25 Eylül 1950
Pazartesi
SİYASİ İKTİSADİ, MÜSTAKİL
Yıl 1
Sayı 299 — 10 kuruş




Zaman zaman

ı A A
" Hac»
Süı
L
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki misildir.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - B. Telefon : U7Î6- 4475" Santral
Tesis eden: Habib Edib . TÖREHAN
llânlar : 6 ncı sayfada santimetresi
2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Posta Kutusu : 117 - İstanbul. Telgraf Adresi : Hctlo. İstanbul.
New-York Toplantısından sızan ilk malûmat
w
z •* 7

V


Batı Avruoa Genel
NLk *
%

a







1
Uç Amerikan senatörü
i



Kurmayı kuruluyor
"V
L-
M

1® tâ
M
- *

£

r
I



V
dün şehrimize geldi



Lt
Yapılacak olan temaslar, üzerinde müessir olacak
Fransız ve İngiliz Müdafaa Nazırları, birbirini nakzeden beyanatta bulundular


i
İç politika
Tasarruf
siyaseti
HARP gibi ârızi vaziyetlerin haricinde yalnız bizde değil bütün dünyada, hükümetleri dalma meşgul eden şeylerden biri de hep tasarruf lüzumudur. Bilhassa hükümetler değiştikleri t akit yeni progranıhıriyle parlâmentoda yenilerinin ehemmiyetle üzerinde durdukları mevzu bu olmuş. fakat bütün bu söylenen sözlerin hakikat sahasına çıkması lıenıen hiçbir memlekete nasip olmamıştır. Bunda şüphesiz kİ birdenbire ortaya çıkan ve evvelce tahmin olunmayan bir çok yeni hâdiselerin büyük bir tesiri vardır. Dünyanın bir türlü sükûn bulamıyan vaziyeti, memleket müdafaası mecburiyeti ve bilhassa sosyal hizmetlerin yüzüstü bırakılmaması daima masrafları arttırmış, vergiler hu yüzden kabarmış ve nihayet devlet borçlun muazzam yekûnlara ba-»I olmuştur.
Bizde de bütçe seneden seneye büyük bir artış göstermiştir. Şimdi hll-hassa yeni iktidarın tasarruf emeliyle gayretler sarfetmesi ve nihayete!* bir vida gibi döndükçe yukarıya çıkan masrafları mümkün hir ölçüde önlemek İstemesi pek tabii görülmek irap eder. Hükümet programmda bıı mevzu üzerinde ehemmiyetle durulmuş okluğundan şlnıdi tasarruf imkânlarını aramak ve bulmak, ayni zamanda Hükümetin perrstijl noktasından da çok lâzımdır. Ancak bir tarnftan dünya vaziyetinin lırrgün biraz daha müşevveş bir renk alması, diğer cihetten yapılması gereken bir çok İşlerin bulunması, bu çok zor is-de ııe dereceye kadar hir muvaffakiyet elde edileceğini düşündürmekle ve hemen müspet bir hüküm verilmesine engel olmaktadır.
Bize öyle geliyor kİ. bütçemizin senelerden beri boyuna artmasına sebep askeri masraflarla umumi hizmetler gibi çekinilnıesi kabil olmıyan .şeylerden ziyade memur sayısının fazla olmasıdır. Devletçilik zihniyetinin ödi^ubjatınH/ üzerimin otan fiilî tehiri yanında bir d»- memur unvanı altında büyük bir kafileyi kayırmak ve geçindirmek İşini devletin bizzat Üzerine almış ve kendisinde âdeta bir mecburiyet görmüş bulunmasıdır. Bunda fırkacılık ve tarafgirlik de büyük ve tesirli bir rol oynamıştır. Sanki halktan alınan vergilerle, bir çoklarına birer maişet imkânı vermek mecburiyeti varmış gibi Hükümet daireleri memur ile doldurulmuş ve buna rağmen gene memur kifayetsizliğinden bahsolunarak yenilerinin getirilmesi çareleri aranmıştır. Herhalde Cumhuriyet devrinde Hükümete düşen vazifeler eski devirlere göre daha çok başka ve fazla olmasına rağmen bugün memur adı altında kullanılan klnıwierİn miktarı. imparatorluk devri İle mukayese edilirse, çok daha fazladır. Bu hal tablatlyle idare makinesini de yararlandırmış ve dalma şikâyet ettiğimiz bürokrasi de bu »ayetle tahammül edilemez bir hal almıştır. Filhakika bu dert yalnız bize mahsus değildir. Bugün Anıerlka-da kullanılan mamurların miktarı 15 nene evveline nazaran 5 mislidir ve orada fla şimdi bürokrasiden şikâyet edilmektedir. Ancak acı ve fena ml-saller hiçbir vakit bir teselli sebebi teşkil edemez ve kendimizi onlarla mukayesede bize hak verdirmez. Eğer biz hariçten misal alnıak İstiyorsak İyi olanlarını da bulabilir ve seçeriz. İsviçre, harp İktisadiyatından ayrılır ayrılmaz memur ordusunun büyük bir kısmını tasfiye etmiş ve onları, şimdiki hususi teşebbüslerde aktif bir hale getirmiştir.
öyle zannediyoruz kİ eski Hükümet de bıı memur dâvasının artık bir neticeye bağlanması lüzumunu hissetmiş ve bazı teşebbüslere geçmişti. Fakat bıı hususta lüzumu olan enerjiyi gösterememesi ona. bir neticeye erlşmpk imkânını verememiştir. Bilhassa »on seçimden evvel böyle bir •şe girişmeyi, belki de, particilik bakımından zararlı bulmuştur. Halbuki hiç bir hükümet ve partinin bu çeşit bir hareket tarzına kendisini kaptırmaması lâzımdır.
Memur, devletin icra kuvvetini teşkil eden bir uzuv demektir ve vazife adı verilen muayyen İşleri görmek ile mükelleftir. Biz çok defa llükûrmd dairelerinde iş olmamak yüzünden sabahtan akşama kadar, ziyaret kabul eden veya sigarasının dumanları içinde, bütün işsizliğe rağmen, yarın nasıl terakki edeceği hülyalarına dalmış pek çoklarını görmüşüzdür. Zaten münhal olan memuriyetlerin yerlerine yenilerinin tayin edilmemesine dair eski Hükümetin verdiği ve yeni İktidarın da tasvip ve tatbik ettiği karar. böyle bir durumun mevcut olduğunu göstermektedir. Şayet açılan bir yer hakikaten mrmursuz bırakılamayacak kadar ehemmiyetli olsaydı artık oranın açık kalması İmkanı movzutıbahİK bile olamazdı. Şayet hu va.’fr başkalarına gördürülijyorsa hu Isaldp de bıı İşi İlâveten görenlerden birinin fazla olması irap r(l«-r. Bizim I nunatimlzcr kullanılan memur kafi sinin en aşağı yarısı fazladır. Bunla-n, bugünden yarına, tereddüt İçinde yaşatınaktariKü sosyal hakkırını temin etmek suretiyle memleketimizin IstlhaaJ hayatına kavuşturmak herhalde. henı bir taraftan giderek yıllarda ıııuaz/anı yekûnları bulan tasarruflar yapmış, hem de. Öte taraftan, memleket İktisadiyatını aktif bir hale getirmiş oluruz. Bundan başka bürokrasinin de htı suretle kendiliğinden tasfiyesine doğru şüphe götürmez bir atlını atılmış olur.
Yarım asra yakın bir zamandan beri tensikat, tenklhat diye zaman zaman yapmak istediğimiz vo bir türlü muvaffak olamadığımız bıı tasfiye işinde yeni iktidar, lüzumu olan kuvveti kendimle bulur ve resarrtlr hareket ederek bu İse artık nihai bir düzen verirse, memleketImlzdr herhalde çok lÜzumlıı bir dâvayı ele almış sayılı»-
Habib Edib • Törehan
Alman birliklerinin alınması Fransa Paktı devletleri as-daha fazla arttır-
Ne.w-York 24 ıYtRS) — Atlantik Paktı Dışişleri Bakan hırı muhtemel bir komünist İstilâsına karşı Avrupa müdafaasını Bağlıyacak bir ordunun kurulması hakkında eeas olarak anlaşmışlardır. Şimdi Bakanların halledecekleri mesele, mali ve askeri problemleri devletlerin anayasalariy-le telif etmektir. Bu meselelerin halli ekimde tekrar toplanacak olan üç savunma bakanının görüşmelerine bırakılmıştır.
Atlantik Paktı görüşmeleri geçen hafta iki hususta bir anlaşmaya varabilmek İçin tadil edilmiştir. Bunlardan biri Alman kuvvetlerinin Avrupa ordusuna alınması, diğeri ise kurulacak yüksek kcmutayı, millî a-nayasa ve hâkimiyet esaslariyle bir ihtilâfa mahal vermiyecek şekilde organize etmektir. Alman meselesinin Üç Büyüklerin müzakerelerinde bir hal çaresine ulaştığı zannedilmektedir. Cumartesi günkü görüşmeler sonunda hiçbir resmi tebliğ neşredilme-mişse de iyi haber alan çevrelerden bildirildiğine göre Avrupa ordusuna ve diğer Atlantik kerî kuvvetlerini
diktan ve Amerika da yeni birlikler gönderdikten sonraya taJik edilmiştir.
Anayasa meseleleri bilhassa küçük devletleri daha fazla alâkadar etmiştir Üç Büyük devletin Dışişleri Bakanlan bu hususta tecrübe sahibi olduklarından .venı talimat almaya lüzum görmemişlerdir. Norveç Dışişleri Bakanı talimat almak üzere Osloya gitmiştir. Diğer küçük devlet bakanlarının hükümetlerinden telgrafla talimat aldıkları tahmin edilmektedir.
Anlaşıldığına göre Amerika kumanda hakkında bir anlaşmaya varılmasını teklif etmektedir. Kurulacak kumanda heyeti sadece Atlantik Konseyine karşı mesul olacak ve geniş mikyasta hürriyete malik bulunacaktır. Kumanda heyeti Atlantik Paktı sahasındaki herhangi bir yere asker göndermek salâhiyetini haiz olacaktır. Bu husus milli hâkimiyet hakkındaki Ortodoks prensiplerine aykırı düşmektedir. Fakat bunun muvafık bir hal çaresine ulaştırılacağı tahmin edilmektedir Buradaki kanaate göre, Avrupa ordusunun kurulması hazırlıkları bitmeden evvel böyle bir yüksek kumanda heyeti kurulmayacaktır.
Bu neral ley’ın
kumanda heyetinin başına G»> Elee.nhow.er veya _(*en( rai Hra d. getirileceği söylenrru»ktedİr. Gazetecilere sır verilmiyor
Neu-York 24 (YIRS) — Fransız Milli Müdafaa Nazırı Parise hareketinden önce kendisine hava meydanında sorulan suallere verdiği cevaplarda, Müdafaa ve Hariciye Nazırlarının müşterek toplantıları hakkında ketumiyeti muhafaza buriyetlnde olduğunu ve silâhlanmasına dair olan raflarından bir kısmının edilememiş bulunduğunu miştir.
Bunun üzerine gazetecilerden biri Ingiliz Müdafaa Nazırı ShinyveH'İn, aksine eyimser olduğunu ve kendilerine müzakerelerde terakkiler kaydedilmiş bulunduğunu söylediğini bildirince, Moch hayret izhar etmiş: aynı gazeteci “Yoksa kendisiyle bir fikirde değil misiniz” diye sormuş, bunun üzerine Moch: “Hayır, aynı fikirdeyim; yalnız sakın kaydedilen terakkiler. İngiliz müşahede sahasına ait olmasın?” cevabını vermiştir
etmek mec-Almanyanın Fransız iti-heniiz izale beyan et>
neticelenen olarak hal-
Yunan komünistleri yine tek durmuyorlar
Prag 24 (AP) — "Yunanistan De-mokratik Teşkilatı,, Birleşmiş Milletler Kuruluna müracaatta buluna-rak, Yunan meselesinin, geçen sene yapılan ve başarısızlıkla Sovyet teklifine uygun ledilmesıni istemiştir.
Çekoslovak Haberler Ajansının ilâve ettiğine göre. Hür Yunanistan Radyosu yaptığı bir yayında, Sovyet-ler tarafından Yunanistan hakkında verilmiş olan muhtırada, Yunanis-tanda yabancı müdahalesinin kaldırılması ve Sovyetler Birliğinin de temsil edileceği bir komisyonun nezaretinde yeniden seçimlerin yapılması talep edilmiş olduğunu hatırlatmaktadır.





ür

vs
'Zrt

Ff


o]
ı

*

&?(
•> r
7X


5.>

*

* -4
(1
*


-
l k ı
(6
f.
tanınmış senatör-Cooley ve Paage

*

*12
4*'
z * 4
i.

-w

X • ▲

V 4* ' »X-

• •
w
Yıldırım «ilratly'e kuzeye dofcrü HerUyen 1 inci Amerikan düvarl tümeni erleri bir mola »ırasında
Seulda komünistlerin mukavemeti
gün geçtikçe sertleşmeye başlıyor
Güneyde Birleşmiş Milletlerin giriştiği
taarruz hareketi ise süratle gelişiyor
Kore cephesi 24 iYİRSı — Bugün Seul üstüne yapılmakta olan müttefik taarruzu gene şiddetle devam etmişse de düşmanın mukavemeti bu cephede kıolamamıştır. Gelen haberlere göre Birleşmiş Milletlerin güneydeki birlikleriyle Seul cephesinde çarpışanlar arasındaki mesafe bugün 120 kllon^etreye inmiştir.
Şehrin günçybatı mahallelerine giren birlikler akşama doğru şehrin merkezine 2.5 kilometrelik bir mesafeye gelmişlerdir. Han Nehrini a-şan bir başka birlik ise Seul’un güneyindeki istasyon olan Younsan’a bir kilometre mesafededirler. Kızılların hazırlıkları, Seul’da kanlı muharebeler olacağına delâlet etmektedir. Seul’un etrafını çevirmeye çalışan Amerikan birliklerinden bir grup şehre 40 kilometre mesafedeki Oson’u ,4şgal etmiştir. Burası Seul’un güneyindedlr.
Güney cephesinde müttefik vetleri karşısında kızıllar kaçmaktadırlar. Bu arada ile Yongdok arasında ricat olan kızıl tümenin birlikleri süratle kaçıyorlardı ki
kuv-süratle Andong etmekte o kadar
Güneyliler bunlara yetişememişlerdir. Düşman-
la gündüz vakti temas kaybedilmiştir. Donjl ve Okdandong İşgal edilmiş. Kumçhon etrafındaki tazyik arttırılmıştır. Birlikler pek az bir mukavemet görerek Kunıchon’a bir kilometre mesafeye kadar toku'muşlardır. Sanchon işgal edilip ClUrıju-nun eteklerinden kuzeye doğru iler-leıımeye devam edilmiştir. Burası kızılların en büyük askeri karargâhıdır.
* •* ' * t t
Motorize kuvvetler ise Songju’yu işgal edip doğu ve badya doğru yayılmalarına devanı etmişlerdir. İşgal edilen diğer kasabalar ise Yang-yang ve Panpodongdur. Andong'un kısa bir müddet sonra düşmesi beklenmektedir. Güneyde İşgal edilen yerler ise şunlardır: Poun, (Taejonun 29 kilometre kuzeydoğusunda), Ko-song (Saşon’un 29 kilometre güneyinde), Yongniyong, ve Uznchon’dur.
Pusan kesiminde bundan iki hafta evvel cephenin alanı 300 kilometre kareydi, şimdi aynı cephenin alanı genişliyerek 6,000 kilometre kare olmuştur.
Bugün Japonyadan tam teçhizat!) bir Amerikan birliği uçaklarla Seul cephesine gönderilmiştir. Birlik yere
iner inınez cepheye sevkedilmiştır.
Dün kazaen İngiliz birliklerinden birini bombalamış olan Amerikan ıı-çak filosu hakkında tahkikat açılacaktır. Gelen haberler zayiatın fazla olmadığım, ölenlerin bir kısmının düşman ateşinden dolayı öldüklerini ifade etmektedir. Yaralı miktarı bi-
M
r'ax fazladır. Yaralılar düşman ateşi altında gerideki hastahan'elere taşınmaya başlamıştır.


Konyada bazı mıntakalar kuraklıktan müteessir oldu
Konyaya gelen Tarım Bakanı, Ovanın tek mahsulden kurtulup çeşitli mahsule kavuşması için arteziyen teşkilâtının kurulacağını söyledi
Konya, 24 ı Hususi muhabirimizden) — Tarım Bakanı Nihat Egri-boz bugün Ankaradan Konyaya gel-
Vefaya
yenildi
Fenerbahçe,
niMhlyrtlııdv olmak ü/.err Iiunukî karcılar»-
Hân

2 $
• r
T US

rr
m I, futbol İlk nıaçlnrına hazırlık
malar yapılmıştır. Vefa II** Fener arasındaki maçı Vefalılar güzel bir oyunla 2-0 kazanmışlardır. Diğer maçlar ve spor havadislerini 2 ncl sayfamızda bııla-cukıtiıuz. Benlinde, Fenerbahçe - Vefa maçın dan bir enstantane görüyorsunuz.
iniştir. Bu gece Konya Umumi Meclisi salonunda Konya ziraat müstahsili İle bir konuşma yapmıştır. Bakan bu konuşmasında, çiftçinin akaryakıtının ucuzlatılacağım, Konya Ovasının tek mahsulden kurtulup çeşitli mahsule kavuşabilmesi için yakında artezyen teşkilâtının kurulacağını ancak fakir çiftçilere söylemiştir.
Konyada umumi bir kuraklığın mevcut olduğunu ve geniş bir sahaya ram bul haşeresinin yayıldığını, Konyaya yağmurların vaktinde yağmadığını ve bazı mınt&kaların bundan müteessir olduğunu bildirmiştir.
Nihat Eğri boz Sarayönü Devlet Çiftliğine gitmek üzere yarın sabah Konyadan ayrılacaktır.
, tohumun verileceğini Bakan bundan sonra,
Hindiçinîde
Komünistler
temizleniyor
Saygon, 24 «YÎRSl — Fransız ve Vietnam kuvvetleri bugün kızılların yerleşmiş oldukları bataklık bölgelerden birini daha temizlemişlerdir. Burası Saygonun 65 mil güneybatındadır. Askeri makamların bildirdiklerine göre harekâtın gayesi komünistleri başşehir yakınlarındaki hücum mıntaka-larınd&n atmaktır. Bugünkü çarpışmalar neticesinde Fransız birlikleri düşmandan çok miktarda silâh ve mühimmatı ganimet olarak almışlardır.
Fransız kaynakları komünistleri Çin hududuna kadar takip edeceklerini fakat ordun ileriye olsun gitmlyeceklcrinl bu husustu kati emir dirmlşlerdir.
her ne olursa bildirmişler ve verildiğini bil- I
Amerikanın en terinden Pepper, dün Atlnadan hava voliyle şehrimize gelmişlerdir.
Senatörler dün şehrin camilerini ve görülmeğe değer yerlerini gezmişlerdir.
Senatör Pepper Yugoslavya ve Yunanistan) ziyaret ettikten sonra, memleketimize gelmiştir. Kendisinin Ankarada yapacağı temaslar son derece mühimdir. Bu mülakatlar neticesi Amerikan dış siyaseti üzerinde tesir yapabilecek ehemmiyettedir.
Senatörün memleketimizden ayrılmadan evvel bir basın toplantısı yapması muhtemeldir.
Sefarethanede Amerikan Büyükelçisi ile yapılacak toplantıda hazır bulunmak üzere acele eden Amerikalı senatörlerden Mr. Pepper ite a-yak üstü pek az görüşebildik. Arka-daşlariyle birlikte yarın Ankaraya hareket edecek olan senatör şehrimizi çok beğendiğini, şehrimizde bulunduğu müddet zarfında tarihi kıymeti haiz yerleri ziyaret ettiklerini söylemiş ve bilhassa güneşin İstan-bulda batışına hayran olduğunu sözlerine ilâve etmiştir.
Seyahatlerinin ne gibi salla tertip edilmiş olduğu dakt sualimize:
“— Gittiğimiz yerlerde kanın iktisadi ve askeri
nın ne şekilde devam etmekte olduğunu ve bu memleketlerin yardım sayesinde sağladıktan ilerlemeyi yerinde tetkik ediyoruz. Türk iyeye yapılan yardımın ne gibi değişiklikler getirmiş olduğunu ve yardımın Tür-klyede nasıl kullanılmakta olduğu hakkında şimdi sefarethanede görüşmeler yapacağız. Türkiyeye yardımın getirdiği değişiklikler hakkında ancak sîzlere görüşmelerimiz bittikten sonra yann cevap demiştir.
Türkiyenln Atlantik tınmaması hakkında ne rinl sorduğumuz vakit
hususta aydınlatıcı bir şey söylemekten çekinmiş ve daha ziyade paktın gayesinden bahsetmiş ve ezcümle şunarı söylemiştir:
“— Atlantik Paktı müstevlinin yayılma gayesine bir set çekmek fikriyle kurulmuştur. Paktın gayesi bütün milletleri birbirine yaklaştırarak bir birlik yaratmaktır. İstilâ emelleri besliyenlere karşı durulacağım ve bu meyanda Türkiyenin herhan-
Türk - Amerikan politikası ehemmiyette görülüyor gi bir İstilâya karşı koymak için kahramanca beklediğini sözlerine i-lâve etmiştir.
Türkiye pakta alınmadığına göre herhangi bir istilâ teşebbüsü karşısında Türkiyenln buna karşı durması hakkında ne düşündüğünü sorduğumuz Mr. Pepper “Amerika İle Türkiye arasındaki münasebetlerin her gün biraz daha samimileştiğini., söylemiştir.
Senatörler yann Ankaraya gidip Hükümet ileri gelenleriyle görüşmeler yapacaklardır.
İÇİNDEKİLER
r ■ — ■ ı»

bir mak-hakkın-
Ameri-yardırhı-
verebilirim.”
Paktına a-düşündükle-senatör bu
İKİNCİ
Olgunluk imtihanları
Fındıkoğlu Z. Fahri ÜÇÜNCÜ
"Hacı’’ Süreyya Paşa M. t. Garan DÖRDÜNCÜ
Almanyada tütün
hakkında yeni
kanun projesi
Habib Edib - Törehan
Kore harbi ve dünya piyasaları
Z. Ekrem Apaydın BEŞİNCİ
Modem yağmur duası
Oğuz Tiirkkan
Nakil vasıtalarına dair
S. O. Çağdaş ALTINCI
Lili Marleen ve Hikâyesi irfan özturga
Bir otobüs yolculuğu
Jale Candan
Konyada altın
madeni bulundu

Cumhurbaşkanı dün Zonguldağa gitti
Celâl Boyara Başbakan ve bakanlar refakat ediyordu. Cumhurbaşkanının Zonguldağa girişi, bu şehirde şimdiye kadar görülmemiş bir tezahürata vesile teşkil etti
Zonguldak, 24 (A.A.) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar beraberinde Başbakan Adnan Menderes, İşletmeler Bakam Seyfi Kurtbek, Bayındırlık Bakanı Fahri Belen, Bolu Milletvekili İhsan Gülez, Kütahya Milletvekili Ahmet Gürsoy ile Zonguldak Milletvekillerinden Rıfat Slvişoglu bulunduğu halde bugün saat 19 da şehrimize gelmiştir.
Cumhurbaşkanı, Ankara - Zonguldak kara yolu üzerindeki bütün güzergâhlarda halkın tezahürleri arasında •otomobillerinden inmiş ve o-muzlar üzerinde taşınarak şehirleri bir baştan bir başa katetmiştlr, Bu yol üzerinde bulunan köy ve kasabalardaki halk Cumhurbaşkanı şerefine kurbanlar kesmiş ve âdeta bu büyük bayram gününde diğer bayramı unutmuştur.
Celâl Bayar, Zonguldak hududu o-lan Doruhanda Vali Safaeddin Karanlıkçı, Belediye Başkanı Hakkı Hilâle!, Ereğli Kömürleri İşletmesi U-mum Müdürü Yusuf Güratn ile elliyi mütecaviz otomobil ve otobüs dolusu halk tarafından karşılanmıştır.
Cumhurbaşkanı burada da otomobilinden inerek ZonguldaklIların ellerini sıkmış ve bayramlarım kutlamıştır.
Cumhurbaşkanının Zonguldağa girişleri ilimizde şimdiye kadar görülmemiş tezahürata vesile olmuş ve şehrin methali, polisin sökemedi#! on binlerce ZonguldaklI tarafından ka-
patılmıştır. Halkın sevgi tezahürleri arasında otomobilinden inen Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, omuzlar ü-zerinde belediyeye kadar götürülmüş ve bütün yol boyunca halkın çılgınca alkışları devam etmiştir. Cumhurbaşkanının belediye balkonunda halka teşekkür eden ve rahatsız olmamalarım bildiren kısa hitabelerine rağmen halk, belediye civarındaki bütün yollan tutmak suretiyle yağan yağmur altında beklemiş ve Başbakan Adnan Menderesi görmek istemiştir. Bunun üzerine Başbakan Adnan Menderes de kısa bir hitabede bulunmuştur. Cumhurbaşkanının, belediyeden ayrılışı sırasında da halkın samimi tezahürleri devam etmiştir.
Celâl Bayar, bütün yol boyunca Zonguldakta da diğer bütün muhalif parti temsilcileri tarafından karşılanıp uğurlanın ıştır.
Madenin İktisadî değer taşıyacak derecede zengin olduğu bildiriliyor
Ankara 21 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Konyadan bildirildiği, ne göre iki günden beri her türlü hâdiseyi unutturarak gölgede bırakan mahalli bir vakanın yarattığı şiddetli alâka devam etmektedir.
Konyaya bağlı Hadim ilçesinde zengin olduğu ısrarla ileri sürülen bir altın madeni bulunmuştur.
Hadim ilçesinin toprakaltı servetler bakımından çok zengin olduğu öteden beri bülnmekte idi. Muhtelif zamanlarda bir çok kimselerle bazı şirketler Hadim ilçesi hudutları için, de pek çok araştırmalar yapmışlar, dır. Son zamanlarda büyük bir firma yeniden maden araştırmalarına başlamıştır. Neticesi şiddetle merak edilen araştırmalar hakkında ilk haberler gelmiş bulunmaktadır
Bildirildiğine göre Hadim İlçesinin Kızılderif mevkiinde altın, kalay ve kurşun bulunmuştur. Bilhassa altın madenin iktisadi değer taşıyacak derecede zengin olduğunda ısrar edil, mektedir.
Hadimde altın bulunduğu haberi şehirde bir yıldırım süratiyle yayılmış ve bir çok kimseler için yeni bir ümit kapısı açılmış gibidir.
Araştırmaları yapan şirket tarafından ocakların açılması İçin çalışmalara başlanmıştır. Elde edilen neticeler son derece memnuniyet vericidir.
Kızıl
Almanyanın
ıç yuzu
Almnııyanın Sovyet bölgesinde» Nuhte vesikalarla altı hafta noyahat ederek kızıl “hıılk” Cumhuriyetinin içyüzünü tetkik eden Amerikan tabiiyetinde bir Alman genci, demirperde gerİMİn-dekl “hürriyet" âlemini anlatıyor. Muharrir, lıâlen Almanya-du yı^ü.vuıı ailesi efradını korumak için hakiki İsmini srİzlemektedir.
Yarın YENİ ISTANBUL'da
DAR KAPI.'...
*1

-

MEMLEKET MESELELERİ

Olgunluk imtihanları



y «a_ >. M-
ÎY
I
ı
Yazan : Fındıkoğlu Z. Falıri
İstanbul Üniversitesi profesörlerinden
Şehir köşesi
1.
TAM bugünlerde Türkiyenin ■ altmış kadar lisesi, 1950-51. yılının ikinci olgunluk imtihanlarını yapmaktadır. Doğrusu, kendi ölçüsünde dikkati çekmeye değer bir hâdise karşısındayız. Bir taraftan öğrenici kitleleri, bir senelik çalışmalarının hazirandan kalma semerelerini toplayacaklar, öte taraftan öğretici kafilesi, kendilerine itimat edilmediği için sualleri Devlet merkezinden gelmiş imtihan kâğıtlarını yoklayacaklardır. Bunun neticesinde belki sayısı 5 000 kadar genç vatandaştan bir kısmı Ankara ve îs-tanbuldaki yüksek mekteplere akın edecek ve önümüzdeki sene tütecek kültür fabrikasının canlı elemanlarını teşkil eyliye-celder !
Fakat bu sene bu mühim maarif hâdisesi, geçen seneler gibi sessiz ve sadasız cereyan etmedi ve kendine mahsus bir harekete vesile oldu, önce, öğretici kafilesi, bir silkinme lüzumunu duyarak, şu suali sordu :
“— Bu pek ciddî hâdisenin, yani yüzlerce genci eylül devresinde olgunluk imtihanına tâbi tutmanın fayda ve neticeleri nelerdir ?”
Bu sorma ve soruşturma hareketinin tezahürlerini “İstanbul Muallimler Birliği” nin Terbiye Kongresindeki raporlarında okuduk. Varılan neticeler şu oldu : Adına “olgunluk" denen imtihan, pek olgunluk işi değildir. Bir taraftan muallimi, öte yandan talebeyi yıpratan, her ikisinin olgunluğuna engel, neticesiz bir ameliyedir. Üstelik, hocayı ve talebeyi ciddî olmı-yan hareketlere zorla sevkeden bir iştir. Nasıl, diyeceksiniz ? Cevabını vereyim : Meselâ, uzak bir vilâyet lisesi, İstanbul ve Ankaranın yüksek mekteplerine “Pek iyi” derecesi çok olan talebe göndermek kararındadır. Burada izahına lüzum görmediğimiz çeşitli sebepler, buna kendisini icbar ediyor. İmtihan müddetinin son saatine kadar bekliyen talebeler ise “kopya” müessesesinin yardımından bol bol faydalanırlar. Bunun için olmalıdır ki, Terbiye Kongresini açan genç Millî Eğitim Bakanımız, bu kötü âdeti önliyecek tedbirlere başvurulacağını söyledi. Aynı günler zarfında bir pedagoji mecmuasında çıkan pek enteresan bir yazı, olgunluk için şu hükmü verdi : “Bu imtihan, terbiye hareketini dondurmakta, talebeyi kazandırmak için çeşitli tedbirlere sevkeylemekte, terbiye ve talim sistemini alt üst etmektedir (1).”
n.
Denecektir ki, üniversiteler, olgunluk imtihanlarını geçirmi-yenlere kapılarını kapıyorlar. Çok doğru ! Fakat bu halden üniversitenin memnun olduğunu kim iddia ediyor ? Nitekim muhtar Üniversite, her fırsatta kaliteye kıymet vermek istemiş, imtihanlarını bizzat yapmayı düşünmüş, fakat kemmiyetçi bir maarif politikasının mukavemetine uğramıştır. Artık şimdi bu mukavemet son haddini buldu ve yıkıldı ve Üniversite de olgunluğun değersizliğini kabul etti. Gazete haberlerine göre, artık “Pek iyi” ve “iyi” komedyaları oynanmıyacak, yalnız kalite sahibi olduğunu ispat
eden gençler, Üniversiteye girebilecektir.
Demek oluyor ki, bir taraftan resmî teşkilât (Milli Eğitim Bakanlığı, Üniversite), diğer taraftan meslekî teşekküller (mekteplerin muallim zümreleri, mualim dernekleri ve birlikleri), nihayet talebe velileri ve belki lise mezunları, senelerden beri devam eden kötü bir politikadan şikâyet ediyorlar. Hiçbir şikâyet, bu kadar az zamanda tesirini göstermedi. Umarız ki, 1951-52 ders yılında göz nuru sarfederek çalışacak liseli gençler, neticede kendilerini terbiye eden nesillerin İdarî hatâlarına kurban gitmiyecek-ler, çalışacaklar ve alın teri ile cemiyetin münevver sıralarında yer alacaklardır.
III.
Üniversite fakülteleriyle yüksek mektepler, olgunluk imtihanına yüz çevirip, kabul imtihanlarını kendileri yapmaya başlayınca, lise imtihanları acaba ne şekil alacak ? Yakında toplanacağını gene gazetelerden haber aldığımız Maarif Şûrasının müzakere edeceği bu noktanın şimdilik pek müstacel olduğunu zannetmiyoruz. İstanbul Muallimler Cemiyeti Reisi Ragıp Nureddin Beyin "Ortadan kaldırılması lâzım sakat bir formalite” dediği olgunluk imtihanının Üniversitece değerden düşürülmesi asıl esaslı tarafı teşkil ediyor. Liseler, yalnız bitirme imtihanını yaparak, gençleri rekabet meydanına atmak ve işin ilerisini üniversitelere ve yüksek mekteplere bırakmakla asıl vazifelerini yapmış olacaklardır. Üniversite ve yüksek mekteplerin giriş imtihanlarının düzene alınması ise ayrı bir mesele teşkü etmektedir.
IV.
Yeni ve son bir karar, bu sene de geçen seneki talebe alma usulünün tatbikini gerektiriyor. Bu karar, yalnız 1950-51 ders yılı için olduğuna göre, yukarıda anlattığımız durum, yani Üniversiteye bir kalite süzgecinden geçirilmiş olanların kabulü işi, ehemmiyetini gene muhafaza ediyor. Gelecek senenin eylül ayında da : “Hazırlıklı değiliz. Teknik sebeplerden dolayı bir sene daha tehir edilsin" kararına varılacak mı ? Yoksa şimdiden teknik taraflar ikmal edilecek mi ? Cevabı, hâdiseler verecektir.
(1) Ragıp Nureddin* Olgunluk İmtihanları, (Muallimler Birliği tarafından çıkarılan "Bilgi,, Mecmuası), ea-yı 41.
Şehirde hasta var
Bayram günlerinde ve pazar-Şehrin dükkânları, resmi, kapalı oldu yit çok belli olu-mücadele bir ibaretmiş, bir
lan, hususi is yrrhri zamanlar daha yor: Oürültll ile hüsnü niyetten
kaç (jüııliik faaliyete inhisar c-den bir hüsnü niyet,
Evrt. faaliyete olduk.
Hattâ, bir defasında, bir kaç arkadaşla birlikte binmiş olduğumuz otomobili, seyril sefer memurları çenirdilrr, şoförü bı( direrok, pözlerinin ve yözlerimizin Önünde, klâksonun bilmem hanyı cıvatasını gevretmeye veya "dis„ ini indirmeye mecbur kıldılar.
Hakikaten üç, beş yün şehirde yürültii azaldı. Fakat simdi, eskisinden daha beter oldu, kornalar, sinirlerimizi iki misli daha fazla bozuyor, kulaklarımızı tahriş ediyor. Zira, o bir haftalık »lisbî sükûn devresi, bize, gürültüye eski alışkanlığımızı kaybetfirm^ti.
Artık, yalvarmaktdn barka çaremiz kalmadı, yalı m:
— Allah rızası för, yavaş öttür.
Bari öyle ya-
içbı, Bav so-Hasta var.
BİR İSTANBULLU
tutulacak
Tutulmanın bazı safhaları memleketimizden de görülebilecek
İstanbul Kandilli Rasathanesinden bildirilmiştir:
25/26 eylül geces,l tam ay tutulması olacak. Ancak bunun bazı safhaları memleketimizden rasat edilebilecek. Bu tutulmanın bütün safhalarına ait zaman aşağıda gösterilmiştir.
tutulmanın ortası tutulmanın sonu
Yaz saati İle H.
4
5
6
7 î
9
10
m. 20.0
31.5 53.8 16,7
39.6 01.9
13,5
zaman-
Ayın yarı gölgeye girişi Ayın gölgeye girişi Tam tutulmanın başlaması Tam Tam
Ayın gölgeden çıkışı Ayın yarı gölgeden çıkışı
Yukarıda gösterilen safha larına göre: Tutulmanın başlangıcın-
dan ortasına kadar olan safhalar memleketimizin batı şehirlerinden, doğu şehirlerimizden ise yalnız ayın gölgeye giriş safhası görülebilecektir. Daha sonra güneş doğmuş bulunacağından hâdise takip edilemiye-cektir. Esasen tutulmanın görülebilecek safhaları şafak vaktine rastgel-mektedir.
bu-Bü-
İçişleri Bakanı
şehrimizde
İçişleri Bakanı Rükneddin Nasu-hioğlu bayram tatilini geçirmek ü-zere dün sabah Ankaradan ekspresle şehrimize gelmiştin
İstasyonda Vali ve Emniyet Müdürü tarafından karşılanan Bakan, doğruca Usküdardaki evine gitmiştir.
Pakistan Büyükelçisi Edirnede
Pakistan Büyükelçisi Miyan Beşlr Ahmed dün sabah Edırneye giderek öğle namazını Sultanselinı Camiinde kıldıktan sonra, akşam şehrimize dönmüştür.
Dünkü hususî maçta Vefa
F.Bahçeyi 2 - 0 mağlûp etti
Dün Fenerbahçe Stadında Vefa ve Fenerbahçe takımları kalabalık bir seyirci kütlesi Önünde İlk maçlarına hazırlık mahiyetinde olmak üzere hususî bir karşılaşma yapmışlardır.
Beykozlu Balladır Olcaytonun idare ettiği bumaça takımlar şu kadrolarla çıkmışlardır:
Fenerbahçe: Erdal — Salâhaddln, Hilmi — Süleyman, Kâmil M. Ali — Fikret, Erol, Suphi, Bahri, Halit.
Vefa: Şükrü — Mustafa. Rahmi — Melih, Salâhaddln. Nuııret — İstendi-.yar, Galip, Garbla, Kâzım, İsmet.
Fenerbahçeliler bu sefer de kadrolarında iki Arnavut futbolcuya yer vermişlerdi. Maçın ilk dakikaları her iki takımın da birbirini denemeleriyle geçti. Yirminci dakikadan itibaren San-LAclvcrtliler daha ağır basmaya başlamışlarsa da Vefa takımında güzel bir oyun oynıyan kale.i Şükrü ile bok Mustafa ve Melih, Sa-n-LAcivertillerin bu tehlikeli atanlarını yerinde müdahalelerle önlemişlerdir. İlk devre 0-0 berabere kapanmıştır.
İkinci devrede Ycşll-Beyazlılar da-ha canlı ve bilerek oynamıya başladılar. Bu arada Fenerbahçe takımında oynıyan Arnavut futbolcu Bahri, Vefadan Şükrü ve Muşta fayı sakatla-mışsıı da bu iki futbolcu biraz sonra tekrar oyuna devam etmişlerdir. Nihayet Yeşil-Beynzlıların süratli hücumlarından birinde İsmet, yirmi altıncı dakikada çektiği sol bir şutla kale direğine çarptırarak ilk Vefa golünü attı-
Golün verdiği hızla oyuna başlıyan
Vefalılar 38 inci dakikada Gar. bisin ayağından ikinci golü de Attıta*. 2-0 mağlûp vaziyete düşen Fenerbahçeliler, mağlûbiyetten kurtulmak İçin seri ve atak bir oyun oynamıya başladılarsa da gol yapamadılar ve hususi karşılaşmayı 2-0 kaybettiler.
Vefa, Karagümrükle sah günü oynuyor
Spor Alemi mecmuasının tertip ettiği kupa maçlarının finali salı günü Vefa Stadında saat 16 da Vefa ile Karagümrük arasında oynanacaktır
Bayram, neşe içerisinde
geçiyor
Bayramın ikinci günü de şehrimizde çok İyi geçmiştir. Öğleyin hava biraz bozmuş ve yağmur yağmışsa da bunun umumi hayat üzerinde tesiri olmamıştır.
Yalnız, dün de yazdığımız gibi havram yerleri ve bazı caddeler küçük çocuklara “talih oyunu,, namı altında kumar oynatanlar tarafından tutulmuş bulunmaktadır.
Gandi için şehrimizde bir tören yapılacak
Hindistan Devletinin kurucusu Ma-hatme Gandlnln doğum yıldönümü münasebetiyle Türkiye - Hindistan Kültür Derneği tarafından 2 ekim pazartesi günü saat 17.30 da Eminönü Hâlkevlnde bir toplantı yapılacaktır. Bu toplantıda Mahatma Gandi hakkında etraflı izahat verildikten sonra Gandlnln hayatına dair muhtelif filmler gösterilecektir.
Okullara tehacüm bu sene çok fazla
Talebeler hemen hemen sız İngilizce şubelerine kaydolunmak istiyorlar. Bu birçok okullarda İngilizce şube-
lerinin kadroları şimdiden dolmuş bulunuyor
İstisna-
sebeple
Mısır Büyükelçisi yarın geliyor
Bir müddetten beri Pariste lunmakta olan Mısırın Ankara
yükelçisinin eşi Bayan Atiye Fuat Elmanastırlı dün sabah Erfrans uça-giyle Paristen şehrimize gelmiştir. Avrupadaki Mısır elçilerinin Dışişleri Bakanının başkanlığında yaptığı toplantıya iştirak eden Ankara Büyükelçisi Emin Fuat ELmanstırlı yarın Ankara vapuriyle şehrimize gelecektir.
B. Millet Meclisi Başkanının Süreyya İlmene bıraktığı kart
Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan dün sabah Süreyya İlmenin Modadaki evine giderek aşağıdaki kartı bırakmıştır:
“Son eserinizle bir defa daha ne Örnek insan oldunuz. Bahtiyar adam, sizi candan kutlarım.”
Heybeliada Rühban Mektebi Müdürü istifa etti
Hcybeliadadaki Rühban Mektebi Müdürü Chrysostomos istifa etmiş ve yerine mektep hocalarından Pa-nayotidis muvakkaten müdür tâyin edilmiştir.
Diğer taraftan mektebin tedris sisteçni hakkında görüşmeler yapmak üzere Fener Patrikhanesinden bir heyet Ankaraya gitmiş bulunmaktadır.
Hava vaziyeti
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden bildirildiğine göre son 24 saat içinde yurdumuzda hava bütün bölgelerde az bulutlu ve açık geçmiştir.
En yüksek ısı Urfada 36, en düşük ısı ise Kütahvada 7 derecedir.
Devlet Denizyollarının açtığı Şikâyet Bürosu
Devlet Denizyolları İdaresi tarafından bir şikâyet bürosu açılmıştır. Bu büro, Denizyollarının İç ve dış hatlarında çalışan vapurlara dair yolcuların yapacakları şikâyetleri kabul e-deccktir.
Beşiktaş, Istanbulsporu
4 - 1 yendi
Dün Şeref Stadında İlk maçlarına hazırlık mahiyetinde yapılan Beşiktay İstanbulspor maçına her iki takım da şu kadrolarla çıktılar:
Beşiktaş: Mehmet — Kemal, Ve-dll — Eşref, Ali İhsan, Nusret - Hikmet, Hüseyin, Şevket, Fahreddin. Cihat.
İMtanbııhpor: Fehmi — Saim. Temel — Niron, Merih, Nevruz — Günaydın, Alp, Kerim, Metin, Toroa.
Siyah-Boyazlılar oyuna çok seri başladı. Oyunun başlarında Fahreddi-ntn pasından Şevket ilk golü attı. 11 inci dakikada Eşrefin ortaladığı topu Şevket ikinci defa İstanbulspor kalecisine soktu.
Devrenin sonlarına doğru Cihadın çektiği kornerden Hikmet güzel bir şutla üçüncü golü yaptı, lstanbul-sporlu Kerim de 40 inci dakikada kaleci Mehmedin müdahalesine rağmen topu kaleye soktu ve ilk devre (3-1 > kapandı.
İkinci devrede Beşiktaş Takımında Al! İhsanın yerine Kâmil, kaleci Mehmedin yerine de Feyzi oynuyordu. Siyah-Beyazlılar dördüncü gollerini Eşrefin ayağiyle penaltıdan kazandılar ve maç da 4-1 Beşik taşın galibiyetiyle sona erdi.
Devanı eden “ilköğretim,, haftam münasebetiyle İstanbul Radyosunda her gün Milli Eğitim mevzuunda konuşmalar yapılmaktadır. Hafta, ayın 27 sine kadar sürecek ve 2 ekimde yeni ders yılına başlanacaktır.
Bu münasebetle okulların gerekil İhtiyaçları Midi Eğitim memurluklarınca hazırlanmış ve yapılan içler Milli Eğitim Müdürlüğüne birer raporla bildirilmiştir.
Ayrıca, mahalle muhtarlıklarınca İlkokul çağındaki çocukların sayımına başlanmıştır. Bu yıl 1943 doğumlular da okullara alınacaklarından talebe miktarının geçen yıllara nispetle çok fazla olacağı tahmin edilmektedir. Bu vaziyet karşısında belki yeni okulların açılması yoluna gidilecektir.
Ayrıca bu yıl ortaokullarda da talebe tehacümü göze çarpmaktadır. Ortaokullardaki kayıt yenileme muamelesi ayın 27 sinde sona erecektir. Yeni talebeler ve velileri bilhassa İngilizce şubelerine büyük hır alâka göstermektedirler. Bu itibarla bir çok mekteplerin İngilizce şubelerinin kadroları çoktan dolmuştur. Talebeler, sırf İngilizce şubelerine girebilmek 1-çin semtlerinden çok uzakta bulunan mekteplere gitmeye bile taliptirler. Halbuki her ortaokul kendi muhitindeki talebeleri almakla mükellef oldukları için bir çok öğrenciler müşkül durumda kalmışlardır.
Limanımızdan gizlic kaçmak istiyen 3 Bulgar mültecisi yakalandı

Gelecek olan Belçika atletlerinin son dereceleri
Ekim ayının 7 ve 8 cumartesi, pazar günleri Ankarada yapılması ka« rarlaştınlan Türk - Belçika atletizm müsabakalarına iştirak edecek olan Belçika Takımı belli olmuştur, iki -I dareci ve 25 atletten mürekkep olan takım 4 ekimde İstanbul» gelecektir.
Belçiya Takımına dahil olan atletler ve son aldıkları dereceler şunlardır:
100 ve 200 metre: Z. Linssen, son dereceleri: 100 metrede 10.8/10, 200 metrede 21.8/10.
400 metre: Soetevey. son derecesi: 50.5/10.
400 metre engelli: De Moor, son derecesi 54.8.
800 metre: 1.55.5/10.
1500 metre:
3.54 6, Jansen, 5000 metre;
şampiyonu. Tleys son derecesi 14.42 10000 metre: Wattync, son derecesi 30.48.4,
100 metre engelli: Brackman. son derecesi 14.9/10.
Disk: Klmtringer, Misk, dereceleri 42-15 metre arası.
Yüksek: Dobllenne 1.92 metre.
Gülle: Wuyst, Vernas, dereceleri; 14-15 metre arasında.
Belçika millî atletizm Takımında, yapacağımız 16 müsabakanın 12 sinde bizden üstün ve iyi dereceleri vardır.
Bevoğlunda Atlı Ases sokağı 27 numarada oturan Bulgar mültecilerinden Noçka Sanof Papazof ile lvan îvanof Hacıanastaaof ve Arahel Mih. ran Boyaciyan adındaki Üç Bulgar mültecisi memleketimizden gizlice firara teşebbüs etmişlerdir.
8 gün evvel Tophane açıklarında demirli bulunan İsveç bandıralı Vi-kilano gemisine gece yarısı gizlice giren mülteciler, günlerce vapurun kurtarma sandalında yattıktan sonra, vapurun hareketinin gecikmesi üzerine aç kalmışlar ve yiyecek almak üzere bir arkadaşlarını şehre gönderdikleri sırada yakalanmışlardır.
Yakalanan mülteciler adllyeye teslim edilmişlerdir. Tahkikata devam edilmektedir.
Lozan Türk Talebe Birliğinin, Federasyona iltihakı ittifakla kabul edildi — W. A. Y. Kongresine ait hesapların kontrolü için Birliklerarası bir komisyon teşekkül etti Türkiye Milli Talebe Federasyonu, nun fevkalâde kongresi dün saat 14 30 da Marmara Lokalinde, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Yüksek Okullar Talebe Birlikleri ile Ankara Ü-nlveraitesi. Ankara Yüksek Tal^il Talebe Birlikleri, İzmir Yüksek Ticaret. Zonguldak Teknik Okulu Talebe Cemiyetleri delegelerinin iştirakiyle toplanmıştır.
Kongre başkanlığına İstanbul Ü-niversitesi Talebe Birliğinden Dündar Kalyoncuoğlu seçilmiş ve Lozan Türk Talebe Birliğinin Türkiye Milli TaJebe Federasyonuna iltihak) it-Ufakla kabul edildikten sonra gündemin ikinci maddesine geçilmiştir.
Dünya Gençlik Birliği (W. A. Y.) Türk Tertip Komitesi Başkanı Orhan Anman konsey toplantısına alt faaliyet raporunu okumuş, bu arada bilhassa Türk matbuatına. Cumhuriyet Hükümetine, Basın - Yayın ve Turizm Umum Müdürlüğüne teşekkürlerini İfade etmiş ve W. A. Y. toplantısı hesaplarının müzakeresine geçilmiştir.
Tertip komitesi muhasibi: Tür-kiyede usulsüz sarf İddiaları sakim bir modadır. Neticede dalma hak ve doğru yolda çalışan bu tip sosyal teşekküller muhakkak muvaffak olmuşlardır,, demiş ve 22350 liralık vekâlet yardımının mahalline mas-njf bir şekilde sarfedildiğinl ifade ederek komite adına kongreye bizzat bir teklifte bulunmuştur. Bu teklife göre hesaplarının inceden inceye tetkik edilmesini teyid etmek maksadiyle tertip komitesi, Talebe Birliklerinden seçilecek bir komisyona hesaplarını vermek arzusunda olduğunu ifade ediyordu.
Bu teklif genel kurulca fevkalâde müsait karşılanmış ve Federasyona bağlı beş Talebbe Birliği muhasiplerinden bir komisyon teşekkül etmiştir.
Şehir Hattı vapurlarında sigara satışı
Boğaziçi, Kadıköy ve Adalara işleyen şehir hattı vapurlannaaki büfelerde sigara satılması hususunda bu büfeleri işleten eski müteahhitle Tekel tdaresi arasında bir anlaşmaya varılmıştı. 'Fakat büfeleri kiralayan kooperatif her nedense sigara satışı işini üzerine almak istememişti.
Yoleulann ısrarlı müracaatları ti-zerine büfecilerden bazıları sigara bulundurmak üzere teşebbüse geçmişlerdir.
Tekel İdaresi sigara bulundurmak isteyen büfecilere bayilik müsaadesi vereceğini bildirmiştir.
Brys, son derecesi
Herman, son derecesi: son derecesj: 3.56.8.
G. Reiff. olimpiyat
Faruk Geredenin hâtırası için çekilen telgraflar
Yedek subay öğrencilerinden Faruk Geredenin feci ölümü münasebetiyle Yedek Subay Olculu 2 nci Bölük Piyade öğrencileri tarafından babası Hüsrev Geredeye aşağıdaki telgraf çekilmiştir:
“Çok kıymetli okul ve silâh arkadaşımız Faruk Geredenin vazife uğrunda kazaen aramızdan ebediyen ayrılması hızleri sonsuz elemlere garket-miştir. Kederimiz tasavvurun tevkicidedir.
Şehrimizde bir kan bankası kuruluyor
Taksim, Sıraservilerdekl eski Beyoğlu Zükûr Hastahanesi binasında bir kan bankası tesisi için İstanbul Sağlık Müdürlüğü tarafından hazırlıklara başlanmıştır.
Bu kan verme istasyonu için 1930 bütçesine 50 bin liralık tahsisat konulmuştur.
Yol haritasının basılması bitti
Türkiyenin 1950 yılı için Yollar Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan yol haritasının basılması bitmiş ve Genel Müdürlüğün bütün dairelerine dağıtılmıştır.
Vatan ve memleket uğrunda mertçe ölmesini bilen biz Türk gençliği, onu bizim sembolümüz sayıyor ve e-bediyen bütün gençliğin kalbinde bir kahraman olarak yaşayacağına inanıyoruz.
Kederli babası ve annesiyle efradına taziyelerimizi lerini rica ederiz.
Hüsrev Gerede de şu miştir:
'Başsağlığı yazınızı
gözyaçlariyle okudum. Var ve sağ o-lun. Aziz Türkiyemize hayırlı hizmetlere uzun yıllar muvaffak olmanızı, kaza ve belâlardan »izleri korumasını ulu Allahtan dilerim.
aile kabul etme-
cevabı ver-
minnet ve
YENİ İSTANBUL
SÎYASÎ İKTİSADİ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibt:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. 9ARLICA
Yazı (slerlnf fiilen idare eden mesul müdür: Sacid ÖGET
Nesrcdibniyen yastlar iade edilmesi.
Basıldığı yer :
YENt İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
— 14 —
“Randevuya ner gelişinde bir yığın meçhul hareket halinde... Buluşma dakikaları yaklaştığı zaman, loş salondu, gözlerim giriş kapısının yaylı kanatlan Uzenr.de parlıyan buzlu camlara dikilir. Dışarıda dolaşanların gölgeleri bu camların üstünde uzayıp kısalmaktadır. İçeriye girecek olanın gölgesi, gittikçe büyüyerek ve aslına benziyerek yaklaşır. O değildir. Fakat yanılmış olmak ihtimalinin temennisi İçinde birdenbire açılan kapıya bakarım: O değildir. Gözlerim yine buzlu camların üzerindeki rüyaya dalar. Donuk parıltılar, koyuluklar, belirsiz şekiller kaynaşmaktadır. Uzun, uzun, çok uzun bir zaman geçer. Belki bir kaç saniyedir, fakat saatler kader uzar. Sayısız oluş sürprizleriyle görünüp kaybolan gölgelerin hiç biri, gelişme ve bozulma anlarında onun şeklini sezdiren benzerliklere yaklaşmaz. Bu gölge o değildir, şu gölge de o değildir. Kapı açılır, kapanır; açılır, kapanır; Kadınlar, kahkahalar, garsonlar girip çıkarlar. Ben büyük salonun karanlık dibinde, her birinin bana verdiği hayal kırıklığını gittikçe daha fazla çarpan kalbimde hazmetmeye çalışarak beklerim ve gözlerimi buzlu camların üstünden ayırmam. Uzun, u-66
zun, çok uzun anlar geçer. Saate bakar ve ayağa kalkarım. On dakika geçmiştir. Gelmemesi ihtimalinin İçine ölçüsüz bir hayalin doldurabileceği bütün felâketlerin toptan sezgisi içinde, onun gecikmesini tabiî gösterebilecek mazeretlerin hiç biri korkunç realiteyi izah edemez. Gelmesinden başka şifam yoktur. Gelmezse, yer yüzünde hiç bir güzel, canlı ve enteresan şeyin beni oyaLyamıyacağını düşünmenin verdiği hır ümitsizlik dehşeti içinde yerime oturur, gözlerimi buzlu camların yan karanlık zemininde oynıyan kaderin parıltılarına dikerim.
"Nihayet, işte, o, onun gölgesi. Hiç aldanmam. Camın üstünde büyümeye başlar. O. Muhakkak. Fakat gözlerin verdiği tam emniyete kavuşmak için, kanadın hiç bir hareketim kaçırmam. Evvelâ küçük bir aralık. O-nun eh. bileği ve mavi robunun kolu. Mıhtan-mışımdır. Vücudu benim görüş sahama dahil mekânın içinde bütünleşince, hâdisenin içimdeki azametini ona sezdirip gururunu azdırmamak için, ruhumun kepenklerini indiririm: Önüme bakarım. Ancak yaklaştığı zaman gözlerimi kaldırırım. O, benim yüzüme değil, hiç bir şey görmeden sağ veya sol tarafa bakmaktadır. Kendimde tabii bulduğum his büzülüşünü onda affetmem. Buluşma ânının en büyük ümitler ve korkularla dolu heyecanı, onun yüzünden benim üstüme bir aşk rahmeti gibi boşalmahdır. Fakat yüzü ne kadar donuk! Sanki, arzusuna rağmen, kaderi tarafına bana doğru İtilmektedir. Adımlarında ne ağırlık! Hemen geri dönüp gidiverecckmi? hissini veren bir isteksizlik zavahlri altında, belki, iradeyi bunaltan bir zahmetle gizli tu-67
tulan müthiş bir heyecan vardı. Fakat bu “belki,, o ânın sevincini bulandıran en korkunç emniyetsizliktir. Yaklaşır. Kalkarım, önüne bakarak oturur. Benim gözlerim onun yüzündedir. Bu fark iki cinsin tabiatı arasında mı, yoksa hislerimizin dereceleri arasında mı? Buluşma ânının ilk muamması budur.
"Yüzüme bakar. Gözleri boş ve dolu gibidir. Gülümser, fakat bu da belirsizdir. Geç kalışını günlük hayatın basit ârızaJariyle İzah ederken, sesinin tabiiliği, aramızdaki münasebeti en âdi ruh temaslarının sadeliği içine düşürür.

— Aman, Besim!
— Bırak yahu, okuyayım. Bir kaç dakika içinde ortalık birbirine giriyor. Gazetedo üçüncü dünya harbinin çıktığını okusam, a-ğabeyim kadar heyecan duymam. Sen hiç â-şık oldun mu abla? 4
— Tabiî. Fazılı deli gibi sevdim.
— Bu heyecanları duyar miydin?
— A!.. Elbet.,. Tıpkı, tıpkı... Akşam eve geleceği saat böyle olurdum ben de.
— Çok şey!

°— Nasılsınız?
a— Mersi, sız?

— Abla, kazandım.
— Neden?
— Biribirlerine "siz,, diyorıar. Ağabeyim Sulmlnle resmi konuşmaz böyle
— Ayol, cilvedir o.
— Yok efendim.
68
— Vallahi cilvedir. Ben kocama herkesin içinde “sen., derdim. Yalnız kalınca “siz,, derdim. Resmiyet hem erkeğin gururunu okşar, hem de tahrik eder onu. Aradaki mesafeyi çoğaltır.

°— Dün gece uyumadım.
Niçin?
“— Yeşil meselesi.
Yeşil?
"— Hatırlamadınız mı? Otomobilin yeşilini beğenmediniz.
- “— Hatırladım,
H— Eskiden beri yeşili sevmez misiniz?
°— Sevmem.
“— Sekiz ay evvel seviyordunuz.
"Göz kapakları çırpındı.
O yeşil başka. Çağla bademiyle tirşe arasında bir ton. Çok severim onu. Otomobilin yeşili değil.
"İzah mükemmeldi. Gülümsedim. Dün gece bu nüansı niçin kaçırmıştım? İçimizdeki muhalefetin oyunudur bu. Kalbe karşı bu muhalefetin akıldan veya gururdan geldiği sanılır. Bence bu, kalbin kendi kendisine karşı müdafaasıdır. Sevgilide kaybolmamak İçin nefret sebepleri arar, bulamazsa yaratır. İşte böyle, kendi kendini aldattığını anlayınca da utanır ve ona daha çok bağlanır. Kendi yalanlarını affetmiyen kalbin kendine yerdiği ceza.
“Aşıklara haber vermek isterdim. Kalbin bütün meseleleri yalnız kalbde halledilir. Çünkü bir hissin hakkından ancak başka bir his gelir. Ümitsiz bir aşkın panzehiri nefret-69
tir Fikirler ancak bu mukavemet hislerini yaratan tahrik ve telkin unsurlarıdır.
“Elini öptüm.

"Belki sevgilinin büyü çemberi içinde olduğumuz için, yahut, belki de onunla konuşurken süratle değişen alâka dairelerinin içinde dikkatimizi bir tek nokta üzerinde mer-kezlendiremedığınıız için oyanıadığımız teferruat, ondan aynhr ayrılmaz bize yeni bir mâna ışığı altınu^ görünmeye başlıyor. Onu sokağının köşesinde bırakıp da dönerken birdenbire hatırladım: Sekiz ay evvel, sevdiğim yeşilin bir örneğini ona göstermek için ararken, gözlerim, elindeki şiir kitabının kapağındaki çizgiyi yakalamıştı. Bu, çağla bademiyle tirşe arasında bir ton değildi. Otomobilin rengi ona daha yakındı. Zevkime iştirak etmişti. Bunu hatırlayınca, mesele iki kat vahimleşerek beni sardı. Gözlerinin çırpındığı an içinde, yıldırım süratiyle işliyen bir yalan endüstrisinin bu "ton., izahını çarçabuk bulduğunu anladım tçinıde kederin uğultuları başlamıştı. Trende yanıma oturan Alâaddin Beyin hikâyelerini..

— Kazandım, abla, kazandım. Bak, kızı sokağının köşesinde bıraktı, kendisi trene bindi. Demek ayrı yerlerde oturuyorlar.
— Şetminin hazan tstanbulda, yengesinde haftalarca kaldığını untuyorsun. Tabii o zaman buluşmayı tercih ederler.
— Seninle başa çıkılmaz. Kararını ver* mişsin. Okuyalım, bakalım.
(Devamı var)
70

25 Eylül 1950
Zaman zaman
" Hac» „ Süreyya Paşa
SON zamanlarda bir hac modasıdır gidiyor. Duvarlarda ulişler, gazetelerde bdlıın salı deyi doldurun ilânlar: Filânca vapurun hac seferi, falanca tayyare ile hac yolculuğu . Acenteler faaliyette, kafileler hazırlık halinde... Geçen seneden beri gazetelerimize (lc bir gayret geidi. Sıcağa dayanıldı bir muhabir seçip, hacı namzetleriyle birlikte Mckkeye gönderiyorlar. Artık ardı arkası gelmez, tefrika halinde yazılar: Mübarek hac farizası, ilh .. Ve koca koca resimler: Bir ihrama sarılarak (teşbihte hata olmaz) .Medine fukarası rolüne giren muhabirler, yalınayak dolaşan Arap kalabalığımı karışmış, etraflarına bakınıyorlar. Yahut bir devenin sırtında hedefe dogrıı yol alıyorlar.
Herkesin dini inanışlarına, kn-nuat ve itikatlarına hürmet etmek şarttır. la kat, onları bu imanla-rıııoa, ibadet usullerinde de rahat bırakmak gerekir. Istiyen lıacva g*(ler, dileyen de başka yollardan Allahın emirlerini yerine getirir, İHİ7ku şekillerde sevap işler. Buna kimse karışamaz. Gel gelelim; son hır. iki senedir memlekette turlu neşir ve propaganda vasıta-siyle, herkesi hacı olmaya teşvik eder gibi bir gay ret ve faaliyet seziliyor. Şu zamanda, dünyanın son derece karanlık \e sıkıntılı günler geçirdiği bu sırada, böyle bir telkin ne dereceye kadar doğrudur?
Dinine bağlı kimselerin. Kuranda emredilen şeyleri yapmak istemeleri tabiîdir. Ama, dinlinizin farzları ve şartları, yalnız hacca gitmekten mi ibarettir? Bunun > ambarında, kalbi ve \ Icdanı temiz tutmak, zekât vermek, fakire ve âclze yardım etmek, daimi surette sevap İşlemek gibi tavsiyeler ve mecburiyetler de var. Acaba, bütün hacca gidenler, bunları da ömürleri boyunca yerine getiriyorlar mı?
Mevzuu umumileştlmıcyc ve ortaya peşin bir hüküm atmaya dilimiz varmaz. Fakat biliriz. kİ: “Nl-
Türkiye 100 metre birincilikleri finalinde Oktay birinci gelirken.
İzmirdeki atletizm birinciliklerinde
üç yeni Türkiye rekoru kırıldı
tzmir. 24 (A.A. I — Türkiye alle-tUın uîiincülklerine bugün Alsancak tLaûmda devam edilmiş ve üç yeni ’ı ürk iye rekoru kırılmıştır.
Teknik neticeler aşağıdadır:
200 Metre: 1 — Oktay Karaküîak ı İzmir i 22.3.10, 2 — Turhan Tükcl ı İstanbul) 22.5 10 3 — Turgut Sağman ıAnkara) 23.6/10.
1500 Metre: 1 — Ekrem Koçak ı Ankara ı 3.58.5 10 (Yeni Türkiye rekoru), 2 — Cahit önel »İstanbul) 3.59.7/10. 3 — Turhan Göker (Istan, bul) 4.02.5/10.
Uç adım atlama 1 — Ömer Özkap (Ankara) 14.09, 2 — Halûk Reman (İstanbul» 14.92, 3 — Akın Altıno'c »Ankara» 13.86.5.
400 metre: 1 — Kemal Horolu (Ankara) 51.6 10. 2 — Burhan Cengiz (Zonguldak) 52 4 10, 3 - İsmet Dinç-can «İstanbul) 52.4 10.
Disk: 1 — Çelil Uçarer ı Ankara» 41.65, Nuri Turan ı Kocaeli ı 39.92, 3 — Emin Tokgöz (Ankara) 36.45.
110 engelli: Mustafa Batman (Ankara» 15.3/10. 2 — Eıdal Barkay (İt-mir) 15.6 10, 3 — Esat Hersek »Ankara • 16 6 10.
Cirit atma 1 - Halil Zıraman (Ankara) 65.41 (Yeni Türkiye rekoru».
2 - Kemal Koksal »Zonguldak) 52 78,
3 — İsmet Uysal ıAnkara) 52.21.
10.000 metre. 1 — Hüseyin Topsa kal «Elâzığ) 33.43, 2 — Nuri ök-
süzalp »İstanbul) 33.55, 3 — Behzat Akdeniz (Eskişehir) 35.37.3/10.
Sırıkla atlan» ( 1 — Ziya Ünüv ı
Bulgaristandan göçmen akını devam ediyor
Edirne 24 (Türk Ajansı) ■— Bayram olmasına rağmen Bulgaristan-daıı göçmen akını deVânı etmektedir. Bugün de 118 i pasaportlu olmak üzere 462 göçmen hududu geçmiş bunlardan 248 i Lstanbiila duğru yollarına devam etmiştir. Elli sekizi pasaportsuz olmak Üzere 2J4 göçmen ise Edlrnede kalmıştır.
Gelenlere alâkalıların bütün lüzumlu aşılar yapılmış, latlrahatlcr» temin olunmuştur
Bu rııÜniisel-Higörüştüğümüz E-dlrne Valisi Emin Akıncı, göçmenlere ait işlerin intizamla devam ettiğini, gereken tedbirlerin alınmış olduğunu. Ulaştırma, Sağlık ve Tarım Bakanlıkları temsilcileriyle. Emniyet Genel Müdürlümü mümessil inden müteşekkil komisyonun faaliyetine devam ettiğini, komisyona gümrükler den de iatişarl mahiyetle bir delege katıldığını beyan etmiştir.
Komisyonun başkanlığına Nebil Barla» seçilmiştir.
Muvaffak İhsan Garan
ce hacıların çıktı haçı zir-i begal-(lc„...
Zaten, tarihimizin sahifelerlnl şöyle bir karıştırırsak, bu memleketin başına en büyük fenalığı getirenlerden bir çoğunun, dini bütün hacılar, hocalar ve softalar sınıfından okluğunu da anlarız. Biz en büyük zararı mutaassıp yobazdan, mürtevhlvn gördük. Onlar da belki hacca gitmişlerdi aıııa, gerek muhitlerine, gerekse memleketlerine ııe hayırları dokundu? İçlerinden kaç tanesi, harama el sürmekten, rüşvet almaktan, tefecilik yapmaktan çekindi? Kaç tanesi, memleketin, milletin İstikbalini ve refahını, keııdi küçük hırslarından. günlük menfaatlerinden üstün tuttular? Kaç tanesi, etraflarındaki fakir fukarayı beslediler. mektep ve luıstahnne yaptırdılar. çocuk yuvası ve aşevi açtılar? işte, asıl hııilcımızı. bunları yapmaya teşvik etmek lazımdır. Şu iıacı namzetleri de bir araya gelip seyahat paralarını mektep vc hastalıane açılmak üzere vatana, daha doğrusu Türk müslümaııları-na hediye etselerdi, mulıakkuk duba büyük bir sevaba girer, henüz dünyada İken Cennette kemi ilerine bir yer hazırlamış olurlardı. Memleketimizin parnya en fuzlu ihtiyacı olduğu bir zamanda, yüz binlerce, milyonlarca liralık dövizin harice akmasını, öyle sanıyorum kİ. Allah da hoş görmez.
Yine son hafta içinde asil ruhlu, âlicenap bir zenginimizin, bir kaç milyon Hra değerindeki çiftliğini ve emlâkini, fakir, hasta İşçilere bir sanatoryum yapılması ve tşçl Sigortalarının kasasına ihtiva! para olarak konması için teberru ettiğini duyduk. O muhterem zatı, bütün memleket hayranlıkla, minnetle alkışladı. Biz do, onun mübarek elini öper, başımıza koya nz.
İşte. Allahın da. kulların da nazarında hakiki hacı. Süreyya İlmen *T;ı>a„ dır. tst tarafına aklını ır ermez.
ı İstanbul ı 3.60, 2 — Şelvan Toker (Ankara» 3.50, 3 — Münir Köseo.*-lu »İstanbul) 3.50.
100X100 Bayrak 1 — İstanbul takımı 45.
Müsabakalardan sonra iki hafta evvel 1.87.5 ile Türkiye yüksek atlama rekorunu kırmış olan Mahir A ra 3. yeni bir rekor denemesi yapmış ve güzel atlayışlarla evvelâ 1.88 i. sonra ra 1.90 ı geçerek yeni bir Türkiye rekoru tesis etmiştir.
Gençlerbirliği, Emniyeti
4-3 meğlûp etti
Futbol mevsiminin ilk karşılaşma-
Şehir deniz hatlarında
Hususî şahıslara yolcu taşımak için müsaade verilecek
Ankara, 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — 1950 yılında ihtiyacı gözönünde tutan Denizyolları İdaresi Lstanbulun şehir hatları yolcu nakliyatını bulunduğu sıkışık halden kurtarmak rnaksadıyle hususi şahıslara motörlerler yolcu nakliyat) müsaadesini idari bir kararla vermişti.
Bu defa Ulaştırma Bakanlığı bu ı-şe hem bir kanuni veçhe vermek, hem de murakabeyi sağlamak için 3633 sayılı kanunun hükümlerinde esaslı de-pısiklık yapmak üzere bir kanun tasarısı hazırlamaya başlamıştır.
Bu tasarıya göre yalnız İstanbul şehir hatlarında denizde can, mal korunmam hnkkındaki kanunun hükümlerine uygun vasıtalarla hususi şahıs-İcra yolcu taşımak müsaadesi verilecektir.
Tasarı hazırlanırken şehirlerarası yeni seferlerinde de armatörlere işletme hakkı lamnması mevzuu üzerinde dıırıılnıuştur. Hususi şahıslar bu se-1 ellerdeki büyük mesuliyet yüzünden vc vecibelerin ağırlığından işletmecı-İğe taraftar görülmemişlerdir.
İtalya harb hazırlıklarını arttırıyor
Roma. 24 A.A. (Reuter) — Italyan Hükümeti üç senelik bir askeri »ju-vunma plânı için 150.000.000.000 liret 8arfetmey| dün kararlaştırmıştır.
Bu sene İçin ayrılan 50.000.000.000 iık ilk tahsisat Kalyanın asjceri kuv. vetlerini 12 tümene çıkarmak üzere yeni 5 tümeni silâhlandırmaya başlamak imkânını verecek vc böylece 1-talyan askeri kuvvetlerinin yekûnu aulh andlaşmasivle müsaade edilen miktar olan 175.000 kişiye çıkacaktır.
Kabinenin dört gün süren toplan-lifiindan »onıx yayınlanan tebliği, hlb kûmetin karablnierlerle polisi de tak vlyeye karar verdiğini bildirmektedir.
Sayfa 3
Yunanistan hususî muhabirimiz telgrafla bildiriyor Bulgar ordusu büyük bir sür'atle takviye ediliyor
Yunanistanla Batı Devletlerinin müşterek savunma plânlannı bir an evvel tanzim etmeleri lüzumlu görülüyor .
Atina, 22 (Hususi muhabirimiz Marc Marceau bildiriyor) — Sun zamanlarda alınan bütün haberler, Rusların, atom bombasından korktuklarını ve bu İtibarla cihan Ölçüsünde yeni bir ihtilâf çıkarmaktan çekindiklerini teyld etmektedir. Bununla beraber, bir cihan harbini ateşlemekten korkan Rusların, peykleri vesıtasiyle, mahalli bazı İhtilâflar çıkarmaktan çekinmiyccekleri de anlaşılıyor. Sovyet peyklerinin silâhlandırılması hususunda gösterilen gayretin mânası budur.
Duruma bu zaviyeden bakarsak, Yunanistanm, Güney Balkanlarda çıkarılacak bir İhtilâf için ön plânda geleceğini kabul etmek lâzımdır. Ve Bulgaristamn son günlerde takındığı tavırlar, bilhassa bu bakımdan endişe vericidir. Birleşmiş Milletler Balkan Tahkik Komisyonu, Bulgaristamn harpçi hazırlıklarına bilhassa işaret «itmiştir. Filhakika Sovyet Rusya, Bulgaristana kütle halinde barp malzemesi sevketmektedir. Bulgar ordusunun topçu kuvveti, komşularınmki-ne faiktir ve bilhassa ağır silâhları
si, Zafer gazetesinin tertip ettiği Zafer Kupası ad) altında, 19 Mayıs Stadyumu iç sahasında bugün yapılmıştır.
Ankaranın dört kuvvetli takımı arasında oynanan bıı kupa maçları-hın ilk karşılaşması Gençlerbirliği ile Emniyet arasında oynanmış ve Gençlerbirliği 4-3 galip gelmiştir İkinci maç, Dem i rapor ile Hacettepe arasında idi. Bıı maçı da Demi rspor 2 - 1 galip biti Kiniştir.
G.Saray futbolcuları Londradan ayrıldı
Londra. 24 lA.P.ı — Türkiyenin Galatasaray Futbol Takımı, latan-bula hareket etmek üzere pazar günü uçukla Ix>ndradarı ayrılmıştır Galatasaray Takımı. Ingilteredc yaptığı gezi sırasında karşılaştığı İngiliz takımlarından almış olduğu beş gümüş kupa ile avdet etmektedir.
Kupalar, vaktiyle bir kulüp üyesi olan ve dâlen detektiflik yapan Dav. ran tarafından takdim edilmiştir. -
Yaptıkları beş karşılaşmada mağlûp olan Türkler, tnglltereden ayrıldıkları için müteessir okluklarını belirtmişlerdir.
Takımın idarecisi demiştir ki: “în-gilterede son derece iyi bir şekilde karşılandık ve gösterilen misafirperverliğe müteşekkiriz.,.
Komünistlerin dinlemeye tahammülleri yoktur
Bochıım, 24 (YİRSı r— Cumhurbaşkanı Theodor Heuss ün, 20.000 genç maden amelesine hitap ettiği bir toplantıda “Hür Alman Gençliği,, Teşkilâtına mensup 2.000 kadar komünist, toplantı esnasında beyannameler dağıtmaya ve gürültü çıkarmaya banladıklarından bunun üzerine müdahale eden polis, bunlardan 25 kadarını tevkif etmiştir.
İtalya - Iran dostluk anlaşması imzalanıyor
Roma, 24 A A. (AFP) — Bugün 1-ta.lya ile İran arasında bir dostluk anlaşması imzalanmıştır.
Ayrıca lılldirlldigınr göre iki memleket arasında yakında bir ticaret ve deniz nakliyatı muahedesi de akdedilecektir.
Iran - Sovyet ticaret anlaşması henüz imzalanmıyor
Tahran, 24 A. A. (AFP) — Yatı resmi gazetelerin yayınladıkları haber hilâfına olarak Dışişleri Bakanlı ğından öğrenildiğine göre Iran - Sovyet ticaret anlaşması bu sabah Im-zalannuyacaktır.
E 4 I İSTANBUL
çok ehemmiyetlidir. Bulgar ordusunun, tank bakımından da sıkıntısı yoktur ve hattâ şu günlerde Bulga-ristana MT 34 tipinde 300-400 tan-
Komünist Çin, yeni bir tecavüzden şikâyetçi
Amerikan uçakları, Çin - Kore hududunu aşarak bazı tecavüzlerde bulunmuşlar
Londra 24 A.A. (Reuter) — Pekin Radyosu yeni Çin Haberler Ajansına atfen Amerikan uçaklarının Çin arazisine yeniden hücum ve bombardıman ederek üç Çinliyi yaraladıklarım dün iddia etmiştir.
Mesaj, Amerikan uçağının evvelki gece saat 10 da Kore'de hududu geçtiğini ve Ldaoheng eyaletinde Kian-ten kazasının Lakvoshao köyüne hücum ettiğini bildirmektedir.
Aynı mesaj bir başka Amerikan uçağının da 9 15 te Antung üzerinde uçtuğunu ve şehrin kuzeybatısına 12 bomba attığım İddia etmektedir.
Londra 24 lAP) - Peiping Radyosu bu gece yaptığı bir yayında, Çin topraklarını ihlâl etmeye yeltenecek herhangi Amerikan uçağını tepeleyeceğini söylemiştir.
Radyonun ilâve ettiğine göre, bir çok Çin işçi ve askeri, Mao-Çe-Tung a gönderdikleri mesajda. Formozayı kurtarmak istediklerini belirtmişlerdir. Doğu Çin menfaatlerim dünya barışı uğruna bu suretle korumak, mesajı göndeı enlerin gayesidir.
İNGİLTEREDE
iktidar Partisi idinde büyük ihtilâflar başlamak üzere
Londra. 24 (ÂP» — İngiliz işçi Partisi Üyelerinden bir mebus mensup olduğu partiyi ve Ingiliz kabinesinin bir kısmını. Avrupa İşbirliğini heder tutan Schuman Plânını baltalamam auçiyle itham etmiştir.
İşçi Partisi mebuslarından olan A W.G. Makkay, işbirliğine karşı olanların, Britanyanın “şahane bir uzlet ve istiklâl,, içerisinde kalmasını istediklerini belirtmiştir.
Mebus, ithamı yayınladığı bir risalede ileri sürmüş ve i Ulamına başlık olarak “Kafalar kurna gömülüyor,, serlevhasını koymuştur.
Kendisi, en son yapılan Strashouıg-taki Avrupa Konseyine İngiltere delegesi olarak iştirak etmişti.
Risale, İşçi Partisi Hükümeti aleyhinde acı bir lisan kullanmaktadır.
Anglo-Saksonlarda komünizm mücadelesine hız veriliyor
YVashington 24 A A. »Afpı — Ayan Meclisi, 10 muhalif oya karşı 58 oyla Başkan Truman'ın vetosunu reddederek komünist faaliyetlerinin kontrolü ve takibi hakkındaki kanun projesini kabul etmiştir.
Yeni kanun gereğince Komünist Partisi ve bu partiye bağlı teşkilâtların Adalet Bakanlığında kaydedilmeleri lâzım gelmektedir.
Diğer taraftan yine bu kanun gereğince Hükümet harp zamanında memleketin emniyeti için tehlikeli addedeceği şahısları temerküz kampına sevketmeye yetkili bulunmaktadır.
Londra 2i A A. (Afp) — İngiliz Kabinesinin komünistlerin beşincikol-ları ile mücadelede bulunmak üzere bir “İç muhafızlar,, teşkilâtı vücude getirmeye karar verdiği söylenmek, tedır.
Bu kararın pek yakında açıklanacağı sanılmaktadır.
BU hususta ayrıca bildirildiğine göre İçişleri ve Savunma Bakanları iç muhafızlar teşkilâtının hazırlıkları ile meşgul bulunmaktadırlar.
Korede meşru hükümet işi ele alıyor
Tokyo, 24 A A. (Afp) — Öğleden son ir Tokyöda yayınlanan genel karargâhın 490 numaralı tebliğine göre. lnşon şehrinin idaresi, Amerikalılar tarafından Güney Kore sivil hükümetine devredilmiştir.
Başkan Syngrnan tarafından tâyin edilen Belediye Başkanı Kang-Hae-Seung işe başlamıştır.
1 Schuman Plânı
İngilterenin muhalefetine rağmen ilerliyor
Londra, 24 »APı Altı memlekete mensup delegeler Pariste Schuman Plânı üzerindeki görüşmelerine devam ediyorlar. Ingiltere bu konuşmalarda bulunmamıştır.
Plânın ana hatları kabul edilmiş ve müzakereler, teknik safhalar üzerinde cereyan etmektedir. Yapılan açıklamalara göre plân tasarısı ekim ayı başlarında hazır olacaktır.
kın verildiği veya verilmek üzere bulunduğu temin edilmektedir.
Bütün bunlara rağmen Bulgar ordusunun. tatmin edici bir durumdan henÜ2 çok uzak olduğu da söylenmektedir Askeri malzeme, yeknesak değildir. Sovyetler, Bulgar ordusu teçhizatım henüz standardize edemedikleri gibi, Bulgar subaylarına da tam mânaslyle emniyet edememektedirler. Subay kadrosu çok geniş te mizliklere tâbi tutulmuştur. Maama-fih, Ruslar bu boşlukları kendi kadrolarından doldurabileceklerdir. Herhalde, Yunanistanm Ege ve Trakya bölgeleri üzerine saldırabitecek du-nıırida olan Bulgar ordusunu istiskal etmemek lâzımdır. Yunan ordusu, İçerisinde bulunduğu şartlar dolayısiyle, Selânlk üzerine yapılacak bir Bulgar taarruzunu küçümseyemez.
Filhakika, talim vc terbiyesi çok mükemmel ve maneviyatı yüksek j-lan Yunan ordusu, her şevden öne*, çetecilere karşı hazırlanmış ve teçhiz edilmiş bir nevi “Jandarma’* ordusudur. Bu itibarla iç harbin tekrar başlamasından endişe duymayan Yunan ordusunun, herhangi bir Bulgar taarruzu karşısında vaziyeti böyle değildir. Yunan ordusu, tıpkı Güney Ko»c ordusu gibi, tanksavar topçusundan, zırhlı birliklere karşı koyacak hususi kıtalardan, ağır topçudan, ehemmiyetli teçhizattan ve nihayet tanktan mahrumdur. Görülüyor ki. bugünkü durumu ile Yunan ordusu, herhangi bir Bulgar hücumuna karşı koyamayacaktır, Böyle bir ihtimal karşısında Olinıp hattına katlar oyalama muharebeleri vererek batı devletlerinin yardımını beklemekten başka çaresi kaJmayacaktır.
Bu itibarla ve Yunanistanm stratejik önemini gözönünde bulundurarak bu memleketin savunfiıasına mahsus bir plân hazırlamak zamanı çoktan gelmiştir. Genelkurmay gö-rüşıpelerinin bu istikamette hızla geliştirilmesi zaruri olmuştur Müşterek savunmaya mütedair Yunan plânlarının müttefik genelkurmayının plânlariyle telifi zamanı da artık gelmiştir. Yunanistanm bilhassa, batı yardımının kendisine ne zaman ve ne mikyasta yetişeceğini katiyetle bilinesi lâzımdır.
Bir müddet evvel Amaiii böİKeslııdekl «ebelenin M*bep ol dıığıı hıımırı yerinde tetkik etmek Üzere zelcele bölgesine gitmiş olan Nehrıı, köprüsü yıkılmış bir nehir üstündeki kamış köprücükten geçiyor.
Bu satırları dikkatle okumalısınız
Bir kupon
bir istikbal hazırlıyabilir
10.000 lira
3 gümüş saat
"YENİ İSI’\NBIL.. neşir haya-tının zıldönünıü olun 1 Aralıkta çekilmek üzere bir tahlili kuram tertip etmişti. Bıı kuraıİA kazanacak bir okuyucumuz 3 sene AvrupalIn. Ilğer bir okuyucunun 3 tene Türkİyedv tahsil yapmak linkimi-m elde edecekti. \yrica H okuyu-çınınıza kıymetli saatler hediye e-decektlk. Evvelâ avlık abone kapaklarıyla hnş İn d iğimiz bıı kuraya, sonradan büyük bir okuyucu küt-İnsinin arzusu üzerine gazetemizde bir kupon teşrederek devam etmeye başladık.
I aralık 1950 tarihi yaklaşmakta olduğundun, neşir hayatımızın başladığı günlerde geniş geniş iztıh ettiğimiz bu kura hakkında okuyucularımıza İzahat verelim:
Kuramızda birinciliği kazanan 1 kişi Avrupada 3 nenclik tahsil ruâsr&fı ulun
Kuponlar, birinci
Birleşmiş Milletlerdeki Sovyet delegasyonundan Malik (solda) ve Vlşlnskl (sağda) celse başlamadan evvel fikir teati ediyorlar.
Iranda Komünizmle mücadele durmadan devam ediyor
Tebriz, 24 «United Press» Burada bulunan yetkili yabancı müşahitlerin kanaatlerine göre, bu bölgedeki komünist faaliyet ve nüfuzu bugün de küçümsennıiyecek derecededir. Bununla beraber aynı müşahitlere nazaran, han silâhlı kuvvetlerinin, maneviyat bakmandan takviye edilmiş olmaları sayesinde, kurumda bir muvazene temin edilmiş bulunmaktadır.
Müşahitler Rus işgali esnasında A zcrbaycan Halk Cumhuriyetinin kurulmasını sağlamış olan ve bir komünist teşkilâtındım başka bir şey olmayan Azerbaycan Demokrat Partisinin gizli çalışmak suretiyle de olsa hâlâ faaliyet halinde olduğunu ve her gün saflarına yeni yeni üyeler katıldığını işaret etmekte ve Azerbaycan Komünist Partisi radyolarının her gün muntazaman yapmakta oldukları propaganda yayınlarının bu parti mensupları tarafından takip edilmekte olduğunu bildirmektedirler. Erme-nistanın bir şehrinden Azerbaycan'ı hitaben yapılan bu komünist neşriyatı son zamanlarda İranın haklarına tam mânaslyle tecavüz mahiyetini almış bulunmaktadır. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti adına konuşan hu gizli radyo spkerleri açıkça “demokratlardan,. silâhlı kuvvetlere ve polis kıtalarına nüfuz ederek bu İranlIların 3İ lâhlarmı “Pek yakın olan kurtuluş,, gününde kendi subay ve âmirlerine tevcih etmelerini tavsiye etmektedirler.
gazetemiz tarafından ödenmek ü-zere vabaııcı memlekette okumak İmkânım elde edecektir. Okuyucu-muz tahsil çağında olmadığı voyn tahsile . itmek istemediği takdirde bu miktar % 20 noksanlyle defaten Kendisine tediye edilecektir.
Kuramızda ikinciliği kuzunun o kuyucumuzun Türklyede S sene tahsil yapmak üzere gazetemiz tarafından ödenecek
5.000 liraya
hakkı olacaktır Yukarıda olduğu gibi, tahsil istemlyeıdcre bu meb lâğ da defaten vüzdv yirmi noksa-niylo ödenecektir.
AYRICA :
3 altın saat
sayfamızın sol üst köşesinde çıkmaktadır.
Bundan başka Azerbaycanın İrana ait olan bölgesinde bulunan Rus Kültür Teşkilâtı ve okuma odası ile Sovyetler tarafından idare edilen bir hastahane sayesinde de Sovyet nüfuzu bu bölgere gittikçe genişlemektedir. Adı geçen okuma odası, İran makamlarının hiçbir müdahalesine manız kalmaksızın muayyen bir okuyucu kütlesini çatısı altında toplamaktadır Hastahaneye gelince, şimdiki halde Rus Kızılhaç inin maskesi altında çalışmakta ve hükümet hastaha-neleri ile Amerikan misyonerlerdi t arafından İdare olunan hastahaneleı e rekabet etmektedir. Bu hastahan*, evvelce “Rus hastabanesi” ismiyle a-nılmaktaydı. fakat İran Hükümetinin de Moskovada, buna benzer bir haş-tahane açmayı tasarladığını bildirmesi üzerine şimdi “Sovyet kızılhaç has-tahanesi.. adını almıştır
Müşahitler şimdi Azerbaycanda durumun sakın görünmekle beraber sinirli bir havanın esmekte olduğunu bildirmekte ve buna sebep olarak da Sovyetlerın İranda nüfuzlarım gittikçe arttırmalarım ve bu memlekete çok yakın bulunmalarını, milletlerarası olayların aldığı durumu ve bu arada Kore harbini göstermektedirler. Filhakika bıı gergin hava neticesi geçenlerde Tebriz - Kafkasya demiryolunun geçtiği Julfa hudut köyü hır panik neticesinde tamamen boşalmıştır.
3 çelik saat
Bıı kıinuııızfİM dlğei dokuz dere eyyi kazanacak »İHhluru sı vasiyle 9 kıymetli saatten birini hediye e-decegiz. şağıdakl küçük kupun size uir istikbal hazırlıyabilir. Her gün iki makus darbeciyle bir kenara kovacağınız
90 kunon. size bir
( •
şans getirebilir
Bıı kuponlar ıııımaniNizdır. 90 tanesini getiren okuyucumuz, bir kura numarasına hak kazanır. Ayrıca. aylık abone karnelerimizin her kııpağı dıı 30 kupon değerimizdir. Kuponların kıırıı nıımarufariy-le değiştirilmesine 15 kasım 1950 ve kadar her ıriiıı matbaamızda devam edilecektir.

Sayfa 4
YENİ İSTANBUL
25 Eylül 1950
Kısa
Haberler
Almanyada tütün hakkında yeni kanun projesi
Yazan: Habib Edil) - Törehan
Son İki seneden beri tütünlerimizin satışını temin etmek için çektiğimiz sıkıntıların başlıca sebebi. Al-manyayu satış yapılamaması olduğu hemen hemen umumiyetle kabul edilen bir hüküm olmuş ve son iki Ankara Tütün Kongresinde de bu hükümler bir kere daha toyid edilmiştir. Bu durumun meydana gelmesinde ise Virjiniya tütünlerinin bizimkilere rekabet etmesi müessir olduğu için Almanyadakl sigara sanayii tütünlerimizi eski miktarlarda almamakta ve bu suretle ihracattaki güçlüklerimiz de artmaktadır. Bıı müşahedeye varan kongrelerimiz, ihracatımızı yoluna koymak maksadıyla Amerikalı dostlarımızın. Al-manyaya Virjiniya tütünü sevkındım vazgeçmesi ve bu hususta resmi teşebbüse geçilmesi lüzumu üzerinde durulmaktadır.
Biz bu gibi kararların her holde hiç de fena olmamasına rağmen müspet ve tatbik kabiliyetini haiz olmadığını iddia etmiş ve bu hususlarda başka yollardan gidilmesi lâzım olduğunu söylemiştik. Bilhassa bazdan tarafından ileriye sürüldüğü gibi, AJmanyadfcki sigara sanayii sahiplerinin sigaralarına karıştırdıkları yüzde otuz Şark ve Türk tütünü miktarının yüzde kırka çıkarılması hakkında bir kanun yapılmasına gayret edilmesi baklandaki fikri de muvafık bulmamış ve bundan da müspet bir netice çıkmıyacağını iddia etmiştik.
Bizim kanaatimizce Almanyada sigara sarfiyatının artması büyük bir ehemmiyeti haizdir, ikiye bölünmüş olan Almanyada bilhassa fiyatların çok pahalı olmasından dolayı halkın fazla sigara kullanması imkânı kalmamıştır. Mecburiyetin tesiri altında. Almanya, ya bunun miktarını a-zaltmakta. yahut da bunun yerine başka şeyelri ikame etmektedir. Meselâ bilhassa pipo içenlerin miktarca artması ancak bundan ileri geldiği gibi, puro kullananların adedi de yine bu sebepten artmıştır. Çünkü gerek puro ve gerekse pipo tütünü sigaraya nazaran hem çok ucuz, hem de daha fazla verimlidir.
Herhalde Almanya için sigara sarfiyatının artması bir taraftan memleketin iktisaden yükselmesi, şahsi gelirin artması ve bir de fiyatların indirilmesi demektir. Bunlar olmadıkça tütün satışı işLni ön safa almak imkânı tabiatiyle olamaz. Bilhassa sigara fiyatlarının fazla olduğu zaman hariçten ithal olunan Amerikan sigaraları daha çok ucuz olduğundan bu takdirde Amerikan tütünlerinin İthali de mevzuu bah-solamaz ve onun için bu işten yalnız tütün satmak isteyen memleketler değil, hattâ Almanyadakl sigara fabirkaları da şikâyetçidirler.
Alman devleti için. Öyle zannediyoruz ki, hâkim olan zihniyet tütün gibi mükeyyefattan sayılan bir maddeden kabil olduğu kadar fazla varidat temin etmektir. Bunun yalnız ağır resimler koymakla temin olunabileceği tahmin edilmiş ve bu yüzden İthal vergisiyle bandrol resmi çok fazla yükseltilerek satılığa çıkarılacak sigaraların asgari fiyatı da tesbit olunmuştu Bunda, harbin uzun mahrumiyetlerinden çıkan bir memlekette sigara ucuz olursa kâfi miktarda tütün alamamak endişesi de var idi. Çünkü henüz dış memleketlerle hiç bir münasebet tesis e-dilmem^ olduğu gibi Almanyanırı bütün alıç verişleri de o zamanlar istilâ orduları teşkilâtı tarafından yapılıyordu.
Fakat şimdi Alman Hükümeti bu vaziyetin temadi cdemiyecegini gördüğünden tütüne vazedilmiş olan resimlerin tâdili gayesiyle yeni bir kanun tasarısı hazırlamış ve bunu Parlâmentosuna vermiştir. Bu tasarıya göre şimdi sigaranın en ucuz satılanı bir buçuk fenik kadar ııcuzlatı-labilecektir. Yani şimdiye kadar sigaraların asgari fiyatı 10 fenik iken artık sekiz buçuk feniğe indirilmiş olacaktır. Bunun bizim paramızla
takriben beş kuruş tuttuğu gözönüne alınır ve Almanyada çalışan sınıf fertlerine düşen kazancın hiç de fazla olmadığı ve hattâ memleketimizden de az bulunduğu gözönüne getirilirse bu tenzilâtın bizim tütünle-rlnılze Ümit verecek bir istikbal va-detmedlği görülür, üstelik, bu sekiz feniğe satılan sigaralarda en aşağı yüzde otuz nispetinde yerli tütün kullanılmak mecburiyeti de vardır. Yalnız şark veya Virjiniya tütününden imal edilecek sigaretleıin asgari fiyatı 10 fenik olacaktır. Bıı suretle bu sigarayı imal eden fabrika için Şark veya Virjiniya tütününden yapması yüzünden bir istifade tenıiıı etmesi veya umduğumuz gibi tütünlerimiz hakkında istisnai bir vaziyetin husule gelmesi imkânı kalmamıştır. İnce kıyılmış sigara tütününün bir kilosu en aşağı 32 ve kaba kıyılmış olanının fiyatı da 6 marktır. İnce kıyım; bizzat sigara yapanlar içindir Fakat Almanyada. bizde eskiden olduğu gibi, herkesin kendi sigarasını kendisi yapması âdet olmadığından bu nevi tütünün fazla satılması ihtimali çok azdır. Bahusus ister ince ve isterse kaba kıyılmış olsun asgari fiyatı böyle olan tütünlerin de içinde en az yüzde otuz yerli tütün bulunması şarttır. Şayet bu olmazsa o takdirde ince kıyımın kilo fiyatı 35 ve kaba kıyımın da 10 mark olacaktır. Herhalde bu asgari satış fiyatlarının bu kadar yüksek olması sigara İstihlâkini çok n-za İt makta devam edecek ve bu suretle ya kaçak .sigaraların satılması çoğalacak, yahut da halk pipo ve puro kullanmağa daha fazla alışacaktır. Zaten bir hayli zaman evvel indirilmiş olan puro fiyatları istihlâkin artması üzerinde mühim bir tesir yapmıştır. Bin sigaranın takriben bir kilo olduğu nazarı itibara alınırsa yerli tütünle yapılanının asgari fiyatı kilosu «5 ve halis Şark veya Virjiniya tütünlyle olduğu vakit de 100 marktır. Buna mukabil pipo ile karışık tütünde ö-deyeceği fiyat 6 ve Şark veya Virjiniya tütününde 10 mark olmasına göre sigara fiyatı pipo tütününe nazaran karışıktan on defadan fazla ve karışık olnuyandan da on misli ucuzdur. Bunun ehemmiyeti çok fazladır. Zamanımızda ucuzun daima pahalının yerini tutmasında tesiri çok fazla olduğundan bu pahalılık herhalde sigara istihlâki üzerinde menfi tesirini göstermiş olacaktır. Yerli tütünün sigara harmanlarına karıştırılması halinde ya Virjiniya tütünü, yahut da iyi Şark tütünü kullanmak lâzımdır. Bu noktayı gözönünde tutarak tülün istihsalâtı-mızın kalitesine ehemmiyet vermekliğimiz icap eder. Çünkü sekiz buçuk feniğe yerli tütünle karışık sigara tmal eden fabrika sahibinin çok ucuz pipo tütününe rekabet etmesi lâzımdır. Bu da iyi kalitede sigara yapması İle mümkün olur.
ithal resmi ile bandrol vergisi ve bilhassa rükkâncıya verilen satış payı çıkarılırsa imalât için çok az bir para kalır. Bu takdirde fabrikatör ya sert ve derhal kendini hissettiren Virjiniya tütününü alacak, yahut da Şark ve Türk tütünlerinden yapılmış, harmanlarda aranan kalite inceliğini temin etmeye çalışacaktır. Bu noktadan şimdi Virjiniya tütünleriyle Şark tütünleri arasında rekabet başlayacağını tahmin ediyoruz. Eskiden asgari sigara satış fiyatının iki buçuk fenik olduğu zamanlarda fabrikaların Türk ve Şark tütünü olarak orta ve hattâ a-şağı malları da alması zamanı artık geçmiştir. Bir taraftan Almanyada-ki müşkül vaziyetin ihdas ettiği mâ-nialar. diğer taraftan karşımızda Virjiniya tütünlerinin rekabeti yüzünden müstahsilimizle tacirlerimizin büyük gayret sarfetmeleri ve hamleler yapmaları artık lâzım gelmektedir. Bir çok müşkülleri yenmiş olan Türk evlâtlarının bunun karşısında da yese kapılmıyarak gayretlerini bir kat daha arttıracaklarına şüphe etmiyoruz.
Kore harbinin yün fiyatları üzerine tesiri
Son bir iki ayda yün fiyatları yüzde 70 den fazla artmıştır
Fiyatların yükselmesine sebep, Amerika ve Rusyamn piyasadan fazla mal almasıdır
Londra 24 lYİRS) — MUzayedell yün satışları bütün hararetiyle devam etmektedir. Bugünkü fiyatlar şimdiye kadar yün piyasa tarihinde görülenlerin en yükseğidir. Sadece bugün satılan miktarla 180.00ü asker için üniforma yapmak mümkündür.
Fiyatlar, Kore harbi başladığından beri yüzde 70 den fazla artmıştır. Bunun yünlü kumaş fiyatlarımı bü-yük tesirler yapacağı tahmin edilmektedir. Bir ara fiyatların Rusya ve Amerikanın «atışlara iştirak etmesinden dolayı yükselmekte olduğu söylenmişse de Rusların piyasaya pek az rağbet ettikleri anlaşılmıştır. Fiyatları yükselten Amerikan tacirlerinin teklif etmekte oldukları yüksek fiyatlardır. Harp bittiği vakit
Yeni bir maden kanunu tasarısı hazırlanıyor
Yeni kanun, serbest ticaret rejiminin ruhuna uygun olarak hazırlanmaktadır
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Ma- I den Kanunu üzerindeki tetkiklerine devam etmektedir. Şimdiye kadar yapılan etüdlere göre, mevcut Maden Kanunu madencilik sahasında hususi teşebbüse zorluklar çıkarmaktadır. Her şeyden evvel Maden Kanunu, hususi teşebbüsten ziyade, dev-let sermayesinin maden işletmesini kolaylaştırmak için bir çok hükümleri ihtiva etmektedir.
Maden Kanununda imtiyaz vc işletme şartlan hakkında da ayrıca ağır hükümler bulunmaktadır. Netice itibariyle madencilik sahasına sermaye yatıran hususi teşebbüs. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığında bir çok muameleler takip etmeye mecbur olmaktadır.
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, hususi müteşebbislerin madencilik sahasına sermaye yatırmalarım, bu yüzden yeraltı senetlerinin işletil-
Peniciline ve streptomyeine fabrikası
ürkiyede kurulacak büyük abrika için son görüşmeler yapılıyor
Türklyede Streptomyeine ve Penicl-ıne imalı için Ankarada temaslarda bulunan Amerikan Squibb Fabrikaları mümessili dün şehrimize donmüş-ür.
Alâkadarlardan öğrendiğimize gö-e, Amerikan firmasiyle Hükümetimiz arasında cereyan eden müzakereler müspet bir safhaya intikal etmiştir.
Alâkadar Vekâletler bu teşebbüsü .ayet müsait karşılamışlardır Gelc-ek hafta içinde yapılacak konuşma-ır sonunda mutabakat hâsıl olduğu akdirde Şişlide muazzam fabrikanın emelleri atılacak vc Türkiycnin en aühim ihtiyaçlarından biri hallolu-acaktır.
Hayati ehemmiyeti haiz olan bu lâçların memleketimizde imali yalnız Türklyeyi değil komşularını da memnun edecektir.
Amerikan tacirleri pek nazlı hareket ederek fiyatların düşmesine sebep oluyorlardı, takat şimdi birden piyasaya girerek bol miktarda mubayaada bulunmaları piyasanın yükselmesine sebep olmaktadır, ln-gillzler bu şartlar altında mubayaaya devam edemiyeccklerini bildirmişlerdir.
Dünyanın üç büyük yün müstahsili olan Güney Afrika, Avustralya vc Yeni Zelânda harp içinde 10.400.000 balya yün stok etmiş ve bunun ancak 12-13 sene içinde elden çıkarılabileceğini tahmin ediyorlardı, fakat pek az bir zaman geçmesine rağmen elde sadece 500.000 balya mal kalmıştır. Bunun da 13.000 balyası, bugün satılmıştır.
meşini kolaylaştımak için araştırmalar yapmaktadır.
Yeni Madencilik Kanunu tasarısı bu esaslar dairesinde hasırlanmaktadır.
Dünya Bankasının Afrika Kıtasına verdiği ilk kredi
Habeşistan, Dünya
Bankasından yedi milyon dolarlık istikraz yaptı
Tarls 23 (Hususî) — Dünya Bankası Habeşistana 7 milyon dolar tutarında iki kredi vermiştir.
Bunlardan ö milyon dolarlık birinci kredi Habeşlstanda yol İnşasında, diğer 2 milyonluk ikinci kredi ile de bazı İktisadî projelerin finanse etmek için yeni bir banka kurulmuştur.
Habeşistana yapılan bu ikrazat. Afrika kıtasındaki bir memlekete Dünya Bankasının açtığı ilk krediyi teşkil etmektedir.
Güney Fransadaki dokuma sanayiinde ücret arttırımları
Paris 23 ı Hususî) — Güney Frangdaki dokuma işçileri İle Lşverenler arasında mevcut ücret hadlerinin •0 10 nispetinde arttırılması karar-aştınlmıştır.
Bu anlaşma, bir kaç gün evvel Fransadaki asgarî ücretleri tesbit etmiş olmasının bir neticesidir Hükümetin tâyin ettiği asgarî ücret had-line göre Fransanırı bu kısmındaki dokuma sanatları işçilerinin en az bilgisi olanına ödenen 62,55 Fransız franklık saat ücreti 74,10 franka çıkarılmıştı. Halbuki usta İşçi saatte 75 frank kazanıyor. Hükümetin aldı-dı bu karar bu iki sanat işçisinin ücretlerini aynı seviyeye getirmiş oluyor ki, yeni anlaşma buna mâni olmak İçin yapılmıştır.
İşverenlerin kabul ettiği bu yüzde on ücret arttıranına mukabil İşçi sendikaları da iş veriminin arttırılması İçin tedbirler almayı kabul etmişlerdir.
Güney Fransanın dokuma sanayiinde yapılan bu ücret yükselmesinin Fransanın diğer mıntakalarında ve sanayi şubelerinde de tatbik edileceği ümit edilmektedir.

Almanya - Yugoslavya ticaret nnlaşıııası
ğ Frankfurt, 23 t A A. ı A fp)-Yugoslavya ile Batı Almanya arasında bir ticaret ve kredi anlaşması dlln Frankfurt ta imzalanmıştır. Bu unlaşnıa gereğince Almanya Yugoslavyaya 147 milyon mark değerinde sınai tesisler, teknikt elektronik, petrol ve seramik sanayii için makineler verecektir. Alman firmaları, Yugos-lavyaya yapacakları ihracat için bankadan 126 milyonluk avans alacaklardır. Yugoslavya 1954-55 te bu parayı ödeyecektir. Alman i h rac a tına mukabil Y u g os I a vy a
Batı Almanyaya hububat, bilhassa mısır, buğday, yulaf, arpa ve diğer zirai maddeler, ham maddeler, maden, keresle ve petrol verecektir.
Birleşmiş Milletler ııusır (ohııınu veriyor
v VVasblngton (Hususî) — Birleşik Amerikada uzun çalınmalardan sonra yetiştirilmiş bulunan ve istihsalinden çok iyi neticeler alınan bir mısır nev İnin tohumu Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilâtının desteklediği bir program gereğince on dokuz memlekete gönderilmiştir.
Hâlen, Avusturya, Belçika, Danimarka, Mısır, Fransa, Yunanistan, İtalya, Holanda, Portekiz. İspanya, İsviçre, Britanya ve Yu-goslavyada bu tohumla tecrübelere girişilmiş bulunulmaktadır. Bu tohumun nümuneleri ayrıca Türkiye, Kıbrıs, Almanya, Fas ve Hindistana da gönderilmiştir.
Kanada Hükümetinin yaptığı lkrazat
A Ncw-York (Hususi) — Kanada Hükümetinin, Kanada Bankalarından altı ay vâdeyle 300.000.000 dolar ikrazatta bulunmaya karar verdiğini Maliye Bakanı Mr. Abbot bildirmiştir.
Söylendiğine göre bu 300.000.000 doların 100 milyon doları 30 a-ğııstosta vâdesi gelen istikrazların 3/4 ünü ödemede , geri kalan 200 milyon doları hükümetçe hazine muamelelerinde kullanılacaktır. Paranın ne için kullanılacağı bildirilmemişse de, hükümetin cari müdafaa bütçesini en az 150 000.000 dolar ve Kanada menşeli silâhların Atlantik Paktı üyesi memleketlere şevkini ihtiva e-den masrafları arttırmak istediği bilinmektedir.
Çelik tröstleri
Frankfurt 24 (AP) — Müttefik Yüksek Komisyonu bugün Al-manyanın en büyük çelik tröstlerinden bazılarını tasfiye etmek emrini vermiştir.
10 eylül tarihine kadar 6 muazzam çelik tröstünün kapanması emredilmiştir.
Arjantin parası yeniden kıymetlendirildi
Nevv-York (Hususî) — Aıjantin Pesos’u yeniden kıymetlendirilmiş ve basit hale irca edilmiş Kambiyo sistemi Maliye Bakanlığınca ilân edilmiştir dolar 1=9.02 Pesos 1 Pesos = 11 çent) olan eski nispet yerine açık pazar nispeti 14.25 Pesos 1 dolar ıl Pesos = 1. Çent) olmak üzere dün ilân edilmiştir.
İhracat için muayyen emtia nispetleri 5 Pesos = 1 dolar olmak Üzere dörtten ikiye, önemli rnnd-leler için 7 1/2 Pesos’a indiril-niştir. Y'epl nispetlerin Arjantin mallarının satışını kolaylaştıracağı ve ilerde Amerikan emtialarının daha serbest temin edilebileceğini ümit ettirmektedir. Fakat bu aşikâr surette Amerikan em-ilasını bahalılaştıracağım ve talep üzerinde tahdidi tesir İcra edeceğini göstermektedir.
Koyıınları İki defa yavrulatan hormon Chicago (Hususî) — Armour kumpanyasının işçileri, kavunları senede iki defa yavrulatacak bir aşı bulmuşlardır.
Hormonun İsmi Gonadottrophin-dlr. Yapılan tecrübeler neticesinde muvaffakiyet sağlanmış vc ko-yunların 533 ünden 320 si bir sene içinde iki defa yavrulamıştır.
| İktisadî tetkikler
Kore harbi ve dünyapiyasaları
(
Fiat yükselmeleri, tedbirler ve
müşterek müdafaa
j/ORE harbinin patlak vermesiyle birdenbire yükselen fiyatların, zahiri ve muvakkat olacağı tahmin ediliyordu. Fakat, savaş bölgesinden gelen haberlerin ciddiyeti ve Demokrasilerin harp hazırlığına verdikleri önem, piyasayı yükseltmeye devam etmiştir. Bilhassa, Birleşik Amerikanın askeri malzeme stoklarını tamamlamaya hız vermesi, dünya pazarına çok tesir etmiştir. Diğer taraftan Sovyet Rusyamn veyahut o-nun yerine peyklerinin kauçuk, kalay gibi sevkülceyşl madde mubayaaları ve Avrupa devletlerinin müşterek müdafaa hazırlıkları, vaziyeti büsbütün alevlendirmiştir.
Bilindiği gibi bir çok memleketlerde, harp haberi yayılır yayılmaz, gıda maddeleri üzerine hücum edilmiş ve herkes, yarınını düşünme kaygu-siyle, evinde stok yapmaya başlamıştır. İlk telâştan doğan bu istifçilik durmuşsa da, dünyanın karışık vaziyeti, hububat fiyatlarına tesir etmeye devam etmektedir. Bu sene istihsalin çok fazla olmasına ve Amerikan stoklarının normalin çok üstünde bulunmasına rağmen, buğday fiyatlarında yine de yükselme kaydedilmektedir.
İlkbaharda CUBA’da 750.000 ton şeker, satılmamak tehlikesinde idi. Harp, bunları bir hamlede eritiverdi. Amerika, bu stokun 366.000 tonunu dahili istihlâk ve 177.000 tonunu da ordu için mubayaa etti. Geri kalan 200.000 ton ise pek kısa zamanda diğer memleketlere satıldı.
Çay, en çok Ingiltere Kırallığı ve Dominyonlarında sarfedilir. Bu sebepten dolayı İngiliz Hükümeti, İkinci Dünya Savaşından beri çayı kontrol altında bulunduruyordu önümüzdeki ilkbaharda bu madde üzerindeki tahditlerin kaldırılacağı habc-ri şayi olması üzerine, bir çok Uzakdoğu memleketleri, bu fırsattan istifade etmek hevesine kapıldılar. Bu yüzden bugün çay meselesi İngiltere ile Dominyonları arasında bir ihtilâf konusu olmuştur.
Amerikada son iki senelik pamuk mahsulü mebzul oldu. 1948 yılında 14.877.000 bafya ve 1949 senesinde de 16.127.000 balya mahsul alınması üzerine Amerika Hükümeti pamuk zer-ıvatını tenkis yolunda tedbirlere başvurdu. Kore harbinin çıktığı anlarda belli olan 1950 yılı rekoltesi 10 milyon balyayı aşmadı. Değişen şartlar karşısında bu defa Amerikan Hükümeti tekrar pamuk yetiştirilmesini teşvik etmektedir.
Maden piyasasına gelince: Ana iptidai madde fiyatlarında çok daha heyecanlı bir yükselme kaydedildiği malûmdur.
Dünyanın en büyük kalay satıcısı Ingilteredir. Haziran ortasında Londra piyasasında kalay fiyatı, ton başına 596 sterling iken, harbin ilânı üzerine hemen 600 sterling oldu. Şimal kuvvetlerinin ilerleme haberleri geldikçe de sıroslyle 620,630,650 İngiliz lirasını buldu. Temmuz ortasında ise 720 sterlingi geçti.
İngiltere Hükümeti 10 ağustos tarihinde artık kalay satmıyacağını ilân etti. O günden beri hiç bir hakiki alış veriş kaydedilmemiş olmasına rağmen kalay fiyatlarında bir düşme görülmemektedir. Bilâkis, Londra piyasasında, hükümet kontrolü olan bütün maden fiyatları, her gün biraz daha yükselmektedir. Meselâ kurşun fiyatı kısa zamanda üç misli artmıştır. Bakır vc çinko fiyatlarında da yükselme vardır.
Diğer taraftan tngilterentn kömür istihsali endişe uyandırmaktadır. Madenlerin millileştirilmesi Üzerine artık Ingiltere eskisi kadar kömür çıkartmamaktadır. Avrupada harpten evvel en fazla kömür istihsal eden memleket mevkiim kaybetmiştir. Polonya daha ileriye geçmiş durumdadır. Hattâ, kömür İhracını rüyasında bile görmeyi düşünmemiş bazı memleketler, bugün bir kaç pazarı ingil-terenin elinden almış vaziyettedir-
Derleyen: Z. Ekrem Apaydın ler. Meselâ son zamanlarda Portcklze Fransız kömürü ihraç edilmiştir. Danimarka ve lrlandaya da sevkıyat yapılmakta olduğu İşitilmektedir. Bu vaziyet İngiltere için o kadar vahim sayılmasa dahi. Batı Avrupanın müdafaasında en mühim rolü oynayacak olan İngiliz kömürünün, madenlerin millileştirilmiş olmasından sonra, aldığı acıklı hali göstermesi bakımından ibret vericidir.
Amerlkaya gelince, orada bütün fiyatlar muntazaman yükselmektedir. Buna karşı da hükümet tedbirler almaya başlamıştır. Eylül başından beri, kauçuk istihlâki devlet tarafından tanzim edilmektedir. Bir taraftan da hükûmfft suni kauçuk istihsalini arttırmaya gayret etmektedir.
Diğer taraftarı Amerikan Hükümeti bellibaşh maddelerin ihracına tahditler koymaya başlamıştır. Hattâ "İktisadi Kontrol Kanununu da çıkararak, fırsattan İstifadeye yeltenen latifçi ve karaborsacılara karşı, şiddetli mücadeleye girişmiş bulunmaktadır. Bu durum karşısında artık Amerikanın "harp ekonomisine,, geçmiş olduğu su götürmez bir hakikat-tli\
Sun günlerde cereyan eden siyasî müzakereler neticesinde Avrupada, bir müşterek müdafaa teşkilâtı ku. rulmasma karar verilmiştir. Bu takdirde Avrupa Devletleri silâhlanmalarına hız vermek mecburiyetindedirler. Halbuki iptidai madde fıkdanının artması ve fiyatların yükselmesi bu devletlerin durumunu güçleştirmektedir.
Avrupa Devletleri, silâhlanmaları için lüzumlu, ana iptidaî maddeleri, bol miktarda ve normal fiyatlarla tedarik edemiyecek olurlarsa "müş-terek müdafaa,, ya, tesirli bir şekilde iştirak imkânından mahrum kalırlar.
Amerikada vergiler artıyor
Washington. 24 (YİRS) — Bugün Amerikan senatosu yediye karşı 328 reyle şahsi kazançlardan alınmakta olan vergiyi yüzde yirmiye ve şirketlerden alınmakta olan vergiyi de yüzde 38 den yüzde 45 e çıkartmayı teklif eden tasarıyı kabul etmiştir. Kanun Başkan Truman’ın imzalaması için makamına gönderilmiştir.Bov-lece bu tip vergilerden sağlanmakta olan 4,500.000,000 dolarlık gelir 4,700,000,000 dolara yükselmiş olmaktadır.
YENİ
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA 3 talihli okuyucumuz Eminönünde
TEVFÎK AYDIN
Mağazasından
TİSSOT OMEGfl
ZENİTH
Kol saatlerine sahip olacaktır
Geçen hafta İçinde de, dış ticaret rejimine alt mevzular, yine günün meselesini teşkil ediyordu. Tüccar, bir taraftan T. C. Merkez Bankasına fthal lisansı almak İçin müracaat ederken, diğer taraftan da Paristc 19 memleket arasındaki tediye anlaşmasının neticelerini bekliyordu. Çünkü mühim olan asıl mesele buydu.
Hariste günlerden bert beklenen Tediye Anlaşması imza edil dığj halde buna muvazi olarak Ekonomi ve Ticaret Bakanlığımı dış ticaret rejimi hakkında ek olarak kararname neşretmesi bek Jeniyordü. herhalde araya bayram tatilleri girdiği için bu kara» namenin neşri de geri kalmıştır. Böyle olmakla beraber iktisadi m« hafi 1de ileriye sürülen kuvvetli tahminlere göre, Paris anlaşnr sına göre. (A) listesi serbest ithal listesi diye ilan edilecektir.
Haftanın ikinci derecede kalan bir meselesi de, Ekonomi vc Ticaret Bakanlığının yeni bir fiyat politikası takip edeceği yolundaki haberleri teşkil etmekteydi. Birleşik Amerikada bile. Kore harbinin vücuda getirdiği İktisadi tahavvüller neticesinde. HÜkÜ-m‘tin eşya fiyatlarını kontrol ettiğini öğreniyoruz. Bu itibarla mâkul bir şekilde fiyat kontrolünü ticarete mâni olan, ve neticede fayda yerine zarar veren bir mevzu olarak kabul etmemek lâzımdır. Esasen Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı da, fiyat kontrolü işine başlamadan evvel, harp yıllarında kötü neticeleri görülen sık sık değişen fiyat kontrolü usullerini de yeniden gözden geçir* mış, geçmişteki tecrübelerden herhalde İstifade etmiştir.
İSTANBUL:
Ticaret Bordasında, haftanın en hararetli iki maddesi fındık, ve tiftikti. Bilindiği gibi, fındık mahsulünün noksanlığı yüzünden. fıyallar devamlı bir surette yükselmektedir. Geçen sene bu mevsimde ancak 170 kuruş olan iç fındık, bu sene 351 kuruşa kadar yükselmigtır. Alâkadar tacirlerin anlattıldarma göre, elde 16
Borsa ve piyasalarda haftalık vaziyet
milyon kilo kadar fındık bulunmaktadır. Bu gidişle eldeki stoklanı kısa bir zamanda sarfedilcccği anlaşılmaktadır.
Dünya dokuma ham maddeleri piyasa la nnda fiyat yükselişi levam etmektedir. Hattâ bu fiyat yükselişi, müstahsil memleketleri yem tedbirler almağa sevketmiştir. Meselâ: Londrada Ingil-ere câmiasına dahil olan memleketlerin kendi aralarında bir yün Konferansı toplayacağından bahsedilmektedir. Diğer taraftan Birleşik Amerika Avustralya ile birlikte yün satışları hakkında yeni anlaşmalar yapmak ta sav vur undadır. Mısırda pamuk satışları İçin. Hükümetin kontrolü altında bir komite kurulmuştur. Görülüyor kı her tarafta dokuma ham maddeleri etrafında şimdiye kadar görülmemiş bir faaliyet vardır.
Bizde de, pamuk ihracatının lisansa tâbi tutulacağı hakkın-dakl haberlerin. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı tarafından tekzip edildiği malûmdur. Demek oluyor ki yün ve pamuk ihracatı için, şimdiki halde, ortada bu şekilde bir kayit mevcut değildir. Böyle olduğuna göre, A danada, Izmırde pamuk fiyatları, İstanbıılda tiftik ve yapağı fiyatları devamlı bir surette yükselmektedir. Son defa olarak İstanbul Ticaret Bordasında oğlak tiftik fiyatının 800 kuruşa kadar yükseldiği görülmüştür.
Zeytin yağ İhracatı hakkında ki kararın, zeytin yağ istihsal bölgelerinde iyi bir tesir yaptığı anlaşılmak tadır. Dünkü sayımızda Ayvalıktan gönderilen bir mektup. Ayvalık bölgesindeki memnu niyeti kâfi derecede tebarüz ettirmektedir.
Zeytin yağ ihracı baklandaki karar, Ticaret Borsacında muhtelif kalitedeki zeytin yağların az miktarda yükselmesine eebc-
biyet vermiştir. Alâkadarların İfadesine bakılırsa, 4,000 tonluk bir zeytin yağ partisinin, müstehliki tazyik edecek şekilde fiyat yükselişine sebebiyet vermiyecektlr, şimdiki halde kati olarak böyle bir hükmü kabul etmek ne dereceye kadar doğrudur ? Bu yolda bir hüküm vermek İçin, zeytin ihracatının, perakende fiyatlar üzerindeki tesirlerini müşahede etin bunun l»un iv hiı müddet daha beklemek lâzımdır.
İZMİR :
İzmir, 24 (Hususi Büromuzdan, telgrafla) — Bayram tatili münasebetiyle cuma günü saot 13 te kapanmış olan beş günlük hafta içinde Borsnnın gösterdiği hususiyetler bilhassa kayda şayandır.
Son dakikada Almanyanın liberasyon sistemini tatbika başlamış olması, Fransıının üzüm mahsulümüzü liberasyon sistemi içinde göstermiş bukınıuası, İngiliz İaşe Nezaretinin anlaşılmaz bir koıııbim*zonİH İzmir piyasasında bir delme yaparak bir miktar Üzüm satın alması, nihayet hafta İçinde muhtelif memleketlere yapılan ihracat bu haftanın en enteresan olaylarıdır.
Bütün dünyada her türlü maddelerin fiyatlunııda başlanır ulan fiyat artışları bizim borsalarınuzn sarî bir olay olarak nihâ yet ihraç mevsiminin üçüncü haftasında kendisini hissettirmeğe başlamıştır. Pamuk fiyatlarının baş döndürücü bir süratle artmakta devam etmesi diğer mahsullerimize de sirayet ederek hemen her maddenin fiyatlarında dikkate değer artışlar olmuştur.
ÜZÜM: Küçük bir rekolte ile girdiğimiz 1950-1951 çekirdeksiz üzüm mevsiminin başında, durumun ne olacağını katiyetle tayin edemiyen bir çok llıracatçılar düşük fiyatla alivre taahhütlerine girişmiş bulunuyorlardı. Sonradan fiyatların artması, bilhassa Alman piyasalarında tesınhı gösterince İzmirdeo giden becerikli iş adamları Alman pıyasesiyle 80 kuruşun üstünde üzüm anlaşmaları yapmışlardır. Bu anlaşmalar Hâlânda ve Belçika İle de yapılınca nâçaı Ingiiızler de kendi baremlerini yükseltmeğe mecbur kalmışlardır.
Hafta 9 numarada 73 kuruşta kapanmıştır. Eğer bayram are-fesinde İhracatçının elinde daha fazla imkânlar olsaydı, hu rakam daha iki kuruş kabarahilirdi. Muhakkak olan bir nokta da bu yıl birçok ihracatçıların alivrenin nasıl tahrip edici bir kumar olduğunu idrak etmeleri ve büyük maddi zararlara uğramalandır.
İngiliz üzüm mlibayaatına gelince: Bu bahiste anlaşılmaz bir sır olduğu kabul ediliyor ve 75 kuruştan F.O.B, İzmir tnglliz taşe Nezaretine 2.000 ton üzüm satan firmanın kiloda 9 kuruşluk bir ziyanla taahhüdünü yerine getirebileceği anlaşılıyor ki bu rakam, hafta içinde verdiğim ziyan rakamının 20.000 lirasiyle 180.000 liraya baliğ olmaktadır,
İNCÎR: İncir piyasası iyi mallarda inkişaflar göstermekle beraber iş mallarında durum değişmemiştir. Her ne kadar İngiltere ve Kanachıya İşlenmiş incir sevkıyatı devam etmekte ise •le incir satışları müstahsil için Üzümde olduğu kân bırakacağa henzemîyor. Bununla beraber İyi malların İstikbali ümitlidir.
PAMUK: Pamuk piyasası hafta İçinde çok kritik saatler ge-■,irdikten sonra 325 kuruşta dayanıp kalmıştır. Fiyatların gireceğimiz hafta İçinde daha birkaç kuruşluk bir atlama yapmasına intizar edenler vardır. Çok şayanı dikkattir ki büyük müstahsiller ve büyük satıcılar satışta acelecilik yapmıyorlar.
25 Eylül 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 5
Washington hususî muhabirimiz bildiriyor
Amerikadan intibalar
Inşon’a yapılan çıkarma Amerikan deniz kuvvetlerinin hareket kabiliyetini göstermiştir
Seul varoşlarında çarpışan
Amerika ve Güney Koreden muhtelif tarihlerde
deniz piyade tümeninin muhtelif birlikleri, Akdeniz bölgesi, yola ve aynı günde tnşon’da karaya çıktılar
Modern yağmur duası
New-York’ta yaz bittiğini takvimlerden öğrendik. Çünkü yazın başladığının farkında değildik. Allahın günü yağan yağmurlar, soğuk sisler, serin rüzgârlar, bu mevsimi yazdan çok güze benzetti. Bakalım girdiğimiz güzün yazdan nc olacak...
Yazan : Oğuz Tükkan
şimdt farkı
anlatıla-
bihlikle-
bunları
M’ashington 24 (Hususi muhabirimiz Dftvid bawrence bildiriyor)
Kısa zamanda teşkil edilen 300 gemilik muazzam bir nakliye filosunun tam teşekküllü İki tümeni. Amerikan donanması ile deniz uçaklarının ateş himayesinde lnşon’a nasıl çıkarıldığı bütün teferruatiyle artık bilir.
iki tümenden birisi, ordu rine mensuptu ve donanma
Pasıfiktekl muhtelif garnizonlardan toplayarak nakletmişti. Fakat, Amerikan deniz piyadelerinden müteşekkil diğer tümeni lnşon’a ihraç edebilmek için, devrlâleme benzer bir hareket yapmak İcap etmiştir. Amerikan deniz piyadeleri Amerikan kruvazör ve muhriplerinin himayesinde Akdeniz ve Süveyşten geç. nıişlerdlr.
Donanma birlikleri ile deniz piyadeleri Akdenizdeki garnizonlarından U-zakdoğuya hareket etmezden az önce, bunların yerini dolduracak olan deniz piyade birlikleri de Amerikadan yola çıkarılmış ve bu suretle sevk ve ikmal hareketi birbiriyle Ayarlanmıştır.
Fakat, bu Amerikan donanmasının hareket kabiliyetini gösteren tek mi-cal değildir. Pazartesi günü Güney Kore cephesinde dövüşen deniz piyadeleri, cuma günü, înşon istikametinden Seul’a girmek İçin çarpışıyorlardı. Bu nasıl olmuştu? Gayet basit! Bu birlikler, yerlerini ordu birliklerine bırakarak Güney Kore cephesinden çekilmişler ve Güney Keredeki bir limandan gemilere binerek Akdeniz ve Amerikadan getirilen diğer deniz piyade birlikleri İle aynı zamanda Bat; Kore kıyılarındaki lnşon’da karaya çıkarılmışlardır. Üç istikametten gelen bu birlikler, tam teşekküllü bk tümen halinde ve ayrıca talim ve terbiye geçirmeden, hemen muharebeye girmişlerdir.
Şimdi anlaşılıyor kİ. Güney Koreye çıkarılan deniz piyadeleri, burada ancak muvakkaten dövüşmüşler ve bunlar, bidayetten beri, şimdi tnşon’da tamamlanan çıkarma hareketine tahsis edilmişlerdi.
Doğu Kore kıyılarında yapılan deniz harekâtının mânası da şimdi anlaşılıyor. Bu cephede, Missouri Muharebe Gemisi, kıyıları 406 milimetrelik mermilerle altüst etmektedir. Bir kaç hafta evvel alelâcelc Amiapolis’e sevkedilerek, mürettebatı arasında bulunan deniz talebelerini boşaltan Missouri. Amiral Sherman’ın emriyle »on süratle Kore cephesine gönderilmişti. Geminin ihtiyat malzeme ve cephanesi önceden Pasifik balerine sevkedilmlşti.
Missouri’nin ağır bataryası çok kuvvetlidir. 406 milimetrelik mermilerinin her bombasına hava şartı düz ve her
dan 32 kilometre içeriye kadar tesir edebilirler.
Doğu kıyılarındaki çıkarma hareketleri. Amerikalıların yetiştirdiği Güney Koreli deniz piyadeleri tarafından yapılmaktadır. Bu birlikler, Missouri ile diğer ağır Amerikan kruvazörleriyle muhriplerin ateş kudretinden istifade ederek, Doğu Kore kıyıları boyunca güneye giden başlıca yolları, komünist ikmal kollarına kapadıkları gibi, güneydeki Birleşmiş Milletler ordularının karşı taarruzuna maruz Kuzey Kore Birliklerinin ricat yolunu da kesmektedirler.
New.Jersey muharebe gemisi, bir kaç hafta evvel tekrar hizmete alınmıştır. Son harpte bu gemi, Amiral Halsey’in forsunu taşıyordu. Üçüncü bir muharebe gemisi ise bir kaç ay içerisinde hizmete girecektir. Sulh zamanında kruvazör ve muhriplerin topçularını ve deniz yedek subaylarını yetiştirmek için kullanılan bu muharebe gemileri, şimdi artık istenilen her noktayı bombardıman edebileceklerdir. Amerikan muhrip filosunun 135 den 200 gemiye çıkarıldığı şu sıralarda. beheri 2000 denizci yetiştirebilen bu muharebe gemilerinin savaş rğitJmi bakımından kıymetleri çok büyüktür.
Diğer taraftan, 1915 te 30 uçak gemisini İhtiva eden donanma hava kuvvetlerinin de, cari malî yıl sonuna kadar en az 10 büyük ve 15 küçük uçak gemisinden müteşekkil olacaktır. Bir kaç ay zarfında tersanelerden çıkacak olan bu gemilerin çoğu, rnn-dernize edilmiş olacaktır. Bu gemiler. Pasifik harekât sahasının hâlen en zayıf noktası olan denizaltı karakolu bakımından, hayati ehemmiyeti haizdirler.
Umumî olarak denilebilir ki, Amerikan donanması, değil yalnız Pasi-fıkte, Atlantik ve Akdenizde de hizmet alabilecek durumda olduğunu fiilen göstermiştir. Gariptir kİ, bir yıl gibi kısa bir zaman evvel bazı politikacılarla askeri sözcüler Rusyanın, büyük bir donanmaya sahip olmadığını ileri sürerek, Amerikan deniz kuvvetlerinin de arttırılmasına lüzum olmadığım iddia ediyorlardı. Kore harbi göstermiştir ki, harekete hazır deniz piyade birlikleri ile çok faal bir donanma yalnız sulh zamanlarında. muhtemel düşmanları sindirmekle kalmamakta, aynı zamanda, Ani taarruzlar karşısında, dünyanın her tarafına, ihtiyat gemi ve seferberliğini beklemeden yarar bir “fleet in being -zır donanma” mahiyet ve haiz bulunmaktadır.
birliklerin yetişmeye harbe ha-kıymetinl
Uzakdoğuda mühim hizmetler görmüş olan Amerikan hava kuvvetlerinin genişletilmesi ve kara ordusu mevcudunun arttırılmakla beraber bilhassa uzun zamandır ısrarla İstenilen tank programının tahakkuk ettirilmesi kararları da büyük ferahlık yaratmıştır. Bu suretle, müstahkbel harplerin, silâhlı kuvvetlerden yalnız
biri. 500 kiloluk iki uçak bedel olduğu gibi, bunlar, dinlemeksizln, gece- gün-Irtifa zaviyesiyle, kıyılar-
Radardan tıpta istifade imkânları
Birleşmiş Milletler ordusunun yarım saatte ele geçirdlği M’olm Adası
Bütün kış musluklarında su tısı çeken ve barajları kuruyan New-York, rezervuarlarındaki bol suyu şimdi nc yapacağını bilmiyor! New. York’un atlattığı muazzam susuzluk tehlikesi, şüphesiz kİ, yağmur dua-slyle savulmadı. Bir mesul aramak lâzımsa, cn başta Dr. Howdl adındaki meteoroloji bilgini akla gelir.
sıkın-
r.M» f ■
Bugün sunî surette yağmur yağdı-rıldığt artık şüphe götürmlyecek bir katiyetle sabit olmuştur. Ve bu suretle insanoğlu, yeryüzü yaratılalı ilk defa olarak, iklim ve mevsim ü-zeriııde plânlı bir şekilde müessir olabilmektedir.
New-York Belediyesi Dr. Howell'i yağmur yağdırtma işi için angaje ettiği zaman mesele bir hayli yankı uyandırmış, bizim gazetelerde de buna dair pek çok havadis neşredilmiştir. Fakat bilginler, ucuz kimyevî maddeleri, az çok basit metotları ve uçaklarlyle işe giriştiklerinden beridir teşebbüsten pek bahsedilmez oldu. İşın garibi, hemen bu-
Nrvv-York limanı
nun akabinde anormal yağmurlar başladığı vq ardı arkası kesilmediği halde, gazeteler “Yağmurcu,, lan hatırlamaz göründü. Arada bir. arka sayfalarda kısa bir İki havadis çıkmakla beraber, beklenilen sansasyonel haberler gözükmüyordu.
Bu garip halin sırrı geçenlerde
biriyle, yani hava kuvvetleriyle stratejik bombardımanlar yapılarak U-cuzcr kazanılabileceği nnzariyesi, bertaraf edilmiş oldu. Bugün artık A-merikan silâhlı kuvvetlerinin müştereken idaresi ve muharebeye şevki prensibi, her zamandan fazla revaç bulmağa başlamıştır.
Şehrin içinden
anlaşıldı: Meğer New-York Belediyesi. yağmurdan zarar görenlerin dâva açmalarından korktuğu İçin, asrımızın bu büyük başarısını reklûmsız geçiştirmeyi tercih etmiş. Hattâ General Electric Kumpanyası da. sunî yağmurun asri mucidi olan Prof. Longmuir’İ onun için alelacele orduya devredivermiş (Ordunun kurduğu bir proje heyetine rfyaset eden Lang-muir, hâlen New-Mexlco‘da bu bölgenin binlerce yıllık kuraklığım kökünden ‘'kurutmak,, için tecrübeler yapmaktadır).
Nakil vasıtalarına dair
hazan
kadar
★ .
durak cihet
adresi bilmemez-söylediğiniz ye it
kil vasıtalarının sağ tarafından geçmemeleri.
imkânı vermiyorlar, muayyen yerler ih-şekilde hareket ede-cihetine gitmek ve
Derler ve İnsanın Asap manzumesi Üzerine atom silâhlarını bırakırlar: “Bedava getlrseydık daha İyi İdi."
ve de-dur-geç-
şöyle vaziyetler hâsıl olmak-Bir tramvay tam durakta du-ikinci de arkada. Hattâ üçün-onun
“Vallahi ağabey, bilseydim katiyen gelmezdim.
Zannederlm ki, bu kabil ağız yapmalara hâlâ bir çoğumuz alışamadık ve bu sözlere muhatap olmak izzeti nefsimizi rencide ettiği gibi böyle konuşmalara da tahammül e-
ardındn. Onlan takip e-duraktan epeyi uzakta-yolcular sabırsızlanınca tarafına gelirse, kapıyı
mecburiyetinde kalıyorlar.
zaman oradan üstelik
“Çek şuraya!"
kadar insani görünmelerine
“Ne olacak? - derler - sizi rahatsız etmezler. Şu iki kişiyi ben yanıma lılar,
buram olduğunu
V*
alayım. Beklemesinler zaval-günahtır.”
Yazan : Seyfcddin Orhan ÇACDAŞ
Yazan :
Çeviren
İstanbullu sayın vatandaşlara;
“Biraz daha sabır. Artık taksi otomobili derdinden kurtulacaksınız!’* diyebiliriz. Çünkü; hâlen müzmin ve kangren olmuş bir mesele o-larak devam eden taksi otomobilleri işi, yakında tamamen hallolmak yolundadır. Bugün, vatandaş için, taksi otomobiline binmek, cansıkıcı bir durumdadır. Seneler var ki. bir taksiye binip taksimetre ne yazarsa o-nu vermekten başka bir şey düşünmeden, şoföre:
Demek bir hayal olmuştur. Birçok mesafeler, malûm ücret ödenecek yerlerdir. Fakat; hattâ şehrin merkezinde olan bu yerlere taksi İle gidebilmek için şoförün ya iyi tarafına gelmek yahut biraz da onun o tarafta bir işi veya vereceğiniz para şikâyetini mucip olmayacak miktarda olmak lâzımdır. Yoksa; öyle mazeretler ve mâniler ileri sürerler ki. istedikleri parayı vermeği kabul etmekten başka çare kalmaz. Aksı takdirde bir lira ile gidebileceğiniz yer için iki buçuk lira vereceksiniz. Buna rağmen mesele yine hallolmuş değildir. Verdiğiniz likten gelerek asıl gelindiği zaman;




Graham Greene
Trk bir gün İçinde, benim adamlarımın iki cümle yapıt-mıyacaklnrı işler gördü; bize karşı diğer bir üstünlüğü de Harry'nlıı dostu olmaktı. Tâbir caizse o “İçeriden,, çalışıyor, blzler İne “dışarıdan,, çalışmaya mahkûmduk.
Doktor Minkler evimle İdi. Kapısını çakın kimse zabıta memuru olsaydı belki evde bulunmadığı söylenecekti. Fakat Martin* kartına, anahtar vazifesini gören *'Harry Llmo'ln hlr dostu,, sözlerini yazmıştı.
Doktorun bekleme salonu bir antikacı dükkânını andırmaktaydı; ama yalnız ruhimi sanat eserleri satan bir mağazayı,
içinde, en yenisi On yedinci ıısırdan kalması lâ/.ımgelen ve sayısız denecek kadar çok istavroz vardı. Bundan başkıı tahta ve fildişi heykeller, mahfazalara konmuş ve aziz İsimleri taşıyan kemikler de vardı. Martin» düşündü: Bu kemikler satıldım zan mı garip sanki
llıtiyııri buhur kokusu arıyordu. Küçük bir altın kutu içine de İsayı çektikleri çarmıhın bir parçası konmuştu. Martlııs, bir aksırık sesiyle kendine geldj.
Doktor Minkler, gördüğü tabiplerin en temizi İdi. ( fak tefek bir adanı OİUP slyıüı elbisesi, yüksek kolalı yakası l|o pek IIİnalı giyinmişti. İnce ve kara bıyığı akşamlık boyun bağlarına benziyordu. Doktor yine akıtırdı. Her halde temizlik merakından soğuk almıştı.
— H. Martin» »İz misiniz? diye sordu. Ben. Doktor Mink-
dememekteyiz. Halkın bu psikolojik durumunu istismar etmek onlar için gayet tabii bir şeydir, taksiye binen onlara göre her şeyi göze almalıdır. Kısacası bugün pazarlık etmek de, taksinin yazdığına göre para ödemek de cidden bir meseledir. Hatta o kadar ki, iki lira ile gidilecek bir yer İçin beş lira vermeğe razı olsanız dahi duraktaki yolcular bazı şoförleri yine tahrik eder:
BU
rağmen duraktaki yolcular İstediği parayı vermeğe yanaşmazlarsa ağız kalabalığıyla;
“Otomobil kim, siz kim... Otomobile bineceksin, manda arabası değil bu."
Diye söylenirler. Velhasıl bu şehir halkı, taksimetrelerin yazdığı ve Şehir Meclisince verilmesi karar altına alınan miktar da değil, şoförler-ce İstenen ücreti vermektedirler- Emniyet Altıncı Şubenin bu husustaki aman vermez mücadelesine rağmen maalesef birçok şoförler böyle tuttu-rabildiklerine hareket etmektedirler Geçenlerde, artık bu halin son bulmak üzere olduğuna dair olan haberi herhalde okumuş olacaksımzdır.
Şüphesiz İyi bir karar da. dolmuşların rastgele her yerde durarak yolcu almamalarıdır. Düzeltilecek bir taraf da şu: Otobüs duraklarının tramvay duraklarından ayrılması ve bütün nakil vasıtalarının, tramvay ve otobüs duraklarında duran bu na-
Tramvay ve otobüs duraklannda ekseri tadır: ruyor, cü de
den otobüs, dır. Fakat; şoförler iyi açmak
Duraktaki yolcular hemen koşuyorlar. Fakat; o sırada hareket eden otobüs bu sefer de gelip tam durakta duruyor veya daha geride durduğu için çekip gidiyor. Bu hal. duraktaki yolcuları çok oraya koşturuyor ve da yaya bırakıyor.
Yukarıdaki hâdise yolcularını rahatsız eden bir de nakil vasıtalarının duraklarda sağdan geçmeleridir. Malûm, şehrin her tarafında tramvay duraklan Sirkecide, Eminöntlnde, Taksimde bunlara benzer yerlerdeki gibi ğildir. Kaldırım ile tramvayın dugu mesafe nakil vasıtalarının
meşine müsait olduğu İçin çok zaman bazı nakil vasıtaları sahipleri aldırmayıp yollarına devam ediyorlar. Bu sebeple ne tramvaydan inecekler. ne de tramvaya binecekler kımıldayabiliyorlar. Hele dolmuş a-rabalan, umumiyetle bu vaziyetlerde gelip yolu kapatıyorlar ve İnip bineceklere hareket Dolmuşlar için das ederken, bu çekler için ceza
bu hususu takibe sivil memurlar tefrik etmek lâzım geldiğini düşünüyoruz.
Radar şuaları, safra kesesinde bulunan taşların ve alelıtlak vüctıddaki yabancı cisimlerin teshilinde kullanıl-muktadır. Vücudu tevcih edilen elektrik şuaları, yabancı cisimler tarafından aksi savla gibi geri çevrildiğinden, gerek taşların gerekse yabancı cisimlerin mevcudiyeti ve yerleri katiyetle teshil edilebilmektedir. Tıpta radardan İlerde daha büyük faydalar sağlanacağına muhakkuk nazariyle bakılıyor.

N. Y. Belediyesinin ve G. E. nin mahkemelik olmaktan korkmaları boş değildir. Kâşif Langmulr, 1946 kışında, New-Yorkun kuzeyinde bir bölgede ilk tecrübesini yapıp da u-çakla bulut yığınlarına “kura buz., savurunca, kar yağmaya başlamış. Alâ. Fakat kar durmak bilmemiş. Derken iş tipi halini almış. Otomobiller, kamyonlar, trenler yolda kalmış, kazalar olmuş, dükkânlarda satışlar azalmış.
İşin İspat güçlüğünden olacak, kimse dâvaya kalkışmamış ama. zengin ve koca G. E. Kumpanyasının ödü kopmuş. New-York Belediyesi geçen martta Hanvard Profesörü Howell'l günde 100 dolara angaje edip de, şehrin su barajları bölgesinde yağmur yağdırma işine başlanılınca, bu mıntakada bulunan meşhur “Cats-kill„ sajrfiyesinden hayır kalmamış. Yağmur, sis; yağmur, fırtına telik o civarların mısır mahvolmuş, tarlalarda
serpilen yaban otlardan ziraat yapılamaz olmuş. Çiftçiler, Hovvell'l yakalarlarsa vuracaklarından bahsetmişler; sayfiye yerlerinin sahipleri (buna New-York plâjlan da dahil) Belediyeye Allahın günü tehdit ve ültimatom göndermişler. Ürken Belediye, yağmur bâbında elde ettiği kazançlardan artık hiç bahsetmez ve övünmez olmuş. Yağmur yağdırmak suretiyle zarar ika etmek henüz kanunlaşmadığı için, günahkârlar şimdilik daha fazla belâya uğramamaktadırlar. (Colorado yakında böyle bir kanun çıkaracakmış!).
... Üs. mahsulü de ayak boyu
Mamafih New-Mexlco ve Califor-nkı, yağmur yağdırma gayretlerini şükranla takip etmektedir. Tanrı bile yağmur yağdırırken herkesi memnun edemediğine göre, kulların yağ. ümrandan daha fazla fayda bekle, memeli.
Aşikâr olan şu ki, şikâyet eden bir kaç kişiye karşılık, milyonlarca insan bu teşebbüslere hayır duası okumaktadır. Kurak bölgeleri ve yağmur dualarlyle meşhur olan memleketimiz için ise, bu ucuz ve faydalı metodu dikkatle takip etmek şarttır.
U Ç 1X1 U ADAM
çalınmamı tabiî görürsünüz.
— Bilmediğiniz hlr şeyi öğretecek mobil altında kaldı. Yetiştiğim zaman
— Ayık mı İdi?
— Galiba eve taşırlarken ayıktı.
— Çok çekti mİ?
— Mutlaka çekmesi şart değil.
— Kaza olduğuna emin misiniz?
Dotor Minkler, İstavrozlardan birini düzelterek cevap verdi:
— Ben orada değildim. Ancak ölümün sebebini biliyorum. Sizin aklıni74i başka bir şey geliyor nııı?
Amatörün meslekten detektife karşı hlr üstünlüğü daha var: O dıı İstediği kadar İhtiyattan ayrılabilmektir. Lüzumsuz huklkntler ortaya atmakta, acayip nnzarlyetor İleri sürmekte scrhf’stllr. Martlns:
— Zabıta. Itarry’yl pek ciddi hlr karaborsa İşinde »ııçlu görmektedir. Bende, onun öldürüldüğü ve hattâ intihar ettiği hissi hasıl oldu.
— Her hangi hlr fikir
— Gönler adında birini
— Zannetmiyorum.
— Harry öldüğü vakit
- Öyle l»e görmüş olacağım,
— Hayır. Taknıa saçlısı Kurtz’dıır.
ismini taşıdıkları kimselerin İm», mesela hlr azize 8u-Içln Doktor Mlnklcr'ln İtekleme salonuna düşmek ne bir talih cilvesi! Yüksek arkalıklı çirkin sandalyelerde kardlmrilur oturmuştu. Bu havasız odada insan gayri
beyan tanır
orada
lor.
— Çok güzel hlr koli aksiyonunuz var.
— I \(l.
— Hele şu aziz kemikleri...
— Tavşan ve tavuk kemikleridir.
Doktor, bir hokkabaz hareketiyle, elbise kolundan hlr mendil çıkarıp, her defasında burun deliklerinden birini tıkayarak dikkat ve It.’na ıh burnunu İki kere sildi.
— Ziyaretinizin sebebini lütfen söyler misiniz B. Martin»? Bekllyen bir hastam var.
— Her
Doktor
— Ben kimi İdim.
— Geç lıeııl yunma hususta yardım edecektim, onu bilmiyorum, ölümünü ancak geldiğim vakit duydııın.
Doktor Minkler:
— Pek hazin..., dedi.
— Bu itibarla, elden geldiği ka(lar malûmat toplamaya
ikiııılz ıh» llarry'nlrı ıloMıı idik. Minkler lararta tashih etti: onun ıııüıtavl lırklınl değil, yalnız konsulto he-
kaldığını İçin tahkikatta hııhınıımiKİım. Ilıırry çağırmış, kendisine yardim etmemi İntanı İşti. No
R(*şat Nuri DARAGO
vaziyette drgllim. Oto-ölmüştü.
edecek vaziyette değilim, mısınız?
imiş.
Takma saçlı bir adaın mi?
Doktor Minkler, Mıırtlnn'ln gördüğü hekimlerin yalnız cn temizi değil, aynı zamanda ıhı en tcmklıılkl İdi. O kadar ihtiyatla konuşuyordu kİ sözlerinin doğruluğundan mek imkânsızdı.
— Bir adam daha vardı, dedi.
— Ilarry'ııln ne vakitten beri doktorusunuz?
— Bir sene kudur var.
— Beni kabul ettiğinizden dolayı minnettarım, nizı dalın fazla bekletmlyolim.
Doktor M inkler eğildi. Martin» döndüğü sırada
diye kadar rastlamadığı bir şekilde yapılmış bir Imça ilişti: Greco’ııuıı tubhdnrı tarzında bir linç.
— No garip bir istavroz, dedi.
Doktor Minkler:
— .Iııııseıılst haçıdır, diye iznlı etti.
— Bu kelimeyi lılç duymamıştım. KoUarmı ıılçiıı başının Üzerine kaldırmış?
Doktor Istemlye Isfemİ.vo tekrar Izıılı etil:
— Onların fikrine göre yalnız Allahın sevgili kulları İçin ölmüş de ondan.
şüphe et-
Hastaları-
görü, şlnı-

Görüşmelerimiz eMuiMnıhı nhlııtım notlan» tertip ettiğim fişleri ve muhtelif şahitlerin İfadelerini okurken n »ıralarda Rolln Martlns'ln Vlynnndnıı anğ «alim ayrılması henüz mümkün olduğunu anlıyorum. Hastalık dereceline vuran hlr merak ve teceMMÜM göMcrııılş. folınt hu haftalık da yavaş yavaş bertaraf cdllınhtl. Kimseden hlr şey sızmadı. Kararsız parmakları İle doğruyu HÖylememek azminin gerdiği esrar perdecini açanındı. Martin», doktorun evinden çıkarken tehlikede değildi; Suclıor Oteline gidip rahatça uyuyabilir ve hattâ o dakikada Coolcr’e hiç mahzur gÖNtemılyen hlr ziyarette idle bulunabilirdi. KlniHode ciddi hlr endhe yoktu. Fakat, hn->atında bozan e»ef ve pişmanlıkla anacağı hlr Is yaptı: llıırry-nin ntıırdıığıı apartmana gitmeye karar verdi. Karanlık ve soğuk Mokuğın ortasında hlr ara doğrudan doğruya Coolcr’e gitmeyi düşündü: llarry’nltı cesedini saran kuşlardan hlrlııl dahil görmek İstiyordu. Fakat sonra. Coolcr’e gitmek ile Darry’nln nımrlnınnııın gitmek anısında tereddüt etti ve nihayet talih onu, apartmana gitmeye ve İki kişinin Ölmesini tercih eylrıııcyn şevketti.
Bir gün evvelki küçük adam — adı Koclı’tu — belki dairesinde İyi hlr gün geçirmiş, belki de şarabı (azlıı kaçırmıştı: Her ne İse Mıırtlııs’I hu sefer daha nıızlk bir tavırla karşıladı ve konuşmaya luı/ır bulunduğunu gösterdi. 'emeğini henüz bitirmiş, bıyıklarında ekmek kırıntıları ilaha duruyordu.
(Devıunı Mir)






umumî bir bakış
ÜÇ BUUTLU FİLMLER
Holâhdalı mühendis VVober, nihayet üçüncü buudu da sinema perdesine aksettirmeye muvaffak olmuştur. La Haye Sinemasında gösterilmeye başlanan üç buutlu filmler, halk tarafından büyük rağbet görmektedir. Bıı filmler, kırmızı ve mavi gözlükler takmak, hep aynı pozu muhafaza etmek gibi külfetlerden Azade olarak seyrcdilebllmektedir. Yakında renkli plAstik filmler de yapılacaktır.
YÜRÜYEN. UÇAN VE YÜZEN ATOM SİLAHI
Amerikada hidrojen bombası atmağa mahsus yont bir silâh LmAl edilmiştir. Tank, uçak ve denizaltı vasıtalarının bir araya getirilmiş nlr kombinezonundan ibaret olan bıı silah. hem karada, hem havada, hem de denizin altında hareket edebilmekte ve uzaktan sevku idare olunmaktadır.
ALMAN YADA TELSİZ TELEFON
Harpten sonra kablo darlığı ve takviye san tr allar mın azlığı yüzünden Alman posta idaresi, bir çok yerlerde telefon İrtibatını on santimdic-llk dalgalarla tesise çalıştı. Hâlen Münih’le Stııttgart vç Holde! berg çırasında telsiz olarak konuşulmaktadır.
Sayfa 6
YENİ 1 S T A N B U I
25 Eylül 1950
Son Dünya Harbinde orduları coşturan şarkı

UİKÂYE, 1941 yılının sıcak bir ni-■"sain gününde Berlindeki Bendler Strasse’de başlar. BELGRAD - bugün düşmüştür. Bu haber Beıiinde bir bomba tesiriyle yayılıyor.
Bendler Strasse’deki eski tip binalardan birinde yerleşmiş olan OK\V’ nin bürosundayız. Komutan KRATZER. Nazı teşkilâtının ileri gelen komutanlarından olup, teğmen REİNTGEN İle görüşmektedir.
“Teğmen Reintgen! Belgindin düştüğünü gizli şifreyle öğrenmiş bulunuyorsunuz. Şimdi derhal bavullaı ı-nızı hazırlıyarak ilk uçakla orayı gidecek ve Radyo İstasyonunu emriniz altına alacaksınız. Lâzım gelen diğer gizli talimatı L23 numaralı 8-jonımızdan mühürlü zarf içinde alacak ve ancak uçak hareket ettikten sonra açıp okuyacaksınız. Vazifeniz mühimdir, her an Alman Devletî için çalıştığınızı hatırlayın! HEİL HİTLER!" diye kısa bir nutuk irad eden KRATZER m bu emri Üzerine genç’ subay dışarı çıktı ve ilk uçakla Belgrada hareket etti.
Ertesi gün REİNTGEN ve beş arkadaşı Belgradda idiler. O güzel tarihi şehir hâlâ yanıyordu, şehrin varoşlarında alevi sönmemiş evlere, gözleri bir daha açılmıyaeak insanlara rastlanıyordu. M *thiş hava a kınlan tesiriyle canlı pek az kimse kalmıştı, onlar da yaralarını saracak bir bez parçası dahi bulamadıklarından, yüzleri gözleri kan içinde ordan oraya koşuşuyorlardı... İşte BeIgradın bu altı arkadaş şehre girdikleri zaman hali buydu...
HEI.GRAl» RAYOSl Nl N TEKRAR ÇALIŞMAY A BAŞLAMASI REİNTGEN ve beş arkadaşı Bei-grada girdikleri halde Radyo İstasyonunu bu enkaz arasında bulmakta bir hayli güçlük çektiler. Fakat kısa zamanda antenleri tamir etmek kabil oldu ve neşriyata başlıyablldilei. öteden benden buldukları plaklarla ve gelen haberlerle idare ediyorlardı, fakat nihayet aralarından birisini Belline göndererek malzeme ve yeni plak getirmeğe karar verdiler ve Asteğmen RtCHARD KİSTENMACHER derhal hareket etti.
Ertesi gün KİSTENMACHER, Berlin Radyo merkezinin arşivlerinde,
teknisyenlerle beraber plak seçmekle meşguldü. Bir ara yüzü birdenbire sarardı. Plakların arasında tanıdığı bir isme, "LİlJ MARLEEN,, e rastlamışı. Plağın altında dn okuyanın İsmi yazılıydı: LALE ANDERSEN..,
"LALE ANDERSEN", genç subayın hayatında mühim bir rol oynamış bir kadındı. Birkaç sene kadar önce son defa bir barda buluşmuşlar ve ondan sonra bir daha onu görmemişti, O gece, bizzat artistin ağzından dinlediği sihirli şarkı hâlâ kulaklarındaydı...
"LlLl MARLEEN”, İlk defa şiiı halinde Birinci Dünya Harbinde "HANS LElP” tarafından yazılmış ve aradan 23 yıl geçtikten sonra "NORBERT SCHULTZE" tarafından bestclenmişli. İlk defa KÖLN Radyosunda "Lale Andersen" tarafından söylenen bu şarkı günden güne yayılmış, yalnız Alman ordusunun değil, Ingiliz ve Amerikalıların da a-ğızlarından düşürmedikleri sembolik bir harp şarkısı olmuştu.
işte kısa bir tarihçesini yaptığımız bu plakla beraber diğer bazı plak ve malzemeyi de beraberine a-lan KİSTENMACHER, ertesi gün Belgrada döndü.
••LİLİ MARLEEN" PLAĞININ İLK DEFA YASAK EDİLMESİ
£u gribi
Belgrat Radyosu modern sekle sokuldukları sonra. Lale Andersen’in şarkısının plâkları her gece ve 3 sene durmadan çalındı. Resimde, plâk servisini çalışırken görüyorsunuz.
Genç asteğmenin Belgrada dönmesinden sonra uzun bir müddet "Lilı Marleen" radyoda çalındı. Bir gün Reintgen: "Biz hep bu plağı çalarsak, başka plakları yok da çalıyorlar” diyecekler diye bir daha bu plağın çalışmamasını emretti. Fakat ordunun kulağı alışmıştı bir kere... Belgrad Radyosuna yüzlerce mektup yağdı, plağın tekrar çalınması istendi, hattâ bu arada yüksek rütbeli subaylardan dahi tenkidler gelmeğe başlamıştı. Umumi arzu üzerine radyodaki "CEPHEDEN VATANA SELÂM" servisinde ve her gece saat tam 21.57 de çalmağa başladılar ve bu plak üç yıl her gece ve uynı saatte çalındı...
Cidden bütün kalbleri fetheden bu sihir taşıyan bu plak, Rusvada oldu-Afrikada Rom mel ordusunun da bir harp sembolü eldu ve her gece saat 12.57 ye gelince bütün cephelerde ateş kesiliyor, nöbette-kiler silâhını bir kenara dajnyarak, yaralılar yataklarından doğrularak hep berabeı bu şarkıyı dinliyorlardı. "LİLJ M A R L E EN., in çalındığı 21.57 de resmi ilân kaç bır-
âdeta yarı bir mütareke ediliyor. bir dakika önce
birine saldıranlar, şimdi birer dost
Bir Otobüs
Paristcn yeni gelen kravatını bağlarken kendisini mesut hissediyordu. Aynaya baktı gülümsedi ve birdenbire kararını verdi: Semiramise, hemen o gun. Izuivaç teklif edecekti.
Daha doğrusu o çoktan kararım vermişti anıa kendi kendine itiraf e demiyordu. Biraz daha aynaya yaklaştı, dikkatle baktı; deminki mesut halinden eser kaininmiş, alnındaki kırışıkları birdenbire derinleşmişti. Gözlerinin içinden yabancı gözler, hayret-* le ona bakıyorlardı
AH Rıza Bey bu gözleri iyi tanırdı. Ne zaman münasebetsiz bir İş yapacak olsa kendini onların bakışından kurtaramazdı. "Serniı amls yirmi yaşında bile yok diye düşündü, aramızda en az yirmi beş yaş fark var.,, Bu farkın daha fazla olduğunu biliyordu Fakat Ah Rıaz Bey uzun ticaret iıaya-Tinda. etrafındakilerle beraber kendi, kendini de aidatnıayu alışmıştı.
"Semlramis tanıdığını hiçbir genç kıza benzemiyor” diye mırıldandı O ihtiyar şehirleri, eski edebiyatı, resinle benzıyen resmi, modası geçmiş eşyaları ve antikaları seviyordu. İhtiyar ağaçların önünde durur ve onların ihtidamı karşısında ürperirdi.
Ali Rıza Bey. bu eski hayranlığının, geçmişe karşı duyulan bu yakıcı hasretin harp sonu dünyasında yeni bir modernizm şekli olduğunu bilmiyordu Bildiği bir tek şey vardı: O da. Semt-ramisin kendisiyle evlenmek dt
Hızla aynadan uzaklaştı üstündeki zile bastı. Artık
vermişti ve dönmek islemiyordu.
Zile o kadar kuvvetle basmıştı kı u-ök ko.arak ve kapıyı vurmadan I-çenye girdi
Aman Beyefendi, beni korkuttu nuz. gene kriz filân gelmedi ya!
Ali Rıza Bey büsbütün sinirlenmişti Kalbinden hasta olduğunu hatırlamak iatenıeZcli:
Doktor taınaıniyle iyileştiğimi söylemedi mi sersem herif, diye söylendi.. Mustafayn söyle çabuk arabayı hazırlasın, çıkacağım.
- Otomobil tamir İçin garaja bitmişti. henüz gelmedi
öyleyse bir taksi bul, bekliye-meni!,
Ali Rıza Bey pencereye yaklaştı. I-ki gündür yağarı kar durmuş, yerler buz tutmuştu.. Geçen tek tük taksiler kapıda işaret veren uşağa aldırış bile etmiyorlardı.
Semlramls beklemesini sevmezdi’ Ali Rıza Bey heyecanla sokağa fırladı. Tıklım, tıklım bir otobüs geçiyordu, alladı.
Istediğiy-
Kumculun kararını

oluyordu. Hattâ birbirine çok yakın siperlerden karşılıklı samimi konuşmalar bile işitmek kabildi. Fakat harp harpti, şarkı biter bitmez o dostlar her şeyi unutarak gene eski kisvelerine bölünmekte geclkmiyc-ceklerdl...
DR. GOEBBELS
İSE MÜDAHALE EDİYOR
Lale Andersen" turneden döndükten sonra evindeki mhaasuıın üstünde binlerce mektup ve telgraf buldu. Bunların hemen hemen hepsi Lale’yi, söylemiş olduğu "LİLİ MARLEEN" plağındaki şarkısı için tebrik ediyor ve hattâ büyüle kabare ve revüler angajmanlar teklif ediyordu. Lâle, hu tekliflerden birkaçım kabul etti ve uzun bir müddet ae Berlindeki meşhur “SCALA" Varyetesinde çalıştı.
Fakat bir gün Lale Andersen, Alman Propaganda Nazırı Dr. Goe-bbels'iîı dikkatini çekti. Dr. Goebbels Gestapo’dan (Alman Gizil Polis Teşkilâtı) Lale Andersen’ln dosyasını İstetti ve dosyada şunları buldu:
"— Lale Andersen. —asıl ismi Lieselotte Hcle’dir. Norveç kanı taşır. Bremerhaven’de doğmuştur. 3 çocuk sahibi olup 16 yaşında Wll-ke adındaki ressamla evlendiği tes-bit edilmiştir. Zürich Yahudi sosyetesiyle ilgisi vardır. Bu sebeple oraya sürüldüğü halde 1938 de tekrar Bcıiıne dönmüştür—”
Dr. Goebbels için bu kâfiydi. Elde kati delil oluncaya kadar, Lale'yi uzaklaştırmak lâzımdı ve bu sebeple kendisi zorla uzak şehirlere turneye gönderildi. Oralarda halk tarafından o kadar tutuldu ki, şiddetle vaşak edilmesine rağmen bir gece tekrar "IJU MARLEEN,, şarkısını söylettiler. Fakat parti gençlik teşkilâtı kurduğu bir plânla bir gece konser esnasında Lnle’yi ıslıkla kovdurdu ve genç kız, gece yarısı bavullarını toplıyarak Berlıne kaçtı.
Fakat Berlinde de durmıyarak bir tanıdık vasıtasiyle ltalyava bir turneye çıktı. 14 günlük pasaport müddeti dolunce da. önceden tasarladığı gibi, Berline gidecek tren yerine Zürıche gidecek trene bindiyse de, tren kalkmak üzereyken yanına yaklaşan iki Gestapo memuru: Affedersiniz matmezel, galiba treni şaşırdınız, çünkü bu tren Berline gitmez Biz size Berline kadar refakat etme emrini aldık" deyip öbür vagona aldılar.
Berline vardığında derhal Devlet Sekreteri "HİNKEL” tarafından sıticvap edildi ve İtalyadan Zürich-teki Yahudi arakdaşiarına göndermiş olduğu mektupların foto kopye-lerı gösterildi. Demek her şeyi öğrenmişlerdi. Kendisine verilen üzerine evine dönerek, başına çek feci akıbetleri beklemeğe ladı. Fakat bu azâba daha
tahammül edemiyerek baş ucundaki uyku ilâcından 40 hap birden yuttu Bayılmıştı...
emir gele-baş-fazla
Yazan : Jale Candan
diyordu. Görüldüğünü f&rkedlnce hafifçe kızardı ve başını çevirdi Fakat bir iki dakika sonra tekrar göz. göze geldiler.. Bu sefer genç kız başını çevirmedi.. Pembe, beyaz, tombul, yumuşak etli, yumuşak bakışlı bir kızZı bu.. Kirpiklerinde top. lop oturan rimeller. yanaklarındaki allıklar, dudak-’arındaki fena cins ruj çıkarılacak o lursıı güzel bile sayılabilirdi. Çok da gençti.. Seınlrumis kadar.. Ve Ali Rıza Beye bakıyordu. Büyük bir alâka, içten bakışlarla bakıyordu
Bu defa Ali Rıza Bey kızardı. İçinden bir saadet dalgası gelip geçmişti. Demek ki. onu, zengin olduğunu bilmeden. beğenenler vardı. "Sem i ram 1? beni seviyor,, diye düşündü. Bu fara-ziyeye galiba, ilk olarak. İçten inanıyordu.
Genç kıza minnetle gülümsedi.
Otobüs ânı bir duraklama yapmıştı MI Rıza Bey sendeledi. Toparlanır kendine gelince, âdi bir lavanta kokusu burnuna çarptı: genç kız. yanıba-• ında, ayakta duruyor ve onn doğrulması için yardım ediyordu. Yerini İ-şâret ederek:
Lütfen oturunuz Beybaba, dedi Ah Rıza Bey hiç konuşmadan, gös-ıerilen yere çöktü.
Genç kız. şimdi çok yüksek sesle yanındaki bir kadına anlatıyordu.
ihtiyarlara dayanamam tcyzeci-âlnı. bana hep zavallı babacığımı hatırlatırlar. İnsaniyet kalmadı kİ. de-« mlnden beri, dikkat ediyorum adamcağız sendeleyip duruyor da. kimse oralarda değil!.
On senedir otobüse binmemişti. Kendisini tamamiyle yabancı ve acemi hia-««•dlyor, tutunacak yer bulamıyor, herkesin ayağına basıyordu.
Saatini çıkardı ve baktı. Bir hayli gecikmişti İşte tam bu Hırada bir genç kızla göz göze geldiler.. Kız büyük bir alâka İle unun hareketlerini takip e-

Alı Rıza Bey h»ir dııha genç kıza ‘•»akmadı. Bir daha SemirnmiKİe evlenmeyi düsünemlyeceğini de biliyordu. 3ûn otobüs durağına kurlar gitti ve ayıt otobüsle evine döndü. Kapıyı uçan uşağına:
Hakkın varmış oğlum, derli. Galiba ben hastayım, doktora telefon eder misin?
haber alıyor:
iyileşip hastaha-sonra sıkı bir göz Fakat garip bb bir İsviçre mecmu-
Sabaha karşı odasını tekmellyerek açan Gestapo mensupları cansız biı vücutla karşılaştılar. Hastahaneve kaldırılan Lale, ancak 36 saat sonra gözlerini açabildi BBC-Rıulyosıı İşi
Lale Andersen neden çıktıktan hapsine tutuldu, şans eseri olarak
asının yaptığı bir röportaj üzerine BBC-Radyosu da haberi almanca neşriyatında açıkladı. Kısa zamanda Almmıyada Lale’ lehlinle teşebbüsler başlaması. BBC’nin umuldu-günden fazla dinlenildigini de ortaya koymuştu.
Dr. Goebbels'in daha sonra vâki ikinci bir emri üzerine gene yasak edilen şarkı nihayet ıdaıeten gene Belgrad radyosunda çalınmaya başlıyor. Fakat Sovyet ordularının Tu-
LALE ANDERSEN
nanin öbür sahili ne varması üzerine 1914 de Belgrad radyosu da bu şarkıya ebediyen veda ediyor. "LALE ANDERSEN., in S O N GÜNLERt-
Lale, harbin son günlerinde Şerlinden ayrılarak küçük "Langeoog,. adasına gitti ve yıldızlı gecelerde ada halkına unutulmaz konserler verdi. Almanyaya tekrar döndüğünde, bu sefer de garip bir tecelli olarak kendisini în-gilizler suçlu tuttu ve: "Siz harp esnasında Belgrad radyosunda nazi propagandası yapmışsınız,, dediler; fakat Lale, elindeki vesikalarla Belgrad’da hiç bir zaman bulunmadığını ve sadece plâğının çalındığını ispat ederek serbest hayata kavuştu.
Çok arzu etmesine rağmen Lale, meşhur konıponist ARTHUR BE UL’ün evlenm. teklifini uzun müd det kabul etmediyse de 15 haziran 1949 da meşhur isviçreli kom-pomstle evlendi. Korııponist’in en
son ve meşhur eserindeki şu mısra, çok mânalı olup Lale, için yazıldığı zehabını uyandırmaktadır:
"YAĞMURDAN SONRA GÜNEŞ ÇIKAR . ! '
irfaıı ÖZTURGA
V....
Belgrat Radyosu tamir edildikten sonra bir zaman yu-kurıkı şekilde çerden çöpten vasıtalarla çalışıldı. Ördek sesleriyle süslü “Etli Marleen,, şarkısı için spiker hazırlık yapıyor.
Meraklı haberler
Daha uzun ömür
MESELELERİMİZ
İfrat ve tefrit
Uzun «cneler Avrupada bulunmuş oraların sosyal ve • konomik hu-sUHİyetlerlne vâkıf olmuş, mevki ve iuhret yapmış bir muharririmiz bunu-ııemlaketlmlz hakkında, *’ Burası ifrat ve tefrit yeridir. Nereye bakur--anız. bakmınz, neyi ictkik ederseniz (Hniz. ifrat ve tefritle karşılaşacaksınız. O kadar ki bu. memleketimi-zin havasına, suyuna dahi sinmiştir Dikkat ederseniz yağmurlar yağar, seller olur, felâketler doğar, hava kurak gider gene felâketlerle karşı karşıya kabrsınınz" demişti.
Ta kaim den Nişan taş in ti bakımlı bir
Gerçekten pek haklı olan bu iddiayı gelirimizin muhtelif meselelerine de tatbik etmek ve bu acı neticeyi görmek kabildir. Nitekim. Harbiyeye. oradan ria doğru uzanan fevkalâde
uttu caddemiz vardır Geçtikçe iftihar • deriz. Temizdir, çiçeklidir, ycşlllen-dirllmiştir Buna mukabil, ileride şehrimizin en mühim ana butlarından birisi olmaya namzet bulunan yeni yapılmış bir Atatürk Bulvarı ve Atat ürk Köprümüz vardır. Bu caddenin manzarası İse bugün için yürekler acısıdır. Bakımsızdır, pistir. Blnblr emek ve masrafla vücude getirilen ortasındaki park, toza toprağa, güneşe, çamura ve nihayet yağmura terkedilmiştir. Görüldüğü gibi bir tarafı onarmış, diğer tarafı ihmal etmişizdir.
Tıpkı bunun gibi, güzel Boğaziçi-ain Rumeli sahilini yer yer tanzim edip şenlendirmiş, buna mukabil Anadolu yakasını unutmuş, ihmal etmişizdir. Bu semtin daracık yollarında vukua gelen kazaları açıklayan yazılarımızın tahkik edildiğine dair küçiik bir İşaret dahi görmemi-çizdir. Bir semti onarıp ihyu etmek, diğerini ise unutup kenarda bırak-
• *
Yazan : Şevket EVLİYAGİL
ilmine fazla e-aı aştırmalar ya-10 senede insan mümkün olacak-
ve tefrite gitnıl-
asfalt yolun ha-kaldırımı
Babıâli Caddesini. Gülhane kenarındaki caddeye bağ-otobüslerin geçit yeri olan geçen
makla. gene ifröta şizdir
Diğer tarafdan, men kenarından Arnavut başlatmış, tahta parkeli nadide köp-
rüyü (leınir tekerlekli vasıtalara açmışızdır.
Asfalt Pa ıkının tayan ve
bir sokak vardır ki, buradan vasıtalar yolun berbatlılığı yüzünden ip atlar gibi sıçrar dururlar ve mu-hakak harap olurlar. Bir alâkalısı kalkıp da bu 300 metrelik sokağı tanzim edip, hem blnbir külfetle getirtilen şu vasıtaları perişan etmekten kurtarmak hem de yolcuların sıhhatini korumak için bir tedbir almamıştır. Aynı sözler KurkÖydc, otomobillerin geçit yeri haline gelen. Domuz sokağı için de söylenebilir. Buradan geçen arabalar da sanki salıncakta İmişler gibi sallanır dururlar. Yani, Suadlyenin filan yerinde günde ancak yüz kişi geçen ara sokağı asfaltlııını-şızdır da şu Domuz Sokağına sürecek beş on teneke katranını bulanıamışız-dır. Bu da bir değil midir?
Misalleri her ğaltmak. ve alt dir. Lüks lokantanız vardır, plajınız vardır, paviyonunuz vardır, pahalı salonlarınız, Dünyanın hiç bir yerinde restgelinmiyen azametli ve fantezi otomobilleriniz vıırdır. Yahut bunlarla taban tabana zıt olan aşçılarınız, deniz kenarındaki arsalarınız, ailenizle gidcmiyeceğlniz barlarınız, salaşlarınız vardır. Fakat bunların arasında yer alabilecek bir şeyiniz yoktur.
O çok muhterem muharrire nasıl hak vermezsiniz? İfrat ve tefrit memleketimizin havasına, suyuna bds sinmiştir.
Tanınmış Amerikan kimyageri Dr. Thomas S. Gardner^ insanların yakında 120 sene yaşayabileceğini söylüyor. Dr. Gardner’ln söyleğine göl e. gerontoterapötiğe yani insanın yaşlı olmasını geciktiren hemnüyet verilerek pılırsa önümüzdeki ömrünün uzatılması tır.
Dr Gardner'e göre, "Mümkün olan ömür uzunluğuna henüz varılamamıştır. insan aynı müddet zarfında ihtiyarlayıp uzuvlarından âzami istifade ederse normal olarak 120 sene yaşamalıdır. Fakat daha yavaş ihtiyarlarsa, vasati ömür uzunluğu ona göre artar.,,
Dr. Gardner, bugün yaşlılar arasında kaib damarlarının zayıflaması en mühim ölüm sebebi olduğunu söylüyor. "Cholesterol denilen bir maddenin damarlarda, kalbtc, adalelerde ve diğer uzuvlarda birikmesi bellıbaşh bir âmildir. Araştırmalar, choliııe ve İnositol gibi lipotro|>ik denilen âmillerle buna ınânı oluna bildiğini gösterir, fakat muhtelif yaşlardaki insanlara verilecek en muvafık dozları tesbit etmek için daha fazla tetkik lâzımdır.,,
Ifrut ve tefrit örneği
sabadan alarak ço-alta sıralamak kabil-
Dişleri çürüten mikroplar
• •
Amerikun bakteriyoloji mütehassislan diş oyuklarının dibinde bulunan saç gibi ince mikropların diş minesini eriten ve dişi çürüten asidin kaynağı olabileceğim İddia ediyorlar. Bu mikroplar, diş oyuklarını mikroskopla tetkik eden Ne w-York eyaletindeki Roçester Üniversitesi Tıp ve Dişçi Mektebi profesörlerinden Binbaşı Gcoıge W, Burnett ve Dr. Henrv W, ficherp tarafından keşfedilmiştir.
Çocuk ve müzik
Yazan: Ali Kemal Kaya
Devlet Konservatuarı Asistanı f|tK çoklarımızın: "Daha çok ufak, kliçücük bir çocıık ne anlar müzik-D den" diyerek çocuklarını, bugünün kültür gartlnrından biri olan ınti-zikılrıı ııınlııuiıi ciu0ı ımUuüiuiır. âUUMUMi >;ış ikvii «.gılir", "kırkın-
dan sonra saz çalınmam" gibi ala sözlerimiz ve müzik tarihinin kaydettiği Harika Çocıık"lart memleketimizin küçük dâhileri, çocuğun müziğe karşı olan istidadını açıklıyan delillerdir. Bütün bunları görüp İşitiriz, fakat çocuklarımıza müzikle meşguliyeti nedense çok görürüz.
Bir çocuk minesinden d(»ğ(lugıı zaman bizde ninııi ile, garpta vaftiz edilirken kilisede1! koro müziğiyle karşılaşır. Ve hiç garipsemeden de be-nlmser. Ağlayan küçük yuvıu minisinin sıcak ve lanı sesiyle yavaş yavaş derin bir uykuya ilalar. Hattâ hazan uyumak üzere bulunduğu za-maıılar kendi kendine mırıltılarla ninni söylediği de olur. Fakat biz g(*-ııe bildiğimizden şaşmayız: "Çocuk müzlkdcn ne anlar", (.ocuk müziği bizden çok daha iyi anlar. Dünya dertlerinin bitip tükenmiyen dırıltıları onıııı küçük kulaklarını henüz doldurmamıştır; kafasını yoran meşgaleler yoktur; dimağ saf ve hu yüzü görememiş sünger kadar tazedir. Bu araıhı onu aşılanacak en iyi aşı, müzik aşısıdır. Çocuk, anlamadan kavrıyarak, nedenini düşünmeden hoşuna gidecek olan bu ilk dostunu zamanla henlmslyecektir. Bir giın gelecek ninniniz veya müziksiz uyuyamıyııcaktır, İşte o zaınan çocuk. İlk müzik terbiyesini almış demektir. Artık ona bol bol müzik dinletmek lâzımdır.
Beşikteki yavru şimdi dört yaşındadır. Bebekleriyle luırıl harıl meşgul olurken, ya kulağı radyodmlır, veya pepeme diliyle bir şarkicik mırıldanmaktadır. Bu mırıhma ciddi muzıgm ızıerini aramak, ona bu >aşina kadar dinletilen müziğin ciddiyetine bağlıdır. Hakikaten İyi bir müzik dersi ve terbiyesi vermek İsteniliyorsa daha beşikte İken ciddi müziğe alıştırmak lâzımdır. Evet, bu yaşında çocuk ciddi müziğe doğrıı yürümektedir. Evde bir çalgı bulundurmak ve çocuğun dikkatini türlü vesilelerle o saz Üzerinde topla aı % /aııuıııı gelmiştir. Y;«\ao yavaş hu âleti ona sevdirmek ve ona doğru yöneltmek gerekir. Devam etmekte olan oyunun bir müddetini çalarak çalgıya vcrdlrmelldlı. Öğretmenin eve girme zamanı gelmiştir. Öğretmenin eve girdiği undun itibaren de ana babanın vazifesi büyümüş ve bir mesuliyet taşımaya başlamıştır, ilk İş, öğretmenin seçilmesiyle başlar. Bu öyle bir öğretmen olacaktır kİ. zamanında çocukla evcilik dahi oynıyacaktır. Aksi halde çocukta soğuma alâmetleri görülebilir.
Öğretmen ve ebeveyn müştereken çalışmaya başlar. Bu arada bilhassa aıuıe, ağır bir vazife yüklenmiştir : Çocuğu kontrol etmek ve öğretmenle her ders fikir teatilerinde bulunmak... Derslerin İlk Altı ayı boylere geçmeli ve çocuğu çalgıya tam mârıaslyle bağlamalıdır. Ve bu devrede çocuk bir papağan gibi aliştırılmalıdır.
Yaş beşe gelince iş değişir. Öğrenci öğretmenini bekteyehilmplldir. Dersler biraz daha ağırbaşlı olmaya yüz tutmalı ve papağancıiık bitmelidir. Notalar tanıtılmalı ve rilm anlayışı gen İşlet tünelidir. "Çocuğun kabiliyeti dalma gözöııünde bulundurulmalı ve anlayış hududu aşılmamalıdır» Zorlama katiyetle uzak tutulmalıdır."
Altı yaşındaki çocuk artık vasat bir müzik anlayışına sahiptir, vb —kendine göre— müziğin ciddiyetini müdrlkitir. Bu yaşta ve gelecekteki yıllarda çocuk en başta devam edegplmekte olan dinleme sayesinde müzik tahsilini olgunlaştırmaya başlamış demektir. Ve çocuğun korkulu devresi kısmen geçmiştir.
On yasımla çocuğunuzu aile konserlerine başlatablllrsinlr. Bu konserler çocuk için belki pek ciddi olmıyacaktır. Fakat onu dinleyici önünde çalmaya alıştırmış oluruz.. Hiç bir zaman faydasız değildir. Gö»-önünde tutulacak nokta, çocuğun muvaffakiyetinden dolayı şımarma» masıdır. Bu konserlerin programl hayli zorluklarla yapılır. Çocuğun teknik durumu aşılır ve çalacağı eserin mahiyetini —yaşına göro— anlayıp anİHinıyarağı gözönünde tutulmazsa, o zaman doğacak olan güçlükler çocukta —kısa bir an dahi olsa— soğuma hislerin! uyandırabilir. Çocuk ne kadar kabiliyetli olursa olsun, onun kudretinden çok daha azametli eserler olduğu unutulmamalıdır.
Çocuk artık gün geçtikçe benliğini saran müziğin alevi içindedir» Her yeni gün onu bir adım daha ilerletir. Dinlediği eserleri —anlayışına göre— tahlil ve düşünmeğe başlar. Yen! yeni eserler arar. Böylece günün birinde isminin uıüzislyenler arasında geçtiği görülür.
Artık nıüzlsiyen sayılan gencin terbiye ve kültür bakımından arkadaşlarından farklı olduğunu görmemek İmkânsızdır. Terbiye bakımından her halde biraz daha saygılı olup hafif meşrep değildir. Nezaket ve itidal, dikkat kesildiği unsurlardır. Kısaca sokak çapkını-değll bir centilmendir. Kültür bakımından, daha küçük yaştan İntikal kabiliyeti artmıştır. Tecessüs olanca ağırlığiyle omuzlarına çökmüştür. Okumak ve tanımak, meşgalelerinden biridir. Hafıza denilen makine akşamdan İşler. Bütün bunlar genci iki nokta üzerine sevke-(ler: Sabır ve bol düşünce... Esasen bir gençte de yer etmesi İstenen
hu İki şeydir. Bıkmadan, usanmadan araştırıp, okumak ve bilgi dağarcığında bir şeyler toplamak.
Bizim küçük yavru, hayata böyle bir müzisyen ve bir küçük adam olarak ayak atarsa; en büyük mevkii İşgal ettiği zaman bile, o gene müzisyendir.
LÂLE-AR Sinemalannda
ALTIN HÂZİNELERİ
"Treasureof Sierra Madre”
HUMPHREY BOGART WALTER HUSTON’un
en büyük mükâfatı kazanan eserleri
Uçakla son gelen Jurnal’da KORE HARBİ
Fi
LM
Yem mevsimin ilk şaheseri
Dünya çapında bir sanat hârikası olan film
Bugün
BUGÜN ELHAMRA SİNEMASINDA
ŞtKAGO KAPLANI
"CHİCAGO DEADLÎNE”
ALAN LADD — DONNA RF.ED’in eşsiz bir şeref destanı olan filmleri
Bugün Matinelerden itibaren
A TL AS Sinemasında
VAN JOHNSON - GlOR/A DE HAVEN - ARLENE DAHL
Ayrıca bütün tafsilâtı, yeni çıkarmaları ve tayyare, tank hücumlariyle ------------ KORE SAVAŞI ------------------------
Yarınki salı matinelerden itibaren
SÜMER
-4
M
. *îx A*
SİNEMASINDA
Mevsimin birinci renkli Suner filmi YVONNE de CARLO tarafından temsil edilen
ve
O




A


v % İM
ı>
I


AŞK MELİKESİ
filminde gör«cd(Hnla macera vc lüks sayesinde bit


W
I
Aşk, Aşk kadının kazandığı koca bir imparatorluk
Türkçe kopyası çarşamba gününden itibaren
FERAH
SİNEMASINDA
Özen Film
1

25 Eylül 1950
Yııkarıdıın nsnğı:
HALI.t
DÜNKÜ RVLMAÇANIN
Yuknrıdıtıı nşuftt:
Satılık Ev
— Ulu kafa : 4 — Ah: Lâfı 6 — Eni; De. Akilönc. 9 —
soldan «ııfrat

(
; Fa-Fena sa-10 — İmalât
8 — He-gelişimizi Yaramaz.
1 —Muvazeneli. 2 — Aid hane; Ak. 3 — O-lur; İy; Ahi, I — İkili; Akit 5 — Yala; Atiye. 6 - Ef; dil. 7 — Akıl; Laka. 8 — bi. 9 — Dekor; Neva.
w
X
(•• •
• •••.
• •• • •

HOOVEK
ONBE$ DEĞİL


\\ TEMİZLER!

TAK
Çamaşır Makinesi :
Elektrik süpürgesi :
S I T
450 Lira
375 Lira
L
ATIŞ
E S
100 lira peşüı, ayda 35 Ura,
75 lira peşin, ayda 30 lira, on ay
Tahir Han, Galata.
Telefon: 44996
on ay



MUZAFFER UNSAL FİRMASI
Müşterilerine
Muzaffer Ünsal firması temsil ettiği mümessilliklerle beraber Türkiye Eski Muharipler Bankası A. O. lığına intik.il etmiştir. Muzaffer Ünsal sayın murahhas Azası olarak hizmete
müşterilerine bu bankanın devam edecektir.
İstanbul Bürosu:
Galata, Rıhtım Cad. Veli
Alemdar Han No.5, No. 7
Türkiye Eski Muharipler Bankası A. O. Tel: 16440 Konya Sokak Tarko Han Anafartalar Ankara

îstanbul Jandarma Satınalma
Komisyon Başkanlığından:
Jandarma ihtiyacı içLn 0 kalem kundura malzemesi 27.9.195(ı tarih çarşamba günü saat 14 te Taksim Ayazpaşadakl kurulu muzda pazarlıkla isteklisine ihale edilecektir. İsteklilerin belli gün ve saatte Kurulumuza gelmeleri. (12987)
Radyo Amatör ve Tamircilerine
Soldun «mğıı:
1 — Alışkanlık haline getir. 2 — Kadınların çantasından eksik olnıı-yanlnrdan; Bir göz rengi. 3 — Ad; Rahne açar. 4 — Tek tek hole getir. 5 — Bir pamuk cinai; Ecnebi bir filim sirkeli. 0 — Nuh do peygamber deme; Bir nota. 7 — Sahanlarımızın ekserisi o cinstendir; Bağış. 8 — Hile yapan. 9 — Bir rakam; Bir renk; Tftth bir madde. 10 — Bir nola; Bir Kum kadın İsmi.
1 — Dikkat; Hakka rlayrtkâr 2— Bir nevi au kabı; Rabıt edatı; Bir muharririn birinci adı. 3 — Parmak üzümü Öyle olur (İki kelime). 4 — Bir deliği ok parça İle kapama. 5— Bir renk; Tersi bir neyi huni. 6 — Bir edat; Tesviye et. 7 — Baştaki harf okunmazsa Pı otcstanlığı t çala etmiş Alman papası olur, lâk olmaklık; Dünyaya teshil eder. 9 — Bir edat; 10 — Nısıf; Fiyakalı.
1 — Maliye; îdi. 2 Em. 3 — Varil; Kekâ. bol. 5 — Zari; Arala. 7 — Ne; Ayhan. 8 — LAhlt; Kavi. 10 — iki tarafa.
ACELE SATILIK
Sanayi mıntakast dahilinde bağı ve meyva ağaçlan bulunan 2 dönüm bahçe içinde biri ahşap 6 odalı ev ve diğeri yeni yapı kârgir 2 katlı fabrikaya elverişli bina acele satılıktır İçindekilere müracaat.
ADRES: Topçular kışla cad. No. 41


. TURKtYt UMUMİ MÜMESSİLİ
EGE PETROL T.A.O.
Takıim, Cumhuriyet Caddesi No 31. Telefon 82007

DEVLET ORMAN İŞLETMESİ
DÜZCE MÜDÜRLÜĞÜNDEN :
1.— İşletmemiz kereste fabrikası İstif yerinde mevcut 63099 adet karşılığı 900.684 metreküp normal köknar kerestesi 9 parti. 73600 adet karşılığı 43.199 metreküp köknar bağdadiye çıtaslyle 15260 adet karşılığı 73.067 metreküp anormal köknar kerestesi İki parti ve 11371 adet karşılığı 115.272 metreküp ıskarta köknar kerestesi 1 parti olmak üzere 12 parti halinde açık arttırmaya konulmuştur.
2 — Açık arttırma 29 9.1950 cuma günü saat 15 te işletme miz binasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — Beher metreküpünün muhammen bedelleri normallerin 10$ Bağdadiye İle anormallerin 80 ve ıskartaların İse 70 lira olup her parti için % 7.5 teminat alınır.
4 — Bu satışa ait şartnamelerle eb’at listeleri Orman Genel Müdürlüğü İle İstanbul, Ankara, Adapazarı, Bolu ve İşletmemiz Müdürlüklerinde görülebilir.
5 — İsteklilerin belli gün ve saatte geçici teminat akçala-
riyle oirllkte mezkûr komisyona müracaatları. (12810)
Osmanbeyde Efe Sokağında nakil vasıtalarına iki dakika mesafede 5 odalı ve bir de hLz-metçi odası bulunan kArgir, bahçeli ve hor türlü konforu haiz bir ev satılıktır. Taliplerin her gün 84064 telefon numarasına müracaatları rica olunur.
Satılık Piyano
Alman Hartman marka az kullanılmış çapraz telli bir piyano satılıktır. Taliplerin her gün 84064 telefon numarasına müracaatları rica olunur.
sıhhT İmdat
İstanbul Beyoğlu Anadolu ya kası Ankara tzmlr
ı Merkez) — — Erluğrul (Takalım -Maçka (Şlş-
— Haujköy
MASSEY - HARRÎS Marka
14 AYAK KENDİ YÜRÜR
ÇELTİK BİÇER DÜĞERİ
A
R
SAYIN DOKTORLARA
i
bulundurduğunu,
Benerva Roche tablet ve ampoul — Endoyociin Bayer Rcdoxon Roche tablet ve ampoul — Urodonal Thioderazlne ampul — Bejcctal abbott ve Uraseptln Rogier gelmiştir. Emirlerinize arzolunur.
Getirmiştir
E.MİNÖM ; Ankara (Eminönü) — Sırrı Başd.oğan (Küçükpnzar) — E»at Divnnhoglu (Alemdarı — A-sndur Gcdikpaşa (Beyazıt Kümle Upl)
Yüksek Mühendis Tahsin Armay’ın Radyo Şemaları, Radyo devrelerinin abaklarla hesabı ve radyo bozukluklarının bulunması hakkındaki yeni kitabı satışa çıkarılmıştır.
An karada AKBA ve diğer kitabevle rinde, îstan bulda İNKILÂP ve diğer kitabevlerinde satılmaktadır.


Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
Hicri
Zilhic.
12
1369
VAKİT
Güneş öğle tJdndl
Akşam TA tat İm sAk
19 5 0
EYLÜL
25
Pazartesi
VASAT!
6.48 13.06 16 29 19.03 20.34
5.11
Rumi

Eylül
12
1366
EZAN!


UÇAK-TPEN-VAPUR
GELECEK OLAN VÇAKLAR

9.45 D.H.Y. (Türk) Bursftdan.-9.50 D.H.Y, (Türkı İzmlrden — 15.00 D.H.Y. (Türk) Erzurum. E-Uzığ, Malatya. Kayseyl, Ankara-dan. — 15.35 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, Ankara(lan. — 15.50 B E.A. (İngiliz) Londra. Nls. Roma. Atlnadan. — 16.00 D. (Türk) îzmirden. — 18.15 (Türk) Bumadnn — 18.35 (Türk) An karadan — 20 25 (Amerikan) Londra,
İNCİ (84595) Çingene Kızı Singo-alla.
İPEK (44289) Nesimal Gönüllü Kanrnman (Türkçe).
LALE (43595) Altın Hazîneleri. MELEK (40868) Parisli Yıldız.
SARAY (41656) New-York Limanı 41ATFARK (83113) 1 — Bırakılan
Jöcuk*- 2 — Silik Çehreler.
St’MEH (42851) Kahramanlar A-utyu
ŞARK (40380; Cellat.
ŞIK (43726) 1 — Cehennem Zindanları. 2 — Tomstnn Caniler Çetesi.
TAKSİM (43191ı Harman Sonu Dönüşü.
TAN (80740) Kahramanlar Alayı.
( NAL (Kışlık) 1 — Demirhane Müdürü. 2 — Kaptan Kid.
İ’NAL (Yazlık» (49306) 1 — Kanlı Meyhane. 2 — Demirhane Müdürü. YENİ (81137) 1 — Vahşi Koşu.
2 — Ölmeyen Adnrn (Mikl Mavsı
YILDIZ (42847)
Singne Ilıt.
Çingene Kızı
GİDECEK OLAN
8 00 D.H.Y. (Türk) mire. — 8.30 B.E.A.
H Y
D.H.Y D.H Y P A A.
Brükseiden.
CİHETİ
1 — Kaptan Fedaileri.
Sİ-
İstiklâl
1 — Bay Tekin
2 — Şanghay Eks-
A-
Çavuş. 2 — Hak vo Adalet 3 — Savılı
YEM
Adası.
Kahramanlar.
(Bakırköy 16-126) 1 — Aşk 2 — Haydutlar Kraliçesi.
KADIKÖY CİHETİ
(60112) 1 — Düşman Kar-2 — Anna Karenlnn.
Öldüren 8u-

Beyoğlu 44644 Ankara 0C İstanbul 24222 İzmir 2222 üaküdnr 6u915 K. köy 60872 Karşıyaka 15055

Atl-8 30
9.00
Pn-
VÇAKI.AR
Balıkesir. îz-ı İngiliz) na. Roma, NI». Londra ya. —
D.H.Y. (Türk) Bursaya. — A.F. (Fransız) Atina.* Roma, rlse — 9 00 D.H.Y. (Türk) Ankara. Sİ vasi Elâzığ, Diyarbakır. Vana. — 10.05 D.H y. (Türk) Afyon. Konya, Adana, G An tep. Urf aya — 10.15 D.H Y. (Türk) îzmlre. - 10.25 D H.Y. (Türk) Ankara, Beyrut. Kahlreye. — 10.80 D.H Y. (Türk) Ankara. Adana. Lıkenderuna. — 16.00 D.B Y. (Türk) îzmlre. — 17.00 D.H.Y. (Türk) Ankaraya. — 1705 D.H.Y. (Türk) Bursaya. — 21 10 P A A. (Amerikan) Şnm. Basra. Ka-raşl, Delhi, Kalküta, Bangkok. Hongkong’a.
GELECİCE OLAN VAPURLAR
6.00 Seyyar Karabigadan. — 6.30 Tırhan, Bandırmadan. — 9.00 Adana. D. Karadenlzden. — 20 00 Marakaz, Mııdanyadan. — 22.30 Sus. Bandırmadan
GİDECEK OLAN VAPURLAR
h 00 Su*, Bandırmaya — 9.00 M.ıraknz, Mudanyaya. — 14.00 İzmir, Karadeniz*.
gelecek olan trenler
S 30 Ankara — 9 15 Ankara Ekspresi. — 20.30 Ankara.
GİDECEK
9 00 TaruuH
21 10 Doğu Ekapretd.
OI.AN TRENLER — 18 10 Ankara.
BEYOÖLÜ CİHETİ
ALKAZAR (42562) 1 - Korkunç
Ormanlar (renkli). 2 — Şampiyon Suvar!.
AR (44394) Altın Hazîneleri. ATLA8 ( 40835) Kanun Karşınında. BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Sönen Rüya» 2 — Gangsterler Cehennemi ELHA5IBA (42235) Şikago Kapla -DL
31T kini. 29 Aralık
19 5 0' Çekilişlerine konan,
Clnkarcı’da
iniz iıiMMft rai
İSTANBÜ1
AI.EMDAR (23863 ı roko. 2
AZAK (23512)
tom Peşinde, presi.
IYSV (21917)
;eşl (Türkçe». 2 ~ Şimal Kanunu Renkli).
ÇEMBERIJTAŞ (22513) 1 - Feriler Dünyası. 2 - Kızıl Nehir.
EMRE 1 — K/ınh Meyhane. 2 — Düşman Yumruğu Altında Paris 3 — Batan nn Dönüş
IALK (21904) 1 — Vahşi Koşu — Ölmeyen Adam.
İSTANBUL (22367ı 1 - Zoronun
işareti. 2 — Dev Adam.
KISMET (26654) I - İstanbul Geceleri. 2 — îstiklAl Madalyası.
MARMARA (23860) 1 - Gecelerin Hâkimi. 2 — ölmeyen Aşk.
MİLLİ (22962) 1 — Afyon Kaçakçıları. 2 - Şöhret ve Para.
Tl RAN (22127) 1 - Aslan Yürekli
I — RUyalar Krali-
R
A
HÂLE
deşler.
OPERA (68711) l -
se. 2 — Kördüğüm.
SÜREYYA (60862) 1 - Gece Yarışı (renkli). 2 — Çılgın Hayalet.
SI NAR (21443ı 1 - Haydutlar Kı-rnllçesl. 2 — Kanlı Dövüş.
ANKARA
ANKARA Kıvırcık Paşa.
BÜYÜK Ormanlar Kiralının İntikamı (renkli).
CEBECİ 1 — Çapkın Senorltn 2 — Ormanlar Kiralının intikamı,
PARK Dümbüilü Macera Peşinde.
s vs 1 — Gençliğe Veda. 2 - Üç Mavi Melek.
Sİ M ER 1 — New-York Kurtları 2 — Züppe Kovhoylnr.
ı LI’S 1 — Kanun Harici. 2 — Ölüm Melodisi.
YEM Dell Gönül.
GAR GAZİNOSVNDA İtalyan İspanyol Revüleri.
İZMİR
TAYYARE Pranga Kaçağı.
1 — Gönlümdeki Aslan. Rüyalar.
1 — Balıkçının Sevgilisi Aşkı. 3 — Aslanlar Yolu
ve
MELEK ölmeyen lAle
2 - Çöl
TAN 1 — Balıkçının Sevgilisi. 2 —
Çöl Aşkı. 3 — Aslanlar Yolu.
YENİ 1 — Kahraman Kılavuz 2 — Ali Baha Hlndiatnnda. 3 — KorsikalI Kardeşler
ELHAMRA 1 - Güzel Dost. 2 -Aşk ve Kıskançlık.
TİYATROSU Trmuillorl ana t 20.15 do V ERCİN
YEM SES
Müzikli
Her ıkşnm 0 Ç G ü
Operet 4 perde
Eser: SZÎG1LET1
Müzik: Kalman ve Brahma.
Tel,: 19360



4499b 60536
91 2251
BEYOC.LÜ: Matknvlç Galatasaray (Merkez)
(Taksim) — ismet Karnkov (Galata ı — in Ferlk(»v ıŞj.-jlıı
• Ha»köy i — Merkez (Kasımpaşa I FATİII: t'ıılvorHİîa (Şftbsadeba-şıı — Sarim Çiftçi (Aksaray) — Eınin Rıdvan (Snmatya) — Haseki (Şehremini) — Edlrnckapı ıKnrngümrük) — Orhan Avcıoğlu
• Fener)
eyCP: Ayvansaroy Şifa (Eyüp) BEŞİKTAŞ; Nail Hnlit (Hcşlk-Inş) — Yeni (Ortakoy) — Arnn-vutköy (Arnavut köy) — Merkez ı Bebek>
KADIKÖY: Sıhhat (Kadıköy) — KizıHoprnk (Kızıltoprıık ı — Göztepe (Göztepe) — Bostancı (Bostancı) — Çumhyurt (Oaküdar)
HEY BELİ ADA: Hovbclladn BÖYt'KADA: Merkez
ANKARA: Sebat — Ege - Gllray İZMİR: A Isa nenle (A laancıı kı
Ege (Basmahane) — Asri (Eşref-paşaı — Hilâl (Kemora Ih) Knratnş (Yalılar)
D
Y
0
L
ANKARA :
8.28 Açılış ve program — 8 30 M S Ayarı, ba,ber-ve hava raporu. — 8 45 Müzik: Neşeli melndller
ler
ıpl.). — 9.10 Günün programı. — 9 15 Mtlzlk: Sevilmiş parçalar ipi.), — io 10 Müzik; Halk türküleri (pl I. — 10.25 Müzik: Beraber şarkılar ve oyun havaları. — 11.15 Müzik: Bayram konseri (Okuyan-Müzeyyen Sennr Işılı — 11 45 Müzik: Bayram Faslı (İncesaz). — 12 30 Müzik: Şarkılar — 13.(h» M.S A-yarı ve haberler. — 13 15 Müzik: Hafif melodiler (pl.ı. — 13 30 Öğle gazetesi. — 13 45 Müzik: Dans nıüzlâl (pl ). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program — 18.00 M S Ayan 18.00 Müzik : Dans parçaları (pli. — 18.30
Konuşma: Kitap saati. — 18 45 Müzik: Hafif şarkılar (pl.)» — 19.0li M S.Ayarı ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak, — 19.20 Şarkılar. — 19 15 Tarihi Türk müziği. — 2(ı.l5 Radyo gazetesi — 20.30 Dvorak 6 İnci Senfoni. — 21 15 Konuşma : Radyo haftası (Mümtaz Faik Fenik ı. — 21 30 Caz. müziği (pl.) — 22.00 Konuşma. — 22.15 Şarkılar (Okeyan: Sabite Tur). — 22 45 M.S.Ayarı ve haberler. — 23.(»0 Program ve kapanış
İSTANBUL :
12 57 Açılış ve programlar. — 13 (H) Haberler. — 1315 Hafif Öğle müziği (pl.). — 13 15 Şarkılar. — 14 20 Serbest saat (Konuşma veya müzik). — 14.30 Türküler. — 1115 Büyük Bestekârlardan marşlar
(pl.), — ır> on Programlar ıc kapa niş.
17 57 Açılış ve programlar. - 18.00 Fasıl Heyeti Konseri (Hüzzam). — 18 15 Dans müziği (pl.ı. — 19 00 Haberler, — 10 15 Kısa şehir haberleri. — 19 20 Küçük Orkestradan melodiler. — 19.1(1 Radyo Klâsik Türk Musikisi Birliği Konseri. — 20.15 Radyo gnze-ic«l. — 20 30 İstanbul Saraylarını Geziyoruz. - 2(J. m Karadeniz türküleri. — 21.00 Senfonik müzik (pl,), 21 55 Dinleyici İstekleri (Türk Müziği ı — 22.30 Milli Eğitim Müdürlüğü adına konuşma — 22.15 Haberler — 23.00 Dans müziği (pl.). — 23 30 Programlar ve kupanın, z
IONDRA :
7 in Rlchnrd Grenrı Orkentraaı (19.85 m.). - 10 15 Plaklarla bale müziği (16.84 m.). — 11.00 Promcııad Konserlerinden yayın (16.81 m). — 12 30 Vlctor Sil-vnşter İdaresinde dans müziği (19 85 m.). — 13.30 Dinleyici İstekleri I Hafif müzik ı (16 81 ın,). — 11.15 Haftanın Bestekârı Tchaikowaky (pl ) (16 84 m ). — 11.30 Müzik Magazin 116 84 m.). — 15 15 Svmprtnl piyanoda (16,84 rn.). — 15 30 Hnrry Roy’un Bandosu (16.84 m h — 16.15 Una Hale (Soprano) (16,84 m.). — 16.17 Plaklarla müzik (16.84 m). — 18.15 B B C. Hafif OrkeatraMi (16.84 m.). — 19.18 Dinleyici İstekleri (Hafif Müzik) (16.84 ın ». — 20.30 Tlp-totp-tıınes (Geral-doı (16.84 m ). — 22.00 Orkestra Konseri (16.84 m.). — 24.00 Dinleyici istekleri (pl.) (16.84 nı.) — 21 15 lan StcwArt piyanoda (16 84 m.). — 01.00 Plaklarla Tc-halkovvsky (16.84 nı ).
TÜRKİYE 1$ BANKASI
Marshall taksitle
Yardımı gereğince, satılmak üzere
Bu biçer düğerler, Kurumumuz tarafından çiftçinin bulunduğu yere kadar götürülerek, kurulup, işler bir halde sahibine teslim edilecektir.
Türkiye malların sabit ve çiftçinin
hatırlatırız.
Donatım Kurumunun sattığı yedeklerini
Ziraî
bol
gezici tamir ve bakım ekipleriyle hizmetine amade olduğunu tekrar (13088)


TAKSİM Eczanesi ■ Nizameddin Diler
Sayfa 8
Y E N î İSTANBUL _
25 Eylül 1950
't
*
I'.'
*>
1
1 . .
v
PLANYa
şerit testere
P'PILDAK I
i
RENDE
Tahta işlemesine ait en modern makinaları emrinize amade bulundurmaktayız.
Piyasamızın en zengin çeşidini teşkil eden bu tezgâhlar, işi kolaylaştırmak ve randımanı artırmak bakımından emsalsizdir.
cn o
• (o
I
cn
î. E. T. T. işletmelerinden
1 — İdaremiz ihtiyacı için:

21 adet oxyjen tüpü alınacaktır.
2 — Şartnamesi Beyoğlu, Metrohan 4 üncü kat Harici Levazım Servisinde bedelsiz olarak verilmektedir.
3 — Tekliflerin 30 ekim 1950 akşamına kadar Umum Müdürlüğümüze verilmesini rica ederiz. (12900)
BALIKÇILARA MÜJDE
SKANDIYA
7/8, 9/10 ve sair kuvvetinde denir m öterlerimiz gelmiştir.
VAHRA5I GESAR ve ORTAKLARI
Beyoğlu, Telefon: 44934

EN İYİ ÇİKOLATA
DİŞ MACUNU
>
KLET
FENERLERİNİ


GÜZELLİĞİN ve TERAVETİN MİYARIDIR
A G A F « RADYOLARI 1 -= PİKAPLARI I GAZ SOBALARI 1
PAİLLARD - « Otomatik 1 «ve I _ » tek pikapları il
0 R A N I E R -ı « Havagazı & = Fırınları h
LE BAYARD d " =» Havagazı 1 « Şofbenleri 1
HOLLAND = Elektrik süpürgeleri 1
M1ELE « Çamaşır makineleri 1
AVİZE «=» Zengin çeşitler 1
I TAKSİTLE SATILIR I
ADRES: Galata, Voyvoda Cad. 54 No. “NUR* 1 1 TELEFON: 43212 İı I TELGRAF: NURFANAS 1

Çocuk Annelerine:
tngil terenin en meşhur fabrikalarının mamûlâtından
Bebeler için hususî kundak muşambaları Muhtelif cins ve model çocuk donları
Bebeler için muhtelif çocuk mamaları ve çocuk pudraları Dayanıklı su keseleri ıbuyyot)
Bayanlar için iş eldivenleri
Her boyda kauçuk banyo süngerleri
Hastaheneler için hasta altına koymağa mahsus kalın sağlam muşambalar metre ile, toptan ve perakende satılmaktadır.
REBUl ECZAHANESİ SAHİBİ KEMAL MÜDERRtSOĞLU Adres: Beyoğlu, Ağacamii yanında

DIŞ MACUNU
AMERICAN EXPORT LtNES tnc. New-York
NEW-YORK —• FtLÂJDELFÎYA — BALTtMOR
ar asında haftada bir muntazam azimet ve avdet postası
EXBROOK Vapuru 26 eylülde beklenmekte, 27 eylülde eşyayı ticariye alarak yukarıdaki limanlara hareket edecektir
Vapur kumpanyası PtRE - NAPOLİ ve CENOVA’dan NEVV-YORK için LAGUARDİA EXo( 'HORDA, EXETER, EX-CAMBİON. EXCALlBUR lüks transatlantik vapurlarına yolcu kabul eder. Fazla tafsilat İçin Galatada Tahlr hanında 3 üncü katta HAYRİ ARABOĞLU ve Sasına müracaat olunmuş». Tel: 44993 2-1
VE UED YERDE DAİM, oo- KAMYONETLERİ
UmumiMumessili

Comments (0)