24 Şubat 1950 — Cuma
SİYASÎ İK^İC=ADÎ
Sayı 86 — 10 Kuruş


■ A
'A
21
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlanlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes'uliyet kabul odilmez.
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul

İç ve DIŞ POLiTiKA
- 23/11/1950 -
Örnek bir seçime dair
son malûmat
VERİLEN haberlere göre. İngiliz partileri arasındaki seçim mücadelesi, bu defasında gerçekten heyecanlı olmuştur. Bu yüzden, bu seferki seçmen sayısının yüksek olacağı sanılmaktadır. Geçen seçimlerde 25 milyon kadar tutan bu kütlenin bu defasında 30 milyonu geçeceği kuvvetle tahmin edilmektedir. Seçim propagandası, salıyı çarşambaya bağlayan gecenin yarısına doğru nihavetlenip, liderler, yorgun argın evlerine çekilirken, partiler, Ingilteredeki usulü takip ederek, halka son hitaplarını yapmışlardır.
Bu son hitaplar, dikkate şayandır :
Muhafazakârlar adına Churchill : "îngiltereyi yeryüzünde hürriyeti koruyacak, İngiliz milletini de refahını yeniden sağlayacak bir mevkie, reylerinizi ancak Muhafazakârlara vermek suretiyle getirebilirsiniz.”
İşçiler adına Morrison : "İşçi Partisi, memlekete, müspet bir program teklif ediyor; Muhafazakârlar ise eski İktisadî ve sosyal keşmekeşe dönülmesini ! Şu hale nazaran Büyük Britanya, yarın, anarşi ile karışıklığı yahut memlekette âmme lehine edecektir."
mevcut imkânların istimalini tercih
Bir kısa son saat neşrederek, eğer
Liberaller : beyannamesi bundan böyle devletleştireceği sanayi şubelerini ve ezcümle çelik sanayiini serbest bırakırsa, İşçi Partisi-ile işbirliği yapacaklarım bildirmişlerdir.
Churchill ve Bevin'e göre, bu seferki seçim mücadelesi, büyük bir nezahet havası içinde cereyan etmiştir. Yabancıların kanaati de budur. Herkes, bu seçim mücadelesinde seviyeli bir yol tutulmuş olduğu hususunda müttefiktir.
Daha yukarda, salı akşamı, seçim mücadelesinin nihayete erdiğini arzetmiştik. Şu var ki, gene Ingilterede mevcut bir usule göre, siyasi şahsiyetler ve namzetler sustuktan sonra, bu sefer her partinin "caııvasser" le-ri harekete geçmektedir. Bunlar. namzetlerin hususî dostları yahut., doğrudan doğruya, bir nevi seçim sağdıçlarıdır. Sayıları, iki büyük partinin herbirin-de bir milyon kadar tutan bu insanlar, seçmenleri tek tek ve evlerinde ziyaret ederek, müdafaa etmekte oldukları namzedin aleyhinde olan bir havayı son dakikada lehine çevirmeye gayret eylemektedirler.
işte bu seferki seçimlerde, bu ameliye de en geniş bir ölçüde tatbik edilmiş ve dün sabahtan itibaren, havanın bazı yerlerde yağışlı olmasına rağmen, İngiliz vatandaşı, işine giderken, gidip evvelâ reyini kullanmıştır.
Amerikadaki çelik grevi
A MERİKA çapında bir sana-yi memleketinde, çelik en başta gelen bir maddedir. Bunun fiyatlarında yahut istihsalinde bir değişiklik oldu mu, bundan evvelâ Amerika, ondan sonra da dünya müteessir olur. Hattâ denilebilir ki. sadece top-rak mahsulleriyle geçinen kalabalık nüfuslu bir ziraat memleketi için kuraklık nasıl bir âfet ise, Amerika gibi bir memleket için de çelik istihsalinin uzun boylu ârızaya uğraması, odur.
Halbuki Amerikada, kollektif mukaveleye müstenit ücret çekişmeleri yüzünden, istihsal durmuştur. Verilen habere göre, başta Pittsburg olmak üzere birçok mâden mıntakatarmda, yüksek fırınlar söndürülmektedir. Patronlarla amele henüz uyuşamamış-tır. Hükümetin müdahalesi beklenmektedir.
Ancak böyle bir müdahaleyi haklı kılacak kanun, henüz bir tasarı halinde bulunduğundan, evvelâ bunun geçmesi lâzım gelmektedir.
Ingiltere seçim tarihinde görülmemiş iştirak nispeti
Seçimlerin reye iştirak nispeti umumiyetle yüzde 85 i buldu. Bu miktar, bazı yerlerde yüzde 95 e kadar çıktı
Vanda 33 vatandaşın kurşuna dizilmesi
İÇ SAYFALARDA
Denilebilir ki, bütün İngiltere dün geceyi ayakta geçirdi
Dün gece İngiltere ayakta idi. Halk meydanlarda bilhassa gazetelerin Işıklı harflerle ilân ettiği seçim neticelerini heyecan içinde bekliyorlardı. Neticeler ayrıca oparlörlrrh- veriliyordu. Bundan başka sinemalar sabaha kadar açıktı. Bilâ fasıla şerit üzerinde neticeler bildiriliyordu. Bir taraftan da halk kahvelerde ve lokantalarda hem eğlenip danspdiynr. hem de seçimin 15 dakikada bîr taze neticelerini takip ediyordu. İngiliz radyosu her 5 dakikada bir muhtelif lisanlar üzerinden neticeleri sıcağı sıcağına keza ilân ediyor ve bazan, meselâ İngilizce emisyonda 17 neticeden bahsedildiği halde 5 dakika sonra Fransızca emisyonda 27 ve 47 neticeye dair taze haberler geliyordu.
Gece varışına kadar bir tek seçim ârızası olmuştur. Bu da Co-ventry şehrinde vâki olmuştur. Şöyle ki sandıkların kapanmasına yarım saat kala seçim Duslalnrı tükenmiş ve yüzlerce seçmen reyini kuKanamadan evine avdet etmiştir.

Londra, 23 (YİBŞ) — Ingiliz genel seçimleri hararetli bir surette devam etmektedir. Seçimin bitmesine beş saat kala büyük sanayi merkezlerinde vo Londrada yüzde 45 ilâ 60 bir nispetin seçime iştirak etmiş olduğu bildirilmiştir. Maamafıh bu nispet, dairelerinden dönen halkın seçim kurullarına gittikleri zaman daha da artacaktır ve muhtemele^ 34.5 milyon seçmenin yüzde 80 i seçime iştirak edecektir.
Seçmenlerin hu kadar hararetli bir surette iştirakinin hlr sebebi de havanın iyi olmasından ileri gelmiştir. Seçim kurulları havaların yağışlı olmasından ve havanın tesiriyle bilhassa şehir dolaylarında oturan halkın seçime iştirakten vazgeçeceklerinden korktuklarını bundan evvel bildirmişlerdi.
Seçimin tam neticeleri ancak yarın Öğleye doğru kati olarak belirecektir. Maamafib sabahın erken saatlerine cioğru ilk neticeler belli olacaktır. Ingiliz halkı neticeyi alabilmek için bütün gece bckliyecektir. Lokantalar sabahın erken saatlerine kadar açık kalacaktır. Londranın merkezi meydan’ larırida seçim neticelerini bildirerek projeksiyonhı sahneler tesis edilmiştir. Sinemalar bütün gece açık kalacak ve alınan seçim neticelerini halka bildirecektir.
İngiliz Kıralı ve Kıraliçesi. seçim neticelerini ancak bütün neticeler a-hndıklan sonra resmen seçim kurulu t aşkanhğmın elinden alacaktır. Buna rağmen. Kıral. Buckıngham Sarayında radyonun her beş dakikada bir vereceği bütlenleri halk ile beraber dinleyecektir.
Bâzı seçim bölgelerinde nispet
Londra. 23 (YİRSı — 35 milyona yakın seçmenin kayıtlı bulunduğu 50.000 seçim kurulundaki sandıklar Türkiye saatiyle saat 23 te kapanmıştır ve tasnife başlanmıştır.
Haber verildiğine göre, seçime iştirak nispeti İngiltere tarihinde en büyüğüdür ve bazı seçim bölgelerinde nispet yüzde 90 ı aşmıştır.
Müşterek bahisler
Londra, 23 A. A. (United Press) — Müşterek bahis tertip edenler dün akşam elti pek
Muhafazakârlar kazanırsa dörde vereceklerini söylüyorlar fakat az alıcı buluyorlardı
Dün yapılan duruşma sırasında hâdise yeni bir şekil aldı
Orgeneral Mustafa Muğlalı, hadisenin kendi emriyle vâki olduğunu, eğer bir suç varsa, bunun sadece kendisine ait olduğunu ve alt derecedekilerin hiçbir suçu olamıyacağım bildirdi
Ankara. 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bir müddetten beri duruşması Askeri Mahkemede devam eden 33 vatandaşı kanunsuz olarak kurşuna dizmek hâdisesi, bugün yapılan duruşma sırasında yeni bir şekil almıştır.
Bu sabahki celsede, Orgeneral Mustafa Muğlalının avukatı Hâmit Şevket İnce, müdafaasını yaparken, müvekkilinin 50 senelik askerlik hizmetini anlattıktan sonra, Mustafa Muğlalının bir talepnamesini okumuştur. Orgeneral, bu talepnamesinde : “Hâdisenin kendi emriyle vâki olduğunu, bu emri de memleket menfaatleri için verdiğini, eğer hâdisede bir suç ve mesuliyet varsa, bunun sadece kendisine ait olduğunu, alt derecedekilerin hiçbir suçu olamıyacağını, bu sebeple arkadaşları hakkındaki takibatın durdurulmasını istemiştir.
.HuuAuijıııııujMti!mimiunımiMtüMiiıüıur.«tsfutitrafiîmııruu0UBrmcız3imınımFknKtn«
ÜÇÜNCÜ
Bütçenin Meclis Umumî Heyetindeki müzakeresi Bedri Gürsoy
"Yeni İstanbul’’ ıın iktisadi anketi DÖRDÜNCÜ
"Vur, fakat dinle !”
Cevdet Perin
Umumi yerlerdeki nahoş coşkunluklar
Leylâ Kara BEŞİNCİ
Bir piyango bileti
(Hikâye)
Sağlık - Gençlik - Güzellik

Amerikanın Sofya Elçisi yarın geliyor

lııgilteredo seçimler arifesinde Kiralın enirimle Parlâmentonun fesli!• Enııdra halkıııu ilan ediliyor
Saati saatine neticeler :•

1
2


S
3
z
i
/
:3
s £

E

Macaristanın Ingiltere ve Amerikaya notası
Notada, Bııda-Peştedeki elçilik memurlarının azaltılması talep ediliyor
Londra, 23 (YİRS) — Macaristan, İngiltere ve Amerika hükümetlerine gönderdiği bir nota İle, Budapeşte elçiliklerindeki memur ve ataşe adetlerinin azaltılmasını talep etmiştir.
Notada, Budapeştede bir Amerikalı ve bir tngilizin yargılanmaları esnasında elde edilen malûmatın, böyle bir talepte bulunulması İçin mantıkî ve makul bir sebep teşkil ettiği ilen sürülmüştür. ,
Hatırlarda olduğu gibi, Budapeşte-deki muhakeme esnasındA Amerikalı Vogeler 15 sene. İngiliz Sanders ise 13 sene hapse mahkûm edilmişlerdil
• —ı |

1.30
2.00
2.10
2.30
2.35
245
2.50
2.55
3.05
3.15
3.22
3
7
9
20
23
36
38
40
50
52
61
1
6
7
11
12
20
20
23
26
26
31
UMUM/ VAZ/YET
Serini neticelerinin 5 dakikalık fâsdularln blldirllruol gerçekten heyecan verici idi. Saat 1,30 dan İtibaren neticeler ııls|iell İşçiler (etline bire karşı İki şeklinde devanı ediyordu. Saat 8,20 de 92 mebusluğun 61 hıl İşçiler, 31 ini Muhafazakârlar ve yardımcı pardlbri kazanmıştı. Libarel ve Komünist mebusların bu saate kadar çıktıkları haber verilmemiştir. Ayrıca İşçi Partisinden ya fazla sağ, ya fazla sol temayülleri doin.vıMyle İhraç edilen iki müstakil mebııs. İşçi mebusları tarafından mağlûp edilmişti. Kabine âzasından da İkisi ve ezcümle Çalışma Bakanı Isaacs seçilmiş bulunuyorlardı.
Seçime tekaüdüm eden günlerde ııe şekilde tahminler yapıldığı malûmdur. Bıı tahminlere göre İki bÜ>Ük partinin aşağı yukarı haşhaşa yürümedi ve Liberallerin geçen seferkinden çok daha fazla mebııs çıkarmak suretiyle, destekllyeceklerl tarafla, hattâ bir koalisyon hükümeti teşkil edebilecekleri iddia olunmuştu. Bııgün akşam saatlerine doğrıı seçim neticeleri artık bir hükme varmamızı mümkün kılacak kadar tamamlanmış olacaktır ve neşrettiğimiz nispetle de bfrtakıın talıavvliller olması cihetteki mümkündür. çünkü sajıdıklnrdaki reylerin ne nispette oldııgıı ancak son bi-lânçoda anlaşılacaktır. Şu var kİ, dün gece saat 3,20 ye kadar olan neticeler, Ingiliz seçimleri lınkkındakl tahminlerin de tıpkı Truınan . DeWey mücadelesinde olduğu gibi esassız kalmıştır.
SON D4İJIKA:
Gazetemizi makineye verirken son aldığımız neticede işçiler 63, Muhafazakarlar 32, Liberaller 1 mebusluk kazanmış vaziyette idi
\Vashınglon 23 A.A. (United Press) — Çelik Koorporasyonu Pittsburg vc Pennsylvania’da fırınlarını söndürmeye başlamıştır. Hafta sonundan evvel 23.000 çelik işçisi işsiz kalacaktır.
Netv-York. Massat hııssetts. Virgi-ııia, Pcnnâylvânia, Minnesota, Ohıo ve Tllinoiş'da kömür darlığı hâd devrededir ve daha birçok yerlerde de elektrik cereyanının kesilmesi emredilmiştir
SVashuıgton'dn Parlâmento Çalışma Komisyonu Başkanı John Lcssin-ki. Truman'a kömür madenlerine el-koymak salâhiyetini veren karıtın tasarısını bir an evvel nazarı dikkate
. m* »m. . 41 m ı ( - HU tt" ■‘d • (wİHhb
Mareşal Grazz’ani tekrar yargılanıyor
Londra 23 (YtRSı — Lıbyada Ingtlizloıc karşı çarpışan vg Faşist İtalyaııın Savunma Bakanlığını yapmış olan Mareşal Grazzıani, ikinci defa olarak yargılanmaktadır.
Müttefikler tarafından tevkif edilen Mareşal Grazzianl, 1945 nisanından beri mevkuftur. Geçen şubatta, kendisini yargılayan sivil mahkeme
dâvayı yetkisi dışında bulduğu için muhakeme sukut etmiştir.
Mareşal Grazzıarıı’nın muhakemesi bu sabah Roma askeri mahkemesinde başlamıştır.
I
Halen TakiMan ı ziyaret etmekle olan Tikrk Üniversite talebelerinden bir grup, Pakistan KgUlııı Bakanı Begüm In/Jur Kohnıarı \e Paklstnııb arkadaşları İle birlikte bir resmi kabul esnanındft

İS

• D.r
alacağını vadotmiştir. Lewis ile maden sahipleri konferans masası başında mukavele müzakerelerine, bir neticeye yaramadan devam etmektedirler. Federal Uzlaştırma Müdürü Oy-res Ching ve Truman’m ara bulma bürosu Başkanı David Coie de konferansa müşahit olarak katılmışlarsa da hiçbir malûmat verememişlerdir. «870.000 nıııdencl grev halinde
Londra 2d (YİRSı 370.000 ma-den amelesinin grevinden doğan kömür sıkıntısı Amerikanın 10 eyaletinde olağanüstü tedbirlerin alınmasına sebep olmuştur* Virğinia eyaletinde mahalli idareler madenleri müsadere etmişlerdir.
Öğleden sonraki duruşmada, Tümgeneral Rasim Saltuk vekili, Muğlalının itirafı üzerine müvekkili ile Albay Şükrünün isticvaplarını istedi.
Bu hususta bir karar verilmeden Cavit Oralı, müvekkili Muğlalının tesir altında bırakılarak ve bunun asil bir jest olacağı telktn edilerek, bu itirafı yaptığını ve kendisinin akli muvazenesinin bozuk olduğunu, müşahede altına alınması lâzım geldiğini söy ledi ve bu vaziyet karşısında meselenin tahkikini istedi.
Ne diyeceğini sorulan Muğlalı: “— Hiçbir söz söylemek istemiyorum, hiçbir mütalâanı yoktur.” dedi.
Verdiği yazılı emirden dolayı şifahî talimatı olup olmadığı Muğlalıdan soruldu.
Emirde “öldürmek kaydı” olmadığı cevabını verince, Hâmit Şevket İnce, müdahale etti.
Yazılı ikrar tekrar okundu.
Buna karşı da Muğlalı :
“— Hastayım, gözlerim görmüyor. Üzüntü izindeyim. Sabahleyin verdiğim emir emirdir.,, dedi.
15 dakkalık arayı müteakip devam eden duruşmada Rasim Şaltuk, Muğlalının yazılı emirden evvel halkın: Bu kadar askeFTIri koruyamıyor... Çapulcular tekmil malımızı aldılar. Perişan olduk.” Şeklindeki şikâyetlerinden ayrıca Vali Hâmit Onat. Kaymakam Hilmi Tünce! ve Yargıç Baki Tekinin nezarette tutulanlar hakkında çapulculara yataklık ve Ruslara casusluk yaptıkları yoludaki ifadelerinden müteessir olarak. Şükrü Tüter e hitaben :
“— Şimdi bıı adamları size teslim ettireceğim. Bunların icabına bakın !” diye emir verdiğini anlattı.
Şükrü Tüter de aynı mahiyette cevaplar verdi ve ayrıca Yargıç Baki Tekinin:
“— Adalet mekanizması bunlara bir şey yapamaz. Ben karımı geri yolladım !” dediğini bildirdi.
Tüter, ifadesinin sonunda :
— Bilâhare yapılan takibat üze-Orgenerale müracaat ettim.
Bulgaristanla siyasi mü-kesmesi hâdisesinde adı Elçisi Heath İle maiyeti terketnieğe hazırlanmak-
Elçilik memurları, iki kafile halinde Tiirkiyeden geçecekler Amerikanın nasebetlerini geçen. Sorya Bul gar iti tanı
tadır. Sofysdan dün gelen haberlere göre. Amerikan Elçilik memurları harekete hasırlanmakta ve beraberlerinde getiremiyecekleri eşyaları satmaktadırlar.
İlk kafile yarın Semplon ekspresiyle Istan bula gelecek ve Amerikanın Sofya Elçisi Heath da bu kafilede bulunacaktır. İkinci kafile pazartesi sabahı Is-tanbula vâsıl olacaktır. Her iki kafile «eksen kişi kadardır ve bunları îstan-bulda ibate edebilmek İçin şehrimiz A-merikan Başkonsolosluğu tarafından o-tellerde yerleri temin edilmiştir.
Seçim Kurullarında vazife alacak hâkimlere Savcılık tebligat yaptı
Şehrimizdeki seçim kurullarına başkanlık edecek olan yargıçların listesi A-dalet Bakanlığından. İstanbul Cumhuriyet Savcılığına tebliğ edilmiştir.
Savcılık, bütün hâkimlere keyfiyeti bildirmiştir. Yargıçlar bu vazifeyi kabul edip eîrnemekte muhtar olduklarından, bu husustaki müspet veya menf’ cevaplarını Savcılığa bildirecekler ve liste bundan sonra katlleşccektlr.
Bu İtibarla seçim kurullarında görev alacak olan yargıçların üsteal henüz katiyet kesbetmiş değildir.
Büyük deniz
manevraları
Harp bittiğinden beri yapılanların en muazzamı olan hu manevralara İngiltere, Amerika, Kanada, Fransa, Holâııda ve Hiııt donanmaları iştirak edecek
Londra, 23 (Nafonl — Önümüzdeki haftalar içinde Ingiltere, Birleşik Amerika. Kanada. Fransa, HolAnda ve Hint donanmalarının Akdeniz. Pasifik, Atlantik ve Hint Okyanusunda gayet mühim manevralara bağlıyacakları bildirilmektedir.
İngiliz deniz çevreleri harp sona crellden beri yapılacak en mühim manevraların bu tarzda aynı zamanda .cereyan etmesine mühim bir mâna vermektedirler. ___
İManbulu zKnret ödenek Amerikan tifosu
Ankarg, 23 İzi.A.) — Aralarında lfkOOO tonluk Mid'Vny u çak gemisi ile 17 000 tonluk N(-wpnr( kruvazörü bulunan 9 harp gemisinden mürekkep bir Amerikan filosu, 2 mart tarihinde İstanbul Limanını ziyaret edecektir.
————————

II
rine.
Bana inkârda ısrar etmemi emretti. “Her şey yoluna girecek !” ıninat verdi. Bunun üzerine ben de :
“— Görmedik Vallahi, işitmedik billahi !” dedim.
Müdahıl avukat:, Osman Şevki Çi-rkdağ :
*•— Bir memlekette kanun ya vardır. ya yoktur. Varsa, her vatandaş hakkında tatbik edilir. Mazisinin şerefli hizmetlerle yüklü olması, o-nıı cezadan kurtaramaz. Muğlalı asılacaktır vc bir onun sehpası alanda ağlayacağız” dedi.
Mütalâası sorulan Şerif Budak, sabahki makamının iddiasını izah ederek, Tümgeneral Rasim Sal-tuk ile Albay Şükrü Tüterin de be-ractlerinı is’clı
Tümgeneral Saitli k ile Albay Tüterin vekilleri ayrıca son vaziyet karşısında müvekkillerinin tahliyelerini talep «*ttiler.
Müzakereye çekilen yargıçlar, tahliye taleplerinin reddine ve gerekçeli kararın tebliği ıçırı duruşmanın 2 mart perşembe günü saat (10) a bırakılmasına karar verdi.
Vali, diin Şilede tetkiklerde bulundu, halk ile konuştu
İstanbul Vali ve Belediye Reisi Dr. Fahreddln Kerim Gökay. yanında Bayındırlık ve MIUÎ Eğitim Müdürleri, İstanbul milletvekili Ekrem Amaç. Şehir meclisinden iki âza olduğu halde dün sabah otomobillerle Şileye gitmiştir.
Vah, yol üzerindeki köylere de uğri-yarak halkla konuşmuş ve dileklerini tesbit etmiştir. Köylüler, su İhtiyaçlarından. orman dâvalarından, köprünün ahşap oluşundan şikâyet etmişler, mazot. odun ve kömür ihtiyaçlarını belirtmişlerdir.
Vali, halka hitap etmiş ve halkla hükümetin bÛyÜlc dâvalarda elbtrllğlyle çalışması lüzumunu belirterek yapılacak olan İşleri izah etmiştir.
Köylüler Valinin kendilerini sık sık gelip dertlerini dinlemesini talep etmişlerdir
diye te-
Savcı Albay itirafın iddia tevsik ettiğini

Devlet Havayollarının servisteki uçaklarının adedi on beş tane artacak
Hava Yolları Genel Müdür Yjırdimcisi Rıza Çerçcl ln Amerlkadan Hava Yollan İçin Batın almış okluğu malzemenin bir kısmı limanımıza geLnıig ve boşalmağa başlamıştır.
öğrendiğimize göre, gelen vc yalda bulunan nıaizcnıc aracında yepyeni ve son sistem komple 30 tay^re motörü, uçaklara İUsumlu pervane, telsiz cihazları. gövde ınnlzeıncel ve diğer lüzumlu yedek parçalar mevcuttur. Bu malzeme. daha fazla miktarda tayyareyi harekete getirmeye yarayacaktır. Hâlen Devlet Hava Yollarının elinde 35 kadar uçak bulunduğu halde bunun ancak 14 D faaliyette bulunmakta olup, diğerleri nıotörsüzliik ve yedek malzeme yokluğu yüzünden muattal halde kalmış bulunmaktaydı.
Yeni malzeme ile derhal vc eıı az 15 ııçak dalın service gitmiş olacaktır. Bu yeni uçakların ilkbaharda çalışmağa haşlaması üzerine mevcut posta adedi arttırılacak ve İhtiyaca göre Yakındoğu seferleri de çoğaltılacaktır.
bir
4 MA
Siyaset perdesinde
Braaru. v

Borsası
Tiftik İyi ntnl fLibresiz=Pent) 20 21 18/21 20 21 .. 18/21 1
.. Sıra mal) Tün Anadolu , „ Trakya • •S • •e
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=Tallan Aahmnuni Kısa ciyaflı F/G. 85.17
Kırnak Uzun elyaflı F/G. 99.50
arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Snyfa 2
Y E N î İSTANBUL
24 $ubat 1950
Yargıtay ve Danıştay, seçim kurulu üyelerini seçti
»*•:*:*:*:•!*«*(*»?!*



• • • » r • • • • • • • 9
Moskovada
Yüktek Seçim Kurulu, önümüzdeki hafta yapılacak seçimden sonra belli olacak
Ankara 23 (Hususi muhabirimizden) — Seçim Kanununun 21 şubat 1950 tarihli Resmi Gazete ile yayınlanarak aynı glln yürllrlüflo girmesi üzerine Adalet ve İçişleri Bakanlıkları kendi sahalarına ait hazırlıklara başlamışlardır.
Her iki Bakanlıkta seçim işlerini görmek üzere birer büro kurulmuştur. Yeni Seçim Kanununun 63 ve 67 «nci maddeleri II ve İlçe seçim kurullarına o yerin en yüksek dereceli yargıcının başkanlık etmesini âmir bulunduğundan Adalet Bakanlığı yargıçlar kıdem tablosundan faydalanarak her il ve ilçedeki en yüksek yargıcı tespit etmiş ve öğrendiğimize göre telefonla kendilerine tebligatta bulunmuştur.
Bakanlık ayrıca tatbikattan doğacak tereddüt ve hataları önlemek maksadiyle kanunun geniş bir lzah-namesini bastırarak başkanlara göndermiştir.
Kanunun 120 nci maddesi gereğince Ankaı-ada kurulacak yüksek seçim kurulları üyelikleri için Yargıtay ve Danlştayda gizli oyla seçimler yapılmıştır.
Amerika Elçisi Kirk, Gromiko ile goruştu
Gümrük ve Tekel bütçesi müzakere ve kabul edildi
Mecliste


Paristeki sanayi işçilerinin grevi hızlandı
Londra. 23 (YtR8) — Paristeki sanayi işçilerinin grevi saatten saate genişlemektedir. Hâlen grev halinde olan işçilerin sayısı 85 bine yükselmiş bulunmaktadır. Akşamın geç saatlerine kadar bu sayının 125.000 e çıkacağı kuvvetle tahmin edilmektedir. Yarım sabah diğer sendikalar da greve iştirak edip etmiyecekleri hususunda karar vereceklerdir. Kararın menfi olup, grevcilerin sayısının 350.000 e çıkmasından korkulmaktadır.
Amerikanın Bul gar İst andaki menfaatlerini tsviçre koruyacak Beme, 23 (YÎRS) — Birleşik Amerikanın Bulga fistanla siyasi münasebetlerini kesmesi üzerine, Amerikanın Bulgari»tandaki menfaatlerini Üzerine almak için prensip kararı veren İsviçre Hükümeti, durumu Sofya Hükümetine bildirmiştir. İsviçrenin A-merikan menfaatlerini koruyabilmesi İçin, Bulgaristan Hükümetinin bu husustaki tasvibi şarttır. Müspet cevap alındığı takdirde, Birleşik A-lmerika elçiliğine bağlı olan Şili, Nikaragua ve Filiplnler, İsviçre tarafından temsil edilecektir.
Pandit Nehru PakKtanın yarattığı durumu açıkladı
Yeni Delhi, 23 (YtRS) — Hindistan Başbakanı PancHt Nehru, Doğu ve Batı Bengal’de yaşayan Hint a-zınlığının içLnde bulunduğu zor durumdan bahsetmiştir. Nehru, Pakistan basını vâ radyosu tarafından yapılan tahrikler neticesinde Hintlilere karşı girişilen tethlş hareketine karşı hükümet makamları tarafından hiç bir karşı tedbir alınmadığını belirtmiştir.
Nehru. bu bölgelerde bir tetkik seyahati için Hindistan tarafından Pakistan Başbakanı Liyakat Ali Han’a yapılan dâvetln k*ıbul edilmediğini i-leri sürmüştür.

KIS
H
üye do Cudi Özal.
Cemal Yorulmaz, lb-ve Salih
Tczcancrden
ünüm Usdeki gizli oy ve
Yargı taydan «eçlleh 6 üye, Bedri Kö-ker, Suat Rirtan, SUnuht Araan, Arif Güngören, Rahmi Anadol, Rifat Ala-bay, ve Danıştaydan bugün ^reç vakit geçilen 5 Baha Arkaç, rahim Senih mürekkeptir.
Bu 11 kişilik heyet, hafta içinde toplanarak tam çoğunlukla aralarından bir başkan ve bir başkan vekili seçecekler. ikisi Yargıtaydnn. Ikıal de Da* nıştnydan olmak üzere içlerinden dördünü kura ile yedek üyeliğe ayıracaklardır. Yüksek seçim kurulu bu suret[e hir başkan ve 6 üyeden mürekkep olarak toplanacaktır. Diğer taraftan öğrendiğimize göre İçişleri Bakanlığı da teşkilâtına yeni Seçim Kanunu gereğince muhtarlar ve ihtiyar meclisleri tarafından hazırlanması icap eden seçmen kütüklerinin tanzimi için gerekli tebligatı yapmıştır.
Bakanlık, seçmen kütüklerini teş-• kil edecek matbu kâğıtları da illere göndermeğe ve seçmen kartlarını bastırmağa başlamıştır.
Jessup’un Yeni Delhi’de basın konferansı
Yenl
Yeni Delhi. 23 (YİRS) — Delhlde bir bösın konferansı tertip e-den Amerikanın fevkalâde Asya Elçisi Dr. Jessup demiştir kİ:
•'— Amerikanın siyaseti, komünist Rus emperyalizmi tarafından tehdit edilen milletlerin hür bir şekilde inkişafını desteklemektir. Sovyet komünizmi, Asya milletlerine düşmandır ve biz. bu milletleri hürriyet uğrundaki isteklerini takviyeye karar verdik.,,
tngUtere Uzakdoğu filosunu takviye ediyor
Londra. 23 (YtRS) — İngiltere A-miralllk Dairesinin verdiği bir habere göre, Uzakdoğu filosunu takviye maksadiyle “HMS Ceylon” kruvazörü Anavatan filosundan ayrılarak Hong-Konga hareket edecektir. Krüvazörün yeni üssüne varmadan Maltavı ve Kıbnsı ziyaret edeceği bildirilmektedir.
Amerlkada plâj kumunu sertleştiren hir usûl bulundu
VVashington, 23 A.A. (AFP) — Savunma Bakanlığı tarafından dün akşam yayınlanan tebliğe göre. Prince-ton Üniversitesi bilginleriyle beraber çalışan Amerikan bahriyesi teknisyenleri, plftj kumunu sertleştiren bir usûl bulmuşlardır.
Bu usulün tatblkından 2 saat sonra bir jip otomobili, rahat rahat bu kumda dolaşabilir. 3 saat sonra 7 tonluk bir kamyon hiç iz bırakmadan geçebilir ve bir gün sonra da 14 tonluk bir kamyon manevra yapabilir.
Tebliğin, kullanılan maddeyi a-çıklamamasına rağmen bunun elde e-dilmesî kolay ve maliyet fiyatı kiloda 30 sent (takriben 130 kuruşı civarında bir madde olduğu sanılmaktadır. Böyle bir yolun inşa sürati takriben saniyede 4 metredir.
• •I

RLER
Bu ziyaretin bir nezaket ziyareti olduğu söyleniyor
Bakan görüm-
ayrıl-
Moskova, 23 (A.P.) — Yakında 1-zinli olarak Ameriknya gidecek olan Birleşik Amerika Büyük Elçisi Allan Klrk, dün, Sovyet Dışişleri Yadnncısı Andrei Grorniko ile müştür.
Bu ziyaretin. Büyükelçinin
ması münasebetiyle yapılmış bir nezaket ziyaretinden başka bir şey olmadığı belirtilmektedir. Büyükelçinin seyahati sırf dinlenmek için alınmış olan bir izinden İstifade maksadını gütmektedir ve kendisi Brüksel. Paris. Roma. Atlnn, İstanbul ve Kahi-reyi ziyaıet edecektir. Kahirede yapılacak konferansa Klrk katıinuya-caktır.
Sovyet harp propagandası
Roma. 23 (YİRS) — Memleketine dönen AvuBtraly&nın Moskova «eriri, yaptığı bir beyanatta, Sovyet Hükümetinin Rus halkım yeni bir harbe hazırlamak İçin propagandalara girişmiş olduğunu, fakat halkın yeni bir maceraya atılmak hevesinde bulunmadığını söylemiştir.
Ukr aynaya gönderilen Sovyet birlikleri
Roma, 23 (YİRS) — Sovyet Rusya* dski hâdiselere dair sıhhatli haberler veren ve Berllnde intişar eden “Der Abend" gazetesinin bildirdiğine göre, Kjzılorduyâ mensup birlikler, Ukray-nada genişleyen komünist aleyhtarı çete faaliyetini önlemek maksadiyle Ukraynaya gönderilmiştir.
Kusyanın artauı hava kuvvetleri
NeW Haven (Connecticut) 23. (A. P.) — Birleşik Amerika Hava Bakanı Stuart S.vnûnglon dün. Birleşik Amerikanın “ilk atom harbini kaybetmeyi" göze alamayacağım söylemiştir.
Yale Üniversitesinde konuşan Bakan, “ânl surette yapılacak hir atom taarruzunun, tedavisi belki de imkânsız olan mühim ve derin bir yara a-çacağını” kaydetmiştir. Symington, “böyle bir yara alan herhangi bir devletin bir daha eski halini bulamı-yacağım” ileri sürmüştür» '
Bakan. Rusya dünyanın en mühim hava kuvvetlerine sahip bulunmaktadır ve bu kuvveti de mütemadi surette artmaktadır, diye ilâve etmiştir.


Ytıgoslavyaya yapılacak âcil Amerikan yardımı
Roma , 23 (YtRS) — VVashington-dan bildirildiğine göre. Knnünform’a memleketleri tarafından iktisadi abluka altına alınan Yugoslavynya âcil Amerikan yardımı yapılmasına karar verilmiştir.
Eritreada çarpışmalar
Londra. 23 (YİRS) — Müslümanlarla Hıristiyanların Eritreadaki çarpışmaları gittikçe vehamet kastetmektedir, Çarpışmalarda bugüne kadar 30 kişi ölmüş, 130 kişi yaralanmış ve 130 kişi de tevkif edilmiştir.
Yerli mahallesinde çıkan kargaşalıkta, ınüslüınanlara ait dükkânlar yakılmış ve yağmaya uğramıştır.
Polis ve İngiliz askeri birlikleri vazıyete müdahale etmişlerdir.
Milli-bildi-baş-
Havnan arasındaki harekât
Roma 23 (YİRS) — Taypeh’dekl vetçl Çin asker! karargâhından rtldiğine göre, Havnan adasının
kenti olan Hay-Hau‘nun on mil kadar mesafesinde, komünist askeri taşıyan 26 cönk. Milliyetçi donanmasına mensup birlikler tarafından yakalanmıştır.
Conklar. Havnan adasının müdafaasını yoklamak üzere bir çıkartma yapacaklardı.
Birleşik Amerikanın ııtifu&u artıyor
VVaHhlngton 23. A A. (Afp) — Nüfus Dairesinden bildirildiğine göre. Birleşik Amerikanın nüfusu takriben 150.604,000’e yükselmiştir. Bu sayı, 1940 ta yapılmış olan nüfus sayımında elde edilen yekûndan 18.945.000 kadar fazladır.
Re»mİ rakum nisanın sonunda öğrenilecektir.
Aclıeson’ıın demeci
New-York. 23 (YİRS) — Bugün bir beyanatta bulunan Amerikan Dışişleri Bakanı Dean Acheaon. Amerikanın Asya devletlerine. İktisadi, siyasi ve kültürel sahada bir birlik tesis etmelerini ve komünizme karşı cephe almaları bakımından ümitli ve hodbin nazarlarla bakmakta olduğunu söylemiştir.
Tekel maddelerine zam yapılıp yapılmıyacağı sualine "Sîzler, ağır içkilere zam için bir temayül göstermedikçe hiçbir Tekel maddesine zam yapılmıyacaktır” dedi.
no-Bft-Bu
Ankara (Hususi muhabirimizden I — öğleden sonraki celsede, Gümrük ve Tekel bütçesinin müzakeresine geçildi. Söz alan muhtelif hatipler e-Kftsh bir tenkld yapmıyarak mahalli dilek ve temennilerde bulundular. Müteakiben Bakan ortaya atılan meselelerden. önce Rize çayı mevzuuna temasla dedi ki:
”— Rizeye seyahatimde çay fabrikasını gezdim. Henüz fabrikanın civarında ikon burnumu nefis bir çay kokusu bürüdü. Rize çayını memleket henüz hakiki bir çay olarak tanımıyor. Bunun sebebi harp sırasında Kocaollndo yetişen bir otun çaylara karıştırılmasıdır. Halk, bu yüzden menfi kanaat sahibi olmuştur.
Hakikatte Rlzcde yetişen çay, faset itibariyle Hindistanda ve tümda yetişen çayların eşidir,
bölgede yetişen çayın kilosu 1260 kuruşa malolınaktadır.
Dışardan gelen çayların maliyeti İse 660 kuruştur. Aradaki büyük farka rağmen sırf bu bölgenin kalkınması İçin bıı farka katlanıyoruz. Facia olarak bu bölgede çay istihsalinin kıymetleneceğine ve yakın bir zamanda ihraç metal olacağına kâni bulunduğumuz İçin bu fedakârlığı yapıyoruz ve yapmakta devam ede-ceğte.
Çay istihsali, 1954 senesinde 30 bin dekar arazi üzerinde yapılacaktır.
Böylelikle dışardan daha az çay getireceğiz. Ondan sonra bu bölgede fidanlıkları tevsi etmek kararındayız.
1954 te tevsi işini başarmış olaco-ğız ve 8-10 yıl zarfında dışarıya İhracat yapabileceğiz .Rize Çay Fabrikası. 1 martta Tekele geçmiş bulunacaktır.”
Bir tüberküloz mütehassısı sıfa-tiyle. hazan devlete varidat temin e-derken içi sızladığını, bu İtibarla rakı fiatlerini ucuzlatmağa taraftar olmadığını, Tekel mâmullerlnin hariçte çok rağbet gördüğünü, yakında lngilterede. îsviçredekine benzer bir ortaklık kurulacağım söyliyen doktor Fâzıl Şei'afeddin Bürge. memlekette Virjinya tütünü .vetişUrllmest meselesine de temasla dedi ki:
”— Biz. memleket içinde Virjinya tütününün taammümünü hoş görmemekteyiz. Sebebi, Avrupa halkının a-lışmış olduğu bu tütünün bizim için bir tehlike teşkil etmesidir.
Kendi ekimini nıan dış
itibarını ka.vbetmiş olur. Fakat yalnız memleket içinde, geniş olmamak şartlvle bu nevi tütünün yetiştirilmesine ( Bucalo ta ve birkaç köyünde imkân vereceğiz.
Hedefimiz çok deg|], fakat iyi kalitede tütün yetiştirmektir
100,000,000 kilodan fazla tütün yetiştirmek bizim için bir enflâsyondur.
Fazla tütün ekimini önliyebilmek için tütün kanununu yeniden ele aldık. İmkân bulursak, bu kanunu tâdil edilmiş şekilde yakında huzurunuza getireceğiz.*'
Bakan müteakiben gümrük tarifeleri mevzuuna geçerek dedi ki:
“— Gümrük tarifesi ile ticaret genel anlaşması esaslarım hazırlamak üzere 1948 de Dışişleri Bakanlığında Ekonomi ve Ticaret, Tekel \e Tarım Bakanlıklariyle İstatistik Genel Mü-
memleketimizde bu tütünün genişletmek istersek o za-memleketlerde Türk tütünü
Batı alınanyadn yeni diplomatik mümessillikler
Paris, 23 İYİKS) — Balı Almanya-da ki Batı Yüksek Komiserleri tarafından resmen bildirildiğine göre. Batı Almanya nezdinde bazı yeni ecnebi diplomatik mümessilliklerin kurulması tasvip edilmiştir.
Yeni kurulacak mümessillikler ara-sında^Avustralya ve Türkiye de vardır. Bunlar 10 mart tarihinde itimatnamelerini tevdi edeceklerdir
Bulg&rlar notayı dün öğrenmişler
Sofya 23. A.A. (United Press» — Bulgurlar, Birleşik Amerikanın BulgnrU-tanla olan diplomatik münasebetlerini kestiği hakkındaki haberi ancak bugün Öğrenebil mlşlerdlr.
Bu sabahki gazetelerde yayınlanan Hükümet tebliğinde keyfiyetin mesuliyeti Birleşik Amerika Hükümetine vük-letilmektedlr.
Milliyetçi Çinlilerin hava faaliyeti
Boıhow 23 A.A. (United Press) — Milliyetçi Çin .hava ordusuna mensup bomba uçaklarının Kantonu Kowloon s bağhyan Çinin en büyük demiryolu köprüsünü, havaya uçurdukları bugün bildirilmiştir.
Londra hava alanında radar tesisatı
Londra 22 (AP) — Londra hava alanına yapılmış olan yeni radar tesisatı dün işlemeye başlamıştır. Bununla herhangi bir uçak 130 mil mesafeden tanınmakta ve meydana kadar sev,kesilmektedir. Dün görüş mesafesinin çok kına olması bu yeni sistemin tecrübesine meydan vermiş ve netice çok tatminkâr görülmüştür.
Fransız - Saar görüşmeleri
Paris 23 (Y1R8) — Fronaız-Saar müzakereleri. çok müsait bir hava içerisinde cereyan etmektedir. Anlaşmanın pazartesi imzalanacağı bildirilmiştir.
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR
Bir Geçmiş Zaman
o
Sağlık ve Sosyal
Yardım bütçesi kabul edildi

dllrlUğÜ temsilcilerinden mürekkep bir heyet, bir mUddet çalışmış ve elde ettiği neticeleri, Dışişleri' Bakanlığında toplanan ikinci bir komisyona devretmiştir. Bu İkinci komisyon, beynelmilel anlaşmalar için bize vâki oİAn müracaatlero göre ihraç maddeleri üzerinde mukabil taraf gümrüklerden indirmeler yapılmasını talep etmiştir. Bu maddeler, 38 çeşittir ve ehemmiyetlileri şunlardır;
Tütün ve KigHîfl, kuru üzüm, fındık. kum incir, ceviz, badem, antepfıstığı, canlı hayvan, balık, yumurta, bağırsak, deri, pamuk ve döküntüleri, tiftik keçisi, tiftik kılı, hububat, bakliyat, zeytin, zeytinyağı, meşe palamudu, meyankökü, yağlı tohumlar, kereste, kontrplâk. Anadolu halısı, şarap, likör, peynirler, küspeler, keten. tuz, glHyağf, sünger, balmumu.
Görüyorsunuz kl, bizim daima ihracında müşkülât çektiğimiz ve her zaman şikâyeti mucip olan ve sabahleyin arkadaşlar tarafından takas yapılması teklif edilen bütün bu maddeler. seçilmek suretiyle bunların ihraç edileceği memleket, gümrük tarifelerinde tenzilât yapılması hususunda bu heyet, bir neticeye varmış diğer memleketlere elçiliklerimiz vası-taslyle bunların listesini tevzi etmiştir. Bazı yerlerden cevap gelmiştir. Buna mukabil, bizim de hangi maddelerde indirme yapabileceğimiz kendilerine bildirilmiştir.
Belki bunların cevapları Ticaret Bakanlığına gelmiştir. Fakat henüz bize intikal etmemiştir, İkinci olarak beynelmilel gümrük tarifesi mevzuu üzerinde çalışmalarımız vardır. Ha-vanada toplanan konferanstan sonra —kl biz de oraya iştirak ettik fakat İmza etmedik— oir aralık A-merikada Yunan tütünlerinin daha az gümrük resmine t.Abl tutulacağım duyunca Dışişleri Bakanlığı ile temasa geçtik. Amerikalılar, bize teminat verdiler. Biz de bu mevzuda en ziyade (mazharı müsaade millet) kaydından faydalanarak kendi tütünlerimize de bu nispette bir gümrük tenzilâtı tatbikim »ağladık. Diğer taraftan gümrük tarifesi kanunumuz, çok eski bir kanun olup pek çok tâdillere uğramıştır. Netekim, zaruri olarak yaptığımız bazı maddeler üzerindeki tâdilleri havı tekliflerimiz, yakında huzurunuza gelecektir. Gümrük tarifeleri milletlerarası çalışmalara bağlanmış bulunmaktadır.
Evvelâ 5 cilt üzerine Cemiyeti Akvamca hazırlanan Noınanklatür. Brükselde toplanan gümrük konferansında, dörde İndirilmiştir. Bu beynelmilel çalışmalar, nihayete erdikten sonrA, tarifemizde kati değişiklik yapmak ve diğer memleketlerde olduğu gibi Adbalorem esasını kabul etmek kararındayız.”
Son olarak Bakan. Tekel maddelerine zam yapılıp yapılmayacağı yolunda sorulan suali şu seklide cevaplandı» dı
Sîzler, ağır içkilere zam yapılması için bir temayül göstermedikçe hiç bir Tekel maddesine zam yapılın ayacaktır ”
Bu izahattan sonra 'Tekel bütçesi aynen kabul edildi ve bunu müteakip Tarım Bakanlığı bütçesinin müzakeresine başlandı. Tarım bütçesinin e-saslı maddelerinin müzakeresine buğun devam edilecektir.
Eleme imtihanlarında kalanlar
muhabirimiz B. M. Meclisi Fakültesi ta-dere yılında
Ankara 23 ı Hususi telefonla bildiriyor ı — bugün Ankara Hukuk lebelerinden 948 - 949
iki veya daha fazla dersten sınıfta kalanların kendilerine bir hak daha verilmesi için dilekçe komisyonuna yaptıkları müracaatla komisyonun bunu muvafık gören raporu görüşüldü. Ve mesele, öncelikle müzakere edilerek kabul olundu. Bu hale göre, 2 veya dahn çok dersten üssüm izandan ve elemeden kalanlar bir daha imtihana girebileceklerdir.

Müzakere, mülâyim bir hava içinde cereyan etti
Ankara 23 »Hususi muhabirimizden) — B M. Meclisi bu sabah Ekonomi ve Tlrsret Bakanlığı bütçesini arvn«»n tasvip ettikten, sonra Sağlık bütçesini müzakereye başladı, ilk olarak D- P. adına Doktor Ahmet İh.sun Giirsoy söz aldı ve umumi bir konuşma yaptı ve koy sağlığlyl? içme su-yıvdâvuları halledilmeden Sağlık Bakanlığı çalışmalarının zevahiri kurtarma kabilinden olacağını söyb(ll Veremle mücadele mevzuunda lükse kaçılmamâsını, bunun için de memleketin muhtelif yerlerinde ucuz pavyonlar İnşasını tavsiye etti ve Doktor Gürsoy, askerlik hizmetini ifa ettikleri sırada muayene edilip tüberküloz oldukları anlaşılan vatandaşların tebdllhava İle köylerine gönderilmelerini tenkld etti ve bunların gittikleri yerlerde tehlike teşkil ettiklerini söyleyerek bu halin Önlenmesini İstedi.
Kanser yüzünden senede 60 bin vatandaş kaybettiğimizi beyan eden Doktor. Bakanlığın bu âfetlo mücadele etmediğini kaydeyledikten sonra, keyif verici zehirleri kullananlara karşı savaş açılmasını, memleketin üç muhtelif yerinde kan bankası tesisini temenni elti ve bir kısım doktorların tekaüde sevkedHmelcrinl hatalı bularak sözlerini bitirdi.
Unnımlyctlo mülâyim geçen bu konuşmaları mütaakıp Sağlık Bakanı kürsüye geldi ve devlet sıhhlyeslnln esas vazifesinin koruyucu tababet olduğunu ifade ettikten sonra vatandaşın doğuşundan ölümüne kadar sağlık durumunu kontrol etmenin zaman, personel ve para işi olduğunu, Bukarı-hğın koruyucu hekimliği hedef tutan bir programı bulunduğunu söyledi ve sıtma mevzuuna temasla dedi ki:
—. Sıtma İle mücadelemiz bütün vatandaşların ve dünyanın takdirini kazanacak haldedir. Bugün 9 milyon 316 bin 676 vatandaşın, sıtma bakımından kontrolümüz altındadır. Sivrisinekle savaşa şiddetle devam etmekteyiz. Bu İş İçin 1948 do 64, 1949 da da 05 ton D. T. T. kullandık. 1950 de bu miktarı İki misline çıkarmak kararındayız.
Bakan. Trahomla mücadele mevzuuna tcmaala ezcümle dedi kl:
— Trahom bölgelerimizde 2 milyon 361 bin nüfus kontrol altındadır. Trahomdan körlük nispeti yok denilecek kadar azalmıştır. Yakın gelecekte sıtma ile mücadelede olduğu gibi, bu savaşta ta muzaffer olacağız. Bu yıl» Kilişte modern bir Trahom hastaha-nesi açacağız.,,
Sar! ve salgın hastahkların hudutlarımızı geçemediğini boyan eden Bakan, 1949 dA doğuda sabit sağlık merkezleri İnşasına başlandığını, ayrıca motörlü sağlık ekipleri kurulduğunu, bu faaliyetlere bu yıl da devam olunacağını İfade ederek-veremle mücader l(» bahsine geçti ve söyle devam etti:
—- Veremle mücadele geçen sene çıkan kanunla esaslı şekilde başlamıştır. Verem Savaş Dernekleriyle ahenkli İşbirliği yapmaktayız. Vereni aşısı, savaşımızın bcllibaşh unsurunu teşkil etmektedir.
Refik Sa^'dam Enstitüsü, mükemmel surette B. S. C. aşısı imal etmektedir. Enstitü, bu yıl tevsi edilerek dAha mütekâmil şekle sokulacaktır. Hulâsa Türklycde veremle savaş iyi organize edilmiştir ve bu hususta Birleşmiş Milletler Sağlık Teşkilâtının takdirlerini kazanmış bulunuyoruz. Teşkilâtın. bütün Ortaşark’a merkez olacak bir tesisin îetanbulda açılmasını kararlaştırman, bunun İfadesidir.
Doktor Kemal Baynzıt, doğum evlerinin arttırılacağını ve yakında An-knradu modern bir doğum evi açılacağını, özel idarelere ait hastahanolerin umumi muvAzeneyo alınmasına karar verildiğini. Bakanlıkta yeni bir hemşirelik bürosu açıldığım ifade ettikten sonra bir kısım doktorların tckA-üdc sevkodllmclerl yüzünden yapılan tarizleri şöyle cevaplandırdı:
— Memleketin sağlık üzerine almış bir insana: çİn yaptın?,, bu hareketin
şekilde aksatmıstıı rlne cevap verirdim. Bu mesele, kanlığımız iç bünyesine alt husustur. Zlyaa uğramış bir hak sa alâkalı mercilere başvurmak
kes için mümkündür. Hem bu bahsin üzerinde durulmasını, memleket menfaati İçin hayırlı bulmam...
Bakanın bulAsnlen bildirdiğimiz bu İzahatı tatminkâr görüldüğünden maddelere geçildi ve bütçe aynen kabul olundu.
üniversitede imtihan usulleri kökleşemiyor
Üniversitenin bütün fakültelerinde şubat devreni hnl Ihanlarınn haşlanmıştın
Bu nrada Edebiyat FekUHeelnln bü-tün şubelerindeki tnlobeler diğer fakültelerde «Icrnr imllhanlnn knidırıldıftı halde vize ieml altında tekrar Imtl-hnna tâbi tutulmuşlardır.
Bunun neticeni narnk muvaffakiyetin, yüzde 15 I geçmediği ve eleme »mtihen-larında muvaffak olmıvan Öğrencilerin aertlfika ImtlhenİHrına kabul edilmedikleri görülmüştür
Diğer («raftan bütün fakültelerin teket İmtihanları kaldırıldığı halde Edebiyat FakÜlteal, lisan mekteplerinden mezun olan talebeleri bir Imtihnnınn tabi tutmuştur .
Bu yüzden birçok talebeler hn t i hanı verdiği halde tekat
yüzünrlen mezuniyet İmtihanına kabul edilmemişlerdir.
Diğer taraftan edebiyat öğrencileri Bakanlığa mektupla müracaat ederafc diğer fakülleh«rde İmtihanlarının tAbl olduğu talimatnameye riayet edilmedi» ğini ve talebenin çalışınaaının boşuna gittiğini, Edebiyat Fakülteal mezunlarının bir İlk meptep öğretmeni bile olmadıklarını belirterek rasyonel bir çalışma »İsteminin kabulünü iatemişler-d İr.
de tekst
hCrtlflke İmtihanı
Uruguvaylı gazeteci, Suriye Elçisinden özür diledi
Birkaç gün evvel Suriye Konsolosluğunda, kendisine vize verilmemesin-«h'u muğber olarAk. komşu devlet aleyhinde Heri geri sözler sarfrden Uru^u-vavlı gazeteci P. S. Paseyro. avuk»tiyle birlikte Suriye Konsoloshanesine giderek Sefir ve Konsolostan özür dilemiştir. Uruguvaylı gazeteci bundan sonra uçakla Knhlreyo hareket etmiştir.
Mobilya ve Döşemeciler Esnaf Kooperatifi kongresi
İstanbul Mahdut Meâullyetll Umum Mobilyacılar ve Döşemeciler Esnafı Kooperatifinin heyeti umumiye toplantısı dün saat 15 te Vezneciler Kızılay salonunda yapılmıştır.
Toplantıya başkan seçildikten sonra Atatürk için bir İhtiram vakfesi ile başlanmış ve ortaklar arasında müşahede edilen elektrikli hava, idare heyeti raporu okunduktan sonra. Kooperatif Müdürü Müeyyet Sezglnmcrt’ln verdiği geniş İzahattan sonra sükûnet bulmuştur.
İdare heyeti ve yönetim kurulu raporları ittifakla tasvip edilmiş 3 seneden beri vazife görmekte olan idare heyeti yapılan seçimde aynen ipka e-dilmlştlr. Heyeti umumlveye İştirak e-denier önceden tenkld ettikleri Kooperatif İdarecilerine teşekkürlerini bildirmişlerdir. 20.000 Hra gibi mütevazı bir sermaye İle işe başlayan Kooperatifin bu yıl elde ettiği 1645 Hra müspet fıat farkının fevkalade yedek akçeye HAve edilmesine vine ittifakla karar verilerek varlıkları bu suretle 82.000 lirayı bulmuştur.
İktisat Fakültesinde Amerikan talebeleri
Tahnitlerini İkmal etmek üzere memleketimize bir Amerikan talebe grupu-nuû geldiği ve bunların bllhasaa ekonomik konularla İlgilendiği anlaşılmıştır. Bu talebelerden bir kısmının İktl-attt Fn kültesine vâki müracaatı eri, bu hafta toplanacak Fakülte Meclhinde konuşulıu ak ve kendilerine rehberlik yapacak öğretim Üyeleri ile takip edebilecekleri dersler hakkında bir plân hazırlanacaktır.
• - —
İki Amerikalı mühendis geldi
Avrupa Ekonomik İşbirliği İdaresi mÜtehusaiHİnrından iki maden mühendisi Vattcrs kardeşler. Etlbank Zonguldak işletmelerinde çalışmak üzere dün Mubah uçakla şehrimize gelmişlerdir.
Italyan güreşçiler gittiler
İstanbul ve Ankara güreş ta kimleriyle İki maç yapan İtalyan güreşçileri dün sabah uçakla memleketlerine gitmişlerdir.
'Nakil vasıtalannın yüzde 20 sİ kusurlu
24 shat zarfında kontrol edilen 241 nakil vaaıtanınûan 16 zı hakkında zaptı tanzim edilmiştir.
ceıa.
mcsuliyotini “Bu işi ni-diye çekleri ne: •'Senin
sağlık işlerimizi şu, „ deselerdi kendlle-Ba-blr var-her-
Ce-otuz
Karadeniz, folklor günü
Trabzon Liselerinden Yetişenler ınlyetl, Trabronun kurtuluşunun ikinci yıldönümü münasebetiyle bugün,
(cumm Eminönü Halkavinde Karadeniz folklor günü tertip etmiştir.
Aynı gün Cemiyetin Karadeniz korosu Lstanbul radyosunda saat 18 dr bir konser
verecektir.
Eyüplü yazı üstatlarının eserlerinden bir sergi
Halkevlerinin kuruluşunun 16 İnci yıl-lönümü nülnnKebctıyle, tarih, müze ve sergiler kolu tarafından Eyüp Halkevln-de hazırlanmış olan • EytiplU yası üstatları” nın ederlerinden müteşekkil Bârğl bir hatta müddetle her gün saat 11 I1* e kadar açıktır.
Giriş serbesttir.
hep birden gözükünce o zamana kadar hatınma gelmiven ve düşünemediğim bir hakikat gözlerime şiddetle çarpmış oldu. Ve bu manzara bana duyabileceğim bir filozofu bulmak ve dinlemek gibi kuvvetle tesir etti, zira bu bekleyiş şimdi bir müddet için duraklamış, bütün bu ayakkabıların bir müddet sonra, içlerinden kaynaştığı gizli gizli duyulan bir kuvvetin yardı-miyle, yine yollarına devama başlıya-cakları kanaatini ilham ediyordu ve benim, baş döndürücü bu manzarayı göreceğimi de felsefî ve remzi bir surette duyurmuş oluyordu. Derinlerin hem gizli, hem amansız ikna kuvvetiyle iman ediyordum ki, şehir ve hayat follarının sonsuz bir taaddüdü vardır. Ve insan adımlarının tenev-vüü müthiştir. Gözlerime, nice farklarla, hep birden çarpan bu yolların çokluğuna, bu hususiyetlerin tenev-vüiine hayran oluyordum. Bana bu heyecanı veren de işte bu toplu görüş ve bu intizarın bir gün inkılâp edeceği davranıştı. Dünyanın biribirin-den ayrılan ve uzaklaşan yollarını hep birden önümde serer gibi duran ı ûu^ıanzarayla, sanki birdenbire, dünya lft3*’gaşalığmıl kalabalığını, ihtilâflarını, azametini görmüş, İıem de katî bir intihabın zorluğunu, zira tutulan yolun bize diğer yollan terketmeyi cebrettiğinden, bize vereceği tereddütleri, acıları, nedameti, zahmeti ve daüssılayı hep birden duymuş ve anlamış gibi olmuştum.
Dünya sahasında daha bilmediğim
50
göstermiyor muydu?
Ali Nizamî Beyin kendisi de acaba bu kırk çift ayakkabıdan bir çiftini giydiği zaman hangi hayırlı veya hayırsız, hangi mutlu veya ümitsiz yollarda yürüyerek acaba hangi hayat cilvelerine varıyor ve hangi selâmet noktalarına erişiyordu? Ve acaba böyle bir halâs noktasına erişebiliyor muydu? Böyle bir kurtuluş noktasına eriştiği var mıydı?
Dediğim gibi, ben, Ali Nizami Beyi, bu kolleksiyonu içinden hangi a-yakkabılaruıı giydiğine bakmayı ha-tırlayamadan, ancak, ya köşkünden çıkar, arabaya biner; ya arabadan iner, vapura binerken, o da sade bir kaç kere görmüştüm. Güneşli bir iki gün de, Büyükada iskelesinin önündeki ki^çük yokuşun başında, beyaz ve krem esvapları içinde, başında kıpkırmızı fesi, yakasının iliğinde kırmızımtrak orkidesi, içi güvez atlas şemsiyesinin üstüne vuran güneşin tesiriyle penbe yüzü âdeta kanlı bir akisle kızarmış, gözleri iri ve fırlak, bıyıkları uzun ve dik, vücudu çevik, bakışları sert ve hiddetli, boyu kısa, öfkesi daha yeni geçmiş de yüzünün kızarıklığı geçmeye daha vakit bulmamış, yahut, daha şimdi öfkeleniyor da, yüzü bundan dolayı kızarıyor, ya bastonunu şimdi birinin sırtında kırmış, ha şimdi kıracak zannını veren bir halde, ve ağzı da birini azarlamaktan yeni susmuş gibi bir halde görmüştüm.
— Devanu var —
52
aşikâr veya gizli, yakın veya uzak, fakat üstlerinde yürünecek, gezilecek, geçilecek, sürünülecek, tırmanılacak ve belki de ucunda kaybolup içinden çıkılamıyacak. bir daha geri dönüle-miyecek yolların çokluğunu ve her yiğitin bir yolu ve bir yol yürüyüşü bulunacağını bu manzara gûya bir remizle anlatır ve temsil eder gibi görünmüştü.
Bir bakıma da hu hep cazibeli ve davetli yollara, hep çıldırtan zevklere ve hep yükselten gayelere doğru adım atmaya hazır ve ınuntazır vaziyetleriyle bu kırk çift ayakkabıyı gûya gözlere görünmez mânevi şahsiyetler giymişler de bunların her biri başka bir istikamete doğru yürüyeceklermiş gibi geliyordu. Öyle ki. onları görmekle âdeta hususiyetleri başka başka olan kırk kişi, kırk ahbap. dost, akraba ve yabancivle karşılaşmış ve tanışmış gibi oluyordum.
Bu manzara, bu kırk çift ayakkabı insana bir ayaklanma, bir gidiş, bir yürüyüş, bir yollanış ve bir varış arzusu veriyordu. Fakat, kim bilir, belki dikkatle bakılsa, yine insana gelecekte dünya yolla unda atılacak a-dımlarımızın boşluğunu, hiçliğini de acaba söylemiyor, işaret ve ifşa etmiyor, ve temsil etmiyor muydu? Hep boş adımlar atmaya, hep neticesiz duraklara varmaya, ve sonra yine bir türlü erişilmez, yetişilmez yollarda, hep nafile ve boş adımlarla sürünmeye mahkûm olduğumuzu da, kim bilir, belki de, vine, bir remizle 51
Millet Partisi Fatih
ilçe kongresi
Millet Partini Fatih flçetinır yıllık kongresi 28 ajubat prııar gunıi saat 10 «in Beyaottaki ıl merkesinde vupiJScak-lır.
y e s ı
— 13 —
Bu anda zihnimin büyük bir uyanışla düşünüp apaydın kaldığı müstesna dakikalardan biri geçmişti. Zihnin hassaları acayiptir. Bazan yavaş yavaş tâ içimize toplanan derin sebeplerle, bazan da sebepsiz yere yahut hatır ve hayale gelmez bir sebep yani bir vesile ile veyahut bazı büyük hâdiselerin tesiri karşısında birdenbire zihnimiz öyle harikulâde bir küşayişle açılır ki, bunların haricinde geçen zamanlarımızın faaliyeti bu uyanıklığa nisbetle bir uyuklama gibi kalır. Acaba neden bu güneşler bazan bize böyle doğar vr parlar?
‘femrü bbjW>-~-Jefa bOyle ta-lır ve her şe-ında hükmü-
S ’r,
a
Havacılıkta yeni bir kurtarma
BİAteml
Lob Angeles 23, (AP) — Birleşik A- . «v •
merlka Bahriyeli tarafından bildlç Mil Ad i d (19 Ulll*1 ^Ütt glne göre, yeni buluna^ ’ ’ yerinde «esten hız1 ı jet

EV ve DÜKKÂNLRR’ın intikal ve Veraset Vergileri Bankamız tarafından ödenmektedir.
hiç bek-boyle a-başbaşa iskar-
A e
‘e
f özlerime
49




“Edirne” haklındaki tahkikat devam ediyor
ddlrnc şilopinın batış bhdisesındân ıie^ul olunİMiın tesbıll için yapılan tsh-Iclkfii tekemmül etmek üzeredir. Bu işle meşgul olan Teftiş Heyetinin pazartesi ününe lc((lar İşını tanıaıuluyıp raporunu hazırlıyablJevegi umulmakladır.
“Marakaz" servise başlıyor
İki aydon beri Fabrika Havuzlarda .anır görmekte ulan Marnkaz vapuru gereken t.ımlr Hicri tamamlandığından bir ıkl güne kadar »ervlşe girecek ve Sus vapuru yerine Bandırma ve Mu-lanya Meretlerini yapacaktır.
“Dumiupınar" tamir edildi

DÜn bAMi tiinklnrındün uu elStlığl İçin Hareketine ınünaadc edlirnlyen Dumlu-pınıır vapuru tâmlr edilmiş olduğundan dun akkanı Mersin potlazuıa hareket etmiştir.
“Tarsus” gemisi Gölcüğe gidiyor
Tarau» gemisi bugün havuzlanmak Üzere Gölcüğe gidecaktir. Gemi burada hnvutlnnıp boyanacak#ve bu arada iç knm.ıru UtdlIAUna dn devam edilecektir îç tâdllat ve timimi İşlerin! yapan ekip de gemi ile birlikte Gölcüğe gl-dedekıir.

24 Şubat loûÇ
Sayfa 3
GU N U N
EKONOMİK
Bütçenin Meclis Umumî Heyetindeki müzakeresi

Encümende görüşülüp nihai şeklini alan (İl bütçe tasarısı, her kanun teklifi gibi, kanunlaşmak üzere Meclis Umumi Heyetine gelir. Nitekim 1950 yılı bütçe tasarısı. mûtat seyrini takıp ederek, geçen hAfta içinde umumi heyete geldi ve müzakerelere başlandı. Burada bütçenin: 1) Ciddi bir şekilde. 2ı Fakat gecikmeden, 3) Ve milli iradenin tezahürünü sektelemiyccek bazı tahditlerle: müzakere ve kabul edilmesi gerekir.
1) Bütçe umumi heyette ciddî bir tetkika tâbi tutulmalıdır. Çünkü gelecek yıl içinde âmme hizmetlerinin nelerden ibaret olacağım müşterek ihtiyaçlar için, hürlüğü Anayasa ile teminat altına alınmış her vatandaşın, ne ölçüde fedakârlıkta bulunacağını, bütçe tâyin edecektir. Bütçe, bu haliyle, hükümet programının rakamlarla ifade edilen bir hulâsasıdır. O-nun için de topluluk adına hâkimiyeti kullanan Meclis tarafından inceden inceye didiklenırıesi İcap eder Gerçekte de iş böyle olur idi. Fakat zamanımızda eski önemini az çok kaybetti.
Encümenden çıkan tasarı bastırılır, milletvekilleri bunu, hükümleri Anayasa kuvvetinde olan iç tüzük —Meclis Dahili Nizamnamesi— gereğince (Madde: 127) yedi gün müddetle tetkik ederler. Muhalif partiler bıı vesileden faydalanarak âmme hizmetlerinin ifası ve hükümetin politikası hakkındaki görüşlerini tesbite vakit bulurlar. Bu müddetin geçmesinden sonra müzakerelere Maliye Bakanının "Bütçe Nutku” ile başlanır. İlkönce, tasarının tamamı üzerırde, konuşmalar cereyan eder. Bu, bütçe rakamları altında, hükümetin umumi politikasını bahis mevzuu eden bir müzakeredir. Muhalifler taraitarları-na, milletvekilleri seçmenlerine ilkönce bu vesileden faydalanarak hitap ederler. Eğer hükümet zayıf bir ekseriyete dayanıyorsa, veya azlık bir partinin kurduğu bir hükümetse —Fransa'da olduğu gibi— kabine sık sık güven oyu istemeğe ve itimada lâvTk görülmezse istifaya mecbur o-lur.
Bu umumi müzakerelerden sonra Bütçe Kanunu mad»de madde, ve çeşitli Bakanlıklar bütçeleri bütün olarak ayn avn. müzakere olunur. Masrafların müzakeresinde bütçedeki bölümler (fasih esas alınır.
Bütçe hakkı ve bütçe müzakereleri parlemanter idarenin doğmasında büyük Ölçüde müessir olmuştur. Demokratik idareyi ilkönce kurup geliştirmiş olan memleketler, bütçe müzakerelerinden, icra organı üzerinde Meclisin baskısını ve kontrolünü hissettirmek için, lerdi. aynı met, soru zah)
rakabe olunur.
vesilesiyle hu bakımdan yapılan kontrol, bile, kâfi

istifade eder-Bütçe müzakereleri bugün de karakteri taşır Ancak hükfı-zamanımızda. daha çok sözlü (= suali ve gensoru ( — ısti-yolu ile Meclis tarafından mu-Bütçe müzakereleri
yu-h lira-ve İlgi*
her
ehemmiyetini kaybetmiş olmasa herhalde hugühkü hayat için sayılamaz
Umumi heyetteki müzakereler
uzamaya çok müsaittir. Çünkü karda da söylediğimiz gibi bütçe kûnıetin bir yıllık programının kamla ifade edilmiş bu şeklidir, devlet faaliyetinin her sahasını lendırir Üstelik milletvekilleri,
keseye dokunan bu vesıle.den faydalanarak. kendilerini seçmenlerin»’ göstermek isterler. İktidara karşı diş bileyen muhalifler, bütçeyi geciktirin hükümeti müşkül duruma sokmayı arzu ederler Bu yüzden "sadet dışı” tek cümleye ver ve zaman olmayan bu sıkışık günlerde millet kürsün n
. Yazan: Bedri Gürsoy
Siyasal Bilgiler Okulu Maliye Doçenti den muayyen maksatlara yönelen lâf çığlarının biribın ardından yuvarlandığı görülür, üstelik devletin ifa ettiği hizmetlerin kaydettiği artmaya ve çeşitlenmeye muvazi olarak bütçe hacimlenmiş ve anlaşılması güç bir teknik vesika haline gelmiştir, öylesine kı üzerinde konuşulmakla tüketilecek gibi değildir. Halbuki günler sayılıdır. Bütçenin yeıu mail yıl başlamadan önce hor halde kabulü gerekir. Çünkü bütçenin çıkmaması devlet faaliyetlerinin parasızlık yüzünden durması demektir. Bunu bir an için bile tasavvur etmeğe imkân foktur. Böyle bir durumu önlemek için her memleket tedbir almıştır. Bu tedbirler: a) Bütçenin umumi heyette müzakere edilecek kısmını daraltmak, b) Hatiplerin konuşma zamanlarını ve müzakerelerin süresini tahdit etmek şeklinde tatbik olunmaktadır Bizde bu hususta hiç bir tahdidi hüküm yoktur ve bu yokluk kanaatimizce telâfisi gereken bir noksandır.
3ı Son nokta milli iradeyi temsil eden Meclisin üstünlüğü, bütçeye son ve kesin şekli vermekteki serbestliği ile. mali ve iktisadi icapları bağdaştırmaktır. Gerçekten, Meclisin bu üstünlüğü münakaşa bile götürmez. Ancak keyfi ve şahsi idarelerin israflarından ve suiistimalinden kurtarmak için uzun ve kanlı mücadeleler yaptığı bütçeyi bu kere bizzat milletvekilleri "demagojik” masraflarla tahribe başlamışlardır. Politik maksatlarla ve seçmenleri memnur. etmek gayesiyle yapılan bu masraflara her memlekette rastlanmaktadır. Bu çeşit masraflarla yüklü bir bütçeyi a-şağıki iki Akıbet bekler: aı Mükellefi ezen ve ekonomik gelişmeyi köstekleyen ağır bir vergi yükü, b) Sade e-kononıivi değil sosyal adaleti ve mânevi değerleri yon. ı
Bu yüzden arada bizde, zakereler esnasında bütçe denkliğinin — eğer temin edilebilmişse— rast-gele bozulmaması için çeşitli hükümler konmuştur.

Zamanımızda bütçenin umumi heyetteki müzakeresi, ne ifade ettiği politik mâna ve ne de taşıdığı mail ve iktisadi kıymet itibariyle. Birine: Dünya Savaşından önceki yıllarla kıyasla namaz Umumi heyetteki müzA-kereler önemini kaybetmekte, bunun yerini encümen müzakereleri almaktadır. Bütçe umumi heyetten encümenden geldiği gibi çıkmaktadır. Bu gelişmenin sebepleri 1°) Parti disiplini lerıne geniş ölçüde dır. 2°) Bütçe çok teknik bir vesika
3 ) Müzakerelere yukarda temas o-lunan çeşitli tahditler konmuştur 4n) Çok zaman yeter vakit bulunamamaktadır
Bununla beraber milli gelir hesaplarında kaydolunan gelişme bu müzakerelere yeni ^ır mâna kazandırmıştır. Meclis bütçe müzakereleri do-laytsiyle o vıla ait milli gelir hesaplarını tetkik etmekte ve bunun muayyen bir yüzdesıni kamusal ekonominin işlemesine, yanı âmme hizmetlerine, tahsis etmektedir Bu gelişme önemini kaybeden umumi heyet görüşmelerine bir ışık serpemtedir.
Meclis tafsilât ve t.efcrrüat üzerindeki kayıplarını, meselenin özüne eskisinden dAha tanı ve şüınuJlü bir tarzda hâkim olmak suretiyle telâfi etmektedir Memleketimizdeki tatbikatın da bu istikamete yöneltilmesi temenniye değer
de tahrip eden enflâs-
4 •
her memlekette, ve bu umumi heyetteki mü-
şunlardır: bütçe müzakerc-hâkim olmakta* kabarmış ve çok haline gelmiştir
(I) Bak. Bütçenin enenmende mu-akrrrsı. Yem İstanbul İS şubat itâf)






*
Dünya Haberleri J
lapanya - Yunanistan ticaret anlaşmadı
Madrit 23 A A. (Afp) — İspan-ya - Yunanistan ticaret anlaşması bugün saat 13 de Santa Cruz Sarayında imzalanmıştır. İspanya Dışişleri Bakanı Martin Artajo, Ispanyol Hükümeti adına ve Yu-nanistanın Madrit Maslahatgüzarı Spiros Kapetanides'de Yunan Hükümeti adına anlaşmayı imzalamışlardır.
Bir yıl müddetle ve dolar üzerine aktedilerp anlaşma 2 milyon Amerikan dolan tutarında mal mübadelesini mümkün kılacaktır.
Apadlaşmaya eklenen malların listesinde İspanyaya, tütün, sünger ve maden cevheri gibi ananevi Yunan mahsûllerinin ihracı der-piş edilmiştir.
İspanya ise Yunanistana bilhassa kimyevî ve ecza! malzeme gönderecektir.
a, ı ’ r
Bir Ayarı Azası, lnglltereııin petrol mubnynflhnı sterling sahasından yapmasına taraftar \Vashington 23 ( AP> — Cumhuriyetçi Partiye mensup bir Ayan Azası dün, İngılterenin bütün petrolünü sterling sahasından müba-yaa etmesini ve böylece dolar açığını kapatmasını teklif etmiştir.
Ayan Meclisinin Dışişleri Komisyonunda üye olan senatör anılan komisyonda yaptığı bir konuşmasında. "İngiltereye petrol alması için neden 600.000.000 dolar verelim? İngiltere benzin ihtiyacını sterling sahasından temin etsin ve hu para ile de dolar açığını kapatalım., demiştir.
Marshall Yardım Plânı İdarecisi Paul Hoffmann’m da dün anılan komisyonda dinlendiği ve kendisinin. İngilterenin henüz benzin ihtiyacını tamamen sterling sahasından temin edebilecek bir durum olmadığını söylediği bildirilmektedir.
İsviçre - İtalya gümrük görüşmeleri
Koma 23 (YİRS» — İsviçre ve İtalya arasındaki gümrük müzakereleri. mart 15 de. Berne şehrinde başlıyacaktır.
Avustralya - Yunanistan ticaret Anlaşması
Viyana 23, A.A. (AFP) — Avusturya ile Yunanistan ve Danimarka Arasındaki iktisadi görüşmeler geçen pazartesi ve salı günleri bitmiştir. Avusturya - Yunanistan ticaret anlaşması, hArp sonundan beri yapılan ilk anlaşmadır. Bu anlaşma gereğince bu iki memleket arasında dokuz milyon dolarlık muhtelif mal mübadele edilecektir
Londra kauçuk piyasası
Paris 23 (YÎRS) — Londradakl kauçuk piyasası, en yüksek yeğine çıkarak 16,5 pens'ten mele görmüştür.
Paris altın borsası
Paris 23 ıVİRS) — Par «s
borsası, düşüklüğünü muhafaza etmiştir. Külçe 531 000 ftanktan, Napoleon 3730 franktan ve dolar 926 franktan kapanmıştır
Fransada tedavülden çekilen para miktarı
Paris 23 ıVİRSl •- Ştıba: 15
biten hafta için bir bülten yayınlayan °Banque de France”, teda vüldekl paradan 15 milyar 825 milyon frank çekildiğini bildirmiştir
Endonezya - İsveç ticaret anlaşması
Hilversuın 23 (YİRS) -- Endonezya Hükümeti, İlk ticaret anlaşmasını. tsveçle imzalamıştır Marttan itibaren yürürlüğe girecek o-lan bu ticaret anlaşmasında, İsveç, makine ve kibrit mukabilinde çay. kahve, kauçuk ve tütün gibi maddeler satın alacaktır
sevi-
mııa-
altın
da
"Yeni İstanbul,, un İktisadî anketi
Dünya Bankasının yardım teklifi ve devletçiliğimiz karşısında hususî sermayenin yeri
Koç Ticaret A. Ş. Umum Miidiirü
• 0
Z

ftt
Bu
Sanayi Birliği Umumî Kâtibi
-------------------------------------
15 şubat çarşamba günkü gazetemizin ekonomi sahifeslnde, "Yabancı göziyle bugünkü Türk ekonomisinde hueusl teşebbüsün yeri" mevzuunda. (Wall Street Journalı gazetesinden İktibas edilen enlere-san bir makale neşredilmişti.
Bu yazı etrafında açmış okluğumuz ankete bugün de devam edl-voruz.
Suallerimiz:
(. Türkiyede tatbik edilmekte olan devletçilikten anladığınız mâna nedir?
Bizdeki devletçiliğin ekonomik cephesi mi, yoksa sosyal cephesi mi galiptir?
* Bu makalıul»? tebarüz ettirildi#) gibi devletçilik, sadece C.H.P. nin mi bir umdesidir? Birinci Diinya Harbinden sonra Türki-ve de bir devletçilik siyaseti gütmek mecburiyetinde miydi?
;. Makalede İma edildiği gibi, hususi sermayenin Devletten çekindiği doğru mudur?
ı Türkiyede hususi şahıslar elinde birikmiş servet miktarı kAç milyon lira civarındadır?
>. Tatbik edJlegelen devletçiliğin Türkiye için faydaları ve zararları ne olmuştur?
».Dünya Bankasının \ardım teklifini nasıl karşılıyorsunuz; tekliflerinin hangi noktalarına iştirak ediyorsunuz; bunların faydalı ve zararlı tarafları sizce nelerdir?
tarafın-teknik ele al-

1 — Türkiyede tatbik edilen devletçilik bir (devlet kapitalizmi) mahiyetini taşımaktadır. Zaman"zaman, muhtelif âmiller ve tazyiklerle sosyal veya İktisadi devletçiliğe doğru meyletmiştir. Gerek bu sebeplerle, gerekse kısmen serbest rekabete dayanan bir iç piyasa karşısında ve asıl gayesinin iyice tâyin edilmemesinden dolayı bocalamalar olmuş ve bunlar devamlı ve geniş tenkldlere yol açmıştır. Bu vaziyetlerde, devletçiliğin sosyaldan ziyade İktisadi bir devletçilik olarok kendini gösterdiği ve bu suretle telâkki edilmesi lâzım geldiği aşikârdır.
2 — Devletçiliğin
yalnız C. H. P. nin umdesi olduğunu zannetmiyorum. Di ğer fırkaların da devletçilikten vazgeçmeleri kolayca tasavvur edilemez. Esasen anayasamıza girmiş olan devletçiliği tatbik zarureti vardır. Mesele, m a h iyeti, derecesi TrFTafKik sekilleri-Tiı--iTuzöjjJ.t? nı e k
Birinci dünya harbinden sonra devletçilik siyaseti gütmek mecburiyetinde olduğumuz a-çık bir keyfiyettir.
3 —- Hususi sermayenin devletten Çekindiği doğru mıı dur? sualine menfi
olarak cevap vermek güçtür. Bunun sebeplerini araştırmak çok uzun sürer. Fakat böyle bir çekingenliğin mevcut olduğu aşikârdır. Bu. devletin kendisine itimatsızlıktan doğmuş bir vaziyet değildir, (çünkü devlet istikraz tahvillerinin gördüğü büyük rağbet ve İtimat meydandadır). Daha ziyade, iktisadi. id8ri, mali, sosyal ve hazan da iç politika, sebepleri ve kısmen de zaruretleri dolnyısiyle devletin sermaye toplulukları ve sermaye toplaması üzerine tesir eden kararlarından ve bıı kararların herkes için müsavi surette tatbik edilmemesinden ileri gelmiştir. Bunun neticesinde hususi sernmye;
I) Devletin kendisini.
M) Devlet müdahalesinin en az olacağını tahmin ettiği gayrimenkulleri.
(Ilı Devlet müdahalesinin erişemiye-ceğini zannettiği altın ve diğer yükle hafif, pahada ağır kıymetli eşyayı, on emin plasm&n olarak kendisine seçmiş ve seçmektedir Bu hareketler ise memlekete daha faydalı ve verimli o-lacak her şekildeki istihsal teşebbüsle-rinin gelişmesine mâni olmuş ve ol maktadır
4 — Bu suale hakiki rakamlara ve isabetli tahmine istinat eden bir cevap vermek güçtür. Esasen mevzua, yani İktisadi kalkınmaya yarayabilecek ve mobılize edilebilecek servetlerin daha ziyade nazarı itibara alınması lâzım geleceği kanaatindeyim. Bunların ekseriyeti dc yukarıki sualde tebarüz ot İndiğimiz sahalarda kendilerine ce (siper) bulmuş servetlerdir ve tnrı da çok çhemmiyqtlidlr
5 — Devletçiliği burada ikiye
1 — Türkiye, fertler tarafından kurulması mümkün olmayan işletmeleri devlet mekanizması vasılasiyle süratle vücuda getirmek İçin devletçiliğe tevessül etmiştir. Bizdeki devletçilik başka hiç bir düşünceye ham-ledilemez. Devletçiliğimizin sosyal cephesi bulunduğunu ve muayyen bir bölgenin kalkınmasında âmil olduğunu inkâr edemeyiz.
2 — Bizdeki devletçilik, müteşebbise cesaret, ona misal ve Örnekler veren bir vasıtadır. Bu kabil hareketlere OsmanlI İmparatorluğu devrinde ve bilhassa tanzi-matın ıslâhat, teşebbüslerinde tesadüf ediyoruz. Bence devletçilik teşvik edici yolunda vazifesine devam etmelidir. Bir mühendis sıfatiyle bunu. politik dan ziyade tarafından inaktayım.
3—5 muayyen istihsal sahalarında devletçiliğin süratle temin ettiği büyük faydalar ve muayyen bölgelerin kalkınmasında devletçiliğin doğurduğu müspet neticeler meydandadır. Diğer taraftan devlet sanayii teşebbüslerinde kati programların mevcut olmaması, müteşebbisleri zaman zaman müsavi olmayan şartlar altında rekabet etmeğe sevketmektedir.
4 — Türkiyede mevcut hususi sanayii işletmelerine vazedilen sermayenin kıymeti bugünkü rayiçle 800 milyon lira civarındadır. Bu yekûna hususi maden işletmeleri dahil değildir.
6 — Yurdumuzda mali müesseseler kısa vadeli ve yüksek faizli ticaret kredisiyle meşgul olduklarından dolayı sanayi kredi sahası boştur. Bölge sanayi birliği, 1.5 seneden beri yaptığı gayretlerle hu boşluğu doldurmak için bir sanayi-kredi bankası tesisine çalışmaktadır. Gayemiz az faizle uzun vadeli kredi temin etmektir. Milletlerarası Kalkınma Bankacı temsilcisi ile şahsan yaptığımız görüşmelerde bankaya iştirak için mutabakat hasıl olmuştur. Bu iştirakin Türkiyedoki hususi teşebbüsü desteklemesi bakımından hayırlı olacağına kaniim.
• •

mel mik
ayır mak lazımdır. Biri devle! İktisadi te şckküllerinin faaliydi, diğeri de devle tin iktisadi ve mali siyasetinin tesirle ildir
Devlet iktisadı tehiikkullerının.~uı a 11 yeti, şüphesiz memleket İçin veıiml ve hayırlı olmuştur Büyük ve moderr İşletme şekillerinin ve zihnlyetlniı memlekette yerleşmesine ve çeşit i memleket ihtiyaçlarının giderilmesin» bilhassa büyük buhran ve han» \ ıll -rında geniş mikyasta faydaları dokun muştur. Bunların bu faydalarına mu kabil, zararlı tarafları, yüksek mail yet ve randıman noksanından dolay memleket İktisadiyatına yükletller (substancc) kayıplarıdır. Maamafih Inından dolayı fedakâr birer öncü gav retl ile canla, başla çalışan İktisadî devlet teşekkülü idarecilerine büvük
mesuliyet payı yükletmek insafsızlık olur. Bu teşekküllerin bütün devlet mekanizmasına hâkim olan kusur ve noksanlarla devletçiliğin ve devlet İs letmeçiliğinin bünyesini ve klâsik zaa fini teşkil eden usullerden dolayı yük teşkil eden zararlı tarafları olmuştuı Neticeleri de maliyet fiyatı, satış fiya lı, bilanço, kâr ve zarar hesabı gib maddi Ölçülerle hesaplandığı için, der hal meydana çıkmakta ve örtülmesin» imkân bulunmamaktadır.
iktisadi ve mali siyasetimizin en bıı vük kusuru ise. memlekette uzun va deli sermaye piyasasının kurulmasın temin edememesidir. Bilhassa memlr ketin kalkınması İçin devletçiliği! kendisinden çok daha verimli olaca’ İki unsurun:
1. Küçük tasarrufu küçük serma '»lerin birleşerck büyük neydana getirmesine,
2. Ecnebi sermayenin ölmesine.
Pek az ve hemen hemfen
ereccde faydası olmuş, belki bir çol hvalde zararları olmuştur,
Bence devletçiliğimizin en eksik w n ihmal edilmiş tarafı bulur. Verg olu ile veya istikrazlarla devlet kapi alizmlnl yapabilmek ancak mahdıı vakalara inhisar edebilir. Diğer taraf an hususi sermayedarlardan muayyeı fertlerin kendi başlarına girlşeblle çekleri teşebbüslerden do büyük geliş mo beklemek doğru değildir. Çünkii
teşekkül!»
memleket
hiç denecci
Hayatı ucuzlatmak imkânı tereddütle karşılanıyor
hakikat, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı bütçesinin müzakeresi sırasında tebellür etti
Ankara den) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı bütçesinin müzakeresi salı akşamından perşembe sabahına kadar 11 saat sürdü. Söz alan 27 milletvekilinden çoğu perakende düşünüş tarzlarını ifşa eyleyen konuşmalariyle müzakereleri derinlikten ziyade uzunluğa çektiler. Muhalefet sözcülerinin İlk bir buçuk sAatl alan konuşmalarını da bunlar meyanında saymak mecburiyetindeyiz. Gazetelere manşet olarak geçmek için derlenmiş sözler ve muhalefet, yalnız muhalefet yapmaktır düsturu hâlâ rağbettedir
Bu yıl tenkidlerin. suallerin ve dileklerin her köşesinden beliren tecessüs ve endişelerin mihrakını haklı olarak serbest mübadele rejimi teşkil ediyordu. Büyük Millet Meclisinde bu yüzden ibretli bir sahneye de şahit olduk. Yıllardır muvafık ve muhalifin istisnasız birleştikleri hayatı u-cuzlatma temennisinde milletvekillerini ilk defa iki ayrı safta görüyoruz:
Fiatlerin inmesini isteyenler kadar, istemiyenler de vardır. Bunlardan meselâ bir tanesinin tezi şoyledir; elde mevcut mensucat stoklariyle yerli imalâtın yekûnu memleketin bir
23 ^İktisat mııhabirimiz-

yıllık ihtiyacından 167 milyon lira fazladır. Binaenaleyh bir metre bezin ithaline lüzum yoktur.
Ekonomi ve Ticaret Bakanının 3 saat süren beyanatından şunu anlıyoruz ki, bıı. bahiste Hükümet de iki cami arasında kalmış beynamaz va-ziyetindedir. Avrupa İktisadi İşbir-lıgince kararlaştırılan mübadelelerin serbestisine bir de malûm şartlarla yüzde elli nispetinde katılma#» talip olduk, Bakana göre 18 lerden o-lan ithalâtımızın yüzde ellini, umumi ithalâtımızın, yüzde yirmi altısı kadar bir şey tutuyor. Bu nispetler sınırlandırıcı ithalât serbestinden sadece istihsal vasıtaları fayda lana* cak. Eğer ileride bu sınırın genişletilmesi talebiyle karşılaşırsak H(E û-metimiz o vakit imkânlarımızı yeniden tetkik edecektir.
Bakanın bu »özlerinden müstehlik halkın ucuzluktan faydalanabilmesi için dahA uzunca bir zaman sabretmesi lâzım geldiği anlaşılıyor.
Talihin cilvesine bakınız: fiatleri hakikaten düşürmek ve hayatı ucuzlatmak imkânı ile karşılaşınca bu kadar tereddüt edeceğimizi kini tasavvur edebilirdi ?
*vnw»(nMiıwıımrMramntNwve»«fMfattttti*caNKMMwninuHitı
Türk kromlarına rağbet artıyor
Ankara 23 (Hususî muhabirimizden) — Avrupa memleketlerinin ve bilhassa Almanyanm Türk kromlarına olan istekleri gittikçe artmakta olduğundan, Avrupadaki yeni krom satışlarını organize etmek üzere Eti-bank Genel Müdür yardımcılarından Hikmet Rauf Sarper ile Şark Kromları İşletmesi Müdürü Sadi Mimar* oğlu Avrupaya gitmişlerdir. Memlekette krom istihsali artmak istidadını göstermektedir.
1948 de resmi ve hususi işletmeler 300.000 ton krom cevheri istihsal etmişler ve çoğunu Amerikaya olmak üzere tamamını satmışlardır. 1949 istihsali 400.000 ton civarındadır. Kromlarımızın Avrupadaki eski müşterileri yeni isteklerde bulunmuşlardır.
Toprak Mahsulleri Ofisi yağ alıyor
Toprak Mahsulleri Ofisi, yağ,, istihsalini arttırmak telif istihsal bölgelerinden mubayaasına hazırlanmaktadır, Şim-
diki halde Ofis, Trabzon bölgesinden sadeyağ almaktadır.
"Ofis tipi için muh-sadeyağ
bilindiği gibi, zamanımızdaki istihsal teşebbüslerinin tam verimli olabilmeleri için, büyük çapta ve büyük sermaye ile kurulmaları lâzımdır. Halbuki, memleketimizde ne kadar zengin olur-•n olsun, bir tek teşebbüse böyle büyük sermaye koyacak fertler ve müesseseler mevcut değildir. Bu imkânlar en geniş mânada, ancak küçük sermayelerle ecnebi sermayesinde mevcuttur Binaenaleyh, bütün gayretimiz bu iki membadan âzami istifade temini esasına dayanmalıdır,
6 — Dünya Bankasının koyacağı ser-ııayenin, bugün için miktarı büyük olunmakla beraber, memleketimizde ea-nayi kalkınmasında iyi organize edil-liği tnkdlıde mühim bir rol oynaması •abiîdir. ister Holding Company şeklinde. ister kısmen uzun vadeli iş ve -anayl tesis sermayesi temin eden bir finansman nıüessesesi şeklinde olsun, böyle bir bankanın ana rolü, bundan evvel işaret ettiğimiz küçük sermaye ve ecnebi sermayesinin memleketimizle vonl yapacakları veya genişletecekleri tesislere müzaheret etmek ve onlara yol göstermek olmalıdır Aksi takdirde, hakiki bir Holding Co, gibi •kserlyetln haiz olduğu müesseselerle ‘ş görmeğe kalkarsa, memlekete fai-lesi çok mahdut ve ancak elindeki ermayenin plasmanına inhisar eden Mr faaliyet göstermiş olur. f
Anketi yapan: Şevket Evllyagil
23/11/1950 Perşembe I
ESHAM VE TAHVİLAT
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Bugün
Bııgun
19.—
36.—
/i.
99 •
Altınlar
32.—
Adana Ticaret Borsası
•f
173/189
152.—
Eskişehir Ticaret Borsası
140.—
33.-
Adana
1
II
rJHKi Kflpnnu?
155-
170.—
170.—
30. —
31. —
265.— 215 —
155.—
Buğday yumuşak
Buğday aort ..
180/185
167.50 110 150 140/160
150.-
370.—
350.—
170.—
Kıırıı Meyvnlıtr ;
Kındık (kabuklu aıvri)
Kındık (!ç tombul) ....
Ceviz (Kabuklu) .......
Çevir (İÇ natürel) ....
265.— 220 — 155.— 190.—
29.30
31.—
97.25
98.—
98.-
98.-
200.—
146.—
16.75
Bordada pamuk üzerine yeni bir iş olmamıştır. Fiyatlar eski «eviyesini muhafaza etmektedir.
82 -
73 —
200.— 146 —
16 75
34.20
43.20
50.—
83.—
ro.—
52 —
56.—
43.—
238.—
223.—
te-çe-baş-Ümitler. bir
Müdafi»*
M
•e
M
1911 Kalkınma
İkramiye!) tahviller
1933 1938 Milli
1941
1941
1/2
Tiftik
Tün
• •
77 -
173 187
42.— 140.—
18 O. 8....
No. 108
1........
(1........
(II........
PnmııH Akala Pamuk Ak a İn Pamuk Akala Pamuk Yerli 1 Pamuk Yerli II
Borsalarda vazıyet
KAMBİYO

tzmirdeki ihracat durumu
İzmir 23 «Hususi muhabırımLz telefonla bildiriyor) — Ekser ithalât eşyasında olduğu gibi ihracat emtiamızda da gerilemeler başlamıştır.
Serbest ithalât rejimi her yerde tatbıka başlandıktan sonrA bilhassa Alman piyasasiyle geniş ölçüde işlere girişilece#i ve bazı maddelerde ikinci Cihan Harbi arifesindeki miktarları bulacağı tahmin edilmektedir.
Memlekette ithalât eşyası stoklan erimeden hiç bir finna, büyük İthalât hareketine girişmemeyi tercih etmektedir. Stoklar eriyince Almanya-dan seri halinde ithalât yapılacağı ve tenzilll fiyatların iç piyasamızda da tesirleri görüleceği belirtiliyor.
Bugün alınan bir habere göre Ho-lândalıların bizden aldıklan üzümleri, bizdeki dolar tarifesi ile Ams-terdamdaki dolar tarifesi arasındaki farktan faydalanarak ve % 22 bir menfaat temin ederek Belçikaya gönderdikleri söylenmiştir. Bu bakımdan Holândaya bugünlerde daha bir, iki parti üzüm sevkına intizar edilmektedir.
Tütüne gelince; üç Amerikan firması, 20 şubat akşamına kadar 1949 mahsulü tütünler için 11 milyon dolar Merkez Bankasına getirmişler, ve bozdurmuşlardır.
Bundan sonra, tütünlerin işlenme sezonu sonuna kadar daha 20 milyon dolarlık tütünün Amerikaya sevkı
mümkün görülmektedir.
Sanayi Birliğinin yıllık toplantısı
Bölge Sanayi Birliğinin, bugün öğleden sonra Ticaret Odası salonunda yıllık kongresi toplanacaktır. Kongrede, Ankaradan yeni gelen Birlik Başkanı, Sanayi Kredi Bankasının kuruluşu hakkında İzahat, verecek, birliğin bir yıllık faaliyeti hakkında da bir rapor okunacaktır.
Sanayiciler döviz istiyor
Bölge Sanayi Birliği bir iki güne cadar Anka raya yeni bir heyet daha gönderecektir. Heyet, Ankarada sanayiin muhtaç olduğu ham maddeler için alâkadar makamlardan döviz isteyecektir.
YABANCI BORSALAR
İstanbul :
ticaret Bordasında fındık fiyatları yemden ilerleme kaydetmiştir Dünkü satış yekûnu 110 tonu bulmuştur. Yağlı tohumlar grııpunda laten tabumu Üzerine hır muamele olmamış, ay çıtağı t o-burnu iki kuruş kadar gerilemiştir
Kambiyo ve Esham Bnrsasında Milli Müdafaa rt D'nıirynll/ırı Tahville* rinın muhtelif tertipleri üzenne muameleler olmuştur Alıcılar hâlen yüzde yedi tahvili» 11 .• ı h »»aktadırlar Altın piyasası ise durgunluğunu muhafaza etmektedir.
İzmir :
İstihsal rmn takalarından gelen şebbüaler üzerine, Tekerin yakında kirdrksiz kuru üzüm mubayaasına Uyacağı hakkında beliren
müddetten beri sakin olan üzüm piyasasını bir parça canlandırmıştır.
Bugün borsada 8000 çuval üzüm satılmış ve fiyat, 25 santim yükselerek 9 numara 52 kuruşta kapanmıştır.
İncirde fazla hareket görülmemekle beraber piyasanın sağlamlığı devam ediyor. Boraada pamuk, sıcak ve isteklidir. Pamuk yağının «akın durumunda bir değişiklik yoktur.


İstanbul Borsası
Açılış Kapanı»;
ı 3leriirı> 7.90 7.91
100 Doi&ı 281 75 281 75
100 Fr Frangı... 0ib0 1)80
100 İBVlçrr Fr... M.03. — •M.0X -
ICMı Bel»; Fr 5:60 - 5.60 —
100 Inyeı. ’Cr >4 12.50 »4 12 âo
ıoo Florin (3 68.4! (3 on 4ı
Km) Lireı 1 H IZ»* 0.44 I2>
io() Drahmi 0,01 876 0.01.867
100 Bscoudna 9.73 m 9.73.90
Külçe terli (>r. Külçe DegUMfi, Cumhuriyet ... ı eşat Hamil ........ Gulden tngiliz FrnriHiz kok ... Napoleon 11!... laviçre Kuuiın baki kur
uiro Lira
5.84 5.92 40 — 44.30 (0,30 39.30 52.60 43.50 41.60 41.25 5.84 5 90 39.80 44.30 (0 5u 39 25 52.80 45.40 42— 41.-
New-Yurk*ta t oohu S 36
Gümüş, Plâtin
Giımiiş Gr Plâtin En aşaflr En yukarı
10.- a.-
Zürich Borsası (Serbest)
Türk lira» Dolar Sterling Frangız Frangı... tavlçre HTariin
En aşağı En yukarı
6.95 4 29 1/4 10 40 1.11 1.03 4.30 1/2 10.60 1 14
İstanbul Ticaret Borsası
— —— ? — —"
New-York Borsası
DUn
Eski kur
•r.o %5 •>5
•W» %5
(^4
1948 1948 Milli 1931 1934 1941 1941
194) Milli •6 te • •
Eruam ...........
ıkrnmlyeli
Mlhlnlaa ' ....
Demiryolu IV
Demiryolu V ......
1949 ikrnmlveil ....
Diğerleri
Dcmlry«>hj 4 I....
I .......
II ......
(II.....
istikrazı I.......
II......
Müdafaa l........
Slvaa-Erzurum I. it VII.
Demiryolu I.......
KI» •••••• 111. •••«••
I.....
II.....
III ....
IV ....
Kapanış
J3 25 20.3(1 21.— 97.30 98 70
47 35
20 W ı
20.85
21 50
21.85 22.—
21.15 21.40
20.50
20.65
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y. Tertip A/B( • 9 •• | Ce ,, „ MÜmeı. Senet. 109.— 69.- 67,50 U>7.- 60.- 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Banka»: ... Türkiye İş Bankası ...... Türk Ticaret Banka» ...... Aralan Çimento Şark Değirmencilik Milli Reâaürans 130 50 25.10 6.- 17.- 23.25 16.26 132.-25.10 5.- 17.- 23.50
Ecnebi Tahviller
Mi»r Krrdl forıalya 1903 1 172.— 191) L52.- •
H uhııhMt
Buğday \ tunumak (Tuc.). Buğday yumuşak (Ofisin).. Aıpn Yemlik ıDokmtfi Mısır (Beyaz) çuvalı .......
Fasulya horoz (Çuvalı) ... Ka^ıılvn Çalı aort ıÇuvallı) Kuşyoml ............ .
Mercimek Kırınızı »ç (Çu ) Mercimek yeşil (Yozgat) Nohut nHiilrAİ .............
: uğli (»ıhııuıltır »
Ayçiçeği tohumu ..........
Keten tohumu
Kendlrtohumu .............
Smınnı (Çanakkale! .......
Yer Hutiğl kabuklu .......
Dokıımn linin Maddeleri:
Tıl tık iAnn mal) .........
Tiftik (Natürcl) ..........
Yapak Anadolu (Kırkım)
Ilımı deriler :
SlglT ftalnnıura (ynşı kilosu Keçi tuzlu kuru kilonu.....
Kovun hava kurunu kilosu
Nnlmtl Yağlar ?
Z. Yağıl Cks.Eke. )TtmekeI( 8uaarnyağı(Rafine) (tene.) Ayçiçeği (P.nflnr çıplak) ... Fındık yağı

30. —
33.-
23.20
20. —
49.-
30.— 11 70 19.—
55.-
23.—
i'zuııı çekırdeksu (so.9 incir A
B Pamuk Pamuk Psmıık Pamuk
Pamukyağı (rafine) Pamuk çekirdeği ...
RcrİRİ «eriri Akala Akala Alenin veril
Son
Kapanış
51.75
56.— 43 — 239.— 223.—

Hıığdnt ((Buşell—Sent j
Sert Kış mahsulü No. 2 ...
Kırmızı No. 2
Pamıık MıddUng (Llhresl=Sent)
Mart .......................
Mayın ......................
Temmuz .....................
Ekim .......................
Tiftik 11 ,ıbresl=S«nt) .......
Toksa* No. J ...............
Fındık (Llbresl=Sent) .........
Büyük Raraelon (Kabuklu Domestlc) ..........
.. orta ......
uevaııi ıç ithal ...........
Ekstra İri İç malı .........
Kıırıı üsiim (Llbrr.Hİ=Sent) ..
Thompson çekirdeksiz seçme keten loluınııı (Buşrli = Dolnr)...
Sfinneapolls
Kalnv (Llbre8l=:Sent)
Levha-toneke (100 libre dolar)
Londra Borsası
Keten tohıınııı (Tonu = Stüjrllng)
Bombay .....................
Kalküta ....................
Yer fıntığı Hindistan .... ..
Bradford Piyasası
İyi nml (LibreninFent) Sıra malı Anadolu Trakya
• •
4
• •


U9
• ••
• • l
262 3 4
231 5 8
32 33
32.50 32.04
29 73
56.—
23.—
22.50
36 37
12 43
11.50
3.80
74.50
7.30
64.—
62.50
64 3 4
20'21
16'21
İskenderiye Borsası
Pamuk (KanUrıssTaltarı ......
Ashmnunl Kısa ely&flı F/G. Karııak Uzun elyafh F/G.
Gününde Borsada muamelesi lescü edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
32.75
32.26
31.75
20 40
58 60
23—
22.50
36 37
12.-
II 50
3.80
74.50
7.30
64.—
62.50
64.50
34.—Non
30.— 20 21
18 21
• •
tf
• 4

85.17
99.50

9
9
9


Eayfn 4
■M*
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
rrtımtı




utıtıtrtusuntıt!mıtrıuıe(K>
"Vur, fakat dinlel
— A. Ş. Hlsar'ın “Söz,. (1) adlı yasiBina nazire —


Savcı, atom casusu Fuchs'u
şöyle tavsif etmektedir

Yazan : Cevdet PERİN
JJ
tngilizlerin en gözde atom mütehassıslarından Dr. KIaus Fuchs’un hakikatte bir Rus casusu olduğu haberi demokrat memleketlerde hiddetten ziyade hayret uyandırmıştır. Hâdise o kadar trajik, tir ki, kimse normal aksülamel gösteremiyor. Aradan zaman geçmesine rağmen hayret hâlâ devam etmektedir. Batı devletlerinin siyasetini değiştirecek kabiliyette olan bu hâdise hakkında, Washington ve Londra hususi muhabirlerimizden ve dünya basınından elde ettiğimiz malûmatı toplu bir şekilde okuyucularımıza sunmayı faydalı bulduk, t'ucha kimdir ?
Klaus Fuchs bundan 38 sene evvel Almanyanm Russclsheim şehrinde doğmuştur. Klaus’un üzerinde, babası Emil Fuchs’un büyük tesiri olduğıı söyleniyor.
Emil Fuchs, evvelâ bir protestan papazı iken 1925 te Çuaker’llğe ihtida etmiştir ve gençliğinden beri Alman Sosyalist Partisinin kayıtlı bir âzasıdır.
Sosyalizm ve sulh taraftarı olmaları yüzünden Fuchs Ailesi efradı Nazi-ler tarafından türlü tazyik a maruz kalmışlardır. Emil Fuchs tahaşşüt kampına sürülmüş. Klaus’un kız kardeşi Alman polisinin takibinden kurtulmak İçin intihar etmiştir.
Bu arada, Hitlerln iktidarı elinde tuttuğu senelerde, Klel Üniversitesinde matematik ve fizik okumakta olan Klaus Fuchs aynı zamanda gi21i bir Nazi - Aleyhtarı cemiyetin âzası bulunuyordu. Klaus, 1935 senesinde Ingiltereye kaçmaya muvaffak olmuş ve 1912 de de İngiliz vatandaşlığına kabul edilmiştir.
Klaus’la o zamanlar konuşmuş o-lanlar kendisini şöyle tarif ediyorlar: “Zarif, uzun boylu, gözlüklü, gayet mütevazı ve terbiyeli bir insandı. Meslek arkadaşları tarafından şayanı hayret bir kabiliyet olarak tarif ediliyordu. Komünizm lehinde tek kelime bile sarfetmez, hiçbir siyasi mitinge İştirak etmezdi.,,
“Şıranı hayret kabiliyeti,, Klaus’un atom araştırmalarında kullanılmasına sebep olmuştur. Zamanla bu sahada temayüz etmiş ve 1943 te, atom bombasını yapmak İçin Amerikaya gön-
derilen İngiliz âlimleri arasında yer almıştır. Fuchs aralık 1943 ten temmuz 1946 ya kadar Amerikada kalmış, “Manhattan Project” ismiyle a-nılan gizli atom enerjisi çalınmaları-
“Aklııun yarısı mantıktan çok uzak, diğer yarısı normal olan bir deha,, bütün atom sırlanın

Kuşlara nasıl verdi ?
na İştirak etmiş, Los Alamos atom fabrikalarını gezmiş, kısaca görülmeye değer her şeyi görmüştür.
Harp içinde “Manhattan Project.Jn başkanlığını eden General Lealie Gro-ves, Klaus Fuchs meselesi ile İlgili olarak şu beyanatta bulunmuştur: “İngiliz olduğu İçin Fuchs hakkında İngiliz Hükümetinin verdiği garantiyi kabule mecburduk.”
Klaus, 1946 da Ingiltereye dönmüş, oradaki atom çalışmalarına iştirak etmiş ve 1947 de tekrar Amerikaya gitmiştir. Bu seferki seyahatinde Chicago’daki Argonne Atom Laboratuarını gezmiştir. Bu arada îngiltere-deki Harvvell atom araştırma merkezinin fizik kısmı başkant seçilmiştir. Senelik maaşı 1800 İngiliz lirası, yanı takriben 14.000 Türk lirası idi.
Şüphe
Geçen yazın sonlarında, Amerikan Atom Enerjisi emniyet memurları, HarWeU'deki İngiliz atom merkezinden Ruslara haber gönderildiğini öğrenmişlerdir. Bunun üzerine faaliyete geçen İngiliz Askeri İstihbaratı Dr. Fuchs’dan şüphelenmiştir. İngiliz istihbaratının en meşhur Ajanlarından biri, Willlam Skardon. bizzat Har-well’e giderek Fuchs'la bir görüşme yapıyor. Skardon aralarındaki konuşmayı şöyle anlatmaktadır:
“İngiliz vatandaşlığına kabulü sırasında ettiği yemini kendisine hatırlattım ve bunun hakkında ne düşündüğünü sordum. Ciddi bir mesele olarak telâkki ettiğini ancak 1923 ve 1933 de Almanyadaki şartlara benzer şartlar yeniden meydana çıkarsa insaniyete karşı olan vazifelerinin Ingiltereye o-lânlardan daha ağır basabileceğini söyledi. Bunun üzerine Fuchs’u Rus casusluğu ile itham ettim. Güldü: “Zannetmiyorum.. Anlamıyorum. Elinizdeki delilleri öğrenebilir miyim? diye sordu.,,
Aradan bir müddet geçtikten sonra Fuchs Skardon'u evine dâvet etmiş ve bir Rus casusu yedi senedir Atom bombası Ruslara haber gönderdiğini miştü*.
Savcının
Londradaki Bow Street sorgu hâkiminin huzuruna çı. karıtırken Fuchs gayet sakin ve mü-tebessimdi.
olduğunu, hakkında kabul et-
İddiası
Savcı, Fuchs’u şöyle tarif ediyor:
“Sanık, İngiliz edebiyatında yer a-lan Dr. Jekyll ve Mr. Hyde isimli kitabın modern ve müşahhas bir misalidir. Aklının yarısı mantıktan çok uzaktır; aklının diğer yarısı İse normal bildiğimiz düşünceleri en mükemmel bir şekilde aksettiriyor. Muhakkak ki Fuchs’un düşünüş ve hareket tarzı doktorlara yeni bir çığır açacaktır.,.
Bundan sonra savcı, Fuchs’un imzalı itirafını okumuştur. Rus casusunun kendi kendini büyük bir soğukkanlılıkla tahlil edişi herkesi hayret ve dehşet içinde bırakmıştır.
“1942 senesinde ilk defa olarak bir Rus ajaniyle temasa geçtim ve ondan sonra temasa geçeceğim Rus ajanlarını tanıyabilmek için aramızda bir i-şaret kAbul ettik. Böylece, aşağı yukarı yedi sene, şahsan hiç tanımadığım fakat işaretleşerek anlaştığım Rus ajanlarına en yeni atom sırlan hakkında malûmat verdim.
“Son zamanlarda Rus komünizmine olan itimadım sarsılmaya başlamıştı. Babamın Almanyanın Rus İşgAİl altındaki bölgesine naklettiğini Haç-weH’in salâhiyetti makamlarına haber verdim. Bu haber üzerine işime nihayet verileceğini ümit ediyordum. Fakat muvaffak olamadım.,,
Dr. Fuchs’un, Ruslara ne gibi malûmat verdiği mahkemede açıklanmamışsa da şahit olarak dinlenen a-tonı âlimi Dr. Michael Perrin “kıymeti haiz bütün sırları Ruslalara mlş” demiştir.
Fuchs 28 şubat tarihinde Old ley’de muhakeme edilecektir,
doktorlara göre, Fuchs. ölüm cezasından kurtulmak için, dâhiyane bir rol oynamakta ve delilik taslamaktadır.
ver-
Bai-Bazı
••
“Bakmak,, “dinle-unuttular.
KONÜŞANI çok, dinliyenl az, garip bir dünyada yaşıyoruz. Eskiler, sohbet etmesini bildikleri gibi, başlarını ağır ağır sallı-yarak dinlemesini de bilirlermiş. Ne oldu bu insanlara böyle!
la “görmek,., “işitmek,, le mek.» arasındaki farkı Dalgın bir ânımızda nasıl bakar da görmezsek, kulağımızın zarını ihtizaz ettiren sesler dc zihnimizde hiç bir çalışma yapmadan kaybolabilir. Tevekkeli atalarımız “kös dinlemek,, tâbirini bize miras bırakmamışlar.
Dinlemek nedir? Dinlemek, meselâ, yazdığı bir yazıyı neşretmeden önce bize okuyan bir dostumuza. “Yazınızı toplu olarak beğendim. Fakat. ben olsaydım şu kısmı çıkarırdım. Şu kelimeleri değiştirirdim,..,, Yahut: “Geçen gün bana okuduğunuz şey üzerine düşündüm. Tereddütteyim. Lütfen bir daha okur musunuz?.... demektir. Velhasıl, din-
lemek, söylenen veya okunan şeyler üzerine kafasını az çok işletmek, iyi ve fena taraflarını araştırmak, nihayet, bir hüküm vermektir. Bunun içindir ki, A. Thibaudet, münekkitleri tasnif ederken, bütün okuyucuları ve dinleyicileri do birer amatör münekkit farzediyor.
Fakat, insanların çoğu dinlemez. Daha doğrusu, ve nezaketeıı dinliyormuş nür. Bazdan haklıdır da.
İçmek, yukarıda izah olunan şekilde, başkası için bir nevi fedakârlık yapmak demektir. Halbuki, hazan, meslek, zevk, düşünce, zaman ve mekân icabı, mevzııumuzia zerre kadar ilgili olnuyan kimselere kendimizi Adeta zorla dinletmek İsteriz. Can kulağı ile dinlemediklerini görünce de kızarız. Hakkımız yok. Bizi dinllyebile-cek olanı seçmemiz lâzım. Kaldı ki. hazan, dirseklerini masaya dayayıp da başını elleri Atasına alarak bizi dikkatle dınüven birisi, sonunda öyle lâflar eder kİ, içimizden: “Dinlemez olsaydı!,, deriz.
Eskilerin bugünkülerden daha iyi dinlemesini bildiklerini söyledik. Ger-Ç» öyle, ama. onların da kendilerine birer dinleyici bulamadıklarından şikâyet ettiklerine dair misaller çok: Gerçekten, Isa'dan önce beşinci yüzyılda, İran Şahı Xerxes’ln kuvvetlerine karşı savaşan birliklerinin Eurybiades,
kabul etmıyen Themıslokles’ln üze-rine bastonu ile yürüyünce. AtinalI general, uğultular ve kargaşalıklar orasında, serinkanlılığını muhafaza ederek: “Fur, fakat demiş. O
zamandan beri kimbilir kaç kişi bu «Özü söyliyecek raddeye gelmiştir!
On yedinci yüzyıl klâsik Fransız muharrirlerinden La Bruyöre’ın Cu-rart^rccf adlı eserinin birinci bölümünde şöyle bir pasaj var; “Thöocrl-ne bir hayli lüzumsuz şeyler bilir: her zaman acayip bir takım duygulan vardır; pek o kadar derin düşünmez, diyecek kendi iç tihfafla,
bu şekilde dlnllyemez gibi görü-Zira, din-
istilâeı Yunan Spartalı
başkomutanı
harp meclisinde, fikrini
Amerika ile Rusyanın müşterek tek hududu üstünde hâdiseler
Şimal kutbunda yaşayan Eskimolular bile, sulhü hasretle bekliyorlar

İsviçre ile Mısır arasında
diplomatik buhran halledildi
Mısır Elçisi, İsviçre gazetelerinden bazıları hakkında takibata girişmek tasavvurunda olmadıklarını belirtti
fakat metodla çalışmasına yoktur! serâpa hafızadır; Aleminde yaşar, her şeyi ıs-bıyık altından gülerek kar-
Amerika ile Rusya’nın hemhudut olduğu yegâne nokta Bering Boğazındaki Küçük ve Büyük Diomed «dalandır. Bunlardan büyüğü Rus-lara, küçüğü Amerikalılara aittir. 1949 yılı sonlarında bu adaya yaptığım bir seyahat esnasında yerlilerle konuştum. Amerikan Eskimoları arasında komünizme meyleden yok gibi. Rusların ırk farkı gözetmemeleri, Afrika'da zencilerin boncukla aldatıldı misali Eskımolara Rus orkestraları dinletmeleri ve konserlerin arasında propaganda yapmaları bazı Eskımolarm hoşlarına gidiyorsa da Amerikan bölgesinden Rus bölgesine kaçmış Eskimo bulunmamasına rağmen, Rus bölgesinden beş ailenin, Amerikan adasına iltica etmeleri Küçük Diomed’deki halkın halinden daha memnun olduğuna bir delildir.
Bern, 23 (AP) — İsviçre ile Mısır arasındaki diplomatik buhranın dostane bir şekilde halledilmekte olduğunu belirten emareler mevcuttur. Mısır Hükümeti bundan bir kaç gün evvel, İsviçre gazetelerinin Kıral Faruk hakkında “hakaıetâmiz” neşriyat yapmalarını İsviçre
nezdinde protesto etmişti. Bern Ortaelçisi Abdülsaffet dün İsviçre Cumhurbaşkanı pierre’le bir görüşme yapmış ve Dış-
işleri Bakanlığı kaynakları bu mü-lâkatın son derecede dostane bir ha-
Hükümeti
Mısırın Kerim Petıt-
va içinde cereyan ettiğini belirtmişlerdir. ti * E
Bu kaynaklara göıe, Petltpierre Mısır elçisine, İsviçre Hükümetinin basın üzerinde herhangi bir kontrol icra etmediğini, fakat Mısır Hükümetinin lsviçrede çıkan 27 gazeteden herhangi birini mahkemeye verebileceğini anlatmıştır.
Aynı kaynaklara göre, elçi, Mısırın bu yolda bir adli takibata girişmek tasavvurunda olmadığını belirtmiştir.
»VI
• •■»iMir
aşkı ile yanan bıı a-kalkınması için hazır-lçişleri Bakanı olan Neşet Sablt'e okumak
komplekslerden birini canlandı-bu sahneyi muharririn kalemin-takip edelim: ”... Bu kâğıt toma-görünce, blzam Neşet Sablt'in
şılar. Tesadüfe bakınız kİ, ona eserimi okudum, dinledi. Okumam biter bitmez ne yapsın beğenirsiniz? Bana kendi eserinden bahsetti. — Ya sizin eseriniz hakkında, diyeceksiniz, sizinki hakkında ne düşünüyormuş?
— Dedim ya canım, bana kendi eserinden bahsetti.,, Çağdaş Fransız muharrirlerinden Jean Cocteaıı. her halde La Bruydre’in bu fıkrasından mülhem olarak, bir şiirinde Jean’la kâhini konuşturur. Kâhinden medet uman Jean, halini anlatır, fakat öteki. sözlerini dinlememiştir bile, cevabında kendisinden banseder, tanrılara benzediğini, güzelliğini övünerek söyler. Sonunda, Jean: “Ya ben, benim hakkımda ne düşünüyorsunuz ?„ der ve şiir burada biter .
Bugünün kâhinleri de artık eski kâhinler değil! Parnas Dağının e-teklerindekı mâbedlnde, Pylhie’nln ağzından kehanetler savuran Apollon olsaydı, üç gün üç gece oruç tutar, yalnız defne yaprağı çiğner, ve sonra, mahut taşın üzerine çıkarak, zavallı Jean’ın derdine çare bulurdu.
Yakııp Kadri’nln tefrika edilen son romanı Panorama yy okuyanlar, idealist Doktor Namık Ahmet’i hatırlarlar. Memleket dam, köylerin ladığı raporu, eski arkadaşı
üzere tâ Ankaraya kadar gider. Fakat, genç bakan dinleme kabiliyetinden mahrumdur. Biri yazdıklarını dinletmek için çırpınırken, öteki sabırsızlanır. İçtimai hayatımızı kemiren ran den nnı
gözleri faltaşı gibi açıldı. — Aman birader, bu, akşama kadar okumakla bitmez! dedi. Sen. gel de şunu bana bırak. Boş vakitlerimde rahat rahat tetkik edeyim. — Bırakmam, dedim. Bilirim ki, sen bunu dosyalarından biri içine koyar ve unutur gidersin. Benim böyle kaç tane projem, kaç raporum, kaç lâyiham alt olduğu vekâletlerin arşivlerinde Tntan-kaınon’un mumyasından daha paslı, daha küflü birer tarihi vesika haline girmiştir... Hem okuyor, hem (le, a-rada bir. göz ııciyle yüzüne bakıyordum. Evvelâ beni diriler gibi görünmeye bir hayli gayret etti. Fakat bu hal çok uzun sürmedi: yavaş yavaş gevşemede, dağılmada olduğu seziliyordu. Hattâ, sanırım, bir kaç defa da esnediğini işitir gibi oldum... Bir of! bir pof! bir sık sık saate bakmalar; bir kalçalarının üstünde sağdan sola, soldan sağa kaykılıp doğrulmalar; bir uzanır yatar gibi olmalar bir bacak ve kol uzanışları...,. f2).
- Değerli romancının müşahede ettiği bu tip hepimizin hâlâ yabancısı hâlâ değildir. Bununla beraber, demokrasi yolunda ilerlemeye çabalıya.n medeniyet kervanımızdaki yeri tık eskisi kadar sağlam olmasa rek!
ar-ge-

1
(1) Ycıü İstanbul, 3 ŞUÖ&t 1950
(2ı Yeni İMtnnhııl. 31 ocak 1050 ve şubat 1950.


Picasso’nun en genç güvercini !
Paris — Rita Hayvvorth ve AH Han'ın nikâhlarının yapıldığı ufak Vallauris köyü nikâh dairesinde, geçenlerde. tanınmış ressam Pablo Pi-casso çömlekçiliğiyle meşhur olmuş bu köyün fahrî hemşerisi unvanını almıştır. Merasimin sonunda, Picasso, köyün “Altın Kitap,, ma imzasını atmıştır. İmzası, sulh timsali olan ve bir kalem hareketiyle çizmiş olduğu beyaz bir güvercindir.
Picassonun bundan bir müddet evvel de, çizdiği bir güvercin de epey konuşma. mevzuu olmuştu; o vakit, enternasyonal bir kongre için çizdiği bir afişte, sulh ve kardeşlik timsali olan güvercini bazı siyasi maksatlar için kullanmıştı. Fakat bu sefer köyün “Altın kitabı,, na çizdiği en genç güvercini bir propaganda güvercini değildir. Bu kuş yalnız ve yalnız sevgi, kardeşlik ve sulhü ilân etmektedir.
Umumi yerlerdeki nahoş coşkunluklar
Halk, mizacını, terbiye ve kültür seviyesini umumiyetle eğlence ve topluluklarda belli eder
Yazan : Leyla KARA
Cenuplu milletlerin taşkın bir mizaca sahip oldukları öteden beri söylenir. Bu iddianın ne kadar doğru olduğunu her yeni vaka karşısında tasdik ederek tekrarlamaktan kendimizi alamayız. Her memleket ahalisinin kendine göre bir mizacı ve hâdiseleri karşılama şekli vardır. Mizaç, insan karakterini tebarüz ettiren bir tezahürat olduğuna göre, tahsil, terbiye ve görgünün muhtelif mizaçlar üzerinde değişik reaksiyonlara yol açacağı gayet tabiidir. Meselâ, fevkalâde asabi, coş-gun mizaçlı hır kimse muayyen bir kültür yolu ile mizacını fr**nliye-rek sakin bir insan gibi gözükebilir. Muhtelif ferUerdeu müteşekkil halk tabakalarında aynı temayülleri ve tepkileri sezmek mümkündür. Taşkın mizaçlılar hâd hudutlarda yaşadıkları için hürriyete âşıktırlar ve serazat yaşayıştan zevk duyarlar. Hürriyetin ve şahsı istiklâlin de cazip ve baha biçilmez kıymetler olduğu hiç şüphe götürmez bir hakikattir. Umumi kanaat hür ve münakaşaya mütehammil cemiyetlerin medeniyet yolunda fertleri refaha kavuşturacağı merkezindedir. Ruhiyatçıların da iştirak ettiği bir teze göre tabii ve hür olarak yetişen insanlar, tabii bir İnkişaf imkânını buldukları için olgunluk çağına eriştikleri zaman sağlam bir kafa ve bedenle mensup oldukları faydalı bir unsur olarak ler.
Hepimiz daha doğuşta istiklâlimize âşıkızdır.
kurtulmak için didinir, ancak canımız istediği zaman süt almak için çırpınıp dururuz. Çocukların inadı kendi İstiklâllerini büyüklere kabul ettirmek için yapılan bir tezahürata benzer. Velhasıl hürriyet için daha
cemiyette yaşıyabıiir-
hürriyet ve Kundaktan
Sanat hareketleri
bir çok misâller verilebilir, nahıfe-lerle yazılar yazılabilir. Bu işi erbabına bırakarak biz, coşkun mizaçlı kimselerin hürriyeti nasıl anladıklarını gözden geçirelim:
Halk, mizacını, terbiye ve kültür seviyesini umumiyetle eğlence ve topluluklarda belli eder. Demokratik muhitlerde herkes hür bir hava içinde fikrini açıklar, müdafaa eder ve münakaşalara girişir. Bütün gürültü, o anda bahis mevzuu olan mesele etrafında olur, kimse yekdiğerine şahsi bir tarizde bulunarak herhangi bir ştrfcilde onu rahatsız etmeyi düşünmez. Sinema, maçlar gibi eğlence ve topluluk yerlerinde de atmosferin bu kültürlü havayı muhafaza etmesi herkesin arzu ettiği bir durumdur.
Birkaç seneden beri halkımız daha hür bir hava içinde yaşamıya başlamıştır. Her sahada bu hal kendim hissettirmektedir. Fakat bazı kimseler üzerinde bu Inkişal tuhaf bir reaksiyon yaparak garip tezahürlere sebebiyet veriyor. Çekingenliğin yerini küstah bir serbestıvet alıyor, sokaklarda ve sinemalarda bıı vaziyet bilhassa göze çarpıyor. Bir kaç sene evvel sükûnetle sinema seyretmesini bilen kimselerden çoğu, şimdi nahoş kelime ve alelftcayip sedalarla etraflarındaki seyircileri raJıatsız ediyorlar. Filmlerin bilhassa dokuz seansı Beyoğlu muhitinin sinemalarına devam İçin tahammülü güç atı olmuştur.
“Hürüm, istediğim
düsturu ancak başkalarının da hürriyetine saygı gösterildiği takdirde bütün bir cemiyete şamil olabilir. Saygısızlık derecesine vardırılan bir hürriyet sevdasının bilmem ne dereceye kadar umumi kültür seviyesine hizmeti dokunabilir.
eden kimseler bir eğlence aa-
gibi yaşarını,.
Avni Arbaş’ın sergisi
Sanat Dostlan Cemiyetinin galerisinde açılmış bulunan Ressam Avni Arb.aş’ın sergisi, gördüğü rağbet do-layısiyle 5 mart tarihine kadar temdit edilmiştir.

satılmış bulunuyor. Son zamanlarda resmî sergiler müstesna, hususi sergilerden resim almak Adeta unutulmuş gibi bir şeydi.

Avnİ ArbaÇın Pnrlste vefat eşhıe alt bir desen
Aktör Mümtaz Ener’in
25 inci yılı
En genç yaşlarında sahneye intisap ederek, muhtelif tiyatro heyetleriyle Anadolunun en ücra köşelerini gezmiş. sonradan Şehir Tiyatrosuna intisap ederek on seneden fazla bir müddet orada çalışmış bulunan Mümtaz Erıcr, 27 şubat pazartesi, tiyatro hayatının yirmi beşinci yılını idrak etmektedir.
Memlekette çevirilmiş müteaddit filmde rol almış, en son olarak 4'Ka-ııatlardan Türbe., isimli filmde rejisörlük yapmış bulunan sanatkâr hu yıldönümü için. “Sanat Dostlan Cemiyeti,. bir gece tertip etmiştir Bu gecenin hususiyeti, cemiyet âzalarının bizzat sahneye çıkarak temsil heyetinde rol almış olmalarıdır.
Hâlen Pariste bulunan ressamın otuz sekiz tablosundan mürekkep sergi, bu mevsim açılan sergilerin, satış bakımından en muvaffak olanıdır. Filhakika, sergiden vedı resim

O gece. Saray sinemasında tesit edilecek ve “Hamlet,, eseri verilecektir “Hamlet,, Ferdi Tayfur tarafından hususi bir şekilde sahneye konacaktır
— 26 —
Küçük ve Büyük Diomed adaları ve hattâ Siberya ile Alaska arasında-geçen yıla kaklar serbest olan seyahat ve ziyaretler, tahdit edilmiştir. Buna ilk sebep. Büyük Diomed’den Rus bölgesine geçen iki Eskimo’nun hapsedilerek kendilerinden Amerikan bölgesi hakkında malûmat istenmiş olmasıdır. Rusların bu hareketleri tek-rarlıyacaklarmdan korkulmaktadır.
Geçen yıl, Siberya'dan kaçan bir adam, oğlu İle beraber Amerikan bölgesine geçmiş, Ruslar onu yakalatmak için Küçük Diomed’e bir Eskimo heyeti göndermişler. Bu heyetle gelen Eski mola r Rusların sahillere uzun menzilli toplar yerleştirdiğini söylemiş, Amerikan bölgesindeki akrabalarından “şimdilik,, kendilerini ziyarete gelmemelerini rica etmiştir. Her halde onlar da bütün insanlar gibi bu fena vaziyetin ilelebet uzayacağına inanmıyorlar ve dünyanın güvenliğe dönmesini bekliyorlar
SaUy Carriohar
“O zaman tahtlar gördüm, üzerlerine kendilerine hükmetmek salâhiyeti verilmiş olanlar gelip oturdular. Sarih değil mi? Şefaatle kararlar veren Nebiler. Efendimizden bu salâhiyeti almış olanlardır. Sizin sıranız gelene kadar, gidişata bakılırsa, Şefaat Vadisine hareketiniz için birkaç ay daha beklemeniz lâzım gelecek. Maamafih yeğeniniz Marsel'in pek acelesi yok gibi. Dün akşam bana öyle bir hikâye anlatı ki, sormayınız. Çok hoş adam!
Mclek-kapıcımız, hikâyenin hatırAslylc kahkahayı bastı.
Dostum Jül Anflör ile buluşmak üzere kalkıp oteline gidiyorum. Onu, biraz kederli görüyorum:
— Ne o, azizim Jül? İle işler yolunda değil mi? lin var.
— Bu cihetten merak
Kamelya] ı Kadın Üzüntülü bir ha-

Zarurî bir izah
Demirperde arkasındaki halterleri radyo ve hususi istlhba-ratlyle topllyarak gazetemizde değerli makaleler yazmakta bulunun arkııılnşımız, demirperde kelimesinden istifade ederek “Ali Demir” t fikrim adiyle yazılarını imzalamakla idi. Bu takma adııı bazı kimselerin hakiki isimleriyle İltibas yaptığını öğrendiğimizden bu adın hakikî bir İsim olmadığını tavzih ederiz.
edecek bir şey yok. yakında mesele hallolunacak gibi görünüyor. Fakat bu sabah bir can sıkıntısı ile uyandım, oğlum aklıma geldi, hatırlarsın, karım beni bırakıp gittikten sonra bütün ruhumla büyülendiğim Toto’cuğ umDirildiğimizden beri olup biten bütün o beklenmedik hâdiseler arasında pek de hatırlamaya vakit kalmamıştı. İki gündür, aklım, fikrim onda. Acaba Toto’cıığum ne oldu? Beni kaybettiği zaman henüz altı yaşında idi. zavallı yavrucak! “Gazetede çıkan listeler sayesinde beni pekâlâ bulabilirdi,, diyeceksin; ben de “evet doğru, derim, fakat sen. belki de oğlun yabancı diyarlarda ölmüştür” diyebilirsin. O zaman buna bir tek cevabım var: Kendisini göremediğime pek üzülüyorum. Ah yavrum, canım benim!
— Müsterih ol azizim, sen çocuğunu bulacaksın, ben de Monik'i bulacağım, listeler her gün neşredilip duruyor.
Arkadaşımı teselli ile meşgulken kapı vuruldu. Kat-gorsonu bir melek Jül Anflör’e:
— Sizi, bir bay görmek istiyor’
Diyerek geriye çekildi. İçeri, yetmiş yaşlarında. uzun boylu, kupkuru, asker tavırlı, bıyıkları, saçları diken diken, siyalı redingotlu biri girdi. Yakasında kocaman bir Lögjon d’honneur nişanı var.
Yabancı, tek kelime söylemeden kendisi-

MUHARRİRİ : CAMİ
TURKÇESI : REFİK HALID KARAY
KIYAMET GUNU
gayet kalın, baso se-
lle mi müşerref olu-
bitirmemişti
ki. Ihti-gümbür
ni karşılamak üzere ilerlemiş olan Jül Anflör’e bakıyordu. Sonra siyle sordu:
— Bay Jül Anflör yoi'um ?
— Evet, efendim.
Jül daha cevabını
yar adam onun kollarına atıklı ve gümbür öten bir sesle:
— Baba’., Babacığım!.
Diye haykırdı. Jül kendisini el'an sağlam kollarından güçlükle rak şaşkın şaşkın, kekeledi:
— Rica ederim, ne demek bu?.
İhtiyar, heyecanından titriyen bir sesle:
— Haklısınız, dedi, kendimi takdim etmeyi unutmuştum.
Sonra göğsünü şişirdi, geçit resminde imiş gibi hazırol vazıyetinde, gözlen bir noktaya dikili, künyesini okudu:
— General Anflör! Önaltı harbe iştirak etmiş, yirmi dört defa yaralanmış, yaralarından biri ölümüne sebep olmuş!
Ve tekrar arkadaşımın kollarına atıldı:
— Ben senin oğlunum... Toto'cuğun., öp beni babacığım., babacığım..
— Nasıl?.. Sen... Siz,».
— Evet, senin oğlun Toto’yum.. Nasıl? Büyümüş müyüm, sevgili babacığım?
— Heyecanımı af buyurunuz generalim... Fakat... Şey...
— Bana general deme, Allahaşkına!... eskiden olduğu gibi Toto de!.
— Evet, evet, fakat durunuz... Dur., bırak da biraz kendimi alıştırayım. Vaziyet o kadar tuhaf ki... Hiç beklemezdim... Sizi... Se-
ihtiyann kurlara-
bacığım.. Henüz otuz yaşında mandan sonra ben büyüdüm, Fakat ylııe de oğlunum. Sevgili sabâh. “Büyük Şefaat Sesi,, ni rilenlerüı
düm. ve bir ma basmak çığını!
General atılarak onu
bu-
ba-za-
ni böyle birdenbire kendimden daha yaşlı lunca..
— Doğru, sen genç ölmüştün, zavallı idin. O
ihtiyarladım. Toto’n! Bu okurken, di-listesinde ismini ve adresini gör-dakika kaybetmeden seni bağrı-için koşup
geldim, canım baba-
dostumun kollarımı sonra İzahat verdi:
— Ben. “Fransa turu,, sokağında - evvelce Maıböf caddesi derlerdi • “YedigÜnah ve lki-Sevr,, otelinde oturuyorum. Fakat şimdi senin otelinde bulunan blrlsyle becayiş edeceğim. böylece beraber oluruz, birimizden ayrılmayız, değil
Jül Anflör şaşkın:
— Tabi... Tabii...
Diye kekeliyor, general
— Küçücük Toto’n He
belek rar kucakladı,
artık da birimi cici baba.
devam ediyor: ne kadar iftihar edeceksin, değil mi babacığım? öyle ya, general babası olmak herkese nasip olur mu? LAgion d'honneur'ünı var, askeri madalyam var, harp salibim var. demir salibim de var.
— Demir salip mi? Ne diyorsun general!
— Bana general deme dedik a!... Şey. evet, demir salip. Çünkü sen öldükten bir hayli sene sonra Fransa İle Almanya. Çinlilerle birleşen Bolşcviklere karşı bir ittifak aktettiler. Fransız - Alman kuvvetleri. Sov-yetlcrin sarı ve kırmızı kuvvetlerine karşı harp ediyorlardı. Demir salip nişanım, Alman feld-mareşah, Kalonga harbinden sonra biz-
zat göğsüme taktı, sonra er meydanında hayata gözlerimi yumdum.
— Peki generalim, siz... Şey, Toto, savaş meydanında mı öldün yavrum?
— Evet. Bir akşam., harekât plânlarını hazırlıyordum. Masanın üstünde genelkurmay haritaları yayılmış duruyordu. Bir taraftan bunları tetkik ederken bir taraftan emil erimin getirdiği kaşârpeynirll makarnayı yemeğe hazırlanıyordum Haritaya ve hesaplara öyle dalmışım ki, rendelenmiş kaşarpeyniri diye kaşığın ucu ile. haritada orduların yerlerini teablt eden toplu iğneleri alıp makarnanın üstüne serpmişim. Feci dalgınlık* Bir müddet sonra midem ve barsaklanm ığ nelerle delik deşik olarak, genelkurmay haritasının üstünde çizili savaş meydanına yığılıp kaklım, böylece şehit oldum.
Baba ile oğulun tekrar kucaklaşmalarını fırsat bilerek ayaklarımın uçlarına basarak odadan çıktıın,
Biran evvel akşamın olmasını İstiyordum. Elvir'ln penceresi yine kapalı mı olacak? Ruhumu teselli eden tatlı yüzünden bu gece de mı mahrum kalacağım?
Sokakta, meşhur editörlerden Bodımyer’e rastlıyorum. Beyaz saçlarına rağmen kendisini derhal tanıyorum. Bu ufak tefek, canlı, asabi, hareketli adam hiç değişmemiş. E(lib ve aynı zamanda iş adamı olan Bndiniyor - bu iki meziyetin aynı şahısta birleşmesi nadirdir - zamanında, teşebbüsleriyle kitapçılığa büyük bir hız vermişti. Elimi hararetle sıkarak:
Hamlet rolünü Şair Asaf Halet Çelebi, Polonius’u Ressam ve Şau Bedri Rahmi Eyüboğlu. “Ofelya,, rolünü Muharrir Adalet Cımcoz. Ans Kıralıçe rolünü de Zıt Kardeşlerder şişmanı Osman temsil edeceklerdir.
Bir hayli eğlenceli olacağı şimdiden tahmin edilen bu temsili, yine Ferdi Tayfur tarafından “Kanlı Ni-gâr., a nazire olarak hazırlanmış “Naylon Nıgâr., isimli Ortaoyunu ve daha birçok, aynı şekilde hususiyetleri haiz numaralar takip edecektir.
Kıymetli kemancı Orhan Borar ile tanınmış piyanist Ferdi S^atzcr bu müsamerenin musiki kısmını zenginleştiriyorlar. Programda Beethoven İle Schurnann vardır. Bunlara ilâve olarak, bir de “Aşıklar Kahvesi,, tertip edilmiştir Memleket masallarını derlemekle büyük bir hizmette bulunmuş olan Eflâtun Cem tarafından hazırlanmış olan bu küçük eseri A. özbenli okuyacaktır.
Elişi Sergisi
Yardımsevenler Derneğinin Sarıyer şubesi, birkaç gündür, Beyoglun-da bir elişi sergisi açmış bulunuyor, öteden

Ve
ediyor:
A. diyor Jilber Brise! Ne hoş tesadüf, nefes almama müsaade etmeden Uâvo
— Haberin var mı yavrum, yeniden işe başlıyorum. Görünüşe bakılırsa, daha uzun müddet buradayız. İşler pek ağır gidiyor, halk sıkılmaya başhyacak. okuma ihtiyacı başgösterecek. İlk romanım benim bastığım Fransız Akademisinden Maurice Dekobra, yeni bir eser detti. İsmi Eğer senin gör. Fakat
yametten sonraki Patisten bir röportaj. Hem haberin var mı? Yeni bir seri neşriyata başlıyorum.
kaleme almış, bana vereceğini vâ-“Şefaat MAbudesi” Ne dersin? de bir tasavvurun varsa, gel beni günün mevzuu olsun. Meselâ, kı-
Devamı vnı

beri bu tarz faaliyeti ile ta-ve takdir edilmiş şubenin hu de muvaffakiyet kazanmıştır, edilen ve satışa da arzedilen
nınmış sergisi Teşhir muhtelif ehşleri. örtüler, kumaşlar,
sofra, çay örtüleri; İtina, zevk ve meharetle vücude getirilmiştir ve şehrimizin tanınmış aileleri, bilhassa ecnebiler, bunlardan edinmek hususuna tehalük göstermektedirler.
Dün lstanbula, Amerikanlan gelen seyyahlar için de dernek, Parkotelın-de bir stand vücude getirmiştir. Burada bir miktar satış olmuşsa da, seyyahların ekseriyeti makine ve seri mamûlâtına alışık olduklarından teşhir edilen işlerin zevkine varamamışlardır.


A
*
24 Şubat 1950
Y E N T İSTANBUL
*
Sayfa B
Bir piyango
bileti
Yazan: Tarık Buğra
[SAĞLIK - GENÇLİK-GÜZELLİK')
Amerikadan intihalar
Otomobil babında
FATİH taraflarında, amca derim, bir uzak akrabam o-turur. Hali vakti yerindedır. Üstelik bir radyosu, küçücük» bebek yastığı gibi bir kedisi ve on altı, on yedi yaşlarında bir kızı vardır; kumral ve parlak saçlı, kadife tenli, yeşil, iri gözlü, canlı cıvıl cıvıl bir şey, adı da lclâl...
Bana gelince: Ben işte böyle yirmi üç yaşında, bütün serveti ve tesellisi sık saçlar, sağlam dişler ve kırmızısı bol bir kıra vatı ilan pansiyoner bir tıp talebesı-vim. sonra akraba canlısıyım, yüzden de sık sık amcamlara sınırını. .
bu ta-
ve ka-

Bu ziyaretlerimden birinde geçen yılbaşından bir hafta dar önce idi; söz döndü dolaştı,
şans meselesine geldi. îclâl ile ben; “Şansımız yok,, diyorduk.
Yenge:
— Ne biliyorsunuz, hiç doneliniz mi? Bir deneyin bakalım... Meselâ ortak bir bilet alın, yılbaşı için, dedi. Kabul ettik; zira ortaklaşa alman bir bilette henüz itiraf edilmeyen, fakat iki tarafla da benimsenen ilk aşkın tatlı, tıcak ve mahzun heyecanlan varlı, müşterek geleceğin örülüşü /virdi.

FakAt bunun İçin bir on lira da benim katmam lâzımdı. Halbuki aA'in bilmem şu kadarıydı, kırmızı renkli havale kâğıdının gelmesine daha haftalar vardı ve zavallı pansiyoner talebe için lokanta borca işliyordu.
Bu bilet nasıl alınacak?..
On lirayı nereden bulmalı?.. Borç arkadaştan alınır; fakat gel gör ki arkadaşların en kabada-yun, kahvedeki garsona henüz takmamış olan...
Nereden, bu on lirayı nereden bulmalı ?..
Fakat adam sen de. bu sıkıntıya daha fazla katlanmakta, bu sıkıntıyı yoktan yere arttırmakta ne mâna var? Budalalık işte., alınm bir yarım bilet ve “İşte senin hissen,, diye veriveririm iki jilz elli bin lirayı olur biter.
Hem bu işi hemen yarın yapmalı: Evde, kahvede yalnız kaldığım zamanlar İclâlcigin yepyeni ve cana yakın on lirasına, sevgiliden gelen, ilk resme bakar gibi bakıp da içimin eridiği yetmezmiş gibi, bir de bu sıkıntıyı arttırmakta ne mâna var

Ertesi günü bir yarım nacaktı. Fakat...
Ayın yirmi dokuzu o yepyeni, o sevgiliden
resme benziyen on lira da gitti tabii.
Mamafih bunun da buldum:
Şimdi, artık kırmızı vale kâğıdı gelinceye
çalara gidilmeyecek, sonra da 1c-lâlciğe buyurun cak.
Farzet
dere, Allaha, hele hele paraya dair tefelsüf ederken. Bu şans bende iken başka ne olacak, 1c-lâlle ve annesiyle burun, buruna geldik; Çarşıdan dönüyorlarmış. şey almışlar, sonra şey do almışlar, niçin onlara uğramıyor muşum, ve:
— Biletimizin numarası kaç?,.
Beride ilme dair, politikaya dair, alın yazısına ve Alla ha dair, bunca muamma durup dururken başka birşey kalmadı da biletimizin numarası ıru dert oldu! Savurdum bir rakam:
— 87956
Ve lclâl. numarayı büyüle bir ciddiyetle yazdı, sonra da bu işin bana verdiği azap yetmezmiş gibi:
— Haydi, bize gidelim numaralan radyodan dinleriz değil mi?, anne dedi.
Artık annesi de ısrar ediyordu. Ben son bir ümitle arkadaşıma baktım. O budala ise. tabii lclâl gibi bir kızın önünde olduğu için, dişlerimi gıcırdatan bir centilmenlikle çekilip gitti.
Arkasından “Hey budala, beni İşkenceye götürüyorlar, beni kur-tarsana, arkadaşlık bu mudur?,, diye bağırmak istiyordum.
Yolda 87956 rnn her rakamı birer çekiç darbesi gibi tâ beynimin içine vurup duruyordu.
Alın yazım bu benim işçe. Şansım bu lıenim. Yüz binlerin içinde sanki başka rakam yokmuş gibi, bunu söyletecek tabii...
87956!..
Ne âhenk!. Ne kompozisyon! Ne mimari!. Beş yüz bin Hra buna çıkmayacak da gidip dala, şapşal rakamlarına kacak ?..
Birdenbire, sanki can İclâle:
— Kaç yazdın numarayı diye soruyorum.
O çoktan ezberlemiş bile:
— 87956.
— Yanlış, diyorum.
— Neden ? Sen mi ?
— Hayır.
— Aa.. Vallahi hâlâ kulağımda.
Haklı kızcağız, hiç? lânet bir mısra gibi âhenkli. Fakat ne olursa olsun ısrar etmek, bu korkunç surette cazip o-lan rakamı değiştirmek, sonuna bir on üç, evet on üç takmak lâzım. Fakat mukadderat yenilmez ki. Israr etsem, çıkar bileti diyecek.
elin bunu çı-
hevliyle,
sanki?..
bilet alı-
demeden, gelen ilk
teseUJsini
renkli. ha-kadar am-
biletimize amorti çıktı; hissenizi,, diye sıntıla-
ki borç almışım.

şans, benim kalleş, be-
Fakat nim gaddar şansım bu kadarcık dürüstlüğe olsun imkân bırakır mı kİ?,.
Senenin son günü, pis ve uğursuz bir havada, Beyazıt meydanında, havuzun etrafında, bir arkadaşla —ama ne arkadaş— bomboş ceplerle ve miskin, miskin dolaşırken, ilme, politikaya, ka-
öyle demedin
87956 dedin.
t**
Unutulur mu

Evde lclâl:
— Sahi numarası 87956 değil mi? diye sordu.
Artık herşey bana vız geliyordu.
Yok canım mahsus onu. seni kızdırayım 87956., Bundan daha
söy-dlye., güzel olma-
okumaya
on bin D-Arada si-
ledim Tabii numara olur mu ki? 87956 sın dedim.
Ve radyo numaralan başladı:
Bin lira, beş bin lira, ra kazanan numaralar.,
çada kalbim hafifçe hoplamakla beraber, bu küçük rakamlardan korkmuyonım ve ecel bekler gibi beş yüz bin lirayı bekliyordum; bana o çarpacak, buna îclâl kadar ben de eminim.
Nihayet sıra bizim beş yüz bin liraya geldi, spiker bir yığın nm saldan sonra:
— Önce birler hanesindeki ra-
kamı söylüyorum diyor ve söylüyor: 6.
— Şimdi onlar hanesindeki rakamı. yâni sondan bir evvelki rakamı söylüyorum: 5! Demek ki beş yüz bin lirayı alacak rak kamın sonu elli altı oluyor. Elli altı dedim de aklıma geldi: Gala-tasaryda bir arkadaşımız vardı* 56 Ali.. Muzip, zeki, cin gibi bir çocuktu AH.. Bir gün..
Şu spiker aman ne hoşsohbet şey öyle..
— Yüzler 9, Şimdi 956 etti.
tclâlle göz göze geliyoruz: Yeşil ve tertemiz gözlerde be? oda, bir mutfak, banyo dairesi, havagazı, bahçe, hahçede çamlar, çamların arkasında mavi deniz.. Of Allahım ne spiker...
— ... 7956.
Amca da, yenge de, hattâ kedi bile, şöyle bir doğruldular, ve telâ!. tclâl rilyalaşmış, îclâl ballanmış, bana gülümsüyor. Abant’a. hattâ Finlândiyaya gldilebilinlr her sene..
Ve spiker, nüktedan, hoşsohbet, radyofonik spiker, kahrolası spiker.. Söyle artık şu sekizi de bitsin bu işkence. Fakat niçin o-nu bekliyecekmişim sanki9 Amca, yenge, kedi., hepsi, herşey vız gelir; fakat İclâlı bir an önce yarını saniye olsun önce; kaderi çizilmiş bir hayat için, bir başka hayat kadar sürükleyici ümitten çekip kurtarmalıyım. Bu ümit şu spikerin gevezelikleri boyunca sürüp büsbütün kahredici olmamalı.,, Erenköydeki köşk, çamlar, mavi ufuk, Abant.. Bunların hep si lâf, hepsi lâf..,, diye bağırma-lıyım.
Fakat geciktim ve spiker... sekizi de söyledi. Bitkin, harap ve nâmütenahı melûl bir sesle, ben-
— Çıktı değil mİ? diye inledim. Çünkü 87956 dedim.
Kime sorduğumun farkında bile değildim. Dünya bomboştu. Bu buz renkli ve sınırsız boşluğun kilometrelerce, kilometrelerce ö-tesinde, çam ağaçlarına, hattâ çamların altındaki bir çift şezlonguna varıncaya kadar belli olan bir köşk görünüyor, başka hiçbir şey görnümüyordu.
Amcam bir asır sonra:
— İnşallah, dedi.
Boş gözlerle aptal, aptal ona baktım.
— Yüz binler rakamı “sıfır,, çıkarsa...
Birdenbire kendime geldim, ve:
— Çıkmıyacak diye bağırdım. Fazla bağırmış olmalıyım; yengem;
— Ne oluyorsun öyle, dedi Amca da:
— Neden? diye sordu.
Kendimi topladım ve ciddi bir hüzünle;
— Çünkü büyü bozuldu, dedim. Üçü birden:
— Ne büyüsü? dediler. Aynı derin esefle:
— Kedi! dedim. Kedi minderden kalktı ve kapıya doğru gitti.
Gülümsemeğc .bile vakit bulamadılar ve spikerlerin en sevimlisi son rakamı da söyledi; bilmem kaçmış. Buzlar dağılmıştı artık, fakat lclâl biraz fazla üzgündü ve ben içimdeki ferahlıktan, hiç olmazsa yarısını ona vermeden yapamazdım. Bir hamlede yanma gittim; iradeye dair, çalışmaya ve hak etmeye dair bir uzun nutuk çektim, ve bu nutkun bal gibi İlânı aşk olduğunu değil amca değil yenge, hattâ îclâl bile, hattâ ben bile anladım.
Varislere dikkat etmeliyiz
statiatiklerln katiyetle bildirmediklerine rağmen, yapılan fenni araştırmalar neticesinde erkeklerin % 40 ı, kadınların ise % 70 1 varis hastalığına müptelâdır. Bu şişkin ve çirkin gözüken damarlar gençlerde nadiren görünür. Ekseriya 20 den sonra baylar ve 30 dan sonra insanı rahatsız ederler. Tedricen damarların şişkinliği arta mada hiç bir zaman tehlikeli bir hastalık haline girmez.
•• •
Maxiıne Davies
Cambridge
I
antrenmanda
Cambridge Ünlveraitesintn meşhur kürek takımı, nisanda, ezeli rakipleri Orford kürekçileriyle yapacakları yarışa hazırlanıyorlar. Antrenmanda, karaya bağlı «kif modelleri kullanılmaktadır. Kürekçiler bu modellerde hakikate oldukça yakın şartlar altında çalışmaktadırlar.
Ekseriya varis irsidir. Meselâ, bir aile efradı zayıf nesçlmunzam (bağ-doku) ‘connectivc tissue., tevarüs ederse, yalnız varis damarlarına değil aynı zamanda basur, fıtık ve JÜztaban gibi hastalıklara da sahip olabilir. Maamafih başka sebeplerden dolayı da insanda varis olabilir, Vatmanlar, nokta polisleri, garsonlar, tezgâhtarlar ve uzun zaman a-yakta kalmaya mahkûm diğer kimseler de varis olur. Kabızlık ve gebelik yüzünden damarlar üzerindeki tazyik varis ile neticelenebilir. Fazla şişmanlık veya filebit de varis damarlarının şişmesine sebep olabilir. (
Varis damarı ya bir bacakta yahut ikisinde birden mavimtrak bir
M '
renk ile meydana çıkar. Damaı önce, ekseriya baldırın üst kısmında, içten şişer, ve zamanla artar; fakat emareleri o kadar belli belirsizdir ki, bacağınızdaki değişikliğin farkına varamazsınız. Bazan hiç bir Arâz gözükmez. Maamafih tedavi olduktan sonra bacaklarınızın hafiflediğini ve çabucak yorulmadığınızı hissedersiniz.
"Tekerlek medeniyetine” dair birkaç söz ve hizdekl otomobil meraklılarına da en son havadis ve tavsiyeler
Yazan : Oğuz Tt'RKKAN
etrafına bir (kan akıntısını durdur-bacağa sarılan sıkı sargı) sonra ayakta İken, bu aa-damarlarda kan deveranı
Bacağınızda şişmiş varis damar-
»OHı .İM*
TUrklyede lırnliz a>ılnuımı* altın faydalı sporlardan “ok atmn
larının gözükmesi ile çektiğiniz ıstırap arasında hiç bir münasebet yoktur. Bazan gözükmez varislerin verdiği ağrı çok daha fazladır. Ekseriya geceleri veya soğuk suda bacağınıza kramp girer, yanma sızı, te-kallüs, kaşınma gibi AıAz görülür. Bacağınız ancak hareketsiz olduğu zaman yukarda saydığımız emare ortaya çıkar, çünkü hareket halinde iken kan daha serbest deveran eder.
Doktor varisin Üst veya derin damarda olduğunu şu şekilde tesbit e-der: Bütün v kalça
turnike mak için konabilir; yede, üst
durdurulur, Bu sıkı sargı derin damarda akan kanı durduramaz, çünkü adaleler sargının tazyıkına mâni olur. Eğer derin damarda varis varsa, üst damarla beraber şişer. Eğer derin damar normal ise, üst damar kuvvetten düşer. Derin damardaki varis ancak çok tehlikeli ve güç bir ameliyat ile yok edilebilir.
Bu cerrahi metod ilk defa 1905 senesinde kullanılmıya başlanmış ve 1929 a kadar devam etmişti. Sonra enjeksiyon ile tedavi moda oldu. Şimdi gene ameliyatla tedavi usûlüne dönülmüştür. Eskiden hasta, oldukça tehlikeli olan bu ameliyattan sonra günlerce hastahanede yatardı. Bugün penisilin daha iyi anestezi ve ameliyat usûlleri ile ve doktorların ameliyattan sonra hemen hastalan yürüttükleri için vaziyet tehlikeli olmaktan çıkmıştır.
Maamafih her vakada derhal ameliyat yapmak mümkün olmaz. Meselâ hasta, hamile ise, ameliyat ancak doğurduktan sonra yapılabilir. Ve yahut bazı hastalara ameliyat yapılmaması lâzımdır. O zaman doktor başka tedavi usûlleri de tavsiye eder. Meselâ, lâstik çoraplar bazan gayet faydalıdır. Bugün fabrikatörler naylondan her zaman giyilen çoraplara benzlyen lâstik çoraplar imâl etmektedir. Lâstik çorap bir tedavi usûlü olmamakla beraber varis damarlarının daha fazla şişmesine mâni olur. Varis damarlarını kuvvetten düşürür ve kam normal kanallardan akmaya mecbur eder. Aynı zamanda derhal ameliyat yapmak kabil değilse doktor hastaya ayaklarını kalkık tutma küzere istirahat etmesini tavsiye edebilir.
DÜNYANIN en çok otomobil yapan ve en çok otomobil kullanan milleti Amerikalılardır dersem, yeni bir şey söylemiş olrnam. Fakat New-York’ta otomobil sahibi olmak bir derttir dersem, belki bazı okuyucularımı şaşırtabilirim. Derttir, çünkü otomobilinizi bırakacak yer bulamazsınız. Geceleyin, paranız varsa, garaja koyarsınız. FAkat gündüzün kullanırken bir kaldırım kenarına 10 dakika için olsun yanaştırıp bıra-mak lâzım gelse, otomobil bolluğunun ne demek olduğunu anlarsınız. Bütün kaldırımlar — ana cadde, iç sokak, şehrin göbeği, şehrin dolayı — bir baştan bir basa “parketmlş” (yanaşmış) otomobillerle kaplıdır. Yegâne boşluklar, yangm musluklarının önüdür. Polisten korkunuz yoksa otomobilinizi oraya bırakabilirsiniz. Paralı “otomobil parkları” ise seyre şayan birer manzaradır: Otomobil fabrikasının önü gibi, yüzlerce araba yanyana dizili durur.
Varis damarlarının olmasına mâ-ni olunamaz fakat ıstırap verici bir hale girmeai önlenebilir Arasıca bacaklarınızı yoklayıp damarlerın şişip şişmediğine bakın. Katiyen sıkı çorap bağı kullanmayın ve hamile olunca, derhal bir doğum mütehassısına müracaat edin.
var-bile, yere tak-
Diğer taraftan eğer varisiniz sa, ve hattâ arasıca kanasa fazla sinirlenip kendinizi boş üzmeyiniz. Bir damar kanadığı
lirde, ayaklarınızı yüksekçe bir yere koyup istirahat edin. Katiyen sıkı bir sargı ile kanayan damarı sıkmayın çünkü kalbe dogıu akan pis kanın tazyikini arttırmış olursunuz.
Umumi sıhhat ve bakım İçin varisleriniz varsa uzun zaman doktora göatcrmemezlik etmeyin. Kalbe giden pis kanı toplardamarların taşıdığım re varislerin bu kam ufak gölcükler halinde topladıklarını aklınızdan çıkarmayın. Varislerden kurtulmanın en İyi ve emin çaresi, eğer mümkünse, ıstırap veren damarı çıkartmaktır.
Bu kadar çok otomobil “parketmlş” bulunduğu halde, sokaklardan çelik dere gibi akan otomobillerin nereden çıktığına şaşarsınız. Bu akışın sonu gelmez.
Bu bolluğun akislerini, otomobil kurbanlariyle de anlıyabilirainiz. A-merikada otomobil kazaları neticesinde yılda vasati 33.000 kişi can vermekte. bir milyondan fazla insan da yaralanmaktadır. Yani, bütün harp boyunca Amerikanın cephelerdeki zayiatından daha fazla. Otomobil kazaları neticesinde hasıl olan senelik hasar bir milyar dolar civarındadır. ‘
Otomobil bolluğu belediyelerin başına muazzam işler açmıştır. Kar. buz olunca, bütün caddelere ve yollara — kaymayı önlemek için — tuz serpmek lâzımdır. Bu iş için her gün tonlarca tuz harcanır. Amerikanın tipik “köprü parası” müessesesl de otomobil bolluğundan doğmuştur. Bugün memleketin dört başı köprülerle örülüdür ve gelip geçen otomobillerden “baç” alınır!
Henry Ford’un “tekerlekli medeniyet” hayali tahakkuk etmiş. Ameri-kada en çok fakir olanlar bile, eski de olsa, bir otomobil sahibi olmuşlardır. Bugün Amerikada 40 milyon kişi otomobil kullanmaktadır.

1949 yılı, 6 milyon yeni otomobille, bir rekor yılı olmuştur. Bu asrın başında (1900 de) Amerika 4192 otomobil imal etmişti.
Bu yıl, yirminci asrın ortasını teşkil ediyor; bu, aynı zamanda otomobilciliğin de yarım asırlık dönüm noktasıdır. Bunu tesit için geçenlerde, A-merikanın — yani dünyanın — en büyük otomobil kumpanyası olan General Motors Waldorf - Astorya otelinde “Asır-ortası otomobil serglsı’ni açtı. Bu muhteşem sergide, bugünkü sülün yapılı otomobillerin hamamböceği yapılı atalarını yanyana görmek kabildi.
1949 a kadar piyasaya çıkarılan o-tomobillerin çoğu, makine bakımından, hakiki harp sonrası otomobilleri değildiler. Hakiki yenilikler, 1949 modelleriyle gözüktü. Bugün artık bütün Amerikan otomobilleri tam mân Asiyle harp sonrası makineleridir. Ve hepsinin kendine göre bir değeri ve zaafı vardır. Umumi temayül, geniş pencereler ve üçer kişilik kanepelerdir.
Hicri 1950 Rumi
C, Evvel ŞUBAT Şubat
7 24 11
1369 Cuma 1865
TİYATROLAR
Yaldı Vasati Ezan)
Güneş 6.42 12.49
ö#l« 12.27 6.34
İkindi 18.30 9,W
Akşam 17.54 12.00
Yatsı 19.24 1.31
îmsâk 8.05 11.12
Atailürk İnkılâp Mü/r(l: Perşembeden maada her gün 10-12 vo 14-17.
Tupkapı Sarayı: Fazartesl-Çar-fâmba - Cumartesi. Saat 13.30-57 T«lf. *21090).
a: Pazartesi Salı - Çarşamba - Perşembe • Cuma - Pazar Saat 10 - 16. Telf. (21750).
Arkeoloji: Çarşamba -Cuma • Pazar günleri *13 ten 16 ya kadar.
EwkJ Sark Eterleri Subetl: Çarşamba - Cuma - Pazar 10 dan 12 ve kadar. Telf. (21682).
Türk ve ttlAm Eterleri: Salı — Perşembe - Pazar. Saat 13 30-16.30
Dulmabahçe Deniz MÜzeM: Cu-marte»! ROAt 13-17. Pazar 9-lâ. Telf. (SUM).
Belediye Müzetlı Atatürk Bulvarı. Perşembeden maada hor gün 10-12 va 14-17..
Terfik Fikret Ariyan Mlizmi i Bebek. Perşembeden maada her gun 10-12 vo K-17.
tamir t
Arkeoloji Müzetl (3324) Her gtln 9-12. 13.30-17. CumarUai: 14-17 a-cıktır
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Bayoglu H998
Anadolu yakası tio530
Ankara 01
lamlr 2251
Beyoğlu 44641 KsdikOr (PJSÎ2
İstanbul 24222 Üeküdnr 60049 Anka ra. 00. İzmir 2222, K. yıka l&uM
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERŞEY
9E1I1K IİTATKOLAKI -uuLt
20.30 da.
DRAM KISMİ (42157) Tebeşir Dairesi.
KOMEDİ KISMI (40409) Hanımlar Terzihanesi,
MUAMMER KARACA OPERETİ: Sizin Sokak.
YENİ SES OPERETİ: 20.45 te IIJI BARA).
TAKSİM BELEDtYE PAVYONÜ: (Tel: 82904) Pariall Şantöz Rose Avrll.
ANKARA TİYATROLARI: Saat 20 de.
OPERAı Köylü Namusu (1 per-do). Palyaço (2 perde). Çarşamba, Cuma vo P&aar 2 opera birden.
Bt Yt‘K TİYATRO (10370) Perşembe, cumurteal ve paıar, pazartesi akşamlan (Pear Gynt) K(‘Çt‘K THATIIO (11169) 1 —
Dünya Göalyle, 2 — Tüccar.
İZMİR
ŞEHİR TtYATROMV (2364» Katil.
»raoGi.L cIih i ı
AKIN (607181 1 — Dllr l.)ü>p r» l( ı-dın 2 — AH Baba HlndlFtnnda.
ALKAZAR 42562) 1 — Bobıılo-
bll'ln intikamı. 2 — Yaramaz Çocukların Marifeti.
AR 111394) Hnvanada Fcatlval.
1 İkinci baıla).
ATLAS (40838) Şanghaylı Kadın.
ÇİÇEK: ı — Gizli Ernir. 2 - Kıskanç Kadın( renkli),
ELHâMRA (43595) Kutup Kaşifler).
İNCİ (M695J 1 — AptaJ Aşık.
2 — Fedailer Kalesi.
İPEK (44280) Tarzan Ormanlar Aslanı.
l.ALE (43595) Kutup KAşlflerL
MELEK (40888) Balalayka (3 nel Hafta).
KARAY (4I8M) Sen Benlmrin.
SVATPARK (83143) 1 - Kanlı Döşek 2 — Kerimin Çilesi.
Ht .MER (42MLI letırop Yollan. SARK (40380) Kanlı DÖğÜş. UK (43126) l — Bir Hizmetçi Kı
zın Hm liraları. 2 — Aşk ve Para. TAKSİM (1319lı Uyumayan ada m TAN; 1 — Periler Dünyası. 2 — Esrarengiz At.
CNAL (19306) 1 — Kafkas Kartalı 2 — Şelfim Dostlara
YENİ (84137) 1 — Aslanların Dövüşü. 2 — Bitmemiş Dan».
YILDIZ (12847) Akdeniz Korsanları.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Kara Ok.
2 — Tabancalar Futlarken.
AYStî (21017) 1 — Aslanların
Pençesinde. 2 — İlâhi Sea,
AZAK (23542) 1 — Yılmayan Aslan. 2 — Damgalı Doktor.
ÇEMBKRİİTAg (22513) 1 — Filipin Aslanı. 2 — Tarzan Ormanlar Prensi.
FERAH: 1 — Kiralın Gözdesi,
2 — MeksikalI Kardeşler.
HALK (210941 1 — Cehennem Ya-nşı. 2 — Kaplan Kadın.
Istan IH L (22367) 1 — Harman Kaya 2 — Akıncılar.
KISMET (2190 D 1 — Harman
Kaya, 2 — Duvaksız Gelin.
MARMARA (23860) 1 — İhtiras Kurbanları. 2 — Trn.vlyetla MİLLİ 122962) 1 — Tabancalar
Pat.Iarkı.*n. 2 — Kara Ok.
Tl RAN (22127) 1 — Damğâll Doktor 2 — Yılmayan Aslan.
TENİ (Bakırköy İd - 126). 1 -
Korsanlar. 2 — Mücrim Gönlüler.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Aşkaız Yıllar.
2 — Dumırnlı Doktor
OPERA (6082D 1 ~ Rü>1ik Günah 2 — Ormanlar HAklml.
M’REYYA (6W(2! 1 — Yaban
Gülü. 2 — YayJh Kaplanları YELIIEĞİRMENİ ı — Yıkılan Saadet. 2 — Aslan Ahmet. 3 — Esrarengiz Şehir;
ÜSKl-DAR CİHETİ
HALE (60002) 1 — Keven Ne
Yapmaz. 2 — Ayşenin Duasi.
ANKARA
ANKARA (23432) Av Dolarken B( YI K (15031) Manon Leako FARK (U13D Filipin Aslanı SÜMER (14072) 1 — Gizil Kasa
2 — Batakhane Geceleri SI S (11071) Filipin Arinnı t I I S 122291) Yanlış Numara YENİ (11040) Gençlerin 8evgUlel
CEBECİ (13846) Ormanlar Aslanı İZMİR
KLHAMRA: Büyük Vals.
LÂLE: 1 — Uluyan Kurt. 2 — Yeşil Cehennem Fedaileri,
TAN: 1 — Uluyan Kurt. 2 — Yeşil Cehennem Fedaileri.
TAYYARE; Deli Gönül
YENİ: 1 — Efsunca Baba, 2 — Ayşenin Duası.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK: 1 — Selva 2 — Mumyanın Hayaleti.
SÜMER: Macera.
R A D
“Yeni İıdıınİHiP'tın bugün İçin tavsiye etllfci programlar:
DAHİLDE:
19.20 Ankara: Tarihi Türk müziği — 19.20 İstanbul: Radyo senfoni orkestrası konseri. Programda: C. Frnmk re minör senfoni — 21.18 İstanbul: Fasıl heyeti konseri — 21.15 Ankara: Schumann: Do Majör 2 nel senfoni tPI) — 22.0li İstanbul; Konçerto. J, Haydn.. \ lyolonscl konçertosu (Pl).
HARİÇ I I
10.13 Londra: BBC Northern orkestrası konseri. Programda: Beethoven 8. eonfonl —
20.30 Londra; Llszt. Re mln» Piyano sonatı. Çalan: CvrlI Preedv — 22.15 Londra: Operalardan parçslnr (Pl).
Tl RK MÜZİĞİ:
M.on Ankara: Şarkılar (Pl) —-
12.30 Ankara: Şarkılar — 13.15 İstanbul: Şarkı ve türküler (Pl) — 13.50 İstanbul: Şarkı ve türküler: Okuyan Mualln. Yakar, Çalanlar: Sadi lşılay — 18.0li Aııknin İnce saz (Yegâh faslı) — IH.45 İstanbul: Memleket havaları: Çalan ve okuyan: Halil Kahraman — 10.20 Ankara: Tarihi Türk müziği 70.00 Saz eserleri —20.30 İstanbul: Dinleyici İstekleri — 21.15 1m-iunbiil: Fasıl heyeti konseri (KÜrdill hicazkarı
KLAMR BATİ MÜZİGİ1
10.00 Lndra; Bach ve Maendvl-
dvn sonıı t hır — 1(1.15 Londra : BRC Northern orkestrası konseri. Programda: Beethoven 8. senfoni — 18.30 İstanbul: Piyano soloları (Pl). Bola Bartok.. Halk havaları üzerine Uç rondo İD.20 İstanbul: Radyo senfoni orkestrası konseri. (Cemal Reşit Rey), Programda: Bnch’dan keman konçertoları — 20.00 Ankara —- Menuhln'ln kemimi ıpl) 20.80 Londra: Llszt Re Mın. Piyano sonatı. Çalan: Cyrll Prre-(ly — 21.15 Ankara: Schumann Do Majör 2 nel senfoni (Pl» — 22.00 İstanbul: Konçerto. J. Haydn Viyolonsel konçertosu (Ph «— 22.15 Londra; Operalardan parçalar.
HAFİF BATI MÜZİĞİ;
7.31 Ankara: Hafif Uvertürler (Pl) — 8.15 Ankara: 10 dakika salon orkestralı (Pl) —■ 8.15
Londra; Philip Grccn vo konser orkestrası — 8.30 Ankara: Sabah ıııüzıkl eri (pl) — 13.15 Ankara: Melodiler (Pli — 13.30 İstanbul: Çeşitli hafif müzik
(Pl) — İL 15 L«»ndra; Hafif orkestra konseri — 11.15 İstanbul: Passo dobloler (Ph — 10.30
Londra: Cornldo vr orkeatrajıı — 20,35 Ankara; Meşhur tenor vs sopranolar (Pl.) — 21.46 Londra: PlAklarln hafif müılk: 22.13 Ankara: Varyete müzikleri (Pl) ?!.23 Ankara: R.
Strauss'dun Hadler: Söyleyen: Sabahnt Tokabsş.
DANS MÜZİĞİ!
9.30 Londra: 30 dtıkİka dans
ınüzikl (i’lı iî.3o Londra: Victor Sllveat.rr ve orkestrası 13.45 Ankara: Rıtmeller (Pl) — 17.15 Londra: Cnz kulübü. — İM.on İstanbul; (Pl.) — 18.ift Ankara: Piyano 41* caz (Pl.) — 22.30 İstanbul: (Pl ı — 23.00 İstanbul: (Pl.)
HI SI Sİ PROGRAMLAR:
Konuşma:...
Saat. 18.80 Ankara; Konuşma.
20.15 İstanbul: Gelir Vergisi saati 21.on İstanbul: Serbest saat — 2l.no Ankara: Türkiye-«ir Marahall phmı. 22.no Ankara: B.M M. snal.i
.Müzik t
7.45, 11.3ü, 18,18 Londra: Dlnn-
leylcl İstekleri. — 30.30 letanbui Dinleyici istekleri (Türk müzl-
TÜRKÇE HABERLER:
Ankarn ve Klanhııl: Saat! 7.45; 13.0ÛÎ 19 00; 22.45.
13 30 Ankara! Ö£lo gazetesi.
20 15 Ankara: Radyo gazetesi. “Amerikanın Sr»l“: Suat: 19.15 (13. 16 ve 19 metro)
Londra Radyosu: Saat: 7.15: 18.15 ve 23.00 (19 91. 21.92. 31 32 ve 40.49 metre).
UÇAK - TREN - VAPUR
DİKKAT: Hava dolayıslylo sererlerde değişiklik olabilir.
GELECEK OI.AN UÇAKLAR
10.50 D.H.Y, (Türk) Ankaradaıı.
12.50 • e 9â İzmirdon.
11.15 M.R. (Mısır) köşeden. Kahire. Lef-
16.20 D.H.Y» (Türk) karndnn. Adana, An-
16.35 D H.Y. (Türk) Beyrut köşe, Ankaradan. Let -
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
9.— B.R. (İsviçre) Atina. Cenevre. Zürich'e.
0.— DII.Y. (Türle) Ankarava. M 2ü .. İzmlre.
13.6ü „ Ankaraya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.30 KONYA (Bandırmadan'
7.- SEYYAR (Karahigadan)
17.— BAKIR (Karadenizden)
17.— CUMHURİYET
22.— SUS (Bandırmadan)
GİDECEK OLAN VAPURLAR
4- ANAFARTA (îneboluya).
8.16 SUS (Bnndırmava)
17.— tjLGEN (Ayvahk-îzmire).
10.- SEYYAH (Karablgaya).
GELECEK OLAN EKSPRESLER
7.10 Toros.
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Anka i a.
Eminönü:
Ceınil, Beyazıt.
Bdşir Komal, Eminönü. İtimat, Küçükpazar. Sultanahmet, Alemdar.
Beyoğlu:
Dellasuda, istiklâl C. 211 Nihat, Tarlabaşı C. 92 Ayaspaşa, Gümüşsüyü C.
Hayrl Tav. Şair Ziya C. 10 Sporidli, N’ecadbey C. 3u6 Ataman, HalûskArg, C. 183 Mecldlyeköy, Mer.K.C. 4
Fatih:
lb. Halli, Şehr.a(lebnşı nıınt. Ziya Nuri. Aksaray.
E. Rıdvan, Samatya. N. Malkoç. Knragümrük. Ulupınar, Küçükpasar. Gülseren. Fener.
Halıeıoglu. HaükÖV.
Yeni Turan, Kasımpaşa.
Ey tip:
Ayvaııaaray.
Beilktaş:
Nail Ha Ut, Köyiçl.
Kadıköy :
Merkez.
Fenery'olu.
Erenköy.
A. Cafer (Boetancı)
Üaküdar ı
Merkez.
Höj baltada;
Halk.
Bil) likada:
Halk.
ANKARA
Numune 15550
Sağlık 23656
Gülhane 14146
İZMİR
Tarlan Alsancak
Millet Komeraltı
Knrataş Yalılar
Y. lımır fîaamahanc
Eşrefpafa Eşref pa$a
AK — AK — AK — AZ — öt
— CAP — ÇA — ÇER — ÇİN — DA — DIR — EK — FİZ - GÜN
— HAR — İ — 1 — I(A - KAT
— KER — LEK — NE — NU — nur — o — ra — RI — SA — SEN — SİN — SİN — VAN.
Her haneye yukarıdaki hecelerden biri gelmek (Here:
Doğru hal neticesinde A ve B sıralan yukarıdan aşağıyâ doğru okununca iki ATASÖZÜ çıkacaktır,
Soldan sata:
1 — İstanbul cihetinde bir si-
nema laml
2 — Gündüs
3 — Bir hububat ek
4 — Maftdenl para
6 — Eski zaman yük treni
6 — Peygamber İbrahim'in e|l
7 — Şeref
8 — Kesin olarak
9 — Vücudun bir kıemı
10 — Bir kokteyl içen
11 — Haametdlr
12 — Kuyruğu makbul kemirici
hlr hayvan
Dünkü Bulmacanın Halil HALLİ
1 — î N G 1 L T E R E
2 — H İ N D 1 S T A N
3 — T A N G A N 1 K A
4 — V E N E Z U E L A
6 — M A C K E N Z î £
6 — S A R 1 D E N 1 2
7 — K A R P A T L A R
« — A N T i A T L A ‘S
9 — I S T I R A N C A
10 — C O S T A R İ C A
11 — G ü R C 1 S T A
12 — K A R A D E N 1 a
24 Şubat 1950
Sayfa 6
-• —
Do^u Güney Akdeniz Holü
Hudson 1947
”Vtrh lıfonbvV’
SİYASİ İKTİSADI
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
RENAULT
İLÂN
5-
Ticaret Ofisi
-
■■
i
2) M O
A — Gıda maddeleri kaplarının kalaylanmasında kullanılabilir. 1/10000 nispetine kadar arseniği havi kalayın depolarımızda teslim beher kilosunun 900 (dokuz yüz) kuruştan;
B — Sanayide kullanılabilecek 5/10000 arseniği havi kalayın depolarımızda teslim, beher kilosunun da 870 kuruştan bugünden İtibaren satışa arzedıldiği ilân olunur. ( 2341)
SERBEST KALAY SATIŞI
_ /
Teessürle bayılanlara. Çarpıntıya, Sinir buUranlarına
NEVROL
20 DAMLASI DERHAL FERAHLANDIRIR. EVLERİNİZDE MUTLAKA BULUNDURUNUZ
Sahibi
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ! FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fiilen İdare eden SACİT ÖGET
Basıldığı yer :
> ENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
Batı Akdeniz Hatt
İstanbul Pire Naooli Marsilya Cenova
İstanbul -lirdir Pir* Limasol Beyrut İskenderiye Napoli Marsilya Oenova
İkinci sayfamızdaki siyasi, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ilen sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
TÜRKİYE TURING VE
• OTOMOBİL KURUMU
Kurumumuzun senelik yemeği 2 mart 1950 tarihinde perşembe günü saat 20 de Taksim Belediye Gazinosunda verilecektir.
İşbu toplantıya huzurlyle şeref vermek isteyen muhterem üyelerin (ve ailelerin) davetiyelerini almak üzere en geç 27 şubat pazartesi akşamına kadar Kuruma müracaat lûtfunda bulunmaları rica olunur.

blSL£PİWİZİN
dama küçük yastan
DENTOL
AHîlscpriK ob uf
SATILIK KAMYONET
Şevrole marka bir kamyonet satılıktır. Hergiln Cağaloğlun-da C.H.P. Vilâyet Merkez binasında görülebilir.
- KAYNAK
üçüncü basın yılını idrak e? den memleketimizin bu biricik şiir mecmuasının ocak - şubat «ayıları bir arada çıkmıştır. Bu sayıda Emin ÜİKejıer, klrıs Ahmet. Avnl Dökmccl, Şükran Kurda kul. Ercüment Uçarı, Ü-mit Oğuzcan; . gibi yeni edebiyatımızın hamleci şairleri bulunmaktadır.


ş H^rhabıııa
*
1 TONLUK

KAPTIKAÇTI
1
Veni lıtonbul" Alelyeıb
r.C. ZİRAAT BANKASI
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI 1950 YILI İKRAMİYELERİ
DEV
GÖZ HEKİMİ
ENIZYOLLA
Dr. Murad Rami AYDIN
Beyoğlu Parınakkapı, İmanı sokağı No. 2 Tel: 41553
Akd'eniıde Türk denlileriyle , şey dimi ednııı
—-
Klimsch - Horika
Tarafından teçhiz e

Radyolu kaloriferli az kullanılmış iyi vaziyette lüks taksi müsait fiyatla acele satılıktır. İş saatlerinde 29266 ya telefon
1 tonluk RENAULT kaptıkaçtı, 1 ton yükle 85 km. sürat temin eder. 100 km. de 13 litre benzin yakar. Benzin deposu istiabı 13 litre.

Türkiye mümessili
u
KAVI

Rifat Kamhi, Jak Av'ıgdor ve Şsi.
Taksim, Cumhuriyet Cad.
• •
Unver Apt. altı
Tlf. 82763 - Telg. Kavİkto
an an an


İSTANBUL VE ANKARA’DA . „ 8 EV ayrica 200000 LİRA EV KAZANAN İSTERSE BEDELİNİ ALABİLİR!! ACELE 150 LİRALIK BİR HESAP AÇTIRINIZ t| HER ISO LİRA İÇİN AYRI BİR KURA NUMARASI VERUECEKTlRf.

İKRAMİYEYE GİRİŞ ŞARTLARIM BANKALARIMIZDAN ÖĞRENİNİZ.
10 MART, 15 MAYIS ÇEKİLİŞLERİNDE YALNIZ FARA İKRAMİYELERİ, 30 HAZİRAN, 31 TEMMUZ, 29 AĞUSTOS, 30 EYLÜL, 28 EKİM, 30 ARALIK ÇEKİLİŞLERİNDE İSE BAZILARINDA İKİŞER EV OLMAK ÜZERE HEM EV, HEM PARA İKRAMİYELERİ VARDIR.
GÜVEN SİGORTA SOSYETESİNDEN :
tSTLKLAL CADDESİNDE
K 1 r u ı k Y a z ı lı a n ı katı aranıyoı
TÜRKİYE TURİZM R UMUNDAN:
Cemiyetimizin merkezi için Lstlklâl caddesinde dört beş o-dalı, büyükçe bir salonu veya birbirine bitişik iki salonu bulunan bir yazıhane katı arıyoruz
Telefon: 42933 - Postu Ku-tusıi ??37 Beyoğlu

TEKLİF İSTEME İLANI
Eyüpte Sümerbank Defterdar fabrikası yangınından kur-muhtelif derecede hasarlı kanaviçe ve çuval satıla-lstcklilenn. malları her gün mahallinde görebılecek-teklif mektuplarını kapalı zarf içinde 27-2-1950 pa-akşamına kadar iki bin liralık teminat, akçesiyle Galatada Sümerbank binasında kâin Sosyete Hasar
tanlan çaktır, leri ve zartesi birlikte
Servisi Şefliğine tevdi etmeleri ilân olunur.


Gazetemizde neşrolunan biitiin resimlerin klişeleri
" SPEZIALFABRIK UND GROSSHANDLUNG FÜR REPRODUKTIONSBEDARF ,
- -_____________:_________i 1
FRANKFURT/MAIN . ALTE MAINZER CASSE 37

Tasfiye halinde İstanbul Telefon T. A. Ş.
Tasfiye halinde İstanbul Telefon Türk Anonim Şirketi hıs-üdarları aşağıda yazılı ruznamevı müzakere etmek üzere 27 mart. 1950 pazartesi günü saat 14 te Galatada Assikurazıoni Jenerali hanında 1 inci katta 3-4 numarada Ortaklık Merkezinde di surette toplanacak Genel Kurul toplantısına dâvet olunurlar.
İl
1 ocak 1949 ile 31 aralık 1949 arasındaki devreye müteallik tasfiye memurları raporlariyle murakıbın raporu.
31 aralık 1949 da kapatılan hesapların tasdiki.
Tasfiye memurlannın ve murakıbın zimmetlerinin ibrası, Murakıpların ve ücretlerinin tâyini.
Toplantıya iştirak etmek isteyen ve lâakal 50 hisseye malik
an hissedarların hisse senetlerini içtima tarihinden en az yedi ııı evvel aşağıda gösterilen mahallere tevdi etmeleri lâzımdır: İstanbulda: Ortaklık İdare Merkezinde
Londrada : Thrognıorton Street. 26 E. C 2 Osmanlı Bankasına ve 117 Old Broad Street, E. C. 2
Parıste : Boulevard Haussıımnn 173 Thomson - Houston Şirketi. TASFİYE MEMURLARI

Comments (0)