyla birlikte Balzac orada "insanlık Komedisinin" en kuvvetli tiplerini yaratmış, Cousin Pons, Couslne Bette. Vautrln, Ursulo Mirouet, Modeste Mignon... Bu kellerin cam dolaplara yerleştirilmiş irili ufaklı heykelleri boş yazı masasına yaratıcılarını arar gibi bakıyor.
Balzac’ın hayatı filme ahnnuş, 22 dakika süren kısa bir filmmiş bu-Büyük kısmı da romancının Phşsv-deki evinde geçiyormuş. Yalnız filmin rejisörü Barznc’ı çok iyi unlamış bir adam olacak ki. romancının hayatındaki şahsına mahsus olaylardan çok, Balzac’ı “insanlık Komedisi" içinde o ölmez insan tiplerini yaratırken canlandırmağa çalışmış. Bu filmi görmek isterdim. Partein en tatlı bir hâtırası olarak İçimde ynşıyan Berton Sokağını ve tekrar hayata kavuş* mak için sanki bir perinin sihirli değneğini bakliyen o esrarlı köşkün, sahibi ile birlikte canlanmasını görebilmek için...
I
DARÎSE gidip sefarethanemizi zl-■ yaret eden vatandaşlar, 19 uncu asır tarihinin canlı bir anını yaşamak fırsatını bulurlar. Pass'nln kat kat mo dern apartmanları, geniş caddeleri
gökte bir şerit gibi uzanan Metro Köprüsü arasında, ortaçağ surlarını andıran iki dev duvarın gölgelendirdiği yokuşlu, daracık bir sokak vardır; Berton Sokağı. Bin zorla onu bulup, İçine daldırdınınz mı, atom çağında yaşadığımızı unutuverirsiniz.
Nice tarihi günler yaşamış bu u-facık sokak! Bir yanında Prenses de Lamballe’ın villâsı, bir yanında Bal-zac’ın en büyük eserlerinden 44 tanesini yazdığı küçücük evL Duvarlardan taşıp gölgelerini birleştiren uzun dallar, yeşil yapraklar sokağın üzerinde bir köprü kurmuş gibidir. Gerçekten de bugün Türkiye sefarethanesi olan Lamballe Köşkü ile Bal-zac'ın evi arasında nice tarih! bağlar
KURŞUN GEÇMEZ YELEK

%
Bundan böyle suikast yapmanın İmkânsız olacakını, Amerikalı Sponner-Kranse firması müjdelemektedir. Aşağıdaki iiç fotoğra/ta göriiklüğü veçhile bu firmanın imal ettiği meşin yeleğe kurşun geçmemekte, yassılmış bir beş kuruşluk haline gelip yere düşmektedir. Bu y/ni buluş Amerikan polisleri tarafından tecrübe edilmiş, iyi netice alınmıştır. Yakında bu cinsten yeleklerin orduda da kullanılacağı bildirilmektedir.
1
Henry Bortleaus
Çeviren : Mebrure Alevok

I

bile zor
odnnına
Knfcr ahla, biraz merlıanudu ve adanı, "büyük bir liıtuf di-
deyince, bu niyazı kabul ct-
elbisesiyle "canlıı ildiriyordu,,: gerçi hafifçe
11 ■
— Elimde değil.» Yupamıyncağım.»
Marthe kancığındaki erkeği esen, çökerten bir sesle:
— Bir de seviyor tun diyorsunuz ha! Kocasının karcısında, kardeş bildiğim bir İnsanın karşihiııda, ben onuıı uğrunu, şerefimi, «narıııı.sunıu foda ederken, size bu kadarı geliyor, öyle mi?
Göz göze, uzun uzun bnkıctılnr ve atlımı yutak geçti, elinde "kıymetli emanetle,, dönerek:
— işte; dedi. Bari yüreğimi koparıp HÖktüğÜnüsü bilin.
İşkence öııiiudo gözünü yumar kapatır gibi, paketi hiç bakmadan alıp grlirmlMI. Mnrthe’a uzatırken, mektuplarla beraber, bir de fotoğraf verdiğini farkettl. Bunu geri alınuk İstedi.
Kadın şiddetle:
— Hayır, bcpslnl vereceksiniz; diye emretti.
Bir fınıltı cevap verdi:
— Ne zalimsiniz!
Erkeğin gözleri doldu. Bıı geldiyse de, bir şey belli etmedi iennlş,, gibi:
— Son bir defa bakuyını, tlğlne, belki plcmıııı bile oldu.
RcmIiii; Mathlldel, balo
Çıplak, yuvarlacık omuzlar, dolgun göğüs, semirmeye bnşlnmış, fakat tombulluk, olgunluk kıvamını, kadına daha leziz ve nefta bir hal veren o "balıketi,, dediğimiz dereceden öteye vardırmamış — lıarikuiâtlr bir vücut güzelliğini belli ediyordu, bunakları İki clrln gamze ile çukurlaşan ince yüz, genç kadının dııdaklurındım hiç eksik etmediği o İç açıcı tebessümle gülümsüyordu. Bıı; neşeyi, arzuyu kamçıla-mayu yarıyan gençliğin, »ılüıutin, zevkin resmi bil. Gözlerde, dışarıdan vurma bir ışığın aksi değil, İçin içlıı yunan bir alevin parıltısı vardı.
Marthe, kardeşinin hu resmin! hiç bilmiyordu* Monrevıd-lorda bunu görmemişti, iler holde "sevgili,, 1çln yaptırılmış b tek örnekten sonra, kilse kırdı almıştı. Altında, yakın bir ta rllıle, Mathilde'ln İsmi okunuyordu.
Plerrc Emngııy, bu güzel hayali seyretmeye bir türlü (lo-
hiç bir bey kalmadı... ya„ diye düşümlü. Ama ses çı-
moktuphırln, 311 resimle beraber,
gizli, karnıılık perdeyi n eriyor, anlıyordu, görınlyoli beri, Öpüşe, sevise ayrıldıkları günden
yamıyor, gözlerini resimden ayıramıyordu. Marthe elini uzattı. O geri kaçırdı.
— Ne güzel! diyerek İçini çekti.
— Verin şu resmi Sizden bunu, onun namına İstiyorum.
— Onu sade benim İçin çektirdi... Onu bamı verdi...
— ölmüş bir kadına bu fedakârlığı yapmak zorundasınız. Adanı sert bir hareketle resmi uzattı.
— .Alın, götürün, dedi. Sonra dıı sonsuz bir yeisle İlâve etti:
— Artık elimde ona alt Marthe: "Sevginiz vur kurmadı.
Keşki kabil olsa du, şu
bütün geçmişi; Mathilde'ln bu odada, şu erkek kalbinde bıraktığı hâtıraları da alıp götürrbilseydİ! Fakat hâtıralar, çok geçmeden kuvvetslzlcşlp, silineceklerdi. Karşıcındaki erkek; "nlsyaııln», zamıın donen o koca pehlivanla güreşenıly ecck kudur gençti!
İliç değilse, "suçun,, elle tutulur İzleri ortadan kalkıyordu ya: No Jacqııcn Moıırevol, ne do küçük Jullctto şu unda pur-ımıklurı yana yana avucunda tuttuğu "şeyleri,, bilmlyecek, lılç bir zaman öğrencmlyoceklordl.
Sevgisinden kalan qumi şahitleri, bütün "yadl rârîarı., kaybettiği dakika, Plerre Eıııugny de; zamanın, hafızamızda öredıırdıığu
Yârini
beri, ancak İki uy geçtiği halde, o sevgili yüzün bazı hallerini, nazlı, odalı roketlerini hatırlamak, gözünün önüne getirmek İçin zorluk çekiyordu. Büyük bir korku İçinde, âdeta bağırtrcasına;
— Sesi nasıldı, sesini unuttum bile.» dedi.
Mathilde'ln kocası da aynı sözleri, aynı acı İle kıvranarak söylemişti. Acaba hatıramızdan İlk silinen şey, ebedi suskunluğa varmış sevgili dudakların sesi mİ? Hayatın, ruhun asıl tercümanı olmuş olan, o uçucu "dalgalar,, mı?
Biliyor: Seslen sonra, "nlsyan perdesi., gölleri, bakışı örtecek... Türlil mânalara bürünen bakış; hislerimizi, düşüncelerimizi, arzularımızı dile getiren bakış unııtulucak! Sıra İle hepsi, gülüş, yürüyüş, kımıldanış hepsi silinecek. Güzelliği, gençliği, cazibeyi, aşkı vücuda getirmiş olan "bütün o şeyler» karanlığın bağrına sinecek; yavaş yavaş, parça parça. İkinci bir Ölüme ıığrurcasina göçüp gidecek!
Gcqç adanı, mukadder olan bıı İkinci nlün,:’ *»nkl uzat-’-ıak. geciktirmek ister gibi bir gaflet İçinde:
— Verin buna onları, verin
Martlıo çantasını göğsüne basarak bıı beklenmedik "hil-mnıdun,,, "hazînesini,, korumaya hazırlandı. Karşı karşıya. J düşman gibi bakıştılar. Erkeğin yüzünde öyle müthiş bir ••ıtırnp okunuyordu ki, nihayet Martbe, karşısındaki zavallıya bütün mûnaslyle acıdı vo yapılan fedakârlığın büyüklüğünü anladı. (Devamı var)
vücudun — hem de en çok horlandığı — bazı ha-
... diye bağırdı.





r.
LOREL-HARDY
S AI? K
»
Sinemasında
TAKDÎM EDEN :
FERDİ TAYFUR
I
I

7

F
Sayfa 6
-

I
* (4
SIHHÎ İMDAT
»
V
* ri
f ’
* (■
Ik •
Beyoğlu 44644 Ankara 00 lotanbul 24222 İzmir 2222 Üsküdar €0945 K.köy 60872 Karşıyaka 15055
r Ai ı
F e
A
€• ,’r'
4
• >-
M
w t .
t ’ . •
'^6- ♦,( (u
V,..
A i
Hicri
136«
Salı
VAKİT
VASATI
EZAM
(14072) Gaip Ormanlar
At-
öldüren Para. 2 —
2 -
Ha
Ha
BİZİM
1 *
Cebocl
Y
R
D
0
A
L
R
A
3‘'
uçak-ti en r Vapur
TİYATROLAR ı
4 saat ara İle günde 3 adet alınabilir
i
?O c
1 — Casuslar Ssva-Bar. 3 — Havanads
ÜÇ GÜVERCİN (Operet 4 perde)
YENİ SES TİYATROSU
3395) Zaferden ÜHttın (40868) İkladame Boytırv
(15031) İçimizdeki Şeytan. (13846) 1 — Her ŞafaktA
2 — Şerefsiz Mücadele. (11131) Çakırcah Mehmet
Ekini
1 1
9.15
)6 15 An
Ra-Se-
tSaer; 8ZÎGİLET1 Müzik: Kalman ve Brahma.
Tel : 49369
s
(Bakırköy 16-126) 1 — 2 — Salâhoddln Haçlı
TİCARET TÜRK ANONİM ŞİRKETİ
İstanbul, Bahçekapı Ticaret Bankası Hanı (Baki Taf han) Telefon ı 26718.24736 - 24736
Toptan Perakende aatıa ve Toohlr
Ooleto, N« ali bey Codde») No. X? (KaroLfty. Şebek tranrraylon dufoŞmdo) Teklen . 43099
WQlF N W B Mpdelı Dalııkodo 1700 lılrs ho. vo >or«n horıkulâde e'ek-Inkli ke»uk Cıhorı
*
Türkiye Genel Acsntalfğı :
IflGl HuNV.
8 İR TSCRVBC ttHUZ
ŞAFAK TİCARET A.
MERKEZ POSTAHANESİ KARŞISI - İSTANBUL Telgraf: ANTANT - İSTANBUL Telsfon : 20744
HANIMLARA MAHSUS ÇAY SALONU ÖĞLE ve AKŞAM YEMEK SALONLARI APERETİF SALONLARI. KABARE VE:
BİRDEN SONRA












V *. 4 l,
î f
i •
4 *• 4 V
I e «V.


I . . t
im».
Ç-
.e •
• *
• 9
• . • • • •*
k 1

r
t*
-/ »t

w
• u
-r*- *
f
V



Doktor - Operatör
Halit Şevki flkyiiz
Kadın hastalıkları ve doğum mütehassısı Kadıköy Moda Cad. Sarraf Ali Sokak No. 9
Muayene 9-12 — 15-18
Punktal
» ■ ( .
Dünyada
t . 4 - — ■
t- . (
• e


Mu hur
12
1370
Güney Öğle ikindi
Akyaro Yatsı îman l(
Birinci
\>-7?



9 V
i y
5OLI NG E N
OOlO SCHvvCOOlÇ tAML
BOL KÖPUKLU-NEFİS KOKULU
PURO
TUVALET
SABUNU
güzelliğin
TARLAN
a • » • ** • • • .
DİŞ MACUNU
DİŞ ETLERİ KANAMASINI KESER. 0İ$ ETLERİNİN ÇEKİLMESİNİ ÖNLER DİŞLERİNİZİ TEMİZLER VE PARLATIR.
5 Vitaminli
ÇOCUK MAMASI
PA-RO
ÇOCUĞUNUZUN SÜT ANNESİDİR.
ZAYİ — Tatbik mührümü zayi ettim. Yenisini yaptıracağımdan eskisinin hükmü yoktur. Fatma Şahin
u


Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey

19 5 0 EKİM
6.19
11.58
14,56
17.17 18.48
4 42
1.01
6.40
9.37 12.00
1.31
11.21
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.15 D.H.Y. ITurk) Burandan. -
O. öO D.H Y. (Türk) lzmlrden -14.10 L.A.Î. (İtalya). Roma, Atı nadan. — 15.00 D.H.Y. (Türk) Van. D. Bakır, Elazığ, Sivas. Ankara dan. — 15 15 Urfa. G. Antep. Ada na. Konya, Afyondan. — 15 35 D H Y. (Türk) İskenderun. Adaım. Aıı karıdan. — 15 50 B E A. (İngiliz» Londra, NIs, Roma. Atlnadan. — 16 00 D.H.Y. (Türk) lzmlrden. — 16 15 D.H Y. (Türk) îzmır. Balı-kesirden. - 18.25 D.H.Y. (Türk) Kanire. Beyrut. Ankarudan. -18 35 DH.Y. (Türk) Ankaradan -
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 D H.Y. (Türk) Buraaya. — 8.30 B.E.A. (Inrillz) Atina. Nie. Londra ya. - 9 00 DH.Y. (Türk) Ankara. Kayseri. Malatya, Elâzığ Erzuruma. — 10. Ih D.H Y, Cl ürk» İzmıre. — 10 30 D H Y ıTürk» Ankara, Adana, lskcnderuna. — 16.00 D.H Y. (Türk) Umire. - 17.00 D H Y. (Türk) Ankaraya. — 17.05 D.H.Y. (Türk) Burwava. - 21.35
P. A.A. (Amerikan) Brüksel. Lon dra, Gandcr. Ncw-York a
GELECEK OLAN VAPURLAR
14.00 Ankara, B Ahdinizden. 18.00 Anafartn, înebnludan. — 22 30 Uludağ, Bandırmadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
8 00 Uludağ. Bandırmaya. — 9 (H.’ Sus, Mudanyaya. — 18 00 Konya İ8k*nderuna. — 1900 Seyyar, Ka-rabtgaya.
GELECEK OLAN TRENLER
8.30 Ankarudan. Ifc-ks ). Ankarndan, (Ek» ). karalan (Motörlü)
GİDECEK OLAN TRENLER
8 20 Semplon Ek» (Avrupaya> 18.10 Ankaraya. (Eke ) — 2.1
Ankuraya, (Eks.).

'N-V'idii
-r ‘ ---

BEYOĞLU
ALKAZAIC (42562) 1 - întUcan.
Cllicı 2 — Perili Maden.
AR (44ö94) Benden Kaçamazsın. ATLAS (40835) Denizlerin Sevgilisi ELHAMRA *42235) 1 - Takip 2 Çılgın Kalpler.
İNCİ (M595) İntikam Kılıcı, İPEK (44289) Pompcinln Sor» Gün lerl.
LALE (43395) Zaferden ÜHtÜn MELEK '
(ikinci hafta).
.SARAY (41U56) üç Ahbap Çavın* lar Elmas Peşinde ıtklncl hafta) SUATPARK (83H3) i — Karma» Sonu Dönüşü. 2 — Soysuz. SÜMER (42851) Güller Diyarı Bağdat.
ŞARK (40380) 1 — Yılmaz Kahra-

Bakınız! Şu güzelliğe bakınız! Tahayyül edilebilecek en temiz, en güzel, en iktisadi ve en pratik "Çamaşırcı Kadın" budur... Hem de öylesine ki, heı* an ve sizin tek bir işaretinizle, kendisinden bekliyece-ğiniz vazifeyi mükemmelen ifa edebilecek bir Çamaşırcı Kadın. Evet, böyle bir çamaşır makinesine
çok daha fazla ihtiyacınız vardır. Bu
zannettiğinizden
ise ancak bir ENERAL ELECTRIC olabilir ENERAL ELECTRIC garantilidir!
FİATI : 750 Tl
PEŞİN: 150 TL
AYDA: 100 TL
Türkiye Umum ‘Mümessili
-A »
e
«•* -•• •
v/

-
Galata, Bankalar Caddesi. Tel.: 44623
man 2 — Monte Krlstonun Mirası ?1K (43726) 1 — (îvey Kardeş. 2— Kazanovanın Aşk Maceraları.
1 AKSİM (43101) Çakırcah Mehmet Efe. (İkinci hafta),
TAN (80740) 1 — Gecenin Gözleri.
2 — Şikago Kaplanı.
('NAL (49306) (Kışlık) 1 — Casuslar Çarpışıyor. 2 — Söz Bir Allah Bir.
YENİ (84137) 1 — Kumarbaz. 2 — «anlı Altın.
YILDIZ 42847) Çingene Kız. Slngoalln (6 ncı hafta).
İSTANBUL
İLEMDAR (23863) 1 - Şehitler
Kalesi. 2 — Kapanan Gözler.
AZAK (23542) şı. 2 — Kanlı Festival.
AISrU (21917)
Hint Kaplanı.
ÇEMBERLİTA9 (22513) 1 — Cel-
lât 2 — Zamanı Kızı.
EMRE 1 — Şişko Kit. 2 — Sevimi» Havdut. 2 — Çılgınlar Kulübü.
HALK (21904) 1 — Şehzade Slnbad 2 — Tarzan Ormanlar Prensi.
İSTANBUL (22367) 1 - Söyleyin Anama Ağlamasın.
KISMET 126654) • - Kaptan Kid 2 — Tomston Caniler Çetesi.
MARMARA (23860) 1 - Şehzade
Sini bat. 2 — Acı Günler.
MİLLÎ (22962) 1 - Soysuz. 2 -Harman Sonu Dönüşü.
TVRAN (22127) 1 — Casuslar Savacı. 2 — Yaban Gülü. 3 — Kanlı Bar.
YENİ hibeler.
(erleri.
KADIKÖY
lit'/JM SİNEMA lUaküdar) r«r7.an Kara Kaplana Kargı. 2 — 5(?nrazat (Renkli).
HALE (601127 Asilzade Silâhşör OPERA 68714) 1 — Kanun Karşınında. 2 — Sevimli Haydut SUNAR (Ü8küd«r) 1 - Gençlerin Sevgilisi. 2 — Müthiş Korku.
SÜREYYA (60842) 1 — Aşk ve ö-lüm Vadisi. 2 — Ormanlar Perisi (renkli).
YEL DEĞİRMENİ« 1 - Kanlı
Saltanat (Türkçe) 2 - Hint Rüyası (Türkçe). 3 — Kahraman Mehmetçik .(ore Yolunda.
ANKARA
ANKARA (23234) Sönmeyen Aşk BÜYÜK CEBECİ Ölürüm.
PARK
Efe.
SÜMER
Hâkim!,
SUS (14071) Çakırcah Mehmet Efe ULUS (22204) 1 — Macera Adası 2 — Sporun Zaferi.
YENİ (14040) Altın Kelepçe. BÜYÜK (Temsil yoktur) KÜÇÜK Şakacı.
GAR GAZİNOSU İtalyan ve İspanyol Revüleri.
ANKARA PALA8 PAVYONU Ge-za Şeydi İdaresinde Viyana raksyon Orkestrası.
İZMİR TAYTARE Kader. MELEK 1 - Cinayet Saati. Vahşi İntikam.
LALE 1 — Zafere Doğru. 2 — vanada Festival.
TAN 1 — Zafere Doğru. 2 — vanada Festival.
YENİ i — Kan Dâvası. 2 — Port-salt
ELH4MRA Ormanlar Kiralının intikamı.
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara İzmir
44298
60536
91
2251
İSTANBUL BELEDİYESİ 6ehlr Tlyatruları 20.30 da Dram Kısmı DON J U A N
Kumodl kısmı Temsil yoktur.
EMİNÖNÜ ı Ankara (Eminönü) — Sırrı Başdoğan (Küçükpazar) — Esat (Divanyolu-Alemdar) — 8a-lâhaddln (Çarşıkapı).
BEYOĞLU t Güneş (Merkez) Barunak (Taksim) — Batist Tülbentçi (Taksim) — Bankalar (Galata) — Necdet Ekrem (Şişli) — Çubukçu (Şişli) — Hnlıcıoğlu (Hasköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH: Muharrem Tanır (Şehza-debaşı) — Etem Pertev (Aksaray)
— Samatya (Samatya) — Hamdi Emgen (Şehremini) — M. Fuat Bayer (Karagümrük) — Hüsamed-dln Gökengın (Fener).
EYÜP: Arif Beşer.
BEŞİKTAŞ; S Recep (Beşiktaş)
— Ortaköy — Gıyaseddin Divanla-oğlu (Arnavutköy) — Merkez (Bebek).
KADIKÖY; Yeni Moda (Kadıköy)
— Fencryolu — Erenköy — A Cafer Çağatay (Bostancı) — Ahine-diye (Üsküdar).
HEYBELİADAı HaikL BÜYÜKADAı Halk.
ANKARAı Hayat — Çankaya.
İZMİR: Tilkilik (Basmahane) — Çankaya (Adsancak) — Yeni (Eşref paşa» — Güzel Yalı (Yalılar)
— Şifa (Kcmeraltı).
Çocuklarınıza mektep için bir JOCKEY , kalem kutusu alınız
Her kufuda b/rNURKALEM bedava olarak bulacaksınız

•ür.ır.tH;

,î::::îvX- •
»•••• , • • - •

a ç ***** *
Kapagtn arkasında kerrat cetveline Dikkat
UMUMİ DEPOSU î
-A ' • ' 1’ * •
Y, NlYEGO Ketenciler-hkınbul Tel. 23105
• •• 1 • • 4 .»
Mmhi gibi yanan ışığının beyazlığı şüpheli olan a lerden sakını
ÇŞSİX *
ANKARA :
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M.S. Ayan. — 7 31 Neşeli parçalar (pb. — 7.45 Haberler. — 8.00 Şarkılar ve türküler (pl). — 8.15 Tangolar (pl). — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Hafif orkestra çalıyor (pl). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12 30 M S. Ayan. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haborler. — 13.15 Uvertürler (pl). — 13.30 öğle Gazetesi, — 13.45 Dağ havaları (pl). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M.8. Ayan. — 18.00 Şarkılar. — 18.30 Salon orkestrası, — 19.00
M.S. Ayan ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19 20 Yurttan sesler. — 19 45 Radyo İle İngilizce. — 20.00 Mozart Fa Majör sonat (pl). — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20 30 incesaz (Eviç faslı). —
21.00 Temsil. — 21 45 Serbest saat. — 22.00 Birleşmiş Milletler günü doiaymiyle konuşma. — 22 15
Dan» parçaları (pl). — 22 45 M S, Ayan ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL :
12.57 Açılış ve progrumlnr. — 13 00 Haberler. — 13.15 öğle konseri (pl) Rlchnrd Wagner.. “Uçan HollandalI,, Uvertür. Çalan: Pot er Çaykovski.. “Hamlet,, Uvert. — 13.45 Şarkılar. — 14.20 Serbest saat (Konuşma veya müzik). — 14.30 Saz eserleri (pl). — 14.45 Kari Krona vo Tony Mottola dan gitar

duolan (pl). — 15 00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve porgarmalr. — 18.00 Dana müziği (pl). — 18.20 Şarkılar (Mustafa Çağlar). — 19.00
Haberler. — 19.15 Kısa şehir haberleri. — 19.20 Karen Kempleden şarkılar (pl). — 19.30 Sadi Yaver Ataman memleket havaları ses ve saz birliği konseri. — .20.00 Gitar kuarteti konseri. — 20.15
Radyo Gazetesi. — 20.30 Şarkılar. — 21 00 Birleşmiş Milletler günü münasebetiyle konuşma. — 21.10 Asırlar boyunca Türk musikisi. Takdim eden: LAİ-ka Karabey. — 21.40 Ludwlg von Beethoven aonat sol majör. — 22 00 Konçerto (pl). — 22.45 Haberler. — 23 00 Dans müziği (pl), — 23.30 Programlar ve kapanış
LONDRA ı
6.45 (31,55 m.) Keman soloları (15 dakika). 7.00 (19,85 m.) Caz müziğine bir bakış (30 dakika! — 7.30 (19.85 m.) Dinleyici İstekleri hafif müzik (30 dakika). — 10.00 (19.85 m.) Plaklarla balo müziği (15 dakika). — 10.15 (19,85 m.) Büyük Otelden müzik (43 dakika). — 12.30 (16,84 m.) Haftanın bestekarı Grleg (30 dakika). — 13.15 (16.84 m.) BBC Revü Orkestrası (30 dakika). — 15 15 (16.84 m.)
B BC. Şimal Orkestrası (45 dakika). — 18.18 (16,84 m ) Büyük Otelden müzik (43 dakika). — 10.30
(16,84 m.) Gcraldo Orkestrasından Tip-Top-Tunc* (30 dakika). — 22.15 (31,55 m.) B.B C. Senfoni Orkestrası 145 dakika).
blei'e
bfada)e sinl'
ŞGRiPiN

Kaloriferlerin yanması hakkında
İst. Vali ve Belediye Başkanlığından :
Hava hararet derecesi son günlerde devamlı bir şekilde 18 den aşağı düşmüş olduğundan, teshin şartiyle kiralanan merkezî teshin teslsatlı apartman, han, otel ve pansiyonların sahipleri veya bunları idare edenler, kaloriferlerini kasım ayının ilk gününü beklemeden bu ilân tarihinden itibaren yakmaya sıhhati umumiye namına ve Belediye Zabıtası Talimatnamesinin 251 inci maddesine istinaden mecbur tutuldukları HAn olunur. “14517**

Comments (0)