25 Mart 1950
Cumartesi
SÎYISf ÎKTtsAnT

* Bayı 115
•_4f
10 Kuruj


k
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
r
jç ve DIŞ POLiTiKA
_ 24/111/1950 -
Polotlı nutku
IU| UHTEREM devlet reisinin Polatlı nutku, seçim mücadelesinin açıldığını ispat eden büyük ölçüde ve seviyeli bir siyasî vesikadır.
Filvaki, parti liderleri tarafından seçim mücadelesinin açılması için sadece seçimlerden bahsedilmesi kâfi değildir. Mutlaka, geride bırakılan devrenin tavsifi ve gelecek devreye ait siyasî gaye ve esasların bildirilmesi lâzımdır. Ivi, partilerin siyasi platformları yani hangi program ve prensip noktalarının sahanlığı üzerinde çarpışacakları anlaşılsın.
PolatlI'da Cumhuriyet Halk Fartisinin hem Ankara milletvekili hem de lideri sıfatı ile konuşan İnönü, geçen dört sene içindeki hâdiseleri hulâsa ve tahlil ettikten sonra, hattâ partisine de takaddüm etnıiyerek ve şahsî fikirleri olmak üzere, ileride hangi noktalar ilzerinde durulması lâzım geldiğini bildirmiştir. Ancak, bu mütalâalar o derece ölçülü bir şekilde ifade edilmiştir ki, kendi "devlet reisliği” sıfatını unutmadığını göstermeğe itina ettiği, â-deta göze çarpmaktadır.
Arkada kalan devrenin hususiyeti, nutukta şöyle hulâsa edilmektedir :
1
riya karşı da müttehit bir cephenin muhafazası,
2 — Partiler arasında müsamaha teessüs etmesi için sarfedi-len büyük gayret. Çünkü yalnız Türkiye Cumhuriyeti ve daha evvelki safhalarda değil, umumiyetle bu diyarda, demokratik rejimlerin kurulamamış olmasının tek sebebi, iktidardakinin tenkide tahammül gösterememesine mukabil muhalefettekinin. işi, şiddet ve zor yolundan halledeceğini sanmasıdır.
Çok yerinde olan bu müşahede, önümüzdeki güçlüklerin halli bakımından, en doğru düsturdur, iktidardaki, kim olursa olsun tahammül gösterdi, muhalefetteki de, hak kazanıp iktidara gelmek için, şiddet ve zor tedbirleri yerine kanaat getirebilmiş halkın rey kuvvetini kullandı mı, mesele, kendiliğinden halledilmiş olacaktır. ı
Muhterem İnönü, ileride yapılması lâzım işleri, iki büyük noktada hulâsa etmiştir. Bunlardan birincisi, Anayasanın tâdili lüzumu, diğeri de, partilerin şiddet politikasından vazgeçmeleridir. Ki, eğer partiler buna yanaşmazsa, Türk halkı bunlara bu lüzumu telkin yolundan kabul ettirmelidir.
Anayasaya dair olan mütalâalarında, devlet reisi, tâdil taraftarıdır. Çünkü mevcut Anayasanın kendinden beklenen hizmetleri ifa ederek ömrünü tamamladığına kanidir.
Nutka temel teşkil eden görüşe gelince, bu, yapılmış ve yapılacak işlere partizanca bakmaktan sakınan ve devlet ve memleket menfaatlerini, demokrasi, partiler, seçim v.s. bahislerinde de telif edip korumak istiyen tecrübeli devlet adamının görüşüdür. Bu bakımdan, gerek 12 Temmuz Beyannamesinde gerek Dolmabahçe beyanatında hâkim olan görüşün sadece devamıdır. Binaenaleyh muhterem İsmet İnönü, Cumhuriyet Halk Partisinin hem Genel Başkanı hem de milletvekili olmasına rağmen, bir yandan partiler bir yandan da iktidar ile muhalefetin karşılıklı vazife ve salâhiyetleri arasında, kabil olduğu kadar tarafsız kalmak kararında ısrar eylemektedir.
Hattâ Anayasa bahsinde ileri K'rdılğü fikirlerde dahi, sübjektif gelinmekten ziyadesiyle kaçınarak. memlekete, memleketteki partilere ve bunların siyasî mizaç ve temayüllerine göre kaleme a-lınacak bir Anayasaya taraftar bulunduğunu bilhassa tebarüz ettirmek istemektedir. Fakat bu işin, garplı esaslara uygun olması zaruretini de gözden kaçırmamaktadır.
"Ben Halk Partisinin lideriyim amma, düşüncem bütün memleketle beraberdir.” Nutuktaki siyasi temayülü, bu cümle ile ifade etmek mümkündür.
İçerideki dirliğin ve dışa-

★ ★★★
1
J

1
T


Abone: Türkiye İçin seneliği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
a A
on
A

1


MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Test, edeni HABİB EDİB TÖREHAN
Türk-İtalyan Dostluk Andlaşması dün imzalandı
Dünya barışı ve Avrupa birliği mevzuunda tamamen anlaşmış bulunan bu iki devlet, aynı zamanda yakında bir kültür sözleşmesi akdini taahhüt ettiler
Necmeddin Sadak ve Kont Sforza, mühim birer konuşma yaptılar
Ankara. 24. A.A. (Resmi Tebliğ): Neşredilen resmi tebliğe göre. Türkiye ile İtalya arasında dostluk, sulh ve adli uzlaşma andlaşması bu akşam Chigi Sarayında imza edilmiş ve kısa müddet zarfında bir kültür sözleşmesi akdini taahhüt etmekte bulunduklarını bildiren notalar teati o-lunmuştur.
Andlaşma iki hükümet arasındaki müşterek menfaat ve hedefleri aydınlatmakta. müşterek dostane işbirliği gayesine cevap vermekte ve milletlerarası sahada gittikçe belirmekte olan yeni temayüllerle Ahenkli bulunmaktadır.
Roma. 24 (YİRS) — Türkiye - İ-talya Dostluk Andlaşmasmın imza merasimi .bugün Roma’da Chigi Sarayında. “Dünya Haritaları" salonunda yapılmıştır. Salon, büyük projektörlerin ışığı altında parıldıyordu. Sinema ve fotoğraf makineleri durmadan çalışıyordu. İki Dışişleri Bakanı büyük masanın önünde yer aldılar. Necmeddin Sndak’ın bir yanında Dışişleri Birinci Daire Müdürü Uşakiıgil. öte yanında Türkiyenin Roma Elçisi Hüseyin Ragıp Baydur bulunmakta idiler.
İtalyan Dışişleri Bakanının mühim nutku
Roma, 24 A.A. (özel muhabirimizden) — İtalyan Dışişleri Bakanı Kont Sforza bu andlaşmanın Avrupa Birliğine ve dünya barışına hizmet e-deceğini anlatarak sözlerine şöyle devam etmiştir:
"Yeni Türkiye, evlâtlarının İstiklâl idaresi, fedakârlık ruhu ve sarsılmak bilmiyen gayretleriyle desteklendiği takdirde, bir milletin neler başarmaya muktedir olabileceğini son
30 yıl içinde bütün dünyaya ispat etmiştir.
Otuz yıl Önce Türkiyede inkılâbı kurmak üzere giriştiğiniz mücadele başında — pek iyi hatırlarsınız — daha sonraları Atatürk adiyle anılan büyük insanın dahiyâne eserinin, tam bir muvaffakiyetle sona ereceğini İlk defa ilân eden İtalya olmuştur.
Bu muvaffakiyeti, evlâtlarınızın kahramanca fedakârlık ruhu ve Akdeniz komşularınızla anlaşmakta gösterdiğiniz basiretli irade ile istihsal ettiniz.,,
Necmeddin Sadak'uı cevabı
Dışişleri Bakanımız Necmeddin Sadak. Kont Sforzaya cevap olarak, Türkiye ve Italyanm dünya barışı ve Avrupa Birliği gayelerinde tamamen mutabık olduklarını söyledikten sonra. yerinde bir cemılekârlıkla, Türk dâvasının haklı olduğunu. 30 yıl evvel bizzat Kont Sforzanın batı medeniyet dünyasına bildirmiş olduğuna işaret etmiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir:
"Hâdiseler haklı ve tam bir tetabukla tekerrür ediyor. O tarihte Türk lerle İtalyanların yakınlaşmasını tavsiye etmiş olan mümtaz devlet adamı, bugün dostluk ananesini teyide ve iki memleket arasında samimi işbirliği ve itimat havasını takviyeye tekrar davet edilmiş bulunmaktadır.
Akdeniz devleti olan ve asil sulh dâvasına kuvvetle bağlı bulunan I-talya gibi, Türkiye de, müşterek menfaatlerini idrak eden bütün sahildar devletlerin, milletlerarasında yakınlaşmanın sağlam temellerini kuran fikir teatisine ve istihsal mübadelesine yol açmalarını hararetle temenni etmektedir.,»
Yalnız kendi Partisiyle Kabineyi kurduktan sonra
Venizelos, Meclisten büyük salâhiyet isteyecek
Yeni Kabine, itimat alır almaz, Parlâmentoyu 3 ay tatil ettirmek niyetinde



I


İlânlar: 6 ncı sahifedo santimet» resi 2 liradır. İlânlardan hiç* bir mes'uliyot kabul edilmez.
Yapılan çetin münakaşalardan sonra
Büyük Millet Meclisi dün fesih kararı verdi
Demokratlar, Millet Partililer ve müstakil milletvekilleri
feshin aleyhinde rey kullandılar
Yeni Meclis, 22 mayıs pazartesi günü toplanacak
inci Müyük Millet Meclisi dün son celsesini akdetmiş ve bunun sonunda yeni seçimler yapılmasına karar vererek kendi kendini feshetmiştir. Demokrat Parti ve Millet Partisinin muhalif kalmalarına ve şiddetle tenkid etmelerine rağmen Meclis. Tevfik Fik-
8
ret Sılay ve Faik Ahmet Barutçu tarafından verilen yem seçimlere gitme takririni. Halk Partisi mebuslarının lehte reyleri neticesinde kabul etmiştir. Gerek bu mevzuda yapılan müzakere ve tenkitler, gerekse fesihten sonra Başbakanın irat ettiği kapanış nutkunu ikinci sayfamızda bulacaksınız.
Â
Günlerce müzakere ve münakaşadan sonra beklenilmiyen bir hâdise
Af kanunu tasarısı reddedildi
Ankara, 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Büyük Millet Meclisi 19 tasarıyı kısa bir zamanda kanunlaştırdıktan sonra ve Af kanunu tasarısını görüşmeye başladı. Bilindiği gibi dünkü Mecliste müzakerelerin hararetli bir şekil aldığı sırada Adalet Komisyonu Başkam tasarıyı geri almak istemiş, fakat Meclis Başka-nının celseyi tatil etmesi Üzerine bu talep bir neticeye bağlanamamıştı.
Bugünkü oturumda Raif Karadeni-zin tasarı hakkında 24 önerge bulunduğunu, ayrıca yeterlik önergeleri de mevcut olduğunu söylemesi üzerine mifiıtfittııttiııviKitmmtımMtıttııtzıııittMRliH ıuHwiwuM«ıiMtmauuttfmwıtMiüiâiu»->(uM
Adalet Komisyonu Başkanı Haluk Karagülle bunların reye konulmama-sını isteyerek tasarıyı geri almak hususunda ısrar etti. Başkan önergeleri okutacağı ve neticenin bu suretle tebellür edeceğini bildirdi, yeterlik ö-nergesi kabul olunduktan sonra tasarının genişletilmesi veya tahdidi zımnında verilen 24 önerge okundu.
Bir kısım milletvekilleri önergelerinden vazgeçtiler. Başkan önergeler arasından tasarının’komisyona iadesini isteyen ve Ekrem Oran tarafından hazırlanan 21 imzalı önergeyi o-ya koydu. C. H. P. 11 milletvekll-



Telefon: 44756-44757 Santral Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
YENİ İSTANBUL'un Kuponu
İÇ SAYFALARDA
ÎKÎNCÎ
Devlet Başkantnın seçim nutku
ÜÇÜNCÜ
Müzik eğitimi
Kurt Stvegler DÖRDÜNCÜ
Duvak (Hikâye) BEŞÎNCÎ
Eca Mali Raporu ve Türkiye Osman Okyar


Takma bacaklı İngiliz pilotunun basın toplantısı
Atina. 24 A.A. (AFP) — Basına göre Venizelos, hükümet programının okunmasından ve Meclisten güven o-yu alınmasından sonra Meclisin en aşağı üç ay tatil yapmasını ve kendisine de kararnamelerle kanun çıkarmak yetkisi verilmesini talep edeceğini bildirmiştir.
Başbakan Sofokles Venizelos bugün hükümetinin sadece parlâmentoda 1-timat kazanmaya ehemmiyet verdiğini ve hükümeti kurarken ecnebi diplomatlarla temas etmekten kaçındığını bildirmiştir.
Venlzelos'un gelecek hafta Avrupa Konseyi Dışişleri Bakanları toplantısına iştirak etmek üzere Stras-bourg’a hareket etmesi beklenmektedir
Washington 24 (YİRS) - Atinadan gelen bir haberde» Venizelos kabinesini meydana getiren kral Pol ile birlikte sağ cenah mahafiiinin Amerikan politikasına meydan okumuş oldukları zikredilmektedir. Bunun hakkında sorulan bir suale Amerikan Dış Bakanlığı sözcüsü. Amerikanın Yunan dahili işlerine karışmak niyetinde olmadığını ve Amerikan yardım programının gayelerine karşı anlayış gösteren herhangi bir Yunan hükümeti ile işbirliği yapmıya amade olduğunu söyledikten sonra şunları ilâve etmiştir: ° Elverir kİ. bu Yunan Hükümeti meşruti şartlar dahilinde meydana gelmiş ve iradesini yeni Meclisi seçmekle gösteren Yunan Milletinin tasvibine mazhar olmuş bir millet olsun...
Yeni Vunarı Barbakanı Vejıizelon nutuk söylerken
Yarın yeni tefrikamıza başlıyoruz
Asya Hikâyeleri
BÜYÜK SİHİRBAZ
f
Albay basın top-
leri bu arada tasarının lehinde konuşanlar da dahil olduğu halde hep birden el kaldırmak suretiyle red talebini tasvip ettiler. Bu hâdise Mecliste bulunan dinleyiciler arasında beklenmedik bir darbe tesiri yaptı. Zira, aynı komisyon ve aynı Meclis Hükümetin iki gün evvel dar bir çerçeve içindeki Af tasarısını tatminkâr bulmayarak komisyona iade etmiş ve şümullendirilmesi yolunda temenniler izhar etmişti. Komisyon bu temayüle uyarak tasarıya yeni ve hakiki bir Af tasarısı cephesi vermiş ve bu suretle Meclis huzuruna çıkmıştı. Acaba hangi tesir ve düşünce âmil olmuş ve Meclis izhar ettiği arzunun tam aksi bir karara varmıştı? Hazır bulunanlar bu anda zihnini kurcalayan tek sual bu oldu. Bu suretle aylardan beri bir çok suçluları ve ailelerini ümide sevkeden Af kanunu tasarısı komisyonyona iade edilmek suretiyle bu devrede çıkarılamadı.
Bevın’in Avam
mühim konuşması
onunla
manası
( rdün Kıralı Abdullah
sarayının bahçesinde
11 m HiH’f vnm ımınnuıı
Ürdün, Arap
Eisenhower’in fikri :
Yarım ve sakat
— Dün A-
• i? ' «y- - I
■ 51 >

Bir millet, bütün kontrollara kapılarını kapatırsa, anlaşma yapmanın yoktur”

sakatlığını Türkiyeye
Pilot Bader, akaryakıt ikmali işinde yeni bir sisteme taraftar
Takma bacaklı Ingiliz pilotu Bader dün saat 16.30 da bir lantısı yapmıştır.
Albay, genç, dinamik ve hiç hissetmeyen bir insandır.
. seyahatinden maksat Yeşil köyde yeni yapılmakta olan alana temsil ettiği müessese için ve onun hesabına yeni sistem bir akaryakıt tevzi sistemi kurmaktır.
Bader, İkinci dünya harbine tek bacakla iştirak etmiştir. Avcı pilotluğunu neden meselâ nakliye pilotluğuna tercih ettiği sualine başkalarının hayatından mesul olmak istemediğini söyliyerek cevap vermiştir. Albay 23 Alman uçağı düşürmüş bir pilottur.
1941 ağustosunda Fransa üzerinde düşen Bader, Müttefikler gelinciye kadar Alman esir kamplarında tutulmuştur.
Albay Bader. benzin ikmali bahsinde eski sisteme dönerek bir yenilik yapılacağı fikrindedir: Benzin tayyareye geleceğine tayyare benzine gitmelidir. Yeni sisteme göre sabit bir tanktan benzin, tahtelârz borularla meydanın muayyen bir yerine kadar getirilecek, uçaklar da traktörler vasıtasiyle benzin tevzi istasyonuna çekileceklerdir. Albayın İddiasına göre, bu sistem d min ve daha ucuzdur. Ancak de dnha tatbik olunmayışı sıhhati hakkında bir şüphe uyandırmaktadır
Bader yârın sabah 10 da Atinaya hareket edecektir .
n dttıa e-însmterc-
Vali bu sabah geliyor
Bir müddetten beri Ankarada bulunan Vali ve Belediye Başkanı Fahreddin Kerim Gökay bu sabah şehrimize gelmiş bulunacaktır.
bir sulh yerine imha harbi,,
"Devamlı barış, ancak milletlerarası bir polis kuvvetiyle mümkündür”
ve u-milletler hürmet e-blr polis
New-York, 24 A.A. (AFP) — Milletlerarası sulh hakkındA Columbia Üniversitesi himayesinde yapılan konferans serisine dahil olmak üzere verdiği bir demeçte General EısenhoWer, Birleşik Amerikanın sulh yolunu dünyaya göstermesi lâzım-geldiğini, fakat bunun İçin de çok kuvvetli olması icabettiği-nl belirtmiştir. Eisenhower, dinleyicilerini tayakkııza davet etmiş ve şöyle demiştir:
••Devamlı barışın milletlerarası bir anlayış ve işbirliği zihniyetiyle idame ettirilmesi her türlü askeri tehditten zak kalması, bütün tarafından kabul ve dilen milletlerarası
kuvveti ile desteklenmesi lâzım-dir„,
Eisenho^er, alabildiği kadar toprak ve İnsan yutmaya hazır muazzam bir kuvvetin mevcudiyetinden dolayı her türlü sulh ümitlerine veda etmeyi '’abes" olarak tavsif etmekle beraber, hür insanlar i(ieallerinin muhakkak bir çöküntüsünü ifade edecek olan bir sulha sıkı sıkı sarılmaktansa bir imha harbini göze almanın çok daha mürac-cah olacağını belirtmiştir. General. sözlerini şöyle bitirmiştir:
"Bir millet malûm olan makul güvenlik İhtiyaçlarını aşan bir askeri makine kurar ve bunu idame ettirirse taarruz harbi. bütün sürekli bi
(ulhçu milletler için ıFUehcht teşkil eder.,,

çıkarılacak mı ?
Arap Birliği Konseyi bugün Kahirede toplanıyor
Brazzaville, 24 (YİRS) — Mısır Dışişleri Bakanı, bugün yaptığı bir basın toplantısında. Arap Birliği Konseyinin yarın toplanacağını ve Suriye ile Suudi Arabistan delegelerinin bu toplantı için Kahireye geldiklerini söylemiştir,
Ürdün, Israille yaptığı andlaşmaya temas etmemek şartivle, toplantıya iştirak edeceğini söylemiştir.
Waahington, 24 (A. A. - United
Press) — Ürdünün, Filistin harbi esnasında ve harpten heri İsrail ile temasta bulunduğu yolundaki söylentiler yüzünden. Aıap Birliğinden çıkartılıp çıkartılnnyacagını öğrenmek için, Washington’daki siyasi çevreler yapılacak olan Arap toplantısını merakla beklemektedirler,
Ürdünün, Birlikten çıkarılması, Birleşik Amerikanın sükûn ve muvazene kurulmasını istediği bir bölgede şiddetli bir darbe olacak ve anlaşmazlık yaratacaktır.
Londra, 24 A.A. (LPS) vam Kamarasında M. Attlce ve Başkan Truman tarafından Stalinle yeniden temasa geçmeleri için yapılan teklife Dışişleri Bakanı Bevin şu şekilde cevap vermiştir:
"Hükümetimiz bu mevzu hakkında müzakerelere girmek niyetinde değildir. Bu şekilde hareket etmekle muvaffak olabileceğimize kam değiliz, bilâkis yeni müşküllere maruz kalacağız. Beynelmilel meselelerin halli için kurulan Birleşmiş Milfetler teşkilâtının bu meseleyi de haJletme-sini tercih ederiz.„
Başka bir suale cevap veren Bevin şunları ilâve etmiştir:
"Atom enerjisi meselesinin hallinin dünya için tam bir sulh teşkil edeceği fikrini kabul etmiyorum. Daha halledilecek silâhlar meselesi ve başka meseleler vardır. Eğer bir devlet milletlerarası bir teşkilâtın kontrolüne kapılarını açkmak istemezse riayet edilmiyecek andlaşmalara girmenin mânası yoktur

Almanya, Türkiyeye bir temsilci gönderiyor
Şehrimizdeki Alınan Konsoloshanesinin açılması konusu tekrar yenilenmiştir. Batı Almanya Hükümeti nisan ayı içinde memleketimize bir temsilci gönderecektir. Bu mümessilin Almanynnm eski Mersin konsolosu Grumberg olacağı sanılmaktadır. Mümessil geldikten sonra buradaki konsoloshane binası ila beraber. Alman kulüp ve mokteplcrintn de tekrar açılması muhtemeldir.
Beynelmilel Kanser Kongresi temmuzda Pariste toplanacak
Memleketimizin de dahil bulunduğu Milletlerarası Kanserle Mücadele Derneğinin beşinci kongresi 17 temmuzda Fransız Cumhurbaşkanı Vlncent Auriol-un başkanlığında Pariste toplanacaktır.
Londrada yapılacak olan Altıncı Radyoloji Kongresinden bir hafta sonra bavlıyacak olan hu kanser kongresini takıp etmek Üzere delegelerimizden başka bir çok doktorlar da Fransaya gideceklerdir.
Bugün gazetemiz
8
Uçan daireler hakkında
Roma, 24 (YİRS) — Giornale Dİ-tnlia gazetesi, uçan dairelerin 1942 de mihver memleketleri tarafından tersim ve İmar olunduğunu açığa vurduktan sonra, buna dair plânları ele geçirmiş olması muhtemel bir büyük devletin bu mühim silâhı tekemmül ettirmek yolunda bazı denemeler yapmakta .olmasının muhtemel bulunduğunu ilâve etmektedir.
sayfadır
— Henışerlm! Seni buraya niye tıktılar?
— Kumar yüzünden...
Sayfa 2
TENİ t S T A N B TT L
25 Mart 1950

Devlet Başkamnm irat
K

&
%
xqqQQQQ5oC
M
s
4'
4
>




4
•yy. >

d

ettiği seçim nutku
kapılan çrlııı münakaşalardan sonra
Millet Meclisinde dünkü müzakereler
»
Büyük Millet Meclisi, dün
Orman Kanununun tâdil tasarısı
İnönü, geçen devrenin bir bilançosunu yaparak, bu müddet zarfında, içeride dirlik ve dışarıya karşı emniyet esaslarının sağlam tutulduğunu, demokratik mücadele bakımından da, muhalefetin rahat ve emniyet içinde çalışabilmesi için, iktidarın büyük ölçüde bir müsamahakârlığa cebr-i nefs ettiğini, fakat muhalefetin, bunun mukabilini vermiyerek şiddet politikasında ısrar etliğini, hattâ Eskişehir felâketi gibi memleket ölçüsünde bir hâdiseye bile politika karıştırdığını beyan ettikten sonra, ileriye şâmil çalışmaları iki noktada topluyor : 1 - Ana-
yasanın tâdili; 2 - Şiddet politikasının tasfiyesi.
UMİTOR BAŞKA NTMTZ İnönü f ortaokulun açılmp -ı münase-betiyle dün sabah trenle Polat-lıya gitmişler ve orada toplu bulunan vatandaşlarına mektebin açılmasından evvel meydanda hic nutuk söylemişlerdir. İnönü bu nutkunda Ankara milletvekilliğine adaylığını koyacağı için seçmenlere önümüzdeki devrede üzerinde çalışacağı mevzuları söylemiştir.
İnönü’nün beyanatı büyük alâka uyandırmış ve büyük samimiyet te-zahürlerine vesile vermiştir.
Bundan sonra İnönü ortaokula gelmiş» açılış merasiminde bulunmuş, sonra Topçu Okulunu ziyaret etmiştir.
İnönü'nün seçmenlerine söylediği nutkun metni şudur:
Aziz vatandaşlarım,
Yeni seçimlerde milletvekiliniz olmak için adaylığımı yeniden koyacağım. Geçen dört sene zarfında benim başlıca uğraştığım mesele, va-tandaşİAr arasında dirlik düzenliği korumak ve Türkiye’nin dış emniyeti üzerinde selâmet yolunu bulmasına çalışmak olmuştur. Bu memlekette şimdiye kadar misali görülmemiş olan uzun bir hürriyet rejimi içinde, muhtelit kanaatte vatandaşların. siyasi faaliyetlerini emniyet içinde bulundurmaya çalıştık. Gücümüzün yettiği kadar, sert münakaşaların zararsız geçmesini, siyasi çevrelerimizin birbirine tahammül göstermelerini, hem kendi nefsimizde, hem siyasi teşekküller arasında tesise uğraştık. Başlıca vazife, iktidara düşüyordu. Halk Partisi ve hükümetleri, muhalefet cereyanlarının istedikleri içinde haklı ve haksız İddiaları birbirinden ayırmaya dikkatli olarak çalışmaya mecbur idiler. Haksız iddiaların tesirlerine ve tahriklerine karşı memleketin nizamını, vatandaşların mel ve can emniyetini temin edeceklerdi. Haklı iddialara karşı hiçbir sabit fikre ve yersiz bir izzeti nefis kaygısına kendilerini kaptırmıyarak, icabeden tedbirleri bulmaya çalışacaklardı. Muhalefette bulunan siyasi partilerin emniyet içinde çalışmaları için son derece tahammüllü olmak Iâzımge-liyordu. 1946 da mevcut olan fevkalâde tedbirlerden bugün eser kalmamış. ve birçok defa hakikaten endişe verecek tahrikler vukubulmuş olduğu halde, normal mahkemelerle memleketin nizamı korunmuştur. Bu netice, içine girdiğimiz demokratik rejimin mühim bir tekâmül merhalesidir. Bu merhalede vatandaşlarımızın sağduyusu, geniş bir hürriyet rejiminin faydalarını takdir ederken, onu bllmiyerek ve bilerek yersiz kullananların getirecekleri zararlara karşı. memleketi kurtarmıştır. Taşkın iftira ve sövme politikacıları itibardan düşmüştür. Bu yolda devam etmek tatiyenler hâlâ görünüyor. Fakat, vatandaşlarımızın bunlara iltifat etmJyecekleri ftşikâr bir surette far-kedilmektedir.
önümüzdeki devrede çalışmamızın ana İstikameti, memlekette demokratik rejimin yeni ve feyizli inkişafını temine hizmet ve gayret yolu olacaktır. Yeni çalışma mevzuunu başlıca iki temelde görüyorum: Birisi, anayasamızın demokratik hayatın icaplarına göre değiştirilmesidir. Mevcut anayasamız, bu memlekete, büyük hizmetler ve ilerlemeler sağlamıştır, fakat, kanaatimce, devrini ikmal etmiştir» ve demokratik icapları karşılayacak yeni hükümlerin ve teşkilâtın lüzumu vardır. Büyük Millet Meclisi tarafından ince ince düşünülerek meydana getirilecek anayasa maddeleri üzerinde, hiçbir tahminde bulunamam, tamamlyle şahsi olan fikirlerime göre, büyük meseleleri şöyle görürüm: Milletvekillerinden mürekkep bir meclisten başka, ikinci bir meclis olacaktır. Bu iki meclisin bir arada halledecekleri meseleler olduğu gibi, her birinin ayrıca iştigal edecekleri vazifeleri bulunacaktır. Devlet reisiyle meclisler arasındaki münasebetler vc umumi olarak devlet reisinin vazife ve salâhiyetleri, esaslı bir
tetkik mevzuu olacaktır. Bu meselelerin nasıl halledileceğini bugün kimse söyliyemez. Fakat, meselelerin sağlam bir garp demokrasisinin temel prensiplerine göre tanzim olunması İçin bütün gayretimle çalışacağım. Bugünkü anayasamızın büyük kuvveti, memleketin bir harp zamanında muhtaç olacağı fevkalâde tedbirleri süratle alabilmesidir. Yeni a-nayasada bu ihtiyacın gülden kaçmamasına çalışmak İcabetler. Bugünkü anayasanın zayıf tarafı, seçim neticesinde büyük çokluğu utacak bir siyasî partinin, anayasa dahil olduğu halde, bfltün kanunları bir hafta içinde değiştirmeye muktedir olmasıdır. Yeni anayasadaki ikinci meclisin, başlıca, anayasanın istikrarını temin etmesi ve her kanunun anayasaya uygun olarak çıkmasını aynca vazifo olarak Üzerine alması düşünülebilir. Garp usûlü demokrasi prensiplerine uygun olarak vücude getirilecek yeni anayasanın, siyasi hayatımıza İstikrar vc emni-yetil bir istikbal getireceğine şüphe yoktur.
Önümüzdeki dört sene zarfında uğraşacağım öteki temel mevzu, siyasi bünyemize ânz olan mühim hastalığın vatandaşlar tarafından tedavisine çalışmaktır. Bu hastalık, içinde yaşadığımız şiddet politikasıdır. Şiddet politikası, bugün iktidarda olmıyan siyasi partilenn usûlleriyle, bir kaide olarak yerleşmiştir. Bu usûllerin tarihten gelen kökleri vardır. Zaten bizde, yalnız bizde değil. bu topraklarda, yüzlerce ve yüzyıllarca seneden beri demokratik! rejimin teessüs edememesinin başlıca iki sebebi, iktidarla bulunanın sabır ve tahammül göstermemesi ve iktidarda olmıyanın, şiddet yoluna sapmasıdır.
İktidarda olarak, bize düşen vazifeyi yapmaya çalıştık. İktidarda ol-mıyan partilerin şiddet usûllerini değiştirmek bizim elimizde değildir. Bu tekâmülü onlar temin edeceklerdir. İçinde bulunduğumuz şiddet politikası, şimdiden siyasi bünyemizi esaslı meselelerde meflûç bırakmıştır. Va-. him bir hâdise olarak söyleyeyim ki, uğradığımız felâketler bile, siyasi partileri idare edenleri birleşmeye sevkedemiyor. Su baskını gibi bir tabiat felâketi, muhtelif vatandaşları, partili partisiz ayırdetmekaizin felâkete götürüyor ve bu vatandaşların evvelâ sel altından çekilip çıkarılmaları gibi İlk bir mecburiyet bile, şiddet politikacılarını insafa getiremiyor. Bunun en yakın misalini Eskişehir’de bir daha gördüm.
Aziz vatandaşlarım.
Siyasî bünyemizden şiddet usûllerinin kalkıp, feyizli demokratik u-sûllerin yerleşmesi, birinci derecede, seçmenlerin elindedir. Yeni seçimde büyük vatandaş kütlesi siyasi bünyemizde şiddet usûlünü terviç edip et-mlyeceğıni gösterecektir. Şiddet u-sûllerinln siyasi bünyemizden kalkması, siyasi partilerimizin içindeki tekftmüle bağlıdır. Bugün memleket o merhaleye yükselmiştir ki, şiddet usûlü taraftan olan politikacılar, kendi partileri içinde mücadeleye maruzdurlar. İktidarda olmıyan siyasî partiler içinde, diğer partilere hiç bir hüsnüniyet atfetmlyen şiddet u-sûllerinin tcrkcdllmesini Istlyen mühim kütleler vardır. Amma bunlar, henüz kendi partilerini idare edecek mevkilere gelmemişlerdir. Memleketin siyasî hayatındaki hayırlı tekâmül, siyasi partiler İçinde vukubula-cak gelişmelere büyük mikyasta bağlıdır. Bu tekâmüle de, yeni seçimde, vatandaş kütleleri istikamet verecektir.
Aziz vatandaşlarım,
önümüzdeki dört sene zarfında siyasi hayatımızın dirlik düzenlik içinde kalması için, iç politikanın temel tedbirleri olarak düşündüklerim bunlardır, takdir sîzindir.
Devlet Reisimizin dün elimiss geç Matta göçen nutkunu nkuyucularımiKa bugün lam metin halinde takdim etmiş bulunuyoruz. Aşikâr olan ehemmiyeti dolııyiHlylo, bunun dün bir hu-lâKasınt vermektense bu^Ün Umumim neşretmeyi tercih ettik.
fesih kararını verdi
bazı değişikliklerle kabul olundu
Demokratlar, Millet Partilileri ve müstakil millet vekilleri teshin aleyhinde rey verdiler
tek dercce-ınurııkabo kabul eden kanunudur.
Türk
Güreş Federasyonu
Stockholm, 24 AA. (özel muhabirimizden) — Güreş Federasyonu Başkanı Vehbi Emre, dün akşamki final müsabakalarından sonra şöyle demiştir:
“Türkiyeden, Stockholm'a hareket etmeden önce, ©kipimizin Isveçten sonra ikinci geleceğini tahmin etmiş-Um ve bu tahminimde yanılmadım.
Takımımızı, Türkiyenin en İyi ve tanınmış güreşçisi olan Yaşar Doğu ile Takviye edebilseydik eminim ki birinciliği de kazanabilirdik. Fakat güreş kabiliyetinden başka netice ü-zerinde büyük tesiri görülen bir nokta daha var: O da talih.
Meselâ, 52 kilo finalinde güreşin bitmesine Uç dakika kala, âni bir kafakol kapan tsveçll Johanşson, o ana kadar bâriz bir üstünlükle güreşmiş
Başkanmın beyanatı olan Ali Yüceli tuşa getirdi Johans-son’un zaferinin talih eseri olduğu inkâr edilmemekle beraber, bu, İsveçlinin şampiyonluğunu kıskanmaya sebep teşkil etmez. Johansson bütün şampiyonluk boyunda gayet iyi idi. Halbuki Ali Yücel kararsız güreşti ve hakiki kabiliyetini son maçına kadar gösteremedi.
Türk güreşçilerinin Greko - Romen* de İsveçlilerle hemen hemen müsavi olduklarını İspat etmeleri çok memnunluk vericidir.
Müsabakalar baştan başa çok güzel geçti. İsvcçte bulunmak bizim için her zaman bir zevktir. Takımımız buradan Önümüzdeki çarşamba günü hareket edecektir. Bu arada şehirde gezintiler yapacağız. Bir hayli yorgun olan güreşçilerimiz iyi bir istirahatı hak ettiler.,,
"UNESCO” Milli Komisyonu Genel Kurul toplantısı
Uneaco Millî Komisyonu Genel Kumlu dün Prof. Svldık Sami Onar’m başkanlığında yapılmıştır.
Dünkü toplantıda gene) kurulun mânevi ve İçtimaî İlimler kültürel mü-nasobrtier, maddi vc müspet İlimler, tiklr yayımı vc milU eğitim komisyonları nd nn gelen tdııro kurulunun çalışmaları üzerinde teklif ve temennileri ihtiva eden raporlar okunarak, idare kuruluna havale edilmiştir. Bu arada U-neıtro'nun Türkiye bilimsel merkezinin faaliyeti hakkında da genci kurula İzahat verilmiş ve bu merkezin çalışmaları tasvip edilmiştir.
Genel kurul 1950 bütçesini de müzakere ve knbul ettikten sonra çalışmalarına san vermiştir.
Muallimler Birliğinin fevkalâde toplantısı
İstanbul Muallimler Birliği bugün saat 1530 da. İstanbul Muallimler Fede-rııvnnnna dahil. Kadıköy ve İstanbul Muallimler Cemiyeti, Kadıköy öğretmenleri Yardımlaşma Derneği ve ÜnkO-(tar Muallimler Birliği ŞubeM îdere he* Yellerinin İştirakiyle. ÇemberütaŞlald birlik m*rkvxln(le fevkalâde bir toplantı tertip etmiştir.
Basın Teknisyenlerinin toplantısı
İstanbul Botun Teknisyenleri Sendika* ■ı meslek arkadaştan aramadaki fexa-nüdt) art r ırmak m aksa d İyi e her sene olduğu gibi bu sene de 9 nisan 1950 pazar günü akşamı Marmara Lokalinde hir tanışma toplantısı tertip etmiştir.
Pakistan Hükümetinin Eskişehire yardımı
Haber aldığımıza göre, Paktatan Hükümeti Eskişehir felâket zedeleri ne yardım için 2 800.000 Türk liran kıymetinde 10 000 ton buğday göndermeğe karar vermta vc bundan Karaşidekl Türkiye Büyük Elçiliğini haberdar etmiştir. Bu buğdaylar derhal scvkcdllecektir.
Eskişehir felâketi ve Muallimler Cemiyeti
İstanbul Muallimler Cemiyetinde bir komite tevekkül etmiştir. Komite her-Kûn Çemberlltaştaki Muallimler Birliği merkezinde makbuz mukabilinde Eskişehir'de felâkete uğramış vatandaşlar İçin verilecek eşyanın kabulüne başta-mıştır. Bu riyalana felâketzede ailelere nasıl tevzi edileceği bilâhare bildirilecektir .
Diğer taraftan Muallimler Birliği Kadınlar Yanlım Kolu dün dr bir toplantı yaparak Birlik Balonunun Eskişehir öğretmenlerine yardım vesilemi olmadı tein bazı kararlar almıştır.
Bunlardan başka Muallimler Cemiyeti istanbuldakl öğretmenleri blrblrle-rivle tanıştırmak İçin sık «ık toplantılar tertip etmeğe karar vermiştir.
Bankası ve Halk Sandıkları Kanununun tasarılar dünkü oturumda kanunlaştı hususta ezcümle şu açıklamayı yapmıştır:
“TÜrkiyo maalesef orman bakımından fakir memleketler arasındadır. Bııglin ormanlarımızın yüz ölçüsü yüzde 13 nispetindedlr. Bu. normal denecek bir hol değildir. Bunun normal olması için en aşağı yüzde 20 yi 1 bulması lâzımdır. Miktarı 10.5 milyon hektarı bulan oımanlannuzın 3.5 milyonu koruluk, 7 milyonunu da baltalık teşkil etmektedir. Binaenaleyh Türkiye orman bakımından komşulıtriyi e hiçbir zaman mukayese edilecek bir vaziyette değildir. Bugün Rusya-dıı ormanların nispeti yüzde 39 dur. Yugoslavyada yüzde 30, Bulgar is tanda 18, Kumanyada 21, Yunanialanda 18.5 tur. Buna mukabil Türkiyede yOade 13 tür. Bu ihtiyacı karşılamı-yan bu azlıktır ki, orman işi dalma vatandaşın kafasını işletmekte, orman işlerimiz daima şurada, burada şikâyet ve sızıltı sebebi olmakladır.
Karadeniz arkadaşımıza hak veriyorum. Buyurdukları şey eski kanunda mevcuttur. Eski kanunun hazır-Iftnnuunnda öyle zannediyorum ki kendisi de mazbata muharriri bulunuyordu. Fakat elimizdeki rakamlar bunun suiistimale sebebiyet verdiğini gösterdiği içindir kİ. ondan sonra çıkan 4785 numaralı kanunla bu kısım 3116 numaralı kanundan çıkarılmıştır, Burada liste vardır, kendilerine takdim edeyim. Bu şekilde küçük orman sahibi olan insanlar komşu devlet ormanlarından âzami surette istifade etmeye çalışmışlardır.,,
Bakanın beyanatım müteakiben, 5 hektar 3 hektara indirilmiş ve bazı küçük tâdillerle diğer maddeler müzakere ve kabul edilmiştir.
Müteakiben, Orman Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine ve bu kanuna bazı hükümler eklenmesine dair kanun tasarısı ile Balıkesir Milletvekili Eminüttln Çeliköz ün Orman Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmezi hakkında kanun teklifi ve Tarım ve Adalet Bütçe Komisyonları raporları okunmuş, öncelik ve ivedilikle kabul olunmuştur.
Halk dair ı Hususi muhabirimiz
Büyük Millet Meclisi
10 dıı Başkan Vekille-
Milletvekili Feridun
Turizmi Teşvik Kanunu ve bu kanunla ilgili dört kanun tasarısı;
tâdiline
Ankara, 24 bildiriyor) — bu sabah saat rlnden Bingöl
Fileri Düşünselin başkanlığında toplanmıştır.
Oturum çaıldıktan sonra gündem gereğince Başkanlık Divanı Kamutaya, İstanbul Milletvekili Fuat Hu-lûsi Demirrllinin. altıncı dereceye kadar olan memurların yargılanacakları vazifeli nndıkcmcıun Adalet Bakanlığınca tâyinine dair olun kanun tek lifinin gündeme alınması önergesini sunmuş ve önergesi hakkında konuşmak isteyen Demirelli, Memurin Muhakemet Kanununun çok eaki ol-(tuğunu, hükümetin de lüzum gördüğü gibi, tadili icap ettiğini söylemiştir.
Müteakiben, turizm müesseselerİni teşvik kanunu tasarısı ve bu kanun ile İlgili olarak 4 kanun tasarısının müzakeresi yapılmış ve bunlar öncelik vo ivedilikle kabul edilmiştir.
Anayasası bir tek-olmadı-
Ankara 21 (Hupur! muhabirimiz, bildiriyor) — Meclisin bugünkü toplantısın m «on oturumu saat 21.25 tn Şükrü Sarnçoğhınun Başkanlığında yapıldı» Başkan, Tevflk Fikret Sılay’ln Faik Ahmet Barutçu tarafından İmzalanmış bulunan aşağıdaki önergeyi okuttu. "Son tedvin edilen kanun gereğince seçim yapılmak üzere Reçimtarin ye-nllvnmorino karar verilmesini arz vc teklif enliyoruz.
Millet Partisi adına Ahmet Tah-takıhç» D. P. adına Hruan Polat-kıın, müstakillerden de Ahmet Kemal SilivriII söz alarak teklifin aleyhinde konuştular.
Tahtnkıhç,
muvacehesinde böyle lifin tetkik* ğını. hir seçim devresinin dört ne sürmesi lâzım geldiğini vc yenileme kararının cwıslı bir mucip sebebe dnyanmnsı gerektiğini Heri sürerek Annya|aya aykın kanunlar knldintmuaan. Devlet Başkanlığı ile parti başkanlığı birbirinden Ayrılmadan vo seçim kütükleri tanzim edilerek kanunu tatbik e-deceklerin tereddütleri izale edilmeden yeni seçimo gidilmesinin doğru olamıyaaığını söyledi vo sözlerini:
Seçim hiçbir balamdan emniyet altında değildir. Bunu Millet Partisi ndına tespite mecburuz,, cümlesiyle bitirdi.
Haşan Polatkan. milletvekili seçiminden evvel yapılması lâzım-gelen muhtar vc belediye seçimleri bir tarafa bırakılsa bile mayıs ayının bilhassa şark vilâyetlerimizin iklim şartları bakımından seçime mü-uılt olmadığını; matbuat, memurin muhakemet, ücretli hafta tatili ve İktisadi Devlet Teşekkülleri memurlarının durumunu düzeltecek olan önemli kanun tasarılarının çıkarılmasından evvel yemleme kararının alınmaması gerektiğini belirtti. Teklifin 15 nisanda yapılmasını İstedi vc yenileme önergesinin reddi İçin* kendisi de bir takrir verdi.
Ahmet Kemal Silivrill, önergedeki mucip sebebi "saçma kelimesiyle vasıflandırarak Meclisin feshi için esbabı mücbire dermeyan edilemediğini vc 1951 martı başına kadar aylıklarını peşin almış bulunan milletvekillerinin böyle bir kararı vermeye baklan olmadığını ileri sürdü. “Sekiaincl devrede 1946 yılının ağustos ayında mesaisine başladığına göro dört seneyi doldurmak ve alınan parayı hak etmek için devre hiç olmazsa ağustosa kadar devam ettirilmelidir.
Fesih halinde yeniden seçilecek bugünkü milletvekillerine 1951 mart ayı başına kadar aylık veril-memesi hususunun karara bağlanması için bir önerge verdL
şayan
fakat mucip tespit hrnuz

Tektir sahlph rindi n Fnlk Ahmet Barutçu »>z alarak dedi ki:
"— D. P. zamanı gelmeden seçim istedi, fakat şimdi zamanı gelmişken istemiyor. Teklifimiz esbabı mucibeye dayanmaktadır. Yeni bir seçim kanunu yapılmış vo bununla adli mÜrakabo sistemi kabul edilmiştir. Yeni seçim kanunu lâlettâyin bir kanun tadili değildir. Çift dereceli scçiıudcn üye gitmek gibi İdari yerine adil murakabeyi bir sisi em değişikliği
Bu yeni kanunla milletin idaresini denemek tabii bir şeydir. Anayasamızda Meclisin yeni yenileme karan almasına mâni bir hüküm yoktur. Bilâkis bunda seçimin ye-nllenmeslndcn balıscdllmiş va böyle bir kararın alınabilmesi için mutlak ekseriyet tarafından kabulü şart koşulmuştur. Annyasndn scçlnıtcrl yenitoinânfn değil sadece bir senelik temdidin sebebe dayanması lüzumu edilmiştir. Bazı kanunların
çıkarılmamış olmıısı Boçlmîc ilgili değildir. Havaların İyi veya kötü olması da seçimlerde csash bir unsur teşkil etmez. Seçimlerin müsait mevsimler d e yapılması cihetteki daha doğrudur ve esasen yeni seçim kanunu da normal seçimler için cn müsait tarihi lesbit etmiş bulunmaktadır. Fakat bugün seçimi ileri almak İçin makul sebepler vardır. Mucip sebep teklifimizin mnkuHyetindo, maslahatın tabiatlndc mündemiçtir.
Tekrar söz alan Ahmot Tabtakı-lıç Başbakan Yardımcılığı sırasında hjuurlanan seçim kanunu ecnebi ilim adamlarından da raporlar alarak metheden Barutçunun bugün do bu konunla emniyetli bir seçim yapılacağını İddia etmesini hayretle karşıladığını söyledi.
Mütsakıben Başkan yenileme teklifinin reddi için Haşan Polat-kan ile 11 arkadaşı tarafından verilen önergeyi reye koydu. Hazır bulunan butun muhalifler önergenin lehinde yani yenileme teklifinin aleyhinde rey verdiler. Fakat ekseriyet partisi ittifakla önergeyi reddetti
Ahmet Kemal Silivrilinin, önergesi bir kanun tadili mahiyetinde çlduğu İçin başkan tarafından oy’a konmadL
Saraçoğlu seçimlerin yenilenmesi hakkındaki takriri vo 22 yo karşı lls feshedildi.
Arkasından yine
Sılay ile Faik Ahmet Barutçu tarafından yeni seçimle gelecek Moc-llsin 22 mayıs pazartesi günü saat 15 to olağanüstü toplanması hak-kmdakl önergeleri okunup açık reyle kabul edildi.
Halk Bankası ve halk sandıkları hakkındaki kanunun bazı maddelerinin değiştirilmeline ve bu kanuna bir madde eklenmesine dair kanun tasarısı vo ticaret ve bütçe komisyonları raporlan okunmuş, öncelik ve ivedilikle müzakere edilerek kabul olunmuştun
Müteakiben gündemde bulunan 4 hususi Af kanunundan üçü kabul ve biri de reddedilmiştir.
Bundan sonra. Orman Kanununa bazı hükümler eklenmesine ve bu kanunun birinci maddesinde değişiklik yapılmasına dair olan 4785 sayılı kanuna ek kanun tasarısı, tarım ve içişleri komisyonları raporları ile maliye komisyonu mütalâası ve adalet bütçe komisyonları raporlarının müzakeresine geçilmiştir.
Tasarı hakkında söz alan Trabzon Milletvekili Ralf Karadeniz, bilhassa orman sayılacak arazinin tesbltl üzerinde durmuş ve bu arazinin 5 hektar veya daha fazla genişlikte olmasını istemiştir.
Kürsüye gelen Tarım Bakam bu
Idoğanın teşrii masuniyeti kaldırıldı
açık oya koydu
299 oyla Mec
Tevflk Fikret
Başbakanın dünkü nutku
Ankara 24 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Büyük Millet Meclisinin kendini fesih kararı alması üzerine, söz isleyen Başbakan kürsüyo gelerek ezcümle demiştir kl:
*•— Verdiğiniz kararla yeni seçim devresi başlamıştır. Toplantılar bu devrede İçtimaiyatı Umumiye Kanununa göre değü seçim kanununa göre yapılacaktır. Meclisin bugünkü kararı hakkında fesih tabiri kullanmak yanlıştır. Meclis daimi vc devamlıdır. İç ve dış hâdiseler İcap ettirdiği takdirde muhterem heyetiniz davet edilir. Ve gerekli kararları alır. Yeni seçim kanunu ile seçimin tam bir emniyetle yapılmasına nezaret vazifesi adalet mrknnfzmnıuna verilmiştir. Hakkaniyet esaslarından zerrece in-’ılraf etmemiş olan adalet heyetinin bu seçimi emnlyr lbahş bir suretto İfa edeceğine kaniim, idareye düşen vazife, asayişi vo emniyeti devam ettirmektir. Türk Milleti iradesinin tecelli etmesini istemektedir Çok ümit ederim ki seçim mücadelesi prensipler üzerinde cereyan edecek ve Türk Milletinin bu İdareye lâyık olduğu ispat edilmiş olacaktır.
Bugün memleketin hayati meselesi sükun vc asayişin mu hal aza* iyi o sımsıkı ilgilidir. Bu hakikati Türk Milletinin çok lyj idrak etmesidir kİ vatan-dnşlora seçimlerin en vesveseli insanların kalbinde şüphe uyandırmıya-enk şekilde yapılması isteğini doğurmuştur. Bu istekte hep beraberiz.
Hükümetimiz milli İradenin tabak-
■*- ■•m ■ ■- RBİ -Ş
kuk ve tecellisini deruhde etmiş olduğu için seçimlerin huzur vc sükûnetini İhlâl edecek tek bir harekete dahi meydan vermemeyi vatani bir borç addedeceğiz. Bu azimle daima millete hesap vermek cesaretini do muhafaza edeceğiz, iyi vc serbest bir seçim olacaktır. Efendi bir millete lâyık bir Meclis buraya gelecektir. Bütün emelim gelecek Meclise milli emaneti teslim ederken huzur içinde bulunmaktır. Temenni ederim ki muvafık, muhalif bütün vatandaşlar bu gaye uğrunda birleşmiş olsunlar. Hepinize selâmetler. saadetler temenni eder, büyük milletimizin bu milli ışde başarı göstereceği hususundaki kanaatimi bir kere daha belirtirini.
Başbakandan sonra Uoclis Başknnı Öüksü Saraçoğlu da:
Türk Milletini yükseltmek için geceli gündüzlü çalıştınız, hakkın ve adaletin sesini yükselttiniz Büyük Millet Meclisinin tok bir yolu vardır, o da kanun, yine kanun vo dalma kanundur. Çuhşmrıhırunızın masını vc millete refah temenni ederim, Sekizinci ’et Meclisini kapıyorum.
Demiştir.
verimli ol-gctirmcsinl Müyük Mil-
Ankara, 24 (Hususi mulıabırimiz bildiriyor) — Bugünkü Mecliste bek-lenmıyen ve sürpris teşkil eden ikinci hâdise, Afyonkarahisar Milletvekili General Sadık Aldoğamn milletvekilliği dokunulmazlığının kaldı» nİması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve bu tezkereyi tasvip den Karma Komisyon raporunun müzakeresi neticesinde varılan karar oldu.
Bu muvzudan önce gündemde yer almış bulunan birkaç madde bulunmasına rağmen, verilen bir önerge ile Aldoğamn teşriî masûniyetınln kaldırılması hususundaki raporlar, öncelikle görüşüldü.
İlk sözü, Karma Komisyon Başkam Nâzım Porop aldı ve bu toplantılarda parti propagandası yaparken, Hükümetin ınaııcvt şahsiyetim tahkir ve bu itibarla masûni-yetinin kaldırılması icap ettiğini ifade etti.
Mütakıben Ahmet Tahtakılıç kürsüye geldi.
Gerek Hükümetin ve gerekse Meclis Başkanlığının maksadı mahsusla usûl ve teamüle aykın hareket etliklerini söyledi tddıasma mesnet olarak da dukunulmazhğın reClne sebep gösterilen konuşmanın 3 martta yapıldığını. bu konuşma sonunda bazı polis memurları tarafından tutulan zabıtların 21 marttA Meclise sevke-dildiğlni, bir gün.sonra Komisyonun malûm kararının alınmış olduğunu anlattı: a
İlk rapor üzerine Başkan, kendisini müdafaa etınesl için Sadık Aldoğana söz verdi. Aldogan. Meclisin, tarihi
bir gün yaşadığına işaret ederek, söze başladı :
°— /Aldogan, burada nasıl konuşuyorsa. dışarıda da aynı surette siyasi kanaatlerim kayıtsız, şartsız izhar ediyor. Bu bir kabahatse, onu kabul edb’orum. Ben. memlekette demokrasiyi hayat pahasına temine çalışıyorum. Anayasanın 17 nel maddesinin 1 inci fıkrası milletvekillerinin Meclis içinde ve dışında yapacakları konuşmalarından dolayı hiçbir şekilde sorumlu olamıyacaklarun göstermiş bulunmaktadır. Benim için “Hükümetin şahsiyeti maneviyesinı tahkir etti,, diyorlar. Hükümeti kuranlar kimlerdir, onlar da bizim arkadaşlarımız değil midir ? Benim hazmedemediğim bir şey vardır San-Francisko’da kabul edilmiş bulunan însan Haklan Beyannamesinde imzA mız bulunduğu halde. Türkiyede şahıslar ve zümreler arasında fark bulunması ve bu memlekette fikir hürriyetinden eser olmamasıdır.”
Aldogan. bunu müteakip. Komisyon raporunun reddini isteyen bir Önerge verdi ve kürsüden indi.
Bundan sonra Millet Partili milletvekilleri komisyon teklifine karşı çok sert tenkidlerdc bulundular.
Ahmet Oğuz, Devlet Başkanına karşı ağır sözler sarf etti.
Müeakiben saat 21 de 10 dakikalık bir ara verildi.
Sadık Aldoğan. müteaddit nutuklarından dolayı mahkemeye sevkedl-lecektir. Kendisinin tevkifi de kuv-yetle muhtemeldir.

Belçikadaki buhran
Spaak, yeni seçim yapılmasını istiyor
Londra. 24 (Y1RS) — Eski Belçika Başbakanı ve Sosyalist Önder Paul Hem^’ Spaak, bugün yaptığı bir konuşmada, hükümet buhranına karşı en iyi çarenin parlâmentonun feshi vo yeni seçimlerin yapılması olduğunu söylemiştir.
Atlantik IV.üdafaa Konseyi La Haye'de toplandı
Londra, 21 (Y1RS), — Atlantik
Müdafaa Konseyi, bugün Atlantik paktı memleketleri askeri uzmanlarının İştirakiyle La Haye'de çalışmala rina başlamıştır. Toplantıya başkanlık eden Amerika Birleştirilmiş Kurmay Heyetleri Başkanı Umar Brad-ley bu vesile ile yaptığı bir konuşmo-da. Bat* Avrupaya yapılacak askeri s» vkiyatm, pek kısa bir zaman İçerisinde tam temposunu bulacağını söylemiştir.
Kısa haberler
Kıihlur Çlııde hava üssü kuruyorlar
k ugotduv \ ıı ltal> uya bir notu verdi

C. H. P. Balosu
Cumhuriyet Halk Parttainln ananevi Vilayet Balosu bu akşam Taitaîm Belsdiya Gazinocunda verilecektir
Balonun ghael olmmeı İçin çalışan komite dun de taplanarak hnzırlıklanm İkmal etmiştir.
SPOR
Bugünkü maçlar
Izmirin Altay, Göztepe takımları, Fenerbahçe ve Vefa ile oynuyor
Milli Ejtitim Mükâfatı maçlarının ikinci hafta karşılaşmalarında îzml-rin Altay ve Göıtepe takımları tiki' tür mucibince bugün Fenerbahçe ve Vefa ile İnönü Stadyomunda oynıva-caklardır.
ilk maç Göztepe - Vefa, ikinci maç da Altay - Fenerbahçe arasında yapılacaktır.
îjmıirin İstanbtılda yapacağı maçları Ankarab hakemler idare edecektir.
Galatasaray ve Beşiktaş Ankaraya gitti
Galatasaray ve Beşiktaş takınılan Milli Eğitim maçları için dün akşam Ankaraya gitmişlerdir. Galatasaray • Gençlerbirllği ile Beşiktaş da Demlr-sporls bugün karşılaşacaktır.
Yarın Galatasaray - Demirsporla, Beşiktaş - Gençlerbirliği ile oynayacaktır.
AvusturyalIlarla son boks maçı
Hongkong, 24 A.A. (AFP) — Tiençlnden gelen yabancı seyyahın verdiği beyanata göro komünist Çin havacılığı üssü ınnrt ayı başından itibaren Pekin civarında kurulmuştur.
Bu (isse Sovyet mamûlât) 10 uçak ve Rus askeri öğretmenler verilecektir.
Aynı kaynağa göre. 400 Rus sivil kontrolör ve teknisyen Rusya-dan Tiençln’c gelerek şehrin muhtelif fabrikalarına dağılmışlardır.
Brüksel, 21 lYİRS) — Yugoslavya. İtalyan Hükümetine bir nota vererek, Siovenierin fena muameleye tâbi tutulmalarını protesto etmiştir. Muhtıra şeklinde verilen bu nota. Roma Hükümetinin Mussolinl tarzında bir siyaset kip ettiğini iddia etmektedir.
Amerikan diplomatları Iklııcl konferansı Berilinle yapılacak
ta-
•‘Hidrojen bonıhıiHinu lüzum yok. .Atoın kâfidir.,.
Londra. 21 A.A, (AFP) — İngiliz atom âlimleri dergisi olan The Atonılc fecicnlısts NeWs, hidrojen bombasını dünya silâhlarına İthal etmeyi şllphc ile karşılamaktadır. Dergiye göre alelâde atom bombası, takip edilen birçok askeri gayelerin lüzum gösterdiğinden dahil geniş bir sahayı tahrip etmeye kâ* fi gelmektedir.
Berlln, 24 (YÎRS) — Avrupada-kı Amerikan diplomatlarının Boamdaki konferanslarına iştirak et miş olan Amerikanın Almanya Yüksek Temsilcisi McCloy, bugün Romada yaptığı bir açıklamada görüşmelerden müspet sonuçlar elde edildiğini ve Avrupavlaki Amerikan diplomatlarının yupucaklan ikinci konferansın Boründe topla ııııcağım bildirmiştir.
Gri. Collln» Nı lânlk’e gitti
Londra. 24 lYİRSl — Bugün A-tlnnya gelen Amerikan Kara Orduları Kurmayba^kanı General Colilns, Sclânigc gitmiştir. Gene rai Colilns, yarın Mareşal Papa-gosla görüşmelerde bulunacaktır.
Balı Almanya muhalefet lideri ile scçlıııe taraftar
Berlin, 24 (Y1RS) — Bir basın toplantısında konuşan Batı Almanya muhalefet önderi Schu-ınocher, Başbakan Adenauer tarafından teklif edilen seçimleri ta-mamlyie tasvip ve bunun lüzumu-nn İşaret etmiştir.
Sonumaeher, Fransa ve Alman ya Birliğinin imkânsız bir $oy olmadığını da ilâve etmiştir,
Iııçlllr. bütçe müzakeresi
18 nisanda başlıyor
Londra, 24 A.A. ıLPS) — Avanı Kamarası 6 nisandan 18 nisana kadar paskalya münasebetiyle ta tll olacaktır 18 nisanda Maliye Bakam Slr Stafford Cripps yeni bütçeyi takdim edecektir. Amerlkaria gııoinnlarn günde 7 bilyon dolar bahşiş ödeniyor
VVashington, 24 A.A. «Reuterı — Üç milyon kadın ve erkek lo» kanta müstahdeminin günde 7 milyon 250 bin dolar bahşiş aldık* lavı lokanta kadın müstahdemlerinden Buyan tmogene Wright tu rafından bir Ayan komisyonuna bıhhrllrniMtir.
İtalyan Cumhurbaşkanı
76 yaşında
Roma. 24 A A. (AFP) — İtalya Cumhurbaşkanı Lulgi Elnaudl bugün 76 no doğum yılını kutlamak-tadır. Mümtaz devlet adamı bu münıısebvtle bir çok tebrik telgrafı almıştır.
Amerikan diplomatlarının toplııııtısı
Roma. 21 A.A. (AFP) — Car* şanıha gününden heri Komada ya-pıhnnkta olun Amerikan büyükelçilerinin konferansı bugün sona (•» mistir
Almıınyâdakl Amerikan Yüksek Komiseri McClov’uu beyanatına göre bilhassa mühim kurarlar a* lınnuştır vc bu husustaki tebliğ daha sonru yayınlanacaktır.
Üç maç için şehrimize gelen Avus-luryanın Klagenfurt boka takımı bu gece Spor ve Sergi Sarayında son karşılaşmasını İstanbul Boks İhtisas, Elektrik ve Galatasaray karmasına karşı yapacaktır. Avusturya boksörlerine karşı îstanbul karınası 51 kilo Mesrop, 54 kilo Abdi, 58 kilo Hüsnü, 62 kilo Tâki. 73 kilo Ayhan. 80 kilo Enveı-den müteşekkildir.
Müsabakalar anıatör olduğu İçin nizamname mucibince üçer dalukadan üçer ravnd oynanacak vc orta hakemliğini Melih Açbn yapacaktır.
HAVA RAPORU
Son 21 anut içinde hava Batı Karadeniz. Ege. ve Akdem* bölgesinin »loğu tarariurındu çok bulutlu ve yer yer ya-eışh. diğer bölgelerde a* bulutlu geçmiştir.
Son 24 Miat içinde yurdumuza düşen yağış miktarları metrekarede Bodrumda 22, Kutanıonu. İsparta ve Buranda 9. MuglA vc Antnlvada 7. Buluda 5. Aydın, Kuşadası. Akşehir vc NazHlida 3. Zonguldak, Uşak. Şile vo Sllrtte 2. Tekirdağ. Antcp ve Fcthiyede 1 kilogramdır
Kâr kalınlıkları KarakÖacdo 21. Kara vo Erzuruında 12. Boluda 4, suıntimotro-dlr. En düşük un sıfırın altında Karata 12, en yüksek ısı sıfırın üatündc Adalında 20 derecedir.
Rugiın şehrimizde iıavamn. bulutlu, rüagörlnnn kuzeyden orta kuvvette es-inesi muhtemeldir. Hava, alçaldığında hır değişiklik olmayacaktır.


25 Mart 1950
Y E N t ÎSTANBUL
Sayfa 8
İkinci Dünya Harbi içinde
Paris nasıl
yıkılmaktan
kurtuldu ?
Birden Parisin bütün çanları çalmaya başladı. Amerikan ve Fransız orduları şehre giriyordu
Enfraruj şualarının şayanı hayret tesirleri
Müzik eğitimine dair,..
Kıırt Strlegler 7 ocak 18M6 da DreMİen*(le doğmuştur. Mu «İki tahsilini bitirdikten sonra 1905 de Dresden Operasına girmiş ve stajını bitirince de orkestra şefliğine seçilmiştir. Strl eğler, operalar ve bir çok konçertolar bestelemiştir. İzmir’in kurtuluşu üzerine bestelediği “Türk İzmir,, senfonisini Atatürk’e sunan bestekâr» İmzalı bir resimle mükâfatlandırılmıştır
YENt İSTANBUL
Yazan:
Korgeneral Von Choltitz
PnrM'in «on AJman Komutanı
Fakat, şehir bu sıralarda, yalnız mukavemet hareketi yüzünden değil 1 tlerin diğer bir emriyle, yeniden I vük bir tehlike ile karşılasacakt* . ian hava kuvvetlerine» şehre hü c n emri verilmişti. Fransadaki hn \ • kuvvetlerimizin kurmay başkan», t fonla emri tebliğ etti:
Generalim, Pnrise yapılacak ha va hücumunun teferruatını sizinl görüşmek üzere emir aldım.
Bu emre hiç aklım ermedi. Şehrin her tarafına darılan askerlerimi, birlikte diri diri yakılmamıza müsa ade mi edecektim, yoksa çoluk çocuk çeteciler ve biz. yani dost düşman hep beraber sığınaklara mı girecektik? Çok hiddetli olmakla beraber basiretli hareket etmek icap ettirin anladım ve telefonda şöyle konuş t um:
— Pek güzel, hay Allah razı ol sun!.. Tabii gündüz hücum edecek ainiz değil mi?
— Yok, o işi yapamayız!..
— Ya. demek gece gelip, şehri yan* gm bomb&lariyle yakacaksınız: Peki bunu nasıl yapacaksınız?
— İşte, sizinle bunu konuşacağız ya!.. Siz bize hedef göstereceksiniz!.
— Size vereceğim hedefleri gece bulacağınıza teminat verebilir misiniz?
Kurmaybaşkam, gece ancak mahallelere nişan alabileceklerini itiraf ettL
Şöyle cevap verdim:
— İyi edersiniz. Size yalnız şunu fiöyliyevim ki, gece hücum ederseniz, askerlerimi alır, Paristen çıkar, giderim. Askerlerim bombalarınıza yemlik olamaz. Halbuki Pariste kalmam için kati emir verildiğini de herhalde biliyorsunuz. Şehri terkedersem. mesuliyeti size aittir.
Karşımdaki bir müddet ses çıkarmadı. Ondan sonra:
— Öyle ise, emri tatbik etmeğe imkân olmıyacak, dedi.
Ben:
— Ben de o kanaatteyim, diyerek telefonu kapattım.
Alman hava kuvvetleriyle şeflerinin de, Almanyada o derece sefalete ye Avrtipanın bugünkü felâketine sebep olan bombardımanlara müşabih, bu mânâsız ve vahşî hareketi, tıpkı bunun gibi takbih ettiklerine emindim. Ne hale gelmiştik, Yarabbi! Aynı orduya mensup bir generalle bir kurmaybaşkam. bin dereden su getirerek, mesuliyeti birbirlerine a-tarak, içinden çıkılmaz emirleri atlatmaya uğraşıyorduk.
24 A(.ı STÖS Hril
24 ağustos öğleden sonra, karşı cepheye memur generalin yazdığı ve beni teslime davet eden bir mektubunu kabul edip etmiyeceğim telefonla soruldu. Böyle bir teklifi kabul etmiyeceğim tabii idi. ‘ Muharebe bitmeden, düşman generalleriyle mek-tuplaşamam” cevabını verdim.
O akşam, kurmaybaşkanım. kıta komutanım, yaverlerim ve sadık iki kâtibemle birlikte oturuyordum. Yemek gayet neşesiz geçti. Kafamda bir sürü düşünce dolaşıp duruyordu. Şahsi vaziyetimi kat‘iyyen düşünmüyordum. Askerlerimi, mukadder Akıbetten kurtaramamak endişesi beni harap ediyordu. Dedelerimizin, böyle vaziyetlere hiç düşmediklerini ve hiçbir zaman böyle yoksul kalmadıklarını hatırladıkça, asabım bozuluyordu Karımla çocuklarımın, hürriyetlerini, hayatlarını tehdit eden bir rejim elinde kalacaklarını biliyordum. Diğer taraftan, yüz binlerce kadın ve çocuğun hayatı mevzuubahisti. Vaziyet çok vahimdi!..
Küçük ve dar odanın açık penceresi önünde oturuyorduk. Birden Parisin bütün çanları çalmaya başladı: Birisi sordu:
Hürriyetine kavuşan Paris:
Paris kadınları, şehirlerini düşman işgalinden kurtaran müttefik askerlerine sarılıyor
— Generalim, bu nedir?
— Bunun mânası mı? Amerikan ve Fransız orduları şehre giriyor!..
Hepsi ayağa fırladı:
— Aman generalim, buna imkân yok!
Artık kendimi tutamadım. 15 günlük didinme, asabımı bozmuştu.
— Dört seneden beri buralarda o-tuıan sizler, Rusyada, ttalyada, Nor-mandiyada, cepheden cepheye koşan bana soruyorsunuz, ha! Ne sandınız, yani?. Başka ne beklediniz? Mucizeler devri artık geçti, efendiler!.. Lütfen bana Ordular Grupu karargâhını bulunuz.
EMİRSİZ TAARRUZLAR
General von Choltitz, Pariste, müttefiklerin ileri hareketini sükûnetle takip ederken, mukavemet hareketi şefleri asabiyet içerisinde kıvranıyorlardı. Karşı tarafın vesikalarını tetkike fırsat bulan bitaraf bir müşahit, vaziyeti şöyle anlatmaktadır:
“General Eiscnhower ile müttefik askeri şefleri, Parie kat’iyyen cepheden hücum etmek niyetinde değildiler. Onların kanaatine göre, ricat eden bir ordu, çok kuvvetli olmasa bile. Stalingrad, Varşova ve başka yerlerde olduğu gibi, büyük şehirler içinde çok şiddetli müdafaalar verebilir ve bu sırada da şehir mutlaka mahvolur.
Buna mukabil, mukavemet hareketinin Paristen gönderdiği tehlike işaretleri, Fransız generallerini endişeye düşürdüğünden, şehrin süratle kurtarılması için, Amerikalıları mütemadiyen sıkıştırıyorlardı. General Leclerc’ın 2 nci zırhlı tümeni, kaç günden beri Argentan civarında ia-t İraba ttedır Askerler zaptedihnez halde!... Parise yürümek istiyorlar!.. Parisin kendilerini beklediğini biliyorlar ve düşmanın, gecikmelerden bilistifade» geniş ölçüde misilleme ve tahrip hareketlerine girişmesinden korkuyorlar.
Frarısızlar için, işin bir de hissi tarafı var: Eîscnhouor. Parise evvelâ Fransızların gireceğini. De Gaulle’e vâdetmişti Paristen 200 kilometreden lazla uzakta bulunan Leclerc. payitahtın 30 km yakınına.
Çeviren:
Behçet Cemal
Arpajon ve Montfort Lamaury’ye gelmiş olan Amerikalıların» kendisinden evvel davranmalarından korkuyor. Leclerc, vaziyetten o derece gayrı memnun ki, kendi başına hareket etmeye karar vererek, 10 hafif tank, 10 zırhlı otomobil ve 150 kişilik bir müfrezeyi, Binbaşı Guillebm idaresinde, Versailles'a kadar ilerletiyor.
Leclerc» 1 inci Amerikan ordusunun 5 inci kolordu komutanı General Gerow’a tâbidir. General Bradley grupuna bağlı olan 1 inci orduya ise, General Hodge komuta etmektedir. Hepsinin başında da. General Pat ton var.
Geıovv, Leclerc tümeninin ileri hareketini duyunca, hiddetleniyor ve Lecleıc’e mevziinde kalmayı emrediyor. Bu emre itaat, etmek ıstemiyen Leclerc. hemen General Bradley*! görmeye karar veriyor.
Etstnhoucr izin vermiyor:
General Leclerc, Bradley‘in karargâhına gelince, ordu komutanı, bir Fransızla beraber. “Paris İşi,, nl görüşmek Üzere uçakla Eisenhovver karargâhına gittiğini öğreniyor. Daha fazla malûmat alamadığı için, gelen Fransızm, Paris mukavemet hareketi mümessili Yarbay Galîols olduğunu bilmeyen Leclerc. ıstırapla beklemek mecburiyetinde kalıyor.
Bradley ve Eisenhower, iki günden beri, ilk plânlarını deriştirerek hemen Parisin imdadına koşmak hususunda tazyik ediliyorlar Fransız payitahtından Londra ya. Cezayire ve General König’c gelen telgraflar, hep tehlikeden bahsediyor.
General Eisenhower’e bizzat müracaat eden De Gnulle. Başkomutanı. plânım değiştirmek hususunda ikna edemiyor. Eisenhower, kıtalarının böyle bir taarruza henüz hazırlanmadığını ileri sürüyor.
De Gnulle hükümetinin Dışişleri Bakanı Massıgll, Eden vasıtasiyle müdahale ettirmek istiyor. Bir Ingiliz generali, Churchilf’in askeri büro şefi namına müracaat ediyor. Nafile! Eisenhoweı*. kararını değişti mı i vor
f Df ramı var/
BİR otomobil fabrikasında, o-tomobilleri henüz boyanmamışlardı. Islak ve ağır makineler, dar bir tünele girdiler. Dört dakika sonra öteki uçtan çıktıkları vakit, boyalan tamamen kurumuştu: seri halinde dizilmiş hususi elektrik lâmbalarından gelen enfraruj şuaları bütün bu İşi çarçabuk yapıvermişti.
Enfraruj şualar, yemiş ve sebzeleri kurutur, taneleri filizlendirir, buğdayın bitlerini, köpeklerin kenelerini öldürür, mafsal iltihabından ve sinüzitten mustarip olanları teskin eder. Bu şuaların yardımı ile, geceleyin veya kapalı havalarda fotoğraf çekmek mümkün olduğu gibi, taklit tablo veya yazılan da anlamak kabildir. “Göze görünmeyen ışığın setleri** bazı harb fabrikalarının etrafını ihata eder, bir hırsızın fabrikaya yaklaştığını alarm işareti ile bildirir.
1800 senesinde bir gün William Herschel adında bir adam, güneş ışığı huzmelerini, bir prizma içinden geçirdi. Elde ettiği çeşitli renkler boyunca termometreler yerleştirdi. Bir müddet sonra kırmızı rengin mor renkten daha çok hararet neşrettiğine şahit oldu; dereceyi kırmızı şuanın biraz Ötesine koyduğu zaman cıva birden yüksekli. Böylece gözle görülen kırmızı şuanın ötesinde dalga uzunluklarının büyüklüğünden dolayı göze gözükmeyen “ısıtıcı'* şuaların bulunduğunu keşfetti.
Bir elektrik lâmbasının veya radyatörün harareti uzaklara enfraruj şualarının yardımı ile gider. Fakat hararet kaynağının çeşidine göre enfraruj şualarının neşri de değişir. Meselâ bir su radyatörünün, bir gaz a-levinin ve elektrik radyatörünün şuaları nispeten az nüfuz edicidir. “Enfraruj şualarının yakınında “ki bant içinde olan radyatörler daha nüfuz edicidirlre. İçinde tungsten veya karbon bulunan ampuller bu şualardan yetişir miktarda neşretmekdirler. Görünüşte alelâde elektrik ampullerinden farksız olan bu ampuller, neşrettikleri gözle görülür şuaların miktarının azlığından dolayı, az ışık neşrederler. 1
Enfraruj şualarının kolaylıkla boyayı kurutmasına sebep, boyanın içine nüfuz etmesidir. Çok ince bir kat boya bile, küçük tabakaların üstüs-te gelmesinden meydana gelir; boyalı bir eşyayı fırında pişirecek olursak ilkönce en sathî kısımları kurur. ve böylece ıslak olan kısımları örten bir tabaka meydana gelir.
Bu hal eşyanın kuruması için lâzım olan zamanı büsbütün çoğaltır. Halbuki, tersine olarak enfraruj şuaları. boyamn bütün kalınlığı içine birden yayılır.
Sanayide yemişlerin, sebzelerin kurutulması, büyük miktar suyun elimine edilmesi ile meydana gelir; suyun Inıharlaştırılması ne kadar çabuk olursa, yiyecekler de o kadar fazla vitamin ihtiva eder ve lezzetlerini kaybetmezler. Vanderbilt Üniversitesinde profesör Tiller, bir çok mü-
• •
Öğrenci bağışları
NeW-York eyaletinde lthaca’da bulunan Cornell üniversitesince,Birleşik Amerika haricinden gelecek öğrencilere 16 tane meccani tahsil tahsisatı ayrılmıştır. Müdür Edmund E. Day'in beyan ettiğine göre, bunlardan beşi Tarım Kolejine, dördü Veteriner Kolejine. diğer dördü Endüstri ve İşçi Münasebetleri Okuluna ve üçü de Ev İdaresi Kolejine tahsis edilecektir.
Hâlen Cornell Üniversitesinde o-kııyan 312 yabancı öğrenci vardır. Bunlardan 117 si ya öğrenci bağışları veyahut tedris heyeti üyelerine a-slstanhk yapmak yollylc mali yardım görmektedirler. Üniversitenin her fakültesi ve bilhassa mezunlar okulu, hariçten gelen bu Öğrencilere ücretsiz tahsil temin etmektedir. İlâveten, başka memleketlerden gelen öğrenciler mezun olduktan sonra veya evvel, herhangi bir sahada kullanılmak üzere. 23 genel bağıştan istifade etmektedirler.
Yazan : Harland Manchesfer
tehassısın da yardımı İle. içinde enfraruj lâmbaları bulunan kurutucu fırınlar inşa etti. 25-30 dakika içinde bu fırınlar havuç, patates, gibi sebzelerle, domuz veya sığır etini kurutmaktadır; buharla ısıtılan fırınlarda aynı ameliye saatler almaktadır.
Enfraruj kullanarak bir ekmek fırını da yaptılar Ekmekler taşıyıcı bir tepsi içine konularak yavaş yavaş enfraruj lâmbalarını ihtiva eden bır tünelden geçirilirler; diğer fırınlara nazaran ekmekleri üçte bir nispetinde çabuk pişirdiği için, tabiatly-le bu fırınlar daha kullanışlıdır.
Doktorlar buyot ve elektrik ka-taplazmaları yerine daha iyi bir şekilde nüfuz eden enfraruj lâmbalarını kullanıyorlar. Ultraviole'deıı farklı olarak, enfraruj şuaları teıu esmerleştirmez, ve bazı tedbirleri de sağladığından yanıklara sebebiyet vermez.
Enfraruj şuaları tütün fabrikala ı-ında, zararlı olan böcekleri öldürmek için dc kullanılmaktadır. (Buğdayın ve diğer taneli yiyeceklerin I-çinde bulunan bitleri Öldürmeden önce bu kuru sebzeleri çuvallara yüklemiyorlar).
Fotoğrafçılıkta enfraruj fevkalâde yeni ufuklar açtı Göze görülmeyen ışıkları zaptcdebılecek sübyeler icat ederek gece karanlıkta klişeler almak mümkün bir hale getirilmiştir. Karanlık bir odada kızgın bir ütünün neşrettiği şualar hassas fotoğraf plâkları üzerinde bir resim bırakacak kadar kuvvetlidir. Enfraruj şualarının resmini almak için bütün göze görünen şuaları bir filtre ile ortadan kaldırmak lâzımdır. O vakit fotoğraf plâğında görülen manzara sihirli bir hal alır; otlar ve beyaz şeyler beyaz gözükür, sanki hepsi karlar altında imişler gibi bir manzara arzederler, gök karanlıktır, gölgelerin çeşitli şekilleri de buna inzimam edince çok tuhaf bir manzara ortaya çıkar. Hollywood‘da bir çok mehtap sahneleri, gündüz, güneşin en ışıklı olduğu zamanda, fotoğraf makinesine enfraruj için hassaslaştırılmış jelatin yaprağı takarak resme alınmıştır.
Tababette enfraruj fotografisi, teşhisi kolaylaştırır. Şualar deriye nüfuz ederek ince damarların bile resminin alınmasını sağlar.
Enfrarujla resim alma bugün cürümleri ilmi şekilde meydana çıkarmaya veya vesika yahut tablolarının hakiki olup olmadıklarını öğrenmeye yarıyan mühim bir vasıtadır. Gözle görülmeyen bir leke enfraruj İçin hassas olan plâklarda kolaylıkla görülebilir. Bu yeni teknik usulle bîr çok sahte vasiyetnameleri tertipleyen sahtekârları keşfetmek mümkün olmuştur.
Son harb yıllarında keşif tayyarelerinin çok işine yarıyan enfraruj resim alma, en yüksek irtifalardan dahi, hava tabakasını kolaylıkla geçerek, istenilen hedefe vasıl olarak bir çok kıymetli vesaikin elde edilmesine avrdım etmiştir.
Uzun dalgalı bu şuaların aynı zamanda kamuflajı da meydana çıkarma hassası vardır. Meselâ herhangi bir çayırın veya ormanın görünen ışıkla alınan resimlerinde nazarı dikkati çeken hiç bir şey bulunmadığı halde, aynı yerlerin enfrarujla resmi alındığı zaman, geometrik kesintileri olan karanlık bir takım eşyalara rastlandığı vakidir; şüphesiz plâk üzerinde görülen bu karaltılar bir top veya bir cephaneliktir. Hakikî yapraklar beyaz çıktıkları halde boyalı olanları siyah olarak belirmektedir.
“Görünmeyen ışığın” bütün faydaları, şayet bir ilim adanıı güneş şualarını prizmadan geçirme teşebbüsüne kapıimasa idi, “görünmeyen ışık” ve onun bütün faydaları mevcut olmı-yacaktı. X şuaları, radyo ve televizyon da tesadüfi bir kaç deneme İle keşfedilmişlerdir Ve halen bihaber olduğumuz bir çok şey de meraklı İlim araştırıcılarının denemelerini bekliyor.
Çeviren ; S. KONA
^kA ÜZÎK köb
/V\ bin lisanı dır’,, t ş t e yazımda bu fikr» esas tutarak, mllzih terbiyesinden bah setmek istiyoruu. Müzik terbiyesi, ta lebclere, her türlü sert ve dogmatik tahlillerden uzak, canlı bir şekilde verilmelidir. Bütün güzel sanatlar içinde en güzel ve en enteresanı, şüphesiz ki. müziktir. Bu sözleri yalnız meslekî müzik tahsili veya ses terbiyesi görenleri değil, ay nı zamanda her hangi bir müzik dostunu, hattâ bütün bir milletin müzik terbiyesini düşünerek söylüyorum
Bu mevzu üzerinde o kadar çok etüdler yapılmış, makaleler yazılmıştır ki. tekrar bu bahsi açmam belki biraz lüzumsuz görünecektir. Fakat ümit ediyorum ki. 40 seneden fazla bir tecrübeye dayanan
bu fikirlerim okuyucular arasında a-lâka uyandıracak, onlara bir fikir verebilecektir.
Görüşüme göre, bu sahadaki eğitime kati bir usul, bir “norm,, koymak kabil değildir; çünkü burada ve bilhassa mesleki müzik tahsilinde bulunan talebelerle ayrı ayrı meşgul olmak lâzımdır.
Müzik terbiyesinden bahsetmeye başlamadan evvel, müzik pedagogunu insan ve sanatkâr olarak, iki ayıı cepheden ele almadan geçemiyece-ğim. Pedagog, her şeyden evvel: talebelerine. ilerde normal bir inkişafın ağırlığını kaldırabilecek sağlam bir temel vermeye muktedir olmalı; yani sanat dünyasının bütün devirlerine ait bilgiyi hazmetmiş bulunmalıdır. Daima zamanını yaşıyabil-meli, devrin görüş ve düşünüş tarzına uyabilmelidir; inkişaf ve terakki yolunu kapatabilecek her han^ı prensip ve kendinden evvelkilerden miras kalmış inançlardan çekinmelidir. Şahsiyet itibariyle mütekâmil, kendini tenkid edebilen, başkalarının misal olarak alabileceği bir insan olmalıdır. Ve her şeyden evvel, gençliğe, hepsinin ayrı ayrı fiziki ve ruhi hâletlerini gözönünde bulundura rak, ferdi nasihatler verebilmesi için, onları sevmesi ve anlaması şarttır. Güvenilir karakteri, objektif görüşleri ile talebelerinin itimadını kazanabilmen, eğitim sahasındaki kabiliyeti hakkında emniyet getirmelerini sağlıyabilmelidir. İşte, yalnız bütün bu vasıfları haiz bir şahsiyet, talebeleri üzerinde verimli neticelere
Yanan Güzel Sanatlar Akademisi, Toprak Ofise verilmedi
Ankara. 24 (Hususi muhabirimiz bilidriyor) — Yanmış bulunan Güzel Sanatlar Akademisi binasının Toprak Ofise devredilerek et deposu haline getirilmesine karar verildiği haberi üzerine bugün B. M. M. de kendisini ziyaret ettiğimiz Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu şu izahatı verdi:
“Toprak Ofisi İstanbul bir et deposu tesis etmek Üzere bina ararken Güzel Sanatlar Akademisinin vanan binasını da görmüş ve maksada uygun olup olmadığı cihetini tetkik etmiştir. Bu tetkiklerin müspet netice vermesi üzerine filhakika
Yazan: Kurt Striegler
Kurt Striegler
erişebilir ve ancaJ( böyle bir eğitim* ci genç şahsiyetlerin olgunlaşması için gerekli havayı yaratabilir.
“Müzik eğitimine ne vakit başlamalı?,, sualinin cevabi şudur: Müzik terbiyesini halkın zaruri bir ihtiyacı olarak kabul edenler İçin, ilk ders senesiyle başlamalıdır. Matematik ve yabancı lisanlar gibi, müzik de tedrisat programlarında mecburî dersler arasına girmelidir. Hattâ dersler haftada ıkı defa olmalıdır; bir saat şarkı ve şan dersine, diğer bir saat ise müziğin teorik ve tarihî esaslarını çalışmaya ayrılmalıdır. Bu şan ve müzik dersleri tahsil boyunca devam etmelidir. Böylelikle, her çocuk ve inkişaf etmekte olan insana, ileride her devrin ve her milletin eserlerini dinlerken, duyduğunu anlıyabılecek ve zevkle takip edebilecek. duyma ve anlama kabiliyle aşılanmış olacaktır. Bu dersler, val-nız bahsedilen anlayış kabiliyet nl inkişaf ettirmekle kalnııyacak kü çük mektepliyi de sevindirecek, din lenme ve hayatiyetini yenilemece bir fırsat verecektir; böylece dı’ ?ı yorucu lisan ve fen derslerim Takıj etmekle yem bir kuvvet kaynağı ha zırlanmış olacaktır. Güzel söylencı bir şarkı, insanın ciddi vazifelen karşı olan alâka ve şevkini nasıl arttırmaz...
Gelecek yazımızda, mekteplerdi müzik dersleri için bazı pratik usul lerden ve umumi müzik eğitimini ta kip eden müzik tahsili esnasındak ders programlarından bahsedeceğim.
böyle bir teşebbüse geçilmişti. Ancak Bakanlığımız buna muvafakat etmemiş ve binayı vermemiştir. Biz Güzel Sanatla!' Akademisi için bina aramaktayız bu mayanda eski binanın tamiri meselesini de tetkik ettirdik. Bir milyon lira kadar bir paraya ihtiyaç okluğu arılaşıldı.
Fakat biliyorsunuz tamir ve inşaat tahsisatı asgari hadde indirilmiştir Bu sebeple bu yıl böyle bir tahsisat alamadık, bununla beraber binanın tamiri düşünülmektedir. Et deposu yapılması katiyen varid olamaz, esasen Bakanlık buna taraftar değildir
Ahmet Hamdı Tonpınar
Sahnenin
Dışındakiler
- 17 -
— Hayır, olmam... Emin olun olmam» dedim ve ikimiz birden Sabihanın bize ikram ettiği çayları içmeğe başladık Bu konuşmamız 1921 yılında; anlattığım şeylerden yedi sene sonra idi.
Sakine Hanımefendinin teklifim re«ldeltiği me hiç pişman olmadım. Fakat ona karşı senelerden sonra İçimde garip bir dargınlık başladı. O beni, münasebetsiz teklifiyle dünya nimetlerini reddetmeye alıştırdı. Garip değil midir? Yıllardan sonra ben büsbütün başka şekilde ve hayatını için çok mühim olan bir şeyi, saadetin ta kendisini reddettim, Karşımdaki insan bana, Sakine Hanınım son cümlesini sanki biliyormuş gibi ayniyle tekrar etti. Fakat bu sefer iş başka türlü İdi. Hâlâ darbenin altındayım İşte Sakine Hanımefendiye yıllardan sonra darılmamın sebebi!
O yıllarda, Istanbulun en parlak, en kıskandırıcı evlenmeleri. Sakine Hanımın vasıtasiylc olanlardı. Bu başarının başlıca sırrı Sakine Hanımın çok realist yaratılışında İdi. İzdivaç ona göre bir iş, belki on mühim ve ciddi bir işti: her şeyden evvel de hesaba dayanıyordu Sakine »1 ı
Hamın, bu hesabı sade para üzerine kurmaz, daha doğrusu iki tarafın behemehal zengin olmasını istemezdi Bir tarafın gelinliği rııaddl nimetleri. öbür tarafın şöhret, asalet, güzellik, iyi tahsil, görgü, zekâ, mevki, bağlanma kabiliyeti gibi meziyetleriyle birleştirmeğe çalışırdı Böylece mânevi kıymetler de onun izdivaç piyasasında bir nevi esham ve hisse senedi gibi efektif rol oynardı.
Hareket Ordusunun bellihaşlı zabitlerini. İttihat ve Terakki erkânının bir kısmını, Birinci Cihan Harbi zenginlerinin bazılarını, hattâ pek sevmemesine rağmen Hürriyet ve İtilâf Fırkasından birkaç tanıdığını hep o evlendirmiş, hiç birinde de yanılmamışta
Sakine Hanını, haddizatında bütün zaman boyunca büyük ve milletlerarası bir evlenme mü-essesp8İ gibi işleyen imparatorluğun tarihi ananesini sanki bilirdi Ona göre bir aile için evlattan ziyade damat mühimdi. Bir gün bana:
Erkek çocuk evden avrılacak mahlûktur. Erğcç ayrılır. Fakat damat ayrı da otursa ailenindir; ona girmiştir, diye hu tarihi ve sosyolojik görüşü hulâsa etmişti.
Şüphesiz onun da yanıldığı, hattâ b keskin realizmi yüzünden yanıldığı olurdu. Eşine râst-gelmedlğim kabiliyetleri ve bu İşlerdeki iyi niyeti, Kudret Bey meselesinde onu en olmaz hayallere götürmüştü.
Yukarda bahşettiğim ve bana galiba yarım milyon Hra kadar bir servete ve anlattığım o kötü itiyada mal olan konuşmadan altı, yedi ay evveldi. Beni kendisıle tanıştıran Kudret Beyle ziyaretine gitmiştik Daha doğrusu Sabihaya o-rnda tesadüfü ümll ediyorduk. Sakine Hanımın beklediği misafir henüz gelmemişti. Şuradan hu-radan konuştuktan sonra, iğıır Üstünde gibi otu-n2
ran Kudret Beyin haline dikkatle bakmış, ve birdenbire ona:
Beycfendiciğim, demişti. Niye ovlcnmi-yoısunuz ?
Kudret Beyin bu sualin karşısındaki hali görülecek şeydi. Sanki ayaklarının dibinde birdenbire bir yar açılmıştı.
— Aman, hnnımcfendiclğlm...
Fakat Sakine Hanim oralarda değildi:
Bakın, ne düşünüyoıum. Size AvrupalI bir kadın lâzım. Sizi ancak AvrupalI bir kadın idare edebilir ve tatmin eder. Çünkü siz sanatkâr ruhlu insansınız Aşka değil, şefkate, anlayışa ihtiyacınız vurdu. Herkes sizi anlamaz, isterseniz böyle birim tanıyorum Fevkalâde güzel blı kadın, bir inci... Ve Sakine Hanımın eli bu inciyi hakikaten baş parmağıyle ikinci parmağı arasında tutuyormuş ve bize r» anda gösteriyor muş gibi bir yığın yüzük ve bilezik parıltısı içinde havaya kalktı; Evet hakiki hır inci beyefendi Kültürlü, sakin, tecrübeli, olgun, erkek ruhuna Aşina bl rkadın.. İsterseniz gelecek hafta perşembeye gelin, görün'
Zavallı Kudret Bey, o zamanlar. Sakine Haininin anlattığı kadının lam zıddı bir kadını, erkek ruhuna dikkatten ziyade kendi tezadları içinde çırpınan, sükûn denen şeyi ömründe bir kere olsun tatmamış, dünyanın belki en hayali insanını, bir nevi bahar fırtınasını, hem de delice seviyordu. Onun için Sakine Hanımın teklifini red için çırpındı, dunlu. Fakat karşımızdaki kolay kolay mağlûp olacak cinsten değildi.
— Bir kere gelin, görün... Bu dünyada rahat denen şey de vardır Kudret. Bcv! Plşnınn olursunuz.
Kudret Bey, isl.eı islemez vadeth
Evden çıktığımız zaman hiddetten yarı deli
83
gibiydi. İkide bir yolda duruyor;
— Bu delilik, diyordu. Bu hakaret.... Âdeta hakaret' Benim yaşımdaki adama böyle şey teklif edilir mİ? Lâubalilik etendim. Bir garplı bunu dünyada yapmaz. Şark lâubaliliği... Dünyada gitmem. Bir daha evine ayak basmam.
Fakat Kudret Bey, elli Üç yaşında, hâlâ yirmi- yaşının hülyalı kararsızlığını devam ettiren adamdı. Daha Kadıköy iskelesine gelir gelmez fikri değişmişti:
Tabu, kaıiunağızın kabahati yok! O, betilin iyiliğimi istiyor; şüphesiz iyiliğimi istiyor. Bilse, tahıl böyle bir şeye kalkmaz!
Iskeley»- çıktığımız zaman, meseleyi başka türlü mütalâayu başladı:
— Avrııpah kadın, dedi, bilir misin Cemal Bey oğlum. — Ben hazan çğlu, bozan da kardeşi olurdum! — AvrupalI kadın nedir? Yolun ortasında «iıırdıı ve baotoniyle yere küçük bir daire çizdi: — Evvelâ on asırlık bir hürriyet... Evet, hiç olmazsa dört asırlık bir hürriyet terbiyesi!
Bastonunun havada yaptığı bir işaret on asırdan geri kakın altı asrı, Önünde bulunduğumuz iskele binasına» belki dc oradan geldiğimiz vapurla İstanbul tarafımı göndermişti. — Sonra cazibe, cazibe ve bağlanış... Erkeğe hürmet. — Birdenbire tekrar durdu; fakat hangi milletten olduğunu söylemedi. Bari İtalyan olsa... Romalı veya Floıansalı! Ve bana kendi İtalya ikametinin hâtıralarını, eski İtalyan sanatçılarının tablolarındaki portreleri anlatmaya başladı:
— Mllzode veya kilisede gördüğünüz kadını, üç yüz sene evvelki kadını, yarını saat sonra sokakta görürsünüz!
Evinin önünde:
— Sen de gelirsin, değil mi? dedi.
— Nereye? diye sordum.
/ 84
— Sakine Hanımlara... Perşembe günü canını! Şu Avrııpah kadını görmek içtn... — Ve kendi kendine mırıldandı: — Bari FloransaJı olsa. Gülerek vadet t im. Kudret Bey evlenmeye değilse bile, kadını görmeye karar vermişti.
Bu karar ertesi günü biraz daha kuvvetlendi. daha ertesi günü bir parça daha. Ve nihayet evlenmenin faydalan hakkında uzun nutuklar dinlemeye başladım. Gün geçtikçe Kudret Beyin merakı sabırsızlık şeklini alıyordu. Son Üç dört günü hep bu kadının hulyaaiyle» onun milleti hakkındakı tahminlerle, gittikçe artan bu sabırsızlık içinde geçirdi. Bu esnada eminim-kİ, öbürünü de unutmuyor, her gece Sabihayı düşünüyor, belki de onun için ağlıyordu. I
O perşembe günü büsbütün başka bir Kudret Boy gönlüırl Mahallemize döndüğü seneki Kudret Bey dirilmiş, üstünden kendisi için o kadar felâketli ve yıkıcı geçen yılların külünü üstünden atmıştı. Bir moda mağazası reklâmı bu kadar düzgün ve kibar olamazdı. Siyah ceketi, çizgili pantalonu, parlak glâse ayakkabıları, fildişi bastoniyle bütün bir zerafet örneği idi. Fakat ne kadar telâşlı idi. Bir türlü yerinde duramıyor; boni almak için geldiği odamda geziniyordu.
— Avrupa, Cemal Bey, Avrupa evdir. İntizamdır, rahattır. Göreceksin her şey ne kadar değişecek. Kolay değil. Avrupalı kadın bu! Evin içinde Avrupalı kadın bir sihirbaz değneğine benzer; her şey değişir, ve birden güzelleşir! — Kudret Beyin beş altı saat evvel, Sııbiha için ağlamaktan kızarmış mahzun gözleri bu değişmenin ve Ani güzelleşmenin arasından bana gil-lümalyerek bakıyordu: — Ama her şey... Ve son üç gün içindeki hayallere yeniden başladık: (Devamı var) 85
Sarfa 4
V F N t t S T A N B V T.
2r> Mart 1950
HİKAYE
DUVAK
Bütün memleketleri Türkiyeye imrendirecek bir müessese
Yazan : Rabindranth Tagore
Çeviren : N. K.
Kız Sanat Okulu Olgunlaşma Enstitüsü
A
şeritler, harçlarla hayal gibi İç ça-bilâihtlyıır kokla-sunl çiçekler ted-
Olgunluk Enstitüsünü bir talebe iki senede tamamlar. Tahsile devam etmek İsterse, bilgisini genişletmek üzere kendi zevkine ve temayüllerine
Faknt burada asıl hâkim olan, teshil eden ve İnsana emniyet veren ruh, bir fazilet havasıdır. Çünkü buraya
gibi vâlıillğo düşmeden tamamlamağa çalışırlar.


cyoglunun göbeğinde, kalabalığı ile meşhur bu caddede, ek serisi zevksiz vitrinlerin orta sında. bir müddettir, geniş ve ferah bir galeri, yemlik aıayan yolcular» içeri girmeğe davet etmektedir. Orn da her şey Ahenklidir, gözler için bir zevk, ruh için bir hazdır.
Memleketin, ve bilhassa tstanbu iuh garplılaştığı bu arada, yüksek ka blliyeUl ve zeki şahsiyetler, Türk kültürünü temsil eden harikulAdc mirası kurtarmak için harekete geçiliş lerdir. Ekserisi meçhul milyonlarca sanatkârın asırlardan bari sabır ve HAdakatle üzerinde çitiştikleri röm tekler, oyalar, İşlemeler, emsalsiz desenlere sahip kumaş ve halılar bu kültürün mahsulleridir.
Buradaki öğretmenlerin, hllyük bir sabırla yaptıkları tedrisat sadece Türk sanalının ihyasını istihdaf etmiyor Parialn en büyük terzihanelerinin İftihar edeceği güzellik ve kıymette elbiseler de yapılıyor. Mükemmel biçilmiş yakaları ve cepleri kıymetli sırmalar, İşlenmiş tayyörler, maşırları, insanın mak için uzandığı
risat cümlesindendd.
Böylece 1948 senesi zarfında bu atölyelerden tuvalet, tayyör, vesaire olarak 2400 parça İş çıkmıştır, 17 kilo 700 gram altın ve 8 kilo 500 gram İpek iplik kullanılmıştır. Çok fazla sipariş olduğu için, Enstitü hepsini kabul edememiş, ancak yarısını alarak tamamlamıştır.
Kıı Sanat Okulu OİKiıpluşma Enstitünü Müdiresi Bayan Koflu, tştvnıe atölyesin ita talebeleri İle beraber.
Bu derece muhtelif şekillere ve ti zahüre malık olan miıas II© Beyoğlu Kız Sanat Mektepleri Olgunluk Enstitüsü Müdürü Rayan Refia yakından alâkadar olmuştur. Zevk sahibi, geleneklere hürmetkar bu kadın kaybolmak tehlikesine ınûruz bu son hazîneleri bir mucize nevinden kurtarmağa muvaffak olmuştur Bir ta-taflan bunu yaparken, Bayan Refıa dıöer taraftan yüzlerce genç kıza, iyi işleme ve güzel iş aşkını aşılamıştır Bu knehir güzel İşleri büyük anneleri yaptıkları İçin torunları da bugün ayni maharetle işe koyulmuşlardır.
Yemek pişlnunk, on rakı n|«n v® en fazla İnkişaf edrn bir sanattır. Bütün memleketlerde, bütün kadınlar, mutbeta alt bir sırra sahip olup bunu kıskançlıkla riılcrlrr ve ancak nadiren başkalarına aöylcmcâi kabul öderler. Bunun içindir kİ, bugün japılnıaM kolay* olan vc başarıldığı takdirde çak beftenUeıı uç tarife aunuyorua
Arı kovam gibi altı katlı bu binada her yıl üç yüzden fazla talebeye dikle sanatının bütün esrarı ve bütün hususiyetleri öğretilmektedir.
Uskumru pilakisi :
RİZT.
ne.fi*
Her katta, bir başka tedrisat daim doğrusu dikişin btr başka hususiyeti öğretiliyor ki, şunlardır:
olur, Öyle c t
KANTİSAND.RA henüz gençti. Bununla borabor, karısı öldükten sonra kendine yeni bir hayat arkadaşı aramıyarnk bütün vaktini kuş ve yırtıcı hayvan avına verdi. Uzun boylu, çevik, sağlam vücutlu, keskin gözlü bir İnsandı. Gayet Ivİ nişan alırdı. A-va giderken köylü kıyafetin»» girer ve beraberinde pehlivan Hlra Şin-Kİ, Şnkknnbıl'ı, Çalgıcı Han Sahibi. Mlan Sahibi ve daha başkalarını da götürürdü. Etrafında zamanını eğlenceye vakfedecek kimseler eksik değildi.
Bir sabah. Kanti on çok sevdiği tüfeğini temizlerken, birdenbire irkildi: Y’abanl ördeğin sesi değil miydi bu? Başını kaldırdığı zaman, göğsünde İki küçük Ördek yavrusu tutan bir genç köylü kızının «uya doğru ilerlediğini gördü. Çayın yatağı hemen hemen kurumuş gibi olup, yabani otlar da hafif hafif akan İnce »uyu örtüj'ordu. Kız. yavruları suyun İçine koyarak başlarında durdu, onlara endişe ile baktı.
Kız, nadir güzellerdendi; yaşı kest Irllemiyordu; vücudü olgun bir kadın gibi, fakat yüzü o kadar çocuk yüzü İdi ki, hayatın o çehre üzerinde henüz hiç bir İz bırakmadığına hükmolunabillrdi.
Kanti hayranlık içinde durak aldı. öyle bir yerde böyle bir çehre göreceğini hiç ummamıştı; fakat onun güzelliği civar tabiata bir saraydan daha çok uygundu
Kız da Kanti ile karşılaşınca korkudan (Itriycrek ördekleri sudan hemen çekti, fundalıklar arasında kayboldu. Genç adam merakına mağlûp olarak kızın gittiği tarufıı İlerledi; az daha gittikten sonra kendini zengince bir evin avlusunda buldu. Sağda, üstü saman örtülü anbarlar, solda İse temiz bir inek ağılı vardı. Aradığı kız da bir çlç»*k fidanı yığınının ortasına oturmuş, gözleri yaşla dolu, yaralı bir kuşa damla damla su I-çlrmekle meşguldü, ön ayaklarını kızın dizlerine dayamış olan bir tekir kedi kuşa aç gözlü tavırlarla bakmakta idi; hayvan kuşa fazla yaklaştığı vakit genç kız eliyle 1-tiyordu.
Sakin bir çiftlik avlusundaki bu zarif manzara Kantinin hassas kalbine âdeta İşledi. Işıkla gölge, genç kızın esvabı üzerinde değişik akisler peyda ediyordu; biraz ötede, geviş getirmekte olan bir inek, başını ve kuyruğunu «alhyarnk sinekleri kovmakla meşguldü; buraya elinde tüfeğiyle girmiş olan Kanti, girmeğe hakkı olmadığı bir yerde imiş gibi sıkıldı; sanki elleri kana bulanmış bir hırsız gibi yakalanmıştı Kuşu yarnlıyanın kendisi olmadığını söylemek İstedi nasıl Büyüyeceğini düşündüğü rada İçeriden bir ses duydu:
— Sudha!
Genç kız hemen yerinden kalktı. Ses ayni eu>xiı tekrarlarken, kız kuşu ile beraber içeri girdi
Kantl sandallara döndü» ve tüfeğini bıraktıktan sonra yine o eve gelip cümle kapısından girdi. İlk karşılaştığı kims**, içeride, bir sedirin üstüne oturmuş ve dini bir kitap okumakta olan sakin yüzlü orta yaşlı, tertemiz tıraş olmuş bir hrahman oldu. Onda, genç kızın çehresindeki tatlılık vardı.
Kanti selâm verdi:
— Efendim, dedi; pek susadım. Biraz su lütfeder misiniz?
Brahman onu. misafiraeverliğc yakışan bir nezaketle karşılayarak yerinden kalktı, sedirin Üstünde yer gösterdi, evin içine giderek az sonra kendi eliyle, bir tepsi üzerinde kurabiyeler v» su dolu bir tunç bakraç getirdi.
Genç adam yiyip içtikten sonra, ev sahibi kendisine kim olduğunu sordu. Kauti, adını ve babasının adını, nerede oturduğunu söyledi vo Adet üzere ilâve etti:
— Hizmetinizde bulunabilirsem bahtiyar olurum.
Nabin Banerji cevap verdi:
— Hiç bir şeye ihtiyacım yok oğlum. Şimdi tek bir derdim var.
Kanti — Nedir? diye sordu.
öteki — Kızım, dedi. Kız büyüdü, hâlâ ona lâyık birini bulamadım. İstediğim gibi eviendlrebil-fiom âleme olan borcumu ödemiş olacağım. Fakat buralarda münasip bir kimseyi tanımıyorum. Kıza başka yerde koca aramak için de vazifemi Urkedemcm.
Kantl — Beni «andalda ziyaret ederseniz, kızınızın evlenmesi IşK nl görüşebiliriz, dedi.
Ve kalkarak selâm verdi, çıktı. Adamlarını köye gönderip köy halkından malumat -toplattı; herke», brahmanıa kızını ög(lü, güzelliğini, namus ve İffetini göklere çıkardı.
Ertesi sabah brahman sandala gelip bir gün önceki ziyareti iade etliği vakit Kant! onu hürmetle «elâm Uyarak kızına talip oldu. Kanlı, hem çok tanınmış hlr brah-man ailesinden hem de pek zengin olduğu için kızın babası umulmadık bu nimet karşısında âdeta şaşaladı ve no diyeceğini bilemedi. Yanıldığını, Aklandığını sanıyor ve tekrarlıyordu:
— Kızımı almak mı İstiyorsunuz?
— Tenezzülon verirseniz almak istiyorum.
öteki yine: — Sudha’dan mı bah-M-dlyorsunuz?
—. Elbette.
— Fakat evvelâ onunla görüşmek istemez misiniz?
Kant) onu görmemiş gibi davranarak: — Duvak açma merasiminde görüşürüz, dedi.
Brahman, heyecanlı bir seslo cevap verdi:
— Kızım iyi bir evlâttır. îyl bir ev kadınıdır. Mademki bir sözle onu almaya karar verdiniz, bana, pişman olmamanıza dua etmek düşer. Başka dileğim yok.
Kanıl, düğünün pek fazla gecikmemesini arzu etmişti. Düğün günü, güvey, bir file binmiş olarak, davul ve çalgı sesleri ve meşaleler taşıyan uşakların arasında düğün evine geldi ve merasim başladı.
Duvak açma merasimi İcabı olmak üzere genç evliler kırmızı örtü ile örtüldüklori zaman Kan ti. yeni bayat arkadaşına baktı. Başında gelinlerin eklillnl taşlan, sandal ağacı macunlylo boyanmış o gözleri yarı kapalı mahcup çehreyi, hafızasına nakşetmiş bulunduğu çehreye benzetemedi; ve Öyle bir heyecana kapıldı ki, gözleri sanki görmez oldu.
Merasim bitlikten sonra kadınlar düğün odasında toplandılar. İhtiyar bir köylü kadın. Kantfye duvağı kaldırmasını tenhih etti. Kan-ti. yeni karısının yüzünü açınca bir^ denbire birkaç adım gerib-dl. Kar sızındaki kadın, almak t «t ediği kız değildi.
Bir yılan ısırmış gibi oldu. İlk önce kaynatasına karjı hiddet duydu, ihtiyar kızının birini göstermiş, kasını vermişti. Ama.
hiçbir kızın g&rterihüediğini hatır lııdı. Demek yanılan kendisi idi
Birdenbire. g»dinin haykırdığını duydu. Odaya bir tavşan mrmiş, genç kadının ayaklarına bürünmüştü. Tavşanın orkasından da su kenarındaki kız göründü; hg^s vanı kucakladı, oksanuc.a badadı. Kadınlar: “Apiuî kız geldi!
diyerek onu lş»r»*î ettiler, kapıyı gösterdiler. Fakat kız bunların farkına varmamı* gibi yeni evlilerin yanına yaklaşıp bir çocuk merakı ile baktı. Hizmetçi kadınlardan biri kolundan çekerek çıkarmak iatedft ise de Rantı:
— Bırakırı! dedi ve kıza sordu: Adınız bedir?
Kız, bir sağa, bir sola sallandı fakat cevâp vermedi, Kadınl u gül-mem»'k İçin kendilerini zor tutu-yordular.
Kantl. yine sordu: — ördekleriniz büyüdü mü?
Çocuk aynı Buna üzülen kuştan haber vap alamadı, art ı>’o rdu.
Nihayet çocuğun sağır vo dilsiz olduğunu, xavaDının köx*deki hayvanlarla kuşlardan başka arkadaşı olmadığını Kantine söylediler. O gün “Sııdha^ diye çağıran sese doğru koşar gibi olması sadece bir tesadüftü.
Kanti’yi şimdi başka bir heyecan kaplamıştı. Işığı örten perde açıldı. Genç adam geniş bir nefes aldı: Sanki bir felâket atlatmıştı. Vo yeni eşine bir daha baktığı raman hakiki duvağı şimdi açtığını anladı. Kalbinden sızan aydınlık ona karısının gerçek çehresini gösteriyordu ve artık, brahmanın duası kabul edildiğini anladL
IMemecülkta çok kullanılan, klâsik çiçekli bir motif.
Elbise. ıç çamm?ıtları, tayyör, örgü. Türk İşlemeleri, alelûmum işleme* ler, erkek çamaşırı, suni çiçekler şapkacılık
m uşak olması tevilin t dilmiş İçine koyduğunuz sebzeler ezltmrdru tabağa alındığı albl püre haline de ycHrilrrck yt ncbıhr. Bu takdirde pürr.uf bir miktar un ıblı^ edllerı k biraz kaynmdır. Ki tb muahızam ddhn halinde kcsdrrrk li.bağa dizildikti n sonra yanımı püre halinde veya sebze halinde ut t uru konur
ha-
şuranı S birkaç sarım-tcnrcrc içiu* yıkanır. Bir bardak z» ylınya-
arpacık iki patates,
Bolca
VHç.
şak ayıklanarak bir de
yı kanar, sebzeb r yumuşak bir hale gelinceye katlar^ 8cbzı b -
rin piçtiğiM kanaat ydııuc, ayıklanmış re temizimmiş bir kilo uskumru ildvc olunur. Hey beraber dakika kadar pişer Bu ateşten alınmadan birkaç dakika crt^l btr demet yıkanmış vc ufacık yapraklara ay-nlmış ma ıdan^z Udvc edilir (Tuz miktarı arzuyu yeredirj. Bütün zeytinyağlı yatncMcftl'' olduya yibi ancak yemek soğuduktan sonra servis tabağına alınır.
Orijinal bir makarna :

yar-
Rosto
Rosto, koyun veya sıyır cimden yapılır. Vtnumim tir sığır eti tercih edilir. Bunun i//in de şığınn wıııraM veya ^tranç,, tarafından bir kilo alınır (Rosto tçm dmııklc bu el lıtr-hangi bir kaşa plan aluuıtuhr). Bolca yağda her tarafı pı mhı bir renk oiuıcaya kadar kızartılır. Eli kızartmış okluğunuz aynı tmccnyo yani etin içinde kızarmış olduğu yağa iki havuç, iki soğan, bir i/cl karabiber ve iki domates çasıj ildve edilir. Et vc bulunduğu vo sıcaklığını
edrn bu tencereye soğuk su koymak katiyen doğru değildir. Dürt bardak su sıcak olarak tencereye konur. Orta ateşte pişmekte olan etin, hur yu-tim saatte bir çevirerek her tarafından pişmesi temin edilme lidir, Sığır ctiı»6 umumiyetle şarap t*eya »tr-kc lldre rdilmekledir. Meselâ yukarıda tarif edilen yemeğe bir kahra fincanı kadar şarap ıv«/a bir çorba kaşığı sirke ilâve edilirse, otin yu-
şanrıtaafc, fırj/a snl-fit bzf it rm muhafaza
Yarım fanftme ah kuyutır halt difn turnan arzu edildiği kadar karna fen hıctuH, un leziz ölümdir). Kınimadan .yavaş ou» aş kaynar su-ya bir uçlun demet hohndt batırılacak tencere içerisini ğuııur. On da-kıka kadar kaynadıktan sonra bir makama iki parmak arasına alınarak pişip pışnirdıdi kolay ezilmesinden ve sertliğinden anlaşılır. Pişliğine kanaat y( lirime suyu iyice süzülerek dokutur. Bolca^yağ aynı ten* çere içerisine makama ila b*rabır konur vr dakikada bir tencere ateşten alınarak kayayı kayalı olduğu halde saya sola ve yukan aşağıya iyice sallanır. Beş dakika bu şekildi karıştırıldıktan sonra ayrıca bir çanak içensıude pişen makarna kaç kişilikse adam başına bir yumurta ve iki kaşık toz kaşar peyniri çalkanır. bu nuıhlîll ateşten alınmış olan makama tenceresinin içeririne dokular, iyice karıştırılır ve bir tepsi veya iki kulplu sahana çatalla bastırılarak doldurulur. Bu sahan hafif ateş Ihnrine konur, (tatd kapanır, yumurtaların peynir mahlûlü-Mim piştiyi aörühiucrye kadar bırakılır vo piştikten on dakika sonra yenebilir.
pe/-
veya gil-Nİhrtnin tür mıı-fakat hakikat olduğunu
FAKAT bu Enstitünün en büx’üK muvaffakiyeti Türk işlemeciliğinin dirilt ilmesi olmuştur Buna kanaat getirmek için, blnbir gtcc masallarında olduğu, gibi, sc.vsiı w mütebeasim genç kızların, ellerinde kumaşlar, elbiseler, çantalar. atkılar-İA gelerek. altın, lânl müş islemelerin
sal, bir rüya olmadıkını muhteşem bir göstermeleri kâfidir İşte kıral sofraları için bir örtü, harikulâde ince hkle işlcnnuş bir gece elbisesi ki. İnsanın eli, bunun sahih olduğuna I-nnnmalc için gayri ihtiyari uzanarak yokluyor... işte insanı hayretten hayrete sevkedecek bir maharetle, incelikle. ağır altın ve ipekle işlenmiş bir atkı
iler gün cemiyetin muhtelif tabukala-nnu mensup ve ekserisi mahdut gelirli uç yüz genç kız bir gün evvelki mucizeyi devam ettirmek üzere gelirler, ve gelecek asırlarda bu memleketin şerefini teşkil edecek olan e-seri, hem de altına imzalarını atmak
uygun bir şubeyi seçer, böylece, bu şubede mütehassıs olurlar ve mütehassıs diploması alırlar.

ve
rı-
müthiş bir herif ona fakat baş* kendinin v
• t
SOLDAN SAĞA:
Not; Tepsinfn İçerisine yaylıyarak fınıta da verilebilir. Tuz,yumurta mahldlUne karıştırılır,
Necdet Tez
Son tınıl talebeleri, kendilerine imtihan mevzuu olarak verilen bir elidini dikkatle ve teyakkuzla bitirmeğe çalışıyorlar.
1 — Çak. 4 — Ger. 7 — Sıkıntı. ıı — Hlr renk. 10 — Galibiyet. 12 — Bir ba« kanunız. 13 — Sebep. 15 — Şada. 18 — Bada ahzeL lû — Tersi bir gramer terimi. 21 — Giydiklerimizden. 23 — Hnttalık. 23 — Son zamanın hârikalarından. 26 — Vatan şairimizin birinci iarnl. 28 — Dûmvn. 2İ» — Annemin uga-beysl. 30 — Ok. 31 — Hayvan ayakkabısı.
U KAHIIAN AŞAĞI:
1 — Alık bir hayvan. 2 — Büyük. R — Bir nevi mahl'ıııu. 4 — 8û«ur. 5 — Bir nehir, fl — Dul. 8 — Sebebi huyu-tim. 0 — Ger. 11 — E.*>kl bir muharririmiz. 14 — Petrol nnntnknrniE. — Teral cimridir. 18 — Üzüntü. 20 — Vakit. 21 — Kesin. 22 — Temlı. 24 — Işık, 25 — Geri çovirme. 27 — Saçın kolini
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
feoldan «ata:
1
3 — Bir ay
5 — Senato. 6 — Mail - Norgu. 7 — Et -- Et. 8 — Mil • BB. Ü — Tek -Ayvaca, lu — Eter - A »bos.
Tüuülemek. 2 — A m A - Ra kire.
Ev. 4 — Et - Makasla.
Yukardan u«utı:
1 — Tabet ine - Te. 3 — Ümit - Atlat. 3 — Tar - 81 • Eki. 4 — Amelem. b — Üryan, 0 — La. - Kunarya. 7 — Ekvator - Vs. 8 — MI - Sor - Rnb. 0 — Eael - Gebze» J0 — Keramet - As»

— 85 —
Az sonra aklına bir şey gelmlşçeslne birdenbire haykırdı.
— Rüyada delilim, olanları sezdim. Bakınız Bay Jilber. soysuzun elindeki biletin rengi san...
Baktım. Filvaki delikanlının tuttuğu odei san renkli
— Oğlanın payına düşen. “A’raf” bileti! Hükmü yemiş, Onun için suratı asık. Hakkına razı olsun, ortada adaletsizlik yok. Şüphesiz bunu, kızcağızı baştan çıkarttı diye vermiş lerdir. Yavrucak, intihar ettiğinden ötürü cezaya çarptırılacağını sanıyordu; zira bir takım münasebettirler o gibi sözlerle kızcağızın kafasını şişirmişlerdi. Bereket, buradaki hâkimler, dünya yüzündekiler gibi insafsızlık etmiyorlar, Büyük hâkim efendi, şu Matiyö Sa lem mi diyorlar atlına, bizim kızcağıza demiş olacak ki: “Asıl suçlu sen değilsin. Seni tatı» canına kıymak derecesine getiren adam kabahatin Seniıı yerine cezayı o çekerek!,, Küçül* kızın eline hemen mavi bileti sıkıştırmış Bana yaptığı gibi!
Demin, ağlamaya başlamıştım... Olur şey miydi, bu? Mademki bir arada, kalarnıyacak-lar, mademki hasbacık tıpış tıpış benimle beraber gelecek, ağlar mı imiş? Canımın içi benden aynlınıyacak olduktan sonra dünya benim oldu demektir. Şey. yani Cennet...
Yoksuldan ayrıldım.
— Güle güle Bay Jilber, diyor, bir Kaç gün sonra ötede buluşuruz, İnşallah! Sızın «rüzel hanıma selâmlar!
Onunla işçi kızı çoktan “öte,, yo gittiler kaç saat geçti, Yokaui'u sadık ile beraber yürürlerken gördüm.
MUHARRİRİ : CAMI
Yoksul, hâlâ buralardasın ?
sanırken bir köpeği Pireli Sordum:
— Ne o,
Cevap vermeden bir an yüzüme baktı. Sonra hıçkırığını tutmaya çalışarak inledi:
edildiği bu Enstitüde İşleri İhraç yapılabilse maha-
m (izhar ola-
Bir çok yabancı memleket, Türkiyeye kumaşlar, konserveler, züca-ciyc, mutfak takımları İhraç edip es-'' mekânlarda bunlar teşhir halde. Türkiye neden nümuneleri verilen etmiyor? Eğer bu
hariçte Türk kadınının reti büyük takdirlere çaktır. Paris, Londra, İtalya ve diğer memleketlerin yüksek terzihaneleri İle zeki bir işbirliği yapmak kabildir. Onlar Türkiyeye İşlenecek tuvaletleri gönderebilirler, burada muhteşem bir şekilde işlendikten sonra l-ade edilir.
alâkasızlıkla hakti, genç adam, yaralı sordu ama yine ce-Euafta inil üşmeler
Her yerde Fransanın kokularından bahsedilir. Neden Türk İşlemeleri bu kadar muhtelif şekilleri ile dünyaya yayılmasın? Bu cihetin tetkik edilmesini temenni ederiz. Bu, binlerce kadın için hem iyi bir faaliyet imkânı hem de şerefli bir kazanç vasıtası ohır ve memlekete de döviz temin edilmiş olur.

KIYAMET GÜNÜ
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
— Gitti,- kız!
— Gitti mİ? Tek haçına?
— Hayır. Birisiyle... Herifle!
— Nasıl olur? Elindeki bilete göre delikanlı "A’raf,, a gidecekti.
— öyle idi ama, yerine benimkini verdim... Değiş tokuş ettik, sizin nniıyocağınız.
— Delirdin mı, sen, Yoksul?
— Neden dclirecekmıçim ? Kız, sevgıiısıyk oeraber gidemlyeceginc ağlayınca yüreğim Kabardı; kendi kendime dedim ki. ”Ha,vaiıeıv kapılma. Yoksul! Ne kadar zaman, ebediyet boyunca beraber katsanız, seni hiç blı zaman aevemıyecek. Kadınlar böyledlr., başka türlü olamazlar. Gönül verdikleri adamlar onları ağlatır; kadınlar da sevmediklerini azaba so-kariar.,, Bu. böyledlr, işte... Böyledlr diye zalim mi olayını? Zaten istesem de yapamam ki... Elimden gelmez, doğuştan öyleyim! Düşündüm: Beraber bulunurlarsa sonsuz yıllaı mesut ynşıyacsklnr. Herli* mesut olmuş, olmamış. Bu umurumda değil, elbette. Fakat kızcağıza gelince iş değişir. Cebimden bileti çı-kardım, herife dedim ki:
o— Benimle değiş tokuşu razı mısın? Tabii Cenneti istemiyor, beğenmiyor değilim. Hayır, fakat “A’ıaf’ta bir ean yoldaşım var. Ona uğrayıp bir merhaba demek istiyorum Bana bu iyiliği yapar mısın?,,
Önce güldü, alav edlyorıup sandı. Soma
düşünmeye koyuldu. Beni tereleili sarnyo», fırsatı kaçırmamak istiyordu. Yine ae karaı veremiyordu. Peki, kendisi için katlandığım bu cömertliğe karşı kız ne yaptı, bilir misi nız? Bileti elimden âdeta zorla kaptı, dostuna verdi, dedi ki: “Ne düşünüyorsun, alsan». Mademki ona iyilik etmiş olacaksın, at cebine!,, Beni atlattı, böyleco. Hattâ ağzından biı: “Allahaısmarladık., bile güç çıktı. Gittiler; sevine sevine gittiler! Ben de arkalarından bakakaldım ama ne yalan sövliyeyım, güle oynaya gidişlerine memnun oldum...
— Şimdi sen. azizim Yoksul, ne yapacaksın?
— Ben mi? “A’raf,, a (Mimrn kıracağım Elli sene hüküm giymiş, herif! Lâkin orası pek de fena bir yer değilmiş. Bunu tana ya km btr melekten öğrendim Hem, bildiğiniz gibi dünya yüzünde sürdüğüm ömür o katlar da hoş mu ıdı ya... Neler çektim, neler! “A’ raf,, a gitmekle çok bir şey kaybetmiyorum Ne olsa bu gideceğim yer. ötekinden rahat -ir. Kızcağız mesut olsun da... Benimkine aldırış etme! Hem Pireli yanımda bulunduktan sonra vaktimizi hoşça geçiririz, elbette. Doğrusunu isterseniz, Bay Jilber. benim yerim Cennetten ziyade orasıdır. Cennette lahatsız olur, yürümesini bile beceremezdi mî
Zavallı Yoksul kendinden ayrılıp gitmiş olan küçük sevgilisini düşü^ ıu na k, sersemle*
İstiyor, nükteler
canım, yola düıe-söylıyoyım: boru-
mek İçin işi alaya dökmek savuruyor.
— Haydi, diyor. Pireli, leh m. Bay Jilber. size şunu
lar çalarak beni uyandırdıkları glln ış hoşuma gitmemişti, zaten... içime doğmuştu bunun böyle olacağı! Keşki beni rahat rahat yattığım köşecıgımde bıraksalar, unutmalardı. Yapayalnız, tek başıma uykuma devam etseydim. Yapayalnız, tek başıma... Ah. ah!
“Ebedi Serse;d“nin, “Ebedî Şarlo” nun, Ebedi Yoksufun melûl hayaleti Arz üzerinden nıüebbeden ailinip gitti.
“Şefaat vAdisi,, nin dört köşesinde bııüea birç borular ötmeye haşlıyor.
Şu satırları yazdığım masa başından, gü-neşN gökte, ellerindeki boruları avurtlarım şişire şişire çalan melekleri görüyorum. Bu, p* rıl pırıl yanan borular dört hır tarafa *Mab-kerne-i Kübra., ya gitmek zamamıjn geldiğini İlân etmektedir.
Jilber. oğlum, artık gidiyorsun...
Adaletin huzuruna çıkmak uere beni çağırmaya gelen Elvir diyor ki:
— Ürsül hala ile anam ve babam aşağıya çoktan indiler. Bak. işte Marsel amca, çdbuh olmamız için işaret ediyor»
Pencereden görüyorum, dostlar nızı beg-liyor: Marsel ile karısı, kncaâmaa kr(ii.,ıylv thsül hala. Bay ve Bayan Doma bütün kur-vttlvnylc birbirlerinin cimi tutuyorlar, mak İhtimalinden öyle korkuyorlar kı...
Acale acele şu satırları defterime kay ıt deıken kapı eşiğinde duran Elvu. heyecan!-diyor ki;
— Cehenneme yollamıyaca Ularına oim. Fakat “A’raftan acaba?
— Üzülme, sevgilim: iunursak bulunalım, orası
— SON -
en ıi
kurtulacak mıyız.
Beraber ııercae hu Connet olur!

I

Hicri 1950 Kumi
C. Ahir MART Mart
6 25 12
1369 Cumartesi 1366
VAKİT VASATİ
Gün eş a. 55 11.30
öftl. 12.20 5. M
İkindi 15.10 9 21
Akşam 18.26 12.00
Yatsı 4S.58 1.32
îmsrlk 4 17 9 52

stYASl İktisadî
VENİ İSTANBUL
4ÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETS
Sahibi
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı işlerini (illun idare eden Mithat PERİN
Bsaıldıt» ver YENİ ÎSTANBÜL MATFAA^î’ IK JMİTET» ŞİRKETİ MATBAASI
İkinci sayfamızılaki siyasî, üçüncü sayfamızdak kültürel, beşinci sayfamız daki iktisadi başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.
-

İzmir Fuarına iştirak edeceklere |
Akdeniz Zeytinyağı Konferansı
Kısa haberler
Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtı
Vergisi
Italyan zeytinyağı piyasası nikbinleşiyor
Mali raporu ve Türkiye
ha«
I
tmtnmutnt:nnuturacm:ı
Takriben on iki milyon liralık

Ziraat makinesi alıyoruz

Italyanın motörlii

4
. •• t
Güney Afrikanm altın fiyatları
MI ll
Kanadadan mubayaasına müsaade çıkmış olan makineler ceman 670.000 dolar tutmaktadır. Geri kalan iki buçuk milyon dolarlık makineler de Birleşik Amerikadan satın alınacaktır.
Paris altın bordasında hareket
★ Paris 24 (YlRS) — Bugünkü al-tın borsası biraz oynamıştır. Na-polâon 3520 frankla sabit kalmış fakat külçe 492.000 ve Dolar 838 franktan muamele görmüştür.
Tiftik İhracatçılar Birliği
Tiftik ve Yapağı İhracatçılar Bir ligi, bu ayın 20 uncu günü yıllık top lantısmı yapacaktır.
Belçika Kongosunda kakao İstihsali
LX11III V HlîZlîf ıu(
Yazan : Osman Okyar
artıyor
(Reuter - Hususî) — Ka-
Londra mektubu
vasıtalar sanayii
Devlet Tahvilleri
Kapanış
(•)
Bugün
31.—
179/186
Adana
Mısır Kredi fenniye 1903
172
I94J
38.—
■ U:l
Kapanış
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.)
Nohut nadire)
160.—
UO.—
160.—
2SO.—
160158
Ticaret Borsazında. av (fcriMri, ve kü-
48.-
255/380
180 —
190,—
31.—
39.20
74.—
80.—
30.—
31.—
21.—
23.10
26 20
30.10
39.—
İkramiyen tahville*
*8 1933 EİHfanl
Diterleri
83 —
178 —
170.—
23.20
21.35
21.15
97.75
90.10
lltılnıma Ham Maddeleri t
Ham deriler ı
• • a •
300.—
382.—
117.50
M.—
100.—
98.-
09.-
us.-
2ü. 30
21.01
22.—
21.20
23.
20.60
34.-
Nebati Yatlar *
Fındık yağı (Çıplak)
U
M.—
»9.—
^20
9R.5O
98.85
Ob.8Z
96.35
21 1.)
21 1‘.
21.16
21.75
20.60
I
20 90
•••
I arlı tohumlar 1
Ayçiçeği tohumu
» • • • M
m.
♦ •• • • •
aiüdafna
1.
II
İli.
IV
7.6
. ■ • •
%7
•-.7
25 mart 1950
GÜNÜN
Mart 1949 dakl toplantısında Avrupa İşbirliği Teşkilâtının Konseyi ”1949 senesinin Avrupa için, maliye ve para bakımlarından bir istikrar senesi olması icabettiği” kararma varmıştır. Bu kararın tatbikini temin etmek üzere, Marahall Plânına iştirak eden memleketler, dahili mali vaziyetleri hakkında bir rapor hazırlamaya davet edilmişlerdir. Bu raporları tetkik etmek ve bunlardan neticeler çıkarmak üzere mütehassıslardan müteşekkü bir merkezi komite teşkil edilmiştir. Bu komite, 15 ekim 1949 tarihinde "Dahili mali istikrar hakkında rapor” isimli raporunu neşretmiş bulunuyor.
Türk umumi efkârını yakinen alâkadar edeceğini tahmin ettiğim bu raporun umumî hatlarını ve Türkiyeye ait kısımlannı hulâsaten ifade etmeye çalışacağım.
Mütehassıslar, evvelâ, harbin sonunda bir çok Avrupa memleketlerinin ekonomilerinin tamamiyle altüst olduğunu, enflasyonun şiddetle hüküm sürdüğünü, harp finansmanı u-sullerinln tehlikeli miktarda likid, yani nakde kabili tahvil olan alacaklar meydana getirmiş olduğunu kaydettikten sonra, bir taraftan harp tahribatını tamir etmek ve istihsal teçhizatını yenilemek hususlarında büyük yatırımlara ihtiyaç hasıl olduğunu, diğer taraftan da istihlâkin, harp esnasında düşürüldüğü alçak seviyeden tedricen yükselmeye meylettiğini tebarüz ettiriyorlar. Bundan maada, harbin nihayetinden beri Avrupa memleketlerinin tediye bilânço-Bu bilhassa dolar sahasına nazaran büyük açıklar kaydede gelmiştir. İşte böyle bir iktisadi durumun yarattığı müşkül şartlara rağmen, rapor müelliflerinin kanaatınce, umumiyet itibariyle. iştirak eden memleketlerde hissedilir ölçüde bir mail istikrar meydana getirmiştir. 1948 de ve bilhassa 1947 de hüküm süren şartlara nazaran Marshall memleketlerinin halihazırdaki mali vaziyetleri mühim derecede iyileşmiştir.
Bu umumi mülâhazalardan sonra raporda Marshall Plânına giren memleketlerin durumu ayn ayn tetkik e-t dilmektedir.
Değişik şartlann ve farklı siyasî ve iktisadi görüşlerin tesiri altında muhtelif memleketlerin takip etmiş ol-duklan İktisadî siyasetler aynı olmamıştır. Meselâ Belçika, Fransa ve I-talyayı ihtiva eden garpta, vesika v.a, gibi vasıtasız iktisadi müdahale tedbirleri kaldınlmış ve enflasyon ile mücadele siyasetinde başvurulan tedbirler, bütçe açığının kapatılmasına ve daha sıkı bir para ve kredi politikasına münhasır kalmıştır.
Gene bazı müşterek vasıflar arze-den diğer bir grup, İngiltere ve İskandinav memleketlerinden mürekkeptir. Bu memleketlerde devlet, geniş ölçüde ekonomik hayatı doğrudan doğruya «evle ve idare etmektedir. Bu
Johannesburg (Reuter - Hususi ı — Güney Afrlkanın daha yüksek altın fiyatı talep etmesi, Güney Afrika Maliye Bakam Dr. HoUoWay ın Waahing-ton’u ziyaretinin yaklaşması ile alâkalı görülmektedir..
Daily Mail'in siyasi muharriri, milletlerarası para fonunda Güney Afrika Maliye Bakanlığının mümessili olan Dr. Hollovvay refakatinde diğer resmi şahıslar bulunduğu halde hava
’ 24/////1950 Cuma
Borsalarda vaziyet
İstanbul
KONOMiK
Fransa, Mısıra da buğday satıyor
★ Paris. (Reuter - Hususi) — Fransız Tarım Bakanı. Mısıra 40,000 ton buğday satılması için görüşmeler yapıldığını bildirmiştir. Fiat ve teslim şartlan üzerinde kati bir neticeye varılmamış bulunduğundan, anlaşma henüz imzaJan-mamıştır.
memleketler, enflasyon temayüllerini hafifletmek ve envestlsman programlarını finanse etmek maksadlyle bütçelerinde büyilk varidat fazlaları tahakkuk ettirmişlerdir.
Nihayet raporda, kendilerine
meseleler ile karşılaşan sonuncu bir memleket grupu zikredilmiştir. Bu meyanda. bir müddet evvel bir para reformu yapan Garbi Almanya, dahili harbin doğurduğu güçlükler ile mücadele eden Yunanistan ve umumi fiyat yükselmesinin henüz durdurulamadığı Türkiye zikredilmektedir.
Hiçbir mütalâa ilâve etmeden rapor müelliflerinin Türkiyeye alt mülâhazalarını şimdi kısaca gözden geçirelim:
1 — Türkiye esas itibariyle, tatmin edici bir şekilde teçhiz edilmemiş o-lan bir ziraat memleketidir. Halihazır durumda, oldukça mühim bir bütçe açığı ve harici ticaret muvazenesinde büyük bir açık nazan dikkati cel-betm ektedir.
2 — 1948 nihayetinden beri, gerek hayat pahalılığı endeksinde, gerek toptan fiyat endeksinde bazı hissedilir yükselmeler vuku bulmuştur.
3 — işsizlik aşağı yukan mevcut değildir.
4 — Son senelerde Türkiyenln ithalâtı süratli bir şekilde gelişmiştir. (1948 de ithalâtın kıymeti 270 milyon dolar olup, 1949-50 de 365 milyon dolara yükseleceği tahmin ediliyor). 1948 de ihracatın kıymeti 195 milyon dolar idi. Tediye muvazenesinin açığı 1948 de 78 milyon dolar iken, 1949-50 de 180 milyon dolan bulacağı tahmin edilmektedir.
5 — Memlekette. İnsan başına düşen istihlâk miktarı çok alçak görünmektedir. Memleketin geliri gayri müsavi bir tarzda taksim edilmiş görünüyor. Filhakika 7948 de, insan başına düşen vasati senevi gelir, şehirlerde 1000 T. lirası iken, köylerde ancak 224 lirayı bulmuştur.
6 — Milli gelire nazaran, gayri safı envestisman miktarı alçak bir seviyededir ve ithalât fazlasına müsavidir. Ağlebi ihtimal, Türkiyede, safi milli tasarruf çok cüzîdir.
7 — 19-18 ve 1949 bütçelerindeki açık nispeti, takriben yüzde 9 dur.
8 — Tedavüldeki para nüktannın artışı 1944 te nihayet bulmuş iken, 1947 den sonra tekrar başgöstermlş ve 1948 sonlarında süratlenmiştir. Maamafih, son aylarda, bu hareket durdurulmuş ve nakit hacminde bir azalma meydana getirilmiştir.
9 — Harp sonundan beri, memlekette mevcut iktisadi tahdidat harici ticaret ve kambiyoya mütealliktir.
Netice: Mütehassıslar Komitesi
10 — Fiyat yükselişinin Türkiyede henüz durdurulmadığını,
11 — Memleketin dahili malî istikran bozulmadan, devlet giderlerinin ehemmiyetli bir artış meydana getirmesinin lüzumunu kaydetmektedir.
İngiltere, Avustmlyadan buğday alıyor
★ Melbourne (Reuter-Hususl) — Ingiltere Avustralyadan on milyon ton buğday ve yüa bin ton un satın alacaktır. Bu miktarlar, milletlerarası buğday anlaşması gereğince, Avustralyadan alınacak buğdaylann ikinci yıl kotasını teşkil etmektedir. Fiyatlar açıklanmamıştır. Yüklemeler ağustos başından 1951 ocak ayı sonuna kadar tamamlanacaktır.
Roma (Reuter - Hususî) — İtalyan zeytinyağı piyasası rintleri değişmemiş bir durumda olmasına rağmen iş hacminde bir artış ve Güney İtalya ve Toskanada piyasanın umumi temayülünde geçen hafta bir sağlamlık görülüyordu. Hükümetin hâlen elinde bulunan 1947 mahsulünden 17500 ton zeytinyağını açık arttırma ile satmak niyetinde olmadığım ilân etmesi, bu sağlamlığın başlıca sebebidir.
Piyasanın salâh bulmasında âmil olan bir diğer unsur ise. Tunusta toplanacak Milletlerarası konferanstaki Italyan murahhas heyeti tarafından İleri sürülecek noktaların ilân edilmiş bulunmasıdır; bu konferansta, zen-tinyağı ticareti mevzuu üzerinde bir
Akdeniz anlaşması görüşülecektir. Anlaşmanın münakaşaya esas olacak noktaları şunlardır:
1 — Akdeniz bölgesindeki zeytinyağı müstahsili memleketler arasında “karışık” bir manzara arzeden rekabet şeklini bertaraf etmek ve Akdeniz memleketlerinden gelen ihracatı dünya talebine göre ayarlanmış senelik hisseler şeklinde tesbit e-derek tevzin etmek. (Fazla olduğu takdirde, bu miktar müstahsil milletlerin senelik istihlâk vasatisine göre tanzim olunacak ve bir sene içinde kullanılamayan istihsal fazlaları ertesi seneye devre)unacaktır.)
2 — Sağlam dövizli memleketlere İhraç edilecek zeytinyağı ihraç fişlini tesbit etmek.
Denizyollarında yüzde 50 tenzilât
İzmir 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ekonomi vc Ticaret Bakanlığı 1950 Fuarına hariçten Devlet Denizyolları vapurlarlyle gelecek ziyaretçiler ve turistlere her yol üzerinde istedikleri mevkide %50, ticaret eşyalarına %50, yurd içinde Fuara iştirak edecek veya Fuarı ziyaret e-deceklere aynı şekilde %50 nispetinde tenzilât yapılacağını bildirdi.
Muamele
Vergide yapılacak ıslahat yeni Meclisin halledeceği bir mesele oldu
yollyle VVashington’a gideceklerini bildirmiştir.
Güney Afrlkanın, altın fiyatının arttırılması ve altın müstahsili memleketlere altınlarının yansını pirimi! fiyatlarla satmak imkânını vermesi hususundaki teklifine mütedair raporun milletlerarası para fonu tarafından derhal nazan itibara alınacağı, Waahington mahafilLnde geçen ay söylenmekte İdi.

E
çük ha^ hayvan derileri üzerine, her gün-
küne nispetle daha fazla muamele olmuş-
tur. Nebatlyuğ grupunda fiatler düşüklü-
ğe mütemayildir. Fındık fiatler! ise sağ-
lam durumunu muhafaza etmektedir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Borsa-
sında %7 faizli devlet tahvillerine karşı
alıcı görülmüş, yalnız birinci tertip milli
müdafaa tahvili üzerine satış olmuştur.
faizli kalkınma tahvilleri üzerine de
hararetli işler olmuştur. Alhn piyasasın
da lajizlik hüküm sürmektedir.
İzmir
Bnrsada çefcirdekYİjr kuru Osunıde sü-
kûnet mevcuttur. İncirin sakin durumu
devam ediyor. Hariçten yeni siparişler
gelmediğinden pamuk pıya^fi^mda fazla
bir hareket yoktur. Pamuk yayı gevşek
durumunu muhafaza etmekledir. Bugün
Boraada pamuk rrkırdeĞi üzerine mua-
mele olmamıştır. Piyasadaki durgunluk
devam etmektedir.
Ticaret Bordasında, fkhı^ üçı/nrü a-
kala pamuklan üzerine az miktarda İş ol-
muştur.
Dnnlnıarka ihracat ftatlerini arttırmak istiyor
Kopenhag (Reuter - Hususi) — Danimarka Hükümeti îngiltereye ihraç ettiği ziraat mahsulleri fi-yatlannı arttırmak istediğini İngiliz makamlanna bildirmiştir. Millet Meclisinde bir muhalefet sözcüsü ‘Ingiltereden ya ihracat m al lan m izin fiyatlannı arttırmak veya ithalât maddeleri fiyatlarını indirmek talebinde bulunmalıyız. İngiliz Hükümetinin arzusuna daha uzun müddet tâbi kalamayız», demiştir.
İsviçre bütçe fazjası
Bern (Reuter - Hususi) — Resmen bildirildiğine göre. 1949 mali senesi 12,000,000 franklık bir fazlalık ile bitmiştir. Senelik gelir 1,564 milyon frank olup masraflar ise 1,552 milyon idi.
Halbuki 1940 senesi bütçesi için 1.000.000 franklık açık tahmin e-dilmişti.
Brüksel
kao ticaret ve ihracatının gittikçe gelişmesi dolayıaiyle Belçika Kongosu kakao yetiştiricileri istihsal sahalarını her yıl arttırmaktadırlar. Yapılan bir plâna göre, Kongonun kakao istihsali, 1985 yılında (15) bin tonu bulacaktır.
Pakistanın üçüncü bütçesi
★ Karaşl (Hususi) — Bu yıl bütçesi bir milyon rupilık bir varidat fazlası göstermektedir. Umumi masraflarla birlikte devlet eliyle yapılan yatırımların artması ve hususi sanayii teşvik maksadlyle vergilerde yapılan indirmeler, yeni bütçenin bariz noktalandır.
Dünya Bankası tapanyaıya yarılım etti
★ Madrid 24 (YÎRS) — Washington-dan bildirildiğine göre» Dünya Bankası İspanyaya 20 milyon dolar vermiştir. Bu para, tanm işlerinde kullanılacaktır.
Suriye - Lübnan ticaret ve gümrük ihtilâfı
★ Beyrut 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Hâlen şehrimizde bulunan Suriye Başbakanı Halld Azam ile Lübnan Başbakdnı, iki memleket arasındaki iktisadi ihtilâfın halli için müzakerelere başlamışlardır. ihtilâfın yakın zamanda halledileceği tahmin olunuyor.
L E
E T


Ankara, 24 (A.A.) — İktisadi İşbirliği İdaresi Türkiye İcra Komitesi Başkanı Russel H. Dorr’un bugün yaptığı açıklamaya göre, Türkiye 4.170.000 dolarlık ziraat âleti satın a-Iacaktır.
Satın alınmasına izin verilmiş olan ziraat makineleri arasında lâstik tekerlekli traktörler, traktör parçalan, pulluklar, çiftçi tırmıkları, pamuk ve mısır ekme makineleriyle diğer makineler bulunmakta olup bunların
31 mart 1951 de teslimi kararlaştırılmıştır.
280.000 dolar tutan ve Kanadadan mubayaa edilecek olan lâstik tekerlekli traktörler ise 31 ocak 1951 de teslim edilecektir.
Ceviz kütüğü ihraç edilecek
İzmir, 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ceviz kütüğü ve akşamı stoklarının eritilmesini temin mak-sadiyle akserl fabrikaların aradıkları vasıflar dışında kalan mevcut stokların Bakanlık lisansına tâbi olmak kaydiyle ihracına müsaade edilmiştir. İhracat, valiliklere gönderilen formülerler doldurulmak suretiyle yapılacak ve anlaşmalı memleketlere anlaşma hükümleri dahilinde anlaşmağız Ülkelere de serbest dövizle vâki olabilecektir.
Ticaret Odasında Muamele Vergisi Kanununda yapılacak tâdllât hakkında tetkiklere devam edilmektedir. Son defa olarak Armatörler Birliği de, Muamele Vergisi hak kındaki düşüncelerini, Od/ida bu işle uğraşan komisyona bir raporla bildirmiştir.
Ticaret Odasından ayn olarak. Bölge Sanayi Birliği de, Muamele Vergisinde yapılacak tâdllât hakkında Maliye Bakanlığına uzun bir rapor göndermişti, sanayicilerden mürekkep bir heyet Ankaraya giderek bu mesele hakkında alâkadar makamlarla görüşmeler yapmıştır.
Neticede heyet, Muamele Vergisi Kanununda yapılacak tâdilâtı ihtiva eden tasarının B. M. Meclisine tevdi edilmediğini öğrenmiştir. Bu itibarla Muamele Vergisi mevzuu, yeni seçilecek Meclisin halledeceği mevzular arasına girmiş bulunmaktadır.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
1 Steriing 100 Dolar Açılış Kapanı»
7.M.- 280.25 0.80 (H.03._ 5.60.— 54.1250 73.68.40 0.44.128 0.01.876 9-7390 7.85.- 280.- 0.80 84.03 5.60 64.1250 13.68.10 0.H.128 0.01.876 9.7390
100 Fr. Frangı... 100 İsviçre Fr... 100 Belç. Fr 100 iaveç Kr.... 100 Florin 100 Liret
100 Drahmi 100 Escoudoa
Altınlar
Hiilçe Terli Gr Külçe »egiDiaa. Cumhuriyet ... Reşat Bugün Eflkl kur
Lira Lira
5.94 8.98 40.25 43.»50 40.30 39.25 51.90 (3.50 10 50 40.90 5.94 5.98 40.80 43.10 40,35 39.10 51.90 43.75 41 25 40.90
Hamil Gulden InglHs
Fransız kok ... NapoKon LU İsviçre
Neıv-Yurk’ta : onsu : Ş 35
Gümüş, Piâtin
Gümüş Gr. PlAtln '• En aşağı En yukarı
10.- İL-
Zürich Borsası (Serbest)
1.111.1980 Durumu Türk Liram Dolar Sterlin# İsviçre Frangı
En aşağı En yukarı
0.95 4.28 3/4 10.30 1 16 1/3 1.03 4 20 3/4 10.50 1.18 1/2
Fren s ıs Frangı
İtalyan Motörlü Vasılalar Sanayii. Torino’da 4-15 mayıs arasında açılacak, 32 nci beynelmilel otomobil sergisine hazırlanmaktadır. Otobüs ve pulman arabaları için 4000 metrekare mesahasında yeni bir pavyon yapılmıştır. Yabancı firmalar, 1948 eylülünde açılan son sergiye nispetle, daha geniş ölçüde iştirak edecektir. Fiyat, 1400 santimetre küptük, altı silindirli ve 925 kg. ağırlığındaki, altı kişilik yeni modelini ve Alfa Romeo ise. birisi 3000 santimetre küp-lük, 120-150 beygir kuvvetinde, altı silindirli ve altı kişilik, diğeri ise 2000 santimetre küplük, 80-90 beygir kuvvetinde, 4 silindirli ve dört kişilik olmak üzere iki yeni model teşhir edecektir. İspanyada kamyon römorkları imalâtına geçmeyi düşündüğü söylenen Lancia, 1750 santimetre küplük ve altı Jciştlik "Aureila”, 11 M. şasi boyunda, 122 beygirlik altı silindirli dizel 01010141 ile müteharrik, saatte âzami 85 km. süratli. 100 km.de 18 litre sarfiyatla 63 kişilik yeni bir otobüs tipi teşhir edecektir. Otobüsün karoserisl başka bir mütehassıs firma tarafından imal edilmektedir. Lancia, aynı zamanda, münhasıran. Bozen’dekl fabrikalarının İmal ettiği, 200 santimetre küplük, 4 silindirli ve 2 tonluk yeni bir kamyon da teşhir edecektir. Bianchl, Cattaneo flrma-Biyle birlikte imal ettiği, "Sforzesco 20” tipindeki yeni ufak kamyoneti İle iştirak edecektir.
Fiat İle Nash arasında yapılan İstihsal anlaşmasının ilk neticesi olarak. Amrrlkada takriben 1000 dolar kıymetinde ufak bir otomobil teşhir edilmiştir. İtalyan iktisadi matbuatından öğrenildiğine göre, Fiat firmasına mensup Profesör Valetta ile Nash Motor Co. arasında yapılan anlaşma mucibince, Fiat, Nash'a senede I takriben 10 milyon dolar kıymetinde şasi ve motör verecek vo Nash bun-
ların karoserlerini yapacaktır. 1950 senesinde 40.000 şasi İle “Fiat 500” tipinde motorün ve bunlara mahsus yedek parçaların teslim edileceğine 1-lerde daha kuvvetli motörlerin de ihraç edileceği söylenmektedir.
"Motor” adındaki haftalık mecmua, Fordun Italyada tekrar imalâta geçmesi hususunda Milânoda müzakereler yapıldığını bildirmektedir. Söylendiğine göre, tasavvur edilen Ford tipinin şasileri. MUânodaki Fu-nagalll ve Torinodakl ltalmeccanlca firmaları, karoserileri İse Torino’daki Farina firması tarafından imal edilecek ve Ford motörleri Amerikadan gönderilecektir. Başks rivayetlere nazaran, îtalyada, aynı şekilde Crosley otomobilleri de imal edilecektir.
İtalyan binek otomobillerinin, beher kilosuna 1200-2000 liret isabet e-den fiyatları, beher kilosuna 500-600 liret İsabet eden ecnebi otomobillere nazaran çok yüksek bulunduğu ve işçi ücretinin fiyat içindeki hissesi hemen yüzde 60 olduğu düşünülecek olursa, İtalyan sanayiinin bu çeşit harici işbirliğine niçin hahişker olduğu anlaşılabilir. Fiat firması, îsviçıede müşteri bulabilmek için, beher kiloda 300 liret zararla fiyat vermek mecburiyetinde kalmıştır.
tnnocenli ve Piaggio adındaki büyük fabrikalarda motörlü yol silindiri imalâtı, ayda 6000 e çıkmıştır. Cas-cina Costada Gallaratedeki Mecca-nica Verghera firması seri halinde 1-malâta geçmiş bulunmaktadır. Motörlü yol silindirlerinin ihracatı, dahili talebin fazlalığı karşısında, şimdiye kadar mahdut kalmıştı. Anlaşıldığına göre, steri ing devalüasyonu, yakın ve uzakşaıktaki satışlara, aleyhte tesir etmiştir.
Mütehassısların tahminlerine göre. İtalyada motosiklet sayısı, ilkbaharda 350.000 | bulacaktır.

ve DÜNYA
ESHAM VE TAHVİLAT
Çc5 1U3S İkramiyen
Milli Müdafaa J
Tcö 1041 Demiryolu fv
7r5 1041 DemiryoJu V
%4 1/2 1049 Ikramiyeü .
Vub 1941 Demiryolu VI.
%6 Kalkınma
1948 İstikrazı
1948
%6 Milli Müdafaa
‘«6 1019
%7 1934
%7 1031
%7 1941
%7 1911



blvas-Erzurum I.
ıı.-vn.
Demiryolu I




97.60
20.84
22.—
08.-
100.-
100.—

20.40
21.—
23.—
21.10
Şirket Tahvilleri
T. C. Ziraat Bankası Anadolu D.Y, TcrUp A/B. •• c. •• »• A? 60 ., MUmcs. Senet. 20.20 LU.- 69.— 67.90 20.25 İU9.- 60- 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T, C. Merkez Bankam 130.- 131.
Türkiye İş Bankası w..„ 2« — 27.50
Türk Ticaret Bankası 5.— 8,-
Aralan Çimento 17.25 16.75
Şark Değirmencilik 23.25 23.60
Millî Reasürans 8.— 16-25
Ecnebi Tahviller
Tiftik (ana mal)
Tiftik (Natürei)
Yapak Anadolu (Ktriom)
Sığır salamura (kasap) ki Keçi tuzlu kuru kUosu.
Koyun hava kurusu kilosu
Zeylinyağı (E.E. tenrkel!)
Susamyuâı (Raf. tenekciij
Ceviz (kabuklu) Ceviz (İç natürel)
BORSA
ve
Muvâkkat muaflıkla girecek ambalajlar
İzmir 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Gümrük ve Tekel Bakanlığı muvakkat muaflıkla ithal edilen eşyanın çeşitleriyle hangi maddelerin İhracında kullanılacağına dair bir liste gönderilmiştir. Tütün, üzüm ve incir ihracatında ambalâj maddesi o-larak kullanılan zenbiller, kordelâ ve şeritleri, kâğıt ve mukavvalar, aargılıklar, kutuluk kereste, kanavi-çe ve çuvallar üçer yıllık çıkış süresine, zeytinyağı varilleri iki senelik, balık konservesi ambalâjlan bir yıllık çıkış süresine tâbi tutulmuştur.
ftmrikaya krom gönderdik
İskenderun, 24 (Hususi) — Kastamonu şilepi, Etibank hesabına 4000 ton krom yükliyerek Amerikaya hareket etmiştir.
1950 şeker pancarı fiyatları tesbit edildi 1950 kampanyası İçin mevcut şeker pancarı fiatleri Bakanlar Kurulunca tesbit edilmiştir. Fiatler geçen yılın aynıdır. 4.50 - 4.75 kuruştur. Bu esas üzerinde yapılacak ödemede öteden-beri tatbik edildiği gibi mahsulün fabrikaya yakınlığı dikkate alınacak, Şeker Şirketi teslim edilen mahsulün yüzde 1 i nispetinde prim olarak bedel verecektir.
Su tesisleri için Milletlerarası İmar ve Kalkınma
Bankasından göreceğimiz yardım etrafında temaslar
Memleketimizde kurulacak su tesisleri için Milletlerarası,. İmar ve Kalkınma Bankasından göreceğimiz yardım etrafında temaslarda bulunmak maksadiyle, Bayındırlık Bakanlığı ‘ Müsteşarı Muammer’in başkanlığında uzmanlardan müteşekkil bir heyet bu gece Ankaıadan Amerikaya hareket etmiştir.
MEMLEKET TİCARET BORSALAR!
İstanbul Ticaret Borsas»
zmir Ticaret Borsası

Buğday yumuşak (Ofinin)
Arpa Yemlik (dökme)
Mısır (Son) çuvalı
Fosulya tombul
Fasuiya Cni» sert
Kuşyemı
Mercimek kırmızı Ic cu
Mercimek yesü (Eskisohlr)
Keten tohumu
Kcndırtohumu

Susam (Bandırma)

Yor tutıtı kabuklu
Kartı M ey v al ıır t

Fındık (kabuklu sivri) Fındık (Îq tombul) .

Ayçiçeği (Rafine çıplak)

48.-
190/170
210.—
ISO —
42.—
Balık yağı istihsalâtı
Karadenizde balık yağı sanayii ıslah edilecek
Fındık Tanm Kooperatifleri Birli* ği, Sürmene ve civarındaki köylerde yunusbalığı yağı istihsal eden balıkçılara da kredi vermektedir. Koope* ratif, bu bölgede bahkyağı istihsalâ-tını arttırmak için yeni teşebbüslere girmiştir.
Diğer taraftan İstanbul Ticaret O-dası da, yunusbalığı yağını ıslah etmek, İtalyaya ve diğer Avrupa memleketlerine sevketmek için tetkikler yapmaktadır. Yapılan tetkikler neticesinde yunusbalığmın muhtelif parçalarından ayn ayn kalitede yağ istihsal edilmesi lâzım gelmiş ve bizde bu usııle riayet edilmediği ve balıkların toptan kazana atıldıkları anlaşılmıştır.
Balıkyağı sanayiinin ıslahı için, yalnız Fındık Tanm Kooperatifinin bu müstahsillere vardım etmesi kâfi görülmemektedir. Her şeyden evvel istihsal usullerinin tanzimine ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır.
Çuval fiyatları düşüyor
Çuval flütlerindeki düşüklük devam etmektedir. Bundan bir hafta evvel 240 kuruş olan 250 Ubrelik Kalküta çuvalı, son günlerde 225 - 230 kuruşa kadar düşmüştür.
Evvelce de yazdığımız gibi, bir taraftan ihracat mevsiminin geçmiş bulunması. diğer taraftan Hindistandan eskisine nispetle daha ucuz çuval gelmesi, fiatlerin düşmesine sebebiyet vermiştir .
Yeni bir Japon dampingine doğru
Son günlerde Japonyadan muhtelit firmaların İngiltereden %40 ucuz fi* atle pamuklu mensucat teklif ettiği aynı şekilde kurşun ve diğer madeni eşyalar fiatlinden de ucuz teklifler* de bulundukları anlaşılmıştır. Japonyadan firmalarımıza her gün yüzlerce kiloluk nümune kolileri gelmektedir.
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
39.—
37.20
48.20
28.—
Buküd Son 1 Kapanış |
üzüm çekirdeksiz No.9 / 40.- 49 —
İncir A eerlai No. 8.... 1 56.— 56.—
B serisi No. 108 43.— 43.—
Pamuk Akala I. 233.— 232.— İl
Pamuk Akala İL 214 — 214.—
Pamuk Akala III 188.— 188.—
Pamuk yerli 185 — 185.—
Pamukyağı (rafine) ... 135.— 135.—
Pamuk çekirdeği 13,8.— İ4.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala L — 1A5.— |
Ptımuk Akala U- 160.— —
Pamuk Akala TU 130/152 150.—
Pamuk makine parlağı 150.— e 140 —
BufdikY ttBuşe!l=Sent)
Şort Kış mahsulü No. 3
Kırının «, «. No. 3 ...»
Pamuk MlddUag (Ll bresi=Son t)
Mayıs
T e mm us ........... ....
Ekim ..
Tiftik (Libresl=Sent)
Tokaaa No. 1 ..........
Fındık (LlbroHİ=âent)
Kabuklu yorll iri ......
m •• ort* ’
Levanı 19 ithal malı Ekstra iri İQ ithal malı Kuru UbOiu (Libre&i=Sent) Thompson çekirdeksiz seçme Keten tohuma (Buşel1=DoUr).M MlnnoapoHs .............
Kalay (Libresl=8ent) ......... Le -teneke (100 libre dolar)
4*
Londra Borsası
Trabzon Ticaret Borsası
21ü.—
148.—
21^).—
FINDIKt a) %50 randımanlı ... kabuklu tombul b) îç sıra kontrollü ••• 82— 175—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak 32.25 82 £3 -
Buğday sert 81 — 31—
Arpa 2150
Keton tohuma (Tonu=Storllng) Bombay Kalküta
Ver fıstığı Hindistan ( toıuıı ••••••
Tiftik

Tün
ı»

Bradford Piyasası
287 8/8
943.—
33.10
32.12
82.53
*2—
23.30
36.-
40.-
11 1/4
8.75
67—
65—
266 5/8
244 7/8
83.08
83.18
82.83
6&eo
22.60
31.-3â-
40.—
U 1/4
3.80
8.80
76-35
ax.-«7.—
M
İyi mnJ (Llbroal=Pont) Sıra mal) . —
Anadolu - —
Trakya ,, v,
34.—Nom
«M 80.— ..
20/21 20/îl ..
ıam İ8/M ..
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=:Tallan /tahjnounl Kısa elyaflı F/G. Karmık Uzun elyaftı F/G»
89.74
84. S0 03.20
.(.*) dinlinde Boraada mu&melcoltaacü edıLuıeııug tahvılAt vo «abamın ara ve taleplere göre taayyün eden tuk ribl piyasa değerleri.
5’ E M t t p t A w n v Tu
25 Mart 1950
Snvfn n
• •
Milletlerarası hâdiselere göre
Üçüncü cihan harbinin cepheleri
Demokrat ve komünist âlemler arasında bir harp,
hangi cepheler üzerinde ve
Nakleden: Behçet Cemal
| KİNCİ Cihan Harbinin mütareke
I devresi bile bitmeden, cihan üçün-’ cü bir
nünde bulundurmakta ve bütün milletler elde avuçta ne varsa, milli müdafaa kuvvetlerine vermektedh ler Her tarafta, bildiğimiz klâsik sîlâh-
harbin ihtimallerim gözö
lavdan bavlıyarak, hidrojen ve atom bombalarına, hedefini kendi kendine arayıp bulan roketlere, dev uçak yenlilerine kadar her çeşit silâh, gizil veya Aşikâr olarak, sert halinde i mAl edilmekte ve beşer zekâsı medeniyetin nasıl daha müessir ve da-
ha çabuk imha edilebileceği gayesine varabilmek için alabildiğine çalışmaktadır.
Manzara, beşeriyetin Atisi için hiç de ümit verici olmamakla beraber, realiteler karşısında göz yumarak, devekuşu gibi kafamızı kuma saklı-yarak, korkunç tehlikeyi umursamamak. doğru olamaz, Bilhassa bütün dünyanın, yalnız, silâhlanmadan, u-mıımt stratejiden ve muhtemel taarruz imkân ve istikametlerinden bahsettiği şu sıralarda, umumi askeri vaziyeti gözden geçirerek — mâ nen olsun — tehlikeye hazırlanmak faydadan hâli olmasa gerek?
Taraflar va rmlcrrl zihniyetler
Harp çıkacak mı, çıkmıyacak mı? Bu sualin münakaşası mevzuumuzun dışındadır Biz, bugünkü siyasi ve umumi askeri vazıyete göre, harp çıkarsa hangi cephelerin kurulacağı ve bıı cephelerde hareketlerin hangi istikamet ve hedeflere doğru İnkişaf edebileceği ihtimalleri üzerinde durarak bunları tahlil etmeye çalışacağız.
Moskova lle Batı Sibirya arasına dağılmış 30 tümenle teşkil edilmiştir.
Sovyet hava ordusunun her tipten 10.000 uçağa sahip olduğu ve hava endüstrisinin senede 10,000 uçak imAl edebildiği, Amerikan kaynaklarından Öğrenilmektedir. Hava kuvvetlerinin yığınağı hakkında hiç bir malûmat alınamamışsa da, bilhassa Murmansk ve Arhangelsk civarında, stratejik bombardıman üsleri mevcut olduğuna muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Komünist deniz kuvvetlerinin bel kemiğim denizaltılar teşkil etmektedir. Sovyetlorln hâlen 250 den fazla modern denlzaltıya sahip oldukları ve iki seneye 1.000 e çıkarmak malûmdur.
kadar bu miktarı üzere çalıştıkları
kuvvetlerinin Mm-
Komünist deniz diki halde esas itibariyle Baltık ve Knrndemzdo, mahdut miktarda da Uzakçarkta toplandıkları görülüyor.
Dr uı o terapilerin aakvrl durumu
Doğu taarruzu lle komünistler. Alaskadakl Amerikan üslerini tahrip ve IstilA ettikten sonra Amerikan şehirlerine havadan hücum edebilirler.
Bugünkü umumi siyasi vaziyete göre, dünya, demokrasi ve komünist cephelere ayrılmıştır. Harp çıkarsa, bunlar arasında cereyan edecektir.
Komünist karargâh. Sovyet Rusya etrafında toplanan Balkan peykleri lle kildir.
Doğu Avrupa ve Çinden mllte^ek-
İse, başta Ame-Avrupa, Yakın, ve oradan tin
Demokrasi Alemi rlka olmak üzere Orta, Uzakdoğu Alaska ya kadar komünist dünyayı,
çepeçevre kuşatmıştır. Bıı coğrafi duruma göre, müstakbel harp, muhasara altındaki komünizmin. kuşatma çemberini kırmaya çalışması veya kuşatan demokrasilerin mahsur komünizmi tamamen İmha etmeye, diğer ifade ile “Kaleyi cebri hücum ile,, zaptetmeye çalışmaları şeklinde tezahür edecektir.
c 4C*2 w
t== 1
Batı taarruzu ile komünistler, haritada gösterilen İstikametlerden tskandi-Uavya, Ingiltere ve Fransayı ele geçirerek, Atlantlkte de Amerikanın karşısına çıkabilirler.
Demokrasi teşkilâtı ve zihniyeti, hususiyle demokrasinin bugünkü liderleri olan Anelo-Snksonlar, her türlü taarrıızî hareketten çekind’klr-ri İçin, müstakbel harbin, demokrasilerin taarruzundan ziyade, hasmıntn daha çok kuvvetlenmesini önlemek latlyeeek olan komünizmin bir bankını. Kremlln’ln girişeceği bir “preven-tif harpM şeklinde tecelli etmesi muhtemeldir; yani komünizmin, kendisi-ni kuvvetli ve hazır telâkki ettiği bir sırada, demokrasi çemberini yarmak İçin “politikayı başka vasıtalarla yürütmek.. üzere, harbe baskınla başlaması ihtimal dahilindedir.
Komünizmin bu yığınağı karşısında. demokrasi cephesi, bir seneden beri tedbirlerini alınış bulunuyor.
Atlantik Paktı İskandinavya ile Batı Avrupayı teşkilâtlandırmaktadır.
Türk-Ameriknn yardım kombinezonu. Yakın ve Ortaşark cephesini hazırlamakta ve Büyük Britanya, merkezi Süveyşte olmak üzere teşkilatlandırdığı Ortadoğu müdafaa sistemini. Malta • Süveyş - Kıbrıs müsellesinde dayayarak Türkiye cephesini tamamlamaktadır.
Uzakşarkta demokrasinin askeri cephesi henüz şekil almamıştır. Şu var ki Amerikan Kurmay şeflerinin son Uzakdoğu seyahatini müteakip, bilhassa deniz kuvvetlerinin bu bölgeye kaydırılmaya başlanması, Filipin sularında demokrasilere alt kuvvetlerin müştereken büyük manevralar yapmaları, nihayet Formozadakl milliyetçi Çin hükümetine ve bilhassa HSndiçIniye askeri vardım yapılması, Malayadan Japonyaya kadar. Uzakşark cephesinin de, kurulmakta olduğunu göstermektedir.
İnsan ve silâh üstünlüğü şüphesiz
KomüttUsmin askeri durumu
En son toplanabılen malûmata göre, Sovyet kara ordusu 130 tümenden mürekkeptir ve dört cephe üzerine yığılmıştır.
Takriben 30 tümenden mürekkep “İskandinav orduları grupu,, Leningrad ile Arhangclsk bölgesi etrafında toplanmıştır.
Güney taarruzu Lle komünistler, Türkiye ve Surlyeden geçmeyi, Mısır ve Basraya İnmeyi, demokrasi cephelini yarmayı ve çok mühlnı petrol kaynaklarını ele geçirmeyi düşünmektedirler
Aynı kuvvette bir ordu grupu, Orta Avrupada. yani Almanya. A-vusturya ve Macarıst.anda mevzi almıştır. Bu grup yeni kurulmakta o-lan mahalli ordularla da takviye edilecektir.
Rumnnya ve Bulgarlstanda bir kaç tümen bulunmaktadır.
Tifha merkez olmak üzere Kaf-kaayaya, cephenin darlığına rağmen 25 tümen toplanmış olması, Şevketlerin bu cepheye ne kadar ehemmiyet verdiklerini gösterir.
Güneydoğu Asya ve Doğu Sibirya-da, bilhassa arktık iklimlerde muharebe edebilecek kabiliyet ve teçhizatla 40 tümen yığılmıştır.
Bu dört grupun ihtiyatı, şimdilik.
Kura han'kâtıiKİn deınokrımlıılıı piyade kuvvetleri, havadan, F-84 tipinde Amerikan avcüarı tarafından desteklenecektir. Resimdeki uçak, kara hedeflerine karşı, 1'1,75 pustuk İki ve 5 pusluk on aitj roket savurmaktadır Vçafcın ate$ kudreti destroyerlere üstündür.
demokrasilerde olmakla boraber, demokrasi cephesinin dağınık ve İkmal hatlnnnm çok uzun olması, bu üstünlüğü oldukça ifnA etmektedir.
Konııinuıntu stratejisi
Mahsur bir halde bulunan komünizmin, “muhasarayı yararak düşmanın mukavemet merkezini imha etmek., Üzeıe harekete geçmesi muhtemeldir. Bu itibarla Sovyet taarruz sıklet merkezinin, harbin başlangıcında. Doğu Sibirya ve Ortaşark üzerinde temerküz etmesi tahmin olunabilir ■
Dogıı Sibirya. Amerika ile Kanada arasında toplanmış olan ağır .sanayi merkezlerini bombardıman edebilecek en yakın Sovyet üssü olduğu gibi, Amerika ile Uzak^ark arasındaki ikmal nakliyatını havadan ve deniz altından kesmeye de müsaittir. Sibiryada 40 tümenlık bir ordu grupunıın yığılması, VVladlwos-tok'tan Port-Arlhur’e kadar yer yer mühim sanayi tesislerinin kurulma-eı, hep Amerikan kıtasına taarruz
iyin yapılan hazırlıklardır. (Solda | üst tela harita).
Yakın ve Ortaşark üzerine yanılacak büyük taarruzun, biri tedafüi, diğeri tecavüzl, iki gayesi olabilir.
Komünist cephenin en zayıf tarafı, Sovyet Rusyamn Karadeniz kıyıları ve bıınun kuzeyindeki Hinterlar.d’dır. Filhakika, Rıısyaya yalnız doğudan veya yalnız batıdan, yani doğu-batı istikametinde yapılan tek cepheli taarruzlar, şimdiye kadar hep Rus coğrafyasının derinliğinde dağılıp gitmiştir. Halbuki, güneyden kuzeye yapılacak her hangi bir taarruz, Rusyayı ikiye böleceğinden. Sovyet-ler için vahim neticeler doğurabilir. Bu itibarla Sovyetler, zayıf cephelerini. Anadolu coğrafyasına dayanarak müdafaa etmek için, harbin ilk safhasında Anadoluya geniş bir taarruz hareketinde bulunabilirler. Bu. Ya-kmşark taarruzunun stratejik müdafaa safhasıdır.
Komünist Rusya. Anadoluyu ele geçirmekle hemen stı-Atejik taarruza geçmek fırsatını kazanmış olacaktır.
Suriye üzerinden Mısıra ve Irak tb» zerinden Basra Körfezine inen So^A* yeller, demokrasinin muhasara ceme berini yaracağı gibi, hasmın en mühim petrol membalarını ele geçirecek ve en kısa ikmal hatlarını da kesebileceklerdir. (Solda alttaki harita).
Komünistler, bir taraftan Amerika ve Ortaşarka doğrudan doğruya, taarruz ederken, İskandinav ve Orta Avrupa ordu grupları, ya müdafaada kalacaklar, yahut da bir koldan İskandinavya ve İngiltere adalarına, bir koldan da Orta Avrupa üzerindi n Fransa ve İtalvaya taarruz ederek. Atlantıkte de Amerikanın karşısına geçmeye gayret edeceklerdir. ISolda ortadaki harita).
Demokrasilerin stratejisi
Dost ve müttefikleriyle birlikte demokrasinin askeri hazırlıklarını tamamlamakta olan Amerikanın Yüksek Kurmay Komite*! (soldan sağa) Hava Kuvvetleri Başkomutanı General X tuKİeııberg, Genelkurmay Başkanı General Bradle.v, Kara Ordusu Başkomutanı General CallIna ve Deııiz Kuvvetleri Başkomutanı Amiral Shermandan müteşekkildir. (General Cnlllns 26 martta memleketimizi resmen ziyaret edecektir.)
Mazide olduğu gibi; İstikbalde de ilk darbeyi yemeleri ve baskına uğramaları çok muhtemel olan demokrasiler, komünizmin Alaska. Kanada ve Amerikanın kuzey bölgelerine müteveccih hava taarruzlarına, yine havadan mukabele etmekle beraber, Rusyamn Ur al i ar etrafında miıte-merkız ağır sanayiine, doğudan tnar-rıız edebilecek vaziyette değildirler.
Harbin ilk safhalarında demokrasilerin bütün cephelerde müdafaada kalarak •‘mahsur kale., nin en rnyıf tarafı olan. Güney Rusvaya mukabil taarruza geçmek için hazırlık yapmaları çok muhtemeldir. Bu hazırlık, Türkiye, Arabistan ve t ran sahasında yığınak ve buralarda, önceden hazırlanmış hava meydanlarından, batı ve güney Rusya gerilerine stratejik hava taarruzları yapmaktan inaret kalacaktır. Bu tarruzlar, bilhassa Kafkasya petrollerine, Donetz havzası sanayi tesislerine ve bilhassa güneye doğru taarruz eden Rus ordularının ikmal yollarına büyük zararlar verdi re bilecek mahiyettedir.
Elde mevcut malûmata ve bugünkü siyasi, coğrafi ve askeri duruma nazaran, müstakbel bir batı-doğu harbinin ilk safhasında, tarafların muhtemelen tatbik edecekleri stratejinin umumi hatlarını talılil etmeye çalıştık. Her harp bir sürprizle başladığına ve harbin devamı boyunca büyük değişmeler daima vuku bulacağına göre, tahminlerimiz!, böyle bir harbin neticelerine kadar yürütmeye çalışmak doğru olmaz. Şu var ki. modern harpler topyekûndur. Topyekûn harplerde ise zaferi, tarafların askeri kuvveti kadar, mail, iktisadi ve bilhassa sınai kudı*etleri ve bunun fevkmda olarak, milletleri böyle mücadelelere sevkeden mânevi kuvvetin üstünlüğü kazanır.
-Q
Bugüne
kadar yedi örneğini gördüğümüz
DAİOLER
Atom enerjisi sayesinde istenilen yere
sevkedilebiliyorlar
I Ç A N
AYET MeksikalI tayyareciler müşahedelerinde yanılmamışlarsa, mesele ciddi bir hal alıyor.
Üç anneden beri, çoğu Amerikalı olan tayyareciler, göklerin içinde ilerlerken “uçan daireler*1 dediğimiz bir lakım tuhaf makinelere rastlayıp duruyorlar. Hattâ içlerinde bazıları, oldukça uzun bir müddet, bu daireleri yakından tetkik bile edebildiler. Verdikleri izahat umumiyet itibariyle birbirine çok benziyor. Şu halde bu tayyarecilerin hepal de hayal görmüyor ya,
Geçen hafta perşembe günü, beraberlerinde tayyare uzmanları da olır^k üzere dört MeksikalI pilot, bu acayip “şeylcr“den birini takip etmeye ve yakından görmeye muvaffak okluklarını ilân ettiler.
Geceleyin Meksika göklerinde dtdreyl gören pilotlar hemen uçaklarına atlayıp takibe çıktılar. Yanlarına telefotografi Aletlerini aldıkları rnalûın olduğu halde, henüz bu acayip Aletin resmini çekmeye muvaffak ohıp olmadıkları katiyetle bilinmiyor. Döndükleri zaman "uçan daireyi’* yakından gördüklerini* söylediler.
J
Daire takriben 10.000 metre irtifada uçuyor* muş. Tayyareciler 6 500 metreye kadar yükselmişler. Anlattıklarına göre» âlet, donuk ve kesif bir maddeden olup, çapı takriben 30 metre kadar-(hı*. Alt kısmında, kıvılcımlarla alevlerin çıktığı bir boru mevcuttur.
Tayyareciler yaklaştığı zaman “dBİre’’ kendi çapı etrafında yavaş yavaş dönmeye başlamış. “Sanki keııdlnl teşhir etmek tfUeyen bir hail vardı** diyorlar. Sonra birden dönmelerim kızlaştırarak kıvılcımlar ve alevler saçmaya başlamış ve şiddetle bulut hırın içinde kaybolup gitmiş.
Tayyareciler, İnsan bünyesinin böyle şiddetli bir dönmenin tazyikına dayananılyacağını düşünerek, •*ı.lnireler“ln insanlar tarafından İdare edi-lemiyeceğtni ileri sürdüler.
Bu âletlerin, dünyanın bir noktasından, hava şartlarına Yyice vâkıf ve Meksika gökleri m yakından tanıyan insanlar tarafından idare edildiklerine katiyetle emin olduklarını da ilâve etmişlerdir
İşte daireler hakkında bütün bildiklerimiz bundun ibaret.
17 mart günü Turiıı civarında Rescentino köylüleri, arkasında pembe bulutlar bırakarak İlerleyen 6 tane daire gördüklerini bildirmişlerdir.
Anlattıklarına göre "daireler” bir pencereden sızan rüzgârın gürültüsüne benzer sesler çıkararak dönü.vorlaı iniş. Köylüler daireleri şiddetle göklerin içinde kaybolmadan önce ancak yarım dakika görebildiklerini anlatmışlardır.
BÜYÜK ve KÜÇÜK DAİKELEK
Paris havacılar muhitinde bu haber pek fazla sürpriz uyandırmadı. Milli Yüksek Havacılık Mektebinde, uçan dairelerin bir efsane teşkil etmediğine katiyetle inanıyorlar
Daha doğrusu bu. mektebin hava ınüdendtsi Deagranılschamps'ın fikridir. Mühendisin verdiği ız.nhatu dayanarak dairelerin şematik bir resmi yapılabilmiştir. M. Desgrandschamps’â göre iki türlü dıııı. mevcuttur:
1 Büyük daireler: Çapları 30 metre kadar olan bıı dairelerin içimle insan vardır, ön kısmından gelen iki paralel çıkıntının ucunda şeffaf n.addeden yapılmış iki oturacak yer mevcut
tur. Dairenin Üzerindeki iki parelel çıkıntı, görülen kıvılcım ve alevlerin çıktığı borulardan başka bir şey değildir. Gene M. Desgrands-champs*a göre, makineler tabii î'eaksiyonlu mo-törlerle, atermik reaksiyonlu motörlerle işlemektedir. «Makinenin önünde tabii reaksiyonlu mo-törlere has hava alma boruları görülmemiştir) Bu sisteme göre, atomların parçalanması neticesinde meydana gelecek enerji makineyi iler-letecektir. Dairelerin yol alma hızları hcntlz tes-bit edilememiştir. Fakat sesin hızından daha fazla okluğu kuvvetle tahmin edilmektedir.
2. Küçük daireler: Çaplarının ISO cm. olduğu ve içlerinde kimsenin bulunmadığı bu daireler, telsizle \darc edilebilirler.
Fakat bu “büyük daireleri’* hangi pilotlar küçüklerini de hangi telsizciler idare ediyor acaba? M, Dcsgrandschamps’a göre, bunların başka bir dünyadan idare edildikleri fikrim ortadan kaldırmak lâzımdır. Gazetecilere verdiği beyanata göre: “Uçan daireler, teknik bakımından blzler-den bir kaç sene ilerde olan bir millet tarafından imal edilmişlerdir. Tabii, onu meydana getirdikten sonra tecrübe etmek istiyorlar. Denemeler yaparlarken de bızlerdon gizlemelerine imkân yok. Hattâ, uçan dairelerin başka bir dünyadan geldikleri fikrini maksatlarına uygun bularak bu haberi tekzip etmeye kalkışmıyorlar bile.
Fakat, başka hır seyyarede bizim gibi zekâlını olan canlı mahlûklar bulunduğunu tasavvur edelim. İlini ve entelektüel gelişmelerinin bizimkine eşit derecede paralel bir münhani çizdiği pek şaşırtıcıdır.”
Şayet başka seyyarelerde canlı mahlûklar mevcut ise, onların bizlerden çok ayn olmaları lâzım. Halbuki, dünyadaki hayat şartlarını haiz başka bir seyyare mevcut değil.
Öyleyse, bu makineleri imal etmeye muktedir olan millet nerededir? Şayet bahse girecek olursanız, fazla isim buhunıyacaksınız.
Sâyfa T
BİLANÇOSU
19 49 YILI
AKTİF
T.L
T.L
F
2.500.000,
*
Taahhütlerimiz
Mevduat ve Carî Hesaplar :
Sabit Kıymetler:
613.865,07
Y e k û
V e k ii ıı
NÂZIM HESAPLAR:
NÂZIM HESAPLAR
22.850.835,63
22.850.835,63
Banka, ortaklarına safi % 8 kar dağıtmıştır
PASİF
■ —— ■ , h e -
Kasa ve Merkez Bankası Kanuni Karşılıklar Kasası Bankalar
Senedat Cüzdanı
Esham ve Tahvilât Cüzdanı Borçlu Carî Hesaplar Muhtelif Borçlar
İştirakleri miı
— 1 I ■■
Menkuller
Gayri Menkuller
Sair Aktifler İlk Tesis Masrafları


British European Airways tA
17 Nisandan itibaren tatbik edileceğini ilân eder.



HAFTADA DÖRT DEFA
PAZARTESİ • SALI - PERŞEMBE - CUMARTESİ
Istanbuldan kalkan tayyareler
Atina - Roma - Nis - Londra
Londroya aynı günde varılır.
Yer ayırtmak ve izahat almak için bajlıco seyahat Acentelerine veya B. E. A. Ingiliz Havayollarına Ayaspaja, Kun Pala» No. 1, Tel j 82982 ye müracaat
Bol A.B.C, D. Vitaminleri ve diğer kıymetlerde Jllcram JDomatee Sağcı ÇocıMartn, sizirj ficu/at sİtjortamzdır.
, 8. Milli»! Han Karaköy Tal.ı 4(595
279.892.03
333.473,04


1.584.048,79
3.084.688,36
2.378217,62
3.855.631,34
27.307,45
9.585.918,13
1.370.874,36
857.500,—
1.432.281.04
224.609.22
25.014.411,38
Sermaye ihtiyatlar :
— İleride vukuu muhtemel zarar karşılığı
— Kanuni ihtiyatlar ............................
— Fevkalâde ihtiyatlar .........................
25.150,
23.150,
148.700,
197.000,—
2.674.543,30
Tasarruf Mevduatı Diğer Mevduat
Tediye Emirleri Muhtelif Alacaklılar Sair Pasifler
KÂR


11.346.726,65
3.722.554,18
15.069.280,83
89.261,96
1.865.902,82
2.087.452,47 531.000,— 25.014.441,38
Cirolarımız ...... Kefaletlerimiz ...............
Sair Nâzını Hesaplar . . .
. 2.115.879.30
. 9.026.241,18
. 11.708.715,15
Cinsi
Miktarı Muhammen
bedeli İlk Teminatı Tutarı
Günler
Yeşil mercimek 3000 kilo 70 K. 157 lira 50 Ka 2100 L . )
Nohut 4500 M K. 185 62 K. 2475 II ) (
Fasıılya 4500 „ 60 Kt 202 „ 50 K, 2700 II )
Bulgur 5500 „ 60 K. 247 ., 50 K. 3300 >• ) 13-4-1950
Salça 2500 ,, 70 IC. 131 25 K. 1750 >• ) Perşembe
Patates 3500 ., 20 K. 52 .. 50 K, 700 » )
Sofan 4500 „ 12 K. 40 „ 50 IC. 540 • » )
Pirinç 2000 „ 120 K. ISO ., 00 K. 2400 II )
Blb’ük süptlvfB 1500 adet 130 Ka ) A 1050 |> ) l
Küçük saplı 400 „ 50 K. ) 250 u ) 13-1-1950
Tahta fırçası 400 ,, 80 K. ) 320 l> ) Perşembe
Küçült süpürge 200 „ 40 K. ) 80 19 )
Çuval 2D00 „ 115 K. ) 640 Hra »8 K. 2300 11 i
Vtm 1500 70 K ) 1050 )
Arap sabunu sooo 75 K, ) 2350 •• )
Tu» ruhu 300 kilo 115 K. ) 345 •• )
Saman 3500 kilo 10 K. ) % 350 H )
Kepek 500 „ 17 K. ) 126 lira 37 K. 85 M ) 13-4-1950
Arpa 5000 „ 25 K. ) 1250 n ) Perşembe
Güraba hastahanesine 1950 akçalı yıh için tomlalik ınalnenıesi ile araba hayvanlarına
zumu olan saman, arpa ve kepek, fukara imaretlerine de alınacak yiyecekler kapalı zart usu-hyle eksiltmeye konulmuştur.
İmaretlere alınacak yiyecekler iç zarflarına her yiyecek için ayrı ayrı zarf konup neye ait olduiıı yazılacaktır Eksiltme günleri yukarda hizalarındaki günlerde saat 15 te 2100 sayılı ka. nunun tarifi çevhile İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü binasında toplanacak Komisyonda yapılacaktır. Zarf hırın ihaleden bir aaat evvel Komisyona makbuz mukabilinde verilmesi lAzımdır. Posta ile gönderilecek mektupların da ihaleden bir saat evvel gelmesi şarttır. Pastada olacak gecik-* meler kabul edilmez. Şartnamesi hor gün çalışma zamanlarında Levazım büroeunda görülebilir (3605)
TEKEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İLÂNLARI
MALZEME ALIM ŞUBESİNDEN :
Güvenme İHALE
Cinm Miktarı_Parası Tarihi Günü____Saati
Tonga ipi 55 ton 15060 lira 11-4-1950 Sah 10.—
Pülvanıatör 20 adet 300 11-4-1050 Sal) 10.15
Yam Kayış 310 metre 179 99 7-4-1950 Cuma 10.—
Küçük Band Zinciri 25 II 94 99 11-4-1950 Sah 10,30
Patates Nifaatuı İ1B ton 1013 99 11*4-1950 Sah 10.45
Zımpara tası şartnamedeki
miktarlarda 480 n. 7-4-1950 Cuma 10.15
LAatlk Hortum ceman 225 metre 102 „ 7-4-1950 Cuma 1030
1 — Yukarda cins ve miktarı yazılı malzeme pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Pazarlık hizalarında gösterilen gün ve saatlerde Kabataş Genel Müdürlük Malzeme Alım Şubesindeki Komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartnameleri her gün sözü geçen şubede görülebilir.
4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte hizalarında gösterilen gtlvenmb paraları ve kanuni vesaikle birlikte mezkûr komisyona müracaatları HAn olunur.
5 — İdare kısmen veya tamamen ihale edip otmemekte veya kısım kısım ayrı ayrı taliplere
ihalede serbesttir. (3656)
Grand Hotel
Axelmannstein BAD REICHENHALL ALMANYA Bronşit, astım, İaren jit. eni'izem, kulak. boğaz, burun hastalıkları vo kalb rahatsızlıklarında şifa
• verici kaplıca Telgraf adresi :
Axeimannstein
Prof. I)r. Salâhaddin Erk
Röntgen Mütehassısı Tomografi tertibatıyla beraber yeni büyük Röntgen tesisatını ikmal ederek, hastalarım kabule başlamıştır.
Cagaiuğlıı, Dr. Süreyya B. Apt, 1 - Tel. 20826
DEMOKRAT MUTİ ım Hnnaat bileti
SiNCNIN tN WWK WA P/YANCÜSV
Sünıerbank
Sermayesi : 200.000.000 Türk Lirası
Merkezi:
ANKARA
Şubeleri : İSTANBUL, GALATA ve BAHÇEKAPI Vadeli ve vadesiz tasarruf mevduatiyle ticarî mevduatı en müsait faizlerle kabul eder.
• •
0
Güzel ve faydalı ilânlar YENİ ISTANBUL’da çıkar
BCGtN' AÇIK OLAN MCZELER
İSTANBUL
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERSEY
AtatUrk İnkılap Milaesi 10-12.14-1»
Topkapı Sarayı (T«lt. 21090) 13 30-17.
Dolmabahçe Deniş Müzesi (Telf. 81284) 13-17.
Belediye Müseel 10-12,14-17
Tevflk Fikret Aşlyan
Mtlzaai 10-12.14-17
tZMtR j 1
Arkeoloji Müzesi (3324) 0-42.13.30-17
TİYATROLAR
İSTANBUL
ŞEHİR TİYATROLARI»
DRAM KIRHI: 20.30 da KATİL.
KOMEDİ KISMİ; 20.ÛJ Ja Kadınlar Terzlhanczl.
MUAMMER KAKACA OFEKE-Tİ: Gece 20 30 4a Osman Blkee. Matine 16 te.
YENİ SER OPERETİ ^).4ft cp Evvel Zaman İçinde. Matine 13 te.
TAKSİM BELEDİYE l’AVYOMVı (Telf. 62904) Pariall Şantöz Roao AvtU.
KONAK PAVlYONUı Her akşam. Yunan gantöztl ZOZO.
BÜTtK TİYATRO (10370) Tem-•fl yok.
KCÇt * TİYATRO (11169) 20 de. KiAİıançlar.
İZMİR
•EHİR TİYATROSU î Oyuncu (Komedi)»
M A
SİNE
BEYOĞLU CİHETİ
AKIN (80718) 1 — Kara Bahtım 2 — Vahşi Kuvvet.
ATLAS (4083Ö) GtUel Doit.
ALKAZAR (42062) 1 - Kızıı Şey« Unlar. 2 — İki Cingöz Caaue-lara Karşı.
AR (1430i) Zarere Doğru.
ELHAMKA (IM95) VaUn Kurtaran Aslan.
ÎFEK (44289) Kanlı Altın.
LALE (43595) OlUm Çimim.
MELEK (40868) Genç Kjb KaibL (3. hafta)
SARAY (41659) Dağlar Canavarı.
SUATPARK (83143) Uçuruma Doğru,
SÜMER (42851) Gaip Kadın.
SARK (40380) Üvey Baba (yeril).
SIK (43726) 1 — Kanlı Frene 4 — Rusty Polie Haflyesi.
TAKSİM (48101) Aşk ölmez
TAN: 1 — Para Hırsı, 2 — Tatlı Belâlar (renkli).
YENİ (84137) 1 — Güzeller Revüsü
2 — Rüya Gibi Geçti
ÜNAL (49306) 1 — FolAket İncini 2 — Yeşil Yunus Sokağı
TTLD1Z (42817) Ahret Yolcuları
ISTAN BUL CİHETİ
ALEMDATl (23683) 1 — Kanunsuz Sokak. 2 — Tehlikeli Knraı,
AYSÜ (21917) 1 — îatlklAl FedaUe-rl. 2 — Aşk Cehennemi
AZAK (23542) 1 - Beş Parmaklı Canavar. 2 — EMr Kız
ÇEMBEKLİTAŞ (22514) Olüııclyo Kadar Şeninim .
l EKAlı ı uçuruma Do£ru
HALK (21904) 1 — Saltanatlar Deviren Gözde, 2 — Kaldıran Kuşları.
İSTANBUL (22367) a — Harrov Kumarbazı. 2 — 8ahte Melek.
KISMET (21904) 1 - Vurun Kahpeye. 2 — Köroglu.
MARMARA (23860) 1 - Yeni Güneş. 2 — Sen Beninıaln.
MİLLİ (22962) 1 — Kaüunsus Sokak. 2 — Teni i keli Karat.
TURAN (22127) 1 - Beş var-maklı Canavar. 2 — Eeir ikiz.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Dişi Şeytan, 2 — Yılmayan Azlan (renkli).
K1DIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Azilzade Silâh-şör. 2 — Zorlu Mizafir.
OPERA (60821) 1 - İıtlklAl Fedaileri. 2 — Meçhul Arkadaş.
SÜREYYA (60682) Çete - (Yeril)
YELDEĞ1RMEN1 1 - Nalıne. 2 -Terzin Fantomalara karşı. 3 — Don Juan.
ANKARA
ANKARA* Kalbim Senin îçln Çarpıyor.
BÜYÜK Eemrongiz AL CEBECİ Şeyhin Aşkı. PARK Uyumayan Adam. ULUS Bu Evde Ne Var? SÜMER Kanlı Döfluk.
SUS Uyumayan Anam. YENİ Aşk Beüteal.
IZMtR
ELHAMRAt Lulu Belle.
LALE, 1 — Kriıtof Kolomb. 2 -Gönülden Gönüle.
TAN, 1 — Krlstof Kolomb. 2 -Gönülden Gönüle.
TAYYARE: Samba Kıralı

İzmir
TAYYAR E
öineması
Bu akşam (Renkli IngilİRce)
Samba Kıralı
••A Song I» born° Artlntler: Danny KAYE Vlrslnla MAYO
l'ENt, 1 — İntikam. 2 — Tabancalar Patlarken.
KARŞIYAKA ( ÎHETİ
MELEK 1 — Kahkaha Tufanı 2 — Broadwsy'da Hortlaklar.
SÜMER t Kanlı Döşok
SIHHÎ İMDAT
la tan om Beyoğlu Mvus
Anadolu yakanı 60536
Ankarı» W1
tamir 4251
i î F A
H.yoglu UtHı .tadıkO» tyıX?U
İstanbul 2İ222 ÜskUdar 601)45
Ankara 00. tamir 2222, K. yaka 150M1
Fp A D
______L.____
"YKM İSTANBUI/’un bugün İçin tsvıiye etliği programları DAHİLDE:
8.30 Ankara: Beethoven - Re MuJ, Plano Triosu (Pl.) — 10.45 İBtanbul: Şarkı ve Türküler. 10.33 Ankara: İnce saz.
HARİÇTE:
10.00 Londra: Halle Senfoni Orkeztrazı konseri. — 15.15
Londra: BBC Opera Oıkcatrazı konNcrt. —. 111.15 - 10.30 Knrllo-dlffuelou françnUc'* (30 m,0ö> İdil BlreVIn lılr konseri yayınlanacak. Çocuk konserde De-buzey, Schubert vo kendi bestelerini çalacaktır.
ANKARA:
7.30 M. S. Ayarı. — 7.31 Hafif müzik (Pl.) — 7.15 Haberler ve hava raporu. — 8.00 Türküler (Pl.) — 8.15 Film Yıldızları Söylüyor (Pl » — 8.25 Günün Programı. — 8.30 Beethoven - Re Majör Planolu Trio (Pl.) — 0.00 KAPANIŞ.
13.28 Açılış ve Program. — 12.30 M S. Ayai'i. — 12.30 Radyo salon Orkestrası. — İ3.oo Haberler. — 13.15 KlAalk saz eserleri. — 13.30 öğle Gazetesi. — 13.15 Şarkılar. — 11.00 Cumhurbnşluınhftı Armoni Muzıkast. —. 11.10 Şen Parçalar çPI.) — 11.55 Konuşma (Spor haberleri) — 15.00 Kayıp Mektupları. Akşam Programı, Hava raporu ve KAPANIŞ. Ifl 58 Açılış ve Program. — 17.00 M. S. Ayarı, — 17.00 Çocuk saati. — 18.00 Dana müziği (Pl.) ...18.30 Şarkılar. — lO.oo M S. A-yurı ve Hu herler. — 10.15 Geçmişte Bugün. — 10.20 (Yurttan
Sesler) — 19.43 Çeşitli Sololar (Pl.) — 20.15 Radyo Gazetesi. —
20.10 Serbest Saat. — 20.35 İnce Saz (Nlhavend Faslı) — 11.15 Oounod - Fauat Operasının kısaltılmış şekil (Pl.) — 32.00 Konuşma. — 33.15 Karışık Şarkılar.
— 32.45 M. S. Ayarı ve Haberler.
— 33.00 Caz Orkestraları Geçidi (Pl.) — 23.30 KAPANIŞ.
İSTANBUL:
13.57 Açılış vo programlar. — 13.00 Haberler. — 13.13 Dans müziği (Pl.) — 13.30 Sinema saati. — 13.40 Dans müziği programı devamı (Pl.) — 14.oo Yurdun hor köşesinden deyişler ve söyleyişler. — 14.30 Haftanın programı. — 14.43 Memleket türküleri. — 15.00 Atom enerjisi hnk-kındıı. — 13.15 Saz eserleri • şarkı ve türküler. — 16.00 Programlar ve KAPANIŞ.
17.37 Açılış ve programlar. — 18.00 Caz müziği (Pl.) — 18.20 Serbest Saat, — 18.30 Rumba, Samba, konga vo tangolar (Pl.)
— 10.00 Haberler. — 19.15 Dana müziği (Pl.) — 10.20 Dana müziği, — 19.23 Rüçhan Çnmay'dan caz şarkıları. — 19.15 Şarkı ve tilrkülor. — 20.13 Radyo salon orkestranı konsol*!. — 30.15 Varyete müziği vo kabare şarkıları (PL) — 31.13 Şarkı ve türküler
— 22.00 Dans orkestıaları geçidi (Pl.) — 33,45 Haberler. — 23.00 Çeşitli hafif müzik (Pl.)
— 23.30 Dans müzlfti (PL) — 24.00 Programlar ve KAPANIŞ.
TAHANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR:
7.45 Londra: Dinlnvlci İstekleri,
— 8.15 Londra: KlAsIk müzik dlnioylc! İstekleri — lo.oo Londra: Halle Senfoni orkestrası konseri. — 12.00 Londrıı: Hnf(a-nın şarkıları. — 13.30 Londra:
Piyano vo orkestra için parçalar.
— 11.15 Londra: John Bull orkestrası. -n 1A.13 Londra: BBC Opera orkestrası. — 10.13 Londra: Film müziği. — 10.00 Roma (290.1 m)' - Radyo senfoni orkestrası konseri. — 23.1H) Londra: Dinleyici istekleri. — 23.13 Almanya (308 9 m) - Senfonik konser. — 23.25 Münih (412.1 m)
- Film ve operet müzlgk — 21.00 Londra: 1 saat dans müziği. —
34.30 Stutgart (621.7 m) - Dans müziği.
19.13-10.30 ’'Rudl«»«llfftihlon fran-çaiso” (30 m. 90) İdil Birct’ln bir konseri. ’•*«
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
7.10 P.a.a. (Amerikan) New-York, Boston. Gander. S kanon, Londra, Brükseldon.
8. — K.L.M. (Hollanda) Ams-
terdarn, Komadan.
12.50 D.H.Y. (Türk) Anlcnradan.
13.30 B.E.A. (İngiliz.) Londra. Nis, Roma vo Atmadan.
14.- D.H.Y. (Türk) lzmirdem
14.— D.H.Y. (Türk) Ukondcrun, Adana. D. Bakır, EİAzıg. Malatya. Anksradan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
823 P.A.A. (Amerikan) Şam. Bas raya.
9. — K.L.M. (Hollanda) Tahra-
na.
0.— M R. (Mısır) *^efkoşe. Ka-hireye.
9.— D.H.Y. danava. (Türk) Ankara, A-
İL— D.H.Y. (Türk) Anknraya.
13.30 D.H.Y. (Türk) îzınlro.
1130 B. E. A. (Ingiliz) Atma. Ro-
ına. Nis. Londraya.
GELECEK OLAN VMM’KLAR
14.— BURSA (Ayvalıktan).
17.— KADEŞ (Karadenizden).
10.— ANTALYA (lmroıdnn)
19.13 MARAKAZ (Mudanyadanl GİDECEK OLAN VAPURLAR
0.- MARAKAZ (Mudanyaya)
14.— TIRHAN (tamire).
20 — KONYA (Bandırmaya).
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6.43 Semplon (Avrupa).
7.10 Doğu (Eke.)
8.30 Ankara (Eks.)
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara Ekspresi,
21.30 Semplon (Avrupa).
21.40 Güney.
EMİNÖNÜ:
Haydar Yeni (Lâleli) — Eminönü — Rensasnn (KUçükpnzar) — Ali Rıza (Alemdar).
BEYOĞLU:
Cenini Atasoy (Morkez) — LU ınoner (Tukslın) — Cihangir (Taksim) — Saflık (Galata) — Ziya Boyer (Galata) — Şark Merkez (Şişli) — Kurtuluş (Şişli) — Hasköy — Merkez (Ka-eımpaşa).
FATİH:
İbrahim Balmumcu (Şehzadeba-şı) — Saiahnddln Gürgen (Cerrahpaşa) — SamaÇvn — Haseki (Şehremini) — Gündogdu (Ka-ragüınrlik) — H. Berk (Fener). EYÜP: Arif Beşer.
BEŞİKTAŞ:
S. Recep - Yeni (Ortaköy) — ArnavutkÖy — Merkez (Bebek).
KADIKÖY:
Büyük Ecz. — Kızıltoprak — Göztepe — Boatana» ÜSKÜDAR: Ömer Kenan. HEYBBLtADA: Heybellada. BÜYÜK A DA I Merkez.
ANKARA
Saflık — Ego.
İZMİR
Saflık (Alsımsak) — Güzelyalı (Yalılar) — Iklçeşnıolik (Eşref-paşa) — Ali Hay reddi n ıBnama-hana) — Sıhhat (Kemeralu).
25-Mart-1950
Cumartesi
Arkadaşımız Sacid Oget, Stockholm’dan telsizle bildiriyor
Türk Milli Takımı, başta bayrağımız merasim için mindere çıkarken
idareci
durma
verme
Celâl
zaman
fki Aİİ, tuşlarından sonra birbirlerini tebrik ediyorlar
uğraşıyor, puvanları
Güreş müsabakalarında yeni bir kiloya doğru
ikinci güreşini Fransız yapıyor. Müsabaka bü-
Greko -kilodaki turu ile bildir-
mek üzere Türkiye idi.
Küçük veliahdın kına bir hitabesinden sonra güreşlere salondaki İki minderde birden başlandı. Bütün bu mermim ancak 10 dakika sürmüştü. Yani işin idari şatafat tarafı gayet doğru olarak pek kısa idi.
bir ez-tuşunu
Beynelmilel Federasyonun bugün yapacağı toplantıda bu mevzuun ele alınıp ajınmıvacağı bilinmemektedir
rağmen rakibi tuş vapabi vazıyete sokamadı. Bu gu Atik İttifakla kazandı.
kendill-çare kl ve ma-
62 kilo (Türkiye - Finlandiya)
tehlike sa 7 nci daki rakibini al
Belçika! ıy
hâkim güreşti amma, Yu-görülmemiş bir kuvvet ve sonuna kadar dayandı, nıü-7 nci dakikasında Celâl köprüye
67 kilo (Türkiye - İtalya)
52 kilo (Türkiye - Çekoslovakya)
kendin-götürüyor. sıkı bir
Müsabaka başlarken minderdeki iki güreşçinin vaziyeti Celâlin kolay bir müsabaka kazanacağını hissettiriyordu. Fakat YugoslavyalI hiç de öyle çıkmadı. Vakaa bütün maç esnasında Celâl goslav da metanetle tabakanın rakibini minder kenarında getirdi. Tuş muhakkak gibi İdi. Yugoslav minder dışına kaçmaya uğraşıyordu. Celâl buna mâni olmak için
Grek o - Roıııeıı dünya birincisi İsveç
(Türk - Fransız)
Fakat müsabaka hazırlıklarının telâşı geçtikten sonra, heyetin bu mevzu Üzerinde çalışacağı sorulmaktadır
Ikiııcl Türk Milli Takımları bir arada minder üzerinde
Tevfik Yüce gayet rahat, kendinden emin bir güreşle rakibini ezdi. Fakat genç güreşçimiz, İtalyan Ge-aino'yu bir türlü tuşa getirmeye muvaffak olamadı. Müsabakanın sonuna doğru Italyan hayli yorulmuştu. Fakat son dakikalarım mütemadiyen dışarı kaçmakla geçirdi, bu yüzden mütemadiyen fena puvan da alıyordu. Bütün gayretlerine rağmen Tevfik Yüco rakibini müşkül bir pozis-ı yonda aıkıştıramadı. Tevfik Yücenin kendine güvenir şekilde güreşlşl insana emniyet veriyor.
rakibini içeri çekti. Fakat işte tam bu sırada Yugoslavı elinden kaçırdı ve oyun sonuna kadar çok ça-| Uçmasına lecek b*r reşi
farkı, müsabaka-lehlne bırakmak bir nispetsizlik 92 kiloluk bir gü-120 kiloluk bir
lar ve ortada telâşlı telâşlı dolaşan hiçbir kimseye rastlamamak organizasyon mükemmeliyetinin derecesini bir anda gösteriyordu.
Tam ilân edilen saatte — yani 19 da — güreşçiler takım halinde alfabe sırasiylc alkışlar arasında salona geldiler. En çok alkışlanan takımlar, kendilerinin olmak münasebetiyle İsveç ve ondan hiç de eksik olma-
73 kilo (Türkiye - Yugoslavya)
57 kilo (Türkiye - İsviçre)
hiç kimse de buralardan içeriye süzülmek düşüncesini taşımıyordu. Salona girmek için gelenlerin hepsinin ellerinde biletleri vardı. Biletsiz bekleşen, (belki bulurum) ümidini taşıyan insana rastlamak imkânsızdı.
Ya salonun İçi?.- Herkes yerli yerine oturduğundan — hem de rahat rahat ve hiç sıkışmadan — sonra bloklar arasında bomboş duran yol-
62 kilo (Türkiye - Çekoslovakya)
79 kilo güreşler
9 kilo (Türkiye - Belçika)
Başlangıçta Mısırlı. AH Yücele bir iki oyun tatbik etti. Yücel bunlardan kurtuldu amma rakibi puvan kazanmış oluyor. İlk altı dakika Mısırlı üstün güreşti. Ve ilk üç dakikada Ali Yücel alta düştü. Yücel rakibine oyun fırsatı vermemeye Fakat Mısırlı kazandığı arttırmak için çok çalışıyor. Bu üç dakikada da bir iki puvan daha kazanan Mısırlı alta düştüğü Yücel neticeyi lehine çevirmek için
Ali özdemir başlar başlamaz Belçikalı Boddin'in kolunu kaparak savurmaya başladı. Boddin selâmeti daima minder kenarında arıyor. Süratli ve zevkli bir güreştir bu. Ali bütün gayretiyle çalışırken rakibinden bir o-yun bekliyor. Fakat Belçikalı hiç o-ralı değil. Mütemadiyen vuşturmakla uğraşmakta, kada nefis hır kafakolla tına alan AH özdemir, çevirdi. Boddin sırtı yere gelirken feryada başladı. Hakem yetişerek Aliyi rakibinin üzerinden almasa güreşçiye belki de bir şey olacaktı. Çünkü haykırması o derece acı idi. Minderin ortasında muzaffer güreşçimizin kolu havada resini ve filmleri çekilirken Belçikalı iki kat olmuş, göğsünü ezel eze dışarı çıkıyordu. Minderin kenarına koşan bizim güreşçiler Aliyi kucaklarken salon alkıştan inliyordu.
87 den sonra 92 veya 97 gibi yeni bir kilo ihdas ederek, ağır sıkleti bunun dışına atmak için kuvvetli bir cereyan vqr
Stockholm, 18 — 1950 oenojıi Gre-ko-Romen Dünya Şampiyonlukları münasebetiyle dünya güreşçileri Stockholm'da gruplanırken, Beynelmilel Federasyon Azalarının da bir araya gelmeleri ve muhtelif mevzular üzerinde konuşmaları mümkün olacaktır. Bu arada Beynelmilel Federasyon Başkanı Roger Goulon’un başkanlığında yapılacak toplantıda mühim bir meselenin bahis mevzuu edileceği haber alınmıştır. Güreşe, yeni bir kilo, dolayıslyle 8 kişilik takıma bir dokuzuncıtf* güreşçi ilâvesine meydan verecek edan fikir şudur:
Güreşin, malûm sekiz kilosunun sonuncusu ağırdır. Bu sıklette ise bilindiği gibi 87 den yukarı ağırlıktaki güreşçiler müsabaka yaparlar. Diğer sıkletlerde bir İki gram üzerinde bile titrerken, ağırda hazan 20-30 kiloya kadar çıkan da bir güreşçinin hakikaten büyük olmaktadır. MeselA reşçinin karşısına güreşçinin çıktığı sık sık görülmüştür. Bu farkı kabul etmek, daha müsabaka başlamadan, sıkleti ağır o-lan tarafa mühim bir avantaj vermek demektir.
Halbuki 87 den sonra 92 veya 97 gibi bir kilo kabul edilerek bunun dışındakiler ağır sayılsa, bu sıkletler arasında ekseriya mevcut olan büyük kilo farkını azaltmak mümkün olabilecektir.
Güreş meraklıları arasında da gayet müsait karşılanan ve hattâ bir çok alâkalılar tarafından desteklenen bu fikrin, Stockholm güreşleri münasebetiyle müzakere edilmesi mümkün olabilecektir.
Halil Kaya, İsviçreli Edouard'la kapışıyor. Bizim için günün İkinci heyecanı başladı, kaya bir iki yoklamadan sonra sert hücumlara başladı. Tehlikeyi sezon İsviçreli selâmeti minder kenarında arıyor. Hakem İsviçreliye ihtarda bulunuyor. Nuri Hoca minder kenarından Haille dan talimat yetiştiriyor:
— Mindere bas!... Kolunu Ayakta kle tAk...
Halil Kaya gayet sakin ve den emin şekilde güreşi ı 2 nci dakikada İsviçreliyi kleye aldı. Nuri Hoca (Aşağı bastrr.. Sakın kaçırma.. Müsabakayı kazanıyorsun..) diye bağırırken Halil Kayanın tebessüm ettiği görülüyor. İsviçreli kendini kurtarmaya çabalıyor. Fakat beyhude... 3 dakika 4 saniyede Eduard mindere serildi.
Yanımdaki İsveçli idareciye:
— İkinci ekspres tuş, dedim..
Salon alkıştan inliyor. Bizim çocuklar minder konarında Haille sarılıyorlar. Ses film operatörü Enver bile makinesini bırakmık, Hallll öpmeye koşuyor.
52 kilo (Türkiye - Mısır)
Halil Kaya Faure'e karşı ratll başladı. Halil her zamanki gibi sakin ve kendinden emin.., ikinci dakikadan itibaren Frunsızı bastırmaya haşladı. Salonda çıt yok .ı Herkes nefesini kesmiş, güreşi seyrediyor. Hattâ, diğer minderde devam eden Çekoslovakya - Danimarka güreşini kimse seyretmiyor. Bütün başlar bizim mindere dönük..
4 üncü dakikada Fransız, Halllin güzel bir kafa kolundan kurtulmaya muvaffak oldu. Devre berabere neticeleniyor. Kurada Fransız alta düştü. Rakibine başlar başlamaz kuvvetli bir khj takan Halil, Fransızı eze eze 32 saniyede tuşa getirdi. Halil bu şekilde devanı ederse bu kilodan çok şeyler beklemekte haklıyız... 6 dakika 32 saniyelik bu tu& da salonda uzun uzun alkışlanıyorsa
Rakiplerini ekspres tuşla yenen, fakat talihsiz, bir son güreş \apan Halil Kaya bir tuştan sonra Nuri Hoca ile öpüşüyor.
Stockholm, Mart Dünya Romen şampiyonasının ilk üç neticeleri ve bunların ikinci diğer karşılaşmaları telsizle mistim. Bu mektubumda size, bu müsabakaların tafsilâtıyla beraber umumi havayı anlatmak yerinde olacaktır.
Müsabakalara 16 millet katıldı. Bunlar sıraslyle, Türkiye, Kumanya, Danimarka, Mısır, Finlandiya. Fransa, Yunanistan, Macaristan, İran, İtalya, Lübnan. Norveç, İsviçre, Çekoslovakya. Yugoslavya ve İsveç tir.
Şehrin cenubunda Ahlen Holm’de-ki güreş salonu bir dünya şampiyonası yapılması münasebetiyle belki ’kim-biiir ne muazzam yerdir,, düşüncesini aklınıza .getirebilir. Evvelâ supu söylemeliyim ki bizim Spor ve Sergi Sarayı, dünya çam piyon asının yapıldığı bu salondan en az iki kere büyüktür ve daha çok adam alır. Fakat buradaki intizam, rahatlık ve sürati bizim o her penceresi demirlerle kaplı salonumuzda bulmak imkânsızdır. Binanın dört tarafındaki yol ve bahçelere bakan ve insanın yun beline kadar ancak gelen pencerelerin hiç birinde demir kafes yoktu ve
bizim İçin şanssız başladı, bu sabahki müsabakalarda Mısırlıya ittifakla, Mehmet da Çekoslovakyalıya sayı ile
Oktavın rakibi Çek Kurt kuvvetli ve fırsatçı bir güreşçi. Oktav bir iki denemeden sonra taarruza geçti İse de bu aleyhine oldu, çünkü Çek bu hücumları atlattığı gibi Oktavı müşkül vaziyetlere sokarak puvan da kazanıyor. Bununla beraber Oktav da birkaç güzel puvanla vaziyeti düzeltti. 6 dnkika sonunda beraberlik kararı verildi. Kumda Oktav alto düştü. Çek üstte iyi çalışıyor ve puvan kazanıyor yet ten ikinci bizim tatbik kazandığı puvanları muhafaza etmek için sarfediyor. rVyaktaki 3 dakikada Oktav Çek'i iyice hırpaladı, adamın yorgunluğu bütün hareketlerinden okunuyor. No çare ki Oktav bir 05nın tatbik etmek fırsatını bir türlü eline geçiremiyor. Oyunun sonunu bildiren gonk çaldığı zaman Çok güreşçisi bitkin bir halde idi. Mübalâğasız söyleyebilirim ki oyun 2 dakika daha devam etseydi Oktavın rakibi ğlnden yere serilecekti. Ne Oktav bu saadete ulaşamadı çı sayı hesabiyle kaybetti.
Oktav emin bir şekilde güreşiyor. Bununla beraber Fin kuvvetli.. Meh-medin birkaç oyununu kuvvetiyle bozdu. 6 dakikalık devre berabere bitti. Kurada alta düşen Oktav rakibine oyun tatbiki için hiçbir fırsat bırakmadı. 2 nci üç dakikada Oktav rakibini köprüye getirdi. Fakat tuşu kazanamıyor. Finli dehşetli yoruldu. Tehlikeyi savuşturmak için Oktava sarılmaya başladı. İhtar alıyor Nihayet müsabakanın sonunu ilân eden gonk İmdadına yetişti. Mehmet Oktav müsabakayı ittifakla kazanıyor, ilk günü üçüncü zaferini hoycconla alkışlıyoruz.
tik gece yapılan müsabakalarda üç kilonun birinci turu bu neticelerle bitti.
îkinci gün 52. 57 ve 62 kiloların ikinci tur müsabakaları sabah saat 2 de başladı. Güreşler yine iki minderde birden cereyan ediyordu. İkinci tur Çünkü Yücel Oktav yenildiler. Bununla beraber Halil Kaya Fransız Faure’yl güzel bir tuşln kazandı ve bu, sabahki güreşlerin tesellisi oldu.
Oktav bir iki tehlikeli vazi-bilgisl sayesinde kurtuldu, üç dakikada Çek aşağıda iken güreşçi ne çare ki bir oyun edemiyor. Çek bütün gayretini
AH Yücel her zamanki sempatik hareketleriyle mindere çıktı. Rakibi bizim için meçhul... ilk saniyeler AH Yücel rakibini kolluyor. Bir iki kafa bastırmasına Çekoslovakyalı Fugen karşı koyamayınca AH şiddetli şekilde hücuma geçti. Güreş başlayalı henüz 1.5 dakika olmuştu ki Yücel güzel bir kafakol kapmasiyle Çekoslo-vakı altına aldı. 10 saniyelik me Türk güreşçilerinin İlk seyircilere gösterdi.
Yanımdaki bir İsveçli (Ekspres tuş) dıve Aliyi alkışlıyordu. Yabancı bir memlekette ve yabancı seyirciler önünde olmamıza rağmen AH Yücel Istonbuldaki güreşlerinde olduğu kador alkışlandı.
çalışmaya başladı. Fakat netice yok. Nuri Hoca durmadan Yiiccle bağırıyor:
— Köprüye getir... Köprü yapamazsan maçı kaybedersin.. Bütün gücünle çalış.,, Puvan almak için köprü şart,. Vakit geçiyor, Ali.,. Haydi AH...
Fakat Ali yoruldu. Rakibi vaziyeti bu şeklide savuşturmaya uğraşıyor. Maçın sonunu bildiren gonk çaldığı zaman AH belki de hayatının en şuns-sız güreşini çıkarmış bulunuyordu. Neticede Mısırlı Hamid maçı ittifakla kazandı.
Maçtan sonra Nuri Hoca Yüceli teselli ediyor:
— Üzülme., Zararı yok... Bundan sonraki güreşlere dikkat ot. Henüz bir soy kaybolmuş değildir. İlk güreşini kaybeden güreşçilerimizin aynı müsabakalarda şampiyon olduklarını çok gördük...

Comments (0)