26 Şubat 1950
Pazar
SİYASİ
İKTİSADİ
Sayı 88
10 Kuruş

J
k

F
3
T
k
i
•T
)
J
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 • 8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32 altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul

İÇ ve DIŞ
POLİTİKA
_ 25/II/19S0 -
Ingiliz seçimlerinin
dünyadaki tepkileri
samimine t icey i,
farkının progra-
G2EÇ1MLERİ İşçi Partisinin *—'kazanması üzerine, dünyanın her yerinden, buna dair mütalâalar gelmeye başlamıştır.
Bu mütalâaları üç grupa ayırmak mümkündür.
Birinci grupa göre, zaferi kazanan, Muhafazakârlardır. Chur-chıll in bu defasında idare edeceği muhalefet, geçen seferki gibi olmıyacak, bütün işler üzerinde ağır basacaktır. Meselâ, işçi Hükümetinin geçen teşriî devredeki gibi, kolaylıkla kendi parti programını tatbıka kovmasına imkân yoktur. Hattâ, elindeki ekseriyet lâşey mesabesinde olduğundan, en küçük ânza-lardan ve hattâ hastalık yahut ölüm gibi alelade sebeplerden müteessir olacaktır. Bunun bir neticesi olarak, Hükümetin düşmesi yahut yeni seçimlere gidilmesi ihtimali büyüktür. Hattâ yeni seçimlere gidilmesi, bir bakıma göre lâzımdır.
Bu grupun kanaatine göre, sosyalizm, lngilterede ehemmiyetli bir darbe yemiştir. Bunun diğer memleketlerde de tesirleri görülecektir.
Bu görüş, dünyadaki muhafazakâr çevrelerin görüşüdür. Meselâ, Âmerikada Cumhuriyetçi mahfiller yahut Fransada Paul Reynaud, bu fikirdedir.
İkinci grup, bambaşka hükümlere varabilmektedir. Şöyle ki :
Ingiltere, İşçi Hükümetini tekrar iş başında bırakmakla, sosyalizme olan meylini teyid etmiştir. Mücadelenin son derece sert olması ve başabaş cereyan etmesi, bu kanaatteki yete delâlet eder ve daha da değerli kılar.
İşçi Partisi, ekseriyet ufak olmasına rağmen
mini tatbikte ve taahhütlerini tutmakta devarn edecektir. Çünkü netice itibariyle, lngilterenin iki en büyük tarihi partisine karşı, ikinci defa olarak kati ekseriyeti kazanmış bulunmaktadır. Keza, yeni seçimlere, hiç de lüzum yoktur. Ayrıca İngiliz sosyalizminin bu zaferi, kıtadaki sosyalist partileri için de destek olacaktır.
Bu görüş, sosyalist çevrelerin görüşüdür. Bclçikada Spaak, Âlmanyada Schumacher, Fransada Leon Blum, buna dair, örnek sayılabilecek beyanat yapmış bulunmaktadır.
Bizce, bu iki görüşte, mutedil ve seviyeli de olsa, partizanlık kokusu mevcuttur. Onun için, gene dünyadaki tepkilerden ilham alarak, daha ortalama ve daha objektif bir telhis yapmakta fayda görüyoruz. Üçüncü mütalâalar grupu dediğimiz, bu-dur.
Bir kere Birleşmiş Milletler çevrelerinin bir endişesi mevcuttur. O da şu ki, eğer iki büyük Ingiliz partisi, müşterek bir politika hattında karar kılmazlarsa. lngilterenin dünya işlerindeki rolü kâh mübhem ve kâh mütereddit kararlar yüzünden zaafa uğrayacaktır. Halbuki dünyanın kararlı ve sarih bir İngiliz politikasına ihtiyacı vardır.
Bir diğer objektif müşahede, mevcut ekseriyet nisabının, “kati ekseriyet” nev’inden olmasına rağmen, çok zayıf olduğudur. Bu bakımdan. İşçi Hükümetinin, sosyalistçe kararların tatbikında eski ısrarı gösteremiyeceğini söyleyenler, bizce haklıdır. Hele “aus-terity" yani kısıjıtı ve kasıntı politikasının ziyadesiyle sevimsizleştiğine ve reylerin bunu ifade edecek bir şekilde verildiğine, hiç şüphe yoktur, işçi Hükümeti, bugüne kadarki tedbirlerinin müspet İktisadî ve İçtimaî rekoltesini ortaya yığmadıkça, yem sosyalistçe tedbirlere baş vuramaz. Bu sebeple, karşısındaki muhalefeti kollayarak iş görmeye, âdeta mahkumdur.
Bu defaki seçimler. İngiliz vatandaşının ifrat tan bezdiğini ve mutedil bir idare istediğini apaçık göstermiştir. Bu vatandaş, demek istemiştir ki : ".Sosyalizmi gördüm; fakat ne türlü hır iyilik getirdiğini henüz göremedim. Senedi temdid ediyorum, fakat, ilâve ikraz talebini reddediyorum."
★ ★★★
İşçilerin elde ettikleri zor galibiyet İngiltere ve dünyada tepki uyandırdı
Attlee "İşimize devam edeceğız„dıye beyanatta bulundu, fakat müşahitler 1951 den önce yem seçim bekliyorlar
Londra 25 (Ap) — Başbakan element Attlee bugün yeni bir İşçi Hükümeti kurmayı kararlaştırmıştır. Bu yeni kabine, İngiltere tarihinde belki 100 seneden beri görülmemiş derecede sallantılı bir parlâmentoya dayanacaktır. Attlee. kabinesi üyeleriyle bir saatten fazla süren olağanüstü bir toplantı yaptıktan sonra Kıral VI ncı George’a. yeni kabineyi kurmak kararını bildiren bir mesaj göndermiştir.
Yeni Avam Kamarasında aaradar bir çoğunluk elde edebilen işçi Hükümeti, bellıbaşlı bir meselenin müzakeresinde mütemadiyen yenilmek tehlikesine maruz kalacaktır. Bu takdirde ise kabinenin istifa etmesi-yenıden milli seçimler yapılması mecburiyeti hâsıl olabilir.
Attlee’nin kararını açıklavan resmi tebliğde, İşçi Partisinin ekseriyet kazandığı ve bu itibarla, şimdiki idarenin ödevine devam etmesi icap ettiği kaydedilmiştir.
Churchill "Durum istikrarsız., diyor.
Londra. 25 ıUnited Press) —
Churchill. elde edilen neticenin. A-vam Kamarasında, “çok istikrarsız bir durum” yaratacağına işaret etmiştir Siyasi sahada tecrübe sahibi şahsiyetler, bu kadar zayıf bir çoğunlukla İşçi Hükümetinin ancak birkaç ay yaşıy a bileceği fikrindedirler.
Seçimlerde son durum
Londra 25 ıVİRSı —Geriye kalan 4 açık yerden 1 tanesine “Western Isles” intihap işçi Mac Mi İlan seçilmiş, yeni parlâmentodaki işçi
e çıkarak 10 revlık bir ekseriyet temin etmiştir. İ
Yeni mebuslar çarşambaya and içecekler
Londra 25. A.A. (Afp) — Yeni seçilen mebuslar 1-3-1950 çarşamba günü Avam Kamarasına iştirak edip and içeceklerdir. Aynı tören aym gün Lordlar Kamarasında da yapılacak ve lordlar Başbakanlık lordu önünde Kirala sadakat yemini edeceklerdir. Kıral yeni Parlâmentoyu 6 martta törenle açacak ve Hükümetin politikasını izah eden nutkunu okuyacaktır. Bütçe müzakereleri 6 nisanda başhyacaktır.
İskoçyanın bölgesinde bu suretle nisabı 315
Meclis- bütçe müzakerelerini
Başbakan, yapılan tenkitlerin dikkatle nazara alınacağını ve bütçenin memleket hayrına tatbik edileceğini beyan etti
İÇ SAYFALARDA
Birkaç gün sonra İngiltere Kıralı hu arabaya binerek Parlâmentoyu açmaya gidecektir
a T ""t " - * '•
.yM/ fi



Dünyanın tefsiri
Amerlkada hayal sukutu
Washlngton. 25 A. A. (United Press) — Amerikan resmi şahsiyetleri İngiliz seçimleri neticesinin a-tom enerjisi ve diğer bazı meseleler hakkında İngiltere ile Amerika arasında cereyan etmekte olan müzakereleri haleldar etmesinden korkmaktadırlar. Bu şahsiyetler İşçilerin mi. yoksa Muhafazakârların mı lehinde olduklarını söylemekten kaçınmaktadırlar.
Waşhington’da, meclistp çoğunluk olmıyan bir hükümetin, hattâ komünizm faaliyetinin durdurulması zaruretinde bile mühim ve cesur kararlar almakta tereddüde düşebileceğine işaret edilmektedir.
Fransız
AA.
bir buçuk asır müddetle şan ve şöhretini saglıyan ananelere dönmesi bizi sevindirecek bir hâdisedir.
Paris, 25 A.A. (Afpı — Sosyalist Partisi lideri Leon Blum, İngiliz seçimleri münasebetiyle Populalre gazetesinde yazdığı makalede mücadele çetin olduğu için İşçi Partisi zaferinin daha büyük bir mâna ifade ettiğini yazmaktadır.
aksülâıncll (Reuter) — Muha-ve eski Fransız Reynaud, İngiliz
Paris, 25 fazakârlar lideri Başbakanı Paul seçimleri münasebetile verdiği beya-
natta ezcümle şunları söylemiştir:
’lngilterede ve dünyanın diğer bölgelerinde sosyalizmin karşısına büyük maniler çıkmıştır. Avrupanın
Atom telâşı sirayet
Amerikado sulh lehine yapılan
New. York. 25 (APı — Bugün Manhattan’m Community kilisesinde toplanan 300 den fazla erkek ve kadın hidrojen bombalına karsı protesto m a k a-mında 36 saat sürecek bir âyine banlamışlar ve bir metre büyüklüğünde bir mum yakmışlardır.
Ayini idare eden rahip Donald Har-rington, “Askeri saçma, kımdan ahlâki iğrenç,,
bombanın, bakımdan siyasi bahir gaf ve bakımdan olduğunu
söylemiş ve “Bomba artık bir harp silâhı değil, toptan imha
dır,, demiştir.
bir ûleti-

ediyor
tezahürat
Ingiltercde atom bombasına karsı korunma talimlerine hız verilmektedir. Kesimde kadınlardan müteşekkil üçlü bir ekibin alomlanjuış bir Bahayı temizleyişi görülüyor.
be
hatip, dedi
en yüksek ifade etmek
Ankara, 25 (Hususî muhabirimizden)
Saat 19.15 te Şükrü Saraçoğlunun Başkanlığında açılan üçüncü oturumda Gelir Bütçesinin müzakeresine başlanıldı. Gelir Vergisi tatbikatındaki aksaklıklardan ve defter tutma müşkülâtından, 31 milyon liralık hayvanlar vergisinin adaletsizliğinden. undan alınan Muamele Vergisinden şikâyet eden hatiplere Maliye Bakanı cevap verdi. Gelir Vergisi bütçesi ve müteakiben de bütçe kanunu kabul olundu.
Bütçenin oya konulmasından önce başkan, biri muhalif, diğeri muvafık iki hatibe söz verdi. Muhalif olarak Millet Partisinden Ahmet Oğuz konuştu. İstihsalin ve iş hac minin artmadığını, hayat pahalılığı nın vatandaşı endişeye düşürdüğünü ticari politikamızın sakat bir görüş le idare edildiğini, normal masraf lar için bile emisyona başvuruldu ğunu ve hepsinin Üstünde milli geli rin bir türlü arttırılamadığım lirtmekle söze başlıyan ki:
“— Dış ticaretimizin bir seviyeye ulaştığını
suretiyle övünme yoluna gidilmiştir. Son bir kaç aylık fiyat duraklamaları veya düşüşlerinin asıl menşe ve sebeplerini mütalâa etmeden ve öne sürmeden iyiye veya ucuzluğa doğru gidilmekte olduğu tesiri u-yandırılmak istenmiştir,
Ahmet sine alt olmasını, nan 300 ve yardım imkânının üçte birinden fazlasının istihlâk maddelerine hasrını. bir kısmının bütçe açığına tahsisini, mütebakisinin de bütçe formülleri içerisinde eritilmiş olmasını ve girişilen milletlerarası taahhütler dolayısiyle dünya piyasalarındaki durumumuzla küçük ve büyük sanayiin karşılaşacağı güçlüklerin muallâkta bırakılmasını şiddetle tenkit etti. Bütçe müzakerelerinin mali yılın marta alınmasından beklenen ciddiyetle yapılmadığını ve buna yeni seçimlere gitmek kararının sebep olduğunu ileri sürdü ve bunun perde arkasında Meclis dışında hazırlanan emrivakilerle yapıldığını iddia etti.
Lehte konuşan İhsan Hâmit Tiğ-rel, Ahmet Oğuzu politika yapmakla itham etti. İktidar Partisinin, her şeyi kusursuz yaptığı iddiasında bulunmadığını belirten hatip sözlerine devamla dedi ki:
Demokrat Parti bütçe açığını 230 milyon Ura olarak gösterdi. Bu-
•II
Oğuz, 3 milyon çiftçi aile-meselelerin ele alınmamış Marshall Plânından sağla-küsur milyon liralık döviz
•r
nunla bütçe müzakerelerini takip etmediklerini anlatmış oldular. Bütçe açığı gelir ile gider arasındaki fark demektir. Marshall yardımından gelen 154 milyon lirayı hibe olduğu için gelir saymak icap eder. Bu takdirde bütçe açığı hakikatte 19 milyon liradır.,, dedi ve sözlerini “hükümete başarılar,, dileyerek bitirdi.
Açık oya konan bütçe. 18 muhalife karşı 365 oyla kabul edildi.
Bütçenin kabulünü müteakip Başbakan Şemseddin Günaltay söz aldı. Bunun hükümete karşı bir güven olduğunu kaydetti. Bütçenin en e-saslı ihtiyaçlar derpiş edilerek İlmi şekilde hazırlandığını belirtti. Buna sarfedilen mesaiyi şükranla karşıladı. Sözlerine devam eden Başbakan:
“— Hükümet, bütçe müzakerelerinde ileri sürülen tenkitleri ve İrşatları dikkatle nazara almayı bir borç bilecektir. Karşı partilerce yapılan tenkitlerin de programımıza uyanları tatbik edilecektir. Bu arada mahalli temennilerin de tahakkukuna gayret edeceğiz. Meclisin yeni seçimlere girmesi arifesinde kabul edilen bu bütçenin memleketin hayrına, vatandaşın menfaatine en uygun şekilde tatbik edileceğine emin olabilirsiniz. Bütçe, hükümetin faaliyetlerini verimli kılmaya müsait bulunmaktadır. Bu yolda göstereceğimiz gayretin saiki ve mesnedi sizden aldığımız güven olmaktadır. Bu güvene lâyık olduğumuzu ispat etmek üzere Tanrının yardımını dilerim.., dedi ve şiddetle alkışlan-
ikinci
Karşımıza çıkan büyük fırsat
Mithat Perin
ÜÇÜNCÜ
Türkiyede sanayi kredisinin teşkilâtlanması mevzuu
Dr. Muhlis Ete
DÖRDÜNCÜ
Mücadeleyle mücadele
M. Nermi
BEŞİNCİ
Sakal (Hikâye)
Spor

Valiliğin seçim tebliği
Vali, vatandaşlardan memurlara yardım etmelerini rica ediyor
r
Seçim hazırlığı İle alâkılı olarak telan bul Valiliği aşağıdaki tebliği neşret-miştir: v”5515 Sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanunu 21-2-1950 gününden itibaren yürürlüğe girmiştir.
Bu kanunun geçici 6 ncı maadesine göre seçmen listelerinin düzenlenmesine derhal ballanılması ve en geç kırk gün içinde ikmal edilmesi icap etmektedir.
İlimizde seçmen listelerinin düzenden-mesine 25-2-1950 gününden itibaren başlanacaktır.
Seçmen yeterliğini haiz yirJUl iki yaşını doldurmuş vatandaşlar ikametgâhlarının veya en az Üç makta oldukları yerin dolunacaklardır.
Seçmen listeleri oy suretle milli iradenin teşkil etmesi belgedir.
Bu sebepte muhterem hemşerılerimin evlerine gelecek yazım memurlarına kolaylık göstermelerini ve yazım muamelesiyle İlişkin bilgiyi vermelerini ve hüviyet cüzdanlarını evlerinde bulundurmalarını rica ederim. ‘
aydan beri otur-kûtüklerîne kav-
vermeğe, ve bu tezahürüne esas bakımından önemli bir
Acheson, Macaristan ve Rumanyaya
hür kalmaları lüzumunu ihtar ediyor
tteıri
Buna rağmen siyasî münasebetlerin kesilmesi şimdilik bahis mevzuu değil
VVashington 25 A.A. (United Press) — Dışişleri Bakanı Dean Acheson. dün Komünist Macaristan ve Kumanyayı Birleşik Amerika ile siyasi münasebetlerinin devamını istedikleri takdirde hiç değilse hür memleketler gibi hareket etmeleri gerektiği hususunda ikaz etmiştir.
Acheson basına verdiği demeçte bu ikazın, Macaristan ve Kumanya ile siyasi münasebetlerin kesilmesinin yakın olduğunu ifade etmediğini söylemiş, fakat bu devletlerle olan münasebetlerde çok güçlük çekildiğim ilâve etmiştir.
Acheson. Birleşik Amerikanın Yugoslavyadakı Tito Hükümetinin komünist mahiyeti hakkında hiçbir hayale kapılmadığını söylemiş, Tito Çın Hindisi anında Rusların desteklediği kızıl rejimi tanıdığı zaman Birleşik A-menkanın hayret etmediğini bildirmiştir.
Harp esnasında bir asker, gece karanlığında bile silâhını tamir etmek ve temizlemek mecburiyetinde olduğundan, Amerikalı öğretmenler. Türk erlerine gözleri kapalı olarak silâhlarını söküp takmasını öğretmektedirler. Türk erleri. 79 parçadan mürekkep bir ınakLnelltüfeği, gözleri kapalı olduğu halde, beg dakikada söküp takabildiklerhıi göstermişlerdir. Yııkardakl resimde, Ankaradaki Ordu Donatım Okulunda bir Türk çavuşun, Amerikalı öğretmenler Önünde bu İsi nasıl yaptığı görülüyor
• •


/-----------------
Raymond Wester ling
Endonezyadan kaçtı
Karısı, silâh ve cephane bulmak için Singapur’a gittiğini söylüyor
Cakarta, 25 A. A» (Afp) — Tarafsız bir kaynaktan bildirildiğine göre, VVcstcrling 21-22 şubat gecesi bir Hollanda gemisi ile Singapur’a kaçmaya muvaffak olmuştur. Karısı ile iki yaşındaki çocuğu ertesi gece Singapur’a hareket etmişlerdir. Rayan Westerllng, Bayan Peters adı altında seyahat etmiştir. Aynı tarafsız kaynağa göre, WesterHng ile karısı ve çocuğunu Hollanda bahriye» i yüksek subayları kaçırmışlardır.
Bayan Weaterling hareketinden evvel kocasının Singapur’a para ve silâh bulmaya gittiğini, tekrar Endonezyaya döneceğini söylemiştir.
k___________________________________


Londra. Macar notasını tetkik ediyor
Londra 25, A A. (Afp) — Buda-peştedeki diplomatik memurların a-dedtnj azaltması için Macar Hükümeti tarafından lngiltcreye verilen notanın İngiliz Dışişleri Bakanlığında tetkik edildiği Londrada resmen te-\ıt edilmektedir.
Macar notası ayrıca. İngiliz Hükümetinin mali ve ticari görüşmeleri durdurmamasını istemektedir.
Macar notasının bir yerinde. Buda-peştedeki İngiliz Elçiliği memurları arasında Faşistlerle işbirliği .vapmış ve “Halk demokrasilerinin” düşmanı olan memurlar bulunduğu söylenmektedir. Amerikan Hükümetine do bir tane tevdi edilen bu Macar notalarının yegâne hedefi Macaristan’da bulunan batı diplomatlarının vazıyetini daha güçleştirmektir.
Amerikanın Sofya elçisi Yugoslavyaya geçti
Beıhn 25 (YİRS) — Bıılgaı istan-dan YugoHlavyaya geçen Amerikanın Sofya Sefiri Mr. Donald Heath, demirperde gerisinde kalanların, A-merikn ve hür memleketlere büyük bir sempati beslediklerini söylemiş ve Amerikalıları mahkemelere sokan veya onları lekeleyen komünist makamların. doğu halkını Amerikalılardan ve diğer batıklardan soğutmak gayesini güttüklerim söylemiştir.
/
L .
— Ludvig Mtıı Rcctho%en*in Fa Mııjıir 0 ncı
Klelber İdaresindeki Berlin Filârmonik orkestrasından d ini v dlıılz. Şimdi sayın dinleyicilerimiz .Uııııct Turnacıdan zurna taksimleri dinleyeceksiniz.
senfonisini
Sayfa 5
T H M T T R T O B VT t
W TöllR
Karşımıza çıkan
büyük
fırsat
Yazan : Mithat PERİN
Millet Partisi İstanbul Başkanı diyor ki
MİLLETLERARASI politikada “Dostluk”, devlet adamlarının şahsi hislerine âlet olmaktan kurtarılıp, milletlere maledilmek yoluna gidildiğinden beri bir hayli mesafe katedildi.
Büyük devletler, sulbü, aşın tahrip ve yoketme kudreti atom ve hidrojen bombalarının himayesine sokmak düşüncesiyle milyarlar saıfederken; yoksul, harap, fakat kafası tşleyebllen Avrupa, elele tutuşmuş ve kader birliği yapmış devletlerinin güttüğü, ‘•milletlerin milletlerle dost olma,, politikası saj’esinde, sulbü uzun ömürlü kılmak için büyük gayretler aarfetmeye başlamıştır.
Batı dünyası cephesine katılmış milletler arasında, gelişmekte Cilan bu dostluk hareketi, Birleşmiş Milletler Teşkilâtının kuruluş maksat ve ruhuna ayak uydurmuş bulunadursun: bir başka taraftan bu gayenin tahakkukuna çalışan “Dünya Gençlik Birliği», ikinci kongresini, memleketimizin kültür merkezi İstanbul şehrinde yapmaya hazırlanıyor. Bu kongrenin ehemmiyeti üzerinde durmak lâzımdır. Dünya Gençlik Birliği Kongrçsl ehemmiyetlidir, çünkü: hür dünya gençliğinin istikbaline ait meseleleri görüşecek ve milletlerinin yarınına hâkim olacak unsurların yetişmeleri, dost olmaları ve kardeşlik hisleri taşımaları İçin gereken olgun tedbirleri a-lacaktır
Bu kongre, bizim için bir başka bakıma da ehemmiyetlidir, zira; Milletlerarası bu teşkilât ilk defa olarak New-York - Londra - Paris üçkeninden kurtulup dışarı çıkmakta ve yine ilk olarak İstanbulda karargâh kurmaya hasırlanmaktadır. Bu hâdiseyi Türkiye için bir taJıh v« fırsat telâkki cdlr yoruz. Çünkü; dünyanın dört bir yanından gelecek hür fikirli, kültürlü, sulhçü ve İnsancı dört yüze yakın, ayn milletlere mensup delegeye, bugüne kadar pek az haslet ve kabiliyeti onlarca malûm olan ”Türk„ü yakından tanıtmak imkânını elde etmiş olacağız.
Burada anlatmak lüzumunu hissettiğim bir hâdise var. Dünya Gençlik Birliği Genel Sekrete-
ri Dr. Merceveau ile görüşürken, bu uyanık ve bilgili genç bana, bizim hakkımızdakı bir müşahedesini şöyle anlattı: “Memleketinizi çok kısa bir zaman zarfında da olsa tanımak imkânını bulabildiğimden çok memnunum. Bu kısa zamana rağmen, enstantane müşahedelerle. TÜrkler hakkında bir kanaate varmış bulunuyorum. İstasyonlarda rastladığım köylülerinize dikkat ettim. Bunların büyük bir ekseriyeti herhangi hır husu-sıı muhakeme edebilecek olgunlukta idiler. Muhakeme edebilecek olgunlukta insanlardan müteşekkil milletler yüksek vasıfta milletlerdir” dedi.
TÜrkiyeye 400 kadar Dr. Merceveau gelecek. “Avrupanm şarka açılan kapısı,, olan L___--------
toplanacaklar, ait meseleleri müzakere ederlerken. onlara üzerinde serbestçe konuşabildikleri bu şehri ve bu memleketi, her türlü tehdide ve kem göze karşı koruyan ve koruyacak olan Türk Milletini tanıtmak, neler yaptığım ve daha da neler yapabileceğini göstermek fırsatını kaçırırsak, en önde gelen vatanseverlik vazifelerimizden birini yerine getirememiş sayılacağız. Bu kaçınlmaz fırsattan istifade için, devlet, hükümet, millet ve fert olarak hiç bir fedakârlıktan kaçınmamak ve seferber bir halde» elbirliğlyle çalışmak lâzımdır.
Unutmamak icap eder ki, biz, bu dört yüz gence, kendimizi sev-direbilir ve onların gönüllerinde “Türk.,e karşı derin bir dostluk ya bata bilirsek, bir yandan Dünya Gençlik Birliğinin vazifesini görmesine yardım eder, diğer taraftan da bir tehlike anında onların, bizim gibi, insaniyet adına demokrasi serhadinde nöbet bekleyen bir milletin yardımına seve seve koşmaları için gereken mânevi hazırlığı yaparız.
Bunu temin edecek tedbir ve hareketlerin başında, genç misafirlerimize bu milleti ve bu memleketi tanıtacak imkânların düşünülmesi ve hazırlanmasına şimdiden başlamak gelir.
î s tan bul d a Dünya gençliğine


Meclis müzakereleri
Vakıflar bütçesi, bazı tenkidlerden sonra kabul edildi
Ankara 25 (Hususi muhabirimizden » —
Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçesinin müzakeresinde ilk sözü İhsan Yalçın aldı. İdarenin İstanbulda Vakıf Paralar Müdürlüğünde milyonlarca lirasının ölü halde durduğunu ve işletilmediğini şiddetle tenkıd etti. Mahalli dertlere ve ihtiyaçlara temas eden şartı vâkıfın tatbik edilmediğini belirten muhtelif hatiplerden sonra Mustafa Korkut, Korkut elindeki minaresiz iki camiin acıklı hallerim anlattı. Bunlardan birinin aleminden alınan on kilo altının İstanbula götürüldüğünü bildirerek bu para ile camilerin tâmirini istedi. Naci Tınaz, Vakıflar İdaresinin geliri giderine yetmediğini, bu yüftden Darüşşafaka-ya verilen 15 bin liranın da kesildiğini, vaızlara verilen paranın Badaka kabilinden olduğunu belirtti ve sözlerine devamla: "Bu halle ne cami mensuplan yaşatılabillr, ne dt âbidelerin tâmirine imkân vardır. Bütün vergilere %5 bir munzam kesir ilâvesiyle bu İş halledilmelidir. Bu su-
t ı
Kore Komisyonu Başkanı Kasım Giilek, makinelitüfek
Meclis 15 martta feshedilecek,
Belediyenin 1949 tahsilatı 1 milyon 649 bin lira fazla
ateşine hedef oldu
seçim 1 mayısta yapılacak
i
Seul. 25 A. A. (United Press) — Güney Koreyi Kuzey Koreden ayıran 38 İnci arz dairesi üzerinde bulunan küçük Chuchon şehrinde bugün bir teftiş denemesinde bulundukları sırada Birleşmiş Milletler Kore Komisyonu üyeleri makinelitüfek ateşine manız kalmışlardır.
Komisyon Başkanı Doktor KasımGülek, on kişiden ibaret bulunan Birleşmiş Milletler Grupunun smu boyundaki hudut kulelerini teftişe ları bir sırada açılan ateşin dakikalarca sürdüğünü söylemiştir.
Ateşin kendilerine tevcih edilip edilmediği hakkında kati bir lenemiyeccginı kaydeden Kasım GUlek, grupu o mevkie gideceği malûm olduğunu sözlerine ilâve etmiştir.
Grupa refakat eden Komisyon Üyelerinden John Galllard, biı makinelitüfek mermisinin Kasım Gülek’in nltı adım ötesinden geçtiğini söylemiştir.
bft#ladık-
şey söy-heıkesço
İllerde kon-oeçinı için Demokrat kongreleri-Patlisi de
4M •’HM»


Madenciler grevi Amerikada vahim bir durum yaratıyor
Istanbulda Halk Partisi Ge-HlJmı Uran kısa İstanbul'la Külündün tekrar şehri-
New-York şehrinin bir
haftalık kömürü kaldı
VVashington 25 ^.A. (Afp) — Kömür madenleri işçileri grevi neticesi Önümüzdeki pazartesi günü i$ı bırakacak sanayi işçileri sayısının 150.000 olacağı tahmin ediliyor.
Hükümet federAl mahkemeden. Başsavcı Yai'dımcısının delâletiyle son dika işçilerinin işe başlamaları hak-kındaki iki mahkeme kararına uymayarak kanuna karşı koymaktan suçlu sayıldığı takdirde kömür çıkarmayı aaghyan kanunun tatbik edilmesini istemiştir.
New-York 25 ıNafen) — New . York Belediye Meclisi, Belediye Başkanı Devey’yi kömür stoklan yonmak ve fiyatların yükselmesine manı olmak Üzere tertibat alması için • ■*
kendisine ealâhiyet vermiştir.
Dewey, şahsen yapmış olduğu bir talep üzerine bu salâhiyet kendiline verilmiştir.
Ne w-York şehri, kömür amelelerinin grevi yüzünden yakacak sıkıntısı ışlndcdlr. New-York şehrinde ancak bir haftalık kömür stoku kalmıştır ve grev devam ederse İlerisi için endişe edilmektedir.
Demiryolları İşçileri de grev yapacak
Londra 25 lYİRS) — Amerika Cumhurbaşkanı Trumnn, pazartesi başlaması kuvvetle muhteme1 olun demiryolları İşçilerinin grevini önlemek için bir tahkik komitesinin teşkilini emretmiştir.
Siyasî partiler çalışmalarını hızlandırdılar. C. H. P. Genol Başkan Vekili geldi, D. P. Genel Başkanı yarın gelecek Seçim Kanununun Meclisten çıkması vc meriyete konulması üzerine, bütün siyasi partiler çalışmalarını seçim hazırlığı istikametinde teksif etmiş bulunmakladırlar.
Halk Partisi bütün
gederini yapmış ve yeni teşkilâtını tertiplemiş, Parti ise, bir çok illerde ııl tamamlamış, Millet
pek az İlde kongresini yapmıştır.
Partilerin bugünkü çalışmaları göstermektedir ki, gerek Demokrat Parti, gerekse Halk Partisi faaliyetlerinin sıklet merkezini toplamaktadırlar, nel Başkanvckili bir zaman evvel masına rağmen,
ınıze gelmiş vc İstanbul teşkilâtı ile çalışmaya başlamıştır. Demokrat Parti Genel Başkanı Celâl Bavar da Pazartesi günü şehrimizde beklenmektedir. Bayar İstanbul 11 Kongresi hazırlıklariylo meşgul olacak, teşkilâtın nabzını yoklıyacak ve 3 martla yapılacak olan İstanbul 11 Kongresinde muhtemel olarak beklenen seçim nutkunu söyllyecektir. Millet Partisi de, İstanbul 111 dahilinde teşkilâtını tamamlamak üzere iiüli iiHskllUtaıHİlil -lijfl I « - '« *4 i i Ifl -
gayrete gelmiştir. Haftada bir iki bucağın kuruluşu yapılmakta ve parti propagandacıları çalışmaktadırlar.
Valilik, kanunun emrettiği hazırlıkları yapmak için tedbirler almış, İstanbul îhnde Seçim Kurulu Başkanlığına tâyin edilmiş olan hâkimler de kanunun emrettiği şekilde kurul lannjn teşkili için gerekli hazırlıklara başlamışlardır.
Seçimin İstanbulda çok hararetli olacağın! şimdiden tahmin etmek mümkündür deniliyor.
Dün, Ankaradan şehrimize gelen Millet Partisi Genel İdare Kurula âzası, aynı zamanda İstanbul Î1 Başkanı ve Milletvekili Enis Akaygen, kendisiyle görüşen bir muharririmize seçimlerin tarihi hakkında şunları söylemiştir:
”— Meclisin 15 martta feshedilerek seçimlere gidileceği artık kati bir mahiyet almış gibidir. Seçimlerin 7 mayısta yapılacağını da öğrenmiş bulunmaktayız.,,
Bu vaziyete göre, önümüzdeki günlerde bütün siyasi partilerin daha büyük bir gayretle seçimi kendi lehlerine çevirmek yolunda çalışacaklarına şahit olunacak demektir.

• a
Bükreş'teki Amerikan ataşenavalinin ölümü,
Izmirde seçim mücadelesi
Belediyenin 1049 bütçesinde gelir ols-rak tahmin (xlllen miktara nazsran 1.649.OÛO liralık fazla bir tahallkt yaptl-mıştır. Bıına mukabil bütçenin m a w raf kısmına ayrılan ta h s inat tan bir kısmı da ihtiyacı karşılama m ıştır. Umumi MecJiain kararıyle bu faale paranın 55D bin lirası beş yıllık İmar plAnıntn icap ettirdiği istimlâk masrafla tına. 25 bin lirası yoksullara verilecek ilaç Ücretine. 100 bin lirası su işlerine ISO bin lirası Üsküdar tramvayları sirkelinden yeniden hiaae senedi ahnmasın.», ızs bin lirnaı Darülaceze bütçcainln »çığının kapa t» İmasına, kalan miktar da çocuk zammına, eski yıllara ait borçıara, u-muml lâmbalara, ilân maarMldnna va diğer nususiara tahsis edilmişi ir
Halk Partisi» İstanbul için kuvvetli bir liste hazırlamak istiyor
CH.P. Genel Balkan VafclU Hilmi Uran dûn sabahki eknprerie lehrlmlae gelmiştin
Genel Balkan Vekilinin yarından İU-bareiL aeçtm kampanyam mevzuunda latnnbul Parti tenkil Aliyle temaalards bulunacağı, namzetlerin teablti hususunda II idare kuruliyle çalışacağı ve parti merkezi tarafından namzet şöate-rllecek zevat hakkında izahat vereceği tahmin **d İlmektedir.
Bundan bajka. Hilmi Uranın parti teşkİUtının genel aeçımlere girmesi bu-Futunda hazırla m ı( olduğu programı da gözden geçireceği söylenmektedir.
Hilmi Uranın sık sık İatanbula gel-meai ve C.H.P. Müfettişi Dr. Sadi Irmak'ın kısa fasılalarla Ankara)» gitmesi alâkalı mahallide CHP. nin İstanbul seçimlerine çok büyük bir ehemmiyet verdiği yolunda tefsir edilmektedir. Mezkûr partinin şehrimizdeki seçimleri kazanmak için çok kuvvetli bir namzet Üstesi ile ortaya çıkması kara riaş tini m ıştır.
retle 75 milyon lira toplanır Bu paran dini cemaatlere, nüfuslarına nispetle tevzi ederek Vakıflarla Diyanet İşleri birleşir ve İslâm cemaatini teşkil ederler.’* teklifinde bulundu. r
Tcnkıdlere cevap veren Nıhad E-rim, bilhassa şsrtı vâkıfın tatbik e-dilmemesi şikâyetleri Üzerinde durdu. Bu şeklin bir kanun icabı olduğunu ve maksadın da gelirlerin bütün yurd camijerine tevziinden İbaret olduğunu belirterek: “İstaabuldakt Selâtin camilerinin mevkufatı yurd dışında kalmıştır. Bunların harablsi tecviz edilemez. Bu itibarla >uni i-çinde mevkufatı bulunan camilerin gelirlerinde, bunların da istifadesi düşünülmüştür. Esasen bütün tarihi âbidelerin tâmiri, esaslı bir prensipe bağlanmak üzeredir. Bu maksatla mütehassıslardan mürekkep bir heyet kurulacaktır. Komisyonlarda bulunan bu teklif kabul edilince, mesele esaslı şekilde hal yoluna girecektir. * dedi ve mahalli temennilerin not e-dildiğini İlâve etti. Maddelerine geçilen bütçenin kabulünü müteakip o-turuma ara verildi.


r«|UHH|l| 4
KISA HABERLER
Kadm pilot erkeklerden üAtün derece aldı
Ailesini hile kaçırtan polis şefi
koridorlarında bilhassa tünelden geçerken boşu boşuna dolaşacak cinsten değildi.,,
iyi
Kudret Gazetes sahibi
“Arkadaşınızdan haber mı?,, demiştir. Esrarengiz “Arkadaşınızın akıbetini ha-çıkarmûyın,» diyerek nıükâ-kesmiştir.
esrarını muhafaza ediyor
Viyana. 25 (AP.) — Deniz alhayı Eugene Karp’ı safî olarak Bon gören Amerikalılardan biri Bayan Ro-bert Vogeler, hâdise ile ilgili olarak kendisine edilen esrarengiz bir telefonu haber vermiştir.
Bayan Vogeler’e göre, dün.
İngilizce konuşan ve kültürlü olduğu sezilen bir kadın kendisine telefon etmiş ve: aldınız kadın: tııdan lemeyi
Ayıu kadının sabah Bayan Voge-ler'i iki kere telefonla aradığı, fakat evde bulamadığı tesbit edilmiştir. Bu telefon muhavereleri, Karp’ın Ölüm hâdisesine dair haberler Avua-luryadakı heı hangi bir gazetede çıkmadan veya radyo (staayonundan yayınlanmadan evvel yer alınıştır.
Bayan Vogeler, kocası Maralla-tanda tevkif edildiğinden beri bununla ikinci defa olarak telefonla üstü kapalı tehditlere maruz kalmış bulunmaktadır.
tele-ve: “Kötü nüfuz icra edi-Cezalandırilacııksımz.,, de-
Vogeler. Albay Karpın
tevkif edildi
Gl. Atdoğan’ın İzmit nutkunu ve iki karikatürü neşretmesi üzerine gazete aleyhine dâva a(*ll(ll
İznıiı - 25 (Hususi muhabirimizi bildiriyor) — Büyük Millet Meclisi seçimi yenileme karan vermeden Önce Izmirde «oçlm bahsinde dikkate değer çahemnlar vardır, Bir taraftan İzmir Valiliği ve partiler seçim idlerini kendi bakımlarından tanzim ederlerken öte yandan Adalet Bakanlığı Izmirde ve İlçelerinde seçim kurullarına başkanlık edecek yargıçları fn.rin etmiştir.
Seçimler arifesinde her iki parti ve gazeteler İzmir İçin referandum* larhı halkın hlsHİyatını anlamaya çalışıyorlar Halk Partisinin İzmir milletvekili adayları arasında Belediye Başkam Reşat Lobfobicloğlu C. H. P. Başkam Nazif Çağatay, Emekli General Akarçay gibi yeni simaların bulunması muhtemeldir. Demokrat Pn’rtlnİn adayları arasında ise Doktor Ekrem Hayrı Üstündag, Osman Kapanl, Şevket Bilgin, Behznt Bil-gin’in adları ısrarla konuşuluyor. Bugün kendisiyle görüştüğüm C. H. P. İzmir 11 Başkanı Nazif Çağatay şunları söyledi:
— Gazetelerde C. H. P. mıı İzmir adaylarına alt birçok haberler çıkıyor. Gazeteci arkadaşların haber al-
ma bahsindeki gayretlerine müteşekkir olmakla beraber seçimin yenilenmesi kararı verilmeden ve partimiz yoklama talimatına uygun olarak aday yoklamasını yaparak adaylarını tespit etmeden aday isimleri vermek faydalı değildir. Bu kadar Demokratik esaslara göre hazırlanmış bir Seçim Kanunu muvacehesinde bir zatın çıkarak ben adayını demesi bile cesaretli bir adım sayılır. Partimiz halkın ve partimiz çoğunluğunun kullanacağı reylere göre adaylardan seçilme şansını en kuvvetli olanları kendi adayı olarak ilân edecektir. Halkın oy vermiyeccği hlr zat ise elhettekl aday listemizde yer almı-yacaktır. Biz yoklamamızı takriben nisan başında yapacağız.
Halkevlerinde idare kurulu seçimleri başlıyor
Halkevleri İdare heyetleri seçimlerine başlanmıştır. Önümüzdeki (Ür.ier zarfını!», memleketimizin ve şehrimizin bütün Halkevi şubelerinde komite üyeleri, âzalar tarafından seçilerek iş başına getirileceklerdir. Bilindiği gibi her lıalkevinın; dii-edebtyat, güze) sanatlar, temsil, spor, sosyal yardım, halk dershaneleri, kütüphane ve neşriyat, tarih-müze ve köycülük olmak üzere muhtelif şubeleri vardır. Her şu beri halkevi âzalarının seçtikleri beşer kişilik heyetler idare etmekte ve şube başkanlar! bir araya gelerek umumi idare heyetini teşkil etmektedirler.
Yeni Delhi, 25 (YİRB) — HlndisUn-âs. bugün yspıUn İlk milli uçak yân-şı bir kfcâm pilotu tarafından kaşanıl-nugtır.
Mısır-israil konugması mU«pct netice verdi I
Yeni Delhi 25 (YİR8) — Gamının «I-m»lind« 40 kilotnetr» kurellk tıhlpelı böljr» uıorlnde, Mıtır ve İsrail armnn-da yapılan mUaakereler, anlatma 11» ne-tlcelenmlallr.
Atlnadaki btunn grevi sona erdi
Londra 25 (YİRR) — üg haftadan b». ri ıtrev halinde olan Atına baıın mensupları. burUnden itibaren çalınmaya baılamıglardır. HUkûmet, yaklaşan a», çimler dolayıelyle duruma müdahale at-ml» v» patronlarla gazetecilerin araeı. nı bulmağa eda vermiıtir.
Banın m»naupları, Ücretlerinin yüade elli nlepetlnda artmasını istemlilerdir, Filipin Japonya ile
barın istiyor
Yeni Delhi 25 (YİRB) - Flllplnier Cumhurbaşkanı Qu»rino, hükümetinin Japonva ile bang yapmağa hatır oldu-tunu blldlrmlıtlr.
Brlglkada plebisit İçin tedbir alınıyor
Berne 25 (YiRS) — Belçika »avunma Bakanı, onluya hitaben yayınladığı bir beyannamede, İZ martla yapılacak ve Kıral Leopold'un memlekete davet ederek kandilin» tahtı İade ederek plebisitte. herhangi alyael »osterldun usalt kalınmasını blldlrmigilr.
TrUeAtede bölgeler birleıtlrllıııek iateıılyor
Trleate 25, A A, (Afp) — Trlenle Belediye Meclisi dlln ak«sm Trieste serbest topraklarındaki "A" ve "B" bölge-lerlnln birieatlrlImeBİnl isteyen takriri tendik etmiçtir.
BlrleemJi| Milletler Güvenlik Kunaoyl* ne gönderilecek olan bu vealkadıı, hAlen ikiye aynimi» ve A hblgael Amerika-İngiltere, b bOlgeel Yuaoeiavys İdare-eltide bulunan serbest Trieats toprağı, nın "iAkeimi kabil olmadığı" bildirilmektedir.
Atom kontrolü için yeni bir Amerikan teınbbüsü.
Nesv.York 25. A.A. (United Pres») -Dıglçltri Rakan Yardımeısı John Mlo-kjf»«Ron, dün gece söylftdigi bir nutukta.. Nh‘lei)ik Amerikanın atom enerjilinin knnlföiü İçin yani teklifler yupsusşını bildirmiştir.
Viyana 20 (Nafen) — Macariatanın siyasi polU şefi Petcr Gabor un erkek ve kın kardeşi diğer bası akrabalarlylc beraber Avueturysnın batı kıarmna kaçmışlar ve kendilerinin muhafaza edilmesini Avusturya Hükümet İnden talep etmişlerdir.
Vogeler’ln duruşması başlamadan az evvel, bozuk bir IngHizoe konuşan bir adam Bayan Vogeier> fon etmiş yorsunuz. mişti.
Bayan
bir cinayete kurban gittiğine emindir. Şunları söylemiştir: ’Kmp’ın trenden atıldığına eminim. Bu bir kaza olamaz. Bütün Ömrü gemilerle trenlerde seyahatle geçmiştir. Hem o rahatını anyon bir adamdı. Tren
Ankara 25 HİUhüsİ muhabirimiz bildiriyor) — Kudret gazetesi sahibi vc yazı işlerini fiilen İdare eden Nail A-taer bugün saat 13 to tevkif edilerek Genel Cezaevine göndorllınlşılr. (la* sotede "üstü açık kÖylin muhtarı hlr heyet kabul ediyor" ve "Coferafl böl* uelcr" adlı İki karlkatllr İle Afyon milletvekili General Badik Aldoğnn tarafından Irınlue söylenen ve içinde Meclisin meşruiyeti nleyhiım Uruli’lvr bulunduğu iddia edilen nutkun yayınlanmış ulnuısı sebebiyle Cunıhuri.vci Savcılığı tarafından gazele ftıeyhine kamu dâvası açılmış olması bu tevkife sebep olmuştur. Sa\( ılğıın tevkif talâbl dün Adalet Bakânhğihdan izin alınmamış olmam vt? dâvâlının ikamet mıhlhl bululmam «Inlayıslyle Birinci Asliye Ceza Yargıçlığınca reddedil-ınlştlı Savcılığın itirazı ile huısün Asliye Dördündü Ccsu Yargıçlığı tevkife karar vermiştir. Nail Ataer dün gver aranmış fakat bilhınmamışlı. Bu sabah kendini Savcılığa gelmiş ve nöbetçi Sulh Yargıçlığına «nvhedilerek tevkif ohınmuşiur
Millet Partisi Edirne İl Kongresi bugün saat II de toplanıyor Edirne ıHuaurtl muhabirimi» telefonla bildiriyor) Millet Partisibin Edirne II Kongreyi yarın ı bugün ı saat 11 de yapılacaktır. Toplantıda bıılunııcnk olun genel idare kurulun* dah Emekli General Şefik Çakmak bu akşam şehrimize gelmiştir, Sadık Aldogaıh Ahmet Tikhtskihç, PTınt Amanın da yarın Edlrneye gelmeleri beklenmektedir. Öğrendiğimize göre konuşmaların merkezi jılUollnl Sevim Kanunu ve «eçimioıin tarihinin öne almıuHSi teşkil edecektir.
Nisan ve mayıs aylarında facia yağmur yüaünden Trakya yollarının geçilmez bir hale gclueeCd w bu yüzden hakiki Ve tnm mAnıısIyle bir aoçlm ynpılnımyacag) tezi İleri sürü* lüyor.
Trabıonun 32 nci Kurtuluş yıldönümü
Trabzon 25 A,A. — Trabzo-nun dUemaıı istilâsından kurtuluşunun 32 nci yıldönümü dün coşkun tezahüratla kutlanmıştır. Bu münasebetle ?ohir baş* tanbaea bayraklarla donatılmış, sokakları dolduran Trabzonlu-laı saat 9.30 da Atapark'ın önünde toplanmışlardı. Saat 10 da Soğuksu sırtlarından hareket eden süvari kıtası Kavak istikametinden gelen birliklerle birleşmiştir. Milli kıyafetler giymiş olan süvarilerin arkasından ordu kuvvetleri çıkagelmiş vc meydandaki yerlerini almışlardır. Müteakiben istiklâl Marşı çalınırken bayrak çekme merasimi yapılmıştır.
Belediye meydanında hatipler halka hitaben günün mânasını belirten konuşmalar yapmışlar, şiirler okumuşlardır. Milli kıyafetli kuvvetler, ordu birlikleri ve Öğrencilerin iştirak ettiği bir geçit resmini mü-lankıp merasime son verilmiştir.
Etıbba Odası kongresi dün toptandı
Etıbba Odasının senelik kongresi bu-gUn saat 14 te Demek binasında yapılmıştır.
İlk olarak İdare heyetinin senelik raporu okunmuş ve ekseriyetle kabul edilmiştir.
Bu arada diğer vilâyetlerdeki etıbba odaları tarafından merkeze yapı.an yardımlar belirtilmiş ve Üyelerin cemiyetle daha ziyade alâkadar olmaları istenmiştin
Bu meyanda bilhassa Etıbba Odasının malt durumuna temas edilmiştir.
İstanbul öğretmen teşekküllerinin federasyonu kuruluyor önümüzdeki cumartesi gûnu İstanbul'la mevcut olan Kadıköy Öğretmenler Demeği. İstanbul Muallim)?! Cemiyeti, Üsküda r M un İlimler Derneği Şubesinin birleşmesiyle teşekkül eden İstanbul Muallimler Birliğinin kongresi toplanacaktır. Yeni bir federsavon olan, bir taraftan Ankaradakl dfirrelmenler Birliğine, öbür taraftan Avrupa ve A-merİkııdakl dünya muallimler birliklerine dahil bulumın bu federasyon kongresine her dernek ve cemiyet usasmın yüzde beşi nispetinde bir üye euyiSi İştirak edecektir. Aza olan dernek ve cemi yeller, bu esas üzerine seçilmiş olan Azalann isimlerini dün Birliğe bildirmişlerdir.
Kongr(Mİo rapor okunmasından sonra İniaı rina meslek dâvalarının hararetli hır tartışına konusu olacaftı söylenmektedir. Başında Profesör Mustafa Sekip Tutıçun bulunduğu Birlik İdare heyetinin de kongrede İstifa edeceği, yerine bütün dernek ve cemiyetleri temsil e-decek bir yeni idare heyetinin seçileceği anlaşılmakudır.
Bir Geçmiş Zaman
ift
Köşkte büyllk beyefendiyle Had-canımefendlnln zaten yerinde o-lan itimatlarını kazanmış bulunan e-mektar, ihtiyar biri, Ali Nizami Beyin eakl lAlaaı vardı ki, o zamanlar bu evde, bir aşiret beyi gibi, ona karşı kafa tutan yegâne adammış. Bütün bu saltanat içinde bazım annesinin bile sözünü geçlremedlği Ali Nizamî Beyin de sözünü geçiremedlğl bu tok adam köşkte bütün kalfaların "abu-sülvecih suratlı,, demekte ittifak ettikleri Hüseyin Ağa idi. O, Ali Nizam! Beyi küçüklüğünde . zaten bir türlü beğendiremediği • ve bir müddet sonrH, bitirmeden birer birer ter-kettlğl bir sürü mekteplere götürüp getirmiş ve şimdi de onun çocuklarını gezmeye götürüyordu, Köşkün arka tarafında bakımlı bahçenin hududu bittikten sonra başlayan bakımsız Bahanın bir kenarında, o çirkin sesli tavus kuşlarının kendisine kafa tutar, İnat eder gibi dolaştıkları, tek katlı 57
kârgir binanın bnaık bir odamda yatıp kalkan ve burada kimse ile iyi ge-çlnemlyen, bir hayli yaylı, beynz aaçlı ve wıkallı, gamlı bakımlı ve hakikaten ters suratlı bu Hüseyin Ağa, köşkteki eski mevkiine, vc asıl eakl efendilerinin İtimatlarına dayanarak, yine hanımların anlattıklarına göre, Ali Nizamî Beyin "gidişatını,, hiç beğenmiyor, alafrangalıklarına kızıp köpürüyor, İsrafından bahaolunurken ‘‘haramdır!,, diye İçini çekiyor, hep bu köşkte oturduğu halde, ona küskün duruyor, senelerden beridir evinde o-turuyor amma kendisiyle görüşmi-yormuş! Senelerden beridir ona dargınmış! Hiç bir sözünü dinlemez ve hattâ yüzüne bile bakmazmış!
Hüseyin Ağa, kendi hayatını o kadar şiddetli ve kaba bir inat ile yaşarmış kİ, her saniyesinde kendini dünyanın bir zerresiyle tezat haline koyarmış. Benliğinin şiirini duymak hassasından tamnmlyle mahrummuş. İnsanları vc eşyaları ruhumuzİH kavranılır bir tukım tahııssüsler şeklinde telâkki etmezmiş. Kâinattan kendi kufasmca hâsıl ettiği bir şekle uymayan insanları derhal ilham etmekle uğraşırmış, Ve bunlara bulduğu kusurların en mühlmml dinsiz olmaları kabahatiymiş.
Herkese söğllp sayan, herkesi kırıp geçiren Ali Nizamî Bey ise yalnız bu eski lâlasına dokunmayı, annesinin ve efkârı umumi,yenin öhün-de, kendisinin tâbi olduğu asalet kasa
Idolorlıvce, mümkün görmüyor, bu anne ve bu muafiyetini mükemmelen koruyor-muıj.
Hanımlar Hüseyin Ağadan babaç
niıane Hüseyin Ağanın
a» derlerken: "Müslüman adamdır, hiç bu sefahate razı olur mu?„ diyorlar, Hüseyin Ağanın: "İsraf haramdır.,, vecibesini tekrar ediyorlar ve böylelikle İstedikleri gibi yine Ali Nizamî Beyden bahsetmek vesilesini bulmuş oluyorlardı, Lâkin Hüseyin Ağa, bu hanımlar gibi, Ali Nizamî Beyin zü|>-peliklerini hem tenkld, hem gizilce takdir edenlerden değildi. O, sadece tezyif ediyor ve: "Dalkavuklar ne derlerse desinler, bizim küçük bey delidir vesselam!,, dlyormuşl
İşte Ali Nizamî Bey hakkında o zaman bildiklerim, aşağı yukarı, hep bu sathî malûmat İle daha bunlara dair bir takım tuhaf tafsilât vc gülünç teferruattan ibaretti. Çocukluk saffeti ve düşüncesizliği ne rahattır 1 Ali Nizamî Beyin "har vurup harman savurduğu,, söylenilen bu serveti ona nereden, ecdadınadn mı gelmişti? Kendisinin yüksek maaşlı hlr memuriyeti, bol İrat getiren bir imtiyazı mİ vardı? Yoksa, o zamanlarda hükümet ncr.dinde nüfuzlarını para kazanmak İçin kullanan adamlardan biri miydi? Çocuklar böyle şeyleri merak ederek bu gibi suullarle zihinlerini yormayı bilmezler.
Galatasaray mektebine girdikten sonra artık Ali Nizamî Beyin Nizam BD
caddi'Bİndeki köşkünü unutur gibi olmuştum. O gûya benim çocukluk zamanımın içinde kalarak onunla birlikte geçmişli. Halbuki oğullarının İkini de bu mektebin talcbelerinden-dı. Onlarla görüşürken Ali Nizami Beyden haber almam pek tabiî olacakken ben, aenelorle, ondan hiç bir haber almamıştım.
Atatürkü l'aşatma Derneği M'nellk kongresi
Dün Eminönü HalUevind» "AtBlürkü YngntmR Dernegrnin yıllık kongıe.l ynpıhnışlır. İdari» heyeti raporu V* bütçe kabul odlhllktvn sonra. - tenkidlere ve dileklere gsçİlmişMr. Dernek, kan-«haine lokal olarak Atatürk MozcshıdS boş bir odanın tühalaini Belediyeden istemiş bulunuyordu. İstanbul Belediyesi bu İsteği reddetmiştir. Dünkü dllskieı lirasında, Atatürk anit-kabır inşaatının hmlnndırılmnaı için Hükümet tıesdınde trıjebbttalf» bulunulma*! da vardır.
Nmamnamede değişiklik yapılarak '•AtatbrkÜ Yamalnın Dornogl'' adının ' Atatürk Demeği** şokline konulması için Dernek Başkanı Muzaffer firar te* rafından İleri sürülen teklif İUlfaals kabul edilmiş ve Derneğe bu İrim ve. rllmişth
Yeni idare heyeti şeşimi yapıldıktan sonra kongre dağılmıştır.
II
O vhkiller, daha uautı »üren vc gûya İçlerine daha çok vakit giren ac-nelerdcn bilmem kaç tanesi geçtikten aonra, gece yatılı bulunduğum Gnlatasaray Mektebinden çıkmış olduğum bir hafta tatili günü, Köprü üatünde, bölümlü bir bektaşi tacı ve alyah bir cübbe? giyen kıaa boylu, pembe yü»lü, iri gö»lü birisinin Ali Nizamı Beye pek benzediğini, aman YarabbiI Göalorlmc Inanamıyordum, Ali Nlüami Beyin kendisi olduğunu görünce duyduğum hayreti tasavvur cdobillralnia I
Ali Nizami Bey, o alafranga, o züppe, o göaterlç meraklıaı, o kibirli, o müsrif, o hoppa, o "înaolent" Ali Nlaaml Bey. karcımda almdl bu kılıklaydı I Çocuk göklerime o zamana kadar hiç klmae ne giyim, ne haricî «ekil, ne de bunların delâlet ettiği tabiat vc mftna itibariyle bu kadar kati bir fark vc böyle tam bir değilme göstermiş değildi.
—- Devamı var (— eo
Türk Dilini Geliştirme Derneğinin kongresi
Asalarının büyük skscrlydlnl Türkçe Öğretmenini tnşkiı eden ve seçen on» kurulan "Türk Dlllııl GrilşUrme Der* nefti” İlk yıllık kohğrealM dün Emln-dnü Halkevlnds yapmıştır.
Derneğin mesaisi yaimsca 1 urk dili etrafındA ve ilmi şekilde vApılmaatadır. Hnn »İrin Ankııiadakl Dİ) KurtlitayınA Dernek iki tos ııaorine rapor vermiş ve HİAlcn topiAihıştı. Bunlardan bir) OrhOn kitabelerinin fonolojisi ve imin kaideleri \ diğeri “Hiıim bakımından uıl dev* rııııl'* hakkında idi,
Dünkü lumüreıiu idare kurulu ra|»oru uhuıı-ırak kabul ınhlmlş, sonra yühetlm kurulu ve bilim kurulu âsalnrı atvlml yanılmışttı*, Prof. Halil NimetullAh Ue* bel naşkanhğn »itilmiştir.
Türkiye - Pukhtan Dostluk Cemiyeti, kongrenin! yaptı
Türkiye - Pnklsian Dostluk UemiysU yıllık kongresi 25-2-1950 cumartesi tU* hü sanı )5 tn Hur Fikirleri Yayma Cs* miseli merkezituic shtaılnmlştlr.
Müteşebbis heyet rapoıu ItlifAkU kabul «idildik! en som m yeni idare heyeti seçimine geçilmiş ve Cemiyet reisliğine İMiusii Bitki Oğuabeynglu. Reis vekilli* ftlnn İMsat Mllhiırdnrnfllu. Umumi xA* tipliğe Praf. Hakıhrıddin TAndSİ, MuhS» sehealllğe Hattan Derman ve âSaliklANt Rnlin Kllçliknksoy, Krtuğıııl Akça, Cl-had Baban. Zlyaeddln (lökçatln. Ney» ylre Irçik seçilmişlerdir. Yeni idare heyetine hayırlı umtnnıieıMe ımiunularak kohgveye samimi bir hava içinde nihayet verilmiştir.
26 Şubat 1950

9
T E N î İSTANBUL
4
Sayfa 3
” JU
GÜNÜN
KONOMiK
Türkiyede sanayi kredisinin teşkilâtlanması mevzuu
Dr. Muhlis ETE
İKİNCİ Büyük Harbin bitmesiyle beraber. Türkiye sanayi âlemi yeni bir durumla karşı karşıya kaldı. Hariçle olan iktisadi münasebetlerin tekrar başlaması, devalüasyonlar ve bunlarla alâkadar türlü hâdiseler, emtia cephesinden olduğu kadar, para ve kredi cephesinden de Türk sanayicilerini yeni bir duruma uymak zorunda bırakmıştır.
Uluslararası siyasî ve iktisadı münasebetlerimizde yeni anlaşmalardan maada, memlekette çok partili rejimin teessüs etmesiyle ortaya çıkan türlü iktisadi görüşler neticesinde. Devlet Sanayiinin yanı başında huaıısî sanayiin gelişmesi lüzumu, yalnız nazari ve tatbikî iktisat sahasında çalışanlarda değil, aynı zamanda Hükümet mahrıflllnde de birinci derece alâkayı çeken bir mevzu olmuştur.
İstanbul'la 1918 yılında toplanan ‘İktisat Kongresinde,, bu meseleye temas edilmişti. Muhtelif partilerin ve teşekküllerin kongreleri ile matbuat âlemin* dr hususi sanayiin gelişmesi mevzuuna yeter derecede işaret edilmiş bulunuyor, ve nihayet Uluslararası iktisadi işbirliği Teşkilâtı ve Uluslararası tmar ve Kalkınma Bankası da mevzu ile alâkadar olarak memlekete yapacakları yardımlar arasında sanayi ve maden İşletmelerine münasip paylar ayırmaya karar vermiş bulunuyorlar.
Türkiye Miııayİhıln kredi ihtiyacı
Gerek devlet sanayiinin gerekse hususi sanayiin türlü ihtiyaçları arasında başta geleni, şüphesiz ki kredi ve sermaye ihtiyacıdır.
Yeni kuruluşlar ve levsilerle yeni sermayeye muhtaç olan Devlet lşlet-meb ri. Devlet bütçesinin bu sahaya ayıracağı yeter parası bulunmayışı ve şimdiye kadar Merkez Bankasının hususi • misyondan sakladığı kredilerin kesilmesiyle güç duruma girmiş bulunuyorlar. Nihayet ucuz ithalât muvacehesinde « ski fiyatlarla alınmış emtia stoklarının ucuz crîtilememesi dolnyısiylc, devlet işletmelerinin finansmanı güçlenmiştir. Maden sahalarına taallûk eden bazı tesisler ve tevsilor için Marshnll yardımından ve kısmen bütçeden bazı yardımlar yapılabilmektedir.
Hususî sanayie gelince: O da, eskiden heri kolaylıkla temin edemediği kredi ihtiyacını yeni tesis ve tevsiler muvacehesinde, hemen hemen sağla* yamıyacak bir vaziyete düşmüştür.
1925 senesinde teşekkül eden Sanayi vc Mnadin Bankası, 1932 yılında Devlet Sanayi Ofisi ile “Türkiye Sanayi Kredisi Bankası., haline inkılâp etmiş vc nihayet 1933 tc Sümcrbank halini almıştı. Fakat her üç şekliyle de bu sanayi bankası hususi sanayi mües’pselerine yardım edecek bir hale gökmeni işi i. Hattâ Sümerbank kanununun gerekçesinde, “JHtarckct-li sermayesinin en az yarısını, hususi müesseseler? kredi olarak tevzi eder., şeklindi* bir kayıt bulunmasına rağmen tatbikatta böyle bir yardım olamamıştır. Banka öz sermayesini, Merkez Bankasından aldığı bir kısım krediler d» dahil olduğu hald(*, ancak k(ndi işletmelerine tahsis edebilmiştir.
Çoğu ferdî teşt bbiis halinde çalışan hususî sanayi müessesciori uzun vadeli kredi ihtiyacını karşılayacak sanayi bankası bulamamış, kısa ve orta vadeli kredi ihtiyaçlarını ise, ekseriya gayrimenkul veya ticari kredinin istilzam ettirdiği teminat şekilleriyle, kredi banka kırından sağlamak mecburiyetinde kalmışlardır.
Memlekette sermaye piyasasının teşekkül edememesinden dolayı anonim şirketi şeklinde kurulan bazı sanayi mücsacseh'ri de dahil olduğu halde, hisse senetlerini veya çıkaracakları tahvilleri satacak imkân ve piyasa bulamadıkları bir gerçektir.
Bu durum karşısında başka memleketlerde ikraz ve iştirak sermayeleriyle finanse edilen envestisman’lar, memleketimizde mahdut miktardaki öz sermayelere inhisar etmiştir. Bu sebeplerden dolayıdır ki harbin neticesiyle beraber, sanayicilerimiz Hükümet Imizin de tasvibini alarak Uluslararası Teşkilâttan faydalanmak hususunda münferit ve müşterek teşebbüslere başladılar. Sanayicilerimizin memleket ölçüsünde milli vc merkezi bir teşkilâta bağlanmamış olması da meselenin süratle hallini güçleştiren sebepler arasında idi.
Fakat son aylarda Hükümetin vc Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankasının geniş anlayışı sayesindedir ki Türkiye’de hususî sanayie tesis ve işletme kredisi açacak bir ihtisas bankası. kurulması esas itibariyle kararlaştırılmış bulunuyor.
Malûm olduğu veçhile Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası, statüsü gereğince, ancak Devlet veya Merkez Bankasının kefaleti ile, hususî müesseseler? kredi açabilir. binaenaleyh kurulacak hususi bankaya garanti olarak. resmî teşkilâtın girmesi şarttır.
Memleketimizde kurulacak hususî sanayi bankasını:
1 — Hususî müteşebbisler teşkil
edecek.
2 — Hükümet garanti edecekse
Merkez Bankası ikrazda bulunacaktır.
3 — Uluslararası İmar ve Kalkın-
ma Bankası da döviz kredisi temin edecektir.
Hükümet bu işin kuruluşuna önayak olmak vazifesini Merkez Bankası Genel Müdürüne havale etmiş bulunuyor. Merkez Bankası Gene) Müdürü kuruluş etrafında görüşmek ve icabında yardımlarından faydalanmak üzere Türkiye’de millî ve ecnebi bankaların temsilcileriyle Ankara’da toplantılar yapmaktadır.
İlk müzakerelere göre, Sanayi Bankasının 12.5 milyonu hisse senedi satmak ve 12,5 milyonu tahvil çıkarmak suretiyle dahilden, 25 milyon liralık iştirak ve ikraz sermayesiyle. Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankasının sağlayacağı 9 milyon dolarlık yani 25 milyon liradan terekküp edecek takriben 50 milyon Türk lirası tutarında bir sermaye vc kredi toplayabileceği hesap edilmektedir. Bittabi hisse senetlerinin derhal ödenmesi ve bütün tahvillerin birden çıkarılması mevzubahis değildir.
Bankayı kuracak vc yaşatacak nrii-es'teseler aracında:
(a) İlk kurucu olarak hususi teşebbüs sahiplerini veya bunları destekleyecek bankaları görmekteyiz. Bankalar bu yeni teşekkülün hisse senetlerini alacaklar fakat bunları suskrip-sivon voliyle alâkadarlara satabileceklerdir.
rb) Devlet aynı zamanda Milletlerarası Bankanın bu sahada yapacağı malî yardımın kefnJotini üzerine almakladır. Bu sebepten dolayıdır ki beynelmilel bankanın yapacağı ikrazlar devletin tâyin edeceği sahalara vc bankanın tespit edeceği şartlara uyan mevzulara inhisar edebilecektir.
ici Merkez Bankası statüsü icabı hususi bir bankaya ortak olanı ıyaca-gı için, ancak bu yeni banka tarafından çıkarılacak tahvilâta karşılık ikrazda bulunabilecektir.
»dı Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası bu bankaya şimdilik yukarıda işaret ettiğimiz 9 milyon dolar tutarında bir kredi açabilecek fakat icabında başkalarına satmak üzere hisse senedi alabilecektir.
Hususi teşebbüs tarafından kurulan, devlet tarafından tekeffül edilen, Mer-kez Bankası tarafından desteklenen ve Milletlerarası Banka tarafından finanse edilen bu yeni malî teşekkül bir envestisman bankası olacağı için uzun vadeli plasmanını nispeten mutedil faizlerle ikraz edeceği tabiidir. Banka kaynaklarının oldukça az maliyetle temin edilebilmesi, bankaya bu imkânı verecektir.
Türkiye bankacılığında sanayi İhtisas Bankaları:
Hususi sanayie kredi verecek hususi mahiyette bir banka kurulmak üzeredir. Bu teşebbüs kuvveden fiile geldiği takdirde, memlekette Sümcrbank Fabrikalarını finanse eden Sümerbank ile Devlet madenlerini finanse eden Etibank adındaki iki finansman bankası. üçüncülü ise hususi teşebbüs olarak çalışacak olan Türkiye Sanayi Bankasiyle beraber üç finansman ban-kasiyle karşılaşacağız. Her banka İçin tabiatlyl? ayrı ayrı bina, ayrı ayrı personel, ayrı ayrı masraf yapılacaktır.
Gönül arzu eder kİ, bu rasyonall-zasyon devrinde. Türkiyede sanayi vc maden işlerini finanse edecek bir tek banka olsun! Bidayetle hususi sermayenin de İştirak edeceği bu bankada, Devlet sermayesi zamanla çekilsin ve daha m ti brem âmme işlerine tahsis edilsin.
Fakat "ayrı ve gnynlık., burada da kendini gösterdi, gerek hususî sermaye gerek yabancı sermaye bankanın tamamen Özel bir karakter iktisap meşini tercih ettiler; Devlet de Sümerbank vc haleflerinin de yapmağı vadeli iği halde yapamadığı bir İşi, yani hususi sanayie kredi yardımını, bu kere ayrı bir bankanın kurulması işini desteklemek suretinde İfa etmevr çalışıyor.
Dünya Haberleri
New-York pamuk ve şeker borsam '
★ Paris 25 ı YİRSı — New-York pamuk borsası, bu hafta 32.37 centle kapanmıştır. 1949 senesi pamuk istihsalâtı artmış ve 2.737.000 tonu bulmuştur. 1948 senesinde, istihsal miktarı 2.047.000 tondu.
Şeker, 5,05 centten kapanmıştır. 1950 yılı şeker istihsalinin 32.345.000 tona varacağı bildirilmiştir.
Milletlerarası Buğday Konferansı 13 ınarftn toplanacak
★ Paris 25 (YİRS) — 13 martta AVnshing tonda toplanacak olan beynelmilel buğday konferansına. Japonya ve Batı Almanya iştirak edeceklerdir.
Avııstralyavıııı luığday mahsulü fazla
★ Londra 25 (YİRSı — Avustralya-nın bu yılkı buğday mahsulü, çok bereketli olmuştur. Yetkili çevreler tarafından neşredilen rakamlara göre, istihsal 216 milyon bushel’dir. Bu neticenin alınmasında, modern teknik vasıtaların kullanılnıasiyle suni gübreciliğe verilen ehemmiyet âmil olmuştur.
Birleşik Amerika ııcıız patates satıyor
★ Londra 25 (YİRSı — Birleşik A-nıeriktu patates mahsulünün fazlasını, ucuz bir fiatle satmağa başlamıştır. En çok patates satın a-lan memleket İspanyadır. Diğer memleketler, sırasiyle, Mısır, İsrail, Yunanistan ve Avusturyadır.
Bulgar ve Bilinenlerin Aıneri-kadaki hesapları donduruldu
★ Londra 25 iYİRSi — Birleşik A-merika Hükümeti, Bulgaristan. Kumanya ve Macaristan vatandaşlarının Amerikadaki emvalini ve banka hesaplarını "dondurmuştur.” Washingtondan açıklandığına göre, harp yıllarında bloke edilen mezkûr memleketlerin emval ve paraları, bir kaç milyon dolar kıy metindedir.
Dünya farıın sayımı
★ Hilveısum 25 iYİRS) — Birleşmiş Milletler Kuruluna bağlı Gıda ve Tarım teşkilâtı, 1950 yılında dünya çapında bir tarım sayımı yapmağa karar vermiştir.
Hollanda yumurta İhracatı
★ Hilversum 25 (YİRSI — Holânda yumurta ihracatçıları, en büyük sevkıyatı Endunezyaya yapmışlardır. Dün Jakartaya müteveccihen yola çıkan bir gemide 250.000 yumurta vardı.
İsviçre-Mısır ticaret görüşmelerine başlanacak
★ Berne. 25 «YİRS) — Mısır Dışiş-
leri Bakanlığına mensup bir sözeli, Mısır ile İsviçre arasındaki durumun aydınlatıldığım ve şubat ayı sonunda başhyacak olan iktisadi müzakerelerin, dostane bir hava içerisinde cereyan edeceğini belirtmiştir. (•
Paris Büromuz bildiriyor
a
Fransız - Italyan gümrük barlığı
Bir F ransız heyeti, yakında Komaya gidiyor
Fransız Dışişleri Bakanlığı İktisadi ve Mali Meseleler Genel Müdürü Herv$ Alphand, İtalyan - Fransız gümrük birliği mevzuunda konuşmalar yapmak üzere yakında Komaya gidecektir. Alphand'ın başkanlık e-deceği heyet, 12 şubatta başlamış o-lan müzakerelere devam edecek ve büyük bir ihtimalle bahsi geçen konuşmaları bir neticeye bağlıyacaktır. Fransadaki salâhiyet sahihi mahafil şöyle düşünüyorlar: Mügakeıelerin başından beri bir dostluk ve mütekabil anlayış havası müşahede edllmiş-tir
"Yeni İstanbul,, un iktisadi anketi
Dünya Bankasının yardım teklifi ve devletçiliğimiz karşısında hususî sermayenin yeri
İktisat Fakültesi İçtimaiyat Profesörü
Fındıkoğlu Ziyaeddin Fahri nin cevabı
15 şubat çarşamba günkü gazo temizin ekonomi sahifesinde, “Yabancı goziylc bugünkü Türk ekonomisinde huaust teşebbüsün yeri" mevzuunda. (Wall Street Journal» gazetesinden iktibas edilen enlere san bir makale ncşrcdllnılştl.
Bu yazı etrafında açmış olduğumuz ankete bugün de devam edJ-voruz.
Suallerimiz:
ı. Türkiyede tatbik edilmekte olan devletçilikten anladığınız mâna nedir?
Blzdckl devletçiliğin ekonomik cephesi mı. yoksa sosyal cephesi nıl galiptir?
2. Bu makalede tebarüz ettirildiği gibi devletçilik* sadece C.H.P. nin mİ bir umdesidir? Birinci Dünya Harbinden sonra Türkiye de hır devletçilik siyaseti gütmek mecburiyetinde miydi?
t. Makalede Una edildiği gibi, hususi sermayenin Devletten çekindiği doğru mudur?
I. Türkiyede hususi şahımlar elinde birikmiş servet miktarı kaç milyon lira civarındadır?
>. Tatbik edilegelcn devlctçlllguı Türkiye için faydaları ve zararları ne olmuştur?
•k Dünya Bankasının yardım teklifini nasıl karşılıyorsunuz; tekliflerinin hangi noktalarına İştirak ediyorsunuz; bunların faydalı ve zararlı tarafları sizce nelerdir’
k______________________________________>
1 — Kelime benzerliğine aldanmama İt ve Türk devletçiliğinin sosyal bir hususiyeti olduğunu kabul etmeliyiz. Bu takdirde devletçiliğimizin şu vasıflan göze çarpar: a) Türk cemiyetinin bünyesi, İngiliz sosyologu Spcncer’ln gayrı sınai dediği tipe mensuptur. Bu tip cemiyetlerde Devlet gerçekten babadır. Devlet dışında müessese ve teşekküller yaşıvtt-nıaz. Din bile. İçimizdeki gayrimüslimlerin din mües-sesesi Devletsiz idare edildiği halde bizde görülüyor ki iıııkân&ız. Devlet dışında dinî teşkilât ihtiyacı şimdi hissediliyor. Nihayet bir dini devletçilik yapma ihtiyacının başgösternıe-si de bundan ötürüdür. Binaenaleyh devletçiliğimiz meselâ matbaa ve darphane gibi sanat veya sanayi branşlarının Tanzimat devrinde zayıf, Cumhuriyet devrinde hızlı a-d unlarla genişlemesinden ve dallanmasından ibarettir. b) Garptaki mânası ile tasarruf ve tasarruf zihniyeti ve yatırımı yokluğu bu birinci faktörü kuvvetlendirdi. c) Birinci ve İkinci Dünya Har-
bi arasındaki siyasi krizler, bir taraftan "sol,, dan ynm Rusyadan, öbür taraftan "sağ,, dan yani İtalya vc Al-manyadan, hattâ klâsik demokrasi ve liberalizmden ayrılan “orta,, dan gelen cereyanların taklidi a ile b faktörlerinin ekmeğine yağ sürdü. Bunlardan İkincisi nıuayyem bir anda ve pek yanlış olarak Anayasaya bile nüfuz ettiği malûmdur, dı Nihayet devletçiliğimiz, kanaatimce, tanıanıiyle sosyal bir cephe arzeder. Buna terbiyeyi cephe demek daha doğru olur. Tasarruf ve kapital yokluğu, mevcudun da yatırılıp işletilmesi zihniyetinin yokluğu karşısında birinci yatarı-cı ve işleticinin Devlet olmasını tabii karşılama lıyı;
2 — Bu iş, C. H. P. işi değildir. Söyleyene değil söyletene bakmalı. Nitekim bugün D. P. veya M. P. mensubu olanların bir kısmı vaktiyle, yani bu devletçilik yapılırken C H. P içinde idiler. Hâdise o zamanın cemiyet görüşü ile kavrannıalı. istiklâl Harbinden sonra iktisadi mesele eh» alınmıştır, zaten onu Devletten başkş. düşünecek bir müessese veya cemaat da yoktu. Bununla beraber C. H. P, nin şimdiye kadaıki devletçiliği benimsemesi, doktrinlcştirmesi, öbür yandan başka fırkaların da başka fırkaların başka fırkaların da başka iktisat politikaları gütmeleri memleket için hayırlı olur, kanaatindeyim
3 — Bence hususi teşebbüsün devletten çekinmesi diye bir mesele yoktur. Maksat ecnebi hususî sermaye İse o başka. Millî olan sermaye mevcut olsa ve bunu işletecek teşebbüs ruhu mevcut bulunsa, bir kuvvet olarak ortaya çıkar, organize olur. Esasen onun olmaması 1925 ile başlıyan ve 1933 ile hızlanan devletçiliğimize meydan vermemiş midir? Bilâkis bu devletçilik, çeşitli yollardan ortaya bir teşebbüs zihniyeti, hattâ hususi bir sermaye çıkarmıştır. Burada Devlet taahhütlerinin icracısı olanlar kastedl-
• » •• «1*1»---•••

■■mroiımmı
İzmirin şubat ayındaki ithalât ve ihracatı
İzmir 25 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) - Ticaret Odasının tesbitine göre şubat ayının ilk üç haıtASindn İzmir limanından muhtelif dış ülkelere 18 milyon 973 bin 693 liralık ihracat yapılmıştır. Aynı müddet içinde ithalât 5 milyon liradır
lebilir ve terblycvi, ahlâki neticeleri | gözönüne alınabilir ki ayrı lîlr konu. Demek ki sınai çalışma ruhu, atılma vc uğraşma zihniyeti biraz da devlet-I çiligimizin mahsulleridir.
I — Rakamlarla uğraşmak ne mizacıma nede mesleğime elverişlidir! Mamafih alâkalı maliyeci ve iktisatçılar için de şairin »O mâhiler ki...» mısraı söylenebilir.
5 — Çeyrek asırlık devletçiliğimiz faydalı olmuştur. Evvelâ devlet mü-rebbl rolünü oynadı. Bunu inkâr insafsızlık olur. Uzun harp senelerinin otarşik rejimi içinde kör topal da olsa geçindik. Bu devletçilik ile kurulan sanayi olmaksızın İmkânsız olur idi. Fakat yirmi beş yıllık devletçiliğin iktisadi bilançosu tatmin edici olmasa gerek, Buna sebep işin ilmi zihniyetle idare edilmemesidir Mamafih âlim olarak kimimiz varsa işe karışmadı değil. Eğer sırf ekonomik zihniyetle, askeri ve siyasi endişelerle, şahısların keyif vc hevesleri ile hareket edilmese idi bu bilanço memnun edici olabilirdi. Bize buna rağmen
• İşte yirmi beş yıl İçinde şu veya bu iş sahasında hususi teşebbüs vc sermaye şu faaliyete girişecekti, fakat devlet baba engel oldu) dedirtecek müspet hâdiseler bilgisi varsa zarardan bahsedelim. Ben şıı kanaatteyim ki ne böyle bir bilgi var. ne de onun neticesi olan bir zarar. Eğer iktisatçılar yirmi beş yıl içinde hususi teşebbüsün atılganlıkları vc fakat karşılaştıkları devlet kayaları hakkında ilmi bir monografi verirler ise tenevvür eder, fikir değiştiririz.
6 — Dünya bankasının yardımımlan istifade etmeliyiz. Bu hususta hiçbir projeye lüzum yoktur. Bunun için rutin içinde kalmış, bürokratlaşmış devlet ve hükümet mensupları dışındaki elemanlardan tevekkül edecek bir (Yüksek iktisat meclisi) nin derhal uzun vadeli bir iktisat plânı yapması, bu plânda devletçiliğin sınırlarının çizilmesi, bu hudut dışındaki devlet işletmelerinin tedrici surette devletin de İcabında iştirak edeceği bir hususi-* leştirmo amoliyesine tâbi tutulması faydalı olur. Burada sosyolojik görüşle mühim olan nokta sudur: Devlet ınürcbbillğlni yapabildiği kadar yapmıştır, bu zararlı da olmuş olabilir. Fakat artık ilmin çizdiği hudut içine çekilerek yetiştirdiği evlâdın, yani teşebbüs ruhu kazanmış vc Dünya Bankasından âzami fayda ve İmtiyazlı şartlar altında İstifade edecek olanların, ekonomi meydanında at oynatmasını tomaşû etmeli, mamafih hazan orkestra şefliği do yapmalı. Bu arada yaratılacak değerden ve fazlasından Yeni Gelir Vergisi kanalı ile içtimai adaletin rmrottiği payı alarak aralarında çok büyük farklar bulunan içtimai sınıf ve tabakalarımızı, meselâ bugünkü tngilterede olduğu gibi, nispi refaha ve sAadete kavuşturacak bir hukuk ve ahlâk müessosesi halini almalı ve bununla kalmaya bakmalıdır.
Anketi yapan: Şevket EVLİYAGİL

-'•tını
Deniz kurumu kanun tasarısı
Deniz kurumu tasarısının Maliye Bakanlığında kurulmuş olan heyet tarafından tetkiki tamamlanmıştır. Bakanlık tasarının esasını kabul etmiş bulunmaktadır. Yakında Bakanlar Kuruluna sevkedilecek olan Deniz Kürümü tasarısının Meclisin bu devresinde kabul edilmesi çok muhtemeldir
Büyük Millet Meclisi bütçe müzakereleri
Çalışma Bakanlığı bütçesi kabul olundu
Müzakereler hararetli olmadı. Bakan, tenkidlere kısa bir cevap verdi
Ankara. 25 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Büyllk Millet Meclisi bu sabah Ulaştırma Bakanlığı bütçesinin maddelerini kabul ettikten sonra Çalışma Bakanlığı bütçesinin müzakeresine başladı. Tahminler hilâfına bu bakanlık bütçesinin görüşülmesi hararetli olmadı, hattâ çok sönük geçti. Esasen muhalif partiler sıraları tamamen boştu. Ne De- 1 2 3 mokratlar ve ne de Millet Partililer hazırdı. Hnlbukl grev meselesinin yeniden ortaya atılacağı ve şiddetli münakaşalar cereyan edeceği sanılmakta idi. İlk olarak Ali Rıza Arı söz aldı. Çıkarılan sosyal kanunları övdü vc bakanlık teşkilâtının en az bir misli daha arttırılmasını İstedi. İhsan Ongun bakanlıkta rasyonall-zasyon sistemine intibak edilmesi zaruretine, Emin Soysal kalifiye işçi yetiştirilmesi meselesine, Esat Tekeli, İş ve İşçi Bulma Kurıımuna temas ettiler.
Fakaçelli, Çalışma Bakanlığının mesaîsini methettikten sonra bakanlığın daha yapıcı bir rol oynaması temennisinde bulundu. Sabri Koçer, vergi muafiyetleri, asgari ücret tesbiti, İhtiyarlık Sigortası ve Lş Mahkemeleri hakkında çıkarılan kanunlar dolayısiyle Meclise teşekkür etti.
Çalışma Bakanı Reşat Şemseddin Sirer, ileri sürülen mütalâa ve dileklere cevaben şu açıklamada bulunmuştur:
Muhterem arkadaşlar, Çalışma Bakanlığı kurulduğu zaman doğmuş olan çocuklar şimdi beş yaşındadır. O halde beş yaşındaki çocuklarla yaşıt bulunan bir hizmet ve faaliyet sahasındaki icraatının tenkidi ve muhasebesi mevzuubahis ıştır
içtimai siyaset alanında arkamızda kalan yıllar içerisinde yapılmış olan işlerle bunların dünyanın başka memleketlerinde yapılmış olan benzerlerini mukayese ettiğimiz zaman iki esaslı fark görürüz. Bu farklardan birincisi, başka memleketlerin uzun zamanda yaptıklarını bizim kısa yıllar içerisinde tahakkuk ettirmiş olmamızdır.
İkinci fark şudur: Başka memleketlerde içtimai siyaset sahasında a-lınmış olan içtimai adalet tedbirleri, bu maksatla yapılmış olan icraat bir takım ztimrcvl mücadelelerin tazyiki altında vukubulmuştur.
Halbuki memleketimizde böyle olmamış, zümreler, sınıflar arasında
Eğede satılan tütünler
İzmir 25 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Tekel İdaresinin tesbit et-•tiği rakamlara göre, şimdiye kadar Eğede satılan 1949 mahsulü tütünlerin miktarı 49 milyon 564 bin kilodur. Vasati fıat 209 kuruştur.
Eski mahsul fasulyelerin ihracına çalışılıyor
Ankara 25 (Hususi) — İstanbul Hububat Birliği adına temaslarda bulunmak üzere buraya gelmiş olan heyet. Başbakan ve Ticaret Bakanını ziyaret ettikten sonra Dış Ticaret Dairesi Başkanı ile temas etmişlerdir. Heyet 1948 mahsulünden İhraç olunamıyarak elde kalan 15.000 ton fasulyenin ihracı için Bakanlığın bir mahreç bulmasını sağlamaya çalışmaktadır.
bir çekişme, bir mücadele, asla mev-zuubahis olmaksızın, Kemalist rejim umdelerinin bir icabı olarak kendiliğinden husul bulmuştur.
Emin Soysal arkadaşımın temennilerine cevap olarak arzediyorum:
Ziraatin sanatlaşmış olan kısımları iş Kanununun şümulüne girmiş bulunmaktadır. Diğer kısımlardan daha bazıları da arzettiğim gibi önümüzdeki zamanların çalışma mevzuları içerisine girecektir.
Yeni iş sahaları ihdas etmek temennisine gelince:
Yeni iş sahaları ihdası için araştırmalar yapmak, bu konuda diğer devlet teşkilâtının ve âmme müesseslerinin bir nevi müşaviri gibi hizmet, görmek Çalışma Bakanlığına bağlt İş ve tşçi Bulma Kurumumuzun vazifeleri arasındadır. İş ve İşçi Bulma Kurumu bugüne kadar bizi tatmin edecek şekilde hizmet ifasına muvaffak olamamıştır. Bu mu-vaffakiyetsizliğin başta gelen sebebi bu kurumun çalışabilmesi için lâ-zımgelen maddî şartların mevcut olmaması idi. Bu kurum müstakar bir bütçeye sahip olamıyordu. Varidat kaynaklan da emniyet altında değildi. Şimdi, gündemde bulunan ve birinci müzakeresi yapılmış olan kanun tasarısı kanunlaşınca, îş ve işçi Bulma Kurumumuz imkânların ne olduğunu bilecek ve bu imkânlara göre salâhiyetini ayarlayarak, daha iyi bir şekilde hizmete koyulacaktır.
Kalifiye işçi yetiştirmek işi, bu maksatla, memlekette mevcut olan teşekküllerle, mücsseselerle işbirliği yapmak hususunda İş ve İşçi Bulma Kurumumuzun vazifeleri arasındadır. Arzettiğinı gibi tş ve tşçi Bulma Kurumumuzun yaşıyabilnıesinin ve çalışmasının şartlarını istikmal eden kanun çıktıktan sonra kurum daha verimli, arkada kalan günlerde-kiyle kıyaslanamıyacak şekilde daha semereli bir çalışma zeminine girecek ve gelecek zamanlarda yüzümüzü ağartacaktır.
Çalışma Bakanlığı bütceainüı bu suretle aynen kabulünden sor ı işletmeler Bakanlığı Bütçesine seçildi. Bazı Milletvekilleri henüz > eni teşkil edilen hu bakanlık için temennilerde bulundular
Bakan Münir Birsel in kısa izahatından sonra bu bakanlık bütçesi le aynen kabul ohıntlu.
Kalay ithali
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının kalay ithali için lisans verdiği yazılmıştı. Serbest olarak yapılan siparişlerden ilk parti 11 ton kalay yurdumuza gelmiştir.
Bilindiği gibi senelerden ben kalay ithali için yalnız Ticaret Ofisine lisans verilmekteydi.
Sanayi Bankası
İstanbul 25, (A.A.) — Kurulması kararlaştırılan Sanayi Bankası etrafındaki çalışmalar devam etmektedir.
Bununla ilgili olarak Ankaradan şehrimize gelen Merkez Bankası Genel Müdür Muavini Reşat Aksel ve İstanbul Sanayi Birliği Üyelerinin iştirakiyle bugün saat 11 de Sanayi Birliğinde bir toplantı yapılmıştır.
Ankarada kurulacak olan Bankanın sermaye durumu ve göreceği işler konuşulmuştur.
I 25/11/1950 Cumartesi I
Borsalarda vaziyet
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış
Kapanıı
Kapanıp
23.26 20 3»ı 21.10 07.30 98.70
•1 r
lkrnınl\r|l tahviller
4 • •
1033 Ergani ...... 1938 Ikramiyell Milli Müdafaa 1 1911
1941
1/2
^e6 »*5 ^5
«>*5
^1
58/60
Altınlar
Hilalin
bflkl Kili
L-lra
Adana Ticaret Borsası
Mtıdnfaa
Londra Borsası
Şirket Tahvilleri
Bradford Piyasası
Şirket Hisse Senetleri
Tiftik
Eskişehir Ticaret Borsası
Zürich Borsası (Serbest)
İskenderiye Borsası
Adana
Ecnebi Tahviller
Buğday yumuşak
Buğday aert ..
Türk lirajn ... Dolar ............ fiterllng Fransız Frangı
1 «i .it tohumlar :
Ayçiçeği tohumu .. Kr ı en tohumu ....
Kcndlrtolıuınu ....
Susam »Bandırma) Vrr Kalığı kabuklu
Isviçre Frang
l.\l mâl t Llbresl—Pent) Sıra nıalı
Anadolu Trakvn
Mısır Kredi fnnslve 1903
1911
Keten tulıomıı (Tonu=Stc» ling)
Bombay ............. ......
ICalkUta
Vrr fıstığı Hindistan
Kül»;© Keriı (ir Külçe Drguafta,
Cumhuriyet .. Reşat .......
Hamli
Gulden .......
tngUlz ......
Fransız kok .. Napolâon Hî ÎHvIçro
I anıuk Alınla Pamuk Akala J’amuk Alınla Pamuk yeril I Pamuk yerli
Miımos. Senet
Borsada pamuk Üzerine yeni bir iş olmamıştır.
Boraada üzümde bir kımıldanma müşahede edilmektedir. Yakın günleme Ta-rişin İzmir borsacında müdahale mubayaacı yapacağının anlaşılması bu kımıldamaya aehep olmuştur. Bugün boraada 400 çuval HZiim «atılmış ve fıat 25 sanlım yükselerek 9 numara 52.25 kumşta kapanmıştı. /»/ tr müatakar
durumunu muhafaza ediyor. Borsada pamuğun sağlam vaziyeti devam etmektedir* Pamukyafii piyasası sakindir. Pamuk çrklrdJnğM& fazla bir hareket görülmemektedir.
lEn yukarı
Müdafiin I
I
Sivas-Erzurum l i, n II -VII Demiryolu I.......
II. .. ııı.......
I» • •'»•
II....
ııı....
ıv.
Gümüş Gr Pl.ltln „
Cj Gününde Borsadu muamelesi tescil edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerlen.
MEMLEKET TİCAft
YABANCI BORSALAR
Ticaret Boraasında iç jımhk fıatleri dünkü seviyesini muhafaza etmektedir. Bir taraftan stokların azalması, hazır mallara karşı isteklerin artışı, fındık piyasasını hararetli bir devreye sokmuştur. Bundan başka kabuklu vr iç çeriz üzerine de mahdut miktarda İş olmuştur. Diğer maddelerin durumunda ehemmiyetli bh? iFuk görülmemiştir.
Kambiyo ve Esham Borsasındâ, her gün olduğu gibi, yüzde yedi, yüzde altı muhtelif tertipte devlet tahvilleri Üzerine satışlar olmuştur. Alttu fiatlerinde yeniden düşüklük başlamıştır
İstanbul Ticaret Borsas
rtsk»
Kn j »n rı 14
81.-
31.
23.20
19.—
49.
36.
11.70
49.—
55.—
23.—
ET BORSALARI
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
;4.
21.30
20,80 98
99.
İM
Bugün
Buğday Himu^ak (Tüc. ı Buğday yumuşak (Ofinin) Arpa Yemlik (dökme) .... Mınır (Sam çuvalı Fnsulya H«ırbz içurulıı . Fn .tılyn Çalı -(crt plökmcı Kuıjveml .
Mercimek Kırınızı iç çuval Mercimek yeşil (Yozgat) Nohut nnfürel ..........
31 —
20.50
Bugün
Son
Kapanış
262 3/4 2313/8
32.76
32.26
31.75
20.40
II ııİHibHt
52 25
56.—
13.— 238.— 222.—
200.—
246.—
16.50
200.—
146.-
16 75
Ekim
liftik ı Llbresl=:Sen t) .......
Teksaa No. 1 .............
Fındık (LibrcJü=Sent) ........
Büvük Baraelon (Kabuklu Dnmestlc) ..........
.. orta .......
l.cvıını ıç i|hn) malı ....
Ekstra İri İç mAİı .........
Kuru Ürürıı (Llbresl = Sent) ...
Thompson çekirdeksiz seçme
Keten tohumu (BuşellzsDolar)...
Mlnneapolls ......
Kalay (Libresi=Scnt)
Levha-teneke ( 100 libre dolar)
L)ÜD
1941 Knlkınrnn
Demiryolu IV Demiryolu V 1949 ikram iveli
Diğerleri
Demiryolu VI.
L.o...
H İli. 1918 istikrazı I.
1948 II. MIH) MÜdofua
1949 1934 1934 1911 1941 1941 Milli
H7 75
97.75
l(ugdu> ((Buşen=Sent) .......
Sert Kış mahsulü No. 2 ...
Kırmışı No. 2 ...
l'ıımıık Mlddllng (Llbresl=Sent)
Mart .....................
Mayıs ....................
Temmuz .................
265.50 233 7/8
32.62
29.84
32.04
29.73
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI

İstanbul :
i Sterlin^
100 Dolar ......... H)0 Fr. Frangı,..
100 İsviçre Fr...
100 Beiç Fr.,....
Uhi İsveç ’(r.....
100 Florin ......
100 Liret .......
100 Drahmi ......
100 Escoudos
7.90.50 28(i 50
0.80 rtl.03.-
5.60-
M 12 60 (3.6b. 10
Kfe
0.01.876
V.73.9'»
7.91
280.25
0.80
M.03
5.60-
H.l2.5(i
I3.6b.4t 0.44.12b
0.01.867
0.73 90
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri

Özüm çekirdeksiz No.9
incir A serisi N 8...,
. B serisi N 108
Pamuk Akilin
Pamuk Akala I
Pamuk Akala II
Pamuk yeril
Pamukyağı (rafine) ... Pamuk çekirdeği ...
C Merkez RHiıkası ... 130 5u
Türkiye İş Bankası Z5.1Ü
Türk Ticaret Bankası 6 —
Aralan Clnıento 17.
Şnrk Değirmencilik .... «.26
MII11 Reasürans 16.25
Sayfa 4
YEN t İSTANBUL
26 Şubat 1W>6
I
BATI ALMANYADAN NOTLAR:1

Batı Almanyada devlet,
hükümet ve fert
Saııat bahisleri
Mücadeleyle mücadele
64
Musikide tabiat ve aşk„
Yazan : M. Nermi
Bonn (Almanyada tetkik seyahati yapan hususi muhabirimizden) — Dış ve iç siyasetteki muvaffakıyet-Bizliklerinln en büyük sebebini baz an az ve son harp nihayetine kadar çok totaliter bir sistem idaresine atfeden Almanların şimdi arzu ettikleri en büyük şey. serbest ve hür bir millet idaresi vücuda getirmektir. Onun içindir ki, Alman Federal Devletinin Başvekilinin Parlâmentoda hazan söylediği hâkim sözlere bile tahammül edememekte ve onu tenkid etmektedirler. Bugünkü Almanyanın en büyük gayesi, demokrasi esasları dahilinde memleketin terakkisini temin etmek, dış siyaseti muazzam Kuvvet ve servete malık Amerikaya bırakmak ve dahilde de cemiyet ve ferdi hâkim kılarak, her suretle onun ilerlemesi esbabım temin etmektir.
Alman Devletinin şimdi başına getirmiş olduktan İhtiyar profesör, âdeta yan kutsi ve hayali bir mahlûk telâkki edilmekte ve ona karşı en ufak bir tenkid yapılmamaktadır. Çünkü demokrasi esaslarından en mühimi olan devlet ile hükümeti şimdi Almanlar ayırmış bulunmaktadırlar. Bir taraftan milletin arzularını icra etmekle mükellef olan hükümetten birçok şeyler beklenirken devlet bunun üzerinde herkesin hürmet ve hattâ tâzim hisleri beslediği bir makamdır ve en büyük arzu, bu makamın hükümet işlerine karışmaması, bütün millet camiasını temsil eden bir makam kalmasıdır.
Buna mukabil hükümet idaresi İçin partiler arasında mücadele vuku bulmakta tadır. Almanlar. 1933 evvel mevcut olan kırk pek güzel hatırlamakta nihayet bütün partileri müstebit bir idareye
ettiğini pek güzel bilmektedirler. Onun içindir ki, şimdi memlekette yavaş yavaş partilerin çoğaldığım görenlerin bundan bir endişe hissetmelerini tabiî bulmak icap eder. Acı ve kara günlerin bütün fecayiini en elim bir surette hissetmiş ve el’an harabezarlar arasında dolaşmakta
Batı Almanya şehirlerinde bir tetkik seyahati yapmakta olaıı hususi muhabirimizden aldığımız bir yazı serisini bugünden itibaren neşre başlıyoruz. Arkadaşımız, yalnız yanıp yakılmış şehirlerin bugünkü halini, harabeler arasından yüz göstermeye başlayan yeni hayat eserlerini» Alınan halkının bugünkü yaşama ve çalışma tarz ve usûllerini tasvir ile kalmamakta, bu hâdiselerin derinliğindeki fikirlere, % ■ ruh hallerine ve zihni}etlere oldukça geniş bir aydınlık salmaktadır. Dünkü yıkılmış Almanyadan nasıl hır yeni Almanya çıkacağını ve bu Alnıanyanın harap ve ihtiyar Avrupanııı tamirinde nasıl bir rol oy-ıııy&cağını merak edenler, bu yazılanla suallerinin bir kısmına düşündürücü cevaplar bulabileceklerdir.
hiçbir mevki alamamış Doğu Almanyadan Ba-dokuı milyon Al-
daımi bir ve artmak-senesinden iki partiyi ve bunun kaldıran
nasıl inkılâp
olan Alman milletinin iyi düşünenlerine göre, bir millet hayat ve mukadderatının bir veya birkaç dudak arasından çıkan bir aoze tâbi olması. bir facia olduğu gibi, bunu bir bir keşmekeş haline koymak ve milleti sırf dahilî politika işleriyle uğraştırmak da doğru değildir. Onların düşüncelerine göre, bu husustaki en güzel sistem, Anglo-Sakson sistemdir. Ancak aitı asırlık bir hayata malik olan bu sistemin öyle kolay kolay temsil edilemiyeceğini kendileri de itiraf etmekte ve onun için dahili siyaset işlerinde oldukça lâkayt kalmaktadırlar. Herhalde muhakkak olan bir şey yarsa» komünizmin bütün bu parti mücadelelerinde artık olmasıdır.
tıya hicret eden man, şimdi komünizm aleyhinde propaganda yapan en canlı bir vasıta olmuştur.
Oradan gelmiş bir eski tanıdığım ile görüşüyordum. “Tekrar oraya dönmek veya ona mümasil bir idare altında yaşamak tehlikesi haşgös-terdiği takdirde en çok ıstiyeceğim şey, hayatıma nihayet verebilecek bir kuvvete malik olmaklığımdır” dedi. Bundan dolayıdır kİ. şimdi Almanya müşterek ve resmi idareye tâbi iktisat sisteminden ziyade ferdin teşebbüsünün artmasına yardım edecek yolları aramaktadır. Üç milyar marktan fazla bir parayı, işsizliğin önline geçmek için sarf et meyi düşünen Hükümet, bunun için devlet fabrika veya çiftlikleri açmak gibi şeyleri düşünmüş değildir. Bu para, husus! teşebbüslere verilecek

ı mesai ve sayesinde insanların imkân bu-Bu leşeb-muvaffak o-paraJarın
ve onların gayretleri çalıştırılan artmasına Sunacaktır, büzlerin ı laınaması, zayi olınak ihtimali hiç düşünülmemektedir. İk tissdl terbiyesi çok yüksek olan ve bütün nıcnıurlaıının ticari zihniyet sahibi kimselerden olması pek tabii bulunan Almanyada devlet ve hükümetin, İktisadî teşebbüslere a-tılmasından bu kadar çekinmesi şüphesiz ki. ehemmiyetle nazarı itibara alınacak bir noktadır. Daha ziyade hükümete ait olmakla beraber alclekser devlet ile karıştırılarak ‘'devlet iktisadi teşebbüsleri” namı verilen bütün bu işlerin kısır ve zarardan başka bir şey getirmez bir yol olduğunu göremi-yen ve en garibi, bu zararları mâ-zur göstermek için bin bir mânâsız sebep icat eden zihniyete artık en ufak bir mevki verilmemektedir. Fert, mensup olduğu câmia ve hükümete karşı şahsi teşebbüsü ile mesuliyeti üzerine almakta ve hükümetten de en büyük yardımı görmektedir, Ona yardım eden hükümet daireleri ve memurları bunu, kelimenin en hakikî mânasiyle bir vazife telâkki etmekte ve zorluk göstermekten sarfı nazar, mümkün olan her kolaylığı yapmaktan bir zevk duymaktadırlar. Onun içindir ki, teşebbüs sahibi tüccar veya sanayi erbabı, bu hükümet memur-lariyle âdeta birer ahbap ve dost gibi bulunmakta ve ziyafetlerle eğlencelere iştirak etmektedirler. Hiç kimsenin hatırına o memurun bu hususi şahıs ile herhangi lena bir mânaya gelebilecek bir münasebeti alabileceği gelmez. Çünkü memur, bu noktada şahsiyetini çok kıymetlendiren vc vazifesinin nereye kadar gideceğim biten bir kimse olduğu gibi, husus! şahıs da, istediklerinin ne olduğunu takdir eden ve muayyen hududu geçmedikten başka, şahıs ve müessesesinin şerefine kıvmet atfeden ve bunu maddi sermayesinin fevkmda tutan bir mevcudiyettir ve ancak bu Ahenk sayesinde şahsî teşebbüs ve memleket iktisadı her gün ileriye doğru hızlı adımlar atmaktadır.
STÎBDAT devirlerinde insanın hiç bir hakkı yok gibidir. Saray, bildiğini. dilediğini yapar. Hürriyetsiz bir insan, bir fikri yaymak için nasıl mücadeleye başlayabilir? Onun için ülkemizdeki mücadele ruhunun 1908 de uyanmış olmasını tabii görmeliyiz.
durmuş insanın tarihidir. Bu insanın ne vatanı vardır, ne de milleti... Böy-lc olunca milli tarihi de olamaz tabii. Biz bıı konuyu ayn bir yazımızda incelemeye çalışacağız.

Aşk, bütün sanat kolları ve bilhassa musiki için tükenmez bir ilham
kaynağı olmuştur.


Biliyorsunuz kb bizim anlayışımızın temeli ikilik üzerine kurulmuştur: Şeytan olmayınca rahmanı» Yezit olmayınca Ali’yi, yobaz olmayınca fikir hürriyetini kavrayamayız. Bu misalleri istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz. hattâ ömrünüzün bütün dallarına yayabilirsiniz. Dernek oluyor ki; her mücadele için bir m/i vr kötü bir müspet ve menji telâkkisi mutlaka lâzımdır. İnsanlığın iyi ve kötü ile. müspet ve menfi İle güreşi yeni değildir. Fakat bizde neden yeni oluyor? Çünkü: OsmanlI cemiyeti. 1908 yılına değin, bütün teşküâtiyle; görüşleriyle, duygulariyle su katılnıa-nuş bir Ortaçağ topluluğudur. Böyle cemiyetlerde mücadelenin ruhu, hayat dâvaları değil, mantin ve kâfir zihniyetidir. Vatandaşın on büyük vazifesi velileri kıskandıran bir ölü me hasırlanmaktan, büyük bir sevap yükiyle ömrünü bitirmekten ibarettir. Bunun, “Benden sonra İsterse tufanlar boşanma” sözünü hatırlatacak kadar bencil bir anlayış olduğunu söyleyemeye bile lüzum yoktur. Halbuki. dış cephesi göa kamaştırıcı eski faziletlerle süslenmiş bu ihtiyar yapının temelleri çürüktür ve odalarında bınbir günah dağıtan azgın cinlerin kahkahaları ürpermektedir.
1908 devrimi, yeryüzünde yaşayan Türkün, kendisini cemiyete karşı sorumlu duyan Türkün, toplumsa* Türkün devrini açmıştır. Artık araca Mete’nin toplumsal bir mânası vardır ve bu mücadeleden kaçmak ba top-tuluk fazileti değildir. İlk sezgili mücadelemiz. yaratıcı benliğimize yüz yıllarca musallat olmuş kısır ve kör kara kuvvete, iğrenç bencilliğini miskin ve hain hır riyanın arkasında Bileyen şeriatçı liğe ve yobazlığa karşı başlamıştır. Verdiği küfür fetva* lari.vle büyük Türk milletinin bütün hayat hamlelerini birer birer boğan ve onu. sonunda, uyuşuk» içi boşalmış bir varlık haline getiren kapkara kuvvetin başlangıçtaki yavaş yavaş yıkılışı bile dirdmı* ve ke ndi ut yetiş tarihimizde ^aslıbaşma nirer konak sayılacak bir ehemmiyettedir Bunlardan biri Türkçülük‘tür. Ümmet putunun önünde diz çöken bir zihniyet için TurkçfifiMt.
boğulması ve öldürülmesi bir cereyandır. Çünkü: Türk geleneğine. Türk Türk tarihine dönüştür
miz yalnız kendi geleneklerini tammış büyük kahramanlarla doludur. Biz onlara yaklaştıkça ümmet ülkülerinden, ümmet zkklaşnnş olmak idealine bağlı* bir pagan benliğini
ni. pagan kahramanlarını nasıl sevebilir?
düşünülmeden gereken Türkçülük; benliğine. Uzak tari-
Hür Hindistanm ilk cumhurbaşkanı
Dr. Rajendra Prasad, son otuz yıllık Hind hayatının en mühim şahsiyetlerinden biridir
gelencklerinuen u-zorundayız. I ’ mınet insan eski tarihinin pagan gelencklerî-
Zümre menfaatleri Ortaçağ ekonomisi ve ideolojisiyle sımsıkı bağlı olduğu için kara-kuvvetin, çağdaş kültür değerlerini, milliyetçiliği, mili! gelenekleri, millî idealleri benimsemesine en ufak bir İmkân yoktur. Bu bakımdan kara kuvvetin kendine göre hır pususu, taktiği vardu ve o. her zaman bulanık suda avlanmaya çalışacaktır. Onun bayrağında Türk zekâsının çok iyi bulduğu şu ynzıbdır; Halka v*rır talkımı, di yutur salkımı...
motto
kf H-
l>aşla-
Tasfiyesine 1908 den sonra mlmış olan kara-kııvvet, Balkan Harbî felâketinden sonra, belini doğrultmaya çalışmışsa da karşısında Türkçülüğün gelişen varlığını sezmiş ve eski kudretine erişmenin zamanım beklemeyi daha uygun bulmuştur. Halk yığınlarının güdümünü eline geçirmek için Türk tarihinin 1918 bozgunu kara-kuvvete büyük hır fırsat vermiştir. Millî felâketimizin hııdut-suzluğıına. yasımızın sonsuzluğuna rağmen bu kahpe kuvvet; düşmanlarımızla elbirliği yapmaktan çekinmemiş, Mustafa Kemal*in komutasındaki kurtuluş ordularını boğmak maksadiyle hemen harekete geçmek küstahlığını göstermiş ve şeriat adına çektiği bayrakla Türk kurtuluş ordularına karşı savaşmıştır. Büyük Türk devrimi ilân edildikten sonra da bu kuvvet yine pusudadır Bir zamanlar genişledikçe genişi iyen ve nihayet idealist Türk gençlerinin kanlarıyle önlenen Şeyh Sait isyanı, daha sonra Menemen hâdisesi, kara-kuvvetin ne korkunç bir rıullet ve t a tan düşmanlığı zihniyetiyle hareket ettiğim göstermektedir. Bu kuvvet; Türklüğü zayıf sandığı zaman mutlaka arkadan vurmaya, tarihimizin bütün konaklarında olduğu gibi her düşmanımızla, din ve iman farkı gözetmeksizin işbirliği yapmaya çalışacaktır.
Yeni Delhi, — Dr. Rejendra Prasad dimdik vücudu ve hiç ihmal etmediği hindu kılığiyle, Hındıstanın en mühim şahsiyetlerinden biridir.
Siyah gözleri, sık ve kalın kaşlar altından karşısındakinin gözünün içine bakar. Düz bir burun.. Gayet esmer bir cilt.. Gür bıyıkların altında müstehzi bir ugız. Bütün çizgileriyle, mütefekkir ve alelekser nıü-tebessim bir çehre.
Ve Gandı’nin bütün müritleri gibi. gayet mütevazı ve ciddi bir hayat...
Dr. Rajendra Prasad. Mahatma’nın ilk müritlerindendir. Prasad, dâhi mücahidin son saatlerine kadar, mahremi ve en sevdiği arkadaşlarından biriydi.
Onları, ekseriya sabahın ilk saatlerinde “fikirlerin, doğmak üzere bulunan gür» kadaıç taze olduğu saatlerde,, yanyana “Dokunulmazlar., mahallosi Bhangi Colony yollarında dolaşırken görmek mümkündü. Gandi ve Prasad, münakaşa ederler, felsefe yaparlar ve belki de, istiklâle kavuşacak vatanlarının müstakbel anayasası Üzerinde düşünürlerdi. Gandi, Dokunulmazlar mahallesini, şu sebeple merkez ittihaz etmişti: “Mademki onları (paryaları) dokunulmaz sayıyorlar, benim yerim onların arasımîadır...»
Mücadelenin ön safında:
Dr. Rajendra Prasad, Hint istiklâl mücadelesinde “hücum taburu.» nun ön safında yer almıştır.
1884 yduıın aralık ayında. Ben galin garbinde, Bihar vilâyetinin Saran kazasında doğmuş olan Prasad, Kal-kÜta Üniversitesinde etmiştir.
Tahsilini büyük bir le bitirdikten sonra,
seneleri arasında, Petna ve Kalküta mahkemelerinde Prasad, Gandi'nirı tığı uzlaşmazlık
edince, baroyu bırakmak mecburiyetinde kaldı. Zaten daha 1917 de, Ma-hatmanın meşhur mukavemet hareketine katılmıştı.
1920 de Hint Milli Kongresi Umumi Kâtipliğine getirilen Prasad, 1934 ve 1939 senelerinde Bombay ve Kalküta Kongrelerine riyaset etmiştir.
Milliyetçi hareketlere iştiraki do-layısiyle müteaddit defalar tevkif ve hapsedilmiş olan Dr. Prasad, 1942 ağustosunda hapse alılarak, ancak 3 sene sonra kurtulablldl.
1946 da kurulan geçici hükümete İaşe Nazın olarak iştirak eden Pra-sad, ertesi yıl Kongre riyasetine İntihap edilince, kabineden aynldt. Prasad 1046 yılı aralık ayında Kurucu Meclis Başkanlığım da İfa etmiştir.
Bü.vtik bir teşkilâtçı:
Beşeri hislere sıkı sıkıya bağlı olmayanlar, Gandı’nin gözde müritleri arasına giremezlerdi. Zaten yeni Cumhur Başkahmın içtimai faaliyeti de gayet geniştir. Çok kudretli bir teşkilâtçı olan Prasad. 1934 de vukubulan Bahar zelzelesinde, yardım işlerinir» başına geçerek büyük hizmetler görmüş ve şimdi de, Gandhi Milli Yardım fonunun riyasetini deruhte etmiştir.
Prasad. İngilizce çıkan gündelik ”Searchlighl - Projektör,, gazetesini ve hindu diliyle “Desiı,. mecmuasını tesis etmiştir.
Dr. Rajendra Prasad gibi bir mü-


hukuk tahsil
muvaffakiyetimi ile 1920
avukatlık yapan 1920 de yarat-hareketine iştirak

tefekkir ve müteşebbisin, kalemini her fırsatta kullanmamasına cihetteki imkân yoktur, Prasad. “Mahat-ma Şamparanda”. “Gandi Biharda”, gibi şefini metheden, broşürlerden başka “Economics of Khadi”. “Yapıcı bir program ve meseleleri”, “Sanskrit hakkında bir etüd” “Pakistan”» “Parçalanan Hindistan”, “Müslümanlar Birliğinin müfrit talepleri”. gibi iddialı eserler ve çok heyecanlı hir otobiyografi neşretmiş-tir.
İşte, yeni Himlistanın en yüksek makamına getirilerek, ömrü boyunca. uğrunda mücadele ettiği cumhuriyeti ilân eden şahsiyet budur.
Kaıa-kuv\et. bızue olduğu gibi yeryüzünün her bölgesinde halk sırtından geçinmenin yolunu bulmuş ve Ortaçağ da hükûmetlerin yaidimiyle teşkilâtlanmış ekonomik bir zümredir, Bu zümre, zamanla, eline geçirdiği büyük gelir kaynaklarına dayanarak devlet içinde devlet haline gelmiş ve saltanatına tehlikeli gördüğü her kımıldanışı merhametsizce ezmiştir. Onun için kara-kuvvetin tarihi, üstündeki fazilet yaftasına bakmayınız. menfaat için en şerefli hayat kavramlarını maşa gibi kullanan ku-
— 28 —
— Ah, Nlket.., Beni unuttundu demek!
— Yok canını... öldüğün zaman fena hal-Üzüldüm... İnan bana! İspatı da şu ki, bir ayağımı dansinge atmadım. Fakat zamanınsan, tamamivle unutmasa bile sükûnet
de ay la, buluyor, başka şeylere dalıyor, ölenle ölün-
mez a, diyor Hayat bu!...
— Dirildiğinden beri, hiç beni aramak ihtiyacını hissetmedin mi ? Gelip pekâlâ gazetede bulabirdin. Ben, uyanır uyanmaz, bir dakikam geçmedi ki, sem düşünmeyeyim, sevgili Monik!
— Sahi mi? Hâlâ vurgunsun, demek!
— Alay etme Monık, rica ederim. Bu lâ-kaydin yüreğimi parçalıyor.
— Hayır yavrum, lâkayt değilim, pekâla bilirsin, sana karşı denn bir dostluk hissi duyuyorum, o kadar arkadaşlık ettik, fakat ilk günlerdin kargaşalığı içinde, doğrusunu söy-llyeyim, aklıma gelmedi, seni aramak. Sonra, bu sabah, listelerde ismini görünce, kendi kendime “A... Bizim JU, dedim, gidip göreyim,, hem iyi tesadüf, anneannemin annesinin annesi ile ayni otelde oturuyovmuşsun. Önce ona uğradım, oradan sana çıkacaktım. Ha.,. Aklıma geldi, her akşam penceresinin altında dolnşıyormuşsun. Ne o. yoksa önada mı vurgunsun ?
Monik e ilk akşam, Elvirirı kendisine harikulade benzeyişine nasıl kapıldığımı, ertesi, daha ertesi günler, sevgilimi görüyorum hayaliyle penceresinin altına giderek yüzünü seyre dalışlarımı anlattım.
— O da seni görmüş, hattâ fena bulmamış; fakat kendisini “Monik! Monik!,, diye çağırmaya başlayınca kaçığın biri zannedip ürkmüş.
— Demek dün akşam pencereleri kapalı olarak şarkı söyleyişinin sebebi bu?
— Her halde. Şarkı dedin de aklıma geldi; onlar ne modası geçmiş şeyler öyle! Pek komik.
farkına laıken, çektim,
sen, gülmekten kırılırdın. Şeker şey, bizim haminne amma bir parça sarsıp kendine getirmek lâzım. Dur, buraya çağırayım da seril
Demin kendisine oynadığım oyunun vardın mı? Tam hazin hazin miyav-piyanoda yanına oturdum; bir caz deme gitsin! Ne hale girdiğini gör-
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
MUHARRİRİ : CAMİ
Kava-kuvvet. kovun postuna bürünerek tuzaklarını pençeledikterı sonra bize yine irşat (???) yollarının serin ağaçlıklarını göstermeye, gülçr yüzle geleneklerimizi kötülemeye, bizi bib’ûk devrinunıizden soğutmaya, sözün kısası, blnbir vasıtaya başvurarak, kendi fesatlarına uygun bir hava varatma^’a. vonıimadan, yeltenmektedir. Bu sırasında sözlü, sırasında yazılı, sırasında bereli mücadeleyle mücadele etmek zorunda olduğumuzu zannetmekteyiz. Bu düşman kara-kuvveti, günün birinde kökünden söküp kazımak için yine tertemiz Tiirk kanına mı başvuracağız^ Hayır, bu olamaz artık. Önleyici tedbirlerimizi. kanunlarımızı, sağcılık ve solculuk hakkında kabineye verilmiş olan yetkileri, en son şiddetiyle harekete geçirmek zamanının geldiğine inanmaktayız
böyle bir hareketi yürekten selâ m livaca ktır. Türk vatandaşımn ti; Türk devrimi çerçevesi içinde bir hürriyettir. Bilmeyenlere bunu, anladıkları dille anlatmalıyız. Biz bir bere için, bir mest, bir şalvar için değil. çok büyük, çok kutsal bıı ideal için güreşiyoruz, Türklük için, mukadderatı için. Tarihin bu miş düşmanına, kara-kuvvete, te, yeni hır kıpırdama imkânı
miyecektir. F'al*at bunun için tek bir yol vardır: Mücadeleyle mücadele, iradesinin şimşeğiyle karanlık bulutu yalayan bir mücadele...
Tllrk
sençligi
ASIRLARDAN beri, tabiatın muhtelit manzaraları, Ijestekâ-nn kalemi İçin zengin bir ilham kaynağı olmuştur. Costeley. Jannequln. Dakin, Couperin. Ftameau, Haydn gibi eski musikişinaslar, tabiatın seslerini, sadaların Ahengi ile taklit etmeye muvaffak olmuşlardır. Romantikler ise bir dost, bir mahremi esrar gibi telâkki ettfklerl tabiatı sırf bir ressam gözü ile görmemişler. tabiatın te maşalı manzaralarını mağrur şahsiyetlerine bir dekor. bir çerçeve gibi tasavvur etmemişler, bilâkis, çok duygulu katillerini tabiata açıp, onu sevinçlerine bir ortak, dertlerine bir teselli yapmışlardır. “Sympome Pastorale** m 1 İnci keman partisyonu Üzerine Beet-hovenKin yazdığı şu sözler: “Tasvir-* den fazla hissiyat” bu hakikati açığa vurur. Keza. Franta Schubevtln Lied’İeri tabiatın blnblr güzelliklerinden ilham almıştır.
\\vanâ civarlarını donatan zümrüt gibi yeşil ça>’ular. Tuna nehıımn şairane sahilleri, eteklen çam ağaçları ile örtülü T.vro! dağlan ve bu rüs-tik dekor içinde kolkola geçen âşık-lar~. Schuherlin musikisinde bu manzaraları görüsek yahut tahayyül etmek kabil ise de. bestekâr, nidan tasvir etmek maksadından fazla, tabiatın karşısında hissettiği intibakın, heyecanı, eserlerinde yaşatmak hedefini takıp etmiştir.
Asi’i musikide, bahusus Debussy, Ravel, Vincent d’Indy ve Respıghi’nnı eserlerinde tabiatim bilhassa suyun, büyük bir rol oynadığım görüyoruz.
Yağmurlu bir sonbahar günü, yapraklan buruşmuş ve pas tutmuş a-ğaçların hazin manzarası, bir havuzun sakin sulan üzerinde güneşin, bulutların, ağaçların, çiçeklerin çizdiği titrek akisler, ulu denizlerin u-ğııJtusu, Roma şehnıule, binlerce senelerden heri mermer çeşmelerden akan berrak suların mırıltısı, hep bunları isimleri yukarıda geçen bestekârlar, musikinin beliğ lisanı ile, eserlerinde canlandımışlaıtiır.
Bugünkü yazımda bir noktaya daha temas etmek isterim:
Musikide aşkın oynadığı faal rol.
Beşikten mezara kadar takip ettiğimiz çetin yola biraz saadet aarpen aşk. sanatlar ve bahusus musiki için tükenmez bir ilham kaynağı olmuştur.
Hazin hır beşeriyeti tenvir eden bu meşalenin »şığı bir çok bestekârların eserlerine şonmea bir parıltı, hususî bir caail»e vermektedir.
Birkaç misal ister misiniz?
\Vagner, Aiıııanyayı bir menfa sıla tiyle ter ket meye mecbur kahp İs-viçreye iltica etliği zaman, dostlan olan Bay ve bayan Wezendonck. sanatkâra evlerini samimiyetle açarlar ve ihtiyacı olan maddi ve manevi huzuru ona Lcnıin eylerler.
Fakat, Mathıkl Weze>ıdonck ile genç misafiri arasında bir hiç çere-
şid-
eserterinde
edebıyatın-işgal eden
yanı doğar ve az zaman sonra detti bir aşk buhranı VVagner'in ateşli ruhunu alevlendirir.
Lâkın, dostunun âlıcenabane hareketine bir ihanetle mukabele etmek istemiyen, İkiyle bir alçaklıktan nefret eden Wagner, “Yeşil Tepe” köşkünü gizlice terketmek kararını verir ve bir gece, sevgilisine ait bütün hatıraları sakhyan bu aşk mabedinin kaplamı, acı bir hüsranla, nihayet bulan rüyasının matemi üzerine çekip kapar ve uzak diyarlara doğru gider. Tristan ve YmuİI! İşte bu büyük buhranın ıstıraplarından doğan şaheser. Hayatın amansız darbelerine rağmen bütün kuvvetini muhafaza eden, ölümü bile mağlûp etmekle dâhi leşeıı aşkın ebedî bir destanı.
Chopin’ın eserine gelince, onun her sahiiesi, ıstıraptan, göz yaşından, elemden, sızıdan yapılmış derin ve hasta bir aşkın ifadesidir.
Lâkin, zulüm altında ezilen bedbaht miUctın feci mukadderatı Cho-pin'in dehâsına yeni bir istikamet verir ve birdenbire, bu bülbül, bir kartal kesilir.
George Sand’ın biçare âşıkının zayıf ve müellim sesi, büyük bir kuvvet kesbederek beşenyetın vicdanına kadar akseder.
Aşk İle vatan sevgisi arazında bocalayan Chopkn’in ruhu ebediyen yaşamaktadır.
Diğer taraftan, musiki da en şerefli bir mevki
LUdwlg van Beethoven, muhayyel bir aşkın hasreti ile yaşar, kalbinin ısrarla aradığı bu aşkın peşinde bütün hayatı boyunca koşar, ruhunun derin hevesini bir Kontes Güüelta. bir Thereae Bruııavvick ın yanında tatmin etmeye çalışır, muvaffak olamaz. Hayatın bütün hicranı, meşakkati omuzlan üzerine çöken bu deha. mütekabil bir aşktan ümidini kesip, hüzün ve yeis ile dolu kalbini artık bu dünyaya sımsıkı kapar, halihazırdan hiç bir saadet beklemi-yen güzlerini istikbalin geniş ufuklarına diker ve sırf müstakbel nesiller için çalışarak, mesleğinin üçüncü devrinde tasavvur ettiği o harikulade eserleri yaratır. Sağır kulakları onu bir mezar sessizliği gibi etrafım kaplayan yalnızlığa senelerden beri mahkûm eder.
Deruni hayatını dolduran hatıraları. gençliğinin aşk Ümitlerini, heyecanlanın. acı sukutu hayallerini bütün etim ve mahrem tafsilâtlariyle eserlerinde canlandırır.
Nihay’et. musikinin başka bir dehâsı olan Sehuman’a eserinin en gü-ael nağmelerini kalbinden taşan aşk telkin etmiştir.
Sehnman'uı şu sözleri bu hakikati İtiraz kabul etmez Ur surette ispat eyler: "Eaerlenmden çoğunu âşıkane bir muraffakıyetlc sevgili Clara’mı elde etmek için giriştiğim mücadelelerden ilham alarak, yaathia"
hürnye-
Türk dene-elbet-veril-

Balolar ve üç balo
Pek uzak olmıyaa hir mazide her kış mevsimi bek-ruikn ve "hâdise” teşkil eden balolar vardı
Balo mevsimi devam ediyor. Fakat son zamanlarda, ekseri baloların sadece menfaat temini gayesini istihdaf ettiği, kendilerinden teberru veya duhuliye ücreti alınanların baloya geldikleri zaman ihmal edildikle-
KIYAMET GÜNÜ
takdim edeyim.
— Hayır Monik, acele etme. Biraz daha haşhaşa kalalım. Sana söyüyecek çok şeyim var, ruhum!
Tekrar onu öpmek istiyorum, fakat yine gülerek kaçınıyor ve “haminne” sini çağırıyor:
— Geliyor, göreceksin... Anneannemin annesinin annesi, Louis-Philippe hali ile pek hoş.. Hem biliyor musun. Jil, sen de o zamanlarda yaşamak için yaratılmışsın. Vertar’arl mehtap dalgalarınla, o sevdalı hallerinle bütün piliçleri kalese koyardın!
Yol yol, ufacık girlandlar dizili, ipekle karışık yünlü kumaştan yapılmış elbisem, kolları oyalı müslinden ve beden kısmı dantelden korsajı ile vc başının üstüne zarafetle pen-be bir eşarp atmış olduğu halde Elvir Denu-aye ağaçların arasından göründü. Monik. tak dim merasimini gülerek yaptı:
— Bay Jilber Brise, dalgam! Bayan Elvir Denuaye, genç ve şayanı prestiş haminnem!
Elvir, yaldız parlaklığındaki saçlarının buklelerine kadar kızararak gözlerini yere indirdi ve beni gayet lâtif bir reveransla taltif etti.
t^çümüz de, büyük meşe ağacının altındaki bahçe sırasına oturduk. Kalırı yapraklan delmeye muvaffak olmuş bir güneş ışığının göz kamaştıran oku. mukayese yapmak istercesine, erkek-kız Monlk'in ensesi ile romantik Elvir’in meharetle toplanmış saç örgülerini okşuyor. Elvir’e dönerek:
— Küçük hanımefendi, dedim, en şaşırtıcı benzerlik yüzünden kendini kaybetmiş olan zavallı bir âşığın şu son günlerde size verdiği
rahatsızlığı affedeceğinizi Unut etmek iste rim. Bu özür dileyışlerime, geçen akşam, vc biraz evvel, o kadar hisli, lâtif, âhenklı seak söylediğiniz şarkın dinlerken bana vermiş olduğunuz bedii heyecandan mütevellit teşek kürlerimi terdif eylememe müsaadenizi dile rim.
Elvir’in yanakları yemden al al oluyor;
— Aman efendim, diyor, pek müsamahakârsınız! Basit şarkılarımdan hoşlanmış olmanıza hayret ettim, biraz evvel Monik. bunların pek gülünç şeyler olduğunu söylüyordu. Sizin zamanınızda yalnız Şarl... Şarl... Neydi Monik? Yalnız onları söyler inişsiniz?
— Şarlston... Amma boş ver yavrum.. Müsaade eder misin haminne, senli, benli konuşalım... Hem nihayet akran sayılın». Hattâ haminnem olduğun halde, ben senden üç yaş daha büyüğüm. Ha. ne diyordum, boş ver böyle şeylere. Bu şarkıları seviyorum diyorsa seni mandepsiye bastırıyor zannetme. Demin an% tattım ya. hiç de bizden değildi. Şariston lara. bııgı vugı’lere, cazbandlara haspı geçerdi. Bit köşeye çekilir, gözlerini bana diker “bitiyorum, yanıyorum,, kendisine, “
öteki dünyâlarda kalmışsın, yanlışlıkla içimize düşmüşsün galiba! Hâlâ “âşıklar,, şairleri,, devrindesuı.
Elvir. dalgın ediyor:
— “Aşıklar,, devirde yaşamak
seneleri tiyatroda gördüğüm bir dramı hatırlıyorum. Adı şu idi: “Melike Kalbi yahut Saz Şairinin Ölümü’*. Bu. şatosunda oturan biı prenses ile sevgilisi saz şairinin acıklı hikâ-
dıye iç çeker dururdu. Ben de Oğlum Jil, sen treni kaçırmışsın.
ve hülyalı bir sesle
ve “saz
tekrar
devri... Ben de bu isterdim. Evlendiğimizin ilk
şairane
yesl idi. Efendisi ansızın haçlılar seferinden dönüyor, saz şairini, şatonun duvarı dibinde maşûkası Melikeye bir aşk şarkısı okurken yakalıyordu. Zalim şövalye, hiddetinden kendisini kaybediyor» Melikesi ihanet etti zanniy-le şairi gece gündüz aynı şarkıyı söylemeye ve çalmaya icbar ediyordu. Biçareye yiyecek, içecek de vermiyorlardı. Mecali kalmayıp yere düşünce, şövalyenin adamlar. uçlan ateşte kızdırılmış mızraklarla onu dürtüyorlar, tekrar şarkı söylemeye ve çalmaya mecbur vorlardı. Zalim şövalye Melikeyi şatonun leşine zincire vurdurtmuştu; sevgilisinin tikçe sönen şarkısını ve sazım dinletmeye
zorlu^’oıdu. Ne müthiş ve ne ulvi manzara Öyle değil mi. Bay Jilber? Ya. sen Monik bu güzel dramı seyretsen, benim gibi heyecanlanmaz miydin?
— Ben mi!.. Yoo. hem ben öyle ağlamak ı dalaverelerden hoşlanmam... Operet falar olursa, eh. anlarım.
— Ah Monik, eğer artistlerin inşad ettik len manzumeleri dinlemeydin» sen de benın gibi müteessir olurdun» buna eminim.
— Ay, ay. üstelik manzum mu imiş!.. De ene IraşL
— Pek ulvt idi; Monik!.. Melike, sevgili saz şairinin kale dibinde öldüğünü görüp teessüründen çıldırınca uzun bir manzume inşad ediyordu Bak, son rm&ralan hâlâ hatırımda
edi-ka-glt-onu
Yanu, kule dibinde, on gün oluyor,
Saz *aırim *arkıs'ifiı lop soyiuyor. parmaklarımda teller soluyor;
Sallandı., yıkıldı., ötüyor!
Öldü, aldı btndru aklı, fikri» hwü» Dtıılf-yİH sittsizlık içindi şu m?
Adeta... E ret., o., dehlizin sonunda Hayali yalıyor, sazı da boynunda. Ta*ma yazsınlar: Bu bir âşık garip
Son ânına dek virdeylcdi: “Ya Hab\p!u
— Nasıl, gülüyor musun Monik! Ooo, gü zel değil bu yaptığın! Şiirin letafetine hakikaten lâkayt mi kalıyorsun? Zevcim Bay Je-ron Dcnuaye de şiirden hoşlanmıyor, vodvili tercih ediyordu ve bu benim için dauna derin hır inkisar oluyordu.
Devnm» var —
------------J
ri görülmektedir. Bu itibarla, haddl-zatinde hem yardun hem de eğlence için tertip edilen balolar rağbetten düşmeye yüz tutmuştur.
Pek uzak olmayan bir mazide her kış mevsimi, beklenilen ve “hâdise,, teşkil eden balolar vardı. Hayır ee-miyetlerininkiler hariç, başlıcalan “Matbuat,,, “Güzel Sanatlar,,, Galatasaray” baloları İdi.
Haber aldığımıza göre, henüz senelik balolarını vermemiş bulunan bu üç teşekkül, yukarda bahsettiğimiz havayı silecek ve eski alâkayı uyandıracak mahiyette hazırlıklara başlamışlardır.
Burada İstitrat olarak şunu söyleyelim ki. şehrimizde balo verilebilecek yerlerin ancak bir gece için kiralanabilmesi. bu müesse sahiplerinin de sadece menfaat gözetmesi yüzünden. bir balo havasını tesis etemek hayli müşkül olmaktadır. Buna rağmen, 3 martta verilecek olan Güze! Sanatlar balosunda, şimdiye kadar görülmemiş büyüklükle ve sanat, kümelinde dekorlar yapılmakta, tertibat allamaktadır. Ertesi gece. >*ani I martta, ayıu yenle yapılacak olan GalatasaraylIlar toplantısı için, bu havaya kendi hususiyetlerini ilâve etmek maksadiyle teşebbüse girişilmiştir.
Tarihi 18 mart olarak tespit edilen Gazeteciler Balosuna gelince, onun da bu sefer bütün mânaslyle bir yenilik teşkil edeceği muhakkaktır. Nitekim, daha şimdiden, gecenin tertip edileceği Taksim Gazinosunun sahnesinde bir nevi lunapark yapılmasına Rantı verilmiştir.
Bütün bu haaırlıklara rağmen, baloların en mühim bir noktası yine dt ihmal ediliyor gibidir. Şu: Müzik vc orkestra filhakika, balo denilince ilk akla gelen şey dans olduğuna güre «elbet orkestranın ve çalacağı parçaların seçkin olması kap eder. Istan bulda, orkestralar ve çaldıkları mub telif parçalar Adeta ezberlenmiş gi bldir. Yem orkestra temini çok güt olduğunu takdir ediyoruz. Lâkin, ye m dans havaları, yeni bir repertuar pek âlâ bulunabilir ve tanzim edilebilir. Bu cihet Üzerinde durulman da muvafık olur zannediyoruz. — fa.
2$ Şubat (»»
YENÎ 18 T A X1U B
Sayfa 5
HİKÂYE
t
ı I

t
Bir konuşma :
Eksik tarafımız: Nefs murakabesi
> (! ________________________________________
— Dinle, Edmond .. r.un
—Nr var sevgilini? diye
— Demek ki istediğimi yapma- —
makta ısrar ediyorsun? ğim
— Hangi İstediğini?
— P(skalâ biliyorsun. Bıyığını. sakalını trn* etmeni istiyorum.
Hugette Vlre-haıılt. kolunu kocasının boynuna dolayarak, yalvaran bakımlarını yüzüne dikti.
Edmond. sinirli bir sesle:
— Hayır, dr di olama», bunun İki sebebi var: Birincisi, benden ğı Amerikalıların rl eğlencelerden de latemendir;
Yazan: MİGCEL ZAMACOİS sürıniyereğine emin misiniz? ı^rar etti.
10 dakikacığınızı rica edcce-rfendlm.
bu fedakârlı-tertip ettlkl^-her dönüşün-_______________ . demek cascavlak yüaleri hoşlinn gidiyor, İkincini. beni bıyıklı, sakallı tanıyıp beğendiğin şimdi harp oldu diye *a-na kendimi yeniden beğendirmek için surat mı değiştireceğim?
— Aman Yarabbi, |U erkekler ne kadar anlayışsıs mahlûklar!.. Etrafımdaki erkeklerden birini tercih mümkünken, bunun tamamen tersine, sana, zevklerime ve modaya karşı hu ufak fedakârlığa kutlanman için n© zamandır yalvarıyorum.
— Hayır dedim yu! Sekiz senelik evlilik hayatından sonra, namuslu bir kndıııın, kocasından böyle saçma şeyler istemesini havsalam almıyor. Dernek ki. hanımefendinin estetik arzusuna uymak İçin, kendimi bir çok kimselere henztmem icap
Hugette başa lıi'arak. üzgiuı
— Peki, diye onları kendine... saçını biraz kestirebilirsin zannederim... Tâ kulaklarının arkasına kadar uzamış.
Edmond, mülayim bir sesle:
— Ha, bak, bıında haklısın. Son günlerde işimin çokluğundan, berbere uğrayamamıstım... Hemen bugün gidip şu gömlek yakasından taşan saçla n kadar uzun da cevabını verdi.
O gün beşte, nesinden çıkar çıkmaz gitti... Tabiî bıyığının ve sakalının teline bile el sürdürtnıiyecektl... Bu ç^şit fedakârlıklar, ancak ııl-şanlıiara, veya yeni evlilere yaraşır. Karısını derin bir aşkla sevdiği muhakkaktı, fakat, bunu ona ispat İçin her aklından geçeni yapamazdı ya...
Kendisini her zaman traş eden berber kalfası Victor, İyi bir talih eııeri olarak serbest bulunuyordu.
— Saçımı biraz düzeltip, hafif bir de friksiyon yapınız. lun, dedi.
Berber henüz makası mıştı kİ. mağrur tavırlı bir bey İçeri girdi. Vİctor’a doğru ilerllyerek; sabırsızlık sezilen bir sesle:
— işiniz çok mu Victor? diye sordu.
Berlıer kalfası yerlere kadar e-ğilerek:
— Hayır Mr. de Brllland. . Vfak bir saç traşı ve bir firiksl.vondan İbaret diye cevap verdi.
Yeni gelen müşteri, bir tereddüt ânı geçirdi, sonra Amirane bir şekilde:
— Peki, o hal-Jo brkİlyereğim.
Mr. de Brll-land'ın küstah ve Amirane tavrı, Edmon’u fena halde kızdırmıştı. Bu aceleci efendiye haddini bildirmek ne hoş olacaktı.. f*te ıızıın veya kına süren, bu, kendi arzusuna bağlı bir şeydi. O kadar aceleni var ne, başka faya, veya gidebilirdi.
idly-kal-bn&-Ed-ufuk
ktt bir berbere mond, kavga etmektense, mastım bir oyun oynamayı tercih etti.
Kaçlar kesilip, friksiyon da blt-tikten son m, Mr. de Brilland'ın memnun bakışları altında Victor, mU^terİBİnln boynuna geçirdiği beyaz önlüğü çıkardı. Edmond ine. ayağa kalkmışken. tekrar oturarak, berbere:
— Bana İyi bir sanır fena olmaz,
»ampuan dedi.
bir Ifrtl.
Bu hayli ıırıın hemen faaliyete koyuldu, cı, sinirli sinirli gözlükleri nuyordıı. Şampuan 1*1 İyice kurutulduktan mond:
yerine
yapar-
Vlctor, Yabanıl* OF-bitip saçlar
sonra, Ed-
tarayabil-
edecek!
çıkanııyacatını an-üzgün:
cevap verdi, sakla Fakat bu arada
kestireceğim. Bu çirkin, doğrusu...
Vlrebııult, ynzıha-brrbere
Çabuk n-
eline al-matruş
— Acele bir randevum var... U-
Fener - Emniyet nıaçındMn heyecanlı bir un
TO.K
Lik karşılaşmaları
Yaşar Doğu, PakistanlI Kala
Pakistan hususî muhabirimiz
Gülseren Gönençten telsizle
— Saçlarımı güzelce inek için tekrar flrİksiyon yapınız, dedi.
Amerikalıya benzîyen matruş yabancı. dişlerini sıkarak sabırsızlığını sezdirmemek İçin azami gayret euırfedlyor. lâkin Edmon da onu çileden çıkarmak İçin »dinilen geleni yapıyordu. Bıı arada friksiyon ve saç tuvaleti bitmişti. Artık yerinde oturmak İçin ortada mııkııl bir sebep kalmamıştı... Edmond ise, yabancıyı geç bırakmak kasdiyle her şeyi fedaya hazırdı. Binlen zihninde şimşek gibi bir fikir parlayıverdi. Gayet sakin bir sesle:
— Ha! Oturmuşken şu sakalımı da traş ediverin, diye söyledi.
Hayretten donakalan Vlctor:
— Sakalınızı mı? diye sordu.
— Neden olmıya çakmış? Evet sakalımı.
Onuncu defadır saatine bakıp, dükkânın içinde aşağı yukarı sinirli sinirli dolaşan müşteriye, berber ümitsiz bir nazar fırlattıktan sonra, çaresiz uzun bir ameliyeye ihtiyaç gösten sakal traşıııa girişti:
Çeııe ve yanakları tertemiz olduktan sonra Edmond:
— Sakal gittikten sonra, bıyığın artık mânası kalmadı. Onları da kesiniz ve yan gözle yabancıya bakarak, yaşasın Amerika, diye bağırdı.
Artık sabrı taşan, ve hiddetinden çılgına dönen Mr. de BrHJund şapkasını kaptı ve kapıyı hırsla vurarak, dükkândan çıkıp gitti.
Vİrrbault, «utkal ve bıyığını kaybetmiş fakat ona mukabil hasmı-nı yenmişti.
Eve döndüğü zaman karısı onu kolaylıkla tanıyamamıştı. Kına bir tereddüt
boynuna anrılarak:
— Sen 8ln. bilsen ne kadar mesudıım, diye söylendi.
unındaıı sonra sevinçle
dünyanın en iyi erkejci-
Çeviren: Fevl M.

bugün güreşiyorlar
Ankara 25 (Hususi muhabirimiz' bildiriyor) — Öğrendiğimize göre dünya şampiyonu Yaşar Doğru, yarın 26 şubat pazar günü Pâkıstan saati 14,30-18 Ankara saatiyle (11, 14,30) arası Lâhurdaki Mürtopark’da Pâ-kistanlı güreşçi şacaktır. Yaşar meydan okuyan Seyfülislâm ile temeldir.
Türk atletlerinin
Pakistan zaferi
Kalahan’la karşıia-Doğunun, kendisine Pâkiştanh güreşçi de güreşmesi muh-
ve-
Milletlerarası tenis turnuvasına katılıyoruz
İstanbul, 25 (A. A.) — Bize
rilen malûmata göre 4 ağustosta Zagrep'te yapılacak Milletlerarası Tenis Tûrnuvasma bizden de üç tenisçi ve bir idareci olmak üzere 4 kişilik bir grup davet edilmiştir.
Bu 4 kişilik grup, dâvet kabul e-dildiği takdirde, tertip komitesinin misafiri olacak ve bu davetin dışında arzu eden temsilciler masraflarını kendileri ödemek suretiyle turnuvaya katılabileceklerdir.
Basketbol maçları
Bordeaux, 25 (A. A.) — Dün akşam Belgrat’ın Kırmızı Yıldız basketbol takımı
62 39 mağlûp etmiştir.
Bordeaux karmasını

Bugünkü maç
Beşiktaş, Galatasaray ile oynuyor
Lik maçları karşılaşmalarına bugün; İnönü Sladyomunda saat 13.30 da latanbutepor-Beykoz; saat 15.15 de Galatasaray-Beşlktaş maçlarlyle devam edilecektir.
Geçen hafta Galatasarayın Fener-bahçeyi mağlup etmesi, Sarı-Lâci-vertlileri şampiyonluktan uzaklaştırmış, Beşlktaşla Fenerbahçenin arasındaki puanı açmış bulunmaktadır. Bu bakımdan lik maçları ehemmiyetini hemen hemen kaybetmiştir. Şampiyonlukta hiç bir iddiası olmıyan GalatasaraylIların. Lik lideri Beşiktaş ile yapacağı bugünkü karşılaşma futbol meraklılarına güzel bir maç seyrettirmek imkânını verecektir.
büyük
kazanmışlardır.
10.000 M. de Osman, 800 M. de Cahit birinci geldiler
İkinci Pâkistan Olimpiyatlarına iştirak eden Türk atletleri bir muvaffakiyet
10.000 metrede 34,41 ile Osman Coş-gül, 800 metrede de 1,57’,6 * ile Cahit öcal birinci gelmişlerdir.
Her iki müsabakayı da halk yakın bir alâka ile takip etmiş ve atletlerimizin gösterdikleri teknik kabiliyet hayranlıkla karşılanmıştır. Bilhassa Osmanın 10.000 metrelik koşuda çıkardığı finiş, dakikalarca süren bir alkış toplamıştır.
800 metrede Cahit, bilgili bir koşu yapmış, bu mesafede gayret kadar tekniğin de rolü olduğunu PakistanlI arkadaşlarına isbat etmiştir.
Gerek Pâkistan makamlarının, gerekse Pâkistan halkının her vesile ile Türk misafirlerine gösterdikleri samimi nezaket, hepimizi mütehassis bırakıyor. Nereye gitsek, nereden geçsek sevgi tezahürleriyle karşılaşıyoruz. Olimpiyatlar münasebetiyle müsabakalardan önce, müsabakalar esnasında ve müsabakalardan sonra halkın Türk atletleri lehine yaptığı tezahürat bizim tahminlerimizi bile aştı.
Bu münasebetle şunu da belirtmek lâzımdır: Türkiyedcn gelen küçük bir grup. Pakistanda Türkiye lehine bu kadar tezahürata sebep olmuştur. Dostluk bağları kuvvetlendirmek isteniyorsa, arasını soğutmadan ya PakistanlIları Türk iyeye davet etmeli veyahut da ikinci bir Türk kültür veya sporcu grupu Paklstana yollanmalıdır. Pâkistanın Türk iyeye gösterdiği ilgi samimîdir ve üzerinde dikkatle durulmaya lâyıktır.
• o
Fener : 3 - Emniyet ı 1
Lik maçları altıncı hafta karşılaşmalarına İnönü Stadyomunda Fenerbahçe - Emniyet; Vefa-Kasımpaşa maçlariyle devam edildi.
İlk maç, hakem Sulhi Gnranın İdaresinde Fenerbahçe ile Emniyet takımları arasında oynandı.
Fenerbahçe: Cihat, Hilmi-Ahmet, Müzdat - Kâmil - Samim, Lefter-E-rol-Halit-Ccmal-Hakkı.
Emniyet: Mehmet, Muammer-Cn-hlt, Vedat-Celâl-Vecdi, Sabahaddin, Süreyya-Basri-İbrahim-Necdet.
Oyuna Emniyetliler hızlı bir tempo ile başladılar. Soldan ve sağdan yaptıkları şkınlar Fenerbahçe kalesi için ciddî bir tehlike oluyordu. Fenerbahçelilerin bu maça çıkardıkları değişik muhacim hattı, bir türlü tesirli akın yapmak imkânını bulamıyordu. On ikinci dakikada santrhaf Celâlden inkişaf eden bir Emniyet akınında top Fener kalesi önüne kadar geldi, Basri ve Süreyyamn bir birlerine top ikramı Emniyetlileri bir golden mahrum bıraktı. Dakikalar ilerledikçe Emniyetlilerin baskısı artıyordu. Birbirini takip eden bu akınlar karşısında haf hattının bozuk oyunu, Fener kalesi için tehlikeli oluyordu. Nitekim devrenin sonlarına doğru tekrar soldan Fener kalesine inen Emniyetliler, soliçleri İbrahim vasıtasiyle Cihadın elleri arasından gollerini yaptılar ve devre bu suretle 1-0 Emniyetlilerin lehine bitti.
ikinci devreye Fenerliler mağlûbiyetten kurtulmak için çok canlı ve enerjik başladılar. Sağdan Lefterln sürükleyip götürdüğü bir Fener akınım Hakkı dışarı atmak suretiyle heba etti. Bu mühim fırsattan sonra Fenerliler takımlarında bir tâdi-lât yaptılar. Ahmet soliçe. Hakkı da beke geçti. Bu yerinde yapılan değişiklik deıOıal tesirini gösterdi. Yirminci dakikada Haildin kale içine doğrulttuğu topu kaleci Mehmet güzel bir yumrukla kurtardı. Nihayet otuzuncu dakikada Ahmet kırk metreden sıkı bir şütle beraberlik golünü attı. Golle beraber tekrar hücuma geçen Fenerliler Samimin ayağından ikinci gollerini kazandılar. Devrenin bitmesine iki dakika kala da yine Ahmet, uzaktan çok sıkı bir şütle üçüncü golü attı ve maç da 3-1 Fenerin galibiyeti ile sona erdi.
TEDEN beri, hoşumuza git-rniyen işlerden kendimize mesuliyet payı çıkarmak istemeyiz. 1
Kabahat, ya belediyenin, yahut falan ve filân müessesenindir. Halbuki, eski bir tâbirle kavuğumuzu karşımıza alıp şöyle bir düşünsek, bir çok dâvalarda haksızlık vc yanlışlıklardan, hiç olmazsa birazının bize alt olduğunu teslim etmek zorunda kalacağımıza şüphe yoktur.
e • •
Meselâ, yokla adam çiğneyen şoförlere karşı ağır kanun maddeleri koymuşuz. Acaba çiğnenenler içinde bu kanlı Akıbette rolleri olan hiç kimse yok mu? Geçen gün dolmuşla Beyoğlundan dönerken, bir kaldırımdan ötekine geçmek gayretiyle - ayağı sakat bir delikanlı - yaydan fırlamış ok gibi arabanın bir adım ilerisinde soluğu almaz mı? Şoför, frene öyle bir bastı ki, dört yolcu kafa kafaya, müthiş bir çarpışma yaptık.
Adamcağız, bu tertip, yahut bu tertipsiz sürprizlere alışmanın verdiği soğukkanlılıkla bize döndü:
— Buna, şoför dilinde (kendi gelen) derler...
Sonra hepimizin ayrı ayrı gözlerimizin içine bakarak sözünü tamamladı:
— Şlındi Allah için söyleyin, kabahat bende mi?
Jüri heyeti yanılmazlıgiyle bir a-ğızdan cevap verdik:
— Elbette sende değil!
Ona böyle dedik amma, adamı çiğneyip geçseydık, topal ayağına bakmadan makine ile yarış etmeye kalkışan şaşkın yolcuyu haksız çıkarmak kimsenin aklına gelmeyecekti.
Şoförler, araba yürütmesini bilmiyor: Amennâ! Fakat biz -eğri oturup doğru konuşalım - sanki biz yürümesini biliyor muyuz?.
• • #
Çarşı pazarda, Allahın günü manavdan, bakkaldan, zahireciden: “Mallarını pahalı satıyorlar, eksik tartıyorlar!,, diye şikâyet eder du-
Yazan: Salâhaddin GÜNGÖR ruruz. Fakat hangimiz, bu (vâkıa) lardan birini zabıtla tesbit ettirmek zahmetine Matlanmışızdır ? Hangi muhtekirin yakasına yapışıp onunla “karakolluk,, olmayı göze almışızdır?
Sırası gelince, Denizyollarına, Demiryollarına çatarız: Falan vapur gecikti, filân katar program saatinde gelmedi...
Evet amma, bîz sanki tam vaktinde garda yerimizi alıyor muyuz? Vapura çok defa, üçüncü düdük çaldıktan sonra bilet almadan girer, yer bulamayınca, sağa sola çatarız. Nakil vasıtalarında, dürüst bir yolcu çalarak herkes vazifesini yaptığı iddiasında bulunabilir mi?..
Şehir hattı gemilerinin salonlarındaki maroken koltuklan çakı ile kesenlere ne diyelim?..
Yanıbaşındakl denizi görmiyerek, güverteyi fıstık ve çekirdek kabuk-lariye dolduranlara ne söyliyelim?
• • •
Bir takım çürük, çarık ve değersiz eşyaya rağbet çoğaldığını ileri sürerek gümrük kapılanmn (lüka) mallara kapatılmasını ikide bir, millî bir dâva gibi öne süreriz. Fakat sorsak kİ, bu istekte bulunanlar arasında meselâ şayak pantalon gıymey* razı olan kaç kişi çıkar?
• • •
Şu partiden yaka silkiyor, bu par» tiye kıymet veriyor, beriki partiye diş biliyoruz. “Ah, demokrasi!,, diye ortalığı güm güm öttürüyoruz.
Topyekûn sandık başlanna koşmak fırsatı çıktığı gün, bakalım ne yapacağız? İnşallah “dostlar sefere, biz eve...” deyip bu en mukaddes hakkımızı kullanmakta çekingen ve alâkasız davranmayız.
Misalleri uzatmaya hacet ne?.* Fert olarak, cemiyet olarak, pek çok eksik taraflanmız var. Her şeyden önce, nefsimizi mürakabe etmiyoruz. Olup bitenlerden ve bunların neticelerinden biraz da kendimizi mesul tutmaya alışmalıyız. Malûm ya:
“Kişi noksanım bilmek gibi İrfan olmaz!*1
Türkiye Greko - Romen birincilikleri

İngiliz - Fransız rugbi nıaçı
Londra 25 (YİRSl — Fransa ve İngiltere arasında oynanan beynelmilel rugbi karşılaşması, 6 - Fransızların galebesiyle neticelenmiştir.
İrlanda - İskoçya rugbi maçı
Londra 25 lYİRSı — İrlanda ve İskoçya arasında yapılan beynelmilel rugbi karşılaşması, 21 - 0 îrlân-danuı galebesiyle neticelenmiştir.
Vefa : 2 - Kasımpaşa : 0
Günün ikinci maçını, hakem Feridun Kılıcın idaresinde Vefa ile Kasımpaşa takımları yaptılar.
Vefa: Şükrü, Mustafa - Rahmi, Melih-Galip - Emel, Suphi - Hikmet-Îsmet-Karnik-ismet.
Kasımpaşa: Mehmet, Ali-Cihat,
Mustafa-Sabahaddın - İsmet, Zafer-Necmi-Niyazi-Osman-Oi’hân.
Lik maçlarının dördüncülüğünü tâyin edecek olan bu karşılaşmaya Vefalılar canlı başladılar, fakat Kasımpaşa müdafilerinin verinde müdahaleleri gol fırsatı vermedi. Devrenin sonlarına doğru Galibin sola-çık ismete kadar uzattığı topu Kasımpaşa kalecisi çevik bir hareketle kurtardı ve devre 0-0 berabere bitti.
ikinci devreye her iki takım da galibiyete bir an evvel kavuşmak için canlı başladılar. Vefa kalecisi devrenin başlarında iki güzel kurtarışla takımını muhakkak İki golden kurtardı. Maçın sonlarına doğru ye-şil-bcyazlılar, Kasımpaşa müdafilerinin hatasından istifade ederek üst üste iki gol kazandılar ve maç da bu suretle 2-0 Vefanın galibiyetiyle sona erdi.
Türkiye Greko-Romon güreş birinciliklerinin ikinci günkü karşılaşmalarına dün de Sergi ve Spor Sarayında devam edilmiştir. Birinci seans karşılaşmalarında şu neticeler alınmıştır;
87 kilo: Kocaelinden Mehmet, Kııklarellnden Mehmedi tuşla mağlûp etmiştir.
Ağır sıklet: lstanbuldan Sabri Kırklarelİnden Tosunu tuşla; Koca-elinden Reşit Kayseriden İsmail! tuşla, Zonguldaktan Idris, Çorumdan Celâle ekseriyetle galip geldiler.
52 kilo: İstanbul Üniversitesinden Mehmet Ali, Eskişehirden Cemale tuşla, lstanbuldan Fehmi, Malatya-dan Mehmede ittifakla; Trahzondan Kemal. Zonguldaktan Ahmede tuşla; Konyadan Fahreddin, Aydından Ahmede ittifakla; İzmirden Ahmet, An-karadan Aliye tuşla galip geldiler.
.57 kilo: Ankaradan Mehmet. Kocaelinden Haşana tuşla; Çorumdan Halil. Kayseriden Mehmede tuşla; Aydından Ali, Trabzondan Saffete tuşla; lstanbuldan Kemal, Malatya-dan Azize tuşla; Eskişehirden Abdullah, Kırklarelinden Servere tuşla; İzmirden Necati, Bursadan Niyaziye tuşla galip geldiler.
62 kilo: Edırneden Tosun. Çorumdan ilhana ittifakla; Ankaradan Cemal, Kırklarellnden İlhana tuşla; lstanbuldan Osman öz, Malatyadan İbrahim© ekseriyetle; Kayseriden Sait, Erzurumdan Nureddlne tuşla; Bursadan Salâhaddin, Koncadan Cemale ittifakla; Balıkeslrden Ahmet, Aydından Aliye tuşla; Çorumdan
Ahmet, Zonguldaktan Sadıka ekseriyetle; Aydından Nuri, Balıkeslrden Ragıp’a ittifakla; Konyadan Kemal, Kırklarelinden Haşime tuşla galip geldiler.
Dün gece 20.30 da başlayan ikinci seansta
73 Kilo: Kocaelıden Zakfr, Çoruh-tan Demiri tuşla; Aydından Karadeniz. Kırklarelinden Mehmedi tuşla; lstanbuldan Nevzat, Malatyadan Mehmedi tuşla; Kayseriden Ahmet, Trabzondan Hüseyinl tuşla; Ankaradan Osman. Zonguldaktan Reşadı ekseriyetle; Eskişehirden Halit, Erzurumdan Fahreddin’e ittifakla;
79 Kilo: Erzurumdan Abdullah, Malatyadan Hüsnüyü tuşla: Ankaradan Ali özdemir, Eskişehirden Mehmet Aslan’ı tuşla; Zonguldaktan Mehmet Çakır, Edirneden Mahmudu tuşla: lstanbuldan Servet Atillâ, Kocaelinden Necatiyi tuşla; Çoruhtan Memiş Aslan, Kırklarelinden Musta-favı tuşla;
87 kilo: Zonguldaktan Enver. Eskişehirden Bekir Tunalıyı tuşla Ankaradan Mahmut Çeterez, Kayseriden Hüseyini tuşla; Kocaeliden Mehmet, Edirneden Kemale tuşla; Çoruhtan M. Ali, Kırklarelinden Muradı tuşla;
Ağır: lstanbuldan Sabri Demirsoy, İstanbul Üniversitesinden Kılıç öneli ittifakla; Kocaeliden Reşat, Kırklare-linden Hüseyini tuşla; Zonguldaktan Idris, Kayseriden 1 »maili tuşla mağlûp ettiler.
Güreşlere yarın saat 12 de devam edilecektir.
EbnJ 1950 ŞUBAT 26 Pazar Hicri
C. Evvel 9 1369 Şubat 13 1865
Vakit Vasati Esnnl Günea • -39 13.(4 ö*la ’ 13.27 8 32 İkindi 1B 12 9.3 ı Ak?am İt M » •(«) Yauı » 1»27 131 frnHAk »08 110»
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERSEY
TİYATROLAR
İSTANBUL
İSTANBUL
Atatürk inkılâp Müze»!: Perşembeden maada het gün 10-12 ve U-17. #
Topkapı Sarayı: Paaartesi-Çar-•amba - Cumartesi, ftaat lâ.Uû-17 Telf. (21090).
Ayaeufya: Pazartesi - Sah - Çat* şamba - Perşembe • Cuma • Pata r. SoAt 10 - 10. Telf. (21750).
Arkeoloji: Çarşamba -Cuma • Fazar günleri 13 ten 16 ya kadar.
£eld Sark Enerleri Subeal: Çarşamba - Cuma - Pazar 10 dan 12 VS kadar. Telf. (21682).
Türk vc t «I Anı »erleri*. Salı — Perşembe - Pazar. Saat 13.30-16.30 Oolmubahçe Deniz MÜreni: Cu-
arjllll TtYATHOI.Aîtli
DHAM KISMI (42167) Tebeşir Dairesi 15.30 ve 20.30 dA.
KOMEDİ KIKMI (40409) Hanımlar Terzihanemi 15 30 ve 20.30 da
MCAMMSR KARACA OPERETİ: 15 te ve 20.30 da Sizin Sokak.
VEM OPRHHTtt 15 te VS
20 13 te t Dl’BARAı
TAKRt.M BBLEDÎYE PAVYONUt (Tel: 8200i) Paneli Şantöz Roae Avril.
ANKARA
OFKltAı Köylü Namusu (1 par» de). Palyaço (2 perde). Çarşamba, Cuma ve Pazsr 2 opera birden 20 de
»(TCK TİYATRO (10370) Perşembe, cumartesi ve patır, pazartesi akşamlan (Peer Gvnt)
KfÇÜK TİYATRO (111691 1 —
Dünya ootiyle, 2 — Ttıccnr 10 dr İZMİR
martesl saat 13-17. Pas ar 9-18.
Telf. (81284).
Belediye Müzeni: Atatürk Bul-
Van. Perşembeden maada her
gün 10-12 vo 14-17.
Tevflk Fikret Asiyan Müıeei ı Bebek. Perşembeden maada her ğÜn 10-12 vo 14-17.
ŞERÎR TİYATROSU (2364) Katil.
IZMİR
Arkeoloji Müzeni (31124) Her gün
1-12. 13.30-17. Cumartesi: 14-17 a-ğıkur.
Değerli »»/ınatkAr Akile Artunt r:onacrvatUAr »ana ckârla nndan
zzcddln Okta, Sadi Işılav rtfalca* liy)», İstanbul Teknik ünlveralteol Konforuna salonunda 4 mart HMk) Cumarietıi günü miat 16 30 da bir Monııer vrrercktlr Davetiyeler Teknik Üniversite Maklna lakul-tesi Talebe Cemiyetinden teinin e-âUtbilİA
HKlOÛLt CİHETİ
AKIN (MIHI) 1 — Dile DUşm Kadın. 2 — Ali Babıı HmdlsUndu.
Al.KAKAR (42362) 1 — Büffalo
Blll hı İntikümı. 2 — Yaralhaz Çocukların Marifeti.
AR (44394) Huvanacla FeaUval.
ıİkinci hafta).
atlas (40835» Şanahtylı Kadın. ÇİÇEK: ı - Gizil Emir. Z - Kıe-kanç Kadirli renkli).
EI.IIAMHA (I3AIKİJ Kutup Kâeif* lerL
İNCİ (MM00) 1 — Aptal Aşık.
2 — Fedailer Kaleni.
İPEK (14289) Turzan Ormanlar Aslanı.
I.Al.E (4.3595) Kutup Kâşifleri. MELEK (40808) Balalayka (2 nel Hafta).
SARAY (41650) Son Bcnimaln. bLATPAHK (83143) 1 - Kanlı Döşek 2 — Kerimin Çilesi.
Rf .MKR (42801) Intırap Yollan.
ŞARK (40380) Kıinll DöğÜş.
ŞIK (43113) 1 — Bir Hltmelçi Kızın H6tıraları. 2 — Aşk ve Para.
TAKSİM (43191) UvumUVan adam
TANı 1 — Periler Dünyam. 2 — Esrarengiz At.
ÜNAL (49303) 1 Knfkab Kartalı 2 — Helam Dostlara
TENİ (34137) ı — Aslanların Dövüşü. 2 — Bitmemiş Dana.
YILDIZ (42817) Akdeniz Korsanlan.
İSTANBUL CiİLETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Kara Ok. 2 — Tabancalar Pallarken.
AYSTJ (21917) 1 — Aslanların
Pençesinde. 2 — İlâhî Ses.
AZAK (23542) 1 — Yılmayan Aslan. 2 — Damjfalı Doktor.
ÇEM DF.lt I.ITAŞ (225131 1 — Filinin Aslanı. 2 — Tarzan Ormanlar Prensi.
lEllAHt 1 — Kiralın Gbtdcsl. 2 — Meksiknh Kardeşler.
HALK (219041 ı — cehennem Yarışı. 2 — Kaplan Kadın.
İSTANBl L (22307) 1 — Harman Kaya. 2 — Akıncılar.
KISMET (21Wıl) 1 — Harman K&ya. 2 — Dııvnkmz Gelin.
MARMARA (23960) 1 — İhtiras Kurbanları. 2 — Travlvelta.
MİLLİ (22962) 1 — Tabancalar Pntiarken. 2 — Kara Ok,
Tİ RAN I2212T) 1 — Daouıalı Doktor. 2 — Yılmayan Aslan.
YENİ (Bakırköy 10-125). 1 -
Kor/ınrılnr. 2 — Mücrim Gönüller.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (00112) 1 — Aşkaıa Yıllar.
2 — Dnmualı Doktor.
OPERA (MUH) l — Büyük Günah. 2 — Ormanlar Hâkimi. at’HEYlA (MM) I - Yaban Gülü. 2 — Yayla Kaplanları.
1 ELDttftiltMENİ 1 - Yıkılan Hnadat. 9 — Aalftn 3 *•
Ej» ra ren pır. Şehir.
USKt’DAR CİHETİ
BALE (60062) 1 — Seven No
Yapmaz. 2 — Ayşonln Duası.
ANKARA
2 — Batakhane Geceleri.
SI N (11071) Filipin Asltlll
l Lt s (2229D Yanlış Numara.
YENİ (11010) Gençlerin Sevgilisi CEBECİ (13846) Ormanlar Aslanı
İZMİR
EI.IIAMRA: Büytlk Vals.
I.ALEı 1 — Uluyan Kurt. 2 — Yeşil Cehennem Fedaileri.
TANı 1 — Uluyan Kurt. 2 — Yeşil Cehennem Fedaileri.
TAYYARE: Deli Gönül
YENİ: 1 — Efsuncu Baba. 2 — Ay şen in Duaaı.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK: 1 — Selva 2 - Mumyanın Hayaleti.
SÜMER: Macera,
KONFERANSLA?
lOyöp HalkevJnin hatırladığı seri koni( ran«lnnn 14 üncünü ıR« -simde birbirini lutnuyan fikirler) Bievauunda Giltel Sanatlar Akademili .Müdürü Zeki t ZER tarafından bugün naat 15 te varl-lecekt ir.
Üsküdar Hullccvlnde butıiln aaat 15 30 da Profesör HU m i Zıya Ülken tarafından (Destanı mevzulu bir konferans verilecektir
İt A D
-YENİ İSTANHI I.,, ilil bllğüll İçil) tâvnlye ettiği prourtunları DAHİLDE:
Suat: 15.15 İstanbul ı Konçerto. J. Brahma.. Keman konçertonu l’e majör (P1 K - 15.00 An-
kara: İnce saz (Karrlğar faali). — 20.15 İRtahhulı Münir Nureddin Srlçuklnn şaı-kıltır (Pl.). — 21.15 thlnnbUİ’. Fnaıl beyan konseri.
HARİÇTE;
10.00 Londra: Dinleyici İŞtek-leı‘i. KlAfllk müzik. — 15.13
Londra: Peter Yorke konser orkeatrnHi. — 10.15 Londra:
Bach Obua konçvrtmcu.
ANKARA (23132) Ay Doğarken
II ( \ I h (15031) Manon Leako PARK (11131) Filipin Aslanı
S ÜNLER (14072) 1 — Gizil Kasa
TfllK M( ZİGI:
Bant: 10.35 Ankara: Makamlardan bir demet. — 12.00 Anka-
ra: Hep beraber söyliyelim. — 12.50 Ankara: Telden tele —• H.ftO Ankara ı Oyun havaları. 14.00 îtlanhül; Has ( strlerl, şarkı ve türküler. — 15.oo İstanbul: Ovıın havaini ı. — 18.00 Ankara: İnce car (Karciğar
faslı). — 10.25 İstanbul: Sat eserleri sarin ve türküler. —
20.15 latnnbult Münir Nured-din Selçuktan Şafkılar. — 31.15 İMtanbUl'. Fasıl heyeti konseri.
Kl.AsİK BATI Mt'Zlûl:
Hant 10.00 Londra: Dinleyici mitilleri. — IS.IO Londra: operalardan parçalar. — 18.45 İstanbul: Chopln'den seçilmiş e-scrlcr (Pl.). — 15.15 İstanbul: Knnçarlo. J. Brahma re majör keman konçertosu iPl.J. —
10.15 Londra! T4ach Obua kon-çcrioau. — «0.13 Anlıata; Gsnç müalkçlnin sesi ı Obua soloları.
W.OO İstanbul: Büyük bale e-serleri ll'IJ. — İHOr Rtravineki, Rcırodln. Dolllu»s.
HAFİF HAT! MCZİÛtı
Saat: M.SO Londra: Ray Martin oriteetramndan parçalan — 8.45 Ankara 1 Günaydın iPl.h
11.13 Ankara: Seçilmiş parçalar (Pl I. — ll.oo Londıa: Plâklardan Imfif iHhzih İt.30 An-
kara t Raimi orkestrası. — 15.15 Lmulra: Pıder Yorltc Ve konser orkestrası. —* IR.811 İstanbul:
Johnnn Strauna'dan sevilmiş valeler IPL). — 10.50 Ankara: Aiıel trtoHü) tt.BO înabfllck ’Ms m.) Jnhann Htt’auss'dnn düetler. — 23«43 Istaniıul: Hafif müttlt (PL). — 28ıtO îhs-bruök! Arya, şarkı ve «met havaları.
DANK MCl3lC.il
»âhtl I3J8 Ankara (PL). —
15.20 İstanbul; Radyo Tango o( kesti as» konseri. İdare eden: Oıhan AvŞar( 13.43 Ankara tPL). — 13.00 İstanbul (PL). —
19.15 İstanbul: Vinuent Loprz
orkestrası tPLL ta ttı Ankara: Yarım saat dans. — 30.15 Islnıdud V. III \ . aı kıtdaşlfi-
rııutnn dana milztgi. — 22.15
Ankara. (PL). 28.00 1 Ninnimi;
Sevilmiş caz parçaları (Pl.».—
23.15 İstanbul (Pl ). — 34,15
Londra; Ray Elllngton kuarte-
ti.
HI RI h| PROGRAMLARI Temsil ı
11.03 Ankara: Batar »keçi. —
Konulma:
18.30 Londra: BBC türkçe neşriyatı. "Köyden mekttiP.,. — 21.00 İstanbul t Spor hasbıhali.— 22.no Ankara: Spor saati.
Mltalkı
11.30 Londra: Dnnnld Pcers programı. — 20.30 Londra ı Yıldızlar konuşuyor. — 20.so Ankara: Sanat heveslileri saati.— 21.05 Ankara: Müzikle geal (PL).
T ( RKÇF. HABERİ.ER:
Ankara ve İMtnbül llndycılnrıı
Saat: 8.30; 13.00; 19.00ı 22,45.
13.50 Ankara: Öğle Gazetesi.
•lo.tft Ankai.ti Patar ottetetiı "Amerikanın Nesi., Sftiıt 19.15 (13, 16 vc 19 nwtxe).
Lundrn Kadyot»ııc Saat 7.15;
18,45 ve 23 (K) (10 91; 25.64 ;3t.32ı
UÇAK - TftEN . VAPUR
DİKKAT: lltİVft ılnlnyiKtylv seferlerde değişiklik akıbllir»
GELECEK OLAN UÇAK1.AH
12.50 D.H.Y, (Türk) İzmirden.
13.30 P.A.A. (Amerikan) Basra, Şamdn n.
11.15 A.F. (Fransız) Paris, Ro-ınn vo Atlımdan»
16.20 d.h.y. (Türle) Adana, An* karadan.
18.00 K.L.M. (HolAnda) Tahrandan.
GİDECEK O|AN t ÇAK LA H
13.50 D.H.Y. (Türk) Izmlre.
14.30 P.A.A. «Amerikan) Brilk-arl. Londra, Boston, Ne\v* Vurk*h.
16.20 D.H.Y? (Türk) Ankara, A-danaya.
18.— K L.M. (Holândt) Roma, Amjsterdama»
GELECEK OLAN VArVRLAR J630 Etrllak, l?.mlr(Un. 21.— Sus, Mudanyadanf
GİDECEK OLAN VAPURLAR 5.— Cumhurla et. Karndenlta» 9.— Sus, Mudnnyavn.
18.— Antalya, Çanakkalovo.
GELECEK OLAN EKSPRESLER 8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER | 18.10 Ankara.
İSTANBUL,
Eminönü:
SalAhadtlln (Çst^ıktpi) üıyazıt. Ankara, Eminönü,
S. Başdoğan. Küçükpatar.
Eaat (Divanyolu) Alemdar.
Beyoğlu:
Güneş. Daire tramvay durağı 132.
Barunak, Yenişehir.
Batıst. Avdetle C. (Talimhane) Bankalar, Okçu Musa C.
Necdet. Kurtuluş C. 10. Çubukçu, Bulgar Çarşısı C. 34. Haltcıoğlu. HaskÖy.
Yeni Turan. Kasımpaşa,
1 ntih:
Muharrem, şehttılebaşu
Elem Pertev» Aksaray.
Hamdı Emgen. Şehremini.
Fuat Bayer. Kuragümrük.
Sn mat yıı, Ramatya.
Kyüp:
Arif Beşor.
Be^lklM:
Süleyman Recep.
Kıı(lıkll>.
Büyüle.
Fenorvolu.
A, Cafer, Erenköy.
t sklidar:
Ahmadlye,
Hey belimin;
Halkı
HÜ.vükndft t
Halk»
ANKARA
Ankara (11193)
Yenişehir (21863)
İstanbul (11134).
İİMİR
Çankaya, Alnsncak. çifa, Konmraltı.
G.. Yalı. Yalılar.
Tilkilik, Basmahane»
Yeni, E^rcfpaqa.

Beyoûlu ıiülı Kadıköy 60872
nûanbul 24222 UskOdar ’
Ankara 00. İzmir 2222, K. yaka 15055
Soldan sağal
ı — Ses tasnifi.
4 — Ekine hatırlık.
6 — Sicilya Adasında bir şehir,
8 — Spor tâbiri.
0 — Tâbi,
11 — Ehemmiyet.
12 — Tabii ihtiyaçlardan biri.
13 — Ateş.
15 _ Raol.
16 — İtalyanuı bir kısmı.
ıo — Rakamla,
20 —- Fasıla.
Yukarıdan ntuaıya:
1 — Bir eğlence yeri.
2 —• Nesir.
3 — Nebatın bir kısmı.
4 — Bir Afrika memleketi.
5 — Suriye hlristly&n cemaati.
6 6 hlr limanımız.
7 — Durgun.
8 — AŞır, battal.
10 — Bir İçel kazası.
14 - Bir halife.
17 — Tavır.
16 — Evin taksimatı.
Dt NKt' Itt L.MACAMN HAI.Lt Kuıranit merhamet.
1 — MüvellIL
2 — Mefruşat.
3 — Marmelât.
4 — MeçhulâL
5 — Maslahat.
s — Muhammet,
T — Meserret.
6 — Müttehit,
İstanbul Beyoğlu 44âö8
Anadolu yakası 60M6
Ankara IH
İzmir tâ51
• •
YENIİSTAMBüL Atölî.
X.
• •
Üniversiteliler Havacılık Derneğinin
Hudson 1947
*
HAVACILAR ÇAYI
4 mart 1950 cumartesi günü saat 15 İle 19.30 arası Park otel pavyonunda
Üyeler ve davetlileri dâvetiyeleri aynı gün Parkotelden temin edebilirler. •
vapuru
“E. RUSS” vapuru
vapuru
IEOKALMINA
A
Sayfa 6


SİYASÎ ÎKTÎSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden : FARUK A. 9UNTER
Basıldığı yer : YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
ikinci sayfamızdaki si-yası, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
TİCARET FUARI :
SANAYİ FUARI:
29
3
•//em deva

MERAM

25 yıldan beri muvaffakiyetle imal edilmekte olan
XPORT MESSE mANMOVII
MART
MART
FUARLARI
NİSAN 1950
MAYIS 1950
sayın tüccarlarımızın dikkatine:
*
Çok sağlam, işletme ekonomisine çok uygun, ağırlık itibariyle hafif ve teçhizat bakımından da mükemmeldir.

Hannover Fuarlarına gitmek isteyen
1— Dış ticaretle iştigal eden ilgililere Kambiyo Müdürlüğünce döviz verilecektir.
2— Dış ticaretle iştigal edip mümessilliğımizce verilecek Fuar Hüviyet kartını hâmil bulunan ilgililere Ankara Fransa Büyük Elçiliğince Almanya için 60 günlük giriş ve ikamet vizesi verilecektir.
3— Hannover Fuarlarına uçakla toplu seyahat tertip olunmuştur. Bu yolculuklara katılmak isteyen tüccarlarımızın şu seyahat acentelerine müracaat etmeleri rica olunur.
Doktoroğlıı Seyahat Acentesi: Telefon 20475 ve 42644
H. W. Feustel seyahat Acentesi: Telefon: 40459 Her türlü malûmat için : Fuar Türkiye Mümessili: Dr. O. Zeki Torgay İstanbul - Galata, Aslan Han. Telefon: Telgraf: Mehmetli — İSTANBUL
MehınetlL
42065
DİŞ KREMİ
ZAYİ — Beykoz nüfusundan almış olduğum nüfus cüzdanımı zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Erzurum Vilâyetinin Mü-dirge mahallesinden 1926 doğumlu Yasin oğlu
Mevlâ t BILDIRCIN

TÜRKİYE TURİNG VE
OTOMOBİL KURUMU
Kurumumuzun senelik yemeği 2 mart 1950 tarihinde perşembe günii saat 20 de Taksim Be tediye Gazinosunda verilecektir



işbu toplantıya huzurıyle şerci vermek İsteyen muhterem üye ierin (ve ailelerin) davetiyeleri nJ almak Üzere en geç 27 şu bat pazartesi akşamına kadar Kuruma müracaat lûtfunda bulunmaları rica olunur.
Radyolu kaloriferli az kullanılmış iyi vaziyette lüks taksi müsait fiyatla acele satılıktır. iş saatlerinde 29266 ya telefon



Resimde görülen otobüs, 33 oturma ve 17 ayakta durma yeri olan ve Krupp şasisi üzerine kurulmuş çelik bir
r
1


UERDINGER
karoserini göstermektedir.
Diisseldorf ve Uerdingen’deki fabrikalarımızda:
Dizel ve benzin otobüsleri
(her türlü şasiler için)
Henschel şasilerine mahsus otobüsler, her nevi otobüs ve remork imal edilmektedir.

|mo MI
VVAGGONFABRIK UERDINGEN A. G
KREFELD
UERDINGEN
ile beraber çalışmaktadır


9
TÜRKİYE M Ü M F S S I L I :
Taylan • ttker, İstanbul • Galata, Tahir Han 31 7 33
Deutsche Levante - Linie Hamburg
28 Şubatta beklenen “MARTHA RUSS
14 marta doğru beklenen
24 Marta doğru beklenen "DUSSELDORF
HAMBURG ve BREMEN için doğru posta eşya yükliyecektir.
Türkiye Umum Mümessili:
KONTU AR MARtTİM

Jani Besi
Galata, -Hovagimyan Han. 4 üncü kat. Tel: 40568
Abonıııaıı karneleri
_ I ’ ■ • I t _ f x _
Mart ayının 5 ine kadar satılacaktır
Aşağıdaki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazete m izce hususi surette teçhiz edilmiş ve kasketlerinde (YENİ İSTANBUL) yazılı bulunan özel mü-vezzilerimizden ve Beyoğlu Kaymakamlığı karşısındaki gazetemiz idarehanesinden de bu karneler temin olunabilir.
Karne satacak bayilerin isim
ISTANBULDA :
KÖPRÜDE;
Bay Kemal, Köprü Kltabevi
Bay Osman Kazak, Kadıköy iskelesinde.
Bay Ihsan, Üsküdar iskelesi, gazete bayii
Bay Sıtkı, Boğaziçi iskelesi, gazete bayii
Bay Horen, Nimet Abla gişesi karşısında gazete bayü
SİRKECİDE:
Bay Esat, Gazete ve mecmua bayii Bayan Atiye, istasyonda gazete bayii, TÜRBEDE:
Bay Arif, Türbe kitap ve gazete bayii.
BE YAZITTA:
Bay Bahri, Eczahane yanında tütüncü.
S AR AÇU ANEBAŞIN DA:
Bay Mehmet, fırın önünde gazete bayii.
AKS ARAYDA:
Bay Âdem, gazete bayu
Bay Kemal, Piyango ve gazete bayii
CAGALOÖLÜNDA:
Bay Ahmet, tütüncü ve gazeteci
Bay Niyazi, Eminönü Halkevi karşısında gazete bayii.
KARAKOYDE:
Bay Kemal. Tünelde gazete bayii
Bay Niko. Bahtiyar gişesi
BEYOCLÜNDA:
Bay Esat, Ingiliz Sarayı karşısı, tütüncü
Bay Torkoni, Galatasaray Lisesi karşısı
Bay Ferit, Taksim Abide karşısında gazete ve tütün bayii
Bay Mehmet. Taksimde KrisU* altında gazete bayii
Bay Dlkran, Konak oteli karşısı tütüncü
Bay Haşan, Harbiye, Bizim Haşan gişesi
Gazetemiz, Ankaraya uçakla gönderilmekte ve abonelerin verdikleri adrese hususi nıüvezzilerle derhal ulaştırılmaktadır. Ankara Büromuzda abone kavdı yapılmaktadır
Tel. No. 16112 — KAzım Özalp caddesi No. 1 İlgar Apartmanı.

Zeki. Tütün ve gazete bayii Avnl, Tütün ve gazete bayii Haşan, Tütün ve gazete bayii Mustafa. Tütün ve gazete nayii
ve adreslerini gösterir liste
Bay Garbis. Osmanbeyde fırın vanında gazete bayii
Bav Remzi Nlşantaşında gar * bayii
8EŞ1KTAŞTA;
Bay
Bay
Bay
Bay
TOPHANEDE:
Bay Şükrü. Tramvay durağında Savaş Sakatı gişesi.
KADÎKÖYÜNDE:
Bay Ethem, Gazete bayii
ÜSKÜDARDA:
Bay Hikmet Kitap ve gazete bayii
Bay Cevat. Kitap ve kırtasiyeci
SAMATYADA:
Say Kenan Tütüncü ve gazeteci
BAKTRKÖYDE:
Bay Ali, Uçak Gişesi.
YEŞİLKÖY’DE:
Bay Şaban, Gazete bayii.
ADALARDA:
Bay Niko» Büyükada İskelesinde kitapçı Bay Süleyman. Heybeliadada tütün gazete bayii.
Bal Ali Tümen, Ulus Meydanı tütüncü.
Bay Yakup Karakaş, Uluş Meydanı Cebeci durağı.
Bay Cevdet. Ulus Meydanı, Hilal Fotoğrafhanesi karşısında.
Bay Hayri öztürk. tstanbui Pastahanes) karşısında.
Bay Sait Özer, istasyonda gazete bayii
Bay Durali Dalkılıç, Samanpazarı Meydanı. gazete bayii.
Bay Mehmet Altıntaş, Sağlık Bakanlığı. Ba^ İslâm Günok, Yenişehir, tş Bankası. Bay Mustafa Erten, Kızılay gazete bayii Bay Tevfik, Meşrutiyet Caddesi
Bav Osman Yenişehir. Bakanlıklaı durağı Bay Yaşar Çetin, Sağlık Bakanlığı cl-varında gazete bayii
Bay Ali Çetin, Maltepe polis noktası karşısında gazete bayii.
İZMİRDE :
Matbuat hayatımızda bir yenilik olan karneli abonman usulümüz her tarafta büyük bir alâka görmektedir. Bu alâkayı gözönünde tutarak ve okuyucularımıza kolaylık olsun diye, yanda, mart ayından itibaren her ay muntazaman karne tedarik edilebilecek bayilerin listesini veriyoruz. Bayiden almak istemiyenler veya alamıyanların, posta havalesiyle doğrudan doğruya, Beyoğlu, posta kutusu 2100 YENİ İSTANBUL adresine 280 kuruş göndermeleri kâfidir. YENİ İSTANBUL abonman karnesi, taahhütlü olarak adresinize gönderilir.
Geçen aylar karne alamadıklarından müsabakaya girme haklarını kaybetme endişesine düşen okuyucularımız için şu kolaylığı yapmayı uygun bulduk :
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını veren her okuyucuya bir kur'a numarası, altı kap verenlere 2, dokuz kap verenlere 3, on iki kap verenlere de 4 kur'a numarası verilecektir. Bu şekilde okuyucularımız, karnelerini ne zaman alırlarsa alsınlar, üç aylık aboneler 1; altı aylıklar 2; dokuz aylıklar 3 ve senelik abonelerimiz de 4 numara ile kur'amıza katılabileceklerdir.
^0
ve
ANKARADA:
ANKARA IH'ROMÜZ:
K. Özalp Caddesi Ilgar Apartmanı 1/9 Yenişehir. Telefon: 16112 AJcba Kitabevt
tklncl Kordon, EmlAkbank yanında Anadolu hanındaki YENİ tSTANBUl Bü-rosunda.
Foto Can. Hükümet Konağı karşısında Bay Halil, .nafartalar Cû. İstiklâl gişesi Bay Cahit, Arıafartalar Cd. Zengin gişesi Bay Abdurrahman Cerrahoglu Kltabevi Tilkilik Kardeşler,
Bay Mustafa, Asım Türker Alsancak vapur İskelesinde
GAZİANTEP'TE :
Bay Necip Bahri Gönene
Bilindiği gibi YENİ İSTANBUL, devamlı okuyucuları arasında Noter önünde çekeceği kur’ada. meccani tahsil ve başka hediyeleı vermeyi taahhüt etmiştir.
Her yıl çeküecek kur’ada bu'incı gelen 10.000 lira masrafla A\ rupad» ikinci gelen de 5.000 lira sarfiyle Türkiyede üç yıllık bir tahsil yapacak lardır. Kendisine tahsil kur’ası düşen YENİ İSTANBUL abonesi, hak kını bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektıı Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olmıyanlara, gazetemiz, bu işe ayırdığ tahsisatı % 20 noksaniyle defaten ödeyecektir
Ayrıca : Üçüncü gelenden itibaren 3 aboneye, meşhur markalı birer altın kol saati: 3 aboneye, meşhur markalı birer gümüş kol saati; 3 abo neye, meşhur markalı birer çelik kol saati verilecektir
I Al l

Comments (0)