26 Haziran 1950 — Pazartesi
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
To«is eden : HABİB EDİB-TÖREHAN
Sayı 208 — 10 kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone : Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17» üç aylığı 9 liradır. Hariç momleketler iki mislidir.
İlânlar : 6 net sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyot kabul edilmez
Telefon : 44756 - 44757 Santral ' Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
tç politika
Uzakşarkta vahim karışıklık
Fransada kahine Şeker fiatları
Matbuat hürriyeti
Memleketimizde matbuatın tarihi, şikâyetle başlar. Eski devirlerin bütün hatalarını üzerinde taşıyan hükümete karşı halkın dertlerini söylemek vazifesi, matbuata ait telâkki olunur ve Mutlakıyet İdaresi zamanlarında bıımı susturmak İçin her şey yapılırdı. Bu sebepten dolayıdır ki, matbuat müntesiplerlne büyük bir ehemmiyet verilmekte ve onlar, millet hakkının müdafaa vekili telâkki olunmaktaydı. Bu çok tehlikeli yoldan gitmek istenıiycnler İse, o zamanki İdarenin methi ile geçinen ve her şeyi iyi göstermekle iktifa edenlerdi.
Milletin derdini dile getiren matbuat susturulmuş ve Saraya dua ile geçinen matbuat ise halkça sevilmemiş olduğundan, memleketimizdeki matbuat hayatı, bundan 42 sene evveline kadar âdeta sönmüş bir haldeydi. Bunun aksi tesiri. Meşrutiyetin Hâniyle ortaya çıktı, her tazyik edilen şeyin serbest kalınca birden bire* şaşkınlık şeklinde belirmesi tabii olduğundan o zamanlar bizde de matbuat hürriyeti namına bir çok hareketler yapıldı, maziye ait işler tenkîd edilirken, bunların müsebbipleri ortaya atıldı ve matbuat bir şahsiyet işi olmak durumuna düşmek istidadını gösterdi. O tarihten beri geçen zaman içinde matbuatımız muhtelif İstihaleler geçirmiş, hürriyeti zauıan zaman kısılmış ve zaman zaınan (ia ona lüzumundan fazla hürriyet verilmiştir.
Matbuat ve gazete denilen şey yalnız yazılmış ve basılmış haberler değildir. Söylenen sözlere de, kendine göre, bir gazete adı verilir ve bundan dolayı dünya matbuat tarihinde, söylenen gazetenin, yani birinin diğerine nakletmek suretiyle verdiği haberin de en eski gazetede bulunduğu iddia olunur. Biz hu noktadan da şikâyet edecek vaziyette değiliz, bilhassa son dört, beş seneden beri söz söylemek hürriyetine tamamen kavuşmuş bulunuyoruz. Ancak, itiraf edelim kİ bn söz söylemek hürriyetinin zâlılrî mânası altında gizli ve sinsi tehditler de vardır: çüukii sözünü açık söy-llyen kimselerin herhangi bir gün nun cezasını gördükleri, herkesin diği bir hakikattir.
Buna mukabil, matbuatımızda
pılan tenkidierden dolayı tenkid yapanın mağdur olduğuna dair misaller daha azdır. Biz, matbuatımızın hürriyetini çok lüzumlu görmekte ve şerefli vazifesini yapabilmek İçin hürriyete sahip olmasını bir zaruret gaymakt3> ız. Ancak bunu temin edecek olan şey, matbuat değil, memleketin umunıi hürriyet hürriyet içinde yaşamış Hürriyet olmayan bir matbuatın hürriyeti ne
vetll maddelerle teshît edilirse edilsin, gene hakiki bir hürriyetten hah-solunamaz.
Biz, demokrat idare sayesinde şimdi söz söylemek ve yazı yazmak gibi hürriyetlerimize tarııamlyle sahihiz kanaatindeyiz. Bu hürriyetle, memleketin mühim dâvalarını ve halkın ihtiyaçlarını serbestçe söylemek kudretinde olduğumuzu da zannediyoruz. Aksi halde memleketin hür oluşunda tereddüt etmekliğimiz İktiza eder kİ bu da. matbuat hürriyetsizliğinden başka bir şey değildir.
Matbuat hürriyeti görüşülür ve düşünülürken, ortaya matbuatın şahsiyatla uğraşmaması ve kimsenin hürriyetine tecavüz etmemesi meselesi ortaya çıkar.
Bu senenin Montevideo’da
Milletler Kongresinin, Matbuat Hürriyeti verilen kararlarda, bilhassa haberlerin, tahkik ve tetkik edilerek neşri ve ferdin şahsiyetine tecavüz edilmemesi esas olarak kabul edilmiştir. Herhangi bir şüpheye imkân veren haberlerin, gazeteler tarafından neşredilmeden evvel tahkiki, büyük bir ehemmiyeti haizdir. Bunların gizil maksatlara hizmet etmesi, matbuat ruhuna muvafık görülmemekte ve hiç bir tasvibe uğramamaktadır.
Bilhassa, ferdin şahsiyetini, mesleğini, ha>sly/'t ve şerefini hedef lu-tarak hayatını kazanmak kudretini kaybettirerek yazılar çok fena görülmekte ve bunlar hakkında Ceza Kanunundaki en kuvvetli maddelerin tatbiki talep olunmaktadır.
Bu husus bizde büyük bir ehemmiyeti haizdir; çünkü son yamanlarda nıulıtellf siyasi istihalelere mâruz kaklık.
Her memlekette ohlıığu gibi bizde de, memnun olanlarla, meınnıın olmayanlar yanında, ayrıca muhtelif sınıflar da vardır Fakat sıkı bir kontroldün geçirilmeksizin bunların bütün gaye ve düşüncelerine matbuat. gelişigüzel vasıta olmamalı ve olmayacaktır.
Biz, matbuat hayatımızın haysiyet ve şeref çerçevesi İçinde büyük bir milli kııdret haline gelebileceğini bilir ve onun için şahsi maksatlara âlet olmamasını, matbuat hürriyeti adına İsteriz.
Habib Edib - Törelıan
hu-bil-
ya-
havası ve olnıa.Mdır. memlekette, kadar kuv-
mayıs nihayetinde toplanan Birleşmiş Haberler ve Komisyonunda
Yeni İtalyanın malî ve İktisadî çehresi
Kore Cumhuriyetine karşı
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
çarpışanlara katı ihtarda bulundu
Kore taar-bu
-Z*
■ » •4-
rt4 4 TtZ
B
Vaziyet çok karışık
Son alınan haberlere göre, Güney Cumhuriyeti kuvvetleri; havada, karada ve denizde geniş bir taarruza geçerek, birçok mıntakalarda mütecaviz kuvvetleri püskürttüler
Seoul, 25 A.A «United Press) — Komünist Kuzey kuvvetleri dün Güney Kore Cumhuriyetine muhtelif ruzlarda bulunmuşlardır. Kuzey Pyongynng radyosu sabah harbin resmen ilân edildiğini bildirmiştir.
Moskova tarafından desteklenen Kuzey Kore kuvvetleri topçu ateşinden sonra taarruza geçmişlerdir.
Amerikan heyetinin açıklamanı
Seoul. 25 A.A. «United Press) — Hükümet merkezindeki bütün otobüslere ordu tarafından elkonularak, civardaki müdafaa mevzilerine asker şevkinde kullanılmaktadır. Ordu makamları müdafaa hakkında hiçbir malûmat vermemektedir.
Kore’deki Amerikan askeri heyetinin en yüksek rütbeli iki subayı memleket dışında olduğundan heyet tama-mlyle hareketsiz bir durumda kalmıştır. Heyet başkanı General Roberts 10 gün önce tekaüt olmak üzere Kore'den ayrılmıştı. Onun yerine tâyin edilen General Koatinğin ise ağustos ortalarından önce gelmesi beklenmemekteydi. Kur-maybajkanı ve Komutan Vekili Albay Wrlght ise bu sırada Japonyada bulunmaktadır.
Kore’deki .Amerikan askerî heyetinin Kurmay B.ışkan Vekili Yarbay Mahoney durum hakkında şu açıklamada bulunmuştur:
"Pazar gecesi. Scourun takriben 48 kilometre kuzeybatısında kuzeydoğudan güneybatıya doğru akan tmpjin nehrinin batısında bulunan ve Güney Kore’ye ait bulunan bütün topraklar Kuzey Kore’liler tarafından işgal edilmiştir.
Düşman kuvvetleri şu şekilde taksim edilmiştir: Ongİn’de
Seoııl’un tam bölüğiylc bir
Kore hâdisesi üzerine
bir tümen. Kncsong’da bir alay. Pochon İle kuzeyinde bulunun Uijongbu bölgesi bir tank tabur
Amerika, iki mühim
, w 1
mesele ile karşılaştı
Fevkalâde Elçi Jessup, alelacele Dışişleri Bakanlığına gelerek, Kore’deki durum hakkında görüşmelere başladı
VVashinpton, 25 A.A. 'AFP> — Başkentin yetkili müşahitlerine göre Ame-rikan Hükümeti şimdi iki mesele karşısındadır:
1 — Güney Kore’de bulunmakta olan Amerikan vatandaşlarını, bilhassa kadınlarla çocukları tahliye için alınacak tedbirler,
2 — Komünist olmayan cephelerin en zayıf noktası olan Güney Kore’ye vaki komünist saldırmasını Önlemeye matuf yerilecek kararlar.
Bu meselenin uzmanı memurlara göre Güney Kore’de bilhassa Seoul bölgesinde hâlen 1700 Amerikalı vardır. Bunların 1000 i memur. 700 ü de aileleri efradıdır.
lessup’un acele görüşmeleri
VVashington. 25 A A. (United Press) — Dışişleri Bakan Yardımcısı Dean Rusk ile Fevkalâde Büyük Elçi Philip Jessup. bu sabah mahalli saatle 8.30 dan Önce Bakanlığa gelerek Kore’deki durum hakkında acele görüşmelere başlamışlardır. Dışişleri Bakanı Acheson’un her an gelmesi beklenmektedir. Bakanlığın Kore Meseleleri Bürosu Başkanı Nllcs Bond. saat dokuza doğru Milli Savunma Bakanlığına gitmiştir. Bond'un Savunma Bakanlığı yüksek şahsiyetleriyle görüşmelerde bulunacağı tahmin edilmektedir Daktiloların, stenografların ve küçük memurların devamlı surette Bakanlığa gelmekte olmaları pazar günkü olağanüstü toplantı için çağrıldığını göstermektedir.
Bakanlığa çok sayıda memurun
Kore’deki Amerikalıların durumu
Tokyo. 25 A A. (Reuter) — General Mae
geçen hafta Scoul'u ziyaret etmiş olan Dışişleri Bakanlığı Cumhuriyetçi Müşaviri John Foster Döllen bugün Müttefik Yüksek Komutanlığı Genel Karargâhında Kore’deki durum üzerinde İki saat görüşmüşlerdir.
General Mac Arthur’ün İstihbarat Servisi Sofi Albay Echole, bu akşam beyanatta bulunarak Tokyodaki Genel Karargâhın Seoul’da bulunan Amerikalı sivilleri hava yoliyle nakletmek kararını geri bıraktığını bildirmiştir.
Art hur ile diğer yedi general ve
Bugün 5 inci mii famızda (ıku>ıınuz
\sken disiplinin tanı bir misali. Kanada plyadenine mensup bir birlik geçit resıııl >uptıgı Mırılda, erlerden biri güneş çarpmasından bayılmıştır, Irkadıış-’nn geçil ııl/jımını bo/mıımişlıır ve va/.lfelerlııl aksamadım bnşnrmı.şlnrdır Bayılan er, lam ?5 dakika resimde goriıldıığiı gibi kalmıştır.
zırhlı piyadenin hücumu altındadır. Ağır topçuyla desteklenen bir tümen Chunco’j'n tf-arnız etmektedir. (?l«un-chon ile doğu kıyılan arasındaki dağlık bölgeye takviyeli bir tabur taarruz etmektedir.
Mevcudu 3.000 kişi tahmin edilen çete kuvvetleri doğu kıyısında Kang-nııng İle Pohang arasında dört köprü-başından karaya çıkmıştır. Bildirildiğine göre. İmpjin Nehri bölgesiyle çetecilerin girdikleri yerler Güney Kore’nin müdafaasının kısmı önceden kararlaştırılmış esas mukavemet hattı üzerindedir Bununla beraber esas müdafaa hattı Chunchon ile Seul’un kuzeyinde Po-chon’da delinmiştir.
• •
hariç, büyük olan
Güvenlik Konseyinin kararı
New-York, 26 (YİRS) — Birleşmiş Milletler Emniyet Konseyi Kuzey Kore’yi takbih eden bir karar almıştır. Yugoslavyanın çekimaer davrandığı bu kararda muhasemata son verilmesi ve hududun Öbür tarafına çekilmesi komünist Korelilere ihtar edilmektedir.
Trııınan acele VVashİngtoıı’a dönüyor
Kansas City. (Mlsaouri) 25 A.A. (nited Press) — Başkan Truman’ın derhal VVashington a döneceğini ha. her veren Beyaz Saray sözcüsü Ayers beyanatına şunları ilâve etmiştir:
"Başkan Truman Kore'deki durum hakkında telefonla Dışişleri Bakanı Dean Acheson ile görüşmüştür. Başkanın Üç dört önemli karar alması, gerekmekte ve bunun için VVashing-ton’a dönmesi İcap etmektedir.,.
Acheaon ile konuşmadan Önce Başkan gazetecilere pazartesinden evvel Washington’a dönmiyecegini bildirmiştir.
Komünist İlerleyişi
Seoul, 25 A A. (Afpı — Seoui’den gelen fakat henüz teyit cdllmiyen ha herlere göre. Kore’nin batı kıyısında kİ ŞongJIn yarımadası düşmüştür
Scoul’ün kuzey batısındaki Kae-song şehri kuşatılmıştır. Doğu kıyısındaki Kangmınga’ya yapılan küçük çıkarmalar muvaffak olmuş, diğerleri tnrdedllnılştlr.
.Mac Arthur'üıı kararı merakla bekleniyor
Tokyo. 25 A.A. lAfp) — Mac Ar. t hur. Japonyndaki kara, deniz ve hava kuvvetlerinin başında bulunan A«’ merlkan komutanları İle bir toplantı akdetmiştir.
Bundan başka Mac Arthur bugün Öğleden sonra Sygman Rhee’ye telefon etmiştir. Amerikan askeri çevrelerinde buyiik bir faaliyet müşahede Olunmaktadır.
Güney Kore bağımsızlığına kavu şup Amerikalılar İşgal rejimine son verdiklerinden beri Mac Arthur’un Kore üzerinde hiç bir nüfuzu kalmamıştır Müşahitler, vaziyetin vahamc» II karşıaında Mac Arthur’un harekete geçerek bir emrivaki tarzında mü-dııhaledr bulunup bulunmıyacağını merak etmektedirler.
Cumhuriyetçilerin taarruzu
Seul. 25 A.A. «United Press) — Mahallî saatle pazartesi sabahının İlk saatli rindr öğrenildiğine göre. GÜney Kore kuvvetleri tarafından girişilen bir muvaffakiyetli karşı taarruzla hu kuvvetler Ongjln yarımadasında hududu aşarak düşman topraklarına gir
Z-
Birleşmiş Milletler Kore Komisyonu Başkanı Kasım Gülek’iıı Kore hâdiseleri üzerindeki izahatını 3 iincü sayfamızda bulacaksınız.
buhranı hâlâ devam ediyor
Kabineyi kurmak için Cumhurbaşkanının müracaat ettiği iki şahsiyet, yeni seçim tavsiye ettiler
Paris, 25 A.A. (Afp) — İstiftir al er i ne devam eden Cumhurbaşkanı Aurlol bu nabah evvelâ Terakkiperver Cumhuriyetçiler Birliği Grup Balkanı EaIpt de la Vigri ve *onra bağımsız Halkçı Cumhuriyetçiler Grupu Baykaıu Teri’enoire’i kabul etmiştir.
Bu iki şahsiyet Elvs^c sarayından ayrılırken Cumhurbaşkanına yeni se-çimlnr yapılması geoklığini soy İrilik terini hildirmiülerdlr.
Cumhurbaşkanı eski Başbakan Radikal Andre Mari’drn ^onra Sosyalist Julcs Moch'u kabul etmlşth
SaraydAn çıkarken "Sosyalistlerin yeni hükümete İştirak edip etmemeleri hususundu karar vermek üzere Sosyalist Partisinin bir fevkalâde milli konsey toplantısı yapması gerekip gerekmediği" yolundaki sualo JUles! Moch müsbet cevap vemişlir.
Cumhurbaşkanı bundan ponra İstifa eden kabinede Maliye Bakanı olan Mauriee Petsche’l ve eski Başbakanlardan Hcnrı Quruille’ü kabul etmiştir.
QulİİIc, Elyse’dcn ayrılırken şunları söylemiştir:
"Cumhurbaşkanıyle yeni hükümetin halledilmesi gereken muhtelif meseleler üzerinde görüştük ve bu mevzuda kendisine şnhBi fikrimi bildirdim."
Cumhurbaşkanı sabahki istişarelerini Rene Plcven’i kabul etmekle sona erdimiştir. Pleven de saraydan ayrılışında kabine buhranının yarından evvel halledileceği ümidini veren hiç bir terakki kaydedilmediğini bildirmekle iktifa etmiştir.
Mac Arthur, Sovyet teklifini reddetti
Tokyo, 25 A. A. «Afpj — Mac Arthur. Japon komünistlerine k&Fft alınmış bulunan tedbirler hakkında Sovyetlerin dün ileri sürdükleri istekleri kesin olarak reddetmiştir.
Bu husustaki karar, bugünkü Resmî Gazetede ilân ediliyor
Aıılcarıt, 25 (Hususi muhabirimiz, bildiriyor) — Başbakanın dünkü Grup müzakeresinde de açıklamış olduğu gibi kesme şekerin kilosunda 20 ve toz şekerin kilosunda 30 kuruş indirme yapılacağı yarın resmen ilân edilecektir. Yarınki Resmi Gazetenin ilânına göre ambalâj masrafları hariç olmak üzere kesme şeker fiyatının kiloda 100 ve toz şeker fiyatının kiloda 130 kuruşa ve ^ekerden alınmakta olan munzam istihlâk vergisinin kesme
şekerin beher kilolunda 77 ve toz şekerin beher kilolunda 50 kuruş indirilmiş olduğu ve elinde şeker bulunan gerçek ve tüzel kişilerin ellerinde bulunan şekerlerin miktarlarını bulundukları yerleri, satın alındıkhı-rı tarihi \e satıcısını gösteren iki nüsha beyannameyi bu kararın Kesini Gazetede yayınlandığı günden sorıra gelen günün akşamına kadar mâliyeye bildirmeleri ve alındı karşılığında verilecek ve şekerleri yoklamaya gelecek memurlara göstermek üzere bulundukları yerlerde saklı^ uçaklardır.
Şeker Fabrikaları ve ona ajanlık yapan Ziraat Bankası depolarında bulunan şekerler İçin beyanname verilmiş ecek tir.
Bıı kararın yayımı tarihinden itibaren 4 gün İçinde elinde şeker bulunan gerçek ve tüzel kişilerin şeker satmaları ve her hangi bir surette imalâtta kullanmaları veyahut daha evvel satıp henüz müşterisine teslim etmedikleri de dahil olmak üzere şekerlerin bir yerden diğer bir yere nakledilmesi yasaktır.
IÇ SAYFALARDA
İKİNCİ
Schııman Plânı karşısında İngiliz unıuıni efkârı
Atina hususî muhabirimiz Marc Marceau bildiriyor
seçime mecbur olacak
Atina, 18 «Hususi muhabirimizden) ~ Halkçı Partinin gösterdiği hırçınlığa rağmen, Y'un an ıs tanda yeni seçimler yapılması fikri gitgide yayılıyor. Müttefik çevreleri iğiyle bir ihtimali kabul etmiş görünüyorlur. Siyasi mahfiller ise, gelecek ekimde yeni seçim yapılacağını düşünerek, vazıyeti alâka İle takip ediyorlar. Yunan halkı, siyasi liderlerin aralarında anlaşamamalarından doğan bir kördüğümü çözmek üzere tekrar reyini kullanmağa davet edileccğo benziyor.
Bugunkü içinden çıkılmaz durum karşısında kimse hayret etmemelidir. Çünkü Liberal koalisyon hükümeti, kendi kendine doğmuş bir hilkat garibesidir. Geçen 5 mayıs seçinıloı inin neticesinde, partilerin hiç biri müspet ve tamamen ayrı bir program ileri sürçmediği İçin, halk bunlardan hiç birini büyük ekseriyetle seçmemiştl. Üstelik bunlar arasında bir koalisyon ve İşbirliği de mümkün görülemiyordu. He ne kadar koalisyon, bozan bir hal çaresi olarak ele alınır ve bir çok faydalar temin edebilirse de, bunlın için de müşterek ve esaslı bir programın ciddi surette hazırlanmış olması lâzımdır. Halbuki şimdi böyle bir anlaşma mevcut değildir.
Diğer taraftan bütün fenalık, belli başlı bir programın eksikliğinde değil, hor şeyin esası olan karakter ve fikir uyuşmasının bulunmumasındadır. Bir çok siyaset adamları, birbirlerlylv aynı hükümet içinde işbirliği yapmanın imkânsız olduğunu göstermişlerdir Bu ra d a siyasi bir program, ideoloji veya prensip bahis mevzuu olmamakta, bütün ihtilâflar, sadece herhangi birinin bir diğerini fazla zeki, haris veya iddiacı bulmasından ileri gelmektedir. Bu yüzden İşin içinden çıkılmamak tadır. Çünkü aynı partiden seçilen milletvekilleri, seçmenlerin mümessili olmaktan ziyada, kendi liderlerinin şahsi dostudurlar.
O halde yeni seçimler yapılsa bile, yine aynı şahısların parlâmentoya girmeleri tehlikesi hor zaman mevcuttur. Partilerden herhangi biri büyük ekseriyetle seçilmediği takdirde, hu fn-
mlştir. Bu bölgede bundan önce Güney Kore kuvvetlerinin çekildiği vo buraya kaybedilmiş nazariyle bakılması gerektiği bilfllrilmlşti. Knrşı taarruza geçen kuvvetlerin şimdi Ka»'-song'un 65 kilometre batısında Hac-Ju’yıı aldıkları söylenmektedir. Dlğeı bir habere göre Uljongbu’nun kuzeyinde 20 kaçlar düşman tankı tahrip o-dilmlştir.
Resmi bir tebliğde Güney Kore deniz kuvvetlerinin kuzeye mensup bir harp gemisini ateşe verdiği ve Chu-minjin açıklarında sekiz harp gemi-ğiyle bir savaş cereyan ettiği bildiril» m ektedir.
Kuruhin köprübaşı
Tokyo 25 A.A. ı Reuter) —Tokyodaki Güney Kore Bürosuna gelen son habere göre Kuzey kuvvetleri Seul’un kuzeyinde son tabii maniayı teşkil eden îmjin nehrinin güney kıyısında bir köprübaşı tesisine muvaffak olmuşlardır.
Engjin işgul edildi
Seul 25 AA «Reuter) Öğleden sonra bildirildiğine göre. Engjln şehri Kuzey Kore tarafından işgal edilmiştir.
DÖRDÜNCÜ
Kitaplar arasında ; Marksizm Cevdet Perin Işık (Hikâye)
ALTINCI
Plaj kıyafetleri
SEKİZİNCİ
Spor
Dünya Kupası maçlarında
sld daire bir kere daha kapalı kalacaktır. Bir tek partinin ekseriyet kazanması İse, pek güç görülmektedir. Seçimler istendiği kadar tekrarlansın, hiç bir şey değişmiyecektir. Ancak bazı siyasi liderler, diğer bazı parti şefleriyle işbirliği yapmaya razı olurlarsa hal çaresi bulunmuş olacaktır. Bunun içindir kİ, parlâmentonun feshine karar verilirken. Meclisin teşekkülü tarzını da baştan aşağı değiştirebilecek bir kanunu tezdik etmek mecburiyeti vardır.
Şimdilik Çaldaris ve onun Halkçı Partisi, parlâmentonun feshini ve yeni seçimleri kabul etmek niyetinde görünmüyorlar. Halbuki Hükümeti teşkil eden koalisyon cephesi, aksine olarak, yeniden seçime karar vetmiş gibidir. Bu. acaba Plastlras ve Papa-andreu tarafından uzlaşnıanıakta İnat eden bazı milletvekillerine bir göz dağı mıdır? Yoksa hükümet çevrelerince ciddi olarak düşünülen tek hal çaresi midir? Bugün için General Plas-ttras. Pupaandrcu ile tam bir mutabakat ve tesanüd halinde bulunuyor. Pâpaandreu. Parlâmentoda bir nutuk vererek, yeni seçimler yapılmadıkça vaziyetin durulmasına ve aydınlanmasına İmkân olmadığını söylemiştir.Öte yandan henüz kabiliyetlerini pek gösterememiş olan Çuderos da, Meclisin tasfiyesi ve mümkün olduğu kadar çabuk yeni seçimlere gidilmesi hususunda onlarla tamamen hemfikir olduğunu açıklamıştır.
Fesih tehdidi, gizli gizil hazırlanan bir siyasi buhranın inkişafını geciktirecek gibi görünüyor. Fakat neticede, eğer bıı politikacılar işi kökünden halledip aralarında daimi bir anlaşma kuramazlarsa, ancak İki çıkar yol kalacaktır: Ya partiler Üzeri bir "milli birlik kabinesi., teşkil edilecek, yahut da yeni seçimlere Gidilecektir.
Mıırcı Marceau
i^vec, ttaiysyı 3 - 2 ; Yugoslavya,
Isviçreyi 3 - O ; İngiltere,
Şiliyi 2-0 mağlûp ettiler
Rio de Janeiro 25 (YÎRS) — Brezilyanın 4 ayrı şehrinde birden oynanan dünya kupası maçları sürprizli cereyan etmiştir, üç defa dünya şampiyonu olan İtalya takımı Sao Paulo’da yapılan maçta İsveç’e (3-2) yenilmiştir.
Büyük bir ümitle Rioya gelen İngiliz Milli takımı fena bir oyun yüzünden ancak Şili’yi (2.0) yene-bilmiştir. İngiliz Milli takımının fena oyunu seyircileri hattâ, diğer takım oyuncularını derin bir sukutu hayale uğratmıştır.
Curitibada oynanan Ispanya - Birleşik Amerika maçı her türlü tahminlerin hilâfına İspanyolların zor bir galibiyetiyle neticelenmiştir İlk devreyi 1-0 mağlûp bitiren tspan-vollar, ikinci devrede 3 gol atmışlar ve bu şekilde zor bir galibiyet elde etmişlerdir.
Belohorizontc’de oynanan Yugoslavya . tsvjçre maçı 3 - 0 Yugoslavya lehine neticelenmiştir.
13 takım 4 Dömi final grupuna ayrılmışlardır, her grupa dahil olanlar kendi aralarında bir turnuva yaparak finalisti seçeceklerdir. Neticede 4 finalist kendi aralarında bir turnuva yaparak 2 finalisti tâyin edecek, neticede bu iki finalist de dünya şampiyonunu belli edecektir.
Italyanm Isveçe mağlûp olması îtalyayı elimine etmiş olmuyor. Eğer İsveç takımı zayıf Paraguay takımına mağlûp olursa ve Italyanlar da Paraguay’ı yenerlerse o zaman îs-veçle îtalyamn puvan vaziyeti aynı olacaktır. Buradaki spor mütehassısları finalist takımları şöyle sıralıyorlar:
Brezilya. İsveç, Uruguay, Ingiltere, Ispanya.
—I^Düny^Hikây^^üşabakaşı -
“New-York Herald Tribüne’’ gazetesinin dünya çapında en iyi hikâyeyi bulmak üzere tertiplediği "Dünya Hikâye Müsabakası” na en güzel iki hikâyemizi yollamak üzere Türkiye için açtığımız hikâye müsabakasının hikâyeleri yollama tarihi. 4 gün sonra nihayete eriyor.
Müsabakaya iştirak etmek istiyenler, en son, 30 haziran günü akşamına kadar hikâyelerini yollamalıdırlar.
O güne kadar gönderilmiş olan hikâyeler, birkaç günden beri listesini verdiğimiz Jüri tarafından tasnife başlanacak ve neticeler alınabildiği takdirde, en ivi 30 hikâye neşrolunacaktır. Bu hikâyelerin beherine. 30 lira verileceği gibi, en iyi iki hikâyeye de 300 er lira ödenecek ve bu iki hikâye, dünyanın muhtelif memleketlerine mensup gazeteler, ki, bu meyanda “Yeni İstanbul" gazetesi de mevcuttur, tarafından konulmuş 5.000 dolarlık Dünya Hikâye Müsabakası mükâfatına namzet olacaklardır.
•1 giin sonra hikâyelerin gönderilme müddeti sona eriyor.
Savfa 2
T BN ! Î3TANBÜL
2fl Haritan
Londra hususî muhabirimiz telsizle bildiriyor
Sıhhat bahisleri
Schuman plânı karşısında İngiliz umumî efkârı
Hükümetin, Churchill’e karşı büyük bir zafer kazandığı söylenmektedir
Londra. 25 (Hususi muhabirimiz Ma-nuel Ga.syer bildiriyor) — Geçen hafta. başında, herkes birbirine soruyordu: Ingiltereyi Başbakanla hükümet mİ, yoksa Labour’un icra Komitesi mİ idaro edtyo?
Çünkü, hükümet, Schuman Plânına dair beyaz kitabını neşrettiği gün, parti idare heyeti, kendi hususî manevrasını çevirmiş ve adına alay eder gibi “Avrupa Birliği” denilen u-fak. kahverengi beyannameyi umumî efkâra arzotmlşti. Parti idaro Heyeti bu manevrasından Başbakana vo Dışişleri Bakanına haber vermeye bile lüzum görmemişti. Hattâ. Attlee île Bevln’ln, bu vesikayı, tab’a verilmeden evvel gördükleri bile çok şüpheli İdi.
Vaziyet hakikaten gülünçtür, iktidar partisinin dış politikasını tâyin e-den. Schuman Plânının meydana çıkmasından çok evvel hazırlanmış ve A-lelâccJn birkaç satırla “aktüel'' hale getirildiği muhakkak olan bir broşür, Avrupa Birliği hakkında öteden beri sarfedilen tasvipkâr bütün sözleri tekzip eden bir beyanname, tabı İşini de-ruhta etmiş olan matbaanın muvafık gördüğü andu umumi efkâra arze-dilmişti. Resmen verilen malûmata göre, hakikat şimdilik bıı merkezdedir. Zahiri görünüş, dehşetli bir skandal manzarasıdır. Öyle bir skandal kİ. gayet zayıf bir ekseriyete dayanan hükümeti bile düşürebilir!
Fakat, hakikat, bunun tanı tersidir. Başbakan Attlee, parlâmentodaki münakaşalar sırasında, beyannamenin zamansız intişar ettiğini esefle ifade etmişse de, hâdise, bilâkis İsine çok yaramıştır. Çünkü ilk hamlede bütün gürültü ve münakaşalar, beyannamenin metni üzerinde değil, neşir tarzı etrafında cereyan etmiştir. “Zamansız,, intişar eden broşürün muhtevası, ilk günlerde hemen hiç tenkid mevzuu olmamıştır.
Fakat heyecan dalgası yatışıp da muvafık, muhalif, bütün gazeteciler, broşürü okuyacak vakti bulunca, mevzua hemen hiç kimsenin muhalif olmadığı meydana çıktı.
Vakıa, hiç tenkid yapılmadı değil... Dış politika tezlerinin takdim şekli a-cemice bulunmuş ve broşürün üslûbu soğuk, mağrur vo mübalağalı görülmüştür, Liberal ve muhafazakâr matbuat bundan başka, beyannamenin, işçi Hükümeti sanki sosyalist olmayan memleketlerle bağlanmak istemiyormuş ve Schuman Plânını reddederken. Ingiltere ile imparatorluktan ziyade, kendi sosyal teşkilâtını düşünüyormuş hissini bıraktığını müttefikan İleri sürmektedir.
Fakat bütün bu tenkidlerin esasına lnlllnco iktidarın takındığı infiratçı tavrın değil, bu tavrın İzah şeklinin mevzuu bahsedildiği meydana çıkmaktadır. Çünkü Schuman Plânı etrafındaki münakaşalar devam ettikçe, Bevln'ln takip ettiği dış politikanın. İngiliz umumî efkârı tarafından ekseriyetle desteklendiği va bu plânı reddetmekle, Attlce’nin, dış politikada şimdiye kadar elde ettiği en büyük muvaffakiyeti kazandığı meydana çıkmaktadır.
Bu muvaffakiyetin, birisi umumî o-larak partiyi, diğeri de hususiyle Dışişleri Bakanını memnun eden iki cephesi vardır.
Evvelâ 8chuman Plânının reddi, bütün Beaverbrook grupunu, bir defa İçin, İktidar partisine yaklaştırdı. Sosyalistlerin her hareketini şimdiye kadar şiddetle tenkid eden “Daily Expres»M, “Sunday Express“ ve “E-vening Standard” gazeteleri; şimdi artık Attlee'nln, başka her hükümetin (yani Muhafazakârların da) yapacağı harekete tevessül ettiğini ileri sürmekten ve hükümeti övmekten gori durmuyorlar.
Gazete lordunun bu mübalağalı tasvibinden daha mühim olan bir nokta, Attlee ile Bevln’ln, kendi partilerinin “âsi” sol cenahları Üzorindo kazandıkları muvaffakiyettir. Bugüne kadar Beyinin en şiddetli muhalifi olan Ri-chard Grossmann. son başmakalesinde. İşçi Partisi beyannamesini göklere çıkarmakla kalmamış her kelimesinin Başbakanca tasvip edildiğini ve Emeat Bevln'ln fikirlerine tamamen tercüman olduğunu ileri sürmüştür.
Attlee - Bevln çiftinin, mübalağasız, bütün cephede kazandıkları bu muvaffakiyet. Muhafazakâr Partiden ziyade, Parti Uderl Churchill’in şahsî bir mağlûbiyeti sayılabilir. Çünkü, unutmamak lâzımdır kİ, Schuman Plânı ile bu plânın temeli olan “Avrupa birleşik devletleri” ideali; Churchill’in vaktiyle Zürlh vo Fultun’da izah etmiş olduğu projenin tâ kendisidir, Fransa yıkılırken de, her Fransıza Ingiliz tabiiyetini teklif etmek suretiyle, millî hükümranlığı daha ulvi gayeler uğruna fedaya âmâde bulunduğunu İspat eden, yine Churchlll’di.
Şimdi aynı Churchill, bu İdeallerin tahakkuku aleyhine, kendi memleketinde kuvvotll bir cephe teşekkül ettiğini görüyor, öyle bir cephe kİ, yalnız muhaliflerini değil, bizzat kendi taraf-
tar ve dostlarının büyülç kısmını lçino almaktadır. Ve yine aynı Churchill, birleşmiş bir Avrupanın liderliğini do tasavvur etmiş olduğu memleketinin, en mühim anda, bu Avrupaya sırtını çevirerek kendisini bir başına bıraktığını görüyor.
Ve Churchill. bu mevzuda hakikaten bir başınadır. Muhafazakâr Partiye mensup büyük gündelik ve haftalık gazetelerden hiç birisi, Churchill'in “Avrupa İdealini,, benimsememekte vo yine tanınmış Tory gazetecilerinden hiçbirisi, bu münakaşada, haıp Başbakanının tarafını tutmamaktadır.
Yalnız Muhafazakâr gazeteci Ro-bert Boothby tek İstisnayı teşkil etmektedir. Ingiltcrenin daha müspet bir Avrupa politikacı takip etmesini isteyen tok gazeteci Boothby, 8 milyondan fazla basan “Newa of t he YVorld” haftalık gazetesinde yazı yazar. Fakat bu gazetenin muazzam satış rakamı, İtibarî ve siyasi ehemmiyetiyle mütenasip değildir. Çünkü muvaffakiyetini hemon münhasıran heyecan ticaretine medyundur ve okuyucuları İçin de herhangi bir boşanma hâdisesi, yahut cinayet röportajı, Schuman Plânı ile Avrupa birliği meselesinden bin defa daha mühimdir.
Talebe Federasyonunun yazı ve fotoğraf müsabakası
Müsabakalarda birinci gelenlerin Avrupaya gönderilmesi haberi, Üniversiteliler arasında geniş bir alâka topladı
Türkiye Milli Talebe Federasyonu Turizm Komisyonunun açmış olduğu Türkiye tetkik yazısı ve Türkiye fotoğrafları müsabakaları, üniversiteliler arasında çok büyük alâka u-yandırmıştır. Muhtelif fakültelere mensup talebeler, bu müsabakayı mutlaka kendi fakültelerinden iştirak edenlerin kazanacaklarını İddia etmektedirler. Bilhassa İstanbul Ü-nlvcrsitesi ile İstanbul Teknik Üniversitesine mensup talebeler rekabet halindedirler. Ankaradan golen haberlere göre birincilerin AnkaralI olacağı iddia edilmektedir. İzmir ve ZonguldaklIlar ise neticeyi beklemeyi tercih etmektedirler. Bu rekabeti nazarı itibara alan Turizm Komisyonu, birincilerin fakülte talebe cemiyetlerine bir plâka verecektir. Bu plâka her sene birinci gelen cemiyete devredilecektir.
Malûm olduğu üzçre, mevzularının Türk iyeye has olmasından başka takyide tı olmı.van bu müsabakaların birincileri Avrupaya yollanacaktır. 3 temmuzda bitecek olan müsabakalar hakkında fazla İzahat almak için Talebe Cemiyetlerine her gün bir çok müracaat olmaktadır.
Tahran Büyükelçimiz geldi
Tahran Büyükelçimiz Yakup Kadri Karaosmanoğlu mezuniyetini geçirmek üzere dün sabah K. L. M. uça-ğiyle Tahrandan gelmiştir.
şehir haberleri
Millî Sarayların halka açılması
Şehrimize gelen bir heyet, tetkiklerine başlamış bulunuyor
Demokrat Parti Genel İdare Kurulu üyelerinden Kütahya Milletvekili İhsan Şerif özgenin başkanlığında, İstanbul milletvekillerinden Salih Keçeci ve Nazlı Tlabar’dan mürekkep bir heyet Ankaradan şehrimize gelmiştir.
Heyet, başta Dolmabalıçe Sarayı olmak üzere latanbulda bulunan bütün sarayların vaziyetini tetkik edecek ve halka açmak imkânlarını arayacaktır.
Heyet Dolmabahçe Sarayında tetkiklerde bulunmuş, buradan da Beylerbeyi Sarayına ve Florya köşküne giderek çalışmalarına devam etmiştir.
Heyetin Başkanı İhsan Şerif Özgen, sarayların halka açılması mevzuunda şunları söylemiştir:
Saraylarımızın kapılarını halkımıza açmak ve bu tariht Abideleri tanıtmak hususunda sayın Cumhurbaşkanımızın arzulan İle Büyük Millet Meclisi Divanının aldığı kararın tatbikatını temin yolunda çalışmak üzero gelmiş bulunuyoruz. Tetkiklerimize başladık. Bir hafta kadar meşgul olacağımızı zannediyorum.,,
4
C.H.P. Kurultayına iştirak edecek olan İstanbul delegeleri
29 . Mayıs . 1950 perşembe gününden itibaren Ankarada toplanacak olan C. H. P. Kurultayına şehrimiz siyasi çevrelerinde de büyük bir ehemmiyet atfedilmektedir. Nitekim îlhami Sancar'ın başkanlığındaki İstanbul delegeleri kurultaya iştirak etmeden önce parti binasında müteaddit toplantılar yapmışlar ve bazı kararlar almışlardır. Alman kararlar ve kurultayda takip edilecek olan hattı hareket etrafında hiçbir şey söy-lenmemektedlr. İstanbul delegeleri bugünlerde Ankaraya hareket edeceklerdir.
“Ardahan” şilebi
îstanbulun ihtiyacı için Karadeniz İskelelerinde birikmiş bulunan tahminen , 2000 kadar büyük ve küçük baş hayvanı almak üzere Denizyolları, Ardahan şllepinl ilâveten bugün Karadenlze hareket ettirecektir.
“İstanbul” vapuru gitti
Bir müddetten beri senelik tamirini yaptırmakta olan “İstanbul,, vapuru tamirden çıkarak kendi hattı olan Dogu-Oüney seferlerine başlamıştır. "ÎBtanbul,, un yerine bu hatta iki sefer yapmış olan “Trabzon,, vapuru kendi tipi olan Ordu ve Giresun vapurlarlyle münavebeli olarak İzmir ve Karadeniz sürat hatlarında çalışacaktır.
Okuyucularına bir sürpriz
hazırlamaktadır
PEK YAKINDA
Yeni İstanbul
TAFSİL AT BEKLEYİNİZ
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 25 -
Buna karşı en iyi tedbiri akşam gezintilerine aon vermekte ve aklı başında herkesin yapması gerekliği gibi sürüye katılmakta buldum.
XXVI
BELEDİYE GAZİNOSU
O zaman akşam üstü Hükümetten çıkarken beni Belediye Gazinosunu davet eden arkadaşlara nazlanmadım ve kös kös peşlerine takıldım. Fakat onİMr da gazinoya girer girmez hemen birbirleriyie yahut orada buldukları bir ahbap ile tavlaya, dominoya, altmışaltıya başlıyorlardı. Benim oyun bilmediğime hem üzülmekte, hem şaşmakta idiler. Zorla bana tavla öğretmeğe kalkanlar oldu. Ondan ümit kesince domino teklif ettiler, hattâ bir defasında zorla oyuna soktular. Nihayet olmadığını görünce kendilerini seyretmemi teklif ettiler ve beni halime bıraktılar. Kısa bir zaman dediklerini yaptıktan sonra sandalyemi biraz geri alıyor, masaların üstünde kalmış yırtık İstanbul gazeteleri parçalarını. Karagöz ve Köroğlu mecmualarından kalmış yaprakları tekrar tekrar okuyordum. Bunlar bitince de etrafımı seyretmeğe sıra geliyordu.
★
Babam kahveye çıkmaz ve çıkanları ayıplardı. Bende o zamandan kahvelere karşı bir fe-121
na duygu kalmıştır kİ bu yaşımda dahi pek tesirinden kurtulmuş sayılaınam. Çocuklukta o-kuduğum romanlar ik! Üçten İbarettir: Afonte Krlsto, Ihlamur Altı, bir de BnkUifiyon Esrarı pek dehşetli bir kitap ki belki do bir tarihti. Fa-' kat herhalde roman gibi bir şey. Bunlara çok sonradan, Emin Hulûsinin zorlyle Af ati vo Siyah diye bir tane daha İlâve olmuştur kİ onu, —baş taraflarında Ahmet Cemil adlı bir şair çocuğa bir akşam İstanbul bahçelerinden birinde, gAİlba Tepebaşı Gazinosunda gökyüzünden yağan ümitler beni nedense çok sardığı için— sonuna kadar okumuştum.
Talebeliğimde bazı yaz akşamlarında Emin Hulûs! ve daha başka arkadaşlarla beraber Moda ve Mühürdar Gazinolarına giderdik: Hattâ bir koç defa da Taksim ve Tepebaşına gittiğimizi hatırlarım. Ortalık kararırken orkestra çalardı. Ağaç yaprakları arasında elektrikler yanınca civar masalarda karanlığa karışmış kadın elbiselerinin ve kadın çehrelerinin birdenbire ı ne heyecan verici bir parlayışları vardı. Buralara parası olanlann olmayanlara ödünç verdikleri bir kaç kuruşla bir iki bardak bira İçmeğe gelmiş fakir mektep çocukları olmamızdan ne çıkar? Boylarımızın durmadan uzamasına karşı gözle görünürcesine kısalan pantalon paçalarımız diz kapaklarımıza, başparmaklarımızı yeleklerimizin koltuk altlarına sokarak büsbütün gerdiğimiz ceket kolları dirseklerimize yaklaşmış; bir iki kadeh bira İle sarhoş olmuş başlarımızı sandalyemizin arkalığına doğru kaykılarak tepemizdeki elektriklere baktığımız zaman gökyüzünden bize de pıtrak gibi istikbal ümitleri yağardı. İatlkbal bizlmdl. Işıklar yanınca renk renk ipek elbiseleri, renk renk çehreleri ıslşk çıkartma resimleri gibi birdenbire 122
Belediye ihtikârla mücadeleye hız vermiş bulunuyor
HER MÜŞTERİ, ALDIĞI YİYECEK MADDESİNİN FATURASINI SORABİLECEK.
UCUZLATILMASI İÇİN
LOKANTA TARİFELERİNİN DE UĞRAŞILIYOR
İstanbul Sergisi hazırlıkları bitiyor
Belediyenlru kurduğu Şikâyet Bürosu faaliyetine devam etmektedir. Bu büro bilhassa ihtikâr yapan esnafla mücadele etmek için çalışmaktadır.
Son iki gün zarfında büroya 50 kadar şikâyet olmuştur. Şikâyetler daha ziyade gazino, kıraathane, sinema büfeleri gibi umumi yerlerin, müşterinin göreceği şekilde tarifelerini asmadıkları, tarife haricinde para aldıkları merkezindedir.
İktisat Müdürlüğü, şikâyetleri e-hemmiyetle ele almakta ve İsmi bildirilen müesseselerle esnafı ve muhtelif semtleri kontrol ettirmektedir.
Diğer taraftan, Belediye Başkanlığının ihtikârla mücadele mevzuunda halka yaptığı son tebliğe göre, her müşteri, yiyecek maddesi aldığı esnaf ve seyyar satıcıdan istediği takdirde, fatura sorabilecektir.
Bu vaziyetin sahte fatura tanzimine yol açacağı söylenmekteyse de, Belediye, buna mâni olmak için Halde bir komisyon teşkil ederek verilen faturaların vize edilmesi yollarını a-r aştırmak tadır.
Ayrıca, lokanta tarifelerinin de indirilmesi mevzuunda İsrarla maktadır. Vali ve Belediye Prof. Dr. Fahreddin Kerim son basın toplantısında bu
bilhassa ele aldığını ve ucuzluk yarışına ayak uydurmak istemeyen lokantaların İcap ederse kapatılacağını, halk tipi lokantaların her yere
edileceğini dairesinde.
büdirmlşti. şehrimizin getirtilerek
Bu e-bütün tetkik
teşmil soslar
lokanta tarifeleri edilmektedir.
Belediye, yiyecek maddelerinin u-cuzlamaya başlaması üzerine bugünkü rayice göre yemek maliyetlerini hesaplamaya karar vermiştir. Bu suretle tarifeler yeniden tesbit edilecektir.
Bebek sergisi renkli olarak filme alınacak
Sayın Patrik Athenagorasın Metro Goldvvyn Mayer stüdyolarının sahiplerinden Misler Skoras’ın nezdinde ki teşebbüsleri neticesinde Kızılay ve Kızılhaçlarm İştirakiyle 1 temmuzda, İstanbul Spor ve Sergi Sarayının büyük Balonunda açılacak olan milletlerarası bebek sergisi renkli olarak filme alınacak ve bu film sergiye İştirak eden bütün memleketlerde gösterilecektir.
Barbakanın hafta sonunda Sergiyi açmak üzere Istanbula gelmesi bekleniyor
1 Temmuz 1950 cumartesi günü a-çılacak olan İstanbul Sergisinin hazırlıkları bitmek üzeredir. Alâkalılar serginin bu sene daha cazip olduğunu ve daha geniş alâka göreceğini temin etmektedirler. Nitekim bu senek! sergi yapılan yeni paviyonlarla Taksim İstikametinde genişletilmiş bulunmaktadır. Açıkhava Tiyatrosundan da bu yıl daha geniş ölçüde İstifade edilecektir. Yeni pavlyonlar arasında Marahall yardımını tebarüz ettiren paviyonun çok güzel olduğu tebarüz ettirilmektedir. Sergi süresi boyunca «ergi komiserliği hor gün bir gazete çıkarmaya da karar vermiştir Bu gazetede sergi haberleri, şehir haberleri ve eğlendirici yazılar neşredilecektir. Ayrıca sergi sahası içerisinde kısa fasılalarla neşriyat yapacak olan bir de hoparlör tesisatı faaliyete geçirilecektir.
Bu senek! serginin büyük hususiyetlerinden birini de beyne’mllel bebek nın len lira dlr.
Başbakan Menderesin cumartesi günü sergiyi açmak üzere şehrimize gelmesi beklenmektedir.
sergisi teşkil edecektir. Dünya-muhtellf bölgelerinden gönderi-el yapması bebeklerin binlerce kıymetinde olduğu söylenmekte-
ri uru 1-Başkanı Gökay mevzuu
“Uludağ” bugün geliyor
Ansaldo tezgâhlarında yapılmış o. lan Dovlet Denizyollarının yolda bulunan “Bandırma,, tipi “Uludağ,, vapurundan dün idareye bir telsiz gelmiştir. Bu telsizde Mealna’dan hareket edildiği ve Pireden mazot alabildiği takdirde pazartesi sabahı saat 7 de İstanbul limanına geleceğini bildirmiştir.
“Uludağ”, “Bandırma,, ile birlikte Mudanya ve Bandırmaya münavebe ile seferler yapacaktır.
Bir Afgan generali memleketimize geliyor
H&len Londrada bulunan Paklatan Generallerinden Tümgeneral Kaza çarşamba günü Panamerlkan uça-giyle şehrimize gelecektir.
29 unda bir Türk askeri uçagiyle Ankaraya gidecek olan Afganlı General, Türk askeri makamlariyle te-maB edecek ve ordumuzun yapacağı tatbikatta hazır bulunacaktır.
Bu hUBUBta özel bir program hazırlanmıştır.
EBkişehirdc de Hava Okulunu ziyaret edecek olan General, şehrimizde de 3 gün kalarak üniversite askeri okulları gezecektir .
ve
Sağlık Müdürlüğü, yiyecek maddelerinin üzerinde ısrarla duruyor
İstanbul Saftlık ve Sosyal Yardım Müdürü Dr. Faik Yargıcı, yaz dola-yısiyle vatandaşın aıhhatinin, yediği ve içtiği maddelerden bozulmaması İçin genlç tedbirler .almış, ve müteaddit ekipler kurmuştur. Bu ekipler her gün muhtelif bölgeleri teftiş et-mekte va gayrı Bihhl yiyecek maddeleriyle mücadele etmektedirler. Ayrıca vilâyet sınırı İçindeki köylerin de teftişi üzerinde tararla durulmaktadır.
“Kocaeli” tankeri petrol getiriyor
Devlet Denizyollarının Kocaeli Tankeri Rastannura Petrol Ofisi için yüklemiş olduğu akaryakıt hamulesiyle Süveyşe gelmiştir. Tahminen beş gün sonra ilk tahliye limanı olan Iskonderunda bulunacaktır.
Dün bir otobüste yangın çıktı
Dün saat 16.30 da Ü. K. H. T. îda-resine alt 3087 numaralı otobüs Bostancı köprüsünden iskeleye doğru gitmekte İken motör kısmında yangın çıkmış ve yetişen İtfaiye tarafından söndürülmüştür.
Yapılan tahkikat sonunda karbüratörden sızan benzinin alev aldığı anlaşılmış, otobüste yolcu gayet az olduğundan hâdise tehlikesizce atlatılmıştır •
Teknik Okulda imtihanlar
İstanbul Teknik okulunda genel imtihanlar devam etmektedir. İmtihanlar 1 temmuzda sona erecek ve 1949 - 1950 ders yılı tamamlanmış olacaktır. 12 haziranda okulda açılan diploma projeleri sergisinde inşaat, elektrik, mimar ve makine mühendis bölümü mezunlan meslekleri üzerindeki dört senelik çalışmalarının semerelerini göstermektedirler.
Hac seferlerine Ordu
vapuru tahsis edilecek
“Ege” vapurunun, Suriye düşünülüyor. Pakistana
Devlet? Denizyolları idaresi Hac seferlerino alt hazırlıkları tamamlamıştır. Bu yıl hacca gitmek lstiyen vatandaşların fazla olması dolayısly-le müteaddit seferler yapılmasını sağlamak üzere yapılan tetkikler sona ermiştir. Biri Kızıldenize, diğeri de buradan Portsaide kadar işlemek üzere iki vapur tahsis edilerek hem fahiş olan kanal resminden tasarruf hem de daha fazla yolcu nakletmek hususundaki tasavvurdan, hacıların maruz kalacakları güçlükler nazarı dikkate alınarak sarfınazar edilmiş-tir.
Öğrendiğimize göre Ordu vapuru Türk hacılarını götürmek üzere eylülün İlk haftasında Istanbuldan hareket odocektir.
Hamam havluları etüvden
geçirilecek
müşterilere verilen temiz olmalarını Bclodiye bazı
göre, yakın bir
te-ka-
ta-yı-
Hamamlarda havluların daha mln etmek için rarlar almıştır.
Bu kararlara
rihten itibaren hamam havluları kanıp etüvden geçirildikten sonra ağzı mühürlü kâğıt paketler içerisinde müşterilere verilecektir.
Bilindiği gibi bu usûl Bursaduki banyolu otellerde bir müddetten beri tatbik edilmekte idi.
Bugün şehrimiz hamamcılarına gereken talimat verilecektir.
Hükümetine kiralanması gemi gönderilemiyor
Suriye Hükümetiyle mutabık kalındığı takdirde Ege vapuru bu memleketin hacılarını götürmek üzere Suriye Hükümetine kiralanacaktır.
Pakistan hacılarının Türk vapur» lariyle nakledilmeleri hususunda izhar edilen arzunun bugünkü şartlar altında yen ne getirilmesine imkân görülememektedir.
Çünkü hacı seferlerinin yapılacağı eylül ayı Mousson fırtınalarının Hiııd denizinde çok şiddetli olduğu zamanlara tesadüf etmektedir, idarenin e-ünde Okyanusların büyük denizlerine mukavemet edecek tipte sadece Tarsus vapuru mevcuttur. Tarsuaun Paklstana kadar boş olarak gönderilmesi ve buradan hacıları Clddeye götürüp getirmesi çok pahalıya mal olacaktır. Bu bakımdan Pakistan ha-cılannm bu masrafı karşılayabilecek bir navlun ücretini ödeyecek kudrette olup olmadıkları bilinemediğinden bu mevsim için Paklstana vapur tahsisine imkân görülememektedir.
Ordu vapuru ancak 550. Ege İse 800 kadar hacı taşıyabilecektir. Ayrıca bir çok armatörler do gemilerini hac seferlerine tahsis etmek üzere tertibat almaktadırlar. Bilhassa hacılara döviz verileceği haberi üzerine Türklyeden 10 bin kişinin gideceği tahmin edilmektedir. Bundan başka Devlet Havayolları da hac seferlerine tahsis edilmek üzere uçak kiralayabileceğini ilân etmesi üzerine. muhtelif seyahat acenteleri hava yoliylo hacı nakli için hazırlıklara başlamışlardır.
UX„ şualarının yeni hârikaları
Şimdiki radyoloji cihazlarına adını veren bilgin Röntgen 1895 te “X” şualarını keşfedenden beri, bu şuaların tıp ve endüstriye tatbiklerinde büyük !■■■■■■
Röntgen esasen o devirden beri yer alan gelişmelerden bir çoklarını o zaman dahi tahmin etmişti. Buna rağmen elan sağ olsaydı, çığır açtığı bu ilimde vukua gelen gellşmi her halde kendi*! için de bir sürpriz teşkil edecekti.
Röntgen, keşfettiği bu şunlar hakkında pek nz bilgi mevcut olduğu cihetle, bunlara “X" adını vermiş ve giriştiği tecrübelerle bu şuaların bir çok katı cisimleri aşabildiğini lupat etmiştir. Şimdi bu şualar, kustir ve pürüzler! meydana çıkarmak İçin metalürjide ve metallerin bünyevt tetkiklerinde geniş ölçüde kullanılmaktadır. Devrimizde "X" şualariy-Ic dişçi muayenesi de rutin bir usul haline gelmiş ve her hangi bir dişçinin emniyet ve verimle kullanabileceği cihazlar geliştirilmiştir. Bu cihazlar, kullanılışlarındaki kolaylık bakımından da dikkate şayandır. “XH şualarının kaynağını tabiatiyle ağır bir cihaz parçası teşkil etmekle beraber, makinede ihtimamla ve kurnazca vücuda getirilen muvazene sayesinde, bütün cihazı bir el tema-slyle arzu edilen vaziyete getirip a-yarlamak kolaydır.
Derin şua terapini: * *
“X” şualarlylc derin şua terapisi, kanser ve diğer urların tedavisinde şimdi standart bir usul olmuştur. Şualar, urların büyümesini durdurmak hassasını haiz olmakla beraber, ur civarındaki sıhhatli neslçler üzerinde pek cüzi muzır tesir İcra etmektedir.
Aynı usulle göğüs yapısı ve kaL bin diğer anormaliteleri de teşhis e-dllebllmektedir. Şimdi bu usul Büyük Britanyada taammüm etmiş ve milyonlarca İnsanın sıhhi durumları kontrol ve tesblt edilmiştir.
Ingiliz firmaları çok sayıda mln. yatür toplu radyografi clha21an ve ”X” şuaı tüpleri imal etmektedirler. Bu malzemenin mühim bir kısmı denizaşırı memleketlere gönderilmektedir. Başlıca alıcılar Camla memleketleri olmakla beraber, Ortadoğu ve diğer birçok bölgelere mensup memleketler de bu iç muayene usulüne gittikçe artan bir alâka göstermektedirler. Ingllterede imal edilen cihazların nümuneleri 24 İlâ 28 temmuz arasında Londrada tertiplenecek bir teknik sergide gösterilecektir. Aynı tarihte milletlerarası radyoloji kongresi de yapılacaktır. Kongre tabiatiyle dünyanın bütün memleketlerine mensup radyologlar İçin birinci derecede önemi haiz bir olaydır. Son kongre bundan 13 yıl evvel Chicago'da yapılmıştır. Bu ara devre zarfında tıp ilminin bu alanında mu. azsam terakkiler kaydedilmiştir. Meselâ harp, İmalâta büyük bir hız vermiştir. Alelâde şartlar altında belki de yıllarca imal edllemlyecek birçok cins ve tipte seyyar ve portatif ci. hazlar geliştirilmiştir. Bunlar J İniz harp meydanlarındaki askorl birlikler İçin değil, dünyanın her tarafında ücra köy ve kasabalarda yaşayıp muayene için hastahaneye nakilleri kolay olmayan halk toplulukları için de son derecede kıymetlidir. Bu «a-yede, hastahaneyi bu insanların a-yakianna kadar getirmek mümkün olmaktadır.
terakkiler kaydedilmiştir.
8İYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
İTİNİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürüî Kemal H. SAKLICA
Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden :
Sacld ÖGET
Neçredilmtyen yazılar lada edilmen.
Basıldığı yar ı
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
bütün parlaklığıyla meydana çıkmış bütün bu kadınlar ve kızlar bizlmdl, yapraklar arasına karışmış bu ışıklar altında bizim için sararıp kızaran bir takım meyvalardı; ergeç kucaklan* miza dökülmemelerlne İmkân var mıydı?
Bütün bu hayaller, sonra da kasabanın Belediye Gazinosu!.. Burası Galatada ve bazı sahil şehirlerindeki gazinolara benzeyen upuzun bir gazino idi. Cumhuriyetten sonra İçi yeniden yapılır* casına tâmir edilmiş, putreller botonlaştırılarak sıra »ıra sütunlar çevrilmiş, eski kahve ocağı bar şekline sokulmuş, sonuna ara sıra kasabaya uğrayan çalgıcılar ve gezginci tiyatrolar için bir de sahne yapılmıştı. Fakat aradHn pek az zaman geçmiş olmasına rağmen duvarlar ve sütunların betonları yer yer çatlayıp dökülüyor; ötesi beriai kabarmağa başlamış tavan, is ve dumandan kararıyor, büfe eski kahve ocağı şekline dönüyordu. Ortaya, sütunların aralarına üç sıra oyun masası dizilmişti. Bunlar kapıdan sahnenin dibine kadar uzanmakta kil. Fakat akşam saatlerinde bu da kâfi gelmediği için perdeyi açmışlar, içerideki havuzlu bahçe perdesinin Önüne de ayrıca masalar dizmişlerdi. Dediğim saatlerde bu masaların etrafları baş döndürücü bir hareket halindeydi; başlarında melon şapkalar gibi kaskatı duran fötr şapkalarla durmadan tavla ve domino oynayan insanlar sürü sürü ıızun traşh insanlar... Durup dinlemeyen pul, zar ve domino şakırtıları... Nargilelere ateş taşıyan çırağın elinde, zllllmaşa gibi durup dinlenmeden İşleyen Ateş maaşının şakırtısı, bunların üstünde hunill gramofonun sesi...
Bununla beraber oyuncular arasında sık sık çıkan sesler, ara sıra bıı gürültüleri de bastırmaktaydı.
Hele sahnedeki masaların birkaç gedikli
123
müşterisi vardı kİ, onlar arasında kavga çıktığı zaman Adeta dünyanın en iyi bir tiyatrosu oynanıyordu. Bunların arasında yüzü, ensesi, bıyıkları ve bilhassa kasketiyle, elimde evirip çevirdiğim gazetenin başındaki şapkalı Köroğlu resmine inamlmıyacak derecede bonzlyen biri vardı kİ, gayot öfkeli bir adamdı. Ara sıra korkunç bir gürültü İle tavlayı kapayıp bağıra bağıra ayağa kalktığı zaman bütün başlar sahneye çevrilirdi. Sahnedeki eşhastan başka salonun ön kısmındaki oyuncular da araya girerek yatıştırmağa çalışırlar; fakat Köroğlu azdıkça uzar ve sonunda koyuntulardan birinin arkasına dayadığı bekçi sopası gibi bastonunu alırdı. Fakat bu oyunda bir yolsuzluk yapan rakibini döğmek için değil fakat bir daha buraya ayak baamıyacağına yeminler ederek çıkıp gitmek İçindi. Etrafını alan arkadaşlar hakikaten de buna mâni olamaz, önüne geleni itip kakarak, masaları devirerek Bolu Beyine kızarak dağa çıkan hakiki Köroğlu gibi koyuntuların birinden dışarı çıkardı. Fakat oyun burada bitmez; bir zaman İçeriden de kavga sesleri geldikten sonra tekrar İki koltuğunda İki arkadaş ve arkasında kendini sırtından ve omuzlarından İten daha birkaç arkadaşla tekrar sahneye dönüp; bastonunu koyuntunun arkasına bı. rakır ve tavlaya başlardı.
★
Tamirden sonra gazinonun eski haline dönmeğe başlayan kısımlarından biri de duvar dipleri İdi. Umuınl arzu Üzerine bu eski peykeler buralara tekrar yerleştirilmiş, üzerlerine keçe, kilim parçalorı serilmişti. İhtiyarlar alış veriş için kasabaya İnen köylülerin hah vakti yerinde olanları daha ziyade bu kısımda otururlar, bir büyük kısmı pabuçlarını çıkararak peykelerin üzerine bağdaş kurarlar, yahut tünerlerdi. Bura-124
Jarı Çarşamba pazarı günleri fazla kalabalık, fakat öteki günlerde nisbeten tenha olur ve öne doğru eğilerek yandan yana konuşmak zor olduğu İçi İhtiyarlardan bir kısmı, gürültüye rağmen uyurlardı.
tyi bir zar attıkları yahut rakiplerini geleye düşürdükleri zaman muvaffakiyetlerini göstermek için bana dönen arkadaşlar benim etrafa baktığımı yahut el defterime hesaplar yaptığımı gördükçe utunır gibi olurlar; “Yahu doktor bey sen sıkıldın ama affedersin" diye özür diler, sonra vakit geçirmem için garsonu çağırarak bana karpuz, kavun kestirirlerdi.
Nihayet çok geçmeden dere kenarındaki nöbetlerin burada da başladığını ve bu sefer bunlara sırtımdan enseme doğru soğuk soğuk ürpermeler ilâve olunduğunu gördüm ve arkadaşlara rastlamamak için, akşam üatü tatil zilinden evvel daireden kaçmağa başladım,
XXVII
MÜ9L1M BEY ECZAHANESINB
Bir nevi meslek muhiti olmak bakınundan Müslim Bey Eczahanesıni kendime daha yakın bulmaktaydım. Fakat oraya yaklaşmağa da cesaretini yoktu. Akşam üstü dükkânın önündeki aşmalı sundurmada toplananlar, başlarında Doktor Isa Bey olmak üzere, kasabanın en dilli dişli kodamanlarıydı Ezcahaneve yaklaşınca yolun ortasında yürümeğe cesaret edemiyerek karşı kaldırıma çıkıyor, yabancı bir mahalleden geçerken çoouklarm oynadığım gören bir çocuk gibi bakmıyor, merak etmiyor görünerek hızlı hızlı yoluma devam ediyordum. Tanıdıklar birkaç defa seslendiler. İstediğim zaten bu olduğu için gittim.
(Devamı var)
125
F ransadaki buhranın
20
Kore hâdisesi üzerinde
Spaak'ın teklifi
— Sovyetlerin da Kızılorduya
Endonezya ( ıınıhurbaşkanı Soekarno (sa^da) Hindhtan Başbakanı Nehru (ortada) ile beraber bir »anat eserini tetkik ediyorlar
BAŞVEREN
BİR İNKILAPÇI
Yazan :
Çekoslovak Ordusu Kızılorduya ilhak edilmek üzeredir
S. Rusyada ders gören Çek subayları idareyi ele alacak
Bu iddiaları tarih ve ilim adamlarının tartışmalarına bırakıyoruz. Fakat şurası var ki Türklük gururunu bu kadar derinden duyan, frenk tenkidcileri karşısına dar İslâmlık Hıristiyanlık çerçevesini kırarak, ırkının lslâmdan önce ve sonraki medeniyet ve kültür dâvası ile çıkan ilk inkılâpçımız şüphesiz Ali Suavi’dir.
Bu bir Türkçeci. ve ilk Türkçecidir. Yazı dilini konuşma diline yaklaştırmak ve imlâyı sadeleştirmek için Muhbir gazetesinde nasıl çalıştığını yazmıştık. Fakat Ali Suavi’nin dilciliği gazeteyi halka daha kolay okutmak ve onunla daha iyi anlaşmak gibi dar bir çerçeve içinde kalmaz. Genç kalemler ve Ziya Gökalp’ten beri gelişip giden millileşmenin, kaba taslak da olsa, hemen hemen bütün esaslarını o koyar. Hattâ terimler ve ilim dili bahsinde Ziya Gökalp’ı hayli geride bıraktığı olmuştur.
Şüphesiz böyle bir dâvanın, Türk dilinin kuvvetine, zenginliğine ve yeterliğine inanmak gibi sağlam bir temeli olmalıdır. Ali Suavi Türk diline ait Şark ve Garp kaynaklarında ne yazılmışsa hemen hemen okumuştur. Ona göre türk-çenin, bir çok bakımdan, başka dillerden üstün olduğu iddiasına şaşılmamalıdır. Bu üstünlüğü yalnız farsça ve türkçe dillerini birbiri ile kıyaslayarak türkçeyi tercih eden "al-lâme ve edib ve şairimiz vezir” Mir Ali Şirnevayi değildir. Türk gramerine dair İngilizce bir eser yazan Arthur Lumley David "seviştirmemek” gibi türkçe sekiz harfli (eski imlâda öyle idi) bir kelimenin İngilizcede ancak on kelime ile karşılanabileceğini yazar. Hele "seviştirememek" kelimesinin karşılığı elli bir harfli on iki kelimedir. Amerika ^sancılarından biri 1866 da türkçenin “Pek tatlı, pek mânalı âhenkli ve söylenişi kolay” bir dil olduğunu söylemiştir.
Londra 25 (Nafen) Çekoslovok ordusunu ilhak etmek üzere olduğu anlaşılmaktadır Dün bir açıklamada bulunan Çek Savunma Bakanı ve koyu komünistlerden Çepiçka Sovyet Rusyada çalıştırılan ve ders gören Çek subaylannın yakında orduya geleceklerini ve bunların emri altında Çek ordusunun Sovyetleştirme İşinin tamamlanmasına gayret edileceğini bildirmiştin
ilâve edildiğine göre Çekoslovak ordusundaki siyasi komiserlere daha geniş salâhiyetler de verilmiş bulunmaktadır .
Bu hususta ilgili çevrelerde belirtildiğine göre, Sovyetler bütün peyk memleketlerdeki askerî birliklere kendi siyasi komiserlerini göndermekte ve bunlara da gayet geniş salâhiyetler verdirmektedir.
Çekoslovakvada tatbik edilmekte olan sistemin aynen Rumanya, Bulgaristan, Macaristan ve Polonyada da tatbik edilmekte olduğu muhakkaktır.
Rahmetli Şemseddin Sami gibi ona göre de "OsmanlIca” adlı bir dil yoktur. "Osmanh" bir siyasi "unvan" dan ibarettir. Gerçi türkçeye arapça ve farsçadan bir çok kelimeler girmiştir. Rumca ve itatyancadan da Öyle: "Fransızcadan karışanlar da yüzü geçti.” Fakat bundan ne çıkar? Ali Suavi özleştirmeci değildir. Hattâ yabancı dillerden girme kelimelerin bir dili zenginleştirdiğini söyler. Çünkü yabancı kelime ile beraber "Lügat mânasının altında gizlenen fikirler dahi gelerek" dilin anlatma kuvveti genişler. Ali Suavi arapçayı misal gösterir: İçine bunca yabancı lügat karışmakla beraber yine arapçadır. Süyûti Kur'andaki Habeş, Acem. Hint, Türk, Zenci, Nabıt, Îbrani ve Rum dillerinden geçen kelimeleri sayıp döker. Kur’anda muarreb hem dahil, yani hem Araplaşan hem de Araplaşmayan cinsten yabancı kelimeler vardır. “A-rabi-yi-mübin” demek, Arabin anlayacağı dil demektir. Kuran dili budur. Her lisan da böyledir. Fransızca ve İngilizce, Yunan, Lâtin, Cermen, Arap, Acem, Türk dillerinden aldıkları kelimelerle genişlemiş değil midir: "Arapçayı misal aldığımızın sebebi onun sâf sayılmasmdandır. İspanyol ve Portekiz dilleri arapçadan kelimeler aldılar, fakat onları Araplar da başka dillerden aldılar. Türkçeye de bey. tuğ, su, yağ ve yaz gibi kelimeler çinceden girmiştir.”
Ali Suavi, asıl meselenin yabancı kelimeleri benimsemek-
Komünist Çin Hükümeti ordusunu terhis ediyor
Londra 25 A.A. ı Reuter) — Yeni Çin istihbarat ajansının dün Lon. dra’da alınan bir haberine göre Çin HaJk İhtilâl Konseyi ile Komünist Hükümeti İdare Konseyinin J'aptık-ları bir toplantıda “Halk Kurtuluş ordusunun bir kısmının terhis edilmesi kararlaştırılmıştır.
Yugoslavya, siyasî abluka içinde
Belgrad, 25 A.A. »Afp) — Yugoslav parlâmentosu Dışişleri Komisyonu bu sabahki toplantısında Dışişleri Tâli Komitesine. Sovyet Rusya ve Komin-form memleketlerini Yugoslavyaya karşı tatbik ettikleri iktisadi ablukadan doğan meseleleri incelemek vazifesini vermeyi kararlaştırmıştır. Aynı komiteye daha evvel Yugoslav diplomat va vatandaşlarına Sovyet Rusya ve Kominform memleketlerinde tatbik edilen laikli muamele ve hareketler üzerinde incelemelerde ve hareketler bildirilmişti. f
[MEMLEKET HABERLERİ)
Adanadakî yeşilkurt mücadelesine
Tarım Bakanı, mücadele üzerindeki tetkiklerine devam ediyor
I
21
hararetle devam olunmaktadır
bunu
Mihmandar
muhabirimiz
adamlarımıza başarlıar
dile-
C. H. Partisi Adana
İzmir
(Devamı var)
Dok-Dra,
Makinelerle iyi neticeler
P. milletve. Başkıınınm
1 —. I. İL
gecikmiş İzmir Hra yardım
yiiz yüz
muhabirimiz günden beri Milletlerarası heyeti
Film çekme tecrübeleri yapan Prense* Ellzahvth. Kıra! ve Ktraiiçcnlıı Kırıı-li.vct Arabası İçinde merakimle meşhur Ascot at yarışlarına gidişlerini filme alıyor. Bir gün evvelki yağmur ve çamura rağmen ’5 hazinin, y arışların üçüncü günü gııyet şırak ve güzel geçmiştir
çok mühim mukayesenin tesiri ol-
Tafsliuttııı hrr paıar gunau (YENİ ISTAN BUL) (la arayınız.
i aralık 1950 de çekllrcck büyük kumınıza iştirak İçin a-sağıdaki kuponlardan 9u tııııe getirerek bir kura ııunutrnsı a-lubllecrkMİnİJL
te ve millîleştirmekte olduğunu ileri sürerek, türkçenin kendi ekleri ile. tarifleri ile bunu sağlayabilecek zenginlikte ve kuvvette olduğunu izah eder. Türkçede "dahil" yani girdiği gibi kalan kelime olamaz. Biz Araplardan kitap ve âlim kelimelerini alırız. Fakat onları cemettiğimizde "kütüp ve ulema” değil, "kitaplar ve âlimler" deriz. 1908 Meşrutiyetinden sonra Selânik’te çıkan "Genç Kalemler" dergisinin türkceleştir-mç prensipi de bu değil mi idi: "Bir dil başka dilden kelime alabilir, kaide alamaz!"
Terim dâvasını bugün dahi katı bir formüle bağlamış değiliz. Ali Suavi’nin de o vakit bir çırpıda bu dâvayı halletmiş olduğu söylenemez. Zira Gçkalp arapçayı ilim dili kaynağı olarak tutmak, yalnız tasriflerde mümkün olduğu kadar türkçeleştirme fikrinde idi. Meselâ realite karşılığı "şe'niyet" demiş, fakat bir yandan "şe’nî", bir yandan da "şe'niyetçilik” şekillerini almıştır. "Mefkure” kelimesini uyduran da odur. Çünkü bu bir uydurma kelimedir. Abdullah Cevdet terimleri Grek-Lâtin kaynağından almak taraflısı olmakla beraber, o da, Ziya Gökalp'ın tersine, tasriflerde arapçayı tuttu: "Psikolojf’yi "Psikoloçya" şekline sokmasının sebebi "Psikoloçyaî" diyebilmek içindir. Ali Suavi terimleri ikiye ayırır: Her milletin kendi dilindeki kelimelerle ifade etmiş olduğunu biz de alıştığımız kelimelerle ifade etmeliyiz. Meselâ Fransızların "Chemin de Fer”, İngilizlerin "Rail way" dediğine biz de "demiryolu" deriz. Fakat bir terim, ki Avrupa ilim dilleri, nereden geldiğine bakmaksızın, kullanmaktadır, biz de onu değiştirmeyiz. Ne "oksijen"in, ne de "fotoğrafın türkçesıni aramağa lüzum vardır. Bu türlü terimler yunanca, fransızca veya İngilizce olmaktan çıkmıştır, ilim diline malolmuştur. Biz bu yolu bırakıp da "asl-ül-hâmız” veya "ümm-ül-hâmız” yahut “havay-ı-hayatî” gibi terimler araştırarak abesle uğraşmamalıyız. Burada Ali Sua vi'nm ışıklarından biri daha çakar: "Keşke bütün milletler aynı lisanı konuşsaydı, diye düşünülürken, velev bin kelime-cıkle anlayış birliği temin etmek yerine hic bir dilin yapmadığını” neden yapmalıyız? İsmail Hâmi Danişmend diyor ki: 'Zaten Türk dili ile Hind-Avrupa dilleri arasında ilk etimolojik mukayeseyi yapmış olmak şerefi Ali Suavi'ye aittir. Garbın ilmi ıstılahlarını aynen k»bul etmek teklifinde belki de bu çok mahdut, fakat muştur.”
Ali Suavi, türkçeye türk'ten hemen hemen sûrelerinin türkçeleri dururken ve türkçe tefsirler varken "Medreseler hâlâ neden arapçe tefsir okutmalı?" diye sorar. Tefsir lürkçelerinin yanlış veya güzel olmadığını iddia etmenin cehaletten ilen geldiğini söyler: "Türkçe tefsirler, arapça olanlar k dar güzeldir." der Geçen yazıda söylediğimiz gibi, Türkler arapçay.-ı din dil- diye sarılmış değildirler. Zati Kur’an'ın arapça olması Islâmlara cebredilmiş midir? İmam -ı-Azam Arap olmayanların Kur'anı tercüme etmelerine cevaz verm şt'r Halbu'n aynı İm- r”n mezhebini güden âlimler bu fetvayı tutmamakla kalmamalar, nice müftiler arapçadan ba ka dilin konuşulmasını bık- vaşak ettiler, hattâ lmam-ı-Â-zam'ın sonradan bu fikrinden caydığına dair bir fetva bile uydurdular
Adana, 25 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Tarım Bakanı Nihat Eğri-hoz, pamuklarımızdaki yeşil kurtla yapılan mücadele üzerindeki tetkiklerine devam etmektedir. Bakan bu sabah saat I de Kuzucuoğlu mevkiine giderek uçakla havadan ’apılan ilaçlamayı bizzat takip etmiş ve varılan neticeler üzerinde durmuştur. Amerika Tarım Bakanlığının plânlarına gö-Elımesğui fabrikamızda yapılan pilot Muammer Denizin idaresindeki uçak, evvelce de bildirdiğim gibi an-
Demiryolları VI. İşletme Müdürü de Bakanlık emrine alındı
Adana 25 • Hususi muhabirimiz
bildiriyor) — Devlet Demiryolları 6 nrı İşletme Müdürü Nuri Lşman Bakanlık emrine alınmıştır, işletme müdürlüğüne vekâleten yol başmüfettişi Enver Eaşol getirilmiştir.
Hâkimler, Türk Ceza, Usûl Kanunlariyle Adalet Bakanlığı Teşkilât Kanununda değişiklik yapılacak
Ankara 25 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) ~ Hakimler Kanunu. Tllrk Ceza Kanunu, Usul Kanunları ile Adalet Bakanlığı Teşkilât Kanununda yapılacak değişiklikler etrafındaki çalışmalara devam edilmektedir. Ancak yeni tasarıların Meclisin kış döneminden evvel müzakeresi kabil olamıyacaktır.
din dili şerefini de vermekte Ata-yetmiş yıl önce gelir. Bizde namaz
Alı Suavi hele hutbelerin hemen tlirkçe okutulmasını işer “Zamane hutbesi” yazısı, bugünkü arapça ezaneılar gibi, devrin geri kafasına karşı acı bir hicviyedir. Sahabeden biri ge de. Ayaş >fya camimdeki hutbeyi dinlese acaba ne der? diye sorır O sahabe kı hutbeyi, dinleyenlerin anlayacakları dilde nasihat, tebliğ, emir ve nehiy vasıtası sayar, gerektiğinde hutbe harp tedbirlerim anlatmak ve harp ilân etmek gibi işlere yaradığını bilir.
teşkilâtında istifalar
Adana, 25 «Hutaısı muhabirimiz hil-diriyorı - Halk Partisi Adana teşkilâtında «on günlerde muhtollf iştiraki r olmuş, hu mayanda Adana Merkez ÎJçc Başkanı Kerim UluscutÜrk başkanlıktan. li İdare Kurulu üyesi Dr. Zekerlya Özveren ve Belediye Başhekimi Suphi Şenleş partiden ayrılmışlardır. •
CH P organı Yen! Adana gazetesi de, 24 haziran tarihli sayısında bazı ifşaatta bulunmakta, bu dikkate değer yazısının sırf başlıklarında aynen şöyle demekledir: “CH.P. Kurultayına gidecek olan Seyhan delegeleri Beyhan C. H. P. teşkilâtını temsil etmek yetkisini hnlz değildir,. Umıımi hüküm ve kanaat şudur kl,“ “11 kongresinde dikte ettirilerek seçtirilen ve vkscrial muayyen bir zümrenin adnYnı olan hu delegeler. Seyhanı nasıl olur dn temsil edebilirler?0 “Biz. Seyhan delegelerinin Kurultayda hiçbir «ey yapa miyara kin rina, muayyen kimseleri kırmamak için sadece susncakİRnna kaniiz.,,
4 İnci devrede C. H P nin Seyhan Milletvekili bulunan Ahmet Remzi Yü-reglr tarafından yayınlanan “Yeni A-dana“ gazeteni bu yazısının metninde dahıı bazı İfşaatta bulunmaktadır, Bu neşriyat huradn oldukça genle bir nin ka uyandırmış ve koza geniş bir ta.ı vip görmüştür.
Strasbourg. 25 A.A (Reuter) — Avrupa oKnseyi Başkanı Paul Henrl Spaak, dün Fransa tarafından teklif edilen Avrupa kömür ve çelik sanayii müşterek idaresinin kontrolü vazifesini Avrupa konseyinin üzerine almasını telkin etmiştir.
Avrupa Konseyi Karma Komitesi ile İstişare Meclisi Bürosunun toplantısı sonunda yaptığı bir basın konferansında konuşan Spaak, Schuman tasarısını kabul etmiş olan 6 memleketin Avrupa Konseyi topluluğu içinde müşterek yüksek idareyi kontrol etmek üzere kurulması derpiş edilen teşekkülü meydana getirmeğe matuf bir grup teşkil edebileceklerini söylemiş. konseyin sğustos devresi toplan tısında Schuman tasarısının herhalde müzakere edileceğini bildirmiştir.
Almanlar Sosyalist konferansına katılıyor
Bonn 25 A.A.
Almanya Sosyal Comisco’ya dahil Partisini gelecek
feranslannı Almanyada yapmaya davet etmeyi dün kararlaştırmıştır.
(Reuter) — Batı Demokrat Partisi Avrupa Sosyalist milletlerarası kon-
*
cak 150 kilo ilâç almakta ve uçaktaki hususi tertibatla püskürtmek suretiyle tarlalara serpmektedir.
Bugün yapılan tecrübe mahiyetindeki uçakla ilaçlama saat 5 ten 8 e kadar devam etmiştir. Bu tarz ilaçlama daha pratik, daha ucuz ve müessir olduğu takdirde bu uçaklardan bir kaç tane daha teminine çalışılacaktır. Diğer taraftan makinelerle yapılan ilaçlama da hummalı bir şekilde devam etmektedir, yapılan ilaçlamadan çok alınmaktadır.
Bakan Nihat Eğrıboz
köyünde köylülerle yaptığı hasbıhal sırasında şöyle demiştir:
“Bu kurt âfeti meselesinde muvaffak olunamamıştır. Bunu kabul etmek ve bu gibi tehlikeleri daha Önceden düşünerek tedbirli olmak lâzım gelir. Diğer taraftan eldeki mevcut ilacın kâfi geltniyeceği endişesi hâsıl olmuştur’. 15 temmuza kadar gelecek 200 ton ilâçtan başka ilâç da kalmadığı haber verilmektedir..,
yönetim seçimi
Ankara Ziraat Fakültesinde dekan, senato ve
kurulu üyelikleri yapıldı
Ankara 25 (Hususî
bildiriyor) — Ankara Ziraat Fakültesinde evvelki gün dekan seçimi yapılmış ve bu fakülte dekanlığına Prof. Doktor Ekrem lzmen. senato üyeliğine Prof. îsfendıyar Esat Ka-daster. yönetim kurulu Üyeliklerine de Prof. Hâmlt Dcmlrtaş, Prof, tor Sedat Kansu ve Prof Nail man seçilmişlerdir.
İlim
nz.
Fuarı için 300 bin lira yardım isteniyor
İzmir 25 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor ı — İzmir Belediye Balkanı Hulûsi Selek bugün deniz yollyle Is-tanbula gitmiştir. İstanbul Sergisini görecek olan Belediye Başkanı An-karaya geçerek vaktin
olması itibariyle Hükümetin Fuarına en az 300 bin etmesini istiyecektlT.
İzmir ve Ege illeri D. killeri de İzmir Belediye
bu isteğini destekledikleri için bu konunun kolaylıkla halledileceği tahmin edilmektedir.
İmar Bankası mümessilleri, yurt dahilinde tetkikler yapacak
Ankara 25 (Husııal bildiriyor) — Birkaç şehrimizde bulunan
İmar ve Kalkınma Rırnkaaı lemHSlannft «levanı etmektedir Heyet üyeleri temmuz bajinta gruplar halinde memlrketinj^htehf mıntaka-lıırıııı grz(’( hazırlamakla
ft,n/hık)An raporlar İçin Uyacaklar dır
Kasım Giilek’in beyanatı
Ankara, 25 «Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Komünist Kuzey Kore kuvvetlerinin Güney Kore Cumhuriyetine ilânı harp ettiğini bildiren a-jans haberleri şehrimizde de bir bomba tesiri yapmış bulunmaktadır. Bu husus hakkında bilgi edinmek üzere. Birleşmiş Milletler Kore Komisyonuna başkanlık eden Kasım Gülek’e müracaat ettik ve bize şu izahatı verdi:
“Ajans haberlerinden Korcde muharebeler olduğunu duydum. Meselenin ciddiyeti Kuzey Kore radyosunun harp ilân edildiğini resmen bildirmesidir. Biliyorsunuz ki, Kore 38 inci arz derecesi ile ikiye ayrılmıştır. Cenupta Birleşmiş Milletler Komisyonunun nezaretinde yapılmış seçimler sonunda kurulmuş olan Kore Cumhuriyeti Amerika Birleşik Devletlerinin Marshall Plânı ile İktisadî yardımlarından faydalanmakta ve ordusunun talim ve terbiyesi için bir askeri heyet bulundurmaktadır.
Şimalde ise Sovyet Rusyanın himayesinde bir halk cumhuriyeti kurulmuştur. Bu iki Kore devleti arasında
«Dış politikada birlik masalı»
vazifesinden “Ulus” ta
Yalçın, Filistin Uzlaştırma Komisyonundaki
azli dolayısiyle
bir makale neşretti
Ankara. 25 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugünkü Ulusta Hüseyin Cahit Yalçın: “Dış politikada birlik masalı,, başlıklı yazısında. Birleşmiş Milletler Filistin Uzlaştırma Komisyonundaki vazifesinden azledilmesine temas etmekte ve kendisinin D.P. iktidara gelir gelmez bu muvakkat vazifeden istifa etmek istediğini, fakat yeni hükümetin dış politikada beraberliğin bir nişanesi olarak vazifesinde kalmasını teklif ettiğini hatırlatmakta ve bazı gazetelerin bu vazifeye devamının kendisine bir cemile olarak bırakıldığını ve azledilmesinin İse bunu müteakip Ulus gazetecinde neşrettiği tahrikâmiz yazılarından İleri geldiği yolundaki mütalâalara cevap vermekte ve şöyle demekte dir:
“Makalelerimde hakaret ve isnat yok Sadece tnnkid vardır. Şahsiyata zerre kadar gidilmemiştir ve nezaket icapları unutulmamıştır. Dolu denilen hakaretlere ve İsnatlara dair bir misal verilebilirse pek minnettar kalırım.,,
“Acaba Demokrat Hükümeti bana bir cemile gösterirken, buna mukabil benden de bir cemile mi bekliyordu? Yani benim susacağımı mı zannetmiş? Bana aklınca bir hakkı sükût mu vermek İstemişti?,,
“Onlara yalnız su meşhur cümleyi tekrar edeyim: Kızıyorsun, demek ki haksızsın.,,
Pakistan Büyükelçisi Köprülü şerefine ziyafet verdi
Ankara. 25 «AA.) — Pakistan Büyükelçisi Ekselans Minn Ahtned Be-$lr dün akşam Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü şerefine bir ziyafet vermiştir. Ziyafette Amerikan Büyükelçisi. İngiliz Maslahatgüzarı. Danimarka, Norveç elçileri. İktisadi lşblrllfci İdaresi Türkiye İcra Komitesi Başkanı Mr. Russell Dorr, Dışişleri Bakanlığı Umumî kâtibi Faik Zihni Akdur ve Bakanlık ileri gelenleri hazır bulunmuşlardır.
"Bahçe” de dolu ve yağmurdan tütün ve hububat büyük zarar gördü
Bahçe. 25 (A. A.) - - Dün öyleden sonra başlayan yağmur bir aralık şiddetli doluya çevirmiş ve kasırga halinde yarını «oaI devam etmiştir. Yağmur geceye kadar sürmüştür. Bugün alınan malumata göre, beş köye yağan doludan tütün mahsulü ve henüz biçilmemiş olan hububat zarar görmüştür Diğer köylere normal bir şekilde yağan yağmur pamuk ve yaz mahsullerine çok faydalı olmuştur.
"Dursunbey" hidro-elektrik santralına kavuştu
Dursunbey. 25 (A. A.) — içişleri Bakanlığındaki fondan yapılan seksen bin liralık yanlımla iki
yirmi bin liraya ikmal ettirilen ilçemiz hidro-elektrik tesisatı bitmiş, hemen bütün ilçe halkının İştirakiyle yapılan merasimden sonra dün işletmeye açılmıştır. Diğer taraftan yeni fondan yapılan İK) hin liralık yardımla 270 hin liraya ikmal ettirilecek olan «U tesisatı bitmek üzeredir
Kıan htr zamanda bu da işletmeye açılacaktır.
PARİS HUSUSÎ BÜROMUZ TELSİZLE BİLDİRİYOR
9
Buhran yüzünden Schuman Plânı Konferansı sekteye uğramıyacak. Schuman’ın tekrar Dışişleri Bakanı, hattâ Başbakan olması ihtimali kuvvetlidir
Paris,‘25 «Hususî Büromuz bildiriyor) — Fransız Hükümeti, Parlâmentoda kendisini destekliyen muhtelif partilerle*, aylardan beti ihtilâf halinde bulunduğundan, son zâmanlarda büyük giîclüklerle karşılaşmış ve bu yüzden nahayet dün istifaya mecbur olmuştur.
Bidauit Kabinesi, muhtaç olduğu 310 reye sahip olmak için, kendi “Cumhuriyetçi Halk Hareketleri,. Partisinden başka Sosyalistlere, Radikal-
mütemadiyen hııdut hâdiseleri olmaktaydı. Hattâ hatırlarsınız, Birleşmiş Milletler komisyonu, birkaç ay evvel hududu ziyarete gittiği vakit üzerimize makineli tüfdklerlc ateş edilmişti. Bundan başka Kuzey Koreden Cenuba mütemadiyen ıçeteler gelmekte idi.
Son hâdiselerin ciddiyeti. Şimalde Kore ordusunun cenup arazisine es aslı şekilde yürümesi ve şımaligarbîde mühim bir şehri almasıdır. Filhakika şimal ordusu tara/ından alındığı bildirilen şehir esasen askerlik bakımından müdafaası güç bir yerdir. Ve bunun daha cenupta tesis edilecek esaslı müdafaa hattında yerleşmek için terkedilmiş olması muhtemeldir. Cenubi Korenin çok iyi talim ve tçrbiye görmüş 100-150 bin ‘kişilik bir ordusu vardır. Yegâne noksanları hava ve deniz kuvvetleridir. Yadım gördükleri takdirde Kuzeyden gielen taarruzu iyi karşılayabilecekleri tahmin olunur.
Kore işi ile yakından ilgilenmiş ve komisyonda başkanlık etmiş olmam itibariyle sulh içinde yaşamaktan başka gayesi olmayan Cenubi Korenin bu bakımdan takviye ve müdafaasını temenni ederim.
Kore, bildiğiniz gibi Uzakdoğunun askerlik ve politika bakımından en hassas yerlerinden biridir. Hâdiseler hakkında henüz elimizde kâfi malûmat yoktur İnkişaf ettikçe daha fazla mütalâa serdetmek mümkün olacaktır.,.
Taarruza uğrayan Cenup Kore devletine Birleşmiş Milletlerin yardım e-Hir» ntnıiveceği sualine karşılık Kasım Gülek şu cevabı vermiştir:
“Amerika. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin derhal toplanmasını istemiştir. Birleşmiş Milletlerin bu meselede çok hassas ve kuvvetle hareket. edeceklerini tahmin ediyorum. Akşam radyosu, Şimalî Kore hava kuvvetlerinin Cenubi Korenin yegâne hava meydanı olan Kimpot hava alanını bombardıman etmiş olduklarını bildirdi. Bunun Cenubi Kore için e-hemmiyeti çok büyüktür. Zira Cenubi Kore bütün dün>Ta ile temaslarını bu hava alanı ile yapmaktadır. Bu haber inşaallah doğru değildir.”
C.H.P. nin iddiasına göre D P. İzmir teşkilâtında hizipleşme başlamış
İzmir. 25 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor! — Muhnlnfet vazifesine başlayan C H P. çevrelerinde beyan e-dildiğlne göre D. P İzmir 11 Teşkilâtında hizipleşme başlamıştır Aynı çevrelere göre, yakında yapılacak belediye seçimlerinde Haydar Dündar ve Rauf Onursalın her ikisi dr belediye başkanlığına namzet bulunmakladır,
Demokrat Parti İzmir 11 Teşkilâtı, böyle bir hizipleşmeden haberdar olmadıklarını. belediye başkanı namzedinin ancak parti teşkilâtı tarafından ’(eç|lebllrccğinl, bu habiste şimdilik hiçbir şey düşünülmemiş ve kararlaşmamış olduğunu belirtmektedir.
• 4 •
» 9 ( '
• • •
%v.
• • 9
lere ve mutedillerin mühim kısmına güvenmekte İdi. Kurulan Hükümette Radikal-Sosyalistler ve mûtedillcr de yer aldığı İçin bu bir koalisyon kabinesi İdi. Fakat aslında, hükümete iştirak etmiyen Sosyal İsti erin reyine dayanarak iktidarda kalabilirdi. Sosyalistler. hattâ Radikaller iae. bazı şartlarla hükümeti desteklemeyi kabul etmişlerdi. Hor iki parti de. kendi hesaplarına bir takım menfaatler elde etmek üzere Bidault’yu mütemadiyen sıkıştırıyorlardı.
Evvelâ Radikaller. Seçim Kanununun değiştirilmesini, liste ve nlsbî temsil usullerinden vazgeçilerek tek ekseriyet üzerine kurulan iki dereceli seçimin kabul edilmesini istiyorlardı. Sosyalistler de, memurların yeniden sınıflandırılmasında ve maaşlarının arttırılmasında ısrar ediyorlardı. Tabii memurlara bağlı olarak bütün işçilerin de ücretleri arttırnmış olacaktı. Diğer taraftan Sosyalistler, Fransanın denizaşırı siyasetinin ıslahını ve eski müstemlekelere daha geniş muhtariyet verilmesini talep ediyorlardı. Aynı zamanda hükümetin, milli eğitim bahsinde, lâiklik kanununa ve prensiplerine sımsıkı riayet -deceğini açıkça bildirmesi isteniyordu.
Bidauit, elbette herkesi birden memnun edemezdi. Üstelik Sosyalisti, rb-Radikallerin talepleri, birbirinden farklı ve birbirine zıt şeylerdi. Me-selâ Sosyalistler. Seçim Kanununun değişmesine taraftar değillerdi, öte yandan Radikallerin devletçilik aleyhinde bulunmasına karşılık. Sosyalistler buna kati lüzum olduğuna inanıyorlardı. Radikaller, bütçenin ve frankın istikrarını her hangi bir tehlikeye koymadan memur maaşlarının arttırılmasını kabul ediyorlar. Sosyalistler ise maaş zamlarının hiç bir şarta bağlı olmadan yapılmasında ısrar ediyorlardı Bunun gibi daha bir sürü İhtilâf mevcuttu.
Hulâsa, bütün bu gayri memnunlar neticede birleştiler ve bir güven oyu sırasında Bidault'yu düşüldüler.
Schuman Plânı Konferansının toplandığı ve Fransız. Alman; Italyan ve Benciux Devletleri mümessillerinin Parlstc bulunduğu şu sırada, Radikallerin yeni bir kabine buhranı yaratmak İstcmi.vec«Bklcri zannedili-vordu. Fakat bu ümit boşa çıkmış ve bir defa daha partilerin hodbin siyasetleri. milli ve milletlerarası menfa* atlerl hesaba katmadan harekete seçmiştir.
Bu hükümet buhranının. Batı Avrupa çelik ve kömür birliği için yapılan müzakereleri sekteye uğratmı-vacağı muhakkaktır. Bidault’nun yerine kim gelirse gelsin, Schuman plânın tahakkuk etirmekten geri kal-mıyacaktır. Zaten Dışişleri Bakanının yine bizzat Schuman olacağı a-şağı yukarı kati gibidir. Hattâ onun Başbakanlık için en kuvvetli namzet olduğu söylenmektedir. Her halde Fransada hükümet buhranı, bu memleketin dış siyaseti üzerinde tesirler ve değişiklikler yapmıyacaktır.
Yeni Isttmbul'un KUPONU
Bftyfn 4
T BN t İSTANBUL
3B Hnılrun 1380
MARKSİZM
Havada uçaktan uçağa nasıl benzin verilir?
FRANSADA ARTİSTLERİN HAFTA SONU TATİLİ
Havada benzin ikmali yapan bir meteor uçağı
Yazan : Cevdet Perin
Havacılık bahisleri
Remzi Kitabevinin Pıtfe&ör Sılut Kemal Yotkin’ln idaresinde dört boş yıldan beri yayınkıdığı ve sayısı yirmiyi aşan Kultıir Sı risine faydalı bir eser dalın katılmış bulunuyor. Paris Hukuk FaküRoal tktitadl Doktrinler Tarihî' PılrfegÖrtl A. Dca-champs’ın yazdnğı w MtrkBİznVIn yalnız tahlilini değil, nyııı zamanda tenkidini de yapan bu küçük tokat özlü kitabı dıHmize tvmlz bir tüıkço İle, yeni tonmlori kıritanmakta İfrata kaçumdığı gibi eskilere de pek yüz vermeden çeviı^en. beriyi İdare eden Profesör Sııut Kcııml Yetkinin bizzat kendisidir (1).
Memteketlmlade, tok tük dr ulan, bazı münevverlerimizin kendilerini, biterek veya bllmlyvıx»k ağıtı cereyanlara kaptırdıkları şu aon zamanlarda, Marksizm'in İkiyle tarafam bir görüşle yapılmış bir tahlil ve tenkidinin çıkmam hor halde çok faydalı olacaktır.
A. Dcschamps eserinin birinci kısmında evvelâ objektif bir tunda Markaiam’in tahlilini yapıyor; Marka* in ve Engeldin dayandıkları tarihin materyalist anlayışı ve bu anlayışa göre ortaya attıkları çeşitli nazari-yeler, ilk bakışta çok kuvvetli bir mantığa dayanan korkunç bir diyalektiğin mahsulüdür. Bu mantık basan o kadar kuvvetlidir kİ, en sağlam akideleri bile Banabilir. Hele, mantığı kafasından değil do hislerinin süzgecinden geçiren, yani diğer bir tâbirle, aklı İle değil de kalbi İle düşünen Rousseau gibi bir romantiğin daha on sekizinci yüzyıldA ortaya atmış olduğu mülkiyet mefhumu Marks‘da formülünü buluyor vo ferdt olmaktan çıkarak İçtimaileşiyor. Marka, istihsal daha on altıncı yüzyılda, Rönesans tan sonra, gitgide kolektif olduğu halde, mülkiyet ferdi kalmıştır, dtyor vo hep kendi mantığına göre sebeplerini isalı ediyor. Ona bakılırsa, mülkiyet do günün birinde istihsal gibi kolektif o-lacak ve bu suretle kolektivizm doğacaktır. Kapitalizmin kaynağı. Marks a göre, bu ferdî mülkiyet hu-kukundadın Halbuki, hukuk da, sosyal hayatın diğer bütün Babalan gibi, ergeç İktisadî tesirlerle değişecek, yani kolektif bir hukuk sistemi meydana gelecektir. Kapitalist, fazla değeri gerçekleştiren ve dalma kâr peşinde koşan insandır. Bu vasıflardır kİ günün birinde kapitalist rejimin başını yiyecektir. Marks, iktisadi buhranlardan, sermayeden, sınıf kavgalarından, proletarya dan. değer-emek ve fazla değer nazariye-lerinden ve daha bir çok meseleler-den, hep aynı tek taraflı görüşle, kendi ördüğü kozası içine kapanan bir böcek gibi, bahsetmektedir.
Fakat, bütün bunlar madalyanın bir tarafıdır. Ya öbür tarafı? öbür tarafım bize A. Deschamps, kitabının ikine! kısmında yaptığı mükemmel ve objektif tenkidle gösteriyor. Fransız filozofu Malebranche der ki: “Hakiki fikir adamı, kendi düşündüğünün ak e İni de düşünen, sonra bu birbirine zıt düşüncelerini kendi kafasında çarpıştıran ve bu çarpışmanın neticesine katlanan, yani kendi kendini mağlûp etmesini de bilen a-damdır.,,. Bu zihniyetteki insanlara cemiyetimizin ne kadar çok ihtiyacı var! Hele çok partili siyasi hayatın gelişebilmesi için, birblriyle mücadele eden partilerin programların) (tabii varsa!..), bu programlar arasında bazan hiç olmazsa çok bilmesi sosyalizmle
farkı bilmiyen çoktur. Halbuki, müşterek bazı esaslı noktalan olmakla beraber, bu İki nazariye birbirinin düşmanıdırlar. O kadar ki. Avrupa-nın bir çok demokrat memleketlerinde, komünizmin yayılmasına mani olan partiler muhtelif sosyalist partilerdir denilebilir. Bunun içindir ki kominform, reaksiyonlara, isyanlara meydan vererek bolşevik ihtilâline zemin hazırlıyan tek partili, faşist rejimlerden ziyade, sendikaların bazan yıkıcı bir mahiyet alan faaliyetini frenliyen, ayarlıyan sosyalist ve devletçi partilerin ortadan kalkmasına çalışmaktadır. îngilteredc İçel Partisi ve Franaada Sosyalist Partileri bu vâkıayı teyit eden en güze! misallerdir.
güç anlaşılan farkları münevver zümrenin az lâzımdır. Bizde, meselâ komünizm arasındaki
büyült ongelleıdir. Marksizm, bu engelleri yıkmak «Öyle (Hıramı. bilakis, onların böyle uzun zaman dayanma-sı karsısında kendisi zaafa uğramakta ve mihverinden her gün biraz daha ımaklasaralt. baçRa bir mnluyet almakladır
A. Doachnmpa, tanlddtertntn sorun» da. Marksizm* i kısmen veya tama-iniyle bonfmBİyen ve sosyalist adını taşıyan muhtelif partilerin sosyal vo iktisadi inkılâpları hangi yollardan gitmek Suretiyle hasırladık lafını gayet gütal belirtiyor. Bu farkları bundan sonra münevverlerimizin artık öğıvhnıelei I ftıydnh OİUV bu m emle kette demokrasinin başka türlü yor levreğini, siyasi bür kültüre dayan madan g«dlsevaginı ümit etmek, hiç bir dayanağı olmadan havada mır-dilini söylenen o mahut tasın movcıı-d'v. tlnc inanmak kadar gaflet olıırl
Markslmt1! tahlil ettikten sonra lenlcidlni do yapan Fransız profesörü bize her hangi bir nazariye kor-şilindi nasıl vaziyet almamız gerekliğini, onu benimsemeden Öne© mahiyetini İncelemek için hangi moto-da başvurmamın gerektiğini de öğretiyor.
(1) A. Drachamps. Markalım, Tali-İli \ r Tcııkifl. Çeviren: Prof Suuf Kemal Yetkin. Kültür Şeriat No. 22. Remzi Kitabevi. iatnnbııl 1950.
Pnris yakınlanıulakl meşhur sayfiye yer! olaıı Toucıııet'nin mevsim münnaobıdiyic açıldığını Parla halkı “Lıı ilmide,, adlı filimden öğrenmişlerdir. Bu münasebetle bir çok artist Toııcıiıet Plâjınıı koşmuştur.
Konimde soldan antlı doğru Nlcolo Courcel, Odetto Joyoıııı, Frnn-çoIho ChrİMtoplıo’ıı plûjtla top oynarken görilyorsuııuz.
"f’J. -JLÎ S ( I”"
JJEMEN her savaş uçağından yük-■■ aek bir Hürat ve uzun bir menzil istenmektedir. Bu iki unsuru bir u-çaktıı toplamak saadetine, henüz u-çak mühendisleri pek kavuşmuş ğillordlr.
de-
SÂÛİBaNi ARAMAYIN O SİZİN
Meteor jet uçağı üzerinde yapılan diğer bir tecrübe şöyledir:
Bilindiği gibi meteor uçakları havada bir kaç saat kalmaktadır. Bir
aa-Bıı
vo
Vator
UÇAK - T fi EN . VAPUR
V
Bugünkü uçakların âzami hızı, nlyode 340 metre civarındadır, hız. İkinci Dünya Savaşı sırasında ve onu taklbcden şu yıllarda jet motorları vasıtnalyle ve pervanesiz u-ç aklarl a temin edilmiştir. Üstlln sürat, her uçaktan istenirse de, bilhassa düşman uçaklarını önliyecek ve mütaaıldlt taarruzlar yapacak olan av uçaklarına daha elzemdir.
Bir an bugünkü dünyayı gözönüne getirirsek, düşman memleketi derinliklerinde bulunan önemli hedefleri tahrip edecek olan bombardıman ıı-çnklarının hayli uzun menzilli olması lâzım geldiğini takdir edebiliriz. Havacılıkta “kıtalar arası menzil” diye adlandırılan bu menzili daha da arttırmak İcap etmektedir. Bllhaaaa bu uçakları himaye eden av ve diğer uçakların menzilini arttırmak gerekmektedir.
Bugün menzili uzatmak için başvurulan çarelerden birisi de. “havada benzin İkmalidir”. Yapılan son tecrübelerle havada İkmal sağlanmıştır. Bir B-50 uçağı, dört defa havada İkmal edilerek dünyayı, inmeden dolaşmıştır.
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
\
Hicrî 19 5 0 HAZİRAN 26 Pazartesi Kum i
Rzru 10 1369 HAZ | 13 1866
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 5.28 8.43
öftle 13.17 4.32
İkindi 17.17 8.33
ı Akııaın 20.45 12.00
Yatjsı 22.48 2.03
îmııûk 3.11 6.26 |
GELECEK OLAN UÇAKLAR 9.X5 D.H Y. (Türk) Ankara — (Türk) Bursa. — (Türk) İzmir. — (Türk) İskcndo-Anknra — 15.50
Radyo Gaietesl — 20.30 Beethoven La Minör Kuarteti (pl ). — îi.lft Konuşma. — 21.80 Dans Müziği (pl.). — 22.00 Konuşma. — 22.lö Şarkılar. — 22.1» M.S. Ayarı, ve Haberler. — 28.00 Program ve Kapanış.
DEVLET TİYATROSU
Opera Bölümü Temsilleri
ikmal şirketinin bulduğu bir sistemle, havada Jet uçakları da ikmal edilebilmektedir. Bu sistemle ikmal edilen bir meteor uçağı inmeden 12 saat .3 dakika havada kalarak, jet uçaklarının havada kalma rekorunu kırmıştır. Bu ikmalde bir Lancaster u-çağı, benzin tankı olarak kullanılmıştır. İki uçak arasında irtibat Lancaa-ter’de bulunan 20 metre uzunlukta elâstiki bir lâstik boru İle yapılmaktadır. Lâstik hortumun havaya bırakılan ucunda 01 santim kutrunda madeni bir huni vardır. Meteor uçağının burnuna benzini almıya ve gerekli irtibatı yapmıya yarıyan özel
bir cihar. takılmıştır. Meteor uçağı saatte 190 mil bir hızla tanker uçağının altına ve 5-10 metre gerisine yanaşarak özel ve sivri olan cihazını madeni huniye yerleştirir. Yerleştirme gerekli seklide yapılmış lıe, benzin, otomatikman diğer uçağa akmı-ya baslar. Bu nevi tertibatla dakikada 100 galon benzin İkmali yapılmaktadır. Meteor uçağının havada benzin ikmali 1,5-2 dakika sürmek* tedlr.
Resim havada yapılmakta olan bu İkmal amellyegini göstermektedir.
Derliye»; PİLOT
$
ELEN DEVLET OPERASI BAŞSOPRANOSU
ZOİ VLAHOPOULOU nun iştirakiyle
MADAME BUTTERFLY OPERASI
27 haziran saat 21.30 da Soprano AYHAN ALNAR Yalnız bir defa için (Madama Butterfly) operasını oynıyacak.
Not: Bu akşamdan 30 haziran akşamına kadar olan bütün biletler sıflıça çıkarılmıştır.
Telefon: 42175
A. Dcschampa’e göre: “Bizzat MarkaçıJar tarafından. Marks'm e-mek saatleri hakkındakl düşüncesine verilen cevapların şümulü ne olursa olsun, Marks’ın fazla-değer nazari-ye8inl red için bu ösylenen şeyler hakikatte faydasızdır. Çünkü bu nazariye zaten temelinden çürüktür. Kıymet fazlası hakkındaki Marksist nazariyeye yapılan itiraz, değer - e-mek nazariyesl kabul edilmek suretiyle de yapılabilir. Fakat bu değer-emek nazariyesi tenkidlere mukavemet edemiyor: bugün bizzat Marks-çılar tarafından terkedilmiş olmasına rağmen, onun mutlak surette yanlış olduğunu bilmek faydadan hâli olmıyacaktır.,,
BEYOĞLU CİHETİ ALKAZAR (42562) 1 - Barış KührumunI. 2 — Moıniş. AR (44394) 1 — Varyete Güzelleri. 2 — Kâbus Şatosu. ATLAS (40835) 1 — Karımı A-rıyorum. 2 — Muhteşem Macera-
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Deniz Yıldızları. 2 — Aijk Cehennemi.
ELHAMKA (43595) 1 — Gönül Yaraları. 2 — Ebediyen Yaşanmaz.
İNCİ (81595) 1
2
İPEK
LAL E
nazariye-mlsaller A. Des-istihsal sosyeter
Orta sınıf
İla Yetime Kahkaha Tufanı.
(4*1289) 1— Uç Mavi
Melek. 2 — Knrn Olc.
(43695) 1 — Şanghay
Ekspresi (Türkçe). 1 — Krlstof Kulomb (Renkli).
MELEK (40868) 1 - Aşa A-
(lası. 2 — İki Yavrum.
SARAY (41656) 1 — Casualar Çarpışıyor. 2 — Şarlatan. SUATPARK (83143) 1 — Cinnet. 2 — Damgalı Doktor. 3 — Deniz Yldızlnrı.
SÜMEK
Kurbanı. 2 — ŞARK (40380) turan Adam. Kahramanı. ŞIK (43726) 1
yor. 2 — Kurt Kadın. TAKSİM ('13101ı I - Çinime Büron. 2 — Kadiri Severse.
Marks’ın ortaya attığı İcri birer birer ele alarak, vermek suretiyle çürüten chanıps, mülkiyetin yeni tarzına en uygun şeklinin şekli olduğunu söylüyor,
halk devam etmektedir ve edecektir de. Büyük endüstri küçük endüstriyi. büyük mağazalar küçük esnafı tamamiyle ortadan kaldıramamıştır ve kaldıramıyacaktır. Bu orta sınıflar Marksizm'in karşısına dikilen en
(12851) 1 — Vazife
Sihirbaz Kııdın 1 — Vatan Kur-
2 — Oklahoma
Tarzan GcU-
TAN 1 — Gökler Senfonisi. 2 — Hayal Peşinde. 3 — Yarışlar Kıralı.
ÜNAL (49306) 1 — Günah Çocuğu. 2 — Dehşet Kuleni.
ÜNAL Yazlık 1 — Tarzan Fan-tonıalara Karşı, 2 — İki Yetime.
YENİ 1 — Şeytanın Kurbanları. 2 — Son Macera. 3 — Savaş Dönüşü.
VIIIIIZ (42847) 1 — Afk
Müzik. 2 - Şüpheli Adam.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (236-83) 1
lo Köprüsü. 2 — Gizli Vazife. AZAK (23542) 1 — Korkusuz
Lasblc. 2 — Hacı Murat Geliyor.
ÇEMBERLİTAŞ (22513) 1 -
Kara Korsan. 2 — Güzeller Ban.
FERAH 1 — Sahte Şampiyon.
2 — Deniz Ejderi. 3 — Bağdat Perisi.
HALK 1 — Kaçırılan Kız. 2 — Lorel Hardy. 3 —Silah Arkadaşları.
İSTANBUL (22367) 1 - Mueum Gönüller. 2 — Esirler Gemisi.
3 — Canavar Pençelinde.
KISMET (206541 1 - Köy Güzeli. 2 - Sevimli Haydut 3 — Canavar Adıun.
MARMARA (23860) 1 — Kura Ok. 2 — Aşktan da Üstün.
TURAN (22127) 1 — Zafer Ordusu 2 — Zaloğiu Rüstem. 3— Altın Küpeler.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Para Hırsı. 2 — Deniz Ejderi.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (00112) 1 - BUyülenml.) Adam. 2 — Aşıklar Yolu.
OPERA (60821) 1 - Gönülden Sesler. 2 — Gangster Tuzağı.
SÜREYYA (60862) 1 — Çezaylr Danaözü (Türkçe). 2 - Ateş Bekçileri.
ANKARA
ANKARA (23432) 1 — Unutulmaz Günler. 2 — Petrol Kırııh. BÜYÜK (15031) Fedailer Ku-İCRİ
CEBEC İ (13846) 1 — Dişi Haydut 2 — Yık dan Saadot;
PARK (11131ı 1—Şehitler Knle-al. L — Sızlıyatı lCalb.
Nl S (14071) Sönen Rüya
SÜMER (14072) 1 — Doktor
Model Arıyor. 2 — Hayat Mektebi.
ULUS (22294) 1 — Gülen Gözler. 2 — Kanlı Gölge.
YEM (14040) 1 — Çifte Hayat. 2 — Dökülen Yapraklar. Geceleri Nn.ıt 21.15 te Zati Sungur* un temsilleri.
GAR GAZİNOSU İtalyan Ak-*robnttarı.
İZMİR
9.45 D.H.Y. 9.50 D.H.Y. 15.35 D.H.Y. run, Adana,
B.E.A. (Ingiliz) Londra, Nla, Roma. Atina — 16.30 D.H.Y. (Tllrkı Erzurum, Elâzığ, Malatya, KayHcıl, Ankara — 180.5 D.H.Y. (Türk) İzmir — 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankara — 20.25 PA.A. (Amerikan) Londra, Brükaclden.
GİDEC EK OLAN UÇAKLAR 8.30 B.E.A. ıİngiliz) Atlna. Ro-ma, Nle, Londra — 8.30 D.H.Y. (Türk) Burna.—9.00 A.F. (Fransız) Atina, Roma. Paris — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara. Malatya. Elâzığ, Diyarbakır. Adana, İskenderun — 9.30 D. H.Y. (Türk) Ankara — 10.05 D. H. Y. (Türk) Afyon Konya. Adana — 10.15 D.H.Y. (Türk) İzmir — 10.25 D.H.Y, (Türk; — Ankara, Kahire — 10.30 D.H.Y, (Türk) Ankara, Adana, İskenderun — 16.00 D.H.Y. (Türk) İzmir — 21.40 P.A.A, (Amerikan) Şam. Basra. Kaıuşl, Delhi, Kalkütıı. Bangkok. Hong-Kong'a.
GELECEK OLAN VAPURLAR 6.30 Dumlupınur, Saadet (Bandırmadan) — 7.(M) Seyyar (Kn-rabigadan) — 20.00 Sur (Mu-dünyada ni — 21.30 Bandırma (Bandırmadan).
(JDECEK OLAN \ M I Kİ M(
8.15 Bandırma (Bandırmaya) — 9.00 Sus (M udun yaya) — 14.00 Ega (Karadenizcı — 20.00 Dumlupınar. Saadet (Bandırmaya).
.GELECEK (»LAN EKSPRESLER
8.30 Ankara. — 9.15 Ankara Eka. — 20.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
9..00 Tarsus, — 18.10 Ankara ekspresi — 20.30 Ank&raya
(Eks.) — 21 40 Doğu ekspresi.
ANKARA:
Vatan Haini.
3 -
HA-
Aş-
ELHAMRA 1 2 — Lorei-Hardi Aşçıbnşı.
İlk Arzular.
LÂLE 1 — Gaip Ormarıiur kimi. 2 — Hüsnü Yusufun
İti.
TAYYARE 1 — Saadet Günleri, 2 — Kartallar Filosu.
TAN 1 — Gaip Ormanlar Hakimi. 2 — Hüsnü Yusufun Aşkı YEM SİNEMA 1 - Allahın Cenneti. 2 — Leyi A İle Mecnun 8 — Yeşil Yunus Sokağı. MELEK lalanbui Geceleri.
7.28 Açılış ve Program. —
7.80 M.S.Ayarı. — 7.31 Hafif Parçalar (pl.). — 7.45 Haberler. — 8.0ı» Çeşitli Melodiler (pl.), — 8.25 Günün Programı ve Hava Raporu. — 8.30 Operet Müzikleri (pl.). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve Program. —
12.80 Af.S.Ayarı. — 12.80 Şarkılar. — 13.30 Ha l »erler. — JS.15 Adalılardan Şarkılar (pl.). — 18.30 öğle Gazetesi, — 13.15 Şen Parçalar. — 11.00 Hava Raporu, Akşam Programı ve Kapanış.
17.58 Açılış ve Program. — 18.00 M.S Ayarı. — 18.00 D» OH Müziği (pl.). — 18.30 Konuşma Ki tııp saati.
Sboro ve Dick H&ymes söylüyor (pl.). — I9.o() M S. A yarı vr Haberler. - 19.15 Geçmişte Bu- ı
gl)n — 19.20 Şıııkılır. — 10.15 Tarihi Türk Müziği. — 20.15
18.15 Dinah
İSTANBUL]
12.57 Açılış ve Programlar. — 13.00 Haberler. — 18.15 Karışık Hafif Müzik (pl.) — 13.30 Hafif Öğle Müziği. Çalan: Sem Iramla Orkestrası. — 14.00 Şarkı ve Türküler (pl.). — 14.80 Şerbete Saat (Konuşma veya Müzik).
— 14.40 OrkestrA Eserleri (pl.).
— 15.00 Programlar ve Kapanış.
17.57 Açılış vo Programlar. — 18.00 Fasıl Heyeti Konseri. — 18.40 Caz Müziği (pl I — 10.00 Haberler. — 19.15 Islunbul Haberleri. — 19.20 Dans Müziği (p| ). — lo.to çift Mandolin Ku-atotl Konseri. — 20.00 Türkiye Turizm Kurumu adına Konuşma. — 20.10 Küçük Orkestradan Melodiler. — 20.30 Şarla ve Türküler. — 21.00 Napoli Şarkıları vo Serenadlar (pl ). — 21J5 Dinleyici istekleri (Türk Müziği). — 22.00 Senfonik Müzik (pl.). Senfoni Orkestrası. — 22.15 Haberler. — 23.oo Dans Müziği (pl.). — 28.30 Programlar ve Kupanı©.
YABANCI RADYOLARDAN SEVİLMİŞ YAYINLAR
LONDRA:
7.40 Jaek S&llübury ve Salon OrkcHtrnHi. — 8.00 Varyete Programı. — 9.15 BBC Varyete Orkestrası. — 10.80 John Buli Orkestrasından Hafif Müzik. — ll.oo London Filarmoni Orkestrası Konseri. — 12.30 Victor Sllvester Dans Orkestrası. —
14.15 KlOsik Müzik Dinleyici İstekleri. — 15 80 Shl Phillips Dana Orkestrası. — 10.15 Soprano June YVÜHon'dan Şarkılar. — 17.15 Varyete Programı. — 20.30 Geraldo Orkestrasından Haftanın Şarkıları. — 22.00 Llzzt'in Senfoni Poemive Piyano İle Orkestrası için eseri. —
28.15 Robcrt Farnon Orkestrasından Hafif Müzik.
EMİNÖNÜ: Ankara (Eminönü)
— Sırrı Başdogan (Kllçükpa-zar) — Esat ıDivanyoluı —-Salûhuddln (ÇtırşLkapı) BEYOÖI.I : Güneş (Merkezi
— Barunak (Taksim) — Bulist Tülbentçi (Taksim) — Bankalar (Galata) — Necdet Ekrem (Şişli) — Çubukçu (Şişli) — Halıeıoğiu (Hnsköy) — Yeni Turun (Kasımpaşa)
FATİH: Muharrem Tanır (Şeh-zadcbaşı) — Ethvm Pertev Aksaray) — Sumatya — Hamdı Emgen (Şehremini ı — M.Fuat Bııvor (Karagümrük) — HÜaa-meddln Gökmgin (Fener) EYÜP: Arif Beşer liESİKTAS; S.Recep — Orla-köy —t Divanhoğlu
(Arnuv^iu birkaç (Bo-
123 I KADI)---------------------1
Soldun «uğa:
1 — Bulaş (iki kelime). 8 — önceslz. 9 — Mabut. 11 — İyi. 12 — Sanat. 13 — Bir romancımız, 15 — Bağlantı. 16 — Yanlış. 17 — Anadan babadan intikal suretiyle. 18 — Kaba ku-ınnş. 20 — Uzuvlarımızdan biri. 21 — Bir harfin okunuşu. 22 — Bir mtiHİkl âleti. 24 — fkl harf. 25 — Her şeve karıştığı İçin öyle derler. 27 — örnek vasit-
?.(»
Yukardan matı:
1 — Açıkça. 2 — okunuşu. 3 — üye. vun saçı. 5 — Bir
♦3 — Boru sesi. 7 — Münakaşa ntmek. 10 — Napolöon’un Önünde mağlup olduğu kale. 12 — Düzensiz. 14 —Ced .15 — Su yolu. 19 — Katar. 22 — Kıraot et. 23 — Güreşte bir tâbir.
Bir harfin 4 — Hav-göz rengi.
DÜNKÜ BULMACANIN
HALLİ
Soldun sağa:
1 — Hedef. 5 — Dam. 8 — An. 9 — Fileto. 11 — Kelepir. 12 — ile. 14 — Ekol. 15 — Kasa. 17 — Ezik. 19 — Adâb.
21 — Işı. 22 — Zafiyet. 21 — Edevat. 25 — Ti. 26 — Mat. 27 — Melek.
Yukarıdan nnut^ı:
1 — HAlIk. 2 — En. 3 — Efe. 4 — File. 5 — Depozit. 6 — A-tılış. 7 — Mor. 10 — Leke. 11 — Kesafet. 13 — Labnda, 16 — Vida. 18 — Kırık. 20 — Ayak.
22 — Zem. 23 — Eter. 25 — Te.
îfitanbul Beyoğlu Anadolu yaluun Ankara tznıir
4199* 6053Ş
91
2251
Beyoğlu 44641 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60943
Ankara 00. İzmir 2222 Karşıyaka 15055
yolu — Erenköy — A.Cafer Ça-ğut^y
(’SKt BAK: Ahmetliye
IIEYIIEI İH Halk BfYfKMIA: Halk
İZMİR: Güzclyalı (Yuhlar) — Çankaya lAlnancak} — Tilkilik (Boamahane) — Şifa (Kememin) Yeril (Eşrefpaşa) %NKAKA: 1 ı.ıripa§a — Cebc-I-----ankuyu.
Salih Ereroğlu İle arkadaşları, soyadından kinaye şakalaşırlardı:
— Salih, aenln ermişliğin de var demek.
— Ne münasebet?
— Soyadında Erer diyorsun dn.
— Hayır ben er oğlu erim de o-nun için.
— O halde ne diye Eroginer almadın ?
Salih hiç değişmeyen bu nıükâ-lemeye her zaman, gülümser:
— Sizin gibi safdilleri şaşırtmak için.
Derdi ve herkes gülerdi.
Herkes Salih Erogluna gülerdi. Saf. temiz bir ruha, kuvvetli ba-zulara malik olan Salibin kadınlara ve roman kahramanlarına büyük bir zaafı vardı. Mahallede, hizmetçi kızlara sataşan simitçilere, yılışan sakalara göz açtırmaz, onları paylar, sonra kızların yarı hayran, yan müstehzi bakışları altında, göğsünü ve ba-zulannı şişirterek “Teşekküre filân lüzum yok, vazifem” diyen bir eda ile. yürür giderdi.
Fakat Salih, işsiz kalmıştı, iş arıyordu.
Bir gün gazetede bir ilân gördü: Büyük bir film rejisörü —rejisörlerin küçük yoktur— büyük bir kahramanlık filminde —bütün filmler büyüktür— baş rolü oynamak için amatör bir artist arıyordu. Salih vakit kaybetmeden telefona sarıldı ve hemen o gün saat 10 için randevu aldı. Reji-BÖr kendisini, o saatte, Beyoglun-da “Hayal” sinemasında gelip a-ramasını. adının Erfilm olduğunu bildirdi. Demek onda da erlik vardı. Salih, herhalde, diye düşünüyordu, anlaşırız.
Tam saatinde, Salih “Hayal,, sinemasının kapısında bulundu. Bir hademe:
— Bay Erfilmi mi aradınız? dedi, buyurun, holde bekleyin. Telefon etti, nerede ise gelir.
Sabah saatlerinde, sinemalar, metrûk birer mabede benzerler. Etraf loş. içerileri bomboştur. Gece açık bırakılan pencerelerden rüzgâr, esrarlı fısıltılarla girer, görünmeyen bir kapının kapanışı ürpertici uğultular yapar, köşelerden fırlayan kedilerin çakan gözlerinde masalların korkulan u-yanır., Pj
Holde, locaların arkasında bir koltuğa oturan Salıhe, ara kapıların perdelerinden süzülüp gelen bu mırıltılar bir mera re t veriyordu. Kalktı, orta yerde, tek ve zayıf bir ampulün altındaki koltuğa ilişti. Ne tuhaf, diye düşünüyordu. dışarda gündüz olduğu vakit sinemalarda gecedir ve karanlık bastığı zamanlar, buraları aydınlığa boğulur. Daha tuhafı, film oynatmak için etrafı karartırlar, aydınlıkta resimler görülmez. Halbuki bir şeyi görmek için ışık...
Kapı açıldı ve içeriye İşık girdi, yanında garip kıyafetli İki kişi vardı. Hızla ilerleyip, yan perdelerden birini iterek salonda kayboldular. Salih şaşırmıştı. Işık, mahallenin en güzel hizmetçi kızı idi. Fakat bu ne şıklık böyle! Az kalsın tanıyamıyacalrtı. Muhakkak hanımın elbiselerini aşırmıştı. Salih onu kaç defa futbolcu Kerimin sarkıntılıklarımdan kurtarmıştı. Burada işi ne? Kendisini görmediği muhakkaktı, zira, görmüş olsaydı, behemehal “A„ Salih Bey” diye kıntırdı. Evet, görmemişti ve burada işi ne ? foksa..
Kapı tekrar açıldı, biraz evvel gelenler gibi giyinmiş fakat çok asabi bir delikanlı rüzgâr gibi girdi, etrafına bakındı, Sallhi görünce yaklaştı;
— Bay Ereroğlu mu?
— Benim
Adam cevap vermeden Sallhi şöyle bir süzdü. Salih kimin karşısında olduğunu anlamıştı.
— Ben şef...
Durdu, hin kalbi tı:
Erfilm.. Yalnız, maale-
bir an düşündü. Sali-heyecandan çatlayacak-
— ..... Maalesef Bizi biraz bek-
leteceğini... Buyurun oturunuz, i-çerde görülecek acele bir işim var.
Ve cevap dahi beklemeden biraz evvelkilerin girdikleri kapı, o yürüdü.
Salih ne kadar bekledi? Bilmiyor Kafasının İçinde, ömrünün bu en nazik ânına alt hâtıralarında, havadis filmleri gibi, oradan oraya atlamalar var: Işık güzel kız — Rejisör acaba beni nasıl buldu. — Daha çok mu bekllye-ceğim — içerdeki acele İş nedir
— Yoksa atlattı mı — Peki amma Işık ile gelenler kim — Rejisör neden bu kadar sinirli — Âh ne olur bu rolü bana verseler
— Beklemekten’ bıktım — Herif beğenmedim derse pataklarını.
Birden, salondan canhıraş bir feryat yükseldi. Bir kadın:
— Yapmayın.. Yalvarırım size... Kıymayın bana.. İmdat... Can kurtaran yok mu?.. Salih Bey.. Yetişin.
Salih put kesildi. Ne oluyordu? Kıza bir şey mi yapıyorlardı? İçerde Üç kişi idiler. Fakat daha fazla bir şey düşünmeden:
— Korkma, geliyorum,
Diye haykırarak bir ok gibi 1-çenye fırladı. Fakat gördüğü manzara karşısında duraladı. Perdede bir film oynuyordu ve tam o esnada, salondaki ışıklar birdenbire yandı, başlar ona çevrildi.
Üç erkekle Işık yanyana oturdukları sıradan dönmüşler, hayretle bakıyorlardı. Sonra, birden kahkahayı bastılar.
Salih kapana tutulmuş bir lan gibi homurdanıyor, bön
bakıyordu. Vücudü titremeler 1-çinde idi. hâdiseyi bir türlü kavrayamıyordu. Lâkin onun böyle, yaylanmış bir ok gibi ileri atılmağa ve mücadeleye hazır, pençeleri açılmış vaziyette, bir kurtarıcı, bir müntekim cdasiyle duruşu, lııç de heybetten hali değildi. Nihayet sükûtu ilk bozan rejisör oldu:
- Güzel... Çok güzel. Tam istediğim gibi.
Ve yanındakilere dönerek:
— İşte, dedi, baş rol İçin aradığım tıp Buyurun Salih Bey.
Salih, artık bir şeye şaşmaz olmuştu. Makine gibi itaat etti. Yanlarına gelince rejisör:
Size, borabeı oynıyacağınu Bayan Işık Sönmez’i takdim ederim..
— A.. Salih Bey!
— Ne o? Tanıyor musunuz? Daha iyi... (Arkadaşlarına göstererek ı operatörümüz Kalas Çe-cer ve asistanım Lûtfi Görür.
Ve mütebessım ilâve etti:
— Bayan Işık için küçük bir tecrübe filmi almıştık... Mevzuun en hararetli sahnesi idi... Taarruza ugrudıgı, sevgilisinin kendisini kurtaracağı sahne... Demek sizi tanıyonlu da İlle “Salih ,Bey” diye haykırmakta ısrar ediyordu.
Döndü, asistanına sordu:
— Bay Sallhi nasıl buldun?.. Ona da bir tecrübe filmi alsak mı ?
— Lüzum yok.. Bence fevkalâde.. Gayet tabii oynuyor.
fa.
ona hep
ars-bön
i
** Hulrın llöO
TENİ İSTANBUL
Sayfa 0
GÜNÜN
•»
îtAİya bu harpten az çok mef* lûç bir istihsal cihazı, çok yer* terinden tahribe uğramış bir münakalât cihazı, bUyük kayıp* lara uğramış bir ticaret filosu ve bütlln bunlara inzimam et* mek üzere de korkunç bir enflasyon İle çıkmıştır.
Para, süratle sukut etmekte, harpten önceki değerinin 1-50 sine tekabül eylemektedir. Kim kaça çalışacağını, yahut elindeki eşyayı kaça »atacağını bllme-r ektedir. Gerçi, Fransa da aynı ( ı umdadır. Fakat, sukut nia-1 I, daha mutedildir, öyle ki, pten önce, Fransız frangı bir Inet ederken, harpten sonra bir Fransız frangı 2 liret yapmaktadır. Demek ki, Fransa, dört kere dav'-> iyi bir durumdadır.
İşte bu buhranlı günlerde, iş başına Pella getirilmiştir. Bugün yalnız Italyanın değil, dünyanın en muvaffak maliyecilerinden biri olan bu zat 1945 den 1947 ye kadar, İtalyan mâliyesini 1947 den günümüze kadar da İtalyan iktisadiyatının yeni mesnetlerini kurmaya muvaffak olmuştur.
1945 - 1947 arasında, ilk müşkülâtı yenmek lâzımdır. Hazine Nazın Pella’ya göre, İktisadî kaynaklan hem takviye etmek, hem de herkesin emrine âmade tutmak lâzımdır. Milli gelir yapısını yeniden inşa etmek ancak bununla kabil olacaktır. Buna muvazi olarak, vasati şahsî geliri istikrara götürmek, tasarruf hareketini takviye etmek, sânayi cihazını tasarruf sermayesinden istifade ettirmek lâzımdı. Fakat bütün bunların temeli, paranın istikran idi.
Aksi takdirde ne tasarruf hareketi gelişecek, ne de bu yoldan birikecek sermayelerden devlet yahut hususî teşebbüs faydalanabilecekti.
Pella, bütçede yaptığı tasarruflar sayesinde, para istikrarını temin etti. Hiç şüphe yok ki, Amerikan yardımının bunda büyük rolü oldu. Yani bütçe tasarrufları. Amerikan yardımı sayesinde yapılabildi.
Hazine Nazırının bu muvaffakiyetti politikası sayesinde, tasarruf sermayeleri 1948 de, iki misline çıktı. Ve millî gelir tablosu, bu şekilde teessüs etti:
1947 Safî millî gelir 5.493 milyar
• • gayri aafl gelir 6.195 H
1948 Safî millî gelir 6.381 II
tf gayri safî gelir 7.243 ft
1919 Safî millî gelir 0.691 II
gayri «afi gelir 7.503 II
Mukayese edilince, 1949 da millî gelirin 1938 seviyesine vardığı görülür. Üç senede, harbin açtığı uçurum kapatılmıştır.
Fakat Pella, birinci safhanın bu muazzam muvaffakiyetinden memnun görünmüyordu. İki sebeple :
Birincisi, bu millî gelirin İtalyan vatandaşları arasındaki inkısam tarzında, Pella’nın istediği adalet henüz mevcut değildi.
İkincisi, Italyada, vasati şahsî gelir, eskisi gibi, çok düşüktü.
anın mali lî çehresi
Yazan: Burhan BELGE Bir İtalyan vatandaşı, senede, bir Fransızın kazandığının ancak yarısını, bir Ingilizinkinin dörtte birini ve bir Amerikalı-nınkinln yedide birini kazanabiliyordu.
'Millî gelir düşüklüğünün başlıca âmilleri ise, bir yandan istihsal vasıtalar ile İktisadî kav-nakların (kömür, demir v.s.) eksikliği, bir yandan da nüfusun çokluğudur.
Bu, Italyanın geçen asırdan beri başlıca hastalığıdır. İtalya, nüfusunu besleyemiyen bir memlekettir. Mussolini bu sebeple bir taşma ve genişleme politikasına sapmış, ondan öncekiler de bu yüzden çareyi müstemlekecilikte aramışlardı.
Pella’nîn gayretleri dahi, bu hastalığa bir deva teşkil edecek değildir, ltayada bugün, resmen kayıtlı 1.600.000 işsiz vardır. Fakat, işsizler bundan ibaret değildir. Çünkü fazla memurlar başta gelmek suretiyle milyonlarca insan, Italyan iktisadiyatında, müstahsil değil, müstehlik durumundadır.
Zaten Pella’ya göre de, Italyan İktisadî cihazını tam mâna-siyle rasyonel çalıştırmak tek başına kendi elinde değildir. Avrupa ve dünya işleri, düzeldiği nİBbette, Italyanın bu kök-derdi de ortadan kalkmış olacaktır.
1948 den sonra Pella, programının ikinci safhasını tahakkuk ettirmeğe başlamış ve bunda da muvaffak olmuştur.
ikinci safha, şu noktaları ihtiva etmektedir:
1) Geçim masraflarında istikrar,
2) Ücretler ile geçim masraf-rafları arasında daha iyi bir münasebet tesis eylemek,
3) Devlet, kendi ihtiyaçları için para ihraç etmemiştir.
4) Piyasadaki talep yekûnu artmıştır,
5) Ticaret muvazenesi düzelmiştir,
6) Millî gelir yeniden kurulmuştur,
7) Sınaî istihsalâtta artış
vardır. ' •
1948 senesini 100 olarak kabul edersek, 1948 de istihsal 107 yi 1949 da ise 114 ü bulmuştur.
Bu ikinci safhanın tamamlanması ile, İtalya, Avrupa camiasındaki yerini, şerefi ile mütenasip bir şekilde almış bulunmaktadır.
Bizim gezip görmekte olduğumuz İtalya, budur. Harıl harıl çalışan, hariçle olan münasebetlerini yeniden normal bir şekilde kabul edebilen; ne lâzımsa yapabilen yahut parasını vererek ithal edebilen bir İtalya, artık mevcuttur.
Bunun bir adım daha ilerisini, plânın üçüncü safhası temin e-decektir. Üçüncü safha, sanayide ve ziraatte genişlemeyi gaye edinmiştir. Buna dair olan müşahedelerimizi gelecek yazımızda arzedeceğiz.
J/.mir rıhtımındı^ incir nnndıkları bir vapura yüklenmek ü/.cre nıra bekliyor.
İzmir İncir kooperatifi, bugün yıllık toplantısını yapıyor
Bu toplantıda, 1950 satış politikası hakkında mühim kararlar verilecek
İzmir, 25 (Hususî) — İzmir İncir Tarım Kooperatifi yarın (bugün) yıllık toplantısını yapacaktır. Bıı toplantıda 1950*1951 «atış politikası hakkında, yeni kararlar da verilecektir. İdare heyetinin bu yolda hazırladığı bir rapordan $u parçayı aynen aşağıya alıyoruz:
Kooperatifçilik seviyesi yeter derece gelişip serpilmemiş inemleKet-ler de bu çeşit teşkilâtın en cazip noktası, günlük menfaatler olmuştur. Bölgemizde harp içinde kooperatifçiliğin süratle inkişafı bunun en a-çık misalidir. Piyasada satış zorluklarının meydana geldiği ve satış kooperatiflerinin müsait barem fiyat-lariyle geniş avans verdiği yıllarda teşkilâta giriş talepleri artmış, teslimat nispetleri yükselmiş, aksı halde de dühul talepleri hemen hiç kalmamış ortakların küçümscnmiyecek bir miktarı taahhüdünü hiç ifa etmemiş ve bir kısmı da taahhütlerini cüzi miktarda yerine getirmiştir
istatistiklerle sabit bulunan bu hal bu teşkilâtların sağlam temellere dayanmadığını pek açık surette göstermektedir. Kooperatifçilik bakımından yıllardır bu halin devamında koope-rutörler kadar kooperatif prensip ve ahlâkının yayılmasını ihmal bakımından idarecilerin de büyük kusurları vardır. Günlük menfaat peşinde daimi ve müstakbel menfaatini göre-miyen kurnaz müstahsil, kooperatifleri bir fiyat sigorta müessesesi telâkki etmiş ve ancak piyasada müşteri bulamadığı takdirde taahhüdünü yerine getirmiş ve bu teşkilâtla ilgili, günlük menfaatlerin icaplarından ibaret kalmıştır. Ortaklık vasıflarım ve bu vasıfların kaybedilmesi hallerini sarih olurak göstermiş bulunan statü hükümleri öldürülmüş ve mübalâğasız olarak ifade o-lıınabillr kl kooperatifçiliğin soysuz-lastınlması, bilerek veya bllmıycrek teşvik olunmuştur.
Harp konjonktürü içinde mahzurları pek göze çarpmıyan hu durum, müstakbel kooperatif hareketlerinin
ölüm tehlikesi taşıyan bir zaaf noktasıdır. İhracat işlerinin normale doğru gittiği bu yıllar içinde ciddi tedbirler alarak statü hükümlerinin kayıtsız şartsız tatbikına başlanmadığı takdirde maddi bakımdan en sağlam durumda bulunan Birliğimizle ona bağlı bulunan İncir Satış Kooperatiflerinin bir mevsim İçinde meydana gelebilecek bir fiyat sukutu karşısında bir iş yılı zarfında yıkılması kaçınılmaz bir âkı bet olacaktır. Bundan başka idare organlarının kanun ve statünün kooperatifçilik vasıfları hakkındaki sarih hükümlerini ihmale salâhiyetleri olmadığı gibi mesuliyetleri de açık ve sarihtir. Bunun için Birliğin ve Birliğe bağlı Satış Kooperatiflerinin önümüzdeki yıl iş siyasaları, bu büyük tehlikeyi önleyici olması kaçınılmaz bir hale gelmiş bulunmaktadır.
Bu bakımdan müstakbel yıllara da şâmil olmak üzere:
Madde: 1 — a) Satış Kooperatifleri Statüsünün 47 nci maddesi gereğince her yıl mahsul İdrakinden evvel ortakların mutlaka mahsul beyannamesi vermesi,
bı Beyannamenin vaktinde alınması İçin Yönetim Kurullariyle Satış Kooperatifleri Müdürlerinin gerekli tedbirleri alması,
c) Beyannamelerin alınması ve beyannameleri vermekten iatinkâf edenler hakkında Birlik Yönetim Kurulunun vereceği kararlar dahilinde gönderilec ek talimatların tam ve kâmil şekilde tatbik edilmesi,
ç) Statü hükümlerini yerine getirecek talimatı tatbik etmiyen yönetim kurullarının, kontrol kurulları tarafından çağırılacak fevkalâde umumi heyetlere, vazifelerim yapmadıklarından ve salâhiyetlerini kötüye kullandıklarından dolayı Iskatlarının teklifi,
d) idare kurullarının, statü hükümlerini yerine getirmemeleri, satış kooperatifleri müdürlerini mesuliyetten kıırtaramıyacağından bu kurulların kamın ve statüye aykırı ka-
Çinde yeni ticaret rejimi
Hükümet, hususî endüstriyi’de himaye edecek
Hong Kong (Hususî) — Kanton raporlarından anlaşıldığına göre, merkez ve güney Çin devlet ticaret organizasyonlarına, gıda maddeleri, tuz ve kumaş hariç bütün malların perakende satışlarının durdurulması hususunda emir verilmiştir. Bu maddeler hariç, organizasyonların faaliyetleri toptan te hususi satışlara münhasır olacaktır. Pekin konferansında Hükümetin hususi endüstriyi korumak için tedbirler alacağı konuşulmuştur.
Bu karara göre, silâhlı kuvvetler ve resmi hükümet daireleri mülkiyetindeki kooperatifler kaldırılacak ve hükümetin yahut silâhlı kuvvetlerin ucuz fiyatla aldıkları fabrika ve imalâthaneler eski sahiplerine iade edilecektir. Müşahitler, bu yeniliğin daimi mİ. yoksa komünistlerin ekonomi işlerinden anlamamaları dolayı-siyle, işi hususi endüstriye bırakıp, kendileri muktedir oldukları zaman tekrar istihsal işlerini ellerine almayı mı düşündükleri hususunun henüz kati olmadığını bildirmişlerdir.
varların ittiba ederek vazifelerini yapmıyan müdürlerin İşten el çektirilmesi ve tazminat hakkından mahrum bırakılması,
Statünün 8 inci ve 47 nci maddeleri gereğince taahhütlerini yerine getirmemek suretiyle ortaklık vasfım kaybetmenin temel vesikası yukarıdaki fıkraların tam tatbikatıyla elde edilebilir. Bunlar vaktinde yapılmadıkça şimdiye kadar olduğu gibi taahhüdünü yerine getirmıyen gayrı dürüst ortakların mahsul mevsiminden sonra ademi teslim hak-kındaki yersiz mazeret iddialarını reddetmeye imkân bulunamaz.
Normal zamanlarda İncir mahsulünün en büyük sarfiyatı krismas yortularındadir. Bunun için endüstri inciri müstesna ihracatın en son sevk tarihi kasım ayının on beşine kadardır. Bu tarihten sonra yapılacak sevkıyatın krismas yortularından evvel perakendeciler eline erişmesi mümkün olmadığından mahsulün elde kalması ve endüstri ihtiyacı için müşteri bulunması zarureti vardır.
Bursada koza satışları
Kooperatif, kredi bulamadığından nâzım rolünü oynıyamıyor — Borsa, şiddetli tedbirler aldı — Koza Hanında bir hâdise oldu
Bursa (Hususî muhabirimizden) — Koza Batışları en hararetli safhasına da girmek Üzeredir. On iki günden beri koza satışları devam etmekte İse de asıl büyük satış kampanyası-nın Önümüzdeki hafta İçinde açılacağı şüphesiz sayılmaktadır.
Borsa umumî kâtipliği bu senek 1 satışlarda intizamı muhafaza ve müstahsilin aldanmaması için geniş tertibat almıştır. Borsa İdaresi. İkişer kişilik 20 ekip hazırlamış ve bunları satışın temerküz ettiği Koza hanına toplamıştır Bunlar bilhassa tartıların selâmetini temine çalışmaktadırlar. Ayrıca bu ekiplerin bazıları civardan borsaya koza getirildiği şehir dışındaki yol ağızlarına yollanmıştır. Bu suretle kaçak koza satışlarına ve müstahsilin elinden yok bahasına alınmasının önüne geçilmek istenmiştir. Bu ekipler bu hafta 20 den 70 e çıkarılacaktır. Satışları kontrole memur olanların kollarına bazubentler konmuştur. Koza hanının içine ayrıca oparlor tertibatı yapılmış ve müstahsile, bazı parazitler tarafından aldatılmamalı için öğütler verilmeye başlanmıştır. Resmî memurlardan başka ayrıca gizli kontrolörler de vazife halindedir. Borsa İdaresi kırıcıların da faaliyetlerine mâni olmak üzere tertibat almıştır. Borsada n müstahsilin eline verilmiş olan satış puslalan üzerinde bazı mÜkerrcrci-ler tarafından kurşun kalemle yapılan işaretler, puslalar üzerinde iz bırakmakta ve bu da müstahsilin elinden mallarını ucuza kapatmak isteyen komisyoncuların işine yaramaktadır.
Bu yüzden dün Koza hamında Borsa Umumî Kâtibi Osman Cudi ile mükerrereller arasında şiddetli
Bradford yün piyasası
Bradford 25 (Hususî) — Bradford yün piyasasının her kolunda durgun bir hava esmektedir. Taranmış yün fiyatlarında bir değişiklik yoktur.
Taranmış yün müstahsilleri geç sevkettlklerl mallardan bir hayli ziyan görmüşlerdir* ve şimdi merinos ve melez yünlerini üç ay içinde sev-kedeblleceklerinl bildirmişlerdir. Malların daha kısa bir zamanda sevkıyatı her halde iyiye doğru bir adımdır.
Geçen aya nazaran fiyatlar nispeten daha düşük ise de. taranmış yün müstahsillerinin cari ham malzeme fiyatlarından daha aza satacağı şüphelidir. Spekülâtlf satış gelecek A-vustralya mevsiminin durumu beklendiği için yapılmamaktadır. Şimdilik Bradford piyasası son derecede durgundur ve yapılan muamele kâfi değildir.
Amerikanın otomobil ve kamyon imali
Detroit 25 (Hususi) — Otomobil ve kamyon imalâtı Amerlkada yeni bir rekor kırmıştır. Bu hafta 194.639 parça mal imal edilmiştir. Geçen hafta bu miktar 191.417 İdi; geçen sene ise 139.005 idi. Bu haftanın imal malları arasında 161.126 otomobil ve 30.313 kamyon vardır. Birleşmiş Kanada ve Amerika fabrikalarının müşterek imalâtı otomobil ve kamyon miktarı beraber olarak 203.689 idi. Kanada fabrikalarının İmalâtı 6.677 otomobil ve 2.373 kamyon idi.
Ford Motör Şirketinin piyasa reisi Mr. H, D. Everett’in söylediğine göre, piyasadaki eski arabaların yerini yeniler alacaktır.
bir münakaım çıkmış, Osman Cudl. müstahsilin eline borsadan verilmiş olan satış pastalarına teklif mahiyetinde fiyat yazılmamağını. bu usulün komisyoncuların evvelce mala ne fiyat verildiği hususunda birbirlerine işaret vermek mahiyetini taşıdığını, bu usulün bir hile olup müstahsil aleyhine netice verdiğini ileriye sürerek buna mâni olmak isteyince birkaç komisyoncu ağız kavgasına başlamışlar, çekilmek tehdidinde bulunmuşlardır. îş büyümek istidadını gösterince aklı başında birkaç alıcı tüccar, işi yatıştı muşlardır. Neticede borsa umumi kâtibinin usulüne İntibak edilmiş ve müstahsil kendi önünde cereyan eden bu mücadeleyi memnuniyetle ve (Allah razı olsun) sesleriyle tasvip etmişlerdir.
Koza piyasası 12 haziranda 173 ilâ 217 kuruş arasında oynamış, 20 hazirana kadar 29.807 kilo koza bu fiyatlar üzerinden satılmıştır. Fiyatlar şimdi 160 . 230 kuniş arasında temevvüç etmeye başlamıştır. Resmî vasati 207 kuruştur. 22 haziran günü 15.000 kilo da bu fiyatlar Üzerinden satılmıştır Hararetli satışlar başlamış olduğundan borsa, müzaye. •deli satışlara nihayet vermiştir. Şimdi pazarlıklı satışlar başlamıştır, pazartesi günü (bugün) piyasaya 100.000 kilo koza geleceği tahmin edilmiştir.
Koza tacirlerinin hemen hepsi iyi telâkki olunabilecek fiyatlarla alıcı olmaktadırlar. Ancak kredi temin edemeyen Koza Kooperatifleri Birliğinin bu sene piyasaya girememiş olması ortaklar arasında teessürle karşılanmıştır, Bundan sonraki muameleleri yine bildireceğim...
Cenup bölgelerinde buğday mubayaatı
Birkaç yerde selektör tesisatı yapılıyor
Adana, 25 (Hususi) — Adana ve civarında hububat alış verişi hızla devam etmektedir. Sırf Toprak Ofisin mubayaası günde 1400 tonu bulmaktadır.
Erzurum, Erzincan, Diyarbakır, Malatya ve Elâzığ taraflarına yapılan buğday sevkıyatının da henüz arkası alınmamıştır.
Adana Teknik Tarım Müdürlüğü tohumluk hububatın elenmesi için, mevcut üç seyyar selektörü çiftçilerin hizmetine tahsis etmiştir. Bu selektörler YUregir ovasında çalışacaktır. Ayrıca KaraisalI, Osmaniye, Ceyhan, Kozan, Kadirli ilçelerinde de birer selektör bulunmaktadır. Misis bucağında bir selektör evi yapılmıştır. Mihmandar ve Büyükdlkülde de birer selektör evinin inşasına yakında başlanacaktır. Hububatın selektör-lenmesi 1yi tohum teminini ve üstün kalitede buğday istihsalini kolaylaştırmaktadır, '
Limanımıza gelen ithal malları
Hafta İçinde limanımıza gelen 12 gemi ile» 268 ton demir çember, 112 ton kimyevi madde, 364 ton demir tel. 247 ton ziraat âleti, 197 ton demir çubuk, 212 ton makine yağı, 20 ton boya, 70 ton ham kauçuk, 62 ton demir boru, 140 ton çinko, 386 ton kâğıt ithal edilmiştir.
ihracat mevsimi yaklaşmaktadır. Pamuk, fındık gibi maddeler üzerine olan alivre satışlar, en hararetli bir devreye girmiştir. Halbuki bu mevsimde bu iki maddeden başka diğer ihraç mallan üzerine de bağlantıların başlaması lâzımdı. Şimdiye kadar en mühim ihraç maddelerinden üzüm, incir gibi maddelerin yeni sene fiyat baremleri henüz ilân edilmiş değildir. Bu itibarla tüccar, yeni bağlantılara girmek hususunda haklı olarak tereddüt etmektedir. Bu tereddüdü icap ettiren sebepler nelerdir’ Bu soruya cevap verirken, dış ticaret rejimi üzerinde durmak zorundayız.
Bilindiği gibi, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Paris-te 19 memleket arasındaki serbest ticaret anlaşmasına muvazi olarak, yeni bir dış ticaret rejimi tanzim etmek kararındadır. Henüz Bakanlık bu yolda bir karar vermeden evvel, muhtelif İktisadî teşekküllerin, hattâ na-zarıyecilerin de fikrini almayı faydalı görmüştür. Bir anket mahiyetinde olan bu fikir araştırmaları henüz bitmiş değildir. Fakat yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, ihracat mevsimi için hazırlıkların başladığı, tüccarın vadeli satışlara, yem bağlantılara girdiği bir sırada, dış ticaret rejiminin şimdiye kadar piyasaca malûm olması lâzım gelirdi. Alâkadarlara göre, hu yoldaki tetkiklere devam edilmesi, fikir soruşturmaları pek uzun sürme-melıdir. Rekolteler hakkında daha kati malûmat elde edi-len mahsulün, piyasalarca fiyat bakımından kıymetinin takdir edilmesi lâzımdır. Bu itibarla piyasanın daha fazla intizar devresinde kalması, hiç te doğru değildir. Bir an evvel üzüm, incir, fındık gibi maddelerin fiyat baremlerim ilân etmek şarttır.
İSTANBUL :
Geçen hafta içinde, Ticaret Bordasında tiftik ve yapağı birinci plânda gelen maddeler arasında idi. Tifrik ı-atışiarı mevsim başında olmamıza rağmen, en yüksek f»yat üzerinden muamele görmektedir. NaUlreUmallar 3.'5 kuruşa kadar «atış görmüştür. İstekler en ziyade lng tereden vâki olmaktadır.
Yapağıya gelince, bu sene dünya yapağj piyasasının hararetli bir devreye girdiği, her tarafta yün müzayedelerinin ve hağlantılannın başladığı malûmdur. Bu şartlar aJtjnda yapağılarımızın her tarafla büyük bir rağbet kazanacağına emin (»lanlar çoktur. Fakat fazla emniyete kapılarak, Sunyeye yapağı ihraç etmemek bir malın ihraç edildiği bir yerde «arfolunup olunmadığını tevsik etmek gibi formalitelere girişmek,
İstanbul ve İzmırde haftalık piyasa vaziyeti piyasada yapağı ticareti için yeni bir müşkülât diye telâkki edilmektedir. Bu gibi formalitelerin, bir malın ihraç edildiği memlekette, ne tarafa sevkedildiğini merak etmek, bunun tevsikına kalkışmak, serbest ticaret nizamını tahdit etmekten başka bir netice vermediği çok defa görülmüştür. Bu itibarla Ekonomi ve Ticaret Ba-
kanlığının çok tecrübe edilmiş ve hiç bir netice elde edilememiş bu formalitelere girişmemesi çok arzu edilmektedir.
Fındık satışlarına gelince, hafta içinde alivre satışların daha mutedil bir hale girdiği müşahede edilmiştir. Bu yüzden zoraki olarak 200 kuruşa yükselen fındık fiyatları. 193 kurusa kadar gerilemiştir. Bu fiyat seviyesini mutedil bulanlar vardır. Zira 1950 mahsulünün ortalama olarak yüzde elli nisbetinde noksan olduğu, artık anlaşılmıştır. Bu itibarla önümüzdeki ihraç mevsiminde, iç fındık fiyatlarının bu seviyeden aşağı düşeceğine ihtimal verenler azdır. Yalnız fındığın dış piyasalarda en mühim rakibi olan dünya badeın mahsulü hakkında hakiki malûmat almak kabil olamamıştır. Söylendiğine göre, Italyada, badem mahsulünün evvelce tahmin edildiği kadar bol olmadığı ileri sürülmektedir.
Yağlı tohumlara gelince; 1919 mahsulünden yalnız keten tohumu canlılığını muhafaza etmektedir. Diğer stoklar azalmıştır. Tüccar, yeni sene mahsulü üzerine araştırmalar yapmaktadır. Bir piyasa haberine göre, Trakyada müstahsilin ayçiçeği ziraatine geçen seneki kadar rağbet etmediği, netice itibariyle ayçiçeği tohumunun az olacağı söylenmektedir. Bu haberin ne dereceye kadar ciddî okluğunu tevsik etmek zordur. Esasen rekoltelerin idrâkinden evvel, piyasada muhtelif temayüllere göre, hu yokla yekdiğerine aykırı haberlerin zuhur etmesini tabii görmek lâzımdır. Nebati yağlar da, yağlı tohumlara muvazi olarak durgun bir vaziyet arzetmekte-dir. Nebatî yağ grupu içinde, mahallî piyasa isteklerine göre en ziyade zeytin yağı üzerine muameleler olmuştur. Alıcılar, ihtiyatlı hareket ederek az miktarda mal aklığı için, fiyatlarda gerileme müşahede olunmuştu^^
Hafta içinde Ticaret Borsasmd■ n
durumunda bir değışikj^,■m•
İZMİR :
İzmir, 25 (Hususî muhabirimizden telgrafla) — Son hafta içinde lâmir Ticaret Borsasında bütün muameleler üzümle pamukta toplanmış ve dikkate değer satışlar tescil edilmiştir.
İngiliz iaşe Nezaretinin 1949 mahsulü çekirdeksiz kuru üzüm bağlantılarının en geç 24 haziran akşamına kadar kapatılacağı hakkındaki tebligatının hafta ortasında borsada ihracatçılar arasında yaratmış olduğu şaşkınlık havası ancak birkaç saat devam ettikten sonra, ihracatçılar hakikati elle tutarcasına görmek, maharetini gösterdiler. Hafta sonuna kadar teslim edenin üzümleri eslim alınacağı için ihracatçılar günün 24 saatinde iş yerlerini çalıştırarak hazırlayabildikleri miktarlarda üzüm teslim ettiler. Son dakikada Ingiliz İaşe Nezareti temsilciliği, teslimatın 15.000 tona yaklaştığını beyan etmiştir ki. bu miktar, girişilen aahhüten akriben 2.000 ton noksandır. Bununla beraber İzmir tacirlerinin, memleketin ticari şerefini, kendi zararları pahasına kurtardıklarını kabul etmek lâzımdır.
Bu suretle İngiliz satışı kapandıktan sonra elde takriben 5.000 tona yakın üzüm kalmıştır. Bu üzümlerin ufak partiler halinde muhtelif memleketlere şevkleri için bazı temaslar başlamıştır. Bilhassa Üzüm Birliğinin kutu temin edemediği için teslimatını tamamlamamış olması, belki yarın ortakların itirazlarını mucip olacaktır.
Hafta içinde borsanın hareket merkezini pamuk mahsulü teşkil etmiştir. Peşin satışlar normal seviyesini muhafaza etmekle beraber eylııl - ekim - kasım teslimi alivre satışlar büyük bir süratle inkişaf etmiş ve avanslı ve avanssız satışlarda fiyat tevessüü görülmüştür. Geniş bir pamuk rekoltesi karşısında bulunmamıza rağmen alivre satışlarının takıp ettiği seyir, bu yıl da pamuk mahsulünün en iyi şartlar altında satılma istidadında bulunduğunu göstermektedir.
Pamuk yağı satışlarında durum bir hafta öncesinden farklı değildir. İstek vardır. Fakat büyük miktarda olmiajrrıı.ştır. Pamuk çekirdeği satışları gayet hareketli ye fı.^l ümit verici olmakta devam etmiştir.
Şimdi borsada muamele görmekte olan pamuk ve çekirdek fiyatları hakkında salim bir fikir edinilmesine imkân yoktur. Dış ticarete taallûk eden kararların ilânından sonra fiyatlarda bir istikrar beklemek yerinde olur.
. ADANA:
Adana, 25 (Hususî muhabirimizden telgrafla) — Yeni mahsul pamuğun piyasaya gelmesine az bir zaman kalmış olmasına rağmen 1949 malından elde 25 bin balyaya yakın muazzam bir stok bulunmaktadır. Hafta zarfında Avrupa memleketlerinin bir çoğundan muhtelif teklifler alınmışsa da ufak tefek bir iki işten başka esaslı bir anlaşma mümkün olamamıştır. Bir taraftan Mısır, diğer taraftan Çukurova pamuklarında yeşil kurt görülmüş olduğundan stoku bulunan firmalar mallarını emniyette görmeğe başlamışlardır. Bu emniyet hissiyle tatlı bir fiyat bulmadıkça ellerindeki stoklan çıkarmak istememektedirler. Adana piyasasıyle hariç piyasalar arasında bugüne kadar herhangi bir açığa satış da olmamıştır. Izmirin itiyadına rağmen Adanalı firmalar açığa satışlardan sarfınazar etmektedirler.
Yeni mahsul keten tohumu satışı da henüz hararet-lenmerniştir. Esasen bu yıl mal çok azdır. Pamuk ekimi Çukurovada yıldan yıla genişledikçe keten tohumu ve hububat sahası mütemadiyen daralmaktadır. Bu yıl pamuk ekilen sahaların genişliği 2.5 milyon dönümü bulmuştur. Borsada pamuk, keten tohumu, susam, hububat üzerine olan muameleler bir nevi perakende satışlar halini almıştır. Hububat Üzerine en büyük muameleyi Toprak Ofisi yapmakta, günde 1400 tonluk büyük mubayaalarla rekor kırmaktadır. Ofis, haziranın ilk haftasından bugüne kadar 17000 ton buğday almıştır.Müstah-sil, Ofisin alım yerlerine o kadar çok mal getiriyor ki, normal bir mtibayaa esasına göre kurulmuş olan teşkilât fazla mesai yapmak zorunda kalmaktadır. îlk sıralarda günde 300-400 ton mubayaa yapan Ofisin günlük aliminin şu sıralarda 2000 .una yaklaşacağı ümit edilmektedir.
Hafta zarfında Mersin ve İskenderun piyasalariyle hu limanlarda da mühim bir şeyler olmamıştır. Satış muameleleri geçen hafta tekemmül eden pamukların Mersin limanından ihracınA hafta içinde de devam edilmiştir. Keza bu hafta pamuk yağı, pamuk küspesi, susam, keten tohumu, harnub, kepek ihracı olmadığı gibi fıyalarda da kayda değer bir değişiklik görülmemiştin,
Sayfa 6
YHJNÎ İSTANBUL
26 Haziran 1950
edilmektedir
güneş
osu
Helm'ın meydana
kadın, bütün hu İçin, gayet şık
neş altında
Mevsimin bu son yeniliği tersi ve yüzü mor ile yeşil gibi iki renkli “Havlu” kumaştan yapılmış kısa ve büyük cepleri olan yahut da, kapü-şonlu düz beyaz ceketler halinde giyilmektedir.
Plâj mantoları, mevsimin yeniliğini teşkil etmektedirler. Acaba buna sebep, kadınlarda yem bir utanma hissinin belirmesi mi, yoksa, havlu kumaş denilen yeni bir kumaşın meydana çıkması mı? Her neyse, beyaz fon üzerine mor ile yeşil renkli yahut kapüşonlu beyaz kaptan meydana gelen bu mantolar, aynı zamanda vücudu iyice kuruladığı için sıhhidir.
ve cilâlnnmıştır. Vücudu kalın bir sütlyen ve hafif bir skandalin mıı-
Ontın saçları daima fırçalandığından yumuşak, düzgün ve muntazam bir şekilde ayrılmıştır. Dudaklarının kenarı kalemle çizildiğinden sürdüğü ruj hiç taşmaz.. Kirpikleri ve gözleri parlar, burnu daima pudralıdır. Maklyajı pürüzsüz, tırnakları çok uzıın olmamak sartlyle törpülerimi veya ince olsun, dnlıııa hafaza
Kır mayo müsabakasında bu genç hanını, be railerindeki İki köpeğin renklerinin aynı olan emprime bir mayo giymekten çekinmemiştir
VÜCUDA ustaca serpilmiş bir kaç plâstik yapraktan müteşekkil küçüklük rekoru kıran "Bikini" mayolar, artık modacılar tarafından rağbet görmediklerinden yerlerini daha "Kapalı" mayolara teıketmişlerdir.
evsaflyh* hu senenin modası net ve sade addedilebilir. Aynanın karşısına geçip
Şayet bel denilen doma yolardan safı nal ocağı ıııza. iki parça olmayan bütün
Güneş banyosu için, çeşitli basma ve ketenden yapılan elbiselerin hemen hemen hepsinin omuzları açıktır. Omuz açıklığı, bu senenin modasının en karakteristik tarafıdır. Sokakta uzun müddet yürümek icap ettiği takdirde, bu elbiselerin üzerlerine omuzları örten bolero ve e-şaıplar alınmaktadır.
rif mayoların etekleri mayo ile aynı boydadır Üzerlerine bir plâj mantosu giyildiği takdirde gayet zarif bir kıyafet meydana gelmektedir.
kırmızı beyaz üçgenlerden gelmiş güzel bir keteıı elbisesi
Plajlarda, üstünde bir kaç bant bulunan sandallar, hasır ve sicimden yapılmış ayakkabılar giyiliyor. Bunlar ekseriya mayo veya elbiseyle asortidirler. Bazan mayo ile beraber deniz böceklerinin kabuklarından yapılmış renkli kolyeler de takılmaktadır.
Bu sahada da nylon, oldukça mühim bir rol oynuyor. Su geçirmez dö-piyes mayolar, ekseriya nylon saten, croknyl, tastex’den yapıldığı gibi, kurdele ve Afrika. Meksika yahut Asya motifleriyle süslenmiş keten iplikli mayolar, vü-cudü çok güzel göstermektedir Bu sene kapitone mayolar da, bir yenilik teşkil etmektedir.
Döpiyes mayoların yanında bu sene, üzerine eteklik giyilen düz mayolar da vardır. Bu za-
Kırmızı beyaz çizgili l>lr plâj mantosu. Hem nni)o, hcın de elbise İle giy ilebilir
W*
Brlk renkte ten klasik bir
Tahiti ndalurıuda giyilen e. , *1.110 sıırong-hırdıtn ilham alınan hır plâj ansahlı
Bu olduğu çalışınıza koyulun, fakat asla kendinizi aldatmayın kısmınızda fazla yağ tabakaları mevcutsa, “Bikini0 piyes mayolardan giyerek, vücudunuzu muntazam göstermişe çalışın. Çok zayıfsanız, fazla dekolteye kaçmayın. Şayet vücudunu/ çok yumuşaksa jimnastik yaparak adalelerinizi kuvvetlendirin. Biraz zayıfhunı.va ihtiyacınız varsa. sekiz gün rejim yapma cesaretini gösterin. Hastaysanız, sıhhatinize dikkat edin. Evet, evet bütün bunlar can sıkıcı şeyler. Fakat bir hafta müddetle “istiyorum” deyin: Güzellik bir gül gibi bin bir zahmetle elde edilir, günün birinde bu gül de siz olabilirsiniz.
BU güzel yaz günlerinden istifa-de ederek, cildinizi güzel le.ştir-miye gayret ediyor musunuz? Mat ve ince bir tene sahip olabilirsiniz amma, acaba deriniz sağlam mı? Güneşe çıkmadan önce, hiç olmazsa bir hafta cildinizi yağlı kremlerle beşleyiniz. Şayet, güneş cildinizi kurutuyorsa veya güneş yanığı yüzünüze yakışmıyorsa. kenarlı bir hasır şapka giyin. Zaten bu sene çok moda.
Bazan gayet iyi yanmanıza rağmen, burnunuzun üzerinde çile benzer lekeler belirir. Bunun önüne geçmek için, içinde kinin bulunan bir kremi burnunuza sürün: Krem bu kısmın yanmasına mâni olmadığı gibi, lekelerin meydana gelmesine de mâni olacaktır.
Şayet cildiniz nazikse, denize girmeden önce yüzünüze badem yağı sürün. Mukavim ciltler için deniz, gayet iyi bir toniktir, yüze sıhhatli bir hal verir, fakat denizden çıkınca, tuzlu suyu zeytin yağı ile temizlemeyi ihmal etmeyin.
Güneş cildinizi tahriş ediyorsa, her gece yatmadan Önce mey-va kabuklarından bir maske yaparak on dakika kadar istirahat edin ve sonra yıkayıp yatın.
Çok yandığınız zaman tırnaklarınıza cilâ sürmeyin ve ellerinizi sık sık badem yağı ile ovalayın. Bacaklarınızın derisini de ihmal etmeyin. Çorapsız gezildiği zaman sakın bacak tüylerinizi almayı u-nutmayın. Ellerinizin aksine olarak ayak tırnaklarınıza mümkün olduğu kadar kırmızı ruj sürün. Zira çıplak bir ayağı hiç bir şey, tırnak cilâsı kadar güzel süsliye-mez Topuklarınızı .sünger taşiyle ovalıyarak. nasır tutmalarına mâni olun.
iıısan bazaıı omı diye tasvir etler. Buna rağmen bu değildir; fakat yüzü muntazam, saçları ile boyanmış, kirpikleri parlak ve nettir, net olduğu İçin “Güzellerin güzelT’dlr. Her ne tipte olursanız (dıınıız, -hatta çirkin olunuz- kendi kendinize has bir güzellik yaratabilirsiniz. Gayretleriniz, sabrınız, enerjiniz, iradeniz sayesinde, yaşınız kaç olursa olsun, değme güzellerden daha cazip olabilirsiniz. Fakat her şeyden evvel dikkat edeceğiniz bir nokta var: İliç bir şekilde hiç bir yerinizi İhmal etmeyiniz, “Adam sende!’’ cümlesini unutunuz. Köylere aynanın karşısında kendinizi aldatmadan dakikalarca durnuya alıştığınız takdirde, hayatla karşılaştığınız vakit de İnsiyaki olarak doğru yolu takihcdersinlz. Bu hafta çok yorgun olduğunuz için başınızı yıkamayı İhmal mi ettiniz? Güzel bir böreğin karşısında İradenize hâkim olamadınız mı? Öyleyse nefsinize karşı dürüst ve net davranmamışsınız. Karar verme zamanı gelmiştir. Fakat “Güzellerin güzeli” bir kadımıı evsafını merak edeceksiniz. •
Pantalon, bu sene çok moda olmamasına rağmen gene de giyiliyor. Balıkçı yahut bisiklet pantalonu arasında tercih tercih yapılmaktadır. Bu pantalonlar, ister diz kapağına kadar, ister bileğe kadar uzun olsun, vücude o kadar yapışıktırlar ki, erkeklerinkine benzemek şöyle dursun, bilâkis giyeni daha çok kadınlaştırmakta-dır; piyedöpul ve emprime gibi her nevi kumaştan yapılıyorlar. Çeşitli aksasuarla da, pantalon-11a ayrı bir zarafet verilebilir. Meselâ, çantaların fevkalâde değişik ve güzel olanları var; her yaz da şekilleri ve çeşitleri meydana çıkıyor. Meşhur terzilerden biri, çantalara “Kandil”, bir diğeri “Çiçek sepeti” şeklini vermeyi düşündü. Gelecek sene kimbilir daha neler ortaya çıkacak.
■»'in birkaç
BİR güzel kadını hayranlıkla seyrederken “Güzellerin güzeli,, kadın, klâsik bir güzel düzgün, dudakları İtina
•------unku.
123 |
• w 9 İP
E
F Haritan 1»IW>
YENİ Î8TANBUL
Sayfa 7
İstanbul
Defterdarlığından
2
EN ÜSTÜN
10
11
••
»t
Cumartesi
YETİMLER :
51 EMEKLİ, DUL VE
1950 İSTANBUL SERGİSİ
Han
e
i
Temmuz
50
50
50
50
204442—203703 203702—202000 202899—202301
202300—201500
201499—200700
202855—201737
201735—200620
200619—169353
169352—167305
167304—165980
203304—202458 202457—201593 201592—200702 200701—169391 169390—167367
12
13
14
15
202500—200676
200675—169001
169000—163246 163245—162501 162500—158716
şeker bulunduranlar ve şe-lmalâtında kullanan bllo-
22.704
3.419
37
37
37
37
Kalın İnce
ve
ol-
ta-
DİKKAT :
Kalın
II
• I
Bunlara alt beyanname muamelesi her gün (öğleden sonra) sıra numarası aranmadan yapılacaktır.
6) TOPLU MEMUR MUAMELELERİ:
3
de ve İstanbul İzmir Ankara Merkez Bandırma Bursa M. Kemalpaşa ve işletmemiz müdürlüklerinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte müsblt evrak ve İlk teminatlarıyla komisyonumuza müracaatları.
38 06
Üsküdar Koziucahan
KOK KÖMÜRÜ TEVZİATI
Devam eden tevziata alt haftalık izahat:
ADRESLERİ
D SATIŞ YERLERİ :
FATİH
Toptaşı Cad. Kefçedede Mektebi S. No. 14
Galata, Rıhtım Caddesi
KOZLUCAHAN
HAFTA İÇİNDE GÜNLÜK MUAMELELERİ
2) ÇAĞIRILAN VE BİR
YAPILACAK OLAN BEYANNAME Numaraları :
Kadıköy
Eminönü
Fatih
Günler
at
•t
Takip eden
3)
4) GİŞE SAATLERİ :
9-12
Sal>ah
Saat
öyleden eonra
H
13-16
9-12
LİNYİT vo AĞAÇLI K ö MÜ RLE R 11
Linyit ve Ağaçlı kömürlerinin satışı serbesttir, Almak İsteyenleri mıntakalarının satış bürolarına müracaat ederek arzu ettikleri miktarda alabilirler.
NOT: Geçmiş senelerde tevılat başlangıcı en küçük sıra numaraamdan itibar edilmişti. Bu yıl hakka riayet İçin en büyük sıra numarası mebde olarak kabul edilmiştir. (8438)
Tonu
38 ’Jre
25 ”
t
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi
Müessesesi İstanbul Şubesinden
EMİNÖNÜ (Şimdilik) KADIKÖY (Şimdilik) ÜSKÜDAR
26.6.1950 276.
28 6.
296.
306.
1.7.
Büyük Karaman Caddesi, No. 8/66 Halkevi, Şerefefendi sokağındaki kapı Bahariye, İleri sokak No. 19
SUMERBANK
Sermayesi : 200.000.000 Türk Lirası
Merkezi: ANKARA
Şubeleri : İSTANBUL, GALATA ve Bahçekapı Vadeli ve vadesiz tasarruf mevduatiyle ticarî mevduatı en miinait faizlerle kabili eder.
İT.
JAWA
Devlet Orman İşletmesi
Balıkesir Müdürlüğünden
1 — İpletmemizin Çatal bölgesinin Elmagedigi istif yerinde mevcut adede denk 345.834 M3. kayın tomruklan 14 parti halinde 30.8.1050 tarihinden İtibaren 10 gtln müddetle açık arttırma suretiyle satışa çıkarılmıştır. Her parti ayrı, ayrı ihale edilecektir.
2 — Açık arttırma 10.7.1950 pazartesi günü saat 11 (le iş-
letmemizde toplanacak komisyon önünde yapılacaktır. Beher metreküpünün tahmini bedeli aşağıda gösterilmiştir. Her parti için % 7.5 hesabiyle geçici teminat alınır. (8445)
Parti Adet M8.DS.M3. Beher MS.nün Kutur
No. muhammen B.
Ura Kurup
JAWA
250 ccm
20284 2—201873
201872—200949
200948—169698
160697—167806
167805—163678 . .
Mazereti dolayıalyle o hafta gününde müracaat edememiş olanların günü, davet numaralan her hafta pazarteal sabah gazeteleriyle ilân edilir.
Bu sene namelerindeki
halka kesintisiz olarak 1948 • 1949 kışında olduğu gibi beyan-oda ve soba esasına göre kömürleri verilecektir.
Dair* âmirlerinin muhteviyatına alt mesuliyetleriyle tâyin edecekleri resmi mutemet vasıtasıyla takip edilen bordrolar, bir defaya mahsus Kozlucahandan alınır. Semtlere göre doldurularak tasdik edilir vo her gün öğled on sonra ait olduğu satış bürolarına tevdi olunur.
7) Gününde kuponu İle müracaat edeceklerden 1949/50 turuncu renkte beyanname numarasını havi kupon ile hüviyet varakası istenir.
8) Kuponlarını kaybedenler İlk Önce Kozluca han satış servisinde zayi muamelesini ikmal ettirdikten sonra alt olduğu semt satış bürosuna kömür ordinolarını almak üzere müracaat ederler.
Linyit kömürü fiyatı Ağaçlı
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
MUHTELİF SAP ALINACAK
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma Komisyonundan t
komisyonda mevcut 31000 adet muhtelif balta, kürek, kazma, meydan fırçacı, çekiç eksiltme İle estin alınacaktır.
1 — Örnekleri dne vo eb'atta eğe, vo varyos sapı açık
2 — Mumahhon bedeli 13450 lira olup muvakkat teminatı
1008 lira 75 kuruftur.
8 — Buna alt şartname komisyonda parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 12 temmuz 1050 çarşamba günü saat 11 de Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satın Alma komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (8107)
ANKAR Okuyucularımıza...
Oasotcmiz hergün ilk uçakla Ankara?» gönderilmekte Ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen “YENİ 18TANBUL"un ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzularını Ankara Büromuza bildirme* terini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve İlân kabul etmektedir. Acele ilânlar telefonla tatanbula bildlı İlmektedir.
Ankara Büromuzun adresi: Kasını Ötalp Cad. No. 1/9 Ilgar Apt.
Telefon: 16112 YENİŞEHİR
A
TORM EXPRESS LÎNE
Danimarka bandıralı AGNETE vapuru
27 Haziranda limanımıza gelecek ve hamulesini boşalttık Un sofin
• BEYRCT . IBKKNDEBtYB • MONTREAL vs NKW.VoRK için yolcu ve «iyeyi ticariye alarak hareket
Umumi Acenteli: C. a t 8 K t
------ Galata, Karamustafa Cad. 141/1 Tel:
edecektir. D 1
12812
“YENİ
GÜZEL VE FAYDALI İLANLAR YENİ İSTANBUL'da
ÇIKAR
1 — Ambalaj masrafları hariç olmak üzere kesme şeker fiyatının kiloda 160 ve toz şeker fiyatının kiloda 130 kuruşa ve şekerden alınmakta olan munzam istihlâk vergisinin kesme şekerin beher kilostında 77 ve toz şekerin beher kilosunda 50 kuruşa İndirilmesi hakkında 811 sayılı Koordinasyon kararı ile 24.6.950 tarihli ve 3-11427 sayılı Bakanlar Kurulu kararı bugün (26.6. 1950 tarih ve 7542 sayılı) Resmi Gazete ile yayınlanmıştır.
2 — Koordinasyon kararının 2 nel maddesi gereğince ticaretle uğraşan bütün gerçek ve tüzel kişilerle ticaret amacı İle yanlarında keri
mum gerçek ve tüzel kişiler ticarethane, mağaza, dükkân, depo, ambar, fabrika ve imalâthanelerinde bulunup munzam İstihlâk vergileri 4385 sayılı kanunun 5281 rincl olan
sayılı kanunla değişik bl-maddeai gereğince ödenmiş şekerlerin kesme ve toz o-
larıık nevi ve miktarlarını bulundukları yerleri ilişik dukları partinin satın alma
rihinl, miktarını ve Batıcısını gösteren iki nüsha beyannameyi bu kararın Resmi Gazetede yayınlandığı günden sonra genel günün aJcşamına kadar (27.6. 1950 B&lı günü akşamına kadar) mahallin en büyük maliye memuruna (lntanbulda Galetada Balık Pazarında muamele ve latihlâk Vergileri Müdürlüğüne) alındı karşılığında verecekler ve şekerleri yoklamaya gelecek me-murlaru göstermek üzere bulundukları yerlerde sakhyacaklar-dır.
3 — Türkiye Şeker Fabrika-lan Anonim Ortaklığı İle bu ortaklımın ajanlığını yapan Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası veya diğer mUessesolerln depolarında bulunan şekerler loln be-yanname verilmiyecektir.
4 — Kararın 4 ünoü maddesine göre yukarıda 2 fici fıkrada yazılı gerçek vo tüzel kişilerin bu kararın yayımı tarihinden 1-tlbaren 4 gün içinde ıjeker satmaları veya herhangi bir surette İmalâtta kullanmaları veyahut daha evvel satıp henüz müşterisine teslim etmedikleri de dahil olmak üsoro sekerlerini bir yerden dlgor bir yere nakletmeleri yasaktır. Bu kararın yayımından evvel Devlet Domir ve Denizyolları ile sevkodllmls olup nakil ve eatıs yaaağı süresinin bitmesinden sonra slpnrls ma-halllno varan sekerler için 2 nel fıkra gereğince verilecek beyannamelerin İlgililer tarafından malların Devlet Domir veya Denizyollarından tesellümünden evvel mahallin on bllyük mal memurluğuna verilmesi ve mal me-murlugunoa da vaziyetin derhal belirtilmesi lâzımdır.
Keyfiyet ilgililerce bilinmek Üzere İlin olunur.
3
4
5
6
7
8
9
74
21
95 53 26.123 25.652 • 37 50 Kalın
47 25.462 37 50 M
47 25.029 37 50 II
48 25.525 37 50 II
50 26.224 37 50 İŞ
48 25.390 37 50 »>
51 23.690 36 80 II
7 a 1.454 İnce
58 25.144
49 23.154 36 65 Kalın
a 1.954- İnce
58 25.108
34 24.256 37 16 Kalın
4 774 ince
38
29
14
40
44
— Bu
25.030
25.424
13.980
26.081
25.462
İşe ait şartname Ankara Orman Genel Müdürlüğün-
EVSAFLI, EN MÜTEKÂMİL, EN UCUZ ÇEKOSLOVAK MOTOSİKLETLERİ Dünyada, kendi sınıflarında dalma birinciliği muhafaza etmektedir. Tlirklyenln büyük vilâyetlerindeki acentelerimizden izahat isteyiniz. BOL YEDEK AKSAM TESLİMAT HEMEN YAPILIR
. AGIKHAVA TİYATROSUNDA
5 MONTEMAR Ispanyol Revüsü 1-
Galata, Tahir
Telefon: 40430 - 42673 Telgraf: Lamef İstanbul TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
TEŞHİR VE SATIŞ YERİ
Tepebaşı, Alp Oteli altında
Bugün saat 11 den itibaren her temsil İçin ayrı ve tek biletlerin satışına Şehir Tiyatrosu Dram Kısmı ’ndakl hususi gişede başlanıyor.
Biletler: 5-3-2 Hradır.
üniversitelilere 3 liralık jıer I.ÖO. 2 liralık yer 1 liradır.
DİKKAT: Tentılllfr hrr gece SflAt 21.30 da baslftn Cumnrtehi, Pusar vs bayram günleri lltVvr mntinolrr olacaktır.
İzmir Belediye
Başkanlığından:
Göztepe Arapdoresl mecrasının tanzim ve üzerinin betonarme olarak kapatılması Fen işleri Müdürlüğündeki keşif vo şartlaşması gereğince açık eksiltme ile yaptırılacaktır. Keşif bedeli 17733.87 lira ve geçici teminatı 1331 liradır. Bu işe girmek İsteyenler Ihalo tarihinden üç gün evvel Fen İşleri Müdürlüğünden belge almaları lâzımdır. İşin ihalesi 3.7.1050 pazartesi günü saat 15 ta olup İsteklilerin teminat ve belgelerlylo belli edilen gün ve saatte encümene başvurmaları İlân olunur. (8084)
Üsküdar Türk Kız Kolejinde öğr.ncll.r., İNGİLİZCE ■ MATEMATİK Kurtları Oğr.tm.nl.r., DİNLENME YURDU Temmun batında açılıyor. Kayıtlara bn»lnnmi|tır,
Adrea: Bıı(larb»|i Fıetıkaftacı, Surahlcl aokak 1. Telef: 00337
İÇİNDE
(2
4 İSTANBUL SERGİSİ
Firma vo mamulatınızın gayot cazip olarak PROJEKStYONLA RENKLİ REKLÂMINIZI
. yaptırmakla, satış ve kârınızı arttırınız.
PROJEKSİYONLA REKLÂMCILIK KoL Ort.
41871 veya‘82590 No. yA telefon edorek mütehassıs bir memurumuzu Istoyiniz veya 83235 • 36 No. ilo
Sergicindeki Büromuza müracaat edinir
SATILIK ARSA
İstanbul Defterdarlığından:
Dosya No.
Cinai
Kıymeti Teminatı Lira Lira
517—1392 Eyüp, Cezrlkaeım Mah. Feshane 20000 1500
cad. 143 ada 8 parsel eski ve yeni 71, 73, 75, 77, 79 kapı sayılı 2000.18
M2 area.
Yukarıda yazılı arsa 14.7.1950 cuma günü saat 15/30 da Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda kapalı zarf usuliyle satılacaktır.
îsteklllorin 2400 sayılı kanunun tarifatı dairesinde hazırlanmış teklif mektuplarını satıs gUnü saat 14.30 a kadar Komisyon Başkanlığına vermeleri. Fazla bilgi için sözü geçen müdürlüğe başvurmaları, (8204)
Temmuz Karnelerimiz Satışa Çıkarılmıştır.
Gazete satan tütüncü diikkânlariyle gazete müvezzilerinden
isteyiniz. Bulamazsanız, idarehanemizden tedarik ediniz
Taksim Meydanında Faaliyete Geçmiştir
Şehrimiz için bir yenilik olan bu kulelere reklâm vermek
istiyorsanız, müsait şartlarımızı öğrenmek için
44756-57 sayılara telefon ediniz. Bir memurumuz,
sizi derhal ziyaret ederek, gereken izahatı verir
YENİ İSTANBUL
Haziran 1950 Pazartesi
İstanbul Atletizm Bayramı
İnönü Stadında yapıldı
Şeref Kupasını Acarbaydan aldı, yrıca dün dört bayram rekoru da kırıldı
F. Bahçe Lübnan şampiyonu^ Rio stadinin açilisi "j Racing'i dün 3-2 yendi
îlk devre 1-1 berabere bitti, ikinci devreye San-Lâcivertliler takımlarında tadilât yaparak çıktılar
İstanbul Atletizm Bayramı tam saatinde başladı ve güzel sonuçlarla bitti. Yarışmaları 2000 e yakın seçkin bir seyirci kütlesi yakından takip etti. Organizasyon çok güzeldi.
Günün en güzel yarışı E.Koçak -T. Göker arasındaki 800 metre idi. Ankara yarışının bir revanşı olan bu koşuyu E. Koçak güzel bir derece ile kazandı. *
Osman Coşgül 3000 metrede senenin en iyi derecesini yaptı ve şeref kupası el değiştirdi.
Yüksek atlamada V. Holyafkin 1 metre 78, uzun atlamada Suphi Ural 6 metre 62 atladılar, bu dereceler 2 temmuz millî takını seçmeleri için iyi oldu.
Teknik sonuçlara gelince:
100 METRE:
1 — T. Tükel 11.2, 2 — F. Cebeci 1*1.4. 3 — U. Ünel 11.6.
200 METRE:
1 — T. TÜkel 22.9. 2 — N. Türkyıl-maz 23.3, 3 — F. Cebeci 23.4.
400 METRE:
1 — E. Döybak 51.4, 2 — A. Sezer 53.3. 3 — N. Anıl 53.4.
800 METRE:
1 — E. Koçak 1.57.9 (Y. Rekor), 2 — T. Göker 1.58.9, 3 — E. Yalır-gav 2.07.3.
1500 METRE:
1 — A. Peniçe 4.21.5, 2 — H. Çömlek 4.27.5, 3 — Lambrinidis 4.45.
3000 METRE:
1 — Osman Coşgül 8.37.5 (Y. R.), 2 — C. Tunçay 9.01.9, 3 — N. Öksüz al 9.24.8.
Bir mevsim kapanırken
Izmirden haberler
Göztepenin Kuzey Afrika seyahati'— Lübnanlı
• •
futbolcuların İzmir maçları — İzmirli atletlerden Viyana seyahatine katılacak olanlar — Transfer ayı Yazan: Alp Zirek
İzmir şampiyonu ve Türkiye Futbol Birincisi Göztepe’nin Başbakanlık Kupasında, Fenerbahçeye karşı son yaptığı maçtan sonra şehrimizde de futbol faaliyetlerine bitmiş göziyle bakılabilir. Esasen İzmirde haziran bidayetinden beri hüküm sürmiye başhyan şiddetli sıcaklar nazarı iti-bare alınacak olursa, futbol sezonunun İstanbul ve Ankara gibi şehirlerimize nazaran daha erken kapanması iktiza eder. İşte bunun için haziran ayının ilk haftasında yapılan Türkiye Futbol Birincilikleri maçları, futbol değeri ve heyecanı bakımından hiç bir şey ifade edememiştir. Bunda, böyle mühim bir turnuvaya iştirak eden takımların kifayetsizliği kadar, oyuncuların nefes kabiliyetlerini yarı yarıya indiren şiddetli sıcağın tesirini de kabul etmek lâzımdır.
★
Her sene olduğu gibi, bu yıl da. daha geçen mevsimin dedikoduları bitmeden, önümüzdeki sezon hakkında bir takım haberler, söylentiler sporseverler arasında dolaşmaya başlamıştır. Haftanın en mühim haberi olarak İzmir şampiyonu Göztepe’nin, Kuzey Afrikada dört maç yapmak Üzere gere ekleş tirm iye çalıştığı büyük seyahat gösterilebilir. Göztepelıler, varılan anlaşmıya göre ağustosun 21 inde Izmirden Adana vapuriyle hareketle Napoli üzerinden Tunusa gidecekler ve orada yapacakları iki maçtan sonra geçecekleri Cezayirde ıkı karşılaşma daha y'nacaklardır. Göztepe takımı bu seyahati sadece basit bir spor teması olmaktan çıkarıp, aynı zamanda turistik bir gezi haline sokmak gayesini gütmektedir. Seyahate İştirak edecek olan turistler, gidişte ltaiyada. Roma ve Napolıde 3 ilâ 4 gün geçirecekler ve Kuzey Afrikada kalındığı müddet zarfında da istedikleri takdirde CasabUnka'ya kadar uçakla gidip dönebileceklerdir. Eu cazip se-ycuate, daha şimdiden lzınırde bir çok istekli olduğu görülm ktedir
★
Futbol sezonu artık kapanmıştır derken, şimdi bir Lübnan takımının yapacağı maçlardan bahsedilmiye başlanmıştır. Gelen haberlere göre
Moda _ Büyükada yarışını Aydın Kent kazandı
Moda Spor Kulübünün Moda ile BlMHı-ada iskelesi arasında tertiple-V t mukavemet yarışına 7 kişi gir-vş ve neticede Ayhan Kent, 6 sa *t a9 dakikada birinci olmuştur. Diğer G müsabık, havanın nıuiıalefeti yüzünden yarışı terketmişlerdir.
110 ENGELLİ:
1 — E. Adaş 17, 2 — Ş. Üdül 21.2, 3 — Sfiroera 22.
400 ENGELLİ:
1 — 1. Dinçcun 58.3 (Y. R ). 2 — Z. öztekin 60.7, 3 — Sfiroera 1.23.1 GÜLLE ATMA:
1 — P. Ditkovsk! 12 M. 23. 2 — Ö. Akbilek 11 M. 73, 3 — N. Eyübog-lu 11 M. 70.
DİSK ATMA
1 — A. Tnnbay 34 M. 70, 2 — M. Kuruüzüm 34 M. 33, 3 — E. Örki 33 M. 45.
MIZRAK ATMA:
1 — U. Alpaslan 44 M. 06, 2 — R. Kırcan 39 M. 67, 3 — F. İnci 38 M. 70.
YÜKSEK ATLAMA:
1 _ V. Holyafkin 1 M. 78. 2 — A. Holyafkin 1 M. 70. 3 — E. Akkan
1 M. 70.
UZUN ATLAMA:
1 _ S. Ural 6 M. 62. 2 — G. Frik
6 M. 45. 3 — T. Gençoglu 6 M. 31. -ÜÇ ADIM ATLAMA:
1 — G. Frik 13 M. 37. 2 — N. Varol 13 M. 34, 3 — Ş. Üdül 12 M. 67.
SIRIKLA ATLAMA:
1 — M. Köseoglu 3 M. 40. 2 — B. Hansoy 3 M. 21, 3 — S. Saka 3 M.
4x100 BAYRAK:
1 — Karagücü 45.6 (Y. R.). 2 — Galatasaray Lisesi 46.7, 3 — Beyog-luspor 52.2.
2 temmuz 1950 pazar günü III üncü küme Türkiye birinciliği ve milli takım seçmeleri lstanbulda yapılacaktır.
F. D.
bu hafta lstanbulda Fenerbahçe ve Galatasarayla karşılaşacağı söylenen Lübnanın Racing Club de Beyrouth takımının İzmirde de iki maç yapması için, Göztepe kulübüne teklifte bulunulmuştur. Ancak Lübnanlılar lzmire gelmeyi pek istemedikleri cihetle, Göztepenin yapacağı maçın lstanbulda oynanması için Fenerbahçe Göztepe Kulübüne müracaat e-derek İzmir şampiyonunu, Istanbula davet etmiş ve bu takımın dahil olacağı bir turnuva tertibinden bahsetmiştir. Göztepelıler Türkiye Birinciliklerinde oynadıkları altı maçtan ve Başbakanlık Kupasındaki çetin mücadeleden çok yorgun oldukları için İstanbula gidemiyeceklerdir. Fakat buna mukabil Lübnan takımının lzmire gelip 1 ve 2 temmuz tarihlerinde İzmirde iki maç yapması ihtimal dahilindedir.
★
Bu sene bilindiği gibi Milli Atletizm ekıpimiz için geniş bir seyahat programı hazırlanmış bulunmaktadır. Her sahada gittikçe ilerliyen ve güzel dereceler elde eden Türk atletleri. bu yıl Bruxelles’de yapılacak Avrupa Atletizm Şampiyonasından başka daha bir çok beynelmilel temaslara iştirak edeceklerdir. Izmirden, 30 temmuzda Viyana’da yapılacak olan Türkiye-Avusturya Millî Atletizm müsabakalarında. Türk ekıpın-de yer almak Üzere sürat koşucusu Oklay Karakulak vc uzun atlayıcı Avnı Akgün davet edilmişlerdir. Bu atletler hâlen bütün hızlarıyle bu yarışmalara hazırlanmaktadırlaı Bu hafta İzmirde yapılacak "Gül Kupası” müsabakalarında gerek Avni ve gerekse Oktayın, çok iyi neticeler elde edecekleri umulmaktadır. 200 m. Türkiye rekorunun geçen hafta An-karada Doğan Acarbay tarafından 22.1 ile kırılışından sonra. Oktay Ka-rakulak'ın bu hafta çıkaracağı derecenin ne olacağı ve son çalışmalarında dalma 7 m. lik atlayışlar yapan Avni’nin alacağı netice, şehrimiz atletizm severleri tarafından merakla beklenmektedir.
★
Transfer ayı başlamış olmasına rağmen, izmirde henüz büyük bir faaliyet görülmemekte veya düşünülenler veya yapılanlar el altından kimseye hissettirilmeden olmaktadır. Yalnız bilinenler. Istanbullularca da malûm olduğu gibi, Al taylı bek Kemal'in Beşiktaşa, yine bu takımdan haf Kamtnan ve forvet Cihadın Fe nevbahçeye transfere olduklarıdır Her halde önümüzdeki giinlerde bu mevzuda daha bir çok s(j\ l?ntih.r d» katiyet kesbedecektir.
Dünkü karşılaşmadan bir görünüş
fe
Ankara Gül Kupası maçları
Ankara, 25 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Gül Kupası atletizm müsabakaları, bugün 19 Mayıs Stad-yomunda yapılmıştır. Müsabakaların neticeleri aşağıdadır:
KIZLAR:
100 metre: Ayca Onur 1 9/10.
100 metre: Ayca Onur 13 9/10.
Kemal
ERKEKLER:
400 metre Engelli: 1 Horolu 56 6/10.
100 metre: 1 . Nejat Eıgun 11 4/10
800 Metre: 1 — Abdullah Gökpı-nar 2.01 4 10.
Gülle atına: 1 — Mehmet Oktay 12.33
Üç adım: 1 — Ömer Özkap 13,77
200 metre 1 — Turgut Sağman 23 6/10.
110 M. Engelli: 1 — Mustafa Batman 15 9/10.
5000 metre: 1 — Edip özbayer 16.20 1 10.
Cirit atma: 1 — Nuri Çetinyılmaz 51.72.
400 metre 1 — Vural Yücer 52 3/10
f
9*
Amerikalı kadın sporcular
5de 4
VI
(-•
*
â
V
• w »
e
3
4
••
A» •:•
■
*
F *
9
f
I :
>
i;-İi*-
4 .(
*
Şehrlmlzde bulunan Lübnanın Racing Takımı, dün İkinci maçını Fenerbahçe Stadında Fenerbahçe Takımına karşı yaptı. Saat 18.30 da sahaya çıkan her iki takım da mûtat merasimden sonra, hakem Sulhl Ga-ranın idaresinde şu şekilde dizildiler :
ve
şekilde (1-1) berabere ka-
devreye Fenerbahçeliler Erolü. santrfora da Samimi
Yüksek atlama: 1 — Mahir A-
ıas 1.78.
4x100 bayrak: 1 — Karma takını 15 6/10.
Sırıkla atlama: 1 — Muhlddin kın 3.80.
A-
İzmir Gül Kupasında yeni
rekorlar kırıldı
ı Hususi muhabirimiz bil-Bugün Alsancak Stadyu-Kupası atletizm yarışma-
İzmir, 25 diriyor) — munda Gül larında 5 İzmir rekoru kırılmış ve
bir Türkiye rekoru egale edilmiştir. Milli atlet Oktay Karakulak evvelâ 100 metreyi 10.8.10 İle koşmak suretiyle yeni bir İzmir rekoru tesis etmiş ve az sonra 200 metrede 22.1.10 ile koşarak geçen hafta Ankarada kırılmış olan yeni Türkiye rekorunu rahat bir şekilde egale etmiştir. U-zun atlamada Avni Akgül 6.85 metre ile, 3 adımda Tevfik Türel 13.99 metre ile ve yüksek atlamada Ekrem Aydın 1.77.5 metre ile yeni İzmir rekorları tesis etmiştir.
•1
•5
'z-
I»
X-
r>’i
FENERBAHÇE
Şalapi - Müzdat, Hilmi . Kemal, Süleyman, Nusret - Vedat, M. Ali, Cemal, Küçük Cemal. Raif.
LÜBNAN RACİNG
Mourat — Hani. Kevork — Mıtri, Hakim, Kamel — Abdo, Sabek, Mou-rad, A bama k, Mihran
Oyun başlar başlamaz Fenerbahçeliler Racing kalesine İnerek kaleyi sağdan ve soldan tehdit etmeye başladılar. Fakat üç ortanın beceriksiz hareketleri San-Lâciverililerl iki gol* den mahrum etti. Onuncu dakikada Süleymanın ağaçığa doğru yuvarladığı topu SHğaçık, kalenin önüne doğru ortaladı, fakat Küçük Cemal bunu da dışarı vurarak kaçırdı. Sarı -LâcivertlÜer, Lübnanlıların nısıf sahası İçine tamamen yerleşmelerine rağmen bir türlü gol atamıyordu.
Nihayet santrhaftan, santrfor Cemale gelen topu Cemal kaleci Mou-radın üstünden aşırarak Fenerbahçe-nln golünü attı. Lübnanlılar mağlûp vaziyete düşünce oyunlarını düzeltmeye mecbur kaldılar.. 37 nci dakikada Lübnan soliçl ŞaJapinin müdahalesine rağmen Lübnanın beraberlik golünü güzel bir şutla çıkardı devre- bu pandı.
İkinci sağaçığa
alarak çıktılar. Misafir takımın idarecisi bu değişikliğe itiraz ettiyse de hakem hususi maç olduğu için oyuna devam ettirdi. Altıncı dakikada yine Racing soliçi Şalapinin üstünden ikinci golü attı. Bu golden sonra Fenerbahçe solaçığa Halidı aldı. Onuncu dakikada sağdan Erolün ortaladığı topu kapan Samim Fenerin beraberlik golünü çıkardı. Hemen akabinde Erolün çektiği korner kaleci Moura-dın ellerinden kaçarak ağlara takıldı (3-2).
Bundan sonra Fenerbahçeliler tekrar Lübnanlıları sıkıştırdılarsa da çekilen şutlar kale direğine çarpıp geri geliyor veyahut da kalecinin müdahalesi ile akım kalıyordu.
Kırkıncı dakikada sağdan Erol Sa-mime güzel bir pas verdi, fakat Samimin şutu kalenin üstünden aştı gitti. Maçın son dakikasında yine bir Fener hücumunda Haildin Samime verdiği top kale direğine çarpıp kurtuldu, biraz sonra da maç (3-24 Fe-nerbahçenin galibiyetiyle sona erdi.
Fenerbahçeliler galibiyetlerini ikinci devrede takımlarında yaptıkları tadilâttan sonra elde ettiler.
Lübnanlıların Ankarada yapacakları iki maçı Ankara bölgesi kabul etmemektedir. Vedat ETEN’SEL
Elmalıspor ile Kaşgençler Birliği maçı 2-0 bitti
Kaş, 25 (A.A.) — Buraya gelen Elmalıspor takımı ile Kaşgeçler-birliği takımı arasında yapılan futbol maçında Kaş takımı 2-0 galip gelmiştir.
%
9
»
.*
0
(
F t
• i
3fc.
4
■
I
V
V
/*•
> .
I
Bk t w
r.
"ı "'kİ *■”'
ur
!
I
A
g
F
t
(Solda yukarıda) 17 yaşındaki Shir-le> Ma> France, Manche Denizini yüzerek geçmeye tekrar teşebbüs edecektir. Resimde France’ı Queeıı Eli-zabeth vapurunda görüyorsunuz. (Sağda yukarıda) Spordaki kabiliyetinden çok güzelliği ve giydiği |>«n-talonlarla şöhret bulan tenisçi “Güzel” Gusaey M(»nuı, son ediyor. (Solda aşağıda) ıııış olmasına rağmen lakabını bırakmıyan
Cohn, Shirley May F’rance İle hele kalkınıştı. Cohn da Manche*! yüzerek geçmeye çalışacak.
İcadım teşhir 50 yaşını aş-“Deııiz Bayan
Kızı” Betty reka-
\ akında
V
v
Rio de Janeiro Valisi Angelo Mendes, Brezilya bayrağını çekerek dünya kupası maçlarını açıyor
Yeni ve zevkli bir oyun
Fut lıol-Te ıı is
fer ma-
hir oyun icat
ve
Son zamanlarda yeni edilmiş ve kısa bir zaman içinde fazla rağbet görerek Avrupanın bir çok memleketlerine yayılmıştır. Tenis ve futbolu birbirine mezceder şekilde oynanan bu oyuna Futbol-Tenis ısnıı verilmiştir. Futbolda topa ve ayağa hâkimiyeti temin etmek bakımından çok faydalı görülen bu oyun bilhassa futbol antrenmanları için hararetle tavsiye edilmektedir. Oyunun oynanış tarzı şöyledi r:
Bu oyun, nısıf kutru 9.15 metre o-lan bir daire içinde oynanmaktadır. Bu daire, tenis sahaları gibi tam ortasından yerden bir metre yüksekliğinde bir file ile ikiye bölünmektedir. Her iki sahada da fileden itibaren ve ortadan başlamak üzere altışar metre en ve uzunluğunda birer murabba vardır. Oyun beşer kişiden mürekkep karşılıklı iki takım arasında ve futbol topu İle oynanır Top fazla şişirilmiş olmamalıdır Oyun kaideleri, hemen hemen tenis kaidelerinin aynıdır.
Futbolda olduğu gibi baş ve ayakla oynanan bu oyunda topa el ile dokunmak ve vurmak memnudur. Topa yerde iki defa sıçradıktan sonra vu-rulamaz. Topun, filenin üstünden a-şınlârak hasım sahasına gönderilmesi lâzımdır. Oyuncular, topu iki defa sıçratmamak suretiyle aralarında paslaştıktan sonra da hasını sahasına gönderebilirler. Oyuncuların fileye değmemeleri, topa el ile temas etmemeleri, havale edecekleri topu karşı sahanın içine düşürmeleri, oyun kal deleri icabıdır. Aksi halde bir fena püvan alınmış olur. Ve tıpkı tenisteki gibi üç set üzerine oynanan bu o-yunda ıkı seti kaybeden müsabakayı kaybetmiş addolunmaktadır. Beher set on boş fena puvanı ihtiva etmektedir. tik defa bu yekûnu dolduran Seti kaybetmiş olur. Başlama vuruşu dairenin dışından yapılır. Vuruşu yapan ovunen eliyle bıraktığı topu biı vuruşta filenin üstünden aşırtarak karşı taraf sahasındaki murabbaın İçine düşürmelidır. Top fileye çarpar veya servis sahasının dışına düşerse ikinci bir vuruşa daha müsaade olunur Bu atış da usulü dairesinde yapılamadığı takdirde takım aleyhine bit fena puvan kaydedilir.
Kolaylıkla tahmin edilebileceği gibi çok zevkli ve İddialı olan bu oyun daha ziyade yaz mevsimine mahsus bir oyundur. V»» eğlenceli olduğu nispette. futbolcuların bu mevsimde an-trenlnanlannı sağlamak bakımından da bilhassa tavsiyeye şayanda.
Avrupada aııtrenoluğün son kalesi: Danimarka
1948 olimpiyatlarında Avrupa futbol üçüncülüğünü kazanan Danimarka, futbolda bugün Avrupanın hemen yegâne amatör kalmış nienıtvkcti telâkki edilmektedir.
Londra Olimpiyatları dönüşünde, diğer memleketler tarafından şalın alınması üzerine bütün milli takım oyuncularını kaybeden Danimarka, 1949 yılında yeni yetiştirdiği elemanlarla takımını yepyeni bir kadro ile teşkil etmiş ve bu mevsim içinde isveçliler, Norveçliler. PolonyalIlar ve İzlandalIlara karşı yaptığı maçları kazanmış, yalnız Holândalılara 2-1 yenilmiştir. Bilâhare intikam maçın da Holândayı da yenmiştir.
Futbol. Danimarkadaâdeta bir mil II spor mahiyetindedir En uzak köylerde hih? bir kaç futbo Rakımı cavdır. T ıarkada oyuncular tam nıâ-nuriyie uıııatöıdurler. Kulüp, yalnız
• •
oyuncuların kunduralarını larını temin eder. Yapılacak müsabakalar şehir haricinde ise kulüp oyuncuların yol masraflarını da görür. Danimarkada hiç bir oyuncu. kati mecburiyet olmadıkça mçnsup bulunduğu kulübü terkedip diğer bir kulübe geçemez. Bu talimata riayet etmediği takdirde bir seneden aşağı olmamak üzere boykot cezasına çarpılır. Hakemlerin oyun müddetiyle alâkadar olmamaları İsteniyor
Hâlen îngilterede antrenörlük yapan Arsenal’in bir zamanlar dünyaca tanınmış meşhur oyuncularından Drake. futbol kaidelerinde mühim bir değişiklik yapacak olan yepyeni bir nazariyeyi ortaya atmakta ve bunu şiddetle müdafaa etmektedir.
Drake, hakemlerin bütün dikkat ve alâkalarını oyun üzerine toplıyabilmeleri için oyun müddetiyle alâkadar olmamalarını ve oyunun başlama ve bitişinin saha dışında kronometre tutacak yetkili birisi tarafından tesblti ni muvafık görmektedir. Drake’ye göre bu suretle hareket edilecek olunursa hakemler üzerlerinden ağır bir yük atmış ve oyunu daha dikkat ve itina ile idare edebilmek imkânını bulmuş olacaklardır. Bu futbol mütehassısının iddiasına göre, bugün bir çok hakemler devreleri elifi elifine tam 45 dakika olarak oynatmamaktadırlar.
Meselâ kimisi oyunun son saniyesinde top tam kaleye girmek üzere İken oyunu tatil ettiği gibi bazdan da çekilen hır kornerden alınacak neticeyi beklemekte ve ondan sonra oy’una son vermektedirler. Böyle kritik anlarda bir kaç saniye evvel veya sonra düdük çalmanın hazan mühim rolleri olduğu dikkat nazarda tutularak hakemlerin oyun müddetiyle a-lâkadar olmamaları ve bu vazifenin hariçten biri tarafından deruhte edilmesini tavsiyeye şayan görmektedir. Yalnız burada üzerinde durulacak mühim meaclOı oyun arasındaki inkıtaını in hesaplanması keyfiyetidir.
Fakat Drake mühim inkrtakır olmadığı takdirde, her ne suretle ^ursa olsun devrelerin 45 dakikadan fazla oynatılmaması taraflarıdır.
İleri sürülen bu fikrin Arbitraş Komitesi tarafından nasıl karşılanacağı merakla beklenmektedir.
Fenerbahçelilerin yeni idare heyeti seçildi
Fenerbahçeliler dün sabah klüp lokalinde toplanarak senelik ’ on-grelerini akdetmişler ve yeni ■ ’are heyetine Şükrü Saraçoğlu, Zek "ıza Sporel, Raıf Dinçkök, Osman Kav-rakoglu. Hayrı Celâl Atamer, Bedii Yazıcı, Ta Iha Alt.ınbaşağı gizli oyla seçmişlerdir. Kongrede yem idare heyetine yaklaşan transfer içinde geniş salâhiyet verilmiştir.
Ankaragücü, basketbol şampiyonu oldu
Ankara, 25 ‘Hususi) — Genç küme basketbol öirincilikleri bugün ? * pılan maçlarla sona ermiştir. Ha. tepe 29-27 Hit.'dspora, Ankaragücü 65-21 Pınarsp »ra ve Gençler hır) iği 36-30 Cebeciye galip gelmişlerdir.
Comments (0)