1/





V v

t ▲
A 21


M ((



’.X



rk' I

K Sk\ı \i kki»




25 Xfl 7 949
j
Hükümetle muhalefet karşılıklı
M % w
( V X
V
S V X t


H
nutuklarla görüşlerini belirtiyoı
1U' X Cf

«M

Bu arada hücumda olan
Hükümet,
ar»ai
müdafaaya çekilen ise muhalefettir
feydah olacakta-. Çünkü, bâr yandan da. Başbakan Yardma-k; Malîye. Ziraat ve Tekel Ba-kanlariyie birlikte. İzmitte bu-• hmmaktadır.
Kabine azasın nz bu seyahanie-rt şu esnada yapılmakta olan C. H. P. 11 kongreleri dolajnsiy-tedir. Bunian. C. H. P. Kurultayı takip edeceğine göre. Hükümet Partisi, seçimlerin arifesinde. büyük bir siyasi faaliyete geçiyor demektir. Zaten bunu. Seçim Kanununun acele Meclise şevki işinden sezinmek de kabildi.
C. H. P. Hükümet erkânı tarafından şu iki gün zarfında Sivas. İzmit ve Erzincanda söylenen nutuklara bir göz atacak olursak. bunlarda, bir yandan Hükümetin muvaffakiyetle başardığı işler, bir yandan da muhalefetin kısmen “demagojik", kısmen de dağınık olan mesaisi üzerinde durularak, esaslı bir parti propagandası yapıldığını görürüz.
Sivastâ ve İzmitte, kabine âzası, kendi partilerinin kongrelerinde konuşmuşlardır. Bu bakımdan ve mademki beyanatlarına aynı zamanda bir parti ve seçim propagandası edasını vermek istiyorlar, söylenecek hiçbir söz yoktur. Hattâ Dışişleri Bakanının, yirmi küsur senelik politikayı hulâsa ettikten sonra bunun şerefini —Meclis huzurunda konuşmadığına göre — kendi partisine ayırması, kendinin bileceği bir iştir. Keza, millî • müdafaa masraflarımızın bütçe-İ nin ‘ ‘50 sine tekabül ettiğini söylerken de, kendi partisiyle bunun hükümetlerini, dış politikanın icabı olan millî müdafaa politikası, yahut millî müdafaanın emretmekte olduğu dış politika bakımından pek güzel desteklemiştir. Zaten, bu niyetle konuştuğunu da saklamamıştır.
Eğer böyle yapmayıp da, dış politikamızın öteden beri bir parti politikası olmadığını söyleseydi ve bu güzel fikri, bahsi öteki partilere getirirken, yani dolayı-siyle işliyecek yerde, beyanatının temeli olârak ele alsaydı, Sivas nutku, kanaatimizce, hem içeriye; hem de dışarıya doğru daha muvaffakiyetli bir ifade ve tesire gidebilirdi. Kaldı ki, Başbakanın nutkunda, parti politikasına dokunan unsurlar, be-lâgan-ma-belâğ mevcuttu.
Başbakanın söylediklerine gelince, belli ki, kendi seçim dairesinde, kendi partisi adına, hem vaitlerin yerine getirilmiş olduğunu tasrih etmek, hem de, muhalefete karşı, seçim mücadelesini ?,çmak istemiştir. Sözlerinde fazla sertlik ve insafsızlık bulanlar çıkacaktır. Nasıl ki, muhalefet de, kendini müdafaa etmenin yollarını anyacak ve bel-1




Erv i uranda
binitle
Külah» «d#



Ş. Gunaltay. sanayi kalkınmasını anlattı
Ailıaî Erim
Adnan Menderesin
\ v \
n A m A ı k 1 t hMıhtanaa taKito
A V F A b A
SMj’Htarta «ta'lhıj^ita
C\n1 Kitaa AtaAh mUH
^a!m İ lCtoal üfctfU
t ‘mutat n11tartax^
AaimtA
IVıııltatı
İngiltere Kiralının Noel mesajı
“Amerika olmasaydı kendimizi toparlıyamazdık,,
George M. şöyle söyledi : “Bize hürriyet »eren demokrasinin sağlam temellere dayanması için bütün »arlığımızla çalışmalıya.” Londra 25 • YIRS f — Bntanya İmparatoru ve Ingiltere Kıralı. Noel Bayramı münasebetiyle bugün saat 17 de Ingiliz milletine ve Bntanx*a camiasına dahil milletlere ve dünyanın her yenr.de kendisini dınliyenlere radyoda bizzat hitap ederek bir mesaj vermiştir. Sözlerine; “Her sene, konuşmak fırsatını verdiğinden ötürü Noel Bayramını gittikçe daha fazla sevdiğini., belirtmekle başhvan VL George, geçen yıl hastalığı sırasında dünyanın her tarafından iyi temenniler aldığını ve bu temennilerin venne gelmesi neticesinde, bugün dinlıvecilenyle karşı karşıya bulunmak imkânına sahip olduğu nu söylemiş ve rahatsızlığı sırasında gösterilen yakın alâkaya karşı minnet duygularını izhar ettikten sonra bil-
Endonezya
Holanda9 da
İstiklâli devralacak heyeti Kıraliçe Juliana yarın kabul ediyor
Paris, 25 (YtRS) — Endonezya Başbakanı Muhammed Hatta, altı kişilik bir heyetle bugün Hollandaya varmıştır.
Endonezya Başbakanı, öbür gün, Hollanda Kraliçesi Jullana'dan, Endonezya hükümranlığını, merasimle devralacaktır.
Londra. 25 (YÎRS) — Endonezya hükümranlığının Hollandadan Federal Endonezya Cumhuriyeti Hükümetine geçtiğine dair çıkan kanun salı günü bizzat Kraliçe Juliana tarafından Hollandaya gelen Endonezya Başbakanı Muhammed Hatta’ya bildirilecektir.
Batavyada, bu münasebetle iki gün şenlik yapılacaktır. Batavyadaki merasime İştirak edecek yedi devlet arasında Hindistan ve PAkistan da bulunacaktır.


hassa Anıonkan ve İngiliz münasebetleri üzerinde durarak:
••Zorluklarımızı ve içinde bulunduğumuz ağır şartlan idrak eden Biricik Amenkadakı dosHanmızâ derin bir minnetle bağlıyız. Amerikalılar olmasaydı kendimizi toparlıyamazdık Sırf kendi kudretimizle kalkınabdnıemiz için daha uzun yol katvtmemız gerekiyor.,. dedikten sonra.
•Bize hurnyvt veren demokrasi' nın sağlam temellere dayanması için bütün varlığımızla durmadan çalışma^ Iıyız,, temennisinde bulunmuş ve Britanya camiasının kuvvetle ayakta kalabilmesi için hiçbir gayretin esirgen-memesini istiyerek kendisini dinleyenlere en samimi bayram tebriklerini sunmak suretiyle sözlerini bltinnıştlr,
diyor ki
D. Partiyi müdafaası

I».
bir un cclreek Millet Bumda
taktta! I
z





XV Ata
î; V > I \ cl
Suriye Kabinesi dün kuruldu
Yeni
şu şeklklc tc§ck«
Şnm 25 (A.A.) (Afp> — Suriye kabinesi kül etmiştir:
Başbakan ve
Nâzım Kutsi,
Savunma vo Feyzi Attasi,
içişleri Bakrını: y\hmot
Eğitim Buknnı: Hant Sabnl Maliye Tarım
Sağlık
Adalet
Bayındırlık Bakanı: met Mübarek.
Kablnedo G Halkçı, 3 bagımnız vardır.
Dışişleri
Bııkanı:

İktisat
Bakımı:
Bııkanı: Bakanı: Bakanı: Bakanı:
Hunhar
Şııkir A«hö Mahmut A»m Gootrch Şnlhup Zeki Katip
M uhnm-
—- — o— »
KdşMV^ıt (^>»H Frj» • wt
f K r^oz/ı ı^ta.**: ol
jt-rrT hır eriyip ıx r/h
ütaştatan Som^Nİiın Gunaltav bugün EraıncAndto İplik FıbrıkMiımn teme1 a Un merasiminde o^aguİAkt hitabede buhınmuftur
Muhterem Krzincanh homşerllertm»
Tabiatın :rnnnsıs kahrının (ebcp ol du&u utıvaph gün er Atma ermiş htt lunuyor Bir toprak yıkını halinde bu lıınan c^ki Kızlncaıvlan bugün bir um» ran parçan v üksclmrktodlr,
lerimc kurulmuş olan evlerine rv\ et yerleşebilmrlerinl temin olan kanun Kaarıaıni lht\'ük Meclisine sunmuş bulurunenu tabrikamn temelin, atarken
SÖremiyocek derece Ic galeri kAbta II»' kaplanmış olan taw innanlnrn realite leıı belirtmek ve vniaıuMşlava olup bl tenleri tS'iücnnck kin ı«kamlar verine yi lünımlu görıtym ıım.
Rlldl>Hnis veçhile momlekoHn mııh taç Olduğu f.aaHyott İMi^arıuağH bütçe mit lınkhn vermemektedir. Ihından dolayı dışniYlan kıtynta tedarikine çn» hamak ve bunu muvaffak iyot İt» netler lendlrmek ınrurl »d’ Ktaport Import Bankası ile anlaştık Amerikan Yanlım Plânına Türkiy»xyl d»' sokturmam* en nihayet muvaffak olduk» Slnull de mil Intlernraaı Kıılkınmn Ihınkanivln tema* tayız. Bu süratle »Ula etliğimiz vo ede ergimiz kredilerle link tarihinde şlm dlvo kadar «örülım mis bir kalkınma yapıuHkıı muvaffak nlaenftm,,
Bmjbııluın Amerikan Yardım Plânın dan muhtelif «ahalarn ayrılan ineli-lâkları hlldlrdlklen roma aÖfllovlnt 4Öy lo bitirmiştir:
‘•(îörüyorMiınur. İd lıcmşeı-İlerim, Tllf klyodo lldlandl fmıhvot yoldur (llyon lor, memlekette yapılan IşMl’I RÖrmok İMU'iııhın İHHunhırd'r. ll»ıH»ııtıl »»»• m leke!lerlııl novon Inaıuıhırın alynat hıı-sımlm ı tıırafımhın yapılım da momlo* İçel İçin hayırlı olur* İşleri nhhııYu glhl görmek ııhhild bir VHZİtı’dlr. Anenk hıı nurctlodlr İd, hıı mc'mlokotto itimiz blı demokrasi nhlâlıı y* ı leşi İrmeli yolu ıı çilmiş olur.,, diyen ıkışlıııhıın; Hîhı mü OSNcacnln memlelud için havırh V(ı ve rlnıll olnıaııını ve hepinizin i’efnh ve »laHdolo vrlymuMİnl dilerim,, oUinlonlylt) Htfalorlno «on vermiştir»
Komünist liderlerin idam edilmedikleri au^iaa» jvuaiAiu cmajuvcui w M(rıw i ■ j ıl •
ki de bulacaktır. Fakat, C. H. P. ŞayiûSl KUVVetleniVOr ——-— —( — w». I
»■
Hükümet Reisi, besbelli bir şey ki. işlerini yoluna koymuş ve vermiş olduğu sözü yerine getirmiş olmanın hıziyle hücuma geçmeyi en salim bir seçim tâbiyesi saymaktadır.
Netekim. îzmitteki bakanlar grupunun da, gene kendi parti kongrelerinde, aynı hat dahilinde konuştuğunu görüyoruz. Bu arada. Milli işletmeler Bakanının Erzincanda, bir fabrikanın temel atma merasiminde, keza Parti propagandası yapmasını, bütün bu beyanat arasında, tek falsolu ses telâkki etmekteyiz. Çünkü bu gibi vesilelerde, parti r ’jmı gibi değil, bütçeye ve Meclise karşı mesul hükümet adamı gibi görüşmek şarttır
Viyana lı gazetecilere göre, bunlar öldürülmemiş, fakat Rusyaya sevkedîlmişlerdir


S P
Muhtelit Fin! Wienna’yı dûn 2 - I mağlûp etti -Z5S İJkjf > C k XS BTOT W t ’

Londra, 25 (Nafen) — Demirperde gerisinde İdama mahkûm edilen bazı '‘komünist liderlerin,, elan hayatta oldukları hakkında bir sürü çaylalar dolanmaktadır. Viyana muhabirlerine göre, idam hükmü infaz ethldig] söylenen bu “ milliyetçi komünistler,, öldürülmemiş fakat Rusyaya götürülmüştür.
Bazı haberler Macaristanda gizli polisi kurmuş ve dışişlerini idare etmiş olan Rajk ın kurşjna dızılmedıgım kaydetmektedirler. Teyıd edilmemi» o-lan bu haberler Budapeştede dolaşmakta olan söylentileri belirtmekte ve şu noktalan açıklamaktadır:
■'Rajk'iE idamınla kimse bulunmamıştır. Rapk in . ;amma dair hiçbir resin neşredilmemi .ur Diğer Larftar idam edilenlerin cesetler, de ailelerine verilmiş ve bunların gömûMükUrı yerler de gntü tutulmuştur^.
Demirperde germinde »dıer edü-llk->ri bıidmien "»«a maruf komimi s-. İKSertenauen.. tsıçtari hakiatd* bu yoJ-d* laf t? Ut verümettuş olmasa manidar addedılznektedir Bulçaris1 mda K(ı*:>f as i dama hakEmna Ja bu yoida »ay'.a dclaşmaxıadır.


Ru»y*ı/ı Hlrlesmlfl ettikten lonrı İngiliz Dişilleri Batanı I Be/lrı olunuyor. Ortadaki Yugoslav Bakenı M, CIImi'Iig
Yugoslav Oi|i|lerı Bakanı E. Kardel; laagda/ Sovyet Milletler Aoambleıinde itham (»olda) tarafından tebrik
Bevin Colombo'ya hareket ediyor
Dtın ani olarak bir kalp krizi geçirmetüm- rağmen Dışişleri Bakam bu seyahatinden geri kalmışa/ak

Battan*
nin KM adm//*4Af
tedbj/l>rdlr
Hu oabHJikl B-a^arıı um kalp krttd (ı
/Jer I

*4* t.

CMâ^uu’f h rüu Pzrriı*rl
p krW oJ4».ZUr-a yiütiyvrJjır
IkZıto r/tayn 4* tpirkto^,
2(5 «YIKI; M-
y H-
i4*»Xf Jdk
♦»'İ.4?r-#Z1 İf
İVjata w(
’ oyj', zjs» '■ u
r 1
— 4— ■
•• rUrklycde Oc^nokvrtsl y ohıuıı ;»C«hş oll»n pntgmm,
bitim |v»mıni»in pttiRTam» dır. Ihı yohlrt jüriiınok nnntaÜKİ »;i) ına((mymM»4ı*.”
Ihmbırm hü1fl*A«ını
hO\AHA(lH
bil' mii
dtalhı yıiyıln
Vlbl ulan
inil İm

t »mit (Hmmal »ıırrlto gl(Un aıta »İHiinm iMivwil laktmıU MI
diriyor) CumtariyH Halk VaHlM Kocnall h Konuroal» »Ulu tatil Halka vi ualonumln talatallk hır partili lylt tamın huaurlyla >amlmı(hı\
Komuodr, umumi avım ıtavina» Ta nm, Malta w IVtal Uatanlnn kdnMfl* mumlardır»
»nhlfrmtrdo varlyovuek
Utatatan VnnlmuuRimn dan İMb ımajHdnkl pnv^alan» »»tamml yolh'Vl (1 ol Ayiniyle hÜİAirt nlmlf bulun mnklayısu
” Immnhk im illinin vrukl yılhk ta-rÜbı'lıH iylo şu hnklhnt öâırnlImlvHv hl» ıllftlpimil bir mi ya M hayattan iıuu bir hürriyet r(\|lmmo ııcçlbllül nmln, uviuvn hakiki hÜrrlyo! I nı nfltu l»l ivin hhMMc ve hrttlıl oıılnrdım tinim çok dumnMüHİhl çıkar. Ilıııulnu ÖAOO yıl ıinı'n, «>ihl \ ıı ımıuln ılcmnıttmlnı m o »nmnuhl Mlçüh Vuımn aitrli'Vl ükoriım ım hüvllk telAı keller getlrüldlnk tArhtot veril rolle eninimıtjlır
nielpHııU lıh* alvı»«l Imyııllnıı evlerin aorhoMİcv Ünde nhımıp
blkllftl bir hllrvivol vrjimltm noelglv viı tehlikeli nmhlük, donmumıtMüft ıııımuKİnr hrıkkimlnkl hu Inrllıl lnıılıııtı vvrdlklvn tmnın, h(»ıı »imi eeno lehule, Herek ıırkıuln lni (* M İm imi» lılMmnl lol lo dolıı devreyi bindim hiihmi Mlııllemvk, gerek IMIllbıtl ımnıııııı Idvblı ney vAdvl numıvk ynlıtıl lıılmhhııh edeme» terde bııhııımnlı Hiırellvle ynpdmış Ivnkhllvrln bir lenMdlul yııpmudır.
IlımlınImn Ynıdınmıemn umu, lellınlvıln dvnmuulllı Iviıkldlvrl
killi IvnMdden ııvrıvı hımmmı, III» gllıılo ri çok hllvıııım Uftl'liyım ('ll P, ve hu HÜn dnlm ııulnviııli bil’ mÜmIO l»ııhıım«hı dn Amil olmuştur. Kemli (’ ll l‘ vlınfıu dlllcl IvnnııÜd, bu vllvdun ıırlmııd
Koviınll Mlllolvtddll, bııııdnıı nmırn ıımlmlehd pni’lİlerinin blrblı lım dlliorok blı birini hdlllleıllAlnl ve mmıl kötüledi giııl h>fnllhll\l() niılnlmnı ve (IdlîdeUr kil Tllrk mlllellnln bııglhıhü miMİnnl yet nnvIyvHİnln 1(ıbll bir nollvnnl nltın çok pnrilll gorboHİ ınlllbikıışn Imvııiıım kİ rnrknıı nnınlnd İdik Ihı Imyıd m; lalı mil Irııpinriflı blreı blı er yeıhm Midir mnfin (jnhi|irhnn nnndmlyl* 1 illi ı b elirtil v« nrırhenlİlklen bııtıı r|Ünr«nhu|ıı hlimm hırı knnnrmıdn gı)Auhltnııbll*imiin mu Imrnzıı vdeıhen ntıııdml Ve lirindi İdik.
N»» yııplıâını, mı ynpıu'nAmı hilen w kandlhlnden »’iıılıı ohın hiNnobııih nailli knnhllAl İle hor türlü lıövmmı, Imr Ihı İÜ teııhldl mÜMiınmlm İle kııışdndıh Bililin dIklthlılhlİHI bil linkin llvını Imbı lop llıdllf. Töı klyeıle, •hmu»hrn»ıl vnlıımı m; mıo ıdnıı hlvmd pıoMBim, bizim pıııll mlzlıı prc»Mrnnıirlır vn bu yoldu yliıil mel( hıınıiHimd(ilıl nzodmlzl vuyıflnlım yıuııkrz. JftılUll hb; klımmnlıı (înmlııııl yel humınhıı ını «Jknnfrıuahııi, memleka II nmırnlye vmiııvhlne öh ImlıAıı hırüb ınıym ».pır,
Hu lld prumdbl nnunenUhım v(« himmkı Ullmnyn fjrilnıbh Muvıiffnh olduk fllUT Hil NlUiln vlnrlnrı rnhıılii^l İhı (UOv«tL t'tıvabini vnn bıihlz ÇÜnhb, dumokroNİyl y*u İMİ İrmek b;hı Mirn«mdn ve nımııııııı dn knrqımr/n çıl'iıo bmiııı •'nk»dhnl, hor hırnf ederek yop/hlldlvreh b'M fjnyt yt))ı iık Cumhııriyel kiHiımhnım, he» HhİU lurüvüz/le»# fizholc koruduk
Hl/a munrrz r/lnninem tııırihdn »a mimi d*mnki(iftl hmıffuti ulnolur »db«* lw vardır v« bunla» uz öeklldh; İlil r( Jlm, IkOdm/İD v(- miıhnbd*dI« uhn »nn dnn Imkb (Hnrduriff elblrllğl/b» ya/pya »aktır 7»k ln»/*flı gny»*dbr, /.er*’dâo» ^»dlrge g«d*»lrr d»«rr/uk• ualyl yvlhtbı*>vk için kAfl d(? kİ Mir MvhaJofef nnhuda ZAmim zaman ö#m«gorla*m vu/ly*ı*e hâkim oldukları gmbfmakı^db Pukul Idillh» Idf/flrrİ raphadr h kw» 9ilu»UMk*M v» a//r*dlp»nü'kiA'db Milli hU •umat kerurmm y»ırdun hw» kA(*Mmd» kİ i/Mur(*f vai»*miMM kU’İMrJ I1m manrh k»-( r/ıbo» yV( »i* »hıd» »i y,**/dupl) rrmkrıMl*, *.**k ızartdl hoyoiım^ırj lnHk-hMİl İçin
12 7'**mmur ıdbty «Iffiud
rtdoH y»(dkoyı İnkâr *Qr^*fdr^ f/unu ♦u/rtfiı I4r »»oedi «aymonm >*>(•
OP hazin AkHraM ro*/da» dadrr
/M'M/hkı thUdldA^Mi >(' glM 0> r,(d:r uı* k irO>* /‘b r^l f 4 •( V»«^İA 11»
M


I ruJff Ar v( V ta/ tt • Aâ»
4to(r ‘»*4*
>is V*M>
y •» ’ZXI*r h
(*•>7 ».4 »H.E it. Cai y ( „
9f

*'PlK-ıt |lr
brrı Mtfh h.F
d'(»hr
5 A \ F \ V* Y
hnnu. w toiılh
Aktat
Kütahya tuuHtM muhehmmı» hü db «m > i'.musIoai Vmii bUlahvn 11 tümün tnvUnAı. \wttmn Men dev>Mi^ tYunv t*mM odllâü me
hMoUrl l»ah almto v* tç jmUukA\ R BV» Bavav ın tAimmâ tarih ('nmbu m»ı ttalk t'mllbl v* Whm mteMıMÜ tu iarmdnn \nmhxu hüvumUH hunİAvm uahvm»Iw IhMi tün
müı w dAmi|tlr Mı
TMıılta*l ıhtan dA viavav'a hthuınuA wvhvp MAvddı Ve İt «»'kek UAıvütmm kndAV MÜtÜVAİldlb UA>AV l«0 Çhk dm Ihi hmx’kel etti
\dunu MomUtah ıtevlm b'uunm imi» kmdn de tuhlnvı İvmitBv: ftevim mvvtuih mtUAiüı lür IdkA \vdiv. «leymlıtv olun «lifim oüduvı mm, ileri vt> umulur.
IMvtimiAİn oılmlyviiyiv
Hlmlvetlo Imıvlmt ctmrdiAthl Imr
Milli Tıiık Tahbe Birliği kongmi
llrtivkrf II hıı Mi» la
fclh »MI hl'I
tanı hU (Ü*h bhlIAI htaıl obln ıvnUta IMHIfllUlâ
M ktM*M**l ıbl
ulmualm Mtu'lUn «*c\tadil «H
uöı talhMI**
Han ta UV
e
I ıNh'h Mil
M
V ul yıhmak vu hüyU bir
M mim kiiimhIh luıvMıahilıvk l Milimi»
pıtılhııİK iMBummınıu birinci hlhıülrml (lir Hin çul» pnıllll hlı hİHI^UIII Mıvill HHimi yııvnıHvIt» l«ı» hHdİHi|iı«ı«ıln IİHHn mukabil imi limittin IhihiIiibii tamımm II F, HİdHiMunmAfclmİH v* I”o |»H| hlv •lıo
da ü
Mrımumln hruullleıİmlim taşlın hlı Unlu hmulmnMinn İmkân vâlarah ı'ıh m bati A tül Ütarala rıinllnmah mümkün d(üHMİl\ i‘lhh\ Imnn vı» ın mı
nlp ıiâillal olmaduiıMiK llevl eüılllüvm İlli d»» I»0nı1lh»rlnn nytU q»»Vh'i I Ikbi nı' lulnhlllvk- ı.‘|h»kü hmııl V(» |»lı»hMİp t»ftl (İni nlılukbırmı İdilin ıirfntknh bııuü Mı elimle lir* ITihI. mh'ioh ıllvmloı kl( HbiH llmlalH iıunıbın nuık»»(u|ı mamMlıell hıHkııııhı ımıkt mıiüaıv moıiımiı dİ auvi vı'Aİm» nbuthrmuklıı „ ını (|i»k umumi vı» kııiihomıitt mıııup anlıephn', *»n mili bin lııll|h(hl lılnı elm tinin buı ııl mu*f İlil*» litı; bir lıIm ı> hail A i’U ÜOVÜ Inllpılııl hbııolfirl ıhı Hhla mı«mh»lıoll mi1 rl11»I (‘iu»Ala( hn( ıi'iMHıiMı» ı ailıi’llllâllV killılı ili fikir ılı» |»İI»HCİİİİ |lııllln| dİ yo (liblüh bili İlnlll Ikııllıtl lıl1 hmil hmi'iıyıı hinim lulnnuırrı, hihnhbhmı»h Vhhımlıuıi IhtİMioll inilti (ti nl|e|* vi>vh m»i çMI lııııuııui MnhlUllılıhı »lö hükmü ııllıu ıhı IülhmdHr(oiık ıbhrrnılo ıhıvhılıd h|ı miıhlyııl m«Hillvmilil
llnmıılı inllk Vn Ilı Hl'til lill HİMİl'hlH dtıfil'iı linylııııvu Ihıohnlı HımlİMhlih hl İlli llııllı l'ıııllııl ııuVıııllııı Hlıl HH1 aı«ih«nliıı» liHilııı olıılıı, ıliptii'l (ımiaıı mihi m vlMııl İHihımvı» hııylııyııiHilıı
Arlı ininifhıı*ı hb hoiHiıınıihıt bu lıılH«bı blih'mMİ* İMİıuın ıolİm f/»> ipim ki İyi ııİvHİlinini hlı hi( »•««»• I InlAbhl »t* (htıı hlı »llııılvi'lIh Iml'IIMlilıİH hubııulu II11*11*«m»1 mıı ılplll aıilıihln vı» ııvm ıp>Vh*tl h»lı mı bıııııık oı»'Hİ»Hi İyi t hı*b» luıblılM () İHilıhı lıenÜt dâvâlını İlli iıtiıınlİMri İd iı» İKİılllııdl MÖıülüyoı ıjuıııılhlh
Hu Klluıılii «ülhıı iuiimI »ııhhU|tMHhih vı> ipıymliml^i İdi kul ıhılın ıilllllıılılb anı tiiitaynr
H P. Hin p«ı (jiıIrHimiıj, |*ı»ı lutı•«, hınııı «iyi Vf» Ilı* H >oı |ıi'9İndH Inuıaıı hlı iı.ıpıh!• İli ulııııtyıp pıoifHiiıılvhl miliıtl»» İmhmi lııub iıüi ıiugı hhmivtbıHıı Pılı»» ta tikli t'â riııulo u»iIhj(»ii o»l hlÜllllN bil* i»»»»1i«d ol »hihu loiım ınhıı ıiııia İMi'iFhu1»ih yııhıodu I o i» d Iı ri/IIİD» ı I» I lr.H

a
il
/(

f
4^



/
M üli ’rüıh lı^yl r.IrH \ llM» â»l|
•Ohâ iUIUUHV
Clrtt hAHÜlÜİ h0«w)»to*h frı
Qt»n nuihirlU inli
Mllftl » le MltV'1'1» v* MİUM** h ıh b
dilil İl lİWV !»ı‘
toiı ştoh|itaİAVin iu*Mn»hHİm**ı milh*»
HHM •»UHHıb» Ihul VAİIŞ1O*1İ«*»'0 »İAk U*Hl» V«i AVHtatah ttduiN HUİUM*taih viHhi «ıhtakiiwMıı*«»l ı »ı taşM‘ ItaMUM, iv^trbi i'ihA» âta111v»‘lMHnnı hüiım»'l H\ü|| du\toUİHVHHH ü»İHVilHH*(H llflİH ’I'ÜI HH‘hlı'Vh'11 (*V»H’'h| Hu»'» ».»l »ılm(»lı, lq Vf Ül|| nıMllıH h(ÜI Mv •KV(»h»| İHIviuiH 1v»jlıll HıiHHlhVl Ü>Mh»r
dm hMihsIiü
Vnıü hlı »Ihlr lifli lıihvlH hlı.
lırillBin ATİHHIHh» VHHİ VlllH'İÜII ÜH» ll| m fitili Kiptlımn hrt(taüh|> Rıiphl ’U tafli» HHVFbllllfllhto F'ihrill Vltllftl H(d»ltfl'Hİltl* kH«*t hıaıiHİnl I
Ihiı* RtlhHH»ü, AimiI» Alilli, ıiflllh nAuui'M» bivllv..»iflhıL »nin liiHıHul.hH lllb hvl Itt’ilİV.
İlet ııflil HIHIIpİmıı«*«ılmlo M‘lll tılf mıhııı nçılnuı tı.klAVil llhıipHİ l( İliUphnHiMthılll k lv|ihH»khlnn nü ıınhıpiHiln» Mllh İtavl ı İl Hl|l üplıimvt» ı> 1 HllİMİ»,iHİh»IÜİ»bıH hülHlı İlil taİMdl '• hlll İHI IİIH.......... IHHİSlH l»»i
Iı»»lıh»»'»!• Hnrı»|’ h' ı i-» ». .ıı... ♦». a •
»ıdşlhı RİhhIH »» lıtıdnı hu IşIn*r mi I» ı|hıv»ı yuhın ühih »Hbı(»HiihHiH>h
llilbu» ««htlllıll» İNHİnolı IihhhhiHhHH* 1(1 İllini bil ItlHı* Vnlıl hl) llhÜM* HHb|l» hıılhtıh» h*«»'l»dHH tı«dhd|||l I»Ih»İH Hİ»Hlta htlIVMhİbl «• HiphM'tıinı»
HliHdnh taıta »um Hnl (»IMlHlIht ht»»h h»»)h* h A bitil
• P'IIHh I 'IİHHIHİ
Vali
•Hill IlıtlfllİMÖllfl Vı» H*lhlhİH»ı »»»«şIhhihII hi‘ı
Ihıhlinlll’i» l.blifllA) lüUMHtl hrillıhfll ıs «ih'ıİH hnyıiı0il MtydıiHi I*»iılftblIrtFill^H ıhıı UvıiHİlDüb V>» hlbllll lıiHiitolİM»’ ihii Ih. hhllblH iHiMihımt ıh“' ı»b» H
i'ınl/.ııı hııılh H| h(hı rlIHhuo İHi^hımh
I t h|. (t.M* ( İHiIrhı ı .-Hİ TllHlHH l* AlllIlMpI 1iiil«iıı »uıdllMİı IhIiio Vhlıi|lııı(ta Hhnı İHıHril «UU İ1IA ' IM »pil» (HİIh>»|| «IMİ IİU» flflg İr «' ti HM İIHİIH Hİ.MI l.h.ıj. IhhlMİMI
I” t ItHİ-'h» hi^üh 1 ' ■ '!• •
İlli İH boiıfMi ii luılH » fllı.ıibH • MÜrl b(|ı Irıdb l)>ı«m mİ ll'lluf *» Ü»Mhı UıhdrtHİlt fil Mvhjl* fh»MI»«M lÜHÜHfl vm */»iHfb»|H|riı pifMilh l»M||Hİ‘Mİ HilhdhU lltlöto l^lhlhhuM hiHpıtun^l ı»
Mh»«»»A thİH‘»u» Ht*Unh>l»Mİ|*'»(t«ı UHtHhih İMİHH »VH>pi«lV _____________
ifi»h*ı uıH»“’»ıiu»«*İMlM ^**h»bul»*UM şu hıdtoH şhııdhiNh ht»»ithlrUpı hMi(lflMi,ıU» »İH h'»H «fulıH'U hi'dly^H h/bi
buHıiH»)»» MHInijhimMI h«d»U»H*d»tn«|hIh»
.... ■* fl ►
V«*>n »»d«fHt»HlbU HiHhiı»|ll
flulM eh* fttanntı '* nimMIl* Hılıb lifinin letkitilIflUflVıVı dnüh HUl Mv hlllM hnliH# fliülrilfyM|i vh1v*WHM btaUMİta t’, . ..

h«* t MHiti

S »"i*|* 1*1 ta|taHİıM*M*ıta »|i b»‘H ivW* rtnlunnn Muin, imjhi| • |»itohmh Hm
i . t
v»(.hi «ıımı
UnVilf

ilgini jHuıh İıIlİMih ulan *■ hlÜH 1
u
yMph» HuMhiih i! ılı» ımidaHıay ((iıulı ıı»h UdİtüpbMtlH Mlldll'lllilü IİHİI t.’ııiıııımtn iiı*l»‘»ü »»oıiÜH ***iHİıghı İİİHU İHI lıhinlıHlll l|i*• VHİb(İ iyin iMipdıiıüMio hııltımtnıath» V»» ItvhııllV«i IİMİMİ lıU MMIfI H0
ftHhlHt DUNSA
I








/

lllHt»
* MİM »i hhll
4;'

S



I

f:

!





Sayfa 2
YENÎ İSTANBUL
26 Aralık 1949
Prof. Zeki Mesud ALSAN
Yazan:

• • •.*.-•• • • • • • • • • • • • • *

New-York'ta sene sonu bayramları

İN Komünist Hükûmotinin bütün Çln's hâkim olması, bir taraftan bu hükümetin devletlerce tanınması, diğor taraftan Çin’de açık kapı politikasının tatbiki moselelorini dünya siyasetinin iki mühim problomi olarak ortaya çıkarmış bulunmaktadır.
Hükümetlerin tanınması mosolo-el, klâsik devletler hukuku bakımından, halledilmiş sayılmakta ise do, dünyanın bugünkü durumunda, ideolojiler mücadelesinin siyaset alanında kazanmış olduğu e-hemmlyet gözönüno getirilince Çin Komünist Hükümetinin tanın -ması keyfiyetinin hayli çetin bir dâva teşkil ottığine şüphe yoktur. Her ne kadar hükümet rejimi şok-li, sırf hukukî bakımdan, yoni bir hükümetin tanınması hususunda tok vo kati bir kıstas olarak mütalâa edilmomokto ise do, devletlerin iç siyasoti ile dış siyasetleri ara sında sıkı bir münasebetin mevcut olduğu realitesi, tanımanın ancak bazı otminatın istihsalln-
Atlantik Beyannamesinde ifade edildiği veçhile, mlllotlor, hükümet rejimlerini seçmekte serbest olmakla beraber, seçilen rejimin dc. bir taraftan İnsan haklarını ve hürriyetlerini, diğer taraftan milletlerarası camlanın barış ve nizamını İhlâl odocek mahiyet taşımaması, gerek bu beyannamenin ve gerok Birleşmiş Milletler Teşkilâtı Andlaşmasının umumî ruhu iktizasındandır. Zaten Anglo-Amo-rikanların telâkkilerine QÖre serbest bir seçimle meydana gelecek olan hükümet rojimi ancak demokratik bir rejim olabilir. Çünkü insanlar, reylerini serbestçe verebildikleri takdirde, onları ancak kendi hak vo hürriyetlerini sağlı-yacak bir hükümet rejimi İçin kullanırlar. Bununla beraber. Çin'e gelinceye kadar başka komünist hükümetlerin de dovlot-erce tanınmış olduğuna göre Çin'e naktadır.
den sonra yapılmasını zarurî kıl-bugün hâkim durumda bulunan Çİn Komünist Hükümetinin sırf komünistliği yüzünden tanınmamasına ihtimal verilemez.
Ancak kondi memleketi dahilinde devamlı va istikrarlı bir otorito sağlıyan bir hükümetin, devletinin milletlerarası tâahhütlerine vo andlaşmalar llo kabul etmiş oldu-
ğu vedbolorc riayet edeceği hu» tutunda teminat vcrmosl de diğer devlotlerin bu hükümeti tanıması gartı olarak İleri sürülebilir. Devletler Hukuku, bunu ötoden beri tanıyacak dovlotlor için tanıma vazifesinin mukabili bir hak olarak kabul etmiş bulunmaktadır. Bu İtibarla Çin Komünist Hükû-motinin tanınması bahsinde çimdi daha ziyado bu teminatın konusunu ve seklini tesblt etmek hususu ön plâna geçmiştir.
Çin Komünist Hükümetinin göstermesi lâzım golen teminat arasında, büyük dovlotlor Çin topraklarında açık kapı politlkaeının sağlanacağı vo buan riayet odilo-coği »artı üzerinde bilhassa durmaktadırlar. Zaten, yarım asır Önco gene Çin İçin bahis mevzuu edilmiş olan açık kapı politikası, Çin topraklarında her devletin ve tobaasının aorbestço vo müsavi şartlar içindo ticaret edebilmeleri pronsibinin bir ifadesidir. Bu prensip, ilk önce Çin ile bazı devletler arasında 7 oylûl 1911 tarihinde akdedilen bir protokol llo tatbik sahasına oecmisti. Birinci Cihan Harbinden sonra Japonya-nın Çin topraklarında kendi ticareti bakımından rüçhanlı bir mov-ki elde otmeüo çalınması açık kapı siyaseti
landırmı» ve 1921 VVashington bu pronsibi teyid açmıştı.
Evvelce Fas vo
rı için do ileri sürülen açık kapı politikasının bilhassa Çin İçin bahis nıovzuu edilmoıi, bu devletin gerek topraklarının genişliği vo gerek nüfusunun çokluğu İtibariyle büyük sanayici dovletlerln ekonomisinde oynadığı ehemmiyetli rolün bir netlcosidlr. Bu devletlerden hiçbiri Çin topraklarının kendisine kapalı katmasına, veyahut ticaret hususunda diğerlerinden daha az müsait bir duruma düşmesine uzun müddet tahammül e-demez. Onun için Çin’o alt açık kapı politikası, büyük devletler tarafından dünya politikasının anı unsurlarından biri olarak mütalâa edilmektedir. Çin Komünist Hükümeti bu hususta gereken teminatı verdiği takdirde, kendisinin tanınmasını hiç Şüphesiz daha kolaylıkla sağlıyabllecektlr..............
meselesini yeniden can-büyük devlotlerin Konferansında otmolorino yol
Mısır toprakla-
(Noel Babanın Yardımcıları) İsmindeki bir şirket taralından
Amerikalı çocuklara ilk
atom oyuncakları dağıtıldı
Şaşılacak bir bolluk, 1950 senesi için nikbinlik
Ncw-York, 25 Aralık (HUMiai muhabirimiz H. G. Martin telgrafla bildiriyor) — Nvw-York’iulnrın Noel ve yen) anne bayramları tesadüfe yor bıruk-mıyan bir İntizamla hazırlandı. Hatta “Noel Babanın Yardımcıları Anonim Şirketi», İsmiyle ticaret siciline kayıtlı bir büro bllıü kuruldu. Orta halli ailelerin muayyen bir bedel mukabilinde! bu şirketten kırmızı tombul yanaklı, yanmaz maddeden yapılmış ak sakillin mücehhez. Uiın çocııklnrın bcklcdif.l saatte kapının zilini çalarak hır Nonl Baba kiralamaları mümküınlür. Profesyonel Noel Baba rolünü ekseriya tanınmış tiyatro artistleri yapmak adıllar. Teşkilâtın başında da pek meşhur bir piyeste başrolü oynayan dr,.er bir artist vardır Kimlik Noel Cabalar, on cahil çocukların suallerin*- cevap verebilmek İçin bir «tiıj devresine tâbi tutuluyorlar Noel Baba kıyafetine girmek iştemıycn aile babaları Iclelonla “Noel Babanın T uı'ıl imci hırı, Anonim Şirkbtt.no arayarak Noel İle İlgili psikolojik dertlerine deva bulabilirler
Büyükleri gibi nikbin bir haleti ruhiye tanıyan amerikan çocuklar Baba masalına İnanmaya devam yollar. Bu sone oyuncak «atışı yüksektir: Her hareketi otomatik
şekilde kontrol edilebilen elektrikli trenler büyüklerin bile llginlnl çekiyor. Minyntür aft.ıç kütüklerinin kendiliğinden marşandiz vagonlarına yükleyen müteharrik merdivenler, otomobillere benzin doldurun pompalar, uçuk vc he-tikoptorler vc nihayet muhtelif cin« a tom teçhizatı mağaza dükkânlarını dolduruyor. Oyuncakların hepsi de genç neslin İlmi vo endüstriyel araştırmalar bhhtdndo merakını tahrik eden birer teknik harikasıdır. Amorikada refah devanı ettiğinden mağazalara hücum dc devam etmektedir. Amerikan İşçisi, aylığı İle hiçbir zaman bugünkü kudur eşya «atın almamıştı. Ortalama olarak gündelikler harpten öncekilere nispetle iki misli artmıştı. Tabii hayat pahalılığı dn harpten evvelkine nispetle yüz-do 70 yükselme göstermektedir. Saat başına ücret, İştira kabiliyeti bakımından 1939 dan beri yüzde 27 artmıştır. Bu rakam hayat şartlarının çok yüksekliğine açık bir delildir. Hâlen İşsizlik gayetle az olduğuna göre 1939 da işsiz olan milyonlarca amelonln bugün hayatlarını kazandıkları anlaşılıyor. Hor ailede ekmeklerini kınanan birkaç kişinin bulunması mevcut refahın en mühim sebeplerinden birini teşkil ediyor. Bayram günlerinde, Macy İsminde-
Dununki berabet* bliyük nuığnznla-«atışı geçen Noel’e nispetle yüzde İlâ dört düşmüştür. Buna so-satış hacminden ziyado perakende
doğuruyor
kı hiiyük biı* ınngaza. devamlı olarak giindc bir milyon dolarlık satış yapıyor.
rın İki bep
fivalhırdaki azalmadır.
Bu aene halli, luk« eşyadan lnzla pratik hediyeler uznrlndo ılurmaktadır. Amerikalı w adamları, kongrenin gelecek oturumda lüloı maddcleıd» n alınan yüzde 2ü vergiyi kaldıraeajrını tabmJn et mücevher, satışı ko-koiyo veya şık kadın-beldeye-
If'Pı buliin mücevherlerin vo adarın fevkalâde yapılmış '•Cn r-ğribl
HABERLER
Franaodu bütçe müzakereleri
Paris, 25 (YÎRS) — Fransız Parlâmentosu yarın sabah Üçte müzakerelerine devam edecektir.
Pılnvıı sıılhll hakkında nikbin bir görüş
Paris, 25 (Y1F(8) — Birleşmiş Milletler Vesayet Konseyinin Başkanı General Ro-mulo, dünyanın sulha kavuşacağı hunu-eundakî ümitlerini kaybetmemiş olduğunu söyleyerek, totaliter rejimlerin maalesef büyük halk kütlelerini esaret altına aldıklarına işaret etmiştir.
Noel münasebetiyle Jüponunda af
Londra, 25 (YİRS) — Tokyodan bildi-rüdlğlne göre. Japonyndakl Amerikan İşgal Kuvvetleri Komutanı General Mc Arthur, harp suçlusu olarak mahkûmiyetlerini hapiste geçiren 46 Japonun Noel münasebetiyle affa uğramalarını tasdik etmiştir. Eski suçlular derhal serbest bırakılmıştır.
Müebbet hapse mahkûm edilen Japonların hükümlerinde tenziller yapılması da kararlaştırılmıştır.
Zahnrlnden dalın tatlı bir madde bulundu
Londra. 25 (Y1R8) — Bir Alman mucldi zaharlnden bir kaç misli tatlı yeni bir madde bulmuştur. Katrandan elde edilen bu yeni madde, pasta ve diğer tatlılarda kullanılacağı gibi, boğaz hastalıklarına ve İltihaplarına müessirdir.
Hint Okyanusunda yeni bir ada kesfolundu
VVashington, 2o A.A, (AFP) — Birleşik Amerika Coğrafya İşleri, elektronik cihazlar vasıUsiyle Hint Okyanusunda, Alemıtlennes Adaları civarında yeni bir dağ keşfetmiştir. Dağın tepesinin iki bin mil kadar denizin dibinde olduğu tahmin edilmektedir.
Kutuptaki âlimler Norlde hindi yerine penguen yemişler
Londra, 25 (YÎRS) — İngiltere Kralının Noel münasebetiyle yayınladığı me-An.ı, iki seneden beri Cenup tecrid edilmiş bir vaziyette bir Ingiliz âlimi tarafından miştlr.
îlim heyeti mensupları kurtarmaya giden buz kıran L radyo ile gönderdikleri bir haborde demişlerdir ki:
''Ananevi hindi yerine penguen yedik. Soframızda ayrıca meze olarak fok balığı vardı..,,,
bu-bu ot-bd-
Kutbunda bulunan on da dinlen-
kendilerini gemisine
Avııatralyadakl dev solucanlar
Sydney, 25 tNnfen) — Avustralynda birkaç metre uzunluğunda solucanlar lunduftu bildirilmektedir. Uzmanlar solucanların ayak acal İşitir işitmez rafa saçtıkları yağlı bir su eayoslnde
yük bir süratle kaçtıklarını bildirmektedirler.
HindistanlIn komünistlerin çıkarttıkları knrgıışnhk
Londra. 25 (YİRS) — Calcuta'da, polis ve komünist göstericiler arasında şiddetli bir çarpışmanın olduğu bildirilmiştir.
Çarpışma, komünistlerin, tramvayları tutuşturmalariyle başlamıştır. Pollalerdon bir memur ölmüş vo bir kaçı yaralanmıştır. Tovkif edilen göstericiler yüzden fazladır.
Fns’da yeni bir rejim kurulup kundmıyacuğı meselesi
Brazavlile. 25 (YİRS) — Bugün bir demeç veren Fa» Fransız Kuvvotlorl Komutanı General Juln, Fas'da yeni bir rejimin kurulup kurulmaması husununda, memleketin yegâne hâkimi ve yetkili temsilcisi olan Sultanı İlgilendirdiğini belirtmiştir.
Amerlkada, Nnclde muhtelif kazalar . yüzünden 212 kivi öldü
Now-York, 25 (YÎRS) — Noel bayramında, Birleşik Amerlkada, 14Ö kişi seyrüsefer kazalarında, 29 kişi yangında, 2 kişi uçak kazasında vo 3Ö kişi do muhtelif kazalarda Ölmüştür.
United Pres» Haberler Ajansının bildirdiğine göre, kaza yüzünden Ölenlerin sayım yarına kadar maalesef artncuktır.
Netv-York’lnkl su sıkıntısı ihılerıdl
Londra, 25 (YİRS) — Now-York şehri, hemşerllerlnln elbirliği sayesinde su sıkıntısını atlatabilmiştir. Nou-York'lular, belediyenin talimatına uyarak, günde 300 milyon galonun tasarrufunu Ruğlamış-I ardır. Diğer taraftan, civar dağlara yağan yağmurlar, şehrin susuzluk tehlikesini uzun bir zaman İçin bertaraf etmiştir»
Hııntte 05 kilometre yapan yeni tip bir bisiklet
Londra. 25 (YÎRS) — Fransadan bildirildiğine göre, eski bir bisiklet şampiyonu, yonl bir bisiklet icat etmiştir, ön ve arka taraflarında direksiyonu bulunan bu bisiklet saatte 65 kilometre yapmaktadır, Mucit, İcadına “Vermino" ismini Uıkmjştır,
%
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBİ roman
- 26 -
Bu muvazaalı rejimin, bu tezatlarla dulu cemiyetin içinde yetişen gençlik -hani şu Gazinin Cumhuriyeti emanet ettiği gençlik - saflarında İse ya bir takım küçük egoistler, ya benim gibi canından bezmişler, yahut da korkunç opportu-ntstler yetişip duruyor. Şu halde maziyi kökün-den tasfiye etmemiş, dış örgüsünü kendi bünyesine göre yeni huştan dokuyamamış ve avantürde kadrolarını hâlâ teşkil eylcyememlş olan inkılâbın Akıbetinden nasıl emin olabilir, ona, Tanzimat hareketinin üçüncü bir tekerrüründen başka ne mâna verebilirsin? Samimi inkılâpçıların bütün ıstırabı işte buradan geliyor. Bununla senin samimî bir inkılâpçı olmadığını söylemek istemiyorum. Sana, desem desem, belki utoplste diyebtlirim, O da her vakit değil, bazı coştuğun zamanlar.,
"Coşmak, coşabilmek ne tatlı şey! Henüz otuz beş yaşıma basmadan ben bu hassayı kaybetmiş bulunuyorum. Ümitlerin var olsun kardeşim! W '
BİR MEVSİM SONU, BÎR DEVRE BAŞLANGICI
Halil Ramız, Ankara'ya dönüşündo -her iki mânada - soğuk bir hava İle karşılaştı, Bozkır’ın bu yıl erken başhyan sinsi ayazı cılız __ 126
Noel Odi-çuk bir

Amerikalılar için Yugoslavyaya gitmek yasak
VVashlngton, 25 A.A. (United Press) VVaahtngtondûki Yugoslav sefareti sözcüsü. Birleşik Amerika Devletleri Yuggslavyaya seyahat etmek isteyen Amerikalı vatandaşlara koyduğu tahdidatı kaldıracak demiştir.
Şimdiki halde bu işin halledilmesi için çalışmalar devam etmektedir, A-merika Birleşik Devletleri 1946 senesinden beri Yugoslavyaya seyahat etmek için pasaport vermemektedir. 1946 senesi, Amorikan Yugoslav münasebetlerinin en bozuk olduğu bir ee-no idi.
Manhada kunılack İplik Fabrikası
Ankara 26 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bayındırlık Bakanlığı Manisa-da kurulması düşünülen iplik Fabrikam projelerini hazırlamağa başlamıştır.
Tesisat çok büyük olacağından para meselesi başlıca müşkülât sayılmakta, müteşebbisler de Mıırshull Yardımındım yurdumuza getirilecek olan makine ve-«alr tesislerden intifada ottlrllmolorinl Bakanlıktan İstemektedirler.
Bu huşunla Manikadan gelecek olan heyetle tomnnlar yapıldıktan sonra keti karara varılacaktır.
akasyaların dallarını ürpertiyor, bahçelerdeki kasımpatlarıntn boyunlarını bükerek evlerden İçeriye sokuyor vc boton duvarlara bir mermer serinliği veriyordu. Çemenler »ararmış; yapraklar bakır rengi bağlamıştı. Gökyüzünde ise bir buzlu cam donukluğu vardı.
Milletvekili Halil Rnmiz, sabahın dokuzunda işte bu buzlu cnin kubbenin sltından ve bu çemenlerle bu yaprakların arasından geçerek Anafartalaı* civarında, Korucular sokağındaki loş ve dar apartmanındım içeriye girdiği vakit kendini kör bir kuyuya düşmüş gibi ümitsiz ve perişan hissetti. Yakası kalkık perdssüsü sırtında bir koltuğa büzüldü. Gözleri ve kafası boş, elinde henüz açılmamış bir gazete, no yapacağını bilmez, bezgin bir adam tavrlyle uzun bir müddet sessiz ve hareketsiz kaldı. Neden sonra kendini toparlayıp yandukl odada bavullarını boşaltmakta olan uşağına:
“— Ahmet, bana bir çay yap; diye seslendi.
Askerliğini bir miralayın yanında emirber neferi olarak geçirmiş olan bu adam, anası Öldüğü. kızkardeşi evlendiği günden beri tam bir bekâr hayatı süren Hulil Ranılz'ln kolu kanadıydı Yemeğini pişiren o, ev İşlerini gören o, çarşıya pazara giden o, elbiselerini ütüleyen o, bakkal, kasap hesaplarını tutun o İdi. Hattâ Ahmet, efendisine arada bir akıl hocalığı da eder; tasarruf dersi de verir veya bütün Meclis arkadaşları gibi onun da neden henüz arsa alım satımlarına girişmediğine, neden ev apgrtıman sahibi olmadığına, neden hâlâ kiracılıktan kurtulmadığına hayretini ifade eden sözler söylerdi. Hakikatte de, Ahmet, İnsanlık şeref ve haysiyetini ve belki namus ve fazileti bile yalnız mü klyct prensipleri bakımından Ölçmeğe alışmış köylü kafasile, bu kadar İyi yürekli, bu ka-
127
Erzincan iplik dokuma fabrikasının temeli atıldı
bir
ge-
bir
Filhakika vatandaşlarımız alınmasını mülea-İşçiler olarak yakılacak şahsi va
nırklcdii'lri’ Bu şekilde kürk, deri eşya, vesaironln lavla aculci ir Demek ki İnci vi&on manto almak isleyen hır amamda gelecek soneyi
evkler çok ulıuaklır Fakat nıuuıvassıt '.I ■ 1 •
diğer lukn r> taklitleri mevcuttur. Ne zumun
ti«-r.. veya ’V.ın Cleven Arpcls büyük mücevherciler yeni bir mücevher yapsalar. Akabinde bunların taklitleri buyuk mağazaların vitrinlerinde mvydanu çıkıyor. Bunun netlccHi olu-rak da bir daktilo veya memur, makûl fiyatla göze hoş görünen hediyeler satın alabiliyor Buradaki âdetn g(»re, Noel znmunı. çalı»(aırinra «endik kazançlarının yuzîlv 10 u nispetinde bir ikramiye verilir Orta halli Amerikan ailesinin bu ikramiye İle 150 dolarlık bir televizyon makinesi alması pckAlâ kaldldir Atlanta şehrindeki bir mnğn-'H. kendİHİîie 2000 televizyon »ipariş edildiğini fnltat müşterilerinin hersin! mine İmkân bulamadığını üzüntü bildiriyor.
Amerlkndn loptan fiyatlarda bir
ğlşikllk volttur Fiyatlardaki bu Istlk-rarın sebebini müstehlikin talebinde görülen İstikrarda aramalıdır. Evvela, devlet masraf arı yüksek bir seviye muhafaza rtmoktcdlr. Yani mal veya hlimöt şeklindeki devlet masrafları 1948 eylülü sonuna nispetlo 1949 eylülü »onunda 7 milyon dolar bir yükselme göstermektedir. Saniyen, hususi şahıslar tarafından yapılan envcstls-nuınlar 1948 e nispetle biraz daha aşağı olmakla beraber yüksek seviyesini hâlâ muhafaza ediyor Vc 1949 sonesi İçin 18 milyar dolar gösteriyor, P.u rakam harpten önceye nispetle yükselme ifade eder.
Hulûsa etmek Icno edorao, havayı şöyle İfade edebiliriz: çinde geçen bir Noel gelecek
İyimser bir haleti ruhiye yaratmakladır.
H
tatile
do-
yüzde 80
burudaki Refah i-»ene İçin
zille
Sovyet Rusya Doğu Almanyadan çekilecek mi ?
Bonn, 25 A. A. (United Press) Sovyet Dışişleri Bakanının Bcrllnl yaretl esnasında Doğu Almanya
Rusya arasında ayrı bir sulh anlaşması imzalamayı teklif ettiğinin Doğu Almanya Adalet Bakanlığı müsteşarı tarafından teyid edilmesi üzorlne. diplomatik çevrelor şu noktaya dikkati çekiyorlar: Rusya Doğu Almanya 1-le barış yapar ve sonra da Rus kuvvetlerini Almanyadan çekerse, Doğu Almanya için katlandığı fedakârlıkların Batı Almanya İçin batılı devletler tarafından yapılan fedakârlıklardan çok üstün olduğu iddiasını ortaya atmak vesilesini elde etmiş olacaktır.
Bu sene 0(1 klâsik eser
dilimize çevirdik
Ankara. 20 (Hususi rnuhabtrimlı bildiriyor) — MIIH Eğitim Bnknniıöi Törelime Bürosu »on İki tıy içinde klâsik elerin tercümelini tamamlamış bulunmaktadır.
Bu yekûna 10 güne krıdar 10 (»ı»or daha İlâ vs edilecektir. Bu suretle »on Uç yılın en yüksek ver’ml alınmış olacaktır.
İşletme Bakanı Münir Birsel, yurdun felâket görmüş bir bölgesinde açılan bu fabrikanın ehemmiyetini anlattı
Başbakan llo refakatinde bulunan İşletmeler Bakanı vo milletvekilleri Erzlncanda Sümcrbank tarafından kurulmakta olan iplik dukumn fabrikasının temek atma merasiminde bulunmuşlardır. Bu münasebetle, Sümcrbank Umum Müdürü, yapılmakta olan tenis hakkında şu malûmatı vermiştir;
"Erzincan bir sınai tesisin kurulması İçin lüzumlu İktisadî unsurların İşçilik, enerji vc ham madde gibi cn mühimlerine sahip bulunmaktadır, buradaki ErzincanlI fabrikanın işletmeye kip süratle liyakatli tlşmelorini mümkün
«iftara malik oldukları gibi gerek enerji İstihsali vc gerekse en mühim ham mnddcyl teşkil eden pamuğun yetişmesi için bu bölge lüzumlu tabii şartlar da haiz bulunmaktadır.
Asırlardan beri mahalli sanayie malik olmuş vc orduların teçhizine yardım etmiş olan Erzlncanda bu sanayiin İzleri hâlâ mevcuttur. Birinci Dünya Har hinde düşman lstılâbinda harap olan «ayak fabrikası bunun bir şahididir.
Erzlncanda kurulmakla olan fabrika 230 bin mctrckarcll'c bir saha üzerine İnşa edilecek ve kısa bir zaman evvel yine sayın Başbakanımız tarafından temdi atılan Denizli fabrikasının bir eşi olacaktır. Bu tesis Jık kuruluşta 15.0R0 iğ İle 3 posta çalışarak senede 1500 ton 20 numara iplik imal edecektir.
Fabrikanın kuruluştaki hususiyeti ıncmur ve işçiler ı;ln geniş mikyasta sosyal lnşoattlr. Projelerine göre bıı fabrika santral hArîç 10.5 milyon llrava mal olacaktır Fabrikanın enerjisi Bayındırlık BalcaiıliAiikû kurulacak hidrolik santralden saklanacaktır.
Memur vo işçi dahil olduğu halde bu fabrikamız 850 kişıp.k bir kudro ile ça-h^ucağına nazaran 1000 o yakın vatan-
duş doğrudan doğruya vc mühim miktarda yine dolayıalylc buradan çimlorlnl temin etmiş olacaklardır.
Münir Birsel konuşuyor
"Yurdun doğu bölgesinde yer yer
önem taşıyan dokumacılık İçin iplik İhtiyacını bu bölgeden «ağlamak ve bu İpliği Erzincan in îğdırın pamuk yetiştirmeğe elverişli ovalarında İstihsal edilecek pamuklardan elde etmpk mümkün İdi.
Çok mümkündür kİ, memleketin diğer bazı bölgelerinde pamuk istihsali ve pamuklu cndüstrlolnin daha fazla gelişmesine müsait yoricr olduğu iddia o dilobilnin. Ancak devlet hususî teşebbüs gibi yalnız ve münhasıran kâr gayesiyle hareket etmediği vc devlet İktisadî teşebbüslerinde de halka daha geniş mâ naslyle hizmet eaas tutulduğu için yurdun bu felâkete uğramış yerinde hal kın ve bölgenin İhtiyaçlarını kalkınma zaruretlerini de gözününde tutarak çok eski zamanlarda bile kumaş deri vesaire gibi sınaî tesisleriyle yurdun bir «anayl merkezi olan Erzlncanda bu fabrikamızı kurmak daha gerekli İdi.
Bakan bu fabrika ile birlikte çok ya-kıjıda Glrlcvlk elektrik santralının da kurulacağını müjdeliyerek şöyle devam etmiştir:
“Bu teşebbüsleri biç şüphe etmiyorum çalışkan ve zeki ErzincanlIların him met ve gayretleriyle hususi teşebbüslerin kuracakları tesisler ve müstahailifl teşkilâtlanması sürt tiyle yapılacak güzel İsler takip edecektir.,.
Bunun üzerine Belediye Başkanı şehir adına teşekkürlerini İfade etmiş vc söz sırası Erzincan Milletvekili Bablc Suğıroğlu na gelmiştir. Bağıroglu, Erzincan zelzeleden yani on soneden beri ihmal edildiğini söyledikten sonra bu fab rlka İle beraber ar ık yeni bir hayalın başlamış bulunduğunu beyan etmiştir.
Karadenizde fırtına yeniden başladı Vapur ve uçak seferlerinin intizamı bozuklu
Karadenizde fırtına yeniden başlamış-tır. Bu yüzden gelmesi beklenen Bekir. İzmir ve Dumlupınar vapurları, gccoyl Erogilde geçirmek 'torunda kalmışlardır.
Saadet vapuru da, hav/ı muhalefetin-den dolayı Knrabig/uhın bir glln rötarla dün llmnnımıza gelmiştir
DÜn havanın bozuk olması yüzünden Parıeten gelecek olan Fransız hava yol larınn alt uçak gelememiş, Şama giden Pnnnmcrikan uçağı bı Mezze hava meydanına alana Dahili
tır.
kadar vardığı halde fırtınadan Incmeden Ycşllköyc dönmüştür seferlerde bi raksa klik olmamış-
Üniversitede münazaralar başlıyor
Senenin ilk münazaram yarın îktlsad Fakültesi ila Tıb FaıcülteSİ arasında yapılacaktır.
Üniversiteliler slyazctle uğraşmalı mı yokua uğraşmamalı mı tezi üzerinde yapılacak olan bu münazara aaat 10.30 da Talebe Birliği lokalinde yapılacaktır.
Uğraşmalıdır tezi İktisat, aksi tez de Tıp Fakültesi tarafından müdafaa edilecektir.
Adana vapuru, Doğugüney seferine çıktı
Adana vapuru yeni tarife gereğince Dofcugüncy Akdeniz nattınm ilk seferini yapmak üzere dün saat 14 de limanımızdan hareket etmiştir.


»*■1

Mil’et Partisinin İzmirde
C. H. Partisine hücumu
Aldoğan asabi bir konuşma içinde Başbakanın son nutkuna cevap verdi Lzmlr 25 (Husus» muhabirimizden)
— Bugün saat 14 te açılma töreni yapılan Millet Partisinin İzmir Yenimahalle ocağında Afyon . lıllctvckili gonera Sâdık Aldoğan elyaıl bir nutuk söylemiştir. Başbakanın C.H.P. Kongresinde dcmokruslmlz ve nıuhulofol hakkında söylediği sözleri tek tek cevaplandıran general Aldoğan, bugün gayet asabi konuşmuş ve söylediği «özlerden bazı lan lam bir gazap »ırtınaHi içinde »ar fedilmlştlr. General Aldoğan Başbakanın sözlerine cevap vererek demiştir kil •’Günaîtay muhalefete çatıyor ve
Ankara C. H. P. İl Kongresinde
C.H.P. II bulunmuş-
halkın di-Arz
D. P. nin Kayseri Hacı kılıç bucağı (lün açıldı
Kayseri 25 (Hususi muhabirimizden) — Seçimler yaklaştıkça D. P. faaliyeti hıı-lanmakta ve dolayıslyle parti gittikçe kuvvetlenmektedir.
Bütün il dahilinde partinin ocak vs bucak kongreleri hararetle davam etmekte kongreye halk şimdi'e kadar görülme mlş şekilde yakın ligi göstermektedir.
Bu meyanda bugün saat 13 de D. P. nin Hacı Kılıç bucağının 5000 kişinin iştirakiyle açılış törer.l yapılmaktadır.
11 idare kurulu başkanı ve diğer partililer heyecanlı hitabelerde bulunmuşlar vo bilhassa Hilmi Uran’ın nutkuna ce-\np vermişlerdir. Törene hep birlikte tek-rarlnnan ••hakimiyet kayıt*»* şartsız milletindir., vecibesiyle son verilmiş, öğleden sonra partinin bucag kongresi yapılmıştır.
İzmit C. H. P> İdare heyetinin seçim neticesi
İzmit 25 (Hususi »uretto giden arkadaştınız bildiriyor) — C. H. P. kongresi sonunda İdare heyeti aeçlmi büyük bir hararetle yapılmış ve netleedo Hilmi Ege, Komal öz. Cevııt Adapazariı. Faik Nüz-het Belgin. İhsan ^kkOscoftlu H/ıaan Yazıeıoğlu. Safvol Oü.ıeş. Osman Yılmaz, Yusuf Ozkayrv. mİ Oğuz, İsmail Başaran. KoCnel» vdtıyotl idare heyeti ?tZ&-hklarınn seçilmişlerdir.
—11 ‘ •
Teknik Üniversitedeki
\ kongrrl'r
İstanbul Teknik üniversitesi Talebe I Birliği bü>ük Mcmı,rv»l 7 ocuk ve 8 ocak cumartesi v(» (.ıs •* «J^h rı kılacaktır Eğnr bir millet kongrelordr cı*ki idare ho eti ibra
muhalefeti kanaern, ur'a benzeterek Halk Pintisinin k;ı? a gibi durduğunu söylüyor. Muhalefet neden kanaır ol-sun? Bilâkis bu mamlckflU nıuhak-fst cıunttrtvn!'V0 , r w4-ı. . alacaktır iyilikler p?tlrmi?lir Eftcr bir millet Btl Kongrelerde erdd l«hıro he eti kendini idare eden hükümeti t(»nkid e- j od ilecek ve birlik nizamname . eni şart-dcmlyor ve hükümetten korkuyorsa o-' hıra ve ihtiyaçlara göre tadil e jlUcoktlr. rada komünistlik otur, tşto Romanya Macaristan, Rusya ve Bulgaristan.„ Tur kiye topraklarının yirmi değil elli mil yon insan besliyecck kadar verimli olduğunu söylemiş, ancak bunun nede* yapılamadığını geno şahıslar üzerinde durarak İzah etmek İstemiştir
î
D. P. ödemiş kongresi
îzmlr 25 (Hususi muhabirimizden — Ödemişte bugün »oplanun DP. Kongresinde okunan faOılyot raporunda (11 Demokrat Partinin Halk Partisi il* saygıya nıustcnid m inasobot idamesine çalıştığı seviyeli bir şekilde İnkişafı beklenen mücadeleden maalesef böyle bir netice alınamadığı ifade edilmiş ve "Onların yolu gizli usullorle vatandaşları partimizden ayırmaktır,, denilmiştir;
Aynı raporda D.£\ mensubu köylülerin banka vo kooperatif kredisi vâdtyb Halk Partisine glrmofto zorlandıkları bolirtllerek "Bu krediden faydalanmak için tek yolun C H P. safları olduğu anlaşılınca Halk Pariislne kirdiler İçin glrenlor kredi temin «dince tekrar partimize avdet etmişlerdir,, denilmekte İdi. Rapor; •'Demokrasi tarihi bir zarurettir» Vo Türkiyrnin bekası İçin elzemdir. Bu ana pr.mslbo bağlanmak zorunda bulunan Tuık milletini, bu Öt İÜ yolunda durdurmak Intiycnlor hüsranla karşılaşacaklardır., cümlesiyle bitiyordu, ödemiş kongresinde devanı eden müzakerelerde tütün piyasasının vo müstahsilin, bu 'erimli ülkede bile bahscdll-
I Bunu müteakip 11 o( nk 19Ö0 günü Talebe Dirliği idare 1 (r ra k ab e heyeti vc haysiyet di*, ierl yspıiMCUktır. İnşan t vc Eh ctrlk Fakülteleri talebe ermin elleri 1 ongreleri yapılmıştır. Dün yapılan Elokfr.k Fakültesi fcongrasUıdS Talebe cemiyeti Baş-Imnlıftlnn Galip Rsloftlu. Başkan vekilliğine Recep Şahin Genel Hekretorllğe Aılz Gümüş, Muhasipliğe Allan Onur »eçil-mlşlorcllr. Makine vc Mimarlık Fakülteleri kongreleri de önümüzdeki hafta yapılacaktır.
Teknik Üniversite Radyosunda canlı mtlsik yayımı için gerekil formalitenin İkmali hususunda uğraşılacaktır. Piyanist Ömer Refik Ynllkaya, Eloktrlk Fa-küllc*«l Talebe Cemiyeti adına 8 ocak 1950 pazar günü Toknlk Üniversite salonundu bir resital verecektir.
cumartesi eti. mu-nı »oçim-
İçişleri Bakanının verdiği izahat
Ankara, 25 (A.A.) — İçişleri Bakanı Emin Erişirgil, bugün kongresinde şu beyanatta tur:
“Bir memurun vazifesi
löklerini yerine getirebilmektir, olunan dilekler 5 tir Bunlardan ancak biri, Knleeik’e 30 luk bir jandarma telefon santralı gönderilmesi, İçişleri Bakanını ilgilendirir. Bunu da cn fıızla nisan ayında yerine getirmiş olacağım.
Konuşmalar esnasında bir dc hayvan hırsızlığının cezaları ağırlaştırmak suretiyle önlonpıosl İstenildi, Yakında bu mevzu Meclis Komisyonunda zaten görüşülecektir. Yalnız bize aksedenlere göro, 1949 dakl hırsızlıklar 1948 deki-lcrc nispetle daha azdır.
1049 yılında nüfusu 50 binden aşağı kusabıılara içme suyu için 23.617.9491 borç içinde bulunduğundan liralık İhale yapılmıştır.
Yeni harp gemilerimiz
Dlrİoelk Amerikanın askeri yardım programına göre bil» verdiği yeni bir Destroyer ile bir den juıltı »ularımıoa gelmiştir.
Porşoınbo günü merasimle bu gemileri-miıe »ancak çekilecektir.
nılştir.
Blr deniz kazağı
limitten gelmekte olan 140 tonluk Varol motörü evvelki gece sabaha karşı Fenerbahçe kayalıkları önünde karaya oturmuştur.
Önceden imdat İsteyen motör süvarisi yardıma volen Demsyolları römorkörle* rlnlrı motörü kurtarmalarına rast olmamış vo kendi kendine kurtulacağını bildirmiştir. Dün akşama kadar motöriin vuziyellnde bir değişiklik olmamıştır.
( taştırma Bakanı geliyor
Ulaştırma Bakanı Kemal Satır yana şehrlmlso gelecek ve bakanlığına bs|b dairelerde lncelomolr*de bulunacaktır.
dar yüksek mevkili bir adamın bu ayıba nasıl katlandığını bir türlü anlayamaz; hattâ, İçin •İçin böyle bir efendinin hizmetinde bulunmaktan âdeta eksiklik duyardı. Bundan dolayıdır kİ, hazırladığı çay fincanını mebus beye uzattığı «ırada onun, ellerini birbirine sürterek:
"— Yahu, keşke »obayı yaksaydın; evin içi bana dışarıdan daha soğuk geldi; demesi Üzerine Ahmcdln tepesi attı; asık bir suratla homurdandı:
"— Burası apartman, mapartman değil ki.. Burası mahzen; yaz kış ne hava aldığı, ne güneş yüzü gördüğü var. Elftlem kaloriferli konaklarda yan gelip otururken sen İşte böyle llrtlr titrersin. Üstelik bir do her av tıkır tıkır yüz kâğıt cereme verirsin.,,
Halil Rainiz Ahrneduı bu tarz cevaplarına ilk defa maruz kalmıyordu ve başka’arı İçin hiç bir mânası olmıynn bu sözlerle onun ne demek istediğini pek İyi ahlıyordu. Onun İçin giUümsı-yerelc ve bir büyük kardeş şefkatiyle uşağının yüzüne bakarak;
"— înşullalı günün birinde biz de rahata kavuşuruz. Hele sen şimdilik şu sobayı yak; dedi.
Ahmet, yan öfkeli, yan küskün bir tavırla odadan çıktı; fakııt, çıkninsiyle dönmesi de bir oldu:
0— Kömür tedarik etmek lâzım. Meclisten tonu otuz iki liraya dağıtılıyormuş, Koperatlf-te ise kırktan »atılıyor., dedi.
Halil Ramlz, bir yandan yudum yudum çayını içiyor; bir yandan da İsteksiz isteksiz gazetesine göz atıyordu. Uşağına cevap vermek lüzumunu bile duymadı. Kendi kendine soruyordu: "Niçin çıkar, bu gazeteler? Ve bütün bu sütunlar, bu «alıifeler her gün neyle dol-128
durulur!,, Sazan vazifesi icabı, - zira. Halil Ra-mlz Merkez ldoıe Heyetinde matbuatla maarif işlerine bakar - memlekette çıkan gündelik, haftalık, aylık gazete vo mecmuaları gözden geçirdikten sonra kafaslnm içindo bütün bunlar, dan ne kaldığını yoklardı: Bir hiç. daima bir hiç... Ve hııyullndu memleketin bütün matbaalarını başta dönen çarklar gibi görürdü. Çoğu Halk Parlislndcn yardım gören bu irili ufaklı basım ve yayın müesscsclermln günde kim bilir. boş yero kaç ton kûgıt, kim bi'lr boş yere kaç yüz litre mürekkep israf ettiğini düşünerek yüreği burlculurdu. Kendi kendine: "Bu boşluğu doldurmak, bu kof ve naille yazılara bir parça kan vc can verebilmek İçin ne gibi çarelere başvurmalı, ne etmeli, ncylcmrlf ?„ diye sorardı Ortada, Kurtuluş Savaşı kadar mühim bir kalkınma dâvası vardır; geri bir ülkenin ileriye doğru Iti’mo hamleleri vardır. Yeni baştan bütün kafaları ve ruhları durmadan işleme cehdi vardır. Hiç bir muharririn yazısında» hiç bir şairin şiirinde bunlara dair - heyecansız, beylik bir kaside edebiyatından başka - tok can alacak bir satıra neden rastgellnmlyor? Ara sıra Türk inkılâbı veya doğrudan doğruya büyılk Türk inkılapçım, hakkında çıkan yabancı eserler bile bu donuk ve sönük Türk matbuatına aksederken bütün revnakını, hararetini kaybediyor. Bıınıın sebebi acaba fikir ve söz hürriyetine konulan bağlar vc kayıtlar mıdır? Fakat, Halil Ramlz, hatırlıyordu kİ, Cumhuriyetin İlk İki yılında matbuat alabildiğine hürdü» mecliste her muhalif ağzına geleni söyHycbiliyordtı; münakaşanız bir gün, bir saat geçmiyordu. Buna rağmen, o devirden ortada yine hiçbir şey kalmadı. Yel üfürdü, sel götürdü.
Bunun sebebi? İşte, Halil Ramiz’ln kendi kendine kim bilir kaç defa sorup sorup da 129
bir türlü cevabını bulamadığı suallerden biri do buydu.
Gerinerek, esneyerek, yerinden kalktı. Biraz sonra Parti’ye gidecekti. Bu mecburiyet aklına gelince yüreğinde, uzun bir tatil devresinden sonra mektebe dönen çocukların duydukları ezaya benzer bir şey hissetti. Bu, onda İlk defa vâki oluyordu. İçinden: "Anlaşılan ben de bezginlik illetine tutulmağa başlıyorum,, dedi. "Gûya, beni bir sürü zor işler bekliyormuş, gûya ağır ve mühim bir sürü vazifeler karşısındaymışım gibi irkilip yüksünüyorum. Halbuki, biraz sonra gideceğim yerin durgun bir kalem odasından farkı yoktur. Bir masanın başına oturacağım; hademeye “Bana bir kahve getir!,, diyeceğim. Zarfı açılmamış bazı mektupları gözden geçireceğim. Eğer varsa birkaç yazının altına imzamı atacağım. Derken arkadaşlar hoşbeş etmek için yanıma gelecekler; havadan sudun bir takım bahisler uçacaklar; yahut, hiç sevmediğim, işitmekten bıkıp usandığım o bayat şakalarına, yarenliklerine başlayacaklar. Ben iatemlyerck gülmeğe veyahut aynı şekilde mukabelede bulunmaya mecbur ka-lacağım. Biz, »Özüm ona, böylo bir tatb sohbet içinde söyleşip gülüşürken, koridorda bir hareket olacak.b Umum) Kâtibin makamına teşrifleri vukubıılacak. Ziller çalmağa, hademeler koşuşmağa başlayacak. Biz do bir müddet kahkahalarımızı, yüksek sesle konuşmalarımızı kesmek lüzumunu hlsnedeceğiz ve derhal resmî bir tavır alıp içimizden hangimizi yanma çağıracağını bekliycccğlz.,,
fDevamı var)
180
EKONOMİK
Tarım Bakanının verdiği izahat
Haftanın İktisadî
Marshall yardımının ziraî
hâdiselerine bakış
kalkınmamızdaki yeri
ve idea-
noktayı da not etmek is-
Londra ekonomi mektubu
vaziyeti ezcümle
?6 Aralık 1049
G U N U N
Dünya ticaretinde serbeetfyr doğru. — Japonya sanayii serbest bırakılıyor. — Ingüterede mühim hareketler. — İngiliz-Amerikan ticaret münasebetleri. — Virjinya ve Şark tütiiııü rekabeti — Ege piyasası açılıyor. Müstahsilin yüzde beşleri. — Serbest ticaretin birdeki akisleri: Dış Ticaret Rctei ve Merkez Bankası Umıım Müdürünün beyanatları. — Turizm işlerimiz.
Amerikan pazarları ve Ingilterenin gayreti


MİLLETLERARASI ticaretin serbestletmesine ioğru gelişen hareketler. geçen haftanın yine ön planında yer almıştır.
Gerçekten. Avrupa İktisadi İşbirliği
Teşkilâtına dahil memleketlerin ithalât takyidatmı yarı yarıya'7 indirmeleri hususundaki umumi kararın tatbik mevkiine konulması hazırlıkları her tarafta ilerlemektedir. 19 memlekette de bu işin enerji ile clc alındığı göze çarpmaktadır.
Daha geçen hafta bu sütunlarda ba his mevzuu olan memleketlere ilâveten hafta içinde Fransa ve Yunanistan da bu hazırlıklara mütedair tedbirlerini almışlar ve diğerleıine katılmışlardır.
Ayrıca Yunanistan, memleketimi? de dahil olmak üzere, birçok memleketlerle idame etmekte olduğu hususi takas sisteminden vazgeçmiz olduğunu ilân etmiştir.
Milletlerarası ticaret münasebetlerinde serbesti prensipinc doğru gidişin diğer iki misâlini; Amerika Birleşik Devletlerinde gümrük muamelelerinin basitleştirilmesi mevzuunda yapılmakta olduğun bildirilen tetkiklerle. Belçikanın, Birleşik Amerika ve îsviç re vatandaşları alacakları lehine döviz takyidatmı kaldırmaya karar verdiği haberlerinde do görmek mümkündür.
Bütün bu hareketlerle muvazi olarak hemen her tarafta altın fiyatlarınır (-e karaborsalarda dövizlerin düşmekte oluşuna da işaret etmek, görüş ufkunu genişletmek isteyenler için faydalı bir malûmat sayılabilir.
HAFTANIN diğer mühim hâdiselerini Japonya ve Ingilterede görüyoruz.
Bunlardan birincisi, Japon sanayii üzerine Müttefikler tarafından konulmuş olan takyidatm 1 ocaktan itibaren kaldırılacağının açıklanmış bulunmasıdır. Japon sanayiinin İkinci Dünya Harbinden önce dünya ekonomisin deki ehemmiyeti hatırlanacak olursa bu kararın önemi meydana çıkar.
Diğer taraftan Ingiltere, ticaretini geliştirmek için muhtelif memleketlerle müzakere halinde bulunmaktadır. Geçen hatta zikrettiklerimize ilâveten. Yugoslavya ve Macariatanla yapılmak ta olan konuşmaları gösterebiliriz. Ancak, bunlardan birincisinde yeni İlerlemeler kaydolunduğu bildirilmesine mu kabil, İkincisinin inkıtaa uğradığı belirtilmektedir. Ingilterenin yeni ticaret anlaşmaları yapmak hususundaki gayretlerini. bu memleketteki sınai İstihsalin gelişmesine ait rakamlar İzah etmeye kâfidir.
Muhtelif milletler arasındaki ticaret muahedeleri mevzuunda. Çekoslovakya İle İsviçre. Batı Almanya ile Yugoslavya aralarında >eni anlaşmalar imzalandığını ve Pakistan ile Hindistan arasında mevcut muahedenin feshedil rrıiş bulunduğunu belirterek tamamlamak olacaktır.
U hâdiseler arasında herkes İçin benzin kadar rnühlm olmamakla beraber, biz Türklerl çok yakın-
dan alâkadar eden bir haberi daha llrtmek yerinde olur, tngilizler, tün ithalâtında bir müddetten beri riştikleri ve tünü i karne larını daha lamişiardır.
rakamlardan da bu yolda bir hayli ileri gidildiği de görülmektedir. Bunu ancak şükranla karcılar ve Birinci U-mumi Harpte kayoetmlş olduğumuz bir pazarı ikinci harp sonunda İstirdat ümidini eren bu imkânın tahakkukuna elbirliği İle gayret etmeliyiz.
EGE piyasasının bugün için kararlaştırılan açılış hazırlıkları hafta içinde tamamlanmış, İzmir merkez olmak üzere gerek bütün Ege'de gerekBe Ankara ve İstanbulda bu işlerle alâkalı faaliyetler görülmüştür.
Yerli yabancı mûtad bütün alıcıların İştirakiyle bugün açılacağı anlaşılan Ege tütün piyasamızın, bu değerli mah-eulü bütün bir yıl emek ve bilgi ile yetiştiren müstahhilknize uğurlu ve hayırlı olmasını ve emeğini tam ola-
B
be-t ilgi-tü-
Vlrjinya yerine Şark etmek yolundaki politika-lleri götüreceklerini açık-Hafta içinde açıklanan

Yollar Umum Müdürlüğü hakkındakı kanun
yüzde beşlerinin kullan-memlekette muhtellı go-Bunlarm nelerden ibaret |
sahifede Bakanı, gün gö-Faknt
Londra, 20 ı Hususi muhabirimiz W. R. L. bildiriyor) — İngiliz ekonomi politikasının en mühim meselesi gittikçe tebellür etmektedir. Gerek hükümette, gerekse hususi ekonomik nıe-hafilde dolar getiren ihracatı temin etmek için lüzııınhı istihsalin yapılamadığı kanaati gün geçtikçe kuvvetlenmektedir.
Amerlkayn müteveccih İngiliz ilua çatının arttırılması, şimdiye kadar bir satış meselesi telâkki edilirken bugün bir istihsal meselesi telakki edilmektedir. Amerikanın doğu mıntakasında-ki piyasalar müstesna, diğer piyasalarında Ingiliz malları için kâfi miktarda müşteri vardır. İngiliz endüstrisi daha fazla istihsal edebilse, dolaı böl geslne yapılan ihracatın bugünkünün üç misline çıkarılması ve binnetice İngiliz dolar bilançosunun esaslı surette ıslahı mümkün olacaktır. Halbuki. İngiliz sanayii tam randımanla çalıştığı halde ancak öteden beri ihracat yaptığı piyasalardan almış olduğu siparişleri karşılayabilmektedir. Yeni sipariş-teslim
müddeti isteyen İngiliz ihracatçıları, bu yüzden Amerikanın istihlâk malları piyasasındaki Noel satışlarından istifade edememişlerdir. Bu dururu, İngiliz ekonomi politikasının elâstiki olmadığı ve iş verenle işçi üzerine yaptığı tesir dolayısivle bunları da elastikiyetten mahrum bir hale getirdiği hususunda Amerikadan yükselen şikâyetlerin haklı olduğunu göstermektedir. İngiliz Maliye ve Ticaret Nezaretleri hastalığı teşhis etmekle beraber şifa verici veya önleyici tedbirler alamamaktadırlar.
İngiltere ile İskandinavya arasında ekonomik bir işbirliği tesisi hususundaki gayretler de aynı tesir altında olmakla beraber projenin tahakkuk et-
rak karşılamasını dilerken, bu alışverişlere giren bütün vatandaş vc alıcı larırnıza da başarılı vc kazançlı bir yıl temenni ederiz
Bilvesile şu
teriz:
Müstahsilin ma tarzında rüşler var.
bulunduğunu geçen cuma günü Meclisteki bir soru dolay isiyle bu toplu olarak arzettik. Tekel hasta olduğundan bu mesele o ruşülemedl. Haftaya kalmıştı.
Tekel Bakanı bundan tam kırk sekiz saat sonra, lzmite gitti. Parti Kongresi önünde konuşma İmkânını bularak bu mevzuu da ele aldı ve Hükümetin görüşünü bir defa daha tekrarladı. Memleket meselelerinin daima Mecliste görüşülmesi prensIblni^Halk’Partisi, şimdiye kadar büyük bir ısrarla müda- • )er |Ç|n ç flâ jg ay arasında _ * a * ■ ■ « ■ a ■ • A*
faa etmiştir. Bu ısrardan bir inhiraf mânasını tazammun eden bu beyanat Ü2erinde bugün durmıyacnğız. Mevzu hâlâ Meclis gündemindedir. Orada görüşüldükten sonra varılan kararı bildireceğiz.
MEMLEKET iktisadı hâdiseleri a rasında bu hafta bilhassa iki beyanat üzerinde durmak lâzımdır. Bunlardan birincisini Dış Ticaret Dairesi Reisi, diğerini ise Merkez Bankası Umum Müdürü yapmıştır.
Dış Ticaret Dairesi Reisinin beyanatına göre, hatta içinde de belirttiğimiz gibi, Marshall Plânının 18 memlekete birçok maddeleri tahditslz olarak ihraç imkânını verecek olan bu tedbir, aynı zamanda bu memleketlerden yapacağımız ithalât için mevcut güç lüklerimizi de o nispette yenmemizi mümkün kılacaktır.
Burada bilhassa üzerinde durulacak mühim noktalar vardır: 1 — Bir mal serbest hırakıldıysa tahditslz olarak serbesttir. Hiç bir kontenjan, koli veya lisans gibi 1929 iktisadi buhranın dan beri ticaret lügatimize giren kelimelerden hiç birini kullanmaya lüzum kalmadan ithal çektir.
2 — İthalât, bir tahdide tâbi ten nerede en elverişli teklif bulunrsa oradan mal getirtmekte piyasa serbest olacaktır.
Hal böyle olunca, artık piyasamız Hükümet kararlarına dayanmak itiya dini bırakacak ve doğrudan doğruya arz ve talebin ayarlanacağı bir pazarda kendi zekâ ve kabiliyetine göre işlerini tanzim edecektir.
resi mevcuttur.
BİTTABİ bu hal yer yer sarsıntılar getirebilecektir ve önümüzde cidden tehlikeli bir intikal dev-îşte bu ikinci vaziyetle de Merkez Bankası Ümum Müdürü hcvanatında meşgul olmakta vc piyasayı müteyakkız, açıkkalpli ve doğru yolda çalışma ya davet ederek buna rağmen intikal devresinin sademeierine maruz kalabilecekler! bankalarımızı nasıl koruya caklarını anlatmaktadır.
Bütün bu hareketler, yarınki dünya serbest ticaretine memleketimizin de katılması hazırlıklarının birer parçacı olarak gösterilebilir.
IIŞ Ticaret bilançomuzun bahis mevzuu olduğu bu işler arasına ve haftanın hesabına An karadaki Turizm Danışma Kurulunun çalış malarını da katmadan bu yazıya son veremeyiz. Devletçiliğin ve şahsî teşebbüsün çalışma Hudutlarım çiznu-v işlerinin başına geçiren bu konuşmaların teferruatını ve mevzuun önemini Yeni İstanbul, işten anlar arkadaşla rının kalemleriyle hafta içinde okuyucularına geniş Ölçüce vermiş bulunu yor. Dış ticarette ihracat gibi bir döviz kaynağı, iç ticarette fabrika gibi bir sanayi faaliyeti yaratacak ve ayrıca bir türlü mamullerini satma pazarlarını geiiştlremedığ.miz için pek çok mınlakalnrımızı kaikındı ramadığı mu
küçük sanat işlerimizi geliştirecek olaı» bu mühim mevzuu küçümsememeliyiz. Turizm, ekonomik olduğu kadar, hır kültür ve bir «osyal işimizdir.
________ Y£Nİ İSTANBUL

veya ihraç olunabile-
memleket itibariyle de delildir. 18 memleket-
r( I OEL ve Yılbaşı yortularının hazirldcları ile geçem bu | haftalar, esasen, her yıl durgun bir ^nanzara arzeder.
Bir yandan sene sonu hesaplarının göriılmcsi. ı/t ni defterlerin hazırlanması, diğer taraftan bir takım işlerin tasfiyesi, yeni muamelelere çok imkân vermez. Netekim bu sene de aynı hareket azlığı piyasada görülmüş ve Gelir Vt rgisı hazırlıkları gibi bir fevkalâdeliğin de inzimamlyle geçen hafta büyük işlere pek rastlanmamıştır. Avrupa vc Amerikadan vâki taleplerin seyrekleşmesine mukabil, iktisadi siyaset sahasında gelişen vaziyet, piyasaların yarını için ümitler vermektedir. Gerçekten, hafta içinde Marshall yardımından faydalanan 19 memleketin aralarında ithal urluklarını azaltacağı haberi iyiden iyiye tccyyıit etmiş, hattâ İsveç, Hollanda, Yunanistan gibi birçok memleketlerin listeleri de malûm olmuştur. Bunların çoğunda memleketimiz mahsullerinden başhcalarının yt r almakta oluşu üzerinde piyasa lyvmsın bir veçhe takınmıştır. Bunlar sırası geldikçe, aşağıda işaret olunacaktır.
Haltunın her yiınıı piyasanın fiyat hart k( tkrlni w imkân nûfbelindc maddelerin vaziyeti ile temayülleri bildirdi-yiuHZ cedv»itinizde ffÖrülcn fiyatların çoau, böylecc daha çok t ski salıklara ait muamelelerdir. Esusm bil vesile ib belirtmek isteriz ki, YENİ İSTANBUL'UM verdiği fiyatlar, o yün piyasada vr ya yazıhanelerde Ccrryun eden vc hususi kalan nıuamclch re ait dr yıldır. Biz buruda bordalara resmen müracaat ı c tescil edilen muameleleri vermekle iktifa ediyoruz. Çünkü butum dıyuıa fjkn uk. zaman zan-an bilâhare tabak kıık f tmiyerek idlere dt teman etmek olur ki, bu hal, Türkıyc-nin her tarafına dağıtılan bu cetveldeki fiyutlurın, bilhassa tafrada bulunan m buradaki komisyoncusuna gönderdiği malın âkıb» tını takip eden tûrirb rımızi şaşırtmak ve buradaki piyasada vazife almış muhtelif plândaki arasındaki mıtvazf yeyi bozmak ffibi turlu b r doğurabilir.
İş adamlarımızın tehlikeli razım t-
Onun i( hı, ııuttümi: t ski mıuim* b ıp (// ait olsa, mu ay yen bir maksatla da yapılmış bulunsa, fiyat hususunda borsalar ın resmi tescilini, gunund» vt süratle vermekle iktifa edecektir.
Urlhnvsi, dolar piyasasının fethinden çok daha ümitlidir. Bu proje bir dereceye kadar iktisadi bünyenin ikmalim derpiş etmektedir İsveç, Norveç ve Danimarka harpten önce “harici,, «ter-ling blokuna dahil bulunuyorlardı. Harpten sonra bu memleketler dış ticaretlerini tamamen sterlinge bağladılar. Bu bölgede, başlıca alıcı ve satıcı lngilteredir. Eğer UN1SCAN plânı tahakkuk ettirilebilecek olursa, İskandinav memleketleri de dış ticaretinin yüzde 60 ı Ingilterenin eline geçmiş ola çaktır. Çünkü bu suretle, İskandinavya iç ticaretiyle İngiliz - İskandinav ticaretinden başka, İskandinavyanın Britanya İmparatorluğu Camiası İle olan ticareti de lngiltereye bağlamış olacaktır Bir çok İskandinav firmalarının temsil edilmiş bulunduğu ve İskandinavya ile çok alâkalı olan City, sterling sahasının milletlerarası durumunu takviye edeceği umulan böyle bir anlaşmayı itirazsız kabul edecektir.
İngiliz yünlü sanayii, son 20 yılın en yüksek seviyesine varmış olan yün fiyatlarının bu yükselişinden gittikçe daha fazla endişe duymaktadır.
Avustralya, Londra ve Liverpool borsalanndaki satışlar, fiyatların yükselmeğe devam edeceği hissini vermektedir. İngiliz mensucatcılan, diğer memleketlerde olduğu gibi, devalüasyondan evvel fazla miktarda ham madde stoku yapmamışlardır. Bu sebepten dolayı bugün çok azalmış olan malzeme stokları. İngiliz mensucatcılarını de valüasyondan sonra yükselen fiyatlarla mübayaa yapmağa mecbur etmiştir. İngiliz yünlü sanayii iplik ve kumaş fiyatlarının artacağına ve aynı zamanda yün piyasasında arzın hissedilir derecede azalarak bu madde fiyatının yükseleceğine muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Ayrıca ziraat âletleri, Toprak Kanunu, orman ve çeltik mevzuları hakkında Bakan dün izahat verdi




*
Bakanlığı-tavsiye et-
Bayındırlık
ohı-böl-
Ge-tahsls
Avrupa iaşe pazarlarındaki ferahlık
Londra, 25 (YİRS) — VVashing-tondaki Marshall Plânı İdaresi taralından bildirildiğine göre, bu senenin Noel yortusu, harpten beri “en mesut., Noel olarak tavsif e-dilmektedir. Programa dahil memleketlerin halkı daha bol iaşe almaktadır. ticaret gelişmiştir, harabeler yıktırılmış veya yeniden inşa ettirilmiştir. Dükkânlarda teşhir olunan çeşitli mallar insanları harpten heri ilk defa hediye almağa teşvik etmektedir,
Ingilterenin İaşe maddeleri ve tütün ithalâtı
a
Londra, 25 (YİRSl — Kasım ayı zarfında lngiltereye ithal edilen i i-şe maddeleri bu senenin diğer aylarına nazaran ehemmiyetli surette yükselmiştir Kasım ayı zarfınd
200 000 ton yiyecek maddesi vc tütün ithal edilmiştir. Bu arada mühim miktarda buğday ve Rusyadan Ja çavdar ve arpa ithal edilmiştir tthal edilen 19.000 ton tütünün üçte İkisi Amerikadan alınmıştır. Bu miktar, ekim ayında mübayaa edilen miktardan 9000 ton kadar bir fazlalık göstermektedir .
Bu 5(ene ithal edilen iaşe mad«lcle I ve tülün şimdiye kadar tonu bulmuştur
1.400.000
İngiliz
Yugos-bu an*
Yugoslavya, 111i11i!e*?t Irdl£ I mülklerini Ödeyecek
Monte Carlo, 25 iYİRS) lavya. İngiltere ile yaptığı
m sına gereğince, siyaseti icabı Yu-gaslavyada millileştirdiği bütün İngiliz mülklerinin bedelini ödemeği taahhüt etmiştir.
1.500.000.000 sterhng
olan bu eni 16kın tediyesi, 450.000 sterling Ödemekle mıştır.
kıymetinde bugün başla-




Birleşik Aıııerikada gıda maddeleri endeksi düştü
New-York, 25 (Comtell — Gıda maddeleri endeksi 5.74 dolara düşmüştür. Aynı endeks geçen yıl sıralarda 6.20 dolar idi.
bu
İtalya, Rusya için gemi yapıyor
Roma. 25 (ComtcD — Sanayi Dış Ticaret Nazırının dün akşam açıkladığına göre. İtalyan meti İtalyan
Rusya
meleri
tir.
ve
Hükû-gemi tezgâhlarına için 30 küçük gemi inşa et-hususunda müsaade vermiş-
Rusya
milyar lirete mal olacağı tahmin •diliyor. Nazırın ilâve ettiğine gö-«c. 155.000 tonilatoya varacak diğer ticaret gemilerinin inşasına mslanmıştır Bu gomiler 65 milyar lirete nınl olacaktır
için yapılacak gemilerin 3
Ingiliz sanaylindeki randıman art'ş»
Londra, 25 ıVlItSı Ingılteredeki sanayi iatlhaalâtı, evvelce hildırllen akarıilara göre, hâlâ yükselmekte devam ediyor. Yıllık ^stihsal&t, înıpt'n evvelki yıllara nispetle bir ııisll artmıştır. Son iki vılda elde >ı ibm fn^^bk yü&de 6 ilâ 7 dir. İşçi gayt'u ise aynı zaman içvris n-de yüzde 2 nispetinde bir fazlalık «öst.ormfrtir
Batı Almanya, Avrupa ticaretinde serbcstlye taraftar Berlin, 25 lYİRSı — Bonn'da o
icn haberlere göre, Federal Hükümeti, Avrupa İktisadi işbirliği l-daıesıne gönderdiği bir muhtırada, Avrupa ticaretinin seıbestleştiril-ınesi cereyanına, km -dikli bir İşbirliği esası dahilinde, faal biı surette iştirak etmeğe hazır olduğunu bildirmiştir.
gr-
Kanıınıııı gerekçesi ve maddelerinin anahatlarau bildiriyoruz
Ankara (Hususi iktisat muharririmizden) — Yurdumuzun başlıca ihtiyaçlarından birisi şüphesiz önemli bölge ve merkezlerimizi, demir, deniz ve hava İstasyonlarımızı birbirlerine bağlayan motörlü taşıtların her mevsimde gidiş ve gelişme elverişli bir yol ağdır. Milli ekonomimiz kadar milli emniyetimiz de buna lüzum ve İhtiyaç göstermektedir.
Motörlü yol nakliyatı dünyanın bütün medenî memleketlerinde büyük sosyal ve endüstriyel değişiklikler yaratmıştır. Kara yolu nakliyatı rahat bir hizmet görmek kolaylıklarına sahip bulunmaktadır.
Memleketimize davet edilen Amerikan Yollar Umum Müdür Muavinine yollarımız ve yol teşkilâtımız hakkında incelemeler yaptırılmış vc gerekil gördüğü tedbirler hakkında tavsiyeleri alınmıştır. Diğer taraftan 1525 sayılı Şose ve Köpriılcr Kanununa dayanılarak 23 bin kilometrelik yolun hor mevsimde geliş ve gidişe elverişli hır hale getirilmesi için 9 yıllık bir çalışma programı tanzim edilerek işe başlanmıştır.
Milletlerarası şöhreti haiz Amerikalı yol mütehassısı Bayındırlık na verdiği raporda şunları miştir:
1 — Doğrudan doğruya
Bakanlığına karşı sorumlu bir yollar umum müdürünün İdareni altında Özel kişiliği haiz müstakil bir Yollar Umum Müdürlüğü kurulmalıdır.
Bu İdarenin bir proje ve araştırma dairesi, bir yapım vc bakım dairesi, bir de malı ve idari işler dairesi cak ve taşra teşkilâtı şimdilik on ge Müdürlüğüne ayrılacaktır.
2 — Maliye Bakanlığında Yollar nel Müdürlüğünün istifadesine
edilmiş bilcümle gelirleri kabul edecek bir yollar fonu tesis edilmelidir.
3 — Yol vergisinin hazîneye kalacak hissesi devlet yollarına sarfcdil-m el id ir.
4 — Umumi bütçeden her yıl devlet yolları yapını ve bakımı için muayyen bir ödenek ayrılmalıdır.
5 — Motörlü nakliye vasıtaları ve teferruatı ve yedek parçaları ve mahrukatı vesaire gümrük resimleri yollar fonuna yatırılmalıdır.
6 — Ticarî nakliyat işlerinde kullanılan vasıtalardan ton kilometre vergisi alınmalı ve bunlar da fona ilâve edilmelidir. Bundan maada mütehassısın raporunda yol ihtiyacı, etüd ve plânlar, murakabe ve malzeme, mühendislik standartları ve muhasebe hususu hakkında İzahat verilmektedir.
Kanun bu tavsiyeler gözonünde bulundurularak hazırlanmış ve fakat u-nıumi bütçenin vahdetine halel getirmemek maksadıyle tavsiye edilen yollar fonunun tesisine gidilmemiştir. Buna mukabil yol inşâ, ıslah ve bakım masraflariyle sıkı sıkıya alâkalı bulunan yol nakliyatı kaynaklarına alt muayyen gelirlerin yol işlerine tahsisi esası kabul edilmiştir.
Kanun tasarısı yedi bölümden ibadettir, Birinci ve İkinci bölümler yollar gene) müdürlüğünün kuruluş ve vazifelerine ait maddeleri ihtiva ediyor Üçüncü bölümde yer alan teşkilât Amerikalı mütehassısın tavsiye ettiği esasları yerine getirecek şekilde tertiplenmiştir Yollar idare. maliye ve işletme bakımlarından devlet yolları, il yolları ve köy yolları sistemlerine ayrılmıştır.
Kanunda yollar genel müdürlüğünün gelirleri şöyle teshil edilmiştir:
1 1525 Sayılı Şose vc Köprüler Ka-
nunu İle ok ve tadillerine göre hâzineye ayrılan hisse.
o
lâk
3 yol
4 (5
yardım’
6 l'berrular
• 7 — Fai/1 •>
8 — Malzeme, satışları
9 — Müteahhitlere verilecek yol malzeme vc mn ınelirir'n bedel ve faizleri
10 Müteahhitlerden alınacak znlnr
V Har genel müdürlüğü heı yıl nunda 3 yıllık devlet yolları vapım bakım programını hazırlıyncaktır.
Tasarıda bir mühim nokta da 249ü Sayılı Arttırma. Eksiltme ve İhale Kanununun yol hizmetlerine karşı koyduğu zorlukların giderilmesidir
Yeni idari lüzuin gördüğü yerlerde tamirhaneler açahilccek vo bunları döner sermaye ile Işlctebilrcektir.
Tarım Bakanı Cavit Oral, dünkü îz-mit C.I-I.P. Kongresinde tarım vc tarım politikası mevzuunda şunları söylemiştir :
“ Tarım politikamız, realist
listtir. Milli geliri toprağa bağlı bulunan bu memleketin tarıma birinci derecede önem vermesi kızımdır. Bu maksatla Şemseddin Günaltay kabinesi, a-zlz köylümüzün yardımına koşmaktadır.,, demiş vc Marshall Plânının İzahına geçerek bu plânın memleket ziraat!-ne büyük faydalar temin ettiğini belirterek plânın tatbikatı hakkında İzahat vermiştir. Tarım Bakanı, beyanatı sırasında Marshall Plânının tek taraflı .bir anlaşma olmadığını, bunun karşılıklı şarta bağlı bulunduğunu tebarüz ettirerek, Amerikanın istihsalimizi arttırmamız kızım geldiğine inandığına İşaret etmiş ve istihsal fazlasının fakir Avrupa memleketlerine satılmasını istediğini belirtmiştir. Tarım Bakanına göre, Türkiye Marshall Plânını tahakkuk ettiren memleketlerin başında gelmektedir.
Torım Bakanı, ayrıca «özlerine şunları ilâve etmiştir:
“— Marshall Plâniylc gelen malzeme, bize fabrika fiatına mal ol maktadır. Serbest piyasa fintiyle aradaki fark, büyüktür. Biz Marshall Plânını kabul eder ken memleketi bir makine mezarlığı haline getirmemek için birçok atölyelerle eleman yetiştirici kurslar açmayı da düşündük ve bunları tahakkuk ettirdik. Bugün, memleketin muhtelif yerlerinde bozulan makineleri tamir edecek «atölyeler açılmış ve bu makineleri kullanacak personel yetiştirilmiştir. Diğer
taraftan küçük müstahsilin de vasıtalarını ehemmiyetle ele almış bulunuyoruz.
Mevcut makineler sayesinde nadas ve zeriyat miktarı çok artmıştır. Bu se neki pamuk istihsalimiz 350 bin balyadan 500 bin balyaya çıkmıştır. Eğer tabiat yardım ederse, bu seneye kadar görmediğimiz bir hububat bolluğu ile karşılaşacağız.,,
Bundan «onra Toprak Kanunu mevzuu üzerinde duran Tarım Bakanı, şunları söylemiştir:
•"— 1945 senesinde çıkarılan Toprak Kanunu tatbikatta aksaklığa uğradığı için C.H.P Kurultayınca bazı maddelerinin tâdiline karar verilmiştir. Yeni tasarı, Meclise sevkedilmek üzeredir. Buna göre, bilhassa orta ve küçük toprak sahiplerine tam bir emniyet sağlanmakta vc topraksız Türk köylüsüne toprak temin etmek gayesi ile hareket edilmektedir.,,
Daha sonra «Özlerini orman mevzuuna nakleden Cavit Oral, bu mevzuda da demiştir ki:
"— Türkiye, orman bakımından dünyanın en fakir memleketlerinden biridir. Bir memleketin % 20 si orman olursa, o memleket, orman memleketi sayılabilir. Bizrleki ormanlar yüzde 10 ilâ 13 arasındadır. Orman mevzuunda fakir bir memleket sayılan İspanyada da durum bizimkinin aynıdır.
Ormanlarımız, günden güne azalmaktadır. Memleketin yakacak ve kereste ihtiyacı, bu ormanlardan temin edilmektedir...
Çeltik bahsine de temas eden Bakan, yeni bir Çeltik Kanununun hazırlandığını söylemiş ve bu kanun etrafında izahat vermiştir.
Tekel Bakarımın beyanatı

Müstahsilden alman yüzde beşlerle bir tütün ortaklığı kurulacak
Bakan, ayrıca ekimi genişletmektense, iyi vasıflı tütün yetiştirilmesini tavsiye etti
l^mıt lefonla) Bakanı üzerinde durmuş ve İkinci Dünya Harbinden önceki senelerde, 50-60 milyon kilo etrafında tütün istihsal edildiğini, bu miktarın şimdi 100 milyon kiloyu geçtiğini söylemiştir.
Bu artmanın müstahsile zarar vermekte olduğuna işaret eden Tekel Bakanı. Yunanistamn, Fransamn ve Amerikanın Türk tipi tütün istihsaline e-hemmiyet vermekte olduklarını belirterek tütün ekimini genişletmektense. iy: vasıfta tütün yetiştirilmesini tavsiye etmiştir.
Bakan, bnudan sonra; senelerden beri tütün müstahsilinden alınan yüzde beşler mevzuuna geçerek demiştir ki
“ Bu seneye kadar toplanan para, faizleriyle birlikle 30 milyon lirayı bulmuştur. Bu para. Ziraat Bankasınd«a mahfuzdur. Müstahsilin bu birikmiş parası He bir Tütün Ortaklığı Müessesesı
25 (Hususi muhabirimizden tc-— Kongrede söz alan Teke! da bilhassa, tütün politikamız
kurulacaktır. Sermayesi 55 milyon Hra olan bu müessesenın hisselerine müstahsil yüzde yetmiş nispetinde iştirak edecek, yüzde 30 una da Tekel, Ziraat Bankası ve millî bankalardan bazıları sahip olacaklardır. Hisse senetlerinin kıymeti 10 Hra değerle piyasaya çıkarılacaktır,
M«aliye Bakanının beyanatı
Aynı kongrede soz alan Maliye Ba kanı ise ezcümle şunları söylemiştir:
“— Harbe girmedik. fakat on yıl içinde milli müdafaa masrafları dört buçuk milyar lirayı buldu. Bu. umumi masraflarımızın yüzde ellisini teşkil e-der. Avrupa iktisadi İşbirliğine dahil memleketlerin hiçbirinde, Türkiye kadar milli müdafaa masraflarına yer a-yıran memleket yoktur. Bu yılki bütçemiz de harp bütçesi karakterini taşımaktadır. Buna rağmen memleketin kalkınması için bütçemize 226 milyon liralık bir tahsisat koymuş bulunuyoruz.

A kaıyakıt îardan alınan Istih-vergisl.
Benzin vc benzerlerinden alınan vergisi.
Akaryakıt, gümrük resimleri Devlet bütçelinden yapılacak nr
İzmir 25 ı Hususi muhabirimizden ı — Kırkağaçtan gelen • aherlere göre. Ege tütün piyasası bu gece bilfiil açılmıştır. Felemenk Tütün Şirketi alışı 295 kuruştan başlamış, Amerikan firma». 275.
Hernıan Spiro? 260 kuruşa kada
ce-

so-ve
Kooperatifimi Koruma Derneğinin toplantısı
ıstanbul Kooperatifleri Koruma Derneği tarafından yarınki sah gecesi E> mlnönü Halkevinde saat 8.45 de kooperatif âzaları arasında bir tanışma toplantısı tertip edilmiş ve gece için çeşitli bir program hazırlanmıştır
fiatleri
Gece
lan teklifler üzerine satışlar kalmıştır.
Gece yarısına kadar yüz bin kilo tütün satılmıştır.
d uşürmüşletoır.
saat 11 de ?lb kuruştan vâki o-sabnha

t
İstanbul ve İzmırde haftalık piyasa vazıyeti
İSTANBUL
İstanbul Borsasının bu yıl hareket itibariyle başta gelen maddesi Fındık hafta içinde yine oynak bir manzara arzetmiştir. Fiyatlar 137 kuruştan açılmış, hafta sonunda 134 kuruşa kadar gerilemiştir. Bu yıl fındık ihracatı, her yıldan fazladır. Mevsim başından geçen hafta sonuna kadar yirmi beş bin tona yakıtı mal sevkedil-diği anlaşılmaktadır. Alıcılarımız birinci derecede îngil tere, sonra Almanya, İsviçre, İsveç ve Fransadır.
dar zeytin alınmakta oluşu bütün bu piyasalara dokunmaktadır.
Diğer maddeler arasında 54 kuruş arasında istikrar gevşeklik
kazanmış gibi duran Ceviz istisna edilirse, umumîdir ve kavde değer bir vaziyet yoktur.
İZMİR
Hafta zarfında İzmir Ticaret Borsasında gören başlıca ihraç maddelerinden üzüm, incir
ğuıı sağlam ve istikrarlı bir vaziyet arzetmesine mukabil pamukyağı ve çekirdek fiyatlarında gerilemeler kaydedilmiştir.
muamele ve pamu-
vün-ıslah
Defterdar Fabrikasına yeni tesisler yapılıyor
Defterdar Mensucat Fabrikası, lü kumaş imalâtının kalitesini
için, Kamgam tesisatı kurmaktadır. Tesisatın ikmalinden sonra bu fal> rikanın kumaşları da Hereke ve diğer fabrikalar imalâtına yakın bir nefasette çıkacaktır.
olan İsveçin incir ithalini serbest bırakması, piyasaya çok iyi tesir etmiştir. Bununla beraber yeni satışların ancak Noel ve Yılbaşı tatillerinden sonra tahakkuk edebileceği anlaşılmaktadır. Birleşik Amerikadan da incir talepleri gelmekte ise de kalite bakımından bunların karşılanabileceği şüphelidir. Zira büyük kısmı B serisi ve küçük kıtali incirlerden terekküp eden takriben 1400 tonluk küçük stokun ancak ufak bir miktarının kalite hususunda çok hassas ve dikkatli hareket edilmesi icap eden Amerikan işlerine elverişli olabileceği bildirilmektedir.
Hafta sonu piyasa kapanırken bu madde yine hararetli durumunu muhafaza ediyordu.
Fındıkla beraber son zamanlarda piyasanın hareketli bir maddesi haline gelen Tiftik üzerine de muameleler devam etmiştir. Anamaî tiftikler 280 kuruş kadar yiikselmişdir. Büyük alıcı durumunda piyasayı hararetli tutan İngiltere talepleridir. İthalâtın serbest bırakılması üzerine geçen yıllarda bir aralık piyasamızda görülen Brezilya taleplerinin de önümüzdeki haftalarda piyasaya gelmesi ve 19 1ar arası serbest maddeler arasına bu malın da umumiyetle girebileceği kanaati piyasanın istikbali bakımından iyi düşüncelere yer vermektedir. Kırkımdan önce inkişafı beklenen bu vaziyetlerin tahakkukunda, müstahsilin de hissesini alabilmesi ümidi ayrı ca memnuniyeti mucip olacak bir vaziyettir
Bu piyasada hafta içinde zikıe değer başka bir hareket yoktur. Umumî temayül gevşeme ve düşme manzarası gösteriyor. Bu hal. bilhassa yağlı tohum ve nebatî yağlar gruplarında vazıhtır. Bunun sebebini İzmire ait kısımda daha açık göreceğiz İstanbul.ı tesir eren hava da esasen Eğeden gelmekte ve Ayvalıkta 160 kuruşa ka-
Geçen hafta çekirdeksiz, kuru üzüm piyasası gittikçe artan bir sağlamlık arzetmiştir. Mevcut 20 tonluk stokun 6 bin tonunun Tariş’te, 6 bin tonunun ihracatçı elinde ve mütebaki 8 bin tonunun da müstahsil ve mutavassıtta bulunduğu tahmin edilmektedir.
Mevsimin bu oldukça ilerlemiş devresinde ellerinde stok tutabilen büyük müstahsiller ve mutavassıtlar AvrupalIlar atası ithalât tahdidatının kaldırılacağı veya azaltılacağı hususunda son günlerde muhtelif menbalardan gelen ve İsveç ile Hollandanın aldığı bir kararla leket için fiilî teyidini bulan haberler üzerine boısaya arzda nazlı davranmaktadır. Bunun olarak ihracatçılar borsada fazlaca mala talip takdirde fiyat hemen yükselmeğe başlamaktadır, evvelce fiyatların 52 kuruşa kadar inmesi sırasında yapılmış olan dış satışları bazı ihraç evleri zarala kapamak mecburiyetinde kalmışlardır.
Alman ve Çokoslovak kliring hesaplarının disponibili-telerinin müsait olmaması yüzünden geçen hafta da Pamuk ta yegâne dış alıcı durumunda kalan Fransaya yapılan satışlara muvazi bir surette borsa nisbî bir istikrar manzarası arzetmiştir. Durumun Yılbaşına kadar bu şekilde devam edeceği ve bu tarihten sonra tekrar alıcı vaziyetine geçmesi beklenen Almanya ve Çekoslovakyanm mııbayaa-lariyle piyasanın yeniden harekelteneceği alâkalılarca tahmin edilmektedir.
Diğer taraftan ötedenbeıi
t
bu mem-mallarını neticesi oldukları Netekim
evleri zarala kapamak
işlenmiş İncir alıcısı
Dünya fiyatlarının tesiri altında memleketimizde de fiyatları devamlı bir gerileme kaydeden Zeytinyağı ve diğer nebati yağlara paralel olarak hafta içinde Pamukyağı piyasasında da gevşeklik ve gerileme müşahede edilmiştir. Yağ fiyatlarının daha da gerilemesi mümkün görülmektedir.
Uzun zamaııdanbeıi devanı eden gerileme neticesinde fiyatı hafta içinde 16 kuruşa düşen pamuk çekirdeği ile Yunanistan piyasası alâkalanmaya başlamıştır. Maama-fih 16 kuruşluk fiyatın dahi rakip Mısır ve Sudan’ın çekirdek fiyatlarına nazaran yüksekliğine işaret edilmektedir
1949 yılının son haftasına, memleketimizin başlıca ihracat piyasaları bu şekilde girmekte ve dünya alıcı pazarlarının çoğu kapalı olacağından piyasa, hareketsiz günle-re namzet bulunmaktadır.
1
5
Sayla 4
Y E N t tSTANBUL
2^ Aralık 1949
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
«J
MM


9
ALMANYA HUSUSÎ MUHABİRİMİZ BİLDİRİYOR
Sovyetleriaı dostluğuna âkıbeti
güvenmenin
Ömrünü komünizme vakfeden 70 lik ihtiyar Pieck, Cumhur Başkanı ismi altında bir mahkûm hayatı sürmektedir
Yazan: Curt Riess
nın Ruslurdan neler çektiğini herkes ten İyi bilmekte ve çekinmeden söylemektedir.
Böyle şeyler, Albay Tulpanof’u sinir lendirir. Ulbricht çok daha yumuşak tır vo Tulpanofun verdiği emirleri go zünü kırpmadan yerine getirir. Çünkii Ulbricht, bir Alman partisinin münıes sili değil, Kremllnln adamıdır.
Bu sebeple, Pieck’in mağlûbiyetine şaşmamak lâzımdır. Pieck’in devlet re-İMİığino getirilmesi, Sovyet politikasına körükorüno boyun eğmeyen bu şah şlyetin, zararsız bir hale sokulmasın dan başka bir şey değildir.
Pieck He Ulbricht arasındaki son mücadele üç hafta sürdü. Pieck, yeni devlot için ısrarla istiklâl istedi. Moskova 7 ekimde Picck aleyhine karar verdi. Vakıa şeklen bir “Alman mokratik Cumhuriyeti,, kuruldu, kat Sovyet komis»?rinin vazifesi vam edecektir. Çünkü, Sovyetler he ediyor ve Pieck’e itimat
1

Paris postası
Alma
ana öğretim
KENAN TEMİZDİN
suratlı
hayatı eder.
Rustar sayesinde mevki alabildiler. Halk bunların Sovyet uşağı olduğunu çabuk anladı.
Pleck’de İlk tereddütler başlıyor. Bir taraftan Ruhr ve Şaar'ın İstiklâli için mücadele edecek, nutuk verecek, öte taraftan Oder - Nelsse hattı için İliç itirazda bulunmıyucaktır. Rus dostla-riyle görüşecek böyle bir hattı hareketin, komünist partisi prestijini tehlikeye düşüreceğini anlatmak istiyor.
Fakat kendisini Eerllne getiren dostlar meydanda yok. Onların yerino, Tul panof adında kabak kafalı bir albayla karşılaşıyor. Tulpnnof, Pieck’e, bun dan böyio komünist, partisi politikasını bizzat idare edeceğini kısaca İhtar cdi* yor. Oder - Neisse hattı hakkında tek kelime söylcnmiyecekUr. Bu bir emir dir.
Şu var ki. Picck kendisini haklı olarak işçi sınıfının mümessili saymakta ve keza Rusların Doğu bölgesinde nasıl hareket ettiklerini, bilhassa işçi sınıfı
SI


Bonn’da Noel tatili
Çünkü ih-bir şahsi
kalkar va
“Alman Domok»*atik Cumhuriyeti,, nin devlet reisi VVılhclm Picck; “şahane,. yaşıyor. Reaml makamı bir şatodur. Vakaa Niedcrschönhausen Parkındaki Hohenzollern şatosu oldukça eski tiptedir vc çabucak hale yola konmak lcabetmiştır. Kaloriferi de hâlâ işlemez. Vo ıaray kapısını elli kişilik muhafız kıtasının asık nöbetçileri tutar.
Mamafih bir cunıhurreieinin da herhalde böyio olmak icap
Zaten demokratik cumhuriyetin ilk günlerindeki heyecan arasında, kimse muhafız kıtasına aldırmadı. O günlerde kendinden geçmiş hnlk, fener alayları tertipledi. Tıpkı Hitler devrinde olduğu gibi. Yine o günlerde gazeteler şunları yazdı: “Alman domokratik cumhuriyetini hiç kimse, hayatını mütemadiyen demokrasi ve cumhuriyet için feda eden, cihan harplerinden önce, bu harpler sırasında vc arasında sulh için, taviz kabul etmeksizin çalışarak Alman sulh cephesinin bütün cihanca malûm vo muteber mümessili Alman, demokrat ve cumhuriyetçi Pieck kadar temsile lâyık değildir!,, Cumhurreisl-mizin hayatını anlatmak demek, büyük ve feci hâdiselerle dolu asrımızın Alman tarihini yazmak demektir.,,
Fener alayları geçtikten» mübalâğa!*, neşriyat kâğıt sepetini boyladıktan bir kaç saat sonra, Hohenzollern şatosunun duvarları arkasında sayısız entrikalar, kaybedilmiş bir dâva ve dâvayı kaybeden ihtiyar bir politikacının sükutu hayali, dertleri ve ıztırabmd&n başka bir şey kalmamıştır.
Pieck. eski arkadaşı Mareşal Voro-şilof’a bir mektup yazarak hemen Berlin© gelmesini rica ediyor. Çünkü işler yolunda değil. Sovyet yüksek komiser liğine tâyin edilen General Çuikof, Sov-yetler Birliğinin tezatlı tavrı hareketi vc başbakan yardımcısı Ulbricht’in pervasız faaliyeti, Pieck ile eski parti arkadaşları arasındaki konuşmaJarın başlıca mevzuudur.
Eski arkadaşlar da, büyük komünistlerin entrikaları nakkında mütemadi yen şikâyet ediyorlar ve mektup yağdırıyorlar. Şu var ki, bunlar cumhur-reisinin eline pek geçmiyor, tiyar Picck, artık “meşhur,, yettir.
Cumhurrelsi saat sekizde
dokuza doğru sarayın birinci katındaki büyük çalışma odasında misafirlerini kabul etmeye başlar. Saat on bu çukta Rusların hediye etliği sekiz silindirli otomobille yola çıkarak saat on birde SED (Sozıalistisch Einheist-partei Deutschlands - Alman Birleşmiş Sosyalist Partisi) merkezine gelir.
Öğleye kadar parti merkezinde çalışan devlet reisi, partili başmuharrirlerin basın toplantısında bulunur. Bu toplantıda hafif bir şekerlemeye dalarsa, kendisini uyandırmamak usuldendir. Saat birde yemek yer ve İstirahat eder öğleden sonra Sovyet askerî idaresi, parti mektepleri, fabrikalar ve saire ziyaret edilir.
Pieck’in, gençliğinde iltihak ettiği eski Sosyal Demokrat Partisi ile çekişmesi çok eskiden, tâ Birinci Cihan Harbi başlangıcında partinin harp bütçesine muvafık rey vermesiyle boşlar Harp sırasında kanun dışı çalışan Pieck ihtilâl için yazılar yazmış, gizli toplan tılar ve alenî nümayişler tertip etmiş tir. Büyük çapta komitacı olduğu bu sıralarda sabit olmuştur. Hapse mahkûm edilen Pieck, Hollandaya kaçıyor ve gizli olarak Ecrllne dönüyor. İhtilâl kendisini gene meydana çıkarıyor. Liebknecht ve Rosa Luxenıbourg ile birlikte komünist partisinin nüvesi olan Spartakus Birliğini teşkil ediyor. İki arkadaşiyle tevkif edilen Pieck, muhafızlarını kandırarak kaçmaya muvaffak olurken arkadaşları linç ediliyor. Müteakip seneler, partinin kurulması Reichstag’da ve sokaklarda mücadele ile geçti. Hitler iktidara gelince, Pieck-in yeniden kanun dışı çalışması icap etti. Hemen yakalanan Thaelmann'ın aksine, harice kaçmaya muvaffak oldu. Acaba nereyo gitti?
Resmî biyograflann şimdi yazdığına göre; “Leninlo ilk temaslarından beri Pieck, büyük vo kudretli bir Alman-yanın, ancak sıkı bir Sovyet dostluğu sayesinde kurulabileceğini müdrikti.,, “Şu var kİ, Pieck’in Sovyetler Birliğine karşı duyduğu dostluk, 1933 de henüv kendisini Moskovaya çekecek kuvvette değildir. Ve bu itibarla Paris© gitti.
İkinci Cihan Harbi ufukta belirince. Pişek mecburen Muskovaya gelmiştir. Moskovada bir iki nahoş hâdise geçti Almanyadan kaçan bütün komünistleri şaşkına çeviren Hitler - Stalln Paktı imzalanmış, Alman komünistleri göz den düşmüş ve Kremlin, muvaffak olamadıklarını sert bir tavırla İhsas et mlştlr. Bu da yotmlyerck — “temizlen millerdir,,. Aralarında Hclzm Ncu mann, olduğu ha İd o birçok Alman münisti ortadan kaybolmuştur.
Pieck diğorlcrlne nazaran daha muamele görmüştür ve arkadaşları
na hayret etmemiş değillerdir. Halbuki bunun İzahı çok basittir. Kremllnln Pieck’e ihtiyacı vardır, daha doğrusu Hitler mağlûp olunca Kremlin Pleck'i kullanacaktır. Pieck hniktun, işçi hareketinden yetişmiştir vo popülerdir Moskovada bulunan diğer parti liderleri lee bilâtstlenıı Kremllnln yükselttiği şahsiyetlerdir. Meselâ. Hitler devrinden Önco Saksonya parlâmentosunda ehemmiyetsiz bir mebus ve sonra Bran denburg komünist partisi sokrotorl olan Waltor Ulbricht.., Kremlin bu zata İtimad sdeblhr. Çünkü Ulbricht 1039 ağustosunda Stalln - Hitler paktını Iznh ve methetmlştir. Fakat acaba Ulbricht Almanyadakl halk kütlelerini peşinden sürükleyebilir mi?
Harp suna erdikten birkaç hafta sonra, Pieck tekrar Berline dönmüştür. Jztırap çüken. aç kalan vo donanların, fakirler olduğunu müdrik olan eski işçi, harabeler karşısında büyük sarsıntılar geçirdi. Buna rağmen memlekete dönüşünü takip edon bugünler hayatının en mesut zamanı İdi.
Pieck’in adi, hâlâ anılmaktadır ve ihtiyar komünist, eskisi kadar nüfuz gah i bl d ir. Ulbricht vc ötekiler, ancak
ku*
i/i bu
De-fa-(lc-şüp-
etmlyor.
Bugünkü Batı Almanya Hükümeti, birçok müstakil Avrupa hükümetlerinden çok d.alıa sağlamdır. Adenauer, harici müdahaleler müessir olmadıkça» icraat ne olursa olsun ve muhalefet ne yaparsa yapsın, 1 yıl işbaşında kalacaktır.
mentonun veya halkın itimadına borçlu değildir. Başbakanın bu kuvveti, Batılı müttefiklerin yardımiyle meydana gelen yeni anayasaya dayanmaktadır. Muhalefet, bu anayasuya göre, bütün iktidarın, Başbakan elinde toplanacağını çok geç farketu. Sosyal Demokrat Partisi “parlâmento heyetinde,, anayasa hazırlıklarına İştirak ederken, seçim neticeleri ve sağcı partilerin müzakere kabiliyeti doiuyı-siyle muhalefete düşeceğini hiç ummadı. Şimdi Bonn’da umumiyetle “Başbakan anayasası,, ndan bahsedı -mekte ve VVeimar Anayasasının Hitlere. Başbakanlıktan diktatörlüğe geçmek fırsatını veren “salâhiyet,, maddeleri hatırlatılmaktadır.
Şu var ki, ömrü boyunca tavizde Dülunmak zorunda kalan Rheinlaıdlı bu politikacının şahsiyeti diktatörlüğe müsait bulunmamaktadır. Ancak gerek taraî tarlan, gerekse dc muhalifleri, İhtiyar amaga başlayan Başbakanın tabiyesındekı yorucu inadı, şüphe İle takip ediyorlar. Dr. Adena Uer’e Başbakanlık tevcih edildiği zaman. Kejuhsı. Bisnıarck’ın azledüd.gl yaşta bulunuyordu, Maamafih. işgal altındaki Balı Almanya Başvekili ne Bismarck arasındaki yegane muiıase1-betin de bu yaş benzerliğinden (oaıet olduğu buralarda ı eri sürülm iyen değil. Her ne ise. objektif olarak om ; r-sak. Batı Almanya Devletinin ik .. -
□akandan, ne de “Başbakan A-. sasından,, zarar görmediği muttuk tır. Almanyanın vazıyetindeki
memleket için en kötüsü. Hükümet buhranları ve parti mücadeleleridir. Hükümet ve idarenin şahsi durumunda şayanı memnuniyet bir İstikrar ve devamlılık mevcut ur. Teslim ve işgali müteakip memlekette hâsıl o aıı personel noksanları ortadan kaidırılubilmiştir. Bu itibarla gelecek ilkbaharda, bütün hizmetler için kusursuz çalışan bir memurlar kadrosunun tamamlanabileceği kuvvetle muhtemeldir. \\p-he yok ki, bu hizmetlerin, büyük ekseriyeti İktisadî mahiyette olacaktır
Berlin, (Alman yad akı hususi mulıa-birimiz Rechenberg bildiriyor) — Batı Almanya politikacıları Weınıar Cumhuriyetinin eski bir usulünü yeniden tatbik etmeğe başladılar. En büyük hıristiyan bayramından sekiz gün evvel, Bonn parlâmentosu tatile girdi. Bu suretle ilân edilen siyasi mütareke, yeni yılın ikinci haftası sonuna kadar sürecektir. Eski Reichs-tag’ın bu yeni nümunesl, bir çok kanun tekliflerini. 1950 yılına tehir e-derken, mebuslar, çabucak birbirlerine ufak bir Noel hediyesi vermeyi ihmal etmediler. Hususi bir parlâmento komisyonu, mebus maaşlarını, eski Reichstag bareminin dört misli fazla-siyle 2.6ÜÜ Deutschmark ı takriben 600 dolar) olarak tesbit etti. Bu maa$ nisbetı de, harpten sonra Almanyada yapılan bütün Devlet masrafları gibi, umumi sefaletle hiçbir suretle kabili telif değildir. Maamafih komünistler de bu yeni maaşları bilâitiraz kabul etmişler ve yalnız komünist partisi lideri, partisinin ”bu kukla hükümetini 48 saatte silip süpüreceğini,, söy-liyerek umumi neşeyi bozmuştur.
Komünistlerin bu halisane temennisi yakın Atide tahakkuk edenılyccek gibidir. Çünkü Batı Almanya hükümeti, bir çok müstakil Avrupa hükümetlerinden çok da]ıa sağlamdır. Bu kuvvetli durum, yalnız Batılı müttefikle, rin teveccühü ile kaim değildir. Bonn parlâmentosundaki partiler de, münakaşaların sertliğine rağmen, aralarında çok daha mütesanittir. Batı Almanya politikası İle meşgul olanlar, bu parlâmentonun devamı müddetin-ce, Batı Almanyada, meselâ Fransa-dakl gibi, hükümet buhranlarının baş-göstermesini gayri mümkün addetmektedirler. Başbakan Dr. Adenaııer. mücbir kuvvetler, yani harici müdahale müessir olmadıkça, İcraat ne olursa olsun ve muhalefet ne yaparsa yapsın, tam dört yıl işbaşında kalacaktır.
Dr. Adenauer. memleket için muhakkak müsbet neticelenebilecek bu sağlam durumunu, münhasıran parlâ-
İM**
uır
• t



4
ve geniş bal Klmlor yok
geldi v© orkestra doldurdu. O Ana salonun dört kö-yaparak yükselon gülüsmelor,
bir kene bit
U akşam Chnillot Sarayında Beethoven’in Dokuzuncu Senfonisini dinledim. Boş bine yakın seyirci alan bu muazzam tiyatronun yumuşak vo rahat bir koltuğuna gömülerek konser saatini boklıyordum. Halk, bont-lerdon koyuverilen bir su İntiza* mlyle koca salonu konu dolduruyordu,
tul Herkes, siyah cübbeli papas lar, ünivorsito tabolosi, daktilolaı dükkân sahipleri, tüylü şapkah kadınlar, askorior. yakalarında bilmom hangi nişanın kordolâsım taşıyan yaşlı erkekler, hâsılı hor. kos. Parisin hor somtindo, her kahvesinde, her otobüsünde kar Ulaştığım, dün Sorbonne ders-hanesini, bugün bir konferans sn fonunu veya bir spor meydanını dolduran o tez canlı, kıvrak, ko nuşkan vo sevimli kalabalık. İçle rinde tahta bacağını sürüyen, bo) yenini yan cebine daldırmış, oyuk gözünü siyah gözlük altında giz leyon harp malûlleri do vardı.
Nihayet saati ılo koro salonu kadar muazzam şeşinden akislor konuşmalar ve
don bire, bıçakla kesilir gibi sildi o ortalık binlorce kişinin fos almaktan bile çekindiği mabet sossizllğine gömüldü. Muh
tesem senfoninin insan ruhunu sa nat Inbiğinden çekip en saf, en halis vo en kanatlı hale getiren ? derin, içten ve lahuti müziği bas İnmişti.
Hayır, slzo Bcothovon'i vo Do kuzuncu Senfoniyi anlatacak do gİlım. Parçanın çalındığı müddet çe, nezlelilerin, bronşıtlilerin. hat tâ veromlilerin bile, nasıl bir mû cize ilo, bir kerccik olsun öksür mediklerini de anlatmıyacağım Yalnız senfoninin son kısmında dört solist ile 120 kişilik koro he yetinin büyük Alman şairi Shiller ın noşidosini almanca olarak söyle* ligini haber verirsom, bilmem hay ret oder misiniz? Evet, başındar tonuna kadar almanca olarak Görseniz, hepsi o Fransız ağzına bir türlü uymayan almanca keli meleri, ne büyük bir itina, ne sa Dırlı bir taklitle doğru ve dürüst talâffuza çalışıyordu. Salon, huşû İçinde, madığ»
küçük ihtizazın» musikinin lezzeti ile mest, dinledi, dinledi andıran tuşmuş etti
Düşünüyorum. Frnnsanın mer ©zinde. Fransız Hükümetinin sırf
bir kelimosini bil© anla şiirin ahengi, fakat en bile kaçırmadığı
ve mahşerin gürültüsünü bir dikiş tufanı, henüz yaylı takların tellerini tit
Sabri Esat SİYAVUŞGİL halka sanat zovki vermek içi kurduğu ve işlettiği bir müessese de, boş bine yakın Fransız dini© yicleinin huzurunda, 80 kişilik bir Fransız orkestrası ilo 120 kişiiil* bir Fransız korosu. Alman boate* kârı Beethoven’in senfonisini ça larken, Alman sairi Shiller'in ne sidesin! almanca söylüyordu. Ben ■ene süren kanlı bir işgal devr© sinde sokakta, ovde veya hapisha nede hor kelimesini korku, nofrel ve tiksinti İlo duydukları bir dili daha kaldırımlardan Alman çiz meşinin izi silinmeden, bina cep bölerindeki kurşun yerleri kaybol madan, köse baslarında vurulup ölenlerin hatırasını yasatsın diye duvarlara mıhladıkları levhalar toza gömülmeden, Parisin on bü yük tiyatrosunda zovkle, vocdiçin do dinloyobiliyo-lardı. Dikkat ot tim, koro heyetinin erkekler kıs rnınd.ı saçlarına ak düşmüş insan lar vardı. Kimbilir. kaçının ovlâ di siperde veya toplama kampın da can vormis. bir idam müfreze sinin önünde hayata vodâ etmiş ti. Dikkat ottim. koro hoyetinin kadınlar kısmında tayyörlerinin yakasına “Mukavemet, nişanının kordotâsını takmış, mahzun yüzlü anneler, dullar, nişanlıları yokol muş genç kızlar vardı. Fakat bütün bu vakitsiz ağarmış saçların çevrelediği vakitsiz kırışmış yüz lorde, Shiller’in mısralarını alman* ca söylerken on küçük bir tiksinc alâmeti yoktu. Bilâkis, hepsınd-kendilerine cennet tebşir edilmiı zahitlerin, muratlarına ermiş sevgililerin sevinci gülümsüyordu. Ya kın tarihlerini, kendi ıstırap ve matemlerini mi unutmuşlardı? Hayır, fakat siyasî ihtirasların doğurduğu kanlı hailelerle asil ruhların yarattığı sanat eserlerin! birbirinden ayı rdedebiliyorl ardı. Biliyorlardı ki kötü olan ve nefrete hakedon şey, ne düşmanın di li, no düşmanın sanatı, hattâ nc do düşmanın milletidir. Ancak biı an için o dili, o sanatı ve o mil letl düşman yapan bir korkunç ihtiras, birkaç azgın kafanın men faat. yalan ve riya ile büsbütür çileden çıkardığı kaba insiyaklar dır. Yine biliyorlardı ki. Öz sanat şu veya bu mezhebin emrinde kö lo olmayan, İnsanı Allahına yak (aştıran o enginlik ve yücelik âlemi. hangi dilin kalıbında görünür sc görünsün, mukaddestir ve hin bir bahane veya sebeplo ona dil uzatmak, onu hor görmek olamaz
Beethoven'in müziği içinde Schiller’in almanca mısralarını kopan Fransız alkışları, bana insanlığın âtisındon ümit ottirecek kadar manalı göründü.
Umumî “Terbiye,, dâvasında görenekler ve
TA küçücük çocukken, annemin, ayakkabılarımla minderin üstüne çıkmamamı tonblh ettiği, rahmetli babamın bir gün tramvayda ”bey amcaya., yer verdirmek için beni yerimden kAİdırıp rahatsız ettiği günlerden başlıyarnk; bellediğim güzel âdetlerin bir “terbiye,, meaelesf olduğunu o yaşımda henüz anlayamaz* dım. Yalnız bir şoyler öğr«nİ5'ordum Bunlar “küpe,,
ve sonrakiler kulağımda birer olarak kaldı.

hayli sene geçti. Daha çok
Bir
genç yaşta İdim amma çocukluk devrim de artık geçmişti. Berllnde, bir manav dükkânının önünden kardeşimle geçiyordum. Manavın önünde güzel elmalar gördüm. Almak istediğim zaman, elimle tutar gibi oldum. Kocaman bıyıklı manav, elime şakadan şöyle bir vurur gibi dokundu, ürk-tüm. almanca iyi bilmiyordum, kardeşime sordum. Yemişlere el ile dokunulmaz! dedi. O, benden önce oraya gitmiş, bu işlere evvelden alışmıştı.
Artık elimi böyle yiyecek maddeleri Üzerine sürmemeyi, yalnız uzaktan göstermeyi öğrenmiştim.

Aradan bir müddet geçti... Bir gün Devlet Kütüphanesinde, hocamın tavsiye ettiği bir kitabı tetkik için mütalâa salonunun memuruna pusulayı ver dlm. Kitap geldi. Oturdum, açmağa başladım. Orta parmağımı yalayarak kocaman kitabın parlak kuşe kâğıtlarını çevirmeğe başladım. Bu sefer de memurun hafifçe elime dokunduğunu hissettim... Kitap böyle açılmaz! dedi ve ilave etti: Bu kitabı sizden önce, senelerden beri binlerce kişi gördü; hepsi böyle yapsa İdi yapraklan yok olurdu! Nasıl açacağımı, sahlfe-leri yukarlanndan ve kcnarlanndan hizalayarak, nasıl sola devşirildiğini güzelce gösterdi.
Artık böyle kltapiann nasıl açılacağını öğrenmiştim.

Bir gün, oturduğum pansiyonda sabahleyin erkence kalkmıştım. Erkon
gidecektim. Koridorda yürüyordum. Basbayağı, herkesin, hepimizin otellerde falan yürüdüğümüz gibi ayağımaa kundura yürüyordum. Arkamdan ke-ai gibi sessiz biri geldi. Omuzuma dokundu. Başımı çevirince karşımda gece hizmetçisini gördüm. Aman, herkes daha uykuda, kimseyi rahatsız etmeye hakkınız yoktur, bu vakit böyle yürünmez! dedi. Ayaklarının ucuna basarak, böyle yerlerde, bu saatlerde nasıl yürüneceğini sessizce gösterdi.
Umumî yerlerde, bu saatlerde nasıl yürüneceğini Yiğrenmiştim.
insanın göreneklerle öğreneceği bir çok şeyler vardır. Ancak Öğreneceğini seçebilmek, öğrenebilmek bir fazilettir. Hareket ve Adetlerimizin, tavır vo şekillerimizin uygun veya olmayanı vardır. Böylece, cemiyet bünyesinden müabot veya menfi şekilde tezahür eden göreneklerde; ananın olduğu kadar hoca Öğütlerinin de hissesi vardır. Bu sebeple, terbiye sisteminde esaslı baş rolü ana ve hocaJar İdare eder. Cemiyetlerin terbiye dâvasında, ailenin veremediğini hocalar verir. Böylece, hocaların mühim vazifeleri olduğu kanaatindeyim.
Ben, yalnız atölyede korektürünü yapan, dersini verip giden hocayı yeter bulmuyorum. Talebesinin bütün günlük havasını beraber yaratmaya» beraber yaşatmaya ve böylece ruh]an üzerinde müsbet tesirler yapmaya muktedir hocaları daha faydalı buluyorum. Eğer bir hoca, aynı zamanda talebesinin en çok itimat ettiği, en çok sevdiği “arkadaşı,,; sözünden çıkanı i ya cağı bir “dostu,, olabilmek kudretinde, büyük çapta bir pedagog ise, mutlak olarak talebesini dilediği şekilde “forme,, edebilmek fırsat ve imkânlarını da bulabilir. Bence bir hoca; dürüst prensip şuura gençlik
Yoksa» bu İşleri yalnız dersinin müfredatı kadar dar bir çerçeve içinden gören hocadan, cemiyet» beklenildiği kadar faydalanamaz?
düşünceli, sağlam akideli, ve ideal sahibi, yaratıcı, milli malik dört başı mamur bir terbiyesinden mesuldür.
yalnız

Doktor göziyle
Tüberküloz tedavisinde
yeni ilâçlar - 1
★ Htt ant yur
A. Hıı mit âh y la
★ HA mit »ıi a » bir •
ğ ilttılUİ bl9
* Ih» HIM» • dhh bb n
A
uy» d hu ytdyt (lir
ShRkerpeare
.'dbıccdi n başka bir
Coleridge
rtlua, nluin bu ııyan-
Ben umetİP
*



l/uyuf HU d i, a dır
I ra • d alır
Sır W Raleigb aayah A'lalım yaz-ı ri hıkâ tirsidir
Hana Cristlan Andersen duşunenh.ı için bir ko-hissi dr nlt r irin bir facı-
Horace VValpole olmayıp m uhay yelesi
Bılyısi
olan insanın kınladı var, ayayı yoktur Joubert

• ★




Allah bir şair, hutfmtar da ar-t inilir. Dünyanın büyük dramı yok t e yazılır
M u hu yy ele
Muhayyele
Muhayyele
Balzac dünyayı idare eder. I inci Napolöon ruhun ffözfidür.
• Jouvert
hiçbir vakit Ölmez.
Stedman en kuvvetli despoh Auerbach
kadınlar
Mn hay yele
tur.
Erkekler bilyileriyle, muhay yeleleriyle konuşurlar.
J. J. Rousseau İyileşmeyen hastalar. hastalık hastalarıdır.
M. E. Eschcnbach Mu hay yi. leşiz bir ruh, telcskop-suz rasathaneye benzer.
Beecher
MALATA rÇISI
Yazan: Joseph Conrad

miş ve genç kızın sıhhatte olduğunu, memnun ve rahat göründüğünü yahut buna benzer budalaca bir şeyler yazmış olması İhtimali var. Gurbet İllerine düşen zavallı çocuğun unu-tulmıya gönlü razı olsa bile aldığı haberlere de pek sevinmiş olduğunu sanmıyorum, ne dersiniz?
Renouard bacaklarını uzatmış, başını göğsüne doğru eğmişti. Cevap vermedi, içinde merak ve tecessüsten ziyade, anlaşılmaz bir hastalığın belirtilerine benzeyen nahoş bir nc-buskısırıdan kurtulup ye-
vl endişe vardı vc eanki bu hissin rlnden kalkamıyordu.
Gazeteci devam etti:
Çocuk herhalde kararsızlık lerL alınca ne düfüneceglni bilemez da yasayanların birçoku, memleketlerinden haber oJdılcları vakit böyle kararsızlığa düşerler. Fakat şimdi size anlatacağımı öğrenirse ne düşüneceğini merak etmekteyim. Çünkü henüz ödenmiş değil, bakın: Bundan altı uy önce, Londra bankalarından birinin bir memuru, Ihtilfta suçundan dolayı tevkif edilir. Ağır bir mahkûmiyet tehdidi altında bulunan bu adam, vicdanım bir yükten kurtarmak İçin olacak, eski biı snhtekfirlık işini anlatır... Bir hisse senedi salıtekarliji). İşte bu hikâye, bizim genç asilzadenin masumiyetini açık tan açıfca meydana çıkarır. Banka memuru, demin bahsettiğim iflâstun önce o ınnhut müessesedo çalışmış bulundu £u için işin İçyüzünü gayet İyi biliyormuş... Ha, delikanlının suçsuz olduğu açıktan açığa öğrenilmişti uma şimdi de nerelerde olduğunu bilen yoktu. Tabii bu da hayli gürültü ve dedikoduya sebep teşkil etti. Miss Moorsom; "artık gelecek, ben de onunla övüneceğim.,, dodl. Fakat gelmedi İşte Böz aramızda Miss Moorssom'dsn başka onun geri gelmesini pek Istiyen yoktu. Ama, aklına geleni yapmak vc kimseyi dinlememek genç kızın âdeti İdi. Nihayet sabrı tükendi ve bir gün, delikanlının nerede bulunduğunu bilse onun yanına gideceğini söyledi. İhtiyar uşaktan ancak şu kadar-cık malûmat alınabildi: Arthur'den gelen «on mektubun üzerindeki posta damgası, güzel şehrimizin damgası İmiş, başka (ia adres vermemiş; biı kadar. Zaten uşnk dn kalb hastalığından yatıyor, can çcklşlyormuş. Miss Moorsom onu görememiş; adamcağızdan dalın bir şeyler ögıcrımek ümidiyle köyüne kadar gitmiş; faknt o. o kodur fena bir halde imiş, odasına giremlyerek aşağıda beklemiş. İhtiyar uşağın karısı, kocasının ngzınuan ne kapablldiyse gelip genç kızıı
içinde kalmış, bu haber* olmuştur. Zaten buralar-
O
«BBIKIia
- 5 -
fazla bir şey söylemeye nıeculi yok* Yeni bir İpucu verecek başka hiçbir

i
ASTA bir okuyucumuz bize makta, fakat onu İmha etmemektedir. Tüberküloz- vakalarının ekserisinde Streptomicine, umumi âraz Üzerinde derhal bir salâh husule getirmektedir.
Balgam ve öksürük azalıyor, ateş düşüyor, iştlha yerine geliyor, hasta kilo alıyor. Basilin kan yollyle yayıldığı vakalarda, yanı Mlllas tüberküloz dediğimiz akciğer tüberkülozunda ve bilhassa Meningite (menenjit) tüberkülozda en iyi neticeler alınıyor. Bundan maada deri ve kemik tüberkülozunda, böbrek tüberkülozunda, tüberküloz yaralarında âşlkâr salâh elde ediliyor. Fakat, en çok rastlanan müzmin akciğer tüberkülozunda, ilâcın hastalık Üzerine aşikâr bir tesirine çok nadir rastlanıyor.
Streptomlclne'ln bazı mahzurları da vardır. En başlıcası üâcın zararlı, yani toxsique tesirleridir. Uzun zaman kullanıldığı vakalarda, muvazene bozukluğu ve sagırbğa sebep olabiliyor. Cildde İndlfalar görülüyor, böbrekleri bozabiliyor. Son zamanlarda miktarı günde bir grama, günde iki defaya ânzalann kısmen
Streptomicine’in hlm bir mahzuru da, uzun süren tedaviler sonunda, mikropların ilâca karşı mukavemet kaz sınmalarıdır.
Bu sebeple, tecrübeli bir hekimin fikri alınmaksızın girişilen Strepto-mlclne tedavisi fena neticeler verebilir. Bilhassa, tüberkülozun başlangıç vakalarında kullanılması. basillere mukavemet kazandırıp, ileride daha ciddi ihtilâtlann tedavisinde hastan bu mühim vasıtadan mahrum bırakabilir.
H yolladığı bir mektupta, Strep-tomlcine tedavisinden istifade etmediğim yazıyor. Neomicine isimli yeni bir ilâçtan bahsedildiğini duymuş olup, onun hakkında ve ona benzer başka ilâçlar hakkında etraflı malûmat istiyor. Sayısı çok olan tüberküloz hastalarını aydınlatmak maksa-dlyle, yapılan ciddi neşriyata istinat ederek, tüberküloz tedavisinde yardımcı olarak muvaffakiyetle kullanılan bazı İlâçları gözden geçirmek istiyoruz.
Streptomicine — VVaksman'ın Ac-tinonıyces grıseus isimli mantardan elde etliği Streptomicine birkaç sene-denberi tüberkülozun birçok şekillerinde muvaffakiyetle kullanılan bir antibiotique’dir.
Antiblotique. mikropların hayatlarına mâni olan demektir. Streptoml-cine, uzviyet İçinde tüberküloz basilinin Üremesine ve gelişmesine mâni ol-
Çeviren: Keşıu! Nuri Darago \
anlatmış; esasen dalın muş ve o gece ölmüş, şey de bulamamışlar.
Başyazar bir iki saniye sustu ve sözlerini şöyle bitirdi:
— Dostumuz Wiiıte’nin söyler gibi olduğuna göre profesörün evinde epey buhranlı günler geçmiş, işte nihayet buraya geldiler. Bana Öyle geliyor kİ Miss Moorsom, kendi başına dünyayı dolaşmasına müsaade edilecek genç kızlardan dogil, Anıu ne olursa olsun bu yaptığı benim hoşuma gidiyor; güzel bir hareket buluyorum. Ancak, profesörün do bu hengâmede sabır ve metanetini muhafaza edebilmek için filozofluğuna güvenmiş olmasını da takdir ederim.^ O kız profesörün tek ovlâdıdır şimdi, hem de no müstesna bir evlât! VVıiHo bana onu tarif ederken âdeta dili dolaşıyordu. Sizin üzerinizde de fevkalâde bir tesir bıraktığını daha gi-• erken gördüm.
Renouard, sinirli bir hareketle şapkasını gözlerine doğru indirdi. Gazeteci, ne VVüUe ne de Renouard’ın bu ayarda bir kıza rastlamaya alışmadıklarını belirtti. VVillic, vaktiyle, işlere vukuf peyda etmek üzere Londraya gittiği zaman yalnız pansiyon ftulklylo düşüp kalkmıştı; zaten halinden de belli idi. Kendisi bile, Fleet sokağının şanlı şerefli kaldırımlarında dolaştığı tarihte kimseyi tanımaz, kibar Alemine girmek hevesini de taşımazdı. O devirde moclis siyasetinden. Avnnı Kamarasında söylenen nutuklardan başka hiçbir şeyle ilgilenmezdi.
Gazeteci
Kale gelerek sına mensup
bulunduğu fikrini tekrar ileri sürdü Profesörün pek hoşnut olmaması da tabii İdi; zira delikanlı, mnsuııı olmakla beraber dünyalık namına lıiç bir şeye malik değildi. Hem do, hııkettiğimlz hıılde uğradığımız bazı tullliHİZİlkler var ki meslek hayatımızı bir daha doğrulma maçasına mahveder. Bununla beraber bu kudur asil bir arzuyu kırmak pek güçtü; kaldı kİ onun temelinde büyük bir aşk da vardı Ah! O aşk yok mu! Dahası var: Genç luz, başını alıp kendi kendine yola çıkacak durumda İdi: Nu çoşureti eksikti, ne paranı; hattâ yaşı da yardım ediyordu. İşte bu sebepledir ki Moor-som kızının glı-lstiğl işe sürüklenmenin her bakımdan daha doğru, daim İhtiyatlı, hulâsa bir babaya yakışır hareket olduğuna hükmetti; kızın halası da aynı düşünceler»
bu geçmiş günlerin hâtıralarını anarken rlk-gülümsedi ve sonra, yüksek cemiyet tabaka-bir kızın bu hareketinde güzellik ve asalet

şırınga adedini de indirerek toxsique Önüne geçilmiştir.
İkinci ve çok mü-
sefere bir “DevriîÜem., seya-
ti.
yo-Ga-gıt-
olursa kendilerini alamadıklarını da bl-gllzcl kadının kalbinde yarattığı kapılarak zihninde pek yüksek çekici bir erkek siması kurdu.
uyarak onlara katıldı, ve bu hati adını verdiler .
Renouard yerinden kalkmış, ayakta duruyordu; hikâyeyi anlatan zatın sözlerinde heyecan ve galeyandan eaer bulunmadığı halde macera onu garip bir surette aarsmış-Gazcteci şunu da ilâve etti:
— Delikanlıyı bulmalarına yardım etmemi istediler.
Bunun üzerine Renouard, birini ziyaret edecekmiş iunda bir şeyler mırıldanarak müsaade İsteyerek çıktı, roz ve haset nedir bilmiyen bir ruhu olmakla beraber, tikçe büyür gördüğü bir nevi kıskançlık hissediyordu.
Düşündü ki, bu çeşit bir adam, öyle bir kızın bağlılığına lâyık oinmuz. Fakat yaşamış ve görmüş bir İnsan «ı-(atiyle, bazı kimselerin seciyesi ne kadar yllksck olsun bir takım fiillerden liyordu. Ve, o lınrlkuiâdo heyecana, hoşgörürlüğe ruhlu. Üstelik de güzel ve
Ama boş bir kuruntu İdi bu. Uzun yalnızlık aylarında ve deniz yolculuğundan sonra karşılaştığı genç kızın emsalsiz güzelliği ya gerçekten mukavemet edilmez bir kuvvetti, yahut da yanılıyor, yani kendi hislerine mağlûp oluyordu.
Kızın sevdiği adamın böyle bir genç kız tarafından so-lâyık olabileceğini kabul etmektense kendi hislerine olduğunu kabul etmek daha işine geldi. Öylo bir bayağı bir adama bağlanmasını aklı almadı düşünceleri vücuda getiren neydi? Miss Moorsonı'u duyduğu şeyler; bu gibilerle karşılaşınca, ruhumuz-
vllmeğe matlûp kadının
Bu
görünce
dan doğan hareketlerin hakiki kaynağıdır,
Malafa çiftçini, akşmna doğru gemisine döndüğü vakit, küpeştenin bir tarafına oturup güzlerini güverteye dikerek sanki geceye koyuverdi kendini, ve uzun uzun, hinlerimizin nasıl vücut bulduklarım, Iptflâlanmunn nereden doğduklarını düşündü. Vo bunları düşünürken o gönç kızın yanı başında olduğunu sanıyordu.
O yol «andı ki geceyanaı uyanınca, kamaranın kıırunlıgı içinde birden dikilerek, şöylo bir hâlet geçirdi: Kız gözüne görünmedi ama onun yaydığı hafif güzel kokuyu duyar gibi oldu. Hattâ genç kızın elbisesinde;) çıkan hışırtı İle uyandığına hükmetti
I Devam edecek)


Aclde para anıl no eallclilque — İlk defa 1046 da, Lehman da VVallen-tein tarafından, insan tüberkülozunda tecrübe edilen ve o zamandan beri, Stıcptomlclne’den latLfade etmiyen ve ya ona karşı muafiyet kazanmış vakalarda kullanılan bir kimya maddesi olup, hemen her vakuda hastanın umumi halini adamakıllı düzeltmektedir. "ur- p I
Günde 12-14 gram ağızdan alınıyor. Tüberküloz basili ile akciğer zarının iltihaplanması hallerinde ve bazı mafsal tüberkülozlarında, bu maddenin mahlûlünün zerki çok iyi neticeler vermiştir, Bağırsak ve böbrek tüberkülozlarında da hususi tesiri görülmüştür» Herhalde Mtreptumicine ile müşterek kullanılması tavsiye olunabilen bir ilaçtır. Memleketimizde A-nıinacyl namı altında bulunmakta ve kullanılmaktadır. Hafif bir hazım bozukluğundun başka zararlı tesiri görülmemiştir. Söylediğimiz gibi, gerek Amlnaciyl, gerek Streptomicine tüberküloz basilini İmha etmeyip, ancak üremesine mâni oluyorlar. Tüberküloz basilinin balmıımti cinsinden mahfazasını eritebilecek bir ilâç henüz bulunmamıştır. Bugün bütün elde edilen neticeler, ancak basilin İnsan üzerindeki yıprandıncı ve öldürücü tesirlerim önlıyebilmcklir.
»

26 Aralık 1919
YENÎ İSTANBUL
Tetkikler
HİKÂYE
İman, aşk ve sulh
AV, O. GOODVVİN .
GÜZELLİK İtibariyle birbirinden üstün resimler yapmıştı. fakat henüz “şahö-sor,. ınl yapamadığına kani idi. Bir gün oturduğu şohrln dışında tozlu bir yolda yürürken bir rahibe rastçreldi. İhtiyar rahip:
— Nereye gidiyorsun, diye sordu. Ressam cevap verdi:
— Nereye gittiğimi ben de bilmiyorum. Dünyadaki en güzel şeyin resmini yapmak istiyorum. Bunu nerede bulacağımı belki siz söyleyebilirsiniz!
Rahip:
— Ne kadar basit bir sual! dedi. Herhangi bir dinin mabedine gıdın, aradığınızı bulursunuz. "îman,, dünyada en güzel şeyden daha güzeldir!
Ressam yoluna devam etti. Biniz sonra rastgeldiği yeni evlenmiş genç bir kadına dünyada en güzel şeyin ne olduğunu sordu. Genç kadın cevap verdi:
— Aşk! Aşk. fakirlik İçinde zenginliği meydana getirir; gözyaşlarını saadetle çevirir; az olan yerde bolluk yaratır. Aşksız güzellik olamaz!
Ressam araştırmasına devam etti. Yolu üzerinde yorgun bir askerle karşılaştı. Aynı suali sorduğu zaman asker:
— Dünyada en güzel şey *‘8ulh„ ve sükûnettir, dedi. Harp dünyanın en iğrenç ve çirkin şeyidir. Sulh ve sükûneti bulduğun yerde güzelliği de bulursun!
Ressam mahsun bir tekilde ba-
Yelpazenin menşei
Yelpaze çok eski zamanlarda 1-cat edilmiştir. Bir zamanlar. Mısırda, Firavunlar zamanından kalma mezarlarda yelpazelere ve kabartma yelpaze resimleri* ne rastlanmıştır Hlndistanda 1 s e, eski Sanskrit yazılarda yelpazenin bahsi geçmektedir. O zamanlarda, yelpazenin yalnız kadınlara mahsus bir süs eşyası olmayıp, daha fazla yüksek sıınfların asalet derecelerini göstermeye yarayan bir vasıta olduğu anlaşılıyor. Kabul resimlerinde veya resmi geçitlerde, arkalarında büyük. renkli tüylerle sinekleri kovan, kendilerini serinleten hizmetkârlariy-le. daha azametli ve tesirli bir manzara arzederlerdi. Zenginler, ellerindeki büyük tüylerle sinekleri kovan esirlerle dolaşırlardı.
Bu devirden sonra yelpaze bir müddet için ortadan kaybolmuş, ancak birkaç asır sonra, küçük bir bayrak şeklinde yine meydana çıkmıştır. Haçlı seferlerde, Şark medeniyetinden birçok şeyleri memleketlerine götüren AvrupalIların bu arada yelpaze modasını çok benimsemiş olmaları muhtemeldir.
16 ve 17 nci asır İtalyan asil kadınlarının, büyük tüylerden, bayrak şeklinde yahut açılıp kapanan, velhasıl her çeşit yelpazeye pek rağbet et tikleri, mevcut resimlerden görülmektedir. Giyinmeye çok düşkün olan İngiltere Kraliçesi Elızabeth, “Bir Kra-
Uçakla ekim
Fr&nsamn Pas do Calais vilâyetinde İlk defa uçakla tohum serpme tecrübesi yapılmış ve İyi neticeler alınmıştır. Bu usulle İki saat zarfında 6 hektar araziye 1260 Kg. tohum ekilebll-
şım .salladı. İman. Aşk ve Sulh... “Bunların resmini nasıl yapabilirim,. diye düşündü. Yürümekten yorulmuştu. Geriye dönerek evine geldi. Kapıdan içeri girdiği zaman dünyanın en güzel şeyini bulduğunu birdenbire anladı.
Akşnnı olmuş; karısı ile çocuklu rı yemek masasına oturmuşlardı» İki küçük çocuk, ufacık ellerini göğüsleri önünde kavuşturmuş yemeğe başlamadan evvel anneleriyle beraber dua ediyorlardı. Çocukların gözlerinde küçücük kalblerin den gelen “iman,, ı gördü. Karısı başını kaldırdı, kendisine baktı. Genç kadının gülümseyen çehresinde “aşk., vardı. Ressam evinin sakin havasında asker in bahsettiği sulh ve sükûneti hissetti! Bu suretle aradığını bulduğundan memnun dünyanın en güzel şeyinin resmini yaptı. Resim bittiği zaman. şaheserine “Evim,, ismini verdi.
SABİH ÜSTEL
liçenin, tebaasından alabileceği yegâne hediye yelpazedir,, dermiş. Tabii Kraliçenin bu sözü üzerine saraya çeşit çeşit yelpaze akını başlamış, ama ne yelpazeler! Fildişi, altın veya gümüşten yapılmış, üstleri kıymetli taşlarla süslü bu hediyelik yelpazeleri 40 sterlinden aşağıya tedarik etmek mümkün değilmiş. Bu kıymetli yelpazelerden birine, sonradan IV. Henry namiyle Fransa tahtına geçen, Navarra Prensinin karısı, Margarethe de Valois. sahip olmuştu. Bu, beyaz tüyden yapılmış, bir tarafında 3 kameo ve bir büyük inci bulunan, diğer tarafı ise yakutlarla çevrelenmiş bir ayna olan kıymetli bir parçaydı.
Eski Japon minyatürlerinde ve tahta üzerine yapılmış resimlerden yelpazenin gerek kadın ve gerek erkek İçin çok lüzumlu bir eşya telakki e-dildiği anlaşılmaktadır.
Katlanan yelpaze, Çin, diğer Şark memleketleri ve İspanyadan Fransaya ve bütün Avrupa milletlerine geçmiştir. Fakat o vakte kadar kullanılan gösterişli ve şatafatlı tüy yelpazelerinin tamamiyle yerini alabilmesi ancak 50 senelik bir zaman sonra olmuştur. 17 nci asırda yelpazeleri, mitolojik ve tarih! sahneler. 18 İnci a-sırda İse zarif, süslü Rokoko şekilleri süslemiştir.;
18 İnci asrın son yarısında yani romantik devirde. Almanyada yelpazelerin üzerine meşhur şahsiyetlerin imzalarını yahut şiirler yazdırmak kadınlar İçin moda olmuştu.
Bugün yelpazenin modası, İspanyada bile geçmiş sayılabilir; yalnız en sıcak günlerde veya bayramlarda kullanılmaktadır.
miştir. Tecrübe, beher uçuşta 100 Kg. tohum srpen bir helikopterle yapılmıştır. Beş metre irtifadan yapılan tecrübe. bilhassa serpmenin İntizamı bakımından çok iyi netice vermiştir.
Muhtelit takım First
VVienna'yı 2-1 yendi
İkinci devre, Viyanalılar daha hâkim, fakat kendilerinden bek. lenmiyecek kadar sert ve fa-vullü oynadılar.
Şehrimlzıle misafir bulunan First Wienna takımı dün son maçını İnönü Stadında muhtelit takımla yaptı. Muhtelit takım sahaya şu kadro ile çıktı:
Erdal (Turgay). Kâmil — Hilmi, Hüseyin. BÜlend, Muzaffer — Erol, Lefter, Şükrü, Fahreddin. Halld.
Oyuna saat 11.35 te Viyanalılar başladılar. İlk akınlarında BÜlendde kesilen top. Viyana kalesine tehlike yanıttı ise de bir netice çıkmadı ve top avta gitti. Oyunun bundan sonraki kısmında muhtelit hâkim oldu ve 5 İnci dakikada yapılan bir frikik atışında BÜlend ilk golü attı.
12 nci dakikada muhtelit hâkimiyeti devam ederken Şükrü ikinci golü yaptı. Oyun bundan sonra mütevazlnleştl. 30 uncu dakikada bir Viyana hücumunda Erdal sakatlanarak çıktı. Ve yerine Turgay girdi.
Devre de biraz sonra (2-0) muhtelitin galibiyetiyle sona erdi.
İKİNCİ DEVRE
İkinci devrede Viyanalılar hâkim bir vaziyette oyuna başladılar. Mütemadiyen kalemizi sıkıştırıyorlardı. Çok güzel oynayan BÜlend mütemadiyen müdafaaya yardım ediyordu.
Bizim yaptığımız seyrek akınlar ya avta gidiyor, yahut da bekler tarafından kolayca kesiliyordu. 14 üncü dakikada Şükrünün bir akınım kesen Viyana müdafaasının uzun bir pasını alan soliçleri haf ve müdafaa hatlarımızı kolayca geçerek Denkere bir pas verdi. Gafil avlanan Turgay bu şütü tutamadı.
Oyunumuz birinci devreye nazaran oldukça düşük. Maç umumiyetle çok sertleşti. Sahanın kaygan olması yüzünden her an düşen oyuncular görülüyor. AvusturyalIlar son derece fa-vullü oynuyorlar. 18 metre dışından Şükrünün çektiği bir frikiği kaleci yumrukla çelebildi, fakat topu uzaklaştıramadı. Halidin, daha sonra Şükrünün sütlerini kaleci fevkalâde bir şekilde kurtardı. Forvetlerimiz biraz canlanır gibi oldular. Akın üzerine a-kın yapıyoruz, Mütemadiyen kornerler kazanıyoruz.
Bu mütemadi hücumlarımız karşı-sında bunalan Avusturj'alılar adamakıllı sertleştiler Hakem oyunculara sık sık ihtar ediyor. Bu sırada Fahred-dinle çarpışan Şaffer sakatlanarak yere düşüyor. Fakat ortada kasd! hiçbir vaziyet yoktu.
Fahreddin Şeflerin elini sıkıyor. Takım kaptanı Şükrü misafirlere bir sportmenlik göstererek -Fahreddini dışarı çıkarttı. Sahanın kenarında maç seyretmekte olan bir AvusturyalI idareci hiç beklenmedik şekilde Fahreddl-ne bir tekme attı. Bizim sportmence hareketimize yapılan bu harekete A-vusturyalı oyuncular bile çok müteessir oldular. İşe polis müdahale ottl.
Devrenin sonu yaklaşıyor. AvusturyalIlar hiç olmazsa beraberliği elde e-(İcbilmek için çok gayret sarfediyorlar Denker’ln nefte bir sütünü direk kurtarıyor.
Neticede muhtelit takım Vlyanah-ları 2-1 mağlûp ediyor.
bir yumruk çıkışı
Viyanalı kalocinin
Nişantaşı Kız Enstitüsü de şampiyon
Kız enstilüleri arasında voleybol maçları da neticelenmiş ve her maçı açık farklı galibeytlerle kazanan Nişantaşı KıZ Enstitüsü takımı. Kız enstitüleri voleybol şampiyohu olmuştur.
Şehrimizde hlr poligon yapılacak
İstanbul Avcıiar Kulübü şehrimizde atış sporunu geliştirmek ve kabiliyetli avcılar yetiştirmek için bir poligon yaptırılmasını Vali ve Belediye Reisinden rica edecektir.
Acemi avcıların avlanması ssnsen memnu olduğundan iyi atıcıların dünyanın her tarafında olduğu gibi ancak poligonlarda yotl»jebllpcvğlrıl hatırlatan Dernek, şehrimizde cksikllÇİ hissedilen bir atış yerinin inşası hususunda İlgili makamların kolaylık göstereceğini ümid etmoktcdlr.
Buones Aires’te tspanyollar galip geldi
Madrlt» 25 (A.P.) — Madrit fulbol takımı Buones Aires Racing kulübünü 5-1 mağlûp etmiştir. İlk devre 1-0 Madrlt tehlne neticelenmiştir.
Asya kıtası tenis şampiyonluğu
Londra. 25 (YİRS) — Asya kıtası tenis şampiyonluğuna bugün de devam olunmuştur. İngiliz çifti, Hindistan çiftini 6-2, 6-1, 1-6 ve 6-2 olarak yanmiştir.
J
İzmir lig maçlarında Göztepe başta gidiyor
İzmir 25 (Husus! muhabirimizden telefonla) — Bugün Alsanc&k stadında yapılan maçlarla lig maçları birinci devresi neticelenmiştir. Altınordu gayet çetin bir maçtan sonra Altayı 2-0, Göztepe Yün Mensucatı gene sıfıra karşı 2 golle yenmiştir. Bu suretle, Göztepe 15 puvıınla liglerin başına geçmiştir. Altınordu ve Alfav 14 er puvan-la Göztepeyi takip etnıektedin
Nureddin Zafer hastanede
isveçlilerle son yaptığı müsabakadan sonra rahatsızlanan kıymetli güreşçimiz 62 kiloda Avrupa birincisi Nureddin Zafere bir hafta istirahat verilmiştir. Hastalığının herhangi bir düşme neticesinde meydana gelen Travma olduğu sanılmaktadır,
Bu müddet geçtikten sonra kendisine ikinci bir muayene yapılacak ve röntgeni alınacaktır.
Lig mallarının başlaması geri kaldı -
|
Lig maçlarının ikinci devre karşılaşmalarına 31 aralıkta başlanacağı evvelce bildirilmiş ise do Ispanyol takımının İstanbul seyahatini ancak yılbaşı tatilinde yapabileceği anlaşıldığından lig maçlarının iki hafta tehirle 14 ocakta başlamasına karar verilmiş t İr.
Birleşik Amerikada mısır istihsali ve mısırdan elde edilen maddeler
BİRLEŞİK Amerika’da senevi va-l satî olarak (3.000.000.000) buşel | (yani takriben 1.050.000.000 hektolitre mısır istihsal olunmaktadır. Bu I mahsulün bir kısmı aile sofralarında, i yahut hayvan yemi olarak sarfo) un m aktadır. Diğer kısmı da tababette pcnicll-lln istihsalinden tutunuz da ayakkabı cilâsı imalâtına kadar çeşit çeşit maksatlarla kullanılmak üzere muhtelif fabrikalara scvkedilmektcdlr. Ziraî mahsullere sanayi sahasında kullanış imkânları bulmakla meşgul olan kimyagerler. son senelere kadar mısır tanelerinin ihtiva ettiği kimyevî maddelerden azamî istifade yollarını bulmuşlardı. Bu kimyagerler şimdi de mısırın koçanlarından ve saplarından faydalanmak çarelerini aramaktadırlar. Bu lâ-boratuvar çalışmaları neticesinde çiftçilerin yetiştirmekte oldukları mısır mahsulüne yepyeni pazarlar, İşçi sınıfına da muhtelif mesai İmkânları hal-kedilmiş olacak...
Mısır mahsulleri üzerinde çalışan tasfiye fabrikaları, mısır tanelerinin, nişasta, glüten, kabuk ve özlerini ayırmak için yeni yeni usuller keşfetmekle meşguldürler. Mısır tanelerinin bu muhtelif I unsurlarından, milyonlarca insanın her gün kullanmakta oldukları blnbir çeşit madde İstihsal edilmektedir.
Nişasta; mısır tanelerinin *#80 in! teşkil etmektedir. Bu nişastadan, hamur İşlerini mayalandırmak için kullanılan baking powder’ler, mensucat sanayiinde, asbastos sanayiinde, sabun ve patlayıcı maddeler imalinde kullanılan birçok kimyevî unsurlar elde edilmektedir.
Mısır nişastasından, şeker, mısır şurubu elde edildiği gibi. zamk, tutkal, sakız imalinde çok lüzumlu bir madde o-lan dextrin çıkarılmaktadır. Mısır nişastasının muhtelif hararet derecelerinde muamele görmesiyle yüz çeşitten fazla dextrln meydana gelmektedir.
Mısır şurubu ise, dondurma, şekerleme ve meyva konserveleri imalinde, şeker yerine kullanılmaktadır.
Mensucat sanayllndo, sigara imalâtında, dericilik sahasında mısır şurubunun büyük rol oynadığı, sanayi müte-l hassısları tarafından kabul edilmiş bir keyfiyettir.
Mısır şurubu hararet tesirinde bir müddet daha muamele görmek suretiyle* mısır şekerine tahavvül etmektedir. Tasfiye edilmiş mısır şekerine dextrase ismi verilmektedir. Dextrase hemen hemen hazmedilmiş bir gıda maddesidir. Çünkü dextrase hazım cihazına girdiği andan itibaren kan damarları tarafından imtisas edilebilen bir gıdadır. Bunun için Amerikan aileleri, Amerikan eczayi tıbbiye fabrikaları doxtrase’y! büyük mikyasta kullanmaktadırlar.
Tasfiye edilmemiş mısır şekeri, rayon imalinde, saraciye derilerinin boyanmasında, taktirhanelerde, bilhassa sirke yapılmasında geniş mikyasta kullanılmaktadır.
Amerikan çiftçilerinin İstihsal ettikleri mısır tanelerinin kabuklan özü, gluten’in büyük bir kısmı hayvan yemi olarak sarfedllmeslne rağmen kimyagerler. bütün bu maddelere daha ge-
$u acayip dünya!
Düşünen
Ingilterede Bristoflü asabiye mütehassısı Dr. Grey Walker nihayet. “Düşünen oyuncağı,, meydana getirebildi. Dr. VValker in imal ettiği oyuncak kaplumbağa İçine tertip olunan bir sun*! sistem vasıtaslyle, sahibinin emirlerine göre hareket ve dans edebilmektedir. Çocukların herhalde çok hoşuna gidecek olan bu yeni oyuncak, mucidinln kanaatine göre, oyuncak sanayiinde inkılâp yapacaktır. “Düşünen kaplumbağa,. 1950 yılında piyasaya çıkacak ve 10 sterline (takriben 78 lira) satılacaktır.
Dr. WaJker bu yeni oyuncağın, bazı suallere cevap vermekle beraber hesap da yapabilecek hale getirilmek üzere olduğunu beyan etmiştir. Çocukların gözü aydınl.. Belki ileride derslerini de hazırlayabilecek “düşünen,, oyun-
İngilizceden iktibas eden:
Nezahet Nureddın Ege
niş kullanış sahaları bulmak hususunda mütemadiyen tecrübeler yapmakla meşguldürler.
Hususî surette hazırlanmış bîr nevi gluten’ler, plâstik maddeler ve cila imalinde kullanılmaktadır. Mısır özünden çıkarılan mısır yağı, sabun İmalinde, deri sanayiinde, eczayl tıbbiye fabrikalarında büyük mikyasta sarfedl İm ektedir.
Mısır tanelerinin muhtelif kimyevi unsurlarının ayrılması için suda ıslatıl-dığını söylemiştik. Bu ıslatılan sulardan da, son zamanlarda küf üretilmek hususunda istifade edilmektedir. Mısırın tahallül ettiği bu sularda üroyen küflerden peniclllin istihsal edilmektedir.
Mısır koçanlarından alkol çıkarıldığı malûmdur. Son zamanlarda bu koçanlar gayet İnce toz haline getirilerek mücevheratın ve hassas âletlerin parlatılmışında kullanılmaktadır. Mısır koçanından çıkarılan furfural ismi verilen bîr madde, sunî lâstik imalinde fevkalâde mühim bir rol oynamaktadır.
Mısır sapları İse, kâğıt sanayiinde on kıymetli bir iptidaî madde olarak kabul edilmiştir. Birçok fabrikalar mısır saplarını gayet kuvvetli pres makina-ları altında tazyik ederek fevkalâde mukavim tahta levhalar haline getirmekte, binaların içinde duvarlara yekpare tabaka halinde koymak suretiyle sıva yapılması zahmet ve masrafından müşterilerini kurtarmaktadırlar.
★ ★ ★
Amerikan iktisat mütehassıslarının kanaatine göre, mısır ziraatı milletlerin tarihinde yeni bir safha açmaktadır. Mısırın yetiştirildiği yerde açlık, sefalet ve mahrumiyet bulunmasına ihtimal verilemez. Mısır, insan ve hayvan gıdası olması itibariyle fevkalâde kıymetli bir iptidai madde olduğu gibi birçok sanayi müesseselerinde muvaffakiyetle kullanılabildiğini de bu satırlar bize fazlasiyle ispat etmektedir.
Aziz yurdumuzun birçok mıntakala-rında mısır bol olarak yetişebilmektedir. Su halde Türk çiftçileri en iyi tohumlarla. en modem ziraat âletleriyle geniş mikyasta mısır istihsal ettikleri I takdirde, hem gıda maddesi olarak kullanabileceğimiz fevkalâde kıymetli bir iptidai maddemiz bulunur, hem de bu maddeye istinaden geniş sanayi hare-| ketleri doğabilir. Bu suretle memleketi-| m izin hayat standardını bir derece yükseltmeye muvaffak oluruz, kanaatindeyiz.
Mısır koçanlarının, bilhassa mısır saplarının sanayide kullanılması, Bunî lâstik ve kâğıt fabrikalarında iptidai madde olarak sarfedilmesl vatanımızın İktisadî hayatında büyük bir İnkişafın müjdecisi mahiyetindedir. Bu sayede ormanlarımızın tahribatının önüne geçilmiş, ziraat hayatımıza iki başlı hiz-mot ifa edilmiş olur.
Ziraî ve sınaî hareketlerimizi her gün yenileşen bir gayretle bütün dünya İktisadî hareketleriyle ahenktar bir şekilde inkişaf ettirmek, bugünkü Türk . enç-liğini bekliyen en mukaddes vatan | vazifesidir.
oyuncak
caklara sahip olabilirler.

YENİ İSTANBUL;
Oh bir oyuncak! Çok para.
Vakau, Beyoğlu mağazalarında yılbaşı münasebetiyle temhir edilen ve küçük* terden ziyade büyüklerin burunlarım hayran hayran camekânlara yapıştır* tan oyuncaklar daha da ucuz değildir»
Eskiden, çocuklarım eğlendirmek için bu kıymette oyuncak alabilecek mali vazıyette olan aileler, birer zenci yavrusu satın alırlarmış, küçük onun* la oynarmış» daha da ucuza gelirmiş. Hem kırılması, dökülmesi de yok. Has» talik müstesna. Hoş bu, sahibinin dü* şihıcslcrinc aksülâmel göstererek ita* at eden kaplumbağaya, mini mini, için* de acaba ne var diye emrini ver»
di mi, o da aöltcek^ değil mif
Nerede Eyüp oyuncakları!
Hicrî
R. evvel
6
1369
19 4 9 ARALIK
26
Pazartesi
Rumi
13
1365
Vakit Vasati Ezam
Güneş 7.23 2 37
Ö£lo 12.15 7 20
İkindi 14.34 9.48
Akşam 18.46 12 0O
Yatsı 18.25 1.39
lmafık 4.38 12.52
• •
Öğrenmek ihtiyacında
KL evvel
Tiyatrolar
parçalar.
gnzc-
20.15 Ankaraı radyo
KSte-
Eczahaneler
radyosunun Türkçe sun t;
İHinııbııi radyoları:
10.00; 22 15 „
Ankara: öğle
nesri-
f.15; 18.45 ve 23.00
13.00; 13.30
^EHİR TİYATROLARI:
Saat 20.30 da.
Drnrn kumu (42L07) Bu akşam temsil yoktur.
Komedi Icıamı: (40400) (Ncmo Bankam).
şanmaz. 2 — Sevimli Rüya.
YILDIZ (42H17) Büyülenmiş A-dnm,
t NAL (49306) ı — Aşk ve Müzik 2 — Şehzade Slnbud.
ÇİÇEK SİNEMASI (Amıvutköy)
1 — Ah Ruha ve Kırk Haramiler
2 — Kovboylar kralı
PARK: (11131) Monte Kristo’nun mirası
SÜMERı 04072) Notr-damın kanbııru.
UMlâı (22231) Varyete güzelleri MÎHl (14071) Sahte evlât.
YEN t (140-10) İlk Arzular.
GAR GAZİNOSU t Vlvnnn Torno Rovüaü
Müzeler
Atatürk înkılAp Müzeni: Perşembeden maada her gün 10-12 ve 11-17.
iupkapı «lirayı: Pazartesi-Çarşamba - Cumartesi, laat 13.30-17 Telf (21U00)
AynKufya: enzarunii - Maiı-Çar-şamba - Perşembe • Cuma atıat W 16; Cumartesi, Pazar *aaf 13 10 Telf. (21750)
Arkeoloji: Çarşaınbu. Uunrm.
Pazxır günleri 13 ten ıfl yu kadar.
(teki 8ıırk Eerrlori 8uhe»h Çar-şamba Cuma Hur 10 dan 17 yo kadar. Telf (310S2)
Türk ve tilâm Eterlen: Saiı Forşeınbe iMzar «ast 13.30 lü>80 Telf (21K88)
Dıdrnaimhçe Deniz Müeeaiı Cu martcK) naat 13 - 17 Pnxnr Teli (H12MI
Belediye Müımri: Atatürk varı. P«yfşsmbaden maada gün 10-12-14*17.
Tevfik Fikret A(tlyun Müzeni r Bebrk. Perşembeden maada hor gün 10-12
İzmir:
Aııtlldt6 gün 0-12. 17 açıktır
ü - IH
Bul-htr
ve il*. 17.
Müzeni (33241 , 1.30-17 Cumartesi:
Hor
14-
Sıhhî imdat
telan bu i Beyoğlu
Anadolu vukua»
Anlc/trn
İzmir
İzmir 2222
IIHİO* oöoas
ııı
Mı tUttşo«ku OüüU
MUAMMER KARACA UPBRETİI 20.30 da: Sizin Suluık
HEM Operet. 15 ve 21 15 te; Gönül. Yunan Tiyatrosu; H do*. Magda. 18.30 da: Pcdlmu.
ANKARA TİYATROLARI:
20 de
Büyükle (10370-40) Bir Komiler Oaldl.
KlıçükUı 411)60) Yalancı
Dcll Saat Yato
Snal
İZM İH
h«’hlr Tiyatrosu: Humai
Sayla.
İHTANDI L CİHETİ
ALEMDAR (238R3) 1 — Yaşamak
Arzusu ♦ Karar »azof Kardeşler.
ÇEMBERLITAH (22513) I - Fedakar An.ı 2 — Yuvamı yıkamazdın.
FERAII ı Sefaletin «orıu KorM rım kızı
HALK (2KM)1> 1 — Çöl DflVİo-
rl. 2 — M'ıbudonln kızı HtTANBf'L (22367r 1
peler 2
AZAK
2 -
rf’HAN (22İ27I i
(II z
MARMIRA (23860) I
cıyor
Mll.l.)
ZIIAU
İst
KİMME1
Kornan
YEM (Brtkrridly 18-126) I - Yo-ratılan Vm.am 2 — Çalınan Hayat.
KADIKÖY CİHETİ
HALE I60İU) 1 ha 2 OPERA doktor. 2 H( HEYYA
Gidenler
V ELDPZfRMENİ cim 2 - Kara Meçhul Yol rSKfDAlt
HALE CtW02l i
CİHHAbMV/.lar
MCNAll I - Çiftlik. 2 ran Kadın
emi imha TAYYARE YENİ SİNEMA
Kralı. 2
IZMİR
Vahşi Arzular. Sıyenet
i Korsanlar
Gönülden Şenler.
LA LE 1 — Korsanlar. 2 - Gönül Fırtınası,
TAN l —* Korsanlar. 2 — Gönü) Fırtınası.
bul: Saz osorlcrl. Çalanlar: Nıı-bnr Tckyay (Koman) ve Ercü-mend Batana? (Tambur). 18.15 —Ankara; Hafif şarkılar (PI).
19.20 Ankara: Semai ve şarkılar. — 10.15 Ankara: Tarihi türk mıiftlklııl. — 20,35 İstanbul: Kadın sanatkârlar grupundun saz eserleri ve şarkılar. Okuyan: Fulya Akavdın. Çalanlar: Enine Can, OablhA NernlIoAlü, Ramı Varuğlu, Nnime İlgaz — 21.15 İstanbul: Beatonlgûr fasit
Dam» müziği:
Saat 7.31 Ankara (Pl). Ankara: (Pl). — 10.80 Htırrv Roy nrlcsstraıu.
Anlctırn.: Homiramla orkcHtrns.
H.I5 îâtanbui: (pn. - h.ir BHCî Vlctor Hylvcafrr oı’kes-tr/ıaı, — 10,00 Ankara: (Pİ). — ıs.ıo BBC; Yaylı «allar orkrM-İrasından dans
2î.i3 Ankara: (Pi>. tan bul: (Pli.
Ifıillf müzik:
Sı» a t 8.30 An an ra: diler. — 9 15 BBC1
orkv.it rnaının konnorl, — BBCî Bnndy MnCphorsun'Un çrg ('••flltali. — 13.15 Ankara: Melodiler (Pli. - 13.45 Ankara (Pl)
— ıs.m BBC: Hafif moladltar
— 70.10 tehınbul: Küçük of-IteMradan nevllmls melodiler. -*
BBC: Hafif melodiler — İHtanbul: Hafif gece ınü-
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6.45 Hcmplon (Avrupa),
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPKE6LER
D.— Tarsus,
18.10 Ankara ekspresi.
21.80 Soinplon Ekspresi
21.40 Doğu Ekspresi.
Sinemalar
t
Altın Kü Mayeriinp Esrarı (28M2) 1 Kanlı iftira Vlrjinya Kaplanı Korkunç Çalınan Hrıvai
Can) Zafer Abidesi Yaşamak Knramnwnf Knrde»
KARŞIYAKA ( IlIETİt
SÜMER Aşk Mektupları MELEK FtjdtikUr Ana
K.İA BBC: 13.30
Kodaly’dan
Hııbrrlar:
Ankarıı ve
7.45;
Saat tesL .Maut teıi
BBC yatı:
(Bu program 10.01; 24,02: 31.83 ve 10.10 metrelerden (Ünlenebilir).
“ Amerikanın Sesi,, radyOsfi Türkçe neşriyatı: Saat: 19.15 (ı», 10 ve 10 mstrelerdsn dinlenebilir).
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar |
2
BEVOÛLL CİHETİ
ALKAZAlf 112662) . Fcltlkcı»
fnciftf 2 Ormaninr H* kim» Ali ı 11304) Hazin Aşk
ATLAS (10835) Mücrim Gönül-leı
ELHA.MRA(43006ı Orımı.nlrır Ar» lanı.
INI.’l tMOoaı ı V el UHiz. Tamın ormanlar Prensi
İPEK 1—Büyük Günah
2— İhtira* Kurbânları.
LALE (435951 Ormanlar An«lıtııı MELEK 44ÜM0Ü) Uunıdıküt Baha M A l(AY (41850) Altın KriepO’İOr Mt’MER (I2sAD Vsi^n Kahraman-1/ı.rı
SCATPAKK (83143) 1 - Korna-
nın Aıinletl 2 — Kuzunovnnin Aşk Mim vraları.
HARK ıŞOttSüı IrtıZNfı
SİK (43724D Büvülnn«nlıj TAKSİM (43I9D
manla rı
TAN (807 »İl*
v V ı i ın »t yıı
İENİ (M137) 1 —Hl'. rııedon Vm-
Vatan
çil tr A r«lnn
Adrtrn Kahra-
A^IKiar
2 (229B2) 1
7
VA
Ka
Ar
(2iviMı ı FraıiMSftle 2 lüpnn’ol Kanı
Radyo
Ha
iCBıuncu 'innçllk Günahı UUI821) i — Damsaı Kazanova («011821 I fainız
Kadın Oli|mftni
1 ı
Kornan
••YENİ İMI ANRI fim hüsün İçin tavılye ettiği procramlur
Dnhlklc:
Saat: 10.10 İstanbul: Beethoven İn Son'ıiv No. 1. ra majör» Op 12. Çftıttninr: Emine Erel (koman'). Ferdi Statser (pjvo.nn).
20.30 Ankara rtoıiyo Senfoni >rkc(tmaı. programda, Dvorak ve Kodaly’dan iki parça.
Hariçte:
ft.BD BBC.' Beethoven, flnnnfo Do minör, up. 3o. No. 2 Çalanlar: Ginconda (te \ ito (keman) VO Eı-ıicat Lush (piyano).
ınvl«Hhl«ııl. — — M.00 te-
Hafif mola* Palm Cour-İŞ. 15
prntfr«ınılıır:
CönÜl A-
3 -
CİHETİ ı uzak.
%M KAHA
23i.'î2» ı tortu
2
Çlldı-
A > K A U A
n(u
BtHTKı (16031) Anna Karenlna.
Zev

Türk nııiRİkisİ!
Bant 8.3(1 Arık'»re ı kibir
Oh — |2... ı Anim ra s öarkılnr, türküler. - 1115 tetanbul: Sıı-znn Yakar’dan şarkılar ıPİP II,(io tetanbul: Çeıltll memleket havaları (Pli D 30 1 •ı-ın-buli Münir Nurettin Holçuk dnn şarkı ve »Ürl.idor (Pil 18,00 tetanbul: M.ırdafa Çağlar ve ffahlto Tııı don şarkı ve ıtlrkü-ı 'Pli ik ':1ı I. hınbı fom-iokot türküleri (Pl). te.Ri telam
M. 15
23.15 Zlğl.
IfıinıtHİ
Kaııl 70.(Hi l.nnnhııi: Topknpı HM-rayını.geziyoruz. Konuşanı Tah-ein Oz. (1.00 lsfanbuM Senfonik müzİK dinleyici istekleri.
Klaılk Ifııtı Saat l*.3(i Do minOr Çalanla r:
ikoinıın) ve Ernrst LtiSh (piyano), 10.15 İstanbul: Mozart’ın La. minör Snn/ıtı Çalan: Piyanist I. Hoh.ışbel (P|) telanlml: BoclflOVdn, R” majör
Monrıfı Çflkınlnr: Emine Erci (komam ve Ferdi Stntzor (piyano).— 10 30 Ankara JbulVo Bonfonl urkcHlrnaı; Duvruk vo
Müxlfl;
BBC: Beothnvfln’lrı
2 numaralı Horıntı Jlncondn dr VI lo
10.4(1
GELECEK ULAN IÇAKLAK
9.20
P A A. (Amerikan) New-York, Boston, Shnnon, Londra, Brüksolden.
D.H Y.
D.H Y
B.E.A.
Nîs» Roma ve Allnudun. P A A (Amerikan» Amerika. Baara, Şamdan .
D H V (Türk) Adana. An* krıradnıı.
GİDECEK ULAM UÇAKLAR
A i* (Fransıs) Atina. Roma. Pnrlke.
D.H Y (Türk) Anka ra, Malatya lül/ızıg. Diyarbakır Adana, faksndvrunu.
PAA i Amerikan • Şam.
Bnsraya.
D H Y. (Türk) îzmlıe.
D.H Y. (Tılrkı An karaya. BE.A. (İngiliz. Atina Koma. Nla, Londraya
P.A.A (Amerikan) Brük* sel. Londra Shanon Gönder, Bostona
(iKLEC’EK ULAN VAPURLAR
6.30 KONYA (Bandırmadan.
7,_ SEYYAR ıKnrnblgndan).
22 SUS ( Bandırmadan).
GİDECEK OLAN VAIMRLAR s. 15 SUS (Bandırmaya)
20.— KONYA (Bambrmaya).
IU 0Ü
12 50
13 30
K.Ub
16^0
KOI)
V.—
10.36
11. 20
13.60
14 3U
10 2(»
ı Türk) Anluırudân. (Türk) izmırden.
(tngllte) Londra.
Emlnönli: Cemil, Beyazıt. Boşlr Kemal. E. ö. İtimat, Küçükpaznr, Sultanahmet, Alemdar.
Ey ü p: flite. Ayvansaray.
Beşiktaş:
N. Hallt Tipi. Köylçi.
Be, otlu: Dcllasuda, tetıldAl C. 244, Nihat. Tnrlubaşı C. 92-91. Aynapnşa. ^timüşfiıivu C. H. Tav. Şair Ziya C. 20. Sporidte. Necati boy C. 30Ö. Nıırglleciyan, H.G. C. 183. Merıdıycköy. Mocld. K. C. Yeni Turan. Kasımpaşa.
Fatih:
İbrahim Ha.il, flehzndobaşt. Necati Dirim, Fener.
Rıdvan. Sama (ya. Hanrıdl. Şehremini. Z. Nuri, Aksaray. Ahmet Suat, Karagümrük.
CalcUrlnr:
Merkez, SclınanpAk C.
Kadıköy:
Büyük; Mühürdar.
İle) bollndn: Halk, H. Ada.
Hnrı\ er:
Kocnm. Sarıyor.
ANKARA Sağlık («BM> Kurtuluş il 1522). Sakarya (1222.1 >
İZMİR
Tarlan, AUaıioak mirtt. Yeni İzmir. Raamuhano mınt. Millet, Kememin mınt.
Kara taş. Yalılar mınt. Egrofpaşa, Etrcfpayu.
4.
Holdan
1 — Duvarda gezen bir hay vaıı. 2 — Sopa. Nota. Kötü. 3 — Aydınlatma ar.ıcı. Yü*. 4 — Şef. Ant.. 5 — Hanemi» (iki keîimeh Nota, o — Bir erkek adı. 7 — parça. 8 — (Tersi) Bir gemi* mizin adı Çoban. 0 — Adala. iyi. iû — Mükafatlandırma. Sanat.
Yukardan aşağı;
1 — İnsan topluluğu. 2 — İsimler (eski terim). Gelir. 3 — Bir erkek adı. Ev eşyasından. 4 — Bir cin» kömür. 5 — Bir göz rengi. Canın yongası. Bir hayvan.
6 — (Ter.il) Kısa zaman. Antlı.
7 — Bir kadın udi. Bağışlama.
8 — Bir ay adı. Çoğul. 9 — (Tersi) Maklyaj aracı. Kör. Kendisine ait olmayan muhafaza edem Dt'NKV Bl'I.MAÇANIN HALLt
Modan enâaı
1 — Kasımpatı. 2 — Arae. U-aare. 3 — Raf Ara. 4 — Amin. Elyaf. 5 — Nane. Te. t». 7 — însiva. Ra. 8 Tart 0 — Müennea» Rakı.
Yukurdun atağı:
1 __ Karanfil. 2 — Arama. Name. 3 — Safiniz. Ün. 4 — Is. Ne-slho. 6 — Avene. 6 — Püre. La. 7 — Azalet. Ter. 8 — Ta. Irasa. g — İrgat. Ar. 10 — Fes. Isı.
• •
10 — mallan
0 — Aıal-— La. HS. 10 — Beri.
BovoğİU 44841 Kadıköy 60S72
İstanbul 24222 ÜsicÜdar 60940
Ankara 00. İzmir 2222. K.Yaka 5065
»•4

28 Aralık 1049
Ş
- /
S. HAIM
ANTİKA - HALI - NADİR KİTAPLAR
Apartmanı
Avlu içinde No. 4
TRAS
SABUNU
t
o
• • •
V 9 «
■ • a
• • •
• a a
Sayfa 6
Hayat İşleri için:
Sayın müşterilerimize saygı ile arzederiz.
(Otlunar) imzalı
Tebrik Kartlarını
Her yerde arayınız!
Basıklığı ver.
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
sn ASI İKTİSAP
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK 'İAZETa
Müdürlük, Teknik Müşavirlik, Muhasebe, Yangın, Nakliyat, Kaza ve Hasar İşleri için:
İSTANBUL, BAHÇEKAPI, CERMANYA HAN Telefon: 25801 - 24267 - 24266 - 24265 den ARANIR
Sahibi
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ FARUK A SÜNTER
Bu eayıdfi yazı işlerin) fiilen idare eden SACİD ÖGET
KARAKÖYDE KARAKÖY PALAS 5 tNCt KAT
Telefon: 4171» - 44718 - 41717 den ARANIR
DOĞAN SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
banka-
Yılbaşı ve Bayram
Toptan satış:
KULLANINIZ
r
GIBBS Troş Sabununu ve kılları harikulade
r t
Bulun gun lazc Irafli kalmak İçin kullanınız. Özlü köpüğü dayanır bir şekilde yumuşatır Bu itibarla GIBBS Traş Sabunu kılların cilt hizasından kesilmesini ve yüzünüzün bulun gün lozo kaşlı kalmasını temin eder.
[kinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü savlamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir
1 Şubat 1950 ikramiye çekilişine katılabilmek
31 Aralık

•I


için
1949
Öğleye kadar mızda en az 150 LİRALIK bir tasarruf hesabı
açtırmanız lâzımdır
L950 yılının bu birine) çekilişinde büyük ikramiye:
Ankara’da Güven mahallesinde
Müstesna bir EV
(İki katta 5 oda, 2 hol, bodrum, balkon ve her türlü konfor)
T. İŞ BANKASI
Othmar, istiklal Caa 2^3-3,


Beyoğlu, İstiklâl Caddesi No. 390
Narmaıılı
Posta kutusu: 2308 Telgraf: Librariııs
Telefon: 40071
41648

27 aralık 1949 salı
günü her tarafta
satışa çıkarılıyor
1
Abonman karneleri
İSTANBULDA :
Üsküdar iskelesinde gazete
Haşan. Harbiyede Bizim Haşan gı-
•/ *
Mehmet, Taksimde Kristal altında bayii
Diktan, Konak oteli karşısında tü-
Köprü Kltabevi
Kazak. Kadıköy iskelesinde
KÖPRÜDE:
Bay Kemal.
Bay Osman kitapçı
Bay İhsan,
bayii
Bay Sıtkı, Boğaziçi iskelesinde gazete bayii
Bay Horon. Nimet Abla gişesi karşısında gazete bayii
SİRKECİDE:
Bay Esat, Gazete ve mecmua bayii
Bayan Atiye, istasyonda mecmua ve gazete bayii
TÜRBEDE:
Bay Arit, Türbe kitap ve gazete bayii
BEYAZITTA:
Bay Bahri, Eczahane yanında tütün ve gazeteci.
8 ARAÇHANEB AŞINDA:
Eay Mehmet, fırın önünde gazete bayii
AKSARAYDA:
Bay Adem, gazete bayii
Bay Kemal, Piyango ve gazeta bayii
CAĞALOĞLUNDA:
Bay Ahmet, tütüncü ve gazeteci
Buy Niyazi, Eminönü Halkevi karşısında gazete bayii
KARAKÖYDE:
Bay Kemal, Tünelde gazete bayii
Bay Niko, Bahtiyar gişesi
BEYOGLÜNDA:
Bay Esat, Ingiliz Sarayı karşısında tütüncü.
Bay Torkoni, Galatasaray Lisesi karşısında gazete bayii
Bay Ferit, Taksim Abide karşısında gazete ve tütün bayii
Bay
gazete
Bay tüncü
Bay
şeşi
Bay gazete
Bay
tün bayii
BEŞtKTAŞTA:
Bay Zeki, Tütün ve gazete bayii
Bay Avni, Tütün ve gazete bayii
Bay Haşan, Tütün ve gazete bayii
Bay Mustafa, Tütün ve gazete bayii
TOPHANEDE:
Bay Şükrü, Tramvay durağında Savaş Sakatı gişesi
KADIKÖY’ÜNDE:
Bay Elhem, Gazete bayii
ÜSKÜDARDA:
Bay Hikmet. Kitap ve gazete bayii
Bay Cevat, Kitap ve kırtasiyeci
SAMATYADA:
Bay Kenan, Tütüncü ve gazeteci
BAKIRKÖYDE:
Bay Ali. Uçak gişesi
Garbis, Osmanbeyde fırın yanında bayii
Remzi, Nişantaşında gazete ve tü-





26 Aralık 1949 Pazartesi
gününden itibaren




• *
• • •
• • • « j» •
• • • • • •
A • •
• • • • •
• • •
• 9 9

t 9 9,
• 9 9 9 9 •
9 9 9
• (-•-
9 9 9 9 9
• 9 9 9 9
9 9
t

CfMfCOff*
ZEVKLE TRAS OLMAK ÎSTER MİSİNİZ ?
a*







TAKSİTLE SATIŞ

■ Aa
T AHİR HAN, GALATA - Telefon: 44996
SATIŞ YERLERİ İstanbul: Cumhuriyet Cad. 29 - Tel: 84575 Ankara: Arif Saltuk, Postahane Cad. 21
S'
Telefon: 15331
KEKEMELERE : Kekemelik hususi bir metotla ıslah olunur. Fazla tafsilât için: Bayan A. Narter, Şişli, posta kutusu 32 ye mektupla müracaat.
Satılık kaptıkaçtı
Kamyonet 342 Ford, iyi vaziyette Nakliyeyo ve yolcu taşımağa elverişli. Müracaat: Beyoğhj Tünel As-malımesçlt No. 32.
Matbuat hayatımızda bir yenilik olan karneli abonman sistemi her tarafta büyük bir alâka görmüştür. Ancak birçok okuyucularımız bu karneleri geçen ay elde edemediklerinden şikâyetçidirler. Her taraftan aldığımız mektuplardaki istekleri ve İdarehanemize kadar gelmek lûtfunda bulunan zevatın arzularını da gözönünde tutarak, karne tevzi sistemimizi tevsi ettik.
Okuyucularımız, aşağıda ocak ayından itibaren her ay muntazaman karnelerini satın alabilecekleri bayilerimizin bir listesini bulacaklardır.
Bu listede yazılı bayilerden hiçbiri bulunduğunuz yere yakın düşmüyorsa veya başka bir şehirde oturuyor ve karne bulamıyorsanız, o zaman, posta havalesiyle doğruca İstanbul, Beyoğlu, adresine 280 kuruş göndermeniz kâfidir, YENİ İSTANBUL abonman karnesi
oradaki YENİ İSTANBUL bayiinde
Posta Kutusu 2100. Yeni İstanbul taahhütlü olarak adresinize derhal gönderilir.
Aynı zamanda geçen ay karne alamadıklarından dolayı muayyen haklarını kay" betme üzüntüsünü duyan bazı okuyucularımızı da tatmin etmek üzere karnelerimizin bahşettiği imtiyazlar sisteminde de şu değişikliği yaptık :
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını tevdi eden her okuyucuya bir kur’a numarası, aynı şekilde kap tevdi edenlere dört başlarlarsa başlasınlar
altı kap tevdi edenlere iki, dokuz kap tevdi edenlere üç, on iki yani kur’a numarası verilecektir. Bu suretle okuyucularımız, karnelerimizi ne muntazam okuyucu olunca derhal kur'amıza iştirak imkânını da bulmuş
Bununla muvazi olarak abonelerimize ait şartları da aynı şekilde, tıklar iki; dokuz aylıklar üç ve senelik abonelerimiz ise dört numara
tam bir yıllık vakit almaya olacaklardır.
yani, üç aylık ile kur'a miza
aboneler, bir; allı ay-iştirak edeceklerdir.
Bilindiği gibi YENİ İSTANBUL, devamlı okuyucularından her yıl birini Avrupada, birini de İstanbulda veya memleketin başka bir yerinde okutmayı deruhte etmiş ve keyfiyet, programında yer aldığı gibi, İstanbul Sergisinde dağılılan broşürlerde de
Karne satacak bayilerin ısım ve adreslerini gösterir liste
YEŞİLKÖYDE:
Bay Şaban, Gazete bayii
ADALARI)
Bay Niko. BÜyükada iskelesinde kitapçı Bay Süleyman, Heybcliadada tütün ve gazete bayii •
Yukarda ki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazetemizce hususî surette teçhiz edilmiş ve kasketlerinde iYeni İstanbul) yazılı bulunan özel müvezzilerimizden ve Beyoğlu Kaymakamlığı karşısındaki gazetemiz idarehanesinden de bu karneler temin olunabilir.
ANKARADA :
Sıhhiye gazete bayii
Kızılay gazete bayii ,
Bakanlıklar gazete bayii
Ulus Meydanı gazete bayii Samanpazarı gazete bayii Bahçelievler gazete bayii
Akba Ki ta be vi
İZMİRDE :
İkinci Kordon, Emlâkbank yanında Anadolu hanındaki YENİ İSTANBUL Bürosunda
Foto Can, Hükümet konağı karşısında
Bay Halil. Anafartalar caddesinde İstiklâl gişesi
Bay Cahit. Anafartalar caddesinde zengin- gişesi.
Bay Haydar, Karşıyakada Kemalpaşa caddesinde No. 15
Bay Mustafa, Asım Tilrker Kardeşler, Alnnncnk vapur İskelesinde










t

şu şekilde ilân olunmuştu :
S
1




YENİ İSTANBUL
YENÎ İSTANBUL

Abonelere Meccani Tahsil
Abonelere Başka Hediyeler
YENİ İSTANBUL, her yıl iki Türk gencinin tahsil masraflarını karşılamağa karar vermiştir.
Bu gençler, YENÎ ÎSTANBUL’un yıllık aboneleri arasından noter önünde kur’a ile seçileceklerdir.
Birinci gelen 10.000 lira masrafla AVRUPADA; ikinci gelen 5.000 lira sarfiyle TÜRKÎYEDE üç yıllık bir tahsil yapacaklardır.
\
, Kendisine tahsil kur’ası düşen YENİ İSTANBUL abonesi, Du hakkını bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektir. Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olmayanlara gazetemiz bu işe ayırdığı tahsisatı % 20 noksaniyle def’aten ödeyecektir.
YENÎ İSTANBUL gazetesi yıllık abonelerine her yıl tahsil imkânından başka, hediyeler de verecektir, tahsil hakkını kazanan birinci İkinciden sonra, yani den başlamak üzere:
3 aboneye, meşhur ıltın kol saati;
bir çok Kur’ada ve üçüncü gelen-
markalı
markalı
birer
birer
markalı
birer
3 aboneye, meşhur gümüş kol saati;
3 aboneye, meşhur çelik kol saati verilecektir.
Böylece, YENÎ İSTANBUL aboneleri, her gün gazete ihtiyaçlarını karşılarken, yüksek tahsil yapmak veya kıymetli birer hediye kazanmak gibi eşsiz imkânlar da elde etmiş olacaklardır.





HHHHM
I

Comments (0)