26 Temmuz 1950— Çarşamba
SİYASİ İKTİSADI, MÜSTAKİL
O.
[KOtOphanesi]
Yıl 1—Sayı 238 — 10 kurüf
• 1 • ı I «
r
B A "
A /v
r
Abone r Türkiye İçin seneliği altı aylığı 17, üş aylığı 9 liradır. Hariç memleketler Ucl mlaUcilr»
1
Ft . İt
teni îs
YENİ 18
FENİ ÎS
TET'TÎ ÎS
YENİ İSTANBUL 73.000 lira dalıyor
YENİ İSTANBUL 78.000 Hra damıtıyor
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 — Posta Kutusu : 447 - İstanbul
TmI» eden t Hablb Edlb - TÖREHAN
Dış politika
Hükümetin tarihî
kararı karşısında
İlânlar î 6 ncı sayfada santimetrat t liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Bakanlar
Kurulunun
dünkü tarihî kararı
I 9 -
V
*
( ■ —
. 4
Karar Birleşmiş Milletlere bildirildi
— .
UEYECAN içinde, gece yansı-n na kadar beklediğimiz haberi, bugün bütün vatandaşlarımız okumuş bulunuyor.
“Kore nerede ve bizim orası İle ne alâkamız vAr?" Bunu aynen böyle söyliyenler bulunacaktır.
“Kore yardımında acaba geç kalınmış değil midir?”
Bunu da söyliyenler bulunacaktır.
Fakat, geçirmekte olduğumuz tamanın dakikalarını dahi, bu gibi ya çirkin yahut hafif mütalâalara tahsis etmemeliyiz. Bu camanın, hu müddetin değerini Bugün anlamazsak, yarın dövü-niiriiz!
Karşımızda tek cepheli bir tecavüz dünyası bulunduğundan şüphe etmiyelim. Buna karşı birim müdafaamızın da bir tek cepheden ibaret bulunması lâzımdır. Kore lıarhi patlak verdiği günden beri tekrar ettiğimiz oöz, müşterek cephemizin o noktasında, Amerikalı dostlarımızın tek başına bırakılamıyacak-lan, kim Birleşmiş Milletlere dahil ise onun oraya derhal silâhlı kuvvet göndermesi lâzım geldiği hususudur.
Trygve Lie’nin âza devletlere müracaati Yeni İstanbul’un neşriyatından daha sonra vâki olmuştur. Mac Arthur ise, eğer herkes asker göndermez ve eğer kıta ve silâh üstünlüğü tesis edilmezse, Kore’nin müdafaa edile-miyeceğini Birleşmiş Milletlere yolladığı raporda açıkça bildirmiş bulunmaktadır.
Bütün bu saydığımız sebepler dolayısiyle, Hükümetimizin kararını gerçek ve ciddî bir memnuniyetle karşılama lıyız. Türkiye, yardım edilecek memleket o-larak Koreyi kendinden çok u-zak görür yahut Korenin müdafaası ile hiç bir alâkası bulunmadığını ifade ederse; yahut bunların hepsinden daha fena olmak üzere, Kore hâdisesine u-zaktan (birçok varlıklı memleketlerin maatteessüf yaptığı gibi) bir dostluk edebiyatı ihsan ederse, o zaman, öteki memleketlerin thlikeye girmiş bir Türkiye hakkında aynı şeyi düşünmeleri lâzım gelir!
Şu halde, hürriyete inanan ve istiklâline bağlı hiç bir memleket, Türkiyeye uzak yahut yabancı değildir. Bunların hepsi, bir tek cephe üzerinde ergeç mukadderat birliği yapacaktır.
Koreye yapılacak yardımların gecikmiş olduğu noktasına gelince, dâva bu değildir. Zaten tedbirlerimizde geç kalmışızdır. Bu umumî gecikmenin içinde Kore hesabına az yahut çok düşmüş; bundan ne çıkar!
Dâva, Kore uğruna, medenî dünyanın hep birden ve bir tek adam gibi ayağa kalkmasıdır. Ve buna alışmasıdır. Ayağa kalkılması ve silâha san İması öğrenildi mi; daha doğrusu, her hangi bir noktasına dokunulur dokunulmaz hiitün cephemiz bire iki ile mukabele etti mi, tecavüz eden yılar.
Biz şimdi, ikinci lıarp sonrası devresinin belki de en nazik dönüm noktasına gelmiş bulunu-yonız. Hepmizin müşterek olan mukadderatı uğruna hepimiz, üçüncü cihan harbine hazır olmasını bilmezsek, İkinci Cihan Harbinin sulhunu elde edemeyiz.
İşte hu sebeple, Türk Hükümeti, vermiş bulunduğu hu tarihî kararla, Birleşmiş Milletler teşkilâtının gerçek bir âzası ol-duğumuzu isbat etmiştir. Karar, yerindedir, miisbettir ve Tiirki-yenin medenî dünyadaki itibarını sarsılmaz bir şekilde tesis etmiş olacaktır.
BURHAN BELGE
v.Tı
Şanghayda tahşidat var Hong-Kong, 25 A A.
kaynaklardan verilen haberlere göre, Rusyada İmal edilmiş 100-200 uçak ile Mançuryada talim görmüş 500 Çin pilotu aon günlerde aakerî trenlerle Şanghay civarında Kiang'’an ve Ta-zuaug'a gelmİHİerdlr.
Aynı kaynaklara göre, komÜnlat aa-kerî havacıları Şanghay sokaklarında görüldükten ba^ka hava ordusunun kadın yardımcılarının mevcudiyetine de igaret edilmektedir.
fAFP) — Ciddi
— •>
t
9 *
w
A
f t
I
’■ (. ■
A
i
J
l
»
L
-■
V
I
1
-4
i
r ■fc
£
I
e
A/
f
z
>
f
«e
1
••
Ya»
Af S
A
vs
’AS
>Y «
C i* •
I
I
V
4500 mevcutlu Türk savaş birliği Koreye gönderilecek
Ankara 25 (Hususi muhabirimizden telefonla) — Türkiye, Kore harekâtına iştirak etmek üzere 4500 mevcutlu silâhlı bir savaş birliğini gönder mege karar vermiştir,
Yakında General Mac Arthur’ür karargâhında Amerikan bayrağının yanında Türk bayrağı da dalgalana çaktır.
Cumhurbaşkanı Celâl Bayarla ka bine üyelerinin bugün öğleden sonrc askerî uçaklarla ansızın Ankaraye avdet etmeleri ve derhal toplanan Kabinenin 4 saat kadar süren bir İç tlma akdetmesi şehrimizde oldukçs büyük heyecan uyandırmıştır. Bilin’ dlğl gibi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Korenin tecavüze uğramas karşısında bu ülkeye yardıma ka rar vermiş ve Türkiye de dhhJl ol duğu halde bütün üyelerini münasij göreceği vasıta ve şekillerde bu yar dıma katılmağa davet etmiştir.
Bugünkü Kabine bu meseleyi İncelemiş ve Türkiye 4500 mevcutlü silâhlı bir birliğin Birleşmiş Milletlere verilmesini karar altına alarak kararı Trygve Lie’ye bildirmiştir.
Ankarada Bakanlar Kurulunun İçtimaine ait diğer mütemmim haberler bugün üçüncü sayfamızdadır.
L'
•
□
I
k w
Amerikalı Senatör dün îstanbula gelmiştir. Yakarıdaki resimde Senatörü Yeşllköyde görüyorsunuz
AMERİKALI SENATÖRÜN MÜHİM BEYANATI
f
Türk askeri, kabiliyetlidir ve ustaca . Türk askerine güveniyoruz
Asker göndermekte Türkiye birinci gelecek olursa, Türkiyenin ismi ve şöhreti geniş ölçüde yayılacak ve Türk bayrağı Mac Arthur karargâhında dalgalanacaktır
M
i
Celâl Bay ar dün Ankarada karşılanırken
Hükümetin tebliği
I
Amerikan Ayan Meclisi Silâhlı Kuvvetler Komisyonu üyelerin den Senatör Cain, dün husus! uçağı İle Ankaradan şehrimize gel « mişUr. Senatör hava meydanında kendisiyle görüşen gazetecilere mühim bir beyanatta bulunmuş ve Türkiyenin derhal Kore harbin' kara askeri göndermesini isteyerek demiştir ki:
“Bu harpte piyade kuvvetlerinin rolü büyüktür. Diğer milletler deh kara kuvveti istememizin tek sebebi Amerikanın yıpranmama sini temindir. Hür milletlerin gönüllü göndermeleri gerekmektedlı Bu yolda Türkiye birinci gelecek olursa Türkiyenin ismi ve şöhret çok geniş ölçüde yayılmış olacak ve böylece Mac Arthur’ün karaı gâhında dalgalanan Birleşmiş Milletler bayrağının yanında Tür! Bayrağı da beraberce dalgalanacaktır.,,
Senatör, alınacak karann Türkiye için çok iyi olacağını, bu ve sile İle Türkiyenin Atlantik Paktına alınacağını söylemiş ve sözler, ni şöyle bitirmiştir.
“Amerika elinden geleni yaptığı gibi Türkiye de elinden gel» nl yapmalıdır.
Türk askeri kabiliyetlidir ve ustaca dövüşür. Türk askerine gü venlyoruz.,,
Mr. Caln beyanatında açıkça Türklyeden askerî yardım İstemli Türkiyenin Atlantik Paktına alınmasının çok muhtemel olduğum bildirmiştir. Mr. Cain ayrıca Türkiyeye yapılan askeri yardım hak kında açıklamalar yapmış ve üçüncü dünya harbi hakkında görü şünü bildirmiştir.
Senatör Caln’ln beyanatının tam metnini üçüncü sayfamızda bulacaksınız.
At
v
i
ı ’
t
e
Marmarada denizaltı yok!
■
Bazı gazetelerin yazdıkları haber tekzip ediliyor
Marmarada bir denizaltının dolaşığına dair dün muhtelif gazetelerde taberlor neşredilmiştir.
Bu hususta alâkalı makamlardan aptığımız tahkikata göre Marmara-a böyle bir denizaltı görülmemiştir.
Buna rağmen dün deniz birliklerimiz Marmarada bir keşif yapmışlar, adarlar da faaliyete geçerek meçhul enlzaltıyı aramışlardır. Fakat geç akte kadar boyla bir denizaltıya isti anmam ıştır.
Birleşmiş Milletlere çekilen telgrafın tam metnini veriyoruz
Ankara, 25 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Birleşmiş Milletler Gend Sekreteri Trygve LU tarafından Koreye silâhlı yardım yapılması hususunda Birleşmiş Milletler üyesi devletlere telgrafla müracaat edildiği malûmdur.
Genel Sekreter bu arada hükümetimize de ayna mealde bir telgrft# göndermiştir. Bu müracaat bugün* Cumhurbaşkanının riyasetinde toplanan Balkanlar Kurulunda tetkik edilmiş ve bu konuda ittihaz edilen karara tevfikan metni aşağıda yazılı telgraf Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine gönderilmiştir:
“Kkselâns Bay Trygve Llc. Birleşmiş Milletler Gene! Sekreteri — Lake Succesa.
Birleşmiş Milletler Paktından doğan taahhütlerine ve Güvenlik Konseyinin kararlarına uymayı vecibe bilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Kora hakkında yardım talebini mutazamgun 15 temmuz 1950 tarihli telgrafınızı bu zihniyet içfnde ve İtina ile tetkik etmiştir.
Cumhuriyet Hükümeti bu tetkik neticesinde mezkûr kararları d ün yan ra şimdiki şartları içinde umumi barış hizmetinde müessir ve fiilî bir şekilde icra mevkiine vazetmekteki lüzum ve ehemmiyeti müdrik olarak Kore’de hizmet etmek üzere 4500 mevcutlu silâhlı bir Türk savaş birliğini Birleşmiş Mil. ietlerin emrine vermeğe karar vermiştir.
Prof. FUAT KÖPRÜLÜ
Korede Amerikan
ricat hattı tehlikede!
• •
• K' S
• —
Fuat Köprülü Senatör Calnle beraber
• 1
Askeri Şûranın aldığı mühim kararlar
Ordu subay ve er kadrosunda, ekim ayında üçte bir tensikat yapılacak
Kadro fazlası erler terhis edilecek
Ankara, 25 (Husus! muhabirimizden telefonla) — Ordunun tensik ve takviyesi ile ilgili tedbirleri tetkik etmekte olan Yüksek Askerî Şûra mühim bazı kararlar vermek üzeredir.
Öğrendiğime göre ele alınan mevzuların en başında Milli Savunma giderlerinden yapılacak tasarruflar geliyor. Adnan Menderes Hükümeti bıı giderlerden ilk ağızda 47 milyon liralık bir indirme temin etmiş bulunmaktadır. Bunu sağlamak için de ekimden itibaren ordu kadrosunun üçte bir a-zaltılması derpiş edilmiştir. Bu projenin tatbiki neticesinde ihtiyaç fazlası subaylar tasfiye olunacak, kadro fazlası erler de tahiatlyle terhis edilecektir.
Bunun haricinde yine tasarruf mü-lâhazalarlyle kış aylarında normal kadronun beşte biri nlöbetinde noksan er bulundurulacaktır.
Konya Askeri Orta Okulu İle Maltepe Askeri Llseal şimdiden lâğvedll-miştlr.
1950 yılı İçinde kurulması evvelce kararlaştırılmış olan 6 aylık Ordu Donatım Bakım Tamir Fabrikası Inşa-«indnn sarfınazar edilmesi de mevzuu basttlr.
Anlaşıldığına göre Askerî Şûra bütün bu tedbirleri yalnız münferit mahiyetleri İtibariyle değil Milli Savunma gücümüzün heyeti umumlycslne şamil tesirleri bakımından da esaslı surette gözden geçirmektedir.
Aııkarudu Tank Okulunda diploma töreni yapılmıştır. Yukarıdaki resimde diploma alan Bubu> lan görüyorsunuz
/ \
Yeni ihraç
repmı
Ticaret Bakanlığı yeni bir liste hazırladı
Ankara, 25 (Hususi muhabirimizden telefonla) — Yeni ihraç rejimi hakkında Ticaret Bakanlığı bir liste hazırlamaktadır. Bu listeye göre, Bakanlık, lkti-Hudî işbirliğine dahil memleketlerden yapılacak % 60 İthalât İçin en mübrem İhtiyaç maddelerini İhtiva eden bir liste hazırlamaktadır.
Bu lİHte, yen! rejimin esas-larıylc beraber İlân edilecektir.
Mal getirmek Istiyenler lüzumlu akreditifleri Merkez Bankasına müracaat ederek doğrudan doğruya açtırabileceklerdir.
Yeni rejimde muayyen ölçüde bir takasa da yer Ayrılmaktadır. 1946 mahsulü tütünlerle 1948 yılı mahsulü fasulyeler Inkas suretiyle ihraç edilecektir.
Bundan ayrı olarak memlekete temin ettiği dövizler karşılığı İhracatçılara bir miktnr İthal imtiyazı verilmesi yolundaki temenniler tatbikatta büyük mahzurlar doğuracağı İçin nazara alınmamaktadır.
L_________________________________
Türk dostluğa sadıktır
Londra. 25 A A. (Reuter) — Daily retegraph gazeleainin Türkiye muhabiri Malcolın Durr, bugünkü yazıtunda PÜrkiyonin demokraai yolundan ayrılmadığından bahsederek #öyie demek-odir:
Fransanın çökmesi esnasında Türeyenin eline İngiltere ile olan anlaş-muıını bozmak fırsatı geçtiği halde Türkiye hu anlaşmaya andık kalmış-ır.
Batı demokrasilerinin yolundan yü-üyerek onlarla olan anlaşmalarına ve nglltero, Amerika, Franna ile olan lostnne münasebetlerine andakat gös-eren Türkiye, bildirmiş olduğu fliya-ioti daima takip etmiştir.
Dewey'e göre Amerikalılar
her an denize dökülebilir
Tokyo, 25 A A. (United Press) — Korede muhasamatın başladığı bir aydan beri en vahşî komünist taarruzu Amerikan kıtalarını Yangdong’dan çekilmeye mecbur etmiştir. Cepheden gdlon haberler, iki Amerikan birliğinin komünist kıtaları tarafından çevrikliğini bildirmektedir.
Dewey Short’a göre Amerikalılar denize dökülebilir
VVashington, 25 (YÎRS) — Cumhuriyetçi Mümessil Dewey Short’un be yan ettiğine göre önümüzdeki bir kaç gün içinde Korede harp eden Amerikan kuvvetlerinin denize dökülmeleri ihtimali mevcuttur. Short, diğer kongre âzalarlyle beraber Genelkurmay binası “Pentagon”da askerî liderlerin bir toplantısına iştirak etmişti.
Bununla beraber diğer kongre Azalan aynı kötümser görüşe sahip değillerdir.
Afiıerlkadn terhis yok
Washlngton. 25 i YÎRS) — Meclis, bugünden itibaren 9 haziran 1951 tarihine kadar terhisi lâzım gelen kıtaları bir sene daha silâh altında tut-mak salâhiyetini veren bir kanun lâyihasını kabul etmiştir
Lake Succnss, 25 (YÎRS) — McAr-thur’un Emniyet Konseyine verdiği raporda, şayet öteki milletlerin de asker göndermesi suretiyle kıta ve silâh üstünlüğü temin edilmezse Kore harbi kazanılaınıyacuktır. Çünkü kuzeylilerin tecavüze başlamak suretiyle elde ettikleri üstünlüğün başka suretle telâfi edilmesine imkân yoktur. Raporda, kuzeylilerin mütemadiyen taze kuvvet ve mükemmel Sovyet silâhları kullandığı bildirilmektedir.
Kuzey Koro’lllerln ağır taarruzu devam ediyor
Tokyo, 26 (YİRS) — Süvari tüme-nl sarılmamak İçin daha gerideki bir hatta ricat etmek mecburiyetinde kalmıştır. 25 İnci tümen ise son derece ağır bir tazyik altındadır. Kıtalara uçaklar havadan muazzam bir yardım göstererek vahim vaziyetlerin hâdis olmasına mâni olmaya çalışmaktadır. McArthur. düşmanın doğudan batıya doğru hücum eden 5 tümen kullandığını, bunların zırhlı olduğunu, ayrıca da bir zırhlı tümenin
güney batı bölgesinde faaliyet gösterdiğini bildirmiştir.
Haenm ve Puzan’ın 90 mil batısındaki Kurye düşman eline geçmiştir.
Okuyucularımıza
Devlet Havayolları uçağı dünkü gazetemizin ancak bir kısmını aldığından, Ankara ve yurdun diğer yerlerindeki birçok okuyucularımıza gazetelerini gününde tevzi etmek kabil olamamıştır.
Okuyucularımızın bugünden itibaren böyle bir vaziyete maruz kalmamaları için gereken tedbirler alındığından, okuyucularımız bundan böyle YENİ İSTANBUL’U evvelce olduğu gibi günü gününe okuyabileceklerdir.
Sinemalarda yasağa rağmen sigara İçiliyor:
ı>Mf K âtMcnhi 1 eeneırc
— Yahu, şu levhayı kinişe okumuyor mu?
— Ne söylüyorsun azizim! Bu tozda, dumanda ferman mı okunur..
Sayfa 2
yeni İstanbul
Temmuz 1950
Anadoluda Refik Halid
Kırk yıl evvel-Kırk yıl sonra
— 31 —
ANTAKYA DA
Yirmi altı sene evvelki İskenderun
—- Hatay dâvasına dair birkaç söz —
Yerimizde saymışız — İkametim bir fırtına gibi geçti — Kıymetli bir dosttan bahsediyorum — Bir yayla hakkında — Antakya ne halde? —
Sular durulduktan sonra konuşulacak meseleler
VAPURUN demir attığını işitince yatağımdan fırladım; zaten üst katta bulunan kamaramın kapısını aralayarak dışarıya baktım. Henüz seher vakti... Kıyının bir tarafında yayvan, ufacık, güler yüzlü bir kasaba duruyor; kasabayı çerçeveleyen dağlar son yağmurların ve bahar mevsiminin taze yeşilliği ile yosun kaplamışa benziyor; okşasanız suyu sızacak.
Burasını biliyorum, tanıyorum. Eski âşinamdır: İskenderun. 1924 senesinde idi. Halep-ten kâra tarikiyle, bozuk bir şose üzerinden ilk gelişimi unutmadım; son ziyaretimin tarihi de aklımda. Hatırlamamak mümkün mü? Zira bu, hem memleket tarihinde, hem hususî hayatımda ehemmiyeti olan bir yıldır. O sene temmuzunda ordumuz Hatay’a, ben vatana girmiştik.
1938 den beri tekrar ziyaret fırsatını bulamadığım İskenderun ve havalisinde bir zamanlar
gezip tozmadığım yer mi bırakmıştım? On altı sene uzamış o-lan gurbet hayatımın az çok teselli duyduğum günleri, ikide bir koştuğum eski “Müstakil İskenderun sancağı” topraklarında geçmişti. Bilhassa Antakya, Amuk Ovası, Kızıldağ ve A-manos yaylalarından unutulmaz hatıralar derlemiştim. "Ayşegül” isimli nesir parçasından "Çete” romanına kadar Hatay hakkında neler yazmamıştım? Nihayet bir gün geldi, orası da, ben de aynı tarihte tekrar ana vatana ilhak edilmiştik. Kurtu-şumuzu ikimiz de Atatürk ve za
manın başbakanı Bayar’a borçlu idik. Eğer Atatürkün vefatı bir yıl önce vuku bulsa ve Bayar iktidarda bulunmasa idi Hata-
yın da, benim de hâlâ gurbette kalmamız ihtimali vardı.
Hatay dâvasını tâ 1928 senesinde ve ortada daha fol yok, yumurta yok gibi göründüğü sırada hırzıcaıı ettiğimi hatırlayan kaldı mı, acaba? Her ne i-se... Bu, başka bir hikâyedir; yazmağı tasarladığım gurbet hatıralarında bahsi tafsilâtiyle geçecektir.
İşte o topraklardayım, yine... O İskenderuna ayak basıyorum. Yirmi altı sene önce geldiğim zaman şehir pek bakımsız halde idi. Fransızlar ağır bir tempo ile, fakat sürekli surette çalışarak çehresini şöyle böyle değiştirmişlerdi. Bize hiç değilse köylükten çıkmış, mâmurluğa namzet bir kasaba bırakmışlardı. Şimdi aynı kasabayı buluyorum. Ne daha iyileşmiş, ne daha kötüleşmiş vaziyette. Belki bakım biraz gevşemiş, deniz kenarındaki cadde zevksizleşnıiş. Meselâ palmiyeler kesilmiş,kıyı tarafına bir duvar örülmüş, yanda kal-
mış; bazı gazinolar depo veya antrepoya çevrilmiş. Amma liman modem bir tahliye iskelesi kazanmış. '
lskenderunun asıl hususiyetini teşkil eden nokta hanımları* mızm akşam üstü deniz boyu gezintiye çıkmalan ve kahvelerde otumıalandır. Bu serbestliği ancak bir Balıkesirde, bir de îzmirin Karşıyakasında görmüştüm; memnun oldum. Görüp de memnun olacağım başka şeyler de vardı, belki,. Lâkin gürültü patırdı arasında farkına varamadım.
Ne gürültüsü diyeceksiniz? 1-ki türlüsüne uğradım: Birisi seçim; öbürü eski ahbaplarla buluşup konuşma. Bir tanesi daha var: Biz içinden iner inmez 40 metre derinliğindeki uçuruma sahibiyle beraber uçup yuvarlanan otomobil! Dışarda reyler atılıyordu; evine misafir olduğum Nuri Genc’in sofaları, salonları kadınlı erkekli aziz ziyaretçilerle dolup dolup boşanıyordu. Davetlere gidiyor, hudut boylarına kadar da uzanıyor, bir dakika boş durmuyorduk.
Derken seçim neticeleri öğrenildi; D.P. orada kaybetmişti amma iktidarı elde etmişti. Gelsin tefsirler, tahminler, kehanetler. Dostlardan kiminin yüzü gülüyor, kimi asık suratlı görünmemeğe çalışıyor. Ben ona “Hay hay” buna "Vay vay” diyorum; nezaket icabı, kimsenin gönlüne toz kondurmak istemiyorum.
Nuri Gene ile 1923 de Halebde tanışmıştık. O sırada mebustu ve mebusluk yaşına ancak basmıştı. Görür görmez birbirimizden hazzettik. Aslen Yozgatlı meşhur Ömer Ağa’nın torunlarından ve geniş arazi sahiplerin-dendi.Bu Ömer Ağa memleketinden gelip yerleştiği yere adını verecek ve etraftaki Kürtlrin başına gçecek bir nüfuz kazanmıştı. Vaktiyle İskenderun ve Halep tarikiyle Bâğdatlara. Bas-ralara, Arap illerine vali olarak gidenlerin mevkibi, şimdi Hamam ismini almış bulunan ö-merağa mevkiinde konuklar, hadem ve haşereleriyle ağır-lanırmış.
Nuri Bey, Halebde türkçe “Vahdet” gazetesini kurunca birlikte çalıştık. Gazetesi Hatay dâvasını benimsedi; sahibi de arazinin Suriye hudutları içinde kalmasına aldırmayarak mukadderatını o dâvaya bağladı. Kısacası gurbette kazandığım ve tekrar yurdda vatandaş sı-fatiyle buluşmak imkânını elde ettiğim biricik dostum kendisiy-di.
İskenderun yaylalarından So-ukoluk bir kere daha görmeden aynlamıyacağım için mevsimin müsaadesizliğine rağmen orada bir öğle yemeği tertip edildi. Soukoluk'a dair epeyce yazı yaz
a
mıştım; pek sevdiğim bir yerdi. Eskiden otomobille dâğın eteğine gelir, arabaları bırakarak tepeye atla çıkardık. Sonra şöyle böyle yol ve kırık düzen bir telefon yapıldı; ilerledi; ne a-rarsan bulunur güzel bir yayla halini aldı. Kimin gayretiyle? Köyün çocuğu olan Ayvazyan Efendinin hakkını teslim edelim.
Şu var ki bir köy çocuğunun yoktan var ettiği yayla, zamanla fazla ve zevksizce gelişti; suyu yetmemeğe başladı; evler yanyana, bir yaylaya yakışmaz surette kuruldu. Amma yine de hoştu. Bu defa daha iyi vaziyette bulacağımı sanıyordum. Baktım ki yollar bozulmuş, çamları tırtıllar istilâ etmiş, ormanlık yerler seyrekleşmiş, hele o canım Kmalıtepe kel ve güdük bir toprak yığınına çevrilmiş. Ayvazyan, para mukabili çocuklara tırtılları toplatır, çamları gözü gibi esirger, ağaç kestırtmez, bozulan yollâra hemen çeki düzen verdirirdi.
Hatay şoseleri şimdi hemen hemen eskisi gibi bakımlı. Lâkin o kadar.... İlâvesi yok, asfaltlama yok, köy yollan yok. Hâlâ saz ve kamış kulübelerde, "hug”larda oturanlar çok. Antakya, köprüden öteye biraz u-zanmış, modern yapılarla bezenmiş amma geri tarafı bıraktığımdan dâha harap. Asıl fenası, vaktiyle zevkini çıkardığım hususiyetini kaybetmiş: Nehir kenarındaki Ğınarlaraltı met-rûk halde. Harbiye mevkiindeki çağlayan da gürül gürül, fakat boşuna akmakta devam etmektedir. Hatay'ı beklediğim şekilde şenlendirememişiz. Uzun müddet orada valiler, parti müfettişleri vesaire politika yapmışlar; başka iş görmemişler. Hem de ehil olmayanlarla elbirliği ederek, küçük çaptakileri kayırarak...
Tayin edilen mebusların ekserisi ise devlet merkezinde düdüklerinin ötmesine bakmışlar, azamet satmışlar. Canım Hatay bir türlü kalkınamamış. Antakyadaki turizm oteli de kûhîleşmiş, malûm Sirkeci tipinde bir şey olmuş. Hulâsa — acı söz amma— ile güne karşı ayıp etmişiz. Dilerim ki bu mesele üzerinde daha ehemmiyet-. le, ciddiyetle duralım da hiçe harcadığımız on iki seneyi telâfi imkânını bulalım.
Tabiîdir ki şu satırlarım yeni hükümet erkânının gözünden kaçacaktır; mebusların da... Zira henüz harren gürra devrindeyiz. Elbette istikrar, ünsiyet hâsıl olacak, normal çalışma zamanı gelecek, sular durulacak; durulunca yine ve daha esaslı surette dikkati çekeceğim; çekmezsem içim rahat etmez. Anladım ki Hatay’a bağlıyım; hem de muhtelif şeylerle bağlı ol-
Sergi köşesi ı
Yiyinti faslı
firrpİHİn j/iı/inti köşesi bir hayli şenlikli. Bir İsviçre çikolata fabrikasının pek cM köş-kil ilk olarak göze çarpıyor. Sonra meşhur Hacı Bekinmiş. Onu takiben Bam Amca. Evet, yine o. Serginin bir köşesine talih oyunları teşkilât mı kurmuş, bu ucuna da makineli bir takım yiyecek şeyler. Nedir diye bir killâh da ben giyeyim... şey, yiyeyim dedim, sordum: “Ayış Krim., dediler. Bir düşündüm, bilmediğim İngilizcemle dahi bunun şu bizim "dondurma kaymak,, olduğunu anladım. Filhakika ona benzer bir şey. Tabii daha fena ama, Amerikan olduğu için müşterisi çok.
Daha ileride simit ve o neviden bir şeyler. Sonra "Hafi Baba,, diye çağrılan ftslı bir zat Sam baklava satıyor, hurma vesaire de.
Bunların yanıhaşında limonata, gazoz, şerbet, ve su...
Su, dedim de, aklıma goldi. Cumhurbaşkanı evvelki gün Sergiye gelmiş ve daha da geleceğini söylemiş. Sunun şurasında bir kaç gün kaldı, sık sık Sergiyi sulasalar da son günleri toz, toprak yutmadan rahat rahat gezebilmek.
BlR İSTANBULLU
Antigone temsili
Şehrimizde misafir bulunan Elen Kız Lisesi öğrencileri tarafından 20 temmuz 1950 çarşamba günü saat 19 da Açık Hava Tiyatrosunda oynanacak Antigone trajedisine alt biletler bir ve iki lira ve talebe için de elli kuruş olarak tesblt edilmiştir.
Biletler çarşamba günü sabahından tiburen Kızılay yararına Açıkhava Tiyatrosunda ve Bebek Sergi gişelerinde ve saat 14 ten itibaren de Saray Sineması gişelerinde satılmaktadır.
Ermeni Katolik Patriği ağustosta İstanbula gelecek
Birinci Dünya Harbinden evvel Is-tanbuida bulunmuş olan, fakat o vakitten beri Katolik Ermeni Patriklerinin merkezi ittihaz edilen Bey-rutta yerleşen Ermeni Katolik Patriği Kardinal Agacianyan’ın 13 a-ğustosta İstanbula geleceği haber a-lmmıştır. Burada on beş gün kalacak ve Istanbuldaki Katolik Ermeni Piskoposu Paul Kireçciyan’m misafiri olacaktır. Kardinal Vatikan devleti pasaportu ile seyahat etmekte olup, Beyruttakl Türk Elçisi ona diplomatik vize vermiştir.
Kardinal Agacianyan’ın Ankaraya da gitmesi ve orada Cumhurbaşkanı C. Bayar, Başbakan ve Dışişleri Ba-kanı tarafından kabul edilmesi ihtimali vardır.
Ödemiş ve Çoruh şilepleri
ödemiş şilep! Akdeniz limanlarından Inglltereye çeşitli yük alarak yola çıkmıştır. Amerikada bulunmakta olan Çoruh şilep! de Cuba’dan Akdeniz limanlan için yüklediği şeker yükiyle hareket etmiştir.
malan iktiza edenlerden fazla bağlanmış bulunmaktayım.
Vatan, küJ halinde bir sevgi ise de her sevgili gibi onun ayrıca sevdiğiniz gözü, kaşı, ağzı veya burnu, çeşitli uzuvları da vardır. Hatay'ı böyle bir uzuv gibi düşünürüm ve umumî vatan muhabbetinin içinde başkaca düşünür ve beğenirim.
Gelecek yazımda sîzlere Sou-koluk - Nergislik yolundaki ârı-zasız kurtulduğumuz müthiş o-tombil kazasınj anlatmak niyetindeyim. Sıra ona geldi.
Basın - Yayın Umum Müdürü Dr. Halim Alyot “YENİ ISTANBUL’’da
Yen! Basın - Yayın Umum Müdürü Dr. Halim Alyot, beraberinde İstanbul Mıntaka Müdürü ve İstanbul Radyosu Müdürü F. Zahir Törümküney oldufcu halde, dün gazetemiz İdarehanesini ziyaret ederek "Yeni İstanbul» yazı işleri ailesiyle tanışmıştır. Bir buçuk saat müddetle müesnesemlzdo kalıp, Türk basınını, gazetecilik meslekini ve memleket turizm dâvasını alâkadar eden bütün meseleler üzerinde görüşmeler yapmış ve fikirlerini açıklamıştır. Dr. Alyot. basın ve turizm sahasında yapılması İstenilen bütün İşler hakkında arkadaşlarımızın temennilerini sormuş ve bunları teker teker not etmiştir. Bu İhtiyaçları kısa zamanda tahakkuk ettirmeye çalışacağını vâdeden umum müdür, müessesimizden ayrılmadan evvel, matbaamızın modern tesisatını da gezerek İyice tetkik etmiş ve izahat almıştır,
Yukarıkl resimde Dr. H. Alyot (sağdan üçüncü), idarehanemiz önünde "Yeni İstanbul,, yazı işleri ailesiyle birlikte görülmektedir.
Gecekondu sakinleri
kömür alabilecek
Tapu ve kontrat ibraz edemeyen bu gibi vatandaşlar ikamet tezkeresi ile kömür alabilecekler
Gecekondu sakinleri kuruldukları tarihten beri kömür alamamakta ve
bu yüzden mahrukat sıkıntısı çekmekte idiler. Çünkü kömür Satış ve Tevzi Müessesesi tevziatta kiracılar için konturat ve ev sahipleri için de tapu senedi ibrazını mecburî kılmıştı. Halbuki gecekondularda oturanlar bu iki vesaikten de mahrum oldukları için kömür alamamakta idiler.
Başbakan Adnan Menderes son dertleri üzerinde hassasiyetle durmuş ve bunun bir an evvel İntacını İstanbul Valisinden İstemiştir.
İstanbul Valiliği de bu hususta bir talimatname hazırlıyarak tasdik e-dilmek üzere Başkanlığa sunmuştur.
Hazırlanan yeni talimatnameye göre aranacak vesaik arasında tapu ve kontrattan başka ikamet tezkeresine de aynı derecede yer verilmiştir.
Selim Sarper, vazifesi başına döndü
Cumhurbaşkanı Celâl Bayarla birlikte Yalovada bulunan Birleşmiş Milletler nezdinde Türkiye başdele-gemlz Selim Sarper dün akşamki u-çakla New-Yorka hareket etmiştir.
Amerikadan yeni bir sâbih havuz teklif edildi
Amerikada bir firma Devlet Denizyollarına müracaat ederek 15.000 tonluk bir yüzer havuz teklif etmiştir. İdareye gelen müracaat mektubunda bu havuzun bazı akşamının burada yapılacağı ve monte edileceği bildirilmektedir. Teklif İncelenmektedir. İdarenin elindeki vapur sayısının günden güne artmakta olması dolayıslyle yeni yüzer havuza çok ihtiyaç vardır. Tâmire muhtaç gemiler havuzsuzluktan dolayı aylarca sıra beklemektedir. Bu vaziyeti önlemek gayesiyle idare biran evvel bir yüzer havuz teminine çalışmaktadır.
Içerenköylüler Sıhhat Müdürlüğüne müracaat ettiler
Erenköy Sanatoryumu civarında o-turan Içerenköy sâkinleri, bozulun kanalizasyon dolayıslyle Belediye Sıhhat Müdürlüğüne müracaat ederek sıhhatleriyle alâkadar olan bu bozukluğun düzeltilmesini istemişlerdir. Sıhhat Müdürlüğü bu işin tetkiki için müfettişliği vazifelendirmiştir.
yaptığı İstanbul ziyaretinde şehrin
• * ‘i - 'TJi -w»
Üniversite sitesinin inşasına doğru
Üniversite sitesinin inşası için bir an evvel münasip bir yer temini ve istimlâk hazırlıklarına başlanması Başbakan tarafından lüzumlu görülmüş, bu işle Vali vazifelendirilmiştir.
Bu hususta Vilâyetçe gereken hazırlıklara başlanmıştır. Sitedo İlk o-larak bir numaralı Devlet pavlyonu yapılacak, müteakiben arzu eden şehirler de paviyonlarını inşa edebileceklerdir.
Büyükadalıların su derdi
Büyükadada oturan okuyucularımızdan müteaddit telefonlar almaktayız. Bu okuyucularımız ezcümle; Adanın büyük bir su sıkıntısı içinde bulunduğunu, eskiden mevcut olan büyük bir sarnıcın petrol deposu yapıldığını, yerine İkame edilen iki küçük sarnıcın su İhtiyacım karşılamadığını, bildirmektedirler. Alâkalılardan Büyükadalıların su ihtlyaçlariyle meşgul olmalarını rica ederiz.
Tekel İdaresinde 120 memur nakledilecek
Tekel teşkilâtına yeni bir veçhe verilmesi ve bazı şubelerin birleştirilmesi için bir müddetten beri Umum Müdürlükte toplanmakta olan komisyon, çalışmalarını bitirmiştir. Yapılacak olan tâdiller neticesinde 120 memur tasarruf edilecek, fakat kimse işten çıkarılmayacak, Anadoludaki nıünhallere tayin edileceklerdir.
Denizyollarında Amerikalı mütehassıslar işe başladı
Devlet Denizyolları için Amerika-dan gelen mütehassıslardan Reed idaredeki vazifesine başlamıştır. Reed malzeme işleri üzerinde çalışacaktır.
SPOR
Bu haftaki konkurlpik yarışları
Bu jul İstanbul resmi yoz konkurU pikleri 29 ve 30 temmuz cumartesi ve pazar günleri Şişli - Maslak yolu üzerinde bulunan Süvari Okulu atlı yarışma alanında yapılacak ve yarışmalara saat 17 de başlanacaktır.
Bu konkurlpiklere Avrupada yapı-lan muhtelif yarışmalarda büyük başarılar gösteren kıymetli binici subaylarımız da katılacaklarından çok Önemli ve dolayıslyle heyecanlı olacaktır.
Bu yarışmalara İstanbul halkı davetli olup duhuliye serbesttir.
Yarışma günleri halkı okul yarışma alanına getirmek üzere Taksimden saat 16.00 dan itibaren, okuldan götürmek üzere saat 19 dan itibaren be. ledlyece hususi otobüs servisi tertiplenmiştir.
Beşiktaşlılar fevkalâde kongre istiyorlar
130-140 kişilik bir Beşiktaşlı grup aralarında imza toplayarak bazı mesaili görüşmek üzere idare heyetinden bir olağanüstü kongre akdini teklif etmişlerdir, idare heyeti kanun ve nizamnameye uygun olarak yapılan bu müracaatı kabul etmıyerek ekseriyetle reddetmiştir.
Çiçek aşısına ehemmiyet verilecek
Sağlık Bakanlığı Yunanistanda çiçek hastalığı vakalarının artması üzerine Istanbulda çiçek aşısı tatbikatına ehemmiyet verilmesi tavsiyesinde bulunmuş ve faaliyete geçilmiştir.
yeni İstanbul
siyasî iktisadi
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
TENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ Müdürü: Kental IL SAKLICA Bu .ayıda yazı İslerini tlllen idare eden : Mithat PERİN
Netredilmiyen jıaaılar iade edilme».
Basıldığı yer : yeni İstanbul matbaaci L1K LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
*
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 54 —
Kimsesiz bir ihtiyar kadın bir zaman evvel, köyünde bir mektep yapılması için epeyce bir para bırakarak ölmüştü. Kasabaya pek yakın olan bu köyde bizim Karuyamııklardan biri o-turmakta ve bir çok sebeplerle kendi akrabalar, gibi Hükümete de dargın olan bu adamın köyde el altından hazırlıklar yapmakta olduğu işitilmekteydi. Hela ara sıra partiye davet ettiği köylülerden öğrendiğine ve ayrıca da kendi bildiğine göre bu adamın köyde iki paralık kredisi yoktu. Fakat yarın ne çıkacağı bilinemezdi. O-nun için Reis, kasabada Serbest Fırka'nın açıldığı ilk günlerde ihtiyar kadının mektebi için parlak bir temel atma töreni hazırladı. Gerçekte bu bir baskın olacak ve yalnız o köyü değil bütün civan hareketli bir gösteri ile tertemiz bir hale getirdikten sonra geri dönülecekti. Kasabanın belli başlı aileleri davet ediliyor, bir yandan da civar köylere adam saldınlıyordu. Bu köyde eskiden çok hatırlı bir evliya yattığı için ayaklar da esasen alışıktı. Güzel bir sonbahar gününe rastlayan tören gününde hemen bütün kasaba halkı çoluk çocuğu ve yiyecek sepetleriyle erkenden yollara dökülüyor, bir yandan da civar köylerden, davul zurnalı köylü kafileleri iniyordu. Programda hiç bir şey İhmal edilmemişti. Bayraklar, rozetler, Üniformalı kız ve erkek 266
mektepleri, gelin odası gibi süslenmiş söylev kürsüleri, kınalanıp yaldızlanmış kurbanlık koçlar, v.s. v.s.
Nevruz bayramına benzeyen bu törene kasabadan bir çok büyük aileler geldiği İçin ben de Celfleyi umarak lâcivert elbiselerimi giymiş ve şık bir papyon kravat takmıştım.
Programın bilhassa kasaba ileri gelenlerinin köy meydanına girişleri kısmı gerçekten çok parlak oldu. Arabalar ve atlarla gelen eşraf ve büyük memurlar köyün alt başındaki baltalıkta indiriliyorlar, topluluk tamam oluncaya kadaı kendilerine ayranlar ikram ediliyor, rozetler takılıyordu. Nihayet Kaymakam, Parti Reisi ve Belediye Reisi başta olmak üzere davetliler muntazam bir tabur halinde köy meydanına çıkan yola düzüldüler. Yolun İki kenarındaki kavaklar arasında ön sıraya mektep çocuklarını dizmişlerdi. Arkalarında, omuzlarına ve başlarına bindirilmiş küçük çocuklarla köy kadınları sıralanıyorlardı. Erkeklerin bir kısmı ayaklarını çıkararak kavaklara tırmanmışlardı. Kız ve erkek çocuklar el çırpmakta, yola çiçek atmakta ve İstiklâl Marşı söylemekte idiler. Fakat biraz evvel Cezayir marşından Ey güllere kadar çeşit çeşit havalar çalarak dağ köylerinden İnen davul zurna takımları da onlara katılınca sesler birbirine fazla karıştı. Fakat nihayet bunun da kendine göre bir heybet ve heyecanı vardı.
Biraz daha İlerlenince güçlü kuvvetli bir takım adamlar ve gençler yolu kestiler ve kısa bir boğuşmadan sonra Kaymakamı, Parti ve Belediye reislerini ve daha bir takım kimseleri bağırta çafırta tulumba etmeğe başladılar.
Kendim için böyle bir şeref akla gelmemekle beraber, ne olur ne olmaz, kenardaki kalabalığın arasına karışmıştım. Yakalananlardan ba-267
-------------------------------------------------------1 zılan düşmemek için kollarını yanındakilerın boynuna geçiriyorlar, denizde sırtüstü kabakla yüzme talimi yapar gibi bir vaziyette, dalgala-na dalgalana köye giriyorlardı. Bunu istemiyor görünen bazılan cilveli bir müdafaa savaşı yapmağa uğraşıyorlar; fakat zorla yakalandıkları vakit durumları gerçekten feci oluyordu. Başlarından şapkaları uçmuş, pdntalonlannın paçalarından donlarının paçaları fırlamış, kafa bir yerde, kol bacak bir yerde taşların üstüne yuvarlanmak tehlikesi geçiriyorlardı.
Bir aralık bunlonn arasında Hacı Ömer ve daha garibi doktor İsa Beyi de gördüm. Hacı Ömer o günlerde gözleri karanlıklaşan ve yüzü uzayanlardan olduğu ve karşı taraftaki uçsuz bucaksız pirinç bataklıklarının halkı elinde far-zedildlği için bu şeref kolay anlaşılabilirdi. Ne-tekim fırtınanın devamı müddetince Hacı Ö-mer biraz homurdanmış olmakla beraber tarafsızlıktan ayrılmamıştır. Fakat İsa Beyin el Üstünde köye sokulmasındaki hikmeti anlayanın, dım. Doktorun öz kan potllikacılardan olduğu kendini taşıyanların omuzlannda oturuşundan belliydi. Bacaklarını altındaki İki iri yapılı adamın omuzlarından aşırarak, Eezahanc bahçesindeki koltuğuna yerleşir gibi yerleşmiş, etrafına eliyle vakarlı selâmlar dağıtıyor ve gülümsüyordu. Fakat bence manzaranın en eğlenceli tarafı, hırsız polis oyunu oynar gibi kaçarken ya. kalananların manzarasıydu Büyüklerin oyununa çocuklar yerlerlndo zıplayarak ve el çırparak gülüyorlar, köy düğünü güreşlerinde olduğu gibi zurnalar ve davullar Adeta dile geliyorlardı.
O esnada avukat Kör Sami Efendinin ba-şındah da tuhaf bir şev geçmiştir. Yine büyüklerden birini yakalamağa koşanları görünce a-damcağız kendisi için «anarak kaçmağa başla-
' 268
dı; fakat işi anlayınca pek bozuldu. Sonradan a-vukatım olan Kör Samlyi hâlâ bu vakayı hatırlatarak utandırırım.
O gün ben de başka cinsten bir ufak kaza atlattım. Dibinde durduğum kavağın gövdesine üst üste iki köylü tırmanmıştı. Ağaç ince ve bir gemi direği gibi cilâlı idi. Üstündekınln nasılsa elleri ve ayakları kayarak altındaklnln kafasına ve böylece onu da yapıştırdığı yerden sökerek ikisi birden hızla aşağı kaymağa başlıyorlardı. Bereket inerlerken ‘’Ulcn, ülen, ülen” diye bağırmıyorlardı da vaktinde farke. derek ağacın dibinden kaçtım,
★
Temel atma töreninin mânâsım pek İyi anlayan serbestçiler için için azmağa başlamışlardı. Fakat henüz çok zayıf ve hazırlıksızdılar, söylevlerde kendilerine açıktan açığa taş atıldığını görünce dayanamadılar; malını millete vakfeden büyük Türk kadını için kendileri de bir kaç söz söylemeyi teklif ettiler. Teklif memnunlukla karşılandı. Bu bir millet kürsüsü idi. Herkese açıktı. Fakat ne çare kİ söz söylemek isteyenler daha evvel kendilerini yazdırmışlardı. Program dışında söz vermeğe başlanırsa başkaları da konuşmak isteyecekler ve söylevlerin arkası gelmiyecektl.
Halkın heyecanı karşısında zaten cesaretleri kırılmış olan serbestçiler çaresiz bu hükme razı oldular. Fakat aralarından biri, köyde oturduğunu söylediğim Karayamuk tek başına gemi azıya aldı ve meydanın bir köşesindeki bir kınk arabanın üstüne çıkarak etrafına topladığı küçük bir cemaate nutuk vermeğe başladı, Bu da olabilirdi. Fakat o esnada törende bulunan dört
269
davul zuma takımı meydanın etrafında bir geçit törenine başladılar. Söylev kızışmağa başlarken takımlardan biri, bir asker geçidi jllrüyüglyle arabanın önünden geçiyor; Karayamuk çaresiz susarak gürültünün uzaklaşmasını bekliyor, fakat takım sekiz on adım ilerlemeden bir İkincisi var kuvvetiyle zurnasını üfliyerek ve davulunu vurarak arabaya yaklaşmıya başlıyordu. Bu dört takım meydanın etrafında bir tekerlek gibi dönmeğe başladığı İçin bu geçidin sonu görünmemek, te idi.
Ben dini bütün tek bir insanın koca bir cemaate nasıl kafa tutabileceğini hiç bu kadar kuvvetli bir misal ile görmemiştim. Hatibin yakın arkadaşları ve kendi yakın akrabaları yanına giderek bir şeyler söylüyorlar, fakat o yalnız, zurnaların gürültüsü İçinde gayet açık olarak işitilen bir sesle “Söyliyeceğim*’ diye cevap veriyor ve başka şey söylemiyordu. Nihayet fazla ısrar eden arkadaşlarını tekmeye benzeyen ayak hareketleriyle yanından uzaklaştırmağa başladı.
Zurnacıların arasında kara sakallı, bodur ve kılıksız bir çingene vardı ki mintanının ötesine berisine çiçekler takmış olduğundan hepsinden daha ziyade göze çarpıyordu. Devirlerden birinde Karayanıık, her türlü küfür ve tehditten korkunç bir sırıtışla “Görüşürüz ulan” dedi.
Akşam dönüşünde bu zurnacıyı da kasabaya İnen kalabalık arasında gördüm. Sırtında bir öfak çuval, elinde bir bakraç vardı. Yanım-dakllerden biri:
— Nereye? diye sordu, Çingene ocı acı gülerek cevap verdi;
f (Devamı var)
270
/
26 Temmuz 1950
YENİ İSTANBUL
SflVffl 8
PARİS HUSUSÎ BÜROMUZ TELSİZLE BİLDİRİYOR
Bugün Londra’da toplanacak olan
Atlantik Paktı Konseyi, Avrupanın
müdafaası için kararlar alacak
Umumî bir strateji plânı hazırlanmadan evvel, her Batı Avrupa devletinin kendi ordusunu arttırması, ıslah ve takviye etmesi için gereken gayret ve faaliyetlerin tesbit edileceği anlaşılıyor
Amerikanın
Paris, 24 (Hususi büromuzdan) — Bütün siyasi müşahitler. Kore hâdiselerinin ışığı altında, yarın (bugün) Londrada toplanacak olan Kuzey Atlantik Paktı Konseyi Yardımcı Temsilciler Heyeti içtimaınn çok büyük ehemmiyet veriyorlar.
Amerika bu toplantıya temsilci o-larak Spofford’u gönderiyor. Bu delege, konseyde Başkan Truman’ın görüşünü izah edecek ve Kuzey Atlantik bölgesinin müşterek müdafaasının takviyesi hususunda fikirlerini açıklıyacaktır.
Müzakerelerin gündemi henüz gizil tutulmakla beraber, en esaslı mevzu olarak Avrupa müdafaasının ele alınacağından şüphe edilemez. Fransa ve bütün Avrupa umumî efkârı, bu müdafaanın teşkilâtlanması hakkında sarih ve katî kararlar alınacağını ve lüzumlu direktiflerin verileceğini düşünerek, bu Konsey toplantısından çok şeyler beklemektedir.
Salahiyetli çevrelerde söylendiğine göre, Londra görüşmelerinde, batı dünyasının yeni ve umumî stratejisini tesbit etmek hususunda kararlar vermeden evvel, Avrupa milletlerinin silâhlanmasını emniyet altına almak ve bu memleketlerde — doğrudan doğruya kendi imkân ve vasıtalariyle —
Atina muhabirimizden
Yugoslavya vazıyet mı
değiştiriyor ?
Birleşik Milletlerin özel Balkan Komisyonunca neşredilen ‘İhtarname0 Atina gazeteleri tarafından pek iyi karşılandı. Beklenmiyen bu teşebbüsün, komisyonun ilga değilse bile hayli kısılmak korkusundan ileri geldiğini bazı kimseler söylüyorsa da tefsirler umumiyetle müsaittir. Gerçekten, ilk defa olmak üzeredir kl, bu komisyon nazari çalışmalardan ve geçmiş hâdiseler hakkında hüküm yürütmekten vazgeçerek Yunan hududu ötesindeki Birleşmiş Milletlerin dikkatini çekmiş oluyor.
Komisyon, Amerikan emperyalizminin Balkanlarda ileri karakolu diye,.gösterilen Yunan ülkesi hakkında peyk devletlerin şiddetli propagandasını açığa vuruyor. Yunanistan gûya komşu “demokrat0 memleketleri İstilâ maksadiyle 500.000 kişilik bir ordu hazırlamakta imiş. Hakikatte, faydasız tartışmaları, tereddütleri, yan tedbirleri ve idarei maslahat siyaseti ile behren “Yunan tecrübe”si artık bir ders olmalı ve buralarda yeni yeni hâdiselere mâni olmağa yaramak. Başbakan ile ordu başkomutanı kendi hesaplarına vaziyetlerini şöyle tesbit ve tarif ettiler: Her şeyi ciddi görmek, fakat hiç bir şeyi facia halinde görmemek.
işte böylece. bir tecavüz ihtimali gayet ciddi tutulmaktadır. Hattâ Yunan umumi efkârının bir kısmı. Bulgarlarla Arnavutların tecavüzde bulunacaklarını göze alırken buna Yu-goslavlann da katılacağını hesap ediyor.
Yunan gazetelerinden bir çoğu Yu-goslavyanın iki yüzlü siyaset takip ettiğini ve Tito'nun Ruslar yanında yer almasından korktuklarını açıkça yazıyorlar. Diğer taraftan bir çok yabancı müşahitler dahi. Yugoslavla-nn cephe değiştirmeleri ihtimalinden endişe duymaktadırlar. Herkes tereddüt ve şüphe içinde; itimat ve emniyet kalmadı.
Bazıları, Yugoslavyanın Birleşmiş Milletler çalışmalarında bütün anlaşmazlıklara rağmen dalma Rus “bloku” ile birlikte oy vermiş olduğunu hatırlatıyorlar. Keza Yugoslavya Kore meselesinde Moskovamn siyasetine karşı açıktan açığa vaziyet almak istememiştir. Bundan da bazıları, peyk hükümetler harekete geçtiği takdirde Tito’nun vaziyeti pek güçleşeceği fikrindedirler. Zira Rus-Jar “âsi” nln pişmanlık göstermesini kabul etmiyecekleri gibi Birleşik Devletler de TitoYugoslavyasının mukavemet imkûnlan hakkında kat’! İtimat beslemiyor gibidir. Gerçekten. Belgradın VVashıngton’dan hudutsuz bir maddi, asker! ve mail yardım sağlayamadığı anlaşılıyor Nihayet Yunan basını, VVashington siyasi çevrelerinde Yugoslavyanın Rusyaya doğru dönmesi imkânından endişe ettiklerine dair bazı haberler kaydediyor.
Cilas İle Minderoviç’ln “Barış Taraftarları” kongresinde söyledikleri nutuklar, bu itibarla hayli nıânalı olsa gerek. Komlnform’un bütün hücumlarına rağmen Yugoslavya daha şimdiden Moskovaya yaklaşma teşebbüsünde bulunuyormuş.. Bu garip vaziyet. Tito'nun ince bir iki cepheli siyaset gütmeğe muktedir olmadığını zannedenleri hayrete düşürmüş. Yugoslavyanın samimiyetinden şüphe eden müşahitler, bu usul ve oyunların komünist safında pek sık görüldüğünü hatırlatıyorlar.
Tito’nun. peyk devletler tarafından doğrudan doğruya tecavüzde bulunulmasından çekindiğini ve idaresini kurtarmak için son bir gayret sarfe-deeeğlnl iddia cyliyenlcr de var. Bazdan da Yugoslavyanın üçüncü bir dünya harbi ihtimalini göze alarak peyk devletler safına girmeyi düşün-
her birinin harp gayretlerini teksif etmek için yapılması gereken İşler kararlaştırılacaktır. Yani Londra toplantısı mantıkan, Atlantik Paktına dahil her Avrupa devletinin kendi kendine yapmak mecburiyetinde olduğu işleri ve sarfcdeceği gayretleri tesbit ederek, bunları sağlam ve kati neticelere bağlıyacaktır. Bu maksatla, milli savunmaya ayrılan kredilerin arttırılması, askerlik hizmeti müddetinin imkân nisbetinde uzatılması, bazı sınıf birliklerin terhislerinin durdurulması. fabrikalarda tâdilât yaparak harp sanayii istihsalinin teksif e-dilmesi için faaliyete geçileceği ve böylelikle mükemmelen silâhlanmış ve teçhiz edilmiş yeni tümenler ferber etmenin mümkün olacağı taşılıyor.
İşe en basından başlanacaktır, nl bir strateji plânı hazırlamadan vel. Atalntik Paktını imzalamış
rupa devletlerinin taktik askerî kuvvetleri çoğaltılacak, ıslah ve takviye edilecektir.
Muhafaza edilen ketumiyete ve müphem şayialara rağmen Batı Al-nıanyamn da. daha fazla vakit kaybetmeden, bu askeri faaliyetlere iştirak etmek ve elbirliği yapmak üzere davet edileceği muhakkak gibidir.
se-an-
Ya-ev-Av-
düğü fikrindedirler. Hulâsa, Amerikan yardımının tatmin etmediği Tito-cıılar “ilk göz ağrılarına” avdet edeceklermiş...
Hakikatte - Yugoslavyamn vaziyetinin pek müşkül bir hale gelmesi gibi müsbet bir hâdise hariç tutulursa -bütün bu rivayetler sarih olmaktan hayli mahrumdur. Daima tetikte o-lan Yunanistan, komünist partisinin Poltibürodan aldığı gayet sarih talimata göre yeniden kurulması işini her zaman yakından takip etmek mümkün olduğu ve hudutları bekliyen ordunun bu memlekette harbin yeniden alevlenmesine mâni olacak kudrette bulunması lâzım geldiği fikrindedirler. Diğer taraftan bütün bu âmillerin siyasi alanda Plastiras Hükümeti aleyhinde tecelli etmesi ve kabinenin ömrü pek kısa olmak ihtimali vardır.
Marc Marccau
Amerika muhabirimiz G. H. Martin telsizle bildiriyor
Amerikada, Rosenberg adlı yeni
bir atom casusu yakalandı
Bu tehlikeli Rus ajanı, atom casuslarının, birbirlerini bulmak ve tanımak için, işaret olarak bir jelâtinli şekerleme kutusunun kapağını kullandıklarını açığa vurdu
New-York, 25 ı Hususi muhabirimiz Martin’den telgrafla) — Amerikada atom bombası casuslarının, "kardeşlerini,. yani cürüm ortaklarım kolayca tanımaları için kullandıkları "hüviyet varakası,, nın ne olduğu nihayet anlaşılmıştır. Bu casuslar, birbirlerini tanıyıp bulmak üzere. Amerl-kada halk arasında pek rağbette o-lan ve bütün bakkal ve şekerci dükkânlarında satılan yumuşak, şeffaf, tatlı bir jelatinden İbaret şekerleme kutusunun karton kapağını kullanmaktadırlar.
Bu enteresan cihet, Rusya hesabına çalışan dördüncü atom casusu o-lup Amerikada tevkif edilen Julius Roscnberg’in isticvabı sırasında meydana çıkmıştır.
Otuz İki yaşında evli ve iki çocuk babası olan Rosenberg, bir küçük makine sanayii müessescslnln sahip ve müdürüdür. Tahsilini Ncw-Yorkta City College’dc yaparak 1939 da mezun olmuş, o vakitten beri muhtelif elektrik sanayii işlerinde mühendis olarak çalışmıştır. Sonra askere alınmış ve Amerikan ordusdnun İşaret ve muhabere birliklerinin teknik servislerinde hizmet etmiştir. Bu sırada birbiri arkasına Brooklyn ve Phlladelphln Tersanelerinde vazife almıştır. 1945 te harp bitince Rosnn-berg, Kendisinin komünist olduğundan şüphe eden Amirlerinin ikazı İle, Harbiye Bakanlığının hususi emri ü-zerinr ordudan çıkarılmıştır.
Fakat bu tedbirin alınmasında geç kalınmıştı. Çünkü o yapacağı zararı yapmıştı. Rosenberg orduda bulunduğu sırada, bir Rus casusu olan ve Yeni Meksika'da Los Al&mos’dakİ a-lom lâboraf uyarlarında çalışan Green-glass’ı askere aldırmış ve orduya yaz>-dırmıştı Rusyanın öğrenmek istediği malûmatın nev’i ve cinsi hakkında ona sarih malûmat verdi. Groenglass butun lüzumlu malumatı topladıktan sonra, bunları Nrw-York’a ulaştıracak olan üçüncü hırsızı. Harry Gold'u buldu. Gold, ne şeref İçin, ne de bir
Bu kupondan 90 adet biriktirirseniz, Avrupada ve Türkiyede tahsil veya 10 bin veya 5 bin lira almak imkânını kazanırsınız
* * • / -P • •* •' -X. I • • • i’Jl-s’
•î
l
Amerikalı Senatörün beyanatı
Türk askeri kabiliyetlidir
Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
//
Kızıl Koreliler her türlü
harp hilesini kullanıyor!
Ne yapıp yapıp şu kızıllara hadlerini bildirmek lâzım,,
Kore husus! muhabirimiz Homcr Bigart bildiriyor, (Korede bir mahal):
Şimal Koreli komünistler muharebe hatları üzerine uçaklarla propaganda risaleleri atıyorlar ve Amerikan askerlerini teslim olmaya davet ediyorlar. Bahsi geçen risalelerde: “Wall Street'in milyoner efendLleri.. hesabına hayatlarını feda etmektense Demokrat Korelilere teslim olmakla A-merikalı askerlerin daha akıllıca bir tş yapacakları,, kötü bir İngilizce ile İfade edilmektedir.
Amerikan hatları üzerine atılan bütün risalelerde Uç Amerikan subayı 1-le üç Amerikan erinin imzası mevcuttur. İddiaya göre bu Amerikan askerleri komünistler tarafından esir edilmişler ve “Hakikat”! gördükten sonra “gaflet” içindeki arkadaşlarına yardım etmek istemişlerdir.
Düşman hava faaliyeti Taejon'un cenup bölgesinde bilhassa son günlerde çok artmış bulunmaktadır. Bu arada Amerikan hatları Üzerinde u-çan Rus yapısı jack avcı uçakları taarruz silâhı olarak makineli tüfek ateşleri ile beraber bu propagrmda risalelerini savuruyorlar. Ancak risalelerin gayet kötü bir İngilizce ile yazılmış olması bu işde hiç bir Amerikalının parmağı olmadığını sarih bir şekilde göstermektedir.
Cephede. Amerikalılara karşı kullanılan silâhlar, sadece risaleler olsaydı Amerikalı askerlerin gülmekten başka şikâyet edecek yorgunlukları kalmıyacaktı. Halbuki kızıl çetecilerin sivil elbise veya Cenup Kore asker! üniforması giyerek Amerikan hatları gerisinde faaliyette bulunmaları kolay kolay savuşturulamıyan bir baş ağrısı şeklini almıştır. Kızılların bu işde ne kadar büyük bir küstahlık ve cesaretle hareket ettiklerini anlatabilmek için şu küçük misali vermek kâfidir:
Taejon’un cenup bölgesindeki bir yerde Amerikalı askerler stratejik e-hemmlyeti haiz bir köprüyü berhava etmek için hazırlık yapıyorlar. Bu sırada iki Cenup Koreli subay Amerikalıların yanma yaklaşarak kendilerine fasih bir İngilizce ile yardım isteyip istemediklerini soruyorlar. A-merikalılar bu yardım teklifinden gayet memnun kalıp köprünün dinamitle atılması için yaptıkları hazırlıkları dost Koreli subaylara teferruatiyle izah ediyorlar, hattâ Korelilerin bazı tavsiyelerine de riayet ederek hazırlıklarını tamamlıyorlar, işte bu ara-
îaviçreye. oradan Çe-gcçmcsinl ve Prag’takt gidip kendini tanıtma-Fakat Grecnglaâs bir
ideoloji uğruna hareket etmlyen Grcenglass'a istediği parayı vermekte idi. 1945 haziranında Gold, Greeng-lass’a verdiği 500 doları, doğrudan doğruya R.us Konsolosu Yakovlevden almıştı.
Gold ile Greenglass’ın birbirlerini bulmasını ve temasa geçmelerini Ro-senberg temin etmişti. Şimdi öğrenildiğine göre Rosenberg. bunun için onlara Jelatinli şekerleme kutusunun destere ile kesilip ikiye bolünmüş kapağının birer parçasını vermişti.
Diğer iki mühim casusun yani Fuchs ile Gold'un tevkifinden sonra Rosenberg derhal Greenglnss’n tehlikeyi hnber verdi. Ona hemen kaçmasını tavsiye ederek eline bin dolarlık bir banknot sıkıştırdı ve evvelâ Mok-slkaya, sonra koslovakyaya Rus Sefirine sini söyledi.
müddet tereddüt içinde bocaladığı ve seyahat hazırlıklariyle çok vakit kaybettiği için, hududu geçemeden evvel tevkif edildi. Maamaflh Rosonbcrg’ln bir başka casusu kaçırmaya muvaffak olduğu ve hiç bir zaman ele geç-miyecek olan bu Rus ajanının ismini açığa vurmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemede, Rosenberg hiç bir heyecan eseri göstermemiştir, Ru odam, daha talebeliği esnasında komünist çarkının içine girmiş ve o vakitten beri gözünü kırpmadan partisi hoşa bina çalışmıştır. Rosenberg, bugüne kadar tevkif edilen atom casusları içinde. Dr. Fuchs’dun sonra muhale* kak ki on tehlikeli olanıdır
• •
İsrail, Birleşmiş Milletlerde Türkiyeyi destekliyecek
Tel-Avlv, 25 AA lAFPı — Tel-A-viv’do Dışişleri Bakanlığımı yakın ve iyi haber alan çevrelerden bildirildiğine göre, Türkiyenln Güvenlik Konseyi Üyeliğine namzetliğini İsrail kal’î surette destekliyecrktlr
da Cenup Korelilerden biri. İki bidon benzine ihtiyaçları olduğunu Amerikalılara bildiriyor. Amerikalılar büyük bir samimiyetle ellerindeki fazla benzinden bir kısmını müttefiklerine devretmekte hiç bir mahzur görmediklerinden dolayı Korelilere istediklerini veriyorlar. Koreli subaylar benzin bidonlarını taşımak için, civarda mevzie girmiş olan askerlerinden bir kısmını ıslık çalarak etrafına topluyorlar. Benzin bidonlarını aldıktan sonra da Amerikalılara teşekkür edip mevzilerine dönüyorlar.
Hikâyenin buraya kadar olan kısmı hiçbir fevkalâdelik arzetmemekto-dir. Fakat Cenup Koreli subay sıfa-tlyle Amerikalılara yaklaşanların komünist ordusuna mensup kimseler olduklarını söylersek Kore harbinin ne kadar “anormal., bir karakter taşıdığını belki izah etmiş oluruz. Her türlü hileye başvuran kızıllar Ame-
*
Türkiye Koreye asker gönderiyor
muhablrlmlz-
— Hükümetin Kore mevcutlu silâhlı bir göndermeyi kabul et-büyük bir heyecanla Herkes "Türkler söz-demektedlr.
Ankara, 25 (Husus! den telefonla) harbine 4500 Türk kuvveti mesi burada karşılanmıştır, lerinin eridir,,
Kabinenin içtimai gece geç saatlere kadar devam etmiştir.
Toplantıda Meclis Başkanı ile Genelkurmay Başkanı da hazır bulunmuştur.
Üye memleketler, Güvenlik Konseyi tarafından yapılan daveti filhakika kendi münasip görecekleri tarz ve şekillerde cevaplandırmakta serbesttirler. Yani mutlaka askerî kıtalar gönderilmesi mecburiyeti yoktur. Ancak Birleşmiş Milletler idealine samimi bir surette inanmış bir memleket olan Türkiyenln bu bahiste diğer üye devletlerden geri kalmaması ve sembolik mahiyette de olsa askerî bir birlik göndermek suretiyle kendi ölçüsünde tesirli bir yardımda bulunması zaruri telâkki edildiği için bugünkü müzakereler hususî bir alâka ile takip olunmuştur.
Koreye yardım meselesini bütün bu meseleleriyle müzakere ettiği anlaşılan Bakanlar Kurulu, gece toplantısını bitirdiği vakit içtimadan çıkan Başbakan. verilen kararın telgrafla Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine bildirildiğini söylemiş, Dışişleri Bakanının yarın bu hususta daha etraflı tafsilât vereceğini İlâve etmiştir.
Türkiyenln karan, tebliğde de okunduğu üzere 4500 mevcutlu silâhlı bir birliğin Birleşmiş Milletlere verilmesi şeklindedir. Bu birliğin ne zaman ve
İsrail av uçağı, Lübnan yolcu uçağına ateş etti
• »
Beyrut, 25 A.A (AFP) — Bir Lübnan uçağı Kudüsten Beyrut* 24 yolcu ve üç mürettebatla giderken bir İsrail uçağı tarafından Lübnan toprağı üzerinde mltralyÖz ateşine tutulmuştur. İki kişi ölmüş. 8 kişi yaralanmıştır.
İsrail görüşü
Telnvlv. 25 A.A. (AFP) — İsrail aa-kcrî sözcüsünün bu w bah bildirdiğine göre, dün akşam İsrail toprağı ü-zc rinde uçan bir Lübnan uçağına bir tsrall avcı uçağı tarafından yere inme emri verilmiştir. Fakat Lübnan u-çağı, İsrail uçağının ihtar salvosuna da ehemmiyet vcrmıyerek Lübnan toprağına geçmiştir.
Muammer Kararanın kızı Ayla Kararanın evlendiğini düıı haİH'r vermiştik. Yukarıdaki resimde Ayla Karmayı evlenme merasiminde görüyordunuz
I w
rikalıları dostu düşmandan ayırt e-demlyecek bir duruma sokmuşlardır. Amiyane tabiriyle Amerikalılar “iki cami arasında kalmış binamaz,, vaziyetindedirler.
Şüphelendikleri şahıslara ateş açsalar masum Cenup Kore köylülerini vurmak istimalleri mevcuttur. Köylü kıyafetindeki herkese dost muamelesi etmek isteseler, kızıl Korelilerin o-yunlarına düşmüş olacaklardır.
İşte, ahlâk! hiçbir kaideye dayanmayan bu mücadele de demokrasi ve Birleşmiş Milletler menfaati için harp eden Amerikalı askerin halletmesi lâzım gelen çapraşık muammalardan biri. Komünistlerle çarpıştıktan sonra düşüncesini izhar eden her Amerikalı asker aşağı yukarı şu cümleyi kullanıyor: “Bu kadar kahbe bir mücadeleyi hayalen dahi tasavvur c-dcmezdlm. Ne yapıp yapıp şu kızıllara hadlerini bildirmek icap ediyor.,,
ne suretle harekât sahasına sevkolu-nacağı bilâhare kararlaştırılacaktır. Hükümetin bu akşam verdiği karar Türk askerinin yabancı bir toprakta cereyan etmekte olan askerî harekâta fiilen iştirakini tazammun etmekte olduğu İçin meselenin Büyük Millet Meclisinin tasvibine ihtiyaç göstermekte olduğu ve icap ederse Meclisin fevkalâde toplantıya çağırılması muhtemel bulunduğu bazı mahfillerde İleri sürülmektedir.
Bu akşam kabine toplantısı devam ettiği müddetçe Başbakanlık binası ö-nünde toplanan kalabalık bir halk kütlesi konuşulanlara dair malûmat alabilmek İçin birkaç saat ayakta beklemiştir.
C. H. P. de
tasfiye
GULEK DİYOR Kl:
"Partiye mide ile bağlı olanlar C.H.P. den ayrılacak ve tasfiye kendi kendine olacak,, '
Ankara, 25 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — C.H.P. Genel Sekreteri Kasım Gülck bugün bir basın toplantısı yaparak gazetecilere ezcümle şunları söylemiştir:
“Bundan evvel C.H.P. II arkadaşlarla yaptığımız toplantılarda kendi malımız olan Ulus. Akşam Haberleri. Karagöz gazeteleri İle Ülkü mecmua, sının durumlarını tetkik ettik Diğer tAraftan muhalefete geçen bir parti olarak C.H.P. ni yeniden teşkilâtlandırmak ve zindeleştirmek istiyoruz. Partimiz, bütün seçimlere girecektir. Tasfiye mevzuuna gelince. C. H. P muhalefet safına geçtikten sonra bu tasfiye kendi kendine olmaktadır. Partimize mide İle bağlı olanlar bu vazlyetto bir menfaat temin edemedikleri için tablatlyle C.H.P. den ayrılmaktadırlar. Ve böylece C. H. P. daha çok kuşetli bir hürriyete sahip olmaktadır.
Türklere güveniyoruz
Birkaç günden beri Ankarada bulunan Amerikan Ayan Meclisi Silâhlı Kuvvetler Komisyonu üyelerinden Senatör Caln dün beraberinde Amerikan Büyükelçisi Mr. Wadsworth ve Amerikan Asker! Yardım Heyeti Başkanı General McBride olduğu halde hususi bir uçakla dün akşam şehrimize gelmiştir. Mr Caln, hava meydanında vilâyet adına Nazif Bölük-başı, Amerikan Konsolosu Mr. Levvis, Haberler Bürosu Balkanı Mr. Carter ve basın mümessilleri tarafından karşılanmıştır.
Elçi Wadsworth’un gazetecilere işlerinin çok olduğundan bahisle beyanat istememelerini bildirmesine rağmen Senatör Cain basın temsilcileri ile konuşmuş ve onların sordukları muhtelif sualleri cevaplandırmıştır.
Senatör söze evvelâ, Türklyeye eskiden beri gelmeyi düşündüğünü ve bu seferki gelişinde de daha uzun müddet kalmayı arzu ettiğini söylemekle başlamış ve Ankarada gerek Dışişleri Bakanı ve gerek Milli Savunma Bakaniyle yaptığı konuşmalardan çok memnun kaldığını blldiı-miştir.
Ankara, 25 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Amerikan Âyan Meclisi Silâhlı Kuvvetler Komisyonu üyesi Cumhuriyetçi Mr. Cain bugün saat 11 de Amerikan Askerî Yardım Heyeti binasında bir basın konferansı yapmıştır. Bu konferansta Yardım Heyeti Başkanlığından hiç kimse bulunmamıştır. Miste? Cain sözlerinin başında İki sıfatla konuşacağını hatırlatmış ve demiştir kl:
"Evvelâ Amerikan ordusuna mensup bir asker olarak, sonra da Amerikan Âyan Meclisinin bir üyesi olarak konuşmak istiyorum.,,
Amerikan askerî yardımına temas eden Cain, Türkiyenin yapılan yardımdan en fazla fayda temin ettiğini, Türklerin Amerikan malzemesini kullanmak bakımından çok büyük ilerlemeler kaydettiklerini, bununla beraber şimdiye kadar makine ile İştigal etmiyen bir memleketin bu husustaki bilgisinin muayyen bir noktayı aşamı-yacağııu, bu bilginin daha ileri bir seviyeye götürülmesi İçin sürate şiddetle ihtiyaç olduğunu belirtmiş ve şunları llâvo etmiştir:
"Sürat çok mühim bir meseledir. Çünkü Amerika mütemadiyen yardımı hızlandırmak istemektedir. Gelecek malzemeyi kullanacak usta İnsanlara ihtiyaç vardır. Bildiğiniz gibi Amerika, hür memleketlere herhangi bir İstilâya karşı koyabilmeleri için gereken mühimmatı veren bir merkez halindedir. Amerika yalnız Türklyeye değil, Yunanlstana ve diğer Atlantik Paktına dahil memleketlere de yardım etmektedir. Amerlkadan yardım gören devletler verilen malzemeyi kullanamazlarsa Amerikanın bu hususta yapacağı başka bir şey yoktur. Yalnız şunu dn belirtmek isterim ki. üç sene evveline nazaran Türk erinin teknik bilgisi savanı memnuniyet bir derece-yo yükselmiştir.”
Zırhlı birlikler, muhabere ve ordu donatım okullarında gördüğü çalışmalardan memnuniyetle bahseden Cain senatör olarak da şunları söylemiştir:
"Gezdiğim memleketler arasına!* Türkiye müdafaa bakımından aynı birlik zihniyetini taşıyan tek memlekettir.
Kore harbi hakkında da şunu Büyüyebilirini. Kore harbi Amerikaya kar-ş! değil. Birleşmiş Milletlere karşı açılmış bir savaştır Türk Hükümetinin Birleşmiş Milletlere karşı açılmış olan bu savaşta yani Korede kendi kara kuvvetlerinin yer alması için tedbirler ittihaz etmesini temenni ediyorum. Aynı şekilde Birleşmiş Milletlere dahil diğer memleketlerin de bu savaşta yerlerini almaları lâzımdır. Bugün Koro harbinin başlamasından beri tam hlr ay geçmiştir. Ve eğer bugün Birleşmiş Milletler Korede harekete geçerlerse bu vaziyet Sovyetlere karşı birleşmiş biı hareketin misalini verecektir. Kanaatime göre Koredekl durum Birleşmiş Milletler için î mevcudiyet imtihanıdır. Bir Birleşmiş Milletlerin mevcut olup olmadığını, bu harbin neticeleri tayin edecektir. Kısa bir zamanda Birleşmiş Milletlerin diğer üyeleri de burada kendi yerlerini almazlarsa bu, Birleşmiş Milletlerin inkırazı demek olacaktır. Kısa bir zamanda Birleşmiş Milletler harekete geçmiyecek olursa bu. üçüncü cihan harbini doğuracak ve bugünkü insanlığın, medeniyetin mahvına sebep olacaktır. Bugün, hep beraber hareket e-deccğimiz bir gündür. Her milletin ay rı ayrı değil bir Birleşmiş Milletler mefhumuna uygun olarak birlikte hareket etmemiz gerekmektedir, Bugüne kadar yapılan şey Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin elli üye devlete davetiye yazmak ve göndermekten ibaret kalmıştır. Bu da bir şey ifade etmez. Bilindiği gibi Koredekl harp bir I kara harbi olup hava ve denizden yardım görmektedir. Bu itibarla piyade kuvvetlerinin rolü çok mühimdir. Bu harpte Amerika yalnız kalacak olursa neticede kazanacaktır. Fakat Amerika bu «arfettiği kuvvetten dolayı yorulacak ve dünyanın başka bir yerinde çıkacak harpte müessir yardımda bu-lunanuyacnktır. Bugün diğer milletlerden kara kuvvetleri bakımından yardım istiyorsak bunun tek sebebi Amerikanın yıpranmaması içindir. Şunu da bilhassa kaydetmek İsterim ki. bütün hür milletlerin gönüllü gönder-1 mcle.ri gerekmektedir. Bu yolda Tür-1 klye birinci olacak olursa Türkiyenln I isim ve şöhreti çok geniş ölçüde ya-1 yılmış bulunacak ve böylcce Mac Ar-1 thıır'un karargâhında dalgalanan Bir-1 leşmiş Milletler Bayrağı altında ve I Amerikan bayrağının yanında Türk bnvrnğı da beraberce dalgalanacaktır. Türkiye bu İşde rehber olduğu takdirde diğer ınrinb k. t l.»rln kendisini I tnkihe yol açacaktır.,, i
• •
4*
*•
Senatör, Tiirklyenin Atlantik Paktına alınması için Âyan Meclisinde ileri sürdüğü mütalâaları hatırlatmış ve sözlerine şöyle devam etmiştir:
“Ben, evvelden beri Türklyeye Atlantik Paktında yer verilmesini müdafaa edenlerdenim. Türkiyenin Koreye asker göndermesi, Atlantik Paktına girmesine yardım edecektir. Bildiğiniz üzere bu pakta dahil memleketlerden birisin/' karşı açılan harp, diğer üye devletlere de açılmış telâkki edilerek harekete geçilir Ben Türkiye ile z\t-lantik Paktı devletleri arasında hiç bir fark görmemekteyim. Türklyeye vâki herhangi bir taarruz karşısında dünyanın diğer hür milletleri Türklyeye yardım etmelidirler ve aynı şekilde başka birisi taarruza uğrayacak olursa Türkiye de oraya yardım etmelidir, îşte bu düşüncelere dayanarak şunu söyllyeyim ki. mümkün olduğu kadar süratle birleşmek mecburiyetindeyiz.”
Harita önünde İzahatına devam e-den Cain:
"Türkiye Atlantik Paktına dahil o-lursa diğer üyelerle birlikte çalışacak ve dolayıslyle kendimizi daha İyi müdafaa edeceğiz. İtalya, pakta dahil olan memleketlerin doğu cephesini teşkil eder. Halbuki büyük bir denizin yalnız bir kısmını müdafa etmek mümkün değildir. Bütün denizi müdafaa etmek İstiyorsak Atlantik Paktına Türkiyeyi de dahil etmeğe mecburuz. Bu hususta şunu da belirtmek lâzımdır: Türkiyeyi aynı zamanda mütecavize karşı dalma müttehit olabilecek bir karakter taşıdığı için de Atlantik Paktına dahil etmeliyiz.”
Ayan üyesi beyanatının resmi olmadığını ve sadece kendi düşündüklerinden İbaret bulunduğunu tasrih ettikten ve bu mütalâalarını Amerlkaya döndüğü zaman tekrar müdafaa edeceğini bildirdikten sonra Koredekl vaziyet dolayısiyle Amerikanın dünya müdafaasını yeniden ele alacağını ve bazı meseleleri münakaşa edeceğini ümit ettiğini kaydetmiş ve demiştir ki:
“Bu iki taraflı bir sokaktır. Amerika elinden geleni yaptığı gibi Türkiye de elinden geleni yapmalıdır."
Mistcr Cain’in açıkça Türkiyeden askerî yardım istediğini söylemesi üzerine gazeteciler tarafından çeşitli sualler tevcih edilmiş ve o da bu sualleri şahsi fikirleriyle cevaplandırmıştır.
"Türk askeri Korede başarı sağlayabilir mi? Bunda Türkiyenin bir menfaati olur mu?„
“Her ikisine de müspet cevap vereceğim ve evet diyeceğim. Türk askeri kabiliyetlidir ve ustaca döğüşür. Türkiye bir alay veyahut bir tabur gönderdiği takdirde kendi iştiraki nispetinde bir fayda temin edecektir Aynı zamanda bu hareket Birleşmiş Milletlerin güzel bir lâftan ibaret olmadığını da ispata yarıyacaktır.,,
"Türkiyenin coğrafî durumunun nezaketi karşısında ne düşünüyorsunuz?"
"Türkiyenln Koreye yardım etmesi daha büyük bir siyasi mâna ve mahiyet taşır ve bu yardımı herhangi bir milletten daha kolay yapabilir.”
"Türkiyeyi diğer devletlerden duha mı kuvvetli buluyorsunuz?”
“Türkler cesur İnsanlar oldukları gibi Birle-şmiş Milletlere İman etmiş kimselerdir. Bunu daha İleriye götürerek derim ki. Türkiye bu yardıma koşarsa şimalinde mevcut tehlikeye rağmen diğer milletleri teşvik ve teşçi e-decek büyük bir cesaret göstermiş o-lacaktır.”
Bu suali daha açık şekilde bir gazeteci arkadaşımız şu şekilde vazetmiştir:
“Türkiyenln Koreye yardım etmesi karşısında bu hal Türkiye aleyhine diğer hareketleri tacil eder mi?"
“Türkiye aleyhine herhangi bir hareketi tacil edeceği kanaatinde değilin. Türkiyenln yapacağı yardım doğrudan doğruya Birleşmiş Milletlerin varlığını Isbnt edecektir. Bu harbin Korede çıkması bir tesadüftür. Başka bir yerde de bu neviden bir tecavüz olabilirdi.'
“Koreye yardım hususunda temas ettiğiniz devlet adamlarımızla kendi düşünceleriniz arasında bir İştirak var mıdır?"
"Konuştuğum biitün devlet adamlarınız hu hususu bütün teferriiatlyle dikkate Aldıklarını söylediler. Çok yakında şu veya bu şekilde harekete geçmek İçin bir karar alacaklardır."
Şu veya bu şekilde harekete geçmek tabiri üzerinde duran gazeteciler hu kararın kendi bnkınpndan müsbet veya menfi mi olacağı hakkımlakl kanaatini sordukları zaman Mlster Cain şunları söylemiştir:
"Benim Türkiyenln kararı hakkında şahsî bir kanaatim var Fakat bunu açıklamak bana düşmez, Türk makamlarına düşer Ben burada misafir olarak bulunuyorum ”
Konuşmasının sonunda Misler Caln Türkiyede iren Is ölçüde hareket sor-bcstîsl olduğunu, Türk Bakanlarının Amerikan efkârını öğrenmek hususunda alaka gösterdiklerini ve kendisinin orta seviyeli hor Amerikan vatandaşın ne düşündüğünü anlatabi’dl-ğini söylemiş ve sualleri cevaplandırmağa devam etmiştir.
"Türkiye bloklar aracında kalmıştır. Amerika doğrudan doğruya Tiîrkive İle hlr muahede yapmayı düşünüyor nıu?
“Ben Amerikan tesrii meclisini temsil edlvorum tcral kuvvetini temsil etmiyorum Türklveyo gelmekten maksadım, bunları Öğrenmek ve orada bu işlerle alâkalı kimselerle temas etmektir."
Bu beyanatını üniformalı olarak va-pan paraşütçü albnva neden Üniforma giydiği sorulmuş ve o da şunları söylemiştir;
"Senenin 11 a.vında*qivll ve hlr avında da orduyu temsil etmek Hn vnxl-fcli olarak üniformalı bulunuyorum." Senatör Caln memleket imimden ayrıldıktan sonra Almnnvavn gtdocebHr.
• •
%
1 uralık 1950 de çekilerek büyük kuramıza İştirak İçin a-•yılgıdaki kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası ıv labllccckslnlz.
Tafsilâtını hor pazar günkü (YENİ İSTANBUL) du arayınız.
} eni İstanbul'un
KUPONU
Büyük eşya kuramız nasıl yapılacak?
Okuyucuları arasında, Türkiyede ilk defa olarak 75.000 liralık eşya hediyesi dağıtımına teşebbüs eden YENİ İSTANBUL, 60 gün neşredilecek kuponların 2 ncisinl bugün 1 inci sayfanın sol üst köşesinde neşretmiş bulunuyor. Kuponlar her gün neşredilecek ve hepsi sıra numarası takip edecektir. Okuyucularımızdan hediye dağıtımına katılmak istiyenler için aşağıdaki izahatı dikkatle okumalarını rica ederiz.
1 — 21 temmuzda başlıyan müsabakamız 60 gün devam edecek ve son kupon 18 eylülde neşredilmiş bulunacaktır.
2 — 18 eylülden sonra 60 kuponu sıra numarasiyle biriktirmiş olan okuyucularımız, 30 eylüle kadar, yani 12 gün zarfında matbaamıza müracaatle kuraya iştirak edecekleri numaraları alacaklardır. Taşrada bulunan YENİ İSTANBUL karileri de matbaamız adresine 60 kuponu 30 eylüle kadar postalamış olacaklardır.
Bu mektuplara okunaklı yaziyle sarih adres ve isim yazılacaktır. Okuyucularımızın kura numaraları matbaamız-ca derhal adreslerine gönderilecektir.
3 — Eksik kuponlara ait gazeteler idarehanemizden tedarik edilebilir.
4 — Hediye edilecek eşya, gazetemizde ilân olunan firmalarda her zaman görülebilir.
2 noter huzurunda
5 — Biz, bu hediye dağıtımına başlarken, kura gününü de tâyin etmek ve hediye dağıtımını evvelce ilân edeceğimiz günde muhakkak yapmıya karar verdik.
14 Ekim 1950 Cumartesi
İsmini, bir kaç gün sonra neşredeceğimiz bir sinema salonunda okuyucularımızın hazır bulunabilecekleri kuramız çift noter huzurunda çekilecektir.
Torbalardah birinde, gazetemizde ilân edilen ve önümüzdeki günlerde de peyderpey neşredeceğimiz hediyelerin fişleri bulunacaktır. Diğer torbaya, bu kuraya katılan YENİ İSTANBUL okuyucularının 60 kupon mukabili aldıkları kura numaralarını taşıyan fişler konacaktır.
Hediyelerin tevzii
6 — Istanbulda bulunan okuyucularımız kura çekildikten sonra ilân edeceğimiz günlerde matbaamıza uğrı-yarak hediyelerini bizzat alacaklardır. Okuyucularımızın I-lân edilen tarihten sonra 15 gün zarfında matbaamıza uğ-rıyarak hediyelerini almaları lâzımdır. Anadoluda ve ecnebi memleketlerde bulunan okuyucularımızın hediyeleri tarafımızdan gönderilecektir.
Yeni okuyucularımız için ikinci ve çok büyük bir avantaj
Yeni okuyucularımız İçin aynı zamanda mühim bir a-vantaj daha vardır.
Avrupada 3 sene (10.000 lira), Türkiyede 3 sene (5.000 lira) yüksek tahsil imkânını sağlıyan bu tahsil kurasına girmek için gazetemizin üçüncü sahifesinde neşredilmekte olan kuponlardan 90 tanesini getirerek bir kura numarası almak mümkündür. Bu kuponlar numaralı değildir. 90 tanesi bir defada da alınabilir. Tahsil kurası, gazetemizin neşir tarihi olan 1 aralık 1950 de çekilecektir.
Bu kurada kazananlardan tahsil yapmak istemiyenler 10.000 veya 5.000 lirayı yüzde yirmi noksaniyle nakden derhal alabileceklerdir.
Aylık kupon alan okuyucularımız ise, başlangıçtan beri olduğu gibi 3 aylık kupon kapaklariyle bir kura numarası alabilirler.
Bu tahsil kuramızdaki 15.000 lirayı da bu çerçeve İçine koyarsak, YENİ ISTANBUL'un okuyucularına 90.000 liralık bir avantaj hazırladığı görülebilir.
Yurdun muhtelif yerlerinde gazetemizi zamanında ala-mıyan, veyahut irsalâtta aksaklık gören okuyucularımızın bizi haberdar etmelerini rica ederiz. Gazetemizin en serî vasıta ile kendilerine ulaşmasını temin için her türlü tedbiri seve seve alacağımız tabiidir.
Kuponları kesmeyi ihmal etmeyiniz. 14 ekim 1950 cumartesi günü sizin için çok şanslı bir gün olabilir Tahsil ve eşya kuralarına katılan okuyucularına YENİ İSTANBUL, iyi şanslar temenni eder
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
MARSHALL PLÂNI DAVETLİSİ OLARAK YAPTIĞIM SEYAHATTEN NOTLAR • 4
Yabancıyı çekecek her türlü kuvvet Pariste mevcuttur!
Hicrî 19 5 0 TEMMUZ 26 Çarşamba Rumi
Şev v âl 11 1369 Tem. 13 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 5.49 9.16
öğle 13.20 4.48
tklndl 17.17 8.45
Akşam 20.32 12.00
Yatsı 22.24 1.52
îmsâk 3.45 7.12
ölüm Dok-
Mey-
Unu-2 —
ÜEYUGLl CİHElı
BAH. 1 — Senfoni-2 — Tomston Cani-
(43595) 1 — ömre Kahraman-
lki
AKIN 1 — Şehrazadm Doğuşu. 2 —* Ölmiyen Rüyalar. 3— öldüren Keman.'
ALKAZAR (42562) 1 — Kılıçların Gölgesinde. 2 — Kabadayılar Kıralı.
AR (44391) 1 — Rio Aşktan.
ATLAS (40835) 1 — Altın Kelepçe. 2 — Vadiler Hâkimi.
BEŞİKTAŞ ler Rüyası.
kr Çetebl.
ELHAMKA
Bedel Kadın. 2 lar Geliyor (türkçe).
İNCİ 1 — üç Ahbap Çavuşlar. 2 — Bağdat Perisi.
İPEK (44289) 1 - Tabancalar Patlarken. 2 — Fiesta.
MELEK (44868) Tabancalar Patlarken. 2 — Fiesta.
LÂLE (43595) 1 - Zftler Ya-
ratan Casus (türkçe). 2 — Vlr jlntya Kaplanı.
SARAY (41656) 1 — Şeytan
Kudreti. 2 — Kahraman Arka dsş.
StATPARK (83143) 1 — Mon tekrktonun Mirası. 2 — Firar'. SÜMEK (42851) 1 — Kocam»
Öldürmedim. 2 — Günahımı Ö-düvorum.
SARK (40380) Gençlik Ateşi. 2 — Ana Istırabl (Türkçe).
ŞIK 1 — Olum isiıgı, 2 Cingöz Hollywood da
TAKSİM (43191) 1 — Sevimi!
Haydut. 2 — Sevimli Haydudun İntikamı.
TAN 1 — Ebediyen Yaşanmaz 2 — Düşman Peşinde. 3 — Kadın Cellâdı,'
ÜNAL (49306) 1 — Montekrln-tunun Elmasları. 2 — Kılıçlanıı Gölgesinde.
ÜNAL YAZLIK 1 — Hayat Fırtınası 2 — Korsanın Adaleti.
YENİ 1 — Waterloo Köprüsü. 2 — Zevk Peşinde. 3 — Şario Altına Hücum.
YILDIZ (42847) 1 — Yedi Çiçek.
2 — Ölüm BeateM.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Vatan Fedaileri. 2 — İşkence Diyarı.
AYSU 1 — Yeşil Yunus Sokağı. 2 — Tabancalar Patlarken.
AZAK (23542) 1 — Yeşil Yunus Sokağı. 2 — Kalbim Şenindir.
3 — Lorcl Hardı Dana öğretmeni.
DH.Y. (Türk) lzmlrden. — 18.15 D.H.Y. (Türk) Bursadan. — 18.30 C.G.D.T. Kahire, Bev-zuttan. - 18.35 D.H Y. (Türk) Ankaradan. — 21.10 P.A.A
(Amerikan) New-York. Boston Londra. Brüksel, MUnihten.
ÇEMBERLİTAS: 1 — Fan torna.
2 — Korkusuz Reis. 3 — Tekrar Edilen Sahne.
HALK 1 - Ali Baba Kırk Haramiler. 2 — Yarışlar Kıralı
3 — Korkunç Ev .
İSTANBUL (22367) 1 — Akıncıları. 2 — Fedakâr tor. *
KISMET (26654) 1 - Er dam. 2 — Kıvırcık Paşa. MARMARA (23860) 1 — tulmuz Şarkı ı Renkli). Kanunsuz Sokak.
MİLLÎ (22962) 1 — İşkence. Diyarı. 2 — Vatan Kahramanı. TURAN (22127) 1 — Gönüllü
Kahraman. 2 — Şohrazadın Doğuşu. 3 — Kahramanın İn Ilıcamı (Türkçe).
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Birleşen Kalplen 2 — Kaplanlar Kırallçesî.
KADIKÖY CİHETİ
HÂLE (60112ı 1 — Yılan Kadın. 2 — Tarzanın intikamı.
OPERA (60821) I - Harov Kumarbazı. 2 — Ormanlar Hâki-mİ.
SÜREYYA (60862.) 1 -
Kız (türkçe). 2 — Hayal şlnde.
AN R ARA
Esir Pe
ANKARA (23432) 1 — Ümitsiz Gençlik. 2 — Kanlı Şafak.
BÜYÜK (15031) 1 — Yarın Bizimdir. 2 — Çlzmell Gelinler. CEBECİ (13846) 1 — Cennet.
2 — Znfer Ordusu.
PARK (11131) 1 — Bir Fırtına Gecesi. 2 — Kanatlardan Türbeler.
SUS (14071) Tehlikeli Yollar. SÜMER (14072) 1 — Sevimi)
Haydut. 2 — Ölüm Randevusu ULUS (22294» 1 — Meksika Çı çekler». 2 — Ümitsiz Aşk. YENİ (14040) 1 — Sirk Kıralı 2 — Gönüller Kırallçenl.
(.AR GAZİNOSUNDA İtalyan Akrobatları
İZMİR
— Kanunsuz Sokak. 3-A bidesi
1 — Sayılı Kahraman-
— Altın Küpeler. 3 —
El II AMR A I — Brodway'a Se-lAm. 2 Zafer
LA L E lor. 2
Büyüle Macera.
TAYYARE i — Vicdansız Kadın. 2 — Hortlak Zambt.
TAN 1 — Sayılı Kahramanlar
2 — Altın Küpeler. 3 — Büyük Macera .
YEM SİNEMA 1 - Kanlı Döşek 2 — Hacı Murat Geliyor
3 — Zoronun İşareti.
MELEK 1 — Solan Gül. 2 -Sarı Kız.
UÇAK - TREN . VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.45 DH.Y. (Türk) Suntadan. — 9 50 D.H.Y. (Türk) lzmlrden. — 15.00 D.H.Y, (Türk) Erzurum - Elâzığ - Malatya -Kayseri - Anknradnn. — 15.35 D.H.Y. (Türk) İskenderun, A-dana. Somsun. Ankaradan. — 15.50 B.E.A. (Ingiliz) Don d ra. Nis, Roma, Atmadan. — 16.00
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8;00 D.H.Y. (Türk) Balıkesir, îzmire. — 8.30 B.E.A. (İngiliz) Atina, Roma, Nla, Londra ya. — 8.30 D.H.Y. (Türk) Bursaya. — 9.00 L.A.t. (İtalyan) Atina, Romava. — 9.00
D.H.Y. (Türk) Ankara. Sivas, Elâzığ, D. Bakır, Vana. — 10.05 D.H.Y. (Türk) Afyon, Antalya, Konya. Adana, Gaziantep. Urfaya. — 10.15 D.H.Y. (Türk) Îzmire. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara. Samsun. Adana, îskenderuna. — 16.00 D.H. Y. (Türk) Îzmire. — 17.00 D.j H.Y (Türk) Ankaraya. — 17.05 D.H.Y. (Türk) Buruya. — — 22 10 P. A. A. (Amerikan# Şam, Kanişi. Delhi, Kalküta. Bangkok, Hongkong’a.
GELECEK OLAN EKSPRESLER
8.30 Ankaradnn.
karadan (Eks.)(
9.15
An
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
10.00 Ankaraya (MotorlU). —
18.10 Ankara Ekspresi. — 22.20 Semplon Eks. (Avmıpa).
GELECEK OLAN VAPURLAR
7.00 Erzurum, îukenderundan.
— 12.00 Trabzon, tamirden, — 12.30 Sus. Mudanyadan. — 15.00 Güneyau. Ka iadenizden.— 22.30 Uludağ', Bandırmadan.
GİDECEK Ol.AN VAPURLAR
8.00 Uludağ, Bandırmaya. — 9.00 Antalya, Ayvalığa. — 11.00 Kodeş. Îzmire. — 17.00 Mara-kaz. Mudanyaya. — 18.00 Saadet. İnırozn.
ANKARA RADYOSU:
7.28 Açılış ve program. —
7 30 M S, Ayan. — 7.31 Harry Horllck orkestrası çalıyor (pl). — 7.45 Haberler. — 8.00 Hafif müzik (pl), — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30
Chopin - Fa Minör piyano konçertosu (pl). — 9 00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.20 M. S. Ayarı. — 12.3ü Şarkılar. — 18.00 Haberler. —13.15 Havai melodileri (pl). — 13 30 Öğle Gazetesi. — 13.45 Polka-cılar (pl). — 14 00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17 58 Açılış ve program. — 18.00 M. S. Ayan. — 18.00 Şarkılar. — 18.30 Çiftçilerle başbn-sa. — 18.45 Caz orkestrasından: Vlctor Sllvcsler (pl). — 19.00 M. S. Ayan ve haberler. — 19.15 Geçmişte Bugün. — 19,20 Haydrı - Do Majör keman konçertosu (pl). — 19.45 Maliye
Bakanhğı adına. — 20.00 Şarkılar. — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 Serbest saat. — 20.35 Tarihi Türk müziği (İdare e-den: Mesut Cemil). — 21.15
Konuşma. — 21.30 Dans müziği (pl). — 22.00 Konuşma. —
22.15 Harp soloları (pl). — 22.30
HnJk türküleri. — 22.45 M S, Ayarı ve haberler. — 23.00
Program ve kapanış.
İSTANBUL RADYOSU:
12.57 Açılış ve programlar. —
13.00 Haberler. — 13.15 öğle
konseri (pl). — 13.45 Şarkı ve türküler. — 14.20 Serbest saat —14.30 Müzeyyen Senar Işıldan şarkı ve türküler (pl). — 14.50 Churlle Jordan’dan caz şarkıları, — 15.00 Programlar ve
kapanış,
17.57 Açılış ve programlar. —
18.00 Dans müziği (pl). — 18.20 Serbest saat — 18.30 Türküler geçidi. — 19.00 Haberler. —
19.15 İstanbul haberleri. — 10.20 İstanbul Konscrvatuvnn Türk Musikisi İcra Heyeti konseri (Nişaburek faslı). — 20.00 Radyo salon orkestrası konseri. — 20.30 Konser salonlarından büyük İsimler (pl). — 21.00 Şarkı ve türküler — 21.30 Kanatlarımız - Radyçfonlk temsil. — 22.25 Çeşitli hafif müzik (pl). — 22.45 Haberler. — 23.00 Dans müziği. — 23.30 Programlar ve kapanış.
Soldan sağa:
1 — Bayağı tavır (İki kelime). 2 — Methetme; Tersi tenbih edatı. 3 — Dört tekerlekli bir nakJI vasıtasını hfıvi; Bir renk. 4 — Siyah noktacık; Dene. 5 — Tnhsrrl et; Tersi ehli hayvanlardan biri.
Parmağını batır; Tersi etrafa duyurma vasıtası ahzet. 7 — Sanat; Tersi tutul. 8 — Ame-ıİkada bir Üniversite; Güzellik; Atıf edatı. 9 — İtiyat eden; Sıkı. 10 — Sonsuz,
2
3
5
6
7
8
>o
6* —
RADYOLARDAN YAYINLAR
Leach ve orkes-
Dinleyici bitekleri
8.30 Hafif
Yukarıdan ayağı ı
1 — Sinirli hanım (tkl kelime). 2 — Koşan su; Hafif a-çık tut. 3 — Kani olan; Terai deniz ölçüsü. 4 — Havadis; Tersi tenbellik et. 5—Bir pamuk cinsi; Bir hayvan. 6 — Aktörün yaptığı; Tersi eski bir sigara nev’l. 7 — Hararet kes-beden. 8 — Bir edat; Tersi eski hâkim; Bir edat. 9 — Tersi bir nevi çek. 10 — Buluşma mahalli (İki kelime).
YABANCI SEÇME
LONDRA:
7.40 Jimrny trası. — 8.00
(konser müziği) orkestra müziği. — 15.30 B.B.C orkestrası;,. — 19.15
Dans müziği. — 23.15 *‘Grand Hotcl,. den müzik, — 24.00 A-kordeonla ara müziği.
EMİNÖNÜ: Ankara (Eminönü) — Sırrı (Küçükpazar) — Esat (Alemdar) — SalAhaddin (Çarşıkapı).
BEYOĞLU: Güneş (Merkez)— Barunak (Taksim) — B. Tülbentçi (Taksim) — Bankalar (Galata) — N. Ekrem (Şişil)— Çubukçu (Şişli) — Halıcıoğlu (H&SkÖy) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH: Muharrem Tanır (Şch-zadebaşı). — Ziya Nuri (Aksaray) — Samntya — Nazım Malkoç (Şehremini) — M. Fuat Baycr iKaragümrük) —Havim Berk (Fener).
EYÜP: Arif Beşer. BEŞİKTAŞ: S. Recep taş) — Orta köy — G. oğlu (ArnavutkÖy) — (Bebek).
KADIKÖY: Yeni Moda (Kadıköy) — Feneryolu — Erenköy
— A. Cafer Çağatay (Bostancı).
ÜSKÜDAR: Ahmediye. HEYBELİADA: H. Halk. BÜYÜKADA: Halk.
İZMİR: Çankaya (Alsnncak)
— Tilkilik (Basmahane) — Yc-
(Beşlk-Dlvanlı-Merkez
DÜNKÜ BULMACANIN
HALLİ
'Soldan tuğa:
1 — İlişiği yok. 2 — Yaralan; Do, 3 — îtlkAf; Sav. 4 — Kabin; Raca. 5 — Eramll. 6 — Zlyad; ly. 7 — Aş; Yetişin. 8— Yakışan; Ba. 9 — Araz; len. 10 — Nazariyat.
Yukarıdan astığı:
1 — İyi kazanan. 2 — Lata; İş ara. 3 — İri boy; Kaz. 4 — Şaki; Azına. 5 — llAn ediş 6 — Gaf; Şadl. 7 — İn; Yeni yar. 8 — Samlt; LA. 9-O-dac; Ebet, 10 — Kov&lıyan.
De-
Beyoğlu 44614 Kadıköy
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00, İzmir 2222 Karşıyaka 15055
SIHHÎ İMDAT
îsıanbuı Beyoğlu Anadolu yakan j Ankara tzmlr
4499b
00*36
91
2251
ni (Eşrcfpnşu) — Güzrivah (Yalılar) — Şifa (Kcmcrnltı). ANKARA: Çankaya — Lime t-paga — Kümüne.
DUNDAN evvelki yazımda b&haet-® tlğim gibi, ter temiz bir otelde yerleştikten annra artık rahatça, düşünceniz etrafı görmeğe başlamıştım. Çünkü Pariste otel meselesi mühimdir.. Koskoca turist şehrinde her köşede mükemmel oteller yükselmişken. yine yer bulmağa lrrıkAn yok:.. Her taraf kalabalık... Kahveler, lokantalar, barlar, pastahaneler temiz İnsanlarla dolu!.. O bulvarların açık kahveleri rengârenk güzel kadınların, şık tuvaletlerin bir meşheri!.. Şanzelize her saat bir ael gibi akan, fakat buna rağmen bir "kor-ne’* bir "düdük” aeal olmadan akan otomobillerle kaynıyor!.. Husua! lüks! otomobiller yan taraflarda, çok geniş yayakaldınmlannın kenarında çapraz sıralanmış,., Paris taksileri, bu bizim lüks derdine düşerek, memlekete soktuğumuz. radyolu kocaman arabalar yanında minimini kalıyor.. Fakat muntazam İşliyor... Her geçit yerinde, her köşede muntazam seyrüsefer lâmbalon yanıyor... Tertemiz pırıl pınl lâcivert ünlformalarlyle Paris polisini bu sefer çok şık buldum... Ellerinde bembeyaz eldivenleri ve bembeyaz sopalan İle bu akını ne güzel idare ediyorlar!.. Parisliler bu polislere le baton blanc adını takmışlar (beyaz bastonlar).. Yürümesini bilen yaya halk, birbirine çarpmıyor, omuzlamıyor!.. Ve bu koca bulvarlar bir yürüyüş ve hareket ahengi içinde insanın alnirierini bozmuyor! Parisin mayıs ayı çok güzeldir. Her taraf yemyeşil, insanın yüzüne güler.. Sıcak
. *
fazla yoktur... Sabahlan erken otelimden çıkınca, Şanzelize üzerinde-ylm... Sokaklar yıkanmış, toz toprak namına bir şey yok!.. Güzel havanın bu temizlik İçinde, yüreğinizi okşadığını, ciğerlerinize toz yerine, temiz hava girdiğini hissedersiniz... Otobüsler her dakikada bir gelir... Duraklarda kimse, kimsenin üstüne çıkmadığı gibi, bekleme direğinden koparılan sıra numarasiyle herkes sırasını bulur ve otobüste oturacak yer dolunca, artık kimse binemez! Bu otobüslerde, hiç üstüste yığılmış, sıkışılmış vaziyet yoktur... Çünkü çok sık gelir mübarekler!. Ve ayakta ancak dış sahanlıkta durulur.. Tabi! yüzüne öksüren, ayağına basan da olma, dığı İçin, insan sinirlenmeden yol a-lır!.. Ben. bu gibi seyahatlerde her şeyi iyice görmek isterim, ararım. Bütün dolaştığım sokaklarda, gezdiğim küçük kartlyeierde; tecessüsle, merakla her şeye dikkat ederim... Bu Pariste partal kıyafetli insan, dilenci ve sinek yoktur! Üstünü başını süpürmemiş kirli, tozlu, sakalı üç günlük traşlı, şapkasının kordelâsına yağ çıkmış bir İnsana rastlamadım!. Bu sokaklarda herkesin kundurası da temiz! Bu acaba refahı mı, yoksa İnsanın ihtimamını mı gösterir? Bu İşler bence, fertlerin terbiye meselesidir. Para ile münasebeti yoktur. Ben, evimde senelerden beri sabahlan kunduralarımı boyar ve öyle giyerim.
Fakat hail vakti yerinde bir çok kimselerin bir gün evvelki kirli kundura ile sokağa çıktıklannı görmü-şümdür... Neyse geçelim Parise.
Restoranlar hıncahınç dolu!. Fakat bize göre pahalı. Bu pahalılığa mukabil her şeyin halisi ve iyisi!. Sütler pastörize ve lezzetli... Tereyaglar, te-reyag!. İki sene evvel bu Pariste tere-yag, şeker bulunmazken simsiyah yenmiyecek derece berbat ekmek yenirken; bugün ne isterseniz en iyisi var... Ekmekler bembeyaz francala, tereyağı ar mis gibi çanaklar dolusu!, tyi çayın lezzetini senelerden sonra, burada tadabildim... Her lokantada, en ucuzunda bile mide bozmadan yemek yenebilir. Belki aynı kalite olan malzemenin pahalı lokantada hazırlanış tarzı ve o yerin atmosferi bir fiyat yüksekliği yaratabilir... Fakat bu pahalı lokantalar hakikaten çok İtinalı ve zevkle yemek yiyenlerle de doludur... Meselâ Kafe dö Pari'de bir öğle yemeği bizim para ile tek başınıza 30 liraya yendiği gibi bu yemeği basit bir lokantada sekiz liraya yiyebilirsiniz... Fakat bu otuz liranın yemek seremonisi ve lezzeti öyle herkese anlatılabilecek derecede kolay değildir!.
Paris, bütün dünyanın akın ettiği bir yer!.. Ecnebilerin sayısı o kadar çok ki. her yerde İngilizce, İtalyanca. Almanca, İsviçre diyalekti, İsveç. Holanda velhasıl türlü lisan konuşan turistler dolu!.. Nasıl olmaz ki? Her tarafta, herkese göre eğlence, her caddede herkesin istirahat edebileceği oteller... Müzeler, sanat ve güzel sanat meşherleri, beynelmilel sergiler!.. Rafine bir zevkle hazırlanmış eşyaların en güzelleri!..
En basit, maddi değeri belki hiç o-lan hediyelik eşyalar da o kadar değişik çeşitler, o kadar zarif parçalar var kİ... Bütün ecnebiler bu "güzel” şeylere dünya kadar paralar, dövizler bırakıyorlar!.. Mağazaların came-kânları insanı mıknatıs gibi çeker.. Bu mıknatıs kuvvette, mutlak bir güzel buluşun harikulâde numunelerini görürsünüz...
Sokaklarda yürürken rahatsız olmazsınız... Kaldırımda giderken çukura saplanmazsınız... Tiyatronun mükemmeli, müziğin, konserlerin envai... Her mevsim açılan güzel sanat; dekoratif sanat sergileri... Velhasıl bir yabancıyı çekecek her türlü kuvvet Pariste mevcut... Nasıl turist gel-
Konforun en mükemmeli, eğlencenin en sihirlisi Paristedir. Buraya turist gelmez de kim gelir ?
mez buraya?.. Bir kere, para aarfe-den adam tabii eğlenmek, yahut hem eğlenmek hem dinlenmek ister!. Sade Pariain "Nötre Dajme”ını görmek İçin seyahat eden yoktur!.. Pariain İlkbahar mevsimi geçer geçmez; yazın, bu turistler deniz ve dağ sayfiyelerine akın «kın yine hücum, ederler... Fran-sanm "Riviyera"sı her mevsim doludur... Yazın plftj zamanı Nla, Kan bütün sahil boyunca ta "Manton"dan "Sen Rafaei”e kadar bütün otellerde yer bulunmaz: Hem ne oteller?. Burada yabancılar her İstediklerini bulurlar... Konforun en mükemmeli, eğlencenin en sihirlisi düşünülmüş, hazırlanmıştır. işte buralara böylece turistler akın ederler... Pariste turistik bürodan tahkik ettirdiğime göre; 1949 martından 1950 martına kadar Fransaya turistlerin bıraktıkları döviz nedir biliyor musunuz? Ben. İnanamamıştım. sonra tekrar teyit olundu; altı yüz milyon dolar!.. Evet, bir senede turistler Fransaya bu parayı
Yazan : Kenan TEMİZAN
bırakıyorlar!., işte, bu refahın baş gelirlerinden biri!., fçim sızlaya aızla-ya güzel memleketimi, o canım Boğazı. Adaları düşündüm .. Neler olmaz bu güzel yerlerde?..
Halbuki bugün, oturacak, oturabilecek ne bir otel, ne bir pansiyon vardır. En partal otellerin kuyruklarına birer "lüks" tabiri takılmıştır. Çıldırır Lnsan!. Bunu kat’! olarak söylüyorum ki, ne bizim Boğazımızın, ne A-dalanmızın; bu renkler, bu ihtişam içinde ve bu güzel tablatle birleşmiş bir oşi hiç bir yerde yoktur!. Fakat İşte yalnız bu kâfi gelmiyor!.. AvrupalI zihniyet İle, turist ne demektir, konfor nedir, temizlik nedir, otel nasıl olur? Bunları da bilmek ve yapmak lâzımdır ki. biz bu ciheti pek anlayamıyoruz gibi geliyor bana. A-cınm turizm kurum unun hayalâtı-na!..
Gelecek yazımda Devlet Denizyolları acentemizden de bahsedeceğim^
HİKÂYE |
Başarılı bir metod
BÜYÜK ve tanınmış antikacı mağazasının sahibi Herr Gritt, "Hakikaten güzel bir parça,, dedi. "Fakat ne kadar kıymetli olursa olsun tek bir parça için bu kadar yüksek flat veremeyiz ki,.?'
Son derece güzel ve zevkli giyinmiş olan genç kadın, içini çekti: "Bende bütün takım var.
Aile yadigârı gümüş bu. Ama ben bu tek parçayı bile elden çıkarıcıya kıyamıyorum. Eğer şu anda ve muhakkak paraya ihtiyacım olsaydı bunu satmayı aklımdan bile geçirmezdim."
Fakat, antikacının bütün takımı beraber sattığı takdirde istifadesinin daha çok olacağını, ayrı satılan parçaların kıymetlerini kaybettiklerini anlatması üzerine genç kadın gönlü kanıyarak bu işe razı oldu. Şehrin kibar bir semtinde bulunan evinin adres'nl verdi ve ertesi günü eve gelmesini antikacıdan rica etti.
Herr Gritt, hakiki Biedermir bir büfenin kristalleri arkasında duran takımı görünce iyi bir alış veriş yapacağını anladı ve sevindi. Genç kadına bu takım için İyi bir flat verecekti. Çünkü saıon kıymetli ve nadide eşya İle doluydu. Bu eşyanın tek bir parçasını bile rakiplerine kaptırmama-lıydl.
En amansız düşmanının bile uygun bulacağı bir fiat verdi. Bu para, yanında taşımayı itiyat e-dinmemiş olduğu bir yekûna vardığı İçin de bir çek yazıp hareketlerini sessiz ve yaşlı gözlerle takip eden genç kadına uzattı. Antikacı çırağı, takımın parçalarını ayn ayrı ve itina ile paket yapmıya uğraşırken birden odanın kapısı açıldı, genç bir adam içeri girdi, genç kadının üsti\ne atıldı, elinden çeki aldı ve patça parça edip şömineye fırlattı.
Bütün bunlar bir saniye içinde olup bitmişti. Erkek şimdi, karşısında tirtir titriyen kadına bağırıyordu: "Aile yadigârı olan gümüşleri yok etmeyi ben sana gösteririm!”. Gözleri hiddet ateşi 1-çlnde parıldıyor, soluklan heyecandan sıklaşıyordu. "Siz, bayım, bir kadının tecrübesizliğinden, bilgisizliğinden faydalanmak Istı-yen siz de çabuk kapı dışarı!" diye bağırarak şaşınp kalmış o-lan antikacıya kapıyı gösterdi.
Herr Gritt evden çıkıp gitti. Kelepiri kaçırmıştı. Belki daha ümitsizliğe düşmemek lâzımdı. Böyle vakalara çok rastlanırdı. İnsanlar miras olarak elde ettikleri bu kıymetlere önceleri çok bağlanırlordı. Ama açlık tehdidi başlayınca İster istemez onları satmıya karar verirlerdi...
O gün öğleden sonra genç kadından bir yıldırım mektubu aldı. Mektupta genç kadın o tatsız
Çeviren: Zahide öneren hâdiseyi unutmasını rica ediyor, erkek kardeşinin bir sinir buhranı yüzünden böyle parladığını, gümüşlerin kendisine ait olduğunu, onları satmıya karar vermiş bulunduğunu ve birkaç gün sonra kendisini tekrar eve gelmesini rica edeceğini bildiriyordu. Düçüncele-rinin İsabeti İşte bu suretle de te-eyyüd ediyordu.
★
Antikacı, bankanın çekin ö-denmiş olduğunu bildiren mektubunu alınca: "Acayip, dedi, bunu nasıl yapabilir? Çeki yırtıp şömineye ateşin ortasına attığını gözlerimle gördüm.,,
Hemen polise koştu, az zaman lonra da yanında bir detektif bu-unduğu halde kibar muhitteki evin tapısını vahyordu. ihtiyar bir hizmetçi kapıyı açtı ve ziyaretçileri salona aldı. Kıymetli takım, büfede yeril yerinde duruyordu. Ajb sonra siyahlar giyinmiş, ak saçlı bir kadın göründü.
"Ne istiyorsunuz?" diye antikacıya hitap eden sesinde biraz da hayret gizliydi.
Antikacı heyecan içinde birbirini tutmaz cümlelerle, zoraki nefes alarak: ”Çek ve takım için geldim!” diyebüdl.
Evin hanımı: "Genç bayarla erkek kardeşi seyahate çıktılar!” diyerek antikacının sözünü kesti. "Takıma gelince, takımdan ne İstiyorsunuz? Bu takım bana aittir!.”
"Size mi ait? Ama ben bunun parasını ödedim, bunun için kıymetli ve hakiki bir çek verdim...,, Kadın: "Ama ben sizi lik defa görüyorum,..” dedi, sonra “Evet şimdi anlıyorum" diye devam etti "Bana yüzde vermemek için a-cele sırra kadem basan kiracılarım sizi aldatmış, benim gümüşlerimi satmak istemiş olacaklar...”
İhtiyar kadından özür diliyerek ayrılmak ve işi polise havale etmekten başka yapacakları kalmamıştı.
★
Aynı saatte genç kadın da kardeş süsünü verdiği iş ortağı olan genç erkekle beraber komşu memleketlerden birinin başkentinde bir eve bakıyordu.
Bu ev, seçme sanat eserleriyle dolu bir apartmandı. En şahane parça da bu defa antika kristallerdi... Etraflarında fakir ve zevksiz eşyaya tahammül edemiyorlardı, yaşamak için sanat eserlerine ihtiyaçları vardı...
Genç kadın neşe içinde parıldayan gözlerle: "Bu ev uygun” dedi. "Biz bu çek metoduna sadık kalalım. Bunu fevkalâde iyi başarıyorsun. Çek yerine değersiz bh- kâğıt parçasını yaktığını ben bile göremedim...,,
İngiltere Kiralının doğum yıldönümüne htirak etmiş olan Coldstream Guard alayının 3 üncü taburu merasim provasında
28 Temmuz 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 5
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Pamuk ihracatımız ve standardizasyon
pamuk İstihsalimizin her sene art-■ makta olması bizi memnun eden bir hâdisedir, öteden beri yalnız mübrem olnnyan maddeleri istihsal eder gibi görünen memleketimizde şimdi maden cevherleriyle pamuk istihsalinin artması yarınki iktisadiyatımız üzerinde mühim tesirler yapacak ve umumi refahın belirmesinde büyük bir Amil olacaktır. Onun için pamuklarımızın dalma artacak bir istihsal faaliyetine kavuşmasını memnuniyetle görmekteyiz.
Pamuk istihsalimizin memleketimizdeki büyük ehemmiyeti de onun daha ziyade orta ve büyük çiftçiler tarafından yapılmasında ve bu suretle yeni ziraat usullerinin daha ziyade tatbik edilebilmesi imkânının bulunmasındadır. İstihsal masarifimizin ucuzlaşması ve rekabet imkânımızın temini için bunu çok lüzumlu görmekteyiz.
Dahilî ihtiyacımızı temin ettikten sonra şimdi artık bir ihraç malımız haline gelmiş olan ve daima artacağında şüphe edilmeyen pamuklarımızın hariçte rağbet görebilmeleri için hükümetin şimdiden kararlar almak istemesini bir noktadan şükrana değer görmekte, fakat öte taraftan da bundan bir fayda ümit etmemekteyiz. Devletçilik zihniyetimizin hâkim olduğu devirde her şeyi devletin vesayet ve garantisi İçine sokmak istediğimiz için mallarımızın kalitesi hususunda da devletin kontrolünü lüzumlu görmekte İdik. Bu sebeptendir kİ, belki eski ananelerin tesiriyle şimdi pamuk standardizasyonu düşünülmüş ve kararlar alınmak istenmiştir. Eski hükümet devrine aft o-lan bu teşebbüsün artık daha ileri gitmlyeceğinl ve pamuklarımızın standardizasyonu diye bir karar verilmeye lüzum olmadığı kanaatindeyiz.
Pamuk istihsal bölgelerimiz oldukça geniştir ve bunun gün geçtikçe daha çok artacağı kuvvetle tahmin e-lunabilir. Bu arazi üzerinde elde olunan pamuklar aynı tohumdan olsalar bile kendiliklerinden zamanla bir tasnife tâbi olacaklardır. Bunların muhtelif tiplere ayrılması ve sabit bir tasnife tâbi tutulması maddeten İmkân haricindedir. Onun için pamuklarımızı aynı tohumdan olsalar bile istihsal bölgelerine göre bir tasnife tabi tutmak ve ortalama nümune üzerine satmak muvafık olacağı kanaatindeyiz. Akala pamuğunun İzmir ve Sakarya havalisinde yetişenleri Adana akalalarına nazaran daha yüksek bir kalitededirler. Zamanla Adana a. kalalarının daha iyileşmek ve hattâ fenalaşmak İhtimalleri vardır. £>u tesbit edllemlyen vaziyete göre bir tip vücuda getirmek ve bunu standardizasyona tâbi tutmak imkânsızdır.
Pamuk ticaretinde en mühim nokta satılacak pamuğun kâfi miktarda nü-munesinin esas tutulmasıdır. Bu nü-muneye göre satılan pamuğun satılmış olduğu memlekette arbitrajı yapılır ve nümunesine muvafık olduğu takdirde tesellüm muamelesi icra olunur. Bütün dünyada mer'l Livcr-pool, New-York ve Bremen arbitrajlarından bilhassa Bremen arbitrajı en pratik ve adilâne olanıdır ve AL manvadan maada memleketlerde de tatbik edilmektedir. Pamuk; satın a-lan memleketin limanına geldiği vakit satan ve satın alanın tavzif ettiği firmaların mümessilleri huzurunda her balyadan kâfi miktarda nümune-ler çekilir ve bunlardan yapılacak harmanlar satan ve satın alanın isimleri yazılmamak suretiyle numaraya tâbi tutularak arbitraj dairesine gönderilir. Arbitrajda pamuğun satın a-lındığı zaman görülen nümunesinden üstün olması satıcı firmanın şeref ve itibarını arttırır. Nümuneslnden dü-
Habib Edib-Törehan
?ük olan mallar için aradaki farkın tediyesi icap eder. Bu hükme derhal mutavaat ederek farkı Ödeyen firmaların itibarları iade edilir ve kendileriyle yeniden münasebet tesisi imkânları hasıl olur. Aksi halde o firma için yeniden iş görmek bir hayli müşküldür. Memleketimizden satılmış olan bazı pamukların arbitraj farklarını ödememek İçin o zamanki bütün teşkilâtımızın harekete geçtiği görülmüştür. Hariçte Türk vatandaşına ait İşlerin himaye ve müdafaa e-dilmiş olması şüphesiz ki, şayanı memnuniyettir. Fakat böyle sırf nü-münesine uymayan mal sattığı için bir tacirin himaye edilmesi ve resmi makamların bu işler uğrunda çalışması ticaretimiz için zararlı olmuştur. Biz hariç ile çalışacak tacirlerin artık beynelmilel usullere vâkıf olmasını ve yaptığı işin neticelerini evvelinden hesap ederek hareket et -meşini muvafık görmekteyiz.
Şimdi pamuklarımız için standardizasyon usulünü kabul edecek olursak bundan fayda yerine bir hayli zararlar bekllycbiliriz. İlk iş olarak bu standardizasyonun nasıl yapılacağını bir nizamname ile tesbit etmekliğin pek zor olduğunu takdir etmek İcap eder. Memleketimizin muhtelif mır.-takalarında irili ufaklı bir çok prese yerleri vardır. Pamuğun buralarda şimdiye kadar zaten bir kontrolü yapılmakta idi. Bunların yine oralarda ayrı bir kontrole tâbi tutulması fuzuli bir muamele olacaktır. Standardizasyon, yani tip teşkili ise ayrı bir muameledir ve ufak partiler için bunun yapılması maddeten imkânsızdır İhraç iskelelerinde yapılacak kontrolün ise neye hizmet edeceğini bilemiyoruz. Malını nümunesine göre satmıç ve bu nümuneye muvafık çıkacağına emin olmuş bir tacire söylenecek bir şey olmadığını tahmin ediyoruz. Bundan başka pamuk kontrolü başlı-başına vukufa lüzum gösteren bir şeydir. Memleketimiz İçin henüz yeni bir ihraç malı olmaya başlayan pamuk İçLn kâfi derecede bilgili memur bulacağımızdan da şüphe etmekteyiz Bundan başka şayet standardizasyon usulünü tatbik edecek olursak pamukların satılan memlekette nümunesine muvafık görülmemesinden mütevellit ihtilâfların halli yolları zorlaşmış olacaktır. Çünkü bir taraftan satın alan firma arbitraja istinauen düşük derece farkını talep ederken, malı satan tüccarımız da pamuklarının Türk makamları tarafından kontrol edildiğini ve muvafık görüldüğünü iddia edecek ve bir çok tereddüt ve ihtilâflı vaziyetler hasıl olacaktır. Bütün bunların önüne geçmek ve ticaretimizi tacirlerimizin mesuliyetlerine bırakmak için arbitrajların memleketimizde de kabul edildiğini bildirmek ve nümunesine muvafık mal satmayan tüccarın uzun muame leîere muhtaç kalmaksızın tazminatını tediye etmesi için memleketimizde de takibata düçar olabilmeleri imkânının temin edilmesini pamuk ticaret ve ihracatımız İçin kâfi bir tedbir olarak telâkki etmekteyiz. Zaten gün geçtikçe artacağım kuvvetle tahmin ettiğimiz pamuk için memleketimizde de kuvvetli ihracat firmaları teessüs edecek ve onlar satacakları malların kalitesine belki hükümetten ziyade ehemmiyet vereceklerdir. Çünkü demokrasi yolunda yürümek İçin dünyanın en medenî milletlerinden daha fazla bir olgunluk göstermiş o-len Türk Milletinin tacirleri de artık medenî Aleme yakışan bir dürüstlük sayesinde nümunesine muvafık mal göndermekte büyük bir dikkat gösterecek ve sermayelerinin kasalarındaki paradan ziyade isimleri olduğunu daima hatırlayacaklardır.
Bursada yaş koza piyasası kapandı
Bursa, 25 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — 1950 kampanyası yaş koza satışı sona ermiştir. Kampanyanın bu kadar erken sona ermesinin sebebi, havaların gayet müsait gitmesi ve hem de geçen sene çok mahsul karşısında az alıcı olması dola-yisiyle bu sene müstahsilin az koza tutmasıdır. 1948 senesinde 60 gün. 1949 senesinde 51 gün devam eden satışlar bu sene 39 günde nihayet-lenmişttr. Bu senenin yaş koza mik-tari: 1.002.891 kilodur kİ, bunun 955.973 kilosu âlâ koza, 34.099 kilosu çlpez koza, 12.819 kilosu tohumluk kozadır.
Geçen senek! mahsulden 178.975 kilo kadar eksiklik vardır. Geçen se-nekl yaş koza miktarı 1.181.868 kilo idi. Bu sene koza miktan az olduğundan alıcılar piyasaya hararetle girmişlerdir. Fakat fiyatlar geçen senekinden düşüktür. Geçen sene ortalama fiyat 212 kuruşken, bu sene ISO kuruştur. Tohumluk koza fiyatlarında da bir düşüklük mevcuttur. Geçen sene 330 kuruş olan ortalama fiyat, bu sene 292 kuruştur. Bunların neticesi olarak, yaş koza piyasasında devreden para miktarı da düşüktür. Bu sene 1.787.085 liralık satış olmuştur. Geçen sene ise 2.484 422 liralık satış olmuştur.
Bu sene satışlar geçen seneye nazaran daha disiplinli olmuş, müstahsil kozalarını emniyet içinde satmıştır. Koza Borsası bu seneye kadar kullanılan eski; asma kantarları bırakarak. otomatik basküllerle tartı emniyetini bir kat daha sağlamayı karar altına almıştır. Bu sayede daha az ve kalifiye memurlarla, daha sistemli bir şekilde 1951 kampanyasına girilecektir. Bu seneki satışlardan tüccar memnun İse de, müstahsil kozalarının ucuz fiyatla satılmasından şikâyetçidir. Bazı köylerde ise müstahsil dut ağaçlarım kökünden kesmekte, hem de bir daha koza tutnııyacağını söylemektedir. Bu durum karşısında gelecek seneye mahsulün daha az olacağı sanılmaktadır.
Elâzığda yağ fiyatları
Elâzığ (Hususî) — Şehrimiz piyasasında erimemiş sadeyağ 300 kuruştan 275 kuruşa kadar düşmüştür.
Kısa Haberler
Yunan üzüm ihracatı
★ Atina (Hususi) — Yunan üzümlerinin ihracatına prim vermek için, Yunan bütçesine takriben 250.000 sterlinglik bir kredi konulmuştur. Milli Ekonomi Bakanlığına gelen haberlere nazaran, İsveç, bu yıl takriben 500.000 İsveç kronluk Yunan üzümü satın alacaktır.
Marshall Yardımından istifade eden memleketlerle, Birleşik Amerika arasındaki ticaret
★ VVashlngton (Hususî) — Mar-shall Plânınmdan istifade eden memleketlere yapılan Amerikan ihracatı 233.100.000 dolar olarak kıymetlendirllmektedir. Nisan a-yındaki rakamlara nispetle mayıs ayı içinde elde edilen rakamlar % 11 nispetinde bir düşüklük gösteriyor. Bu netice, Amerikan Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanmaktadır.
Marshall Plânından istifade e-den memleketlerden mayıs ayı içerisinde ve Amerika tarafından yapılan ithalat İse 83.400.000 o-larak gösterilmektedir. Nisan a-yındakl rakamlarla yapılan mukayese neticesinde mayıs ile nisan ayları arasındaki fark % 4 bir artma yani. 10.000.100.000 dolarlık bir fazlalık gösteriyor.
Buğday toplayan makine
Her tarafta hasat devam ediyor
Toprak Mahsulleri Ofisi ve tüccar, köylüden mal alıyor
İstihsal bölgelerinden Ticaret Bor-sasına gelen haberlere göre, her tarafta buğday mahsulünün hasadına başlanmıştır. Bilindiği gibi Toprak Mahsulleri Ofisi de muhtelif bölgelerde geçen seneki fiyat baremi üzerinden mübayaatına devam etmektedir. Ofisten başka tacir de istihsal bölgelerinde buğday satın almaktadır.
Ticaret Borsasına gelen haberlere göre, Polatlıda birinci kalitede yumuşak buğday fiyatı 31 kuruştan satılmaktadır. Trakyanın muhtelif yerlerinde sert buğday 26.50 kuruştan arpa ise 16-20 kuruş arasında muamele görmektedir. Elâzığda yemlik arpa fiyatı 17 kuruş, sert buğday 26 kuruş, yumuşak buğday 30 kuruşa satılmaktadır.
Buğday ve arpa fiyatları mûtedil olduğu halde, mısır fiyatları yükselmeye mütemayildir, tki hafta evvel beyaz mısır, İstanbul Ticaret Borsa-sında 19.10 kuruştan muamele gör-
Amerikalılar, Almanlardan 100,000 ton hurda demir ve çelik satın alıyorlar
Frankfurt 25 (Hususî) — Amerikan çelik sanayii mümessilleri Almanlarla bir anlaşma yaparak 4,000,000 dolar mukabilinde 100.000 ton hurda domlr satın alma lmkâ. nını elde etmişlerdir. New-York’takİ “Hurda Demir ve Çelik Korporas-yon”u mubayaada mütevassıt rolünü oynayacak ve malî “Carnegie of Illinois” ya satacaktır.
Ekmek fabrikası kuruluyor
Sermayedar bir müteşebbis, Meçi-dlyeköyünde bir ekmek fabrikası kurmaya teşebbüs etmiştir Fabrikanın inşasına başlanmıştır. Altı ay sonra bu fabrikada yapılacak ekmekler, kamyonetler vasıüısiyle bayilere tevzi edilecektir.
müştü. Halbuki dün Bandırma menşeli bir mısır partisi 20 kuruştan satılmıştır. Mısır fiyatlarındaki yükselişin bir sebebi, Karadeniz bölgesinde mısıra karşı olan isteklerin artmasıdır.
Kauçuk fiyatları
Lâstik fabrikatörleri bir toplantı yaptı
Kauçuk lşliyen fabrikatörlerden bir grup. Bölge Sanayi Birliğinde toplanarak, yurdumuzun İhtiyacı için kauçuk ithali imkânlarını araştırmışlardır. Bilindiği gibi, Kore harbi yüzünden birçok maddeler arasında kauçuk fiyatı da yükselmişti. Şehrimiz piyasasında bir ay evvel 130-140 kuruş olan kauçuk şimdi 270 kuruştur.
Fabrikatörler, kauçuk ithali için hükümetin döviz vermesi hususunda alâkadar makamlara müracaat etmeğe karar vermişlerdir.
Batı Almanyanın istihsal edeceği kömür ve çelik
Londra, 25 A.A. (AFP) — Batı Almanyaya müsaade edilen senelik 11 milyon ton kömür istihsalinin arttırılması meselesinin bugün Londra-da açılacak olan Atlantik Paktı Konseyi konferansında bahis konusu e-düeceğine dair haberler yetkili çevreler tarafından tekzip edilmektedir.
Ayni çevrelerde belirtildiğine göre, Almanyanın çelik istihsali meselesi dışişleri bakan yardımcılarının yetkisi dahilinde değildir, hattâ konferans gündeminde bile bulunmamaktadır.
ilâve edildiğine göre, olsa olsa bilâhare 12 lere değil. 3 dışişleri bakanına ağustos, eylül ayları içinde Lake Success'te toplandıkları zaman bir tavsiye mahiyetinde arzedilebile-cek İstişareler bahis mevzuu ola-
* billrj
Monnet Plânı
İFAN Monnet İsmi Fransa dışında * pek az tanınmıştır. Halbuki beş yıllık Fransız plânını, resmi adiyle “Modernleştirme ve cihazlarıdırma plânTnıj halkın tabiriyle de kısaca “Monnet Plânf’nı hazırlayan ve bu plânın tatbikiyle Fransanın İktisadî kalkınmasını sağlayan Jean Mon-net’dlr.
Onun sayesindedir ki, Fransa, daha henüz Marshall Yardımı bahis konusu olmadan, ecnebi yardımı olsa da olmasa da, işlerini yoluna koymağa muktedir olduğunu eşe dosta te3İim ettirebilmiştir. Monnet'nin ve Monnet Plânının elde ettiği muvaffakiyetler sayesindedir ki, Fransa, dünya çapındaki konseylerde yine eski itibarını kazanmak üzere bulunmaktadır.
Fransız Hükümeti, bundan birkaç ay önce 200 sayfalık bir Mavi Kitap yayınladı. Fransızların kurtuluş gününden beri bundan daha ümit verici bir kitap okumadıkları muhakkaktır.
Halbuki Fransa, harpten önce diğer büyük devletlere nazaran bir hayli geri durumda idi. İstihsal imkânlarının en az üçte biri muattal bir halde idi. Teşebbüs fikri tamamen kaybolmuş gibi idi. Sermaye yatırımları ancak zararları telâfi edebilecek nispetlere ulaşıyordu. Fransız patronları tesisatlarını yeniieyemiyorlardı. Makinelerin bir çoğu 20-25 senelikti, istihsal cihazları yıpranmış, modası geçmişti ve verimleri İngiliz sanayiine nazaran oldukça düşüktü. Büyük Britan.vadaki 10 traktöre mukabil Fransada ancak tek bir traktör vardı. Ve tabiî bu kısır verim karşısında ücretler de düşük oluyor ve hayat seviyesi süratle aşağıya, doğru kayıyordu.
İşin asıl mühim ve hattâ vahim safhası da şu idi ki, bu düşük hayat seviyesini muayyen bir satıhta tutabilmek İçin, evvelki nesiller tarafından biriktirilmiş olan İhtiyatları, tedricî bir şekilde de olsa, durmadan harcamak mecburiyeti hâsıl olmakta İdi.
İkinci Dünya Savaşında hu ihtiyatlar tamamen tükendi. Esasen eskimiş olan sınaî tesisat harpte büsbütün kullanılmaz bir hale geldi.
işte 194.5 te Fransız sanayiinin durumu bu merkezde idi. Hükümet Monnet’ye başvurarak Fransız iktisadiyatının ve sanayiinin o günkü hakiki durumunu tesbit etmesini ve bir kalkınma plânı hazırlamasını İstedi.
Monnet, varılması İstenen gayeyi tâyin etmeden plânlar hazırlamanın faydasızhğma kani olduğundan, evvelâ şu hedefleri tesbit etti:
1946 bitiminden evvel 1938 deki seviyeye ve 1948 nihayetinden önce de (iki harp arası devresinin en müreffeh devri olan) 1929 daki seviyeye ulaşmak; ve 1950 senesi biterken bu seviyeyi yüzde 25 nispetinde aşmak. Büyük ve modern bir milletin iktisa-1 diyatı bilhassa maden kömürüne, e-lektriğe, çeliğe, çimentoya, ziraî teçhizata ve taşıt vasıta ve imkânlarına dayandığından evvelâ bu esas unsurların teminine çalışıldı.
Bugiln Fransız istihsalâtı harpten önceki en yüksek seviyeye varmış bulunuyor.
Ziraat 1950 senesi için tesbit edilen hedefe ulaşmış olduğu gibi Fransız çiftlikleri de en modem âletlerle teçhiz edilmiştir. Bu suretle istihsalin artmasını ve hızlandırılmasını İstihdaf eden plânın İlk safhası tahakkuk etmiş bulunuyor. Şimdi de dış piyasalarda ecnebi mallarla rekabet edebilmek maksadiyle istihsalin kalitesini yükseltmek gayesini güden ikinci merhalenin gerçekleşmesine çalışılıyor.
Bir hayli geri durumda olan ve hele 1945 te müflis vaziyetine düşen Fransız iktisadiyatı bugün artık kalkınmasını sağlamış vaziyettedir ve bu değişikliğin asıl dikkate şayan tarafı, tamamiyle demokratik usullerle gerçekleştirilmiş olmasındadır.
Fransızlara Hitlcrvarl veya Stalln-
Nakleden: Necdet SELENER kârî bir beş yıllık plânı kabul ettirmek hemen hemen imkânsızdı. Diğer taraftan İngiliz Maliye Bakanı Cripps’ın perhizkâr metodlan da Fransada tatbik sahası bulamazdı. Fransızlar ancak bir İşe akıllan ya* tarsa devlet ve hükümetle işbirliği e-derler.
Bu itibarla plânı idare eden kimsenin birinci sınıf bir iktisatçı ve ince bir diplomat olduktan başka halkın nabzını elinde tutan bir psikolog olması da şarttır.
Monnet, bütün bu meziyetlere faz-lasiyle. sahip olduğunu göstermiştir, ismini verdiği plânın tatbikına başlandığı günden bugüne kadar bir çok partiler gelmiş, geçmiş, bir çok hükümetler iktidara geçip düşmüştür. Fakat Monnet ve plânı hiç bir sarsıntıya maruz kalmadan yollarına devam etmektedirler.
Monnet Plânının Genelkurmayı çok mahdut bir kadro ile çalıştığı halde memleketin bütün hakiki değerlerinden istifade etmektedir. Her biri kendi sahasında birer kıymet olan yüksek memurlar, sanayiciler, sendikalar mensuplan, İş adamları, teknlsiyen-ler, mütehassıslar ve İdare adamlan 18 büyük komite halinde Monnet Plânının tahakkukuna çalışıyorlar.
Arada mutabakat hâsıl olunca - Monnet herhangi idarel maalah&tçı bir siyaset kullanmaktaysa İkna yo-liyle fikirleri bir noktada birleştirmeyi tercih eder ve bunda da ekseriya muvaffak olur- artık yapılacak iş mütehassıslann tavsiyelerine uymaktan ibarettir.
Teşkilâtın çalışma şekil ve tara hakkında Monnet şöyle diyor: “Siyasetle hiç bir alâkamız yoktur. Fransa Bankası umum müdüründen ziraat İşçileri mümessiline kadar hepimizin tek gayesi plânımızın tahakkukudur. Mevzuumuz siyasetten tamamiyle ayrı ve müstakildir. Biz herhangi bir hedefe göz dikince, mütehassıslarımı» ve teknisiyenlerimlz o gayeye varmanın yolunu müştereken bulmakta hiç bir güçlük çekmiyorlar, işin tâ bidayetinden beri beni en çok ümide düşüren işte bu müşahedem olmuştur. Plânın idarecileri olmak sıfatiyle bize düşen vazife de alman kararlan koordine etmek ve elimizdeki İmkânları tam verimle kullanarak ta t bl kına nezaret etmektir. Bir meselenin hallinde doğrudan doğruya ilgili olan kimseler bu hedefe varmak için benimle burada işbirliği ederler.
Bu suretle plân bütün millete mal edilmiş olur. Milletin sinesinden çıkan bu teşkilât, şimdilik ithalâtımızın hemen hemen yarısını tanzim eden Marshall Yardımı sona erdiği zaman, iktisadi kalkınmamızı sağlamak va-zLfesinin başında bulunacak ve eminim ki, bu işi başan ile yürütebilecektir.,,
Fındık fiyatları 210 kuruş kadar yükseldi
Ticaret Borsasında 1950 fındık mahsulü üzenne hararetli muameleler olmaktadır. Bilindiği gibi. 1950 mahsulü 16-20 milyon kilo arasında tahmin edildiği için, tacir alivre İşlere girişmek hususunda tereddüt e-diyordu. Fakat rekolte hakkında kati bilgiler elde edildikten sonra, tacir, vadeli satışlara karşı daha e-min bir surette hareket etmeye başlamıştır.
Dün Ticaret Borsasında, eylül teslimi, Ordu malı İç fındık fiyah 2Û0 kuruştan 210 kuruşa kadar yükselmiştir. Fındık tacirlerinin ifadelerine göre, bu sene fındık fiyatı 200 kuruştan aşağı düşmiyecektir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, mahsulün geçen seneye nazaran yarıdan a-şağı olması, fiyatların bu seviyede kalmasını temin edecektir.
25/VI//I950 Sah
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsasında »ıtsır fiyatları İlerleme kaydetmiştir. Ti/Hfe ve 2/apa^ı satışları hararetini muhafaza etmektedir. Keten tohumu İse düne nazaran İki kuruş daha yükselmiştir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Borsa-sı ise durgun bir devre geçirmiştir. Yalnız yüzde 7 faizli MIH! Müdafaa Tahvilleri üzerine az miktarda muamele olmuştur. Alh>\ piyasası istikrarsız hır durum arzetmektedir. Dün yine altın piyaaa^ın. da düşüklük müşahede edilmiştir.
İzmir t
Bugün BorsadH çekirdeksiz kuru Ü-/lim piyasası yine 9 numara üzerine ha. reketli geçmiş, 600 çuval kadar satış yapılmış, fiat yine yükselmiştir. Stok miktan gittikçe azalmaktadır. Pamuk piyasası da canlılığını muhafaza etmektedir. Muamele miktan pek fazla değildir. Pamuk yağı piyasası gayet sağlamdır. Elde hemen hemen hiç mal kalmamıştır. Fiat çok yükselmiştir. Pamuk çekirdeği ile alıcı alâkadardır ve piyasa isteklidir.
1
100
100
100
100
100
1.00
100
100
100
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Sterllng ......
Dolar
Fr Frangı .• İsviçre Fr ... Belç. Fr ...... İsveç Kr......
Florin .....-
Liret ••••••>••• Drahmi
Escoudos .....
Açılış
7.M9—
280.25
0.80
84.67
5.60
54 İZM)
73 6840
0 11128
0 01876
9 7390
Altınlar
Külçe YeıK Gr.
Külçe DrgusBa
Cumhuriyet ... Reşat
Harnlt
Gulden .......
Ingiliz .....
Fransız kok ... Napoleon L1J .. İsviçre .....
Bugün Lira
ÖJ2
36 75
38 10
31 75
32 20
45 10
New.Tork’tn ı onsu: S 35
Gümüş, Plâtin
GOmüo Gr
Plûtin “ ......
ESHAM VE TAHVİLÂI
Devlet Tahvilleri
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Kapanış
7.89—
280—
0.80
01.67 5.00
51 1250
73.6840 ü 44128
0.0)870
9.7391)
Eski kur
Lira
5.11
30 30
34 —
45.—
Kn aşağı l£n yukarı
10.-
11 -
Zürich Borsası (Serbest)
23.0.1960
Durumu
Türk Llrutn ....
Dolar ...........
Sterllng ........
Franaıs Frnnjn
İsviçre Pratiği
En aşağı t 05 4.32
11.10
1 10
En yuknr
I 16
4 81 1/7
11.20
I 24
%6
%6
%4
İkramiyen tahviller 1033 Ergani .... 193b Ikramlyell .
Milli Mlidahuı I 1941
194)
1/2
•••••
Kapanış
(•»
Bugün
Em İd Kapanış
BugllD
Son Kapanıq
TcO
%6
Te7 %7
%7 %7
%7
%7
%7
%7
%7
• ••••••«««
Ürmırvolu IV ........
Demiryolu V 1949 ikramiye!!
Diğerleri
Demiryolu VI «.... t
11
111 ••••*•
L. .••••• LL
l .....
1 .....
SIvaa-Erzurum I...
11.-V11...
1...
11...
111... 1...
u...
111...
IV...
194) Kalkınma
1949 1948 MIHI 1919 I934
1034 1941 1941 1941 Milli
••
• t
İstikrazı istikrazı Müdafaa
• V
• A ••
Demiryolu
Müdafaa
• •
23—
99—
20.50
99—
07.70
98.65
24—
22—
21.-
100—
100—
100—
no—
98.-
98— 119—
98.— 100—
99—
OH— 20 30
100—
21.6)
22—
22—
21.45
22—
20.90
21.20
ti
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası Anadolu D.î. Tertip A/8. • • Q 20.60 02.60 20 20 L1L- 69.- 67.50
0» „ Mümes. Senet. 63—
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası 123— 120,25
TÜrklyo îş Bankası 30—
Türk Ticaret Bankası 5— 6—
Arfilan Çimento 15.25 10.75
Sark Değirmencilik 23.26 23.50
Milli Reanürann 16— 10.25
Ecnebi Tahviller
172 -
Mtıur Xrrdl Fönslve 1903
Hububatı
Buğday yumuşak (TOc.)
Buğday Otla ...
Arpa yemlik (dökme) .....
Mısır sun (çuvalı) .....
FriHUlya tombul
Faaulya Çalı şort ......
Kuşyeml ................
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil .........
Nobut natürel
Yağlı tohumlar ı
Ayçiçeği lobumu
Keten tohumu
Kendir tohumu w...........
8ıteaıp ..........
Yor fıstığı kabuklu ......
Kuru Mryvnlnr ı
Fındık (kabuklu aîvrl)
Fındık (tç tombul)
Ceviz (kabuklu) ....«...
Ceviz (Iç natürel) •• •• ••
Dokuma İlam Maddeleriı J‘lfftk (ana mtıl) .......
l'lftlk (NatUrol) ........
Yapak Trakya (Kırkım)
İlam derileri
Sığır aaiamura (kaaap) Kİ. Keçi tındu kuru kilonu ... Koyun bava kurusu kiloau
Nebati Yağları
Zeytinyağı (E.E. SıiHiıın vtıgı t Raf
Ayçlçogl (Rafine
Fındık yağı (Çürük)
tenckcll) aırn) çıplak)
30.—
29.30
24.—
27.—
31 50
46—
178.—
360—
350—
250—
145.—
190.—
140,—
30—
29.30
18.10
31.20
31-
•15. -
87.—
75,—
85.—
91 60 İSİ—
22—
350—
310—
220.—
140.—
170.—
175.—
235—
180— 130—
136—
üzüm çeklrdekslı No.9 İncir A HcrlHi
’• 8 serisi
Akala
A IcnK Akala yorll
vaO) (rafine) çekirdeği
Pli muit Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Parnult
No. No.
I
II ın
s....
108
• 4 ••
t 0 •v• ••••
• ••
• •••••
52.50
W—
12— 238— 195— 160—
172,8
100—
15—
50—
56—
(2— 220— 190— 160— 180 -111)—
13—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pil mu k Pamuk Pn m uk Pamuk
A kala AlcoJo Akala veril yeril
226.—
167.—
180.-
160.-
145.—
Dün EkkI kuı
Buğdav (Buseil“Sent)
Seri Kıs mahsulü No. 2 r-r—• 283
Kırmızı ” ” No. 2 232— 4 " 234—
i'anıuk Middllng (Llbresl=Sent)
Ekim 37 39 38.37
1 /I 1 ••• a s •••••••»•• e • s a ••••••••••• s •••• » 36 85 36 25
Mart 36.90 36.90
liftik (LlbrealrzSent)
Tnknus No. 1
Fındık (Llbresl~"Sent)
Kabuklu yeri) İr) — —
OlıA ••• ••• •••••«••• — .—
Levanı iç ithnJ malı — —
EkRfrn in Ic ithal mal) 44— 40—
Kuru (Hlim (Llhreal = S(mt)
Thompson çeklrrieRalı seçme ... U 174 U 1/4
Keten tnhumu ( Buşoll = Dolar) ...
MlnnoHpolİH 8.22 8.85
Kalav (Libresi~Sont) 96— 92 —
LevhH-tcncko (100 libre dolar) 7.30 7.30
Londra Borsası
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a) %50 randımanü
kabuklu tombul ...
b) İç Bira kontrollü .
81.-
17.S -
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Buğday aort ......
Arpa •s • s • •• ♦ •• • ••• ••
30. -
31. -
HMwn tohuma (Tonu=St*ritng) Öomhttv 65—
(C n 1Htu • a. •»••••••••»« 63.50
Ver fiMhğı Hindistan — 64—
Bradford Piyasası
Tiftik lyl nml (Librenle Fiyat) 34—Nom
• a Sıra mal) • • • • •es —- 30— ’•
Yüo Anadolu N 20'2) 20/2)
S • Trakya M ese 18/21 18/21
İskenderiye Borsası
l’ıımıık (Kanlan—Tall&rı) Aıhmounl Kısa elyafh F/G. Karnnh Uzun olvaflı F/ü.
73.46 s7 35
Gününde Boraada muadelem LüucU cdıinıcınia LabvUul ve chbamın ura ve uücplvro güro taayyün edan takribi piyaau değerleri.
r
T
o
A
A
26 Temmuz 1950
Sayfa 6
K S I
SATIŞ
M A T A S
SATILIK
Tüccar Terzi Mozes
ZABITA MEMURU ALINACAK
BEYOĞLU İSTİKLÂL CAD.
TÜNEL MEYDANI No. 493
T A
•M
W-
B A YA S BÎRMEREER
Şehrimizin en eski Mobilya Mağazası Sağlam ve zarif en son model MOBİLYALAR
Adres: Daire tramvay durağında No. 239 Beyoğlu: 41768
SUMERBANK
Sermayesi : 200.000.000 Türk Lirası
Merkezi: ANKARA
Şubeleri : İSTANBUL, GALATA ve Bahçekapı Vadeli ve vadesiz tasarruf mevduatiyle ticari mevduatı en müsait faizlerle kabul eder.
JAWA
350 cem
JAWA
250 ccm
EN ÜSTÜN EVSAFLI EN MÜTEKAMİL
ÇEKOSLOVAK
N
ucuz
MOTOSİKLETLERİ
Dünyada, kendi sınıflarında daima birinciliği muhafaza etmektedir. Türkiyenin büyük vilâyetlerindeki acentelerimizden izahat isteyiniz. BOL YEDEK AKSAM TESLİMAT HEMEN YAPILIR TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Galata Tahlr Han
Telefon: 40430 — 42673
Telgraf: Lamet İstanbul
Teşhir ve Satış Yeri:
Tepebaşı ALP Oteli altında
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Belediyemiz zabıtası teşkilât kadrosunda açık bulunan 20 şer lira kadro maaşlı zabıta memurluklarına aşağıda yazılı nitelikleri haiz olanlar arasında yarış sınavı ile memur alınacaktır.
‘ v a)
b) C)
Ç)
d)
e)
f)
g)
h)
Belediye Memur ve Hizmetleri Tüzüğünün 3 üncü maddesinde yazılı nitelikleri haiz olmak,
En az ortaokul mezunu bulunmak,
Fiili askerlik ödevini yapmış ihtiyata kayıt olunmuş bulunmak,
30 yaşından yukarı yaşta olmamak,
Boyu bir metre yetml> santimden aşağı olmamak,
Fena hallerle tanınmış bulunmamak,
Namus ve haysiyeti muhil bir suçla mahkûm edilmiş olmamak,
Ecnebi kız veya kadınla evli veya yaşar bulunmamak, Vücutça sağlam olduğu tam teşekküllü bir hastahane sağlık kurulunca muayene neticesinde sabit olmak,
Bu şartlan tevsik eden belgeler İbraz edilmedikçe talip sınava kabul edilmez.
2 — Yukarıda yazılı şartlan haiz bulunanlann en geç 27.7.1950 perşembe günü saat 17 ye kadar dilekçelerine bağlıyacakları kimlik belgesi, askerlik terhis tezkeresi, bitirdiği okul diploması, aşı kâğıdı, hâl tercümesi, 9x12 eb’adında dört adet fotoğraftan ile birlikte Ankara Belediye Başkanlığına başvurmalan ve 29.7.1950 cumartesi günü saat 9 da smavlan yapılmak üzere Ankara Halkevi kitaplığında hazır bulunmalan ilân olunur. (9925)
t
Osman Pazarlanın
Metinlerle
Felsefe Tarihi çıktı
310 sayfa 250 ktırtış Satış yeri: Üniversite Kitabe vl, İstanbul, Ankara Cad. No. 96.
KİRALIK MÖBLE APARTMAN:
Taksim Meydanında beş odalı, kaloriferli, möble, telefonlu bir daire kiralıktır. Ziyaret 1-çin 81434 e telefon edilmesi.
Air • L t % *
t
6ASİ1 BİR. HESAP MEİlltSİ
»*1*^ • r * fi 1
V r \ . ’ * • •
1 Yem İ$mmoi4= 90
KUPON
T.L
PcUıâ..Ja
. Qf) _ Londra.dû IT t «i kupon ”’ -tozjmcata ( TanSII Ûnkanada. ( U tanbuldaJ
lO.ooo
Loijan doL J
4
• 4
t * ‘İr S
©NBBŞr DEĞİL
“Da&İ£a((A
A TEMİZLER!
Çamaşır Makinesi : Elektrik süpürgesi :
450 Lira
375 Lira
100 lira peşin, ayda 35 lira, on ay
75 lira peşin, ayda 30 lira, on ay
Talıir Han, Galata.
Telefon: 44996
A 2 U »ipi
6 tornbol» - Cereyonl» A 2 B tipi
4 tombolı • Pilli
2 4 8 I İpi
5 LAMBALI
Cereyanlı
Kıymetli Apartman
Beyoğlanda, Ingiliz Sefareti karşısında köşebaşında. iki dairesi boşalacak, o civarın en kıymetli binası, 4 daireli, iki mağazalı, Uç dükkânh 225m üzerine bina edilmiş geniş ve ferah 22 No.h Hilmi Bey Apartmanının kati satışı 31.7.1950 günü 16-17 arasında Beyoğlu Birinci Sulh Hukuk Hâkimliği kaleminde 48/ 534 dosya numarasivle yapılacaktır. Tafsilât Telf.: 21731 den
Yeni getirdiği görmeye
Ingiliz kuponlarını davet eder
SOUPLEX ve SOUPLEX-PLAT.NE
ayrı açık eksiltme suretiyle satın
Miktarı
CfrMİ
100 M3
75
30 „
HİÇ UMMADIĞINIZ MÜJDE
On seneden beri ilk olarak “Made in Cer-rnany,, Meşhur Alman
AHMET
Cumhuriyet Meydanı rvo. 9/1
taksim - İstanbul
markalı 0.08 ve 0.10 mm. oyulmuş traş bıçaklan piyasamıza gelmiştir. Hem kalitece, hem de fiatça harp sonrası dünya rekabeti İçin yapılan yegâne traş bıçağıdır. Her yerde satılmaktadır. Toptan satış: İstanbul, Alâlemcl Han No. 15.
Telefon : 25851,
Tunceli İlinden
EMNIY
DEMEKTİR
TEL i 41441!
1 — Eksiltmeye konulan İş Tunceli ilinde Pertek îlçesl İlkokul İnşaatıdır.
2 — Keşif tutarı 48166.78 liradır.
3 — Eksiltme 1.8.1950 salı günü saat 15 te Tunceli ili Bayındırlık Müdürlüğü odasında kapalı zarf usulü ile yapılacaktır.
4 — Eksiltme şartnamesi ve buna bağlı kâğıtlar Tunceli Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
5 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin usulüne göre 3612.51 kuruş geçici teminat vermeleri lâzımdır.
6 — İsteklilerin 1950 yılına ait ticaret odalarından alacakları belgeleri vermeleri şarttır.
7 — İsteklilerin bu İşin teknik öneminde en az 50.000 lira tutarında bir işi iyi bir surette başardığını veya idare ve denetlediğini ispata yarar belgeleriyle birlikte İhale gününden — tatil günleri hariç — en az üç gün evvel yazı ile Tunceli iline başvurarak bu işin eksiltmesine girebilmek için yeterlik belgesi almaları lâzımdır.
8 — İsteklilerin teklif mektuplarını eksiltme günü olan 1.8. 1950 sah günü saat 14 te alındı karşılığında Eksiltme Komisyonu Reisliğine vermeleri lâzımdır.
Postada olan gecikmeler kabul edilmez.
İLÂN
Oğlum tsak Belifantenln dükkânımla ve evimle bir alâkası olmadığı gibi onun yapacağa işlerden dolayı mesul de-. ğilim.
adres ı I. T E N D A R
KARAKÖY YÜKSEK KALDIRIM KÖSESİ - İZMİRLİOĞLU HANI ALTI
AĞUSTOS
KARNELERİMİZ
SATIŞA
ÇIKARILMIŞTIR
Gazele satan tütüncü dükkânlariyle gazete müvezzilerinden isteyiniz. Bulamazsanız idarehanemizden tedarik edebilirsiniz.
Devlet Üretme Çiftlikleri Merkez
Atelyesi Müdürlüğünden
1 — Aşağıda miktarları gösterilen keresteler alınacaktır.
Muhammen bedeli Lira
yeniden ayrı
Teminatı
1350.—
1237.—
528.70
18.000
16.500
7.050 saat 14 de Gazideki merkez
Çam kereste
Gürgen
Dişbudak
2 — İhale 4-8-1950 cuma günü atelyesi Satınalma Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Fenni ve idari şartnameler Komisyonda görülebilir.
4 — İsteklilerin belirli günde teminatları ile birlikte Komisyona müracaatları. (10014)
İLAN
Samsun Valiliğinden:
1 — Havza - Vezirköprü yolunun 15 4- 500 kilometresindeki 10 metre açıklığında betonarme köprü yapımı eksiltmeye konulmuştur.
2 — Keşif bedeli (23174) Hra 79 kuruş ve geçici teminatı (1738) lira 11 kuruştur
3 — İl Daimi Komisyonunda kapalı zarf usuliyle ihalesi 1 ağustos 1950 tarihine rastlayan salı günü saat 15 de yapılacaktır.
4 — Bu işe ait keşif ve sair evrak ti Daimi Komisyon kaleminde parasız olarak görülebilir
5 — İsteklilerin bu işi yapabileceklerine dair (tatil günleri hariç) İhale gününden 3 gün evvel İl makamına dilekçe ile müracaat ederek bu işin eksiltmesine girmek için yeterlik belgesi almaları gerektir.
6 — Eksiltmeye gireceklerin 2 nel maddede yazılı geçici teminata ait makbuz ve 5 mel maddede yazılı belge ile 1950 yılına ait Ticaret Odası vesikasını havi 2490 sayılı kanunun tarifleri dairesinde hazırlıyara klan kapalı zarflarını İhale günü saat 14 de kada makbuz mukabilinde Daimî Komisyon Başkanlığına vermeleri veya iadeli taahhütlü olarak posta İle göndermiş olmaları lâzımdır. Postada olacak gecikmeler nazara alınmaz.
ŞEHİR SUYU TESİSATI YAPTIRILACAKTIR
İller Bankasından :
1 — Aşagrıda İsimleri, keşif bedelleri ve geçici teminat miktarları gösterilen kasabaların İçme suyu inşaatı yaptırılacaktır.
Kasaba adı Keşif bedeli Geçici teminat»_
137.945.19
49.210.32
49.548.55
96.962.38
84.633.35
118.014.13
40.560.62
35.724.97
100.529.67
8.147.26
3.690.77
3.718.84
6.098.12
5.481.67
7.150.71
3.042.05
2.679.37
6.276.48 hu&js! aksam ve ar-
1 — Bucak
2 _ Çivril
3 — Gülnar
4 — Karasu
5 — Sapanca
6 — Yalvaç
7— Geyve
8 — Suşehri
9 — Şavşat
10 — Tug-Tatvan
2 — Bu keşif tutarlanndan font boru matürier bedelleri hariç olup bunlar bankanın latanbuldaki deposunda müteahhide teslim edilecektir.
3 — Her kasaba İçin ayrı teklif mektubu verilecektir.
4 — İhale 7 ağustos 1950 pazartesi günü saat 15te toplanacak olan bankamız ihale komisyonunun İnceleme sonucunun İdare meclisince tasdikini müteakip kesinleşecektir.
5 — Teklif mektuplarının en geç 7 ağustos 1950 pazartesi günü saat 12 ye kadar bankamıza makbuz mukabilinde teslimi ç&jrt tır
6 — Her iş için eksiltme evrakı 5 lira bedel mukabilinde bankamızdan alınabilir. • Projeler bankamızda görülebilir.
7 — Eksiltmeye gireceklerin Bayındırlık Bakanlığına ihale gününden en az Uç gün evvel yaptıkları işleri gösterir belgeleriyle müracaat ederek bu İşi yapabüecek kabiliyette olduklarına dair yeterlik belgesi almaları icap eder.
8 — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta ve İşi dilediğine vermekte serbesttir. (9636)
Comments (0)