24 Ocak 1950
Salı
SİYASİ
tKTİS ADÎ
Sayı 55
10 Kuruş
1

A
A
*

J

r T i ' 1 T T f" T i ı 1 —— -«
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu Abone: Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir. MÜSTAKİL Tesis eden: GÜNLÜK GAZETE HABİB EDİ8 TOREHAN İlânlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan .hiçbir mes’uliyet kabul edilmoz. Telefon: 44756-44757 Santral Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul



23/1/1950
Sovyef politikasındaki
--- — ■ ■ » «
son durum
rT* OVYET Rusya ile yeni Çin —idaresi arasında, geniş çerçeveli bir dostluk anlaşması imzalanmak üzeredir. Bu münasebetle şunu hatırlatalım ki, Mao-Tse-Tung’un Moskovada haftalardan beri süren siyasi ikameti hakkındaki tahmil^ ve tefsirler, durmadan devam eylemiştir. Bunlardan bir tanesi, Sovyet Rusyamn Çinden iç ve dış Moğolistan, Sinkiyang ve Mançuryayı talep etmekte olduğuna dairdi. Bu haber, Moskova tarafından tekzip edildi ve arkasından, hem iki komünist devlet arasında bir mukavelenin esasları hazırlandığı, hem de Çiğin, bir yandan Tibet, bir yandan da Vietnam'a (Çin Hindistan!) girmeye karar verdiği şayi oldu.
Ayrıca yeni Çin idaresi, Pe-kin’deki Amerikan Konsolosluk binasını işgal ediyor, Fransız ve Felemenk konsoloslarına Çini terketmeleri lüzumunu tebliğ ediyordu. Ve bu hareketlerin merkezinde bir hareket olmak üzere de, Sovyet Rusya delegeleri, Birleşmiş Milletlerin Emniyet Konseyi içtimaini, müteakiben, diğer şube ve komisyonlarını terkediyorlardı.
Bütün bu işlerin Moskovadan idare edilmekte olan bir plâna göre cereyan ettiğine şüphe yoktur. Netekim bunlardan biraz daha önce, yahut daha sonra olmak üzere de, muhtelif Demirperde memleketlerinde Fransız yahut Amerikan diplomatik servislerine mensup şahsiyetlerin ya tevkif edilip, tahliye edildiği, yahut geri çağırılmaları istendiği malûmdur.
Bu savdığımız noktalara bir de Berline doğru olan seyrüsefer üzerine Sovyetler tarafından yeniden bazı kontrol ve takyi-datın konduğunu ilâve edersek, hem ziyadesiyle gergin bir durumun mevcut olduğunu, hem de Sovyetlerin ne türlü bir baskı politikasını tatbika çalıştıklarını anlamış oluruz.
Bu tazyik, acaba ne içindir? Yeni Çin idaresini başta Amerika olmak üzere, herkese tanıtmak için midir? Yoksa, karşı tarafı "büyükler arasında anlaşma” formülüne getirmek için midir? Yoksa, bazı haberlerin îma etmek istediği gibi, Birleşmiş Milletlerden çekilerek dünyamızı, adamakıllı ikiye bölmek için midir?
Muhakkak bir şey varsa, o da, Çin meselesinin hem büyük Asya coğrafyasında, hem de Birleşmiş Milletlerin durumunda güç bir vaziyet yarattığıdır. Belçikalı devlet adamı Spaak bile, yeni Çin idaresinin karşılıklı görüşme ve anlaşma yolundan Birleşmiş Milletlerdeki yerini alabileceğini îma etmek lüzumunu duymuştur.
Bugün görüyoruz ki. Amerikan Cumhuriyetçi Partisi mahfillerindeki sarih muhalefete rağmen (bunlar, Marshall tahsisatının kesilmesini isteyecek kadar ileri gitmişlerdir) İngiltere, yeni idareyi tanımış ve bu harekete uyarak resmî Amerika, Formoza işinde herhangi bir taahhüde girmemekle, ln-gılterenin Çini tanımasına hiç değilse itiraz etmediğini zımnen ifade eylemiştir.
Durum daha iyi anlaşılsın diye şunu ilâve edelim ki, nasıl Ingiliz seçimlerinin eli kulağında ise, bu sene, Amerikada da kısmî seçimler yapılacaktır. Truman idaresinin dış politikası hakkında, muhalefet tarafından yürütülmekte olan tenkid-ler, biraz da bundandır. Nasıl ki, İngiliz İşçi Hükümetinin de yeni Çin idaresini tanımış olması, bazıları tarafından, işçi mahfillerini tatmin etmeye matuf bir seçim manevrası telâkki' edilmektedir.
Hulâsa edersek, Sovyet Rus-yanm artık belirmeye başlamış bulunan Uzakdoğu politikası karşısında, İngiliz ve Amerikan siyasi partileri arasındaki ihtilaflı durum, ne kadar tez ortadan kalkarsa, o kadar hayırlı olacaktır.

1 A A
W
Paris büromuzdan telgrafla bildiriliyor
Moskovanın arzusu: Asyada milletler cemiyeti kurmak
İyi haber alan kaynaklar, Cenubî Asya için büyük bir manevra çevrilmekte olduğunu iddia ediyorlar
Hint Cumhurbaşkanı Dr. Rajendro Prazad
Londra, 23 A. A. (AFP) — Exchange Telegraph Ajansı Doktor Rajendro Prazad’ın oy birliğiyle Hindistan Cumhurbaşkanlığına seçildiğini bildirmiştir. I ■
Yeni Delhi, 23 A.A. (United Press) — Hindistan’dan gelen haberlere göre ittifakla cumhurbaşkanlığına seçilen Doktor Rajendro Prazad, İngiliz aleyhtarı olarak tanındığı için 1942-45 yılları arasında Ingilizler tarafından hapsedilmişti.
gouı ııpıurr 4rıı»
Sovyetler Berlin üzerinde abluka kurmağa uğraşıyor
Hava şartlarının müşkülleştiği bir sırada Kuşların teki ar naklhalı sekteye uğratacakları kılınım ediliy or
Londra. 23 ıNafenj — Sovyetlerip Berlin ablukasını yeniden kurmaya çalıştıkları görülmektedir. Bir kaç günden ben Berline doğru batıdan yapılan bütün nakliyat sekteye uğratılmıştır.
Boründeki muhabirlenn bildirdiklerine göre, bugün Berline sevkedilen 100 kamyondan yalnız ikisi geçebilmiş. diğerlen muhtelif bahanelerle durdurulmuşlardır. Diğer taraftan A-merikan asker! treni de 6 saat durdurulmuş. Sovyet subayları herkesin kâğıtlarını teker teker muayene etmişler ve müşkülât çıkarmışlardır.
Yeni bir Berlin ablukasına, hava nakliyatının güçlükle yapılacağı bir sırada başvurulması ihtimalleri gözö-
nünde bulundın ulmakiadu*.
Heİmstedt, 23 A.A. tAFPı Berlin - Frankfurt arasında işleyen izinli askjerler treni dün gece İngiliz . Rus bölge sınırındaki Marıanhorn’da durdurulmuştur. Sövyet makamları izinli askerlerin evrakının muntazam olmadığını ileri sürerek yolcuların trenden inmelerini istemişlerdir. Tren komutanı bu isteği reddetmiş ve katar bir kaç saat bekledikten sonra hareket etmiştir.
Diğer taraftan, Sovyetler. Helms-tedt-Berlin otostradı üzerindeki kamyon kontrollerini de şiddetlendirmişler ve dün akşamdan ben saatte ancak iki veya üç kamyon geçmesine müsaade etmişlerdir.
Paris. 23 ( Paris büromuz bildiriyor» — Çin Halk Cumhuriyeti Şefi Mao-Tse-Tung’un Hindiçinide komünist Hocho Mınh tarafından kurulmuş olan ihtilâlci rejimi tanıdığı baklandaki rivayetleri teyit edici malûmatın, şu dakikaya kadar gelmemiş olması. Paris mehafüini hayrete düşürmüştür.
Ajans ve gazetelerden alınan haberlere göre, Hocho Mınh, Pekin hükümetine bir nota göndererek, Hin-diçıni arazisinin %95 mı fiilen idaresi altında bulundurduğuna göre, Hındiçini halkının hakiki mümessilinin, Bao Dai değil, kendi.si olduğunu bildirmiştir. Pekindeki komünist, hükümeti Başbakanı Çu-En-Tuıi’nin, bu notaya verdiği cevapta, meşru mümessil olarak münhasıran Hocho Mınh’i tanıdığını ve kendisiyle siyasi münasebetlere girmeğe hazır bulunduğunu bildirdiği söylenmektedir.
Bu haberler teeyyüt edecek olursa, gayet vahim bir vaziyet hâsıl olacaktır. Çünkü bu hareket Çinm, Batılı Müttefikler için Birleşik Amerikanın bu bölgelerde müdafaa hattı olarak kabul ettiği, Güneydoğu Asya memleketlerine, müdahale etmek kararında olduğunu gösterir.
Bu hâdise ayni zamanda. Colombo konferansında Bao Daı hükümetini tanımıyacağını bildiren Pandit Neh-runıın, bu nıevzudaki vaziyetini de kuvvetlendirmiş olacaktır.
Bu şartlar altında Fransa hükümetinin Mao-Tşe-Tung rejimini tanımak hususunda acele etmemesini haklı görmek lâzımdır. Herhalde vazıyet gayet karışıktır ve Paris me-hafili, bütün bu manevraların Moskovadan idare edilmekte olduğuna kânidır. >
İyi haber alan nıehaül. Güneydoğu Asya için büyük bir manevra çevrilmekte olduğunu ittifakla iddia etmektedir.
Bütün bunlara ilâveten, umumiyetle iyi haber alan kaynaklardan son dakikada, kavdı İhtiyatla vermeği münasip gördüğümüz şu mühim haberi almış bulunuyoruz:
Sovyet Rusya ile Çin arasında ittifak, dostluk ve ticaret andlaşnıası imzalanarak ilân edildikten sonra, Moskova. Asya milletleri için yeni bir “Milletler Cemiyeti” kurmak ü-zere harekete geçecek ve Mao-Tse-Tung. bütün Batı devletleri tarafından derhal tanınmıyacak olursa, Birleşmiş Milletler Teşkilâtından kati o-larak çekilecektir.
• ■
THT34m«-TvnnE-;ııı
Afganistan Kıralı
Tahrana gidiyor
Tahranda beş gün kalacak olan Kiralın, Şahla resmi bir görüşme yapacağı bildiriliyor
Tahran. 23 A.A. (AFP) — Yetkili kaynaktan bildirildiğine göre Afganistan Kıralı 31 ocukta Tahrana gelerek 5 gün kalacak ve Şahla resmi bir görüşme yapacaktır,
İki memleket arasında hallolurıamı-y&n meseleler ve bilhassa Kırman Irmağı sularının paylaşılması meselesi üzerinde yapılacak görüşmelere iştirak etmek üzere Afganistan Dışişleri Bakanının da Tahrana gelmesi beklenmektedir.
Asyanın dünya meselelerinde önemi
Yeni Delhi. 23 A A. (LPS) — Kanada Dışişleri Bııkanı Pcarson, bugiln dünyada mevcut meselelerin çoğunun az çnk Asya ile ilgili bulunduğunu ve Kanadanın Pasifik ve Aayn meselelerine gittikçe artan bir ilgi göstermekte olduğunu söylemiştir.
Tipi geri geldi
[Ç SAYFALARDA
zaman hafifliyorek gün ve gece etmiştir. Dün İstanbullular
tipi şid-za-bü-de-sa-ya-
Pazar günü öğleden sonra başhyan dün zaman zaman deflenip, man tun vam bah
taklarından kalktıkları zaman şohrin her yanını karla örtülü bulmuşlardır. Dün sabah bu yüzden bir müddet seyrüsefer durmuş ise de bu hal çok kısa sürmüştür.
Bütün gün ve gece yurdun her tarafında kar ve tipi dovam etmiş. şehir vapur hatları ve Marmara vapur seferleri zaman zaman inkıtaa uğramış vo Sus vapuru sabahleyin Mudanya seferini yapamamıştır. Kar yüzünden bazı istikametlerde uçak seferleri de yapılamamıştır.
Karadenizde, fırtına yüzünden iki gündür gelemiyen Bakır vapurunun bugün limanımıza varması beklenmektedir. Küçük gemiler hâlâ Büyükdere önlerinde beklemektedirler.



i
I




'/i
k ■
r





-
UM J
. >7 j
t



V. .
■ A A

A ■
w
V* t dİ «4 I T
I •
•M



4 ■" *




w



r
4,
*•**




✓ •
a


»■/>
/ .

4


4 _•
-
* e
f




f\

!•




( 1

* ( V
I
Dışişleri Bakanının Mecliste izahatı

I
w • *

V

^Kıbrıs meselesi., diye bir mesele yoktur”
Bulgar Başvekili

Kolarof öldii
İKİNCİ
Kapitalizm - Komünizm
Vedat Nedim Tör
ÜÇÜNCÜ
Türk Maliye Enstitüsü açılışı münasebetiyle Dr. F. Netımark
DÖRDÜNCÜ
Gençlik ve partiler
M. Nermi
BEŞİNCİ
Piyes muharriri (Hikâye)
Kadın - Ev - Moda
Yarli malı - yaban malı
Salâhaddin Güngör
0
Vali ve Belediye Başkanının Beşiktaşlılarla konuşması
Beşiktaşlıların muhtelif dert ve dileklerini dinleyen Vali, bunlara bir hal çaresi bulacağım va’detti
”Yapılan hareketler ne olursa olsun, İngiltere, adayı terkedecek değildir”
Ankara 23 (Hususî muhabirimizden) — Kıbrıslı gençlerin hediye ettikleri kan hakkında Cevdet Kerim Incedayı tarafından sorulan suale Başbakan adına Dışişleri Bakanı cevap verdi. Toprakların ve kanın mu. hnfesıt İteleri»
ne şöyle/Jevam etti:
— önergede Kıbrıs'ın gclı geçiyor 17 yıl evvel, gelmiş olan bu hâtıralar münasebetiyle oneı gede Kıbı ıslan bahsedılıııesme Incedayıyı sevkedeıı düşünce ve hisleri anlayorum Bu münasebetle bu hususla birkaç söz söylemek ve Kıbrıs hakkında yapılan nümayişlere temas etmek isterim.
Kıbrıs meselesi diye bu mesele yoktur. Bunu hayli zaman evvel, gazetecilerin sormuş oldukları bir suale cevaben açıkça söylemiştim. Kıbrıs. bugün îngilterenin hâkimiyeti ve idaresi altındadır, yapılacak hareketler ve bunları yaptıranlar. kimler olursa olsun, Ingiltere Kıbrıs adasını başka bir devlete devretmeye-cektir. Buna kanaatimiz tamdır tş
A
böyle olunca, gençlerimiz beyhude yere heyecana kapılmış oluyor ve yoruluyorlar. Bilhassa dış münasebetlerimizi alâkalandıran meselelerde nümayişler her zaman faydalı değildir ve iyi neticeler vermezler. Hazan ise, çok zararh njlabilirlcı>-=— — ■
Gençlerimizin asil heyecanlarım takdir etmemek mümkün değildir. Fakat kalabalıkların içine türlü tahrik unsurları karışmaktadır. Bu tah-likierhı. devletin yüksek menfaatlerine zaıar vermesi ihtimali daima galiptir. t
Gençlerimizin bu gibi nümayişlerden sakınmalarını kendilerinden rica etmeyi hır vazife sayarını.,
Köylülere yardım fonu hakkındaki kanun teklifi

Vali ve Belediye Başkanı. yanında Şehir Meclisi Asalarından bazıları olduğu halde dün saat 10 da Beşlktnşa gitmiş vc balkın dileklerini dinlemiştir.
Vali ve Belediye Başkanı Önce halkın toplu bir halde bulunduğu Gürel Sinemasına giderek Beşiktaşlılara hitaben, “Tek vazifeniz, bu memlekete, bu şehre vc aziz halkımıza hizmet etmektir.’* diyerek bu gezintilerinden dolayı hakkında yapılmış olan menfi neşriyata cevap vermiş ve “Buraya gelişimin, oraya gidişimin. şehrin her köşesini dolaşmamın şu veya bu tefsire aslâ. me>*dan vermeyecek tek tarafı vardır. O da halkın hizmetinde vazife almış bir insanın şehrin ve şehirlinin dertleriyle yakından alâkadar olmasıdır.*’ demiştir.
Müteakiben Beşiktaşlıların çeşitli dertlerini tesbit eden ve bu dilekleri İm-kân nispetinde yerino getirmeye çalışacağını bildiren Vali ve Belediye Başkanı hemşerllerin kanuna hürmet et-nıeal gerektiğini, belediye nizamlarına aykırı hareket edenlerin cezainnrlırılaea-ğını, şehirde hâkim kılınacak tek şeyin koııun ve nizam olduğunu belirttikten «onm. esnafı ve pazar yerlnrfekf Halleri kontrol etmiş, bu arada karları kaldıran temizlik amelesinin çalışmalarını gözden geçirmiştir.



Amerikanın
1 numaralı
düşmanı


Ankara. 23 ı Hususi muhabirimizden ı — Büyük Millet Meclisi. Bayındırlık Komisyonu, bugün de köylülere vardım fonu tesisi hakkındaki kanun teklifim müzakereye devam etmiştir. Komisyonca bugün kabul edilen esaslara göre, köylerde yapılacak işlere ait projelerin tanzim ve tatbikim kontrol İçin İller Bankasında teknik bir büro kurulacak, yollar fonuna Hükümet tarafından her yıl 10 milyon lira yardım yapılacak, özel idare bütçelerinden ayrılacak % 10 lardan başka arazı, ve her çeşit bağ ve bahçe sahiplerinden, miktarına göre alınacak 5 - 2000 liralık resimle sayım vergisinin %50sit gelirler vergilerinin %2 si katılacaktır.
23 maddeden ibaret olan kanun teklifi müzakeresinin bu hafta tamamlanacağı talimin olunmaktadır
Hürriyeti seçmek isteyen Rumen konsolosunun durumu
İki gün evvel, hükümetimize müracaatı e bulunduğunu haber verdiğimiz Ru-mıınv ımn İstanbul Konsolosu Oprescu-nun vaziyeti henüz tavazzuh etmemiştir.
Opreacu nun yaptığı müracaatın cevabını. vnzlfesl başında bekleyişi bu gibi hâdiselerde şimdiye kadar alışılmış bulunan halleri»1 taban tabana zıt bir manzara arzetınektcdir.
Bundan da anlaşılmaktadır ki. hükümet. Opreseu tarafından yapflaıı müracaat üzeninde haMSaaivştle «lıırrirmkta-dır.
Feshane yangınında ihmal ve tedbirsizlik var
Feshane Fabrikacı yangını hakkında ehli vukufun verdiği rapor Üzerine savcılık tahkikatı ilerlemektedir
Ehil vukuf raporunun yangında kaşif. değil, fakat tedbirsizlik ve İhmal bulunduğu merkezinde olduğu öğrenilmiştir. Bu raporla tedbirsizlik ve ıhma ileri tesbit edilmiş bulunan birkaç memurun yakında sanık olarak mahkemoye. verilmeleri beklenmektedir
Kus bandıralı bir torpido limanımızdan geçti
Italyan donanmalından Rı.ıshıra verilen harp gemilerinden V.2ü torpitoau dün sabah Çanakkı’e Boğazından geçerek gece limanımıza gelinle, «abahn knr.şı Knvndonizc hareket etmiştir.
Ayandan Wherry, Kıısyaya karşı ciddi müdafaa tedbirleri alınmasını
VVashington, 23 A. A. — Cumhuriyetçi Ayan Wherry. Hiroşima’ya atılan a-tom bombasından hin defa daha kuvvetli olduğu söylenen ıojen bombasının Birleşik merlka tarafından imal meşini uygun görmektedir.
“Birleşik Amerika, Batı Avrupa memleketleriyle Formoza veya diğer yabancı memleketlere aşkeri yardımlarda bulunarak parasını harcıyacağına kendi hava ordusunn yeter sayıda uzun menzilli bombardıman uçakları katması daha münasip olur” diyen Ayan üyesi sözlerine devamla şöyle demek-Ledir;.
“Herkesçe malûm olduğu ü-zere biz komünist Rusyamn başlıca hedefini teşkil etmekteyiz ve bu memleketin Birleşik Amerikanın bir numaralı düşmanı olduğunu herkes teslim etmektedir.,,
Bu sözleri dlln bir basın toplantısında sarfeden Ayan üyesi VVherry şunları ilâve etmiştir:
“En iyi savunma ve muhafaza çaresini temin nıaksadiylc dolarlarımızı en İyi harcayacağımız yerin neresi olduğunu herkes bilmek isliyor. İşte Birleşik Amerikanın en iyi savunma çaresini üstün bombayı i-mal etmesinde ve hava ordusunu »in takviye etmesinde görmekteyim.,,
istedi
1 A FP1
Üyesi
hid-A-edil-
Hüseyin Cahit iyileşiyor
Cenevre, 23 A.a; i AFP) — Bir kaç gün evvel iki taraflı zatürreeye yakalanmış olan, Filistin Uzlaştırma Komisyonu Türkiye «delegesi Hüseyin Cahit Yalçın bugün tehlikeyi atlatmış gibidir.
60 ton mangal kömürü tevzi edilecek
Fakir halkın, şiddetli soğuklardan kısmen olsun korunmasını temin ınak-aadlvlc önümüzdeki günler zarımda 60 bin kilo mangal kömıirii dağıtılmasına karar verilmiştir.
Çocuk — Seni O.N.U.yo şikayot edeceğim, insan haklarına riayet edilmiyor bu evde!..
müteakip”
Kolarof'un
>
Resimler : (Yukarda) Dün Öldüğü bildirilen Kolarof. .(Aşağıda) Onun yerini alacak olan Çervcnko, Dımıtrof’un tabutunu taşırken
A» I 6'.

Sofyada neşredilen resmî bir öldüğünü bil-'
Neşredilen resmî tebliğde, "uzun bir hastalığı denilmesine rağmen, hasta olduğunu kimse bilmemekteydi
Londra 23 (YİRS)
tebliğ, Bulgar Başbakanı Vaail Kolarof un dlrmckt.edJr.
Daha geçen hafta Sobranya tarafındım bakanlığa seçilen ve kabinesi de ittifakla Kolarof, tebliğe göre, “uzun bir hasjalığı müteakip etmiştir.
Kolarof kinidir?
Kolarof 72 yaşında olup, 1919 senesinde Komünist Partisinin Genel yaya tanıtmıştır sürgünde kalmış yetiştirmişlerdir.
tana girdikleri zaman. Kolarof da peşlerinden memleketine dönmüştür, bilâhare geçici Bulgar hükümetinin Dışişleri Bakanı olarak 1946 senesinde Parla sulh müzake-reıdne İştirak etmiştir,
19-16 senesinde Bulgar Cumhuriyeti ilân edildiği zaman. Kolarof ilk Cumhurbaşkanı olmuştu. Kolarof, geçen hazirandan heri ölen Başbakan Dlmltrof’un mevkiini İşgal etmokteydl ye hasta olduğu hiç kimac tarafından bilinmemekteydi,
Nrw-York 23 'YlRSl — CBS (Colombia Broadcasting Servise) radyo sözcüsünün yaptığı yoruma göre, Ölen Bulgaristan Başbakanı Kolarof’un yerine. Başbakan Yardımcısı Çervenkof nn geçirileceği muhakkaktır.
Çervenkof, Başbakanlık İçin sahne gerişindi' uzun müddetten ben yapılan çetin mücadeleyi kazanmıştır.
• 4
yeniden Baş-tnsvip edilen ” vefat
Sekreteri olarak kendisini ilk defn rtijn-Kohırof, Dindi rof İle beraber 22 «ene ve Moskovada Bulgar komünistlerini Ruh orduları 1045 senesinde Bulgaria-




Sayfa 2
Zamanımızın komplekslerhî
Kapitalizm
Komünizm
Yazan : Vedat Nedim TÖR
YEN
S T A N B T- L
24 Ora> 1MM
ZAMANIMIZIN İçinde çırpındığı komplekslerden biri de Kapitalizm vo Komünizm tezadıdır.
19 uncu yüzyıl kapitalizminin liberal nizam İçindeki gelişmesini Önceden görmek Iddiaolyle Marks' ın çizdiği tarihî merhalelerden sonuncusu gerçekler tarafından ya-lanlanmiftır.
Komünizm, sermaye temerküzü en ilerlemiş, yüksek kapitalizm çağına erişmiş memleketlerde do-ğil, tam tersine, ekonomik durumu en geri ziraat memlokotlorlnde bir politik nizam olarak yorlosmek İmkânını buldu. Ne Rusya, ne Çin, ne de Balkon momleketlori ileri kapitalist memleketler olmadıkları halde, bugün komünist geçinmektedirler. Buna karşılık, kapitalizmin cn ileri mümessili olan Birleşik Amerika Devletlerinde İse, gayet geniş politik hürriyete rağmen, komünizm, bir içtimai kuvvet olarak, hiçbir rol oynayamamaktadır. Yine Marks’ın kehanetlerinden biri olan "gittikçe artan sefilleşme,, ne-zariyesi do gerçekleşmek söyle dursun, yine tam tersine tecelli etmiştir. İleri kapitalist memlekotlor-de, gittikçe artan milli golirlo birlikte. umumi hayat standardı da yükselmiş, ölüm yüzdosi azalmış* sosyal mesuliyet ve sosyal adalet mefhumları "milletlorüstü bir nizam,, halinde bütün medenî milletler tarafından luna girmiştir, "gittikçe artan asıl komünist lerde artık bir
çıkarak, korkunç bir gerçek halini almıştır. O halde, ne komünizm, ne de kapitalizm! İnsanlık, ikisinin de üstünde yeni bir senteze doğru gidiyor.
lıtiamar otmo-dayanmış vo İçin haklı vo kehanetlerine tarihî gorçek-
kabul edilmek yo-İyin daha tuhafı, sefilleşme,, teorlıi, geçinen memleket-nazariye olmaktan

19 uneu Yüzyılın ekonomi ilmi, kendisini ahlaki kaygıların dıçında
tutardı. Ve bununla âdeta Ögünür-dÜ. Onun için millet içindo ve milletler arasında sömürülme hadisesi de ekonomik geliymonin tabii bir neticesi sayılırdı. Ekonomik münasebetlerde "kalb.,-e yer verilmez, sadece akıl ve hosap hâkim olurdu. Bunun içindir ki» 19 uncu Yüzyıl kapitalizmi, millet içindo kapitalist sınıfların işçi sınıflarını, milletlerarası münasebetlerde de emperyalist devletlerin sömürge milletlerini lerİ prensiplne Markt’ın o zaman doğru gibi görünen yol açmıştır. Fakat
lor. birçok kurbanlar ve felâketler pahasına da olsa, bugün yepyeni bir ufka yönolmis bulunuyorı artık ekonomi İlmine do ahlâkî kaygılar girmeye başlamış, ekonominin de mlhvorl vo gayesi •'İnsan,, olmuş ve böylelikle hem millet İçinde, hem de milletlerarası münasebetlerde sömürücülük zihniyetini tasfiye etmek isteyen yepyeni bir "Sosyal Ekonomi,, anlayışı sekil almaya yüz tutmuştur. Fakat yine de sınıf kavgaları, grevler, dar zümre menfaatlerine dayanan partiler, kısaca ekonomik ve sosyal gelişmeyi köstokleyon bir takım 19 unou Yüzyıldan arta kalma müesseseler vo mefhumlarla on medenî sanılan milletler bile, on kıymetli servet olan "zaman,, ı İsraf etmekte berdevamdırlar. iste, on büyük trajedimiz de, 20 nci Yüzyılın ortasında bulunmamıza rağmen, hâlâ 19 uncu Yüzyılın bugünkü teknik potansiyeline vo haomine uymayan içtima) müessoselerin daracık çerçevesi içine saplanıp kalmamızdır. Fakat ne de olsa, çerçevelorin çatırdamaya başladığını ve yepyeni bir anlayışın gelmekte olduğunu müjdeleyen belirtiler de görülmektedir.


1
4-

KISA HABERLER
PAUL HOFFMAN PARtSE
GİDECEK
VVaehinçton, 23 A.A. (AFP) — Avrupa iktisadi işbirliği İdarecisi Pauf Huffman. bu hafta uçakla Parlse gidip İdarenin Avrupa temsilcileriyle görüşmek tasavvur undadır. Bu müzakereler esnasında görüşülecek meseleler arasında, Marahall Plânına İştirak eden milletlerarası ticari münasebetleri kolaylaştır-.nıaya matuf bir Avrupa merkez bankası kurulması da vardır. Amerika iktisadi çeyreleri bu noktaya büyük ehemmiyet vermektedirler.
LOÜİS MOÜNTBATTEN KIR AL FARUK’U LtVERPOOL GEMİSİNDE KAJBÜL ETTİ
Kahire. 23 A.A. (AFP) — Kırzıl Faruk dün Öğle yemeğini Llverpool kruvazö-lünde Amiral Lord Louis Mountbatton ile birlikte yemişlin
Kruvazör pgleden sonra suat 15 te İskenderiye körfezinden hareket etmiştir.. ■ - «^-”2
AMERtKAYI BİR BAŞTAN BİR BAŞA KATET.ME UÇÜŞ REKORU
New-York, 2? A. A. (AFP) — Paul M&ntz adındaki tayyareci Morm&nsk -Neu.York arasındaki mesafeyi l saat 52 dakika 5S saniyede almak suretiyle Amerlkayt bir başlan bir başa kat.etme-de yeni bir rekor kırmıştır. Eski rekor 5 saat 5 saniye idi.
MONTE CARLO OTOMOBİL YARIŞINA 308 OTOMOBİL GİRDİ ‘ *
Londra, 23 (YİR8) — Monte Csrlo o-tomobil yarışı, altı yerden hareket etmek suretiyle dün başlamıştır. Yarış mesafesi 3200 kilometredir. Glasgosv dan hareket eden İngiliz, Fransız ve Felemenk otomobilleri, televizyon makineleri tarafından tesbit edilmiştir. BBC muhabirleri, vanşı başından sonuna kadar takip edeceklerdir.
Yarışa İştirak eden 308 otomobilden 32 si yarısı terketmek mecburiyetinde kalmıştır,
KANADA HÜKÜMETİ, KOMÜNİST ÇİNİ TANIYACAK
Yeni Delhi. 23 (A. P ) — Kanada Dışişleri Bakanı Lester Pearsnn tarafından bildirildiğine göre. Kanada Komünist Çini. Birleşik Arnerlkadan bir hnyli evvel tanıyacaktır.
Colombo konferansından donen Bakan, avdetinde Komünist Çin meselesinin mür.akero edileceğini açıklamıştır.
STALİN KOMÜNİST ÇİN
DIŞİŞLERİ BAKANINI KABUL ETTİ
Londra 23 (A.P.) — Moskova Radyosu tarafından bildirildiğine göre, Mareşal S Lal İn dün, Komünist Çin Dışişleri Bakanı Çu-El-Lal‘yi kabul etmiştir
1R\N HÜKÜMETİ TEŞKİLATINDA ISLAHAT YAPILACAK
Tahran, 23 A.A. (Routor) — Bugün beyanatta bulunan Şah Iran Hükümeti teşkilatında yapılan teftişler sonunda vergi dairelerindeki yüksek memurlardan ancak 37 de birinin lüzumlu okluğunu söylemiştir.
Meclisteki eyalet nimbuslarına hitap e-den Şah. enerjik ıslâhat yapmanın zaruri okluğunu belirtmiş ve demiştir kl: “Maliye BokunlıCında çalışan 17 genel müdürden ıtadoco ikisinin mevcudiyeti lüzumlu görülmüştür Hükümet memurlarından sndaee hakikaten çnlı-şanlnm maaş verilecektir ..
SFAAK BRÜKSELDE
Brüksel. 23 A.A. (AFP) — Neıv-York-tan gelen Spaak bu (nbnh Melabrock ha? va alanına inmiştir. Spank verdiği bc-ya mıtta kendisine Avrupft îktfmıdl îş-birliğl Toıkllntınm başkanlıfcı teklif e-dlldlftl takdirde bunu ancak bazı şartlarla kabul edeceğini söylemiştir.
Sözlerine devam eden Spank. Kiralın memlekete dönmesi hakkındnkl referandum üzerinde mecliste yapılacak müzakereler esnasında söz alacağını bildirmiştir.
Seyahatinin hususî mahiyette olduğunu İleri süren Spnnk daha fazla konuşmayı reddetmiştir.
KIZLAR TARAFINDAN HASTA HANELİK EDİLEN BARİTON
Pittaburglı. 23 A.A. (AFP) — Pltts-btırgh’lu genç kızların çok bcgendlC-l Riccl Valin adındaki Bariton bu şehre varınca 1€M> kadar kızın kendisini pek hararetli bir şekilde karşılamaları yüzünden haetn hanelik olmuştur, Genç bariton bozulan alnirleriyie vücudundaki yara ve berelerin tedavini İçin şimdi hastnhanede yatmaktadır.
Vnllo trenden İnince genç kızlar ü-zerine enldıraruk elblaelrrlnl parçalamışlar. yeri yıkmışlar ve vetişen polis genci yerde ezilip ölmekten ve çılgın takdirkArlannın elinden güç kurtarmıştır.
SİCİLYALI HAYDUT AMERIKADA SEVGİLİSİNİ ARAMIVA GİDEC EK Mİ?
Roma, 23 (Naferı) — 27 ay hapiste tutulduktan Ronru dün nerbeet bırakılan Sudlyalı haydudun annesi MorUlspre köyündeki evine dönmüştür.
Italyan polinl, Montllepre’ye vcnl takviye kıtaları şevketnılştlr. Stellyalı haydudun annenini görmeye gelmeni ihtimali mevcuttur.
Hatırlarda olduğu plhl Slrllyalı haydut anneni norbeat bırakıldığı takdirde Güney Amerikanın hlr şehrine gideceğini ve orada sevgilinin! arayacağını söylemişti.
Rusyanın hidrojen bombası yapması mümkün görülüyor
Amerika Sivil Savunma Teşkilâtı, bu bombaya karşı yeni tedbirler
almanın lüzumlu olduğunu açıkladı
Ağa Han, esiyle beraber
Ağa Han 73
yaşında
Yıldönümünü B om hayda 60 bin kişi büyük bir törenle kutladı
Bombay, 23 iA.A.i , (Afp) — A£a Han ın 73 üncü yıldönümü dün Bombaydı İsmail! Tarikatına mensup 60 bin kişi taralından kutlanmış ve geçit resmine İştirak eden tarikat mensupları şehrin ana caddelerindeki seyrüseferin bir saate yakın bir müddet için inkıtaa uğramasına sebep olmuşlardır.
Ağa Han’ın hafif rahatsızlığından dolayı törene iştirak edemeyişi mü-ridlerlnin şevkini kırmamış ve bütün gün devam eden merasime başkan, iık ederek etrafındakllerı gülerek takdis eden Ağa Han'ın karısını halk şiddetle alkışlamıştır. |
McCloy, Truman ve
Acheson’ln görüştü
Berlin, 23 (YİRS) — W ashingtonda bulunan Amerikanın A (manyadaki yüksek temsilcisi John McCloy, bugün Truman ve Dışişleri Bakanı Dean Acheson İle görüşmüştür.
Görüşülen mevzuun. Saar meselesiyle Berlinle ilgili Rus - Amerikan münasebetleri olduğu zannedilmektedir.
5000 Milliyetçi Çin askeri Vietnam'a geçti
Saigon, 23 A,A. (AFP) — Mevsuk bir membadan bildirildiğine göre Yunnan eyaletinden gelen 5000 Milliyetçi Çinli asker dün Vietnam hududunu Lao-Kay’ın 60 kilometre batısından geçmişlerdir. Fransız - Vietnam garnizonu bu askerlerin silâhlarını âlmış ve kendilerini enterne etmiştir.
o
ltalyada kahine buhranı
Roma, 23 (A.P.) — İtalyan Başkanı. dün. Başbakan de Gaaperi’den, kabineyi teşkil için çalışmalarına devam etmesini talep etmiştir.
De Gasperl, beşinci koalisyon kabinesinin istifasını Başkana bundan *>n glln evvel takdir etmişti. Ufak bir ekseriyeti olan "Liberal Muhafazakâr Parti” ve "İşçi Sosyalistler, yeni kabineye. ancak teklif edilen yeni seçim kanununun müzakeresi vâdl İle gireceklerini bildirmişlerdir.

VVashington, 23 A. A. (United Press) — Amerikan Sivil Savunma Teşkilâtının kanaatine göre, Amerikan şehirlerini tehdit eden en büyük tehlike atom bombasıdır. Fakat son zamanlarda Rusyanın da Amerika gibi hidrojen bombasını yapabilme İhtimali ortaya çıkmıştır. Amerikanın askeri liderleri Rusların bu bombayı yapmak için çalışacaklarını gayri resmi olarak söylemişlerdir Buna göre şehirlerin savunma esaslsnnı hazırla, mak için bombanın bir tasan halLn-den çıkarak hakikat olmasına intizar edlltnektedir. Bazı raporlara göre, bu bomba atom bombacından bin defo daha tahrip edici olacaktır. Halbuki tanınmış ilim adamları bu hesabın fazla mübalâğalı olduğunu söylüyorlar, Tahminlere göre hidrojen bombasının tesir sahası 90 kilometre kareden 480 kilometre kareye kadardır, ihtimallerin en fenasını düşünen Sivil Savunma Teşkilâtı, ümitsizliğe düşmemok kararındadır. Bu teşkilâtta çalışan yetkili bir şahıs demiştir ki:
İlk atom bombasının tesirleri hakkında alınan haberlerden sonra teşkilât artık savunma plânlarına lüzum kalmadığına kani olmuştu. Fakat sonradan atom bombasına göre sığınaklar, hastahaneler ve şehir boşaltma plânları yapılabileceği anlaşıldı. Şimdi de hidrojen bombası için ha-zırlanmalıyız. Zira bu hakikat olursa atom bombası için yapılan bütün hazırlıklar kıymetsiz kalacaktır. Tru-nıan'ın kararından sonra hemen bu işe başlanacaktır.
Seçim kanunu tunarısı üzerinde çalışmalar
Yüksek Seçim Kurulu tesisi kabul edildi
Mazbatalar hakkında son karar Meclisin olmak üzere, bunları tetkik etmek için bir seçim kurulu kurmak hakkmdaki teklifi,
Ankara 23 (Hususi muhabirimiz-den) — Seçim Kanunu tasarısını inceleyen karma komisyon, bugün rey sandıklarının açılmn şekline ait olan 105 inci madde İle müzakerelere başlamış ve sandığın açılmasına, sayım, evrak ve defterlerinin teslimine, neticelerin birleştirilmesine ve milletvekilliği tutanaklarına dair olan 106-109. maddelerde bazı değişiklikler yaptıktan sonra: ‘'Milletvekilliğine seçilme tutanaklarından itiraza uğrayanların birer sureti, il seçim kurulu başkanlığınca, dosyası ve evra-klyle birlikte yüksek seçim mahke-| meşine gönderilir,, hükmünü ihtiva eden 110 uncu maddeye gelmiş ve burada adı geçen yüksek seçim mahkemesinin kurulmasına lüzum olup olmadığı hakkınra bir prensip kararı verilmesi münakaşasına başlanmıştır.
İlk olarak söz alıp hükümetin görüşünü izah eden Başbakan Yardımcısı Nihad Erim: “Adı ne olursa olsun öyle bir organ’ın ihdas ©dilmiş olması, Büyük Millet Meclisinin, itiraza uğramış bulunan seçim tutanaklarını tetkik vazifesini kolaylaştıracaktır.
Filhakika 1946 dan beri geçen seçimlerde gördük ki adetâ bütün memleketin seçimlerine toptan itiraz edilmek gibi bir vaziyetle karşılaşılmaktadır.
Yüksek seçim mahkemesi gibi bir
ma- . • ■ .1. m m—m—■ ı maa—II ■ ■ inim f s sı
muhalefet de tasvip etti merciin, prensiplere taallûk etmeyen basit muamelelere itirazları halledecek olan raporu üzerinde komisyonlarca fazla durulmakiiizın bir karara bağlamak imkânı hâsıl olacaktır.., demiş ve muhtelif memleketlerden misaller getirerek etraflı izahlarda bu-lunduktan sonra hükümetin bu kurulun İpkasını İstediğini belirtmiştir.

Reşat Aydınlının dün yapılan duruşması
Muhavereleri zapteden plâklar 26 ocakta Ankara Radyoevinde dinlenilecek
Ankara 23 (Hususi muhabirimizden) — iftira etmekten sanık Reşat Aydınlı (lâvaşına, bugün do Birinci Asliye Ceza Mahkemesinde devam olunmuş ve duruşma dört buçuk saat sürmüştür. İlk olarak ses zapteden diktafon cihazının mahkemede dinlenilmesinin mümkün olup olmadığı hakkında sorulan suale Milli Emniyet Başkanlığından ve Radyo Müdürlüğünden gönderilen cevaplar okunmuştur. Bu cevaplarda Başbakunla sanık arasında yapılan konuşmanın, Radyoevi-nin malı ulan bir cihazla zapledil-diğl belirtilmekte vc akustik tertibatı olmayan. dışardan gelecek seslere karşı tecrit edilmemiş bulunan mahkeme salonunda bu plâkların dinlenilmesine imkân olmadığı izah e-dilmekte idi. Bunun üzerine söz alan sanık müdafii, ihbar merciini tarif etmiş ve Milli Emniyet Başkanı ile yapılan konuşmanın ihbar sayılamıyaca-ğı İddiasında «anığın tahliye beyan etmiştir.
Reşat Aydınlı
me huzurunda dinlenilmeden MIHI Em niyet Başkanının şahit olarak isticvap edilmesini hatalı bulmuş vo mahkemeyi kasden plâkları dinlemekten kaçınmakla İtham etmiştir.
Bu yüzden savcı İle Aydınlı ve avukat arasında şiddetli münakaşalar cereyan etmiş vo gerek sanık ve gerek müdafii sistemli bir şekilde savcıya karşı hücumda bulunmuşlardır.
Yargıç ve savcı İse. son derece vakar ve soğukkanlılıkla hareket ederek duruşma ciddiyetinin İhlâlini önlemeğe muvaffak olmuşlardır. Neticede mahkeme, eski kararındU ısrar ederek Milli Emniyet Bnşkanının dinlenilmesine lüzum görmüş ve İçeri alınan Başkanın hâdise hakkında malûmatına müracaat edilmiştir.
Başkan İfadesinde Aydınlıyı ilk defa 1916 da bir bina mosolosİ için kendisini ziyarete geldiğinde tanıdığını söylemiş ve ihbar yapıldığı güne kn-dar bir daha temas etmediğini İlâve etmiştir.
hulunmıış, dolaytaiylo ©dilmeni icap ettiğini
(ln. plâkların mahko-
Milli Emniyot Başkanı, ifadesine devamla bu ikinci temasın 25 ekimde vuku bulduğunu ve sanığın memleketi felâkete aürükliyecek bir endişe ile mahmûl olduğunu beyan ederek Aldoğnn. Bölükbnsı ve Amanın Önce İnönüyü ve sonra Celâl Bayan bertaraf etmeği, sonra da MarouaJa bir beyanname neşrettirerek iktidarı elo almağı düşündüklerini söylediğini anlatmış ve demiştir ki:
— Aydınhya şu suali sordum: Beni kim zannederek veya kim farzederek bu vakayı anlatıyorsunuz? Niçin hükümete gitmediniz?
Aydınlı cevaben: "Sizin masanız benim endişelerimi izale edecek bir makamdır” dedi. Ben de bu konuşmayı Başbakana arzedecoğiml bildirdim. Aydınlı da bunu muvafık gördü ve birbirimizden ayrıldık.
Az sonra vaziyeti Başbakana bildirdim. Bana: "Niçin zabıt tutmadınız?" dedi Ben do sanığı arattım vo konuşmamızın zabıtla tesbit edilmesinde mahzur olup olmadığını Mordum. Aydınlı. bana: "Ben bir milletvekiliyim, şerefli bir insanım. Sizo söylediklerimi her yerde tekrara hazırım. Zapta lüzum yok” dedi.
Başbakan seyahatten döndükten sonra kendilerinden aldığım talimat üzerine, fenni tertibat aldım ve Aydın-lıyı büroma davet ettim. Aramızda plâkla zaptedllen konuşma cereyan etti.”
Müteakiben sanıktan bu İfade karşısında ne diyeceği soruldu. Aydınlı verdiği cevapta, bilhassa (endişe) ve (bertaraf) kelimeleri üzerinde dura-Izhar etmenin ihbar snyıla-mıyaci%ını ve (bertaraf)ın imha mânasına nlınamıyacağını müdafaa ederek bunun izahını aşın harekatta bu-lunmuk ve kelimeler surfetmek suretiyle yaptı Bilindiği gibi evvelki Ifs-dolerlnde Milli Emniyet Başmanının bir bina meselesi konuşmak üzer© kendisini davet etliğini, sonra sözü politikaya getirerek hasbihaldo bulunduklarını iddin ot’ıüşti, Halbuki Millî Emniyet Başkanı (Aydınlıinin kendi arzuaiyle ve hiç bir davet yapılmak-
Ahmet Kemal Varınca: “Yüksek seçim mahkemesi kurularak tutanakları tetkik ettirmek, merkeziyetçilik zihniyetinden başka bir şey değildir. Bürokrasi illetidir. Demokrasi diyoruz ama, bunu bir türlü kalbimizle tasdik etmiyoruz. Yüksek seçim mahkemesi, karar veremez. İlim heyetinin yaptığı gaftır. Ve hükümet bunun farkına varmamıştır. Benim mazbatam, ancak Meclis komisyonlarında konuşulabilir. Halk Partisi eskisi gibi siper muharebesi değil, meydan muharebesi yapacaktır.,, demiştir.
(Varınca)' nın bu sözlerinden sonra tartışmalar hararetlenmiş ve yedi saat sürmüştür.
Adnan Menderes, Halk Partili milletvekillerinin bu maddenin kaldırılması İçin ileri sürdüğü mütalâalara ayn ayrı toplu ve uzun bir cevap vererek bilhassa yeni bir seçim kanununun tedvininde duyulan zaruretleri izah etmiş, yüksek seçim mahkemesinin Seçim Kanununda yer almasını, emniyetli bir seçim için zarurî gördüğünü söylemiştir.
Bu tartışmalar sonunda, Ahmet Kemal Varınca'mn yüksek seçim mahkemesine ait hükmün kaldırılması hakkmdaki teklifi reddedilmiştir.
Yüksek seçim mahkemesi hakkın-daki müzakereler şu suretle neticelenmiştir:
Demokrat Parti adına konuşan milletvekillerinin de, hükümet tasarısına iltihak etmeleri üzerine Başbakan Yardımcısı Nıhad Erim söz alarak demiştir kı:
H— Demokrat Partili arkadaşlarımızın da hükümet tasarısına iltihak etmiş olmalarım görmekten duyduğumuz memnuniyeti i(ade etmek isterim. Sayın Menderes, hükümet tasarısını kabul eder şekilde beyanatta bulundular. Şimdi müsaade buyurularsa, şu şekilde prensip! oya koyarak kabul edelim:
Mazbatalar hakkında son karar, Meclisin olmak Üzere bunları tetkik edecek bir yüksek seçim kurulu tesis prensipl kabul edilmiştir, diyelim.
Nihad Erim’in bu teklifini Başkan Behçet Uz, reye koydu ve muhalefetin de iştirakiyle teklif kabul olundu.
11 ■■RiiMrıı:;
rak endişe mıyacagını
sızın büroya geldiğini söylüyordu.
Hâkim, bu mübnyeneto işaret ederek sanığa ne diyeceğini sordu. Aydınlı:
— Zühul var. Bu yalandır! mukabelesinde bulundu.
Bundan sonra müdahl) avukat söı^ alarak hükümetin, Celâl Bayann Kâzım Özalp vasıtabiyle hâdiseyi Cumhurbaşkanına bildirdikten sonra harekete geçtiğini beyan ederek hâdisenin Sayarla Aydınlının müşterek bir tertibi olduğunu söyledi ve Bayar-la Kâzım özalpın şahit olarak dinlenilmelerini istedi. Sanık müdafii vo savcı, müdahll avukatın bu talebine İştirak etmiyerek kendisini Millet Partisi hesabına propaganda yapmakla vc mahkemeye politika sokmakla itham etliler. Neticede hâkim, 26 ocakta plâkların Radyoevinde dinlenilmesine, sanığın da bu keşifte hazır bulun-mıuanıı, vo dâva ile ilgili diğer ovrak HHillarının mahkenıoyo celbine, mÜda-hil avukat tarafındım Kayar. Özalp vesalrenln dinlenilmeleri hakkında yapılan talebin bilâhare tetkikine, tahliye talebinin reddine va duruşmunın 30 ocak gıiııııno talikına karar verdi.
Dün işçilerin dilekleri
Vilâyetçe tesbit edildi
Vali, dün, i(>çi nendikalan mümeMillerinl toplu olarak kabul etti ve kendllerile 2,5 saatlik bir görüşme yaptı
Vali ve Belediye Başkanı dün İşçi sendikaları mümessillerin! tophysrâk kendileriyle 2.5 sn/ıthk bir dcr’leRrne yapmıştır. Bu toplantıda Vah, •’Alın ta-riyla havntlarını kazanan işçi vatandaşların •İlerini kalbten galen hlr muhabbet va hararetle sıktığını belirtmiş anların okuyup yazma bilenlerin yanında şerefli bir mevkileri olduğunu söylemiştir.
Bundan sonra kırk kadar işçi söz a-larak, işçi sigortalarının şllmullendlril-rnrstni. işçi HaMiah/ınosInm genişletilmesini, mesken davasının halledilmesini, kendilerine Ofis yağı verilmesini, yapı kooperatiflerinin daateklenmaslnl istemişlerdir.
Dilekleri takiben tekrar konuşan Vali, Türk işçisinin arasın* ısrarlı fikirlerin glrmiyecefiinl ve bu kabil fikirlerin sağlam bünyeli işçilerimiz arasında ba-rınmıyacnğını tebarüz ettirmiştir.
Bu sözleri İşçiler hep birden tasvip etmişler ve Valiyi ayrı ayn kendi teşekküllerine davet ederek toplantıdan ay-nlmışlarRır.
Emniyet Müdürlüsünde turizm bürosu
Pasaport kanuniyle yabancıların İkamet ve seyrüseferleri hakkındakl kanunda yapılacak değişiklikler, memlekete turist sifatlyle gelecek yabancıların zabıta memurlarıyla temasına lüzum bırnkmıyacaktır. Bununla beraber, turistlerin başvurabilecekleri nâdir hallerde bunların İşleriyle ve memlekette mukim yabancıların muamele- • îeriyle meşgul olmak üzere Emniyet Müdürlüğünde bir Turizm Bürosunun kurulacağını öğrenmiş bulunuyorum.
Emniyet Müdürü Burmada
Emniy et Umum Müdürünün davet! Ü-zerine İstanbul Emniyet Müdürü İki günden beri Bursada bulunmaktadır. Bursada Jandarma Genel Komutanının da iştirakiyle latanbulun âsayişl hakkında bazı müzakereler cereyan ettiği ve mühim kararlar alınacağı tahmin o-lunmaktadır.
İlgililer bu hususta herhangi bir mu lûmat vermekten çekinmektedirler.
Donanma Komutanı geldi
Donanma Komutanı Koramiral Mehmet AH Vlgen dün sabah Ankaradan şehrimize gelmiştir.
Hikmet Bayurun konferansı
Yarın saat 17 de İstanbul Üniversitesi Marmara Lokalinde Talebe Birliği seri konferanslanndan üçüncüsü (Dünkü ve bugünkü tarihimizde Türklvenln rhrı- a politikasındaki rolü) mevzuunda eski bir tarihçi olan Hikmet Bayur tarafından verilecektir. Giriş serbesttir
M. P. Taksim kongresi
Millet Partisi Taksim Bucağı kongresi dün saat 20 den itibaren parti merkezinde yapılmıştır.
İskenderpaşa Ocağının senelik kongresi
Millet Partisi îskenderpaşa ocağının senelik kongresi bugün saat 19.00 da Fatih Sofular Caddem 59 No.lu Çaye-vlnde yapılacaktır. Millet Partisi Is-kcndcrpftşs **cağı Başkam Mehmet İn-ccgül. başkan vekili Halil Gören ve muhtaı Mustafa Kayadan teşekk(M etmiştir
İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği wni idare heyeti kuruldu
Yıllık ku »••sim hlıîren İstanbul ü-niveralıeği Thl* he Birliği yeni yönetim kurulu düh İlk toplantısını yaparak Birlik Rıışlf nhçııın Bahtir Arun. İkinci başkanlığa Krınaı Demlrel. genel sek-reterlICrc Faik Güveni seçmiş vs muha-slpltğr 1»rnel Endcroğlu. yardım kolu Uı m İni ııl niı Yurdakul Esemenll, ilyo-Hğ© Memdııh Duran, Seyahat Jşler! kolu buşluınhCum $nhap Dlzdnrer. üyeliğs Faruk Kanıbn» spor l^oîu başkanlığına Cavlt An»lnnıı»'îu vayın kolu başkan-lıCına İlhan Kıv.iıı. üyeliğe Kerim Ma-tllnğlu toplanıl femâll kolu başkanlığına (harın Hiklatnfiht »İMhlIl İşler kolu bnşkatıiığınn ftilkri! Kzsr. tnlsbeyş tsn-zllıH kolu luuikünhğınM Faruk Kambay, ınüzik k«»liı ba^hanhûıua Altan tikin, A F K. komlt^al başkanlığına Faruk Kainim v başkan vehlIHRıne Ali Güven, sekreterliğe Yakut Eltu’nr gelmişlerdir.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
- 55 -
Şu aon günlerde.,. Hayri Efendi, zerre kadar insaf sahibi olsa, Efendisinin bu sıkıntılı devrinde biraz daha saygılı hareket etmek lüzumunu duymalı değil miydi? Bahusus ki, Sim Bey ona karşı herhangi bir haşinlik ve sertlik göstermekten dalma sakınmış; ona bir uşak değil bir evlât, bir küçük kardeş muamelesi etmişti. Hattâ, çok zaman, onunla baş başa verip — her bakımdan dengi imiş gibi — ahbapça konuştuğu, dostça dertleştiği, gizlisiz kapaksız İşlerinden bahsettiği: arasıra da. karşı karşıya rakı İçip tavla oynadığı da olmuştur. Sırrı Bey vaziyetinde bir kimsenin alçak gönüllülükte bu kadar İleriye gittiği nerede görülmüştür?
Sırn Bey, Bankalar caddesinin mağazaları önünden ağır ağır yürürken sanki, Servet Bey tarafından uğradığı aon istiskale, aon hakarete hiç ehemmlyot vermemiş de, onun nazarında bugünün en büyük tersliği şoförün bu münasebetsizliğinden ibaretmiş gibi zihninden hep ons dair bu düşünceleri geçiriyor ve hazin hazin gülüm-aeyordu. Hayri Efendiye karşı gösterdiği insaniyet yalnız bu geniş müsamahalardan, yalnız bu iyi muamelelerden, yalnız bu misli görülmemiş alçak gönüllülükten mi ibaretti? Sırrı Bey, onun kendi sayesinde mal. mülk ve belki de para sahibi olduğunu bilmiyecek ve bunları nasıl edindiğini aezmıyecek kadar gafil ve safderun mııy-271
du? Dahası var: Hayri Efendiyi, bütün düğün masraflarını üstüne alarak evlendiren, çoluk çocuk sahibi eden de Sırrı Bey değil miydi? Bunu hatırlar hatırlamaz öfkesi son haddini buldu. İçinden — hiç Adeti olmadığı halde — küfür küfür üstüne savuruyordu.
İşte, böyle bir kızgınlık içinde yazıhanesine varınca bir de ne görsün? Kâtibi Seyfi, günahı kadar sevmediği vc buraya ayak basmasını kaç kere menettiği Nâsır denilen dalavereci bir gençle haşhaşa vermiş, fiskos fiskos bir şeyler konuşuyor. Sırrı Beyin artık tepesi atmıştı. Az kalsın, ikisini birden yakalarından tutup dışarıya atacaktı. Lâkin, iyi yüreği, her vakit olduğu gibi bu sefer de, onun böyle dürüşt bir harekette bulunmasına mâni oldu. Zaten, o genç de Sırrı Bey. oda kapısının eşiğinde görünür görünmez hemen ayağa kalkmış ve bir saniye sonra şapkasını kaparak dışarıya fırlamıştı. Sırrı Bey, burnundan soluyarak Seyfi’ye döndll:
•’— Hadi, sen de, hadi sen de.. Tası tarağı topla, çekil buradan... dedi.
Seyf i;
H— Ne demek istiyorsunuz? diye bete İd t.
“— Ne demek istediğimi anlamışsındır. işte o kadar...
Ve hızla yürüyüp kâtibin odasından kendi odaaına geçti. Zorla zaptedllen bir feveran içinde bütün vücudu zangır zangır titriyordu. Şapkası başında, pardesüsü sırtında masasının önüne oturdu. Gerçi, buna oturmak denemezdi; bu bir nevi yığılıştı; öyle bir yığılış kl, bunun ağırlığı altında yaylı ve döner yazıhane koltuğu, hlr arkaya bir Öne, bir sağa bir sola doğru gıcırdayarak sallandıktan sonra, birdenbire, sanki bütün yaylan paslanıvermişçesıne hareketsiz ve sâbit kaldı.
_____________________ 272
Sırrı Bevin gözleri de aynı hareketsizlik ve aynı sAbitliklc karşısındaki duvara dikilip kalmıştı. Şu anda ne yapıp ne ideceğini arlık hiç bilemiyordu Beyni bütün düşüncelerden boşalmış, kafatası tamtakır ohııuş gibiydi. Bir sıtma nöbeti geçiren hasta nasıl titremeleri artar diye Icımıldnmaktan korkar vc hastalığın kendini unutup yalnız bunun yatışmasını beklerin* Sırrı Bey de. kendisini çileden çıkaran hâdiseleri hır vana bırakmış, yalnız, vücudunu sarsmakta olan bu sinir buhranını bastırmaya çalışıyordu.
Şu son günlerin bütün sıkıntılarına, bütün tersliklerine rağmen, hamdolsnn kl. iradesinde herhangi bir sarsıntıdan eser yoktu. Her şeyi iyiye yoran ve sürekli güzel havayı andıran mizacında da henüz hiç bir bulanıklık alâmeti görülmüyordu. Bir kaç geniş nefes alıp bir kaç ”Lâhavle„ çektikten sonra başından şapkasını çıkardı, karşıki knnapcyr fırlattı ve şimdiden sAkinlcşmiş bir tanırla gözlüğünü takarak masasının ÜHtünde duran vc henüz zarfları açılmamış mektuplara baktı. Bunların arasında, Ragıp Beyin, ona lsvlç*e'den gönderdiği manzaralı bir kartpostal da vardı. Rıı kart, son derece işlek ve sık bir elyazısivle yazılmış olduğu için Sırrı Bey okumakta pek zorluk çekiyordu. Şurasından burasından bazı kelimeleri, hattâ bazı cümle parçacıklarını sökebihvorsn da tek bir satırından tam bir mâna çıkarmaya muvaffak olamıyordu. Kendi kendine:
"— Şu oğlanı da kovacak zamanı bulduk; diye «öylendi. *
Ragıp Bey, İsviçre’den yolladığı kartta, ona, "Aziz kardeşim,. diye hltabedlyordu ve sonunda "Gözlerinden öperim,, diyordu. Ne vefakâr dostmuş bu,,. Kala kala bir o kaldı. Kendl-273
alpa nice hizmetler ettiği Servet Boy şimdi ondan bir cüzzamlıdnn kaçar gibi kaçıyordu. Nice iyiliklerde bulunduğu kimseler onun semtine uğramaz olmuştu, Birlikte ne işler gördüğü, birlikte ne paralar kazandığı menfaat yoldaşları, şimdi, onun karşısında — her biri bir bahane ile — korkunç birer alacaklı kesilmişlerdi. Şu önündeki mektupların büyük bir kısmı, işte, onlardnndı. Sırn Boy, (.....ı Bankasını da. bir
mânevi şahsiyet olarak, hıı eski ortaklar arasına sokmuştu. Bu da, onlar gibi kendisiyle beraber ve kendi sayesinde nc kadar paralar kazanmıştı. Pantolonunun arka cebinde hır küçük not defteri halinde taşıdığı ve günde beş on defa gözden geçirdiği bir hesap bilAnçosuna göre, Sırrı Bey, bu bankaya yalnız faiz olarak verdiklerinin yekûnunun altı yıldan lıeri Üç yüz bin liraya çıktığım görüyordu, Buna rağmen o banka şimdi zavallı Sırrı Beyin gırtlağına yapışmış "Ver paramı, ver paramı,, diye sıkıştırıp duruyordu. tşlo, açmakta tereddüt ettiği şu mektuplardan biri de zarfının üstündeki o UAnımsı “en tâte„ lyle ı....) Bankasından geliyordu.
Sırrı Bey, bir müddet düşündükten sonra bunların hepsini hirdon elinin tersiyle itti; gözlerini, tekrar Ragıp Beyin kartpostalı Üzerine çevirdi. Ve demin birer şifre işareti gibi açmakta zorluk çektiği o incecik, küçücük yazıların anahtarını birdenbire ele geçirmişçesine sevinçle gülümstyerek ve "Ne de güzel, ne do hoş yazar,, der gibi başını iki yana saliıyarnk tekrar okumaya koyuldu,
Biraz evvolkl tasalı, kuruntulu, sinirli a-dam, şimdi, yerini sevgilisinden ilk "mııhabbet-nArno,, yİ almış hlr delikanlıya bırakmıştı. Sert burunlu, çatık kaşlı karayağız çehresi sanki bir içten gelen ışıkla aydınlanıyor, açılıyor gibiydi.
274

Bir an geldi, gülümsemesi öylesine genişledi, öylesine yayıldı ki. Adeta bir sırıtma halini aldı. Altın dişleri pırıl pırıl pırıldamaya başladı. Bugüne kadar niçin Ragıp Boydan, o biricik dostundan, o Vefalı caıı yoldaşına*n imdat İstemek aklına gdınmıud ı ? Gerçi, unun başında da bAş* ka türlü kavak ye’! asmokte olduğunu biliyordu. Gerçi. z;ı n I» I: . :»çığının o şımarık kıs yüzünden bir l( • • . a lııliılduğuna şOh
hesl yoktu: öyle bn hu sevda kı, işte, Ra^ıp gibi tcndcinll, b ı », olgun bir adamı, kır cı na doğru bir Av;ho g»uv haline sokmuş on o iyi gürü, hc'inhı ki »b> sar î!v*lVermişti» Î-Akin Ra* gıp, yine Sırrl 11 »m ‘ nmatı. Cidali, nerede l«o. dört ay ol m hafi» germiyordu kı
ondan ya bir karlpcmlal. ya bir mektup almasın.
Sırrı Bey, bu münasebetle Tarabyadokl ziyafet akşamını andı. Biçare dostu nc perişandı. o akşam!.. Kızın ollndon çekmediği kalmamıştı, Limonata içer miain? İçmem. Mehtaba bakar mısın? Bakmam. Motöre biner misin? Binmem. Hole dönüşte bize ettikleri?.. Yok, deniz tutar gibi olmuş da; yok, gönlü bulanmış da.. Dön bakalım, rıhtıma... Ylpo bugünkü gibi ortada no Hayrl’den, ne otomobilden eser var. Haydi, kalk; gece yarısı taksi aramaya çık... Bu sefer, küçük hanım, taksiyi görünce, daha doğrusu "taksi,, lâfını işitince başlasın mı fer-yadü figana? Hay Yarnbbinı, neydi o akşam... Bu da yotmlyormuş gibi gel, bir de küçük beyimize lAInhk et. Valdo hamının dünya vazifesinde değil. Atar kahkahaları iyi saatte olsunlar diye. Meğer neymiş? Servet Beyefendi hazretlerinin mahdumu mükerrnmleri, aklına esmiş de şöyle bir Tokathyan oteline kadar uzanmış; orada tanıdıklara raatgelmiş. hoş beş ederken bezik -oyununa dahvcrmlş. (Devamı var)
275
24 Ocak ÎOJK

T E N t l S T A N B U ti
Sayfa 3
GÜNÜN
EKONOMİK HAREKETLERİ
Türk Maliye Enstitüsü açılışı münasebetiyle
Yazan: Dr. E. NEV.MARK
Maliye Enstitüsü Müdürü
İktisat Fakültesi Ord. Profcsörlrdinden maktadır.
İSTANBUL Üniversitesi İktisat Fakültesinin çerçevesi içinde yeni kurulan Maliye Enstitüsü, dünden itibaren açılmış bulunmaktadır. Üniversitenin merkez binasına geçen yıl ilâve edilen iki güzel ve büyük binadan birinde yakında yerleşecek Enstitü, asıl çalışmalarına ancak birkaç ay sonra başlayabilmekle beraber. daha dünkü küçük açılış töreni münasebetiyle, kuruluşu ve güdülen bellibaşlı gayeler hakkında umumi efkâra izahat vermeyi muvafık bulmuştur.
Maliye Enstitüsünün ihdasına sebep olan müteaddit hususlar vardır.
îlkin, umumî mahiyette olan şu vakıa zikre değer:
40 yıldan beri, dünyanın bütün memleketlerinde mâliyenin önemi gerek mutlak ve gerek nisbi olarak mütemadiyen artmıştır. Bunu göstermek üzere, meselâ Amerika Birleşik Devletlerindeki durumu ele alalım. Bu memlekette, bütün âmme teşekküllerinin mecmu masrafları 1913 yılında takriben 2 milyar dolara varırken, son harp esnasında 110 milyar dolara yaklaşmıştır. Bugün dahi sözü geçen toplam 50 milyar dolan aşmaktadır. Asrımızın başlangıcında Amerikan milli gelirinin 5 i veya 6 sı gibi mutedil bir kısmını teşkil eden âmme masrafları, günümüzde milli gelirin beşte biriyle dörtte biri arasında dalgalanmaktadır. Harp zamanında ise ekseri memleketlerde âmmenin, milli gelirin yansından ve hattâ üçte i-kisinden fazlasını kendi maksatları 1-çin kullandığı vâkidir. Barış devrelerinde devletin en önemli finansman vasıtası vergiden ibaret olduğu cihetle. fertlerden hazîneye doğru cebren gerçekleştirilen bir kıymet naklinden başka bir şey olmıyan verginin, eskiden millî gelirin % 5 ilâ 10 una tekabül ederken bugün bu nispetin üç dört mislini teşkil ettiği söylenebilir.
Bu muazzam değişmelerin sebebine gelince bunları, kısmen maddi, kısmen de zihni - ideolojik şartların istihalelerinde aramak icap eder. Otomatik piyasa mekanizması ve tam bir mübadele serbestliğine dayanan eski endüstri kapitalizmi yerine, gerek hususi monopol teşekküllerinin ve gerek devlet organlarının tedricen artan nüfuzu altında bulunup bu teşekküller ve organlar tarafından geniş ölçüde "dirijc" edilen yeni bir millet ekonomisi tipi ikame edilmiştir. Bu gelişmenin, bir dereceye kadar, maddî ekonomik şartların değişmelerinin i-cap ettirdiği bir netice, yanı bu nispette kaçınılamaz bir zaruret olduğu teslim edilebilir. Maamafih, işaret e-dilen temayüller aynı zamanda, siyasi ve sosyolojik düşünüş tarzında vukua gelen tah&vvüllere de uygun bulunuyordu. Liberal kapitalist düzenin doğurduğu bazı neticeler, haklı haksız, sosyal adalete muhalif, kısmen de ekonomik bakımdan gayri rasyonel addediliyordu. İmdi, milli geür ve servetin miktariyle dağılışında arzu edilen değişmeleri gerçekleştirmek vazifesi devlete tevdi edilmiş ve ekseri âmme tedbirlerinin ifası para sarfiyatını İstilzam ettiğinden, devlet bütçesi gitgide artmıştır. Tabiatiyle, kısaca belirtilen bu umumi saikler yanında. her memlekette, kendi bünyesine uygun bir takım hususi sebepler de bulunmaktadır. Fakat ne de olsa - denilebilir ki - bazı derece farkları mevcut olmakla beraber, mâliyenin önemi her yerde çoğalmıştır, öyle ki, hali hazırda maliye siyaseti, klâsik eski vazifelerinden sarfınazar, sosyal ve ekonomik politikanın en mühim vasıtalarından biri olarak telâkki edilmekte ve fiilen de kııllanıl-
Mcmlcketlmizde de bu bünye ta-havvülleri kendilerini göstermiştir. Devletin yarciımiyle milli bir endüstri kurmağa, ekonomi, ulaştırma, milli eğitim ilh, sahalarında geçmişte bırakılan boşlukları mümkün mertebe çabuk doldurmağa ve her bakımdan modern. İleri bir devlet haline gelmeğe çalışan Türkiye Cumhuriyeti, âmme masraflarını elbette arttırmak ve fakat aynı zamanda, bunları karşılayabilecek miktarda uygun varidat kaynaklarını aramak zorunda kalmıştır. Bu iki vazife ile ilgili olmak üzere, maliye teşkilâtının genişletilmesi ve mükemmelleştirilmesi de gerekiyordu.
Bu son husus bakımından, geçen yıl kabul edilen dört kanunla pek önemli bir adımın atıldığı malûmdur. Gerçekten, bir yandan Gelir ve Kurumlar Vergisi sayesinde devletin, çeşitli mühim vazifelerinin ifası için muhtaç olduğu ve fakat geçmişte, bilhassa Kazanç Vergisinin kötülüğü ve kısırlığı yüzünden mahrum kaldığı varidatı zamanla elde edebileceği; öbür yandan yeni Vergi Usul Kanununun neticesinde, gerek hâzinenin ve gerek namuslu mükelleflerin meşrû menfaatlerinin, eskisine nazaran daha tesirli bir surette korunacağı ümit edilebilir. Bununla beraber, her iki tarafta da yepyeni bir zihniyetin hüo küm sürmesini icap ettiren gelir vergisi rejiminin, eskisinin yerine kaim olmasının kolay olacağını ve bundan başka, gerçekleştirilen reformla bütün mali zorlukların birdenbire ortadan kaldırılacağını sanmamalıdır. Hakikati halde, meselâ, vergi sistemimizin ikinci mphim unsurunu teşkil e-den Muamele Vergisi de ciddi bir ıslâha muhtaçtır. Nitekim Hükümet, bugünkü şekliyle bir takım gayrı âdil ve gayri iktisadi neticeleri tevlit e-den bu verginin esaslı surette değiştirilmesine karar vermiş ve gereken reformun hazırlanmasivle memur e-dilen komisyon, birkaç hafta önce, raporunu yetkili makama arzetmiştir.
Görülüyor kİ. diğer memleketlerde olduğu gibi Türkiyede de, halli güç olduğu kadar önemli olan bir çok mali meselelerle karşılaşılmaktadır Bun. ların tanzimine imkân dairesinde iştirak ve yardım etmek, Maliye Enstitüsüne düşen vazifelerden biridir. Gerçekten enstitü, tamamen bitaraf, ilmi bir zihniyetle araştırmalarda bulunarak bugünlerde yürürlüğe girmiş olan vergi kanunlarının mümkün olduğu kadar rasyonel ve âdil tatbikına hizmet etmek, uygun olmıyan tedbir ve tefsirlere mâliyenin dikkatini cel-betmek. neşriyatiyle, konferanslariy-le mükelleflerin ve tatbikatçıların şüpheli noktalar hususunda aydınlatılmalarına çalışmak azmindedir
Zikredilen bu gayeden başka enstitü. gerek teorik problemler ve gerek memleketimize olsun. yabancı memleketlere olsun taallûk eden tatbiki mevzuları ele alarak bunları inceleyecek ve araştırmalarının neticelerini kitap veya broşür şeklinde neşredecektir. Bu suretle, maliye ilminin Türkiyede gelişmesine, yayılmasına gayret edilecektir.
Aynı maksatla, gelecek öğretim yılından itibaren/ tatbikatçılarla genç mezunlarımızın İhtisas bilgilerinin arttırılmasını güden hususi ders ve seminerlerin açılması düşünülmektedir. Gerçi daha bugün, İktisat Fakültesi öğretiminde mâliyeye oldukça geniş bir yer ayrılmıştır. Fakat bilhassa yeni vergi reformunun derinliği ve genişliği gözönünde bulundurulacak olursa, tctklka değer bütün mesele ve hal çarelerinin lisans tedrisatı çer-
Ham ve mamul dokuma maddelerine dair haberler
Muhtelif piyasalardaki hususî muhabirlerimiz bildiriyor
Birleşik Amerikada :
Nc\v-York, 23 ı Hususî ) — Tatil sebebiyle piyasada kaydedilen durgunluğu mutaakıp hafif bir canlılık kaydedilmiştir. Fakat satışlarda bir artış görülememiştir. Bunun sebebi, piyasadan çekilen yahut ancak en basit ihtiyaçları karşılayabilecek derecede paçavra tedarik eden alıcıların husule getirdiği yüksek fiyatlardır.
Mamafih, birçok kalitelerin son derece kıt olmasından dolayı fiyatların sağlam ve sabit olduğu bildirilmektedir.
Avustralyada :
Sydney «Hususî) — 1950 senesinin ilk yün satışı Sydney’de yapılmıştır. Fiyatlar, aralık ayından %10-' (■ 15 daha yüksekti. Rakabet İngiltere ve Avrupadan geliyordu, mamafih Rusvadan da çetin bir rekabetle karşılaştılar. Satış daha çevesi içinde izah edlleıniyeceği kolaylıkla anlaşılmaktadır. Sırf, kaide-ten yeter ölçüde incelenemeyen masraf kanunlariyle yem Vergi Usul Kanununun ortaya attığı türlü güç ve mühim meseleler düşünülürse, böyle tamamlayıcı bir öğretimin faydası ve lüzumu kabu; edilmelidir. Ancak, şunu ilâve edelim ki, sözü geçen ihtisas tedrisatının pratik bakımdan başarılı olabilmesi için, bunu muvaffakiyetle bitirip bir Enstitü Sertifikası iktisap edenlere muayyen bazı tercih haklarını sağlamak lâzımdır.
Nihayet şu noktaya da kısaca işaret etmek yerinde olur: Mâliyenin e-hemmiyetinin yukarıda belirtilen artmasına paralel olarak, meselâ Fransa. Belçika, İtalya. Holânda ilh. gibi devletlerde milli Maliye Enstitüleri kurulmuştur. Fakat herşeyden önce. 1937 yılında Pariste kurulup o vakitten beri çok kıymetli bir faaliyet göstermiş olan Milletlerarası Maliye Enstitüsü zikre değer. Kurucu âzası arasında benim de bulunduğum bu enstitünün son üç yıldaki kongrelerinde Prof. Fadıl Hakkı Sur. Prof. Dr. Refiî Şükrü Suvla ve Doçent M. Orhan Dikmen'le bu yazının sahibi hazır bulunarak gerek umumî mahiyette. gerek Türk iyenin maliye politikasına müteallik olan meselelerin incelenmelerine söz ve yazı ile iştirak etmişlerdir. Esasen, bizi bir Türk Maliye Enstitüsünü kurmağa teşvik etmiş olan Milletlerarası Maliye Enstitüsü ile olduğu gibi, çeşitli dışarda-ki milli maliye enstitüleri ile de sıkı bir temas ve teşriki mesaide bulunmak istediğimiz izahtan varestedir.
Kısa izahlarımızdan anlaşılacağı veçhile, Türk Maliye Enstitüsünün türlü gaye ve vazifeleri vardır. Bunların ancak zamanla, lüzumlu mate-riyelle personel temin edildikçe, başarılabileceği tabiîdir. Esasen İlmî mesainin semere vermesinin daima az çok uzun bir müddete mütevakkıf olduğu unutulmamalıdır. Nitekim, ilk araştırma mevzuu olarak ele almak niyetinde olduğumuz “vergi istatistikleri" meseleleri, kısmen de arzet-tlği büyük ehemmiyete rağmen şimdiye kadar memleketimizde ihmal e-dilmiş olduğu sebebiyle, ancak uzunca bir zaman fasılası içinde lâyıkı veçhile incelenebilir.
Son olarak, tasavvur ettiğimiz plânların ancak, nazariyecllerle tatbikatçılar aynı gaye uğrunda beraber çalıştıkları takdirde başarılabileceğine işaret edelim. Enstitünün asli üyelerinin terekkübüne bir göz atılacak o-lursa. bu hususa enstitüce ne kadar önem verildiği derhal anlaşılmaktadır. Bu kabil sıkı ve devamlı bir İşbirliği tahakkuk ettirilirse. Maliye Enstitüsündeki çalışmaların ilmi ve tatbiki bakımdan faydalı neticeler ve. receği kuvvetle ümit edilebilir.
ziyade merinos, her çeşit iyi yün ve bükmek için kullanılan yünler üzerinde oldu. Ayni zamanda kanşık yünler de satıldı.
Belçikada :
Brüksel (Hususi) — Geçen hafta zarfında aşağı kalite keten satışı arttı, fakat eldeki mevcut hâlâ azdır.
Aşağı kalite kaba keten satışı artınca fabrikatörler kaba keten imaline hız verdiler. Mamafih İyi kalite ketenler hâlâ stok halinde saklanmaktadır; simsarlar piyasa fiyatından satmak istemedikleri için piyasada onlara karşı şiddetli bir ihtiyaç duyulmaktadır.
İngilferede :
Bradford (Hususî) — Piyasa geçen haftaya nazaran canlı ve vasati fiyatlar libre başına bir şilin kadar yüksektir. Alıcılar. Avustralya piyasasını takip etmekte ve ihtiyatlı bir durum takınmaktadırlar. Son yükselişler, dokumacıları müşkül vaziyete sokmuştur. Zira bunların ekserisi bütün mallarını ağustos ve eylül aylarında satmışlardı. İplik alıcıları, teslim vadelerinin uzunluğu dolayı-siyle cari fiyatlar üzerinden muameleye girişmekten kaçınmaktadırlar.
Itolyada :
Milano (Hususî) — Pamuklu tâli madde piyasası faaliyettedir, ve fiyatlar dn sağlamdır. Talep edilen bazı cinsler, bilhassa yüksek kalite Sakel ipliği, hâlâ pek nadir bulunabilmektedir. Ecnebi piyasalarında fiyatların sağlamlaşmaya doğru bir temayülü olduğu tahmin edilmekle beraber pamuk dokumacılarında fiyatlara karşı bir dayanma görülmektedir. J
1940 da pamuk fabrikalarında iğlerin % 901 yanı 5,600,000 i çalışmaktaydı. İğlerin çalışma saatleri 1938 e nazaran % 10 daha fazlaydı. Bütün iğ mevcudunun % 85 i iplik bükme işinde kullanılıyordu. Dokuma tezgâhlarının % 83 ü çalışmaktaydı ve çalışma saati ile istihsal miktarı 1938 senesindeki seviyeye yükselmişti. 1949 da istihsal edilen pamuk ipliğinin, tahminen 205 milyon kg. olduğu zannolunmaktadır.
İpekli piyasasına gelince, mevsim sonunda İtalyan dokuma fabrikalarının mal almaması yüzünden piyasa durgundur. Fiyatlardaki gevşeklik dokumacılar tarafından durdurulmuştur, çünkü yeni sene piyasasında siparişin artacağını tahmin etmişlerdir.
1949 da ham ipek istihsalinin 1,000,000 kg. olduğu tahmin edilmektedir. Bu miktar 1948 istihsalinin % 50 sini ve 1938 istihsalinin de % 33 ünü teşkil etmektedir. Yerleştirilen 1,200.000 iğden 70 i çalışmakta idi. 28 000 dokuma tezgâhından % 87 si kullanılmakta idi.
Hindistanda :
Bombay 23 (Hususî) — Bu hafta Hindistan pamuk piyasasında alışveriş hemen hemen yok gibiydi; yalnız 6.000 balyahk bir satış yapılmıştır.
Fiyat tesbıtınden evvel pamuk almak için girişilen mücadele neticesinde şimali memleketler piyasalarındaki fiyatlar bir hayli yükselmiş, fakat pamuk kalitesi hayli düşmüştür. (
Bombay pamuk piyasasının başlıca taleplerini hâlâ California pamuğu teşkil ediyor. Aşağı yukarı 25.000 balya satış yapılmıştır. California satışlarının mecmuu takriben 100,000 balyayı bulmaktadır
Devlet iktisadi
teşekküllerinin durumu
İşletme Bakanlığının bütçesi müzakere sırasında tenkidlere yol açtı
Ankara 23 (Hususi muhabirimizden) — Bütçe komisyonu bugün, öğleden evvel ve sonra toplanarak İşletmeler Bakanlığının Teşkilât Kanunu tasarını müzakere etti. Birçok milletvekilleri ve bu arada Cavld Ekin, Refik Ahmet Sevengil, Faik Kurdoğlu tasarının umumi heyeti ü-zerinde söz alarak bakanlığın kurulmasına lüzum olduğunu belirtmişlerdir.
Millet Partisinden Ahmet Tahtakı-lıç ise. İktisadi Devlet Teşekküllerinin teşebbüs kabiliyetlerine malık olamadıklarını, idare meclislerinin serbestçe karar alamadıklarını ileri sürerek bunların başında bir bakanlığın bulunmasına itiraz etti. İşletmeler Bakanı Münir Birsel, her teşekkülün kendi sahasında tamamen serbest olduğu ve 3460 sayılı kanunun verdiği salâhiyetler dahilinde idare meclislerinin her zaman diledikleri şekilde karar alabildikleri, bilhassa teknik mevzularda teşekkül idarecilerinin fikirlerini izhardan asla çekinmedikleri gibi bugüne kadar bu yüzden gerek selefleri ve gerek kendisi tarafından hiç kimsenin muatebe edilmediği yolunda cevap vermiştir.
Bakanın izahatına göre, bütün İktisadi devlet teşekküllerinin tek bir bakanlıkta toplanması, Meclise karşı mesul bir makamın bulunması, teşekküller arasında işbirliği yapılması, Envestisman’ları yarım milyarı geçen işletmelerde toplu bir sistem kurulması, bundan böyle daha rasyonel ve verimli çalışılması, maliyet, ücret, prim ve barem mev-zulariyle sosyal işlerde vahdet esasını sağlayacaktır.
Tasarı üzerinde etraflı görüşmelerden sonra geç vakit maddelere geçilmiş ve birinci maddenin ilk fıkraları okunmuştur.
işletmeler Bakanlığının vazifesi, devlet sermayesiyle kurulmuş ve kurulacak işletme ve tesislerin işlerini tanzim ve mürakabe etmek, sermayesinin yarısından fazlasını devlete ait şirketlerin kontrol ve devletin üzerine aldığı veya alacağı ekonomik işlerin plân ve projelerini hazırlamak olacaktır.
Komisyon, yarın tasarının müzakeresine devam edecektir. Gündemde bulunan aynı bakanlık bütçesinin tetkikına geçilememiştir.
Amerikada vergiler arttırılıyor
Washington, 23 (A.P.) — Başkan Trumon bugün kongreden büyük ticaret ve sanayi müesseseleriyle büyük emlâktan alınan vergilerin 1 milyar dolar nispetinde arttırılmasını istemiştir. Hükümetin 1950 yılı vergi programını belirten özel mesajında Cumhurbaşkanı aynı zamanda "muamele veya satışlar üzerinden" alman vergilerin indirilmesini ve şimdiki vergilerle İlgili kanunlarda kaçamaklara yol açan noksanların giderilmesini de istemiştir.
Başkan Tıuman, kazançları 50.000 doları aşan müesseselerln vergilerinde "mutedil bir arttırma" yapılmasını tavsiye etmiştir.
Başkan, mesajında, aynı zamanda yeni bir gelir kaynağı sağlamayan herhangi bir vergi kesintisini veto e-deceğini kaydetmiştir

Maliye Enstitüsü dün açıldı
Bu sene, sadece konferans ve neşriyatla iktifa edilecek
Üniversite iktisat Fakültesine bağlı enstitülerden Maliye Enstitüsü bugün fakültenin yeni binasında merasimle açılmıştır. Asi! âzası meya-nında, fakülte tedris heyetini temsil eden profesör ve doçentlerden başka, mali ve iktisadi tedris ve pratik hayatımızla yakından alâkası bulunan birçok güzide simalar Maliye Enstitüsünün kadrosunu zenginleştirmektedir.
Bu sene enstitü, tedrisata başla-mayıp tertip edeceği konferanslar ve neşriyat ile gayretlerini entelektüel mesaiye hasredecek ve gelecek tedrisat yılında, fikri mesaisiyle birlikte, talebe kaydına da geçerek bunların yetiştirilmesi ve malî bünyemizin kıymetli elemanlar kazanmasını sağlamak gayesiyle fiiliyat sahasındaki müspet faaliyetine başlayacaktır.
Dünkü açılış töreninde ilkönce söz alan Enstitü Müdürü Ordinaryüs Profesör Dr. F. Ncumark, bilhassa enstitünün gayeleri mevzuu üzerinde durarak bunların tahakkukunu sağliyacak vazifeleri hulâsa ederek müesseseyc hayırlı başarılar dilemiştir.
İkinci olarak söz alan İstanbul Defterdarı Mehmet İzmen konuşma mevzuu olarak vergi reformumuzun se-
Imanyadan alacaklı
olan tüccarımız
Tüccar Derneği, bu maksatla Ankaraya heyet gönderdi
Almanyadan alacaklı olan tüccar, Tüccar Derneğine müracaat ederek alacak hesapları hakkında Dernek'de teşkil edilen bir komisyona malûmat vermişti. Şimdiye kadar 395 tacirin Derneğe müracaat ettiği anlaşılmaktadır. *
Dernek, alacak hesaplan hakkında elde ettiği malûmatı Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına bildirecektir. Bu hususta daha yakından temaslar yapmak üzere Dernek tarafından Ankaraya bir heyet gönderilmiştir.
İzmir sanayicileri de Ankaradan döndüler
İzmir 23 (Hususi muhabirimizden) — Müstakil Sanayi Odaları kurulması, Muamele Vergisi Kanununun 951 yılı yerine bu yıl kabulünü istemek üzere Ankaraya giden İzmir heyeti avdet etmiştir.
Heyet, Maliye Bakanı, Başbakan ve Meclis Ticaret Encümeni üyeleriyle görüşmüştür. Verilen bilgiye göre, müstakil Sanayi Odaları kurulması, prensip itibariyle kabul edil-

miştir.
Maliye Bakanı, yeni Muamele Vergisi Kanun tasarısının martta Meclise verilerek kanunlaşacağım ve yakın bir ihtimalle eylülde yürürlüğe gireceğini vadetmiştir.
İzmir sanayicileri, Bankaya iştirak ediyorlar
İzmir (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — îstanbulda Sanayi Bankasının kurulması için teşekkül eden komite. İzmir Bölge Sanayi Birliğine gönderdiği bir sirkülerde. Sanayi Bankasının îzmirde bir şube açacağını, İzmir sanayicilerinin de bu bankaya hissedar olmalarını bildirmiştir. Evvelce de yazdığımız gibi, Sanayi Bankası yurdumuzda hususi teşebbüsü destekleyen bir kredi nıüessese-si olacaktır.
beplerini ve bu husustaki kanunları ele almış, Gelir Vergisi reformunu tevlid eden mail, içtimai ve Lktısadî sebepleri tahlil ettikten sonra Gelir Vergisi. Kurumlar Vergisi, Esnaf Vergisi ve Vergi Usul Kanunlarının ana hükümleri üzerinde umumi açıklamalarda bulunmuştur.
En son olarak söz alan Doçent Orhan Dikmen, mevzuun mühim bir noktasına temasla vergi reformunun başarı şartları üzerinde durmuş, bunlar içinde bilhassa mükellef psikolojisi konusuna temas ederek bu hususta memleketimiz için mükellef psikolojisinin menfi bir manzara ar-zetmekte olduğuna işaret etmiş ve bunun sebeplerini tahlil etmiştir. Her bakımdan enteresan bulunan ve memleketimizin umumi dâvalarına temas eden bu isabetli görüşlerin daha uzun bir hulasasını yarınki sayımızda vereceğimizden, burada sadece temas edilen meselenin ehemmiyetini tebarüz ettirmekle iktifa edeceğiz.
"Yeni İstanbul” memleketimiz için hayırlı hamleler vadeden ve irfan mües8escmizin bünyesi içinde kurulan Maliye Enstitüsünün takıp ettiği gayelere emin olarak varmasını temenni eder, yeni mesaisinde samimi başarılar diler.
Sanayi Bankası hazırlıkları bitti
Sanayiciler heyeti, Ankaradan geldi
Ankarada, Sanayi Bankası, Sanayi Odası meseleleri hakkında muhtelif makamlarla temas eden sanayiciler heyeti şehrimize dönmüştür. Heyet başkanı bir muharririmize verdiği izahatta, Ticaret ve Sanayi Odası, Sanayi Odası, Ticaret Borsalar) hakkında hazırlanan üç kanun tasarısı hakkında aJâkadar makamlarla görüştüklerini, bunlardan müteşekkil o-larak bir sanayi odasının kurulacağından emin bulunduğunu ifade etmiştir.
Heyetin Ankarada muhtelif makamlarla yaptığı temaslar neticesinde Sanayi Bankasının alacağı şekil taayyün etmiştir. Banka, beheri elli liralık yirmi bin hisse senedinden ibaret bir anonim şirket halinde kurulacaktır. Bankanın geri kalan sermayesi, Marshall Yardım fonundan 20 milyon dolarla temin edilecektir. Sanayi Bankasının marttan itibaren faaliyete geçeceği anlaşılmaktadır
Eksper Muhasipler Derneğinin toplantısı
"Türkiye Eksper Muhasipler ve İşletme Organizatörleri" Derneğinin sekizinci yıllık genel kurul toplantısı dün Ticaret Odasında yapılmıştır.
Yönetim kurulu ve denetçi raporları okunup kabul edildikten sonra yeni idare heyeti seçimleri yapılmıştır.
Bundan sonra. Gelir Vergisi Kanununun bu seneden itibaren tatbik mevkiine geçmiş bulunması dolayı-siyle muhasebe işlerinin yetkili ellere tevdii lâzım geldiği hakkında hararetli konuşmalar yapılmış ve bu arada gerek hâzinenin ve gerekse mükelleflerin hak ve menfaatlerini koruma bakımından, salâhiyet isteyen diğer birçok işlerde olduğu gibi memleketimizde muhasipliğin de muayyen esaslara bağlanarak yapılabilmesi hususunda bir kanun çıkması gerektiğine karar verilmiş, bu bakımdan icap eden teşebbüslerin yapılması ve muhasebelerini ehliyetli olmıyan ellere tevdi etmemeleri hakkında piyasanın nazarı dikkatinin celbedilmesi zımnında yönetim kuruluna salâhiyet verilmiştir.

I 23/1/1950 Pazartesi
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
Borsalarda Vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsaaında fındık fiatleri gevşeklik ve kararsızlık içinde bulunmaktadır. Hazırda mal olmadığı için, dünkü mahdut satışlar şubat yüklemeleri için yapılmıştır Havaların bozuk olması yüzünden. istihsal bölgelerinde köylünün pazarlara fındık getiremediğinden, bu yüzden tüccarın kabuklu fındık bulamadığından bahsedilmektedir.
Nebati yağ satışları eski hararetini muhafaza etmektedir.
Evvelce de yazdığımız gibi, şirketlerin yıllık toplantıları başladığı için, Esham ve Tahvilât Borsaaında. bazı anonim şirketlerin tahvilleri aranmaktadır. Altın piyasasında yeni bir şey yoktur.
İzmir :
Hafta başında çekirdeksiz kurıı üzüm piyasası, gevşek olarak açılmıştır. İncirin sağlam durumunda bir değişiklik yoktur. Famuk piyasası, oldukça canlıdır. Pamuk yağı piyasası, hareketli olup alıcı İsteklidir. Pamuk çekirdeğine istek varsa da, arz nazlıdır.
Adana :
Borsada pamuk üzerine kayda değer bir şey yoktur.
İstanbul Borsası
i Sterlin* 100 Dolar Açılış Kapanış
7.37.50 280.50 0.80 64.03 5.60 54.J2.60 73.68.40 0-(4.128 0.01.876 J 73.00 7.84 280.25 0.80 H.03 Ö.60 54.12.50 73.68 4U 0.44.128 0.01.876 9.73.00
100 Fr. Frangı... 100 İsviçre Fr.... 100 Bciç Fr. ... 100 İsveç Kr 100 Florin 100 Liret
100 Drahmi 100 Escoudos ...
Altınlar
• Külçe Yerli Gr. Külçe OegUBhH, Cumhuriyet ... Reşat Bugün Eflki kur
Lira Lira
6 16 Ö.25 12.20 44 60 40.70 41.— 54 60 45.10 42.60 41.80 6.17 6.24 42 30 44 60 41.— 40.(H) 54.70 45.50 42 50 42.50
Hamlt .........
Gulden
Ingiliz
Fransız kok.... Napollton 111... İsviçre
New-York‘ta ; onsu î 3 35
Gümüş, Platin
Gümüş Gr Plâtin En aşağı En yukarı
10.- n.-
Züridı Borsası (Serbest)
Türk liran ...... Dolar İsviçre Frangı
En aşağı En yukarı
0.85 4.28 1/2 10.20 1 08 0.05 i 30 10.10 111
Sterlin#
Fransız Frangı
Ikramlyell (uhvideı Kapanış (•)
%5 H*33 Eru(ı nı .. 23.- 23.—
1938 ıkramivell ..... 21.20 21.25
Milli Müdafaa ı '0.50 20.50
*5 1911 Demiryolu IV 102.50 102.6ü
1041 Demiryolu V .. 97.00 98.00
^4 1/2 1919 ikmmlveli • •• 95.50 95.50
Diğerleri
«tö İLMİ Demiryolu VI. 97.- 07.-
Kalkınma L 07.50 97.50
■. »s 1948 11 06.25 96.25
ü 6 ııı. 97.75 97 75
%6 1918 istikrazı 1. ..... 97.50 07.50
1948 (1 97.25 97.25
%7 1934 Sivas-Erzurum 1. /0.65 ’0.65
1934 .. ıı-vn. 20.60 20.70
%7 1911 Demiryolu 1. .. 20.90 20.00
%7 J94) II. .. 22.15 21.60
%7 1941 III. .. 21.20 21 20
%7 51İ1I1 Müdafaa 1. .. 21.10 21.20
%7 •• İL .. 21.65 21.65
%7 •t uı. 21 00 22.-
%? 9f V. .. 22.15 22.15
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 108.50 107.—
99 Ct —
O .. %60 67.80 68.—
o ,, Mümes. Senet. 67.U0 68.-
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası 127.75 128.—
Türkiye îş Bankası 25.10 217.10
Türk Ticaret Bankam 5 — 5.-
Aralan Çimento 16.— 16 —
Şark DcğlrmoncIHk 23.25 23.50
MÜH Reasürans
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fonsivo 1903


Huhu İmi s bugün Eski Kapanış
Buğday Yumuşak 31.35 31.35
Buğday Sert ( — 31.—
Arpa Biralık * 27.10
Arpa Yemlik (dökme) 24.—
Mısır (Sarı) çuvallı 20.10 21.—
Faaulya Tombul (çuvallı) 32.-
Fasulye Cali seri (dökme) — 38.—
ICjşyeml 37.50 11.—
Mercimek Kırmızı iç çuval 36 —
Mercimek yeşil (Sivas) .... — 47.—
Nohut natürel — 32.—
lafclı tohıımlıır»
Ayçiçeği tohumu 35.— 35.20
Kntentohumu 45 — 44.—
Kendirtohumu 15 — 45.—
Susam (Bandırma) 81.— 84.—
Yer fıstığı kabuklu 75.—
Kıırıı Meyvnlnrı
Fındık (kabuklu sivri) ... — 64.—
F'ındık (îç tombul) 148.20 147.—
Ceviz (kabuklu) — 42 —
Ceviz (îç natürel) 160.— 150.—
Dokuma llaııı Maddeleri:
Tiftik ana mal 275.—
Tiftik (Nntllrol) Yapak Anadolu (Kırkım) •M' 305.—
— 200.—
llıtm deriler:
Sığır salamura (yaş) kilosu 140.— 140.—
Keçi tuzlu kuru kilosu ... — 207.—
Koyun hava kurusu kilosu 135 — 175.—
Mezbaha sığır yaö kilosu. •• 113.—
Nebati Yağlar;
Zeytinyağı (Ekstra ekstra) 235.— 285.—
Susnmvağı (Rafine) . 220.— 210.—
Ayçiçeği (Rafine tenokcİİ) 165 — 170.—
G’ıudık 'adı «V 160
Gününü o Borsada muamelesi tescil edilmemiş
Bugday yumuşak
Buftday sert ...
Bugün Son kapanı;
üzüm çekirdeksiz No.9 54.5 51.—
İncir A serisi No. 8... M — 54.—
.. B serisi No. 108 43 — 13.—
Pamuk Akala 1 234.— 231.—
Panııık Akala 11 205.— 205.—
Pamuk Akala ılı 205.— 205.-
Pamukyağı (rafine) ... 155.— 155.—
Pamuk çekirdeği 16.50 16H50
Bufcdııv (B üşeli=Sent) .......
Sert Kış mahmulü No. 2 .....
Kırmızı .. No. ’ ....
i’umıık MhldlhiK (Llbresl=Scnt)
Mart
Mayıs rommuş
Ekim
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala x 190.—
Pamuk Akala II 160.— 165.—
Pamuk Akala III 150.— 150.—
Pamuk Yerli I 144.—
Pamuk yerli II «M 111.—
Tiftik (L4brc8l=:3ent) .........
Toksa*» No. L ................
Fındık (Llbrosl=:Sent) .........
Kabuklu Yerli İri ..........
.. .. orta ..........
Levant İç İthal malı .......
Ekstra İri İç malı ...........
Kuru üxdm (Libresl=Sent) .......
Thompson çekirdeksiz seçme Kefen tohumu (Buşoll=Dolar) ... Mlnneapolls ....................
Kalay (Libro»l=Sent) .......
Levha-teneko (100 libre dolar)
Eskişehir Ticaret Borsası
8340
84.—
32.—
459.5 233.-
462.-
235.-
öü.93
30.90
30.53
28.62
30.75
M 60
30.0b
28.46
60.-
68-80
23.—
22.5
37.-
30-40
23.—
22.5
37.-
39-40
14.5-12
3.90-&99
77.75-78
7.50
U.5-12
3.90-3.99
Londra Borsası
Keteıı t(humu (Tonu=Storlln) ...
Bombay
KalkÛta ...................
Yer fıstığı Hindistan ........
Bradford Piyasası
Tiftik îyl mal (Librejıl=Peni) Sıra malı Anadolu Trakya
• •
Yün
•*
63.—
62.-
63.-
34.—
30.—
18.50
İskenderiye Borsası
ramuk (Kantnn=Tallan) ......
Ashmounl Kısa cvaflı F/G... Karnuk Uzun civafb F/G
85.50
99-
tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden tak ribi piyasa değerleri.
63.-
62.-
61.5
34.-
30.-
19.50
87.70
100.25
Boyfa 4
yen! İstanbul
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
*
Hindiefeanda cumhuriyet 26 Ocakta ilân ediliyor
74 Orak İftfJO
Gençlik ve partiler
Yazan : Fikret ÜRGÜP
AMERİKADAN İNTİBALAR
I
millet daha Prog-değil. bir
Makaın, akıl ve bir kavram ol-hayat teşkılâtı-yetkllerini ifade
Şiirin lüzumu ve lüzumsuzluğu
Türk devrimi, bize yaratıcı bir millet olmanın yolunu açmif ve bizi doğrudan doğruya hayat gerçekliği ile temasa getirmiştir Yazan : M. NERMİ
Eğer inaan, kendi İçinde Hr şHr haletini yaşıyorsa, hayatını şiir olarak yaşamaktan ve »ummaktan başka bir isteği olmaması beklenir
26 ooak 1090 perfemb# günü Hint Cumhuriyeti İlân cdilcooktir. Bu münasebetle bafkentto bir merasim yapı-lacaktirs Ayrıoa eyalet ve devletler başkentlerinde de buna müşabih merasimler tertip edilmiştir. Cumhurbaşkanının and İçme merasimini Hindistan mahkcmoleri baş hâkimi idaro edecektir. Bunu 30 pâre top ateşi takip edecek ve hükümet konağı üzerine Cumhurbaşkanının yeni bayrağı çekilecektir. Yukarki resimde. Hindls-tanın hürriyetine kavuştuğu gün olan 15 ağustos 1947 do hür Hindistnnın ilk Başbakanı sıfatıyla Nehrunun yemin edişi görülmektedir.
Amerikan gazeteciliği/ bizim bilip alıştıklarımızdan bambaşkadır
Wa-New-York Times’i gösterilir. Daha banliyösünde bile meşhur N. Y. Ti-okunur.
ÎR Türk, hattâ bir AvrupalI için Amerikada en gariplenecek şeylerin başında basın gelir. Amerikan gazeteciliğinin hususiyetleri bizim bilip alıştıklarımızdan o kadar değişik ki„ alışıncaya kadar aylar geçer.
Meselâ, Amerikanın en büyük gazetesi olarak “New-York Times,,! biliriz. Halbuki bu telâkkimiz bir çok bakımlardan yanlıştır.
Bir kere “Amerikanın,, diye şümullü bir tâbir kullanmak doğru re-gildlr. Amerikada mahalli gazetecilik şaşılacak derecede kuvvet bulmuştur.
Büyük Amerikan mecmualarının aksine olarak, gazeteler ancak bulundukları şehrin veya civar birkaç şehrin ahalisi tarafından okunurlar. Amerikan gazeteciliği, muazzam mesafeleri fethedememlş, veya, mahalli basının fevkinde bir canlılık gösterememiştir.
Meselâ New-York Times, New-Yorkdan uzaklaşıldıkça görülmez o-lur. Kaliforniya şöyle dursun, Ncw-Yorkun burnunun dibindeki shıngtonda bile okuyan parmakla garibi, New-York mahalli gazeteler, mes'den doha çok
N. Y. Tlmes in sürümü yarım milyon nüsha civarındadır. Halbuki yine New-Yorkta çıkan N. Y. Daily News'un sürümü 3 milyona yakındır. N. Y. Times ağırbaşlı, ciddi, çok “e-saslı,, bir gazetedir; dış İstihbaratı birinci derecededir. Fakat bu bakımlardan da New-York Hcrald Tribüne ondan pek geri kalmaz.
Amerikan iç bünyesinin ve belki de federatif sisteminin bir neticesi olan bu mahallilikle başa çıkabilmek için "zincir,ı .Chain) denilen bir yol bulunmuştur. Bunu bizdeki “şube,, lere benzetebiliriz. Meselâ, New-Yorkta meşhur “Journal-American,,! yayımlayan “Heıırst,, grupu, Amerikanın diğer 14 şehrinde 16 tane başka başka gazete yayınlar (bu gazetelerin ancak ana hatları merkez tarafından lesbft edilir). New-Yorkta "World Telegram,, gazetesini yayınlayan Scripps - Howard grupu İse Amerikanın 10 şehrinde 21 gazete çıkanr.
Amerikada gazetecilik de “büyük busınese,, tir. Burada da "tröst,,1e-rin olacağı tabiîdir.

Bir Amerikan gazetesini ilk defa aldığınızda, bir cesametine, bir de fiyatına şaşarsınız. New-York gazetelerinin çoğu her gün 50-60 sahlfe olarak çıkar (küçük boylular 80-90 Bahiredir). Pazar nüshaları ise bir âlemdir. İlâveleriyle birlikte sahlfe adedi yüzleri bulur.
Bu muazzam gazetelerin çoğunu hafta içinde 3 cente (Amerikalılarca 8 kuruş ı, pazar nüshalarını da 10-15 cente alabilirsiniz. Yapılan hesaplara göre, aldığınız gazetenin yalnız maliyeti buna yakın bir rakam olduğuna göre, gazete bayii size lütuf yapmış gibi garip bir hisse kapılırsınız. Mâamaflh gazetelere şöyle bir göz gezdirince, bu ucuzluğun hikmetini anlarsınız: Sahifeler dolusu reklâmlar birbirini kovalar. Resmi rakamların açıkladığına göre, Amerikan gazete sahifelerinln vasat! olarak yüzde elli İkisi reklâmla, gerisi do havadis, makale, fatoğraf, mektup, karikatür, resimli tefrika, malûmat ve kanaatla doluymuş. Yani aldığınız gazetenin yarısından fazlası reklâmdır. îşte bu reklâmcılar sayesindedir ki, Amerikalı, normal olarak 15-20 cente alabileceği gazeteyi 3 cente s/ıtın alabilmektedir. Aynı reklâmlar sayesinde Amerikan halkı bedava radyo dinler, çünkü yayım
İki bine yakın gündelik gazete ile 50 milyon okuyucuya hitap eden Amerikan gazeteciliği, muazzam bir endüstri halindedir ve kâğıt ihtiyacı için her gün 200 hektar orman kesilmektedir.
okuyacak ve ihtiyaç-ettiklerini
sahlfe dü-
Yazan : Oğuz TÜRKKAN istasyonları reklâmla geçindiğinden, halk radyo vergisi vermez. Televizyon da böyledir. Kibriti de, kapağında bulunan reklâmlar sayesinde, bedavaya alırsınız.
Gazetenin sahifelerini karıştırır-ken daha pek çok şeyleri yadırgayacaksınız. Meselâ resimli tefrikaları. Bizde - ve Avrupada - çocuk mecmualarının hususiyeti olan resimli tefrikalar. “Fantomalar,,, "Bay Tekin., 1er.. v.s. burada gazetede hemen herkesin takip ettiği kısımdır.
Bu resimleri, çocuktan tutun da, banka müdürüne kadar ekseri Amerikalılar ve hemen bütün kadınlar takip eder. AvrupalIlar bu düşkünlüğü, Amerikalıların iptida! ve “çocuk kalmış,, taraflarına hamlederler. Amerikalılar ise roman vakitleri bulunmadığını larım böylelikle tatmin iddia ediyorlar.

Bizim veya Avrupanın
zeninl ve makaleleri Amerikan gazetesinde aramayın, bulamazsınız. Bir gazete muharriri, kelimenin basit mânasiyle, “yazıcı,, durumuna indirilmiştir. Sahası neyse ona dair her türlü havadis, malûmat ve doküman kendisine havale edilir, o da bunları alır, toparlar, keser, iki sütunluk malûmatı bir, bir sütunluğu yarını sütuna sıkışacak hale sokar, şefine verir. Yajıl her sahada, bizim gazetelerin “adliye,, veya "zabıta,, muhabirlerinin yaptıklarını yaparlar. Bizzat vaka mahalline giden “huhabir-ler„ ise tek satır yazmazlar: telefonla mesajlarını bildirirler, ilgili masa “yazıcısı,, günün ihtiyacına göre onu bir şekle sokar. Siyasi havadisler bu metod sayesinde hakikaten iv! İşlenmiş, toparlanmış, her okuyucunun kolaylıkla anlıyobileceği berrak ve nıâ-nah icmaller haline girmekteyse de, her sahada bu çeşit gazeteciliğin tatbiki, Amerikan basınını korkunç bir “standart,, boyaya buluırıaktadır. Bu usul Amerikan gazetelerinden o-rijinaliteyi ve fahsiyetl almış yoket-miştlr.
Yazılarda -çok kere imza bulunmakla beraber - şahsi hiç bir kanaate rastlamak kabil değildir. Bunlar makale değil, sadece bir araya getirilmiş “havadis ve malûmat,, tır.
Gerçi bizim anlamımızla “maka-le„ de vardır. Fakat “standart,, lık hastalığı burada daha barizdir. Gazetelerin çok kere kendi hususi ımı-kalecileri (columnist’leri) yoktur. A-merıkada “makale muharriri,,, muayyen bir gazetenin veya gazete grupunun değil, bir sendikanın, şirketin adamıdır. Her gün oturur, akla geldik gelmedik her mevzuda (veya, mütehassıs olmuşsa, o sahada) bir makale yazor, imzasını atar. Bu makale, sendika - şirket tarafından “mal,, olarak memleketin yüzlerce, binlerce gazetenine satılır. Yazıcıyı şirketten satın alan gazete, bunu, kendi muharririnin makalesiymiş gibi yayınlar vc böylelikle sahifeleri-nin gayri şahsiliğini giderdiğini zanneder; halbuki, mahalli zaviyeden meseleyi ele a miyarı New-York-lu Walter Llppmann. Bayan Roosc-velt veya Drew Pearson, meselâ
Kansas eyaleti gazetesine ne gibi şahsi bir hava katabilir? Daha tuhafı, iki zıt tezli makale aynı gaze-de aynı sahifede yaııyana çıkabilir.

Bütün bu sebeplerin tesiriyle olacak ki. Amerikada -gazetecilik, çok daha canlı, şahsi ve kanaat sahibi olan radyoculuk karşısında yavaş yavaş yenilmektedir.

İki bine yakın gündelik gazete ile 50 milyon okuyucuya hitap eden A-mcrıkan gazeteciliği muazzam bir endüstri halindedir., Yalnız New-York ve Chicago gazetelerinin kâğıdı için her gün 200 hektar orman kesilmektedir. Büyük bir şehir gazetesinin yıllık mürekkep sarfiyatı 1 milyon kiloyu geçmektedir. Fakat dünyanın on mükemmel vasıtasına ve en geniş sermayesine sahip olan Amerikan gazeteciliği, büyük bir buhran geçirmektedir. Radyo ve hele televizyonun gelişmesiyle bu buhran daha da keskinleşmektedir.
Bu Ölüm - kalım mücadelesinde yenilmemek için Amerikan gazeteciliği bugün, Amerikalıların pratik dehâsından doğacak zecri bir inkılâba cidden muhtaçtır,
■■İl



I
1 û K û ^ovyet dış politikasının
S o 4 □ i e y ü z ü

I


|fı* *ı

, muazzam HÖylcnuşilr nüfuz salıa-muadll aza-yatırnmıya-anlaşılablle-blolc ıındıt
Ekim ayı ortalarında, Politbüro ile Dışişleri Bakanlığının bazı mensup, larına çok malırem ve gayrı resmi mahiyetle verdiği nutukta, |îM5 den beri muvaffakıyctsizllklerle neticelenen Dışişleri Bakanları Konferansları ve bilhassa “Berlin mağlûbiyet.!,,rdn, Rusya için, son derece vahim siyasi neticeler doğuracak olan bir çığı tahrik ettiğini Sovyet Rıısyanın, kendi sında. Anıerıkanırı'klne mette sermaye yatırıp cağı, gelecek beş yılda
coktir. AvrupHda, doğu toplanan halk demokrasilerinin karşısında, Batı Avrupa devletleri. Atlantik Paktında yer almışlardır, “Tl-to meselesi,, niıı Sovyet dış politikasının zararına olarak, bundan böyle de, Komtnform’un elinde kalacağı anlaşılıyor. Halbuki Komıııfoıııı da şimdiye kadar elle tutulur hiç bir işe yaramamıştır. Boğazlar. Amerikanın Türkiye’ye yaptığı yardım sayesinde, istikbalin halledilmemiş bir meselesi olarak kalıyor İranda da aynı vaziyet tebellür etmeğe başlamaktadır Hindistan, Amerikan dış politikasının A.şyadakl en kuvvetli kalesi haline gelmek Üzeredir. Bu hâdise. Çin'in Mao-Tse-Tung tarafından zaptım bir hayli kıymetsizleş!irecektir Kora nın karşısında MacArthur duruyor. A-meriknldar, burada da bir hayli dikleşmeye başlıyorlar, Sovyet dış politikası i.se, bir müddetten beri pek do muvaffakiyetli yüı İlmiyen, artçı muharebeleri vermekle yetinmeye çalışıyor.
Bu, şüphesiz, şahsi bir mütaîeadır. Fakat, böyle bir mütalaanın ifade e-dlbnlş olması bile, batı demokrasilerinin pek yakında mahvolacaklarına dair mütemadiyen yapılan propagandalara, Sovyet ekâbinnin ne derece inandığını açıkça göstermektedir.
Aynı günlerde, Büyük Elçi Semyo-nof. Berlin'de ahbaplarına şunları söylüyor:
"Batı dünyasını, Sovyetler Birliğine müteveccih, daha geniş tecavüz plân-
YURDUMUZDA çıkan gazeteleri karıştırırken, sırası gelir, aynı fikrin, aynı haberin birkaç türlü tefsir edildiğim görür ve hayrette kalımınız. Biz topluluk nizamını güden ve ilgilendiren fikirlerin hiçbir münakaşaya lüzum göstermeyecek bir aydınlıkta olduğuna, genel olarak, ötedenberi İnanırız. Çünkü biz Orta-Çağ zihniyetinden henüz büsbütün kurtulamamışızdır. Arka* ınızda kalan birkaç yüzyılın mü-hakeme ve düşünüş alışkanlığını yirmi beş veya otuz yıllık bir fikir hareketi ilo yenmek ne kadar güçtür: Orta-Çağ dünyasının, bizde olduğu gibi Avrupa’da da, değişmeyen bir ideal ve hakikat kaynağı vardır. Devlet nizamı bu zihniyete göre kurulmuştur, ve bu devlet, genel anlayış bakımından, her türlü münakaşanın dışında kalması gereken bir kudret olarak düşünülür. Eski anlayışa göre. İnsanlar hataya düşebilirler, fakat makamın kııdsiycti vardır.
Bugünkü cemiyet telâkkilerimiz çok değişmiştir, muhakeme dışı maktan çıkarak mızın> çeşit çeşit eden merkezler haline gelmiştir Bıı bakımdan her makamın faaliyeti, Orta-Çağ'da olduğu gibi, değişmeyen prensiplerden değil, doğrudan doğruya hayat gerçekliğinden ilham almak zorundadır
Çağdaş cemiyet, bir bakımdan, geniş hır iş-bölümü-trşkilâtı'dır. Nenle Iş-bÖlÜmü varsa, orada mutlak bu iş-bölümündon doğan zümreler ve onların ayrı ayrı menfaatleri vardır. Ayrı ayrı menfaatler (le her toplulukta ayrı ayrı görüşlerin norma! birer kaynağıdır. Şimdi siz, bir fikrin, bir haberin neden çeşit çeşit tefsir edildiğini daha iyi anlayabilirsiniz.
Çağdaş devlet, iş-bölürnü temeline göre kurulmuş cemiyetin en yüksek faaliyet teşkilâtı olarak düşüldü mü, zümre menîaatlorı-nin de bu teşkilât içindeki rolünü incelemek zarureti kendiliğinden belirmiş olur. Zümre menfaatleri, çok kere, birbirini tamamladığı İçin daha geniş gruplar yaratır ve bu suretle politika partileri meydana gelir Bundan da anlaşılıyor kl; politika partilerinin her şeyden önce dile getirmek zorunda oldukları dâvalar, tam mânaslyle, yalnız hayat gerçekliğini dile getirmesi gereken dâvalardır. Hemen söylemeliyiz ki: bu dâvaların hemen hepsi de ilkönce ekonomik dâvalardır. Demek oluyor ki: par ti programı, her şeyden önce, ık tisat dâvalarımızın nasıl çözülebi leceğini gösteren bir plân, bir görüştür. Doğrusunu isterseniz partilerimiz bıı bakımdan aradığımız olgunluğa henüz erişememiştir Yollar yapacağız, okullar açacağız. köprüler yaptıracağız, gibi sözler blı* program vc tez olmaktan çok uzaktır. Bunları yapmak her devletin zaten başlıca vazifesidir. Partisiz Abdülhanıit devleti de buna benzer şeyler, hattâ bu arada bir Hicaz hattı yaptırmamış mıdır? Bundan da anlaşılıyor ki. bir parti programı beylik

l J
Yazan
CURT RIESS
(Avrupa hususi muhııhırıınuı
Türk İyede “Yen!
neşir hakkı tstaıılıııl"a aittir
13
larından vaz yetimizi çok göstermemiz kalırsa, bu dünya arlık hiç bir şeyle
İkna edilemez.”
geçilmek için, hüsnüni-aÇik ve nmleni olarak lâzımdır. Halbuki, hana
Politbüro, hâlâ iıakıkatı görmek islemiyor. Vişinskiye, Genel Kurulda, sempati yaratmak İçin venl talimat verilnıcktodlr Vişlnski Genel Kurulda, bir kaç ay evvel aleyhine rey verdiği, “Balkan Uzlaşma Koalisyonu" lehine rey verınck suretiyle herkesi ve hattâ kendi Bakanlığını bile hayrete düşürüyor. Vişinskmln Pnlitbü-roııun “tallmatlylu kanaat değiştirdiği.” Parti Merkez Komitesi tarafından sonradan Dışişleri Bakanlığına bildirilmişti.
önlenmelidir. Hal-Yeni bir
Politbüro, şu günlerde New-York’-da müsait bir hava yaratmaya bilhassa ehemmiyet vermektedir. Çünkü. Güvenlik Konseyinde, müddeti biten Ukrayna yerine Çekoslavnk-ya’nın intihap edilmesin! temin ötmek lâzımdır. Hor halde, Yugoslavya'nın geçilmeni
buki, Yugoslavya seçildi, darbe!...
Vişlnskl, bir müddet Asabına hâkim olamıyor... Fakat, hemen sonra, sulh mavalına tekrar başlıyor. Çünkü, Politbüro, daha müsait bir hava yaratması için, ısrar etmektedir. Fransız delegesi Chauvel, Vışınskl-nin, mütemadiyen taktik değişi irmesini pek güzel ifade ediyor: “Vişlns-klnln sulh hakkındakl sözleri çok şayanı dikkattir. Rus delegesi, uzunca beyanatı sırasında asabileşiyor, kızarıyor, ki, birini
eliyle tehdld ediyor, san-dövecekmiş gibi, masayı
sözlerden çok daha başka bir şey olmalıdır. Hele bizim gibi büyük bir devrim yapmış, bütün ilerleme hamlelerimizi öldüren hayat sistemini ortadan kaldırmış, politikada tecrübesi oldukça az bir için bu programların çok ciddi bir ehemmiyeti vardır, ram bir rey avı programı
devrim nesillerine yakışan ideal ve gerçeklik programı olmalıdır. Biz her parti programında, gözlerimizle geleceğin Türk milletini seyrederken ayaklarımızın altında toprağımızın gorçekllğlnl mutlaka duymalıyız. İdeal ve gerçeklik ancak bu nuretle birbirini tamamlayabilir
Parti, her şeyden önce, bir iç politika dâvasıdır. Dış politikamızın yüksek bir geleneği vardır ve biz bütün tarihimizde en büyük felâketleri göze alarak bu şerefli geleneğe sadık kalmışız ve birliğimizi bozmanuşızdır. İç politikamızda, belli başlı gayelerden ayrılmamak şartıyle, münakaşası gereken konularımız parti programlarım ferah ferah dolduracak bir zenginliktedir. Fakat arada sırada görüyoruz ki: en cdernmiyetli ve gerçeklikle ilgili hayat dâvalarımız nedense ikinci ve üçüncü plâna düşmekte ve münakaşa daha ztyade mânevi sahalara yayılmak İstidadını göstermektedir.
Biliyoruz ki: Orta-Çağ devletleri nasıl bütün eğitim hayatını kendi kontrolü altına almışsa çağımızın bütün devletleri de eğitimi aynı tarzda istisnasız kendine maletnıiştır. Onun için büyük bir devrimden doğan Türk devletinin nesil eğitimine verdiği ehemmiyeti anlamak elbette kolaydır. Devlet ve din birbirinden ayrıldıktan sonra da bütün iç politikamızın nasıl bir sahada gelişmesi gerekeceğini sıkıntı çekmeden kestirebiliriz. Bugünkü cemiyetimizin sıkıntıları ne hacılarımızın azlığından, ne sofu dualarının makbule geçmemesinden, ne de keskin nefeslilerimizin kıtlığından ileri gelmemektedir. Osmaıılı Devleti bile bunun böyle olmadığını sezerek her çeşit ıslahat a baş vurmak zorunda kalmıştır Dâvayı daha ziyade mânevi cepheden muhakeme etmek; asıl dâvanın gerçeklikle olan ilgisini h.ç anlamamak demektir. Ve muhakemesini böyle bir görüşe göre yapan bir partinin de memlekete hiçbir faydası dokunamaz.
Bizim sıkıntılarımızın kaynağını istihsal sıstomlmizin geriliğinde aramalıyız. Partiler, gerçeklik çerçevesi içinde, bunun nasıl gideri-leceğıni araştırmayı bilmezlerse tedbirlerimiz, düşman donanmasını ürkütmek ‘çln bir Osmanlı paşasının İstanbul surlarını badanalatması gibi anlaşılmaz ve tuhaf bir teşebbüs halinde kalmaya mahkûmdur. Türk devrimi bize yaratıcı bir millet olmanın yolunu açmış ve bizi doğrudan doğruya hayat gerçekliği ile temasa getirmiştir. Onun için her Türk’e öldüğü gibi, her Türk partisine de düşen vazife bu gerçekliği anlamak ve yalnız ona göre düşünmektir.






İl'


ıw
yuınrukluyor, bâ.jka delogelere her türlü suçları atfed’.yor, tahkir ve teh-did savuruyor," Chauvel, soruyor "Bu tavruhareketlnln manası nedir? Sakın yanlış anlaşılmasın Vışinski sulh toklif ediyor’
Evet ortada. Vışlnsklnin eylülde yaptığı bir de sulh teklifi var.. Kasını sonunda, Birleşmiş Milletlerin siyasi komitesi, Vişınskinh». Beşler arasında sulh yapmak teklifini reddediyor. Hâdise, Politbüro ve Dışişleri Bakanlığında hiç bir tesir yaratmıyor Üç, hatta hır ay evvel, e-bed! cihan sııtbuna hasret çekildi, sanki unutulmuş gibidir.
Moskova, demir perdeyi sıkıştırıyor. Moskova Alman Halk Polisini silâhlandırıyor. Moskova, peykleri, •’antıkoıııünlstlerdı n” ve komünist partilerini "Anti-peyklcrden” temizliyor. Kominform, I?ugu blokunun kuvvetli olduğunu ve rahat yaşadığını göstermek için büyük faaliyet sar-(ediyor, Moskova’nın yarın ne yapacağını kimse, ve bilhassa dost memleketlerin komünist, şefleri bilmiyor. L>ün tebrik edilenler, yarın mahkemeye verilerek asılıyor.
Kremlin, İH aralıkta Mao-Tse-Tung şerefine mükellef bir ziyafet veriyor. Fakat, bunun manası ne? İşlerin İç yüzünü bilenler. Stalin'in, Mao-Tne-Tung aleyhine kaç manevra çevirdiğine yak inen vâkıftır. Şef, Çin lideri l-çln yardım İsleyen Molotof’u bile, dinlememiştir. Stalin, bir kere şüphe etmesin!..
Sovyet sulh taarruzu artık bitmiştir. Komplikasyonlardan kaçmak şöyle dursun, bilâkis, hariçle teması daha ziyade kesmek için,
mak yolu tutuluyor, Doğu blokunun merkezlerinde, Batı karşı, Kremli*nln emrlylo, şiddetli bir müoadole açılıyor; diplomatların, memlekette kalması istenmiyor. Kremlin, artık, kimseye güvenmiyor.
Vlndimir Dokanossof’a göre, bunlar, ‘‘artçı muharebeleridir,.
SON
müşkilât yarat-
diplomatlarına
ÎR iki sayfalık genç mecmualar çıkıyor ve kısa zamanda kayboluyorlar. Mahdut sayfalarının yarınından fazlası şiirle - sanki şiir bedava istifade edilen bir nehirmiş gibi • geri kalan kısmı İse, sanat, dil ve inanç beyannameleri ile doldurulmuş. Yarısından fazlası şiir. Her devrin büyük muharrirleri yazıya, gençliklerinde şiirle başlamışlardır. İçlerinde şiir yazmak zorunu hissedenler, uzun emeklerden sonra bu dftvada haklı çıkmışlar, bir çofcu İse geri dönmüş, şiirden vazgeçmiştir.
Söyliyecekleri biriktiği ve onları zorladığı zaman, önlerine edebiyatın öteki kapıları açılmıştır, insanı ve hayatı anlamak, araştırmak istlyen İçin romanın geniş hudutları ve imkânları; ötekilerle kendisi arasında derhal bir iştirak köprüsü kurmak latiyen için tiyatro; teknik zorluklarda duraklamaktan kaçman ve «öyli-yecekleri muayyen bir kalıba döküle-mlyen için deneme nevileri vardı. Bizdeki bu şiir bereketi insanı şaşırtıyor. Şiir yazmaya mecbur eden nedir? Zira, şiir yazmanın birçok mesuliyetleri vardır. Eğer insan kendi içinde bir şiir hâletlnl yaşıyorsa, hayatını şiir olarak yaşamaktan ve susmaktan başka bir isteği olmaması beklenir. Farkına varmadan yaşatan ve dişilleri arasına kum karışmamış bir ömrün akışı, aslında şiirdir. Yazılan şiir ise, zamanla, vâkıalafla, kelimelerle kendi arasına hakiki bir set çekebildikten sonra başlar. Şair, sonradan vicdan azabı çekmemek şartıyla Ren6 Tavarnier gibi:
I
RÜyalarun yihıdüzlcritıise benziyor, Gündiizlf rim sis içinde.”
diyebilendir.
İnsanların ve şartların imkânsızlıklarını kendi içinde, büsbütün husus! bir şekilde hissedebilen, bütün â-kıbetlerin çilesini çekebilen, mesuliyetleri yüklendikten
Rimbaud gibi şiirden vazgeçebilendir. Oraya varamuvacaklannı kavrıyan aydın muharrirler, gençlik yaşlarında kapıldıkları şiir hevesinden, zamanında vazgeçmişler ve bir mısraın İfade edebileceğini anlatmak İçin ciltlerle eser yazmışlardır. Başlangıçta, önduyularm ve kelimelerin sihriyle erdikleri ilhamları, insan topluluğu -nun anlıyacagı lisana tercüme etmişlerdir.
bütün
sonra
Şiir, aydınlanması herkese nasip olmıyan bir eriştir. Ve erdiği zaman şiirden vazgeçen şair bu büyük hakikati en dürüst bir şeküde ifade etmiş olan insandır. Rımbaud'nun bütün aydınlamaları sanki bu erişin mukad-denıcsi idi.
Mallarmâ'rıin anlayışında ise şiir bir lisan vehmine bağlanır. Ve aade hürriyetle değil, her şeye derhal iştirakle, şuurlu bir benliğe imanla hattâ şuurun da susması ile birdir. Şiirin bütün İmkânları şiirden başka bir şey değildir. Ve şiir, ilhamın kamçıladığı. gündüz görülen rüyadır, fakat ilhamda da sona ermez. Ne kadar hususi hftlctler, ne kadar gündüz rüyaları idrak edilirse edilsin, onları zorjıyarak şiir kalıbına sokmak, şiirin aslına hakarettir. Bizzat yaşamadığı. bilhassa çilesini çekmediği hâletlerin şiirini denemek ise affolunmaz bir küfür
Zira, hakiki şiire dalma biraz kan karışmıştır. Ve bu şöyle böyle değil, hilesiz insan kanıdır. Eğer öyle de-ğitee şiir, güzel manzaraların bozuk bir fotoğraf ile çekilmiş negatiflerine benzer. Bütün bunlardan sonra kelimeleri zaptetmek, onların sırrına varmak gerekir Fakat bugünkü günde, bir defa kelimelerin sırrına varmış olmak da şiir yazmayı icap ettirmez.
Beethoven gecesi
Üstat sanatkâr Wilhelnı Kempffln 23 orak pazartesi akmamı verdiği resitalden intibalar
Op. T ümit ve Aşk
Yazan : Seyfeddüı ÇÜRÜKSULÜ
Op. Sİ ve 53 , Op. İD
ümit. Endişe, Zafer Istırap ve Ümit
Beethoven, gençliğin şairidir. Aşka, ebedi bahara inanan gençliğin. Op. 7 de ilk aşkın nazlı hicranlarım, tatlı ümitlerini terennüm ettiriyor, gençlik çağında ulaştığı bu ilk zirveden beşeriyete ümit dolu nazarlarla bakıyor.
Beethoven hürriyetin, tabiatın şairidir. Esaret zincirdir, hürriyet nur. Op. 53 de Beethoven parlak güneşi ör. ten bulutlarla mücadele ediyor, nura doğru koşuyor, buluyor... Sevinci payansız, Rondo’da heyecanı nehir kudreti ile akıyor.. Rhin NelırR
Beethoven yüksek mefkûrenın, faziletin şairidir, insan kalbinde çiçekler uçan faziletlerin, Hayattan hlsso-sl ıstıraptır, iyiliğini istismar eden en yakınları onu aldatıyor. Op. 111 dc. sağır Beethoven, mukavemeti cönkte arıyor, kaderi bogozlıyacak, takati yetmiyor; Arietta’da sükûn buluyor, hıçkırıklar arasında ruhunu mukadderata teslim ediyor.
Billur ve altından sedalar. Kempff
Zira, boylesine şair, yaşadığı günü aldatan inaan demektir. Yalan, saf şiirin unaurudur. İncelmiş ruh ne kadar yüksek bir tahtta oturursa, çoğunluğa karşı o kadar büyük bir günah işliyor demektir.
Bugün, yaşadığı hayata şahadet e-den insan, bugünkü imkânsızlıklarına yakın, hakiki ve pürüzsüz olmaya çalışandır ve şiir yazmıyacaktır.
Kendini zorlamaktan olduğu gibi kolayın cazibesinden de kurtulacak; yalancı çeşmeleri akıtacağına, evvelce kurulmuş olan muazzam âbideye, kuru, çirkin, düzensiz kelimeleri ile kendi şahadetini ilâve edecektir. Ve eğer şuuru yerinde kalmış ve mükemmel işliyorsa, bugünkü insanlara, klâsik edebiyatın hudutlarından dışarıda kalmış, kendi şahsının hilesİ2 müşahedelerini getirecektir. Akademik anlayışa karşı:
— Ancak böyle konuşabiliyorum, diyebilmelidir. Ve onların muhakemesinde:
— Durmaya vaktimiz yok. düşünmeye vaktimiz yok, çalışmaya vaktimiz yok, yaşamaya vaktimiz yok dense, mahkûm edllemlyecektlr.
İnsanlık, adam adama konuşabileceği günü bekliyor. Şiir ise bugün safdil kalabilmiş olanları büsbütün yalana sürüklüyor.
Bugünkü insan: — Arkamdan konuşulmasını istemiyorum, her şeyi karşıdan görmeliyim, diyor.
— Şahsının realite karşısındaki şahadeti diye realist şiiri iddia edecek olanlara; realitedeki cevherin şiir ka- j lıbına nasıl «üzüldüğünü Rilke’nin 1 dili ile tekrarladıktan sonra ısrar e-derlerse onları kucaklamak isterdik.
ra
ı
eu



^Beklemeliydi, bütün bir ömür bo* ^yu, mümkünce ucun bir Ömür bo-“j/ıı,... Ve eonra famamon sonunda iyi on mısra yatabilbdi. Çün-tfkü mısralar, insanların dedikleri yi-f,bl hisler değil, (his pek erken baş-"larj lecrilbelcrdir. Bir mısra için ^iıısan, birçok* şehirler f/öfmöhdır, “insanlar ve eşyalar gönnelidir, hay-Hvanlar tanımalıdır, kuşların na^ıl u uçtuğunu hissetmelidir.,. Meçhul "semtlerdeki yolları, beklenmedik te-"sadüflrri ve uzun zaman yelmekte "olduğu görülen vedüları düşünebil-"mclıdir..., Sessiz, kapanık odalarda "peçen günleri ve deniz kıyısındaki "sabahları; denizi; denizleri; bütün '•bunlari düşünebibnek de yetmez. "Doğuran kadınların haykırışlarına "ait, içine- kapanan, hafif, beyaz. ı(-"yuyan lohusalara ait hâtıraları ol> "malıdır. Amma, hem de, can çrM "şen kimselerin yanında oturmuş bn-"lunmaluhr. Kesik kesik gürültüler "duyulan, pençeresi açık odalarda aîti "ile beraber kalmış olmalıdır... Ve "hâtıralar ancak hücrelerimize yer-"leştıkhri, bakış ra hareketlerimizde "okundukları, ishnsizleştiklerl ve ar-"tık bizden ayırt edilmedikleri şa-“man; işte ancak o vakit, çok nâdir "bir saatte, bir mısraın ilk kelimesi, "hâtıralarının ortasından ve hâtıra-"lordan tecelli eder." (1J
•ıl
«•İ K
Uf»
•r4
«il
Um

U63
Burada, bizim aramızda yaşıyan genç şair. Berlinde çekilen azaplar ve işkencelerle, Atinadııkl açlıkla, Ispanya harbiyle, fedailikle, kahramanlıkla hassasiyetini tenbıh ediyor. Doğu-n bir kadınla birlikte huykınr gibi.
(1) Bahçet Nemiigil tercüme»!. Milli Eğitim Bakanlığı yayınlarından.
J
/
I
Şebnem ve (Ö«yatından inciler.
Kempff
Bize ebediyeti «ezdiren.. Kempff Piyanoda oturan Beethoven'di
I?** “■ıt
w
Mu
“ ‘ ı
»•K
Mmı-
hdı
“ılı,
(
k
^Ml
*
Resital, baştan sonuna kadar üstün bir başarı ve derin bir sanat kudretini dile getirdi. Ancak ilk sonatın birinci kısmında üstadın daha önce o- ' telinde her nasılsa incinen parmağı- ı nın kanaması yüzünden araya 10 da-klkahk mecburi bir fasıla girmiş ve | Kempffl maddi ıstıraba »ürükliyon bu hâdise, dinleyioiler üzorlnde üzlln»- , tü yaratmıştır. Büyük sanatkâr, bu- J na rağmen konserin sonuna kadar en I ufak bir aksama kaydetmek şöyle I dursun hayranlarının sürekli alkışlan karşısında program dışı Beethoven'den bir, Mozart'dan İki vö Schuı mnnn’dan bir tane olmak üzere ayrıca dört parça dinletmek suretiyle bu I emsalsiz gecenin intibaını ebedileş* tirdi.
S s s,
Sl»



24 Ocak
Piyes muharriri
Neden bir uzun elbiseniz olmasın?
Yazan : Arthur Stringer
1
Kmiİ
Bu şehrin içinden:
Sonrfa-fB
Yerli malı - yaban malı
onun kadar ümitvar göremıyordu. O ise yılmadan yazmakta devam ediyordu. Bir gün bütün eserlerini gözden geçirirken, şimdiye kadar tam yedi piyes yazmış olduğunu farketti. Birden aklına dâhiyane bir fikir gelmişti. Herhalde bunların hepsi berbat olamazdı. Niçin her birinden bir sahne, bir iki cümle, veya bir kaç fiklrcik alıp hep-sini bir eser içine toplamasın? Düşündüğünü yaptı...
plndel, arkadaşları arasında nikbinliği ve çalışkanlığı ile tanınmıştı. Onun herkesten ■akladığı, fakat günün birinde göğ-
sünü gero gere ortaya koyacağı bir hususiyeti daha vardı: Piyee muharriri olmak arzusu! Lâkin çok fakirdi. İlham perisi arıyacağına evinin ekmek parasını kazanmalıydı. Üstelik güzel ve genç bir de •ansı vardı. 8utün bunlar bir İnanı bedbaht edecek kâfi sebepler kon, o trajedi lan hayatını, ılzah kabiliyeti ile, hayalinde bir vodvil haline lokarak, kendi kendi ile eğlenir ve günün birinde meşhur olacağından emin, gülümserdi.
Piyes muharriri olabilmek İçin, Shakespeare gibi, sahneden yetişmenin lâzım geldiği kanaatinde İdi. Niyeti aktörlük olmadığı için figüranlıkla iktifa ediyordu. Onun gayesi sahne kulislerinde» provalarda, sokakta, parkta, uykusunda velhasıl her yerde yeni "vakalar" ve “sahneler" bulabilmekti. Böylece figüranlıkla aldığı para, evde ancak bir tencerenin pişmesine kâfi geli-yorken, şahne ışıkları arkasındaki tecrübeleri İle manevî cüzdanı zenginleşiyordu. Bir kurt gibi gördüğü ve okuduğu her yeni şeyi hırsla kemiriyordu. Bir gün geldi, artık adi bir figüran olmaktan bıktı. Süflör oldu! Artık yaptığı İşin ehemmiyeti yoktu. Muhayyilesinde tasarladığı dram ve komediler âleminde yaşıyordu. Bu mayanda, tiyatrodan aldığı zarfların muhteva a* her defasında gittikçe azalıyordu. Fakat onun buna aldırdığı yoktu, çünkü bir gün uyandığı zaman şöhreti, yanı başında lacağına amindi.
Koluna sıkıştırdığı piyesin veddelerl ile. bir akşam. York’un arka sokaklarının
deki evinin tavan arasındaki odasına tırmanırken, reddedilen piyesini düşünüyordu. Karısı kapıyı a-çınca:
— Kancığım, bu insanlar piyesten anlamıyorlar. İyi kl ne kadar anlayışsız olduklarını görebiliyorum, yoksa maneviyatım bozulurdu, dedi. Karısı, onun kadar sanattan anlamadığı İçin:
— Keşki kabul etselerdi! deyiverdi.
— Sen hiç üzülme, yakında edecekler. güzelim; onlara kabul ettireceğim...
Hummalı bir çalışma ile yeni bir pıyas yazmıya koyuldu. Karısının geçim mevzuunda çektiği güçlükleri göremiyor, yalnız ve yalnız kendine şöhret getirecek olân “Şaheseri” ile meşgul oluyordu. Fakat maalesef bu yeni “Şaheseri" de kabul edilmedi. Karısı artık vaziyotl
bu*
müı-Nsw-birin-
Bir akşam, yüzü yorgunluktan solgun bir halde ağır ağır yedi vani yı çıp I ken mavi takılmıştı, için içeri girdi-
kat merdi-çıktı. Kapı-yavaşça a* İçeri glrsr-ayagına bir zarf Eğl-
Hp aldı. Okumak ği zaman evi bomboş buldu. Karısı meydanda yoktu. Yalnız, masanın üzerinde bir kâğıt gözüne İlişti, üzerinde şunlar yazılıydı;
“Seninle yaşıyabllmek İçin çalıştım fakat nafile!.. Bir dımn muhtaç olduğu şeyleri Uyamıyorsun, Kuzenin Jlm
kaçıyorum! O, bana hiç olmazsa İnsan gibi muamele edecek. İstediğim elbiseleri alacak, islediğim yerlere götürecek. Seni böyle bıraktığıma çok meyusum fakat artık bu hayata tahammülüm kalmadı...
çok ka-an-
11e
Tuhaf ıeyl Bu satirde hoyecAnlandırma-kâğıda ilişik 500 dolaman bile kılı kı-
Paristen gelen yeni moda haberleri

İÇİMİZDE bir çouğumuzun gece elbisesi yoktur; "Nerede giyeceğim?,, deyip yapmaya da yanaşmazlar. Halbuki istikbal İçin önceden hüküm vermemeliyiz. Güzel bir eğlenceye davet edildiğiniz gün "Keşke bir elbisem olsaydı,, demek daha mı iyi? *
Bugünkü moda, hepimizin maddi durumuna uyabilecek şekildedir, öyle ki, siyah bir yün blûz üzerine payetten bir kolye koyup altına da uzun siyah bir etek giydiğiniz takdirde, güzel bir gece elbisesi olur.
Elleri dikişe yatkın olmayan genç kız veya tecrübesiz genç kadınlar. - yerden bele kadar olmak üzere - üç dört boy kumaş alıp güzel bir kemer iliştirerek büzdükleri takdirde çok zevkli bir gece elbisesine malik oldukları gibi İçinde bulundukları meclisin en güzeli de olabilirler.
Fakat belki bazılarınız gece tül giymekten hoşlanırlar. Yahut da anlattığımız şekil İle bu İsteklerine kolaylıkla vâsıl olabilirler... Hem bir müddet sonra, elbiseden bıktığınız vakit, pembe, mavi, sarı tülü çıkanp eskimiş perdelerinizin yerine takarsınız. Şayet tülünüzün bazı yerleri payetle İşli ise, onları sökmeyin, zira gündüz veya gece, günün her saatinin ışığı altında payetler ayrı bir cazibe arzederek odanızı süsliyecektir.
★ ı
UZUN bir gece elbiseniz olmasını istiyor, fakat giyilmesinin güç olduğunu düşünerek haklı olarak yapmaktan vazgeçiyorsunuz: Sokaklar çamurlu, otomobiller pahalı... Bir hnlo dönüşü, uzakta olan evinize giderken etekleriniz başınıza dert olur... Üstelik, uzun bir elbise üzerine gece, çıkarken giyecek hiç bir şey bulamayıp hergOnkll mantonuzu alırsınız. Bu da ayrıca canınızı sıkar. Elbisenizin üzerine giyecek kadife veya kürkten bir kap ınız olmaksızın baloya gelmeniz size fakir ve İddialı bir İnsan tavrı veriyor diye düşünürsünüz.
İşte bunu düşünerek, terziler kısa gece elbisesi fikrini ortaya attılar. Böylelikle gündüz kullandığımız çanta, pabuç ve şapka İle gece elbisemizi rahatça giyebiliriz. "Habill6c„ dediğimiz elbiselerden bu kısa gece tualetlerini ayıran şey, kumaş ve dekoltelerdir, Açık kısımlar ekseriya bir bolero veya eşarpla Örtülüyor. Tekmil elbise, ağır altın veya gümüş lameden, yahut dA çok hafif tülden yapılıyor.
Demek kl. bir gece davetini "uzun elbisem yok., diye kabul etmezseniz, buna sebep ne parasızlığınız ne de dikiş bümemezliğlnlzdir, zira: Yakardaki elbiseleri bizzat kenefiniz, ucuzca yapabilirsiniz. Fakat bütün bu kolaylıklara rağmen yine de gitmemekte ısrar ederseniz gençliğinizden ve elinize geçen küçük zevklerden istifade etmeyi sevmiyorsunuz demektir

"beni babamın adı sattınrl,, dermiş.
Sade zenginin evde kalmış çirkin kist değil, dükkânlarda, fabrikalarda bayatlamış, işe yaramaz nice nice mallar var ki, üzerlerine yabancı damgası vurulunca, kapanın elinde kalıyor.
Köylü, leblebinin şehirde pahalıya satıldığını görünce:
— Ektiğim nohut, biçtiğim nohut... Şimdi tablaya bindin de kendini bir şey mi sandın? demekte meğerse ne kadar haklı imiş:
Frenk isimli bir marka uydurup, çıkardığı malın üstüne yazdıran açık göler, şu son yıllar içinde âdeta "tövbe yoksulluğaî„ dediler.
Soruyorsunuz:
— Bu nedir?
— Japon havyan.*..
İki gün sonra uğradığınız zaman, bitti!,, cevabını veriyorlar. Bes-kl, yağma haşanın böreği ol-Pek mİ lezzetli? Pek mi fay-
Bayatlamış, işe yaramaz nice nke mallar var H. üzerlerine yabancı damgası vurulunca, kapanın elinde kalıyor.
tR zamanlar hepimizin üzerine ı titrediğimiz yerli rnalı son yıllar İçinde kredisini kaybede
ede, âdeta aranıp sorulamaz hale geldi.
Alın size bir sürü kumaş kl hiçbirinin etiketinde yeril malı kaydı yok. Bilâkis büyük harflerle Üzerinde şu kelimeleri okursunuz: ‘İngiliz lpllfrl 1 le.. (ı,
Hem de çok defa (İngiliz) I büyük, (İplik) i küçük harfle yazarlar. Yanılıp da sahici İngiliz kumaşı sananlar bulunsu diye!
Kumaşı bir yana bırakalım da herkesin ağzında “bir çiğnem sakız,, olan mahud veril çikletlerin üzerindeki uydurma kowboy resimlerine bakalım.
Satıcıları; su karışmamış Amerikan millidir diye yemin etseler başları ağrımaz. Geçen yaz bir manava, 1 bir cins yumuşak armudun nere malı olduğunu sormuştum da. tüylerini kabartan bir “baba hindi,, azametiyle cevap vermişti:
— İngiliz armudu derler ağa!..
Halbuki bal gibi Sapanca armudu idi. Fakat işin içine yabancılık karışınca kıymeti de o nispette artıyor olmalı İdi kl. bay manav cinsini gizlemekte fayda görüyordu.
Mersin limonu adı verilen bol vitaminli bir yemiş vardır. Dün, baktım, o da tabiiyetini değiştirmiş: İtalyan turuncu olup çıkmış ortaya!..
«««••••
Bunu da bir dostum anlattı:
— Beyoğlunda bir lokantaya girmiştim. Listeye bakıp çeşni değiştirmek ihtlyaciyle bir macar (gulaş) ı ısmarladım, bir do önüme ne getirseler beğenirsin?
Halis muhlis taskcbabı!..
En pahalı lokantada taskebabmın porsiyonu yüz kuruşu geçmez, Fakat (Macar gulaş) ı adını alınca işin rengi değişiyor. Yüz elli kuruşu bayılıp: dışan çıktık!,,
“taze belli muş. dalı?
Hayır! tercih sebebi sadece yaban yerden gelmLş bulunması...
Dikkat etmiyor musunuz? Yerli hasselerin hepsi, Fransız patiskası oldu. Bakkalların tozlu raflarında uyuklayan bütün küflü peynirler, balkan kaşar ı kesildi, nc kadar işlemeyen kuytu meyhane varsa, bir tezgâh. Üç beş yuvarlak masa tedarik ederek (Bar Amerikan) kılığına büründü.
Beşiktaş sırtlarında törenle pastaları yenilen meşhur Türk kahvesi ise, hâlâ açılacak! Yoksa, onun da adını mı değiştirsek dersiniz?..
Yerli mallarının reklâmı yapıldığı günlerde rahmetli (Naşid) in salaşına vannea her yerde ağız dolusu tekrarlanan bir şarkı vardı:
muhterem ahah... kullabın yerli mâli!,,
Şimdi o çamlar bardak oldu. Malın yerlisi değil, yabanı makbul...
Bu gidişle korkarız ki, yerli malı denince aklımıza sadece şu üç şey gelecek: Tahin helvası, ayran, bir de kavrulmuş leblebi...
S (ilâh addin Güngör
Spor elbiseler üzerine takılan İki renkli kemerler "köpek tasmalarındakileri,, hatırlatan iri san çivilerle süslenmiştir. Bu kemerlerle, aynı cinsten, bilezikler takılıyor.

$u acayip dünya!




Nakleden: Güncr ÎZER

Gülünç vakalar arasında


yakadan bele kadar düğmeli süeterler gene


Hicri
B. Âhir
5
atraka-
1369
ı
VaaaH
Esanl
Kıt
lt-
81*
V//////A
Tekme ve dâva
Sokrates bir gün sokakta yürürken bir rakibinden şiddetli bir tekme yedi. Fakat dönüp de arkasına bile bakmadan yoluna dpvain etti. Yanındakilerden biri:
—. Mukabele etmediysen, hiç olmazsa dâva aç da cezasını verdir, dedi.
Sokrates sakin bir sesle cevap verdi:
— Yolda giderken bir eşek sana bir tekme atarsa, durup da mukabele e-der veya mahkemeye koşar mısın?
1950 Rumi
OCAK K. aani
24 H
Salı 1865
Vakit
GUnm 7.17 1 2.02
öftle 12.26 7.12
ikindi UJ.OO 9.46
Akşam 17.16 12.00
Ya Un 18 51 1.35
îmsâk 6.86 12.22
Atatürk inkılâp Müzesi: Perşembeden maada her gün 10-12 va 14-17.
Topkapı Sarayıı PazartesJ-Çar-Şamba - Cumartesi saat 13.30-17 Telf. (21090).
Ayasofya: Pazartesi • Ban • Çarşamba • Perşembe - Cuma, saat 10 • 16: Cumartesi, Faaar. saat 13 • 16. Telf. (21750),
Arkeoloji Çarşamba, Cuma, Pazar günleri 13 ten 16 ya kadar.
E*kl Sark Eserleri Ştıhrult Çar-^miıiı Cuma Pazar, lû dan 12 ve kndnr Telf (21682)
lürk vr l«lf)m Enerleri: Balı, Perşembe Pazar saat 13.30-16.30. Telf (2löxfc)
1 hılrnııhuhçe Dcnla .Müzesi: Cu-
iTiartesl eoat 13-17 Tali ’^izm) Pazar 0-18
Bnlrdiye Mlicesl: Atn tura KUl-
varı Perşembeden maada her
gün 10-12 ve 14-17,
Tevflk Fikret Ariyan .Mıl/.rel: Bebek» Perşembeden maada her gür: 10-12 ve 14-17.
İzmir >
Arkeoloji MlizeM (3324ı Her gün 9-12. 13.30-17. CumnrtMh 14-17 a-Cikhr.

İstanbul Beyoğlu Angdoiu yakası Ankara temir
Umir 2220
44998
60536
91
2251
Karşıyaka 5055

Alile"
Splndol kurşun kalemle yazılmış bu satırları bir kaç defa okudu, gözleri yaştan harfleri aeçemeyln-clya kadar okudu. Sonra kâğıdı katlıyarak masanın üstüne bıraktı. Sendelİye «ondellye pencerenin Önündeki kırık koltuğa doğru gitti. Kendini yavaşça bıraktı. Sonra elinde büktüğü mavi zarfı açtı. Kâğıtta piyesinin kabul edildiği ve gelecek hafta provalara başlanacağı yazılıydı, lar onu hiç misti! Hattâ lan gördüğü
pırdamadı. Yalnız gözünün önünde, “Kuzenin Jlm ile kaçıyorum!" kelimeleri dansediyordu. Uykuda yürüyormuş gibi yerinden kalktı» ânl bir hareketle havagazı musluğunu açtı» sonra tokrar golıp kendini koltuğa bıraktı...
Geco yarısı yanıbaşında. şöhret yarine ağlıyan karısını buldu.
— Yapamadım. Bcnny. sonsız yapamadım, diye hıçkırıyordu.
Ve birden, gözleri heyecan ve korkudan büyüyerek, haykırdı:
— Aaa! Benny, ne yapacağız? Evsahibi bizi evden çıkarıyor ve kirayı ödemediğimiz için de bu sabah havagazını kesmiş. Ne yapacağız, şimdi?
Spindel birden canlandı; bir eli İle karısını kucaklarken, diğer eli ile gözlerinden akan yaşları siliyordu...
İanenin sebebi
Bir gün Diogenes’in talebelerinden biri dedi kl:
— Zenginler fakirlere, ihtiyarlara ve hastalara para veriyor, fakat filozoflara hiçbir şey vermiyorlar.
Talebe şu cevabı aldı:
— Bunda şaşılacak blrşey var mı? Zengin fakire, sadaka verir, çünkü düşünür ki, bir gün kendisi de aynı vaziyete düşebilir ve insanlardan aynı şekilde yardım görebilir, halbuki filozofa vermez, çünkü hiçbir zaman filozof olmasına ImkAn görmez.
eElIlK I I YATKOLAKI ı
Saat 20.30 da.
DRAM KISMI: (421ft7) Tebeşir Dairesi.
KOMEDİ KI8MI: (40409) Bu akşam (emeli yoktur.
MüAftrMEH KARACA OPERETİ: 8.30 dn: Sizin Sokak.
YENİ 8ES OPERETİ ı (40369) 8.46 te: Hediyelik Gelin.
ANKARA TİYATROLARI! Saat 20 de.
BÜYÜKTE (10370-40) Bu akşam temail yoktur.
KÜÇÜKTE (11169) AntlgoD ve Scapin'in Dolapları.
İZMİR
UEHIR TİYATROSU: (2364) His-sel 8(yla.
TAKSİM B. GAZİNOSU ı Frlta Kerten Orkestrası. Trio Bau-man. Duo Gürümlay (Bisiklet akropatları). Yan (Sihirbaz).
PAVYON» Trio de Mornna.

V/.
BEİUĞLL' CİHETİ
AKIN (8071S) 1 - Yuvam 'Arap filmi), 2 — Kovboylar Kıralı.
ALKAZAR (42562)’ 1 - InliPam Kurşunlan. 2 — Kanlı Panço AR (44304) Seven Kölbler.
ATLAS (4ü835) Gönçlerin Sevgilini.
ELHAMRA (43595) Seven Kaibltr. İnc i (âms) Manen.
İPEK ( 11289) Vahşi intikam.
LAl.K (43595) Yaylft Kaplanı.
MELEK 110668 Hsrrov Kumarbazı (İkinci hntta 3 üncü hafta.
SARAY (41666) Manon.
SÜMER (42851) Suçlu Ben İni sı ATFARK (83143) 1 — Farda-yan ın oftlu. Ta hıuldar.
SARK (403S0)
SIK (437 20/ 1 kağı. 2
TAKHİM (43191) Çete.
TAN (8074ü) ı — öium Melodisi, 2 — Gere Kulüpleri Hsflynsl.
TENİ (841371 1 — Büyült Vııl».
2 — Haazlet Hırıszı
41LD1Z (42M7; Kartalı.
2 — İki Açıkgöz.
Er meydanı.
— Yeşil Yunus Ho-Talihim Olsaydı
Çok giyibnekte olan siyah tayyörlerin arka tarafına 1830 senesinde olduğu gibi çok fazla mücevher takılıyor. Bunların içerisinde bilhassa fildişinden bir el nazarı dikkatimi (elbetti. Kol ağzında ateş kırmızısı bir zemin, üzerinde de renkli taşlar vardı.
Siyah ipekliden bir kokteyl tayyörüne, tül'kuaz renkte, tamamiyle taşlarla süslü bir korsöle renk veriyordu.
Vakalar ve kol ağızlarında beyaz garnitürlere çok rastlanmak ta. Ekseriya düz, önde bir kaç pensi olan ilkbahar elbiselerinde de parlak beyaz kemerler olacak.,
Siyah satenden dar elbiseler üzerine siyah dantelden manto giyiliyor.
Anneannelerimizin C8ki, altın paralarını koydukları madeni örgülü küçük para keseleri tekrar revaçta. Fakat şimdi içlerine ruj, pudra ve kaş kalemi gibi şeyler konuluyor.
Her renkte tüyden şapkalar, çok uzun ipek eşarplar. Bunları boyunda bir defa dolayıp, önde çaprazladık-tan sonra, arkada kenarda büyükçe düğümlüyorlar.
Çok, çok ince ketenden büyük ekose mendiller pek moda...
CARRERE’rle Rene Rab.oaud ve Antonio yeni saç modellerini teşhir ettiler; Takma Haçlar vo topuzlar çok moda. Eski zamanların beyaz perukalarına benzer saclar da ayrıca nazarı dikkati celbetmektedir. Bu sene yakadan bele kadar dli^mcll süeterler gene çok moda.
Amerikalıların nylonUarının yerini hem İpek hem de nylon vasıflarını haiz orlon ve vinyon alıyor. Bu yeni çoraplar çok dayanıklı oldukları kadar ucuz da olacaktır.
Gece için dantelli çoraplar giyiliyor: Geco tualetleri kısa olduğundan görülen kısımların şık olmasına gay-rot ediyorlar
ÜNAL (49306) 1 — Hayatım Vatana Fada. 2 — Ganaaterlar Kıralı.
ÇİÇEK MtNEMAhl: 1 — Dene î-IfthesL 2 — îkl AçıkgÖs Kollejinde.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Ana tırnbı. 2 — Dehrell Haşan nemacılar Kıralı ,
AZAK (23542) 1 - Maftlûp Edil-mlyenler. 2 — ölüm Korkusu.
ÇEMBERLİTA9 (22513) Asılsade Bllâhşdr.
FERAH; 1 — Modern Venüs, 2 — Vatan Kahramanı.
HALK (21004) 1 — Tsrun Fan-tomalara. Karşı. 2 — Yeşil Korsanın Kızı.
İRTANHlîL (3tH7) 1 - C«nunlar Çarpılıyor. 2 — 8,vlmll Rüya.
KISMET (31904) 4 - 6(rlo A>K,r. 3 - Kör (Arap filmi).
MARMARA (23890) KafkM Kah-ramanı.
MİLLİ (23962) ı - Ana İstırabı, 2 — Debrall Haşan Slnemecılai’ Kıralı.
Tİ RAN (22127) 1 - Mağlûp E-dllmlyonler 2 — ölüm Korkusu.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Kaliforniya Fatihi, 2 — Vahşi Arzular.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60H2) 1 - ölmeyen Aşk. 2 — Filipin Aslanı.
OPERA (60821) 1 — Tabancalar Pallarken. 2 — Altın Kelepçeler.
Sİ REY YA I6Û6M2) 1 — Leylâklar Açarken. 2 - Kara Maske, YKLDEGiRMENÎ ) — Saltanat deviren gözde. 2 — Kıskanç kadın. 3 — Aile saadeti.
ÜSKÜDAR CİHETİ
HALE (60082) 1 — Unutulmıyan Mazi. 2 — Perisin Son Günleri.
81. NAR Monte Krlsto ve Monte Kristonun İntikamı — Cani k». çıyor.
ANKARA
ANKARA rxîin2i Eski Dost, BÜYÜK «tftımı Ta 1lı Belâlar. PARK (11141) Yalan.
Nİ’MER 1110721 Çöl Def ineli.
I Ll S (22294) Mağlûp E.lllmlyen-lar
MI x »11071» Yetan
YEM (11040ı Büyük Günahkar GAH GAZİAI/8L; böler A Ut t-8-
Hani zengin bir adamın çirkin kızı, koca bulamıyacağını söyleyenlere:
Hiçbir acı duymadan, yakında diş tedavisi mümkün olacak
Diş hekimlerinin kanaatine© dişçiliğin yakında acı vermeden tatbiki muhtemeldir. *
Bu yolda kaydedilen ilerlemeler me* yanında şunları saymak kabildir:
1—Hissin iptali maksadiyle azot oksitli bir mürekkeple birlikte az miktarda pentotal sodyumun damara zerkedilmesi.
2 — Acıyı azaltmak için müsekkln bir ilâç olan demerol'un novokain'le birlikte kullanılması.
3 — Aşağıda yazılı usulün inkişaf ettirilmesi: Dişi oyarken delkten husule gelen harareti azaltmak maksadiyle diş Aletinin kesme noktasından bir su cereyanının tevcihi.
4 — Dişi oyarken husule gelen rahatsızlığı bertaraf etmek maksadiyle sert tungsten, çelik ve elmastan .yapılmış delke sebebiyet vermeyen ve gayet çabuk kesen Aletlerin imal edilmesi.
Muhtelif diş hekimleri, geçenlerde îl-■llnois üniversitesinde yaptıkları toplantıda dişçiliğin bir çok cihetlerden pek. mühim olduğunu belirtmişlerdir. Fil-
hakika, diş ağrılarının vücudiln diğer kısımlarında rahatsızlıklara sebebiyet verebileceği, ve mütekabllen. herhangi bir hastalığın diş ağrısı tevlit edebileceği Dlinois üniversitesindeki toplantıda açıklanmıştır.
Diş hekimleri, hasta bir dişin kuvvetli yüz nevraljilerine, sinüzitlere, ve boğaz guddelerinin genişlemesine sebebiyet verebileceğini tebarüz ettirmişlerdir.
Bu toplantıda, yalnız diş üzerinde ihtisas sahibi olmakla beraber dişçinin teşhis koyacak durumda olması ve hastalarını lâzım gelen doktorlara gönderebilmesi icap ettiği belirtilmiştir.
dişçilik faktlb J. Ryan, dişçi yüz ve baş ağ
Illinois üniversitesi fesinden Dr. Edward nln, teşhis koyarken, nlarının ekseriya dişten ileri geldiği-
ni hesaba katması gerektiğini, ve bir 1 çok hastalıklarda dişlerin de dahli bulunduğunu gözden kaçırmaması lüzumunu bilhassa tasrih etmiştir.
pana. (İspanyol koro yonu).
ANKARA PALAS PAVİYONÜ Viyana Stnvimus Rsvüsü.
İZMİR
ELHAMRA: Mücrim Gönüller. TAYYARE; Nssv-York Esrarı. LALE: ı — Şanghay Ekspresi, 2 — Varyete Güzelleri.
TAN: 1 — Şanghay Ekspresi. 3— Varyete Güzelleri.
YEM: 1 — Gönül Kimi Severse. 2 — Şehrazatın Doğuşu.
KARŞIYAKA CİHETİ
SÜMER: Aşkfliz Yaşanmaz. MELEK: 1 — Renkli 8ürprislsr. Oğlum Bir Kahramandı.
4,, un bugün ettiği programlar:
İstanbul: Ev kadı-10.20 tulA.nbul: Rad-orkestrası Iconsori.
'•YENİ İKTANBVI
Içltı tavsiye
Dııhlldr;
8nat: U.30 nı saati.*— yo senfoni
bin re eden: Cemal Reşit Rey. — 20.30 İstanbul: Müsll( bilmeceleri. — 20.30 Ankara: lıwe saz (Şehnaz fojth). — 21.15 î«-tanbul; Fn»,ıl heyeti konssrl (lalnhan faslı).
Hurlçta:
Saat: 17.15 Londra: Gonzolo Sorlano piyano resitali, —10.80 Londra: Wagnsr nparslsrından parçalar. BBC senfoni orkestrasını idare eden: Sır Adrlan Boult. Solist: Sllvia Flshsr (Soprano).
- — ■ ■ ■ ■ s
TflIK MUSİKİSİ:
Saat; 8.00 Ankara; Şarkılar (PL). — 12.50 Ankara: Şarkılar. — 13.A0 İstanbul: Şarkı va türküler — 1M.00 Ankara: Karışık şarkılar. — İM.30 İstanbul; Sadi Yaver Ataman memleket havaları ses ve muz topluluğu kon-serî. — 10.30 Ankarat Yurttan sesler. — 20,00 İstanbul: M«m-leket türküleri. — 30,00 Ankara: Hafif şarkılar cPl.ı, — 20.00 Ankara İnce gaz (Şehnaz fos-bı. — 10.15 İstanbul: Anadolu köy havnlurındnn izahlı Örnek-ler Tnkdlın eden* Yusuf Ziya Demirci. — 21.15 İstanbul: Fasıl bcystl kuoDori (İsfahan faali).
KL.lsiK BATI MÜZlOl:
Saat: 11.30 Londra: Operalardan parçalar. — 17.15 Londra: Piyanist Gonznlo Sorlano resitali. Programda: Mnlfftrr.Mom-poıı, Alfoııso. Truun. Graınn-dos. — 18.30 Ankara: Radyo salon orkestrası konseri. — 19.20 ÎRtnnbui; Radyo senfoni orkestram konseri. İdare eden: Cemal Reşit Rey. Program. Franok Pirce No. 5 Mozart: Bir küçült akşam nnüzlfti. Bach: Mt-mnjör keman konçertosu. Solist: Alı Sezin — 20.15 İstanbul: Şan soloları (PL). — 20.30 Londrzı: Wagnc.r‘hi operalarından parçular. BBÇ senfoni orkestrası ve soprano Sylvln Fİ-«her. — 32.00 İstanbul: Oda mü-zifti. Brahma; Trio, mİ bemol majör, Op. ıo (PL). —*28.15 Ankara; Şun soloları. Söyleyen; Nürullnh Ş. Taşkıran. Piyanoda; G. Markovvlta.
HAFİF BATI MÜBİÛİ:
Saat: 7.31 Ankara: Marşlar Fİ.
— M. 15 Ankara; Hgvay adabı-rınrlnn parçalar (Pl.ı. — 8.15
Londra: Hafif müzik. — 8.30 Ankara: Hafif ınüzlk (PI ), •— 11.00 Londra; Hafif müzik. — 15.15 Ankara: 2 plyanuılnn parçalar (Pl.) — 13.15 Londra : Salon orkcRîraHindan hafif parçalar, — 13.8li İstanbul; Kardık hafif müzik (PL). — 11.15 Londra Müzik bhtırnlan — 23.15 İstanbul: Hafit gece müziği PL — ÎK I6 Londra; Tiyatro ork’ıı ile roaltol.
DAN* MÜZİĞİ:
Şaat: 12.30 Londra; Cecll Normun orkestrası. — 15.15 Ankara (P1 ). — n.io İstanbul (Fİ.),
— 15.15 Londra : Mnrtı Liter or-k. mi - - 13,00 tptanhul • i 'I ı
— İM,30 Londra; Gernlcta orkestrası, — 10.30 Londra: John Rull nrkoslnı »ı. — 22.35 İstanbul (Pl.), — 22.15 Londra Tem Jöne» triosu. — 35 00 İstanbul (Pl).
HUMUMl PROGRAMI
Knnıı^nııılıır:
11.50 tâtanbUİI Ev kşdını Biati. İM.Mü BIK türkçe neşriyatı . Radyo He İngilizce dersi.
Müzik:
•. iş 11 un i .(ui m .» runleylcl la-tekleri. — 20.30 İstanbul: Müzik blhnocolnrı - 2(1.15 İstan-
bul: Anadolu köy havalarından
izahlı örnekler. Takdim eden: Yusuf Ziya Demirci,
TemalI:
21.00 Ankara.
21.30 Londra: Mother Gooso o-perati,
TÜRKÇE HABERLER:
Ankara va İstanbul Radyulurı: Saat: 7.15. 13.00. IS.OO, 22.46.
13.30 Ankara: Öğle Gasatesl.
20.15 Ankara; Radyo Gasotasl. “Amerikanın 8esl,,ı Saat (13, 16 ve 10 metre).
Londra Radyosu; Saat:
18.45 ve 23.00 110 91. 24.92, ve 19.40 metro),
GELECEK
12.50
14.—
15.10
15.40
16.20
19.80
10. 15
7.15,
31.32
OLAN l’ÇAKLAR
(Türk) Ankaradan. (Türk) tamirden.
(İtalya) Roraa. Ati-
D. H.Y. THK. L.A.l.
nadan.
C Y. «Kıbrıs) Lefkoşe, A-t Inadnn.
D H.Y. Adn ne, ElAsıft. P A A,
Kong, Bangkok.
Delhi, Karaşl, Basra, Şam.
(Türk) İskenderun, Malatya, D. Bakır, Ankaradgn.
(Amerikan) Hong-Knlküta,
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
9.—
13.50
14.30
22.—
D H Y. (Türk) Ankara. A-danaya.
D.H.L (Türk) lsmlr. D H.Y. (Türk) Ankara.
P.A.A, (Amerikan) Brüksel, Londra, Gander. Ne\v. York'a.
Fransız uçağı, i ipi dolayı-siyle dün gidememiştir.
gelecek olan vaithlar
16— Anaforla, Ineholudan.
18. — Antalya, Çnna|(|(aleden,
GİDE( EK Ol W X APl ULAR
0.— Sum. Mudnnvnya
17.— Ralar, İakcmtarıına,
19. — Seyyar, Karabinaya.
GELECEK Ol W EKSPRESLER 6 ıft Sempion, Avruptıdan.
8.30 Ankıuruhı n.
8.20
Eınhıünli;
Haydar (Y. Laleli) Bayasot. Eminönü, E. ö.
Bensaaon,' Küçükpaaar.
Ali Rııa, Alemdar.
Eyüp:
Arif Beşer.
Beşiktaş)
S. Recep, Tram. O.
Beyoğlu:
Cemal Atasoy, VUksakkaldiHm Mft.
Limoner, istiklâl C. 56. Cihangir, Akarsu cad. 34. Sağlık. Necatlbay C. İSİ.
Ziya Boyar, Karaköy Mertebeni 5.
Şark Merkez. Oamonbay 90. Kurtuluş, Kurtuluş O. 261. Haaköy, Hasküy.
Merkez,
Itatlh:
tbrahim Balmumcu, Şehzadcba Salâhatln, Aksaray.
Bamatya, Snmatya. Haseki, Şehremini.
Gündoğdu. Karagümrük. Havim Berk. Fenor.
üskildarı
Ömer Kenan.
Kadıköy ;
Kadıköy, Fenoryolu.
Erenköy,
A, Cafer (Bostancı),
Bü> likada:
Merkez. llrvİM'lladii:
H. Ada,
ANKARA
Ankara (11103^ Yenişehir (31863) ğ Hava t (13508)
İZMİR
Sağlık, Alnsncak. Sıhhat. Kemeraltı.
A. Havretlln» Basmahane. Güzelyal: Yalılar Iklçaşmallk, Eşrefpaşa.


Kasımpaşa.

EK Ol AX EKsl'KE^LEK 18.10 Anka rüya,
21.30 Scmploh, Avrupaya.
öeyngıu i|HL( Ka(jikö>
İstanbul 249112 Osklldar 60046
Ankara 00, Umif 2222, K.yuua 5055
Soldan safal
1 — Uygarlık. 2 — Bir çalgı. Anlayış, 3 — Bir şehrimi». 'Bir kadın adı. 4 — Bası bası. 6 — Akıllı. Bir gön rengi. 6 — İskambilde bir kâğıt. Hararet. 7 — Eski bir devlet. 8 — Her yero girip çıkan. 0 — Bir sayı. Bir kadın adı. 10 — înce dontel. Bir hayvan.
Yukardan neuğı:
1 — Paralel- Bir emir. 2 — Naz. Noktan. 3 — Bir erkek adı. A-merlkada bir şehir. 4 — Fransızca bir harfin okunuşu. (Tersi) Varidat. 5 — doru. Dikkat. 6 — Azim, (Tersi) Genişliği. 7 — Bir şehir hellcından. Bir nota, 8 — Yel. Düeenlllc. 0 — Bir çalgı. Kuşu «•*!. 10 — Bir et. Dalkavukların öptükleri.
DÜNKÜ BULMACANIN IIALLt
Soldan taftaı
1 — Limonata. 2 — Aka. Ayak. 3 — Bakır. Satan. 4 —• Amiral. Yad 5 — Denk. İa. 9i. 6 — Ata. Atlama. 7 — Diri. Af. 8 — Karamela. 0 — Ahır. Yat. 10 — Kabadayı.
Yukardan aşağı:
1 — La bada. Kur. 2 — ikametgâh. 3 — Mnklna. Rık. 4 — Irlc. Dara, ft — Nara. Aim. 6 — AY-L|tro. 7 — Tas. Alil. 3 — Akar-Aya. 9 — Taama. Ay, 10 — lledl-âf, T| .
KONFERANS
Vefa Lisesini Bitirenler Demeğinin tertiplediği seri konferanslardan dördüncüsü: MAilccio ve okulda çocuğun terbiyesi., bugün saat 19,30 (ta Eminönü Halkevlndt R. Necdet övrlmer tarafından veri-locokllr.

2

w
X
v > 9
1
4
Sayfa 6
V E N t İSTANBUL
24 Ocak 1P50
siyasi iktisadi
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ) FARUK A. SÜNTER Bu «ayıda yazı İşlerin) dilen İdare eden : SACİT OGET
Basıldığı yer;
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LtMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
F!W
MMHİ
ikinci sayfamızdaki siyasi, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.


Malzeme Alım Şubesinden
Belediye Başkanlığından:
Belediyemiz teşkilât kadrosunda açık bulunan 20 şer lira kadro maaşlı Zabıta ve Muamele Memurlukları sınavına kabul için konulan başvurma süresi, 21-1-1950 tarihinden 26-1-1950 gününe kadar uzatılmıştır. Sınav, evvelce ilân edildiği üzere 28-1-1950 günündedir.
Keyfiyet ilân olunur. (846)
Otomobil, Kamyon, Otobüs, Traktör ve Deniz Motörleri Sahiplerinin nazarı dikkatine:
Bütün dünyaca tanınmış ve Alınan sanayiinin pırlantası olaı
VARTA
— Mevcut şartnamesi muolbince cem’an 1765 metre yuvarlak kayış müteahhit nam Ve hesabına pazarlıkla satın alınacaktır.
— Pazarlık 31.1.1950 salı günü saat 10 da Kabataş Genel Müdürlük Malzeme Alım Şubesindeki komisyonda yapıla çaktır.
— Şartnameleri her gün sözü geçen şubede görülebilir.
— isteklilerin belirli gün ve saatte 216 liralık güvenme parası ve kanuni vesaikle birlikte mezkûr komisyona müracaatları İlân olunur.
— İdare kısmen veya tamamen ihale edip etmemekte veya kısım kısım, ayrı ayrı taliplere ihale etmekte serbesttir.
(766)
Marka Akümülatörlerimiz gelmişti-
İSTANBUL İKİNC İ İCKA MEMURLUĞUNDAN
919/3571

3
4
İ Operatör Dr. Y. İ. Mısırlıoglu
* M. D., D. OB., D. CH., M. CH., P. F. R. C. S. Eng.


♦ i
♦ ♦

t
Berlin, Zürilı, Basel’de tahsil ve ihtisasını yaptı.
Raael, Zürich’de 2, Londra'da 4 sene ayrıca çalıştıktan. 5-8-49 dan 29-11-49 a kadar Büyük Brltanyanın bütün üniversitelerinde tetkik ney»hail yaptıktan sonra memlekete döndü ve hastalarına muayenehanesini açtı.
Birinci sınıf genel hlrıırg olup bahusus “Kıılb, Akciğer, Verem, Beyin. Mlğdeborusu, Mlğde, Karaciğer, Kalınbarsak, Goitre=Guutir, Böbrek. Mesane, bir seansta Millin ve Wll«on Hay nıetodlariyle Prostat, Kırık, Çıkık, Ortiıepetlc, Yüksek kan tazyiki” vesaire operatlonları mütehassısı.
Kabul saati: 3-6 Çarşamba günleri müstesna.
No. 258/3 istiklâl caddesi, Elbamra Sineması Pasajı üstü.
Kadıköy Vakıflar Müdürlüğü ilânları
Semti
Anadoluhisannda Göksu mevkiinde 30/31 No.lu arsa 12 Üsküdar İnkılâp M. Kuşoğlu yokuşunda arsa 60
Selimiye Tıbbiye caddesinde 15 dönüm tarla 60 Selamiali M. Payanda sokağında 20 No.lu arsa 18 Selamiall M. Hazine Sok. yarım dönüm tarla Tabaklar M. İnadiye Mezarlık s. 5 No.lu arsa Selamiali M. Trablus sokağında 31 No.lu arsa Kazasker Ahmetefendi M. Ekmekçlbaşı sokak No. 12 arsa Tembel Hacı Mehmet M. Sarmaşık sokağında 6 No.lu arsa.
Paşabahçe Fenerli Bahçe sokak No. 22 arsa
Kadıköy Tuğlacı Camii Şerif sokağında 6 dönüm tarla 50 Kadıköy Zühtüpaşa M. Bağdat * caddesinde 9 dönüm tarla Beylerbeyi Rasimağa sokağında tarla Anadoluhisan Çavuşbaşı çiftliği dahilinde 10 dönüm tarla Anadoluhisannda Çavuşbaşı çiftliği dahilinde 35 dö-
nüm tarla 125
Anadoluhisan Çavuşbaşı çiftliği dahilinde 100 dönüm tarla 100
Anadoluhisarı Çavuşbaşı çiftliği dahilinde 15 dönüm tarla Anadoluhisarı Çavuşbaşı çlftiliği dahilinde 13/2 NbJu ev Anadoluhisarı Çavuşbaşı çiftliği dahilinde 9 No.lu
||
H
M
»»
• I
5
tvtmtıtuwmı
ö

1946 modeli Plymouth marka yeni tenezzüh arabası satılacaktır.
Ereğli Kömürleri İşletmesi Genel Müdürlüğünden:


Gazino.su
A


B
p ’ h •

»

I
Ticaret
Yıllık îlk kirası teminatı Lira Kr. Lira Kr.
1
5
5
1
1 o
3
18
10
36
12
10
15
60
30
40
45

Sn
• >
II
»>
II
II
ve bina
>

>
1 — Ancak 7304 kilometre yapmış mÜceddet denecek derecede iyi kullanılmış bir adet 1946 modeli Plymouth marka binek otomobili satışa çıkarılmıştır.
V



11/6
13
12/1
12
6
tahminen
H
M
H
• •
»>
ev
H
M
»
>1
M
60
60
21
50
60
62
85
500
00 00 00 00
00
00
00
05
25
25
65
65
87
00
2 — Bu satışa ait şartname :
Ankarada Etibank Genel Müdürlüğünden,
Istan bulda Etibank İstanbul Şubesinden,
Zonguldakta işletmemiz Ticaret Grup Müdürlüğünden, alınabilir.

00
00
00
00
00
00
oo
oo
00
00
00
00
00
00
00
00
00
00
1
0
1
4
5
2
3
10
8
3
5
5
2
4
5
5
7
44
05
87
30
40
25
65
50
95
80
90
25
25
10
40
25
45
45
00
II
II
II
II
II
• I
hektar arazi
Yukarıda yazılı gayrlmenkuller şubat 951 sonuna kadar kira-verilmek üzere açık arttırmaya çıkarılmıştır. İhaleleri 30.1.950
pızartesi günü saat 14 te yapılacağından taliplerin nüfus hüviyet c ızdanlariyle İdaremize müracaatları. (669)
T. C. ZİRAAT BANKASI
i
i
i
1J i
3 — îhale, 8 - 2 - 1950 çarşamba günü saat 16 da İşletmemiz Ticaret Grup Müdürlüğünde yapılacağından, teklif ve teminatları havi kapalı zarfların, en geç aynı gün saat 15 e kadar işletmemiz Başkâtipliğine tevdiini nca ederiz.
4 — Arabayı görmek ve bu hususta İzahat almak isteyenlerin işletmemize müracaatları lâzımdır.
5 — Postada vuku bulacak teahhürler nazarı itlbare alınmıyacağı gibi, şartnameye uygun olmıyan ve zamanında verilmiyen teklifler de kabul edilmeyecektir.
6 — İşletmemiz idaresi, ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (768)
Türkiye İmar Bankası
Sermayesi: 1.500.000 Kuruluşu: 1928
Veni Postahane arkasında
A^irefendi caddesi No: 35/37




Vadesiz tasarruf
Vadeli tasarruf
tevdiatına % 4,5
tevdiatına % 6
Faiz verilir ve vâdeli mevduat faizleri aylık olarak ödenir.
- 9»
•v
1950 senesinden İtibaren
SİZ DE İTHALAT ve İHRACAT yapıp doğrudan doğruya bütün dünya ile muhabere tesis edip acentalar alabilirsiniz.
Dünya adreslerini havi BOTTİN MONDÎAL Ticaret Rehberi’ni (4 kilo, 5 milyon adres. 2500 sayfa) ’
İstanbul, mağaza teslimi 30 liradan sipariş ediniz.
KEKEMELERE: Kekemelik hususi bir metotla ıslah olunur. Fazla tafsilât için: Bayan A. Narter, Şişli, posta kutusu No. 32 ye mektupla müracaat
Ycşilköyde İstanbul Caddesi 12 numarada Yalova müsteclri iken İkametgâhı meçhûl olan Matyos Güzel’e:
Recep Pehlivanın aleyhinize İstanbul Asliye 4 üncü Mahkemesinden istihsal ettiği 9.12.1949 taıih ve 49/413 sayılı İlâm-
da yazılı dört adet ağır cezve, iki adet ufak cezve. 12 adet fincan, kapalı 100 adet sandalye, üç adet nargile, bir düzüne kesme limonata bardağı, bir düzüne renkli kahve fincanı, bir düzüne orta yemek tabağı bir düzüne büyük yemek tabağı ve ilâmda yazılı diğer emval ve eşyanın davacı Recebe teslimine karar verilmiş, işbu ilanı dairemize tevdi edilerek tarafınıza berayı tebliğ çıkarılan icra eniri arkasındaki posta memurunun meşruhatına nazaran ikametgâhınız meçhul bulunduğu cihetle bilâ tebliğ iade edilmiştir. İstanbul İcra Yargıçlığının 11.1.1950 tarih ve 950/39 sayılı karariyle ikametgâhınızın meçhûliyeti tebliğ mazbatası ve polis tahkikat evrakı mtlnde-recatmdan anlaşılmakla İcra emrinin icra ve İflâs Kanununun 57 ve Hukuk Usûl Muhakemeleri Kanununun 141 ve müteakip maddeleri uyarınca 20 gün süre verilmesi suretiyle ilânen tebliğine karar verilmiş olduğundan tarihi ilândan itibaren 20 gün içinde ilâmda yazılı eşyayı teslim etmeniz lâzımdır. Bu müddet içinde teslim etmezseniz tetkik merciinden veya temyizden veyahut iadel muhakeme yollyle ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılması hakkında karar getirilmedikçe cebri icraya devam olunarak hükmolu-nan emvalin zorla alınıp alacaklıya verileceği, aksi takdirde değeri alınacağı, vermezseniz ayrıca icra tebliğine hacet kalmaksızın bunun haczi yoliyle tahsil olunacağı icra emrinin tebliği makamına kaim olmak üzere tarafınıza İlânen tebliğ olunur. 11.1.1950
%
bütün tecrübeli nakil vasıtalası sahipleri gayet iyi
İŞ ARAYOR
göz hekimi
Müracaat :
Yeni İstanbul, X-Y rümuzuna
5
Beyoğlu - Parmakkapı, imam sokağı No. 2» Tel: 41555
randımanları sayesinde bu kış günlerinde arabanı-emniyetlc çalışmasını istiyorsanız yalnız VARTA
Alman TOTAL Mamulatı
yangınlarına karşı
EMNİYETİNİZİ SAĞLAR
Mektup adresi: P.K. 2118 Beyoğlu
Muhtelif tip ve kapasitedeki portatif ve sâblt, kuru, tozlu, sulu CO 2 gazlı, köpüklü söndürme vasıtalariyle
Türkiye Umumi Vekili
STANDARD İŞ LTD. Şr
Sadi R. Dilek ör
Harp içerisinde gelmesine imkân bulunmayan bu Akümülatörleri tanırlar.
Yüksek
zın tanı
Akümülatörlerin i kullanmalısınız. I
Muhtelif Amperajlı 6 ve 12 Voltluk Akümülatörlerimiz emir- I lerinlze Amadedir. Şarjlı olarak da bulunur. I
Lütfen : Fiyat, İzahat ve numune isteyiniz. I ADRES : YAKUP SOYUGENÇ, Karaköy Palas I karşısında No. «6, GALATA — İSTANBUL I


Hergün 9-13 veya 13-18 e kadar almanca steno daktilo ve türkçe daktilo bilen biri, iş aramaktadır.
Dr. Murad Ramı
Aydın
4
1


A
Adi ve parlayıcı maddeler
Müessese adrs.: Galata. Bankalar Cad. Banka sokak Roman han Telefon: 10784
Mağaza adresi. Taksim, Garaj Tramvay durağı. ERK Ap. altında
Telefon: 826£h
BAHÇEKAPI ŞUBESİ
4irum4tntxusnmtuutuMlAumm(ıırım>ıuiM8U:
30/1/1950 tarihinde
açılacaktır.
Bahçekapı
imal edilmekle olan
25 yıldan beri muvaffakiyetle
Çelik U E
—••jn’UMinD*ınniBounı..mu:ı luuiMumunııummumıttMiımuıiflnoiMiUMututuumnttH
t
p
Teslimat derhal. Müracaat:
Posta Kutusul 77 - İzmir
cdinîzt
Telefon: Hususi merkez 24817
Adresi : Sümerhan,
n9MM0HDB3MMI
KREFELD
UERDINGEN
Dizel ve benzin otobüsleri
f
(her türlü şasiler için)
ile beraber çalışmaktadır
Batı Akdeniz Hattı • İstanbul Pire Napoli Marsilya Cenova
Taylan - Etker, İstanbul - Galata, Tabir Han 317 33
Hattı • İstanbul İzmir Pire Limasol
>
TÜRKİYE MÜMESSİLİ!
WAGGONFABRIK UERDINGEN A. f
> i
•1
• •




DEVLET
DENİZYOLLARI
Sürat* Konfor* Temizlik z



Eğlence
nefis yemekler • en itinalı servis
Do^u Güney Akdeniz
Beyrut İskenderiye Napoli • Marsilya - Cenova
“Yeni htonbul" Aielyeıl
Çok sağlam, işletme ekonomisine çok uygun, ağırlık itibariyle hafif ve teçhizat bakımından da mükemmeldir
Resimde görülen otobüs, 33 oturma ve 17 ayakta durma yeri olan ve Krupp şasisi üzerine kurulmuş çelik bir
• o
1

UERDINGER
karoserini göstermektedir
Düsseldorf ve üerdingen’deki fabrikalarımızda:
Henschel şasilerine mahsus otobüsler, her nevi otobüs ve remork imal edilmektedir.


Comments (0)