25 Şubat 1950 — Cumartesi
SİYASİ İKTİSADİ
Sayı 87 — 10 Kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
İlânlar: 6 ncı sahlfede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edllmoz.
Telefon: 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesle eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İÇ ve DIŞ
POLiTiKA
_ 24/11/1950 -
Ingiliz seçimlerinin beklenmedik neticesi I
I NGİLÎZ seçimleri, bütün dün-
' yayı heyecan içinde bırakan bir seyir takip ettikten sonra, nihayet, henüz nihaî sayılamıya-cak olan bir neticeye bağlanmış bulunuyor. Şöyle ki, tam bu satırları kaleme aldığımız saatteki rakamlara göre, İşçiler 313, Muhafazakârlar 289, Liberaller 7 sandalyeye sahiptir. Bunlara her üç partinin desteklediği Meclis Reisini ilâve edersek 610 mebusluk eder. Demek ki, 15 mebusluğun hangi partiye ait olacağı henüz meçhuldür. Fakat, Avam Kamarası, yeni seçim kanunu mucibince, 625 âzadan terekküp edeceğine ve İşçi Partisi şu dakikada 313 rey elde etmiş bulunduğuna göre, Hükümeti tek başına kurmak durumunu yeniden elde etmiş demektir.
Bu, bir zaferdir. Fakat puan hesabiyle bir zaferdir. Muhafazakârların şanlı lideri Churchill, demek oluyor ki bu defasında tuş ile yenilmemiş, bilâkis, karşı partiyi, 313 üncü sandalyeyi elde ettiğini öğreneceği dakikaya kadar, âdeta nefessiz bırakmıştır.
1945 seçimlerinde, işçiler, 393 reye malikti. Bu sefer bu, (15 taayyün etmemiş mebusluğu şimdilik bir kenarda bırakırsak) 313 reye inmiştir. Muhafazakârlar, 1945 te 213 sandalya ile muhalefette kalmıya icbar edilmişlerdi. Bu sefer bu, 289 sandalyava çıkmıştır. Binaenaleyh, bu seferki seçimler, Muhafazakârlar adına, pek büyük bir muvaffakiyet sayılmalıdır.
İki parti arasında, bugünkü mecliste çok az bir fark olacaktır: Geçen seferki 180 mebusluk yerine, ancak 24 mebusluk!
Şu halde ilk varacağımız hüküm şu olmalıdır: Kamışındakilerden 1945 te en az 170 mebusluk fazlasına malik olan bir İşçi Partisi, hele iktidara geçince neler yapacağını da söyledikten sonra, kendi sosyalist programını, elbette ki pervasızca tatbik edebilirdi.
Bugün bunu, o kolaylıkla yapamaz. Çünkü muhalefet partisinin liderinin elinde ekseriyet par-tisininkine yakın mebus reyi vardır. Gene ekalliyettedir. Fakat sözünün ve muhalefetinin tartısı çok daha ağırdır.
İkinci nokta, Liberal Partinin uğradığı âkıbettir. Gerçi, dağınık olarak iki buçuk milyon rey toplamıştır. Fakat Meclise, ancak 7 mebus sokabilmiştir. Bundan anlaşılıyor ki, İngiliz milleti, iki büyük partinin arasında bir üçün-cüsünü sürüklemek isteklisi değildir. Eskisi gibi iki parti sistemine taraftardır.
Fakat iki büyük parti arasındaki fark o kadar cüz'idir ki, bu 7 mebus dahi pek büyük rol oynayacak bir durumdadır. Sanki tarih, Ingilterenin vaktiyle en kuvvetli partilerinden biri olan Liberal Partiye son bir cemile olmak üzere, 7 mebus ile dahi olsa, hükmetme imkânını bağışlamıştır.
Çünkü ölümler ve diğer türlü vakalar, yarın aradaki farkı daha da azaltabilir. Ve o zaman, hem Liberallerin 7 tane reyi hem de ara seçimler, büyük bir ehemmiyet kazanacaktır.
Üçüncü nokta, Komünistlerin uğradığı hezimettir. Belli ki, İngiliz adalarında, bu akidenin tutunmasına imkân yoktur.
Gelelim, kaydedilmesi lâzım gelen dördüncü noktaya: İşçiler, bu kadar cüzî bir ekseriyet ile zor çalışacaklardır. Bunun bir örneğine, Ingilterede, 1885 senesinde şahit olunmuştur. O tarihlerde yapılan seçim, 336 Muhafazakârın karşısına 331 Liberal koymuştu. Bu neviden ekseriyetler ile tutunmak güçtür. Zaten, Muhafazakârların dillerinin altında, daha bugünden bir bakla mevcuttur: İlk fırsatta, yeni seçimlere gitmek!
★ ★★★
Buckingham Sarayında
Londra 24. AA. (Afpı - Kırat, Kırallçe ve Prenses Margaıet dün gece Buckingham Sarayında radyolarının haçına toplanmış, dikkatle radyo tarafından kesintimiz olarak yayınlanan neçimlcrin neticelerini takıp etmişlerdir.
Yemeğini Sarayda yiyen Prenses Ellaabeth gece yarığından biraz ev. vel Clarence Hauae'a dönmüştür.
Heyecanlı ve başbaşa bir çekişmeden sonra
İngiltere, iktidarı tekrar
tç SAYFALARDA
Partisine bıraktı
Parlâmentodaki 625 sandalya şöyle paylaşıldı:
İşçi: 314, Muhafazakâr: 292,Liberal: 8
İngiliz, içimlerinde ekseriyeti kjı/unan İ*çL Partisi Lideri Loııdradu bir «Irkte
"İşçi” lerin ilk toplantısı
Attlee, hükümeti eskisi
gibi kuracağını söylüyor
İşçi Kabinesi bugün toplanarak, cüz'î ekseriyetten doğan vaziyeti tetkik edecek
Denilebilir ki. işçiler seçimi; Churchill ise siyaseti kazanmıştır
INGİLİZ seçimleri naglhani derişiklikler arzeden. inişli çıkışlı ve son derece şaşırtıcı safhalardan sonra, neticelenin İş bulunuyor. Perşembeyi cumaya baglıyan gece, Ingiliz radyosu, ilk neticeleri bildirmeye başlamış. Bizim saatle, şahabın dördüne kadar, işçiler bire karşı İki ile başta gidiyorlardı. Çünkü büyük sanayi merkezleri ile büyük şehirlerin sandıkları bu esnada sayılmış bulunuyordu. Buralarda, İşçi Partisi, tabiat iyin kuvvetli idi.
Fakat dün, Öğleden sonra saat 4,15 de, İşçiler 205, Muhafazakârlar 170 üzerinde karşılaştılar. Köylerden ve kasabalardan gelen reyler. Muhafazakârları. fırlatıp öne atmıştı. Saat 7 de, aradaki fark 6 ya indi Sandıkların daha no söyleyeceği moçhûldü amma, tasnif, bariz bir şekilde İşçilerin aleyhine geçmiş, Muhafazakârlarırı zaferini dahi mümkün gösteriyordu.
Bu heyecanlı durum. 7.45 e kadar devam etti. Dünya ile beraber, Türkiye de, kulağı kirişte, nefesini tutmuş, olacağı gözetliyordu.
YİRS (Yani: Yeni İstanbul Radyo Servisi) 24 saatten beri fasılasız çalışıyor; beş dakikada bir, neticeleri bildiriyordu. Bu esnada çok telefonlara cevap vc idarehanemizi ziyaret eden İngiliz dostlarımıza, durum hakkında malûmat vermek zorunda kaldık.
7,45 don sonra, İşçiler, aradaki mesafeyi yeniden açmaya başladılar. Fakat, 17 ye. 23 e. 28 ve hattâ 29 a çıktı. İşçiler 310 u bulmuşlardı. Üç rey daha alınca, tok başlarına hükümet kurmak durumunu elde edeceklerdi. Nihayet, bu da mümkün oldu; gonfc vurdu; giy asî maçın son .neticesini Beklemeğe lüzum kalmamıştı; İşçiler, puvnn hesabiyle. Muhafazakârlar ile Liberallerin mecmuuna galip gelmişlerdi.
Bu esnada, dünya radyoları, mütalâa yağdırmakta İdi. Ingiliz radyosu da, partilerin idarecilerini, büyük mecmuaların başmuharrirlerini vc âlimleri mikrofon başına getirerek, seçimler hakkında konuşturuyordu. Herkes, seçimin son derece heyecanlı geçtiği noktasında müttefikti, neticenin fı karalığı hususunda, keza!
Kimi radyo sözcüleri, 7 aylık çocuk doğmuş gibi, "acaba yaşayacak mı?„ sualini şimdiden sormaya başlamışlardır. Fakat, İngiltere bu, siyasi nev-zâd'larınfn en cılızını yaşatmak için, hem en İyi ebelere hem de on mücerret bebe - toprağfna maliktir.
Yargıtay üyelerinden biri, Malatyadan adaylığını koyacağını ileri sürerek Yüksek Seçim Kurıılu üyeliğini
Ankara 24 (Hususi muhabirimizden) — Yüksek Seçim Kurulunu teşkil etmek üzere Yargıtay ve Danış-taydan seçilen üyeler, içlerinden başkan ve başkan vekilini ayırmak ve yedeğe kalacakların kurasını çekmek üzere bugün toplanmışlardır. Fakat Yargıtay üyelerinden Rahmi Ana-dol, Malatyadan adaylığını koyacağını ileri sürerek Yüksek Seçim Kurulu* üyeliğini kabul edemiyeceğini bildirmesi üzerine seçimlere geçilememiştir.
Yeni Seçim Kanununda bir hüküm bulunmamasından dolayı kurul üyeliğine ayrılanlaıa nasıl tebligat yapılacağı. bunlardan bazısının vazifeyi kabulden imtina etmesi halinde ne gibi bir yol tutulacağı uzun uzadıya münakaşa edilmiş, fakat bir karara varılamamıştır. Ekseriyet mevcut olduğuna göre seçimlere başlanması teklif edilmişse de önce komisyondan ayrılma niyetini izhar eden Rahmi Anadolun yerine Yargıtayça yeni bir Üye seçilmesi ve ondan sonra kurulun faaliyete geçmesi fikri kabul edilerek toplantıya son verilmiştir.
Diğer taraftan kurul başkanlığı yapacakları Adalet Bakanlığınca kendilerine tebliğ olunan yargıçlardan muvafakat telgrafları gelmeğe başladığı öğrenilmiştir. Bazı yargıçların adaylıklarını koyacaklarını, bir kısmının da seçimi müteakip adlarının her şeye rağmen dedikodulara karıştırılacağım ileri sürerek mazeret beyan ettikleri söylenmektedir.
Seçim sandıkları için ıniihür
Ankara 24 (Hususi muhabirimizden) — Seçim kurullarında kullanılmak
kabul etmedi
sandık Sipariş edilen mühür 1950 seçimlerinde san-45,000 olacağı anlaşıl-
İKİNCİ
lngilterenin seçim kanununa bir bakış Guy Eden
ÜÇÜNCÜ
Ziraat Bankasının tahvilât sermayesi Namık Zeki Aral “Yeni İstanbul’’ un iktisadi anketi
DÖRDÜNCÜ
Az kelime, az tâbir kullanıyoruz
Refik Halid Karay BEŞİNCİ
Ahbap (Hikâye)
Kadın - Ev - Moda Spor
ü-
zere ve sandıkların kapatılması için 45.000 mühür sipariş edilmiştir.
1946 seçimlerinde 22.000 kullanılmıştı, adedine göre dik adedinin maktadır.
Seçim hazırlıkları hızlandı
Ankara 24 ı Hususi muhabirimizden) — Seçim hazırlıkları için Adalet Bakanlığında Müsteşarın, İçişleri Bakanlığında Vilâyetler İdaresi Genel Müdürünün başkanlığında kurulan bürolar, faaliyetlerine devam etmektedirler.
İçişleri Bakanlığına gelen telgraflara göre, birçok vilâyetler, şimdiden nümerotaj işlerini bitirerek seçmen kütüklerinin tanzimine başlamışlardır. Kütükler, nümerotajda tesbit edilen hanelerdeki nüfusun yazılması suretiyle tanzim olunacak ve bilâhare nüfus kayıtlariyle de karşılaştırılarak sıhhati kontrol edildikten sonra kurul başkanı olan yargıçlara devredilecektir. Nümerotaj İşleri u-zıın sürmesi muhtemel olan yerlerde ve meselâ Istan bulda nümerotajı tamamlanan semtlere ait kütüklerin hemen tanzimine başlanması, vilâyetr lere yazılmıştır. Ankarada bu sabah nümerotaj işlerinin tesbitine başlanmış bulunmaktadır.
Bu husustaki faaliyet daha ziyade şehir etrafında yapılmış olan gecekondu mahallelerinde teksif edilmiştir. Bakanlıkta bu işlerin martın ilk haftası içinde tamamlanacağı söylenmektedir. içişleri Bakanlığı, seçmen kartlarını Istanbulda Milli Eğitim Matbaasında bastırmaktadır. Kartların miktarı 11 milyon olacaktır.
Seyfeddln Uğur
Istanbulda seçim hazırlıkları
OttUlNHlIl
Seçim kurullarına başkan tâyin edilenlerin isimleri belli oldu
AtOlU IBC5 zııu iMİa
“Rusyaya yeni bir tekarrüp için sebep göremiyorum,,
Trumaıı, bir anlaşmaya varmak içiıı, Birleşmiş Milletler
kaııaliyle miimkiin olan bütün gayretleri sarfettiğini söylüyor
Yont Seçim Kanunu Vilâyete resmen teblff edllmtştîr. Vilâyette bu için hazırlığı vle meşgul olan komisyon, cetvelleri alâkalılara göndermiştir. Cumartesi güniıhden hibaren kütükiVrth-.-nöt- ' durulmasına başlanacaktır.
Bu hususta kendisiyle konuşan» bir • arkadaşımıza Vali şunları söylemiştir: Kütükler hazırlanıyor. Bu hususta partilere haber verdik «Kanunun 5-5 ve 7 net maddeleri gereğince seçmen kütükleri mahalle, köy muhtar ve ihtiyar heyetleri tarafından hazırlanacak ve cetveller bilâhare yedi ğüıı müddetle aakıva çıkarılacaktır. Vatandaşlar bugünler zarfında itirazda bulunabileceklerdir.
Biz. âzami İtina ve İhtimam İle seçim kütüklerini hazırlayacağım."
Londra, 24 (YİRS) — Partilerin aldıkları oy miktarı şu suretle tasnif edilmiştir: işçi Partisi 13.000.000
Muhafazakâr Partisi 12.000.000 Liberal Partisi • 2.500.000
Komünistler 80.000
tik toplantı
Londra, 24 (YİRS) — Kat’l ekseriyeti kazanmış olan İngiliz işçi Partisi Lideri Clement Attle’nln Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Herbert Morrison ve Parti Genel Sekreteri Morgan Phillips ile istişarelere başlamış olduğu resmen bildirilmiştir.
Müzakere sonundu gazetecilere beyanatta bulunmak istemi.ven Morgan Phillips, seçimlerin kesin neticesi belli olmadıkça işçi Partisinden hiç bir resmî beyanat verilmiyeceğinl söylemiştir.
Attlee Hükümeti eskisi gibi kuracak
Londra, 25 (YİRS) — inanılır kaynaklardan haber verildiğine göre, Başbakan Attlee. partisinin aldığı ekseriyet ne kadar cüzi olursa olsun. Hükümetini eskisi gibi kurmağa karar vermiş bulunmaktadır.
( hurririll eş) ile birlikte 1 orıınlurı 2 aylık Eııınıa M.ıry'nln vaftiz ıııcnı«dmin(h*
»llIHılI

Bir yorumda bulunmaktan çekindiler
Londra, 25 ( YlRS l — Gerek İşçi ve gerekse Muhafazakâr Parti liderleri İngiliz seçim neticeleri hakkında bir yorumda bulunmaktan çekinmişlerdir. Morgan Phlllips'in, Attlee ve Morrison ile yapmış olduğu bir saatlik görüşmeyi müteakip, İşçi Partisinin kati neticeler neşredilmeden beyanatta bulunnuyacağını söylemesini müteakip, Muhafazakâr Partisi Genel Merkezi "genel seçim neticeleri Üzerine bir yorumda bulunmayı faydalı bulmadığım" açıklamıştır.
Bugünkü toplantı
Londra, 25 (YİRS) — işçi kabinesi cumartesi günü toplanarak, genel seçimlerde alınan cüzi ekseriyetten doğan vaziyeti tetkik edecektir. Maa mafih, Attlee nin yeni işçi Hükümeti ni kuracağına dair kati nazariyle bakılmaktadır.
Peyklerde ara yok
YİRS in NOTU. Moskova. Budapeşte ve Bükreş radyoları Ingiliz genel seçimlerinde alınan neticelere ve bilbusaa komünist adaylarının uğradıkları akıbete bir kelime ile bile temas etmemiştir.
Batıkların Rusya ile
anlaşması meselesi
İngiliz gazetelerinden bazıları, Clıtırchill laralındaıı yapılan teklifin, İngilizlerin durumu hakkında yanlış fikir \ erdiğine işaret ediyorlar
Londra 24 A A. (Lpsı — İşçi Daily Hcrald Gazetesi, M Churchill’in Edih-butg'da verdiği «on demecinde Ruslarla daha iyi münasebetler tesis edilmesi için y(m bir teşebbüs yapılması tekidinin, İngiliz durumu hu Ulundu yanlış bir fikir verdiğine işaret ederek ijöylc- devam etmektedir;
Moskova dun gı îrn hazı raporlarda, şimdi Krenılin'in, takip ettiğimiz siyn(-sette hır indilui beklediği açıkça be-lirrru ktedlr Ruslar. Ingiltere'nin yatıştırma polItlknMina atılmak üzere olduğunu ye her ne pahasına olursa olsun bir Dnlatjnmya varmalı İst ediğini sanmaktadırlar
Halbuki tnın mânisiyle hiı anlaşma ancak Rusların, balı mendeki Herinin barışı ne pahasına olursa olsun satın almak niyetinde olmadığını anlnma-sİylr mümkün olacaktır.
Ncwn Chroıücle gazetesi ek Ru(ıyu
ile batı arasındaki mumuiüöatimden bahsetmekte fakat Mr. Churchlll'ln teşebbüsü bahsinde işçi mcslekdaşuıın fikrine İştirak etmemekte ve hu teşebbüsün ırıunbasıran seçim propagandası olduğunu kabul etmemektedir.
Gazete, batılı demokrasilerin askerh iktisadı ve siyasi sabalarda kuvvetlenmesi zaruretine İbaret ettikten sonra yazısına şöyle devam etmekledir:
Gerçi Rusya ile bir anlaşmaya varmak istiyoruz. Fakat. İlk gayemiz Rusya ile bir anlıışnıuya vâsıl olabilecek duruma gelmek ve bu anlaşmanın İdamesinden âniln olnuıktu. Bu demektir kİ, bur dünyanın iktisadi ve Riyası bütün kaynakları birleşmelidir Bu temin edildiği zaman Rusya ile konuşabiliriz. Bu dn muazzam bir gayret isteyecektir. Fakat olmdidch sonra bu gayret Ingiltere'de birinci plânı İşgal edecckUı
Washington, 23 (A.P.) — Başkan Truman bugün bir gazeteciler toplantısında verdiği demeçte, atom silâhlarının milletlerarası kontrolü bahsinde Rusyaya yeni bir tekarrüp yapılması için herhangi bir sebep göremediğini beyan etmiştir.
Cumhurbaşkanı, gerek Birleşik A-ınerika Kongresi ve gerek diğer çevrelerde ortaya atılan ve "dramatik" olarak vasıflandırdığı teklif ve fikir-
-----------------------------X
Hindistan hudutlarında
Komünistler Napal’ı tehdit ediyorlar
Bir Anıerikaıı gazetesi, Hindistanın bitaraflık siyasetinden uzaklaşarak, bir cephe almaya mecbur kalacağını yazıyor NeW-York, 24 (Nafenı — New-York Times gazetesi yazıyor:
"Hıınalâyada Napal m vaziye • ti Hindistanın siyasetinde mühim bir rol oynayabilir. Hindistan şimdiye kadar bitaraf siyaset takip etmekte idi. Halbuki komünistlerin Napal bulutlarında tehlikeli bir vaziyet ihdas et meleri Hindistanın kendi vaziyetini de tehlikeli bir duruma düşürebilir. Bu vaziyet karşısında Hindistan şiımliyc kadar takip etmekte olduğu bitaraf siyasetinden uzaklaşarak kati bir cephe alnııya mecbur olacaktır.
Hın(Iİ8tnmn Dışişleri Bakanlığına mensup bir resmi sözcü şunları söylemiştir:
"Napal'in tehlikede olması Hindistanın tehlikeye maruz kalınası demektir. Napal Hindistan topraklarına girmek İçin emin bir geçit teşkil etmektedir. Hindistan herhalde hudutları boyunda Sovyetlerin peyki mevkiinde bir memleketin bulunmasını istemez.,,
k_____________________________>
lerin herhangi bir maksada hizmet e-mediyeceğl kanaatini belirtmiştir. Truman, Birleşik Amerikanın bir andlaçmaya varmak için Birleşmiş Milletler banaliyle mümkiln olan bütün gayretleri sarfettiğlnl tekrarlamıştır
Londra. 24 (YİRS) — VVashington-Jan bildirildiğine göre, Amerikalı uzmanlardan müteşekkil bir heyet. Ce-nupdoğu Asyaya yapılacak teknik yardımı yerinde tetkik etmek üzere gelecek hafta içerisinde Asvaya hareket decektir. Heyet, Saygon, Singapur, Bangkok ve Endonezyayı gezecektir.
l'zakdoğıgıa gidecek Amerikan heyeti
Washlngt&n 24 A.A. lAFP) — Dışişleri Bakanlığından resmen bildirildiğine göre, dördüncü nokta programında ve diğer Amerikan yardımı programlarında yapılması mümkün değişiklikleri yeniden incelemek için Çin Hlndistam. Malezya. Birmanya, Siyam ve Endonezyaya yakında bir Amerikan heyeti gönderilecektir.
Heyete, çindckı Avrupa iktisadi İşbirliği Heyeti eski Umum Müdür Yardımcısı Ailen Grlffln başkanlık e-decektir.
Istanbulda seçim kurııllnrınıı batkaııhk ederek yargıçlar
t^taiıbuldald seçim kurııllarma başkanlık edecek yargıçlar şunlardır:
li seçim kuruluna Ceza Yargıcı Sey-icddtn Uğur. Eminönü ilçesi seçim kuruluna Sultanahmet ikinci Sulh Hukuk Yargıcı Tahsin İstanbullu, Kadıköy 11-•,e.«İ seçim kurutuna Hukuk Yargıcı Sıtkı Şeftalloglu, Üsküdar seçim kuruluna. Ceza Yargıcı Cemâl KöaeoğlUk Çatalca İlçesi seçim kuruluna, ceza yargıcı Ali Derlnöz. çile İlçesi seçim kuruluna yargıç Reşat Akdeniz. Silivri UçC4i saçim kuruluna yargıç Cahit Alpar. Y^ıloya İlçesi eoçlm kuruluna, aorgıı yargleı Halil Akıncı. Beyoğlu İlçesi seçim.kuruluna. Btılh yargıcı Niyazi Hakgüdor. Fatih İlçesi neçlm kuruluna, sulh yargıcı Şahin Şahitler, Eyüp İlçesi seçim kuruluna, sulh yargıcı Celâl Tüzer. Re-•jikins İlçesi eeçlm kuruluna, icra yargıcı Şerif Dlkbn^. Sarıyor ilçesi uıeçlm kuruluna, yargıç Ferhat Dünıeğe. Kartal İlçesi seçim kuruluna, sulh yargıcı Sadreddin Berk. Adalar İlçesi meçini kuruluna .sulh yargıcı İbrahim Tokcr. Bakırköy İlçesi seçim kuruluna, sulh argıcj Reşat Snka, Beş koz İlçesi seçim kuruluna yargıç Cemil Bengü. başkanlık edeceklerdir. B»ı zevat, im işlerinde doğrudan doğruya Adalet Bakanlığı ilo muhabere edeceklerdir.
Valinin hasın toplantısı
Vali vc Brlednr Başkanı Fahreddln Kerim Goknv 1 mart çarşamba günü qa.at 16 da büyük bir basın toplantısı yapacaktır.
Bulgarlardan sonra Macarlar da Batılılnra note verdi (Gazetelerden)
PİYANODA DÖRT EL ;
Amerika — Bence bu notalar bir kişinin elinden çıkmıyor!..
Sayfa 2
Y E N T İSTANBUL
25 Şube t IftSö

TETKİKLER
İngilterenin seçim kanununa bir bakış
Bu konunun mükemnıe/iye^ne en 9^ze/ delil, mevcut bütün partiler tarafından tasvip edilişidir
Yazan : Guy Eden posta veya vekil Vasıtasiyle seçime iştirak edebilirler.
Denizaşırı memleketlerde hizmet görüyorlarsa bir akraba veya dostu vekil tâyin edebilirler.
Gizli rey prensibini tam mAnasiy-le tatbik edebilmek için lüzumlu bütün tedbirler alınır.
Sandık mahallinde seçmenin ismi ve adresi sorulur, sonra kendisine namzetlerin sadece isimlerini ihtiva eden bir liste verilir. Seçmen bahsi geçen listeyi alır ve perde ile kapalı olan seçim sandığının bulunduğu mahalle girer, seçmek istediği namzedin ismi yanına bir haç işareti koyar, kâğıdı mühürlü olan seçim sandığına atar. Seçim sandığı sayımdan önce açılamaz.
Bir namzedin seçim uğruna sarfcdebileccğl dudu vardır. Bu kaide.
İngiliz seçimleri, aşağıda mühim noktalarını verdiğimiz kanunun çerçevesi içinde cereyan etti ve oyların tasnifine geçildi.

j NGtLİZ Seçim Kanununun nıü-I kemmeliyettne en güzel delil mevcut bütün partiler tarafından tasvip edilişidir. Bahsi geçen kanunun adaylara müsavi haklar tanıdığı ve gizli rey vermeyi temin ettiği umumiyetle kabul edilen bir hakikattir. İngiltere, Gal, lskoçya ve Şimali İrlanda 625 seçim bölgesine ayrılmıştır. Her bölge parlâmentoya bir mebus gönderir. 1945 senesinde yapılan aon seçimlerde seçim bölgelerinin adedi 640 idi: fakat aon zamanlarda bu bölgelerin hudutlarında yapılan tAdilAt neticesi 625 e inmiştir. Bundan gaye, Avam Kamarasındaki her mebusun temsil ettiği seçmen adedini kabil olduğu kadar müsavi kılmaktır. Hedef tutulan A-zamt adet 50.000 İdi. Fakat tatbikatta bir çok İstisnalar kabul etmek icap etmiştir, çünkü nüfusa göre a-rasiyl kısımlara ayırmak iıhkAnsız-dı. Şimdiki vasati Ö7.000 dit*.
Seçim bölgelerinin yapılan kaybolan “City of ortasında
yı zikretmek lâzımdır, kaç bini geçmediği halde tarihi e-hemmiyetl gözönünde tutulup "City,, ye 2 mebus çıkarma hakkı tanınmıştı. Şimdi “City of London,, West> nünsteı* şehrine bağlanmıştır ve her ikisi birden parlâmentoya bir mebus gönderecektir.
Kaybolan eski seçim bölgeleri a-rasında Üniversiteler de vardır. Eskiden. doktora yapan talebeler hem üniversitelerinin seçim bölgesinde hem do ikametgâhları seçim bölgesinde olmak üzere İki defa rey vermek hakkına maliktiler. Fakat “bir erkek veya bir kadın — bir rey,, formolü kabul edilmiş ve tarihi imtiyazlar kaldırılmıştır. Ancak 13 üniversitenin imtiyazlarını kaldırma bahsinde Muhafazakârlar aynı fikirde değildirler. İktidara gelirlerse üniversitelere eski haklarını iade e-deceklerini söylüyorlar.
21 yaşını bitiren heı’ erkek ve her kadın; deliler, hapishanedeki suçlular v.s. müstesna: reyini lir. Ancak buna mecbur Seçime iştirak edebilmek nin muayyen bir gününde
amelesini yaptırmış ve böylece seçim defterin^ ismini yazdırmış olmak kâfidir. Bazı .istisnalar hariç, rey bizzat seçmen tarafından atılmak lâzımdır. Başkasının yerine hile ile rey verenler ağır cezaya çarptırılırlar. Anavatanda bulunmayan ordu mensupları, İngiliz Milletler CAmiââı hudutları dahilinde İseler
bir zenginler gelmemesi için kon-
kanunen, seçim sıra-masrafların tam bir

Doğu Almanya Başbakan Yardımcısı Moskovaya gitti
Londra, 21 (YİRS) — Doğu Al-man.vadan gelen haberlere göıe, Başbakan yardımcılarından Walter Ul-brlcht uçakla Moskovaya hareket etmiştir. Ulbricht’in Moskovaya aıhhî sebeplerden dolayı glttigl söylenmekte lae de bıı seyahatin siyasi maksatla yapıldığı anlaşılmaktadır.
Batı Berlin resmi mehafilinde belirtildiğine göre, bu seyahatin komünistlerin mayıs ayında Batı Berlin ü-zerlne yapmak tasavvurundu oldukları darbe ile İlgili olduğu anlaşılmaktadır.

Fuat Giizalhın'ın ölümü
etrafındaki tahkikat
Z.’ z_«. z .'ZZ.(-»Z-S'
>’xz‘.(



Komünist Bulgaristanın Türklere karşı politikası
Son gelen muhacirler, ana vatana gelmek Istiyen Tiirklerin tâbi tutuklukları baskıyı anlatıyorlar
Ulaştırma Bakanlığı bütçesi müzakereleri
Bakanlık ve Devlet Demiryolları Umum Müdürlüğü ve kabul olundu
bütçeleri müzakere
hudutlarında tadllAt neticesi ortadan seçim bölgeleri arasında London,, - Londra şehrinin 1 mil karelik bir aaha -Nüfusu bir
Ankara 24 i Hususi muhabirimizden) — Öğrendiğimize göre bir müddet evvel kurye olarak gönderildiği Sovyet Ruayadan dönerken ölen Fuat Güzaltanın nAşı, çantası, tabancası ve diğer eşyaları üzerinde İstanbul Adli Tıb Müessesesı tarafından yapılan tet-klkat sona ermiş ve rapor Aııkara-ya gönderilmiştir.
Adli Tıb Müessesesinin bu raporunda Fuat GÜzaltan’n bir tecavüz kos-dlyle hariçten atılan bir kurşunla öldürülmeyin kendi tabancasını kullanmak suretiyle intihar ettiği neticesine Yarıklığı söylenmektedir Bununla beraber Adil Tıp mücssesesl, tetkika-tında intihar sebep ve saikım anırttırmadığına göre bu intiharın kurye vazifesi ile alâkalı ve binaenaleyh siyasi bir mahiyeti haiz olduğundan şüphe edilmemekte ve kendisinin buna icbar edildiği tahmin edilmektedir.
»• •—tgl

Edirne 2-1 (llusus! muhabirimiz bildiriyor) — Bulgarlstandan bugiln 23 göçmen buraya geldi. Göçmenler Türk toprağına ayak basar basmaz, ağlıyarak yere kapandılar ve toprağı öptüler. Bıı göçmenler Bulgarifltan-dttki Türkler hakkında geniş malûmat vermektedirler.
Bilhassa bugünkü Bulgar Komünist rejiminin, çocuklar ve genç dimağlar üzerinde yaptığı batılcı ile a-lâkalı örnekler dikkate şayandır. Göçmenlerin, anlattıklarına gör©, Allahın mevcut olmadığı uzun zaman telkin edildikten ve ilk tahsil çocukları günlerce aç bırakılarak, açlıktan perişan bir hale getirildikten sonra ”StHİinden isteyin! Bakalım verecek mi?" diye sorulmakta, açlıktan gözü dönmüş ve ne yapacağını bllmiyen çocuklar da bu defa Staline yalvarınca, onlara hol ekmek ve çikolata verilmektedir.
Anavatana dönmek Istiyen Türkler, Bulgar Hükümeti tarafından takip edilmekte ve vize olmak İçin Türk Konsoloshanesine müracaat edip buradan çıklıkları anda tevkif olunmakta ve ancak Konaoloshanenin yaptığı siyasi teşebbüsler saycslndo kurtula-bilm» İçtedirler.
Bulgar Hükümeti bilhassa Türk ekalliyeti arasında memleketimiz h-leyhine geniş propaganda yapmakta ve Türkiyede ekmek bulunmadığını, ekmek yerine saman sapı yenildiğini halka yaymaktadır.
fakir müsavi şartlar altında etmelerini sağlamak için-
dürüst cereyanını garan-
Bedbin bir görüşle hâdiselerin tahlili
Zaman, Sovyet Rusyanın
kullanabl-değiklir. için sene-kayıt mu-
kumpanyası paranın hu-zenglnlerln maddi bir üstünlük temin etmemele-
ri ve parlâmentonun kulübü haline muştur.
Her namzet, aında yaptığı
hesabını vermekle mükelleftir. Seçmenlerin adedi ve seçim bölgesinin hususiyetleri nazara alınarAk âzami bir miktar tayin edilir. Tesbit olunan haddin açılması halinde seçimde muvaffak olanların hakkı yanar» hattâ birkaç sene hiç bir seçime iştirak edemezler. Namzedin rızası hilâfına üçüncü bir şahıs namzede yardım ederse bu cezai mesuliyeti davet eder.
Bütün bunlar seçimin dürüst yapılması ve zengin namzetle namzedin mücadele dir.
Seçimin
tl altına almak için başka bir tedbir daha alınır.
Seçim makinesinin idaresi "bitaraflar’* ismi verilen ve hiç bir partinin faaliyetine İştirak etmiyen mahalli resmi memurlara bırakılır. Bahsi geçen memurlar ekseriya valiler, belediye reisleri v.s. arasından ae^llir.
Tam bir serbesti içinde cereyan eden İngiliz seçimlerine hudut çizen tek bir kayıt mevcuttur. Namzetler seçimden önce, 150 İngiliz liralık bir depozito bırakmak mecburiyetimle-dlı-ler. Eğer namzet, verilen bütün reylerin en az 1 8 ini alamazsa depozitosunu geri isteyemez. Bu Usul seçim işine bir ciddiyet vermek gayesini gütmektedir. Zaten tatbikatta, taraftarları bulunan namzetlerin bu miktarı toplamakta hiç zorluk çekmedikleri müşahede edilmiştir.
Seçim mücadelesinin en heyecanlı anlarında bile seçim usulünün kötü olduğunu iddia eden birisine rastlanmamıştır. Zaten seçim mücadelesinden mütevellit suçların istisnaî bir vasıf taşımaları kaidelere ne kadar riayet edildiğini açıkça gösteriyor.
lehine nıi çalışıyor?
Amerikalılara göre, yakın bir Atide ne Amerika, ııe de dünya İçin bir sııib Ümidi görülmektedir
Amerlkadn çıkan Dlspatch gazetesi. hulâsa olarak aşağıki makaleyi rteşretmiştir :
Stalln Asyadaki batı tesirini bertaraf ettikten sonra aynı taktikleri Avrnpada kullanmayı şimdi yeniden deneyebilir. Bunun sebeplerinden biri Amerlkayı devamlı yardımlarla ik-tisaden zayıf bir hale düşürerek harp ve buhran gibi hallerde Anurikayi müdafaası zayıf bırakmaktır. Harbin hemen hitamında başlayan Truman doktrininin tesiri şimdi bile zayıflamış bulunmaktadır. Türkiye ve Yu-nanlstana yapılmış olan yardımlar 1-yi neticeler vermiş olmasına rağmen Türkiye ve Yunanistan kadar komünizme karşı alınmış cephede e-hemmlyetll yeri olan Çin’i Rusların
yutması çok kolay oimıışlur. Amerikanın Savunma Bakam Johnaon daim şimdiden Amerlkaya yapılabilecek â-ni biı taarruzdan bnhöebnüktedln Gelecek aylar içersinde Amerikalılar Atlantik Paktı memleketlerine karşı Rus baskısının arttınlmusına. şimdi-den emareleri beliren yeni bir Berlin ablııkaamın başlamasına ve Yugoa-lnvyaya tatbik edilen Rus tazyikinin çoğalmasına şahit olabilirler. Ne A-morlka ne de Dünya için bir sulh II-midi yakm bir Atide görünmemektedir. İşin fenam, gelecekteki zorluklara Truman - Acheaon siyaseti bir çare! hal teşkil edeceği yerde. Lenin’in Amerlkayı Iktlaaden zayıflatarak komünizme müsait bir hale getirmek ü-midinin uyanmasına yardım etmekte-
Ankara 24 (Hususi muhabirimizden) — Büyük Millet Meclisinin bugün Öğleden sonraki oturumunda Ulaştırma Bakanlığı bütçesi müzakeresine geçildi.
Söz »lan muhtelif partilere mensup milletvekilleri; Devlet Demir, Deniz ve Havayolları işletmeleri hakkında tenkid, temenni ve dileklerde bulundular. Bilhassa Anıerikadan getirtilen 88 lokomotifin işlemez bir hale gelişini, dcrnıryollarında kazaların artışını, hasılatın azalışım, vaktiyle Alnıanyadan alınan 5 adet Yun-kers uçağının muattal halde bulunuşunu, trenlerde ve Denizyolları vapurlarında izdiham yüzünden seyahat etmenin güçleştiğini, satın alınan gemilerin memleket İhtiyacına uygun olmayışını tenkid ettiler.
Söz alan Bakan; ulaştırmanın vatandaş hayatında, memleketin ekonomisinde ve ticaretinde, bilhassa devletin iç ve dış emniyetini sağlamada oynadığı rolü belirterek cevap-larım vermeye başladı. Bakanlığa bağlı bütün İdareler hakkında İzahat verdi, ve hu arada Devlet Demiryolları mevzuun» temasla dedi kİ: Cumhuriyette (0) kilometreden başlayan demlryollarmın uzunluğu bugün 7700 kilometredir. Bunun 4000 kilometresi intikaldi İdare bünyesinde toplanmış, 3500 kllomet-ıc.sl de inşa edilmiştir,
Bütün işletmeler, bir tek yabancıya ihtiyaç hissetmeden, kendi kuvveti, kendi varlığı ve Türk çocuklarının liyakatli idareleri altında vazife görmektedir»
Devlet Demiryolları İdaresi kurulduğu gibi, kendisine 300 lokomotif intikal etmişti. Bugün, 876 lokomotifi vardır. Keza idare teessüs ettiği gün 574 yolcu vagonu vardı. Bugün hu miktar (1074) e yükselmiştir.
5000 yük vagoıuı teslim alan İdare, bugün (13900) yük vagonuna maliktir. (123) furgtın, (341) e çıkarılmıştır.
1939 da ö milyon ton eşya taşıdığı halde 1949 da bu miktar 8 milyon 406 bin t(»nu bulmuştur.
1039 da 23 milyon yolcu, 1949 da 49 milyon 600 bin yolcuya yükselmiştir.»,
Bakan, buttln harp sonu dünyasının ulaştırma sıkıntısı İçinde olduğunu belirterek münakalâtı imkân nispetinde yurdun her yerine müsavi olarak akacttlrnuk üzere tedbirler a-lındığım ve bu maksatla 88 yeni lokomotifle mümkün olduğu kadar yolcu vagonu mubayaa edildiğini bildirdi*
Bakarı, tarifelerin hayatı pahalılne-lııdıgı iddialarına karşı şu izahatı verdi:
— 1939 senesinde lometrenın maliyeti
1.68 dit. 439 da bl! metrenin maliyeti
3.69 dur
1939 da bir ham ton kilometrenin maliyeti 0,53 idi. Bugün 1,4 7 dir.
Bu. işletme giderlerine gör? yapılan bir hesaptır. Genel giderlere göre ise bu, şu şekilde İzah edilebilir:
İdarenin umumi masrafları da bu
SÖZÜ
naklederek
933 senesln-başlaınıştır.
bir yolcu - ki-1.03 idi. 019 da safi ton - kilo-1.6 kli. 040 da
■M VM ■
Çan-Kay-Şek’ln başkanlığa geçmesi istendi
Afganistan, Durand hattını Afganls-tan ve Pakistan arasında milletlerarası hudut olarak tanıyacağını bildirdiği ve kuzeybatı hududundaki Pathan aşiretleri bölgesinin atatününü reddettiğinden beri münasebetler güçlenmiştir.
Paklatan İle Afganistan münasebetleri güçleşti
Lahor, 24 A.A. iReuter) — Kibirde Afgan Hükümeti ile Paklatan Ue Afganistan arasındaki gergin durumu müzakere etmiş olan Arap Birliği Heyeti. Pakistan Hükümeti resm! şahsiyetleriyle görüşmek Üzere Karaşl’ye hareket etmiştir. Heyet Başkanı Mah-mud Abdüleald. Arap Birliğinin anlaşmazlığı halletmeye çalıştığını söylemiştir.
Sovyetlerle 3ü yıllık barış andlıışnlmu imzaİHynn Mııo - Tııng Moskovıı latnayonumlu
evvel Sovyet halkına veda mesajını okuyor
Milletlerarası mahkemesinin faaliyeti
L» H*y», 24 A.A. (LP5) — La Haya-deki Milletlerarası Mahkeme gelecek Mh günü Amerikan, İngiliz ve Birleşmiş Milletlerdeki diğer üyelerin Bulgaristan, Macaristan ve Kumanya ile ak-tedllen barış andla_|malanndR mevcut inean haklarını koruma maddeleri hakkında. Amerikan. lngüls ve Birleşmiş Milleüerdekl diğer üyeleri dlnliyocek-tir. Bu momleketler bu maddelere hürmet etmemektedirler. Her üç komünlat devlet kendilerine atfedilen cürümleri inkâr etmekte ve batıklarla böyle bir mesele hakkında aralarında herhangi bir anlaşmazlığın mevzuu bahis olmadığını belirtmektedirler.
işin içine girdikten sonra bir yolcu -kilometrenin nıâliyeti 939 da 1,30 du. 949 da. 2,06 dır. Bir safi ton - kilometrenin maliyeti. 939 da 1,93. 949 da İse. 4,53 tür Hanı ton - kilometrenin 939 da 0.57 olan maliyeti bugün (1,81ı dir El emeği ve malzemenin ve ücretlerin artışım bugün VCHHtl olarak % 300 - 400 kabul ederseniz, buna mukabil İşletmede bu artış f/f 200 - 220 dir.
Tarifelere zam. umumiyetle yolcu Ücretlerinde ve yükte ancak rtt 88 din Bu kadar Amme lehine memlekette herhangi bir fiyat kamçılamasını tahrik etmemek için büyük fedakârlıklar gösteren hır müeasesenin gayet cÜz'i olarak yaptığı zammı memlekette sanki bir hayat pahalılığı doğurmuş gibi buradan İfade etmek ve memlekete duyurmak, hakikate uygun değildir.,,
Kazalar hakkındaki tenkitlere karşı Bakan:
H— Kilometre başına düşen kaza miktarı ltalyada 0,6. Kumanyada 0,4. Türkiyede 0,08, Franaada 0,09, Bclçlkada 0.11, Çekoslovakya. Almanya ve Bulgarlatanda 0.12. Ma-carlfttanda 0,28» Yunanlatanda 0,29 ve Öuriycde 0.48 dir. Görülüyor kl Türkiye dünyanın en büyük kaza yapan memleketlerinden değil, en az kaz» yapan memleketlerden biridir.,, dedi.
Devlet Demiryolları memurlarının durumunu düzeltmek İçin Barem Kanununda değişiklik yapılacağını ve hazırlanan tasarının Meclis tarafından kabul edileceği ümidinde bulunduğunu söyleyen Bakan, Devlet Hava yollarına dedi kİ:
— Türk Hava yolları, de iki uçakla tö( rübeye
1939 senesinde uçak miktarı tezyid edilerek (8) e çıkarılmıştır. Memleketimizde tecrübelerin müspet netice venıesl üzerine Devlet Hava Yolları, kurulmuş ve faaliyete geçmiştir.
1938 senesinde 8 uçakla 128 bin kilometrelik hir hizmet yapılmış ve 300 küsür kişi taşınmıştır. Buna mukabil 949 senesinde 2 milyon 700 küsur bin kilometre yapılmış, 80 bini mütecaviz yolcu taşınmıştır.
Hava Yollarının 11 senelik gelişme nispeti % 2000 küsurdur.
Bu gelişmenin hellihaşli Amilini hizmette çalışan personelin liyakati teşkil eder.
Bir taraftan yer hizmeti gören, diğer taraftan hakikaten dünyada emsallerine az rastlanacak kadar cesaret, bilgi ve kahramanlık nünıünesl olarak Türk pilotları, vatandaşın hava ulaştırmasına olan emniyet ve itimadını arttırmış Ve müessese on bir sene gibi kısa bir müddet zarfında büyük bir inkişaf göstermiştir...
Bakan, Türk bayrağını taşıyan uçakların ecnebi memleketlerde çok rağbet gördüğünü, bugün bir! (İstanbul ı da. diğeri Ankarada bulunan ve üçüncüsü Adanada yapılacak olan hava meydanlarımızın beynelmilel anlaşmalara uygun olduğunu söyledikten sonra mevzuu Devlet Denizyollarına intikal ettirmiştir.
Bakan, bu hususta ezcümle dedi ki: • — Armatörlerimiz, devlet elindeki deniz ticaret filomuzda da olduğu gibi Cumhuriyet devrinde taazzuv’a Haşlamışlar ve inkişaflarını bilhassa son senelerde göstermişlerdir.
Bünlann son senelere kadar çilelinde mevcut filolar, eski ve yıpranmış vaziyette idi.
Bir romanlar bunların tedariki hususunda hir takım kayıtlar konulmuş, bilhassa yaş haddi ile tahdit edilmişti. Bu sebeple, inkişafı biraz bati olmuştur.
Edirne şilepintn doğurduğu Akıbet etrafında urun tafsilAt veren Bakan, son olarak sözünü P. T. T. İdaresine getirmiş, ve posta, telgraf memurla-riyle hat bakıcılarının durumlarını ıslah için bir kanun tasarısı hazırlandığını bildirerek konuşmasını bitirmiştir.
Maddelerine geçilen Bakanlık bütçesi. ve Devlet Demiryolu bütçesi aynen kabul edildi.
Amerikanın Sofya Elçisi dün gelemedi
Sofyadan hareketi sırasında çıkış muamelesinin noksan olduğu görüldüğünden kafilenin hareketi gecikti
------
Edirne 24 (Hunufl! muhabirimiz bildiriyor) — Birledik Amerika Devletleriyle Bulgaristan arasında siyasi münasebetlerin kesilmesi dolayı-siyle, Bulgaristan) terkedeeek olan elçi ve elçilik memurları bugün E-dlrnede bekleniyordu. Sofya Elçisi Mr, Healt ve elçilik erkânı bugün gelecek ilk kafilede bulunacaklardı. Edirnede Türk idari makamları dost memleket diplomatlarını karşılamak üzere gerekil tedbirleri almışlar ve Vali ve askeri erkânla mahalli gazeteciler istasyonda beklemişlerdir. Aynca istasyonda 50 kişilik bir de büfe kurulmuştu.
Tren Edirncye gelince, anlaşıldı kİ, Elçilik heyeti. Bulgarlstandan çıkış için gereken resmi muameleyi tamamlamadıklarından, Elçi ve memurları hareket edememişlerdir.
Amerikan dıplomaUarının yann muvasalat edeceği tahmin olunmaktadır.
40 saatte 4 odalı
Bir mimar, mesken meselesini hal İçin Valiliğe bir müracaat yaptı
Dün. Emlak Partisi Başkanı ve Umumi Kâtlhl, Valiyi ziyaret ederek, partilerinin hâlen çalışmakta olan mesken komisyonlarında vazife almak İstediğini bildirmişlerdir.
Aynca dün Valiyi. 40 saatte dört odalı kârclr bir evi. hususi inşaat malzemesiyle. gayet ucuz fiştir yapacağını söyllyen bir mimar da ziyaret etmiştir. Mimarın alâka defter projeleri alt olduğu komisyonda İncelenecektir.
D. P. den istifa şayiaları
D. P. İstanbul teşkilâtında, bir müddetten beri Içiıı için devam ettiği İddia edllBtı İhtilâf sonumla 11 İdare Kurulu Başkanı ©«at Çâğanin İMtlfn ettiği bildirilmişti. Yaptığımı?; tahkikat sonunda bunun nalı olmadım D. P. nln alâkalı ınn karni a tınca, bildirilmiştir.
Pasta ve muhallebiciler zam istiyorlar
Dün İstanbul pasta ve maballeblcUerl, birer heyet halinde Vali ve Belediye Balkanını ziyaret a»ler»'k, bugünkü Tl-yatların İdare etmediğini ve flütlerin yeniden gözden geçirilmesini istemişlerdir, Alâkah müdürlük, flafleri yeniden tetkik edecektir.
Üniversitelerde sömestr tatili
İstanbul üniversitesinin birinci sömestr tatili önümüzdeki sah akşamı sona ermektedir, üniversitenin bütün fakültelerinde İkine! sömestr Öğretimi bir mart çarşamba günü bağlıyacaktır.
Teknik Üniversitede sömestr tatili cumartesi günü sona erecek ve öğretim 2T şubat pazartesi g'ünü başlayacaktır.
Rockfeller Enstitüsünün Türkiye Sağlık Merkezi için tetkikleri
Bir haftadan beri memleketimizde bulunan Rockfeller Foundation*un Bav hemşiresi ElİBnbRth Kenaunlh dün An-karadan şehttlmite gelerek uçakla Tahrana hareket etmiştir. Hareketinden *v-\ .1 kondlBlyls görüşen gazetecilere Başhemşire. Türklyede İhzar! tetkikler yaptığını .fakat, bir nağlık merkezi kurula.» bllmeal İçin kendialiUn bir rapor ha-aırlıVACBk durumda bulunmadığını, yakında aynı enstitüye mannup bir doktorun Türklyeye gelerek tetkikler yapacağını ve ancAk bu tetklkat neticaslnda bir karAra varılabileceğin eöylemi(tlr.
Formoza, 24 A.A. (United Press) — Milliyetçi Çinin en yüksek teşri! organı olan teşri! Juan Meclisi bugün Başkomutan Çan-Kay-Şek’den yemden başkanlığa geçmesini istemeye oy birliği i-le karar vermiştir.
Bu karar hâlen başkan olan Lltsung-Jen'in Amerikadnn dönmek İçin bir arzu göstermemesi üzerine alınmıştır.
Teşrii Juan Meclisinin Litsung’u azletmek hususunda salâhiyet! olmadığı gözönünde tutulursa bu hareketi Lit-sung’a İndirilen yeni bir darbe olarak vasıflandırmak İcap edecektir.
Temsilciler Meclisi Hükümeti mağlûbiyete uğrattı
Waehlngton. 24 A. A. (Reuter) —
Temsilciler Meclisi 177 ye karşı 240 oyla Başkan Truman’ın husus! işlerde ırk ve din farkı gözetilmemeğine mstûf verdiği kanun tasarısı yertne bir başka tasarı kabul ederek Hükümeti mağlûbiyete uğratmıştır.
Kabul edilen kanun projesinde feaş-kan Truman’ın teklif ettiği ırk farkı gözetmemek maddesi yoktur.
As ma ra’d a çarpışmalar
Londra. 24 (YtRS) — Asmara da kıp-tllerle Müelümanlar arasında vuku bulan çarpışmalarda şimdiye kadar 43 kişi ölmüştür.
İngiliz tankları, tethlşçllerln saklandıkları bir binayı yıkarak kargaşalığa aon vermişlerdir.
Şehirde gece yasağı tatbik edilmiş ve halkın evlerinde kalması, hoparlörlerle mücehhez otomobiller tarafından tavsiye edilmiştir.
Avustralya makamlarının yargılayacağı Japonlar
Londra, 24 (YİRS) — Üç Japon amirali, İki general ve çeşitli rütbeli 90 Japon. Avustralya makamları taralından “harp buçIuhu” olarak yargılanmak Üzere» bugün Japonyadan yola çıkarılmıştır.
Muhakeme Manus Adasında yapıla-
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR
Bir Geçmiş Zaman
O zamanlar çok satılan ve kapaklan açılınca, içlerinden yaylı bir bebek fırlayan kutuların birinden çıkmış gibi, ve hayal oyununda perdeye büyük bir çiçek buketiyle gelen iri gözlü genç âşık tipini hatırlatan şımarık, kabarık ve parlak bir hali vardı. Böyle yüksek topuklarının üstünde, kızıl renkleri yüzüne vuran şemsiyesi altında, o da bütün kuyruğunu açmış bir nevi tavus kuşuny andırmıyor muydu? Fakat, bütün bu gösterişli, iddialı haliyle, üstüne yağan kırmızımtrak ışık altında, yine, o zamanlar piyanoların üst kısımlarında, notaların konmasına mahsus gözlerin iki yanlarında, yerlerinden uza-yabilen yaylı şamdanlara konması mûtat olan ve kendi köşkünde de Profesör Lange’in konser verdiği geceler yakıldığını gördüğüm o cicili bicili, penbe ve kırmızı mumlara da benzediğini görüyordum.
Ali Nizamî Beyin, Ada vapurun-53
dan çıkıp kendisine doğru gelenlere hâkim bulunan o tümsek noktada, ökçelerinin üstünde, daha yükselmek ister gibi, dimdik, hattâ gariptir, belki de bilâkis biraz arkasına doğru eğ-rik tuttuğu vücudu üstünden, boynunu uzatmış, uzun, kumral bıyıklarının gururiyle, uzaklara bakan, u-zakları tarayan dalgın bakışlarını gördüğüm bu zamanlardan bende kalan bu hatırasının sonraları Pariste bir servet ve asalet züppesi olarak şöhret kazanmış olan Kont Boııi de Castellane’in gördüğüm resimlerine benzediğine de dikkat etmiştim.
Ada vapurundan çıkan halka, kendisine doğru yürüyen bizlere değil, daha uzak ufuklara doğru, sert bakış-lariyle, kırmızı yüzünün hırs ve âdeta haset dolu gözleriyle bakarken, belli oluyordu ki, ailesinin mevkii, sarayla münasebetleri, rütbesinin yüksekliği, halkın itibarı, hükümetin itimadı arasında yürüdüğü, yüzdüğü, uçtuğu bu zamanlar, bu azamet ve servet zirvelerinde olmasına elbette mağrurdu. Fakat daha yüksek bir mevkide olmayı istiyordu. Muzafferdi. Fakat öfkeler içinde bir zafer yerine helecansız, kavgasız, ni-zasız bir mevki istiyordu. Başını, israf ettiği servetinin varlıkları içinden uzatıp baktıkça malik bulunduğu nimetlerle haz almaktan ziyade, mahrum olduğunu düşündüğü şeyleri görüyor, her şeyi beraber istediği için, umduğu ve dilediği bazı nimet-5*1
lerden mahrumiyetini daha çok duyuyor, daha kendisinin olmamış bir takım ganimetlere tahassürle bakıyor, aklında esen nice ankalara gönül veriyor, daha geniş ufuklara varmak, daha canlı avlar avlamak, daha mühim oyunlar kazanmak, daha derin musikiler duymak, daha bakır aşkların vuslatına ermek sevdasını duyuyordu.
Çocukların gözleri böyle gördükleri parçalarla bilmedikleri şeyleri biribirine karıştırıp ekliyerek çarçabuk bir bütün kurmayı ve bir insanı kavramayı iyi bilirler. Bu hususta gûya bir çok tecrübeleri varmış gibi beceriklidirler.
Ali Nizami Beyi böyle kıvrak ve parlak haliyle gördüğüm zamanlar, onun hakkında bir takım hükümler vermişim. Çocuk gözlerim meğer bu gördüklerimle hiç aldanmamış ki, Ali Nizamî Beyin bu ilk görünüşlerinin bana ilham ettiği his ve kanaatlerin hep yerinde olduğunu, meselâ onun bol bol tattığı hayat ganimetleri içinde, dünya nimetlerinin daha nicesinden mahrum olduğunu acı acı düşündüğünü de, sonraları, ona görüşmelerimizde hanımlardan yup işittiklerimle öğrenmiştim.
Bir gün de annemin küçük cümlesiyle şu nükteyi öğrendim:
ğer zavallı Ali Nizamî Bey selâm vermesini bilmezmiş! İşte ahbaplarının bir çoklariyle arasının soğumasının, açılmasının sebebi çok kere 55
dair du-
bir Me-
Türk Erıııenileri, Valiye ziyafet verdiler
Emekli Katolik Başpiskoposu dün Pis-kopoaiuk binasında Vali ve Belediye Başkanı şerefine bir öğle yemeği vermiştir. Yemekle söz ahin mütevelli heyeti başkunı. Ermeni cemaatinin, milletimize karşı olan fikir ve his yakınlığım belirtmiş ve Vahye alâkasından dolayı teşekkür etmiştir. Vali, bu hitabeye mukabele ederek. Cumhuriyet Türkiye-sinde vatandaşların karşılıklı anlayış ve sevgi içinde, memleket İşlerini birlikte yürüteceklerini beyan etmiş ve mukabil teşekkürlerini bildirmiştir.
bundan ibaretmiş. Filhakika insanlarla münasebetlerinde müsamahalı, girişken, hattâ sözleriyle pek ziyade cömert ve fedakâr olan Ali Nizamî Bey böyle hep vefa perdesinden dem vurduğu için kendisinden her zaman büyük bir alâka ve muhabbet nişanesi beklendiği halde o, bir taraftan kendi hakkındaki kanaatlerinin kendisince mevkiini mübalâğalı bir mer-tabeve isal etmiş olması, diğer taraftan haiz olduğu bazı kahramanlık vasıflarının kendini âdeta askeri bir kıvama erdirmiş bulunması yüzünden öyle remzi mahiyette kalan kısa bir selâm vermekle iktifa edermiş ki, bunu görenler âdeta bir yabancının lâ-kayt muamelesine benzeterek ne olduğunu şaşırırlar, verecekleri hükümde mütereddit kalırlar ve her halde kendilerinin boş bulunup daha evvelce lüzumundan fazla muhabbetti bir selâm vermiş olduklarına canları sıkılırmış. Halbuki bu sadece o zaman herkesçe cari olan teşrif at kaideleri içinde Ali Nizami Beyin selâm vermesini iyice becerememesin-den ileri geliyormuş!
Eski evlerimizde, haremde sütni-neler, bacılar, dadılar, eski kalfalar ve selâmlıkta eski lâlalar,
uşaklar gibi emektarların haklarını koruyan ve mevkilerini sağlayan ananelere müstenit bir takım haklar vardı. Bunlara kolay kolay dokunulamazdı.
Şehir Meclisi, 1950 bütçesini, salı günü müzakereye başlıyor
gubat devresi toplantılarına devam .mİen Şehir Meclisi dünkü kt«a büron içtimainde Meclise gelen tutanak ve teklifleri ait okluğu komisyonlara havale etmiştir.
23 dubat salı gününden itibaren Mcc-İtsin, 195(ı bütçelinin müzakerelerine bnslıyacaği tahmin edllmekıediı
denizcilik Okulunun tatbikat gemisi tasfiye ediliyor
V Ülcack Denizcilik Okulu Tatbikat Ge-ınlal, bütçe hH«ırlıklnrı sırasında lâgvt-(İlimli- bulundııÇundnn bu gemide çalı-şıınlıırdıın hizmet iarlııe lhtıvnç lıAsil o-lanlarn Denluyolları İdaresince muhtelif aort islerde vaıifc verilmektedir.
“Kastamonu" şilepi için tazminat alınacak
Kusfijinıonıı şücptnin 1947 yıhıula geçirdiği kaza (lalnviAİyle yapılan t Amir masraflarının kazadan mesul ulan vapurun mensup olduğu Ingiliz sigorta şirketi tarafından ödenmesi için yapı* lan teşehfyüslet* mU&pct bir safhaya girmiştir. Mahvatlar. bu aigurta şirketi tarafından Ödenecektir.
ayvazlar,
Karadeniz folklor gecesi
Trabıonun kurtuluşunun 32 nci yıldönümü münasebetiyle dün akanın saat 20 den itibaren Eminönü Hainevinde, Trabzon Lisesinden Yetişenler Cemiyeti tarafından bir Karadeniz folklar gecesi tertip edilmiştir.
Devamı var —
56
Eczacı Okulunun kongresi
Eczacı Okulu Talebe Cemiyeti Başkanlığından:
Cemiyetimizin fevkalâde “tllzük tâdil kongresi.. 28 şubat !95ü salı günü saat 13.30 da Marmara lokalinde yapılacaktır.
1
25 Şubat 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 3
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Ziraî kredi:
Ziraat Bankasının tahvilât sermayesi
(İktiba* hakkı mahfuzdur)
Ziraat Bankası, memleketin ziraat erbabına veyahut köylü dediğimiz tabakanın ziraatle müştagil kısmına kredi temini ve İcabında memleket ziraattne doğrudan doğruya sermaye tedariki mak-sadiyle vücuda getirilmiş bir müessesedir. Ondan başka da bu sahada ziraat ehline yardım edecek müessese maalesef hemen yok gibidir. Halbuki beri tarafta krediye de. sermayeye de ihtiyaç bilâ mübalâğa hudutsuzdur. Bu hudutsuzduk hakkında bir fikir edinmek için beşte dördü /.itaatle alâkadar görülen bir memleketin zaman zaman ekmeğini hariçten tedarik ettiğini gözönüne getirmek, şehirlere, kasabalara inen köylülerimizin o partal paçal kıyafetlerine bir bakmak, mensup olduğumuz partiye göre vakit vakit o köylülerin ya darlık veya açlık kelimeleriyle ifade ettiğimiz hallerini hatırlamak kifayet eder. Bu halin veya hallerin sebepleri arasında. Bankanın bu tabakaya yardım edememesi, vardım edecek imkânlara sahip olamaması da vardır. Neden?
Neden? Ziraat Bankası da adı üstünde bir bankadır. Alelûmum bankalar bir taraftan para bulmalıdırlar ki öbür taraftan da —çalıştıkları sahalarda— ihtiyaç sahiplerine para verebilsinler. Almadan vermek Allaha mahsustur. Ziraat Bankasının ortadaki ihtiyaca yetişememesi de bundandır. Bankanın çiftçiye ait kredi ihtiyacını tatmin edememesi iki şekilde tecelli eder: Biri, elinde verecek kâfi miktarda sermaye bulunmaması, diğeri elinde bulunan sermayeden en mühim kısmının çiftçiye üç beş aydan fazla bir vâde ile ikraz e-dilemivecek derecede kısa vâdeli olmasıdır (Burada çiftçi tâbirini her nevi zlraatçi mânasına alınız).
Bankanın altmış seneden fazla bir müddete varan ömründe, zimamdarları arzettiğımiz imkânsızlıktan mütevellit adiyi nefislerinde hissetmekten hiç bir zaman hâli kalmamışlardır. Yine o altmış seneden fazlaya varan ömrünün bu devrinde banka veyahut yine zimamdarları ilk defa bugünlerdedir ki karşılarında parlayan çok kuvvetli bir ümit ışığı ile o sızının dindiğini değilse de pek çok hafiflediğini hissetmiş olsalar gerektir. Zira, Ziraat Bankası şubat ayı içinde on dört günlük bir müddet koyarak ilk defa satışa çıkardığı on milyon liralık tahvili ilk yarım gün içinde satmış ve yirmi sene vâde ile mukrizlerinden tedarik ettiği parayı yine yirmi seneye kadar vâdeler ile çiftçiye ikraz edebilir vaziyete geçmiş bulunuyor. Bankanın tarihinde bugünü, 15 şubat 1050 gününü zimamdarları ile birlikle memleket de bir bayram günü ittihaz etse yeridir.

Bankaya da memlekete de bu hayırlı günü ıhrâk ettiren kimlerdir? Ellerindeki sermayelere tahvillerde emniyetli, aynı zamanda müsmir ve az çok seyyal bir tenmiye mahalli görerek bu paralan bankaya getirip o tahvilleri âdeta kapışan tasarruf sahipleri! Her cihetten elverişli hır hesap işi yaptıkları kanaatinde bulunan bu tasarruf sahipleri aynı zamanda memleket hesabına, memleket ziraatı hesabına, memleket çiftçisi hesabına işlemiş oldukları hayrın genişlik derecesini acaba lâvıkiyle takdir edebiliyorlar mı?
Topladığı bu on milyon lirayı banka beş. on. on beş. yirmi sene vâde ile çiftçi veya köylüye tevzi edecektir. Köylü bu paralarla kara tapanını pulluğa tahvil edecek, toprağını ıslah edecek, davarına ağıl yapacak, yeniden «UrÜ tedarik edecek, zeytin-
Namık Zeki ARAL
cilıgıni, meyveciliğini, arıcılığını, tavukçuluğunu daha başka şekilde yoluna koyacak... Hulâsa o uzun müddet veya müddetler zarfında bir taraftan borcunu geniş geniş ödemeğe imkân bulurken Öbür taraftan da şu on milyon liranın müsaade ettiği nispette gelirini arttıracaktır. Böylece köylerde, kasabalarda, şehirlerde esnafın, tüccarın, sanayi erbabının hizmetlerine ve eşyasına talip olacak. Ve böylelikle yine on milyon liralık kredinin müsaade eylediği nispette bu beriki tabakaların da gelin artmak suretiyle tekmil memleket iktisadiyatı ortadaki sermaye İhracı muamelesinden faydalanacaktır. Ve yine böylelikle fert menfaatiyle memleket menfaati arasında mutlak müşareketi karşımızda müşahhas olarak göreceğiz. Esasen umumi menfaat, dediğimiz şey hususi menfaatlerin mu-hHSsalasından başka nedir?
Memlekette bankaçı IH: «sil teveccüh etmek lâzım gelen yola bugün teveccüh ediyor, dersek hâdiseleri şişirdiğimize hükmolunmasm! Bugüne kadar kısa vâdeli kredi ile uzun vâdeli krediyi birbirine karıştırmak suretiyle hata içinde hata yapmaktan kurtulamamış bulunuyoruz. Bunun neticelerini: memleket parası ve paraya müstenit kıymetler çekmiştir ve çekmektedir. Memleket parasını ve dolavısıyle memleket iktisadiyatını bu ıstırabından kurtarmak imkânı bulunduğunu ime ve ispat etmek itibariyle de tasarruf sahiplerinin gösterdikleri son hareket ve böylece memlekete verdikleri itimat ve emniyet başlı başına meşkûr bir hâdisedir.

Tahvilât membaı —hisse sencdatı membaı ile birlikte— yalnız Ziraat Bankası için değil, aynı zamanda hâlen mevcut ve ileride doğacak sanayi bankaları, maadin bankaları, emlâk bankaları ve mümasilleri için de tabiî bir hazine, ve bitmez tükenmez hayırlı bir hazinedir. İcra Vekillerimiz, milletveki Herimiz bugüne kadar tutulmuş olan "emisyon’ yolunu kati surette unutup bu yola teveccüh etmelidirler. Hakiki kurtuluş yolu bu taraftadır. Bu yolu takıp etmeği ve onu bir "şehrâh" haline getirmeği sadece İcra Vekillerine ve milletvekillerine bırakmak da aslâ doğru değildir. Bizzat halk arasında, bizzat tasarruf sahipleri devlet mâliyesiyle, bilhassa devlet bütçesiyle sanki kendi mameleki içindeler imiş gibi yakından alâkadar olmalıdırlar. Bozuk düzen bir devlet mâliyesi ortada sağlam bir para bırakmaz. Ortada sağlam bir para olmayınca da aile bütçeleri muvazenelerim bir türü; bulamazlar. Zira aile bütçelerini besi iyen ziraat, sanayi, ticaret vesaire işletmeleri ister istemez "kap kaç şeklinde kazanç” usulüne bağlı kalırlar.

Ziraat Bankası çıkardığı bu on milyonluk tahvil İle iktifa edecek değildir. İhraç ameliveleri tevali edecektir. Banka memlekette bu istikrazlar hâsılatını çiftçiye tevzi öderken daha ilk zamanlardan itibaren o şekilde hareket etmeli ki bir taraftan çiftçi toprağındaki değirmene suyun nereden akıp gelmekte olduğunu gözleriyle görür, kulaklariyle işitir gibi bilmekle beraber diğer taraftan bu paraları bankaya temin eden tasarruf ve sermaye sahiplen de yalnız paralarının kendilerine her sene getirdiği gelire ait hesabi zevki tatmakla iktifa etmiyerek bunun yanı başında köylerimizde fakr-Ü zarûretin tedricen zail olmasına hisseleri nispetinde kendi sermayelerinin de bir âmil olmakta bulunduğunu hisset-
New-York Radyosunda
Basın-Yayın Umum Müdürünün konuşması
New-York 24 A.A. (Basın - Yayını — Türkiye Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürü Ahmet Şükrü Esmer. Amerika nın Sesi Radyosunda bir konuşmayı yapmıştır.
Genel Müdür, bu konuşmasında, memleketimizi Avrupa İktisadî İşbirliği programına uygun olarak harekette bulunduğunu evvelce İzah ettiğini söylemiş, Türkiycnin turistik bir memleket evsafını haiz olduğunu anlatmıştır. Avrupa otelleriyle, Türkiye otelleri arasında şu suretle bir mukayesesini yapmıştır:
"Gerçi otellerimiz ve turist tesislerimiz diğer memleketlere kıvasen geridir. Fakat bu bakımdan turizmi geliştirmiş olan Avrupa memleketlerine üstün bir vaziyetimiz var. Onların tesisleri eskimiştir. Yeni ihtiyaçları karşılamıyor. Şimdi onlar bu eski tesisleri yeni ihtiyaçlara uydurmak vazifesi karşıtındadırlar. Onun içindir ki, yeni Amerikan turistini iyice tanımamız lâzımdır. Bunu burada yakından görmek fırsatını elde ettim. Yeni Amerikan turisti, eski Amerikan turistinden farklıdır. Pahalı ve lüks otel aramıyor, rahat ve temiz oda arıyor. Odanın banyolu olmasını tabiî tercih eder, fakat banyosu yoksa duşla da iktifa eder, fakat her halde duş olmasında ısrar edecektir. Böyle bir oda günde beş. altı dolara malolmalu.hr. Gündelik için çok para sarfetmek istemiyor, Sonra, kaç para vereceğini önceden bilmek istiyor, başı sıkıştığı zaman İngilizce anlayan birisini bulmak ister. Vakti dar olduğundan kısa zamanda çok şeyler görmek zorundadır. Vakit kaybetmesini istemez, mağazalarda gördüğü eşyayı pazarlıksız satın almak ister ve aldatılmak canını sıkar. Görülüyor ki, turizmi geliştirmek için hükümetçe yapılacak işler olduğu gibi hususi teşeb-büslerce. tüccar ve esnafça ve alelûmum halkça yapılacak işler vardır. Amerikada çok dolaştık, çok şeyler gördük. 2.200 odalı otellerden küçük bir kasabanın 20 odalı mütevazı otellerine kadar tesisler gördük. Bir şeye dikkat ettim: Büyük veya küçük olsun, 2 bin odalı veya 20 odalı olsun bütün Amerikan otelleri temizlikte birleşiyor. Servis de aşağı yukarı aynıdır. Bana verdikleri rakamlara göre, Amerikalılar, turizm için senede 12 milyar dolar sarfedlyorlarnuş. Bunun en büyük kısmı tabiî iç turizm için sarfediliyor...
Şükrü Esmer, sözüne devam ederek, zamanımızda mevcut vasıtalar yüzünden mesafenin kısaldığım da anlatarak. Amerikalıların hafta tatilini Türkiyede geçirebileceklerini, hattâ hafta tatilinde avlanmağa gelen ve avladığı bir yaban domuzunun başını kesip, pazartesi günü Amerikaya götürmek isteyen bir A-merikalıdan da bahsetmiştir. 4
mekle başkaca mânevi bir zevka ermelidirler: tasarruf sahibi ile müs-takrız köylü arasında mânevi de olsa bir alâka teessüs etmelidir Banka sayesinde belini doğrultan köylü de icabında bu tahvillerden kendi iktidarına göre üç beş tane almağı kendine tatlı bir borç bilmelidir. Darüş-şafaka karşısında şairin: - .Ben sâ-ye-ı sakf’ında yetiştim bu binA’mn, diye ortaya döktüğü tahassüslerini köylünün kasabada, şehirde bir gün yolu üzerine düşerek Ziraat Bankası binası önünde kendi içinde duymamasına lınkân yoktur. Hâl ve Atiye ait ışın bu cepheleriyle meşgul olmak hususunda da banka memleketin her taralına yayılmış dört yüze yakın şubeleri ve ajanslariyle yine en müsait vaziyette bir müessesedir
"Yeni İstanbul,, un İktisadî anketi
Dünya Bankasının yardım teklifi ve devletçiliğimiz karşısında hususî sermayenin yeri
Dr. Nizameddin Ali Sav'ın cevabı
Büyük Millet Meclisinde
Tarım Bakanlığı bütçesi müzakere ve kabul edildi
Orman ve veteriner işlerimiz etrafında yapılan tenkidlerl cevaplandıran Bakan, kömür istihsalâtımızı arttırmadıkça, orman kaçakçılığının önlenemiyeceğini söyledi

—------------:------:\
15 şubat çarşamba günkü gazetemizin ekonomi Sahifesinde. "Yabancı cüziyle bugünkü Türk ekonomisinde hususi teşebbüsün yeri" mevzuunda, (Wall Street Journal) gatetcain »'dilen entere-
yan bir makale neşredilmişti.
Bu yazı etrafında açmış olduğumuz ankete bugün de devam eril-voruz.

hususi ve-
ri erk en
Suallerimiz:
t. Türklvede tatbik edilmekle olan devletçilikten anladığınız mâna nedir?
Sîzdeki devletçiliğin ekonomik cephesi mi. yoksa sosyal cephesi mİ galiptir?
Bu makalede tebarüz ettirildiği gibi devletçilik, sadece C.H.P. nin ml bir umdesidir? Birinci Dünya Harbinden sonra Türkiye do bir devletçilik siyaseti gütmek mecburiyetinde miydi?
I. Makalede tnıa edildiği gibi, hususî sermayenin Devletten çekindiği doğru mudur?
ı. Türkiyede hususi şahıslar elinde birikmiş servet miktarı kaç milyon lira civarındadır?
j. Tatbik edllegelen devletçiliğin Türkiye İçin faydaları vc zararları ne olmuştur?
Dünya Bankasının yardım teklifini nasıl karşılıyorsunuz; tekliflerinin hangi noktalarına iştirak ediyorsunuz: bunların faydalı ve zararlı tarafları sizce nelerdir?

• •
» (
Dünya esham ve tahvilât bor.SHİarının başında »elen New-York Borsasmın bulunduğu sokağın adını alan Wnll Streed Amerikan Maliye ve iktisat gazetesinin ı Yeni Istnnbulıtarafından yayınlanan bh' makalesinde ••Devletçilik Türk ekonomi sisteminin mihve-ridlr-diyerek Türk devletçiliğini yeriyor. Türkiyçde hususi teşebbüse yer verilmesini istiyor.
Türk devletçiliğini yermek İçin gazetenin gösterdiği delil şudur: "Amerikalı mütehassıslar devlet endüstrileşme plânının fena hazırlanıp fena tatbik edildiği kanaatinde d I r I e r Türkiyede
teşebbüse yer rilmelldir de gazete: "Amerikalı iktisatçılar Türkiyede hususî sermayenin mevcut olduğunu, fakat bunun ya Türkiye dahilinde veya haricinde blrik-tirildiğini" ileri sürüyor ve bir Amerikalının söylemiş olduğu para var ama korkuyor sözünü tekrar ediyor.
Yazının canlı hulâsası buuur.
Buna karşı cephemizden söyleneceğe gelince o da şu olabilir: Ekonomimizin mihveri devletçilik idi. Fa
kat bunu biz çıkarmadık. Dünya bizi ona icbar etti 1929 cihan buhranından • --onra flatler düşünce dünyada bir otar-7İ. yani kendi kendin»* vrtme cereyanı aldı, yürüdü. Bizde bu cereyana katılmaktan başka bir şey yapmadık. Amerikada da kendi kendine yetme cereyanı bâlâ bugün Cumhuriyet Partisi particileri arasında yok mu?
fzolasyonalistler kimlerdir? Bu işde bir mübalâğa varsa, şurada olabilir: Otarşiyi biz o kadar sıkı hale getirdik kİ. o bizi münteha devletçiliğe, yani devlet işletmeciliğine kadar götürdü. Bugün artık tam bir uovlet işletmeciliğinde karar kılmış hale geldik. Bu hal, cihan buhranında başlıya n umumi bir baı ek»u( i J Irak ederek. işi kıvamında bırakmayıp son noktasına götürmekten doğmuştur.
Şimdi, dünyada bir çözülme var. Bizde de başladı. Devlet karışmaları azaltılıyor Mesel; Almanvada, Fran-sada, ıtalyada ve diğerlerinde böyle. Yalnız İngiltorede devletçilik Sosyalistlerin tesiriyle muhafaza ediliyor görünüyor. Bakalım seçimlerden sonra ne olacak?
Biz gergin hale gelen devletçiliğimizi bollaştırmaya karar verdiğimizi şu sıralarda ilân da ediyoruz. Nitekim. Amerika gazetesinde buna, dokunularak, Maliye Bakanımızın bir beyanatı aynen alınmıştır Bu beyanatta Bakan. "Hükümet hangi sabalarda müdahale edeceğini tasrih edecektir ve hususî teşebbüs sahiplerine bırakacağı sahalar İçin de onlara garanti gösterecektir,, demektedir. Gazete bu hc-yanat.ı zoraki telâkki ediyor görünüyor. Diyor ki, Amerikalılar yardımlarını liman, yol, baraj, gibi sahalarda yapmak istiyorlar. İktisadi devlet işletmelerine yardım etmek istemiyorlar. Aynı gamete, bu isletmelerin hususi şirketlere devri ile toplanacak paralarla nafıa işleri yapılmasının doğru olacağını ileri sürmekte ve Amerika yardım edecekse, ancak hu sahalarda vardım edecektir demektedir. Yani. İktisadi Devlet Teşekküllerine yardımı dışarıda bırakmaktadır.
Biz 15 yıl evvel başlanan devletçiliğin başladığı şekilde yürütüleceğini snnnıayoruz. Harpten önceki uzun silâhlanma devri, oııu takip eden u-zunca harp devrinin bizi gergin ve sıkı bir devletçiliğe götürdüğü gerçektir. Fakat, şimdi harp bitti, dünyanın otarşi cereyanı da Milletlerarası İktisat Konferanslarında sık sık tekrarlandığı gjbi, yavaş yavaş bollaşıyor ve
daha da bollaşacaktır.
1933 dr Sümcrbank Devlet İşletmeciliği yapmak üzere kurulmuştu. O zaman bir itiraz yoktu. Son yıllarda. Devlet İşletmeciliğinin hususi teşebbüse İş bırakmıya-cak kadar genişlediği ve tekmil faaliyet sahalarını kapladığı iddiaları arlac şiddette duyulmaktadır,, Bu aleyhteki fikirleri ehemmiyetle dinlemek zamanı gelmiştir artık.
Türk buğdayının birkaç kuruşa düştüğü 1929 cihan buhranı yılında, devrin başvekili bir nutkunda "İktisadi yeterlik endişesi bütün zihinlerde yerleşmiştir,, diyerek. başlayacak devletçilik cereyanına işaret etmişti. Lozanda kazandığımız gümrük bağımsızlığı da tam o sıralarda tatbika başladığından, memlekete ithalât fazla-siyle artmış, Türk lirası tehlikeli surette düşmüştü. Bu şartlar altındaki başıboş millî İktisadımıza devletçilikle bir çekidüzen vermek, onu muvazeneye götürmek lüzumu hissedilmişti. Fakat, münteha devletçiliğe, yani devletin geniş ölçüde doğrudan doğruya ticaret zi-
raat. sanayi işlerine girişmesine kadar ilerlemek o başlangıç yıllarında pek hatıra gelmemişti. Ne çare ki, kapının muvakkat olarak aralanmasiyle beraber ardına kadar açılması bir oldu.
îşin asıl garibi, Amerikalının hatalıdır dediği devlet plânlan yapılalı, biri 1933 te, öteki 1938 de olmak üzere 16 ve 10 yıl geçmiştir. Plânlar hazırlanıp neşir ve ilân edildiği zamanlarda onların ne leh. nc dr aleyhinde ileri geri bırşcy söylenmişti. Şimdi yirminci asrın ortasına geldik. Geçmişin artırmasına girişilmek isteniyor. Amerikalının bu plânlar için fena hazırlanıp, fena tatbik edildiği suretindeki katmerli ithamını karşılıyacak değiliz. Tarihi gerçekleri meydana çıkarmak güçtür. Buna ayrı çalışmalar ister. Er-geç bizde de bu çalışmalar olacaktır sanırız.
Biz fiilî diyebiliriz
rın iktisatça yükselmemiz bakımından geçmiş yarım »sırdan üstün olmasını İstiyorsak, lekmll millet kuvvetlerini kalkınma işlerimiz için seferber etmeğe mecburuz. Sana şu sahada kâr var, bu sahadaki kâr senin değil benim olacak diyerek tekelci zihniyetiyle yirmi milyon Türkün çalışma sahalarını tahdide kalktığımız takdirde, süratten kaybeder, içtimai luktnn kazanırız.
Konuyu bu surette açık taya koyduktan ^onra;
sektörünü genişletmek, içtimai yardımı genişletmek için lâzımdır nazaıi-ycslni kısam incelemek suretiyle A-ınerlkalının makalesinin tevlit ettiği esaslı bir diğer tepki hakkındaki mütalâamızı kaydetmek isteriz. Bazıları devletçiliğin ekonomik cephesinden ziyade sosyal Cephesi galip sanıyor. Böyl(* mi? Böyle ise bunu nereden göreceğiz? Sanırız ki. devlet sanayiin-deki isçinin aldığı ücretle, işçi için ödenen sosyal yardımları karşılaştırmakla bunu kısmen görmek mümkündür
1948 d» devlet sannyiindekt işçi ortalama 165.74 kuruş gündelik almıştır. Bunun unsurları şunlardır:

günlük hayatımıza geçerek, ki. önümüzdeki yarım as-
huzursuz-
olarak or-clrvletçilik

Yekûn
Kuruş
Unsurlar
15.70 kuruş
il 6.74
11.01
10.17
13,59
1,97
Not ücret
İşçi primi
Çocuk, evlenme, doğum, ölüm yardımları
Yiyecek
Giyecek
Ankara, 21 t Hususi muhabirimizden) — B. M. Meclisi, bu sabah Tarım Bakanlığı bütçesini tetklka devam etti. Muhtelif hatipler söz alarak, Bakanlığın çeşitli konulardaki icraatını tenkid ettiler. Bilhassa Marshall Yardımı, istihsalin arttırılması ve orman işleri üzerinde durdular.
Tarım Bakanı Cavid Oral, bir buçuk saat kadar süren izahatına, bütçede tarıma ayrılan miktarın memleket ihtiyacına nispetle az olduğunu söylemekle başladı. Bütçeye daha çok tahsisat konulmamalını imkânsızlığa ve zarurete atfetti.
Bakanlığın programında plânsız çalışıldığı yolundaki iddiaları, reddeden Cavıt Oral dedi ki :
”— Tarım Bakanlığı bugün, elinde mevcut 5 yıllık bir programla çalışmaktadır. Mütevazı olmasına rağmen program, çalışmaları miza esas teşkil etmiştir. Bu plânı bazı arkadaşlar, taklitçilik olarak vasıflandırdılar. Bizim tarım programımız, ilhamını memleket realitesinden, köyden almakta ve istikametini ona göre çizmektedir. Şüphesiz, Alman ve Amerikan tekniğinden istifadeye çalışmak, bizim için bir mecburiyettir. Ancak bu. taklitçilik değildir. Parolamız, istihsali arttırmak, maliyeti düşürmek ve Standard tiplere gitmektir. lstihsalâtı artırmanın en mühim âmili, modern vasıtalardan istifade etmektir. îşte Marshall Yardımının faydası , ve mânası bu-dur.
Marshall Yardımı yapılmadan 2.000 traktörümüz vardı. Yardımın sonu alındığı zaman takriben 12.000 traktörümüz olacaktır.”
Bakan, müteakiben, •"Pullukla zi-raate ehemmiyet verilmiyor!" iddiasını cevaplandırarak, bunun vânt olmadığını, zirai kombinaların geçen yıl 10 bin pulluk yaptığını, Şeker
Yeni banka şubeleri
Ankara 24 (Hususi muhabirimizden) — Türkiye Emlâk ve Kredi Bankası Gaziantep, Sivas ve Erzincanda birer şube açmağa karar vermiş ve hazırlıklara başlamıştır.
İ.UI Tedavi
0,93 Hasta ve kaza yardımı
2,72 İzinli İşçi ücreti
1,17 Spor masrafı
0,93 Okutma
3.04 İşçi sigortası
1,47 Müteferrik
163,74
Yekûn
İşçiye harcananın ne kadarı gündelik, ne kadarı sosyal masraf olduğu bu rakamlardan meydana çıkmaktadır. Görülüyor ki. işçiye harcananın yüzde 57 si ücret, yüzde 43 ü sosyal masrat denebilecek masraflardır.
Fakat, bu kadarı kâfi değildir. Bir de çıkan malın maliyetinde işçilik ne tutuyor bilinmek lâzımdır. Bunun İçin de fabrika İşletmelerinin her birinin (işçilik), (hanı madde), (umumi masraflar) unsurlarına ayrılan maliyet fi-atinl görmek icap eder. Bu fabrikalardan bir tanesini, meselâ Kayseri Bez Fabrikasını alalım. Orada 1948 de bu iiç masraf unsuru şöyle idi:
Metre başına kuruş masraf
İşçilik 3.50 kuruş
Ham madde 34.50
Umumi masraflar 7.70 „
Buradan da görülüyor ki. İşçilik maliyette yüzde 8 kadar bir nispet tutuyor. Sosyal yardım İçin mi devlet sanayii yapıyoruz sorusunun en doğru cevabı hu rakamların incelenmesiyle kendiliğinden meydana çıkmak» adı r.
Şirketinin getirttiği pullukları henüz satamadığını tebarüz ettirdi.
Haşerat ve hastalıklarla mücadele kanunu ile zeytincilik kanunu tasarılarının yakında Meclise getirileceğini, Bakanlık Teşkilât Kanununun köhneleştiğini, bugünkü mevzuatın, memurları birer bürokrat haline getirdiğini, bütün bunları düzenliyecek iyi bir teşkilât kanunu hazırlandığını, bu tasarı, kanunlaştığı takdirde zıraatçilerln yurtlarını terkedip, köylünün emrinde çalışacaklarını söyli-yen Bakan, veteriner işlerimize de temas ederek dedi ki *.
"— Memlekette mevcut 53 milyon hayvanın ziraatimizdeki rolünü tebarüz ettirmeyi zait addederim. Fakat veteriner teşkilâtımız, memleket ihtiyacına tekabül edecek vüsatte değildir. 144 bin hayvanın kontrolü, 60 bin hayvanın muayenesi işi, bir baytara bırakılmıştır."
Orman işlerimizi de İzah eden Bakan. bu mevzuun Hükümeti de müteessir edecek bir durumda olduğunu, ormanlarımızın yangın, keçi, kaçakçılık yüzünden harap bir hale geldiğini ve fakirleştiğini, yurtta ağaç sevgisi uyanmadıkça, sosyal, ekonomik ve zirai hayatımızda mühim rolü olan ormanlarımızın harap olmakta devam edeceğini belirtmiş ve orman işinin bir politika ve demagoji mevzuu haline getirilişinden şikâyet etmiştir.
Bakan, sözlerine devamla :
"— Kömür istihsalâtımızı arttırmadıkça, orman kaçakçılığını tam mânasiyle önlemek mümkün olmıya-caktır. Mevcut 110 orman işletmesini 20 ye indirmek niyetindeyiz. Bu suretle odun ve kereste fiyatları ucuzlayacaktır.”
Bu izahattan sonra maddelere geçildi ve Tarım bütçesi aynen kabul edildi.
Milletlerarası Ticaret Odası Türkiye Komitesi toplanıyor
Milletlerarası Ticaret Odası Türkiye Komitessi. önümüzdeki pazartesi günü Ticaret Odası salonunda bir toplantı yapacaktır. Bu toplantıda, harpten evvel olduğu gibi Milletlerarası Ticaret Odası Türkiye Komitesinin tekrar faaliyete geçmesi için yeni bir program yapılacak, komiteye yeni Azalar seçilecektir.
Rize Çay Fabrikası Tekele geçiyor
Marttan itibaren Rize çay fabrikası Tekel İdaresine devredilecektir. Bu sene Rizenin çay istihsal bölgesinde 150 - 200 ton arasında çay elde edileceği anlaşılmaktadır. 1949 yılı çay istihsali. 160 tondu.
Rize çay müstahsilleri. Tekel İdaresine müracaat ederek, Rize çaylarının diğer çaylarla harman edilmi-yerek, doğrudan doğruya "Rize çayı,, adı altında ayrı ambalâj içinde satılmasını istemişlerdir.
Bölge Sanayi Birliğinin yıllık toplantısı
Dün, Bölge Sanayi Birliğinin yıllık kongresi, öğleden sonra Ticaret Odasında toplanmıştır. Bu toplantıda, Ankara Cumhuriyet Merkez Bankasında Sanayi Birliğinin Sanayi Bankası hakkında hazırladığı statünün kabul edildiği, Birliğin Muamele Vergisinin tadili için şimdiye kadar yaptığı çalışmalar bahis mevzuu olmuştur.
24/11/1950 Cuma
KAMBİYO
ESHAM VE TAHVİLÂT
MEMLEKET TİCARET BORSALAR!
YABANCI BORSALAR
Borsalarda vaziyet
İstanbul Borsası
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Açılış
Kapa niş
Düo
EskJ kut
Bugün
İstanbul :
Ticaret Bordasında « fnuhk liatleıindeki yükseliş devam etmektedir. C/ riz fiatlcrinde de dört kuruş kadar ilerleme olmuştur Nt bitli ı/ağ gıupu, savlanı durumunu muhafaza etmektedir.
JİPlUntu uınıjp/fîn/î mıfi n un(j üzerine ış olmuştur.
Kambiyo ve Esham Borsacında ımzıb urdı ultztU allı faizli muhtelif tertipte tahviller Üzerine hergün olduğu gibi alıcılar görülmüştür. A/fııı piyasası ise durgun bir devre geçirmektedir.
İzmir :
Elde mevcut 125 hin ton çt kırdı knız kuru it zina stokunun eritilmesi imkânlarını araşlınnak maksadiyle bir toplantı yapan Kuru Meyva İhracatçıları Birliği İdare Kurulu gerek Tekelin müdahale mUbayaası vc gerekse İngiltere ve Al-manyaya yapılacak satışlar mevzuunu E-konomi ve Ticaret Bakanlığı İle konuşmak üzere Ankaraya Uç kişilik bir heyet göndermeğe karar vermiştir Heyetin a-laeağı neticeye intızaren Borsada çekirdeksiz kuru üzüm kararsız bir durum arzelmektedir, incimi npglarn vaziyetinde öir değişiklik olmamıştır. Borsada pamuk alıcılArı bugün dünkü kadar istekli görUnrnemişlerMP de fiatler sağlamlığını muhafaza etmiştir.
Adana :
Dün Baraada yalnız Hancı akala pamuk üzerine mahdut miktarda İş olmuştur.

ı Sivrim*
100 Dolaı .....
100 Fr. F-angı
100 lavlçre Fr
100
100
100
100
100
100
• • •
• •• Belç. Fr.....
laveç Kr.....
Florin ......
Liret .......
Drahmi ......
Escoudoa ...
7.90.50
280 25 0 J0)
U4.03.—
6,60.-
12.50 /3.6b 40 9. W . 12*
001.876
0.73 99
Altınlar
BukUD
Lira
E tiki kur
Lirıt
Külçe terli (ir.
Külçe Degtiftfra,
Cumhuriyet ...
Reşat
Hamit .......
Gulden .......
Ingiliz ....
Fransız kok ...
NapuMon III...
İsviçre
New-York*ta : onau . I 35
5.84
5.02
40.-
44 30
40.30
30.30
52 60
43 50
41.50
n ıo
Gümüş, Plâtin
Güm lig Gr.....
Plâtin ........
5.64
5.92
lo.
11 30
4(1.50
39.25
62.80
45 10
42.—
11 25
En nşağ En yukarı
10.-
Zürich Borsası (Serbest)
tavlçre Frangı
En MAfcı
1‘ürk ıiraaı ....
Dolar ............
Sterllng
Fransız Frangı...
6 95
4 29 1/4
10 40
1.11

Devlet Tc.hvilleri
fkranıl^Pİl tahviller Kupan ıc (•)
Vrö J93*1 Erun.ru M.-
r>5 193k ikram İveli ........ 20.3D 21 30
5 Milli Müdafaa ' 21.10 20 80
• 1911 lumirvalu IV ... 97.30 98.-
r,5 1941 Demiryolu V 98.70 99.-
•7 4 1/2 1940 ikram İveli .... «7 35 IH.
Diğerleri
ri» HMJ Demiryolu Yi 97 75 47.
Kalkınma ı 07 75
%e ıı 97 70 97 25
' III 97.75 98.—
T(6 I94ş istikrazı I 97 — 98.—
• »- 1948 1! 97 25 OM.-
G6 Milli Mıhlara* ı 96.35
S6 1949 milli müdafiin. ... 06.35
G.7 1931 Sıva g-Erzurum 1. 40.00 20.90
*^7 1WM H.-VII. 21.— 20.85
*Tr7 194) Demiryolu 1 21.05 21.50
917 1941 II 41. - 21.86
".7 1041 „ IH 21.35 22.—
*!r7 MIH) M Iklatan 1 21.— 21J5
W .. II 21 60 21,40
%7 .. ııı 2/1.82 20 50
.. .. IV 20.78 20.66
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y Tertip A/B. 109.— W.-
•> •i • C- , o
•• %60 M).- 60.-
t, MÖmea. Senet. 67.50 67.50
Şirket Hisse Senetleri
U.-
En yukarı
1.03
4 30 1/2
10.60
1J4
T. C, Merkez Bankam ... Türkiye îş Bankanı Türk Ticaret Bankası Aralan Çlmonto Şerk Değlrmonclllk M HU Ren nürnna 130.50 25.10 5.- 17..- 23.25 16.25 132.- 25.10 5.- 17.- 23.50
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fonnlye 1903 1911 (72.- 152. -

Buğun
nîMk ı
Kapanış
ıi nhııhııl
Buğday yumuşak (Tlıc.),. Buğday yumuşak (Ofıain),. Arpa Yemlik iDOkmeı .... M mir (Beyaz) çuvalı .......
Fmııiiyn homr »Çuvalı) .« Fınıılva ÇhIi ?*»tI (Çuvallı) K ıışyemi
Mercimek Kırınızı • »ÇuJ Mcrnlmek yeşil (Yozgat) Nohut iTHtÜrnl ......
l neh liilHıııılıır j
Ayçiçeği tohumu .. Ketenlohumu .......
Kendlrtohumu ......
Sumun (Bandınım)
Y«*r fiMıüı kabuklu
Kııru .Moyvııhır :
Kındık (kabuklu aivri)
Fındık (İç tombul)
Ceviz (Kabuklu) .......
Ceviz (iç natürel) ....
Dukıımn İlilin Maddeleri:
Tiftik (Ann mn.1) ........
Tiftik (Nnthrel) .........
Yapak Anadolu (Kırkım)
ilam deriler :
Sığır salamura ıyı(ş) kilonu Kaç) tuzlu kuru kilonu....
Kovun Imva kurunu kilosu
.Sebatı Vıiğlıır ;
Z.YnğKKkR Eki. iTenrkLdl
Suna myagıi Kn fine ı * tane.) Ayçiçeği (Rafine çıplak) ... Fınddt vneı

31.—
81.—
(0 —
165/200
46 —
152 —
300.—
186 —
270.—
29.30
31 -
2X20
19.—
19.—
36. -
(I 70
19.—
55.—
23.—
140.—
170.—
170 —
265.-
215.— 155-
100
l zliııı çekirdeknu Ko.9 incir A
.. B
Pamuk
Paıuuk
Pamuk
Pamuk
Pamukyağı (rafine) Pamuk çekirdeği ..
«erişi acrlNi Akala Akala AIuiIh s eril
No. No.
1.
11. III.
8.,..
108
•••••«
••••ta
52 —
56.—
13.— 23$.— 222 —
Son
Kapanış
52.—
56.—
13.— 288.— 222.—
• ••
200.—
116
16.75
2OO.—
116 —
16.75
370.—
350.—
210.—
77,—
173 189
42.—
152.—
32.—
13.20
82.—
73.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 180 185
Pamuk Akala 11 170.— 167.50
Pamuk Akala III 145.— 140 150
P&muk Yerli 1 «M —
Pamuk Yeril II 150.-
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Bugdav «ert .......
33.—
30.
31.-
Hııtduy ( ( HuşcH=Scnt) ....
Seri Kış nınhRulü No. 2 ... Kırmızı No. 2 ...
Pamuk Middlıng (LlbreateSent) .Mart ...........................
Mayı» ...... • •••••••••••••
l 11»mu
Ekini .......................
riftlh ( Llbrest=Scnt) ..........
Tckasa No, 1 .............
Fındık t Llbro«l=Sent) ..........
Büyük Rnrsohm (Kabuklu Domcatlc) ...................
.. ort.ı ......
L>evant ıç IIIihI malı .....
Eksi ra iri İç malı .........
Kuru il/ürıı (LibrcalrzSrnt) ......
Thompson çekirdeksiz seçme Keten tulııınıu (Buşcli= Dolar)...
Mlnnenpollş
Kolay ı'Llhresl=Srnt) Levhn-tenekr (100 libre dolar)
Londra Borsası
Keten (hIiiiiiiu (Tonu=Stcrling)
Bombay ..................
Kalküta .................
Yer fıstığı Hindhtnn .......
Bradford Piyasası
Tiftik
rtıü
• •
İyi mal (LibreHİ=:Pcnl) Sıra malı Anadolu Trakya
• •
« •••
• ••
• I •••
265.50
233 7/8
282 3z 4
231 3/8
32.62
29.84
32.04
29.73
32.75
32 26
31.75
20.40
66.—
21.—
22.50
36.—
39.—
11.Ö0
3.80
71 25
7.30
61.—
62.50
61 3/4
20,21
18 21
İskenderiye Borsası
Tnmıık (Kanlan=Taİlan .....
Aahmouhl Kısa elyafh F/G. Karımlt Usun çlyaflı F/G.

58 60
32.50
22.50
37.-
42.—
11.50
3.80
74.50
7.30
64.—
62.50
64.50
34.—Noın
30.— 20/21 18 21
M
S5..17
99.50
Gününde Borsada muamelesi tescil edilmemiş taiıvilât ve eshaamn arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Sayfa 4
YKNÎ İSTANBUL
25 S'rtat 1M0

Siyasî meseleler ve muhabir mektupları




Vietnam cihan politikasının fırtına merkezi haline geldi
Az kelime, az tâbir
kullanıyoruz
Şehir mektubu
t4
Jl
r
E---------------
Eğer Asya milletleri ile Sovyetler Birliği arasına girilmiyecek olunursa ; Rusya Asyayı, baştan başa komünist olsa bile, hiçbir zaman hazmedemiyecekfir
Hongkonk (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Hindiçlnide Fransızlarla Vietnam’lı milliyetçiler arasında senelerden beri süren şiddetli çete muharebeleri, bu zengin memleketin İktisadî hayatını hemen tamamen felce uğratmıştır. Bununla beraber bıı mücadele mahalli mahiyetini kaybetmemiş ve bugüne kadar mücadeleye hariçten hiç bir müdahale vukubıılmamıştır. EndonezyalIlarla HollandalIlar arasındaki mücadele, büyük devletleri, Birleşmiş Milletleri ve bütün cihan umumî efkârını meşgul ederken, Hindiçini uğruna cereyan eden çok daha çetin ve kanlı mücadele, Fransa dışında fazla alâka uyandırmıyordu. Mao -Tse-Tung orduları Hindiçini hudutlarına dayanarak Vietmin ı Hindiçini Komünistleri) Şefi Hoşi-Mon. Çin komünistleri ve Moskova tarafından tanınınca vaziyet birdenbire değişti. Fransa, geçen yılın mart ayında sabık Hindiçini İmparatoru Bao-Day ile bir mukavele yapmış ve imparatora mahdut bir istiklâl tanımıştı, mukavele ancak şu günlerde Parlâmento tarafından tasdik edilebilmiştir. Fransa, bu hususta çok gecikmişti. Büyük Britanya ile Amerika ise, yeni Vietnam rejimi Fransa tarafından ı tasdik edilmeden, Bao-Day ile siyasi münasebetlere elbette girişemezler-dl. Bu sayede, Pekin ile Moskova, Bso-Day’ln rakibi Hoşi-Min lehine I harekete geçmek suretiyle, diğeı devletlere tekaddüm edebildiler.
bozulacaktır. Zaten Bao-Day da, Hoşi-Mln gibi, Vietnam’ın kayıtsız şartsız istiklâlini istemektedir. Hin-diçlnlye avdetinden beri etrafına taraftar tophyabilınesinin yegâne sebebi de budur. Şu var ki, Bao-Day’-In, Hoşi-Min'e karşı azimle mücadele edeceği ve evvelce de yaptığı gibi. İstifa ederek meydanı komünistlere terkcdıp etmıyeccğl hususundaki tereddüt» vaziyeti büsbütün karıştırmaktadır. Fransızların, Bao -Day’e karşı bu sefer çok mütereddit hareket etmiş olmalarının bir sebebi de bu olsa
gerektir.
MÜŞKÜL
VAZl-
son inkişaflar Ingil-
ERANSANIN DURUMU
Hindiçini mücadelesi şimdi, Fran-aaya müteveccih bir müstemleke isyanı hududunu aşmıştır. Geçen yıl, büyük politika sahnesinde Çin'in işgal ettiği yeri artık Hindiçini almıştır. önümüzdeki günlerde, yalnız Fİlâhlı mücadele şiddetlenmekle kal-rnıyacak. her iki tarafta kuvvetli müttefiklerin sahneye çıkmaslyle, siyasi mücadele de gerüşllyecektir. Güneydoğu Asyada Fransızlar ve tngilızler kadar hayati menfaatlere sahip olmıyan bitaraf Amerikalı müşahitler, mücadelenin bugüne kadar olan cereyan tarzına bakarak, Fransamn, askeri bakımdan Hindiçl-nlde uzun müddet tutunamıyacağmı tahmin ediyorlar. Hoşi-Min çeteleri, ellerindeki bir kaç maklnelitüfek ve mavzerle Fransızların Hindlçinideki fiilî hâkimiyetini bir iki şehir içerisine hasredebilmişlerdl. Şimdi İse Çin komünistleri Çan-ICay-Şek’ten aldıkları Amerikan silâhlarının bir kısmını Hindiçini komünistlerine ter-kedecekleri gibi, Sovyetler Birliği de lüzumlu yardımı yapmaktan geri kalmıyacaktır. Bu itibarla Hindiçlnl-nin, Amerikan yardımı olmaksızın kurtarılablleceğine ihtimal verilmemektedir.
İNGİLTERE YETTE
Hindiçinldekl tereyi büyük bir çıkmaza sokmuştur.
Hindiçini, komünistlerin eline geçecek olursa, Siyam ile Malayayı, milliyetçi komünist tufanından koruyan son baraj da yıkılmış olacaktır. Londra, bu sebeple Bao-Day’e vardım etmek ister. Diğer taraftan Hindistan, Pandit Nehru’nun son beyanatından da anlaşıldığı gibi, Fransızların Vietnam’dan tamamen çekilmelerini istemektedir.
Londra, Pekln’dekl yeni rejimi tanımıştır; aynı İngiliz hükümeti ise, Pekin* In tasdik ve takviye ettiği Hoşi-Min rejimini tanımak istememektedir. Halbuki Çin ve Hindlstan-dan başka Birmanya, Pakistan .Seylân ve Endonezyada, Bao-Day'den ziyade Hoşi-Mln tarafına temayül etmektedirler. Büyük Britanya ile A-rnerlka, komünizmin yayılmasına karşı açtıkları mücadelede Asyadaki yeni devletlerin milliyetçiliğine dayanmak istiyorlar. Bu devletler İse, milliyetçi vasfını takdirle karşıladıkları Çin komünizmi ile birlikte hareket etmek temayülündedlrler. Bu itibarla bir tarafta Pekin İle Hoşi-Mon, öte tarafta ise Bao-Day - Fransa -Amerika - İngiltere cepheleri kurulacak olursa, Asyadaki yeni devletler, bilmecburlye Çin ve Hoşi-Min tarafını tutmak zaruretinde kalacaklardır. Dalıa henüz Çin’in kimin tarafından temsil edileceği meselesini bile halledememlş olan Birleşmiş Milletlerin böyle bir vaziyet karşısında ne hale geleceği kabili tasavvurdur.
ASYA MİLLETLERİNİ SERBEST BIRAKMAK LAZIMDIR.
AMERİKAN YARDIMININ TESİRİ.
Halbuki Amerikalıların Fransızlarla Bao-Day’e yapacakları yardımlar, Çan-Kay-Şek’e yapılan yardım gibi, tamamen aksi tesir yaratabilir. Böyle bir yardım, Vietnam milliyetçilerini Bao-Day aleyhine sevkeder. Bitaraf müşahitler, daha şimdiden, halk ekseriyetinin Bao-Day’i değil Hoşl-Min*i tuttuğunu tahmin etmektedirler. Bao-Day, haricî yardıma güvenerek Hoşi-Mln ile mücadeleye kalkışacak olursa, bu nispet daha da
Bu çıkmazdan kurtulmak çok güç olsa gerek. Endonezyada, İngiltere ile Amerikanın, Hollanda tarafını tutmayı kabul etmemeleri sayesinde, netice müspete götürülebilmlştlr. Halbuki Hindiçini, geçen yıllar zarfında, Endonezya kadar mühim bir beynelmilel mesele halinde değildi ve bu itibarla her iki Anglo-Sakson devleti, Fransa .üzerinde müessir olmayı düşünmüyorlardı. Fransızlar nihayet Bao-Day’e bazı haklar tanımaya karar verince, vakit geçmişti. Mademki Çin ve Endonezyadaki fiili durum artık tanınmıştır veya tanınmak üzeredir, Hoşl-Min hareketi de, Mao-Tse-Tung rejimi gibi komünizmden doğmuş olsa bile, milliyetçi vasıflan takdir edilerek tanınması icap eder. Zaten Hlndlsta-nın rehberlik ettiği diğer antikomü-nist Asya milletleri de bu yoldan yürüyorlar. Asyadaki istiklâl hareketlerine mâni olmak suretiyle, Asya milletleri Sovyetler Birliğinin kuca-
ıiu=mrwihfuıut(

Sovyet Rusyanın
yem manevrası
Aryadaki bazı bölgeleri nüfuzu altına almadan Rusların Amerika ile bîr sulh anlaşmasına yanaşınıyarağı ileri sürülüyor
Washington, 24 A. A. (United Press) — Bugün öğrenildiğine göre Birleşik Amerika, Sov5retlerin Güney Asyanın zengin ve stratejik ehemmiyeti haiz olan bölgelerini nüfuzları altına almak gayesiyle bir soğuk harp taarruzuna geçmelerini beklemektedir.? f
Yüksek makamlar United Press'e hiç değilse bu kuvvet gösterisi vukua gelinceye kadar Sovyetlerin Birleşik Amerikaya karşı samimî bir sulh imkânını nazara almadıklarını bildirmişlerdir. Aynı makamlar şimdi gi- | rişllecek her sulh teşebbüsünün propaganda manevralarından başka bir şeve yaramıyacagını, rnüphomlyet doğuracağını ve Kremlin'ln hakikî mak. şadını gizleyeceğini İlâve etmişlerdir. Başkan Truman atomun kontrolü meselesinde varılan ölü noktayı aşmak İçin kongrenin, yeni bir teşebbüse girişilmesi yolundaki tavsiyesini reddetmiştir. Rusyanın ısrarla takip ettiği gaye bu bölgenin muazzam kalay ve kauçuk istihsRİâtınn el koymaktır. Japonya da İkinci Cihan Harbi esnafında aynı gayeyi gütmüştür.
Bu iki hayati maddenin eksikliği hâlen muazzam Sovyet harp makinesinin en zayıf noktası olarak telâkki edilmektedir. Moskovanın niyetinin a-çıklığı Dışişleri Bakanı Dean Ache-eon’un, Güney Asyanın gene devletlerinin komünizmin genişlemesine mukavemet etmek gayesiyle iktisadi, siyasî ve sosyal kuvvetlerini birleştirmeleri için, yaptığı daveti tâcll etmek 2orunda bırakmıştır»

— 27 —
Hintllçlııili bir kabile güzeli
ge-

gına atılmaktadır. Bu yüzden, çon yıllar zarfında, Kremlin, parmasını bile oynatmadan, büyük a-vantajlar temin etmiştir. Çlndekl, acı tecrübelerden sonra aynı neticenin Vietnam üzerinden Siyam, Malaya, Birmanya ve nihayet Hindistan ve Pakistana da intikali mi İsteniyor? Acaba Asya milletlerine kendi kaderlerini bizzat tâyin etmek fırsatını vererek Moskova ile girişecekleri münasebetlerin inkişafını beklemek daha doğru olmaz mı? Eğer Asya milletleri ile Sovyetler Birliği arasına girilmiyecek olursa, Rusya Asyayı, baştanbaşa komünist olsa bile, hiç bir zaman hazmedeml-yecektlr. Halbuki Asya milletlerinin milliyetçi temayülleri önlemek istenecek olursa. Sovyetler bu milletlerin yegâne dostu vaziyetine girecek ve Asyadaki bütün unsurlar, bir a-rada toplanacaktır. Çlnden Hindis-tana kadar Asya milletlerine, Sovyet emperyalizminin tehlikelerini gösterebilmek için, emperyalizm telâkki edilebilecek her türlü hareketten kaçınmak lâzımdır.
Avusturya Adalet
Bakanının beyanatı
Viyana. 24 (Nafen) — Avusturya Adalet Bakanı Dr. Tchadek Parlâmentoda şunları söylemiştir:
Cumhurbaşkanı Dr. Brenner tarafından affedilmiş veya cezalarını ikmal etmiş olan 56 kişi hâlâ hapisten çıkamamıştır.
Sovyet makamları bunların serbest bırakılmalarına müsaade etmemektedir.
Bu mahpuslar Viyanamn yakın bir mahallesi olup Rus işgal mıntakasın-da olan Stoine hapishanesindedir.
Vaktiyle, bilirsin, “RomanJaştınlmış hayatlar,, modası vardı, şimdi yine “roman-laştırılmış ölümler" i çıkartacağım. Bundan başka, kıyametten sonra dirilen meşhurların hatıralarını, İntihalarını, İtiraflarını neşredeceğim. Büyük bir muvaffakiyet elde edeceğime eminim. Müthiş satış olacak. Ne garip bir devir yaşıyoruz, değil mi, Brise?. Bunun böyle olacağı kimin akima gelirdi?
— Eğer yanılmıyorsam, siz vaktiyle, kıyamet gününden sonrasını mevzu olarak ele alan “Cami" nin mizahi bir romanını neşret-mlştlnlz, öyle değil mİ?
— Evet, hatırladım, “Kıyamet Günü,,! Evet, şimdi düşünüyorum da, fazla hayalı bulduğum için basmakta tereddüt bile etmişe tim. Fakat görüyorum, hakkı varmış, lapa* tı da şu kl: işte, o tarif ettiği, bize saçmasa-pan gelen devirdeyiz ve kitabı artık neşeli bir kehanet değil, hakiki bir vesika, “natüra-list„ bir roman mahiyetini alıyor. Doğrusu, bu herkesin dirilmesi bizi bir çok sürprizle karşılaştırdı. Eh, Allaha ısmarladık yavrum, yakında yine görüşürüz. Kitabı unutma!
Bedlnlyer, bir delikanlı gibi çevik, dinç Adımlarla uzaklaşıyor.
Öğle yemeği için otele dönüyorum.
Sofrada, yeğen Marsel hor zamankinden daha neşeli. Bunun sebebini, ortada kocaman bir buyyabes kâsesi görünce derhal anlıyorum.
— Gördün mü küçük, diyor, İnsan meleklerle ahbap olursa beyledir işte' Dostum İsrafil bana bir sürpriz hazırlamış. Kendisine geçen akşam demiştim ki: “Size açıkça fikrimi söyliyeyim mİ? İnsanları diriltişinize doğrusu denilecek yok. güzel. Lâkın buyyabesiniz noksan.,, Ne demek istediğimi ahlamış olacak kl, İşte neticesi! Kibar adamlar ves-selâml
Yemekten sonra, gidip halamın yanında azıcık oturdum.
Kucağında, can yoldaşı Patron, tatlı tatlı mırıldanıyor, kendisi de yün örüyor.
Kedinin rahatlığına, sükûnetine gıpta ediyorum, Hiç olmazsa mesut. Saatlerin hır türlü bitip tükenmek bilmediğini anlamıyor; farkında değil.


Mevcudu bulunmadığından yazmak za h metin i tembelliğimizden,
de^il... Zengin ve dolgun göze a İm adılım ızda n * savsaklıgımızdan !
Yazan : REFİK HALİD KARAY
Evlerimizin temizliği hususunda nispette, sokaklarımızın
temizlisi
müfrit olduğumuz bahsinde İhmalciyiz
YAZI lisanımızın gittikçe hususiyetini kaybedip zevkaiz-leşmcsl sebeplerinden biri de epeyce zamandır “tâbir,, lere az yer vermemiz ve kullanmaya kullanmaya bunları unutmaya yüz tutmamız- ı dır. Şimdi deyim söziyle iyi bir karşılığını bulduğumuz tâbirden murat — anladığınız glbJ — asıl kasdetti-ğimlz mânayı daha vâzıh ve parlak şekilde belirten, fakat başka mânaya geldiği sanılan söz topluluğudur. Çantada keklik — Yanına seMvaf/a girilir — İki dirhem bir çrfdrdefc nevinden ibâreler birer deyim-lâbirdir. Eğer bugün Hüseyin Rahmi ile Ahmet Raslm hayırla anılıyorsa bunda o İki büyük muharririn, pek zengin olan tâbirler hazînemizden vukufla İstifade etmeleri mühim rol oynar. Yeni nesil arasında ds hikâye, makale ve şiire tâbir sokanlar var. Hattâ suiistimal edenler de... Fakat dikkat olunursa görülür ki kullandıkları tâbirler, tıpkı kelimeleri gibi mahdut ve muayyendir. Beş, on tanesini tutturmuşlar; boyuna tekrar edip duruyorlar. (Şu bo-yuna sözü de biteviye ve doğrusu nevinden - topluluk yerine teklik şeklinde birer deyimdir>.
İsimlerini yukarıda zikrettiğim kıymetli muharrirler lisanımızı çok mükemmel bildiklerinden ve bilmekle kalmayıp durmanmcasına öğrendiklerinden yazılarına tâbirlerin çeşitlisini katarlardı. Bizim nesilde ol-1 dukça değerli tâbir bilginleri vardır; merhum Osman Cemal Kaygılı ustalarından biriydi. Bu mühim muharriri daha İhtimamla tedavi etmeliydik; yarının büyüklerinden o-lacağını düşünerek, daha doğrusu sezerek öldürmemeye canla, başla çalışmalıydık. İlk şahsiyetini ve şöhretini yanımda yapmış olan zavallı arkadaşımız, yazık ki kendisini satmasını bilmezdi. Satmasını bllmı-yenden, ağlamıyan çocuğa meme verilmediği gibi meğerse ilâç ve fedakârlık da esirgenirmiş. Filvaki büsbütün kayıtsız durmadık amma gerektiği nispette de alâkadar olmadık; umumî efkârı harekete getiremedik. Bu, ayrı bir bahis...
Eskiler “tâbir,, lerin kıymetini pek iyi takdir ederlermiş. Koca Ragıp Paşa:
balâter eder cûme düşünce çrsbc/n Neu aruz-i-sühane revnakı ta'btr verir.
Demişti. Divân edebiyatının nazım ve nesrinde tâbirler ihmal edilmemiştir. Fuzuli kullanırdı:
Dilden dile düştü ol fesâne
Sonunculardan Yenişehirli Avni Beyin şöyle bir mısraını hatırlıyoruz:
Habbeyi kubbe eder bezme gelince mey-i-nâb
Tanzimat edebiyatı devrinde de tâbirler revaçta idi. Onları sevimsiz, belki de Amiyane buldukları züppelik ederek kullanmamaya şanlar “Edebiyatı Cedide,, eller Hattâ sadece kullanmamakla
ınadılar, lisanımıza frenkvarl bir takım tâbirler de sokmak teşebbüsünde bulundular; “ah„ yerine sürü sürü “oh„ bile nida şeklinde bir cins acayip ve yabancı tâbir
İçin çalı-oldu, kal-
idi!

bir devrin unutulmuş, simaları da
bab liri mihrab Zaten bir tâbir-yalnız sarf de-sırası takip o-giyim kuşam
kaç tanesini saya-
külâh - İp kuşak-Kılık kıyafeti, kö-
Tâbirlerimiz arasına meşhur olup sonradan lâkin lisanda yerleşmiş karışmıştır. Meselâ Dilli DiiâJtcr -
Alık vrya Saçaklı Raziyn - Düttürü Leylâ bunlardandır, ftezafcj Zade Narçm Bey ise Karagöz oyunlarına mahsus muhayyel bir tiptir; karak-terine yakıştığından dolayı ona böyle gülünç bir soyadı ve bir isim bulmuşlar. Rilküt Hanım da öyledir!
Yine tâbirlerimize arapça ve fars-ça kelimelerle uydurulmuş yahut o lisanlardan alınmış, yahut da onlara benzetilmiş sözler eklemişiz: Tiyi teber, sahi b vt nd - Yevmim cedid, rızktı m cedid - Minel misallerindeki gibi, ler lügati yapılırsa ğıl, bir de mefhum lunmalıdır. Faraza
düşkünlüğünü anlatanlar bir araya toplanabilir; bir hm:
İpipullah, sivri lı, keçe külâhı -
peklere veya sıçanlara ziyafet - Altı kaval, üstü şişane - Tarla cadısı -Zürefanın düşkünü, beyaz giyer kış günü - Düttürü Leylâ - Rüküş Hanım.
Öyle bir lügatte pek dikkat edilecek nokta tâbirlerle atasözlerini birbirine karıştırmamaktır. Bütün bunlar lisan hususunda yapılacak işlerin ne kadar çok, mühim ve İnce olduğunu göstermektir. Fikrim şudur kl asıl yaşamakta bulunan lisana tercihen çalışmalıyız; onu kelimeler ve tâbirler hususunda günbegün fakır düşmekten, üç yüz kelime ve beş. on deyimle konuşulup yazılan —sadece koçandan ibaret kalmış — bir kabile dili olmak menzilesinden kurtarmalıyız.
Az kelime ve az tâbir kullanıyoruz. Mevcudu bulunmadığından değil... Zengin ve dolgun yazmak zahmetini göze almadığımızdan, tembelliğimizden, savsaklığımızdan! Zamane muharririnin, hele gazetecisinin başlıca kusuru, kabahati, lisanımıza zararı budur. açılması geciken gazetecilik enstitüsünün baş dâvası I da bunu önlemek olmalıdır.
ABAII oldu. Şfhir uyanıyor. Bu erken saatte işe temizlikle başlanır. İşte bu nokta ürerinde duralım. Temizlik namına biz İstanbullular, ifrattan.. İhmale gidiyoruz. Evlerim izin temizliği hususunda müfrit olduğumuz nitpette, sokaklarımızın, kendi hudutlarımız-1 dan dışının temizliği bahis mevzuu olunca ihmalciyiz, hattâ Jİı/öH^/îru. Sanki ev bizim olduğu kadar soknk. şehir bizim değildir! I
Sabah oldu. Sokaklarda bir yüriiZ-l tü. Ne Var? Asker mi toplanıyor ? I Harp mı ilân edildi? Dışardan da-vul, hayır kös sesleri geliyor! Prn-cenye koşuyorsunuz. Karşıki komşunun hizmetçisi veya hanımı, bal-\ kandan bir halı uzatmış onu, kilidine göre uydurduğu bir tempo ile dövmektedir. Bakıyorsunuz, halı en iyi cinsten. Yanı pahalıdır. Onu dö-\ ven alelâde bir sopa değil, /trm/an-mış kamıştan yapılmış Avrupa ma-mûlâtı güzel bir âlettir. Yani o da pahalıdır. Fakat erm sahibi veya ki-\ racısı, muhakkak kı fıkara kafalı-\ dır. Zira, bütün medenî vasıtalara.\ konfor denilen şeye sahip olduğu halde, kendi evini, dairesini temizletmek pahasına hem sokağı toza, dumana katmakta, kirletmekte, kem de komşularını rahatsız, tedirgen etmektedir.
Pencerenizi kapatıyor, evin içini bavatapıdırmak için, apartman aralığına açılan pencereye veya balkona gidiyorsunuz. O nef Yanlış mı gördünüz? Aralığın içi, belediye çöp kutularına donmuş. Bütün katlardan, sanki tenekeleri yokmuş, sanki kapıcı gece yarıları tangır langır merdivenlerden kocaman varili ile dolaşarak toplamryormuş gibi, aralığa pırasa kuyrukları, limon kabuklan, eski bir terlik, hattâ pamuklar atılmış, taaf-fün yükselmektedir.
Havasızlıktan ve hiddetten boğulmamak için hemen içeri çekilip oraları da kapatıyorsunuz. Bir an evvel tıraş olup dışarı çıkmaktan başka çare yok. Yok amma, muslukta sn da yoktur. Ya t.B.B. (İstanbul Belediyesine bağlı) Sular İdaresi kesmiştir, yahut kapıcı! Birincisi tamir veya inşaat veya muayyen semtlere muayyen saatlerde tevziat iddiasiyle bunu yapar, öteki, mal-sahıbının güzüne girmek veya iktisat emrine uymak veyahut kiracıları yalvartarak onlara otoritesini tasdik ettirmek için! SU» butun bunları sineye çeker, küpten, hemidiye veya Sarıyer diye getirilmiş terkos suyunu çay ibriğinde kıvaminca ılıtmaya kalkışırsınız. Bu sefer vagazinin tazylkslz olduğunu rek, soğuk su ile traş olur, yet t en yüzünüz U keser si n k
l« r*ili**1
de ha-göre-asabl-Haydi

»II •••(^1
■Mil

Alaskalı VVagner operaları yıldızı
Paris — Alaskalı ses sanatkârı Ellen Repp'in keşfi VVagner operaları dünyası için büyük bir kazanç olmuştur. E. Repp bundan evvel New-York’ta Broadway müzikhollerinde rol almaktaydı ve bir kar ay önce Kasablanka'da Wagnef’in “NValküre”
-
MUHARRİRİ : CAMİ
operasında sahneye çıkmıştı. İri yapısı ve gayet gür sesiyle seyircilerin alâkasını çekmişti. E. Repp. geçenlerde bazı arkadaşları vasıtaslyle Paris Operası Müdürüne sesini din-letmlştlr; sanatkârın Bayreuth'daki gelecek VVagner Festivaline iştirak etmesi çok muhtemeldir.
KIYAMET GÜNÜ
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
O, her geçen dakikanın trıdını çıkarıyor. Ben ise, bu akşam parkta, pencere altında geçireceğim dakikaların ümidiyle yaşıyorum.
Bitişik odadan. Bayan Virjini Rikiki'nin piyanosundan ıskala sesleri aksediyor, Birden aklıma bir şey geldi; kalbim çarpmaya başlıyor. Klın bilir? Belki de o (la, bu dakikada piyanosunun başındadır. Kim bilir? Belki de pencoresindedir ?
Ne aptalım!.. Ne diye daha medim? Niçin gece yarılarına yorum ?
Önce düşün-kadar bekll-
Birdenbire tatlı şarkı kesiliyor ve piyanoda gürültülü, gelişi güzel birkaç nağmeden sonra ses, dehşet! Onun sesi, kafa patlatır-casma duyuluyor:
Black Botlon... Black Botton!
Dell olacağım t.. Bu caz havasını yen o mu? Elvlr mi? Fakst bir kere araya fasıla koymadan, ses birdenbire yı değiştiriyor; he mm zn m Anı ında pek olan bir Amerikan havasının bıkkınlık inatçı nakaratı Aksediyor:
söylı-daha şarkı-modR veren
— XVI — şarkı — buluyorum lld genç romantik -
Ah, bir — Genç kız — kız —
Yanıltı kalan Nesi. — Monlk’l “hamlnııt*!), —
Erkek - kızla
î*(*rchtişe kıyık bir ced!
Otelin bahçesine iniyorum. Bu saatte gü-fazla yakıcı olduğundan kimseler yok; o-
ııeş
tehlokılrr nnenk gece serinliğinde çıkıyorlar, ilhamım beni aldatmamış. Penceresi ardına kadar nçık ve piyanonun nağmelerine refakat eden tatlı ses, onun o kadar tatlı sesi bahçeye doğru uçuşuyor, kuşlar bile dinlemek üzere susuyor.
Bir ılmta gaçer zerk-u muhabbet
A s fan tir mi ebediyeti.,
Bu güzel ve hazin besteyi kendimden geçerek dinliyorum.
rayırdan nehre inen su ,
Ar/ır ndır aktıkça seni
Sin Ha Utluya!
Halic i uya !
And ou il yu dl Ulus avay Ven kur pusu ya.
Hal . w?
Satan hs avetin
End üretin
S kay of gvey Bat Halici uya!
Hallclupa!
Hrlps tu şo di klud o vay
Durmadan S( vccvgım derdi
Akmada sıt, gitti sevgili,..
Bir a uda geçer.,.
Ah! Bu ses, aldanmıyorum... Eminlin, onun sesL
Pencereye doğru koşup haykırıyorum:
— Monik! Monlk!
Oradan gülüşerek, birbirinin ayni, tıpa tıp benzeri iki lırış eğiliyor. Elevlr İle Monlk.
— .îilber, eski dalgam.,. Nihayet buluştuk... Bekle biraz, dördüncü vitesle İniyorum!.
İki baş pencereden kayboluyor. Bir an sonra Monlk yahımda.
— Niket! Ruhum!
arada, caddelerde bağır-kalaycı, yoğurt-
sot/onUt.'/
Kadı Ray ci-veya otobüs kaçırtır-
Zira, herkes, durur, ki, para diye. Haydi di-“köprü başısım,, orada bir bilet-
Bhtihı bu mak yasak oldufju halde, srbyevatçı, simitçi, çıracı, çu, uskumruca, eskici, radikam feryatlarından bir babalı dinlemlçsinizdir. yelsin çap!
Nihayet sokaktssinıs. he tinde iseniz, tramvay
dolu gelir, geçer, vapuru emiz. Beyazda sis vardır ya-
pılacak bir şer/ yoktur, beklersiniz, Şehrin İstanbul veya Beyoğlu cihetlerinden birisinde iseniz, iş merkezine inmek için ^dulmitç., çığ*.'İkanla-rı yakanıza yapıçtr. Hem tuhaf değil mif Meselâ Taksimden Aksara-ya Udolmuç„ otuz kuruça diye ibadullah bağrılırkcn, yine Taksimden EminÖnÜne elli kuruttur. İnsanlar para birsiyle mesafe fikrini kaybetmişler.
Tramvaya binerseniz, yer bulmak bir meseledir. Hoş, der ceug-i evvel binmek bir meseledir, kapıya yakın yerde vermeden allasınlar yelim, bu sahanlık yarıp içeri girdiniz,
ri, bir biletçi yardımcısı. bir dr kontrol vardır. Palto düğmelerinin baş düşmanı onlar dır. Vazife halinde olmaktan miitevellit bir lâubalilikle, sizi göğüslemekte, ayaklarınıza basmakta. şaykanızın üstünden uzanırken onu kafanıza geçirmekte beis görmezler. Amma nr yapsınlar f Onları bu şekilde harekete sevkeden bizleriz. Adamcağız hûruşa, vecde gelmiş bir drrtHş gibi sabahtan akşama kadar •‘Bilet., bilet,, diye vird-4 zeban eylediği halde, parasını hasırlayıp uzatan yok gibidir. Gelir, yanınızda tekrar eder f,Bilet!„ 8ız, nazlı nazlı paltonuzun düğmelerini çözersinlz. Sonra, sıra cekete gelir. Ufak paranız yeleğinizde mif A... kalmamış, sabahleyin çıkarken, küçüğe vermişsiniz. Eh, biraz dur bakanım, cüzdanı çıkarır, bir om liralık uzatırsınız. n— Beyim ufak para yok — Bende de yok — Para bozmağa mecbur değiliz. — Ne yapayım?— Biletinizin arkasına yazayım, depodan alırsınız — İşim yok da oralara mı gideceğim — O halde ininiz, göz uciyle etrafa bakar, dairenize yaklaşmış iseniz bir sahte vakarla inersiniz. Ne kazandınız? On beş kuruş. Kimden? Tramvay İdaresinden. Fakat Tramvay İdaresi M-zim değil mi. biz, şehirlilerin, İstanbulluların ?
Kıs kıs gülersiniz! Bana ne!
Zaten, sabahleyin, sUİ sinirlendiren biitün hâdiselerin sebebi de bu bana MecUiktendir.
Akşam oldu... yine bastı kareler! Bir İstanbullu
Bağdatta Tel Harmel harabeleri
Bu harabeler, gelmiş geçmiş büyük medeniyetlerin beşiği Bağdad'a tarihî değer veren âbidelerdir
Yazan : GUlseren GÖNENÇ
Tel Harmel harabeleri Bağdadın takriben 10 kilometre güneyinde o-lup Irak müzesinde bulunan eski e-serlerin çıkarıldığı yerdir. Bu harabeler dünyada ilk medeniyet yatağının kalıntılarıdır. Milâttan 4.000 sene evvel kurulmuş olan bu küçük şehrin etrafı yüksek surlarla çevrili idi. Ta? üzerine yazılmış kanunlar; matematik, coğrafya, içki, hayvan,
haminnen mi?
Yukarıda gördüğün benim anne annemin
pencereyi
1830 nıo* annesinin
Kucaklayıp öpmek istiyorum. Gülerek çekiliyor:
— Biraz kendini topla azizim!.. Büyük “haminnemi,, ürküteceksin.
Diye Elvir’in gelip yaslandığı göz uülyle işaret ediyor:
— Büyük
— Tabii!
deli genç kız, annesidir.
— Ne diyorsun Monik? Harikulâde ben zerlığln sebebini şimdi anlıyorum. Fakat bana pek genç gibi görünüyor.
— Benden üç yaş küçük. Zavallı 1839 senesinde henüz 19 yaşında imiş; çocuğunu doğururken ölmüş. Evleneli bir sene olmuşmuş. Düşün ne dalga! Eğer vaka bizim zamanda geçseydi kocasına “ben çocuk falan İstemem,, diye dayatırdı. Fakat 1830 da genç kızlar pek işin farkında değildiler. Aşk hülyaları, vals havaları içinde, ğa karışırlardı.
Bir ağacın
— Sen de,
kor-
ede* tos*
genç evlenirler, çoluk çocu-Geri kafalı şeyler, ne olarak? dibine, bir sıraya oturuyoruz sevgili Niket. genç yaşında
ölmüşsün. HİÇ değişmemişsin, ihtiyarlamış, yüzünü buruşmuş bulmaktan ne kadar kuyordumî
— Çok mütehassis oklum, teşekkür rinr Fakat lâf aramızda, gidip ağaçlara
lamadan biraz daha çarlston çekmek isterdim. Bütün istediklerini yapmak imkânına sahip olunca yirmi Ikl yaşında kadavrayı dinlendirmek doğrusu pek hoş kaçmıyor. Kabahat “Stııni’de!., Harıl hatırlııdın mı. uzun boylu, sarışın dellkıuılı... Eıı çok onu kıskanırdın. Bir gün Otosu ile şöyle bir lâmelif çevirelim dedi, önümüzde bir mayi makine pey da oldu, korna çalıyoruz, yol vermez; yanından sıyrılalım derken, Stanl. virajı yanlış almış. bir ağacın üstüne tosladık! Göçmüşüm Evvelki gün kardeşim anlattı. Stanl ııln kaburga komikleri kırılmış, kurtulmuş. Gözünü görünmesin, bir elime geçirirsem, kurtulamaz, bun ona gösteririn. Düşünüyorum da, son zamanlarda, bu şapşal herife gönlüm yatına» ya da başladı, belki de abayı yakardım.
— Devamı var —


nebatat ve hurma hakkında izahları ihtiva eden levhalar bulunmuştur. Bir matematik âlimine ait olan evde, Yunanlıların Öklid teorisini izah eden eserler vardır. Bir mabet olduğu gibi bulunup, aynen saklanmaktadır. Duvarlar pişmemiş tuğladan yapıldığından bir hayli harap olmuş ve üzerlerinde tetkikat yapmak imkânları a-zalmıştır. Evlerin mlnıarl tarzı, bugünün köy evlerini andırıyor.
Harabelerde bulunan heykellerin taşlarının çoğu Irakta yoktur. Elde edilen tarihi vesikalara dayanarak bunların İran, Türkiye. Hindistan ve AfgAnlstandan getirilmiş olduğu tes-!»ıt edilmiştir.
Tamamen ayakta duran mabet Bahtı üslûbundadır ve bir antreden içeri girilir. Kapının iki tarafında iki aralan heykeli varmış, bunlar şimdi Irak müzesinde muhafaza edilmektedir. Sağda bir oda, karşıda mihrap ve ilâh heykeli bulunur, O vakitler güneş, rüzgâr ve güzellik ilâhlarına taparlardı. Halk mabedin son odasına giremezdi. Çünkü orası yalnız hâkimlere aitti. Mihrap bugünkü namaz mihrabına benziyor» Bu mabedin altındaki toprak tabakasında eski bir şehir bulunması ihtimali kuvvetle tahmin ediliyor. Fakat bu harabeleri tahrip etmemek maksa-dlyle hafriyat yapmaktan çekiniliyor. Biı şehrin, Dicle ve Kıratın bırakılması ile tcrkedlldlğl zannediliyor.
1945 te hafriyata başlanmış ve 3000 tablet çıkarılmıştır. Fakat; hepsi henüz temizlenip okuntuna iniştir. Müzik notaları ve kanunlar da keza. Bunlar Hamurabi devrinden İki asır evvel yazılmış en eaki kanunlardır. Bulunan levhalardan o zaınan frakın istinat ettiği en mühim şeylerin; ziraat, ticaret ve sanat okluğunu anlıyoruz. O zamanlar Babillllcr tüccar diye tandırdı. Mabedin bulunduğu yer akademi ve Alimlerin yeri idi. Asıl şehir gayet muazzam olup 26-27 km. uzakta Tel Esmere'ye dayanırdı» O devirlerdeki yazıcıların kadın okluğunu, yazı ilâhını bir kadın şeklinin temsil etmesinden anlıyoruz. Şehre yakın akan bir nehir Nchrovan kanalı ad» ile Dicleden gelir ve 200 km. kadnı akardı. Şimdi tamamen kurumuş bir haldedir.
Tel Harıuol harabeleri gelmiş geç miş büyük medeniyetlere kucağın açmış olan Bağdada tarihi kıymetim veren en mühim harabelerdir.
25 Şubat 1050
TENÎ İSTANBUL
Sayfa 5
HİKÂYE
"ahbap
Yazan: Tevflk Fuat
H
ER sabah aynı tramvayda karşılaşır, aynı vapura biner, KarakÖyde aynı noktada ayrılırdık. Tanışmadığımız halde aramızda dile gelmiyen bir ahbaplık peydalım m işti. İstasyonda birbirimizi anır, vapurda karşılıklı hareketlerimizi' kollardık. Artık yınas yavaş çeşitli elbiselerimizi, yüzlerimizde k i hususiyetle r i , yürüyüş ve oturuş tarzlarımızı ezberlemiş İliydik, elliğin anlama kiyle. riıııiz,
tarzlarımız, aile muhitimiz, hayat seviyemiz hakkında ihtimaller yürüttüğüm ürü açıkça belli ediyorduk. Bu mütekabil a-18 ka gün geçtikçe kuvvetleniyordu. Eşelenen hareket 1erim izden
İfadesinden
uğraştım. Bir İşi çıkmış olabilirdi. Bir kaç gün üst üste görünmedi. Artık ümidimi kesmiştim. O da hayatımız boyunca rasttın (p alıştığımız bir sürü yiizlrr gibi silinip unutulacaktı. Günler birbirine eklenip geçiyordu. Artık sonbaharın, geçmiş ulan yazın lezzetini tattıran. hasretini duyuran sakin gün-
gi-Yaban-verdigi ıııora-
meslekle-ya.şayiş
T/////
leri gelmişti. Vapurlar, tramvaylar ten ha taşmıştı.
Kışın müjdecisi olan Herince bir sabah tramvayda karşılaştık. Yanımdaki boş yere oturdu. Hayretle bakıştık. Rastlaşmadığımız uzunca devre
karşılıklı diklikleri anlamak gibiydik,
diye kadar hiç yan yana ot urda bu Geride
İçindeki delili I 7. i İstiyor Şim-
Çocuklar öyle çabuk büyüyorlar ki...
BİR çocuku giydirmekten basit ve kolay bir şey yoktur. buna ragrmen zarif ve akıllıca giydirilmiş küçük kız veya erkek çocuklarına rastlamak öyle na-dlrattan ki.. Annelerin bu İhmaline sebep ne? İçlerinde durmadan işittigrimiz "Çocuklar öyle çabuk büyüyorlar kİ..., cümlesi ile bize cevap verecekler çoktur. Sanki çocukları büyüyorlar diye bütün anneler onların elbiselerinin kuplarına ve biçimlerine dikkat etmemek için aralarında söz vermişler. Etek baskısının 10 İle 15 cm. içine kıvrılmış olması, ve kumaşın kolaylıkla yıkanabilmesi, anneleri memnun etmeye kâfi... Fakat durmadan uzatılan aynı elbise, etek veya külotu, iki veya üç sene giyenler bu halden hiç de memnun değillerdir.
Çocuklarına çok bağlı olan annelerin, onları büyük bir lâkaydi ve çok zevksiz bir şekilde, giydirmesine insanın aklı ermiyor. Halbuki bu eteği, korsajı ceketi dik-
mek için biraz kumaş kâfi. En sade bir biçimle, zarif bir şekilde giyinmiş küçük bir kızı seyretmek en hoşa giden madaralardan biridir. Çocukların elbise biçimleri de zaten hep aynıdır: Etekler geniş, bluzlar "şömizye”, mantolar klâsiktir.

tavuklar gi-ri. hareketlerimizden, yüzlerimi-tin İfadesinden manalar çıkarıyor. tecessüs ve merakımıza gıda teminine uğraşıyorduk. Bu, her İkimiz İçin de zevkli bir tiryakilik olmuştu.
Orta boylu, ince belli, hafif çarpık bacaklı, dolgun vücutlu. 25 yaşlarında bir genç kızdı. Dalgalı, tür sarı saçları omuzlarımı doğru dökülüyordu. Kocaman yeşil gözleri. sivrice kalkık hlr burnu vardı. Yüzünün teni fazlaca havlı, dudakları iri İdi. Derli toplu giyinişinden. hep çoraplı gezişinden çalışmaya mpcbıır bir aile kızı olduğu anlaşılıyordu. Elinde dalma bir kitap bulunurdu. Okuduğuna hiç rastlamamıştım. Bu. o-nıın çalıştığı yerde fazla meşgul olmadığını ve boş zamanlarında okuduğunu gösteriyordu. Ikı günde bir lerlne tardı. Yalnız ranlık Ellerinden temizliği, çalıştığı yerde daktilo olup olmadığını öğrenebilecektim. Halbuki daima eldivenli idi. Beyaz, uçları hafif kanırmış eldivenlerin örttüğü ellerini bütün bir yaz boyunca görmek kabil olamamıştı. Sonra sesini de merak ediyordum. Tramvayda. vapurda bir tanıdığı ile yaııyana oturup ahbaplık ettiğine tesadüf etmemiştim. Biletçiler, kontrolörlerle de konuşmazdı. Parası daima elinde hazır durur, vapur biletini zımbalatmak için memura hemen uzatırdı. Kes ve ol sırrını bana çözerek fırsatı aylarca nafile kolladım. Emelime bir türlü kavuşmak nasip olmuyordu. Doğrusu biraz da sabırsızlanıyordum. Yaz mevsimi geçiyordu. Havalar serinlemeye yüz tutmuş, köyden yavaş yavaş göçler başlamıştı.
Bir vay a İrdiği İçimde garip hlr ÜzlIhtM duydum. İskeleyi, vapuru altüst etlim, bulamadım. Kendlınl teselli etmeye
de iri şen bu kitapların isim-bnkmışfıın. türkçe ronıaıı-Dcmek lisan bilmiyordu. İki nokta benim için kakalıyordu: Elleri ve sesi... tertipliliğini,
«abalı mûtadını üzere tnım-hinmişİiîiE İler zaman bek* İstasyonda yoktu. Nedense
PariRte açılacak olan Meryem Ana resimleri sergisi
Paris — İlkbaharda, Paristekı "Pelit Palals” müzesinde, büyük bir eergi açılacaktır. Teşhir edilecek e-serler. 12 İle 18 İnci asır Fransız ressam ve heykeltraşlarının meydana getirdikleri Meryem Ana mevzulu tablo, heykel, goblen, duvar ve tavan resimlen ve minyatürlerden mü-te#ekkiidir. Bu eserler dahildeki ve hariçteki hususi yahut umumi koleksiyonlardan tedarik edilecektir.
Rv(iJ
c. Evvel
8
1369
Vakit
1950
ŞUBAT
Cumartesi
V u^ııt)
Hicri
Şubat
12
1365
Ezani
kadar Lkİ ki-daha ile çe-
maııııç, tramvay tenha olmamıştı, şi yüksek sesle konuşuyor, arkalarda bir kadın, biletçi
kişlyordıı, Konuşmak fırsatını kaçırmamak İçin nazikâne solüm verdim, ve:
— Nasılsınız hanımefendi, çoktan beri karşılaşmadık, dedim.
Kızardı, önüne baktı, eldivenli ellerini çantası üzerinde asabi, a-sabl gezdirdi, fııkat hiç cevap vermedi. Onun bu halinden cesaret alarak daha ileri gitmeye kurar verdim:
— Hanımefendi, bütün bir yaz hep bu fırsatı, sizinle tanışmak, konuşmak fırsatını kolladım. Bir tiirlü olmadı... Sizi fazla rahııtaır. rtınek İstemem. Yitiniz bir kolime söyleyin, sesinizi merak ediyorum, bir tek kelime telâffuz edin beni rahatsız etmeyin deyin o kadar...
Biletçi gelmişti. .Mûtadı tlbl eldivenli eliyle parayı uzattı, biletini aldı. Hiç cevap vermedi. No söyliyecegini. ne yapacağını bil-m İyen İnsanlar gibi heyecanlı, dağınık hareketlerde Kararını don bire
kocaman gözleriyle ümitsiz. Ümit-siz baktı. Bu arada tramvay İstasyondu durmuştu. Sol eliyle sııg elinin eldivenini sıyırırcasına çıkardı. Simsiyah, yanın yumru olmuş. derileri büzülmüş İğrenç bir e] bana doğru uzandı. O anda duyduğum hayretle karışık kuvvetli bir tiksinme hissini tarif edemem. Selâm vermek için uzanan bu eli tutamadım, sıkamadım .. O. ok gibi kapıdan fırladı \e arabadan iıı-dl. Pencereden baktım, kaldırımların üzerinde hızlı, hırlı yürüyor ve manzarası insana dehşet veren elinde tuttuğu mendiliyle ni siliyordu.
Biletçi yanıbaşımda idi. biteni seyretmişti. Benim halimi görerek:
— Bey, dedi, bıı haııuıı dilsizdir. On sene kadar oluyor, eskiden o-furdukları setteki köşkte yangın çıktı, zavallıcığı güç belâ ateşler arasından kurtarabildiler. Elleri yandı, o gün. bu gün konuşmaz
Erte*! gün köyden taşındık.
bulunuyordu, vermiş olacaktı kİ blr-btına döndü, yüzüme o
ğÖRİrrl
Olanı şaşkın
Bir Fransız tiyatro trupunun Avrupa turnesi
Paris — Fransız kültür hayatının mühim uzvu olan Louls Jouvt i nin Paristeki “TMatre do l’Athân^eM adlı tiyatro trupu, Belçika. Holanda, Portekiz, İspanya ve İsviçre dahil olmak Üzere büyük bir turneye çıkacaklardır. Louis Jouvet’nin Almanya'ya d« gitmek ihtimali çok kuvvetlidir. Repertuarda Mollöre'in "Kadınlar mektebi" ve Julea Romaln’in "Knock" eserleri vardır.
Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İm sik
6.40
12.27 15.31 TE 65 19.26
5 04
12 46
6.33
937 12.00
1.31
11.1(1
Alnthrk lııkdftp Mü/r«l: Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
Top kapı Sarayı: Pazartesi-Çur-şamba - Cumartesi. Saat 12.30-17 Telf. (21090).
Ayasofya: Pazartesi Salı • Çarşamba - Perşembe • Cuma - Pazar. Saat 10 - 16. Telf (21750).
Arkeoloji: Çarşamba -Cuma Pazar günleri 13 ten 16 ya kadar
Enkl Şark Eaarlrrl Şubesi: Çar* çam ha - Cuma - Pazar 10 dan 12 ye kadar. Telf. (21682).
Türk ve İMİâm Eserleri! Sah — Perşembe - Pazar. Saat 13.30-16.30 Dolmabahçe Deniz Müzesi: Cumartesi saat 13-17 Telf. (81284).
Belediye MUzestt varı. Perşembeden gün 10-12 ve 14-17.
Terfik Fikret Aşlyan Müzesi .* Bebek. Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
İzmir:
Arkeoloji Müzesi (3324) Her gün 9-12, 13.30-17. Cumartesi: 14-17 a-çıktır.
Pazar
9-18.
Atatürk mna/Ja
Bul-h«r
Jose ITURBI
6 Mart Pazartesi = Saat 21 de =
SARAYda
BİR elbise veya eteği düzeltmek icap ettiği zaman, neden ona eskiliğini ortadan kaldıracak bir yenilik ilâve etmiyelım? Eteği uzatmak yeter derecede bir hal çaresi değildir. Elbiseleri dikerken 20-30 cm. İlk kumaş saklamak zor bir şey olmadığı gibi, ilerde her türlü ufak değişikliği yapmakta da faydalı olabilir. Şayet yünlü elbise veya mantoyu hazır aldınızsa, omuzlara ve bele ilâve edeceğiniz bir ampyesman ebedi .şekilde uzayan etek baskısından daha caziptir. Zira, elbiseye bir yenilik ve ayrı bir zarafet verir. ,
Bu formüllerin İçinde en iyisi askılı elbiselerdir. —İçine giyilecek yünlü veya ipekli şömizye bluz daima değiştirilerek yenilenebilir.— Bu elbise ahiye toplantılarda kadifeden yapılabilir; içine krepdöşinden beyaz bir bluz giyilecek o-lursa gayet şık bir kıyafet elde edilmiş olur.
İngiliz aristokratlarının kolejlerinde tercih edilen kıyafet bu zarif etek bluzdur.
Yazlık elbiselere gelince: Keten veya basmadan olan bu elbiseleri her sene yenilemek kolay olduğundan bir değişikliğe lüzum bile kalmaz» İnce çizgili, küçük çiçekli, canlı renkli kumaçlar çocuklara mahsus desenlerdir. Küçük kaor-lu bütün ekoseler, canlı renkli "pieds de poule,, 1ar dalma Zevkli ve modası geçmi.ven klâsik çocuk kıyafetlerindendir. Fakat, bir çok rengin bir araya gelmesine tabiatiyle dikkat etmeliyiz: Mavi bir elbise, yeşil şapka, sarı papuç, kırmızı eldiven, zavallı küçüğe komik bir hal vermez mi? Çocuklarında, bütün insanlar gibi hassas, birer küçük mahlûk olduğunu unutmayalım.
Yapılması kolay sürprizler
Pembe ve yeşil yumurta: Bir parmak kalınlığında bir ekmek di- ! İlminden çapı 6 ile 7 cm. arasında olan bir yuvarlak kesin. Bir çok yuvarlak elde edene kadar bu ameliyeyi tekrarlayın. Sonra yuvarlaklan ateş üzerinde veya fırında çok sert olmayacak şekilde kızartın.
Yumurtaları sulu ile lapa arası ■ pişirin, sonra ekmeklerin lize- = rine piramit şeklinde keserek koyun. Üzerine domates sal- i çam dökün, sonra hıyar tur- ' şusu ile süsleyin.
Sürprizli gözleme î Gözlemeleri | ekseriya ince yaparız.
Gözlemelerinkinden biraz daha I kalın hamur yapın. Ve fırına | gidecek tabağa yerleştirin. Ü- J zerine, içinde küçük tavuk par- ‘ çaları veya ince ince doğranmış karides bulunan peynirli beyaz bir sos dökün. Sonra tekrar gözleme koyun, arasına beyaz sos dökün... İstediğiniz kalınlığı elde edene kadar aynı şe- i kilde; bir kat gözleme, bir kat sos komaya devam edin. I
En üste, üzerine sadece rende-' içnmiş peynirle kaplayacağınız bir gözleme koyarak fırına verin.
Gayet ncfla, böreğe benzer bir I yemek elde edeceksiniz.
SPOR
Milli takımlarımızın önümüzdeki maçları
Romadaki maç için Italyanlara lt23 nisan11 tarihini teklif ettik
Genç milli takımların Komada yapacakları maçın tarihi üzerindo iki federasyonun henüz anlaşamadıkları mâlûmdur. Haber aldığımıza göre, Türkiye Futbol Federasyonu, bu maçın 23 nisanda yapılmasını bugün İtalyaya teklif etmiştir. Bu hususta ve aynı zamanda milli eğilim maçları etrafında, Futbol Federasyonu Reisi Ulvi Yenal, Yeni tstanbula şu beyanatta bulunmuştur:
"— ttalyanlar maçın 2 martta oynanmasını istiyorlardı. Bizim futbol mevsimimize uymadığı için reddettik.
Bugün 23 nisanı teklif ettik, ltal-yanlar bu tarihi kabul etmezlerse aynı gün A millî takımımız Ankarada İ-ran Milli Takımı ile çarpışmak üzere İranlIlara teklif yapılacaktır. Milli takımlara kimlerin alınacağı henüz belli değildir. Çünkü bu oyuncuların formuna bağlıdır. Millî Eğitim müsabakaları da 25-26 martta başlayacaktır. İstanbul 4, tzmir ve Ankara-dan ikişer takım bu müsabakalara iştirak edecektir. Maçların fikstürü, müsabakalardan bir hafta evvel Ankarada kura ile tesbit edilecektir.”
Greko-Romen güreş birincilikleri başladı
Dün başlayan karşılaşmalara 18 bölgenin güreşçileri iştirak ediyor
Greko-Romen Türkiye birinciliklerine, 18 bölgenin iştirak ettiği güreşçilerle dün saat 13 te Sergi ve Spor Sarayında başlandı.
52 kiloda: Eskişehirden Cemal. Kırklarellden İsmete tuşla; Malatya-dan Mehmet. İstanbul Üniversitesinden Ali Ayhana tuşla; îstanbuldan Fehmi Büyükmutlu, Zonguldaktan Ahmede tuşla; Kocaeliden Şevket, Trabzondan Kemale tuşla; Aydından Ahmet, Ankaradan Ali Özer’e tuşla; îzmirden Ahmet Bilek. Konyadan Fahreddine ekseriyetle galip geldiler.
57 kiloda: Ankaradan Mehmet, Çorumdan Aliyi tuşla; Kocaeliden Haşan, Konyadan Mustafayı tuşla; Kay-■erlden Mehmet. Trabzondan Ahme-dl tuşla; Aydından Ali Malatyadan Azizi tuşla; îstanbuldan Kemal De-mlrsüren, Bursadan Niyaziyi tuşla; İzmlrden Necdet, Eskişehirden Ab-dullahı ekseriyetle; Zonguldaktan Mehmet, Kırklarellden Sermeti tuşla mağlûp ettiler.
62 kiloda: Ankaradan Cemal, E-dirneden Tosuna tuşla; Kırklarellden İhsan, Çoruhtan İhsan ittifakla; Malatyadan İbrahim, Erzunımdan Nu-reddi.nl İttifakla mağlûp ettiler.
İstanbul Üniversitesinden Osman Öz, Kayseriden Saide hükmen galip geldi. Balıkesirden Ahmet, Konyadan Cemale ittifakla; Bursadan Salâhad-din, Aydından Ali İhsanı tuşla; Kocaeliden Sadeddin, Üniversiteden Ü-mlt’e tuşla galip geldiler.
67 kiloda: Trabzondan Zeki, Çoruhtan Ahmede tuşla; Ankaradan Tevfik Yüce Kocaeliden Mehmede tuşla galip geldiler.
Akşam 8.30 da baş livan ikinci seans
67 kiloda: Nuri (Aydın), Hâşim Tuzla’ya (Kırklareli) galip; Ragıp Erdoğan (Balıkesir). Kemal Oğana
(Konya) ittifakla galip: Osman Kay* mak (Malatya), Celâl Yerlisuya (Erzurum) tuşla galip; Bekir Yolcu (İstanbul). Yılmaz Karamana (İstanbul Ü.ı tuşla galip; Fazlı Arinç (İzmir), Mehmet Elligram'a (Edirne) tuşla galip; Lûtfi Gürcü (Bursa). Nuh Ha-sırcı’ya (Kayseri! tuşla galip.
73 kiloda: Zahir Hasanoğlu (Kocaeli) Aydın’a ittifakla galip; Kâzım Demir (Çorum). Mehmet Duran'a (Kırklareli) tuşla galip; Ahmet Erol (Kayseri), Mehmet Tunay’a (Malatya) tuşla galip; Nevzat Sözerl (İstanbul). Hüseyin Ergün’e (Trabzon) tuşla galip; Reşat Uysal (Zonguldak), Fahrcddin Yıldınm’a (Erzurum) tuşla galip; Osman Canbulat (Ankara), Cemil Cemiloğlu’ya (İstanbul Ü.) tuşla galip; Halit Olgun (Eskişehir). Abdullah Kurttürk’e (E-dime) tuşla galip.
79 kiloda: Abdullah Bingöl (Erzurum), Ali Özdemir’e (Ankara) galip; Mehmet Ali Aslan (Eskişehir), Hüsnü Uzuntaş’a (Malatya) tuşla galip; Necati KortÜık (Kocaeli), Mahmut Mutluya (Edirne) tuşla galip; Mehmet Çakır (Zonguldak), Mustafa Ak-pınar'a (Kırklareli) tuşla galip; Me-miş Aslan (Çorum), Servet Atilla’ya (İst. Üniversitesi) tuşla galip.
87 kiloda: Enver Yıldırım (Zonguldak), Hüseyin Dedeoğlu’na (Kayseri) tuşla galip, Mahmut Çeterez (Ankara), Bekir Tunahya (Eskişehir) tuşla galip; Mehmet Ali Demlrkaya (Çoruh), Kemal öztürker'e (Edime) tuşla galip.
Bugünkü lik maçları
Llk maçlarına bugün înönü Stadyo-munda saat 13.30 da Fenerbahçe Emniyet, saat 15.15 te Kasımpaşa -Vefa maçlarlyle devam edilecektin Birinci maçın hakemi Sulh! Garan. 1-klnci maçın hakemi Feridun Kılıçtır.
Dünkü güreş seçmelerinden bir görünüş.

ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERSEY
İSTANBUL
El.HAMKA (43505) Kutup Kaşifleri.
İNCİ
2 -

bEHİlt Tir 1TBOLAR1:
DRAM KISMI (42167) Tobeşlr Dairesi 2().3O da
KOMEDİ KISMI (40409) Hanımlar Terzihanesi 20,80 da
MCAMMER KARACA OPERETİ: Sizin Sokak.
YENİ SES OPERETİ: 20.15 te (Di BARA).
(85595) 1 — Aptal Aşık.
Fedailer Kalesi.
İPEK (4*1280) Tarzan Ormanlar
Aslanı.
LALE (43505) Kutup Kûşiflerl.
MELEK 140868) Balalnvku (2 nel Hafta),
SAICAY 1*11656) Son Ben İmsin.
81 AT PARK (83113) 1 - Kanlı Döşek 2 — Kerimin Çilesi.
S(* M EK (42851) Istırap Yollan. Kunli Dufcüş. Bir Hizmetçi Kı-2 — Aşk vc Fara. Uyumuyan adam
Seven Ne
1
DUBARA
YENİ
S
E
S
Opereti
Operet : 3 Prrne Yn:un Eerrııh Okur Cumıırtrsi. pajutr, çar-şemha 15 te matine
Pazartesi hariç her akşam Suvnre ^.45 te
TAKSİM BELEDİYE BAtYONtı (Tel: 82904) Parisli Şantör RÛBe AvrU.


ANKARA
OPERA: Krtyiu Namusu (1 perde), Palyaço (2 perde). Çarşamba. Cuma ve Pazar 2 opera birden 20
H( Yt K şemhe. zurtesl
KfçCK
Dünya Gözlylr, 2 — Tüccar 20 dr
İZMİR
ŞEHİR TlYATRORU (2364) Katil.
de
TİYATRO (10370) Per-cuman.eRİ ve pazar, pa-akşamlan (Peer Gynt) TKATKO (11169) 1 —
i
BEİU6LL CİHETİ
AKIN (80718) 1 — Dile Dü;en Kadın. 2 — Ali Baha Hindibanda.
ALMAZAR (42562) 1 — Bufîaln Blll'ln İntikamı. 2 — Yaramaz Çocukların Marifeti.
AK (1*1394) Hu vanada Festival, (IklnU hafta).
ATLAS (1ûk:3) Şanghaylı Kadın.
ÇİÇEK: i - Gizil Emir, 2 — Kıskanç Kadın( renkli)»
Si’M EK (42851) SARK 140380) ŞIK ( 1.37'6» ) -
zın Hntıralan.
TAKSİM (43191)
TAN: 1 — Periler Dünyaaı. 2 — Earııranglz At.
1>AL (49306» 1 - Kafkas Kartalı 2 — Sekim Doslhıra
YENİ (84137) 1 — Aslanların Dövüşü, 2 — Bitmemiş Dans.
YILDIZ (42817) Akdeniz Korsanlan.
İSTANBUL
ALEMDAR (23683) 2 — Tabancalar AYNI’ (21917) 1
Pençesinde. 2 —
AZAK (23542ı 1 — Yılmayan Azlan. 2 — Damgalı Doktor.
ÇEMBERİ.İTAŞ (22513» 1 — Filipin Aslanı. 2 — Tarzan Ormanlar Prensi,
FERAH: 1 — Kimlin Gözdesi. 2 — MeksikalI Kardeşler.
HALK (21994) I — Cehennem Yarışı. 2 — Kaplan Kadın.
IsTANBl L (22367) 1 — Harman Kaya. 2 — Akıncılar.
KISMET (21904) I — Harman Kaya. 2 — Duvaksız Gelin»
MARMARA (23860) 1 — İhtiras Kurbanları. 2 — Travlvetta.
MİLLÎ (22962) 1 — Tabancalar Patlarken. 2 — Kora Ok,
Tl RAN (22127» 1 — Damgalı Doktor. 2 — Yılmayan Aslan.
TENİ (Bnkırköy Korsanlar. 2 — ler.
KA Df KOY
CİHETİ
1 — Khiu Ok.
Patlarken.
— Aslanların İlâhî Sea.
İH - 126). i -Mücrim Gönül
CİIVETİ
HALE (60112) 1 — Aşkmz Yıllar. 2 — Damgalı Doktor.
OPEIIA (60821) 1 — Büyük Günah. 2 — Ormanlar Hakimi.
SPKEYYA (60082) 1 — Yaban
Gülü. 2 — Yaylâ Kaplanları.
YELDEGİRMENİ 1 — Yıkılan
Saadet. 2 — Aslan Aiımot. 3 — Esrarengiz Şehir.
ÜSKÜDAR CİHETİ
HALE (60062) 1
Yapmaz, 2 — Ayşenln Duası.
ANKARA
ANKARA (23432) Av Doğarken bCyCk (15031) Manon Lcsko PARK (11131) Filipin Aslanı SfMRR f14072) 1 — Gizil Kasa
2 — Batakhane Geceleri.
SUS (14071) Filipin Aalanı
i l.l’S (22294) Yanlış Numara. YENİ (11040) Gençlerin Sevgilisi CEBECİ (13848) Ormanlar Aslanı
İZMİR
EIIIVMHA: BllvUk Vftl«.
LALE; I — Uluyan Kurt. 2 — Yeşil Cehennem Fedaileri.
TAN: 1 — Uluyan Kurt. 2 — Yeşil Cehennem Fedaileri.
TAYYARE: Dell Gönül
YENİt 1 — Efsuncu Baba. 2 — Ay şen İn Duası.
KARŞIYAKA CİHETİ 5IELEK: 1 — Selva 2 — Mumyanın Havaletl.
SÜMER: Macera.
“YENİ ISTANDI l/’un bıiglin İçin İmi siye Hti£l programlar: DAHİLDE:
15.15 İstanbul: Saz eserleri, şarkı ve. türküler. — 19.25 İstanbul: Caz şarkıları - Küçhaıı Çnınnv. — 21.15 İstanbul: Faali heyeti konseri,
H VICIÇTE:
8.15 Londra: Dinleyici İstekleri. Klâsik müzik. — 15.15 Londra: BBC Opera orkestraaı konseri.
— 10.00 İtalya: (420. 8-221, 1 m)
- Roma Senfoni Orkestrası konseri. Programda: Bellini, Brahma. Bloch.
TflCK MI ZİGİ:
Saat 8.00 Ankara: Şarkılar (Pl.) 13.13 Ankara; Saz enerleri.
— 13.15 Ankara; Şarkılar. —
11.15 İstanbul: Memleket türküleri. — 15.15 İstanbul; Saz e-serlerl. şıtrkı ve (Orkülrr
18.30 Ankara: Şarkılar. — 10.20 Ankara; Yurltıın sesler — 19.15 lalnnbul: Şarkı ve Türküler. —
21.15 İstanbul; Faml heyeti koa-serL

KLA.HİK BATI M( Zl6h Saat: A1A Londra: Dinleyici istekleri (KlAsIk Müzik) — 10.00 Lr.ndrn: “Phllnt-monln" Orkestrası konseri. — 11.00 Ankara: Cumhurbaşkanlığı Armoni inli-zikrim konseri. — 15.13 Londra: BBC: Opera Orkestrası konseri. — 18.15 Münih: (405.4 m) -Senfonik konser. Pngnnlni kc-nııın konçertosu. - 19.00 İtalya: (420.8 - 221.1 m) - Roma Senfoni orkestrası konseri. — 23.00 Stuttğart (522.6 m> • Enrlco CnruHu’dan şarkılar.
HAFİF BAT! Mt ZİGtî
Saat: 7.81 Ankara; Neşeli parçalar (Pl.) — M..su Aıık.ır.ı Çeşitli huflf müzik (Pl i — 12.80 Londra: Piyano ve Orkestra parçaları. — 12.30 Ankara: Radyo salon orkcutruMi konseri 11.15 Londra — John Dull ve orkostrası — 16J5 Londra:
Film ıııüzlgi — 10.15 İstanbul: Hafif orkestralardan melodiler (Pl) — ıa.45 Ankara; Radyo çok sesli korosu Şef, Halil Bediî — 20.no Ankara: Hafif müzik (Fİ.) — 30.00 Farla (217.8-335 2 M) “Annle" opereti Müzik: Irvlng Berlin — 20.15 İstanbul: Rııdyo salon orkestrası konseri — 20.15 İstanbul. Varyete müziği ve kabare şıırkıbı-rı
müziği — 23.no İstanbul: Çeşitli huflf müzik (Pl).
DANS Mİ ZIGI;
Saat 8.15 Ankara; Tangolar(Pl.) 0.30 Londra: Dans ınüzıgı — 12.00 Londra: Haftanın ^arkılsrı — 1.3.15 İstanbul: (Pl.) — 13.40 İstanbul: ı Fİ ) — 11.10 Ankara: (Pl.) — Filin yıldızları söylüyor. — *18,00 Ankara: Caz orkestraları çalıyor (Pl.) — 18.00 İstanbul: (Pl ) — 18.30 İstanbul (Pl.) — 10.25 İstanbul: Caz şarkıları (Pl ) — 21.00 Hamburg (225.6 . 331.9 m) — Eski ve yeni dana müzikleri — ?2.a(» İstanbul; Dans orkestralar» geçidi (Pl.» — 32.15 Ankara: (Pl.) — 23,00 Ankara ( (Pl.) Dansa davet — 23.30 İstanbul: (Pl ) 23.8Ş Si.uttg.irt (522.6 m) - Dans müziği.
III SI M PROGRAMLAR: hımınınıı:
Saat 13.30 İstanbul. Baltanın filmleri. Konuşanı Sezai Solelll.
15.00^4 jinbul: Atom enerjisi hakkında Konuşan. Ord. Prof. S. M Uüdllek. — 17.(XI Ankara: Çocuk natl, — 18.90 İstanbul: Konuşma; Serbest sanı:. — 18.30 Londra: BBC Türkçe nöijTİyutL “İngiliz Siyasi Mütefekkirleri" — 22,oo Ankara: Konuşma.
.Müzik:
T 15. 8.15. 23.00 Londra Dinleyici istekleri. — 1100 İstanbul: Yur-dun hor köşesinden deyişler ve söyleyişler»
T(‘ltK( E Aııknra ve 1 •» t a n I» ıı I Rıul.s ahırı: Saat: 7.15; 13.00; 19.90; 22.45. 13.30 Ankara: Öğle gazetesi. 2(ı.15 Ankarıı: Radyo gazetesi. “Amerikanın *0*1”: Snnt (13. 16. 19 metre) Londra Kadyostı: Saat 18.45 ve 23,00 (19 91; 24.02;
v(* 10.19 metre)

11-13,50 11 30
danaya.
D.H Y. (Türk) Anknrava. D.H.Y. (Türk) Izmlre.
B E.A. (tngllta) Atina. Romu. Nls, Londraya.
GELEC EK OLAN VAPIIII.AR SAADET (Ayvalık, İzmir-den).
NECAT (lCarndenlzden). MERSİN (Ayvalıktan).
14.—
II A ItEKI.EK :
İP 15
7.1$;
31.32
J
şehrimizde havanın ar
(Pl) — H.15 Londra: Füm
Bükün bulutlu geçmesi. rüz^Arlmın Ku-gevdoğudnn örtu kuvvetin canıcHİ. hava alçaklığında İse değişiklik ol-ınsması muhtemeldir.
DnnlR ve havada fırtına memul değildir.
Dün. gÜnlln on yüksek sıcaklığı gölgede s Himtlurad kaydedilmiştir.
UÇAK - TREN . VAPUR
DİKKAT: lluvu dolı^ıslyle seferlerde değişiklik olabilir.
(.EIE( EK OLAN
7.10
8.—
12 50
13.30
(Hollanda) Ams-Romadan.
(Tl)rlıı Anlmradan. (Ingiliz) Londra.
UÇAKLAR
P.A A. (Amerikanı New-York, Boston, Gandcr. Sha-non, Londra, Brüksclden. K L.M.
torda rn.
D.H.Y.
B E A.
Nis, Roma v(* Atmadan. D.H.Y. (Türk) İzmlrden. D.H.Y. (Türk) İnkenderun. Adana. D, Bakır. ElAzığ, Malatva. Ankaradan.
GİDECEK OLAN IÇAKLAR
8 25 P.A A. (Amerikan) Şam, Basraya.
9.— K.L.M (Hollanda) Tahrana.
M R. (Mısır) Lefkoşe. Ka-bireye.
9.— D.H.Y. (Türk) Ankara, Ar
İl-
li.—
0.—
17 —
10.—
19.45 SUS «Mudanyadaııl.
(.İDEf EK OLAN VAPURLAR SUS (Mudanvava), TRABZON ı Izmlre). KONYA (Bandırmaya).
9.—
14 —
20 —
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6.45 Semplon (Avrupa).
7.10 Du|tu (Eks )
8.3o Ankara (Eks.)
(.İDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara Ekspresi 21.3u Stmplon (Avrupa) 21.40 Güney.
Kalyoncu İstiklâl C. İatlkMl C. Necati bey C.
C. 76
119
31
•İT
İSTANBUL
Eminimi!: Süreyya (Kumk.) Beyazıt M kuzini, Eminönü. H. Güney. Küçükpazar, S. Rasim. Alemdar.
Bey oğlu: Beyoğlu, Istiklni, Taksim.
Merkez.
Halk. HaİJiskArg. C, 114 Hasköy, Haaköy Merkez. Kasımpaşa .
Fnllh:
Is. Hakla, Şehzadob. nunt. SaUıhAddln. Aksaray. Yadlkule, Snmatyn. Haııekı, Şehremini.
A. Suat, Karnghmrük. Bayını Berk, Fener.
JKS h|>:
Evhpsultan.
Beşiktaş:
Vidin. Hasfırın C.
Kadıköy:
Halk. Kızıltnprak, Göztepe. Bostancı.
( slcUdur: İttihat.
Ilev beliadııt H. Ada.
Bil) likada; Merkez,
MİM M M M M M M
r
L
L
□ L
n
I u
T T T T T T il İzi
(Doğru halledilince knlm baskılı kutrl. arıma hİBİerinılzdcn birini verecektir.)
Yukardan aşağı 1
1 — Doğurtan
2 — Döşeme
3 — Bir nevi reçel
4 — Blllnmiynn şeyler
5 — İş
6 — Bir din kurucusu
7 — Sevinç
8 — IttlhAd eden, birleşen.
Di NKC
Atasözü:
1 —
2 —
lirL.MAÇANIN HAI.LÎ
AK AKÇA KAFbYGÜN ÎÇlıVDtR.
NE EKERSEN ONU BİÇERSİN.
1 — Azak. 2 — Nthar. 3 — Ak-darıek 4 — Akça 5 — Kervan. 0 — Sura. 7 — Onur. S — K ıt i. 9 — Bilek. 10 — Çinfiz içer, 11 — Sindir. 12 — Sincap
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara lxmlr
s
»p>33« 01 2251
Beyoğlu 4464 4 Kadıkuj
İstanbul 24222 Üsküdur 60945
Ankara 00. İzmir 2222, K. yaka 13055
ANKARA
Ankara 11193
Yenişehir 21S63
İstanbul 11134
İZMİR
Yardım Birlik Karantina Halk
1 Cumhuriyet
Alssneak
Keme ra İti
Yalılar Baumab^tfb
a
25 Şubat 1950
Sayfa 6
M’
i
TÜRKİYE İŞ BANKASI

■MI
DİKKAT!
Toplantı gündemi :
ve
No
Bay Necip Bahri Gönenç
Gazetemiz, Ankaraya uçakla gönderilmekte ve abonelerin verdikleri adrese hususi müvczzilerle derhal ulaştırıl maktadır. Ankara Büromuzda abone kaydı yapılmaktadır.
Tel. No. 16112 — Kuzun Özalp caddesi No. 1 Ilgar Apartmanı.
Mehmet Altıntaş, Sağlık Bakanlığı. Islâm Günok, Yenişehir, tş BankasL Mustafa Erten, Kızılay gazete bayii. Tevfik, Meşrutiyet Caddesi
K. Özalp Caddesi Ilgar Apartmanı 1/9. Yenişehir. Telefon: 16112 Akba Kltabevi.
Hâmiline ait hisse sahiplerinin hisselerini toplantı gününden en az bir hafta evvel Ortaklık Merkezine tevdi ederek giriş puslalan almaları lâzımdır. Toplantıda hazır bulunanııyacak hissedarlar kendilerini vekâletname ile temsil ettirebilirler.
ve çeşitli para ikramiyeleri...
L
• ■t
6 ÇEKİLİŞ 6 EV 6 DÜKKÂN

RENAULT
2
3
Dr. Murad Rami
«YLNHİTANBUU A^5b
a
t
A
I
Beyoğlu Parmakkapı, Lnıam sokağı No. 2 Tel: 41533
ANKARADA:
ANKARA ItÜROMDZ:
MINA
AYDIN
SİYASİ İKTİSADI
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL günlük gazete
Sahibi
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SUNTER Bu ayıda yazı işlerini fiilen İdare edan SACİT ÖGET
Basıldığı yer :
TENİ İSTANBUL MATBAACILIK LtMİTED ŞtRKETİ MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir
Yeni neşriyat :
- KAYNAK
Üçüncü hnsın y.ılını idrak c-drn vnethleke t İmisin bu biricik şiir mecmuasmın ocak - şubat sayılan bir «rndn çıkmıştır. Bu sayıda Bibin Ülgcncr, ldrls Ahmet. Avnl DÖkmccl, Şükran Kuıdakul, Brcüment Uçarı, ü-mit Oğıızcnn».. gibi yeni edebiyatımızın hamleci şairleri bulunmakladır.
» *
TÜRKİYE TURİNG VE OTOMOBİL KURUMU
Önümüzdeki Çekilişler :
21 Nisan (Çocuk hesaplan için), 1 Haziran, 25 Ağustos. 31 Ekim. 29 Arahk
1 Haziran çekilişinde büyük ikramiyeler :
Büyükada’da Köşk, Ankara’da Dükkân


EV ve DÜKKÂNLflR’m intikal ve Veraset Vergileri Bankamız tarafından ödenmektedir
ÜSTRO - TÜRK TUTUN A. 0
YÖNETİM KURULUNDAN
Ortaklığımızın 1949 hesap senesine ait alelâde Genel Kurulu 23 mart 1950 tarihine müsadif perşembe günü saat 10 da Be-şlktaş’da Havreddin İskelesinde Austro - Türk Tütün A. O. Ortaklığı binasında toplanacağından hissedarların mezkûr gün ve saatte toplantıda hazır bulunmaları rica olunur.
Ticaret Kanunu ve ana sözleşmenin mevaddı mahsusasına göre on hisseye sahip olan ortakların rey vermeye hakkı vardır.

SAADET KARSÇAKAR ile
NEJAT EKDOGUŞ’
1 — Yönetim Kurulu raporunun okunması,
2 — Denetçi raporunun okunması ve 1949 senesi muamele ve hesaplarının incelenerek bu muamele ve hesaplardan dolayı Yönetim Kurulu Üyelerinin ibrası,
3 — Yeni denetçi seçimi ile ücretinin tesbiti.
nikâh törenleri Beyoğlu Evlenme Dairesinde yapılmıştır. 24z2/1950

GÖZ HEKnn


Mart ayının
Aşağıdaki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazetemizce hususî surette teçhiz edilmiş ve kasketlerinde (YENİ İSTANBUL) yazılı bulunan özel nıü-vezzilerimizden ve Beyoğlu Kaymakamlığı karşısındaki gazetemiz idarehanesinden de bu karneler temin olunabilir.
Zeki, Tütün ve gazete bayii Avrü, Tütün ve gazete bayii Haşan, Tütün ve gazete bayii Mustafa» Tütün ve gazete nayii
Bay Garbls, Osmanbeyd© fırın yanında gazete bayii
Bay Remzi. Nlşantaşında gazel bayii
BEŞtKTAŞTA:
Bay
Bay
Bay
Bay
TOPHANEDE:
Bay Ştlkril. Tramvay durağında Savaş Sakatı gişesi.
KADIKÖYENDE:
Bay Ethem, Gazete bayü.
ÜSKÜDARDA;
Bay Hikmet. Kitap ve gazete bayii
Bay Cevat, Kitap ve kırtasiyeci
SAM AT YAD A:
Say Kenan. Tütüncü ve gazeteci
BAKrRKÖYDE:
Bay Ali, Uçak Gişesi.
FEŞtLKÖYDE:
Bay Şaban, Gazete bayii.
ADALARDA:
Bay Niko, Büyükada iskelesinde kitapçı Bay Süleyman, Heybeliadada tütün bflVİİ.
Karne satacak bayilerin isim ve adreslerini gösterir liste
İSTANBULDA :
KÖPRÜDE:
Bay Kemal, Köprü Kltabevi
Bay Osman Kazak, Kadıköy iskelesinde.
Bay İhsan, Üsküdar iskelesi, gazete bayü
Bay Sıtkı, Boğaziçi iskelesi, gazete bayii.
Bay Horen, Nimet Abla gişesi karşımda
gazete bayiL
SİRKECİDE:
Bay Esat, Gazete ve mecmua bayii
Bayan Atiye, istasyonda gazete bayiL
T t R BEDE:
Bay Arif, Türbe kitap ve gazete bayü.
BEYAZITTA:
Bay Bahri, Eczahane yanında tütüncü.
S AK AÇHANEB A ŞIND A:
Bay Mehmet, fırın önünde gazete bayü.
AKSARAYDA:
Bay Adem, gazete bayü
Bay Kemal, Piyango ve gazete bayü
CAÖALOĞLUNDA:
Bay Ahmet, tütüncü ve gazeteci
Bay Niyazi, Eminönü Halkevi karşısında
gazete bayiL
KARAKÖYDE:
Bay Kemal, Tünelde gazete bayü
Bay Niko, Bahtiyar gişesi
BEYOĞLUNDA:
Bay Esat, İngiliz Sarayı karşısı, tütüncü.
Bay Torkonl, Galatasaray Lisesi karşısı.
Bay Ferit, Taksim Abide karşısında ga-
zete ve tütün bayü.
Bay Mehmet, Taksimde Krista* altında
gazete bayü
Bay Dikran, Konak oteli karşısı, tütüncü
Bay Haşan, Harbiye, Bizim Haşan gişesi
DEVLET DENİZYOLLARI AKDENİZ'DE TÜRK CEMİ,LERİYIE SEYAHAT EDİNİZ.
«• * ’l •
Batı Akdeniz Hûth lihnbul-Pirt-Nııoh Marsilya Cınovt
Doğtl Güney Akden(/ Hûttl İzmir Plra-LirHaı«|.fa>ru1
__ At.ırltl MifilIyı.Otnevı-lıbtHderift JUMH
A ATliVllı
İstanbul Mahrukat Ofisi
Tasfiye Memurluğundan:
Balatta Demir Hisar Caddesinde Belediye temizlik işleri araba tamir atelyesi yanında ekmek fırın binası ile içindeki natamam fırın malzemesi satılacaktır.
İsteklilerin, satış şartlarını öğrenmeleri için 28.2.1950 tarihine kadar (dahili Yeni Postahane karşısında Valde hanı beşinci kat 16 No.da Ofis Tasfiye memurluğuna müracaatları ve tekliflerini 1 mart 1950 cumartesi günü saat 12 ye kadar kapalı zarfla aynı memurluğa teslim etmeleri İlân olunur. 12372)
Kuruntumuzun senelik yemeği 2 mart 1950 tarihinde perşembe günü saat 20 de Taksim Belediye Gazinosunda verilecektir.
İşbu toplantıya huzurlylo şeref vermek isteyen muhterem üyelerin (ve ailelerin) davetiyelerini almak üzere en geç 27 şubat pazartesi akşamına kadar Kuruma müracaat lûtfunda bulunmaları rica olunur.
Her Bakımdan
EKONOMİK
Normal şartlar altında 100 km. de 6 litre benzin yakar. Saatte 70 km. süratle gidildiği vakit, sarfiyat 5 litreye düşer.
Hacminin küçüklüğü sayesinde en müsait gümrük resimleri ve düşük garaj ücretleri öder.
Bu güne kadar 80.000 - 4 beygirlik RENAULT satılmış olması, sağlamlığına en güzel delildir.
4 -i
TÜRKİYE MÜMESSİLİ:
"KAVI"
RIFAT KAMHİ, JAK AVIGDOR ve Şsi
Eshamlı Komandit Şti
Taksim, Cumhuriyet Cad. Ünver Apt. altı Telefon : 82763 Telgraf : KAVİKTO
••Yatıl Islonbul” Atelyesî


Hâil tasfiyede bulunan Koç Demir Boru Limited Şirketi Tasfiye Memurluğundan;
Sicilli Ticaret Gazetesinin 27. 1.1950 tarih ve 6941 sayılı nüshasında 31.12.1949 tarihinde tasfiyesine karar verildiği tescil ve ilân edilen 21952 sicil numarasına kayıtlı “Koç Demir Boru Limited Şirketi’nde ala-
ilan.
cak vesair hukuku olanlar», bir sene zarfında tasfiye me murluğunun bulunduğu Galata Sesli Han No. 12 ye evrakı müsbiteleriyle birlikte müracaatla alacaklarını kayıt ve ispat etmeleri ilân olunur.
Hâil tasfiyede bulunan Koç Demir Boru Ltd. Şirketi Tasfiye Memurluğu
Abonman karneleri
Sine kadar satılacaktır
Bal ALİ Tümen. Ulus Aeydaıu tütüncü. Bay Yakup Karakaş, Uluş Meydanı Cebeci durağı.
Bay Cevdet. Ulus Meydanı. Hilal Fotoğrafhanesi karşısında.
Bay Hayri Öztürk. İstanbul PastahanesJ karşısında
Bay Sait Özer, İstasyonda gazete bayii
Bay Dural! Dalkılıç, Samanpazarı Meydanı, gazete bayii.
Bay
Bay
Bay
Bay
Bav Osman Yenişehir, Bakanlıkla: durağı Bay Yaşar Çetin, Sağlık Bakanlığı civarında gazete bayii
Bay Ali Çetin, Maltepe polis noktası karşısında gazete bayii.
İZMİRDE :
Matbuat hayatımızda bir yenilik olan karneli abonman usulümüz her tarafta büyük bir alâka görmekledir. Bu alâkayı gözönünde tutarak ve okuyucularımıza kolaylık olsun diye, yanda, mart ayından itibaren her ay muntazaman karne tedarik edilebilecek bayilerin listesini veriyoruz. Bayiden almak istemiyenler veya alamıyanların, posta havalesiyle doğrudan doğruya, Beyoğlu, posta kutusu 2100, YENİ İSTANBUL adresine 280 kuruş göndermeleri kâfidir. YENİ İSTANBUL abonman karnesi, taahhütlü olarak adresinize gönderilir.
Geçen aylar karne alamadıklarından müsabakayo girme haklarını kaybetme endişesine dü^en okuyucularımız için şu kolaylığı yapmayı uygun bulduk :
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını veren her okuyucuya bir kur'a numarası, altı kap verenlere 2, dokuz kap verenlere 3, on iki kap verenlere de 4 kur’a numarası verilecektir. Bu şekilae okuyucularımız, karnelerini ne zaman alırlarsa alsınlar, üç aylık aboneler 1; altı aylıklar 2; dokuz aylıklar 3 ve senelik abonelerimiz de 4 numara ile kur’amıza katılabileceklerdir.
tklncl Kordon, Emlâkbank yanında Anadolu hanındaki YENİ tSTANBUL Bürosunda.
Foto Can, Hükümet Konağı karşısında Bay Halü. »nafartalar Cu İstiklâl gişesi Bay Cahit, Anafartalar Cd. Zengin gişesi Bay Abdurrahman Cerrahoğlu Kitabevl Tilkilik
Bay Mustafa, Asım Türkeı Kardeşler, Als^ncak vapur iskelesinde.
GAZİANTEPTE :
Bilindiği gibi YENİ İSTANBUL, devamlı okuyucuları arasında. Noter önünde çekeceği kur'ada, meccani tahsil ve başka hediyeler vermeyi taahhüt etmiştir.
Her yıl çekilecek kur ada birinci gelen 10.000 hra masrafla Avrupada. ikinci gelen de 5.000 hra sarfıyle Türkiyede üç yıllık bir tahsil yapacak tardır. Kendisine tahsil kur’ası düşen YENİ İSTANBUL abonesi, hak kını bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektir Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olmıyanlara, gazetemiz, bu işe ayırdığı tahsisatı % 20 noksaniyle defaten ödeyecektir.
Ayrıca : Üçüncü gelenden itibaren 3 aboneye, meşhur markalı birer altın kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer gümüş kol saati; 3 abo-neye, meşhur markalı birer çelik kol saati verilecektir.

Comments (0)