27 Ağustos 1950 — Pazar
SıYASİ
dajhUyw
yiutt İSTANBTTL TB.000 ür* damıtıyor
Sffe

IKlıSAbî, MÜSTAKİL
Tö,
75.
Tö.
TB.000 Ura dağıtıyer
TENİ İSTANBUL
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu : 447 - İstanbul
Tesis eden: Hablb Edlb . TÖREHAN
Abone! Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki misildir.
Hânlar ı 6 ocı sayfada santimetresi 1 liradır, hânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
İç politika
da se-po-be-hir
Başbakanın nutku
ıından üç gün önce Adnan Menderes, Demokrat Part-I’nln merkez İlçesi toplantısında çok geniş tefsirler uyandıracak kııdar ehemmiyetli bir nutuk söylemiştir. Nutkun üslûbunu sert ve ürkütücü bulanlar olabilir, bulmayanlar da. Biz, son Çimlerle, nihayet, çok partili bir lltlka hayatına girmiş ve bunu nimsrmlş bulunuyoruz. Cok partili
politika hayatı ise yıırt dâvalarının çeşit çeşit anlayışlara, fikir yollarına göre uluorta münakaşası demektir. Tek bir çiçekle bahar olamadığı gibi, tek bir fikirle de demokrasi olamaz, âçylenen bir nutkun yankılarını, bu bakımdan, değerlendirmek elbette daha doğrudur.
Adnan Menderes, çetin bir politika mücadelesinden sonra İş başına geçen bir partinin, bugün İçin, en sorumlu şahsiyetidir, üstünkörü İnceleyecek olursak hu sorumluluğun parti görülü çerçevesini geniş bir ölçüde aştığını ve milli bir mâna aldığını anlamamak mümkün değildir. Çünkü: yurdumuz, demokrasi bakımından bahtiyar bir gelişime kavuşursa bu eşsiz eserin şerefi, hiç şüphesiz, şimdiki İktidar partisine düşecek ve gelecek Türk nesiller! bunu tarihimizin yaratıcı devirlere uzanan bir dönemeci gibi değerlendirmesini bilecektir. Fakat bu amaca erişilmezse sorumluluğun da ona göre olacağını tahmin etmek güç değildir. Onun için, hürriyet mücadelesinden doğmuş ve gene bu yüzden halkın yürekten yardımını kazanmış bir partinin. birdenbire yol değiştirerek lüzumsuz sert tedbirlere başvuracağını kabul etmek güçtür. Herkes gibi Adnan Menderes de bilir kİ. muhalefetin ve basının zorla susturulduğu memleketlerde demokrasi yaşayamaz. Fakat demokrasi de körükorüne hürriyet şeklinde anlaşılmamalıdır. Muhalefete olduğu gib! basına da düşen vazifeler yardır ve bunlardan hükümet kadar vatandaş da sorumludur. Demek oluyor kİ. demokrasinin kökleşmesi İçin İlkönce hürriyetten ne anladığımızı bilmek, ondan sonra vatandaşlık lıak yetkilerinden tam bir ölçüde faydalanarak yapıcı tenkldlere, politika faaliyetine, demokrasi hayatının gelişmesine çalışmak lâzımdır. Haklarımızın. yetkilerimizin neden İbaret olduğunu İse Anayasa’dan başlayarak bütün kanunlarımızda bulabiliriz. Zaten bütün dünya demokrasilerinde vatandaş yalnız bu haklar ve yetkiler çerçevesi İçinde düşünülebilir. Bunlar olmadı mı, vatandaş, tebaa derekesine İnmiş olıır. Halbuki, tarihteki bütün demokrasi mücadelesi; tebaa’yı vatandaşlığa kavuşturmak mücadelesinden başka bir şey değildir.
Demokrat Parfl’nin İlçe toplantısında söylendiğine göre Adnan «Menderes'in nutku parti ruhiyatfyle de İlgili görülebilir. Böyle bir tefsir İhtimalini destekleyecek sebepler de vardır. Çünkü. Belediye seçimleri propagandası başlamıştır ve nutkunda Başbakan, muhtar seçimlerine de ehemmiyetle temas etmiştir. Partiden gelmiş bir şahsiyet olmak bakımından da arkadaşlarını aydınlatmak İstemesi, hiç şüphesiz, Adnan Menderes’in hakkıdır ve buna'kimsenin bir diyeceği yoktur. Nutkun, her Türk vatandaşını çok İlgilendirmesi gerişken ası) ağırlık noktalan şunlardır:
1. — Türk milletini ikiye bölmeye çalışanlar vardır.
2. — Orduyu politikaya kanştırmak teşebbüsü yapılmıştır.
3. — Kore’ye asker göndermek kanın menfi bir propaganda sllâlıı olarak kullanılmakta ve hükümet bunu büyük bir «ııç saymaktadır.
Mnhale-fete karşı yöneltilen bu İthamlar, gerçekten hafif İthamlar değildir. Demokrasilerde ehemmiyetli memleket dâvalannın İncelenme şekilleri yüzünden bir millet İkiye de ayrılabilir, Üçe de. Bu. en başlıca noktalarda birleşmesini bilen bir millet İçin tehlike sayılamaz. Vatandaşlık hak ve yetkileri çerçevesi İçinde kaldıkça her vatandaş» fikirlerini be- 1 llrtmeyt kendi sosyal vazifesi bilmelidir. ölçülerimizi çok daraltarak olur-aak hangi fikrin birleştirici, hangisinin bozgununu olduğunu anlamak, gerçekten, son derecede güçleşir. Bize göre nutkun müphem ve türlü türlü tefsire elverişli tarafı burasıdır. Metnin daha ötelerinde, münasebetleri çok iyi aramak şartlylr, hangi yollara başvurularak, milletin ikiye bölünmek istediğini şöyle böyle sezmek mümkündür. Dünyanın her yerinde muhalefet propagandaları bu gibi müphemllklerden faydalanmışlardır. Bu babımdan Adnan Menderes’in nutku da muhaliflerine türlü türlü yeni tefsir fırsatları verebilir, hele belediye seçimlerine bir kaç gün kalmışken...
Nutukta mlllf birliğe verilen özel ehemmiyeti benimsememek mümkün değildir. Kararsız ve «Ükûnsıız bir dünya İçinde yaşayan bir millet, en büyük hayat kudretini yalnız kendi sarsılmaz birliğinde bulabilir. Fakat çok partili bir demokraside birlik dâvası bir partinin değil, bütün partilerin yakından ilgilenmelerini gerektiren bir konudur. İktidar partisi, bize göre, muhaliflerini, hiç olmazsa politika taktiği bakımından, böyle bir birlik teklifi karşısında bırakır ve o zaman bir red cevabı alırsa halkın kendisine gösterdiği büyük güveni hem arttırmış ohır, hem de kendisine karşı yöneltilen itirazların ko-nusuzlıığunu zahmetsiz belirtmek İmkânını elde eder. Biz hu yolu, demokrasi hayatımız İçin daha doğru bulduğumuzu söyleyebiliriz.
Milli birliğin temeli, bugünkü şartlara göre, ordunun politika İle uğraşmaması. dış politikada giriştiğimiz taahhütlere karşı tam hlr bağlılık gibi büyük dâvalar olabilir. Yurduna ve tarihinin yüksek geleneklerine bağlı her vatandaşın bu noktalarda birleştiğine en ufak bir şüphemiz yoktur. Millet, zaten, fikir ihtilâflarının ötelerinde yaşayan kutsal ve müşterek heyecanlardan Örülmüş yaratırı bir sergi varlığıdır. Bizi aradığımız birliğe götüren yol. hattâ, sayısız yollar buradan geçer. Fakat bu birliği bile bile baltalayanlar, tam adı İle bozgunca değil, vatan düşmanıdırlar Bunların kim olduğunu elbette bil mele isteriz.
Başbakan Ynrdımcısı Sam et Ağnoğln dünkü basın toplantısında

M E R î K A
D A
Başbakan Yardımcısının
M. JERMİ
250.000 göçmen mevzuunda
Bulgar Dışişleri Bakanının
telefonda verdiği izahat
4,5 dakikalık görüşmede Minço Neiçef: nBiz, sadece memleketimizden çıkmak isteyen Türklere çıkış vizesi vereceğiz,, dedi ve mühim bir suali de cevaplandırmaktan çekindi
Bahriye Bakanının kopardığı fırtına
Tecavüze uğramadan silâha sarılmamış olan Amerikanın bu siyaseti değiştirmek zorunda kalabileceğini söyleyen Bakanın sözleri Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray tarafından tasvip edilmedi
Boston, 26 (YİRS) — Bahriye Bakanı Francls P. Matthews dün. Birleşik A-merikanm İcap ederse. “Barış için iş birliğini zorlamak., maksadiyle harbe başlamaya hazır olduğunu açıklaması icap ettiğini ileri sürmüştür.
Amerikanın hücuma maruz kalmadan hiçbir zaman kılıcı kınından çıkarmamış olduğunu belirten Bakan Matthews. “Belki de bu barışçı siyaseti değiştirmek mecburiyetinde kalırız,, demiştir.
Bakan, “Askerî gücümüzü, hiç bir düşmanın başa çıkamıyacağı bir kudret haline getirmekten başka bir çare yoktur,, demiştir.
Dışişleri Bakanlığı bugün. Donanma Bakanı Matthews'un verdiği demeci hiçbir suretle tasvip etmediğini ve izhar edilen kanaatin kesin olarak reddedildiğini beyan etmiştir.
Bu konuda gazetecilere İzahat veren Bakanlık Basın Memuru Roger Tub-by, Matlhews tarafından verilen demeç metninin önceden Dışişleri Bakanlığına sunulmamış olduğunu Hrtmiş ve şunları ilâve etmiştir:
“Mr. Mâlthews’un sulh uğrunda bir harp açılması lüzumuna dair mütalâaları Birleşik Amerikanın siyasetini temsil etmemektedir. Birleşik Amerika Hükümeti herhangi cinsten bir harp açılmasına taraftar değildir.,,
Beyaz Saray demeç hakkında herhangi bir yorumda bulunmaktan imtina etmiştir. Cumhurbaşkanlığı Dairesi sözcüleri, bu soruya cevaben verilen
demeç metninin önceden Beyaz Saraya sunulmadığını söylemekle İktifa etmişlerdir.
Matthews bu beyanatı kendi şahsı namına yaptığını ve tunun Amerikanın resmi politikasiyle hiçbir alâkası bulunmadığını söylemiştir.
Acheson’un asabiyetin! uyandıran âmil Sovyet Rusyanın bu şekildeki bir beyanatı istismar etmesidir.
Churchill’in
be-
Samet Ağaoğlu, Belediye seçimleri dolayısiyle halkı, D. P. ye rey vermeye davet etti. Muhalefete şiddetle hücumlarda bulundu ve: “Millet, C. H. P. nl tasfiyeye devam ediyor,, dedi.
Başbakan Yardımcısı Samet Ağa-oğlu dün saat 16 da Demokrat Parti tl Merkezinde bir basın toplantısı yapmıştır. Bu vesile ile yaptığı konuşmada. muhalefete şiddetle çatan Başbakan Yardımcısının beyanatını, üçüncü sayfamızda vermiş bulunuyoruz. Yukarıdaki resimde Saınet Ağa-oğlu gazeteciler arasında görülmektedir.
Partisine hücumu
Hükümet, S. Rusya ve peyklerini teçhiz ediyor,, •ı • T? .; " -j- f-
Radyoda dün 20 dakika konuşan Muhalefet Lideri, sosyalist rejimin tasfiyesini istedi
Londra, 26 (YtRS) — Churchlll 20
dakika kadar süren ve beklenmekte
Cumhurbaşkanı, İran Büyükelçisini kabul etti
Ankara, 26 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Cumhurbaşkanı Ceİâl Boyar, dün ilk defa olarak İtimatnamesini takdime gelen İran Büyükelçisini kabul buyurmuşlardır. Yukarıdaki resimde Elçi, İtimatnamesini takdim etmek üzere Çankaya Köşkünde merasim esnasında görülmektedir.
İşçiler dün komünizmi tel'in
eden büyük bir miting yaptılar
Şehrimizdeki İşçiler dün saat 16 da Taksim Meydanında komünizmi tel’in İçin büyük bir miting yapmışlardır.
Binlere* İşçinin İştirak ettiği bu toplantıda söz alan hatipler, komünizmin Türk işçilerinin arasına asla sokulgmiyacağını tebarüz ettirerek, komünistleri şiddetle telin etmişler ve bu hususta (n ağır kanunî müeyyİdelerin konmasını istemişlerdir. Etraftan geçenlerin de katılmasiyle Taksim Abidesinin etrafındaki bu miting komünizm aleyhine hüvuk tezahürata vesile olmuş ve Türk işçisinin aojcu cereyanların nüfuzundan daima uzak kalacağını bir kere daha ispat etmiştir
F
olan radyo konuşmasında beynelmilel durumun siyasî ve askeri bir tahltLfrıi yaparak mevcut İşçi Hükümetini, du durumun yaratmış bulunduğu buhranı halletmekten tamamiyM âciz bir İdare olarak tavsif etmiş ve İngiliz Milletinin bu âciz İdareden bir an evvel kurtulması lâzım geldiğini beyan etmiştir.
Cburcbill’e göre, ân! bir harp tehlikesi yoktur. Binaenaleyh silâhlanmak İçin henüz vakit vardır. Ancak İşçi Hükümeti, bu hakikati 2 seneden beri idrak edemlyerek Arjantin ve Mısıra tepkili uçaklar satmakta ve Sovyet Rusya ile peyklerini bir takım kıymetli makinelerle teçhiz etmektedir. Tank tamiratında İş görebilecek olan bu makineler, İngiliz silâhlı kuvvetlerine malzeme hazırlıyan fabrikalarda İmal olunmakta ve Sovyet mütehassislan bu fabrikaların İçini, sipariş ettikler! makineleri kontrol bahanesiyle gelebilmektedirler. Diğer taraftan îşçl Hükümeti, Kore’ye kara kuşetleri gönderme meselesini sürün cemede bırakmıştır.
“Sovyetler dünyanın kâh şu. kâh bu noktasında sulhu baltalamaktadır. Fakat tehlike, Avrupanın üzerindedir. Almanlar milli ordu dâvasından vazgeçerek diğer AvrupalIlarla ve bilhassa Fransızlarla birlikte harbetme-ye âmadn olduklarını Strasbourg’da beyan ettiler. Tarih! kararda ben de bulundum,, diyen Churchlll, Sovyetlerle iş görmek İçin evvelâ kuvvetli olmak fakat ondan sonra da anlaşma zihniyetini enerjik esaslar dahilinde soğukkanlılıkta karşı tarafa hissettirmek lâzım geldiğini söylemiştir. Ayrıca bütün bu âcil meseleleri görüşmek İçin yaptığı sarih tAlehe rağmen Parlâmento toplantısının savsaklandığını da İlâve eylemiştir.
Eski Başbakan, îşçl Partisinin İngiliz Milletini harpten beri parçalamış olduğundan da şikâyet etmiş ve sözlerine şu şekilde son vermiştir: “Fakat unutmamalıyız ki hepimiz aynı tehlikeyi paylaşmaktayız ve bir gün gelecek hepimiz aynı büyük dâvaları müdafaa etmek zorunda kalacağız...
ChurchlH'In bu konuşmasına Başbakan Attlee önümüzdeki cumartesi gecesi yine radyoda cevap verecektir.
AZIZ
â ( ■
KOMÜNİSTLER ?ÛWAN1N
MİKRÛ5LARIDH
‘■İNÇLİK ^ır^L/
Komünizmi tefin içl^ işçilerin di‘n yaptıkları mıMugten iki görünüş
Mani Minin en güzel İlçelerinden olan Demirci’yi büyük bir yancın silip süpürdü. Felâketin üzerinden 3 gün geçtiği halde tesirleri hâlâ tazeliğini muhafaza etmektedir. Resimde, bu felâkette evini ve bütün malını kaybeden zavallı bir nineyi ağlarken görüyorsunuz. (Diğer resimlerimiz 3 üncü sn hileni izdedir.)
KUL EDEN YANGIN
•. .4
i
Sofya, 26 (Türk Ajansı - Telefonla) — Türk Ajansı bugün Bulgar Dışişleri Bakanı Minço Neiçef ile İstanbul-dan bir telefon konuşması yapmıştır. Bu, demirperde arkasındaki bir devlet adamı İle Türk matbuatı arasında vaki olan ilk konuşmadır.
Bu konuşmada Bulgar Dışişleri Bakanı, bazı sualleri cevaplandırmış, bazılarına cevap vermekten istinkâf etmiştir.
Türk Ajansı, Bulgar Dışişleri Bakanına evvelâ şu suali sormuştur:
"Tüfkiyeye verdiğiniz nota ile üg ay içinde kabulünü İstediğiniz 250 bin Türkü tazyik ettiğiniz söyleniyor. Bu hareketi nasıl izah edersiniz?,,
Minço Neiçef, bu sual üzerine şöyle demiştir:
“Bu şayialar, gazeteler tarafından ortaya atılmaktadır. Fakat, onlara i-timat caiz değildir. Çünkü onlar, hakikatten başka her şeyi yazmaktadırlar.,.
Bu cevaptan sonra, Türk Ajansı, Bulgar Dışişleri Bakanına şu mukabelede bulunmuştur:
“— Bulgarlstandakl Türkler! şevket-mek İçin bazı hazırlıklar yaptığımı şeklindeki haberler de asılsız mıdır?.
Minço Neiçef. kısa bir tereddütten sonra, demiştir ki:
“ Sevk kelimesini burada yersiz buluyorum. Zira, biz Bulgaristanda ya-çıyan Türklerİ sevketmeyi düşünmüyoruz. Biz sadece, memleketimizden çıkmak isteyen Türklere çıkış vizesi vereceğiz. Esasen son notamızda da Türk Hükümetinden bunlara giriş vizelinin verilmesini talep ettik.,,
Bundan sonra Türk Ajansı Bulgar Dışişleri Bakanına şu suali tevcih etmiştir:
“Türkiyeden kabulünü İstediğini! 250 bin Türkün Bulgari atandaki mallan ne olacaktır? Bunların hakiki kıymetlerinin karşılıkları alınıp, Türkiye-ye nakil mümkün olacak mıdır?,.
Bu sualden sonra Bulgar Dışişleri Bakanı Minço Neiçef, mükâlemeye davamdan vazgeçerek sözlerin! şöyle bitirmiştir:
“Bu hususa telefonla cevap vermeyi doğru bulmuyor ve müsaadenîzlo konuşmayı kesiyorum.,,
Bulgar Dışişleri Çakanı ile Türk Ar jansı arasındaki konuşma, dört buçuk dakika devam etmiştir.
VİLÂYET, KENDİ TEŞKİLÂTINA KARŞI CEZOAREKETE GEÇTİ
Haksız ceza kesenler hakkında takibat yapılıyor.
yoğlu Kaymakamı,
İstanbul, 26 «Türk Ajansı) — İlgili makamlardan bugün Türk Ajansına İstanbul esnafını ve Belediye teşkilâtını yakından alâkadar eden şu mühim malûmat verilmiştir:
îstanbul Vali ve Belediye Başkanı bir kaç günden beri şehrin muhtelif semtlerinde ve pazar yerlerinde yaptığı tetkikler ve teftişler neticesinde, küçük büyük bir çok esnafın haksız yere cezaya çarptırıldıklarını tesbit e-derek, buna sebebiyet veren ve vazifelerini İyiye kullanmayan memurlar hakkında karar almış ve ilgililere kati tebligatta bulunmuştur.
Vali, aynı zamanda eskiden verilmiş cezalan da tetkik ettirmektedir Bunlardan haksız tatbik edilenleri de der-
Kore’ye gidecek Birliğimiz
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğinin cevabı Dışişleri Bakanlığına geldi. Birlik Zafer Bayramındaki geçit resmine iştirak edecek
Ankara, 26 «Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Kore’ye gidecek askeri birliğimizin hazırlıkları sona ermiş ve bu arada Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğinden beklenen cevap Dışişleri Bakanlığına gelmiştir. Kore harbine İştirak edecek olan ve hâlen Mam ak t a bulunan alay, 20 gün devam edecek bir hazırlık devresine girmiş ve bütün birlikler kendi branşları dahilinde ve tesbit edilen program üzerinde hazırlıklara başlamışlardır. Diğer taraftan Gülhane Haa-(ahaneslnde umumi bir sağlık muayenesine tâbi tutulan Albay Celâl Dört ile Tuğgeneral Tahsin Yazıcı, sağlık muayenesini kazanmışlar ve Tahsin Yazıcının muharebe birliği komutanı. Celâl Doranın da alay komutanı olarak Kore harbine İştirak edeceği katiyet kesbetmlştlr.
30 ağustos Zafer Bayramında geçit resmine iştirak edecek olan birlik, hazırlıklarını tamamladıktan sonra eylül ayının ortalarında Ankaradan ayrılacak ve Kore’ye vardıktan sonra da Amerikalı subayların nezaretinde bir aylık bir eğitime tâbi tutulacaktır.
15 gün mecburi izinli
hal kaldıracaktır.
Yine bu icraat zümresinden olarak. Valilikçe görülen lüzum üzerine Beyoğlu Kaymakamı Muhterem Vefaya 15 gün mecburî izin verilmiştir. Vilâyet maiyet memurlarından Ziya, Beyoğlu Kaymakamına vekâlet edecektir.
Bu arada, Beyoğlu Bekçi Bürosu ve Köy Bürosu teşkilâtının başında bulunan ve vazifesi dışı politika yaptığı tesbit edilen Hallt. vazifesinden geri alınmış, hakkında takibata başlanmıştır.
Diğer taraftan. Kemerburgaz ve Hadımköy bucak müdürleri haklarında yapılan takibatın selâmeti bakımından valilik emrine alınmışlardır.
Adalar Emniyet âmiri ile bazı memurların da. halkı rahatsız edici hâdiselere göz yumdukları ve vazifeleri harici husus! maksatlara âlet oldukları anlaşıldığından işlerinden uzaklaştırılmışlardır.
r \
T7 • • ••
Köprülünün gazetemize beyanatı
"Nofa, Bulgarlara verilmiş değildir,,
Ankara, 26 (Husus! muhablri-
. mlz bildiriyor) — Günlerden beri Bulgarlara verilecek notanın münderecatı ve veriliş tarzı hususunda gazetelerde intişar eden mütenevvi yazı ve haberlerin sıhhati hakkında Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü ile görüşmek fırsatını buldum. Bakan Fuat Köprülü ezcümle dedi ki: '‘Diplomatik münasebetlere u-yularak Bulgarların bize verdiği notaya hazırlamakta olduğumuz cevabı Sofya Maslahatgüzarımız vasıtasiyle kendilerine tevdi edeceğiz Notanın metni henüz ikmal edilmiş ve tercümesi tamamlanmış değildir. Cevabî notayı. kat! şeklini aldıktan ve mevridlne vâsıl olduktan sonra matbuatımıza İzahatta bulunacak ve metni açıklıyacAğız. Bu vesile ile bu beyanatıma aykırı alarak gazetelerde İntişar eden haberler! yalanlamanızı rica •-derim...
(____________________>
— Bu vaziyette murakabeyi nasıl yoluna koyayım!
Sayfa 2
Y E N î İSTANBUL
■--------------------------------------------------------------

Paris mektupları
(■
»7
a
Fransa ve Avrupa Birliği
• \y ■

a-
Yazan
: Edouanl Bonnefous
Fransız yonu
27 Ağustos 1950 gg---- -s
Taksi, dolmuş meselesi ehemmiyetle ele alındı
olur.
Avrupa
müdafii
Marlnl,
harcanan gayretlerde yine Fransızlar oyna-
ittbaren. Avrupa mef-
AVRUPA Kömür ve Çelik istihsali ** Birliği tasansınm tatbik şekilleri Strasbourg toplantısının gündemine alınırken, Avrupa Birliğinin uzun ve çetin tarihinde Fransanın oynadığı kati rolü belirtmek faydalı
Asırlardan beri Fransa. Birliği fikrinin en hararetli olmuştur.
Plerre Dubols, Antoine
Sully ve abbe de Salnt-Pierre gibi, zamanlarında Avrupanın teşkilâtına dair orijinal tasanlar dern^eyan eden eşhasa kadar gitmeksizin, iki cihan harbi arasında, Edouard Herriot ve Briand gibi, Fransız devlet adamlarının Avrupa Birliğe lehinde cömertçe aarf ettikleri gayretleri der-hatır etmek gerektir.
Bu âlleenabane teşebbüsler, o zaman müspet bir netice vermemişler ise de, Avrupa efkârında derin akisler uyandırmışlardır.
1945 ten sonra, bir Avrupa teşkilâtı lehinde en faal rolü mışlır.
O tarihten
humu süratle ehemmiyet kesbetmlş-tir. Bu kıtanın maruz kaldığı İktisadî ve siyasî müşküller, onun birleşmesini ve teşkilâtlanmasını zanırl kılmaktadır.
VVinaton Churchill'in ZÜrlhte 1 eylül 1946 tarihinde yaptığı ateşîn demeç üzerine, bütün Batı memleketlerinde müteaddit şahsiyetler reylerini beyan etmişlerdir. Maamafih, bu şahsiyetlerin kâffesi. ne kadar yüksek payade olurlar İse olsunlar, yalnız kendi namlarına taahhüde girişmiştir.
Ancak hükümetleri namına Birleşmiş Avrupa lehine resmen vaziyet alan ilk devlet ricali Fransızlar olmuştur.
Brüksel ahitnamesini imzalamış devletlerin dışişleri bakanlan toplantısında Fransa Hariciye Bakanı, Mösyö George Bldault 19 temmuz 1948 tarihinde söz anarak, Avrupa-nın teşkilât ve tanzimi meselesinin ele alınmasını teklif etmiştir.
Bilâhare, Hariciye Bakanlığında M. Bldault’nun yerine geçen Mösyö
Milli Mecllül Dışişleri Komla-Bnşkanı ve Avrupa İstişare Konseyi Üyelerinden
Schuman Avrııpayı temsil bir meclisin teşkili fikrini
Şehir köşesi
lstanbulu temsil
C. H. P. Genel Sekreterinin
Adalet Bakanı şehrimize geldi
edecekler
dün ifadesi alındı
teşeb-
üzeri-teşkili
meselesini müspet vazeden müsmir hükümeti namına
idarecllerinin büt’ln
Robert edecek terviç eden cereyanların tanzim ettikleri tasanyı Fransız hükümeti namına olarak Brüksel Muahedesi Daimî Komisyonuna tevdi etmişti.
Avrupa Meclisi bu Fransız hüsünden doğmuştur.
Yine, Franaanın teşebbüsü nedir kİ, Avrupanın tanzim ve
için elyevm cereyan eden mesai tertip edilmektedir.
Mösyö Robert Schuman. bir Avrupa Kömür ve Çelik İstihsâli Birliğinin vücuda getirilmesini 9 mayıs 1950 tarihinde teklif etmekle, bu kıtanın birleşmesi bir plân üzerine bir fikri Fransız ortaya atmıştır.
Fransa, mesul
hareketleriyle Avrupayı yemden teşkil etmek karar ve niyetini tespit ve İspat etmiştir.
Fransa, bütlln Avrupa kıtaslyle mütesanit olduğunu hissetmekte ve kendisi için, refah ve sulha kavuşmanın yegâne yolu, birleşmiş ve yeniden teşkil edilmiş bir Avrupa olduğuna kani bulunmaktadır.
Kurtuluş gününden beri, bu yoldaki cereyanların Fransada gördükleri rağbet, mezkûr lüzum ve ihtiyacı yalnız hükümetin değil ve fakat Fransız efkârı umumiyesinln dahi takdir eylediğini ispat etmektedir.
Mamafih, bu gayeye erişmek için ağır fedakârlıklara katlanmak İcap ettiğini Fransa pekâlâ bilmektedtr. Bir Avrupa otoritesi lehine olarak, millî hâkimiyetinin bir kısmını feda etmeği peşinen kabul etmekle, Fransa bu fedakârlıklara dalma hazır olduğunu göstermiştir.
Bu sebeple, Avrupa İstişare Konseyinin salâhiyetlerinin tevsilni istemiş ve kendi kömür ocaklarlyle çelik sanayiini yüksek ve müşterek bir İdarenin otoritesi altına teklif eylemiştir.
Binaenaleyh. Fransanın hakkında tabiî meyli tdarel
zihniyetinden mülhem olmayıp, eski ve samimi bir arzu ve iradenin ifadesidir.”
----------;---------------------------
Şr/ıir Meclisi için seçim propagandaları başladı Radyo ile yapılan neşriyatı dinlerken hatiplerin lstanbulu, güzelliklerini övmekte ittifak ettiklerini görüyoruz fakat şimdiye kadar hitabet bakımından lstanbulu lâyık bir mümessile pek tesadüf edemedik.
Tarafgirlikle itham edilmemek için hangi partiye mensup olduklarını söylemek iste-mcdiöimiz bazı hatipler de mütemadiyen şehrin tiyatro, kon-servatuvar gibi sanat müesse-selerine hücumlarda bulunuyorlar. Nakarat malûm: Şehirde baştabana yokken tiyatro yapılır mı İmiş!
Bir an için olsun bu nazari-yryi kabul ederek sanat mües-seselerini kapatsak. geriye çalgılı ve içkili meyhanelerden başka bir şey kalmıyacaktır, halk da, naçdr buralara gidecektir.
Bu gibi İddialarda bulunan hatiplerin sanat telâkkileri musikiyi çalgılı yerden, tiyatroyu kantolu sahneden başka bir yerde tasavvur etmelerine müsait olsaydı, her halde propaganda nutuklarında daha temkinli olurlardı.
lstanbulu temsil edecekler sanat müesseselerimizin ancak azlığından bahsedebilirler.
BİR İSTANBULLU
Otelcilik Mütehassısı Houser şehrimizde
koymayı
Avrupa maslahat
Taarru-
Amerikalı Mütehassıs, Türklyede otelcilik sanayiinin kurulması etrafında An karada mühim temaslar yaptı
Geçenlerde memleketimizi ziyaret eden Amerikalı otelcilik mütehassısı Taylor'dan sonra, Amerikanın tanınmış otelcilik müesseeelerinden “Mllton.. firması meclisi idare reis! John Wilson Houser Ankaradan şehrimize gelmiş ve dün akşam hava yoliyle Komaya gitmiştir.
Houser, hareketinden evvel kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza şunları söylemiştir: f 1
“TUrkiyede otelcilik sanayiinin MarshalJ Yardımından ayrılacak tahsisatla kurulması hususunda Ankara-da ilgili makamlarla temaslar yaptım. Devlet Bakanı Fevzi Lûtfl Ka-raosmanoğlu ve Basın-Yayın ve Turizm Genel Müdürü Halim Alyot tarafından kabul edllaim. Kendilerine bu sanayiin nasıl kurulabileceğini i-zah ettim. İstanbul şehri İle dünyanın her tarafından turist celbedebi-llrslniz. Burası turistik bakımdan çok ehemmiyetli bir merkezdir.,,
Milletlerarası Kalb Hastalıkları Kongresine bir kadın doktorumuz iştirak edecek
Eylül iptidasında Londrada toplanacak olan Kalb Hastalıkları Kongresine Türkiye namına İştirak edecek olan Bayan Doktor Hatice Açı-kalın yarın uçakla Fransaya gidecektir.
İstiklâl Savaşında Büyük zun başlangıcı olan 26 ağustos tarihini özel gün olarak kabul eden Türkiye Malûlgazller Birliği İstanbul şubesi tarafından her sene olduğu gibi bu yıl da şehrimizde büyük bir tören yapılmıştır.
Kutlama törenine saat 16,30 da Taksim Abidesine çelenk konulduktan sonra, Malûlgazllerden Dursun Bayraktaroğlunun bir hitabesiyle başlanmıştır. Hatip heyecanlı hitabesini şu sözlerle bitirmiştir:
“Yurda sokulmak isteyecek düşman
veya onun fitne ve propagandalan. fennin canavarlaşan cehennem sllâh-larile de mücehhez olsa Türkün İma. nı karşısında, vahdeti karşısında akrep kuyruğu gibi kendi sinelerine çarparak kendilerini mahvedecektir.” Bundan sonra bir kıta piyade, deniz ve polis müfrezesinin iştirakiyle bir geçit resmi yapılmış ve 4 kişilik bir heyet Şehitliği ziyaret etmiştir. Gece Birlik lokalinde bir aile toplantısı yapılmıştır.
Yukarıdaki resimde Taksim Abidesine çelenk koyan heyet üyeleri görülmektedir.
— Muhterem — okuyucularımıza
Sahalıları gazetenizi alırken İkramiye kuponlarının kesilmiş olup olmadıklarına lütfen dikkat ediniz.
Bazı satıcıların kuponları kendi hesaplarına kesip sakladıklarına dair şikâyetler aldığımızdan, muhterem okuyucularımızı İkaz etmeyi vazife biliyoruz.
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
86
ayağa kalktı ve başladı.
Ha şöyle yüzün çırpıyordum.
devam ettikten sonra btttre-
lşl gücü ötekine berikine gün teşrihhaneden aldığı bir
Gözleri sulanarak:
— Ya ya.. Neydi o zamanlar! diye içini çekti, ne tiyatro kaldı ne kanto.
Sonra o kantolardan bazılarını hatırlayarak, Koçonun, Sokratı gibi. Sofrada el kol hareketleriyle söylemeye
Arap, çok yaşa Beyefendi., gülsün,, diye seviniyor, ben el
Sonra da Sabri bana ait bir vakayı hatırlardı. Arkadaşlarımız arasında Pepe Kâzım diye bir zevzek vardı- Bizden üç dört «ene evvel Fakülteye girmiş, biz çıktıktan sonra da yine bir kaç sene tahsiline meden çıkmıştı.
Pepe Kâzımın oyun etmekti. Bir
kadavra kolunu bileğine kadar sanp sarmalayarak paltosunun kolu içine sokmuş, sonra “Elimi tut bak ne kadar soğuk” diye bana uzatmışta. Akşam karanlığında Kâzımınki sanarak tuttuğum ölü eli elimde kalınca birdenbire Üstüme bir baygınlık gelmiş ve arkadaşlar kollanma girerek muslukta yüzümü yıkamışlardı. Trende ben AbdÜşşckûı vakasını hatırlayarak kis kis gülerken ihtimal kİ Sabri de kendi köşesinden benim bayılmama gülüyordu.
Bu gecenin beni Sabriye bağlayan bir tara-
426
fı da onun ikide birde sözünü keserek “An Emin Hulûsi de bu gece bizimle beraber olsaydı” diye yanıp yakılmasıydı. Sarhoşluk tam kıvamını bulunca teessürümüz arttı ve gözyaşları içinde â-deta bir Emin Hulüslyi aımıa töreni yaptık. Mısır çalgısı gecesinde kemancı ile yaptığımız gibi ikide birde, masanın üstünden kucaklaşıyor, Bacının dolmalarından yağlanmış dudaklarımızla birbirimizi öpüyorduk. Sahne o kadar hazindi ki Bacı bile ne bizim gibi rakı içtiği .ne de Emin Hulûsiyi tanıdığı halde matemimize iştirak edi-yor: “Yattığı topraklar nur olsun. Allah sizi birbirinize bağışlasın” diye dua ediyor, sonra da kim bilir nasıl bir duygu İle çabuk çabuk: “Allah hanıma da hayırlı şifalar verir İnşallah” diyordu.
Bu gece, mümkün olduğu kadar uzaması lâzım gelen gecelerdendi. Bacı ince bir anlayışla Sabriye: “Hadi Beyefendi arkadaşını al da azıcık gezmeğe çıkın. Hava alırsınız” dedi.
Hanımın bir merakının da Sabriyl akşamdan sonra sokağa çıkarmamak olduğunu biraz evvel söylemişlerdi. Onun hastahanede bulunduğu müddetçe kontrol vazifesi Bacıya verilmiş olacaktı ki arkadaşım evvelâ bunu bir ağız a-ranıa sandı. Heyecanla:
— Yok efendim.,, öyle şey olur mu? Ne münasebet? diye onu Adeta azarladı.
Fakat Arap onu şefkatle rak:
— Hadi Beyefendi... Kim deyince sevincinden t âdeta eli
Sokakta giderken beni öyle koşturuyordu ki bir iki defa kolkola düşecek gibi olduk.
— Bu kadar hızlı yürümeğe ne sebep var? dedim.
lçlndeklni o zaman söyledi:
— Bu fırsat bir daha nereden ele geçecek... 427
eırtından okşaya-
nereden duyacak! ayağı çarpıldı.
Kanını Gülek
gazetecilerle konuşurken
Bozüyllkte, partililerle yaptığı bir toplantıda konuşması suç mahiyetinde görülerek,. Bozüyük Savcılığı tarafından aleyhine bir dâva açılan C. H. P. Genel Sekreteri Kasım GÜlek’ln dün sabah Savcılıkta istinabe suretiyle ifadesi alınmıştır. Kasım Gülek, yanında îlhami Sancar olduğu halde dün sabah saat 9 a 10 kala adllyeye gelmiş ve saat 9 da ifadesi alınmıştır. İfadenin alınması 45 dakika sürmüştür.
Genel Sekreter sorgusunu müteakip kendisiyle konuşan basın temsilcilerine aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
“Cumhuriyet Savcılığına 9 ağustos 1950 de Bozüyükte partililerle yaptığım bir konuşma dolayısiyle 1-fade vermeye davet edilmiştim. Bu sabah ifademi verdim.
Bozüyükte yaptığım konuşmanın en doğru metni 10 ağustos 1950 tarihli Ulus gazetesinde (Dış politikada millî tında
Bu yetle
• •
etmesi ve kendisini mühim meselelerden daimî surette haberdar etmeal gerekir. C. H. Partisi, İktidarı bu suretle dış politikada millî birliğe davet etmektedir^.
Hali! özyörük, komünizmle mücadele için bir kanun hazırlanmftkta olduğunu, söyledi
Adalet Bakanı Halil Özyörük dün sabahki ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiş ve garda Cumhuriyet Savcım, Emniyet Müdürü, Savcılık Başyardımcısı ve akrabaları tarafından karşılanmıştır. Halil özyörük gazetecilere şunları söylemiştir:
“— Ziyaretim hususî mahiyettedir. Yarın akşam Ankaraya döneceğim.
Vekâlete geldiğim zaman 80 münhal yer vardı. Bunların yüksek kısımlarının doldurulması İçin 4-5 derece aşağıya inmek gerekiyordu. Dört kararname İle yaptığımız de-ğişlkliklcr; bu boş yerleri doldurmak, yerlerinden memnun olmayanları veya sıhhi sebeplerden dolayı değiştirilmelerini İBteyen yargıç ve savcıları münasip yerlere yerleştirmek veya haklarında kanunî kararlar tahakkuk etmiş, bu «ebeple başka yer-lere getirilmesi gereken yargıç savcıların tebeddüllerinden husule len bir neticodlr.
ötedenberi, bilhassa kanunlar
zerinde yer almış olan antidemokratik olan hükümleri değiştirmek veya kaldırmak ve yeni mahkemeleri teşkil edecek kanunu Meclis faaliyete geçtiği zaman sunmak üzere hazırlıkları tamamlamış bulunuyoruz.
Bundan başka, Adlî Tıp Müessese-sî Kanunu Tasarısı, Ceza ve Hukuk Muhakemeleri usullerinde dâvaların biran evvel sona erdirilmesi İçin gereken değişikliğe alt tasan hazırlanmıştır. Şimdi de komünizmle mücadele İçin bir tasan hazırlamakla meğgu-lüz. Bakanlıkta kurulmuş misyon, her gün mesaisine diyor. Tasarının kısa bir sona ereceği şüphesizdir.”
Bakan sah günü Ankarada bir basın toplantısı yapacağını, komünizmle mücadele mevzuunda etraflı izahat vereceğini sözlerine İlâve etmiştir.
Taksimetreler düzeltildikten sonra müşteriler, sadece saatin yazAİı^ı m i k tan verecekler
ve g«-
ü-
birliğin ehemmiyeti) başlığı al-çıknuştır.
konuşmada üzerinde ehemml-durdugum nokta şu olmuştur:
Dünyanın bugünkü karışık durumunda en büyük kuvvetimiz millî birliktir. Millî birliğin ana şartlarından biri de dış politikada birliktir, iktidar ile muhalefetin dış politikada beraber .olabilmesi için, iktidarın muhalefetle ana dış' meselelerde istişare
■■ --------------------
’ I ı —
Milletlerarası Kriminoloji,
Kongresine gidecek heyetimiz
10-19 eylül arasında Pariste toplanacak olan Milletlerarası Kriminoloji Kongresine memleketimiz namına İştirak edecek olan Profesör Refl Şükrü Suvla ve Krozat» yarın Fransız uçağiyle harise hareket edeceklerdir. Profesör Tahir Taner de gelecek hafta gidecektir.
İsrail Dışişleri Bakanlığı Türkiye Bürosu Müdürü ■ şehrimizde
İsrail Dışişleri Bakanlığı Türkiye Bürosu Müdürü Sabetay Dinar şehrimize gelmiştir. Aslen İstanbullu ve tahsilim burada yapmış olan Dinar, doğduğu memleketi ve İsrail diplomatik teşkilâtım yakından görmek üzere bir ay kadar şehrimizde kalacak, bu müddet zarfında bir de basın toplantısı yapacaktır.
Dumlupınara gidecek olan üniversiteliler
30 ağustos 1950 günü Dumlupı-narda yapılacak törene İstanbul Ü-niversltesi Talebe Birliği. İstanbul Teknik Üniversitesi Talebe Birliği, İstanbul Yüksek Okullar Talebe Birliğinden müteşekkil elli kişilik bir grup, Türkiye Millî Talebe Federasyonu İkinci Başkam Orhan Cemal Fersoyun başkanlığında 28 ağustos pazartesi günü hareket edeceklerdir.
T
Bu sözlerde en ufak bir suç kokusu yoktur. Bilâkis memleket hayrına söylenmiş samimî ifadelerdir.
Demokrat Parti Bozüyük Teşkilâtının tahrikiyle yapıldığı anlaşılan bu ve benzeri hareketlerle bizi yıldırmak istiyorlarsa yanlış yolda gidiliyor. Biz hakkımızdan emin ve vatanperver Türkler olarak memleket hayrına tuttuğumuz yolda yürüyeceğiz.
Hakikatin tecelli ^meşinde şerefli, müstakil ve adil Türk hâkimine ve basınına güveniyorum.,,
Kasım Gülek dün öğle yemeğini Liman Lokantasında gazetecilerle birlikte yemiştir.
olan ko-devam e-zamanda
SİYASİ PARTİLERİN DÜNKÜ TOPLÂNTILÂRI
Diln Taksimde yapılan toplantıdan bir görünüş
Belediye seçimleri münasebetiyle siyasî partiler dün de geniş ölçüde toplantılarına devam etmişlerdir.
M. P. nln dünkü toplantıları
Millet Partisi dün Sultanahmet meydanında saat 17 de büyük bir toplantı yapmıştır. Binlerce kişinin iştirak ettiği bu toplantıda söz alan Millet Partisi Genel Kurul İkinci Başkanı Osman Nuri Koni Başbakanın beyanatına Belediye de Başbakanın tamamiyle bir
maktadır” demiştir.
Müteakiben söz alan avukat Er-tuğrul Akça:
“— 4.5 yıl meydanlarda demokrasi dersi veren Adnan Menderes şimdi ne yapıyor? diye Başbakanın beyanatı üzerinde tenkldlerde bulunmuştur.
Daha sonra konuşan Emekli Gene-
rai Sadık Aldoğan memlekette hakikî bir muhalefetin doğması İçin iktidara rey vermemek lâzımgeldiğini ileri sürmüştür.”
Bugün Eyüpte saat 13 te yapılacak büyük toplantıda Millet Partisi Genel Başkanı Hikmet Bayur, Başbakan Adnan Menderese cevap verecek, Ahmet Oğuz, Sadık Aldoğan ve diğer hatipler konuşacaklardır.
temas ederek: seçimlerinin arlfesin-söylediği bu sözler tehdit havası taşı-
Demokrat Partinin dünkü toplantıları
Demokrat Parti dün saat 18 de Taksim ve Beşiktaşta Barbaros alanında İki açıkhava propaganda toplantısı yapmıştır. Güneş batıncaya kadar devam eden binlerce kişinin İştirak ettiği bu toplantılarda partinin ilçe başkanian, milletvekilleri. Belediye Meclisi adayları konuşmuşlar, C H P. devrindeki şehir meclislerinin faaliyetini tenkid etmişlerdir.
Ne olur bir kahve 1-
gibi yalvarıyordu, olsun bari, dedim.
Seni eğlendirmeliyiml
— Nerede?
— O söylediğin Arap çalgısına gidelim...
— Yok canım. Değmez. Vakit de geçti zaten...
— Reddetme Sabri... çeriz.
Koskoca adam çocuk
— Ne yapalım öyle
Fakat biçârenin talihine bakın kİ biz kapıdan girerken perde kapanıyor, sonra ahalinin alkışlan arasında bir kere daha açılarak kumpanya tam takımla ahaliyi selâmlıyordu.
Arkadaşım: “Eyvah, bunda da geç kaldık” diye öyle bir Ümitsizlik gösterdi ki “Merak etme yine olur. Başka bir gece geliriz” diye teselli etmeğe mecbur oldum. Fakat bu taşkınlığa göre Sabrinin hemen ertesi gün bana musallat olmasından korkarak: “Malûm ya ben şimdi tedavideyim. Birkaç gün geçsin ben seni ararım” dedim.
Çalgıdan sonra Tepebaşı Bahçesine gittik. Kapısı duvarı olmadığı için Belediye onu muayyen saatte kâpayamıyordu. Bahçenin epeyce fazla olan demokrat kalabalığına biz de karışarak kâh dolaştık, kâh yer buldukça kanapelere o-turduk. Kolkola dolaşan kızlardan bir çiftini nlm Taksimdeki dilberlere yüreğim hopladı. Ara sıra hayalden ürkerek: “Çalgıya ki hayırlı oldu? Olacak şey
hiç akla gelmlyecek bir tesadüf olur; kulağına gider” diyordu.
Bahçeden sonra geriye dönerek biraz da sokaklarda dolaştık. Gerçekten bir bayram çocuğu halinde olan Sabri, çoluk çocuk kabilinden kızlara karanlıkta lâkırdı atıyordu. Ona kalsa bu piyasa sabaha kadar da devam ederdi. Fakat 428
be-ara bir bel-
benzeterek bir Sabri de başka yetişemediğimiz değil ya bakarsınız
kadının
»
ben yoldan bir otomobil çevirerek onu hemen hemen zorla evine götürdüm ve kendim hastaha-neye döndüm.
Haatahnnenln kapısında başka bir otomobil duruyordu. Kendlmlnklnden inince karanlıkta A-li Osman ile burun buruna geldik ve ikimiz de gülmeğe başladık.
XVI
KASABA POSTASI
Ziyafetin ertesi günü geç uyanmıştım. Kah. ve istemek için zili çaldım. Gelen giden olmayınca terasadan bahçeye seslenmek üzere dışarı çıktım. Allah Allah! Oda kapımın dışında ağzına çuval parçaları dikilmiş iki sepet, çivilenmiş iki gaz sandığı duruyordu. Bunların üstünde de kasabadan yola çıkarken evde unuttuğum benim fildişi saplı ipek şemsiyem. Bizim oralardan bir emanetçi filân mı gelmişti acaba?
Biraz ilerleyip ”NineM diye bağırınca merdivenin alt başından vergi memuru Haşan E-fendi göründü; arkasından Hacı ömerin başka bir kazada oturan büyük kızı Gülsüm Hanım; kocası Osman Mutlu ve altı yedi yaşlarındaki son numara oğullan Yıldırım.
Onlar arkalarında her zamankinden başka elbiselerle ağır ağır merdiveni çıkarken ben “Nereden çıktınız yahu. Daha yok mu?” diye bağırıyordum.
Haşan Efendi vergi mükelleflerini yakaladığı zaman yaptığı gibi ‘“Kaçtın da kurtuldun mu sandın idi doktor beyclğim” diye boynuma Banlıyor, Osman Mutlu “Dağ yürümezse aptal yürüyor” diye elimi öpüyor, Gülsüm Hanım bir şey söylemeden ağlıyordu. Doğrusu aranırsa masak biz erkekler de öyle yapacaktık.
Onların bana haber vermeden kafile
utan-
halin-
429
Emniyet 6 ncı Şube Müdürlüğü tak. simetrclerin düzeltilmesi işine başlamıştır. Bütün taksimetreler tashih edildikten sonra yolcular otomobilden İnince taksimetredeki yazan ücreti bir şey İlâve etmeden şoföre vereceklerdir. Bu suretle bir çok anlaşmazlıkların önüne geçilmiş olacaktır.
Diğer taraftan şimdiye kadar raa-geie yerlerde duran dolmuşlar İçin muayyen yerler ayrılmış ve bunun I-çln levhalar yaptırılmıştır. Bugünden itibaren bu levhaların dolmuşların duracakları yerlere asılmalarına başlanmıştır. Bundan sonra hiçbir taksi arabası dolmuş yerinden hariç yerlerden yolcu alamıyacaktır.
6 ncı Şube son zamanlarda yine şikâyet konusu olmaya başlayan şoför muavinleri meselesiyle de esaslı surette uğraşmaya başlamıştır. Bilhassa muavin namı altındaki bu şahısla* rın hususiyle geceleri sarkıntılık yap*, tıklan görülmüş ve şiddetle takipleri* ne başlanmıştır.
Doğu Akdeniz Sağlık Kongresi
Şehrimizde yapılacak toplantılanS İştirak edecek delegeler gelmeye başladı
katıla* gelme*
teşkllâ*
3 eylülde toplanacak Doğu Akdenlı Sağlık Teşkilâtı Kongresine cak olan delegeler şehrimize ye başlamışlardır.
Dün memleketimize gelen
tın idarecisi Mr. Broocks ve muavini. Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğü ile temasa geçmişlerdir.
Hâlen şehrimizde bulunan Ortadoğu Verem Tekâmül Dispanseri Başhe* kimi Dr. Etlenne Berthe pazartesi gü* nü saat 15 te Verem Tekâmül Merke* zinde bir basın toplantısı yaparak teşkilâtın ve kongrenin çalışmaları mevzuunda İzahat verecektir^
İkinci hacı kafilesi dün gitti
İkinci hacı kafilesi dün saat 14 da Nazar vapuru İle şehrimizden hareket etmiştir. Vapurun kalkışı ânında tekbirler getirilmiş ve ezanlar okun* muştur. Ayrıca dün sabah aynı vapurda müessif bir hâdise olmuş ve aslen Arifıyell olan 1289 doğumlu Şükrü oğlu Mehmet öngün isminde bir hacı namzedi, vapurun ambarına inerken, müvazeneainl kaybederek düşmüş ve biraz sonra ölmüştür. Hâdise, .diğer hacı namzetleri arasında geniş bir teessür uyandırmıştır.
TEŞEKKÜR
Tüccardan Bay
DİMİTRİ Y. KONDOPULO'nun
cenaze törenine gelmek lûtfunda bulunanlara. çelenk gönderenlere, bu vesile İle yoksul çocuklara teberruda bulunanlara, gerek şahsen, gerek telgrafla veya mektupla acımıza İştirak edenlere ayrı ayrı teşekküre büyük acımız mâni olduğundan muhterem gazetenizin tavassutunu rica ederiz*
Kederli ailesi (Cenaze Servisi Angelldt»)
YENİ İSTANBUL
STYASÎ tKTÎSADl MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi t
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİT E D çtRKETÎ Müdürü: Kemal a SAKLICA Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden : Sacld ÖGET
Neşredümiyen y asılar iade edilme*.
Basıldığı yer :
YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LtMtTED ŞtRKETÎ MATBAASI
de yaptıkları bu baskının benim esas itibariyle canımı sıkması lâzımdı. Fakat belki de bu baskın yüzünden her şeyi unutuyor, kasabada pek birinci derecede sevdiklerimden olmayan vergi memurunu bile kollarımdan bırakamii’ordum.
Arkalardan hemen koşup gelen Nineye is. kemleler getirterek onları terasaya dizdim ve konuşmağa başladık.
— Nereden çıktınız yahu? Beni nasıl buldunuz?
Evvelki akşam Sirkecide bir otele İnmişler, ertesi sabah etraftaki eczahanelerden ve daha başka yerlerden tahkikat yapmışlar, nasıl olup da kimsenin beni tanımadığına hayret ettikten sonra polise başvurmuşlardı. Neye geldiklerini sorunca biraz yüzlerini sarkıttılar ve birbirlerine baktılar.
Haşan Efendinin safra kesesindeki taş son zamanlarda kendisini fazla rahatsız etmeğe başlamıştı. Ben de orada olmadığım için büsbütün korkarak Istanbula gelmekten başka çare görememişti. Senelerden beri tavsiye ettiğim ameliyata da artık razı olacaktı. Biraz evvelki neşesi
dİ. da
bir
ve
kaybolmuş bir halde:
— Toprağımız mı çekti kimbilir nedir? de-Allah ne isterse o olur, ölürsek de kalırsak aenin elinde olsun bari dedik.
Can üstünde hastalann yüzünden daima son ümit ışığını geçirmiş olan her zamanki sesim kahkahamla: •
— O ne lâkırdı o?.. Koskoca adam utan-
maz mısın böyle şeyler düşünmeğe.. O senin a-mellyat dediğin şeyi hurada çocuk sünnet eder gribi yapıyorlar... Şimdi on bin i‘ra>’a bahse giriyorum, Ölürsen çoluk çocuğ’r. • un b n lira var... Amma ölmezsen Müftünün çocuk yurduna beş yüz lira veriyor musun?
(Devamı var)
430
A

Savfa 3
rr Atuıfoı 1950
£■
Günler geçerken
Adanada
İçişleri Bakanı yanarın sahasına gidiyor
Ateşten kurtarılan eşya başka taraflara taşınıyor
Zaman eamau halkın gürültüleriyle kestiği U9un konuşmasında, Ahmet Tahtakılıç, D. P. iktidarını giddetlc tenkid etti
Yazan ı Refik Halid Karay
"Dördüzler,, ve bizler
DEMİRCİ İLÇESİNİ KÜL EDEN YANGIN
Çocukluk çağımda İken teşekkül etmiş hayır ve hasenât
cemiyetleri yoktu. İane toplanması, hele hlr araya gelinmeni hükümetçe hoş karşılanmadığından tabiatlyle İdare merkezleri ve şubeler açılmadığı gibi elde makbuz koçanları, kapı kapı dolaşan ondalıkçı tahsildarlara da rantla namazdı. Peki, çocuklara, yoksullara, muhtaçlara yardım edilmez miydi? Sanıyorum kİ şimdikinden fazJa hayır İşlenir, çıplak giydirilir, aç doyurulur, çok nüfuslu gelirsiz Aileler gayet İyi kayırttırdı. Böylelerlnln kızları gelin olurken, evlâtları mektebe başlarken mahallenin İmamı, muhtarı, gayretlini şu veya hu rata baş vurur —ne makbuz, ne şatafatlı uman, ne girift teşkilât— beklenen muaveneti temin ederdi.
Müracaata menfi cevap verenlerin sayısı pek mahduttu. Mail vb-Eİyetl az çok yolunda olan hlr ev kadınının Isa yardımdan kaçındığı hiç görülmezdi. Hemen sandıklar açılır, fakir lnhusalara arşın arşın tülbentler, bezler, lüzumlu öteberi, şerbetlik şeker parası, ebe masrafı, hepsi gönderilir; ziyaretine do gidilir, hal hatır sorulurdu. Hâtıralarımı yokladığım vakit, bu kabil bir çok İyilik sahneni gözümde canlanıyor.
Vakta kl devir değişip cemiyetler kurulmaya başladı, yardımın mahalle halkı arasında pek güzel başarılan şekil artık mahalli olmaktan çıktı; anonim bir hüviyet aldı. Alınca da mahalle tesanüdü bozuldu; İş hayır cemiyetlerine bırakıldı. Cemiyetler daha mı faydalı oldular? Pek sanmıyorum. Zira cemiyetlerin gözönünde geçmeyen, etrafa dağılan yardım faaliyeti mailede yapılanlar kadar müspet ve güvendlriel telâkki edilemedi; birini unuttuk, ötekine alışamadık. Bir sebep de şu: Cemiyetleri lyl İşletemiyoruz; bunun da püf noktasını öğrenemedik.
Hayır yapmak duygularımızda yeni İçtimai hayat derbederliği yüzünden bir gevşeme olduğu muhakkak. Servet ve refah yerleşmiş vaziyete ve zenginler sağlam bir sınıf haline henüz gelmedi; kısacası para oturmadı. Oturmuş servetten gelen hlr İçtimai yardım, bir hayır İşleme terbiyesi vardır kl, zamanla kazanılır. Bu mertebeyi hulsaydık hiç şüphesiz kİ, İzmlrin dördüzleri İçin yapılan nakdi muavenet bir ayda 4 bin liraya dayanıp kalmazdı. Hayır cemiyetlerimiz İse lyl Işleselerdl aynı yardım sadece dört kundağa İnhisar etmezdi.
Nizamnameler fazlasını yapmaya elverişli olmayabilir. Bizim bildiğimiz, o gibi müessese!erin başında bulunanlardan çoğu nizamnameyi bir yana bırakarak keselerinden şahsi yardım yapacak kudrette vatandaşlardır. Cemiyetin hediye ettiği kundakların Arasına bir şeyler sıkıştırabilirlerdi. Nitekim dedelerimizin, ninelerimizin kurağına mahalledeki yoksul ailelerden biri yeni doğan yavrusunu koydu mu kundak boş çevriInıezdl.
Ya, tamirdeki gibi, mahallede hlr dörtlü doğum olsaydı? Açılmayan sandık ve el atılmayan kese ve kemer kalmazdı. İmamrfendl, etekleri sevincinden zil çalarak konakları bir dolaşıverdi mi... Sürre devesi gibi yüklü dönerdi; sadrazam He vükelâsı da el altından vazifelerini yaparlardı. Nihayet hünkâr atiyesl de çok gecikmezdi. Baba memursa tartı ettirilir. İşsizse maaşlı bir hizmete tAyln olunurdu. O devrin hase-nât mekanizması crmlyetslz ve teşkilâtsız, şarkkârt şekilde, fakat verimli İşlerdi. Hanıidlye Etfal Hastahanesl de Behçet l*z Hastahaneslnln yaptığını esirgemezdi.
“Dördüzler,, İn. bahsettiğim eski yıllarda milletlerarası bir hâdise, mült bir övünme vesilesi, büyük çapta bir reklâm olduğunu da bilmezdik. Bugün dördüzler, dünyaya telgrafla yayılan vo resimleri hayranlıkla seyredilen cihanşümul vakalardandır, öyle olmasına rağmen bizde tepkisi sıfıra düştü. Kaldı kl, en büyük İhracat limanımız ve nüfusça İkinci şehrimiz olan İzmir, bir dördüzü değil, diizlnelerceslnl kayıracak imkânı haizdir. Kayırır da... IAkln hayır cemiyetleri teşkilâtı vazifesini eski zamanın mahalle İmamları kadar bile başaramıyor.
üç şehrimizde kadınlardan mürekkep birer yardım komitesi kurulsa ve İşin başında glvlm, kuşam merakiyle tanınmış hanımlar bizzat çalışsa İdi netice bambaşka olurdu. Aksi gibi yavruların doğumu plâj, yas baloları, Jübileler ve kır eğlenceleri mevsimine rastadı. Meşgulür!
İstanbul Enternasyonal
Tenis Turnuvası başladı
Çalenç Kupasını kazanan Enes Talay, dünkü karşılaşmada Holândalı rakibine yenildi
Beşinci Enternasyonal Tenis Turnuvası dün Tenis Eskrim Dağcılık Kulübünün üç kordunda birden banladı.
1946 senesinde 4 ecnebi tenisçinin İştirak ettiği ilk enternasyonal tenis turnuvasından sonra ikinci turnuvaya S ecnebi tenisçi İştirak etmiştir.
1948 senesinde yapılan Üçüncü Tenis Turnuvası 21 ağustostan 30 ağustos tarihine kadar devam etmiş ve 8 enternasyonal tenisçi iştirak etmiştir.
Dördüncü turnuvaya 13 tenisçi katılmış, nihayet Beşinci Enternasyonal Turnuvaya 28 yabancı İştirak etmiştir.
İlk turnuvada tek kadın şampiyonluğunu Mathieu (Fransız), tek erkek şampiyonluğunu Stallos (Yunan) kazanmıştır.
İkinci turnuvada tek kadın şampiyonluğunu Bahtlye Muanlnoğlu Türk, tek erkek şampiyonluğunu Stalios (Yunan) almışlardır. Üçüncü enternasyonal turnuvada tek kadın şampiyonluğunu Muallâ Beogrodaski (Türk), Tek erkek şampiyonluğunu Weiss (A-vusturya) kazanmıştır.


k
Geçen seneki turnuvada tek kadın şampiyonluğunu Bossi (İtalyan), tek erkek şampiyonluğunu Von Cramm (Alman) elde etmiştir.
Dün başlıyan ve 4 eylülde bitecek olan Beşinci Enternasyonal Turnuvada İse ilk günkü neticeler şunlardır:
Nazmi Bahri (Türk) Erolu (Türk) 6/3. 6/1; L. Stalyos (Yunan) F. Ber-keri (Türk» 6/3, 6/1; Kris Uncu (Türk), V. Akını (Türk) 0/6. 6/2. 6/3; F. Ko-walevskl (Amerika) Uğur Sevindik’! (Türk) 6/2. 6/2.
Suzan Gürel (Türk) Melas’1 (Yunan) 8/2. 6 2; Behbut (Türk) Semih Ulutürkij (Türk) 6/2, 6/3.
• •
Suat Nemli (Türk) Apostolidis’i (Yunan) 6/2, 6/1.
Telyan (Türk) Bean’ı (Türk) 6/3, 6'2; Van Meegeran (HolÂnda) Fehmi Kızılı (Türk) 6/2. 6/1; Harper (Avustralya) Celâl Uluğ’u (Türk) 6/0, 6/1; Semih Süreyya (Türk), Anclus’i Türk 3/6. 6/3, 6/1 Link (Holândaı Enes Talayı (Türk) 6/1. 7/5; Geelhand 'Belçika) Efexynl 6/0. 6/1; Garrett (Amerika) BaJaşı (Türk) 6/1. 6/1; Del Bello (İtalya) H Neclboğlunu Türk 6'1. 6/1; Dorfmann (Amerika) Melih’İ (Türk) 6/2, 6/0; Gardini ' İtalya» Celâsln i (Türk) 6/4, 8'0; F. WeİM (Avusturya) Kemal Daş’ı (Türk) 6/1, 6/2 yenmişlerdir.
Turnuvanın bugünkü karşılaşmalarına saat 11 den İtibaren başlanacaktır.
Saat 11 de Marla Weİss (Arjantin) -Marika Hermsen 'Holânda) - Ruth Baker. Yıldız Akın - Müheyya Tuncay. Bahtlye Mualuoğlu - Jutka Lorant.
Saat 11.45 te Kornfeid (îsrael) — Nlnon. Georgandaş (funan) - Ltan Scarpeilo, .Manfredl (İtalya» - Roksan
Zekeriya Sertel ve Nâzım Hikmet pasaport
istediler
muhabirimiz Kanunundan edilen Nazım Sertel AvrU-



Ankara 26 (Hususî bildiriyor) — Son Af istifade ederek tahliye Hikmet lir Zekeriya paya gitmek üzere pasaport talebin-
de bulunmuşlardır. Bunlardan Nazım Hikmet Frnnsaya, Zekeriya Sertel dr ItalyayA gitmek arzusundadırlar. Her İkisinin de müracaatları tetkik edilmektedir.
Ankara Emniyet Müdürü değişiyor
Ankara 26 (Ankara Ajansı) — Ankara Emniyet Müdürü Rıfat Ayaydın başka bir vazifeye tâyin arzusu gösterdiğinden Etibank Meclisi İdare üyelisine seçilmiştir.
Yangın yerinden ıım um! bir görünüş
M. P. nin tertiplediği toplantı
Başbakan yardımcısının dünkü basın toplantısı
r
— r W W- >


- - w. ■ .
W •
• a-.
- Heraldo Weiss (Arjantin), 15.30 da E. Neumann (Avus-
- Lilyan, Mrs. Bean - J. Mar-(Fransa), Cornet - Dorothy
Suzan Gürel
Karakaş, Tuckey (Ingiltere) - Rita.
Saat 14.30 Acrivos (Yunan) - Mu-alla, Bulien - Selma Madenci, îfakat Mergen - Pat VVard (İngiltere), Suat Nemli
Saat turya) celline
Head (Amerika) — Geelhand (Belçika).
Saat 16.30 da Rita. H. Neclpoğlu -Pat Ward, Garrett. Yıldız Akın. Kemal Daş - Hermsen. Link; Marika. Kris - Muallâ, J. Harper; Behbut Ce-vanşir - StaJyos.
Saat 17 30 da Dulos, Apostolidls -Geelmuyden, Nazmi Bahri; Tuckey. Dorfman - Karakaş, Suat Nemli; Lil-j*an, Andon Çip - îfakat, Suzan Gürel; Van Meegeren - Nazmi Bahri.
Saat 18.30 da Bahtlye Musîuoğlu, Deyro - Bulien. Celâsin Lüy; Neu-mann. Frltz Welss - Bean. Bean.
V. ETENSEL






Felâketzedelere yapılan yardım
Ankara. 26 (A.A.) — öğrendiğimize göre, Demirci yangınında zarar gören felâketzedelerin inşa edecekleri meskenlere yardım yapılmak üzere Bayındırlık Bakanlığından Manisa Valiliği emrine 25 ağustos cuma günü 50 bin Hra gönderilmiş ve aynı zamanda bu Bakanlıkça felâketzedelerin bir an evvel iskânlarını sağlamak için valiliğe gerekil talimat da verilmiştir.
İÇİŞLERİ BAKANI YANGIN MAHALLİNDE
Akhisar, 26 (A A.) — İçişleri Bakanı Rükneddin Nasuhioğlu, dün Demirci’deki yangın yerini dolaşmış, zarar gören halkla uzun müddet konuşarak alınması gerekli âcil tedbirleri ve yardım şekilleri üzerinde incelemelerde bulunmuş ve Manisa Valisine, bu Jşle bizzat ilgilenmesi için direktif vermiştir.
İzmir askeri birliklerinden 300 çadır daha gönderilmiş ve bu sayede meydanda kalan bütün halk çadırlara yerleştirilmiştir. Civar kazalardan gıda yardımı yapılmasına devam edilmektedir.
Geceyi Gördes’te geçiren Bakan, bugün Akhlsara gelerek uçakla Anka-raya dönecektir.
hazretleri kanunen
fazla rc-
he-

Efendi hazretleri pumhurbaşkanı İle birlikte, ge-" çenlerde ufak bir seyahat yapan gazeteci arkadaşlarımızdan bir tanesi, bir aralık Sayın Bayar’a: “Reisicumhur hazretleri” diye hitap etmiş!
Devlet Reisimizden derhal nazik bir İhtar: “Aman hana demeyiniz. Bu tâbirler yasaktır.”
Fakat yoook, şimdi
vlnmerılze meydan vermeden, plnlzden radyolarınızın düğmesini çevirip, mahut hacı İlânlarından bir kaçına kulak vermenizi rica edeceğim. Göreceksiniz kİ, muhterem Bayar’ın yasak diye İhtar ettiği bütün tâbirler, devlet radyosuna göre, bilakis pek yerinde-dlr.
isterseniz, not ettiğim İki tanesini kulaklarından tutup huzurunuza ben getireyim:
“Süleyman İye Camii vâızı hafız filân “efm-di“nln himayesinde hareket m-decek hacı kafilesi...”
caıııllnln Inıarnı ve vâızı hacı
hafız falan “efendi hazretlerinin tahtı himayesinde, hac farizasını edaya giderekler İçin...”
Şimdi biliyorum. Imamlıırııııız, yahııt vâızlarımız İçin “efendi” tâbirinden daha uygun bir ad bulmamı Istlyecekslnlz. Ama bence, onlardan daha evvel, Devlet Reisinin yasak diye reddettiği tâbirleri, İmamlara rahatça konduran radyolarımızın haline bir ad bulmak lâzım!..
Meclisin açık olduğu sıralarda, sabahtan akşama kadar önünde bekleşenleri bana göstererek:
— Bııruda savcı nisanı, şunlar hakkında serserilikten talJbalıı girişirdim.
Diyen bir ordinaryüs profesörü şimdi zikretmeden geçemlyrceğlıı». Muhterem hoca, cümlesini bitirir bitirmez, yüzünü buruşturup başı-


A
Adana, 26 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Yaklaşan belediye seçimi münasebetiyle Millet Partisinin A-danada bugün tertip ettiği açık hava toplantım, Demokrat Parti iktidarını tenkid havası İçinde cereyan etmiştir.
Bu toplantıda bulunmak üzere buruya gelmiş bulunan Ahmet Tuhtakı-hç siyasi bir konuşma yapmış ve sözlerinin başında aynen şöyle demiştir;
“Bugünkü rejimde gerek Cumhurbaşkanı, gerek Başbakanın şahıs-lariyle görülecek zerrece hesabını yoktur. Ama Cumhurbaşkanının eski Cumhurbaşkanından daha çok icra işlerine müdahale etmesi hepimize ıstırap verici mahiyettedir. 4 yıllık muhalefet işlerinde Meclis Başkanı tarafsız olmalıdır diye nutuklar verdik, makaleler yazdık. Dün o nutuk- | ları söyliyen ve makaleleri yozun bizler. bugünkü Meclis Başkanını en müfrit bir parti adamı olarak karşımızda ve günün siyasî İşlerinin ortasında görmenin gerçekten ıstırabını çekiyoruz,,,
Ahmet Tahtakılıç. hoşa gltmiyen bu garip ve egoizme kaçan fikirlerinden sonra arapça ezan meselesinin de günlük politika âleti şeklinde İstismar edildiğini söylemiştir.
Başbakan Adnan 'Menderesin son nutkunun kaypak bir lisanla yapılmış bir nutuk olduğunu söylediği zaman halkın gürültüsüne maruz kalan Ahmet Tahtakılıç, şekerde yapılan ucuzlamayı, bazı vergilerde yapılan indirmeleri. Basın Kanununda yapılan değişikliği de beğenmediğini belirtmiştir. Ahmet Tahtakılıç. D.P. iktidarının hiç bir noktada kanunları ve prensipleri vozetmiyerek İşlerin şahsi takdirlere bırakıldığını söylemiş ve bunu bir tehlike gibi göstermiştir. Kore’ye yardım kararımızın da şahsî kanaatle alınmış bir karar olduğunu ilâve etmiştir. Memleket hayrına yapılmak istenen iyi ve müspet işlerini, hüsnü niyetlerini kötü göstermek ga-yesile sesinin tonunu biraz daha yükselten Ahmet Tahtakılıç, muhalefet yaptığı yıllarda ayaklarına kapanarak “Baba, baba bizi kurtar’.,. diye yalvaran vatandaşlara Celâl Bayarın şimdi Uludağa yapılacak asansörlerden, turistik otellerden, Yalovaya gidecek süratli motorlerden bahsettiğini söylediği vakit, bir vatandaş, (Milli birliği bozmak Istiyenlcre ne denir?) diye Sormuştur. Tahtakılıç bunun üzerine topluluğun müsaadesini Istiyerek bu suale cevap vereceğini bildirmiş ve millî birliği bozmak sınırını çizmenin gayet mühim bir mesele olduğunu sözlerine katarak sual sahibini ikna etmeye çAİıştığı sırada topluluk arasından bir takım karışık sesler duyulmuştur.
Komünist talebeler hakkında Tevfik İlerinin beyanatı
Ankara, 26 (AnkarA Ajansı) — Pa-riste tahsilde bulunan Türk talebelerimizin siyasi durumu ve solculuk cereyanı İle alâkalı diğer çeşitli meseleler hakkında Milli Eğitim Bakanı Tevfik îleri, Ankara Ajansının bir muhabirine şu beyanatta bulunmuştur:
“Parlste tahsilde bulunan öğrencilerimiz üzerinde hassasiyetle duruyoruz. Komünist oldukları iddia edilen öğrenciler hakkında basına akseden haberler mübalâğalıdır. 107 öğrenciyi de geri çağırdığımız asılsızdır. Muhtelif kollarla yaptırmakta olduğumuz tetkikler henüz bitmemiştir. Tetkiklerimiz sonunda icap ederse tahkikat yapacağız. En kısa ZAmanda katî netice alınacaktır. Katî neticeyi aldıktan sonra Türk halk efkârını aydınlatacağız.
Bu meselede Paristcki talebe müfettişimizin bir ihmali var mıdır, yok mudur, bu. tetklkatla anlaşılacaktır. Yalnız şu hususu söyllyebilirim: Talebe müfettişimizin sırtına asıl vazifesi dışında İki üç vazife daha yüklenmiştir. Bu durumda bütün zamanını öğrenci İşlerine hasredeml.veceğl tabiîdir. Bu ciheti gözönünde tutuyoruz.

*
wnrttttıırr
MUHALEFETE ŞİDDETLE HÜCUM EDEN SAMET AĞAOĞLU t •‘TÜRK MİLLETİ, C.H.P.Yİ TASFİYEYE DEVAM EDİYOR” DİYOR
Başbakan Yardımcısı Samet Ağa-oğlu, dün saat 16 da D.P. merkezin-1 de bir basın toplantısı yapmıştır. A-ğaoğlıı ezcümle şunları söylemiştir:
“Büyük ve her cihetten tarihi şehrimizin belediye seçimlerine hazırlandığı günlerdeyiz. Bu seferki hazırlığın bir hususiyeti vardır: Geçen bütün belediye seçimler . hepinizce malum olan usul ve şekillerde, maddi ve mânevi baskılar altında yapılmıştı. Sanatkâr ve hassas İstanbullular, esnafı, amelesi, tacir ve şehirlisiyle bu baskıları dairna hatırlamaktadır.
Demokratik idarenin bir cephesini belediyeler teşkil eder. Belediye seçimleri, şehlrb’rın mânevi şahsiyet alması demektir. Bunun İçindir ki. bütün garp demokrasilerinde belediyeler ve belediye seçimleri, vatandaşların üzerinde hassasiyetle durdukları mevzulardır. Kabul etmek lâzımdır ki; sözle demokratik sistemler kurarak hakikatte bu sistemlerin en esaslı bir noktasında tahakküm hedefini tahakkuk ettirecek bir inhiraf yapmayı bir nevi idare yolu sayan eski iktidar, belediye reislerini, valiler ve içişleri bakanları tarafından azledilmesi, seçimlerin tasdike tâbi tutulması gibi vasıtalarla memleketimizde hakiki belediyelerin kurulmasını daima önliyegelmlştlr.
Bunun içindir ki. belediyeler, dalma idarenin elinde biror oyuncak olmaktan ileri gitmemiştir. Eski İktidar, hattâ, bazı şehirlerde ki — başında İstanbul gelmektedir — belediye reisliği ile valiliği birleştirmek suretiyle bu şehirler üzerinde tasallutunu en ileri bir dereceye getirmiştir. Bunun içindir ki. memleketimizde demokratik rejimin yerleşmesini gaye edinen partimiz, belediye reisliği He valiliğin birbirinden mutlak şekilde ayrılması prensipini kabul ve ilân etti. Bu pren-slpln tatbikine en yakın bir zamanda geçilecektir.
Muhalefete cevaplar
Dikkat ederseniz, muhalefet partileri, şimdi bütün faaliyetlerini fstan-bulda toplamış bulunuyorlar. Genel sekreterlerinden liderlerine kadar büyüklü küçüklü bütün şahsiyetleri îs-tanbulJadır. Fakat yine dikkat nazarımıza çarpan şudur:
Bu zevat ve bilhassa Halk Partisi erkânı îstanbulda belediye seçimlerinden. tstanbulun İhtiyaç ve arzularından katiyen bahsetmiyorlar. Bütün sözleri ve yazıları büyük politika içinde tenkid hududunu hakikaten çoktan aşmış bulunan bir tarz ve edâ ile partimize ve hükümetine tecavüze inhisar etmektedir.
Simdi son iki üç gün zarfında sözde seçim propagandası altında söylenen ve yazılan bazı fikirlere temas etmek istiyorum:
Halk Partisinin eski bakanlarından birisi diyor ki:
“Belediye seçimlerinin Halk Partisi tarafından kazanılması memlekette siyasi bir muvazenenin kurulmasına vesile olur. Bu suretle Mecliste çok kahir bir ekseriyet kazanmış olan Demokrat Partinin tahakkümüne mâni olmak imkânı elde edilir.,,
Bu sözü ciddiye almak ve mantıkla izahına çalışmak bevhudedlr. Eğer böyle bir kaide olsaydı, milletvekilleri seçimlerinden başka seçimleri yapmaya lüzum kalmaz. Muhtar, belediye ve umum meclis seçimleri meclis seçimlerini kazanmayan partiler arasında meselâ kur’a ile taayyün ederdi!
Yine bir eski bakan diyor ki:
“Demokrat Parti şimdi bir şefler partisidir Zira parti genel kurul azalan aynı zamanda hükümete geçmişlerdir..,
Bu fikir, yalnız başına bile onu söyleyen zatın zihniyetini belirtmeye kâfidir. Devletin gayri mesul İnsanlar ve partinin umumi merkezleri tarafından idare edilmesine alışmış olanlar, partide ve hükümette aynı zamanda mesuliyet alarak âmme işlerinin mesul olmayan ellerden kurtarılması gibi normal bir düşünceye sahip olamazlar.
Bir başkası: “Biz komünizmle mücadele ettik, onlar affetti,, diyor.
Bu söz ve İddia kadar hakikatin

Efendi hazretleri
Rockfellerin
•Bir İken «öyle-
Aora.vını: Rockfcller

î
radyosu
li i mnyuMİnde balo ‘•efendi hazretleri” hac kervanı İlânı hakkında,
m sallıyarak:
— Fakat, diye devanı etmişti, bu memlekette de cavcılara ne kadar çok |ş var!..
Bundan daha isabetli lâf, Allahın birliğidir, işte meselâ, ihbar glhl olmasın ama, ben de savcı olsam; valiler İlân eder gibi, himayelerinde
yaparı Radyolarımız Sayın Bayar’ın işaret ettiği kanun maddesine dayanarak, takibata girişirdim.
Hayır bir şey değil, hıı gidişe göre, dokunmazdanız; Dl.\aııet işleri Keihiınlz hacca gitmeğe kalkıksa, mikrofonlarda kendisinden “Şeyhülislâm” diye pekâlâ bahsedebilirler. İtiraz etmeyiniz, niye olmasın? Radyoda liur’aıı okııtıı-lahilereğirıe dair fetva verdikten snıırn, sayın reisin ŞeyhÜlIslAııı olması için daha ııe kaldı?
Ah! Cesaretim olsa, Glovanvıi Paplnnl’nln meşhur kahramanı Gog’a, ölmüş büyüklerle hayali mIHâkatlar yaptırması glhl, şu sıralarda AtalÜrküıı ruhunu konuşturmayı ııe çok İsterdim!
Rockfellerin radyosu
Radyo lâfı, yılan hikâyesi glhl, hlr açılır da kolay biter mİ? AluturkiiMiııı bıraksanız, alafrangası var; omı luruksanız, temsil yayınlarını en uz bir surıu komı-şursııııuz, yine bitmez. Ondan da vazgeçseniz ajıms haberleri, ömrünüz boyunça ycteeektlr. Ben hıı hafta, sonuncuyu ve sonuncunun da ancak hlr urıınu tutacağım:
Elbet (llnllyorsımuzdur, on beş
• •

Bizim Stawisky
Yazan:
Be d i i
dakikalık ajaııs haberlerimizin, mübalâğasız on iki dakikası sadece bakanların seyahatlerine ayrılmış!. Maarif Bakanı Samsunda no söyledi, ne yedi, nereleri dolaştı? Sağlık Bakanı, bilmem nerede kaç defa susadı, kaç kere konuşup luıç sefer güldü? Bunların hepsini, radyolarımızda bulabilirsiniz.. Hem de, sabahı kaçırırsanız öğle’sl; öğleye yet işemezsen İz akşanıı, gecesi var.
Ve yine elbette hatırlarsınız kİ, bütün bunlar, eski İktidar zamanında da o. olup biten ve i- || ■1 şln garibi, hıı-günün İktidarı pk tarafından şld- K > detle mücadele edilen hareketlerdir.
Anlaşılan, hangi şa olsuıı,. İktidarın şeyler var kİ, olamadım olamıyor.
Doğrusunu isterseniz, dünya alı-vallnlıı gittikçe karıştığı şu sıralarda yeryüzünde, dinleyicilerine haber namına uncak bakanların seyahat hatırlılarını veren bir I-klnd radyo daha yoktur. Gösterebilene. bütün ıımııın müdürlük tahsisatını korkmadan vâdedehj-llrslnlz.



parti olur-vcrdljjl bazı
Allahtan kİ. bakanlarımız hep birden elele tutuşup Amerikava falan gitmeye kalkışmıyorlar. Yoksa maazallah, ne fasıl heyeti, ne senfonik orkestra kalacak! Sabah sekizde bakanlarla aç, gere ylrınl üçü bilmem kaçta hakanlarla kapa.
Hani, Volterln tetkik etmek lidere aldığı şiirleri sahibine İade ederken: “Kuzum bay avukat, şiir yazmazdanız sizi asarlar mı?” demesi gibi, İnsanın soracağı geliyor:
— Acaba radyolarımız da bakanların seyahatlerinden az bahsetmeler İdarecilerin} kovarlar mı ?
Hikâyenin yeri düşmüşken kaçırmış alını:
Süleyman Peygamber, bütün hayvanatı toplıyarak akdedeceği büyük kongreye serçenin gelmediğini görünce emreder: “(ildin, çadırın” Maymunla köjıek koşarlar. Biraz sonra, nefes nefese fakat eli boş dönerek:
— Sultanını derler, serçe delirmiş!
— Nereden anladınız?
— Sizi tanımadığını söyledi.
Hayvanlar dehşetle Ürperirler» Fakat Süleyıhan gülüınslyerek sormağa devanı eder:
— Yanında kim vardı?
— Dişisi efendim.
tşte o zaman bir kahkaha tufanımı tul lan Süleyman, hayvanlara dönerek:
— öyle İse der, mesele kalmadı. Çünkü bir erkeğin dişisi yanında söylediği lâfa bakılmaz!
Şimdi, radyodaki eski şikâyetlerimizin yeniden tekrarlanışı karşısında, Süleymnnın hikâyesine politik veçhe verebilirsiniz: partinin muhalefette diklerine bakılmaz!”
Ve hatırımda İken Kuzum Allahaşkına
sırf keyfi İçin, tek nüsha basılan ve dalına tatlı haberler yayan bir gazete çıkardığı glhl, radyo İstasyonu kurnuığa da cesaret etmiş miydi ?
Bizim Stavvisky
MÜntehlr Sular idaresi tahsildarının marifetleri Stanis-ky’ye yaklaşmaya haşladı, ihtilas elli bin lira iken yüz hine, vüz hinden bir nefeste Üç yüz bine yükselmiş bulunuyor. Kim bilir daha da ne kadar çıkacak!
Bu arada meydana çıkan asıl feci hakikat şıı: a re veznedar hııçuk sene-eıı küçük teftişe tâbi
ıiifienP1'



Biç bir dlr bir
tutulmıııııış!
Halbuki Belediyemizin de Sular İdaresinin de, sıra sıra müfettişleri, boy Imy kontrolörleri mevcut. Arna, hakcnsını İsterseniz, müfettiş beylerin bugüne kadıır parti İşleriyle uğraşmaktan hu gibi küçük ( !) meselelere hakma\ a vakitleri yoktu.
(îeçen güıı otobüste bir tanesini gösterdiler, göğsünde meşhur altı oklu rozeti öyle bir tanıyışı vardı kİ, “Kııra Fatma” istiklâl nıadal-yasını bö.vle taşıynnıaııııştır.
Mnanıaflb bundan soııra Belediye memurlarımız da. politikaya paydos demek zorundu kalacaklar. Çünkü sayııı valimiz bir tamimle buıııı önlüyor. Geç kaldık ama, ziyanın neresinden dünseniz kâr değil mİ?
Andrö Maurois: “Garbı der, tahrik İçin saadet gösteriniz.. Fakat şaık İçin, felâket lâzımdır.”
Küçük şeyler ama, şarklı oldu-uumıızu meydana çıkarıyorlar!.
• •
• • I l||
•MIHI*



yüzde yüz aksine bir söz ve İddia o-I anı uz. Demokrat Parti ve hükümeti bu memlekette milli, insani ve ahlâki her şeye düşman oıan komünizmi kökünden kazımaya karar vermiş ve tedbirlerini almıştır.
Fakat derhal açıklayayım kl. bu tedbirlerin tatblkında hükümetin karşısına çıkan ilk saha. Onların uzun yıllar zarfındaki yanlış, samimiyetten u-znk ve yalnız gösterişten ibaret politikalarının yarattığı vaziyetlerle doludur. Devletin çok yüksek ve salâhiyeti! yerlerine malûm komünistleri getirip yerleştiren onlardır. milliyetçiliğe milli bir bayram gününde en ağır hücumu yapan onlar ve onların Millî Şefleridir. Gençliği, tanınmış komünistlerin kendilerine gösterdiği istikamette işkencelere bırakanlar onlardır, yine komünistleri sofralarına alarak arkalarını okşayıp teşvik edenler yine onlardır. Biz sırası geddiği zaman bütün hakikatleri ve bütün isimleri meydana koymakta tereddüt etmiyeceğiz.
Bir diğeri şöyle diyor: “Hayati kararları hükümet merkezinden uzakta alıyorlar.,,
On beş sene müddetle hükümet merkezini her sene yaz ayları İstan-bula taşıdılar, iki kat harcırah ve yevmiyelerle. hususî trenler ve yatlarda, saraylarda oturarak devleti idare ettiler.
Bir başkası ise; hükümetin hukuk devletine yakışır bir şekilde hareket etmediğini söyledi.
Sunu ilâve edeyim ki. Demokrat Parti ve hükümeti, bir hukuk devletinin birinci vazifesinin içerde ve dışar-da millî İstiklâli muhafaza olduğu hakikatini, bu istiklâli sarsacak bütün hareketlere karşı en sıkı tedbirleri almak suretiyle muhafaza etmek kararındadır.
Belediye seçimleri hakkında
Şimdi, yine, îstanbulumuzun belediye seçimlerine geliyorum; Hk prensibimiz, yukarıda işaret ettiğim gibi belediye İle vilâyeti birbirinden ayırmaktır. Bu iş yapılarak hakiki bir belediye kurulduktan sonradır ki, büyük şehrimizin dertleri ve ihtiyaçlarını gidermek mümkün olacaktır.
Şimdi, aziz İstanbullular, bu prensibi, daha ilk kurulduğu gün kabul ve ilân etmiş olan partimizle hâlâ bunu telâffuz etmekten çekinen Halk Par-Partisi arasında bir tercih yapacaktır. Biz, bu tercihin partimizin lehine olacağına kani bulunuyoruz.
Bir noktaya daha işaret edeyim: Büyük şehrin, hakikî bir belediye haline gelmesinin ikinci şartı. Liman, hinterlandı, iki kıtayı birbirine bağlayan mevkii, tarihi ve tabiî turisttik şartlan itibariyle, belediyesinin bu şartlara göre hususi salâhiyetle takviyesidir.
Aziz İstanbullular, tarihî ve büyük bir şehirde oturan hemşerilerimlzin şimdiye kadar temin edilmeyen ihtiyaçlarının karşılanması tstanbulun tarihe, milletimize ve dünya medeniyetine daha lâyık olması için hükümet her şeyi yapacaktır..;
Bilâhare Başbakan Yardımsıcı gazetecilerin suallerine cevaplar vermiş ve “Türk Milleti C. H. P. yi tasfiyeye devam ediyor. Belediye seçimlerinde de de bu böyle olacaktır., demiştir.
Bir hilkat
garibesi
Çanakkale Memleket Hasta-hanesinde 22 yaşında bir kadın 2 kafalı ve üç kollu ve bacaklı ölü bir çocuk dünyaya getirdi
Ankara, 26 (Anka) — Çanakkaleden bize bildirildiğine göre Memleket Has-tahanesinde 22 yaşında Azize Tükenmez adında bir kadın şimdiye kadar eşine rastlanmamış bir doğum yapmış ve tek vücutlu. İki kafalı, üç kollu, üç bacaklı bir çocuk doğurmuştur.
îki kafalı çocuk ölü olarak doğmuştur, Annesi sıhhattedir. Hastahanenin kadın ve doğum mütehassısı Dr. Suat Ata bu tabiat garibesi hakkında bize şu izahatta bulunmuştur:
••— Azize Tükenmez köyünde doğurmakta zorluk çekmesi üzerine haşta-lıanemize getirilmiştir. Derhal müdahale yaptık ve çocuğun ölü olduğunu anindik. Annesini kurtarmaya karar verdik. Azize Tükenmez de kurtuldu. Çocuk doğunca da bir ucube karşısında bulunduğumuzu gördük.
Cenin 6 kilo ağırlığındadır. Müşterek bir vücutta iki kafa, üç kol ve İki bacak vardır. Üçiineü bacak kuyruk sokumunda teşekkül etmiştir Netice olarak cinsiyetinin henüz teşekkül etmediği anlaşılmaktadır.
İnsanlarla diğer memeli hayvanlarda normal gebelik yerine hazan trato-lojik gebelik ve doğum da görülür. Bu gibi doğumlara çok kere kadın cinsiyetinin en faal bulunduğu 20 ile 30 yaş arasında ikiz ve üçüz gebeliklerin tahassül ettiği zamanlarda rastlanır.,.


(Huoıısi muhabirimi!
Dünkü Kuru!» toplantısı
Ankara, 26
bildiriyor) — Şehrimizde bulunan Bakanlar bugün saat 11 de Barbakan Adnan Menderesin hjsknnhğında toplanmışlardır. İçtima saat 14 e kadar devam etmiştir. Ru toplantıda, son günlerin hâdiseleri He ilgili konular gözden geçirildikten sonra Bulgaristan» verilecek olan nota mevzuunda fikir teatilerinde bulunulmuş ve Dışişleri Bakanı Fu/ıt Köprülü arkadaşlarına Iznhnt vermiştir
Ziroî Donatım Kurumu Genel Müdürlüğü
Ankara 26 (Ankara Ajansı) — Zirai Donatını Genel Müdürlüğüne Mustafa Teoman tâ^vin edilmiştir.
------------------------
T AHS I l KUPONU
• • • • •

1 aralık 1050 d? çekilerek büyük kuramıza İştirak İçin ıv sağıdaki kııponlardun 00 tane getirerek bir kura numarası a-Inbllevekslnlz.
KUPONU
Saytâ (
\ E ; î İSTANBUL
27 Ağustos 1950
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
iki hikâyenin peşinden
r / *

X
1950
Yazan : İbrahim GÜZELCE
KOCA şehirde dolaşmadığım mahalle. başvurmadığım emlâkçi kalmamıştı. Kızgın Ağustos güneşinin altında, vücudumdan boşalan teri silmeye büe vakit bulamadan koşuyor, ya verecek birkaç aylık peşinim olmaması, veyahut da, istenilen aylığın mali vaziyetimle bağda.] a maması yüzünden her gittiğim olarak ayrılıyordum, mus gibi, bir de; çok da anlattığı şeklin
çıkan ev göstermelerinde, emlâkçinin gezdirme hakkını (!) ödemek zorunda kalıyordum.
sivri delikanlı, sokak kapısının sol tarafında bulunan bodrum kapısı gibi bir kapıyı tekmeliyor, incecik sesiyle de haykırıyordu:
— Çıkın ulan hergeleler . Anamn bir şoy olursa ben size gösteririm.
yerden ümitsiz Bu yetişmiyor-zaman bürosun-tamamiyle aksi
İçeriden çıt çıkmadı. Sanki kapının arkasında tek insan yoktu. Bu vaziyet karşısında delikanlı, önce taşlıkla bir iki gitti geldi ve tekrar kapının önünde durdu. Bu sefer, fazla bağırmaktan kısılmış acayip
bir sesle:
Nikâhım çoktan olmuş bilmişti. Karımı yanıma alabilmem için bir o-d&ya şiddetle, hem de en kısa zamanda ihtiyacım vardı. Kız tarafı halden anlamıyordu: “Bir oda da bulunamaz mıymış?... Apartman değil ya bu... Altı üstü bir odacık Hıh" diye bir sürü 1Af ediyorlardı. Velhasıl, öyle bir vaziyet ki, şaşırmış kalmıştım.
— Erkekseniz dışarı diye bir narA savurdu, burasının Adana olmadığını yim..
çıkın ulan!.. Çıkın
da size göatoro-

Işte, biraz sonra anlatacağım eve. 20 liramı dolandıran emlâkçi tarafından getirildiğim zaman karıda anlattığım şekilde oturacağım yerin (çünkü kilde olursa olsun o an
vermiştim) tekin olmadığını daha İlk dakikalarda anlamıştım. Yanımdaki emlâkçi parmağlyle evi işaret ederek:
— Nah. işte şu ev.
Sonra cılız yumruklarını kapıya doğru vaziyet aldı. Bir an. koskoca evin İçi sessizliğe gömüldü. Tm-lıktA bulunanların nefes alışlnrından başka ses duyulmuyordu. O ana kadar. İçinde insan bulunduğuna daJr tek bir işaret olmayan kapının arkasından. İki avuç içinin karşı karşım getirilip dilenmesiyle meydana gelen ince, kalın, acayip bir sürü düdük ötmeye başladı.
sıkarak
YENİ İSTANBUL’un Dünya Hikâye Müsabakası için açtığı yarışma sona erdi. (Ben de çok taze havadis veriyorum.) Neticede biri İsim yapmış. diğeri henüz tanınmamış iki hi-kâyecimiz kardeş kardeş birinci oldular. İkisini de tebrik etmeyi bir borç bilip girelim mevzua..
Bu hikâye yarışması daha sona ermeden önce bir gazeteci ahbabımla bu konu etrafında yârenlik etmiştik. Birbirimize acaba nasıl bir hikâye birinci olabilir diye sormuştuk. Sonra da aklımızın erdiği kadar sualimizi cevaplandırmaya çalışmıştık. Meselâ, demiştik, tarihî bir hikâyenin şansı pek parlak olamaz herhalde.. Nihayet o ait olduğu memleketin hudutlarını pek nşamıyncak, milletlerarası bir ilgi toplayamıyocaktır. Fakat üzerinde işleyeceği temanın bütün insanlığı yakalayacak bir şey olmasına dikkat eden hikâyecl parlak bir neticeye namzet olabilir. Gazeteci ahbabım benden bir misal İsteyince ona:
— Meselâ, demiştim, şu Kore meselesi tam bir av bence.. İkinci Dünya Harbinin sefaletini, acısını tatmış bir adamı ele alıp onun üçüncü dünya harbi ihtimali karşısındaki endişe-sini, korkusunu, belirtmeye çalışan bir hikâye belki jüriyi düşündürür. Yeni bir harp korkusu bütün İnsanlık camiasının müşterek üzüntüsü değil mi ?
— Belki de doğrudur, demişti dostum. sen bu yolda bin hikâye sene..
— Güvcncmem kendime ki. cevap vermiştim, harbi bizzat
mış olsaydım o vakit çalışırdım yazmaya.. Yaşanmamış bir hikâyenin sahteliği muhakkak bir taraftan sı-rıtıverir.
İşte Samim Kocagöz'ün “Sam Amca,, sındn en kuvvetli taraf yaşanmış bir hikâye olması.. Belli ki, yazar anlattığı şeyi bilerek, emniyetle anlatıyor, görmüş, tanımış, kahramanlarının arasında bulunmuş, onların dertlerini onlarla beraber hissetmiş.. Bu bakımdan Stelnbeck'i çok andırıyor. Farkında olarak veya olmıyarak bu büyük realizm ustasının tesiri altında gibi.. Steinbeck’ın “Gazap Üzümle-rf’ndc ele aldığı dâvayı Samim Kocagöz “Sam Amca“da tekrarlıyor: Traktörün, yani makinenin İnsana galebesi.. Bu yüzden, bilhassa Ame-rikadaki jüri bakımından, orijinalliğinden kaybedecek gibi geliyor insa-
dene*
diye yaşa-
vazıyet yu-idi. Esasen buna ne şe-Için karar
Şimdi hor a-horkea ne ya-birbirine anara ev sahibi-
Taşlık ânido karıştı, frizden bir söz çıkıyor, pılması lâzımgeleccğlnl latmaya çalışıyordu. O
nln canhıraş sesi yükseldi:
— Ah domuzlar... Mendeburlar.. Yediler. bitirdiler beni... Amnn!. Parmaklarım.. parmaklarım..
Dediği zaman, üç katlı ahşap binanın kapısının önü dü£ün evi gibi kalabalıktı.
Emlâkçlye düşüncemi anlatmak niyetiyle:
— Herhalde düğün var! dedim.
Adam gayet tabii, bunu çok önceden bilen bir insan haliyle:
— Hayır, dedi. Düğün değil, kavga var.
Sonra ciddiyetle devam etti:
— Siz böyle şeylere aldırmayın Bunlar olağan şeyler..
Emlâ-kçinin yüzüne tuhaf tuhaf baktım. O, kendisine bu şekilde bakmamdan memnun olmamış olacaktı ki, sinirli sinirli:
Düdük sesleri birdenbire kesildi, o-nun yerine bir şarkı söylemeye başladılar:
Öyle mi derler tombul gelin öyle mi derler,
O beyaz gerdana da yavrum yayla mı dorlorî.
Vaziyet büsbütün karışacağa benziyordu. Kadının oğlu olduğu anlaşılan delikanlıya dönerek:
— Beyefendi, dedim. Bu işe son verseniz de valideyi yatağına çıkarsak.
• •

— Kavga var beyim, kavga., diye sözünü tekrar etti. Bunda korkulacak ne var? Siz hiç kavgasız ev gördünüz mü? Bu Maçkada da böyledlr, Sulu-kulede de,.. Telaşlanmaya lüzum yok.
Sonra bana gözünün ucu ile bir İki kere baktı, mintanının yakasını acele acele düzelterek kesik kesik öksürdü.
Kalabalığı İte kaka kapının önüne yanaştık. İçeriden bir takım acayip sesler yükseliyor, ara sıra duyulan tizden bir feryat insana^ kapının Arkasında bir facianın geçmiş olacağı fikrini veriyordu. Emlâkçinin kapı zilini üstüste çalmasına rağmen kapı bir türlü açılmıyordu.
Emlâkçiye:
— Acaba bir şey mi oldu? diye sordum. Kapıyı neden açmıyorlar?
Kadın çoktan uymuştu. îrl vücudunu yatağın İçinde güçlükle sağa sola döndürüyor, anlıyamadığımız bir şeyler mırıldanıyordu. Emlâkçi ise bir an önce kaçmak için sabırsızlanıyor, fakat bir türlü işin aslına dokunamı-yordu. İnsana kaşlarının üstü yolunmuş hissini veren delikanlı, yuvalarından fırlayacakmış gibi açık duran gözlerini gözlerime dikti ve sıska ellerini birbirine vurarak;
• w

• •
— Biz böyle âdi insanlarla oturacak kimselerden delildik beyefendi, diye anlatmaya başladı.
ka-
O, bir eli zilde, diğer eliyle de pıyı itmeye çalışarak, bana:
— Ne olacak, dedi. Vasfiye hanım bayılmıştır. Asabidir de.,
— Kim bu Vasfiye Hanım?
— Kim olacak beyim!. Ev sahibi..
Sesinde: “Artık kısa kesin, canımı sıktınız" demek istiyen bir eda vardı. Sustum.
Neden sonra kapı ürkek bir şekilde aralandı. İnce bir erkek sesi nefes nefese sordu:
— Ne istiyorsunuz?
Emlâkçi kafasını aralığa doğru uzatarak:
— Benim Gavsl Bcyağabey, dedi. Yabancı değil Mümin..
• •
Kapı açıldı, emlâkçi önde, ben arkasında içeri girdik.
İçeride ilk gözüme çarpan şey şu oldu: 45-50 yaşlarında bir kadın sırtını taşlık merdivenlerine dayamış hıçkırıyor. ileriye doğru uzattığı ellerini etrafında bulunanlara gösterek (bunlar sonradan öğrendiğime göre kiracılardı»:
— Alı!.. Parmaklarım kıvrılmıyor, bana bir şeyler oldu... Beni kurtarın.. Beni kurtarın., diye inliyordu.
Bu kadın, kısa boylu, gözlerinin altı torbalanmış ve fazla denecek kadar şişmandı. Puf.. Puf., diye güçlükle nefes alıyor, bu hareketi yaparken basının ileri geri gitmesinden kat kat olan gerdanı, yüzünde İkinci bir çene meydana getiriyordu.
Taşlıkta 8-10 kişi vardı. Fakat hiç kimsede bir telâş eneri görülmüyor, herkes birbirlyle konuşarak fikir yürütüyordu. Bir an ne yapmam lâzım geldiğini bllmiyerek «aşkın şaşkın etrafıma bakındım. Daha sonra, bana o haliyle çok tesir eden kadıncağıza yaklaşarak:
— Telâşlanmayın valideclğim, dedim, hepsi düzelir. Hem ellerinizde bir şey yok kİ... Asabınız bozulmuş da size Öyle geliyor.
Kadın bana hiç aldırmıyor, avazının çıktığı kadar: “Ellerim... Ellerim.." diye feryat ediyordu. O ara. arka tarafımda bir gürültüdür koptu. Başımı çevirdim, bize kapıyı açan çelimsiz
Dünya Hikâye Müsabakası
Amenkada tertip edilen Dünya Hikâye Müsabakasına en güzel iki Türk hikâyesini seçip göndermek vazifesini üzerine alan gazetemiz, teşkil ettiği oüyük jürinin karariyle “Sam Amca,, ve “Merhametli Bir Kadın,, hikâyelerini seçmiş. tercümelerini yaptırmış ve Amerikaya yollamıştır. Müsabakaya gönderilen 122 hikâye içinde lürinln neşredilmek üzere ayırdığı diğer 28 hikâyeyi de sıra ile her gün bu sahifede okuyucularımıza sunuyoruz.

İncecik sesi âsabıma tesir ediyordu:
— Evet, bunlar., bunlar kazık kaçkını beyefendi, bizse saraylıyız. Sülâlemiz sarayda doğdu büyüdü. Belki inanmazsınız ama, vaktiyle kapımızda boyleleri gibi «ürü ile kölemiz vardı. Hepsi karşımızda el pençe divan dururlardı. Allah sizi inandırsın, şu gördüğünüz kadının «dönerek anasını işaret etti) bir elini çarpması, önünde on tane beslemenin yerlere kadar e-ğllmesine kâfi
gelirdi. Fakat Allah..
Anlattıkça renkli yüzüne Bir aralık sözünü keserek:
— Vaka neden İleri geldi beyefendi? diye sordum.
heyecanlanıyor, sarı kan hücum ediyordu.
O. sözünün kesilmesinden memnun olmadığını hissettiren bir jest yaptı. Ve, dişleriyle tırnaklarını kemirdi; sonra:
— Neden olacak efendim, dedi, ip meselesinden... Kapı ipi yüzünden. Bu ip (yan tarafında; odanın döşemesinde bulunan bir delikten sarkıtılmış cilan ipi gösterdi) kapıdan doğrudan doğruya bize, buraya çıkar. Rezil heriflerin ona başka bir ip bağlıyarak istifade etmeleri, eşlerine dostlarına malımız olan bu ip vaaıtasiylc kapı açmaları doğru mu?. Rica ederim söyleyin beyefendi, doğru mu? Böyle bir rezalet karşısında nasıl olur da çileden çıkmazsınız? Ha ne dersiniz beyefendi? Haklı mıyım?
— Vallahi bilmem efendim, bana kalırsa..
— Bilmez misiniz beyefendi? Bilmez misiniz?..
Bir bana, bir emlâkçlye bakıyor, çehresi, hayal kırıklığına uğramış insanlardaki hail arzediyordu. Şaşkınlığı uzun sürmedi. Evvelkisinden biraz daha asabi, konuşmasına devam etti:
— Ama beyefendi, onun bizim ipi-. miz olduğunu unutuyorsunuz galiba; Onunla kapı açmak hakkının yalnız bize ait olduğunu teslim etmelisiniz. Bu it sürüsü eğer isterse, ya bir ip alır, veyahut kapılarını cehennemde yanasıca elleriyle açarlar... Fakat bizim iple değil. Kölemiz bile olamıya-cak kimseler tarafından böyle bir harekete maruz kalmamız.„ Fakat, ben., ben,.
Kadın Inllyerek tekrar yatağın bir tarafından öbür tarafına döndüğü için konuşmasına devam edemedi. Vale it de epey ilerlemişti. Emlâkçi bir iki öksürdü, sonra:
— Sinirlenmeyin Gavsi Beyağabey, dedi. Hepsi düzelir. Beyefendi sizin şu boş odayı tutacaktı da...
görüyorsun yA Eşşoğlu eşşekier olduğumuzu
ağabey, dedi» olsun da güç sağlık verdin,
Delikanlı beni tepeden tırnağa kadar bir süzdü ve (Ya!.) dedi. Sonra emlâkçiye dönereke:
— tyL. tyl ama bugün ne haldeyiz...
ama ben onlara kim göstereceğim.
Emlâkçi:
— Tabii, tabii Gavsi sen canını sıkma, Geç olmasın... Allah sîzlere
biz yarın yine geliriz. Olrnıız mı?..
Delikanlı ses çıkarmadı. Kalktık, Emlâkçi önde ben arkada sokak kapısından çıkarken, içimden bu eve bir daha hiçbir zaman gelmemeye karar vermişken, bir hafta sonra o evin bir odasını İşgal etmiş bulunuyordum.
na.. Bizim İçin yeni olduğu muhakkak. Bir de "Som Amca” adıyla A-merika hakkındakl konuşma benim üzerinde sonradan yapıştırma gibi bir tesir yaptı; hikâyenin tabiiliğini sekteye uğrattı sanki.. Belki yanılıyorum.
“Merhametli Bir Kudın”da Necdet ökmen çok rahat anlatıyor. Bilhassa hikâyenin başı çok kuvvetli. O kış güneşinin kısa, keskin hatlarla tasviri, buzların sarkışındaki canlılık; İnsan karın soğuğunu hissediyor. Bu kısım gerçekten ustaca anlatılmış. Yalnız, dünya ^rışmasına katılacak bir hikâyenin didiklenmemiş, orijinal bir konuda olmasını gönü) arzu ederdi. Dilenci çocukla merhametli kadın sık sık karşılaşmış tipler değil midir? Ne var ki, '‘Merhametli Bir Kııdın,, ın sonunda. işin esasına bir de dilenci çocuk cephesinden bakıyoruz. Bu, bir yenilik sayılabilir.
Yazan : Zeyyad SELtMOÖLU
Samim Kocagöz veya Necdet ökmen bize birincilik temin ecîebllirler mİ? İhtiyatlı olup, radyo gazetesinin eski nüshası gibi konuşalım: Bunu zaman gösterecek.. Fakat, kazana-masalar bile, milletlerarası bir edebiyat yarışmasında bu İki hikâyeclmiz Türklyeden
bulmuşlardır. Sadece bu bile küçümsenemez bir başarıdır. Eksik olmasınlar
bahsettirmenin yolunu
fjAZETELERDE hava ordumuz, ** için tepkili uçaklar almak üzere İngiliz, Wickers Amatrong kumpanyası ile müzakerelere başlandığını memnuniyetle okuduk.
Bugünün muharebeleri evvelâ ha-
W
vada başlar. Dün olduğu gibi yarınki muharebelerde de uçak en ö-nemli rolü oynamakta devam edeceği muhakkaktır. Son dünya savaşını İdare edenler “kara muharebelerine girişmeden önce hava muha-

Tepkili uçaklar uçuşa
hazırlanırken




ra B 4

Öğrenmek îlı ti yarında olduğumuz hersey
Hicri
Zilknd'
13 1369
19 5 0 Ağustos
Rumî
Afuı.
1366
Pazar
VAKİT VASAT! EZANİ
Güneş 6.19 10.27
öğle 13.16 5.23
İkindi 16.59 9.07
Akşam 19.51 12.00
Yatsı 21.29 1.37
tmsâk 4.34 8.41

1 UÇAK -TREN- VAPUR
İELECEK OLAN VÇAKLAlt
915 D.H.Y. (Türk) Bursa-lan. — 9.50 D.H.Y. (Türk) tzmlrden. — 10.00 D. H. Y. (Türk) Balıkeslrden. — 12.50 K.L.M. (Holânda) Tahran-rjan. — 14.30 P.A.A. (Amerikan) Basra, Şam. Bevruttan - 15.35 D.H.Y. (Türk) îsken-iorun, Adana Ankarndan. — 15.45 A.F. (Fransız) Paris. Roma ve Alirıadan. — 15.50 B.E.A. (İngiliz) Londra, Roma ve Atinad&n. — 15.55 S. A.S. (İskandinav) Oslo. Kopenhag» Hamburg. Frankfurt, Münih, Roma Aılnadan. — 16.00 D.H.Y. (Türk) den. — 18.15 D.H.Y. Bursad&n. — 18.35 D. (Türk) Ankoradan.
lznılr-(Türk) H. Y.
GİDECEK OLAN ( ÇAKLAK
8.00 D.H.Y. (Türk) Bahke-«Ir, İzmire. — 8.30 D.H.Y.
(Türk) Bursaya. — 10.00 D.H Y. (Türk) Bahkeaire. — 10.15 D.H.Y. (Türk) İzmire. -10 30 D.H.Y. (Türk) Ankara Adana, Jskenderuna. K. L. M. (Holânda) Amsterda ma ( Amerikan) 1ra. Boston. 16.00 D.H.Y.
- 13.00 Roma. P.A.A.
Lon-
— 16.30 Brüksel.
Ne w York a. — (Türk) izmire.
- 17.00 D.H.Y. (Türk) An-knraya. — 17.05 D. H. Y.
(Türk) Bumayu. — 17.25 S. A.S. (tökandinnv) Atina, Roma. Münih. Frankfurt. Hamburg. Kopenhag, Oaloya.
GELECEK OLAN
VAPURLAR
SİNEM
BEYOĞLU CÎHETÎ ALKAZAR (42562) 1 — Ali Baba Kırkharamller. 2 — Dağlar Kıralı (25 kısım birden).
AR (44394) 1 — Yakut Gözlü Kız (Renkli). — 2 — Yarışlar Kıralı.
ATLAS (40835) 1 — Bel Anıl (Güzel Dost). 2 — Sihirli Bahçe.
BEŞİKTAŞ pAlIÇESÎ '1 -Ağlayan Bir Ömür (Türkçe). 2 — Şimal Kanunu.
ELFIAMRA 1 — ölüm Mcktu* ou. 2 — Tehlike İşareti.
İNCÎ 1 — Aşktan da Üstün. 2 — Tarzanın İntikamı.
İPEK 1 — Amber. 2 — Son Kısmet.
MELEK (44868) 1 — Gönüller Kıralıçeöl. 2 — Güzeller Revüsü.
LÂLE (43595) 1 — Zafere
Doğru 2 — NÜ Melikesi (renkli).
SARAY (11056) 1 — Alevden Gönüller, 2 — Talihim Olsaydı.
SUATPARK (83113) 1 — öldüren Küıçİaı (Türkçe). 2 — Şimal Kanunu. 3 — Kasbeh Variyeteal.
>(‘MER (42851) 1 — Vahşi
Kuvvet. 2 — Şchrazat.
şark (10380) 1 - Gungadln-Fedailer Alayı (Türkçe) 2 — Tarzan Kadınlar
'Türkçe).
ŞIK 1 — Canavar
2 — Lorel - Hnrdi rot meni
TAKSİM (43191) 1 — Vicdan 2 — Çanakkale Ge-
Diyarında
Tohumu Dans öğ-
— Haç Kıralı.
(Kışllk)
Yolu. 2 — Ma-
3 — Casuslar
1 — Hacı Mu-
2 -
Azabı, çllmez.
TAN 1 cernlar Savaşı. CNAL
rat Geliyor (Türkçe).
Harp Zenginleri, j
(NAL (Yazlık) 1 — Atlnntid (Türkçe). 2 — Yeşil Cehennem Fedaileri.
YENİ 1 - Üçlü Kız. 2 — Hint Rüyası. 3 — Ormanlar Hâki* mİ (Renkli).
YILDIZ (12847) 1 — İntikam Kurşunları. 2 — Şeytanın Kurbanları.
ISTANIM L CİHETİ
(23863) 1 - Atom 2 — Kadınlar
ALEMDAK Cehennemi. Celi Adı. AYSV 1 -
Sevimli Havdııl
L
R
A
(Türkçe). 2 — Sevimli Haydudun İntikamı (Türkçe). AZAK 1 — Binblrincl Gece. 2 — Fablola. 3 — Lorel Hardl Kaldırım Kuşları.
ÇFMBEKLİTAS 1 — Gönüllü Kahraman 2 — Gece ve Jlindür. 3 — Asilzade Kahraman.
IIALK 1 — Makineli Adamlar Diyan (30 kısım tekmili birden).
İSTANBUL (22367) 1 — Casus Kıran (31 kısım). B — Çoban Kızı (Türkço).
KISMET (26654) 1 — Denizler Arslanı (Türkçe). 2 — Karadağlar Süvarileri.
MARMARA (23860) 1 — Unutulmaz H;ıliralar. 2 — Modern Venüs.
MİLLÎ (22962) 1 - Atom Cehennemi. 2 — Kadınlar Cellâdı Kırat
TURAN
lar Yolu 'Anı. 3 -
Beyoğlu 41644 Ankara 00 İstanbul 24222 İzmir 2222
Üsküdar 60945 K. köy 60872
Karşıyaka 15055
(22127) 1 — Aralan-2 — .Ormanlar Am-
Yeyh Ahmedın Oğlu) KADIKÖY CÎHETÎ
HÂLE (60112) 1 — Pencere-
deki Kadın. 2 — Robineon Adası.
JPERA (608714 1 — Büyük Günah. 2 — Kara Korsan (Türkçe).
SÜREYYA (60862) 1 — Vatan Kahramanı (Türkçe). 2 — Büyüklük Deliliği.
ANKARA:
1 ~ Beni
2 — Hava
1 — Annn îkl Açıkgöz
ANKARA (32132)
Nasıl Unuttun.
Kurdu.
BÜYÜK (15031) Karanina. 2 -fa halklar.
CEBECİ (13M6) 1 — Rtr Millet Uyanıyor. 2 — Söz Bir Allah Bir.
PARK (11131) 1—Cezayir Dan-hözü. 2 — tkl Açıkgöz Canavarlar Arasında.
SUS (14071) 1 — Sürgün. 2 — Kısmet.
SÜMER (14072) 1
Ruhlar. 2 — misi.
ULUS (22249)
Hardl Kuru Sen Gideli.
YENİ (11(140)
tikamı. 2 — Kalbim Şenindir. GAR GAZİNOSUNDA: İtalyan ve İspanyol revüleri.
İZMİR:
TAYYARE 1 - Canavar Kadın. 2 — Aşk Serenadı.
Zehirb
Hayaletler Ge-
1 — Lorei Gürültü. 2
1 — Kadın- în-


İstanbul Beyoğlu
Anadolu yakası Ankara
İzmir
•1499b 60536
91 2251
EMİNÖNÜ: Sadullah (Eminönü) — Yorgi (Un kapa nıı— Arif Neşet (Alemdar) — Haydar Bckdoğan (Yeni Lâleli). BEYOĞLU: Kinyoll (Merkez» — Sıhhat (Merkez) — Kemal Rebul (Taksim) — Fındıklı (Galata» — Tuna (Galata) — Asım (Şişli) — Nişantaşı (Şişil) — Hahcıoğlu (HAsköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa».
FATlll: İbrahim Balmumcu (Şehzadcbaşıı — Ziya
( Aksaray) mat ya) — (Şehremini)
ı Knragümrük) Berk (Fener), EY( P: Ayvansaray, şifa. BEŞİKTAŞ: Vldln
taş) — Yeni (OrtakÖy) — Ar-
navutköy — Merkez (Bebek). KADIKÖY : Söğütlüçeşme
(Kadıköy) — Kızıltoprak — Göztepe — Bostancı.
I’skCDAR: Selimiye.’ HEYBELİADA: Heybellada. BUYÜKADA; Merkez.
İZMİR: Sağlık (Alsancıık) — Ali Hayreddin ıBaamahanc)— Sıhhat (Kemcraltı) — lklçeş-melllc (Eşrefpaşa) — Karantina (Yalılar).
Nuri
Yedi kul e (Sa-Nazım Malkoç — Gündoğdu Hay i m
(Beşlk-
Bunun netice-harp Akıbetleri
uçağını havada sürat.
R
A
D
Y
0
Edebi sohbet |
12.30 dan. den. dan.
Marnluız, Mudanya-
— 16.30 Kadeş, Îzmlr-
— 22 00 Sun. Mıırlanya-
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9 oo Sus, Mudanyaya.
18.00 ülgon, Çanakknlcye.
GELECEK OLAN TRENLER
8.30 Ankara — 9.15 Ankara. — 22.2u Semplon.
. İDECEK OLAN TRENLER
8.20 SempJon. — 1000 Ankara (MotörliL — 18.10 Ankara. — 20.30 Ankara.
ve program. — 8 30 M S.Ayarı, hava raporu. — 8 15 Günaydın Günün programı — P. 15 Radyo
— 9 30 Sevilmiş parçalar (pl).
ANKARA:
8.28 Açılış haberler ve (pl). — 9.10 ile İngilizce.
— 10.10 Konuşma. — 10.25 Mukamlurdan bir
demet Okuyanlar: Melâhat Pars. Müztıh-her Güyer. — 11.05 Pazar «keçi (üç kahraman). — 11.30 Salon orkestrası (pi). — 12.00 Hep beraber söyiiyelim. (Yurttan sesler koronu). — 12 30 Telden tele. Okuyan: Sadi Hoşse», — 12,50 Oyun havaları (incesaz lakımı». — 13.00 Ha borler. — 13.15 Dans müziği (pl). — 13 30 öğle Gazetesi. — 13.45
Dans müziği (pl). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17 58 Açılış ve program, — 18.00 M.S. A-yarı — 18.İH) Konuşmn : Seçim (D Pj.
18.10 lnceaaie (Karışık fasıl şarkıları) Okuyanlar: Sabite Tur. Müzehher Güyvr, Ekrem Güycr. — 18.30 Konuşma: Seçim (M.PJ
— 18.10 ImeHiızııı devamı — 19.00 M S. A-yari ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak — 10.20 10 dakika dans (pli. — 19.30 Komışnut; Seçim (D.P.). — 19.40 Akşamın kurma müziği (pl). — 20.15 Radyo Gazeteni. — 20.30 Konuşma: Seçim (C.H.P ). — 20.40 Güzel uealer (pli. — 21.15 Kunıışma : Seçim (M P ). — 2125 Müzikle gezi (pi). — 21 10 Konuşma Seçim (C.H.P.). — 21 60 Hafif melodiler (pl). — 22.00 Hüvük Zafer (Ge-
I nrllcıırmny adına konuşan: Kurmay Binbaşı Feridun Akkor». — 22 15 Dans müziği (pl). — 22.15 M S Ayarı ve haberler. — 23.0u Program ve kapanış.
LALE 1—Broadsvuy de Hortlak. 2 — Kiralın Gözdesi. 3 — Arslnn Yürekli Çavuş.
TAN 1 — Broadwav‘de Hortlak. 2 — Kiralın Gözdesi. 3 — Arslnn Yürekli Çavuş.
YENİ 1 — Monte Krlstonun Oğlu 2 — Kahveci Güzeli, i — Korsanlar Kıralı.
MELEK Karavan.
SES 1 — Yaşasın Aşk. 2 — Kalbimin Müziği.
ise de-nı.
L
A
R
İST VNIH L:
12.57 Açılış ve program. — 13.00 Haberler. — 13.15 öğle konseri (pl). — 13.45 Küme
sazdan saz eserleri ve ovun havaları. — 14.00 Posta ve Telgrafçılar Cemiyeti adına konuşma. — 14.1(1 Xavler Cugnt ve Vlncentc Lopez orkestrasından dans müziği (pl). —
11.30 Şarkılar. Okuyan: Cemal Kamil Gö-
nenç. — 15.15 Dinleyici istekleri (Klasik batı müziği). — 16 00 Ssz eserleri, şarkı ve türküler (pl). — 16.30 Konçerto (pl). — 17 10 Dans müziği (Necdet Kovutürk orkestrası. SÖyliyen: Şec&addin Tanyeli). — 17 45 Caz müziği (pl). — 18.00 Sevilmiş eserlerden melodiler (pl). — 18.20 Fasıl heyeti konseri
(Muhayyer). — 19.00 Haberler, — 19.15 İstanbul haberleri. — 19.2ü Şarkılar. Okuyan; Safiye Aylâ. — 20.00 Serbest saat. — 20.10 Bestekâr Hİnuıları: Franz Schuberl (pl). — 20 30 Kl.dk saz eserleri. — 20.45 Spor hasbıhalleri (Eşref Şefik). — 21.00 (istaıılnıl turistik bürosu) Radyofonik temsil. — 21 35
Valslcr (pl). — 21 15 Şarlulnr. Okuyan: Mefharet Yıldırım. — 22.15 Dans ‘ orkestraları
geçidi (pl). — 22.25 Keman soloları. — 22.45 Haberler. — 23.00 Hatif
23.30 Dans müziği (pl).
kapanış. LONDRA:
7.40 Dinleyici .atcklerl m ). — 8.00 Konçerto (19 ley iri istekleri (16.84 nıj. — 11.30 Öper uda geçeler (11-49 m.). — 17.15 Bale müziği
116.84 mJ. — 17.10 Enternasyonal Edlnburgh Festivalinden müzik (16 84 m.).
gece rnlisigl (pil. — 24.00 Program ve
(Hafif müzik) (19 76
76 ruj. — 11.IM) Din-
rebelerl kazanılmalıdır” kaidesini vazettiler. Harbin daha İlk anlarında havada mağlûp olan taraf İnisiyatifi ve kazanma şansını düşamanına bırakmış sayılır.
Asrımızda harp açma. uauJü de değişmiştir. Baskın tarzında ve önceden katiyyen taarruza geçileceğine dair bir sızıltı vermemek esas olmuş gibidir. Taarruza uğrayan taraf ne kadar tedbirli ve uyanık bulunursa bulunsun gene hazırlıklarında natamamdır. Memleket İçlerinden birliklerini ve gerekil İkmal maddesini muharebe alanlarına nakil ve seferberliğini muvaffakiyetli bir şekilde Jkmal edebilmek İçin hemen ilk andan İtibaren mağlûp olmıya-cak bir hava ordusuna sahip olmakla kabildir.
Düşman uçakları ile mücadele edebilmek İçin her şeyden önce akınla-nn önlenmesi ve sonra da tahripkâr bir mermi demetinin hedefe oturtulması icap eder.
Ansızın ve baskın tarzında gelen dünşman uçaklarını her zaman muvaffakiyetle önliyebilmek için en az o uçaklar kadar sürali ve kifayetli bir haber alma şebekesine İhtiyaç vardır. Son harp içinde tngiliz Mos-kito bombardıman uçakları Alman av uçakları kadar süratli olduklarından Hamburg ve Berline yaptıkları akınlar önlenemiyordu. Bazı tedbirlerle yapılan önlemeler de kifayetsiz kalıyordu, sinde bu şehirlerin meydandadır.
önlemede düşman
yakalamanın esas unsurları: tırmanma kabiliyeti ve haber alma şebekesidir. Tepkili uçaklar sürat ve tırmanma kabiliyetini nefsinde toplamış bulunmaktadır. Meselâ Meteor tepkili uçağının hızı, deniz seviyesinde 940 km., 10.000 m. irtifada 870 km., tırmanış kabiliyeti ise. niz seviyesinde saniyede 41.5 10.000 m. de 18.5 m. saniyedir.
Hava muharebeleri, teknik silâhların mücadelesidir. Teknikte öne geçmiş taraf bariz bir avantaj sağlamış demektir. Daha ilk andan itibaren inisiyatifi düşmana bırakmak ise. ciddi tehlikeleri önceden kabullenmek demek olur. Müstakbel düşmanlarımızın kullanacağı silâhlan öğrenmek ve ondan geri kalmamaya çalışmak, hazer çalışmalarının esasım? teşkil eder.
Hava muharebesinde hedefe ateş, devam müddeti de pek mahduttur. Geçen harpte bir hedefe en çok sekiz saniye ateş edilebildiği söylenmektedir. Havadan havaya atışlarda ekseriya darbeler halinde ve birkaç saniye devam eden atışlar yapılır. Bu kadar kısa zamanda icra edilecek olan atışlar, sonuç sağlamak i-çin hedef üzerinde kısa zamanda mümkün olduğu kadar çok ve büyük mermi atarak tehlikeli yaralar a-çılmasına çalışılır. Tepkili uçaklarda bugün en az dört adet top bulunmaktadır. Toplar uçağın burnuna monte edilmekle de iyi ve tehlikeli bir mermi demeti sağlanmıştır.
Bugün hemen bütün dünya milletlerinin hava ordularında tepkili u-çak kullanılmaktadır. Büyük devletlerin hepsi, tepkili uçaklarla ordularını teçhiz etmişlerdir. Bunlardan başka İsveç. Belçika ve Mısır da hariçten tepkili uçak almak suretiyle ordularını yenlleştlrınişlerdlr. Yanılmıyorsak komşumuz Irak da, Ingiltereye ısmarladığı tepkili uçakları teslim almak üzeredir. Yeni Pakistan devleti de müzakerelere giriştiğimiz VVickers Armstrong fab-
• •
Baki Süha Ediboğlu
Uç beş seneden beri, radyolarımızda, konser salonlarımızda, çalgılı bahçelerimizde halk türkülerine nol bol yer verilmeğe başlandı.
Memleketin her köşesini adım adım dolaşarak halk türkülerimizi derleyen Muzaffer Sarısözen’e ne kadar teşekkür etsek azdır. Devlet Konser-vatuvarının folklor arşivi şefliğini yapmakta olan bu yorulmak bilmez adam. Ankara Radyosunda yıllardan beri yaymakta olduğu “Yurttan Sesler” yayınlariyle, halk türkülerimiz.! şehirlerimize mal etti. Titiz bir gayretle hazırladığı korosunun repertu-van günden güne artıyor, işittiğime göre "Yurttan Sealer” korosu beş yüze yakın halk türküsünün notasına sahipmiş. Tereddütsüz Büyüyebilirim ki. bu. folklorumuz için büyük bir hazinedir.
Ankara Radyosunun faaliyetine mütenazır olmak üzere, İstanbul Radyosunda da Sadi Yaver Ataman, renkli ve canlı programlarla halk türkülerimizin çeşitli Örneklerini bol bol ounuyor.Bu iki başlı verimli çalışmalar, halkımıza kendi sesini duyurmak, kendi öz musikisini -bilhassa şehirlilere - tanıtmak ve sevdirmek bakımından göğüs kabartıcı, bir hâdisedir. Hele Ankara Radyosunun “Bir türkü öğreniyoruz!” saati, menr> leketln dört köşesini birbirine yaklaştıran, aynı ses ve nağmelerde birleştiren pratik ve şifahi bir halk kon* servatuvan olmuştur. Bazıları, halk konservatuvarı da olur mu? diyeceklerdir. Fakat haddim olmıyarak söy» Uyabilirim ki, bizim milli konserve tuvarımız günün birinde halk tür* külerinden doğacaktır. Veyahut mil* 1! konserva tu varım izin nüvesini halk türkülerimizin arşivi teşkil edecektin Ben böyle ümit ediyorum ve bekliyorum. Alaturka musikimiz yerinde sayıyor, terakki etmiyor, monotonluktan kurtulmasına imkân yok tur« gibi ithamlarda bulunanlara karşı, milli musikimizin hareket, renk, nağme tenevvüü, İfade zenginliği kaza^ nabilmesi için halk hazînelerine eğilmelerini, saf ve temiz hislerle An&-dolunun dağlarında, ovalarında hazan fırtınalar gibi yüksek sesle, hazan neyler gibi İnce, hafif nefeslerle okunan türkülerini, havalarım, a-ğıtlarını dinlemelerini tavsiye edeceğim.
Musikimizde beliren bu halka doğru gidiş cereyanına paralel olarak, şehrimizde de, Dadaloğlu, Köroğlu, Emrah, Kaygusuz Abdal, Karacaog-lan gibi halk şairlerimizi taklit edenler vardır.
Hemen söylemeliyim kİ, bu mukallitlerin zahmeti beyhudedir. Şiirin taklide tahammülü yoktur. Karaca-oglandan mülhem olmak, falanca türküden, filânca ağıttan nağme ve melodi almağa benzemez. Şiir her şeyden önce dil ve eda işidir. Dünün dili ve anlayışı ile bugünün şiirini kuramayız. Halk şiiri taklitçilerinin faaliyeti, sadece şekle ait olmalıdır. Yoksa Kaygusuz Abdal ruhunda şiir yazarsak, buna manzume özentisi, pastiş diyebiliriz.
Bir nokta daha var. Halk türkülerinde nağmeler anonimdir; bir bölgenin zevkim ve ruhunu İfade eder. Bugünün bestecileri, onlardan istifade etseler hiç kimsenin buna İtirazı olamaz. Tıpkı Ulvi Cemal Erkinin birkaç sene evvel vücuda getirdiği “Köçekçeler” adlı süiti gibi.
Fakat halk şiirleri, halk türküleri gibi anonim ve laedri değildir. Kara-caoğianın. Emrahın. Köroğlunun kendine mahsus damgalan vardır. Dikkatli bir folklorcu, eline tek mısra bile geçse, kime ait olduğunu ilk bakışta söyler.
Halk türküleri, umumiyetle halk musikisi bir hazinedir, ondan günümüzün bestekârlan faydalanabilirler. Nitekim beynelmilel kıymet taşıyan musikilerin hemen hepsi halk kaynaklarından bol bol faydalanmışlardır. Fakat, folkloru kendisine hazine yaparak beynelmilel olmuş - bir iki destancı müstesna - büyük şair yoktur.
| Yeni neşriyat
ARKİTEKT (Mimar)
Bu derginin 221 - 222 sayısı, Y. M. Halit Femi ve Feridun Akozan’ın “Bursa İpekçilik Kollektif Şirketi Dokuma Fabrikası.,, Y. M. Hidayet Erer’in yaptığı. Küçükyalıda bir kır evi. Y. M. Halit Femi ve Feridun Akozan’ın Antaş Havacılık ve Turizm A. O. Uçak yolcu salonu, H. irfan Bayhan’ın, “Zürihte mesken politikası", Şevki Vanlının îtalyada Organik Mimari, Prof. Dr. Süheyl Ünver’in îstanbulun en eski mezarlığı “Tokmak tepe”, Y.M. Lûtfi Top-çubaşımn Mudurnu İmar Plânı, Y.M. Feyyaz Tüzünerin Araç İmar Plânı, Y.M. Muallim Behçet Unsalın “Ölü Sanat Merkezlerini Diriltmek metod-ları”, Halil îşnel’ln proje hazırlama işlerinde tesisata ait mimarlara lüzumlu malûmat. Emi! Bayard dan dilimize Halûk Tokav’ın çevirdiği “XX nci asrın başında Fransamn mimari anlayışı yazıları vardır.
rlkalarına bazı siparişlerde bulunmuştur. .
Bunlar gibi daha pek çok hususlar, memleketimiz için tepkili uçak alınanın bir zaruret olduğunu bize anlatmaktadır,
Hava ordumuzun almış olduğu kararı takdirle karşılar memleketimiz ve ord» nuz için başarılı ve hayırlı olmasını dileriz. PİLOT
V
27 Ağustos 1950
8ayfa 5
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Birleşmiş Milletlerin ehemmiyetli bir raporu
Dünyânın İktisadî vaziyeti 1949 da ne gibi değişiklikler geçirdi?
Birleşmiş Milletler Teşkilâtı pek yakınlarda neşrettiği bir raporda 1949 senesi içinde vukubulan bel-libaşlı iktisadi derişiklikleri tahlil ediyor. Pek mühim müşahedeler ihtiva eden bu raporun aşağıda bir hulâsasını veriyoruz.
İktisadi vaziyetin umumiyet itibariyle müsait olmasına rağmen 1949 yılında bazı milli ve milletlerarası meselelerle karşılaşılmıştır. Harp sonrasının ilk senelerinde ticaret ve istihsali yeni bir hız bulmuş ve ihtiyaçların çoğu temin edilmiştir. İstihlâk maddeleri pek azaldığı gibi müstehliklerin elinde de bunları satın alacak para vardı; bu suretle harp sonrasına mahsus iktisadi faaliyet hararetli bir tempo ile işliye-blldi.
Fakat 1948 senesi ortasından itibaren talebin azaldığı ve her türlü mallann çoğaldığı görülmektedir. Birikmiş olan İhtiyaçlara büyük bir mikyasta cevap verildiği İçin dünya piyasasında talep yerine arz hüküm sürmeye başlıyor. Sanayileşmiş memleketlerin bazılarında talebin azalmam işsizliğinin çoğalmasına sebep oluyor.
Gıda maddeleri, iptidaî maddeler ve mamul eşya dünya İstihsali 1949 senesinde yüksek bir seviyede tutunmuş olup bu seviye 1948 inkini mühim bir ölçüde ve 1937 ninkinl de yüzde 20 nispetinde geçmiştir. Birleşik Devletlerin mahsulü ile Avrupa mahsullerinin salah bulması sayesinde 1948 - 49 dünya rekoltesi 1934 - 38 yıllarının ortalama rekoltesini tecavüz etmiştir. Bugünkü tahminlere göre 1949 - 50 hububat rekoltesi geçen senenlnkinden hafifçe daha azdır; fakat et, yağ. süt gibi maddeler istihsalinin artması sayesinde 1950 senesinde dünya erzak miktarının artmış olması lâzımgel-mektedlr.
Enflasyon hafifliyor — Arz ve talep arasında muvazene hâsıl olduğundan bir çok hallerde enflasyon tazyikleri hafiflemiştir. Vesika usulüne veyahut herhangi başka bir İktisadî kontrola tâbi bulunmayan sınai memleketlerde hayat pahalılığı’ umumi ve nisbî olarak azalmıştır. İktisadi kontrolü muhafaza etmiş sanayi memleketlerinde ise fiyat yükselmesinin hızını kaybetmesi kontrolü azaltma imkânını vermiş ve bu tedbirler fiyatların yeniden fırlamasına meydan vermemiştir.
Rapora göre, harp sonrasının gelişmesini en önce durduran memleket Birleşik Devletlerdir. 1949 fiil! talebin azalması iş verme nispetini düşürmüş ve 1949 ağustosunda işsiz savası geçen yıla nispetle 1.800,000 artarak 3,700.000 i bulmuştu.
Birleşik Devletlerin sınai istihsali "müşiresE, 11937 yılı 100 sayılmak üzere) 1948 in ikinci yansında 170 iken 1949 un üçüncü 3 aylık devresinde 1949 a inmiş ve 4 üncü devrede 152 ye çıkmıştır. Senelik sermaye yatırma nispeti azalmıştır.
Rapor, istihsal yekûnunun azalmasına rağmen Birleşik Amerikanın 1949 daki fiil! istihlâk miktarının düşmediğini de kaydediyor.
Fiyatlarda iniş — Birleşik Devletlerde kontrolün kalktığı 1946 dan beri görülen fiyat yükselmesi nihayet bulmuş ve 1949 yılı sonunda gıda maddeleri fiyatları 1948 ağustosunda bulduğu âzami hadden yüzde 18 nispetinden daha aşağı düşmüş bulunyordu. Toptan fiyat nispeti u-muml olarak yüzde 10 kadar inmişse de bu. hayat pahalılığını pek az hafıfletebllmiştir.
1949 da. enflasyoncu tazyikler Avustralya, Kanada, Danimarka, Fransa, Felemenk, Norveç, İsveç ve lngilterede hissolunur derecede azalmış olup bu memleketlerin iktisadı yavaş hızlanmakla beraber 1948 e nazaran daha yüksek bir seviyede tutunmuştur. İşsizlik hemen hemen
artmadı. Hattâ İngiltere ve Norveç-te azaldığı gibi Avustralya işçi bulamamak yüzünden müşkülât çekmekte devam etti.
Talebin azalması — Bazı memleketler, talebin azalması yüzünden yeni meselelerle karşılaşmışlardır. Meselâ Kanada ve İsveç kereste sanayilerinin mahsullerim İhraç hususunda müşkülât çekmeye başladılar. Başka memleketler de istihlâk maddeleri ve dokuma müstahsilleri mallarının bir çok tahditlere tâbi tutulmasından müteessir oldular.
Belçika ve Batı Aimanyada istihsal 1949 da artmışsa da buna muvazi olarak işsizlik de artmıştı. Bclçi-kada, büyük sınai müesseselerinin verimini arttırma yolundaki tedbirler, fiili çalışma saatleri miktarını azaltmıştır. Diğer cihetten inşaat sanayii ve belki de küçük sanayi gibi şubelerde faaliyet gevşemiştir.
1948 para reformundan sonra Batı Aimanyada istihsalin süratle artması her şeyden ziyade İşçiliğin daha verimli bir hale getirilmesi ve çalışma saatlerinin çoğalması sayesinde temin edilmiş, yoksa çalışanların sayısı çoğalmamıştır. Bundan başka ziraat işçisi sayısı da istihsal kadar süratle arttı.
As pelişmiş memleketlerde — Az gelişmiş bir çok bölgelerde ithalâtın çoğalması ve ihracatın düşmesi bir dereceye kadar deflasyon vücude getirmişse de buna karşılık hususi plasmanlar ve bütçe açıklan artmıştır.
Hayat pahalılığı 1949 senesinin İlk yansında Arjantin. Peru ve Şillde hissedilir derecede yükselmiştir. Arjantin ve Şillde stok mlktan yükselmekle beraber talebe kâfi gelmemiş ve fiyatlarla işçi ücretleri birlikte fırlamıştır.
Lâtin Amerikasmın ağır sanayi İstihsal 1948 inkinden daha fazla olmuşsa da istihlâk maddeleri istihsalinde bir zayıflama görülmüştür. İhracat mail istihsalinde 1948 seviyesi muhafaza edilememiş, bakır ve kalay istihsali azalmış ve havaların müsaadesizliği yüzünden Kûbanın ham şeker istihsali de düşmüştür. Fakat ihracat İstihsalden daha zayıf olduğundan bu malların stokları çoğalmıştır.
Dünya ticaretinde istikrar — İstihsalde olduğu gibi dünya ticaret hacmi de 1949 da artma m aya yüz tutmuştur. Yılın ilk dokuz ayında 1937 seviyesine hemen hemen yükseldi ve hattâ 1948 senesinin aynı devresini yüzde 8 nispetinde geçti ise de dünya ticareti hacim itibariyle o tarihten sonra hissedilir derecede daralmış, buna da başlıca sebep Birleşik Devletler ihracatının azalması olmuştur.
Parası zayıf memleketler arasında ticari mübadeleler umumiyetle tutunmuştur. Son iki veya üç sene zarfında dünya ticaretinin artmasında kısmen âmil olhn bir hâdise de o memleketler arasındaki ticaretin yemden başlamasıdır. Bu devletlerin 1947 ile 1949 arasında dünya ithalât yekûnundaki hisseleri yüzde 70 ilâ 73, ihracattaki hisseleri de yüzde 52 ilâ 63 olmuştur. Aynı memeleket-ler, parası kuvvetli devletlerden yaptıkları ithalâtı iki sebeple azalttılar: Biri muhtaç oldukları döviz sıkıntısı, öteki de, stoklar çoğaldıkça ihtiyaçlarını parası zayıf ülkelerde temin etmek hususunda elde ettikleri imkân.
Birleşik Devletlerde ihracat fazla-lıf/i — 1949 senesinin ilk yarısında Birleşik Devletlerin ithalâtı azaldığı gibi fiyatların düşmesine rağmen ihracatın kıymeti de 194 8 seviyesinden hafif nispette daha yüksek olmuştur. üçüncü üç aylık devrede ithalât azalmış, fakat ihracat da daha çok azalmıştır.
1948 yılı son Üç aylık devresi ile 1949 un ikinci üç aylık devresi arasında, Birleşik Devletler ithalâtının
Kısa Haberler
’ğ Kibrinin ticari duruma
Lefkoşe (Uçakla) — 1950 senesinin ilk yansı için alman ticari rakamlara göre, Kibrisin ticaret müvazenesl geçen seneye nazaran bir hayli düzelmiştir. 1949 un ocak-haziran devresindeki ithalâ-ta göre, bu sene ithalât artmış ve ihracat da % 25 çoğalmıştır. İthalât; bilhassa İngiltere ve Britanya İmparatorluğuna dahil memleketlerden olmuş, ihracatın % 21 i Almanvaya, geri kalan % 79 u da bilhassa İsrail, Amerika, Britanya İmparatorluğu ve Fran-»aya yapılmıştır. •
-ğ Jamaika'nın 1950 tiitiin mahsulü
1949-1950 senesi tütün mahsulü, ticaret mahfilleri tarafından 2 milyon 500.000 libre olarak talimin edilmektedir. Bu sene tütün yaprağı istihsali azalmıştır. Buna sebep, talebin az olması yüzünden ekilen arazinin de azaltılmasıdır. Jamaika’nın 1949 daki sigara istihsali 427.370.000 pakettir. İhracat 200.570 libre olup 1949 senesinde 385.897 sterling tutmuştur.
* Mısırda pamuk ekilen arazi tahdit ediliyor
İskenderiye (Uçakla) Mısır Tarım Bakanlığının İstişare Konseyi son toplantısında, bu sene pamuk ekilecek olan araziyi tahdit etmeye karar vermiştir. Buna sebep, halkın hububat ihtiyacını karşılamak için mümkün olduğu kadar fazla hububat ekiminin temin edilmesi meselesidir.
kıymeti yüzde 15 kadar düşmüş ve bu, bilhassa Batı Avrupadan gelen mallara şâmil olmuştur. Fransa. İsveç ve tsviçreden ithal edilen malların kıymeti üçte bir kadar, Belçika, İtalya ve îngiltereden gelenlerinki de yan yanya inmiştir. Bu sükut 1949 un üçüncü üç aylık devresinde hafıfiediyse de aynı zamanda Avrupa memleketleri de Birleşik Devletlerden gelen ithalâtını daraltmışlar -dır. Bu suretle Birleşik Devletlerin ihracatına nispetle ithalât fazlalığı 1946 dan beri en aşağı seviyeye düştü.
1949 da Amerika İthalâtının azalması bir çok memleketleri, döviz noksanı sebebiyle ithalât kontrolünü daha sıkı bir hale getirmeye şevketti.
Japonyamn ihracatı — Uzakşark-ta Japonvanın o bölgede bulunduğü ihracatın artması dikkati çeken bir hâdise teşkil eylemiştir. Japon ihracatı 1949 mayıs sonuna kadar süratle artmış, fakat o tarihten beri yavaşlamış bulunuyor.
1949 un ilk yansında Asya memleketlerinin bir çoğu ihracatını arttırmış ise de buna karşılık İthalâtın da esaslı surette çoğalması, bu memleketler ekseriyetinde ticaret muvazenesine açık verdirmiştir. Seylan. Hongkong. Hindistan, Malezya ve Pakistan gibi memleketlerin Birleşik Devletlerle ticaretlerinde açık vardır ki bu, sterling bölgesinin umumî heyeti itibariyle 1949 İlk yansında Birleşik Devletlere karşı açık vermesini kısmen izah eder.
Bu vaziyet, İngllterenın ticari durumunu müteessir etmiştir. 1949 un ilk yarısında İngllterenin dünya ticaret muvazenesindeki açığı 10 milyon Hra kadar ehemmiyetsiz bir miktar tutuyor, fakat dolar bölgesindeki açık 135 milyon lirayı buluyor. Ancak bunu telâfi etmek üzere, diğer bölgelerde 125 milyon liralık bir fazlalıktan faydalanılıyordu. Dolar açığı, büyük bir mikyasta, kuvvetli para ile ödenecek ithalâtın azalmasından ileri gelmişti.
Milletlerarası ticaretteki kararsızlık — Tahlil ettiğimiz rapora göre milletlerarası ticarette bugün görülen müzmin muvazenesizlik henüz çaresi bulunmıyan organik sebeplerden İleri gelmektedir. Batı devletlerinin tediye muvazenesinde karşılaştıkları müşkülâtın hepsi, harbin vücude getirdiği sarsıntılara yüklenemez. Onların hu meselelerini çözmek için dünya iktisadında vukubulan ve hâlâ bulmakta olan bünye değişikliklerini hesaba katmak gerekir. Bu
Almanyanın şeker İthalâtı
Bonn (Uçakla) — Batı Almanya İaşe Bakanlığı, şeker ithalâtı meselesine rllçhan hakkı vermiştir. Ekim ayında toplanacak olan dahilî şeker mehsulünden evvel 148 bin ton şeker ithal edilecektir. Hâlen 48.500 ton Kübadan satın alınmıştır. Fransadan da 50.000 ton beyaz şeker alabilmek için teşebbüse girişilmiştir. Küba şekerleri ham olduğu halde Fransa şekerleri piyasaya arzedcbtline-cck haldedir.
Yeni Sanayi Kanunu
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, sanayi kanunu tasarısı hakkında Bölge Sanayi Birliklerinin fikrini »örmüştük. İstanbul Bölge Sanayi Birliğinde de, yeni sanayi kanunu tasarısına verilecek seldi hakkında tetkikler yapmak üzere bir komite kurulmuştur.
Mevcut sanayi kanununa göre; fabrika ve imalâthane târifleri pek bâriz bir surette iyi târlf edilememektedir. Bölge Sanayi Birliğindeki komite, her şeyden evvel “fabrika,, nın vâzıh bir surette târlf edilerek, hiç bir ihtilâfa meydan verilmemesini arzu etmektedir. Sanayi tesisleri ile belediye mevzuatı da alâkadardır.
Yeni sanayi kanununda, sanayi müesseselerinin fabrika, imalâthane, atelye gibi vâzıh târiflerle ytkdiğe-rinden ayrılmasını, belediyelerin, maliye teşkilâtının bu müesseselerin şekil ve mahiyeti hakkında tereddüde düşmemelerine İhtiyaç görülmektedir.
memleketler, Birleşik Devletlerden yaptıkları ithalât fazlasını ödemek için lâzım olan dolarları başka memleketlerde kazanarak ticaret muvazenelerini artık sağlıyamıyorlar, çünkü Avrupa dışındaki az gelişmiş bir çok devletler harpten öncekinin aksine olarak Birleşik Devletlerden ithalâtını oraya ihracatına nispetle arttırmışlardır. Öte taraftan, harbin tahribatı, siyasi buhranlar ve mahsullerine karşı talebin azalması Asya memleketlerinde dolar kaynaklarını mühim bir ölçüde zayıflatmıştır.
Harpten önce Batı Avrupa memleketleri az gelişmiş bölgelerden gıda maddeleriyle ham maddeler ithal ve bunlara karşılık en başta İstihlâk maddeleri olmak üzere mamul eşya gönderdiler. Daha o devirde bu geri memleketler kendi sanayilerini ıslah ettikçe yeni bir temayül belirmişti. Harpten sonra o memleketlerin inkişafı için kaleme alınan plânlar bu temayülü kuvvetlendirmiştir. Böylece, Batı devletlerinin istihsalleriyle ticaretlerinin nevini yeni şartlara uygun bir hale getirmeleri İktiza eder. Henüz tamamijic gelişmemiş memleketlerin inkişafları için muhtaç bulundukları malları daha kolay ihraç edecekleri ve buna karşılık aynı memleketler tarafından gün geçtikçe daha çok miktarda bizzat vücude getirdikleri eşyayı kabul ettiremiye-cekleri açık bir hakikattir.
Batı devletleri. Birleşik Devletlerle ticaretlerindeki açık meselesi gibi esaslı bir İşi de halletmek zorundadırlar. Amerikaya olan ihracatı çoğaltmak imkânsızlığı bu dâvayı büsbütün güçleştiriyor. Onun da çaresi, istihsal ve ticaretlerinde pek esaslı değişiklikler vücude getirmektir.
Dünya istihsal ve ticaretinin uzun bir istikrara kavuşması lâzım olduğu kadar da güçtür. Rapora göre, milletlerarası ticaret muamelelerindeki kararsızlık o güçlüğü büsbütün arttıracaktır: Bu kararsızlığın bir misali Birleşik Devletler ithalâtının, fiil! talepte mutedil bir durgunluk vukuundan sonra gayet mühim mikyasta azaldığı vakit 1949 da hâsıl olan değişiklikte görülebilir.
Ticaretle uğraşan milletlerin ithalât mallan hususundaki talepleri istikrar bulmadıkça öteki memleketlerde buhranlar husule gelebilecek ve nihayet bu memleketlerin, istihsallerinin bünyesini ve ticaretlerinin istikametini değiştirmek suretiyle iktisatlarını dışarıdan gelen güçlüklere karşı “tecrid,, etmeye çalıştıkları görülebilecektir.
Amerikanın
tütün rekoltesi
New-York, (Uçakla) — Üniversal Tütün Yaprağı Şirketi 1950 Amerikan tütün mahsulü için şu tahminlerde bulunuyor:
Georgia eyaletinde kalite ve istihsal ümit edildiği gibi değildir. Fakat Georgia hariç diğer ekim yerlerinde hava şartları mahsulün çok İyi olacağını göstermektedir.
Amerikadakl sigara fabrikatörlerinin çoğu Bon hafta zarfında siga-a fiyatlarını yüzde 22 arttırmışlardır. Bir çok perakende sigara satıcıları da paket başına bir sent fiat yükseltmişlerdir. Buna sebep yaprak tütün mü-ayedelerinde fiyatların yükselmesidir.
Georgia eyaletinin tütünü Amerika sigara imalâtında hususi bir rol oynar. Orada mahsulün az olması da fiyatların fırlamasına yardım etmiş bulunmaktadır.
İtalya ■ Yunanistan ticareti
Roma, (Hususî) — Resmen bildirildiğine göre, İtalya ile Yunanistan arasında bir ticaret anlaşması imzalanmıştır. Buna göre, İtalyan usta isçiliği ve endüstri kaynaklarlyle Yuna-nistanda bir hydro-elektrik fabrikası kurulacaktır. Bu işi üzerine alacak o-lan İtalyan firması yakında seçüe-cektlr.
Yunanistan balık endüstrisi
Atina (Uçakla) — Yunanlstamn balık endüstrisini, yeni fabrikalar kurmak ve kurulu olanlara mail yardımlarda bulunmakla ilerletmek için teklifler yapılmaktadır. Balık konservesinde kullanılan tenekeleri ııcuza maletmek için bunların gümrüksüz İthal edilmesi de düşünülmektedir.
Yunanistan balıkçı filosunun yeniden tesis edilmesi, yakalanan balık miktarını arttırmıştır. Fakat bugün bu muazzam balık istihsali, konserve endüstrisi tarafından hakklyle kullanılamamaktadır Onun için tonlarca badik tekrar denize atılmaktadır.
Yunanistanın geçen seneki et istihsali harpten öncekinden 21,000 ton daha aşağı olmuştur. Bu vaziyette konserve balıkların da et ihtiyacını karşılamak için faydalı olacağı düşünülmektedir.
Temmuz ayında ithalât ve ihracatımız
Ankara, 25 (A.A.) — Başbakanlık İstatistik Genel Müdürlüğünden bildirilmiştir:
Temmuz 1950 ithalât ve ihracatının miktar ve kıymetleri bir evvelki »5’ ve bir yıl evvelki aynı ayla mukayeseli olarak aşağıda gösterilmiştir:
Tek aylık kıymetler (milyon lira)
İthalât İhracat Fark
(Temmuz 1950) 66.5 26.2 —40.3
(Haziran 1950) 78.1 36.9 —41.2
(Temmuz 1949) 65.5 30.2 —35.3
Yedi aylık kıymetler
(mîlyon lira) İthalât İhracat Fark
Yılbaşından temmuz sonuna kadar
1950 426.4 325.2 —101.2
1949 444.3 362.3 — 82.0
Tek aylık miktarlar (bin ton) İthalât İhracat Fark
Yılbaşından temmuz sonuna kadar
1950 07.5 495.7 —311.8
1949 542.8 669.9 — 27.1
Sebze ve meyva fiyatları
Sebze ve Meyva Halindeki fiyatla-
rı aşağıya yazıyoruz:
Bamya 70-100, patlıcan 20-25, domates 10-25, yeşil fasulye 30-55, şef. tali 30-60, armut 30-80, üzüm 22-40, incir 14-40, kavun 15-50, karpuz 8-40 kuruştur.
| A L M A N Y A * M E K T U B U |
Almanya ve Japonyamn dünya sanayi piyasalarındaki rekabet üstünlükleri
Bonn (Hususî) — Amerikan efkârı umumiyesi son zamanlarda Batı Almanya ve Japonyamn dünya sanayi piyasalarında elde ettikleri kuvvetli rekabet imkânları üzerinde durmakta ve İkinci Dünya Harbinin sonunda Anglosaksonlann himayesine muhtaç bulunan bu iki memleketin yaptığı işleri dikkatle takip et. m ektedir.
Filhakika harpten mağlûp çıkan bu iki meıu’cket az zamanda »enayilerini o derece geliştirmişlerdir c! bugün dünya sanayi pazarlarında Amerikan ve Ingiliz »anayi maddeleri satılamaz ve bu memleketlere ait firmalar iş alamaz bir duruma gelmiştir. Meselâ geçen ay Hindistanm yaptırmak istediği 420 bin dolar kıymetinde bir enerji makinesinin inşası işi Ingiliz firmalarından % 45 daha ucuz bir fiyat teklif ettikleri için Japon firmalarına verilmiştir. Yine geçenlerde Güney Afrikalı demiryolu idaresinin yaptırmak istediği 100 a-det lokomotifin inşasını da Alm&n-yanın Krupp ve Essen fabrikaları aldılar. Bu lokomotifleri yapmak için muhtelif Amerikan, İngiliz ve diğer devletler firmaları müracaat etmiş İken Almanlar hem ucuz fiyat ve hem de en kısa teslim müddeti teklif ettiklerinden rakiplerine galebe çaldılar.
Batı Almanya ve Japonyamn bilhassa kimyevi maddeler, alât, edevat ve dokuma maddeleri istihsalinde dünya piyasalarında elde ettikleri kuvvetli rekabet İmkânından Ingiliz firmaları esasen çoktan beri şikâyetçi idiler. Fakat Birleşik Amerika Devletlerinin bizzat yaptıkları yardımlarla eski düşmanları bulunan bu iki memleketi dünya piyasalarında ve hele Güney Amerikada kendilerine galebe çalan birer rakip vaziyetine getirmiş olmalan birçok A-merikan çevrelerini düşündürmeğe başlamıştır. Maamafih bugün Amerikada birçok sanayi erbabı bu memleketlerin kısa zamanda kazandıkları bu muvaffakiyetli durumu Amerikalılar için iftihar edilecek bir vaziyet olarak görmektedirler. îngilte-renin Wall Street gazetesi Amerikanın endüstri adamlarına Batı Almanya ve Japonyamn daha hangi hususlarda kendilerine rakip olduklarını göstermek için şu misalleri vermek, tedir:
“Japonlar bugün Singapurda beheri 70 cents’ten en mükemmel masa çakmakları satıyorlar. Johannes-burg’ta fevkalâde kalitede Japon
21 evlOl
İkramiye çekilişine hazırlanınız.
Bu fevkalâde keşidede 1 Kilo saf Külçe altıa ve çeşitli para ikramiyeleri vardır.
fllKIMNK
Yenlposlane Caddesi No. 47
porselen tabakları piyasayı tutmuş vaziyettedir. Almanyanın sunî dokuma iplikleri Amerikan piyasalarına günden güne daha fazla yayılmaktadır. ingilizler ihraç ettikleri oyuncakların fiyatlarını çok aşağı düşürdükleri halde Almanlar dünya piyasasında kendilerinden % 10 dalla aşağı fiyat teklif etmektedir. Dünyanın en muazzam liman inşaat firmalarından biri olan bir İngiliz firmasının, Çinin Keelung limanında yaptırmak istediği üç maçunanın beherini 28,000 dolara yapmağı teklif ettiği halde Almanlar aynı işi 10,000 dolara kabul etmişlerdir. Al. manların İskandinav memleketlerine, Güney Amerikaya ve Hüıdistana ihraç etmekte olduğu mükemmel kimyevî maddelerin, optik cihazları günden güne daha fazla artışına bundan sonra İngilterenin mâni ola-mıyacağı çünkü İngiliz fiyatlarının Alman fiyatlarından en aşağı % 25 daha fazla olduğu feshi t edilmiştir.
ingilizler gibi Amerikalılar da. Batı Almanya kimya sanayiinin âzamî 4-5 sene içerisinde harpten sonra kaybettiği bütün ecnebi pazarlan tekrar elde edebileceğini ve harpten sonra dünya pazarlarında geniş mikyasta İş yapmağa başlamış olan Ingiltere Birleşik Amerika ve İsviçre kimya sanayiinin Almanya karşısında tutunamıyacaklannı kabul e-diyorlar. Alman çelik sanayiinin rekabet kudreti daha şimdiden bütün dış pazarlarda kendini belli etmeğe başladı. Bugün Amerikan çelik sanayii Yakındoğu pazarlarında eskiden sahip olduğu rağbeti artık göremiyor.
Japonya ve Batı Almanyanın sanayi pazarlarında bugün elde etmiş oldukları muvaffakiyetleri gösteren bu misalleri daha fazlalaştırmak da güç değildir. Alman ticaret mümessilleri memleketleri dışına çıkmağa başlayandan beri ecnebi memleketlerle ve bilhassa Cenubi Amerika devletleriyle yapılan ticaret anlaşmalar rı sayesinde bugün bu memleket harpten evvelki satıcı ve alıcılarını tekrar kendine bağlamağa muvaffak olmuştur.
Harpten sonra Almanların eski markalan kullanılarak dünya piyasasına çıkarılan sanayi maddeleri kalite itibariyle hiç bir zaman harpten evvelki Alman malları ayannda değildi. Almanlann bugün eski marka ve kalite dereceleriyle dünya piyasalarına arzettikleri mallar pek tabiîdir ki kısa bir zaman zarfında lâyLk olduğu talebi tekrar bulacaktır.
Amerikan efkârı umumiyesi Batı Almanya ile Japonyamn bu süratli inkişafını dikkatle takip etmekte i-8e de hiç bir zaman bu memleketlerin ihracatlarının baltalanmasını arzu etmemektedir. Washlngton Hü. kûmeti haksız olmayan rekabetlerin geliştirilmesi ve istihsal olunan sınaî maddelerin ihtiyaç mmtakalan-na doğru akması için lâzım gelen kolaylıkların sağlanmasına taraftardır.
Kalay fiyatları düşüyor
Hafta içinde Ingiltere ve Holân-dadan yurdumuza 200 ton kadar kalay gelmiştir. Bu yeni partiler yüzünden 950 kuruşa satılan külçe kalay, son bir iki gün İçinde 900 kuruşa kadar düşmüştür.

26/VIII/1950 Cumartesi
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Hafta sonu Ticaret Borsacında fındık, tiftik gibi muayyen maddeler üzerinde mahdut miktarda İş olmuştur.
Kambiyo. Esham ve Tahvilât Borsacında da % 7 faizli Mı IH MUdafa/ı tah-villerinin ikinci, üçüncü tertipleri üzerinde muamele olmuştur. Altın piyasası ise kararsızlık içinde bulunmaktadır.
İzmir :
Hafta sonunda çekirdeksiz kuru iaretli olmakla beraber fiyatlar düşmüştür. Günlük satış miktarı 6 bin çuvala yakındır. Önümüzdeki hafta, bor-saya daha fazla üzüm geleceği söylenmekledir. Bugün Borsa pamuk bakımından en hararetli günlerinden birini yaşamıştır. Bir çok inip çıkmalardım »onra pamuk fiyatı 264 kuruşta kapn" mıştır.
İstanbul Borsası
Altınlar
Gümüş, Platin
En M&fı yukarı
10.-
Gümüş Gr. Plâtin M .........
Zürich Borsası (Serbest)
Müdafaa
ee
• ı
L941 Kalkınma
T.C. Ziraat Bankası Anadolu
H
M
•0
8lvaa~
••
Demiryolu
«»
23,6.1950
Durumu
İsviçre Frangı
En aş»*’
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Nevv-York Borsası
HugllO
Bugün
Londra Borsası
Bradford Piyasası
İskenderiye Borsası
20/3J 18/21
tenckell) aıra) çıplak)
Eald Kapanış
Son Kapana
Buğday yumuşak Buğday sert ...
Arpa
Tuth tohumlar >•
Ayçiçeği tohumu • Keten tohumu .......
Kendir tohumu — Susam ..............
Yer fıstığı kabuklu
Ham derileri
Sığır salamura (kasap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilosu Koyun hava kurusu kilosu
Gününde Boraada muameicel
ütüm çekirdeksiz No.9 tnoir A serisi No. a...
B serisi No. 108 Akala i ........
Akala n
Akala LU ^... yerli ..........
yağı (rafine) ... çekirdeği ----—
Nebati Yağları
Zeytinyağı (E.E. Susamyağı (Raf Ayçiçeği (Rafine
Fındık yağı (Çürük)
S*
Pamuk
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Pamuk (Kantan=Talları) Ashmounl Kına elyafh F/G Karnak Uzun elyaftı F/Q
Eskişehir Ticaret Borsası
M.—Nom
30.- ••
20 21
1B/21
İyi mal (Libresi=Fiyat) Sıra malı M •'
Anadolu •• 99
Trakya •• -
Kabahati
Buğday yumuşak (Tûo.)
Buğday Ofis ..............
Arpa yemlik (dökme) Mısır san (çuvalı) Fasulya tombul ____________
Familya Çalı sert —........
K tışy emi
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil ---------
Nohut nntürcl .............
Kıırn Mcyvalar ı
Fındık (kabuklu stmi
Fındık (tç tombul 1950)...
Ceviz (kabuldü) •
Covlz (İç nntürel) .......
D oku tn a Ham 5 la d d el eril riftlk (nna mal) liftik (Natürel) ......*
Yapak Trakya (Kırkım)
Buğday (Buşoli=Sont) -----------
Sert Kış mahsulü No. 2 Kırmışı '• •• No. 2 ________
Pamuk Mlddllng (Llbresi=8ent) Ekim
Aralık .......................
âl ar t «••••••••«•
Tiftik (Llbresl=8ent) Toksa* No. 1 ---------------
Fındık (Llbresl=Sent) Kabuklu yerli iri
” ” orta .....
Levant fç İthal malı ....
Ekstra iri İç İthal mob
Kura üıllm (Llbresl=8ent) ......
Thompson çekirdeksiz seçme
Keten tuhamu (Bu0oli=Dol&r) ... Minneapolls ..................
Kalay (L1bres!=Sont) .........
Levha-teneko (100 libre dolar)
MEMLEKET ve
ESHAM VE TAHVİLÂT
Ü N Y A
Devlet Tahvilleri
Kapanış
Şirket Hisse Senetleri
Ecnebi Tahviller
22.50
20.25
21.—
97.— 9840
95.—
95.05 95.50 95 65
95 65
96 10 96 50 97.60
21.30 20.25
20.30
20.25
20.35
19.85
21.—
20.45
20.40
20.80
Şirket Tahvilleri
24- —
20.-
21.-
98.— 100.-100.—
100.—
98.—
98. —
99. -
98.— 100.-
99-
22.-
20.30
22-
2L61
22.-
22.-2L45 22-
20.90
21.20
T.C. Merkes Bankanı eeeeee Türkiye îş Bankanı
Türk Ticaret Bankam Anılan Çimento ........
^ark Değirmencilik ....*
Milli Reasürans .........
Ml.ır Kredi Fon.lyo 1903 | 172 - |
Açılış I Kapanıl
En yuknn
X.-
4.33
10.7b
1 16
l.ıü
4.34
10.90
1 10
D
B
ORSA ve PİYASALARI
1 Sterling *e>ew
100 Dolar .......
100 Fr. Frangı
100 laviçre Ft.—
100 Belç,
100 îsveç Kr..—
100 Florin
100 Liret
100 Drahmi .......
100 Ekıcouoos ....
7.89.—
280.25.—
0.80 64.03
6.60
54.12.50
73.68.40
0.44.128
0.01.876
9 73 90
7.89.—
280.25.—
0.80 64.03
5.60
54.12.50
73.68.40
0.44.128
0.01.876
9.73.90

İkramiyen tahviller 1933 Ergani ..........
193b İkramiyen .... Milli Müdafaa 1 1941
1941
L/2
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yeıt Gr. 4.94 4.95
Külçe Doğu»»*- -
Cumhuriyet — —
Reşat 36.50 36.50
Ham İt .......
Gulden 31.80 31.85
înıriHz
Fransız kok ...
Napolğon Lll M — —
îavlçre — —
New-Yurk’ta ı onsu: I 3»
Türk Lirası .....
Dolar
Sterling ........
Fransız Franm
%6
%6
%7
%7
%7
%7
%7
%7
%7
%7
Demiryolu IV Demiryolu V .....
1949 İkramiyen Diğerleri
Demiryolu VI ., X----------------
H
IU_____
L U.
i
Erzurum I... " U.-VL1... I... n.^ LU... ı.^ Ll_ Ul... rv,„
1949 İstikrazı L948 İstikrazı Milli Müdafaa 1949 1934
1934 1941 1941 1941
Milli
D.Y. Tertip A/B. »e q
'• %60 e.....
„ Mümeı. Senet.
20.60 20.20
111.— UL-
(— M
22.30 69.-
63.— 67.50
124.— 120,25
30.— —
6.— 6.-
15.20 15.25
23.25 23.60
16.— 16.25
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala X Pamuk Akala (I ...^. Pamuk Akala LU ...M. Pamuk yeril l Pamuk yerli IL 210.— 200.—
Trabzon Ticaret Borsası • II
FINDIK a) %50 randımanlı kabuklu tombul b) tç aıra kontrollü 270.— 11^ 95.— 280.— II*
Keten tuh uma (Tonu=S teri iag) Bombay -.........
Kalküta ...................
Yor fıstığı Hindistan .......
Sayfa •
ten! İstanbul
A
Ingilizlerin çevirdiği yeni bir “Üstün macera,, filmi
I R RI
27 Afu(to« 19W
Demirperde
için,
arkasında hayalî bir memlekette cereyan eden bu film dil
mütehassıslarına uydurma
bir lisan yaptırıldı
Dufy’nln meşhur tablosu "DeauvlHe'de kotra yansı.
Alfred
eseri de bu filmin adı
senaryoya
Meşhur İngiliz sahne vazıı Hltchcock’un bundan takriben 15-20 yıl evveline tesadüf eden en parlak devresinden beri îngilteredo büyük başan İle hangi cins filmin vücude getirilebileceği meselesi tetkik edilmiştir.
Görünürde İngiliz yaratıcı sanatına en uygun olan filmler, Alfred Hltchcock’un eserleri tarzında “üstün macera” filmleridir. İngiliz sinema direktörü Carol Reed'ln ve diğer tanınmış rejisörlerin • en beğenilen e-serlori de böyle macera filmleri olmuştur.
Birkaç yıl evvel senaryo yazma, İdare ve sahneye koyma işine birlikte başlayan ve sinema âleminde kazandıkları başarılarla şöhretleri gittikçe artan iki arkadaşın, Launder ve Gilllat eklpinin en son tarzda bir fimdir. Yeni “Devlet Sırrı” dır.
Film, birinci sınıf bir
göre vücude getirilmiştir. En modern bir macera filmi olan eser, yenilikler ihtiva ettiği gibi kusursuz çevrilmiş ve yapılırken, dalma önceden plân-laştırılması mümkün olmayan buluşların İthaline kıymet verilmiştir.
Mevzuu, bütün iyi macera eserleri gibi kısaca anlatmağa müsaittir: A-merikalı bir operatör, komünist veya faşist bir ülke olduğu hiç bir zaman tasrih edilmemekle beraber “Demirperde” gerisi devletlerinden bulunduğu açıkça anlaşılan muhayyel bir memlekete “Vosnia” ya davet edilir. Kendisine, mesleki alanındaki muvaffakiyetleri için sözde bir mükâfat verilecek ve kendisini dünya çapında meşhur eden muayyen bir cerrahî ameliyatı o memlekette fiilen gösterip öğretecektir.
Kendisine bir hasta gösterilir ve a-m eli yatın nazik bir anında Amerikalı operatör hakikatte başka bir hastaya ameliyat yapmakta olduğunun farkına varır. Yani hastalar değiştirilmiştir. Ve şimdi bıçak altında yatan hasta o totaliter devletin dikta-
baş.
Devlet Sim filminde
Asrımızın en büyük ressamlarından
w »I -Du f y
Ellerine felç geldiği için 10 senedenberi res m yapamıyan bu meşhur sanatkâr, şimdi tamamen iyileşmiş ve çalışmaya başlamıştır
Çeviren : Selva SEZER
yeni artist
rolü oynıyan meşhur Douglas Fairbanka Jr.
törüdür. Doktor ameliyatı bitirir, fakat hasta bir kriz geçirir ve ölür.
O zamana kadar cerrah kendisine gösterilen misafirperverliğin hakiki sebebini ve içyüzünü anlamıştır. A-meliyattan sonra, döha hasta ölmeden, tamamiyle lylleşinclye kadar memleketten aynlamıyacağı doktora açıkça anlatılır. Diktatör ölünce, o-peratör, lstemiye lstemiye hayat! bir sırra vâkıf olmuştur. Bu sır “Vos-nia”yı idare eden klik İçin hakikaten hayatidir.
Zira memlekette o sırada bir seçim yapılacaktır. Bu seçimlerde memleket halkına sözde demokrasi icabı sadece “evet” demek imtiyazı veril-
mlştlr. Doktor işin fecaatini kavrar ve -selâmeti kaçmakta bulur.
Bu safhadan itibaren “Devlet Sırrı” çılgınca bir takibin macerasıdır. Doktor memleketten çıkmağa çalışırken polis şefi, emrindeki bütün vasıtalarla buna mâni olmak azmindedir.
îlk safhalarda nakledilen hâdiselerin akla yakınlığı, anlatıştaki maharet, takibin kademe kademe artan heyecanı, kısaca bütün atmosfer, filmi “yüksek macera” sınıfına lâyık kılmaktadır. Eserde, hiç biri üzerinde fazla durulup uzatılmayan ve böylece ikna kabiliyetlerini kaybedip bayağılaşmayan bir çok İnce ve ne-
1 falyada Dolomit Dağlarının tabii dekoru İçinde çevrilen “Devlet Sırrı,, filminden bir sııhne
Devlet Sim filminde parlıyan Glynlıı John»
fls sahneler vardır. Meselâ kaçan hekime yardım eden artist kız, İnsanlık sevgisi, prensip veya ilk görüşte âşık olma gibi birçok macera filmlerinde tesadüf edilen hislerle hareket etmemektedir. Kız, açıkça korku İçindedir. Karşısındakine İnanmaz ve istemiye lstemiye yardım eder. Zira hâdiseler kendisini kaçan hekimin suç ortağı yapmıştır. Doktora herkes, ten fazla yardımı dokunan karaborsacı da, başka çare olmadığı İçin yardım eder. Hekim meşru bir sebeple yani kendini kurtarma ve bu cehennemden kaçmak İçin karaborsacıyı şantajla kendisine yardıma İcbar etmektedir. Nihal sahneler için, sâhne vâzılan cidden sinema sanatının bütün inceliklerini tabiatın güzellikleriyle mezcederek nefis sahneler yaratmışlardır. Dolomit dağlarında cereyan eden bu sahneler heyecan verici olduğu kadar fotoğraf bakımından da güzeldir.
Filmin en mühim kısmı Italvada çevrilmiştir. Hakikî dekorlar içerisin-de film çevirmenin her bakımdan kârlı bir İş olduğu bir kere daha ispat edilmiştir. Eserde “Vosnia”, hakikî binaları, figüran olmayan halkı İle cidden yaşamaktadır. Uydurma, fakat tamamiyle realist bir “Vosnak” dilinin de kullanılması gerçeklik hissini büsbütün tamamlamaktadır. Siyasî sebeplerden dolayı, yalnız bu filmde konuşulmak üzere bir İngiliz dil mütehassısına yeni bir lisan yaptırılmıştır.
Bu gibi filmlerin umumiyetle “yıl-dız“lara İhtiyacı yoktur. Baş rolleri hakikî artistlerin, inandırıcı rol oynayabilen aktörlerin oynaması kâfidir. Bununla beraber “Devlet Sim” nın baş rolleri yıldız artistlere verilmiştir. Kaçan doktor rolünü Douglas Fairbanks Jr. canlandırmaktadır. İnce ve zarif bir aktris olan Glynis Johns, artist kız rolünü başan ile oynamaktadır. Polis şefi rolünde, Jack Ha'vkins, insanı İliklerine kadar donduran tebessümleriyle, korkunç ve merhametsiz kuvvetin timsalidir. Herbert Lom. karaborsacı rolünde büyük bir karakter artisti olduğunu yeniden ispat etmiştir. “Devlet Sırn” her bakımdan, “Üçüncü Adamı” yaratan stüdyolara lâyık bir eserdir.
JJEVKALÂDE bir renk kompozlavo-■ nuna ve tabiatı olduğundan daha zarif bir şekilde resmetme kabiliyetine sahip olan, asrımızın büyük ressamı RAOUL DUFY’ye sanat âlemi, senelerden beri kaybolmuş bir deha gözü He bakıyordu. Zira elleri romatizmadan felce uğramıştı. Daima yeni eserler verme isteği İle yanıp tutuşurken hareket edtmemenin ıstırabı içinde kıvranıyor ve ümitsizliğe düşüyordu. Fakat bugün artık elleri hayatiyet bulmaya başladı. Sanat âlemi bu mucizeyi tuba bmedyundur: A.C.T.H. ve Cortlsone adlı iki yeni ilâç Dufy’yi bağlı olduğu âleme iade ettiler.
10 seneden beri romatizma ona son derece ıstırap veriyor ve aynı zamanda resim yapmasına da mâni o-luyordu. Halbuki Dufy, hâlâ, resim yapmak istiyordu. Bugün 300.000 İlâ 600.000 franga satılmakta olan tabloları bütün müzelere girmiştir.
Geçen yaz Life mecmuası redaktörlerinden biri olan Gjon Mili, asrın büyük ressamları İle röportajlar yapmak arzusuna kapıldı. Dufy 30 seneden beri Parlste Pigalle meydanına çok yakın bir yerde oturmakta idi. Llfe’ln muhabiri senelerden beri ressamın kapısında asılı duran “M. Dufy kimseyi kabul etmiyor" ibaresine aldırmıyarak saatlerce ressamın kapısını çaldı. Fakat kapı açılmadı. Zira ressam doktorunun tavsiyesi ü-zerlne, romatizmaları için İspanyada Katalonya şehrine gitmişti. Fakat Life in muhabirinin İspanya İçin vizesi yoktu. Buna rağmen muhakkak Dufy İle bir konuşma yapmak is-tlyen muharrir ressamı hudutta yakalamağa muvaffak oldu. Büyük bir romatizma krizi geçirmekte olan ressam, Gjon Mili gibi gayretli bir adamı geri çevirmek istemedi, muhabirle uzun uzun konuştu, hattâ ellerinin resmini çektirmeğe razı oldu. Gazetecilik bakımından bu resimler birer şaheserdi. İyi çekilmiş bir resim âdeta başlıbaşına bir hikâye anlatır. Halbuki bu resimler bir mukadderatı gösteriyordu. Dufy’nln ellerinin
Büyük Fransız ressamı Raoul Dufy
resimleri Boston Musevi Hastahane-sl doktoru 36 yaşlarındaki Hombur-gerln eline geçti. Doktor Hombur-ger aynı zamanda Dufy’nln hayran-
lanndan olan amatör bir ressamdı.
Resimlere bakarken aklına iki isim geldi: A.C.T.H. ve Cortlsone. Hypo-phlse hormonu olan A.C.T.H. hastaya önce verilmeli İdi. Böbreklerin ü-zerlndekl guddelerin sentetik hormonu olan ve müzmin romatizmalar üzerindeki tecrübelerde muvaffakiyetli neticeler veren Cortisone da hemen arkadan gelmeliydi. Fakat Cor-
tlsone çok nadir olduğu İçin dünyanın en pahalı ilâcı idi.
Dufy Jewifih Memorial Hastahane-sine geldiği zaman yeni bir tedavi altına alındı. Dufy “îlk gün. hareket etme kudretimin tekrar gelmeğe başladığını hissettim” diyor, tklnci gün İse Doktor Homburger, hastası ile bir şişe şampanya içti. Üçüncü gün Dufy büyük bir heyecan içinde tekrar resim yapmaya başladı.
Dufy için bir sürü hayvan feda e-dlldl, fakat bu Allahın huzurunda da büvllk bir günah sayılmasa gerek!..
Nakleden: Selva SEZER
KISA SİNEMA HABERLERİ
Lana Turner tekrar film çeviriyor
Lana Turner son çevirdiği filmde
Bilindiği gibi Lana iki senedir bir milyonerle evlenerek tâbir caizse çoluğa çocuğa kanştı. Fakat yine Hollyvvood’un cazibesinden kendini kurtaramadı galiba? Zira tekrar sinema âlemine dönerek yeni bir film çevlrdi.“A Life of her own” adlı bu filmde, şehirde modellik yapmak suretiyle yükselen fakat bu arada gönlünü (Ray Mllland) bir mühendise kaptıran köylü kız rolündedir. Fakat mühendis evlidir. Bu yüzden Lana binblr fedakârlıkla sevgilisinden ayrılır...
Filmin mevzuu çok basit olmakla beraber Lana bu rolünde fevkalâde olduğu için filmi beğenenler çok.
Meşhur bale yıldızının yeni filmi
Maruf bale yıldızı, kızıl saçlı güzel Moira Shearer bir kaç gün evvel ye-
Cııcile Aubry, Tyrone Pouer’le beraber çevirdiği Siyah gül filminde
ni bir film çevirmek
üzere mukavele
imzalamıştır. Mukavelede artistin le-
hine öyle şartlar derpiş edilmiştir kİ, Londralı bir münekkit bu konudaki yazısında: “Greta Garbo bile en şahane günlerinde bunu asla koparama-mıştı,, demiştir. Mukavele gereğince Moira bu film İçin hiçbir suretle 5 haftadan fazla alıkonulamıyacaktır. Buna sebep Molra'mn, Sadler’s Wells bale kumpanyasının yakında New-
York’a yapacağı ziyaret İçin hazırlanmasıdır. Film bu müddet zarfında bltmlyecek olursa, Moira kumpanya ile Amerikaya gidecek ve döndükten sonra filmi bitirecektir.
Moira Shearer'in rol aldığı ilk film “Kırmızı Pabuçlar“ın dünyanın her tarafında çok beğenilmesi ve bir sürü milletlerarası mükâfatlar kazanmış olmasına rağmen, Moira yeniden film çevirmek hususunda tereddütlü İdi. Film hazırlanırken çekilen sahnelerin bazı hallerde üstüste tekrarlanması İcap eder. Moira kısa dahî olsa bu çalışma tarzının bale tekniği İçin muzir ve yıkıcı bir tesir icra ettiğini belirtmiştir.
Bundan başka güzel yıldızın İlk güı ağrısının bale sahnesi olduğu da muhakkaktır. Bu itibarla yeni bir film çevireceğine dair olan haber sanat çevrelerinde bir dereceye kadar sürpriz şeklinde karşılanmıştır. Yeni film, meşhur “Hoffman’ın Masalları,, eserinden mülhemdir. “Kırmızı Pabuçlar,, gibi bu film de Mlchaeî Po-Well ve Emerlo Preasburger tarafından hazırlanacaktır.
Parisin meşhur bale yıldızı
Zizi Jeanmaire nihayet bacağını kurtardı
nAPvlS Balesinin baş yıldızı Rene6 ■ Jeanmaire, uzun yıllar bekledikten sonra nihayet çok istediği bir baleyi oynama fırsatına erdi. Yeni oynıyacağı bu eser Roland Petlt ve Raymond Queneau’nun “La Cro-queuse de Diamants” adlı balesidir. Fakat Zizi’nln canını sıkan ve kafa-
sını yoran bir sual var: Acaba bacağı uzun müddet dans etmeğe dayanabilecek mi? Zira 1949 yılının 21 mart gecesi Carmen’l oynarken, Marlgny Tiyatrosunun tahta merdivenlerinden birinden düşerek ayağını incitti. Ertesi sabah sağ bacağı şişti ve artiste çok ıstırap vermeğe
Antrenmandan sonra, başlnnifiçtakl gibi korka korka danseltlğlnl hisseden Zlzl Jeanmaire sinirlerine hâkim olamıynrak ağlıyor. Annesi de kızına cesaret vermeye uğraşıyor.
Zîri Jeanmalre’ln güzel bir dans pozu
b&şladL Fakat küçükten bert lnat-çıTığiyle meşhur olan Zizi. her şeye rağmen Amerikaya hareket etti ve orada sekiz ay, 520 defa Carmen’i oynadı ve 40 kişiden de evlenme teklifi aldı. Geçen nisan ayının 27 sinde bacağının verdiği ıstıraba dayanamı-yarak Alma Kliniğine müracaat etti. Dr. PolleuK, artİBtln bacağından İncik kemiği yakınında küçük bir kemik çıkarmağa mecbur oldu. Klinikten çıkar çıkmaz Zizl, âdeta bacağı ile mücadeleye girişti. Yorgunluğuna aldırmadan günde 8 saat La Varenne adlı villasında antrenman yapıyor. Geçen hafta, aylardan beri İlk defa olmak üzere Mnrigny Tiyatrosuna geldi. Fakat bacağı yüzünden çok üzgün ve asabi idi.
AYDA 20 ve 30 LİRA TAKSİTLE SATILIK ARSALAR
ÇIKAR
M ti ID E
hakkında
ta-her türlü
Adil Sicil: 42474 Çemberlltaş Garanti Bankası üstü No. 6/1 Tel. 27310
Anadolu müşterilerimizden Florya - Altınşehlr’i görmeyenler, İzmir Fuarında, Altın Evler paviyonunda, fotoğraflarını görmelidirler. Mukaveleleri henüz gönderilmeyip, Fuara giden Anadolu müşterilerimiz, paviyonumuzda satış mukavelelerini alabilirler. Peşin yatıranlar, pula» için vekâletname verebilirler. —Altın Şehir— arsaları, otobüsleri hakkında
geniş tafsilâtı alabilirler. İzmir Fuarı münasebetiyle pavlyonumuzda gayet müsait şartlarla arsa alabilirler.
NOT: Bundan evvel Yeni Sabah, Akşam ve Her Gün gazetelerinde “Altın Şehir” her cümlesi, her kelimesi ve her harfi tamamen uydurma olan; eski Rekabet, yeni Türk
Meskân Şirketinin vermiş olduğu İlânları şirketimiz resmi vesaikle tekzip ettirecektir. Şirketlerden arsa alan sayın halkın; Rekabet ve Türk Meskân Şirketi kurucusu, Hüseyin Taşdelenler hakkında lzmirde çıkan “Devran” gazetesini okumadan arsa almakta acele etmemelerini bilhassa tavsiye ederiz.
ve ADANA’dan
s
İNGİLİZ DEV UÇAKLARlLE
5 SAATTE
Kasaba adı
Satılık Hamur Makinesi
TİCARET
BANKASI
11 Eylül 1950
Bu çekilice
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
10,000 Liradır
PROTEJIN DERMOJEN
Ayrıca.
Frengi ve Belsoğukluğunun
teminatlı bir koruyucusudur.
e
: T.L. 4.400.000
: T.L. 1.876.000
Sermayesi İhtiyattan
1950 ikramiye plânımızın 3 üncü çekiliş tarihi
Başkanlığından :
Not: DUTTIL Traş Bıçağı ve Çelik Eşya Fabrikası. Solingen, İzmir Enternasyonal Fuan Alman çadır paviyonunda muhterem müşterilerinin ziyaretine intizar etmektedir. Türkiye Genel Deposu: İstanbul Galata. Melek Han No. 6. Tel: 43080
Her keseye uygun Tip Dolma kalem Türkiye umumi dlpoziter mümessilleri:
8 adet 1000 liralık î ? adet 100 liralık ve muhtelif para ikramiyeleri vardır
DOKTOROĞLU NAKLİYÂT İSTANBUL
Telgraf: DOKTOROĞLU - İstanbul
> 9
27 Ağustos 1950
Sayfa 7
v

s
£
? • •
• 99999999
• 99-ZZZ.Z
• 99999999 99999999*
1 9 |
V.
9 9 9 9

İAC SEFERLERİ
İSTANBUL, ANKARA
C I D D E’ye
En ucuz, en rahat


EMLÂK BANKASI i*
tarafından KÜÇÜK CARİ hesap sahipleri arasında tertiplenen
1950 senesi mevduat İkramiye keşidelerinin, 3 üncüsü dün
Ankarada noter huzurunda yapılmıştır.
Bu çekilişin büyük ikramiyesi olan ErenkÖyündekl köşk
lstanbulda 29211 hesap numaralı Bay Ali Gürpmara isabat et-
miştir. Diğer nakit ikramiyeleri aşağıdadır.
îstanhuj şuheal Lira
10565 Necdet Tezkaygan 100
13362 Fatma İsmet Berkin 100
19463 Azize Süyunc ıöo
5298 Beşir Fuat İzmirlioğlu 100 I
19226 Baruyir Kabakcıoğlu ıoo:
16493 Nihat özgencer 100
19037 Şahabeddln Ersoy ıoo
9157 Cemal Yücelir 50
20551 Yani Karayuvan 50
15015 Mehmet Sadreddin Göbelek 50
19211 Ali Gürpınar (Erenköyünde köşk)
Ankara şubesi
12140 Safi Tezlç 100
12525 Kâmuran Yeşilyurt 50
13309 Belkıs Barla* 50
3539 Lûtfl 50
9132 Süreyya Denizeri 50
îzmlr şubesi
2538 Bahir Koeabav 1000
5180 Gül Gülveren 100
5144 Perihan Özbek 50
2608 Şehri. Akdoğan 50
Bursa şubesi
308 Muzaffer Yavaşcılar 500
Eskişehir şubesi
386 Sami 80
396 Ahmet 100

Yanık, ekzems ve rllt yaralarına fevkalâde iyi r*ıtr •
ACENTALAR ANKARA ADANA KAYSERİ AFYON KONYA ESKİŞEHİR
Yeni İzmir /İmhan Denizciler 13 - 1*5
Doktoroğlu. Bor*a civarı No. 10
Sait Peşkircloğlu
Hayri Tok man
JEEP Motor Suvanklı Oğulları
Neş’et Türkmen
• e e • e » e 9 9 9
9 9 9 9 9 9 9 9 9
‘ n • • • ,
9 9 9 9
t e e •
• e e e
' e e e ı

• • e e .
9 9 9 9 • • ••e e (
• 9 • 9 ı
- e □ • > • •
9 9 9 • • •
9 9 9 I • 9

• • 9 9 9 9
> 9 9
.•.•.V
• 3 »
• •
e e e e • e
• • • • r -
• • r t - o ı
• e e e
• !
’ 9 e e
9 9 9 9
1 (
• • 9 i 9 9 9 9
9 9 9 ,
• 999
• 9 9 i
• • • 9
9 9 9 t
9 9 9 9
9 9 • L _ . .
»•••••••
9 9 9 ‘
9
9


•'•V
9 9 9 > • • • 9 • 9 .
•a* •
1 • 1
.••• 1 • •
• • » 9 9
9 9 . .•••
• r
9 V.
9
9


9
I I
•.‘e'-*
• 9 ( *e • I
• r
I ( e
* 1
1 • e e •
• 9 9 9 9

9
9
* ı
• • •
• 9 9 (
• • •
»
9

9
9
9
» • • ’ 1
• • • • *• 4 M
•:(x( ••• •
• I » •
• •


Şehir Suyu Tesisatı Yaptırılacaktır
İLLER BANKASINDAN


9
*
• 1 a
» «
9
9
9
%s *4’.’A-.*.-
9 ı 9
9
' ♦
> d
«
9
» • 9 9
• • 9 9 9 9
9 9 9 • •
• 9 • 9 9 9
• •
• • t 9
> • • 9 9 9 9 9 9
9 • • • 9--‘

-- .— fl
' • 9 9 -• • 9 9 4 *9 9 9 9 9 9 9 9 4
^3
1





_ - - - j •
9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9
*9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9 9.
I • - - - - -
• • • •
• • • t
1 r — —
•1
9
I
a
9
• (
1



1 — Aşağıda İsimleri, keşif bedelleri ve geçici teminat miktarları gösterilen kasabaların içme suyu inşaatı yaptırılacaktır:
Geçici teminat
4398.12
7955.60
3839.18
5317.93 1875.00
11066.41 10609.89
4058.19
4440.93
6004.60 2679.37
hususi aksam ve ar-
e
'I I
> (
9
9
9
9
9
9
R

ı»e*eee»e
99999999. 99999999 e e e 9 e e e e •
• • I .%•
• • •
• • 1
9 9 9
- - . e e e 4
9 9 9 9 9 9 9 *9 9 9 9 9 9 i
9 9 9 9 9 9 9
e e e • • • 9 (
9 9 9 9 • • 9
9 9 9 9 9 9 9 \
9 9 9 9 9 9 9
•.•.•.•.•.•.s
• • • ♦ • • •
e e 9 e 9 • 1 9999999 999999 99 e e e e (
999999





V • •

T
W.
AKS
I
T L E

9 9 9
9 9 9
• 9 9
VA
• • •
9 9 9
9 9 9
AV
• •
• • •
• 9 9 9 ‘ • • •
Keşif bedeli
62962.47 134112.17
51783.57
81358.55
25000.00
196328.12
187197.82
56163.85
63818.61
95092.06
35724.97

Çamaşır Makinesi :
Elektrik süpürgesi :
9
450 Lira
375 Lira
• *
Fl oryan m. nezaketiyle meşhur "Haylayf,, aile plajı 1 eylülden İtibaren sayın İstanbul halkına yüzde 35 tenzilât yapacaktır.
Ayrıca büfede de yüzde 20 tenzilât vardır. Deniz ve kum banyosu bakımından eşsiz bir sıhhat kaynacı o-lan "Haylayf,, plâjını dalına tercih ediniz.
4

ı
SATIŞ
100 lira peşin, ayda 35 lira, on ay
75 lira peşin, ayda 30 lira, on ay
Tahir Han, Galata.
Telefon: 44996


ALTIN EVLER İNŞAAT KOLLEKTİF ŞİRKETİNDEN
Adlî Sicil: 42474 - İstanbul - Çemberlitaş Garanti Bankası üstü No. 6/1 Tel: 27310
XI inci Millî Türk Tıp Kongresi
Türkiye Tıp Encümeni
1 — XI inci Milli Türk Tıp Kongresi 16-19 ekim 1950 tarihinde Ankarada toplanacaktır.
2 — Kongreye katılacak üyelerin, mahallî Ziraat Bankalarına müracaatla İstanbul Ziraat Bankasındaki 31495 numaralı car! hesabımıza (5) beş lira kayıt ücreti yatırmaları İle alınacak makbuzun tarih-numarasını, İki adet vesika fotoğrafı, seyahat tenzilât kartları İçin lüzumlu altmış kuruşluk damga pulu ve açık adresleri yazılı bir zarfı iadeli taahhütlü olarak encümenimiz başkanlığı adına postaya vermeleri lâzım gelmektedir. Bu suretle kaydolan arkadaşların adreslerine, kongre üye kartı, gidtş-gellş tenzilât kartlan ve kongre raporları hemen yollanacaktır.
3 — Kongrede serbest tebliğde bulunacak arkadaşların tebliğlerini nihayet 1 ekini 1950 tarihine kadar encümenimiz başkanlığına göndermeleri icap etmektedir. Acele edilmesi ve vaktinde gönderilmesi ehemmiyetle rica olunur.
4 — Fazla bilgi edinmek isteyenlerin; tstanbulda Cağal-
oğlu Etıbba Odasında Türkiye Tıp Encümeni Başkanlığına Ankarada, Ankara Ünv. Trp Fakültesi Profesörlerinden Dr. Nus-ret Karasuya müracaatları. ı
PARASIZ YATILI
KIZ ÖĞRENCİ ALINACAK
Verem Savaşı Hemşire Okulu öğrenci kayıtlarına başlanmıştır.
1 — Okul yatılı parasızhr. öğrencilerin hemen bütün ihtiyaçtan okulca temin olunur. Ayrıca kendilerine 15-20 lira cep harçlığı verilir.
2 — Tahsil müddeti İki senedir, Mezun olan hemşireler İst. Verem Savaşı Derneğinin îstanbuldakl müessese ve teşkilâtında vazife alırlar.
3 — Okula kız ortaokul mezunları ile buna muadil tahsil görmüş olduğunu belirten belge sahipleri kabul edilir;
İsteklilerin ve daha fazla ınalûınat sahibi olmak isteyenlerin “Verem Savaşı Hemşire Okulu Müdürlüğü - Erenköy Sanatoryumu - İstanbul” adresine müracaatları, (11178)
iştirak edebilmek için MÜŞTERİLERİMİZİN 1 eylül 1950 akşamına kadar bankamızda bir hesap açmaları kâfidir. Bu çekilişin büyük ikramiyesi
Evsaf
14 KT. Altın Uç ve Plâtinli İrridium Nokta
1 — Atça
2 — Torbalı
3 _ Süller
4 — Şuhut
5 — Malkara
6 — Zile
7 _ PolatlI
8 — Varto
9 — Kargı
10 — İznik
11 — Şavşat
2 — Bu keşif tutarlarından font boru matür bedelleri hariç olup bunlar Bankanın tstanbuldaki deposunda müteahhide teslim edilecektir.
3 — Her kasaba için ayn teklif mektubu verilecektir.
4 — ihale 4 eylül 1950 pazartesi günü saat 15 te toplanacak olan Bankamız ihale komisyonunun inceleme sonucunun İdare Meclisince tasdikini müteakip kesinleşecektir.
5 — Teklif mektuplarının en geç 4 eylül 1950 pazartesi günü saat 12 ye kadar Bankamıza makbuz mukabilinde teslimi şarttır.
6 — Her bir işin eksiltme evrakı 5,— lira bedel mukabilinde Bankamızdan alınabilir. Projeler Bankamızda görülebilir.
7 — Eksiltmeye gireceklerin Bayındırlık Bakanlığına ihale gününden en az üç gün evvel yaptıkları işleri gösterir belgeleriyle müracaat ederek bu işi yapabilecek kabiliyette olduklarına dair yeterlik belgesi almaları icap eder.
8 — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta ve işi dilediğine vermekte serbesttir. (11488).


MADE İN SOLINOEN
İstanbul Defterdarlığından :
Eyüp Maliye Şubesine Kazanç Vergisinden borçlu Ateş Lâstik Limited Şirketinin haciz altına alman iki stlindirlt 35 beygir kuvvetinde ma teferruat bir adet hamur makinesi Rami Topçular t Kışla Caddesi 10 sayılı mahalde 1.9.1950 cuma günü saat 10 d& Tahsili Emval Kanunu gereğince açık arttırma ve peşin para İle satılacağı ilân olunur. (11776)

Dünyaca güvenilen Alman yapısı
KAVVECO
Dolma Kalemleri
Cam Limited Şirketi: Anafartalar Caddesi No. 232 İZMİR
İstanbul Satış Deposu; Tahtakale No. 5
Bezli Zımpara Alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma Komisyonundan
1 — Muhtelif numaralarda 16000 adet bezil zımpara açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 4240 lira olup muvakkat teminatı 318 Hradır.
3 — Buna alt şartname komisyondan parasız olarak dağı, tılmaktadır.
4 — Eksiltme 189.1950 pazartesi günü saat 10,30 da Hay-
darpaşa Gar Binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda ha-zır bulunmaları. (11445)
Soldun »ağa:
1 — İstiap dereceli (Fransızca* dan). 2 — En çok; Kuvvetle sıkıştıran. 3 — Muvaffak olarak. 4 — Saha; Aforoz. 5 — Kendine bend etmeklik; Terdi başımızdaidlerden; Bir edat. C» — Yûd et; Eski harflerden birinin okunuşu; Tersi nefi e-dati. 7 — Undan mamul bir madde. 8 — Tazmin el (İki kelime). 9 — Bir esnaf; Mlnareve benzer. 10 Ziyade yas (İki kelime).
Yukarıdan Muti:
1 — Taşıp kabına «ığamıvan; Bir harfin okunuşu. 2 — Noksanlaşan; Bir musiki topluluğu. 3 — Generalim; insanlar, 4 — Dehalet edatı; Siyahım. 5 — İngiliz aaalct unvanlarından; Deryadil ve kalender. 6— Güzel dudak (İki kelime). 7 — Balkon; Erkek keçi. 8 — Dine dâvet; Tersi ölü bir diktatörün unvanı. 0 — Kiri mevcut; Kalburdan geçir. W — Tenezzül et; Tersi yanıma.
DÜNKÜ B( LMACAN1N HALLİ Sut dan sağa:
1 — Peyaml Safa. 2 — Asalet; LAm. 3 — Şiraz; Yave. 4 — Aramak; Tur. 5 — Le; İkili. 6 — tn a-ra. 7 — Mak; At ara. 8 — Afaki; Akan. D — Numarasız. 10 — Ebediyet.
Yukarıdan aeağı:
1 — Paşa limanı. 2 — Esire; ü-fa. 3 — Yara; İkame. 4 — AJaman; Kab. 5 — Mosa-ya; Eri. fi — ît; Kira; Ad. 7 — Karnai 3 — Alâtl; Yıka. 9 — Favul; Taze. 10 — A-merikan.
Ssyfa 8
YENÎ İSTANBUL
27 Ağustos 105«

Devlet
en yeni YOLCU
İLK FU
Denizyollarının en lüks
V
GEMİSİNİN
A
R SEFERİ
İzmir seyahatine tahsis edilmiştir.
İlk sefer 28 Ağustos 1950 de
“İSKENDERUN” gemisi, 28 Ağustos saat 14 te İstanbul ’dan hareket ederek, Çanakkale’ye uğradıktan sonra İzmir’e gidecek ve İzmir’de 2 gün kalıp tekrar İstanbul’a dönecektir
Bu sefer, 4, 11, 18 eylül tarihlerinde aynı programla tekrar edilecektir Gidiş - geliş bileti alan sayın yolcuların otel aramak külfetinden kurtulmaları için vapurun îzmirdeki tevakkufu zarfında arzu edenlerin yatak ücreti mukabilinde gemide kamarada kalmaları temin edilecektir
Gemide mükemmel bir caz ile her zaman yolcuların emrine amade yüzme havuzu ve sinema vardır
Bu konforlu gemi İle seyahat etmeniz her bakımdan kaçınlmıyacak fırsattır.
Gidiş-geliş biletleri satılmaktadır
Denizyolları acentelerinden izahat alabilirsiniz.
(11600)

VE
MIDDLE EAST AIRLINES Lüks ve rahat Tayyarelerile HAC Seferleri
ADANA dan
CİDDE ye
ff
Lira

ANKARA dan CİDDE ye gidiş
ve dönüş
Lira
KAPALIZARF İLÂNI
Tire Belediye Başkanlığından :
1 — Keşif bedeli "47823.91 liradan İbaret bulunan ve şehrimizin ismet Paşa ile Enstitü caddeleri arasında yaptınlacak olan zahire loncası inşaat ve imalâtı işleri 16.8.1950 gününden 15.9.1950 gününe rastlayan cuma günü saat “11” e kadar ".31” gün müddetle ve kapalı zarf usulü İle eksiltmeye konulmuştur.
2 — İşbu kapalı zarf eksiltmesine girmek isteyen talipler "3586” 79 liralık geçici güven akçesi makbuzunu veya banka mektubunu 5 inci maddede yazılı teklifnamclcrine ekliyccekler-dir.
3 — işbu eksiltmeye girecek olanlar mukavelename projesinin 3 üncü maddesi gereğince bu işin ehli olduğuna dair Bayındırlık Müdürlüklerinden fotoğraflı bir belge almalan şarttır.
4 — işbu kapalı zarf eksiltmesinin dosyasını "2.39” lira mukabilinde belediye saymanlığından alabilirler.
5 — Kapalı zarf eksiltmesine iştirak etmek Istiyenler muayyen müddeti İçinde 2490 sayılı kanun gereğince tanzim edecekleri tekllfnamelerini 15.9.1950 cuma günü saat 10 a kadar makbuz mukabilinde belediye başkanlığına tevdi edeceklerdir.
6 — Postadaki gecikmeler kabul edilmlyecektir. (11494)
Size iktisadi, emniyetli, konforlu ve süratli bir seyahat temin eden MIDDLE EAST AIRLINES aynı zamanda beş seneden beri HAC servislerini mükemmelen ifa etmektedir. Bu suretle tecrübeslnlde emrinize amade bulundurmaktadır.
Fazla izahat almak ve biletler İçin aşağıdaki adreslere müracaat ediniz:
İSTANBUL: PAN AMERICAN VVORLD AIRVVAYS Galatasaray Yenlçarşt No 20 Tel •
” 40522
ANKARA: PAN AMERICAN VVORLD A1RVVAYS Ankara Palas Oteli Tel.: 13681
İZMİR: TURİZMİR Ankara Palas Oteli.
Tel. : 5854 — 7309ı
ADANA: TURİZMİR Salâhiyeti! Mümessilliği Yağ Camiî karşısı Kayadelen Mağazası Tel: 1937 iErelyas Palas Oteli
Tel: 1531
KONYA: Selâmet Oteli TURİZMİR Hacı Servisi.
Sayın Doktor ve Eczacılara
Çekoslovakyadan ithal ettiğimiz “Birleşmiş Müstahzarat Fabrikaları Birliği” müstahzarlarından adlan aşağıda gösterilen ilâçlann bütün ecza depolarına ve eczahanelere miş olduğu ilân olunur.
bol miktarda tevzi edil-
Alkiron tabi. 100X0,05 gr. Avııris drag. 50X0,02 gr. Pelentan tabi. 10X0,30 gr. ültraren amp. 1X20 cc.
Bellaspon 25 flrag. Coretonin sol. 10 cc. Myon amp. 5X1,1 cc. Myon sol. 15 cc.
Usines Pharmaceutiques
Reunles S P O F A
TÜRKİYE GENEL MÜMESSÎLÎ
MEHMET KAVALA
TAHÎR HAN GALATA
Telefon: 40430 - 42673 Telgraf: Lamet İstanbul
İZMİR FUARINDA ÇEK PAVtYONLNDA TEŞHİR EDİLMEKTE OLAN SON MODEL CİHAZLARIMIZIN ZENGÎN ÇEŞİTLERİNİ TETKİK EDEREK KARARINIZI VERİNİZ.
Ankara Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Dekanlığından:
1950-1951 ders yılı için Fakültemize alınacak öğrencilerin ka}rıt ve kabullerine 15 eylül 1950 tarihinde başlanır ve 20 ekim 1950 günü akşamı sona erer. Müracaatlar, kayıtların başlama tarihi olan 15 eylül 1950 gününden İtibaren kabul olunur. Kayıtların kapanma tarihi olan 20 ekim 1950 den sonra yapılacak müracaatlar hiç bir suretle kabul edilmez.
Madde 1 — Ankara Üniversitesi öğrenci Yönetmeliğinin yazılma ve kabul edilme ile ilgili şartlan aşağıda belirtilmiştir.
a) Lise olgunluk imtihanını vermiş olmak (Türk liselerine eşitliği Milli Eğitim Bakanlığınca onanmış bulunan yabancı memleketler liselerinde geçirilmiş olan İmtihanlar olgunluk muadili sayılır.)
b) Bir Fakülteden veya öğrenimi olgunluğa dayanan yüksek bir okuldan diploma almış olmak,
Madde 2 — Yazılmak isteyenlerin getirmek mecburiyetinde olduklan belgeler şunlardır:
a) Kayıt olmak istediği Fakülte Dekanlığına bir dilekçe;
b) Tahsil durumunu (Birinci maddenin a fıkrasında İstenen şartlan) tevsik eden belgeler;
c) Nüfus kâğıdı veya tasdikli örneği;
d) Sağlık ve aşı raporu;
e) Kartonsuz 4,5x6 büyüklüğünde 6 fotoğraf;
f) Beyanname (Fakülteden alacağı bu beyannameyi kendi el yazısiyle doldurup pulladıktan sonra İmzalar);
Madde 3 — Harç yönetmeliğine göre verilmesi gereken yazılma harcının Üniversite muhasebesine yatırıldığına dair makbuz getirmek.
Yukarda yazılı şartlardan başka, Fakülteye alınacak öğrencilerin seçiminde fen pek iyi, edebiyat pek iyi, fen iyi, İlse olgunluk derece sırası tatbik olunacatkır. (11200)
Erzurum Valiliği Beden Terbiyesi Bölge Başkanlığından
1 — Erzurum öğretmen Okulu arkasındaki sahada spor alanı 15/ağustos/1950 tarihinden itibaren 8/eylül/1950 tarihine kadar kapalı zarf usulü İle eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — İşin keşif bedeli (63332) altmış üç bin üçyüz otuz iki Hra (25) kuruş olup geçici teminatı (4749) lira (92) kuruştur.
3 — ihale 8/eylül/1950 cuma günü saat 16 da Valilik makamında yapılacaktır.
4 — Bu işe alt keşif, şartname, plân ve sair evrakı her gün Erzurum Beden Terbiyesi Bölge Muhasipliğinde (Halkevinde) görebilirler.
ö — Arzu edenlerin eksiltmeye girebilmeleri İçin İhale gününden 3 gün evveline kadar Erzurum Bayındırlık Müdürlüğünden bu işi yapabileceklerine dair ehliyet almalart
6 — İsteklilerin geçld teminat makbuz veya Banka mektupları, 1950 Ticaret Odası vesikası İle 5 İnci maddede yazılı ehliyet vesikasını havi hazırlıyacaklan teklif mektuplarını İhale saatinden bir saat evveline kadar Valilik makamında toplanacak olan komisyona makbuz mukabili vereceklerdir.
7 — Postada vaki gecikmeler kabul edilmez.
A
Fevkalâde Fırsat
Ecnebi bir aileye alt çok kıymetli tektaş bir pırlanta eollter İle çift ta$ bir pırlanta yüzük satılıktır. Müracaatların gazetemiz vanıtaslyle yapılması-

EN SON PARİS MODASI Kadın Kumaşlarımızı görmeden Sonbahar ve Kışlık yünlülerinizi almayınız
I
ZAYİ — İçinde askerlik muamelelerim bulunan nüfus cüzdanımı zayi ettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü olmadığını ilân ederim.
Kemahkerkilet köyünden Paşaoğlıı Ali özyıklınm
927
BİR ŞOFÖR İŞ ARIYOR
Oto ve kamyon ehliyetli, taşraya gidebilir
Adres: H. Çellkoğlu, Üç Yıldız sokak No. 24
ORTAKÖY
Matematik
İngilizce - Fransızca
Yüksek, matematik, üniversite, lise ve ortaokul talebelerine evde müsait şartlarla ders verilir. Pangaltı Türk-beyi sokak, Bozkurt Apt. 119/1 adresine veya 83723 Tclf. müracaat.
BÜTÜNLEMEYE KALAN
Ortaokul Öğrencilerinin Dikkatine
Rauf Nasuhoğlu tarafından, yeni kabul edilen ortaokul müfredat programına göre hazırlanmış olan ortaokul 2 ve 3 üncü sınıflarına mahsus fizik I ve fizik EL kitapları satışa çıkmıştır.
Bütünlemeye kalan ortaokul öğrencilerini ve ortaokul kimya öğretmenlerini yakından ilgilendiren bu eser Millî Eğitim Bakanlığı yayınevleri ile bütün kitapçılarda I inci cüt 150, H nci 160 kuruş fiyatla satılmaktadır. (11770)
er
Sütlü ve yumurtalı makarnaları
Piyasaya kalitece üstünlüğünü temin ettikleri için, artık reklâmın lüzumu kalmamıştır.
Bir tecrübe herkesi ikna edebilir
6LUTEİLI INIIK ■AKABBAM
TAfÇİUAR CAOO€1‘
ra*4*m*( IİTAMIUL

(
a
2
5

TÜRKİYE UMUMİ MÜMESSİLİ EGE PETROL T.A.O.
Taksim, Cumhuriyet Caddesi No 31. Telefon 82007

Comments (0)