24 Eylül 1950
Pazar

S> ö F. Kütüphanesi
Yıl 1 — Sayı 298 — 10 kuru}
Müracaat yerleri : Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - A Posta Kutusu : 447 -
İstanbul
m ▲
'A

Abone: .Türkiye İçin genetiği 32, altı aylığı 17, Üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir
Telefon : 44756 - 44757 Telgraf Adresi : Hello.
Santral İstanbul
Hânlar : 6 ncı sayfada santimetresi
Z liradır, ilânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Tesis eden: Habib Edlb . TÜREHAN
İç politika
Y ayımlanan vesikalar
Washington Elçimizin Acheson'la mühim görüşmesi
I
Dün geceki Radyo Gazetesi
karşısında
Atlantik devletleri Türkiyenin

I!
emniyetini garanti edecekler
-

9



oynayacaklar-kİ: Gerçekten bir şeyler hayayı m lan mış-ml yapmıştır,
dalın vesika biiyiik Fakat tesiri;
bir bir halı ıı-
AI.K PartlsL son günlerde, birkaç ıcsıka yayımladı. Bunlar, mebus* lurx isteyenlerin, bir zamanlar, par-l, merkezine gönderilmiş dilekçeleridir. ı Ular yılı Türk mukadderatına lıuknu tmiş bir partinin dosyalarında, inç şüphesiz, çok daha ehemmiyetli vesikalar da bulunabilir. Günün birinde, dıınımım cilvelerine göre, belki onlar da, parti hesaplarında kendilerine düşen rolleri dır. Bize öyle geliyor zararsız İlk vesikalar; fırlatmak maksadiyle Dr. Halk Partisi, İyi
kötü mü, biz. bunu incelemek fikrinde değiliz. Partiler. Avrupa demok-rasİlerlndCt propagandalarımı, diri bir hız verebilmek İçin, yayımlamalarına, öteden beri, bir ehemmiyet vermektedirler. )*Hyımlanan bir vesikanın asıl
güdülen dâvayı destekleyip destekle* yememeliyle ölçülür. Bir vatandaş, partisin) olduğu gibi, hayat dâvaları karşısındaki görüşünü de, istediği zaman. değiştirebilir ve bunda no olağanüstü bir renk vardır, ne de vatandaşı küçülten bir hareket Briand da partisini ve politika görüşünü değiştirmiştir. Chıırchill de. Bu gibi görüş değlşnıeleri. her yerde, normal sayılır. Çünkü, vatandaşın bu kadar bir fikir hürriyeti de olmazsa, demokrasinin dile getirdiği hürriyet, d o gm al aşarak, mânasını büsbütün
kaybeder. Halbuki: Politikanın başlıca amacı, dâvalarımızın pratik çÖ-riilüş yollarını »ramak ve bulmaktan başka bir şey değildir. Böyle konularda İse değişmez ve ölümsüz prensiplerin yeri olmamalıdır. Yeni yeni buluşlar. beklenilmeyen ekonomik değişmeler, genel hayatımızın üslûbunda devamlı tesirler yapan kudretlerdir. İnsan, nasıl olur da, kendisini bunlardan sıjınlmış düşünebilir? Dinler hile değişmez hakikatlerini görüşleri oynak tefslrcllerin eline bırakmak zorunda kalmamışlar mıdır? Çağdaş politika hayatında, bir Türk vatandaşının, hiç olmazsa, bir Ortaçağ tefsircisl kadar da hakkı yok mudur? •
Biz. imparatorluk cemiyetinin zihniyet miraslarından henüz silkineme-• mlşizdir, bir Tanrı, bir Halife ve bir Hakikat zihniyetinden, içinden çözülen ve eski üslûpta bir daha derlenmesi mukadder olmayan cemiyetlerde hayat mantığına karşı böyle direniş, son bir ümitsizlikle tek hakikate sarılış vardır. Halbuki yat, yollarla, yapıcı ve yaratıcı
kikatlerle doludur. Doğrusunu ister- I srnlz. eski Islâm cemiyeti, son yüzyılların Osnıarılı cemiyetinden çok daha pratik düşünmesini bilmiştir. Tasavvufa kendisini kaptırmakla, zamanının ehemmiyetli bir din suçunu İşlemiş olan Gazali, eski görüşünden ayrıldıktan sonra, Islâm dünyasının eıı büyük bilginleri arasına katılmış 1 ve suçunun hesaplarını sormak kimsenin aklindan gelmemiştir. Taassup çağlarında gördüğümüz bu genlşyü-reklillğc İmrenmemek mümkün değildir. Büyük bir devrim yaptıktan sonra. biz, Türk vatandaşını sosyal faaliyetlerine göre değerlendiremez miyiz ?
Biz, vatandaştan, beşikle teneşir arasındaki yolda tek değişmez bir hakikatle kolkola yürümesini istiyoruz. Düşünelim bir kere, bun», imkân var mıdır? Böyle bir fikir Spar-ta’sı, cemiyetlerin dinamizmini boğmaktan başka bir şeye yaramaz. Bir şairimizin de bu tehlikeli görüşe saplandığını görüyoruz: "Mânend-i geçer nâblt olur sâbil olanlar, tiîrkçesi, bir yere saplananlar, ağaç gibi boylanırlar." Halbuki: Bizim sosyal hayatımızın örneği ne ıhlamur ağacıdır, ne de kavak. Cemiyetler; diriliğini kaybetmiş teşkilâtlarından. ha>at ölçülerinden silkindikçe, çağlarının yepyeni zaruretleriyle kaynaştıkça, daha açıkçası, eski hakikatleri bırakarak yenilerini benimseyebilmek kudretini gön-tenlikçe yaratıcı benliklerine erişmiş olurlar. Biz, değişmez hakikatlere bağlanmış olsaydık ne 1908 İnkılabını yapabilirdik, ne de Türk devrimi-nl. Değişmez hakikat İdeolojisi; yalnız imparatorların, sultanların, despotların işine gelir. Çünkü: Taht ve kontrolsüz otorite ancak böyle değişmez hir hakikatle yaşayabilir. Bütün yaşayışın temeli durmayan ve dinlenmeyen bir değişme ve gelişme üzerine kurulmuştur. Değişmez hakikatlerle oyalanmak hıı emredici muazzam varlık mantığını anlamamak dernektir. Yalnız Atatürk değil, onunla birlikte büyük kurtuluş giireşİ’ne atılanlar; değişmez hakikati, sultan ve halifeye Tanrt'ftın adını anarak verilmiş kulluk yemini hakikatini hatırlamış ve birdenbire Iradesizleşmlş olsalardı, Türk vatanı; Sümer gibi. Bâhll gibi, Hartaca gibi hlr tarih masalı lıallrıe gelmiş olurdu. Demek oluyor kİ: Ferde olduğu gibi cemiyete de düşen en kutsal vazife, zamanı gelince, kendi hakikatinin bayrağını çekebilmek İçin, ürkmeden, eski hakikatleri çiğnemek şeklinde belirmektedir. Milletler hayat ve hürriyet haklarını böyle felhetmlşlerdlr zaten.
Bir tecavüz karşısında bütün Atlantik devletleri, Türkiyeyi müdafaaya koşacak Wnshington, 23 A.A. (United Press)
— Türkiyenin Atlantik Paktı ne kabulü yolunda yaptığı Kuzey Atlantik Konseyince karar verildiğini VVashington kaynaklan dün hususi surette bildirmişlerdir.
Aynı kaynaklar. Atlantik Konseyinin, doğuda, batının en kuvve 111 müttefiki olan Türkiyenin emniyetini sağlamak İçin bir nevi taahhüt altına girerek bu ret kararını aldığını haber vermektedir.
Siyasi kaynaklar, Dışişleri Bakanı Dean Acheson’un. Türkiye Büyükelçisi Feridun Erkin’le New-York’ta yaptığı hususî bir görüşmede bu kararları kendisine bildirdiğini söylemektedirler.
Fakat Türkiyenin emniyeti İçin Deri sürülen teklifleri etraflı olarak tetkik ettikleri müddetçe. Kuzey Atlantik Paktı üyelerinin bu kararı resmen İlân etmiyccekleri bildirilmektedir.
Merkezdeki resmi kaynaklar, henüz son şeklini almıyan projenin ana hatları üzerinde umumî bir anlaşmaya varıldığını söylemekte ve tasarının son şeklini almasırdan evvel Konsey Başkam De Feridun Erkin arasında müzakerelerin cereyan etmesinin lüzumlu olduğunu İlâve etmektedirler.
Atlantik Paktı üyelerinin, Türkiye bir hücuma uğradığı takdirde. üye diğer her hangi bir devlete yapacakları gibi. Türklyeyi de mümkün olduğu kadar süratle müdafaa edeceklerine dair teminat vermek arzusunda oldukları söylenmektedir
Türkiyenin Atlantik Paktına kabul edilmemesi yolunda verilen karar. Washington Star ve diğer gazetelerin tanınmış tefsirclsi olan Constantin Brown tarafından dün tenkid edilmiştir.
Constantin Brown, Ingiliz ve Fran-sızları Atlantik Paktını çok ciddiyetle idare etmek ve üyelerini seçmekte fazla titiz davranmakla itham etmiş ve şunlan söylemiştir:
"Batı medeniyetini korumaktan başka gayesi olmıyan İttihadın kudreti ne olursa olsun, hiç bir devlet çıkartılmamalıdır. Türkiye üye sıfatını reddetmek bilhassa esef edilecek bir hâdisedir...
üyeliği-teklifin reddine siyasi
Birleşmiş Milletler Asamblesi toplantılarına başlamadan önce Acheson, Kus Dışişleri Bakanı Vişinskl’nln elini sıkıyor.
Sovyetlerin yeni bir siyasî hezimeti
Genel Kurulda Milliyetçi Çinin temsil salâhiyeti tasvip edildi
Acheson, Dewey’in hiicumlanndan dolayı Vişinski’den resmen özür diledi
Paul Hoffman,-.
Hoffman
istifa etti
İktisadi İşbirliği İdarecisi istifasından önceki beyanatında Tediyeler Birliğinin ehemmiyetini belirtti
Türkiye için 50 milyon dolar tahsis edilecek
”Verîlen cevap, Bulgar Hükümetinin veya âlet olduğu politikanın neler ifade ettiğini anlatmaktadır”
Bıı konıışmıı-verlyorıız: gece (evvelki Tiirk notası-
Amerikan Bahriyesinin üzerinde çalıştığı yeni tip gemiler Washington, 23 (AP) — Amerikan bahriyesinden açıklandığına göre, A-merikan donanmasının elinde, düşman denlzaltılanndan sıyrılabilecek ve torpillerden kendini koruyabilecek yük gemilerinin yapılması programı mevcuttur.
Bu yeni gemiler, denizaltı ablukasını, refakatinde savaş gemileri bulundurmamak suretiyle, yarabilecek ve bir atom bombası İle İmha edilmesi kolay olan konvoy sistemine lüzum kalmayacaktır.
Flushlng Meadows»23 A.A. (Afp) — Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplanmış ve umumi müzakereye başlamadan evvel yetkileri tesbit komisyonunun raporunu dinlemiştir. Rapqg Sovyet grupuna mensup beş muhalif ve bir çekimsere karşı 13 oyla kabul edilmiştir. Raporun Milliyetçi Çinin temsil edilmek yetkisini tasvip etmekte bulunduğu teyld olunmakladır.
Bundan sonra konuşan Belçika Dışişleri Bakanı Van Zeeland, şunla n söylemiştir:
"Acheson tarafından Heri sürülen
toplantısı diin sona erdi
Bakanlar, bir tebliğ yayınlıyarak, hiçbir beyanatta bulunmamak kararını aldıklarını bildirdiler

Tek ve değişmez bir hakikatle yetineceksek nkııla, kitaba, bilgiye ne İhtiyaç vardır? Caıılı ve köklü bir biliri; hakikatlerin İmtihanından baş- I İta bir şey midir? Sınıf geçemeyen ve dünyanın sonuna değin numarasız ve Ümitsiz kalarak hakikatler az mıdır? Hayat görüşümüz değişmedikçe, yurdumuzda. birçok şeyler de değişmek İmkânını bulamayacaktır. Fakat, biç o'mazna. çok partili bir politika halatına girmişken, hakikat mefhumunu daha geniş yürekli bir tefsirden r İrmek zorundayız. Politika ha-I. ’catlerl. yasasına toz dokundurma-n ak İçin, korkunç mihrabından bakan lür Moloh'a muhtaç değildir. Il**rkes kanıııı çerçevesi İçinde, fikrini istediği gibi NÖyleınell ve partisini seçmelidir. Yurdumuzda belirecek ye-ııl bir vesika korkunu kimlülir nasıl yemişler verebilir! İmparatorluğun yı-kılışiylr yeni Türk cemiyetinin kuruluşu arasında kısa bir tarih mesafesi olduğu İçlıı, sosyal birliğimizi bulandırarak yığın yığın vesika bulmak ve yayımlamak mümkündür. Biz şimdi Nlctzsrhe’nln sözlerini kullanarak diyebiliriz ki: Dağ tepesi ululuğunu kavuşanlar; uçurumları başka bir gözle seyrelmesini bilirler. Oıııın İvin uçurumun mantığı İle değil, yükseğin, aıılayaıım ve görenin mantığı ile düşünmeliyiz.
New-York 23 A.A. (Afp) — Amerika, İngiltere. Fransa Dışişleri ve Savunma Bakanlarının bugünkü toplantısından sonra aşağıdaki tebliğ yayınlanmıştır:
“Fransa, İngiltere ve Birleşik A-nıerika Dışişleri Bakanlan Schuman, Bevln ve Acheson bugün aynı memleketler Savunma Bakanlan Moch, Shinwell ve General Marshall'la birlikte toplanmışlardır. Bakanlara müşavirleri refakat etmekte idi. Bakanlar görüşmeleri sırasında, geçen hafta Kuzey Atlantik Konseyi tarafından hazırlanan teklifleri gözden geçirmişlerdir. Bu teklifler Avrupa silâhlı kuvvetlerini yeter derecede genişletmek ve tam verimli hale getirmek yolunda müşterek hedeflerini tahakkuk ettirmeye matuf tesirli tedbirler ve çarelere ait bulunuyordu.
Dışişleri Bakanlarının Milli Savunma Bakanlariyle bu görüş teatilerinde bulunmalan, kendilerinin gelecek hafta toplanacak Kuzey Atlantik Konseyi oturumunda daha kolaylıkla
fikirlerini belirtmeye yardım edecektir. V 7“
Bu toplantıya kan şimdilik hiç bir lunmamak hususunda mışlardır.,,
Üç Dışişleri ve üç
kanlarının son toplantıları saat 16.35 te nihayet bulmuştur.
Intizaren altı beyanatla mutabık
Savunma
' M. NEIIMİ
Kızıl
A lmanyanın
ıç yuzu
Almanyarıın Sovyet bölgesinde Nuhto vesikalarla altı lıufta şey alı ut ederek kızıl "luılk” Cumhuriyetinin İçyüzünü tetkik eden Amerikan tabiiyetinde bir Alınan genel, demirperde gerİMİn-dekl "hürriyet" âlemini anlatıyor. Muharrir, hâlen Almunya-da yaşayan allcıd efradını korumak için hakiki Ihiııini gizlemektedir.
Salı günü YENİ ISTANBUL’da
ba-bu-kal-
Ba-
ameli telkinlerin tam zamanında yapılmış olduğuna inanıyorum. Milletlerarası bir anlaşmazlığın tehdidi karşısında bulunan herhangi bir memlekete derhal gönderilmesi için daimi bir tahkik komisyonunun kurulması Birleşmiş Milletler Kuruluna çok faydalı olacaktır. Genel Kumlun anayasa prensipleri gereğince üye memleketler tarafından emrine tevdi edilecek kuvvetleri derhal kullanması çok ameli faydalar sağlıya-çaktır.,,
Genel Kurul saat 16 48 (1e oturumuna son vermiştir. Gelecek oturum pazartesi sabahı yapılacaktır.
Flushing Meadovvs 2.3 A.A. (Afp) — Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lie dün akşam kuruldaki heyet şeflerine ve bu arada Ache-son. Vlşinski ve Schuman şereflerine bir yemek vermiştir.
Yemekte Birleşik Amerika Dışişleri Bakanı Acheson, perşembe akşamı New-York şehri tarafından kuruldaki heyetler şerefine verilen yemekte New-York Valisi Thomas Dewey‘ln Sovyet Rusya aleyhindeki hücumlarından dolayı Vişmskl’ye, Amerika Hükümeti adına özür dilediğini İfade etmiştir. Vişlnskl Ache-son’un beyanatını memnunlukla kaydettiği cevabını vermiş ve yemek samimi bir hava içinde geçmiştir.
Yemekte bulunan şahsiyetlerden bir kısmının açıkladıklarına göre Acheson ile Vişlnskl uzun müddet görüşmüşlerdir. Bu şahsiyetler, iki Dışişleri Bakanı arasında karşılıklı görilşmelere başlanıldığı etrafında İleri sürülen farazlyeleri ve görüşmeleri yorumlamaktan kaçınmışlardır.
VVashlngton 23 (YlRS) — Avrupa İktisadi işbirliği idarecisi Paul Hoffman vazifesinden çekilmiştir. Yerine William Foster'in getirileceği söylenmektedir. Hoffman bu vazifesini ter-ketllkten sonra Ford vakfının müdürlüğünü ifa edecektir.
VVashlngton, 23 (A.A.) — Marsball Plânı idarecisi Paul G. Hoffman bugün basına beyanatta bulunarak Avrupa Tediyeler Birliğinin kurulmasının "OEEC" nln kurulmasından beri İktisadî birleşmeye doğru atılan cn mühim adım olduğunu söylemiştir.
Bilindiği gibi Amerika Birleşik Devletleri tarafından temin edilen 350.000.000 dolarlık bir İşletme sermayesi De çalışacak olan Avrupa Tediyeler Birliğinin kararları makabline şâmil olacak ve 1 temmuz tarihinden itibaren yürürlükte olarak kabul edilecektir. Avrupa Tediyeler Birliğinde Türkiye için ayrılan tahsisat 50.000.000 dolar olarak tesbit e-dilmlştir.
14 ekim tarihinde Türktyeyi ziyaret edecek olan Mr. Hoffman Tediyeler Birliğinin uzun zamandan beri beklenen döviz konverUbJUtiHdni ve Avrupa memleketleri/ayasındaki geniş • haelmdo ticaret gayesini artık çok yakına getirmiş olduğunu söylemiştir.
"Avrupa Tediyeler Birliğinin rupada daha serbest bir ticareti vlk etmesini bekliyorum" diyen Hoffman sögû*rlne şöyle devam mlştir:
"Tediyeler Birliği vasıtasiyle
caret İmalât verimini ve ticaret hacmini arttırırken aynı zamanda müstehlike de faydalı olacaktır."
Av-teş-Mr.
et-
tl-
Ankara radyosu düıı gece saat 20.15 te Radyo Gazetesi Servisinde aşağıdaki havadisi vermiştir, nın mühim kısımlarını
"Bulgar Radyosu dün gece) 28 ağustos tarihli
na cevap olarak bir notanın metnini yaymıştır. Türk Hükümetinin Bulgurlara verdiği cevabi nota metni, esas İtibariyle ırkdaşlarımızın kütle halinde bütün İnsanlık kaidelerine aykırı olarak tehcir edildiği, bunların hıı kadar yıl çalışıp, didinip elde ettikleri mal ve mülklerinin de guspedildiği ve bu hareketin beynelmilel münasebetlere uygun olmadığı bildiriliyordu. Halbuki dün gece (evvelki gece) Sofya Radyosunun metnini okuduğu cevabî notada, Türk notasında bahsedilen hususlara asla temas edilmediği gibi tamamen mugalâtalara başvurulmuş. bir sürü yersiz iddialar İleri sürülmüş ve beynelmilel münasebetlerle telif edllmiyecek kadar çirkin bir lisan kullanılmıştır.
Bu nota hakkında An karada salâ-hlyettar siyasî çevrelerde yaptığımız tahkikatta hu dakikaya kadar Türk Hükümetine henüz böyle bir nota gelmediği gibi buna dair her hangi ro?t-mi bir malûmat da alınmış değildir. Bir notanın alâkadar devlete tevdi e-dilmeden ve bunun akisleri beklenmeden yayınlanması da diplomatik kaidelere ay kın bir harekettir.
Eğer Bulgar Radyosunun neşriyatı doğru ve nota radyoda yayınlandığı esnada Sofya Maslahatgüzarımıza tevdi edilmişse Anukraya vâsıl olduğu zaman tetkik edilecek ve üzerinde elbette ki gereken muamele yapılacaktır.
Münasebet düşmüşken şurasını bir defa daha belirteceğim. Türkiye Hükümeti muhacirler meselesini siyasî maksatlarla İstismar ediyormuş. Bütün İddia ve İsnatlarımız, tamamen hakikate aykırı İmiş. Bulgaristandakl Türkler diğer Bulgar vatandaşları glhl eşit siyasî haklara sahipmiş, memlekette hor türlü imar ve inşa haklan carmış ve Turkler Bulgaris-tanda tamamen müreffeh bir hayat sürüyor!» rmış.
Halbuki Bulgar notasının saydığı bütün hu iyiliklere rağmen ortada bir vakıa vardır. Bu da yüz binlerce ırk-daşını izin her ne pahasına olursa olsun Bulgarİstannan hicret etmek istemeleridir. Irkdaşlarımız yurdumuza hicret ederek değil, âdeta mü akını halinde gelmektedirler ve bedbaht ırkdaşlarımızın perişan halleri de meydandadır. Bu kadar bri muamele görülen bir memleketten böyle mİ muhaceret edilir. Sofya Radyosunun diası ile ortadaki vakıa arasında he büyük bir tezattır.
Türk notasında ahdi esaslara gun mütalâalar İleri sürülmüştür. Bulgar cevabi notasında İse bu esaslara
yanaşılmadığı gibi en mâkul cevaplara dahi clrlerln hakkında notasında teklif edilmişse de en hayati olan bu meseleye Bulgar cevabi metninde en ufak bir temas dahi yoktur. İki memleket arasında mevcut ahdî hükümler dışında kalan tamamen mugalâta ve safsata İle dolu olan cevapla Bulgar Hükümetinin veya âlet olduğu politikanın neler ifade ettiğini anlamakta müşkülât çekmiyoruz.
Türk Hükümeti Bulgarlarla temasını komşuluk çerçevesi İçindeki münasebetlere ircâ etmek isterken, karşı tarafta buna uygun bir hava bul-maınıştır.,.
Irmas edilmemiştir. Muha-BıılgarİMİandakl emvalleri bir anlaşma yapılması Türk kaydedilmiş ve müzakere
İsrail,Mısır hududuna
asker yığıyor
Bu hususta Mısır resmi makamları, herhangi bir mütalâada bulunmaktan çekiniyorlar
Kahire, 23 (YtRS) — Gelen haberler lsrailin Beerseba havalisinde askeri tahşidat yapmakta olduğunu bil-Girmektedir. Bu hususta resmi Mısır makamları herhangi birşey söylemekten çekinmişlerdir. Maamafih bundan bir müddet evvel o bölgede yaşamakta olan Arap kabilelerinin yerlerinden atılmaları böyle bir hareketin yapılacağına delil sayılmaktadır. İsrail bu kabileleri oradan atarak dışarı haber çıkmamasını ^ağlarpıahr.
AMERİKADA
id-bu
uy-
Seulu saran çember daraldıkça Kızılların mukavemeti artıyor
Amerikan uçakları, düşman zanniyle Ingiliz birliklerini bombaladı
Tokyo, 23 (YtRS) — Seul etrafındaki çember üç taraftan gittikçe daraltılmaktadır. Düşman Naktong cep.
Attlee’nin
demeci
“Asya halkının hayat seviyesini yükseltmek şarttır”
besindeki bir tümenini Seul’a çek-mlştir. Batıdan Derliyen birlikler şehrin İstasyonuna bir buçuk mil mesafededirler. Seul'daki kızıl hazırlıkları şiddetli sokak muharebeleri yapılacağına delâlet etmektedir.
Songjuya doğru ilerlemekte olan İngiliz kuvvetleri düşmanın mukavemeti karşısında uçakların yardımını İstemiştir, fakat bir hata neticesi n-çaklar İngiliz birliklerini bombalamışlardır. Bu yüzden Amerika Hükümeti bu gece Ingiltere Hükümetine teessürlerini bildirmiştir.
Fevkalâde Savunma Kanunu tasdik edildi
Washlngton, 23 (AP) —Amerikan Senatosu. 17 milyar dolarlık olağanüstü savunma kanununu dün tasdik ederek Beyaz Saraya sunmuştur.
Bu kanuna göre, dost memleketlere 4 milyar dolarlık bir yardım yapılacak ve bu yardım. A\Tupa memleketlerini komünistliğe karşı koruyacaktır. 11.736.000.000 dolar da Amerikan savaş gücünü arttırmaya yardım edecektir. Bu tahsisatın mütebakisi, savunma masraflarına harcanacaktır. .
VVashlngton, 23 (YtRS) — Başkan Trunıan. içinde bulunduğumuz mail yılın vergilerine ilâve olarak konulmuş olan beş milyar dolarlık vergi kanununu imzalamıştır.
Trygve Lie’nln daveti
Lake Succesa 23 (YtRS) — Trygve Lie’nin bundan bir müddet evvel Birleşmiş Milletlere mensup devletlere bir müracaat yaparak. Koredcki sivil mültecilere yardım için yiyecek göndermeye davet ettiği malûmdur. Bu davete Tayland İcabet etmiş ve 40 bin ton pirinç göndermeyi teklif etmiştir.
Bayram neşe içinde geçiyor
Kıırbaıı Bayramı, diiıı iyi bir havaya rantlndığı ıçlıı neşe içinde geçmiştir. Kesimde, ha)rainin sembolü olan davulu, mahalle arasımla yalııı/. çarlıkları detil, hemen herkesi etrafına toplıyan bir hareket unsuru olarak görüyorsunuz.
ait#*
Shefflokl, 23 (YtRS) — Barbakan Attleo bugün İşçi Partisinin kuruluşunun ellinci yıldönümü münasebetiyle Sheffi-ekl’de verdiği bir demeçte batılı devletlerin Asya halkının hayat standnrdınm yükselmesine yardım etmelerinin gerektiğini, aksi takdirde çıkacak bir kıvılcımın bütün dünyayı nteşe hoğa-blleceğinl söylemiştir. Attleo sözlerine devamla:
"Parti 1900 de kurulduğu vakit biz demokrasinin ıh rl» nıok-te ve istibdadın ise tarihe ma-loiduğunu zannediyorduk. Bu sonuncunun 50 sone sonra yeniden yükseleceğini tahmin etmemiştik. O günlerde çarlığa da geno devrini yapmış bir idare olarak bakmıştık. Fakat 1915 te ortaya eskisinden daha korkunç bir çarlık çıktı. Biz. bir türlü kendilerini sos^'allst gösteren bu kimselerin dünyu sulhunu tehdit edebileceklerini düşünmüyorduk. Hakikati görüp. değişen yeni dünyanın hakikatleriyle karşılaşmamız gerekmektedir. Bir devrin kaidelerini diğer bir devre tatbik etmek en büyük yanlışlıktır, işte M&rkslzmln tehlikelerinden biri de budur." demiştir.
Silâhlanma hakkında İse: "Sîzlerin biran İçin bile sıkıntılarımızın sihıhlunmaktun ileri geldiğini düşünmenizi İstemeyiz Dünyada sulhun korunması için bir kuvvet kuruldu, bu bizim gayretlerimizin sadece bir veçhesidir Atlantik Paktı ve Batı Birliği eski askeri ittifaklar gibi birşey değildir Bu pakt lar vnsıtasiyle diğer devletlerle bir araya gelip, ittifakın çevresine giren devletlerin hayat, standartlarını yükseltmeye çalışıyoruz."
Han namzetlerimiz Çamda fes ve sarıkla dolaşıyor (Oazetclrr)
Sayfa 2
4
YENİ İSTANBUL
24 Eylül 1950
TETKİKLER
Askerî mahkemelere dair
Yazan : Avukat Burhan GÜNGÖR

ŞEHİR II A lll ld. I II I
i-
Şehir köşesi


Türk Coğrafya Kurumu Genel Kurul top'antısı
II
geçirmiş, trukhllcv
’NDAN evvelki yazımızda askeri adalet teşkilâtımızın bugünkü ku-ıluş ve İşleyişini gözden tatbikattım nıiilhcnı olnnık rlnıizl de ifade etmiştik.
Bu defa, o görüşlerimizin tabii bir neticesi olan teklif mahiyetindeki nıütnlûulnnnuzı arzodeceğlz.

Gerek doktrin ve gerek** tatbikat bakımından yaptığımız tetkiklerle askerî adlî yargıç olarak var.lfe gördüğümüz sıradaki müşahedelerimiz blzf şu kanaate götürmüştür:
Bugünkü mnnasiyle yargı birliği prcnsiyplna aykırı özel bir mahkeme olan askeri mahkemeler lâğvedilip askerî yargıçlar Adalet Bakanlığına bağlanmalıdır.
Böylece. Askerî Cezn Kanununu göre suç sayılan fiillerin yargılaması ya umumi mahkentelore bırakılır, yahut da Adalet Bakanlığına bağlı ol artık ayrı bir mahkeme askeri suçlara bakar: Asliye mahkemelerinin hukuk, ticaret ve ecza daireleri gibi bir de askeri ceza mahkemesi olur.
Bıı İkinci şekil, ihtisas temini bakımından daha uygun bulunabilir.
Söyle veya böyle, fakat netice İtibariyle bugünkü askeri mahkemelerin lâfrvı He askeri yargıçların Adalet Bakanlığına bağlanmasını, bu suretle askerî kaza İşlerimizde ve askeri yargıçlarımızda görülen huzursuzluğa son verilmesini İstemek, kaçınılmaz bir zarurettir. Ancak, yetkili mercilerce, bu zaruret kabul olunmakla beraber, askerliğin İcapları İle ilgili bazı ınülâlumılnr serdi suretiyle bu hal şekline İltifat olunmaması muhtemeldir. Şayet boyla olur ve askeri nmhknınrlerin lâğvı ile askeri hâkimlerin Adalet Bakanlığına bağlanması şu veya bu düşüncelerle şimdilik mümkün görülmezse hu takdirde bugünkü durumun tadil ve ıslahına müteallik bazı hususları gözden uzak tutmamak gerektir. Askeri yargıçların eskisi gibi Milli Savunma Bakanlığına bağlı kalması halinde askeri kaza İşlerinin ıslahı İçin yapılabilecek olan ve yapılması lâzım gelen îşîer şunlardır:
A — Askeri adil yargıçlar rütbesiz olmalı ve subay clblsrslndrn farklı bir kisve veya sivil elbise giymelidir.
Zira askerlikte astlık - üstlük münasebetleri hiiyük bir ehemmiyet taşıdığı, halbuki —rütbesi ne olursa olsun— bir askeri yargıç erden mareşali» kadar herkesi yargılayabildiği İçin hu hul yargıçların durumunu güçleştirmektedir.
Anuynsanın ve Hâkimler Kanununun hâkimlere mesleğin icrası için »ağladığı teminat ve kazandırdığı tabiiyet duygusunun tabii bir neticesi olarak hâkimin başı biraz diktir. Ve böyle olması da lâzımdır. Bu İse, asker! disiplinle telifi güç bazı variyetlere yol açabilmektedir. Ayrıca, kendklndeo Üst rütbeli bir sanıkla askeri yargıç arasındaki mahkeme dışı münasebetlerin ne şekil alması lâzım geleceği —askerlikte sanık ve hâkim ayni çatı altında ya-şıyan, ayni birliğe mensup kişiler bulunduğu cihetle— üzerinde düşünülecek meselelerdendir. Bu İtibarla askerî hâkimin npolelslz bir şahıs olması ve rütbe meseleleri He bir ilgisi bulunmaması hâkimlik mesleğinin icrası İçin kutî bir zarurettir.
B — Bugün mevcut olan “Adlî â-mlrlik” nıüessesesi kalkmalıdır. Bıı, bir nevi adli vesayet teşkihıtıdır.
Savcı kendiliğhı(h*n takibata geçebilmen, uygun görmediği hlr hükmü de temyiz edebilmelidir. Aksine olarak, mahkemece mütalâasına uygun karar verilen bir savcının, adli Amirin tensibiyle mezkûr hükmün bozulması İçin temyiz lâyihası yazmak zorunda kaldığı da görülmemiş işlerden değildir.
Bilhassa adli âmirlerin askeri yargıçlar hakkında sicil vermesi ve bunun terfi, tayin ve nakillere müessir olmanı, bugünkü durumda hâkimlik teminatını ortadan dlr.
C — olması hâkim rüyetl. pılnıak
cezalı «uçlar için ayrı bir şekil — •'i müçteınl hâkim usulü— düşünü lebilir.)
D — İçlerinde hukukçu hâkim bulunmayan alay askerî mahkemeleri kalkınalı, onların İşleri do tümen mahkemelerine gördürülmrlidlr.
Askeri adalet müfettişi olan zatın bana söylediği gibi, hukıık gishıden ve pratiğinden mahrum
rak çalışan alay mahkemelerinde ad-
dr-
İ41I-(1(4-VttM-
rdlIrblİNoydl
birinci derccf» aslisi ünde yüksek Birinci derece as-dâvanın esasına.
li İsler lıazı kere o kadar berbat bir haldedir kİ, hiç bir şey yapılmasa belki daha b’l olurdu, «ll.vo düşünülebilir.
Adil aubayın muamrlrlnrinde, duruşmaların Mirrtl cereyanında, tutulan duruşma zabıtlarında vc verilen hükümlerde görülen ıiNUİo aykırılıklar yanında suçun tavsifi, cezanın tayin ve takdiri, hüknıolıınan cezanın İnfazı gibi hususlarda ıısu! ve kanuna bârlz aykırılıklar da hiç az Kildir.
Ancak bu İşlerle uğraşanlara bahat hulınnnnz, çünkü hukukçu âlilerdir. Ye eğer ”hukukçııluk“ ft, biraz pratikle elde
hukuk tahsiline liizıım kalmazdı.
E — A«kerî yargıçlara da ödenek verilmelidir. Şunun İçin kİ:
Adalet tevzii dUşünaesiylo hareket edebilmesi ve hiç bir tesire kapılma-maeı İçin hâkime müreffeh hlr hayat temini düşünülmekte, hııııun İçin de kendilerine maaştım gayri “ödenek" verilmektedir. Bu mülûharalnr ayni şekilde askerî yargıçlar İçin do varit olduğuna göre onların da ödenek alnınları» cihette, yerinde olur.
Ayrıca, hu sayede, askeri yargıçlığa gençlerin rağbeti sağlanmış ve kıymetli yargıçların meslekten ayrılma temayülleri de önlenmiş olacaktır.

Satırlarımıza son vermeden evvel Askeri Yargıtay hakkında da hlr kaç sö« söylemek isteriz:
Askeri Yargıtay’, korî mahkemelerin hlr kaza uzvudur, kari mahkemeler
yani hcın maddi ve hem «la hııkukl cihetlerine bakıp hıına göre hüküm verdiği halde. Genel Ynrgıtay gibi "Askeri Yargıtay*’ da yalnızca hükmü muhakeme eder, verilen hükümde kamına muhalefet edilmiş olup olmadığını araştırır. Başka hlr söyleyişle Askeri Yargıtay, hukuk kaidelerinin doğrıı tatbik ve tefsirini ve askeri mahkemeler arasında İçtihat birliğini teminle vazifeli yüksek hlr kaza uzvudur.
Bu vazifeye İlâveten 3410 numaralı kanunla, askerî şahısların zat işlerinden doğan İdari ihtilâfların halli görevinin do Askerî A nrgıtaya tevdi edildiğini kaydedelim. Boylere Askeri Yargıtay, kısmen Danıştay görevi de ifa etmekte, ayni ramamla İdari bir mahkeme de olmaktadır.
Şimdi, böyle bir yüksek kaza uzvunun kuruluşuna bir göz atan kimse, askeri yargıta.v dulrelrrinin başkan ile iki askerî ve İki adil üye huzuru ile toplanıp hüküm verdiğini öğ-renlnoe hayret etmez de ne yapar!
Askeri Yargıtay Genelkumlundn da vaziyet farklı değildir,
başkan da dahil oldıığıı hııldo askeri ve üç adlî üyeden eder. Kararlar İse tadili, verilir.
Yargıtay gibi İçtihat birliğini de temin edecek çok mühim hlr kara uzvunda hakimlikle alâkası olmayanla rm bulunması ve hele bunların ekseriyet teşkil etmesi, doğrusu, İzah olunur İşlerden değildir.
Bıı hal. askerî yargılayın hııgün kendisinden beklenen fonksiyonu ifa edemediği yolundaki iddiamızın tereddütsüz kabul edilmesi hlr sebep olsa gerektir.
Netice İtibariyle. Askeri ancak askeri hâkimlerin
ceğlni, hukukçu olmayanların bulunmasının yalnız lüzumsuz değil, uyul zjımunda son derece ıımlınırlıı okluğunu sÖylîyerok bu mevzııdaki kanaatimizi hulâsa etmek kabildir. Hâkimlik vasfını hnlz olmayan ve binnetlce hâkimlik teminatına ve İstiklâline sahip bulunmayan hu zevatın tesir altında knlabilmo İmkânı ile hukukun tekâmiiliı ve içtihat birliğinin tesisi yolundu nasıl müfit olacakları. üzerinde dikkatle durulup düşünülmeğe değer hususlardır.
Bu İtibarla Askeri Yargıtay da
kerı adil yargıçlardan gayrisi bulunamaz, bulunmamalıdır.

Bir memleket meselesi nlon “askerî mahkemeler" bahsini umumi efkâr önümle ele almakla kendimize düşen bir vazifeyi eda ettiğimizi zannediyor, çok muhterem Millî Savunma Bakanımızın dıı hu mevzuu lâyık olduğu ehemmiyette telâkki ederek, beklenen tâdillerin tasarlanıp en kısa zamanda kanunlaşması hususunda himmetini eslrgcmlycecğlnc İnanıyoruz. Büylik Millet Meclisinin İse, İşaret ettiğimiz hnklkatler meydanda İken, mevzuatta böyle hlr tâdile herhalde lüzum göreceğinden şüphe etmiyoruz.
L
Vaka geçen acırda, Pariete geçer.
Ba^ rolünü nice har RaşelMu oynayacağı hlr plyeein provaları yapılıyordu. Müellif, her gün tiyatroya geliyor, eabahtan akşama kadar rejisörle ve artlet-lerle birlikte çalışıyordu. Provar lar hlr buçuk aydan faşla sür-müştü. Daha da eürooeğe benziyordu. Bir gün, müellif;
— Ah, dedi, şu 4 bitee do rahat rahat bir yıkanahihrm.
Raşel gülümecycrek:
— Asîsini, dedi. Tufanı beklenen daha iyi edemin.
Bizler det galiba, rahat rahat yıkanabilmek için öyle yapacağız. 9unun şurazında bayram. Evimizde doğru dürüet bir gıı-atU abdceti alamadık- Bir doktum vardır, hemen her vesile ile ve htr veeilcyc de uyduğu için Bekta-şhıin meşhur hikdye-sini anlatır:
— Abdcslziz namaz kılınır mıf « •
Diye zormuşlar, letıfıni bozmadan cevap vermiş.*
— Kılınır.
—Nasıl olur T >
— Ben kıldım oldu.
Aynı Bektaşi, zağ olzaydı, gıızül bahsi için herhalde şöyle derdi:
— Su olmayan yerde teyemmüm do caiedlr.
Zaten ömrümüz teyemmümle geçiyor.
BİR İSTANBULLU
Şehir Meclisi
2 ekimde toplanıyor
İlk toplantıda Başkanlık Divanı aeçiml İle diğer seçimler yapılacak .
al-
kaldıran bir
başkan ve vazgeçilerek
hak
üye tek
Subayların esasından ve savcı huzuru ile dâvaların mevzuatta gereken tâdilât ya-suretiyle, sağlanmalıdır. (Ağır
bl r bll-ola-
PEYAMİ SAFA
Genclkıırııl. dört teşekkül ekseriyetle
îstanbulun yeni Genel Meclisi, tıncı seçim dönemi birinci yıl ekim devresi toplantılarına 2 ekim 1950 pazartesi günü saat 15 te başlıya-çaktır. İlk toplantıda. Başkanlık divanı seçimi. Daimî Komisyon öcçlmi, İktisat komisyonları bu arada, bütçe, kevenin, hesapları inceleme, İmar, mülkiye, ekonomi, genel hizmetler, sağlık, millî eğitim, bayındırlık, tarife komisyonları seçimleri yapılacaktır.
Ayrıca Meclisin İlk gündeminde şehrin muhtelif meselelerini alâkadar eden müteaddit işler vardır.
Kurban Bayramı şehrimizde neşe içerisinde geçiyor
KOYUN FİYATLARININ PAHALI OLMASI DOLAYISİYLE BU SENE AZ KURBAN KESİLDİ
KUMAR OYNATANLAR, ALENEN FAALİYET GÖSTERİYOR
BAYRAM YERLERİNDE
SPOR
Dün geceki boks maçları
1951 senesi içinde toplanması gerekli Üçüncü Coğrafya Kongresi için hazırlıklar yapılacak
olması sayısı
22 bin
10 bini canlı
Dün Kurban Bayramının ilk günüydü. Bu sene kurban fiyatlarının görülmemiş derecede bahalı yüzünden kurban kesenlerin çok az olmuş..
Şehrimize getirilmiş olan kıîrbanlık koyundan ancak satılabilmiştir. Mezbahadaki
koyıın fiyatına, yani kilosu 120-130 kuruştan 30 İlâ 80 lira arasında ta-havvül edan kurban fiyatları dün sabnh hayli düşmüş ve alış veriş oldukça hararetlen mlştir.
Hava şehrimizde çok güzel olduğundan çocuklar İçin kurulan bay. ram yerlerinin sayısı geçen bayramlara nazaran daha fazla ve muhtelif modellerdeki atlı karınca ve salın, cnklarla eğlence çeşitleri dr daha zengindi. Fakat hemen hemen bütün bayram yerlerinde minimi yavruların paralarını İstismar eden kumar makineleri ve talih oyunları İşle-
görülüyordu.,. Fakat bazı tehlikeli bir tekilde çok olduğu nazarı dikkati çe-
tenler pek çoktu. Bunlar âd«ta polisin gözü önünde serbestçe faaliyette bulunuyorlardı.
Atlı yaylılara binmiş miniminilerin en İşlek caddelerden neşe içinde geçtikleri arabaların fazla dolu İriyordu.
Ay sonunun yaklaşmış olmasına rağmen taksi şoförleri de İyi iş yapmışlar, sabahtan akşama kadar hemen hemen hiç boş kalmamışlardı.
Adalar ve Boğaza Denizyolları 1-dııresl bayram dolayıalyle gece saat 24.30 da ilâve vapurlar tahrik etmiştir. Adalardan İstanbul» ve la-lanbbuldan Adalara yarın akşamdan İtibaren bir İlâve sefer tahrik edilecektir.
Bandırmaya tahrik edilen vapur rağbet görmüştür.
Dün sabah Anadoludan şehrimize gelen trenler ağız ağıza dolu idi. Yolcu tehacümü karşınında Devlet Demiryolları İdaresinin bayramın dördüncü günü akşamı Ankaraya özel bir tren tahrik etmesi muhtemeldir. Yataklı ekspresindeki bütün yerler daha arefe günü tamamen satılmış bulunuyordu. Bu vaziyette Yataklı Vagonlar Şirketi de Ankara ekspresine bir vagon ilâve etmiştir.
llâve
27 eylülde Donanma Günü kullanacak
Preveze Zaferinin yıldönümü dolayıslyle şehrimizde ve İzmitte törenler yapılacak
Preveze Zaferinin yıldönümü mü-nasebetiyle 27 eylül tarihi donanma günü olarak tesblt edilmişti. Geçen senelerde olduğu gibi bu sene de 27 eylül çarşamba günü bu bayram şehrimizde ve izmitte parlak şekilde kutlanacaktır. Donanma gününün programı hazırlanmış ve evvelki gün alakalılara dağıtılmıştır.
Programa göre o gün saat 10 da Taksimde müteakiben Beşik taştaki
Abidesinin önünde devam tır. Yapılacak geçit resmi sim sona erecektir.
Saat 17 de Yavuzda bir
lecek ve 17,15 te kayık yarışları yapılacaktır. Halk gemileri gezebilecek ve ziyaretçilere rozetler takılacaktır. Geceleyin de fener alayı tertip olunacaktır.
merasime başlanacak, Barbaros olunacak. İle mera-
çay verl-
r
Luna Park’ın tstanbula getirilmesi meselesi
İçin kâfi
Yargıtayda bulunablle-nnuhı
as-
YALNIZIZ
13
Selmin başım önüne eğerek ayağının alandaki seccadeye sorar gibi:
— Ne söyliyeceğlm? dedi.
Annesi kızgın yüzünü on» biraz daha yak-:aştırıp ve zor duyulacak kadar boğuk bir sesle sordu:
— Ne zamandan beri? Ne zaman farkına vardın?
— İki ay evvel.
Mefharet büyük bir hayretle geri çekildi:
— tki ayl^ 7
— Evet. Bekledim, belki
Saniyenin ablasına gittim. O tavsiye etti.
— Doktor Şükriyeye mi? ğıml Biliyor mu o?
— Biliyor.
Mefharet ağır vücudunu bir yerlere fır-'atmak İster gibi çırpındıktan sonra tekrar-ladr’
— Çıldıracağım!
Selmin hiç kımıldamıyor ve bulanık bir şeşle anlatıyordu.,
— Geçen hafta muayene etti. Artık şüp-he yok.
Mefharet iki elinin de baş ve İşaret par-
61
değildir diye, da beklememi
Ay çıldıraca-
Partililerin bayramlaşması
Siyasi partilerin şehrimizdeki muhtelif kademeleri üyeleriyle bayramlaşmak üzere muhtelif günlerde toplantılar tertip etmişlerdir Bu a-rada şehrimizde bulunan C. H. P. Genel Sekreteri Kasım Gülek de yarın parti mensuplarlyle bayramlaşa-caktır .
Robert Kolej Mühendislik Kısmı, Türkiye Millî Talebe Federasyonuna alınacak
Robert Kolej Mühendislik Kısmı alebelerlnin teşebbüsü ve Milli Eğitim Bakanı Tevflk lleri’nin gayreti ile Robert Kolej Mühendislik Kısmı Talebe Birliği Yüksek Okullar Talebe Birliği kanaltyle Türkiye Millî Talebe Federasyonuna iltihak edecektir.
Bu suretle Robert Kolej, mühendislik kısmı talebeleri, yüksek okul Öğrencilerine tanınan haklardan isti, fade edecekler, bu arada şebeke pasoları da alacaklardır.
Lapseki ile Gelibolu arasında bulunan telefon kablosu tamir edildi
LApsckiyle Gelibolu arasında bir .apur çapasının takılması Üzerine oozulan deniz telefon kablosu tâmlr edilmiş ve yemden İşletmeye açılmıştır. Bu suretle o kesimde inkıtaa uğrayan telefon görüşmeleri tekrar başlamıştır.
--------y ■ ■ ■ ■ — —--------——
inaklarım bir akrebin kıskacı şeklinde kıvırarak Selminin boğazına doğru uzattı.
— Söyle, çabuk söyle, kimden?
Kız çevik bir hareketle fırladı ve ayağa halktı, bir müdahale gerginli#» İçinde yumruklarını sıkıp İleri uzatarak boğırdı:
— Onu hiç bir zaman öğrenemiyeceksin
Annesi do yerinden kalkacaktı, doğruldu, fakat sapsan kesildi ve koltuğa çöktü.
Salondan çıkan Selmin, yemek odasına geçti, terasın kapısında konuşan iki dayısına da yaklaşarak:
— Annem salonda bayıldı!
Dedi ve bahçeye giden merdivenin basamaklarını ağır ağır indi.
IV
— Abla, ablacığım, görüyorsun, hayatın tehlikede. Beynin kanayabilir, yüreğine İnebilir, her şey olabilir. Bayıldın da tehlikeyi atlattın Kan beyninden çekildi. Yüzünün rengi yavaş yavaş yerine geliyor. Demin yemek odasında kıpkırmızıydın. Korktum vallahi. arkandan gelemedim. Değmez bu kadar sıkıntıya. Bu dünya böyle İşte, Kabul edeceksin; çare yok. Bu »enin bir tarafın Iftzım abla. Şöyle kalbini ferah tut.
riyorum sana. Göreceksin, şüphen boşunadır. Bak ağabeyim yeni yaptırdığı kostümü giydi, gitti. Selmin odasında. Peşlnaen gitmiyor. Bunlara dikkat et. Ne olmuş? Sorar ya “Dün gece nerede idiniz?,, diye. Her şeyden şüphe edersen cehennem olur bu dünya sana, öyle 62
çarpık ıe düzelebilir ama. çarpılırsa düzelmez. Sabır derin bir nefes al. Ooo...h. Düzelir, düzelecek. Söz ve-
Öğretmen okullarının . vaziyeti

Lağvedilen okullar, Çapa
Lisesinde açılacak
15 sene kadar evvel lâğvedilen İstanbul erkek Öğretmen okulu ile üç sene evvel kaldırılan kız öğretmen okulu ve geçen sene lâğvedilen yüksek öğretmen enstitüsünün tekrar a-çilmaaına karar verilmiştir.
Erkek Muallim Mektebi, eğitim enstitüsü ve yüksek öğretmen okulu şimdiki Çapa Lisesinde açılacaktır. Bıı yeni mekteplerin her sınıfına öğrenci bulunamayacağı için bu sene birinci sınıflara talebe alınacaktır.
Çapa lisesi, geçen sene lâğvedilen 2 ortaokul ve lisenin açıkta kalan Hİcbesl için açılmıştır. Lâğvedilen »kullar tekrar açılacağından Çapa Lisesine artık lüzum kalmadığı irtilmektedir.
Belediye İle Lıına Pnrk’ın sahibi arasında kati bir anlaşmaya henüz varılamadı
Bir müteşebbis, belediyeye, İzmir Fuarındaki Luna Parkı Istanbııla getirtmek İçin müracaat etmiş ve parkı kurmak üzere Sergi Sahasının İki numaralı parkta bulunan yerini istemiştir.
Luna Parkın gürültüsünün o civardaki halkı rahatsız edeceğini düşünen belediye, buna mukabil Gülhane Parkını teklif etmiştir.
Fakat müteşebbis, Gülhane Parkının akşamları erken kapandığını ve elektrik cereyanı bulunmadığını ileri sürmüş ve Sergi sahasında ısrar ♦t iniştir.
’ Etimin üzerine belediye ük teklifi tekrar İncelemektedir. Bir anlaşma olduğu takdirde Fuarın 32 paviyonu şehrimize getirtilecektir.
Batı ve Doğu Akdeniz seferleri
Devlet Denizyolları idaresinin Do-ğugüney Akdeniz seferini yapan İstanbul vapuru yarın saat 19 da Batı Akdeniz postasını yapan Ankara vapuru da salı günü saat 14 te limanımıza geleceklerdir.
I
be-
Motörlü tren, 22 ekimde
. işlemiyecek
22 ekim pazar günü Genel Nüfus -ayımı dolayıalyle Devlet Demiryolları İdaresi Haydarpaşadan motörlü treni
tren 28 ekim pazartesi günü hareket
tahrik etmiyerektir. Aynı
Mesken kiraları gün geçtikçe düşüyor
Son senelerde şehrimizde bol mik-ardfl yapılan ev ve apartman daire-er! boş durduklarından kiralarının gün geçtikçe düştüğü tesblt edilmiştir. Bilhassa sayfiye mahallerlrıdeki binaların büyük bir kısmı bu yaz ooş kalmışlardır.
Diğer taraftan mevsimin bitmek Izere bulunması ve mekteplerin yatında açılması münasebetiyle sayfiyelerden göçler başlamıştır. Bıı göçlerin bir kısmı bayram tatilinden İstifade edüerek yapılmaktadır.
edecektlr.
Marshall Plânı Heyeti yarın gidiyor
Bir müddetten beri kalkınma programları hazırlamak üzere memleketimizde bulunan 7 kişilik Marshall Plânı heyeti yarın memleketimizden ayrılacaktır.
Memleketimizde bulunduğu müddet zarfında 1950-1951 yardımının sarf programı hakkında tetkikler yapan heyet, ilgili bakanlıklarla tam mutabakata varmış olarak. Parise hareket edecektir.
de olsa, kabul et yahu, kabul et. rahatlarsın. Bu kız elbette bir şeyler düşünüyor. Çocuk değil. Kendisine ne kadar hâkim, görüyorsun. Zekâsından şüphen var mı? Cin gibidir Etrafa çaktırmaz, merak etme. Fakat sen böyle haykırırsan, ayılıp bayılırsan, evvelâ Haslbe farkına varır, sonra konu komşu, derken bütün köy, bütün semt, bütün İstanbul duyar. Radyo İstasyonu haline gelme. Bu dünya o kokladığın limona benzer: Yuvarlak, ekşi... Fazla sıkmaya gelmez, tadı kaçar. Yahut şeker karıştırmak. Oğlana da üzülme. A-ğabeyim j îstanbuldan dönünce, köyden Doktor Sabrlyi alıp gelecek. Hemen kondurma. Menenjit böyle başlamaz. Hastanın gözleri ışığa bakaınaz olur. Kırıklık fazla olur. Baş ağrısı kıvrandırır, haykırtır. Yok bunların hiç biri. Alâ!.. Bak, rengin yerine geliyor, istersen kalk, yine defteri karıştıralım. Bu sefer saatlerce vaktimiz var. Simeranyada şöyle bir dolaşır, hava alırız.

bilmiyorum. Ku* bir zaman İçinde Burada bina ye-
“Ne kadar zaman geçti, Icde yeşil ışık yandı ve kısa yelkenlimiz iskeleye yanaştı, rıne, hava meydanı gibi geniş bir saha vardı.
Yer. asfalttan daha pürüzsüz, kauçuk gibi yumuşak bir maddedendi. Yeni ütülenmiş bir yatak çarşafı kadar düzgün ve temiz. Kılavuzumun hisli ve yere her temasının reaksiyonlarını zarif kıvrılışlarla belli eden çıplak ayaklan bir dans neşesi içinde.

•‘Aşktan başka hedef ariyan bir aşkın kendi kendine İhanet ettiğini oııa anlntamıyo-63

Elektrik Takımından Recep ve Garbi» rakiplerini mağlûp ettiler
Elektrik Kulübünün davetlisi olarak şehrimizde huhînan Elen Boka Takımı, üçüncü ve non karşılaşmasını dün gece Spor ve Sergi Sarayında kalabalık bir seyirci kütlesi önünde E-loktrlk Boks Takımlyle yapmıştır.
İlk maçı, eski dünya şampiyonların-don Elenli Hristoforldls’ln hakemli* ğlnde 51 kiloda Apoetolldlz He Recep özkutlu yaptılar. İkişer dakika* dan altı ravnd Üzerine yapılan bu maçta Recep, bütiin ravndlarda rakibine nazaran daha hâkim dövüştüğü İçin maçı sayı 1le kazandı.
İkinci maçı Etenlerin en İyi boksörlerinden olan Lambldlıı He Garbia yaptı.
Gecenin en zevkli ve heyecanlı maçını teşkil eden bu müsabakanın İlk dört ravdında Garbia daha çok çalıştığı İçin hakemlerden topladığı puvan-larla maçı sayı ile kazandı. Lamblrlls beşinci ve altıncı ravndlarda daha hâkim dövüşmesine rağmen dört ravnd-da Garbia daha tesirli dövüştüğü için maçı galip bitirdi.
Bu maçta hor İki boksörün do sağ kaşı yumrukla patlamasına rağmen maça devanı ettiler ve Garbisin galibiyeti «Hİonda büyük tezahürata venlle oldu.
Geçenin «on maçını Çrıldarisle Tayyar yaptılar. Elen boksörü Çaldarls kiloca rakibinden fazla olduğu İçin daha birinci ravnddnn ttibaron ma;.ı hâkim olmaya başladı. Vo dördüncü ravndın başında da maçı Elen boksörü Çaldurls teknik nakavtla kazandı R»ı suretle Elen ve Elektrik boksörleri >-«asindeki maç 2-1 Elektrik takımının galibiyetiyle bitil.
Fenerbahçe Beykozu
3 - 1 yendi
Dün Fenerbahçe Stadında İlk maçlarına hazırlık mahiyetinde Vefa İle Defterdar, Fenorbahçe ile de Beykoz hususi bir maç yapmalardır.
Vefa İle Defterdar arasındaki maça Yeşil-Boyazhlar eksik bir kadro ile çıkmışlardı ve dovre 0-0 berabere bitil. İkinci devrede Defterdar müdaflls-rinln hatasından istifade eden Aziz, Vefanın ilk ve son golünü attı. Maç da bu suretle 1-0 Vefanın galibiyetiyle ■ona erdi.
Günün İkinci maçını Fenerbahçe İle Beykoz takımları yaptılar. Fenerbahçe sahaya şu kadro ile çıktı:
Şalopi — Murat ı Erdoğan), Hilmi — Nedim. Samım. Esat — Turan. Erol. Ahmet ISuphi), Leftor. Faruk.
Fenerbnhçe takımında uzun zaman-dır sakatlığı ılolayısiyle oynıyamıyan bek Erdoğan da İkinci devrede takımda yer almıştı.
îlk gölü onuncu dakikada Beykoz-dan Gazanfer frikikten güzel bir şutla Fener kalesine attıktan sonra San -Lâcivertliler açılmışlar vc 23 üncü dakikada «ağaçık Turan Fenerbahçeyı beraber duruma getirmiştir, tik devre bu suretle 1-1 herabore bitmiştir.
ikinci devrede daha güzel oynıyan Fenerbahçeliler Suphi ve Lofterin a-yağından İki gol daha kazanarak maçı 3-1 galip bitirmişlerdir.
r
Türkiye Atletizm Birincilikleri
tamir, 23 (A.A.) — Türkiye Atlettem birincilikleri bugün Alsancnk Stadındı kalabalık bir seyirci kütlesi önünde yapılmıştır.
400 METRE MANÎALI:
1 — Kemal Horolu (Ankara) 55 saniye 9/10. 2 — Burhan Cengiz ( Zonguldak) 56 «aniye 1/10.
800 METRE: l — Ekrem Koçak (Ankara) 1.57.6/10, 2 — Burhan Göker ı İstanbul) 1..58.
YÜKSEK ATLAMA 1 - A. Holşafkih • İstanbul» 1.75, 2 — V. Hol.vafkin (İstanbul) 1.75.
GÜLLE ATMA: 1 — Nuri Turan (Kocaeli) 13.02, 2 — Necdet Akın (Ankara) 12 70.
ÇEKİÇ ATMA: 1 — Torna Balcı «Ankara) 50 71 (Yeni Türkiye rekoru». 2 — Muzaffer tskender «Ankara» 43.61.
100 METRE; 1 — Oktay Karakulak «İzmir» 11 saniye. 2 — Turhan Tükel «İstanbul) 11,1/10.
UZUN ATLAMA: 1 — Avni Akgtln (İzmir) 6.92, 2 — Maclt Göktürk (Çanakkale) 6.41.
5.000 METRE: 1 —- Mustafa özcan «Ankara) 15 42.1 10. 2 — Nuri öksözal «İstanbul) 16.13.11 10.
Türk Coğrafya Kurumu Genel Merkez Kumlu 13-14/eylül/JÜöO tarlhiru de Ankarada Millî Eğitim Bakanlığı merkez binasında toplanmıştır.
Toplantıyı Milli Eğitim Bakanı Tevflk İleri açmış ve geçenlerde vefat eden değerli bilim adamlarımızdan İstanbul Üniveraltevl Fiziki Coğrafya Ord. Prof, ve Türk Coğrafya Kurumu Genel Morkez Kurulu Üyesi İbrahim Hakkı Akyoi’un hâtırasına hürmeten bir saygı durunu yapıldıktan sonra geçen t«/p1antının tutanağı okunmuş ve Bakan, kurumu, okullarımızda millî torbiyenin ana temellerinden birini teşkil eden coğrafya derslerinde bugün tatbik edilen programlarla okutulan kitapıar üze. rinde yetki He söz söyliyecek bir merci tanıdığını ve bu işlerin kurumun Ön plânda meşgul olması İcap adon bir konu olduğunu ve bu işleri kurumun bilhassa ele almasını soy-liyerek ayrılmıştır.
Heyet, asbaşkan Prof, Ali Macît Arda nm başkanlığında çalışmalarına devam ederek yönetim kurulunun raporunu ve muhasebe İşleri hakkındaki tekliflerini aynen tasvip etmiş, 10.50 yılı bütçe ve kadrolu, nnı müzakere ederek son şekline bağlamış, hesap murakıplıklarına Prof. Hamlt Sadi Selen İle Ruhi Tur* fan’ı seçmiştir.
Türk Coğrafya Kurumuna aslî üye olmak İçin müracaat eden on altı zatın üyelikleri kabul olmuş, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından kuruma hibe edilen 1; 800,000 ölçekli Türkiye haritalarının Türk Coğrafya Kuru* mu tarafından satışa çıkarılarak elde edilecek paranın kuruma gelir kaydı kararlaşmış. Türk Coğrafya dergisinin yayım ve dağıtım işlerinin düzenlenmesi için alınacak yeni tedbirler müzakere edilmiştir.
1951 senesi içinde toplanması gerekli üçüncü Coğrafya Kongresinin hazırlıklan için yönetim kurulu tarafından teklif edilen proje ürerinde konuşulmuş ve bu konunun daha e« saslı bir şekilde işlenebilmesi ve Coğrafya programlan ile kitapları üzerinde incelemelerde bulunulabllmeal İçin İki ay kadar sonra ve bir kısım ( uzmanların da iştirakiyle ve daha geniş bir takım hazırlıklar yapıldık, tan sonra ayn bir toplantı yapılma* sı muvafık olacağı sonucuna vanL mış ve toplantıya Milli Eğitim kanı Tevflk lleri’nin kuruma çalışmalannda başanlar dillyen bir söyleviyle son verilmiştir.
Türk Coğrafya Kurumu Genel Merkez Kurulunda açılan üyeliğe kurum yasasının 9 uncu maddesi u-yarınca başkan, Milli Eğitim Bakanı Tevflk İleri tarafından Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Doçentlerinden Dr. Danyel Bcdlz memur edilmiştir.
Ba-llmî kısa
Atatürkün resmi bulunan pullar
P. T. T. idaresi tarafından Atatürk resimli eski pullar yeniden piyasaya çıkarılmıştır.
Bir aralık tedavülden kaldırılmış olan bu seriden şimdilik 15 ve 3 kuruşluk pullar bayramda satışa arze-dilmiştir. Yakında bunu diğer pullar takip edecektir.
YENİ İSTANBUL
SIYASI İKTİSADÎ
müstakil günlük gazete
Bir Rum ailesi
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LÎMÎTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. $ ARLICA
Yazı islerini fiilen İdare eden mesul müdür: Sacld ÖGET
Müslüman oldu
30 yaşlarında Foti İsminde bir Rum. Müslüman olmuştur.
Foti hâlen, sünnet olduğu CibaJı hastahanesindedir. Karısı ve üç çocuğu da kendisi ile beraber Müslüman olmuştur.
rum. Bu İnadı kendi zaaflarına karşı İsyanının bahanesine benziyor. Böyle değilse, başka birinin hayali veya realitesiyle benim aramdaki tereddüdünün üstünde koyu bir sis perdesidir. Bu noktada konuşmuyor. Eğer böyle bir tereddüdü de yoksa, giyindiği sır elbisesi İçinde kenarlarım gizleyip hudutsuzluğun hayaleti haline gelmek İstiyor.

— Besim, okuma buralarım. Bir vaka, bir İsim, bir şey yok mu. onu ara.
— Dur ahla. Acele etme. Vaktimiz çok. Tarih de koymamış.

“En çok düşündüğümüz kelimeyi en az kullanmaya bizi mecbur eden gururumuzu aldatmak için, sevmek fiiline sözden başka ifade şekilleri ararız. Meselâ dün, o, masadaki yerlerimizi değiştirmemizi istedi. Otelci masada oturan güzel kadının tam karşıma düşmesine tahammül etmediğim hissettirmişti. Bense, onun bir aralık başının ağrısını geçirmek İçin aspirin almaya garsonu yollamak mümkün olduğu halde, eczahaneye bizzat gidip geldim.

“Gözleri, gözleri... Onu doğduğu günden evvelki benliğime sımaıkı bgğhyan, en yakın akrabadan daha vakın bir kan münasebetini kat kat aşan ve ruhlarımızın beraberliği hissini bir anda uyandıran bakışlarında kendimi ne kadar’çok buluyorum. Sanki onun gözleriyle kendimi gören ben’im Onun varlığını benimkinin şartı haline getiren bu aynılık duygununda, görme intibaları tek merkezde bir-64
N^redilmiyen yazılar iade cdilmes.
Basıldığı yer :
YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
leşen iki gözün beraberliğine benzlyen bir fonksiyon birliği var.

Mefharet defterin üstüne eğilerek bağırdı:
— Gördün mü, Besim! Anladın ıın şimdi? “En yakın akraba,, diyor.
— Hayır abla. Bu bir ölçü. “En yakın akrabadan daha
— Değil.
ha, görürsün.
yakın.,. Bu bir ölçü. Besbelli. Oku. Oku
biraz da-
“Doğduğu
Telefonla koymaya

geceyi hatırlıyorum, haber aldım. Daha ahizeyi yerine vakit bulmadan, kudurmuş bir şüphe denizi
odama doldu ve beni kaptı. Olamaz, diyordum. olamaz! Annesinin İtirafları bile beni inandırmıyordu. Olamaz!

— Gördün mü Boalm? Nasıl! Hatırlıyor musun? Ben hastahanede doğurdum. Ağabeyim evde idi. Telefon ettiler ona
— Fakat bir itiraftan bahsediyor, Sende var mı öyle şey?
— Canını işte, o söz gelişi. Ne demek istiyor Belli değil. Oku bakalım. Oku da anlarsın. Vallahi benden bahsediyor.

“Her zaman, her zaman, beni en utandıran farkın mevcut değilmiş kader ehemmiyetsiz olduğunu söylemek nezaketim gösterdi Yalnız bu noktada zalim değil. Bu utancımın ümidim için öldürücü bir tehlike olduğunu biliyor ve onu azaltmaya çalışıyor
(Devamı var)
65

24 Eylül 1950
Y E N î İSTANBUL
Sayfa 3
r

Günler geçerken
Kefalet-i
müteselsile
Refik Halit Karay
İdarenin bütçesin© nispetle değil, mil-müessese için hile biijük sayılacak
SULAR idaresinde bir memıır, o yarlık sermayelerle işltyen bir mikyasta bir ihtilasta bulundu; cinayetini başka bir cinayetle yani intiharla manen Ödedi; lâkin maddeten borçlu gitti. Gazetelerde okuduğu muza göre şimdi llükıınıet o açığı kapatmaya uğraşıyormuş ve —bilmem doğru, bilmem yanlış — kapatma çarelerinden biri de “kefalet-i müteselsile,, don istifade olacakmış. Bu usul, dünyanın en insafsız, fnz-lasiyle iptidaî, esasi adaletsizliğe dayanan bir nevi “suçsuzu suçlu yerine,, ce/.alandırnıa kaidesidir.
Ortaçağ ve daha geri devirlerdeki icrayı adalet sistem İnden hiç farkı yoktur; lıelki ona da ta.ş çıkarır. Düşününüz kl bir memur, hileli yollardan kasayı tedricen veya hlr hamlede soyacak; hol hol para barcı-yacak, u/ıın yahut kısa bir müddet vur patlasın, çal oymasın keyif sürecek; dünya nimetlerinden faydalanacak. O müddet zarfında, arkadaşları darlık çekmektedirler; bakkal dükkânına korka korka girmekte, kasaba ise yaıınşıımk crMiretinl gösterememektedirler. Öhiirü çalgılı gazinoda mayonezli levrek ısmarlarken, bunlar palamut akınım beklemektedirler. Aradaki farkı tafsllâtlyle belirtmeye lüzum yok. Bilip gördüklerinize, çektiklerinize dayanarak iki hayatın yüzlerce sahnesini gözünüzün önünden geçirebilirsiniz-
Günün birinde bakıyorsunuz, maaşınızdan bir kısmı kesilmiş. Sebebi? I sııl böyle: Ba.şka birinin kabahatini size çektirmek; onun yediği paraları size ödetmek. Meğerse ihtilas eden meslektaşınız mayonezli levreğini sizin kesenizden atıştırmış, götürmek için bu balığın sokaklardan zarda ediniz! Meğerse siz yutağınızda derin düşüncelere daldığınız sıra, onun derdiği elli liralığın elli kuruşu olsun gidiyormuş. Revayı hak mıdır, hu?
Kaldı kl suçu yalnız nıuhtrlis İşlememiş. Kasayı — aylarca mı. yıllarca nıı? Rivayet muhtelif... — kontrol etmiyen müfettişler ve dolayı-slyle idare o mulıtelisiıı bir bakıma suç ortağı olmuştur. Ama gerek müfettiş beyler, gerek İdare balındakiler — mevzuat ve mahut “kefa-iet-i müteselsile,, çerçevesi dışında kuldıkları için — maaş kesintisine uğnunıyaeakiardır. Kanun bir tek ciheti teminat altımı almuk İçin konmuş: Ne derece haksızlık, adaletsizlik olsa ilahi suçlunun yediği parayı temin! Hem de kimlerin, hangi zavallıların erbinden? (.zerlerinde büyük para mesuliyeti taşıyan küçük maaşlı memurlardan!
Bilmiyorum, hâlâ aynı usulde mi gidiyoruz: Vâktİyle bir postu müdürünün açığı çıkarsa galiba müvezziler de dahil bııııu İdarenin bütün memurlun öderlerdi. Peki, bıı ruhta, bu zihniyette hlr kanunun, ileri ve ilmi esaslara dayanması icap eden modern adalet nırfhumlyle telifi mümkün müdür? Başka memleketlerde muhafaza edilmiş bile olsa biz yırtıp atmalıyız.
ırtıp atacağımız bunun gibi eski ve zaman geçirmeden kabul edeceğimiz “Telif Hakları,, ve “Bern Anlaşması., gibi yeni, hepsi dr İtibarımızı yükseltecek nice kanunİHr var. Çoğu incir çekirdeği doldurınıyaıı sual takrirleri sağnağı altında teklif, tetkik etmek fırsatını bir türlü bulamıyoruz ki...
\_____________________________________________________________
ihtilas eden meslektaşınız
Siz ki çingene palamudunu eve arabalar dolusu geçmesine intl-ay başını nasıl bulacağım diye Akıntıburnunda çalgıcılara gon-haberiniz yokken maaşınızdan

Türkiye • Brezilya Hava Ulaştırma Anlaşması imzalandı
Japonyada Asama Volkanı indifa etti
Ankara 2? fA.A.) — Haber aldığımıza göre, Hükümetimizle Brezilya Hükümeti arasında cereyan eden müzakereler neticesinde tesbit olunan hava ulaştırması anlaşması 21 eylül 1950 perşembe günü Dışişleri Bakanlığında Hükümetimiz adına umumi kâtip Faik Zihni Akdur ile Brezilya Hükümeti adına Büyükelçi Ekselans Mario de Castello Branko tarafından imza edilmiştir.
Bu anlaşma iki taraf teşrii meclislerinin tasdikina iktiran ettikten sonra yürürlüğe girecektir. Her iki devletin taraftar oldukları milletlerarası sivil havacılığa dair Chicago sözleşmesinden mülhem olan bu anlaşma iki memleket arasında muntazam hava seferlerinin kurulmasını sağlamakla milletlerin karşılıklı anlayışlarına ve yaklaşmalarına da hadim o-lacaktır. Anlaşma, iki memleket havacılık teşebbüslerine zarar verebilecek rekabetleri önleyen hükümleri ihtiva etmektedir.
Türkiye - Brezilya hava anlaşması Hükümetimizin hava ulaştırmalarına dair akdettiği 17 nci anlaşmadır.
İmza merasiminde Dışişleri Bakanlığı birinci daire reisi Bülent U-şaklıgil, üçüncü daire Umum Müdürü Nureddin Pınar, üçüncü daire Umum Müdür Muavini Süreyya Borken, Sivil Havacılık Şubesi Müdürü Kemal Cenanı ve Brezilya Elçiliği kâtibi M. Fantinato da hazır bulunmuşlardır.
Yeni tâyin ve nakiller
Eskişehir Valisi Ahmet Kınık Seyhan Valiliğine. Dr. Turgut Babaoğlu 100 lira maaşla Malatya Valiliğine, Kadıköy Kaymakamı Arif Özgen Eskişehir Valiliğine, Mülkiye Müfettişi Şakir Canalp İçel Valiliğine, Emniyet Grup Şefi Servet SUrenkök almakta, olduğu 100 lira maaşla Emniyet Genel Müdürlüğüne, Petrol Ofisi Müşavirlerinden Suphi Ziya özbekkan 875 lira aylık ücretle Toprak Mahsulleri Ofisi Yönetim Kurulu Maliye Bakanlığı Üyeliğine. Malatya Valisi Salt Koçak İçişleri Bakanlığı Nüfus işleri Genel Müdürlüğüne ve Nüfus işleri Genel Müdürü Cemal Dinç de içişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğüne almakta oldukları ma-
İzmir Muvakkat Daimî Encümeni kuruldu
İzmir T?. (Huşuhİ muhabirimiz bildiriyor) — 11 Genel Meclisi Kanunu mucibince bu meclis seçilip toplanın-caya kadar Vilâyet Daimi Encümenini seçmek hakkı Belediye Meclisine tevdi edilmiştir. Yeni Demokrat Belediye Meclisi Valinin daveti üzerine bu sabah olağanüstü bir toplantı yapmıştır.
Vali Osman Sabrl Adal’ın Başkanlık ettiği bu toplantıda İki aylık bir devre için vilâyet içinden bir il daimi encümeni seçilmiştir. Bu görevi Urladon Muzaffer Balaban, ödemişten Hama Türegün. Kemalpaşadan Kemal Ormancı. Bayındırdan Muharrem Ağustos yapacak ve encümene vali başkanlık edecektir.
Köprü Kadıköy İskelesindeki gişelerin adedi sekize çıkarılıyor
Öğrendiğimize göre Köprü, Kadıköy İskelesinde bulunan Denizyollarına ait 4 gişeden ikisi Ulaştırma Bakanının direktifiyle bugünlerde kaldırılıp bunlar Şehir Hatları İşletmesinin emrine tahsis edilecektir.
Bu suretle Köprü Kadıköy İskelesindeki gjşe adedi 8 e çıkacak ve ihtiyaç önlenmiş olacaktır.
ingiltereye gelen Amerikan turistleri
Londra. 23 A A. 'Reuterı İngiltere seyahat acentasının dün akşam bildirdiğine göre. ağustos ayı İçinde A-mr-rikadan gelen turistler ıngiltereden 6 000.000 dolardan fazla harcamışlardır.
Ağıifitofl ayı içinde Londrada bulunan Amerikan turistlerinin aayı*>ı 19 236 dır
Sene İçinde 450,00u kl >i seyyah olarak İngiltereye gelmiştir. Bu, geçen seneye nazaran 11 bin artışı göstermektedir.
Tokyo, 23 «APl — Tokyonun 75 mil kuzeybatısındaki Asama Volkanı, bu sabah saat 4.37 de şiddetli bir in-difaya başlamıştır.
Merkez meteoroloji rasathanesinden bildirildiğine göre, infilâkın şiddetinden civardaki kasabada bulunan evlerin camları muştur.
3.000 metre dan yükselen
metreye kadar çıkmıştır.
Yer sarsıntıları Tokyoda da duyulmuştur.
kırılmış ve saatler dur-
Irtifaındaki bu volkan-dunıan sütunu 10.000
Errol Flynn evleniyor
New-York. 23 (AP) — Aktris .Pat-rlce Wymore, Errol Flynn ile evlenmek için uçakla Parıse hareket etmiştir.
Bu evlenmenin Errol İçin son evlenme olup olmayacağı suali karşısında. Patrice şu cevabı vermiştir:
"Birbirimizden ayrılmamak İçin limizden gelen her şeyi yapacağız.,.
Ingiltereden Amerikaya merhalesiz uçuş
VVashington. 23 rAP) — Hava ordu-su tarafından yapılan bir açıklamaya göre, Birleşik Amerika hava ordusuna mensup bir tepkili av uçağı dün gece, Ingiltereden Amerikaya durmadan 3,800 nıilllk hlr uçuş yapmıştır.
Yarbay Davld Schilling, bu uçuşu haşarı ile bitirdiğinden. Amerikan Hava Ordusu Başkanı Heyt Vanden-berg tarafından tebrik edilmiştir.
»•#«


İkincisi nerede ?





Tiirk ■ Fransız ekonomik
münasebatının inkişafı
sokaklarından geçmeye çalınıyor.
Amerikan birliklerine ait bir zırhlı araba Tnegunun kuzeyinde duracık köy
Tekinalp da bilhassa ecnebi sermayesinin Türkiye millî kalkınmasındaki rolünü ve bundan böyle bu mevzua verilecek ehemmiyeti teyid ettmlştir.



• • • •
Pariste tertip edilen toplantıda Bedri Nedim Göknil yeni İktisadî siyasetimizin anahatlarını anlattı
Paris 23 A A. lözel muhabirimiz bildiriyorl — Fransız İhracatçı Sanayi Birliğinin Umumi Kongresi münasebetiyle kendi milli ananelerine tevfikan bu sene Türkiye . Fransa ekonomik münasebetlerinin gelişmesi imkânlarım araştırmak maksadiylc Âertip edilen ziyafette Fransız Hariciye, Ekonomi ve Maliye Bakanlıkları ile Fransız endüstrisinin muhtelif ihracatçı branşlarının mümessilleri hazır bulunmuşlardır.
Bu toplantıya Türkiye tarafından Büyükelçimizi temsllen Ticaret Müşavirimiz Celâl Yorman riyaset etmiş ve Türkiye Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın sıhhatine kadehini kaldıran birlik reisine cevaben Fransa ile ticari münasebetlerimizin inkişaf seyri ve müstakbel imkânlar hakkında konuşmuş ve bilmukabele Fransız Cumhurbaşkanı Vincent Auriol’ün afiyeti ve Fransız halkının saadeti için kadehini kaldırmıştır.
Daha sonra birlik ikinci reisi Mr Altermân Fransız sanayicilerinin
Türkiye ile münasebetlerindeki problemleri ortaya almıştır.
Roma Tütün Kongresine İştirak etmiş olan İstanbul Milletvekili Bedri Nedim Göknil ve Tekinalp kendilerine şahsen vâki davet üzerine bu toplantıda hazır bulunmuşlardır. Bedri Nedim Göknil söz alarak Tür-kiyedeki venl İktidarın ekonomik sahada takip edeceği siyasetin ana hatlarını izah etmiş ve bu meyanda bilhassa TürkiyenJn tabiî servet kaynaklarının işletilmesine matuf faaliyetlerde şahsi teşebbüse müstesna bir mevki ayrıldığını ve hükümetin, ecnebi sermaye ve tekniğinin Türk müteşebbisleriyle işbirliğini sağlamak ve bu vâdide tam bir emniyet havası yaratmak üzere her türlü yardım ve müzahereti esirgememek kararında olduğunu tebarüz ettirmiştir.
t



Fürk silâhlı kuvvetlerinin eğitim imkânlarını ıslah etmek nınksadlyle, A m farikada parçalar halinde imal edilmiş ve Türklyeye gönderilmiş olan büyük çelik barakalar, yurdun her yerinde kurulmakladır. Yukarıda, Gazlemlrdeki MotÖrlü Nakliye Okulunda hıı barakalardan biri kurulurken görülmektedir. Küçük resimde, bir Amerikalı teknisyen» Tiirk İstihkâm erlerine, İskeleti kurulmuş olan hiiyük bir barakanın, oluklu saçtan yapılmış olan yan kısınılarını nasıl birleştireceklerini öğretirken görülüyor. Bu yeni barakaralar, Amerikan Askeri Yardım Programı gereğince Türkiyeye verilmektedir.
MOSKOVA DAN dönüşünde, A-merikaıı gazetecilerinin sual yağmuruna tutulması Üzerine, o zamanın maruf diplomatı Bedel Snılth. İşi kestirip atmış:
“— Rusyayı mı soruyorsunuz? Vak’anüvisin hafızasını, müverrihin vesikalarını kaybettiği» hem de bile hile kaybettiği bir memleket!..,.
Görmedim ama, bütün günahını üzerime alarak, Kııs mekteplisinin okuduğu tarih kitabında sadece Kııs Milletinin zaferleri yazılı olduğunu söyllyehlllrlm. Hattâ daha İleri gidip, yedi düvelin /.aferlerl ve muvaffakiyetleri de Kuşlara maledilip çıkmıştır diyeceğim. Kâğıdı, matbuayı, puslayı, buhar gücünü ve radyoyu keşfeden Kuşlar olduğu gibi, Prcveze zaferini yahut Otuz Sene Harplerini de Kuşlar kazanmıştır. Otıız. seneyi az görüp de yüz sene harplerine de uzanmış olabilirler.
Fakat gülme, yinlz, ortaokullarımız İçin sun hasılan tarih kİ. taplarını gördünüz mü ? Seyrin şartlarını madde madde tınlatan kitapta Lozan kaç satır İliliyor muşu -nuz. Sekiz!.. Bir dostıımıııı anlattığına göre liseler için hazırlatılanda İse, hu konimi tırpan, keyfiyete de yürümüş. Rahmetlj Cemil Bllsel hocamızın İki koca cildi istediği kadar raflarımızı. yahut Ali Naci Karacan dostumuzun dört yüz seksen küsur sahifelik eseri, dilediği kadar kulaklarımızı “İsmet Paşa,, diye dolduradursuıılar; yeni tarih kitaplarına göre Lozan Konferansında İsmet Paşadan daha çok, Rıza Nur İle başkaları varmış' Dostum, diğerlerine kadar uzanan tafsilât arasında. Halk Partili olduğunu unutarak, Hastuı Sakayı da aramamış mı? Kendisine son İstifadan sonra, gelecek sene Nihat Reşarl* da aramasını tavsiye ettim.
Fakat Lo/.an haydi ııe Inc, Ali VhcI Bey, kdıcını çekip hıı mevzuu hakikate doğru elbette kİ sev-
Yeni İstanbul'un KORE muhabiri bildiriyor
Inchon’un 76 günlük kızıl idaresi altında çektikleri
Alman tüccar, Kızılların Amerikalılara çalışmış olan herkesi yakalamaya çalıştıklarını söylüyor
Yazan : Korner Bigart
Kore hususî muhabirimiz
tnşon, (19) — Bugün İnşonda ziyaret ettiğimiz yaşlı bir Alman ithalâtçısı 76 gün süren komünist idaresi altında 260.000 inşonlunun çektiklerini anlatmıştır. 76 yaşında olan Mr. Schlrbaum İnşonda kalabilen yegâne yabancı beyazdır. Amerikan askeri makamlariyle çalışmakta olan oğlu kızıl gizli polisi tarafından yakalanarak götürülmüştür. Hâlâ kendisinden bir haber alınmamıştır.
Schlrbaum Kuzey Koreli subayların nazik davrandıklarım, fakat e-mirleri altındaki kimselerin çok fena insanlar olduklarını, bu arada evlerini dört defa soyduklarını ve ele geçirdikleri Güney Kore Devletinin tahvillerini yırttıklarını söylemiştir.
Schlrbaum, Japon olan karisiyle birlikte limana hâkim bir noktadaki büyük evinde yaşamaktadır. Oturma
Amerikan Kongresi tatile girdi
VVashlngton, 23 (APi — Amerikan Kongresi kanını 27 ye kadar UtII yap* mafea karar vermiştir.
İkincisi nerede?-Su.. Su-İki zekâ
kedecektir. Ama, ortaokulların son tarih kitaplarında göze batan bir tuhaflık daha var kİ. onu kime havale edeceğimizi birlikte düşünsek yeridir:
Cumhuriyetin llfıııı bahsini müteakip Atatürkün bir resmi var: “TÜrklyenlıı ilk cumhurbaşkanıH Bundan sonra, inkılâplara ayrılmış yirmi nahife ve o sahlfelerin peşinden ikinci hlr resim geliyor: °Türklyenln üçüncü Cumhurbaşkanı Celâl Boyar,,
Hayır, Ikiııcl reisicumhuru nr ismen, ne de resmen bulamazsınız! Siz hâlâ demokrasinin âdet cilve* leriııin yalnız sandıklarda mı görüldüğünü sanıyorsunuz? Bizim demokrasimiz, tarih kitaplarındaki âdetleri de çoktaan alüst etti.
Fakat farzedellııı kl, İkinci cumhurbaşkanı, İyiliklerinden fazla kötülükleriyle maruf bir zattır. Bu lııdl dahi öğretmek tarihin vazifesi değil midir? Komayı vakan Neronıı Roma tarihi yazmıyor ııuı? Bıısirİs'i Mısır talebeleri. Phalarls’l Italyan gençleri, Sultan Hamilli blzler okumadık nıı? Bir Fransıza: “ihtilâlin sarsak kır.ılı 16 ncı Lııl’yl okumanıza demokrasi mânidir,, deseniz, ertesi gün Follherger yahut Caslno de Parı-sln sahnelerinde demokrasiyi dillenmiş görürsünliz. “IV üncü Hanry mi? Zinhar!,, dediğinizi duyan İngiliz, yüzünüze öyle hlr bakar kl» alimallah demokrasiyi tekellüme dahi cesaretiniz kalmaz. Ve hâlâ yangın dumanları Alman mekteplisine Hltlerl meyin de bakın!
Ama llâmaşaallah bizim
hallerde kılımız kıpırdar gibi değil. Hoş. kıpırdasa da ne yapacaksınız? Maarif Vekili olsanız sıhhi durumunuzu öne sürüp İstifa eder, yahut Sıhhat Bakanı İseniz» ‘'prensip!,, diye feryadı basarak çekilebilirsiniz. Aıını efradı millet ola-
tüten öğrei-
böyle

Yazan:
A
Bediî FAİK
rıık acı acı gülmekten öteye nasıl geçilir? Hayır bari teşriî masuniyetiniz olsa, gene kolay. Hırsınızı, Beyoğlu caddesinde ters yüzü «»-tomobll sürerek veya devriye polislere eş dost evi bekleme vazifesi vererek alabilir, hiç değilse havaya bir kaç el kıırıı sıkı hoşalta-hlllrslıılz. Arnn masuniyeti toşrll-yeslz evlâdı memleket İçin bütüıı bunlar ne gezer?
İyisi ml dostlar, göğüslerimizi şişirip, hançereleriınlzlıı bütün kudreti İle “Yaşasın demokrasi!„ diye bağıralım olsıııı bitsin. Hani hlr ara miting yapan Üniversite talebesi, polisin ensesine doğru ıı-/andığını görür görmez, hep l>ir ağızdan İstiklâl Mtırşınıı başlayıp, zabıtayı nasıl puta çevirdllerse; şimdi siz de demokrasinin raydan lıer çıkışında basın yaygarayı; “Yaşılsın demokrasi!,,
Su.. Su..
SİZİN Nemi ne âlemde bilmem n-uıtı, bizimkine Terkim suyıı Kenelerdir hırsız gibi, geceleri ıısııl-cu gelir ve gider, Son günlerde ona da raslanmz olduk.
Çoluk çocuk, kulaklarımız kirişte, luı geldi ha gelecek diye yatıyor ve tııı kuşku içimle sn hahlara kadar döşeklerimiz d e prpııııp duruyoruz. Temizliğin İmandım geldiği eğer hakikat, hattâ dalın doğ-dinden imandan
se. hizlın şemtln, rıısıı bizim gelirin
Kore Muhabirimiz
odalarından birini, atılan mermilerden biri ve binanın yüzünü de makineli tüfek kurşunlan delik deşik etmiştir. Limanın bombalanması başladığı vakit himaye etmekte oldukları 40 yetim çocukla birlikte evin bodrum katına inmiş ve Amerikan askerleri gelinceye kadar yerlerinden çıkmamışlardır.
Kızıllar 2 temmuzda înşon’a girdikleri vakit Schlrbaum ailesi yetimleriyle birlikte şehrin haricindeki evlerinde yaşıyorlardı. Kızıllar gelerek e-ve ihtiyaçları olduğunu bildirip aileyi yerlerinden çıkartmışlardır.
Komünistler bir müddet yetimlere vesika ile yiyecek vermişler fak ıt bu bir müddet sonra 800 gramdan 600 e ve en nihayet 500 grama düşmüştür. Bir aydan beri ise bu da kesilmiştir. Böylece aile sade pirinç yiyerek yaşamaya çalışmıştır.
Kızıllar şehirde büyük bir garnizon bul un d ı>r matruşlardır. Başlangıçta
halkı sakin olmaya teşvik etmiş ve Amerikalılara yardım etmiş olanla ı yakalamaya çalışmışlardır. Bu işlerinde yerlilerin kendilerine yardımları dokunduğunu söylemek lâzımdır.
Schirbaunı’un bıı malûmatı şehrin kızıllar elinde kaldığı müddet içindeki durumunu teshit etmektedir.
W
çoktan çıktığı mutlaktır.
Fakat galiba yalnız hizlın şehir de değil. Geçenlerde bir gazete haberi, Konyada ölen bir vatandaşın tam teneşire yatırılıp da üzerine sıı boca edildiği anda dirildiğini bildiriyordu. Hallerde, dirilen zatın nereli olduğu yazılmıyor. A-ına şa.vel İstanbullu değilse, Konyada da su hasreti, hem de öldürücü bir su hasreti var demektir. Yakında hlr milyon İstanbullunun (la, şıı Konynh vatandaş gibi teneşire uzanıp sıı bekler hale gireceğini söylersem, sanki akla ve hakikate pek ml aykırı olıır?
ZaııiHMİerlııı, pek sevimli valimiz de hu haberi okumuş olacak kİ, hemeıı huş m a hlr kasket ve sırtına du avcı hiçimi bir ceket geçirdiği gibi, soluğu Terkos tesislerinde alınış. Sayın doktorun, büyüklerimizin askeri manevralarda takındıkları im kıyafet İçinde çekilmiş resimlerini gazetelerde görenler sakıtı şaşırmasınlar.
Bir İstanbul Valisi Içlıı, Terkos tesisleriyle harp htıllne girmek artık kaçınılmaz hlr vaziyet değil midir?
gülerinin parıltısı İle dalın kolay sokacaklardır.
Atatürk, bir Türkün cihana bedel Olduğunu söylerken, herhalde edebiyatın mübalâğa sanatından önce, muharebede edindiği tecrübeleri konuşturmuştu. Mehmetçiği bir defa muharebe meydanına sürmeye görün. Artık düşman cüceleşirken o mütemadiyen devleşecek tir. Harp tarihimiz o kahramanlar kahramanı askerin, yalnız siper boğuşmasında değil teknik vasıta kifayetsizliğinde de emsalsiz bir pratik zekâ ile güçlükleri alt edişinin parlak nlimıınelerlyîe doludur.
Bizlmklnin zekâsından bahsederken aklıma geldi. Bir dergide gözüme Sovyet askerinin zekâsına dair bir fıkra ilişti ki, Küreye gidecek Meh metleri eğlendirme kabilinden arılatmak isterdim: İkinci Harp sırasında, Avrupıımn bir ıııııı takasına paraşütle İndirme
yapııiu emrini alan bir Sovyet zabiti, askerlerini verir:
toplıyıırak talimat
“Sizi t:\vynre ile falım .vere götüreceğiz. O-radaıı atlıyacıık siniz. Paraşütte İki halka vardır. evvelâ birinciyi çekersiniz. şayet açılmazsa diğerini kullanın. Yere İner İnmez ora-
clp sizi hckliyecek.,, neferleri emri alır almaz



İki zekâ
AKTIK münakaşaları, mücadele-** leri hlr tarafa bırakalım da. hep bir olup, Koreye gidecek kahraman Mehmetlere lıayır dua edelim. Biz bütün nesillerini harplerle tÜkete tükete bıı yaşa gelmiş lılr milletiz. Bizim nesil de nasibini elbette ki alacak. Birleşmiş Milletler İdealinin kuru sıkı bir palavra olmadığını gören ve gösteren nadir milletlerden biri olmamızın dünya ve insanlık nazarında, Atlantik Paktından da, Akdeniz aıı-laşıniLsındaıı da büyük değeri olduğunu kabııl etmeliyiz. Kahraman Mehmetlrrlınlz o ü/ak İklimlerde, bııııtı İnsanlığın gözüne slııı-
da hlr Kus tayyareye koşarlar ve ntlıyacakln-rı yere gelince kendilerini boşluğa atarlar. Bir tanesi halkayı çeker, bakar ki açılmıyor, diğerine asılır. Fakat aksilik, o da açılmaz. Hikâye bıı ya, boşlukta kendisiyle birlikte yuvarlanmakta olan arkadaşına seslenir: “Pavlof be, halkayı çektim açılmıyor.*’
Pavlof telâşla cevap verir:
— tklııclvl çek.
— Oıııı da çektim gene açılını-\ or.
Bunıııı üzerine Pavlof ne cevap versin beğenirsiniz:
— Ah! Doıııuzhır bizi fena kandırdılar. Bak göreceksin şimdi a-şağıyn İneceğiz., orada cip de yoktur!



HOMER Bigart. bize Kore harbini anlatırken katiyen mübalâğa etmiyor. Kendisi zorluklara alışmış, hiç bir şeyden yılmıyan, enerjik bir gazetecidir. Basından bir çok tehlikeli vakalar geçmiş, fakat o yine vazifesine devanı etmiştir. Bir kere Anzio’da ufacık lâstik hlr botun içinde İken düşman uçakları tepesinden geçerek ateş aç-iui*î, fakat hedefe İsabet ettlre-ınenıiştir. İkinci Düııya Harbinde ilk ileri kesif kolları ile bir Alman şehrine girerken, Bigart, burunlarının dibinde Alman nıııkinelltüf eklerin in ateş açtıklarını gördü... fakat kendisine yine hlr şey olmadı. Belki şimdi ilersiniz ki bir atlarsın çekirge, İki atlarsın çekirge... iiçüncüsiinde!. . Aman sakın sözün sonunu getirmeyin!...
Japonyada, ikinci Dünya Harbinde. Kunıagaya bombardımanı nı gören ve sonra hu feci harp sahnesini anlatacak yegâne lıuMitta kalan şahıs yine Bigart olmuştur. Harbin göbeğin* de cephenin İçinde yapılan hıı kahraman röportaj sayesinde Bigart, 1945 senesinde. Pul it/er Mükâfatını ka/andı.
İste hu yerinde duramaz atılgan gazeteci. Kore harbi huşlar haşlamaz kendini cepheye attı. Kendisini İkinci Dünya Harbinde okuyucularına tanıtan yazıları ve kalemini kimsi* unutmamıştı. Nevv-York Herald Tribüne gazetesine gönderdiği lnırp röportajları sayesinde okuyucular Kore harbinin nasıl olduğunu anladı, askerlerin korku ve dehşetini hissetti, barut ve bomba kokularını duydu. Eğer şimdiye kadar Honıer Bignrt’ın Kore yazılarını takip etmedinizse, bundan sonra okumayı ihmal etmeyin. — G, î.
Japonya ile sulh andlaşması
Amerika ile Avustralya, bu mevzuda hususî görüşmeler yapıyorlar
New-York. 23 (AP> — Birleşik -\-merika Dışişleri Bakanlığı Müşaviri Foster Dullaş ve Avustralya Dışişleri Makam Percy Sponder, Japonya ile imzalanacak olan barış muahedesi ü-zerlnde hususî görüşmelere başlamışlardır.
Yetkili kaynakların bildirdiklerine göre. Uzakdoğu komisyonuna mensup üyelerle do görüşmeler yapılacaktır. Fülnlnler Dış Bakanı Carlos Romulo ve diğer yüksek rütbeli diplomatlar bu mevzu üzerinde Fostur Dulles’le temasa geçeceklerdir.
Bu görülmeler. Birleşik Amerikanın Japonya ile bir an evvel barış imzalamak istediğini söyleyen Balkan Trunıan’ın heyanatiyle ilgilidir.
Bay Dıılles veya Bay Sponder. yapılan İlk konuşma hakkında hiçbir açıklamada bulunmamışlardır.
Avustralya İle Birleşik Amerikanın tartışacakları bir tek cihet varsa, o d t, Japonyanın hudutsuz bir şekilde silâhlanmasını isteyen Amerikan talcbidl»*.
(-------------------------------->
TAHSİL KUPONU


1 aralık 1950 da çekilecek büyiik kuru m 174 i İştirak İçin a-şılğıdııkl kuponlaı dun 90 latıe getirerek bir Icur? numarası a-lubllceekslnlz.
l’eni IstanbuVun
KÜPONIT

7
Sayfa 4
YENİ İSTANBUL
21 Eylül 1950





Marshall Plânı ve biz
1951 yardımlarına Türkiyenin muhtaç olduğu genişliğin verileceğine inanıyoruz
Zeytinyağı ihracatı hakkındaki kararın akisleri
4.000ton zeytinyağının ihracı, Ayvalık bölgesinde çok iyi tesir yaptı


Yazan :
Avrupa miTletkrine yapılan yardımları göstermek Üzere Marshall İdaresince neşredilen ve bazı Türk gazeteleri tarafından da iktibas edilen şema, üzerinde durulmaya lâyık bir ehemmiyet taşımaktadır.
Üst üste dizilmiş dolarlarla kısaca ifade edimiş olan 1950 yardımından Portekizin hissesi ntffus başına 2, Türkiycninki 4 dolarla, gösterilmiş, bundan sonraki rakamlar 13 (İsveç), 18 ı Almanya), 23 (İtalya), 42 ılrlâncta), 44 (Yunanistan), 45 (Fransa), 48 (Trieste), 50 (Danimarka), 55 (Avusturya), 58 (Belçika). 64 (Norveç), 90 (Molanda) ve 95 (İzlanda) olarak sıralanmışlardır.
Bu rakamları, plânın malûm esas-lnrı karşısında bizim İçin İzah bir hayli zordur NÜius sayısı, memleket yüzölçümü ve kalkınma ihtiyacı gibi noktalardan hangisi ele alınırsa alınsın bu haliyle yardımı Türkiye hesabına tatmin edici bulmak mümkün değildir. Yardım Plânı, baba mirası şeklinde bütün milletlere müsavat üzerine tevzi esasını gütmemek te olduğuna, aksine ikinci Dünya Harbi sırasında milletlerin duçar oldukları zarar ve katlandıkları m o d-dİ yükleri hafifletmek hedefim gö. zettigine nazaran, acaba Türkiye, on bir yıldan ben kılı kıpırdamamış Portekiz durumunda mıdır ki. ona plân içinde bu kadnrcık bir yardım kâfi görülmüştür!
Bu mevzuu neticeye bağlamadan yurdumuzun, Amerikan yat diminin uzandığı diğer Avrupa memleketle, rıyie kısa bir mukayesesini yapmak doğru olacaktır.
îlkin nüfus sayılarım elo alalım; Son istatistiklere göre yuvarlak rakamlarla Portekizin nüfusu 8.3 milyon, Türkiyenin 18 milyon» lavcçln 6.8, Almenyamn müttefikler işgal bölgesinde 45t Italyanın 45.5, trlan-danın 3, Yunanistanın 7,5, Fransamn 41,7, Danimarkamn 4,1. Avusturya-mn (tahmin) 7, Belçikamn 8.4. Norveçli) 3,1, Holândanın 9,7 milyon. tela netanm 132 bin. Triestenln ise 322 bin kişiden ibarettir.
Y'üzölçümü bakımından teferruata girmeksizin adı geçen devletlerden on kabadayısının dahi Türkiycden sadece küçük olduğunu kaydederek yaldım rakamları üzerinde bazı mukayeseli hesaplar yapalım: Nüfus esasına göre Portekiz hariç, diğer bütün devletler bizden çok fazla yardıma mazhar olmuşlar ve nu İsveç için 3. Almanya için 4,5. İtalya için 6. Yunanistan ve Fransa İçin 11. Danimarka için 12.5. Avusturya için 14. Be.çika için 14 5. Norveç için 16. Hoîanda için 22.5 misline yüksel, mıştir.
Mutlak rakam halinde ise Danimarka bizden 2,5 misli, Yunanistan 4 misli. Belçika 8 misil. Almanya 10, Holanda 11. İtalya 13, Fransa 24 misli fazla yardım görmüşlerdir. Yunanistan ölçüsünde bir yardım sağtanabılseydi Türkiyenin 800 milyon dolar yani şemada 1950 için gösterilen rakamdan en az on misli fazla bir tahsisata kavuşması mümkün olurdu.
Gönül isterdi ki. Türkiye iktisadi sahada da en az askeri alandu olduğu kadar yani yardımın en büyük parçasından hısseyap olsun. Çünkü yirmi milyona yaklaşan nüfusumuz ve 776 bin kilometrekareyi bulan arazimiz, bu arada memleketçe duyulan kalkınma imhtlyacı. buna ilâveten iktisadi kaynaklarımızın gelişmeye olan istidatları dolayısiyle yurdumuz bahşolunanın çok üstünde bir yardımı kıymetlendirerek du. ruında bulunmatadır.
Türkiye. İkinci Dünya Harbinin başından sonuna kadar, Akdeniz gi-
Prof. Dr. Kerim Ömer Çağlar bi dünyanın en mühim askeri bir cephesinin emniyetle bekçiliğini yapmış ve büyük bir dünya parçasını harp âfetinden korumuştur. Bu bekçiliğin Türklyeyc maddi olarak neye mal olduğunu hesaplamak için on yıl içinde fakir bütçemizden beş milyar Türk iiraaını bu işe tahsis ettiğimizi düşünmek kâfidir. Bu yüzden memleketin imar ve kalkınmasına müteveccih bütün hareketleri durdurmak zaruretleri hâsıl olmuştur. Bugün bir değişme olmuşsa bu, kalkınma lehine değil aleyhinedir. Çünkü Türkiyenin bugünkü durumu dünden çok duba naziktir. Garp demokrasisinin hudut muhafızlığını yapan Tür-k İyeye birleşik dünyanın yardımı nB kadar çok olursa yüklendiğimiz vazifeyi o nispette gönül ferahlığı İle yapacağımız tabiidir.
Türkiyenin halihazır nazik durumu, dünyanın diğer hiç bir devletiyle kabili kıyas değildir. Biz yardım mevzuunu, bir Türk garotesinin dediği gibi: “Türkiyenin dünyadaki istisnai durumundan ve ehemmiyetinden sık sık bahseden Amerikalı dostlarımızın bu rakamı (4 dolan) ne şekilde telâkki ettiklerini bilmiyoruz...,,, şeklinde dostça bir sitemde bulunarak geçmek islemiyoruz: Gönlümüz işin bütün mesuliyetini dostlarımıza yüklemeye razı olmadığı için bunda kendi payımızın do bulunduğunu itirafla daha samimî hareket edeceğiz.
Zaman İlerledikçe dostlarımızın bizi yakından tanıdıklarım görüyoruz. Bunun mukabilinde biz. de yardım plânının hedeflerini daha iyi kavrıyoruz. Bu karşılıklı anlayış limit ederiz kİ. müzakeresi yapılan 1951 yardımlarına Türkiyenin muhtaç olduğu genişliği vermeye hizmet edecektir, meselenin bizce en mühim tarafı ne isteyeceğimizi sarahatle bilmektir Türkiyenin dostluk beklemek hakkını başta Ameri-kaklar olmak üzere bütün dünya kabul etmiş bulunmaktadır.
Batı Almanya, gıda maddeleri ithalini serbest bıraktı
Bonn 23 (Hususi) — Geçenlerde bir kabine toplantısında tnşe Nazırı Wilhelm Nikotaa Batı Almanyaya gıda maddeleri ithali hakkındaki bütün takyitlerin kaldırıldığını bildirmişti. Nazıra göre, alınan bir tedbir memleketteki gıda maddeleri fiyatlarının düşmesini sağlayacaktır. Aynı toplantıda Hükümet 9 milyon dolar kıymetinde 50 milyon kutu et konservesinin ithaline karar vermiştir. Memlekette gıda maddeleri fiyatlarının hemen düşmesi için İthal edilecek bu konserveler hemen satılığa arzedilecektir.
Şehrimiz piyasasında zeytinyağı fiyatları
Zeytin yağ ihracı hakkındaki karar üzerine, Ticaret Borsasındn zeytin yağ piyasası hararetli bir devreye girmiştir. Böyle olmakla beraber, şimdiki halde, ihraç kararından sonra fiyatlarda dikkate değer mahiyette bir ılerlefne olmamıştır Son defa olarak Ticaret Borsaaında muamele gören muhtelif kalitedeki zeytin yağlan fiyatlarını aşağıya yazıyoruz:
Zeylin yağ E E. 200 kuruş,
Zeytin yağ ekstra 214 kuruş,
Zeytin yağ birinci yemeklik 214 kuruş.
Alâkadarların verdiği malûmata göre piyasada ayçiçeği yağının bol olması, zeytin yağ fiyatlarının yükselmesini önlemektedir.
Ziraat Bankasının çiftçiye yardımları
Ziraî kredi hacmi geçen seneye
nazaran daha çok genişletilmiştir
Ankara 23 (A.A.) — Bugünkü Zafer gazetesinde Mümtaz Faik Fenik ‘•Çiftçiler için müjdeli haberler,, başlıklı makalesinde, yeni iktidarın kısa bir müddet İçinde ziraî sobada başardığı işlerden bahsederek mahsulün az olduğu yerlerde çiftçinin bilhassa bankaya olan borçlarından ıstırap çektiğini kaydettikten sonra diyor kİ:
“Çiftçilerimizin hakikaten yerden göğe kadar hakları vardı. Hele Ankara ve Orta Anadolunun bir çok yerlerinde mahsul durumu onların borçlarını derhal ödemesine müsaade edecek şekilde değildi. Hükümet de bu mesele Üzerinde esaslı bir surette duruyor; ve çiftçiye bu sene hem borçlarını tecil etmek, hem de yeni kredi sağlamak İçin, ciddi tedbirler jlmak üzere çalışıyordu.
Şimdi memnunlukla Öğreniyoruz kİ, bu çalışmalar çok müspet neticeler vermiş, köylünün ve çiftçinin dertleriyle dalma ortak olan, ve onlara dala yeni çalışma imkânları ha-zırlıyan .vem. iktidar, bu meseleyi de kökünden halletmiştir.
Muharrir bu haberi Ziraat Bankasının değerli Umum Müdürü Mithat Dülge ile yaptığı bir konuşmada öğrendiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Evvelâ umum müdüre mahsul durumu dolayısiyle borçlaıın tecil edilmesini isteyen çiftçiler bakıcındaki muamelenin seyrini sordum. Bana şu cevabı verdi;
“Ankara, Yozgat, Kırşehir, Çorum. Sivas, Çankırı, Erzurum. Eskişehir. Erzincan, Niğde. Balıkesir. Tekirdağ, Konya vilâyetlerinde kuraklık veyahut sair sebeplerle mahsul az olmuştur. Bunun için Ziraat Bankasına borçlu olan çiftçiler, bu sene borçlarının tecil edilmesini istemektedirler. Ziraat Bankası, bütün şube ve ajanslarına bu mevzuda yaptığı umumî tebligattan başka, bu vilâyetlerde kuraklık yüzünden kısmen veya tamamen mahsul alamıyacağı anlaşılan yerlere hususi emirler vererek bankanın mevzuatı dahilinde gerekli tecil muamelelerinin yapılmasını bildirmiştir. Bu vilâyetlerdeki şube ve ajanslar, bölgelerinde çift, çilerin mahsul durumunu esaslı bir surette inceleyerek kısmen veya tamamen mahsul alamamış olan çiftçilerin borçlarını, yerine göre, ya mıntakavi olarak veya şahsi olarak tecil etmektedirler. Bu durumda bulunan çiftçiler, bankanın, kendileri hakkında takibata geçmiyecvğinden rm>n olmolı, ve asla endişe duymamalıdırlar,,
Ziraat Bankası umum müdürüne bu izahattan sonra borçları tecil edilen çiftçilere ayrıca yeni yıl ekimleri için kredi sağlanıp saglunmıya-cagını sordum. AldığmT cevap, bu durumda bulunan çiftçileri fevkalâde memnun edecek şekildedir. U-mum müdür bana dedi ki:
“Evet, kendilerine ayrıca kredi verilecektir ve bu gibilere yeııl sene istihsali için lâzım gelen kredi ihtiyaçları, bankanın yeni aldığı kararlar dairesinde daha geniş mikyasta sağlanacktır.
Bu durumda olan çiftçiler, biliyorsunuz ki, yalnız faizlerini vermek suretiyle borçlarının tecil edilmesini istemişlerdi. Halbuki şimdi onların istediğinden daha geniş ve daha tatminkâr bir yardım yapılması kararlaştırılmış ve banka mevzuatı dahilinde. gereken muamelelere başlanmıştır. İlgililer, bu hususta mahallî ba.nlca ve ajanslara müracaat etmendirler..,
Ziraat Bankası Umum Müdürü Sa. yın Hithat Dülgeöye, bu sene ziraî istihsali art tinimle ve böylece memleketin iktisadi kalkınmasını sağlayacak ne gibi tedbirler aldığını sordum. Bana dedi ki:
"Banka bu sene memleket iktisadi kalkınmasını sağlayacak tedbirler mcyanında zirai istihsali de arttırmayı ehemmiyetle nazurı dikkate alınıştır. Geçen sene bankanın çiftçiye verdiği zirai krediler yekûnu 236 milyon lira idi. Bunun 139 milyonu bankanın doğrudan doğruya çiftçiye yaptığı krediler ve 95 milyonu da kredi kooperatiflerine yapılan ikrazatı teşkil etmekte İdi. Bu sene banka umumî ziraî krediler yekûnunu 111 milyon lira fazlasiyle 350 milyon liraya iblâğ etmiştir. Bankanın doğrudan doğruya çiftçiye yapacağı ikruzat, bu sene 215 milyon lira, kooperatiflere yapacağı kredi yekûnu da 135 milyon liraya çıkarılmıştır. Bunun dışında, belli-başlı ihraç maddelerimizin sürüm ve satış işleriyle meşgul olan Tarım Sntış Kooperatifleri Birliklerine geçen sene 4ü milyon Ura raddesinde yapılan kredi, bu sene 50 milyona iblâğ edilmiştir. Banka ekim ayında başlamak üzere senelik faaliyet ve plâsman programını buna göre hazırlamış. şube ve ajanslarına lâzım gelen tebligatı yapmıştır..,
Mithat Dülge’ye çiftçiyi ırmhBUİ zamanı murabahacıların ve tefecilerin elinden kurtarmak için ne gibi tedbirler düşünüldüğünü sordum. Bana şu cevabı verdi:
“Mahsul idrak edildikten sonra satış safhasına kadar olan zaman zarfında paraya ihtiyacı qlan çiftçilere, mahsullerini de banka veya kooperatif depolarına terhin etmek suretiyle, avans muameleleri yapılacak vc bövlece müstahsile ayrıca yardım sağlanacaktır. „
Diğer taraftan, bankanın mail kaynaklarının müsaadesi nispetinde arttırılan bu imkanlarla her sene çiftçilere verilmekte? olan ve zirai istihsal masraflarını karşılamaya matuf olan zirai kredi hadlerinde esaslı arttırmalar yapılması kararlaştırılmış, ve bu husus ekim ayınaan itibaren tatbik edilmek üzere bütün şu-be ve ajanslara bildirilmiştir.
Memleket, bütün ziraî istihsalin beklediği zirai kredi gelirini tamamen karşılamaya şimdiye kadar bankanın kaynakları müsait olmadığından, dekar ve şahıs başına alınmış olan kredi tahditleri esasları bu sene hayli genişletilmiştir.
Hububatta dekar başına vetilmekte olan 10 lira. 12 liraya iblâğ edilmiştir. Bir çiftçiye verilmekte olan âzami kredi haddi de tek mahsul e-kenler için 4.000 liraya, birdin faz-la mahsul ekenler için de 5.000 liraya çıkarılmıştır.
Pamuk mahsulünde, yalnız Ege bölgesinde dekar başına verilen 20 Ura, bu sene 30 liraya iblâğ edilmiştir. Gene pamukta bir çiftçiye tahsis edilen âzami şahsi kredi haddi 1200 Ura iken bu miktar ten mah-• sul ekenler için 4.000 liraya ve müteaddit mahsul ekenler için 5.000 liraya çıkarılmıştır. Asgari dekar tahditleri de kaldırılmıştır.
Üzüm, İncir, fındık ve koza gibi mahsullere gelince, bu mevzuda satış kooperatifleri halinde teşkilâtlanmış çiftçiler için de bu teşekküllerin yapacağı kredi yardımları aynı esaslar dahilinde genişletilmiş vc lâzım gelen tertipler alınarak, birliklere gerekil krediler tevzi olunmuştur.
Ziraat Bankası Umum Müdürüne bu senekl pamuk, fındık, üzüm, incir gibi maddelerin durumunu sordum. Bana bu mevzuda da şu izahatı verdi:
“Bu sene pamuk rekoltesi fevkalâde bol olmuş ve çok müsait fiyatlarla satışlar başlamış, çiftçinin ve pamuk müstahsilinin yüzü gülmüştür. Fındık, üzüm, incir gibi geçen seneden noksan rekolte yapan mahsuller de iyi fiyatlar bulmaktadır, vc bulacaktır ,
Geçen sene Karadeniz bölgesinde gezdiğim sırada, fındık müstahsillerinin vc köylünün çektiği ıstırabı ya-kinen görüğüm İçin Mithat Dülge’ye bu sene Karadeniz bölgesi için neler düşünüldüğünü sordum. Bana dedi ki:
Karadeniz bölgesinde, Satış Kooperatifleri Birliği sandık müstahsillerine bu sene daha geniş yardımlar yapacaktır. Bunun için lâzım gelen krediler verilmiştir. Ortakların mallarım satış kooperatifleri vaaitaaiyle satmaları sayesinde iyi neticeler alacakları muhakkaktır.,,
Geçenlerde Ankarada toplanan Tü. tün Kongresinde tütüncüler, krediyi genişletmek için çok esaslı temennilerde bulunmuşlardı. Mithat Dülge bu mevzu etrafında bana Ayrıca şu izahatı verdi:
“Tütün Kongresinde müstahsillerin kredi bakımından yaptıkları bütün temennilerin tahakkuk edebilmesi e-.iası gözönüne alınmıştır. Bu temennilerin tahakkuku tütün istihsali için alınan tedbirlerle birlikte önümüzdeki »ene zarfında sağlanmış bulunmaktadır.
Bu yıl elde edilen rekolte iyidir, hastalık azdır, tütün müstahsilleri de mahsullerini İyi fiyatlara satacaklardır.,,
Ziraat Bankası Umum Müdürü, bu sene soğuklan donan portakal ve incir bahçeleri hakkında da şu izahatı verdi;
“Mersinde, narenciye bağlarında. Aydın civarında incir bahçelerinde soğuktan ağaçları ve mahsulleri donan çiftçilerin borçlan tecil edildiği gibi, bu bahçelerin yeniden İmarları, vc meyva alacak şekilde tanzimleri için yeni kredi imkânları sağlanmış bulunmaktadır.,.
Son olarak Mithat Dülge’ye. ziraî âletler için çiftçiye yapılan yardımları sordum, bana şu izahatı verdi:
“Son zamanlarda Marshall Yardımı ile çiftçiye çok müsait ve uzun vûdell kredi ile dağıtılan traktör vc diğer zirai Aletler dışında, ayrıca diğer Avrupa memleketlerinden gelen âletler ve traktörler için de kredi sağlanmaktadır. Bu krediler için yüzde 3 faiz alınmakta ve kirdi beş sene müddetle verilmektedir Çiftçi, aldığı zirai âlet fiyatının yüzde yirmisini verdiği takdirde geri kalan yüzde sekseni İçin bankamızdan kredi bulmaktadır.
Şüphesiz, memleketin zirai kalkınmasında bu yeni âletlerin çok büyük rolü olacaktır.t.
Ziraat Bankası Umum Müdürü Savın Mithat Dülge’ye verdiği bu çok müjdeli havadislerden dolayı candan teşekkür ettim.
Bütün bunlar daima köylünün ve çiftçinin müzahiri olan yeni iktidarın, çok yakın bir zamanda memlekete sağladığı iyiliklerden çok canlı Örneklerdir.
Ayvalık (Hususi) — Yeni İlân o-lunan dış ticaret rejiminin sağladığı büyük faydalardan biri de hiç şüphesiz ki, 4 000 ton zeytin yağının ihracına müsaade edilmesi ve dola-yısıyle memlekete hiç de azımsan-mayacak miktarda döviz temin edilmesidir.
Zeytin yağı, Ege bölgesinde ve hele Edremit Körfezinde, başka mahsullerin hiç denecek kadar az yetişmesi hasebiyle bu bölgenin “Can damarıdır.’'
Körfez sakinleri, topraklarının başka mahsul elde etmelerine müsait olmadığını bildiklerinden bütün U-mitlerin zeytin ağaçlarına bağlamışlardır. Bu hale göre: Bir bölgenin ekonomi bahsinde hayatiyetini temsil eden ağaçlardan İstihsal olunan yağların ihraç edilmemesi, o bölgenin iktlsaden öldürülmesi demektir. Ege bölgesinin en nefis ve nadide zeytin yağlarını veren Ayvalık zeytinlikleri 1947 den beri devam eden kuraklıklar yüzünden hasara uğramıştır. Tabiatın katmerli sillelerini yemiş olan Ayvalık, şayet son kararla (4 000 ton yağın İhraç edilmesi hak-kındaki kararla) depolarda duran ve binlerce tona baliğ olan yağlarını ihraç ederse (bittabi edecektir) az çok kalkınacaktır. 1949-1950 kanı-ponyasmda Ayvalık (resmi kayıtla-
Kore harbinin eşya fiyatları üzerindeki tesiri
Belçikada çelik yüzde elli, bakır yüzde elli yedi nispetinde yükseldi
Yün fiyatlarının yükselmesi yüzünden kumaş, hazır elbise fiyatları da artmıştır
Londra 23 ı Husus!) — Kora harbi ve bütün dünyanın silâhlanmaya başlaması —ve bu yüzden istifçiliğin ve panik halinde mal satın almanın ilerlemesi— Batı Avrupada başlıca ham maddelerin fiyatlarını yükseltmiştir. Halbuki vasati bir a-Iıeı ham madde fıyatlannın döne döne yükselen bir merdiven gibi i-lerledlğlnl ve yiyecek fiyatlarının da gün be gün arttığını henüz farket-miyor. Bazı memleketlerde hükümet kontrolü vova kontrol tehdidi bile fiyatların şimdilik yükselmesine mâni olmuştur. Diğer memleketlerde yiyecek stoklarının çok olması, ham maddelerin bolluğu veya uzun vadeli alış veriş taahhütleri fiyatların yükseldiğim hnlka henüz hissettirmiyor. Fakat bir iki ay zarfında, kumaş fiyatları, bütün, kauçuk ve maden eşya, motörler. inşa malzemesi vc deri fiyatları fırlayacaktır. En büyük darbe, ithal etmiye mecbur olan memleketlere inecektir. Fakat ham madde istihsal eden memleketlerde bile dahilde ve hariçte o kadar talep artmıştır ki yeniden silâhlanma ve daha bir çok sebepler yüzünden fiyatlar ister istemez yükselmiştir. Meselâ, Belçikada, dahildeki çelik fiyatları Kore harbinden beri 50 artmıştır; bakır ise
yüzde 57 yükselmiştir.
Batı Avrupa devletlerinin başkentlerinden alınan haberlere göre, her memlekette emtia fiyatları şıı durumdadır:
Belçika çeliğinin şnlzde 50 pahalılaşması diğer madenlere de tesir etmiştir. 1.970 frank eden mutfak sobası şimdi 2.500 frank ediyor. Batı Birliği silâhlanması yüzünden mensucat fiyatlarında muazzam yükselmeler beklenmektedir Avustralya
ra göre) 4 000 ton gibi pek cüzi miktarda yağ elde etmiştin Yani. bu rakam verimli senelere nazaran, normalin altındadır.
Dış ticaret rejimi ilân edilmezden evvel, zeytin yağı fiyatları maliyetin çok daha aşağısına; müetahsil ve müstehliki iflâs ettirecek kadar düşmüştü.
1949 da Ayvalığa gelen sabık E-konomi ve Ticaret Bakanı Vedad Dicleli, zeytin yağının ihracı mevzuunda Halkevinde yaptığı bir konuşmada "Zeytin yağının ihracına yakında müsaade edilecektir" dediği halde bu sözü yerine getirememişti.
Bundan bir hafta evvel İstanbul gazetelerinden birinde: Zeytin yağının ihracına müsaade edilmemesi Bakanlığa tavsiye ediliyordu. Buna da sebep olarak bir taraftan memlekete döviz temin edilirken, "İçerde piyasanın yükseleceği ve dolayısiyle de müstehlikin zarar göreceği" Öne sürülüyordu. Bu yazı Ayvalıkta iyi bir tesir bırakmamış ve gazetenin gözünde; müstehlikin yanında müstahsilin pek az bir kıymet ifade ettiği mânası çıkarılmıştır.
Temennimiz şudur ki; bundan böyle bin bir zorlukla elde edilen zeytin yağlarının fazlasının harice satılması, memlekete kıymetli döviz temin edilmesidir.
yün satışlarında da yün fiyatlarının yeni bir rekor kırdığı görüldü. Hazır elbise fiyatlarının da yüzde 5 yükseleceği tahmin edilmektedir.
Deri hemen hemen elde edilememektedir ve ayakkabı fiyattan yüzde 15 yükselmiştir. Lüzumu olduğu takdirde kullanılmak üzere vesikalar bastırılmıştır. Ve yerli istihlâk maddelerinin çoğu ihracat kontroluna tâbi tutulmaktadır.
Amerikado pamuk haşeratına karşı mücadele
New-York (Hıımısl) — Birledik Amerika Ziraat Bakanlığı tarafından bildirildiğine güre. A-merlkada. mahsule biiyük ölçüde tarar veren ve göriilmiyecek kadar küçük olan pamuk ha.de> ratma karşı toprağa (rthylenr (lıımanıl yayıldığı takdirde bunun tanınıniyle yokedlhnesinin imkân dahilinde olacağı tahinin edilmektedir.
194# yılında yapılan araştırmalar hektar başına tatbik edilecek 190 litre toprak buğusu-nun, pamuk tohumlarının verimini takriben on kere arttıracağını belirtmiştir. Kimyevi maddeye tâbi tutulan bir hektarlık anızi vuMatî olarak 2250 kilo mahsul vermiştir. Böyle bir nınrliyeyo tâbi tutulmayan bir anı/.l İse iadece 236 kilo mahmul vermiştir.
1949 yılında da ayni şekilde tecrübelere girişmişti. Normal hlr şekilde kimyevi madde buğusuna tutulan topruk. hektar başına 894.31 kilo mahsul vermesine mukabil hiç bir kimyevi madde tatbik edilmeyen araziler ise hektar başına 267.15 kilo ınahMil vermiştir.

22/IX/1950 Cuma
9
Borcularda vaziyet
Bayram günleri memleket borsaları kapalı bulunduğu için, 22/9/1950 gününe ait borsa kotasyonlarını tekrar neşrediyoruz.
MEMLEKET
ve
DÜNYA
BORSA
I KAMBİYO ||
İstanbul Borsası
A çıı »n Kapanış 1
1 ı oturlıiıg 7.84 7.84
lUO UhIu.1 .....w 2bü.- 280-
UH) b f !• rungl .. D şu 0 80
ı İUÜ İsviçre Kr .. 64.03 61 03
I hK' Beli; t* r .... 5.60 5 M
100 leveç Kr .... M 12 00 54.12 W»
lüu r hırın - i:\ »İh 40 13 6b 40 ; I
HM' L/lf Hl •••«•«*••• 0 İ l i> 0.44 128
HM' l'rulınıl 0.0) 876 0.0)876 i
HM' İVM'tiudne 9 73 90 9.73 90
Altınlar
Buğun hjakl kur | |
Lire Lira
Külçe >(«»• Ot t 4.80
killer Drnunia — —
Cumhuriyet 31.- —
KPNlif .. 33 - 32.75
Hamlt **
30.25 30.10
tnzilı? ......... 44.50 14.3(1
F'rannıt kok ...
1 Napoienn 111 . —
tnvlçre 1 ı
Zürich Borsası (Serbest)
levlpre Frıınıc»
Durumu En aşağı Kn yukarı | '
1 l'ürk Lırueı l.- 1.4)
Dolar 4 33 4.84 1
Sterlin^ ıo ;» 10.30
Frunarz Frangı 1 Ih ı ıo | |
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
•fcC
IkraiHljrlı lahvılloı 1933 Uraau) ,. 193b ikramiyen Mim Müdnraa 1941 194)
W
Uentirt olu Ürnıirvolu
• • ıılıvvfM
1 ....
IV ...
V ....
1949 ıkramıvell
Diğerleri
Demiryolu Vl Kalkınma
IV 11
• >
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Kapanır
22.50
20.25
21 20
97.65
97.75
05.30
HugUn
YABANCI BORSAL A R
New-York Borsası
UÜD k.) kur
BıiCdu* (Buşelı*SerıO - Seri Kış nuıhnulü No 2 2«3.— 260.—
Kırmızı No 2 ........ 229.- 228 —
ruııııık Middiln* (Libre*) = Sent) tLİHIlı 4 •••••• ••• •••••• 40.79 40.95
Aralık 441.72 40.65
MM H ••••• ••••*•• .UHHMIMItMHHMH 40.36 40.50
liflin rLibresistişnt) — Tekna» No 1 115.- 115.—
t ındık t blbresi xSent) Kabuklu yerli iri
“ urla — —
Devanı ’ç ithal mıılı 59.- 52-
feikntra ir) İç dhaı malı 65- 51.-
Kuru Uzum i Libresi —Sent > .... Thompson çekirdeksiz «rçme . 11 D4 U D4
Keten (Mhıınıu ı Buşel) = U«ü(r) Mlnncapülia 3.65 S. 85
Kaim ( LlbrenlzsSvnt) 102.50 101. —
Levhe teneke ı HM» libre dnlnr) 1 30 7.80
Londra Borsası
Kelen tohumu ( i onu - Sterlin* t 75- 73-
Kalkma , . 73.- 72.-
X er fıaiığı Hindistan (L— 61 50
P-— *£nr*4 °İ'**»(OSı
Tiftik iyi mal ( Libreni =-1* ivat) M
Sıra mal» ‘ SP —
Ylln Anadolu ' ’* w —
Irakva
i c l( p n d a r i ’
l’aıılıık ı Kumarı = Tnlian> AKhnmmıi Kına eivarit K/U 100.— 1U4T.-
KarnHk Uzun elyaflı F/U 112.— II3(-
340.—
55.—
taliki
Kapanış
30 — 29.08 18.10
19.20
32,-
46.-
35.10
30.—
48.—
21.-
36-
17.—
34.—
72.-
55 —
Üzüm çeklrdokelz No 9 tnulr A «erişi No s.... B İtti» No ıo> Pamuk Akah» i .... Pamuk Akalı 11 .... Pamuk Akala 111 Pamuk veril Pamuk vağı (rafine) Pamuk eeklrde*» Mudiin Son Kapama 73,— 36.- 35.-320.— 190.-tm-180 -111).— 17.-
1 1 ’ 1 1 1 1 1 1
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala IfHuîaV) Pamuk Akala (Adana) Pamuk Akala 11 Pamuk Akala ili ... Pamuk veril ı Pıı mm|l yer|l II 278.- 275.-
Trabzon Ticaret Borsası 4
riNDIM «) %6() randımanlı kabuklu tombul ..... b> te «ıra knntrnllü 142,- 310.- | 135.- 300 -
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.» Huğciay Urlu
Arpa yemlik (dökme) Ml^ıt fuırı (çuvalı) raaulve tombul Ksaulvş Cah «»ert
K uşyemi
Muroımok kirmım kabuk Mercimek yeşil
Nohut nnlhrol
29.-29.08
••• •
22.20

96 IH
90. İH
96.10
96.40
90 50
06.50
05.40
21 05
20.40
20.25
20
20.23
21.35
20 85
21.15
21.25
• ••••••• •
•••••• •
I .......
U >•••••
111 .......
İL......
I.
• • • » •
37.05
31.—
»• istikrazı iatlkraaı
1949 I94k
6 1049 latlkrum
8ivaf hraurufn l
" 11..Vll
1 II Ui t
11 IV ili
W!»
•P
7r7
%7
%7
%7
%7
ı93ı 1934 UM I 1941
1941
Mim
••

Demiryolu
• •
Müdafaa
• •

• e • t e • e • e •• • • • t
•• • »ı
I
r.c. Anadolu
et

• e
Ziraat
D.Y
• •


Bankanı
Tertip A./B “ C.
...
„ Mlimea Senet
2(1.35
LD.-
22 30
63,—
Şirket Hisse Senetleri
r.C. Merkey. Huııknaı l'Urklye İş Hankaaı . i’Ürk ricerel Bankan Aralan Çimento ...............
Şur|( UcğlrmrıiolIlH ........
MIHI Rea.’tllran»»
•• • • •
Ecnebi Tahviller
iMir Kredi Fıınııiyr iMM.t | I7*z
îuğb (obıırnlnr
Ayçiçeği robumu ............
Kelen toburrıu
Kendir tohumu ..............
u Ma
Yer fıntığş kabuklu .......
Kuru Meyvalnr ı
Kındık (kabuklu sivri) Fındık (İç tombul 10501 Çevir (kabuklu)
Cevlı (İÇ natıırcl) .....
l>(«kııma İtam Maddeleri»
nttik (ana mu.1) ........
liftik (Nfttüral) .......
Yapak Trakvs (Kırkım)
Ham drrllrrı
rfığır salamura (kasap) İd Keçi tıiMİu kuru kilosu ». Kovun hava kurunu ki|o«u
Nebati Ynglıtrı
/.eytlnyağı (iü. L Sunamvağı (Kut
Ayçiçeği (Kafine
FındıH yağ» içtirilip
lenakell * •ıra) çıplak I
76.-
330 351
62.—
680,—
170.—
165 —
21(1.—
160.—
690.
865.
1S3 — 210.— 210.—
235.-
205.—
160 — 150-
Eskişehir Ticaret Borsası
ı3uğ(lav vuınuşak Buğday «»eri ......
Arpn .ı
28.
27.-
29.-
28.-
f
24 Evlûl 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 5
Sanat Dostları haremde
40 basamaklı merdivenden karanlıklar içinde varılan havuz, rtip edildiği yerdir
Haremin meşhur eğlencelerinin t

Yazan : Fikret Adil
Yanlışlıklar
komedisi
ATINA HUSUS
MUHABİRİMİZ BİLDİRİYOR
Yunan âsi çeteleri nasıl
194» senesinde kurulmuş olan “Sanat Dostlan Cemiyeti”, Arasına her sene bir müze ziyareti yaptırmağı anane haline getirmiştir. Evvelki gün de üçüncü gezintisini, Topkapı Sarayı Müzesinde harem dairesinde yapmış bulunuyor.
Kısa mazisine rağmen, şimdiye kadar 7 reaim, 1 heykel sergisi açmış, 5 konferans, 3 konser tertip etmiş bulunan cemiyetin lokalinde, bu faaliyet dışında bir şiir gecesi, bir karagöz gecesi bir de âşık Veysel gecesi tertip kadar Azalan )i toplantı ve sanat havası çalışılmıştır.
Topkapı Sarayında toplantı saati 15 olarak tesbit edilmişti. Fakat daha yarım saat evvelinden yirmi beş âzadan fazla gelmiş bulunuyordu. Müze Müdürünün güzel sanatlarla ve umumiyetle kültürle alâkadar her hareketi teşvik edişi kendisini, bu gezintiye rehberlik etmek tabi! hir vazifeye aevketmlştl misafirlerim “kubbe altı”nda lıyordu. Saat 15 te gelenlerin yetmişi geçmiş bulunuyordu, rimizin muhtelif mesleklere
nat kollanna mensup tanınmış malarından bulunan davetlileri:
— Hareme buyurunuz.
edilmiştir ve şimdiye arasında yirmi yemek-gezintl yapılarak bir ve samimiyet tesisine
için ve karşı-sayısı Şeh-ve sa-
Tuna)
Fa-ilft-
«Foto Ahmet Topknpı Sarayından bir mnnBiıına
BlitÜn Utanbuhın hazır bulunduğu “Yeni S«»»„ Tiyatrosunun sala müsnmcreRİnde. perde arası, muharrirler, şairler, profesörler grup olmuşlar, konuşuyorlardı. Dalgınlığı ile meşhur Mııntafa Sekip Tunç ynnındnkl-ne sonlu:
— Muammer Karaca neden sahneye çıkmadı?
— Aman üstat, Muammer Karaca tamirde.
— Peki açılış merasiminde sos söyllyen klnıdl?
— Münir Hayrı Egeli.
— Onu tanırını.. Ama burada İşi ne?
— Tiyatroyu o İdare ediyor?
— Peki ama burası Muammerin değil ml?
— Hayır. Oıı »ene evvel burada oynamıştı anıma,,.
— Ya,.. Ben geçen »ene gelip RÖrdümdÜ.
— Geçen »ene o Maksimde oynuyordu,
— A... Burası Maksini değil mi?
— Hayır üstadım, burası Yeni Ses Tiyatrosu.
Üstat inanmamış bir bakışla başını salladı, sustu. Gülüşmeler arasında mükâleıneyl «llnll-yenlrrden Ercümand Ekrem Ta-lu, Refik Halide, üstadı göstererek sordu:
— Boy, merhum Tokadizade Şeklp Bey değiller nıl? — fa.)
İşçi sağlık merkezi
bir tabiye kullanacak?
Peyk memleketlere dağıtılarak çeteler, harekete
talim gören geçmek
ve 18.000 kişilik bir kuvvet teşkil eden Kominform'un
Diye ziyarete davet edildi, ve tih zamanında yapılıp mütemadi velerle artık mimarisi görünmez bir hale gelmiş olan binanın kapışma doğru İlerledik. îçerl girdik. Hiç bir fevkalâdelik yok. Fakat her adım attığımız yer, bir tarihi hâdiseye, bir vakaya, bir maceraya sahne olmuş Netekim» henüz girdiğimiz küçük avluda, duvarlara gömülü dolaplar var. Buraya, hareme öteberi satmak
için getirilen mallar konulurmuş. Be-zırgân da ertesi gün gelir, beğenilmeyenleri gen alırmış. Baltacılardan biri, haremde bir cariye ile sevilmiş, içeri girmeğe muvaffak olmuş amma görülmüş. Yakalanınca İkisinin de boyunlan vıınılacagı için kaçmaca karar verip elele koşmağa başlamışlar,. Buraya gelince, bakmışlar kapı, bütün mânasiyle duvar. Çıkmağa İmkân yok. Arkadan da geliyorlar. Duvardaki dolaplardan birine girip saklanmışlar.
Takipçiler yetişince ortada kimseyi bulamamışlar. Yalnız dolaplardan birinin kapağı arasından yeşil bir etek görünüyor. Bu cariyenin eteğidir. Dolabın kapalını açmışlar. Ne bulsalar beğenirsiniz? Hiç. Aşıkla mâşuk sırrolmuşlar. O zamandan beri, dolabın üzerine gümüş bir halka konulmuş acılmıyormuş.
Bay Talisin öz bütün bunları anlatırken bütün gözler yeşil tualetli bir hanıma çevriliyor. O mütebes-sim:
da
Fakat başlıbaşına sene modasını yeşil
— Yeşil.. Murad rengi, diyor. Gülüşüyoruz.
bu efsane bu yapmağa kâfi gelir sanıyorum.
İlerliyoruz. Fakat ayaklarımızın altındaki mermer semin ortasından uzanıp giden kakma taşlı bir yol var. Bu yol padişahın at yolu İmiş. At mermer üzerinde kaymasın diye yapılmış ve hareme bu yoldan yalnız Padişah atla girebilirmiş. Tuhaf diyeceksiniz. Fakat ananeınızdendır: At. avret, silâh.
Henüz Mabeyindeyiz, hareme girmedik. Burada. Sarayın en büyük âmin Kızlar Ağası Dairesi var. Yanında sarayın musahiplerine mahsus bir daire, karşısında da haremağula-rının dairesi. “Daire” deyince akla mükellef, ferah bir yer geliyor. Lâkın bundan hücrelerden ibarettir.
Haremağaları dairesinin mimarisi güzel. Fakat ötesine berisine bu hücreler ilâve edile edile kaybolmuş. Burada beş yüz hare m ağası terbiye edilirmiş. Hem de sopa ile. Faiaka-Jan deha ferahtır. Buna rağmen Dairede seksen kadar hücre ver kİ, bugün gecekonduların sandık oda-aln daha ferahtır. Buna rağmen bunlardan bir tanesine sahip olabilmek, büyük bir mazhariyet sayılırmış.
racık şeyler. Sanki üstüate yığılmış sandıklar. Kalabalıklaştıkça, bir köşeye oda yapmışlar, sonra bir Şirvan çıkmışlar, daJıa sonra onu kapatıp oda yapmışlar. Öyle kı, Fa-
tih devrinin o güzel esas binasının sonuna geldiğimiz halde bugünkü haremin ancak ortasında bulunuyorduk,
Dikkate değer odalardan biri de en son tâmir edilmiş olan Birinci Hamidin iki tarafı pencereli fakat pencerelerine cam verine ayna konulmuş odasıdır. Pencereler açılınca, haremde ender olan manzaralarla karşılaşıyorsunuz. Kapatınca, halvet oluyor. Yani odada bir kişi dahi olsanız. aynalarda akislerinizi görerek çoğalıyorsunuz.
Buraya gelince bir vakfe yapıyoruz. Dostlardan biri soruyor:
— Nasıl, hanımlar, haremden memnun musunuz ?
O zamana kadar büyük bir heyecan ile haremi merak etmiş bulunan hanımlar dudak büküyorlar, bugünkü hallerine şükrediyorlar. Fakat ne de olsa “harem” sihrini dcvaın ettiriyor. Zira, şimdi karanlık bir dehlizden, Adeta iki büklüm olarak, kırk ayak bir merdivenden iniyoruz ve bugün ancak Hollyvood filmlerinde görülebilen bir muazzam havuzla karşılaşıyoruz. Fakat açık-hava havuzu değil, iri sütunlar, üzerimizde bir asma bahçeyi tadır.
— Havuz başı izahatını dinleyelim!
Bit, Azadarı meraklı bir
tandır. Buna lüzum yok. Vakan bir çok misafir ‘ Bilseydik, mayolarımızı getirirdik” diye lâtife ediyorlarsa da söylenenleri de kaçırmıyorlar. Filhakika, sarayın, tarihlere geçen eğlence yeri burasıdır. Padişahlar, eğlenmek için dalma kuytu yerleri seçerlermiş. Kendisine mahsus köşk gibi bir yer, altında da bir soyunma odası gibi hır başka yor var. Saz için de yer hazırlanmış Sütunların üstünde pilpâye denilen çeşmeler var. Cariyeler dairesinden bir merdiven de buraya iniyor.
taşımak-
dikkatle
zatin Ih-
Bu havuzu Sultan Aziz» dense toprakla doldurtmuş, güreş sahası mı yaptırtmak istiyordu? Beşiktaş Stadındaki yüzme havuzunun olduğu gibi!
Buradan, içinde 500 cariyenin bulunduğu daireye çıkıyoruz. Lâkin her şey düşünülmüş, sarayın hastn-hanesi hemen orada yapılmış. Onun yanı başına da gasilhane unutulmamış. Ondan sonra da harice açılan bir kapı var ki adı Meyyit Kapısı
İmdi, artık haremin kıyısını, köşesini gezdik derken, Tahsin Özün sesi yine yükseldi:
— Efendim, şimdi asıl hareme geldik.
Hayret. Fakat doğru, şimdi, dönüp dolaşıp taht kapısına geldik. Başlarken bahsettiğimiz padişahın at yolunun bittiği veya başladığı kapıdayız. Bu kapı bir meydan üzerine açılıyor. Aynı meydana. Valide Sultanın dairesi bakıyor Hünkârın dairesinde haremin en geniş odası var. Hünkâr sofası deniliyor. Padişahın oturmasına mahsus geniş yerin şağ tarafında, sofanın bir tarafını işgal eden minderlerle çevrili hususi bir kısım var. Burası sultanlara mahsustur. Bu yerin üzerinde bir şlrvan var Sazendeler burada bulunurmuş ve pek tabii sultanları göremezmiş.
Valide Sultanın dairesi de güzel. Lâkin Valide Sultan dairesinin revak Jı kısmına bir oda yaptırır, o-rada otururmuş kı. padişah geçerken görsün, ya elini öptürsün, yahut da, gözdelerden biri için kaynanalık etsin diye!.. Harem bu!
Kimbihr, bu dehlizlerden, odalardan, sofalardan kaç kilometrelik yol katetmiştik. Hava da kararmağa başlamıştı. Tekrar “Kubbealtf’nda toplandık. Müzenin kıymetli Müdürü. ananeye uyarak, bizlere akide şekeri ikram etti. Evvelce, her bakanlar toplantısında» pardon, her Kubbealt: vüzerası içtimaında, şeker yenirmiş. “Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım” sözü de oradan kalmış. Ben de. artık “tatlıya bağlayıp” ziyaret intihalarını burada kesiyorum.
her ne-
Acaba
Hastalıklardan korunmak için 25 bin Amerikan elbise İşçisinin muayenesi ve illetlerinin teşhisi için Birleşik A merkatla, Filadelfiya şehrinde bir sağlık merkezi inşa edilmiştir.
îki katlı, çelik ve betondan yapılmış olan bu bina 4,185 metre kare işgal edip, kabul ve muayene odaları, hastalığı meneden ilâç ve tedbirler hakkındaki konferanslar ve sinema filmleri için bir salon ve lâzım olan her türlü tesisatı İhtiva etmektedir.
Bu sağlık merkezi, Sanayi Teşkilâtlan Kongresi ve Filadelfiya Elbise İmalâtçıları Cemiyetinin bir şubesi o-lan Amerikan Elbise İşçileri Cemiyetinin eseridir.
a
d l-ra
u* jd ■
*




r öt

«N
4


V

* d


Kızlaragası Dairesi iki katlı. Lâkın haremin bu tek hâkiminin çalışma odası küçücük Yanı başında bir hamam var. Üst katta yatak o-dası, çubuk odası ve Şehzadegân Mektebi. Şehzadeler orada, Kızlar-agasınm nezaretinde ders okurlarmış. İsterlerse okumasınlar, Kızlar Ağasının, arkasında sopalar duruyor, şehzadeyi yatırınca dövermiş.
Mimari bakımından Kızlaragası-nın dairesi çok güzel. Duvarlar çim kaplı. Yatak odasının tavam dahi çini kaplı. Bu tarz oda bütün sarayda ancak bir. iki tane daha var Şehzadegân Mektebinin duvarların-da meşhur Beşir Ağanın bir el yazısı da diyor.
var kİ. erbabı “çok güzel”
geniş bir avluya Karşılıklı, rokoko
geldik, çerçeveli k ı lavımı-
Şimdi Hayret, iki büyük ayna Kıymetli muzun «eai duyuluyor:
— İşte asıl hareme şimdi girdik. Aynalara bakınız.
Evet, hanımlar bu endam aylarına yaklaşıyorlar, beyler omuzları üzerinden saçlarını, kravatların: düzeltiyorlar. Bu geniş methal, sadece asıl haremi değil. Fatih zamanında yapılan asıl binanın methalini de teşkil ediyor. Asil bir mimari. Buradan üç yol ayrılıyor: Altın yolu, harem yolu, cariyeler dairesinin yolu.
bu ba-kül
Aynı zamanda bu methal sarayın tarih! ve meşhur kanlı vakalarından birine de şahit olmuştur Alemdar vakasında Çevriye Kalfa, methale inen dar merdivenin şmda mütearrızların gözlerine
semmiş ve Sultan Mahmudu kaçır-jrr,'?P muvaffak olmuştur.
şimdi artık bir labirente trlfmlş gİtliyiz Daın(ık yollar, odacıklar. Sultan Ibrahlmin, İkinci Mualafttiıın hapsedildiği hücreler, Selimi Şalisin ho^ııldııAu oda carlyekrin. hanekl-b’iin, gözdelerin odaları, dolap zannedilen gizli merdiven kapıları, kapı zannedilen yükler, şlrvanlar. hamamlar Sarayda 14 hamam var vesaire vesaire..
Harem Dairesinde bövlece 250 oda vardır. Hemen hepsi karanlık, da-
Yazan :
Gralıanı Greene
Atina (Hususî muhabirimiz Marc Marccau’danı — Grammos vc Vitsi zaferleri bir kararsızlık ve kötü haberler dalgası içinde âdeta kaybolmaktadır. Yunan âsileri komşu topraklarda kendini toparlamaya fırsat buldukça yeniden kuvvet peyda ediyorlar. Bu suretle isyan mütemadiyen tekrarlanmaktadır. Yunan ordusunun imha etmekten uzak bulunduğu çeteler 18.000 kişiden fazla olup bunlara peyk memleketler tarafından ve “Demokrat Yunanistana yardım,, Komitelerince bakılmaktadır. İnanılır kaynaklardan aldığımız haberlcı-p göre âsi kuvvetler Kominform tarafından bir kere daha İstihdam edilmeye hazırdırlar.
Bulgarlstana 1945 dr sığınmış olan bir Yunanlı, yanında İki Bulgar jandarma bulunduğu hakle tevkif edildi Bu »damlar, lakeçe bölgesinde bir haber alma şebekesi kurmak niyetinde imişler. Diğer taraftan Zannls isminde genç bir âsi. çete reisi Lcfterls’i katlettikten sonra Yunan ordusuna teslim olmuştur. Zannis'ln beyanatı, Asilerin dâvalarını askeri sahada kazanmaktan vazgeçmedikleri hakkında Yunan genelkurmaymca varılan kn-nanti teyit eylemiştir. Lcftcris çetesi haber alma teşkilâtını kurmak, parti mensuplarından olup da asi kuvvetleri ve Komin formu takbih eden beyannameyi Imzalıyan kimselerden partiyi temizlemek v.s. ile vazifeli imiş.
Görülüyor kl âsiler, yeniden harekete geçmşdon Önce, memleket içinde geniş bir haber alma şebekesi kurmayı kararlaştırmışlar, diğer taraftan köylerde İdare ve hükümet aleyhine bir hava yaratmak Üter gibi görünmektedirler ki bu. köylülerin sefilânc hayat şartları gözönünde tutulursa nl»pelen kolay bir iştir. Halkın hoşnutsuzluğunu İHtismar le kuvvetli bir beşinci kolaylaştırılmış olur.
Söylendiğine göre,
Grammos ve Vitsl muharebelerinden kurtulmuş 2,30ü kadar âsi varmış. Üst tanıfı Bulgaristan. Polonya. Kumanya ve Çekoslovakyaya gönderilmiş. Arnavutlukta bulunan âsilerden bin kadarı Tiran’ın şimalinde, tşkod-ra-Tiran yoluna 25 kilometre mesafede imişler. Bunlardan iki yüzü, Yuna-ntstena küçük gruplar halinde sız-mnk üzere Ergrri ve Göriceyc gönderilmişler,
Yin(? âsilerden 8.500 kadarı Bulga-rlstanda imiş. Bunlardan bin tanesi
etmek suret iy-kolun vazifesi
Arnavutluktu


■a
w





i
• •

z
T



t

I
C
7
1
w
t

emrini bekliyor
a»kerl, çeteciler tarafından kaçırılan çocukları kurtarıyor.
Yunan
şüpheli görüldüğünden Belen karşısında bir kampta, nezaret altında bulundurulmakta imiş. Yine bin kadar âsinin Rodomir ilo Petrlç arasında Yugoslavya hududu boyunca dağıtıldığı ve Yunnn-Bulgar hududu üzerinde savaşa hazır 500-600 kadar âsinin toplanmış olduğu dıı haber veriliyor.
Yugoslavyaya gelince, orada döğü-şnbllocck vaziyette 1500 Asi kalmış. Bunlardan altmış tanesi siyasi bakımdan şüpheli diye Manastır şehrinde nezaret altında imişler. 11-10 ı «er-bcat bırakılmış olup şimal vilâyetlerinde çalışmakladırlar. 3.500 kadar Asi hastahanelerde yatmakta imişler Geçenlerde, Konılnforın'a iltihak etmek arzusunu gösteren 187 AhI Peşte-ye gönderilmişler; ve oraya varır varmaz YugOBlavyada çektikleri korkunç eziyetleri hikâye etmişlerdir.
Kumanyada 200 muharip ve 2,000 yoralı, Çckoslovakyada 4,000-4.500 âsi bulunduğu söyleniyor.
Mânevlynt bakımından çetelerin vaziyeti pek iyi olmdaığı. zira gittikleri memleketler halkı tarafından hoş görülmedikleri bildiriliyor. Yerli komünist teşkilâtı, dağlarda cereyan fidan muharebeyi kaybettiklerinden dolabı bunları ayıplamaktadırlar. Zaten Yunan âsilerinin kendileri bile
büyük bir hayal sukutuna uğradıklarını »aklamıyorlar. Aralarında mühim şahsiyetler bulunmak üzere bir çok Yunan komünisti, memleketlerine dönmek ümidiyle Viyan aya iltica etti. Buna rağmen Kominform’un elinde hâlen 27.000 kişilik tahmin olunan bir kuvvet bulunmaktadır; ona. yaşları ilerledikçe askeri tarblye gören çalınmış 28,000 çocuğu da katmak lâzım gelir. Yaralı, «akat ve şüpheli olmak üzere 9.000 kişiyi düşersek yine 18.000 gibi ehemmiyetlice bir yekûnla karşılaşırız. Bu miktar. Yunan hududu hoyıınca yeniden isyan çıkarmaya ve Yunan genelkurmayının dikkatini çekmeye kâfidir.
• •
• •
r; i a
il-JI h
■ • *
4 • I

O

Ut




LJ

Bir ıınııc öldürülen yavru hırının karşiRio«lu deliriyor»
U Ç UNCU A D A .M
— Ça.v İçmez mi«lıılx? «Ic«ll. Geçen hafta bir paket cay önderdiler. Amerikalılar. İlk tonikli akşanılnrı çiçek yerine »azan çay hediye elliyorlar.
Martins, çaydan nefret ettiği holde “İçerim,, «leytp .Anım’-ııın çayı ha/ırhınıasıııa haklı. Fakat acemice hazırlıyor, çaydanlığı Kılmıyor, sııyıı kaynatmıyordu. Sııya koyduğu çay da pek azılı.
— IngHIzler bıınıı neden severler, bir türlü unlıyamndım, dedi.
Genç kız çayını yavaş yavaş, tatlı tatlı İçerken Martin» kendi fincanını bir Haç yutar gibi yuvarludı ve s(ixe başladı:
— Sizinle çok görüşmek İstiyordum, llıırry’ye dair
İşle, o müthiş dakika gelmişti. Genç kadın dudaklarını kiMİıftını, abyllyeceMİnl merakla beklediğini gördü:
- \ ı ’ (b «IL
— Vlrml senedir tanışırdık. Dostu İdini. Mektepte beraberdik . Ve sonralar da sık sık buluşurduk.
Genç kız atıldı:
— Kartınızı aldığını vakit »İzinle görüşmek İstemediğimi birbirimize ıı(» diyebiliriz? Hiç, «leğll

ınsır bir yerin nrtaaına bir ceset tasviri belirdi, ve gelecek ronııııılnrın-•‘Nr garip,








Çeviren :
Reşat Nuri DARAGO
Tuna-Oder ve Karadeniz kanalı projesi
Viyana (Husus!) Muhabirimiz bildiriyor) — Tuna-Karadenlz Kanalı İnşaatının birinci yıldönümünde. BÜkreşte, Sovyetlerin Tuna-Oder-Karadeniz Kanalı hakkındaki tasavvurları da meydana vurulmuştur. Kumanyanın. Sovyet liderliği altında, Çernavodayı, Medgidia üzerinden Karadenize bağlıyan 100 Km.lik bir kanal inşasına başladıkları ve Midye burnunda yeni ve büyük bir deniz limanının da inşasına karar verilmiş olduğu malumdur. Bu suretle hem nehir yolu kısaltılacak, hem de, seyrüseferi öteden beri en-gelliyen Tuna deltasının sığlık ve çamurlarından kaçılmış olacaktır.
Bu kanal projesi. Oder-Tuna Ka-nallyle çok sıkı alâkalıdır. îkinci kanalın, Schlesien’dekl Cosel’den çe-koslovakyadaki Moravska Oatravaya kadar olan birinci parçasının inşasına. dört senede tamamlanmak üzere, iki yıl evvel başlanmıştır. Bu inşaatın gayesi. Battık taki Stettin Limanını, Karadenlzde Midye burnunda inşa edilecek yeni limana bağlamak, bu suretle Polonya ve Çekoslovakya sanayiini geliştirmektir.
Bu çeşit plânların eskiden de tasarlandığı iıatır!ardadır. Yalnız o devirlerde Schlesıcn-Moravya sanayiini. Sovyet sahasına bağlamak i-çin bir “Slav Süveyşi,, değil, bu sanayii Orta Avrupaya bağlıyacak bir şebeke düşünülüyor ve en mühim Tuna limanı olarak, şimdiki gibi Bratislava değil do, Viyana düşünülüyordu. Viyana, uzun zamandan beri, Orta Tunanın transit merkezi olmak ümidindedir. Sovyetlerin Tu-nada taklbettiklerl münakalât politikası. Vlyananın bu ümitlerini hiç de takviye edici mahiyette olmamakla beraber, liman tesisleri, büyük bir gayretle yeniden inşa edilmiy? başlamıştır. Diğer taraftan Kuşlar, Viyanayı büsbütün körleştirmek i-çln. Bratlslavada, büyük tesisat yapmaktadırlar.
merakimin nhhığııın bir şey var. Her şey bitmiş, her şey hinimin Ne-
8 —
Birdenbire Martlıın'in dimağında yalmış, etrafını kuşlar çevirmiş olan Bıı, belki, şuuraltında teşekkül edrıı
dan birinin oahnalcrlndendl. Mıırtin» düşündü; llnrry'nln bütün dostları aynı yerde ve aynı dakikada bulunmuşlar: Kııriz. doktor, zonra ('«»oler dfullklorl o adanı. Halbuki onıı hakikaten seven İki İnsan uzakta İmli,,
— Şoförün ifadesini İşittiniz ıııl?
— Şaşkın bir halde, korku lçlndoy(ll. Fakat Conler’le Kıırtr'un İfadeleri sayesinde yakayı kurtardı. Kabahati yoktu zavallı adamın! Zaten llıırry, onıın pek İhtiyatlı araba kullandığını her ramım söylenil.
(Az evvn! zihninde şekil alan sahne yine göründü; cesedin etrafındaki kuşlara bir kuş daha katıldı. Simdi İyice seçiyordu: O ceset llurry bil . »
Dışarıdan bir »e» duyuldu:
— Froülrin Schmldt!,,
Anna:
— Burularda uzun boylu kaldığımızı istemezler. Elektrik sarfiyatı çognbrnıış da ..
Martin» onu Üzmemek, sarsmamak kararından vazKeçmlslI:
— Zabıta memurlarının nnlattıftınn göre llarry’yl tevkif etmek Üzereymişler, «İrili. Kaçakçılık ctllâlnl Öğrenmişler.
Genç kız bu haberi tıpkı Kıırtz gibi karşıladı:
— Herkes yapıyor.
dr
var.
(OHİrsk kalımıdıAuıı anladı ve İlâve
— Fok ciddi bir İşe karıştığiîiı sanmıyorum.
—. Rrıı dn.
— Belki aleyhine bir oyun tertip etmişlerdir. Kurtz İsmin-birini tanır mısınız?
— Zaıınofmeın.
— BikuuIh perukası
— Ya!
Mnrtlııs, sözlerinin
etti:
— Herkesin aynı dakikada, yani öldüğü «lahikada bir arada bulunulası tuhaf gelmiyor mu size? Hepsi Harry’yl tanıyormuş, şoför bile» doktor bl|«\
Anna, yolaiıı verdiği Mükûnetle:
— Bunu ben de düşündüm, «ledl. Fakat kıırtz’ıııı orada olduğunu bilmiyordum, liarryııln Öldürülmüş alması ihtlmııll
»öyllycmediın, Ihılhuki
mi?
— Lâkin Öğrenmek
— Öldü .. İşte hu. binden bııhnedeceğlz?
— Onu »İz «le, hrn dr severdik ,
— Bilmeni k|. Böyle şey bilinmez kİ h İşten geçtikten şnn-ra. Ban hiç hır şey bilmiyorum artık, yıılııı/ bir şry biliyorum.
— Nnılİr?
— Benim «İr Ölmek lnU»dIğİmi.
Martin» inimi anlattı: “B«ı sözün üstüne kalkıp gideyim dedim, \khriui delice bir fikir geldi ıllye anıı üzmenin ne mânası vıırdı? FnUnt giderek yerde oııa bir »ordum:
— Conler adında kimseyi tanır nıı»inı«?
Genç Icız cevap verdi:
— Amerikalı mı? llurry öldükten sonra barııı para getiren (»dıır galiba. Parayı almak istenirdim, fakat Harry’nln »an urziKiı nidıığıııııı »Öytadl.
— Demek llıırry lırınm Ölmemiş?
— Ilıtyır. bayır!
Martlns'bı bfinn unlattığımı göre hıı kanaate niçin »aplaıı-dığını düşünürken ifurry'ıılıı koınşıiMiı «ıluıı adamın »iı/.lerlıı-dvıı İleri Krldiğiııl hatlıhuııış, Aıına’yn «lıı şöyle cevap vcrııılş:
— İler iıahh( kendini »oıııınu kadar bllınlş kİ huni «İr hıı-lııluıııış. Demek ıstırap çekmemiş,
— Ben de hep oııll »ayıklıyorum,
— Doktoru gördüııÜK mü?
— Bir defa gördüm, llurry Köndeıııılbtl. İler zanııın başvurduğu hir hekim. Pek yakın ut ur uy ordular.
İl-------------------------- -------------------------------------------
olduğunu bilmiyordum. Ilurry'nln öldürülmüş olması aklıma gelmedi değil. Fakat n«*. fuydası var?
Martin*:
— Bu nlçaklnrın hepsini ele geçirmeliyim, dedi.
— Hiç bir işe yaramaz. Zabıtanın belki luıhkı valli llıırry belki kötil bir işe atılmıştır...
Dışarıdaki mcs ylıın yüksekli:
— “FraÜlrin Schnıldt!,,
— Çıkmalı artık.
— Biraz refakat edeyim size.
Karanlık hemen hemen hor tarafı kaplamıştı, dakikadan huri kar konilmlş, Rtııg'in kartal, araba, atlar şeklindeki ınomıer heyk««lleri akşamın son ışıkları İçinde dikilmekte İdiler.
Anna:
— Biltüıı bıınlıırdnıı vazg»:çi|i unutmak daha doğru, dedi.
Vnya kaldırımın üstilmie yürüyenlerin a.vuklnrı kar yığınlarına blloğlnr kadar batıyordu,
— Doktorun adresini verir misiniz?
Anna, Rdrosl yazmak Içlıı bir duvarın dibinde durdu.
—• Sizinkini «le rica odorlııı,
— Benim adresimi ne yapacaksınız?
— Hoşunuza gidecek haberler veririni belki.
— Bundan sonra hiç bir haberden hoşlanunmm.
Martin», genç kızın, rüzgâr altımla başını eğerek uı.va blnnıcNİııl uzaklan seyretti
— ti —
var.
Za-
kaç

Bir knşıışan
traın-
Amatör detektif. ınııııyyen çalışımı muitlerini* tfıbl dıâı içlıı ıııuıdfddoıı detektife ııl»qwth« bir ııevl üatünlük itullo Martin* günde seklt saat çalışımı usulüne baftlı yemek vakti gelince araştırımılıırını kesnmk torunda da do-gildl.
(l>c\nıııı var)
«ılımı-taşır, değil,
Soldun Mifrlt:
1 — Denk 2 — t.vl ev ilki kelime > : Bir renk, 3 — Pekinin dörtte üçü; Tersi mail hale getir; AnkaralIm (m*Ici sakinlerinden. I — İskambilde bir kâğıt; Bağlantı, 5 — Dilini vazifelendir; Temi Ihsan. 6 — Frnnsiz(n bir harfin okunuşu; A-llm. T — Us: Laka (ajııen). S — Tersi kötü çocuk (İki kolime), 9 — Sahneyi meydana getiren unsur; Musikide bir inaktım. 10 — Yapılanlar.
Yılknrıdaıı nşııftı:
1 — Hesap işleri İlmi, Mazi! nakil elalı, 2 — Büyüle baş tiki keli-mel; Mnssnt. 3 — Büyük mayi mııh-fasam: Keyifli adam bir “oh., çektikten sonra Öyle der. I — Nida; Sözü mebzul (iki kolime). 5 — Kayıp; Tersi açıkla kapalı aranı hala getir. fi — Genişliği; Tersi bir edat. 7 - Bir soru; Kendine gelen. 8 — Zeki adama vnhışır surette. 0 — Mezar, Sağlam 10 — Çift cihete ilki kelime).
OÜNKtf IHI. MAÇANIN HALLİ
Soldun şafttı:
i — Adi hareket. 2 — Ziyafet; De. 3 — AHİ ol; Kam. I — Senıcr; Kama. 5 Odalar, fi — Alaz; Ra. 7 — Ak; Ziyaret 8 — Kara tay; Ar. 9 Hala; Şehit. İÜ — Tamir «den.
A ıı luırulu n
I — Azımı sakat 2 — Dile; Akala 3 — iyi inal. Ram. i -? Hale; ihata. 5 — Aforoz et. 6 Ler; Ra-şı>. 7 Et.; Kara ved S — Kalay; Ho. 9 — Amade; İrin. lü — Temaruz cL
Sayfa 6
YENİ İSTANBUL
24 Evlûl 1950
SİN E M A
Venedik MilletlerarasıSanat Sergisi
Beyaz perdenin yeni yıldızı:
Küçük Angelo
50 seneden beri her iki yılda bir yapılan ve uBiennale„ adı verilen bu sergi, dünyanın en yeni sanat cereyanlarını aksettirir
Yazan : Zeynel AKKOÇ
Çikolata renginde derisi ve sapsarı saçları olan bu beş yaşındaki çocuk, Jackie Coogan ve Shirley Temple'in parlak devirlerinde elde ettiklerinden fazla şöhret sahibi oldu
Sinema âlemi son zamanlarda yem bir yıldız kazandı. Jackie Coogan ve Shirley Temple'-den sonra Holly-vvood’da birkaç çocuk artist daha yetişti ve arada sırada bunların sanat bakımından kabiliyetlerini beyaz perdede seyretmeğe gidiyoruz. Fakat şimdi-ye kadar sinema sahasında yetişmiş olan küçük artistlerin hepsi beyaz ırka mensup olduğu halde, ilk defa olarak siyah derili, daha doğrusu çikolata renginde küçük bir yıldız, sinema âleminin ufkunda beliriyor. Angelo isminde ve bugün beş yaşın, da olan bu minimini artist şimdiye kadar Romada iki film çevirdi ve elde ettiği büyük muvaffakiyet üzerine Amerika lınprezarvolarından kendisine parlak teklifler gelmeğe başladı. Öyle ki, yakında küçük Angelo Hollywood stüdyolarında çalışmağa bağlıyacak.
Minimini artistin çok sevimli bir yüzü, çok hareketli ve parlak simsiyah gözleri ve işin asıl garip tarafı şimdiye kadar hemen hemen hiçbir habeşî erkek veya kadında görülmemiş sarışın saçları var!
1944 yazında bir gün, Komaya giren Amerikan işgal kuvvetlerine mensup kuzgun! siyah Chicago’lu bir nefer. Itatyan Başkentinde kaldığı kısa zaman içinde şehrin fakir biı semtinde oturan genç bir kızla arkadaşlık ediyor ve bu arkadaşlığın neticesi olarak, ertesi sene bu simsiyah adamla kar gibi beyaz tenli ve sarı saçlı genç kızın aşklarının mahsulü olan acayip mahlûk doğuyor.
Genç kadın, bu çikolata ren-gindeki ayıbını örtmek için yavruyu Romanın uzak bir semtinde-Fakat fakır ve hayli ihtiyar olan adamcağız, habeşi renkte ve sarı saçlı bu canlı hediyeyi ne yapacağını bilmiyor. Böylece zavallı yavru, biraz ihtiyar dedesinin biraz da komşuların yardımiyle büyüyor, 12 aylık oluyor, sonra yeryüzünde ilk adımlarını meleri zamanda çok güzel ve pek müt-1 hiş bir şey olan hayatla ilk temaslarını yapıyor ve sabahın erken saatlerinden akşamın alaca karanlığına kadar bütün günü sokakta, kaldırım üzerinde geçiriyor. Günün birinde, önünden bisikletle geçen on yaşlarında bir çocuğa, kendisini bisiklete bindirmesini rica ediyor ve böylece iki çocuk arkadaş oluyorlar. Ve küçük Angelo bir gün, bu arkada- | şına, karnının çok aç olduğunu biraz çekinerek ve kızararak söylediği zaman, hisikletli çocuk onu elinden tutarak evine götürüyor Garip bir tesadüf eseri olarak bu ev, varyete artistlerinden Maggıe isminde birinin | eviydi. Adamcağız akşam evine döndüğü zaman küçük misafirin se- I vimll yüzünü, çok zeki bakışlarını görünce, onu nerede bulduğunu oğluna soruyor. Ve o da vaziyeti olduğu gibi anlatıyor: Çocuğun hiç kimsesi olmadığını. sabahtan aksama kadar sokaklarda dolaştığını her gün bir komşusunun evinde karnını doyurduğunu söylüyor ve küçük misafirin orada alıkonulması için babasına o kadar yalvarıyor ki, adamcağız oğlunun bu ricalarına dayanamiyarak onun bu arzusunu yerine getiriyor. Şimdi artık küçük Angelo hayatta tamamiy-le yalnız değildir. Bir “babası”, bir “annesi”, bir de “ağabeysl” var. Evde temiz giyiniyor, yıkanıyor, karnı doyuyor, oyuncakIariyle ve komşuların aynı yaştaki çocuklariyle bol bol oynuyor ve üstelik arada «ırada eğleniyor da! ÇÜnkÜ Sinyor Maggie o-nıj bozan asıl oğlu ile birlikte yanına alarak, çalıştığı tiyatroya götürüyor.
İşte üç buçuk yasındaki küçük Angelo tiyatroda muhtelif sahneleri o kadar büyük bir dikkatle takip ediyor ki, eve döndüğü zaman bunlun tekrarlarken ve sahnede gördüğü m artistlerin büyük kabiliyeti kilerin dikkatini atle dostlarından rü bir film hazırlıyor Angelo’ya da bu filmde baş rolü veriyor. i
Şimdi Angelo'nun ikinci filmi de geçenlerde nihayete erdi ve bir iki ay evvel İsviçrede JyjCörne’da yapılan sinema festivalinde >büyük muvaffakiyet ler kazandı Çok geçmeden küçük habeşl yıldızı herhalde İstanbul sinemalarının perdelerinde de göreceğiz. M. CUMAOCLU
Harbi, İnkişaf et-bu sanat hareketinin en kıymetli elemanlannı ürettikten sonra, ümitler görülüyordu. Böylece
nlRKAÇ glin evvel halka kapılarını ® açmış olan 25 İnci Beynelmilel Sanat Sergisinde teşhir edilen eserlerin en çoğunun “Yeni Sanat,, hareketleri tarzında yapılmış olduğu göze çarpmaktadır.
“Yeni Sanat” hareketlerinin menşei 40-50 yıl önce kalyada başlamış olduğu malûmdur.
Bilindiği gibi, 1919 yılının şubat ayında, Marinetti, Milano’da, ilk defa olarak, fütürist sanatı adı altında bir sergi tertip ettiği zaman, fütü-rizm’in muasır sanatın hakiki tezahüratı olduğunu da ayrıca hususi broşürler vasıtaslvle İlân etmiş bulunuyordu.
Marinetti’nin İlânı ve fütürlzm sanatı sergisinin açılışı, Avrupada müthiş bir bomba tesiri yaptı, Ital-yada plastik sanatlar sahasında faaliyetlerin sönmeğe mahkûm olduğunu anlayan ve sanatın İstikbalini karanlık görenler. Ümit nazarlarını Fransaya ve İkinci derecede de Alma nyaya çevirdiler.
Birinci Dünya mekte olan kuvvetli ve tadan vok kaybolmuş
ttalya-Boccionl’yi. Almanya-Marc ve Macke’yi. Fransa da Apollinalre’i harpte kaybetmişlerdir.
Büyük harpler ve müthiş âfetlerden soma insanların fikirlerinde bazı gelişmeler, İçtimai ve iktisadi inkılâplar vukua gelir. Fütürlzm âleminde de bir takım değişmeler başlamış ve birçok sanatkârlar “Metafiziğe” doğru yol tutarak ilerlemişlerdir.
Bu yeni hamlenin ön sıralarında gene İtalyanları görmekteyiz: De Chtrlco, Carra. Morandi v.s. ler, bıın. lardan birçokları eski fütürlzm tarzında çalışmakta inat etmekte ise de diğerleri yeni yeni gruplar kurar»! ayrılmışlardır.
Zaten, İkinci Dünya Harbinden önce, îtalyada olduğu gibi, digeı memleketlerde de esas fcfütüriznı gevşemeğe yüz tutmuş, taraftarları da gittikçe azalmağa ve yeni yeni kollara ayrılmağa başlamıştır.
Geçen vıl Pariste “Bağımsızlık ve disiplin” parolası taşıyan süper ende-pandan (süper independant) Ressam ve Heykeltraşlar Birliği, Versailles Sarayında bir sergi açarak, birliği teşkil eden: sürrealist, kübist, realist ve yeni türemiş olan naifs (saflar), bu dört cereyanın eserlerini teşhir etmeğe muvaffak olmuştu.
Bu sergi birçok gürültülü münakaşalara yol açmış, sanatkarlar arasında da ihtilâflar doğurmuştu. Münakaşalara en çok mevzu teşkil eden “Çıplak kadın,, heykeli olmuştur ı Fotoğrafını veriyoruz).
iki kadın karşı karşıya Bunlardan biri sergide teşhir edilen süprrrealist bir heykel, diğeri İse Tabiatın
eseridir.
atmaya başlıyor, ilk keli-telâffuza çalışıyor, Aynı
taklidini yaparken ve istidadı evde-çekiyor. öyleki, biri sinema rejisö-ve minimini
Küçük artist Angelonun Komada çevirdiği filizilerden iki sahne
Tiyatro kronikleri
Yine geçen yıl Pariste, Fransız sanat münekkidi Christıan Zervos ve Milano Sanatkârlar Birliği, 1910-1925 yıllan arasında yapılmış olan İtalyan resim eserlerini bir araya toplıyarak bir sergi açmışlardı. Serginin muvaffakiyeti o kadar büyük olmuştu kİ, idareciler sergiyi Brüksel. Londra ve
New-York’a kadar götürüp tekrarladılar.
Son zamanlarda, fütürizmden türemiş olan birçok yeni cereyanlara karşı büyük bir alâka uyanmış olduğunu sezen Venedik Biennale Sergisi idarecileri, bu “Yeni Sanat”ın bütün cereyan ve hamlelerinin numunelerini bir araya getirerek bunları büyük bir salonda teşhir etmektedir.
İtalyan Paviyonıında 500 den fazla eser teşhir edilmekte ise de, Fran-sızlar kendi pavlyonlarında yalnız üç sanatkâr üzerinde duruyorlar: Bon-nard, M at isse ve Utrillo’dan başka gençlerden dört ressam ve üç de hey-keltraşın seçilmiş eserleri bulunmaktadır.
İngiltere, Belçika ve Kuzey Amerika da, kendi paviyonlarında, genç sanatkâr ve “Sanat ölçüleri” ne oldukça geniş saha ayırmışlardır.
Sergide en çok alâka celbeden, şüphesiz ki Meksika Paviyonudur,
ziyaretçiler sergi sahasına girerken ilk olarak Meksika Paviyonunun yolunu sormakta ve evvelâ burasını gördükten sonra diğer paviyonlara geçmektedirler. Çünkü Meksika, Av-rupada ve Venedikte. sanat eserlerini ilk defa olarak teşhir etmekte ve bir nevi Meksika modası yaratmaktadır.
'Yeni Ses'te musikili bir komedi
a
Zaten. Kuzey Amerikada Meksika modası on yıldan beri devam etmekte ve bu memleketin dişlerinden sanat eserlerine kadar, halk hayatından eski MeksikalIlara lAztck’iere) kadar büyük alâka ve hayranlıkla karşılanmaktadır.
AvrupalIlar ise Meksikayı Çarpışmaları, mücadeleleri. İspanyaya, karşı kanlı harpleri, 1920 yılında ruhanîlere karşı inkılâbiyle ve D.H. Law-rence’in meşhur yazılariyle tanınmıştır.
Şimdi, Venedikte, Meksikayı, Av-ıupaya dört sanatkâr tanıtmaktadır: Diego Rivera, Jose Orozco (geçen yıl ölmüş), David Siqueiros ve yıüardan beri Pariste çalışmakta olan Tamayo...
Bu sanatkârlardan evvel kada yalnız, kabilelerin halk
kumaş ve çini işleri bulunuyordu. Yüksek tabaka ise İspanyadan ithal edilen “Barok” sanat eserleriyle tatmin olunuyordu. Fakat 1910 yılı inkılâbına iştirak eden genç sanatkârlar “ithal sanat., a karşı koyarak yerli sanatın gelişmesine karar vermişlerdi. Gençler grupunun başında bulunan yukarıda saydığımız dört sanatkâr, aynı zamanda İspanya San Carlos Akademisi öğrencisi bulunuyorlardı.
Böylece. bu dört genç, “îspanyo-lizm ’e arka çevirerek, tıpkı siyasî sahada silâh gücü ile bağımsızlık yarattıkları gibif milli ruhta, yepyeni sanat eserleri vermeğe başlamışlardır.
Rufino
Meksi-sanatı,
uç GÜVERCİN
Bir müddettir hazırlıklar yapan ve yeni bir şekilde ortaya çıkacağı bildirilen “Yeni Ses” tiyatrosu, evvelki akşam perdesini bir gala gecesi ile açtı ve derhal, davetlilerin sevgi ve alâkasını celbe oldu.
Dünyanın her tarafında umumi prova veya “avant denilen bir tiyatro âdeti vardır. Bu temsildi matbuat ve yalnız davetliler hazır bbulunur, bir eserin kaderi heırıeıı hemen o akşam tesbit e-dilir, ve ilk temsil, yani “premiöre” bu katan teyit eder. Maalesef, memleketimizde bu âdet tatbik edilmemektedir. “Yeni Ses” tiyatrosu, ilk temsilinin ilk gecesini bir gala mü-sameresi halinde vermekle, kısmen hu âdeti ihya eder vaziyet almıştır.
Salondu, ilk temsilde, lstanbulun pek nadir olarak hır araya toplandığını gördüğümüz simaları vardı. Baş locada Büyük Millet Meclisi Reisi göze çarpıyordu. Diğer localarda, resmi şahsiyetler, sanat ve edebiyat âlemine mensup şahsiyetler, ve parterde. müzik ve tiyatro ile yakından alâkadar simalar görünüyordu Paradi münhasıran Üniversite talebesine tahsis edilnrşti. Müdürünün verdiği malûmata göre, yeni teşekkülün sanal seviyesini muhafaza için bundan böyle de yine talebeye tahsis edilecektir.
Perde İstiklâl Marşı ile açıldı. Tl-yalrnnun Müdürü sahneye çıkarak
muvaffalc
Refik Koraltana ve davetlilere teşekkür etti. Reisicumhurdan gelen bir mektubu okudu ve ancak bu şekilde himayelerin sanatı yükselteceğini bildirdi ve Atatürkün, Reşit Galibin hâtıralarını taziz etti.
Müdür memlekette 30 seneye yakın bir zamandır musikili komedi ve operet tarzlarının bir seviye arzet-mediğini hatırlatarak yeni teşekkülün bu noksanı telâfiye gayret edeceğini bildirdi ve ilk eser olarak yazılışının yüzüncü yıldönümü müna-sehebiyle Macar müelliflerinden Szig-hgetınin bir musikili komedisini seçtiklerini bildirerek “Biliyorum, tiyatro affetmez, hüküm muhterem seyircilerindir” diyerek çekildi.

vaffak bir subret olarak Ayşe lika’yı gördük.
Aşkın rolünde Şahin Tek bir ilk temsil için dikkati çekecek muvaffakiyet gösterdi. Profesör rolünde Vahdi Ersin, derli toplu bir rol çerçevesi içinde de iyi bir komedyen olduğunu gösterdi ve Mürüvvet Sim, aynı kabiliyeti kendi imkânlarının fevkma çıkarak ve haklı kahkahalar. alkışlar toplamak şeklinde teyid etti.
Se-
Yetiş Doktor
Yazan: Halide Nusret ZORLUTUNA
Dört perdelik bir musikili komedi. Dekorlar Kalrmıkoglunun. Asıl mesleği “senograf” olan Kalmukog-lu son zamanlarda daha ziyade yağlı boya resimle meşgul olduğundan sanıyoruz, dekorları fazla resim olarak yapmış. Müzik Kalman ve Brahnıs. Orkestra şefi Kapoçclli ve orkestra, yeri genişletilerek on altı müzisyenden teşekkül ediyor. Bale şefliğini, Kaya Ilhan, koro şefliğini Güzide. Delideniz yapıyorlar. Bir de bale solisti olarak Vlyanalı nıadma-zel Roziıı Fılip var ki, bilhassa çingene dansı ile nazarı dikkati üzerine çekerek hararetli alkışlar topladı.
İlk lemsiI gecesi, sahnede çok mu-
Ayıııır Kitapçı, Mürüvvet Sim, Kıtgıp Topıız ve Şahin Tek ”Cç Güvercin,, den bir sahnede.
Taşkın rolünde Ragıp Topuz’u gördük. Bu genç tenor, Mariçka rolünde soprano Aynur Kitapçı, seyircilere Mcultiv6" sesleri ile tatlı duo ve sololar dinlettiler, alkışlandılar. Tecrübeleri ve ilk heyecanlan yatıştıktan sonra, bu tarz sahnelerde dinlemeğe pek alışmadığımız güzellikte parçalarını da zevkle duyacağız. Jerfi Aralan, çingene rolünde bas sesiyle temayüz etti. Ferdi Talay garson rolünde hareketleri ile olduğu kadar bariton sesiyle takdirler topladı. Doktor Aydan Yüksel güzel bir alto sese malik olduğunu hissettirdi fakat heyecanından imkânlarım henüz ifşa etmiş değildir.
Zâbıta âmiri rolünde gördüğümüz Suat Sim, tatlı, deryadil bir tip yarattı. Karabeyin oğlu rolünde Kenan Büke çok iyi bir komik unsur olduğunu bize tanıttırdı. Fakat gecenin en komik aktörü şüphesiz Aziz Basmacı idi. O da, diğer eski arkadaşları gibi, tulûat sahnesindeki muvaffakiyetini, ölçülü bir rol içinde fazla-siyle göstererek, asıl tiyatronun müellifin düşüncelerini tefsirle kabil o-lacağını ve hakikî takdire bu yolla vasıl olunabileceğini bir kere daha İspat etmiş oldu. Netekim, Vedad Karaokçu da küçük rolünde bir paşa tipi yaratarak bu ölçünün sahnede pek az görünmekle de muvaffakiyete götüreceğini gösterdi. Esasen kendisi, ilk gocgnln temsilini de İdare ediyordu. Onu müteakip temsillerde profesör rolünde göreceğiz
Koro ve Bale? Bu sahneler de gördüklerimizden şüphesiz çok ilerde ve yüksek, tik temsilde gösterdikleri haşan, beklenenden fazladır. — fa.
İtalyan heykeltraşi Albcrbı Vlanl’niıı •’Çıplak kadın (!)„ heykeli
(Ban tarafı dünkü sayımızda ı
Fahriye hiç «es çıkarmadan kötü kötü baktı. Sonra birdenbire avuçlarını yüzüne kapıyar&k hıçkırmağa başladı:
“Dayanamam artık a dostlar, dayanamam! Acıyın bana... îzzetslz edemem ben!....
Çavuş bir (Lahavle...> daha çektikten sonra kocaman eliyle karısının zayıf omuzunu tuttu. Onu aertliklc, yahut alayla, yola getiremlyeceğini. teskin edemlyeceğlni anlamıştı. Tatlı bir sesle, tane tane söyledi:
“Amnıa sen böyle yaparsan çocuğun maneviyatını bozarsın hanım. Muharebede de en mühim mesele maneviyattır. Maneviyat, kuvvetli oldu rrıu korkma! Top tüfek vız gelir. Fakat bir defa da sarsıldı mı, maazallah’... Maazallah!... Şimdi senin vazifen çocuğa kuvvet ve cesaret vermektir O-nu seviyorsan ona yapabileceğin en büyük İyilik budur...
Çavuş söylerken Fahriyenin hıçkırıkları hafiflemiş, nihayet dinmlştl. Deminden beri hiçbir sözüne kıymet vermediği bu adamın, bu son sözleri doğruydu galiba. Çocuğun maneviyatını bozmamak: onu düğüne, bayrama yollar gibi güler yüzle yolcu etmek lâzım!.,.
Buna Fahriye Hanımın İyice aklı yatmıştı.
Ve öyle yaptı.
Bağrına tajj bastı, büyük elemini, i-çine sımsıkı kilitledi Çocuğunu sakin, tabiî, hattâ neşeli bir yüzle uğurladı ve o gittikten sonra, yıkılan dünyasının harabeleri üstünde baykuşlar gibi haykırdı.
Ar
Felâketler »ıra sıra, birbirini kovalıyordu: Irak cephesine gönderilmiş o-lan İzzetten hiçbir haber çıkmamıştı. Çocuk esir mi?... Şehit mi?... Bilen yok!,,.
Derken. 31 ekim 1918 günü mütareke haberi İstanbul ufuklarında bir bomba gibi patladı. Ve bir çok muhitlerde geçici, yalancı bir ferahlık havası, bir ümit havası estirdikten sonra memleketin üstüne bütün karanlığı ile çöktü.
Önce kadınlar: (Harp artık bitti... Henüz yaşamakta olan erkeklerimiz geri gelecekler... Henüz askere çağrılmamış olan çocuklarımız bize kalacak!)
Diye sevinmişler, başka hiçbir şey düşünememişlerdi.
Fakat sevinç çok sürmemişti. Kendi erkeklerinden evvel, düşman kuvvetleri gelmişti. Düşman zırhlıları OsmanlI Sarayının burnu dibine demir atmıştı. Bu da bir şey değil... Fakat asıl sokakların hali... Avrupaiı. AsyalI, yamyam. Hindu... Kasketli, kavuklu. eteklikll, şalvarlı... Seksen çeşit insan ve seksen çeşit dil...
İstanbul sokakları, mahşerden nü-mune idi.
Ve deniliyordu kİ, mütareke hükümlerine göre, bütün Türk toprakları böyle haksız ve insafsız bir İstilâya maruz bırakılmış... Kahramanca dövüşmüş olan şerefli muhariplerin toprakları!...
lstanbulda bizim azınlıklar, müstevli devletlerin bayraklarlyle evlerini, dükkânlarını süslemek hususunda bir yanşa girmişlerdi. En işlek caddelerde; en büyük, en zengin mağazalar; en yüksek, en güzel evler hep bu bayraklarla süsleniyordu. Çünkü asırlarca topraklarımız üstünde, memleketin asıl sahiplerinden çok daha rahat, çok daha müreffeh yaşamak imkânını bulmuş olan bu vatandaşlar; Türk çocukları cephelerde ölürken büyük şehirlerde ticaret yapıp kese doldurmakla, dükkân ve apartman kurdurmakla meşgul olmuşlardı. Tabiatiyle en büyük. en güzel, en zengin binalar onları ndı; şimdi yabancı bayraklarla süslenen de işte bu binalardı.
Mesele bununla da bitmiyor; bu vatandaşlar tramvayda, vapurda, sokakta durup dururken bizimkilere çatıyorlar. hakaret ediyorlar, kavga çıkarıyorlardı.
Mütarekeden umulan ferahlık havası bu hâdiselerle bulanmış; dayanılmaz, teneffüs edilmez bir hale gelmişti. Çarpan yüreklerle düşünen kafalar kurşunla doluydu sanki.
Fahriye Hanımın küçücük evi de bu havanın altında ezilmiş kalmıştı. Gazi Çavuşun ağzını bıçaklar açmıyor; Fahriye Hanımla kızının gözyaşları sessiz sessiz akıyor; Fikret - Fahriye Hanımın 15 yaşındaki oğlu - dalgın dalgın düşünüyordu ve küçük torun — Balkan Harbinde süngülenmiş olan şehidin yetimi — gıdasızlıktan günden güne küçülüyor, kavruluyordu...
Sonra, aylardan sonra, bir gün; kara bulutlar arasında bir şimşek çaktı. Bir ışık!
“Mustafa Kemal Paşa Anadoluya geçmiş, Anadoluyu ayaklandırmış; memleketi düşmandan temizllyecek-mlş!...„
Dediler.
Mustafa Kemal?... Hani şu Anafar-talar kah romanı, güneş başlı genç paşa?...
Bu haber vanan yüreklere su serpti. Bağlanacak yer bulamadıkları için boşlukta titreşip her gün biraz daha zayıflayan gizli ümitler; (bu kahraman genç paşaîya bağlanarak canlandı. Artık her knlbde bu arslan yatıyordu. Ve kulaktan kulağa hep onun adı söyleniyordu. Beş vakit namazda göğe açılan eller onun zaferi için Allaha yalvarıyordu.
Ve böylece aylar birbirini kovalıyor. mevsimler de birbiri ardısıra geçip gidiyordu.

1920 yılı baharında bir gece, geç vakit Gazi Çavuşun küçük evinin kapısı yavaşça çalındı. Yıllardır hiçbir gece rahat bir uykuya dalmamış olan Fahriye Hanını, hemen kalktı; göğsünden fırlayacakmış gibi çarpman kalbini iki eliyle bastırarak (Hayırdır inşallah) dedi; aşağıya, kapıya koştu. Zaten o: her kapı çalmışında, yıllardan beri htçblr haber alamadığı halde hayatından bir türlü ümit kesmediği İzzetinden bir haber umarak böyle ha-lecnnlanırdı.
— Kim o?
— Benim teyze, aç!
— Sen kimsin!
— Nııreddln. Aç teyze, çabuk. Ablanın oğluyum.
Açılan kapının eşiğinde İhtiyar kadınla genç adanı kucaklaştılar:
— Ah yavrum, evlâdım! Nureddl-nim! Sen ha? Sen yaşıyordun ha?... Rabblme şükürler olsun.
— Anuın teyzeceğim yavaş! Nureddln kapıyı yavaşça kapattı.
— Neye oğlum? Ne var gene?
— Çok şey var teyze. Anlatırım. Kaçak geldim. Eniştem nerede?
Yatıyordu. Uyanmıştır herhalde. Haj’di yürü yukarıya.
Çavuşu sofada buldular: lânıbnyı vakmıya uğraşıyordu.
Öpeyim, cniyle.
Vay aslanım maşallah! Hoş gol-(lin! Nereden böyle?. Sorulur mu desene! Tabii Anadoludun.
— Bildiğiniz gibi enişte. Vaktim yok. Hemen döneceğim. Buradan silâh. cephane ve İnsan kaçırıyorum.
— Varol evlâdım
Sizden yardım istemiye geldim, enişte. Teyzeciğim, gelin oturun; anlatayım. Vaktim pek az.
Ve genç yüzbaşı, bir saatin İçinde, onlara, eşsiz bir destana benziyen muazzam bir tarih anlattı:
önce, düşman İşgali altındaki yerlerde halka yapılan zulümler... Sonra, yokluklardan meydana getirilen varlıklar... İstiklâl uğruna, hürriyet uğruna. toprak uğruna; yan aç. yarı çıplak, az ve İptidaî malzeme İle, sa-vaşmıya çabalıyan Anadolu çocukları. Zulmü, haksızlığı yıkmak için didişen halk... Cephelere kağnılarla cephane taşıyan kadınlar... Kumandandan kumandana haber ulaştırmak için, canını dişine takıp düşman askerleri arasından geçen küçük çocuklar...
Binlerle... Hayır, milyonlarla masal kahramanının destanı!...
Nureddln konuştuğu müddetçe bütün aile onu hayran hayran dinlemişti. Genç yüzbaşı sözünü bitirmeden önce. eniştesinden beklediği hizmeti de anlattı: Kaçırılacak silâhlara ve a-damlara, lüzumu halinde, yataklık etmek!
İhtiyar Gazi bunu derhal ve şevkle kabul etmişti.
O zamana kadar susmuş olan Fikret birdenbire ateşli, heyecanlı ve kati bir sesle konuştu:
“Ben de sizinle gideceğim Nureddln ağabey!,,
Bir anda bütün gözler Fahriye Hiz nırna çevrildi. Hele Gazi Çavuşun yüreği ağzına geldi. İzzetin şubeye çağrıldığı geceyi hatırlamıştı. (Kadın yine delirecek! ı diye düşündü.
Fakat Fahriye Hanım; ağır, içli sesiyle hepsini şaşırtan bir şey söyledi;
— Ben de gideceğim! dedi.
— Ne?... Sen de mi?... Sen ne yapacaksın orada? .
— Benim gibiler ne yapıyorlarsa ben de onu yapacağım.
— Yaşa be teyze’ Rahmetli annem senin İyi bir hastabakıcı olduğunu daima söylerdi. Senin hasta bakmaktaki ihtisasın aile içinde meşhurmuş. Annem: “Kadından doktor olsaydı Fahriye mutlaka doktor olurdu., derdi.
— Hani sen muharebe düşmanıydın hanım?
Bunu Çavuş sordu. Fahriye Hanım derhal cevap verdi:
— Bu başka İş, Çavuş. Bu kadarına aklım eriyor çok şükür: Bu, evimizin İçine girip namusumuza, canımıza kasdetnıek isteyenlere karsı açılmış bir cihat On oğlum daha olsa onunu da bu harbe gönderirdim! Haydi bakalım. Bismillah!
Kalktı. Çeyizinden kalmış olan ceviz sandığın başına gitti; oradan eski, yamalı, fakat mis gibi Edime sabunu ve lavanta çiçeği Rokan bir kaç kat çamaşır çıkarıp eski bir bavula yerleştirdi. Gün ağarmadan evvel çıktılar.
Gazi Çavuş, yorgun kızı ve cılız torunu ile arkalarından bakakalmıştı.

Yıl 1922. Sakarya Harbinin ateşli günleri.
Cephe gerisindeki hastahanelcrde hummalı bir faaliyet vardı.
Cepheler; geriye, arabalar dolusu yaralı gönderiyordu.
Doktorlar, hemşireler. hastabakıcılar geceyi gündüze katarak, insan kuvvetinin üstünde bir kudretle çalışıyorlardı.
• Fahriye anne) ile küçük Fikret de bu hastahanelerden birinde hastabakıcılık ediyorlardı. Yaralı gençler; gerçek bir anne şefkatiyle her hizmetlerine koşan Fahriye Hanıma (Annelik rütbesi ini vermişlerdi. Doktorlardan hademelere kadar herkes onu şimdi Fahriye anne diye çağırıyordu.
Ve Fahriye Hanım bundan dolayı mesuttu.
Onun; müthiş bir yorgunluk içinde uykusuz geçen gecelerinin en büyük mükâfatı; bitkin bir halde gelen yaralıların ayağa kalkıp gezindiklerin! görmek; İkincisi de bu (Fahriye an-neJllkî.M
... Yine korkunç bir didişme ile dolu olarak geçmiş yüklü bir günün gecesi idi. Fahriye anne ağır yaralılar koğuşunda, bacağı kasıktan kesilmiş Akşehirli bir kahramanın başı u-cunda, iğne saatini bekliyor ve uzaklarda bıraktığı, bacağı kasıktan kesik ihtiyar gazisini düşünüyordu.
Dışardan, alışık olduğu bir gürültü aksedince, hemen yerinden fırladı:
— Yeni yaralılar getiriyorlar.
Diye düşündü.
Aldanmanııştı. Yeni yaralılar ve bu defa aralarında düşman yaralıları da var.
Sıhhiye neferleri bunları taşıyorlar ve her karyolada en az iki hasta yatmakta bulunduğu için, yere serilmiş hasırlar üzerine bırakıp bırakıp gidiyorlardı. Bunları taşıyanlar arasında Fikret de vardı. Bir tanesini bırakırken annesine fısıldadı:
— Bu bir Yunan zabiti. Başında kurşun varmış. Yolcu galiba.
Fahriye Hanım eğilip baktı: Suratı yemyeşil, avurtları çökmüş; siyah saçları kan içinde, alnına yapışmış genç bir adam.
Fahriye Annenin acımıya başhyan kalbi, birden, hatıralarla doldu:
1897 de canından çok sevdiği biricik kardeşi izzeti şehit eden, kocası Mustafa Çavuşu genç yaşında sakat bırakan kurşunları belki de şimdi önünde kendinden habersiz yatan bu delikanlının babası atmıştı?...
Balkan Harbinde büyük oğlu Hüsa-meddinı alnından vuran zalim kurşun; bunun büyük kardeşi tarafından a-tilmiş olamaz mı?... Ve damadını cadde ortasında süngüleyen namert eller..
Fahriye Hanını isyanla sarsılarak doğruldu:
(— Gebersin! dedi.
Fakat ölü gibi yatan genç yaralı o anda kımıldandı. Ağzından boğuk sesler çıkıyordu Fahriye Anne onun hep bir tek kelimeyi tekrarladığına dikkat etti: Mltera! Mitera! Mltera!...
— Herhalde annesini çağırıyor, diye düşündü ve gözlerinin önüne, Yuna-nlstanın kimblllr hangi köşesinde, sarı karanlık bir odada bir türlü uyuya-nuyan bir kadın geldi. Bilmediği topraklar üzerinde ve kendi arzusu dışında dövüşmeye gönderilen bu çocuğun; «ağsalim dönmesi için Allaha yalvaran bir ana!
Fahriye Annenin gözlerinden va.p lar boşandı. Ve kendini bir anda nöbetçi doktorun odasında buldu:
— Yetiş doktor! Yetiş!.. Ölüyor... Kurtar onu!
Henüz uykuya dalmış bulunan genç operatör yataktan fırladı:
— Kim ölüyor Fahriye Anne?
Bir... Bir insan, doktor. Bir genç adam. Yetiş! Kurtar! Anacığının bağıl yanmasın!.,.
SON
34 Eylül 1950
YENÎ İSTANBUL
Snytn 7
İLAN
Eskişehir Valiliğinden
îşln nev'I
Lira Krç.
Eskişehir Hükümet
Eskişehirin Güllük
TAN
Beyoğlu
Pangaltı
Şehzadebaşı
Etibank Genel Müdürlüğünden
e
4
ER
50 00 00
295 2421
251
şartnamesine uykun ota rai
10 a kadar makbuz mukn şubeni Müdürlüğüne veril
3939 32282
3357
12552
2669
2804
Sıhhi tesisat Kalorifer tesisatı Elektrik tesisatı
7 — Teklif zarfları, eksiltme tanzim edilmiş ve İhale günü saat bilinde Genel Müdürlüğümüz inşaat iniş olmnhdır.
46
15
77 *
8 — Bankamız, ehliyet vesikası leyi yapıp yapmamakta serbesttir.
50 00
60
Keşif bedeli Muvakkat teminatı Lira Krş.
Eksiltme Hükümet Konağındaki D. Komisyon Salonunda Ko-misyon huzuriyle yapılacaktır.
isteklilerin İhale gününden en az üç gün evvel valiliğe müracaatla ehliyet vesikası almaları şarttır.

3 — Bu işin muvakkat teminatı (86.240.48 j TL (Seksen al tı bin İki yüz kırk lira % 48)
Bu işe ait keşif, metraj, serldöpri. eksiltme ve mukavele projeleri ile buna bağlı evrak her gün D. Komisyon Bürosu ile Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
Keşif bedeli Lira Krş.
2 — işin keşif bedeli 2.416.349.39 TL. ilki milyou dört yüz on alt) bin üç yüz kırk dokuz Hra % 30)
5 — Eksiltmeye İştirak etmek İsteyenlerin ihale günün len 10 gün evvel eksiltme şartnamesinin 8 inci maddesinde göh ^erilmiş olan vesaiki, bankamıza ibraz etmeleri şarttır.
39678 50
18026 10
1 — Çatalağzı (Kandilli) ile İstanbul (Vaniköy) arasında enerji nakil hattı montajı, tel çekine ve müteferrik İşler kapalı ’.arf usulü İle ve sabit vahidi fiyat esasına göre eksiltmeye ko-uılmuştur. Bu iş için lüzumlu malzeme ve yardımcı vesait han ;a tarafından verilecektir.
Eskişehir Valiliğinden
Muvakkat teminat) Lira Krş.
Bu İşe ait keşif, metraj, serldöpri, eksiltme ve mukavele projeleri He buna bağlı evrak her gün D. Komisyon Bürosu ile Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
4 — Eksiltme evrakını görmek İsteyen istekliler bankamı: nşaat şubesinde ve IzmiUrkl Montaj Müdürlüğünde görehilirlc; ve (100) yüz Iha bedel mukabilinde aynı yerlerden tedarik ede bilirler.
2968 38
Mahallesinde yaptırılmakta olan İlkokul binasının yukarıda keşif bedelleriyle muvakkat teminatları yazılı tesisat işleri 2.10.1950 pazartesi günü saat 15.15 e kadar kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
Îşiîi nevM
Kalorifer tesisatı Elektrik tesisatı Sıhhi tesisat
6 — Eksiltme 14.10.1050 tarihli cumartesi günü saat 11 dı Ankarada Genel Müdürlük binasındaki eksiltme komisyonundk yapılacaktır.
Bil
Çingene
Kızı
vr
81-
R
A
D
Y
0
L
A
R
Ankara
SI H HT İMDAT
STNT'M a l a r
1
2
1 - Balıkçının Sevgilini Aşkı 3 - Aslanlar Yolu
Galata, Rıhtım Cad. Veli
Alemdar Han No.5, No. 7
Enki Muharipler
A. O. Tel: 16440
Sn-Kr
TRENLER
10.00 Ankn'e Ankara
1 -Lulu
CİHETİ
I — Kaptan Fedaileri.
Bay Tekin
Kanlı Karavan Belle,
44Ullb 60536
91
223)
A
Şanghay Ek».
Beyoğlu 11614 Ankara 0€ İstanbul 21222 tamir 2222
Üsküdar 80916 K. köy 60*72 Karşıyaka 16055
YENİ SEs
Müzikli
Her ıkşanı l’ C G C
Türkiye
Bankası
Konya Sokak Tarjco Han
Anufartahır
1 - Kanunnuz Ok
Zorunun
Dav Adam futan bul Gc-UtlklaJ Madalyası.
Gecelerin
İstanbul Beyoğlu Anadolu yu Kail Ankara
tamir
Alman fabrikası mamulü am-temin edebilecc-
(Yazlık) (49306) 1 — Taşa-
2 — Bufaln
Tl V ATRÖST Temalllerl naat 20 15 d«» V E ıı c I N
Operet I perdo
Ctaer; SZİOİLET1
VÎUzIk: Knbnnn ve Brahma Tal : 19309
3 — AJtın
3SZKE
§
SIEMENS
Bütün müşteri ve sporcuların bayramını saygı ile kutlar.
Anafor t ahır Cad.
No. 182 Tel. 12874
Alman
Radyoları
İLÂN
44
-
941
200
210
1351
Konağı arkasında yaptırılmakta olan özel İdare Mülkünün yukarıda keşif bedelleri İle muvakkat teminatları yazılı tesisat işleri 2.10.1950 pazartesi günü saat 15.30 a kadar kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
Eksiltme Hükümet Konağındaki D. Komisyon Salonunda Komisyon huzuriyle yapılacaktır.
KERVANSARAY

Türkiye Umum Mümessili
NflTHRN S. ESKENflZİ
Sayın dost ve müşterilerinin bayramlarını kutlar.
İstanbul Jandarma Satmalına
Komisyonu Başkanlığından
Jandarma birlikleri hayvanlan İhtiyacı için beherine 17j kuru? muhammen fiyat takdir edilen şartnamesine uygun 5000 adet kıl kolan 2 ekim 1950 pazartesi günti saat 15 te Taksim Ayazpasadaki kurulumuzda kapalı zarf usulü İle ihalesi yapda-câktır. İlk teminatı 656 lira 25 kuruştur. Şartnamesi her gün ■kurulumuzda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatten bir saat evveline kadar ilk teminat makbuzu veya banka kefalet mektubu ve diter vesaiki muhtevi teklif zarflarını kurulumuza vermeleri. t1254°)
BAMI BİR HESAP MESUL SI
' if
Y«i i$nMoıiL= 90
KUPON
V
• i
isteklilerin İhale gününden en az üç gün evvel valiliğe müracaatla ehliyet vesikası almaları şarttır.
Taliplerin 2490 sayılı kanun hükümleri dairesinde hazırlayacakları teklif zarf)annı yukarıda gösterilen ihale saatinden bir saat öncesine kadar makbuz mukabilinde ve mühürlü olarak komisyona vermeleri şarttır.
Postada olacak gecikmeler nazara alınmaz.
Taliplerin 2490 sayılı kanun hükümleri dairesinde hazırlayacakları teklif zarflarını yukarıda gösterilen İhale saatinden bir saat öncesine kadar makbuz mukabilinde ve mühürlü olarak komisyona vermeleri şarttır.
Postada olacak gecikmeler nazara alınmaz.
Pcüıâ...,k A
90 Tahsil
KUP0H ÇWa*ada (


— KAHRAMANLAR ALAYI
(ROGUES REGİMENT)
Son dünya vakalarından heyecan alan casusluk, aşk v* kahramanlık şaheseri
Bütün dünyaca harp suçlusu olarak aranan Nazı şeflerinden MARTİN BRUNES nerededir?
Orijinal kopyası - Türkçe kopyası
FERAH TAYYARE

Lotan ala j *
Bursa
ÖZEN FİLM
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
Hicri 19 5 0 EYLÜL 24 Pazar Rumi
ZUhlc. 11 1369 Eylül 11 1366
l VAKİT VASATİ EZANİ
UUne» 6.47 11.40
Oft>« 13.06 6.00
ikindi 16.31 9.21
Akşam 19.05 12.no
Yattı 20.36 1.31
Im«âk 510 10 03
UÇAK-TREN - VAPUR
UÇAKLAR
Bursadfin. -tamirden. -Bell kesirden
İPEK I4I2S9) Ncalrnnçı Gönüllü FCabramna (Türkçe).
LAl.E (43595) Altın Har.lnelcrl* MELEK (10868) Parisli Yıldız.
SARAY (41656) 2 Açıkgöz Tarzan Diyarında.
SUATPARK (83143) 1 — Kaptan Kld. 2 — Haydut Aşkı (renkli). M’MEH (42851) Kahramanlar A-layı.
SARK 140380) Cellftt.
SIK (43726) 1 — Cehennem Zindanları. 2 — Tomaton Caniler ÇcIfmI TAKSİM (43191) Harman Sonu Dönüşü.
TAN (80740) Kahramanlar Alayı.
('NAL (Kışlık) 1 — AJtın Küpeler (türkçe), 2 - Bir Hizmetçi Kızın Hatıraları (türkçe>
ÖN AL
mak Arzusu.
(türkçe),
YENİ (841371 kak. 2 — Kara lepçe.
YILDIZ (42817)
BlngoaHa.
GELECEK OLAN
Q.45 D.H Y (Türk)
9 50 D H.Y. (Türk) 10.00 D.H Y. (Türk)
— 12.50 K.D.M. (HoHında) Tahrandan. — 14.30 P.A.A. (Amerikanı Basra. Şam. Beyrutlun. — 15 35 D H.Y'. (Tlirkı İskenderun, Adana. Ankaradnn. — 15 45 n»z) Parla. Roma ve 15.50 B E A. (İngiliz) ma vc Atlnadan — (îikandlnnv) Oslo, Hamburg, Frankfurt m(, Atlnadan. -(Türk) tamirden.
(Türk) Bursadan. — 18 35 D.H Y (Türk) Ankaradan.
GİDECEK OLAN
8 00 D H Y tamire. — Buraaya. Balıketi re. İzm ire.
Ankara,
13.00 K.L.M
Amrtcnlnmn merlkan» Brüksel. Londra. New-York a. — 16.00 D H Y tamire — 17.00 D.H Y An karaya — İT. 06 D.H Y
Bu reaya. - 17 25 S. A.S. (İskandinav) Atina. Poına MUnlı h. Frank furt, Hamburg Kopenhag. Osloyo
GELECEK OLAN VAPURLAR
11.00 Çorum, Xaradenizden. -12 30 Marakaz Mudanyadgn. -I6 0Ü Kaclcş. tamirden. — 22 00 Sum Mu fanyadan
AF. (Fran-AtlriAdan. — Londra, Ro-15 55 S A.S Kopenhag Mönlch. Rn-16.00 D H.Y - 18 15 D H Y
Çavuş 2 — Hnk ve Adalet. Sayılı Kahraınnnln r.
YENİ (Bakırköy 16- 126) 1 — Saltanat Deviren Gözde. 2 — Beş Parmaklı Canavar.
KADIKÖY CİHET!
HALE (60112) 1 — Düşman Kardeşler. 2 — Anne Karrnlna.
OI’ERA (68714) I — Öldüren Buse. 2 — Kördüğüm.
*1 REAYA (60862) I — Gece Ya-rışı (renkli). 2 — Çılgın Hayalet SI NAR (21143ı 1 - Haydutlar Kı raHçesL 2 — Kanlı ’DÖvÜş.
ANKARA
ANKARA Kıvırcık Paşa Bt'Yt'K Ormanlar Kiralının intikamı (renkli).
CEBECİ 1 — Çapkın Senorita 2 — Ormanlar Kiralının lntikA-mı.
PARK DümbüHU Macera Peşinde.
SUS 1 - Gençliğe Veda. 2 - üç Mavi Melek.
SÜMER 1 — Ncu-Ynrk Kurtları 2 — Züppe Kovboylar.
I LI Ş 1 — Kanun Harici, 2 -
Ölüm Melodini», YENİ Dell Gönül HAR GAZİNOM \ I) A İtalyan İspanyol Revüleri.
İZMİR
TAYYARE Pranga Kaçağı
I - Gönlümdeki Aalnn
ENERJİ NAKİL HATTI MONTAJ VE İNŞAATI
TÇAKLAR
BalıkCHir (Türk) ıTürkı (Türk) (Türk)
(Türk)
8.30 D H Y
- 10.00 D H.Y,
- 10 15 D H.Y.
10.30 l'H.Y.
Adana. İskender una — (Hâlânda J Roma - 15.30 p A A. (A-Boaton.
(Türk) (Türk) (Türk)
GİDECEK OLAN YAPI RI,AK n o(> Mııraicaz. Mudanynya I* «(• M**r*in Çana a kaleye
I.( ( CK OLAN PRENLEr
8 30 Ankara - 9.15 Ankara
22 . ' • • lll| h.fl
(:İDE( EK OLAN
8,20 Sdinpiurı» (Mulö'lh). — 18,10 2*t 3»» Ankara
KElüfiLI ( IIIETİ
ALKAZAR (42562» 1 - KurHum.
Ormanlar (renkli) 2 — Şamptyot Büvarl.
AR (443011 Altın Hazinden ATLAN (40636) Pompclnln Günleri
BEŞİKTAŞ BAHÇENİ J -kam (türkçe). 2 - Gençlerin gille) (renkli)
ELHAMRA (42236) Şıka u» Kapla m.
lx(| (0-1595) çingene Kızı öingu alla.
Son
Intl Hev
Ista nd vı ALEMDAR (23863i roko. 2 — ÎHtildâ) AZAK (23542) tom Peşinde, preal.
AYSU (21917) (türkçe). 2 -
ÇEMBERLİTAŞ (22513) I — Periler Dünyam 2 - Kızıl Nehir.
EMRE I — Kanlı Meyhane, t -Düşman Yumruğu Altında Parla 3 — Bata«na Dönün
HALK 121904) 1 — Kazanovanın
A|k MaceraUn (Türkçe). 2 - Yaratılan Zafer. - İlaveten Kore Harbi.
LSTANBI'I. (22367) 1
işareti. 2
KISMET (26664) I çeleri 2
MARMARA (23860 i I Hakimi. 2 - Olrneven Aşk. MİLLÎ (22962) I - Afvon Kaçak-çılan 2 - Şöhret ve Para
TURAN (22127) ı Aalnn YUrekh
M ELEK ölmeyen Rüyalar LA i. E 2 — Çöl
TAN ı - Balıkçının Sevgilisi, 2 — Çöl Aşkı 3 — Adnnlur Yolu.
YENİ I - Kahrıımnn Kılavuz 2 — Alı Baba Hindisinda. 3
KorsikalI Kardeşler
EL H AMR A l — Güzel Dost. / Aşk ve Kınkaııçlık
E.MİNÖNİ : Eminönü (Eminönü ı Bcmpıson ıKüçükpnzarı — Ali Rı za (Alemdar) — SnlAhnddin (Çaı il kapı ) — Beyazıt (Ktımlcapi) BElOCil.l ; Güneş ıMurkuzı Barunak ıTakalm* * Batiat Tülbentçi (Takaim) — Bankalar (Galata) — Necdet Ekrem «Şişli) Çubukça (Şişli) Halıcioğlu
(Hrıskuv) — Yeni Turan (Knaım paşa f FAT t D: debnşn Rıııııatyıı Malkoç Bu ver Bvçjı ı Fener)
EYfl’ı Arif Beşer (Eyüp) • BEŞİKTAŞ: S. Recep (Beşiktaş) Ortaköy (Orta köy) — O. Dlvaıılı-OğlU (Arnıtvulknyı — Merkez (Bo-belci
KADIKÖY; Kadıköy «Kadıköy) -Frnerynlu (Fenerynlu) — Errnlcö*. lErmkny) — A. Cafer Çağ&Loy (Bnatanci) — Ahmadlyr (Üsküdar) II El KF.I.İ A D A : Halk (Heyhctl-nda)
11(1 YOKADA: Halk (Büyükuda) ANKARA: Sakarya üniversite — Çankaya
İZMİR: Çankaya ı Atanacak) —
Tilkilik 1 Ruk>m(ihnne) — Yeni iEj,-refpaşa) Şifa (Kemendi)) — Gür.elvajı (Yalılar)
Muh&rrem Tanır »Şehzn-Ziya Nuri (Aksaray) — (Sn mıı t yaı — NAzım (Şehromint) — M. Fuat ı Kn rrt cürıırük l — Havım




verip vermemekte ve İhtı-(12027J
A N KARİ 1
8.28 Açılı»} ve program. — 8.30 M.S Ayarı, haber ler ve hava raporu. - 8 45 Müzik: Hafif danslar ’pl.) - 9.10 GllnÜn programı. — 9.15 Müzik: Ovun
havaları (Tathvov ve Dramalı’dan» — 9.30 Müzik Zurna vp çifte nakkare ile İki telli ve karşılama 9.15 Müzik: Mehter Müziği (Hn«an Tahsin İdaresin-de). — 10.05 Müzik Martflnr dinliydim (pl >. — 10.30 Müzik Geçiri programı (Yeni nenler). — 11 15 Temdi. — 12 00 Karına (asil (incesazı 12.30 Müzik Hep beraber «Övliyellm (Yurttan «esler koronu). 13,00 MSAvftn ve haberler 13 15 Müzik Yepi danalar • pl> - 1330 öğle gazetesi 13 45 Müzik Dans müziği (ph. — 1( 00 Hava raporu, akşam prn-mmı ve kapanış.
17 68 Açılış ve program — 18.00 M 8 A varı. — 18.00 Müzik: tncesas (Hüzzam Faali). — 19.00 MS Ayarı ve haberler - 10.15 Tarihten bir yaprak. 19 20 Müzik: Yanm aııat dana (pl). - 19 50 Müzik Akşamın karma müzifrl (pl i — 20 15 Radyo gazr Lesl. - 20 30 Müzik .Şarkılar - 20 45 Müzik: Filim yıldızları geçidi (nl' 21.15 Müzik; Mllzlklo
vezl ıpl) herleri)
M 8 A varı ve haberim
HTANBÜL :
12 57 A'’|liş vr pra ı3 15 Hafif öğle mıizlûl ovun havMİarı,
22.00 Koiiurpr: Spor ınatl (Günün hn 22.15 Mllzllc Da of
Ofı
müfciğl (pl>. - 22.45 Program ve kapanış
ıinıuu
U»L).
J 4,o(i SviboH! naat
I3oo Haberler
13 15 Sıtz eserleri ve
11 10 Dun
Marino Barreto Ui’knatrafından dana nıüzlgl (pl ). — 11.30 Türküler — 14 15 Şarkılar. 15.15
Dinleyici İstekleri — 16.00 Şarkılar. — 16.30 Konaortn (pl I. — 17.15 Eriri vVıhl darı sevilmiş plyaüo parça-’ Inrı ıpl I. — 17 30 Dana müziği - 18 20 Fnml Heyeti Konseri. — Ikon Hanerlar* 19 15 Kına şehir haberleri. — 10.20 Şarkılar (Safiye Ayla - Sadi Işılny) 20-00 Scrbrfrt faal M10 Ara mllzl ı
(pl.) — 20.15 Radyo r.azeteai. — 20.30 Klftalk »az
cserlorL — 20.15 Spor hıiHbıludlrıl (Konuşan: Eşref Şefik). — 21 00 Pazar in t ıra hail - Radyofonik inmeli. — 21 35 Flyatin ıln ona parçaları ıpL) — 21.45 Şarkılar (Okuyan: Suznn Yukarı. — 22.15 BiiyÜlc Or lı ea im Itırdan lıaflf müzik (pl ), — 22 ır» Haberler. 23.00 Eğlence yerlerinden nu.kll, — 23.30 Dana nihai#' tpl ). — 24 00 Prognmlnr ve kopanıij.
LONDRA :
7.40 Dinleyici lattdılcrl; Hafif mi)/Ilı (19.85 m.). -8 (X) Bach'ın SI Minör Ohno Konçertosu:! saat (10.8f m >. — 1100 Dlnleyld iatcklerl: KlAalk müzik (16 8-1 m.) — 11.45 15 dakikalık plııkhırla kabare muzlfel
(16.84 m.). — 13.00 iÇIlecn Rnlf’dnn piyano parçaları (19.85 m.). — II 15 PlnKİnrbı opııra parçaları (16.84 m.). — 16.15 Margaroi I«oriıwnod auYdtğl gramofoo plnklnrını takdim ediyor (16 84 m.l — 17 15 Mozart'ın flüt, arp vr »»rkr.dru Idn konçertosu (16 84 rn ).— 21 15 Müzik maznzln (1,6.81 m ı. — 23 ‘5 Piyano parçaları (16.81 m ) — 'I 00 Kornan soloları (10.81 m.). — 01.00 Yeni plaklar (15 dakika) (16.«ı ın ).
OV
■f
£ T ./ ( 1'1 . ' —
DIŞ MACUNU
" • i .Tl • F ■ . ir * ▼ F


o
PAL TRAŞ BIÇAKLARI
TÜRKİYE UMUM MÜMESSİLİ
NATHAN S. ESKENAZÎ
Sayın dost ve müşterilerinin bayramlarını kutlar.
mbalaj ve Çikolata Kağıtları
Mümessili bulunduğumuz bnlftj ve çikolata kâğıtlarını on iyi -şartlarla ğimiz-i «avın ihtiyaç sahiplerine arzederiz. İstanbul Bürosu:
j - - t~—
Dünya hâberleri, ecnebi muhabiî m»Hun!an. çeşitli mevzuiar
YENİ İSTANBUL’da çıkar



YENİ İSTANBUL
24 Eylül 1©BO
Sayfa 8
£
♦V
4. >
k
r
^Zelet'iu&U WUAmwI«w’»
K S I T
SATIŞ
E
100 lira peşin, ayda 35 lira
450 Lira
on ay
75 lira peşin, ayda 30 lira, od ay
375 Lira
Çamaşır Makinesi :
Elektrik süpürgesi :
9 9 9 9 9
/.••••S*.*
• •••99
• • • • •
• • 9 • •
• • • • •
9 9 9-9
• 9 9 9 9
• 9 9 9 9
• 99999
• 9 9 9 9 9
v.v.v. 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9
• 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9
• • • • •
• 9 • 9 •
w *
* >




9 9 • • 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9
•.».•-v-v •.w.w 9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9
•.%%%•.%•
VA7.V 9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9
• • 9 9 9 9 9
9 9 9 9
9 9 • •
9 9 9 9
9 9 9 9
♦ • • •

vw.
I • • 9 • 9 I
’ •••
9 • • • • ♦
I 9 9 • • 9 J
• 99
9 9 9
• 99.
• • 9 9
• 999
• 9 9 9 9 9 9 •
• •
• •
• • • •
• • • •
• •
• • •
• • • •
• 9 9
4 • 9
• •••••« • •
« • • « 9 9 9 9 4 9 9 9 9 9 9 4 • • • 9999999999 • •••••• • •
• ••••««•• I



9 9 9 9 9
9 9 9 9 9
*•*•*•*•*
• • 4 •!
9 9 • I
9 9 9 9
9 9 9 9
9 9 9 9
9 9 9 9 9
9 9 9 9
9 9 9 •
9 9 9 9 9
9 9 9 9
9 9 • •
9 9 9 9
• 999
9 9 9

M A T A Ş
NİMET ERİM
Aile Biçki — Dikiş Yurdu talebe kaydına başladı Yıllarca Yurd idare etmiş olan NİMET ERİM, tecrübesi ve en ileri metodu ile biçki, dikiş talebesine kolaylıkla öğretir. Milli Eğitimden tasdikli diploma verilir.
Adres: Beşiktaş - Şair Nedim Caddesi No. 63
Başaran Ap.
s
9 9 • •
• • • •
• 9 999999
9 9 9 9 9 9 9 9 9
• 9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 4 • • 999999999
• 9999999 999999999
9 9999999 999999999 99999999 99999999
9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 • • • •
• •••(••
• • 9 • 9 .9
9 9 9 9 9 9 9
• •••••
• •••♦•
9 9 9 +9
• 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9 • 9999 \9 9 9 9
9 9 9 9
• 9999
9 9 9 9 • 9 9 9 9
• • • •
• 999
9 9 9 9
9 9 9
9 9 9 9
• • ( •
• • • • • • •
9 9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9
• •••••
• ♦ •
• • •
• • • • •
• • • • • • •
• 9 9 • • • •
• • •
• f •
• 9 •
• ♦ •
• * • 4 • • •
• 9 9 9 9 9
• 9 •
• ••••••
• •999999
9 9 9 9 9 9 9 9 9
• 9 9 9 9 9 9 9 9 9 99999999 9
• •••••• • »•••••• • 4
»•••••• 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9 9
• 9 9 9 9 9 9 9 • •
9 9 9 9 9 9 9*9
• 9999 9 9 9 9 9
• •••••••
Tabir Han, Galata
Telefon: 44996

SIEMENS
Alman
Radyoları
tkramiyell bir
WARNER
RUJU ALAN
Hem yüksek kaliteden bir ruj alınış olur, hem de GÜZEL BİR KÜRK MANTO. BİR BİLEZİKLİ ALTIN Kol SAATİ, BİR KADIN ROB-LUK AVRUPA KUMAŞI İle 50 muhtelif hediyeden kazanabilir.
LİON Mağazası ve diğer parfümeri dükkânlarında satılmaktadır.
Her kutunun içinde bulunan numaralı kuponu saklayınız. Keşide 31 ekim 1950 noter huzurunda çekilecektir.
ÖZEL SSNKT GEORG AVUSTURYA
KIZ ORTA OKULU
ANA
İLK
ORTA
TİCARET SINIFLARI
Markalı Lâstiklerin yeni bir partisi daha gelmiştir.
Tabii kauçuk ve İngiliz bezinden mamul olan bu lâstikler emsalinden daha üstün olduğunu bilfiil ispat etmiştir.
34 x 7 ebadındaki DIŞ lâstiklerin
TOPTAN SATIŞ FİATI 160 LİRADIR.
TEKTAŞ
TEKNİK VASITALAR TİCARET T. A. Ş.
İstiklâl caddesi No. 103 BEYOĞLU - İSTANBUL
Telgraf : VASITALAR Telefon: 41069
Dünyaca güvenilen Alman yapısı
Türk Bayanları
Dolma Kalemleri
İNGİLİZCE
DENTOL


Öğretim Almanca olarak yapılır. Yabancı dil olarak, İngilizce okutulur
YAT ILI-YAT ISI Z-YAR İM YATILI
Hergün müracaat edilebilir. Yeni öğrenci kayıt ve kabulüne başlanmıştır. Okulda tedrisata 2 Ekim’de başlanacaktır.
\dres : Galata, Kartçıaıır sokak No. 10 — Telefon : 44255
KAVVECO
Evsaf:
14 KT. Altın Uç ve Plâtinli trridium Nokta.
FUARDAKİ Alman Paviyonunda teşhir edilmektedir
Her keseye uygun tip dolma kalem. Türkiye umumî dipoziter mümessilleri:
________________ I
Cam Limited Şirketi
Caddesi No. 232
m
nafartalar
İZMİR
tsfanbul Satış Deposu; Tahtakale No. 5
BÎCKÎ-DÎKtŞ TERAKKİ yurdu
Kayıtlar başlamıştır. Pazardan maada her gün saat 10 dan 17 ye kadar müracaat kabul olunur. Altınbakkai (Radyoevi karşısında Bâbü sokak No. 63 - TelL: 85700
Çocuk Annelerine
Ingilterenln en meşhur fabrikalarının mamûlâtından
Bebeler için hususi kundak muşambaları
Muhtelif cins ve model çocuk donları
Bebeler için muhtelif çocuk mamaları ve çocuk pudralan
Dayanıklı su keseleri (buyyot)
Bayanlar için iş eldivenleri
Her boyda kauçuk banyo -süngerleri
Hastaheneler için hasta altına koymağa mahsus kalın sağlam muşambalaı metre ile, toptan ve perakende satılmaktadır.
REBUL ECZAHANESİ SAHİBİ
KEMAL MÜDERRÎSOĞLU
Adres: Beyoğlu, Ağacamii yanında
ACELE SATILIK
Sanayi mm takası dahilinde bağı ve meyva ağaçlan bulunan 2 dönüm bahçe İçinde biri ahşap 6 odalı ev ve diğeri yeni yapı kârgir 2 katlı fabrikaya elverişli bina acele satılıktır. İçindekilere müracaat.
ADRES: Topçular kışla cad. No. 41
ÖDEME KOLAYLIKLARÎYLE
SATILIK ARSALAR
ve bu
DİŞ MACUNU
İst. Ticaret ve Sanayi Odası İlânları
27.9.1950
Çarşamba
saat
İÜ
!•
Cuma
10
29.9.1950
M
29.9.1950
• I
11
29.9.1950
II
35
II
Meslek
üzerinde
I
14
15
27.9.1950
27.9.1950
28.9.1950
28.9.1950
11
15
>1
II
M
II
II
II
Perşembe

Tüccar ve sanayicilerimizin bu önemli konu Heyetlerimizi kıymetli rey ve mütalâniariyle tenvir eylemek üzere yukarıda belirtilen gün ve saatlerde ilgili oldukları toplantıları teşrifleri rica olunur.
Toplantılar 34 ve 35 No.Iu odalarda yapılacaktır. (13074)
BA TA R YA ve PİLLERİNİ HER YERDEt A RA YINIZ ?
Bu arsalar. plâjlar kartiyesi halinde inkişaf eden Mar. rnaıamn Anadolu sahilleri boyunda. Cevizlide tren istasyonu karşısında asfalt Bağdat caddesi üzerindedir.
Arsaların bulunduğu Cevizli bölgesi, Drağos Tepede yapılan köşkler ve Tütün Enstitüsü müdür ve memur evleriyle, bugünden glizel bir ikantet yen halini almış sahiller boyunda müstesna bir önem kazanmıştır. Müracaat yeri : Küçükyalı llerfalnde, tdcaltepe otobüs No. 93 Küçükyalıdan sonra tren, İdealtepede
durağı durur)

SIEMENS
Alman
Radyoları
> anık. Ekzenıa ve Cild yaralarına fevkalâde iyi gelir
HASTAHANE ve KULUP OLMAYA UYGUN
SATILIK MUHTEŞEM KONAK
Taksim Meydanına 25 metre mesafede, Avrupadan getirilmiş ekstra malzeme ile beş kat üzerine Fransız usûlü kârgir inşa edilmiş gayet sağlam üç tarafı açık bir konak satılıktır. 20 odalı olup, katların biri üzerinde Lotus XV. usûlünde denize hâkim muhteşem dört kabul salonu, bu salonlarla diğer katlarda görülmemiş güzellikte sekiz şöminesi, dâhilde servis ve merasime mahsus çift merdiveni bulunmaktadır. Kalörif^rlf ve yağlı boyalı, elektrik ye su tesisatları 2 sene evvel yeniden yapılmıştır.
Müracaat İçin : Taksim. Osmanlı Yokuşu No. 17 Telefon : 43842 (Saat 15-18 arasında müracaat edilebilir)

Dış Ticaret rejimi ithal listeleri hakkında
İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasından:
Dış ticaret rejimine ait ithal listeleri hakkmdakl düşüncelerin Lesbltlyle bunları toplu olarak Bakanlığa arzetmek üzere toplanacak olan alâkalı meslek heyetlerimizin içtima gün ve saatleri aşağıda gösterilmiştir.
Kuyumcu ve Zücaclye Meslek Heyeti Lnşaat İşleri ve Ahşap Sanayii Meslek Heyetleri
Madenî Eşya Tacirleri Meslek Heyeti Makine ve Yedek Akşamı Meslek Heyeti
Deri Tacirleri Meslek Heyeti
Manifatura ve Tuhafiye ve Yünlü ve ipekli Sanayii ve Pamuk, Jüt ve Keten Sanayii Meslek Heyetleri Tıbbi ve Kimyevi Ecza ve Kimya Sanayii Meslek Heyetleri
Kâğıt ve Kırtasiye, Gazete. Mecmua
Tacirleri Meslek Heyeti
Umumi Mümessili
IŞT£ V£ U£Q Y£DD£ DAİM, ^90 KAMyONETURİ

Comments (0)