Bugün

s r o r
SON SAHIFEMİZDE
AKŞAM fulcük ilânlar
Sene 31 — No. 11030 — Fiatl: her yerde 10 kuruştur.
PAZAR 2« Haziran 1940
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı İşlerini fiilen İdare eden: C. Bildik — Akşam Matbaası
Titistlik Titoculuk
Komünistlik tarihinde Marksist, Leninist. T'oçkîst, StJlinist gibi umumi ve hususî meslek ve mezheplere son zamanlarda bir de Titis-tik inzimam etti. Bu yeni Ko nıünist mektebinin mürşidi ve mucidi. Yugoslavya diktatörü meşhur Tito’dur.
Hikâye malûm: Bundan bir vıl önce Tito ile Komin-formun, yâni Moskovadan 1-dare edilen beynelmilel Komünist teşkilâtının arası a-çılmıva başlamıştı. Bu ayrılık «ittikçe arttı ve bugün karşılıklı bir düşmanlık hâlini aldı. Tifonun Moskova ile arası, acılınca Arnavutluk. Bulgaristan. Macaristan gibi mem’^ketler de Yu-goslavvanın düşmanı kesildiler.
Moskovarun Tifoya karşı hiddetinin sebebi, Yugoşlav-yanın içeride Komünistlikten ayrılmış olması, yahut dış nolitikada Sovyet Rusya-ya kafa tutması degilcPr.
Tifo, şahsen, yüzde yüz Komünisttir. Hem de mutaassıp. tam kızıl bir Komünisttir. Yugoslavya, iç idaresi ve teşkllâtL bakımından bastan başa Sovyetleştiril-mis bir memlekettir. Yugos-lavvanın dıs politikası. Mos-kovanın emrinde bulunan diğer -Halk demokrasileri» gibi. Batıya karşı tamamen hasmane idi.
O halde ne oldu da Tito, birdenbire Moskova ve Komin form tarafından şiddetle aforoz edildi, hain oldu, satılmış oldu?
Bunun sebebi-, sadece. Tifonun bazı Moskova emirlerini körü körüne yerine getirmek istememesi ve bilhassa köylüye tatbik edilmesi istenen kararların, Yugoslav bünyesine uymadığını söylemesidir. Tito. Sovyet Rusya-da tatbik edilen rejimin aynen Yugoslavvada tatbik e-dilemiveceğl ve tedrici yürümek. memleketin sosyal hu -usivetlerini bir dereceye kadar gözönünde tutmak lâzım geldiği fikrindedir. Yâni Tito, bir nevi «Millî Komünistlik- fikrini ortaya atmıştır. Komünistliğin esası cKökü dışarıda- beynelmilel bir teşekküle bağlı kalmak ve Moskovaya itaat etmek olduğuna göre Titonun bu hareketi. Moskova tarafından bir isyan, bir ihanet, bir baltalama addedilmiştir.
Bıı aforozun asıl sebebi Tıto’nun, bir derece istiklâlini korumak ve Rusyanın bir müstemlekesi, hattâ bir parçası haline girmekten kaçınmak istemesidir.
Bu sebeple, Rusya ve peykleri ile Yugoslavya arasında ayrılık son haddine varmıştır. Komlnform, Tifoyu düşürmek için elinden gelen bütün vasıtaları kullanmakta, her türlü tazyiki yapmak tadır.
Bu ayrılığın neticesi ne olmuştur?
En mühim neticesi. Komünist ve Rus cephesinde, Balkanlarda büyük bir gedik açılmasıdır. Peykler arasında en büyüğü, en kuvvetlisi olan Yugoslavya. Moskova-nın elinden kaçmıştır. Tito, tam ve samimî bir Komünist Olduğu İçin batı devletlerine yanaşması şimdilik tahmin edilemez. Fakat, Rusya-dan ümidini kesen, Doğu 1-le her türlü ticaret münasebetleri kesilen Yugoslavya, ekonomik sahada İngiltere ve Amerika ile anlaşmak zorunda kalmıştır.
Bunun İçindir ki Tito İsyanının iki mühim tesiri o-lacaktır:
1 — Milli Komünistlik cereyanı. Kominforma bir dar-1 be teşkil edecektir. Bu bahane ile Moskova esaretinden kurtulmak istiyecek diğer Komünist partiler zuhur e-dcbilecek ve Kominform zayıf düşecektir.
2 — tnglli’ ve Amerikan' yardımı ile Yugoslavyanır.
bozuk iktisadiyatı düzeldikçe. sefalet içinde perişan bir halde bulunan demir perde arkası diğer devletlerin gözleri, iştiyakla Batı kapitalist âlemine dikilecektir. Daha şimdiden, demir perde arkasında hoşnutsuzluk çok artmış, cephe sarsılmıştır.
Tifo hâdisesinden çıkan başka bir ders, bir örnek var:
Görülüyor ve anlaşılıyor kİ Rusvaya hoş görünmek, Rusya ile anlaşmak İçin Tito gibi yüzde vüz Komünist olmak. Yugoslavya gibi tam Sovyetlestirilmiş bir memleket hâline girmek bile kâfi değildir. Tito gibi kızıl bir Komünist dahi, memleket işlerinde Moskovaya binde vanm İtaatsizlik gösterirse derhal aforoz ediliyor, ölüme mahkûm oluyor.
Son zamanlarda bu tarzda vok edilmiş kızıl Komünistlerden biri de Macar hariciye Nazırıdır. Bu suretle. Rusyanın itimadını kazanarak peyk memleketlerde iş basına getirilmiş en hakikî Komünistler arasında, en küçük bir şüphe üzerine geniş tasfiyeler yapılmaktadır. Bu da. demir perde cephesinde büküm süren huzursuzluğun başlıca alâmetidir.
Titistlik veya Titoculuk, Komünist âleminde yeni bir devrin ve bir sarsıntının başlangıcı olacak mahiyettedir.
Balatta bir cinayet
Bir kişi öldü, bir kişi ağır yaralandı
adında 13 nu-Zeynel kavgalı bulun-
Dün gece yarısından sonra Balatta Fethiye caddesinde bir cinayet İşlenmiştir Bir adam kasığından ağır surette yaralanmış, diğer biri de tabanca kurşunu ile başından yaralanarak ölmüştür.
Hâdise hakkında elde edilen malûmata göre Balatta Fethiye caddesinde 22 numaralı evde oturan Kadri Ülkazln biri, yine aynı caddede marda kahvecilik eden Bob İle iki senedenberl ve birbirlerine dargın
maktadırlar. Kadri dün gece, caddede Zeynele raslamış, münakaşaya tutuşmuştur. Neticede Kadri, tabancasını çekerek Zeynel! kasığından ağır surette yaralamıştır.
Kavgayı haber alan Kadrinin babası arabacı Mahmut, hal hâdise mahalline muş ve İki kavgacıyı mak İstemiş İse de Zeynelln, Kadrlye nişan alarak altığı kurşun arabacı Mahmuden başına İsabet etmiştir. Mahmut, hemen orada can vermiştir.
Kasığından yaralı olan kaatll Zeynel hastanede tedavi altına alınmıştır.
der-koş-ayır-yaralı
Demokrat Parti kongresi dün gece 22,30 da kapandı
Delegeler “Dağ başını duman almış,, marşını söyliyereksalondan çıktılar
Dün muhtelif meseleler görüşüldü, genel idare kurulu ve haysiyet divanı seçimleri yapıldı
Demokrat Faril toptaııusınuan ıkı enstantane
bulunanlar alınmazlar.
seçimlerde parti
şartlarını gösteren üçüncü
Ankara 25 — Demokrat Par-1
tl kongresinin bu sabahki top- maddeye şöyle blı hüküm İlâ-j dan sonra, İantısında tüzük tasarısı üzerinde görüşüldü. Partiye kabul1 fitlen veya neşren
veri uygun görüldü: «Partiye* adayının nasıl tesblt edlleceğl-hakarette1
(Arkası sahife 2; sütun 6 da)
D. Parti kongresinin ihmal ettiği en mühim nokta
Mem’eketin ihtiyaçlarını hangi yeni esas, larla ve ne gibi mütekâmil usullerle giderecekler? Bu hususta hiçbir görüşme olmadı
C. Halk Partisi ileri gelenlerinden bir zat-n demeci
♦ -
Seçimlerde namzet göstermek meselesi fırtına kopardı
Genel idare kurulunun beşte bir namzet göstermesi güçlükle kabul edildi
Ankara 26 (Arkadaşımız Şevket Radodan'— Demokrat Parti kongresi dün tüzük tasarısını müzakere ederken en şiddetli fırtına 19 uncu maddenin, milletvekili seçimlerinden Genel kurula vilâyetlerden beşte blr nispetinde namzet göstermek hakkı veren D fıkrasının müzakeresine başlandığı zaman koptu. Söz alarak kürsüye çıkan hatipler. bütün milletvekili namzetlerinin vilâyetler tarafından gösterilmesini ve Genel kurula namzet göstermek hakkının tanınmamasını istiyorlardı. «Bizim, teşkilâtımız aşağıdan yukarıya doğrudur. Meclise ancak halkın içinden çıkanlar girecektir» diyenler, merkezden bildirilecek namzetleri «tepeden İnme» diye isimlendirenler, bunu şef sistemi âdetleri olarak tavsif edenler çıktı.
Başta Celâl Bayar olmak üzere. Genel tdare Kurulu âzalarının kongrede baş gösteren cereyandan sinirlendikleri hissediliyordu. Fevzt Lûtfi Karansın anoğlu iki defa kürsüye çıkarak bu zarureti anlatmağa çalıştıysa da kâfi gelmedi
Celâl Bayar da bir müddet konuşmak lüzumunu duyarak kürsüye-çıktı ■Meclisto diplomasiye vâkıf şahsiyetlere, âlimlere profesörlere İhtiyaç olduğunu, her mesuliyeti omuzlarına yüklenen Genel tdare Kurulunun Meclis çalışmalarından da mesul olduğunu, bazı kıymetli şahsiyetleri milletvekilliğine namzet göstermek hakkının merkeze tanınmasındaki büyük faydanın takdir edilmesi gerektiğini söyledi. Fakat cereyan o kadar şiddetlendi ki, kongre â-deta İntizamını kaybetti ve kongre başkanı celseyi 10 dakika tatil etmek mecburiyetinde kaldı.
Bu on dakikalık tatilde kongre delegeleri birblrlerlyte tnfl-nakaşaya tutuştular. tk( r«k!r şiddetle çarpışıyordu G nal Kuru! namzetleri vIIö j ■ -re ancak tavsiye edebilir» şeklinde maddenin tâdilin! Istlyenler de vardı. Celâl Bayar, »on derece sinirlenmişti. Delege gruplarını teker teker dolaşarak: «Bu en esaslı blr dâvadır. Genel Kurul bütün mesuliyetleri yüklensin. beraber çalışacağı, partiyi muvaffakiyete götürecek t” »anlar hakkında hiçbir fikri olmasın, iktidarı kazanalım, Hükümet ve Meclis iyi çalışama..in; bundan Genel Kurul mesul olsun. Biz anamazı, babamızı milletvekili; seçtirmek İçin bu hakkı istemiyoruz. Yüklendiğimiz mesuliyeti İdrâk ederek partimizi ve gerektiği zaman memleketi en İyi seklide İdare etmek İmkânlarını hazırlıyabllnıek I-çln İstiyoruz Bu çok esaslı blr noktadır Kabul edilmezse parti yıkılır.» dediği de görülüyordu-
Celse tekrar açıldığı zaman sinirlerin henüz yatışmamak!» beraber. Celâl Sayarın fikrini tutanların çoğaldığı hissetmiyordu. Söz alan birkaç hatip. Demokruî Partinin milletvekili olmak hijyenlerden mürekkeu blr topluluk olmadığını belirtti Başkan, nihayet teklifi reva koydu ve beşte blr nispeti ekseriyetle kabul edildi.
Celâl Bayarın ve Genel ldı« Kurulu üyelerinin ilk defa olarak gülümsedikleri ve karan alkışladıkları görülüyordu Milletvekilliği bahis mevzuu olunca, kongrede kopan bu fırtınayı kongre delegeleri arasında bile nahoş blr hâdise olarak vasıflandıran lar vardı. Hem geç» hem güç anlaşıldı
Acı bir kayıp

Ticarjt odası meclis reisi Ahmet Kara dün vefat etti
Ankara 26 «Akşam) — Demokrat Parti kongresi dün akşam bitti. Blr hafta süren bu toplantı memleket siyasî hayatında hakikaten büyük ehemmiyeti olan bir hâdise olmuştur. Zira Demokrat Parti İçinde muhalefet adı altında bir araya gelmiş ve parti kademelerinde vazife almış İnsanlardan çoğunun memleket meselelerine hangi zaviyeden baktıklarını. demokrasi ve hürriyeti nasıl anladıklarını, iktidarı da niçin, istediklerini göstermiştir.
Bu kongrede şu cihet blr kere daha sabit olmuştur kİ partilerde ocak, bucak, İlçe, II ve a merkez heyetleri arasında va-jjzife almış bulunanlar arasında | meseleleri şahıslarının siyasi »orlarm,,. ..Araba burada lkbal ve »*««■
kah.n, Ehliyet......... şatöıle d,n "deliler pek «oh-
gondtrirB... drmlvorlarmıs. ",r D”*» «» toplantıda Mil-_T , , , ' letvekillerl namzetler! hakkm-
t a etnk! ehliyetsizdir, tüzük maddesi görüşülürün adam gu ruja gidinceye ken kopan kızılca kıyanı„ de. Kanar na Vıvtı pıkapma» k.i'i , ....
lea&lerln her birinin kendisini blr Milletvekili namzedi olarak ı gördükleri ve Genel İdare Kıı-ı ruluna adayların yüzde 30 sini ı tâyin etmek hakkını vermek gibi hemen her siyasi partide , ramlanan bir usulü kabul etmek i istemedikleri görülmüştür. | Delegelerin demokrasi
Allaha emanet
Altıncı şube memurları, ehliyetsiz şoförleri çevirdikçe 50 lira reza kesiyorlarmış. Ehliyetsizler .parayı vermezlerse, memurlar, plâkayı söküyor; araibayı, ehliyetsiz şoföre teslim edip «filânca garaja götüreceksin î» diyorlar, bir de vesika sunu-j
kadar da kaza çıkarmaz mı? Mesul kini olacak? Bir.
tkijıcisi de: Ehliyetsizken araba sürerek yakalanınca 50 lirayı vermeğe hazır nice nice gözü peJc hovarda vardır. Demek, böyleleri, kaza çıkarmak için, paralarına güveniyorlar l |
ve
hürriyeti anlayışlarına gelince: Eğer bu husustaki kanaati söz söyleyenlerin umumi temayüllerine bakarak edinmek Icab ederse tablo, hakikaten hazindir. Her ne pahasına olursa olsun İktidarı ele almak İsteyen insanlar demokrasinin ve hürriyet rejiminin temel şartı olan tesamüh zihniyetini zerre kadar benimsemediklerini İspat etmişlerdir Asma kesmeler, üç ayaklı sehpalar, sel gibi kan akıtmalar, bir dehşet manzarası canlandırıyordu Bir ynııdan hâkimlerimizin bitaraflıkları övüiürkeıı öbür yandan seçim suçlularının cezaisini hâkimlere bırakmayıp bizzat kafa kırmak suretlle vermek İsteyenlerin hail hazin idi. Eğer mahkemeler. her türlü tesirden ftzade İBe, — kİ öyledir — secini kanunun fena tatbiki gibi bir suçun cezasını yine kanun dairesinde müstakil hakimler elbette vereceklerdir. Bu çok basit hakikati pe delegeler, ne de hattâ Demokrat Parti İleri gelenleri pek anlamış görülmüyorlardı.
Bütün bunlara ilâveten bir Tiirk vatandaşı olarak insanı ha klkateıı teessüre daldıran nokta şu olmuştur: İktidara bu kadar hevesli olan bir siyasi topluluk.
«
Cenazesi yarın Taksimdeki evinden kaldırılarak Asrt kabristana defnedilecek İstanbul Ticaret ve Sanayi
Odası Meclis reisi ve Şark Deri Tiirk anonim .şirketi meclis! İdare rolsl Ahmet Karanın dün vefat ettiğini büyük teessürle haber aldık.
Ahmet Kara memleketin ticari hayatında mühim mevkii olan çok tanınmış, temas ettiği herkese kendisini sevdirmiş halûk ve çok faziletli bir insandı. Bütiin hayatı çalışmakla geçmiştir. Bu kendisinde âdeta bir , aşk halinde İdi Aynı zamanda Demokrat Parti kongresinin hayır işleriyle uğraşmaktan da nlhayetlendifti bugün Halk Par-[büyük zevk duyardı. 16 yıl ev-tlsi ileri gelenlerinden blr zat- vel Şark Deri anonim şirketini la konuştum, fikirlerini sordum.1 Jesls milesseseyl mü-
Oülümsod!
«Demokrat Partinin İkinci kongresini bütün vatandaşlar gibi biz de ibrette takip ettik. Gazeteler, görüşmeleri o kadar tafsilâtla verdiler tel herkesi orada hazır bulunuyormuş gibi manzarayı gözlerinin önünde canlandırdı. Kısaca, Celâl Ba-yann yüreğini yakan İktidar ateşinin, bu kongreden sonra sabit oldu kİ. tatmin edilebilmek İçin daha çok uzun yıllara ihtiyaç henüz adam döğnıekten ve İsyan tehditleri savurmağa koyulmuş olan blr siyasi topluluğuna nasıl memleketi teslim, edecekler bilinemez,» ,
gönül islerdi kİ memleketin türlü sahalardaki ihtiyaçlarını hangi yeni esaslarla ve ne gibi mütekâmil usullerle gidereceklerdir. bunu açıklasınlar, üzerinde uzun uzadıya münakaşalar olsun, türlü fikirler söylensin ve netice de sarih bir karara varılsın Esefle kaydederiz ki kongre bu en mühim noktayı İhmal etmiştir.
v? şu cevabı verdi: lhtin blr İktisadi unsur haline I getirmişti Merhum Ticaret ve . sanayi Odasında da kıymetli çalışması ile temayüz etmişti.
16 haziran perşembe günü âtıl ( bir kriz neticesinde Alman hastanesine kaldırılmış, yapılan bütün tedaviye rağmen kurta-' rılması mümkün olamamış. Ah-
■ met Kara, dün saat 20.30 da ' Hakin rahmetine kavuşmuştur
Merhum 305 (13391 tarihinde
■ Eğin de doğmuş, tahsilini Qa-. latasaray lisesinde yaptıktan . sonra ticarete atılmıştı, ölümü
İle memleket büyük bir kayıba uğramıştır.
Cenazesi yarınki pazartesi günü öğle vakti Taksim Sıraservl-
■ lerde 63 numaralı evinden kal-, darılarak cenaze namazı Tt'şvi-
Ahmet Kıra
klyc camiinde kılındıktan sonra Asri mezarlığa defnedilecektir. Tanrıdan merhuma rahmet, ailesi erkânına başsağlığı dileriz.
vardır. Vatandaşlar, iktidarı ele almadan
Şark Deri Türk anonim şirketinden:
şirketimizin kııcıic-vı ve muhterem reisimiz Alım?) Kacamu.;-tafaoğlunun vefatını teessürle hissedarlarımıza bildiririz. Cenazesi 37 5. 949 pa-atlesi gu«u öğle vakti Sirasetvilerdekl hanesinden kaldırılıp namazı Teşvikiye camiinde k lındıktaıı sonra Asrı mezarlığa defnedilecektir. Mevlâ rahmet eylesin.
AKSAM
2*> Haziran 1945
feahife 2
Sabahattin Ali'nin
Ahdurr?hman
Çok pzrtili hayat
Çok partili siyasî hayat! Bunu çok istiyoruz ama ne olduğunu bilenlerimiân çok olduğunu iddia edemeyin,
Ankarada Demokrat Parti kongresine yurdun her tarafından delegeler gelmişti.. Hepsi çok partili hayat taraflısı, muhalefet taraflısı. İyi, hoş ama. meselâ bazı hatipler kürsüye çıktıkları zaman: «Arkadaşlar! 18 milyon vatandaş binimle beraberdir. İktidara geleceğimiz günü hasretle bekliyoruz!., diye bağırıyordu.
Çulıık çocuk dahil 18 milyon vatandaş Demokrat Partiden olunca çok partili siyasî hayatımız nerede kalıyor? Hatanın demokrasi acemiliğinden geldiğini fark-etmeyen bir yabancı bu konuşmayı dinlese Türk iyenin pek yakında tek parti ile idare edilmesi muhtemel olduğuna hükmeder. Öyle bir tek parti ki bütün memleket nüfusu kendisine yazılı olduğu halde iktidara gelmek için başka partilerle(ü) mücadele ediyor!!
*Çok partili hayat» m ne olduğunu bilmeyenlerimiz henüz pek çoktur. Geçen gün bir ahbap yeni tanıştığı bir bir zatla konuşurken «Memleketimizde çok partili hayat başlayalı beri...» diye söze girişince politika ile hiç meşgul olmıyan o zat bam teline dokunulmuş gibi sıçrıyarak: «Evet, hakkınız var, gürültü çoğaldı. İnsan rahat edemiyor Daha dün üstümüzdeki apartmanda bîr kokteyl parti vardı! Tepindiler, durdular!» diye mukabele ediyordu.
İnsanın «Ölür müsün, öldürür müsün?» diyeceği geliyor ama, bu hafta Ankarada kongre dolayısiyle ölüm, Öldürürn» lâflarını pek dinlediğim için çekiniyorum. Nasıl çekinmem ki bir tarafta demokrasiden bahsediyoruz. Öbür tarafta öldürmekten. Halbuki demokrasinin cn hazfetmediği şeylerin başında şu öldürmek gelmez mi?
Şevket RADO
katli muhakemesi
Ali Ertekin Sabahattin Aliyi nasıl öldürdüğünü anlattı
Münip Berkan
Merhumun cenazesi bugün merasimle kaldırılıyor
Hariçten hububat ithalijcarariaştı Hükümet, kuraklıktan zarar gören orta Anadolu müstahsiline yardım için hazırlıklara başladı
Ankara 25 — Tarım Bakam Cavit Oral bir gazeteciye verdi-1 fcı demeçte yeni mahsul durumumuz hakkkında şunları söylemiştir :
«Bu yılki mahsul durumumuz Trakyada kend.slni kurtarmış. Marmara da iyi vaziyettedir Cenup vilâyetlerimizde ve bilhassa Çukurovada mahsul her yerden iyi durumdadır. Şark bölgeleri hakkında İse şimdiden bir şey söylenemez.
Orta Anadolu bu sene kuraklıktan hakikaten mutazarrır olmuştur. Bu şıkırtıyı en fazla Konya havalisi hissetmiştir. Hükümet kuraklık gören müstahsile tohumluk yardamı yapmak kararını almış ve bu hususta hazırlıklara başlanmıştır.
Diğer laraftan bu kuraklık dolayısiyle memleketin bir sıkıntı »Le karşılaşmasını şimdiden önlemek maksadiyle hariçten yemeklik hıhubat getirilmesi kararlaştırılmıştır. Toprak Mahsulleri Ofisi ou hususta gerekli hazırlıkları girmiştir. Şimdiden sonra yağacak yağmurların yazlık ekimlere faydası olabilecektir.»
Bundan sonra Marshal) plânı gereğince memlvKe timize verilmesi kararlaştırılan traktör ve malzemeler hakkında İzahat veren Bakan şunlan söylemiştir: .
«Marshall plânı gereğince verilen traktör ve malzemelerin 10,5 milyoD dolar tutan birine! tirajı tahakkuk etmek üzeredir. Şimdiye kadar birinci tirajdan girecek olan 1839 traktörden 1000 e yakını gelmiş bulnmak-tndır Keza İki yüze yakın biçer döjîer de traktörlerle birlikte vilâyetlere süratle sevkedilmek-tedir.
önümüzdeki ayın on beşine kadar birinci tiraja ait traktörlerin hepainln memleketimize
gelmesi beklenmektedir. Traktörleri iyi kullanabilmek İçin sekiz yerde sabit atölyeler kurulması kararlaştın, m ıştır Devlet işletme çifllk atölyelerini genişletmek suretiyle makine sahiplerinin istifade etmeleri sağlanacaktır.»
Ankarada iki cinayet
Biri kadın olmak üzere 4 kişi öldürüldü
Ankara 25 — Bugün burada iki cinayet işlendi ve biri kadın olmak üzere 4 kişi öldürüldü.
Bu cinayetlerden biri şudur: Beynamda oturan Hayati Kuy-rukçu adında bir genç, kız kardeşi Fahriyeyl, bir adamla gay-riahlâkî vaziyette görmüş ve buna tahammül edemiyerek kar deşini bıçakla öldürmüştür. Kaatll Hayati yakalanmıştır.
Diğer cinayet de şudur: Mehmet Öznar adında biri, iki yıldan beri kadın ve tarla meselelerinden dolayı Kırıkkalenln Hıdırişçl köyünde bazı kimselerle geçinememektedir Bu sabah aynı kimselerin kendisi a-leyhinde bulumalarma kızan Mehmet, tabancasını alarak, doğruca Ali ve Dede Gençtürk kardeşlerin yanına gitmiş; «Sizden öt alma!: sırası geldi> diyerek tabancasının bütün kurşunlarını bu İki kardeşin üstüne boşaltmıştır. îkl kardeş derhal ölmüştür.
Mehmet bundan sonra Asım kâhyanın evine gitmiştir. Fakat daha atik davranan Asım, Mchmetten evvel tabancasını i çekerek üç kurşunda Mehmedl öldürmüştür. Jandarma tahkikata el koymuştur.
Sabahaddin Ali olduğunu öğrendiğim bu zai. »Beni biraz daha ileriye götüreceksiniz» decii ve Sazara denilen yerde İndik Orada Sabahaddin Ali şoförü ileri gönderdi ve biz yolda yaya olarak ilerlediğimiz zaman, bana kendisinin M ar ko paşa ve Merhumpaşa gazetelerini çıkaran Sabahaddin AH olduğunu Bulgaristan yoliyle Moskovaya gideceğini, dönüşte Türklyede bir teşkilât kuracağını ve o zaman da bana birçok yardımlar- [ da bulunacağını söyledi.
Birlikte, önümüzden dere geçen bir yere otuıduk. Sabahaddin Ali ceketini babına yastık yaptı ve çantasından çıkardığı bir kitabı okumağa başladı. Bize zarar verecek bir kimsenin hudut dışına çıkması doğru olamazdı Bunun için de kendisine fikrinden vazetmesini söyledim Elindeki kitabı atarak:
— Sana ne? Sen kim oluyorsun? Sen ne karışıyorsun? dedi Pantalonunun beblde tabanca bulunur diye çekindim. Elime geçirdiğim bir sopayı kapıp haşinin arka tarafına kuvvetle vurdum. Kulağı yırtılmış ve kan akıyordu. Gözlüğü ise yere düşmüştü. Kendi kendime beni silâhla vurmak ister diye, yüzüne de bir sopa indirdim. Bu darbe İle arka üstü düştü, ben de yavaş yavaş yukarı çıkmağa başladım 30 - 40 adım yürümüştüm. Başımı arkaya çevirdiğim zaman, vatan haini bu adam hâlâ nefes altyordu. Bunun üzerine elimdeki sopayla aşağıya koştum. Bu sefer ensesine kuvvetli bir sooa daha vurdum. Artık ölmüştü.
Ben Sabahaddin Aliyi öldürdüğümü ispat etmek için elbiselerini soydum. Çantası ve gözlüğünü alarak İstanbula gittim. Buradan Kütahyaya geçtim Neticede elbteeleı Kûıahyada bırakarak tslanbuia döndüm ve yakalandım.»
Bundan sonra Ali ötekinin İstanbul Emniyet Müdürlüğünde alınan ifadesi okundu. Bunda bazı mübayenetler vardı İfadelerin telifi ve dosyanın tetkiki lçn muhakeme 2 temmuz
Kırklarell 25 — Sabahaddin Ali’yi öldürmekten sanık Ali Ertekln'ln muhakemesine bu sabah Kırklarell ağır ceza mahkemesinde deva medildi Evvelki celsede bir dilsiz rolü oy-nıyan Ali Ertekin, bu defa inadından vazgeçerek konuştu. Salon ve koridorlar dinleyicilerle dolu İdi. Üç çocuk babası olan Ali Ertekln'ln eşi de salonda İdi. AH Ertekin'! 3 avukat müdafaa ediyordu.
Sanığın hüviyetlnLn teshirinden sonra Adli tıbbın müşahede raporu okundu. Bu raporda AH Erleköin'ln her türlü cezai ehliyeti haiz olduğu yazılı İdi. Mahkeme başkanı suçluya bir diyeceği olup oimadııgnı söylediği zaman, söze başlıyan Alî Erte-kln. ilâve etti:
«— Ben askerliğimde îstan-bulda mühimmat deposunda da bulundum. Kötü bir adam olsaydım depoyu da satardım.» dedi ve birdenbire durarak a-normal hareketler yapmağa başladı. Reis: «Ne oldu?» deyince: «Kusura bakmayın, zihnim gene karıştı» cevabını verdi. Reisin cinayeti anlatması İcab etiğini söylemesi üzerine, gene anormal harekelteri görüldü ve dedi ki: «Bir İftira üzerine ordudan ayrıldım. Beş yıl evvel a-razlmi satmak üzere Bulgaris-tana kaçtım Kırlarda, bayırlarda günlerce dolaştım. Ekmeksiz, susuz, aç yattımj Sanık bu sırada ağlamağa başladı ve: «Benim için söylenenler doğru değildir. Be nadam kaçırmadım!» dedL
Başkan: — PekL öyleyse, evinde bulunan eşyaları niçin sahibine vermedin?
Ali Ertekin: — Ben bu eşyaları elimde bir koz olarak bulunsun diye aldun. Polislere, a-lâkalı makamlara: «Komünist Sabahaddin Aliyi ben öldürdüm. DenHdlği gibi soygunculuk m ak sadiyle ben almadım.» diyecektim.
Başkan: — Cinayet nasıl oldu? Niçin kafasına vurdun. Sana küfür mü etti?
Ali ErteMıi: — Bİ2 Sabahaddin Aİl İle birlikte kamyona bindik, akşam üstü Kırklareiine cumartesi günü saat 10 a bıra-vardiık. Bilâhare kendisinden 1 kıldı.
Gül kupası atletizm müsabakasından bir çürûntiş

40 yıl evvel mezun olan doktorların toplantısı
Kırk yıl evvel Tıp fakültesinden mezun olan dok Lorlar dün saat 13,30 da Park Otel’de hep birlikte bir yemek yiyerek, mesleğe atılışlarının kırkıncı yi’döaümûnfı kutlamışlardır.
Dünkü toplantıya şehrimizin tanınmış doktorları iştirak etmişlerdir. Rwi.il, tup'a.ıtıda bulunan doktorları göstermekte-' dlr.
Dûn Fenerbahçe stadında on ikinci İstanbul Gül kupası atletizm müsabakaları az bir seyirci önünde ve Hân edilen zamandan tam bir saat geç başladı, Atletizm gibi bir sporun artık seyirci. tarafından tutulması zamanı gelmiştir. Ancak müsabakaların ciddiyette ve tam zamanında yapılacağına seyirciyi İnandırmak lâzımdır. Vaktinde hazır olmıyan bir pist, öl-çülmiyen mesafeler bu sporu seyredecekler için üzecek birer hâdisedir.
Dûn yapılan müsabakalarda Anka rodan Osman Coşgül, Eşref Aydına 15. 18, 2/5 le aid olan 5000 metre koşunun Türkiye rekordmeni bu mesafeyi 15. 15 3/5 Le koşarak kırmıştır.
Bu müsabakadan başka 800 metreyi, bu mesafenin Türkiye rekordmeııi GalatasaraylI Cahit Önel 1,58,2 de koşmuştur.
Gül kupası atletizm müsabakalarına bugün de Fenerbahçe stadında saat 14,30 da devam edilecektir.
Dün yapılan müsabakalarda şu neticeler elde edilmiştir:
Kızlar arasmda: 100 metreyi Ankaradan Ayçan 13.,8 le: gülle atmadan Fenerden Ncrmin 8.40 la; dördüncü kümede 200 metreyi Fenerden Uğur 24,5 le: 1000 metreyi Fenerden Mehmet 2,58,3
Üç gün .evvel vefat eden Demokrat. Parti İstanbul İl İdare’ Heyeti Başkanı Prof. Abdurnıb- ‘ man Münip Berfcan'ın cenazesi' bugün saat 12 de Nlşantaşında ' Şair Nigâr sokağındaki 38 Noluj' evinden merasimle kaldırılacak, cenaze namazı Teşvikiye camisinde kılındıktan sonra Feriköy mczarlığıdaki aile makberesinc defnedilecektir
Cenazede Demokrat Parti mensuplan, kongre namına bir heyet bulunacaktır. Diğer partiler ve muhtelif teşekküller tarafından da heyetler gönderilecektir. Bu arada Üniversite ve Baro temsilcileri de bulunacaktır. Cenaze merasiminin çok kalabalık olacağı anlaşılmaktadır C. H. P. nin taziyesi Cumhuriyet Halk Partisi İl İdare Kurulu Başkanı Dr. Esat Durusoy, Abd ur rahman Münip Berkan'ın ölümü münasebetiyle bir tâziyet telgrafı göndermiştir. Bunda duyulan keder ifade edildikten sonra şöyle denilmektedir:
«Bu münasebetle, mesleğinde ve siyası hayatımızda kendisinden memleket İçin daha uzun yıllar hayırlı hizmetler beklenen merhumun üfullyle D. P. nin uğradığı acıya bütün C H. P. illerin iştirak ettiğini ve bu elemi paylaştığını bildirirken şahsi tâzlyetlerimf de sunarım,»
Türk
gazetecileri
Suriye hükümetinin daveti üzerine yarın Şam'a gidiyorlar
Suriye hükümetinin daveti ü-zerine gazetemiz muharrirlerinden Vâ-Nû^ Cumhuriyetten Nadir Nadi. Vatandan Ahmet fimin Yalman ve Tasvirden Cihat Baban yann sabalı saat 4 de bir Pan Amerikan uçağı ile şama hareket edeceklerdir. Ulus gazetesinden Yavuz Abadan da bilâhare kendilerine iltihak edecektir.
Muharrirlerimiz Suriyede beş gün kalacaklar ve kendilerine Suriyenin son zamanlarda çiTdlği İnkılâplar hakkında gl verilecektir.
ge-bil-
Memurlara mal beyanı için sorulacak sualler tesbit edildi Ankara 25 — Bütün memurların mal beyanını tâbi tutulması haklındaki kanunun kabulünden sonra bu kanunun tatbikatı İçin çalışmalar yapılmaktadır.
Başbakanlık ve içişleri Bakanlıklarının temsilcileri İle Adalet Bakanlığının temsilcileri müşterek yaptıkları bir toplantıdan sonra memurlara sorulacak suallerin şekilleri tesbit edil mistir
| Kanun muhteviyatına uygun olan bu sualler menkul ve gayri ■ menkul kıymetlere ve borçlara ■dairdir.
Sualler tasarısı Bakanlıklara gönderilecek ve bundan sonra kesin bir şekil alacaktır.
te: gülle atmayı Deniz kolejinden Muvaffak 12,45 le; uzun atlamayı Fenerden Emil 5,69 İa: üçüncü kümede 100 metreyi Be-yoğludan Mıtakidis 11.1 le: 400 metreyi Beşüctoştan Zeki 56,2 ile; 1500 metreyi Fenerden Turan 4,22 He üç adım atlamayı Fenerden Mehmet 13,10 la; sı-| nida atlamayı Fenerden Bey- | dun 3 metre İle: 4X100 bayrağı Beyoğluspor 47.9 lâ kazanmış- , I ardır.
Birinci kümede: 2Û0 metreyi ■ Doğan Acarbay ıF, B> 22,7 İle; • »00 metreyi Cahit Önel IG. SI | 1.58,2 ile; SooO metreyi Osman * Coşgui ıAnkaraı 1515,3/5 iyeni Türkiye rekoru» ile; gülle at-! mayı Müfit 'Dz. K' 11,36 He; I disk almayı Bülent (DzKt 39,18 . ile: mızrak almayı Oivi Cİ.T.Ü» I 47.85 le, yüksek atlamayı (E. T. [ T > Güner Frlk 1.70 ile; uzun | atlamayı Ruhi Sanaip ıF.B) 6.05 le kazanmışlardır.
Halûk SAN
Ankaradaki maç
Ankara 25 (A.A ) — Şehrimize iki maç yapmak üzere gelen Vefa futbol takımı bugün ilk karşılaşmasını Harb Okulu Gii- I cü ile 19 Mayıs stadyumunda) yapmıştır. Maç. 3-2 Harb Oku- 1 lu Gücünün lehine bilmiştir. |
F Acı Eir ölüm >
Sürmene eşrafından, İstanbul Manifatura tüccarlarından Nazım Kulaç eşi. Hailde, İlhan Yılda. Fer-ııan, Aylen. Olcay Kulaç aneleri: Dursun Tecmanın hemşiresi, Kur. önyüzb. Salih Teoman ve Kardeşleri. halaları. Haşan. Kâzım. Enver, Münevver Kulaç yengeleri
Bn. VESÛDE KULAÇ
uzun zamandır müptelâ olduğu hastalıktan kurtu-lamıyarak 25 6 949 cumartesi günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur Cenazesi 26 6'949 pazaı günü Üsküdar tendiyedeki evinden alınarak cenaze namazı Kısıklı camiinde ikindi namazını müteakip kılınıp Çamlıca kabristanına defnedilecektir.
Merhuma Tanrıdan rahmet. kederli ailesine başsağlığı dileriz
îıl gösteren hüküm üzerinde müzakere açıldı Bir çuk hatip-, | ler söz aldı. Celâl Bayar da ko-I rıuştu. Neticede MllletvekiH' I adaylarının be ite birini Genel i Kurulun göstermesi ■
I edildi.
I Umumi kongrenin üç
bir toplanması teklif ediliyordu. ‘ Görüşmeler sonunda yine iki ı yılda bir toplanması uygun gö-i ruldü Genel Başkana, kongre-' yi davet hakkı verilip vcrilme-1 mesi hararetli müzakerelere yol açtı Neticede Başkana, lüzum! gördüğü ahvalde kongreyi reseo 1 içtimaa davet hakkı verildi.
Ana dâvalar
Ana dâvalar komisyonu raporu. heyecanlı tezahürata yoî açtı. Karar mahiyetinde olarak kabul edilen bu raporda ezcümle şöyle denilmektedir:
•Seçim kanununun ve seçimlerle alâkalı mevzuatın tadili i hakkındakl parti görüşü, millet) iradesinin serbesçe tecellisini teminden İbarettir. Mevzu ka-i nunlara ve müessese ahkâma;
' ııa. muoacuu. XU
artır, hareket, bir nerl ku«rel| KavraloeI„
darbesi. rr,,n'>* •>“ »
haklarının ihlâli neticesine varacağından, buna meydan verilmemek üzere memleket için büyük zarar ve tehlikeleri mucip olarak bu hale müsaade edilmemek ve bu mevzuda haklarına tecavüz olunan bütün vatandaşların meşru müdafaa halinde kalmaları ve haklarını, anayasa ve Türk ceza kanunu müeyyidelerine dayanılarak korumaları kaçınılmaz bir zaruret olacaktır. Bu hususların, rey sahibi bütün partililere, Türk umumi efkârına bildirilmesi, ayrıca hükümet ve vazifelilerin de bu keyfiyetten haberdar edilmeleri zaruri görülmüştür.
Ancak, tek parti zihniyetinin ve C. H. P. iktidarının, kanunların ihlâli pahasında da olsa devamını kararlaştırmış olanlara karşı kongremizin bu kararı almasını, ihtilâle teşvik mahiyetinde tefsire kalkışabildiler olabilir. Halbuki ihtilâl.
I
D. Parti kongresi
(Baş tarafı 1 inci sahifede) I sİ, gerekse din »namları yetiş-| lireeek müesseseler kurulması hususunda mütehassıslar tarafından elraflı bir program hazırlanması zaruridir. Üniversite
içinde yer alacak fiâhiyat Fa-kültesi ve Uml mahiyette mtt-a u ımasJI müesseseler. Millî Eğitim ida 1 Bakanl,fc>n>n bu kabil müesse-yı .scsderl gibi muhtar olmalıdır.
| Dinin siyaset Aleti olarak kullanılmasına. yurddaşlar arasında sevgi ve tesanüdfl bozacak şeklide propaganda vasıtası yapılmasına. serbes tefekküre karsı taassup duygularını ha-j rekete getirmesine müsamaha olunmamahdır.»
Rapor böyiece kabul edildi.

Genel idare Kurulu
Genel İdare Kurulu seçimlerinin neticesi gece yarısimlan sonra resmen bildirilmiştir Buna göre seçime fl!7 delege işti-İrak etmiş, Cei&l Bayar 906 oyla seçilmiş, asıl üyeliklere de dün isimlerini bildirdiklerimiz Intl-|hap edilmiştir. Yedek üyeliklere, aldıkları oy sıraslle Osman Kapanı. Mustafa Haydar Nazlı, . . , ■ Ali Rıza
^5. ’t. v*tendaf ı înceaiemdaroğlu. Kemal Zey-
Ihlatl nnUrnlnn -.-a. .... _ ........
tlnoğlu. Dr. Zeki Kfatanıan, Ziıhtü Veli Beşe. Muhtar Başkurt. Osman Şevki Çiçekdağı, Dr. Cemal Tunca, Halil Atalay, Muammer Alakant. Hakkı Gedik ve Haşan Polatkan seçilmiştir. Ayrıca 55 kişiye oy verilmiş. 50 kJşl efe birer oy almıştır.
Neticenin Hânından sonra Celâl Bayar, şiddetli alkışlar arasında kürsüye gelerek gösterilen itimattan dolayı teşekkür etmiştir.
Kongre kapandı
Saat 22,30 da kongre çalışmalarına son verdi ve delegeler bir ağızdan r.Dağ başını duman almış» marşını söyllyerek salondan ayrılmışlardır. Demokrat Partinin ikinci büyük kongresi bu suretle nihayet bulmuş ve kapanmıştır.
Haysiyet Divanları
------- r çınını ı
mevcut, Ve müesses içtimai ve* Ankara 25 — Kongrede yuk-)sek haysiyet v« merkez haysiyet divanları, seçimleri de yapıldı.
Tasnif neticesinde yüksek haysiyet divanına seçilenler, aldıkları oy sıraslle şunlardır: Fuat Iltılûsi DemfrelH. Ekrem Hayrl Üstündağ, Fikri Apaydın. Hâmlt Şevket ince, Salamon Adatto, Eyüp Sabri Hızıroğlu, Leblb Dlvanlıoğlu. Haşan Polatkan. Ahmet Veziroğlu, Cevat Mimaroğlu. Faruk Nafiz Cam-hbel.
Merkez haysiyet divanına seçilenlerin İsimlerini de bildiriyoruz: Kemal Zeytlnoğlu. Reşit Turgut, Fehmi Yağcı. Hakkı Gedik, salt Başak. Zühtü Veli Beşe. Adnan Tüfekçi.
siyası nizamın cebren değiştirilmesine matuf bir hareket o-lup yukarıda tavsif edilen hareketler. ihtilâl tâbirinin tamamen şümulü dışında meşru hakların müdafaası mahiyetindedir.
Bu itibarla vatandaş siyasî hak ve hürriyetlerinin kullanılmasına ve milli hâkimiyet esaslarının tahakkukuna herhangi bir suretle engel olacak kanun dışı hareketlerden tevakki o-lun m ası lüzumunu, memleketin yüksek menTaati hesabına belirtmeği bore biliriz. Aksi yolda harekete teşebbüs edenlerin ise. milli vicdanın ifadesi olan milli husumete maruz k31mak gibi ağır ve tarihi mesuliyete mahkûm olacakları muhakkaktır.»
Bir çok delegeler söz almış ve sonunda bütün kongre, başkanla birlikte ayakta: .Hâkimiyet kayıtsız, şartsız milletindir.. düsturunu üç defa hep bir ağızdan yüksek sesle tekrarlamıştır.
Parti programı
Parti programı komisyonunun raporu üzerinde de görüşmeler oldu. Programın 7 nel maddesinin sonuna şu fıkranın eklenmesi de yapılan değişiklikler arasında idi: «Bütün meslek ve tesanüt teşekküllerinin mânevi şahsiyet olarak her türlü siyasi tesirler dLşında katmaları ve işçi sendikalarına, grev hakkının tanınması fikrindeyiz.» Bu hükmün kafa İş- : ellerine şâmil olduğu izah edLİ- : ‘dİ.
Memurlara ait maddeye de şu fıkra eklenmişti:
«Diploma hakkı mahfuz kalmak şartile ehliyet ve liyakat- . ieri görülen âmme hizmetlerle çalışan bilumum vatandaşların tahsil derecesi nazarı Itlbare alınmaksızın derecelerini tamamlamak suretlle terfilerinin temini.»
• Dilin resmi ve siyasi müda- ■ halelerden uzak kalması» da ayrıca belirtilmiştir.
Programdaki lâiklik maddesine de şu şekil verilmiştir: «Partimiz, lâikliği, devletin slyase- ; tinde dinle İliç bir İlgisi bulun- , maması ve hiç bir din düşünce- : sinin, kanunların tanzim ve , tatbikinde müessir olmaması ; mânasında anlar ve lâikliğin din aleyhtarlığı şeklindeki yan- ı lış tefsirini reddeder. Din hürriyetini diğer hürriyetler gibi , İnsanlığın mukaddes haklarından tanır.»
«Gerek dini tedrisat mesele-
Suriyede
seçim
Halk dün oy verdi, netice bugün belli olacak
Londra 28 (R) — Suriyede Cumhurbaşkanı seçimi dün yapılmıştır. Seçim sükunet İçinde geçmiştir. Daireler ve dükkânlar açıktı Ecnebi diplomatlar ve gazeteciler seçim yerlerini serbesçe gezmişlerdir.
Anayasa mucibince halkın yüzde altmışının oy vermesi lâzımdı. Dün akşam oy verenler bundan çok fazla İdi.
Netice henüz belli değildir. Bugün öğleden evvel İlân edilecektir. Mamafih biricik namzet olan Hüsnü Zalm’ln ekseriyet kazandığı tahmin ediliyor.
Tenis maçı
Ankara 25 (AA.) — Bugün Ankara Tenis İhtisas Kulübü kortlarında Ankara bölgesi tenis birinciliği karşılaşmalarından, geçen hafta yağmur dola-yıslyle yarıda kalan tek erkek final maçına, Şefik Fenmen He Suat Baykurt arasında devanı edilmiştir. Geçen hafta, maçın iki seri Şefik lehine neticelenmiş ye ucıincü selte Suat 4/1 I-lerlde iken maç yarı bırakılmıştı. Bugün şefik üst üste ueş oyun alarak seU 6/4 kazana ıs ve tek erkek Ar kara biriıiı-bi olmuştur
Yarın İzmir - Ankara 1culs-çlleri anısında kaışıla^ınumra başlanacaktır.

Bahlfe t
26 Haziran 1949
\KŞ AMdfcfrAK ŞÂMg|
Şamda yeşil renkler
1930 senesinin yazında, Suriye ve Lübnan ı dolaşırken Şam’a da gitmiştim. O Kaman, — Türklerini «Evveli Şam, âhırı Şanı diye ezelilik ve ebedilik atfettikleri — bu güzel yeşil beldeyi şöyle anlatmışım:
Denizcilik bayramı
Kutlama programının hazırlanmasına başlandı
temmuz denizcilik bayramı
SabahGazeteleriNe Diyor?
Hazreti Muhammed, nübüvvetinden evvel Şam'ı ziyaret etmiş. Kur'an'dakl «Cennatün tecri min tahti-hel en har» diye cennet tasvirleri Şam’ın tarifine pek lıcnzer. Her yerinden sular sızan; her bahçesinde pınar, her evinin sofalarında havuz olan bu şehir, cidden cennet gibi.
«Ve min el mai külli şey’in hav!» hadisinin hikmetini burada bir kere daha anladım. Şu sapsarı çölün göbeğinde yemyeşil bLr hayat...
TBurada, pek kovu ’ mııslüinan muhitinde lunduğumdan aklıma hep peygamber geliyor.]
Gene Hazret! Muhammed. yeşil rengini öteki renklere tercih edermiş. Bayrağını, hırkasını ve sarığını yeşilden seçmiş. Hakkı var: Haftalarca kızgın güneş altında, deve sırtında sahraların sari hiimmasını geçtikten ve nihayet vâhaya kavuştuktan sonra yeşilin kıymeti biliniyor. Gerçi bizim şehirler a-rasında Bursa, Yalova, Bolu, Düzce. Giresun, Trabzon, Antalya da ihtimal Şam derecesinde yeşil şehirlerdir. Fakat bunların muhitlerindeki tabiat da nebatlarla dolu olduğu için, insan ehemmiyetlerini lâyıkiyle anlıya-mıvor. Lâkin, etraftaki çillerin sariliğiyle tam bir tezat halinde bulunan Şam'ın yeşilliği, yeşil renginin bütün kudretini insana anlatıyor.
Civardaki killi dağlara tırmanıp da aşağıya baktınız mı, Şarktan Garba kadar alabildiğine yemyeşil bir a-ğaç denizi görüyorsunuz. İsyan esnasında milliyetçiler bu ağaçların aralarına gizlenmişler, Fransızlarla e-peyce muharebeler olmuş anı a. yeşil denizde gene de kellik, nebatsızlık adaları görünmüyor.
— Trene binip Şam’ın haricindeki Dummar İsimli mesireye giderek su başında oturmamı söylediler.
Trene bindim: Yeşil, yeşil. Yeşil ...
Yeşilin ııe kadar da türlü türlü çeşitleri varmış. Muhtelif nevileri cihetidcn böyle zengin renk yoktur. Çamlar başka yeşil, meşeler başka yeşil, Şam'ın meşhur yemişlerini veren meyva bahçeleri başka yeşil. Otlar başka yeşil, yosunlar başka yeşil, yosunların üstünden sızan sular başka yeşil.
Yeşil renk, hattâ aynı a-ğaç ve aynı yaprak üzerinde türlü türlü t enevvüler gösteriyor. Peygamber: «Yeşil, gözü dinlendirir.» buyurmuş. Fakat benim gözüm, yeşilin bu kadar ihtişamından kamaştı, voruldu. Başımı, vagonun içine, gayriihtiyari çevirdim. Tam karşımda, yeşiller giymiş hârikulâde bir kadın oturuyor. Gözlerini aradım: Yeşil.
bir bu-
1
programı hazırlanmaktadır. Vilâyette bu maksatla kurulan komisyon pazartesi günü saat 15 de son defa toplanarak programa kati şeklini verecektir.
Tesblt edilen esaslara göre 1 temmuz cuma günü sabah saat 9,30 da deniz birlikleri ve deniz okullarlyle halk ve davetliler Taksim meydanında toplanacaklar ve âbideye çelenkler konulacaktır. Müteakiben merasim kafilesi ve birlikler Be-şlktaşa inerek Barbaros âbidesine de bir çelenk koyacaklardır,
öğleden sonra deniz kulüpleriyle diğer teşekküllerin tertip ettiği deniz müsabakaları yapılacaktır.
Her yıl denizyollarının tertip ettiği vapur gezisinin bu sene olacağı şüphelidir.
Kanuıı
Nadir Nadl bu başlıkla yaı-dığı makalede diyor kl:
Kanun diyorum, fakat kanunu kendimize göre yontuyoruz. Nizam diyoruz, nizama kendi anladığımız mânayı veriyoruz. Ve hepsinden kötüsü, bu bitmez tükenmez mücadeleyi demokrasinin kendisi sanıyoruz.
Şüphesiz demokrasi, bir mücadele rejimidir. Yalnız unut-mıyalını kl, bu mücadele, belli bir kanun ve nizam sistemi İçinde; kanunlardan da, nizamlardan da çok daha çetin yaratıcı fikirler uğruna yapılır. 40 yıl ara ile biz, hâlâ başladı-. ğımız yerde ayak mı sayacağız?
Bundan sonrası
Ahmet Emin Yalman VA-TANda diyor ki:
Aramızda iyi niyetli sabırsız-
zlyetl temkin ve hesapla hazır-, gı on milyon lira temin etmiş lamağa mecburuz.
parsak, demokrat arasında mümtaz bir mevki alırız, itibarımız yükselir, şerefimiz artar. Eğer iktidarda bulunanları nefis müdafaasına mecbur bırakacak yoldaki sertlik ve şiddet İstidatlarını Moskova mikrobu diye telâkki etmezsek ve bunları tasfiyeye girişmezsek hak ve hürriyete kavuşmağı belliyemeylz. Şiddet ranmış alan yolu tutulduğu takdıide Türklyede ihtiras, anarşi, netice ltl-barlle diktatörlük hâkim olacak, uzun zaman. İçin bazı Cenubi Amerika memleketleri tarzında müzmin bir nizamsızlık ve macera sahası haline dönecek, öniinde mükemmel gelişme fırsatları olan Türk milleti; sırf bir kısım fertlerinin İhtirası veya siyasi görüşlerinin
I darlığı yüzünden demokrasi 1 kervanından ayrı düşecek, 11er-
Bunu ya-
mllletler
oluruz.
Nedense kimse milli sarayları millete açmağı düşünmüyor ve bundan eide edilecek faydayı hesaba katmıyor. Ne garip insanlarız!
Tramvay işçileri
ummamı
Otorite !
Piyasada canlılık
Bilhassa ithalatçı çevrelerinde müşahede olunuyor
Son günlerde piyasada ânl bir canlılık müşahede edilmektedir. Bilhassa İthalâtçı çevrelerde görülen bu hareket, yakında İlân edilecek olan yeni dış ticaret rejimiyle İlgilidir. Filhakika yeni rejimde takasa pek az yer verileceği yolunda Ankaradan gelen haberler bu zümreyi telâşa düşürmüş olup, şimdi bütün İthalâtçılar takasip yapacakları İthalâtı, bir an önce bitirmeğe çalışmaktadırlar. Bu arada bittabi İhracatçılar da takasla yapacakları İhracatı bir an önce bitirmeğe çalıştıklarından piyasada Sn! bir hareket uyanmıştır.
Yeni Maliye Müsteşarı
Şehrimiz Defterdarı Gıyased-dln Akdenlzin Maliye Bakanlığı Müsteşarlığına, tâyin edildiğini yazmıştık. Gıyoseddln Akdeniz Ankaraya gitmiştir.
İstanbul Defterdarlığına kimin tâyin edileceği henüz katiyetle belli değilse de Bakanlık başmüfettişlerinden Emin Kalafatın bu vazifeye tâyini muhtemel görülmektedir.
9 sağlık merkezi daha açılacak
Sağlık Bakanlığı Anadolıınun muhtelif yerlerinde yeniden 9 sağlık merkezi açmağa karar vermiştir. Yeni müesseselerln tefrişi için lüzumlu malzeme ve teçhizat şehrimizden müba-yaa edilmektedir. Alman eşyalar yerlerine gönderilmektedir.
Yüksek hakem heyeti yövmiyelere yüzde 30 zam kararını tasdik etti
lar var. Bir cemiyet İçindeki l,yecek yerde' ^rlllyecektlr.
*
Dahilî turizm HÜRRİYET Dalilli turizm başlıklı yazıda milli İsmini veriş sarayların
ıslahat hareketlerinin; katedi-l lecek bir mesafe, temelinden kurulacak bir bina meselesi olduğunu ve zamana İhtiyaç gös- _____
terdiğlnl unutuyorlar, maziden' dlğimlz sarayların maalesef statik muvazeneden kurtaracağın türlü türlü mukavemet- millete kapalı olduğundan bn- ğı İçin, btı değişiklik şarttır, lerl, bir anda kırmağı ve mut-................
lak hak ve hürriyete derhal kavuşmağı mümkün sayıyorlar.
Halbuki hakikatte bu İşler; kavga ile, tehditle, cebir ve şiddetle yapılamaz Ancak vaziyetleri İyi tetkik etmek, mânevi silâhları lyl kullanmağı bilmek suretlle sürat temin et-; mek mümkündür.
Unutmayalım: 1950 seçimle-
rinde Türklyede ilk defa olarak ____ ______________ _____________________________...
İktidarın kanun dairesinde bir yani Türk milletine açacak o- mek kadar gayri tabii olmuyor elden diğer ele geçebileceği va- lursak senede hazîneye
ı
Ve orı dokuz sene evvelki gençliğimin patavatsızlığı ile şu cümleleri ilâve etmişim:
" Yanında hir delikalı var. O hile, nazarıma, bu kadar yeşillik içinde yeşilleniyor gribi göründü. ’
(Vâ - Nü)
Cemil Sait Barlas bugün Parise gidiyor
Paris’te toplanacak olan 16 lar konferasına İştirak etmek üzere dün şehrimize gelmiş olan Devlet Bakanı Cemil Salt Barlas bugün Panamarlkan uçağı He Brüksel’e gidecek, oradan da Paris'e geçecektir
Bakan dün resmi işlerle meşgul olmuş, yainu öğleden evvel Etibankın İstanbul şubesine giderek müdür Şefik Kavurla görüşmüştür.
*
Yıpranmış olan iktidar
Clhad Baban TASVİRdc «Yıp-iktldar başlıklı, mlyelerinln arttırılmasını yazısında diyor ki: ayrıca ailelerine nüfus başına
Frenkler İktidar yıpratır dİ-; ayda beşer lira pahalılık zammı ye bir hakikati vecize haline verilmesini İstemişlerdi, koymuşlardır. Ve el hak itiraf* etmek lâzımdır ki, bütün gayretlere ve voronof aşılarına rağmen iktidar, bu tabii kanunun hükmünden kendDInl kur-taramamıştır.
Halk Partisi erkânının, yerlerini başkalarına terketmelerl-ni biz bu sebepten lüzumlu görüyoruz. Bu değişiklik, devlet İdaresine taze kuvvetler ve taze bir zihniyet getireceği ve İktidardaki insanların arasında mevcut minnet bağlarını çözerek, devleti İçinde bulunduğu,
hisle diyor kl: | diyoruz, Üç senedenberl yaptı-
Blr hesap yapalım: Dolma-1 ğımız tecrübeler ispat ediyor bahçe sarayı ziyaretçilere açıl-.ki, aradığımız, bîr devlet clha-sa. 50 kuruş bir dühullye ile zını kurabilmiş değiliz... Parise burasını gezmek imkânı bulun- j Marshall plânı gereğince vere-sa günde en aşağı on bin va-[ceğlmlz İstatistikleri ve rapor-tandaş hazîneye beş bin Hra lan doğru olarak vaktü zama-kazaııdırır, Bu pata azımsana-J mnda yetiştirmekten âciz bir cak bir para değildir ve senede hale geldikten sonra, hâlâ, tek iki milyon liraya yakın bir pa-f parti sisteminin sakat ettiği ra tutar. Demek oluyor kl bü-J bir bünyeden medet ummak, tün saraylarımızı ziyaretçilere ( harem ağasından çocuk bekle-
üniversite Rektörleri
Dünden itibaren vazifelerine başladılar
üniversite rektörü profesör Ömer Celâl Sarç makamında.
Yanındaki zatlar eski rektör profesör Stildik Sami İle Profesör Ebululâ’dır.
İstanbul Üniversitesi ve Teknik Üniversite rektörleri dün yeni vazifelerine başlamışlardır.
Teknik Üniversite rektörlüğüne seçilen Ord, Prof. Hulkl firem 1888 de Gellboluda doğmuştur. 1903 de Hendesel Mülkiye mektebine giren Hulkl firem 1909 da Nafla Nezareti hesabına Elektrik mühendisliği tahsili İçin Belçikaya gönderilmiştir. Hulkl Erem Ltege’de dört yıl kaldıktan sonra 1913 de memlekete dönmüş ve evvelâ Üunıra ovasında kadastro mühendisliğine tâyin edilmişse de bilâhare 191+ de İstanbuta avdet ederek Sanayi mektebinde
buhar makineleri muallimliğine getirilmiştir.
Hulkl Erem bundan sonra sı-raslyle Elektrik şirketi komiserliğine, Şehremaneti makine ve sanayi şubesi müdürlüğüne. 1917 de sanayi mektebinde ders nâzırlığına ve 1925 de İnhisarlar idaresi fen müşavirliğine tâyin edilmiştir.
1939 da Elektrik, Tramvay, Tünel umum müdürlüğüne getirilen Hulkl Erem Üniversiteler kanunu çıkınca. Teknik Üniversitedeki kürsüsünü tercih ederek E T. T. den istifa etmiştir. Hâlen makine fakültesinde ısı tekniği ordinaryüs profesörüdür.
Sokakta yaşıyan aile
büyük elçisi
Nasreddin Hocanın kabrini ziyaret etti
İngiltere Büyük Elçisi Slr Noel Charles maiyeti ile birlikte Kon-yadaıı hareket etmiştir. İngiltere basın müsteşarının eşi Kız enstitüsünde el işler! sergisin! ziyaretle hayranlığını İfade etmiştir.
öğle üzeri otomobille Akşehir e varan Slr Noel Charles Türk mizah tarihinin büyük slmala-larından Nasreddlıı Hocanın türbesini ziyaret etmiş, Hocanın hayatı hakkında resmi makamlar tarafından verilen İzahatı ve Hocanın en iyi nüktelerini dinlemiştir. Akşehir gazetecilerine beyanatta bulunan Slr Noel Charles, Aııadoluyu çok sevdiğini, güzel Anâdölunun her köşesini geze bLlmek İçin sabırsızlıkla jeep arabasını beklediğini söylemiştir, Bütün seyahati esnasında sefir kendi arabasını bizzat kullanmıştır.
81 r Noel Cahrle-ı öğleden sonra otomobille Afyona varmış, resmi makamları ziyaretten son ra Afyonun tarihi binalarından Alaca hamama giderek kendisini yıkattırmak zevkini tatmıştır.
Ü3küdar tramvay işçileri, müddet evvel vilâyet hakem kuruluna müracaat ederek yöv-
bir
Vilâyet hakem heyeti, yövml-yeler İçlin talep edilen yüzde 30 zammı kabul etmiş, fakat diğer talebi reddetmişti.
Bu karar üzerine işçiler aylık zammın verilmemesinden, tram vay İdaresi de yövmiyelerln arttırılmasından dolayı karara itiraz etmişlerdi. Yüksek hakem heyeti, vilâyetin kararını uygun görmüş ve tasdik etmiştir. Vllâ-j yete gelen tasdikli karar taraflara tebliğ edilmiştir .
Antep
senedir görülmemiş derecede bol
30
Gaziantep fAkşam) — Bu senekl fıstık mahsulünün 30 3eneden beri görülmemiş derecede bol olacağı tahmin edilmektedir.
Geçen sene 300 ton, evvelki sene de 4000 ton fıstık elde e-dildlğt halde bu sene 10,000 ton fıstık istihsal edileceği anlaşılmıştır. Geçen sene hiç kazanamıyan müstahsil ne fevkalâde memnun inektedir.
blr şey bu se-görün-
Bir haftada hariçten gelen ithal malları
Son bir hafta zarfında limanımıza yeniden dokuz ecnebi şilebi gelmiştir. Bunların getirdikleri mallar şunlardır:
775 fıçı mum, 1306 sandık ve karton kutu içinde boya. 735 fıçı gres yağı, 904 bağ galvanizli çelik levha. 596 fıçı gazolin. 1917 sandık ziraat âleti, 1583 sandık otomobil İç ve dış lâstiği. 2578 fıçı makine yağı, 5689 adet kereste, 1938 fıçı muhtelif boya, 1928 sandık pencere camı, 1750 su bidonu, 687 rulo band demir, 750 bağ kürek, 697 çelik tüp, 1780 sandık teneke levha, 1150 bağ deri. 4556 balya Merinos yünü. 258 bağ galvanizli oluklu saç. 826 kangal demir tel. 2896 adet ve sandık dökme demir boru.
Eksik olmasınlar, yine bizim için konuşmuşlar. Şehir Meclisi de arasıra toplanmasa, memlekette hayat pahalılığı, hayat ucuzluğu şöy-lr> dursun, hayatın mevcudiyetini dahi unutacağız. Mitingler, nutuklar, kongreler. velveleler hep seçim kaygısının etrafında toplanıyor, geçim gailesine — galiba ağır bir gaile olduğu İçin — , kimse temas etmiyor. Gerçi, ı gürültülü kongre, nutuk, miting faaliyetlerinin tah-. tında miis tetir «hüve» lerl ı arasında geçim kaygısı «la gizlenmiş bulunuyorsa da, o Kİlüve» ler doğrudan doğ-rüya şahısları alakadar eder. , Seni, beni düşünen yok. , «Ben varım» diyebilecek babayiğit beri gelsin de alnın-! dan öpelim.
Particilik gayretleri hu minval üzere devam cde-Ll_ I dursun, idare başındaki alâ-Q kah makamlar da; «Kanınıfi gereğince belediyelere sa1â-ç*q hiyet verdik, başlarının ça-q_ resine baksınlar» diyerek tıl- O zim geçim dertlerimizle alâ- ç-ka.vı kesip Milli Korunma q kanunu perdesinin arkasına ■— savuşuverdiler. ™
Şimdi isimiz Şehir Meçti- (D sine kaldı. Sağ olsunlar, > Meclis üyeleri toplantılarda (j) bizi de hatırdan çıkarını- (D vorlar.
Geçen çarşamba içtimain-1 da yine hayat pahalılığı o 1 mevzuunu ele almışlar, belediyeye bir hayli sitem etmiş- S ler. Bu arada bir de otorite 43 meselesi ortaya atılmış. Be- CÜ tediye reisi bizzat teftişe Ç«- £9 kıp esnafı kontrol etmediği/\ için piyasada otorite tesis o-'*"' kınamadığı ileri sürülmüş.
Savın doktoı Kırdâr hu tenkidlere şöyle cevap veriyor:
«— Şalâhiyetsiz bir Belediye reisi ne yapsın? Benden, mevcut mevzuatla, eski İhtisap Ağalığı vazifesini bekliyorsunuz.»
Nur içinde yatasın, Hüseyin hey. İhtisao Ağası denilince hatırımıza neden yalnız «Hüseyin bey» geliyor da. ondan evvelki ve sonraki İlıtisap Ağalarının İsminden .cisminden bahsedilmiyor acaba? İhtisap Ağalığı vazifesinde Hüseyin beyin şahsına mahsus salâhiyetler mi verilmişti? Aslaaa... O da diğer İhtisap Ağalarının tâbi oldukları mevzuatla hareket ediyordu. Fakat belli kİ Hüseyin bev bu islerde azimkar bir idarecilik kudreti gösterebildiği için muvaffak olmuş.
Netckim, Şehir Meclisinde de âzadan bîri, Ankara Valisi merhum Nevzat Tatıdo-ğaııııı, Ankara esnafını sıkı kontrol altına aldığını, akşam sabah pazarlan dolaştığını hatırlatmış, B. Kırılar şu cevabı vermiş :
h— Her halde merhum Nevzat bey de esnafı kontrol ederken hususi bir Nevzat kanununa dayanmıyordu.»
Evet, merhumun dayandığı hususi, bir kanun voktu, fakat, Allah gani gani rahmet eylesin, icraattaki muvaffakiyetleriyle ispat etmişti ki bu işlerde, hususi kanunlara dayanmaksızın, mevcut mevzuatla da basan elde etmek, esnafı yola getirmek mümkündür. Elverir ki kitâbilikten biraz sıyrılıp mevzuatın elastikiyetinden istifadeyi becerelim. Ah, o-torite!
Ingiltereye ithalât için döviz tahsisi
Ticaret ve Ekonomi Bakanlığının aldığı kararla Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının göstereceği lüzum üzerine Ingll-tereden ithal edilecek İlâçlar İçin 50 bin sterlinlik döviz tahsis edilmiştir, Bakanlık tarafından evvelce yapılan tahsisler buna dahil değildir.
İran Genelkurmay başkanı şehrimizden geçerek Romaya gitti
İran Genelkurmay Başkanı Şapahmat A. Razmara dün K.L.M. uçağile şehrimizden geçerek, Romaya gitmiştir.
Kazma ran in Romada bazı askeri temaslarda bulunacağı; ve seyahatte bulunan İngiliz Genelkurmay Başkanı General Silin İle görüşeceği söylenmektedir.

îktisat Fakültesi yeni asistanlar alıyor
Dün toplanan İktisat fakültesi yönetim heyeti, geçenlerde profesörler meclisinin verdiği karara uyarak münhal asistanlıklara ait imtihanın önümüzdeki hafta yapılmasına kârar vermiştir.


Cemal Refik
Sıimerbank alım ve satım müesseseBİ memurları sandığı
Sıımerbank İplik ve dokuma fabrikaları müesesesinln lâğvı ile yeniden teşekkül eden İstanbul atım ve satım müessese»! memurları yardım sandığı U-mumı heyeti salı günü müesse-aenln Bahçekapı merkezinde toplanmıştır Uzun süren müzakerelerden sonra İdare heyetine Avni SakaryalI. Naim Kulaksız. Muhtar Uygurer, LûtfI Şenkal ve Nejat Ülgen gizil reyle seçilmiştir. Murakıplıklara Asım ve Hayıl getirilmişlerdir. 50 - 00 bin lira sermayeli sandığın yeni İdare heyeti derhal faaliyete geçerek üyelerinin İhtiyaçlarını en müsait surette karşılamak imkânlarını araştırmağa ve nl-( ________....._________a_____.M, ______
zaınnamesiııi hazırlamağa baş- tüccar malını istediği flatteo1 tırma’arınâ rağmen hava para-lamışıır. | satabilecektir. 13I veya bir kaç aylık kirası peşin
Dün de 180 Yahudi Filistîne gitti
Şehrimizden teralle yapılan Yahudi muhacereti hızını kay-1 helmeden devam etmektedir. Dün de «Genç» motoru İle limanımızdan Hayfaya mütevec-. etyen 180 Yahudi gitmiştir.
Asgarî ihraç fiatleri
■tamirden şehrimize gelen malûmata göre 1948 yılı rekoltesinden elde mevcut mallar İçin kortulrnuş olan asgari ihraç fl-atlerl artık kaldırılmıştır. Artık
Yukarıda resmini gördüğünüz aile Süleyman!yede, Mlmarslnan cadeslndeslntn üzerindeki arsaların birinde İkamet etmektedir
Haşan Saygı adındaki bu vatandaş karısı ve bir yaşındaki çocuğu ile birlikte bundan bir müddet evvel tamirden şehrimize gelmiş, fakat bütün araş-
Isienmlyen, münaspl bir oda bulamadığından şiltesini sokağa seıip ailesi İle birlikle sokakta yatmağa başlamıştır
Haşan, yağmurlu havalarda şiltesini karşıkl evin saçağının altına çekerek ıslanmaktan kurtulduklarını söylemektedir.
Şehrimizdeki İnşaat artışı ve sayfiyelerdeki ev bolluğu İle ne garip bir tezat değil mi?
Yugoslav ticaret ataşe muavini bize iltica etti
Ortadan kaybolduğunu evvelce yazdığımız Yugoslav Ticaret ataşe muavini Mlhall Yudlç, emniyet makamlarına müracaatla, hükümetimize İltica ettiğini ve yakında Avrupaya gideceğini bildirmiş, ikametgâhı hakkında malûmat vermiştir. Bu zatın. Kominform taraftarı ı olduğu ve Moskovaya gitmiş ol-j masının bulunduğu söyleniyordu.
Öğretmen okullarının 101 inci yıldönümü öğretmen okullarının kuruluşunun 101 inci yıldönümü münasebetiyle, öğretmen okullarını bitirenler cemiyeti taralından bugün Çapa Eğitim enstitüsünde bir toplantı tertip edilmiştir.
Millet Partisi Beyoğlu ilce merkezi
Millet Partisinin Kuloğlu sokağındaki İlçe merkezinin açılış töreni bugün saat 15.15 de yapılacaktır_______ -
İstanbul vapuru güney Doğu Akdeniz seferine başlıyor Balı Akdenlze yaptığı son se-kuvvetle muhtemel ferden perşembe günü limanımıza dönmüş olan «İstanbul» vapuru bundan sonra yeni açı-Mahmutpaşa ilkoku- ' f»" “de",s„h“ttl
r * seferinde çalışacaktır. Vanur
seferinde çalışacaktır. Vapur bugün saat 16 da bu hattaki ilk seterine çıkacak ve İzmir, Ll-lonunda bu yıl mezun olan öğ-' masol, Beyrut, Hayta, tskende-rencllerin diplomaları törenle rlye, Napoli ve Marstlyaya uğ-tevzl edilmiştir.
lunu bitirenler
Dün saat 15 de okulumuz »a-
Macaristandan ithalât için bir milyon dolar Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı tarafından alman yeni bir kararla Macaristandan yapılacak İthalât için bir milyon dolarlık dövİ2 tahsis edilmiştir. Bundan önce de MaearLstandan İthalât İçin 200 bin dolar tahsis edilmişti. Halbuki Macarlar bizden 2 milyon dolarlık mal aldıkları için bizim de Macarls- > tandan daha 800 bin dolarlık mal İthal etmemiz inektedir. Verilen göre bakanlık bu
» --------- --
{rayarak Umanımıza dönecektir.{tahsis edecektir .
lâzım gel-malümata miktarı da
Sahife 4 _____
ingiltererte az gelirlilere avukat temin edilecek Bu iş 4,370,000 İngiliz lirasına mal olacak
IngUtende az gelirli olanlara avukat temini kârada-îtırılmıştır. Londra radyosunda yapılan bir konuşmada bu hususta şu malûmat veriliyor:
İçtimai ve iktisadi durumları ne olursa olsun insanlar arasındaki her türlü farka kaldırmak cereyanı Büyük Britanyada gittikçe gelişmiştir. İngH terede insanların bugün faydalandığı ve bedava aldığı menfaatlerin bir kaç misali olmak üzere şunları sayabilirim. Onbeş yaşına kadar tahsil, kütüphaneler servisi, içtimai sigorta kİ büsbütün bedava değilse de İnsan başına diışen ücret aldığı menfaat mukabilinde pek cüzidir, tekaüdlye ve en son bahşedilen menfaat olmak üzere ücretsiz bir sağlık «istemi. Bugün adil yardım ve öğüt adiyle tanınan tasarıya da ir bazı İzahat vermek istiyorum.
Tasarının başlıca hedefi ya bedava veya ucuza malolmak üzere senevi, adli yardım ve öğüt te min etmektir. Bu yardım şahsi hukuk ve cinayet dâvalarında hem müdafii ve hem de davacıya verileceği gibi bu yardıma ilâveten avukatla müşavere de 3} şilin ücret mukabilinde yapılacaktır. Bu ücreti ödemekten aciz olanlar bundan muaf tutulacaktır. Tasarı, haftalıkları dört İngiliz lirasından dûn o-lanlara bahşedilen şimdiki adlî yardım sisteminin yerini alacak tır. Yeni usul sulh hâkimliğinden tutun da Avam Kamarasına kadar her cins mahkemeye sunulan dâvalarda temsil edilmek hakkını teşmil ediyor. Yeni hukuk cemiyeti adil kurul vasıtasiyle yürürlüğe konulacak tır. Hukuk cemiyeti yeni kanunun hedef tuttuğu şartlar İçinde olmak üzere adli öğüt ve şahsî hukuk dâvalarında da Baş hâkimin delâleti altında isteklilere adlı yardım sağlamak ö-devlyle mükelleftir. Kanunun tatbikinde ihtiyar edilecek masraf Hukuk cemiyeti tarafından kurularak İdare edilecek bir adli yardım sandığından karşılanacaktır.
Bu sandığın üç membaı olacaktır. Şöyle kİ yardım gören şahısların ücretleriyle tebem-ian İkincisi, dâvayı kaybedene yüklenen mahkeme masrafları üçûncüsü hazîneden alınacak tahsisat
Kanunu yürürlüğe koyabilmek İçin İngiltere ile Gai 12 bölgeye bölünecektir. Bu bölgelerin her birinde bir hukuk müşaviri u-■ulün yeniden tatbiki ve sonraki İdaresinden, mesul olacaktır. Bölge komitelerinin bir de mahalli şubeleri bulunacaktır ki bunlar adli yardıma istekli bulunanların müracaat edebilecekleri adlî yardım merkezlerini kuracaktır. Bu şubelere sunulan dâvalar dinlenecek ve sarih bir dâva bulunduğu tesblt edildiği takdirde şube tarafından desteklenecektir. Ondan sonra dâ-vacı önceden tesblt edilen bir
sicilden bir hukuk müşaviri ve İcabı halinde bir avukat seçmek hakkını haiz, olacaktır. Mahkemelere fazlaca yük yükletmemek için sözünde durmamak, ve İftira dâvaları gibi bir takım dâvalar ele alınmayacaktır.
Mali şartlara gelince her hangi bir dâvanın mahkemeye sunulmasından evvel dâ vatının mali durumu mahalli yardım kurulu tarafından İncelenecektir. Mali durumu ltibarile kanunun bahşettiği faydalara davacının müstahak olup olmayışı ve müstahak olduğu takdirde a-lınacak adli yardıma ücretsiz ■ veya ücretli şartlar İçinde olarak hakkı tesblt- edilip edilmeyişi tasarıda elverişli gelir veya elverişli sermaye sözleriyle anlatılan keyfiyete vabestedir. Senevi geliri 420 İngiliz lirasını aş mıyan her hangi bLr şahsın adil yardımdan faydalanması caiz olmakla beraber serbes olan ser m ay esi 500 İngiliz lirasından fazla olduğu takdirde İsteklinin yardıma müstahak olup olmaması mahalli kurul tarafından kararlaştırılacaktır. Serbes sermaye tâbiri alelusul bir İnsanın evi mefruşatı ve diğer ev eşyasını teşmil etmektir. Verilecek adil yardımın usulüne gelince bu, çeşitli hayır sever kurullar tarafından yıllardan beri Londra ve diğer büyük şehirlerde idare edilen fukaranın avukatı merkezlerinin bir gelişmesidir.
Mahalli şubelerle iş birliği yapan bölge komitelerinin mahalli şubelerin en çoğunun ve münasip görülecek diğer yerlerin merkezlerinde yerleştirilmek ü-zere adlî öğüt bürolarını kurmakla mükellef olacaktır. Bürolarda İstihdam edilecek avukatlar ya bütün zamanlarını veya yansını İşe vakfetmek §ar-tlle hukuk cemiyeti tarafından tayin edilecektir. Nüfusu daha az kesif olan bölgelerde bizzat avukat olması çok muhtemel o-lan mahalli şube müdürünün bizzat haftada muayyen saatlerde İsteklilere öğüt vermesi melhuzdur.
Bütün yurdu bu yeni servisin İçine getirebilmek İçin münasip olan muhtelif merkezlerde öğüt vermek üzere seyyar müşavirlerin kullanılması mütesav verdir. Tasarının münderecatına nazaran cinayet dâvalarında ücretsiz adil yardım şimdiki kanunun müsaade ettiğinden daha geniş şartlar İçinde verileceği gibi cinayet dâvalarında Ih Uyar edilen masrafların da şlm diye kadar olduğu gibi mahallî İdareler tarafından değil hazine tarafından karşılanacaktır.
Yeni usulün ne kadara malola-cağı hususuna gelince usulün tamamlyle tatbik edildiği zaman 4.370 000 İngiliz lirasına yâni 48.000 000 türk lirasına baliğ olacağı tahmin edilerek bu meblâğın İki milyonu hazine tarafından karşılanacaktır.
Çekoslovakyada için için kaynıyor Bu memlekette yapılmasına başlanan temizlik hareketinin iç yüzü nedir?
Londra 25 (Nafen) — Demir perde gerisinden gelen haberlere göre şu anda en fazla İçin için kaynamakta olan memleket çekoslovakyadır. Londrada-U hür Çekoslovak çevrelerine gelen haberlere göre bu memlekette yapılmakta olan temizlik hareketlerinin iç yüzü şudur:
«Çekoslovak İçişleri Bakanlığı bundan bir müddet evvel gizil bir rapor hazırlamıştır. Bu raporda açığı vurulduğuna göre memlekette Komünistlere karşı faaliyet İcra eden tam 48 gizli teşkilât bulunmaktadır. Bu gizli teşkilâtların faaliyeti son zamanlarda o derece artmıştır kl bu vaziyetten endişe duyan Çe-koslovakyadakl Sovyet resmi
ajanı Zorln Moskovayı vaziyetten haberdar etmiş ve bunun üzerine de geniş ölçüde tasfiye hareketlerine başvurulmuştur. Bu gizil teşkilâtlardan bîr çoğu ortaya çıkarılmış, bazılarının liderleri tevkif edilmiştir. Fakat,
akşam
Harb ve hava bombardımanları Alman sanayiini tahrip edememiştir
Müttefikler Alman endüstrisine barış için faydalı bir istikamet vermeğe çalışıyorlar
nın haFb istlhsalâlı üzerine pek az tesir yapmış olduğunu göstermektedir. İngUlzicr süratleri binııisbe az ve hafif muhafazalı neviden çok sayıda uçağı bu işlere tahsis ederek gece akınlar! ile Almanya üzerine fazla miktarda bomba atmışlardı. Almanya üzerine bırakılmış olan umum bombanın dörtte biri bu şekilde atılmıştı. Bu tarzda ağır bombardımanlara hedef olan on büyük şehir üzerinde yapılan tetkikat neticesinde: buralardaki sanayi müesseselerinin (1) ilâ (5) ay İçinde istihsal kabiliyetlerinin yüzde seksenini tekrar İktisap etmiş oldukları anlaşılmıştır. Hattâ bu şehirlerden yedi tanesinin (2) ilâ (11) ay sonra gece akımlarından evvelki devirdeki istihsal kabiliyetlerinin fevkine çıkmağa muvaffak oldukları görülmüştür.
Muayyen hedefleri sıhhatli bir şekilde bombalamak = Bu tarzda bombalama suretiyle Almanya üzerine atılan bombalar «mıntaka mıntaka bombalama» usulü İle atılan bombaların nısfı kadar olduğu halde endüstri üzerinde daha fazla tesir ve tahribat yapmışın- Yüksek süratli ve kuvetll muhafazalı A-merikan bombardıman uçakları Alman uçakları İle muharebe ederek endüstri hedeflerinin ü-zerine gündüz gelirler ve taarruz ederlerdi. Bu şekilde bombalama He Alman kimya sanayiinin sentetik petrol İstihsal eden şubeleri ciddi şekilde hasara uğratıldı. Alman hava kuvvetleri tgazolin) İhtiyacının yüzde seksenini sağlamakta olan müesseseler 1944 mayısından başlıca hedefleri teşkil eylemekte İdiler.
Bu hedeflerin bombardımanına allı ay müddetle devam edil mesl üzerine gazolin eksikliği baş gösterdi ve bu hal Alman hava kuvvetleri Maliyetini esaslı bir şekilde aksattı. Başka tip akaryakıtla müteharrik tepkili Alman uçaklarının gelişmesi ve bunların Alman münakale sistemini korumağa çalışmaları hayli zaman sonra mümkün o-labilmiştir. Münakale hatlarının tahrip edilmesi Alman fabrikalarının faaliyetini ağırlaştır-miştır.
Alman sanayiinin diğer şubeleri hiç bir çeşit bombalamadan fazla müteessir ılımış değillerdir. Fabrikanın damına temas eder etmez parçalara ayrılan bombalar makine ve tezgâhlar üzerine fazla zarar yapamamışlardır. Geç infilâk eden saniyeli bombalar tam hedefe İsabet et-tirilebilmlş ve çok sayıda atılmış ise ehemmiyetli hasar ve tahribata sebebiyet verebiliyorlardı. Harbden sonra Almanyada yapılmış tetkikler hedefe tam İsabet kaydedildiği ve ortalama kırk metre mürabbaı safin üzerine bir ton bomba atıldığı zaman tesir görülmüş olduğunu meydana çıkarmıştır.
Bombalar altında İmalâta devam = Harb esnasında tutulmuş kayıtların tetkiki bombardımanların devamı ınüddetlnce istihsalâtın yaln.z idame ettirilmekle kalmayıp arttırılmış olduğunu da göstermiştir.
üçak imalâtı = 1943 senesinde Almanya (2) bin uçak imal edebildiği halde bu miktar uçak fabrikalarının en ağır bombardımanlara tâbi tutulduğu 1944 senesinde (35) bine yükselmiştir. Amerikan uçakları «muayyen hedefleri sıhhatli bir şeklide bombalama» usulü He Alman avcı uçaklarının yüzde dok sanını İmal etmekte olan fabrikalar üzerine 1844 şubatının ilk beş günü İçinde dört bin ton bomba atmışlardı. Bu bombardımanlar neticesinde fabrika binalarının takriben yüzde yet-imiş beşi hasara uğratılmış veya I yıkılmıştı. Harbden sonra tetkik edilmiş vesikalar bu fabri-
öğrenildiğine göre alman bütün şiddetli tedbirlere rağmen elftn Çekoslovakyada Komünistlerin bütün hareketlerini baltalamak ta olan 16 gizli teşkilât mevcuttur. Komünist polis bütün gayretlerine rağmen bu teşkilâtları ortaya çıkaramamış ve liderlerini yakalıyamamıştır.»
Şimdi ilâve edildiğine göre Çekoslovakyadakl durum o kadar kötüleşmiştir ki. Moskova Prag Komünist partisine gönderdiği bir emirde vaziyeti düzeltebilmek maksadiyle muvakkaten kabineye Komünist olniı-yan elemanların alınmasını tavsiye etmek zorunda Kalmıştır. I Bu yolda hareket edilerek gizli teşkilâtların faaliyetine bir set çekileceği talimin edilmekteyse de bunun hiç bir netice verml-yeceği anlaşılmaktadır.
Komünist Çek makamlarına
Bombardımanların altını üstüne getirdiği Almanya seri hatvelerle endüstriyel bir varlık olarak camlamaktadır, Hnrb-den beri Batı Almanyaya hariç memleketlerden hiç bir makine gönderilmemiş olmasına rağmen harb İçinde en ağır bombardımanlar geçirmiş makinelerle bu memlekette elde edilmiş olan İstihsal âl harbilen evvelki miktarların yüzde seksen dokuzuna erişmiş bulunmaktadır. Bu senenin Istlhsa-lâtı Marshall plânının tahmin ve tasavvur etmiş olduğu miktarları tecavüz etmiştir. Bir kısım sanayi Marshall plânının 1 temmuz 1952 de erişileceğini hesap ettiği İstihsal hadlerini şimdiden geride bırakmıştr. Müttefikler tarafından, yapılmakla olan kontroller kadırıl-dığı takdirde Alman İhracatı harbden evvelki nispetleri aşacaktır.
Almanyada elde edilen mahrem vesikalar üzerinde çalışmış olan mütehassıslar bombardımanlarla bir sanayi memleketinde gayri kabili tamir tahribat yapılabilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varmışlardır. Bu mütehassıslar harbin devamı esnasında Alman Istlh-salâtinin mütemadiyen artış kaydettiğini! tesblt etmişlerdir. Yalnız harbin son aylarına doğru münakale vasıtalarının tahrip edilmesi yüzünden istihsal bir miktar azalmıştır. Alman-yanın bugün elinde bulunmakta olan, makine, tezgâh ve âlât ve edevat Almanyanın harb için hazırlanmakta olduğu 1936 senesindeki mevcuttan iki misil fazla miktardadır.
Almanyanın bombalanması = Birçok fabrikaların bombardımanlardan masun kaldıkları görülmüştür. (Huri havzasında dolaşıklığı zaman böyle fabrikalara tesadüf olunmaktadır. Harb içinde Almanya üzerine (1350.000) ton bomba atılmıştır. Yansı İngiliz, yansı Amerikalı olmak üzere hava savaşlarında (160) bin kişi hayatını kaybetmiş ve 40 bin müttefik uçağı tahrip edilmiştir. Bombardımanlar neticesinde Almanyada 3.600.000 ev rahap olmuş — beşte dördü şehirlerde — ve sivil kalktan 305 bin kişi ölmüştür. Fakat Alman sanayiine umumi bir nazar atfettiğimiz zaman bu sahanın ve bu sahadaki isLlhsal kabiliyetinin, bu bombardımanlardan müteessir olmamış olduğunu görürüz.
Almanyada ele geçirilen harb zamanı Istihsalâtını gösteren vesikaları incelediğimiz zaman şu malûmata tesadüf ederiz:
Bomba İsabetlerinden fabrikalar ikametgâhlar kadar müteessir olmuş değillerdir. Mermi parçaları büyük makinelere az hasar yapmış, küçük makine ve tezgâhlar da fabrikalar dahiline yapılan İlâve bölmeler ve ilâve İç çatılar sayesinde korunmuşlardır.
Tamamen mahv ve harap olmuş fabrikalara pek ender tesadüf olunmuştur. Ağır bomba isabeti alan tesislerden bazıları birkaç gün veya hafta ve bir kısmı da birkaç ay sonra tekrar faaliyete geçirilmişlerdir Böyle fabrikalar harb sona erdikten sonra daha süratle tamir edilmişlerdir. (Kolonya) şehri clvaruıda bulunup Al-man yanın en büyük kuvvet santralı olan (Guidenberg) harbin sonuna doğru bombalarla tamamen tahrip edilmişti.
Bugün burası ziyaret edildiği zaman bu tesisin kifayetle çalışmakta olduğu görülmektedir. Almanyanın bugünkü elektrik kudret istihsali 1936 senesi jx-tiiısalâtıııın İki mislinden daha fazladır.
Almanyayı mıntıkalara ayırarak bombalamak = Almanyada ele geçirilmiş kayıtlar, Al-manyayı şehir ve endüstri mın-I lalarına ayjrprak bombalama-
göre «Titoculukî cereyanı memlekette almış yürümüştür. Diğer taraftan işçiler de sanayiinin kalkınması lşır.i ciddi bir şekilde baltalamaktadırlar.
[Dünkü nüshadan mabad] ç) (j) fıkrasında yazılı olanları, IlgUl maddelerinde gösterilen müddetler İçinde, sandığa veya Sandık adına postaya veya bankaya yatırmaya ve bunların müfredatlı bordrolarını da aynı zamanda Sandığa gönder-mlye mecburdurlar.
Kurumlarm, bu vazifeyi yerine getirmlyen. Sandık gelirlerini eksik kesen veya hiç kes-mlyen tahakkuk ve ödeme ile İlgili memurlar İle sorumlu saymanlardan, bu paralar, yüzde 10 fasiası İle ve Sandığın teklifi üzerine. Tahsili Emval Kanununa göre. Maliye Bakanlığınca, tahsil olunur.
Kesilen paraların Sandığa gönderilmesine yazı île mâni o-lan veya bütçeden ödenecek kıs mı yazı ite ödetmlyen İta âmirleri hakkında da bu hüküm uygulanır.
Kurumiara bu ödemeler İçin yeter miktarda ödenek gönderilmemesi veya yetki verilmemesi hallerinde, yukarıkl hüküm buna sebebiyet verenler hakkında. gelirlerin kısmen gönderilmesi halinde de gönderllmi-yen kısımlar hakkında uygulanır,
Ancak; yukarıkl hükümlerin ilgililer hakkında tatbikine İmkân görülemlyen hallerde Sandık gelirinin asıllan, kurumlarca Sandığa ödenir.
Madde 18 — Ay başlarından sonra başka bir kurumda emeklilik hakkı tanınan bir vazifeye geçen iştirakçi veya tevdiatçı-lardan aylık, ücret veya ödeneklerini peşin alanların emekli ke senekleri, ödemeyi yapan kurumlarca, aylık veya ücretlerini ay sonlarında alanların kesenek lerl de geçtikleri kurumlarca taun olarak kesilip karşılıkları He birlikte 17 nel maddede yazılı esaslara göre Sandığa ödenir.
Madde 19 — Sandık gelirlerinin kurumlarca ödenecek kısım lan için gerekli ödenekler her yıl bütçelerine tamam olarak konur.
Tamam veya hiç konulmamış ödenekleri tasdik eden makamlar tamamlatmıya mecburdurlar.
Yedinci kısım
Sandı ğm mevduatla rı
Mad.de 20 — sandığın her çeşit menkul ve gayrimenkul malları, gelir ve alacakları devlet mallarının hak ve rüçhanlı-ğını haizdirler. Bunlara karşı suç lşliyenler hakkında devlet mallarına karşı suç lşliyenler gibi kovuşturma yapılır.
Bunlar, emanet hesaplarında kayıtlı olanlar hariç olmak üzere, hiçbir veçhile haciz ve temlik edilemezler.
Madde 21 — Sandığın lıer çeşit menkul ve gayrimenkul mallan ile hak, gelir ve alacakları ve muameleleri ve bunların tahakkuk, tahsil ve ödemelerine alt kâğıt, makbuz ve İlânlar her çeşit vergi, resim ve harçlardan muaftır.
Madde 22 — Sandığın sermayesi :
Yüzde 20 yİ geçmemek üzere. Yönetim Kurulunun karan ve Maliye Bakanlığının tasvibi ile nüfusu 100 binden yukan şehir ve kasabaların belediye hudutları içinde ve konut olmamak şartlyle satın alınacak veya yaptırılacak akarlara, geri kalanı da Yönetim Kurulunun teklifi, Malîye Bakanlığının tasvibi ve Bakanlar Kurulu karan Ue;
a) Devlet bono ve tahvillerl-
b) Devlet sermayesi Ue kurulmuş olan veya sermayesinin yarısından fazlasına Devletin İştiraki bulunan bankaların çıkaracakları aksiyon veya obli-gasyonlara:
c) Vadeli, vadesiz cari hesap şeklinde milli bankalara;
yatırılmak suretiyle işletilir.
Yu kardaki hükümlerin tatbikinde normal ve belli İhtiyaçlar için serbest bulundurulması gereken miktarlar hariç tutu-
kalardaki makinelerin bombardımanlardan pek az müteessir olduğunu göstermiştir.
Tank imalâtı * 1942 senesinin ilk (iç ayı içinde Almanyada imal edUen tanklar sayısı (1120) olduğu halde tank fabrikaları ağır bomba i dim anlar geçirdikten sonra ve 1944 senesi son ÜÇ ayı zarfında, bu imalât (5236) ya yükselmişti.
Çelik Istlhsafâtı = Hava kuvvetlerinin yaptıkları bombardımanlardan bir az sonra çelik ocakları tekrar fallyete geçmeğe muvafak olmuşlardır. 1944 sonlarında Müttefik bombardımanları münakale yolları üzerine teksif edilmeğe başlandıktan sonra bu müesseselerde lstlhsa-lât azalmağa başlamıştır. Çünkü çelik İzabehar.elerlne artık kömür getirilememekte İdi.
Batı Almanyada çelik İstihsal tesislerinin senede (5) milyon ton İstihsalde bulunabilecek kısmı söküldüğü halde bugün batı Almanya yine (14) milyon ton İstihsal yapabilecek kifayettedir. Bu kifayet Fransanın senevi istihsal kabiliyetinin fevkinde olup aşağı yukan Ingllte-reninkl kadar bir şeydir.
Ulaştırma işleri = Almanya -nın can alacak noktasının münakale işleri olduğu harbin sonuna doğu anlaşıldı. Münakale şebekesi tahrip edilince mevaddı İptidaiye fabrikalara getirilemedlği glb! mevaddı mamule de fabrikalardan İhtiyaç mahallerine gönderUemez oldu. Alman fabrikalarının imal ve istihsal kabiliyetinin zinde bir halde kalmış olması bu işe yaramadı. Harb sona erdiği zaman Avrupanın en büyük endüstri tesisatı Rusyadan sonra Almanyada bulunmakta İdi.
Alman kalkınması = Bugünkü kalkınma harb ve bombardıman geçiren endüstri tesisatı vasıtaslle mümkün olabilmiştir? Amerikan sanayi mütehassısları Marshall plânının üç senede erişileceğini hesap ve tahmini etmekte olduğu istihsal hadlerine Almanların şimdiden ulaşmış olduklarını söylemektedirler. Alman kalkınmasının şimdiye kadar gecikmiş olması sanayi tesislerinin bombardımanlardan gördükleri tahribatın tamiratı ile uğraşılmasından Heri gelmeyip mevaddı İptidaiye, münakale vasıtaları ve gıda maddeleri yetersizliğinden İleri gelmiştir. Batı Almanya için yeni bir para esası kabul olunması ve yapılan Amerikan dolar yardımları mevcut mânileri izale etmiş olduğundan Alman istllısalâtı yükselmeğe başlamıştır.
Askerlik bakımından alman, dersler •= Harb sonu Aimaııya-sının umumi şekilde gözden geçirilmesi ve Almanyada ele geçirilen kayıt ve vesikaların tetkiki: hava kuvvetlerinin bir memleketin İstihsal kifayetini bazı mertebe azaltabilmekte ise de modern bir memleketin endüstri tesisatını tahrip etmeğe muvaffak olmadığını göstermektedir. Kati neticeler mazide olduğu gibi istikbalde de bomba lamalarla değil kazanılacak muharebelerle İstihsal olunacaktır.
Almanya meselesinden çıkan siyasî dersler = Son Alman kalkınması, hava kuvvetleri He yapılacak tahribatın bir memleketin tekrar harb yapabilecek bir duruma gelmesine mân! o-iamadığını göstermiştir. Bunu İdrâk etmiş olan Müttefikler şimdi bombardımanlarla İmha ettiklerini zannetiklerl Alman endüstri müesseselerine barış devri İçin faydalı olacak bir istikamet vermek üzere aralarında anlaşmağa çalışmakladırlar.
Bir Amerikan dergisinden çeviren: B. AKSKL
26 Haziran !!>'3
Emekli Sandığı
Resmî Gazetede çıkan kanunu aynen neşrediyoruz
mak vf İştirakçi veya tevdiat-çılardan İki kefil gösterilmek şartlyle, İhtiyacı olan İştirakçi veya tevdi atçılara borç vermek İçin döner sermaye olarak kullanılabilir.
Madde 24 — Bu kanun gereğince bağlanacak aylıklarla bundan evvel çeşitli kanunlarla bağlanmış ayni mahiyetteki aylıkların Iskonto muameleleri Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığınca yapılır.
Madde 25 — Sandığın çalışması İçin gerekil ve lhllyaçla mütenasip gayrimenkul mallar Yönetim Kurulu kararı ve Maliye Bakanlığının tasvibi Ue satın alınabilir veya yaptırılabilir.
Sekizinci kısım
Hesap işleri
Madde 26 — Sandık sermayelerinin çeşitleri ve gelirlerinin, bunlardan hangilerine kaydedileceği. ödemelerin hangilerinden yapılacağı ve Bandığın 15 ve ihtiyacına uygun bilanço şekil Umumi Murakabe Heyetinin de düşüncesi alınarak tüzük İle belirtilir.
Madde 27 — Genel Kurul tarafından tasvip edilen bilanço İle kâr ve zarar hesabına göre belirecek sâfl kâr, sermaye hesaplarına geçirilir.
Madde 28 — Sandığın her yıl kati mizanına göre tahakkuk edecek yönetim giderleri, o yıl İçinde 14 üncü maddenin (d) fıkrası gereğince ödedikleri karşılıklar nispetinde kurumlar a-dına borç kaydedilir ve bu borçlar kurumlarca en geç müteakip yılın haziran ayı sonuna kadar sandığa ödenir.
Madde 29 »ı— Maliye Bakanı, en az 5 yılda bir defa, harb halinde. harbin sona erdiği tarihten itibaren en çok 6 ay içinde sandığın mali durumunu ve bu kanunla kabul edilen çeşitli ö-demelerl her cihetten, biri afc-tüer olmak üzere, teknik uzmanlara inceletmeğe mecburdur.
İnceletmeler sonunda sandığın mali durumunun sağlamlaştırılması ve geleceğinin zarardan korunması için bu kanun hükümlerinde değişiklik yapılması gerekli görülürse. Maliye Bakanının teklifi üzerine hükümetçe kararlaştırılarak bir kanun tasarısı İle Büyük Millet Meclisine arzolunur.
îlk inceleme üç yıl içinde ak-tnerlere yaptırılır.
Dokuzuncu kısım
Bu kanunla tanınan hakların başlangıcı
Madde 30 — İştirakçilerle
tevdiatçılara bu kanunun 13 üncü maddesi ile tanınan haklar, durumlarına göre 14 üncü maddenin (a) veya (b) fıkraları gereğince ilk alman keseneklerin İlgili bulunduğu ay başından başlar.
Onuncu kısım
Fiilî hizmet müddeti
Madde 31 — Fiili hizmet müddeti. iştirakçi veya tevdlatcının 30 uncu madde gereğince bu kanunla tanınan haklardan faydalanmıya başladığı tarihten itibaren tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği müddettir.
Ay başlarından sonra vazifeden «yolanlar için ayrıldıkları ayın tamamı fiili hizmet müddeti sayılır.
13.11.1943 tarihli ve 4489 sayılı. kanun gereğince ayhksız geçen izin müddetlerinin, fiili hizmet müddeti sayılması, bunlar için son aylık veya ücret, yükselme yapılmış İse, yükselen aylık veya ücret üzerinden 14 üncü maddenin (a) ve (c) fıkraları gereğince her aya alt keseneğin ilgililer tarafından 17 nel maddenin la) tıkrasında yazılı müddet İçinde sandığa gönderilmesine bağlıdır.
Bu takdirde bunların karşılıkları, sandığın bildirimi üzerine, kurumlarca ödenir.
Ancak sözü geçen kanunun 2 nel maddesinin (a) fıkrası gereğince bunlardan başarı Ue dönemiyenierln bu müddetleri fiili hizmet müddet! sayılmaz.
Harb okullarında her ne sebeple olursa olsun sınıf geçe-miyen Mîllî Savunma Bakanlığı öğrencilerinin fazla öğrenim yılları fiili hizmet müddetlerin-
( Arkası ıar>
lur.
Made 23 — Sandık sermayesinden en çok 3 milyon lira. Yönetim Kurulunca yüzde 5 1 geçmemek üzere belirtUecek faiz ve esaslara göre en çok üç aylık veya ücret tutarlarını veya ödeneklerini geçmemek ve yine den indirilir, en çok iki yıl içinde geri abıv|


Millî oyunlarımız kayboluyor
F üyük hava manevraları
Figür, müzik ve kostüm bakımından dünyanın en zengin oyunları otan millî oyunlarımız düzenlenemez mi?
fandomimli milli oyun oynıyan genç kızlanmış
Dünden itibaren Ingilterede başladı
Londra 25 (A.A.) (Reuter) — Harbin sona ermesinden beri Ingilterede yapılacak en büyük hava manevralarına katılacak olan yüzlerce uçak, binlerce uçak mürettebatı, uçaksavar birlikleri ve yerden manevraları takip edecek olanlar, seferber bir vaziyette bulunmaktadırlar.
tngliterenln güneyindeki savunma tesislerini denemek maksadlyle yapılan bu manevralar, bugün başlıyacak ve bir hafta sürecektir.
Bu manevralara yardımcı ve muntazam bomba ve tnglllz hava kuvvetlerine mensup avcı uçakları ile birlikte Amerikan uçakları ve Hollanda Meteor uçaklarından mürekkep filolar da katılacaktır.
1942 yılında şehrimizde yapılan ve büyük bir başarı ile 15 gün devam eden mîllî oyunlar festivalinin maddi mânevi birçok menfaatler sağladığını herkes tasdik ettiği halde bunlar her nedense u zamandan beri bir daha tekrar edilemedi. Bu gösterileri görmüş olanlar hatırlayacaklardır. Kastamonu ekibinden 23 yaşındaki Nazif çavuşun Topal koşması, Davulcu ICarayılan’m davul oyunları. BalIkesirlilerin «Bengi ve Gii vendilerl-, BursalIların «kılıç kalkan * oyunları. KonyalIların •kaşık ». Karadenizlilerin «Maçka horonu», Erzurumluların «Barları», DiyarbakIrlIların «Üç »yak» oyunu ve nihayet mahalli oyunlarımızdan «Köçek, çiftetelli, karşılama» oyunları velhasıl topyekûn hepsi zevkle seyredilmiş ve bütün seyircileri teshir ederek coşturmuştu.
Gazellerde sütunlar dolusu yazılar çıkmış ve gösteriler hararetle övülerek her sene muayyen bir tarihte tekrarlanması temenni edilmişti
Bu gösterileri heyecanla ta-kibetnıış olan birçok yabancı dostlarım aralarında İttifak etmiş gibi bana şu suali sormuşlardı;
Avrupa, hattâ Amerika sahillerinde, Yunan, Bulgar, Rus, Macar. İspanyol. Hlnd, Çin, Arap velhasıl hemen bütün milletlerin dansları sık, sık oynanıyor da, figür, kostüm ve müzik bakımından dünyanın en zengin dansları olduğuna şahit olduğumuz sizin danslarınız ne için oynanmıyor?.
Diğer bütün danslardan üstün olan oyunlarımızın yabancı memleketlerde büyük bir rağbet göreceği muhakkaktır, bunların yabancı memleketlerde rağbet görmemesinden ml korkuyoruz?. Eğer düşünülen bu ise hiç tereddüt etmeyin derhal ciddi bir trup hazırlatıp hemen turneye çıkartınız. Bir bayii kâr temin edecek ve aynı zamanda memlcm-tiniz için büyük bir propaganda verilesi olacak bu turneyi tertip edecek müteşebbisler niçin çıkmıyor? Neden hükümetimiz yardım ve teşvik etmiyor?.
Ne İçinler yağmuruna tutulmuş ne cevap vereceğimi şaşırmıştım. Bir taraftan onlara «Yapılacak daha mühim İşlerimiz vardı elbette yakında bu İŞ de ele alınacaktır.» derken diğer taraftan da kendi kendime «niçin, niçin» diyordum. Bu kelimeleri hâlâ tekrarlar dururum. Zannıma göre bu işin başarılabilirleri sermayeye mütevakkıf, sermayesi olanların ise bu işi anlamamaları, akılları erenlerin de paraları bulunmaması dolayısiyle yapılamıyor.
Anacloiuda bir hayli seyahat ettiğim halde milli oyunlar festivalinde yapılan oyunların bir
kısmını İlk defa gülüyordum
Binaenaleyh Avrupa, Amerika şöyle dursun, biz kendlmla| bile ekseri oyunlarımızı henüz görmemiş bulunuyoruz. Bu İtibarla mUli oyunlar festivalinin İstanbul belediyesince açık hava tlyatrosund her sene muayyen bir tarihte tekrarlanması çok faydalı olur, aynı zamanda belediyemiz için iyi bir gelir kaynağı da olur.
Milli oyunlarımızın kaybolmamasını temin edecek en pratik çare bu İşi üzerine alacak bir cemiyetin kurulması ve devletin de bu cemiyete yardım ederek desteklemesidir. Aksi takdirde maalesef milli oyunlarını izin ekserisini tamamlyle kaybedeceğiz.
Oyunlarımızın nasıl düzenlenebileceğine gelince, iki müzisyen ve iki de oyunculardan an-lıyanlardan mürekkep mütehassıs bir heyet her oyunu ayn ayrı ele alarak bunları sesli filime almalı. Bilhassa farklar bakımından dokuman olarak saklanacak bu filimler! yavaş yavaş çevirerek ve her figürün üzerinde durarak bunları isimlendirmen, aralarında kötü figürler varsa çıkarmalı ve hattâ icabederse oyun havasını bozmamak şartlyle münasip bulunacak yeni, güzel figürler İlâve edilmelidir. Zeybek, Bar ve Horon gibi müteaddit şekillerde oynanan oyunlarımıza gelince, aynı fasileden olanların havalan mütehassıs müzisyenler tarafından bir araya toplanmalı, oyunlar da bir araya getirilerek potburl şeklinde oynanmalıdır
Bu suretle öğrenmesi kolaylaşacak olan oyunlarımızı müzik ve figür bakımından zenginleştirmiş, yeknesaklıktan kurtarmış, İstikballerini sigortalamış oluruz. Acaba potburiler İyi netice verecek ml? sualine derhal evet derim. Çünkü 1845 senesinde Eminönü Halkevinde bunun küçük bir tecrübesi yapılmıştı. Yanılmıyorsam Zeybek oyunlarından Bergama. Aydın, Güvendi, İzmir Kordonu ve Bengi oyunlarının bir pot-burisl yapıldı. Menemenli Murat erenin nezaretinde hazırlanan oyunları Murat efe İle birlikte A veya 10 kız oynamıştı. Güzel bir mevzu !ie süslenerek (Bale pandomiml şeklinde basın mensuplarına gösterilmiş ve çok beğenilmişti
Her bakımdan çok muvaffak olan bu küçük tecrübe, potbu-riterin JyJ netice vereceğine şüphe etmeye mahal bırakmamaktadır.
Güzel kostüm, dekor ve ışıklar İçinde, halk hikâye veya şiirlerinden alınacak mevzularla süslenerek (bale pandomlm) şeklinde gösterilecek oyunlar elbette beğenilecek ve çok rağ-' bet görecektir.
N. AK Ç ER
ANKARA RADYOSU
Bu akşamki program
18 M’ S. ayan v« Radyo wlon or-kesuun. 18.4.S Saz ««erleri. 19 M. S ayan W Haberim. 19 15 Geçmişe bugün, 10JO ince saz (Hlcazkâr taslı i. M. 15 Pazar özetesi. 36A0 Kanlık »ar-lolnr. 31 IS Müzik; (Pl.l, U Spor haberleri. MİS Dans mOılil (Pil, »45 M. S. ayarı ve Haberler.
¥»rın ««b»b v* SŞle pıojumı
7» M, S ayarı 7sı Mflıik: Aç;uj fPl I, 1 «9 Haberler II Zeybek ve oyun havaları CPl.ı. «J9 Sabah sohbeti 8J5 Çeşitli mftrilc (Pl.)
13 30 M. S. ayan ve Karışık şarkılar. 13 Haberler. 13.15 İM piyano ile melodiler lPl.1. 1330 Ötle gazetesi. 13.45 Filim yıldızlar* söylüyor (PJ.İ
duiİİyapa:-^
Delilik vücudun teşekkülâtı ile alâkadarmış
Amer İkada Hllnols State hastanesi profesörlerinin son zamanlarda yaptıkları tetkiklere göre, muhtelif akıl hastalıklarının doğrudan doğruya beden yapısı ile alâkadar olduğu anlaşılmıştır. Profesörlerin bu buluşu tamamen yeni bir şey değildir. Çünkiı bundan evvel ruhî hayatımızın normal veya anormal oluşunun vücut yapısı İle alâkadar olduğu biliniyordu. Fakat profesörlerin yaptığı tetkikler bu münasebeti deliliğe ka dar götürmüşler bu sayede teşhisi mümkün olunan bazı deliliklerin teşhisi de kolaylaşmıştır.
Doktorlar yüzlerce insan üzerinde yaptıkları tetkiklerden sonra umumiyetle muhtelif vücut. yapısını üç kısma ayırmışlardır:
Endomorph — yumuşak ve yuvarlak biçimli dar omuzlu ve geniş kalçalı olanlar.
Mesomorph — Sert adaleli geniş omuzlu ve ince belli olanlar.
Ectomorph — Vücut yapılan umumiyetle narin olanlar.
Bu tarife göre, büyüklük İddiasında bulunan, nılflm yapmak tan zevk alan evhamlı kimselere umumiyetle mesomorphlar arasında tesadüf edilmektedir.
Kendi âlemlerinde yaşayan, şizofren kimseler ectömorph tipinde olan üçüncü tip kimselerdir.
Ruhi hayatları fazla neşe İle fazla keder arasında zaman zaman değişen kimseler de en? dormorph tipinde olan kimselerdir.
Fakat Dr. Wi(tman'ın ilâve ettiğine göre vasati İnsan bu üç tip beden yapısının birleşmesinden İbarettir
Abdurrahman Münib Berkan
Seyyar satıcılar akınım durdurmalıdır!
Memleketlerinde müstahsil olan köylüler Istanbulda müstehlik olmakla da kalmıyarak hayatı patlaklaştırıyor
Sağlık müdürile bir konuşma
Sağlık müdürü doktor Faik Yargıç ı'nın odasındayım. İri yarı, pala bıyıklı bîr adam geldi. baş eğerek selâm verdi, kenara çekildi, ellerini karnının üstünde bağladı ve bîr köylü şlvcslle:
Müdür beğefendi! dedi. Bir mağruzatun var da onun için Irahatsız ettim...
Sağlık müdürü, sordu:
— Neymiş o maruzatın bakayım?
İri yan adam, boyun bükerde kekeledi:
— Benim bllâder gelmiş de...
— Nereden gelmiş?
— Melmeketten...
— Neye gelmiş?
— Bir hlzmnta girmeğe...
— Ne i; yapardı kardeşin’
— Leçberllk...
— Yani eker, biçer, para kazanırdı öyle ml?
— Evet efendim.
— Demek tarlasını bıraktı, tstanbula para kazanmağa gef-dl öyle mi? .
Fandomimli Zeybek oyuna
Abdurrahman Münib Ber-kan'ı eskiden beri tanırdım. Fakat bu muarefe sokakta selâmlaşmaktan. bir yerde karşılaştığımız zaman hal ve hatır sormaktan İbaretti. Kendisiyle İlk defa tanışmamız 25 sene evvel bir matbuat dâvası münasebetiyle oldu. 1924 de, eski Vatan gazetesinde çıkan bir yazıdan dolayı bu gazete aleyhine hakaret dâvası açılmıştı. O zaman Vatan gazetesinin yazı işleri müdürü İdim. Dâvayı takip etmesi İçin ceza işlerinde İhtisası olan tanınmış bir kaç avukata müracaat ettik. Hepsinin cevabı şu oldu:
— Aman bizi bu işe karıştırmayın!
Bunun üzerine Abdurrahman Münlb'l ziyaret ettik. Yazıyı okuduktan sonra sordu ;
— Bunda bir hakaret suçu görmüyorum; yası sizce böyle btr maksatla mı yazıldı?
— Hayır, katiyen. Yazılan şey bir haberden ibarettir.
— O halde mesele yok. Mahkemede siz bunu bu şekilde söylersiniz, ben de icabeden müdafaada bulunurum.
Mahkeme huzuruna çıktık. Mutad lstlcvabtan sonra sıra müdafaaya geldi, Abdurrahman Münib ancak on dakika süren kısa, fakat çok özlü bir müdafaada bulundu. Mahkeme heyeti müzakereye çekildi ve beraat karan verdi.
O gün Abdurrahman Münih'in kuvvetli bir hatip olduğunu görmüştüm. Kendisine müdafaayı neden kısa kestiğini sorunca şu cevabı vermişti;
— Fazla seze ne lüzum var?.. İşi uzatmak mahkeme heyetini yormaktan başka bir şeye yaramaz. Uzun müddet hâkimlik ettiğim İçin bunu pek iyi bilirim.
Doğru söze ne denir? Esasen mahkeme beraat karan da vermişti... Bu ciddi adama hayran olmuştum.
Fakat Abdurrahman Münih'le asıl dostluğumuz 1934 de başlar. O tarihte Nişantaşına nakletmiştik, ayni semtte oturuyorduk. .Mahalleye hoş geldiniz» demek kin eski müvekkilini ziyarete geldi ve daha o akşamdan pek iyi anlaştık. Az zaman İçinde birbirimize o kadar alıştık ki bkkaç akşam bir-Ieşmedlğlmi2 hiçbir hafta geçmedi.
• ••
Bazı Insaralat sevilirler, banlan hürmet telkin ederler. Bu İki sınıfa mensup İnsan çoktur.
Bunların dışında bir de hem hürmet telkin eden, hem sevilenler vardır kİ bu gibi İnsanların miktarı azdır, Abdurrah-man Münib Berkan İşte bu müstesna İnsanlardan biri idi. Temas ettiği herkese kendini hem sevdirir, hem hürmet telkin ederdi. Bu mazhariyeti bir fâriiet âbidesi olmasının, derin bilgisinin neticesi İdi. O cidden bir fâzilet âbidesi idi. İyi ahlâk diye bildiğimiz şeylerin hepsi onda faziaslyle vardı; âdeta kusursuz bir insandı.
Derin bilgisine gelince, bunun karşısında hayran olıua-I mak kabil değildi. Abdurrah-man Miinlb Berkan memlekc-timizde sayısı pek mahdut olan büyük hukuk âlimlerinden biri İril Hem Şark, hem Garb hukukunu pek iyi bilirdi. Şer'I hükümlere dayanan Şark hukukunda âdeta mûtebehhirdL Senelerce medreseye devam etmiş olanlar bile bunu onun kadar mükemmel bilmezlerdi. Garb hukukundaki bilgisi de hudutsuzdu. Eski ve yeni biitûn kanunlarımızı, bunların iyi ve kusurlu bütün noktalarını bilirdi.

Bu fazilet âbidesi büyük âlim, son derece nazik ve kibar bir insandı. Sohbetine doyum olmazdı Dostlan her toplantıda onu ararlar, kendisiyle konuşmaktan zevk duyarlardı.
Ağırbaşlı Abdurrahman Mü-nlb şakadan çok hoşlanırdı. Sevdiklerinin kendiriyle şaka ötmelerini âdeta arzu eder, bunun İçin verileler hazırlardı. Her lâtife kendisini tatlı tatlı güldürürdü.
Abdurrahman Miinlb Berkan* ın en ziyade hayran olduğum tarafı ağzından kimsenin a-Jeyhlnde bir söz duymamış ol-, makIlgımdır. Onun nazarında herkesin şahsı muhteremdi. Dedikodudan hoşlanmazdı. Konuşma böyle bir vftdlye dökülürse susar, ağzını bıçak açmazdı. Bunun Özerine dedikoduyu sevenler bile bahsi değiştirmeğe mecbur olurlardı.
¥
Bugün ebedi istlrahatgfihına tevdi edeceğimiz Abdurrahman MunJb Berkan böyle mükemmel bir İnsandı. Bıraktığı boşluk kolay kolay doldurulamıyacak kadar büyüktür. Kendisini yakından tanıyanlar, bilhassa biz eski dostları onu dalma hürmetle, muhabbetle anacağız.
Eni. T»*»ln TU
— Öyle efendim...
— Kime bıraktı tarlayı? 1
— Karısına...
— Karısı memlekette ekecek, biçecek, kendisi de burada para kazanacak, öyle ml?
— Evet efendim ...
— şimdi benden, kardeşiniz İçin bir iş mi İstiyorsunuz?
— Evet efendim.
— Ne gibi bir İş?
— Hestenelerde, apartumantarda, ticerethen elerde bir ga-puculuk filân...
*— Bulamazsak?
— Böyle bir l«ş bulunamazsa, seyyar satıcılık edecekI
Yazan:
Cemaleddin BİLDİK
ca para kazanmağı gaye edindikleri için sebze ve meyvayi normal kâr hatldlnln üstünde tutturablldlkleri fiate satarlar, halkı aldatırlar. Bunlar Belediyece sıkı bir takibe tutulmadıkları için sıhhi şartlara da uymak lüzumunu duymazlar. Belediye talimatına göre seyyar suculuk memnudur, yaparlar: yiyecek maddeleri açıkta satmak yasaktır, simitleri toz toprak İçinde tamamen açıkta satarlar: yoğurdun tozdan korunmasını temin İçin kapalı kaplarda satılması mecburidir, bu şartlara da riayet etmezler. Memleketinden para kazanmak için, hem de «çok kazanmak» gayeslle geldikleri İçin pahalı satarlar.»
Bu konuşmamızda sağlık müdürüne yerden göğe kadar hak
dlyede alâkadarların önünde dikilirler ve parasız olarak memleketlerine dönmelerini temine çalışırlar. Üstelik kazançları ceplerinde memleketlerine dönerken de Belediye bütçesini Izrar ederler.
— Peki, müdür bey! dedim. Seyyar satıcılardan meyvacıla-rı da sebzecileri de sanattan menetmek İmkânı var mıdır?
Sağlık müdürü doktor Faik Yargıcı ile pala bıyıklı köylü ara şındakl konuşmayı, bir memleket dâvasına temas etmesi bakımından ehemmiyetle dinliyordum. Müdiir, iri yarı köylüye sordu:
— Sen de memlekette çlfçl idin değil mi?
— Evet?
— Buraya geldin, İş buldun, . .
tarlayı karına bıraktın, öyle veriyorum, çünkü seyyarların 1 hn nolslnrton nlıırıta alsım Vrt-
— Evet...
— şimdi de biraderin ona İş arıyorsun?
— Öyle efendim.
Köylü, bu konuşmadan, kardeşine de bir iş bulunacağından ümide düşmüş, memnun vaziyette cevap bekliyordu. Fakat müdür Faik Yargıcı tahminin hlîâfuıa:
— Git! dedi. Kardeşine söyle, hemen memleketine tarlasının başına dönsün!..
Köylü yalvaran bir eda ile:
— Aman! derken doktor Faik Yargıcı ona kapıyı.gösterdi ve Llâve etil:
— Haydi, marş!...
geldi,
«— Vardır. Bu hususla Belediye bizden karar İstesin verelim. Fakat verdiğimiz karar tatbik edilmeli kİ memleket için faydalı olsun...»
Ben bu yazımı. Belediye ile sağlık müdürlüğünü haşhaşa getirerek bırakıyorum. Bakalım ne yapacaklar’
'hangisinden olursa olsun yo-| furt alanlar, kaymak üstünün simsiyah toz tabakası İçinde olduğunu görürler. Seyyarların, ne derece pahalıya mal sattıklarını ayrıca İlâveye lüzum görmüyorum. Dünkü (ı AKŞAM» da çıkan yazıda bu hakikati bir müşahedem vç taklbLmle belirtmiştim.
Hayalın pahalılışmasında sey yar satıcıların büyük bir rol oynadıklarına kani bulunduğunu anlatan sağlık müdürü Dr. Faik Yargıcıya sordum:
— Ne yapmalı da bunu önlemeli?
Cemaıeddin BİLDİK
«— Gayet basit, yasaklar ve memnulyetler sıkı bir takip ve tatbika tâbi tutulursa mesele, kalmaz... Seyyarlar da tutuna-I Bu senenin tenis kıyafeti: He-ınıyacaklarını anlayarak tarla- yM fttniiâ pantolon, lâcivert Eannı bırakıp tstanbula akın etmek sevdasından vazgeçer-!
ler.»
Belediyenin vazifesini tam yapamaması, yasaklan ve mem nu İye ileri hakklyle tatbik edememesi yalnız hayatın pahalılaşmasına değil halka mikrop yutturmağa da sebeb olmaktadır.
— Yalnız bu kadarla kalsa...
Dr. Faik Yargıcı ilâve etti:
•— Evet! Yalnız bu kadarla kalsa... Anadolunun muhtelif köşelerinden buraya gelirler. Kazandıkları paraya bir düğüm daha basmak onların yegâne hayat programları olduğundan en ucuz yatacak yerleri ararlar. Bekâr hanlarını tıklım tıklım doldururlar, çoğu taşlar üstünde. bahçe kanapesinde sabahı eder, hastalanır. Bu suretle de hastaneler! işgal ederler.» I Bunun dahası d» vardır. Onu 1 da ben ilâve edeyim:
Pala bıyıklı köylü, süklüm püklüm kapıya doğru yürüdü ve çıktı, gitti...
şimdi Faik Yargıcı İle karşı karşıya İdim. Şahidi olduğum bu konuşma hakkında İzahat Verdi:
r— Istanbulda 10 bine yakın seyyar satıcı vardır ve bunların aşağı yukarı hepsi, Anado-lunun muhtelif yerlerinde müstahsil durumda İken ve tstan-bulda para kazanılıyor!» diye tarlalarını ve bahçelerini bırakarak tstanbula gelirler, bir küfe. ayarı bozuk bir terazi tedarik edip seyyar satıcılığa başlarlar. Kimi mahalle aralarında dolaşarak sebze, kim! de meyvû satar, çoğu da simitçilik ve seyyar suculuk eder. Bu suretle memleketlerinde müstahsil olan bu zümre Istanbulda müstehlik sınıfa geçer.»
— Yalnız bu kadarla kalsa .
Diyecek oldum, müdür Faik Yargıcı devam etti :
«— Evet! yalnız bu kadarla - ,
kalsalar iyi... Bir an evvel bol-| Pejmürde kıyafetlerle Bele-(
T
yünlü caket.
EakşamS
Abone bedeli
|r ----’^l

Senelik
« «ılık J aylı I artık
Adm (ebatlı tein elli Kuruşluk t>ui (Onderllrneıidlr aksi tukdir-rie ««irca dctttUritaiML
l«K
telefonlarımı» Başmuharrir znSsS Yazı hlerl WT6S - tdar» »«81 Müdür 10497
idarelune B*Dıail civan Cemal Nodu sokağı NO 13
28 Haziran 1949
AKŞAM
HER AKSAM HIR HİKÂYE
Aşkı reddedilince." j
Mahkeme Koridorlarında
BULMACA
— Azizim Jülyen, dedi! Unutma id ben kardeşinin kanıyım. Benimkine olmasa bile kardeşinin namus ve şerefine saygı göstermelisin.
Halbuki o, bu ihtara aldır-
madı:
— İzabel. sent seviyorum, çıldırasıya seviyorum. Benim olman için her şeyi, hattâ haya- _____________________ . ,____
timi bile feda ederim, diye ce- da sargılar var. ikisinin de Vap verdi kıvafatlısrl tomiv TCorirİArrlıa
Genç kadın, bu sırnaşıklık-iatı sinirlenerek yüzüne karşı hiddetle haykırdı:
— Ağzından çıkan Uflan kulağın İşitmiyor galiba!
— Ben duygularımı sana söylüyorum. aşkımı reddetmekte ısrar edersen senden intikam alacağım.
İzabel, artık kendini tuamı-yarak yüzüne tükürd:
— Sen alçağın birisin. Çünkü misafir kaldığın evi, kardeşinin evini kirletmek istiyorsun, diye haykırdı.
— Bu hakaretlerini, bir gün Rikardo genç kızı bana pahalıya ödlyeceksln. Bu-unutma İzabel I
Genç kadın, istihfafla omuzlarını silkerek odadan dışarı bir sonra da düğünleri Oldu. Rl- şey söylemedi. Hayatı eskisi gl-kardo, kasabanın en büyük em- bi devam edip duruyordu, Jül-lâk sahiplerinden birinin oğlu İdi.
İzabel, izdivacının İlk senelerini tanı ve mutlak bir saadet İçinde geçirdi. Fakat seneler geçtikçe Rikardo’nun kötü karakteri meydana çıkmağa başladı. Tahammül edllemiyecek derecede kıskanç bir koca kesildi Zavallı kadın, bu şartlar altında cehennem hayatı yaşıyordu.
Rikardo, en ehemmiyetsiz hadiseleri, bahane ederek karısına çatıyordu Hattâ bir gün. bir delikanlıya bakmış diye ona
İzabel, Sent Aman kasabasının en gürel kadınlarından biri td1. Sent Aman şairane manzaraları, nefis şarapları, lezzetli yemişleri ve güzel kız ve ka-dınlarlyle meşhur bir Fransız kasabasıdır.
Fakat kasabanın bütün kadınları arasında en güzeli ve an cana yakın olanı İzabel idi.
Uzun ve ince vücudu, mânah alyalı gözleri, gür ve parlak siyah saçlarıyla daha İlk bakışta bütün erkeklerin kalblerlnde aşk ateşini tutuşturuyordu. Ahlâk ve tabiatı çuk dürüst olduğu İçin erkeklerin iltifatlarına hiç mukabele etmez, onlara yuz vermezdi.
İzabel, gençliğinin ve taravetinin en parlak devrinde İdi, on sekizine henüz yeni basmıştı, o güne kadar kalbi, aşkın heyecanını duymamıştı.
Fakat bir gece, baloda, son-radau kocası olan Rlkardo'ya rastadı. Bu. sağlam yapılı, yakışıklı 24$ yaşında zengin bir delikanlı idi. 1*2“: görür görmez, güzelliğine mef- nu tun oldu. O balo gecesi iki genç arasında başlıvan flört, sonra- [ dan da devam etti ve birkaç ay çıktı, eve gelince kocasına
Faizi aldım amma ana parayı kurtaramadım!
Şişman zatın aol gözünün etrafı morarmış, burnunun ucu şişmiş, ceketinin yakası yırtılmış.
öbürü uzun boylu, İri ke-mlkli, zayıfça bir adam. Onun da alnında ve boynun-
le meşgul olduğum İçin alâka gösterdim tabii. Çalışarak alnının teri İle kazanıp geçinenleri severim ben .
— Peki amma biraz evvel o adama serseri dediniz ya.
— O sözümün de bir sebebi var elbet. Dinleşene beni. Tanışmamızdan iki hafta kadar sonra bu adam bir gün yazıhaneme geldi, öteden beriden bir müddet konuştuktan sonra: «Haydar beyefendi, zatıâllnizden bir istirhamım var amma söylemeğe sıkılıyorum- diyerek ellerini uyuşturmağa başladı. «Söyle, beyim. Sıkılacak ne var? Elimden gelen bir iş se yapmağa çalışırım. İnsanlar birbirlerine yardım etmelidirler. Belki bir gün de benim size işim düşer» dedim. «Estağfırullah. efen-dm. Bizim sîzlere ne hizmetimiz olabilir? Mamafih ne zaman bir emriniz olursa
yen. yengesinin hakaretlerini ve ona karşı beslediği kini unutmuş gibi görünüyordu
Aradan aylar geçti. Bu müddet zarfında İzabel. kayınbiraderinin etrafında fır döndüğünü gördükçe ve kocasının hakaretlerine uğradıkça, rengi solmağa, baş dönmeleri ve midesinde sancılar duymağa başladı. Su içtiği zaman, bu haller başına geliyordu Kendisini muayene eden doktorlar bir teşhis koyamadılar. Günler geçtikçe İzabelln vaziyeti daha ziyade fenalaştı. Nihayet, yata" ‘ -ı. Kendi anlayışına gö-
re karısını seven Rikardonun bütün ihtimamları, fayda vermedi.
Bir hafta sonra da tzabel müthiş sancılar arasında can verdi. Rikardo. karısının ölümünden sonra herkesi hayrette bırakan bir ümitsizliğe kapıldı. Karısının ölüm sebebini bir türlü anlıyamıyordu. Onun için doktorlardan cesette otopsi yapmalarını talep etti. Ölünün barsaklatında arsenik zehir! zerreleri bulundu. Bundan da genç İradının bir cinayete kurban gittiği anlaşıldı.
Fakat evde Rikardo İle Jül-yenden başka kimse bulunma-| dığı İçin iki kardeş tzabell ze-hlrUmalr ennnvl^ zan altllia
el kaldırmaktan da çekinme-lga dü§tü-miştl. Karısını yalnız başına dı-, re karıştı şart çıkmağa bırakmıyor, ona karşı günden güne büyüyen bir şüphe gösterlyoru.
Aradan bir müddet daha geçti. Derken bir gün Rikardo, yabancı memleketlerde bulunan bekâr erkek kardeşinden yakında yanına geleceğine dair bir telgraf aldı.
tzabel, bir hafta sonra gelen kayınbirader! Jülyen! sevinçle karşıldL Çünkü kayınbiraderinin mevcudiyeti ile yaşayışı değişeceğini ve kocasının kendisine karşı daha az kıskanç ve daka az sert davranacağını sanıyordu.
Jülyen, kardeşinden 7-8 yaş birlemek suçuyla daha büyüktü. Tıknaz, çok çlr- {alındılar. Rikardo masumiyetl-kln. kabasaba bir adamdı. Da- nl şiddetle İddia ediyordu. Ha-ha ilk gününden İtibaren klaten bir müddet sonra da yengesine göz koydu, güzellğln-den ve ev kadınlığından bahsederek tzabell Iz’aç etmeğe baş-] ladı.
Genç kadın, bu komplimanları, yapmacıktan bir memnu-( niyetle karşılıyor ve Jülyene yüz vermiyordu.
Bir aksam Jülyen, kardeşinin' eve gelmesi geciktiği ve yenge-1 siyle başbaşa kaldığı zaman yüzündeki makseyl büsbütün atmış ve genç kadına, kendisini çıldırasıya sevdiğini itiraftan' çekinmemişti.
İzabel. kayınbiraderini tahkir edici bir eda ile süzdü:
nm ua- ■»»
İtibaren klaten
-tamamlyle suçsuz olduğu anlaşıldı.
Kardeşi Jülyene gelince yatak odasında yapılan araştır-mada şüpheli bazı tozlar bu-ı îundu. Bu tozlar, arsenikti.
J Jülyenln, aşkını reddettiği İçin suyuna yavaş yavaş zehir [kanştıı arak yengesini öldürdü-ığüne artık şüphe kalmadı. Jül-I yen idama mahkûm oldu ve L cinayetini hayatlvie ödedi.
J Rlkardoya gelince, bir daha J evlenmedi, sık sık talihsiz ka-| rısının mezarını ziyaret ederek . çiçeklerle süslüyordu.
Çeviren: A. HİLÂLİ
kıyafetleri temiz. Koridorda sabırsız adımlarla dolaşıyorlar. Aksi İstikametlerde yürüyorlar, birbirlerine yak' — sınca homurdanarak başla-I nnı çeviriyorlar. Kavgalı oldukları besbelli. Pek da asabi görünüyorlar. Evelâ hangisiyle konuşacağımızı kestl-remedik. Kaslar çatık, suratlar asık. Yaklaşsak belki de paylayıverecekler. Fakat bizim kasketti delikanlı konuşmadan yakalarını bırakır mı?Uzunca bir tereddüt ten sonra; «Şişmanlar daha geniş yürekli olurlar. Ben şu efendi amcaya sokulacağım» diyerek yürüdü. Koridorun „„ ________ _______
öte başından dönerken, kar- ^er an hizmete hazırım» di-sısına dlkllffi. Biz de yavaş ye bir sürü lâflar etti. Gürel yavaş yaklaştık. _ .. ..
başladılar;
— Geçmiş
bey. Ne oldu...........
Amca bey durakladı, dik gjr yerde çok
dik baktı: 1 '• • •
—Beni tanıyor musun?
— Gözüm r'-»"'-nerede teşerrüf ettiğimizi bir gatmTk türlü hatırlayamıyorum. I gözünüzü merak et t
Efendi amcanın sarkık dudaklarında bir tebessüm belirdi;
— Yoksa sen de mi para numarası yapacaksın?
— Ne parası, amca bey? O numaralardan çakmam ben.
— Orası belli olmuyor kİ. İnsan bazan. İlk defa selâm verdiği adama borçlu çıkıyor.
— Merak etme, amca bey. Bizim selâmımız parasızdır. Paranın ne ehemmiyeti var? Muhabbet olsun.
— Çenen pek düzgün. İnsanın ağzından girip burnundan çıkıyorsun, köftehor. Konuşmağa hiç niyetim yoktu amma iki cif lâf ettin, benim de sinirlerimi yatıştırdın. Söyle bakalım, ne istiyorsun? Para İstemeğe kalkışma ha.
— Üzülme beyefendi amca. Benim para ite işim vok, dedim ya. Sizin gözünüzü merak ediyorum. “ geçirdiniz?
Biraz daha gülümsedi:
— Belâ fırtınasına tutuldum, efendi oğlum. Hem de kendi elimle belâyı başıma açtım .
Göz ucu ile işaret etti ve
sesini yavaşlattı:
— Bu tarafa doğru gelen su serseriye iyi dikkat et.
— Gördüm onu. Aranızda ıa çıkıp gitti. Bu şekilde beş
bir şey mi geçti? | altı defa benden para aldı.
Ellerini karnının iki yanı- ( Bazan iki yüz. bazan dört na koyun parmaklarıyle gö- yüz .hattâ iki defa da beser beğini fiskeleyerek anlattı: vüz lira aldı ve söylediği
— Bir düğünde tesadüfen günlerde iade etti.
tanıştım bu adamla. Büfede ~ ' ..........
vanyana duruyorduk. Bana ikramlarda bulundu, ahbap olduk. Ayak komisyonculuğu yaptığını, rahatça geçinecek kadar para kazandığını söyledi. Ben de ticaret- yaptığım
Sohbete konuşuyor ha. Düzğün, I tatlı konuşan insanlardan olsun, amca pe]ç hoşlanırım. Ne İse efen-gözünüze? dim, arzusunu da anlattı. .... c ucuz bir ev eşyası bulmuş, müşterisi de hazırmış. Fakat esvavı ken-ısırıyor^amma aıtp da kârı İle
. t. . - . . istiyormuş. Parası
yetilmemiş, vüz liraya ihtiyacı varmış. ««Paranızı iki gün sonra takdim edeceğim» diye boynunu bükünce dayanamadım, çıkarıp yüz liravı verdim. Hakikaten İki gün sonra tekrar yazıhaneye geldi, cebinden bir deste pata çıkardı; «Çok teşekkür ederim. Haydar beyefendi. Bana büyük bir iyilik ettiniz, sizin sayenizde beş on kuruş kazandım Ben bu işlerin İçinde yetişmiş ada mim. usulünü erkânını bilirim. Şu, sizden aldığım vüz lira. Haddim olmıyarak, şu yirmi liravı da paranın faizi diye lütfen kabul buyurmanızı rica ederim» diveıek yüz virmi lirayı önüme bıraktı « O nasıl söz, beyim? Ben size bu parayı faizle vermedim. Böyle şeyler dostluğa sığmaz. Size yardım edebildiğime memnun oldum. Yirmi liranızı bupvurunuz» dedim. yüz liramı alıp, cnun parasını iade ettim. «Beni mahcup ettiniz, Haydar bey I efendi. Bir daha böyle bir is-
I tirhamım olursa size gel-I mekten çekineceğim-, diyerek parayı aldı. «Katiyen çekinmeyiniz. Dürüst adamlara elimden gelen yardımı yaparım ben. Yine bir ihtiyacınız olursa derhal geliniz. gücüm vettiği kadar var dima çalışırım» dedim. Te-I sekkürlerle, minnettarlıklar-
Kaza mt
Kızlara Suikast
ZABITA ROMANI
Vatan: Agalha Chrlstle
Tercüme eden: Vâ - Nû
12 3 4 5 8 7 8
Soldan «aşa: 1 — Derdest cime.
Z — Serserilik, 3 — Serap. 4 — Bir emir • Teni sark vilâyetlerimizden. 3 — Tersi mayiin dibine çöken - Geminin yarısı, a — ivilen vey - Terim. 7 — Tersi emir - Çscuk, a — Buna bakan kanılını görtlı . Lisan. 9 — Bir kadın ismi. 10 — Bir nevi kanaviçe
Yukarıdan aşağıya: 1 — İnşaatçı. t — Bir Avrupa devlcll, 3 — Köjk -iptida, 4 — Bebek gıdalarından -
Rncl. B — Cemi edatı - Bir su kabı Tersi isim, fl — Cephe - Bir kuru | vcmls. 7 — Şeftai bir maddeye ben- [ zer, a - Beyaz - İla »luııan.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa: I - İdariye, 8 - Çer-| çeve. 1 — İdi. Fare. 4 — Davetkar.
3 - Ik. La. Ll. 8 - Sikir. Ta 7—1 Irak. Lld. 8 — Lala 9 — haram ak. ıo - Hayadaki.
Yukarıdan a «ağıya: 1 — fadlŞlblr.
i — FcdukJr. SU. 3 - Trlv. Kalay.
4 — Aç. Ellkara, i — Reftar. Lad.
« - fvak. Lama. 7 — Yeraltı. Ak.
a — Erladlki.
13. glll/l. DU ŞCAUUC uvş
| altı defa benden para aldı. I Bazan iki yüz, bazan dört
Derken efendim, bir gün yine geldi; «Beyefendi, zatı âlinizi rahatstz ediyorum amma bu cesareti, bana karşı gösterdiğiniz teveccühten alıyorum. Sizin sayenizde işleıden epetee

Kanun Bilgileri
İhtiyarlık sigortası kanunu
para kazandım, şimdi ko-misyonculuğü bırakıp kendi hesabıma iş yapmağa başladım. Sayenizde bu isde de muvaffak olacağımdan emi--nim. Bugün İyi bir alışveriş1 fırsatı düşürdüm. Bin liraya İhtiyacım var. Dört gün sonra iade edeceğim. Fakat bu sefer faizsiz kabul etmem. Rica ederim, o cihetin takdirini bana bırakınız-dedi. Hiç tereddüt etmeden onu da çıkarıp verdim. Fakat bu defa isin şekli değişti.! Üc gün sonra parayı getire-çekti amma aradan tamam üc bucu kav geçtiği halde, bir daha semtime uğramadı. Yerini yurdunu bilmiyorum ki gidip yakalıyavım Nihayet dün akşam üstü sokakta karşılaştık. Beni görünce herif başım öteye çevirmez mi? Hemen önüne dikildim; «Merhaba, bay Celâl! Acele- işiniz var da beni göremediniz galiba- dedim. Serseri herif dik dik yüzüme bakıt; «Sen kimsin? Ben seni tanımıyorum. Ne istiyorsun? İşim çok. boş lâflarla vakit geçiremem» diyerek göğsümden itip savuşmağa kalkıştı. Görüyor musun edebsiz herifin yaptığını? Yakasına yapıştım, paramı istedim, tecavüze başladı, nihayet bu hale gelip karakola düştük. Gözümdeki, burnumdaki varalar da verdiğim bin liranın faizi
1 galiba. Faizi aldık amma ana parayı kurtaramadık
ı Mahkeme acildi, efendi amca çeneisni kasıvarak glt-
I ti.
Ce. Re.
kanununa tâbi inerlerindeki işçi ve hizmetlilere tatbik edilecek olan ihtiyarlık Sigortası Kanunu 8 haziran 1940 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Prim alma ve İhtiyarlıkta aylık ödeme gibi hükümlerin tatbikine l/Nlsan/lS50 tarihinde başlanacaktır. Bu yazımızda kanunun İhtiva ettiği prensipleri kısaca ar-zedeceğlz.
Sigortalılara yaııl İş Kanununa tâbi işyerinde çalışan işçi ve hizmetlilere sağlanan menfaatler şunlardır:
1. - Sigortalının kendisine veya eşine ihtiyarlık aylığı bağlanacak, İcabında çocuklarına da yetim aylığı verilecektir.
2 — Sigortalının kendisine veya eşine yahut çocuklarına veyahut geçimleri sigortalı tarafından sağlanan anasına ve babasına toptan birer para ödenecektir.
Sigortalı İşçi veya hizmetlinin İhtiyarlık aylığı a-labllmesl İçin 4 şartın tahakkuku lâzımdır kİ bunlar da : 80 yaşını doldurmuş olmak, kanunun uygulandığı bir veya bir kaç İşyerinde en az 25 yıldan beri çalışmakta bulunmak. İlk ise girdiği tarihten ihtiyarlık aylığından faydalanma talebinde bulunduğu tarihe kadar geçen her yıl için ortalama olarak en az 200 günlük İhtiyarlık sigortası primi ödemiş bulunmak ve aylıktan faydalanma talebine takaddüm eden son üç yıl İçinde en az 200 günlük prim ödemiş bulunmaktır.
50 yaşını doldurduktan sonra hiçbir İşte çalışamı-yacak duruma düştükleri usulen anlaşılanlardan son üç şartı yerine getirmiş bulunanlara 50 yaşını doldurmak şartı aranmadan aylık bağlanır.
Bağlanacak ihtiyarlık aylığının yıllık tutarı, sigortalıların kendiler! ve işverenleri tarafından ödenen primler toplamının yüzde yirmisidir. şu kadar kİ yıllık ihtiyarlık aylıklarının tutarı 400 liradan aşağı olamaz
ihtiyarlık sigortası aylığından herhangi bir sebeple İstifade edemlyeeek du-
ruma girenler bütün haklarını zayi etmemeleri için kanunda bazı İstisnai hükümler vardır. Meselâ eti at 5 yıl sigortaya dahil olduktan ve ilk işe girdikleri tarihten İtibaren her yıl İçin ortalama olarak 200 gün I prim ödedikten sonra, evlenme dolayısiyle işçilikten ayrılmak istiyen kadın İşçi ve hizmetlilere ve dahi sİ-; gortaya tâbi işlere geç girdiklerinden dolayı 25 yıllık asgari müddeti dnlduratnt-yacak olanlara Kendilerinin ödedikleri primler istekleri üzerine aynen geri verilecektir.
İhtiyarlık aylığını almakta iken ölen bir sigortalının dul karısına ve 18 yaşını doldurmamış çocuklarına bazı kayıt ve şartlarla dul aylığı ve yetim aylığı bağlanacaktır. Ancak bu aylıklar slgoratliya hayatında verilmekte bulunan aylıklardan bir miktar eksiktir. Meselâ dul kadın İçin kocasının aldığı aylığın yüzde kırkı, yetim kalan çocuklar İçin de eşit olarak bölünme suretiyle vûzde yirmisidir Sigortalının karısı ile una ve babası hayatta kalıp da çocuk bulunmadığı takdirde çocuklara alt olan yüzde yirmi ,-şlt hisseler halinde ana ve bahaya aylık oalrak verilecek ve eğer bunlardan biri hayatta değilse aylığın tamamı hayatta olana ödenecektir. Bundan başka sigortalının Ölümü halinde cenaze masrafı karşılığı olarak da ailesine elli Ura verilecektir.
Primlere gelince, ihtiyarlık sigortası primi sigortalının kazancının yüzde sekizinden İbaret olun bu miktarın yarısını işveren diğer yarısını da sigortalı öder Münavebeli İşlerde çalıştıklarından dolayı yıllık çalışması süresi 160 güne indirilen sigortalıların ihtiyarlık primleri kazançlarının yüzde 10 u nispetine çıkarılır Ödenecek primlerin hesabında ayltk tutan esas alınarak yapılır İşçilere verilen fazla çalışma ücretleri ve pahalılık zam lan gibi paralar dahil edilir
Avukat F.mcel Af.lŞ

Yeşilköydeki bale okulu
Yeşilköydeki b«le okulunun minimini öğrencileri gösteri yaparlarken
— Maalesef kestiremiyorum.
— Düşün, HastlngsL . Azıcık kafacığını yor.
— Yok hayır, bir şey keşfedemiyorum.
— Kızı sonuncu defa olarak ne zaman tetkik etmek fırsat oı bulduk?
— Galiba yemek sırasında .
— Evet, öyle. Sonra, misafirlerini nezaket kaideleri dahi llnde kabul etti. Fakat yemeğin sonlarına doğru nasıl bir vaziyet oldu?
Yavaşça cevap verdim:
— Telefon etti.
— Evet, tam üstüne bastın' Oenç kız telefon etmeğe gitti yirmi dakikaya yakın bir raman sonra ortalıkta görünmedi Telefon muhaveresi İçin hayli zaman... Kiminle konuştu? Ne konuştu? Telefon et ilgi tnukakkak mı? Bu yir
mi dakika zarfında neler cereyan ettilğinl tesblt etmemiz lâzım. Bu noktadan hareket edersek İyi bir yola sapacağımızı zannederim.
— Demek böyle düşünüyorsun?
— Tamamlyle böyle düşünüyorum. azizim Hastlngs! Bayan Nlck’in bizden bir şey sakladığını sana daima söylemiş «ie-ğl! miyim? Bu sırla cürüm arasındaki münasebet, bir türlü tesblt edilemiyor. Evet, tesblt edilemiyor. Ama ben ki Hezelde Polrot'yum ben bir şeyler seziyorum, Genç kız, bizden sırrını sakladı Bu sır d» cürümle alâkadardır ve cür-mün anahatrıdır Tahminlerimde yanılmadığıma emlntıi. Hastings. Bu üç suale cevap Lj-ter. Sonra her şeyi daha va-.ıh göreceğim.
Karıncalanmış bacaklarımı ve kollarımı gererek:
— Haydi bakalım öyle olsun. — dedim, — şiındltLk güzel bir banyo yaparsak, biraz da tuvaletimizle meşgul olursak fena etmeyiz sanırım.
Banyodan ve tuvaletten sonra, dün geceyi rahatsız geç.r-mlş olmamın alâmetleri artık silindir. Bir fincan kahve içerek yürekclğimi yeril yerine 0-turltum. Gazetelere göz al tını, tayyareci Mlchaei Seton'un öldüğü tekld olunuyor. Düşündüm kİ ertesi sabah gazetelerin manşetleri şöyle olacak: «Hava fLşeklerl atıldığı sırada bir genç kız katledildi. — Esrarengiz facia» Yahut da buna yakın bir şey...
Kahvaltımı bitiliyordum kl, bayan Freddie Rlce, masama yaklaştı. Siyah krep marokenden pek sade bir rop flymiştl. Yaka kısımları beyaz bir kumaştan pilise... Genç kadının güzelliği her zamankine faik...
— Bay Polrol yu görmek istiyorum. — dedi — Acaba kalktı mı?
— Sizi yanına götüreyim.
Kendisini her halde salonda
buluruz.
— Mersl-
— inşallah geceyi pek fena geçirmeıulşsinlzdıı ?
Genç kadın, alçak sesle:
— Bu sarsıntı pek feci oldu. — dedi. _ Şu anda da hâlâ hâdisenin tesiri altındayım. Halbuki, cinayete kurban giden yavrucağızı evvelce hiç tanımıyordum, Ya maazallah, aynı felâkete Nlck uğrasaydı?
— Demek, öldürülen kızı evvelce hiç görmemiştiniz?
— Bir kere Scarborough'da görmüştüm. Bir öğle ziyafeti verildiği sırada Nick'le beraberdi.
— Annesi ve babası İçin ne darbe olacak.
— Evet müthiş bir darbe...
Bayan Rice, bu sun sözleri pek basmakalıp âdeta hodbince bir ifade İle söyledi. Doğrudan doğruya kendini ilgilendiren mevzular hariç, onun nazarında başka bir cihan yokmuş gibi görünüyordu.
Poirot ile karşılaştığımız zaman, kahvaltısını bitirmişti-, gazeteleri okuyordu, Freddle’yi görünce yerinden kalktı, mutat nezaketi ile selamladı. Bir is-
kemle çekerek:
— Sizi gördüğüme pek memnun oldum, madam. — dedi.
Kadın, zayıf bLr tebessümle teşekkür ederek vakur bir eda ile oturdu. Gözleri önüne çevrili, başı kımıldamıyor Bu sükûnu ve lhtlyatkârlığı, ziyaretinde ciddî bir sebep olacağı fikrini bana verdi ve endişemi uyandırdı.
Genç kadın epey sustuktan sonra nihayet size başladı:
— Dün geceki vahim hâdise. aynı mevzu He İlgiliydi zannederim. Diğer bir tâbirle, kaatllln hedefi Nlck'tL? Zannederim siz de böyle düşünüyorsunuz?
— Bu mesele hakkında şüpheye hiç mahal yoktur zannederim. madam
Freddie. kaşlarını haftfçe çattı:
— Galiba Nlck’in tabiat fevkinde bir koru nnı? vasıtası var? İstifade edip duruyor. — diye ilâve etti
Poirot. dedi kl:
— Fakat yine de Ihtiyatkâr olmalı. Talih döner
— Mümkündür Mukadderata karşı durulamadığı da hakikat-
tir.
Konuştuğu sırada halinde bir bezginlik, nefret vardL
Bir kaç saniye sustuktan sonra tekrar söze başladı:
— Bay Poirot' Benim tarafımdan da. Nlck tarafından da dilerini, bizi affedin! Çünkü, tehlikenin bu derece ciddi olabileceğini düşünmemiştik.
— öyle mİ. efendim?
— şimdi görüyorum kl. bütün teferruatı İnceden inceye gözden geçirmek lâzımdır. Nlck’in en yakın ahbapları bile. istintaktan kıırtulamıya-caklardır zannederim Ne kadar mânâsız oisrı da o dar kapıdan geçmek Icabedecekt'İr. Doğru söylemiyor muyum, bay poirot?
— Bundan dana mantıki konuşmak mümkün değildir, madam.
— Geçen gün. siz. bana. Ta-vistoek’a dair sualler sormuştunuz. Madem bu meseleye ehemmiyet verdiniz, hakikati size derhal söylemekte tayda vardır. Ben Tavıstock ta değildim.
— Allah Allah!
Genç kadııı, devam etti:
— Geçen hafta yanımda bay Lzarus olarak bu sahadan otomobille geçtik Dedikodu olmasın diye Sheııacombe isimli küçük bir kaaahtcıkta kaldık
— Aldanmıyorsam buradan on kilometre mesafededir?
— Evet, takriben...
Bayan Rlce. hâlâ aynı bezgin ve perişan ıtade ile konuşuyordu
Poirot. dedi kl
— Münasebetsizmiş hissini verecek bir sual sormama müsaade eder misiniz, madam?
— Ah. acaba devrimizde münasebetsiz sual diye bir şey kaldı mı, efendim
Poirot. cevap verdi:
— ihtimal haklısınız, madam Bay Lazarus’la GiünasebetLntı ne zamandan beri devam ediyor?
— Kendisi ile altı ay evvel tanıştım.
— Peki... Onu seviyor musunuz, madam?
Freddie, omuzlarını kaldırdı:
— Ne diyeyim bilmem kl... Zengin!
Poiret. yüz buruşturdu:
— Bu cevap kulağıma ı»?k fena geldi. (Arkası var»
26 Haziran HM9
AKŞAM
SahHe 7
NEVROZİN
Deniz
5244
a)
bi

d)
e>
Seçme sınavları 15 - 20 Ağustos arasında yapılacaktır.
Diploma, veya okulu bitirdiğine dair belge Nüfus kâğıdı aslı veya noterlikçe tasdiki) sureti. Bir yılı geçmemiş aşı k&ğıdı.
12 adet vesikalık fotogral İyi nal kâğıdı bağlanacak tır.
İnglltercdc kadınlar İşaret memurluğu yapmağa başlamışlardır. Bunların önünde aynı zamanda bir mikrofon da bulunuyor. Yukarıda mikrofonla seyrüseferi İdare eden bir kadın polis görünüyor.
SİNİR AĞRILARINA
NEVROZ!
H M A H K E!» E C E SATILIK YALI
Çengelköyündc Sadettin paşa yalısı denmekle maruf 5398 metre ıııurabbaı nıesahal sathiydi re fevkalâde manzaralı, büyük rıhtım ve ıhlamur ve çam ve meyva ağaçlarlle müzeyyen 17 oda ve ayrıca müştemilâtı havi ahşap yalı şuyuun izalesi için Üsküdar Sulh mahkemesince 4-7-949 pazartesi günü saat 14 te bilmüzayede satılacaktır. Muhammen kıy-nı e! i 103.900 liradır Almak iâtiyenlerin mahkeme baş kitabetine ve görmek isLl-ycnlerin mahalline ve fazla tafsilât btlyenlerin de Gala tada Kmacıyan hanında Avukat Hayrettin Berker'e. (Telefon: 42564) müracaatları ilân olunur.
Et alınacak
I
OSMANLI BANKASI
Sümerbank Bakırköy Pamuklu Sanayii Müessese s i Müdürlüğünden :
1 — Müessesemizin bir senelik İhtiyacı bulunan sığır eti 6-7-349 tarihine müsadif çarşamba günü saat 14 de açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — şartname müessessiniz Ticaret servisinden bedelsiz olarak alınabilir.
s — Müessesemiz İhaleyi yapıp yapmamakla serbestlr. (9072)
Türk Anonim Şirketi Tesis tarihi: 1863
Merkezi idaresi: Istan bal — Galata İstanbulda: Yenlcaml, Beyoğlu, Kadıköy ve Şişlide ve Türldyenln başlıca şchlrlerUe...
Paris. Marsilya, Londra, Mançestcr, Mısır, Kıbrıs, Irak, Filistin ve Maverayı Ürdünde
Şubeleri: fiııriye ve Lübnanda Fllyalleri vardır.
1
(Draje) ■
ı
Sayın doktor ve eczacılara:
Ağn dindirîcî
D O L O R i N
Ecza depolarına tevzi edilmiştir.
DİLER l.A BORATIJARÎ (
Marmara YAT Kulübünden
CORONA
Taksim
Pala».
Marmara Yat kulübü, memleketin en güzel müziği ve en temiz servisi İle 2 Temmuz Cumartesi akşamından İtibaren Salon ve Pavyonlarını sayın azalarlle misafirlerinin emrl-ne hazır bulunduracağını bildirir,îdare Heyeti
Süt alınacak
Bankalar cad. Sirkeci
Her türlü banka muameleleri yapar
Çok müsait faiz şartlariie tasarruf ve mevduat hesaplan açılır
Tasarruf hesaplan için öç1 ayda bir İkramiye keşideleri yapılır.
Daha (azla malûmat almak için Osmanlı Bankası Gişelerine müracaat edilmelidir.
gelmiş ve satışa çıkarılmıştır.
SAĞLAM — ZARİF — HAFİF — DAYANIKLI Toptan satış yeri : FERİN LİMİTE» ŞİRKETİ
Taksim .Cumhuriyet meydanı 23
Satış yerleri NIJR Elektrik Mağazası Bankalar cad. S. SİGALAS
M. ŞİRAKYAN
Çocuk hekimi doktor
Ahmet Akkoyunlu
Sümerbank Bakırköy Pamuklu Sanayii I Muessesesi Müdürlüğünden :
1 — Müessesimizin bir sentlik ihtiyacı bulunan süt 5.7 ■ili’
tarihine müsadif stili günü saat 14’de açık eksiltmeye ku- I nul muştur l_
2 - Şartname müessesemiz Ticaret Servisinden bedelsiz I
olarak alınabilir 5
-e.senı'z İhaleyi yapıp yapmamakta serbestli I ■90711 I
KIRIKLI
A Ş ve BEL AĞRILARINA karşı NEZLE ve GRİP vakalarlle
Deniz Kolejine öğrenci alınacaktır Deniz Harp Okulu ve Koleji Komutanlığından:
1 — Deniz Kolejinin yalnız birinci sınıfına öğrenci alınacaktır.
2 — Kayıtlar ı/hazirançtan lo/ Ağustosa kadar devam edecektir.
3 — Birinci sınıfa alınacak öğrencilerin 14 yaşından küçük ve 17 yaşından gün almamış olmaları lâzımdır.
4 — tstekltlertn orta okulu bitirmiş ve devlet sınavında muvaffak olmuş bulunmaları şarttır
5 — Kayıt kabul İçin tstanbulda olanlar Beybeliadada Deniz Harb Okulu ve Koleji Komutanlığına, taşrada bulunanlar İse askerlik şubelerine birer dilekçe İle başvurmakla beraber dilekçelerinin bir eşini de okul komutanlığına göndereceklerdir
6 _ Fazla bilgi edinmek tsllyenlerln Reybelladad* Harb Okulu ve Kuleli Komutanlığına başvurmaları.
DtLEKÇ ELERE
Deniz Gedikli Erbaş Ortaokulu Müdürlüğünden
ı — Türk Donanmasının gedikli erbaş kaynağı olan «Deniz gedikli erbaş ortaokulu» ve Dz. Gd erbaş sınıf okuluna «öğrenci yazımına lthazlran/949 dan T/Eyltkl/949 gününe kadar devam edecektir.
2 — Birine) sınıfa bu yıl İlkokulu bitirenler, n. sınıfa orta okullarda İkinci sınıfa gecenler, üçüncü sınıfa da orta okulda ın cü sınıfa geçmiş bulunanla! ve gedikli erliğe de orta okulu bitirerek diploma alanlar kabul edilir
3 — Birinci Mnıra ıs. ikinci sınıfa 17 ve üçüncü sınıfa 18 yaşından büyük olanlar kabul edilmez
4 — Gedikli er olacakların IS ynşını tamanılıyarak 19 yaşından gün almaları şarttır
5 - İsteklilerden İstanbulda bulunanların Kasımpaşadakl
okul müdürlüğüne, başka yerlerde bulunanların bulundukları yerin askerlik şubesi başkanlığına aşağıda yazılı vesikalarla müracaatları 7208
bı Nüfus cüzdanı lutuğraflı cı Bir senevi geçmemiş aşı k’lğıdı d> Ailesinin ve kendisinin iyi ulılâk sahibi olduğuna dair iyi hal kâğıdı
et Oku) rsLctıifnamesi veya diploma.
fi 12 adet vesikalık fotoğraf
İstanbul sular idaresinden
Dıırtyoldan Kısırmandıraya doğru açılacak boru hendeği kazı işi kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur.
Bu işe ali şartname Fen servisinden alınabileceği gibi hendek güzergâhında açılan sondaj kuyuları istekliler tarafından görülüp toprak cinsi tetkik edilebilir.
İsteklilerin teklif bedelinin % 7,5 ftu nispetinde teminat ınaJcbuziariyle birlikte şartnamesi dairesinde hazırlıyâcaklari kapalı teklif mektuplarını 29 haziran 049 çaışanıba günü saat 12 ye kadar idare muamelat dairesine teslim etmeleri.
ı&SGOl
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanlığından
Tarih bölümii İçin 1 asistan alınacaktır. Yabancı dil imtihanı 15/7/949 tarihinde fakültede yapılacaktır.
İsteklilerin hangi yabancı dili bildiklerini de açıklıyan bir dilekçe İle en geç 13/7 849 tarihine kadar dekanlığa müracaat etmeleri ve aşağıda yazılı be]releri getirmeleri lâzımdır.
1 — Memurlar Kanununun 4. cü maddesinde «a, b, c, h, v, z. fıkralarında yazılı şartları haiz bulunduğunu gösterir] belgeler.
2 — Görev alacağı bilim dalı ile ilgili bir yiiksek öğretim dip-1
tornası. 9219 j
İngilizce • Fransızca ■ Ataca
ve SPvR DERSLERİ
12 17 Yaşında. Sabah - 17 den Yukarı: Aksam
Dersler 3 Trimnın'âa Imslıyor Kayıtlar ıfrva>>ı etmektedir, j
[A-. EkiKA J LİSAN VE TİCARET DERSHANESİ
Alcuıuar Carutesl No 23 Tel' 217». |
BK&OE
İstanbul Vali ve Belediye Başkanlığından
25. 6/949 cumartesi güntî Hâlde toptan satılan yaş meyva ve sebze fiyatları:
enaz fist orta fîut cn çok rint Cinsi_________________Emsali kuruş kuruş___________kuruş
Bamya Kilo
Domates >
Dolmalık biber > >
Sivri biber >
Fasulye Ayşe >
» çalı
Araka
Kabak
Bakla
Semizotu
Taze yaprak
Taze patates
Patlıcan
Baş sarımsak n soğan
Enginar
Hıyar
Yeşil salata Turp kırmızı Maydanoz
Dereotu
Pazı
Pancar
Taze soğan
Nane
Havuç
Çilek yerli
• Mangora
Kiraz
1. Yarımca
Kayısı Zerdali Dut kara
• beyaz
Şeftali
Armut
Vişne
Erik Limon Mersin İM sandık
30 90 100
35 25 31
— 100 1*5
8ü 100 310
27 30 40
— 20 32
35 50 55
& 10 16
— 20 25
12 15 20
30 50 55
—— 35 38
70 80 90
13 15 26
7 10 18
4 12 25
2 4 10
— 400 600
— 2 3
— 3 4
2 3
— 6 7.50
— 5 10
—— 4 —
— 3 4
— 10 15
50 150 220
25 70 300
15 30 40
45 50 70
30 80 330
— 15 20
— 10 —
10
30 65 300
18 40 50
15 40 40
10 30 45
— 1600 —
Adet
100 >
Demet
25/6/3949 tarihinde Hâlde toptan satılan meyva ve sebze Hatları yukarıda gösterilmiştir. Toptan Hatlara seyyarlar %25„ manav ve sebzeciler %30 kâr haddi İlâvesiyle satış yapmağa mecburdurlar.
Keyfiyet sayın halka Uftn olunur.
27/6/949 tarihindeki f la t lan gösteren İlân 28/6/949 sah giinû En son dakika, Gece postası, Hergün ve îş kaynağı gazetelerinde çıkacaktır. S309

DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
Balast ihzar ettirilecek
Devlet Demiryolları 1. ci işletme Satınalma Komisyonundan
1 — İşletmemiz İhtiyacı için mevkii ve miktarları aşağıda yazılı dört kalem kırma balast kapalı zarf usullyle eksiltmeye konmuştur.
2 _ Her ocaktan alınacak balastın muhammen bedelle çile
muvakkat teminatları aşağıda yazılmıştır.
3 — Bu İşe ait şartname ve mukavele projelerinden Kim, 27 11e Kim. 170 ocaklarına alt olanları 251 kuruş mukabilinde Hay darpaşa veznesinde satılmaktadır. Diğer ocaklara alt şartname ve mukavele proleteri komisyon kaleminde görülebilir.
4 — Her ocaktan alınacak balastın eksiltmesi aşağıda yazılı tarihlerde Haydarpaşa İşletme binasındaki 1 .cl İşletme komisyonunda yapılacağından isteklilerin teklif mektuplarını kanuni tarlfata uygun olarak İhale saatinden bir saat evvel makbuz mukabilinde komisyona vermeleri veya muayyen vakitten evvel komisyon elinde bulunmak üzere İadeli taahhütlü posta İle göndermeleri. 18967)
Muham- Mu-men vak kat İhale
bedeli Teminatı Tarihi ve İhale
Mevkii Miktarı Lira Lira Nev’i Günü Saati
Kim. 256-259 3200 M3. 16000 1200 Balast 12.7.49 Salı 11 30 > 405+000 2800 M3. 16800 1260 > 12.7 49 Sah 15.30
» 27 + 000 8000 M3. 50280 3764 » 13 7.4» Çarşamba 1130
» 170 + 000 8000 M3. 50280 3764 » 13,7 49 Çarşamba F» 30
Devlet Denizyolları ve Limanları işletme Genel Müdürlüğü İlânları
Devlet Denizyolları ve Limanları işletme genel müdürlüğü her onbtş günde bir sefer yapan birer Batı ve Doğu-Gûney Akdeniz hatlarını açmış ve bu hatlarda uygulanacak navlunlar alâkalılara tebliğ edilmiştir.
Yolcular lehine birçok müsaadeler ihtiva eden bu tarifeler hakkında fazla malûmat İçin aeen talanınıza müracaat olunması ilân olunur. (9218)
Tedavülden Kaldırılacak 10 Kuruşluklarla
Tedavüle ÇıkarılacaK 10 Kuruşluklar Hakkında İlân
Maliye Bakanlığından:
1 _ 5015 Sayılı kanunla basılmasına salâhiyet verilen ve bir tararında çevre vaziyette başaklar, ortasında 10 rakamı ve altında kuruş yazısı, diğer tarafında çevre variyette Türkiye Cumhuriyeti İbaresi ve ortasında ayyıldız ve kenarında oyuk olarak Türkiye Cumhuriyeti yazası bulunan san renkte yeni 10 kuruşluklar 1/7/949 tarihinden itibaren tedavüle çıkarılacaktır.
2 — Şimdiki halde geçmekte olııp bir tarafında karşılıklı m -'i> dalları ve ortasında 10 rakaıiıı vc bu rakamın yukarısında bir yıldız, altında kuruş yazısiyle basıldığı tarih, diğer lora Tında ayyıldız İle Türkiye Cumhuriyeti yazısı bulunan nı:ıhhıt - nikelden mamul 10 kuruşluklar 1/7/050 tarihinden itibaren tedavülden kaldırılacaktır.
3 - 1 7 950 tarihinden itibaren de bir sene müddetle yal-
nız malsandıkları Cumhuriyet Merkez Bankası ve Merkez Bankası olmayan yerlerde Ziraat Bankası şubelerinde kabul edibimle otan bu 10 kuruşlukları elinde bulunduranların ona göre deriştirmeleri İfân olunur. ı887lı
'S
AKŞAM
20 Haıtran 1949
Haftanın M©fc8aır(i;
Bir Giireş Akademisi kuralım
Daima dünya şampiyonu o’arak ka mayı şöhretimize lâyık bir çalışma programı ve organizasyon kurmayı düşünmeliyiz
Yazan: Âdil GIK AY
Güreşçilerimiz 1947 de Avrupa şamptyonu, 1948 de Olimpiyat şampiyonu ve nihayet Istan bulda da 1949 senesi kıtalar arası şampiyonada yine blrlnol Oldular. Böyle şerefli bir kariyer yeryüzünde pek az millete ve lakıma nasip olmuştur.
Birbiri peşinden sıralanan bu kazançlar pek haklı olarak Türk güreşini bütün dünyaya hâkim bLr duruma getirdi.
Bugün yeryüzünün herhangi bir köşesinde güreşten konulurken (Türk» isminin geçmemesine imkân yoktur. Türk güreşçisinin de katılmadığı herhangi milletlerarası bir müsabakanın hakiki bir şampiyona sayılmasına da yine İmkân yoktur. Bu düşünceler mübalâğa katılmamış birer hakikattir. Son güreşler münasebetiie şehrimize gelen yabancı misafir pehlivanlardan çoğu:
— Biz buraya kazanmak için değil, daha ziyade güre? öğrenmeğe geldılt, demelerine ne kadar gururlansak, haz duysak azdır. Hepimizin göğsünü iftiharla kabartan bu olayları mütalâa ederken içimizde beliren küçük bir endişeyi açıklamaktan kendimizi alamıyoruz:
— Güreşteki dünya üstünlü öutinizü muhafaza ve devam ettirmek gayeslie tesblt edilmiş veya tasarlanmış bir çalışma sistemimiz var mıdır? Spor İşlerimizi biraz yakından taklb edenlerce az çok malum olan bazı sebepler yüzünden güreş varlığımızın İdari cephesi arzu edilen bir İstikrar yoluna girmiş değildir. İstanbuldakl müsabakalara tekaüdüm eden günlerde gazete sütunlarına kadar geçen haberlerden güreş İdaremizdeki ahenksizlik büsbütün açıklanmış oldu. Bugün Lş başında bulunan ve daha ehillerinin de bulunmadığına katiyetle İnandığımız arkadaşlar arasında zafer günlerinde bile bir bezginlik havası esiyordu
Bugün güreş idaremizin teknik cephesini elinde tutan amatör elemanlarla spor teşekkülümüzdeki muvazzaf arkadaşlar arasında tam bir işbirliği ve anlaşma ühengl mevcut olmadığı ileri sürülmektedir. Güreş İşlerimizin tanziminde gözö-nünde bulunduracağımız en esaslı nokta, bu iki ayrı grupta yer alan arkadaşlar arasındaki çözülmez birlik ve beraberliktir.

Bugünlerde bütün dünyanın gözü, gayet haklı olarak Türk güreşine, Türk güreşçisine çevrilmiş bulunmakladır. Türk güreşçisini bütün Dünya kendine örnek tutmaktadır. Güreş bizde milletin, kitlenin sporu halini almıştır. Bugün güreşin tekniğinden anlamıyan ve güreşi sevmeyen ve güreşi tufc-mıyan bir Türk tasavvur edilemez. | i
İş bu raddeye kadar geldikten sonra yerinde saymak veya geriye dönmek çok acı olur. Her daim Dünya şampiyonu olarak kalmağı şöhretimize lâyık blı çalışma programı ve organizasyon sistemi kurmağı düşünmeliyiz. Bütün Dünyaya örnek olmağa ancak bu suretle devam edebiliriz.
Zihnimizde şöyle bir tasart canlanmaktadır. Milletin malı olmuş vç sevilmiş güreş sporunu dalma ayakta tutmak ve bu ıığıırda her fedakârlığı yapmak üzere daimi bir güreş şûrası veya akademisi kurmalıyız.
Bu kurula öteden beri güreşe olan vukuf ve alâkası ile Şolıreç yapmış mütehassıs ve ehil arkadaşlar seçilmelidir Bu'
İki Dünya şampiyonumuz Celâl Atik ve Yaşar Doğu
arkadaşların sayısı bir tahdide tâbi olmamalı ve kurula kaydı hayat şartiyle bağlanmalıdırlar. Güreş akademisini yurd içinde güreşin en üst ve nâzım rol oynıyan makamı olarak tanımalıyız. Akademinin beden terbiyesi ve güreş federasyonu İle tam bir İş ve fikir birliği halinde bulunması esastır.
Güreş akademisinin spor teşekkülü ve federasyon dışında İdari ve teknik İşlerde kati ve istişarî rolü bilhassa kayda değer bir noktadır
Güreş akademisinin neşriyat ve propaganda sahasında oynı-yacagı rol bilhassa göz önünde tutulmalıdır Güreş akademisi i şu işleri başarabilir:
1 — Yurd İçinde geniş mikyasta güreş propagandası yapmak.
2 — Milli güreş takımı elamanları İle yakından İlgilenmek.
8 — Antrenör kursları açmak.
4 — Yabancı memleketlere göndereceğimiz antrenörler İle alâkalanmak ve bu işi bir tali-
matnameye bağlamak.
5 — Yağlı güreşlerle temas halinde bulnmak ve oralardan milli güreş takımımıza İltihak edecek elemanların seçilmesine yardım etmek.
8 — GüreşL teknik cephesinden zenginleştirmek çarelerini aramak.
7 — Milli takım seçimi işlerinde federasyon ile İşbirliği yapmak.
8 — Güreş federasyonu ile beden terbiyesi arasında muhtemel anlaşmazlıklarda hakem rolü oynamak, mükâfatlandırılacak güreşçileri tesblt etmek
9 — Daha buna benzer ve federasyonun çalışma sahasından uzak tuttuğu olaylarla Llglll olmak üzere bir güreş akademisinin kurulmasını çok hayırlı ve faydalı görüyoruz. Diğer sporlardan büsbütün başka bir hususiyeti olan güre? bizde ciddi ve esaslı bir idare makinesine muhtaçtır. Oüreşln bugünkü idare mekanizması kifayetsizdir. Bunu muhakkak takviye etmek gerektir Aksi takdirde bugünkü Dünya üstünlüğünü kaybederiz.



Bit spor yapıyoruz... Avrupa şampiyonu oluyoruz .. Olimpiyadlarda birincilikler kazanıyoruz . Spor telâkkimize gelince:
— Geçenlerde büyük bir kulübümüzün (B) takımı yabancı ve kuvvetli bir takımla oynadığı hususi bir maçta (7-0) yenildi... Bir müsabakada yenmek veya yenilmek mukadder olduğuna göre bu netice normal I İdi... Fakat bu mağlûbiyeti bir felâket gibi karşılayanlar olduk.. Neticeyi bu zaviyeden mütalâa edenler sütunlar dolduran yazılar yazdılar! Bir kaç gün sonra misafir futbolcular büyük kulübümüzün (A) takımını da yendiler .. Bu sefer (7) gol değil. (3) golla maçı kazandılar... Gol adedi yarıya indiği için bereket versin bu ikinci mağlûbiyet .İkinci bir felâket sayılmadı! . Aramızda hlâ; spor yalnız kazanmak için çapılır düşüncesini taşıyanlar var! . Bir mağlûbiyeti bir felâket savanlar, spor telâkkilerini değiştirmeleri icabetler ..
>«■■■■■■
Haftanın dedikodusu
Başarı gösterdiğimiz dört spor şubesi — Güreş, futbol, basketbol, atletizm
1948 Londra Olimplyandm-' dan bu yana tanı il ay geçti. Bu 11 ay zarfında sppr şubesinde oldukça başarılı sonuçlar elde ettik. Bu 4 spor şubemiz güreş, futbol, tâletizm ve basketboldür.
Güreş
Olimpiyat şerbet güreş birinciliklerinden sonra bu yıl da kazandığımız Avrupa serbes güreş şampiyonluğu, bizim güreş sporunun bilhassa serbes olarak yapılanında dünyanın bir numaralı güreşçilerine malik olduğumuzu ispat elti. Sporun bu branşında sırtımızın yere gelmlyeceğine eminiz.
Futbol
Gerek Ohmp.yatlarda, gerek Olimpiyatlardan tonra muhtelif milli ekipler ve şampiyon
ecnebi takımlarla yaptığımız futbol karşılaşmalarında aldığımız iyi neticelerle geçen ay yapılan Akdeniz futbol şampiyonasında bir takım dalavereler neticesinde ikinci olmamız bu branşta da dünya yüzünde hatırı sayılır bir kuvvet olduğumuzu belli etmesi bakımından hayli enteresandır,
Basketbol
Geçen sene büyük bir talihsizliğe uğrayan basketbolümüz Olimpiyatlara iştirak ettirilmemişti. Basketbolcularımız kendi kendilerine uzun ve devamlı bir çalışma neticesinde birçok ecnebi gazetelerin yazdıklarına göre dünyanın en sistemli takımları arasında yer alabileceklerini geçen ay Kahlrede yapılan Avrupa basketbol şampiyonasında dördüncü olmakla gösterdiler. Ve nete kim 1950 yılında yapılacak dünya basketbol şampiyonasına dördüncü olmanın verdiği hakla çağınldı-lar.
Bütün spor şubelerimiz arasında yegâne ve tan. mânasiyle amatör olanlar tarafından yapılan bu entelektüel sporla uğraşanlar yüksek tahsil gençliği
ile üniversite macunlarıdır. Sağlam kafanın sağlam vücutta bulunacağını bilfiil basket-bolcularımız ispat etmişlerdir,
Atletizm
İki yıl üstü üste Doğu Akdeniz atletizm birincisi olan Türk atletleri, Londra Ollmplyadın-da üç adım atlamada bir dünya üçüncülğü kazandılar.
Atletizm şubemizin bu başarısı bana 1938 Berlin Ollmplya-dında bugün şampiyonu bulunduğumuz serbes güreş müsabakalarında Mersinli Ahme-dln kendi sıkletinde kazandığı Olimpiyat üçüncülüğünü hatırlattı. Güreşçilerimiz bu başarılarından tam on yıl sonra Stokholmda Avrupa şampiyonu ve 12 sene sonra da Olimpiyatlarda dünya şampiyonu olmakla eşsizliklerini bütün dünyaya gösterdiler. Atletlerimiz için bu kadar İleri gltmiyeceğiz amma bu Olimpiyatta, üçüncülüğü bu branşta Avrupanın en namlı milletleri arasında yer alabileceklerinin müjdecisi midir acaba?...
Eylülde fstanbulda tnönii stadında İspanya, Fransa. İtalya. Mısır, Suriye, Lübnan, Türk atletlerinin iştirakiyle yapılacak Akdeniz atletizm şampiyonasına iimlt başlayabiliriz. Fakat unutmamalı kİ ümitlerimizin hakikat olması o spor şubesinin millet tarafından alâka gösterilmesi He kabildir.
Basketbol gibi bir üniversite sporu olan atletizm bütün spor şubelerinin anasidu- ve Olimpiyatların esasını teşkil eder.
Netice olarak : Atletizm ve atletizmde: İstanbulun spor sever halkı tarafından güreş ve futbol derecesinde alâka duyulması ile, geçen ay spor sarayını dolduran binlerce seylrct-nln hep bir ağızdan söylediği milli marşımızı defalarla dinlememiz için ortada hiç bir engel kalmaz.
Halûk
Resimli dünya spor haberleri
İngiltcrede LeicCsler takımını t nal maçında 3-1 yenerek İnşilterede Kıra! kupasını karanan VVolvrrhanıpton takımı sahadan muzaffer çıkıyor
Fransız milli takımı İsviçre m İli takımını 1-2 yenmiştir. Yukarıkl klişemiz, Fransıılam» İsviçre kalesine bir akınım gösteriyor.
MEAZZA tekrar gelecek mi?
Beşiktaş kulübünün antrenörü Meazza futbol sezonunun kapanması üzerine memleketi olan İtalyaya gitmiştir. Kendisine tekrar Türklyeye gelip gel-miyeceğlnl soran muharririmize bu kıymetli antrenör:
Türkiyeden ve Türk futbolcularından çok menıııun kaldığını, fakt tekrar gelip gelmiyeçeğl hakkında şimdiden bir şey söy-liyemiyeceğinl. cü: ,kü zevcesinin İtaiyada büvük bir şapka atelyesl bulunduğu cihetle bu atelyenln İş vaziyetini öğrendikten sonra ancak bu kararı verebileceğini bildirmiştir.
Dünya atıcılık şampiyonası
Dünya atıcılık şampiyonası geçenlerde Nevyorkta yapılmıştır. Dünya şampiyonluğuna namzet Amerikalı Weismuller ile Şİİ! atıcılarından Dr. Oroyo arasındaki mücadele hararetli geçmiş ve neticede Amerikalı dünya şampiyonu olmuştur.
50 metre ayakta Karabina atı? müsabakası Fransız Touc-herd ve Amerikalı Dlyosin arasında cereyan etmiştir. Fransızın şampiyonluğu İlân edilmiştir.
Dünya eskrim şampiyonası
1950 senesinde dünya eskrim şampiyonası Monako’da yapılacaktır. Diğer taraftan 20 yaşından daha genç eskrimciler arasında bu sene Fransada Vichy şehrinde milletlerarası büyük bir turnuva organize e-diiecektlr.
Gene 1950 de Fransada bir dünya şampiyonluğu tertlbedl-lecek. bu müâabakalaca yalnız maitres d’armes ünvanuu kazanan meşhur eskrimciler Iştl-
SANrak edecektir.

Fransada lig maçlarının Kacing lakımı Lille takımını 5-2 yenmiş ve kupayı kazanmıştır. Yukarıki klişemiz, kupayı kaıaııaa Racing takımı kaplanı balkın omuzlan üzerinde sabadan çıkra ben görülüyor
Fransada yapılan atletizm müsabakalarında Ma re el flaııvenne (15'JOı metre 3. 47. 2 10 saniye koşmak sureüte Fransıa rekorunu kırmıştır. Ortadaki yeni Fransıa rekodıneuidir

Comments (0)