25 Ekim 1950 — Çarşamba
l’eni İstanbul'un KUPONU
TAHSİL KUPONU
Tesis eden: ilahili Edlb . TÖREHAN
Yıl 1—Sayı 329—10 kuruş
Abone: Türkiye İçin seneliği 82, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler Ik1 misildir.
ilânlar : 8 ncı sayfada santimetresi
2 liradır, tlAnlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Beyoğlu - Müellif Caddesi «-8. Telefon: 44758-44757 Santral
Posta Kutusu: 447 - İstanbul. TnlgTaf Adresli Hetlo. İstanbul.
Meclisin açılışına doğru ’
Oldukça uzun bir tatil devresinden sonra Büyük Millet Meclisi yakında açılacaktır. Yeni İktidarın İlk Meclis devresi birtakım merasimle dolu İdi. Onun bu kısa toplanı? zamanından fazla şeyler beklemek İmkânı yoktu. Bizim düşüncemize göre Meclisten bütün beklediklerimizi bıı devre esnasında görmek ktıbll olabi-lecktir.
Mcllste İktidarın ezici bir ekseriyeti vardır. Bunun bir taraftan mahzurları olmasına rağmen öte taraftan da bir hayli İyilikleri olduğunu tahmin ediyoruz. Mahzur olarak gördüğümüz nokta, iktidarın muhalefeti hiç itibara almıyarak memleket idaresi hususunda birtakım esaslar kurmağa çalışmasıdır. Her halde demokrasi zihniyetine istinat eden rejimimizde böyle bir İhtimalin tahakkukuna İnanmak İstemiyoruz. Faydalı bulduğumuz nokta da iktidarın büyük müşküllere ugramıyarak memleketin idaresi hususunda cezri esasları vazetmek İmkânını bulmasıdır.
Şimdi biz bu İşlerde eski iktidarın muhalefetinde itidal ile hareket etmesini ve yeni iktidarın da memleketimizin İdare sisteminde esaslı inkılâplar yapmasını bekliyoruz. Memleketimiz Cumhuriyetin ilânından beri bazı İnkılâp konularında cezri hareket etmiş, fakat idare İşlerimizde bir türlü eski sistemlerden tamam ly-le sıyrılmak yolunu bulamamıştır. Bundan dolayıdır ki hakiki bir ahenk temini kabil olamamış ve memlekette birbirine zıt vaziyetler hasıl olmuştur. Halbuki büyük bir inkılâp geçirdikten sonra yeni bir hayata giren bir memlekette bütün bu İşlerin temelli bir surette incelenmesi ve hakiki bir düzen Ahengi vücuda getirilmesi İcap ederdi. Bir taraftan Avrupa ve medenî Alemin en yeni kanunlarını kopya ederken, öte yandan onunla ilgili birçok prensipleri İhmal etmiş bulunuyorduk. Onun İçin bir çok kanun ve nizamlarımızın Avrupadan alınmış olmasına rağmen bir türlü Avrupaya benzemek İmkânlarını bulamadık. Meclisin daha ziyade yaşlı ve sırf bir maişet vasıtası verilmek maksadiyle seçilmiş Azalan bu hususta kendiliklerinden birer fikir ortaya atamamış ve bu suretle uzun zamanlar, boş yere akıp gitmiştir.
Şimdi büsbütün başka esaslara göre kurulmuş bir rejim karşısında bulunuyoruz. Kanaatimize göre memleketimizde rejimin derişmesi sükûn ve huzur İçinde yapılmış büyük bir İnkılâptır. Bu inkılâbın artık hayırlı neticelerini beklemek ve görmek istemek elbette, hakkımızdır. Onun İçin gözlerimizi bilhassa Meclisin bu toplantısına büyük bir ümitle çevirmiş bulunuyoruz.
İkinci Dünya Harbi bütün mîlletlerin hayatında tarihin kaydetmediği değişiklikler yaratmıştır. Bütün dünyanın iki cepheye ayrılması bunda büyük bir Amil olduğu gibi milletlerin kültür seviyeleri de lüzumlu olan teGrlni göstermiştir. Türk Milleti bıı İki cepheden demokrasiyi seçmiştir ve zaten bundan başka türlü hareket imkânı da yoktur. O halde şimdi yapılacak birçok mühim işlerimiz vardır. Bizim eski sultanlar zamanından kalına birtakım nizam ve kanunlarımız olduğu gibi bir de Cumhuriyet zamanında demokrasiye bağlılığımızı İddia ettiğimiz halde totaliter sistemlere yakışabilecek birçok mevzuatımız vardır, şimdi hakiki demokrasi sistemi ile İdare edilmemiz lâzım geldiğine göre bunları bir tasfiyeye tâbi tutmak ve memlekette tezatlarla dolu birtakım vaziyetlere artık nihayet vermek zamanı gelmiştir. Çünkü ikinci Dünya harbinden sonra meydana gelen durum, memleketimizi kültür dünyasına en çok yaklaştıran bir âmil olmuştur. Demokrasilere katılmakla onun mühim bir uzvu olmak isteyen yurdumuzda artık eski şark zihniyetinden gelme idare nizamlarının yeri olmaması iktiza eder. Onun için şimdi yapacağımız umumi ıslahatın büyük bir kıymeti vardır ve memleket mukadderatındaki tesiri de bugün ve yarın İçin çok büyük olacaktır.
Biz, Meclisimizin bu toplanış devresinde birtakım ikinci derecede ehemmiyetli münakaşalardan zl>ade bu yapıcı konulara büyük bir yer ayrılacağını kuvvetle tahmin etmekteyiz. Tahminimizde bizi destekleyen noktalardan biri de milletvekilleri-mlz arasında büyük bir ekseriyetin genç ve tahsilli olmasıdır. Bir zamanlar memleketimizde mecelleyi İyi bildikleri İçin yeııl Medenî Kanunumuzu okumak İhtiyacını duymayan, çıkardığı sarık yerine melon şapka giymekle her şeyin olup bittiğini sananlardan mürekkep bir sınıf vardı. Artık bu devrin kapandığı ve memleket İşlerinde dış görünüşe ehemmiyet verilmlyerek bilgi İle hareket edilmesi lâzım geldiği anlaşılmıştır. Biz şimdi Büyük Millet Meclisini û-deta bir kurucu Meclis Kayıyor ve kültür dünyamızla Ahenglmizi doğrudan doğruya temin eden kanunların hazırlanarak yürürlüğe konmasını bekliyoruz.
Meclisin büyük bir ekseriyeti ya İlim ve irfan içinde hayatlarını geçirmiş veya memleket İşleriyle uşra-şa uğraşa tecrübeler edinmiş şahsiyetler olduğundan bunu beklemek, bizim hakkımız olduğu kadar, kendilerinin de vazifeleridir
Biz gerek milletvekillerinin ve gerekse Hükümetin yapacağı bütün bu cezri ıslahat konusunda eskiden olduğu gibi ne acele bir kopyacılığa başvurulmasının ve ne de yalnız kendimizin mahsulü olmasının doğru olamıyacağını söylemek İsteriz. A-sırlardaııheri medenî ûlpmln koyduğu esasları bîr tarafa bırakarak kendiliğimizden sırf zekâ, mahsulü şevler yaratmak bir acibe vücuda getireceği gibi, bu âlemin kendi muhiti için ortaya koyduğu esasları da olduğu gibi kabul etmemiz lâzım değildir, Eğer bunları hazmedilmiş bir bilgi İle tetkik ve tatbik e-dildiğl sırada ne gibi tâdillere uğraması lâzım geldiğini teabit edebilirsek herhalde memleketimizde en büyük bir inkılâbı yapmış ve artık n-nun umumî istikametini tesblt etmiş oluruz. Seçmenlerin bıı ümitlerle seçtikleri nıllh’tvekillerimizden bıı hususta faaliyetler bekler ve kendilerine pıuvaffak’VPtler dileriz.
Mabib Edib - Törehan
Birleşmiş Milletler Günü münasebetiyle
— ■ ■ ■ - - — - « — •
Başkan Truman Genel Kurulda
dün mühim bir nutuk
Truman, Birleşmiş Milletlerin, milyonlarca kadın ve erkeğin göz yaşı neticesinde
Flushing - Meadows 24 (YİRS) — Başkan Truman, Birleşmiş Milletlerin kuruluşunun beşinci yıldönümü münasebetiyle Genel Kurulda bugün bir nutuk söylemiştir.
Başkan Truman milyonlarca kadın ve erkeğin döktüğü kan ve yaptığı fedakârlıklar neticesinde Birleşmiş Milletlerin ortaya geldiğini hatırlattıktan sonra esas gayenin dünya barışını ve adaleti sağlamak olduğunu söylemiş ve "Kore bu hakikati ispat eden canlı delildir,, demiştir.
e
Truman Kore Cumhuriyetinin işgalinin Birleşmiş Milletler prensiplerine doğrudan doğruya bir tecavüz teşkii ettiğini ve lâyık olduğu cevabı gördüğünü, hiç bir hareketin şimdiye kadar bu derece geniş Ölçüde desteklenmediğini kaydettikten sonra: “Üye
r
döktüğü kan ve kurulduğunu belirtti
devletler Korede tecavüze karşı ko) makla anayasa hükümlerine rlayc etmişlerdir..demiştir.
Başkan Truman bugün Milletler , arası büyük bir harp tehlikesinin in sanlığı tehdit ettiğini, buna sebe) devletler arasındaki gerginlik ve Ko reye yapılan tecavüz hareketi oldu ğunu, fakat Amerikalıların BirleşmL Milletlerin azmi sayesinde böyle blı harbin önlenebileceğine kani bulunduklarını bildirmiştir.
irad etti
Bulgaristan tahriklerine
devam ediyor
Kore Birliğinin
Atlantik Kurmay Konseyi açıldı
hu.
baha-
İkinci Dünya Harbinden çok memleketler ordula-ederken, diğer bazı dev.
General Yusuf Egeli, Konseyde konuşacak
Washlngton, 24 A.A. (United Press) — General Omar Bradley. Atlantik Paktına dahil 12 memleketi, müşterek savunma için derhal birleşik silâhlı kuvvetler kurmaları gerektiği hususunda bugün ikaz etmiştir.
General “Aksi takdirde bu memleketler bir komünist hücumuna kurban olabilirler,, demiştir.
Kuzey Atlantik Paktı Askerî Komitesinin açılış toplantısında konuşan Müşterek Genelkurmaylar Başkanı. Batı Avrupanın Rus tecavüz tehdidine karşı raflı bir tir.
Atlantik toplandılar.
Washİngtoh. 24 A.X. (AFP) — At-lantik Paktı Kurmay Başkadan Konferansı buğun, süratle kararlara varmak azminin seziidiği bir çalışma havası İçinde açılmıştır.
Mûtat nutuklar söylendikten sonra Atlantik milletleri 12 generali. Savunma Bakanlığında yapılacak Savunma Bakanlan toplantısının esaslarını hazırlamak üzere çalışmaya başlamışlardır.
General Yusuf Egeli Konseyde konuşacak
tVashington. 24 (YÎRS) — Türkiye .•e Yunanistan Elçiliklerinin Atlantik Paktı görüşmeleriyle yakından ilgilendikleri, buradaki siyasi çevrelerde söylenmektedir. Türkiye ve Yunanistan malûm olduğu veçhile yakın bir tarihte Atlantik Paktının Akdeniz Müdafaa Teşkilâtına dahil olacaklardır.
Türk sözcüsü, Koreden gelmiş olan General Yusuf Egeli'nin Savunma Bakanlığı ve Atlantik Paktı Askerî Komitesinde konuşacağını söylemiştir.
Yunan sözcüsü, hükümetinin Atlantik Paktı müdafaa müzakerelerine İştirak etmek üzere henüz dâvet edilmediğini bildirmiştir.
müşterek müdafaası İçin et-plân hazırlanmasını İstemiş-
Kurmay Başkan lan

Truman dünya meselelerinin nasıl ıalledilmeBi lâzım geldiğini şöyle Asa etmiştir.
1 — Mevcut anlaşmazlıkların 4iş yoluyla halli için imkânları zırlamak,
2 — Tecavüzü önlemek Üzere Birleşmiş Milletlere bağlı üyelerin müş. terek kuvvetinden istifade edilebilmesi,
3 — Tecavüz tehdidi ortadan kalkar kalkmaz, milletlerin silâhsızlandırılın ası.
Truman sonra bir nnı terhis
letlerin bilakis ordularını ve silâhlarını arttırdıklarını ve tecavüz tehditlerine giriştiklerini ve nihayet tecavüzlerde de bulunduklarını kaydettikten sonra, barışı muhafaza edebilmek için barışsever milletlerin kuvvetli olmaları, bir tehlike takdirinde derhal Birleşmiş Milletlere mü-racaat edebilmeleri ve Birleşmiş Milletlerin de derhal harekete geçebilecek durumda olması lâzımdır,, demiştir.
Truman, bunun İçin İcap eden her şeyin yapılacağını bütün dünyada bir müdafaa sisteminin kurulacağını ka. tiyetle beyan etmiş ve sözlerine şu şekilde son vermiştir:
Birleşik Amerika banşı muhafaza etmek maksadiyle silâhlı kuvvetlerini arttırmaktadır. Hakiki bir silâhsızlanma tahakkuk etfiği tsknl^dfe dünya milletleri. Birleşmiş Milletler vasıtasiyle bir müşterek yardım programına iştirak edebileceklerdir ve gayet tabi! olarak silâhlanma masrafları azaldıkça her millet İnsanlığın refahını arttırmak için daha geniş çapta yardımda bulunabilecektir.
O takdirde yoksullukla giriştiği mücadele Birleşmiş Milletleri hepimiz daha fazla destekleyebiliriz. Bu suretle silâhlanacağımıza, İnkişaf etmemiş bölgelere yardım edebilir ve insanlığın terakkisi yolunda d ah») başka şekillerde çalışabiliriz. İlmin en son keşifleri bütün dünyaya bildirilebilir. Ancak o zaman İnsan, icat kabiliyetini kendisinde mevcut muazzam enerji kaynaklarını yaratıcı İş. lerde kullanabilir. İşte bu şekilde in» sanın asırlardır hayaliyle yaşadığ Itlnya tahakkuk edebilecektir.
Bıı gayeye varacağımıza daim, inanmalıyız. Bu düşünce İlham kay nağımız olacaktır ve Allahın yardı-miyle gayemize erişeceğiz.
Fransa, Almanyanın silahlandırılmasını
nihayet kabul etti
Ancak bunun İçin Ihtirazt kayıtlar ileri süren Fransız Hükümeti, Atlantik Paktı üyelerine yeni bir proje teklif etti
Paris 24 (YİRS) — Fransa Alman birliklerinin. Avrupa ordusu kurulduktan sonra. Batı Avrupa müdafaasında yer almalarını kabul etmiştir. Fransa, Avrupa ordusu kurulmadan evvel Almanyanın silâhlandırılmasına razı değildir.
Fransa, Avrupa ordusu hakkındaki projesini Atlantik Paktı devletlerine takdim etmiştir. Projede, Avrupa ordusuna Ingiltere, Amerika ve Kanada ile kıta Avrupası askeri kuvvetleri alınması ve Avrupa devletleri iktisadi, mail ve askerî kaynaklan, nın birleştirilmesi teklif edilmektedir. Almanyanın silâhlandırılmadı ve Fransa
Paris 24 A A. (Reuter) — Fransa Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Alman-yanın sllâhlandınlması İle Avrupa müdafaası Bakanlığı emrinde bir Av. rupa ordusu ihdası hususundaki Fransız teklifinin Şimal Atlantik
Paktı diğer 11 nl bugün burada söylemiştir.
Londra 24 A.A. (A.F.P.) — Bevln ile Dışişleri Bakanlığı mütehassısları hâlen Avrupa camiasında Alnıan-yanın sllâhlandınlması meselesi hakkında Fransa Hükümetinin vermiş olduğu notayı tetkik etmektedirler.
üyesine gönderildiği-
Iran Kabinesind tadilât yapıldı
Maliye ve Millî Ekonomi Bakanlan değiştirildi
Tahran 24 A A. (A.F.P.) — Maliye ve MI1JÎ Ekonomi Bakanlan ta-jafından takip edilen siyasetin ademi memnuniyet uyandırması neticesi General Kaymana bahis mevzuu Bakanlıklarda değişiklik yapmış ve eski çalışma, bakanı Hüseyin Faruhar Maliye Bakanlığına, Milli Banka eski müdür muavini Abdullah DoftarI de Ekonomi Bakanlığına getirilmiş, lordlr.
Dördüncü Bulgar notası henüz Hâriciyeye gelmedi
Ankara, 24 (ANKA) — Sof-ya radyosu bu akşamki yayınında Türk - Bulgar hududunun kapanmasının milletlerarası bir şümulü olduğundan bahisle Türklyeden transit olarak geçmek üzere hudutta, kalan birçok İtalyan, Çekoslovak vagonu ile bir çok yabancı diplomatların da beklediğini iddia etmiş ve bunların menfaatlerinin haleldar olduğunu ileri sürerek bu memleketleri de Türkiye aleyhine kışkırtmaya çalışmıştır.
Bulgarların dördüncü notası henüz gelmedi
Ankara, 24 (ANKA) — Bulgarların verdiği dördüncü notanın metni henüz Ankaraya gelmemiştir. Mamafih nota Dış Bakanlığına tebliğ edilse de, beynelmilel nezaket kaidelerini çoktan aşmış bulunduğu ve hiçbir esasa dayanmadığı için müspet bir tesiri olmayacaktır. Buradaki siyasi çevreler Bulgarların maddi ziyan ve zarar taleplerini gülünç olarak vasıflandırmaktadırlar.
Demokrat Parti
Birleşmiş Milletlerin bayrağı General Collİns tarafından Mac Arthur’e teslim ediliyor.
Ankarada bazı İstifa şayiaları dolaşmaktadır
Birleşmiş Milletler Giinii
şehrimizde de kutlandı
linktik Fakültesiyle Muallimler Birliğinde toplantılar yapıldı
Birleşmiş Milletler günü dün şehrimizde Hukuk Fakültesi Devletler Hukuku Enstitüsü salonunda yapılan bir törenle kutlanmıştır. Töreni açan Prof. Dr. Hıfzı Timur. 24 ekimin Birleşmiş Milletler andırışmasının yürürlüce glrdiCl günün yıldönümü olduğunu belirttikten Milletler kasındaki
Bilâhare Milletlerin : takiben de
^rosat, Birleşmiş Milletler Teşkilâtının gayeleri hakkında bir konferans vermiştir.
Toplantı, Devletler Umumî Hukuku Asistanı Edip Çellkln bir konuşması İle nihayete ermiştir.
Muallimler Birliğinde Birleşmiş Milletler günü
Muallimler Birliği UNESCO Bürosunun tertip ettiği Birleşmiş Milletler günü dün Birlik salonunda Reis Vekili Nureddln Ergin tarafından a-çılmış, bundan sonra Birleşmiş Milletlerin muhtelif organizasyonları hakkında dinleyicilere malûmat verilmiştir. Birlik UNESCO tarafından gönderilen çocuk himayesi resimlerini ayrıca teşhir etmiştir.
sonra. Birleşmiş Teşkilâtının dünya polltl-rolüne temas etmiştir.
bir kız talebe Birleşmiş prensiplerini okumuş bunu ı Ord. Profesör Charles
Erlerimiz cepheye hareket ettiler. Askerlerimizin maneviyatı yüksek
New-York 24 (Radyo - ANKA) — Pusan Limanına indirilmiş bulunan Türk askeri birliği halihazırda süratle şimale cephe hatlına doğru İlerlemektedir. Türk subay ve erleri tam teçhizatla seyahat etmekte ve her an savaşa katılabilecek bir durumda bu. lunmaktadır.
Tuğgeneral Tahsin Yazıcıdan Gelen İlk rapor
Ankara 24 (ANKA) — Birleşmiş Milletler kuvvetlerine iltihak etmek üzere Koreye gitmiş olan Türk kuv. vetleri komutanı Tuğgeneral Tahsin Yazıcı memlekete İlk raporunu bildirmiştir. Bu raporda Generalimiz» bütün askerlerin salimen Koreye çıktıklarını, gayet muntazam olarak cepheye hareket ettiklerini bildirmiş, askerlerimizin mânevivatınm çok yüksek bulunduğunu ayrıca tebarüz ettirmiştir.
Tokyo, 24 lYİRS) — Batı Korede çarpışan müttefik kuvvetlerinin Mançurya hududuna ulaşmalarına 34 mil kalmıştır. Bu cephede İki koldan İlerllyen Güney Kore ve İngiliz birlikleri bugün blrleşerek Kuzeye doğru harekâta devam etmişlerdir.
İÇİNDEKİLER
İKİNCİ
Yaşayan Ziya Gökalp M. Nermi ÜÇÜNCÜ ‘
Uzayan dualar
Refik Halid Karay
DÖRDÜNCÜ
Hariçten gelen mütehassıslar ve hariçte tahsil ettirilen talebeler meselesi
Seyfi Gürçay BEŞİNCİ
Sanat hayatımızda gazeteler
Ali Kemal Kaya

Ankara 24 (jW(KA) — D. P. îstl-şarl Kongresi sona ermiş olmakla beraber, Kongredeki sert münakaşaların çalkantıları devam etmekte ve Başbakan yerine Kongreyi kapayan Feyzi Lûtfi Karaosmanofclunun bile nutkunda gizlemediği tenkidler tahmin edildiğine göre. Hükümeti yepyeni bir durum İle kan» karlıya nü-lundurmnktadır. Bu durum. İktidarı, bir yandan muhalefete diğer taraftan da bizzat İktidar partisi teşkilâtı İçinde kaynadığı görülen ra ve tcnkidlcre karşı mecburiyetidir.
hoşnutsuzlukla-kuvvetU tutmak
İstanbul dele-
Bildirildiğine göre.
Kelerinden biri, D. P, nln 27 yıldan-berl millete kan kusturan Halk partisi ile bütün münasebetlerini tama-miyle kesmesini toklif etmiş, fakat bir İzmir delegesi bu teklifi şiddetli bir protesto nutku ile karşılayarak demokrasi rejimi içinde bu türlü aşırı partizanlıkların memlekete «arar getireceğini söylemiştir. Bu nutuklardan sonra İstanbul delegesi tarafından verilen takririn müzakere mevzuu bile olmadığı İlâve edilmektedir. Yavaş yavaş şehirlerine dönmekte olan delegelerden bir kısmı dertlerini dökmüş olmaktan dolayı çok memnun görünmektedirler,
Menderes Kabinesinin mühim kara-r lar arifesinde olduğuna dair söylentiler ağızdan ağıza dolaşmaktadır, istişare Kongresinde bazı Bakanlar a-leyhlnde ileri sürülen şiddetli tenkld-lerin ortaya çıkardığı İstifa şayiaları bugün bütün kabineye teşmil edilmiştir. D. P. çevrelerinde şimdi yeni Başbakanın kim olacağı hakkında hararetli görüşmelerin bile başlamış olduğu bildiriliyor. Bu konuşmaların geçtiği çevrelerde, umumiyetle Feyzi Lûtfi Knraosmanoğlunun adı üzerinde durulduğu da söylentilere ilâve edilmektedir.
Hindiçinide Kızıllar, Hanoi
mıntakasında taarruza geçti
Fransız hava kuvvetleri, kara birliklerinin çekildikleri bölgelerde kalmış olan tesisleri bombalamaya başladılar
ifttunbııl Vali ve Belediye Başkanı
ızifeye başladığının blrhıci yıldönümünü hlrnk etmiştir. Hu münasebetle olr basın toplantısı tertip eden Vıılİ, gazetecilere uıııııml faaliyetinin geniş bir bilançosunu vermiştir. Bu husustaki haberimiz İkinci sahlfededlr, Yu-kardakl resini, Göltayı, izahat verirken göstermektedir.
Ord. Prof. Dr. F. K. Gölcay dün
Saygon 24 (YİRS) — Vlctmln kuvvetleri bugün Hanoi bölgesindeki kasabalara hücum etmeye başlamışlardır. Bildirildiğine göre komünist kuvvetlerinin çoğu hâlâ hudut bölgesindedir. Hanoi havalisine hücum eden kuvvetlerin sayılarının az olduğu tahmin edilmektedir. Bugün baskına uğrayan kasabalardan biri, Ha-nol’ın 49 rnil yakınlarındaki Dam-dln'dlr Bu bölgedeki Fransız kuvvetlerine derhal yardım gönderilmiştir.
Bugünlerde dağlar arasındaki müstahkem mevkilerden biri olan Lao-kay’ın komünist taarruzuna uğrıya-cağı tahmin edilmektedir.
Fransız hava kuvvetleri bir müddet evvel terkedilmiş olan Langson müstahkem mevkltndekl tesisleri vc ricat ederken bırakmak zorunda kaldıkları malzemeleri bugün de bombalamışlardır.
Yunan - Yugoslav münasebetleri
Atina 24 (AP) — Yunan Başbakanı Sofokles Venlzelos dün, Yunanistan'ın Yugoslavya ile normal dip-lomatik münasebetler tesisi arzusunda olduğunu teyld etmiştir.
Fakat, Venlzelos, Yugoslavyanın. Ege Mâkedonyası ve orada yaşayan Yunan azınlığının kendi himayesine verilmesi hakkmdakl dileklerinden vazgeçmelidir, demletir.
DÜn memleketimize gelen Alman Başkonsolosu ve Ticaret Müşaviri.
Alman F eder al Cumhuriyetinin ilk siyasî temsilcisi dün geldi
Başkonsolos Kurt von Kamphoevener, kendisiyle konuşmak isteyen gazetecilere türkçe olarak :
“Yeniden cennete dönmek, ender bir saadettir” demiştir
Alman Federal Cumhuriyetinin TÜr-kİyeye gönderdiği İlk siyasi temsilci Başkonsolos Kurt Von Kamphoevener beraberinde Ticaret Müşaviri Rcnso-net, bir kâtip ve bir de daktilo olduğu halde dün Ankara vapuru ile şehrimize gelmiştir.
Başkonsolos kendisi ile konuşmak İsteyen gazetecilere türkçe olarak şöyle hitap etmiştir:
"— Yeniden cennete dönmek ender bir saadettir. Bana kısmetim bu fırsatı verdi. Türklyeden 40 sene evvel ayrılmıştım. Bu 40 yıl zarfında türkçeyl konuşmak fırsatını bulamadım. Bana 2 ay müsaade ederseniz sizinle türkçe konuşabilir. Fakat bugün suallerinizi almanca cevaplandıracağım "
Bundan sonra Başkonsolos, Türk -Alman münasebetleri hakkında aşağıdaki beyanatı vermiştir:
**— ilk Alman diplomatları 200 serte evvel Tiirklyeye gelmişti. Diplomatları tüccar ve tüccarı âlimler takip etti. Türk - Alman dostluğu üç.nesilden beri İnkişaf ediyor, istikbal için olan ümitlerimiz eski dostluğumuzu temadi ettirecektir. Buna mâni olacak birşoy göremiyorum. Dostlarımız aynıdır, karşılaştığımız tehlikeler de aynı...
iktisadi inkişaf mevcuttur. Ufak müşküller dolma ortaya çıkabilir.
Bunlar mühim değildir. Frankfurtta ticari müzakereler yeniden başlamıştır ve muvaffakiyetle neticelenecektir.
Memleketinize gelmeden evvel Al-manyada bir seyahat yaptım. Tütün istihlâkimizi her yerde şark tütününden temin etmek İçin bir anlayış buldum. Bu hususta bazı tedbirler alınacaktır. fakat şimdiden blrşey söyli-yemem.”
Başkonsolos. Ankaraya gidip gitmemesinin Türk Hükümetine bağlı olduğunu bildirmiştir.
Çalışma Partisi İstanbul Şubesi kuruldu
Ankara, 24 (ANKA) — Çalışma Partisi îat&nbulda da şube açmak ü-zerc faaliyete geçmiş, bu yolda çalışmasını bitirerek İstanbul teşkilâtı kurulmuştur, öğrendiğimize göre, Çalışma Partisinin İstanbul müteşebbis heyeti şu zevattan müteşekkildir: Avukat Süreyya Temel, Mühendis Hanıdi Erendor, imalâtçı tüccar Hilmi Kaynak ve teknisyen Niyazi Can-dalibar.
ORMANLARIMIZDA :
KİRACI — Kiralar ateş pahasına çıktı.
APARTMAN SAII1BÎ — Ne yapalım, yangınların tesiri!,,
V E N I İSTANBUL
25 Ekim 1950
26ncı yıldönümü münasebetiyle
Yaşay an Ziya Gök alp
HERAKT.ÎT; Insnn hayaline dökülen geniş varlık çeşltienlşlıü coşmuş bir ırmak yatağı gibi düşünür, bllln-mlyen kaynaklar, buradan. boyuna tazelenerek yığın yığın geçer ve mu-luıdder yolunu uzanır: Her şey akar. Zamanın varlığını, yokluğunu araştırmak çetin bir felsefe dâvasıdır. Fakat biz, zamanı öteden l>erl. bir lıız ölçüsü sayıyoruz. Varlığın dlnmiyen ve yorulnııyan akışını böyle görünme/ bir zaman kürsüsünden seyrediyoruz. Dakikalar, saatler, günler, yıllar arkamızda birikiyor. Bu akis, belki, varlık sisteminin en büyük bir heyecanı, çırpınan ve didinen kalbidir. Fakat biz, bunu en çok kendi benliğimizde duyuyor ve yaşıyoruz. Zaman akışı içinde, kendi dramımızın gölgeleriyle çevrilmiş, sürükleniyoruz. Bize İzlerini bırakan ve sezgimizi yaratan kudret, zamanın artık seslenmlyeıı öteleri nded İr. Protauoras, İnsanı her şeyin ölçüsü yapmıştır. Bu sözde, hiç »i İp* heslz, İnsan mantığının sarsamadığı hakikatler gizildir. Belki, biz, onun İçin, ITcruklit’in akışını daha karanlık renklerle düşünüyor ve varlığımızın en kudretli bir gerçekliği glb! değerlendiriyoruz. Zaman ne merhametsiz bir yıldız hızı ile geçiyor. Zlyn Gökalp öleli yirmi altı yıl oldu. Flklr-adamlarımız, öğretmenlerimiz, aydınlarımız. gönülleri yıldönümlerlnln getirdiği temiz bir derlenlşle durulmuş, büyük Türkle, Ziya Gökalp’In yine basbaşa kalmnk, onu anmak fırsatını bir kere daha bulmuş oluyorlar.
ölümünün ytldönümlerl düşünülen şahsiyetler, her memlekette, çok azdır. Bu azlık, hele bizde, bir yas sessizliği kadar derindir. Gökalp’ın büyüklüğünü biz, bununla mı değerlendiriyoruz? Büyük şahsiyetler, kendi ölçüleriyle gelirler. Ziya Gökalp, hiç şüphesiz, bunlardan biridir. Biz, onu. henüz en son aydınlığı ile, tanımıyoruz. Ziya Göknlp’ı eskimiş, modası geçmiş, fikirleri çoktan tozlanmış bir flklr-adamı gibi düşünenler vardır. Hattâ lavdın bir gencimiz mektupla soruyor: — Zlyn Gökalp’ın yaşıyan tarafı kalmış mıdır?
Zaman ve şahsiyetler arasında bir çok karşılıklı tesirler vardır. Çöken mabetlerinin sütıın lan m hayranlıkla seyrettiğimiz Tanrılar bile zamanın hükmünden kendilerini kurtarama-mışlardır. Nletzsche, tarihin bu kudretli cilvesini kubbeler üstünde alev alev yanan gelinciklere benzetiyor. Büyük şahsiyet eski değerlerin kubbeleri üstünde gelinciklerini yaymasını bilen ealıslyet demektir. Ziya Gö-kalp’ta beliren ve esklmlyen şey de bu şahsiyettir İşte. Ilomer, Sophokics. Platon, llh. binlerce yılın ötelerinde, zaman hızından kaygısız yaşıyor. Onları yaşatan şey. fikirlerinin tazeliği değil, inceledikleri konuların genç kalışıdır. Yeryüzünde dâvalarını do-ğiştirnılyen bayat »İstemleri yoktur. Durgun bir su, çok kısa bir zamanda yosunlara bürünür, duruluğunu kaybeder. Suç; suyun kendisinde değil, akışının ölümündedir. Yaşıyon şahsiyet İse konulan boyuna değişen bayat sisteminde akı» hızının nabzını bulan ve dlnliyen şahsiyettir, asıl İnsanla, onun benlik ha vasiyle kaynaşmak yollannı açan şahsiyet. Platon onun için yaşıyor, Kant onun İçin yaşıyor. Büyük sanat şahsiyetleri de böyledlr.
Ziya Gök a İp’ta, binlerce yılın ötelerinde yaşının şahsiyetlerin kuvvetli izleri vardır. Sokrates’e, Platon’a. zaman gelir, Ammonlus Sacca'ya benzer, Kant ve Flchte gibi düşünür. Fakat bu ayrı ayrı fikir dünyalarından gelen kaynaklar. Ziya Gökalp’ın benliğinde heyecanlaşır. Ziya’nın asıl kılavuzu bu heyecandır. Bu heyecan çerçevesine giren hâdiselerin tefsirleri değişebilir. Fakat, bize göre, ehemmiyetli olan şey bu değildir. Batan güneş, bir dağ tepesini içinden tutuşmuş bir yakut yığınına çevirebilir. Halbuki: bu alevden kaya, büyülü ışığından sıyrılınca, belki, hiç bir şey değildir. Görünen varlığın bütün güzelliği. aydınlığın ve gölgelerin birbirini tamamlıyan ahengi şeklinde dile gelir. Mutlak güzelliği, biz. iç yaşayışımızla bulabiliriz. Heyecanımız ne kadar kuvvetli ise İç yaşayışımız da o kadar kuvvetlidir. Fakat görünen varlığın ötesinde görünmlyen bir varlık da vardır, bizim mânevi varlığımız, sosyal değerlerin, benlik »eklinde beliren varlığı. Bu varlık du aydın-lıklariyle. gölgclerlylo, gün uyanışları ve batışlarlylo durınıyan ve boyuna değişen big renk çeşltlenlşl arasından bize kendini 8oz( lirin ektedir. Ziya Gökalp böyle bir dünyama flklr-adamı, şairidir.
Eski cağların klâsik flklr-artamlan gibi, daha sonraki çağların flklr-a-damhırı da. anlayışları, görüşleri, ruhları bakımından, kuvvetli birer şair ve snnat-ndamı sayılabilir. Fikir; heyecanla, şiirle kaynaştığı zaman kudret ve bayat ritmi olabilir. Yaratıcı hamlenin doğabilmesi İçin de In^an ruhunun başka bir yolu yoktur. Ziya Gökalp'a göre, sosyal hayatımızın temeli bu heyecan ve bu yaşayıştır. Hattâ bu noktada. Zlya'nın, Platin'* yaklaştığını sezmek mümkündür. Bizim fâniliğimiz, geçiciliğimiz, fert l-
Yazan: M. NERMİ
veremez, bize ha fikir dİ* pereseye bir fikir
çlnde bîr fanilik değil, cemiyet İçinde bir faniliktir. Demek oluyor kl; biz kendi fâniliğimizin enginliklerinde bile, tanrılar gibi, ölümsüz bir ömür sürüyoruz. Bu ölümsüzlük bize topluluğumuzun öhnlycn değerlerini yaşamaktan geliyor. Vatan sevgisi, adalet ve hürriyet duygusu, karşılıklı fedakarlık fazllctlorl, llh. Türk topluluğunun ölnılyen değerleridir. Bu değerler, zamanla değişir, büsbütün başka bir mahiyet alabilir. Fakat giidÜ-cü fikirler olarak düşünülürse, ölümsüzlüklerini anlamak kolaydır. Ziya Gökalp bu görüşlyle Platon a ne kadar yaklaştığını göstermektedir.
Yalnız Dnrkhelm’ın sosyolojisin! ölçü alarak Ziya Gükalp'ı anlamaya çalışmak güçtür. Zaten Ziya, sırf vakit kazanmak İçin, Durkhelm’l. seçmiştir. Vakit kazanmak İçin, diyoruz ve bunun anlaşılması güç bir İddia olduğunu biliyoruz. Bu İddiayı, eski bir hatıramıza başvurarak aydınlatmak ilaha doğrudur.
Bundan tam 39 yıl önce Ziya Gök-nlp'la konuşuyoruz. Her gün olduğu gibi, o gün de konumuz, yine Türk Milletinin ideoloji dâvasıdır. Ziya anlatıyor:
”— Biz elimize geçen kitapları okuyoruz. Bilgilerimiz artıyor. Fakat Türkiyenin derleme, toplama bilgiye değil, tam bir fikir disiplinine İhtiyacı vardır. A. B. C, llh. beyler, gerçekten okumu» adamlardan Bayılırlar. Fikir disiplininden mahrum oldukları için, n» kadar aksak ve çocukça düşünürler. Fikir hayatı nesillerin himmetiyle kurulabilir. Bizim İnkılabımız (1908 İnkılâbı), sağlam bir ideolojiye ks vuramazsa, hiç bir yemiş Medrese azmanı bilginlerden yır gelmez. Zaten medrese, sipllnslzllğl yüzünden bu düşmüştür. Kendi başımıza
sistemi kurmak İçin de vaktimiz yoktur. Türkiye, İdeolojisini bekliyor. O-nun İçin ben karar verdim, bundan böyle, yalnız Durkhelm'le uğraşacağım ve yurdumuzun dâvalarını onun me-todiyle anlamaya çalınacağım. Siz de Bergson’a daha büyük bir kuvvetle bağlanınız. Filozof, sosyoloğu sosyo loğ da filozofu tamamlarsa ideoloji plânımızı yapmak işi kolaylaşmış o-lur.M
Fakat Ziya Gökalp, yalnız Durk-helm’i okumakla kalmamıştır. Yazdığı yazılar, dikkatle okunursa, kendi fikir disiplinini geliştirmek maksa* diyle başka alanlara ne kadar ya>nl-dığı anlaşılır. Bu fikir disiplini mücadelesinde Zlya*nın bütün dikkat! Türk topluluğunun aradığı İdeolojide toplanmıştır. Ona göre ideoloji, devlet ve cemiyet İhtiyaçlarını dile getirmelidir. Biz bundan şu mânayı çıkarabiliriz: İdeoloji, bir milletin kiiltür hasretinden başka bir şey değildir ve ana fikir olarak sosyal hayatımızda dinamik bir rol oynamalıdır. Ana fikirler, idealler olduğu gibi kalabilirler, ama, zamanın renklerini belirtmedikçe tesirlerini de göstermezler. Onun İçin bir zamanlar Turancı Ziya Gökalp, daha sonraki Türklycd Ziya Gökalp olabilmiştir.
Ziya Gökalp’ın yazılarında, bugün konusunu kaybetmiş »eyler olabilir. Fakat onu bu yazılara göre hüküm-lendfrmek yanlıştır. Ziya bir bakımdan eskimlşso. başka bir bakımdan da tam mânaslyle genç kalmıştır. O-nun İlk fikir ve mücadele arkadaşlarından biri olduğumuz İçin, yazılun-na giremlyen Ziya'yi daha yakından tanıyoruz. Bu Ziya, büyük ölçüde bir devrimcidir. Yurdumuzda sosyal değerleri, İdealleri hayatımızın kutsal dinamik kudretleri gibi düşünen ve onun mantığını hazırlıyan odun Bu mantığın en yüksek konusu da topluluk vecdldlr. Vecdînl unııtmu» gönüllere yeni bir vacdln alevini sunmak ufak bir İş değildir. Ziya Gökalp yalnız bu hamlesiyle, başlıbaşına bir hayat görüşü çağı açmı» sayılabilir. Böyle bir hamle İse her şahsiyete, Türk kültür tarihi içinde, devamlı bir gençlikle yaşamak İmkânlarını verir.
Avusturya Elçisi döndü
Bir mUddetten beri memleketinde bulunan Avusturyanın Türkiye Büyük Elçisi Herr VVıidner. dün Ankara vapuru Ue şehrimize dönmüetür.

t
d*

Emn yet G. Müdürünün dünkü Basın toplant sı
Şehir köşesi
de samimiyetle tebrik edildi, al-
bittin toplantısın-
Inad ye, here ve vicdan hürriyeti Dün İstanbul Valisi ve Belediye Reisi, gazetecilere, Türkiyenin en büyük şehrinin bir senedir işgal ettiği çift mevkiinin bilançosunu verdi, yapabildiklerini olduğu gibi, başaramadığı İşleri söylediği için kışlandı.
Sonra, her
da olduğu gibi, Prof, Dr. Gök-ay "benim barometrem" diyo vasıf lan d ı rdığ ı gaze fecilerden tenkidler istedi. Not aldığı bir çok noktalar içinde, inadlye meselesi de vardı. Malûm olduğu üzere, Şapka Kanununa muhalefette inat edenler, garplıların "bere" adını verdikleri serpuşa bu adı takmışlardır, onu giymekle kendilerini şapka giymemiş telâkki etmektedirler.
Garplıların şapkayı Ehl-i Ba-lip Seferleri esnasında bizzat M us t Umanlar dan görerek aldıklarını bilmiyen bu inatçıların, tamamiyle garplı bir şapka olan "bereTyi başlarına taç edişleri taassubun ancak inadı bir meziyet telâkki edenlerde mevcut delil
Ve larda rinde
olabileceğine bir daha teşkil etmektedir, vicdan hürriyeti inatçı-değil, tesamuh saniple-bulunur.
BİR İSTANBULLU
Istanbula gelecek
Amerikan turistler
Istanbulda büyük ve konforlu birkaç otel olduğu gün, odaları Amerikan turistleriyle dolup boşalacaktır

Amerikada, yalnız zengin ailelerinin iştirak edebileceği dünya seyahatleri tertip etmekle tanınan Hcm-phill Kumpanyası yeni bir uçakla dünya turu hazırlamıştır. Bu dünya turuna çıkan 6 seyyah dün şehrimize gelmişlerdir. Gelenler arasında kumpanyanın sahibi Mr. Hemphill de bulunmaktadır.
Mr. Hemphill kendisi İle konuşan gazetecilere aşağıdaki izahatı vermiştir: |
M— Hava yolu İle dünya turunu şimdilik yılda bir kaç defa yapıyoruz. Hâlen tecrübî safhada olan bu turistik seferler, alacağımız neticelere göre yakında daha geniş çapta ve daha sık tertip edilecektir.
Turizm mevzuunda denizcilik artık yerini tayyareye bırakmaktadır, ikinci Cihan Harbinden evvel turistler ancak vapurların gidebilecekleri yerleri görebilirdi. Halbuki bugün her istedikleri yere tayyare vasıta-siyle gidebilmektedirler/
Bu, benim yapmakta olduğum dokuzuncu dünva turudur. Bundan evvel 1922, 1924, 1926. 1932 ve 1937 yıllarında Istanbula gelmiş ve Türk inkılâbının bütün safhalarına şahit olmuştum.
İstanbul sihirli bir güzelliğe maliktir. Amerikada Türkiyeyl ve bilhassa İstanbulu ziyaret etmek isteyen büyük miktarda turist mevcuttur. Pan Amerikan uçaklarının Türkiyeye daha fazla uğraması ve Export Lines vapurlarının Türkiye seferlerinin yakında başlaması ile Istanbula daha fazla Amerikan turisti gelecektir Ancak sizin turizm yolunda halletmeniz lâzım gelen mühim bir mesele var: Otel meselesL İhtiyacınız olan otelleri İnşa etmemekte ısrar edişi-nlzin sebebini bir türlü anlamıyo. rum. Bana itimat edin Istsnbıılda büyük ve konforlu bir kaç otel olduğu gün, odaları Amerikan turistleri İle dolup boşalacaktır.,,
Dünya turuna çıkan bu grup şehrimizde 4 gün kalacaktır.
önümüzdeki ayın sonunda aynı kumpanyanın tertip etmiş olduğu diğer bir dünya turuna çıkan 20 kişilik bir kafile de şehrimize gelecektir.
Vali bir yıllık faaliyetinin umumî bilançosunu veriyor
İSTANBUL VALİ VE BELEDİYE REİSLİĞİNDE BİR SENESİNİ DOLDURAN F. K. GÖKAY, GENİŞ ÖLÇÜDE İZAHAT VERDİ
İstanbul Vali ve Belediye Başkanlığında birinci yıldönümünü İdrak e-den Ord. Prof. Dr. Fahreddin Kerim Golcay dün anat 17 do bir basın top-lnntiHi yaparak aşağıdaki izahatı ver-miştir:
”— Gecen yıl bugün ifjo bakindim. Birçok yılların sinesino rahatça alabilecek talerin biriktiği gcçml» yılın hesabını günügününo basın ve radyo vosıtaslyle hemşerilerlme vermiş olduğum için bugün yaptığım U onlarla beraber bilançoyu gözden geçirmektir.
l»e ballarken söylediğim bir söz vardır. Önümde kanun kitabı ve kafamda hiçbir aınıfı. hiçbir siyasi akide vo hiçbir mezhep farkı gözetmeden yalnız Türk vatandaşına faydalı olmak düşüncesi hâkim olacaktır. Bir yıl içindo bu »özlerimden şaşmadım. Halkla Hükümeti kaynaşmış bir hale getirerek fert ve topluluk şeklinde geniş halk kütleleriyle daimî to-mas halinde bulundum. Millet dileklerinin en İyi akl» aynası olan basın her sabah bana günlük barometre vazifesini gördü.
önümde günlük notları taşıyan dolmuş yedi ciltlik ajanda, boyumu geçmiş gazete kupürleri ile karşı karsıya bulunduğum şu dakikada yegâne endişem, acaba aziz hemşcrilerlm umduklarını ve beklediklerini bulamamış, hayal inkisına uğramış bir halde midirler diye düşünüyorum.
Simdi «ıra İle yaptığımı» ve yapmağa çalıştığımız İşleri gözden geçirelim. İlk günden itibaren geçim dâvasını elo aldım. Orta halli bir halk ihtiyacı sadeyağ, ekmek, et ve şekerden terekküp eder. Sadeyağ meselesinde Ofis yağını çıkarmak İçin yaptığımız teşebbüsler ve karşılaştığımız mukavemetlerle yağın çıkması neticesinde diğer yağların belkemiklerinln nasıl kırıldığını. 10 liraya çıkmak d-zere olan yağın he» liraya nasıl İndiğini bilirsiniz.
Ekmek fiyatı ucuzladı. Fırınlarla olan mücadelemizi bilirsiniz. Kıvırcığı 300 den yukarı çıkarmamak, karamanı 250 - 280 de tutmak için yaptığımız savaşı hatırlarsınız. Orta halli insanlar İçin vücuda getirilen lokanta makbule geçti. Umumi fiyatların perakendeye intikalinde zorluk çektik. Pazarlar sayısını 94 e çıkarmak suretiyle biraz faydalandık. Bostan sergilerini yeniden yaptık. Umum! murakabeyi merkezileştirdik, teşkilâtlandırdık, sıklaştırdık, listelerin asılmasını, etiketlerin konulmasını temin ettik. Lokanta fiyatlarında % 20 indirme yaptık. Kışın odun ve kömür fiyatlarının artmamasını temin ettik. Aş ocaklarındaki yemeklerin tenevvü ve İtina İle takviyesini temin ettik.
Mesken meselesi: îstanbulda dört milyon lira sermayeli bir ucuz ev yapma imkânını sağladık. Tahakkuk safhasına gelmiş gibidir. Yeni gecekondu yapılmamasına gayret ettik. Mevcutları yerlerinde görerek asgarî şartlar İçerisinde yalamaları için e-lcktrlk. su, hekim, fırın gibi ihtiyaçlarını temine çalıştık.
Şehrin İmar İşleri: îmar İşlerinde çok çapraşık ve girift işler devraldık. Islahı için ciddî adımlar atmış vaziyetteyiz. Komisyonlar kurarak pürüzleri temizledik. Selefimizin başladığı işleri devam ettiriyoruz. BeJedlye nlzamatına aykırı inşaat yapanlar hakkında yıkma kararı alınmış ve bu suretle Belediye otoritesini İlk defa olarak tatbıka geçmiş bulunuyoruz.
YOLLAR:
Senelere sari olmak üzere aylarca uğraşarak altı milyon liralık bir yol programı hazırladık. Şehir Meclisinin değişmesi üzerine bu yolların ihalesi biraz gecikmiş İse de önümüzdeki haftalarda ihaleye çıkarılacak, kaldırım görmiyen yollar parkeye kavuşacaktır.
ISI K ı
sa-
ko-ar-
1950 yılında sokaklara 852 lâmba konulmak suretiyle geçen yılların yısı 200 den fazla geçilmiştir.
SEYRÜSEFER İŞLERİı
ihtisas erbabından mürekkep misyon şehrimizde ölçüsüz şekilde
tnn seyrüsefer işlerini düzeltmek İçin bir takım kararlar verdi. 8ıra İle tatbik ediyoruz. Bilhassa Anadoludan. Kümeliden pek çok sayıda otobüs ve kamyon gelmektedir. Şehirde birkaç yerde otoparklar vücuda getirilmiş, basının tenkidlerl daima gö»önünde tutulmuştur. Yeni yolların tamiriyle mevcut zorlukların biraz daha hafifleyeceğini ümit edlyorua.
SOSYAL ISLERı
Üniversitelilerle, mekteplerle, muallim cemiyetleriyle daimi temas halindeyiz. ihtiyaçlarını mümkün olduğu kadar karşılamağa çalıştık. Dilsizler vo metrûk çocuklar için birer
Darülacezenin ıslahı
müessese açıldı.
yoluna gidildi, yeni dispanserler açıldı. Şile, Çatalca dispanserlerinin İn* »anlı tamamlanmak üzeredir. Malûl Gaziler Yurdu açıldı. Emirgân Korusu halkın gezmesine tahsis edildi. Emniyet memurları için sanatoryum yaptık.
TEMİZLİK İŞLERİı
Geçen yıl şiddetli kışa rağmen yollar karlardan temizlendi, münakale durdurulmadı. Temizlik işlerinin noksanları tamamlanmak üzere yeni kamyon ve arozözler Hİparlş edildi, bunların biri deniz suyuna yarar şekilde yapılmakta olup tanzimine başladığımız Balıkhaneye deniz suyu nakledilecektir. Mezarlıkların tanzimine başlanmıştır.
SPOR İŞLERİı
İnönü Stadyumunun bir kısmı daha ikmal edildi, diğer mamlanmaaına çalışıldı.
SU İŞİ:
Hayatî işimiz olan »u lirsiniz, bu yıl sonunda ____________
İlk yeni galeri bitecek. îstanbulun da su meselesi halledilmiş olacaktır. Ba-kırköyün su İşi de halledilmiştir. Şehir içerisinde »usuz birçok semtlere yeni çeşmeler açtık ve açmaya devam edeceğiz. Anadolu yakasının bu işini cls almış bulunuyoruz, bu yedi milyon liralık bir iştir.
NETlCEı
Şehrin temas etmediğimiz derdi yoktur, iç ve dış turizm dâvaları, devam meseleleri. 500 üncü yıl hazırlığı, klinik işleri gibi yeni otel ve süt meselelerinde henüz muvaffak olamadık. Seyyar satıcı ve tramvaylara a-sılma meselesine henüz al sürmedik. Asayiş işi ilk günlerde günün meselesi İdi, sarhoşlarla mücadelemiz malûmdur. Uzun zaman rahat kaldık. Affı müteakip yeniden sıkıntıya girdik. Fevkalâde tedbirler aklık; şimdi rahatlamak üzereyiz. Dört seçim, bir sayım, ve seçim propaganda toplantıları. talebe vo işçi toplantıları, beynelmilel kongreler geçen senenin mühim hareketleridir. Uyuşturucu maddelere karşı açtığımız savaşta kendilerine el sürülemez zannedilenler şimdi adaletin önündedirler. Metrûk çocuk ve sorserilcr dâvası bizi bir hayli düşündürmektedir. Çünkü I» bulmak meselesiyle karşılaşıyoruz. Bundan dolayı seyyar satıcıya müsamaha gösteriyoruz.
Gürültü 11e savaşta klaksonun hafifletilmesi, gece çalınmama»! yolunda bir hayli ilerledik. Göçmenler meselesi, İşçi ihtiyaçları, azınlık vatandaşların cemaat işleri, talebe ve işçi İhtiyaçları gibi üzerinde Önemle durduğumuz meselelerin mühim bir kısmını hallettik.
Vali bilâhare sorulan muhtelif suallere cevap vermiştir.
sahaların ta*
meselesini bi-
45 kilometre*
Ziya Gökalp toplantısı
Muallimler Birliği, Ziya Gökalp’ın ölüm yıldönümüne rastlıyan 26 ekim münasebetiyle bugün İçin bir toplantı tertip etmiştir. Saat 16,30 da Cağaloglunda Çiftesaraylar karşısındaki Medrese yapılacak olan Nüzhet Göksel, Prof. Ziyaeddin
mütefekkirin terbiye ve demokrasi hakkındaki fikirlerini anlatacaklar. Şiirlerinden nümuneler okunacaktır.
Birlik salonunda bu toplantıda Ali Osman Tolga ve Fahri Fmdıkoglu,
öğretmenlerin sigortalanması
İstanbul Muallimler Cemiyeti, R. Ultav’ın riyaseti altında çalışan komisyonun neticelerini dün yapılan bir idare heyeti toplantısında kat’i karara bağlamıştır. Her biri yüz Ezadan İbaret olan sosyal gruplar halinde ve pek müsait şartlar altındaki sigortalanma işi bu hafta bağlıyacaktır. Şartlan pek müsait ve demokratik olan bu sigorta İşine yalnız şehrimiz öğretmenleri değil bütün Türkiye öğretmenleri İlgi gösterdikleri için idare heyeti sigortalanmanın bllûmum memleket öğretmenlerine teşmiline karar vermiştir. Şartlar hakkın da kİ izahat broşürü istlyen her muallime bedelsiz ola. rak gönderilmektedir. Anadoludakl bir çok öğretmen demekleri bu si. gortaya iştirak etmek istemişlerdir..
Şehir Meclisinin münakaşalı toplantısı
Hâldeki nakliye meselesi ve sinema ücretleri üzerinde etraflıca konuşuldu
Dünkü Şehir MeclİBİ toplantısı münakaşalı bir hava içerisinde cereyan etmiştir. Gündemdeki müzakere konulan arasında sinemaların tarifeleri hakkındaki husus devlet menfaatleriyle halk menfaatinin çarpışmasına aohne olmuştur. Neticede meclis, halkın cebinden çıkacak olan fazla paradan, ancak mahdut bir kısmının kendi kasasına girmesine razı ola-mıyacağını beyan etmiş ve bu husustaki tarife komisyonu tutanağı yeniden tetkik edilmek üzere komisyona havale edilmiştir. Müzakereler esnasında nazarı dikkati çeken bir husus da, belerdiyenin bundan evvelki meclis tarafından yapılan 15 kuruşluk zammın 6 kuruşunu belediye resmi olarak almasından 800.000 lira kadar bir kâr temin ettiği, buna mukabil ikinci ve üçüncü sınıf sinemaların tarifelerinde yapılan indirmey-le de buna yakın bir meblâğ ziyan ettiğidir. Neticede kasaya pek mahdut bir miktarın gLrdiğî açıklanmıştır.
Şehir Meclisinin münakaşalı geçen ikinci müzakere mevzuu da Hâldeki taşıma işlerinin Belediye idaresi altında kifayetsiz bir şekilde işlemek, te olduğu ve bunun bir müteahhide devri hakkındaki iktisat ve kavanln komisyonlarının tutanağının tetkiki olmuştur. Söz alan hatipler Hâldeki durumun vâzıh bir şekilde ortaya çıkmasına yardım etmişlerdir.
Bu sayede, HAJ hamallarının ayda 67 lira aylıkla bu işi yaptıkları belirtilerek Lşin bundan sonra belediye tarafından değil, hususi İş erbabı veya hamal bölükleri tarafından yaptırılması hususu, bu nokta İle ilgili görüş farklarının belirmesini temin etmiştir. Abalardan biri, işin belediye elinden, çıkarıldığı takdirde iyi bir şeklide yürütülemiyeceğini ve tüccarların, mallarının nakledilmedi-ğlnden şikâyet etmelerinin mümkün olacağını belirterek gene eskisi gibi belediyenin nakliye işini idare etmesini teklif etmiştir. Meclisin ekseriyetinin hoşnutsuzîuğlyle karşılaşan bu teklife mukabil, konuşan üyelerden bir başkası, devlet elinin girdiği İşlerin daima zarar getirdiğini ve bunun bir misalinin de senede 18.000 lira zararla kapanan belediyenin Hâldeki nakliyat işi olduğunu söyliyerek işin ya müteabnide veya hususi İş erbabının organize ettiği bir başka teşekküle devrini talep etmiştir. Müzakereler neticesinde, bu hususun daha fazla tetklka muhtaç olduğu tavazzuh etmiş ve teklif komisyona gönderilmiştir.
500 üncü Yıldör ile meşgul olan kurulu toplantı-başkanı Vali ve
Ord* Prof. Dr, iştirakiyle Arke*
“Türk polisi için söylenenler!
14 mayıstan itibaren maziye terketmiş bulunuyoruz”
Bir kaç günden ber! şehrimizde bulunan Emniyet Genel Müdürü 8er-vet Sürenkök dün saat 14 te bir basın toplantısı yapmıştır. Genel Müdür bu toplantıda, vazifeye geldikten sonra bir müddet merkez teşkilâtını tetkik ettiğini, son zamanlarda da Eskişehir, Afyon, Denizli, Aydın, Manisa, Balıkesir ve Bursayı dolaşarak vilâyetleri teftiş ettiğini ve arkadaş-lariyle tanıştığım söylemiş ve suret! umumiyede halkın polisten memnun olduğunu, polisin de ekseriyeti itibariyle uyanık bir vaziyette kanunun ve halkın emrinde ve vazifesi başında bulunduğunu, gezdiği yerlerde a» sayişin İyi olduğunu bildirmiştir. Bilâhare sözlerine devam eden Umura Müdür:
Uğradığım her yerde bütün emniyet mensuplarına verdiğim şu kat! emir ve direktifi burada da tek. rar etmek İsterim. Bunlan sîzlere Lfade etmekle, henüz tanışmak imkânım bulamadığım arkadaşlarıma da hitap edeceğim:
Dünya müvacehesinde Türkiyenin geçirmekte olduğu demokrasi İmtihanında. diğer devlet organları gibi Türk polisi de omuzlarına aldığı memleket vazifesinin ehemmiyetini ve ağırlığını tamamen İdrak etmiş vaziyette ve hakiki demokrasi anlayışından mülhem olarak vazife gör( meye azmetmiş bulunmaktadır. Geçmişle Tlirk polisi için söylenenleri 14 mayıstan itibaren maziye terket-mlş bulunuyoruz.,, mlş bulunyorum.,, demiştir.
Daha sonra polislerin polis salâhiyet ve vazife kanunu ve riger İlgili kanunları, noksansız ve tereddütsül olarak kavramaları lâzım geldiğini» kanuni vasıflarını bu surette tamamlamış bulunan emniyet mensuplanma vazife ifaları sırasında müşküllerinin birdenbire hafifleyeceğini söylemiş ve bu vasıftaki polisin halktan yardım göreceğini ifade etmiştir.
Aynca İstanbul polisini ve EmnL yet Müdürü Kemal Aygün’ü tebrik ederek öğen Umum Müdür, polisi ya. nl vasıtalarla teçhiz etmenin başlıca gayelerden biri olduğunu, mail taka» tin vüsati derecesinde ve fantazlya kaçmadan bu işin başarılacağım, henüz büyük mikyasta siparişin yapıl* mamış olduğunu, bazı nümuneler! tetkik edildiğini anlatmış, İstanbul polis teşkilâtına bir müddetten beri monte edilmekte olan radyo - telefon tesisatının bugünlerde teslim alınacağını, Acıbademdeki Polis Prevantoryumun 27 ekimde faaliyete geçeceğini, polis kıyafetindeki değişikli» ğln ancak mail yılbaşında ve tahsisat müsaadesinde başarılacağım bildirmiştir.
Kapatılacağı şayi olan genelevler mevzuunda da Genel Müdür:
"— Hükümet mart ayma kadar Birleşmiş Milletlerin bu anketine cevap verecektir. Bunun mahiyeti hakkında benim şimdiden müspet veya menfi bir şey söylemem doğru olmaz,. demiştir.
500 üncü yıl çalışmaları
Türk tstanbulun nümü hazırlıkları demeğin son İdare sim demeğin fahri Belediye Başkanı Fahreddin Kerimin
olojl Müzesinde yapmıştır.
Demek. Fatih devrine alt mimari eserlerin rölövelerinl yaptırmağa başlamış bulunmaktadır, timi Komitenin hazırlamakta olduğu neşriyat serisine dahil olan Fatih devri mimari eserlerinin rölöve ve fotogTa-fileri için Dernek İdare Kurulu, timi Komite tarafından teklif olunan ö-denegl kabul etmiştir.
Ayrıca bu son içti m ad a Fatih dev* rine alt musiki hareketleriyle ve bu mevzua ait yeniden meydana getirilecek musiki eserleriyle meşgul olmak üzere Demeğin bir müzik kolu teşkili İçin çalışmalarda bulunmuştur. Konservatuvar îlml Kurulunun Başkam Şerif Muhiddin İle bu hu-susta görüşülerek Konservatuvar timi Kurulunun alâka ve müzahereti ntn celbine karar verilmiştir.
ÖLÜM
Şehrimizin eski ve tanınmış tüccarlarından
HACI RECEP HAVLUCU
l.^kkm rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 25.10,1950 çarşamba günü Yeniköydeki yalısından alınarak Beyazıt camiine getirilecek, öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazından sonra Edirne kapı’dairi aile kabrine defnedilecektir.
Mevlâ garik rahmet eyleye.
Çelenk gönderilmemesi rica olunur.
Tevfik İlerinin hitabesi
öğrendiğimize göre Mili! Eğitim Bakam Tevfik tlcri, 25 ekim 1950 çarşamba günü saat 17 de İstanbul üniversitesi Fen Fakültesi Konferans salonunda “Türk yüksek tahsil gençliğinin sosyal dâvaları ve memleket meseleleri karşısında durumu” mevzuunda bir hitabede bulunacaktır.
YENİ İSTANBUL
SÎYAST tKTJSAD! MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi l
VKNt İSTANBUL NTîŞRtYA'I LIMITED ŞİRKETİ Müdürü' Kemal H SAKLICA
Yazı işlerini fiilen Idara eden mesul müdür:
Sacld ÖGET
Neşredilmiyen yazılar iads edilmez.
Basıidıg) rer ı
YKNÎ Î8IANHUL MATBAACI L1K LtMtTKD tftRKBTl MATÖAAS!
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
’ — 44 —
“SuBtufumu görünce, kendini kurtarmak latlyornıuf gibi, nefretine daha kuvvetli sebepler aramağa banladı:
Ne bileyim, çocuk hep isteyen, bankalarını kendisiyle meşgul eden blryey. Annesinin, kendi kendisinin olmasına müsaade etmiyor. lıuton kendinden çıkmadıkça bir çocuğu sevemez.
"Ben onun gururunu Ürkütmemek için alçak sesle sordum:
"— Her sevgi öyle defîl) mİ T
Fakat... Karşılığı var. Çocukun insana vereceği his nedir?
"Durakladım. Sevinmeyi bfr his ahgvert-nlnden ibaret gören bu IptlcJat düşünceyi ona yakıntırmedıgımı sezdiren gözlerle yüzüne baktım. Anladı, sevmediği bu bahisten kurtulmak İçin, vücudunun üst kısmım silkeledikten sonra:
"— Bilmiyorum, dedi, tuhaftır, hayvanları çok severim ama çocuktan sevmem.
"— Hayvanlar daha az fedakârlık İstedikleri İçin mİ?
"Sustu. Epey düşündükten sonraı
*— Belki, dedi.
"Bu tereddüdün İçindeki İtiraf payının bana verdiği cesaretle, ona, geçirdiği bütün buhranların Lkl Meral arasındaki çarpılmalardan
214
doğduğunu anlattım. Beni dalgın ve sıkıntılı bir dikkatle dinliyordu.
"— Fakat, dedi, benim fedakârlık hissim de kuvvetlidir.
"— Evet, o, zaman zaman kendini gösteren birinci Meralin duygusudur. Fakat senin günlük hayatında İkincinin hâkim olduğu görülüyor.
"Tekrarladı! Belki.
"Sustum. Bu neticeden rahatsız görünüyordu. Hayırlı bir içarettl bu. Mırıldandım:
'*— Birincinin zaferine muhtaçsın.
"Yüzüme korku ile baktı, Blraey sormak İstediğini ve vazgeçtiğini tahmin etlim. Bekledim. Blr#ey söylemedi. Benim sormak üzere kımıldadığımı görünce sordu:
"— Nasıl olur bu? Ne yapmalıyım? Çocuk mu doğurayım?
"Güldüm;
"— Hayır, dedim, İnsana kendi kendisinin üstüne çıkmak zevkini veren sevgi, yalnız a-nalık ay kından İbaret değildir. Hürriyet ve menfaatlerimizi başka ruhlarla kaynaşmak I-çln de (eda ederiz. Bunda nesil devam ettirmek gibi hayvanca bir gaye de yoktur. Cinsi olmayan bir a»k, bize, benlmlzl açmayı ve sav-glllmlzin şahsiyetine dalarak, baçka bir İnsanda sosyal ve üniversel bir iştirakin tik merhalesini yasamayı öğreten bir yükseliştir. Sen de bunu istemiyor değilsin. İçinde belirsiz arzular var. Bıçrayamıyorsun. Bunun için buhran içindesin.
"Gülümslyerek ilâve ettim:
"— Eğer insan, gökten geleeek bir İşaretle, kendi kendinin üstüne sıçramağa muvaffak 21ö
olsaydı, o emir çöyle birşey olurdu: "Ars, kendini a§!" Fakat bu bir gayret İstiyor. Yıldırım - sevgiler müstesna, normal seyrini takip eden aşklarda kalb, İçinden, daha doğrusu serkes İkinciden gelen İsyanları bastırmak İçin gayretler sarteder.
"Ve devam ettim: 1
"— Fakat dikkat et, bu "îklncl"ntn, sefil menşeini . sefil, yani biyolojik ve hayvani menşeini birinciden gizlemek ve Hak suretinde görünmek İçin kullandığı birçok yüz örtüleri vardır. Bunların bağında hürriyet maskesi gelir. Asi İkinci, birinciye kerjı, totaliter bir devlete başkaldırmak istlyen mazlûm bir halkın meşru hakleriyle silâhlanır. Askın otoritesine karsı çıkar. Fakat bunu yaparken, mukaddesliğine dil uzatamadığı a«ka değil, onu oahıslandıran âsıka hücum eder: Onun şüpheciliğini, en tabii hak v« hürriyetleri sınırlandıran otoritesini ve müstebitliğini suçlandırır, "İkinci" s|n| yenemeyen bir sevgili, âsıkına karpt, dibinde aşağılık içgüdüler kaynayan bu sahte hürriyet dâvasını tazelemek Itlyadındadır. Ayk disiplininin hareket serbestliğini hudullandır-mosından yikâyet etmekle kalmaz, heyecanlar ve şuur halleri Üzerine koyduğu ambargoyu da başından atmak ister. Çünkü aykın sevinenlerde bulduğu yahut yarattığı ruh beraberliği, her Lkj tarafta zevklerin, temayüllerin ve fikirlerin de mutlak lytlrakini zaruri bir hale getirmektedir. ikinci maske meşru tenkld hakkıdır. A-yıkın mozlyotlerl küçültülür ve kusurları büyütülür, Kurnaz İkinci mâmım birinciye durup dinlenmeden bu kusurları sayar döker. Hattâ bunların daha açıkça belirmesine müsait şeytanca tahriklere girişir. "Blrincr'yl, sevgilide
31Ö
şüpheler uyandırmağa ve onu kıskançlığının çirkin yüzünü göstermek zorunda bırakmağa teşrik eder. Menfi tenkldlerinl onun hatala-riyle daha İyi emzirebilmek İçin onu hatadan hataya sürükleyecek tuzaklar kurdurur. İşte Meral, nihayet... Mâsum birinciyi baştan çıkarmağa uğrayan düzenbazın üçüncü maskesi de, halden daha parlak ve güzel bir geleceğin müjdecisi olmaktır. Bık sık, birinciye, aşk disiplininin mahrum bıraktığı esk| zevkleri ve onlardan daha büyük haz vy saadet İmkânlarıyla dolu geleceğin yans hazînelerini ballandırarak anlatır. Dışarıda müttefikleri de vardır. Çapkın vey» âylfta bir arkadaş, bütün ömründe hiç sevilmediği İçin sevtşenleri kıskanan ve onları ayırmak için soğutma telkinleri yapan bir akraba, gittikçe daha fazla İhmal edilmekten mustarip bir dost, birincinin ruhunu şuurunun altından ve üstünden gagalayan İkinciye dışarıdan yardımlar koştururlar.
"Ne mİ yapmalı? Şüphesiz, aşkımızı İçimizden kemiren bu İkinciyi susturmalı ve dışarıdaki müttefiklerine kulakları tıkamahdır. "lklncl"sln| emri altına alamayan ve sustura* mayan birincinin sevmeğe kabiliyetinden ve sevilmeğe liyakatinden şüphe etmeliyiz. Şüphe değil, emin olmalıyız kl, bir türlü sonu gelmeyen İç savaşlarla İkinciye karşı zaferini elde edemeyen o savallı, aşkın ferahlığından ve tarif edilmez bahtiyarlığından mahrum kalmağa ebediyen mahkûmdur. Bütün ömrü kendi kendini yemenin çilesi içinde geçecektir. Bu, onun İçindeki demonu yenemeyen ruhunun aczini, ebedi kürek mahkûmiyeti halinde bizzat kendi kendine ceza verdiren, âdeta bünyevl dlyeblleoeğlm, İçeriden gelme bir adalettir.
21T
Böyle bir sevgiliyi sevenin işkencesi de, ter-Cihlndkl isabetsizliğin cezasıdır. Ergoç o bunu anlar ve soğur. Fakat “îkincr'slnin dişlerinden ve tırnaklarından kurtulamayan öteki, sebep olduğu nefretin tezahürlerini gördükten ve artık sevilmediğini hissettikten sonra, bu defa âyıkına değil, İçindeki şeytana kin beslemeğe başlar. Aldatıldığını anlar. "Esaret sandığı şeyden kaçan, sonra ona dönüp kafesinin çubuklarını ümitsiz bir hasret içinde gagalayan kuş gibi" nafile pişmanlıklarla çırpınır. Bu kuş hayali bende galiba bir Fransız şiirinin hâtırasıdır. Mısraı unuttum. Fakat ömürleri boyunca, kaybettikleri büyük bir aşka yananları, bu kuş kadar güzel sembollendlren hayaller azdır.
"Meral beni ümit verici bir dikkatle dinlemişti. Şimdi hatırltyor. Ve kendi kendime soruyorum. Buna rağmen son buluşmamızda Iklncjlerimtze ihtiyacımız olduğunu niçin söyledi? Bu ısran şimdi bana endişe veriyor. Korkuyorum. Onu kıskacı İçinde çırpındığı akrebin zehirlerinden kurtaramazsam, bir sev. giliyl kaybedeceğim İçin ds, İsabetsiz terolht-mln cezasını çekeceğim için de değil, onu insan tarihinin boyunca devam eden bir ruh destanının muzafferleri arasında görmek İmkânı varken, sırf dejenere muhitinin ve örneklerin tesiri altında ışığını kaybeden sekâsının ve yıkılan iradesinin, sayısız kurbanlar ve mahkûmlar kafilesi içinde, onu da azaptan azaba sürüklenmekten alakoyamamıy olmasına yana-çağım.
fDevamı varj
218
25 Ekim 1950
Sayfa 3
Günler geçerken
Uzayan dualar
*
■ • • •

Refik Halid KARAY
Koreden artık eğlenceli resimler geliyor
bahsinde reform yapılması İddiasını İleri sürecek kadar İhtisas i olmamakla boral>er aslından ziyade şekillere ait teferruatta bazı yeniliklerin lüzumuna inananlardan ve bunların esasa dokunma-yacağını bilenlerdenim. Meselâ cenaze merasiminde ölenin yahut âdına mevlld okutulanın dualarını İmam efendiler pek uzun tutmaktadırlar; o kadar k| yarım saate yaklaşanlara bile tesadüf edilmektedir. Uzun sürmesi nls|>etinde bir duanın müstecab olacağı hakkında bir kayıt ve şerh bulunduğunu sanmıyoruz. Maksut Allahtan hayır ve rahmet İstemektir. Halbuki dualarımız aynı mânayı tekrar eden muğlak cümlelerin devamından İbarettir.
Bİ7.7Jit hazır olduğum o gibi kederli merasimde çok defa yanlındakilerin yüzünde usanç alâmetleri gördüğümü İtiraf edebim. Şikâyet değilse de tenkidlcrlni de dinlemlşlmdir. Böylolerlnl hemen İthama kalkışmayalım. Zira gayet sıcak yahut soğuk bir günde, cami avlusuna sıralanıp ayakta, ellerini açarak durmağa bünyeleri veya vakitleri nıll-salt olmayanlar vardır. Hususiyle şimdi zamanın eskisine nazaran kıymeti daha çoktur; İnsanlar aceleci, telâşçı, sabırsız oldular; daimi hareket halindedirler.
Filvaki içtimain kutluluğu gözönünde tutularak onlardan sabır, İnkıyat ve feragat bekleneblür; yaptıkları son hizmet yahut vazifedir. Lâkin din. duaların uzunluğunu âmir değildir kİ İcbara hakkımız olsun. Anıma giderlermiş de saatlerce konferans yahut meydanlarda politika nutukları dinlerlermiş. Mesele başkadır; vakit bulan, İşine gelen, çıkarı olan buralara İhtiyariyle gider; saatleri önceden, daha ziyade İş zamanı haricinde tayin edilmiştir. Kaldı ki yağmur ve kar altında ne konferans, ne de nutuk dinlemeğe gidersiniz. Cenazede bulunmak dinî olduğu kadar vicdani ve İçtimai bir vazifedir; başka din mensupları. ecnebiler de buna iştirak ederler.
Cenaze dualarının musalla taşı önünde, meselâ hazan Bayezlt Cami-indeki gibi hava cereyanları ortasında, bazı defa Teş* İkiye Camiinde gibi büsbütün açıkta okunması, kısa tutulmalarını sağlık bakımından da zaruri kılar. Zaten o hazin manzarayı uzatmakla akraba ve dostlan ___dertleri yetmlyornııışçasına — ayrıca üzmüş, üzülmeyecek ya-
bancıları da usandırmış oluyoruz. Bulunmak lâzımdır dîye maalesef kerhen gelenler, içlerinden münasebetsizce söylenirler bile... Diğer taraftan açıkta uzanan dualar yüzünden hastalananlar yok mudur? Eskiden, penisilin keşfedilmediği zamanlar zatürreece tutulup ölenler ve haftasına aynı musalla taşı Üstüne uzananlar çoktu. \ ebeli dııagû efendinin boynuna!
Camilerde baş ve ayak yerlerini ayırmak nasıl bir bidat snyıl-mıyorsa duaların da hududunu çizmek dinin ah kâm-1-esas iyesi ne herhalde dokunmaz. Kısa,'veciz, sade ve ölçülü, çok münasip bir dua şekil bulunabilir; Dl^ntnet İçleri Dairesi bunu tanzim ve tamim eder. O suretle de zengin ve fakir aynı boyda bir dua İle Allahın huzuruna gönderilir. Zira duaların kısa veya uzun tutulması çok defa cenaze masra-flyle alâkalıdır. Halbuki dua uzundur dîye Cennetin yolu kısalmaz; Cehennemin ateşi Lse uzaklaştırılmaz.
Vişinskinin nutku hakkında tefsirler
Korede artık askerler boş vakit de bulmağa başladılar. Resimde, Güney Koreli asker grupıı ellerine geçen radyo verici cihazından istifade ederek düşmana bîr serenad çalarlarken görülmektedir.
Yorkshire Post, nutku Sovyet siyasetinin bir tekrarı olarak vasıflandırıyor
Dış meseleler karşısında
1 s ıl '■ 1 ; « 1 k. * J , s M ‘ '«L. l • t * '-S . J 1 ' a —
Londra. 24 A.A. (LPS) — Muhafazakâr Yorkshire Post gazetesi, Krcmlin’in siyasetini yorumlıyarak şunları yazmaktadır:
Krcmlin’in Riyasetinde her hangi bir değişiklik olmuş mudur? Dünya güvenliği İçin müessir bir plân hazırlanmasına Sovyet Rusyanın iştirak edeceğine dair İşaret var mıdır? Vişinskinin dün Birleşmiş Milletler siyasî komisyonunda verdiği nııtük dikkatle incelenerek ve bu suallere cevap verip vermediği anlaşılacaktır. Bu İnceleme hiç bir netice ver-miyecek gibi görünmektedir. Sovyet sözcüsü barış hakkında beliğ bir nutuk vermiştir. Sözcü bu nutkunda Stalln’in sosyalist ve kapitalist devletlerin yan yana yaşamalarını arzu ettiğini söylemiştir. Bu valt dolu bir söz gibi görünmekte İse de nutuk u-mumlyet İtibariyle Sovyet siyasetinin bir tekrarı ve hür demokrasilere karşı bir hücumdur.
Avusturya, işgalin sona erdirilmesini talep ediyor
Nebati Yağlar Kongresi dün Ankarada toplandı
Nebatî yağ, yağlı fobum ve tabun mevzularının dıj ficarefimizde mühim rol oynamaya başladığı bildirildi.
Kongre, yarın da çalışmalarına devam edecek
Ankara 24 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Türkiye Zeytin Yağı ve Nebatî Yağlar Kongresi bugün saat 17,30 da Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı salonunda ilk toplantısını yapmıştır. Kongreyi açan Ticaret ve Ekonomi Bakanı Zühtü Velibeşe memleketimizin İktisadî bünyesinde günden güne ehemmiyet kazanan zeytin yağı, nebatî yağ. yağlı tohum ve sabun mevzularının bugünlerde dış ticaretimizde de mühim rol oynaman üzere bulunduğunu bu hususta memleket menfaatlerine en uygun yolların araştırılıp bulunmasının Kongrenin toplanmasında başlıca âmil olduğunu söylemiştir.
Bakanın konuşmasından sonra başkan ve başkan vekilliklerinin seçimine geçilmiş, Türkiye B. M. M. Başkan vekili Sıtkı Yırcalı başkanlığa, müstahsilden Mucip özelt, sanayicilerden Tevfik Sabuncu caretçllerden Necdet Savun vekilliklerine seçilmişlerdir.
Toplantının mühim mevzuu
yonların mahiyetini tesblt etmek olmuştur. Zeytin yağı müstahsillerini temsil eden delegelerin mühim kısmı zeytin yağının diğer nebatî yağlardan ayırdedilmesi ve bunun ayrı bir mevzu olarak incelenmesini ileri sürmüşlerdir.
Uzun münakaşalara yol açan bu teklif salonda sinirli bir hava yaratmıştır. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının müstahsil, sanayi ve iç ve dış pazarlar olarak teklif ettiği komisyonlar Kongrece kabul edilerek delegeler komisyonlarda çalışacak üyeleri aralarından seçmişlerdir. Ü-yelerln heyeti umumlyece kabulünü
müteakip çalışma programında değişiklik yapılıp yapılmaması hakkında Kongrenin fikri sorulmuş ve bu program dahilinde çalışma kabul edilmiştir.
Bu arada Gemlik delegesi Kongrenin 4 günlük mesai ile ileriden beri sürüp gelen bağcılık meselelerindeki anlaşmazlıkları halledemiye-ceğine binaenaleyh çalışmaların kesin bir karara vanlıncaya kadar müddetslz olarak uzatılmasını teklif etmiş ve kabul edilmiştir.
Toplantı perşembe günü saat 17 ye tâllk edilmiştir.
İzmir delegelerinin acele İştiraki bildirildi
ve tl-başkan
komis-
İzmir, 24 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Ankarada toplanan Zeytin Yağı ve Nebati Yağlar Kongresine müstahsil adına hiçbir temsilci gitmek arzusunu izhar etmemiştir. Bunu dikkate alan Ticaret Bakanlığı telefonla İzmir müstahsil temsilcilerinin acele seçilerek uçakla iştirakini bildirmiştir.
Ankarada kadınlara sarkıntılık edenler yakalanıyor
Düşman hatları gerisinde 77 gün kalmış olan bir Amerikan çavuşu arkadaşlarından biri tarafından karşılanıyor.
Tarım Bakanına Mr>. Hoffman’ın mektubu
Meşhur caz şarkıcısı
Fransanm durumu
Fransa, silâhlanma yükünü yalnız taşımıyacak, fakat Hindiçinî meselesi, Hükümeti kaygulandırıyor
İşçilerin Cumhuriyet Bayramı yevmiyeleri hakkında tebliğ

Çalışma Bakanlığı, fuzuli muamelelere meydan bırakılmadan işçilerin mağdur edilmemesini bildirdi
Ankara, 24 (T H A.) — Çalışma
Bakanlığından tebliğ edilmiştir:
2739 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Kanunu mucibince Cumhuriyet Bayramında bilûmum iş yerleri için kapanma mecburiyeti bulunan 29 ekim gününde, gündelikle çalışan işçilerin tam olarak, bu gündeliklerinin saat hesabiyle veya parça başına veyahut yaptığı iş miktarına göre ücret alarak çalışan işçilerin 29 ekim gnnünden önceki iş haftasında kazanmış oldukları ücretler tutarının 6 iş gününe taksimi suretiyle elde e-dılecek vasati miktar nispetinde bayram günü ücretlerinin hiç bir iş karşılığı olmaksızın tatilden Önce ödeneceği, keza bulundukları işin mahiyeti dolayısiyle 29 ekim gününde çalışan işçilere o güne ait ücretlerinin İki misli olarak ödeneceği 3008 sayılı İş Kanununun 46 ncı maddesi hükmü icabıdır
Bundan evvelki senelerde bu madde hükmünün gereği gibi tatbik o-lunmadıgı, bir çok işçilerin ve sendikaların şikâyetlerinden anlaşılmış olduğundan, bu yıl, bu gibi şikâyetlere ve fuzulî muamelelere mahal verilmemesi için keyfiyet bütün İşverenlere ve işçilere tebliğ olunur.
New-York, 24 (A.P.) — Avusturya Dışişleri Bakam Kari Gruber dün, “Avusturya, işgalin sona erdirilmesini ve her hangi bir siyasî akidenin askerî kuvvet tehdidi ile ve zorla kabul ettirilmemesini istiyor. Birleşmiş Milletlerin, Avuaturyada hürriyet, barış ve emniyeti İade İle mükellef olduğuna kaniiz. Birleşmiş Milletler bu gayeyi gururla benimsemelidir,, demiştir.
Paris (Husus!) — Fransa Maliye ve Savunma Bakanlarının Washing-ton’da 16 ekimde giriştikleri müzakereler bugün bitmiş bulunuyor. Umumiyet İtibariyle muvaffakiyetle tamamlandıkları ve Amerikanın silâhlanma hususunda Fransaya yardım edeceği anlaşılıyor.
Her İki bakan. Fransız silâhlanma plânlarının hem malî hem de teknik bakımından Amerikan Hükümetince tasdikini sağlamak üzere VVashing-ton’a gitmişlerdi. Savunma Bakanı. Fransa gelecek sene sonundan önce yeniden on tümen teşkil edecekse muhtaç olduğu malzemenin bir listesini Birleşik Devletler Hükümetine sunmuş ve bu listeler de Fransanın hangi malzemeyi bizzat imal edeceğini ve hangisinin Amerikalılar tarafından verilmesini • dilediğini göster iniştir.
Fransız tasarısında Fransız sana yline mühim bir hisse ayrılmıştır. Maliye Bakanı da bu programın malî kaynaklarına dair mufassal bir plân götürdü, öğrenildiğine göre, Paris Hükümeti, silâhlanmrftıın 610 milyar franka malolacağını tahmin etmekte ve gerek İktisadî vaziyetini gerekse siyasî ve İçtimaî emniyetini tehlikeye düşürmeksizln bu miktardan ancak 340 milyarını yüklenebileceğini bildirmiştir.
Birleşik Devletler Fransaya bu sa-
• •
» 4
olacak-
hem de Fransız
Washlngton hususî muhabirimiz bildiriyor

Stassen - Stalin mülâkatı bir
seçim manevrasıdır,, deniliyor
Ankara, 24 (ANKA) — Son zamanlarda şehrimizde de kadınlara karşı sarkıntılık vakalarının artması üzerine emniyet teşkilâtı bunlarla sıkı surette mücadeleye başlamıştır. îkl kişi bugün Ulus Meydanında elle sarkıntılık ederlerken yakalanıp adliyeye teslim edilmişlerdir. Bunlar Adanalı Salih Altıntaş ile Derviş Karabacaktır. Emniyet ekipleri, gayri muayyen zamanlarda gayri muayyen yerlerde kontroller yaparak çalışmalarına devam edecektir.
D. P. Istişarî Kongre üyeleri Menderesi ziyaret ettiler
Ankara. 24 (A A.) — D.P. îstişa-rl Kongresi âzalan arasından seçilen bir heyet, rahatsız bulunan Genel Başkan Adnan Menderes’i bugün Kongre namına ziyaret ederek, kendisine bir an evvel iyileşmesi temennilerini bildirmiştir.
Maruf Ingiliz Saylavı Philip Price memleketimize geldi
Ankara, 24 (A.A.)
İngiliz îşçi saylavlarından Morgan Philip Price bugün Devlet Havayolları uçağlyle Beyruttan şehrimize gelmiş ve hava alanında İngiliz Büyükelçiliği mensuplan ve basın mümessilleri tarafından karşılanmıştır.
Hava alanında kendisiyle görüşen Anadolu Ajansı muhabirine Mr. Philip Price şu demeçte bulunmuştur:
“— Buraya gelmeden evvel ik defa İrana gittim. Rus propagandası karşısında İranın bugün içinde bulunduğu durumu inceledim. İran Hükümetinden izin alarak Kürdlstana kadar da gittim. Sonra Irak'a geçerek oradn ve daha sonra da Suriye-de tetkikatta bulundum.
Bu defa tekrar memleketinize gelmekten dolayı duyduğum memnuniyet sonsuzdur. Memleketinizde uzun müddet kalacağımı pek netmiyonım. Zira önümüzdeki lerde Parlâmento açılacaktır.,,
Tanınmış
çok zen-gün-
Ankara. 24 (T.H.A.) — Memleketimizi ziyaret eden eski ECA İdaresi Başkan Mr. Hoffman, Tarım Bakanı Eğriboz’a şu mektubu göndermiştir::
“Burada, Türklyeden benimle getirdiğim canlı intibaları size arzetme-yl özlüyordum. Memleketinizin yüksek ziraî kudreti vardır, öyle zannediyorum ki sizin başkanlığınız altında bu kudret tamamlyle inkişaf ederek bir hakikat haline gelecektir
Bir köye yaptığımız zıyâret benim hatırımda dalma canlı olarak kalacaktır. Bu gezi, yalnız öğrenmek bakımından istifadeli değil, aynı zamanda pek zevkli geçmiştir ,, Samimi dostunuz
Al Johnson, dün gece öldü
San Francisco, 24 (Reuter) —Zenci şarkılarını söylemekle meşhur olnn artist Al Johnson dün gece burada ölmüştür.
Dünya Bankasının Türkiyeye açtığı kredinin akisleri
VVashlngton, 24 (T.H.A.) — Dünya Bankasının geçen hafta Türkiye ve Meksikaya açtığı krediler Amerikan basınında geniş yorumlara yol açmıştır.
VVaBhington Post kalesinde diyor ki:
“Dünya Bankası, takip ettiği siyaseti
kalkınma veya İmar plânına kredi açılmasını müdafaa etmektedir. Bu siyasetin gayesi açılan kredinin istihsale yaramasını temindir. 8 Meksika Bankasının desteklenmesi için 10 milyon ve Türkiye Sanayi Bankası için 9 milyon dolar verilmesi bu cümledendir.”.
VVashlngton 24 (Hususî muhabirimiz G. H. Martin bildiriyor).
Amerikanın nüfuzlu şahsiyetlerinden Harold Stassen, Stalm’e bir mektup yazarak mülâkat istemişti: Stassen’in söylediğine göre, Mare-şal’in, bu mülâkata muvafakat etmesi için % 50 ihtimal vardır. Diğer
taraftan, Birleşmiş Milletler nezdln-dekl Rus delegesi Jakob Malik, daha geçenlerde, teşebbüsü ele alarak Rus ve Amerikan liderleri arasında daha sıkı şahsî temaslar yapılmasını tavsiye etmiştir. Stalin De Stassen arasında tahakkuk edebilecek bir mülâkat. Amerikada büyük akisler uyandırabilir. Filhakika Herald Stassen, Stalin'le mülâkat talep ederken, Truman’ın dış politikasını itham etmiş ve başkanı, Sovyetler Birliği ile temas ve müzakere İmkânlarının temini İçin son çareye kadar başvurmamakla itham etmiştir. Stas. sen, teşebbüsünün, şahsına etmediğini, Cumhuriyetçi başlıca erkânı ve bir çok ile görüştüğünü, bunların
teşvik ettiklerini açıklamıştır.
Anlaşılan Başkan Truman, sulhçu bir harekete rehberlik etmek azminde, muhafazakâr . cumhuriyetçi bir muhalefetle karşıka rşıyadır. Bu manevra, gelecek ay, kongrenin yenilenmesi için yapılacak seçimlerde bir rol oynayabilir. Başkan, bu çeşit ma-nevralann kıymetini müdrik olsa gerek; çünkü bizzat kendisi, 1948 de, dostu
Mahkeme Reisi
“Hususî vazife,, ile Moskovaya göndereceğini ima etmek suretiyle, aynı oyunu oynamıştı. Vakaa Vinson, Moskovaya gönderilmedi; fakat, A-ınerikan efkârı umumiyesl, Moskova İle VVashington arasında konuşmalara başlanacağı hakkındaki bu basit haber üzerine bile müspet aksülâmel göstermişti.
Amerikan defa yapılan ferdin, Kore
kaldığını tekrar meydana koymuştur. Anketin, Amerikan umurnî efkârını ortalama olarak aksettirebllmesl için, sual sorulan kimseler, bu çeşit araştırmalarda tanınmış bir mütehassıs olan E. Roper tarafından seçilmiştir. Sorulan sual şu İdi: “Sulhu mu. hafaza edebilmek için, kanaatinizce en İyi çare nedir?,, Cevaplar, muhtelif temayüllere göre gruplandırılacak olursa, şu neticelere vanlır:
Cevapların ekserisi, sulh uğruna hemen mânevi bir haçlı sefer açıl-
inhisar Partinin sanayici kendisini
masını, Allaha daha çok İtimat ve dua edilmesini ve bütün milletlerin daha az hodgâm olmalarım İstiyordu.
İkinci grup, Birleşik Amerikanın servet kaynaklarına dayanan Birleşmiş Milletler Teşkilâtını, hayal standartlarını, umumî masraflarını yükseltmek isteyen, ikhiyaç sahibi milletlere daha fazla ekonomik yardım yapmak suretiyle şuhu tarsln etmesini istemektedir.
Üçüncü bir grup da, Rusyayı taarruzdan alakoymak için, sllâhlan-maya taraftar olmakta ve fakat A-merikan askerinin, bilfiil tAarruza uğramadıkça, silâh omuzda beklemesini istemektedir.
Göze en çok çarpan cihet önleyici bir harp taraftarlariyie izolasyonist-lerin, adeden çok az olmalarıdır, önleyici harp taraftarları ancak 6, izo-lasyontstler İse % 2 kadardır.
Bu istatistikler, bizim de tahmin ettiğimiz gibi, doğru ise, zemin. Ha-rold Stassen ‘un giriştiği sulh taarruzuna müsait olsa gerektir.
hada 270 milyar franklık bir malî yardımda bulunamadıkları takdirde enflâsyonun önüne geçllemiyeceği meydanda bulunduğu da İleri sürüldü.
Amerikalılar İlkönce umumî mahiyette bazı mülâhazalar yürüterek, Fransız kıyılarının denizaltı savunmasına karşı İlgi duyduklarını gösterecek bazı fikirler ortaya attılar. Tahminlere aykırı olarak da. deniz havacılığı sahasında muhtelif İmalâtta bulunmaya Fransayı dâvet ettiler. Söylendiğine göre Fransa Savunma Balkanının hazırladığı İhtiyaç listesi General Marshall üzerinde pek Jyi bir tesir yapmıştır.
Amerikalıların Fransız İsteklerine verdikleri cevap katı sayılamazsa da, hitama ermiş olan müzakereler, Birleşik Devletlerin Frnnsaya muvakkat bir yardımda bulunmak arzusunu göstermektedir.
Yardım neden "muvakkat,, m ış?
Çünkü hem meselenin esası. 5 milyon dolar tahmin edilen
plânı ancak, Fransa, Alman silâhlanması esasını kabul ettiği vakit ciddî surette tetkik edileceğe benziyor.
Şimdi, bu muvakkat yardımın mahiyetine bakalım; Amerikan Dışişleri Bakanlığı Washington’daki Amerikan-Fransız görüşmeleri hakkında mutlak bir sükût muhafaza etmiş ve fakat buna karşılık Paris yetkili çevreleri Birleşik Devletlerin şimdiden Fransıı silâhlanma plânı İçin 135 milyar frank, yani Fransa tarafından istenen miktarın varışını vermeyi kabul ettiklerini söylüyorlar. Silâhlanma uygun bir şekilde tatbik edilecek olursa Amerikanın yeni yeni malî yardımda bulunacağı da İlâve ediliyor.
Öğrenildiğine göre Birleşik Devletler, Fransanın deniz inşaat progra-mlyle umumî tamir, imar ve ıslahat programını şimdilik kısması taraftan İmiş. Bundan başka Amerikan Hükûe metinin, Fransız mühendisleri tarafından tasarlanan hafif tankların s*-rl halinde İmalinden vazgeçmesini Fransadan istediği ve Fransız ordusunu, vasıfları tecrübe edilmiş olup üstelik de kendi sanayii v&sıtasiyle İnşa olunan kendi tankları ile teçhizi tercih ettiği de söyleniyor.
Bu kayıtlar altında Birleşik Devletler Fransaya, 1951 programı hususunda yardım edeceklermiş.
Bu itibarla Fransız Başvekili, kasım avı başında Millet Meclisi mesela yi görüşmeye başladığı vakit ona iyi haberler verebilecektir. Umumi seçimlerin yaklaştığı bir devirde siyasî partiler, milli savunma masrafını sağlamak üzere yeni vergilere başvurmayı hiç arzu etmiyorlar.
Meclis faaliyeti 17 ekimde, hayli gergin ve ağır bir hava İçinde açıldı. Hlntçini meselesi hükümeti kaygılandırmaktadır. Bu mesele bir çok istizahlara, bir hayli tenkldlere mevzu teşkil edecek. Sağcılar ve solcular, 25 ekimde görüşülmeye başlanacak olan Alman silâhlanma meselesini etraflı bir demagoji vesilesi yapacaklardır.
Hlntçini İşi daha da mühim görülüyor. Bazı müşahitler, Washington’u Hindlçînlde daha geniş, daha verimli bir yardımda bulunmaya sevketmek için Fransız Hükümetinin. Bao-Day’ı terkederek Vietnam dâvasını milletlerarası bir mesele haline getirmeyi düşündüğünü tahmin ediyorlar.
gazetesi basma-
19*19 raporunda ve muayyen bir
Banka genel müdürlerinin toplantısı sona erdi
Merkez devam milli bankalar genel
Ankara. 24 (ANKA) — Bankasında iki günden beri etmekte olan müdürlerinin toplantısı bu akşam sona ermiştir. Bu münasebetle aşağıdaki tebliğ neşredilmiştir:
(23-24 ekim tarihlerinde Merkez Bankası Genel Müdürlüğünde yapılan bankalar toplantısında memleketin İktisadî kalkınmasında para ve sermaye piyasasının rolü)
müşaviri, Yüksek Hâkim Vinson’u
Dünya güreş şampiyonları
îstanbulda karşılaşıyor
Ingiliz Kültür Heyeti Başkanının konferansı
İngiliz
Ankara, 24 (T.H.A.)
Kültür Heyeti Başkanı General Ro-nald Adam bugün saat 17.30 da Dll-Tarih ve Coğrafya Fakültesi Konferans salonunda UNESCO mevzulu bir konferans vermiştir.
General Adam’ın konferansını İngiltere Elçilik ileri gelenleri, profesörler ve seçkin bir dinleyici kütlesi takıp etmiştir.
İstihlâk Kooperatifleri Birliği Statüsü inceleniyor
Ankara, 24 (T.H.A.) — Istanbul-daki Memur ve Esnaf İstihlâk Kooperatiflerinin bir birlik etrafında toplanması İçin hazırlanan statü, E-konoıhl ve Ticaret Bakanlığı tarafından Bakanlar Kumluna sevkcdllmck ÜZzere İncelenmektedir.
Statü pek yakında Bakanlar Kuruluna sevkedllecektlr.
Ankara Küçük Tiyatro sanatkârlarının atlattığı otobüs kazası
Ankara, 24 (ANKA) — Her hafta Ankara ilçelerinde temsiller veren Küçük Tiyatro trupu bu hafta Bey-pazarında (Şakacı) piyesini oynadıktan sonra Ankaraya dönerken 10 uncu kilometrede otobüsün rotu kırılmış, araba devrilmiştir. Sanatkârlar bu kazayı küçük sıyrık ve berelerle atlatmışlardır.
Yeni İstanbullun sürprizi:
Sayım neticesi cuma günü belli olabilecek
Ankara, 24 (ANKA) — Sayım bölgesi olan 500 il ve ilçeden 85 inin nüfusları belli olmuştur. Bu arada Bursa, Sivas, Tekirdağ, Bilecik, Çanakkale, Tunceli, Diyarbakır, Mardin, İsparta, Yozgat, Konya, Adana. Ordu, Merkez ilçelerinin de nüfusları tesbit edilmiştir. Bütün Türkiye nüfusu en geç cuma akşamına kadar ilân edilecektir. Nüfusumuz ü-zerinde bir çok yerlerde iddialı bahislere girişllmekte, çeşitli tahminler yürütülmektedir. İstatistik Gonel Müdürü Şefik Bilkıır’un bizzat tahmin ettiği rakam 20 milyondan fazladır.

umum! efkârında son bir anket, Amerikalı harbine rağmen sıılhçu
hediyelerinden biri olnn CZ rnnrkn motosikleti kaza-


«V öl* ,
ı «pa 3 i »
i'.şyıı kuramızın büyük
narı talihli okuyucularımızdan; Kurtuluş, Akağalur Noluık 79 numarada oturan Bay Hrlfcto Romanosoğlıı dün matbaamıza gelerek motosikletini almıştır. Restinde, Hrlstoyu kazandığı motosikletle matbaamızdan ayrılırken görüyordunuz. Okuyucularımızdan hediye kazananlar pazartesi gününden beri her gün matbaamıza uğrıyarak hediyelerini almaktadırlar.
.0(10 Tafsilâtını
Stockholm’deki Dünya Greko Romen Şampiyonasında derece alan güreşçilerin 2 ve 3 aralıkta îstanbulda karşılaşacakları bildiriliyor
Paris 24 A.A. (United Press) — Beynelmilel Güreş Federasyonunun bildirdiğine göre, îstanbulda aralık ayının 2 sinde ve 3 ünde dünya Gre-ko-Romen ve serbest güreş şampiyonları arasında müsabakalar yapılacaktır.
Her ik| stilin de kullanılacağı bu müsabakalar İlk defa yapılmaktadır. Birinci gün Greko-Romen ve ikinci gün serbest güreşecek olnn güreşçilerden her iki stilde de en çok pu-van alan şampiyon olacaktır.
Federasyonun bildirdiğine göre. Macar şampiyonu Gal ve Bebis He İsveçli şampiyonlardan Johansson ve Andenborg’in bu müsabakalara ka-tılmıyacakları zannedilmektedir. Bu güreşçiler katılmadıkları takdirde karşılaşacak güreşçiler şunlardır:
52 kilo: Yücel (Türk) — Abdül-hamit (Mısırı
57 kilo: (Mısır)
62 kilo; (Lübnan»
67 kilo; (İsveç)
73 kilo: nen (Fin)
79 kilo:
berg ıİsveç)
87 kilo: Anderson (Norveç)—Can daş (Türk).
Ağır: Antonsson (İsveç) — Cnn-demlr (Türk).
Joe Louls-Ezzard Charles maçını televizyondan seyretmiş olan Walcott şunları söylemektedir.
“Her iki boksörle de bu halleriyle o akşam ben döğüşmek isterdim.”
Amerikada bir
Türk - Peru
futbol maçı
Akar
Şadlan
Meriç
(Türk) — Haşan
(İran — Taha
(Türk)
Freij
Atik (Türk) — Simanni-
Doğu (Türk)
Groen-
J. Walcott, Joe Louis - Ezzard Charles maçını protesto ediyor
New Jcrsey, 24 (T.H.A.) — Joe VValcott’ia meneccrl Felix Bocchi-chlo, Joe Loulfl’ln, Ezzard Charles’la dünya şampiyonluğu için İki defa karşılnşmak üzere hazırladığı plânları gülünç bulmaktadır.
Menacer “27 eylülde Ezzard Charles. Joe Louis’i çok rahatça yenmiştir. Halbuki tValcott Charles’la dönüşmek arzusundadır ve hazırdır. Fakat haziran 1949 da Charlea’a yenilen VValcott bu hakkını kaybetmiştir,” demiştir.
Türk donanması mensuplariyle Perıı donanması mensuplan arasında yapılan maçı, Türk takımı 1-0 kazandı
New-oLndon »Birleşik Amerika) 24 (AP) — Türk Donanmasına mensup denizcilerden müteşekkil bir futbol takımı pazar günü buıada kar* şılaştıgı Peru Cumhuriyeti Donanması futbol takımını 1.0 yenmiştir.
Türk takımının galebesini sağlayan gol santrfor Niyazi Basar tarafından atılmıştır Galip takım, Türk Silâhlı Servisler turnuvasını kazanmış olan Donanma Denizaltı Gücü Futbol takımının 5 oyuncusunu ihtiva etmekteydi. Maç 2.000 kadar seyirci toplamıştır.
Hitlerin eski muavini Borman, Patagonyada
Santiyago 24 (YÎRS) — Şili Hükümetinin eski mebuslarından bazıları Hitler’ln adamlarından Martin Borman’ın 1945 tarihinden beri Ar. jantinln güneyindeki Patagonya eyaletinde yaşamakta olduğunu iddia etmişlerdir. Bu şahsiyetler, Borinan ın 1948 de İki Almanla birlikte Şilide. Ranko gölü civarında görüldüğünü ileri sürmektedirler. Bunlara göre, Borman bir Atman denlzaltıslyle Gü. ney Arıerikaya gelmiştir.
yakında öğreneceksiniz.
Sayfa 4
T EN t Î8T A N BU L
25 rcklnı
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Hariçten gelen mütehassıslar ve hariçte tahsil ettirilen talebeler meselesi
Oldukça uzun seneler evvel banlamış bulunan ecnebi mütehassısların memlekete celbi isi, şimdiye kadar beklenen neticeyi vermemiştir. Bu kabilden olarak son zamanlarda memlekete çok pahalıya malolan mütohos-sıılann celbi isi de faydalı olamıya-caktır»
Çünkü bir devlet İdaresine veya herhangi bir müeaseaeya celbodllen mütehassıslar ne kadar kuvvetli organizatör olurlarsa olsunlar, yabancı bulundukları idare veya müesscsolo-rin devletle, diğer devlet idare ve mücsacsclerlyle. hususi müessoselerle ve halk ile olan sıkı münasebet ve alâkasını kavrayamarlar.
Herhangi bir organizasyon tâdil veya ıslah edilirken» o memleketin kanunlarını, nizamlarını, usullerini. A-detlorini ve ananelerini, milletin ahlâk. düşünüş ve dini birinci derecede gözönünde bulundurulur.
Malûm bulunduğu üzere, ekonomik plânlamada bile ırk. dini inanç, politik olgunluk, milliyetçilik, sınıf organizasyonu ve mesleki gruplar gibi ekonomik olmayan istek kuvvetleri baş rolü oynar. O halde kendisine bir vazife verilen mütehassıs bunlara vâkıf bulunmazsa ne olacak? Herhangi bir usul, organizasyon prensip!, A-merlkada veya başka bir memlekette, böyledir. diye, tatbik edilmeğe kalkışılırsa, netice evvelkinden de fena o-lablllr.
Eğer bugün Amerlkada hüsnüniyet sahibi bir müşavir firmaya gldl-lecok olursa, yukarıda sayılan sebeplerden dolayı, ecnebi bir memlekette muvaffak olamıyacaklnnnı itiraf e-derler Bununla beraber, bir takım menfaatler mukabilinde harice gidecek mütehassıslar bulunmakta, ve bunlann ekserisini mensup oldukları mesleğin aşağı tabakalarında kalmış, tekaütlük zamanlarında ömürlerini rahat ve dolgun bir ücretle geçirmek is-tlyenler teşkil etmektedir.
Mamafih muayyen islerde memlekete faydalı olacak mütehassıslar da vardır. Fakat bunları İyi İntihap etmek ve delerleri olan ücreti vermek lâzım gelir, kİ böyle bir ücret memleketimiz İçin bir servet tenkil eder.
Hakikaten Amerlkada büyük bir müessesenln ba«ında bulunan bir İdareci senede 500-600 bin dolar, bir fabrikada imalât kontrolünü İdare eden bir müdür senede 40-50 bin dolar ücret almaktadır. Böyle bir mütehaıunıuı hariçte bir Is teklif ederseniz bu ücretin asgari olarak iki mislini talep edecektir.
Halbuki Tiirklyede bir devlet idaresine celbedllen on mütehassısa senede. masrafları hariç. 275 bin dolar verilmektedir. Bu mütehassısların teminini üzerine atın firma bu ücretin asgarî yüzde yüzlinü kendi komisyonu olarak alakovdufruna göre, beher ^—mütehassısa isabet eden ücretle değerli birisini bulmak mümkün degll-dlr.
Herhangi bir seklide ehil bir mütehassıs grupunun temini halinde de. bunlarla çalınacak olan yerli müte hasoıs ve memurların bu İslere bir dereceye kadar vâkıf bulunması ve Ski taraf görümlerinin memleket menfaatine uygun bir surette telifi ve tatbiki İcap eder. Bunu yanmak mümkün olamazsa, paralar ve emekler bosuna gider.
Bu hakikati İrandaki son hâdise canlı olarak tebarüz ettirmektedir. î-ranın kalkınmasını saklamak için yedi senelik bir plânı hazırlamak ve tatbikına nezaret etmek üzere Ame-rlkadan bir mütehassıs grupu getirilmiştir. Gazeteler bu mütehassısların İşlerini terkederek geri dönmekte olduklarını bildirmektedir.
Amerikalıların ifadesine göre, bu mütehassıslar plânın tatbiki İçin üç yüze yakın teklif yapmışlar ve İranlIlar ancak bu yapılan tekliften kırk üçünü kabul etmişler ve fakat tatbik mevkiine koymamışlardır.
Sebep olarak da. her ne kadar kendileri de bazı hatalar yapmışlarsa da devlet İdaresindeki memurların bir kısmının çok genç bir kısmının da çok yaşlı olmalarından dolayı, tecrübesizlik veya bu İşleri kendilerinden daha İyi bildiklerini iddia ettiklerinden. müspet netice ahnamıyaca&ını anladıklarından. geri döndüklerini söylemektedirler.
İranlIların ifadesine göre, Amerikalıların bazı İşlerin nasıl yapılacağını bilmediklerinden çok hata yapmışlar. ve mütehassıslar plânla alâkalı İçleri kendilerinin alâkalı bulundukları firmalara yaptırmak İstemişler. menfaat pekinde koşmuşlar ve kabul edilmeyince işlerini terketmişler-dlr.
Yazan : Seyfl GÜRÇAY
Yüksek Mühendis
Hangi tarafın haklı olduğu malûm değildir, her İki mütalâa da Amerikan gazetolorinde intişar etmiştir.
Bu da gösetlyor ki, yabancı mütehassıslarla görüş birliğini temin et-mok ve muvaffak olmak o kadar kolay değildir.
Ecnebi memleketlerde tahsil ettirilen talebelere gelince: Aşağı yukarı elli sene evvel Franeada endüstride ve umumiyetle idare mekanizmalarında verimli ve ekonomik çalışmayı sağlı» yaenk organizasyon prensiplerini ortaya koyan Fransız endüstri adamı Henrl Favol, daha o zaman mekteplerin talebeleri lüzumsuz mevzularla İşgal etmekten vazgeçerek bayata hazırlayıcı bahislerin mektep kürsülerine koyulmasında ısrar etmiştir.
Son zamanlarda ecnebi memleketlerin bir kısmında bu mevzu oldukça nazarı itibara alınmışsa da, bu jnem-loketlerdo tahsil eden talebelerimiz kurslarını hemen hemen kendileri İntihap ettiğinden ve memlekette kendilerine lüzumlu olan bahisleri tefrik edemediklerinden dolayı, hayata hazırlayıcı tarafları noksan kalmaktadır, •
Hattâ memleketimizde mühendis mekteplerindeki talebeler, tahsilleri devresinde mecburi tatbikata tâbi tutuldukları halde, ecnebi memlekette tahsil edenlerin ekserisi bu tatbikattan da mahrum kalmaktadır.
Amerlkada maden mühendisliği tahsilini bitiren bir genç bana, demiryollarında yol tamiratında çalıştığını ve bu suretle tatbikat yaptığmu kemali iftiharla anlattı.
Bir maden mühendisine yalnız demiryolu tamiratında çalışmak ne kadar faydalı olur, anlaşılır şey değildir.
Her genç intihap ettiği meslekte evvelâ ilk kademelerdeki tatbikat ve İcraatı görerek etüdlerinl yapmalı, kendisi onların tecrübelerinden onları da kendi bilgisinden lsÇlfade ettirmek yolunu aramalı ve bilhassa o kademede çalışan fertlerin münasebetlerine nüfuz etmeğe çalışmalıdır.
Ecnebi memleketlerde okuyan gençlerin memlekete döndükleri zaman karşılaştıkları iki mühim mesele daha vardır ki, bunlardan birisi yabancı bir ölçü sistemi, standardı ve şartnameleri bulmak ve bunlara İntibak etmek İçin bir zaman geçirmek, İkincisi de bir memuriyete geçtikleri anda tahsil zamanında aldıktan aylıktan çok daha aşağı bir aylıkla tayini haz-medememektir.
Bu sayılan noktalar gözönünde tutulacak olursa, memleket dahilindeki mekteplerde benzeri bulunan meslekler için harice talebe göndermenin bir fayda temin etmediği neticesine varılır.
O halde ileri yabancı memleketlerdeki terakklyat ve inkişaftan ne şekilde istifade olunmalıdır?
a) Devlet yabancı memleketlerde bulunan mümessilleri vasıtasiyle o memlekette her sahada yapılan keş-flyatı, neşriyatı toplıyarak ve memleketimize getirterek alâkadarların ö-nüne koymalıdır.
b) Mesleki mekteplerden mezun gençler, bir müddet idare ve müesseslerde bir program altında çalıştırıldıktan sonra yabancı memleketlere aynı branş üzerinde staj ve tetkikat yapmak üzere gönderilmelidir.
Bu müddet zarfında bir program altında yaptıkları etüd ve memleketimizdeki carî metod ve usullerle telif derecesi hakkında bir rapor vermeğe mecbur tutulmalıdır.
e) Meslekî birliklere mensup tecrübeli şahıslar, gene muayyen mevzuları mahallinde tetkik ve memleketimize tatbik derecelerini etüd etmeli ve bunları bir kâğıt üzerine koyarak herkesin istifadesine arzetmelldlr.
Tabiî bu memleketlere gidecek şahısların o memleketin ana lisanına vâkıf olmaları hemen hemen şarttır. Yoksa bir tek İngilizce kelime bllmi-yen bir fert Amerlkaya kütüphaneleri gezmek ve etüd yapmak Üzere gönderilirse. fayda derecesinin ne olacağını kestirmek zor değildir.
Hariçten gelen vo getirilen her türlü değişiklik, memlekette tatbik mevkiine koyulmadan evvel, bir mütehassıslar komisyonundan geçirilerek tatbik derecesi ve şekil İncelenmeli ve icap ederse memleketin ihtiyacına göre tâdil olunmalıdır.
NETİCE: Kati mecburiyet altında getirilenler hariç, memlekete getirilecek mütehassıslar esaslı bir araştırmadan sonra seçilmeli ve bunlarla ça hşacak şahıslar da kıymetli elemanlar olmalıdır.
Birleşik Amerikada modem otomobil yollan
Şose nakliyatı Birleşik Amerlkada yen! bir gelişme devresi kaydetmiştir. Neteklm, Amcrikactakl 44,000,000 otomobil ve kamyon için yeni yollar İnşa edip bunların bakımını •ağlamak gayesiyle 8.000,000.000 dolar sarf edilmiş t ir. 1910 yılında Amerika otomobil sanayii 5,000,000 dan fazla otomobil İnşa etmiştir.
Resimde, New Jersey’de endüstri merkezinde yer alan bir şose sistemi görülmektedir. Bu ültranrodern şoseılo otomobiller süratle seyretmek imkânından faydalanıyor lar.
flmsrika pamuk .
ihracatı hakkında
Alman otomobil sanayiinde gelişmeler
Yeni halk tipi otomobillerin fiyattan ucuzladı
merikadan da, halk tipi otomobil istekleri var

m
Braunschwelg 24 (Hususi) — Fal-leısleben’deki Batı Almanya Halk Otomobilleri Müessesesinin Umum Müdürü Heinz Nordhoff bir basın toplantısında Alman halk tipi otomobillerinin fiyatlarının İndirildiğini ve müessesede çalışan amelelerin Ücretlerinin de arttırıldığım bildirmiştir.
Almanyada iptidai madde fiyatları yükseldiği ve maden istihsalinde bazı azalmalar olduğu halde mües-sesenin bir taraftan işçi ücretlerini arttırırken diğer taraftan istihsal ettiği malın fiyatını düşürmesi, istihsalin arttırılması ve rasyonelleştiril-
Balıkesir esnafına kredi veriliyor
Türkiye Garanti Bankası Balıkesirde tetkikler yapıyor
Balıkesir 23 (Hususi) — Balıkesir yangınından zarar gören tüccar ve esnafa kredi yardımında bulunmak üzere şehrimize gelmiş olan Türkiye Garanti Bankası Umum Müdür Muavini Bay Muzaffer Epirdem ile vâki konuşmamızda. Bay Epiruem fu beyanatta bulunmuştur:
44— Yangından zarar görenlere inhisar edecek olan kredi yardımını buradaki arkadaşlarla blrlicte düzenlemek üzere Balıkesire gelmiş bulunuyorum. Kredi yardımının %5 gibi cliz’l bir faizle ve Banka muamelâtında müteamil sürenin birkaç misli bir müddetle yapılmasına karar verilmiş bulunması bu yardımın çok yerinde ve çok faydalı olacağını göstermektedir.
Yangından zarar gören tüccar ve esnafa bu yardımı yapmak imkânını bulduğumuzdan dolayı kendimizi ne kadar bahtiyar telâkki ettiğimizi söylemeğe lüzum görmüyorum " demiştir.
Bu mütehassıslar hem memlekete çok paraya malolmakta ve hem de kıymetli bazı malûmatı ya patent veya kendi sırları diye ortaya koymadıklarından. kendi adamlarımızı yetiştirmek için daha esaslı bir metod ve plân hazırlanmalı ve derhal tatbik mevkiine koyulmalıdır.
meal sayesinde mümkün olmuştur.
Halk tipi otomobiller şimdiye kadar Almanya dahilinde 4800 marka satılırken şimdi 4400 marktan satılmağa başlamıştır. Bu otomobillerin ihracat fiyat) da 5450 marktan 5150 marka indirilmiştir.
Müessesede çalışan amelelerin saat ücretleri 10-15 fenik arttırılmış, müstahdemin maaşlarına da % 10 ilâ 15 zam yapılmıştır. Umum Müdürün ifadesine göre şimdi bu müessesede çalışan amele ve müstahdemlerin gelirleri Batı Almanyadakl diğer müesseselerde çalışan amele ve müstahdem ücretlerinin hepsinden yüksektir.
Alman halk tipi otomobillerinin başta gelen müşterileri İsviçre İsveç ve Lüksemburgtur. Birleşik Amerika da şimdi Almanyadan otomobil o-larak en fazla bu tipi ithal etmektedir. İçinde bulunduğumuz yılın sonuna kadar Amerika Almanyadan daha 1000 halk tipi otomobil ithal edecektir. Almanya 1950 nln eylül nihayetine kadar 63300 halk tipi o-tomobil istihsal etmiş ve bunun 20.000 tanesini ihraç etmiştir
Av derisi piyasası
Av derisi piyasası tamamlyle a-çılmamıştır. Böyle olmakla beraber Ticaret Borsasında ufak partilere inhisar etmek üzere av derisi satışlarına başlanmıştır. Dün bir zerdeva partisi çifti 10800 kuruştan muamele görmüştür.
Karsta İş Bankası açıldı
Kara. 23 (Hususi) — İş Banka», Kars şubesi, satın aldığı 35 bin liralık binaya 36 bin lira da tâdil ve tefriş İçin masraf yaparak vilâyetimize güzide bir bina daha kazandırmıştır Bugün yapılan açılış töreninde Valimiz Fevzi Tugay, Belediye Başkanı, siyasi partiler başkanlan ile bu münasebetle gelen Erzurum îş Bankası Müdürü Rıdvan Kııtlu ve diğer dâvetliler hazır bulunmuşlardır.
Karsın tş Bankası Müdürü İhsan Ercan. Bankanın kuruluşu vo kısaca tarihinden, başarılarından bahisle bir konuşma yapmış, bundan sonra hazır bulunan dâvetliler büfede a-ğırlanarak törene son verilmiştir.
Kısa Haberler
Endonezyuya yardım
★ Jakarta, 24 (Hususî) — Amerika Endonezya Hükümetine iktisadi yardımda bulunmaya söz vermiştir. Yapılacak yardımla Endonez-yada sıhhat,maarif ve endüstri işleri düzeltilecektir. Endonezya-nin ük talep ettiği mallar, bil. hassa kauçuk ve balıkçılık endüstrileriyle ilgili malzemedir.
Yugoslavya Başbakan Yard nıcısı Amer ikaya gidiyor
★ Belgrad, 24 (AFP) — Emin bir kaynaktan öğrenildiğine göre, Dış Ticaret Bakan. Yardımcısı Vladmlr Veleblt hafta içinde Birleşik Amerikaya giderek Yugoslav Hükümeti adına Milletlerarası Banka temsilcileriyle Yu-goslavyaya yapılacak olan yeni ikraz üzerinde görüşecektir.
Aynı kaynaktan öğrenildiğine göre, bir ay Yugösîavyada kalan, Mareşal Tito tarafından kabul e-dilen Milletlerarası Bajıkâ Başkanı Black bu münasebet le Yu-goslavyaya sanayileşmesi için 4 senede ödenmek ve 1956 da başlamak üzere 200 milyon dolar borç verileceğini bildirmiştir.
Amerika yeniden Mısır pamuğu satm abyor
★ VVaahngton 24 (Hususî) — Başkan Trunıan. Mısırdan 7,500.000 libre pamuk İthaline izin veren bir kararı imzalamıştır. Başkan bundan bir müddet evvel de
. 1,500.000 Ubrelik bir İthalât izni-ni İmzalamıştı.
Yugoslavyaya kredi verilecek
★ Beigrad, 21 (YİRS) — Bildiril-diğine göre, Dünya Bankası Yu-goslavyaya 200 milyon dolarlık bir kredi açmayı teklif etmişse de Tito Hükümetinin daha müsait şartlar temin etmeyi Ümit ettiği belirtilmektedir. Bu yüzden bir Yugoslav heyeti yakında Amerikaya hareket ederek, Bankanın idarecileriyle müzakerelerde bulunacaktır.
Oezaytrde mahsul
azdır
Cezayir, 24 (Hususî) — Bu sene-ki hububat mahsulü bundan evvelki seneye nazaran daha azdır. 1949 mahsulü 19,793,000 kentaldi. bu sene ise 19.200,000 kental olarak tahmin edilmektedir.
Hindistan, jüt mamullerinden İki misli vergi alacak
Çuval ve kanaviçe ithalâtındaki zorluklardan bahsedilmişti. Alınan haberlere göre, Hin-dlatandaki jüt mamûUeri endüstrisi, Birleşik Amerika mü' esseselerine bağlanmıştır. Hindistan Jüt müesseselerl, akreditif İle mal satmak hususunda nazlı davranmaktadırlar. Hattâ uzun bir müddet İçin, bağlantılarından bahsederek mal veremlyeceklerinl İfade etmektedirler.
Diğer taraftan Hindistan Hükümeti, Jüt mamûllerinden alınan ihracat reamlnl de arttırmıştır.
Hindistan Haberler Btlrosu da, bu haberin doğruluğunu teyit etmiştir. Bu haberi aşağıya yazıyoruz:
Yeni Delhi, 24 (H.H.S.) —
Hindistan Hükümeti, ihraç edilecek J’lt’ten aldığı resmi yükselttiğini ilân etmiştir. Bahsi geçen resim, ton başına 350 rupiden 750 rupiye çıkarılmıştır.
tenkidler
İhracata konan tahditler Amerikan Parlâmentosunda şiddetli münakaşalara sebep oldu
Wasinngton. 23 (Hususi) — Amerikan Ziraat Bakanlığı tarafından pamuk ihracatına konan kayıtlar Parlâmentoda uzun münakaşalara sebep olmuş ve bilhassa Amerikamn pamuk yetiştiren bölgeleri, milletvekilleri tarafından şiddetle tenkid e-dilmiştir. Demokrat Senatör Tom Connally, pamuk ihracatına konulan kayıtların ahlâki bakımdan bile yanlış olduğunu söylemiştir. Milletvekili John Rankin daha ileri giderek ihracata konulan kayıtlar kaldırılmaz-sa Ziraat Bakanlığı Sekreteri aleyhine dâva açacağını bildirmiştir. Bu zatın fikrine göre, hükümet pamuk ihracatını tahdit etmemiş olsaydı pamuk fiyatları 50 çent ve belki de daha fazla yükselecekti ki bu da memleket menfaatine olacaktı.
Bu münakaşalardan sonra Ameri ka Ziraat Bakanlığının yayınladığı bir habere göre, 31 temmuzda sdna eren 1949-50 piyasa yılında dünya pamuk İhracatı her biri 500 fundlulc 127 milyon badya olmuştur. Bu mlk tar geçen mevsim ihracatından 1.60 milyon balya daha fazladır. Bu mevsim Amerika ihracatı 6 milyon bal ya olup geçen mevsimdeki ihracat çattan 1.04 milyon balya daha fazla dır. Uzun münakaşaları mucip olan yeni bir karara göre, Amerika pamuk ihracatı 2 milyon balya olarak tahdit edilmiştir.
Bu mevsim Birleşik Amerika Dev letleri istihsalinin % 60.6 sı olan 3.64 milyon balya pamuğu Avrupadakı Marshall Plânına dahil memleketlere şevketmiş, ihracatın % 15.5 i olan 929 bin balya da Japonyaya verilmiştir.
Aynı mevsimde diğer pamuk müstahsili memleketlerin ihracatları da şöyledir:
Pakistan 910,000. Meksika 635,000. Hindistan 212.000, Brezilya 576,000 Mısır 1,64 milyon. tngiliz-Mısır Sudanı 325,000. Doğu Afrika 380,000 balya.
Bavyet Rusya için kati istatistikler mevcut olmamakla beraber, Rus pamuk ihracat servisi, Rusya mn yıllık İhracatını vasati olarak 675.000 balya olarak göstermektedir. Bu İhracat rakamına, Rusyanın her sene hariçten ithal etmekte olduğu tahminen 200 bm balya da müessir olmaktadır.
Trabzon tütün rekoltesi
Tütün mahsulü, kalite itibariyle geçen seneye nispetle üstündür
Trabzon. 24 (Hususi) — Vilâyetin başlıca İstihsal maddelerinden biri olan tütün mahsulünün rekoltesini tayin İçin Tekel İdaresi tarafın* dan yapılan teshiller sona ermiş ve bu seneki tütün mahsulüne alt »on ve kat'I tahminler alınmıştır.
Bu tesbite göre, vilâyet rekoltesi, 2,700.000 kilosu Akçaabat ve 1 milyon 200.000 kilosu Trabzonda olmak üzere 3.900.000 kilodur.
Bu vaziyetin İfade ettiği neticeden mahsulün geçen sene rekoltesinden yüzde 35 nisbetinde bir noksanlık arzettiğl^anlaşıl maktadır.
Her ne kadar geçen senenin rekoltesi 6.5 milyon kiloya baliğ olan bir miktara ulaşmış İse de, gayrlmÜ-sait hava şartlarının tesirleriyle mahsulün kalitesi bozulmuş ve bu netice de, istihsal edilen tütünün nısfına yakın bir miktarının ihraklye olarak ayrılması mecburiyetinden dolayı müstahsile faydalı olmaktan ziyade zararlı ve üstelik müstahsili birtak m külfetler ihtiyarına mecbur eden vaziyetler İhdas etmlştL
Bu seneki miktar noksanlığının kalite nefasetinin tevlit edeceği kıymet farklyle telâfi edileceği ve müstahsilin eline hiç olmazsa geçen sene aldığı niabette para geçeceği ü-mti edilmektedir.
Ancak, piyasanın açılmasına daha iki ay bir müddet olduğundan alâkalı mahfillerin bugün için bir tahminden ileri geçemiyen bu mütalâalarının tahakkuk edip etmlyeceği, piyasanın açılması ve fiyatların anlaşılmasından sonra belli olacaktır. B, O-
Roma Tütün
Kongresinden dönen

Bedri Göknilin
beyanatı
Rom ada Avrupalılararaa Tütüncülük Kongresine iştirak edan İstanbul Milletvekili Bedri Nedim Göknll dün şehrimize dönmüştür.
B. GÖknli, gazetemize aşağıdaki beyanatı vermiştir:
44— Komadaki Tütün Konferansında. memleketimiz hesabına mühim neticeler alındı. AvrupalI memleketlerin tütün istihsalinin evvelâ Avru-pada istihlâk edilmesini, İstihlâk karşılanmadığı takdirde denizaşırı memleketlerden ithalât yapılması karar altına alındı.
Gelecek yıl Amsterdam’da toplanacak olan milletlerarası tütün konferansı loln Avrupa memleketleri arasında sıkı bir işbirliği yapılması lüzumu üzerinde duruldu ve bu hususta çalışmalarda bulunmak üzere bir hazırlık komitesi kuruldu. Konferansta, Türkiyeye birinci derecede ehemmiyet veriliyordu. Hazırlık Komitesine bizi de seçtiler.,,
Pamuk kontrolü hakkında yeni bir kararname
Ankara, 24 (A.A.) — Eko-
nomi ve Ticaret Bakanlığından bildirilmiştir:
1 — Memleketimizde preselenmiş pamuklar, Resmi Gazetenin 17 ekim 1950 tarih ve 7633 sayılı nüshasında neşredilmiş bulunan “Preselenmiş pamukların tağşişinin men’ine dair karar,, hükümleri dahilinde Bakanlığımızca kontrol edilecektir.
2 — Kararnameye riayet et-miyenler 1705 sayılı kanun gereğince şiddetle tecziye edileceklerdir.
3 — Kararname ve tatbik şekli hakkında fazla bilgi edinmek Istiyenler. Bakanlığımız teşkllâtiyle bulundukları yerlerin Ticaret Odalarına müracaatla lüzumlu izahatı alabilirler.
İlgililere tebliğ olunur.
24/X/1950 Salı
MEMLEKET
1

KAMBİYO
BORSA
ESHAM VE TAHVİLÂT
Borsalarda vazıyet
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
İstanbul :
Ticaret Borsasında fındık fiyatları yeniden ilerleme kaydetmiştir. Ceviz fiyatları düne nazaran düşmüştür. Yüksek kalitede olmayan yeşil ve kırmızı mercimek Ü2erlne de muamele olmuştur.
Kambiyo. Esham ve Tahvilât Bor-sasmda faizli birinci, ikinci, ü çüncü tertip kalkınma tahvilleri İle % 7 faizli birinci, İkinci, üçüncü, dördüncü tertip MIHI Müdafaa tahvilleri üzerine hararetli işler olırtuştur. Altın piyasası yine düşüklük arzet-m İştir.
İzmir
Üzüm piyasasında kımıldama e-mareleri bugün de görülmüş ve fiyat 50 santim yükselmiş, bir hayli üzüm satılmıştır. İncirde sükûnet hâkimdir. Pamuk piyasası bugün için dünya borsalannda en yüksek fiyat olarak 425 kuruşa kadar yükselmiş vo heyecanlı saatler yaşanmıştır. Bu fiyat yükselişi Amerikanın bu yıl Ih racata tahsis ettiği 2 milyon balva pamuğun Lhraç edeceği merkezleri tahdit etmiştir Pamuk piyasası 420 kuruşta kapandı.
Açıiıs Kapanış
1 Sterllng 7.84.50 7.84
100 Dolar 280.— 280.—
100 Fr. Frangı . 0.80 0.86
100 İsviçre Fr. . 64.03 54.03
100 Belçika Fr. 5.60 5 60
100 taveç Kr. ... 0.01.876 0.01.«76
100 Florin 73.68.40 73.68 40
100 Liret 0.44.128 0.44.128
100 Drahmi ....► 0.01.870 0.01.876
100 EscoudoB .... 973.90 9.73 90
Altınlar
Bugün fa>kı kut
Lira Lira
Külçe Terli Gr. 4.60 4 65
Külçe Urluna a. 465 —
Cumhuriyet ... 31.30 31.30
Rc^at 37.30 37.40
Hamlt — —
Gulden 28.65 28.70
İngiliz 42.75 4.2.90
Fransız kok — —
Napolâon III . — —
İsviçre —
, Zürich Borsası (Serbest)
23-10-1050 IsVlçrr er*n*ı
Durumu En aşMğ» tun yukarı
Türk LJraaı 1,12 1/2 1 22 İ/2
Dolar 4,34 3/4 4 35 V2
Sterlinse 11,40 11.60
Frnnıız Frangı 1 12 1 13 1'2
Ikrumlyell tahviller Km 1*011111
1933 Ergani 22 65
%5 1938 îkramlyell 20.75
MIII1 Müdafaa 1 20.20
%5 1941 Demiryolu IV 08.-
%5 1941 Demiryolu V 98 05
%4 1/2 1949 îkramiyell 96.30
Diğerleri
*6 1941 Demiryolu VI 98.00
%6 Kalkınma I .... 96 90
%6 Kalkınma 11 96.00
%6 Kalkınma 111 .... 96.90
%6 1&(8 iHtlkraıı 1 ..... 96 90
%6 1948 İstikrazı II .... 96.40
%6 1949 istikrazı I 96.30
%7 MIH! Müdafaa IV »20
ft7 1934 Sivas-Erzurum I 20.70
%7 1934 " U-VU 20.80
*67 1041 Domlryolu 1 21.38
%7 1941 Demiryolu II —
%7 1941 Demiryolu III 31.40
%7 Milli Müdafaa I 20 30
%7 Milli Müdafaa 11 20.60
%7 Milli MUdafııa III 21.10
%7 MIH! Müdafaa VI. 21.32
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 123.00
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 109.26
M 99 0 -
99 •' %60 112. ÖC
„ „ Mümea. Benet
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankaaı 123 —
TÜrklve ta Bankası esatasım 8U.-
Türk Ticaret Bankası â-
Ar^lfin (çimento ••• «>•••••••••- 6.50
Şark Değirmencilik 23
Milli ReabUrana 16. -
Ecnebi Tahviller
Munr f?rertt FnnMİvr 1903 | IT3. - '
-
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.) .
Buğday Ofis ...............
Arpa yemlik (dökme) wwee Kıvır ’&n (çuvalı) •eeeeeaeeee Fasulva tombul «ee«« sese•(••••• Fasulva Çalı sert .........
Kuşyeral .................
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil ...........
Nohut natürel eeseeeeM ••••••
w
Tatlı tohumlar t
Ayçiçeği tohumu wssewweeee« Keten tohumu eeeeeeeoeeMaaea* Kendir tohumu ••eeeeeeseeetea* Susam
Yer fıstığı kabuklu ..............
Hum Meyvalar
Fındık * kabuklu sivri) ....
Finiık (lç tombul 1960) ...
Ceviz (kabuklu) .........
Ceviz (îç natllrel) .....
Dokuma ham maddeler! I Tiftik tana mal ........
Tiftik 'Natflrel) ........
Yapak Trakya (Kırkım) ..
Ham deriler 1
Sığır •aiamura (kasap) Ki Keçi tuzlu kuru kilosu .... Kovun hava kurusu kilosu
Nebat! T ağlar t
Zeytinyağı (E. E. ten ekeli)
Susamyağı (Raf. sıra) ...
Ayçiçeği (RAfine çıplak) ..
Fındık veğı (Çürük' ....
Bugüo
ItakJ Kapama
ttUtfUD
31.—
29.03
22.—
36.—
36.
54.
22.
3â—
4â—
94. —
95. —
326/346
55.—
160.—
203.—
. 245.—
245.— 210,— 160.—
31.—
29.08
22.—
34.
40.
39.
22 —
33.—
48.—
93.
820/339
66.-
160.— 215.—
220.—
234.—
210.—
160.—
170.—

üzüm çekirdeksiz No.9 tnelr A serisi No.*....
tnelr H serisi No. 108 . Pamuk Pamuk Pamuk
Pamuk Pamuk Pnm ılc
1 .. II .. 11 ..
Akala Akala Akala
• eril
yağı (rafine) ceklrdefrl ...
78.—
47.—
41.— 421.—
196.-
160.— ırxe
109.-
17.—
Adano Ticaret Borsası
Akala Akala Akala Akala yerli yerli
(Hatay) Adana)
11 UJ I
II

• •
• •
• •
• • ea •
m-
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamu k
Birlno» Akala vâdell Hazır tklncl Akala yağmur vcmlş .....
340.— 375/380
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a> %6O randımanlı kabuklu tombul .....
b) İç sıra kontrollü ...
L6O.-
300 -
145.—
290.-
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday *ert ..
Aroa ...«...
Z*. -
27.-
29.-
2K-
Son Kapa lu t,
310.—
365.-
285.—
258 1/2
n.-
48.-
42.— 421.— ÜW.-ıaı. -180.-110.—
17 -
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
uux> ca kİ mui
lfıı£t!Hy (Bıifjd 1 — nt)
Sert Kış mahsulü No. 2 256.— 255.
Kırmışı Kış mahsulü No. 2 227.— 225 —
Pamuk Mlddllng (1 lbrcsl = Senli
Ekim —
3727 38.99
a nt ••••••••••••••••••*(*•••>••••••••••••« 39.38 39.—
Mayıs 39.38 38.90
Tiftik (LlbreMİ = Sent) Tokası No. 1 ; 115.- Uâ-
Fındık (Libremi— S**nt)
Kabuklu yeril İr! *
* •••• *
Levan t İç ’thai malı 63- 59.—
Eketra İri »ç Ithaı malı 66.- 65.-
Kuru netini t Libre*! —Sent) ....
Thompson çekirdekmiş aeçme U l/( U L/4
Keten lobumu (Bu^ellzzUnları
MinneapoBs 3.M
Kalay (Libre—Sent) 113.50 114 —
Levna-teneke »100 libre ^olar) 1 ? dtfı
Londra Borsası
Keten tohumu ( Tunu ^Steril (ı&>
IBoınt^dy •••• .•••••»••••••••••••••• — 73-
Kalküta TL— 70-
Yer fıstığı Hindistan .... 78.— 7â-
Bradford Piyasası
Tiftik
Tün
et
İyi mal LibresinFi.\ tat) . ^ıra malı
Anadolu
rrakva
M
M

• v
••

İskenderiye Brrsası
Tamah (Humarı- lalları) ....
A.îhmounl Kısa lyafiı F/G. .. Karnek ITr.un eh afh F G.
ita-
134.-
i
(
25 Ekim 1950
YENİ ÎSTANBUL
Sayfa O
GÖRÜŞLER
ERİ
İ
Tl B
L
R I
Sanat hayatımızda
gazeteler
Yazan : AH Kemal KAYA
F.B. L, Kızılların adetlerini ve kaç sınıfa ayrıldıklarını tesbit etmiştir
â
ŞAÖI yukarı 7-8 yıldan beri hiç, günlük gazetemizde müzik, mimari (Güzel Sanatlar Alca-mimari bölümü) için doğru bir yazı çıkmamıştır. Edebt-
"bir resim, demişi dürüst yatımız için epeyce neşriyat yapılmış ve yapılmaktadır. Tiyatro İçin ruban hasta olup, bazı sanatkârların koltuğu altına sığınmış olanlardan başka hiçbir sanatkârın yazısına Taslamadım. En faydalı yazılar ••Cumhuriyetle Refik Ahmet Seven-gil ile Haluk Y. Şchsüvaroğlunun yazılan olmuştur. Realite ile alâkadar tek gazete “Akşam” olmuştur. Fikri Çiçekogluna vermiş oldukları sütun hayli fayda sağlamıştır. An-karada İse “Ulus” zaman zaman bu yolda çalışmış ve bir sanat muhabiri çalıştırmakta olduğunu da tşitmlş-tim. Bir ayda “benim rastJıyabildl ğim” yed! sanat yozısiyle “Yeni İstanbul” parafesinin sanat hayatımıza verdiği ehemmiyet hayli düşündürücü olmuş ve bugüne kadar ihmallerini anhyamndığırııız günlük gazetelerimizle açıkça konuşmayı elzem kılmıştır,
“Sanat yazılan niçin neşredilmiyor?.”
Bir gazetenin neşriyat müdürü bu yolda yaptığım konuşmada şöyle demişti: “Tutunmuyor.” Bu cevap o kadar boş, o kadar sıhhatslzdir ki, tahmin edilemez. Çünkü okuyucu ga-geteyt en başta “ne var ne yok” kay-gıyaslyle alır.
Demek kı, İçindekilerin ne olduğunu bilmez ve o gün gazete ne kadar satılacaksa satılır. Bu tip yarılan okumıyanlar ise, tablatiyle oku. madan geçeceklerdir. Esasen bir gazete başından son sayfasına kadar okunmaz, enteresan olan yazılar o- I kunur. Bir de bu cihetin aksi var: Eğer bir sanatkâr ufacık fakat özlü bir sanat yazısına tesadüf ederse hemen arkadaşlarını haberdar edeı ve o gazete miktar İtibariyle as da olsa ayn bir sürüm yapmış olur. Görülüyor kİ yukarıdaki “tutunmaz ’ sözü boşa söylenmiştir. Neşriyat müdürlerinin bu yoldaki lâkaydilcrinln ne dereceye kadar sıhhatli bir delile dayandığı anlaşılmıştır zannederim Fakat buna mukabil kendi yararlarından birinin bahsettiği sanatın elifini görse mertek zannetmesine rağmen. yazdığı en saçma yazıyı neşretmekten çekinmezler. Çünkü bu perişan ve bir avuç saçmadan İbaret yazıyı yazan kendi yazarlarıdır. Ve on tar için “tutunmaz” silâhı mevcut değildir. Bir mesele daha var: Neş riyat müdürünün ahbabı filânca bejin kızı veya yeğeni bu yolda falı yazı getirirse o da neşredilir; çünkü o yazının üstüne bahsi geçen filânca bey tarafından bir mektup iliştiril mIştir. Bu o kadar acı ve acılığı-nispetinde acıklı bir haldir ki, en küçü | günden en büyüğüne kadar bütün | sanatkâr ve sanat severlerin gülmesiyle karşılanır ve zavallı denilmesine sebep teşkü eder.
“Sinema dedikoduları bu memleketin sanat ve sanatkâr dâvalarında/, daha elzem midir?.”
Şu suali okuyan herhangi bir neşriyat müdürü muhakkak ki “hayır diyecektir. Fakat şu veya bu artistin yaşını, gözünün ve saçının rengini, boyunu poşunu ve bilmem - kaçıncı kocasından veya kanamdan ayrılmakta olduğunu yazarken ve koca koca resimlerle koskoca gazete sa-hifesl doldurulurken acaba bu “ha-yır”, nereye gidiyor.
Aynca okuyucunun dikkatini bu gibi dedikodulara çeken, kültür bakımından hiçbir kıymeti haiz olnıv yıp sadece sürüm zihniyetiyle zayi edilen bu sayfaya yazık değil ml T Ve hepsinden mühimi bu memleketin bu sahifeyl dolduracak hiçbir sanat dâvası yok mu? Niçin bir Saygunhı niçin bir Eyüboglu’nu tanıtmıyoruz Yoksa onların bu sahifeyl dolduracak resimleri ve haklarında yazılacak bir şeyleri yok mu?
Sinemanın faydalarına muhakkak ki inanıyoruz. Paul Muni nln bir evet İçin harcadığı bir senenin emeğine dair bir etüdün, bu memleket sanat I kârına Bağlıyacağı faydayı inkâr etmiyoruz; fakat ciddi bJr etüd ulursa. Yoksa böyle yok denize giderken, yok avlanırken diye hlr sürü resimler ve uydurma hikâyeler, hiçbir za man bize fayda sağlıyamıyacaktır.
“Neşriyat müdürleri sanat meselelerine niçin fantezi verirler tar?.”
Buna kü, ne ne de böyle bir saçmayı kafamdan geçirdim. Buna sayın neşriyat müdürleri cevap versinler.
“Bu memleketin kültürü ne İle ölçülür ve gazetelerimiz bu yolda mem. lekete ne gibi faydalar sağlamışlardır ?.”
Bizim bildiğimiz kültürün en başında güzel sanatlar gelir. Ve biı memleketin kültürü, güzel sanatla Tiyle Ölçülür. Ağırlık birimi ağırlıklar ise randımanlardır, na dört duvarla da kurulur, lûbla da meydana getirilir, müzik, opera, tiyatro, heykel blyat bir memleketin can başka bir deyimle bel kemiğidir. Bu yoldaki çalışmalar İse memleketimizde —eskiye nazaran— kısa bir zaman içinde hayli yol almıştır. Fakat henüz var olanlar bile ne memleket içinde, ne de dışında tam mânaslvlo tanınmamıştır. Dünyaca tanınmış bir müzik lügatinde ne Saygun’a. ne Er-kin’e, ne Rey’e, ne Aksese ve ne de Alnar‘a rasthyamadım. Bu kıymetlerin kendi İçlerinde kapanıp kalmaları, yarının müzik tarihçilerine rnater yal olacak eserlere dahil olmamaları her halde kendi günahlarından deg.ı bütün sebepleriyle beraber, gazetele Timiz vasıtasiyle yapamadığımız pro-pagandasızhk yüzündendir. Unutmı-
geniş sanat hareketleri mev-Evet, belki o kadar fazla ha-yok. Daha doğrusu harekete vilâyetlerimiz yok; hepsi iki
yalım kİ. hiçbir mecmua memlcketl-1 nıiz haricine günlük gazetelerimiz kadar çabuk çıkamaz ve belki de tutunamaz. Demek ki, gazetelerimiz, kendilerine düşeni yapmıyorlar. Bu-• nn mukabil fırsat buldular mıydı da: “Biz bu memlekete hizmet İçin çalışıyoruz.” demekten geri durmuyorlar. Bu memlekete yapılan hizmet bu mudur, soruyoruz 7.
“Hangi gazetemizin sanat muharriri veya muhabiri vardır?”
Memleket dışına tahsile veya tetkike giden kimselerden bazılarını ha* zı gazetelerimiz sanat muhabiri olarak benimsiyorlar. Fakat memleket içinde böyle bir varlığa rastlıyamı-yoruz. Denilecek ki: “Hangi vilâyetimizde cut?” reket sahip
üç şehir: İstanbul. Ankara, nadiren İzmir. Fakat biliyor mu kİ bu üç şehrin sanat hareketleri, memlekette sanatı yaymak, tanıtmak ve aşılamak için tertip edilirken, kendi hudutları içinde bırakılıyor veya iki üç satırla İktifa ediliyor. Tablatiyle böyle bir durum karşısında hiçbir İlerleme kaydedilemez. Propaganda ve tanıtma bu değildir. En ufak bir harekete dahi ehemmiyetle yer verilmedikten sonra gazetelerimiz vazifelerini yapnuş addedilemez. Şurası muhakkaktır ki, teşvik gören bir sanatkâr memleketin her köşesinde faaliyet gösterebilir. Gazetelerimizin bu yolda yapacakları neşriyat, bir sanatkârı herhangi bir vilâyetimize davet ettirebilir. İşte bunun içindir ki
gazctelerimlzln sanat muharririne veya muhabirine ihtiyacı vardır.
“Hangi gazetemiz (edebiyat hariç) bir sanat müsabakası tertip etmiştir?”
Bir yüzücüye dah| mükâfat veren gazeteleri İşitince, kendi hesabımıza üzülmemek elde değil. “Vatan, “Cumhuriyet”, “Ulus”, “Hürriyet” gazeteleri böyle bir hareketi sağlıyamıya-calc kadar fakir midir? Otuz bin. kırk bLn sürüm yaptıklarını haykıran gazeteler için bu büyük bir şey değildir. Biz bunu da İstemiyoruz, yeter kİ yukarıda söylediklerimizi bulabilelim.
Söyllyeceklerimtz bu kadarla bitmiş değildir. Daha çok söylenecek şeyler var. Fakat şimdilik bu kadan kâfi görüyoruz. Yalnız bir iki noktayı da hatırlatmadan geçemlyece-ğiz. istediğiniz gibi neşriyat yapmakta serbest olduğunuzu biliyoruz, yapınız, meyiniz, tutunuz, tada bir
da sanata da yer veriniz. Unutmayı» nız kİ, ylrmlbeş sene önceki sanatkâr ve sanat severlerle bugünün sanatkârları ve sanat severleri arasında gerek sayıca, gerek anlayış bakımından dağlar kadar fark vardıı. Yannmki İse bugünküne nazaran daha da farklı olacaktır. Binaenaleyh gazetelerimizin “tutunmaz” maske») altındaki lâkaydlyi terkctmelerl ve memleketin sanat dâvasında neşri-yatlariyle yer almalan en büyük ve içten gelen samimi tcmennllerimiz-dlr.
Yalnız sanatı da İhmal et-Söylediklerimizi gözönünde bu bizim için kâfidir. Haf de olsa neşriyatınız arasın-
Suni kulak zarı
Amerikalı doktor A.G. Pohlman. kulak zan patlıyaa veya ameliyatla alınan kimseleri soğulduktan kurtaracak yoni bir keşifte bulunmuştur. Bu keşif, suni olarak takılan plâstik kulak zanndan İbarettir. Dr. Pohl-man'm ismini tıp tarihine altın harflerle geçiren keşif sayesinde, yüzbin-lerce sağır insan normal işitmeye veya normale pek yakın derecede bir işitmeye sahip olabilecektir. Emzik seklinde olan plâstik zar, hastanın kulağına mütehassıs tarafından yerleştirilmektedir. Fakat sağırlık, iç kulaktaki ânzadan veya beyne giden sinirlerin tahrip edilmesinden ileri geliyorsa, suni kulak zan hiç bir fayda temin etmemektedir. Ânza ancak ses dalgalarım rapteden orta kulakta olduğu takdirde, plâstik rar işe yaramaktadır. Gayet ucuza ma-lotan plâstik rarlar herkesin kulağına sığabilecek şekilde boy boy yapılmaktadır. Bütün temennimiz, su-
n! zari on n en kısa bir zaman zarfında mustarip İnsanların hizmetine arzedilmesldlr.
Radyo-aktif şualardan korunma vasıtaları
Gün geçtikçe, Amerikada, dahn büyük tâkatte bir atom parçalama makinesinin plânı yapılmakta veyahut, ikmal edilmiş olanı hizmete girmektedir. Tûkatl arttırılmış olan makinelerin lnşaslyle, mühim bir mesele ortaya çıkmaktadır. Etrafa yayılacak olan muzlr şualardan, fen adamlarını koruma meseiosi.
Bugüne kadar yapılmakta olan a-raştırmalara göre, bir nevi beton, kurşundan daha mükemmel bir tecrit hassasına mâliktir. Şayet, çimento içinde, fazlaca miktarda demir mürekkebatı bulunacak olursa. 400,000,000 elektron voltluk aiklot-rontarda bile kullanılacağı ve mükemmel bir tecridin kabil olacağı anlaşılmıştır.
9
A
ŞK...MACER
KAHRAMAN YAHUDİ
r

kabilinden yer veya neden o gözle bakar-
ben cevap veremiyorum çlln-neşriyat müdürlüğü yaptım,
sana t Bir bl-bir us Resim, ve ede-daman


Meclis, halkın itimadını kaybetmemek için
türlü faaliyetini önleyecek
zecri tedbirlere
kızılların her
AMERİKADA bir komünist tehlikesi ”var mıdır?
Bu suale cevap verebümek için, Amerikanın İç güvenliği vazifesini üzerine almış olan F. B. î. (Federal Polis), kızılların ve solların âdet ve çeşitlerini İnceden inceye tetkik et. miştir. Bu sıkı tahkikata göre Amerikada üç çeşit tehlikeli şahıs vardır: Birinci grup, tehlike anında casusluk edecek ve sabotaj yapacak kızıllardan ve basbayağı casuslardan müteşekkildir. Bunlar 12.000 kişi kadardır. ikinci grupta, komünist partisinin üyeleri vardır: 54.000 kişi. 0-çüncü zümre de. komünizme meyyal ve taraftar olanlardan müteşekkildir; 500.000 kişi kadar.
Koca Amerika İçinde bu bir şey sayılmaz. Fakat komünistler, başka parti taraftarlarlyle mukayese edilemezler. Sıkı disiplinleri, taassupları, faallik dereceleri ve komiteci metod-lan tehlike anında onları, ufak adetlerine rağmen korkulu bir unsur yapmaktadır.
Amerikalılar bu meseleyi halletmek istemişlerdir: (Parlamentoda) birtakım hazırlanmış, meclis evvel bir neticeye mIştir.
Başkan Truman rat kongrecller,
hinde fazla sıkı mevzuata taraftar değildirler. Onlarca mevcut kanunlar az çok kâfidir; eksiklerini de
kökünden Kongrede lâvı balar
■ çıkmadan
tatile
varılmak lsten-
ve bazı demok-komünistler aley-
ek maddelerle tamamlamak kabildir.
Fakat Mebusan Meclisi bu fikirde değildir. Ağustos sonunda ezici bir çoğunlukla sıkı bir kanun geçirilmiş ve imza için Cumhurbaşkanına yollanmıştır. Bu kanuna göre, dahili komünizmi tahkik edecek bir komisyon kurulacak ve bu komisyonun ••komünisttir” diye damga basacağı her teşekkül, hükümete bu sıfatla kendini kaydettirmeğe mecbur tutulacaktır. Bu teşekküllerin üyeleri pasaport alamıyacak ve müdafaa ile ilgili fabrikalarda çalışamı-yacak. memur da olamıyacaklardır. Her ne neşrederlerse, kapağında “Komünist bir teşekkül tarafından yayınlanmıştır” İbaresini koymağa mce. bur bulunacaklardır. Bu suretle, komünistlerin mutadı olan, kılık değiştirerek halkı iğfal teşebbüsleri önlenmiş olacaktır.
Eylülün ortalarına doğru Senato, Mebusan Meclisini de gölgede bırakan bir tadille kanunu tasdik etti. Hem de yeni tasarının sahibi. Demokrat Partidendir. Senatör McCar-ran’ın tasarısına göre, Mebusan Meclisinin karan olduğu gibi kabul edilecek. buna, Truman’ın teklif etmiş olduğu “ek maddeler” ilâve edilecek, ayrıca da. vatandaşlığa ve muhacirlere dair yeni sıkı kayıtlar konacaktır. Amerikalı olduktan sonra 10 yıl zarfında komünistliğe sapanlar vatandaşlıktan çıkarılacak, elçiliklerin ikinci derece memurları da takyit
her İki meclisin de ezici kabul ettikleri bu kanunu ve kongreye geri çevlr-
edilecektir.
Bunun üzerine hükümet enikonu te. lâş etti. Nevada Senatörünün tasan, sına lüzum kalmaz düşüncesiyle, çetin bir siyaset yolu tuttu ve harp tehlikesi anlarında komünistleri kamplarda mevkuf tutmayı kabul etti. Netice pek tuhaf oldu: Senato rey verirken, yalnız McCarran'm şedit tasarısını kabul etmekle kalmadı, buna hükümetin “kamplara kapatma” fikrini katarak kanunlaştırdı! Hulâsa geçen ay Washlngtontda komünistleri kontrol bahsinde, kimin ağzından ne çıksa meclis buna ganim ış tır.
Truman, çoğunlukta veto etmiş iniştir.
Onun İddian şudur:
Bir kere, diyor, bu kanun fikir hürriyetini baltalamakta ve tehlikeli bir çığır açmaktadır. Sonra da, kabili tatbik değildir. Komisyon tahkikatını tamamlayıncaya, komünist teşekküller kaydoluncaya kadar yıl geçer. Pek çoklan ayak direyip kaydolmı-yacaklanna göre mahkemeye verilmeleri İcap edecek; karar alınıncaya, temyiz de bunu tasdik edinceye kadaı en aşağı 3-4 yıl geçecektir.
Truman’ın bütün bu Itlrazlanna rağmen, eylül sonunda her iki mecliste de gerekil üçte iki ekseriyet kolaylıkla temin edilmiş ve kanun olduğu gibi kabul edilmiştir. Senatoda
başvuruyor
Yazan : Oğuz TÜRKKAN demokrat bir âyan âzası, Truman’ın görüşünü kabul ettirmek ve k&rşısın-dakilerlnl “usandırmak” gayretiyle 5-6 saat durmadan konuşmuş ve sonunda düşüp bayılmıştır; adamcağızı kürsüden sedye ile kaldırdılar.
Kanun, kahir bir ekseriyetle kabul edilmiş, pek taraftar olmayanlar bile lehte rey vermişlerdir. Buna da sebep, kasımdaki meclis seçimleridir. Bu, kendi ferdi bir tahminim değildir. Bütün gazetelerde yazılmış ve itiraf da edilmiştir. Hiçbir mebus veya Senatör, tam seçim arifesinde, “komünistlere karşı yumuşak davrv nıyor” şüphesi altında kalmak İstememiştir.
Bu nokta. Amerikan milletinin ve Amerikan halkının efkârını aksettirdiği İçin mühimdir.
Amerikada, hürriyeti kısma dero-cesine varan şiddetli komünist aleyhtarı mücadeleyi hükümet veya kapitalistlerden mürekkep bir zümre yürütmektedir denemez. Hattâ meclis yapıyor da denemez. Meclisi, basbayağı Amerikan halk efkân bu yola zorlamıştır. Ve şu bu mazeretle komünizme müsamaha göstermenin cezasının, halkın itimadını kaybetmekle ödeneceğini bilen siyaset ar damlan, parti farkı gözetmeden, bu yolda mütteflkan rey atmışlardır,
Amerikada komünizm tehlikesini anlayan sadece bir hükümet veya bir zümre değil, bütün bir millettir.
Bizde de Öyle değil ml?
BU AKŞAM
A...ISTIRAP
(Yurd Film) ■■
YILDIZ ve İNCİ (p“salt,) Sinemalarında
Bir milletin doğuş mücadelesi... Istırapları... Fedakârlığı... Cesareti... 2000 gönüllü figüran... Baştan başa heyecan...
(Fransızca sözlü)
vrrroRio gassmann - valentina cortese
Arjantin Cumhurbaşkanı Peron ve kansı Eva ehlî bir lamayı okşuyorlar
L&ma, Cenubî Amcrlkada bulunan deve nevinden bîr hayvandır. Bir geyik boyunda olan lâma And dağlarında yük hayvanı olarak kullandır.
yaptınız Onun na-
tutmaya kalkışmn-
aldı götürdü, deyip
Değişen, çok tatlılaşan bir sesleı
— Almayın, bana bırakın. İyi bir şey m ma size teşekkür ediyorum.- dedL
Adam mücadeleden vazgeçti. Marthe’ı dı. Yalnız kalınca da, sayıklar gibi:
— Şimdi ne olacağım ben? Her şeyi durdu.
Her şayi mi? İçindeki sevginin kuvvetini Ölçüp biçerek, meydan okurcasına, bir gülümsedL Varsın zaman, işini görsün; sevgilinin yüzüne, vücuduna, hatıralarına perdeyi çeko-dursun! Hattâ kendi gönlü bile, zaafa yatkın gönlü bLlö, bir gün. — muhakkak uzak, uzak bir s Ün — Monn^ ihanet edebilir, yeni arzularla uyanabilirdik.
Fakat bütün harikıılâde yeniliği ile, Uk defa olarak “ondan,, tattığı sevmek zevkini, artık hiç bir şeyden, hiç kimseden duyamıyacaktu "Onun., yarliğiyle günlerin kıymetini; saatlerin, ayların, yılların bir okşayışa veyu bir kelimeye sığo-blidiğlnl, kâinatta saçılı bütün güzelliklerin, bir buse ile içimize sızabildiğini öğrenmişti,
işte bu; ezeli nİsyandan kendini koruyabilmek İçin, ölür ken, yârin ona bıraktığı tılsımlı muska IdL
— 6 —
— ETtENNE CHENEVKAY —
Marthe J hcnrvray tekrar Monceau Parkından geçti. Ar-orası, deminki gibi tenha değildi. Tepeden tırnağa slyoh-Içlnde, hızlı hızlı, âdeta keyifli keyifli yürüyen genç ks-Tablî, bu yaşta İnsan çabuk unutur!,, der gibi bakı
tık lar dına: yorlardu
Sahiden de Matbllde’ln Ölümünden beri İlk defa, neşeye benzer bir şey duyuyor, tatlı tatlı enen sabah rüzgârını zevkle koklu yordu.
Biraz evvel su ağaçlanıl, şu çimenliklerin güzelliğin! hiç farketmrmlştl. Hattâ kardeşinin hâtırası bile eek! acılığını kaybediyordu: Onun uğruna çabalayıp uğraşmakla, gönlündeki ağrıyı, sızıyı duymaz oluyordu. Ahi ret yolculuğundan geri dönüp teferruatla ilgilenmek takatini bıılumıyan. no kafa et devrine henüz yeni girmiş han talar gibi; Marttı o da, harekete geçmek, bir şeyler yapabilmek hazzı İçinde, teni hoş görmeye meylederek* Matbllde’ln suçunu gözlerinin önüne kardeşinin o apaydın tebeenümünü du. Zaten mânevi acılarımız İçin, en güzel teselliyi;
melekelerimizi İnhisarına atarak, düşünce ufkumuzu hemen tezekten aşılması gereken bir manla, bir engel ile tıkayan *— «or bir işe sarılmakta buluruz.
Parkın öbür kapısından dışan çıkınca, durdu. Acaba, Mu-rlilo Sokağına, hemen şimdi mİ gitseydi T Şu tehlikeli kâğıt* lan vakit geçirmeden yoketmek; delillerini ortadan kaldırmak suretiyle maziyi de bir an evvel silip yoketmek. dalıa doğru olmaz mıydı?
olanı hl-un utuyor, getlriyor-— bütün


Ilcnry Bordeauı
Çeviren : Mcbrure Alevok
emniyet getir*
ki, aklına bir ışığında adam
12 bmmh
Çantasını araladı, orada olduklarına İyice inek tatar gibi, eliyle mektup paketini yokladı»
Tam eniştesinin evine doğru yollanıyordu şey geldi: Ya mektuptan yakarken alevlerin
karısının yazısını tanırsa? Demek kİ başladığı yatanı dalıa inanılır bir hale getirmek için, bunları değil, başkatarıtu» kendi eliyle yoracağı başka mektuptan götürmellydL Boş geçen bir arabaya Işarnt ettt ve evine döndü.
Bahçenin cmlıleye bakan küçük tarafında, Jullette ile hlz-ycnl
harıl hani ıslatmakta
karşılaştı. Küçük kız; Hinde sÜzrcçü ufak bir kova, motçliarin na de örane bezono büyütmeye çalıştıktan doğmuş üç dört tane kedi yavrusunu meşguldü.
Başkırı bir hnldeı
— Ne yapıyorsun? diye sordu.
Çocıılc şayet tabi! bir şey söyler gibi;
— Suluyorunu
— Dell mtabı
— Büyüsünler
— Büyüsünler
— Kedi yavrulan benim değil mİ?
— Baninse böyle ml yaparlar?
— Büyüsünler diye sen •tenin gibi yaptım.
Marthe küçüğü Iuıvaya Tatlı tatlı sokulmasını,
Jııllrtte, başını teyzesinin om urana dayadı!
— Annem. (le(ll.
Yere İndirilince de, “kemali ciddiyette» Madam Chenev-rny’fn kıyafetini “tenkld ettt».
— Bu şapkayı ivmiyorum.
— Neden?
— Blynlı da ondan. Çirkin mlyeceğlm ben...
Bu çocukça sözler Marthe’ı
— “GÜral ve havai: Tıpkı annesi değil ml?» Bu anı. kedi yavruları (ta dıı^ıın altında neye rını sağırmışlar, ıslak ıslak, doğrulmaya, yürümeye çabalıyor-
Oldu, bitti artık. (JcdL
senu. Zavallıları no diye sulııyoreun? diye.
diye mİ T
çiçekleri suluyormın ya. Ben de
Imldınp öptü, cilve yapmasını şimdiden bilen
Bu elbiseyi tılç sevmiyorum.
renk. Artık siyah
fazloalyte mahran
entari giy-
ettt
uğradıkta
29 yaşındaki artist Diana Barrymore, iki defa boşandıktan sonra, uzun müddetten beri beraber film çevirdiği aktör Robert W. Wllcox’la Nevvark’ta 17 ekim günü evlenmiştir. Resimde mesut çifti beraber görüyoruz.
tık
boş ka-
tardt. Yaptığı İşin kabahat olduğunu öğrenen Jullotte, pişmanlık faaliyetini de an tanık, onları mutfak ocağının babında kurutmaya kalkıştı. Bu sefer de az kalsın yanacaklardı. Zavallıların talihi pek parlak çıknııyncağn beuzlyordıu.
Madam Chonevray, aklına koyduğu şeyi yapabilmek İçin, bütün gün fırsat kolladı İse do bir türlü yalnız ve rahat katanın dl Çocuklardan haşa!anııyordu; üstelik İspanyadaki madenler hakkında bir rapor hazırlamak üzere evde kalmış olan kocası; bir şey danışmak, Marttı e’m doğru dürüst anlamadığı bir takım plânlan, resimleri, analizleri göstermek için, sık yazı odasından çıkıyor, başına dikiliyordu.
ItaHDOMİyet tamlamasını pek sevıuiyen Chonovray» on günlük bir ayrılıktan sonra, "çotuğuna çocuğuna,, tekrar
vuşmanın zevkim ona böyle İlkle göstermek yolunu bularak, "akıl sorma,, ziyaretlerini sıklaştırıp duruyordu.
Marthe, bu sakin tabiatlı, enerjik, mert erkeği, tesir! altında tutabildiğine memnun; aynı zamanda, ömründe İlk defa, ona tanı bir gönül rahatlığı ile dayanmak kudretini bulamadığına mahzun ota ota, hur gelişinde, kocasını gülümslyo-rek karşılıyordu. «
Ondan gizlediği, sakladığı bir şey vardı. Aralarında bir ayrılık havası yaratan bu şeyin ağırlığını duyuyordu. Kocasının zaviyesinden bakınca, Mathllde'l kurtarmuk İçin üzerine aldığı rolden, yüzüne taktığı çirkin maskeden azap duymuyor da değildi. Jacquas Monrevel’ln bir şey söylcmlyeccğlne emin olmakta beraber, kendi yaptığından kendi ürküyor, korkularının mânasızlığını bile blta hnlecan çekiyordu.
Şu acıklı İşin bir an evvel bitmesini, silinmesini, unutulmasını İstiyor, biraz serbestlemek imkânını verecek otan gcce-ri,
bir

İple çekiyordu.
Akşam oldu, —- haziran ayında ne do bitmez tükenmez hal alan — gün kavuştu, nihayet gece, imdada geldL
BJL Chenevray (cnio balkonda purosunu tüttürdükten aon-kanfiırıı Öptü:
— Allah rahatlık versin, ben yatacağım, çok çalıştım,
yorgunum, dedi.
Çocuklar çoktan uyuyorlardı. Marthe da biraz sonra odasına çıktı. Evin İçinde el* etek çekilsin, herkes uykuya varsın diye, daha bir müddet beklemek niyeti İle, açık pencerenin önüne geldi, kollarını dayıya ra k. geceyi, ayı, karşıdaki koruyu seyretti. Bu taraftan; sesi, gürültüsü bllo zoruna duyulan Partal hiç görmüyordu. Sanki bir ormanın yanıbaşındaynıış gibi IdL
Gecenin büyüleyici güselllğlnden kendini güçlükle sıyırarak. ışığa bir alay böcek, pervane üşüşüyor diye, pancurtarı kapadı, lâmbayı yaktı, “tşe koyulmadan evvel,,, usulca kapısını aralayıp, merdiven başından ortalığı dinledi. Kulağına hiç bir patırtı gelmedi: Çocuklarda ses tada yoktu, herkes, büttln ev uyu^’onlu. Tekrar odasına girip yazı masasının tuv-sına oturdu. (Devamı var)


Safra kesesindeki taş, ameliyatsız eritiliyor
Uç Amerikan doktoru. Bafra kesesinde hasıl olan taşlan yüksek frekanslı ses daJgal&riyle eritmeye muvaffak olmuştur. Amerikalı doktorlar, evvelâ bir insanın safra kesesinden çıkarılan taşlan selofan bir keseye koyup suya daldırmışlar ve taşları yüksek frekanslı ses dalgalarına maruz bırakmışlardır. 20-30 saniye sonunda taşlar o kadar küçük parçalara ayrılmıştır kİ. insan vücudu bu parçacıkları normal yollarla ihraç e-debillr. Daha sonra köpekler üzerinde yapılan tecrübelerden do müspet neticeler elde edilmiştir.

Amerikalılar, modern yaşama ve kültür hakkında n
düşünüyorlar ?
“Biz, Amerikalılar. ırk. din ve milliyet farkı olmaksızın vatandaş hak ve imtiyazlarına hürmet edildiğini dünyaya ispat ettik. Bununla beraber. bugün dünyada İntizamsızlık vb karışıklık hüküm sürüyor. Dünya halkının yansından fazlası esarette bulunuyor. Fen terakki edince, kürei-arzın mesafeleri de kısaJmıştır. Bugün iyilik vc fenalık kuvvetleri, hürriyet ile esaret, insanın âtıl bir şey olduğu fikri İle insanın, Allahın bir mahlûku olduğu kanaati arasında şiddetli ve çetin bir mücadele mevcuttur. Yeni bir devirde —Atom devrinde— yaşıyoruz. Sâdık vatandaşlığın vazifesi bugün hür dünyanın maru zkaldığı bu tehlikeyi tanımak ve karşılamaktır, çünkü bu, hakiki bir tehlikedir...
J. Howard McGrath Birleşik Amerika Savcısı
Sayfa 6
YENl İSTANBUL
25 Ekim 1950
Dünyanın dört bucağından
Viyana Müzik ve Tiyatro Akadenrsi Profesörü ve Gitara Virtüözü Luise Walker ile mülakat
Yazan : Süleyman TAMER
Cenup Kutbunda nöbet değiştirme
işi, macera ve tehlikeye atdmaktır
Cenup Kutbuna giden gemilerin büyük dü&ınanı Ayuberg'ler denizlerde «erâzat duln^ıyortar.
üssün nöbet-
tesrübe mu-sefer her ih-
*
CENUP Kutbu kıtasına yaklaşmış olduğumuzu, daha bir gün ev-vel. gök gürültüsünü andıran gürültüden anladık. Kıtadan kopan buz parçaları müthiş bir gürültü ile denize doğru açılıyor ve o korkunç ses. sizlikte aksisadalar birbirini takip ediyor. Burada artık, karaya yaklaştığımızı evvelden haber veren kuşlar yok. yalnız mütemadiyen büyüyen bu cehennem gürültüsü var. Hedefimiz, iki günlük mesafede bulunan bir körfeze ulaşmak, her an vapurumuzu tehdit eden fırtınalardan kurtulup orada demir atmak ve haztr bekleyen köpekli kızaklarla gidip çilerini değiştirmek.
Bundan evvel yapılan vaffak olmadığından bu
timale karşı vapurumuza bir tayyare yüklenmiş. Köpekler gidemezse, hattâ. körfeze ulaşamazsak tayyare vazife görecektir. Nitekim de böyle oldu. Kıtaya vardığımızın ertesi günü rüzgârın tesiri altında aysbergler önümüze aşılması imkânsız bir set çektiler. Bütün gün onları oyalamakla vakit geçirdikten sonra adetleri gittikçe arttığından en yakın körfezciğe doğru yol aldık. Aysberglerin hücumu dolayıslyle bizden ayrılan ikinci vapur bu hususu teliyle bildirdi ve bu müteharrik beyaz dağlar arasından bir geçit aramaya koyulduk. Allahtan ki, rüzgâr henüz şiddetli değil, körfezcigi bulduk ve demirledik. Havanın çok daha soğuklaştığını dudaklarımızı harekete getiremeyişimizden anlıyoruz.
Vakaa sıfırın altında 20 dereceden itibaren soğuğun artması pek farke-dilmez, ancak fizik bazı tebeddülât hâsıl olur, meselâ dudaklarınız itaat etmez, burnunuzu hissedemezsi-
HİKÂYE
“Su, su parasız...,,
YİRMt iki saatten bert yoldayım. Sarsıntıya o kadar alıştım ki tren hareket halindeyken değil, fakat İstasyonlarda durdukça beni rahatsız ediyor. Memleketime iklim iklim yaklaşıyorum. Bazan çıplak kül renkli bozkırlar, hazan bol ağaçların süslediği yeşil tepeler...
Karın, yalnız yaz aylarında boğucu sıcak altında bütün memleketi kaplayan tarlalara pamuk pamuk yağdığı Çukurovaya gidiyorum. Beyaz altın diyarı Çukurova...
Bir sarsıntı ve ıslık çalan raylar. bana durmak üzere olduğumuzu hissettirdi. Okuduğum gazeteden başımı kaldırdım. Pencereden bakıyorum. Sadece istasyon binası ve fen memurlarına ait barakamsı birkaç cılız yapının bulunduğu bir yere gelmişiz. Belli ki burası bir ara durağıdır ve etraf köyleri demiryoluna bağlar. Bilmem tren köpeği diye bir cins hayvan tanır mısınız? Bunlar istasyonlarda yaşayan ve gelip geçen yolcuların artık insaf ve günlerine göre savurdukları yolluk kınntılarlyle geçinen zavallılardır. Aralarında rayların içine yuvarlanmış, bir lokma ekmeği elvanındakilere kaptırmadan ele geçirmek uğrunda bir ayak veya bacağını kaybetmişlerine çok rastlarsınız. Gözlerime âdeta yalvarırcasına bakan zeki bir çoban köpeğine. kurumaya yüz tutmuş bir börek parçası fırlatıyorum. Havada yakalıyor kâfir!..
Bu ara, dört taraftan yerden bitercesine peyda olan küçük su satıcıları treni istilâ ediyor. Hepsinin ellerinde bir testi ve bir tas var. Bir vaveylâdır kopuyor.
— Su! Su! Haydi su!
— Su buz!
— Haydi yok mu yüreği yanan?
Öyle cana yakın tabirlerle ve öyle enerjik satıyorlar ki, görenler bunun çök kazançlı bir iş olduğu zehabına kapılabilirler. Fakat en kabadayısının nihayet iki tas doldurabildiğine ve yalnız İki kuruş temin ettiğine bakılırsa, hakikat hiç de böyle değil.
Birdenbire, duyduklarıma tamamen yabancı bir tarzda hay-kırıldığını işitiyorum:
— Su! Su parasız!
Merak içinde bu sesin sahibini süzüyorum. On. onbir yaşlarında olması gereken küçük bir kız çocuğu karşısındayım. Üzerinde, lekeden rengini kaybetmiş bir entari ve belini sımsıkı kavrayan yamalı bir şalvar var. Siması, toz ve kirin terle birleşerek vücuda
insan, Cenup Kutbuna yaklaştığını, gök gürültüsüne benziyen seslerin gittikçe şiddetlenmesinden anlar
Yazan ı M. DİNAR
eldiveniniz altında parmakları-oyn atamazsınız. Bundan anlıyo-ki, hararet derecesi sıfırın altın-
devam
niz, nızı ruz da 30 u aşmıştır. Yapılacak tek şey
kamaralara veya müşterek salona sokulmak ve günlerden bert edegelen "Kanasta,, oyununa devam etmek, fırtınanın geçmesini öylece beklemek.
★ .
Fırtına beş gün devam etti, ilk günü nispeten eğlenceli geçti. Vapurda bulunan köpeklerle seyahat esnasında topladığımız bir kaç pingouin ve fok arasında dövüşler tertip edildi ve Nuh gemisine benzeyen gemimiz bütün gün vaktini öylece geçirdi. Ertesi günü karaya (yani buzlara) çıktık. Yanımızda bulunan jeologlar dl-namolu sondlarını beraberinde taşıyarak tecrübelerine geçmek üzere yer tesbit ederlerken biz içerlere doğru yürümeye başladık. Kaptanın müsaadesi iki günlüktür, yani ertesi günün akşamında avdet etmiş bulunmalıyız.
Evvelâ, gittiğimiz yer düzlük. Rüzgâr orasını müthiş bir hızla süpürüyor. ikide bir de termoslarımızı açıp çay içiyoruz amma pek farket-nıiyor. Rüzgâr yüzümüzü jilet gibi kesiyor ve her nefes alışımızda ciğerlerimiz yanıyor. Step gibi bir yer. Arada sırada tepecikler aşıyoruz, fa-
Yazan : Kubilâyhan Uzel
getirdiği bir İhmal ve sefalet kremiyle kararmış. Gözleri çapak içinde ve burun delikleri iğrenç bir mavinin kurumuş parçalariyle dolmuş. Bir anda bakışlarımız karşılaşıyor. Çocukluğun bütün safiyetiyle ve güç mukavemet e-dilen bir arzunun en kudretli ifadesiyle candan konuşuyor.
— Amca, su... Su ister misin? Parasız.
Ben bunca senedir seyahat ederim, İlk defa olarak parasız suyunu zorla içirmek isteyen bir küçükle karşılaşıyorum.
Gayrı ihtiyari soruyorum:
— Çocuğum, sen niçin parasız veriyorsun suyu ?
Gözleri etrafı acele acele araştırırken beni cevaplandırıyor:
— Babamın hayrına dağıtıyorum. Vereyim mİ amca?
Hayatımda temizliğe riayetkâr olduğumdan, bu pis elbiseli kızın her dudağa değen çanağından içe-mlyecek bir yaratılışta bulunduğumdan dolayı, itiraf ederim şimdi utanç duyuyorum. Çocuk dimağının masum idrakiyle meçhuller diyarındaki babasının çekmesi kabil ıstırap ve işkenceyi yaşıyan-ların içini serinleterek biraz olsun hafifletebileceğini düşünen şu yavrunun asil jesti, dünyalara bedel bir kıymettedir. Onu İkna etmek ister gibi İnandırıcı bir sesle:
— Çok kat biraz na. Emin nüyordur
şu anda diyorum.
Yüzünde bir melek ifadesi, gözlerinde en tatlı bir bakış, bana tebessüm eden küçük, sanki demin beni iğrendiren pis mahlûk değildi. Ruhi asaletin, manevî yüceliğin esrarlı değneği bir saniyede bu mucizeyi yaratmıştı.
Kampana, düdükler ve hareket eden trenin sarsıntısı, beni düşüncelerimden uzaklaştırdı. Bu hiç tanımadığım istasyondan, hayatımın en içil hâtıralarından biriyle ayrılıyorum...
Ve siz, bir kişiye daha bir tas su verebilmek için yürüyen trenin yanısıra koşan çocuktan hararetini gidermiş üçüncü mevki yolcuları. sîzlere gıpta ediyorum. Ne kadar isterdim, ben de dudaklarımı o tasın kenarına deydlrerek. defalarca, kana kana, hattâ karnımı şişirircesine içeyim. Ta ki küçük kızın yüzündeki mesut tebessüm devam etsin ve esrarlar ül. kesinin bir köşesinde bir baba, bu hareketimle taşıdığı günah yükünün hafiflediğini duyabilsin.
teşekkür ederim. Fa-evvel içtim. Aferin sa-ol ki baban kızlyle övtl-eger seni görebillyorsa
yenl tip şiltelerdir. İnsan içine girer ve en mü-yatağın İçinde imiş gibi son bir
kat bunlar bile umumî yeknesaklı-ğı bozmuyor. Giydiğimiz içi kürk astarlı ortası pamuk dolu elbise bize tuhaf bir hal veriyor ve kimse de konuşamadığından birer hayalet gibi yolumuza devam ediyoruz. Beyaz bir fonda siyah hayaletler!.. Dünya İle irtibatsız bizi gemiye bağlayan tel-slztelefondan ibarettir fakat öyle bir vaziyet kİ, ne biz ne de gemi İcabında dünyadan yardım görmek mevkiinde değiliz. Zaten daha vapurda iken hissettiğimiz yalnızlık burada büsbütün içimize siniyor. Artık, maceranın içine o kadar dalmışız ki, geriye rücu etmek imkânsız. Bütün ümidimiz yapılan hesapların doğru çıkmasında ve talih, bilhassa talih... Aysberglerin vapura çullanmaması, fırtınanın çabuk geçmesi, yaz mevsiminin mart ayına kadar sürmesi... Hepimizin hayatı buna bağlı, bunlardan bir tanesi fena gitti mi halimiz harap.
Peşimizden gelen Jeologlar nihayet yerlerini buldular, sondlarını işletmeye başladılar. Umumî sessizlik te makinenin gürültüsü içimizi sevinçle doldurdu. O andaki haleti ruhiyemiz İçin bu makine sesi medeniyeti temsil ediyor ve yalnızlık hissi biraz siliniyor. Hepimiz buz tabakasının nasıl delindiğini merakla seyrediyoruz. Ameliye yavaş gidiyor zira buz tabakası zannedildiğinden daha sert. Sonda beş metreye indiği halde henüz toprak emaresi yok. Yemeklerimizi çıkardık. sıcak çayımızı İçtik ve delme amellyesine devam edildi. Akşama kadar bu böyle devam etti. Çadırlar kuruldu ve hepimize dağıtılan lastikli ve İçi hava ile doldurulan çuvallar hazırlandı. Bunlar yatmak için hazırlanan bunların kemmel örtülmüş bulunur, işte, ay zarfında uyuduğumuz en güzel uykuyu o gece uyuduk. Ne köpek havlaması var ne de geminin bin bir türlü gürültüsü. XIV üncü Louls’nin yatağında imişiz gibi çuvalların İçerisinde iyice uyuduktan sonra sabaha doğru gemiye doğru yollandık. Kıyıya vardığımızda sandalları bulduk ve makineleri işlemeye başlayan gemiye hemen bindik ve yola çıktık.
Bu seyahat beş saat sürdü, önümüze tekrar çıkan aysberg’ler yolu tıkadığından ayni yere dönmeye mecbur olduk. Bu sefer karaya çıkmak için kimseye izin yok. Yol açılır açılmaz bir teşebbüs daha yapılacak ve behemehal gayemize ulaşacağız zira zaten pek az süren yaz mevsimini böyle beklemelerle geçirirsek üssün nöbetçilerini değiştirmek şöyle dursun, Macellan körfezine dönüşümüz büsbütün tehlikeye girecektir. Kaptan sinirli sinirli köprüde dolaşıyor. Bıyıklarından geçen nefesinin buharı buz olmuş tuhaf bir manzara arzediyor. İkide birde gelişimizi bekleyen üsten hava raporu istiyor ve her raporun gelişi onu çileden çıkarıyor. Nihayet dayanamadı, tayyareyi denize indirtti. Bir tarassut u-çıışu yapsın da aysberglerin vaziyetini bildirsin.
Motörlerin ısınma ameliyesl bir saat sürdü. Rüzgâr ve soğuğa rağmen hepimiz bordalara yapışmış vaziyetteyiz. Nihayet tayyare havalandı ve ufukta kayboldu. Gemide gergin bir hava var fakat kimse belirtmek istemiyor ve hiç bir şey yokmuş gibi "Kanasto,, ya devam olunuyor, ikide birde kaptana raporlar uzatılıyor fakat o bir şey demeden kâğıtları cebine sokuyor ve oyuna devam ediyor. Birdenbire fırladı, tayyarenin hemen geri dönmesini emretti ve diğer subaylarla konferansa çekildi. Fazla sürmedi. Tayyarenin gelişiyle birlikte subaylar konferanstan çıktılar ve karar bize bildirildi. Doğu istikametinde bir geçit var, oradan geçilebil-se gerisi bomboş, geçmeye teşebbüs edecekler. Tayyare gemiye bindirildi ve manevraya başlandı. Geride bekleyen ikinci gemi her İhtimale karşı olduğu yerde kalacak ve bize bir ânza vukubuldugu takdirde daha nor. mal şartlar altında yoluna devam e-decektir. Bu husus telsizle uzun uzun münakaşa edildikten sonra aysbergler arasından yol aramaya başladık. Manevra hem kaptan hem tayyarenin pilotu tarafından idare ediliyor ve hem âzami bir itina gösteriliyor hem de çabuk gidiliyor ki, karanlık basmadan açık denize varmış olalım. Bu yılan gibi hareket saatlerce sür-dü ve nihayet aysberg’lerden kurtulduk.
Körfeze vardığımızda müthiş bir kar fırtınası hüküm sürüyordu. Bu şerait altında kızakla pek içerlerde bulunan üsse varmak imkânsız gibi dlr. Zaten son gelen telsizler üs eratından ağır hasta bulunan birisinden
bahsediyor ve mümkün olduğu kadar acele yardım gönderilmesi talep olunuyordu. Tayyarenin oraya ulaşması kararlaştırıldı. , Yalnız bir mesele var. Tayyare denizden havalanacak ve havada iken kızak tertibatını ka-?ık tertibatı yerine ikame edecektir, kinci bir mesele de bizi alıp almıya-cağıdır. Vakaa o güne kadar gerek kaptan, gerek heyetin komutanlyle samimiyetimizi iyi İlerletmiştik. Şimdi bundan İstifade etmenin sırası gel-d. ikmal, iaşe ve yeni eratı taşımak için nasıl olsa tayyare bir kaç sefer yapacaktır, binaenaleyh bir kişi fazla veya eksik olsa pek mühim değil. Noktal nazarımızı ısrarla ileri sürdükten sonra nihayet kabul olundu ve İlk seferde bizim de, kendi mesuliyetimiz altında, gitmemize müsaade edildi.
Tenha ve ıssız beyazlık üzerindeki uçuş fazla sürmedi. Nihayet aşağıda bir kaç siyah nokta göründü, noktalar biraz koştu, bir kaç el sallandı. Tayyare bir kaç daire çizdikten sonra İnecek yerini tesbit etti ve üssün biraz ötesinde yere indi. Siyah noktalar koşaraktan geldiler. Böyle yaşlı, sakallı kimselerin ağlaması tuhaf. iki senedir kimseyi görmemişler, kimseden mektup almamışlar. Heyecan hepimize hâkim. Kendilerini tanımadığımız halde kardeş gibi bağrımıza basıyoruz, bağırmıyoruz, şakalaşıyoruz, bu suretle heyecanı be-llrtmlyelim. Mektuplar tevzi ediliyor fakat o kadar beklenen bu zarflan kimse açmıyor. Ayıpmış gibi herkes bir kenara çekiliyor ve heyecanını glzliyerek mektupla başbaşa kalıyor.
Üs’de İki gün kaldık. Senelerin nasıl geçtiğini, yapılan tetkiklerin neticelerini yeni gelenlere bildirmek üzere uzun uzun konferanslar yapıldı. Ve nihayet teslim merasimi. Tayyareye tekrar biniyoruz. Kalanlar bizi selâmlıyor fakat içlerindeki hissiyatı anlamak güç değil. Burada iki sene kalacaklar, Tuhaf bir hayat şekil.
Cenup Kutbunda:
Senelerden beri büyük devletler arasında kavga edilen Cenup Kutbu ve Falkland adalarına gittiğimiz zaman yaz mevsimi oldukça ilerlemişti. Buzların çözülmesini haftalarca Macellan Boğazında bekledik ve nihayet yolun azıcık serbest olduğuna dair tel geldiği zaman yola çıktık. Kafile iki ufak gemiden mürekkep ve heyet de sırf askerlerden müte-şekildî; hiç olmazsa asker kıyafetini giymiş insanlar. Ancak bilâhare öğrenecektik ki, içlerinden bazıları Jeolog olup onlar oraya hususî bir maksatla gidiyorlardı. Fakat evvelâ bu seyahatin gayesini anlatalım:
Falkland adalan ve Cenup Kutbu denile kıta üzerinde hak iddia edenler çoktur. îgiltere, Norveç ve Amerika Birleşik Devletlerinden başka son olarak kafileye katılanlar Şili, Arjantin haklarını tesbit etmek üzere bir kaç sene evvel oralara üs tesisi gayesiyle heyetler göndermişler, biz de bu (islerden bir tanesinin nöbetçilerini değiştirmeye gidiyorduk. Zavallılar orada iki seneden beri nöbet bekliyor, soğuktan ve cansıkın-tısmdan nerde ise deliye dönmüşlerdi. Bunlar askeri Üs olduğundan heyetler çok sıkı bir elemeden geçiyor ve bizim bu heyetlerden birine duhul etmemiz başlıbaşına bir macera olmuştur. Cenup Kutbunda bulundurulan üslerin vazifesi yalnız nöbet beklemek değil, aynı zamanda iklim şartlarını tetkik etmek, rüzgâr ve cereyanları etüd etmek, rasathaneler tesis etmek ve bilhassa —bunu sonradan öğreneceğiz— buz tabakası altındaki toprak kısmındaki madenleri tetkik etmek.Tabiatlyle yine söylenmeyen fakat herkesin zihninde mevcut olan büyük sual de Cenup Kutbunda Uranlum var mı, yok mu? işte bu mıntaka hakkında gösterilen derin alâkanın asıl sebebi! Hükümet, millete eski ve büyük tarihî haklardan, ecdadın yaptığı kahramanlıktan, gösterilen gayretten bahseder, o uzak ve soğuk denizlerde kaybolan denizel ve kâşiflerin dakik bir bilânçosunu yapar fakat asıl aradığı şey bir hakkın tanınması veya memlekete eni arazi katmak değil. Uranlum*» ve bunun içindir ki, sıfırın altın 10 ve 50 derece soğuklarda senelerce nöbetçi bulundurur.
Macellan Boğazım aralık ayında terkettik ve üzerinde bir çok volkanlar bulunduğu için Tierra del Fuego (Ateş toprağı) denilen ve Cenubi Amerikan kıtasının sonunu teşkil eden üçgenli adayı geriye bıraktık. Seyahatin ilk günleri hur ne kadar fırtınalı geçtiyse de kıtadan u-zaklaştıkça deniz rahatlandı ve bir kaç gün sonra yağ gibi bir denizde yolumuza devam ettik. Yağ fakat hain bir deniz. Ona temas eden her şey hemen dönüveriyor. Yazın tam ortasında bulunduğumuz İçin güneşin tesiri altında kıtadan ayrılan buz parçaları Inanılmıyacak şekil ve boylarla, avare, denizlerde dolaşıyor, hattâ bazılarının üstünde foklar dahi bulunuyor. Gezintiye çıkmış gibi aysbergin üstünde Okyanusu dolaşıyorlar ve buz parçası fazla eridiği za-
Viyana (Humml) —
Aavrupaya giden her İnsana Ham-mer’in Osmanlı Tarihinden tutun da, viyolonsel teli, transparon fotoğraf boyalarına kadar Ismarlayanlar olur. Hele tamdık bir bayan olunca, insan vedaa gitmeye cesaret edemez Zira oniar sipariş hususunda erkekler kadar kanaatkâr değillerdir İnsana “Bana bir kürk getirebilirseniz çok memnun olacağım,, deyiverirler.
Siparişler, yerinize varınca da devam eder. Dostlar tarafından "Vefa, sız,, diye damgalanmamak için kitapçı kitapçı dolaşarak (kriminoloji) eseri mİ aramazsınız, bodrumlara inerek tozlu notaları mı karıştırmazsınız. Ve ekseriya, istenenleri bulup da bunları isteyenlere yazınca, mektubunuz cevapsız, koşmalarınız, araştırmalarınız da yanınıza kâr kalır.
Bir gün bir arkadaşımdan bir mektup aldım. "Aman,, diyordu, dünyanın en tanınmış gitar virtüözü Luise VValker Viyana’da imiş, kendisinden, plâklarda çaldığı parçaların notalarını nereden tedarik edebileceğimi soruver, dışarıda temini mümkün olmayanları isteyiver.,,
Değerli sanatkârın Akademide profesör olduğunu öğrenince kendisini aramaya gittim. Bir yanını, var-lığının bir parçası olan Akademi Tiyatrosuna, öte yanını, içinde dünyanın en meşhur sanatkârlarının sanat hünerlerini gösterdikleri Konser evine dayayan Müzik ve Tiyatro Akademisine varınca, selis bir Viyana aksam ile beni karşılayan kapıcı, bana profesörün odasını tarif etti.
Merdivenlerden çıkarken içimde büyük bir merak vardı. Sihirli bir gi-taradan o sihirli sesleri çıkaran parmakların sahibi acaba nasıl bir İnsandı?
Kapıyı çaldım, iki kanatlı kapıdan, 30 yaşlarında, orta boy ve balık etinde, mütevazı, biraz da bizim kadınları andıran siyah saçlı, güzel bir kadın çıktı. Kendisine Profesör Walker’i görmek istediğimi söyledim. Mütevazı bir eda ile:
— Benim efendim.
Dedi. Türkiye’den geldiğimi, kendisinden küçük bir ricada bulunacağımı söyleyince memnun oldu ve;
— Burada çok rahatsız olacaksınız. blrgün evime gelemez misiniz? dedi.
Güzel bir pazar günü idi. Sanatkârı, Viyana’nın üçüncü bölgesinde Ziehrer meydanındaki apartmanında ziyaret ettim.
Bir köşesi harpte serseri bir bomba tarafından koparılmış ve tamir görmekte olan apartmanda aradığım daireyi bulmakta zorluk çektim. Hizmetçi kapıyı açınca, karşıdan beni gören sanatkâr koştu ve beni içeri aldı. Zevkle döşenmiş bir odaya girince "Acaba nerede rahat edersiniz., diye geniş bir koltukta yer gösterdi.
Bakışlarım bir an için odada do-Iaştı. Bir köşede güzel bir piyano, bunun üzerinde Bach devrinden kalmış bir Lavta, solumda orijinal bir şömine, onun bir iki metre uzağında büyük yapraklı bir salon çiçeği
Sanaf âleminde
İbrahim Safi ve Talebesi Sergisi
Taksimde, Fransız Konsoloshanesi binasında sık sık resim sergileri açılır. Bunların ekseriyeti tanınmış ve bir sanat kıymeti ifade eden sanatkârların, grupların sergileridir. Bazan da teşhir edilen eserlerin sanatla alâkalan yoktur.
"İbrahim Sâfi ve bir Talebesinin scn-gisl bu sonuncular arasındadır. Bu "üstat" İle "tilmizin" teşhir ettikleri 225 resim sadece kemiyet bakımından bir varlık teşkil etmektedir.
Göze çarpan renklerle süsleyici mahiyette olan bu resimler İçinde, İyi niyetlere sahip olmak şartlyle sekiz veya on tanesini güzel bulmak kabildir. Bunlar Bay İbrahim Safi’ye alt resimlerden 7, 131, 132 numaralı İzmir ve 169 numaralı Göztepesl’dlr. Fakat bu resim yığını içinde yine Bay İbrahim Sâfi’nln 53 numaralı Kadınbaşı gözeldlr.
Tilmiz’In birkaç kopyası var. iyi olacağını tahmin ediyorsanız aldanıyorsunuz. Yalnız 201 numaralı "Sü-leymaniye"si kendisini müdafaa edebiliyor.
Bu münasebetle şunu söylemek istiyoruz, herkes resim yapmakta serbesttir. Hattâ, buna herkesi teşvik etmek güzel bir hareket olur. Fakat her resim boyayanın sergi yapmak iddiası olmamalıdır. Bunun İçin mu-aynen bir sanat seviyesi lâzımdır.
fa.
man denize atlayıp tekrar kıtaya avdet ediyorlar. Aysberg’ler hep aynı istikamette, şimale doğru kaz kafilesi gibi yavaş yavaş kayıyorlar. İşte Hunıboldt cereyanının başlangıcı burası. Bu deniz akıntısı Cenup Kutbundan başlar, Amerikanın Pasifik kıyılarını Peru’ya kadar yalayarak-tan çıkar ve oradan Pasifik denizinin ortalarına doğru eğrilir, Polynezien adalarından geçip iyice ısındıktan sonra tekrar cenuba doğru sarkar ve dairesini bitirir. Bu aysberglerin bazıları hakikaten muazzam birer kütledir. Dağ gibi şeyler ve bilhassa renkleri fevkalâde. Beyaz renkte değillerdir. Esas renk mavidir ve zirveye doğru gidildikçe yavaş yavaş gül rengini alıyor ve fakat koyu ve yeşil mavi rengini asla bırakmadan. Harlkulâde bir manzara. Yatsıya doğru zaman ilerledikçe de her birinde öyle ziya oyunlun hâsıl oluyor ki, gözlerinizi bir an bile onlardan ayırmak kabil olmuyor. Allahtan adetle-leri çok fazla değil ve vapurumuz manevrasını nlsbl bir kolaylıkla yapıyor. Bu böyle üç hafta sürdü. Gündüzleri oldukça seri gidiyoruz fakat geceleri çok ağır gitmek lâzım zira karanlıkta en ufak bir manevra hatası ya vapuru aysberg’e ya aysberg i vapura blndirebilir. Her ne kadar vapurumuzun her tarafında kuvvetli projektörler her istikameti aydınlatıyorsa da bu tehlike dalma varittir. Fakat hakikaten tehlike azdır zira hepimiz, gece gündüz, gaktayız.
vardı. Duvarlar fevkalâde nefis yağ-liboya tablolarla süslenmişti.
Sanatkârın güzel Viyana porseleninden fincanlarla ikram etliği çaylarımızı İçerken, arkadaşımın ricasından bahsettim ve kendisini sanat muhitimize daha yakından tanıtmak için bir kaç sual sormama müsaade etmesini rica ettim. Memnuniyetle kabul etti:
— Viyana’da doğdum. Berlin’de Krol Operasının meşhur koloratur sopranosu Josefine VValker’in torunuyum. Babam tanınmış bir sporcu idi. Viyana’da Müzik Akademisini bi. tirdim. Aynca İspanyol virtüözü Miguel Llobet’den ders aldım. 1940 da Akademiye profesör oldum. Hâlen 20 talebem vardır. Evliyim.
Bu son sözü duyunca, vaktiyle Cassado’nun, "Asla!,, diye cevaplandırdığı bir sual hatırıma geldi, sordum;
— Sanatkâr evlenmell midir?
Gülümseyerek cevap verdi:
— Bu şahsa göre değişir. Yeter-kl her iki taraf da sanatın sanatkârdan İstediği fedakârlıkları anlamış olsun.
Diye İzahatına devam etti:
— Almanya, Danimarka. İtalya, Fransa. İsviçre, Rusya, Amerika'da bir çok konserler verdim. Bunlann en önemlilerinden birisi, îginliz Kıral sarayında verdiğim konser oldu. Turneye çıktığım yerlerde radyolarda da çaldım. Viyana radyosunda da sayısız konserler verdim.
— En çok sevdiğiniz ve çaldığınız parçalar nelerdir?
— En çon Ispanyol parçalarını sever ve çalarım, de Falla’nin bir çok gitar soloları vardır. Bunlar arasında "Hommage â Debussy,, parçasını çok severim. Albeniz’in gitar parçalan da çok güzeldir. Onun da Granada ve Sevilla’sı çok hoşuma gider. Genel müzikte Mozart ve R. Strauss’u çok severim. Bilhassa Strauss’un Lled’lerini fevkalâde bulurum. Modernlerden Ravel i de u-nutmamam lâzım. Mozart’ın bir kaç parçasını ve Chopin’in Noctume'ünü gitarla çalıyorum. Gerek klâsik, gerekse modem müzik parçalarının bir çoğunu gitaraya tatbik mümkündür. Beğeniliyor da!.
Sanatkâr, piyanosunun üzerinde duran gitaraşını alarak noetume’den biraz çaldı. Bir anda o İnce, zarif parmaklar ne kadar dinamikleşiver-mlş ve tellere ne kadar hâkim oluvermişti. Güzel ve sihirli bir ses dalgası odayı sardı. Goethe’nin "Geçme an! Sen o kadar güzelsin ki!„ sözünü bir kere daha hatırladım. "insanı realiteden, materyel dünyadan uzak-İaştıran bu büyülü sesler devam etsin istiyordum. Beni bu zevkten mahrum etmek istemeyen sanatkâr, eseri sonuna kadar çaldı. Parça bitince:
— Luise ÂValker’den sonra, dünya-
Luise Warner en sevdiği gitarı İle
Kitaplar arasında
“Bu .da Bizim Şehir,,
AVUKAT Salâhaddin Şeneltin yaz-« dığı "Bu da Bizim Şehir,, kitabı Mahmut Makatın "Bizim Köy,, kitabına nazire olmak üzere kaleme
alınmıştır.
Bizim Köy muharriri, gayet dar ufuklar içerisinde çizdiği köyün sefalet, ıstırap ve hastalıklarından kurtulmak için uzak diyarların ılık tesellisini arar.
"Bu da Bizim Şehir,, müellifi ise, büyük şehirlerin yaldızlı hayatı altında sırıtan acı sefaletleri, ahlâk düşüklüklerini görür ve köyün hasretini çeker.
Her ikisinde de realitelerden kaçan ve hayale ümit bağlayan insan psikolojisi hâkimdir.
Köyde yoksulluk vardır, imkânsızlık vardır ve hattâ açlık vardır. Fakat hiç olmazsa ıstırap ve neşeyi mytaşan dostlar ve arkadaşlar da ardır. Istırap paylaşılınca azalmakta ve neşe paylaşıldıkça çoğalmaktadır.
Halbuki şehirlerde, büyük kütle aynı huzursuzluğu hissetmektedir. Faz
da en çok beğendiğiniz gitar virtüözü kimdir? dedim. Odayı çınlatan bir kahkaha arasında:
— Ispanyol gitaristi. A. "Segovla,, dedi ve ilâve etti. "Karşımda tek rakip olarak da onu görüyorum Fakat erkekleri yenmek o kadar zor ki!
—.Müzikten başka severek meş. gııl olduğunuz şey nedir?
— Felsefi eserler okumak. Scho-penhauer’ı çok okudum. Şairler arasında Goethe’yi. bilhassa Wllhelm Metater eserini çok severim. Son zamanda kaybettiğimiz Norveçli kadın yazar Sigrid Unsed’i de çok beğenirim.
Sanatkâr gitaraşını yerine koyarken anlatıyordu:
— Altı telli bir Ispanyol gitaram, Bach devrine ait dubl korlü bir de lavtam var. Lavtalar iki türlüdür Birisi Rönesans, öteki Barock. Ben her ikisini de çatabiliyorum.
— Hawai gitarası hakkmdaki fikriniz nedir?
— Bu enstrüman Ispanyol gitaraya nazaran teknik ve müzik imkânlarından tamamen mahrumdur.
— Günde kaç saat çalışırsınız?
— Bu, zamana göre değişir. Bazan 2-3 saatle iktifa ediyorum. Bazan da 5 - 6 saat çalışıyorum.
— Dünyada en iyi gitar çatan milletler kimlerdir?
— Arjantinliler ve îspanyollar.
— Orkestra akompanymanlı gitar konser parçalan var mıdır?

— Yeni yeni yazılmaya başladı. Erich Kleiber Üruguva/da bir oda müziği orkestrası ile bir gitar kon. seri idare etmişti. Fakat ben henüz orkestra He konser vermedim. Kleiber ile muhabere halindeyiz, eğer zamanlarımız uyarsa, kendisiyle Amerika’da bir kaç konser vereceğiz.
— En çok beğendiğiniz orkestra şefi kimdir?
— Furtwaengler.
— Hangi gitaraları beğenirsiniz?
— Bunu cevaplandırmak çok zor. Kemanda olduğu gibi, bir gitaranın da eskiliği nispette iyi olması icap etmez. Bilâkis, yeni gitarlar daha iyi oluyor. Fakat hiç şüphe yok ki, en iyi gitaralar Ispanyol gitaralandır. Bu enstrümanlar, son derece İnce ve zarif yapılmıştır. Ekseriya âzam! randımanlarını da 50 sene sonra veri, yortar.
Son sual olarak sanatkâra:
— Eğer gitara virtüözü olmasaydınız ne olmak isterdiniz? dedim.
— Doktor, dedi. Bu mesleği çok seviyorum.
Viyananm tarihî konser salonları ana caddelerdeki müzik mağazalarının önünden geçerken, vitrinlerde bu güzel artistin gitarlı resimlerini gördükçe Oscar Wilde’ın şu sözünü hatırladım: "Müzik, sanatın en mü. kemmel tipidir. O, son sırrını asla ifşa etmez.,. Ne kadar doğru!
Yazan : Baha AKEL
la olarak ahlâk sahasında görünen çöküntüler bu huzursuzluğu büsbütün arttırmaktadır.
Şehirlinin nesi yatan değildir ki? Bu yalan, sabahleyin sorutan nasılsın! sualine verilen cevaptan başlar, bütün gün, bütün hafta ve bütün ha-yaUmizca devam eder.
Neşemiz sahte, kederimiz sahte ve hattâ inançlarımız sahtedir. Sahtekârlık. gıda maddelerinde yapılan hilekârlıktan başlar, arkadaşlık sevgi, sine, dostluk duygusuna, ana ve baba hürmetine kadar nüfuz ederek, âşıkların sahte muhabbet sözlerinde en yüksek mertebesine varır.
işte muharrir, mütevazı iddialarla ortaya attığını söylediği bu ufak eserde büyük dâvalara temas etmektedir.
Yegâne temennimiz, her iki muharririn düşüncelerinde, biraz mübalâğaya yer verdikleri tesellisindedir. Aksi takdirde bizlcre de "Zavallı Vatanımız,, demek düşecektir.
(Gün Basımevi) tarafından basıl-mış otan 92 sayfalık kitap 1 liraya satılmaktadır. Tavsiye ederiz.
25 Ekim 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 7


BULMACA
ELEGAN
KİNİNLİ
r ı ™ ı im li -
GRİPİN
De LAV AL
MİHRAN GESAR OĞULLARI HALEFİ
VÂHRAM GESAR ve ORTAKLARI
7
ı.
s
Bayındırlık Bakanlığından
Telefon t 40308 - Galata
yaı
et-
gö-
Tamiratı biten ve gayet llike tanzim edilen Kadıköy Batış muhterem halkın hizmetine
Günde -8 kase alınabilir
Rnldnn saftaı
1 — Anaçlık gezinti mahallî kelime). 2 — Yamyassı; Kabir. Beceriklilik; Tersi meylettir. Nida; Mastar eki; Noksansız. Cimri; Defter. 6 — Verme; Geri
me. 7 — Kınalı ilmiş sayı; Karakter 8 — Sondaki harfsis taharri ettiren; Kamer. 9 — Mukabelesi» İta; Telefon şifresi. 10 — Bacaftı hararetli (Ikl kelime).
Yukarıdan aeaftıi
1 _ Evlenme, boşanma venair durumlarımın tesblt eden kanun (İki kelime). 2 — Cefa; Tren yolu. 3 — Bir OBO-lct unvanı; lngllterenln do* minyonu. 4 — Koyma; Hükümdara mahsus büyük çadır. 5 — Kanun Beyazı. 6 — Bir tasfiye aracı; Tersi masnun. 7 — Teneasüh gemisi; Bir içki. 8 — Bir edat; Üzüntü; Kapama. 9 — Şerrin zıddı; İyi. 10 — Güveni mefkuL
(Ikl
3 —
4 -
8 -
tep-
Zeytinyağı
NAZARİ
M ü • t
Fabrikatörlerinin DİKKATİNE
• s • m 1 x •
Mark» Zeytinyağ »cparatörü geliyor işlerin kaydına başlanmıştır
BAYANLAR BERBER SALONU
Yarınki perşembe günü mütehassıs baylar IRAKLI ve HRlSTO tarafından, Beyocjlu B. Parmakkapı No. 6/1 AÇILIYOR
SAÇ BOYASI ve PERM AN ANT En son sistem makinelerle yapılacaktır
... meydana çıkan soğuk o 19»nlı k larına karıı...
KONAK OTELİ IAYT KULÜBÜ
28/10/950 Cumartesi akşamından İtibaren yeni mevsime başlıyor. Dünyaca tanınmış Şantör piyanist JOHNNY HIGHSMITH ve meşhur Caz Şantözü
GERTY BRAN D—
I — İşletmemiz Zonguldak Merkez Ambarında mevcut 694 adet eski kamyon ve otomobil dış lâstiği satılacaktır. Bu hususta hazırlanan şartname :
Zonguldakta : Ereğli Kömürleri İşletmesi Ticaret Müdürlüğünden
EUbank Genel Müdürlüğünden İstanbul Şubesi Müdürlüğünden a b i 1 i r.
15 - 11 - 1950 tariNno rastlayan
E. K. t. Ticaret MüdUrlUffünde
Ankarada
İstanbulda
Alın
694 adet eski kamyon ve otomobil dış lâstiği SATILACAKTIR
Ereğli Kömürleri işletmesi
Genel Müdürlüğünden
Satış, kapalı zarf usûliyl* çarşamba günü saat 16 da yapılacak Ur.
Taliplerin teklif ve teminatlarını havi zarflarını ihale günü en geç saat 15 e kadar İşletme Genel Sekreterliğine tevdi etmiş olmaları lâzımdır..
Postada vuku bulacak gecikmelerle madenî para ile mühürlenmiş zarflar nazan itibara alınmaz.
İşletme İdaresi, satışı yapıp yapmamakta serbesttir.
(14479)
İstanbul Gümrük Muhafaza
Başmüdürlüğü Satınalma Komisyonundan:
45 kalem İlâç ve sıhhî malzeme kapalı zarf tnuliyle satın alınacaktır. Muhammen bedeli 17702 Ura 10 kuruş, muvakkat teminat 1327 Hra 66 kuruştur. Eksiltme 10 Kasım 1950 günü saat 15 dedir. Şartname her gün Komisyonumuzda görülebilir. İsteklilerin, tekUf mektuplarını en geç eksiltme günü saat 14 e kadar Galata, Rıhtım caddesi Çinili Rıhtım Hanı ikinci kattaki Komisyonumuz Başkanlığına vermeleri veya göndermeleri.
(18978)

EKSİLTMEYE KONULAN İŞ:
1 — Malatya Sulama İşletme Mühendisliği bölgesi içinde bulunan Çağçağ suyundan faydalanılarak Nusaybin ovasının sulanması. sulanacak saha He Cnğçağ suyu ve ana kanallar boyunca harita alınması ve gerekli etüdlerin İkmal edilerek kesin projelerin hazırlanması İşleri olup talimin edilen keşif bedeli fiyat birimleri esası üzerinden (299.999) Ura (88) kuruştur.
2 — Eksiltme 10.11.1950 tarihine rastlayan cuma günü saat (15) te Ankarada Su İşleri Reisliği binası İçinde toplanacak olan su eksiltme komisyoriu odasında kapalı zarf usuliyle yapılacaktır.
3 — İstekliler, eksiltme şartlaşmasını, sözleşme tasarısını, özel teknik şart’asrna, fiyat birimleri ve keşif cetvelini, bayındırlık işleri genel şartnamesi ve su işleri umumî, fenni şartnamesini (15) lira karşılığında su İşleri reisliğinden alabilirler.
4 — Eksiltmeye girebilmek için İsteklilerin (15.750) liralık geçici teminat vermeleri ve bu işin teknik ehemmiyetinde bulunan diğer bir işi muvaffakiyetle başardığını veya İdare ve denetlediğini ispata yarar belgeleriyle birlikte eksiltmenin yapılacağı günden en az (tatil günleri hariç) üç gün evvel yazı ile Bayındırlık Bakanlığına başvurarak bu İşin eksiltmesine girmek için yeterlik belgesi almaları ve bu belgeyi göstermeleri şarttır.
5 — İsteklilerin teklif mektuplarını 2 nci maddede yazılı saatten bir saat öncesine kadar Su İşleri Reisliğine makbuz karşı» lığında vermeleri lAzımdır.
Postada olan gecikmeler kabul edilmez.
w
İstanbul Deniz
tıcoklorı nalında rülen ateşli nezlo ve ağrılara, kırıklıklara karşı da kullanılması faydalıdır.
ŞEKERCİ "
ALİ MUHİDDİN
HACI BEKİR
Kış mevsimi münasebetiyle, çeşitleri, Tul um bata ti ısı ve Bülbülyuvası yapıyor.
Smsalfiiz kaymaklı lokum ve kestaneşekeri daima tazedir
ALİ MilHİDniN HACI RFKİR İSTANBUL- BAHÇEKAPI, BEYOĞLU, KARAKÖY, KADIKÖY, MISIR - ELKAII1RE
Tahin Helvası, Baklavalann
I
bir surette
Mağazamız
Amadedir,
(14154)
Komutanlığından
Komutanlığımızda mevcut fennî şartnamesine göre 95-105 hamule tonunda bir adet yük teknesi satın alınacaktır.
Satmaya İstekli olacakların evsaf fiyat ve teslim hittddetleri hakkındaki tekliflerini en geç 30 ekim 1950 tarihine kadar komutanlığımıza vermeleri. (13944)
Millî Eğitim Bakanlığından:
1 — Kendi paralariyle yabancı memleketlerde öğrenim, doktora» uzmanlık yapmak isteyenlerin Ankarnda Yüksek öğretim Genel Müdürlüğünden, İstanbul ve tzmirde Millî Eğitim Müdürlüklerinden alacakları dilekçe örneklerini doldurarak, diğer illerdekilerin ise durumlarını açıklayan birer dilekçe ile 16 ekim 1050 tarihinden itibaren 6 kasım 1950 pazartesi kadar Bakanlığa başvurmaları.
2 — İngiltere, Amerika ve îsviçreye gitmek lekçelertne bu memleketlerde öğrenim, doktora
yapacağı kurumlardan getirecekleri kabul kâğıtlarının aslını ve türkçeye tercüme edilmiş noterlikçe veya resmi makamca onamlı bir Örneğini Bakanlığa göndermeleri.
3 — öğrenim maksadı İle yabancı memleketlere gitmek üze-
re bu tarihe kadar Bakanlığa başvurup da her ne sebeple olursa olsun dileği yerine getirilmemiş olanların da 16 ekim • 6 kasım tarihleri arasında yeniden müracaat etmeleri gerektiği ilân olunur. (14126)
gtlnü akşamına
İsteyenlerin di-veya uzmanlık
Hicri
Kunıi
VAKİT
VAHATİ
EZANİ
(14072) Gaip Ormanlar
Kahra-
Kaptan Kld
2 — S&JAhaddln Haçlı 80-
0 16 Ankara
A
D
R
Y
L
A
0
R
11.30
13 15 (10.84 m.) Piyanoda yarım aaal (pl),
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz lierşcy
SIHHÎ İMDAT
-
r
UÇAK-TREN-VAPUR
TİYATROLAR
Y^Nt BBS
TİYATRONU
6.20
11.58
14.54
17.16
18.47
441
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakanı Ankara
İzmir
(15031) İçimizdeki Şeytan (13846) 1 — Hor Şafakta
2 — Şerefsiz Mücadele. (11131) Çakırcalı Mehmet
ÜÇ OÜVSRCtN (Operet 4 perde)
Güneş öğle İkmrll
Akşam Yatsı îm«Ak
Mntkovlç (Merkez) — (Merkez) — Ertufrrul İsmet (Taksim) —
BK8İKTA81 N. Hallt (Beşiktaş) — Yunl (Orıaköy) — Arnavutköy — Merkez (Bebek).
KADIKÖY
SİNEMA (üıküdar) 1 -Kara Kaplana Karsı. 2 —
(Küçükpazar) — (Alemdar) — Asadur
4) 1 — Macera Adası
- 20 30 flabtıt naat. *
21 16 Konuşma: Hafin
21 80 Dana Orkae-22 16 Varyete millikleri (pl.)
22 (6 M. 8. Ayan
LONDRA t
6.46 (31.55 m.) Dinleyici İstekleri (15 dakika),
7 30 (10 86 m.) Vanamsa Leeden şarkılar.
(10 85 m ) Dinleyici lolokleri klAalk müzik (46 dakika).
— 14.16 (10,64 m.) Plaklarla dans müziği (15 dakl-14,80 (16.84 m.) B B C Garbi İngiltere Hafif 16.15 (16.84 m.) BBC. — 18.15 (16.84) Vlctor
21.00 (31.M m.)
14.86
15.00 Cum-
EMİNÖNÜ: îetanbul (Eminönü) — Haşan Hulûs!
Abdülkndlr (Gedlkpaşa)
Bevoftlu 44644 Ankara 00 tjlnnbul U222 tamir 2222 Üsküdar 60946 K köy 60872 Karşıyaka 15055
ka), Orkestrası (80 dakika). — Opera Orkestrası (1 saat), Sllvasler Orkestranı (45 dakika). Konser salonundan mllıik (1 saat). — 24.00 (31,63 m.) İngiliz halk şarkdorL
UZssn BZÎGÎLETJ tftlzik; Kalman ve Brahma.
Tel ı (0W
kılar ve türküler (pl.). — 14.45 Johannes Brahm»*-(lan vaİNİor (pl.). — 15 00 Progrojnlnr ve kapanış.
17.67 Açılış vo progranılar. — 18 00 ArtiA Bhnw ve Bonny Gcoltnun Orkoetralnrındun cez nıüzlftl (pl.). — l«.2O Şarkılar. — 19.00 Haberler. — 10.15 Kına şehir haborlerl. 19.901 Bob Hnnnon'dan şarkılar (pl.). — 10.30 Sruc eserleri, — 10 45 Radyo Snlon OrktHtrası Konseri. 20 15 Radyo gnzoteal. — 20.00 Şiir oautl. — 20.40 İetatııbul Konucrvatuan Türk Musikisi îcra Heyeti Konseri. — 21.20 Vahldenln Gönlü Kocamadı-Radyofonlk Temsil. — 22 10 Opera ve operetlerden müalk (pl.,). — 22 30 Dans müzlftl (pl). — 22 45 ’Taborler. — 23 00 Dans müzlftl (pl).— 23 30 Programlar ve kapanış.
BKYOGLV:
Galatasaray (Taksim) -
Kgraköy (Galata) — Maçka (Şişil) — Feriköy (Şişil) Hanköy (HaSköy) — Mşrkez (Kasımpaşa)
l ATtHı Üniversite (Şchmdeba-şı) — Sanın Çltçl (Aksaray) — Emin Rıdvan (Samat ya) — Nüz-hat Onat (Şehremini) — Edirno-kapı (KarugUmrük) — GÜİHcron Sipahlofclu (Fener)
EYÜPı Ayvttnuray (Blfft)
8 00 programı 9.00 Ka-
1.03
6.41
9.37 12.00
1.31 U26
yası (Türkçe). 3 — Kahraman Mehmetçik .(ore Yolunda.
ANKARA
ANKARA (23234) Sönmeyen Aşk BÜYÜ K CEBECİ ölürüm.
PARK
Efe.
SÜMER
Hâkimi.
8Ug (14071) Çakırcalı Mehmet Efe ULUS (î
2 — Sporun Zaferi.
YENt (140-10) Altın Kelepçe.
BÜYÜK Rlgoletto
KÜÇÜK Şakacı.
GAR GAZİNOSU İtalyan ve tapan yol Revüleri
4NKARA PALAS PAVYONU Ge-sa Şeydi tdarealnde Viyana At-rakayon Orkestram.
ÎZMÎB
TAYYARE Kader.
MELEK 1 - Cinayet Saati. 2 -Vahşi İntikam.
LALE I — Zafere Doğru. 2 — Ha manada Festival.
TAN 1 — Zafere Doğru. 2 — Ha vanada Festival.
YENİ I Kan Dûvam. 2 — Porf-salt
EI.HAMRA Ormanlar Kiralının İntikamı.
İSTANBUL BELEDİYEMİ Şehir Tljatruhır» 20 30 da Dram Kıtımı DON J ü A N
Hıımrdl kıtımı Gelir VergİBİ
BEYOÛLÜ
M.KA7.AR (42562) 1 — İntihan»
Cııırı. 2 — Perili Maden.
A|C 144494) Benden KaçamazHin \TLAS (408351 Denizlerin Sevgilini KI.IIA.MKA >42235) I • Takip 3 Cllaın Kelliler.
İNCİ (84595) Kahraman Yahudi. İPKH (442*9) Pompeinip Son üun isri.
L.lt.E (43396) Zaferden üstün MELEK (40688) Denizlerin 8ev gillal.
(ARAT (41666) üc Ahbap Çavuş lar El mim Peşinde (ikinci hafta) SUATPAUK (83143) 1 — Hurman
KADIKÖY: Merkes (Kadıköy) — Kızıltoprnk — Ghrtope Boatancı — Çamlıyurt (Üsküdar)
IEYBELİADA: Halk
BÜYÜKADAı Halk
AN HARA ı Ulua — Derman — Güray
İZMİR: Ege (Basmahane) — Al-annoak (Alsancak) — Aart (Eşref-paşa) — Karataş (Yalılar) — Hl-IAI (Kemernltı)
llfZİM rarsan
^enr»zat t Renkli)
HALE (60112) Vah,| Ko*u. « — Üçüncü Adn.ru KlmT
Ol'EKA 66714) 1 - Kanun Kargı, ıında. 2 — Sevimli Haydut.
SUNAR (Üsküdar) 1 — İstanbul Geceleri. 2 — Bir Da# Masalı. sL’hkvya (6ûsc2i 1 — Agk va O-lüm VadiBİ. 2 - Ormanlar Parlal (rankli).
YKLHKftiRMKNt: 1 - Kanlı
inlin mı (Türkçe) 2 - H|nt Rü-
Muhar
13
1370
19 5 0 EKİM
25
Çarşamba
Ekim
12
IH6A
GELECEK OLAN UÇARI.AB
4.45 D.H.Y. (Türk) Bursadan.~ 9 60 D.H.Y. (Türk) î«mirden. *-ı5 00 D H.Y. (Türk) Erzurum. E âaıft. Malatya, Kayseri. Ankara-lan. — 15 35 D H.Y. (Türk) îsken-lerun. Adana. An haradan. — 15.5u ö.E.A. (İngiliz) Londra, N(s. Ro-na. Atlnodan. - 16 00 DHY
'Türk) îzmlrden — İR 15 DH Y «Türk Bursadan. — 18 30 CG.D.T Kahire. Beyruttan — 18.35 D.H Y. (Türk) Ankaından. — 21.10 P A-A. (Amerikan) New-Tork. Bos on. Londra, Brüksel. Münlhten.
tiîDKCEK OLAN UÇAKLAR
4.00 D.H Y. (Türk) Balıkesir, zmlre. - 8.30 B E A. (îngüls) A-Ina. Roma. Nla Londraya. — 8 3ö >H Y. (Türk) Bursaya. — 9.09
^.A t. (Italyan) Atina. Komaya - 9 00 D H Y. (Türk) Ankara, 81-/a>. ElAzıft, D.Bakır, Vana. — 10.06 D H.Y. (Türk) Afyon, Antnl-va, Konya. Adana Gaziantep, Ur-'aya. — 10 15 D H.Y. (Türk) î«-•nlra. — 10 30 DH Y. (Türk) An-K(ra Adana, îakenderuna — 16 09 D.H Y. (Türk) îzmlro. - 17.00 D H.Y. (Türk) Ankaraya. — 17 06
D.H Y. (Türk) Bursaya - 22 10 P.A A. (Amerikan) Şam, Knraşl Delhi. Kalküta. Bangkok, Hong-cang'a.
itDECER OLAN E KSPIC ESf.EK
10 00 Ankaraya (MutörUl). —16.H» Ankara Ekspresi. — 22 20 öcmploiı (ks. (Avrupa)
GgLECEK OLAN EKHPREHI.EK
8 30 An karadan.
ian (Elcs.)
UELEUI.K OLAN VAPURLAR
7 00 Erzurum, lskeııdorundan. — 12.00 İskenderun. Izrnlrden, .Sus, M uda nyadan. hyrİyet, Karadenlzden. — 22.30 U hıdnft. Bandırmadan.
(;tl)ECEK Ol.AN VAPURLAR
8 00 Uludağ, Bandırmaya. — 9,00 Bursa, Ayvalığa. — 11.00 Etrüalc. İzmir®. — 18,00 Antalya, İm roza.
Sonu Dönüşü. 2 — Soysuz. SÜMER (42851) Güller Dlyan Bağdat
SARK (40380) Lorc! Hardl Rüyalar ülkesinde.
8IK (43726) 1 — Ali Babanın Mı-ram. 2 — Gecelerin Hâkimi. .
CAKHtM (43191) çakırcalı Mehmet Efe. (îkinci hafta).
TAN (60740) 1 — Gecenin GÖrieri 2 — Şlkago Kaplanı.
CNAL (40306) (Kışlık) 1 — Casuslar Çarpışıyor. 2 — Sör Bir Allah Bir.
YENf (84137) 1 — KumarbsJi. I — Kanlı Altın.
YILDIZ (42847) Kahraman Yahudi.
İSTANBUL
ALEMDAR (23863) 1
manlar Destanı. 2 — Korkunç Ormanlar.
AZAK (23542) 1 — ölüm Gemili
2 — îkl Açıkgöz Tarzan Diyarında. AY8U (21917) öldüren Para. 2 -Hint Kaplanı.
ÇEMBERLİTAS (22513) Çakırcalı Mehmet Efe.
EMRE 1 — Şişko KİL 2 — Sevimli Havdut. 2 — Çılgınlar Kulübü. HALK (21904) 1 — Şehzade Slnbad
3 — Tarzan Ormanlar Prensi. İSTANBUL (22367) Tarzan Kara Kaplana Karşı. 2 — Kara Şeytan HİMMET I26Ü64) t
2 — Torneton Caniler Çeteai. MARMARA (23860) 1 — Vahşt Ormanlar. 2 — Kahramanlar Destanı. »fli.Lİ (22962) Cebeli Tarık Casusu. 2 — Nenimaçl Amerlkada. TURAN (22127) ] — ölüm Oemlsl.
2 — îkl Açıkgös Tarzan Diyarında YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Ra-Idbeler, (erlert

44298
60536
91
2251

ANKARA :
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M. S. Ayan. — 7.31 Hafif uvertürler (pl.). «— 7.45 Haberler Operet potpurileri (pl.) — 8.25 Günün ve hava raporu — 8.30 Hafif müslk (pl.) panış.
12 28 Açılış ve program. — 12.80 M. 8. Ayn. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Keman ve vlolonael soloları (pl,). — 13 30 öftie gazetesi, — 13.40 Adalılardan melodiler (pl.). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış,
17 58 Açılış ve program. — 18.00 M. S. Ayan. — 18.00 Yeni Semlerden G«çlt Programı. — 18.30 Konuşma: Çiftçilerle başbaşa. — 18.45 Caz Orkcatraların-lan Deal Ar naz (pl.). — 19.00 M 8. Ayan ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19 20 Cumhur başkanlığı Armoni Mızıltaeı, — 20 00 Halk türküleri. — 20 16 Radyo gafleUol,
0 36 Tarihi Türk Müelfti. -Araeı Sohbeti (Muhip Dıranaa). trulan çalıyor (p|,)t
- 23 30 — KIMIk «mı eserleri, — 22 (6 M. 8, Ayan ve haberler. — 28 00 Program va kapanış.
İKTANHUL I
12.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Haberler. — 13.16 Karışık hafif rnüelh (pl ), — 13 46 Şarkılar. — 14,.20 Kadınlar Birliği adına konuşma. — 14.30 Şar-
EVVELKİ ÇÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan enftni
1 — Mukavemet. 3 — Ufunet.
Yom. 3 — Hadi; Amele. 4 — E1A; Uca; As. 6 — Damar; Paşa. 6 — E-mayo; Onar. 7 — Fa; Ayan. 8 — Ak; Raf. 9 — Tevarlh; Da. 10 — Muvafakat.
Yukarıdan n«n£ıı
1 — Muhalefet. 2 — Ufalama; Em 3 — Kudoma; Avun. 4 — Ani; Aya; Av. 5 — Ve; Ara yeri. 6 — Etek. Akif. 7 — Lapon; Ha. S — Eye; A-nar. 9 — Temaşa; Ada. 10 — Ma-aarifat.
TEKEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İLÂNLARI
4
Malzeme Alım Şubesinden
1 — İzmir "Alsanrakta” tşlemeevi için 8. tzmlr Tütün üzere cem an 5 adet 2 ger tonluk yük asansörü Un alınacaktır.
_ a1
2 — 5 adedinin muhammen bedeli cem'an olup muvakkat teminatı 18.450 Uradır.
kâin Yaprak Tütün Bakımevi Fabrikası İçin 2 adet olmak pazarlıkla sa-
246.000 lira
WARNER
Rujlarının ikramiyeleri 31 Ekimde çekilecektir. ACELE EDİNİZ
Güzel bir kürk manto, kol saati, robluk kumaş kazanabilirsiniz. Her yerde satılır.
İkramiyell
W A R N E R
Rujlan
GÜZEL VE FAYDALI İlânlar YENİ İSTANBUL’DA ÇIKAR
A M E R t K A D A Tahsil edecek Üniversite mezunlan İçin burs ve seyahat masruflan yardımı Aşağıdakiler için İlk müracaat formülerleri vardır :
Amerikaya gitmek veya oradan dönmek için Fulbright yardımı.
Amerika Birleşik Devletleri Hükümetinin geçim masrafları ve tahsil harçları yardımı.
A merikan müeaseselerinln
Milletlerarası Eğitim Enstitüsü vasıtsiyle harçları. Pazartesi günleri Birleşik
KamİJtyonu İstanbul temsilcisi: Danüb Sigorta Ban No. 21 GALATA

teklif ettikleri eğitim
sabahı, sah ve cuma saat 16 dan sonra
Devletler Eğitim
ŞEHİR SUYU TESİSATI YAPTIRILACAKTIR
îller Bankasından:
1 — 78260.44 Hra keşif bedelli. Buca kasabası içme suyu inşaatı yaptırılacaktır. Geçici teminatı 5.163.02 liradır.
2 — Bu keşif tutarından, font boru, hususî aksam ve armatür bedelleri hariç olup, bunlar Bankanın îstanbuldakl deposunda müteahhide teslim edilecektir.
3 — İhale 0 kasım 1950 perşembe günü saat 15 te toplanacak olan Bankamız ihale komisyonunun İnceleme sonucunun İdare Meclisince tasdikim müteakip kesinleşecektir.
4 — Teklif mektuplarının en geç 9 kasım perşembe günü saat 12 yc kadar Bankamıza makbuz mukabilinde teslimi şarttır.
5 — Eksiltme evrakı 5,— Ura bedel mukabilinde Bankamızdan alınabilir. Projeler Bankamızda görülebilir.
6 — Ekalltmeys gireceklerin Bankamız Su tşleri Müdürlüğüne, ihale gününden en az üç gün evvel yaptıkları İşleri gösterir belgeleriyle müracaat ederek, bu İşi yapabilecek kabiliyette olduklarına dair yeterlik belgesi almaları icap eder.
7 — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta ve İşi dilediğine vermekte serbesttir. (14260).
MUHTELİF DEMİR MALZEME SATIN ALINACAKTIR Ankara Elektrik, Havagazı
Otobüs İşletme Müesseseslnden
300 adet
150 adet
10
10
metrelik metrelik
NP. I. NP. I.
ve
e
16 lık Putrel direk
20 İlk Putrel direk
5
2
1
Ton Ton Ton
NP. U.
NP. u.
Lâma
65 İlk konsol demiri 80 İlk konsol demiri demiri 40X10 luk
Yukarıda evsafı ile satın alınacaktır
yazılı demir malzeme teklif verme usûlü
1 — Teklifler, 30 ekim 1050 akşamına kadar Müesse-semize verilmiş olacaktır.
2 — Alakalıların katî fiyatlarını ve teslim şartlarını bildirmeleri ilân olunur.
Ankara Valiliğinden
Türkiye Cumhuriyeti tebaasından olmak,
18 yaşını bitirmiş bulunmak,
Ahlâkı düzgün pim ak, L
En az 3 yıl mütemadi olarak dülger veya duvarcı ustası
1 — Bayındırlık Bakanlığınca 1 İnci ve 2 nci derecede ehli-yotll yapı kalfası yetiştirmek maksadiyle (yapı kalfalığı) Ankarada 8 üncü kursu 1 aralık 1050 cuma günü Samanpaznnnda ts-tlklâl İlkokulunda açılacaktır.
2 — Kursa öğrenci kayıt ve kabulüne 10 kasım 1050 cuma günü haşlanacak 30 kasım 1050 gününe kadar devam edecektir.
3 — Kursa iştirak etmek isteyenlerden aşağıdaki şartlar aranılacaktır:
a)
b)
c) t d)
veyahut kalfa olarak çalışmış bulunmak.
e) En az ilkokul mezunu olmak.
f) Evvelce tedrisatına devam edip Iklnol derecede ehliyetli kalfa diploması almağa muvaffak olamadığı kursların adedi ikiden ziyade olmamak.
4 — Kurs hakkında malûmat almak ve kayıt kabullerini yap-
tırmak İsteyenlerin 10 kasım 1050 tarihinden 30 kasım 1950 tarihine kadar Bayındırlık Müdürlüğünde kura İdare memurluğuna pazartesi, çarşamba, cuma günleri saat 15 Un 18 s kadar müracaat etmeleri İlâm olunur. (13916)
3 — Pazarlı!? 28 11 1950 salı günü saat 10 Gene) Müdürlük Malzeme Alım Şubesindeki Komisyonda yapılacaktır.
4 — Şartnameleri her gün sözü geçen şubede ve Ankara, tzmlr Başmüdürlüklerinde görüleblUr.
5 — tsteklllerin belirli gün ve saatte güvenme paralan ve kanuni vesaikiyle birlikte sözü geçen komisyona müracaat* lan Hân olunur.
6 — îdare bu asansörleri tamamen veya kısmen ihale
edip etmemekle veya kısım kısım ayn ayn taliplere İhale etmekte serbesttir. (14007)
da Kaba taşta
Sarıkamış Belediyesi
Elektrik İşletmesinden:
1 — Sarıkamış Belediyesi için 120 - 130 HP. İlk bir adet Elektrojen gurupu ve tevzi tablosu ile ilgili malzemesi birlikte alınacaktır.
2 — Alım işi 4768 sayılı kanun yönetmeliğinin 2. ve 4. üncü maddeleri hükümlerine göre yapılacaktır.
3 — Elektrojen gurupuna alt fennî ve hususî şartnameler bedelsiz olarak Sarıkamış Elektrik işletmesi Muhasebesinden ve Ankara - İstanbul Belediyelerinden alınabilir.
4 — Fiyat teklif mektuplarının 17/11/1950 tarihinden bir gün evvel teminat mektuplariyle birlikte Sarıkamış Belediye Başkanlığına gelmiş olması şarttır. Postadaki gecikmeler nazara alınmaz.
5 — Bu İşe alt bilcümle Devlet ve Belediye vergi ve resimleri noter ve harç masrafları ve bunların zamlan müteahhidine alt olacaktır. (14425).
KONFERANS
Tıp Fakültesi Dekanlığından:
Ekim ayının sonlarında şehrimizde bulunacak olan Paris Tıp Fakültesi HldrokUmatolojl Profesörü Dr. Justlr, Besançon, aşağıda yazılı mevzular üzerinde 5 konferans verecektir. Giril serbesttir.
31 ekim salı günü saat 11 de Tıp Fakültesi Merkez binasında 6 No. lu dershanede :
Biopsi Mstopatolo/ieinin karaciğer hastahklam tedavUins yardımı, t I • r
1 kasım çarşamba günü saat 18 de Tıp Fakültesi Merkes binası 6 No. lu dershanede :
BpazmefiUnln teşhis ve tedavisi,
2 kasım perşembe günü saat 10,30 da Çapa Anflsinde l Artrosifc hastalık ve seyri,
3 kasım cuma günü saat 10,30 da Cerrahpaşa Hastahanesİ Neşet Ömer trdelp Anflslnde :
Andokrinicn ekzolftamiler
4 kasım cumartesi günü
nesinde :
Hipertansiyonun oerrahl
ve tedavileri,
saat 10,30 da Haseki Hastaha-

(14407)
İstanbul Sıhhî Kurumlar Arttırma
ve Eksiltme Komisyonundan:
Bükymanlye Doğum ve Çacuk Bakımı Evinin İhtiyacı bulunan 70 kalem muhtelif ilâç açık eksiltmeye konulmuştur :
1 — Eksiltme 8 kasım 1950 çarşamba günü saat 10.15 te Cağaloğlundaki Snğhk ve 8. Y. Müdürlüğü binasında toplanan öıhhî K. Satınalma Komisyonunca yapılacaktır.
2 — Muhammen bedeli, topyekûn i 6810.96 lira olup, teminatı 011 Uradır.
8 — İstekliler, bu İşe ait şartnameyi çalışma günlerinde Komisyonda görebilirler.
6 — İsteklilerin carî seneye alt Ticaret Odası vesikası İle 2490 sayılı konunda yardı belgeler ve bu işe yeter İlk teminat makbuz veya banka mektubu olduğu halde, belU gün ve saatte Komisyona müracaatları. (14224)
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
Demir Gaz Borusu Alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma Komisyonundan:
1 — Muhtelif eb'atta 8 kalemden ibaret 1800 metre demir gaz borusu açık okalltme ile satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 7680 Uar olup muvakkat teminatı Ö76 Uradır.
3 — Buna ait şartname komisyondan parasıa olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 3 kasım 1950 cuma günü saat 11 de Hay*
darpaşa gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacağından arsu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmadan. (140551

Sayfa 8
25 Ekim 1950



KİNİNLİ
arasında haftada bir muntazam azimet ve avdet postası
î
D E VAK IN
i*
I
4 •
*
.7
Bu cihazlar İçin teklif vermek İsteyenlerin şartnameleri görmek üzere 1 kasıma kadar dekanlık bürosuna müracaatları. (14080)
» j
«e*
AMERICAN KXPORT LÎNES İne- New-York NEW-YOBK — FtLADELFÎTA — BALTÎMOR
İ1L.2
İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi Dekanlığından
Fakültemiz Isı Tekniği Kürsüsü ve Isı Kurumu için ayrı ayrı
pirometre, higrometre, termostat, perssostat, higrostat, katran yağı yakıcısı, elektrikli buhar kazanı gaz analiz cihazı, teksir makinesi alınacaktır.
..r\ .
7 *
■ *
5 lf
W ' ♦
ti
ne
usev
CIHRnDR RflCHK BİR UMUERSRL Jeep URRDIR
a

* % *
I
ŞC O z «(

Görmeli ve Dinleme///






AYNI Fİ ATA GÖRÜLMEMİŞ KALİTE VEGÜZELUKİ
0
vali
Univeual Jeep ycdrnı bJiduö Ovelland tâ^aluıdan Çimeli-ve yetkili
5 lombolı ORION Modeli ı
Aynı fiotlnki rodyolordo oslo 'oslıyomıyocoğınız müsteıno b»r güzellik • Sesle lobiilik • Büyük hassasiyet - Istosyon oyarını kolaylopıron göz lambos».
hacla imâl eailit aceıttauhlaii tellalından diinua ptuadcdaunda ödtiça aııeddlı.
İmza:
UJlLLVS-OUERLHnD EHPORT CÖRPORRTlOn
T 0 l 6 0 0 I .
0 H I 0 .
u. s. a.
e
6lıe
ilâ ve edelil ki Uni/veiöal^eey telin Idillıp Ovedand namına Tyütki^e de öati)a mezun dan tek kitna-.
ö
• 4 •
%
TÜRK
MOTOR ANONİM ŞıriKETI dir.
İstanbul, Beyoğlu İstiklâl caddesi No. 392-394
adı 1e'n7


Ul ADCI
VIADlL
EN i Yi EN NE Fi S ÇİKOLATA





KEKEMELİK
Hususî bir metodla ıslah olunur. Fazla tafsilât için Bayan A. Naster, Şişli Posta Kutusu No. 32 ye mektupla Müracaat.
Cevap için p u l gönderilmesi - rica olunur.

HANIMLARA MAHSUS ÇAY SALONU. ÖĞLE ve AKŞAM YEMEK SALONLARI. APERETİF SALONLARI. KABARE VE:

KAYIP SENET
İst. Aşirefendi Cad. 39 No. da mukim Faik ve Şevket Bitlis tarafından imza edilen ve Avram Medlna Hayımofc-lu namına muharrer 10-1-1951 tarihinde vadeli ve 10.000 liralık senedi zayi olmuştur. Yenisi tanzim edileceğinden yukarıda zikredilen senedin hiçbir hükmü kalmadığını beyan ederiz.
Avram Medina Hayımoğlu
k
F
Beherinde 0.15 gr. Kinin vardır.
Sıtma, Grip, Baş ve Biitiin Ağrılara Karşı
BÎRDEN SONRA.. SI
t

pTt. I
EXFORD Vapuru 26 ekimde limanımıza gelecek ve 28 ekimde eşyayı ticariye alarak yukarıdaki limanlara hareket edecektir
Vapur kumpanyası PİRE - NAPOLİ ve CENOVA’dan NEW-YORK İçin LAGUARDİA EXOCHORDA. EXETER, EX-CAMBİON. EXCALÎBUR lüks transatlantik vapurlarına yolcu kabul eder. Fazla tafsilât İçin Galatada Tahir hanında 8 üncü katta HAYRÎ ARABOĞLU ve Ş.sma müracaat olunması. Tel: 44993-2-1



PAMUK TARIM SATIŞ KOOPERATİFLERİ RİRLİĞİNDEN
Pamuk ve İncir müstahsil ortaklarımızın yeraltı sularından İstifadelerini temlnen arteziyen kurulan açtırmak istiyorum. , j , .1 j
Bu açma işini deruhde edebilecek müesseselerin izahlı teklif ve şartlannı Birliğimiz Genel Müdürlüğüne göndermeleri rica olunur.
Bir radyo almayı düşünüyorsanız yeni gelen harikulâde ORİON modelini görmeden ve dinlemeden asla karar vermeyiniz. Zira ayni fiato, aynı yüksek kaliteyi ve güzellığ' bulamazsınız.
Son derece net sesi ve hakikaten cazip görünüşü ile, bu yeni ORİON modeli tam aradığınız radyodur.
Gayet ehven tediye şartları ile sunulan bu fevkalâde radyoyu, yalnız 25 lira peşin ödeyerek, bugünden evinizde görmek ve dinlemek saadetine kovuşunu}.

Ba*İYESİ
1 peş/N
BURLA
B İ R A D E R L E R - Ş1'

Comments (0)