ANAYASA
Yeni metin ve yeni kelimelerin izahları Hazırlıyan: Zt'HTtl ÇUBUKÇUOĞLU İstanbul umumi meclisi muamelât müdürü
2 NCİ BASIŞI ÇIKTI Herkese lâzım olan bu kitabın fiatl 66 kuruş
Sene 27 — No. 9466 — Fiatl her yerde 10 kuruştur.
AKŞAM
PAZAR 25 Şubat 1945
tarafından sureti mahsusad* yapılan günlük tuzsuz, yemeklik tuzlu tereyağlar.
Yağ sergisi
İstiklâl oaddesl, Parmakkapı 64, Tel: 41716.
Sahibi: Necmeddin Sadak — Neşriyat müdürü; Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
Romanyada yeni kargaşalıklar
Türkiye, Birleşmiş milletler beyannamesine katıldı
Meclis ve hükümetin son kararı her tarafta memnuniyetle karşılandı — İngiliz mahfillerinin ve basınının mütalâaları
Vaşiftğton 24 (A.A.'— Türkiye maslahatgüzarı bugün. vaşlngtonda, Türklyenln 942 ocakta Birleşmiş milletler beyannamesine İltihak etmekte olduğu halkındaki vesikayı 1m-aalanuşUr.
Londra 24 (A_A.> — İngiliz resmi radyo ve basın İdaresi dün akşamki yayımında demiştir kİ: Türklyenln kararı Londrada müsait karşılanmıştır. İngiliz - Türk ittifakının her iki milletin menfaatlerine uygun olduğu görülmüştür. Bu İttifak çerçevesinde Türkiye bazı adımlar atmıştır. Bunlardan biri de beş senedenberl azimli bir şekilde devam ettirdiği seferberliği olmuştur. Almanya. Avrupada önüne çıkan bütün memleketlere taarruz ettiği sırada. Türkiye bunu önlemek İçin bu tedbire başvurmuştur. Hiç unutmıyatağımız bir olay da İngiliz İmparatorluğunun henüz hazır bulunmadığı ve kudretinin en yüksek derecesinde bulunan Almanlara mukavemet ettiği sırada, Türklyenln İngiliz dâvasına olan sempatisini göstermesidir.
Londra 24 (AA.) — Reuter ajansının siyasi muharriri yazıyor: Türklyenln Almanya ve Japonyaya harb İlftn etmesi sebebi Türkiye Dış Bakanı
Harb kararı Almanyaya bildirildi
Ankara 25 (Telefonla) — Hükümetimizin harb kararını bildiren notası, Almanya ve Japonya’ya tebliğ edilmek üzere dün Ankaradaki İsviçre sefarethanesine verilmiştir
Ankara 25 (Telefonla) — Şehrimizde bulunan Müttefik subayları dünden itibaren resmî üniformalarile dolaşmağa başlamşılardır.
_______________________________
tarafından açıkça belirtilmiştir. Binaenaleyh bu kararın daha inceden inceye tefsiri lüzumsuzdur. Bu kararın sebebi San Francisco konferansına iştlrâkl temin etmektir.
(Arkası sahile 2; sütun 5 te)
Mısır da Mihvere harb ilân etti
Gl. Alexsander Belgrad’da
Yanında kurmay heyeti de bulunuyor
Londra 25 (R) — Akdeniz
Müttefik kuvvetleri kumandanı Gl. Aleksander Belgrada gitmiş. Kjzılordunun yıldönümü müna-sebetile yapılan törende kurmay heyeti le birlikte hazır bulunmuştur. Gl. Aleksander bu münasebetle mareşal Tlto tarafından tertibedilen kabul resminde de bulunmuştur.
San Fransisco konferansı
Halk umumî toplantıları dinleyebilecek
San Fransisco 25 (A.A.) — Burada toplanacak olan dünya emniyeti konferansı mümkün olduğu kadar fileni olacaktır. Halka İmkân nispetinde fazla malûmat verilmesi düşünülmektedir. Esasen halkın genel heyet toplantılarına dinleyici safatiyle girmesi serbes olacaktır.
Tokyo’ya yenijDirjkın
1600 üstün uçan kale dalga halinde uçtu
Kıral sarayına, Dahiliye Bakanlığına, Polis müdürlüğüne ateş edildi
Muhtelif noktalarda askerlere taarruzlar oldu, Karayova’da mütearrızlar vilâyet konağını ele geçirdiler
Başbakan Ahmet MahirPaşa bu kararı bildirdikten sonra Meclisten çıkarken suikasda uğradı ve derhal öldü
Londra 24 (A.A.» — Mısır hükümeti bu akşam Mihver devletlerin» harb Hân etmiştir.
Londra 25 (R.) — Dün gece Kahl-rede neşredilen resmi bir tebliğ» göre Mısır Başbakanı Ahmet Mahir paşa dün Saylavlar Meclisinde Mihver devletlerine harb Hân edilmesi hakkındaki teklifin müzakeresinden •oma Meclisten çıkarken bir sulkas-da uğramıştır. Başbakan Meclis un ayrılırken bir fotoğrafçının resim çekmek istemesi üzerine poz alırken üzerine beş el ateş edilmiş ve Başbakan yere düşmüştür. Derhal İki cerrah yetişmiş ve Ahmet Mahir paşayı tedavi etmeğe çalışmış ise de Başbakan aldığı yaraların teslrlle ölmüştür.
KaatlI yakalanmıştır. Kendisi Mihver taraftarı bir adamdır, Nahas paşanın Başbakanlığı zamanında bir müddet hapsedilmişti. Bu cinayetin Mihvere harb liânile alâkası yoktur.
Ahmet Mahir paşa 60 yaşında muktedir ve vatansever bir hükümet adamı idi. Kıral sulkasdı haber alır almaz hemen hâdise mahalline koşmuştur. Kıral. şimdilik Başbakanlık işlerini görmesini Hariciye Bakanı Mahmut Fehmi Elnakraşl paşadan rica etmiştir.
Ahmet Mahir paşa Ayan Meclisine gltmtk üzere Meclisten ayrıldığı sırada suikasda uğramıştır Mısır’ın Mihver devletlerine harb İlânı fermanı Ayan Meclisinde okunmuş olmamakla beraber Mistr şimdi bu devletlerle harb halindedir. Çünkü anayasa, parlâmentoya danışmadan evvel harb Hânini mümkün kılmakla, dır
Suriye ve Lübnan da harb ilân edecek
Beyrut. 24 (A A.) — Suriye ve Liib-nanın bu ay nihayetinden evvel Almanya ve javonyaya harb Hân edecekleri anlaşılmaktadır. Suriye Saylavlar Meclisinin pazartesi e unu bu mesele hakkında verilecek bir takriri müzakere rtrr.esl beklenmektedir.
Orta Sark ve Arap birliği
Londra 24 tA.A.1 — Anadolu ajanlının özel muhabiri bildiriyor: Londra resmi mahfilleri Ort.ı Park görüşmeleri hfkkınd® çok ketum davranmaktadırlar, Bununla beraber Arap birliğine doğru kati bir adım atıl-
Suikaste kurban giden Mısır Başbakanı Ahmet Mahir paşa
makta olduğu ve Orta Şark memleketleriyle İngiltere ve Amerika arasında siyasi ve İktisadi münasebetlere taallûk eden muhlin meseleler üzerinde görüşüldüğü, burada memnuniyetle kabul edilmektedir
Kıral îbnlsııud ile olan görüşmelerin mevzuunu bilhassa petrol meselesi teşkil etmiştir.
Habeş imparatoru He olan görüşmelerde de Ingiltere ve Amerika’nın yalnız Arap âlemi He değil, aynı zamanda bütün Orta Şark ve İtalyan işgalinden kurtarılmış yerler dahil, Şarki Afrika 11e de müstakbel müna-sebttlcrlnln İnkişafı hususunda alâkalı olduklarını göstermiştir.
şimali Afrika ve Kirildeniz sahilindeki zaptedllmlş Italyan kolonilerinin aklbetl M. Chılrchlll lle Mısır Kıralı arasında görüşülen meselelerin halli ise önümüzdeki milletlerarası toplantıya bırakılacağı söylenmektedir
HAFTA KONUŞMASI
On derste züppelik
İnzali: Refik llalid Karay
Bugı ı bcş.nci sahi Temizde
Londra 25 (R.) — Amerikan üstün uçan kaleleri bu sabah Tokyoya yeni bir akın yapmışlar, muhtelif hedefleri bombardıman etmişlerdir. Tokyo radyosu akının, 1600 uçak tarafından dalgalar halinde yapıldığını bildirmiştir.
Londra 25 (R.) — Aemrlkan tebll-’ ğlne göre. twojlma adasında Amerikalılar, Japonların çetin mukavemetine. müstahkem ve karışık müdafaa tesisatına rağmen. İlerliyorlar. Amerikan kuvvetleri adanın ortasında bir hava meydanına gelmişlerdir. Burada 300Ö Japon ölüsü sayılmıştır.
Filipin’lerde Manllla’nın cenup kısmında hisarla çevrilmiş eski şehirde müdafaada bulunan Japon garnizonu İmha edilmiştir. Burada 12 bin Japon ölüsü sayılmıştır.
Japon kontrolü altında işllyen Singapur radyosu bu limana yapılan son akının çok şiddetli olduğunu bildirmiştir.
DİKKATLER
■ Yıkmadan yapmak
Son günlerde şöyle bir haber çıktı:
■— Ista ıı bulun büyük limanı Moda burnundan itibaren şehrin Kadıköy tarafına yapılacağı için, bugünkü Haydarpaşa mendireğinin de yıkılarak yerine bir yenisinin inşası düşünülmektedir.
Şehir ve liman mütehassıslarının bilgi ve bulgularımı karışmak doğru değil amma, «ortalama yurttaş mantığı» nın kapısını şu düşünce ister istemez çalı-veriyor:
— Her imar konusu bahsi açılınca, ille evvelâ yıkma zarureti ini var? Diyelim ki on küsûr asıı-Iık Bizans ve Osmanlı yadigârlarının tıkışıklığı ortasında bunun böyle olması icabetti. Fakat deniz ortasında topu topu üç yapı vardı. Birincisi, Kuru-çeşmedeki yemyeşil adacığın bahçesi: Kömür deposu haline getirdik. İkincisi Haydarpaşa mendireği: Denizde başka imar faaliyeti olamazmış gibi: Yık! Sonra yap. Allah Kız kulesini yeni bir ümran projeline feda olmaktan esirgesin. Meselâ: «Asma köprünün ayağı başka yere basamaz .. Şunu kaldıralım!» diyenler çıkmasın...
Londra 25 (R.) — Romanyada yeni kargaşalıklar çıkmıştır. Başbakan general Radescu dün gece bu münasebetle radyoda bir nutuk söylemiş v» demiştir kİ:
«Bir avuç çatıl memleketin her tarafında tethlşçllik yapmak istiyor. Dün Bükreşte yeniden hâdiseler olmuştur. Kıral sarayına, Polis müdür -lüğüne, İç Bakanlığına ateş edilmiştir. Bu sırada İç Bakanlığında bulunuyordum. Bir kurşun az kaldı bana İsabet ediyordu. Memleketin muhtelif noktalarında askerlere de ateş edilmiştir. Karayova’da ayak takımı Ani bir hareketle vilâyet konağını ele geçirmiştir. Bunlar bu canilerin alçaklıklarının ancak bir kısmıdır.»
Bu demeçten biraz evvel radyo, Başbakanın istifa ettiği haberini yalanlamış. Ol. Radescu’nun dün Sovyet elçiliğinde yemek yediğin! söylemiştir
Yeni hâdiseler
Bükreş 24 (A A.’ — Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor: Vali seçimleri esnasında Turnu - Magu-rele, Cralova ve Kalasta çıkan karışıklıklardan sonra sükûn avdet ettiği ve bir ha) çaresi bulunacağı hususunda ümitler doğduğu bir sırada, diin Bükreşte bazı fabrikalarda çıkan hâdiseler siyasi buhranın vahlmleş-meslııe sebebolnıuştur. Bu karışıklıklar esnasında silâh patlamış ve tş konfederasyonu başkanı M Oeorghe Apostol ağır surette yaralanmıştır.
Diğer taraftan İç bakanlığındaki üç müsteşarlığı lâğveden bir kararnamenin neşredilmesi de galeyanı arttırmıştır. Bu müsteşarlıkların başında âmir sıfatlyle. İç Bakanlığım da üzerine almış olan Başbakan Radescu bulunuyordu Vazifesi lâğvedilen müsteşarlardan biri sosyal demokratlardan M. Teoharl Ocorgescu'dur Bu zat son zamanlarda Başbakan Radescu aleyhinde alenen vnzlyet alınıştır.
MIHI demokrat cephesi İdare heyeti lle tş konfederasyonu ve tek isçi cephesi tarafından neşredilen tebliğlerde. M. Radescu lle M Manlu şiddetle İtham edilmektedir. Bu tebliğlerde şöyle denilmektedir-
Radescu ve Manlu, sözleri ve harc-ketlcrlle Romanyayı dahili harbe sürükliyorlar. Onlarla beraber faşist, unsurlara doğrudan doğruya veya bilvasıta müzaheret eden ve silâh veren birçok kimseler de aynı suçu İşlemektedirler.
Milli demokrat cephesi. iktidar mevkii mesuliyetini üzerinde tutmamağa hazır olduğunu bildirmiştir.
Komünistlerin resmi gazetesi Scan-telarat lle yarı resmi Romunla Llere bütün bir sahlfeyl kaplıyan başlıklar altında neşrettikleri yazılarlyle bu büyük gerginliği iyice tebarüz ettirmektedirler.
Bu başlıklarda şöyle deniliyor:
«Tek İşçi cephesi, bütün İşççllerl faşistlerin tahriklerine ve darbelerine mı defa daha çetin darbelerle mukabeleye davet ediyor. Kahrolsun faşistler!»
Rumen gazetelerinde bu derece ağır savaş sözleri ilk defa olarak rö-rülüyor.
Bu şartlar altında uzlaşma ümitleri yok gibidir. Filhakika Başbakan He milli demokrat cephesi arasındaki İhtilâf çok derindir Bugün öğleden sonra toplanacak olan kabinede kati mahiyette kurarlar verilmesi mümkündür.
Bağımsız gazeteler her iki tarafın şeflerine hitaben neşrettikleri yazılarda, çalışmak İçin zaruri olan sükûnun temini gayesiyle ifrattan sakınılmasın! ısrarla talebetmektedlr-ler.
Kızılordunun gazetesinin bir makalesi
Bükreş 24 (AA.) — Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor Kıztl-ordunun şlyas! şubost tarafından Ru-nıeno» naşredüen gazetede
Biikreşte kıral sarayı
«Hltlerzim'ln kötü zihniyetini kökünde» kazımak lâzımdır» başlığı altında yazılan bir makalede söyle deniliyor:
Rumen İdare makamları arasında, bütün resmi vasıtaları kullanarak hâlâ Hltler propagandasına devam etmekte tereddüt göstermlyen mahfiller vardır. Bunlar Faşistlik taraftarı siyasi mahfillerdir Bu makamlar Sovyetler aleyhinde Emperyalist
bir hava yaratmak İçin bütün imkânlara malik bulunuyorlar.
Sovyetler Birliği tarafından Ru-mtnlere karşı gösterilen sevgiyi Romanya'daki Emperyalist re Hltlfrcl zümrece hazırlanan tasarıların sezilmemiş olmasına atfetmek bir hatadır. Bunun gibi, bu teveccühü. Rusların Romanya’daki Emperyalist zihniyetin İdamesini likaydı lle karşıladıklarına atfetmek de yanlış olur.
Batıda Müttefik taarruzu gelişiyor Gl. Eisenhovver “Kızılordu ile merkezî Almanyada birleşeceğiz,, diyor
da, bu yeni taarruzun büyük bir
Londra 25 (R.) — Roer nehrini geçen birinci ve dokuzuncu Amerikan ordularına mensup kıtalar nehrin doğusunda 7 kilometre ilerlemişlerdir. Bu kuvvetler şimdi Kolonya ovasında İki koldan ilerliyorlar. Birinci kol Julich - Kolonya yolunu taklbet-mekte. İkinci kol daha kuzeyde Dus-scldorf İstikametinde İlerlemektedir. Julich dün zaptedllmiştl. Duren'ln de yarısı ele geçirilmiştir. Bu şehrin diğer yarı kısmında muharebeler devam ediyor, şimdiye kadar büyük küçük 30 Alman şehri raptedilmiş, 11 bin esir alınmıştır.
4 Müttefik ordusu şimdi 320 kilometrelik bir cephe üzerinde Almanyaya girmiştir. Yalnız general Patlon kuvvetleri Alman topraklarında 100 kilometrelik bir cephe üzerinde İlerliyor. Dokuzuncu Alman ordusu dün 1500 esir almıştır. 3 üncü Amerikan ordusu 12 saat İçinde 7 kilometre ilerlemiş, Noerburg şehri lle 7 kasabayı ele geçirmiştir, prum’ıın cenubunda Alman cebi küçültülmüştür.
Forbach’ta Alman müstahkem noktaları temlzlenlyor.Dün gece Liiksem-burg radyosu bu şehrin tamamen zapetdlldiğlnl. Amerlkahlnrın 3ar-bruken şehrine üç buçuk kilometre mesafeye geldiklerini bildirmiştir. Dün gece Almanyada muhtelif hedefler yeniden şiddetle bombardıman edilmiştir.
Alman Haberler ajansı batıda 40 Müttefik tümeninin taarruz ettiğini, taarruzun çok yakında güney İstika -metine döneceğini bildirmektedir. Alman resmi tebliği, dün: «Karşı tarat batı noktalarda belllboşlı savaş bölgemize girmiştir.» diyor.
Amerikan kuvvetleri Kolonya’ya 25 kilometre mesafede bulunuyor.
GL Eisenhower’in demeci
Nevyork 25 (A.A.) — Batı cephesinde birinci ve dokuzuncu Amerikan ordularının taarruzu gelişiyor. General Elesnhover, bir basın toplantısın-
memnuniyetle devam etmekte olduğunu söylemiş ve şunları ilâve etmiştir:
«Rlıln nehrinin batısında Alman kuvvetlerini imha etmek hedefini güdüyorum. Şimdiye kadar elde etmiş olduğumuz neticeler çok İyidir, Sovyet ordularllc Merkezi Almanyada birleşmeyi ümldediyorum. Geride kalmış ohın mukavemet merkezlerini sonradan temiıdiyeceğiz. Yeni Fransız birliklerine sil âlı vermek İçin elimden geleni yapacağım. Hattâ Amerikan birliklerinden silâh ve malzeme alıp onlara vereceğim. Fransız orduları Almanya İçerilerine ne kadar girerlerse ben de o kadar memnun olurum »
Hitler’in mesajı
Askerden sebat, halktan maneviyatın kırılmama-sını istiyor
Londra 25 (R.) — Hltler, nazl programının neşrinin 25 inci yıldönümü münasebettir Alman milletine hitaben bir mesaj neşretmlştlr. Mesaj uzundur. Fakat İçinde pek az yeni şey vardır. Hltler, askeri hareketlerin Idareslle meşgul olduğundan, mesajı arkadaşlarından Esser okumuştur mesaj de deniliyor ki:
«Nazilik olmasaydı Almanya yük-selemez; hem doğu, hem batıdan düşmanlarına bu kadar uzun müddet dayanamazdı Su sene harb dönüm noktasına gelmiştir Alman askeri cephede sebat ederse, zafer muhakkaktır. Almanyayi bir şey felâkete götürebilir, o da Alman halkının mft-nevlyatının kırılmasıdır Böyle bir şeyi görmeğe tahammül edemem.»
Created by free version of 2PDF
SÖZÜN GELİŞİ —
Halkev'eri
K Kuruluşlarının bugün on üçüncü yıldönümünü kutluyoruz. Doğruda» doğruya halk kurumu olarak şu on üç senede memleketteki bütün Halkevlerinin gördüğü işler ancak büyük Ciltlere sığdırılabüir. Fakat onların topluluk hayatımıza ne kadar kökten yerleştiklerini, halkın ne kadar öz malı olduklarını anlatmaya kalkmak bile artık lüzumsuzdur. Değil bir İl, yahut İlçe merkezinin Halkevini, hayır, en büyük kültür merkezlerimizden bîri olan İstanbulini Halkevlerini kapatınız, topluluk hayatımızda derin boşluklar açdflcak; okumak istiyen her gün alıştığı küçük kütüphaneyi, spor yapmak İstiyen beden terbiyesi salonunu, voleybol sahasını, konferans vermek istiyen kürsüyü, paraya ihtiyacı olan yoksul sosyal yardım merkezini, yabancı dil öğrenmek istiyen dershaneyi, sanat heveslisi, sahneyi, hulâsa bir çevrenin genç yaşlı, kadın erkek halkı zaman zaman uğramak kendileri İçin bir ihtiyaç haline gelen en canlı kurumu kaybetmiş olacaklardır.
Gazetelerimize bakınız: Her gün bir iki Halkevi yeni bir gösteri için halka seslenmektedir. Her biri çevreleri halkına yararlı olmağa çalışıyor, bir arı kovanı gibi işliyor. Halk orada, genç neslin bütün istidatları da oradadır. Halk idaresi, her halk çocuğunun istidadını geliştirmek va’dini okullarda olduğu kadar Halkevlerinde yerine getirmekte, türlü yollardan halka hizmeti, her türlü aydınlanma görevlerini yine Halk evlerde başarmaktadır.
Halkevlerinin gelişmeğe en elverişli, gerçek halk kurumlandır, Dileriz kj onların daha geniş imkânlarla çalışmalarını, halka daha çok yararlı olmalarını mümkün kılacak dünyanın huzurlu günleri gelmekte gecikmesin. Şevket Rado
Halkevleri
13 üncü yıldönümü bugün kutlanıyor
Halkevlerinin açılışının on üçüncü yıldönümü münasebetile iuıgün bütün Halkevi ve Halk odalarında kutlama törenleri yapılacaktır. Törene saat 15 te Başbakan B. Şükrü Saracoğlunun Ankara Hal herinde söyllyeceği ve radyo İle yurdun her tarafına yayılacak olan nutku ile başlanacaktır.
Teşkilâtlanın genişleten Yeşilköy, Kartal ve Yalova Halk odaları bugün Halkevi halini alacaklar. Mahmutbey, Küçük-çekmece, Büyükçekmece, Rami, Kemerburgaz, Pendik, Siilvenik, Selimpaşa, Çatalca ve Yalovannj Kadıköy nahiyelerüe Kâğıthane köyünde olmak üzere de 10 Halk odası açılacaktır.
Hava vaziyeti
Ankara 25 (Telefonla) — Yurdun dünkü hava vaziyeti hakkında alman haberlere göre kar fırtınası dün Kocaeli, Marmara, İstanbul, Karadeniz ve orta Ana-doluda yağış İle geçmiş Eğede yağış olmamıştır. En soğuk yer sıfırın altında 14 derece He Ankara, en sıcak yer de sıfınn üstünde 16 derece ile Dörtyol idi. Karın kalınlığı Akşehirde 80, Konyada 43. İzmitte 12. Anka-rada 8 santim idi.
Yine kar başladı
Bir .kaç günden beri devam eden poyraz fırtınası dün hafiflemiş ve kar durmuştur, öğleden sonra hava iyice açılmış ve yerler kurumuşsa da bu sabah yeniden kar yağmağa başlamıştır. Termometre gece sıfır, bu sabah iki deeceydi.
Fransaya gönderilecek ve oradan gelecek eşya
Harbden evvel Fransaya satılıp da gönderil emayen eşyaları Bakır şilebi götürecektir. Hazırlıklara başlıyan şilep, yükünü Tulona boşalttıktan sonra Fran-sadan ithalât eşyası, bu arada tıbbî müstahzarlar yükliyerek limanımıza dönecektir.
Beşibiryerdeyi kapan kızlar
Dün Kapalıçarşıda garip bir vaka olmuştur: Safiye, Nezahet ve Perihan adlarında üç kız. bir müddet evvel Malatyadan şehrimize gelen Hüseyin adında birine Taslamışlar ve onunla ahbaplık peyda etmişlerdir.
Hüseyin, zengin olduğundan bahsederek, cebinden çıkardığı bir beşi bir yerdeyi kızlara göstermek İstemiştir. Bu sırada, kızlardan biri beşi bir yerdeyi kaparak kaçmış, diğer iki kız da onu taklbetmişlerdir. Zabıta, bu kızlan yakalıyarak tahkikata başlamıştır.
Tanınmış bir Sovyet muharriri öldü
Moskova 24 (A.A.) — Tanınmış Rus muharrirlerinden ve 8ovyet yüksek başkanlık divanı üyelerinden Aleksi Tolstoy ölmüştür. Tolstoy 62 yaşında idi.
Sovyet hükümeti cenaze tüteni için bir komisyon kurmuştur.
Muzaffer Aydın
Alemdar sinemasından çıkarken yakalandı
Bir kaç gün evvel Üsküdar tevkifhanesinden kaçtığını yazdığımız Muzaffer Aydın dün akşam üzeri Sultanahmettc Alem dar sinemasından çıkarken ikinci şube memurları tarafından görülmüş ve derhal yakalanmıştır.
O gün Muzaffer Aydınla birlikte kaçan İlhamı de zabıta memurla n tarafından aranıyordu. Alkapon narnlle maruf olan bu mevkuf da dün 2abıta memurla-n tarafından Beşiktaşta yakalanmıştır.
Çorap işi
İhtiyaca göre mal verilerek ihtikârın önüne geçilmeğe çalışılacak
Her cins erkek çoraplarile İpekli kadın çoraplarının flitlerinin yükselmeğe yüz tuttuğunu yazmıştık.
İktisat Bakanlığı, ailelerin ekonomik bünyelerine tesir edebilecek durum gösteren yeni çorap flatlerile İlgilenmiş ve İstanbul Bölge sanayi birliğini bu işi incelemeğe memur etmiştir.
Şimdiye kadar yapılan lpllik dağıtımında ve çorap satışlarında bu usul gözetilmiyordu. Ham madde darlığını gören fırsatçılar, çok miktarda çorap toplamışlar, bunları ellerinde tutarak ölçülü bir şekilde piyasaya çıkarmağa başlamışlardır. Dışarıdan merserize iplik getirilemediğinden, tabii ipek çorap yapımında suni ipek iplikleri merserize olarak kullanılmakta, bu suretle suni ipeğe İstek artarak fırsatçıların İstifade İmkânları genişlemektedir.
İstanbul Bölge sanayi birliği, her kurula ve İstek sahiplerine İhtiyaçlarına göre mal vermek suretlle yokluğu önlemeğe çalışacaktır. İsteklilerden, istek listeleri İstemiştir. Alınacak listeler üzerine çalışılarak İstek tutarı anlaşılacak ve ona göre hareket edilecektir.
Sahte aynî yardım kuponları
Emekli, dul ve yetimlere ait aynî yardım kuponları sahtekârlığı et ifamda emniyet müdürlüğünce yapılan tahkikat neticelenmiş ve bu sahtekârlığı yapanın Mustafa adında biri olduğu anlaşılarak yakalanmıştır. Mustafa, bu sahtekârlığı nasıl yaptığını itiarf etmiş, Galatada bir mtabaada başlan kuponlardaki bozuklan Üzerinde meşgul olarak onlardan istifade ettiğini anlatmıştır. __________
7 aylık bütçe tasarısı
Ankara 24 — Maliye Bakanlığı 7 aylık bütçe kanun tasarısını hazırlamıştır. Tasan. Büyük •Millet Meclisine sunulmak üzere pazartesi günü (yaıın) Başbakanlığa verilecektir. Maliye Bakanı 1 martta yeni bütçe hakkında basına İzahat verecektir. Bütçe, masraf kısımlarında tasarruf yapılmak suretti* hazırlanmıştır.
Cumhurbaşkanı
Dün oda müziği konserinde bulundu
Türkiye - İsviçre
Cenevrede bir dostluk derneği kuruldu
Cenevre 24 (AA.) — Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor: Üniversite profscorleıinden bir çoğunun da hazır bulunduğu bir toplantıda Türkiye hakkında kıymetli ve silinmez hâtıralar taşıyan Türk dostu İsviçreliler bir İsviçre - Türkiye dostluk derneği kurmuşlardır. Bu toplantıda Tükiye baş konsolosu ile Cenev-edeki Tükler de hazır bulunmuştur. _________________
Türk Hava kurumu Başkanı Ankara’ya döndü
Ankara 24 (A.A.) — Şıkago
milletlerarası havacılık konferansına iştirak ettikten sonra Londraya geçmiş olan Türk Hava kurumu Başkanı Erzurum millet vekili B. Şükrü Koçak, bu sabah, hava yollle Ankara'ya dönmüş ve hava alanında karşılanmıştır.
Kendisini hava alanında karşılayan Anadolu ajansı muharririne Şükrü Koçak, seyahatinden çok memnun olduğunu, bilhassa îngllterede gördüğü güzel kabulden dolayı çok müteşekkir bulunduğunu söylemiş ve sözlerine şunları ilâve etmiştir;
«Tüık hava kurumunun Ankara’da inşa edeceği motor fabrikasına ait mukaveleyi 16 şubatta Londra’da imzaladım. Fab rika 10 ay sonra teslim edilecektir.
Yılda 200 motor çıkaracak olan bu fabrikada vazife alacak iki mühendisimiz ile 6 ustabaşı-mız yakında staj görmek üzere îngiltereye gönderilecektir.
İneboluda serserî bir mayn patladı inebolu 24 (A.A.) — Bir kaç günden beri dmlzde devam eden şiddetli fırtınalar tarafından sürüklenip geldiği anlaşılan serseri bir mayn, bu sabah saat beş buçukta mendirek ucunda kayalara çarparak patlamıştır.
Sahile yakın bir kısım binaların denize karşı olan camları bu patlama neticesi olarak kırılmıştır. insan zayiatı olmamıştır.
Kar ve fırtına bütün şiddetile devam eylemektedir.
Dünkü boks maçları
Spor sahasında son zamanlarda büyük muvaffakiyetler kaydeden Elektrik kulübü tarafından tertiplenen ve Galatasa rayla Kasımpaşa kulüplerine mensup sporcuların İştirak ettiği boks müsabakaları dün Maksim salonunda büyük bir kalabalık önünde yapılmıştır, çok muntazam ve heyecanlı bir şekilde geçen müsabakalarda ’Galatasaraydaıı Vural - Kasımpaşadan Kemale, Elektrikten Aftdl - Galatasaray'dan Ahmede, Elektrikten Mehmet - Galatasaray'dan Tahslne. Kasımpaşadan Halil -Elektrikten Abdullah Tombaya hükmen, Elektrikten Cevdet - Kasımpa-şadan Necatlye. Elektrikten Raşlt -Galatasaray dan Mehmede, Elektrikten Kadir - Galata;-araydan Şükrü-ye galip gelmiştir.
Puvan tasnifinde Elektrik kulübü 32 puvanla birinci, Galatasaray 24 puvanla ikinci, Kasımpaşa 21 puvanla üçüncü olmuştun. Müsabakaları müteakip derece kazananlardan birincilere birer Eşofman. İkincilere madalya verilmiştir. -
Eskrim birincilikleri müsabakası
İki haftadanberi devam etmekte olan İstanbul eskrim birinciliklerinin finalleri dün İstanbul Tenis - Eskrlm-Dağcüık kulübü salonlarında kalabalık bir seyirci kütlesi karşısında yapılmıştır.
Teknik neticeler şunlardır: Flöre: Tecrübeliler, Nejat Tul gar. Rıza Arse-ven, Behzat Halkaya,
Tecrübesizler: Öz 8omer, selman. Dllşat.
Epe; Tecrübeliler: Kutay. Nejat. Merih.
Tecrübesizler: Cevdet, öz, Doğan-Kılıç: Tecrübeliler: Rıza Arsoven, Behzad. Ali Or.
Tecrübesizler: Vural, Cevdet, Turgut.
Derece alanlara mükâfatları Boğaz komutanı kurmay albay Hakkı Güvenlik tarafından dağıtılmıştır.
Bulşrarıstanda halk mahkemeleri tarafından mahkûm edilenler
Sofya 24 (A.A.) — Anadolu
ajansının Özel muhabiri bildiriyor: Bresntk halk mahkemesi, 28 kişiyi ölüme. 5 kişiyi de müebbet hapse mahkûm etmiştir. Diğer 12 şuçlu da bir seneden 15 seneye İtadar muhtelif cezalar giymiştir.
Ankara 24 (A.A.) — Cumhur Başk arunuz sayın İsmet İnönü bugün. Devlet konservatuvarı konser salonunda Cumhur Başkanlığı flâınıonlk orkestrası üyelerinden Burhan Duyal, Fethi Kopuz, Zeki Berkinen ve Enver Akıncı’nin iştirâklle verilen ikinci oda müziği konserini şereflendi «nişlerdir. Yanlarında Maarif Bakanı Haşan Âli Yücel bulunan Millî Şef konserden soma sanatkârları kabul ederek takdir ve iltifatta bulunmuşlardır.
Millî Şef, konservatuvardan ayrılırlarken öğrenici ve öğretmenler tarafından coşkun sevgi tezahürlerde selftmlanmışlardır
Cumhur Başkanı Kabil büyük elcimizi kabul etti
Ankara 24 (AA.) — Cumhur Başkam İsmet. İnönü, Kâbii büyük elçiliğine tâyin edilen Cevat Üstün’ü Çankayada’ki köşklerinde kabul buyurmuşlar ve öğle yemeğine alıkoymuşlardır.
B. Ruşen Eşref, İngiliz Hariciye B^kanile görüştü
Londra 24 (A.A.) — Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor: Büyük elçi B. Ruşen Eşref önaydın perşembe günü İngiliz Hariciye Bakanı M Eden’le görüşmüştür. Görüşme bir saat kadar sürmüştür.
Sanat mükâfatı
Müsabakaya gönderilen eserler hakkında tetkik heyetinin raporu
Ankara 24 (AA.) — Tiyatroya tahsis edilen 1945 C. H. P sanat mk Afatı msabakasına 149 eseT gönderilmiştir. Bu eserleri Incellyen jüri heyetinin müsabaka neticesini gösterir aşağıdaki raporunu C. H, P. genel sekreterliğine vermiştir.
C. H. P. genel sekreterliğine:
Tiyatroya tahsis edilen C. H F. 1945 yılı sanat mükâfatını dağıtmak üzere teşkil edilen Jürimiz, 4 ocak 945 perşembe günü toplanmıştır. Gönde-derilen 149 eseri şartname hükümlerine uygunlukları bakımından İnçell-yon komisyonun ayırdığı 11 eser jürimizde okunmuştur.
Bu eserlerin mükâfat verilebilecek bir seviyeye erişemedikleri görülmüştür. Bu 11 eserin hemen hepsi, konu, teknik ve dil bakımından -şartnamenin İsteklerine uygun görünmekle beraber. sahne sanatının gerektirdiği hareket ve canlılıktan mahrumdur. Eser sahiplerinin çoğunun piyes yazıcılığı alanında ilk denemelerini yaptıkları anlaşılmaktadır. Yer yer başarılı konuşmalara, psikoloji bakımından parça halinde kalan karakter canlandırmalarına taslanıyor. Fakat bütün bakımından hiçbirinde okunduğu veya oynandığı zaman alâkayı çekerek, heyecan verecek veya eğlendirerek her hangi bir insan, cemiyet veya ruh meselesi üzerinde bizi düşündürecek bir değer ve mâna yoktur.
İncelediğimiz piyesler İçinde, bir perdelik komedi olarak yazılan Kafa Kâğıdı adlı eser, dili, konusu, yapışı bakımından, emsaline nispetle, daha deril toplu, daha sade görülmüştür. Bununla beraber, bu eser, Cumhuriyet Halk Partisinin sanat mükâfatını alacak değeri taşımıyor Adı geçen bu bir perdelik eserin şartnamede yazılı olan 301) liralık ikramiyelerden biriyle mükâfatlandırılmışı suretiyle yazarının teşvik edilmesi JÜrlmlzce uygun görülmüştür.
Saygılarımızla arzederiz.
Reis: Reşat Nuri Güntekln, Üyeler: Ahmet Haindi Tanpınar. Ali Süha De-lilbaşı, Muhsin Ertuğrul, Suut Kemal Yetkin. Bedreddtn Tunçcl, Yunus Kâzını Koni. Sabahaddin Eyüboğlu, Nurullah Ataç, Ertuğrul İlkin.
Danimarka’da suikastler
Stokholm 25 (A.A.) — Jutland da Sllkeburg şehrinin belediye dairesi ve toplantı salonu silâhlı bazı kimseler tarafından havaya uçurulmuştur. Danimarka’daki Alman baş komutanı General Llndemann'ın genel karargâhı burada bulunmaktaydı.
Müttefiklerle İsviçre arasında müzakereler
Bern 25 (AA.) — Gelecek hafta Müttefiklerle İsviçre arasında bir anlaşmaya varılması umulmaktadır. Müzakerelerin umu. mî havası elverişli olmakta devam ediyor.
★ Emlâk ve Eytam bankasından para alan yetim, dul ve emeklilerin üç aylıklarının dağıtılmasına 1 marttan itibaren | başlanacaktır.
Berlin'e taarruz için hazırlık
Kızılordu Öder ve Neisse nehirleri boyunca toplanıyor
Ncvyork 25 (A.A.) — Moskova’daki harb muhabirlerinin bildirdiklerine göre, 80vyet orduları ve zuhlı birlikleri Berlin'e knrşı cephe taarruzu İçin Öder ve Nei-.se nehjrbri boyunca toplanmaktadırlar. '
Londra 25 (R.) — Doğu cephesinde başlıca hareketler Doğu Prusya' da çember İçinde bulunan Alman grupunun. Breslau ve Oraudnz'de mahsur Alman kıtalarının temizlenmesi İçin yapılan muharebelerdir Almanlar Konisgberg'ln kuzey batısında Samland yarımadasında hâtâ şiddetli hücumlarda bulunarak Kö-nifiöberg dckl kuvvetlerin Pıllau ricat yolunu açık tutmağa çalışıyorlar Bu hücumlar tardedllmektcdlr.
Türkiye, Birleşmiş milletler fıeyannaınesine katıldı
(Baş tarafı 1 inci sahifede) Bu husustaki İngiliz görüşüne göre, Türklyenln bu hareketi, onun San Francisco konferansına Iştlrâkl kadar müsait bir şekilde karşılanmıştır. Mamafih, umumi efkâr şu düşüncenin tesiri altında kalacağa benziyor kİ. İngllterenln Türk müttefikinin Almanyaya harb İlân etmesi Adana konferansında iimiâedllmlş olduğu gibi. 1943 senesi ocak ayında yapılmış olsaydı, o zaman başka bir mahiyet taşıyacaktı, o zamanlar, bu kararın, ehemmiyetli bir askeri tesiri olabilirdi. Ancak, Türklyenln bundan sonraki düşünceleri Almanya ve Ja-ponyanın mânevi bakımdan tecridini kuvvetlendirmek ve barış kalelerinin kuruluşunda Türklyenln fiili İş birliğinin sağlanmasına yaramıştır.
Türkiye Dış Bakanı. Kırım konferansında Birleşmiş mllleterc ortak olan milletlerin tam birleşmiş millet] hukuku durumuna gelmeleri ve Almanya İle Japonyaya veya her İkisine birden harb İlân etmek suretlle San Francisco konferansın-! Iştlrâk edebilmeleri tein tesbit edilmiş olan son tarih oHın'unu İlk defa olarak açığa vurmuştur.
’T'imes’in makalesi
Londra 24 (A.A.) — Times gazetesi diyor kİ: Türklyenln karan ne karlat gecikmiş olsa gene memnuniyetle karşılanacak bir karardır. Hatırlamak lâzımdır kİ, tngll’erenin en kara günlerinde Türk hükümetinin ve milletinin durumu tamamlle dostane olmuştur. Türkiye tehditlere ve toprak kazancı bakımından çekici tekliflere rağm n. Türk - İngiliz İttifakına bağlı kalmıştır. Türklyenln Almanyaya harb İlân etmesi, bu İttifakı tam tatbik haline getirmiştir.
Türklyenln Orta Şarkta İşgal etmekte olduğu kilit mevkii ve Türk devlet adamlarının Balkan vc Ege meselelerinin memnunluk verici bir şekilde halli hususunda besledikleri şiddetli İlgi, bu kadar ehemmiyetli olan bu bölgenin llstkballne şekil verecek olan müzakerelere katılmak yolunda Türkiyeye tam bir hak vermektedir.
Londra 24 (AA.) — Western Mail gazetesi. Türklyenln Almanya ve Ja-ponyaya harb İlânı hakkında aldığı karan yorumlıyarak şöyle demektedir:
Bu teşebbüsün tesiri, askeri hareket üzerinde cüz! olmakla beraber. Türklyenln tabiatlyle belllbaşh bir devlet olduğu ve İngllterenln hayati stratejik ve maddi menfaatlerle bağlı bulunduğu Orta Doğuda mevebt karışık durumun düzeltilmesini bu karar kolaylaştırabilir. Orta Doğuda yeni bir nizamın kurulması işinde birçok pürüzlü meseleler başgöstermekterttr. Bu bölgede Türkiye çok İş yapabilir.
Hava akını ihtimali var mı?
Londra 24 (A.A.) — Brltanova
ajansının havacılık muhabiri bildiriyor: Buradaki havacılık mütehassısları Almanlar tarafından Türkiye'ye havfl atanla n yapılmasını pek muhtemel görmüyorlar. Almanların elinde bu bölgede çok sayıda bomba uçağı olmadığı için yapabilecekleri hareketler, olsa olsa Doğu Akdenlz-deki üslerinden havalandıracakları uçaklarla s(ri bir kaç bombardıman yapıp dönmekten İbaret olacaktır Daily Ekspres» ne diyor?
Londra 24 (A.A.) — Daily Esprars gazetesinin siyasî muharriri yazıyor: Türkiye’nin harbe girişi, hattâ şlnıd! bile ehemmiyetli neticeler verebilir. Zira Boğazlar yolu ile Rusyaya dahc çok malzeme gönderilebilir ve hattâ İcabederse bıı sevklyat Müttefik harb gemllcrlle himaye edilebilir. Tarafsız bir devlet sıfatlyie Türkiye, bu Boğazlardan harb gemilerinin geçmesine müsaade etmiyordu.
Zannediyorum ki,' geç gelen memleketler bar» konferansında en iyi mevkileri elde edemi yedeklerdir. Mamafih, dünya emniyet teşkilâtının kurueu üyeleri olabilirler.
24/2/1945 fiatlerl
Londra üzerine 1 sterlin 5 24
Nevyork üzerine iüo dolar 13?.—
Cenevre 100 tsvlçre Fr 39.3255
Madrid üzerine 100 pezets it' 9T75
Stokholm üzerine 100 kuran Esham »e Tahvilât 31 1325
Ergani % 5 1933 25 —
İkramiyen % 5 93» «12.—
% 5 İkramlyell M M. 21.B7
% 7 Millî Müdafaa 19.5J
MHH Müdafaa 2 20.3C
Milli Müdafaa 3 19.18
% 5 945 Milli Müdafi 19.16
Sivas - Erzurum J 1910
Sivas - Erzurum 2-7 19 10
% 7 1941 D. ¥ I 19.35
1941 Demiryolu n 20.40
1941 Demiryolu OT 19 87
1941 Demiryolu % 5 9H.85 34 50 M — 48 —
Anadolu D Yolu *5. »0
Anadolu tahvili 1 - u
Anadolu Mümes.
Merkez Bankası
HURSA ÜİŞİNDI
Reşaüiye altını * ?e75 33 70
Gulden 5.32
Külçe ait’® ou s1*®11
DanZlge doğru yapılan ileri hareketinde yeni yerle-r el? geçirilmiştir, Breslauın dış mahallelerinden bir tanesi daha ele geçirilmiştir. Budapeşte İle BratİBİava arasında Alman hücumları devam ediyor. Almanlar Poznan'ı kaybettiklerini dün gece itiraf etmişlerdir
Londra 25 (R ( — Alman radyosu Rusların * Neisse nehri boyunda bir köprübaşı kurduklarını bildirmiştir. Alman tebliği Danzig yolu üzerinde Tuchel'de Sovyet kıtalarının arazi kazançları elde ettiklerini bl’divmekte-dlr.
Londra 25 (R.ı — Lubün radyosuna göre harbden evvel nufusıı 1 milyon 200 bin olan Varşova da şimdi ancak 25 bin kişi vardır
I Türkiye. Almanya'ya harb ilân eden 37 nel devlettir Mısır'ın derhal Türkiye'yi takl i detmesi ve İzlanda, Ekuat-ör. Uruguay ve diğer Güney Amerika memleketlerinin Müttefiklere katılmaları muhtemeldir
Londra Halkevinde tebrikler
Londra 24 (A.A.ı — Tiirkıyenin Almanya ve Japonya'ya harb ilân etmesi üzerine bir çok ingillzier bugün Londra Halkpvlne giderek tebriklerini sunmuşlardır.
Bir Portekiz gazetesi ne diyor?
Lizbon 24 (A.A.) — Bugunlıu Portekiz gazeteleri, Türklyenln harb kararı hakkında hiç bir hayret gö-ttr-memekte ve bu karan, hâdiselerin tabii neticesi telâkki etmektedirler. Dlarıo de Noticias gazetesi, şöyle diyor: «Kırım konferansının gizli planlan, dün saklanmağa basl^mırtır.» Almnava’da yeis
Londra 24 (AA.) — Daily Mail gazetesinin Stokhelm muhabiri dün gece gönderoiği bir telgrafta ciypr kİ:
Tilrkiyenin Almanyaya ’ı: rb ilân ettiği haberi ecnebi radyolar tarafından yayınlanınca Beri inliler yelse düşmüştür. Bunlar diycrlarkl bugün bütün dünya bizden nefret ediyor gibidir. İste yediğimiz son darbe
Yeni harb ilânları bekleniyor
Londra 24 (A.A.) — Daily mali
gazetesinin siyasi muharriri yazıyor: Tıirkiyenin Almanya'ya ve Japonya-ya harb İlânını diğer memleketlerin buna benzet kararları takibcdccek-tlr. Tarafsız kalmtş memleketlerin, 25 nisanda San Fran l'co'dı a-dacak olan ve dünya güvenine müteallik bulunan birleşmiş milletler konferansında bir yer almalarının tek yolu bodur.
M. Churchill. gelecek «.m Avam Kamarasında. Kırım konferansı hakkında vereceği söylevinde birleşmiş milletlerin üyesi olmak İçin gereken şeyi yapmağa hazır milletlerin vaziyetini ve yerine getirecekleri şartlan genel hatlarlyle gösterecektir. Tarafsız m metlerden çoğunun gelecek haftalar zarfında Almanya'ya ve Japonya'ya harb ilân edece» sanılmakladır.
Arjantinln duruuıu henfı- ete» derecede- aydınlanmamıştı r. Bell'! de Arjantin. Almanya ve Japonya’ya her holde harb İlân etmiyecek olan İspanya. Portekiz ile bağımsız »-anda yanında yer alacaktır borsa~|
Bulllk 3
AKŞAMDAN AKŞAMA
Harbde ve sulhte imkân ufukları
Tevfik Fikret’in «.Zavallı evet» başlığını taşıyan bir şiiri vardır!
Evet, muhatabının fikri pek musarrahtı
İlh...
Musarrah, müdellel olarak, muhatabı ona, eski mantığın icabet tirdiği her şeyi izah eder.
Şair de. dinler, dinler; boynunu bükerek:
— "Evet,., - demeğe mecbur kalır.
Fakat o, yepyeni bir düşünüş nizamının mensubudur. Bu zoraki tasdikinden kendi kendine sinirlenerek mırıldanır:
— Zavallı «evet»...
•e*
Su yaşadığımız cemiyetin bir çok irili ufaklı aksaklıkları var. Ne bileyim? En klâsiklerinden başlıyahm; «Kar yağıyor, pabucumuzdan içeri su sızıyor. Sırtımız da pek değil.,. Aldığımız em-permeabl pabucumuzdan farksız ... Tramvayın hava cereyanında helak oluyoruz.»
Ve suratımızı asıyoruz. Şikâyete başlasak, cevaplar derhal hazır:
— Nasıl olsundu ki?... Yağar yağmaz karlan Belediye süpür-İrmezdi ya...
— Normal şartlar altında şimal memleketlerinde altı ay kış durmadan tekmil sokakları süpürürler. - demeyiniz; cevabı, dolaptan indirilen katlanmış çamaşır gibi, derhal önünüze seriliyor:
— Fakat efendim, oranın Belediyeleri, şiddetli kışlara göre tertibatlıdır. Bizimki, koskoca ekipleri, senede bir defa yağacak, yalıut da hiç yağmıyacak kara göre boyuna hazır tutamaz a... Hem bütçesi de malûm: Fakir belde...
— Pabucumu yeni aldığım halde ,
— Harb zamanı. . Su sızsa bile hoş görmelisin... Uzatma... Şükret...
— Evet... Hamdolsun... Fakat şu sırtımdaki mübareğin ismi yağmurluk...
Cevap mı yok? Tekrarlayıp durmak mümkün:
— Bu memleketin şartları İçinde... Ne yapalım?. . Kanaat... Sabır.., Olanla idare etmek.,. Vc unutmamak ki nihayet bu memleket...
' Bütün bu musarrah ve müdellel cevapları kabul edenlerden misiniz? Yoksa tıpkı Tevfik Fikret gibi, hepsine birer «zavallı evet!» mi savuruyorsunuz?
Bu memleketin şartlarından, bu zengin tabiattan, bu milletin istidadından harbde ve sulhte ancak bu kadarcık bir hayat seviyesi çıkabileceğini mi sanıyorsunuz?...
O köhne, o yere batası mantığın mensubu musunuz? Yoksa:
— Behemahal daha iyisi, çok daha iyisi, hem de bizim yaşadığımız kısa zamanlar İçinde olabilir... Hele şu harb bitsin: (hattâ bitmeden) paçaları başka türlü sıvamak. Gayret... - diyenlerden misiniz?
U unut manialı:
Tevfik Fikret’e musarrah, müdellel mantıkile iddialarda bulunan adam partiyi o devir için kaybetti: Fikret'in garplılaşmak nasarîyesi galebe çaldı.
Şimdi de, »ne yapalım! Ancak bu kadar olabilir! Kanaat! Sabır! İmkân çerçevesi!» diyenler: ve mantıklarını sarsılmaz sayanlar partiyi kaybedeceklerdir.
(Vâ - Nü)
ölçü ve tartı âletleri damgalanacak
1946 yılına alt ölçü ve tartı Âletleri damga beyannamesi esnafa dağıtılmıştı. Bu beyannameler doldurularak ilçelerdeki ölçü ve ayar tartı memurluKlarına verilmiştir. Bu işle alâkalı memurlar, ilçeler dahilinde beyanname vermiyen bulunup bulunmadığını kontrol etmeğe başlamışlardır.
Bu ayın sonuna kadar devam edecek olan bu kontroilarla şimdiye kadar Beyoğlu nuntakasuıda beyanname vermemiş ve damgasız ölçü vs t-artı âlet kullanmakta olan 25 esnaf yakalanarak Cumhuriyet savcılığına teslim edilmiştir. Aletlerin bu yıla ait damga işlerin? 15 marttan itibaren başlanacaktır. Damgalama İşi İçin bir program hazırlanarak İlçelerin damga günleri testolt edilmiştir.
Şehir sınırları içinde bulunan esnafın hangi günlerde âletlerini damgalatacakları yakında İlân edilecektir,
ŞEHİR HABERLERİ II Üir çırpıda || Hediye!.
Zeytinyağı
Perakende satiflar
Bakkallar cemiyetine bağlı bakkallar vasıtacile yapılacak
İstanbul limanı nerede yapılmalı?
Türk yardım se. venler cemiyeti
Senelik kongresi dün
Neşredilen kararnameye göre zeytinyağı ve bütün nebati yağların bir sistem altında satılacağı malûmdur. Her cins yağı satan dükkân veya ticaret evi belli olacak, kontroilarda ona göre hareket edilecektir.
Dağıtma İşleri ile meşgul olmak üzere İstanbul Bakkallar cemiyeti harekete geçmiştir. Cemiyet, Belediye İle temasa geçerek yağların cemiyete yazılı bakkallar tarafından satılmasını sağhyacaktır
Bu İşte cemiyet, yalnız hareket et-nıiyecek. asıl işi İstanbul küçiik sanat kooperatifine bırakacaktır. Kooperatifin bu İşe yetecek kadar sermayesi bulunduğundan Tarım kooperatifinden alınacak yağlar kolaylıkla müstehlike ulaştırılabilecektir.
Zeytinyağı alabilecek ve satabilecek tacir ve komisyoncular İstanbul Ticaret Odasına çağırılarak sicilleri gözden geçirilmektedir Kaydında zeytlnyağcı diye yazılanlar satışlarına eskisi gibi devam edeceklerdir. Yağ işleri ile meşgul olup da Ticaret Odasındaki kaydında buna dair bir şerh bulunmayanlar yeniden kayıtlarını yaptıracaklardır.
Şehrimizde zeytinyağının bollaşması İçin önceden yazdığımız gibi İzmir incir ve üzüm tarım satış koO-perotlflnln elinde bulunan 12 bin ton zeytinyağından birkaç bin tonunu İstanbulda satışa çıkarılmasından başka çare yoktur.
Bugünkü darlığı önlemek için kooperatifin yağ satışına başlaması gerektir. Kooperatif tarafından yapılan incelemeler de bunu göstermektedir. Yakında kooperatifin yağları perakendecilerde bol miktarda görülebilecektir.
pazartesi günil şehirde zeytinyağını perakende satabilecek esnaf t«s-blt edilerek ilân olunacaktır
Satışa çıkarılan ithal ınpHıtn
İst Nemllzade handa Lûtfi Pulnt-hanellye cep feneri İçin ampul Foks, İstiklâl cad. No. 302 de Vahram Oe-j sara tazyik veya temyl edilmiş gazlar. İst. Rahvancilar sokak No. 19 da Davit Kohene esans, İst. Kısmet handa Fahri Garnne anilin bova. İst. Ankara cad No. 88 de Arif Neşet Ummana asit lâktlk. asid sitrik vç san-lonin. İst. Fincancılarda No. 20 de M-Beşlr ve M. Şefik Hftrtriye gemaleka, İst. Balkapan sokak No. 28 de Rcfaei Behara kurşun kalem. İst Sarı oğlu handa Jak Eskenazlye deri basketbol,1 voleybol, futbol, »parça halinde.
Şehrimizde açılacak teknik okullar
Şehrimizde açılması kararlaştırılan muhtelif teknik öğretim müesseseleri için binalar satın alınmaktadır. Bu işlerin düzenlenmesi maksadlle Teknik öğretim müsteşarı B Rüştü Tezel birkaç güne kadar şehrimize gele-cektLr. Tophanedeki Ford fabrlkasile Kasımpaşadakl Sıbyan kıstası satın alınmıştır. _
50 bin kilo mangal kömürü geldi
Dün şehre 50 bin kilo mangal Kömürü getirilmiştir. Trakyanın muhtelif bölgelerinden getirilen bu lcö-j mürler Samatya İle Kumkapı İstasyonlarına indirilmiştir
Fazla miktarda kuzu ve sığır getiriliyor
Şehrimize getirilmekte olan koyun sayısı bir miktar azalmıştır. Buna mukabil gelen kuzu ve sığır sayısı artmağa devam ediyor. Getirilen kasaplık hayvanların canlı satış flitlerinde değişiklik yoktur Narh üzerinden satışların yapılması hususunda Belediye kontrolları devam etmektedir.
Hazin bir ölüm
Eski birinci ordu levazım şube müdürü Tevfik beyin tazı. Yataklı vagonlar şirketi Türkiye mümessili Hüsnü Sadık Durukol'uı eşi. profesör Pertev Ata’nın teyzesi, Mülga Harbiye Nezareti hesap müfettişi Mekkl Şanyeli’nln baldızı, İstanbul P. T. T. başmüdür muavini Tayyar Üstilnu-çar’ın gelinleri, Eskişehir doğum evi başhekimi Mehmet Ali Yıldız ve operatör Melâhat’ln yengesi, muharrirlerimizden Halûk Durukal’ln annesi AYŞE KÂMİLE DURUKAL as müddet süren amansız bir hastalıktan kurtulanuyarak, rahmeti rahmana kavuşmuştur. CeoaZerf bugünkü pazar günü saat 12.30 da Babı&li caddesindeki 20 numaralı evlerinden Beyazıt camiine götürülerek, öğle namazını müteakip Edlmekapısında şehitlikteki nıedfenlne tevdi edilecektir.
Ulu Tanrıdan kendisine rahmet vs ailesi efradına sabır ve ecirler dll«riz. Çelenk ve çiçek getirilmemesi vasiyeti üzerine bilhassa rica, olunur.
Eski şehremini Prof. Cenrl Topuz-lu’nun bir muharririmize demeci
Geçeıı gün gazetelerde İstanbul limanının Moda ile Haydarpaşa arasında yapılacağına dair bir haber vrdı. Eski Şehremini Prof Cemil Topuzlu bu hususta bir muharririmize şu demeçte bulunmuştr:
— Ben senelerdenberl her fırsat düştükçe, gerek gazetenize yaptığım beyanatta, gerekse bundan yedi sene evvel neşreyledlğlm Yarınki İstanbul Adındaki risalede İstanbul limanı ile transit limanının behemehal Yedıku-le taraflarında yapılmasına taraftar olduğumu bildirmiştim. -
Hele İstanbulu güzelleştirmek ve modern bir surette İmar etmek İstediğimiz şu sıralarda liman İşini kati surette halletmek şehrimiz için hayati bir iş olduğunu ve limanın mevkii taayyün etmeyince, bu güzelim şehri asri ve medeni bir şekilde imar etmek mümkün olmıyacağını İyice bilmeliyiz. Cûnkil her şey yeni yapılacak limanın mevkiine tabidir
Peklâlâ biliyoruz kİ. şehrimize lâyık modem’bir liman yapmak istersek bugün İstanbulun en mutena ve muhtelif yerlerinde dağınık bir halde bulunan ve güzel şehrimizin birçok semtlerini çirkinleştiren gümrük daire. depo, antrepoları, siloları, inşa levazımı. kömür, su, gaz, mazot, benzin depoları, biiyük sebze ve yemiş hâlleri, kalafat yerleri, ardiyeler ve transit denilen serbes liman topluca olarak bu limanın yanıbaşında bulundurulmalıdır, şimdiye kadar İstanbul limanının mevkii hakkında blrlblrlne zıt dört fikir ortaya atılmış ve müdafaa olunmuştur.
1 — Bugünkü limanı haille bırakarak Sarabıırnu ve Fındıklıya kadar uzatmakta
2 — Galata ve Atatürk köprüsünü kaldırıp limanı Halicin içine sokmak.
3 — Haydarpaşa İle Moda arasında ve yahut Anadolu sahilinde tesis etmek.
4 — Yedikule İle Yenlkapı arasında yapmak.
Ben Yarınki fstanbul adındaki risalemde bu dört muhtelif mütalâa ve müdafaa olunan tezleri ayrı ayrı tetkik ettikten sonra yeni limanın behemehal Yedikule taraflarında yapılmasından başka çare olmadığım IJerl sürmüştüm. Farzı muhal olarak Haydarpaşa İle Moda arasında bir liman yapmak İstersek yukarıda yazdığım ve asri bir limanın yanında behemehal bulunması lâzım gelen devalrl. depo ve antrepoları bu küçücük yere sokmak ihtimal haricindedir.
çünkü Moda İle Haydarpaşa arasında İstasyon binası yanındaki boş araziden başka biiyük tnebani inşasına elverişli düz arazi yoktur ve bu yerler ileride daha ziyade inkişaf edecek dcmlryollannuz İçin bile kifayet etmlyeccğlnden, bilmecburlye pek çok. hattâ milyonlarca lira sarfl-le pek derin olan deniz doldurulacak, istlmlftkât İçin de akla Slğmtyacak derecede paralar heder olup gidecektir.
Bununla beraber yukarıda yazdığım mücssesatın onda biri bile oraya sığı-dırılamıyacak. Hele transit limanı yapmak İçin bir karış yer tedarik edl-lemiyecek; û2 zaman sonra yeniden başka bir yerde büyük bir liman yapmak mecburjyetlnde kalınacak.
Halbuki liman Yedlkııle civarında yapılırsa, o civardaki arazi düz ve deniz de pek derin değildir. Bütün bos-tanlıkları. yangın yerlerini ve köhne ahşap evleri İhata eden Yedikule civarının istimlâk İşleri ehven paralar sarfile mümkün olacaktır. Buraya istenildiği kadar daireler, depolar yapılacak. Umanın yanıbaşına da Sirkeci demiryolu İstasyonu taşınabilecek ve transit limanı de yanıbaşın-da kurulacaktır.
Bugün şehrimizin göbeğine sokulmuş ve en güzel bir parçasını çirkinleştiren Galata ile İstanbul arasındaki Kurunuvustal liman kaldırılıp da Yenlcamf önünden yeni limana kadar geniş rıhtımlar, yeşil sahalar, bahçeler içinde küçük küçük köşkler inşa edilirse bu yerler Sarayburım parkı ve Eski saray He birlikte dünyanın en güzel semtlerinden biri olacaktır.
Sirkecideki demiryolu istasyonunun Yedikule cihetinde yapılmasından dolayı yeni liman civarında kolaylıkla demiryolu şebekeleri ve Avrupa trenlerini taşıyacak feribotlara mahsus muntazam asri iskeleleri tesis etmek de mümkündür.
Hele Umanın yatubaşında yapılacak kömür, su. benzin, mazot, gaz ve yiyecek depoları ve kalafat ve tamirat ateİyeleri sayesinde Boğazdan transit suretinde geçecek büyük küçük ecnebi vapurları Pire ve saire gibi limanları bırakarak hemen kendi yolları üzerinde, bahusus asri teçhizatı bulunan yeni limanımızdan kömür. su, mazot ve yiyeceklerini tedarik edecekler ve icabında gemilerinin ufak tefek tamirlerini yaptıracaklar ve memleketimize de bu vesile He pek çok paralar girecektir.
Tarlabaşı cinayeti nasıl işlendi?
Hazırlık tahkikatı evrakı hazırlanarak sorgu yargıçlığına verildi
Beyoğlunda Tarlabaşında geçen ve genç bir kadının ölümile neticelenen faciadan dün kısaca bahsetmiştik. Tahkikatın adil safhasına el koyan savcı B. Saim Giirkol bu husustaki İncelemelere devam etmektedir.
Muharrlrlprlzln tahkikatına gara, bu kanlı vakanın tafsilâtı şöyledlr:
Tarlabaşında Menekşe sokağmda 9 numaralı kâglr, 4 katlı bir evde oturan bayan Racla, 3S yaşında olup 17 scnedenbcrl. Haydar namında biriyle evli bulunmaktadır. Bu ailenin yedi yaşında Nural İsminde bir kızı da vardır. Bundan dört sene evvel bu aUe 11e Şilkrü adında biri ve refikası ahbabolmuştur. ve birlblrlerlne şık sık gidip gelmeğe başlamışlardır. İki aile arasındaki dostluk kısa bir zamanda Derlemiş ve şükrü baz an yalnız, bu eve girip çıkmıştır.
Aradan bir müddet geçmiş. Şükrü refikasından ayrılmış, K&sımp&şada başka bir kadınla beraber yaşamağa başlayınca. Haydar, Şükrünün kendi evine gelip gitmesini doğru bulmamıştır. Haydar, bu ciheti karısına da söylemiş ve bir gün Şükrü, enlşteslla bearber, eve geldiği zaman, Racla:
— Sizi Haydar İstemiyor. Artık geleyim demeyin; yuvamızı yıkacaksın!... demiş, Şükrt hırsla evden ayrılmıştır.
Bir hafta sonra, kocası gece, evinde bulunmadığı bir sırada, Racla, kiracısı Emine ila odasında oturmaktılar İken ansızın karşılarında Şiikrü-yü görmüşlerdir. Racla, gecenin geç vaktinde ve kapıyı kimse açmadığı halde, şükrilyü karşısında görünce şaşırmış, eve nasıl girdiğini sormuştur, Şükrü, bu suale cevaben:
— Bentteki anahtar, senin evin gibi dokuz apartman açarl..’- şeklinde mukabelede bulunmuştur.
Bu şekilde başhyan münakaşa uza-
yınca, kiracu Emlnenln kocası da yukarı çıkmış, Şükrüye bir İki söz söy-llyorek, yatıştırmak istemiştir. Şükrü; bütün bunlara rağmen, Racla’ya son bir sual soracağını söylemiş ve demiştir İdi
— Haydar, benim bu eve gelmemi neden İslemiyor?
Racla da buna cevabent
— ErJciden evliydin, şimdi bukArvanı onun İçin istemiyor!.,- demiştir.
Bu sual ve cevaptan sonra odanın pencere kenarında oturan Şükrü, tabancasını çıkararak şarjörü namluya sürmüş ve ateş etmiştir. Çıkan
toplandı
Tiirk Yatdimsevcnler cemiyeti kongresi dün Taksimde Beden terbiyesi binasındaki merkezinde toplanmıştır.
Kongre, Cemiyet başkanı bayan Hayriye Kırda r tarafından açıldıktan sonra kongre başkanlığına Prof, Halide Edlb Adıvar seçilmiştir.
İdare heyeti raporu bayan İffet Halim Oruz tarafından okunmuştur. Raporda Cemiyetin geçen kongreden-beri başardığı işler belirtilmiştir. Bu arada ev İşi kolu, iş evleri faaliyetlerine dokunulmuştur. Cemiyet kurduğu iş evlerinde yardıma muhtaç olan kadınları çalıştırmaktadır. Bu arada el işleri, çamaşır ve diğer dikiş işleri de yapılmaktadır. Bu maksatla Fatih. Sarıyer. Kadıköy, Beyoğlunda birer atelye vardır.
Bundan başka yoksul ailelere yapılan ayni yardım da İzah edilmiştir. Cemiyet üç ay İçinde on bin lira miktarında fasulye, makarna, zeytinyağı. sabun, patates ve incir dağıtmıştır.
Kongreye verilen dilekler İçinde bilhassa mühim bir nokta şudur: Anadoludan İstanbul hastanelerine yatmak İçin gelen fakir hastalar vardır. Bunlardan çoğu, hastanelerde yatak bulamadıklarından, şurada burada sefalet içinde gün beklemektedirler. Cemiyetin bununla daha yakın İlgi göstermesi İçin., bu yoksul hastalan koruyarak, meselâ revir gibi bir yerde barındırılması, hastanelerde yatak açılınca bunları yerleştirmesi. esasi üzerine İdare heyetinin tetkikler yaparak bu hayırlı İşi başarması kongrece kabul edilmiştir
Bundan sonra İdare heyeti seçim! yapılmış ve bayan Hayriye Kırdar. İffet Halim Onız, Dr. Semlramls, Hn-sene İlgaz. Safiye Elbl, Fahriye Yen, Münevver Ayaşlı. Bchlre Alptürk, İsmet Gökçe: Ankarâda toplanacak büyük kongreye de bayan Hasene İlgaz. bayan İffet Halim Oruz delege olarak seçilmişlerdir.
Kongre, sayın bayan Mevhlbe İnönü’ye ve genel sekreterliğe de saygı telgrafları çekilmesine karar vermiştir. ______________
Millî korunma mahkemesine verilenler
Zahireci Raslm. Beyoğlunda bakkal Dlmltrl zeytinyağı ihtikârından, Beyoğlunda Kumbaracı yokuşunda apartman sahibi Hatice kira İhtikârından. Bsyoğlunda kunduracı İbrahim fâhlş flatle kundura satışından, ve Raslm adında bir şahıs da sinemalarda aldığı biletleri kapı önünde başkalarına yüksek Hatla satmak suçundan MIHI Korunma mahkemesine
verilmiştir.
Şubatın 18 İnden 24 üne kadar 9 günlük müddet İçinde vilâyet kontrolörleri tarafından yapılan kontrollar sonunda suçlu . görülen 24 muhtelif esnaf da Milli Korunma^mahkemesf-ne veril mşllerdlr. _____
A Bakkallara dağıtılmak üzere İstanbul Kiiçük sanat kooperatifi Yerli Mallar Pazarlan müessesesl müdürlüğünden beş ton ambalâj kâğıdı almıştır.
Kari mektubu
Kadıköy ve Adalar vapurlarının kaptan köşkü altındaki hamaratı
■-----
Devlet Denizyollarının. Kadıköy ve Adalar hattında İşleyen eski vapurlarının kaptan köşkü altında tsigara içmeyenlere mahsus, âzami on kişilik kadar tahmin edilen bir kamarası var. Burası; sigarayı esasından İçmeyenlerle, sonradan hastalık dolayıslyle zaruri terkeden vatandaşlar için bilhassa kış günlerinde sığınılan bir süt liman kadar ferah verici, lüzumlu ve hattâ sıhhi bir yer olduğu görülüyor, fakat hattın en büyük vapurları olan (Ulev ve Su vadi adındaki vapularda bu kamara sigara İçmeyenlere tahsis edilmediği gibi yanlışlıkla oturanlardan da lüks farta alınmaktadır. f
Bilhassa taş günlerinde sigara İçmeyen yolcuların sıhhatlerinin İdarece düşünüleceğini umarak Şirketi Hayrlyeden «atın alınan vapurlarla beraber bu vapurlarda da blzlere ufacık birer köşe ayırmalarını delâletinizle Denizyollarından rica ederiz.
kurşun Racla'ıun boynundan girmiş, amudu fıkarlslndo seyretmiş ve felci ! lntacederek ölümüne sebebolmuştur. I şükrü, vakayı mütaakıp kaçmışea da, bilâhara yakalanarak hakkında tevkif kararı verilmiştir.
Bu husustaki hazırlık tahkikatı) sorgu yargıçlığına tevdi olunmuştur. |
Beyoğlunda, bir kütüphanenin vitrinlerinde gözüme ilişti, Üç cilt kitap üatüste konulmuş ve bir kordclâ ile bağlanmış. Kenarında hır faturanın üzerinde şu cümleler yazılı; «Hediye».
Artık kitap insanların hediyeleri arasındadır. Sevinilecek bir manzara...
Vakıa şu camekândaki manzaraya belki 100 seneden beri garp kitapçılarının vitrinlerinde rastlamak kabildir. Zira oradaki kitapçı, kitabı rağbette bir meta haline getirmek için elinden geleni yapmıştır. Hattâ mini mini rafçıklar, küçük kitaplıklar, korde lâlar arasında kitabı en cazibeli bir hediye arasına sokanlar da onlardır Bizde ise şimdiye kadar kitapçı, kitabını satmak için başvurduğu tek «büyük iş* onu vitrinine koymaktan ibarettir.
En fazla okuyucusu olan, kitabın en ziyade arandığı memleketlerde bile kitap satışının âdeta muazzam bir iş olarak ele alındığını görüyoruz. Bizde ise kitap bir asır evvelki ticaret formüllerine göre satılır.
Yeni çıkan bir diş macunu, yeni yeni yapılmağa başlıyan meselâ bir nohut unu, bir traş bıçağı. bir kolonya, yeni çekilen bir rakı bile kitaptan çok daha modem ticaret kafasile halkın Önüne konulur.
Halbuki kitabın sürümü için — bilhassa bizim gibi yeni yeni okuma zevkine varanlar için — diş macunundan, nohut unundan, traş bıçağından ve bilmem ne rakısından daha fazla emeğe ihtiyaç vardır.
Kitap satışları iki sene evveline gelinceye kadar son derecede memnuniyet verici bir safhaya ulaşmıştı. Her çıkan eserin ikinci, üçüncü, dördüncü tab'ı yapılıyordu. Memlekette okuma, şimdiye kadar görülen derecenin en yüksek kısmına ulaşmış bir rekor halinde idi. Bir ay. veya 40 giin içinde tükenen kitaplara rastlıyorduk. O zamanlar:
Aman bu güzel iş, bu emsalsiz rağbeti devam ettirelim-Böyle bîr fırsat her zaman ele geçmez. Diye bunun üzerine titrerdik Yazılar yazdık. Kitapçı dükkânlarına gelen bu sevimli kalabalığı asla ve hiç bir zaman kaçırmamak İçin her şeyi yapmağı tavsiye ettik.
Lâkin işte bîr. bir buçuk seneden beri kitapçının yine durgun görünen bir siması vardır. Zira iki sene evvelki büyük rağbet görünmüyor .
Sebep? Gayetle basit Dükkânına doğru yapılan o güzel akım devam ettirmek İçin kitapçı hiç birşey düşünmüş değildir kİ-Bakınız hâlâ:
— Kitap hediye olmuş!., diye hayretler içinde kalıyoruz. Kitabın hediyelik eşya araşma girmesi bizim İçin hâlâ yeni bir hâdisedir!. Daha ne olsun?..
Hikmet Feridun Es
KÜÇÜK HABERLER
★ Karagumrükte halk dağıtma birliği reisi Tahsin He âzadan Hamdl ve Cevdet, bazı beyannamelerde tahrifat yapmak suçundan toplu milli korunma mahkemesine verilmişler ve tevkif olunmuşlardır. Duruşmaları mevkufen yapılacaktır.
★ Yardım sevenler cemiyeti, şehrin muhtelif semtlerinde bulunan 14 şubesi eliyle muhtaç kimselere ocak ayında birer kilo sabunla, makama dağıtmıştı. Bu ay zeytinyağı İle kuru fasulya dağıtılmaktadır. Mart ayında da patatesle incir dağıtılması düşünülmektedir.
İlkbahar Ekspozisyonu
Terzi ve kürkçü Saadet, İLKBAHAR ekspozisyonunu pek yatanda, kendi salonlarında sayın müfterilerine teşhir edecektir.
Bu ekspozisyonda, bütün yenilik ve güzellikleri kendilerine yakışabilecek bir şekilde bulacaklarından yeniden müşteri olmak lstlyen bayanlarla da müessesemlzden hususi dav»tly* aldırmaları tavsiye olunur. bıMklâl ood-deri No. 292, Tel: 41402
Göz Hekimi
E. T A H ! i N C i
Muayenehanesini. Beyoğlu To-katllyan arkasında Top Çekenler sokağında (Sulh mahkemesine bitişik) 18 No haneye nakle tmlştlr.
Telt 41310 —
akşam 25 Şubat 1!)45
KARAR ZAMANI
| Yazan; SUMNER WELLS ET
BİRİNCİ KISIM ÜÇÜNCÜ BAHİS
Avrupaya misyonum; 1940
Cıanoya göre Ribbentrop, AlmanyMin beş ayda zaferi elde edebileceğine inanmış görünüyordu
tan ba-şka bir şekilde baLkdık-mlye-cettne kanldL Bu pakta İmza koya-
[Günün '
Sizde içtimai yardım ve evkaf
O vaki ive» beri dalma, İkinci cihan harbinde Fran&anm baştada bulunan şahnen tanıdığım Fransız ricali içinde yalnız Reynaud Ue Geor-ges Mandel’in bu cesur devlet adamı Vasıflarını taşıdığını düşünürüm. Fakat Reynaud'nun önüne büyük fırsat çıktığı zaman, bir demokraside cesur bir devlet adamının mutlaka haiz olması lâzım gelen ve Churchill Ue reis Roosevcltte fazlaslle bulunan en ( «ruslı şarttan mahrum bulunduğu anlaşıldı, çünkü Reynaud’ya ne vatandaştan İtimat göstermiş, ne meclis müzaheret etmişti; ve ne de Franga gibi yıkılma buhranı içinde bulunun memlekette mutlaka bulunması lâzım gelen dövüşmek, mukavemet etmek ve muzaffer olmak azmi kalmamıştı.
Tekrar Roma'da
16 martta tekrar Komaya döndüğüm zurnan balıar tekrar başlamış bulunuyordu. Dönüşümün İlk sabahı Kont Ciano’yu görmek üzere Chigi kar&yına giderken Pizza dİ Bpagna çiçekle dolmuştu.
Kazır’*, Mussollnlnin bana Paris vr Londrada Berllne nispetle daha büyük bir mukavemetle karşılaşacağımı söylediğini hatırlattım. Fakat bunun tamamen aksine olarak Londra ve Patiste hiç bir mukavemete uğramadığımı her iki hükümetin de. bu tarz bir harbe tekrar sürüklenmeğe mâni olacak tam ve pratik teminat elde edinceye kadar harbe somuna kadar karar vermiş olduklarını gördüğümü anlattım.
Ciano, sözümü keserek, bunun böyle olduğunu kendisinin de bildiğini söyledi. Sonra bana açıkça söyllyece-ğinl ifade ederek, benim Londrada bulunduğum sırada Rlbbeatropım Komaya gelerek kendisine, Mussoli-niye ve belki de Papaya. Almaııya-nın pek yakında büyük bir askeri taarruza girişmeğe karar verdiğini söylediğini anlattı. Ahjıanyanın askerî zaferden başka hiç bir sulh yolu aramadığım, ve Alman zaferinden sonra sulhun Alman dikteslle kararlaşacağını izah etti. Ciano'ya göre Ribbentrop Almanyanın beş ay zarfında zaferi elde edebileceğine, önce Fransanın. sonrada îngilterenln çökeceğine İnanmış görünüyordu. Cl-ano Berchtesgaden'de olduğu gibi bu defa da Rlbbentrop'a. Almanyanın sulh yoliyle de gayelerini elde edebileceğini anlatmağa çalışmış. Fakat Ribbentrop bu tarz konuşmalara yanaşmamış. yüksek ve şiddetli bir lisanla Alman askeri kuvvetlerinden ve Alman kudretinden bahsetmişti.
Ciyanonun kanaatleri
Ciano, Almanyanın böyle bir zaferi kazanmağa muktedir olduğuna şahsen inanmadığını ilâve etti. Bugünkü Alman rejiminin, dışarıdan sıhhatli ve kuvvetli görünen, fakat içinde onu hiç beklemediği zamanda yere serecek mikroplar taşıyan bir veremli hastaya benzettiğini söyledi. Eğer müttefikler müdafaada kalır ve Almanyanın bu müdafaa hatlarını yarmalarına, meydan vermezlerse yalnız bu hareket müttefik zaferini temine yeterdi. Almanya, ancak düşman içerilerine girmek surelile harbi kazanabilirdi Halbuki müttefikler ya Almanyanın kendi hatlarını yarmalarına mâni olmak veya kendileri Alman hatlarını yarmak suretlle muzaffer olabilirlerdi.
Kont Ciano, kendi k&naatlnce, Hitler'ln tamamen Rlbbentrop'un tesiri altında bulunduğunu söyledi. Kendisinin evvelce Goeringle İdame ettiği İyi münasebet artık devam etmiyordu. Çünkü Goerlng. ttalvanın harb dışı siyasetinin Clano’nun eseri olduğuna İnanmıştı. Ciano evvelki ekim ayında Berlin'e gittiği zaman Goc-rlng kendlsile görüşmediği gibi, onu görmeğe de teşebbüs etmemişti.
Sonra Ciano, bana Mussollnlnin tamamen Alman taraftarı olduğunu hatırlatmak İstedi. Bununla beraber, Mussolinl hlc bir zaman kalyanın vaziyetini tehlikeye düşürmiyecek, ve kalyan siyasetinde Avrupamn bugünkü karışık lığını arttıracak hiç bir değişiklik yapmıyacaktı. Ciano Rlb-bentrop’un Romayı ziyareti veslleslle hiç bir yeni anlaşma yapılmadığını, ve İtaiyanın bugünkü siyasetinden bir santim bile ayrılmadığını temin etti.
l.âlyanın Avrupa ve balkan siyaseti
Balkanlara gelince, Ciano, Hırva-tlştanda gürültü koparmak için kalyanın tahrikat yapmakta olduğu halkındaki rivayetleri biliyordu. Bana bunun doğru olmadığını temine çatıştı, kalya İle Almanya, Yugoslavya işlerine karışmamak hususunda bir anlaşma İmzalamışlardı. Ve kalyanın Balkan siyaseti, bana iki hafta evvel Soyledlğlhlh aynı olmakta devim ediyordu. Yani İtalya bu bölgede emniyetin ve statükonun devamını İsliyordu.
Sonra ciano Avrupamn emniyeti meselesine geçli Ciano bunun. İngiltere. Fransa, Almanya ve İtalya arasında bir dörtler paktı yaratmak-
ça* dört devletten herhangi biri yeni bir tccavüa hareketine teşebbüs ettiği takdirde, diğer üç devlet mütecaviz devlete karşı birlenip müşterek harakele geçecekti.
Kendisine, böyle bir müzakereye teşebbüs edildiği takdirde, bunu Isle-dlfltnden foala bulup bul mıytıc ağını sordum. Bu sual ile şunu knsdettlği-ml anlattım: Yani devletler hakiki MiAhuzlanm&ktu, her turlu tecavüz agâhlarına karşı milletlerarası bir teontorl teshinde ve her türlü silâh istihsalinin kontrol altına alınmasında mutabık kalmalıdırlar. Ciano derhal böyle bir tedbirin alınabileceğini ve alınmam lâzım geldiğini kabul •M.
Ciano, Ribbentrop ten acı bir alayla bahsetti. Hususi!e Rlbbentrop'un kalyayı Sovyet - Alman münasebetlerinin bozulmaz ve devamlı bir anlaşmaya İstinaden iğine İnandırmağa çalışmasile alay etti.
Konuşmamız bitmeden evvel, Mus-aollnl ile kendisinin şimdi Berlinle temas halinde bulunduklarını bildirerek, Komadan hareketimi bir gün geriye bırateraakhğımı teklif etil. Ro-madaıı ayrılmadan evvel, nazl hükümetinden alacağını umduğu son ma-lflmatı c+frHce bana vermek istiyordu.
MussoMni ile ikinci konuşma
O akşam saat G da Mussolint beni tekrar Palaazo Venezla'da kabul etti. Sefir phllippa gene konuşamada hasır bulunuyor ve Ciano tercümanlık yapıyoıdu.
Muasollnl. iki hafta evveline nispetle daha İyi görünüyordu Kendlsile İlk görüşmemde olduğu gibi maddi ve mânevi Mr tazyik altında olmadığı anlaşılıyordu. Bu defakl görüşmemiz daha, ziyade şjıhsl esaslara dayanıyordu. Üzerinden büyük bir yükün kalkmış olduğu seziliyordu Romayı İlk ziyaretim den beri geçen iki hafta İçinde Musaolini'nln Rublkon'u aşmağa ve Ribbentrop'un ziyareti esnasında İtalyayı Almanya büyük taarruza başlar başlamaz harbe sokmağa karar vermiş olup olmadığını düşündüm. Yalnız Mussollnl’nln kararını verdiğine, fakat hükümeti erkânına henüz bu kararını bildirmediğine kanaat getirmiştim.
Konuşmamızın başlangıcında, Mus-sollnl, kendisine soracağım suallere memnuniyetle cevap vereceğini, fa-knt Berlin, Paris ve Londrayı ziyaret lntibalarımı anlatırsam müteşekkir olacağını söyledi.
Kendisine, ziyaret ettiğim memleketlerde devlet adamlarının ve diğer meşhur zatların söyledikleri sözlerin tamamen mahrem olduğunu ve münhasıran hükümetimin malûmatına yarayabileceklerini takdir edecekleri cevabım verdim. Kendlsile yaptığım gör üşmeye de aynı gözle baktığımı ziyaret ettiğim yerlerde sadece Rom adak! ziyaretim esnasında Italyanın h&lA devamlı bir sulhu mümkün gördüğüne kani bulunduğunu aöylemakie iktifa ettiğimi ilâve ettim.
Mussollni sözümü keserek bunun doğru olduğunu söyledi. Bu harbi önlemek için her şeyi yaptığını, eğer İyi bir sulhun tekrar teessüsünü İstemeseydi, Akdeniz vc Afrlkada bulunan daha 200 milyon insanın şimdi harb halinde bulunacaklarını anlattı.
(Arkası var)
»■ENİ YAKIN
İKTİSADİ YÜRÜYÜŞÜN 124 ÜNCÜ SAYISI
İktisadi Yürüyüş mecmuasının yeni çıkan 124 üncü sayısı bilhassa toprak kanunu Ue ilgilenen herkesin, her aydının okuyacağı İki belge yayınlamaktadır: Toprak kanunu mucip sebep Jâyihaat gerekçesi) ve kanun tasarısının özü. Gerekçe, ilmi kıymette bir doküman olmaktan maada büyük davamızın tarihi bir vesikası olarak kalacaktır.
HOLÎVUT DÜNYASI
Hollvut Dünyasının 68 inci «ayısı Lesllle Brooka ve Ava Gardnertn üçer renkli reslmlerlle ve iç orta sayfada Carole Landls*le Cesar Rcene-ronun ve Kathryn Oraysonun üçer renkli portre! erile sürdü olarak çıktı.
HUKUKTA TASHİHİ KARAR
Türk Hukuk Kurumu; hukukçularımızdan Kemal Demlroğlu’nun hazırladığı «Hukukta tashihi karar, adlı eserini yayınlamıştır. Kurum ilim heyeti, kitabı hukukçularımız ve bilhassa tatbikatla meşgul hakimler, avukatlar Içfa faydalı bulmuştur.
Yargıtay üçüncü hukuk dairesi başkanı saym B. Şemseddln Trenler bu Merin başına yazdıkları ön jöl-de: «Bu faydalı ypl hakkında keeh. malûmatı harri olan bu kitap okunmağa lâyıktır ve lMifadelidlr,. diyor.
104 büyük sayfa tutan Merin tx-de» (1*16) kuruştur.
İkinci cihan harbi maddi hayat bakımından çok büyük değişiklikler doğuracaktır. Sırf yıkmak, oldurmak için yenilikler arayıp bulmuş olan üua(ı zekâsı. ekle ettiği teknik ilerlemeyi yarın normal hayata da La t bık yoiianru bulacaktır.
Vapur, şimendifer ve telgraf ile ortadan kalktığı sanılmış olan mesafe, asıl bu harbin sonunda, siırati âzami hadlerine vardıran yeni vasıllar Ue, tamamen silinecek, birbirinden binlerce kilometrelerle ayrılmış memleketler komşu olacaklardır. Bu komşuluk, bu yakınlık, muhakkak, içtimai sirayet kanunlarına daha ıazla bir müessirlik verecek, maddi hayat tezahürleri, bütün memleketlerde, birbirine benzeme meyli gösterecektir.
Fakat maddi değişikliklerden ziyade mânevi, içtimai bir devrim ile karşılaşacağımız muhakkaktır, Bu harb tam mânasJe, hattâ en uzak göıep nazariyeci-terin tahminlerinden çok fazla, «Total» topyekûn bir harb oldu.
Çarpışan milletlerin bütün maddi ve mânevi kuvvetleri seferber edildi. Herkes, kadın ve erkek, yaşlı ve genç birer vazife aldı. Bu umumi, tam seferberlik milli, İçtimaî beraberlik hislerini çok kuvvetlendirdi. Fakat dayanışma, birlik şuurunu asıl, en çok kamçılayan bütün ıstıraplarda, bütün mahrumiyetlerde, tam ve müsavi ortaklıktır.
Gayret, fedakârlık gibi acılar da, hiç bir ferdi veya aileyi ayırmadan, umumî olmuştur. Müşterek felâketler, beraber yaşanılmış mesut, şeref verici vakalar kadar insanları birbirine yaklaştırır, sevdirir. İşte böyle duyulan sevgi, hattâ müsavilik hissi yarınki dünyada, yeni, yerine getirilmemesi imkânsız bazı vazifeler doğuracaktır.
Her ferde, aile menşei ne olursa olsun, yükselme imkânları ve hayatının her safhasında asgarî bir emniyet verici bir İçtimaî dayanışma tşekilâtı kurmak lâzım gelecektir. Bu teşkilât binasına herkes bir taş koymalı, İçtimaî yardım konusunda her millet, cihazı mükemmelleştirici bir fikir, müspet bir tedbir getirmelidir.
Şimdiye kadar, dinleri kuran vç yayan Peygamberler müstesna, tarihte en derin, İzleri bırakan büyük askerler, büyük devlet adamları, âlimler, sanat dâhileri olmuştur. Refahı arttırıcı, mânevi müsavatsızlıkları azaltıcı, bütiin insanların hayatım emniyetli ve şerefli yapıcı tedbirleri bulacak olanlar, yarınki dünyanın en yüksek simaları olacaktır. Hiç olmazsa asgarî bir maddî ve manevî hayat seviyesi, harbden sonra, herkesin hakkı sayılacaktır. İşte bunu temin jçm şimdiden plânlar hazırlanmak ta. düşünceler ortaya atılmaktadır.
Harb sonrasının bu en büyük içtimai dâvasının bir anahtarını, dünyaca meşhur olmuş, Be-veridge hazırlamış bulunmaktadır. Bü, kalbi milletine karşı en derin sevgi lie dolu İngiliz İçtimaî politikacısının programı, hemen her lisana, tercüme edildi ve biz de de akisler uyandırdı.
Mazimizi bilmeyenler veya unutmuş olanlar, güneş memleketim icde ilk defa doğuyormuş gibi bir hayranlığa kapılarak,
derhal bizim de aynı plânı almamızı muvafık bulmağa başladılar. Maddi konularda tam, veya ona yakın taklit mümkündür. Fakat mânevi sahada her memleket, her millet kendi hususiliklerini muhafaza etmelidir ve esasen bu hususiyetlerinden ayrılması tabla ten mümkün değildir.
Hele içtimai tesanüt şuurunun ifadesi olan yardımlaşma müesseseler! bakımından bizim, unutmak hakkını haiz olmadığımız, parlak bir mazimiz, medeniyetimizin, imparatorluk devrinin kuvvet ve haşmetinin baş unsurlarından biri olan bir müessese-mız vardır. «Evkaf» namı ile andığımız bu müessese, din, mimari. maarif, hattâ iktisat sahalarında medeniyetimizin esas çizgilerinden bîr çoğunu çizdiği gibi, »İçtimaî dayanışma, yardımlaşma sahasında da, zamanında hiçbir memlekette bulunmayan teşkilât kurmuştur. Başkalarını, hele muhtaç olanları düşünme hissinin, faydalı ve devamlı eserler bırakma isteğinin hâkim olduğu bir cenı.yette, Evkaf bu his ve istekleri besleyici, kuvvetlendirici bir müessese olapk asırlarla yaşadı.
Fakat cemiyette sırf kendini görmek ve düşünmek meyli, kısa ferdî hayata bütün zevkleri sığdırmak dar ve alçak ruhluğu hâkim olmağa başlayınca, Evkaf müessesesi de hayatiyetini arttı-lan, kanını tazeliyen yeni takviyelerden mahrum kaldı. Esasen milletin inhitat devrinde, bütün müesseseler gibi, bu da ehliyetisz ellere geçti. Âciz insanların bu miiessesenin mukadderatını ellerine almaları. umumî çöküntünün bir neticesi fakat aym zamanda bir sebebi, âmili olmuştur. Osmanlı imparatorluğunun çökmesi sebepleri arasında âcizlerin iş başına geçmiş, iş başında kalmış olmalarına en birinci yer vermek lâzımdır.
İşte evkaf idaresi de, bir zaman bozukluğa âlem olacak kadar, tereddi etmiş bulunmakta idi. Fakat onun tereddiden evvelki işleme ve gelişme şartlan, bilhassa içtimai yardım konusunda, en ciddî bir incelemeye lâyıktır. Bu tetkikin, yarının, bütün milletler için de, bizim için de en birinci bir dâvası olacak yardımlaşma, dayanışma işini aydınlatacağı, bize başkalarını taklldet-meden, kendi ananelerimize, bünyemize uygun bir yol göstereceği muhakkaktır.
«Sıhhat ve İçtimaî Muavenet» Bakanlığının bahis mevzuu ettiğimiz meseleye dair birçok memleketlerde çıkan kanunları, hazırlanmış olan projeleri tetkik edeceğini gazetelerde okuduk. Bu yabancı membalan bilmek tabiî faydalıdır; fakat kendi mazimizi ve bugün de tam mânası ile ilmi ve modem bir tarzda çalışan bir umum müdür sayesinde yeniden canlanan bir müessesemisi en esaslı bir etüt mevzuu yapmak yerinde olur. Belki bu sayede, biz de. yeni dünya medenî cihazına en mükemmel ve tamamen bizim, bize benziyen bir parça takmış oluruz.
Bizde içtimai yardım eski bir müessesedir, yaratmak için eskiye dayanmak, en bol ve en parlak semere verici bir yoldur..
Cevat Nizami
SÜMER Sinemasında
Sinemanın İki genç ve dehakâr yıldızı DONALI) CCONNOR VE GLORİA JF.AN tarafından çok giizel bir tarzda yaratılan
MISTER BSG
Emsalsiz gençlik ve aşk filmi lâyık olduğu muvaffakiyetle devanı ediyor. Musiki nağmeleri arasında yaşanan bir aşk romanı. Genç bir milletin bütün tebessümü... Yirmi yarındakilerin kalplerinde teren-
nüm eden melodi,
B——
Büyük bir artistik hâdise
i L A H î S E S
______Dünyanın en güzel sesi
BUGÜN
E L H A M R A Sinemasında
CİNAYET YUVASI
WALLACE FORD — MAltİAN MARSH’— SAR AB PADDEN Herkesin merakla göreceği bir aşk ve heyecan tilnu. ^ Matineler bugün saat 10,30 da başlar.
MÜZİK:
Piyano - Keman Konseri
«Mithat Fenmen — Orhan Borar»
Piyanist Mithat Fenmen ile viyolonist Orhan Borar'ın sabırsızlıkla beklenen konserini 18. II. 1845 pazartesi günü Şehir Tiyatrosunun Dram kısmı salonunda dinledik.
Programdn (Bcelhowen, Brahms) ve (Faure) nln sonatları vardı. Büyük romantik (Schumann) m önayak ol-olmaslyle tanınmağa başhyan t Brahms ı zamanının ünlü btr besteci-slydi. Klâsik formun sadık bir de-vamcısı olmuş ve her sahada müzik eserleri,vermiştir. Üç keman sonatından (Re minör op. 108) sonatı, bazen (La majör op. 100) sonatına ve hemen her vakit (Sel majör op. 781 sonatına tercih edilir.
Eserin başlangıcında (Allegro) da Viyolonist biraz heyecanlıydı. Piyanistin sazına hâkimiyeti İlk mözûr-lerden belliydi. Orhan Borar (Allegro) İlerledikçe sükunet buluyor ve (Adagicü nıın sol teli üstünde çalman İlk nıözürlerlnde umduğumuz ton güzelliğini vermeğe başlıyordu. Bu kısımda çift seslerin temizliğine de ayrıca işaret etmek gerek.. Sonatın sctıerzando bir karakter taşıyan üçüncü kısmında iki sanatkâr arasındaki anlaşma ve birlik mükemmeldi. Eserin son ve en çetin hareketi olan (Presto agitato) daki başarı ümidin üstünde denecek derecede İdi. Sonatın başlangıcındaki çekingen viyolonistin yerinde şimdi girgin, gözü pek bir sanatkâr vardı. Tik eser dinleyicilerin devamlı alkış-larlyle sona erdi.
İkinci sonat (Beethoven) İn (Sol majör Op, 30, No. 3) sonatıydı. Dâhi bestecinin piyano - keman İçin yazdığı .sonatlardan konser programlarında hemen her vakit yer alanlar, ya «İlkbahar sonatı» adile tanınan (Fa majör Op. 24) sonatıdır; yahut (Beethoven) m (Kreutzer) e İthaf ettiği (La majör Op. 47) sonatıdır. Bu eserlerin yanıbaşında dalma bir üvey çocuk durumunda kalan diğer nefis sonatlara sanatkârlar her nedense pek iltifat etmezler. Hele ünlü (Kreutzerl sonatının altbaşında boynu bükük duran bir (Bol majör Op. 961 sonatı vardır kİ eşsiz bir sanat örneği olmasına rağmen adı bile okunmaz. Pek sık ça-lmmtyan güzel bir esert programlarına koydukları için Orhan Borarla Mithat Feıımen'e teşekkür borçluyuz. (Beethoven! in sonatı her bakımdan mükemmeldi. Eser kusursuz bir şekilde ifade edildi. Yalnız İlk hareket (Allegro assai) Ue son hareket (Allegro vivace) daha az hızlı çalınsay-dı ve İkinci hareket (Tempo dİ minnette) da viyolonist biraz daha duygulu olsaydı, bu eseri daha iyi tadacaktık. Bununla beraber (Allegro) larda .en küçük bir aksaklık, en hafif bir yay sürçmesi bile duymadık. Eesr son kısmın çılgınca neşesile ve başarı İle sona erdi ve şiddetle alkışlandı.
Üçüncü sonat (Faur^l nln (La majör Op. 13» sonatıydı. İlk hareket olan (Allegro molto) da teknik güçlükleri yenen sanatkârlar duygnlu bir ifade İle de dikkati çektiler. Orhan Borar. (Aandante) nln hüzünlü havasını çok İyi belirtti. Şen, şakrak karakterli (Allegro vivo» da, temini o kadar güç olan beraberlik kusursuzdu; ve nihayet son vc çetin kısım olan (Allegro quasl presto) 1le sanatkârlar güç bir eseri hakklle ifade etmek başarısını kazandılar ve şiddetle alkışlandılar. Dinleyicilerin ısrarlı alkışlan arasında tekrar tekrar sahneye gelen ve bu suretle halkın sempatisine cevap veren sanatkârlar değerli bestecimiz Ahmet Adnan Baygın’ın piyano - keman sonatının İkinci kısmı olan ve Horon adını alan (Molto vtvo) yu çaldılar. Ahmet Adnan Baygın, yeril renklerle bezenmiş olan bu nefis son a tim 1941 de yazmıştır. Hatırımda kaldığına göre, bu eseri İlk defa çalanlar (Llcco Amar) ve (Ed. Zuckma-yer) olmuştur. Sonra bu sonat, Mithat Fenmen le Orhan Borar’ın müşterek repertuarına girmiş, radyoda, ses ve tel birliği konserlerinde çalınmıştır.
Horon bir Karadeniz oyun havasıdır. Fakat bu, tanınmış, belllbaşlı bir oyun havası değil. Horon karakterinde ve ritminde bestlenmlş, sanatkârın öz malı bir eserdir. Besteci. Karadeniz kenıençeslnln çift seslerini ve bunların (dlssonance) uu eserinde muvaffakiyetle belirtmiştir. Horonda bestecinin düşünce ve maksadını lyl kavnyan viyolonist, kemanından Karadeniz kemençesi sesini çıkarmasını bildi. Her iki saz İçin de çalınması pek güç olan bu eserle sanatkârlar başarılarını tamamladılar ve sürekli alkışlarla alkışlandılar.
Mithat Fenmen ve Orhan Borar duosunu radyonun sonat seanslarında dinlemeğe başlıyalı iki yıldan fazla oluyor. Devamlı ve disiplinli bir çalışma İle aralarında mükemmel bir anlaşma, tam bir birlik kurmuşlardır, öyle kİ. bugün Ikl sanatkâr blrlbirlnl tamamlıyan bir bütün halindedir. Bu bütün, yurdumuzun müzik kültürü bakımından yüzümüzü ağartacak bir mükemmeliyettedir
Fikri Çtçekoğlu
Bulmaca
1234567891
■ ■ R !
■ 1 ■ 1 1 1 1 1 1 1
1 J. LL _L s [■İl ■ Z ■" ' 1 N
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 ■— Muhakeme etmek.
2 — Yüz yıl görmüş,
3 — Eski yazının bir nevi - istek.
4 — Dil kavaldı - Tatlı değil.
5 — Başına «Es gelirse aksi demektir - Tersi tazyik âletidir.
ö — Bir nevi ölçü - Beyaz.
7 — Cezire - Muvafık
a — Kederli.
9 — Kltallçe - Yalvarma.
10 — Kapı memuru - Dem.
GEÇEN BULMACAMIZIN HALLİ Soldan sağa ve yukarıdan aşağı: 1 — Sulusepken, 2 — Umtım'ıgailc, 3 — Luramemçeı. 4 — Uma, Amu, Mi, 5 — Sima, Eklem, 8 — Egemenlik, 7 — Pamuklu, Iş, 8 — Kiç, Li, Açı, 9 — ElemekJçln, 10 — Nesim, Şına.
f Halkevleri ve Kurumlar |i
KdülKoi Halkevi Başkanlığından:
Evimiz komitelerinin yeni seçimleri yapılacağından şubelere yazılı üyelerin aşağıda gösterilen gün vc saatte Evimiz toplantı salonunda hazır bulunmaları rica olunur.
Dil, edebiyat 27 şubat saat 18; Kurslar 28 şubat saat 18; Temsil 1 mart saat 18; Sosyal yardim 1 marl saat 19; Spor 3 mart saat 16; Köycülük 3 mart saat 17; Güzel sanatlar 4 Mart saat 15; Kütüphane 4 mart saat 17; Tarih, müze 4 mart saat İÜ
VEFAT
İstanbul Ögrelmenleıi Yardun cemiyetinden:
Cemiyetimiz âzasından Galatasaray lisesi Fransızca öğretmeniıgındet emekli Hüsamettin Erginsoyu maa) esef ebediyen kaybetmiş bulunuyoruz Kederdlde ailesine vc arkadaşlarımı-?a başsağlığı dileriz.
★ çocuk Esirgeme Kuru m un un Biı-yûkada şubesinin kongresi yapıldı Geçen sene muhtelif surette 857 lira 90 kuruş tahsilat yapılarak bundan 080 Hra 70 kuruşu sarfediierek 100 fakir çocuğa haftada beş gün öğle yemeği ve bir çocuğa iki ay süt yardımı yapılmıştır. Yeni idare heyeti ve tüccardan Raeıp sarı Mahmut oğlu riyasete ve belediye hekimi doktor Şeref Gürcan kâtipliğine ve tüccardan Avni Girgin muhasipliğine ve Şakir Bekâr İle Süleyman Nurluo» âzalıklarma Seçilmiştir.
TEŞEKKÜR — Kızılay cemiyeti Nlşantaş şubesinin Tokatlıyanda ter-tibettlği topluluğa lütfen gelerek bizi agıriıyan dotlarunıza ve bu topluluğun maddi fedakârlıklarını şubemize hibe eden İstiklâl caddesinde 417 No. lu mağaza sahibi Nevzat Şumnuya gazeteniz deiâletile teşekkürlerimizin llbâğmı rica ederiz.
TEŞEKKÜR
Uzun senelerden beri eşim Azer’in muztarip olduğu ve bir çok tedavilere rağmen salâh görmeyen ve nerden geldiği meçhul müzmin ve tahammül edilemiyecek derecede kuvvetli baş ağrısını, büyük bir ihtimam ve şefkatle dişlerine yaptığı hususi ameliyat ve tedavi neticesinde bu ağrıyı tamamile geçiren, memleketimizin lâyikllc İftihar edebileceği sayın profesörümüz Bay Çemal Aksoy’a benim ve eşim Azer ile bütün ailemizin sonsuz aleni teşekkürlerini sunmayı vazife telâkki ederim.
Eczacı Mehmet Em gen
TEŞEKKÜR
Zevcim ve pederimiz MUSTAFA SÜREYYA BOZCAADALI’nın ebediyen aramızdan ayrılması dolaytsile gerek cenaze merasiminde bulunmak, gerekse bizzat veya telgraf ve mektupla acımıza iştirak etmek lûtfunda bulunan bütün akraba ve dostlarımıza en kalbı teşekkürlerimizin İblâğına saym gazetenizin tavassutunu reca eyleriz.
Nalnıe Bozcaadalı, Mes’ude Ka« raosman, Sabih Bozcaadalı, Cevad Karaosman
Created by free version of 2PDF
ŞEHİR TİYATROSU
Saat 20,30 da Dram kısmında
YAYLA KARTALI
Komed) nsmınds VUK4RI KÖŞK
Fazın günü ,3u da matine
RADYO
ANKARA RADYOSU Bugünkü program
18.00 Radyo dans orkestrası, 18.45 Karışık şarkılar, 19.00 Haberler, 19.20 Geçmişte bugün. 19-25 Radyo salon orkestrası, 20.15 Koı aşma 20.30 Fa=li, 21.3o Spor servisi, 21.40 Boste, şarkı ye türküler, 22.00 Dans müziği (pl.), 22.45 Haberler.
Yarın sabahki program
7.30 Spor saati (Vücudumuzu çalıştıralım), 7.40 Haberler, 7.55 Müzik (pl.), 12.30 Saa eserleri, 12.45 Haberler, 13.00 Radyo salon orkesU&ıL
HAFTA KONUŞMASI
On derste züppelik
Züppe, eksik olan şahsiyetsizliğini örtmek ve kör kalmış benliğini zağlı göstermek için taklit yapan bir adamdır. Bu adamın Şarlo kıyafeti ve tavrile sokakta gezen zavallı hastadan farkı, hastalığının az çok «lâtent - saklı» halde bulunmasıdır. Adlı sanlı adamların züppeliğe kapılması da şöhret oburluğundan ileri gelir
Bir zamandan bert tercüme edilen hadsiz hesapsız kitapların, kendilerini okumak nerede, isimlerini bile öğrenmek mümkün olamadığından element Vautel’den şimdiye kadar hangi eserlerin Türkçeye çevrildiğinden... hayır, kuşa benzetil-diğinden haberim yok. Belki de başarılı tercümeleri çıkmıştır; hep kötüye yormıyalım. İhtimaldir, padişahım belki derya tutuşa'
Satıhta işleyen dar görüşlü bu Fransız romancı ve fıkracısına fazla kıymet verdiğime hükme-1 Ilınmamasını peşin söyledikten' sonra bu muharririn çoğu kelime oyunundan örülmüş, fakat | bir kısmı zekâlı buluşlara yer verebilmiş yazılarına ne zaman raslasam — fikir orlakiığı etmemekle beraber — göz gezdirdiğimi saklıyacak değilim. Netekim geçen gün. bir tarafa kaldırılmış eski kitaplar aıasmda (On derste snobluk) başlıklı eserini bulunca sahif elerini karıştırmaktan el yumamadım.
Snob ve snobluk nedir? Bunu bir lügat kitabı «moda olan her şeye karşı aptalcasına hayran görünen asrilik züppesi Ve züppeliği •. diye anlatıyor. Kelimenin İngilizcedeki ilk mânasını ve somadan geçirdiği değişiklikleri bırakırsak bugünkü anlamı az çok odur. Zira her modaya uymak züppelik değildir, züppe sayılmak için bu modaya karşı apta'casma hayran görünmek de lâzımdır.
Şurası var ki modanın yeni olması da lâzım gelmez. Bobstil dediğimiz kıyafet kadar meselâ şal yelek giymek de ters ve geri tarafından bir cins züppeliktir. Zatrn züppelik ana hattile biri eskiye dönüş, öbürü yeniye koşuş şeklinde ikiye ayrılabilir. Kıyafet ve yaşama tarzında böyle olduğu gibi fikir bahsinde — şahsiyetli, derin anlayışlı veya pek ileri görüşlü tanınmak için — samimiyetsizcesine meselâ ‘-bizde şiir divan edebiyatile gitti-» yahut -bizim şiirimiz bugün doğdu- diyerek çırpınmak da snobluktur. Zira bunlar, iki moda fikirden birine kapılarak kendisine çeşni vermek hevesinden doğar.
İşte asıl mühim noktaya geldik: Züppe, eksik olan şahsiyetsizliğini örtmek ve kör kalmış benliğini zağlı göstermek, dikkati üzerine çekmek için taklit yapan bir adamdır.
Bu adamın Şarlo kıyafeti ve tavrı ile sokakta gezen zavallı hastadan farkı, hastalığının. tıp tâbirile az çok alatent -saklı- halde bulunmasıdır. Hoş, adlı sanlı adamlar arasında da züppe yok değildir. Bu, şöhretini dalma uyanık bulundurmak, bir cins şöhret hırsından, şöhret oburluğundan İleri gelir. Gene aynı hastalıktır.
Ne yapayım ki burada eskilerden. yenilerden isim saymak, şahıs göstermek, bizden canlı örnekler vermek yakışık almaz. O sebepledir ki demin adı geçen Fransız muharririnin kitabına döneceğim: Romanın kahramanı dört başı mamûr bir burjuvadır; hikâye bu ya, nasılsa düşünüyor, kendi kendine konuşuyor:
— Artık bugün mânası anlaşılamayan karmakarışık, bozuk düzen bir yazıya Fransızca değildir dersem ayıp sayıyorlar; Victor Hugoda sanat vardır dedim mi benimle alay ediyorlar. Bir acayip güneş batışı, tablosunun adı -Süt ninemin portresi» olamaz diye söylensem yüzüme dik dik bakıyorlar: yamyamların yaptıkları tahta putlan Vö-nus de Milo heykelinden kötü bulursam anlayışsızlığıma hükmediyorlar: Stendhal'ın eserlerine can sıkıcı diyene karşı kıyametleri koparıyorlar. Etrafımda değişen bir şey var, yeni‘bir fikir bir âlem doğmuş. Zerrtaneye uymak lâzım; snob olmalıyım; snob olacağlml
Talihi yardım ediyor, (On dersde snobluk) öğreten bir hoca buluyor. Hazakatli bir hekim
gibi onu sorguya çeken bu züppeler öğretmeni hastasının Lo-uvre müzesindeki meşhur tabloları beğenmesi, kendi karışım sevmesi. Afrika vahşîlerinin çanak çömleklerde ve kübik eşya ile süslenmemiş temiz, zarif eşyalı bir evde oturması, Puccini musikisinden hazetmesi, ara sıra Dumas’yı okuması gibi münasebetsizliklerini şifası güç alâmetler olarak gözönünde tutmakla beraber onu adam edebileceğini söylüyor ve haykırıyor:
— Efendi, diyor, biz artık bugüne kadar tapılagelen putları kıracağız: Üslûp, berraklık, vezin, kafiye, zevk, sağ duygu, akıl ve idrâk... Hepsi yerin dibine!
E* izim burjuva şimdi züppeler meclisine girmiştir. Öğretmeninin bellettiği sözleri yerli yersiz, sırası gelsin gelmesin, papağan gibi tekrarlamaktadır:
— Ah, şu GirandoUo! Ne yaman adam... Fikirler uçurumu üstünden sîzi alıp insan ihtirasının art perdelerinde dolaştırıyor! Tahteşşuur.. Benliğimin ikiye bölünüşü... Fredl ve ma'şe-rl ruh... Freud! Nesebiyet! Eîns-tein! Fikrimce bir palyaço, bir Shakespeare’dir, hattâ daha fazlası!
Ve bu sözlerin arasına Paul VaJâry’nin, Claudel’in, Proust’un da adlarını karıştırıyor: züppe-lerce dikkati çekiyor, alkışlanıyor. Fakat bir gün gene »ah Rlmbaudl ah Apollinaire!, ah Vlaminek! hele Valâryl- diye cezbe geçirirken, eski alışkanlıkla;
— Ya Victor Hugol
Cümlesini ağcından kaçi elveriyor. Mecliste herkes irkiliyor, tiksiniyor: bağıranlar, üstüne yürüyenler bile oiuyor. Dışan çıkınca züppelik öğretmeni ona diyor ki:
(ı— Böyle bir gaf dalı a yaparsan mahvolduğun gündür!
— Fakat... üstadım, şey Victor Hugo pek de yabana ahlamaz sanırım.
— Victor Hugo mu? O İsimde birini tanımıyorum!»
Görüyorsunuz ki Ciemont Vautel kaba bir muharrirdir: snobluğu daha ince, zerafetü şekilde canlandırır, hemen hemen seyyar tiyatro kumpanyası aktörlerinin cinaslarına benzeyen düşük kıratlı tuhaflıklardan kendisini esirglyebilirdi. Şu var kİ bütün bunlar ölçüsü taşkın tutulmakla beıaber bir gerçeğe dayanmakta, bir cemiyet bölümünün ruh haletini belirtmekte, insanlarda kin, fazilet, aşk, fedakârlık veya cimrilik kadar eski olan bir karakter manzarasını, yani züppeliği kalın hatlarla ve kaba renklerle çizmektedir. Züppelik de ana huylarımızdan biri-dlr. Mollâre bu huy üzerinde fazla durduğu gibi Hüseyin Rahmi de aynı şeyi Vautel’den daha başarı ile yapabilmiştir. Reçel Zade Ekrem’in (Araba sevdası) da — o Behruz beyi İle — bu sınıf eserlerin edebi bir nümü-nesidir. Karagöz’üjı Rezakl Zade Tarçın beyi de bir «üppe de-ğü midir?
e iki merakta kal mızmızdır diye, yukarıda baş tarafım
anlattığım hikâyeyi en kısa şekilde bitirmek İsterim; Öğretme-ni bir gün ona:
— Siz müzmin bir «beotizm» e tutulmuşsunuz... Yani mangafa-hğa! Bu, şeker İlleti, albümin gibi kötü bir hastalıktır. Kurtulmanız için sıkı bir rejim lâzım.
— Mangafahk mı? Halbuki herkes beni muhakemesi yerinde bir adam olarak tanır.
— îşte muhakemesi yerinde denilen hal mangafahktır. Muhakeme ve mantık sinir merkezlerinin zafiyetidir, yani dimağın “fakti kileye» si, mora) bir para-lizil öğüt'erime uyarsanız şifa bulursunuz.
Zavallı burjuva başlıyor kübik' ressamların sergilerine, fütüristl şairlerin konferanslarına devama... Onu aşın solcu bir prensesin salonuna da götürüyorlar. Bu «yoldaş prenses • yeni prensipleri gûya öğrendikçe «Allah-allalı, diyor, meğerse ben ne zamandan beri solcuymuşum da farkında değilmişim!» Sırtı ev eşyasını değiştirmeğe geliyor: Yemek odası artık tarihe karışmış bir yerdir: yemek her yerde yenilir... yemek odasından başka' Yatak odası da kalkmıştır: yatakta geri fikirliler uyur, snob ancak divan üzerinde uyku kestirir.
Derken koleksiyoncu olmak da icabediyor ama profesör öyle pul kitap, pipo, çubuk, kılıç, Çin kâsesi, Japon vazosu, falan, filân gibi eski tarz şeylere izin vermiyor... Orijinal, bir koleksiyon olsa olsa tünel ve tramvay bileti koleksiyonudur.
— Tünel ve tramvay bileti mi? Neye yarar, kaç para eder?
— kaç para mı eder? Sen ne diyorsun? 1900 yılında kesilmiş bir büete şimdi yarim milyon frank veren var!
Burjuvaya göğüssüz kalçasız, saçları platine, sıska keçi suratlı bir de metres buluyoçjar; sonra değerli bir arkadaş ela lâzım; bir arkadaş ki onu koikola gezerken görenler hayran kalsınlar... Böyle biri kim ola? Zenci bir boksörl
İşte hikâye bu minval üzere gidiyor ve nihayet adamcağızın sabrı tükeniyor. (On dersde snobluk) profesörünü es'
ki hayatına dönüyor.
Değenilecek, kıymet verile-cek bir eser değil... Şüphesizi Hele züppeliği yalnız bir taraflı, burjuva kafasile hep yenilik ifratında görmesi büyük kusur. Fakat birinci cihan harbinin sonunda bir memleketin geçirdiği züppelik buhranını göstermesi bakımından gene de faydasız sayılamaz. Öyle eserler züppelikle bir cins mücadele vasıtası oldukian, insanı züppelikten tiksindirdikleri, züppelerin ciddiye alınması lâzım gelmeyip alay edilecek tipler arasına girdiğini belirttikleri için de lüzumludur.
Yazık ki şimdi — o şiirlerle, resimlerle, münekkidlerle ve sıh-hûtriz fikirlerle — bizde de yerleşmeğe yüz tutan züppeliği kitaba ve zlhlne sokacak bir Hüseyin Rahmimiz, hattâ bir Karagözümüz yokl
Refik Halid Karay
Batı cephesinde Amerikan ki talan cepheye doğru ilerliyor
7 4 NlMADlĞIMiZ MEŞHUR L A R:
Gramofon plâğıyle sürgünden çocuklara gönderilen mektup
“Kadınefendi„ilk defa sokağa çıkıyordu arkasında açık bir şemsiye olduğu halde ilerledi ve..
—■—————
| ilk hastabakıcdar — 27 talebenin imtihanı — Meşhur bir feminist — Ka- 1 j diaların doktor olmaması meselesi — «Vallahi paşam kendi elimle işle-j dim..» — Besim Ömer paşa kendi kunduralarını kendi boyuyor... — Mi-j nimini tahta kutu..
S—---------
Besim Ömer paşayı bizim memlekette ilk feministlerin en başında görüyoruz. O kadınların her işle, bilhassa yardım İşlerinde mükemmel surette çalışabileceklerine. iş çıkaracaklarına inanmıştı. Bu itibarla kadınlar Hiiâliahmer teşkilâtının kurulmasında pek büyük âmil olmuştur.
Fakat yalnız bununla da kalmamış, Fraansa ve İsvlçredeki benzeri: r inin nizamnamelerini getirterek burada kadınlan çalıştırma etşkilatı da kurmuştur. Bu teşkilâttaki kadınlar bez üzerine pek güzel işler İşliyorlardı.
Besim Ömer paşanın yaptığı en büyük işlerden biri de memlekette Hiiâliahmer hastabakıcı kursları açmak olmuştu. 328 senesinde. Divanyolundaki binada ilk defa bu mektep açıldığı zaman Besim paşa teşvik maksadi-le buraya akrabasından bazı hanımları bile dahil etmiştir. 27 hanımdan İbaret olan İlk sınıf talebesi, kursu bitirdikten sonra ski bir imtihana tâbi tutulmuşlar ve şahadetnamelerini almışlardır. Her hangi bir dedikoduya sebebiyet vermemek için paşa Hilâ'ia'hmerin kadınlar kısmına, hastabakıcı mektebine her hangi bir erkeğin, girmesini kati suretle yasak etmişti.
iik hastabakıcılardan yani İlk 27 talebeden biri bana şahadetname dağıtılma merasimini şöyle anlattı:
— Besim paşa o günü, eserinin ilk mahsullerini görmekten mti-.fevellit, bir sevinç ve heyecan içindeydi. Merasime ne kadar ehemmiyet verildiğini gösteımek için bir vakaya işaret etmek isterim. Şahadetnameleri dağıtmak üzere Sultan Reşad'ın zevcesi. «Kadın Efendi» Hilâliah-mere gelmişti. İşin mühim tarafı neydi biliyor musunuz?.. «Kadın Efendi” evlendikten sonra ilk defa olarak sokağa çıkıyordu. Bizim yüzü soyumuz hürmetine ilk defa bir gezinti yapmış oluyordu. Biz hastabakıcı elbiseleri sırtımızda şahadetnamelerimizi almak üzere bekliyoruz. ..Kadın Efendi» önde, arkasında bir adamı, elinde açık bir şemsiye tutmakla.., «Kadın Efendi» yürüyor, açık şemsiye arkadan başının üstünde geliyor!-.
Böylece yukarıya kadar çıktılar. Şahadetnameleri kendi dağıttı:
— Sayiniz meşkûr olsun I.. cüm'esinl her şahadetname ile beraber tekrar etti. Şemsiye — bina içinde olduğu halde — dalma arkasında açık duruyordu. Buna pek şaşmıştık. Fakat sonra saray mensuplarından biri bunun bir âdet olduğunu söyledi.
Besim Ömer paşa yardım işlerinde kadınlardan istifadeye o , derece ehemmiyet veriyordu ki bunu İyiden iyiye kendisine vazife yapmıştı. Hattâ Hiiâliahmer kadınlar kısmiie, erkekler kısmı arasındaki İrtibatı temin İçin kendisini onlara murahhas seçmişlerdi.
Bundan başka Besim Ömer, kızlarımızın üniversitede okumaları, tıbblyeye kabulleri, kadınların doktor olmaları meselesine çok önceden tarafdar olmuş, bunun İçin çalışmıştır. Kadınların üniversiteye, bilhassa tıbblyeye girmelerinde büyük bir âmil olmuştur.
Bu suretle Besim Ömer yalnız nazariye halinde bir feminizm ta-rafdarı değil, kadınlar ve onların haklan lehinde fiil halinde ortaya bir çok işler koymuş, ilk feministlerdendir. Onlan bir çok hayır cemiyetlerine dalma teşvik etmiştir.
Lâkin bilhassa kendisi muhte-
Besim Ömer paşa çocukları koruma cemiyetinin faaliyetti bir gününde köşkünde
lif cemiyetlerle yakından alâkadar olmaktan büyük bir zevk duyardı. Avrupadan gelen Kızıl salip heyetlerile, Himaye! etfal, Verem mücadele, «Cemiyeti akvama müzaheret» gibi cemiyetler haftanın muayyen günlerinde kendisinin evinde toplanırdı. Paşa alkol almadığı halde, Avrupadan gelen yardım heyetlerini evinde ağırlamak maksadile daima çok eski şaraplar bulundururdu. Bu heyetlere verilen ziyafetlerde bu şaraplar ikram edilirdi.
Ziyafetlerde minimini yemek listeleri hazırlanır, bunların baş taraflarına, gelen heyetin milliyetine göre bayraklar ve mukabil köşeye Türk bayraktan res-m edilirdi.
«Bunu kendi elimle işledim!..»
Besim Ömer paşa hakikaten gösterişli ve güzel adamdı. Bilhassa gençliğinde «pek beğenilen bir İnsan» olduğu şüphesizdir. Hayatını İyi bilenler — bekâr kalmaktaki ısrarına rağmen — kendisinin bir çok izdivaç fırsat-larlle karşılaştığını işitaüşlerdir. Onunla evlenmek isteyenlerin epeyce olduğu muhakkaktır. Hattâ bir defasında, bir teklif paşanın çok tuhafına gitmiş:
= Bu seferki dehşet!.. Bütün aileyi hep birlikte İç güveysi olarak İstiyorlar... demişti. Lâkin çok ketum olduğu için bu gibi şevler hakkında katiyen fazla tafsilât vermez, bilhassa hiç bir zaman isim söylemezdi.
Hayranlan kendisine gayet zarif bazı hediyeler gönderirlerdi, meselâ:
— Vallahi paşam kendi elimle işledim!., diye zarif çay takımları, markalı eşya getirenler ve yollı-yanlar pek çok olurdu. Paşa bunların çoğunu derin bir nezaketle, teşekkürle reddederse de, hazan da büyük ısrarlara dayanamazdı. Üstelik hediyelerin bir kısmı da posta ile gönderilirdi. Paşa hazan yazıhanesinin gözünden bunları çıkarır, ailesinden sevdiklerine dağıtırdı.
Kadınların kendisini her bakımdan beğendikleri şüphesizdi. Acaba İçinde, bütün hayatı boyunca onlara karşı hissi bir alâkası olmuş muydu?.. Bunun hakkında kimseden bir şev duymadım.
Yalnız gayet zeki ve genç akrabasından biri — ki paşayı çok iyi anlamıştır — bana şöyle dedi:
— Belki!.. Fakat o derece ketum bir İnsandı ki hattâ büj'ük bir aşk geçirmiş olsaydı bile söylemezdi...
Plâkla gönderilen »elam...
Besim Ömer paşanın hayatında dalma dinlemek istediği bir plâk vardı. Fakat bu gramofon plâğı bir şarkı, bir vals filân de-
ğildi. Bu ya.nu. ou acotı. Sözle söylenmiş biı- mektuptu. Besim Ömer onu hiç bir plâkla değişmezdi. Çünkü o babasj Ömer Şevki paşanın kendisine ve kardeşlerine hitabeden sesiydi.
Bu plâk şöyle doldurulmuştu;
Saray, Ömer Şevki paşayı sürmüştü. Babasını çok seven Besim Ömer paşa onun hastalandığını İşittiği zaman gidip kendisini görmek istemişti. Fakat Besim Ömer'in bu güzel arzusuna saıay katiyen muvafakat etmemişti. îşte bunun üzerine Ömer Şevki paşa çocuklarına plâkla sesini göndermişti. Esasen o zamanlar kızı Macide hanım da evleniyordu.
Plâkta Ömeı Şevki paşa ayıl ayn çocuklarının hepsine hita-betmlştir. Meselâ plâkta: «Mesut ve bahtiyar ol Maddem...*» denilmektedir.
Besim Ömer paşaya hitabeder-ken de: «Doktorum!.» demektedir. Besim Ömer zaman zaman çok sevdiği babasının hâtıra kalan sesini dinlerdi. Ailenin pek kıymetli hâtırası olan bu plâk hâlâ durmaktadır.
Minimini bir sandık..
Bundan evvelki bahislerimizde onun madde 'dünyasından ne derecede uzak yaşadığını görmüştük. Hakikaten 24 saatlik hayatında da büyük ve sevimli, bir çocuk gibi bakılmak isetrdi. Meselâ kendisi o derece işlerine dalmış bir haldeydi ki zaten uzun olan saçlarının son derecede uzadığını katiyen farketmez-di. O zaman evdekiler.
— Paşa... saçlarınız pek ziyade uzamış!., diye sık sık ihtara başlarlar, nihayet daimi berberi Ahmet gelir onlan keserdi. Fakat katiyen çok almamak şar-tUe...
Elbise yapılması hususunda da evdekllerin ısrarile harekat ederdi. Hattâ daima terazide, provalar sırasında evden, zevkine itimat edilen bir bayan bulunurdu. Hattâ kumaş seçimi de ancak böyle aileye mensup zevk sahibi bir hanim tarafından yapılırdı.
Kunduralarının boyasına pek meraklıydı. Seyahatlerinde her zaman kunduralarım — o 84 kitap yazan kendi ellerde boyardı. Hattâ evinde de minimini bir tahta kutusu, bunun içinde boyalar ve fırçalar vardı. Bazan îstanbulda da kunduralarını boyadığı olurdu.
'________Hikmet Feridun Ks
KONSERVATUVAR TtİRK MUSİKİSİ KONSERİ
KonservataVftrın 27 şubat SflJı günü vereceği Türfc musikisi konser) iB) takımının Nişaburek faslıma tekrarıdır. G Mart sah günü akşamı verilecek olan konser İse (A' takımının Rast faslıdır. Evvelce yer ayırtma ve abone usulü bundan böyle idarece Kaldırılmıştır. Ancak biletler konser-vatuvnrdan ve gişeden tedarik enlie-b İlecektir.
Sahiie 6
AHŞAM
25 Şubat TB45
Perdedeki adam
Salona girdikleri zaman perdede bir diş macunu reklâmı gösteriliyordu. Bir kadın sevdiği erkeğin dikkatini üstüne hiç bir zaman çekemezmiş... Lâkin bir gün bu diş macunu İte dişlerini parlatınca!.. İşte hayatında o zaman büyük bir mucize olmuş ve sevgilisi onun uğrunda yanıp tutuşmağa başlamış...
Elindeki U2un elektrik feneri ile matmazel önlerinde yürüdü. Karı koca onu taklbettiler. Programcı kız elektriğini arka sırada baş başa vermiş genç bir çiftin üzerine çevirmişti. Oradaki boş yere karı kocayı oturtmak istiyordu. Lâkin kadın itiraz •ttl:
_____Daha Önde oturalım!.. Arkada ne yapacağız?.
Erkek kendi kendine güldü:
— Programcı genç kız bizi arkaya oturtmak istedi. Acaba âşık mı sandı kİ’.. Halimizden tavrımızdan karı koca olduğumuz da anlaşılıyor amma ... diye söylendi.
Nihayet yanyana İki boş sıraya oturdular. İlânlardan sonra «şehir İçinden manzaralar^ diye hakiki hayat sahnesinden alınmış kısa blrşey gösterilmesine başlandı. Bunda İstanbul manzaraları, köprü iistü vesaire gösteriliyordu,
Bu arada «Bir pazar günü rüyası» diye İstanbul plajlarından bazı sahneler beyaz perde üzerinde canlandı.
Filim tamamlle hakiki olarak plâj-lardan çekilmiş ve sahnelerin altına mizahi şekilde bir takım İzahat da yazılmıştı. Meselâ «Pinponun marifeti!. .» diye bir parça çardı ki hakikaten pek tuhaftı.
Filimin bu kısnu şöyle idi: Kum üstüne uzanmış iki kişi. Katmer katmer enseli. kocaman kocaman kulaklı bir adam. Yanında genç bir kadın . ikisinin de yüzleri görünmeden yürüdü. Filim arkalarından çekilmişti. Genç kadın yanındaki erkeğe ne muziplikler yapmıyordu kİ... O kepçe gibi kulaklarına kum dolduruyor. elinde çöp gibi bir şeyle onun ensesini gıdıklıyordu... Bu arada yus yuvarlak, ve katmer enseli adamın kırılıp dökü’mesi hakikaten görülecek şey d t
Bütün smonıa salonu Kum üstünde
— kendilerinin farkında olmadığı halde — fillmleri çekilen çifte kahkahalarla gülüyorlardı.
Yalnız gülmeyen bir tek insan vardı. O da biraz önce karısı ile beraber sinemaya gelen Macld'di. O gülmüyordu.'.. Gülmezdi de’.. Hattâ mümkün olsa nğlıyacakt). Zira perde «Pinponun marifetleri» diye gösterilen sahneler bizzat kendisinin marifetleri idi. Pakize ile beraber plajlarda sürttükleri zaman demek kİ münasebetsizin birisi gelmiş arkalarından gır gır şu filmini çekmişti!.. Allah cezasını versin. Nasıl da hiç farket-memişlerdP. Şimdiki halde karısı
— Fitim arkadan çevrildiği İçin — perdedeki pinponun kim olduğunu henüz tanımamıştı. Bütün salon halkı He beraber o da kahkahalarla gülüyordu. Hattâ gülmekten gözlerinden yaşlar boşanıyordu. Lâkin Maclt oturduğu yerden soğuk soğuk terler dökerken içinden de karısına: «Hele sen dur... Bir başımı objektife çevirirsem o zaman da böyle gülecek misin?.. Bakalım pinpon tanıyınca ne yapacaksın?., ...diyordu
Dünyanın en büyük heyecanı içinde idi Acaba başını çevirip objektife bakacak mıydı?. Seyirciler, bunların arasında karısı onun yüzünü görecek miydi?..
Facianın bu tarafını son derecede merak ediyordu. Zira farkında olmadan aktörlüğünü ettiği bu filmi kendisi de ilk defa görüyordu. Yavaşça karısına:
— Üzerime fenalık geldi .. Kalkalım şekerimi, dedi
Karısı mırıldandı:
— Merak etme geçer,.. Yemekte fazla yedin... Al kolonya vereyim!..
Böyle söyllyerek kocasuıın avucuna kolonya serpti. Ve:
— Pek eğlenceli şey değil mİ?.. Üstelik hakikî de.. Hayatta ne erkekler var değil mİ?.. Belki de şu herifin evde kendisini bekllyen karısı da vardır... Haline bak!.. Ne iğrenç cilveler i..
Maclt, biraz sonra perdede başını çevireceğini düşündüğü İçin şimdiden kendisini müdafaaya kalkıştı:
— Adamda blrşey görmüyorum ... Masumane eğleniyor!..
— Ama ne masumane!.. Erkek değil misiniz?.. Hepiniz birbirinize hak verirsiniz... Şu rezalete bak hele!..
Bu sırada perdede arkaları dönük bir halde görünen çiftleri birisi çağırdı. Ve kadın objektife doğru baktı.
Pakize’nin ta kendisi!.. Aıtık şüphe kalmamıştı. Maclt bir kere daha:
— Karıcığım gidelim., üzerime afakanlar bastı'.. dedJ. Lâkin karısı aldırmıyordu. Yalnız:
— Peki gidelim... Gidelim!.. Hele herif de yüzünü dönsün.. Onu da görelim Pinponu gördükten sonra gideriz.. dedi.
Macid’de şafak atmıştı. Etrafında bütün bir salon perdedeki kendi haline gülmekten kırılıyordu perdede haline kahkahalarla güldükleri adamın aralarında olduğunu bilselerdi kim bilir ne kadar şaşarlardı. Maclt yerinden fırlayıp bütün bir salon dolusu seyircilere çatmak istiyordu. Sanki onda bu kadar gülünecek ne vardı ki?
Lâkin birdenbire perdedeki adam hareket etmeğe başladı. Yavas yavaş başını çeviriyordu, Macld'ln vüreği ağzına yaklaşmıştı. Ağhyacaktr.
Nihayet perdedeki çıplak adam iyiden iyiye döndü. Objektife baktı, Tuhaf şey!.. Arkadan benzemekle beraber bu kendisi değildi' Evet perdedeki pinpon o değildi!.. Bu başka pinpondu şu halde Pakize'nin kendisinden gizil bir pinponu daha vardı öyle mİ?.. Gidi haspa gidi!. Onun İhanetini beyaz perdede öğrenebil mlşti!.. Üstelik arkadan çıplak görünüp de tanımadığı rakibini, o başka pinponu kendi zannedip heyecanlar da çekmişti Oldukça yüksek sesle söylendi:
— Reziller!..
Karısı ona baktı. sordu:
— Biraz evvel onları müdafaa ediyordun ya..
— Baksan a... şunlara.,. Baksan a şu pinponun yediği haltlara,.. Tuuuu Allah kahretsin... Başımıza taş yağmadığına şükür... Dünyada ne herifler var yahu!..
(Bir yıldız)
AKSAM
Abone bedeli
Türkiye Ecnebi
Senelik 2800 kuruş 5400 kuruş
S Aylık 1500 • 3000 •
3 Aylık 800 » 1800 »
Adres tebdili için eiiı kuruşluk pul gönderilmelidir Aks) takdirde adres değiştirilmez
Telefonlarının Başmuharrir: 20585
Van işleri- ?OT«5 - İdare- ?ı«Hl Müdür: 20497
Reblülevvel 12 — Kasım 110 îmsak Güneş öğle ikindi Ak Yatsı E. 11.09 12.48 8.33 9.36 12.00 1,31 V. 8.03 7.42 13.27 16 30 18.54 20.24
idarehane Babıâlı civan Acımusluk sokak No 13
Dünden, Bugünden:
Kıyafetime; Physiognomonia
Haftanın notları:
Seyircileri düşünmek zamanı geldi I
Yasan: ÂDİL GIRAT
İnsan yüzünün şeklinden, İşaretlerinden sahibinin n# karakterde bulunduğunu seziş bilgisine Frenkler Physlognomonle, Almanlar Phymog-nomlk diyorlar.
Kelime, eski Yunanca Physiognö-monla'dan alınma. (Phusls) tabiat, natura; (gnömön) da bilen mânasına.
Bu bilgi en eski çağlardan, orta ve yeni zamanlardan beri varmış, Ml-lâddan bir evvelki asırda yaşayan. Mısır kıralı 13 üncü Batlanıyos'a (Ambrasla) adlı meşhur panzehiri hazır'ıyan Yunan hekimi Zopyre, 1® nel asrin fizik âlimi Napoli'lf Parla ve daha bir çokları Physlognonıonia ya İnanırlar, her hangi bir kimsenin ne tabiatte, ne yaradılışta bulunduğunu derhal kestirirlermiş.
Fakat zenaatln baş üstadı. İsviçre P rot estanl arından rahip, filozof, şair J. G. Lavater olmuş. 1772 de (Yüzü tetkik sanatlı, 1774 de (Physiogiıo-monla’ya dair fıkraları diye iki mühim kitap yazmış. Kanaatine göre ve kendi tâbtrlnce (Bütün ruhun dışarıya başlıca aksettiği yer, yüzdür).
Lavater'in hayranları, fikrini kabul edenler çoğaldıkça çoğalmış Hattâ büyiik Alman şairi Goethe; dünyaca tanınmış isviçreli filozof, doktor. Prusya Kıralı İkinci Frederik'in hususi hekimi Zlmmermann da bunlardan.
Lavater'in çırakları, ış güç edinip keyfiyeti daha İnceliyorlar. Tecrübelere girişerek, yüzün şeklini, işaretlerini ayrı ayrı etüd ederek şu neticelere varıyorlar:.
Çıkık alın yüksek zekâya. Hicrin İcat kabiliyetine delâlet eder; basık alın hayvanlığa, ehram gibisi dessas-lığa, İnce kanatlı burun hassaslığa, üst dudağın iriliği sebata ve metlnll-ğe, uzun çene İrade küvetine alâmettir vesaire. .
Sonrakilerden, Alman hikayecisi ve tiyatro piyes muharlri Theod Plderlt, 1886 da «Mimik, Phystognomik» baş-lıglyle çok meraklı bir kitap yazıyor. Daha sonrakilerden Fransa'lı Eugene Ledas 1903 de «İnsan fizyonomisi», «Müşterek fizyonomlk tipler ve ruhi hâdiseleri» diye iki kitap neşrediyor, Bıı gibi daha hayli eser çıkıp durmuştur.
Gelelim blzlere: Eskiler, yalnız yüzü kâfi görmiyerek vücudu, vücudun bütün asalarını araya katmışlar. Ninelerimiz. dedelerimiz bir adamı görür görmez, cedlerdcn kalma bir behre İle, şekline bakıp hemen şe-mallni, yani huyunu söyleylvgrirler-di. Bu bilgiye gene Avrupakârî eski Yunanca kılıklı bir ad takmak lâzımsa şu uydurmasyon kelime tıpatıp karşılığıdır: Somagnomonla.
Geçen yazımda kulak çınlamaları ve vücut seğirmelerine dair, risalesinden parçalar aldığım İbrahim Hakkı hazretleri nam zatı şerifin bu vâdlde-ik ( Kıyafetname» sini, gene kısaltarak, köhne kelimelerin yanına da mânalarını yazarak aşağıya naklediyorum:
Kim kİ boyudur tavll (uzun)
Sadedil (temiz yürekli, bön ı olur olur cemi! (güzel'
Kim kİ boyudur kasır (kısal
Hilesi vardır kesir
Kim ki vasat boyludur Âkil ve hoş huyludur Kim kİ saçı sert olur
Akıl 11» cüret bulur
Kim kİ saçıdır kara Sabrı var anı ara
Kumral ise saç güzel Sahibidir bibedel (eşsiz)
Saçı az olan lâtif
Oldu ârif (irfan sahtbi) ve zarif Saçı çok olsa zenin (kadının) Fehml az olur anın
Başı kilçük aklı a> Olsa ana deme raz (aır)
Başı büyük olanın
Aklı çok olur anın
Yumru olursa cebin (alini Sahibini bil emin
Cephesi (alnı) olan arlz (ehil) Bfd huy olur çfln mariz (hasta)
İnce olan kaş ucu Fitnedir İşi gücü Kaşı çok olan kılı Ekser olur gussalı
K.ışı mukavves (yay gibi eğri) olan Dilber olur her zaman
Göz çukur olsa kaili (m) Olmuş o kibre delil
Çeşmt siyahtır muti
Çeşmi kızıldır şeci
Gözleri göktür leblp (akıllı)
Leyk (lftkln) elâ gözlü edip (edepli)
Eure (bir gözü kör) olma yakın Çün bakan olmaz emin
Şaşıva etme nazar
Kim fana cürl bakar
Veçhl pek uzun olan
Lâf İle söyler yalan Kim ki tıraştır yüzü
Telh 'nen olur ekser sözü
Veçhl müdevvfr gerek
Bedr (ayın on beşinci gecesi) den en ver (pek nurh gerek
Çün mütebesstm olur
Anı gören kâm (arzu, murat) bulur
B(nzl kızıldır edip
E?mer olandır leblp
Benzi sandır alil
Esvede (siyaha) mail mühll (hllekâr)
Eııf olunca ger dlraz (uzun.* Sahibidir fehml az
Enf eğer olsa kasir
H«M (korku' olur onda kesir
En fi kim olsa ariz Şehvet iledir mariz
En fi o kim eğridir Himmet anın fikridir
Ağzı küçüktür güzel
Lâkin olur ter (taravetli) Ve cel
(aziz)
Ağzi büyüktür şefi (şefaat edici) Eğri olandır şeci
Savtı (sesli dakik (İnce) er kişi Meyli zendl hep İşi
Er kişi sesli zenan (kadınlan Ekseri söyler yalan
Ses çatal olsa o can
Halka eder bed gilman (fena şüphe, zan'
Handesi çok olsa ha
Umma sen andan haya
Mutedil olan dişi
Sıdık (doğruluk' safadır işi Nükheti (nefes kokusu) hoş olanın Hulku (ahlâkı) da hoştur anın
Mutedil olsan zekan (çene) Âkil olur hem hasen (güzeli Llhye (sakal) tavll olsa ger Sahibidir bihiiner
Kase kİ hiç rlşe (saçak) yok Anın olur mekri (hilesi) çok Oka değirmi sakal
Sahibidir pür kemal
Boynu olan çok diraz Aklı olur anın az
Boynu olursa kasir Hud'ası olur kesir
Omuzu sivri olan
Dert olur İşler yaman Eğri omuzlu kişi
Eğriliktir hep İşi
Mühim maçların birisinde seyirciler
Her İnsan muhakkak kİ. iyiye, temize ve intizama karşı tatlı duygular besler. Zevkle döşenmiş bir salon, tertemiz bir lokantaya, sade ve ciddi tarzda tertiplenmiş bir lokale girerken deruni bir haz duyarız. Gözleri- rek tatil gününüzü hoş ve faydalı ge-mlzl okşayan bu güzellik dekoru kar-1 çlrmlş olursunuz, şısuıda en temiz hislerin ruhlarımıza -yayıldığını farkederlz.
En saf duyguların kaynağı sayılan11 spor müsabakalarında da şüphesiz' böyle hislerin tesirinde kalırız.
Kendimizi rahat, bol seyirci alan büs veya vapur modern bir stada giriyor farzedellm. * * *
Yemyeşil, çimen bir saha. Büyük stadın dört tarafı kat kat yüksek beton tribünlerle çevrilmiş.. Bir sporcu gözlyle hakikaten güzel, şahane bir dekor... İlk bakışta tatlı ve ferahlatıcı bir havanın tesirine kapılmış olursunuz. Dikkat ederseniz, stad kapısından girenlerin yüzünde bir çocuk heyecanı ve sevinci okunur.,
Yavaş, yavaş: rahat, rahat binlerce insan yerlerini alırlar. Stada girerken başlıyan tatlı heyecan takımlar sahaya çıkıncaya kadar devam eder.
Maçın başlaması İle ortalığın kaynaşması ve hay huyu artar. Ortalık. ı başlangıçta olduğu gibi, belki pek sa-, bütün meşekkatlerln mükâfatını gö-mlmi değildir Herkes benimsediği recek rahatça bir yere yerleşecelal-rengin kazanması için çırpınmakta-1 niz.
dır Ne mümkün'.. Oturacak değil.
Bu arada heyecandan veya sevinç-| ayakta duracak yer yok Maçı görC-ten kendilerini kaybedenler de olur >bilmek İçin her vasıtaya başvurmak Bir bucuk saat süren bu tatlı ve he- ( mecburiyetindesiniz. Biraz açıkgör-
yecanlı anlar, hakemin son düdüğü ile nihayet bulur. Koca stad ağır, ağır dağılmaktadır.
Maçtan evvel stada büyiik bir neşe ve blrçoeuk sevinci ile giren seyirciler, dönüşte daha ağır, daha temkinli ve daha sessizdirler Stad. beş on dakikada boşalıverlr
Kısa omuz eblehin (budalanın) Düşkün omuz esfehln (pek sefih) Mutedil olan omuz
Sahibi anlar rumuz (mânası gizil sözler)
Simdi İnsafla düşünelim. Böyle zavallı durumda olan bir seyirciden ne bekllyebllirlz, ondan neler IstlyeblU-rlz? Hakeme bağırmasın, yanmdaki-ne lâf atmasın, oyuncuya dil uzatmasın, spor nczahetinl muhafaza etsin, spor nizamlarına avkırt hareket etmesin..
çok haklı olarak seyircinin sporcu kanar nezih ve sportmen olmasını İsliyoruz. İstiyoruz amma, onun da İsteklerine hiç aldırış etmiyoruz..
Sporun en sadifc dostu olan sevir-cl de şunları İstiyor:
1 — Bilet gişelerinin çoğaltılma» ve intizamla işlemesi
2 — Stad kapılarında giriş ve çıkış işlerinin düzgün hale gelmesi.
3 — Stadlara kadar uzayan vapur, tramvay yolculuklarının daha muntazam bir hale konması
4 - Umumiyetle stadlardaki temizlik ve bakım İslerine ehemmiyet verilmesi.
İstekler basit, fakat tamamiyle zaruri değil midir’ Seyircinin rahatmı temin etmeden ondan isteklerde bulunmak haksızlık olur.
Son zamanlarda madara olan bürüyen) olur yük rağbet, bizde de artık seyirciyi Akıl ana hayran olur düşünmek zamanı geldiğine en büyük
SERMED MUHTAR ALUS İşarettir
Ger küçük olduysa el Bibedel olur güzel
Usbuu (parmağı» olan uzun Fhll hüner, zııfünun (fen sahibi)
Sadri (göğsü) çıkık olanın Hulku da beddir anın
Sadrı eğer olsa dar Gam yer o leylü nehar
Arkada bittiyse kıl Şehvete olmuş delil Batnı. (karnı) büyüktür gabi
(ahmak) Batnı küciik çelebi 'terbiyeli, nazik adam)
Oyluğu etli olan
Tembel olur bfgüman (şüphesiz) Ger uzun olursa pa (ayakı Sahibidir pür haya
Hatvçsi dar olanın
Cümbüşü hoştur anıp
Çünkü hıraman (naz ve eda ile yü-
3tad kapısında bekllyen tramvay v« otobüsler bütün halkı kısa bir atmanda gidecekleri yerlere ulaştırırlar. Böylelikle siz de modern ve rahat bir stadda güzel bir maç seyrede-
Bunun bir de aksini düşünelim... En güç ve yorucu bir tramvay, oto* " . . yolculuğundan son-
ra stadın kapısı civarına geldiniz.
Ancak bir İnsan eli sığabilecek kadar ufak bir delikten bilet satılmaktadır. Pejc tatlı geçmlyen tramvay veya vapur yolculuğunda maç için biriktirdiğiniz heyecanın mühim bir kısmını harcarsınız
Gişeye yaklaşıp da biletinizi alın-'caya kadar ne hale geldiğinizi tarife lüzum görmüyorum Bazan; maça girmekten caymak istersiniz. Fakat bu elinizden gelmez. Bileti alır, stad kapısından girecek kalabalığa katışırsınız. Az şişman bir İnsanın geçemeyeceği bu daracık kapıdan güler yüzle geçmediğinize bahse girebilirim. Nihayet stada girersiniz Artık
mümkün' .
Created by free version of 2PDF
lük edebilirseniz maçı şöyle, böyle se}rretmek imkânını bulabilirsiniz.
Velhasıl yol seyahatlerini de hesaba katarsanız dört, beş saat vaktiniz hep azap ve sıkıntı İçinde geçer.
Maçın sonunu ilân eden hakemin düdüğü çaldığı zaman bir ooh.. Çekersiniz. Muhakkak kİ maçta oynayanlar sizin kadar yorulmamışlardır. Maç dönüşünü tarife lüzum «ar mi?..
KUTUP KIZI
AŞK VE MACERE ROMANI
Yazan; Stanley Shaw Çeviren: (Vâ - Nû)
Her halde bir konserve kutusundan çıkarılmış olan fasulyeyi de tencere İçinde ortaya getirdi. Ve jambon verdi. Lâkin ne jambon! Tam kararında pişmiş. Gevrekleşmiş amma asla yanmamış, Yağlı amma yağ içinde yüzmüyor. En nefisi de kahve. O İlâhların içkisi! Denebilirdi kİ, dört şahıs (zira Baby de cidden bir şahsiyetli.) burada. İnsanlardan uzak, bu tabiatın ortasında unutulmaz bir ziyafet sofrası başındaydtlar.
Şimal ovalarında fevkalâde artan açlığın ilk safhasını giderttlkten sonra, Jensen, kendisini buralara kadar getiren vesikaya dair malûmat vermeği faydalı buldu. Bu mevzu üzerinde adamakıllı düşündükten sonra zevahire bakıp şu neticeyi çıkarıyordu kİ, mektupta kasdedllen şahış her halde Plerrc Qu!nt olacaktı. Bu kabarık yazı, KanadalI Fransız gibi has- sos bir körün parmaklarıyla okuyabileceği tarzdaydı.
Detektif, söze başladı:
— şimdi Plerre Qulnt, siz* her şeyi
anlatacağım. Bu harikulâde köpeğinizin hakkı var. Mektup bana alt değildi. Lâkin. İlk sahibi vefat ettiği için ben...
Derin bir iç geçiriş duyuldu. Daha doğrusu bir inilti Jensen'in sözünü kesti. Miss Kerrlson, birdenbire sapsan oluvermişti. Asabi ellerlle masanın kenarına yapıştı. Korku İfade eden gözlerini konuşan adama dikti.
Ve haykırdı;
— Öldü mü?.. Öldü ha’.. Söyleyin bakayım, nasıl? Ne vakit? Nerede?
Jensen devam etti:
— Ben de bunu anlatacaktım. Tom Sprlngvale ve ben, tesadüfi şekilde oduncuların kulübesinde buluştuk. Yukarı Vermont ormanlarında. Bu vesika, dostum Sprlngvale'deydl. Kendisi buraya gelmek üzere yola çıkmış. Maalesef bir ağacın başına yıkılması yüzünden yaralanmış bulunuyordu. Beyin hummasına yakalandı ve İyileşemedi, o sıralarda ben yanında bulunmaktaydım. Benden söz aldı. Kendi yerine vazifeyi görmekliğimi istedi. Gördüğünüz bu
mektubu buraya getirmem bahis mevzuu imiş. Emaneti alarak buradan görtürecekmlşim
— Götürecekmişsiniz! Nereye?
Jenesn, bu anlattıklarına gayet tabii bir İfade vermişti. Fakat, gene de Miss Kerrlson'un sorduğu sual, onu fena yakaladı. Lâkayıt bir İfade ile:
— Nevyork'a. - dedi.
Bunu demekle beraber, genç kızın daha fazla bir ısrarda bulunmasını temenni ediyordu. Meselâ ne olurdu, ah kime verileceğini sormasa. Bu temennisi, derhal bir İnkisarla karşılaştı. Zira kız gözlerini ondan ayır-maksisin korkulan suali sordur
— Nevyork'ta kime?
Detektif, tereddütsüz cevap verdi:
— Bankaya!
Bu cevapları verdiği sırada, Spring-vale'ln hezeyanlarında sarfettiğl kelimelerden istifade etmişti.
Görünüşe nazaran, Miss Kerrlson, tatmin edilmişe benzedi. Endişeli halinden artık eser kalmamıştı. Zahiren yatışmış görünüyordu. İskemlesinin arkalığına sırtını yasladı.
— Sprlngvale baııa şunu da bildirdi ki, Küçiik Babos kulübesinde parola olarak mübarek» kelimesini muhavere arasında geçirmek lâzımmış. Kendim! tanıtmam için bu kâfiymiş. Anlaşamamazlık hasıl olduğu için çok teessüf ederim. Fakat, maalesef, kiminle muamele yapacağımı bilemiyorum. Sizinle mİ? Yoksa Plerre
Çuint'le mİ? Esasen siz ikiniz de buraya sırf fırtınadan kaçarak sığınmış gelişigüzel bir yolcu olabilirdiniz.
Jensen. bu muhavereye, gayet tabii. basit, hakikâte uygun ve samîmi bir ifade verebilmek için bütün zekâsını, İradesini toplamıştı. Üzerine aldığı İşte muvaffakiyetin ancak dinleyicilerine telkin edebileceği emniyetle kabil olabileceğini düşünüyordu. Miss Kerrlson, bu sözlere İnanmış gibi durdu. Hoş bir tebessümle dedi kİ:
— Pekâlâ’... Pekâlâ! Betise sizi ilk bakışta gizil polisin adamı sanmıştım. -
Bir an sükûttan sonra’
— Söyleyin bakalım, sprlngvalel uzun zamandanbcrl mİ tanırsınız? Kendisine nc zaman Tasladınız?
Sesi gayet tatlı ve emindi. Bununla beraber, delikanlının en gizli düşüncelerini anlamak istercesine gözlerini ona dikmişti. Jensen,-bu kazandığı emniyet! kaybetmemek için bütün gayretini sarfedlyordu. Hattâ hayatı bile buna bağlıydı. Diğer cihetten bu kıza karşı da lâkayıt değildi. Miss Kerrlson, her an, ona daha fazla tesir ediyordu. O esnada, dışarıda, köpeklerin gürltüsü dikkati çekerek onu güç suale cevap vermekten kurtardı. Halbuki, Jensen. hikâyesini tâ kolej zamanlarına kadar uzatmak, Sprlngvale'! nasıl tanıdığını böylece anlatmak yolunu tutacaktı.
Köpekler, hayret, yahut htddet İfade eden haykırışın atarını ayyuka çıkardılar Havlamalar arasından bir haşin insan sesi kapıya doğru haykırdı:
— E, bakalım, Pierre Quint! Öldün mu’ Blg Dan geldi. Ne açmıyorsun?
Kanadalı kör emniyet mandalını çekmek İçin ileri doğru seğirtti. Miss Kerrlson, yerinden fırladı. Fevkalâde korkmuş bir hali vardı. Saklanmak istercesine köşeye gitti.
Alçak sesle:
— Dan geldi! — dedi. — tsveçli Dan! Buraya göndermelerinden zaten korkuyordum, o kadar adam varken bu yabaniyi neye seçtiler acaba?
Jensen. sebebin! anlıyamamakla beraber, bu fırtına altında Küçük Babos'a sığınan insan her kimse ondan genç kızın fevkalâde ürktüğünü anladı.
Kızı ferahlatmak maksadiyle:
— Hiçbir kaygınız olmasın! — dedi, — Plerre, köpeği ve ben buradayken size hiçbir fenalık gelmez.
Koluna buyiik bir sancı girdiğini, omuzlle bileği arasının fevkalâde ağrıdığını hissederek ilâve etti:
— Şaydt ben kolumu kullanmıya-cak vaziyette olsam bile, her halde Baby on yabaniye karşı gelecek kudretledir.
Kız. kendine hâkim olmak İçin gayret sarfederek-
— Evet . Fakat, zincirden boşanmış bir şeytandan ne kadar korkar-
sam bu adamdan da o kadar korkarım. Buna rağmen, size söyllyemlye-ceğim sebeplerden dolayı onunla hoş geçinmek mecburiyetindeyim. Halbuki. ne nefrete lâyık İnsandır. Bununla beraber, şunu biliniz kİ, rol oynamağa mecburum.
çabuk çabuk konuşuyordu. Her ne hal olursa olsun, Jensen'in teveccühünü kaybetmemeğe azmetmiş gibiydi. Erkeğe yaklaştı. Öyle bir yaklaştı kİ. delikanlı onun saçlarının rayihasını duydu. Genç kızı kaplıyan korkuyu gidertmek için onu kucaklamak göğsüne bastırmak İstedi.
eni gelen, kar fır tın asiyle birlikte odanın İçine girdiği sırada, MİM Kerrlson, nefes nefese:
— Size söyllyebileceklerlm bundan ibarettir. - dedi.
Aman ya Rabbi bu yeni geleni şimal ırkları, eski çağlarda karlı sahralara her halde bu cLns şeytanlar salmış olacaklar! Yedi kadem boyundaydı. Kolları, aleiâde bir İnsanın bacakları kalınhğındaydı. Yayvan kafatası, kocaman çenesi, fırça gibi kaşları, kırmızı sakalı, hulâsa bütün mevcudlyetlle bu adam, vahşi asırlardaki ecdadımızın tam bir por-treslydi.
Böyle bir vücut üzerine. o müthiş kutup rüzgârlarının yaptığı tesir, ancak basit fanilere, hafif bir kış melteminin yaptığı tesirden İbarettL ‘Arkası var)
V -
A K Ş A M
cmnııe ı
[Tarihten gafrılf elT j
Kısa notlar ve küçük fıkralar
— 4 —
Oarkta «ok saman yaşadığuu belan edan olr diplomatın (1890 - 1877 oamtuüı İmparatorluğu - «ark me-■alMlnde İngiltere ve Rıısyal ntunlle de neşrottlğl eserde şu mütalâa beyan edilmiştir:
l imtiyazlı bir ırkın üstün nüfuzu £ tında birbirine hasım unsurlardan
rekkübeden bir cemiyette yalnız mutlakıyettir kİ ıslahatı sevketmeğe ve bu ıslahattan bir selâmet çaresi Çıkarmağa muktedir olabilir. Nasıl, ki İkinci sultan Mahmut yeniçerileri imha eyledikten sonra bu usule baş vurmuştur.
Bu usulde ferman, hattı hümayun, irade! şahane, müslümanlarla hırls-tiyanlar orasında medeni vd siyasi hukukça müsavatı tekeffül edan taahhütler.. Bunların hiç birisi yokl
Amma hıristlyanlara karşı padişahın hüsnünazar ve teveccühü sayesinde Rus muharebesinin sürdüğü iki •ene zarfında bile reaya her türlü ■uliim ve İtiraftan mahfuz kaldı.
Bu tanı hareket 1839 da Oülhane-d« ilân edilen ve güllerin ömrü kadar yaşamağa mahkûm olan aldatıcı kanunlardan daha müessir oldu.
• «*
AS 8nrrou*nun La Joune Tutqule «t la revolution (Genç Türkiye ve İnkılâp) eserinde yazdığına göre: Oillha-ne hattı hümayununu teyideden 1868 hattı hümayunundan on bir sene sonra üçüncü Nnpoldon’un Hariciye Nazırı Marki dö Monstler bu fermanlarla Tanzimat kanunlarının pratik neticeler vermediğini müşahede ettiği gibi Avusturya Nazırı kont dö Bc-ust da AvTupşnın ıslahatın tatbikini ele almasını Douce vlolenoe — «tatlı bir şiddet» gösterilmesini tavsiye ediyordu.
**♦
Fransanın İstanbul elçisi Mösyö Bompard OsmanlI hükümet memurları hakkındakl müşahedesini şu İki cümle İle beyan ederdi
— Kendilerinde mesuliyet hissi yok! Ancak mesuliyet korkusu var!
Tali ey ran çlri. . bir kadın* karşı **fltls* kalbinde bir meyil tıl&setmiş. bu meylilni de İzhar etmişti. Bir giin kadın hiddetle:
— Haber aldığıma göre benden 1b-tedlglnlse nail olmuş bulunmakla bir mecliste İftihar etmişsiniz!
Diye çıkıştı Bu tavır ve söalere ca-*ı sıkılan Taleyran gülümslyerek:
— İftihar mı Madam? Kendimi bu-Bımla İtham ettim I mukabelesinde bulundu!
(Abdi tezkeresi) bu şair İsimleri ve Arap harfleri İle kelime oyunlarını İhtiva eden şu beyti bu şaire nispet ediyor:
JTeMnır söylenir ama »flkûfıı bahfe-der altın) Sakın, boş sanma. Becmi. tutmanın da tervell vardır) Birinci mısraı
Kefdmf söylenir amma Süfrüfl bahşeder alim! Şeklinde okumak da kabildir!
Kanun! sultan Süleyman şimdi Istan bulda kullan 11 nmıyan KırkçeşmC suları İçin 507 yük «50,700.000» akçe sarf etmişti.
H. 872 de İstanbul su yolları İçin Edlmeden ustalar celbolunduğu gibi taş ve ağaç taşımak İçin Mısırdan da yüz çil! arka hamalı getirilmişti!
On beşinci Louls'nln Hariciye Nazırı Marki d'Argenson hatıratında OsmanlI devleU hakkında şu mütalâayı yürütmekte İdi:
[Avrupada vâki olacak İlk büyük inkılâbın Osmanlı ülkesinin zaptı olması muhtemeldir. Günden güne zayıflayan ve her gün kanatlarının bl-Ter tüyü koparılan bu imparatorluğun İdaresi lylleşemlyecek ve muhakkak, gittikçe daha fena olacaktır.]
Bu sözler yasıldı ti tarihte bu kehanet pek yerinde «ayılıyordu. OsmanlI devlet! Viyana kapılarından Balkan geçitlerine kadar yuvarlanmıştı. Ka-
On sekizinci Louls Taleyrana meşrutiyet Charte'ını okuyordu.
Taleyran — Haşmetpenahl Bir ek-
■ttiik görüyorum.
— Nedir?
— Mebusların tahsisatı.
— Ben mebusluğun meccani olmn-•tnı muvafık görüyorum. Bu «uretle millet Vekillisi daha şerefli olur!
— Evet, haşmetpenahl Fakat... meccanili... meccani... Hâzineye, millete daha pahalıya mal olacak bul
«•«
Eski afyon tiryakileri hakkında:
Afyon tiryakileri Süleymanlye civarında çok görünürdü, Bunlar, akşama doğru her sokaktan Bûleyma-filye camisi civarına çıkarlardı. 6u-ratları solgun ve kederi! görünürdü; insanda bazen merhamet, basen İstikrah uyandırırlardı. Uzamış başla-şı saHanndı Amudı fık ar İleri eğilmiş, bir omvalan kalkmış görünürdü. Bunlar Iptlialavından, maluliyetlerinden mütevellit garip tavırlarlle „ . . .
•unl meydanını İhata eden duvara radenizde Rus hâkimiyeti kendisini *ı ut t asıl sıra dükkânlara girerlerdi. Bu dükkânlardaki küçük sofalarda birer kafes var İdi. Müşteriler burada yoldan geçenleri rahatsız etmeden otururlardı.
Bu sofalarda bu tiryakilere haplar tevil ecüMrdJ. Çok alışkan olanlar ee-bardak su lie bunlardan zey-büyük dört taneye kadar yutarlardı.
Bundan sonra kendilerine mahsus vasiyetler La dimağlarında hoş hayallerin vücut bulmasını beklerlerdi. Nihayet üş çeyrek saat içinde tiryakiler bu tehayyölter ile canlanırlar, jrüz türlü garip ve şen hareketler yaparlardı. Artık hepri hakikatin kendilerine veremediği saadete hayalen nal! olurlar, hoşlarına giden ne varsa neyi arzu etmişler İse hepsini hayallerinde ellerine geçirmiş bulunurlardı!
Bu daklİkalar geçince arlık evlerine dönmek zamanı gelirdi
Yoldan geçenler onlarla eğlenirler, savatlılar* ezalar tertlbederterdl ama onların kendilerinden başka kimseye ■ararlardı olmazdı.
Afyon tiryakilerinin adedi gittikçe azalmıştı, bu tiryakilik bundan elli »ene ew«l İstanbulda hemen bazı iranllere ve Suriyelilere münhasır kalmış gibi İdi.
•**
Bir gün. meşhur hoca Hayret efendi derbeder, uçkurları görünür bir iûyafetle Sadaret müsteşarı Tevflk Eaşayı ziyarete gelir. " *’* undan Şeyhüllslöm •fendlye şikâyet eder.
•fendi de:
— Ben ona nasihat ___________ ____
kendisine bir şey söylemeyiniz!
Der. Hoca Hayret efendi İle görüştüğü bir sırada Tcvfik paşanın vakarlı, haysiyetli bir zat olduğundan bahis açar; paşanın huzuruna edebe uygun olmıyan, bir kıyafette gitmiş bulunduğunu işittiğinden dolayı müteessir olduğunu, kendisi namlı ulemadan olmasiyle bu hnlin meslek haysiyetine yakışmıyocağını söyler. Hayret efendi bu tevblhlere kızar. Bu hiddet ve can mkıntulle şu mukabelede bulunur:
Tevflk paşa Cemaleddln Cemaleddln
ederim, siz
gösteriyordu. OsmanlI devleti kendisi İçin fırtınaya karşı durmak ve İmparatorluğun InhllAHnln önüne geçmek mümkün olanuyacngını takdir etmiş gibi mütevekkllâne bir duruma girmişti.
Mölkcn büyük fedakârlıklarla 1008 da Karlofça muahedesi aktedlUnce devlet rahat nefes alabilmek ümidine düşmüştü
1115 de buldu devlet rahatı fevzü felah
Denilmişti. OsmanlI devleti birkaç sene İçin belki rahat bulmuştu amma fevzü felâha hiç nail olamamıştı. 1718 - 1130 Pasarofça muahedesi devletin kanatlarından yine hayli tüy koparmıştıI Niabl bir durgunluk içinde geçen Lâle devrinde devlet kuvvetini İnde bakımından bir faaliyet gösteremedi.
Bununla beraber d'Argenson'u'1 kehanetinde pek acele ettiği ve Oa* manii devletinin daha pek çok büyük fırtınalara mukavemet edebildiği meydandadır. O kadar kİ .kendisinden çok kuvvetli görünen devletlerde İdare sistem ve şektlterlntn zaman, zaman değiştiği, saltanat hanedanlarının sukut ettikler! görüldü. OsmanlI devleti ve hanedanı ayakta kaldı
Birinci cihan harbi İçinde Rusya Çarlığı ve sonunda Avusturya. Almanya İmparatorlukları ortadan kalkmış İken OsmanlI devleti yine büsbütün mahvolmuş değildi. Seneler sonra vahldeddlnln yanlış ve hal-nane siyaseti yüzünden OsmanlI hanedanını yine harici düşmanları değil, Türklerln kendileri hissettikleri mecburiyetle saltanattan mahrum ederek memleketten ebediyen uzaklaştırdılar.
***
H. 1289 tarihinde Şeyhülislâm olan Turşucuzade Hacı Ahmet Muhtar efendinin babasının dükkânı şimdiki Ayasofyn tramvay durağının karşısında İdi Turşuctıaadenln meşihatına:
(Lâhna biber turşusu)
Ebccd hesablle tarih düşürülmüştür!
lillovman Kânı İrt«m
Wilson filmi Holly wood’da büyük merasimle gösterildi
İlk temsilde bütün yıldızlar, binlerce subay ve er davetli olarak bulundu
Carlcs Boycr, karısı Pat tiyatroya
Hollysvoudda Amerikanın eski Cumhurreisi Wilson'un hayatına dair büyük bir filim çevrildiğini yazmıştık, Fox filim şirketinin hazırladığı bu»filim bir kaç hafta evvel ilk defa olarak Hoi-!ywood'un Carthay Cireie tiyatrosunda gösterilmiştir. Filmin İlk gösterilişi Hollywood’da büyük bir hâdise olmuş, bütün tanınmış yıldızlar, pek çok davetli filmi seyretmişlerdir. Kocalan asker olan yıldızlar, asker elbisesini giymiş kocalarının kollarında tiyatroya gelmişlerdir. Bunlann arasında Norma Shea-rer’le deniz subayı olan kocası Martin Arrouge, Mary Piekford 11^ yine deniz subayı olan kocası Charles Roggers, Sonja Hennie ile piyade yüzbaşısı olan kocası Dan Topping, Rosalind Russel ile piyade binbaşısı olan kocası Cari Brisson gö2e çarpıyordu.
Evli olmıyan veya kocaları Hollyvood’da bulunmıyan yıldızlar tiyatroya yalnız gelmişlerdir. Kocalan askerde bulunmı-yanlar da gündüzlük elbiselerini giymiş olan kocalarlle birlikte tiyatroya girmişlerdir. (Amerika'da bu gibi gala müsamerele-rlnde frak giymek âdetti. Harbin İptidasından beri bu usul bir tarafa bırakılmıştır. Şimdi bütün suarelere erkekler de kadınlar da aleiâde elbise İle gidiyorlar.) Bunların arasında bilhassa Pat Patterson 11e kocası Charles Boyer dikkati çekiyordu. Bunlaı Adolph Menjou İle birlikte gelmişlerdir.
Tiyatroda subay ve erler için 5000 yer ayrılmıştı. Buna rağmen bir çok subay ve erler İçeri girememişlerdir. Tiyatronun önünde ve civar sokaklarda binlerce halk toplanmıştı. Bir muzika, Wllson zamanında moda olan havalan çalarak o civarda dolaşıyordu.
Filmin senaryosunu Zanouck bundan fkl sene evvel, şimali Afrika'da bulunduğu sırada hazırlamıştır. Filimde binden fazla artist rol almıştır. Wilson filmi, son seneler zarftnda yapılan fl-ligılerln en büyüğü sayıhyei
- İŞ AR1YANLAR
T BORÜ fi ELİ — Muhasip, muhabir, mütercim Franmzca, Türkçe mükemmel kâfi İngilizce bilir İş aramaktadır. Akşamda. A, L. rümuzuna müracaat. 94H —
ERKEK AHÇI İŞ ARIYOR — Alafranga, alaturka yemek plşirmo6İn(le fevkalâde İhtisası olan münasip İş aramaktadır. İşine göre maaş İstemektedir. Maçkadn kasap Abdullah-ten boltılıı Ali Rıza diye sorulması.
972 —
O - İŞÇİ AR1YANLAR
Patterson ve Adolp Menjou giriyorlar
Cecıl B. de Mille'in iki yıldönümü
Amerika'nın tanınmış sahne-vazılarından Cccil B. do Mille geçende 63 üncü yıldönümünü, aynı zamanda evlenmesinin 42 inci yılını kutlamıştır. Büyük sanatkâr bu günü Hollyvood yakınındaki çifllğinde ailesi erkântle birlikte geçirmiştir. De Mille mera sim yapılmasını istememiş, çiflîkte yalnız çocukları ve torunları bulunmuştur.
Cec'1 B. de Mille şimdi «Dr. WaseH'm hayatı» adlı bir filmi idare ediyor. Bu filimde baş rolü Oary Cooper yapmaktadır. Yakında Meksika hikâyelerinden mürekkep «Köylüler» adlı bir filim yapacaktır.
De Mille Ho31ywood’da çalıştığı 31 sene esnasında rekor kırmıştır. En çok beğenilen filimle-ri «Kıratlar Kıralı», »On Ehalrn, «Roma ateşler içinde» dir.
Fox filim şirketi tarafından «Bir askerin pazar yemeği» adlı bir filim çevrilmektedir. Filmin mevzuu fakir bir Amerika ailesinin hikâyesidir. Bu aile, zengin komşuları gibi bir askeri pazar günü yemeğe davet etmek İstiyor. Mühim fedakârlıklarla bir tavuk satın alıyor. Filimde tavuğun da küçük bir rolü vardır.
Tavuk meğer hayvanların en inatçısı ve en anlayışsızıymış. Pek çok uğraşıldığı halde bir türlü rolü yaptırılamamış. Bunun üzerine başka tavuk alınmış. bu da istenilen şeyi yapamamıştır. Bu yüzden tam 6 tane tavuğa baş vurulmuştur. Neticede tavuklar seyircilerin hoşuna gidecek bir sahne çevinnişler-dlr. Filmi yapanlar da çektikleri işkencenin bedelini, bu tavukları bir güzel kızartıp yemekle temin etmişlerdir.
Asker kadınlar
Hollywood'da Metro Goldvyn stüdyolarında asker kadınlara dair bir fiilm çevrilmesine başlanmıştır. Baş rolleri Lana Tur-ner, Laralne Day ve Guzan Pa-ters yapmaktadır. Filmin ismi henüz kararlaştırılmamıştır.
TESVİYECİ, TELEFONCU VE İŞÇİ BAYAN ARANIYOR _ Telefon işlerinde yetiştirilmek taero «eki ve namuslu, askerlikle ili,izleri olmayan Enstalfltör (4> tesviyeci ve muhtelif telefon Brançlarında çalıştırılmak üzere namuslu bayanlara ihtiyaç vardır. Her gün saat 17-lfi arasında Galata Bankalar caddesi Voyvoda han zemin katta Telefon mütehassısı AH Salt önere müracaat 946 — 1
KADIN ÇAMAŞIR ATÖLYESİNDE — Çalışabilecek tecrübeli bir makastar ile makinede brode yapan bir bayana ihtiyaç vardır. Adres: Bcy-oftlu Mis sok. NO. 29/1 857 - 1
EVDE BİR HASTAYA BAKMAK ÜZERE — Tecrübeli iyi bir hastabakıcıya ihtiyaç vardır. İyi ücret verilecektir. Görû»mek üzere Aamaaltı Zlndankapı No « Telefon: 22013
971 —
YARDIMCI BAYAN ARANYIOR — Atölyemizde yardımcı olarak bir bayan arıyoruz. 25 - 40 llr^ arasında ücret »trİlecektir. Bankalar caddesi No. M Osman Güzel «ürerine her gün saat 0 - 11 e kadar müracaatları.
039 — 2
EV İŞLERİNE VARDIM ETMEK t’ZERE — Yaşlı bir bayana lhr’/aç vardır. Ayda, otuz beş lira ücret- verilecektir. Bankalar cad deri No. M Os man Ollzel maftazasma her gün rant 4 - fl ya kadar mürncjuri-lan. ____________________________070 — 2 J - SATILIK EŞYA HER TtlRLtt KAfilT — Gazete, mecmua, kitap, defter İyi flatle satın* alınır. Satmak İsteyenlerin numuneleriyle Eminönü Tahmis cad Kalçın sok. No. 13 e müracaatları. ____________________________- 1
IUR ADET YEKPARE — Yirmi RÖZ trael ve on alU göz bobin Aleksandr satılıktır ş GOzelkozzas Büküm Evi Fntlh Türbe caddesi No. (48)
038 - 1
ACELE SATILIK _ Yen! buz dolabı (Frlgldalrl 52,158 telefona müracaat. 085 — 1
4 — Kiralık — Satılık
5.000 LİRADAN 500.000 LİRAYA KADAR — Istanbulun her yerinde apartman, ev. maŞaza. İmalâthane, fabrika, arsa ve çlfllk almak ve satmak lstlycnler. Kârlı İşi olup da devretmek Istlyen veya almak Istl-yenler Beyoğlu İstiklâl caddesi Büyük Parmakknpı köşe başı 4 No. kat 2 Tel: 42398 Suhulet Emlfik Zarif Özalp ___________________________910 - 11
İSTANBULÜN HER HANGİ BİR SEMTİNDE — Her cins emlâki en kısa bir müddette paraya çevirir. Arzu edenlerin derhal Galata ömerftblt han 2 nci kat No. 23, Ferdi Selek, Türk Emlâk Bürosuna müracaat etmeleri tavsiye olunur. Telef. 42368 850 - 1
SİRKECİDE — Boj olarak bir dükkân satılıktır. Sirkecide Hocnpaşa hamamına müracaat. 3
SATILIK EV — Kadıköy Talimhane Halidaga sokak No 04 yed! oda, manzara İçindekilere, ve RecaJ zade sokak 82 No da bayan Remzlyeye.
006 — 5
SATILIK APARTMAN — B> yoklunda Aynalıçeşmede dükkânı bulunan dcnİM manzarası olan beş kat, on daireli konforlu 57 - 59 No. «neniz npartmam» satılıktır. OAlutada Büyük Balıklı hanında 37 No. ya 8-10 ve öğleden sonra 5 - 0.30 nfamnda müracaat. 904 — 3
BATİLIK HANE — Beşiktaş Orta-bohçe Mısırlı ankak bakkal karşın No. 48 iç! dışı boyalı altı Oda genJg mutfak nüyllk bahçe arkası kâunllrn açık. Bakırköy iskele caddesi 44 numaraya müracaat. 967 —
SATILIK GtlZI I. ARSA - Cihangir Flrü-MıŞa mahallesinde İkt haddeye 10,58 ve 12 metre yüzlü 488 metrekare mesahasında Ve her İta caddeye çift daireli İki apartmana ve yahut bir garaj Inoafttihft müsait İmar plânına uygundur. Almak Istlycnlcr: Beyofilu Büyük Pnrmakkapı köşCbaşı 4 No. kat 3 Tel 42390 Suhulet Emlâk Zarif Özalp_______________835 — 3
NATAMAM İNŞAAT - Bllûmum İnşaat ve fenni mesuliyet hesap İşleri deruhte edilir. Ev ve nın-ğazaînrın tamire muhtaç olanian derhal l*e başlamak vr yıkılnmaı İcabeden emlâkin enkazın: kabul eder. Beyoftlu İstiklâl caddesi Büyük Parmakkpaı kOşebtışı 4 No- kat 2 Tel' «390 suhulet Emlâk Zarif Özalp 91! —11
KİRALIK — Beyaz» Yeniçeriler vs tramvay caddesinde Şark Kıraathanesinin üzerin d» kİ bina kiralıktır. Müracaat: Knnıkapı İstasyon caddesi No. 8. Telefon: 2228K 942 -
SATILIK EV - Kadıköy Cevizlik Ahter 8. 14 No. Iı ev Satılıktır. İsteklilerin Taksim Talimhane Topçu cad. No. 2 Uygun Ad 2 No daireye müracaat- 87 - 8
UYGUN Fİ A İLE SATILIK ? EV — Beyoğlu Tarlabaşı Doğramacı sokak No. 48 ve arkasında Kireçhane sokağında No. 0/8. Görmek İçin İçindekilere, pazarlık İçin de Büyükac'a Adliye sokak Nn 12 Nlzami’ye yazı ile müracaat. 954
2700 LİRAYA SATILIK EV _ Senelik Pteln kiralık. Kuzguncuk İskeleye 3 daHkfl, dört oda, mutfak. ıkl helâ, elektrik, su. deniş ftdrûr. *1'.I Postanp anh'»rrfa Ali Onum müra-caul. 956 —
2İÜ80 LİKAYA SATILIK AYARTt-MAN — Yan bedeli 10 seneden Kurtuluş trOmtay hattında 3 kat banyo bahçe beton taş merdiven 2 kat çıkılablilr saat 12 - 15 Galata Kürekçiler Demir han No, 23 q34 — 1
DEVREN SATILIK GAZİNO — Bütün tesisatı tamam 500 sandalya olabilir. Amavutköyü 1le Rumelfhasarl arasındadır. Tafsilât İçin; Ferdi Selek Türk Emlâk Bürosuna müracaat. Galata ömerilHt Mn 2 nc! kat 23 No.
900 - 1
SAYIN MÜŞTEKİLERİM» 10.000 -1000.090 lira arasında muhtelif semtlerde, muhtelif vlBûlar köşkler, apartmanlar, evler, çlftllltler. -ahlar sunar. Arzu edenlerin, ömerftblt I 2 nel kat, NO. 23, F. s. T. E. Pli na teşrif buyurmaları Te yahut numaraya telefon etmeler!
Created by free version of 2PDF
Jj -MOTEFFRRI .
FRANSIZGAYA LAYIKİLE VAKIF BİR MADAM — Evinde veya hariçte ders veriyor Şartlar elverişli mesai, ciddi, sonuç garantilidir. Adres: Taksim Parm&kkapı Pembe Çıkmaz sokak 4 No da madam Balya'ya.
962 - 3.
MEKTUPLARINIZI ALIIIKINIZ
Oazetemlz idarehanesini adres olarak gösterinle olan kflrilerl.'nu-den
Engllshman — Kimyager — No E.A — MMâ - 0 9 -
namlarına gelen mektuptun «tareti ant rnlzden «ıdrrmBîfin rica olunur , .
Filim direktörlerinden Schnek ile Metle Oheıon
İstanbul Vilâyetinde!:
Zeytinyağı, pamukyağı ve dlfter nebati yağların satışı hakkındakl 577 ( No lı kararname İle 510 No. Iı kararnamenin değişik 18 İnci maddesine dayanılarak Ticaret Vekâletince tanzim ve kabul edilen sirküler hükümlerine göre aşağıda yanlı hususlar ilgililere tebliğ olunur.
1 — Zeytinyağı, pamukyağı ve diğer her türlü rtebatl ynfcların ticaretiyle iştigal eden toptancılar ve bu maddelerle imalât yapanlar ticaret odasına müracsatle. bu İştigallerini gurup veslkotanna kayıt ve İşaret edeceklerdir.
Perakendecilerin bu kaydı yaptırmak Jçin ticaret ve esna! odalanna müracaat tarihi ayrıca llftn edilecektir.
2 — İstihsal bölgelerinden nebati yag getiren tacirler getirdikleri yağ-
ların cins ve mikdannı (kilosu ve kap -adedi gösterilmek suretllel yağlar gelir gelmez bir beyanname İle İstanbulda milli korunma korp-rol şeHiftlno ve mülhak kazalardan en büyük mülkiye âmirine bildirmeğe mecburdurlar. «2490»
Demir Cıvata, Somun, Diizoul ve Sustalı Pul Satın Alınacaktır
/. E. T. T. İşletmelerinden:
1 — Yukarda cinsleri yazılı malzeme 7/3/945 çarşamba günü saat 10 30 da açık eksiltme usul İle mübayau edilecektir.
2 — Muvakkat teminat 1200— liradır. Mtlbııyiıo edilecek matecınenln
miktar ve ebadları şartnamede gö1*1 ’ilmlstir. Şarlııanıcler Metro Han Levazımında parasız olurak yerilmekledir, .2390»
Vakfın adı
Seyhan Vakıflar Müdürlüğünden
Mlkdarf faymcUL TlRUİk
Mevkii
Cinsi
Günün en çok OKUNAN ROMANLARI
Kirtil* KalO >W ♦-*»
Şart Yıldım » »
Sönmeyen AVea tasta Ziya
1 Aşkın PsjtnA Bahçta Bata
Şeytan •
Şeytanın Piçi • >
smranin I Koca* > »
Yelil Babanın Teşbihi fihaml Saftı
Y tıkardaki kitapların beheri 125 kuruştur.
ÖKÇELERİN KOYNUNDA
158 Dönüm
83 .
120 »
77 a
80 a
226 .
Nisan 9j|3 T- M4M fîlsaa OU T. İM i tfhaa OU T 2M • 083 T. 398 » tlart 97T T. Mİ ♦
U-.—-I,.............- ______ ______________ - Mftrt 037 ‘f- 48 *
Yukarıda yazılı vakıf gayri menkullerin mülkiyeti peşin pare ve kapağı terfi* satılacaktır. 2/3/945 cuma günü saat 10 da Seyhan vefatlar müdürlüğü binasında japdaııaktır. Gayri menkulleri namesini görmek İsteyenler her gün Beyhan Vakıflar müdürlüğüne müracaat etmelidirler
Arttırmaya gireceklerden yüzde yedi buçuk muvakkat teminat alınır.
Kapalı zarflar İhale saatinden bir saat evvel komisyon reisliğin* Verilmiş olmalıdır. Postada olaaak gecikmeler kabul edilmez. «2205»
Ak kapı Bahçe Köprü sokağı » Ak kapı * Paşa sokağı >
Kalaycı zade Tuzsuz zade Salcı oğlu Boz zade Hacı Ali Battal Mehmet ağa Darfndell Oğlu Ada sokağı
KİMYANIN İNSANLIĞA HİZMETİ
[■ 0r. Zeki Tektaş "
Doğum v» Kadın Hastalıkları Mütehassısı
Kadıköy, Bahariye Caddesi M
Telefon: 60177
Saat 14 ton 18 e kadar her gün
Ut. İHSAN SAMİ ■nm TİFO AŞISI
Tifo vo paratUo hastalıklarına tutulmamak için tesiri kati, muafiyeti pek emin taze aşıdır. Heı an ede bulunur. Kutusu 50 kuruştur
Turan Azla Beler: 150 kuruştur.
BIRAKMA BENİ thsan Taşyılı: 75 kuruştur. Taşradan posta ücret! alınmaz.
İSTANBUL Maarif Kitaphanesi
Baş, Diş, Grip, Romatizma, Nevralji, Kırıklık ve bütün ağrıları derhal keser
İcabında günde 3 kaşe alınabilir Heryerde ısrarla NEVROZİN İsteyiniz.
İLİM ve fenın inkişafı sayesinde günlük hayatımızda terakki ve tekâmül o katlar süratlenmiştir kı bunları artık, tabii görmeğe başladık. Nefaseti her gun arlan kumaşları» bahçe ve tarlalarda her gün bir az daha kolaylıkla yetişti-jilen mahsulâtı el-lâde şeyler gibi telâkki edip geçiyor, insanlar ve hayvanların korunması ve tedavisi için yapılan keşlîyatı bile hayret etmeden karşılıyoruz. 8u kadar tabii addettiğimiz bu inkişafları tetkik ermek rahmetine katlanırsak-bunların her birinde kimyagerlerin himmet ve gayretine şahıd olur ve bu arada Ingiliz kimyagerlerinin ihtira ve keşiflerde daima ön safla yer aldıklarını görürüz. Sulh zamanında olduğu gibi harpla dahi Büyük Britanya laboratuar ve kimya fabrikaları günlük havalımızda fennin nimetlerinden daha fazla istifadeyi temin için gittikçe artan gayret ve enerji ile çalışmaktadırlar.
Imperıal Chemical Industries Limited, S. W. I.
Türkiye Umum! Vekili: İmperial kemim Industris (Iıırtej) LU.
Sieoru Han Galata İSTANBUL
İstediğiniz her çeşit
Mobilya, karyola, hasır koltuklar ve saire şık ve ucuz olarak
AHMET FEVZİ
ASRI MOBİLYA
Mağazasında bulabilirsiniz. İstanbul Rıza Paşa Yokuşu No. 66 . 234'17
Zonguldak asliye hukuk yargıçlığından:
845/197
Dâvacı Zonguldak On Temmuz mahallesinde 53 No. lı evde oturur ölü Ahmet Ziya karısı Rabla Özkök tarafından dâvâlı İstanbul Eıplnönıi Alemdar nahiyesi Küçük Ayasofya mahallesi Cami Şerif sokağında 0 No. lu evde oturur Hava hakkında evlillfc kaydının iptali dâvasının ya-pılaq yargılaması sırasında;
Dâvâlı Havaya dâva arzuhal! ve davetiye ’ Hânen UbUğ edilmesine rağmen gelmemiş ve özürünü de bildirmemiş olduğundan hakkında gıyap karan çıkarılmasına ve bunun dahi llânen tebliğine karar verilmiştir.
Yargılamanın bırakıldığı 20 3 945 gününde d* gelmediği takdirde dâvaya gıyabında bakılacağı gıyap karan yerine kaim olmak Üzere ilânen tebliğ olunur. «2421.
F I
:reated by free version of 2PDF
..■■I-- MEZUNLARI DAVET Taksim Lisesi Müdürlüğünden:
Taksim Lisesi mezunlarının 28/2/1945 çarşamba
Taksim Lisesinde bulunmaları İlân olunur.
Doktor, Kimyager, Memur ve He niş re alınacak
Sümer Bank Sellüloz Sanayii müessesesi Müdürlüğünden «İzmit» Müessesenıizde:
1 — 300 lira aylıklı: dahiliye mütehassıslığı,
2 — 170 - 260 lira aylıklı barem dahili ve harici kimyagerlikler,
3 — 210-300 Hra aylıklı barem dahili muhasebe şef muavinlikleri.
4 — 210 lira aylıklı barem harici ressamlık,
5— «5 - no Lira aylıklı barem dahili değişik servis memurları.
8 — 100 Hra aylıklı birinci sınıf hemşirelik (hastanelerde ameliyat İşlerinde çalışmış olması şarttır.) açıktır.
Bu İşlere İstekli olanlardan memurin kanununun 4 üncü maddesinde yazılı şartlara durumları uygun bulunanların 15- 3. 1945 tarihine kadar dilekçelerine hizmet ve tahsil belgelerinin suretler»» fotoğraflarını ■kİi;yerek müessesemize müracaat etmeleri İlân olunur.
Tayin olunacaklara ehliyet ve eski hizmetlerine göre tesblt olunacak aylıklarından gayri pahalılık ve çocuk zam mile ayni yardım İstihkakları ve kendilerlle müessesenln umumi faaUyetlne bağlı olarak aylıklarının % 23 1 nlsbetine kadar prim verilir.
Barem dahili memuriyetlere tayin olunacaklara bu yardımlardan ayn olarak sınai İşletme zammı da verilecektir.
Halen memuriyette bulunanların tayin olunabllmelerl İçin bulunduklar» yerlerden yazılı muvafakat almaları şarttır. (2293)
Asit Asitik alınacak
Sümer Bank İstanbul satinalma müdürlüğünden ı
Asit Asetik alınacaktır. Vermek isteyenlerin 5 Mart akşamına kadar teklif mektuplarıyla Galatada 6ümerbank binasındaki Müdürlüğümüze müracaatları___________________________________________«2368»
Toprak mahsulleri ofisi İstanbul şubesinden
Ofisimiz emrindeki Ay varis ar ay, Haskoy, Kasımpaşa, Balat ve Mumhane değirmenlerinde mevcut takriben 70 ton süprüntü unu 28 şubat tarihin» müsadif çarşamba günü saat 14 de Galatada Bahtiyar hanındaki dairemizde açık arttırma suretile satılacaktır. Bu" unlar değirmenlerdeki kontrol memurlarımıza müracaat suretile görülebilir. Bu husustaki şartname Müdürlüğümüz İmalât servisinden talep olunabilir. *2107>
Fatih askerlik dairesi başkanlığından:
Lise veya muadili okullardan diploma almış olan kısa hizmetlilerle tam ehliyetnamelller 1 mart 945 de. yedek subay okuluna sevkolunacak-1 lardır.
Bu evsafı haiz kısa hizmetlilerin j derhal şubelerine, İstanbıılda yabancı bulunan bu gibi kısa hlAıetltler de bölgesinde oturdukları şubelere müracaat etmeleri İlân olunur.
Çocuk hekimi doktor
Ahmed Akkoyunlu
Taksim - Talimhane palas. Telefon: 82627
Zayi — 12/12/844 gün ve 1318/138269 No. makbuzla İnhisarlar Umum Müdürlük levazım şubesi veznesine emaneten yatırmış olduğum bin Ufa-lık makbuzu zayi ettiğimden, yenisini alacağımdan zayi olan makbuzun bir hükmü olmadığını İlân ederim.
Ahmet Suyolcu Kutu Fabrikası
■ Dr. A. Asım Onur m
Ortaköy Şifa Yurdu
§ehir gürültüsünden uzak bir yerde büyük bir parkın içinde ve çamların ortasında fevkalâde güzel manzaralı, çok temiz .e iyi bakımlı, kadın, erkek her liirlü hastalara açık hususî hastane. Sinirlerim ve yorgunluğunu dinlendirmek ve nekahet devrini geçirmek istiyen-lere mahsus yegâne müessese.
Telefon: 84421
ikinci ilân
Tasfiye halinde bulunan
Mahdut Mesuliyetli İsatnbul Belediyesi Memurları Kooperatifi Şirketi Tasfiye Memurluğundan:
İstanbul Asliye Mahkemesi 3 üncü Ticaret Dairesi, İstanbul Ticaret slcllLinde 18928 No. da kayıtlı bulunan (İstanbul Belediyesi Memurin Kooperatif Şirketi) nin tasfiyesine ve tasfiye memuru olarak tayinime karar vermiş ve bu karar Ticaret Sicilli gazetesinin 17 1 -945 günlü ve 6430 sayılı nüshasında ilân edilmiştir.
Şirkette alactık ve sair hukuku olanların 3 üncü İlân tarihinden itibaren âzami bir sene zarfında Istanbulda Sirkecide Liman Hanında 18/19 No lı yazıhaneye müracaatla niacakl anın kaydettirmeleri ve müsblt evrak tevdi eylemeleri lüzumu Ticaret kanununun 445 inci maddesi mucibince ilân olunur.
Tasfiye Memuru: Avukat tsnıail Hakkı Bayraktar
Kâğıt ve Basım işleri
Anonim Şirketi idare Meclisinden : şirketimiz Hissedarları Umumi Heyet! aşağıda yazılı ruznanıe maddelerini müzakere etmek ve karar» bağlamak üzere İdi surette 13 mart 945 salı gilııü saat 11 de Şirket Merkezinin bulunduğu Galatada Tünel caddesinde Tünel ittisalinde 12 numaralı Şirket mağazasındaki yerinde toplanacaktır.
Hissedarların, sahip oldukları hisse senetlerini veya bunu müsblt ve-■salfa. toplantı gününden bir hatta evveline kadar Şirket Merkezine vererek duhuliye varakası almaları ve belli gün ve saatte asaleten veya vekâleten toplantı yerinde hazır bulunmaları rica ve Esas Mukavelename hükümlerine göre (10» on hisseye sahip hissedarların reye lştlrâk edebilecekleri İlân olunur.
RUZNAME:
1 — 1944 senesi muamele ve hesaplarına alt İdare MeclLsl ve Miir&klp raporlarının tetkik ve tasdiki,
2 — 1944 senesi bilânço kâr ve zarar hesaplarının tetküc ve tasdiki ve İdare meclisi İle miirakiplerln İbrası.
3 — 1944 senesi bilânçosıına göre hissedarlara tevzi edilecek temettü mlktarlle tevzi zamanının tâyini,
4 — Boşalan idare Meclisi âzahkl&rlle Müraklpllğe seçilmiş olanların vazifelerinin tasdiki,
6 — 1945 senesi İçin yeniden müraklp seçilmesi ve ücretlerinin tâyini,
6 — Ticaret Kanununun 323 ve 324 üncü maddeleri mucibince Meclisi idare âzalarının kendi veya şahsı ahar namma Şirketle veya şirketin icra eylediği muamelel ticariye nev'lnden olan İşleri yapabilmelerine İrin verilmesi. ___________________________
Gümrük muhafaza genel komutanlığı İstanbul levazım amirliği satın alma komisyonundan!
6080 takım yazlık er elbisesi dikimi kapalı zarf usulü İle eksiltmeye konulmuştur. Muhammen bedeli (15.000) Hra, Uk teminatı (1125) liradır.
Eksiltme 8 mart 845 salı günü saat (15) dedir, şartname ve nümunesl her gün komisyonda görülebilir. İsteklilerin teklif mektuplarını en geç eksiltme saatinden bir saat evveline kadar Galata Mumhane caddesi No. 54 deki komisyona vermeleri. (2115)
İstanbul vilâyetinden:
Ticareti tanzim ve -ihtikârla mücadeleye dair olan 510 No. lı kararnamemin değişik 18 inci maddesi hükmüne ■ uyanılarak Ticaret Vekâleıinoe sabun imalinde kullanılması menedilmiş o1 m % 8 (sekiz dahil» ve daha az asitli yağlardan sabun imale ilerinin elli inde bulunanların mikclar ve nevllcriııln 28 Şubat 1945 akşamına kadar birer beyannam'1 ile vilâyete biidLriimesl tebliğ olunur. «2477»
Atölyemize tevdi edilen radyolar titiz bir İtina ile tamir •dilerek YENİ bir hale getirilir.
Bankalar cad. Bereket Han No. 8, Tel: 49249
... J
SÜMERBANK ■■■■ ı ■■
YERLİ MALLAR PAZARLARI
Müessesesi Müdürlüğünden ı
Satış Memuru (Tezgâhtar) Daktilo ve Paket Memuru alınacak:
1 — Müessesemizin Taşra Mağazalarında çalıştırılmak üzere en as orta tahsilini bitirmiş ve askerliğin t yapmış olanlardan Satış Memuru (Tezgâhtar) — mümasil Müesselerde tezgâhtarlık yapmış olanlar tercih edilecektir. — Yine orta tahsilini bitirmiş v« askerliğini yapmış olanlardan daktilo ve paket memurları alınacaktır.
2 — Yakardaki şartları haiz ve 50 yaşını geçmemiş olan İsteklilerin nüfus hüviyet cüzdanı, tahsil ve askerlik vesikaları ve bonservls-lertie birlikte 10/3/945 »tarihine kadar Müessesemlfln Bahçekapıda Sümer hanındaki merkezin d a Zat İşleri servisin» baş vurmaları.
Diş Doktoru Aranıyor
Orta Anadoluda sına! bir işlet mede ücretle istihdam edilmek üzere bir diş doktoru aranmaktadır.
Kendisine evli veya bekâr oluşuna göre metruş bir oda veya bir ev tahsis edilebileceği gibi çok yakında bulunan kazada haftanın iki günü İş yapmasına da müsaade edilecektir.
İsteklilerin çalıştıkları yerleri gösterir bir dilekçe Ve bir fotoğrafla posta kutusu İst. 178 (E.D.) rumuzu ile müracaatları.
dSOLÜGALM
UYUZ .KAŞINTILARI İYİ EDEP
iihu uııııı.ııııııııııııııııııı................. ıiuiıiiımiımıiiHiiM»
Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme Umum idaresi İlânları
ııılııııı ıııııı imi.ııııııııııııııııııııııııı.ııııııııııı ııı ııııııııııııııııııı ııı m.ıııırııııııııı..
Kimyager Alınacak
Zat işleri Müdürlüğünden
H. Paşa lâboratuvaıında istihdam edilmek üzere iki kimyager alınacaktır.
1 — Taliplere 3137 ve 4020 saydı kanunlar hükümlerine tevfikan barem vaziyetlerine göre 100 - 244 Liraya kadar aylık ücret verilecektir.
2 - Müracaat sahiplerinin dilekçelerini 1/3 945 tarihine kadar belge
lerile birlikte Ankarada D. D. Zat 'şler! müdürlüğüne ve Istanbulda Haydarpaşa D. D. Lâboratuvar müdürlüğüne göndermeleri veya bizzat vermeleri lüzumu yayınlanır. (1904»
Comments (0)