25 Mayıs 1950
Perşembe

5. B. O» a tophaneni
SİYASİ İKTİSADİ

A
»ayı 176
10 kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone : Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Te«i« eden : HABİB EOİB -TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
tç politika




1


r

Yeni Meclis, yeni Hükümet,

Millî Savunmada
yeni iş ve yeni kanunlar



tasarruf aranıyor
YENİ intihap neticesinde milletin mukadderatını tâyin edecek vc ona yol gösterecek olan B M. M. toplandı. Cumhurbaşkanını seçti ve icra kuvvetimizin mihveri olan ka. binenin, şimdi, programını dinlemeğe hazırlanıyor
Hangi sistemde olursa olsun, şahsiyetin muhakkak ki büyük tesirleri vardır. İnsanlar ister istemez daima şahsiyetler üzerinde dururlar ve onlar hakkında birçok hükümler yürütmeye çalışırlar. Demokrasi sisteminden uzaklaştıkça bu ruhi hal daha artar. Türk milleti bu olgun seçimi ile şahsiyetten ziyade kendisine ehemmiyet verdiğini ve artık vekilleri vasıtasiyle kendisinin hâkim olduğunu ispata çalışmış ve bu suretle “hâkimiyet milletindir,, sözüne sarsılmaz bir iman ile inandığını göstermiştir. Yeni kabinedeki şahsiyetlerin büyük bir kısmı memleket hayatında tanınmış. sevilmiş kimselerden ibarettir ▼e birçoklan uzun senelerden beri uğraştıkları ihtisas şubesinin başına geçmişlerdir. Bizi en çok sevindiren de budur. Her şeyi vekilden beklemediğimiz ve onun ancak demokrasi içinde yetişmiş kimselerden sefilmiş olmasına ehemmiyet verdiği-taİM için birçoklarının meslekten gelmemiş olmaları hakkındaki Üişelere İştirak edemiyeceğız.
tesasa ehemmiyet veren hevesi yelinde bir kimse başına geçtiği jxk âlâ muvaffak olabilir, btuı
1
V



t *
-1
V





en-th-
işde fxk âlâ muvaffak olabilir. Onun bturdufu gandalyanın ehemmiyetini anlaması ve kendini unutmıyarak hâdiseleri olduğa gibi gözöntlnde tutması, kendisinde görülebilecek blr-noksanların giderilmesine kifa-ader.
Bu vaziyete kendilerinin olan milletvekillerine ve onları seçmiş olan millete karşı vazifelerini biUneleri ve mesuliyetlerini daima gozönünde tutmaları lâzımdır. Biz B. M. M. âzası arasında birçok genç hukuk, iktisat ve ziraatçi unsurların bulunmasını görmekle memnun oluyoruz. Keza bunların kabineyi teşkil eden arkadaşları içinde büyük tecrübeleri, bilgileri olan zatları görmekle seviniyoruz. Fakat dediğimiz gibi, asıl mesele hükümleri ve neticeleri şahıslara bırakmı-yarak daha ziyade umumi icraattan beklemek doğru olacaktır. Bu İcraatın da mihveri öüphe&ız ki, kanunlar ve onların tatbik tarzlarıdır.
Tanzimattan sonra Avrupa kanun-h”Tinın memleketimize nakli hareketlerine geçilmiştir. Meşrutiyet Devrine geçtiğimiz vakit Türkiyede taraftan Mecelle denilen ve dinî . /aslardan alınmış olan hükümlerle emel olunurken diğer taraftan da dünyânın her köşesinden alınmış kanun ve nizamlar mevcut İdi ve onun tevablinden olan hükümlerle bu tezadı kaldırmak muvaffakiyeti Cumhuriyet Devrine nasip olmuştur. Lâik bir devlet olan T.C. vakitsizi!k yüzünden bütün bu kanunları fazla zaman kaybettiren tetkiklere girişmek-aizin doğrudan doğruya türkçemize çevirtmiş ve tatbikatına da geçmiştir. Bu geçiş devrinin birçok vuzuhsuzluklar ve intizamsızlıklar vücude getirmek istidadında olduğunu kabul etmek iktiza eder. Bilhassa başka memleketlerden aldığımız kanunların yürürlükte bulunduğu memleketlerdeki tatbik usullerine riayet edemememiz ve kırtasiyeciliğe kendimizi kaptırışımız, bize birçok ıstıraplar çektirmiş ve hâlâ da çektirmektedir. Bu suretle, bundan 40 sene evvel Düstur adı altında toplanan ve birçok ciltlerden müteşekkil olan kanun ve nizamlarımız Cumhuriyet Devrinde yenilerine ilâve edilenlerle kabardıkça kabar, mıştır. Bugün memleketimizde bütün bu kanun ve nizamların eski olup da tatbik olunanlan, yenileri, iptal ve ilâve olunanlan: yalnız oldukça bilgili bir halk tabakasının değil hattâ hukukçu geçinenlerimizin bile içinden kolay kolay çıkamıyacakları bir durum yaratmıştır. Bu hal halk İle hükümet mekanizması arasında olan iyi münasebetleri daima fenaya ve korkuya kalbeden bir şeydir. Çünkü çok defa iyi anlamadığı veya tefsir edemediği bir madde yüzünden hükümet kapısında işlerin! takip edenlerin karşılaştıkları engeller ancak uzun müşkülât ve gayretlerden sonra ortadan kaldınlabiliyor. Bu hallere nihayet vermek için tutulması gereken başlıca bir yol vardır. O da yeni kanunlar ve nizamlar vazetmek için acele etmektense mevcut olanların yetkili makamlarca bir tasnife tâbi tutulması ve hukuk âleminde mevcut olduğu iddia olunan vuzuhsuzluk ve kifayetsizliğin önüne geçilmesidir.
göre, itimadını
vekillerin kazanmış
Her halde kanunların mevcudiyeti He işin halledildiğini zannetmekliğin doğru olmadığım hâdiseler ispat etmiştir. Bir kanun çok defa hattâ zamanın hakikî ihtiyaçlarına kifayet etmese bile onu tatbik ve tefsir edenlerin elinde çok güzel bir şekil a»»r ve kifayetsizliğini kimseye hissettirmez Bu vaziyete göre biz Meclisin bir çok yeni kanunlar ve projeler yapmazdan evvel şimdiye kadar mevcut olanların iyi tatbik edilmesine nigehban olmasını ve temenni ederiz. Ancak dedir ki. kanunun azamet mlyeti ortaya çıkacak ve
şın hak mefhumuna olan emniyet ve itimadı artacaktır.
çok ümit bu sayc-ve ehem-vatanda-
Habib Edib - Törehan
( YENİ İSTANBUL'UN
I KUPONU I
W* *
I ■
il
.t
f W
V
\ .s











A
Başkan Truınan, eşi ve kıziylr beraber
Kongrenin kararı
1951 de Amerikanın yapacağı
yardım: 3 milyar 120 milyon
Bunun 2 milyar 800 milyon doları Avrupanın kalkınmasına ayrılacak

VVashington, 24 ıApı — Birleşik Amerika Mümessiller Meclisi dün. Batı Avrupa devletleri ve komünist olmayan diğer devletlere yapılacak iktisadi yardım için 3.120,550,000 dolar sarfına salâhiyet veren bir tasarıyı kabul ederek bunu Âvan Meclisine sevketmiştir.
Ayan Meclisinin de süratle karara varması beklenmektedir.
Kabul edilmiş olan bu tasarı, dört senelik Marshall Yardım Plânının, Ü-çüncü senesinin sarf emri mahiyetini haizdir.
Bu plânı finanse etmek eden masrafları temin eden n da hasırlanmaktadır.
Evvelce ayn ayn Meclise
miş olan muhtelif taşanların istedikleri tahsisattan mezcetmlş olan bu son tasan, Başkan Truman’ın istemiş olduğu tahsisattan 245 milyon dolar noksan tahsisat vermiştir.
Tasan Avrupa kalkınması için 2 milyar 849.100,000; Güney Kore için 100.000,000: Çin bölgesinin komünist olmayan kısımları için 94,000,000; Filistin harbi mültecileri için 27 mil-
yon 450.000. Beynelmilel Çocuk dım fonu için 15,000,000 ve Başkan Trumanın "Dördüncü Nokta” programı için ise 35,000,000 dolar kabul ve tahsis etmiştir.
Batı müttefikleri, Rusyaya yeni bir nota verdiler
Var-
için icap bir tasö-
»evkedil-
Ingiliz Mareşali Lord Wavel dün öldü
Londra, 24 »APı —lngilterenin meşhur askerlerinden harp kahramanı Mareşal Lord VVavell bugün Londra-nın bir şifa evinde ölmüştür. 67 yaşındaki tez gözlü mareşal 5 mayısta bir Londra hastahaneslnde geçirdiği karın ameliyatından toparlanamamış ve bu pazar yeni bir kriz geçirmişti Mart ayından beri sarılıktan muztarip bulun maktaydı.
Mareşal Lord Wavell bundan 10 yıl evvel Afrika cephesinde İtalyan ordularını ezen İngiliz kuvvetlerine kumanda etmiş ve 2 nci Dünya Harbinde lngilterenin ilk csasİi askerî muvaffakiyetlerini kazanmıştır.
Sovyet basını da bilmukabele Scburnan Plânını, üçüncü dünya harbîne hazırlık olarak itham ediyor
Moskova 24 A A. (United Press) Yabancı müşahitler, Sovyet Rusyanın Doğu Alman.vada askeri kuvvetler teşkil edildiği hususundaki Birleşik Amerika, Ingiltere ve Fransa tarafından verilen notaları reddedeceğini tahmin etmektedirler.
Aynı müşahitler Rusyanın bilmukabele batılı devletleri Batı Almanyayı yeniden süratle as-kerleştlrmekle İtham etmesinin de ihtimal dahilinde olduğu ka-naatindedlrler.
Sovyet Rusyanın 3 büyük devlet notasını nazarı İtibara almaması da son bir ihtimal olarak akla gelmektedir.
Pravdanın dün belirttiğine göre Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığı son İki sene zarfında müteaddit Sovyet notasına cevap vermemiştir
Son aylarda Sovyet basını batı devletlerini Batı Almanya bölgesini askerileştirmekle Ittiham etmiştir.
Sovyet basını bilhassa 3 üncü dünya harbi için «İlâh hazırlayıcı olarak tavsif ettiği Schuman plânını itham etmektedir.
■ ■ ■ ■ ■ —---------
Trygve Lie’nin teşebbüsünden sonra
Amerika dörtlü bir
konferansa hazır
Fakat, Sovyet Rusyanın sulhçu bir hal çaresi bulmak yolunda arzusunu belirtmesi şartı ileri sürülüyor
VVashington 24 A.A. (Afpı — VVashingtondaki iyi haber alan çevrelerde bildirildiğine göre Trygve Lie’nin Moskova'ya yaptığı ziyaretin Birleşik Amerika, İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliğinden mürekkep dörtlü bir konferansla bitmesi mümkündür.
Bu çevrelerde dört büyükler ara-aında bir konferans teklifinin henüz Birleşik Amerikaya gelmediğini, fakat Birleşik Amerikanın Sovyetlerle birlikte dörtlü müzakerelere girişmeye hazır olduğu belirtilmektedir Bununla beraber Amerika, bu konferans gündeminin bellibaşlı terakkiler kaydedilmesi mümkün sarih meselelere inhisar etmesi ve şimdiden müşahhas vakıalarla. Sovyet Rusya-nin yalnız müzakere değil, takat sulhçu bir ha) çaresi bulmak yolunda arzusunu belirtmesi şartını İleri sürmektedir.
Aynı çevrelerde 1949 mayıs konferansında uğranılan acı hezimetin yeniden tekerrürünün bertaraf edilmesi arzusu gösterilmektedir.
Birleşik Amerikanın kendi heaabı-na barış azıninl izhardan bıkmıyaca-ğı söylenmektedir. Bundan dolayı
Amerika. Genel Kurulda vetosunu kullanmıyacak ve çoğunluğa iltihak edecektir.
mühim bir beyanat verdi

Adnan Menderes diyor ki müdafaamız ve İktisadî
“Milli
refahımız,
geniş ölçüde Amerikan yardımına bağlı bulunmaktadır”
t
Cumhurbaşkanı Kayarın Amerikaya
Ankara 24 (APı — Türklyenin yeni Cumhurbaşkanı Celâl Bayann yakın* da Birleşik Amerikayı ziyaret edebileceğine dair haberler mevcutsa da bunların doğruluğunu tahkik mum kün olamamıştır Başkan Bayann kendisine, meşguliyeti dolayısiylc mülâki olunamamıştır. Yeni Demok rat Parti hükümetinin ileri gelen söz cüleriylc Anknraduki Amerikan kay nakları da bu konuda herhangi biı yorumda bulunmak istememişlerdir Ancak muhakkak olan bir cihet, böyle bir ziyaretin en önemli çevreler a rasında konuşulduğudur.
Sorumlu şahsiyetler, bu yoldaki bb ziyaretin muhtemel olarak bütçesindeki açığı miktarda borç alma, ekonomik sosyal artan lerlyle lerdlr. shall plânından şimdi elde ettiğinden fazla yardım hissesi istemektedir. Ziyaretiyle ilgili yegâne kati cihet Wa-ahingtondan şimdiye kadar bu yolda bir davet vukubulmadığıdır.
Demeçlerinin doğrudan doğruya nakledilmesini ve adlarının açıklanmasına müsaade cülerı, böyle bir yet lüzum varsa çimlerin 25 yıllık böyle bir anda iki devlet arasındaki dostane, münasebetleri büsbütün per* •Inliyecpğlni söylemişlerdir.
Diğer taraftan yoni Başbakan Ad nan Menderes tarafından Associated Press'e verilen özel mülakatta, Tür Üyenin, nazik ekonomik durumum halle yardım için Marshall plânına olan ihtiyacı belirtilmiştir.
Menderes ezcümle şunları beyan etmiştir: “Yeni kabinemizin karşılaştı-ğı ilk ve en önemli mesele Marshall vardım plânı parasını en verimli tarzda kullanmaktır.
"Bununla ilgili diğer bir mesele de. daha fazla yardım elde etmenin yolu-
Türkiye kapatmağa kâfi vc terakkiyle ilgili geniş ölçüde masrafları karşılama mesele-alâkalı olabileceğini söylemiş-Bundan sonra Türkiye Mar-
nu bulmaktır. Memleketimiz büyük müşküller İçinde olup, mümkün olduğu kadar fazla ve seri yardıma muhtacız.,,
14 mayıs seçimlerinde Demokratla rın kazandıkları büyük zaferde er. büyük rolü, Türklyenin maruz bulun dutu ekonomik »ıkıntı oynamıştır.
Menderes, memleketin maruz bu lunduğu bu ekonomik sıkıntıyı derhal gidermenin elzem olduğunu ve bu meselede Marshall Plânının muazzam bir rol oynadığını söylemiş vc şunları İlâve etmiştir:
'‘Milli savunmamızla ekonomik refahımız geniş ölçüde bu yardıma bağlı bulunmaktadır.,,
Başbakan, milli ekonominin temelini teşkil eden mahsul ve mamul fiyat-
etmeyen Türk söz-ziyaretin, buna şa-ve hür ve açık se-Iktldarı değiştirdiği

gitmesi muhtemel
larının düşmeye bavlıyacağını söylemişse de,’ iç piyasaya ucuzluk getirecek bu hareketin ne zaman haşlıyabl-leceğl hakkında şimdilik bir tahminde bulunamıyacağını belirtmiştir.
Burada yeni Menderes Kabinesinin iadece geçici bir Kabine olabileceğine Jalr muhtelif rivayet ve tahminler dolaşmaktaydı. Menderes bunları kesin olarak yalanlamış. Kabine mensuplarının ihtimamla seçildiğini ve hükümetin İşbaşında kalacağını söylemiştir.
Menderes» Marshall Plânını koordine etmek İçin Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı tâyin edilmediğini belirtmiş ve son derecede önemli olan bu koordinasyon İşini daha sonra şahsan İdare edebileceği hissini uyandırmıştır.
Askerlik
iki yıla inecek
Camhurbaşkanının başkanlığında dün Millî Savunma bütçesinde ne gibi bir tasarruf yapılabileceği etrafında mühim bir toplantı yapıldı
Ankara, 24 (Hususi muhabirimizden) — Cumhurbaşkanı Celâl Bay ur. büyün beraberinde Başbdkan Menderes ve Milli 8>> ,vunma Bakanı İnce olduğu halde Millî Savunma Bakanlığına giderek bir buçuk saat kadar süren bir toplantıya başkanlık etmiştir.
Genelkurmay Birinci ve tldn-cl Başkanlarlyle Kara, Hava ve Deniz Müsteşarlarının da hazır bulunduğu bu Içtimada Milli Savunma bütçesinde ne ölçüde bir tasarruf yapılabileceği meselesi gözden geçirilmiştir. Alınması düşünülen tedbirler arasında askerlik müddetinin 2 seneye indirilmesi meselesi de vardır.

Ankara Palastaki basın toplantısında
Dışişleri Bakanı dün muhtelif
siyasî sualleri cevaplandırdı
Dış politikamızın parolası: Yurdda sulh, cihanda sulh...
Fuat Köprülü, 19 memleket Dışişleri Bakanları Konseyinde Türkiyeyi temsil etmek üzere 2 haziranda Parise gidecek
Batı Almanya Başbakanı * Türk Elçisiyle görüştü
Bonn, 24 iYİRS) — Başbakan A denauer buğun Balı Almanya nezdln-de Türk diplomatik heyeti başkanı Elçi Nizameddln Ayaşhyı kabul etmiştir. Görüşmeler esnasında her iki siyasi şahsiyet de, Türkiye ile Batı Almanya arasında iktisadi münasebetlerin ve sıkı bağların kurulması arzusunu izhar etmişlerdir.
19 Mayıs merasimi ve şenlikleri 27 mayısta yapılacak
Ankara 24 (AA.) — Milli Bakanlığından bildirilmiştir:
19 mayıs Gençlik ve Spor mında yapılması mûtat tören, tik şenlikleri vc spor hareketleri tehir edilmişti. Bu tören bütün yurtta 27 mayıs cumartesi günü öğleden sonra yapılacaktır.
Eğitin.

Bayra* jlmnas-
Celâl Bayar’ın teşekkürü
Ankara 24 (AA.) — Cumhurbaş-
kanlığından tebliğ edilmiştir:
Cumhurbaşkanlığına seçilmiş olmam vesilesiyle her taraftan tebrik telgraf ve mektupları alıyorum. Heı biri İçin yürekten teşekkür eder, ayrı ayrı cevap vermek imkânsızlığı karşısında muhterem İmza sahiplerinin beni mâzur görmelerini rica ederim.
e
Helikopter menajerinin dünkü ifasın toplantısı
Ankara, 24 (A.A.ı — Bir müddet önce htanbulo gelerek helikopterle posta nakliyatı tecrübeleri yapan "The Kaman Alrcrafl Corporation" Şirketinin mümessili Mr. Wll)lam B Hagenah, bugün saat 15 te şehir lokantasında bir basın toplantısı tertiı ederek helikopter uçaklarının sağladığı faydalar hakkında izahat vermiş ve ezcümle demiştir ki:
Trygve Lie, Maskot adan dönüyor
Ankara 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Dışişleri Bakanı Prof. Fuat Köprülü, 29 mayısta Parise müteveccihen Ankaradan ayrılacaktır. Bakan, 2 haziranda 19 memleket Dışişleri Bakanlan Konseyinde Türkiyeyi tem sü edecektir. Kendisine özel Kalem Müdürü Necdet Kent refakat edecektir. Dışişleri Bakanlığı iktisat ve Ticaret Dairesi Başkanı Fatln Rüştıı Zorlu. Bakana Brükselde İltihak edecektir.
DışişlprL Bakanı dün Ankara Palas ta gazetecilerle bir konuşma yapmış yerli ve .yabancı basın mensuplarının suallerine cevap vererek demiştir ki
— Parla seynhatinde bilhassa M ister Bevlni görmek istiyorum. İngiliz Dışişleri Bakanı ile görüşmek İstediğimin sebebi şudur: Onun meŞhur bir sözü vardır: "Kartları açık oynamak’’ ben hocalıktan gelmeyim. Açık konuşmayı severim. Pevin’ln bu güzel formülü benim dc düşüncemin ajmıdır.
Adalet Bakanının
savcılara tamimi
“Büyük saadetimiz, bütün yurddaşlara bu memlekette adaletin mevcudiyeti hak-kındaki inanışı, en tabii bir his olarak telkin edebildiğimiz zaman tahakkuk edecektir”
Ankara, 24 (A.A.I — Adalet Bakanı Halil özyörük Cumhuriyet Savcılarına aşağıdaki tamimi göndermiştir:
Cumhuriyet Hükümetinin Adalet Bakanlığı vazifesini ifa şerefi, naçiz şahşıma tevcih edilmiş bulunuyor A-«lalet teşkilâtı kademelerinde görevli elemanların, mânevi vasıf üstünlükleri ve yüksek hürriyet ve yurtseverlik duyguları. kArşılaşacağımız güçlükleri yenmekte gerlkmlyeccğlmizln açılı teminatıdır
Vatandaşın her turlu haklarının vc hürriyetlerinin uyanık ve ulanmaz bekçiliği vazifesini, bütün gürümüzle vapmâkta devam edeceğiz
Devlet bir gaye değil, sadece tortle-rin saadetlerini tahakkuk ettirmek maksadlyle vatandaşlar kütlesinin kendi emir vc hizmetine tahsis ettiği bir vasıtadır. Bunu hiçbir zaman u-nulnuımnlıyız Hizmeti icra sahamızın çerçevesi, hukuk kaideler) prensipleridir Vicdanımızın -»Maşlara edre âvarlıyncağız.
ve adalet sesini hu
Mii'ttHşla-
Büyük saadetimiz, bulun ra bu memleket t o adaletin mevcudiyeti hakkındaki inanışı, en tabiî bir his olarak telkin edebildiğimiz zanıun tahakkuk edecektir
Vatanın dirlik ve selâmeti vc daha mükemmel bir insunlık seviyesine yükselmesi uğrunda yapacağınız faaliyetler, memleket için hayırlı milletimiz için şerefli olsun
Sîzleri tanıyan «ize Inanmamazkk e-demez. Baha biçilmez yardımlarınızın bu arkadaşınıza vereceği haklı gururu çok goremlyeceğlnizden eminim.

Kendisiyle bu formüle göre görüşeceğim.
Bir gazetecinin Türk - Rus »ebetlerine dair sorduğu suale demiştir ki:
"— Vaziyet malûm. Hiç bir tasavvur edebilir misiniz ki, Türklyenin Rusya hakkında herhangi bir fena niyeti olsun. En küçük bir şeye karşı müsavat hisleri duyan bir devletin her devlet hakkmdaki hissi de müsavat dalreslndedlr. Yalnız komşularımızla değil bütün dünya ile iyi geçinmek isteriz amma ben sizinle İstediğiniz kadar dost olayım. Siz İstemezseniz... Hiç kimse hakkında hiç bir agreslf fikrimiz yoktur."
Türklyenin ikinci Dünya Harbinde ıkiv ettiği politikayı tasvip edip etmediğine dair bir suale dc Fuat Köprülü şöyle cevap vermiştir:
Geçmiş şeylerden bahsetmiye-lim. Fakat size bir şey anlatayım. î-klnci Dünya Harbi başlangıcında ve onun kara günlerinde Sorbon Üniversitesinin ders yılı açılışı töreninde bulunmak üzere Parise gitmiştim. Burada Nouvelle Lltteraire mecmuasının "Dünyanın büyük scslerf' adındaki anketine verdiğim cevap şöyle İdi: Hitler rejiminin mahiyeti yani nazizm ve faşizmi dalâlet-! fikriye olarak ifade etmiştim. (Yarınki dünya ne olacak) sualini de ben bu harbin sonunda demokrasi fikrinin ve âleminin galip geleceğine inanıyorum Bu dünya harp sonunda apresif kuşetlerden kurtulacaktır. Bu harbin sonunda bir Birleşmiş Milletler teşekkül edecek, demokrasi cephesinin zaferinden sonra büyük, küçük bütün devletler buna İltihak edecektir. Bugün bu soy-
müna-Bakan
• e
zaman
lediklerim bir nevi kâhinlik oldu.”
Bulgarlstanla aramızdaki münasebetlere dair diğer bir suale cevap veren Köprülü demiştir kİ:
"Bunlar küçük meselelerdir. îcabı ne ise o olacaktır. Prensiplerimiz A-tatürkün yurdda sulh, clhandtf sulh prensipidlr. ’
Profesör Köprülü, müteakiben dış işlerine dair muhtelif suallere cevap vermiş ve bu arada umumiyetle elçiler ve bilhassa Washingtondaki Türkiyeyi temsil edenler arasındâ değişiklik yapılıp yapılmıyacağı hakkmdaki suali şöyle cevaplandırmıştır:
"VVashingtona yeni bir elçi göndermek mevzuunu tetkik etmiş değilim. Bu, bir personel meselesidir. D P. iş başına geldikten sonra particilik gayreti ile şu veya bu memur değiştirilecek değildir. Fakat tayin ve nakillerde ehliyet ve liyakatin gözönün-de bulundurulacağı tabiîdir. Dış siyasetin bütün mesuliyeti D.P. Hükümetine aittir. Şu veya bu memurun değiştirilmesi siyasetimizde herhangi bir değişiklik yapamaz. Zira herhangi bir sefir veya memur ancak hükümetin düşüncelerini ifade eder. Türkiyede bazı demokrat memleketlerdo olduğu gibi hükûmetlo beraber bütün personelin değiştirilmesi cihetine asla gidiimiyecektir."
Dışişleri Bakanı Yakınşark bloku siyasetini Türkıyenln güdüp gülmeyeceği hakkındakl »on suale de şu cevabı vermiştir:
"Gerek memleketimizin menfaati, gerek bu memleketlerin menfaati demek olan Yakınşarkın menfaatleri birdir. Bu da bütün dünyanın sulhu demektir. Bunu korumak için ne lâzımsa yapacağız.
Şeker fiyatları ucuzlayacak (Gazeteleri
— Galiba bizi de düşürecekler!
Sayfa 2
YENİ Î8TANBUL
25 Mayıs 1050
Anadoluda Refik Halid
Kırk yıl evvel-Kırk yıl sonra

11
Bir köyde parti töreııi
Kötü bir görenek —Aşçı dükkânı ve hoparlör — Gizli kat — Yepyeni bir Jeep devri — Kamyon üstüne yerleştirilmiş mikrofon — Mütekâmil insanlar arasında
EDREMİT'TE yemekleri yenile-"" bilecek bir tek yer varmış. Bu da lokanta şekli almaya hiç istidadı olmayan bir aşçı dükkânı. Anadoluda oteller nasıl bizim Sirkecidekileri model almışsa lokantaları da aynı semtte bulunan ve İstanbul için hakikaten büyük bir kusur teşkil eden aşçı dükkânlarından farksız. Girdiğimiz o Edremit lokantası müşterisizlikten mi kendisine çeki düzen veremiyor? Hayır. An kovanı gibi işliyor. Nitekim Sirkecidekiler de dopdoludur.
Kötü bir görenek elli yıldır Sirkeci lokantalarını, zevk sahibi bir adamın ayağını atamı-yacağı en geri vaziyette sürün-dürmektedir; birinci sınıftan iki tanesini istisna ederseniz ötekilerin hpsi aşçı dükkânıdır. Edremit ne yapsın? Ne bekleyebiliriz? lzmirdekiler başka türlü mü? Lokanta bakımından hiç bir terakki kaydedememişiz; edemiyoruz. Bizim Büyükdere salaşlan da ekseriyetle acınacak ve kaçılacak halde değil midir? Denizi veya başınızı dinlemek yahut dostlarınızla sohbet etmek için gittiğiniz bu yerlerde hoparlör durmadan işlr, kafanızı şişirir; geldiğinizden daha yorgun ve üzgün dönersiniz.
Aşçı dükkânı ve hoparlör, o güzelim Akçay manzarasının ne sebeptense bana Lamartine’-in ‘‘Göl,, manzumesini hatırlatmakla kalmayıp hisliliğini de veren romantizmini darma dağınık etti. Çarçabuk kaçtık ve bizden ayrılmamak nezaketini gösteren doktorla beraber -şimdi Babksir milletvekilidir-parka gidip kahvelerimizi orada içtik. Kendisi musikiden de çok iyi anlıyor. Biraz politika, biraz sanat bahsi, hele açık hava. gece serinliği... Tekrar neşemi buldum. Talihimize otelin üst katında diyoruz, İstanbulda da revaçta bir belediye hilei şer’iyesidir— geniş terasalı bir oda düşmüştü; zaten o katta başka oda yoktu. Rahat bir gece geçirdim. Çam ormanlarını, zeytinlikleri ve Akçay denizini seyretmekte devam eden bir başın uykusu...
Şu var ki sabahın erken saatinde gözlerimi açınca zenginlerinin ihmaline uğramış, mamurluk öksüzü Edremitte ne yapacağımı tâyin edemedim. Bereket ziyaretime gelenler oldu. Nihayet öğleden sonra kalkacak ilk otobüslerden biriyle Ayvalık'a gitmeyi kararlaştırdım. Oradaki “Çamlı,, denilen mevkiin methini tâ Bursa’da duymuş, yol ahbaplarının hepsinden tekrar tekrar sağlık almıştım.
Otobüs kaçta hareket edecek? Bilinmez. Garajda size bir saat bildirirler; hem de "Aman, derler, on dakika önce geliniz. Tam vaktinde gider; geç kalırsanız kaçırırsınız.,, Galiba motörlü seferler başlayalı beri memlekette otobüslerden hiç birine, bir
yoluna
saatte bera-kahve-
buna “gizli kat,.
tekine saatinde hareket nasip olmamıştır. Daima beklersiniz.
Bir zamanlar Halep ile Beyrut arasında bir Fransız şirketi otokar işletirdi; arabalar tâyin edilen dakikada yola çıkar ve yine tâyin edilmiş dakikalarda kasabalara varırdı. O kadar rahat, süratli, intizamlı idi ki trene, hele bahsettiğim devirdeki otomobillere rağbet azalmıştı. Tam öğle üstü Lazkiye’ye ulaşır, acele etmeden yemek yemenize zaman ayırır ve bir saniye sektirmeden tekrar devam ederdi.
Otobüsün söyledikleri kalkmıyacağını bilmekle ber garajın önündeyiz;
ye oturduk; bekle babam bekle! Bir hafta sonra yapılacak bir kervan seferine hazırlanıyormuş gibi kimsede telâş eseri yok. Daha doğrusu —telâştan vazgeçtik— canlı harekete şahit olamıyorum. Yolcular fıstıkî makam yürüyor; hamallar emeklercesine adım atıyor; otobüsün üstüne eşyayı sanki afyonkeşler sıralıyor. Benim ise içim içime sığmıyor .Böylece bir saat kadar “au ralenti,, çevrilen can sıkıcı bir film seyrettik. Uğurlamaya gelenleri beklettiğimden dolayı mahcubum; kahve üzerine kahve içiyoruz; çoktan yorulduk; yola çıkmadan tab-ü tüvanımız tükendi.
O sırada idi, önümüzde yepyeni, pırıl pırıl bir Jeep durdu; içinden çıkan bir delikanlı bana bir mektup uzattı. Hayırdır, inşallah! Okudum: Köylerin birinde Demokrat Parti ocağının açılış töreni yapılıyormuş. Civarda dolaştığımı hatfer alan köylüler merasimde bulunmamı istemişler. Arabayı göndermişler. Akşama yine kendi vasıtalariyle beni Ayvalığa ulaştıracaklarını da bildiriyorlar. Cana minnet! Derhal fırladım, otobüsün damına bağlanmış olan bavullarımı —bavullar yarım günlük seyahatte tanınmıyacak hale gelmişlerdi, derileri ip izinden ve öteki eşyaya sürünüp sürtünmek-ten yer yer aşınmışlardı— Jeep’e naklettirdim. Biz de içine kurulduk. Oh! Dünya varmış.
Burhaniye'yi arkada bıraktıktan sonra şoseden ayrıldık, sola saptık; yükseliyoruz. Ağaçlıklı bir yol.. Tesviye edildiği için sarsılmıyoruz. Derken ilk evler göründü: şaşırdım. Zira bu evler değme kasabada rastlanılmı-yacak kadar güzel, gösterişli, kiremit damlı, temiz badanalı, akasyalarla çevrili, medenî manzaralıdır. Eğer sokaklar dolambaçlı olmasa Avrupa köylerinden ayırdedemezsiniz. Ah, İç Anadolunun ağaçtan, sudan, renkten, hele kiremit ve çiçekten, her şeyden, bütün göz zevkinden mahram ıssız köyleri! Bir taraftan memnunum, bir taraftan mahzun...
Meydanlığa geldik. Köy düğünü kalabalığı... Fakat bu düğü-
Ahmet Hamdı Tanpınar
Sahnenin
Dışındakiler
- 78 -
— Küçük, sana bir havadis daha! dedi. Nuri Adil, Kuşdilindck) salaşı kiralamış. Tamir ettirmiş. Yakında temsiller verecekmiş...
— Biliyorum, blliyonım, dedim. Hattâ Ha-aan Bey himaye ediyor galiba.
— Bu sana, bir şeyler anlatmıyor mu?
— Hayır., dedim.
Yüzüme âdeta aluy eder gibi bakarak gitti. Neden sonra bu sualin mânasını anlayabildim.
Ocak ve şubat aylarında, İstanbulda efkârı umumiye hâdiselerin yeni bir şekilde tazyiki altında kaldı. Sanki ümitler arttıkça, çekilen ıstırabın şuuru ve kurtulma sabırsızlığı da artıyordu. Halkımız bir nevi anesteziden kurtulmuş gibi, milli bünyenin üzerinde yapılan ameliyenln korkunçluğunu dahu derinden duyuyordu.
Bu, her gün ayrı ayrı muhitlerde ayrı ayrı şekillerde görülen bir vakıa idi. Asırlardan beri edinilen tecrübe ile, o kadar yanbş nasihatler veren ata sözlerinin terbiyesiyle, üzerlerine dünya ve devlet işlerinin mesuliyetini almaktan çekinen, bu işlerde sadece, istendiği zaman can ve malını harcamakla kalan bir sınıf halk, içlerinde doğan vazife şuuu-iyle birden bire değişti. Müte-
Gençlik ve Spor Bayramı
Tehir edilen bayram, 27 mayıs cumartesi günü öğleden evvel kutlanacak ve gençlik, spor gösterilerinde bulunacak
Marthıll Plânından ayrılan tahsisatla
Devlet Denizyollarının ısmarladığı yeni gemiler
-- -----
Umumî hizmet
müesseseleri
Atatürkün Samsuna çıkışlarının yıldönümü olan 19 mayıs 1919 yıldöpümlerl bu seneye kadar Gençlik ve Spor Bayramı olarak fasılasız kutlanmıştı.
Bu seneki 19 mayısın yıldönümü büyük seçimlere tesadüf ettiği ve iktidar değişikliği olduğu için tehir edilmişti.
Bildirildiğine göre Gençlik ve Spor Bayramı bu sene bütün yurtta 27 mayıs 1950 cumartesi günü öğleden evvel saat 10 da kutlanacak ve bu münasebetle gençlik spor gösterilerinde bulunacaktır.
Gösterilerin provaları 26 mayıs cuma günü Öğleden sonra yapılacaktır.
zahir heyecana ikrof on
nün göz alışmamış bir şenliği var: Kamyon üstüne yerleştirilmiş bir mikrofon ve ağzını açmış kocaman bir hoparlör. Halk şairlerinden biri sesinin olanca kudretiyle bir destan okuyor. Mikrofona da, hoparlöre de lüzum yok. Yahut bunlar olunca o kadar bağırmak külfetine katlanmak abes. Zaten seyahatimin bir kısmı seçim propagandasına rastladığı için günlerce açık hava topluluklarında ve hitabet yarışlarında bulundum. En münevverler bile
na kapıldıklarından bulunan bir kürsüde haykırmamak icap ettiğini unutuyorlardı.
Köylü ş- irin destanı gayet tannan kafiyeli bir hicviye idi; güldürücü mısraları da çoktu. Uzamasına rağmen sıkılmadan dinledim, bazı yerlerini ise yepyeni birer buluş mahiyetinde gördüm, hoşlandım. Kuvvetli parçalarını köylüler çok iyi seziyor, alkışlıyordu.
Peki bu güzel köyde herkes Demokrat Partiden, hükümet muhalifi mi idi? Meydanı tama-miyle boş bulmuşlardı da ikti-dardakileri ulu orta yeriyorlardı? Hayır, efendim. Köyün belki de yarısı C. H. P. li idi. Onlar ne yapıyordu? Biraz ötedeki kahvelerinin önünde, hattâ bazısı aramızda sükûnetle oturuyor, dinliyordu. Sanki beş asırlık siyasî bir terbiye devresi geçirmiş, kelâm hürriyetine nesillerdir alışmış, tamamiyle olgunlaşmış bir memlekette idik. Kimse birbirine yan bakmıyordu; "onlar da söylesin, haklarıdır, demokrasi böyle icap ettirir,, diye düşünen mütekâmil insanlar arasında bulunduğumu hayatımda ilk defa anladım. Hayret ve hayranlık içindeyim.
Nutuklar devam ediyor; alkışlar. tasviy sadalan, nidaları da... öte yanda çıt yok ve etrafta jandarma, filan da yok. Fazlaca mânalı, yani alaylı bir tebessüm bile gözüme ilişmedi. Âzami bir vakar! Şehirler bu köye nispetle siyasî olgunluk bakımından çok geridedir. Demokrasiyi en iyi anlayan ve en iyi sindiren münevverden fazla köylümüz imiş, megerâe!
Hele alt tarafını, bundan sonraki yazımda okuyunuz.
Bir Alman profesör, Orman Fakültesine geldi
Hamburg Üniversitesi Ordinaryüs Profesörlerinden ve Ormancılık Araştırma Müessesesi Direktörü Dr. Franz-Heake üç yıllık bir mukavele ile İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Amenajnıan sahası için getirilmiş bulunmaktadır.
Dünya Ormancılık âleminin tanınmış simalarından olan ve ornıan politikası ile amenajnıan sahasında büyük eserleri ve araştırmaları bulunan Ord. Prof. Franz Heske, Orman Fakültesindeki vazifesine başlamıştır.
redditler ise açıkça milli dâvayı benimsediler.
Diğer taraftan hanedana ve tstanbuldaki hükümete karşı açık bir aksülâmel başladı. Siyasi otoritenin hiç bir yardımı olmadan, hattâ ona rağmen, sadece kalbden ana vatanla birleşen İstanbul halkı, bazı cemiyet şekillerinin lüzumsuzluğunu anlıyor, "demek onlarsız da yaşanabiliyor, iş görülebiliyor" diye düşünüyordu.
Daha münevver zümre ise. açıklan açığa kıymet hükümlerinin üzerinde yeniden durmak ihtiyacını duyuyordu. Artık zihinler kendi realitemizi olduğu gibi görmeğe başlıyor, uyuşmaları imkânsız olan şeyler arasında çırpınıp durmuyordu.
Maişet zorluğu bir çok işsiz memuru Anado-luya kaçmaya mecbur etmişti. Bu sefer, milli hayatın orada kurulmuş olduğunu görenlerde hareket başladı. Seferberlik sonunda muhtelif şeklilerde ordudan ayrılmış olan ve İstanbulda çok küçük ücretlerle sivil işlerde, nefesi tıkanmış gibi çalışan zabitler, ihtiyat zabitleri yeniden bu son ay içinde Anadoluya geçtiler.
tşgai ordusunun ve idaresinin çıkardığı bütün zorluklar, bin türlü mukabil tedbirle, küçük rüşvetler, dostluklarla yenildiği için, Karadeniz yolu, ancak görünürde tek başına yapılan bu devamlı hicreti besliyordu.
Diğer taraftan İstanbulda Milli Mücadeleye aleyhtar olan zümrenin etrafında da büyük bir kavnaşma başlamıştı. 1919 da her şey bitti, zan-niylo Hürriyet ve İtilâfa geçen zayıf ruhlular, yavaş yavaş tarafsız bir çehre alıyorlardı. Daha zekileri İse dâvanın öteden beri sahibi imiş gibi görünüyorlardı.
Ya nıâzileri itibariyle, yahut da menfaatleri, veya nadir olarak fikirleri İtibariyle dönmeleri kabil olmayanlar ise son bir gayretle yeniden mü-
Mahmutpaşa caddesindeki işportacıların durumu
Mahıuutpaşa çarşısının bulunduğu caddede dükkânı bulunan esnaf, ötedenberi dükkânlarının önünü kapayarak satış yapan işporta sahiplerinden şikâyet etmekte idiler. Son zamanlarda ithal mallarının çoğalması ve fıatlerin ucuzlaması netice sinde işportada satış yapanların miktarı daha da çoğaldığından bu şikâ yetler bir kat çoğalmıştı. Bu vaziyet karşısında Eminönü Kaymakamlığı, işportacıları Mahmutpaşa caddesine bakan yan sokaklara almış ve ana caddeyi işgal etmemelerini tenbıh etmişti.
İşportacılar bu karara itiraz ederek tekrar caddeye dönmek istemişlerdir. Ayrıca, işportacılardan mürekkep 30 kişilik bir heyet Vali ve Belediye Baştanını ziyaret ederek, çarşıda eskisi gibi satış yapmak için müsaade istemişlerdir. Vali bu müracaata karşılık vaziyetle meşgul o-lacagını bildirmiştir.
Öğrendiğimize göre Vali ve Bele diye Başkanı bu hususta yakında blı karar alacaktır. Yeni karara kadaı Eminönü Kaymakamlığının koymuş olduğu esaslar üzerinde yürünecektir

Hukuk Fakültesinde imtihanlar
Bir hafta evvel 1 temmuzda Uyarak ağustosa kadar devam cegi İlân edilen Hukuk Fakültesi İmtihanlarında bazı değişiklikler yapılarak son sınıfın Ayni Haklar imtihanı ile birinci sınıfın İktisat imtihanı görülen lüzum üzerine yazılı yapılmak için ileriye alınmıştır. Yeni değişikliğe göre Ayni Hakların bütün imtihanları 1 haziran perşembe; İktisat İmtihanları da 5 haziran pazartesi günü yazılı olarak yapılacaktır.
baş-ede-
Yeşilköy Hava Meydanına giden yol tamir ediliyor
Yeşilköy Hava Meydanına giden Topkapı — Yeşilköy asfaltının tamirine başlanmıştır.
Gerçekten yer yer bozulmuş olan bu asfaltın tamiri çok yerinde bir hareket olacaktır. Dış memleketlerle temaslarımızın artmış olduğu bu sıralarda Türklyeyi ziyaret edecekleri daha ilk ağızda. iyi ve temiz bir yolla karşılamak lâzımdır.
Bir radyoloji mütehassısı geldi
Dünya Sağlık Teşkilâtı radyoloji mütehassıslarından Ashvvin, Ce-nevreden memleketimize gelmiştir. Mütehassıs. şehrimizde ve memleketimizin muhtelif yerlerinde verem mevzuunda tetkikler yapacaktır.
ADALAR, KÖRFEZ HATLARI İÇİN 12 GEMİ, VAPURU, ÇEŞİTLİ 29 PARÇA RÖMORKÖR VASITALARİYLE YÜZER VİNÇLER MUHTELİF FİRMALARA SİPARİŞ EDİLDİ
Devlet Denizyolları idaresi Mar-ahall plânından tahılla edilen 13 milyon 242 bin dolarla gemi liman vasıtası ve muhtelif malzeme Hİpariş-lerlnl tamamlamıştır. Bıı husuataki bütün mukaveleler İmzalanarak Bakanlığın tasvibine arzediimiştlr.
Türk Ticaret filosunu Akdenizde hatırı sayılır bir kıymet haline getiren İdare bu defakl siparişlerinde memleket içindeki münakalât imkânlarını vatandaşların memnuniyetini mucip olacak bir şekilde sağlamayı birinci plâna almıştır. Bilhassa İstanbul ve Marmara limanları arasındaki seferlerin arttırılması ve yolcuların gündüz seyahat edebilmeleri İçin Ansaldo tezgâhlarında yapılan Bandırma ve Uludağ vapurlarından başka. Marmara tipinde 17 mil süratinde 400 yolcu. 300 ton yük alan 2 gemi HolAndaya sipariş edilmiştir.
Bundan başka İstanbul şehir hatları seferlerinde bilhassa Adalar ve Yalova yolculuğunu kısaltmak i-çin 18 mil süratinde SUVAT tipi 3 gemi yaptırılmaktadır. Bunlardan ikisi İngilterede biri de ttalyada inşa edilecektir. Ayrıca Holftndaya yeniden 700 kişilik 14 mil süratinde 3 şehir hattı gemisi daha sipariş edilmiştir.
İzmir Körfez hattındaki yolcuların da rahatça seyahat edebilmeleri de nazarı dikkate alınarak 250 kişilik 2 gemi Alma riyaya, 300 kişilik 2 gemi de HolAndaya sipariş edilmiştir. Bunların süratleri on ikişer mil olacaktır.
Otomobil ve kamyon nakliyatının günden güne artması karşısında elde mevcut araba vapurları ihtiyacı karşılayamadığından Fransaya 40 otomobil veya 20 kamyonla aynı zamanda 700 yolcu alacak üst salonu bulunan 12.5 mil süratinde 2 araba vapuru, 20 otomobil ve 2Û0 yolcu a-lacak salonu bulunan 12 mil sûra tinde iki küçük araba vapuru aipa riş edilmiştir.
Diğer taraftan ekserisi eski model 0180 Hntan vasıtalarının da yeniden takviyesi için yüksek cer kudretinde 12 römorkörden 4 U Alman-yaya ve 8 i Holândaya sipariş edilmiştir. Ayrıca dörder adet kılavuz, palamar ve işçi motörleriyle 1 dal gıç motörü, bir adet 300 tonluk sv gemisi, birer adet 10 ve 5 tonluk kaldırma kudretinde iki yüzer vincin siparişi Almanyaya verilmiştir tngiltereye 1 modern teçhizatı havi kurtarma motörü. Almanyaya 2 takım gemi kazanı ısmarlanmıştır.
24000 dolarlık fener malzemesi ilt ttalyada yaptırılan yeni gemilerle. Amerıkadan mlibayaa edilen vapurlar için, 494 bin dolar kıymetinde radar cihazı ve yedek malzeme Ameri-
MARMARA, 4 ARABA VE LİMAN

kftda muhtelif firmalara sipariş lilmlştir.
Bu vasıtaların plânlan ve şartnameleri önceden gece gündüz çalışılarak Denizyollarının elemanları tarafından hazırlanmış ve ayrıca Amerikanın tanınmış gemicilik m ü te han -sıslartnın da mütalâaları alınmıştır. Denizyollarının Milletlerarası Bankadan alacağı kredilerle yaptıracağı gemiler değildir.
Siparişi alan müzakerelerden
lan en uygun fiatle temin eden firmalardır. Ve derhal İnşaata başlayarak vasıtaları 6 ay ilâ iki sene zarfında teslim edeceklerdir.
6*
bu siparişlere dahil
fabrikalar, aylarca sonra, istenilen şart-
24 haziranda bir İngiliz filosu şehrimizi ziyaret edecek
24 - 20 haziran arasında İngiliz bahriyeline mensup 4 destroyerden mürekkep bir filotilla İstanbul limanını ziyaret edecektir.
Belediye Reis Muavini, sebze ve meyva fiyatlarını kontrol etti
Belediye Reis Muavini Celâl Iz-ginln idaresinde bir ekip şehrin muhtelif semtlerinde sebze ve meyva fiyatlarını kontrol etmiş ve neticede toptan fiyatlarla perakende fiyatlar arasında normalden fazla fark bulmamıştır.
Belediye murakıplarının dünkü teftişleri
Son 24 saat zarfında Belediye Murakıpları 78 kasap, 66 manav, sebzeci, 50 tahane, 29 balıkçı, 18 iniştir. 12
muş, 320 noksan vezinli sadere edilmiştir.
67 lokanta. 91 fırın, 18 pas-tuhafiyeci. 37 bakkal, 6 pastahaneyi esnafa ceza
kontrol et* zaptı tutul-ekmek mu-
ve Tekel
Devlet Denizyolları
Umum Müdürleri, Ankaraya gittiler
Devlet Denizyolları Umum Müdürü Cemil Parman 8 inci devre Millet Meclisinde intaç edilemiyen Denız-vullanna ait bazı kanun teklifleri ve nuhtelif işler hakkında ’eınas etmek üzere dün gitmiştir,
Tekel Umum Müdürü
men de dairesini ilgilendiren konular etrafında Bakanlıkla temas etmek ü-zerc Ankarada bulunmaktadır.
Bakanlıkla Ankaraya
Hadi HÜs-
Hava raporu
İstanbul Sergisinde inşa edilen Şark Çarşısı alâka uyandırdı
24 - 29 haziran arasında İngiliz çılacak olan İstanbul Sergisinin hazırlıkları ilerlemektedir. Sergiye iştirak için yapılan müracaatier heı gün artmakta ve hepsi için sergi sahasında .ver ayrılmaktadır.
Bu arada sergide bu yıl bir yenilik teşkil edecek olan Şark Çarşısının inşaatı da ilerlemektedir. Bu çarşı, bir çok ticari firmalar nezdinde büyük bir alâka uyandırmıştır.
İlkokullarda imtihanlar
Şehir dahilindeki ilkokullarda dersler 31 mayısta sona erecek ve imtihanlar 1 hazirandan 10 hazirana kadar devam edecektir.
İkmal imtihanlan 26 haziranda yapılacaktır.
Son 24 saat içinde yurdumuzda hava, Güneydoğu Anadoluda bulutlu, diğer bölgelerde çok bulutlu ve yer yer yağışlı geçmiştir. Yağışlar yağmur şeklinde olmuştur.
Son 24 saat içinde yurdumuza düşen yağış miktarları metrekarede Dörtyol’da 69, Elbistan’da 26. Yozgat’ta 24, Bitlis’te 18, Karaman’da 15, Akşehir’de 13, Fınarbaşın’da 12. İsparta’da 9, Ardahan’da 8, Ulukışla'da 7, Bolvadin'de 6, Kastamonu ve Kangal'da 4. Trabzon. Kayseri, Çankırı, Kemah ve Konya Ereklisinde 2. Artvin. Rize, Niğde, Muğla. Burdur. Kızılcahamam, Ankara ve Gümüşhane'de 1 kilogramdır.
24 saat içinde yurdumuzda en yüksek ısı, Edirne’de 29, en düşük ısı da, Erzurum ve Van’da 7 derecedir.
Bugün şehrimizde havanın az bulutlu geçmesi, rüzgârların orta kuvvette kuzey yönlerden esmesi ve sıcaklığın artması muhtemeldir.
caddeye hazırlanıyorlar, işgal kuvvetleriyle daha geniş İşbirliği çevreleri arıyorlardı. İngiliz Muhipleri Cemiyeti bu zümrelerin İçinde mücadelesini en haince yapandı. Fakat işgal idarelerinde vaziyet değişmişti. Vakaa şehirde her an, yabancı kuvvetler hissediliyordu. Fakat en aleyhimizde çalışan ecnebi politikalar bile dahilden geniş bir ihanet yardımından ümit kesmişlerdi. Bu itibar* la tstanbuldaki gerginliğe artık tamamiyle bize ait olan meseleler gibi bakıyorlar, bazı hâdiseleri aleyhimizde desteklesder bile, sadece münferit vaka olarak destekliyorlar, yaptıkları küçük iti-saflan da şahsi bir zulüm gibi yapıyorlardı. Açıkça görünen bu hal, halkımıza milli politika aleyhtarlanma gayretkeşliği yüzünden İşlerin bir zaman ne kadar vahimleştiğini anlatmıştı. Bunun için de İstanbulda garip bir sinirlilik hâkimdi. Hemen her taraf bir volkan ağzı kesilmişti. Her an olması muhtemel şeyleri bekllyerek yaşıyorduk.
Bu hal,‘benim şahsi alâkalarımda da vardı. Hiç bir şey olmadığı için, her an bir şey olmasını bekliyordum. Nâsır Paşa bir türlü seyahat İznini alıp gidemiyor. Sabiha ortada görünmüyor, Kudret Bey gazetesini çıkaramıyor, Muhtarın nerede olduğunu kimse bilmiyordu. Sanki imkânsızın duvarı arkasında yaşıyordum. Fakat her an bir şey olmasını bekliyordum. Gün geçtikçe bu his içimde o kadar kuvvetlendi ki, rahatsız olmağa başlamıştım. Başkalarına alt korkular Için-* de çırpınıyordum.
Fakat bu his yalnız bende değildi, İhsan, o kadar soğukkanlı olan Muhlis Bey de yavaş yavaş bu beklemenin ıstırabı içinde idiler. Galiba bu hisle olacak İhsan, Nâsır Paşaya verdiği söze rağmen bir güıı onun hatıratını ve vcslkaları-
nı bankadan almağa karar verdi. Evinde beraber açtık ve ikimiz birden şaşırdık.
Zarfın içinde hatırat ve vesika yerine, paşa-nnı gençliğinde iştirak ettiği mühim siyasi hâdise olan Akabe meselesine ait notalarla, cevabi notalar, askeri makamlara, yerli şeyhlere yazılmış mektuplar, Mabeyn emirleri ve bazı mahalli makamlara ait vesikalar vardı. İhsanla ben, hayretten, hiddetten çılgına dönmüştük. Halbuki Nâsır Paşa, cüzdanın içinden çıkan büyük zarfa hatıratım ve vesikaları, diye yazmıştı.
Nihayet İhsan, paşa ile konuşmak için evine gitmeğe karar verdi.
— Sen gelme! dedi. Sen çok yumuşaksın! Ya-pacagın bir i» de yok... Ben meyus ve garkın Karaköyde ondan ayrıldım. Vakit akşamdı. Kadıköy vapurunda acayip düşüncelere daldım. İçimde yalnız bu hâdise ile izahı müşkül bir rahatsızlık vardı. Okuyucu hatırlar kı. başından itibaren bu işe ehemmiyet vermemiştim. Olsa olsa aldatılmış olmama kızabilirdim. Gen kalanı İse, Nft-sır Paşanın bize o kadar samimiyetle oynadığı oyunu düşünerek, benim için daha ziyade komik bir şeydi. Fakat gülemiyordum. Hattâ rahatsızdım. Ne olduğunu bilmediğim bir şeyden rahatsızdım. Bütün geceyi bu rahatsızlık içinde, İhsandan bir haber bekliyerek geçirdim.
Sabahleyin hâdiseler birbirini takip etti. Evvelâ, kapıya benim içiıı bırakılan bir zarf getirdiler. Açınca hayretten şaşırdım. Bu alelâde bir tiyatro reklâmıydı Kadıköyünde, Kuşdllinde Nurj Adıl Kumpanyasının vereceği temsillerden bahsediyordu. Fakat reklâmın üstünde Sabıhanvn Köprüde İlk raslgeldigim kıyafetle alınmış resmi vardı. Altında da “sahneye çıkacak ilk Türk kadını" diye yazılıydı.
(Devamı Var)
Şehrimizdeki umumi hizmet müesseselerin de gerekli ıslahatın yapılması hakkında incelemelerde bulunan İsviçre ilim heyeti raporlarını gönderdi
Şehrimiz umumi hizmet müessese-lerinde gerekli ıslahatın yapılması hususları üzerinde incelemelerde bulunmak için istanbııia gelmiş olan Prof. Comisettl’nın başkanlığındaki İsviçre ilim heyeti raporlarını Belediyeye göndermiştir. İsviçreli mütehassıslar bu münasebetle yazdıkları mektupta şöyle demektedirler: (Son derece ehemmiyetli ve girift olan böyle bir vazifeyi ifa etmek ve karşılaşacağım ağır yükü paylaşmak üzere kendime iki yardımcı almıştım. Tanzimini tevdi buyurduğunuz umumi raporu bugün takdim etmekle üzerime almış olduğum vazifeyi İkmal etmiş bulunuyorum. Bu vesile ile gerek kendi namıma gerek mesai arkadaşlarım namına hakkımızda göstermiş olduğunuz İtimat ve teveccühten şeref duyduğumuzu arzederinı. Yüksek ve salâhiyeti! 1-dareniz altında istikbali parlak olacağı tabii bulunan büyük İstanbı» lun ümranına mesaimizin hâdim oh masını temenni eder ve tam hürmet hislerimizi sunarız.)
Bu raporun Belediyece tetkikine başlanmıştır.
SPOR
İstanbul Lisesi
Atletizm birincilikleri
Barutçu
Liselerarası atletizm birincilikleri dün tnönü Stadyomunda yapıldı. Büyük bir atlet çoğunluğunun katıldığı bu yarışmalar, atletizm bakımından iyi neticelerle kapandı. Tekmil sonuçlar şöyledir :
KIZ LİSELER ARASINDA
100 METRE: 1 — S. Özçam (Çamlıca) 14.7, 2 — N. Ergfnay (tst. K. L.) 15.3.
600 METRE: 1 — B.
(Beyoğlu) 2,02; 2 — M. Dinçcan (İst. K.L.) 2.01.1.
EL TOPU ATMA; 1 — Z. Ozan (Selçuk Ens.) 43 M. 62. 2 — M.
Dinçcan (İst. K.L.) 42 M. 02.
YÜKSEK ATLAMA: 1 — (Beyoğlu) 1 M. 32, 2 — Ç. (İst. L.), 1 M. 20.
UZUN ATLAMA: 1 — S. dörtoğlu Türksu (Selçuk K. Ej
4X100 BAYRAK: 1
K. L. 62.3, 2 — Beyoğlu PUAN DURUMU:
1 — Beyoğlu Kız Lisesi
2 — İstanbul Kız Lisesi
3 — Çamlıca Kız Lisesi
ERKEK LİSELER ARASINDA
100 metre: 1 — U. Ünal
lu) 11.7, 2 — S. Alanya (Y. Kolej) 11.8,
200 metre; 1 — I. Esin (Çapa) 24.8 2 — N. Karameşe (Kabataş) 25.1,
400 Metre: 1 — E. Dışkol (Top. San.) 56.6, 2 — E. örkl (İst. L.) 59.
800 Metre: 1 — öztekin (Kabataş) 2.09.8, 2 — C. Karaağaç (H.Pş. L.) 2.15.
1500 Metre: 1 — î. öztürker (Top. San.) 4.27.5, 2 — T. Tosun (Kabataş) 4.33.4.
Gülle: 1 — N. Minnetoğlu (G.S.L.) 10 M. 81, 2 — T. Büyükerk (Ş. T.) 10 M. 59.
Disk: 1 — E. Örkl (İst. L.) 35 M. 53, 2 — E. Emre ıH.Pş.L.) 28 M. 53.
Mızrak: 1 — Y. Daver
38 M. 49. 2 — F. Ören
37 M. 28.
Yük.«ıek: 1 — E. Akkan
1.65, 2 — İ. Arunkal (G.S.L.) 1.60. Uzun: 1 — U. Ünal (Beyoğlu) 5.85, 2 — K. Kartal (Vefa) 5.49.
4X100 Bayrak: 1 — Galatasaray 46.7, 2 — Kabataş L. 47.3
An
S. Cön
Tüzün
Altmış-(Beyoğlu) 3.85, 2 — M. 3.74.
— İstanbul K.
L. 63.
22
22
9
(Bey oğ
(Anadolu) (Kaba tap)
(Anadolu)
İran Millî takımı bugün geliyor
Pazar günü milli, çarşamba günü de temsili iki maç yapacak olan Iran futbolcuları bugün öğleden sonra hususi bir uçakla Yeşilköye geleceklerdir.
SİYASÎ iKTISaD)
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZET
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRÎVAl LİMİTE!) ŞİRKETİ
MÜDÜRÜ: FARUK V SÜNTER
Bu sayıda yazı İşlerini fiilen idare eden: Sacld ÖGET
Gazetemize gönderilecek bi-l ü m u m yazılan n doğruda a doğruya Yazı tşlcri Müdürlü* ğüne gönderilmesi lâzımdır.
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LÎMtTED ŞİRKETİ MATBAASI
î S T A N BUL
Nasıl and içtiler?
Dünya basınında
Türk seçimlerine dair
gününe ait
tefsirler devam ediyor
ciddî ve a-
Sualp, hiç içen İkinci
W Mayıs 1950
Hususî surette giden arkadaşımızın and içme intibaları
Haşan kürsüde görünecek ve bir hatip edası
Ferit Alpiskender
Büyük Millet Meclisinde kürsüde and içme merasimi, hem bu vazifenin yapılmasına, hem de yeni milletvekillerinin takdimine, hem de "üslûp beyan, ayniyle insandır" sözü mucibince şahsiyetlerin, hitabet dereceleri hakkında birer fikir edinilmesine yarıyordu.
487 üyelik 9 uncu B.M.M. inde pek az milletvekili ezberden ve kekelemeden and içtiler, diğerleri. bazıları ceplerinden çıkardılar! kâğıttan - eski harflerle yazılmış olacak - geri kalanları da kürsüde duran nüshasdan vc yüzden okuyarak yeminlerini ettiler.
Alfabe sırasiyle seçim çevreleri ve alfabe sinisiyle önce soyadları sonra adlan okunarak kürsüye davet edilen milletvekillerinden ilk dikkate çarpan tecvit üzere and içen Ankara Milletvekili, Hacı Bayram camii vû-izi Ömer Bilen oldu. Yine Ankaradan Mümtaz Faik Fenik titriyen sesi ile yeminine bir heyecan notu verdi. Hapishanede iken milletvekili seçilip tahliye edilişinin bunda hiç şüphesiz rolü vardır. Antalyadan Nazif! Şerif Nabel, iyi Türkçe konuşuyor. Burha-neddin Onat'ın hitabete merakı var. Ahmet Tekelioglu’nun sesi tok.
Aydından Bâki Öktem hararetli ve ateşli. Balıkesirden Vacit Asena güzel Türkçe konuşuyor. Enver Gürelinin ince bir sesi var, Arif Kalıp-sızoğlununki kalıplı, Muharrem Tuncay, vakur, ahenkli ve tunç gibi bir sese sahip. Sıtlcı Yırcalı, ölçülü, temkinli bir intiba veriyor.
Boludan Mahmut GÜçbilmez bazı harfleri çınlatıyor.
BursalI Mehmet Özbey’m bir hatip edası var. fakat iyi dersini bilen bir talebe gibi. Selim Ragıp Emeç, and içmeden evvel öksürüp sesini temizliyor.
Çankınlı milletvekillerinin adlan okunurken bir isim ile huşua varıyoruz: Kemal Atakurt! Bu adın, bu tarihi ve sessiz inkılâp gününde Kemal Atatürk gibi kulaklarda çınlaması bu iltibasa yer vermiştir.
Çorum milletvekillerinden Ali Vural sık sık galiba. Ses! gür var.
Diyarbakırdan
bir prensip adamı hissini veriyor. E-dirneden Haşan Osma bir Kırkpınar cıyadeti ile konuşuyor. Rükneddin Nasuhloğlunda azimli, kararlı, mu-sammem bir eda var. Şemseddin Gü-naltayın da tecvitli bir telâffuzu var ve heyecanına hâkim.
Erzurumlular arasında Bahadır Dülger iyi söz söyler, fakat bir cümlede iki defa kekeledi. Emrullah Ültay da bir İdealist havası var. Ali Fuat Cebesoy İlk cümleden sonra öksürdü, andını dimdik içti.
Gaziantepliler arasında Ekrem Cenani adı eski Meclislere doğru hatıraları tazeliyor. Giresundan Arif Hikmet Pamukoğlu'nun sesi hiç te yumuşak değil. Çelik gibi taanan.
Vasfi Mahir Kocatürk (Gümüşhane) bu devrede kürsüye gelen ilk şair. Bir şaire yakışır şekilde and içti.
HataylIlar arasında bir eski Reisicumhur ve bir Başvekil var. ikisi de sıfatlarına lâyık birer eda ile yemin ediyorlar. Haşan Refik Tankut’u o-kumak. dinlemekten daha iyi olsa gerek, Refik Koraltan sesinde bir melodram ahengi taşıyor.
İstanbullulardan ilk and içen Sala-mon Adattonun Türkçesi bir çoklarından çok iyt Nihat Reşat Belger, mikrofondan uzak olsa gerek, sesi duyulmadı. Mithat Benker tok sesli. Faruk Nafiz kalbi bir sesle and içti. Ahilya Moshos doktor olsaydı kavi! ve hali ile bu geçit resmine daha uygun olacaktı. Füruzan Tekil kürsüye koşar adımla çıkıyor. Nazlı Tlabann sesi ahenktar ve tok! Celâl Türkgel-di. kürsüye alışık bir rahatlıkla ve İsticalle and içiyor. Hüsnü Yaman, Is-tanbulun efe’si, ağır ağır konuşuyor. Senihi Yürüten, itiyadın şevkiyle, haykırıyor, bir vicdan azabı gibi haykırıyor,
Halide Edip-Adıvar, işgal senelerindeki büyük mitingin havasını yeniden ihdas eden bir heyecan yaratıyor. Cihat Baban "Namusum üzerine..." diye başlayan yemini su gibi İçiyor. Avni Başman kürsüye metin, zarif bir siluet getirdi. Osman Kapan! iyi bir hatip, iradeli ve kavgacı. Abidin Tekön, Senihi Yürüten gibi seslendi.
"Kars" ekibi umumiyetle güzel ko-nuşuyor. Meclisteki üçüncü kadın üye Tezer Taş kıran da aralarında. Hüseyin Cahit Yalçının adı okunuyor. O, Meclise başkanlık mevkiindedir. Sonra and içecek. Yoksa önceden içti mİ? Zira, merasim bitince içmedi. Belki de en yaşlı diye başkanlığa getirildiği gibi aynı sebepten İstisna edilmiştir.
Kırşehirden Osman Bölükbaşı, ezbere yemin etmeğe muvaffak olan ilk üye oldu. O zamana kadar birkaç kişi bunu tecrübe etmiş, fakat şaşırarak kâğıda müracaat mecburiyetinde kalmışlardı.
Kütahyadan Asım Gündüz dikkate çarpıyor. Yukarıda Kurmay Başkanlığı locasında bir hareket oldu. Şimdi MalatyalIlar geliyor. Kuvvetli bir heyet. Manisa, Hamdullah Suphi Tannöveri seçmiş. Hasta, sapsarı yüzü. bembeyaz saçlftriyle. kürsüye tutunarak çıkıyor. Eski edasından vazgeçmiş tok bir sesle and İçiyor. Kâzım Taşkent, heyecanlı fakat hâkim bir sesle konuşuyor.
Mardin milletvekillerinden bir çoğu gelmemiş. Muğladan Nadir Nadi Abalıoğlu kürsüye gelince, eskiler, vakur yüzümde, babasının çizgilerini buldular. Fahri Kurtuluş Mecliste yok.
Muştan Dayı gelmemişti. Fakat Ferit Kılıçlar keskin bir sesle and içti, yokluğunu belirtmedi. Orduluların hepsi iyi konuşuyor. Mücadelede neden kazandıkları belli.
Samsunlular arasında, Şükrü U-luçay ile Haşan Fehmi Ustaoglu tam demokrat halleriyle and içtiler.
Seyhan tam mahalli miltetvekille-riyle geldi. Remzi Oğuz Ank, Arif Nihat Asya. Reşat Güçlü de orada görünüyor. Salim Serçenin sesi, öyle amma kendisi değil.
Siirtten Mehmet Daim şaşırmadan ezbere and üye oldu.
Sinop milletvekilleri de
zimli bir intiba bırakıyor.
Şimdi SivaslIlar geliyor. Fakat içlerinde Sedat Zeki Örs var, bütün Mecliste, tam ve yalnız îstanbula mahsus hususi şive ile and İçen o oldu. "Gütmlyeceğim"! "gütmiyciğm" "aynlmıyacağım"ı"aynlmlyclğm" telâffuz ederek.
Sonra Tekirdağlılar geldi. Şevket Mocan. "... bir amaç" derken kaldı, üst tarafını birisi sufle etti. Trabzonlular, Meclisin en kuvvetli takımı manzarasını arzediyor. Bütün milletvekilleri çakı gibi.
Tuncelinden Haşan Remzi Kulu fevkalâde tannan, bâlâdan bir sesle and İçti. Urfadan Necdet Açanal da yemini ezbere ve şaşırmadan okumağa muvaffak oldu. Feridun Ergin yeminindeki "egemenlik" kelimesini söylemedi, "hâkimiyeti* diye and içti. Yozgattan Avni Doğan, hâkim bir eda ve sesle yemin etti.
Şimdi Zonguldak and içiyor. Meclisin son üyesi Avni Yurdabayrak bir bayrak gibi dalgalanan bir sesle merasime son verdi. '

Meclisin bir hususiyeti de. çok dikkate değer soyadlarını bir araya toplamış olmasındadır. Bunlar, memleketimizin ne kadar büyük bir his, an'ane, lisan, mizaç ve görüş tenev-vüüne» milletvekillerinin halkın içinden gelmiş olmalarına delâlet ediyor. Meselâ, alfabe sırasiyle ad defterine bir göz gezdirelim ve birkaçını kaydedelim:
Torfilli. Küfrevî, Binerbay, Çiçek-dağ, Subaşı, Kocabıyıkoğlu, Endik, Mart, Gürcügül, Altunalmşz, Duyduk. Çilli, Kantarel, Mühto, Kılıçka-le. Pekkip. Kavalcıoglu, Kişioğlu. Çilingir. Obuz, Kavuncu, öksüz. Kalav. Mandalinci, Anbaş, Morgil, Asya. Kibaroglu, Sonuncuoğlu. Ağaççıkoğ-lu, Damalı, Öçten. Goloğlu, Cevheri. Melen. Alçılı, Tatlıoglu, Balık, Siviş-oğlu.
BİR İSTANBULLU
Amerikada yeni bir atom casusu yakalandı
VVashlngton, 24 A.A. (Afp) — Federal Emniyet Dairesi ve Adalet Bakanlığından dün akşam bildirildiğine göre, casusluktan sanık Harry Gold isminde bir şahıs Ingiliz atom âlimi Dr. Fuchs tarafından verilen malûmat üzerine Filadelfiyada tevkif edilmiştir. Federal tahkikat bürosu şefi Edgar Hoover’in Fuchs'dan elde ettiği malûmata atfen söylediğine göre. Gold. Birleşik Amerikada mühim temaslara geçmek gayesiyle Sovyet istihbarat servisleri tarafından istihdam edilmektedir. Bundan başka Goid’un doktor Fuchs’tan atom bombasının imaline ait bazı gizli malûmat da elde ettiği sanılmaktadır.
Başkan Truman'm yeni kararlan
VVashlngton. 24 A.A. (Afp) — Baş-kan Truman. dün imzaladığı bir emirde atom enerjisi komisyonunun hususî müsaadesi olmadan Tennessee’de Oâkridge. Yeni Meksika'da Los-Lamos ve VVashington eyaletinde Hanforth daki üç büyük atom merkezi üzerinden uçakların uçmasını menetmiştir.
Bu emirle 1948 do alınan buna benzer kararlar uzatılmaktadır.
( MEMLEKET HABERLERİ
Hükümet programı
cumartesi günü son şeklini almış olacak
işçilere grev hakkı tanınacak — Dışişleri teşkilâtında değişiklik yapılacağı doğru değil — Seferden kaldırılan otomobiller — Milli Saraylar teminat altına alınıyor
Ankara, 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Adnan Menderes kabinesinin önümüzdeki pazartesi günü B.M.M.ne sunulacak olan beyannamesine hazırlık olmak üzere bütün Bakanlıklar ihzari mahiyette çalışmalara başlamışlardır. Şu günlerdo Bakanlar Kurulunun müteaddit toplantılarında teabit edilecek olan esaslar anlaşıldığına göre kati şeklini almadan evvel D.P. Meclis Grupunun tetkikinden geçirilecek ve pazar yerine cumartesi günü toplanacak olan grupta nihai şekli verildikten sonra aynı gun beyannamenin bir sureti incelenmek ü-zere C.H.P. ye verilecektir. Bu suretle muhalefet pazartesi gününe kadar Hükümet beyannamesini İncelemek ve görüşlerini tesblt etmek imkânını bulacaktır.
D.P. nin tohakkukukuna çalışacağını vâdettlğl f^na mevzulardan biri de. İşçilere grev hakkı tanınması keyfiyetidir. Yeni Çalışma Bakanı, D.P. iktidarının diğer vaidlorl arasında bu meselenin do ele alınacağını ifade etmiştir.
Bugün gazetecilerle görüşen Fuat Köprülünün İdare mekanizmasında ge-
Sindh’de hlr türbenin ziyaret İçin gejen PakistanlI hacılar şerefine verilen bir çay ziyrftti
Amerikahususı muhabirimiz H. G. Martin telsizle bildiriyoı
“Schuman Plânı” Amerikada
aksülâmel uyandırıyor
Amerikalılar, ^tarafsız bir Avrupa,, ya yardım etmeyi mâkul görmüyorlar
Avrupa Rusyanın ilk hedefini teşkil edecektir.
Ingiltere, Schuman teklifi hakkındakl görüşünü yarın bildirecek Londra 24 A.A. (AFP) — İyi haber alan bir İngiliz kaynağından öğrenildiğine göre. Ingiliz uzmanları. Schu-man'ın kömür vc çelik sanayiinin birleştirilmesi teklifinin incelenmesini bitirmişlerdir.
Ingiliz Hükümeti önümüzdeki 48 saat içinde Fransız Hükümetine bir tebliğ vererek Fransız tasarısı hak-kındaki İngiliz görüşünü bildirecektir.
• •
Washington, 24 (Hususi muhabirimiz H. G. Martin telsizle bildiriyor) — Fransız - Alman andlaşmaslyle daha geniş esaslar üzerine kurulan Atlantik işbirliği sistemi arasında ve diplomatik zihniyet bakımından bir tezat var mıdır? İşte tarafsız Amerikan müşahitlerinin sordukları sual bu-dur. Amerikalı müşahitler Fransız -Alman andlaşmasının sıklet merkezini Avrupanın teşkil ettiğini Atlantik sisteminin ise en kuvvetli üyesi olan Birleşik Amerika etrafında toplandığını kabul ediyorlar. Gerek Dışişleri Bakanı Acheson’un, gerekse Başkan Tru-man’ın arka arkaya verdikleri demeçler gösteriyor ki, Amerika "Schuman teklifini" hem siyaset, hem de diplomatik alanda desteklemektedir. Bununla beraber Birleşik Amerikanın siyasi görüşlerini bazan değiştirdiğini de unutmamak icap eder, işte bu sebepledir kİ, z\vrupa çelik sanayiinin milletlerarası kontrole tâbi tutulması programı aleyhinde ve Amerikada ortaya sürülen tankidlere ehemmiyet vermek lâzımdır.
New-York Times gazetesi Paris muhabiri Harold Callender'in gönderdiği haber, dikkati üzerine çekmiştir. Bu tecrübeli gazeteci, şimdiye kadar kullanmış olduğu temkinli lisanı bir kenara bırakarak "Schuman Plânı" bahsinde Truman ile Acheson’u şiddetle tenkid etmektedir. Callender'e göre, Alman - Fransız çelik sanayiinin birleşmesinin Amerika sanayi ve politikası üzerindeki aksülamellerl hesap edilmeden Amerika Hükümeti "plânı" tasvip ettiğini ilân etmiştir. Callender fikrini şu şekilde ifade ediyor; "Herhalde Amerikalı devlet adamları Schuman Plânının Amerika aleyhinde bir yol takip edebileceğini hiç hesap etmediler..,
New-York Timesin muhabiri, Wa-shington Hükümetinin aylarca uğraşıp AvrupalIlardan bir birlik kurmalarım âdeta rica ettiğini belirtiyor. Bütün bu müddet zarfında AvrupalI diplomatlar, Avrupa meselelerinin ancak AvrupalIlar tarafından halledilebileceğini iddia ettiler. Amerikalı siyaset adamları daha geniş gayeli bir Atlantik birliği fikrini ortaya attıkları bir zamanda da Paris ve Bonn mah-’ dut gayeli ve yalnız Avrupayı İlgilendiren bir program teklif ediyorlar. Bütün bu noktaları gozönünde tutarsak Fransız - Alman programının Avrupayı Amerikanın tesirinden kurtarmak, maksadını taşıdığını iddia edebiliriz.
Adenauer'in beyanatından bir kaç saat sonra çıkan New-York Timesin makalesi Washington mehaflllndo endişe uyandırmıştır. Birinci makalenin uyandırdığı heyecan daha dağılmadan New-York Timesde ikinci bir yazı çıkmıştır. Bu sonuncu makelede tarafsız Avrupa ve üçüncü bir kuvvet olarak Avrupa fikrinin gerek Adenauer, gerekse *’Le Monde" gazetesinin plânlarına esas teşkil ettiği iddia olunuyor. New-York Times "Avrupa kendini müdafaa edebilecek durumda ise tarafsız bir politika takip etmesinde Amerika hiçbir mahzur görmez., diyor. Fakat bu imkân tahakkuk etmeden tarafısz bir Avrupadan bahsetmek delilik olur. Çünkü zayıf ve tek başına kalmış bir
niş ölçüde değişiklikler mevzııubahls olmadığı yolundaki sözleri bJr kısım memurlar arasında mevcut okluğu görülen endişeleri izaleye herhalde hizmet edecektir. Köprülü, D.P, nin İdare teşkilâtını iktidarın hor değişiklik vukuunda yeni elemanlarla tebdili gereken bir mekanizma telâkki etmediğini, kabiliyet vc ehliyet esasına göre zaruri bir istifa amellyeslnln normal seklide mümkün olabileceğini ifade etmiştir.
Görünüşe göre Menderes Hükümeti bütçeden geniş ölçüde tasarruf sağlamak İçin esaslı tetkikler yaptırmaktadır. Aynı zihniyetle hareket eden B.M.M, Riyaset Divanı, Meclis Başkanlığına ait iki otomobilden biri ile Başkan Vekilliklerine ait bir otomobili seyrüseferden kaldırmış ve bu iki arabanın satılmak üzere Maliye Bakanlığına devrine karar vermiştir.
Başkanlık Divanı yine bugün verdiği bir kararda Millî Sarayların her türlü eşya ve malzemesiyle beraber her çeşit tehlikeye karşı ya sigorta suretiyle yahut da başka bir şekilde emniyet altına alınmasını da kararlaştırmıştı»



Başbakanın teşekkürü
Ankara 24 iA A.) — Başbakan Adnan Menderes Anadolu Ajansına aşağıdaki mektubu göndermiştir.*
"Almakta olduğum resmi ve hususî tebrik telgraf., mektup ve kartlarına ayrı ayrı cevap vereceğim tabi! olmakla beraber arada vukuu muhtemel teahhürü düşünerek gösterdikleri nezaket ve hakkımdakl iyi dileklerden dolayı bütün rÜfeka ve dostlarıma şimdiden teşekkürlerimin iblâğına tavassutunuzu rica e-derlm."
Seyhan ve Ceyhan nehirleri taştı
Kara taş, Havutlu ve ovada bulunan bazı köyler de sular altında. Zarar nispeti gittikçe yükseliyor
Adana 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Adanada şiddet İL yağmurlar yağmağa başladı. Bu yüzden Seyhan nehri taşarak aol sahilde bazı zararlara sebebiyet verdi. Karatıış civarını sular istilâ etmiştir, Araplar-köyü, Havutlu bucağı bu anda sular altındadır. Buralarda vatandaşlara yiyecek yardımı yapılmaktadır. Ovada diğer bazı köyler do yağmurdan zarar görmüştür Ceyhan nehri de taşmıştır. Bilhassa buğday mahsulü yattığından zarar nispeti mütemadiyen yükselmektedir^
Prenses Fethiyenin dini nikâhları pazar günü kıyılacak
San Francisco, 24 (AP) — Kıral Faruk’un 19 yaşındaki kız kardeşi Prenses Fethiyenln avamdan birisiyle dini nikâhı Kiralın bütün mümanaatına rağmen, pazar günü vuku bulacaktır.
Bu cihet, dün, Fethiyenln kocası Riad Ghall tarafından açıklanmıştır.
25 nisanda medeni nikâhla evlenmiş olmalarına rağmen çift, ayn otel dairelerinde yaşamakta idiler.
Bu İzdivaca kızmış olan Faruk, kız kardeşinin ünvanını geri almış, annesi ve onun servetlerine elkoymuş ve hepsinin Mısıra avdetini emretmişti.
Merasimden sonra Fethiye ve Gha-11. henüz ismini açıklamadıkları bir yere halayına gideceklerdir.
Suriye Başbakanına suikast yapan, idama mahkûm oldu
Beyrut, 21 A A. (AFP) — 9 martta Başbakan El Sulh'a yapılan sulkasdm faili Tevflk Hudane. ölüme mahkûm edilmiştir.
19 mayıs günü öğleden sonra General Re ver*, istintak hâkimi Pottier’nln önüne şahit olarak çıkarılmıştır. Resimde Revers’i, Roger Peyre İle alâkası yüzünden, beraberinde avukatı İle mahkemeye gelirken görüyoruz
îs-
Rusya, Amerikanın üç misli uçak imal ediyor
VVashington, 24 A A. (Reuter) Eski Ingiltere Hava Bakanlığı tihbarat subaylarından Aaher Lee, dün yayınladığı bir kitapta Rusların atom bombasını taşıyacak uçaklara sahip olmadıklarını yazmaktadır.
Sovyet hava kuvvetlerini mütalâa eden Lee, aradaki mesafenin, Rusya-yı hali hazırdaki üslerinden New-York’u veya Washington'u bombalamasına mâni olduğunu, fakat Rusya-nın bunu nazarı itibara alıp kuzey doğu Sibiryada yeni hava üsleri tekemmül ettirdiğini bildirmektedir.
Lee, Rusyanın senede 7500 tek veya çift motörlü tepkili uçak imal ettiğini ve bu rakamın Amerikanın senelik her tip uçak İmalinin Üç misli olduğunu tebarüz ettirmiştir.
Lee. Rusyanın senede tahminen 40.000 ile 50.000 uçak imal ettiğini belirtmiştir.
Amerika, askerî inşaat
980 milyon dolar ayırdı
VVashington, 24 A.A. (Afp) — Buh-riyeye verilen 350 milyon dolarlık tahsisattan başka Temsilciler Meclisi dün Amerikada ve Havai adalarında askeri inşaat yapılması için 583 milyon dolarlık krediyi kabul etmiştir. Bundan başka Meclis, Alaska'da kışlaların inşası İçin 12 milyon dolat. Oklnawa adasında askeri tesisler için da 36 milyon dolarlık bir tahöisat ka-but ctnılfitlı\
Bir Yunan gazetesi, Türk - Yunan münasebatının eskisinden daha samimi olacağı kanaatinde
Paris 24 (A.A.) (özel) — Edouard Sabiler, "Lc Monde" gazetesinde "A-tatiirk'ün arkadaşı Celâl Bayar Tür-kiyenin üçüncü Cumhurbaşkanı oluyor" başlıklı bir makale yazmıştır. Muharrir, Atatürkün mirasının yabancı ellere düşmüş olmadığını belirttikten sonra Bayarın da İnönü gibi, Kemal Atatürkün en sadık yardımcılarından olduğunu belirtiyor. Muharrir bunu müteakip yeni Cumhurbaşkanının meslek hayatının başlıca safhalarını anlattıktan sonra şöyle diyor:
"Celâl Bayarda her şeyden önce dikkati çeken şey sükûneti, hattâ çekingenliğidir. Bayar hiç bir zaman sesinin tonunu yükseltmez. O-nun hiddetlendiğini görenler pek azdır. O, büyük bir belâgate sahip bir şahıs, hattâ bir hatip değil, sözlerini berraklıkla ifade eden bir karşı gösterdiği sevgi beş senden karşı gösterdiği sevgi beş seneden-beri durmadan artmıştır. Demokratların zaferi onun yorulmak bllmiyen faaliyetine çok şey borçludur.,,
. Muharrir yazısına şöyle son veriyor:
"Halk arasından gelen —Bayann babası bir köy hocası idi— ve doğrudan doğruya halk oyu ile seçilen yeni Cumhurbaşkanı halka söz hakkını İade etmeyi taahhüt etmiştir. Bu istikamette Bayann yolu bellidir. A-tatürkün mcBai arkadaşlarından biri gene iş başındadır." Yunan gazetelerinin dostça yazıları
Atina 24 (A.A.) (Atina ajansı bildiriyor) — Atina basını Büyük Millet Meclisinin açılış oturumuna, Celâl Bayann Cumhurbaşkanlığına seçilişine ve onun hal tercümesine alt not-
Beşiktaşlılar
Amerikaya
alışamadılar
New-York, 24 ( AP) — Beşiktaş futbol takımı henüz Amerikaya alışma-mıştır ve buranın küçük sahalarına ve umumî havasına alıştıktan sonra oyununu daha mütekâmil bir şekle sokacağını ümit etmektedir.
Oyuncular, New-York Türk Haberler Bürosunun Başkanı Nuri Eren’in bir apartmanın en üst katında etrafı geniş t a ra çalı dairesinde. New-York‘-taki Türk kolonisi efradı ile birlikte, Aıerika ihtisaslarını münakaşa etmektedirler.
Bu kabulde, Türkiye Genel Konsolosu Fikret Bel bez, Türkiyenin Birleşmiş Milletler delegasyonu ileri gelen Türk ve Amerikan iş adMnları da hazır bulunmuşlardır.
New-York’un akşam üstü yapılan toplantılarının aksine burada limonatadan başka içki içilmemiş ve Türkle-rin "aralan sütü" diye İsimlendirdikleri sert içkilerinin matemi de tutulmamıştır.
Takım mcnacerl Sadri Usuloğlu, "ilk oyunumuzda takım bütün tekniğini gösterememiştir. Geri kalan altı maçta daha güzel bir oyun çıkaracağına eminim,, demiştir.
Usuğlu, "Takımın gelirken uçakta Amerikan yemekleri yediğini ve bunu beyendiğinl" belirtmiş fakat "Buraya varır varmaz hep Yunan lokantalarına gidip, alıştıkları şekilde yemek yiyorlar., diye İlâve etmiştir.
Kafile başkanı, '‘Takımın Amerikaya gelmiş olan ilk Türk futbolcuları oldukları için, formlarını muhafaza etmelerine ve bu şekilde iyi bir tesir bırakmalarına çok ehemmiyet" verdiğini de ilâve etmiştir.
Oyuncular; kendileri momleketten uzakta İken vuku bulmuş olan hükümet değişikliğinden memnun görünmektedirler.
Bir tanesi: "Sadeco vaitlerini yerine getirmelerini İstiyoruz,, demiş, diğerleri de memnuniyetle tasdik etmişlerdir.
Sporcular, iki memleket arasında spor temaslarının yakınlık doğuracağına işaret etmişler ve Başkan: "Bir giin bir Amerikan takımını Türkiycde göndereceğimizi ümit ediyoruz" demiştir.
t
•■•w
MA,
YANYANA YAŞAMA MECBURİYETİ
.kmerlkadn İntihar etmekte olan Fortune mecmuasında yukarıdaki karikatür neşrolunmuştur. Bu karikatür, demokrasi İle komünizmin aynı zamanda mevcut olup yaşayabilecekleri İddiasından ilhanı alınarak yapılmıştır. Ameri-kanın dayandığı duvar Batı Kusyanuıki İse Doğudur. Ve böyle yaşanıyor,


• •
lara dair Ankaradan gelen haberlere büyük bir yer ayırmaktadır.
Yunan gazeteleri. Adnan Menderesin başkanlığındaki yeni kabine üyelerinin listesini de neşretmektedirler.
Demokrat Parti liderleri tarafından Yunanistan lehine gösterilen dostluk tezahürleri Atina basını ve umumî efkârında çok iyi akisler uyandırmıştır.
Muhafazakâr "Katimerini,, gazetesi şöyle demektedir:
Demokrat Partinin birçok üyeleri vc bilhassa en yüksek üyelerinden biri olan Fuat Köprülü tarafından Yunanlstana karşı gösterilen sıcak dostluk tezahürleri, Demokrat Parti Hükümeti İdaresi altında Türkiye ile Yunanistan arasındaki bağların daha sıkı ve daha özlü olacağım ümit ettirmektedir. Türk-Yunan dostluğu her iki memleket için siyasî bir ihtiyaçtır, 9tina bu âdeta her vatandaşın şuuru muvacehesine yükselmiştir. Eğer Türklyede de yeni siyasî lider* lerin İdaresi altında bu fikir hâkim olursa her iki memleket siyasi sahada olduğu kadar iktisadi sahada da büyük faydalar elde edeceklerdir. Yunan milleti, mazide olduğu gibi, Tür-kiyeye karşı dostane ve samimi durumunu muhafaza edecektir.
"Estia,, gazetesi Celâl Bayanın Cumhurbaşkanlığına seçilmesinin. Der mokrat Partinin zaferinden sonra memlekette vuku bulan değişikliğin ilk resmi tezahürü olduğunu belirV mekte vo bu değişikliğin Yunan halk efkârı tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandığını kaydetmektedir;
Resmî Yugoslav gazetesi "Borba"nm görüşü
Belgrad, 24 Ç.A (Özel muhabirimiz bildiriyor) — Bugünkü Yugoslav basınında vs Radyosunda Türkiycde yapılan seçimin neticeleri bahis mevzuu edilmekte, fakat bu yayınlarda daha ziyade yabancı ajanların haberlerine yer verilmekte ve mahalli yorumlardan kaçınılmaktadır.
Komünist Partisi Merkez Komitesi Organı Borba gazetesi, 22 mayıs târihti sayısında "Halk Partisinin cezalandırmışı» başhkh yazısında şöyle demektedir ı
Demokrat Partinin zaferi» taneden beri iktidarda bulunan C. H. A nin takip ettiği siyasetin halk üzerinde uyandırdığı memnuniyetsizliğin kati bir tezahürü ve Türk milletinin demokrasi ilhamının neticesidir.
Gazete, Cumhuriyet Halk Partisiyle Demokrat Parti arasındaki asıl mücadelenin İç siyaset meselesi üzerinde cereyan ettiğini, zira her iki partinin de hükümetin açıkça İfade edilmeyen, İngiltere, Fransa ve Amerika ile dostluk siyasetini desteklediğini yazmaktadır.
Demir ve çelik sanayiinin birletmesi hususunda
Batı Almanya ile Fransa anlaştılar
Bonn, 24 A.A. (United Press) — Batı Almanya Başbakanı Konrad Ade-nauer ve Jean Monnet, Schuman plânı gereğince Alman ve Fransız kömür ve çelik sanayilerinin birleştirilmesi hususunda dün Bonn'da akdettikleri iki saatlik bir konferanstan sonra tam anlaşmaya varmışlardır.
Anlaşma, toplantıdan sonra resmi bir tebliğle yayınlanmıştır.
İstanbul, borcunu ödüyor
Londra, 24 A.A. (Afp) — 1909 senesinde İstanbul şehri tarafından ak-dolunan istikrazın bu defa yüzde 3.5 Ingiliz lirası olarak ödenmesine başlanacağı hususunda yabancı esham sahipleri İngiliz konseyinin dün vermiş olduğu haber site çevrelerinde iyi bir intiba uyandırmıştır.
1947 de ödenmesi durdurulmuş cilan bu servise tekrar başlanmasında Türkiyedeki sterling ihtiyatlarının salâh bulduğu işaretini görmek temayülü vardır.





Sayfa 4
Y E N I İSTANBUL
2» Mayıs 1950

f İtti


AVRUPA
MEKTUPLARI
ctırna
Bir asırlık
Alsas
ta gazetecilik
Yazan : Ahmet Halil
bir kültür
muessesesı
2 nci Cihan Harbinin = meçhul kalmış
BİR DENİZ FACİASI
Bugün Fransamn kendine mahsus çizgileriyle Fransamn bütününden ayrı bir karakter sahibi ve büyük bir parçası olan Alsas - Loren; gazeteciliği ile de dikkati çekiyor. Bilhassa gazeteciler Sendikası tarafından vâki bir davete icabet ettikten, gazetecilerin durumu ve geçici, yetinmesi ile alâkalandıktan sonra bu dikkatin ne kadar yerinde olduğunu, hattâ daha ziyade üzerinde durulmaya değer bulunduğunu anladım.
önce, size Alsas gazeteciliğini temsil eden gazeteler hakkında malûmat vermek İsterim. Yetmiş beş senede birkaç defa el ve sahip değiştiren Alsas’ta matbuat hayatında da bu değişikliğin tesiri vakit vakit görülmüştür. Sahiplik İşini Alman yaptığı zaman bütün gazeteler. Fransızcaya veda ederler. Almanın yerine Fransız geçince vaziyette ikilik hâsıl olur: Gazeteler İki dilli çıkar. Ya Almanca nüsha ayrıdır, Fransızca nüsha ayrıdır ve Adeta birbirlerinin tercümeleridir, yahut aynı gazete içinde bazı sayfalar Almanca, bazı sayfalar Fransızcadır. Bu ikilik, Alsas’m Fransaya geçmesi Anında bir zaman için Fransızca lehine kaybolursa da yavaş yavaş ikilik başlar. Zira Fransızca matbuat, kendini idare
gelir. Bundan bir bourg’a geldiğim Fransızca gazete Loren gazetesi,,
edemeyecek bir hale hafta evvel Stras-gün çok eski bir —ki adı "Alsas -dlr — kapanmak
mecburiyetinde kaldı ve haftalık bir mecmua halinde çıkacağını ilân etti. Bugünkü Alsas gazeteciliğini, şu gazeteler temsil etmektedirler:
1 — Son haberler (Les Demiâres Nouvelles); Bu gazete biri Fransızca, diğeri Almanca iki nüsha olarak çıkar. Mıntakanm en çok okunan gazetesidir. Tirajı 350.000 dlr. Bunun % 75 İni Almanca, %25 ini Fransızca nüsha teşkil ediyor.
2 — Alsas haberleri velles Alsaciennes); bu nüsha olarak ve iki dil eder. Tirajı 40,000 dlr.
(Les Nou-gazete tek ile intişar
Basketbol takımımız
Lübnan Federasyonunun daveti ü-zerine Lübnana giden İstanbul basketbol takımı dün uçakla şehrimize dönmüştür. İstanbul basketbol muhteliti yaptığı üç maçta da galip gelmiştir. ilk maçta Sportif Club’de Beyrutu 31-25, Beyrutta Amerikalıların kurdukları Vasty takımını 47-35 ve son olarak da Neptün takımını 47-30 mağlûp etmiştir.
3 — Serbest gazete (La Presse Libre); bu gazete de tek nüsha olarak vo iki dil ile çıkar. Tirajı yalnız 5.000 dlr.
4 — insanlık (L’Humanitû). Bu gazete, Paris’de çıkan aynı isimdeki meşhur komünist gazetesinin Adeta Almanca nüshasıdır. Tamamiyle Almanca olarak intişar eden bu gazetenin tirajı 35.000 dir,
Harpten evvel sayısı ona baliğ olan gazeteler, bugün ancak bu dört gazeteden İbarettir. Bunlardan birincisi tarafsız, İkincisi koyu Katolik, llçüncüsü Sosyalist, dördüncüsü komünist İstiknmetlidlr.
Bu günlük neşriyat organlarından başka haftalık ve gazete nevinden olan matbuat nümunelerinl de gözö-nünde tutmak lâzımdır. Zira bunlar edebi veya felsefi mahiyette değildirler. büyük hacimde haftalık gazete kategorisine dahildirler:
4 — Toparlanma (Lc Raasemble-ment); Ikl dillidir, milli birlik fikri etrafında neşriyat yapar.
6 — Şeref ve vatan (Honneur et Patrie): İki dillidir, De Gaulle’cü istikamete mensuptur ve Katolik okuyucular kütlesine hitap eder.
7 — Halk dostu (Volksfround): Tamamiyle Almanca İntişar eder. Haftalıklar içinde en çok tirajı olan bir organdır.
8 — Resimli mecmua (îlıustrâ): AJmanyada nümunelerl görülen ve her büyük şehirde çıkan resimli mecmualara benzer ve pek ziyade okunur.
Bu gazeteler içinde mıntakanm en çok okunanı, birinci olarak zikrettiğim "Son Haberler,, dir. Gazetenin yazı İşleri Müdürü Koeffler’ln "YENİ İSTANBUL,, a karşı gösterdiği müstesna nezaketten istifade ederek şehrin en işlek bir yerindeki mües-seseyl gezdim, teşkilât elemanları ile yakından temas ettim. Hemen bütün büyük Avrupa Gazetelerinin cihazına sahip olan "Son Haberler,, in başında, vazifesi daha ziyade harici temsilden ibaret bir siyasi müdür bulunmaktadır. Mıntakanm en çok okunan bir muharriri olan J, Knitel. gazetenin siyasi müdürüdür ve aynı zamanda Strasbourg Gazeteciler Sendikasının reisidir. Yazı işlerini iki umumi kâtip İdare etmek-
tedlr. Bu iki umum! kâtibin İdaresi altındaki beş sekreterlik, İşleri şu şekilde taksim etmektedirler:
1 — Şehir İşleri; 2 — M intaka İşleri (Alsas, Aşağı Alsas, Yukarı Alsas ve Mosol olmak üzere üç mın-takadan İbarettir); 3 — Spor; 4 — Fotoğraf ve teknik işler; 5 — Röportaj. Bunlardan her birinin kendisine göre ehemmiyeti varsa da en mühlmmt röportaj bürosudur ve dört yardımcı kâtibe sahiptir. İkinci büronun da ehemmiyeti aşikârdır. Bu büroya tâbi olmak üzere muhtelif kazalarda altı tâli büro bulunmakta, her birinde bir redaktör, İki kâtip çalışmakta ve bir dllzlye merkezle işbirliği yapmaktadır. Sayın Bay Koeffler, bu mıntaka bürolarının hayatı ehemmiyetini uzun uzadıya anlattı ve gazeteyi Alsas’ta en çok okunan gazete yapan âmilin bu mın-takada bulunduğunu söyledi. Avrupa ve Amerikanın büyük gazetelerinin hır hususiyetini, Alsas’m bu gazetesinde de görüyoruz. Şöyle ki: 12. hazan 16 sayfalık olan gazetenin son sayfalan başkalaşmakla ve on kazaya göre o muhitin haber ve hâdiselerine haaredllmektedir. Bunlardan sekizinin Almanca, İkisinin Fransızca olduğunu söylemek bu iki dilin bu mıntakadakl ehemmiyet derecelerini de gösterebilir.
Gazetenin hariçteki büroları arasında Kudüs, oldukça mühimdir. Is-tanbulda bir muhabir bulundurup bulundurmadıklarını sordum. Bunu çok arzu ettiklerini, fakat doğrudan doğruya bir muhabir bulundurmanın gazete için rantabl olmadığını,, yeril bir muhabirin aratıra vereceği havadislere gazete sayfalarının memnuniyetle açık bulunduğunu anlattı.
Bütün Avrupa gazeteciliği gibi, Alsas - Loren gazeteciliği de gerek gazete çıkaranlardan yana, gazetelerde çalışanlar çok teşkilâtlıdır.
Müesseselerini ziyaret sas gazetecilerinden ve
Sendikasından aldığım faydalı bilgileri, bilhassa bir (Gazetecilik Enstitüsü) kurmaya çalışan memleketimiz için gazetecilerin yetişmesi şartlarına alt intibaları bir başka mektupta anlatacağım.
I 850 de Frances Mory Buss, North ■ London Colleglate Mektebini kurmuş ve bu suretle kadınların tahsil tarihinde mühim bir İlerleme kaydetmiştir. Bir asırlık tarihinde bu mektep her genç kızın kendi şahsiyetini bulduğu bir müessese olmuştur.
gerek bakımından
ettiğim Al-Gazeteciler
Ordu takımımz bugün İtalyanlarla oynıyor
Ordu takımımız bugün Romada I-talyan ordu takımlyle karşılaşacaktır. Türk Ordu takımının îtalyanlara karşı §u kadro ile çıkması muhtemeldir:
Remzi — Murat, Salim — Tank, Bülent, Mustafa — Fikret, Salâhad-din, Sabahaddin, K. Sabahaddin, Mehmet.
Strasburg
t Daima anlatılanların neşri, bir gelenek haline geldi. Fakat YENİ İSTANBUL yakında
Skorzeni’nin anlatmadıkları 1
nı neşre başlayacaktır, tarihî hakikatler gizlenemez, zamanla meydana çıkar
"Kraliçe Viktorya devrinin genç kızını cemiyet hayatına alıştırmak İçin ne gibi disiplin prensipleri kullanıyorsunuz” diye soran bir müfettişe Miss Buss şöyle cevap vermişti; "Disiplin meselelerinde fazla bir güçlükle karşılaşmıyoruz. Çünkü talebe sayısı çok ve ekseriyetin hareketi İyi olduğu» için arada bir çıkan asi genç kızlar da diğerleri tarafından yola getiriliyor," 1876 da bir diğer müfettiş, "Ahlâkî disiplinin mükemmel ve cezanın tamamiyle meçhul" olduğundan bahsetmişti. Hattâ o za-1 manlar erkek mekteplerinde de dayağın kaldırılması İleri sürülmüştü. Sıkı kaidelerin olmadığını ima eden bu sözlerle o zamanki talebelerin korktuğu sert ahlâk disiplinini nasıl izah etmeli? Miss Bussa göre karakter sahibi olmak için disiplinli hareket etmek lâzımdır: ihmalcilik, dağınıklık, unutkanlık, şayanı itimat olmamak ve vaktinde hazır olmamak gibi temayüller derhal kontrol altına alınmalıydı; yoksa şahsın ahlâki tekâmülü ve cemiyetteki yeri sarsılmış olurdu. Bu kuvvetli idareci, aynı zamanda. insanın fikri ve ahlâkî disiplinin biraz da kendine dayanması i-cap ettiğini ve eğer fazla dış tesirlere kapılınırsa sonunda şahsiyetsiz kalındığını biliyordu. 1850 den sonra bir çok seneler Miss Buss, tecrübesiz ve ta hs İlsiz fakat son derece sabırlı ve vefakâr hocalar İle teşriki mesai etmişti. O zamanlar, aileler çocuklarına çok sert ve sıkı bir terbiye veriyorlardı. Onun İçin bu kabiliyetli kadınlar da bazı harici tedbirler kullanmak mecburiyetinde kaldılar. "Ka-ra defter” denilen deftere talebelerin kabahntları yazıldı ve çocuklar kabahatlerinin yanına imzalarını koydular. Bu imza fikri, o kadar sert ve korkulacak bir ceza değildi. Fakat asıl maraz, hocaların bu ufak kabalı ati arla ahlâki günahları karıştırmasından doğabilirdi. Miss Buss, daima kabahatli talebeler ile kendisi konuşurdu. Kız talebeler, kendisinden korktukları halde, o. onlara hatâlarının mahiyetini ve neticelerini mantıki bir tarzda anlatır ve kendi nok-tal nazarını makul bir şekilde onlara kabul ettirirdi.
Mektepteki her talebenin hal ve hareketinin mükemmel olması beklenirdi. Bunun için Miss Buss, talebelerde mesuliyet hissini uyandırdı ve 1880 tarihinde mektep dahilinde "talebe idaresi” kuruldu. Talebeler arasında seçilen mümessiller, inzibat işlerine bakacaklardı. Bu mümessillerin ders ve ahlâk bakımından diğerlerine örnek olabilecek vasıfları haiz olması lâzımdı. İşte bu anlattığımız usullerle Miss Buss, bir sürü sert kaideler yerine çocukların mesuliyet hislerine ve benliklerine hitap ederek onlan disiplin yoluna şevketti. Kraliçe Viktorya devrinde başhyan bu terbiye sistemi, bugün tngilteredekl bütün mekteplere yayılmıştır.
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
Hicrî 19 5 0 MAYIS 25 Perşembe Rumî
8 1369 MATI S 12 1366
VAJİİT VASATİ EZANİ
Güneş t 6.34 9.06
öğle 13.11 4.43
Ikl ııdl 17.09 8.42
Akşam 20.28 12.OU
Yatsı 22.24 1.60
îmıâk 3.27 6.59


İSTANBUL
Ispanyol
KONAK PAVlYONUı Atraksiyon Trupu.
ANKARA
TİYATRO 21
Komedisi .
TİYATRO I
de Yan-
6 Şahıs
İspanyol
büyük lışlıklar KÜÇÜK
Muharririni Arıyor.
GAR GAZİNOSU î Triyosu.
PAVÎYONDA 1 Italyan Akrobatları.
CİHETİ
Tehllkoll Dost-
— Bir yelimin
BEYOĞLU
ATLAS (40835)
lar.
AKIN (80718) 1
Ahi. 2 - Nll Kırallçesi.
ALKAZAR (42562) 1 — Dohşol Diyarı. 2 — Korsanlar Kralı.
AR (44394) 1 — Kaliforniya Hâkimi. 2 — Perllor dünyası.
İPEK (44289) 1 - Aşılmaz Duvar. 2 — Kılıçların Göl gez i nd o (Türkçe, renkli).
İNCİ (84595) 1 — Vatan Fedaisi. 2 — Kayıp Adam.
LALE (43595) 1 — Istırap Çocuğu. 2 — Saray Gözdeleri.
MELEK
2 — ilk
SARAY
Firar. 2
6UATPARK (83143)
(40868) 1 — iki Kalb
Arzular.
(416M) 1 — ölümden — Yaşasın Aşk.
1 — iki
Cingöz Askerin Dönüşü. 2 — Unutulmaz Aşk. 3 — Garp Casusları.
SÜMER (42851) 1 — Şarkısız
Yaşayamam» 2 — Çılgın Hayalet.
HARK (40380) Ekmekçi Kadın. HIK (43726/ 1 — Fakir bir delikanlının Hikâyesi. 2 — Kadın Kasabı.
1 — Günahtan sonra.

Zoronun İşareti. Çam Sakızı Kâşif. 3 —
(21917) 1 — OünahkAr
2 — Aşkıma Sadık Kal-
(23542) 1 — öldüren Pa-
TAKSİM (43191) 1 — Frankeş-taynın Doğuşu. 2 — Kara M&z-ke.
TAN 1 — Katiller. 2 — Sihirli Aşk.
ÜNAL
2 — Göz Yaşlan (Arap filmi) YENİ 1
2 Lorel Hardy Çlngeno Prens.
YILDIZ (42847) 1 — Gllda Şeytanın kızı. 2 — Beklediğim Sevgili.
İSTANBUL CİHETİ ALEMDAR (23683) 1 — Aslania-nn Pençesinde. 2 — Kör Düğüm.
AYSU Kadın, dım.
AZAK
ra. 2 — Kara Ejder (30 kızım) ÇEMBERLÎTAŞ (22513) i — Büyülenmiş Adam. 2 — ihtilâlci Ruhlar.
FERAH 1 — Az ya Ateşler 1-çlnde. 2 — Kahraman Kılavuz.
3 — Deniz Kızı.
HALK 1 — Tarzan Kaplan Kadın. 2 — Ali Baba Hindlztanda. KISMET (28654) 1 - Büyük İskender. 2 — Şeyhin Kızı Munise.
MARMARA (23860) 1 — Aşk vo Kıskançlık. 2 — Alevden Gönül.
MİLLÎ (22062) Aslanların Pençesinde. 2 — Kördüğüm.
TURAN (22127) 1 - öldüren Para. 2 — Kara Ejder.
YENÎ (Bakırköy 16-126) 1 -Büyük Günah, 2 - Deniz Ejderi.
KADIKÖY CİHETİ HALE (60112) 1 — Asilzade
Haydut. 2 — Aşk vo Cürüm. OPERA (60821) 1 — Aşk Oyunları. 2 — Kanunsuz Şehir.
SÜREYYA (60862) 1 — Gecenin Gözleri. 2 — Bu Evde Ne var?
ANKARA
ANKARA Hayat Yolu. BÜYÜK İki Ruhlu Adam. CEBECİ 1 — Bir Hizmetçi Kızın Hâtıraları. 2 — Üç Ahbap Çavuşlar Casus Peşinde.
PARK 1 — Müthiş Korku. 2— Şeytanın Kurbanları .
SUS Şaölye.
SÜMEK 1 — Söz Silâhındır. 2 — Rusti Polis Haflyesl.
ULUS 1 — Müzik Beldesi. 2 — Amber.
YENİ Yeşil Yunus Sokağı. 2— Şen Kızlar.
İZMİR
ELHAMKA 1 — Muhteşem Macera. 2 — Meksiko Çiçekleri. 3 — Lorel Hardl, Boğa Güreşçisi.
LÂLE 1 — Ya Aşk, ya ölüm.
2 — Buffalo Bili Maceralar Kıralı. 3 — Kansan Süvarisi.
TAYYARE: 1 — Kadın intikamı. 2 — Bir Yetimin Ahi.
TAN 1 — Ya Aşk, ya ölüm.
2 — Buffalo Bili Maceralar Kıralı. 3 — Kanaat Süvarisi.
YENİ SİNEMA 1 - Vahşi
Koşu. 2 — Kanunsuz Sokak.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK 1 — Aşk ve intikam 2 — Yalancı Pehlivan.
Beyoğlu (4644 Kadşköy 60872 İstanbul 24222 Üsküdar 60943 Ankara 00. İzmir 2222 Karşıyaka 15055
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.45 D.H.Y. (Türk) Burnadan.
— 9.50 D.H.Y. (Türk) tamirden. — 14.15 D.H.Y. (Türk) Ga-»iuntep, Adana. Konya, Afyondan. — 15.35 D.H.Y. (Türk) îa-kenderun. Adana, Ankaradan. «— 16.30 D.H.Y, (Türk) Diyarbakır, ElAıığ, Sivas, Ankaradan. — 17.45 C.Y. (Kıbrıs) Ni-kosya, Ankaradan. — 18.05 D. H.Y. (Türk) Izmlrden. — 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankaradan. — 19.10 S.R. (İsviçre) Zürich, Cenevre, Atlnadan. — 20.20 P.A.A. (Amerikan) Hongkong, Bung-kok. Kalküta, Delhi. Karaşl, Şamdan. — 22.30 S.A.S. (İskandinav) Stockholm, Kopenhag. Münih’ten.
GÎDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 B.E.A. (Ingiliz) Atina Roma, Nis, Londrnva. — 8.30 D.H.Y. (Türk) Bursnya. — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kayseri, Malatya, Elâzığ, Erıuruma.
— 9.30 D.H.Y. (Türk) Ankara yu
— 10.10 D.H.Y. (Türk) Anka
ra, Kıbrıs, Beyruta. — 10.15
D.H.Y. (Türk) İzmire. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, îslcenderuna. — 11,30 C.G.D.T. Beyrut. Kahlreye, — 14.45 D. H.Y. (Türk) Ankurayo- — 16.00 D.H.Y. (Türk) îzmire. — 21.35 P.A.A. (Amerikan) Münlh.Loıı-dra, Gander, Boston, NeOv-Yor-ka. _ 23.30 S.A.S. (İskandinav) Lydda’ya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Giresun, Karudcnlzden — 20.30 Sum, Mudanyudun.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9,00 Sus, Mudanyaya. — 14.40 Cumhuriyet, KarauenİBc.
GELECEK OLAN TRENLER
6.30 Erzurumdan. — 6.46
Scmplon (Avrupa). — 7 10 Di-yarbakırdan. — 8.30 Ankara
(Eks.). — 0.15 Ankara (Yataklı). — 13.40 Samsun postası. — 18.25 Diyarbakır - îskenderun-Konyadan. — 20.35 Adapazarın-dan.
GİDECEK OLAN TRENLER
7.10 Adapazauaıa. — 10.10 A-danaya. — 13.50 Samauna. — 18.10 Ankara (Eks.) — 20.30
Ankara (Yataklı) — 20.50 Diyarbakır.
ANKARA:
7.30 M. S. Ayarı. — 7.31 Hafif Müzik (pl.) — 7.45 Haberler. — 8.00 Saz Eserleri (pl.) — 8.15 Haval’den Şeşler (Pl.) — 8.25 Günün programı vo Hava Raporu. — 8.30 Schubert - SI Bemol Majör Trlo’dan Kısımlar (Pl.) — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve Program. —
12.30 M.S. Ayarı. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Radyo aenflno orkestrası. —
13.30 Öğle Gazotesi. — 13.15 Radyo Salon orkestrasının Devamı. — 14.00 Akşam Programı, Hava Raporu ve kapanış.
17.58 Açılış ve Program. — 18.00 M. S. Ayarı. — 18.00 incesaz (Mâhur Faslı) — 18.46 Polkacılar (Pl.) — 10.00 M, S. Ayarı ve Haberler. — 19.15 Geçmişte Bugün, — 10.20 Yurttan SoHİcr. — 19.45 Radyo İle İngilizce. — 20.00 Çigan Havaları (pl.) — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Serbest Saat. — 20.35 (Tnnburln Sn» Eserleri) M* Cemil. — 20.50 Ovun Havaları (Bağlama Takımı) — 21.00 Uiiohco Gazetesi. — 21.15 Dans Müziği (Pl.) — 21.45 Konuşma: Sngille Postası. — 22.00 Müzikseverin Saati. — 22.45 M. S. A yarı vo Haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL
12 67 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Dans müziği (pl.) — 13.45 ^arkı ve türküler. — 14.20 Ev Kadını -Yuinek çeşitleri. — 14.30 Şarkı vo türküler (pl.) — 14.50 Tcrrl Ste\vens'dcn caz şnrkılnrı (pl.) — 15.00 Programlar ve kupunış.
17.57 Açılış vo programlar. — 18.00 Dana müziği (plj — 18.30 Operalardan Aryalar (pl,) —
18.45 Saz eserleri. — 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. — 19.20 Piyano soloları — 19.40 Hafif ara müziği (plJ —
19.45 Şarkı ve türküler — 20.15 Roberto lnglcz orkestrasın ı (n dans müziği (pl.) — 20.30 Gelir vergisi İzahları. — 20.45 Çeşitli hafif müzik (pl.) — 21.01) Küçük orkestradan melodiler
— -21.20 Fasıl heyet! konseri. — 22.00 Konsorto (pl.) — 22.25 Dans müziği (pl.) — 22.45 Haberler. — 23.00 Dana müılğl (pl.) — 23.30 Programlar vs kapanış»
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR:
Londra:
7.30 Dcnnİ8 Cracknoll ve seka-tctl. — 8.00 BBC Hafif orkestram. — 8.45 Dinleyici İstekleri.
— 9.15 Palm Court orkestrasından hafif müzik. — 10.30 Dinleyici tateklerl, — 12.00 Müzik hâtıraları. — 12.30 BBC Northern orkestranı konseri. — 13.30 Syd Dean dans orkestrası. — 15.15 Hafif müzik. — 16.15 BBC Opera orkestrası» — 18.15 Müzik hâtıraları. — 10.18 Dinleyici İstekleri. — 20.30 Küçük orkestradan melodiler. — 21.30 Opnrnkırdan parçalar. — 24.00 Dinleyici istekleri.
EMİNÖNÜ: Bcşlr Kemal (Sirkeci) — İtimat Sadri (Kü-çükpnzar) — Sultanahmet (A-lemdari — Cemil (Beyazıt). BEYOĞLU: Dellasuda (Merke»)
— Nihat (Taksim) — Ayazpaşa (Taksim) — Hnvreddin Tav-(Galata) — Sporldls (Onlnta)
— Atakan (Şişil) — Mecldlye-IcÖy (Şişil) — Hnlıcıoğlu (Has-köy) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH: İbrahim Halil (Şehza-dobaşi) — Etherrı Pertev (Akta ray) — Emin Rıdvan (Samnt-yaı — Hamdi Emgen (Şehremini) — Ulupınar (Kaıagümrük)
— Hüsamoddln Oökengin (Fener).
EYÜP: Ayvanaaray (Şifa) BEŞİKTAŞ: Nail Hallt — Yeni (Ortaköy) — Arnavutköy — Merkez (Bebek).
KADIKÖY: Merkez — KibiI-toprak — Göztepe — Bostancı. ÜSKÜDAR: Merkez.
HEYBEI.ÎADA: H. Hnik BÜYÜKADA: Hallt
İZMİR: Yeni İzmir (Basmahane) — Millet (Kemeraltı) — Eşref paşa — Tarlan (Aleancak)
— Karataş.
ANKARA: Anafartalur — Cebeci — Yenişehir.
M D A T
İHtanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
«M# 60538
91 2261
Köpekbalıklariyle mücadele başlıyor Nihayet dokuzuncu gün tek başına kalan Heyn, korkudan titriyor ve çıldırmamak için Allahına sığınıyordu
Köpek balıklarının gelişi, bazılarının aon muvazenesini de bozdu, Biri, banyo almak İstediğini söyliyerek. salın yanından uzaklaştı. Tabii köpek balıklarına yem oldu. Bir diğeri. "Şu karşıki samanlığa" kadar gitmeye kalktı ve bir daha dönmedi.
Birinin kolunu köpek balığı kapmıştı. Zook isminde bir vardahandıra. yaralıyı suyun üstünde tutuyordu. Yarasından akan kanların köpek balıklarını cezbetUğlni çabucak anlıyan yaralı, Zook ile mücadele ederek kurtuldu ve canavarları uzaklaştırmak gayesiyle açığa doğru yüzüp gritti.
Az sonra Heyn. herkesin bağırıp küfür ettiğini duydu. Etrafa bakınca, sarı renkte küçük lâstik salın uzaklaşmakta olduğunu gördü. Kürekte Hartney ve Fitzgerald vardı ve yardım getirmeye gittiklerini bağırıyorlardı. Salda bir de. Wang isminde yaralı bir yüzbaşı bulunuyordu. Arkada kalanlar, tek sağlam vasıtayı alıp götüren bu üç kişiye sövüp sayıyorlardı. Hepsi yüzbaşının rütbesinden istifade ederek, diğer iki eri kaçmaya zorladığını sanıyordu.
Halbuki yüzbaşının hiç günahı yok-tu. Kendisine, küçük lâstik sal ile hareket etmesi, kıdemli yüzbaşı Blod-gett tarafından emredilmişti.
Yüzbaşı Wang, San Kristobal adasına dört günde varabildi, ilk iki günü sinir buhranları içerisinde geçirdi. Connectİcut’lu bir kızla evlenmek üzere olduğunu ve Juneau’nun batmadığını, Japonlara yeni bir numara hazırlamaya memur edildiğini sayıklayıp durdu. Sonra buhranı atlattı ve son iki gün, aklı tamamen başında idi. Wang, Juneau’dan kurtulan yegâne subaydır.
Sallarda şimdi artık elli kişi kadar kalmıştı. Gündüz sıcaktan, gece soğuklan korunmak için, çırpınıp duruyorlardı. Bazıları gömleksizdi. Bunların hali, mazotlu elbiseler içinde olanlardan çok daha feci İdi. Hem soğuktan, hem de sıcaktan muztarip oluyorlar, hem de. tenlerinin beyazlığı dolayısiyle, köpek balıklarını cez-bediyorlardı.
Birisi, su deposunun mantarını açtı ve depo, tuzlu su doldu. Arkansas-lı bir gemici bu sudan içince öldü. Hemen elbiselerini soyarak çıplaklara verdiler. Heyn, cesedi suya atmak isteyince, birisi mâni oldu. Deniz Bakanlığının izni olmadıkça denize ceset atılamıyacağını söylüyordu. Eu mevzuda bir müddet münakaşa ettikten sonra, kısa bir dua edip, cesedi denize attılar»
Sallar dağılıyor
Dördüncü gece, fırtına çıktı ve sallar birbirinden ayrıldı. Ertesi sabah Heyn, arada bir, salları uzaktan görüyordu. Fakat bir daha buluşmak nasip olmadı.
Beşinci gün, Heyn’in salında 12 kişi kalmıştı. Aralarında yalnız Sulli-van’ı tanıyordu. Fakat altıncı gün beş kişi kaldılar. Beş kardeşin sonuncusu olan Sullivan da gitmişti. Yedinci gün, Heyn, solda altı kişi saydı, ya buhran geçiriyordu, yahut da bir gün evvel yanlış saymıştı. Salda bulunanların ekserisi Birleşik Devletlerin güney eyaletlerine mensup idiler ve mütemadiyen kızarmış tavuktan bahsediyorlardı. Yağmur yağınca sevindiler ve yağmur suyu İçtiler.
O gece hep beraber buhran geçirdiler. Juneau’nun üzerinde bulunduklarını ve gemiyle telefon İrtibatı tesis ettiklerini sanıyorlardı. Adamlardan kimisi, geminin ışıklarını bile görüyordu. Heyn ne ışık görüyor, ne de geminin üzerinde bulunduklarına inanıyordu. Fakat Ötekiler ısrar ediyordu. Denize dalıp kantinden şeftali konservesi çıkarıyorlardı. Nihayet Heyn de daldı, fakat bir şey bulamadı. ötekiler kâfi derecede derine dolmadığını söylüyor ve şeftalileri gösteriyorlardı.
Sekizinci gün, salda Heyn’dcn gayrı, Stewart isminde bir topçu onbaşısı ve Smokey adında bir MeksikalI kalmıştı. Stevvart, elbiselerini çıkarıp attı. Üşüyünce, diğer ikisinin arasına girip ısınıyordu. Böyle bir sırada, Stewart, Heyn’i ceplerini karıştırmakla İtham etti ve çocuğu iyice a-rayıp bir şey bulamadığı halde, şüphesini yenemedi, muhitini beğenmediğini söyliyorek, Heyn’i tokatlayıp denize daldı. Peşine köpek balığı takılınca, Stevvart geri döndü. Şimdiye kadar kimse gelmemişti. Bir müddet sonra Stevvart tekrar açıldı ve bu sefer Salda Heyn ve Smokey yalnız kaldılar.
Dokuzuncu gün. sal dağılmaya başladı ve kazazedeler, kamışları kemerleriyle birbirlerine bağladılar. Smokey bağ ve halat işlerini iyi bilen usta bir gemiciydi ve Heyn’i de koruyordu. Salı, muvazenede tutabilmek için karşılıklı kamışlarda o-tururken, Smokey, birden arkasına bıçak sapladıklarını söylemeye başladı, Heyn evvelâ, arkadaşının buhran geçirdiğini zannetti, fakat suyun kanlandığını görünce aklı başına geldi ve hemen öte tarafa koştu. Fakat Smokey nin ancak bir an için elini tutabildi. Smokey kaybolmuştu.
Tek başına!
Heyn. tek başına kaldı. Dokuz günden beri deniz üstündeydi. Etrafım köpek balıkları sarmıştı. Kamışlar

Juneau'nun korkunç akıbetinden mucize kabilinden kurtulabilen Ailen Heyn herşe.ve rağmen denizciliği bırakmamış, hu defa da denlzaltılara tâyin edilmiştir. Ailen, kurtulamamaydı yukarıda resmi görülen karısı ve çocukları İle bu mesut anı yaşayamıyacaktı
üzerine çıkarak uzandı. Korkudan titriyordu. Dua ediyor. Allahla konuşuyor ve geceyi geçirirse kurtulacağına inanıyordu. O geceyi, ağlı-yarak, titriyerek dua ile geçirdi ve
pek az uyudu. Sabah olunca, artık buhran geçirmeye başladı.
Juneau’dan adamlar çıkıyor, su tls-tjlnde mevzi alıyor ve ellerindeki tüfeklerle gemiyi bekliyorlardı. Ona da gelmesini söylediler, fakat o yanaşmadı, Sonra, Nevv Jcrsey’den tanıdığı Beaumont isminde iyi bir arkadaşını gördü. "Ailen, haydi sen de gel!” diyordu. Heyn, alay edip etmediğini sordu. Beaumont ciddi olduğunu söyledi. Bunun üzerine Heyn oraya doğru yüzdü. Fakat vardığı zaman. Beaumont yoktu. Heyn geri dönünce aklı başına geldi ve köpek balıklarına yem olmadığına şükretti. Bu sayede tamamen kendine geldi.
Öğleye doğru Üzerinden PBY tipinde bir deniz uçağı geçti. Heynde
gömleğini çıkararak sallayacak kadar takat kalmıştı. Uçak alçaldı ve yanına bir duman bombası attı. Sonra tekrar çekti gitti. Biraz sonra, dört bacalı bir destroyerle geri geldi. Heyn, destroyerin filika indirdiğini gördü ve bayıldı.
Tekrar kendine gelince, destroyerin revirinde yatıyordu. Gemi doktoru üzerine eğilmiş, tedavisiyle meşguldü. Doktor. Heyn’e kurtulmasının a-detâ mucize olduğunu anlattı.Destroyer, bu mıntıkada bulunan denizaltılar dolayısiyle, durmak istememiş ve komutan ayrıca, köpek balıklan yüzünden filika indirmekten çekinmiş. Heyn, Juneau’dan başka kimlerin kurtulduğunu sordu. Doktor, Heyn’in tek başına kurtulduğunu söyleyince çocuk çok müteessir oldu ve kendisini âdeta kabahatli hİ9tetti.
(Devamı Var)
Çeviren Behçet CEMAL
HİKÂYE
Oğlan
Yazan : Kuhilâvhan UZEL
ONUN hakiki hüviyeti hakkında kasaba halkı hiç bir şey bilmezdi. Zaten buna ihtiyaç gösteren de yoktu. Herkes onu kendi zaviyesinden görürdü. Ev kadını için o bir saka, alış verU ettiği dükkâncı için "koca delikanlı”, diğer sakalar İçin sadece "Köse Oğlan" dı.
Köse Oğlana yaz aylarının müthiş sıcaklariyle bunalan ve su o-larak yalnız kasaba kenarından akan koca nehri tanıyan bu geri memlekette, İki cılız eşeği ve tenekeleri, aç kalmıyacak bir gelir temin ediyordu.
Hüviyeti kadar oturduğu yer de bir muamma idi. Nehrin kenarında yatıp kalktığı, hep aynı olan —ekmek ve zeytin— yiyeceğini mekik dokuduğu nehir ile kasaba evleri arasında eşeklerini sürerken atıştırdığı rivayet edilirdi. Muhakkak olan bir ?ey varsa o da ”Köse Oğlan” ın hiç arkadaşı olmadığı idi. Arada sıruda kendisine selâm veren sakalara zoraki bir tavırla mukabele ederdi. Bir kasabalı o-nun eşeklerine, su dolu tenekelerine öyle alışmıştı ki, "Köse Oğlan" la beraber onları da hatırlar ve indinde eşekler, su tenekeleri ve Köse Oğlan bir kül teşkil e-derdl...
Köse Oğlan, ufacık mavi gözleri ve kısa kesilmiş dimdik duran sarı saçlariyle» insanda hiç bir tesir bırakmazdı. Sakal namına çenesinin altında- seyıeke ve gayr* muntazam bir kaç kıl sarkardı ki lâkabı her halde buradan geliyordu. Ona bu. isini İlk defa veren kimse bilmiyordu. Fakat bu, çok defa ve hiç aldırmadığı halde kendisini alaya alan mahalle ço-nıklarının işi olmalıydı.
Köse Oğlanda dikkate şayan oir nokta da yeknasaklıktı. Yediği aynı, uğradığı dükkân aynı, geçtiği yollar ve su verdiği evler her gün ayniydi. Kimse onun ter ve ;anıurla lekeli, çizgili beyaz gömleğinden. diz kapaklarına kadar sıvalı, uçlun daima ıslak gri okul önlüğünden yapılmış pantolonundan başka bir şey giydiğini görmemişti. Değişiklik Köse Oğlana yabancıydı. Sabahlan İlk uğrağı, köy öğretmeni Allşan Gözde’nin eviydi. Köse Oğlan aceleciydi, hiç bir yerde mûtat ve asgari tene keleri boşaltma zamanını geçirmezdi. Mecbur olmadıkça katiyen konuşmaz, yiyecek bir şey verirlerse reddederdi.
Sakalar arasında, çok eğlendirici bir mevzu onun, Allşan Gözde’nin gelinlik kızma Aşık olduğu idi. Mamafih bunun avare bir zihnin uydurduğu boş bir dedikodu olduğuna kendileri de emindi. Yalnız Hediye —kızın adı— nin, suyun boşaltılmasına nezaret ettiği günler Köse Oğlan sanki itiyadını
bozmuş gibi bir yavaşlıkla İş görürdü. Hattâ bir çiıt boncuk kadar mânâsız olan gözleri o zamanlar tatlı bir ifadeyle dolardı. Gene mahallenin azılı bir yaramazı bir sakaya» onun kapının eşiğine oturarak Hediye’nln verdiği bir dilim ballı ekmeği, başkaları-nınklnl reddetmekte olan ısrarlı inadına rağmen ağır ağır bitirdiğini söylüyordu.
Acaba hakikaten Köse Oğlan kızı seviyor muydu? Onun mütevekkil, münzevi ve zavallı hali, insana böyle bir düşüncenin mâ-nasızlığını telkin ederdi.Fakat aşk bu!
Bir gün Köse Oğlan bakkaldan günlük yiyeceğini alırken şöyle bir konuşma lşitmlştl:
— .... demek Cemil Bey.
— Evet mühendismiş.
— Eh gerçi Allşan varlıklı değildir amma Hediye de güzel kızdır.
Köse Oğlan dükkâncının uzattığı zeytin külâhını alırken birden bire elini gevşetmiş ve zeytinler yoğurt kâsesine dökülmüştü. Dükkâncı fena halde sinirlenmiş fakat kendisine her gün elli kuruş temin eden sakayı gücendirmek-tende çekindiğinden "dikkat et be Köse!” demekle iktifa etmişti.
Acaba Köse Oğlan kızı seviyor muydu?
Müteakip günlerde "Köse Oğlancın yürüyüşüne dikkat edenler ıdımlarının temposunun bozulmuş ve enerjisinden kaybetmiş olduğunu anlarlardı. Gözleri sanki daha jfalmıştı. Galiba da bozulmuştu «İra sık sık sulanıyordu. Bu, belki z ie tesadüfen Alişan beylere uğra-lığı zamanlar o kadar çoğalıyor-lu ki, vaziyet evin hanımının na-carı dikkatini celbetmiş ve şu ihtara maruz kalmıştı: "Köse Oğlan gözlerine dikkat et sonra suyu ke-ıcceğiz ha!”
Mamafih Alişan beylerde sakayla uğraşmıya vakit mi vardı ki! Düğün hazırlıkları alıp yürümüş, günü dahi tesbit edilmişti..
Düğün günü Köse Oğlan diğer evleri ihmal ederek bütün seferlerini Alışanlara hasretti. Bu, o-nun için daha zor bir iş olmamasına rağmen fazla yorulmuş gibi bir hali vardı. Hattâ mükâfat olarak bu müstesna günün şerefine kendisine sunulan şahane yemeği yememekte ısrar etmiş ve iştahsızlığını ileri sürmüştü. Belki de iştahsızdı,..
Fakat ertesi günden sonra, artık Köse Oğlan’ı bir daha göre-mlyen kasaba hayret etmişti.
Nasıl Köse Oğlan’ın nereden geldiği ve kim olduğu bir muamma idiyse, onun nereye ve niçin gittiği de anlaşılamamış, bu bir sır olarak kalmıştı.
2S Mayıs İMO
YENT İSTANBUL
Sayfa 8
Trumanın “Dördüncü Nokta,, Programının Esasları
Yazan : Bülent BÜKTAŞ
Yüksek Mühendis
Bir evvelki yazımızda Tnınuın’ııı “Dördüncü Nokta” programından bahsetmiş ve bunun mekanizmamı hakkında kısaca malûmat vermiştik.
“Dördüncü Nokta” programının bugünkü durumunu da Icınuca gözden geçirmek de faydalı olacaktır. Bu programın ana unsurları şunlardır: Teknik yardım, cnvcstlsman garantileri, vergi kolaylıkları, ikili cn\esi isman anlaşmaları ve yabancı memleketlerde özel sermaye enves tumanları.
1 __ Teknik yardım: Yukarıda da açıklandığı gibi Amerika Bir-
leşik Devletler) Başkanın* yabancı memleketlere çeşitli sahalarda teknik yardımda bulunmak yetkisi verilmiştir. Bu maksada şimdilik 35 milyon dolar tahsis edilmiştir. İlk yıl için ayrılan bu meblâğ program çerçevesine giren mevzuların genişliği muvacehesinde mütevazı olmakla beraber bir başlangıç İçin kâfi mütalâa edilmiş ve sonradan arttırılması derpiş olunmuştur. Bu para ile yeter derecede gelişmemiş memleketlere muhtelif mevzular ve sahalarda çalışarak etüdlcr yapmak ve tavsiyelerde bulunmak üzere tecrülıell uzmanlar gönderilecektir. Bu etüdlcr sözü geçen memleketlerin kalkınmalarının programlattı rılma-sı bakımından olduğu kadar bu kalkınmayı şüphesiz geniş ölçüde destekleyecek olan Amerikan sermayesinin buralara gelmesini saklamak bakımından da büyük bir önemi haizdir.
2 — Envestisman garantileri: Kanunlaşan “Dördüncü Nokta” program mucibince» İhracat ve ithalât Bankası, yabancı memleketlerde yapılacak sermaye envestlsmanlarını. biri “Inconve/Hbllltâ” ve diğeri müsadere veya elkonmadnıı mütevellit zararlar olmak üzere İki riske karşı garanti etmek yetkisi verilmektedir. Marshall Plânına iştirak eden memleketlerde yardım plânı gereğince yapılan dolar eııves-ttsmanlannı “InconvertibllltA” riskine karşı garanti etmek için E.C.A. ya bıınu benzer bir yetki verilmiş ve bu idare plânın birinci yılında 300 milyon dolar ve ikinci yılında ise 150 milyon dolarlık envestisman İçin bu yetkisini kullanmıştır. Bununla beraber, dünya yüzünde siyasi huzurun henüz teessüs etmemiş olması Amerikan sermayedarlarını bir hayli düşündürmekte olduğundau İhracat ve İthalât Bankasının, yabancı memleketlerde yapılarak envestİKmanları sözü geçen risklere karşı garanti etmek hususunda kendisine verilmiş olan yetkileri kullanmakta çekingen davranacağı ve bu mevzuda Amerikan İş adamlarının henüz müşterek bir kananla varanınmış olmalarını görönün-de tutarak önümüzdeki yıllarda çok teenni ile hareket edeceği tahmin olunmaktadır.
S — Vergi kolaylıkları: Yabancı memleketlerde yapılan eııves-tismanlarla İlgili vergi kolaylıkları halikındaki teklifler: Envcstlsrnan-lann kârları üzerinden tarhedllecek vergilerin bu kârların Amerikaya intikal edinceye kadar tecil edilmesi, kabul edilen kredinin yabancı memlekette ödenen vergilere de teşmil olunması ve hariçte vazife alan kimselerin Amerikada bu müddet zarfında gelir vergisinden muaf tutulması gibi hususlardan İbarettir. Bunlar şüphesiz kİ, Amerikan sermayesinin yabancı memleketlere gitmesini teşvik edici mahiyette olduğu gibi Amerikan teknisyenlerinin de bu memleketlere gidip çalışmalarını kolaylaştıracaktır. Bu durum Amerikan İş adamları tarafından da çok İyi bir şekilde karşılanmıştır. Bundan başka, Amerika Birleşik Devleti, mükerrer vergileri ortadan kaldırmak ve Amerikan sermayesinin gelişmesini teshil etmek maksadlyle anlaşmalar akdetmek üzere ilgili memleketlerle müzakereler yapmak yolunu tutmuştur.
1 — İkili anlaşmalar: Amerikan sermaye envestlsmanlariyle ilgili olarak muhtelif memleketlerle ikili anluşmnlar yapılmaktadır. Şimdiye kadar İtalya, İrlanda» Uruguay İle yapılan görüşmeler İntaç edilerek anlaşmalar imzalanmıştır.
Diğer bir çok memleketlerle de bu mevzuda müzakerelere girişilmiştir. Amerikan İş adamlarının, yabam ı memleketlerde yapmayı tasarladıkları erıveslIsınanlarla ilgili olarak bu nevi anlaşmaların vücut bulmasına büyük bir ehemmiyet atfettikleri muhakkaktır. Sermayeyi veren memleketle bu sermayeden faydalanan memleket arasında müşterek menfaat prenslplne'dayanan bu ikili anlaşmaların her iki âkit tarafından samimi ve ciddi bir şekilde tatbik edilmesi keyfiyeti şüphesiz kİ, sözü geçen anlaşmaların akdi kadar ve l>elki bundan fazla ehemmiyet taşır. Zira, bir memlekete Amerikan sermayesinin gelmesi İçin lüzumlu müsait havayı yaratarak esas faktör, İmzalı bir kâğıttan ziyade asgari bir deneme müddetine dayanan güven unsurudur.
Truınan'ın Dördüncü Nokta programının, Amerikan sermayesinin yabancı memleketlere akmasını kolaylaştırdığı ve bu bakımdun yeter derecede gelişmemiş memleketler için büyük bir yardım İfade ettiği muhakkaktır. Yabancı memleketlere yapılacak envestfsıııanlar İçin çeşitli risklere karşı tanınması kabul edilen garantiler şüphesiz kl, Amerikan sermayedarlarım geniş ölçüde teşvik edici mahiyettedir. Bununla beraber, bu garantileri kâfi görmeyerek başka bir takım riskleri İleri süren, bundan da daha mühim olarak yabancı memleketlerdeki envestlsnıanların bıraktıkları net kâr bakımından Amerlkııda yatırılan sermayeye nazaran cazip telâkki edilecek bir fazlalık ifade etmediğini beyan eden iş adamları da yok değildir.
Her ne denirse densin, hakikat şudur kl. Amerikan sermayesi yabancı memleketlere akmaya devam etmektedir. Dünya Savaşını takip eden 1946 . 1949 dört yıllık devrede yabancı memleketlere yatırılan Amerikan sermayesinin umum tutarı 4 milyar doları aşmaktadır. Trıı-man'ın “Dördüncü Nokta” programının tatbiki neticesinde eııvcstls-man miktarının bir milyar doların bir hayli fevkınu çıkacağı tahmin olunmaktadır.
Herkesçe malûm sebepler yüzünden yeter derecede gelişmemiş olan meleketimizin kalkınmasını süratle tahakkuk ettirebilmesi İçin yabancı sermayeye ve bilhassa Amerikan sermayesine muhtaç olduğu muhakkaktır. Dost Amerikanın çeşitli yardımlarından faydalanan Tür-kiyemlzln, kalkınmasını devamlı surette destekleyecek olan “Dördüncü Nokta” programına da lây ık olduğu ehemmiyeti vereceğine ve Hükümetimizin bu mevzu İle İlgili olarak gerekli tedbirleri alacağına emin bulunmakta. Amerikan dostlarımızın du Başkan Truman'ırı “Dördüncü Nokta” programının memleketimizde geniş ölçüde tatbik sahası bulmasına gayret ve yardım edeceklerini muhakkak addetmekteyiz.
Sarre, Avrupanın sanayi merkezidir
Bu bölgenin mukadderatı Almanya ve Fransanın komşuluk münasebetlerine bağlıdır
Paris 20 (Hususi) — Fransa İle Almanya arasındaki münasebetlerde ötedenberi ve hele bugün pek mühim bir rol oynayan Sarre, yalnız İki büyük devletin anlaşmazlık ko nusu olmakla kalmıyarak başlı başına bir varlık teşkil etmektedir. Almanya ile barış dâvasında her vesile ile adı geçen, durumu İleri sürülen bu küçük fakat önemli ülkenin iktisadi değerine göz atmak faydasız değildir sanıyoruz.
Yüzölçümü 2.544 kare kilometre o-lan Sarre Avrupanın en kalabalık bölgelerinden biridir: Gerçekten, nüfusu (1950 rakamlarına göre) 910,000 olup kare kilometreye 359 kişi düşmektedir.
Sarre, keza, Avrupanın en kesif demiryolu şebekesine maliktir: Daracık sahasında 928 kilometrelik demiryolu bulunuyor.
Toprağı kumlu ve kayganlı olan, işçileri sanayi merkezlerine rağbet eden Sarre ziraat memleketi değildir. Bu itibarla senede ancak 10-12 bin ton buğday, 10-20 bin ton çavdar, buna karşılık da 170-270 bin ton patates çıkarmaktadır. Hayvancılık daha ziyade gelişmiş olup İaşede yer tutar. Fakat bütün bunlara rağmen Sarre. halkını besliyecek mevkide değil ve gıda ihtiyaçlarının dışarıdan alınak zorundadır.
Taş ocaklarından başka Sarre’ın tek serveti kömürdür. Bunda pek zengin olduğunu biliyoruz. Sarre’ın kömür havzası 116.000 hektarı lar. Havzanın “ihtiyat,.ı,
henüz çıkarılmayan cevheri 10 yar ton talimin edilmektedir.
Havzadaki yirmi iki maden da 7.828,000 ve geçen sene 1949 dal 14,300,000 kaldılar.
Evsafı pek iyi olan nün tek kusuruı çok
dır: Bu sebeple demircilik sanayiinde hemen hemen kullanılamaz.
1949 da, kömür istihsalinin yüzde 33 Ü Almanyaya, yüzde 28 i Fransaya ve yüzde 7 si İsviçre, İtalya, İspanya. A vustııryaya gönderildi. Sarre’ın ikinci serveti demirciliktir. Fabrikalar yeni vasıta ve Aletlerle teçhiz edilmiş olmamakla beraber üstünlüğünü muhafaza ediyor. Kendisinde demir bulunmadığı için Lo-ren’den getirtir; kok kömürünü de Ruhr havzasından alır.
Pek kesif bir halde toplanmış o-lan sanayi kurumlarınm başlıcaları beş büyük çelik fabrika ve dökümhaneden İbarettir. Sarre demirciliği umumi heyeti itibariyle 30 kal o-cağı, 4 Thomas çellkhnnesi, 4 Martin çellkhanesi, 7 Bloming ve 42 hadde makinesi takımına maliktir, işçi sayısı 20,000 kadardır. Dökme İstihsali 2 milyon tonu bulmuş, çelik istihsali 1949 da 1.760,000 ton iken 1950 de 2,300,000 e çıkmıştır
İstihsalin harice satış nispeti yüzde 65 tir. 1949 du Fransaya 704,000, Almanyaya 55,000 vesaır memleketlere 116,000 ton haddeden geçmiş çelik ihraç edilmiştir.
Sarre, makine sanayii alanında maden çatı akşamı, kazancılık, nakil malzemesi, elektro-mekanik’in-şaat, zincir, somun ve yay imali ile meşgul olan yüz yedi fabrikası vardır.
Bundan başka kimya sanayii de hayli gelişmiş bulunuyor. Bu sanayi. kok fabrikalarından ikinci derecede latihsai edilen benzol, kdlran ve saire gibi maddeleri kullanır.
Camcılık Sarre’ın en eski sanayitn-den biri olup 1046 du 3,610,826 kare metre pencere camı ve 220 ton billûrdan mâmul eşya istihsal ot-
kap-yani mll-
1946 (yanı ton kömür çı-
Sarre kömürü-gevrek olması-
Amerikaya
ihracatımız
Ticaret odalarının istiklâli isteniyor
miştir. Gene gayet eski bir sanayii olan çini ve porselen İstihsali de hayli mühimdir (1938 de 70 milyon tonu bulmuştu ı.
Deri ve dokuma sanayii nispeten yenidir. Biracılık İse pek mühim o-lup Fransız hududunda teksif edilmiş bulunuyor.
Bilhassa sanayi memleketi ve belli sanayi şubelerinde ihtisas peyda etmiş olan Sarr’m iksadl hayatı Fransa İle Almanya gibi İki büyük komşusuna bağlıdır. Sarrc’m iktisadi faaliyeti asırlarca kâh Fransaya, kâh Almanyaya teveccüh etmiştir.
Sarre. 1948 de istihsalinin yüzde 62 sini ihraç etti. Bu nispet 1949 da yüzde 67 yi geçti. Kömür, demircilik, cam, çini ve porselen gibi maddeleri ihtiva eden ihracatın yüzde 90 ı Fransaya gitmektedir.
İthalâta gelince, yüzde 85 i Fransa ve yüzde 10 u Almanyadan gelmekte olup yüzde 55 i gıda maddeleri. yüzde 40 ı da bam madde ile yakacak maddelerinden ibarettir.
Ytıkardaki izahattan da anlaşıla cağı üzere Sarre. hayatı nispeten olsun bağımsız denilecek bir ülke teşkil etmemekte, dışarı ile münasebetleri teşkilâtlandırılmış milli bir iktisadiyatın tamamlayıcı bir parçası halinde yaşamaktadır.
Bu itibarla Sarre’ın iktisadi kudretinin bılânçosu ancak, bir topluluk içindeki bir İktisadî birliğin bilânço-su olabilir. Büyük bir ihtisas sanayiine malik bulunmakla beraber gıda bakımından hemen hemen tamamiyle dışarıya tâbidir.
Avrupanın en kezlerlnden biri tisadi bakımdan
evvel müttefiklerle Almanya arasında imzalanacak barış andlaşmasının şartlarına bağlıdır.
1949 da Amerikanın Türkiyeden ithalâtı 55 milyon dolar/ geçmiştir
VVashlngton, 24 A.A. (UnIh) — Amerika Birleşik Devletlerinin 1949 senesinde Türkiyeden yaptığı ithalât 1948 scncHİnde yapılan miktardan yüzde 11 ve 1936-37 senelerinde yapılandan İse yüzde 263 fazla olmuştur. Yani geçen sene Türkiyeden yupdan İthalâtın 55 milyon 700.000 dolar olmasına mukabil 1948 de 50 milyon dolar ve 1936-37 do ise 15.500.000 dolardı. Bu istatistikler Amerikanın ithalâtı İle İhracatı a-rasındaki muvazenesizliği temsil eden milletlerarası ticaretteki “dolar açığının bu yılın ilk üç ayında 1,000,000,000 dolar kapatılmış olduğunu gösteren bir raporda açıklanmaktadır.
1950 yılının ilk üç ayındaki dolar a-çığı 1949 yılının aynı devresindeki 1.534.400,000 dolardan üçte bir az yani 499.900.000 dolardı. Dolar açığının kapatılmasına nail âmil Amerikanın dolarla yaptığı ihracatın yüzde 28.4 azalması olmuşsa du daha iyi ticaret şartlarının husule gelmesinde artan Amerikan ithalâtının da büyük rolü olmuştur, Bu yılın İlk üç ayında yapılan ithalât yüzde 5.4 artmıştır. Sade martta yapılan İthalât 1949 senesi aylık vasatisinden yüzde 20 fazla olrnuş ve daha da artma emareleri göstermiştir.
Dün Ticaret Odasında, hazırlanması için
Yeni Ticaret Odalan ve Borsaları Kanunu mucibince, yeni bir nizamname hazırlanacağından bahsedilmişti. Dün Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından gelen bir heyet, Ticaret Odasında bir toplantı yaparak, nizamname tasarısı hakkında Odanın idare âmirleriyle görüşmelere başlamıştır.
Ticaret Odasına mensup tâclrler, yeni nizamname hazırlanırken, evvelce olduğu gibi, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının Ticaret Odalarına müdahale etmemesini ileri sürmektedirler. Bilindiği gibi ticarî bir teşekkül
yeni bir nizamname toplantı yapıldı
olan Ticaret Odaları zamanla Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının müdahaleleriyle istiklâlini kaybetmiş, Bakanlığa bağlı bir müessese haline girmiştir. Şehrimizin ticari mehafi-linde İleri sürülen kanaate göre, yeni nizamname yapılırken, ticaret odaları ve borsalann istiklâline riayet edilmesi. Bakanlığın yalnız bi murakıp sıfatiyle odalarla alâkadar olması istenilmektedir.
Evvelce de yazdığımız gibi, nizamname katiyet sahasına geçtikten sonra, Ticaret Odalan ve Bordalarda yeniden seçimler yapılacaktır.
Ham kauçuk Amerikada karaborsada
faal İstihsal mer-sayılan Sarre’ın ik-istikball her şeyden
New-York — Ticari mahfillere göre, bir ahm kauçuk “Karaborsa,, sı meydana çıkmnkta-tır. Bu yüzden. Malt Kalkınma Şirketinin kauçuk dairesi, kapanmış bulunan devlet sentetik ham kauçuk fabrikalarının yeniden açılmasını talep etmiştir. Tabii kauçuk gayet az miktarda olup, sarnıçlı arabalarda libresi takriben 34 senttir. Devlet fabrikalarında İstihsal edilen GRS sentetik ham kauçuk 18 sent’e satılmaktadır.
Belçika'da üzümlerimiz
İzmir. 23 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Belçika Ticaret Müşavirliğimizden Kuru Meyve Birliğine gelen bir raporda Belçlkada Türk ü-zümlerinin sif Anvers 9.75 Belçika frangından 10,30 franga yükseldiği bildirilmiştir. Aynı raporda şu nok-ta d8 bildirilmektedir: “Belçika ithalâtçılarının ifadelerine nazaran ilgili Hollanda makamlarının müsaadeleri alınmak suretiyle dolar - sterling mal! kombinezonu ile Beyrut - Tanca tarikine istinaden Hollanda firmaları Belçika pazarını üzüm tekliflerine boğmuşlardır. Bunlara nazaran memleketimizde slf Anvers kilosu 12,50 Belçika frangı İslenirken HollandalIlar bu kombinezonları İle 10-11 franga üzüm vermeğe Amadedirler.,,
Sadeyağ fiatları
Ticaret Borsasında sadeyağ fiyatları düşmektedir. Dün Borsada Urfa yağı 471 kuruştan muamele görmüştür. Geçen senenin aynı gününde Urfa yağı 621 kuruştu.
Geçen hafta içinde Cenup bölgesinden şehrimiz piyasasına 4000 kilodan fazla yağ gelmiştir. Bu miktarın 2688 kilosu Urfa yağıdır.
Sadeyağ fiyatlarının perakende piyasada da düştüğü görülmektedir. Asmaaltı ve civarındaki bakkallarda Urfa yağı 550 kuruştan satılmaktadır.
Kısa Haberler
Pnkistanın çay İstihsali
İsviçre mensucat ihracatı
★ Karaşl, (Hususi) — Milletlerarası Çay Komitesi, mayıs ayında Pa-kistana ait çay istihsaline dulr şifc rakamları vermiştir:
1 nisan 1949 dan 1 nİ9an 1950 yc kndar senelik istihsal 46.163.000 libredir.
Çitagongdan lnglltereye İhracat 31.302.000 libredir ve dlgeı memleketlere 2.706.000 libre İhraç e-dllmiştir. Böylcce 34.008.000 libre İhracat yapılmıştır.
ingilteıenin Pakistandan ithal ettiği maddelerin yekûnu 1 ocak 1950 de 17.415.000 libredir.
Holândanın patates ihracatı
k La Hayc, 23 (Hususi) — Holânda-nın 194Ü mahsulü putatea ihracatı çok iyi gitmiş ve bütün stoklar satılmıştır — hepsi 300.00Û tonu bulmakta idi — . Değeri 60 milyon guüdcrs olarak tesbit edilmiştir. Belçika ve Fransa bavlıca mü-bayaacılar arasında İdi. Belçika 98.000 ve Fransa da 78.000 ton almıştı. Diğer mühim alıcılar îs-partya 34.000 ton. Almanya 25.000 ton. İsviçre 23.600 ve Portekiz 14 bin tondu.
1949 mahsulü ihracatı 1943 senesinin 275.000 tonluk ihracatı ve harpten önceki vasati 150.000 tonuna göre çok fazlalaşmıştır. 1949 mahsulünün tohumluk patates ihracatı harpten Öncekine göre İki misil fazlaydı.

Zürich, 23 (Hususî) — İsviçre Kumaş Tüccht ve İhracatçıları Birliğinin son umumi toplantısında t-kincl Başkan G. Troesch'ün bildirdiğine göre geçen sene İsviçre pamuklu mensucat ihracatı tahminlerin fevkinde olmuştur. Geçen yaz, Batı Almanya ile bir ticaret anlaşması yapılıp, Almanyaya pamuk İhraç edilmesi temin edilmiş ve bu suretle bir krizin önüne geçilebilmiştir.
Amerlkacn. İsviçre ithal maddeleri üzerine konulan yüksek gümrük vergilerine rağmen, bu memlekete do lsviçrenin İyi cins İnce pamuklu kumaşları bol miktarda ihraç edilmiştir. Amerikada İsviçre pamuklu kumaşlarına yüzde 30 ve işlemeli kumaşlara da yüzde 60 İlâ 90 gümrük vergisi konmuştur.
Amerikaya ve Almanyaya geniş miktarda ihracat yapılmasına ve aynı zamanda Belçika, İngiltere, İtalya ve Fransa piyasalarında da İsviçre pamuklu dokumalarının satılmış olmalarına rağmen, geçen yıl, bu endüstri bazı kriz ve gerilemelere maruz kalmıştır. Doğu memleketleri, İspanya, tekiz, Güney Afrika, Lâtin nıerlkası ve AvuflUalya gibi
alıcılar, geçen sene İsviçre dokumalarına piyasalarım açmamış-1 ardır.
İsveç tütün İstihlâki
* Stockholm, 23 (Hususi) — İsveç Hükümetinin Tekel İdaresi sene-
Pamuk çekirdeği sağlam duruma giriyor
İzmir 23 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Almanya pamuk çekirdeği mubayaasına başladığından bor-sada bu maddeni^ durumu gittikçe sağlamlaşmaktadır. Bu memlekete 600 ton kadar çekirdek satan bir firma yüklemeye başlamıştır. Yuna-nistanda grevlerin mevcut olması şimdiki halde bu memlekete pamuk çekirdeği satışına mâni oluyorsa da yakın günlerde bu piyasanın da alıcı vaziyete geçeceği umulmaktadır. Mevcut 13 bin tonluk serbest stokun kısa bîr zamanda bu iki memlekete İhracı alâkahlarca mümkün görülmektedir .
Mısırdan fındık istekleri artıyor
Son günlerde Arap memleketlerinden, bilhassa Mısırdan kabuklu fuı. dıklara karşı istekler artmaktadır. Bu İsteklerin tesiriyle Ticaret Bor-sasmda kabuklu fındık fiyatları 90 kuruşa kadar yükselmiştir.
Mısırdan ve diğer Arap mm-leketlerinden, Ramazan ayından evveL fındık istenilmesi, her sene bu mevsimde mûtat hale gelmiş bir harekettir, fakat bu sene ihracat fazla olduğu için, elde çok az stok kalmıştır. Bu İtibarla alıcılar, zorlukla kabuklu fındık bulmaktadırlar.
Por-A-caki
lik raporunda 1949 senesinde tütün satışının mecmuunun 560.2 milyon kronor olduğunu bildiriyor.
1948 senesinde bu miktar 571.4 milyon kronor kil. Geçen sene Tekel İdaresinin Mâliyeye verdiği gümrük resmi 427.6 milyon kronor İdi; halbuki 1948 de bu miktar 437.5 milyondu. Satışlardaki düşüklük 11,2 milyon kronor ve resimlerdeki sukut 9.9 milyon kro-nordur.
Rapordaki bütün meblağa Tekelin kendi istihsali 456.1 milyon kronor (1948 de 398.2 milyon kronor) ve kendi ithali olan 103.3 milyon kronor (172 milyon) da dahildi. Hepsi birden 559.4 milyon kronor ediyor (570.2). Hususi tütün şirketleri 800.000 kronor değerinde tütün salın almıştır; halbuki ithal rakamı 1948 de 1.2 milyon kronor değerinde idi.
Mevsim meyvaları ucuzluyor
Son bir iki gün içinde perakende piyasada kiraz fiyatları 40 kuruşa, çilek fiyatları da 80 kuruşa kadar düşmüştür Sebze ve Meyva Hâlindeki toptancıların ifadesine göre, birkaç güne kadar kiraz daha çok bollaşacaktı r.
Yağları tahlil etmek için yeni Amerikan refraktometresi
VVashlngton — Amerikan Ziraat Bakanlığı istihsal ve Satış Bürosu tarafından, soya fasulyesi ve keten-tohumu yağlarının çabuk ve kolay surette kalite tahlilini yapacak bir âlet keşfetmiştir.
Bir yağın yiyecek maddelerinde mi yoksa boyara 1da mı kullanılmıya daha elverişli olduğunu tâyin etmek için bugüne kadar gayet pahalı bir refraktometrenln mütehassıs bir teknisyen tarafından kullanılması ile kabil oluyordu. Bu alet takımı İle 2,000 dolara mal olmaktaydı. Yeni bulunan Alet iyot adedini ölçen küçük bir el refraktometresldlr. Evvelce kullanılandan daha kullanışlı, basit ve ucuzdur: yalnız 200 dolar kıy-metindedir. Ve bunu kullanmak için hususî surette ihtisas sahibi olmak lâzım değildir. Her iki âlet de yağ kalite ölçüsünü 5 dakika içinde vermektedir.
Bu yeni âlet, Amerikan Ziraat Bakanlığı ve Bausch ve Lomb Optik Kumpanyasının işbirliği ile yaptığı bir tetkik neticesinde bulunmuştur. Yakında satışa arzedilecektlr.
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
24/V/I950 Çarşamba
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
KAMBİYO
ESHAM VE TAHVİLÂT
YABANCI BORSALAR
İzmir Ticaret Borsası
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
Adana Ticaret Borsası
••••••
Trabzon Ticaret Borsası
Gümüş, Plâtin
1
100
100
100
100
100
100
100
100
100
83.— 179.—
FINDIK
a) %50 randımanlı kabuklu tombul .( b) tç sıra kontrollü
81.— 172.—
183.50
162.—
147.—
172/180
152.—
140.—
sıc'fiing ..»•*•.
Dolar
Fr. Frangı
İsviçre Fr....
Belç. Fr......
İsveç Kr estete
Florin •ssesttets Liret .......
Drahmi .......
Escoudos .....
Üzüm çcklrdekfils No.fi
İncir A serisi No. 8....
“ B asrisi No. 108 Pnm. Akala I (vadeli) Pamuk Akala II ............
Pamuk Akala LII tssttş Pamuk yeril ...............
Pamuk yağı (rafine) ... Pamuk çekirdeği ...........
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsasında iç fındık fiyatları tekrar İlerleme kaydetmiştir. Keten âohmnu, kuş yem! fiyatları sukuta mütemayil görünmektedir. Diğer maddelerin durumunda yem bir tahavvül yoktur.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Borsacında % 6 faizli birinci» üçüncü tertip Kalkınma Tahvillerine karşı hararetli istekler devam etmektedir. Altın piyasası düşüklük arzetmiştir. Ortada alıcı yoktur.
İzmir :
Son fiyat yükselmesi üzerine dış talepler ağırlaştığından borsada çekirdeksiz kuru üzümün durumu sakinleşmiştir. Stok miktarı çok küçülmüş bulunan incir piyasası sağlamlığını muhafaza ediyor. Borsada pamuğu karşı alıcıların alâkası devam etmektedir. Pamuk yağı piyasasındaki istikrar beı devamdır. Almanya pamuk çekirdeği mubayaasına başladığından borsada bu maddenin durumu gittikçe sağlamlaşmaktadır
Açılış Kapanıg
7.90.50 282.— 0.80 64.83 6.60 64.67 73.68.40 0.44.128 0.01.876 9.73.90 7.91.— 282.— 0.80 , 64 83 5.60 64.67 73.68.40 I 0.44.128 1 0.1,876 0.73.90
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
KUlcc Yerli Or. 4.59 4.60
Külçe DegusNU. 1.62 4.65
Cumhuriyet .... 31.50 31.50
Reşat 32.60 34.50
14 A IBİ t eeŞteettttttv -- 34,—
Gulden 30.15 30 70
İn eriliz 11.— 42.—
Fransız kok ....
Napolöon 111 ••
İsviçre 31.— 31.50
New-Yorlc’ta 1 onunu: S 35

Adana Sj: >
Ticaret Borsasında kayda değer hâdise yoktur.
Trabzon :
tç tombul ve kabuklu satışları raretlldir. Alivre eylül mahsulüne
kuruş teklif edilmekte olmasına rağmen satıcılar mütereddittir
bir
ha-
165
Gümüş Gr Plâtin “ En aşağı En yukarı
10.- İL—
Zürich Borsası (Serbest)
23.5.1950
Dıırıım u
Türk Lirası .....
Dolar
Sterlin^ .........
FranHia Frangı
Isvlçre Frangı
En aşağı En yukûrı|
0.97 4.28 1/4 10.80 122 1,07 4 29 1/4 10 95 1 21 |
İkramlyell tahviller ^Çı& 1933 Ergani ••••hihuhh*» Kapanış (•)
22.— 24.—
103Ö ikramiyen 2L— 22.—
Şt6 Milli Müdafaa 1 ........ 21.—
%5 1941 Demiryolu FV 99,05 100.—
1941 Demiryolu V 90.00 loo.—
%4 1/2 1949 ikramlyoll Diğerleri 99.70 98.—
%ö 1941 Demiryolu VI ....... 100.50 110.—
%6 Kalkınma I 100.7Û 110.—
%s ., a 100.60 —
*?(:6 || IU «iı... 100.70 DO.—
«(,6 1949 istikrası I 100.50 110.—
(^6 1948 intikraat II 100,65 120.—
%6 Milli Müdafaa I 97.60 99.-
%6 1940 " I 21.30 98.-
%7 1934 Sivas-Ersurum I... 21.35 20.30
%7 1031 ” “ II.-VII... 21.67 20.40
%7 1941 Demiryolu £... 21.50 21.61
%7 1941 ‘ II... 21.40 22.—
%7 1941 “ IH... 22.50 22.-
%7 Milli Müdafaa I... 22.— 2L45
%7 ” ” 11... 21.20 22,—
%7 ” • in... 21.36 21.—
%7 " “ rv... 21.70 21.95
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 20 60 20.20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 112.50 111.-
•» •• •• Q — —
M '• *60 22.30 59.-
” M Mümes. Senot. 67.90 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası 121- 120.25
Türkiye İş Bunkası 30.- 29,50
Türk Ticaret Bankası 5.— 5.—
Aralan Çimento 15.25 16.75
Şark Değirmencilik 23.25 23 50
Milli Reasürans 8.- 16.25
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi Fonslyo 1903.. | 172.—
O Gününde Boruada muamelem
İstanbul Ticare t Borsası
flııhubnt: Bugün Eski Kapanış

Buğday yumuşak (Tüc.) 29.— 28.—
Buğday sert (Ofisin) — 31.—
Arpa yemlik (dökme) — 20.10
Mısır (Barı) çuvalı ...... 20.20 22.—
Fosulya tombul — 24 —
Fatulya Çalı sert 33.— 37.—
iv uyy cfu 1 ••••*••«• •••••••••«»«••s 39.20 41.—
Mercimek kırmızı kabuk. ** 27.—
Mercimek yeşil — 35 —
Nohut nstürcl 17.—
Tatlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu 28.10 27.—
İkotcn t.ohumıı !«•••••••••••••••( 30.20 30.—
Kendir tohumu MI 32.—
►5vı *ıım •••«••••••••»•. 66.— 65.—
Yer fiHtığı kabuklu 72.— 71.—
Kurıı Meyvalar :
Fındık (kabuklu sivri) ... •4 80.—
Fındık (tç tombul) 181/185 178.—
Covlü (kabuklu) — 30.—
Ceviz (iç naıürel) 85.—
Dokama Ham Maddeleri:
Tiftik (unu mal) 300.—
Tiftik (NatUı-el) hm 315 —
Yapak Anadolu (Kırkım) — 200.—
flıım deriler:
Sığır salamura (kasap) Kl. uo.— 140.—
Keçi tuzlu kuru kilosu ... 175.— 182.—
Koyun lmva kurusu kilosu 180.—
Nebati Tuğlar:
Zeytinyağı (E.E. tonckell) 251.—
Suaamynğı (Rar. sıra) 2J0.—
Ayçiçeği (Rafine çıplak) 119.— 131-
Fındık yağı (Çıplak) ISO.—
Buğday yumuşak Buğday şort ...
Arpu ..........
arz yo
Pamuk Akala 1
Pamuk Akala II
Pamuk Akala III
Pamuk yerli 1 ..
Pamuk yerli IL
Bugün Son Kapanış
55.5.— 57.—
65.— 56.—
42.— 42.—
215.— 215.—
180.—
155.— 155.—
180.— 180.—
117.— 117.—
13.— 12.50
Eskişehir Ticaret Borsası
30.—
3L-
New-York Borsası
Dün Eski kur
Buğday (Buştll=Sent) Şort Kış mahsulü No. 2 ......... Kırmızı ” “ No. 2 m 262.— 24â— 267 — 260 —
Pamuk Middling (Librosl=S«nt) TCm Eti m tat aseste »et at site statta s*ttM»e« föklm atsSeaaestaastasateset(4at«ttstatst(ase Aralık »imam 33.19 31.77 31.69 33.99 31.63 31.57
Tiftik (Ubrcsi=Sent) »et TCİC9A0 N O» 1 •ete •• •esasa te •
Fındık (Libresi—Sent) Kabuklu veril iri 22 — 22.50
” ” orta 22.50 21.—
Lovıınt lo İthal malı 36.— 36.—
Ekstra iri iç İthal malı ......... 40.— 36.-
Kuru üsllm (Llbresi=Sont) Thompson çeklrdoksls seçme ... UV( UV4
Keten tuhıımu (Buşoll=:Dolar) ... M Inneanolls 3.22 3.35
78.37 7.30 T7.50 7.30
Levha-tonoko (100 libre dolar)
Londra Borsası
Keton tohumu (Tonu=Storling) Bombay 65.— 65.—
Kslküta 63 50 63.—
Yer fıstığı Hindistan 64.- 64 3/4
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (LlbresIzzFiyat) “ Sıra malı Tün Anadolu M M ... “ Trakya M •• 20/21 18/21 34.—Nonrı 30.— ” 20/21 ” 18/31 99
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=:TaUun) Ashmouni Kısa elyaflı F/G, ... Karnak Usun elyaflı F/G. ... 153.— 92.—
tfbru taayyün cdon uıkrlbl piyasa değerleri.
v
Sayfa ö
25 Mayın 1950
YENİ İSTANBUL
9
Saadetimizi nasıl
devam ettirdik?

Katheryn Grayson ve kocasının örnek alınacak hayatları
TED AND JANE MORRIS
Katheryn Grayson ile koca» Johnnie Johnston, izdivaçlarını ayakta tutabilmek için ne kadar çalıştıklarını anlatıyorlar. Maalesef çok az Hollymood aileleri bu teşebbüse girişiyor” "Bu dünyada iyi ve kıymetli bir şeyi elde etmek İsterseniz, onun için yalnız mücadele etmek arzusunu duymak kâfi değildir. Kalbinizle, ellerinizle ve kafanızla bu uğurda çalışmanız lâzımdır."
Bu sözleri söyliyen Katheryn Grayson şöyle devam ediyor:
"Evlilik hayatınızın her gününe bir güzellik katmak ve bütün hayatınız boyunca bunun böylece devamını istiyorsanız, uğraşmanız, didinmeniz, bu uğurda fedakârlık yapmanız lâzım. Sevgi kâfi değildir. Evet, sevgi iyi bir başlangıçür. Onsuz izdivaç temeli atılamaz. Fakat onun yanında o kadar çok şey var ki... Karşılıklı anlaşma ve itimat bağlarını beraberce kurmalısınız."
İki sene evvel evlendiler. Gençti-
yesi, diksyon, şarkı söylerken bilmesi lâzım gelen teknik şeyler, tiyatro malûmatı ve ayrıca mektep dersleri ile de meşgul oldu.
Bir gün çevrilen film dolayısiyle yeni bir baritofl olan Johnnie Jonst-ton ile tanıştı. Pek çabuk ahbap oldular, çünkü Katheryn'in söylediğine göre, Johnnie çok cana yakın, nüktedan ve müzikten anlayan bir gençtir. Evlendikten sonra gazetelerin ve dedikoducu Hollywood muhitinin rahatsız edici hareketlerine rağmen onlar izdivaç bağlarına sımsıkı bağlanmışlardı. Katheryn, bu işi nasıl başardıklarını şöyle anlatıyor:
“Dolu geçen bir günün akşamında yorgun argın eve gelen zevç veya zevce, kapıdan girer girmez dertlerini anlatmağa başlamamalıdır. kü bu, ne evde kendine göre olan kadına ne de çalışun bir nın evde bulunduğu kocasına
* doğru bir hareket olur. Ben stüdyodan dönerken, otomobilimi ağır sürerim ki, kafamdaki sıkıntılı düşünceler eve gelinceye kadar dağıl-
Çün-derdi kadı-kaışı
Hosnaon evlerinin bahçelerinde
Katheryn Grayson ile bocası Johnnie
ler, birbirlerini seviyorlardı ve her ikisi de mesleklerinde muvaffakiyet zirvesine erişmişlerdi. Fakat evlilik hayatının ilk "tecrübe" yahut "intibak" senesi, Hollywood gibi bir yerde, hususi hayatı mahrem sayılmayan bir meslekte, atılan her adım ve söylenen her sözün mübalâğa edildiği bir muhitte, çok daha güçtür.
Katheryn'in evlilik ve erkekler hakkında pek az malûmatı vardı. Bütün çocukluğu müzik dersleri ve kendi ailesi ile geçmişti. Hep beraber, babasının memuriyetine göre, St. Louis, Texas yahut Californi-a’ya seyahate giderlerdi. New-York-ta iyi hocalardan müzik dersi alma imkânı leşinin dİ.
Los
iken Katherün’in sesi MGM stüdyosunun nazarı dikkatini celbetti ve bu suretle bir kontratla sinema hayatına girmiş oldu. Kendini stüdyoya bağladıktan sonra, sesinin terbi-
olduğu yanında
halde, Katherün, ai-kalmayı tercih eder-
Angeles
Sanat mektebinde
sın ve kapıdan girince kocamı güler yüzle karşılayabileyim.
Bütün bu plânlarına rağmen, onları birbirinden bir müddet için ayıran şey. Hollywood’da pek çok görülen bir dâva idi. Bir aralık Kathyrın stüdyoda çalışırken Johnnie işsizdi. Tabii Johnnie karısından uzaklaşıp kendi başına bir iş bulmağa gitti ve onun için de Katheryn’in bir müddet yalnız yaşaması icap etti. Katheryn izdivacının geçirdiği buhran devrinden şöyle bahsediyor:
"Her evlilikte ergeç bir sürü dâvalar ortaya çıkabilir, çünkü her insanın türlü türlü problemleri vardır. Bu problemler gelir seviyesine, ve şahısların karakterlerine göre değişir. Fakat zevç ve zevce beraber çalışmağa azmeder ve "hâkim benim" dâvasını bir yana bırakarak karşısındakinin hissiyatını da nazan itibara alırsa, yalnız kendileri İçin değil çocuklarına da örnek olacak mesut bir aile yuvası kurmuş olurlar." G. 1.
Columbia şirketinin yeni renkli filmi olan "Senenin Kızı” adlı filmde rol alan Joaıı Caulfleld İle Robert Cummlnag'l görüyorsunuz
Dünya Hikâye Müsabakası
PARİS BÜROMUZ BlLDÎRÎYOR
göre. "1950 iyi hikâyesi” 30 nisandan
İki meşhur dansörün hayatındaki yenilikler
AENE Kelly bir müddet dramatik ”bır rol yapmak için, dansı terk-etmiş bulunuyor. içinde rol aldığı bu yeni film "Metro-Goldwy-Mayer" in 1 Siyah El) adlı orijinal senaryosundan alınmıştır.
Kelly’nin dansına hayran olanlar onun bu yeni durumu karşısında Ü-mitsizliğe düşmemelidirler. Zira artistlerin hayatlarında rastlanılan bu çeşit değişiklikler ekseriya uzun sürmez. Gene Kelly şimdiye kadar ayaklarının maharetini bir çok müzikal filmde hepimize ispat ederek bizleri hayran bırakmıştı. Onun dansını ilk defa Judy Garland’la beraber çevirdiği "Yaz Stoku" adlı filmde gördük.
Bir romancı için yeni bir fikir ne ise. bir aktör için de her yeni teşebbüs aynı şeydir. Zira atılan her a-dım artisti canlandırır, ona yeni bir ruh aşılıyarak etraftakilere kafa tutabilmeyi sağhyan bir cesaret verir.
Bazan bu gibi değişiklikler, artistin müşkül durumlardan sıyrılmasını bilemediğini ve pek fazla kabiliyetli olmadığını ispata vesile olurlar.
Kelly’nin durumuıte gelince, dostlan ve mesai arkadaşları onun her nevi rolü yapabilecek kabiliyette ol- | duğunu ısrarla iddia ediyorlar. Kelly I de: "Dans rol yapmayı kolaylaştırır, insana nasıHhareket edeceğini öğretir. iyi bir dansör tıpkı kuvvetli bir aktöre benzer, aktör kendisi için yazılmış sözlerin dışına çıkarak onlara nasıl bir renk verebiliyorsa, iyi bir dansör de vücudiyie bir çok şeyler ifade eder" demektedir.
Kelly, müzikal filmlerden dramatik filmlere geçip sonra tekrar müzikal bir esere dönerek muvaffakiyetli bir sanat dairesi yaratmak istiyor.
Geçenlerde kendisiyle konuşan gazetecilere: "Dünyada bu şekilde hareket eden bir aktörün hiç bir zaman modası geçmez" demektedir.
Gelelim meşhur İspanyol dansörü Ricardo Montalban’a:
Metro - Goidwyn - Mayer, Ricardo Montalban’a, senenin en güzel filmlerinden biri olan "Matador Montes" adlı filmi çevirtiyor. Jack Cummings’ in prodüktörlüğünü yaptığı bu film renkli olup muhteşem İspanyol dans-lariyle süslüdür. Aynı zamanda romantik bir senaryodan alınan bu e-serde Montarlban’a yeni bir yıldız dana refakat edecektir.
Ricardo Montalban halen hayatının en mühim rollerinden biri için kendini hazırlamakla meşgıd
ın Haç" adlı bu filmde bir boksörü canlandıran Montalban rolünü muvaffakiyetle yapabilmek için günde üç defa çalışmak mecburiyetinde kaldı.
Filmlerde dövüş sahneleri için artistleri yetiştiren orta sıklet boksör Johnny İndrlsano, Ricardo için "danadan öğrendiği ritm, ona hakiki bir atlet hissi veriyor" demektedir.
Meşhurların
tavsiyeleri
Paris (Hususi) NEVV-YORK He-RALD TRİBÜNE gazetesinin Avrupa baskıslyle Asya. Avrupa, Orlaşark, Avustralya. Afrika ve Güney Ame-rikada 19 memleketin başlıca gazetelerinin teşriki mesaisi neticesi bütün dünyada bir hikâye müsnbakası tertip edilmiştir. Birinciye 5.000 dolarlık bir mükâfat ve diğer hediyelerle 20.000 doları bulacak bir ikramiye verilecektir.
NEVV-YORK HERALD TRİBÜNE gazetesinin Avrupa baskısı başyazarı. Geoffrey Parsons’a nln dünyaca seçilen en müsabakasına resmen sonra başlanacaktır.
Bu müsabaka haberi, "Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Or-ganlzosyonu" umumî reisi Dr. Torrcs Bodet tarafından çok iyi karşılanmıştır.
Dr. Bodet bu projeye Unesco’nun yardım edeceğini bildirmiştir ve demiştir İd:
"Unesco, NEW - YORK HE-RALD TRtBÜNE’ün Avrup baskısı ve diğer memleketlerdeki gazetelerin himaye ettiği bu müsabakaya, mllltlerarası bağları kuvvetlendirmek için elinden gelen yardımı esirgeml-yccektir."
"Milletler arasında böyle fikir ve hikâye teatileri, aralarındaki anlaşmayı derinleştirebilir ve belki de diğer yaratıcı sahalarda da işbirliği yapmalarına yol açar."
Müsabakanın maksatları
Mr. Parsons, müsabakanın başlıca İki maksadını şöyle izah etmiştir:
"— Bir kere dünyanın bir çok yerlerindeki tanınmış veya tanınmamış yazarlara normalden üstün bir mükâfat vaadederek onları hikâye yazmaya teşvik ediyoruz. Sonra, bu tasavvuru dünya gazeteleri ve mecmuaları İle işbirliği yaparak pratik ve ticari bir şekilde tahakkuk ettiriyoruz.
Bir çok memleketlerdeki gazete sahiplerinden bu işle alâkadar olduklarını gösteren cevaplar aldık. Onlar da kendi memleketlerinde muhtelif mükâfatlar koymuşlardır. Sonra bu hikâyeler milletlerarası hikâye müsa-
bakasına iştirak etmek ve 5.000 dolarlık mükâfatı kazanmak için toplanacak ve böylece her gazete sahibi kendi memleketinden en iyi lükâyeyl göndermesine mukabil müsabakayı kazanan diğer 50 den fazla hikâyeyi gazetesinde basmak hakkına malik olacaktır.,,
Bu hikâye müsabakası fikrini ilk düşünen şahıs Londradaki Nev/-York Herald Tribüne gazetesinin sendika müdürü olan C. Patrick Thomson’-dur. Kendisi de bir hikâye yazarıdır.
Herald Tribune’ün Avrupa baskısı ve bu hususta onunla işbirliği eden diğer gazetelerin arzusu bu müsabakayı her sene tekrar etmektir.
Kazanan hikâyeler Amerika. Fransız ve İngiliz film şirketleri tarafından, görülen alâkaya göre, filme alınacaktır.
Şimdiden müsabakaya iştirak eden memleketler şunlardır:
Büyük Britanya, Cenubî Afrika, Yeni Zelanda, Hindistan, İrlanda, Seylan. Fransa, Birleşik Amerika, İsrail, Almanya, İsviçre. Holânda, Belçika, İsveç, Norveç, Danimarr.a, Ftn-lândiya, Yunanistan ve Türkiye. Başlıca gazeteler ve haftalık mecmualar da bu müsabakaya İdare edecektir. Amerikanın en tanınmış haftalık mecmuası. "Colliers” iştirak eden gazete ve mecmualara dört tane hikâye yollıyacaktır. Bu hikâyeler milletlerarası müsabakaya glrmiyecek fakat sırf Amerikanın dışında hikâye yazmayı teşvik etmiş olacaktır.
52 hikâye
1950 yılının milletlerarası müsabakası nihayete erdikten sonra dünyanın bazı yerlerde okuyucular tarafından, en iyi 52 hikâyesi dünya basınında neşredilecektir. Yılın en iyi hikâyesi bazı yerlerde de jüri heyetleri tarafından seçilecektir. "1950 yılının en iyi hikâyesi" ve 5.000 dolarlık mükâfat için, namzetler her memleketten gösterilecektir.
Müsabakaya iştirak edecek olanlar kendi memleketlerinde bu işi idare eden gazete veya mecmualara müracaat etmelidirler. Müsabaka 3C nisandan sonra başlayıp iki, üç ay içinde kapanacaktır.
Millî mükâfatlar o memleketteki gazete veya mecmualar tarafından neşrolunacaktır.
Hiçbir hikâye doğrudan doğruya New-York Herald Tribune’e gönderil-memelidir.
Bütün dünyada hu müsabakayı i-dare etmek üzere anlaşma yapmış o-lan memleketler ve gazetelerin isimleri aşağıdadır:
Yeni Zelanda: Yeni Zelanda gazeteleri Ltd.. memleketin en büyük gazete grupu.
Avustralya: "Melbourne Herald" / grupu, haftalık milli mecmuaların en büyük gazete grupu,
Britanya: Milyonluk satışı olan ve şimdi yalnız hikâye basan "John Bull” mecmuası adına "Odhams" gazetesi ve mecmuası naşirleri,
Danimarka; Pazar gazetelerinden en çok satılan "Politiken” gazetesi, Fransa: Haftalık ”France-Dl-
manehe" ile en büyük gazete ve pıec-mun naşirleri "France-Soir" grupu, Holânda: En çok satılan "De Volk-skrant" günlük sabah gazetesi.
Hindistan; Günlük "Hindustan Times" gazetesi.
Seylan: "Sunday îllustrated" gazeteleri İçin "Times of Ceylon” Ltd,
Almanya: Pazar gazetelerinden en çok satılan "Die Welt” gazetesi, İrlanda: Pazar gazetelerinden rlsh Times” grupu.
İsrail: Başlıca günlük gazete "Hb* Ajetz".
Norveç: Pazar mecmuası vs başlıca günlük sabah gazetesi genbladet".
Cenubî Afrika: En büyük grupu, "Argus South African papers”,
İsveç: En büyük gazete ve mecmua grupu "Ahlen ve AJcerlunda”,
Amerika Birleşik Devleti: Haftalık "Colliera” mecmuası.
Finlandiya: En büyük günlük ve haftalık "Helsingin - Sanomat” ve "îlta - Sanomat” gazeteleri.
İsviçre: En çok satılan haftalık "Der Schwelzerischc Beobashter,, mecmuası,
Yunanistan: Günlük "Kathimeri-ni" gazetesi.
Türkiye: "Yeni İstanbul" gazetesi,
1^——■ ■ ——
"Mor
gazet* New».
er'ın Se
Doğ-
çevirmekte olan karısı BeLs>
Blair'I ziyarete geldiği yeni artistlerinden blrl-
.4ene Kelly’nin halen Ricardo Montalban İle
şırada alınınış bir resmi. İki meşhur dansörün arasındaki Mis* Blalr Neu-Yorkun en dır. Kocanı Gene ile aynı stüdyoda çalışmaktadır
Barbara Stamvyck, bazı hanımların ağızlarının kenarında çizgiler belirdiğini ve bunların yüze çok ciddî bir eda verdiğinden şikâyet etmektedir.
Bugünlerde Metro-Gold\vyn-Ma-yer’in EAST SİDE, WEST SİDE adlı filmini çevirmekte olan Miss Stanwyck, ağzın etrafındaki bu çizgileri yoketmek İçin en İyi çare, çocukların çiğnediği balonlu şikletlerden kullanmak olduğunu iddia ediyor.
"Mümkün olduğu kadar bu şik-letleri şişirin, çizgiler çok geçmeden kaybolacaktır.” I

Baharın sebebiyet verdiği yorgun yüzuen çekinen Joan Leslie, cildini güzelleştirmek için bir sıcak zeytinyağı maskesi keşfetmiştir.
Miss Leslie, Metro-Goldwyn-Ma-yer’in "Karısına Sürpriz Yapan Süvari” adlı filmde Robert Wal-| kerle beraber baş rolü üzerine aldığı sırada güzellik maskelerini de ihmal etmedi. Yüzün dayanacağı kadar sıcak zeytinyağını hazırladıktan sonra pamuktan uzun bantlar hazırlıyarak, bunları zeytinyağına batırıp çenesine, üst du- 1 daâı üzerine, yanaklarına, alnına ve gözlerinin kenarına koyan. 20 dakika arka üstü uzanırdı.
Sıcak zeytinyağı, ciltteki kan deveranını arttırdığından, yüze te-ravet verir.
Metro-Goldwyn’in yeni yıldızlarından Paula Raymond, güzel saçın sıhhatli saç olduğuna inan» maktadır. Siyah örgülerini parlaklığını muhafaza etmek için, sa-| çına sürdüğü her şeyin t« miz olmasına daima dikkat etmektedir. Haftada iki defa fırça ve taraklarım temizler. Onları, İçinde bir kaç damla amonyak olan köpüklü suda bırakır. Sonra ılık suyla bir kaç defa yıkar, kurumaları İçin de onları bir bardağa yerleştirerek güneşe bırakır
"Yeniler" adı altında toplanmış ve bir hayli alâka celbeden sergiler açmış olan grup son günlerde dağınık bir manzara arzediyordu. Grupun büsbütün dağıldığı da söyleniyordu. Bu son ihtimal kuvvetliye benziyor ki, çimdi, "Yeniler” den yalnız yedi kişi, Taksimde Fransız Konsoloshanesinin salonlarında bir sergi açmış bulunuyorlar ve davetiyelerinin ü-zerinde gruplarından hiç de bahsetmiyorlar. Biz, buna "Yeniler" yerine "Yediler” sergisi diyelim de, "Kırklar” haline gelmelerine intizaren kendilerinden öylece bahsedelim.
Yüze yakın eser teşhir edilen sergide. alfabe sırasını takip ederek, evvelâ Turgut Atalay’ın panosu ö-nünde duralım.tik tablolarivle birçok vaidlerde bulunan sonraları bocalı-yan bu istidatlı ressam, şimdi yine ümitleri kamçılayan tablolar teşhir ederek vaidlerini tazeliyor. Antik e-dalı portrelerinin yanında "Kedili portre" kendisini tercih ettiriyor. "Lâleli İmareti" üe "Altunlzade" manzarası insana sükûnet veren, taze ve ferah eserler ve umumiyetle iyi.
Ferruh Başağa, en iyi devresini, 8 ve 9 numaralı manzaralarda tekrara
ve hattâ tazelemeğe muvaffak olmuş. Diğer tablolarında daha ziyade zihni cehıtler isteyen bir tarza temayül eden ressam zarif olmakla iktifa ediyor, iki tarzı barıştırmağa gayret ediyor. Halbuki 6 numaralı portresi iyi.
Kemal İncesu, minaresiz bir "Aya-sofya” ve taşı mevcut bir "Çemberli-taş"ı ile dikkati çekiyor. Miriaresiz olmasına rağmen bir eksiklik hissi vermiyen ilk manzara güzel. Çem-beıiitaş insanda güzel bir çini intibaı bırakıyor. "Uzunköprü” sü de güzel. Küpeli ve başörtülü iki portresi, ressamın bu tarzda henüz mütereddit olduğunu gösteriyorsa da ümit verici.
Serginin en iyi resimlerini Nuri İyem şahsında toplamış gibi. 4, 5, 6 ve bilhassa 7 numaralı portreleri, kendisinin Bizans tesirini büyük bir ustalıkla hazmettiğini ve bize nakletmeğe muvaffak olduğunu gösteriyor. 13 numaralı çıplak sağlam yapısı ile göze çarpıyor. Kiremit renkli portresi de çok güzel. 11 numaralı "’Emirgân” Nuri tyem’in hassasiyetini ifşa ediyor. 2 numaralı "Aile”ai ise klâsizm endişelerini. Nuri tyem bunlardan başka yeni bir prosede ile gravür tarzında üç resim veriyor. Bu tarzdan illüstrasyon işlerinde çok İs-
Kısa sinema habeıleri
Amerika da-
V** *
M
♦d
t* 9
★ New-York, (YİRSı ki televizyon şirketleri. Joan CraW-ford’a müracaat ederek, televizyon yayınlan için yarımşar saat sürecek filmler çevirmesini istemişler ve bu filmler için bir milyon dolar ' »recek-lerlni bildirmişlerdir.
Crawford’un mukavele ile bsğlı bulunduğu film şirketi kabul ettiği takdirde. Cra'Vford’u televizyon yayınlarında çalışacaktır.
★ Edlnbourgh. — Amatm golf şampiyonası için buraya gelmiş olan Bıng Cıosby, otel odasında söylemiş olduğu bir Skoç şarkısı ile müstahdemin kalplerini fethetmiştlr
Evvelce. Katolik Kilisesinde bir dili âyine katılan Crosby’yl kimse tanımamış fakat, tam kiliseden çıkacağı sırada ü(; ^enç kızdan biri "galiba Bin,, demiş bunun üzerine artist elini sallıyarak "gün aydın bayanlar” demiştir.
rgısı

tifade edilebilir.
1 numaralı kompozisyonu, sanatkârın, hususî bir muhabbet ile üzerinde çalıştığı bir denemedir. Kendisinin bu yolda muvaffak olmasını temenni etmekle beraber, bu tarzın ortak kabul etmiyecek kadar müşkülpesent bir sevgiliye benzediğini kaydedelim»
Fuat tzer için de aynı şeyi tekrar kabildir. 1 numaralı "İstanbul’dun gökü iyi. yeri iyi. İkisi bir araya gelince âhenk kayboluyor. 13 numaralı "Haliç" de araştırma daha ziyade muvaffakiyete yaklaşmış. 11 numaralı karpuz da tam bir ıjuvazene halinde. Fuat İzeriin teşhir ettiği baykuşlar, kediler güzel.
Dimitro Manoyudis’in ferah renkleri var. 5 numaralı balıkları İle 8 numaralı natürmortu güzel.
Puidaros Platonidis’in manzaraları alâka uyandırıyor. Fakat büsbütün başka bir teşekkül ve şartlar istiyen bir tarza temayül göstermesi görenekle elde edilemiyecek bir tarz olduğundan kendisine vakit ve emek sarfettirecektir.
Serginin heyeti umumiyesi sevimli bir manzara arzediyor. Sergi, 5 hazirana kadar
kadar her glln 10 dan 19 a açık olacaktır. — fcv
I
Yeniler’iıı »ergisinden
dört tablo
&



28 Muyı» 1050
ider/r
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
3 Haziran ikramiyeleri
KULELERİMİZİ
SİKATİF ALINACAK
Asla pahalı bulmıyacagınız fiyatlarımızı öğreniniz.
KLİŞEMİZİ inccllyerek, karar vermekte acele ediniz.
Model Fabrika tonajı
Dünyaca maruf İsveç çeliğinden mamul
VOLVO
KAMYONLARININ
Türldyedekl arazi ve yol vaziyeti gölönünde tutularak, getirttiğimiz en elverişli tiplerim sayın müşterilerimize arze-diyoruz:
Motör Hususiyetler ninni
DİZEL 5 İleri 1 geri vitesli, uzun şaşl, 2200 devirde 100 fren beygir kuvvet)
BENZİN Takviyeli. orta ve utun şaşl, 3000 devirde 90 fren boygir kuvveti
BENZİN Kamyonet ■ kaptıkaçtı, şoför mahalli ve şoför nıahalslz, 3600 devirde 90 tren beygir kuvvetinde
Kesik burunlu DİZEL ve norma) burunlu BENZİN mutörlü usun otobüs şasileri.
1303/1304
201/ 202
6.5
2.5
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
Tahlr Han Galata

Telefon 4048» 42878
Telgraf: Lam e t Utanbul
GÜNDE 3 KASE ALINABİLİR.
(Göztepede)
30.000 lira değerinde
----------- ÇINAR --------------------------
2 Haziran cuma gününden İtibaren güzel bir müzik ve birçok yeniliklerle emrinize Amadedir.
Telgraf: Çınar - Yeşilköy Telefon: 18 - 2
Devlet Havayolları
Genel Müdürlüğünden
İstanbul — Ankara — Beyrut — Kahire hattı 29.5.1950 pazartesi gününden itibaren işletmeye açılacaktır.
Bu hat aeferini yapacak uçaklar her hafta pazartesi günleri saat 10.25 te îstanbuldan, Ankara. Beyrut yoliyle Kahire’ye gidecek, salı günlerL Kahlre’den mahalli saatle, saat 8.00 de kalkarak aynı yoldan İstanbul’a döneceklerdir.
idare, yurt dışı hatlarda birçok yenilikler ve kolaylıklar yapmaktadır. Daha fazla bilgi içtn Bilet Satış Bürolariyle Acentalar sayın yolcuların emrindedir. (6886)

Illllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll ilâncılık âleminde yeni bir devir açacak olan
görmeye binlerce kişi koşacaktır.
DERMAN

Soğuk a/gm/ığı fiornat/zma
SATILIK JEEP OTOMOBİLLERİ
Jeep marka Uç adet otomobil satılıktır. Her gün Cağaloglunda C. H. P. Vilâyet Merkez Binasında görülebilir.
30 Haziran 1950 tarihinde yürürlüğe girecek olan değişiklikleri de ihtiva eden
GÜMRÜK TARİFESİ KANUNU
VE
İTHALAT UMUMÎ TARİFESİ Satışa arzedildi
TEVZİ YERİ:
Galata: Eski Kredi Liyone arkası Melek Han No. 10 Tel : 43721
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma Komisyonundan
1 — 5000 kilo sikatif açık eksiltme He satın alınacaktır
2 — Muhammen bedeli 12.000 lira olup muvakkat teminatı 900 liradır.
ayrıca
Her 100 müşterimizden birine 100 lira para ikramiyesi
Kura numara adetleri cüzdan sahiplerine dağıtılmıştır. Arzu eden müşterilerimiz, cüzdanlarını aldıkları şubelerden kura numaralarını öğrenebilirler.
YAPI ve KREDİ BANKASI
İzmir Belediye Başkanlığından
Bayraklı mahallelinde 1612, 1614, 1615, 1617, 1609 ve 1620 sayılı aokaklorda yeniden kanalizasyon ve 1612, 161Ö, sokaklarda yeniden Adi döşeme yapılmasiyle 1619, 1620 sokaklarda da mevcut kayaların tesviyesinin yapılması işi Fen İşleri Müdürlüğündeki keşif ve şartlaşması gereğince açık eksiltmeye konulmuştur.
Keşif bedeli 22154,79 lira ve geçici teminatı 1662 liradır. Bu işe girmek istlyenler İhaleden üç gün evvel Fen İşleri Müdürlüğüne müracaatla belge almaları lâzımdır. İsteklilerin teminatların] Belediye veznesine yatırarak makbuzları ile ihale tarihi olan 31.5.1950 çarşamba günü saat 15 te Encümene başvurmaları. (6472)
SUMERBANK
Sermayesi : 200.000.000 Türk Lirası
Merkezi: ANKARA
Şubeleri : İSTANBUL, GALATA ve BAHÇEKAP1
Vadeli ve vadesiz tasarruf mevduatlyle ticari mevduatı en müsait faizlerle kabul eder.
3 — Buna ait şartname komisyondan parasız olarak damıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 12 haziran 1950 pazartesi günü saat 10.30 da Haydarpaşa Gar binasın dahilindeki Haydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (6747)
Satılık Muntazam Rıhtımh -------------
YALI ARSASI
Vanlköyünün en güzel yerinde muntazam rıhtımı olan
33 X 37 ölçüsünde güzel bir yalı arsası acele satılıktır.
Müracaat: Karaköy Otobüs durağı Demirbag Han No. 18
Telefon : 40304
££ İstanbul
Sergisi
İstanbul Sergisi sahasında sergi idaresi tarafından yapılmakta olan büyük çarşıdaki hazır küçük paviyonlar kiralanmaya başlamıştır.
Gerek bu çarşıda gerek diğer sahalarda yer almak isteyenlerin her gün saat ondan on yediye kadar Bahçekapıda Dördüncü Vakıf Hanın üçüncü kalında 36 numarada Sergi Bürosuna müracaatları rica olunur. (6887)
(Kapalı zarf usuliyle lâstik
İstanbul Defterdarlığından :
Muhammen bedeli Teminatı
Lira K. Lira K.
4461 50 334 62
Beşiktaş Akaretlerdeki Maliye deposunda bulunan 1054 adet hurda kamyon iç. 256 adet binek iç, 709 adet motosiklet iç ve 157 adet bisiklet dış lâstikleri. (Dosya No. 553-426/40)
Yukarıda yazılı lâstikler 5.6.1950 pazartesi günü saat 15.30 da Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda kapalı zarf usuliyle satılacaktır, isteklilerin teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarını havi 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde hazırlanmış teklif mektuplarını satış günü saat 14.30 a kadar Komisyon Başkanlığına vermeleri, fazla bilgi için de sözü geçen müdürlüğe başvurmaları. (6668)

A
Gazetemizin karneleri bugün satışa çıkarılmıştır. Gazete satan meşhur tütüncü dükkânlariyle gazete müvezzilerinden alabilirsiniz. Şayet bulamazsanız, Beyoğlu Kaymakamlığı karşısındaki İdarehanemizden tedarik ediniz. Karnelerimizi ay başında kullanmak için şimdiden satın alırsanız, büyük menfaatleriniz vardır: (
X V
1 —Bir ay için gazetenizi evvelden temin etmiş olur, her gün cebinizden 10 kuruş çıkarmak veya para bozdurmak zahmetlerinden kurtulursunuz.
2 — Gazetemizin aralık ayı başında karne ve kupon sahipleri arasında çekeceği büyük kur’aya iştirak edersiniz.
A
3 — Kur’ada kazananlardan birincisi üç sene için Londra, Paris, Frankfurt, Cenevre, Ziirih, Viyana veya Roma üniversitelerinden birinde tahsile gönderilecektir. Gideceği üniversiteyi seçmek kazananın hakkıdır. Gitmek istemiyenlere derhal sekiz bin lira ödenecektir.
İkinciye Ankara veya İstanbul üniversitelerinde üç sene meccanen tahsil imkânı verilecektir.
4
Gitmek istemiyenlere dört bin lira tediye olunacaktır
YENİ İSTANBUL’un karnesini derhal alınız
BOL VE FAYDALI YAZILAR
Mühim memleket meseleleri
En taze ve doğru dış ve iç haberler
Meşhur muharrirlerin roman ve hikâyeleri
En güzel ve bol resimler
En güzel reklamlar
Yeni İstanbul'da çıkar

SPOR,
MODA VE SANAT
i
S-
25 Mayıs 19£J
Resimlerle İç ve Dış
Perşembe
Aktüalite
Adalet
Millî Savunma Bakanı Refik Şevket İnce makamında Genelkurmay • Başkanı Abdurrahman Nafiz Gürman ile..
Devlet Başkanı Cclıil Kayarla Hükümet Başkanı Menderes, kabinenin ilk toplantısında yanyann..


Yargıtay Birinci Başkanı İken İstanbul Milletvekili seçilen yeni Bakanı Halil özyörük, Bakanlık makamında
iş başında
ile arkada sağda
Kapıırtala mihracesinin eşi, Paristeki Maksim’de, albay serdar Ahluvali ile dansetmrkl dir. Buna vesile teşkil eden hâdise kocasının lam o giin 57 yaşını ikmal etmiş bulunmasıdır.
Prenses Margaret Komodor üniforması oturmaktadır. “Rangers”ler yani kadın denizciler tarafından idare edilmekte olan filika, Dorthmouth’ta demirli bulunup kadın denizcilere mektep gemisi vazifesi gören “Foudroyûnt” gemisine doğru yol almaktadır.
Hükümetin teşekküliyle beraber, yeni bakanlar İş başın» geçmişlerdir. Bu defa dikkati çeken cihet, yeni bakanların vazifelerini eski bakanlardan devir almadan işe başlamaları olmuştur.
Resimler üst sıra soldan sacı* — Çalışma Bakanı Haşan Polatkan, Bayımrdlık Bakanı Fahri Belen, Millî Efcitlm Bakanı Avni Başman. İkinci sırada solda, Tarım Bakanı Nihat Eğri boz. sağda: Ulaştırma Bakanı Tevfik İleri. Alt sıra soldan sağa — İşletmeler Bakanı Muhlis Ete, Maliye Bakanı Halil A-yan. Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri Özsan.
Yeni Bakanlar
tecrübesi yapmıştır.
Bir İsviçreli de uçtu — 52 yaşında bulunan İsviçreli Rııdolph Boelıem 17 mayısta bir uçuş
Fransadaki uçan adamın rakibi, 7000 kademden atlamış ve 1000 kademe gelinceye kadar paraşütünü açmamıştır. Resimlerimizde 6000 kadem uçan İsviçreli kanatlariyle ve uçuştan sonra görülmektedir.

KM

sı A
4 b.J

* ★
18 mayısta balıkçı gemisi şekli altında bazı Rus gemilerinin Batı Deniz Kuvvetlerinin manevra sahasında görüldüklerini ve bu hâdisenin Londrada heyecan doğurduğunu bir kaç gün önce bir ajans haberi olarak bildirmiştik. Resimde: Bu gemilerden biri Manşın Okyanus ağzında görülmektedir.
!
* *
İngilterede Ping-Pong da lıemen hemen en rağbette olan sporlardan biridir. Zaman zaman tertip edilen turnuvalara büyük bir sporcu kalabalığı katılır. Vakardaki resimde Wem-bley Stadının kapalı salonlarından birinde yapılan şampiyonanın son turundaki karşılaşmalar görülmektedir.
Vmerikadu, Nevv-Jcrsey’de bir cephaneliğin patladığını haber vermiştik. Yukarıki resimde, I ölüme sebebiyet veren ve 25 kişiyi yaralayan İnfilâk neticesinde harap olan rıhtım ve iskele görülmektedir.
9

Comments (0)