26 Mart 1950 — Pazar
SlYASf İKTİSADI

* Sayı 116 — 10 Kuruş
TA
121
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
Abone: Türklyo için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahlfedo santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes'uliyet kabul edilmez.
İÇ ve DIŞ POLiTiKA
_ 25/111/1950 -
Yunan iç siyasetindeki
inkişaf
YUNANİSTANDA Venizelos, kendi başına kabine teşkil etmek vazifesini üzerine almış bulunuyor. Son günlerin en şaşırtıcı hâdisesi budur.
Yunanistan Meclisinde 250 âzalık vardır. Buna göre, hükümet kuracak bir partiler koalisyonunun en az 126 reye malik olması lâzımdır. Venizelos’un Partisi, sağ cenaha doğru ortada vaziyet almış bulunmaktadır. Binaenaleyh, kendine lâzım olan 126 reyi sağ cenaha doğru da arayabilir, sol cenaha doğru da...
İlk tahminler. Liberal Parti Başkanının, ittifakı, solda arayacağı merkezindevdi. Hattâ bunun, geçenlerde de arzettiği-miz gibi, hazırlıkları da yapılmıştı. Bu teşebbüslere göre, Venizelos, General Plastiras’m Millî Birlik ve Papaandreu’nun Sosyalist Partisiyle birleşerek, oldukça rahat bir ekseriyetle, Hükümete girmiş olacaktı. Yalnız. Başvekâleti Plastiras’a bırakmaya razı olarak, kendisi Dışişleri Bakanlığı ile iktifa edecekti.
Bugün görüyoruz ki, Çalda-ris’in, kendine Başbakanlığı teklif etmesi daha cazip gelmiştir. Gerçi Venizelos, seçimlerde mağlûp olmuş ve binaenaleyh halkın bir nevi tekdirine maruz kalmış Halkçılarla birleşmek cesaretini gösterememiştir. Fakat, Kıral ile yaptığı görüşmelerden sonra, eski sözünden dönerek, Plastiras ve Papaandreu koalisyonunu fırlatıp bir kenara atmış ve tek başına kabine teşkil etmeye kalkışmıştır.
Kendi ifadesine göre, muayyen bir politikası, şimdilik yoktur. Meclisin karşısına çıkarak kim kendini desteklerse, onun arzularını tatmin etmeye çalışacaktır.
Bu, Mecliste açık pazarlığa girişmek demektir.
Öyle sanıyoruz ki, Yunan Meclisinin durumu böyle bir açık pazarlığa müsait değildir. Bunu, Liberal Partinin Başkanı da bileceğine göre, maksadı, sağ cenah yani Çaldaris ile birleşerek, bunu saklamaya çalışmaktır.
Böyle bir manevranın ne kadar zayıf ve mesnetsiz olduğu şundan bellidir ki, bir habere göre, Venizelos, sadece Meclisin huzuruna çıkacak, ekseriyet isteyecek ve kendini bir, iki reylik bir ekseriyetle sağ cenaha tasdik ettirdikten sonra, Meclisi tatil ederek, kararnamelerle icra-yi idare edecektir.
Böyle bir politika, eskimiş bir meclis ile yapılabilir ama, ter-ü taze bir meclisle yapılamaz. Kaldı ki, yeni seçimlerden sonra, Kiralın da bütün ihtimal ve imkânları gözden geçirmesi ve binaenaleyh kabine teşkili vazifesini daha başka parti liderlerine de vermesi lâzım gelmektedir. Aksi takdirde, seçim müessesesi ve milletin iradesi ile alay edilmiş olacaktır.
Verilen son haberlere göre, 14 kadar liberal, yani Venizelos’un Liberal Partisine mensup 14 kişi, aleyhte rey vermek kararındadır. Eğer bu da teeyyüt ederse, Venizelos’un Parlâmentoda elde edebileceği ekseriyet, gerçekten cılız olacak, belki de hattâ meydana gelemiyecektir.

Kıbrıs Rumları faaliyette
Londra 25 (YİRS) — 26 mart Yunan bağımsızlığı günü vesilesiyle. Kıbnsta 380.000 Yunanlı, çeşitli gösterilerde bulunmuştur. Solcu ve sağcılar. herhangi bir çarpışmayı önlemek için ayn yollardan yürümüşler fakat >kı taraf da “Rnosis,, yani “birleşme,, levhaları taşımışlardır.
Kıbrıstakl Yunanlılar, Yunanistan dışında yaşayan en büyük Yunan topluluğudur.
Bugün gazetemiz
8
sayfadır.
Dün Ankarada feci bir uçak kazası oldu Devlet Havayollarının ”Bal” uçağı, tipi yüzünden bir tepeye çarparak, II yolcu ve 4 mürettebatiyle birlikte yandı
Havayolları uçağının bu ilk
Ankara, 25 (Hususi muhabirimizden) — Sabahleyin Yeşil-köyden saat 11 de kalkan Devlet Havayolları uçağı Etimesgut hava alanına inerken bir tepeye çarparak içindeki 11 yolcu ve dört mürettebatiyle birlikte yanmıştır. Müessif kaza haberi akşama doğru bütün şehre yayılmış ve umumi bir teessür uyandırmıştır.
I Hâdise yerinde yaptığımız tahkikata göre bu feci kaza
I şöyle olmuştur:
Birinci pilot Remzi Gökçen idaresinde Yeşilköy alanından saat 11 i 17 geçe havalanan Bal 52 işaretli C. 47 tipindeki Dakota yolcu uçağı İstanbul-dan itibaren normal şartlar altında seyrine devam ettikten sonra Etimesgut hava alanının Üzerine gelerek inişe geçmiştir. Bu sırada şiddetli bir kar tipisinin içine giren uçaktan meydana verilen son telsizde rüyet şartlarının sıfır olduğu ve bu vaziyette alana inemiye-cegini, havalanarak geri döneceği bildirilmiştir. Az sonra Güvercin çimento fabrikasının yanında nirengi noktasının bulunduğu tepeye bütün hıziyle çarpan uçak Anide yanmış ve parçalanmıştır. Felâketi gören çimento fabrikası ve Petrol O-fisin gaz deposundaki işçiler hâdise yerine geldikleri zaman alevler içinde yanmakta olan uçağı ve sadmenin tesiriyle dışarı fırlamış ve tanınmaz hale gelmiş yanık cesetlerle karşılaşarak kimseyi kurtarama-mışlardır. Az sonra felâket yerine gelen cankurtaran ekipleri vasıtasiyle ölüler Nümune
kazası, derin teessür yarattı hastahanestne kaldırılarak aileleri haberdar edilmiştir.
Uçakta bulunanların tam listesini veriyoruz:
1. Bayan Mücellâ Emir, Aksaray İnkılâp sokak No. 25. 2. ı Bay Muzaffer Abacı, Şahinpa- I şa oteli. 3. Jean Vilengas, ı Yunan) Yunan konsoloshanesinde memur. 4. Tevfik Sınmaz, Galata eski Gümrük caddesi Ada han No. 23. 5. İvan
Jakof, (Bulgar) Bulgar konsoloshanesinde memur. 6. Petko Petkof. Bulgar konsoloshanesinde memur. 7. Julian Parker Gale (Amerikan), Etibank İşletmelerinde mühendis. 8. Bayan Gale. mühendisin eşi. Pe-rapalas oteli. 9. Lcon Hana nel. tüccar. 10. Steavard (İngiliz) Devlet Havayollarında pilot uzmanı. 11. Gürkan Gökçen, başpilotun iki yaşındaki oğlu (boğmaca öksürüğünü te- ' davi için biletle İstanbula gelmiş ve deniz havası aldıktan sonra babasıvle birlikte gen dönmekte idi.)
11 yolcudan başka ölen mürettebat şunlardır: Birinci pilot Remzi Gökçen, ikinci pilot İlhamı Uçaner, telsizci Affan Belcen, makinist Ekrem Aysıı.
Bunların üçü de 10-12 senelik kıdemli ve İdarenin en seçkin elemanlarıdır. (
Ölenlerin cesetleri ailelerine teslim edilecek ve cenazeleri merasimle kaldırılacaktır.
Kör uçuş tertibatını haiz bulunan uçağın döşemeleri değiştirilmiş ve tamamiyle yeni bir hale getirilmişti. Kaza hakkında tahkikata devam edilmektedir.

Çekoslovakyada ihtilâl haberleri
35 Çek uçakla Almanyaya sığındılar
Prag. 25 (AP) — Başkent dün akşam, Bakanlardan bazılarının öldüğü, sarayda ihtilâl çıktığı, bazı yüksek mevkili kimselerin batıya iltica ettikleri haberleri ile çalkalannnştır.
Bu arada. Başbakan Yardımcısı Zdonek Fierlinger hakkında muhtelif rivayetler vardır: 1) Kendisinin katil Rudolf Slansky tarafından katledil-gi veya ciddi surette yaralandığı, 2) İntihar ettiği, 3) Komünist Partisi ile
«Jessup
ihtilâf yüzünden tevkif edildiği; söylenmektedir.
İki hafta evvel istifa etmiş olan Dışişleri Bakanı Clementis hakkında da muhtelif rivayetler dolaşmaktadır.
Başbakan Yardımcısı öldürüldü mü?
Ottawa. 25 (AP) — Ottawft E-venlng Citizen gazetesi eski Çek Sefiri Franslscek Nemec’e atfen, Çek Başbakan Yardımcısı Zdonek Fier-llnger’ln kaltedildlgl haberini vermektedir. Demeç, Rudolf Slansky’nin de aynı zamanda ciddi surette yaralanmış olduğunu ilâve etmektedir.
Keplka'nın istifanı
Prag, 25 (AP) — Adalet Bakam Alexei Cepika, Hareket Komitesinin Genel Sekreterliğinden istLfa etmiştir. Hareket Komitesi bir nevi gölge hükümet olarak telâkki edilen Vatan Cephesinin bir tâli teşekkülüdür. 85 yolcudan 50 r| geri
dönmek İstiyorlar
Londra, 25 (YİRS) — Münih şehri civarındaki Erding Amerikan hava üssüne İnen üç Çekoslovak tayyaresinde bulunan 85 yolcudan 50 si, Çe-koslovakyaya dönmek istediklerini, kendilerini sorguya çeken Amerikan makamlarına bildirmişlerdir.
Pilotlardan ikisi, uçakları kasten kaçırarak Amerikan üssüne inmişlerdir. Üçüncü uçağın pilotu ise, şakağına bir tabanca dayandığı için diğer 1-ki uçağı takip zorunda kalmıştır.
HMUhmrn ( m mi ı. - ıMumm ııUHiMMMhiHutwiM«ıtN!HtııutıtH HuftmHKnj4fWMuniuauuuıns
Hindiçinî ordusunda ayaklanma başladı
Jessup, derhal Vietnam’a yardım taraftarı
Londra, 25 (AP) — Bu sabah, Hlndiçlnî’deki Fransız kuvvetleri a-rasında yerli askerler arasında bir a-yaklannıa olduğu bildirilmiştir. Haber, Hoşi-Mın’in, Milli Vietnam Cumhuriyetinin haberler ajansı tarafından verilmiştir»
Hlndlçinl’nin Amerika için eherıımlyetl
VVaahlngton. 25 A A. (AFP) — Fevkalâde Büyükelçi Philip Jessup, Kongre Dışişleri Komisyonundun, Çin Hindine derhal yapılacak askeri ve İktisadi yardımın tasvip edilmesini, Güneydoğu Asyada komünizmin yayılmasını önleyecek büyük çapta bir hareketin ilk tedbiri olarak Istlyccrk-tir
Asken yurdun programının Çin
bögeslnde kullanılmak üzere Tru-man’ın emrine verdiği 75 milyon dolarlık kredinin bir kısmı, kongre kabul ettiği takdirde muhtemel olarak bu programın masrafım karşılayacaktır. Bu bölgenin komünistlerin e-line düşmesinin, diğer Güneydoğu memleketlerin iktisadi ve askeri savunmalarına Birleşik Amerikanın yapacağı yardımı ümitsiz ve neticesiz bırakacağı için hu yardımın daha süratle ele alınmasını tavsiye etmektedirler.
Kahine buhranı mı?
Paris, 20 (YÎRS) — Mili! Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı ve Beden Terbiyesi Müsteşarı Vietnam Hükümetine istifalarım vermişlerdir.
Türkiyede umumî seçimi 14 mayıs günü yapılacak
Cumhurbaşkanı İnönü, dün Kırıkkalede
ikinci nutkunu irat etti
Adnan Menderes, Izmirde; Cumhurbaşkanının Polailı nutkuna cevap verdi. Cayar, bugün Konyada konuşacak

1


1
k
*-
Büyük Millet Meclisinin cuma akşamı yaptığı toplantıda fesih kararı vermesiyle beraber, parti ileri gelenleri seçim propaganda faaliyetine geçmiş bulunmaktadırlar. İlk seçim nutku evvelki gün Devlet Başkanı tarafından Folatlfda irat edildikten sonra, Demokrat Parti Genel İdare Kurulundan Adnan Menderes dün tzmirde, Demokrat Parti ocak, bucak ve ilçe idare kurulu âzalarının hazır bulundukları toplantıda, Cumhurbaşkanının PolatlI nutkuna mukabele etmiştir. Bu arala Cumhurbaşkanı İsmet İnönü dün Kırıkkaleye de giderek orada ikinci seçim nutkunu vermiştir.
Memleketimiz, iç politika bakımından çok hare-
ketli bir devreye girmiş bulunmaktadır. Partilerin yer yer propagandaya girişmelerine emir mahiyetinde olan bu ilk nutuklara bugün Demokrat Parti Genel Başkanı Celâl Bayann Konyada söyliyecegi ünce, seçim kampanyası tamamiyle açılmış olacak demektir. Partilerin, bilhassa muhalif kampanyasına parti programı olarak
ve vaatlerle girecekleri alâka ile bekleniyor. Diğer taraftan Başbakanlık Seçim Kanununun 6 ncı maddesine tevfikan, seçim tarihini 14 mayıs pazar günü olarak tâyin etmiş ve bunu bir tebliğ ile millete yayınlamıştır.
Başbakanlık
nutuk ilâve edl-
partilerin seçim ne gibi esaslar
ı
İran
Şahı. Anıerikad» yaptığı aeyalıat esnasında, Amerikan futbolcusu elbisesiyle kendisini karşılayan bir çocukla konuşurken
Amerika, Irana askeri anlaşma teklif etti
4
Askeri yardım miktarının bilâhare bildiriliyor
açıklanacağı
IBIIIİİiUlliiltUUIlllllUUİütlUlilIlİMUHİİlNÜİlUltS
(-----------------
Yeni Tefrikamız
Afthur de Gobineau’nun
ASYA HİKAYELERİ
Bugün 4 üncü sayfamızda
On dokuzuncu a*rın eıı büyük Fransız muharrirlerinden olan Kont Arthur de Gohlneau, bilindiği üzere doğu memleketlerinde ve hele İranda uzun seneler kalmış ve hıı memleketlere dair edindiği müşahedeleri, hükümleri fevkalâde mühim ve kıymetli üç, dört eşenle toplamıştı. Onlardan biri (le hiç şüphesiz, en lâtifi, mevzuları İran, Afganistan ve Kafkasyada geçen altı hikâyeden mürekkep “ASYA HİKAYELERİ’’ (" Nouvelles z\slatlques”) dlr. Bu hikâyelerden İlki olan
»«İnil taşıyan ve Binilir Gece adını taşıyan ve Binhlr Gece masallarını hatırlatan parçayı birkaç güne kadar sütunlarımızda okuyacaksınız. Hikâyeler fiilimize
Reşad Nuri DARAGO
çevrilmiştir.
tarafı



Washington, 25 A.A. (AFP) — Dışişleri Bakanlığından teyid edildiğine göre, karşılıklı askerî yardım anlaşma tasarısı, haftalarca önce kabul edilen askeri yardım programı kanon tasarısına uygun olarak İran Hükümetine sunulmuştur. Bu hususta verilen tamamlayıcı malûmata göre, bu tasarı, İran, Kore ve Filipinlerc verilmesi derpiş edilen 27 milyon 610 bin dolarlık krediye ait kanunun tabiî bir neticesidir. Tasarıda ilâve e-dilen yeni nokta sadece, bu meblâğın bu Üç memleket arasında kesin olarak paylaştırılmasuhr kİ, bu husus da bllâhara açıklanacaktır.
Dört İran subayı
Waahlngtona gitti
Washingt.on, 25 (YİRS) — Amerikanın İrana devredeceği asker! malzeme ve esllha hakkında görüşmeler yapmak üzere Tahrandan gelen dört yüksek rütbeli İran subayı, bugün ilgili makamlarla görüşmelere başlamışlardır.
Belçika karışıyor

Brüksel, 25 lAP.) — Yüz kadar atlı jandarma dün akşam, kılıçlarını çekmiş bir halde, Namur kapısına giden yolu tutmuş olan 1000 mütecaviz üniversite talebesinin arasından kendilerine yol açarak geçmişlerdir.
Grevcilere karşı, polisin girişmiş olduğu ilk fiili hareket bu olmuştur. Brükaelde grevciler, seyrüsefere mâni olmak ve yolları kapamak istemişlerdir.
Bu arada, gerek talebeden gerekse işçilerden bazıları atlar tarafından ezilmişlerdir,
Dün gece, Gent’de, elektrik santralinde vukubulan bir infilâktan sonra şehir elektriksiz kalmıştır.
YENİ İSTANBUL’un Kuponu]
tÇ SAYFALARDA
ÜÇÜNCÜ
Şundan bundan
F. Ahmet Aykaç DÖRDÜNCÜ
Deli Saraylının provasında
R, N. Güntekin
Spor haberleri
Metelik Efendi (Hikâye) BEŞİNCİ
Ticaret siyasetimiz
Namık Zeki Aral SEKİZİNCİ
Stockholm güreşlerinin tafsilâtı
Sacid Öget
«K1

Halk tipi evlerin inşaatına yakında başlanacak
bu tebliğinde diyor kİ:
“Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24.3.1950 tarihinde Milletvekilliği seçiminin yenilenmesine karar verdiği, Seçim Kanununun altıncı maddesi gereğince bütün vatandaşlara ilân olunur. Yeni seçim mayısın 14 üncü pazar günü yapılacaktır.,,
Bu arada Halk Partisi Genel Sekreterliği de bir tebliğ neşrederek C.H.P. nin Milletvekili aday yoklama tarihi 9 nisan olarak tespit etmiştir.
Gerek Devlet Başkanı ve Halk Partisi Genel Başkanı İsmet İnönü-nün, ve gerekse Demokrat Parti Genel İdare Kurulu Azası Adnan Menderesin dün irat ettikleri nutukları bugün ikinci sayfamızda bulacaksınız.
Mtnıırt*trıitntnnnfiHH»«ımr
Türk - Italyan Andlaşması, Akdeniz paktının temel taşı kabul ediliyor
Sadak, İtalya Cumhurbaşkanı tarafından bu sabah kabul edildi
Washington, 25 A. A. (AFP) — Türk - İtalyan dostluk andlaşmasının İmzası Birleşik Amerika çevrelerinde iehte yorumlara konu teşkil etmek-edir. Bununla beraber, bu andlaşma-un. Akdeniz paktının temel taşını eşkll edeceği yolunda tefsirinin mev-dınsiz olduğu belirtilmektedir. Orta-dogudaki karışık durum ve bilhassa İsrail ile Arap Birliğine mensup devletler arasında sinsi muhasemat Atlantik paktının eşi olacak bir Akdeniz paktının gerçekleşmesine cn engel teşkil etmektedir.
Bundan başka, bu nevi bir gerçekleşmesi için yapılacak
büsün Birleşik Amerikadan gelmlye-ceği söylenmektedir. Zira bu pakt, yalnız ilgili devletlere aittir.
Roma, 25 A.A. (özel muhabirimizden) — Türkiye Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak bu sabah Quirinal sarayında İtalya Cumhurbaşkanı Lugi Einaudi tarafından kabul edilmiştir.
Sforza’nın ziyafeti
Roma, 25 A.A. (özel muhabirimizden) — İtalya Dışişleri Bakanı Kont Carlo Sforza dün Komada Türk - 1-talyan dostluk andlaşmasını imzalayan Türkiye Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak şerefine bir ziyafet vermiştir.
büyük
paktın teçeb-
Ankaradan dönen Valinin, şehrin muhtelif meseleleri hakkında ehemmiyetli beyanatı
Vali ve Belediye Başkanı Fahreddin Kerim Gökay dün sabahki ekspresle Ankaradan şehrimize dönmüştür. İstasyonda Vilâyet, Belediye ve Emniyet mensuplan tarafından karşılanan vali gazetecilere şunlan söylemiştir:
Ankarada kaldığım müddet zarfında şehrimizi alâkadar eden çeşitli meseleler üzerinde çalıştım. Bunlann başında mesken meselesinin geldiğini biliyorsunuz. Hükümetçe kabul ve tasvip edilerek Millet Meclisine sevkedilen bu husustaki tasan, evvelki akşam kanun olarak çıkmıştır. Bu kanun gereğince îstanbulda halk tipinde ve geniş mikyasta ucuz evler yaparak satmak ve kiralamak için belediyemiz mezun kılınmıştır. Bu kanunla diğer belediyeler de aynı şeklide hareket e-debileceklerdir.
Biz bu işi gerçekleştirmek için dört milyon liradan fazla tahsisat aldık. Paramız elimizdedir. Tatbikata, hazırlıklarımızı tamamlar tamamlamaz hemen geçeceğiz. Bize verilen para mllte-davil bir sermaye olacağı için daima yeni evler yapmak imkânına sahip bulunuyoruz. İlk partide en az 1000 ev yapabileceğiz.
Önümüzdeki Komisyonunu Şehrin müsait
iyi plânla ucuz ve temiz evler İnşa e-deceğiz. Bu suretle az gelirli vatandaşları ev sahibi yapacağız. Bu evler 20 sene müddetli taksitlerle satılacaktır. Şehir Meclisi, bu evlerin inşası, satışı ve kiralanması hakkında bir talimatname yapacaktır. Bütün faaliyetimiz bu talimatname çerçevesi dahilinde o-lacnktır.
İstanbul için ikine! mühim mesele Pasaport Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesidir. Bu yeni tâdilâtla vaktiyle memleketimizden her hangi bir sebeple ayrılmış ve vatandaşlık sıfatını kaybetmiş olan, fakat içlerinde Türkiye hasreti bulunanlardan turist mfatlyle yılda en çok dört ay kalabilmek üzere Türkiyeye gelmelerine mü-«nado edilmiştir.
lstanbulu alâkadar eden ÜçnÜcÜ mühim kanun, turizmi kolaylaştırma kanunudur. Turizm Danışma Kurulunda hazırlanan ve hükümetçe istenmiş olan tasan da kabul edilmiştir.
Ayrıca, Öteden beri şehrimiz İçin çok mühim bir iktisadi tesis olan Balıkhane. 400 bin Hra fonu ile birlikte belediyemize geçmiştir. Saydive vergisi de yeni kanunla kaldırılmıştır. Balıkhaneyi belediyeye geçmekle şehrimize faydalı yepyeni bir iktisadi tesis olarak tanzim edeceğiz.,,
hafta içersinde Mesken toplantıya çağıracağım, olduğu sahalarda ve en
Marshall Yardımından yaptırılacak yeni gemiler
Marshall yardım plânından memleketimize açılan kredi ve tiraj haklarından Devlet Denizyollarının muhtelif Avrupa tezgâhlarında yaptıracağı gemi ve diğer vasıtalar için muhtelif firmalardan İdareye gelen teklifler incelenmiş vo kati safhaya girmiştir.
Bu keyfiyeti Bakanlığa arzetmek ü-zere Umum Müdür Cemil Parman beraberinde İşletme Başmühendisi Sırrı Baybaba, ve Mühendis Osman Tan olduğu halde yarın uçakla Ankaraya gidecektir. Hazırlanan plân ve projeler Ulaştırma ve Devlet Bakanlığının tasvibine iktiran ettikten aonra siparişler derhal verilecektir.
Buğday fiyatları düşüyor (Gazetelerden)
Vurdum duymaz I
Sayfa 2
Washington hususî muhabirimiz G. H. Martin bildiriyor
Atlantik Paktı Kurmay
Heyeti La Haye’de toplanıyor




Avrupada bir harp Amerikan ordusu

Washlngton. 24 (Hususi muhabirimi» H. G. Martin telsizle bildiriyor) _ Atlantik Paktı kurmay heyetinin La Haye’de toplanacağı haberi dünyada siyasi faaliyetin hâd bir seviyeye eriştiği zamana tesadüf etmektedir, m Amerikalılar, Avrupaya silâh göndermoye başlamışlardır; b) Batı Avrupa memleketlerinin çoğunda dahili huzursuzluk başgöa-termişUr; c) Uzakdoğu hâdiseleri dünya fkûnnın dikkatini Avrupa-dan uzaklaştımııştır.
Bununla beraber, askeri alanda Batı Avrupa memleketlerinin gösterdikleri gelişme, Amerikan Genelkurmayını müsbet bir şekilde hayrete düşürmektedir. Buna rağmen Wa-shlngtou, Avrupada hüküm süren telâşı yatıştırmak için La Haj*e konferansından azami istifade etmek ı niyetindedir.
Amerikanın sivil ve askeri liderleri, La Haye konferansına gitmeden I önce fikir teati ediyorlar. Genelkurmay Başkanı Bradley, Washington-[I dan ayrılmadan
Dışişleri Bakanı Savunma Bakam nuşmuştur.
■ Askeri sahada
mesele Atlantik paktına dahil muhtelif memleketlerin savunma plânlan arazında ahenk kurulmasıdır.
Bilhassa ikinci plânda yer alan memleketler, bahsi geçen koordinas-yon meselesine büyük ehemmiyet atfediyorlar. Bunlar arasında İtalya vardır. Şimdiye kadar İtalya, büvül: devletlerin sadece merkezi Avrupaya yani Fransa bölgesine ehemmiyet vermelerinden çekiniyordu.
Washington mehaflline göre Ache-son, Johnson ve Bradley, Atlantik
birkaç saat önce Acheson
Johnson
V6 Milli ile ko-
en önem
verilen


Yunan Liberal Partisinde ihtilâf çıktı
Waahlngton, 25 (YIRS) — Yunan Liberal Partisine mensup Konstantin Mentzis, Parlâmento 31 martta açılacağı zaman. Liberal Partiden 14 meteın. başkanlan olan Başbakan Ve-nızelosu desteklemiyeceklerini söylemiştir.
Mntzise göre. Venlzelos, partinin isteklerine uygun olarak hareket etmemiştir.
Bu beyanat hakkuıda mütalâası sorulan Venlzelos, kabinesinin itimat revtf kazanacağını belirtmiştir.
'Vashlngton, 25 A.A. (USÎS) — A-merika Dışişleri Bakanlığının bir söz-
Pakistandan dönen Üniversiteliler
Kafile Başkanı dün
basın toplantısı yaptı



Ankara 25 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugün Saat 11 de Pakistan seyahatinden dönen kafile Başkam Profesör Danyel Bediz ve Türk Talebe Birliği Federasyonu adına Server Gürgenç Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi senato salonunda bir basın toplantısı yaparak intihalarım anlattılar ve gazetecilerin muhtelif suallerine cevaplar verdiler.
Seyahatleri boyunca Suriye, Irak ve Pakistanda büydlk sempati tezahürü İle karşılanmış olmaktan memleket namına duydukları sevinç ve iftiharı anlatan Profesör Bediz Pakta tan d a geniş kültür hamleleri yapıldığı, Lahur’da 22 bin üniversite talebesi bulunduğunu, halk arasında dil birliğinden ziyade din birliğinin hâkim olduğunu kaydettikten sonra şöyle devam etti:
•‘Her istasyonda köylü, şehirli binlerce PakistanlI tarafından karşılanıyorduk. Bir ihtiyarın boynuma sarılıp heyecandan ağladığım ve bizi ağlattığım hiç unutamıy acağım. Bu derin ve büyük alâkanın sebeplerini araştırdım. Neticede kani oldum ki bu din biriliğinden ziyade milli istiklâl mücadelemizin her kendi mukadderatına bizzat
olması yolunda başardığımız dünya ölçüsündeki zaferimizin hâlâ canlı olarak yaşayan akislerinden doğmaktadır. Esefle kaydedeyim ki bu memleketlerde bize karşı duyulan büyük alâkadan hiçbir surette istifade edemiyoruz- Tanıtma teşkilâtımızın ne kadar zayıf olduğunu bu seyahatimizde acı acı gördük.,.
Profesör, bu arada seyahate çıkarlarken Atatürkün fotoğrafını, nutkunu ve inkılâbımıza ait filmleri temin hususunda Basın, Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğünden hiç yardım görmediklerinden yakıla şikâyet etti. Masanın de içinde kuru Üzüm, ceviz,
ve leblebi kavanozu vardı. Profesör bunu işaret ederek sözlerine devamla :
milletin hâkim

hemen yana üzerin-badem



"Misafir edildiğimiz sofralarda en yüksek tabakadan aileler en mutena tabaklar içinde bize bu kuru yemişleri ısrarla ikram ediyorlardı. Bu onlar İçin pek mutena ve pek makbul bir yemişti. Bunlar Afgantatan-dan ithal edilmekte ve çok pahalı satılmaktadır, Bir kilo kuru üzüm 280 kuruş, elde edilebilen birinci nevi Türk sigarasının bir paketi 2 -2,5 liradır. Türk tütününün üstünde ay yıldız görülünce kapışılacağı muhakkaktır, Buna rağmen İngiliz sigaraları ve Vırginia tütünleri piyaaa-
patlar patlamaz, müdahale edecek
konuşmalarının siyasi esaslarını da gözden geçirmişlerdir. Amerikaya kadar akseden şikâyetlere göre, AvrupalIlar, Amerikanın Avnıpayı lüzumu kadar süratli ve müsmir bir şekilde silâhlandırmadıklarına kanidirler. Bahsi geçen bu telâşı İzale için Amerikan liderleri şıı iki nokta üzerinde ısrar edeceklerdir: Evvelâ, Washington hükümeti az çok yakın bir tarihte harp çıkacağına kani değildir. Saniyen, her ne pahasına o-lursa olsun. Amerika, Avrupayı müdafaa etmeyi taahhüt etmiştir.
Bu bakımdan Avrupaya yapılan yardımın senelere taksimi, Avrupa halkını telâşa düşürmemek lâzımdır. Bütün tahminlerin hilâfına Rusya bir harekete geçmek isterse o Amerika, Avrupanın derhal mına koşmak için şimdiden ruu hazırlamış bulunuyor.
Atlantik Paktı askeri komiteleri toplandı
La Haye, 25 A.A. (Afp) — Atlan-titk Paktı askeri komiteleri, üç nisana kadar devam edecek olan çalışmalarına başladılar. Paktı imza-lıyan 12 memlekete mensup 250 delege. kurmay balkanları ve savunma bakanlarının riyaseti altında görüşmelere iştirak etmektedir.
Silâhlanma komitesinin, 2B inde de askeri komitenin
lışmalan başhyacaktır. General Omar Bradley'in başkanlığı altında toplanan bu komite kurmay balkanlarından müteşekkildir. Nihayet 1 nisanda, Amerika Savunma Bakanı Louis Johnson'un başkanlığında Savunma Komitesi çalışmaları bağlıyacaktır. Bu komite, diğer ikisinin çalışmalarını idare edecek olan yüksek bir organdır.
zaman yardı-plânla-
ayın
ça-
cüatlne göre. Amerika, halk tarafından desteklenen herhangi bir Yunan Hükümetiyle İşbirliği yapmaya hazırdır ve Amerikan yardım programlarına da devam edecektir.
SofyarıopuhMi umumi af taraftan İmiş
Atina. 25 A.A. (AFP) — Sol Cenah Demokratik Birliği Lideri Sofvanopu-los, verdiği beyanatta memleketin ancak umumi af ile sükûnet bulacağını, zira buhranlardan sağ ve sol cenahların müştereken mesul olduklarını söylemiştir.

ya hâkim. Sadece kuru yemiş ve tütün mahsullerimizi Paktatana satmakla büyük bir İktisadi gelişme imkânı bulacağımıza asla şüphe yoktur. Bizim onlardan aldığımız çay ve jüt gibi şeyler de ikinci ellerden ve büyük komisyonlar Ödemek suretiyle temin edilmektedir. İktisadi mübadele teşkilâtı kurulsa bunlan da birkaç misli ucuza mal etmek kabil olacaktır.,, dedi.
Dönüşte İran Şahiyle yapılan görüşme esnasında her yere gittiği halde Ttlrkiyeyc gelmediği sorusunu Majestenin °—Siz babamın ziyaletini iade etmediniz—„ şeklinde cevaplandırdığını söyleyen Profesör Bediz her istikamette olduğu gibi şark milletlerine müteveccih propagandamızın da verimsiz ve cılız olduğu noktasında ısrar etti. Milli Türk Talebe Blrüğl Federasyonu Başkanı da. ziyaret ettikleri memleketlerdeki gençlik teşekküllerinden komünizme karşı mücadeh?de müttefik hareket etmeleri teklifini aldıklarını ve bu maksatla çalışacaklarını söyledi.
Kısa haberler
Çarlo artık fllıu çevirmiyecck
New-York, 25 (Nafcnı — Komik Carlie Chaplinln artık film çevlrmiyeceği bildirilmektedir. Bir habere göre. Şarlo tarafından hazırlanmış olan bir filmde başrolü oğlu Sydney Chaplin oynayacaktır»
Bir hcucde kazadan »1.000 kişi öldü
New-York, 25 (Nafenı — istatistiklere göre, 1949 senesinde Birleşik Arnerikada muhtelif kazalarda ölenlerin sayını 91.000 1 aşmıştır. Belirtildiğine göre. Amerika Birinci Cihan Harbinde de buna yakın bir miktar insan kaybetmişti. 1949 nenesinde muhtelif kazalarda yaralananlar ise 9 milyonu bulmaktadır.
Lu^kl’nin ölümü
Londra, 25 A.A. (AFPı — Eski İşçi Partisi Lideri Profesör LaskJ ölmüştür.
Yugoslavyanın ltalsaya İhtarı
Belgrad, 25 (APı — Yugoslav ya dün, Italyaya Slovenlerin men-faallerini korumasını ihtar etmiş, aksi takdirde bunların kendi menfaatlerim korumak mecburiyetinde kalacaklarım bildirmiştir.
26 Mart 1Ö5Ö
Devletbaşkanı 2 ncı seçim
Adnan Menderes, Inönünün
Poiatlı nutkuna cevap verdi
nutkunu irat etti
“Hiçbir sebep ve bahane ile millet iradesinin muallâkta bırakılmasına rıza gösterecek değiliz. Mücadelemizin esasını, millet iradesinin memlekette kayıtsız ve şartsız hükümran olması hususu teşkil ediyor”
İzmir, 25 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — D. P. İzmir Jl Merkezinde Partinin ocak, bucuk ve İlçe kurullarının hazır bulundukları bir toplantıda seçim mevzuunda sorulan muhtelif sunileri cevaplandıran Adnan Menderes, Sayın Clımhuıbaşknmnın Poiatlı nutkuna temasla Anayasanın mÜBuııdesizhği konusuııda Cutnhıır-başkanlyle hemfikir olduğunu belirterek, şöyle demiştir :
••— Bizi şiddetle alâkalandıran meselenin Parti, daha doğrusu tek İdare hâkimiyetine temel olan düşünce tarzının hâlâ yaşamakta olmasıdır. Bunun delilini Sayın Inönünün son nutkunda görmek mümkündür. Kısa, nispi ve hattâ tertipli bir hürriyet devresi içinde İstiklâl Mahkemeleri kurmadık, tenkid ve münnkaşıılara tahammül gösterdik demek, hâlâ geçmişte inanılan ve dayanılan antl-dû-mokratik esaslara ve zihniyete bağlı kalmakta olduklarını ispattan başka hiçbir mâna ifade etmez. Vatandaş hak ve hürriyetlerine ve mevcut kanunlara göre, teneffüs olunan nispi bir hürriyet havasını fevkalâde görmek, başka ne mâna İfade eder, Nispi ve tertipli bir hürriyet havası tâbirini kullanıyorum. Çünkü, bu hürriyet. hiçbir zaman tesir sahasına geçirilmek istenmemiş ve düşünülmemiştir.
Hakikat şu ki, siyasi gelişmelerde geri kalmış bütün mcmiekctJer gibi, memleketimizde de tek İradenin hâkimiyetini, Partinin derinliklerinden alan otokratlk bir idare zihniyetinin tabii bir neticesi karşısındayız, Yoksa, bu memleketin şimdiye kadar hürriyet nizamına kavuşmaması, usla muhaliflerin şiddet politikasının neticesi değildir.
Hiçbir sebep ve bahane ile millet İradesinin muallâkta bırakılmasına rıza gösterecek değiliz. Tahammülsüzlüğümüz. sadece bu nokta üzerin- | dedir. Mücadelemizin esasını millet iradesinin memlekette kayıtsız ve şartsız hükümran olması hususu teşkil ediyor. ]
İktidar Partisi ile, bir hürriyet partisi olan Partimiz arasındaki en esaslı farkın bu olduğuna İşaret etmeyi zaruri görmekteyiz.”
Menderes, nutkuna devamla Bayın Cumhurbaşkanının nutuklarındaki Is-tiklâl Mahkemeleri sözü üzerinde önemle durmuştur, iktidar Hükümetinin İstiklâl Mahkemelerini harekete getirmeyi bile düşünen bir zihniyete sahip olmasını bir tehdit olarak kabul eylediğini söyliyerok, şöyle demiştir :
••— En küçük bir tenkid ve muhalefetin bile vatana ihanet telâkki olunduğu bir memlekette bütün kusurların muhalefete yüklenmek İstenmesi beyhude bir gayret oluyor. Açık bir hakikattir kİ. millî vicdanda hüküm süren hürriyet aşkı ve demokratik bir İdarenin kurulması yolunda hlssolunan geniş hasret ve iştiyak
ıns
yarın geliyor
Ankara 25 (A.A.l — Amerikan or-duşu Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Orgeneral Lawton Collins yarın saat 11.30 da özel uçağlyie Eaenbog’a hava alanına gelecektir.
Şehrimizde iki gün kalarak salı sabahı şehrimizden ayrılacak olaıı Orgeneral Collina Milli Savunma Bakanı ile Genelkurmay Başkamın, kara kuvvetleri komutanım ziyaret edecek ve pazartesi günü Savunma Bakam Hüsnü Çakır, Ankara Palasta Orgeneral Collins şerefine bir öğ-le yemeği verecektir.
Amerika dıüm kuvvetli olmalı
Londra, 25 ıAP) — Deniz Hareketleri Başkanı Amiral FoitcsI P. Sherman, dün, sadece askeri noktai nazardan, Amerikanın şimdi haiz olduğundan daha kuvvetli bir askeri teşkilâta sahip olmazının arzuya şayan olduğunu bildir iniştir.
Shermaıı, bir basın konferansın da, General EisenhoAVer’In Ameri kanın emniyet kayguaıınun İcap ettirdiğinden daha aşağı bir seviyede bulunacak derecede silâhsızlanmış olduğuna dair verdiği beyanatını tefsir ediyordu Arap Birliği
Kah İre d e toplandı
Wnahlngton, 25 (YIR8) — A-rap Birliğinin 1950 yılı birinci dönemi bugün Mısır, Irak, Suriye, Suudi Arabistan, Ördün. Lübnan ve Yemenin iştirakiyle Kahirede başlamıştır. Ele alınan en mühim mevzu, kolektif bir savunma and-taşmasının imzalanmasıdır.
Brüksel loptaııtısı
16 ııinaııda
Bu sabah öğrenildiğine göre, Brüksel andlaşması imzacısı beş devletin dışişleri, maliye ve savun-mu bakanlurı toplantısının tarihi 16 ve 17 nisan olarak teshil edilmiştir.
v e xt İstanbul
dalma İktidarın sert polltlkasl.vle karşılanmak istenmiştir.
Halk Partisinin her ne pahasına olursa olsun, iktidarda kalmayı tek maddclı bir program olmak kabul etmiş olması ve seçimleri böyle bir programın tatbiki halinde yapmış olmasıdır kİ. geride bıraktığınız dört senenin bütün aıyasl ıstıraplarının ve çekişmelerinin kaynağı olm ıştıır. Hal böyle iken, vatandaş ve milldt haklarını müdafaa ve İstihsale çalışan muhalefete şiddet poKtık un atfetmek hürriyetten mahru.n geçen uzun yılların mesuliyetini muhalefete yüklemeye çalışmak tnmamıyle haksız yersizdir.
ve
Celâl Bayar Konyaya vardı
Başkanlannı takip
yerlerde kurbanlar şehre giren Bayar
D. P. Başkanı, bugün kongrede yakın günlerin siyasî hâdiselerini tahlil eden bir konuşma yapacak
Konya, 25 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — D. P. Başkanı Celâl Bayar, kendisine refakat eden İstanbul Milletvekili Cihat Baban ve gazetecilerle beraber bu sabah saat 8.30 da otomobille AnkArndnn Konyaya müteveccihen hareket etti.
Bayar, müthiş bir kar tipisine rağmen, Cihanbeyli kazasından İtibaren yol boyunca halkın sevgi tezahürleriyle karşılandı. Kamyonlar ve otomobillerle yan yolda Bayan İstikbal eden kalabalık bir demokrat kafilesi, Konyaya kadar ettiler.
Yolda muhtelif kesildi. 14.30 da
hükümet meydanında çok kesif bir halk kütlesi tarafından selâmlandı. Bayar, Konak Oteli balkonundan KonyalI Demokratlara şu kısa hitabede bulundu.
— Sevgili valandnşlanm, kanuni formalite tamam olmadığı için sizinle şu dakikada memleket meseleleri hakkında bir hasbıhalde bulunamı-yacağım. Biliyorsunuz ki D. P. bir kanun ve nizam partisidir. Kanunlara hürmeti kendine bir vazife sayar. Benim burada bulunup «izlere hitap etmemin sebebi bu soğuk ve karlı havada İşinizi gücünüzü bırakıp buraya toplandığınızdan dolayı teşekkür etmektir. Hepinizi hürmetle, muhabbetle selâmlarım
Bayar, müteakiben il kongresinin toplandığı sinemaya giderek müzakereleri takip etti. D. P. Başkam ya-nn kongrede yakın günlerin siyasi hâdiselerini tahlil eden bir konuşma yaptıktan aonra Ankaraya dönecektir

gününe bölgşle-loplanv
Eskişehir© yurdun muhtelif bölgelerinden yapılan bağışların tutarı
Ankara. 25 (A. A») — Eskişehir felıı kvt**'(iclvrinc 213.195(1 kadar yurdun nıuhtclıf rinden yapılan bağışların lart aşağıdadır; Diyanet İşleri Rşlstlğl ve Genel Yardım Komitesi eliyle gelenler ... Haberler Bürosu vu Radyo Gazetesi eliyle yapılan bağışlar .....
Kızılay Genel Merkezi ellylo yupılan bağış* lar ..................
Ankara Kızılay Derneği Başkanlığı eliyle yapılan bağışlar ..
125.680,90
4.201.13
33.204,20
b2. (66.44
»15.(151,72
Brüksekle yapılacak bu toplantının gündeminde ezcümle Batı Birliği taraf metan alınan müda fas tedbirlerinin mail cihetinin temini meselesi yer alacaktır.
Bu toplantıda Emest Bevin. İn-giltereyi temsil edecektir.
M rain ad u da ııçun dıtlrr görüldü
Mrsina, 25 A A. lAFP) — Dün Mcsina boğazı üzerinde gayet sür aile 1500-2000 metre yükseklikten uçan ıl(i uçan daire görülmüştüı. Bunlar kuzeydoğudan gelip güneybatıya doğru gitmekteydiler Bir çok Mesinalı ve İtalya Bölge Deniz Komutanlığı mensupları bunları seyretmişlerdir.
LÜbımn vc Suriye, İsrallle bıırışı konıışiiiı\araklar
Beyrut. 25 A. A. i United Press» — Bugün açıklandığına göre Lübnan ve Suriye Arap Birliğinin Kabil ede toplanacak konseyi arife sinde İsrail ile banş görüşmeleri-İte girişmiyccekleri ve bu yeni devlet© karşı iktisadi ablukalarını da ha da kuvvetlendirecekleri hususunda bir anlaşmaya varmışlardır
İki devletin başbakanları İsrallc karşı takip edecekleri müşterek siyaseti Kahire görüşmelerinden önce müzakere etmek üzere perşembe günü Bevrutta buluşmuşlardır. Bu müzakerelerin sona ermesi İle Başbakan Rıad El Sulh ve Lübnan delegasyonu bıı sabah Kahlreve hareket etmişlerdir.
Önümüzdeki devrede bir büyük işimiz, yeni bir Anayasa ile devletimizin demokratik, medenî teşkilâtının eksiklerini tamamlamaya çalışmak olacaktır. İkinci bir meclisin kurulmasını, devlet reisi ile arasındaki münasebetleri
Kırıkkale, 25 (A.A.) — Cumhurbaşkanı İsmet bıönü bu sabah saat 11.15 te Kınkknleyc gelmiş, Ordue-vhule bir müddet oturduktan aonra, Seçlın Kanununa göre uçık yerde nutuk söylemek İçin muamele tamamlanmamış olduğundan hazırlanmış o-lan yeri bırakmış ve kapalı .sinema salonunda aşağıdaki konuşmayı yap-iniştir:
•’Aziz vatandaşlarım,
Yeni seçimde beni tekrar milletvekili nlanık kabul etmeniz için, yakın geçmişte yaptıklarımı ve önümüzdeki devre için düşündüklerimi »ize anlatacağım.
Biz, İç politikada, beş seneden beri yeni bir devre intikal etmeye çalışıyoruz. İç idaremiz, bütün siyasi ve İçtimai telâkkilerimiz,, anlayışta, prensipte, icraatta ileri bir devreye giriyor. Vatandaşın memleket idaresinde kendi mesuliyetini anlaması ve reyi ile memleket İdaresine istikamet vermeni usulü, geniş, canlı bir şekilde işlemeye başlamıştır.
Bu devre içinde memlekette huzuru, vatandaşlar arasında düşmanlık olmamasını emin bulundurmak, en mühim vazife ve en güç vazife idi. En mühim vazife olduğunu hepimiz kolaylıkbı anlıyablllriz. Siyasi mücadeleler düşmanlık usullerine bağlanırsa, memlekette dirlik düzenlikten e-ner kalmıyaenğmn şüphe yoktur ve bir memleketin Vatandaşları, bir defa birbirine güvenmez hale geldikten aonra, onların, dışardan gelecek felâketlere ve içerde çıkacak felâketlere karşı memleket İçinde birlik muhafaza edebilmeleri imkânı kalmaz.
Geçen dört sene zarfında en gilç vazife, iktidarda bulunan partiye düşüyordu. Türlü taşkınlıklara karşı memlekette asayişi, mal ve can emniyetini muhafaza etmeye mecburdu. Birdenbire parlıyan tcnkidler ve şikâyetler yanında, türlü maksatta faaliyete geçenlerin her türlü tecavüzlerine. iftiralarına, sövmelerine karşı, geniş yürekli ve sabırlı davranmak icap ediyordu. Her milletin kendine göre bazı vasıftan yumuşak ve bazı vasıfları serttir. Türk Milleti, soz tecavüzüne az dayanan bir millettir. Vatandaşlar arasında en ağır kavgaların sebepleri, çok defa, söz tecavüzüdür. Bu memlekette yüzlerce seneden ben devamlı bir hürriyet rejimi kurulamamıştır. En uzun zurnanı biz geçirdik. Bununla, kendimizi ba-balalımızdan daha anlayışlı ve daha ileri görmek iddiasına kapılmamalıyız. Babalarımız da bizim kadar bu ihtiyacı biliyorlardı. Fakat, müşkülâtı yenemediler. İktidarda otan, nihayet tahammülünü kaybeder ve iktidarda olmıyan, tahrikleriyle nihayet Iktldan devirir ve yeni bir sabırsız ve tahammülsüz usulü yerleştirir. Geçen beş senede «izlerin sabırlı, nefsinize hükmi olmanız, aynı zamanda memleketin asayişini korumaya muvaffak olmanız, memleketimizi büyük bir medeniyet mcrhuieaıni kestirmeye muvaffak etmiştir. Şimdi, hâdiseleri daha soğukkanlı olarak görebiliriz. önümüzdeki merhaleyi daha ileri bir başarı haline getirmeyi düşünebiliriz.
önümüzdeki devrede bir büyük işimiz, yeııi bir anayasa ile devletimizin demokratik, medeni teşkilâtının eksiklerini tamamlamaya çalışmak olacaktır. İkinci bir Meclisin kurulmasını. devlet reisi He hükümetlerle meclisler arasındaki münasebetleri düzenlemeyi arayacağız.
Halk Partili vatandaşlarıma söyleyeyim ki, bizim inandığımız altı oklu prensiplerin Anayasadan çıkarılın ası tabii olacaktır. Biz, Halk Partili olarak altı oklu prensiplerimizi vatandaşlarımıza beğendirmeye çalışmakta devam edeceğiz. Bu suretle, diğer siyasi partilere karşı kendi prensiplerimizi anayasa He imtiyazlı bir mevkie koymuş olmaktan çıkacağız, amma, şurasını hemen ilâve etmeliyim. yeni anayasamız bazı prensipleri bütün vatandaşların, bütün siyasi partilerin müşterek umdeleri olarak teshir ve tâyin etmeye mecburdur Benim şaha! fikrim budur. Anayasa memlekette demokratik rejimin istikrar içinde bulunmasını, istikbalde cumhuriyetin ve cumhuriyetin aziz prensiplerinin Ani ve tehlikeli kanunlardan masun bulunmasını tendn e-dccektir. Bugünkü anayasamızın çok kuvvetli tarafları yanında, açık tarafları da vardır. 27 senelik tecrübeden bazı esaslı dersler alınmıştır.
Vatandaşlarım.
Vatanda dirlik düzenliğin muhafazası, her şeyden evvel, siyaset mücadelemizin fena bir hastalıktan kurtulmasına bağlıdır. Bu hastalık, tarihten gelen kökleri ve bLziın beş senelik tuzc demokrasimizin tecrübesiz mücadeleleri içinde muhalefet partilerinin bünyesine yerleşmiştir» Bu hastalığın adı. şiddet politikasıdır ve şiddet usullerinin muvaffakiyet vasıtası zanııolunımuiKhr. Ayın milletin aynı istidatta evlâtları olarak, iktidarda bulunan hizler do, şiddet usullerine kendimizi kaptırabilirdik. Eğer babalarımızdan daha sabırlı olmasaydık, bugün içinde bulunduğumuz rejim daha bir kaç »cne evvel sona e-rerdi» Biz işbaşında kalarak, şiddet taraftarlan işbaşına gelerek, sona e-
İkinci
ve hükümetlerle meclisler düzenlemeyi arayacağız
se-
rerdi... Vc yüzlerce ve yüzlerce neden beri tarihin göğsüne kazılmış olan hüküm, yani ‘'bıı topraklarda demokrasi olniAZ, hürriyet olmaz
hükmü bir kere daha İspat edilmiş o-lurdu. Bizim sabrımız, memleketi bu neticeden kurtardı.
M
Eııkat, karşı partiler içinde idareyi ellerinde bulunduranların şiddet politikasına mâni olmaya İmkânımız yoktur. Memlekete açıkça söylemek isterim ki, demokratik rejimin feyizli olarak devam etmesi, iktidarda bulunanın sabırlı, tahammüllü olmasına, haklı şikâyetleri haksızlardan ayırarak, vatandaşı memnun edecek tedbirleri bulmasına ne kadar bağlı İse, muhalefette bulunan partilerin Sabit fikirlere kapılmıyarak ve Aşikâr hakikatleri reddctmlyerck. şiddet politikasından vazgeçmelerine de o kadar bağlıdır. Şiddet politikasını muhalefet partileri İçinde tasvip et-mi.ven, bu partilerin güzide unsurları, hesapsızdır. Ama, partilerinin 1-dareal şiddet taraftarlarının elindedir ve yürümekte olan politika odur.
Şimdi size, kolaylıkla anlıyacağınız, bildiğiniz İki misal söyüyeyim» Bunlardan birisini Keskinliler gösterdi. Buradan Ankaraya gelen bir heyet. Keskin halkının çok ehemmiyet verdiği bir meseleyi halletmeye çalışıyordu. Bu mesele memleket ölçüsünde pek sadedir. Fakat, Keskin ölçüsünde. vatandaşlarım onu çok ehemmiyetli bulmuşlardı. Bu mesele, Keskinde bir hükümet konağının süratle yapılmasıdır. İktidarda bulunan ve bulunmıyan partilere mensup vatandaşlar, müşterek dâva olarak, bunun İçin Ankaraya gelmişlerdi, Salâhiyet ve tesir aahibt farzettikleri herkese dertlerini anlattıkları gibi, Cumhurbaşkanına da. meselelerini anlatmaya karar vermişlerdir. 8on anda Demokrat Partinin üyelerine Ankaradakj 1-dare heyetleri “Cumhubaşkanına gidemezsiniz, kongrenin karan var,, demişler ve onları monetmtalerdh. Demek ki, parti içindeki vatandaşların mülahazaları ve İhtiyaçları tesirini gösterecek halde değildir. Cumhurbaşkanına niçin gidemezlermiş? Bunun felsefesini izah ediyorlar: Çünkü o gayri mesuldür, elinde bir kudret yoktur, yahut olmamak lâzımdır. Onun için» bir dert söylemek üzere ona gidilemez. "Hayır, hiçbir iş söylcmiyeceğiz, sadece, ziyaret edeceğiz., diyenlere de: "Ha, bu da. kongrenin kararı üzere, saltanatın ol etek öptürmesi gibi bir şeydir. onun İçin gidilemez.görüyorsu-
nuz vatandaşlar. Şiddet politikacıları ne kadar İnsafsızdırlar ve vatandaşları sarih haklarından ve ihtiyaçlarından mahrum edecek bir politikayı ne kıııtar pervasızca yürütmeye kıyam e-diyorlar»
Şimdi arkadaşlar, bir cemiyette vatandaşların münasebeti iki sebeple o-lur: Ya. hiç işi yoktur, bir nezaket vc insanlık temasıdır, ya bir derdi vardır, iktidar ssLhibi bir adama onu sövliyecektir. Bu İki şıkkı da bertaraf ettin mi. bir şehirde, bir siyasi partinin başına oturmuş olan zat. kendi partisinde bulunan vatandaşları Cumhurbaşkanı ile temastan menedebilmek tedir. Halk idaresinin rüçhanı, hususiyeti, herhangi bir dertli vatandaşın Cumhurbaşkanına kadar derdini söylemek için imkândan mahrum olmamasıdır. Bir parti teşkilâtı başkanı olarak vatandaşı. Cumhurbaşkanı He değil, herhangi bir devlet memuru İle temastan menedememek 1A-zımgellr.
ikinci misali, iki hafta evvel, Eskişehir'de gördüm. Serbest vatandaş veya halkçı ve demokrat, felâkete uğramış vatandaşları sular içinden ve ölümden çıkmaya çalışıyorlar. Bir geçmiş olsun diyeyim, belki gördüklerimle hükümete, arkadaşlarıma söy-liyecek bir şey görürüm diye gittim. Vatandaşlarım memnun oldular. Der-iıal. Es ki şehirde muhalefeti idare e-den faal politikacılar, on beş yirmi seneden beri otan hatalar üzerine benimle mütccavizane münakaşa açmak İstediler. îkı genç, ateşli politikacı, galiba iki kardeş veya akraba ve biri milletvekili, teselli ve ilk tedavi ve derman havasını, koyu ve şiddetli bir politikanın çekişmesi şekline sokmaya çalıştılar.
Bu hâdiseler siyasi hayatımızın bünyesine yerleşen şiddet politikasının Arızalandır» Muhalefet partilerinin bünyesine Arız olan şiddet politikası, yine kendi işlerinde, kendi arkadaşları tarafından reddedilip dü-zeltilinceye kadar, şiddet politikasının kırıcı, yıkıcı neticelerini bu memleket çekecektir.
Vatandaşlarım.
Yeni seçimde memleketin siyasetini hastalıktan kurtarmak seçmenlerin elindedir. Memleket, tahammül, sabır ve vatandaşlar arasında düşmanlık olmamasını, benim anladığım gibi, her meselenin üstünde bir c-henınnyettc tutarsa, reyleriyle, memleket siyasetini bu istikamete tevcih edecektir. Siyaset mücadelesini hiçbir felâket Anında dahi bırakmamak ve vatandaşı, hattâ Cumhurbaşkanı ile temas etmekten menetmek usulünde vc iddiasında bulunan politikacıları tercih ederse, takdir milletin vc hürmet bizimdir.., |

C. H. P., İstanbul seçim kampanyasını dün açtı .
Beşiktaştoki siyasî toplantıdan sonra, bu sabah da Maksimde bir toplantı tertip edildi
0.H.P. îjıfıınhul teşkilâtı fiJİt seçim Icnmpıınvasım dün saat 15 te Beşiktaş İlçesinin Güler sinemaaında tertip ettiği bir toplantı İle açmıştır.
Sinemayı dolduran yüklerce parlıli huzurunda söz alan C.M.P. İstanbul Milletvekillerinden Ekrem Amaç. Atıf Ödül, Ali Ki/41 Arı, birer konuşma saparak seçmenlerine Meclisteki çalışmaları hakkında izahat vermişlerdir. Bilâhare konuşan C.M.P, Beşiktaş *çe-alnden İhsan Öner. Muhittin Günaşan, Orhan Tugsavııl. Muzaffer Germen ve II İdare Kurulundun llhaml San car ve Ekrem özden partilerinin muhtelif cepheden İzahını yapan birer konuşma yapmışlardır.
Ayrıca, C.H.P. bugün sabah aaat 10 dan İtibaren Taksimdeki Maksim tonunda ayn bir siyasi toplunu tertip etmiştir.
ihtilalci Ziya için
İHTİFAL
Bugün yapılacak bir merakimle merhumun hAtıraaı anılarak
Türk büyüklerinin hatırasını anmak İçin yorulmak bilmez bir mesai zarfa-derek memleketin kültür hayatına kendisini tanıtmış olan İhtifale! Ziya Beyin ölüm yılının 20 nci zenci «tevriyesi 21 mart 1B50 pazartesi gününe rastlamak-tadır.
Başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere Barbaros Hayreddin. Mimar Sinan. Bokoilu Mehmet Paşa. Zeka! Dede, İbrahim Müteferrika gibi büyük Türk şahsiyetlerinin İhtifallerini yaparak Türk gençliğine büyüklerini tanıtmak ve onlara hürmet hislerini telkin etmek hususunda senelerce sarf etliği mesaisiyle bir çok hizmetleri görülmüş olan İhtifale! Ziya merhum İçin Galatasaray Lisesi yarın konferans salonunda bir İhtifal yapmaya karar vermiştir. İhtifal saat 17 de başlıyacaktır. Toplantı tertip heyeti İhtifale İştiraki arzu çilen herkesi davet etmektedir.
İl Seçim Kurulu dün toplandı
Seçlrn Kanununun 6 ncı maddesine 4bre dünden itibaren seçimler resmen banlamış ve kanunun tatbikine geçilmiş olması İcap etmektedir. Bu vasiyet ü-zerine dun Başkan Seyfeddln Uğur un haşkanlığında toplanan 11 Seçim Kurulu kamın hükümlerine göre çalışma tarzını tespit etmiş ve gerekil kararları almıştır.
Yunon Millî Bayramı dolayısiyle Konsoloshanede merasim ycpıldı
Yunnıı milli bayramı dolayısiyle dün Kuri 11 de Yunan konsoloshanesinde (nrraeim yapılmıştır,
Şehrimizdeki Yunan fcolonistadtn büyük bir karLıbniıaın hazır bulunu»:, u toplantıya bir rahip tarafından okunan _ dini dua İle başlanmış bunu müteakip Başkonsolos Hrietopuloa haııruna teşekkür ederek. Yunanlatanın anık iyi ghntare kavuştuğunu belirtmiştir
Saat 13 e kadar sürer, toplantı her sencklnden daha kalabalık olmn(tur.
Bir Amerikan şilepİ, yardım malzemesi getirdi
Limanımıza gelen "South Wing«, A-merlksn şilebi, getirdiği yanlım mal-ju?menini dünden İtibaren Sirkeci rıh-Ununa boşaltmaya bağlamıştır.
“Tarsus” gemisi kiralanıyor
Turistik seferler İçin Tarsus vapurunu kiralamak İsti/en American Ezprese seyahat acentesi İle Devlet Denizyolları arasında esas İtibariyle anlaşma hasıl olmuştur.
Bu kumpanyanın müdürleri 30 mart İle 4 nisan arasında Parlste toplanacaklar ve anlaşmayı gözden geçirecekler, hazırlanan esasları kabul ettikleri takdirde İki taraf arasında derhal mukavele imzalanacaktır.
Ankara Radyosunda İngilizce dersleri
MÜH Eûiıim Bakımlığının tasvibi Üs» clAn İngiliz B B C. Radyocunda verilen ••Radyo İle infilitce” derslerine de nisan ayının İlk haftaamda Ankara Radyosunda başlanacaktır. Derslerin kesin tarihi ayrıca, bildirilecektir.
Halihazırda bu öğretim sistemi bir çok memleketlerde büyük bir muvaffa^ kıvetle tatbik olunmaktadır. İngilizce Öğrenmek İçin şimdiki halde Öğretmen kıtlığı doluyisiyle mevcut olan Haan öğrenme müşkülâtının * 'Radyo ile İngilizce.. sayesinde giderileceği tahmin edilmektedir. Bu hususta hazırlanan vnrdımn kitap büyük şehirlerimizde 71 kuruş fiatie atılışa çıkanlmıılır.
3 senede 30 ilkokul binası yapılacak
Şehrin muhtelif semtlerinde üç sene zarfında 30 İlk okul binası yapılmasına karar verilmiştir. Bu binalar her yıl 10 tane olmak Üzere İnşa edileceklerdir. 1950 senesinde yapılacak olanların yerlerini te^btt etmek üzere Belediye Daimi Encümeni tetkiklerine başlamıştır.
Araba vapuru seferleri arttırılıyor, ücret tarifelerinde de değişiklik yapıldı
Şehir HaUan tşivlmesl. yaz tarifesin-de araba vapuru aeterterlnl çoğalt •>' a knrnt* vermiştir. 338 kuruş obıtl ıp gelme biletleri kaldırılmış buıut mu ı-blt 221 kuruş olan yalnız gidiş biletleri 20ü kuruşu indirilmiştir.
19 Mayıs Gençlik Bayramı programı hazırlandı
19 mayıs Gençlik Buy ramı programı Milli Eğitim Bakanlığınca tasdik edilerek Milli Eğitim Mlidilrltlğüne gönderilmiştir. Bayram merasimi gene İnönü. Fener ve Şeref stadyonılarımlıı yapılacaktır. Ayrıca meşkûr gün için şehrimiz halkevleri birer gece bazırlamışlarAır.

HAV4 R APORU
Bugün şehrimizde havunııı umumi-yatla bulutlu vo sağanak şeklinde yağışlı geçmesi, rüzgarların kuzey vo kuzey doğudan orta kuvvetle cam cm I hava sıcaklığının aynı dereceyi muhafaza ötmesi muhtemeldir.
ilimizin on düşilk sükûnet dcuticeei 1» en yüksek 7 santigrattır»
26 Mart 1950
Sayfa 3
Y E N t İSTANBUL
İkinci Dünya Harbi içinde
Paris
Tıkılmaktan

nasıl
kurtuldu ?
Fransızların
ısrarı üzerine,
Eisenhower emir
venyor:
"Paris’e!”
PANAY R:4
Şundan bundan
Korgeneral Von Choltitz
Paris’in son Alman Komutanı
Yarbay Gallois, Paristen öyle tehlikeli haberler getiriyor ki, Bradley, bunları duyar duymaz, hemen Eisen-hovver’e giderek vaziyeti görüşmeye karar veriyor. General Könıg de o sırada, umumi karargâhladır. Eisen-hovver, kendisine â? evvel, kıtaların Paris üzerine yürümeye hazır olmadıklarım söylemişti. Eisenhosver. Kö-nıg’in önünde Bradley’e soruyor:
“— Ordularınız, Paris üzerine ne zaman yürüyebilecektir?...
Bradley:
“— Eylül bidayetinde,, diyor.
Eisenhower. Könıg’e dönüyor:
— Gördünüz mü!.. Ben size demedim mi?„
Fakat Fransız generali, bununla kanaat etmiyor. Londraya giderek ne olursa olsun, Leclerc tümeninin Panse yürümesi için izin koparmaya çalışacaktır.
Könıg gittikten sonra, Eisenho-wer ile Bradley arasında neler geçtiği pek malûm değil. Fakat Könıg, aynı gün öyleden sonra Portsmout.h’a gelerek, müttefiklerin Genelkurmay Başkanına derdini dökmeye haşlayınca, karşısındaki hayretle soruyor:
“Nasıl olur?.. Eisenhower, Leclerc tümeni ile bir Amerikan tümenine, hemen Paris üzerine yürümelerini emrettiğini, 10 dakika evvel telefonla bildirdi.”
PARÎSE DOĞRU!
Bu arada, 12 nci Kolordu karargâhında Bradley’! bekliyen Leclerc, gittikçe asabileşiyor. General Ge-row’un emrini dinlememiş ve Guille-bon, Versailles istikametinde yürüyüşe devam etmektedir.
İleri hareket, tamamen gayri nizamidir ve Müttefikler Başkomutanlığına karşı, bunun tek mesulü Lec-lerc’dir. Saatler geçiyor, Leclerc gittikçe asabileşiyor ve pilotu, telâşa başlıyor; çünkü hava karardıktan sonra, iniş yapmak imkânsızdır; tümen komutanı ise gece, kıtasından uzak kalamaz^
Leclerc, pilotuna soruyor:
“— İniş yapabilmek için buradan en geç kaçta hareket etmeliyiz?,,
saat 19,30 da.„
Saat 19,10 dur. Leclerc, hayatiyle oynuyor. Ordu başkomutanına i-taat etmiyen generaller, hissi sebeplerle affedilmez!..
Saat 19,20 de karargâh üzerinde bir uçak görünüyor. Bradley geliyor! Ferah bir nefes alan Leclerc, vaziyeti Bradley’e hemen anlatacak ve Guillebon müfrezesinin ileri hareketini tasvip eden emri koparabilecektir. Bradley uçaktan inerken, Lirlere, Amerikalıya vakit bırakmadan. müdafaasına başlıyor. Fakat Bıadley dinlemiyor bile!..
“— Leclerc, burada olduğunuz iyi oldu!.. Tümenimiz hemen hareket e-decek! İstikamet Paris!,,
Fransızın gözleri yaşarıyor. Guillebon müfrezesinden bahsetmeye artık lüzum yok! Üç saat sonra 2 nci zırhlı tümeni tam mevcudu ile hareket etmiştir. Askerler, sevinçten deli gibidir. Gülüyorlar, bağırıyorlar, öpüşüyorlar!..
”— Duydun mu? Parise!,,
“— Paris! Paris! Bu sefer artık Parise gidiyoruz!,,
ORDU GRUPU İLE SON KONUŞMALAR
General von Choltitz, devam ediyor:
Az zaman sonra telefona Speidel çıkıyor. “Merhaba, Speidel!,,
“— Merhaba generalim!,,
Mikrofonu pencereden dışarı tutuyorum:
“— Lütfen İyi dinleyin!.. Duydunuz mu?„
“— Evet, çan sesleri duyuyorum.,, ”— Tamam!.. Fransız ve Amerikan orduları, şu dakikada Parise gi-
- 12 -
riyorlar.,,
Ya!„
Uzunca bir sükût.
“— Speidel, Ordu grupu askersiz generale ne emrediyor?,»
“— Generalim, emir vermek salâhiyetimiz olmadığını biliyorsunuz?,,
”— Bana lütfen mareşali veriniz!,.
“— Mareşal öbür kulaklıkla dinliyor...
“— Lütfen kendisini veriniz!,,
“— Mareşal başını sallıyor, verecek emri yoktur.,,
“— Eh, öyleyse, azizim Speidel. bana da “Hoşça kal,, demek düşü- 1
Çeviren:
Behçet Cemal
Saat 14 den itibaren, bizim bina etrafında müsademe şiddetlenmeye başladı. Otele ateş açan tanklar, pcıgolalarda duran otomobillerimizi de tutuşturdular. Tankları, mukavemet hareketine mensup piyade çeteciler takip ediyorlardı, Otel dumanla dolmaya başlayınca maiyetim, pencereleri kapattı. Düşman otele giriyor ve sis bombaları atıyordu.
Mücadele artık azami haddini bulmuştu. Düşman kuvvetlerinin taarruza geçmek üzere oldukları görünüyordu. Askerlerim düşmanın ancak muntazam kuvvetlerine teslim ol-
işgal sırasında Fransada Alnıaııyayı temsil eden Otto Abetz, harp mücrimleri mahkemesinde.
yor! Baden-Badende oturan karım ve çocuklarımla alâkadar olun! Onları himaye edin!,,
Speidel, dürüst, asil ve hattâ samimi bir sesle:
“— Merak etmeyin, generalim, söz veriyoruz!,, diyor.
Speidel, Parisi, uçan bombalar ve uçaklarla yakıp yıkma emrine mâni olduğu için, bir hafta sonra tevkif o-lundu.
Karargâh personelinin bir kısmı için henüz tertibat almamıştım. Geçen haftalar zarfında, Fransada. ordu hizmetinde bulunan takriben 30 bin Alman kadınını geriye göndermiştim. 24 ağustosta Parıste ancak 60 kadar kadın kalmıştı. Ertesi gün, mücadelenin şiddetleneceği ve yakında her şeyin biteceği muhakkaktı. Bu itibarla Başkonsolos Nordling’den, bu kadınlan himayesine almasını rica ettim. Kadınları, ertesi sabah, kararlaştırdığımız saatte Nordling’e teslim ettik. Nordlıng’in kızılhaç himayesine koyduğu kadınlar, Bristol oteline yerleştirildi. Hepsi, sonradan ıızun esaret yıllarının ıstırabına katlandılar.
25 AĞUSTOS 1944
Şayanı hayret derecede sâkın bir gece geçirdikten sonra, ertesi sabah karargâh komutanı Jay ve mevziimizin subaylariyle birlikte, son müdafaa hatlarımızı teftiş ettim. Üzeninde hiç silâh yoktu. Tek kurşun a-tılmadı. önümüzdeki saatlerin nelere gebe olduğunu pekâlâ biliyordum. Fakat, bu harpte o kadar tehlikeli vaziyetlerde bulnumuştum ki, hiç telâş etmiyordum. Saat 10 a doğru, rahatsız edilmeden. Maurice oteline döndüm Az sonra, yakınımızdan, tank topları ve makınelitüfeklcr ateşe başladı. Rivoli’den ilk tanklar geçerken, birkaç genç subayla balkonda idim. Bana tankları gösterdiler. Bundan evvel de muharebe mevziimin yakınında, çok defa düşman tankları dolaşmıştı. Dedim kı:
”— Ha, evet, bunlar, Amerikan tankı... Fakat. İçindekiler, her halde Fransız olsa gerek’,,
makta ısrar ediyorlardı. Albay Jay, bana vaziyeti izah ettikten sonra, a-teş kesilmesine müsaade ettim. Albay. düşman subaylarından birini dâvet etmek üzere yâverini gönderdi. Birdenbire yanımızdaki odanın kapısı açıldı ve çok heyecanlı, şaşkın bir sivil, makineli tabancasiyle içeri girdi. Ben önde duruyordum ve arkamda Kurmay Başkanı, Albay Jay ve sivil şube müdürü Dr. Eckelmann vardı. Tank tümenine mensup genç bir subayın da odada bulunmuş olması muhtemeldir.
İçeri giren sivil, tabancasını bana tevcih ederek, bir kaç kere:
H— Almanca bilir!.,
Diye sordu. Sükûnetimi hiç bozmadan, kendisinden her halde daha iyi almanca bildiğimi söyledim. Derken, karşı taraftan dâvet ettiğimiz subay, bir binbaşı odaya girdi. Vaziyeti derhal kavrıyarak, şaşkın sivili yakasından tutunca dışarı attı. Bana askerce selâm veren binbaşı:
“— Generalim, ateş kesmeye razı oluyor musunuz?,, diye sordu.
“— Evet, hazırım!,, dedim.
Binbaşı, kendisini takip etmemi rica etti ve arka merdivenden aşağı indik. Arabanı orada idi. fakat konta kt anahtarım bulamayınca yolumuza devam ettik. Castiglione caddesine gelince, binbaşı, eliyle ateş kes işareti verdi. Rivolıye giden koridora sapınca, etrafımı bir sürü halk sardı. Fransız subayı acele ilerlediği için, halk bana karşı tehditkâr tavırlar takınmaya başladı. Şimdi sükûnetimi bozmadan, bütün askerlerimizin uğradığı âkıbetten nasibimi almak icap ediyordu. Birden yanımda. kızılhaç işareti taşıyan bir kadın peyda olarak vücudunu bana siper etti, ve binanın sonunda duran bir otomobile kadar bana refakat etti.
GENERAL LECLERC ÎLE MÜLAKAT
•Rıvolı boyunca giderken, mukavemetçiler muhafazasında sevkedilen uzun bir esir kafilesine rastgeldik, (Devamı var)
— Ağzı kalabalık birisini tamdım. (FUzul!) nin Üçüncü Selim zamanında geldiğini, (Şeyh Galib’in) Leylâ ile Mecnunu yazdığını, ıVol-tairejin ise Napolyon devrinde yetişen en içli Fransız muharriri olduğunu söylüyordu!!
— Kendisine nerede profesörlük ettiğini sordunuz mu?
— Hayır sormadım! Fakat Ame-rikada okumuş galiba!
— Ben, bilgisi bu za.tinkinden hayli geri, iddiası ise yine bu efendinin-kinden hayli ileri epeyce (yazgan) tammışımdır. Hele vaktiyle gördüğüm bir şairi hiç unutmam! Bir şair ki, (Süleyman Nazif) merhuma sormuştu: “Acaba benim adım da cihanın en büyük isimleri arasında hatırlanamaz mı?” diye.
— Süleyman Nazif ne cevap verdi?
— Biraz sakalını okşadı ve şöyle dedi: “Hatırlanabilir amma biraz
geç. Yani Homer, Şckspir, Dante, Firdevsi ve Abdülhak Hâmid gibi isimler unutulduktan sonra!
— Görüyor musunuz, herkesin gözü ebediyette! O sebeple - velev süreksiz bir ikbal için olsun - koltuğuna yapışanlar ayıplamamahî! Zaten artık yalnız politika değil, terbiye, dil, ve edebiyat meseleleri de orta malı oldu. Tabiî demokrasi İcabı!
— Ben size vaktiyle ne demiştim; herkes sade bildiğini söylemek lâzım gelse insanlar konuşacak lâkırdı bulamaz! Bereket versin; hata, yalan ve iftira gibi şeyler ikide birde imdadımıza yetişiyor da biz de söy-liyecek söz bulabiliyoruz! Yoksa halimiz haraptı! Herkes doğru söylemek lâzım gelse, dünyanın en şamatalı muhitleri bile Hindistanın sükût kulelerine döner!
Yazan : Fazıl Ahmet Aykaç
— Keşke bütün kusurumuz bildiğimizi bilmemekten ibaret kalsa! Ben daima şu fikri tekrar ediyorum: Geri kafa, azgın iddia ve yaygaracı inat... Evet, yalnız siyaset bordasında değil, irfan pazarında da en cüretli atılganlık gösteren ruh. bu üç âfetin, üçüne de açık görünüyor! Yalnız tarlalarımız çekirgenin» bağlarımız filoksera’nın, çamaşırlarımız güvenin tehdidi altında değildir. Mânevi dertlerimiz büsbütün amansız Küflü fikir, katmerli cehalet vc pervasız şamata!. Siyasî boğuşmalardan bahis bile etmek İstemem. Fakat sayısız ideal ve suçsuz konu, şu üç âfetin kerpetenleri arasında neyi hatırlatıyor bilir misiniz? Bir sürü kaplan, pars ve kurt tarafından hücuma uğramış ceylân yavrularını!. Ne hazin manzara!
— Affedersiniz ama sizin diliniz benimkinden çok acı! Hele bazı günler zihniniz bir şişe tuzruhuna dönüyor. Her mevzuun üzerine âdeta kezzap gibi dökülüyorsunuz! Ne yapmalı: Cihan bu. elbette her kafadan bir ses çıkacak!
— Tamamiyle hakkınız var! Size şu küçük hikâyeyi anlatayım da sözümüze nihayet verelim: Vaktiyle seyyahın biri trlandanın bir istasyonunda altı tane saat görmüş. Fakat dikkat etmiş ki, bu saatlerin her biri ayrı ayrı vakitler gösteriyor! Canı sıkılmış ve eşyasını taşıyan adama çıkışarak: “Bu nasıl şey?” demiş “altı tane saat var; altısı da başka başka zamanlar işaret ediyor!” Eşya taşıyan adamcağızın verdiği cevabı tahmin edebilir misiniz? îşte şu:
— Hepsi de aynı vakti gösterecek olduktan sonra altı saate ne lüzum kalır?!
ımııuuuıiNin*nnııınrnıınnîitmıınıwıtt=ntmiHmttıiNittttiNmNittnııı.mmın)anmuiıııımıiMiııntKfnınınınn:mtnnıvmııımt:tntnmt:nniiivmnnt»!
İnsanî bir derdin devası bulundu
Körler için yeni bir görme makinesi
EĞER körler yarasalara benzı-yebilselerdi, yanlarında ne baston ne de bir köpek taşımağa ihtiyaç duymadan rahatça dolaşabilirlerdi. YarasaJar gece karanlıkta dolaşabilmeleri için gayet basit, fakat son derece hassas, radara benzer bir uzva sahiptirler. Bu uzuv ince bir ses çıkarır, bu çıkardığı sesin yankısını dinler ve böylece etrafta sesi aksettiren cisimlerin mevcut olup olmadığını ve mevcutsa a-ralarında ne kadar mesafe bulunduğunu tayin eder.
Körler için yapılan makinelerden çoğu yarasanın “radar”ından fikir alınarak meydana getirilmiştir. Yalnız, bu cihazlar “ses” değil, ışık pırıltıları, yahut radyo dalgaları vası-tasiyle çalışmaktadır Fakat bu makineler çok büyük olduklarından ve fazla yer İşgal ettikleri için körler tarafından fazla rağbet görmemiştir.
Bundan dört sene önce, Dr. Heinz E. Kallmanın adında bir fizik âlimi gayet kullanışlı, elektronik bir makine icat etmişti. Dr. Kallmann, harp müddetince radar mütehassısı olarak çalıştığı için bu işin tam ehli bulunuyordu. Fakat, Dr. Kallmann da, nihayet, radar esasına göre yapılacak bir âletin, ışık yahut radyo dalgaları neşredeceği için, hiç bir zaman kâfi miktarda küçültülemiye-ceği neticesine varmıştı.
Fakat takriben 4.000 saat kadar düşünüp taşındıktan, hesap yaptıktan sonra. Dr. Kallmann yepyeni bir makine icat etti ve bu yeni âlete Optar ismini verdi.
Dışarıdan bakınca küçük bir to-toğraf makinesine benziyen bu âletin ağırlığı ancak bir kilo kadardır. Dr. Kallmann a göie bu makine daha küçültülebilip, takriben 200 gram a-gırlığında, cepte taşınabilen ufacık bir cihaz şekline getirilebilecektir. Halbuki şimdiye kadar yapılan makinelerin en küçüğü ufak bir bavul
Q____ESKİ ESERLER____J
Şehzade Camii ve Türbesi
Mimar Sinan, Şehzade’yi 58, Süleymaniye'yi 67, yaşında iken yapmıştı. Edirnedeki Sultan Selim Camiine 84 yaşında başlayarak, 90 - 91 yaşında ikmal etti.
Yazan : Esat Serezli
Şehzade CanıHnin gece elektrik gıgında görünüşü.
büyüklüğünde olup, dört buçuk kilo ağırlığmdaydı.
Optar’ın küçüklüğüne sebep kendiliğinden enerji husule getirmesine ihtiyaç olmamasındadır. Bu âlet sadece etraftaki ışıktan İstifade e-derek çalışmaktadır.
Etraftaki cisimlerin aksi makinenin üzerinde bulunan adeseye düşer ve bu akis bir iğne tarafından ayarlandıktan sonra makine cismin hangi mesafede olduğunu kaydedebilir. Bundan sonra o cismin uzaklığına göre, makine, iki saniyede bir. ıslık sesine benzer sesler çıkarır.
Bu âleti kullanmak için onun dilinden anlamak lâzımdır. Bu da sadece sekiz çeşit sesten ibarettir. Yarım metre kadar yakında olan cisimler için gayet tiz ve ince bir ses, takriben beş metre kadar uzakta olanlar için de kalın bir ses duyulmaktadır. Aleti, bir elektrik feneri gibi sağa sola, öne arkaya gezdirmek suretiyle kör bir insan etrafında herhangi bir cismin bulunup bulunmadığını» hattâ merdiven inip çıkmak lâzım gelip gelmediğini dahi anlıyabi-lir.
Optar büsbütün karanlık içinde çalışamaz, fakat çok fazla bir ışığa da ihtiyacı yoktur. Geceleri ufak bir el feneri kâfi gelebilir. Açık yerlerde, meselâ telden yapılmış bir çiti bile haber verecek kadar hassastır.
Kallmann, bu makinenin satış fiyatının 25 dolardan bile az olacağını söylemektedir Bütün kullanış masrafı da, 100 saat kullandıktan sonra içindeki âdi el feneri pilini değiştirmektir. Bu da ayda topu topu on sent kadar bir para tutabilir.
Kallmann, körler için çok büyük bir hizmet olan bu makineden kazanç tenıln etmeyi kat’lyyen düşünmemektedir. Makine, sinema ve televizyon işlerinde de kullanılabileceğinden. Dr. Kallmann, Optar’ın sade-1 ce bu hizmetinden maddî bir men-1 faat beklemektedir
EHZADE Camii Koca Mimar Sinanın çok kıymetli eserlerindendir. Sinan: bu camiin inşasından aldığı feyiz ve inkişafla
Süleymaniyeyi vücuda getirmiş ve sanat bakımından Süleymaniyedekl azamet ve ihtişamı da az görerek kendi tâbirince bütün makdurunu sarf ederek Edirne Sellmiyesini cihan mimarisinin enzar-ı hayret ve takdirine arzetmiştir.
Şehzade Camii, Kanuni Süleyman tarafından çok sevdiği ve genç yaşında kaybettiği oğlu Mehmet Çelebi namına büyük fedakârlıklarla yaptırılmıştır.
Kanunî’nin Mustafa, Bayezlt, Mehmet, Cihangir, Selim, Murat, Abdullah ve Mahmut isimlerinde sekiz oğlu ve Mihrimah namiyle meşhur olup Rüstem Paşaya tezviç edilen ve E-dirnekapı ve Usküdarda kendi adını taşıyan iki büyük cami yaptıran bir kızı vardı. Şehzade Mustafa otuzbeş kırk yaşlarında Ereğlide boğduruldu. Bayezit, İranda öldürüldü. Cihangir Halepte irtihal etti.
Kanuni* evlâtları arasında en çok Zehzade Mehmet ile Cihangiri severdi. Fakat Mehmet Çelebiye olan muhabbeti Cihangirden ziyade idi. Saruhan valisi iken 950 Şabanının 8 inci günü orada ölen şehzade Mehmet henüz 22 yaşlarında yakışıklı, arslan bakışlı, çok sevimli ve malûmatlı bir gençti. Çok iyi yetişiyordu. Babası kendisine çok bağlı ve çok ümitli idi. Birdenbire ve bu yaşta ö-lümü Kanunî’yi çok üzdü ve çok sarstı. Şehzadenin na’şı lstanbula getirildi. Kanuni cenazeyi bizzat takip etti, gömülürken mezarı başından ayrılmadı, kendini zap-tedemiyor, göz yaşlarını çeşme gibi akıtıyor ve etrafmdakilerl de ağlatıyordu. Ayrılırken öldüğünü işittiği anda söylemiş olduğu bu tarihi sözü yüksek sesle birkaç defa tekrarladı: “Şehzadeler güzidesi Muhammedim”
Saraya dönünce derhal Mimar Si-nanı celbetti. Şehzadesinin gömüldüğü Eski Odaların geniş sahasında muhteşem bir türbe üe tam teşkilâtlı muazzam bir camii şerif inşasını emretti. Sanat âşjkı Sinan, bundan çok memnun oldu, mimari ve bedii meharet ve kabiliyetini daha ileri götürmek için büyük işe başlamayı ve başarmayı canına minnet bildi. Huzurdan çıkar çıkmaz mahzun padişahın gönlünü hoş etmek maksadiyle hemen hazırlığa başladı. Teşkilâtım kurdu
Şehzade Camii plânı murabba şekildedir. Büyük kubbenin dört tarafında birer yarım kubbe ve dört köşesinde de ayrıca birer küçük kubbe vardır.
Kemerler dört büyük pilpayeye istinat ettirilmiştir. Minareleri de çok zarif, hele bir tanesi çok nakışlı ve sanatlıdır. Heyeti umuınlyesinin inşa tarzı, kubbe tezyinatı.vc daha bir
çok hususiyetleri ve incelikleriyle daha evvel inşa edilen camilerden çok farklı ve çok mehabetlidir.
İnşaat beş yılda ikmal edüdi 1548 (955). Büyük mimar. Şehzadeyi 58. Süleymaniyeyi 67 yaşında inşa etti. Edirnedeki Selimiyeye de 84 yaşında bağlıyarak 90-91 yaşlarında iken ikmal eyledi.
Sinan; şehzadenin mezarı üzerine de büyük itina ile bir türbe kurdu. Sekiz köşeli, dilimli kubbeli, içi san renkte emsalsiz çinilerle, dışı kırmızı mozayiklerle tezyin edilen bu türbe de emsaline faik ve her türlü takdirlere lâyık bir şaheser oldu. Cami, türbe ve müştemilâtına tam yüz elli bir yük akçe sarfedildi.
Şehzade Cami i nin ve müştemilâtının bugünkü durumuna gelince, Kanuni gibi bir hül(ümdar-ı zişanın muazzez ve m İlker rem bir şehzadesine olan muhabbet ve şefkatinin kıymetli bir nişanesi, Mimar Sinan gibi bir dâhinin hakiki ve bediî bir sanat yadigârı ve nihayet Türk işçisinin kudret ve kabiliyetinin şerefli bir tim-sal-i mücessemi olan bu paha biçilmez eser, bugün çok ehemmiyetli tamire muhtaç bir halde, hele büyük ve çok kıymetli medrese yıkılacak bir vaziyettedir.
Şu ciheti derhal kaydetmek lâzımdır ki. gerek bu Şehzade manzumesinin ve gerek emsali eski eserlerin böyle perişan halde bulunmalarının bütün kabahat ve mesuliyetlerini bu eserlerin bugün bağlı bulundukları idarelere yüklemek insafsızlık olur. Hepimiz biliyoruz kİ, Cumhuriyet; bu ecdat yadigârlarını Osmanoğulla-rından bakımsız, harap ve berbat bir halde devralmıştır ve yine hepimiz biliyor ve görüyoruz ki. son yirmi, yirmi beş yıl ve bilhassa son yıllarda bir takım kütüphane ve medreselerle Topkapı Sarayı Müzesine bağlı bir çok türbeler iyi bir tarzda tamir edildiği gibi Süleymaniye, Sultanahmet. Yenicami, Bayezit, Nuruosmanl, Bâli Paşa, Lâleli. Mesih Paşa, Atik Ali Paşa. Mihrimah. Sokullu Mehmet Paşa» Şemsi Paşa. Sinan Paşa. Kılıç Ali Paşa, Davut Paşa, Hekıraoğ-lu Ali Paşa, Sultan Selim, Beylerbeyi ve Mahmut Paşa camileri ele âlânmış. tarihî ve mimari kıymetlerine halel getirilmemek suretiyle çok güzel tamir edilerek daha ziyade harap olmaktan kurtarılmıştır. Bilhassa Fatih Camiinın tamiratına ehemmiyetle devam edilmektedir.
Mühim bir noktayı daha tebarüz ettirmek İsterim ki, tamire-İhtiyaç gösteren bütün eski eserlerin onarılması milyonlara tevakkuf eder. Bu işi yalnız Vakıflar İdaresinin kendini idareden âciz, cılız bütçesinden beklemek kendi kendimizi oyalamak ve aldatmak olur. Bu işi hükümetin bir memleket işi olarak mütalâa etmesi ve ciddî tedbirlere tevessül eylemesi zamanı gelmiş ve geçmekte bulunmuştur.
Ahmet Hamdi Tanpınar
Sahnenin Dışındakiler
- 18 -
— Muhakkak sana bir oda ayıracağım! Elbette, sen benim en aziz dostum, olgum ve kar-deşlmsin! Fikirlerimi sen devam ettireceksin Talimhane meydanına bakan odayı sana ayıracağım. — Bir akşam evvel denize bakan odayı bana verdiğini unutmuştu. — Evet, o oda senin! Bak seninle nasıl dost olacak. Muhlis Bey, bütün dostlarım evimize gelecek. Oturup konuşacağız, rnuslki yapacağız, gazetemizi çıkaracağız. Musiki tarihini tamamlıyacagım.
Birdenbire durdu; önüme kadar geldi:
— Dün akşam düşündüm. Bu musiki tarihini dört cilt üzerine yazmak doğru değil! Böyle eser hiç olmazsa altı cilt olmalı! Evet, fikirlerimi anlatacağım, harekete geçeceğim. Herkes kim okluğumu görecek. Beni inkâr edenler, bana zulmedenler, cellâtlarım, boyumun hakikî ölçüsünü görecekler, şimdiye kadar sadece sustum, fakat şimdiden sonra asla ve hiç hir suretle... Susmam milletime İhanettir. Bu ihanete artık devam edemem. Evet benim gibi bir adam susma malı! Ben Ekonomi Nasyonale dahilim. Yeniden otlanın içinde gezinmeğe başladı.
Kudret Bey. canı sıkıldığı heyecanlı okluğu
86
zamanlarda on üç, on «lort metrekarelik bir yerde yirmi otuz kilometrelik yol ferah ferah yapan cinstendi. Senelerdir susarak ıniHetimize ettiği fenalığı odanın dört tarafına iyice dağıttıktan ve böylece vicdan azabından kurtulduktan sonra:
— Her hafta toplanacağız, her hafta!., diye tekrar başladı. Konuşmak lâzım. İhsan, Muhlis Bey, Tevfik Bey, bütün dostlar, senin genç sr-kadaşların. hepsi gelecekler. Her perşembe... Elini birdenbire alnına götürüp saçlarını düzeltti; ve daha mahrem bir sesle: Perşembe
dedik ama, doğru değil! Biliyor musun! Ertesi günü cumadır; o da tatil günü sayılır. Herkesin işi gücü olabilir, insanları fazla sıkmamak! Başka bir gün düşünmek lâzım... Bunu unutma Cemal. iş beklediğin adamları fazla sıkma!
Bu evlenme meselesi çıktığından beri Kudret Beyi en fazla düşündüren şeylerden biri de evinde vereceği çayların günü olmuştu. Sakine Hanımlardan döndüğümüzün üçüncü sabahı cumartesiye karar vermiş, fakat "hafta başıdır, olmaz!,, diye vazgeçmişti Çarşambayı kendisi ıı-ğursuz savıyor, istemiyordu Salı gününü de beğenmiyordu, salı günü başlanan işler yavaş gidermiş. Bu sefer tekrar bu meseleyi münakaşa etti. Nihayet haftanın yedi gününe sırf bıı toplantı için bir sekizinci gün ilâve cdemiyeceğini anlayınca birdenbire önümde, bastonu koltuğunun altında, büyük ve keptirme kararların hakiki hareket adamlarının çehrelerine getirdiği o metin, her şeyin üstünden bakan ifade İle;
— Buldum, dedi. Pazar, azizim, en iyisi pazardır. Nasıl oldu da düşünmedik bunu. Pazar, tatil olmayan bir tatil günüdür, yani insanlaı* mecburi olmayan işlerine onu ayırabilirler Zaten Vak’a-ı Hayriv*»den sonra Hariciye ve BAhı-87
âli, pazaı günleri tatil vapardı. Sonra birdenbire vazgeçti:
— Hayır pazartesi . Evet, pazartesi, hem hafta oıtasHİır da, Haftanın diğer günleri çalışacağıma göre hafta ortasında bu dinlenmeye benim de ihtiyacım var. Hoş o da bir nevi çalışmak. Belki en mühlmnıi.. Fakat ne olsa konuşmak başkadır. — Hakikaten evlenmiş, hakikaten çalışmaya başlamış, günlerce, aylarca çalışmış gibi yorgun yorgun koltuğa oturdu. — Sakın unutma, pazartesileri çayımız var. Şimdi bir kâğıt kalem al. davetlileri yazalım...
Vazgeçin Kudre* Bey,, dedim, ilk günü çok samimî olduklanı ıızı, her gün gördüklerimizi çağırınıız Sonra ’*avaş yavaş kendileri gelirler.
Bana muhabbetle haklı
— Doğru dedi, Ür fine düşınıyel.nı; biz yalnız başlıyahnı ve devam edelim; onlar gelirler, insanları idare etmek onlara idealin yolunu göstermek kolay değildi» İlcin de benim gibi hem sanat, hem entelektüel .e politik çalışmaları olan bir adam için! Fakat undun başka çare de yok. Bizden evvelkilerin bütdn sırrı, işe yarar unsuru bulabilmesidir Biz d( bulacağız ve yetiştireceğiz. Zaten öyle tahmin ediyorum ki. bil kadın, işlerimizi çok kolaylaştıracak. Avrupııh kadın başka şevdir. Cemal, büsbütün başka şey! Sen bunu henüz tanınındın. Daha gençsin, toysun!
Birdenblde zalim bir şüphe ile yüzü değişti, hana yaklaştı;
Onlara bir şey söylemedin değil mİ? İhsana, Muhlis Beye... Ve cevabımı nefes nefese, tam bir halecan içinde bekledi
Hayır, ne münaMebet! Niçin söyllyeyinı ?
Bu sözlerim Üzerine yüzü nçUd» Söze homeı bıraktığı yerden başlat!
88
— Zaten hayatımızın eksiği nedir? îşte asıl meseleye geldik Ayakta çizgili pantalonu ve gri siyah ceketi içinde meselenin tâ kendisi imiş gibi önümde durdu: — Para mı? Elbette hayır. Aziz Cemal, yüz bin defa hayır. Para nedir? ıjelk* hayatta en az üzerinde durulacak şey. Para heı zaman vardır Bende, sende yoksa başkas.nda vardır. O halde olmayınca da bulunur. Enerji mi? Nasıl israf ettiğimizi görüyorsun? Fikir mi 9 Asla! O hor yerde, her cemiyette, her /.nman mevcuttur
Sesi birdenbire çok mahrem bir şey olun, V6 yalnız ikimiz için konuştu: — Kaldı ki olmasa da olur Ve zaten varlığını, yokluğundan ayırmak kabil değildir. Tabiî bu gibi meseleler için söylüyorum Sonra hayat, kendisi bizi alıp sürük-liyecek kadar zekî ve beceriklidir? Hayır dostum, hayır, bunların hiç biri değil. Bunların hep si birbirini telâfi eder, paran yoksa enerjini, zekânı kullanırsın? Enerjin yoksa, tembelsen paran onun yerine geçer, yerine başkasını çalıştırırsın, düşüneıniyorsan hayatı hür bırakırsın, o senin yerine düşünür. — Böylece gizli, açık imalar, kinayelerle etrafı iyice hırpaladığına kani olduktan sonra — çünkü konuşması hep umumî ile benim bilmediğim, takip edemediğim mınta katarda gizlenen bir şahsinin aıasında dolaşıyordu; — asıl eksiğe geldi.— En büyük eksiğimiz bunlar değildir. En büyük eksiğimiz kadındır, anladın mı azizim, kadın, hayat yolunu erkek için aydınlatan meşale, ılâhl yariminuz! Tek yardımcımız. idealin çetin yollarında ellerimizden tutacak. bizi zahmetsizce yolumuzda yürütecek mah-lûk!...
Ellerini bu az bulunur, sade iyilik olan var lık tutsun ve kendisini ileriye, nurlu ufuklara gö» türsün diye meçhule doğru uzattı; gözlerini l»ek-89
ledıği yardımın sabırsızlığı içinde tıpkı çocukken dinlediğim masallardaki “Yum gözünü........ de
vince yuman kahramanlar gibi sımsıkı yumdu. Fakat Kudret Bey bu mûcizeli varlığın hemen o anda gelmiyeceğini biliyordu. Onun için bu bekleyişde çok gecikmedi; o bana sadece hareketleriyle erkeğin kendi kadınına nefsini nasıl teslim etmesi lAzımgeldlğlni öğretmek istemişti onun İçin derhal açtı, şimdi hakikaten bu yardı mı görmüş gibi neşeli, değişmiş, şartlarının üs tünde bana bakıyordu.
— Eskiler böyle değildi. Annelerimiz, büyükannelerimiz, onların anneleri, büyükanneleri erkeğin vardırncısıydılar. Biz yalnızız şimdi. Yapayalnız!
Bu sefer, Kudret Bey bu yalnızlıkta üşü-yormuş gibi küçüldü. Bütün imkânlarım kapatmış bir dünyada tek başına, henüz kaburgalarından Havva'sını çekmemiş bir Adem çaresizliği içinde bir müddet çırpındı. *
— Bilmezsin bir entelektüelin hayatında bu cinsten bir kadın nedir, ne muazzam şeydir.
Kudret Beyin sesi bu son cümlelerde sanki bazı hecelerin üstüne basarak, bazılarını adeta uğranılmadan geçilen istasyonlar gibi atlıayark, bazılarını çekerek hazırladığı bir boşlukta kendi kadınını yaratıyor gibiydi. Hele son sual bir canlandırma harikası idi. Bu tesiri elde etmek için Kudret Bey, son “ne,, yi sol elinin açık işaretinin yardım ettiği, o yarım notlardan yapılmış bir chromatlque cümle gibi uzatmış, böylece dikkatle hazırladığı bekleyişten soni'a birdenbire her hecesine ayrı ayrı bastığı, hafif nezleli sesinin maddesinden âdeta büyük ve taslak modellerle yonttuğu “mu-az-azam,, m ağır ve âbide ve karlı yükselişi beklediği kadını eti ve kemiği ile bu hazırlanan boşlukta canlandırınışti.
(Devamı var) 90
SPOR
Bizim tiyatromuzda yeni bir eser
HİKÂYE
Millî Eğitim maçlarının ikinci haftası
Deli Saraylının provasında
Yazan : Reşat Nuri Güntekin
Metelik
Yazan ı F. Carco
Fenerbahçe Göztepeyi 8 0, Vefa Altay’ı 2 - 0 mağ ûp ettiler
îzmlrln Göztepe ve Altay takımları Milli Eğitim mükâfatı maçları için şehrimize gelerek Fenerbahçe ve Vefa takımlariyle karşılaşmışlardır. 1-nönü Stadyomunda oldukça kalabalık bir seyirci kütlesinin takip ettiği bu maçlarda ilk karşılaşmayı, Ankara bölgesi hakemlerinden Reşad Oncnln idaresinde Vefa ile Allay takımları yaptılar.
Vefa;
Şükrü
Mustafa - Rahmi
Melih - Galip - Salâhaddin Suphi - Kamik • ismet • İsmet • Bülend
Alfayı
Osman Kemal - Mehmet KAmuran - SabahAddin - Cemil İly&s - Edvin - Bayram - Ferit -Salâhaddin Oyuna Vefalılar başladı. Altay müdafaasında kesilen bu akında top aantrhaf Sabahaddinin uzun bir vuruşu İle ortalara kadar geldi, Vefalılar soldan tekrar hücuma geçtiler; Kemalin uzaklaştıramadı#! topu Galip kaparak uzaktan sıkı bir şut çekti fakat top dışarı çıktı. Bu tehlikeyi allatan Altaylılar, mukabil bir hücuma geçtilerse de Galip ve Mustafa yarinde müdahalelerle bu akutları önlediler. 24 üncü dakikada soldan tekrar Alto* kalesine akan Vefalılar ilk gollerini Suphlnin vole bir gutu He kazandılar.
Golle beraber hızlanan Yeşil - Be-yazlılar »kınlarını sıklaştırdı ise de başka gol olmadı ve devre 1-0 kapandı.
îkinci devreye Altaylılar daha güzel başladı. İzmirlilerin bu güzel o-yunlan beş dakika kadar sürdü. Altıncı dakikada Allay sag beki Kemalin ıskasını yakalayan Bülend sıkı bir şut çekti. Kaleci bloke edemfyerek c-llndcn kaçırdı. Suphi yetişerek Vefanın ikinci gölünü yaptı. Şiddetini arttıran yağmur yüzünden saha bir çamur deryası halini aldı. Otuz ikinci dakikada Bülend yine Altay kalesine süzüldü ise de Kemal yerinde bir çıkışla topu kornere çıkardı. Korner bir netice vermeden uzaklaştırıldı ve maç da 2-0 Vefanın galibiyetiyle sona erdi.
Fenerbahçe, Göztepeyi 8-0 mağlûp etti laraılde tAlihvız maçlar yaparak döndükten sonra şehrimizde ilk maçını tzminn Göztepe takımı ile yapan Fenerbahçenin bu karşılaşmada nasıl bir oyun çıkaracağı merakla beklenbigi gibi Göztepenın de İstanbul İkincisi San-LAcivertliler karşısında alacağı netice, îzmirde aon seneler zarfında futbolun inkişafı bakımından bir fikir vermesi itibari-le enteresan görülüyordu.
Yağmurlu bir havada ve bilhassa birinci maçtan sonra adamakıllı a-jtırîaşan sahada Ankaralı hakem Muzaffer Ertugıın idaresinde yapılan bu maça takımlar şu şekilde çıktılar:
GÖZTEPE Özden Sıtkı Mustafa Ferit Şerafcttln Mehmet Hüseyin Nesimi Alâettln Ender Memduh FENERBAHÇE Cihat
Hilmi Ahmet
Kâmil Samım Müjdat Erol Mehmet Ali Cemal Muzaffer
Halit
Oyuna saat 15.30 da başlandı. Fenerbahçe, rüzgârı arkasına alarak oynuyor. İlk vuruşu Göztepe yaptı. Fener muavin hattı bu akını ko-laylıla keserek ıızıırı bir vuruşla topu Halide gönderdi. Haildin çektiği çok kuvvetli bir şütü güçlükle çelen kaleciden gelen topu Mehmet Alı plâse bir kafA vuruşiyle sng köşeden daha birinci dakikada Göztepe ağlarına taktı
Saha çok kavgan olmasına rağmen oyun süratli oluyor. Hücum ile müdafaa vaziyetlerini iyi ayariıyaımyan İzmirliler akın halinde hep birden sarktıkları için Fener muhacimlerinin bir anda gol pozisyonuna girebilmelerine bol bol fırsat veriyorlar. Nitekim bu taktik hatasının neticesi olarak Göztepe sekizinci ve dokuzuncu dakikalarda Cemal ve Lefter vasıtaslyle İki gol dava yiverdi. Kısa bir müddet içinde üç sıfır mağlûp vaziyete düşen Göztepclıler mânevi-yatları kırık bir halde oynarken Fenerbahçe de hâkimiyeti tamamiyle e-le alarak İzmirlileri sağdan soldan mütemadiyen sıkıştırıyor. İzmirliler tamamiyle müdafaada.. Oyun tam mAnasiyle tek kale halinde cereyan ediyor Şüt yagmıırunA tutulan Göztepe kalecisinin birdenbire yuvarlandı görülüyor.
Fenerbahçenin bu rahat oyununu ve bAriz hâkimiyetini gördükten sonra insanın aklına haklı olarak İara-ilde neden böyle mûtat oyunlarını çıkaramadıkları suali geliyor.. Oyunun yirmi sekizinci dakikasından sonra Göztepchlerin biraz kendilerini topladıkları görüldüğü bir sırada kale önünde yapılan bir endbolden Kâmil, Fenerbahçenin dördüncü golünü do şimşek gibi bir şütle yaptı. İki dakika sonra yine aynı yerden atılnn bir serbest vuruşta top direğe çarparak dışarı çıktı. Göztepe oyununda hiç bir insicam ve ahenk yok. Hatlar arasında bir irtibat olmadığı gibi vuruşlar da gelişigüzel yapılıyor. OyuncuİAr topu ayaklarında çiğniyorlar ve birbirlerine geçirecek yerde daha ziyade kendilerinden u-zaklaştırmaya bakıyorlar. Fenerbahçe de bu vazıyetten münskün olduğu kadar istifade etmeye çalışıyor ve muvaffak da oluyor. 42 nci dakikada Lefter ortalardan kaptığı topla karşısındaki oyuncuları birer birer çalımla geçerek kaleye kadar indi ve plâse bir vuruşla Fenerbahçenin beşinci golünü de yaptı. Birinci devre bu suretle 5-0 gibi açık hır sayı far-kiyle Sarı-LAcı ve itlilerin lehine sona erdi.
tkınci devrenin baslamaslyle tekrar yine Göztepe kalesine yerleşen Fenerbahçe muhacimleri üçgenler kurarak kısa paslarla mütemadiyen Göztepe kalesini sıkıştırıyorlar. İzmirlilerin daha ziyade şahsi gayrete ıslınat ederek arasıra yaptıkları tek tük akınlan Fener müdafaası kesmekte hiç bir müşkülât çekmiyor. On beşinci dakikada ErolÜn ortaladığı topu kaleci tuttuktan sonra elinden kaçırdı. Halit yctı^-rek Fenerin altıncı golünü de yaptı.
Fenerbahçede bugün bilhassa Lef-ter sağa çığa geçtikten sonra civa gibi kayan oyunıyle muvaffak oluyor. 35 inci dakikada Kâmil yine kale önünde yapılan bir favulden Fenerin yedinci sayısını da çıkardı. Nihayet oyunun sonlarına dognı sekizinci golü de yapAn Fenerbahçe, maçı, Milli Eğitim müsabakalarında belki bir rekor teşkil edecek 8-0 gibi büyük bir savı farlüyle kazandı.
İR vere çarpmamak için elimle etrafı yoklıyarak ve ayaklarımın ucuna basarak dar, dolambaçlı, karanlık bir koridordan geçiyorum; aralık bir kapı arkasında duruyor ve İçeriye kulak veriyorum: Mahzen gibi bir yerde tüyler ürpertici bir suikast hazırlığı.. Tepeden inen esrarlı bir ışık altında ancak korkunç gölgelerinin kımıldadığım görebildiğim dört vurguncu, memleketi vurmak için, bir plân hazırlıyorlar.. Etrafta karmakarışık bir lakım eşyanın büyümüş gölgeleri I-çtndc kadınlı, erkekli daha başka çehreler... Bir yabancı tarafından yakalandıkları anlaşılınca suikastçılar hep birden ayağa kalkıyorlar ve kucaklaşıyoruz: Talât, Hadi, Sami, Ercüment Behrat, arkasından Bedla, Samiye daha sonra Şehir Tiyatrosunun yıllardan beri özlediğim Öteki sevgili çocukları.. Bugünkü yaşları ve çehreleri ne olursa olsun onlar benim için daima yirmi, yirmi beş, otuz yıl evvel sahneye ilk adımlarını attıkları gündeki çocuklar kala-
Faristekl trınıilde Mnrguerito M oran o ve LouLa Jouvet
Neu-Vorküıki temsilde İngiliz film yıldın Marttı* Hunt
Salı günü Şehir Dram Tiyatrosunda bağlıyacak teni-alide “Dell Saraylı.. da Redla Ştntser
p,
A*
ı 25456789 10

Dün, spor bakımından çok hareketli bir gündü. Bu bakımdan spor haberlerimizi muhtelif yerlerde neşretmek mecburiyetinde kaldık. Bundan dolayı, Ankaı adaki Galatasaray - De-mirapor ve Beşiktaş - Gcnçlerblrlıgi maçlariyle, dün gece Spor Sarayında yapılan İstanbul boks karması • A-vusturyaldar maçının neticelerini 0 ncı sayfamızda bulacaksınız.

küçük rol.
çoklardır. Daha garibi aralarında ben kendim de o zamanki ben'im... Yıllardan sonra bulduğum asıl kendi gerçek havam, kendi gerçek iklimim İçinde... Sahnenin kokusu ve aııni ışığı içinde bir zaman yaşamamış olanlara bu duyguyu anlatmak kabil değildir. Bu duyguyu ve içine düşenlerin niçin, her şeye rağmen, bir daha ondan kurlulanıadçkiarım...
Bu kısa ant ra kattan sonra bu defa, karanlık salona karşı perde açılıyor ve Dell Saraylı'nın provalarını Ön sıralardaki bir koltuktan takibe çıkıyorum Yanımda piyesi adapte e-den Fikret Adil, omuzbaşımda onu sahneye koyan Galip Arcan var..
Henüz provaların başındayız.. Rol kâğıttan daha ellerden bırakılmamış... Sesler ve jestler renklerini simaya başlamamış... Sık sık durularak çıkanlacak yahut değiştirilecek parçalara ve mizansene ait konuşmalar oluyor... Ben kendim de oturduğum yerde sık sık piyesi bit akıyor, kendimi bir garip hayale kaptırıyorum. Hayal şu: İki perdesi arasında yirmi beş otuz sene geçeri eski tertip piyesler vardır ya. Onlardan bırlslndeylm. İlk perde br>, on dakika evvel kapanarak İkincisi a-çılmış... Çocukların saçlarındaki beyazlar, yüzlerindeki çizgiler sadece bu geçtiği farzedilen yirmi otuz sene sonrayı temsil için yapılmış yalancı makiyajlardır.
• •
Ancak hayat ve hatıraya verecek vaktimiz çok dar.. Mevsim hasırdan beri yeni bir rejime giren Şehir Ti-
yatrosunda bu Dell Saraylı (La folle de CHAİLLOT) ile bir meraklı yeni hâdise hazırlanıyor ve ben bir parça da onun merakiyle bu saatte buradayım. Rejim değişiklikleri fırtınamız daha doğrusu dedikodusu? olmaz, Birkaç eski eserin röprizini yapan yeni İdarenin hep eskileri oynamak. kalite ve gradosu düşük eserler oynamakla itham edildiği uıa-lûm... O halde buyurun size yeni Avrupa tiyatrosunun en yeni ve emsalsiz şaheseri olduğu şunıın bunun mü-lalâaslylc değil, bütün batı dünyasının oybirliği ile sabit bir eserin a-daptasyonu.. Cevap, yani netice nasıl çıkacak? Benim bugün bu karanlıkta aramaya geldiğim şey budur
Jean Giraudoux. dediğim gibi, dünyanın İttifak ile kabul edilmiş en büyük ve en talihli hır artist kalemidir: Gerçekten büyük olduğu İçin büvük ve yaşarken bu ittifak oyunu topladığı için talihli.
Siegfrıcd ve bizde Su Kızı 41ye oynanmış Ondlnr gibi piyesleriyle büyük sanatı, tiyatro sahnesine indirdiği umumca kabul edilmiş bir esir muharrir.
Bundan başka bir takını tesadüf lerin de La folle do Challlot’nun Pa-rlstekl emsalsiz muvaffakiyetine yardımı olmuştur: Sone 1945. Fransanın düşmandan kurtulduğu tarih, Fran-sânın yine en büyük tanınan artist ve rejisörü Jouvet Amerikadan dönerek emsali az görülmüş bir trupla Athön^e tiyatrosunun başına geçiyor; baş rolü yani Challlot Delhi'ni yine bütün dünyaca meşhur Mor-guerlte Moreneau yükleniyor; büvük
rollerden başka yığınla hattâ lâkırdusız figüran rolleri yıldız kıymetinde artistler tarafından taksim ediliyor. Dekorlarını, geçen sene Ani ölümü Fransada Adeta milli matem sayılmış olan Chnstıan B^rard yapıyor. Bütün bunlardan sonra da, eser prova edilirken, Jean Giraudoux birdenbire ölü veriyor ve bu suretle temsil âdeta kutsal bir matem mahiyeti alıyor. Eser 1945 de oynanmaya başlamıştı: ben 1946 sonbaharında iki defa gördüm. Halk her gece bir milli cenaze alayına gelir gibi geliyor, muharririn koridora asılmış resimleri önünden, bir katafalk önünden, geçer gibi geçiyordu. Fransa gibi bir memleketin tenkidi, hiçbir tarihte hiç bir eserin bu kadar ittifak ile bu kadar lehinde konulmamıştır. Bununla beraber bazılarına göre La faile de Chaiîlnt. Giraııdoux'nun piyes olarak en İyi eseri değildir. Bu asıl kıymeti diyalogunda. cümlelerinin hartkulâde ince güzcîliğtndedlr. Halbuki çok güzel ve çok sprltüel cümle sahnenin hareketleri arasında kulağa çarpıp geçmekle anlaşılıp tadılmaz. Bırakın ki tiyatro seyircisinin hususi bir edebiyat kültürüne sahip bıılunmıyan kısmı, bövlele-rinl, kitapta tekrar la da anhyamaz,
tekrar okumak
Halk; piyesi, bir âyetler gibi, akliyle gli, kalbiyle inandığı için hürmetle dinliyordu. Eserin iki defa gördüğüm temsili benim için bu bakımdan pek eğlenceli bir müşahede olmuştur U-zun antraktta, fuve.vye ve koridorlardaki kalabalık arasında oyulgala-
dua kitabındaki anladığı için de-
«OLDAN »A6Aî
1 — IhtUâl
2 Bir runk al - Umuru
3 — Mısır Güneş tanrısı - Habeşis-
tan'la prrn* - Em t ra
4 — Istırap - Cilve - İki harf
6 — Kıymeti! eşyn rnalıfu/JiAi • Bir oyun vasıtası
6 — Uzak - K'itUlüme
7 — Asker - Zehir - Kış spor vasıtanı
5 — Başkan • Uya - İki «essiz harf
9 — Kir - Akılsız
10 — Allah ile uğraşan kimseler
YUKABDAN AŞA6I:
1 — Seciyeli
2 — Ksrj|ik - Gerçek
3 — Eski türkçada bir harf - Hararet
(Tersi) - Otomobil akşamından
4 — Bekleme mahallinden biri - Boş-
luk - KAfi.
5 — Meydan - Bir unvan
6 — Çalgı - MuvazI
7 — Bir reıık - Kişi . Kaba kumaş
S — (Tersi) Emle* - Bir unvan * iki sessiz harf
A — Dil İle İkrar knlb İla tasdik - Beyaz saç
10 — Elveri|H



DÜXK0 BULMACANIN MALLI
floldsn »uta:
1 — Kak l — Ksa 7 — Azap S — Kara 10 — Zafer 12 — Sadak 13 — Medar 15 — Soa 16 — H«b al W — Zamir 21 — Kep 23 — Maraz 25 — Radar 26 — Namık 2S — Etek W — Dayı 30 — Tir 31 — Nal.
Y ukardaıı ataiı:
1 — Ka* 2 -t Azam 3 — İCafva 4 — Kadeh 5 — Ara* 6 — gak 8 — Peder v — K.ıı 11 — Ra a i m 14 — Ftamnn 17 — F»nr d İS — Keder 20 — Zaman 21 — Kail 22 — Pak 21 — Ziya 25 — Ret 27 — KıL
Derviş Bager, bir gün şu hikâyeyi anlattı: Derv.ş onu, Abdi Handan, Abdı Han do Lûtfuilah Hindi’den, bu ise Kermanşahh Rıza Beyden İşitmiştıler. Hepsi iyi tanınmış ve doğru sözlü adamlardı.
Birkaç yıl önce, Damgân'da, yaşayan Mirzâ Kasım adlı genç bir adam vardı. Pek Müslüman bir kimse olan Mirza Kasım, yeni evlenmiş ve sevimli karısı ile geçinmekte idi. Ne şarap içerdi, ne rakı; ve komşular, onun oturduğu yerden hiç bir gürültü geldiğini duymamışlardı; sırası gelmişken soy üyelim: Böyle hallere, İslâm dininin nurlandırdıgı milletlerde daha çok rastlanması lâzırngelir. Ama Cenabı Hak her şeyi arzusuna göre yapar. Mirza Kasım, şatafatlı bir hayat sürmez, göze batacak masarifte bulunmaz ve İki köyün hasılatı İle güvenilir tüccarlara emanet edilmiş mühimce bir sermayenin faizini itidal dairesinde harcardı.
Bir meslek sahibi değildi; hiç bir ihtirası Olmadığı, itibarlı bir şahsiyet sayılmak arzusunu taşımadığı için bir yere kapılanmaya rıza göstermedi. Halbuki ahlâkının güzelliği sayesinde bir çok defalar gayet çekici tekliflere muhatap olmuştu da,.
Böylelikle başvekilliğe yükselmek hülyasına kapılmamış ve fakat - bir erkeğin bir şeyle meşgul olması iktiza ettiğine göre - zihin faaliyetine karşı merak ve alâka duymağa başlAmıştı. Gençliğinde, Keşan'ın o güzel yeni medresesine devam ederek ilâhiyata çalışmış, kıymetli ve Alim hocaların derslerini dinlemiş ve defterlerine Kur'an tefsircllcrin-den en iyilerinin hayli sözlerini kaydetmişti Bir aralık hukuka da heves etti; fakat her nedense bu bilgiler bütün yüceliklerine rag-mem onu pek sarmamıştı. BÖylece, "Mehdi, yeryüzünde oluşundan haberli midir değil midir?" gibi meseleler Üzerinde gayet mutedil bir alâka ile durduktan sonra tefekkür zevkinden yavaş yavaş aogumuş, ve sıkıntılı

ASYA HİKAYELERİ

Büyük Silıirhaz
Yazan : A. de Gobineau
S____________________
bir işsizlik ve Avarelik devresine girmek üzere iken talih onun. Üzerinde kat'i bir tesir icra eyllyen bir zatla karşılaştırmıştı.
Bir ramazan akşamı idi. Ne yazık ki, Müslümanlar. dinin bu ay içinde farz kıldığı oruca pek nadir olarak riayet ederler. Fakat tealini etmek lâzımdır ki, oruçlu görünmeğe dikkat etmiyen hemen kimse yoktur; ve böylelikle zevahir kurtarılmış olur hiç değilse; ve netice itibariyle öğle saatinde rahat rahat pilâvını yiyen vicdansız kimseler, aksam olunca hrrkesten çok açlık iddiasında bulunarak güneşin batmasını aabırsızlıkla beklerler. Allaha şükür, mübarek ramazan ayında Iranın •>
bütün şehirlerinde bu İbret verici manzaraya bol İyoI rastlamak mümkündür.
İşte bir akşamdı ki, Mirza Kasım ile on iki kadar dostu bir kavuncunun işportası ö-nünde çömclmiş, güneşin lütfen batmasını boklıyorlardı. Yüzlerinde açlık belirtileri görülrniyen bu zevatın yarısı İle ötekileri, buklarını yakınış ve çekmeğe hazırlanmış tünüyorlardı.
Şişman GulAm Ali, sevgili çubuğunu zina yaklaştırarak:
“— Bat be mübarek, bat be güneş! Nedir senden çektiğimiz!*1 diye söylendi.
Çuhacı Killi Ali ise haykırdı:
— Ya Hasım! Ya Hüseyin! Yemin ede-
pek
Çil-bu-
ağ-
a
1
Çeviren : Reşof Nuri Darago ____________________________r
başladığı gibi kavunlar, katı yunun*-hıyarlar yağma edildi; çaycılar ka doldurdu; halk kadehlere Üşüşüyor, boşaltıyor: herkes gülüyor, şarkı söy-
rim güneş batalı bir saat var! Ne körleriz ki, karanlık hastı da haberimiz yok!
Mirzâ Kasıma gelince o, sabırlı bir adam olduğundan «es çıkarmıyor, fakat önünde duran bir çift katı yumurtaya arzu ile bakıyordu. Tam o sırada kalenin topu gürledi; artık güneş resmen batmıştı, Çubuklar hep birden tütmego talar ve (lehlerini bir anda
İliyor, itişip dllrtüşüyor, hasılı ekleniyordu.
O duklkada, Mirzâ Kasımın karşısına bir derviş dikildi: Uzun boylu, zayıf, kain, üzerinde yalnız bir mavi don taşıyan, başı açık karmakarışık bir orman halinde saçları, vahşi, sert ve haşin haliyle bir derviş. Omuzuna, ucunda birbirine yılanlar sarılı pirinçten bir Asa asmış.’ belinde de dervişlere mahsus, Hindistan cevizinden keşkül sarkmakta idi. Dervişlerde bile görülmi.ven o garip manzarası Mirzâ Kasımı, ona dikkatle bakmaya şevketli, Derviş de. kendisine bakan adamı süzerek, böyle bir kimseden umulnııyan tatlı ve ahenk-bir sesle:
— Selâmünaleylcüm! dedi.
Mirzâ Kasım nezaketle cevap verdi: AleykünıMsselâm
Derviş;

ASİL ismi Don Carmola Cl-polla idi. Kira boylu, ufak-tefek ve yusyuvarlak yüzünden ötürü, ona bu Inml takmışlardı. Hiç üşenmeden sabahın erken RAatlndcn akşamın alaca karanlığını kadar köyün sokaklarını dolaşırdı. "İnce ketenler, elbiselik kumaşlar,, diye bağırırdı. Onun nesini duyan çocuklar oyunlarını bırakır, hemen peşine takılır, seslerini onun gibi yaparak "Metelik Efendi. Metelik Efendi., diye bag-rışırlaniı. O zaman yüzü sapsarı olur, hiddetinden elindeki tahta metre ile onların peşinden koşar “Sizi yakalarsam, yaramazlar,, diye onları kovalar, korkutmaya çalışır* dı. Fonn bir söz söylemezdi. Böyle. çocukların peşinden koşması büyükleri bile eglondirirdi. Pencereye ve kapıya koşan halk, gül. mekten kendilerini alamazlardı.
Yine bir gün, çocuklar birbirlerini göre göre toplanmışlar, onu şaşkına döndürmüşlerdi. Onları kovalıyor, her zamanki hiddetli ro-M İle: “Yakalarsam görürsünüz,, diye bagrıyordu.
Bu eanada onu seven Dona LL zl ila karşılaştı. “Onlara uymakla çocukların eğlencesi, köyün maskarası oluyorsun. Ehemmiyet verme, sana delilmiş gibi hAreket et Göreceksin, her şey düzelecek.,. Bunun üzerine Don Carmela kızdı, kaşlarını çattı:
— Beni üstelik suçlu çıkanyor-Onların anneleri, mâni olacakla-
günden sonra bu çok sevdiği tanımadığı in-bir yere
sun, defti mİ? babaları çocuklara h yerde,
Don Carmola o dofup büyüdüfu. köyü terketti. Hiç
sanlarla dolu, bilmediği gitti.
Ob, artık rahattı. Peşinden koşup bağıran o çocuklar yoktu. Boylere kulakları, kafası rahat, hür olarak bir kaç ay yaşadı O-muzunda kumaş toplan, elinde tahta metresi köyün sokak lan nd a dilediğinden daha rahat, serbest
Çeviren : B. Miran
gezdi durdu. Fakat bir giin acıklı bir hâdise oldu. Evlerin birinin kapısı açıklı. Bir kadın sesi onu çadırdı: “Don Carmola çocuğuma bir elbiselik istiyorum ama, iyi bir şey olsun.,,
Omuzundan kumaş toplarını İndirdi, on iyilerini birer birer açıp gösterdi. Kadın hepsini eliyle yok- . layıp güneşe tutuyor, dayanıklı olup olmadıkına bakıyordu. Nihayet dudak bükerek:
"— Bunlar hiç da lyl değil, metelik bile etmez,, diye ilâve etti.
tşte o zaman Don Carmela'nın rengi uçtu, sapsarı oluverdi Düşerek gibi İki tarafa sallandı ve hemen ornrıktAkl eşiğe oturuverdi. Ne olduğunu şaşıran kadıncağız koşup hemen İçerden bir har-dak su getirdi:
— Bana siz de Metelik Efendi diyorsunuz öyle mİ? Sonra da ne oldu diye şaşırıyorsunuz. Bunu size kim öğretti... diye mırıldanıyordu.
Böylece Don Carmcla kaçıp geldiği bu yeni diyarda da çok geçmeden haylazlar tarafından “Metelik Efendi,, diye tanınmıştı.
Bazan. Dona Lizinln söyledikleri kulaklarında çınlardı. “Onlara ehemmiyet verme, onların eğlencesi, köyün maskarası oluyorsun.,,
Fakat nafile. Bir gün kumaşla, nnı denk yaptı, sırtına doğru şehre döndü. Onu ralarında gören mahalle sevinçlerinden coştular, yapakları gibi yine hep
dan: “Metelik Efendi, Metelik E-fondl,, diye bağrışıyorlardı. Fakat o hiç kızmıyordu. Onlara boş nazarlarla bakıyor, sırıtıyor, saclarını okşuyor, hattâ kendisi de titrek sesi ve yorgun adımlarla dolaşırken: “Metelik Efendi. Metelik E-fendl,, diye bağrıyordu.
O günden sonra hiç bir çoeuk ona sataşmıyordu.
vurdu, tekrar a-çocuklan Evvelce bir ağız-
Uçan daireler Afrika semasında belirdi
Rabat, 25 A.A. (AFP) — İki günden beri Mağrep semasında, garip cisimlerin geçmekte olduğu, Fas halkı tarafından bildirilmiştir.
Evvelki gün saat 17 ye doğru, dokudan batıya süratle hareket eden ve arkasında kızılımtrak bir ışık bıra-
nırken eser hakkında söylenen şeylere kulak misafiri oluyordum. Pek çoklarının eseri anlayışları çocukça aaf, sathi ve basmakalıptı.
Tiyatroculukta sanat sırrına ve sürprizine hürmet edilir, sahneye çıkmamış eser hakkında gevezelik hoş görülmez. Bu bakımdan ben de şimdiden Dell Saraylı’nın provnsın-da görebildiğim az bir şey hakkında bir şey diyecek değilim. Yalnız eserin aslı üzerine bir kaç kelime söylemek belki faydasız olmaz:
Harplerde, yangınla yanan evlerin delik deşiğinden fırbyan börtü böcek ve hoşerat gibi ortaya vurguncular, yağmacılar, karaborsacılar ve çeşit çeşit aferistler yayılır ve zavallı memleketler çok kere düşman kadar da bunlardan zarar görürler.
Giraudoııx’ya son eserini yazdıran bu adamlara karşı duyduğu tiksintidir. Eseri alkişlı.vanların kimbillr ne kadarı da hrral)cr seri bu tur.
İşte
en tehlikeli Challlot vesinde yanın bir ucunda defti, Parisin göbe-
ği olan G alllot mahallesinin yer altlarında gûya keşfettikleri bir petrol madeni üzerine bir anonim şirket kurarak Fransayı bir kere daha vur-
yine onlardan olmakla halkın da aynı duygu ile e-kadar tuttuğuna şüphe vok-
bu borsa gangsterlerinin çeşitlerinden dördü mahallesinin bir kah-başbaşa veriyorlar, As-
— Cenabınız da görmüştür: Allaha ve imamlara hizmet eden bir fakirim, dedi. Bu şehre henüz geldim: bana damınızda yahut da ahırınızda geceltyecek bir yer verirseniz dua ederim,
— Eaş üzere yeriniz var. Bendenizle gelin, gidelim.
Derviş temenna edip Mirzâ Kasınım arkasına düştü. Köpeklerin toplanmağa baş-lâdıkları dolambaçlı yollardan geçtiler; çarşının dükkânları kapanmaya başlamıştı; mahalle bekçileri, sokağın ortasındaki çayda çamaşır yıkayan kadınlarla çene çalıyorlardı. İki adamın yürümesi uzun sürmedi; on beş dakika geçmemişti kı, Mirzâ Kasım, duvar arasında açılmış küçük bir kapı önünde durup tokmağı üç defa vurdu. Kapıyı bir zenci kölesi açtı; içeri girince Mirzâ, büyük bir samimiyetle dervişe "Hoş geldiniz!,, dedi.
Ortasında mavi çini döşeli ve taze sulu bir havuz bulunan küçük avludan geçtiler Etrafta, kızıl çiçekli gül ağaçları vardı. Derviş, bir d(l basamak çıktıktan soııra orta boyda bir odaya girmiş bulundu; odanın duvarları altın ve boyanmıştı, çekleri dolu hsi. sedirin kumaşından
misafirini sedire davet etti.
Derviş de, misafirlik merasimi icabmca razı olmıyaıak mahviyetle:
— Ben fakır bir dervişini, dedi, haddim mi efendim?
Konuşması böyle idi ama şahsında öyk bir efendi hali, bir kibarlık vardı ki, MirzA Kasım âdeta mahcup olmuş, onu evine getirdiğinden dolayı af dilemek lüzumunu duymuştu. Kendi kendine: “Kimdir bu derviş? Sultan gibi bir adam. Yollarda sürünmek değil, ordulara hükmetmeye lâyık!" diyordu.
(Devamı var)
gümüş dallarla mavi ve kırmızıya Köşelerde sünbül ve şııknyık çi-knoeler, yerde güzel bir kürt ha-ÜstÜndc kırmızı yolhı beyaz hlnt yastıklar vardı. Mirzâ Kasım,
I

kan bir cismin geçtiği 12 kişi dan görülmüştür.
Bundan maada, dün gece saat 31 de Tanca üzerinde büyük kuturda bir ışıklı cisim görülmüştür. Doğudan batıya doğru seyredil bu cisim arkasında hafif fosforlu bir iz bırakmakta idL
maya hazırlanıyorlar. Aynı mahallede oturan bir deh kocakarı meseleyi anlıyor, kendi gibi üç deli kocakarının ve fakir halktan bir kaç temiz insanın yardımıyle bu oyunu Önlemeyi kafasına koyuyor.
Piyesin mevzuu, deli kocakarının oturduğu harabenin altındaki mahzenin suyuna bir parça petrol katarak vurguncuları oraya çekmesi ve grup grup içeri tıkarak dünyayı şerlerinden kurtarması yolunda yan fantezi, yarı rüya bir hikâyedir.
Fikret Adil. Deli Saraylıyı bu piyesten adapte etmiş ve vakayı Paris-ten Sultanahmet teki Binbirdirek ınat-zenlenne taşımıştır. Bizde kırk seneden beri fisebılûll&h bir adaptasyon aleyhtarlığı vardır. Fena misalleri asla ait bir kusur saymaktan ileri gelme haksız bir aleyhtarlık. Eseri niçin olduğu gibi tercüme etmeyip a-dapte ettiğim Fikret Adile soranlar, sanırım ki epeyce olacaktır. Fakat ben kendi hesabıma zannediyorum ki tercüme, bu zaten çok çetin olan e-serin anlaşümasmı daha da güçleştirecekti. Bu anlaşılma keyfiyeti Fikret Adilin, eserin bünye ve diyaloglarında yaptığı derişikliğin derecesine tâbidir. Bakalım salı akşamı göreceğiz. Bütün dileğim bizim de bu •'Deli Saraylı,, nın gerçekten büyük bir eser olduğunu düşünerek bütüâ dikkat ve iyi niyetimizle dinleme-mizdir.
Hicri 1950 MART 26 Pazar Rumi
O. Ahir 7 1869 Mart 13 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
G tin eş 5.53 11.27
öğle 12.20 5.53
ikindi 15.50 9 23
Akkanı LS.27 12.00
Yatsı 19. öf» 1 32
İmsak 1.15 « 0.19

SIYASI İKTİSADİ
YENİ İSTANBUL
U ÜST AKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ ı FARUK A. 8ÜNTER Bu «ayıda yalı İşlerini fiilen ida.ro eden : Mithat PERİN
Basıldığı ye».;
VENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
îkinci sayfamızdaki siyasi. üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.
G ÜNÜN E K O NOMiK
HAREKETLERİ
İktisadî meselelerimiz .
Ticaret siyasetimiz
TİCARET Bakanlığı müşavir-terinden muhterem Mahmut
Seyd&nm 15 martta İzmir Ticaret Odasında tüccar ve ihracatçılarla yaptığı bir konuşmayı, haricî ticaret sahasında hükümetle ihracatçılarımız arasındaki münasebetler zaviyesinden bir dönüm noktası teşkil eder, gibi görürsek acaba o konuşmayı maksadından haricine taşırmış, haddi zatında haiz olmadığı bir mânayı ona vermiş olur muyuz? Hiç zannetmiyorum. Bu konuşmada Ticaret Bakanlığı mümessili ihracat maddelerimizin, bu arada bilhassa tütünümüzün âtiye alt ihraç imkânları üzerinde durarak bunlara karşı rekabetin günden güne artmakta olduğunu ve bu rekabete karşı tüccarımızın ve ihracatçılarımızın mutlaka birleşmeleri ve teşkilâtlanmaları lâzım geldiğini tebarüz ettirdikten sonra “Hükümetin bundan böyle tüccan koruyucu tedbirler alacağını sanmamalarını,, kendilerine açıkça bildiriyor.
Hafızamızda yanılmıyorsak biz şimdiye kadar ihracat piyasalarımızın bu kadar ciddi, bu kadar kati bir lisan ile teyakkuza dâvet edildiğini pek hatırlıyamıyoruz. Bu itibarladır ki konuşmayı hükümetin ihracatçılara karşı vazıyetinde bir dönüm noktası olarak telâkki etmeye kendimizde hak buluyoruz. Şüphesiz hemen ilâve etmek lâzım gelir ki esirgeneoeği söylenilen koruyucu tedbirlerden maksat, tüccarın hakkı olan koruyucu tedbirler değil, yersiz bir takım koruyucu tedbirlerdir.
Rekabet sahasında gayrı meşru vasıtalarla mallarımızın karşısına çıkarılan engelleri hükümet hariçte bütün devlet nüfuz ve kudretini kullanarak bertaraf eder ve etmelidir. Fakat karşı tarafın hakikaten müstağni olduğu malı ona: “Hatırım için aJ,T demenin müşteri memleket üzerinde ne tesir yapacağını ve icabında satıcı memlekete minnetler tahmil edeceğini de düşünmek lâzım gelir. Veyahut ihracatçının 25 kuruşluk malını harice takasla 50 kuruşa sattınp aradaki farkı, ithal malına yüklemek ihracatçıya ve do-layısiyle müstahsile iyi bir yol göstermek demek olmadığı gibi bütün memleket nüfusunu teşkil eden müstehlike de iyilik etmek demek olmadığını izaha lüzum yoktur. Memleketten çıkamıyan bir takım ecnebi alacaklarını yine memleketten kendi kendine çıkamayan mallarla karşı karşıya getirmek de netice-i emirde memleket ticaretini hakikaten teşvik eder bir çare ve para mekanizmasını da düzelmeye götürür bir usûl değildir.
Demokrasi dâvası ortaya çıktıktan sonra ihracatçıyı ve müstahsili koruma meselesinin bizde biraz daha nezaket kesbettiğini de teslim etmek yersiz düşmez sanırım. Münakaşa mevzuları bazan öyle çeşni alıyor ki partiler, tacir ve müstahsiller müzayedesi bir himaye vâdedıyorlar, denilemeze bile, müstahsil veya tacirin aklına, şu işi ben müzayedeye koysam acaba nasıl olur, fikri gelmiyor ve gelemez, diyemeyiz.

Konuşmasında Ticaret Bakanlığı mümessilinin bilhassa tütün Üzerinde durduğu anlaşılıyor. Hakikaten de harici ticaretimizde ihracat dediğimiz zaman ilkönce akla tütün gelir. 1925 ten 1949 a kadar tütün İhracatımız senevi 18 bin tonla 79.9 bin ton arasında dolaşmıştır. İlk rakam 1934 senesine, ikinci rakam geçen 1949 senesine aittir. 1949 da o âzami miktarın kıymeti
Yazan : Namık Zeki Aral
(İktibas hakkı mahfuzdur)
bütün ihracatımızın % 37 sini teşkil etmekte idi. Çeyrek asır zarfında her vıl umum ihracatımıza nazaran tütün ihracatımızın nisbetln-deki seyri aşağıki cetvelde buluruz:
Senesi % Scııe»İ %
1925 37.3 1938 27.1
1926 36.2 1939 31,2
1927 27.7 1040 21.7
192$ 31.1 1941 24.9
1929 26.2 1912 30.2
1930 28.4 3943 38.3
1931 22.6 1941 34.6
1932 26.6 1945 115
1933 21.9 1016 22.2
1934 1&8 1947 28.7
1935 J9.5 1948 31.5
1936 20.7 19(9 37.4
1937 31.8
Yukanki rakamlardan da anlaşılıyor kİ tülün ihracatımız 1936 dan beri hiçbir sene beşte birden aşağı düşmemiş, 1945 te ise % 44,5 a kg* dar çıkmıştır. Bilhassa Hükümet himayesi mevzuubahis olduğu zamanlarda ihracatımız arasında bir tek maddenin bu kadar mühim bir mevki işgal etmesi elbette düşündürücü bir keyfiyet teşkil etmek lâzım gelir: Hem memleket iktisadiyatı zaviyesinden, hem bizzat tütün müstahsil ve ihracatçıları zaviyesinden! Bu gibi vaziyetlerde Brezilyanın kahvesini hatırlamamak İmkânı yoktur.
Yaşayan insanlar için her yerde ve her zamanda muhatara vardır ve bu muhataradan yüzde yüz kurtulmak mümkün değildir. Hüner bu muhatarayı ssgari hadde indirmekte. indirebilmektedir. “Bütün yumurtaları bir tek sepete koymamak”, fert servetini mümkün olabildiği kadar muhtelif yerlere yatırmak suretiyle muhataranın dağıtılması kabilinden bir memleketin de ihracatını mümkün olduğu kadar muhtelif maddeler arasında tevzi eylemesi hiç değilse temenni edilir bir şeydir. İhtiyat kaidesi bunu icap eder. Bir maddenin istihsali ve ihracı kendiliğinden sivrilip giderken bir de onu hükümetin himaye tedbirleriyle büsbütün sivriltmesi elbette tehlike ar-zetmekten geri kalamaz. Harici ticarette satıcı memleket için müşterinin arzusuna tebean malı çeşitlendirmek ve talepteki il erile me ve gerilemelere intibak edebilmek bir meseledir ki bunun hal çaresini de yine herkesten evvel, ihracatçı ile birlikte müstahsil kendi kedilerine bulacaklardır.

Harici ticaret sahasında mületle-rin tuttukları veya tutmak istedikleri yol da bize bundan başka çare olmadığını göstermektedir. Birinci Dünya Harbinden sonra ortaya çıkan ve memeleketler dahilinden memleketler arasına intikal eden idareli iktisat için, yürümüyor, demeye müsaade olunmasa da bunun alâkadar milletleri bir türlü tatmin etmemiş ve edememekte olduğu da gözönün-dedir. Milletler, içine girdikleri çemberin tazyikiyle tıkanıyor, boğuluyorlar. Bilhassa Avrupa! Bu çemberden kurtulmak İçin Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtı tedbirler arkasındadır: Paralan işe yarar hale getirmek ve ticareti bugünkü tahditlerden kurtarmak! Bu gayeye varmak içinse her memleketin olduğu gibi bizim memleketin de taciri, ihracatçısı, müstahsili açık hava ile temasa gelmek; bu havaya, bu iklime mümkün olduğu kadar süratle alışıp intibak etmek; kendi göbeğini kendi kesmek mecburiyetindedir. Ticaret Bakanlığı da bu mecburiyeti, bu hakikati açıkça tüccara anlatmak, ihracatçılara ve dolayısiyle müstahsile bildirmek suretiyle şüphesiz kİ çok iyi bir yol tutmuş oluyor.
Kısa haberler
l’mıımi gümrük tarifeli tahdit ediliyor
★ Cenevre. ıReuter - Husus!) — U-mum! gümrük ve ticaret anlaşması müzakeresine iştirak eden 25 memleket mümessilleri Annecy anlaşması hükümlerinin 1 ocak 1951 den sonra da tatbik edilmesine ittifakla karar vermişlerdir. Bunun üzerine imzalanan bir anlaşma ile, Torquay protokol hükümlerinin 1 ocak 1954 tarihine kadar uzatılması sağlanmıştır.
Hol ân da ve Belçika mümessilleri, bilhassa Avrupa memleketleri a-rasmda, geniş ölçüde tarife tenzilâtı yapılması teklifinde bulunmuşlar ve Lüksemburg delegesi de bu teklife iştirak etmiştir.
Alr-SM’is# seferlerini azaltıyor
★ Zürih, (Reuter - Hususi) — Air-Swiss İdare Meclisi, kumpanyanın müşkül mali durumuna rağmen, faaliyete devam etmeye karar vermiştir. Ancak, seferlerin sayısı azaltılacaktır. Henüz mufassal malûmat verilmemiştir. Mamafih, kombine bir kıta ve denizaşırı şebeke idame edileceği tahmin e-dilmektcdir.
Marshall Yardımı
Temsilciler Meclisinde
★ VVashington, 25 A.A. (USÎS) — 1950 Amerikan İktisadi Yardımının müzakerelerinin başlangıcında Temsilciler Meclisindeki her iki partinin liderleri de lehte konuşmuşlardır.
Temsilcüer Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Demokrat John Kee ve meclisteki Cumhuriyetçi lider Charles Eton müzakerelere başlamadan evvel tasarının lehinde konuşmuşlardır.
Eton, “denizaşırı yerlerdeki dostlarımıza ve Rusyaya, Amerikanın hâlâ çalıştığını ve hür insanları tek başlarına bırakmıyacağını söylemek isteriz,, demiştir.
Bu kanunun kabulünde uğranacak en büyük güçlük her iki siyasi partide ekonomi taraftarlarının masraf miktarını kısmak İstemeleri olacaktır.
iktisadi İşbirliği
Bakanlar Konseyi
★ Londra, 25 (Y1RS) — Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtının Bakanlar İstişare Grupu, bugün Pa-riste toplanmıştır. Toplantı. Belçika Dışişleri Bakanı Van Zee-tandın başkanlığındadır ve Mar-hall Plânı Fevkalâde Elçisi A-verell Harriman gizli yapılan konuşmalara İştirak etmektedir.
Marshall Yardımından Portekiz-e açılan kredi
★ VVashington, 25 A. A. ( AFP) — Marshall Plânı dün Portekiz* deniz taşıt masrafı olarak dokuz bin dolarlık kredi açmıştır.
Arjantlnln et fiyatlarını artırma talebi
★ Londra, 25 (Y1RS) — tngütere Hükümeti, et fiyatlarında yüzde 40 nispetinde bir zam yapüması talep eden Arjantlnin isteğini kabul etmemiştir-
Suriye lirası kıymetinin %5 ini kaybetti
★ Beyrut. 25 (AP) — Lübnan bugün Suriye ile arasındaki bütün ticarete hudutlarını kapatmıştır. Böy-lece Ortadoğunun bu iki komşu memleketi arasındaki ekonomik münasebetler tamamiyle kesilmiştir. Suriye, 13 martta, 7 yıllık Suriye - Lübnan Gümrük İttifakını feshetmek suretiyle ilk adımı atmış bulunmaktadır.
Bu arada Suriye lirası. Beyrut'un serbest döviz piyasasında birdenbire düşmüştür. Birkeç saat içinde Suriye lirası kıymetinin % 5 ini kaybetmiştir.
BATI ALMANYA MEKTUBU
Sigara kaçakçılığı artıyor
Balıkçılığımızın kalkınması
Amerika, Marshall Yardımından bedelsiz tütün verdiği müddetçe, Almanya, çok az şark tütünü istihlâk edecektir
İstanbul Üniversitesi ile Ofisin işbirliği
50 - 60 parça geminin etüdü bir Fransız firmasına verildi — Soğuk hava depoları kurulacak yerler — Balık konserve fabrikaları
Frankfurt. Mart ıHususi muhnbi-
rlmlz bildiriyor) — Batı Almanya Hükümeti varidatının hemen yüzde 15 ini. tütünden alınan vergi teşkil etmektedir. Tütlln vergisi, harpten önceye nazaran bir kaç misli arttırılmıştır. Bu yüzden istihlâk, nüfus başına 700 sigaradan 1949 da 460 sigaraya düşmüştür. Şu var ki, resmi rakamlardan çıkan bu netice hakikate uygun değildir Harp, sigara 1-çenlerin sayısını azaltmak şöyle dursun, bilâkis çoğalttığından, istihlâk edilen sigaralardan üçte birinin “vergiden muaf,, yanı kaçak olduğu tahmin edilmektedir. 1950 bidayetinde bu vaziyet “meşrû” sigaralar aleyhine daha da bozulmuştur. Bugün, vergisi tediye edilmiş sigaraların, umumi istihlâkin ancak yarısına baliğ olduğu söylenmektedir.
Hâlen Alman piyasasında istihlâk edilen sigaraların ancak yüzde 15. şark tütünlerinden yapılmaktadır. Gerisi Amerikan tipidir ki. bunların
BİRLEŞİK AMERtKADA
Mısır ve buğday rekoltesi
Buğday ekimi bu yıl azaltılıyor. Mısır azalmasına müstahsil karşı koymaktadır
Wash1ngton (Reuter - Hususi) — Zirai İktisat Bürosu tarafından neşredilen rakamlar, Amerikan mısır, ekicilerinin hükümetin 1950 yılı için tesbit ettiği ekim sahası genişliklerine riayet etmediklerini göstermektedir. Mart başında mısır ekilmiş sahanın genişliği 83 milyon dönümdü. Bu rakam. 1949 rakamından yüzde altı düşük ise de. hükümetin bu mahsul için tesbit ettiği ekim sahası 76.6 milyon dönümdür.
Diğer taraftan, buğday ekim sahası 72,750.000 dönüm olup, hükümetin tesbit ettiği rakamın biraz altındadır
Büronun ilâve ettiğine göre, 1950 yılı için mısır ekilmiş bulunan saha, elli seneden beri hu maddeye tahsis edilen arazi genişliği rakamlarının en düşüğüdür. Mısır ekiminde tesbit edilen genişliğe riayet edilmemiş bulunmasının başlıca sebebi, zür-raın yem olarak kullanılacak mısır İhtiyacının artacağı kanaatinde olmasıdır.
Büro. 1950 yılı mısır rekoltesini 2,800 milyon bushel — takriben yarını kilo — tahmin etmektedir. Bu hesap, dönüm başına mahsul. 1944 -1948 vasatisine müsavi kabul edilerek yapılmıştır Buğday rekoltesi ise, aynı yıllar vasatisine dayanılArıfk, 1,185 milyon bushel tahmin edilmektedir.
Polonya _ Çin ticaret anlaşması
Londra. 25 (Y1RS) — Varşovadan bildirildiğine göre, iki aydan beri Pekinde komünist Çin makamlariyle ticari temaslarda bulunan Polonya heyeti avdet etmiştir. Yakında imzalanacak olan anlaşmadA, Çin, soya fasulyesi, tütün, volfram ve yağ mukabilinde mensucat, teknik malzeme ve kimyevi maddeler alacaktır.
da şark tütünü muhtevası ancak yüz
de 15 - 30 dur.
Anlnşılılor ki. Amerika, Marshall yardımı ile bedelsiz tütün vermeye devam ettiği müddetçe, Almanya pek mahdut miktarda şark tütünü istihlâk edebilecektir.
Almanyaya üç yoklan kaçak sigara girmektedir. Bunlardan birincisi ve en mühlmmı Belçika, Holânda ve Sovyet bölgesi Üzerinden geçen yoldur. Bu yoldan Batı Almanyaya ya-pdan sigara kaçakçılığını Sovyet İşgal kuvvetleri fitlen desteklemekte ve bundan istifade etmektedirler.
Diğer iki yol da. mültecilere ve işgal kuvvetlerine, bedava yahut maliyetine dağıtılan Amerikan sigaralarının halka intikalidir.
Bu çeşit kaçakçılığa karşı en müessir çare, tütünden alınan vergiyi indirmek suretiyle sigara maliyetini düşürmek, bu sayede istihsal ve istihlâki orttırarak, vergi farkını, istihlâk fazlasiyle telâfi etmektir.
ORTA AMERtKADA
Kahve istihsali artıyor
İstihsal metodlarındaki değişiklik ve ağaç cinslerinin ıslahı, bu neticeyi veriyor
New-York, (Reuter - HususU — Amerika Birleşik Devletleri Ziraat Bakanlığının yardımı İle Orta Amerika memleketlerinde devam eden kAhve çalışmalarının neticesinde hem Orta Amerika zenginleşecek, hem de Amerika Birleşik Devletleri daha fazla kahve alabilecektir.
Kahve ıslâh projesi şimdi dördüncü senesini doldurmaktadır. Bu iş İle uğraşan ilim adamları, buldukları usuller kullanıldığı takdirde. Orta A-merikan kahve plantasyonlarında iki misli, hattâ üç misli mahsul elde edilebileceğini şimdiden söylemektedirler. Bu parlak netice şimdilik yalnız Orta Amerikadan elde edilebilirse de kahve yetiştiren başka memleketlerde de bu usullerin kullanılabilmesi İçin tertibat alınmıştır.
Müşterek çalışma Guatemala; El Salvador ve Costa Rica da toplanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri Ziraat Bakanlığına mensup fen adamları bu memleketlerin ziraat ile uğraşan fen adamları ile elele çalışmaktadırlar.
En iyi kahve plantasyonlarını seçmek ve en iyi yetiştirme metodlan Üzerinde bir karar vermek en mühim meseleler arasındadır. Fenni araştırma ile uğraşanlara göre, Orta Ame-nkadaki kahve yetiştirenleri alâkadar eden en büyük dâva ağaçların çoğunun iyi mahsul veremiyecek bir halde olmasıdır. Ağaçların yüzde 30 u mahsulün yüzde 70 ini vermektedir. Bu az meyve veren ağaçları sökmek ve yerine daha fazla mahsul veren ağaçları dikmek lâzımdır. Bundan başka, kahve yetiştirme metodlarınm da Islâhı İcap etmektedir.
35 İsveç mühendisi geliyor
Ankara 25 (Hususi muhabirimizden) — Türkiyedekl son yol çalışmalarını görmek üzere, yeni mezun olmuş 35 İsveçli yol mühendisi, mayıs ayında TÜrkiyeyi ziyaret edecektir.
Ankara (Husust muhabirimizden) — Memleket balıkçılığının kalkınması için hükümet tarafından Toprak Mahsulleri Ofisine vazife verildiği ve Marshall Plânından faydalanılarak bu milli servetimizi ihya edecek tesislerin kurulacağı yazılmıştı. Bu çalışmaların yeni safhaları hakkındA Ofis Genel Müdür Muavininden edindiğim bilgiyi bildiriyorum:
“— Balıkçılık mevzuu, iki cepheden ilerlemektedir. Biri plânların hazırlanması, diğeri lüzumlu, modem vasıtaların memlekete getirilmesi.. Balıkçılığın kalkındırılmam için, et mevzuunda olduğu gibi üç senelik bir programa başlanmış olup bu sene bu mevzua Marshall Plânından 2,5 milyon doİAr tahsis edilmiştir. Ayrıca milli muvazeneden de bu paraya denk bir ödenek verilecektir. Bununla 50 - 60 parça gemi ısmarlan a çaktır. Bu gemilerin ne tarzda yaptırılması lâzım geleceği hususundaki proje meşhur Fransız Geroud -Gouaillard etüd firmasına verilmiştir. Bu firma, harpten sonra Fran-sanın balıkçılık filosunu yenilemiş olup, İngiltere, İsveç ve diğer memleketlerde müsabakalar kazanmış bir firmadır.
Diğer taraftan memlekette hazırlanmış bulunan jeolojik, idrolojik, idrobiolojık ve kartografik etüdler-
Turizm haritası
İlk baskısı 50 bin üzerinden yapılıyor. Her tarafa parasız dağıtılacak
Ankara 25 (Hususi muhabirimizden) — Memleket turizm dâvasının hallinde en mühim çalışmalardan biri olan memleketin turizm haritasının hazırlanması bitmiş ve baskı için matbaaya verilmiştir. Bu haritayı Basın ve Yayın Genel Müdürlüğü İle Kara Yollan Genel Müdürlüğü uzmanlan müştereken hazırlamışlardır.
Harita ilk olarak (50.000) adet basılmaktadır. Türkçe ve İngilizce İzahatı ihtiva eden turizm haritası, Amerika ve Avrupa şehirlerinde mec-canen dağıtüacaktır. Bu harita yeni yapılan yollan da ihtiva etmek üzere her sene ihtiyaç miktannda basılacaktır. Haritada uluslararası standart işaretlerle yollar, mesafeler, âbideler, tarihi eserler, oteller, nüfuz kesafetleri ve lüzumlu diğer malûmat vardır.
Vergi istatistiklerinde metod
Ankara (Hususi muhabirimizden) — Bundan birkaç ay evvel İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesine bağlı olarak teessüs etmiş olan Maliye Enstitüsü, mail meselelerde Maliye Bakanlığı ile teşriki mesai etmek ve beraber çalışmak üzere faaliyete geçmiştir.
Bu mevzu ile ilgili olarak. Enstitünün Müdür Muavini Doçent Orhan Dikmen Ankaraya gelmiş ve Bakanlıkta müteaddit temaslar yapmıştır.
Öğrendiğime göre Bakanlıklarla Enstitü arasında İlmi bir şekilde tetkik olunmasına karar verilen ilk mevzu “Vergi istatistiklerinde metod,, meselesidir.
den faydalanılarak tatbikat plânlarının hazırlanmasına başlanmıştır. Bu hususta Ofis, Üniversite Bioloji Ens-titüslyle teşriki mesai yapmak üzere temaslara girişmiş ve İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Ordinaryüs Profesörlerinden Kosswig ile ihzari mahiyette konuşmalar yapılmıştır. Ayrıca Boğaz sularını İlmi metod-larla en iyi tetkik etmiş sayılan Kolej Profesörlerinden Ullyott da bu işle ilgilendirilmiştir. Bu ilim adam-lariyle yapılmış olan konuşmalarda İstanbul, İzmir ve İskenderun da mevcut olan lâboratuvarlardan balıkçılığımız içLn ne tarzda istifade edilebileceği tespit edilmiştir. Lüzumu halinde yardımcı istasyonlar ve seyyar lâboratuvarlar da kurulacaktır.,.
Balıkçılık mevzuu ile ilgili olarak Trabzondan başbyarak hemen bütün sahillerimize soğuk hava depolan kurulacaktır. Bu arada soğuk hava deposu kurulacağını öğrenebildiğim yerler şunlardır: Trabzon, Rize. Ordu, Giresun, Sinop. Ünye, Ereğli, İstanbul, Marmara Adası, Erdek. Mudanya, Çanakkale, Ayvalık, İzmir. Marmaris, Antalya, Fethiye, Mersin.
Aynca tatbikat plânında balık konserve fabrikalarının kurulması mevzuu da vardır ki, bu, gemilerin ısmarlanmasından ve tesislerin kurulmasından sonra ele alınacaktır.
Çimento fabrikası
Dün Ticaret Odasında bir şirket kurulması için toplantı yapıldı
İzmirde kurulacak çimento fabrikası için bir anonim şirket teşkil edilecektir. Dün Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı tetkik heyeti başkam ve arkadaşları Ticaret Odasında bir toplantı yaparak, bu anonim şirketin esasları hakkında Oda İdare heyeti âzalariyle görüşmüşlerdir.
önümüzdeki çarşamba günü. Ticar ret Odasında ikinci bir toplantı yapılarak şirkete girecek hissedarlar tespit edilecektir. Evvetce de yazdığımız gibi. İzmirde kurulacak çimento fabrikası için Danimarkadan tiraj hakkından istifade ederek on senelik bir vâdeyle 2 milyon dolarlık bir kredi sağlanmıştır. Bu sermayenin geriye kalan kışına, hususi teşebbüsler temin edecektir.
Çuvalcılar, Ticaret Ofisinden şikâyetçi
Piyasada çuval fiyatlarının düştüğü yazılmıştı. Çuval ticaretiyle alâkadar tacirler, Ticaret Ofisinin, çuval sarfiyatı olmıyan mevsimde piyasaya çuval satmasından şikâyet etmektedir.
Bilindiği gibi Ticaret Ofisi de, tasfiyeye tâbi olduğu için, elindeki mallan hazirana kadar satmak zorundadır.
Kahve Hatları düşüyor
Piyasada toptan kahve fiyatlarındaki düşüklük devam etmektedir. Son bir lıafla içinde 760 kuruş olan 3 numaralı kahve. son bir iki gün içinde 690 kuruşa kadar düşmüştür.
25/111/1950 Cumartesi
Borsalarda vaziyet
New-York Borsası
İstanbul Ticaret Borsas
Devlet Tahvilleri
İstanbul
Bugün
Londra Borsası
163/1M
Bradford Piyasası
Şirket Hisse Senetleri
İskenderiye Borsası
,(•) Gününde Borsada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât vo esnamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
84.20
92.20
Yağlar ı
Zeytinyağı (E.E. tcnekcll) Susomyağı tHaf. tnnokoli) Ayçiçeği (Katine çıplak) Fındık yuûı (Çıplak) ....
tkramlyeil tahviUef
1933 Ergani ikramiyen sese Milli Müdafaa i ....
UMl
1941
1/2
1. C. Merkez Bankoeı Türkiye İş Banka» Türk Ticaret Banka» . Aralan Çimento .......
Çark Değirmencilik .... Milli Reasürans
IIM1 Kalkınma
İzmir:
Hafta sonunda Bnraada çekirdeksiz kuru üzüm sakin ve kararsız bir man. zara arzetmiştir. İncirin durumunda bir değişiklik olmamıştır.
Borsada pamıık istikrarlı vaziyetini muhafaza eylemektedir. Pamuk yağma karşı alıcıların isteksizlikleri devam etmektedir. Boranda pamuk çekirdeğinin durumu durgun ve gevsektir.
Adana t
Hafta sonu Ticaret Bordasında birinci ve Üçüncü akala pamuklan üzerine mahdut miktarda satışlar cereyan etmiştir. Fiyatlarda bir fark görülmemiştir.
Hafta sonu fındık piyasası hararetli bir surette kapanmıştır. Borsadakl söylentilere göre, fındık Tanm Kooperatifinin piyasada fındık mubayaa etti, ğî. fiyatların bu yüzden ilerleme kaydettiği anlaşılmaktadır. Diğer maddeler üzerinde kayda değer bir şey görülmemiştir.
Kambiyo ve Esham ve Tahvilât Borsacında, yalnız % 5 faizli Sivas - Ergani Tahvili ile % 7 faizli birinci tertip DenıJr.volu tahvili üzerine az miktarda İş olmuştur. Altın piyasası yine durgun bir çehre arzetmektedir. Iş yoktur.
.. B Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamukyağı (rafine) Pamuk çclcirdcfti ...
İzmir Ticartet Borsası
üztlm çelclrdeicfl'ls No.9 tacir A serili No. a...
serili No. 10$ Akala I.
Altaiû LI. ....m Akala III .........
yeril ••••••••••♦
ef se«eee i
I ....
Hivao-Erzurum I, .. iE-vn. Demiryolu I. ......
11......
,, iti. MM*.
Müda/a» t. mm.,
m fL ******
w (11...........
.. (V. ......
,, *• orta
Lxıvant ıg İthal malı
Ekstra İri iç İthal malı .....m**-gurn üzüm (Llbreal=8ent> ...m.
Thompson çekirdeksiz seçme Kelen tohuma (Buşell=Dolar)..*
Mi unsa polis ...........
Kalay (Llbres1=8ent)
Levha-ten.ko (100 libre dolar)
Dokuma İtam Maddeleriı
Tiftik (ana mat) ...........
Tiftik (Natürel) ..........
Yapak Anadolu (Kırkım)
ilan> deriler ı
Siğil salamura (kasap) kİ Keçi tuzlu kuru kilosu..... Koyun hava kurusu kilosu
Keten tohumu (Tonu=Storling)
Bombay ...........m..........
Kalküta ee« esefse•♦••••♦»
Yer fıstığı Hindistan
Ecnebi Tahviller
I
üağday ((BuşeU=ı8«nt) mm...m«* Sert Kış mahsulü No. 2 •*. Kırmızı •• No. 2 ...
*amak Middllng (Librosl=Sent) Mana
Temmuz
Ekim . • e e e e • • • w »e e • • e
Tiftik (Libresi=Sent) m.m.m.m*
Tekaaa No. 1 ...*
Fındık (LibresinSent) *****«ww*.
Kabuklu yerli İri .m..*m..mm«**
Demiryolu (V m. Demiryolu V *.***. 1049 ikr&mıyell .... Diğerleri
Demiryolu Vİ. m*m.
I * M.
11 M....
111.
194a istikrası I i94a a
Milli Müdafaa
1940 1934 1934
1941 1941 1941 MIHI
Bugün
30.50
31.—
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday yumuşak (Ofisin) Arpa Temlik (dökme) .... Mısır (Sarı) (mvaiı .......
Faaulya tombul
Fasulya Cali «ert .........
Kuş yo rm • »ee ••e«de»aSe e«»s« •
Mercimek kırmızı tc çu Mercimek yeşil (Eskişehir) Nohut natürel .............
inğlı İ4>hunıluı •
Ayçiçeği tohumu .........
Keten tohumu ............
Kendirtohumu
Sunam (Bandırma) ......m. Ver fıstığı kabuklu
Kuru Mcyvalar ı
Fındık (kabuldü sivri) ..
Fındık (îç tombul) ......
Ceviz (kabuklu) Ceviz (İç natürel)
KAMBİYO
İstanbul Borsası
AÇHl» Kapanır
1 Sterllng 7.83.- 7.84.60
100 Dolar 280.50 281.50
100 Fr. frangı.»* 0.M0 0.M'
100 İsviçre Fr .. (H.03.— 64.03
100 Beiç T-r .. 6 60.- 5.60
100 İsveç Kr.„, 64 1250 54 1250
lUÜ Florin Î3.68 40 73.63-40
100 Liret 0.44.128 0.44.12^
100 Drahmi 0.01.876 0.01X76
100 Escoudos 9 7390 0.73BO
Altınlar
Bugün E*k1 kur
Ul ra Lira
Külçe Terli Gr B.92 5 94
Külçe OeKuasa. 6 — 6 PS
Cumhuriyet ... 4O.25 ar 4 10.30
Reşat m* 1A (70 43.80 40.30
Hamil m....m. 40.20
Gulden 30.20 39 25
în(ülz m. 51.86 5tOÖ
Fransız kok t.ı ao 43 76
Napol^on lif 10.50 41.25
İsviçre 41.50 40.90
New-îork’t-a : onsu. 1 35
Gümüş, Plâtin
En a^aftı En yukarı
unmu* «t. ....
Plil tin •• 10.- İL-
Zürich Borsası (Serbesti
t fil tnvı İsviçre Frangı
Durumu En aşağı En yukarı
Türk Liralı O.lö 1.03
Dolar m...» 4.28 3/4 4.3O
Stcrllng 10.30 10 50
Fransız Frangı 116 1 18
Mısır Kredi fonalve 1903 [ 17
Şirket Tahvilleri
T. C. Ziraat Banka» 20.20 20.25
Anadolu D.T. Tertip A/B, 111.- 1U9--
•f c — —
*» ^60 59 - 60.-
„ ,t Mümes, senet. 67.90 67.50
130.- 131.
28.— 27.30
S.— 6.-
17.25 16.75
23.25 23.50
8.— 16.26
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1. ..^.* Pamuk Akala LL m«**« Pamuk Akala III **•(*. Pamuk makine parlağı 180.— 135/156 160/154 ilil
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK) a) 9(90 randımanlı •** kabuklu tombul b> İç sıra kontrollü •*. 82.— 176.— 83 — 178.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Buğday «ert Arpa ........
Dün Eski kur
267 5/ğ 266 5/3
243.— 244 7/8
32.09 32.10
32.16 32.12
82 52 30.47
— M.60
22.— 22.50
22 50 21.-
36.— 86.-
40.— 40.—
Hl/4 111/4
3.75 3.80
3.80 3.80
77.25 76.25
7.30 7.30
Tiftik İyi mnl (Ubr«*l=P*nt) —
l9 Sıra malı —
Tün Anadolu * 20/21
t» Trakya ,, ,, ••• 18/21
20/21
18/21
Sayfa 6
Y E N t İSTANBUL
2G Mart
Yeni dansların bir türlü unutturamadığı

İyi yet işmiş bir balerin daha doğ-
• •
ruh bir hal aldı. Fakat Rus ihtilâlinden kaçarak Avrupaya sığınan mülteciler arasındaki harikulâde balerinler sayesinde gene dirildi.
be-bü-
Bale, çok eski bir sanattır ve kendine mahsus kaideleri olduğundan, klâsik dansın esasını teşkil eder.
Bata deyince çoğumuzun aklına Ölmeye mahkûm otan geçmiş bir devrin sanatı, ihtiyarlara harpten evvelki devirleri hatırlatan eski bir hâtıra gelmekte...
Şairane nefis bir müziğin ritmi ita, ayaklarının uçlarına basarak zarif bir şekilde hareket eden genç kızlar» peri masaltannı andıran bir dekor...
Bale kelimesini duyar duymaz insanın gözü önünde bütün bunlar canlanıyor... Harakotlerdeki zarafet, vücudun kıvraklığı, uçar gibi hafifçe dansedebümek pek öyle kolayca elde edilmez.
rusu bir baş balerin olabilmek İçin, çok küçük yaştan vücudu dansın güç kaidelerine alıştırmak ve her gün muntazam bir şekilde egzersizler yapmak, bununla da kalmayıp klâsik müzik parçalarının rltmkrl ile ün-•iyet peyda edebilmek İçin, umumi müzik kültürünü geliştirmeye çalışmalıdır.
Güney Afrika Birliği
IR milyon iki yüz küsur bin kare kilometrelik bir toprağın hudutları İçinde on bir mil-
yon altı yüz binden fazla bir nüfus barındıran Güney Afdika Birliğinin iktisadi durumu ne merkezdedir? Son zamanlarda büyük terakkiler kaydeden bu memleketi o bakımdan incelemek faydasız olmıyacaktır.
Yedi milyon sekiz yüz bin kadan yerli zencilerden, bir milyonu Boer-lerden, bir milyon üç yüz küsur bin kadan da Hintli ve Asyalı olan ve yirmi bir bin kilometre uzunluğunda bir demiryolu şebekesinden istifade eden Güney Afrika Birliği halkının iktisadi faaliyeti bilhassa madencilik ve hayvancılık üzerinde teksif edilmiş bulunuyor.
Ziraat ise mahduttur, ülkenin teşkil ettiği 122 milyon hektarın ancak 6 milyon kadan işlenmektedir. Bunun dörtte üçü de buğday verir.
Fakat yüksek yaylâlann başlıca faaliyeti hayvancılıktır. Memlekette 30 ilâ 40 milyon baş koyun bulunmaktadır ki, böylelikle Güney Afrika Birliği, koyun serveti bakımından dünyada üçüncü geliyor demektir.
13 milyonu bulan öküz ve inek cinsi daha ziyade koşum hayvanı o-larak kullanılmakta ise de yılda iki yüz elli bin ton et, yirmi beş bin ton yağ ve on bin ton peynir dahi sağlar. Yine son istatistiklere göre keçilerin sayısı 5,500,000 den fazladır. 1910 yılında sayısı 800,000 olan deveku-şundan bugün kırk bin baş kalmış bulunuyor.
Güney Afrika Birliğinin başlıca İktisadi faaliyeti, dediğimiz gibi, madenciliktir. Altın ve elmas kaynaklan pek zengindir. Elmas 1867 de, altın da 1886 da keşfedilmiştiler.
Johannesburg civarında bulunup üç yüz elli bin kişi çalıştıran Rand altın madeni en mühim altın yatakla-nndan biri sayılır. Bir ton cevherden 7 gram altın temin edilmekte o-lup. bunun 5 gramı -ikinci Büyük Harpten önce - istihsal masrafına karşılık tutulmakta, 2 gramı da kâr olarak kalmakta idi.

Ankaradaki Millî Eğitim maçıar;
Galatasaray 3
Demirspor 0
Gençler 1
16. asırda, Italyan operasının raberinde gelişen bale, zamanla tün Avrupaya yayıldı. Catherine de Medicis sayesinde Fransada takdir ve kıymet kazanmaya başladı. Ve 17 inci asırda en yüksek mertebesine vardı. Nihayet bir asır sonra da operadan ayrılarak tek başına bir sannt teşkil etti.
Fakat, küçük yaştan çalışmaya başlayan yüzlerce kişi arasından ancak bir kaçı herkesin takdir ettiği ve havran olduğu meşhur dansöz sınıfı na dahil olabilir. Halkın takdirine mazhar olana kadar bu bir kaç genç uzun seneler no mahrumiyetlere katlanmış ve bıkıp usanmadan ne kadar çok çalışmışlardır,
18 inci asırda, kıralların koruduğu ve zevkle takip ettiği bale, zaferden zafere ulaştığı halde, asrımızın başında, bütün hızını kayhed^eok dur-
Hata.’. Maddi ve mânevi bütün sıkıntılara ve bir çok bata mektebinin kapanmasına rağmen, bata yaşamaya V© yayılmağa devanı ediyor. Hattâ bugün bale ismini duymamış insanlar bile onu sevmeye ve hayranlıklarını etrafa yaymaya başladılar. Bilhassa son harp yıllarının karanlık ve kasvetli havasından kurtulan Avrupa, bu sanatın zarafet ve güzelliğini tekrar görebilmek ümidiyle bata temsillerine koşuyor...
Ankara, 25 ıHususi muhabirimizden telefonla) — Milli Eğitim Mükâfatı maçları bugün 19 Mayıs Stadında GalatasArayla Demirspor; Boşik-taşla Gençlerbirliği arasında oynanmıştır. İlk maçı İzmir hakemlerinden Sabri Armağanın idaresinde G. Saray - Demirspor takımları yapmıştır.
Galatasaray:
Turgay Naci - Ruhi
Musa - Muzaffer - Doğan lsfendlyar - Muhtar - Gündüz -Koçis - Reha
iki gole mâni oldu. 35 inci dakikada Şahap Gençlerbirliğlnln beraberlik golünü attı ve devre 1-1 bitti.
İkinci devrenip ik dakikalarında Beşiktaş Faruk'un ayağı ile ikinci golü kaydettikten sonra Gençlcrbirliğl müdafaası aksamaya başlamış ve Beşiktaşlılar oyuna hâkim olmıya başlamıştır. 35 inci dakikada Fahreddin ü-çüncü golü de atlı ve maç tamamen Siyah-Beyazlıların hâkimiyeti altında iken 3-1 sona ermiştir.
Demirspor:
Bugün Fenerbahçe, Altaylaj Vefa da Göztepe ile oynuyor
Beethoven, Tschaihowsky gibi büyük kompozitörler, böyle zarif bir sanatın gelişmesine yardım etmek gayesiyle güzel eserler bestelediler. Modernler arasında Straııss Önadla, Bartok Honegger, Ravel ve bilhassa Stravinaky gibileri nefis müzikleri ile baleyi bir kat daha zenginleştirdiler.
G. Bizet’nin meşhur operaal Car tnen’den bir sahne. Çevik, sinirli, renkli bir müzik mevzuu yakından takip eder.
Esat
Mahmut - İsmet Kadri - İskender - Muzaffer İsmail - Zekeriya - Abdullah - Naci -Rıdvan
Galatasaray maça ağır bir tempo ile başladı. Oyunu yavaş yavaş hızlandırmaya ve rakip nısıf sahasına intikal ettirmeye muvaffak olan G. Saray: 6 ncı dakikada Gündüzün ileri bir pasını iyi takip eden Muhtar va-sıtasiyle rfk gollerini atmıya muvaffak oldular. Deıpirsporluların dağınık oynamasından istifade eden Sarı-Kır-mızılılar 17 nel dakikada Rehanın çok sıkı bir vuruşu İle ikinci gollerini de kazandılar. GalatasaraylIlar, tekrar sağdan Isfendlyar vasıtasiyle De-ml rapor kalesine İndiler. Gündüzün solaçığa geçirdiği topa Reha çok güzel girdi ise de topu kale direkleri iade etti. Devre 2-0 kapandı.
İkinci devreye GalatasaraylIlar yine hızlı başladılar. DAha ikinci dakikada Muhtar Demirspor müdafileri arasından üçüncü Galatasaray gölünü de yaptı. San-Kırmızıhlar 3-0 galip vaziyete geçtikten sonra oyun sert ve ağır bir şekle girdi. Demirsporun gayretleri bir netice vermedi ve maç 3-0 Galatasarayın galibiyetiyle sona erdi.
BEŞİKTAŞ: 3
GENÇLERBİRLİĞİ: 1
Maçlar Fenerbahçe Stadında yapılacak
İzmlrln Göztepe ve Altay takımları bugün şehrimizde ikinci karşılaşmalarını yapacaktır. Dün İstanbul takımları karşısında seyrettiğimiz İzmirlileri takım halindeki oyunları bakımından bir hayli zayıf bulduk. Bugün İlk maçı Vefa - Göztepe ile, İkinci maçı da Fenerbahçe - A İtayla yapacaktır. İstanbul bölgesi, İnönü Stadının drenaj bakımından kifayetsizliğini nazarı itibara alarak iki günde 4 maçın sahayı büsbütün bozacağı kanaatine varmış ve bugünkü Vefa -Göztepe, Fenerbahçe - Altay maçlarını Fenerbahçe stadına almıştır. Maçları Ankara bölgesi hakemlerinden Muzaffer Ertuğ İle Reşat Önen idare edecektir.
Galatasaray, İngiliz boksörlerini getirtiyor
Galatasaray Kulübü, bir tngilü boks ekiptnl şehrimize getirmeyi kararlaştırmış ve yaptığı teşebbüsler müspet netice vermiştir. İçlerinde bir çok şampiyonlar bulunan Ingiliz boks takımı nisan ortalarına doğru şehrimize gelecektir.
Marciano, boks maçını sayı ile kazandı
Görüyorsunuz ya, ağaç yaşken eğilir! Küçük Amerikalı dansöz Nlta* asırlardan beri kendilerini dansa hasreden ecdadının yolunda devam etmek İçin, annesi ile beraber ilk dans adımlarını atıyor.
İşi bir bale olabilmek İçin başka çare de yoktur, iler şeye rağmen, çılgınca rumbalara, tutuk adımlı sambalara, çocukça raspalara, gençlerin kendilerini kaybettikleri Swinglcre rağmen, uzun yılların çalışmasından doğan bnle'nin kâbına hiçbir dan» uln^anıamıştır.

S
maçları


İstanbul Boks Karması dün
istihsal, senede 50 İle 60 milyon ton cevher arasındadır. Milletlerarası bir anlaşnaa ile tayin edilmiş bulunan altın fiyatı miskaJ başına 35 Amerikan dolarıdır ve 1933 yılından beri değişmemiştir: Bu vaziyet, memleketin içinde bulunduğu mal! güçlüklerin başlıca sebebi olmaktadır, zira o tarihten bugüne kadar İstihsalin maliyet fiyatı büyük mikyasta yükselmiştir. Bununla beraber senelik İstihsalde istikrar görünmekte ve 12 milyon kadar miskal etrafında sabit bir manzara arzetmektedir. Bu miktar 350-375 milyon tona tekabül eder kİ, dünya İstihsalinin üçte biri demektir. Maden işletme şirketlerinin ödediği vergiler, devlet masraf bütçesinin yüzde 45 ini temin ediyor.
Elmas istihsali ise yılda 250,000 kırat raddesindcdlr.
Güney Afrika Birliği bundan başka plâtin. demir, manganez, kromit, bakır, cıva, kurşun, amyant ve daha bir çok madenler istihsal eder. Ayni zamanda, kömür bakımından Afrika kıtasının en zengin memleketidir.
Ülkenin sanayii, son iki büyük harp münasebetiyle hayli gelişti. Makine sanayii ile demircilik çok İlerlediği gibi çelik istihsali de senede beş yüz bin tonu bulmuştur. Kimya ve dokumacılık sanayii de ehemmiyetli terakkiler kaydetti.
Güney Afrika Birliği harpten ön-oe, dünya ticaretinde onuncu geliyordu. Nüfusunun azlığına göre pek mühim olan bu imtiyazlı mevkii altın ihracatının geniş hacmine borçlu idi (gerçekten, bu ihracat, ithalâtın 8 de 7 sini karşılamakta idi). Fakat altın fiyatının 1933 seviyesinde kalması ve buna mukabil ithal mallarının iki misline çıkmış olms^ı tediye muvazenesin! Birlik aleyhine bozdu. 1948 yılının açığı 180 milyon lirayı bulduğu gibi yine ayni yıl içinde altın ihracatı, İthalâtın yalnız üçte birini karşılar olmuştur.
AvusturyalIları mağlûp etti
Boksörlerimiz dün geceki müsabakayı 5-2
Avusturyanın Glagenfurt boks takımı dün gece Spor Sarayında İstanbul karmasına karşı üçüncü ve son maçını yaptı.
Az bir seyirci topluluğunun takip ettiği müsabakalarda şu neticeler a-1 inmiştir:
51 kilo: Recep - Gausterer (Recep mağlûp)
Gausterer üstün bir dövüşten sonra rakibi Recebi Üç raundda da hır-
patadı ve maçı Gausterer kazandı.
51 kilo: Cevat - Krlstof
(Cevat berabere)
ilk raundda Cevat üstün, ikinci raundda da AvusturyalI daha hâkim dövüştü. Üçüncü devre müsavi yumruklarla geçti ve maç berabere bitti
51 kilo: Abdi - Kııster (Abdi galip)
Abdi bütün maç devamınca hâkim
JcMt -
hikaye
Yazısız
kazandılar
dövüştü ve maçı sayı di.
58 kilo: Hüsnü -
İle galip bitir-
Günün ikinci maçı hakem İzmirli Bedii Kayanın idaresinde Beşiktaş ile Gençlerbirliğı arasında oynandı.
Beşiktaş: Mehmet - Yavuz, Vedii -Nıısret, Maruli, Faruk - Süleyman. Fahroddin, Ali İhsan, Hüseyin. BÜ-lend.
Gençlerbirliği: Necip - Ali. Turhan - Mehmet Ali, Haşan, Ayhan -Halim. Koıhan, Şahap, Ali, Hamdı.
Maçın ilk dakikaları karşılıklı a-kınlarla geçti. On beşinci dakikada Gençlerbirliği aleyhine verilen bir kamerden soliç Hüseyin güzel ve sıkı bir şutla ilk golü attı. Beşiktaşlılar »kınlarını sıklaştırdılar. fakat Gençlerbirliği kalecisi Necip arka arkaya güzel kurtarışlarla muhakkak
I
Eberhard
(Hüsnü galip)
Hüsnü üstün bir dövüşten sonra maçı İttifakla kazandı.

Taki bu direklerle ile kazandı.
kilo: Tnkl - Müller
(Takl galip)
maçta da güzel aperküt ve temayüz etti ve maçı sayı
67 kilo: Garbls - Knı\ner (Garbin galip)
Her üç raundda da Garbi s İyi dövüştü ve maçı sayı ile kazandı
78 kilo: Ayhan - Kohieger (Ayhan^ galip)
AvusturyalI Kohiegere karşı Ayhaıı güzel bir maç çıkardı ve sayı İle kazandı.
30 kilo Enver - Anıeishlchler
(Ameisblchler galip)
AvusturyalI Anıclsbicblcr güzel bir maç çıkartarak Enveri sol bir direkt-le yere yıktı. Fakat hakem oyunu durdurarak AvusturyalIyı teknik nakavtta galip ilân etti.
Bu suretle İstanbul karması AvusturyalIlar karşısında 5-2 galip gelmeye muvaffak oldular. Bir maç berabere sona erdi
Ruğbi maçını, Galya 21-0 kazandı
da
Londra, 25 (YÎRSı — Bugün Galya ve Fransa arasında yapılan rugbi maçını Galya 21-0 kazanmıştır.
New-York, 25 (APı — Şimdiye kadar mağlûp edilmemiş olan ağır sıklet boksör Rocky Marciano dün, Ro-land La Starza’yı Madison Square Garden’de on raundluk bir maçta savı ile mağlûp ederek ağır sıklet boksörler arasındaki mevkiini daha da sağlamlaştırmıştır.
Macarlar, yüzme şampiyonasına girmiyorlar
Budapeşte. 25 A A. lAFP) — Macaristan Yüzme Federasyonu. 1950 Avrupa yüzme şampiyonasına ıştiraK etmiycceğini bildirmiştir. Milletlerarası Federasyonun bu şampiyonanın tertibini Macarlardan alıp Avustur-yava vermesi kararı bu protestoya sebep olmuştur.
Louvre Müzesinden
gelen mulajlar
Resimlerde Parlsin meşhur Louvre Mü sesinden getirtilmiş olan, dünya değerindeki hey kvllvriıı mulaj larından üçüım görmektesiniz. Bu mulajların büyük faydalar temin edeceğinden ŞÜphn diimemektrdir.

GÜZEL Sanatlar Akademisi ile branşa Hükümeti Milli Eğitim Bakanlığı arasında yapılan temas neticesinde Louvre Müzesinin mulaj kısmından alınan 179 parça heykel şehrimize gelmiş bulunmaktadır.
İçinde, Mısır ve eski Şark, Yunan, Roma, Fransa, İtalya. Ispanya ve Uzakşark heykellerinden numuneler bulunan mulajlar, Dolmabahçede, Resim ve Heykel Müzesine nakledilmiştir.
Akademinin heykel şubesi için olduğu kadar umu-
illiyetle bütün diğer güzel sanatlar şubesi için de çok mühim olan bu mulajlardan, memleketteki bütün mektep talebeleri de istifade edebileceklerdir.
Akademi Müdürlüğü, bu heykellerin halk tarafından da görülebilmesi için bir sergi tertibim de düşünmektedir.
Böylece gerek halk» gerek Avrupa müzelerini ziyaret edememiş olan güzel sanatlar mensuplan dünya şaheserlerini bir arada görmek fırsatını elde etmiş olacaklardır.

YENt İSTANBUL
T
• — —.
26 Mart


B'5


f



4

• •
V- -
•v
» • » • *
• 1
• . • . - •
*
• '
1
/
•• t’

0 I
' t'
ELEKTRİKLİ
7;
>
Vadesiz Tasarruf Hesapları
1950 YILI İKRAMİYELERİ


J • 1 (V'i w
t

I

w


*



e

r?»
*
•• j
i



1
i
TÜRKİYE İŞ BANKASI
Tasarruf Hesaplan 1950 ikramiyelerinden faydalanınız1
6 ÇEKİLİŞ 6 EV 6 DÜKKÂN
VE ÇEŞİTLİ PARA İKRAMİYELERİ Dnümüzdeki Çekilişler ;
21 Nisan (Çocuk hesaplan için), 1 Haziran,
25 Ağustos, 31 Ekim, 29 Aralık
1 Haziran çekilişinde büyük İkramiyeler :
Büyükada’da Köşk, Ankara’da Dükkân
DİKKAT! \
EV ve DÜKKÂNLAR’ın intikal ve Veraset Vergileri Bankamız taralından ödenmektedir.



MÜZELER
BlGlN AÇIK OLAN MtZELEH İST AN BUL
Atatürk İnkılap Müzesi 10-12,14-17 Ayasofja (Telf. 21750) 10-16. Arkeoloji: 13-16.
Eski Sark Enerleri bube«| i (Telf. 21682) 10-12.
Türk ve islAm Enerleri i
13.30-16.30.
Dol m a bahçe Deniz Müzeni (Teli. 81284) 9-18.
Belediye Müzesi: 10-12. 14-17. Terfik Fikret Aşlyan Müzesi: 10-12, 14-17. 1
İZMİR
Arkeoloji Müzeni 133241 0-12.13.30-17
TİYATROLAR
İSTANBUL
OEHİH Tl T ATHULAKiı
DRAM KISMI) 20.30 da KArtL Matine: 15.30
KOMEDİ KImMI: 30 la K-oid-lar Terzihanesi. Matine 10.30.
MLAMMEK KAKACA Ul'KKt.
Tl: Gece 20.20 da Oeman Blkea Matine 13 te.
YENİ OEM OPBKETI U40
Evvel Zatnan İçinde. Matine 15 te.
TAHKİM BELEDİYE FAVYUNUl (Telf. 62904) Partili Şantöz Rom AvrU
KONAK FAVlYUNVı Heı |jun Yunan Şantözü ZOZO.
1 4yg4Bj
BCYCK TİTAKO (10370) 20 de Peer GvnL
KtÇCK TİYATRO (11169) 20 da. Ktgkançlar.
ÇOCIK TİYATKOSI’: (11169) Keloğlan.
İZMİR
fEHİH IİYATkOBU i Oyuncu (Komedi j.
Madam MARİNET
İlkbahar şapka koleksiyonunu 29 mart çarşamba gününden İtibaren teşhir edeceğini sayın müşterilerine arzeder.
Beyoğlu, istiklâl Cad. 373
Banka Han No. 2
İLAN
Beyoğlu l üncü Sulh Hukuk Yargıçlığından 949/87 Vcs.
Akıl xrvyıflı£tı haatshftınn müptelâ olup Bakırköy Akıl Hastakiane-nlnde tedavi altında bulunan Mehmet Ali Demlriz'e İstanbul baronu avukatlarından GÜlizar iffet Gökçek*in vasi tâyin edildiği ilân olunur.
GÖZ HEKİMİ
Dr. Murad Rami AYDIN Beyoğlu Parmakkapı. İmam sokağı No. 2 Tel: 41553




Ayrıca
A

İSTANBUL ve ANKARA’da
9

/a
//Z


f
77


9
>•/
Cp 7
/f
/

200,000 liralık

9
V
ÇAMAŞIR MAKİNELERİ ve
ELEKTRİK SÜPÜRGELERİ
En çok beğenilen
DÜĞÜN HEDİYELERİDİR
M ATAŞ
GALATA TA H I R HAN. Tel.: 44996
r
motor eşya satılacak)
İstanbul Defterdarlığından:
Muhammen
bedeli
Lira K.
(Kapalı zarf usul iyi v
Teminatı
Lira
4000
3000
1675 05
300
225
126
PARA İKRAMİYELERİ
Ev kazanan isterse bedelini alabilir.
Acele 150 Liralık bir hesap açtırınız.
Her 150 lira için ayn bir kur*a numarası verilecektir.
10 Mart, 15 Mayıs çekilişlerinde yalnız para ikramiyeleri, 80 Haziran, 31 Temmuz, 29 Ağustos, 80 Eylül, 28 Ekim, 30 Aralık çekilişlerinde ise bazılarında ikişer ev olmak üzere hem ev, hem para ikramiyeleri vardır.
İkramiye Giriş Şartlarını Bankalarımızdan öğreniniz.

W

c? XX
E

•a
Her çeşit kömür sobasında üstten yakmak suretiyle,
7 9 *
Isa
KOKUSUZ ve DUMANSIZ YANAR
İstanbul Deniz' Komutanlığı Camlaltı sahasında sahilde batlı hurda Ersin motörü. (Dosya No. 553-926/1).
Aynı yerde bulunan hurda Yazgan motörü. (553-926).
Tekel Genel Müdürlüğünde bulunan 64 kalem muhtelif cins eşya. (553-1037),
yazılı menkul mallar 10-4-1950 pazartesi günü saat 15/30 da Milli Emlâk Müdürlüğündeki Komisyonda kapalı zarf uaullyle ayn ayn satılacaktır. İsteklilerin teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarını havi 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde hazırlanmış teklif mektuplarını satış günü saat 14/30 a kadar Komisyon Başkanlığına vermeleri, fazla bilgi için de sözü geçen Müdürlüğe başvurmalan. (3514)
Yukarıda
f ıılıiMtlIHIN su ı m ı tu ıttMKHiaar mı u :m m:mu ıntsıiMtı u tmuu«ııı ı• mı—ttj nıuimnc n ıq rm rnrrmrnnni

Almanya için
Travelers Çekleri
(D. Mark)
İstanbul İzmir
Her türlü Döviz
* Galata * Beyoğlu Ankara (Anafartalar) şubelerimizde
ve
işleri bütün şubelerimizde
YAPI ve KREDİ BANKASI
i

En elverişli ev yaktfı olan Linyit kömürünün*
K A LORlSİ ODUNDAN ÜSTÜN Fİ ATİ ISEDAHA UCUZDUR
i
ETİ BANK
KULLANINIZ
~ —
Bol A.B, C, D, Vitaminleri ve diğer kıyındlerile JDeraru JDomates Scıgcı Çoct/A/arm, sizin fi ay a t siyortamzdtr.
B. Millet Hnn KarakMy Tel.: 4 1595
kstsbm HAKKI EKREM
------------TAKSİTLE-------------------- Peşin ve yüzde vermeden KARDEŞLER’den
Her nevi kundura, Çanta, Tuhafiye, Manifatura, Pardestl,
Şapka ve Bebe takımları temin edilir.
________ Çarşıkapı, Tramvay durağı karşısı.
-------- DOKTOR ------------- MEDİNE MEHMETOĞLU Çorak Hastalıkları Mütehassısı Soğanağa, Mithatpaşa Cad. No. 31 den aşağıdaki adrese nakledilmiştir.
Boğanağa* Büyük Haydar
Efendi sokak No. 15.
TeL 25780
Cuma, Pazar hariç, her gün saat 16 - 19 a kadar muayene
SATILIK KAMYONET
Şevrole 946 modeli
Beyoğlu, İstiklâl Cad. 354
Ay han, 17
Isplro
c
Ay başında kullanılacak karnelerimizi, şimdiden almayı unutmayınız. Tenzilâttan istifâde eder,
ikramiye hakkını kazanırsınız. Tanınmış gazeteci ve gazete satan tütüncü dükkânlarından
sorunuz. Bulamazsanız, İdarehanemizden talep ediniz
ECZAN
E M A
BEYOĞLU CİHETİ
AKIN (80718) 1 - Kara Bahüm
2 — Vahşi Kuvvet
ATLAS (40835) GüzeJ DosL ALKAZAR (42062) 1 - Kizu tanlar. 2 — İki Cingöz Casuslara Karşı.
AR (4439i) Zafere Doğru.
ELHAMRA (43303) Vatan Kurtaran Aslan.
İPEK (442M)) Kanlı Altın.
LALE (43393) ölüm Gemisi.
MELEK (10M8) Genç Kız KalbL (3. hafta)
NABAY (41659) Dağlar Canavarı.
8UATPABR (63143) Uçuruma Doğru,
StMER (42851) Gaip Kadın.
6AllK (40380) Üvey Baba (yeril).
8IK (43726) 1 — Kanlı Prens • —
Rusty Polis Haflyesl.
TAKSİM (43101) Aşk ölmez
TANı 1 - Para Hırsı, 2 — Tatlı Belâlar (renkli).
YENİ (84137) 1 — Güreller Revüsü
2 - Rüya Gibi Geçti
CM AL (49306) 1 - FelAket incisi 2 — Yeşil Yunus Sokağı
YILDIZ (42847) Ahret Yolculan
İSTANBUL CİHETİ
EElCAilı uçuruma Doğru
HALK (21294) 1 — Saltanatlar Deviren Gözde. 2 —► Kaldın m Kuşları.
İSTANBUL (22367) t — Harror Kumarbazı. 2 — Sahte Melek.
KISMET (21904) 1 - Vurun Kah-peye. 2 — Köroğlu.
MAB1LABA (23860) 1 — Yeni Güneş. 2 — Sen Beni mı İn.
MİLLİ (22962) 1 - Jvuiunsus Sokak. 2 — Tonllkeii Karar.
TURAN (22127) 1 — Öe^ varmakta Canavar. 2 Esir Kız.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Dişi Şeytan, 2 — Yılmayan Aslan (renkli).
KADIKÖY CTHETİ
HALE (60112) 1 — Asilzade Silâhşor. 2 — Zorlu Misafir
OPERA 1 — Mücrim Gönüller, 2 — ölüm Beleri
StHEYYA (60682) Çete - (Yeril)
YELDEĞİR.MENİ 1 — W a ime. I -Tarzan Fan tornalara karın 3 — Don Juan.
ARKARA
KUS Uyumayan Adaıo. YENİ Aşk Bestesi.
İZMİR
ELHA3IRA1 Luiu Belle.
LALE, 1 — Kristöf Kolomb. 2 — Gönülden Gönül#.
TAN, 1 — Krlstof Kolomb. 2 -Gönülden Gön Ol e.
TAYYARE: Samba Kıralı
*
İzmir
TAYYAR E
Sineması
Bu akşam (Renkli Inrllizce)
Samba Kıralı
“A Son# ta» bornM Artistler: Daııny KAYE Virgtata MAYO
YENİ, 1 — intikam. 2 — Tabancalar Patlarken.
KARŞIYAKA CİHETİ
3rELEK 1 —■ Kahkaluı Tutanı 2 — Broadvvay'da Hortlaklar.
STMER] K/ırılı Döşeli
SIHHÎ İMDAT
EMİNÖNÜ:
YENİ İSTANBUL°un bugün İçin (nvelye ettiği programlar:
DAHİLDE:
18.00 Ankara: tnco saz — 19.25 İstanbul: Safiye Ayla: Şarkı ve türküler — 22.00 İstanbul: Senfonik müzik (pl) E. Chaus-son, Schumann.
HARİÇTE:
10.00 Londra: Kİ Asi k müzik, dinleyici İstekleri — 16.15 Londra: Brahma No. 2 piyona
konçertosu.
ANKARA:
ALEMDAR (23^)831 1 - Kanunsuz Sokak. 2 — Tehlikeli Karaı.
AY8V (21917) 1 — istiklâl Fedaileri. 2 — Aşk Cehennemi
AZAK (23342) 1 - Beş Parmaklı Canavar. 2 — Enir Kız.
Kadar Şeninim .
ÇEUBERLİTA* C
iz) O Hinciye
ANKARA* Kalbim Senin İçin Çarpıyor.
BCYÜK Esrarengiz AL
CEBECİ Şeyhin Aşkı.
I’AJCK Uy um riyan Adam. ULUS fâu Evde Ne Var?
SC3LEB Kanb
İstanbul Beyoğlu (4t)IM
Anadolu yak as» 60536
Ankara 91
İzmir /231
AMdlKOy tM 15(72
Üakuuar UAK&
K. yaka IMS»
Beyoğlu (4041 Utanbul 24222 Ankara 00. İzmir 2

M
8.30 M. S. Ayarı, haberler ve hava raporu — 8,15 Günaydın (pl) — 0.10 Günün programı — 0.15 Sevilmiş parçalar (pl) — 10.10 Konuşma: Tarihten fıkralar — 10.35 Makamlardan bir demet — 11.05 Temsil — 11.30 Salon orkestrneı — 13.00 Hep beraber aöyliyellm — 12.30 Telden tele —
12.30 Oyun havaları — 13.00 M. S. Ayan ve haberler — 13.13 Dana mUzlgl (pl) — 13,30 öğle gazetesi — 13.15 Dana müziği (pb — li.oo Hava raporu, ak$am programı ve kapama,
17.58 Açılı/, ve program — 18.00 M. 8. Ayarı, İnce aaz — 19.00 M. S. Ayarı vc haberler — 19.15
Geçmişte bugün — 19.20 Yarım saat dans (pl) — 10.30 Akmamın karma müzipi (pli — Î0.I5 Ra(i-yo gazeteni — 20.30 Sanat heveslileri aaatl — 20.45 Genç mü-Mkçizun eeal; Şm soloları —
*1.15 Müzikle gezi — îî.OO Konulma: Spor saati — 22.15 Dana müziği (pl) — 22.45 M. 8. Ayarı ve haberler — 23.00 Program va kapanıp.
İSTANBUL:
12.57 Açılıç ve programlar —
13.30 Haberler — 13.15 Hafif ara müziği (pl) — 13.20 Radyo tango orkestrası konseri — 13.45 Johnny Guameru'den piyano İle caz parçalan (pl) — 14 00 Saz eserleri, çarkı v# türküler — 14.45 Küçük ressam Haşan Kaptan hakkında — 14.35 Hafif ara müziği (pl) — 13.00 Tanınmış ses »ana t karlarından türküler (pl) —
13.15 İnönü Stadından naklen Milli Eğitim Kupası maçlnnnın yayını (Maçların nihayetinde program ve kapanış).
17.57 Açılış ve programlar — 18.00 Dans müziği (pl) — 18.30 Çeşitli hafif müzik (pl) — 1900 Haberler — 19.15 Xnvier Cugat orkestrasından dan# müziği (pl) 19.25 Saz eserleri, şarkı ve türküler: Safiye Ayla — 20.15 WIUy ve arkadaşlor,n(lan öans müziği
20.15 Şarkı ve türküler (pl) — 21.00 Spor hasbıhalleri — 21.15 Fasıl heveti konseri — 32.00 Senfonik müzik (pl) — 22.45 Haberler — 23.00 Tlno Rossl’den şarkılar (pl) — 23.43 Hafif gece müziği (pl) — 24.00 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLARI
LONDRA:
8.30 Ray Martin ork. — 10.00 Klâsik müzik dinleyici 181 ekleri — 11.00 Hafif orkestra eserle-
ri — 13.15 Operalardan parçalar — 14.30 D o nal d Pcers programı — 13.15 Peter York# orkestrası — 10.15 Brahms No. 2 Piyano konçertosu — 18.15
Carrol Gibbons ve piyanosu — 20.30 Fllnı yıldızlariyle haşhaşa — 23.00 Varyete — 24.43 Harry ve sekstetl.
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAB
12.50 D.H.Y. (Türk) îzmlrden.
13.30 P.A.A- (Amerikan) Basra, Şamdan.
14.15 AF. (Fransız) Paris, Roma vo Atlnadan.
16.20 D.H.Y. (Türk) AtUna. An-karadan.
18.00 K.L.1L (Hol And a) Tahrandan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAB 13.50 D.H.Y. (Türk) îzmlre.
14.30 P.A.A. ( A meri kan) Brüksel, Londra. Boston. New-Yorka.
16.20 D.H.Y. tTürk) Ankara, A-dansya.
18.— K.L.M. (Holânda) Roma Amsterdama.
GELECEK ULAN VAPURLAR
16.30 Etrüsk. lzmlrden.
21.— Marakaz, Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
5.— Kadtş. OCaradenlze.
9.— Ma ra kaz hludanyaya.
18.— Antalya, Çanakkaiey#.
GELECEK OLAN EKSPRESLER
8.30 Ankara.
GtDECEK OLAN EKSPRESLER 18.10 Ankara.
Cemil (Beyazıt) — Beşir Kemal (Eminönü) — İtimat (Küçük-pazar) — Sultanahmet (Alem* dar).
BEYOĞLU:
Deltasuda (Merkez) — Mithat (Taksim) - Ayazpaşa (Taksim) -Hayreddin Tav (Galata) — Spo-rldis (Galata) - A takan (Şişil) -Mecldiyeköy (Şişli) — Halı eloğlu (Hasköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH:
İbrahim Halil (Şehzade başı) — Et hem Pertev (Aksaray) — Emin Rıdvan (Sama t ya) . Hamdı Eıngen (Şehremini) — Ulu-pınar (KaragÜmrUk) — Orhan Avcıoğlu (Fener).
EYt‘P: Ayvanaaray Şifa.
BEŞİKTAŞ:
Nail Hal İt — Ortaköy — Gıya-x şeddin Divanlıoğlu (ArnavutkÖy) Merkez (Bebek).
KADIKÖY:
Kadıköy — Feneryolu — Erenköy — A. Cafer Çağatay (Bostancı).
UsKlDAK: Merkez
HEYBELİ ADA: H. Halk.
BCyCKADA: Halk
ANKABA
Yenişehir — Halk — Sakarya.
Tarlan (Ai sancak) — Kara taş (Yalüan — Eşrefpaşa — Yeni îzmlr (Basmahane) — Millet (Kemeraltı).
e

tafsilâtı
M üsabaka ların
53 kilo 3 üncü tur karşılaşmaları
Bir (!e ^ınsmz güreşimiz
A^ır sıklet kur^dnşıımlnrı
kilo fazla kil
67 kiloda diğer karşılaşmalar
Diğer ağır sıklet neticeleri
87 kiloda diğer güreşler
57 kilonun 3 üncü
turu
52 kiloda diğer karşılaşmalar
Ağır sıklet (Türklye-Çekoslovakya)
alıyorlardı
surıp iıııza
sola çırpınan kırmaya mu-
ÖĞLEDEN SONRAKİ KARŞILAŞMALAR 87 kilo 2 ncl tur
FiniA.ndi.vali Johanson rakibi Ma car Bencc’yi sayı ile yenerek tasfi veye uğrattı.
Fransız Faure da Mısırlı Haşanın karşısında 4 dakikada tuşa gelerek tasfiyeye uğradı.
Bu kilonun en zevkli güreşi İsveçli Johanson ile Belçikalı Mewis arasında cereyan etti. Belçikalı kilosundan daha hafif. Fakat harikulade çevik,
türlü bir oyun tatbik etmek imkânını bulamadı. Çekin çok ağır oluşu şüphe yok ki Adilin çok aleyhine idi.
Bütün ümitler ayaktaki son üç dakika üzerine toplanmıştı. Fakat Çek burada da iki oyunla puvan kazandı. Neticede Adil hjç de ezilmediği, hattâ çok güzel başladığı güreşi mağlûbiyetle bitirdi.
Halil Kaya ile DanimarkalI Alını karşı karşıya. Görünüşte DanimarkalI Halile nispetle daha kabaca görünüyor. Halil her zamanki sükûnet vo emniyet verici hareketleriyle rakibi-
87 kilonun ilk turu
87 kilo (Türkiye-Yugoslavya)
Celâl Atik, galibiyetlerinden birini kazandıktan sonra, mikrofondu konuşuyor
bir
Finlândiya-galip geldi.
Aynı kiloda Mısırlı Zaım Çekoslovakyalı Vrzal’ı sayı hesabiyle yendi. Norveçli Andcrsen ile Lübnanlı Mahjoub arasında geçen müsabaka, bütün tahminlerin hilâfına Lübnanlının baskısı altında geçti. Mahjoub, biraz fazla güreş bilgisine sahip olsaydı rakibini tuşla yenmekte müşkülât çekmiyecektl.
Norveçli Knudsen’i kolla ve tuşla maft-
Oğleden sonraki güreşler
Muharrem Candaşla Macar vacs arasındaki müsabakanın
67 kilonun ikinci turu
67 kilo (Türklye-Fransa)
Tevfik Yüce ile Fransız Verdaine arasındaki müsabaka hayli hareketli oldu. Fransız güreşçisi îstanbulda bizimkilerle beraber kampa girdiği için iki güreşçi birbirini tanıyordu. Tevfik Yüce her zamanki sâkin hali ile güreşe başladı. Fakat bütün oyun müddetınce rakibini tuşa getirecek vazıyeti hazırlıyamadı. Fransız, Yücenin hazırlamak istediği oyunlardan
Bu kilonun diğer karşılaşmalarında İtalyan Vocchl Çek Kesveri İttifakla yendi. Antonson. müsabaka başlar başlamaz kafa kolla altına aldığı rakibini nafls bir tuşla 4 dakika 12 saniyede mağlûp etti.
Macar Bobis, şöhretine lâyık şekilde, bilgili oynıyarak lı Rlchimukl'ye İttifakla
kurtulmasını büdi. Neticede rakibi ne hiç bir oyun fırsatı vermiyen Tev fık Yüce müsabakayı ittifakla ka zandı.
der kenarına kaçıp kurtardı. Yugoslav Gombar rakibi Fransız Dovidovi-cfyi 11 dakika 44 saniyede tuşla yendi.
Italyan Vecchi Mısırlı rakibini ittifakla mağlûp etti, İsveçli Antonson rakibi Finlândiyalı Ruhimdi hayli hırpaladı. Fakat tuşa getirmeye muvaffak olamadı. Fin, elinden geldiği kadar kaçarak güreşi idare etti ve kazanmaya defti!, tuş olmamaya uğraştı. Bunda da labihr.
Macar Bobis, süratli bir kafa lûp etti.
Bu kilonun diğer karşılaşmalarında Finlândiyalı HaposoLni İtalyan Coesinoya sayı hesabiyle, Macar Gal Yugoslav Honastirskfye sayı hesabiyle, İsviçreli Besson Yunan Petne-zosa ittifakla galip gelmiştir. DanimarkalI Hoisup Lübnanlı Damage’i dokuz dakika 30 saniyede tuşla yenmiştir.
Gecenin en heyecanlı güreşi İsveçli Freij ile Finlândiyalı Erikson a-rasında cereyan etti. Baştan itibaren rakibini müşkül mevkilere sokan Freij 6 dakika 35 saniyede nefis bir supleksle Norveçlinin sırtını yere getirdi.
Bugünkü karşılaşmalardan sonra güreşler üzerinde bir fikir yürüterek bizim çocukların durumunu tahmin etmeye imkân yoktur. Yarınki karşılaşmalar umumi netice üzerinde aşağı yukarı bir fikir verebilecektir. Şimdilik Türk takımında en iyi vaziyette Halil Kayadır. Güreşler varın da 2 minder üzerinde ve üç seans olarak yapılacaktır. Buna rağmen) güreşlerin yarın bitirilmesine imkân olamıyacaktır. Final karşılaşmalarının perşembe gecesi yapılacağı anlaşılmaktadır
Nihayet Muharrem müsabakayı sayı hesabiyle kazandı. Bu neticeden sonra 87 kilodan büyük ümitler beslemeye başladık. Bakalım geceki karşılaşmalar ne netice verecek.
Aynı kilonun diğer karşılaşmalarında Mısırlı Zaim Lübnanlı Mali-joub'u sayı ile mağlûp etti. Norveçli Andcrsen 7 dakika 44 saniyede Çek Vrzal’ı tuşla yendi. İsveçli Nilsson İtalyan Şilvestri’yl Üstün ve ezici bir oyundan sonra ittifakla maftlûp etti. İtalyan kendini tuştan daima mln-
süratli ve tam mânisiyle bir güreşçi. Bıı çocuk önümüzdeki seneler I-çJnde bu kilonun şampiyonluğunu başkalarına kaptıracağa benzemiyor.
İsveçli, müsabakanın devamı müd* detince bir çok tehlikeler geçirdi. Vakan Belçikalıyı çok güç pozisyonlara soktu ama, delikanlı civa gibi bir şey.. Ele avuca sigar bir şey değil ki. Bir keresinde Belçikalı ayakta taktığı bir kle ile meşhur Johan-son’u yere yıktı, hattâ güzel bir tuş da yaptı. Fakat hakem diğer taraf-
nin boş tarafını arıyor. Danimarka mütemadiyen kaçak... Bundan ön çeki iki güreşini de tuşla kaznnmı. olan Kayayı seyirciler artık çok iyi tanıyorlar. İçlerinden sabırsızlanıp Halili teşci edenler bile var. Halil en kestirme yoldan neticeye gidecek çareyi arıyor. Fakat bunu bulamadan gonk, 6 dakikanın sonunu ilân etti.
Kaya şimdi ittifakla üstte güreşiyor. 7 nci dakikadayız. Haili DanimarkalIya kuvvetli bir kle taktı, bastırıyor.. Yarım çevirdi. Artık bu vaziyette Halilln rakibini kaçırmıyaca-gına daJr içimizdeki emniyet tamdır. Bastırıyor., DanimarkalI biraz daha çöktü,.. Herkes tuşu görmek i-çin yerinden fırlıyor, Istanbuldan buraya kadar bu tuş sahnelerini çekmek üzere gelmiş olan 5 Türk fotoğrafçısının flaşları parlıyor. Ses Film’ln operatörü Enver, yurtta bü-vük alkış toplıyacak olan bu sahneyi filme alırken, hakem, sırtı yere gelmiş olan DanimarkalInın üzerinden muzaffer Halil Kayayı kaldırıyor. üç güreşinin hepsini de tuşla kazanan Halil Kayayı şimdi bütün ’ialon alkışlamaktadır.
Bu kilonun diğer karşılaşmalarında İtalyan Lombardı İsviçreli Sch-weiz’i 5 dakika 35 saniyede tuşla yendi.
Adil Candemirle Musirli Orabi arasındaki bu karşılaşma çok ağır ve cansız geçti. Mısırlının bütün gayreti Adilin oyunlarını bozmaya çalışmaktı. Kendisi hiç hücuma geçmiyordu. Kurada Adil alta düştüğü zaman da Mısırlı çalışamadı. Adil üstte iken de daima kenarlara kaçtı. Adil müsabakayı, tatbik edebildiği bir iki oyuniyle topladığı puvanlarla kazandı.
Macar Kovaca ile Italyan Silvestri arasındaki maç, Macartn hâkimiyeti altında geçti. İtalyan iki köprü vaziyetinden güçlükle kurtulabildi. Neticede Macar, müsabakayı ittifakla kazandı.
İsveçli Nilsson ile Fransız Dovıdo-viçi arasındaki karşılaşmada Nilson. ilk anlardan itibaren süratli bir taarruza geçişle rakibini ezmeye başladı. Fransız için sadece müdafaa vazıyetinde kalabilmek de imkânsızlaş-mıştı. İsveçli mütemadiyen bastırıyor, oyun üzerine oyun tatbik ediyordu. Nitekim 3 dakika 25 saniye de güzel bir kafa kolla rakibini tuşa getirmeye muvaffak oldu.
87 kilonun İlk turunda bu suretle en iyi vaziyeti Muharrem Candaş (Türk) la İsveçli Nilson kazanmış oldular.
Macar Nemetl horikulâde seri ve faik bir güreşle Yugoslav Mrkus’u 3.5 dakikada tuşa getirdi. İki minderde birden üst üste yapılan bu üç tuş salonu heyecana getirmişti.
Fransız Aurine rakibi Çek Janivk’ e üstün bir güreş çıkardı. Fakat daha ziyade didişme halinde geçen bu müsabakada Çek. rakibine ancak 2 oyun fırsatı bıraktı. Ayrıca orta hakeminden de iki ihtar aldığı için Fransız müsabakayı sayı hesabiyle kazandı. 79 kilonun ikinci tur karşılaşmaları bu suretle neticelendi.
Müsabakaları seyretmeye gelen kadınlan saymaya kalksak, emin olabilirsiniz ki 20-30 rakamını pek dolduranlayız. Sebebini öğrenmek üzere ahbaplık ettiğimiz bir İki İsveçliye sorduğum sualler cevapsız kaldı. 1-şln tuhafı onlar da bunu ilk defa müşahede ettiklerini söylediler. İsveç gibi güreşin büyük alâka gördü gü bir memlekette kadınların bu spora bigâne kalabilmesi hayret o dilmiyecek şey değil doğrusu... Hal buki İsveçliler, kadınlı erkekli tan. bir sporcu millet... Bu bahiste çok orijinal tarafları olan bu mevzuu güreşlerden sonraki yazılara bıraka rak şimdi ikinci günün gecesi yapılan müsabakalann hikâyesine geçe lim. ıı 1 "I
Gündüz yapılan iki seansta kaybettiğimiz iki müsabakanın acısını çıkarmak için herkes sabırsız. Stockholm’daki Türkler salonun ön sıralarına yerleşmiş, merak içinde bekliyorlar.
Ali Yücel, lbveçÜ çocukların sevgilisi olmuştu. Onıı pek de çubuk tanıyorlar ve etrafını
Muharrem Candaşla Yugosla\ Gombar arasındaki müsabakaya baş Isrken herkeste bir merak var. Yugoslav güreşçisini tanımıyoruz. Bu nu da gayet iyi takdir eden Mııhar rem, ilk anlarda rakibini yokluyoı 1 inci dakika dolmadan Muharreıı. belinden kavradığı rakibini altına al dı. Kuvvetli klelerle üzerinde çalış tığı Yugoslavı, Muharrem iyice ezi yor ve tatbik ettiği oyunlarla puvan kazanıyor. Yugoslav 6 dakikayı biti rinceye kadar yerden kalkamadı, ilk üç dakikada Muharrem üstte çalışıyor. Fakat Yugoslav çok kuşetli.. Rakibine bir oyun fırsatı vermiyor Böylece iki dakika geçti. Hakem, Muharrem çalışmadığı için Yugosla-I vı ayağa kaldırdı Şimdi müsabaka ayakta başladı. Fakat başlamasivle berber bitmesi de bir oldu. Muharrem, nefis bir supleskle kaldırdığı rakibini alkışlar arasında mindere serdi. 8 dakika 25 saniyede kazanılan* bu zafer herkesi — yani biz Türk-leri — sevince boğdu. Bu Yugoslav güreşçinin diğerlerini hayli uğraştıracağı muhakkaktır. Muharrem günün en güzel tuşlarından birini yap-' mıştı.
la yerde olduğu için bunu göremedi. Esasen İsveçlinin tuşa gelişi de yarım saniye içine sığacak kadar çabuk olmuştu. îsveçli bundan sonra çok ihtiyatlı güreşmeye başladı ve müsabakan ancak İki köprü sayesinde sayı ile kazanabildi.
Bu kiloda Abdülhamit (Mısır) DanimarkalI Thomson’u sayı ile, Yugoslav Vukov tranlı Mallag Hasemi-yi ittifakla, İtalyan Cocco Lübnanlı Sldaviyl sayı ile yendi.
Stockholm — Dünya Greko-Romen güreş şampiyonasına bugün de sabah. öğleden sonra ve gece olmak üzere üç seansta devam edildi. Bu mektupta size sabahtan Önce ve Öğleden sonraki güreşleri bildirip mektubu postaladıktan sonra, umumi neticeler üzerinde en mühim rolü oy-myacak olan bu geceki güreşleri seyre gideceftiz,
Sabahleyin güreşlere saat 9 da 79 kilonun ikinci turu Hc başlandı. AM Özdemir bu güreşte müsabaka yapmadan 3 üncü tura kalmıştı.
79 kilo karşılaşmaları
Finlândiyalı Kinnuven İle DanimarkalI arasındaki karşılaşmayı Fin sayı İle kazandı. Norveçli Cavsen güzel bir kafa kol kapmasiyle rakibi İtalyan GallegotVyi 3 dakika 25 saniyede tuşa getirdi. îsveçli GrÖn-berg Mısırlı Musayı gayet hâkim bir güreşten sonra 6 dakika 54 saniyede tuşla yendi. Bu netice daha da Önce olabilecekti. Fakat Mısırlı kuvveti sayesinde rakibinin bir çok hücumlarını defederek 6 dakika 54 saniye dayanabildi.
Stockholm — İkinci gün akşamı güreşlerin 3 üncü seansı 87 kilonun ilk turu İle başladı. Gündüzleri yapılan karşılaşmalarda halk, salonu ta-mamiyle doldurmuş değildi. Fakat bu akşam yine her taraf ilk günkü kadar dolu... Müsabakaların tafsilâtına girmeden önce size bazı noktalardan bahsedeyim.
Güreşin, memleketimizde, halk a-raiında gördüftü rağbeti hep bilirsiniz. Spor Sarayında yapılan güreşlerde tribünlere bir gözatacak olursanız, seyircilerin arasında kadınların büyük bir yekûn tuttuğuna şahit o-lursunuz. Halbuki burada aksine...
Arkadaşımız Sacit Öget Stockholmdan bildiriyor
Dünya Grekoromen birinciliğind Millî Takımımız nasıl güreşti?
\(!il Candenıtr uftır sıklette ekseriyetle kendinden 15 - 20 kilo ağır güreşçileri* karşılaştı, buna rağmen resimde görüldüğü gibi rakiplerini kaldırıp yere vurma ıını bildi. Yukarıda Adili, Mısır Arabi ile güreşirken görüyorsunuz. Arabi Adil den tam 20
Ko-altı dakikası baştan sona ayakta geçti. Berabere neticelenen bu altı dakika sonunda Muharrem kııra ile alta düştü. Macar üstte hiç bir oyun tatbik edemiyor. Muharrem gayet güzel kapanışlarla Macarın her teşebbüsünü yarıda bırakıyor.
Muharrem üste geçince rakibim iki kle ilo hayli ezdi ve puvan topladı. Son üç dakika ayakta itişme halinde geçiyor. Macar elleriyle Muharremin başını itmekten başka bir şey yapamıyor. Muharremin son hü-oumları, minder dışına kaçan rakibinin karşısında neticesiz kalıyor,
Dehşetli kuvvetli olmasına rağmen. Muharremin supleksinden kurtulamıyan Yugoslav, hiç ummadığı bir zamanda tuşa geldi — Mehmet Oktava karşı galebeyi îtalyanlar bile o kadar beklemiyorlardı ki, hakemin, elini kaldırmasını beklemeden mindere koşarak arkadaşlarım omuzlarına aldılar
Bu kiloda AU Yücel Fransız Faure ilo karşılaştı. Müsabaka başlar başlamaz üst üste iki güzel salto İle rakibini yere çalan Ali, biraz da çabuk davranabilse ilk dakikalarda bir tuş kazanabilecek. Fakat Fransız, sürati sayesinde bir çok tehlikeli vaziyetlerden kurtulabiliyor. 6 dakika sonunda A‘li ittifakla üste geçti. Üstte çalıştığı sırada Faure’u köprüye de getiriyor. Fakat safta rakibinin köprüsünü vaffak olabiliyor.
Fransız üste geçtiği yük muvaffakiyet onun İçin tuştan kurtulmuş olmaktı. Ali altta rakibine hiç oyun fırsatı vermedi. Fransız âdeta dolaştı durdu. Ayakta geçen son Üç dakikada Fransızın iyice yorulduğu görülüyor. Ne çare ki Ali de pek yorgun. Başlangıçtaki cevvali-yetinin dörtte birini gösterse müsabakayı tuşla kazanması işten değil. Gonk, tamamiyle yorulmuş olan iki güreşçinin de imdadına yetişti. Ali Yücel müsabakayı ittifakla kazandı.
02 kilolarda 3 üncü tur karşılanmaları
Mehmet Oktav İtalyan Randi ile karşılaşacak. Her iki güreşçinin de dörder fena puvanı var. Sayı hesabiyle galibiyet hiç kimsenin işine ya-ramıyacak.. Ya hep. ya hiç.. Oktav rakibini yoklıyan .ihtiyatlı hücumlarla müsabakaya başladı. Randi süratli ve çevik bir güreşçi. O da ihtiyat hususunda Mehmet Oktavdan aşağı değil. Müsabakanın 3 dakikası bu şekilde neticesiz hücumlarla geçerken Oktav rakibini tartmak isterken İtalyan süratli bir »alto ile Oktavı yere aldı. Oktav kuvvetli bir köprü kuruyor. Randi kazandığı fırsatı kaçırmamak için bastırıyor. Şimdi minderde yarım daire çizer bir şekilde dönüyorlar. Oktav tehlikeli bir vaziyette... Minderin kenarındaki Italyan idareci ve güreşçilerin feryadı son haddini bulmuştur. Oktavın kuvveti kesildi. Randi hiç ummadığı bir tuşla müsabakayı kazanıyor. Bu tuşu Italyan idareciler bile o derece ummuyorlardı ki hepsi mindere hücum ederek İtalyan güreşçisini o-muzlarına aldılar. Bu çarpışma için en şanssız güreşimızdir, diyebiliriz. Oktav yenilebilirdi fakat her halde bu maçta değil...
Aynı kilonun diğer karşılaşmalarında isveçli Andenberg DanimarkalI Leisin’I 2 dakika 55 saniyede tuşla yenerek DanimarkalIyı tasfiyeye uğrattı. Finlândiyalı Talosela Çek Kurş'a İttifakla galip geldi. Mısırlı Khandll 11 dakika 20 saniyede Yugoslav Tama’yı tasfiyeye uğrattı.
Yukarıda da dediğim gibi bu geceki güreşler gerek ferdi, gerekse takım halindeki neticelen aşağı yukarı belli edecektir. Şimdilik Halil Kaya şampiyonluk yolunda emniyetle ilerlemektedir. Muharremin vaziyeti iyidir. Diğer güreşçilerin— tasfiyeye uğnyan Oktav hariç — vaziyetleri bu geceki güreşlerden sonra belli olacaktır.
Adli Candemir, İMtsırlı Arahityl nuığlup ettikten sonra hakem Adlltıı elini kaldırıyor
Adil Candemlrlo Çekoslovakyalı Kesner arasındaki karşılaşmanın İlk Anında Adil kendisinden yarım misli daha büyük gözüken Çek'i kuvvetli bir elense ile yere serdi. Belden sararak kaldırmaya uğraşıyor, fakat Çek yerinden kalkacağa benzemiyor. Bütün gayretine rağmen Adil, rakibim yerinden kıpirdatamadv, Devre berabere bitiyor. Kurada Candemir alta düştü. Çek üstte çok iyi çalışıyor. İki tehlikeli kle ile Candemir! çevirmeye muvaffak oldu ise de bir şey elde edemedi. Fakat Çek l>*i. puvan topluyor. Üstte, Ad i tir Rakibine bir
Diinya birincisi Muharrem Candaş, dtinya İkincisi Celâl Atik, Ali Özdemir ve dünya ücüncüsü Adil Cundeml İle beraber müsabakaların sonunda
4

Comments (0)