27 Haziran 1950 — Salı
_ SİYASI İKTİSADI
■r w* ▲
İÇTİ
D 1/1
ıT
1


Sayı 209 — 10 kuru;
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone ı Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki misildir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesit eden : HASİB EDİB-TÖREHAN
İlânlar : 6 ncı tayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez-
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Cumhuriyetçi senatörlere göre : İkinci Pearl Harbour
Birleşik Amerika, Kore’yi mukadderatına terkediyor
îç politika
Salâhiyet ve mesuliyet
Demokrasi sistemimizin memleketimizde hir çok düşüncelerimiz İçin 5 eni bir zihniyet , inkılâbı husule getireceğin! kuvvetle ümit ediyoruz. Bu inkılâp herhangi hlr ihtilâl mahsulü olmayacaktır. Kendiliğinden sükûn ve sükûnet içinde ve milletin olgunluğunu göstermek suretiyle husule gelecektir ve gelmektedir de...
Biz bu inkılâbı Tanzimat Devrinden heri Içlıı, İçin ruhumuzda beliren ıı-yanışların güzel hir tezahürü telâkki etmekteyiz. Bilhassa son yirmi yedi senelik Cumhuriyet hayatımızda mekteplerimizin, matbuatımızın ve üniversitelerimizin yaptıkları tesirin artık eserlerini görmek tamam gelmiş sayılabilir. Bu eserlerden haşlıca-»l hir zihniyetten diğer bir zihniyete geçiş tarzında göze çarpmaktadır.
İlk iş olarak tatbik etmek mecburiyetinde bulunduğumuz nokta çalışmanın neticesini temin etmektir. Neticesiz İşler kaybolan servetlerin en elim bir misalini teşkil eder. Gerek Devlet işinde ve gerekse hususi teşebbüslerde her emeğin iyi veya fena bir neticesi beklenir. Hususi teşebbüste buna çok ehemmiyet verilmesinin sebebi şudur: Müteşebbisin yanında çalışan kimseler emeklerinin neticesini dalma ölçebilirler ve bu ölçü onlara çalışma programlarının esasını verir.
Hükümet, işlerinde İse böyle bir ölçünün bulunmaması çok feri neticelere yol açmaktadır. Müspet emeğin İtibara alınmaması ve yalnız zaman geçirmek gibi bir zihniyetin hâkim olmam İdare mekanizmamızı çok defa felce uğratmaktadır.
Biz bu İş içtin en güzel çareyi ancak salâhiyet ve mesuliyet denilen iki mühim şeyin ciddiyetle ele alınmasında buluyoruz- Filhakika bu İki kelime bizim ağzımızdan hiç düşmemektedir, fakat öyle zannediyoruz kİ. , salâhiyet ve mesuliyet; dairenin bir ' işi müsiM't bir neticeye bağlamamam İçin orta,va koyduğu yanlış bir bahane ve sebeptir. Artık bu ruhun ortadan kalkması zamanı gelmiştir.
Halbuki bir çok dairelerin hep azlığından şikâyet ettiği salâhiyet ve çokluğunu dııiıııa İleriye sürdüğü mesuliyet hiç de hakikatin tam hir İfadesi değildir. İş başında bulunanlarımızın bir çoğu oldukça fazla salâhiyetlere sahip oldukları halde korkulacak kadar mesuliyetle çevrilmiş değildir. Gaye; salâhiyetin takdir edilmesi ve mesuliyetin de yalnız herhangi bir işi yanlış görmüş olanlara değil, fakat hatayı hiç yapmamış filanlara teşmilidir.
Cumhuriyetimizin Demokrat Hükümeti bııgün ilk iş olarak idare makinemizi bu gibi pürüzlerden kurtarmak zaruretindedir. Bu makineyi l-dare edecek kimselere büyük salâhiyetler verilmek mecburiyeti olduğu I gibi salâhiyetin kullanılıp kullanılma- ı mış olması da ayrıca dikkate ahumu- | fli gereken mühim bir hâdise olmalıdır.
Particilikten uzaklaştırılması icap eden en mühim sınıf memurlardır, onlar demokrasi zihniyeti içinde yetişmiş ve bilhassa işini kavramış kirn. ' nelerden seçilmelidir. Partilerden tırak ve bilgili bir memurun salâhiyetini kullanmamasını biz âdeta anlayamıyoruz. Herhalde mesuliyet denilen şeyin de mânası hakiki olarak tefsire uğrarsa o vakit salâhiyetini kul-lan masına rağmen hataları görülen bir memurun mesuliyeti fena bir manzara arzetmlyeccktlr. Müs|Ht ve İyİ İş görenlerin takdiri ve hu İyi İşi gördükleri zaman teferruata alt noktalara riayet etmemeleri neticesi olarak hiçbir mesuliyete yanaşmayan I-darecllerlmizln haleti rııhiyelerinde büyük değişiklikler husule gı«1 irecektir. Bu Işde bilhassa teftiş heyetlerimizin ve müfrit İşlerimizin vaziyetlerinde de tadilât yapmak mecburiye-tlmiz varılır. Bizde müfettiş muhakkak kusur uruyan hir kimse gibi telâkki edilmekte ve kusur bulamadığı vakit vazifesini yapmadığı zamudıın-makta idi. Halbuki şimdi yeni yetişen tahsilli ve kültürlü müfettişlerimizin bir çoğundu bu zihniyet yavaş, yavaş ortadan kalkmak tadır. Buna rağmen rlâu gozonuııdr tutulması |-rap eden bir rok şeylerimiz vardır, ÇÜnkti Pk iş müfettişin tapacağı teftişi v »k «.abuk yapmaaı, İkincisi dr teftiş edeceği Işdr bütün malûmata snlıl|» Irılunnrısıdtr. .Ancak hir Ihtı-*:ıs işi olan bir şeyi herhangi hlr müfrit hşhı ytılmz formalite noktasından teftişi oidiiıip neticeyi vermediği gibi hükümlerin dr büyük hlr ehemmiyeti olmaması İrap eder. Biz, herhangi hlr teftiş raporuna İstinaden semler* r töhmet atlında kalan küçük % ı hııviık memurlar bildiğimiz, gibi I' ırıtı s«rf iyi niyetle saJâhlvctlrri-n uıllanmalurı ve halta lüzumunda s «ıly et (erinden dışarı çıkmaları yüzünden mesul olduklarını da biliyoruz. Bu gibi vaziyetler salâhiyet ve mesuliyetini hilen kimselerin müspet İş görmek arzularına büyük hlr engel olduğu İrin bundan sonraki yeni zihniyetimizle hükûmrf işlerimiz! tanzime çalışırken idare cihazını tıpkı hususi teşebbüs gibi İşletmeye uğraşan memleketleri örnek almaklığımız zarureti yardır ve ıııırak hu sayede memleketin müspet İş görmek faaliyeti artabilecektir,
llabib Edib - Torehan
Amerika, Kore yüzünden bir harbe sebebiyet vermekten çekinmekte, fakat askerî yardıma devam etmektedir
Kore’den bir
SV&shington 26 (YİRS) — Amerikan kongresi âzaları harbe girmemek partiyle Cumhuriyetçi Kore'ye daha fazla ve acele yardım yapılmasını İstemişlerdir.
Cumhuriyetçi Parti senatörlerinden Millikan da söz alarak yardıma taraftar olduğunu, fakat bunun Amerikayı harbe sokmaması icap ettiğini bildirmiştir.
SVashlngton, 26 (YÎRS) — Cumhuriyetçi Partiye mensup Amerikan senatörleri bugün toplanarak. Kore’de cereyan eden hâdiselerin Birleşik A-merikayı harbe sürüklemek için kâfi bir sebep teşkil etmediğine karar vermişlerdir.
Senatodaki Cumhuriyetçi Parti Grupu Reisi Millikan, Amerikanın Kore İçin harbe girmeyeceğini, bu uğurda hiç bir taahhüdü bulunmadığını bildirmiştir. Sözlerine devam eden Millikan bahsi geçen prensip kararında bütün Cumhuriyetçi senatörlerin hemfikir olduklarını beyan etmiştir.
Anlaşıldığına göre Amerika Dışişleri Bakanlığı ve askeri müesaeselorl Kore durumundan tamamlyle habersizdirler Ancak gazete okuyanlar kadar malûmata sahip olmakla Amerika Hükümeti ikinci bir Pearl Harbour yaratmıştır.
DuIİps acele yanlını İstiyor
Tokyo. 26 A.A. (United Press) — Yetkili kaynaklardan bildirildiğine göre. Dışişleri Bakanlığının Cumhuriyetçi Müşaviri John Foster Dullcs, VVashington'a telgraf çekerek Güney Koreye varkuvvetle yardım edilmesi ni istemiştir.
Dullcs bugün Mac Arthur’le ikinci defa olarak görüşmüştür.
Krnr Trumıına kaldı
Washington. 27 (YİRS) — Dışişleri Bakanı Arheson. Uzakdoğudaki durum hakkında karar vermenin Başkan Truman’a alt olduğunu söylemiştir.
Truman, Kore meselesi üzerinde A-merikanın alacağı kararlar bahsinde hiç bir açıklamada bulunmaması İçin Dış Bakanına kati emir vermişti. Kore, hlr İki günde tanuımiyle İstilâya uğrayabilir
Lake Success, 26 A.A. (United Press) — Birleşmiş Milletler Kore Komisyonu Souldan Birleşmiş Milletlere gönderdiği bir telgrafta. Kuzey Kora kuvvetlerinin Güney Koreyl birkaç gün İçinde tamamen istilâ etmeleri tehlikesinin mevcut olduğunu belirtmiştir.
Koro Komisyonu, hem Güvenlik Konseyinin ateş kes emrini hem de Komisyonun çarpışmaya müdahale teşebbüslerini, Kuzey Kore Komünistlerinin nazırı itibara nlmıyacağı kanaatini izhar etmiştir.
Koreye uçak gönderilmesi durduruldu
VVashington. 26 (YtRSı — Japonya-dakl Amerikan ordusu. Kore'ye gönderilmesi düşünülen nakliye uçaklarından bir kısmını JAponyada alıkoymaya karar vermiştir.
Sözüne itimat edilir mchaflldon sızan haberlere göre fena bir durumda bulunan Güney Kore’ye yapılacak yardımın mÜBbrt neticeler vermesinden şüphe edilmektedir. Kuzeyli Komünistler topçu üstünlüğüne sahiptirler. Bunun neticesi olarak da Cumhuriyetçi Giınry Kore ordusunun muhabere hatları İşlemez bir hale gelmiştir. Seul’un hemen civarındaki havalarının da Komünistlerin eline düşmüş olm.3sından korkulmaktadır.
★★★
Truman'ın beyanatı
"Amerika, meseleyi ciddi telâkki ediyor"
“Birlenmiş Milletleri azimle desteklemek niyetindeyiz”
Washlngtnn, 26 (A P.) — Cumhurbaşkanı Truman bugün yayınlndığı ..«/ılı hlr üryanda. Birleşik Amerikanın. Güney Kore’nin uğrndığı ”tah-rlkalz tecavüzü,, durdurmak için Birim iş Mlllrtler Teşkilât inin giriştiği gayretleri tamnmlylr dpatekliyrc^ğlnl bildirmiştir
Cumhurbaşkanı, Kuzey Kore’ye mttiMUP kuvvetlerin giriştikleri t'* ırhbüsiı 'kanunsuz hareket olarak VAKiflnndırmış. müşterek savunma programı gereğince Gün Kore’ye yapılmakla olnn yardımın arttırılması ve aürntlcndlrllmcsl İçin gerekil tedbirlerin alınmakta olduğunu kayıt vr şunları ilâve etmiştir:
"Bu tecavüz hareketinden sorumlu olanlar Birleşik Amerika Hukûmetl-nln dünya sulhunu İlgilendiren bu
gorunuş
gibi tehlikeleri ne kadar ciddi telâk ki ettiğini İdrâk etmelidirler.,. Amerikan İstihbarat Şefinin beyanatı
VVashington. 27 (YtRS) — Amerika Askeri İstihbarat Başkanı Amiral Hlllenkoetter, Kore harbi münasebetiyle Cumhuriyetçi senatörler tarafından beceriksizlikle itham olunmuştur.
Amiral, bu mevzuda bir beyanatta bulunmuştu. Komünist Korenin taarruza geçmesi İhtimali bir seneden beri beklenmekte idi. Ancak taarruz tarihini evvelden tahmin etmek imkânı yoktu.
Çok az ve çok geç
New-York, 26 (YİRS) — Cumhuriyetçi Kore Hükümeti namına konuşan bir sözcü Amerikan yardımını "çok az” ve “çok geç” şeklinde vasıflan-dırm ıştır.
(Askeri harekât haberleri 3 üncü sayfam uzdadır)
Franhuduki kabine buhranına rağmen pdûninın tatbikına drvfltn edileceği an-lallım Srhıınıan (ortada) Avrupa ekonomi birliği ile alâkalı son toplantılar sıra f da
Fransız Kabinesini Şueuille kuruyor
Paris. 26 A A. lAFP» — Cumhurbaşkanı tarafından kabineyi kurmadı teklif edilen Henrl Queui)le. bugünkü vaziyet karşısında ancak zemini yoklamak vazifesini kabul edebileceğine I-şaret etmiş, Cumhurbaşkanı da; kendisine bu vazifeyi vermiştir.
Auriol, buhranı acele hallotmek taraftarı
Paris, 26 A A. (LPSı — Cumhurbaşkanı Vicont Auriol, milletlerarası
“Ne w-York Herald Tribüne" gazetesinin dünya çapında en iyi hikâyeyi bulmak üzere tertiplediği "Dünya Hikâye Müsabakası" na en güzel iki hikâyemizi yollamak üzere Türkiye için açtığımız hikâye müsabakasının hikâyeleri yollama tarihi. 3 gün sonra nihayete eriyor.
Müsabakaya iştirak etmek istiyenler, en son, 30 haziran günü akşamına kadar hikâyelerini yol la malıdırlar.
O güne kadar gönderilmiş olan hikâyeler, birkaç günden beri listesini verdiğimiz. Jiiri tarafından tasnife başlanacak ve neticeler alınabildiği takdirde, en iyi 30 hikâye neşrolunacaktır. Bu hikâyelerin beherine 30 lira verileceği gibi, en iyi iki hikâyeye de 300 er lira ödenecek ve bu iki hikâye, dünyanın muhtelif memleketlerine mensup gazeteler, ki, bu meyanda "Yeni İstanbul" gazetesi de mevcuttur, tarafından konulmuş 5.000 dolarlık Dünya Hikâye Müsabakası mükâfatına namzet olacaklardır.
3 gün sonra hikâyelerin gönderilme müddeti sona eriyor.
Kıztldenizde esrarlı kazalar oluyormuş! Elbette olur. "Kızıl,, deniz bu.
C. Halk Partisi
Kurultayı arifesinde
Muhtelif söylentilere göre, C. H. P. yi muvaffakıyetsiz-
lige sürüklemiş olanların Partiden tasfiyesi fikri hâkim bulunuyor
Ankara, 26 (Hususî muhabirimizden) — 29 haziran günü
/Vnkarada toplanacak olan C.H.P. Kurultayı şehrimiz siyası mahfillerinde günün en alâkalı mevzuunu teşkil etmektedir. Kongre bahsinde şimdiden belirmiş kati fikirler vardır. Bu fikirlerin en başta geleni bugüne kadar C. H. P. nln mukadderatına hâkim olmuş ve partiyi, icraatlyle büyük bir mu-vaffakıyetsizliğc sürüklemiş bulunan kimselerin tasfiyesidir. Türkiyenin muhtelif yerlerinden Ankaraya gelmiş bulunan delegeler bu tasfiye mevzuunda ikiye ayrılmaktadırlar. Bir kısmı Hilmi Uran, Tevfik Fikret Sı-lay gibi zevatı derhal tasfiye ederek partinin mukadderatını gençlere tevdi etmek fikrindedirler. Diğer bir kısmı İse seçimlerdeki muvaffakıyetsizliğin tahmin edilemiyeceği bir devirde tarihi kararlaştırılmış olan bir kongrenin muvakkat tedbirler alabilecek bir kongre olabileceğini İleri sürmekte, bu itibarla tasfiyesi gereken şahsiyetlerin derhal tasfiye edilmemesini ve kendilerine arzulariy-le çekilmek için bir zaman bırakılmasını tavsiye etmektedirler. Bunlara göre hâsıl olan yeni duruma nazaran tedbirler a-lacak olan bir kongre bundan bir sene sonra toplantıya çağ-rılmalıdır.
Delegelerin gerekli gördükleri tasfiye hareketi içinde înö-niinün de durumu münakaşaları mucip olmaktadır. Bir kısım
•Irgeler. tnönünün hissiyatına ğlûp olması, zaman zaman tfına topladığı şahsiyetlerin sıri altında kalması yüzünden partinin kuvvetten kaybetmesine ve bugünkü duruma düşmesinde başlıca âmil olduğunu söylüyorlar.
( __ »
durumdu husule gelen son hâdiseleri gözönunde tutarak kabine buhranını süratle halletmek İçin elinden gelen gayreti sarf etmektedir.
Cumhuriyet Konseyi Dışişleri Komisyonu Başkanı Cumhurbaşkanının süratle hareket etmeye karar vermiş olduğunu ve milletlerarası durum vahamet kaybettiği takdirde bir millî birlik hükıımotl kurulmasına çalışacağını bildirmiştir.
Mecliste görüşülen sözlü sorular
Bir milletvekili, Ömer İnönü
hakkında iddiada bulunuyor
Sözlü soru sahibi, otomobille ölüme sebebiyet
verme hâdisesinin adalete yanlış
aksettirilmiş olduğunu ispat edeceğini sö
Ankara. 26 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Tokat Milletvekili Ahmet Gürkan’m İstanbul Teknik Okul Pansiyon âmiri Muzaffer Kayalıbay’ın ölü mü hakkındakl sorusu bugün Mecliste elektrikli bir hava yarattı.
Bu hususta İzahat veren İçişleri Bakanı Rükncddin Nasuhloğlu ezcümle şunları söyledi:
"4 mayıs 1950 tarihli Zafer gazetesinde, 1945 yılında Taksimde jandarma dairesi yanında saat 21-22 sularında resmî plâkalı bir arabanın adı geçen pansiyon âmirini feci şekilde ezdiği ve mesullerinin bulunamadığı yazılmıştır.
Biz dc mevcut malûmata göre 10 mart 1945 günü saat ikide Muzaffer Kayalıbay, Hayık oğlu Robert isminde bir vatandaşın idare ettiği 53 tecrübe numaralı araba tarafından ezilmiştir. Karakolca tahkikat yapılmış ve keyfiyet aynı zamanda savcılığa bildirilmiştir. C. Savcı Yardımcısı Sekip Musluoğlu işe vaz’ıyed etmiş ve hazırladığı dosya ile birlikte 6anığı 13.3.1945 te adalete teslim etmiştir. Vaka adlî bir safha geçirmiş ve kanuni netice elde edilmiştir. Bakanlığımızda bu hususta daha fazla malûmat yoktur. Hâdisenin yeniden araştırılarak faillerinin bulunması adlî makamları alâkadar eder.,,
Söz alan soru sahibi Ahmet Gürkan çok heyecanlı bir İfade ile: "Çok mühim bir vaka karşısındayız. İşte size dünkü iktidarın karanlıkları içinde İşlenen bir facia daha! Asıl suçlu saklanıyor” der demez D. P. milletvekilleri “Kimdir o?” diye bağırdılar.
Devam eden Gürkan: "Çekinmeden arzedeceğim. İçişleri Bakanının İzahatı resmiyete İntikal eden kısmı ihtiva etmektedir. Benim bahsedeceğim daha ziyade istibdat devllerinde okunan fısıltı vesikasıdır. Bu izahatım karanlıklara gömülmek istenen faciayı elbette meydana çıkaracaktır. Pansiyon âmiri Muzaffer Kayalıbay aslen beyaz Rus olan Olga İsminde çok güzel bir kızla evlenmişti. (C.H.P. sıralarından ayıp ayıp sesleri..) 10 mart 1945 günü Teknik Okulda bir çay ziyafeti veriliyor. Muzaffer Kayalıbay da bu okula mensup olmak İtibariyle bu çayda hazır bulunuyor. Saat 5 e doğru karısı ile ayrılarak Konak oteline geliyorlar. Orada Olganm arkadaşı ve ırkdaşı Aleçka isminde diğer bir kadınla buluşarak eğlenmeğe başlıyorlar. Biraz sonra merhum Ankara Valisi Tandoğan’ın oğlu Haldun Tan-doğan da aralarına katılıyor ve eğle-niyolar. Bir aralık Haldunun yanlarından ayrılarak Saraya telefon ettiği ve "İşte aradığınız kızlar buradadır” dediği duyuluyor. (Gürültüler a-rasında hangi saraya sesleri) Ahmet Gürkan: "Şehzadenin İkamet ettiği Dolmabahçe sarayına" diye mukabele İle şöyle devam etti:
— Telefonu müteajcıp yanında Hüseyin Hüsnü Paşanıh kızı Mlhriyi de hâmil olan resmi plâkalı bir araba ile tanınmış zatın oğlu geliyor ve hepsi birlikte dışarıya çıkıyorlar. (Kimdir o. söyle sesleri).
— Söyliyeccğim merak etmeyin: Ömer İnönü... Ömer İnönü İle Kayalı-bay arasında Taksimde münakaşa çıkıyor. Muzaffer Kayalıbay. Ömer İnönü denen vatandaşın suratına bir yumruk atıyor. O da Kayalıbayın hayalarına vurarak kendisini yere yuvarlıyor. (C.H.P. sıralarından müda-
----------------------------\
YENÎ İSTANBUL îtalyayı dolaşıyor Yazan : Burhan Belge İtalyanın maliye ve iktisat bakımından yeniden kuruluşu
5 inci ua.vfamızda okuyunuz \____________________________7
haleler).. Muzaffer Kayalıbay bitkin bir halde yerde yatarken üzerinden resmi otomobil geçiriliyor ve kendisini eziyorlar. Hâdise mahalline gelen polis, bekçi, memur hepsinin isimleri bende mahfuzdur. (Şiddetli gürültüler... isimlerini söyle sesleri!)
Başkan:
— Serbest bırakınız, sözlerini kesmeyiniz.
Ahmet Gühkan:
— 8 marttan 10 marta kadar Ömer İnönü mektebe gitmiyor. Bu hususta elimde bir çok vesikalar var.
Başkan:
— O halde bu vesikalarınızı alâkalı makamlara tevdi ediniz.
Ahmet Gürkan:
— Nisyan perdesi Adalet ve İçişleri Bakanlarının elele ve kolkola çalışmalarıyla muhakkak açılacaktır. Efkârı umumiye bunu bekliyor., diyerek kürsüden indi.
Hatibin konuşması D.P. İllerin şiddetli alkışlariyle mukabele gördü.
İktidara geçişinin 35 inci gününde
Başbakan Menderes icraatını anlatıyor
Adnan Menderes, hububat, şeker, ekmek fiyatları ve memurlar hakkındaki tedbirler etrafında izahat verdi
Halkevleri teftiş edilecek
Ankara, 26 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Başbakan Adnan Menderes iktidara geçtiği günden buyana hükümetin icraatı ile alâkalı hususlar hakkında Ankarada intişar etmekte olan D.P. nâşiri efkârı Zafer gazetesine beyanat vermiş ve bu beyanatında ezcümle demiştir ki:
“Gözden geçirmekte ben de fayda görmekteyim. Menfi propagandalarla umumî efkârın şaşırtılmak istenmesi teşebbüsleri karşısında bulunduğumuz aşikârdır. Meselâ partimizin hububat fiyatlarını yükseltmek vadinde bulunduğu ve fakat bu vâdini yerine getirmediği yolunda propagandalar bir müddet devam etti. Partimizin ve hükümetin böyle bir vaitte bulunmadığını kati olarak ifade edebiliriz. Biliyorsunuz ki, hububat fiyatlarını hükümet geçen yılkl seviyede muhafaza etmiştir. Bu. bir bakıma hububat fiyatlarının j'iıkseltilmesi tesirini haizdir. Çünkü bugün eşya fiyatlarında umumi olarak bir düşme temayülü müşahede olunmaktadır. Hükümet bu temayülü yaratmak vc hızlandırmak mevzuunda kusur etmlmektcdir. Şurasını da kaydetmek İcap eder ki, geçen yıl mahsulün az olması ve hattâ hariçten buğday ithal etmek mecburiyeti karşısında bulunulması, hububat fiyatlarını korumadan mütevellit hâzineye akseden külfetlerin ağır olması neticesini vermiştir. Halbuki, bu yıl mahsul İyidir, hattâ bir miktar İhraç etmek dahi icap edecektir. Hariçte hububat fiyatları geçen sene ve evvelki senelere nazaran düşüktür. Bütün bunlar hesaba katılınca, hububat fiyatlarını geçen yılkı seviyede tutmanın büyük külfetleri gözönüne alan ileri ve cesur bir karar olduğu kendiliğinden meydana çıkar. Bizi böyle bir karara sevkeden âmil bir yandan köylü vatandaşlarımızı korumak vo bu suretle istihsaJi teşvik etmek, diğer yandan da memlekette geniş vatandaş kütlelerinin satın alma kudretlerini arttırmak yolu ile iş. Istihsnl vc ticaret hayatını geliştirmektir.”
Başbakan bundan sonra, birbirine
İÇ SAYFALARDA
İKİNCİ
Tetkikler r
îş hakkı mı, grev lıakkı mı ?
M. Nermi
ÜÇÜNCÜ
Kore’de harp t
“Sakin şafak memleketi”ni kaplıyan kızıl bulutlar Selim Sabit
DÖRDÜNCÜ
Memleket yazıları : Kemal Işık Moda âleminin yıldızlan Jacques Fatlı Filiz Karabey
zıt gibi görünen hem hububat fiyat larının aynı seviyede tutulması v hem de ekmek fiyatlarının ucuzlatıl masını izah ettikten sonra aynı şartların şeker mevzuunda da mevcut olduğunu belirtmiş ve un üzerinden alınan Muamele Vergisinin kaldırıl-mastyle ekmek fiyatının 5 kuruş u-cuzlatılacağını belirttikten sonra, şeker ve ekmek fiyatlarının inmesinin Hâzineye 45 milyon liraya ve hububatın geçen seneki fiyatlarda tutul-masiyle de 20-25 milyon liralık bir külfet altına girildiğini söylemiştir. Başbakan, bu külfetin bütçede tasarruf 5rapmakla kapanacağını belirttikten sonra demiştir ki:
"Ancak ortada başka maddelerde de tenzilât yapılacağı hakkında dolaşan söylentilere ehemmiyet verilmemesi lâzım geldiğini ve alacağımız tedbirlerin resmen ilânından evvel türlü maksatlarla çıkarılan ve çıkacak olan bütün rivayetlerin bir tahminden ileri geçemiyeceğini bildirmek isterim.,,
Başbakan, bütçede tasarrufun nasıl yapılacağına dair sorulan suale evvelâ Cumhurbaşkanının kendi şahsî arzulariyle yaptırdıkları tasarrufları belirterek cevap vermiş ve bönün bir misal teşkil ettiğini söyledikten sonra asıl tasarrufların ehemmiyetli meblâğlara ulaşan dairelordo yapılacağını tebarüz ettirmiştir. Başbakan devamla:
"Meselâ, ordumuzun muharip bünyesinde hiç bir şey kaybetmeden ve hattâ onu derli toplu ve binaenaleyh onu daha dinamik surette takviye c-decek malriyette tedbir alarak esaslı tasarruflar sağlanabilmektedir. Devlet dairelerindeki münhal memuriyetlere yeni tâyinler yapılmamak ve devlet hizmetlerinin rasyona-lizasyonunu ele almak gibi tasarruf mevzuları üzerinde de durulmaktadır.. demiştir.
Memurlar hakkındakl mütalâalar
Adnan Menderes, memurların tasfiyesi haberlerinin asılsız ve uydurma olduğunu, asıl, sabık İktidarın her sahadaki değişikliklerinin hayret veren bir yekuna ulaştığını söylemiş ve seçim arifesindeki bu tebeddülâ-tın 1950 seçimlerinde C.H.P. yi kazandırmak gaj’esiyle yapıldığını belirtmiştir. Başbakan bu bahsi şu şekilde kapamıştır:
"Şimdi bu zevat, dönüp memurlar arasında yaptığımız çok zaruri değişikliklerden dolayı bizi suçlandırmak mı İstiyorlar?,,
Başbakan kadir memurlar hakkın-(Jakı habcrlero dair şunları söylemiştir:
“Partimiz tatbik edeceği tedbirlerde kadın ve erkek memur tefriki yapmak gibi yanlış bir telâkkiye sahip değildir.”
Bundan sonra beyanatına hususî idareler îarafındnn Halkevi ve Halle Partisine yapılan yardımların kesilmesi hakkında izahatına devam eden Başbakan Halkevlerinin aldıkları pa-ralnrı konunBUZ olarak sarfottikleri noktasında durmuş ve demiştir ki:
"Bu gidişi bir defa durdurmak vo ondan sonra da kısa bir zaman içinde Halkevlerinin vo onlara yıllardan beri yapılmakta olan tahsislerin hukuk kaidelerine göre hakiki durumlarını kanunla tayin etmek oturaktır. Kaldı kİ, bütçelerimle mevcut tahsisatın bütçe yılının 4 üncü ayında tamamly-lo ödenmiş olması hakkında, hiç bir kanuni mecburiyet olmayacağı gibi, bu teşekküllerin salahiyetli mercileri bakiye tahsisatı İptal etmek hakkını dahi haizdirler. Esef olunacak cihet şudur kİ. Halk Partisi gümrükten mal kaçırma kabilinden umumi bütçeye koydurduğu 1.200.000 lirayı, daha hÜtçe yılının dördüncü ayında olmamıza rağmen çoktan çekip almıştır. Mahalli Idnrrlero koydurduğu tahsisatı da böyle bir zihniyetle alıp götür* müş bulunuyor/*
YENİ IBTANBÜk
27 Haziran 1950
Snvfa 2
•*

r


TETKİKLER
İş hakkı mı, grev hakkı mı ?
M. NERMİ
DÜNYA Ölçüsünde büyük bir politikacıyı hol sayılı günlük politikacılardan ayıran ballıca şey, karar vermek hüneridir. Sırasında vakit geçirmeden karar vermek ne kadar ehemmiyetli ise, heyecana, telâşa, tesirlere kapılnıaksızın karar zamanını beklemek ve İyi seçmek de o kadar ehemmiyetlidir. Yer-yiizündekl milletlerin şimdiye değin çektikleri türlü türlü sıkıntılar, politika kararlarının tam zamanında verilmemiş ölmesiyle biiyiik ölçüde ilgilidir. Tam zamanında karar vermek; cemiyetinin ve çağının nabzını çok İyi yoklamasını hilen şahsiyetlerin lıecerecekleri bir İştir. Biz öyle sanıyoruz ki, sosyal yapımızı derinden derine içine alınası gereken grev hakkı üzerine verilecek kararlar da, e-hemmiyet bakımından, bıı çeşit kararlardan sayılabilir. Biz, karar zamanımızı iyi seçemezsek kaş da Yapabiliriz, göz de çıkarabiliriz. Hattâ ikinci tehlike, kaşa göre, daha fazladır.
Yurdumuz; gün başlangıcının renklerine bürünmekten çok defa kendini alamayan resmi ista-tiklerimizin gösterdiği gibi kaygılarından sıyrılmış, refahın enginlerine uzanan aydın yollara artık kavuşmuş bir durumda değildir. Vatandaşlarımızın ezici bir çokluğu, nasıl dineceği bugünden belli olmayan yıldızsız bir sefaletle çevrilmiş gibidir. Çalışmaktan yılmaynnların çok biiyük bir yığını, emeklerinin yemişini bir türlü devşirmemekte-dir. Tam yemişini vermeyen e-mek ise, hiç olmazsa, yalnız bizim gibi ülkelerde, işsizliğin başka bir çeşididir. Biz günün birinde, emek ve verim nispetlerine göre bir istatistik hazırlamak İmkânını bulursak, belirecek gerçeklik karşısında tüylerimizin dehşetle ürperdiğini duymuş olacağız. Emek harcadıkları halde bu işsizlerin çoğu, işçi değildir, hattâ üstelik iş sahibidir, sözü şişirdiğimizi sanmayınız, kanun diliyle de müteşebbistir. Bunlar, grev hakkı nedir, bilmezler ve bıı ihtiyacı da bir kerecik olsun duymamışlardır.
Bizim geçim şartlarımız, kazançlarımıza ve kazanç imkânlarımıza göre ölçüsüz bir ağırlıktadır. Grev hakkından önce bu ağırlığın az çok gevşemesi ve tavsaması lâzımdır. Bütün sosyal tedbirler, öteden beri, e-henımiyet sırasına göre alınır. Hattâ eski Mecelle’yi hazırlayanlar hile “ehemmin mühimine” tercih edildiğini bilirlerdi. Daha elverişli geçim şartlan, i-yi düşünülmüş bir ucuzluk politikası, bugün, her vatandaş için en ehemmiyetli bir şeydir. İşçi için de öyle. Bize göre böyle bir düzen; karanlık bir grev hakkından çok daha müspet, dnlıa elle tutulur neticeler verebilir.
İş hayatı bakımından düzenlenmesi gereken bir çok ehemmiyetli işlerimiz vardır ve bun-lann her biri, ehemmiyetçe, grev hakkı dâvasını kat kat gölgede bırakabilir. Her vatandaş bu ülkede, ilkönce, yiizsupı dökmeden hür yaşamak, hayatını kazanmak ve kendisini hukuk bakımından tam bir güvene kavuşmuş görmek ister ve bu, o-nun en büyük hakkıdır. Biz, buna, kısaca iş hakkı adını verebiliriz. Türk vatandaşının bu en büyük hakkı, ancak, iş hacminin durmadan genişlemesiyle yavaş yavaş gerçekleşmiş olabi
lir. Artan ihtiyaçlarımızın, kabaran nüfusumuzla karşılaştıracak olursak görürüz ki, iş hacmimizde ehemmiyetli bir gerileme vardır. Biz, hiç olmazsa, bu nisbi gerilemeyi hemen durdurmak zorundayız. Ekonomik kudreti boyuna büzülen bir millet; boyuna kan kaybeden insana benzer.
iş hacmini arttırmak; öğütlerle, gazetelerimize arada sırada gönderilen anlaşılması güç veci-zelerie mümkün değildir. Eski ve benliğine yabancı geleneklerden henüz büsbütün sıyrılamamış olan Doğu-Dün.va.sı; konusuz öğütlerin, içi çoktan boşalmış veçhelerin büyüsüne bugün de az çok bağlı bir dünyadır. Eakat asıl yasayan öğüt ve vecize pratik hayatın tanı keııdi-siııdedir. Gerçeklik kendi sert diliyle konuşmadıkça biz, onun no demek istediğini anlayamayız. Bize İniyle bir dil lâzımdır işte... Yemiş veren politika; bu dili bulan ve onunla konuşabilen politika demektir.
Artan iş hacmi, milli kudret için en iyi bir ölçü sayılabilir. Halbuki milli kudretimizin artması bizim eıı biiyiik idealimizdir. İdeal ise bir şey yapmak, yaratmak aşkından başka bir şey midir? Benliklerimle bıı sürükleyici kudreti duyamayan-lar, idealleriy le övünmek hakkını kazanamazlar. Milletler; i-deallerine göre gençtir veya ihtiyardır. Biz mutlaka geııç bir millet olmak zorundayız. İş hacmimizi genişletmek ideolojisi y alnız, böyle bir gençlikten kuvvet alabilir. Derin bir iş sevgisi olmadan iş hacmi nasıl genişleyebilir? İş sevgisi, bütün iş sistemini sağlam bir disiplin altına alan bir cemiyet nizamında doğabilir. İş dâvasında disiplin; yalnız verimin çoğalınası değil, ay ııı zamanda kalitenin de ilk plâna alınması demektir. Demek oluyor ki, verimsizlik kalite düşüklüğü ile ne kadar ilgili ise iş hacminin daralması da bıı her ikisiy le o kadar ilgilidir. Onun İçin, biz, İş politikamızı yalnız hu prensipin zaruretlerine göre kurabiliriz.
İş politikası gütmek demek, vatandaşa ayrılan iş hakkının gerçekleşmesine girişmek demektir. Çalışmaktan, iş görmekten yılmayabiliriz. Bu, ayrı bir dâvadır. Fakat kalite aksaklığı olunca çok değerli emeklerin birdenbire heba olması tehlikesi her zaman vardır. Bundan başka işin mahiyetini, değer haline gelip geiemiycceğini içinde yaşadığımız devir tay in edebilir. Çünkü: Biz geniş insanlık dünyasının nihayet bir parçasıyız ve kendimizi ona göre a-yarlanıak zorundayız.
Bundan da anlaşılıyor ki, Türk vatandaşının iş hakkını konulandırnıak için tutulması gereken y ollar oldukça çok ve çetindir. Faka: bütün bu noktalar köklü bir surette incelenmeden de müspet neticelere ulaşmak, aşağı yukarı imkânsız bir şeydir, iş hayatımızın, çağdaş anlamda, temelini atmadan önce iş dâvalarının hangi teorilere göre daha iyi çözülebileceğini düşünmek lüzumsuz yere vakit kaybetmekten başka bir işe yaramaz. Biz bu bakımdan kendimizi ehemmiyetli bir soru karşısında kalmış görüyoruz: İş hakkı mı, grev hakkı mı? Doğrusunu isterseniz meslekten işçisi akıllara hay ret verecek kadar az olan ve ekonomik şart-
Teknik Üniversite toplantısına izin verilmedi
Tedris toplantısı yüzünden talebe temsilcilerinin sorguya çekileceği haberi iyi karşılanmadı
Teknik Üniversite Talebe Birliği dün. rektör, yeni ve eski dekanlar, birlik idare heyeti ve talebe cemiyeti haşkanlnrının İştirak edeceği bir toplantı tertip etmişti. öğrendiğimize göre Üniversite İdaresi bu toplantıya müsaade etmemiştir. Ayrıca. büyük bir vakar içeriBİn-do geçen tedris toplantısından sonra, Talebe Birliği ve talebe cemiyetlerinde çalışanlar hakkında soruşturmalar yapmak ve gerekiyorsa inzibati cezalar vermek için yönetim kurulunun bir karar aldığı söylenmektedir. Bu meyanda Talebe Birliği Baçkanmın dn Elektrik Fakültesi Yönetim Kurulunca sorguya çekildiği haber verilmektedir.
Durumu aydınlatma ve anlaşma maksadlyle tertiplenmiş o-lan dünkü toplantıya üniversite idaresinin İştirak etmemesi talebe arasında derin teessür uyandırmıştır.
Dolmabahçe Sarayı dün tetkik edildi
îl
önünde
Heyet Azııhırı dun Dnlnm bahçe Saray ııım
Milli Sarayları halka açmak üzere şehrimize gelmiş olan Milletvekilleri nde thaan Şerif. Nazlı Tlabar ve Salih Keçeciden mürekkep heyet dün Dolmabahçe Sarayında incelemeler yapmışlardır. Bugün Beylerbeyi Sn-
İngiliz denizcilerinin ziyafeti
Şehrimizde bulunan İngiliz Filotillası komutanları dün öğle üzeri İstanbul Vali ve Belediye Reisiyle ko-mutanlahmız şerefine gemide bir ziyafet. vermişlerdir.
ları başka sanayi nıenılekrtle-riııüıkine İliç L’cıızenıeyeıı ülkemizde, geniş kalkınmalara imkânlar verebilmek için gözümüzü. iş hakkı dâvasına çevirmeliyiz. Hattâ bıı, şimdilik tatlı bir grev hakkı rüyasından ayrılmak işlemeyenlerin menfaatlerine de son derecede uygundur. Eldeki serçeyi çatılarda uçuşan güvercinleri yakalamadan salıvermek, cihette, doğru değildir. Bize konusuz haklardan ziyade yeni yeni gerçek haklar ve yetkiler yaratan iş imkânları lâzımdır. Bu ülkenin çocukları tam bir güven içinde çalışarak emeklerinin yemişlerini, başka ülkelerde olduğu gibi, devşirehilmelidirler.

Rusların, İran üzerindeki sinir harbi devam ediyor


Sıhhî durumu dolayısiyle mezunen gelen Tahran Büyükelçimizin dost memleketin bugünkü durumu hakkındaki beyanatı
Evvelki gün şehrimize gelen Tahran Büyükelçimiz Yakup Kadri Ka-raoşmsnoğlli kendisiyle görüşen bir arkadaşımızın muhtelif mevzular etrafında sorduğu Hunilere cevaben şunları söylemiştir:
11— RahfitRizbgım doİAyısIyle bir tedavi devresi geçirmek üzere Avru-paye gitmek istiyordum. Dolayıslyle seyahatimin ilk karaya giderek gıııi ilgilendiren kında Dışişleri lar yapacağım,
bir gayesi yoktur.
merhalçai olan An-Tahran Büyükelçili-idari meseleler hak-BakAiılığlyle temas-SeyaJıatimin ba?ka
İramla iç durum
IrAnın iç durumunda bir fevkalâdelik yoktur. Oraya gittiğim sırada epeyce şiddetli bir seçim mücâdelesi vardı. Bu mücadele zaman zaman oldukça alevlenerek bir hayli uzun sürdü, Ve nihayet pek basiretli bir hükümdar olan Şehinşahın tavassut-lariylo her tarafı memnun eden bir meclis kuruldu ve bir de İlk defa o-

rayın) tetkik edeceklerdir. Öğrendiğimize göre, Cumhurbaşkanlığı otomobillerinin muhafazaHina ait garajlar Deniz Müzesine verilecek ve tAdat tamamlandıktan sonra Dolmabahçe Sarayı halka açılacaktır.
gele-
turne gere-
Ankara Devlet Tiyatrosu sanatkârları yarın geliyorlar
15 günden beri lzmirde Açıkhnva Tiyatrosunda büyük bir muvaffakiyetle temsiller vermiş olan Devlet Tiyatrosu Tiyatro Bölümü sanatkârları yarın saat 11.30 da şehrimize çeklerdir.
Dün uçakla şehrimize gelen mümessili Hâşim Hekimoglu
ken temas ve hazırlıkları yapmakla meşguldür. 20 kişiden mürekkep o-lan misafir sanatkârlar Mahir Cano-va’nın başkanlığında seyahat etmektedirler.
Kendileri Galatasaray Lisesinde misafir edilecekler ve daha evvel bildirdiğimiz gibi, 29 haziran perşembe akşamı saat 21.30 da Ses Tiyatrosunda Yalancı komedisiyle temsillerine başh.vacaklardır. Bu sene Anknrada 60 defa oynanmış olan bu komediyi, Oktay Rifat ve Melih Cevdet An-dayın birlik ter yazdıkları Kıskançlar isimli telif komedi takip edecektir.
Son olarak oynanacak olan Modern Antigone faciası İstanbul için büyük bir yenilik olarak telâkki edilmektedir.

larak Azası Şehlfl£ah tara Undan seçilen Ayan Meclisi kuruldu.
İranda komünizm ve Rusya He münasebetler
Biliyorsunuz ki Azerbaycan. Rus orduları tnrafından işgal altında bu-lundııruldııgıı senelerde o havalide Tude diye anılan solcu hır teşkilAt vücuda gelmişti. Fakat bu teşkilât Azcrbayc anın tahliyesinden sonra bHşsız kaldığı ve kanun dışı edildiği için resmen mevcut değildir. Gizli olarak faaliyette bulunmaktadır,
Rus-tran münasebetlerine gelince, her iki taraf arasında ara sıra bazı hudut münazaaları olmakla beraber zAhlron normaldir. Ruslar, sinir harbine devam ediyorlar. Fakat İranın Rus işgali altında bulunduğu zamanda olduğu kadar komünizmin 1-randa yayıldığını zannetmiyorum. Yalnız İran. İktisadi güçlüklere maruz bulunmaktadır.
TÜrk mu-Bu nıuhab-artmakta Bu cihet-kolaylaş* bilirsiniz
Türk . Iihh ııı II nıiRcbc t lor I
Komşu İranda yalnız habbctlyle karşılaştım, bet vo alâkanın gittikçe
olduğunu müşahede ettim, le oradaki vazifem pek maktadır. Esasen pek İyi ki Türk-tran dostluğu Atatürkle Rı-
za Şnh arasındaki şahsi dostluk ve muhabbet İle başlamış ve her İki mlllotço mütekabil bir hürmetle benimsenmiştir.
Türk ve Iran Devlet Reislerinin seynluıtleri meselesi
İran Şahının vaktiyle Türkıyeye yapmış olduğu ziyaretin şimdiye kadar iade edilmemiş olmasının tran efkârı umumlyesınde bıraktığı tesirlere dair Iran gazetelerinde görülen neşriyat hAkkındaki Borunuza cevap vermeden evvel şunu belirteyim ki. valcaa protokol mucibince bu ziyaretin iade edilmesi lAzımdır. Fakat Rıza Şahın memleketimize yapmak istediği ziyareti memnuniyetle kar-şılıyacAgını belirten Atatürk, bu ziyareti iade edecek durumda olmadığım da o zaman ayrıca tebarüz ettirmişti. Mevcut resmi muhaberelerden bunun böyle olduğu Anlaşılmıştır. Ancak İki Devlet Reislerinin mütekabil ziyaretlerde bulunmaları hem İranda hem de bizde son derece şayanı arzudur..,
Büyükelçi bu akşam AnkarayA hareket edecek ve bir haftaya kadar tedavi için îsviçreye gidecektir.
-
•v

Ana Esmeralda dün Valiyi ziyaret etti
İstanbul Sergisi münasebetiyle şehrimizde Açıkhava Tiyatrosunda bir uy müddetle temsiller vermek üzere gelen tapnııyol trupunun huş artisti Aım Esmeralda dün Belediyeye giderek Vali ve Belediye Reisini ziyaret etmiştir. Yukarıkl resimde sanatkârı Belediyeden çıkarken İstanbul Sergi Komiseri Sırrı Enver Bııhır ve Vilayet Kalemi Mahsus Müdürü Nabi Üpla birlikte görüyorsunuz
500 üncü fetih yılı kutlama hazırlıkları
«on
Bu muazzam hâdiseye yalnız İstanbul değil, bütün Türk Milleti iştirak edecek
litânbulun «500 üncü Fetih Yılını Kutlama Derneği dün Arkeoloji Müzesinde Aziz Oğan’ın başkanlığında toplanmıştır. Dernek. Fatih için dikilecek Abide ve Derneğin teşkilâtı hnkkındnki faaliyetine devam ölmektedir. Bu muazzam kutlama hâdisesinin yalnız İstanbul nehrine inhisar cttırllmiycrek bütün Türk milletinin candan iştirak etmesi hususunda ki arzulara gün geçtikçe müspet cevaplar alınmaktadır. Ezcümle
günlerde Balıkesir Belediyesinin gelecek vıl bütçesine bu hususta ayrı bir tahsisat koyacağı hakkındakı teh-şiratı büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır. Aziz Oftan. kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza:
— Balıkealr Belediyesinin bu kadirşinaslığı her türlü takdirin Üstündedir. Memleket çapında yapılmasına teşebbüs 001101) medeni ve kültürel bir İş İçin sevgili Bahkesirin kıymetli Belediyesi ön RRfta yer almıştır. Dernek idare kurulu, Belediyeye bir teşekkür mektubu yazmağa karar vermiştir. Şüphesiz diğer şehir belediyelerinin de bu milli Işde yer alacakları tabii ve muhakkaktır.
Açıkhava Tiyatrosu bu mevsim birçok sanat tezahürüne sahne olacak
1
L
Açıkhava Tiyatrosu, bu mevsim pek canlı bir faaliyete sahne olacaktır.
Devlet Operası, ay sonunda temsillerini bitirerek sahneyi temmuz ayı devamınca İspanyol rövüsüne terke-decektir.
Ağustos ayında, Açıkhava Tiyatrosunda “Yerli Film Yapanlar Cemiyeti” tarafından bir müaamere verilecektir Yine aynı ay zarfında burada Bcdia Statzer’ln 25 senelik sahne hayatı tesit edilecek, sonra da Ertuğ-rul Sadi Tek için bir Jübile yapılacaktır.
Yine ağustos İçinde, Emekli Sahne Sanatkârları tarafından da Açıkha-vada bir gece tertip edilmiş bulunuyor.
Bir resim sergisi
Temmuzun birinci günü. Beyoğlun-da Taksimde, Fransız Başkonsolosluğu binasının sergi salonunda Bayan Belci Molho tarafından bir resim sergisi açılacaktır. Sergi saat 17.30 da açılacak ve onbeş gün devam edecektir.
Şehir Mektubu
Bir İstanbulludan bir
AtinalIya
Atlnah üniversite profesörlerinden Bay Daskalakis’i tanır mısınız? Hayır. Ben de tanımıyorum. IJİkin geçen gün “Mossagcr d'Alhüneı h,
•s” ısim-Yunanlstanda Franau&ca olarak neşredilen Hükümetin yan ıcsmi gazetesinde bir makale kaleme almış, tstanbulun beş yüzüncü fetih yıldönümü tesit edildiği takdhdc. bııÂnn Türk - Yunan dosllugunu ihlâl edeceğini yazıyor, ve bizden, bu sevdadan vazepenıeınlzi İstiyor
Bay Daskalakls’in Atına î nversi-tesinda hangi dersin prölcnörd olduğunu bilmiyoruz. Fakat tarih kıl şiarını biraz karıştırsa iyi olur İr nr c n-de.vlz istanhulun beş yüzüne i fethinin tes’it edilmesi. Yunan donl.lnrımi-zı sevindirmek İcap eder snnı., » ı ıız, Zira, Fatih, îstanbulu zaptetmekle sadece modern zamanları şçmış olmadı, bizarıtlnizme son verdi. Fener Pal rıkhencsinı, Papalığa müsavi bir seviyede tutarak ona bir stılto temin elti. Esasen Fatihin bu ve buna benzer hareketleri olmRsaydı, f«*tih Orta Çağın fonu sayılabilir miydi? Tarih buna müsAAde eder miydi? Fatih. Haçlıların yaptıkları gibi Blzanaa girdiği zaman talancılık yapmış olsaydı, onların yağmalarından vr tahriplerinden arta kalan Bizans eserlerinden eser kalmazdı, «ayın Bay Da$. kalakiH de bugün bir varlık İfade e-der miydi bilinmez.
Türkler Bltansı zaptettikten sonra şehri zenginleştirmlslerdlr, hölA da Bizans eserlerini ihya etmekle meşguldürler. Fatihteki tolerans hissi, ta-tanbulun ikinci fatihi Atatürkle de devam etmiş, Ayasofya bir Hizana müzesi haline gelmiştir, ve, FAtihln dini zaruretlerle sadece örtmekle iktifa ederek sakladığı Bizans moza-ylkleri Atatürk devrinde medeniyet Alemine boşyüz sene evvelki haşmetiyle ifşa edilmiştir.
Bunlara mukabil, dostluktan bahseden Bay DAskalakls’in bazı İfşaatı korkunçtur. Sayın profesörün bildirdiğine göre, daha İlk okulda Yunanlılar tstanbulun fethinin Asya barbarlığının bir zaferi ve insanlığa, medeniyete indirilmiş bir darbe olarak öğrenmeğe alışıyorlarmış!!
Bay Daskalakls gibi üniversite profesörü olursa, ilk okul öğretmenlerini tasavvur ediniz. Anlaşılan. Yunan E-ğitım Bakanlığında bir inkılûp yapmak, tedrisatı biran evvel’ tarihi hakikatlere uygun bir hale getirmek I-cap ediyor. Biz. kendilerine hu hususta da bir dostluk yapmağa Amadeyiz.
BİR İSTANBULLU
I
Prag Elçimiz gitti
Prag Elçimiz Salâhaddin belli dün Fransız uçagiyle F
A.r-n Üzerinden Praga hareket etmişin
Ticaret gemilerinin nizamnamesini tâdil edecek komisyon toplandı
Ticaret gemilerinin personel, teknik durum ve istiap hadlerine ait talimatnameyi tadil edecek olan komisyon dünden İtibaren Ulaştırma Bakanlığında Faruk Kardam’ın başkanlığında İstanbul Liman Dairesinde toplantılarına başlamıştır.
- ş
SİYASÎ İKTİSADÎ
YExNİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİNFİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal IL SAKLICA Bu sayıda yazı iğlerini fiilen idare eden :
Sac id ÖGET
Neşrcdibni’/cn yn^ılar iade edilm&B.
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 26 —
'•Buyurun doktor bey... Ne bu acele” diye yer gösterdiler; hattâ nane suyu ikram ettiler. Fakat ev sahibi Müslim Beyle Doktor İsa Bey vaktiyle askermiş. Abdülhemld 313 de Askeri Tıbbiye talebelerim bir vapura doldurarak Trab-lusa, Hicaza, Ba&dada sürdüğü zaman, saçlı sakallı bir adam olmasına rağmen nedense onu da aralarına katmış. Fakat bilinmez bir hava onu yan yolda kafileden ayırarak gerisin geriye Aııa-dolunurı bu hiç akla gclmlyen sapa köşeşsıne atmıştır. İsa Bey. burada zengin bir eşraf kızlyle evlenerek çoluk çocuğa karıştığı için 24 Meşrutiyetinde tatanbula dönmemiştir. O tarihte İttihat ve Terakkiye girerek buraya mesul murahhas olmuş ve aynı zamanda kasabanın Hükümet doktorluğuna tayin edilmiştir.
Cumhuriyete kadAr kendini burada bir nevi hükümet reisi vaziyetinde gören doktorun Ku-vayı Milliye zamanında Ankara ile bazı vazgeçtiler! olmuş; Cumhuriyet zamanında da, durumun nezaketini kavrayamayarak İttihatçıların yani mesul murahhasın yakında tekrar iç başına geleceğini sÖylıyerek atıp tutmalarına devanı ettiği için Hükümet Doktorluğundan açığa çıkarılmıştır. Ancak bu ona zaten çerez kabilinden olan bir kaç lira memur aylığından başka bir şey kay-126
bettirmemiştir. Hükümet Doktoru sadece hükümet dairesinde evrak ile meşgul olan ve arada bir salgın ve cinayet çıktıkça jandarma ve savcı ile köylüklere gidip gelen bir memurdur. Buna mukabil kazanın hastalarına münhasıran laa Bey bakar. îsa Bey traşlı kocaman başı; tersine dönmüş ve ınanılamıyacak kadar siyah kalmış lceş-ları, İri ve tıknaz gövdesi üstünde çıbanlı kısık ensesi; omuz uçlarına uygunsuz bir vida ile takılmış gibi vücudüııden daima ayrık duran ve oturduğu zamanlarda dahi saat rakkası gibi İki yana sallanan kollarıyle doktordan ziyade pehlivana benzıyen bir adamdı. Yaz günlerinde bile arkasında boz renkli bir Avniye kaputla sokağa çıkar, askerliği otuz küsur vıl önce bıraktığı için bu kaputun o zamandan kalmış olmasına imkân yoktur, üstelik renginin boz olmasını da bir türlü anlayamamışımdır.
İsa Beyin etrafındakilere tepeden bakan bir hali vardır. Konuştuğu kimseleri ya ağır «özlerle hırpalar, ya kaba alaylarla küçük düşürür. Vesile vermemeğe uğraştığım ve son derece hürmet gösterdiğini halde bana olan muamelesi herkesten daha ağır olmuştur.
İlk önce hoşuna gitsin diye İsa Beye doktorluğa dair bazı sualler soruyordum. Bunlar o-nun meslek gururunu okşaması lâzım gelen küçük gönüllü çömez sualleriydi. Fakat o anlamamış gibi yaparak azarlar gibi bir sesle tekrar etmemi emrediyor, sonra da cevap vermeyorek başını öte tarafa çeviriyordu. Bunu görünce ona söz söylemekten vazgeçtim. Fakat o bundan da memnun olmadı ve hu sefer kendisi bana bir şeyler sormağa baynldı. Hor defasında kinimi unutarak hürmetle ve güler yüzle cevap veriyordum. Omuzlarında bir çoban kepeneği gibi duran kaputunun altında parmağiyle dur İşareti veye-127
rek başkaloriyle olmayacak şeyler konuşuyor, sonra tekrar parmağım sallayarak "devAin” diye emir veriyordu. Daha sonra ufak tefek haftalıklar için bana akıl vc ilâç soranlara verdiğim cevaplarla alay ettiğini gördüm. Ben söylerken ara »ıra geyirir gibi sesler çıkarıyor, sonra küçük beyaz bıyıklarının ucunu muhtekln burun deliklerine sokacak gibi kıvırarak tavsiye ettiğim ilâçlara ilâveler yapıyordu: “Bu şuruba bir parça enfiye ile bir kaç maşallahhk üzerlik tohumunu da karıştırırsanız bire bir gelir” yanlışlıkla burasını kahve şanon yabancılara yapılan alaylara benzeyen bu alaylar daha ilk sçdınıda beni de kasabanın meczup maskaralarından biri haline getirebilirdi. Zaten suya kırılmış yumurta gibi litreye litreye koyulaşıp katılıyor hissini veren bu bulanık gözlerin bakışına zor tahammül ederken bunlar do üstüne gelince tepem attı. Ancak benim için yapılacak başka bir şey olmadığı için bir defa eczahanenln sokağından dahi geçmez oldum.
Sonradan Isa Beyin kendi müşterilerini »almamdan korktuğu için böyle yaptığım vo benden evvel gelip geçmiş Hükümet doktorlarına karşı da aynı surette hareket ettiğini bono haber verdiler.
X \ VIII
MÜFTÜNÜN MUVAKKITHANESİ
Müftünün Asmabçarşıdakl muvakkıthane-sine gelince, beni oraya ilk defa kendisi âdeta zorla sokmuştur. Burası kasabanın eski rnıı\ aklat hanesi ıdl. Şimdi Ramazan ve Bayram hilâllerini gözlemekten başka bir vazifesi kalmadığı İçin adamcağız burasını bir luııvnkkıüıane haline getirmiştir. Elinden her iş geldiği için ara sıra dostlarına basit saat ve makine tamirleri
de yapar
Müftünün muvakkıüianeol türbe ve çeşme biçiminde büyükçe bir taş oda idi. Döşemenin hasırları ile odanın iki yanındaki kerevetlere bir kaç halı ve pösteki sermişti. İçeri girince göze ilk çarpan şey duvardaki yazı levhaları oluyordu. Bunların çerçeveleri içinde yeni yazı ile:
“Ey yarhgayıcı,.. “Ç’alob uludur,
Çalftbın yalvacıdır Muhammed” gibi yazılar yazılıydı.
Müftü sualimi beklemeden gülerek:
— Son şimdi bunları merak edersin he mı doktor Bey, dedi, eskiden bu çerçevelerde aıapça levhalar vardı. Bunlar onların öz türkçeye tercümesidir? Mânalarını anladın tabii; -Ya Şefi”.. Ötekininklöİ de malûm... Ya bunları kim çevirdi yeni türkçoye? Dil Encümeni mi? Ne gezer... Ben! Şu gocu yobaz, mürteci vesaire dedikleri müftıler arasında beylelcri de vardır işte.,.
Müftü küçük sakalını kaşıyarak ve sırıtarak sözlerinin bendeki tesirini bekliyordu. “A-ferın Müftü Efendi,, den başka cevap vermediği mi görerek:
— Sen şimdi de bu yazıyı kim yazdı diye merak edersin he mi ? dedi. O da ben... O da ben... Ben esasen hattatım... Eskilerin Hattı Siitn-bnli dedikleri yana eğilmiş yazıyı lâtin harflerine tatbik etmişimdir ınhı gayri huddm.,. Nü-muneleri işte bunlar...
Bu defa sahiden hayret ettim. Müftünün yazısının örneğim bile bildiğim lâtin yazılarından hiç birine benzetemiyordum amma rüzgâr önünde hep bir yana doğru çiçek gibi gayet düzgün ve hoş bir savruluşları vardı.
Müftü içini çekti;
— Nemmamlıktan hoşlanmam yo... Hakikat olduğu için söylüyorum... Belediye reisi filân gibileri karıştırmayalım... Fakat hasta kaymakam ve parti irisleri olmak üzeıe belli başlı ekAbirin 129
yeni yazılarına bir bak... Bir de benim şu levhaları bir nazar bağışla... Sonra mürteci ben... lâ-ayık onlar!.. Şeyh Saıd isyanında beni az kalsın Astırıyorlardı... Bak şu ellerime... O günden biri hâlâ biyle dıtrer... Neyse pek karıştırmayalım onları... Olu bir İş... Allah Cumhuriyete zeval vermesin.
Müftü biraz evvel eli gibi titremeğe başlamış sesim değiştirerek vc gülerek:
— Sen şu lıasbalara bakmadın hasbalara. dedi ve arkasından bir nükte yaptı:
— Hastalara bakmaktan hasbalara bakmağa vaktin galır mı ki?
Sonra gözünü kırparak devam etti:
— Anıma o tsa Bey keratası sana hasta da baktırır mı ki? O da başka mesele... Eız gene teresleri bırakalım da hasbalara bakalım.
Müftünün hasbalar dediği duvara yazı levhalarının arasına yapıştırılmış, bir kaç sinema yıldızı karlı idi.
Müftü yine gözünü kırparak bir nükte dah° yaptı;
— Allah belâsını versin sinekler bu dili r! rin yüzlerine tersleye tersleye parmak ha ıl n hale getirmişler ama bu püskürme benle’r ne d»-vakışmış hasbalara..
Müftü çok sevimli, fakat o nispette da korkunç bıı* adamdır. Ben kasabaya ve etrafııpdak* insanlara ait ne bilirsem aşağı yukan ondnr Öğrenmişimdir. Ayın zamanda da korkaktır. Daha doğrusu Şeyh Sait vakasında uğradığı kazadan sonra öyle olmuştur. Bunu bilenler aıa sıra istasyon parkında kendisine takılırlar. MestlA mecliste bulunmayan birisinin ayağına ip taktığı zaman hem gülerler, hem “Müftü! Senin dilinden malımız, canımız AHaJıa emanet” derler.
(Devamı var)
130
123
BAŞVEREN BİR İNKILÂPÇI
Yazan :
F A LİH RIF K I AT AY
KORE'DEKİ HARP "Sakin şafak memleketi,,ni kaplayan kızıl bulutlar
Yazan i Selim SAJBl’S
— 22 —
‘‘Bizim binişti huruç, burç sarıklı, sırmalı cicili bicili hatip efendinin o süslü minbere çıkıp, Türkle-rin anlamadıkları dilde araban veya acem aşiran makamında tutturup Elhamdülillah (yüz seksen elim miktarı), Elhamd-ul-ilhah-il-lezî (yetmiş elif miktarı) metleri boğaz boğumlarına taksim ederek nağmeler çevirdiğini görse, bu minbere çıktın, bağırdın, çağırdın, muradın ne idi. diye sorsa..." haitibin cevabı şu: "Ne cahil a’râbisin, beni bağırdı, çağırdı sanıyorsun. Ben araban’dan girdim, aceme atladım, acemden İsfahan'a geçtim.” Sahabe der ki: "Ben de Bedir gazasında bulundum. Şam fethinde hazırdım. Bu övünmeleri şimdi bırakalım. Sen minberde ne dedin?”. “— Hutbe merhum büyük İmam efendinindir. Ben onu hutbe mecmuasından ezberledim. Ondan cahiller ne anlar?”. “— Ben sana mâna sordum. Sen tagannî ederken kalbe ne mâna düşer?". “— Ben sana araban’dan. İsfahan'a gezindim, dedim. Sen bunu seyahat sandın. Şimdi de mânasından sual edersin. Ben hutbe okurken parmaklarımla dümtek vurmayı bırakıp da ne düşüneceğim? Sonra makamı kaybedip rezil mi olacağım?"
Türk sanatkârı Itri’nin bestelediği ezanın, ki namaz vakti geldiğini halka bildirmekten ibarettir, türkçe okunmasına karşı bugün isyan edenler kadar, bir te’vil yolu bulmak için, arapçaya din dili diyenler Ali Suavi’den bir asrın dörtte üçü kadar ileride mi, yoksa ondan da hiç olmazsa bir asır geride midirler?
Amma o, uğrunda başını da vereceği fikirlerinin adamı idi.
İnkılâplarımız arasında "Tevhid-i-tedrisat" kanunu ile övünürüz. Bu kanunla bütün gençlik tek bir eğitim sistemi altına alınmıştır. Eski kafayı yetiştiren, ve irticai beslemekten başka bir işe yaramayan medreseler kapatılmıştır. Yarım asırdan fazla gecikmiş olduğumuzu Ali Suavi’nin o zamanki tenkidlerinden anlıyoruz.
Ali Suavi’ye göre, kurtulmanın ve ilerlemenin temeli, maarifi nizamlamakta ve bütün halka yeni terbiyeyi vermektedir. Bir defa matbaayı çok geç almışızdır: “980 de İstanbul'da Yahudilerin matbaası vardı, Millet-i-hâkime’nin matbaası yoktu. 1139 a kadar kabul edilmemiştir. 1139 da kurulan Matbaa-i-Âmire, ki hurufatçısı da, mütercimi de, müellifi de, mürettibi de, musahhihi de. tabii de tek bir adam. İbrahim Efendi idi. bu matbaa 25 cilt üzerine 18 kitap çıkarmıştır: ‘İki el bir baş bundan fazla iş göremez" Sultan Mahmut 1158 de matbaayı tekrar açtı. Kur'an ve hadis müstesna, arabî, farsî ve türkçe kitaplar basılmayı emretti: “Sani, Şakir ve Suphi tarihlerinden başkasını bilmiyorum. Bunlar ise 1198 de basılmıştır. Demek ki matbaa 29 sene tatil halinde kalmıştır." 1198 ile 1226 arasında 42 kitap daha basılarak matbaa 4 sene daha durmuştur: “Yazma devrinde bile daha çok kitap vardı. Şimdi matbaa var, o kadar çıkmaz. Sebebi nedir? Çünkü başta bulunanlar ilmi severler ve şart sayarlardı. Bugün ise Maarif Nazırında bile ilim arandığı yok.”
Tanzimat maarifinin çürüklüğünü tenkid etmezden önce umumi durumu şöyie izah eder: Eskiden beri iki öğretim kaynağından biri medreseler, İkincisi sübyan mektepleridir. 1197 de İstanbul Kadısının verdiği rakama göre yalnız bu şehirde 1255 sübyan mektebi vardır. Cami veya medrese yapan
Paris’te yer alan “Sanat Balosunda,, («mIu zaman cibİHeleri giyilmiş, fakat birdirbir oynamaktan da geri kalınmamıştır.
İngiliz filosu İsraile gidiyor
Telâviv 26 A.A. (Reuter) — İsrail ordusunun bir sözcüsü iki günlük bir dostluk ziyareti yapmak Üzere bugün İsraile gelmesi beklenen lngil-terenin Akdeniz filosu başkomutanı Amiral Sir Johnherwart Ebelsten’i muhafaza etmek için yetkili makamların normal emniyet tedbirleri aldıklarını söylemiştir,
Amiral Başbakan ve Savunma Bakanı David Bengurion tarafından karşılanacaktır.
Kırılan yüzme rekoru
New - London (Birleşik Amerika), 26 (AP) — Yale Üniversitesi birinci sınıf öğrencilerinden ve meşhur yüzücü AvustralyalI John Marshall dün bir gösteri yüzüşü sırasında serbest stildeki 500 metre dünya rekorunu kırmıştır. Marshall'm tesis ettiği rekor 5 dakika 54,8 saniyedir. 1939 ’a tesis edilen eski rekor 5 dakika 56,o saniye idi.
MEMLEKET HABERLERİ Meclisin dünkü toplantısında sözlü sorular cevaplandırıldı
— 23 —
herkes, bir de mektep yapar. Bu mekteplerin ders programı şudur: Mushaf, ilmihal, hat. imlâ. Bazısında arapça sarf, türkçe ile hesaptan, galiba bugün dört işlem dediğimiz, âmal-i-erbaa. Mekteplerde okuyanların nispeti ancak yüzde beştir.
1177 de medreselerin sayısı, cami odaları ve zaviyeler müstesna. 275 ti. Bağdad, Mısır, Bursa gibi yerlerde kırk, elli, nihayet yetmişe yakın, Anadolu kasabalarında üçer dörder, hattâ büyücek köylerde bile birer medrese vardır. Medrese programlan şudur: Sarf ve nahiv, mantık, maanî ve beyan ve bedî, usul-i-hadis ve hadis, usul-i-fıkıh ve fıkıh, tefsir, riyaziye, heyet, mev'ıza, ilm-i-kelâm, hikmet. Tatil zamanında da "Çüiyyat” denen fenler okutulurdu. Tarih ve coğrafya gibi ilimler medresede gösterilmez, herkesin hevesine bırakılırdı. Sonraları riyaziye ve hendese de terkedilmiştir.
Medrese talebesi iki kısımdır: Bir kısmı sarf ve nahiv, mantık, akaid! O kadar, o kadar! Bunlar yekûnun yüzde altmışıdır. Talebeyi askere almamak ve "medrese nişinlik”, yani medresede yatıp kalkmak ve fodla denen ekmek tayını almak bu türlü talebenin sayısını durmadan arttırmıştır. İkinci kısım talebe icazet alıncaya kadar okuyanlardır ki yekûnun yüzde beşini geçmez.
Hükümet ne hocalara, ne de okuttuklan kitaba müdahale edemez. Hıristiyanlar da çocuklarını diledikleri gibi terbiye etmekte serbesttirler.
Ali Suavi’ye göre medreselerin mefkûreleri şunlardır: 1 — Başlangıçtan beri hesap, coğrafya, inşa gibi dersler olmamak. 2 — Hocaların ehliyetine, nasıl ve ne öğrettiklerine bakılmamak, 3 — Riyaziye ve hikmet dersleri çok noksan olmak. 4 — Bir takım ilim ve fen şubeleri "Çüiyyat" sayılarak büsbütün ihmal olunmak, 5 — Kitap basılmamak.
Nihayet Üçüncü Selim devrinde bilhassa devlet ihtiyacını gözönünde tutan bir hareket başlamıştır. Fakat sadece “mü-hendishane-i-beiTİyye" açılmıştır. Sultan Mahmud memur yetiştirmek için iki "mekteb-i-maarif", bir de "mekteb-i-h’ar-biyye" ve mekteb-i-tıbbiyye" açtı.
Abdlümecit devrinde Bâb-ı-âli'de. maarif ihtiyaçlarını tetkik etmek üzere, bir meclis kurulmuştur. Azanın hepsi memurlardan ibaretti. İçlerinde sonradan Sadrâzamlık eden Ali Efendi ile Fuad Efendi de vardır. 1263 ağustosunda bunlar bir proje verdiler. Esaslar şunlardır: 1 — Daimi bir maarif meclisi teşkil etmek, 2 — Mektepleri sübyan, rüştiye ve âlî mektepler diye üçe ayırmak. 3 — Medreselere dokunmamak.
Maarif meclisi teşkil edilmiş ve akademi yerine geçmek üzere "Encümen-i-dâniş" için bir büyük binanın temeli atılmıştır.
1197 de tstanbulda 1255 mektep varken. 1268 de sayısı 396 ya 1280 de 280 e indi: “Yanan yapılmadı, harap olan bakılmadı.” Rüştiyelerin programlan da eksik ve kötü idi. Alı mektepleri ıslah etmek üzere bir zamanlar Maarif Nazırı Kemal Efendi Fransa, İngiltere ve Almanyaya gitti. Dönüşünde bunun çok vakit ve masraf istediğini ileri sürdü, "bırakıldı”.
Nihayet yeni meclisler, yeni projeler, yeni teşebbüsler ve hepsinin neticesi aynı!
Alı Suavi. bazı mdreselerın zaten belli maksatlar için kurulmuş olduğunu söyler. Meselâ Süleymaniye tıp, Şehzade hendese medresesidir. “Eski zamanlarda sultanlara davul çalanlar da sarıklı idiler," diyen Ali Suavi. Meşihat Dairesine bağlı olarak dm dersleri gösterecek olanlarından başka bütün medreselerden sangı kaldırmak ve hepsini sivil mektebe çevirmek fikrini ortaya atar Din adamları yetiştirecek medreselere de türkçe. hendese, coğrafya, tarih, yeni ve eski heyet derslerinin konmasını ister.
(Devamı var)

Ankara. 26 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısı da. sözlü sorulara alâkalı Bakanların verdikleri cevaplarla geçti.
Seçim Kurullarındaki üyelerin zarurî masrafları
Zonguldak Milletvekili Fehmi Açıkgözün seçim sandık kurullarında bulundurulan partili üyelerin, verilmesi gereken ve şimdiye kadar verilmemiş olan ücret ve zarurî masraflara dair olan sorusuna Adalet Bakanı Halil Özyörük verdiği cevapta “Eski Bakanlar Kurulunca bu gibilere ücret ve yol harçlığı verilmemesinin karara bağlandığını, bu vaziyet karşısında Bakanlığının müspet veya menfi cevap veremiyeceğini. bu kurullarda vazife alan bir vatandaşın Danıştay» yaptığı müracaatle eski Bakanlar Kurulu kararının iptalini istediğini, Da-n ıslayın vereceği karara göre hareket edileceğini söyledi.
Soru sahibi bu vazifelerde çalışanların zor durumda olduklarım, ceplerinden para harcadıklarını kaydetti ve yeni Bakanlar Kurulunun eski Bakanlar Kurulu kararını bozabileceğini ileri sürdü.
Sahne hayatının
İnkişafı
Bugünkü sahne hayatımızın İnkişafı hakkında Ordu Milletvekili Fevzi Boztcpenln verdiği ve okunması hayli zaman alan güzel sanatlara ait ma-kalemsi sorusuna İçişleri ve Milli E-ğitim Bakanları cevap verdiler. İçişleri Bakanı, sahne hayatının memleket çapındaki ehemmiyetine İşaret ettikten sonra İstanbul Şehir Tiyatrosu hakkında hazırlanmış olan talimatnamenin eksiklerinin giderilmesi ve sanatkârların terfih edilmeleri hususunu İstanbul Valisine bildirdiğini, valinin de keyfiyeti .Şehir Meclisine arzettiğini söyledi. Rükncddln Nasu-hioğlu seyyar tiyatro kumpanyalarının da memlekete yaptıkları hizmetleri kaydetti. Bu gibilerin himayesi cihetine gidileceğini sözlerine ilâve etti.
Milli Eğitim Bakam Avni Başman Ankara Devlet Tiyatrosu Kanununun noksan tarafları bulunduğunu, sanatkârın terfihi için gerekil direktifleri verdiğini Vr bu aksaklıkların giderileceğini, sanatkârların barem dışı tutulması esasının kabul edildiğini vc beynelmilel şöhret yapmış rejisörlerin celbine çalışılacağını bildirdi
Kürsüye gelen soru sahibi Fevzi Bozlepe “Bu kadar mühim meseleler varken teferruatla mı uğraşıyorsunuz?,, tarzında şahsına vâki imaları bahis mevzuu ettiği sırada bir çok D.P. Milletvekilleri “Doğru, doğru, teferruatla uğraşıyorsunuz,, diye bağırdılar Sözlerine devam eden Boz-iı pp sanatkârların himayesini Istiyc-rek kürsüden İndi.
Süt İstihsalinin teşkilâtlandırılması
Ankara MllIrlvrkJII Doktor Talât Vasfı öz'Ün verem savaşı esasını tespit eden aüt İstihsalinin teşkilâtlandırılması hakkındakl sorusuna Sağlık Sosyal Yardım Bakanı Profesör Doktor Nihat Reşat Belger cevap verdi.
Bakan, veremin Mrayetlnc yalnız sütün acb'’p olmadığım, bunun daha zlyad*' gıda ntCRdral okluğunu BÜtüri hund/ı »n »k tır faktör snyılnblloc» ğini belirtti vr Bakanlığının hu mcv. zudAkl vazifelerini etraflıca nnlntlı,
Bakanın bu açık izahatına karşılık
• -rmek Istlyen vp bir İnfial havası içinde konusnn aorıı sahibi doktor, bir çok mlllervckillerınin ve halkanın Bik mk müdahalelerine uğradı,
V. r«-min «İraydıind. Mitun '( 7u tesiri olduğuna (1 »ır İstatistik rakam İrim istinat ederek rnu talan svrdelli-ğini söyllyen doktor sini o kııduı yükseltmişti kı bazı D.P Milletvekilleri “Sağır değiliz, biraz vnvnş ko nuş No oluyorsun diye bağırdılar.,, Konuşmaya devam eden T Vneıfi Öz
Alaska’da "Hazır ol” emri verildi
Her ihtimale karşı tedbir alınmakta
Anchorage (Alaska) 26 (AP) — Kore’de harp başladığına dair alınan haberler üzerine Alaskadaki A-merikan silâhlı kuvvetleri başkomutanı Orgeneral Nathan Tyyining hava kuvvetlerine mensup bütün bombardıman ve avcı gruplariyle uçaksavar birliklerine “Hazırol” emri vermiştir.
Anchorage kesimine yayılan askeri polis mensuplan, izinli bulunan bütün er ve subaylara üslerine dönmelerini bildirmişlerdir. General Tsvining hazır ol emrinin ihtiyati bir tedbir olduğunu belirtmiştir. Fair-banks yakınlarına Ladd hava kuvvetleri üssünde de una benzer bir hazırlık yapılmıştır.
Sağlık Bakanlığının bu işe lâzım gelen ehemmiyeti vermediğini söyledi. Tekrar söz alan Prof. Nihat Reşat Belgcr. soru sahibinin Istatlstiki rakamlar diye vasıflandırdığı bu rakamları nereden aldığım bilemediğini belirtti ve elinde bulunan bir vesikadan rakamlar okudu. Bu rakamlara göre süt yolu He veremin sirayeti en yüksek olan memleketlerde bile % 5 ten fazla değildir.
istanhıılun susuzluğu meselesi
Bundan sonra Erzurum Milletvekili Enver Karan'ın İstanbul şehrinin susuzluğunu gidermek için ne düşünüldüğüne dair sualine cevap veren İçişleri Bakam, tstanbulda hakikaten bir su sıkıntısının mevcut olduğunu, bunu gidermek için şimdiki tesisatın kâfi gelmediğini, bundan dolayı da 35 milyon Hra sarfiyle ilâve tesisleri yapılacağım bildirdi. Soru sahibi bu suali bir gazetenin doğulu milletvekillerinin bir İş ayı ’*ı güttüğü yolundaki neşriyatında dolayı verdiğini söyledi.
Af.vonkarahlsardnkl askeri birliklerin bakımı meselesi
Afyonkarahisar Milletvekili Ali İh-
Yeni tâyin ve nakiller
Sağlık Bakanlığında da 150 kişilik bir nakil ve tâyin listesi hazı. anıyor
Ankara 26 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Yeni iktidarın bazı yüksek rütbeli memurlar arasındaki tâyin ve nakilleri devam etmektedir. Bu cümleden olarak Zirai Donatım Kurulu Başkam Atıf Bayındır emekliye ayrılmış ve Donatım Kurumunun kurul üyelerinden Rıdvan Taşkın bu vazifeye getirilmişti' Başbakanlık Umumi murakabe l nhğma Nizameddin Ali Sav getiı ş ve Süreyya Anamur T.C. Emcku Sandığı Yönetim K ırulu üyeliğine tâyin edilmiştir.
Söylendiğine göre Sağlık Bakanlığında da 150 kişilik bir tayin ve nakil listesi hazırlanmaktadır.
Balıkesir Valiliğine Osman Sabri Adal’ın ve Ajans Umum Müdürlüğüne Basın -Yayın İstanbul Mıntaka Müdürü Ferit Zahir Törümküneyln getirileceği haber verilmektedir.
Cidde Elçisi AlAeddln Tiridoğlu-nun da vazifesine son verildiği söylenmektedir.
Resmi ilânlar hakkındaki karar değiştirildi
Aııknra, 26 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Resmi ilânların An-karada münhasıran Zafer gazetesin-de neşredileceğine dair Bakanlar Kurulu kararnamesi görülen lüzum üze. rinc tadile uğramıştır. Tahmin edildiğine göre matbuatın gösterdiği şiddetli reaksiyon üzerine Hükümet bu kararı değiştirmek zorunda kalmış ve resmi Hânların Ankarada münhasıran Zafer gazetesine verileceği kavdım tashih ederek Anknrada bir gazeteye verilir tarzında değiş-tırmiştir.
Uzakşarkın çiçek isimleriyle dolu süslü lisanında Kore'ye dc, “Sakin şafaklar memleketi” denilir. Fakat, dört bin senelik olduğu söylenen tarihinde bu ülke, hiç bir zaman o güzel isine hak kazandığını iabat etmek imkânını bulamamıştır. Çünkü, talihsizlik eseri olarak bu memleket, muazzam dış kuşetlerin, kudretli devletlerin karşılaştığı bir yerde, ve onların tam ortasında bulunmaktadır. Bu yüzden çok ıstırap çekmiş, fakat daima cesaretle mukavemet etmiştir. Boylv.ce, işgal ve istilâ kuvvetlerine karşı bir mukavemet numunesi diye tanınmıştır.
Burada, Çin İle Japonya veya Çarlık Rusyası ile Japonya arasında rekabetler yüzünden Kore’nin çektiği acıların tarihini tam olarak anlatmağa yerimiz müsait değildir. Biz sadece, bugün tekrar büyük devletler arasındaki müzmin İhtilâfların zavallı bir kurbanı olmak tehlikesine maruz bü-lunan bu küçük memleketin son mücadelelerini. son ümitlerini ve son hayal sukutlarını belirtmeğe çalışacağız.

1895 tçn itibaren yavşş yayaş işgal edildikten sonra, 1910 dan beri Japbn-yaya İlhak edilmiş olan Kore, otuz seneden fazla bir zaman İstilâcı kuvvete karşı içeriden ve dışarıdan mücadele etmekten bir an geri kalmadı. Gayri müsavi şartlar İçinde yapılan bu mücadele esnasında da, on binlerce vatandaşın sürüldüğünü, işkenceye uğradığını ve öldürüldüğünü gördü. Mukavemetin kahramanlığı arttığı nis-bette, Japonların tazyikleri amansız bir şekil alıyordu.
1919 da, Birinci Dünya Harbinden hemen sonrâ WHson bütün dünyâya meşhur ”14 maddelik” beyannâmesini yayınladığı zaman, Koreliler ilk defa olarak istiklâllerine inanmışlardı. Netice malûmdur: Japonya. “Sakin şafaklar memleketi” üzerine yaptığı şiddet ve tazyiki artırdı.
1941 de yâni bir ümide kapıldılar: Roosevelt vö Churchiil, Atlantik Beyannamesini neşrederek “her milletin idaresi altında yaşamak İstediği hükû-”'t şeklimi seçme hakkına sahip olduğu” ilân etmişlerdi. 1943 de ise, Ja-.ıya Müttefiklerle harbe tutuştuğu
san Sâbis’in Bingölde bulunan askeri birlikler hakkındakl sualine Millî Savunma Bakanı Refik Şevket İnce cevap vererek geniş izahatta bulundu ve biı bölgedeki birliklere iyi bakıldığını söyledi.
Ali İhsan Sâbis, stratejik plânlar hakkında uzun uzun tafsilâta girişti ve bu yüzden Başkanın müdahalesine maruz kaldı. Konuşma müddeti bittiği halde kürsüden inmedi ve yazılarını okumakta ısrar etti.
Kastamonu Milletvekili Şükrü Ke-rimzadenin kaplıca Hc kuru fasulye ihracının serbest bırakılması hakkın-dakl sorusuna da Ticaret Bakanı verdiği cevapta, kaplıca ihracının evvelce alınan bir kararla serbest bırakıldığını, kuru fasulye ihracının da yeni hazırlanmakta olan ithalât ve ihracat rejiminde bahis konusu edileceğini bildirmiştir.
Meclis Başkanının şahsına alt iki otomobil ile Başkan vekillerine tahsis edilen otomobilin kaldırılması hakkındaki kanun teklifinin ikinci müzakeresi tamamlanarak kanuniyet kesbetti.
Meclis, çarşamba günü toplanacaktır.
D.P. Grupu, bugün toplanıyor
Ankara, 26 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — D.P. Meclis Grupu yarın toplanarak Zonguldak C.H.P. milletvekili Sebat! Ataman ile Bingöl C.H.P. milletvekili Feridun Fikri Düşünselin durumlarını yeniden gözden geçirecektir. Toplantıda milletvekilleri hakkında grup ihtisas komisyonu tarafından hazırlanan rapor müzakere edilecektir. GörlLşülecek diğer bir mevzu da İstanbul milletvekili Sani Yaver Ataman tarafından Anıt . Kabirle Meclis binası vc bahçesi orsaları hakkında Meclis ao-ruşturmaları açılması hususunda verdiği takrirdir.
Erzurum D.l*. milletveltHierindcn Memiş Yazıcının Meclis ve Grup toplantıları hnkkındaki bir teklifi de yarın görüşülecektir. Memiş Yazıcı Meclis ve Grup toplantılarına mazereti olmayan bütün milletvekillerinin iştirak etmesi lüzumunu ileri sürmektedir. Bu tekili bir tüzük meselesi olduğundan Grupça tasvip edildiği takdirde tüzüğün ilgili maddesinin değiştirilmesi cihetine gidilecektir.
Türk - İngiliz donanmalorının buluşması
İzmir, 26 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ingüiz Amirallik Dairesinin düzeltmesine. Anadolu Ajansı vamtaslyle Hükümetimizin de neşrettiği açıklamaya rağmen temmuz ayı ortasında İngiliz donanmasının yurt donanması ile dostane bir buluşmada bulunacağı anlaşılmıştır. Bu buluşma iki donanmanın yekdiğerine dostane bir ziyaret teatisi olduğu kadar Marmarlsle lzmlrln Çeş. mc sahilleri arasında sıkışık zamanlarda donanmaların tahassun mevkilerini tnyln etmeğe yarayacak bazı çalışmaları da ıhllva edecek ve aynı günlerde Amerikanın Akdeniz donanmasına mensup bir muhrip filo-tlllâsı da yoldan geçerek İzmire gelecektir.
Kore’den bir görünüş
Bir Kore’li genç kız grupu
sırada, Roosevelt, Churchiil vo Çan-Kay-Sek, 1 aralık tarihinde Kuhirede “Üç büyük devletin, esir yaşaîftakta o-lan Kore’yi yakın bir gelecekte hürriyet ve istiklâle kavuşturmak azminde olduklarını” beyan ettikleri 2»ımun, bu memleket için istikbâl daha aydınlık bir hal almıştı.
Fakat, mâalesef az sonr$ Sovyet Rusya sahneye çıktı. Q. kendisi î$e karışmadan Uzakdoğunun istikbalinin tayin edilmesini istemiyordu. 19-15 a-ğustosunda Potsdam’da, henüz Japon-yaya karşı harp ilân etmemiş olan Rusya, müşterek bir kararla Kore meselesinin halledilmesine muhalefet gösterdi. Fakat kısa bir müddet sonra Rusya, atom bombası atılır atılmaz Amerikanın Uzakşarkta süratle zafer kazanacağını anladığı için. Japonyaya harp ilân etmişti. Hiç vakit kaybetmeden, Kızılordu şimal Kore'yi istilâ etti.

İşte o gün. yani 12 ağustos 1945 te. Kore yeni felâketlerle karşılaşmağa mahkûm oluyordu. Evvelki gün bu ülkede patlak veren, doğrudan doğruya şimal Kore’nin Huşlar tarafından işgalinin tabiî ve mantıki bir neticesidir. Bir defa daha Kore, üzerinde büyük iki yabancı devletin karşılaştığı bir harp meydanı olmuştur.
Zira, bütün beyannamelere, bütün vaidlere ve bütün tefsirlere rağmen. Kore istiklâlini kazanamamıştır. Memleketinin şimali Ruslar, cenubu Amerikalılar tarafından İşgal edilmiştir. O zamandan beri Kızıl Kore ile Demokrat Kore, suni bir hudut işaretiyle birbirinden ayrılmış vaziyettedir. Rusya ile Amerika arasındaki ihtilâf şiddetlendikçe bu ayrılık daha bariz bir şekil almıştır.
Nihayet Ruslar 16 şubat 1948 de,
4*4
Kızıl Koreliler ilerliyorlar
Cumhuriyetçi hatları Seul kuzeyinde
VVashington. 25 (YIRS) — Pazartesi sabahı elde edilen haberlere göre Kore’deki askeri durum şu manzarayı arzetmektedir:
Komünist kuvvetler Cumhuriyetçi Kore’nin hükümet merkezi olan Seul’a 7 kilometre yaklaşmışlardır. Cumhuriyetçi kuvvetleri hiçbir mukavemet gösterememektedirler. Cumhuriyetçi Hükümet acele toplantıya, çağrılmış vc hükümet merkezinin tahliye edileceği hakkında rivayetler dolaşmaya başlamıştır. Adetleri kati olarak tahmin e-dllemlyen komünist tankları İlerleyişlerine devam etmektedirler. Sadece tüfek ve hHfif makineli tüfekle mücehhez Cumhuriyetçi askerler komünist zırhlı birliklerinin karşısınca bir şey yapamamaktadırlar.
Cumhuriyetçi ordu hududun yalnız bir noktasında, yani Uijongbu’da mukavemet edebilmişlerdir. Cephenin diğer kısımlarında müstevli kuvvetler Cumhuriyetçi hatlarını yararak ilerlemişlerdir,
Seul'daki Amerikan sefareti evrakını yakmaya haşl&mıştır. Şehir dahilinde panik yoktur.
Wnshingtondııkİ askeri mehafll Seul'un her an düşmesini beklemektedir.
Seul’un düşmesi bekleniyor
New-York. 26 (YİRS) — Kore sivil harbi yeni bir veçhe almaya başlamıştır. Cumhuriyetçi kuvvetlerin kurdukları cephe Seul mıntakısında çökmüştür. Komünist öncülerinin şehre I girmeden önce takviye kuvvetlerini bekledikleri zannedilmektedir.
Komünistlerin taktiği
Seoul, 26 A.A. (Afp) -- Güney Koreliler vc Amerikalılar Kuzey Kore ordusunun pazardan beri giriştiği hareketlerin Seoul’iı zaptetmek vo Güney Koro rejimini ortadan kaldırmak gayesini güttüğü hususunda müttefiktirler.
Güney Koreliler ve Amerikalılar Kuzey Korcnin kullandığı kuvvetler (tahminen 50 bin Kiçi ve bir tank tü-1 meni hydudu seçmiştir) ve qu İki | hâdiseye dayanmaktadırlar:
Halkçı Kore Cumhuriyetl”ni yarattılar ve orada tabiî yine “halkçı” bir ordu kurdular. Hemen Arkasından bu ordunun şefi Komünist General Kim Le Sung şunu Hân etti: “Bu ordu, bazı tahrikçilerin iddia ettikleri gibi, bir iç harbi yaratmak gayesiyle kurulmadı. Halk;, ezmek ve birbirinden ayır-xAak istiyçn ftjürtccilerin teşebbüsünü daha başlanğkta boğmak için teşkil edildi”
•ir
Bu satırları yazdığımız sırada, yeni Kore faciasının nasıl inkişaf edip hazırlandığını henüz bilmiyoruz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, istilâcılara ateş kesmeleri ve hudutları içine çekilmeleri emrini vermiştir. Milletlerarası teşkilâtın bu müdahalesinin bir netice vereceğini ve Endonezya meselesinde olduğu gibi faydası dokunacağını ümit etmek İsteriz. Fakat Kore’nin şu son istilâdan evvelki kadar emniyetsiz bir sulha kavuşacağını kabul etsek bile bu. daimi tehlikelere maruz muvakkat bir hal çaresinden başka bir şey olmıyacaktır. Asıl yapılacak şey, Kore içinde Rus ve Amerikan menfaatlerinin birbirleriyle çarpışmalarına son vermektir. Bu küçük memleket, büyük devletlerin gitgide coşan 'soğuk harplerinden” kurtarıp tarafsızlığını ilân etmek vc ona hürriyetini vermek lâzımdır. İstiklâli uğruna yaptığı çok uzun mücadele için onu mükâfatlandırmak, sükûna kavuşturmak icap eder. Fakat Çinliler, Çarlık Rusları ve Japonlardan sonra şimdi de Kızıl Rusların ihtiras ve cinayet dolu cntrİkaJarına kurban giden Korelilerin daha uzun zaman istiklâllerine erişemiyecckicrinden korkulur. Belki de Kore için, hattâ bütün dünya için mukadderat, daha kötü sürprizler hazırlamaktadır.
1 — Kuzey Kore zırhlı birliklerinin taarruzları huduttan doğrudan doğruya Güney Kore merkezine giden 64 kilometrelik bir koridor üzerinde teksif edilmiştir. Arazinin zırhlı birliklerin harekâtı için müsait olmamasına rağmen Kuzey Koreliler hemen bütün tanklarını buraya yığmışlar ve Güney Kore kaynaklarının bildirdiklerine göre şimdiden kırkını kaybetmişlerdir.
2 — Bugün sorguya çekilen bir c-sir 16 hazirandan beri İstilâ plâpın-dan habcrdnr olduğunu söylemiştir. Hâlen Seoul üzerine yapılan yürüj'üş dün gece Uijongbu’nun bir kaç kilometre uzağında durdurulmuştur. Burası Scoul’a 30 kilometre mesafededir.
“Teslim o) un uz v
Seoul, 26 A.A. (A(p) — Kuzey Kore kuvvetleri, Güney Koro kuvvetlerinin teslim olmalarını radyo ile istemişlerdir.
Mac Arthıır yardım» başladı
Tokyo, 26 A. A. (United Press) — Bugün gayri resmi olarak bildirildiğine göre, General Mac Arthur hava yoliyle Güney Koreye askeri yardımda bulunmaya başlamıştır.
MÜSABAKA KUPONU
l aralık 1930 de çekilecek büyük kuramıza iştirak İçin a-şağıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-lAbllecekMlnlz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENt İSTANBUL) da arayınız.
}«ni lıtanbül’un
K UP O > IT
\______________________/
yeni îstanrül.
27 Haziran 19M
9
Sayfa 4
e===
Memleket yazıları
En eski medeniyetlerin beşiği olan şehir
TARSUS
Tarihi, iktisadi, turistik zenginliğiyle Tarsus, her Türkün iftihar edeceği bir şehrimizdir
1

*

L
Barisin eıı
0
J A
büyük terzi
C Q U E
ve desinatörlerinden
S
F A T H
ANA DOLUNUN güneyinde Toroöla-M rın geçit verdiği (Gülek) boğazım geçince, karşınıza Çarşaf bibi yemyeşil bir ova yayılır. Bu ovada biraz ilerleyince, ovayı meydana getiren Berdan çayı üzerinde, Anadolunun en tarihî şehirlerinden Taı aııs a rastlarsınız. Bu şehirde gezdiğiniz hor yerde, tarihin efsanevi cazibesine kapılır» kendinizden geçer, bir hayal â-lemine dalarsınız.
Eski medeniyetlerin beşiği olan bu gohlr, ismini nasıl almıştır?
En eski çağlardan Hitit hükümranlığında bulunan bu şehre. Hitit hükümdarlarından Barom Hnıı ın oğlu Traa Han. buraya vali olarak tâyin edilmiş. Devlete, şehre hükümran 0-lan hükümdarın ismini vermesi Türk geleneği olduğundan, Tıa« Han da bu geleneğe uyarak ismini şu şehre vermiştin 1
Hitltlerden sonra şehir, Asurlu-nn, Iranlılaı ın ellerine geçmiş» şehrin ismi bir değişikliğe uğramamıştır. Yunanlılar şehri istilâ edince, istilâ ettikleri yerleri kendilerine mal etmek için o yerlerin, asıl isimlerinin sonuna (y-s) harflerini ilâve etmek Adetinde olduklarından Tras’ı Trasis yapmışlar» şehir sonradan Arapların eline geçince, onlar da şehrin ismini arapçnya uydurarak Tarasus olarak İfade etmeye başlamışlardır. Şehir bizim elimize geçince Tnrasus’u (Tar-aus) olarak dilimizin telâffuzuna uy-durduk»
Tarsus, Hltltlerden sonra: Asurlu-lavın, Mısırlıların» Fenikelilerin, İranlIların, Yunanlıların, Ronıalıtarın, A-rapların. Oğuzların, Moğolların, Sel-çuklarm ve OsmanlIların istilâlarına uğramıştır. Taısusta gezdiğiniz her yerde, bu milletlerin çeşitli medeniyet eserlerine rastlarsınız. Bugün Tarsus’un güneyinde. Gözlükule denilen büyükte 1935 den beri yapılan kazılarda çıkarılan eserler, bu milletlerin bu şehirde kurdukları medeniyetlerin İhtişamını göstermektedir. Araya İkinci Dünya Harbinin girme-el, Tarsus tarihini aydınlatacak olan bu hayırlı çalışmayı durdurmuştur. Bu kazının bir an önce tamamlanması ve çıkarılan eserlerin Tarsusta kurulacak bir müzede toplanması, Tarsus tarihi hakkında araştırma yapacakların. işlerini kolaylaştıracağı gibi, Tarsus’un turistik kıymetini bir -kat daha artıracaktır.
Tarsusta adını başında rastladığınız. hepsi ayrı bir tetkik mevzuu o-labilecek tarihi eserlerin sadece isimlerini saymakla iktifa edeceğiz: Do-nuktaş, Kancıkkapı, Subendi. Gözlükule. Baçköprüsü. Keşbükü Köp-
rlisü. Ulucami. Tarsus’un İlk Türk fatihi Kalah Mehınedin Türbesi. Bordan Nehrinin çağlıyan yaparak aktığı Eski Mezarlar başlıcalaııdır. Bu eserleri görmeye gelen seyyahlar, bunları büyük bir hayranlık ve merakla tetkik etmektedirler. Şehir İçin sermayesiz bir gelir kaynağı olan bu eserlerin restore edilerek eski hallerinde muhafaza edilmesi.bu şehre yapılacak en büyük hizmettir.
Cumhuriyet devrinde, eski medeniyetlerin beşiği olmuş olan bu şehirde, şehircilik çalışmalarına ehemmiyet verilmiş, İlk olarak şehir plânı, dünyanın en büyük şehircilik otoriteleri arasında yor almış, Ankaranın şehir plânının yaratıcısı Yansen tavafından yapılmıştır. Fakat maalesef, belediyelerimizin çalışmahbıntia şehircilik ilminin gerekI irdiği zihniyete ehemmiyet verilmediği için, plân bir tarafa atılmış, bugün tatbiki imkânsız hale gelmiştir. Gönül, her şehrimizde luzla gelişen bayındırlık çalışmalarına şehircilik ilminin lüzum gösterdiği zihniyetin hâkim olmasını İstiyor» Belediyelerimizin, şehircilik ilmine biraz alâka duymaları da. bunu sağlamaya kâfidir.
Bugün şehir, kanalizasyondan başka bütün beledi, sıhhi, kültürel tesislere, yollara kavuşmuştur. Yol bakımından, Roma gibi, her yol, Tarsus'tan geçmeye başlamıştır.
Tarihin ilk çağlarından beri kanalizasyona sahip olduğu, yapılan kazılardan anlaşılan Tarsusta kanalizasyon tesislerinin tekrar kurulması, şehrin sıhhi. İktisadi, bayındırlık alanında bir inkılâp yaratacağına bütün kalbimle İnanıyorum.
Bugün tabiat zenginliği bakımından şehir, bir yeşillik denizine gömül-
Yazan: KEMAL IŞIK mtlş, her tarafı yeşil ağaçlarla, rengârenk çiçeklerle bezenmiş, dünya cenneti manzarasına bürünmüştür. Bilhassa eşine nadir rastlanan güzellikteki parkı, alabildiğine yükselen palmiyeleri, çam ağaçları, etrafı sür-llyen güzel kokulu çiçekleriyle, ortasından Bordanın şarıl şarıl sularının aktığı büyükçe havuzu ile, şairlere, ressamlara ilham kaynağı o-labilir.
Tarihin sayısız olaylarımı sahne olmuş olan Bordan nehri Tarsus şehrinin anası ve bereket kaynağıdır. Mısır için Nil ne ise, Tarsus için de Bordan odur. Meydana getirdiği ova, Tarsuau, Türkivenln sayılı zira! istihsal merkezlerinden biri haline getirmiştir. Bu ovada her türlü meyva, sebze, mahsulât yetişir. Fakat bunlar arasında şehrin İktisadî hayatı üzerine tesir eden pamuk» en önemli yeri işgal eder. Enerjilerini Berdan nehrinden elde ederek, bu pamuğu işlemek üzere kurulmuş olan fabrikalara, Türklycnin en rantabl çalışan fabrikaları dense yeridir.
Şehrin güneyinde, bataklıklarda yetiştirilen okaliptüs ormanlığı, şehre sonradan kazandırılan kaynağıdır.
Son yıllarda İklimin, salt olmasından dolayı
ze ihracı, hatırı sayılır bir hal almıştır.
Geniş otlaklarında, —çok kıymetli hocam Prof. Hamlt Sadi Sclcn'in fikirlerine iştirak ederek,— hayvancılığın bu bölgede en büyük gelir kay nektarından birini teşkil edeceğim inanıyorum.
Tarihi, iktisadi, turistik zenginli ğlyle Tarsus, her Türkün iftihar edeceği bir şchrlmlzdir.
bir zenginlik
toprnğın mü* turfanda soh-
s
Hicri
Rın.
11
1369
Jacquea Fath’ın modelleri, kadınların vücut hatlarında mühim bir değişikliğe ihtiyaç göstermez, elbiseleri fazla karışık ve süslü püslü değildir. Zaten onun şöhreti de bunların "giyilebilen elbiseler" olmasından İleri gelir. Bir kadın Fath’ın bir modelini giyip herhangi bir yere gittiği zaman çok fazla göze battığını, yahut fazla «açma bir kılıkta ortaya çıktığını hissetmez. Bundan başka diğer terziler kolaylıkla bu elbiselerin kopyalarını yapabilirler ve bir aile kadını az bir parayla modelleri giyebilir.
Fath, eski Yunan ilâhlarına zor. Dalgalı sarı saçlı, açık gözlü genç bir adamdır. Gerek
di şakalarına gerek başkalarının esprilerine bol bul güler. Daima neşelidir. Eğlencelere, davetlere bayılır. Bir sene içinde, sade şampanya masrafının 3,000 dolar tuttuğunu söylerler.
raslml yahut temsil
Fath 1912 de doğdu. Daha 12 yaşına gelmeden annesinin ve kardeşlerinin elbiselerine karışır, "şık" olmadıklarını söylerdi. En büyük arzusu terzi olmaktı. Eski bir aileye mensup olan babası, bu fikre şiddetle İ-tlıaz etti. Oğlunun da kendi gibi sigortacı olmasını İstiyordu. Küçük Jacques, Vincennes’dekl Ticaret Mektebine gönderildi, 18 yaşında borsada çalışmağa başladı ve kısa bir zamanda mesleğinde büyük muvaffakiyetler elde ettli
Nakleden : Filiz Karabey PAIM
vasnt aynı
beti-yeşil kon-
Ekspozisyonlarının açılış me-bir Hollywuod "premler”ini, Metropolitan Operasının ilk gecesini andırır.
1
bil-
i
yüz-
Askerliğini yaparken aaıl İdeali o-lan mesleğe kendini hazırlamağa karar verdi. Bir çok kitap okudu, eski müzelerdeki elbiseleri tetkik etti.
Vstto: J:U'(|ups Fallı modellerini giyeli mankenler ıırımıııthı. Ortada: Jacquea t atlı bir dinlenme ânında. Altta: Jârqııes Fath karını ve çocuğiylo plâjdn.
Bir kaç ay sonra Parisin iyi bir caddesinde küçük bir apartman kiraladı ve terzihanesini açtı. Ailesi kendisine yardım etmediği için

z.
YENİ SİNEMA 1 — Allahın Cenneti. 2 — Leylâ ile Mecnun. 3 — Yeşil Yunus Sokağı. MELEK întanbul Geceleri.
(49306) 1 — Günah Ço-
SES
TİYATROSUNDA
29 haziran perşembe saat
21.30 dan itibaren
Yeni İstanbul
Okuyucularına bir sürpriz
hazırlamaktadır
-------- PEK YAKINDA
TAFSİLÂT BEKLEYİNİZ
•' T
1* nN

Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
19 5 0
HAZİRAN
Rumî
HAZ.
27 u
Salı
1366
VAKİT
Güneş öğle ikindi
Akgam Yatsı Imaâk
VASATI
EZANI
5.29
13.17
17.18
20.45
22.18
3.11
8.44
4.32
8.33 12.00
2.03
6.26
DEVLET TİYATROSU
Opera Bölümü Temsilleri
Bu akgarn naat 21.30 da
Yalni7. bir ılkının İçin
MADAME Bİ TTİ KELİ ________Operasını_________ A Y H A N A L N A K oynayacaktır.
28 haziran çarşamba akşamı İstanbul t nlversltesl şerefine OLAĞAN ST t; M L NAMEIIE KONSER (Senfoni» — Solistler — KORO
ve PALYAÇO Operasında (NEIH)A» rolünü bir kore için ZOİ VLAHOPOlLOl oynıyacaktır.
29 ve 30 haziran akşamları SON İKİ TEMSİL MADAM E BI T1EKFLY Oporanında ZOİ VLAHOPOlLOl

BEYOÛLÜ CİHETİ ALKAZAR (12562) 1 — Barış Kahramanı. 2 — Memiş. AB (44394.) 1 — Varyete Güzellen. 2 — Kâbus Şatûeu. ATLAS (40835) 1 — Karımı A-nyorum. 2 — Muhteşem Macera BERİK İ AŞ BAHÇ ESİ I — Deniz Yıldızları 2 — Aşk Ce-hennetnl.
ELH HIKA (13595) 1 — Gönül Yaraları. 2 — Ebediyen Yaşanmaz.
İNCİ (84595) 1 — İki Yetime. 2 — Kabluıha Tufanı.
İPEK (11289! 1— Üç Mavi
Melek. 2 — Kuru Ok.
LALE (43505) 1 — Şanghay
Ekaprcsl (Türkçe). 1 — Kriatof Kolomb (Renkli).
MELEK (49868) 1 - AŞK A-
dam. 2 — İki Yavrum.
BAK AY (41656) 1 — CaauBiar Çarpışıyor. 2 — $nrla.tan.
sı ATFAICK (83143) 1 — Cinnet. 2 — Damgalı Doktor. 3 — D(nlz Yıhlızlnrı
s ('M EK «I2f51ı I — Modern Venüs. 2 — Nll Kırallçeal. BARK (40W) 1 — Vatan Kur-tarnn Adam. 2 — Oklahomâ Kahramanı.
ŞIK (13726) 1 — Tarzan Gell-yor. 2 — Kurt Kadın.
TAKSİM (43191) 1 — Çingene 2 — Kadın Severse.
— Gökler Senfonisi. 2 — Peşinde. 3 — Yarışlar
Baron. TAN 1 Hayal Kıralı.
ÜNAL cuğu. 2 — Dehşet Kulesi.
t NAL 1 n/lık 1 — Tarzan Fan-tomnlara Karşı, 2 — İki Yetime.
YENİ 1 — Şeytanın Kurbanları. 2 — Son Macera. 3 — Savaş Dönüşü.
YILDIZ (42847) 1 — Aşk ve
Müzik. 2 — Şüpheli Adam.
İSTANBUL CİHETİ ALEMDAR (23683) 1 - Vater lo Köprüsü. 2 — Gizil Vazife. AZAK (23542) 1 - Korkusuz
Lassle. 2 — Havı Murat Geliyor.
ÇEMBER LİTAŞ (22513) 1 -
Kara Koraan. 2 — Güzeller Barı.
FERAH 1 — Kanunsuz Sokak.
2 — Suçlu Benimı 3 — Savrulan Kılıçlar.
IIALK 1 — Kaçırılan Kız. 2 — Lorel Hardy. 3 — Silâh Arkadaşları.
İSTANBUL (22367) I — Maaum Gönüller. 2 — Enirler Gemisi.
3 — Canavar Pençesinde.
KISMET (26654) 1 — Köy Güzeli. 2 — Sevimli Haydut. 3 — Canavar Adam.
MARMARA (23860) 1 — Karn Ok. 2 — Aşktan da üatün,
Tl KAN (22127) 1 — Zafer Ordusu. 2 — Zaloglu RÜstem. 3— Alim Küpeler.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Para Hırsı. 2 — Deniz Ejderi.
KADIKÖY CİHETİ lf\LE (60112) 1 — Büyülonmlv Adanı. 2 — Aşıklar Yolu. OPERA (60821) 1 - Gönülden Sofiler. 2 — Gangater Tuzağı. SÜREYYA (60862) 1 - Cezayir Danfiözü (Türkçe). 2 — Ateş Bekçileri.
ANKARA

*
DEVLET TİYATROSU TEMSİLLERİ
YALANCI
Komedi 3 perde
Biletler S E s Tiyatrosunda aatışa çıkarılmıştır. Telefon:. 49M3
— - — - - ■ -- , ,,
UÇAK - TREN . VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.45 D.H.Y. (Türk) Burandan. — 9.59 D.H.Y. (Türk) tamirden. — 11.15 D.H.Y, (Türk) Gaziantep, Adana, Konya, Afyondan. — 15 10 L.A.l. (İtalya) Romu, Atlımdan. — 15.35 D.H.Y. (Türk) takenderun. A-dnna, Ankarndnn. — 16.30 D, H Y. (Türk) Van, Dlyurhakır, Elâzığ, Sivas, Anknradan. — 18.05 D.H.Y. (Türk) lzınlrden. — 18.25 D.H.Y. (Türk) Kahire, Ankaradnn. — 18.35 D.H.Y, (Türk) Ankaradan. — 20.20
P.A.A. (Amerikan) Hong -Kong, Bangkok, Kaıküta, Delhi, Karnşl, Bnara, Şamdan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
Bir
zeme yüzde 17 sini, vergiler de de 25 ini aldıktan sonra geriye de 11 nispetinde saf kâr kalır.
Fath kısa etek meraklısıdır.
İki seneye kadar eteklerin dizin bi-
raz aşağısına yükseleceğini ve orada epey bir müddet kalacağım söylemektedir. Tabiî bunu» kısa saç, küçük şapkalar ve sade elbiseler takip edecekti.
Fath’ın en iyi mankeni hâlâ karısıdır Genevl^ve artık ekspozisyonlara iştirak etmiyor, fakat gençliği ve güzelliği sayesinde canlı bir reklâm vazifesini görüyor Dünyanın en güzel elbiselerinden İstediği kadarına
malik olabildiği İçin, bir çok kocaların merakını mucip olan bir suale cevap verebilir: “Bir kadının giyim merakı ne zaman tamamiyle tatmin edilebilir?" Cevap şudur: Bir sene içinde 65 manto, tayyör ve elbise Fath’ın fiatlerine göre bu kadar blse 20,000 dolar eder.
Fransızlar, Fath’ın elbiselerini, merikan stili elbiseler olduğu İçin verler. Amerikalılar da Fransız havası taşıyan elbiseler olduğu için Fath in modellerini tercih ederler. İnsan Fath’ın bu iki taraflı siyaset ve kabiliyetine hayran olmaktan kendini alamıyor.
İle-el-
A-
se-
ANKARA (23432) I — UnuHil-iiirz Günler. 2 — Petrol Kıralı. IH YÜK (1503.1) Fedailer Kalesi,
CEBECİ (13846) 1 — Dlqi Haydut. 2 — Yıkılan Saadet.
PARK (1113D 1—Şehitler Kalesi. * — Sızlıyan K«lb.
SUS (11071) Sönen Rüya.
SÜMER (14072) 1 — Doktor
Model Arıyor. 2 Hayat Mektebi.
1 LUS (22294) 1 — Gülen Gözler. 2 — Kanlı Gölge.
YENİ (14040) 1 — Çifte Hayat.
2 — Dökülen Yapraklar. Geceleri »nat 21.15 te Zati Sungur' un temsilleri.
GAK GAZİNOSU İtalyan Ak robadan.
İZMİR
elhamka 1 — Vatan Haini.
2 — Lorel-Hardl Aşçıbaşı. 3 — ilk Arzular.
LÂLE 1 — Gaip Ormanlar Hâkimi. 2 — Hüsnü Yunufun Aşkı.
TAYYARE 1 - Saadet Günleri. 2 — Kartallar Filosu,
TAN 1 — Gaip Ormanlar Hâkim!. 2 — Hüenü Yusuf un A^kı i
8.30 D.H Y. (Türk) Runmvn. — 8.30 B.E.A. (Inglll/J Atina, NIr, Londmva. — 9.00 D.H Y. (Türk) Ankara, Kayseri, Malatya» Elâzığ, Erzuruına. —
9.30 D.H.Y. (Türk) Aniaıraya.—-10.15 D.H Y. (Türk) İZmire —
10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara,
Adana, lakcndei'üna. — 14.45
D.H.Y. (Türk) Anka ra vn, — 16.00 D.H.Y. (Türk» tamire. — 21.35 P.A.A. (Amerikan) Brüksel. Londra, Gundor, New-York’ıı.
AN K AR V.
7.Î8 Açılış ve Program. —
7.30 M.S.Ayarı. — 7.31 Vnla ve Polkalar (plj. — 7,15 Haberler. — 8.no Saz enerleri (pl.) — H.lft Harp Soloları (pl,). — 8,25 Günün Programı ve Hava Raporu. — H.3U Hafif Müzik (pl.).
— H.00 Kapanış.
11.28 Açılış ve Program. —
12.30 M.S.Ayarı. — 12.30 Şarkı-
lar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Salon OrkeHtriiHi (pl.l, — 18,30 Öğle Gazeteni» — ı.s.ır» Film Melodileri (pl.). — 11.00 Hava
Raporu, Akşam Programı ve Kapanıp.
17.38 Açılış ve Program. — 18.00 M S Ayarı. — 18.01) Şarkılar. — 18.3(1 Salon Orkestrası.
— 10.00 M.S.Ayarı ve Haberler.
— 10.15 Geçmişte Bugün. —
10.20 Yurttan «esler. — 19.15 Ra(lyo İle İngilizce. — 20.oo Şan Soloları (pl ), — 20.15 Radyo
Gazel efil. — 20.30 Inceımz. —
21.00 Temsil. — 21.45 Serbest «nat. — 22.00 Konuşma. — 22.15 Darm Müziği, (pl,). — 22.15 M. S.Ayarı ve Haberler. — 28.00 Program VC Kapanış.
İSTANBI L:
12.57 Açılış ve Programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Dan» Müziği (pli. — 13.45 garkı ve Türküler. — 14.20 Scrboat aaat (Konuşma veya müzik) — 14.30 Şarkı ve TürUlllcr. ipi.). — 14.50 Piyano İle caz parça hırı (pl.). — 15.imi Programlar ve Kapanış.
17.57 Açılış ve Programlar. —
m.m» • 1 ışık dana müzlfi ı (pl i
— 18.30 Sinil Ynver Ataman Memleket Havalan SaA ve Saz Birliği Koımorl. — 10.00 Haberler. — 10.15 İstanbul Haberleri. 10.20 Radyo Senfoni OrkeKtrasi Konfierl. 20.0(1 Şiir dünyamız (BohÇct Kemal Çamlar). — 20.10 Flüt Soloları. —* 20.30 Opera ve balelerden mıhmder (pl.). — 21.00 FhhiI Heyeti Koımeil. — 21.40 Müzikli köy gezi duyguları. Takdim odun; Sadi Yaver Ataınaıı. — 22.10 Oda Müziği (pl.). Mnıırlco Rnvel. Trio “İn minör0. — 22.35 Piyano Soloları «pl.l. — 52,45 Haberler, — 23.00 Karışık Hafif Müzik (pl.). —
28.30 Programlar ve Kapanış.
Snhhın anğa:
1 -— CflZel Öğüt (İki kolime).
2 — Haltı hareketi gösterir e-nılr; Bir harfin okunuşu ? — Oturma; Koşan su. 4 — tşllnl eder; Kot. 5 — Nuş edelim.
6 — Mat; Blı* harfin okunuşu.
7 — Tersi .söyle; Yakınlık. 8— Musallat olan; Alkış. 9 — Mevt; Ölçün. İU — Vekâlet.
Yukardan ilMiği!
I — Alışan (mürekkep kelime). 2 — Konar; Hademe.
3 — Etrafa duyurmak suretiyle; Tersi el. 4 — Tersi duıınnı covabıdır; Zekidir amma hor hususta rnütalıııı beyan etliği için öyle derler. 5 — Yeni dünyaya mensup. 0 — Elden çıkar; Titreyiş, 7 — Bir hayvan. Hainlik. 8 — Kışın içilen baharlı meşrubattan; Bir harfin okunuşu. 0 — Açık; Benzer. 10 — Ehıir uhzet (iki kolime».
o
DÜNKÜ IHLMACAN1N HALLİ
Saldan Mağa:
1 — »Sirayet et. 2 — Ezel).
— Ra. 11 — Alâ. 12 — Ar.
13 — Aka. 15 — Akt. 16 — Hala. 17 — İmi. 18 — Aba. 20 — Kaş. 21 — Te. 22 — Ork. 24 — KM. 25 — UkıılK. 27 — Nünnı-nrllk.
YııknrıÛnn tı*ın£ı:
1 — Sara hu t en. 2 — Re. 3— Aza. 4 — Yele. 5 — Ela, 6 — Tl. 7 — TnıTışınak. 10 — Akabe. 12 — Aksrılc. 14 — Ata. 15— Ark. 19 — Tren. 22 — Oku. 23 - Kle,
SIHHÎ* İMDAT
GELECEK OLAN VAPIKLAU ıı.(M» Ego. Kamdonlzden. — 18.00 Nocrtt lnoboludan. — 18.00 Antalya, çanakkaleâen. — 20.00 Sus Muılanyudan.
GİDECEK OLAN VAPVKI.AK 9.00 Sun. Mudanya ya. — 11.00
GÜneysu. takondorıına, — 17.00 Mamknz, Mudanya ya. — 19.00 Seyyar. Kaınhlgaya.
(i ELECEK OI.A N 1 K EN i.EK fe.30 Ankarııdsıı (Eka.) — 0 lö An kumdun lEks.) — lfl.51 A likamdan (motÖrlü tren)
(.İI»E( EK OLAN TKEM.EK
H.2(l Komplon Eks. (Avrupa). - 18. P) Ankara yn lEka.) — 23.20 Ankamya (£ka.).
□H3E
EMİNÖNÜ; tatanbul «Eminönü) — JlaMftiı HuIumI (ICüçük-pazarı Abdülkadir ı Atom-«hır» — Asndıır UTedlkpnşa) HEYOÛI.H! Mrıtknvlc. (Merkez)
— fSDİatnanray (Merkez) — Er-lUğİUl (Taksim) — ismet (Talc-Klm» — Karnkos (Galata) — Maçka (Şişilı — Feriköy (Şişli)
— IhiMlcöy — Merkez (Kasım-
l ATİ ll: thılvvifilh- (Şvhıade-başı) — Sarım (Aksaray) — E-ınln Rıdvan ıS/ıiımhu) — NtlZ-hot Onat ışrhreıniııi» — Edh-nekııpı ( Kara gümrük I — Glll-aeren Mlpnhioğlıı (9‘oııcr) EVüPı Avvnmuıray 81 lu BE6İKCAŞ; Nal! Halil - Yeni
Istan bul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
11998
6Û538
91
2251
Kadıköy 6(1872 (hıkllılnr 00913
Bcvuğhı 41(111 İstanbul 21222
Aıılmrn 00, İzmir 2222 Karşıyaka IfııiOf»
«Orinküy) Armıvuiköy —
Merkez UhÜMÜC)
KAH1KÖV: Sıhhat — Kıziltop-rnk — Göztepe Bostancı ÜSKÜDAR: (’nmhvuıt,
III ' HEI.İADA: th -IiOYÜRADA: Merkez İZMİR: ICtuTttaş (Yalılar ı Alaanoak - Yeni İzmir (Bns-miihaım) — İllini (Kemrrnltı)
*
Asri ı Eıjrcipaşuı
AN K ARA i Güihane — Derman — Gıiray.
tün serveti 900 dolardan İbaretti. İki ay sonra Fath ilk koleksiyonunu teşhir etti.
O sıralarda sinema direktörü Lö-onidc Mogney’le tanıştı ve filini çevirmek için teklif aldı. Fath da. maaş cazip olduğu için, teklifi kabul etti ve Eve Franclsün tiyatroculuk mektebinde derslere devam etmeğe başladı. Sonunda filim projesi suya düştü fakat Eve Francis, Fath’a kendisine elbise yaparsa parasız ders vereceğini söyledi ve Fath yavaş yavaş müşteri kazanmağa başladı.
Fath’ın asıl şansı, o «nda doğmuştu. Eve’iıı mektebinde Geııevi^ve Boucher de la Bruyûre ile tanıştı. Genevieve. Greta Garbo, Carole Lombarı! ve Madene Dletrlch'in en güzel taraflarını kendinde toplayan. 19 yaşında fevkalâde cazip bir kızdı. Şimdi Fath’ın karısıdır. Fath. Genevlöve* İp evlenince bir taşla iki kuş vurmuş oldu. Hem sevdiği bir kadınla evlenmişti, hem de harikıılâde bir manken elde etmişti.
Fransada 60,00ü terzi vardır. Bunun 1.500 ü Paris ve civarındadır. Bunların da 70 tanesi yeni elbise modelleri meydana getirirler, 35 i az çok tanınmıştır, 20 si de şöhret yapmıştı. Fath daha 70 az terziler grupuna dahildi.
O sıralarda harp çıktı, kere gitti ve iyi döğüştü. Gueıre’’ ve "Ldgion d’Honneur” nişanlarını aklı. Bir ara esir düştü. Fakat bir ay sonra serbest bırakıldı. Memleketine dönünce Parisin hiç değişmediğini gördü. Büyük terzihaneler yeniden açılıyordu. En çok harp zenginlerine ve karaborsacılara elbise yapıyordu. Nihayet kendi de epeyce zengin oldu ve Sen Nehri üzerinde muazzam bir ev aldı. Hâlen Ol ula otunu.
Parası vardı fakat kâfi derecede şöhret yapamamıştı. Fath hemen harekete geçti. Parisin meşhur şık ve zarif kadınları ile tanıştı. Az bir zaman sonra Vieomtesse de Noailles, Prenses Polignac, Prenses Trou-bestskoy Fath’ın elbiselerini giymeğe başladılar. Fath bu elbiseleri çok az bir parayla, hattâ bazan parasız veriyordu. Bir taraftan da sık sık zengin davetler yapmağa haşindi. Her sene 2 balo, 20 kokteyl parti ve bir düzüne ziyafet voriyordu. ismi ve resmi gazetelere geçti. 1917 do tanınmıştı. 1948 de iyice şöhret yapmıştı.
O sırada zevki de değişti. İlk önce fazla gösterişli hattâ Adi elbiseler yapıyordu. Gitgide sadeliğe dönmeğe başladı.
Zengin müşteriler eıı İyi kumaştan yapılmış, üzerinde elişi olan elbiseler isterler. Flntler yüksektir. 200 dolara bir plâj elbisesi, 800 dolara bir gece elbisesi satılır. Maliyet 11-atl He mukayese edilince bu yekûn pek fazla değildir. Meselâ 500 işçinin ücreti kazancının yüzde 17 sini» ınal-
HİKÂYE
Yazan : TP ATORLY
tanınmış
Fath as-HCrolx de

I
Çeviren : A.N.
ıs-
mi?
1er...
MÜthiş bu çingeneler, değil Ne utanmaz, gözüpek şey-
kumral bir adam inanıyor musu-
gülümsedi.
gidiyordu, lokantaya Allı güllü yaşlısı M.
aşk var, aşk... fena sinirlenen M.
A gün M. Neujean. her öğle ye-ineğini yediği lokantanın bir köşesinde oturmuş, yemeğini maHaınıştı bile. Birdenbire gözü bitişiğindeki masaya kaydı. Yanı başında 25 yaşlarında esmer bir kız oturuyordu, tam mânasiyle sevimli bir kız. Gerçi M. Neujean vakur ve ciddî bir adamdı, fakat ikide bir, bir macera geçirmekten kim hoşlnamaz? Genç kızın mütevazı ve ciddî halleri hoşuna gidiyordu. Etrafına bakınmadan uslu uslu yemeğini yiyordu. Bir defa M. Neujean ın tarafına baktı. Adam hafifçe giüünısemekten kendini alamadı. Fakat kız öfkeyle başım çevirdi. M. Neujean bu hareketini de beğenmişti. Şırfıntı olmayışı hoşuna tşler bu merkezdeyken, İki çingene kadın girdi, paçavralara sarılı daha
Neujean’ın masasına yaklaştı:
— Fal bakayım beyim, elinizi uzatın, falınıza bakayım. Çok saadet görüyorum,,
Falcılığa
Neujean:
— Haydi» haydi oradan, istemem, çek arabanı, dediği halde, kadın İsrar ediyordu. Adamcağızın çingeneyi uzaklaştırmak için salladığı eli yakaladı, oturup kemali ciddiyetle tetkike koyuldu. M. Neujean rezaletten hiç hoş-lanmazdı, mesele çıkarmak tansa, elini çingeneye teslim etti.
— Hayatınıza bir kadın girecek. Büyük bir aşk... esmer bir kadın...
M. Neujean’ın yüzü kızardı, yanındaki esmer kız çingenenin bütün söylediklerini duyuyordu. Çingene (Ivvaın etti:
— Evet, evet, büyük bir saadet var. Para işi o kadar iyi değil, ufak bir para kaybedeceksiniz, canınız sıkılarak, ama aşk var.
M. Neujean canı sıkılarak sözünü kesti:
— Yeter, yeter, al şunu da git. Çingene adamın verdiği elli frangı cebine }koyarak, öbür masaya geçti. Esmer kız hiç mukavemet göstermiyordu. Fala inanıyordu hesbelll Derhal elini uzattı ve kadının sözlerine kulak kesildi. M. Neiijvan da ister İstemez falı dlnliv(»r«lıı.
— Talihiniz çok açık, kızım. Çok saadet var. Para da görüyorum. Pek yakında orta yaşlı bir erkekle tanışacaksın, kibar bir bey... kumral saçlı...
M. Neujean bir dalın kızardı. Çingene onu tasvir ediyordu. "Kadın kurnaz, işin kolayına gidiyor” diye düşli-ıdü.
Çingene uzaklaştıktan sonra. M. Neujean, esmer kıza döndü. Bu sefer kız da yüzüne baktı ve gülümsedi. Erkek:
— Neden? Ben onlara inanırım, söyledikleri çok defa çıkar.
— Orta yaşlı rastlıyacağmıza nuz?
Kız utanarak
— Belki de...
— Ya ben bir esmer kıza?
Genç kız bu sefer hiç cevap vermedi. M. Neujean iskemlesini biraz yaklaştırdı.
— Ya çingene haklı çıkarsa, ne tuhaf olur... Beraber gezelim mi?
Kız güldü:
— Hani inanmıyordunuz fala...
— İnanmadığımı söyledim mİ? Şüphe yok, çingenenin fslı M. Neujean'a tesir etmişti. Gerçi fala inandığı yoktu, ama bu fırsat da elden kaçırılacak gibi değildi. Mademki kız inanıyordu.
Kız masadan kalktığı zaman, M. Neujean da davrandı.
— Sizinle biraz yürümeye müsaade eder misiniz? Bu akşam i-çin sözleşelim.
— Söz filân vermem. Daha yeni tanıştık. Fakat sizinle biraz gezelim isterseniz.
Beraber çıktılar. Hava güzel ve tatlı idi. Pırıl pırıl bir güneş, insanları sevişmeye davet ediyordu. Yürürken M. Neujean kızın koluna girdi. Kız blıaz mukavemet edecek gibi oldu, sonra bıraktı. Gülerek:
— îyi başlıyorsunuz, dedi.
— Fena başlamak tansa, bu daha iyi.
YürU\re vürüye caddeye varmışlardı. M. Neujean sordu:
— Ne zaman görüşüyoruz?
— Ne zaman istiyorsunuz?
— Bu akşam burada.
— Bakalım, belki. Şimdi gitmeliyim, büroda beklerler.
— öyleyse, akşama.
Kız eliyle bir işaret yaparak caddeyi geçti. M. Neujean arkasından bakıyordu. Karşı kaldırımdaki kalabalığa karıştığını gördü. Birdenbire irkildi. Biraz ilerde yürüyenler, lokantadaki İki çingene kınlın değil miydi?,.. Evet, rengârenk eteklerinden belliydi. Ya kız... esmer kız onlara yetişmek için acele yürüyordu. Onlara yetişti, beraber konuşuyorlardı. M. Neujean kendine gelmeden, üçü birden kalabalığa karışıp kayboldular.
M. Neujean elini göğsüne götürdü. Cüzdanının, cebinde olmadığını, çingene kadının hafif bir para kaybına uğuyacağım söylemekle haklı çıktığım gördü.
57 Haziran 1950
TBNÎ İSTANBUL.
8ayfa 8
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
İtalyanın maliye ve iktisat
bakımından yeniden kuruluşu
Yazan : Burhan Belge
HAZtNE Nasırı Pelin, 1015 ten 1950 ye kaili»r. İçeride u» d ı »arıda herkesin i t irııııclırıı karanmış bir para rayici tcnlıılne muvaffak olmuştur» Ayrıca. devlet mallyetlnlı gnyot atkı bir bütçe pnlItikıiM k «yen imin ıslah etmiştir» Hu İki bıi’jarılı hareket» bir yandan tasarruf hareketini kuvvetlendirmiş bir >ıındaıı (la İtalyan raıuıylinlıı harpten evvelki seviyesini bulmasına yardım etmiştir. Hattâ bugün, sermaye terakümü, fail haddi, IMlhmııl, ticaret muvazenesi gibi Ihi*?1ich unsurlarda 1038 dekinden daha elveriri! hlr dunıın hâ«ıl olmuştur.
Geçen yalımızda dn arsettlğlml! gibi, bu mltabct adımlar dahi. Kalyayı bütün sıkıntılarından kurtarmaya kâfi değildir. Bir llalvnnın vasati geliri, bir Amerikalı, bir Ingiliz ve hattâ bir Fratuıira naranın, lırniiz çok geridir. .Ayrıca, servetin vntaııdnşhır arasındaki tovezziiü, tatmin edici değildir.
Aynen, İtalyanın. biitiiıı ttnlyanlıırı brsleyemedlğl muhakkaktır, öyle kİ, İfnl.vmhı hem en az 6-8 milyon insanın fâzla olduğu hem de hâlen Is rahibi bulunanlardan bir çoğunun (bilhassa memurların) iarurot icabın tarak ise alındığı ve bu İmlin Italyan İktisadiyatı üzerinde menfi bir tesir yaptığı İleri sürülmektedir.
Nüfus fazlasına bir çare bulmak tordur. Ya İtalyanın çok dalın fada BMimyİlesmvsl. fııkııt sınai İst I b sn 1A11-nı da hariçle bu nisbetto Miüıbllmesl yahut; fazla lıısanııı hicret etmesi lâzımdır Bııının için tfo diğer rneınh ketlerin. İtalyan muhacirlerini kabul rtınesl lAzııudır. Bugün İçin, bu İki çarenin İkisi do imkânsızdır. Bu sebeple. İtalya. bünyesinde yatan bu hastalığı tek basına teılınl edecek bir durumdu değildir. Kalyanın bir derdine, ancak Avrupa nin kendini toparlaması imkân verecektir. işte, bir çok İtalyan politikacıları İle. Is Adamlarını, dalma Avrupa ve diiııya birliği İstikametinde düşünmeğe sevkeden âmil, bııdur.
Bizzat Pelin yahut Do Gnsporl» bu kanaatte kimselerdir, hülyadan ziyade Avnıpayı düşünmek ve herkesi bahtiyar edebilecek bir Avrupa, yaratmak -filerin*- . nndesiyle mütemayil bıı-lıınmııktadırlnr. Fakat, çarenin büyük bir kısmının bizzat İtalyanların dn o-llnde olduğunu da biliyorlar ve İktisadi yeniden kuruluş yahut genişleme plânlarını hazırlamayı ihmal etmiyorlar.
Pella'm göre. İki birinci merhalenin muvaffakiyetle aşılmasından sonra. kalkınmanın üçüncü ve en ınühiın safhasını hazırlamak zamanı gelmiştir.
Bir koro İtalyanın istihsal cihazını gözden geçirmek ve baştanbaşa yenilemek lâzımdır. Bımmı Içlıı 300 milyar düşünülmektedir. Bu para, üç kaynaktan tedarik edilecektir:
a) Amerikan yardımı yoliyle (yalnız bu yoldan Kalyada yapılabilecek olan makine ve edevatı tedarik etmeğe imkân yoktur. Bıı gibi makineleri. bizzat İtalyan fabrikalarına sipariş etmek şarttır.)
bı Kalyanın tngiltereden 10 milyon sterling alacağı vardır. Bıımııı bir kısmı, yeni istihsal vasıtalarına yahut mevcutların tecdidine tahsis edilecektir.
c) Kalyan Hükümetinin açacağı krediler ile bizzat Kalyadan.
Demek oluyor ki, fabrikalarını yahut atölyelerini yahut toprak işletmelerini yenilemek îstiyenlerin, üç ayrı kaynaktan ve kısmen de kredi yoliyle : 0( milyar liret. (s(*rhest rayiçle, 2 milyar Türk lirası) tahsis edilmiş bulunmaktadır.
Ayrıca, bizzat İtalya sermaye piyasasının açacağı krediler yahut yapabileceği yatırımlar vardır.
Halbuki, şimdiye kadar, sermaye piyasasından en çok devlet istifade etmiştir. Ve bunu, bütçe açıklarını kapamak için yapmıştır. 1917/48 de, devlet. tedariki mümkün ohııı milli sermayenin e't. 5fî ini kendi kullanıyor. Çt> 15 ini hususi teşeblıüsün ihtiyaçlarına torkeıliyordu.
Pelin, bütçe açıklanın kapamak siyasetini o kfldar itinalı bir şekilde tatbik ediyor ki. 1948/49 senesinde, teraküm etmiş milli sermayenin yalnız «7 36 sini ilerlet adına kullanarak mütebakisini hususi teşebbüsün enirine terkediyor. Son beyanatında da. bütçe açığı kapandığı gün. devletin, serbest sermaye piyasasını trrkedeceğiııi ve bunu tamamen hususî teşebbüse bırakacağını bildiriyor.
Binaenaleyh, Kalya İstihsal cihazının tabiî sermaye kaynakları da (;qJi yakında, kendi elimle bulunacaktı!
İktisadi genişleme için ayrıca düşünülen İşlere ve bunların bir plân ve program dahilinde tıısnvıur edilmesi meselesine gelince, hu. büyük yatırımları icap ettirecektir. Şu halde buna.
üç ınühlm meselenin halli takaddüm etmelidir. s.»,\h> kİ:
1) No kadar paın yatırılmak?
2) Ne nevide yatırımlar yapılacak?
3) Programı muvaffakiyetle tatbik Içlıı no türlü bir İktisadi riyaset tatbik edilecek?
Ilaııgl memleketin İktisadiyatını kalkındırmak yahut yeniden kurmak mevzuu bahsolıırsn olsıın, aşikâr bir şey kİ, bıı. hudutsuz bir para yatırımının mevzuu olamatu Çünkü bir memlekete sermaye yatırma İşi de. o memleketin Iktlradt takatine uymalı ve bunun hudutları İçinde mnkııl kalmalıdır.
Bu noktadan hareket ederek, Pelin, 1H50 Al senesi İçinde. HtöO inliyor llret-llk (A-6 milyar Türk Llraaı) bir yatırım düşünmüş ve bunların plânlarını hazırlatmıştır.
Bu plânlara göre, hu paranın
% 18 I riraato
% 43 ü sanayile
% 11 I münakalâta
% 18 1 mesken İnşasına ve mütebakisi muhtelif âmme hizmetlerine tahsis edilecektir.
Bilindiği gibi. Kalyada, şimal İleri ve zengin, cenup İse geri ve fakirdir. Yani blzdekl şark - garp durumu, o-radn şimal - cenup şeklindedir. Bu sebeple bu 1650 milyarlık yatırımın pn mühim kısmı, cenuba tahsis edilecektir. Yani sanayi bakımından dahi, tevsi yahut tesis İşleri, daha ziyade cenubun hissesine İsabet edecektir.
Ayrıca ve bu yatırımdan ynhııt İstihsal cihazım yenilemek Üzere düşünülen 300 milyardan başka, tam on «ene. bor sene 100 milyar liret, münhasıran ziraat Içlıı snrfodllrcektlr. Bu paranın dn mühim bir kısmı cenubun payımı düşmektedir. ÇİinkÜ, ilerle-mlş bir cenup, /engin şimalin daha İyi müşterisi olacaktır.
İlk yıl İçinde «İtaate sarfodllorek 100 mllyıır liretin mevzuu olan İşler, sulanın, toprak ıslahı, turizm» ağaçlama, yol, İçme suyu tesisleri v.«. dlr.
Demek oluyor kİ. Kalyan İktisadiyatının genişlemesine tahsis edilen parnİAr şunlardır:
Milyar liret
1. Derhal 300
2. 1950/51 1650
3. On «ene 100
milyardan 1000
Mecmuu 2950
Bu. bizim paramızla ve bir kısmı oıı seneye şamil İşlerden olmak Üzere 20 milyar liraya muadil bir h hacmini, yoktan var etmek demektir.
Plân ve program da zaten, bu demektir. Bir memleketin ıımıımi verimini. tiokı bir işletmenin hesaplarını yııpnr gibi besuplıyarak korkusuzca genişletmektir.
Folla, kaç para yatırılmalı .sualine» fiilen bu cevabı vermiş bulunmaktadır.
İkinci sual şıı idi: Bu para, haııgi sahalara yatırılmalı?
Pelltt, buna da fiilen şu cevabı vermiş bulunmaktadır:
Yalnız müstahsil İş sahalarına.
üçüncü suale gelince, huıın sarih bir cevap vemek çok daha zordur, yani, bu plâıı ve bıı programı muvaffakiyetle tatbik etmek için, nasıl bir iktisadi ve malî siyaset lâzımdır?
Fakat Fethi, bımuıı dn cevabını en gflzel bir şekilde vermiştir. Gelerek yazımızda, bundan bahsedeceğiz.
Ticaret Ofisinin tasfiyesi
Sait Rauf Sarper, Ofisin tasfiyesine memur edildi
Ticaret Ofisinin 1 temmuzdan itibaren tasfiyesine başlanacaktır E-konoml ve Ticaret Bakanlığı Ofisin tasfiyesine biri Ticaret Bakanlığından, diğeri de Maliye Bakanlığından olmak Üzere iki zatı memur etmiştir.
Evvelce Bern Ticaret Müşaviri olan Sait Rauf Sarper Ofise umum müdür vekili olmak suretiyle, tasfiye vazifesini üzerine almıştır.
Bilindiği gibi Ticaret Ofisi 1911 yılı 11 nisanında kurulmuş, Milli Korunma Kanunu hükümlerine ve harp ekonomisi icaplarına göre, muhtelif ticaret İşlerine girişmişti.
Milletlerarası Ticaret Odaları Kongresinin kararları
Kongredeki iş adamları, hükümetlerin, tahdit siyasetine nihayet vermesini istediler
Memleketler arasında, döviz münasebetleri serbest bir hale getirilmelidir
Paris, 25 (Hususi) — Milletlerarası Ticaret Odası Azoları son yaptıkları bir toplantıda -24 memleketin 100 İş adamı- miktar tahditlerinin kaldırılması, döviz alım satım inin serbest-leştlrllmesl ve gümrük vergilerinin hafifletilmesi hususunda ısrarla durmuşlardır.
General Electric Şirketi Başkanı Philip D. Reed, Avrupanın çok taraflı ticaret ve tediye neticesinde çok istifade ettiğini belirtmiştir.
Konseyde, dünyaya şâmil bir döviz ticaretinin en büyük engelin slerling muvazenesi problemleri olduğuna, karar verilmiştir. Centrall Trust Şirketi Müdürü \Villiam A. Mitchell şöyle demiştir:
— Şayet Londra şehri yeniden dünyanın ticaret ve maliye merkezi rolünü oynıyacak olursa, bu durum u-mumlyetie dünya ticaretinin lehinde olacaktır.
Şayet Britanya, Avrupa Tediye Birliği fikirlerini kabul edecek olursa, memleketler arasında döviz münasebetleri serbest bir kapital transferi meydana getirebilecektir.
Eğer Avrupa, Marshall Plânının hitamı için hazırlanacaksa:
1 — Hükümetin satın alma işi hususi bir kategoriye tâbi tutulmamalıdır.
Italyan mensucat makineleri
Dokuma ve örme makineleri ihracatında azalma mevcut
Milâno (Hususi) — Hnrptcn beri İtalyan mensucat makine endüstrisi çok miktarda dokuma ve örme makineleri için sipariş aldıysa da artık harp sonrası yüksek konjektür hali sona ermiştir. Ve eğer bir depresyonun önünne geçilmek isteniyorsa, derhal mali yardıma ihtiyaç vardır. Bu sayede İtalyan makineleri satılabilir.
Mensucat endüstrisini yeniden o-narmak için Amerikan makinelerinin ithali «uretiyle bir hal çaresi düşünülmüş ve tediye kolaylıkları gösterilmiştir. Fakat söylendiğine göre, bu çarenin İtalyan mensucat makine endüstrisine yardımı dokunamaz. Bundan başka Amerikan makineleri her zaman Italyan ihtiyaçlarına uygun gelmemiştir.
İngiliz rekabetini arttıran geçen seneki devalüasyon neticesinde İtalya. Güney Amerikadaki piyasalarından mahrum kalmıştı ve o zamandan beri İtalyan mensucat makineleri ile mallarını takas yapacak memleket bulmak güçleşmlştir.
1948 de İtalya 3,971 metrik ton dokuma makinesi ihraç etmiştir, yani vasati olarak ayda 331 ton. 1949 İlk dokuz ayında vasati ihracat miktarı 431 ton olmuştu. Fakat ondan sonra 1949 un son 3 ayında bu miktar 390. 393 ve 373 tona düştü. Bu senenin ilk 4 ayında İtalya yalnız 1.197 ton dokuma makinesi ihraç etmiştir.
1948 de örme makinelerinin İhracatı 7.144 tonu buluyorlu. yani ayda vasati olarak 595 ton. Fakat 1919 un ilk dokuz ayında vasati 550 tona düştü ve son Üç ay içinde de 388, 368. 388 oldu. Bütün sene İçin aylık vasati 523 ton idi ve bütün istihsal İse 6.278
2 — ‘‘Lüzumlu maddeler** ve ‘'lüzumlu olmıyan maddeler,, arasmdaki tefrik ortadan kaldırılmalıdır.
3 — Serbest ticaret «abası sadece Batı Avrupaya münhasır kalmayıp, bu bölgenin İktisadi ve siyasi bakımlardan sıkı sıkıya bağlı bulunduğu deniz aşırı eyaletlere de şâmil olmalıdır.
4 — Birlik harici Avrupa nıemle-ketleri de kendi aralarında miktar tahditlerini kaldırmalıdırlar.
5 — Muhacirlik işleri İçin daha büyük kolaylıklar temin edilmelidir.
Konsey, dünyanın en büyük kredi sahibi vc müstahsili olan Amerikayı, şayet enternasyonal ekonominin kökleşmesini istiyorsa, başka memleketlerden büyük miktarda mal satın alması hususunda ikna etmiştir.
Aynı zamanda, Amerlkaya, gümrük vergilerinin İndirilmesi hususunda da teşviklerde bulunulmuştur.
YENİ İSTANBUL: Bilindiği gibi, İstanbul Ticaret Odasında Milletlerarası Ticaret Odaları Türkiye Komitesi bulunmaktadır. Harpten evvel kurulan bu komite henüz faaliyete geçmiş değildir. Komitenin âzaları nizamnamede tadilât yapmak İçin arasıra toplantılar yapmaktadır. Milletlerarası Ticaret Odaları Türkiye Komitesinin de, İleride bu toplantılara İştirak etmesine karar verilmiştir.
Stockholm’deki Yün Konferansı
Ingiliz delegesi, serbest yün ticaretine itiraz etti
Stockholm. 25 (Hususi) — Geçen-lerde Stockholm’de 19 uncu Milletlerarası Yün Birliği Konferansında Belçika yün ticaretiyle ilgili her memleketin menfaati için Avrupa yün ticaretinin daha serbest bırakılmasını teklif etti vc orada bulunan 12 memleket tarafından bu teklif kabul eciıl.ii.
Belçika teklifinin bir noktası değiştirilmiştir. Gümrük ve tahdidatın üç yıla mahsus olması şartının kaldırılması — bu değişikliğe lüzum gö-rülrnüştliı-. çünkü delegeler böyle bir mecburiyetin şimdilik kabili tatbik olmadığını belirtmişlerdir. — Avrupa İktisadi işbirliği Teşkilâtı bir kaç zamandır yün ve diğer bazı ticaretleri serbest bırakmak İçin uğraşmaktadır. Fakat İngiliz delegesi bunun şimdilik vakitsiz olduğunu İleri sürmüştür. Çünkü Avrupa konferansı eylül ayında Torquay’da toplanıp mali meselelerle gümrük vergileri hakkında konuşulacaktır.
Belçikanın teklifi istikbalde yerine gelebilir, çünkü milletlerarası ticaret odasının fikirleri ile hemen hemen aynıdır.
Fındık fiyat baremi
Ankara 26 (Hususi) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Fındık Tarım Kooperatifi Umum Müdürü He idare heyeti âzalannı Ankaraya davet etmiştir. Bu toplantıda, Fındık Kooperatifinin bu seneki flat baremi etrafında görüşmeler olacağı anlaşılmaktadır.
tonu buluyordu. Bu senenin ilk dört ayında 1.408 ton örmo makinesi imal edilmişti.
Yün piyasası Londrada 3 temmuzda açılıyor
Londra 26 (Hususi) — Londra yün satışları piyasası 3 temmuz 1950 de açılacaktır. Piyasaya arzedilecck mallar a-Tasında, temizlenmemiş merinos yünü, kumaşı, taranmış ince melez yün ve kumaşı bulunacaktır.
Haziran satışlarında Hindistan ve Pakistanın arzettiği yün miktarı 8,599 balya idi. Bunun 4,678 balyası Hlndistandan ve 3,921 balyası dn Pakistandan 1-dl. Satılan miktardan Britanya 4,504 balya kadar aldı. Avrupa 616 ve Amerika 260 balya satın aldı.
Yunanlılar, incir satışlarında bizimle çalışmak istiyor
İzmir, 26 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Londra piyasasına sevke-dilen manipüle incir paketlerinin üzerine safi sıkletlerinin yazılması meselesinde Yunanltlarla lnglllzler arasında esaslı ihtilâflar başgöstermlş ve bu konuda Yunan ve Türk incirleri birlikte hareket etmek ve müşterek bir karara göre hareket eylemek üzere temasa geçmişlerdir.
Filhakika Londradaki Yrunan Ticaret müşaviri, Ticaret Bakanlığımızın Londradaki temsilcisini ziyaret ederek, incir mahsulündeki sıkletin te-bahhurat yüzünden sabit kalmayıp fire verdiğini ileri sürmüş ve Ingllle-reye Türkiye ve Yunanistandan sev-kcdilen incir paketlerinde safî sıklet bildirilmesi kaydının kaldırılması hususunda iki ticaret mümessilinin İngiliz makamları nezdlnde müşterek bir teşebbüs yapmalarını İstemiştir.
Yunanlıların işaret ettikleri nokta, Türk incirleri İçin de aynen vâki olmasına rağmen, Londra ticaret mümessilimiz Yunanlı temsilciye bir müşterek teşebbüs vadine girişmeden önce Ticaret Bakanlığımızın mütalâasını sormuş, Bakanlık da keyfiyetten Türkiye Kuru Meyva Birliğini haberdar etmiştir.
Pazartesi günü Tariş temsilcisinin de İştirakiyle Kuru Meyva Birliği idare kurulu bu hususta bir prensip’ kararı verecektir. Bu suretle Ingiliz resmî makamları nezdlnde yapılacak teşebbüsün temin edeceği fayda yanında, birçok mevzularda iki komşu memleket makamlarının işbirliği ruhunu da belirtecek ve bunun gelecekte daha büyük faydalarına doğru ilk adım atılacaktır.
Öğrendiğime göre Yunan iktisat Nazırlığı, dünyanın en büyük incir yetiştiricisi olan Türklyenln Yuna-nistanla birlikte fiyat birliği yapmasına ve rekabetin ortadan kaldırılmasına da taraftardır.
Sebze ve meyva fiyatları
26.6.1950 gününde. Sebze ve
Meyva Halindeki toptan fiyat-
1ar:
Kuruş
Bamya 110—160
Patlıcan 55— 65
Domates 25— 45
Biber 50— 60
A. Fasulye 10— 50
ç. Fasulye 40— 50
Bezelye 00— 90
Taze yaprak 50— 60
Enginar 20— 30
Patates 00— 20
Çilek 50— 65
Erik 30— 35
Kayısı 50— 80
Kiraz 00— 30
Şeftali 65—100
Vişne 40— 60
Armut 80—115
Taze üzüm 60— 70
Karpuz 70—100
İncir Tıırını Kooperatifleri Birliği Kongresinden bir gÖriiniiş
Tarım Satış Kooperatifleri umumi heyet toplantısı
İzmir, 26 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ege bölgesinde 18 kooperatifin satış organizasyonu olan İzmir incir Tarım Satış Kooperatifleri Birliğinin İstiklâle kavuştuktan sonra yaptığı ilk umumî heyet toplantısı bu sabah saat onda Birlik binasında 100 delegenin iştirakiydi yapıldı. C.H P. vc D.P. nin mensubu olmalarına rağmen kooperatif çatısı altında her türlü parti mülâhazalarından uzak kalmaya muvaffak olan ortakların birlik ruhunu yaşatmak üzere gayret gösterdikleri memnunlukla müşahede ediliyordu. Geçen yıl istiklâle kavuştuğu zaman İncir Birliğinin bu ayrılmadan mütevellit bazı akla gelmez zararlara uğrıyacAğı veya müstakil çalışmaya muvaffak olamıyacağı söylendiği için Yönetim Kurulunun vereceği hesap hulâsaları merak uyandırmıştı.
Toplantı başkanlığına seçilen eski Aydın Milletvekili Dr, Mazhar Germen toplantıyı açınca Yönetim Kurulu raporu okundu. Bu rapora göre İncir Kooperatifleri Birliğinin malî varlığının 3.226.241 liraya baliğ olduğu, bunun içinde 517.364 liralık bir alacak bakiyesi bulunduğu, ortak ve mubayaa malı olarak Birliğe gelen 7.652.867 kilo incirin satışından 2 milyon 941.232 Ura elde edildiği, incir için geçen sene ortaklara ödenen 40.11 kuruş yerine bu yıl 45.22 kuruş ödenmesi mümkün olduğu, hurda incir 23.89 kuruş yerine 34.44 kuruş ödenmekte olduğu anlaşılmıştır.
Raporu müteakip köylü ortak temsilcilerinin konuşmaları büyük alâka ile dinlendi. Geçen senelerde hesaplarını daima ziyanla kapamış olan bu Birliğin müstakil bir hüviyet haline geldikten sonra ortaklarına müspet fiyat farkı dağıtmaya muvaffak olması memnunlukla karşılandı. Eski Ticaret Bakanı Nnzmi Topçuoğlu-nun idam ettiği Yönetim Kurulunun gayet müspet çalıştığı tebarüz ettirildi. Nazilli delegesi Şevket Arosel. 200.000 lira olan İdare masraflarının 102.000 liraya indirilmiş olmasını ortakların sevinçle karşıladığını söyledi.
Yapılan bazı tenkldlcrl cevaplandıran eski Ticaret Bakanlarından Naz-
Zeytinyağının ihracı isteniliyor
İzmir, 26 (Hususi) — Ege bölgesinin belli başlı zeytinyağı fabrikatörleri buglln Bölge Sanayi Birliğinde toplanarak, İdrak edilen rekolte, nin kati miktarını tesbit ve zeytinyağının ihracı için Ticaret Bakanlığı nezdinde Birlikçe teşebbüse geçilmesine karar vermişlerdir. Fabrikatörlerin bu toplantısında yurdun zey. tlnyağı rekoltesi 50 bin ton, 8tok miktarı da 24 bin ton olarak tesbit edilmiştir.
İtalyan manifaturaları bekleniyor
Piyasaya Batı Almanya, Çekoslo-vakyadan ucuz manifatura eşyası geleceğinden bahsedilmişti. Son defa olarak manifatura ithalâtçıları İtalya dan daha ucuz şartlarla pamuklu dokuma ithRİİne teşebbüs etmişlerdir. İtalyan manifaturalarından sonra, piyasada yeniden bir ucuzluk bağlıyacağı söylenmektedir.
mİ Topçuoğlu, mazide eski birlikler zamanında yapılmış olan hataların üzerinde durulmasında fayda görmediğini belirtti. Bıı yıl Kanada Ve A-merikaya sevkedllen İncirlerden hiç bir partinin İade edilmediğini, bunun ortaklar üzerinde büyük memnunluk uyandırdığını anlattı. Nefaset farkı bahsinde karşılıklı yapılan münakaşalardan sonra Yönetim Kurulu ibra olunarak rapor İttifakla tasdik edilmiştir.
öğleden sonraki celse
incir Birliği toplantısının ikinci açılışı öğleden sonra saat 15 te başlayınca bir çok ortaklar nefaset farkı olarak ödenen kıymetlerin yanlış bir metodla yapıldığım İddia etmişler, daha âdilâne bir usul bulunmasını ileri sürmüşlerdir.
îdare heyeti, yeni İş siyasetini u-mum! heyete sunarken, kısaca:
1 — Toplu «atış devrinin geçiktl-ğini, bundan sonra bütün piyasalarda daha etraflı çalışmak devrinin gelmiş olması itibariyle ortak kooperatiflerin her yıl mevsim başında, Birlikçe ne miktarda mahsul tesli* matı yapacağının birer beyanname ile tesbit ve taahhüt edilmesini,
2 — Taahhüt edilen miktarların teslimatının başlamasını müteakip 60 gün içinde teslimatın ifasını,
3 — Taahhütlerini tam olarak yerine getirmeyen ortakların, yönetim ve kontrol kurullarına seçilmemesini,
4 — Satış kooperatiflerine yeniden İltihak edeceklerin dühul beyanna^ melerinin her yıl mayıs sonuna kadar verilmesi,
5 — Satış kooperatifleri müdür ve memurlarının siyasi partilerde faal vazife deruhte etmemelerini teklif ediyordu.
Kooperatifler Birliği bu suretle mevsim başında kendi bünyesini anlamak ve ona göre satışlarını tanzim etmek istiyordu. Uzun münakaşalar sırasında bazı ortaklar bu kayıtlar, dan Azade tutulmalarım istemişlerse de eski ticaret bakanlarından Top-çuoglu kooperatiflerde birlik ruhunun yaşaması ve büyük sarsıntılara ve çözülmelere mâni olunması için başı bozukluktan kurtulmanın en elzem çare olduğunu uzun beyanlarında İfade etmiş ve yakardaki beş madde kabul edilmiştir. Bundan sonra yönetim kurulu ve murakıplar seçimleri yapılarak toplantıya son verilmiştir.
Batı Almanyaya tütün ve tütünden yapılmış maddeler gönderilecek
Frankfurt, (Husus!) — Yabancı memleketlerden Batı Almanya Cumhuriyetine ve Berlinin batı kısmına tütün ve tütünden yapılmış sigara ve sairenin gönderilmesine dair olan yasak Müttefikler Yüksek Komisyonunun bir karariyle kaldırılmıştır.
26/VI/1950 Pazartesi
MEMLEKET ve
DÜNYA
BORSA ve
PİYASALAHI
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Boyanamda yeni mahsul
I Üzerine ırirkll artmıştır. Fiyatlar,
İlerleme kaycV tmfrUr. Ti/tık ve yapağı sağlam durumunu vc hararetini muhafaza etmekledir. Fıudığ piyasanı İse gevşek bir durum «rzetmektrdır.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bur-Fasında G 0 laizlJ Birinci, İkinci. Üçün-. U Kalkınma Tahvilleri üzerine nz İş ok muş, fiyatlarda da gerileme müşahede :dılmifstır. Alhn piyasası, hafta sonuna nispetle biraz hareketli geçmiştir.’
İzmir :
I Hafta b^ ırala Borsada çt. leh delkiz ıru üzüm muameleleri hiç bir fevktilâ-
I ,-lık göstermedim devam etmiş ve tsk-Irioen 400 çıivaîhk bir satış tescil edil-df-.tır. Ilımım yanında Maniandan Ankaraya «iden İJ.P. heyeti bir telgraf inli Hlıkfıımdın takasla Üzüm satışına nıuvüinknt ettiğim bildirmiş, bu haber öorsadri kaırıçılııyıcı bir tesir husule ge-Lirmıştir. Yani bugün mühayanda İştahsız davı ananlar yaı mı düşünerek birer miktar üzüm almışlardır. Pamuk plya-râtaı bugün Borsnda gayet hararetli ve istekli çalı arak bir saat İçinde 500 balya pamuk (ekim, kasım teslimi) 222 kuruştan muamele görmüştün Avansh satışlar 210 kuruştur. Diğer maddelerin satışla unda hiç bir değişme yoktur.
Adana :
Pamule fiyatlarında bir tahavvül gö* rülmernışlır
Trabzon :
I Fıvdık piyasası gevşek durumunu
I muhafaza etmiştir.

____KAMBİYO
İstanbul Borsası
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
1 ifın um İU0
0
100
100
100 IfM) 100
aterina ......
Dolar .......
Fr Frang) •• ttviçre Fr ...
Heiç it......
Invrç ı(r....
Hurin ........
Irfiret .«»••••••. Drahmi ......
Escoudoe
Açılış I
74)0. ÛO
280.25
J. 80
84.03
3.60
64.1250
73.0x40
0.41128
0.01876
9,7390
Kapanış
7.91
2S0
l 80 »H 03
5.6U
51.1250 73.6MO 0,11128
■ı 111876
9.7390
'•’cö (*5 Tcâ
V«5 %4
Ikrıunlyeli tahviller
Ergani .....
I03H ikramiyen ...
Milli Müdafaa 1 1941
1941
1/2
Kapanış
Buğun
Altınlar
Bugün Lira
Eflkl Itur
Külçe Yeril (,r
Kıılçf
Cumhuriyet ....
Retj «r
Ham i t
••••••••••
Cluhıen
Ingiliz .......
Eninin? kok ...
Napulâon L1J ..
İsviçre .......
4.68
36.59
31.90
41.20
New-Yorlc'tn ı onnu: | 35
Gümüş, Platin
Gümüş Gr.......
Plûtin •' .....
Lira
1.65
36.26
3L60
41.16
%6 (*r6 $e6 %0
%7 %7
7c7
$«7
%7 %7
7o7
Vc7 % 7
•••••••«
Demiryolu IV .........
Domlryolu V ..........
1949 İkramiyen ...
Olğerlerl
Demiryolu VI .........
1 ....... il 111 •»••••
1......
1L.....*
I • «**•«• l «.•••«.
...
I...
11.. . m...
I...
11.. . IH... IV
1941 Kalkınma
•t
İstikrazı İstikrazı
1040 1048
Milli M Uda ı oa 1940
1934 1934
19 D 194) 191) Milli
re
••
Sivaa-Eraurum 1 ” fl.-VH Demiryolu
MÜdatûa
• •
• •
En aşağı En yukarı
10-
11.-
Zürich Borsası (Serbest)
23.3.1950
Durumu
Türk biranı •eeefte
Do' ; ........
Sterlin^ .........
Franau Frangı
favlçrn Frangı
En aşağı 1 05 t 33 1/2 11.10
l 22
En yuknrı
22.50
20.10
21.10
99.—
90.20
99.25
24—
22—
21 — LüO— 100—
08—
97.15
97.50
97.50
97.50 100—
97. M)
07.00
21.30
20.77
21.25
21.25
21.09
21.90
21
20 20
20 00
21.10
Şirket Tahvilleri
TC. Ziraat Rarıkfi/n Anadolu
rt
D.V Tortl p A/B.
• 9
Ve 60
.. MUnıea Senet.
20.75 H2.Ö0
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Berke* Bnnkaaı ......
Türkiye tş Httn'hiHu .....
Türk ’) ivarcı Bankası ...
Aremrı Çimeni o ........
Çark Değirmencilik .....
Milli Rcaeürnna .........
124..—
30.—
6.-
15.25
23.25
8.-
— ■ II --
Ecnebi Tahviller
Mıatr Krizdi Fnnalvo ÜMM I 172 - |
110.— 11Ü.— 100.—
99. —
no.— 110.-
00.-9b -20.30
100. -
21.61
22.-
22.-
21.45
22—
21— 21.05
20.20
Ul.-
60.-»
67.50
120.25
6—
16.75
23 5ü
16.25
Hububatı
Buğday yumuşak (TUo.)
Buğday Ofla ...............
Arpa yemlik (dökme) ........
Miriz «arı (çuvalı) .......
Faaulya tombul .............
Fusulya Çalı aert ..........
Kuşyeml
• ••••••>•• »••••••••••••• Mercimek kırmızı kabuk.
Mercimek yeşil .............
Nohut nalürel ••••••••••»••e*
Yıığlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu
Keten tohumu ...............
Kendir tohumu ..............
Susam ......
Yor fıstığı kabuklu ........
Hum Moyvalar ı
Fındık (kabuklu nlvrl) ... İrindik (tç tombul) .....
ÇAVİ8 (kabuklu) .........
Ceviz (iç natürol)
Duknnıa Ham Maddeleriı rUlık (una mal) liftik (Natürelı Yapak Anadolu (Kırkım)
••••••••I•e••••
ilanı derileri
bıftır ‘lalamur.ı (kasap) Kİ. Koçı tuzlu kuru kiloau ... Kovun hava kurııau kiloau
Nebati Yağları Zeytinyağı (E E. loneKeli) Sıttınınviıiri (Rat. aırn t Ayçiçeği (Rafine çıplak) Kındık vhûi t(*.ntiiRi
28 30
29.50
38—
26.—
38.50
191.—
326.—
215 —
ISO.—
175.—
Eski Kapanış
Huhüo
Son Kapumt
Dün
Eflkl kur
28.30
29.50
I S. 10
10.10
27.-
34—
30.50
37.50
45 —
18.—
26.—
40—
31 —
65—
80—
95— 102—
30—
323.— 325.— 202—
140.—
183.—
165—
220— 200— 125:— 130.-
Üzüm çckirdekeı? No.9
&
108
Hııtdav (Huçoll — 8enl) ............
Sert Kış mahsulü No. 2 ...........
Kırmışı ” No. 2 ...........
Pamuk MhldUng (Libresi = S«nt) (emmua .............................
Eltim Aralık
ıifiık ıLibresi —Hent) l’ukdtt» No. |
Fındık ıLibresi=8ent) ••••••»••••••••
Kanuklu yerli iri
'• orta ıtlimI ma!ı
İç tıhal malı ......
ı Lihrum^Stvnt) .
çnklrdekAlz neçme
40.— >5— 12— 220— 10.5 -160 -172.* 110—
12.75
18—
55 -
42— 210— 1 koldu -ISO. -110—
12.5
265— 251—
• • •
incir A Berisi
° B serisi
Akala A İmin Akala veril yağı (rafine) ... çekirdeği .......
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
No. No.
i
II
111
• • !•••••
38.43
32.76
32.b5
33.32
32.74
32 70
• t»««••»••••»••»
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Akala Akala Akala yerli veril
1 •••••. 11 ««•••« III ........
I *(••••••• 11.
180— 150— 145—
ı solsa— 143—



9
9
9
9
9
9
Devanı iç Ekstra İri
Kuru «Dilin rhumpatm
Keten tuhumıı ıBııtjellsDolar)
M Inııenprılls .. ....
Halat ı Libresi =Sent)
Lev ini-t eneğe ( lCKi libre dolar)
t
9

«
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
aı 5^60 rundınııınh kabuklu tombul .. b) İç sıra kontToHtl ..
81— 178—
81— 178—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak .......
BılRdııy sert Aı ptj
22—
22.50
36— il-
22.50 21 -
36—
10—
il D 4
U 1/4
3.22
76.37
Î.30
3.55
76—
7.30
Londra Borsası
Kotcrı Inhunııı (Toiıu=Sterling)
Bombay . .............
Kalkma ............
Yer fiktığı Hindifitan ........
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Libresi Sıra malı lıln Anadolu °
Irakva
= Flyat)
99
MS
99 9
99
999
20/21
18/21
İskenderiye Borsası
l'ııımık (Kantan=ToIIarı) Anhınounl Kısa olyalh F/G. .. Katmak Usun olyath F/G. ..
126—
65—
63.50
61—
34.—Nom
30— ”
20 21 1821
r
v« uuaplnro „oı • taayyün eciun luKi ıbi piyana değerleri.
27 Haziran lOStJ
8ayfa 6
ANKARA
Kâzım özlap Cad. No. 1/9 Dgaı Apt.
YENİŞEHİR
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve Hân kabul etmektedir. Acele İlânlar telefonla Istanbula bildirilmektedir. Ankara büromuzun adresi:
Telefon: 16112
Gazetemiz hergün İlk uçakla Anknraya gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır Bütün gayretlerimize rağmen “YENİ ISTANBUL ’un ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzuları dj Ankara büromuza bildirmelerini rica ederiz
Okuyucularımıza...
Temmuz Karnelerimiz Satışa Çıkarılmıştır
Gillette


İv


Bir GULETTE îro> mokmasındo Movi GILLETTE bıçağını kullandığınızda, dünyanın en mükemmel siMeminden istifade elmiş olursunuz. GILLElîE Troş malana ve bıçakları, biri diğeri için yapılmışın Değeri bıroz yüksek olabilir, laka» daho uzun müddet dayanır
î L A N Gayrimenkul satış ilânı
Beyoğlu Birinci Sulh Hukuk Yargıçlığından:
Dosya No. 948/534
Şuyuunun izalesine mahkemece kurar verilen ve kesinleşen ilâma müsteniden satışa çıkarılan Selim Denizi ekin ile Nedim Denlz-teklnin şayian ve müştereken sahibi oldukları Beyoğlunda Hlise-y inağa mahallesinin Hamalbaşı caddesinde eski 56 1 58, 1 58 ve yeni 22, 24 26 1 26 kapı Rayılı dükkânlar İle Kalyoncukulluğu caddesinde eski ve yeni 2, 4, 6 kapı sayılı dükkânları bulunan Hilmi Ap, mimiyle maruf olan apartman ve altındaki dükkanlar tapu kaydı mucibince şartnnmeyo tevfikan peşin para ile satışa çıkarılmıştır.
Binanın evsafı: Binaya Hamalbaşı caddesinden demir kapıdan girilince zemini mermer döşeli bir koridordan ve kârgir merdivenle inilince 6 adet odunluk ve bir belâ mevcuttur. Geniş bir mermer merdivenle çıkıldıkta hâlen kapıcı tarafından işgal edilen biri aüçük diğeri büyük olmak üzere iki odayı ihtiva eden asma bir kattır.
Birinci kat: Kapıdan girildikle zemini muşamba döşeli bir koridordan ayrılan ufak bir antre ü-zerinde zemini çini düşeli duvarları fayans lavaboyu ve emaye banyo küvetini ihtiva eden hem termosifon ve hem de şoflen tesl-* salını havi bulunan bir banyo dairesi ve bir de zemini çini üzeri çinko kaplı bulaşık yıkama yeri ve cemin 7 odayı İhtiva eden ve ahşap döşeme üzerine kamilen muşamba örtülmüş tavanları bağdadi sıvalı (1) No. daireyi ihtiva eder.
İkinci kat birinci katın aynı gibidir.
Üçüncü kat: Kapıdan girilince ufak bir antre üzerine üç odadan İbaret olup sağda bir kapı ile ayrılan bir koridor üzerinde banyo, mutfak, alafranga helâ ve ayrıca bir oda ki, ceman 4 odadan ibaret (3) No. daireyi ihtiva eder, aynı kat üzerinde ayrıca (4) No. daire mevcut olup 4 oda, banyo, mutfak, alafranga helâ. ufak bir kileri, ayrıca merdiven sahanlığına açılan servis kapısını ihtiva eder. - .
Binanın altındaki dükkanlar: 24 No. tütün satılan dükkân ve zemini ahşap bulunan 26/1 No. yumurtacı dükkânı ve zemini desenli çini döşeli vitrinleri demir kepenkli bir şarapçı mağazası bir bölme ile ayrılmış depo ve belâyı ve deponun üstünde döşemeli fer-beton asma bir odayı ve ayrıca mağazanın altında tavanı tuğla tonoz ve zemini şap tulumbası e-lektrik. terkos ihtiva eden 26 No. dükkân ve Kalyoncu caddesinde 2 No. manav dükkânı ile 4 No. lı müskirat bayiliği yapan dükkân zemini çini, tavam ahşap, terkos ve elektrik tesisatı ve asma kısmı bulunan dükkân ve zemini tuğla döşeli duvarları kontrplâk, tavanı bir kısmı ahşap ve bir kısmı ferbeton olan ve iki odayı ihtiva eden ve bir bodrumu olan elektrik ve terkos tesisatı bulunan 6 No.lı dükkânlardan ibarettir. Mezkûr gayrimenkulun çevre duvarları kârg irdir.
Kıymeti nnıhamminesi: 179000 Hradır.
Birinci açık arttırması 207 1950 perşembe günü saat 16 dan 17 ye kadar İstanbul Sirkeci Yolcu Salonu üst katında Beyoğlu Birinci Sulh Hukuk Mahkemesi Kalem Odasında satış memuru nezdlnde yapılacaktır. Arttırma bedeli muhammen kıymetin % 75 ini bulmadığı takdirde en son arttıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle müzayede 10 gün müddetle uzatılarak ikinci açık arttırması 31. 7.1950 günü saat 16 dan 17 ye kadar icra edilerek en çok arttırana kati olarak ihale edilir. İhale gününe kadar işlemiş belediye vergileri ve evkaf icaresi hissedarlara, tellaliye rüsumu, ihale pulu. 20 senelik taviz bedeli ve tapu harçları müşteriye aittir. Müzayedeye iştirak edenlerin %7,5 nispetinde pey akçesi vermeleri şarttır. Satış memuru satış bedelini aynı gün mü§teriden isteyebilir. Müzayedeye iştirak edenleri gayrlmenkulii evvelden gezip görmüş ve şartnameyi aynen kabul etmiş sayılırlar, Bu hususta hiçbir itiraz kabul edilmez. İpotek sahibi alacaklılar İle sair alâkadarların evrakı müspiteleri ile 10 gün İçinde satış memuruna müracaat etmeleri ve fazla malûmat almak isteyenlerin bugünden itibaren açık bulunan şartnameyi ve dosyayı tetkik etmeleri lüzumu ilân olunur.
unııanL
BLAUPUNKT
lafyofaztı iûe dinleyiniz
r *
NİJAD SERVEN « ŞERİKLERİ Kom. Şti galata • KARAKOY PALAS
Çanakkale Valiliğinden ŞOSE ESASLI ONARIMI YAPTIRILACAKTIR
1 _ Çanakkale — Biga — Karabiga yolunun 106 4- 350 — 106 4- 546, 107 4- 684 — 110 4- 300 Kim leri arası şose esaslı onanını, 22.6 1950 gününde yapılan eksiltmesinde teklif edilen bedel lâyık had görülmediğinden eksiltme (20ı gün uzatılmıştır.
2 — İhalesi kapalı zarf usultl İle 12.7,1950 çarşamba günü saat (15) te özel İdare Müdürlüğü binasında toplanacak İl Daimi Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Onanının keşif bedeli (20899.31) yirmi bin sekiz yüz doksan dokuz lira otuz bir kuruş ve geçici teminatı (1567.45) bin beş yüz altmış yedi lira kırk beş kuruştur.
4 _ isteklilerin 1950 yılı Ticaret Odası vesikalarını ve bu gibi işleri yapmış olduklarına dair belgelerini göstererek ihale gününden (üç) gün evvel (tatil günleri hariç) valiliğe müracaatla bu işin eksiltmesine girmek üzere yeterlik belgesi almaları.
5 — 2490 sayılı kanun gereğince hazırlayacakları teklif mektuplarını ihale günü saat (14) e kadar makbuz karşılığında komisyon başkanlığına vermeleri, postada olabilecek gecikmeler kabul edilmez.
6 — Bu işe ait keşif, şartname ve sözleşme projesi Bayındırlık Müdürlüğünde ve İl Daimî Komisyonunda her gün görülebilir.
KONYA SİLOSU TEVSİİ
İSTANBUL SERGİSİ
İNŞAATI YAPTIRILACAK
İÇİNDE
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden î
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
KARRON KÂĞIDI ALINACAK
YENİ
İSTANBUL
5 — Geçici güvenlik akçesi 12.500 liradır.
dadır
A
A
yılından evvel 50.000 li-liralık bu ayarda beto-olduklarına dair belge verip vermemekte Ofis
1 — Konyada yaptırılacak. 223.144.06 lira keşif tutarlı Konya silosu tevsii inşaatı kapalı zarf usuliyle eksiltmeye çıkarılmıştır.
3 — Eksiltmeye gireceklerin, tatil günleri hariç olmak üzere, eksiltme günühden üç gün evveline kadar Genel Müdürlüğe yazı ile müracaat ederek yeterlik belgesi almaları lâzımdır. Bu tarihten sonraki müracaatlar nazara alınmıyacaktır.
4 — Eksiltmeye gireceklerin, 1939 ralık ve bu tarihten sonra da 200.000 narme bir inşaatı bir defada yapmış göstermeleri lâzımdır. Yeterlik belgesi yetkilidir.
2 — Eksiltme 5-7-1950 Çarşamba günü saat 15 de Ankarada Genel Müdürlük rinaa^ içinde toplanacak komisyonda yapılacaktır.



Gazete satan tütüncü dükkânlariyle gazete müvezzilerinden isteyiniz. Bulamazsanız, idarehanemizden tedarik ediniz.
Firma ve mamulatınızın gayet cazip olarak PROJEKSİYONLA RENKLİ REKLÂMINIZI yaptırmakla, satış ve kârınızı arttırınız, PROJEKSİYONLA REKLÂMCILIK Kol. Ort.
41871 veya 82590 No. ya telefon ederek mütehassıs bir memurumuzu İsteyiniz veya 83235 - 36 No. ile
Serglevindoki Büromuza müracaat ediniz


Devlet Demiryolları
Haydarpaşa Satınalma Komisyonundan :
1 — 40.000 adet çift yapraklı karbon kâğıdı açık eksiltme İle satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 3600 lira olup muvakkat teminatı 270 liradır.
3 — Buna ait şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 4-Temmuz-1950 salı günü saat 10,45 de Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (8547)

Dünya haberleri Ecnebi muhabirlerin mektupları
En güzel yazılar En güzel resimler
6 — Eksiltme evrakı 12.5 lira karşılığında Ankarada Genel Müdürlük Malzeme Müdürlüğünden, Istanbulda Beşiktaştaki Afyon ve Malzeme işletmemizden ve Konyada Bölge Müdürlü» ğümüzden alınabilir.
7 — Ofis bu ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir (8529)
Şehrimiz için bir yenilik olan bu kulelere reklâm vermek
I
istiyorsanız, müsait şartlarımızı öğrenmek için
44756-57 sayılara telefon ediniz. Bir memurumuz,
sizi derhal ziyaret ederek, gereken izahatı verir
t

Comments (0)