27 Aralık 1950 — Çarşamba
) eni Istanbiıl’ıın
KUPONU
TAHSİL KUPONU

Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 . R. Telefon : 44750 . 44757 Santral
Batı ve Doğu Almanya’nın birleştirilmesi
İKİNCİ Dünya Harbinin sonla-■ rina doğru Birleşik Amerika Devletleri Başkanı Roosevelt ile İngiltere Başvekili Churchttl a-rasında kuvvetli bir görüş ayrılığı sezilmektedir. Sonradan yayınlanan vesikalar, ChuıchiHin ne kadar doğru ve sağlam düşündüğünü gösteriyor. Görüş ayrılığının ağırlık noktası, doğrudan doğruya Sovyet Rusyadır. Roose. velt. anlaşılmaz bir cömertlikle, Sovyetlerln her isteğini yerine getirmeye çalışmaktadır. Hattâ Montreux hükümlerinin görüşme yolile değiştirilebilmesi imkânları bile düşünülmüş ve Boğazlar meselesi lüzumsuz yere münakaşa konusu yapılmıştır. Türkiye ile Sovyetler arasındaki sinir Kalbinin başlaması bu görüşmelerle az çok ilgilidir. Fakat şimdiki kararsızlığı yaratan anlaşmalar, asıl İkinci Dünya Harbinin tasfiyesiyle başlar.
Hitler Almanyasının Batı cephesi çöktükten sonra, Birleşmiş Milletler orduları, bütün engellerini devirmiş coşkun bir ırmak akışı ile doğuya yayılmakta ve karşısında hiçbir mukavemet bulmamaktadır. Ordular Çekoslovakya sınırlarını aşmışlardır, Berline girmek bir gün meselesidir. Tam bu sıralarda ordular, oldukları yerlerde durmuşlardır. Niçin? Çünkü; Roosevelt Sov-yetlere bir cemile göstermeye karar vermiştir. Churchill bu büyük hatayı önlemeye çalışıyor. Fakat imkânsız. Netice şudur: Çekoslovakya ile El be ırmağının batı tarafları Sovyetlere bırakılmıştır ve birleşik ordular genlere çekilmek emrini almışlardır. Komünist Çekoslovakya, komünist Doğu Almanya bu Katanın armağanlarıdır. Uzakdoğuda da bu hataların türlü türlüsü yapılmıştır. Şimdi, Birleşik Amerika da içeride olmak Üzere, bütün demokrasiler, bu hataların yarattığı büyük politika buhranını yenmeye çalışıyorlar.
ikinci Dünya Harbi, bir ülke genişletmek harbi olmayacaktı. Halbuki; Sovyetler, zaten çok geniş ülkelerini bir kere daha genişlettiler. Tarihin hiçbir devleti, bir kaç yıl içinde, böyle bir tor nüfus artışı görme-
miştir. Bu ölçüsüz genişleme, dünya stratejisini de altüst etmiştir. Kazanılan zafer, yanlış tahminlere kurban gitmiştir. Buhran bundan Üeri geliyor.
Şimdiki buhranın hiç olmazsa artmasını önleyebilmek İçin, İlk önce Alman dâvasını ele almak lâzımdır. Birleşik Amerika, Fransa, İngiltere dışişleri bakanları Washmgtonda bunu görüşmüşlerdi. Bunun hemen arkasından Prag’da komünistlerin bir toplantısı yapıldı. Washing -ton da Batı Almanyaya geniş yetkiler verilmesini, barışa doğru teşebbüslere girişilmesine karar veriLmiştL Prag’da ise iki Al-manyanın birleştirilmesi fikri 1-leri sürüldü ve kabul olundu, iki Al manyanın birleştirilmesi noktasında demokrasilerle Sovyetler ve yamakları arasında tanı bir fikir birliği vardır’ Harp bitti biteli, belki biricik fikir birliği de budur! Fakat bu aldatıcı fikir birliğinin Ötelerinde sayısız politika ayrılıkları sırıtmaktadır. Sovyetler, kendilerine göre, demokrasiler de gene kendilerine göre birleşmiş birer Almanya istiyorlar. Doğu Almanya, tam mânasiyle silahlandırılmıştır. Batı Almanya İse, batılı demokrasilerin şartlarını kabul ederse, yarım yamalak silâhlandırıla-caktır! Almanya, beş yıl öncelerine kadar harp yaptığı için, askerlik bakımından, hemen derlenebilir. Talim görmemiş nihayet iki üç sınıfı vardır. Çünkü; Hitler, 17 yaşına girenleri bile es-kerc almıştı. Onun için, modern silâhlara kavuşacak olan bir Al-manyanın Avrupa savunmasında eşsiz bir kudret olacağını tahmin etmek güç değildir. Bu bakımdan Sovyetler, Atlantik ordusundan çok. Alman silâhlanmasına ehemmiyet vermektedirler. Atlantik ordusu, yalnız bir savunma ordusu olabilir. Fakat Alman ordusunun böyle bir odu o-lacağmı kim temin edebilir? Or-dusuz bir Almanya, yarınki Sovyet stratejisi için de çok lüzumludur. Almanya, baştanbaşa ko-münıstleşır ve komünistlikle işbirliği yaparsa, dâva kendiliğinden çözülmüş ve Sovyetlerln Av-rupadaki zaferi yüzde yüz emniyet altına alınmış olur. Dörtler toplantısı yolu ile Sovyetlerln elde etmek istedikleri şey de budur.
Birleşmiş bir Almanya kurabilmek için Sovyetlerln Grote-wohl vasıtasiyle yaptıkları teklif şudur: Yabancı işgal orduları bütün Almanyadan çekilmeli ve A İmanlara, istedikleri hükümet şeklini seçmek imkânı verilmelidir! Fakat nasıl? Orası belli değil işte., Sovyetlerln düşündükleri çözülüş tarzı, belki, Almarı-yada ikinci bir Kore yaratmaktır. Doğu Almanyadaki silahlı kuvvetler, bu rolü oynamaya hazırdır. Herhalde demokrasilerin islemedikleri şey de budur.
M. NERMİ
Marshall Plânından
yapılan yeni tahsis
1950 - 51 devresi direkt ve endirekt yardımından Türkiyeye 110 milyon dolarlık bir tahsisat ayrılacak
Ankara. 26 (TH A.) — Öğrendiğimize göre, 1950-1951 devresi için Marshall Yardım Plânı direkt ve endirekt yardımların-
Müttefikler
Mançurya’y;
bombalarsa
■ v - —
Sovyetler, Kore harbine kara ve hava kuvvetleriyle fiilen iştirak edeceklermiş
Paris. 26 (YİRS) — Fransız Hükümetine ulaşan gizli raporlara göre, Sovyet Rusya, Komünist Çine, Birleşmiş Milletler hava kuvvetleri Mançurya şehirlerini bombaladığı takdirde, Kore harbine. kara ve hava kuvvetleriyle bizzat ve fiilen iştirak edeceği teminatını vermiştir. Bu raporlara göre, Rusya 15 kasım tarihinde Komünist Çine, Kore harbine müdahale ettiği takdirde. 100 Sovyet tepkili uçağı vereceğini vaa d etmiştir.
Gayri resmî fakat inanılır mahiyette olan bu raporlara göre, hâlen Kore hududu civarında 350 Sovyet avcı bombardıman uçağıyle Komünist Çin tayyörce’ pladır P V


dan Türkiveye 116 milyon dolarlık bir tahsisat ayrılacaktır. Ayrılacak olan hü yeni tahsisatın bütçe denkleşmesi için beklenen yardım ile alâkası yoktur .
Yetkili kaynaklardan sızan haberlere göre, direkt yardımın 27 milyon dolar olarak tesbiti de kararlaştırılmıştır. Bu yardım, muhtelif müesseselere aşağıdaki şekilde tevzi edilecektir: »Tarım Bakanlığına (Traktör ve tanm Aletleri için) 6 milyon dolar, Bayındırlık Bakanlığına (Su İşleri, karayolları ve hava alanlarının ıslahı içini 6 milyon dolar. Sağlık Bakanlığına (Sıtma mücadelesi için) 1.200.000 dolar. Etibank’a (Zonguldak Kömür İşletmesi, Keçiburlu Kükürt İşletmeleri, Krom istihsal Sanayii, Batman Rafinerisi. Ça-talağzı ve Sarıyar Elektrik Santralleri için) 8 milyon dolar. Maden Teknik ve Arama İçin 5 090.000 dolar-
Kamyon ve yedekleri, lâstik, ilâç, makine ve muhtelif tesisler için de 4 milyon dolar.
İsrail - Mısır
arasında
harp ihtimali
Mısır gazeteleri, İsrail ile Mısır ordularının yakında harbe tutın^acaklanndan bahsediyorlar
Mısır pun-göre.
Tesis eden: Hablb E(llh - TÖREHAN
Küredeki Tiirk savaş birliğine mensup erler Seııl’e döndükten sonra
Mısırlılar yiğitlerimizi karşılamaya hazırlanıyor
Müttefikler Korede 250.000 kişilik
bir müdafaa hattı tesis ettiler
Yıl 2 — Sayı 393 — 10 kuruş
1.000 Saat 1.000 Saat 1.000 Saat
1.000 Saat LOOO Saat 1-000 Saat
LÛOO Saat 1.000 Saat 1-000 Saat
1.000 Saat 1.000 Saat 1-000 Saat
Posta Kutusu : 447 . tstnnhnl Telsrraf Adresi : Hetlo. tstanhnl
Gelir Vergisinin hizmet erbabına tatbik edilmesi
Başbakan, Gelir Vergisinin hizmet erbabına tatbikına Hükümetin taraftar olduğunu dün bildirdi
ve
300 hu-
Çinli pilot, talim görmektedir. Raporlara göre. Korede savaş daha da geliştiği takdirde, Çin ve Kuzey Koreli kuvvetler, bir Sovyet mareşalinin sevk ve idaresi altında bulundurulacaktır.
Paris, 26 (ANKA) — gazetelerinin bu sabah iri tolu hnrflerle yazdıklarına pek yakında Mısır He İsrail or-
lııİ(r>nın -•
muhtemeldir. El Mı'srİ gazetesi “İsrail ordusu He Mısır ordusu pek yakında harbe tul uçacaklardır,, demektedir, iyi haber alan askeri kaynaklara göre, İsrail ordusu mevzi almış beklemektedir. Mısır ordusu da aynı tedbirlere başvurmuştur.

Hlndiçirıi Fransız Yiiksck Komiseri General de LnttTr de Tasslgny vazifesi başına gitmek üzere Tariste uçağa binerken
Mac Arthur, Türk tugayının fevkalâde bir iş başarmış olduğunu tekrar belirtti
Kahire. 26 (T.H.A.) — Geçe-cek olan Türk yaralıları burada Mısırlılar tarafından büyük merasimle karşılanacaktır. Kardeş Türk Milletinin Korede destanlar yaratan gazilerini halk safa
Trygve Lıenın radyo mesajı
Bugünkü vahim durumun mes’uliyeti perde arkasında saklananlarındır
Oslo, 26 A.A. (AFP; — Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lie bu gece radyo İle yayınladığı mesajda bilhassa şunları belirtmiştir:
“Beynelmilel durum müşkül bir safhadadır. Ne olacağını şimdiden tâyin etmek imkânsızdır. Kore buhranı en mühim beynelmilel meseleyi teşkil etmektedir. Birleşmiş Milletlerin Korede takip ettiği gaye, orada demokratik ve hür bir devletin kurulmasıdır. Silâh kuvvetiyle bir millete zorla bir hükümet sisteminin kabul ettirilmesini tecviz edemeyiz.
Kore tecavüzü tardedilmez ve-
ya durdurulmazsa Birleşmiş Milletlerin gayelerini tahakkuk ettirmek imkânsız olacaktır Korede kaybedersek, karşılaşacağımız yegâne mesele tecavüze uğramak sırası hangi memleketin başına geleceğini görmektir. Savaşlara birden bire yarım milyon Çin askerinin katılması ihtilâfın genişlemesini mümkün kılmıştır. Bunun mesuliyeti Birleşmiş Milletlere değil, fakat perde arkasına saklananlara racl bulunmaktadır. Bunlar, kendi gayelerini tahakkuk ettirmek için yeni bir dünya savaşına meydan verecek tedbirler almak istemektedirler. *
Vietminliler
yeniden
hücuma geçti
Komünist Çin. Vietmin ile diplomatik münasebat kuracak
Kuvvetleri,
çıkıntısında
Saygon, 26 (AP) — Komünist Vietmin Hareketi bugün Hindlçlnlnln kuzeydoğu köşesindeki hudut
bulunan Fransız birliklerine karşı yeniden taarruzlarda bulunmuşlardır.
Saygon, 26 (AP) — Komünist Çinle HindiçirHde teşekkül eden Komünist Vietmin sında diplomatik kurulacağı bugün Keyfiyet Vietmin
Moskova yetiştirmesi Lideri Ho şl Min'in Hindlçirüdeki Gizli Radyo İstasyonu tarafından ilân edilmiştir.
İJürallân uç âkın mmmekeucrft-ne gönderilecek olan yaralıların karşılanmasının filme alınması için bir Mısır film şirketi hazırlıklara başlamıştır.
Tokyo. 26 (YtRS) — Koredeni 8 inci ve 10 uncu Amerikan orduları birleşerek Komünist Çin kuvvetleri karşısında 250.000 kişilik bir müdafaa hattı meydana getirmişlerdir. Müttefiklerin 110 mil uzunluğundaki cepheyi ellerindeki bu kuvvetlerle tutabilecekleri tahmin edilmektedir. Ma-amafih, komünist öncüleri Seuîe doğru ilerliyerek 6 gün zarfında şehre 24 mil mesafeye kadar gelmişlerdir. Bu cephede bugün de önemli bir harekât olmamış, yapılan çarpışmalar daha ziyade düşmanın mevzii hücumları şeklinde kalmıştır.
Tokyo. 26 (AP) — General Mac Arthur bugün, Birleşmiş Milletlerin kasını avında yapmış oldukları büyük taarruz vc onun neticesinde mecbur kaldıkları ricat hareketinin “çok mühim siyasi ve askeri,, kararlan ortaya çıkarmış olduğunu belirtmiştir.
21 kasımda başlamış olan Birleşmiş Milletler taarruzu için General Mac Arthur, nuıhteme-
len. kuvvetlerimizi tam bir imhadan kurtarmıştır, demiştir.
General "Müttefik taarruzu, Çinlilerin hakiki maksatlannı anlamak için yapılmış olan son bir denemedir,, demiştir.
Bundan sonra harekâtın bir liiçcsfrt’i ynp(n general, bilhas-
sa, Müttefik kuvvetlerinin çekilmeye haşladıkları sırada ço*( güç şartlar altında kalmış olan Türk Tugayı ile 2. Amerikan Tümeninin fevkalâde bir iş başarmış olduklarını belirtmiştir.
Bütçenin heyeti umumiye üze. rinde komisyon müzakerelerine dün de devam edilmiş ve D. P. milletvekillerinden Feridun Erkin ilk sözü alarak bütçenin denk olmamasını tenkid etmiştir.
Bundaa sonra Başbakan Adnan Menderes. Avrupa Tediye anlaşmasından ve Marshall Plânından temin edilecek imkânları, izah etmiş, göçmen işinin Hükümet tarafından ele alındığını bildirmiş ve Encümenin verilen izahları tatminkâr bulduğu İntibaını edinmiş olduğunu sözlerine ilâve etmiştir. Bundan sonra münakaşa açılmıştır. Münakaşaların sıklet merkezi Gelir Vergisi mevzuu üzerine toplanmış bu verginin hizmet erbabına tatbik edilip edilmıyeceği hususunda Hükümetten izahat istenmiştir.
C.H.P. mlllctvekülerinden Cemal Reşit Eyüboğlu ile Feridun Melen Gelir Vergisinin memurlara tatbiki halinde husule gelecek açığın tetkiki He bütçe maddelerinin buna göre ıslahı için bir komisyon kurulmasını teklif etmişlerdir. Muhalefete mensup iki milletvekilinin bu önergesi okunduktan sonra Sıtkı Yırcalı Gelir Vergisine taraftar olmakla beraber bunun bir yıl sonraya bırakılmasının muvafık olacağını ileri sürmüştür
D P. milletvekillerinden Fethi Çelikbaş, Sıtkı Yırcalının fikrine itiraz ederek: Gelir Vergisinin tatbikini zinhar geri bırak-
mayalım” demiş ve bunun geriye doğru bir adım atmak olduğunu sözlerine llâvet etmiştir.
Müteakiben söz alan Başbau-kan, Gelir Vergisinin memurlar ra ve hizmet erbabına tatbikına Hükümetin taraftar bulunduğunu, bu verginin mali sahada bir reform olduğunu söylemiş ve muhtelif mevzularda izahat vermiş ve neticede iki Halk Partili milletvekili önergelerini geri almışlar ve bütçenin heyeti u-mumiyesi üzerindeki müzakereler kâfi görülerek Bakanlıklar bütçelerine geçilmiş ve müzakereye son verilmiştir. Müzakerelerin tafsilâtını üçüncü sahlfe-mizde bulacaksınız.
İÇİNDEKİLER
ÎKtNClDE :
Sîzlere bir eğlence
Falih Rıfkı Atay
ÜÇÜNCÜDK :
Dondurucu sessizlik
Baydar Derler
DÖRDÜNCÜDE:
VVıııiam Faulkner Pariste gazetecilerle konuştu
Selva Sezer
BEŞİNCİDE :
Rothacker’ln tarih felsefesi üzerindeki konferansları
Ayşe Nur
rejimi nrn-münasebetlcr öğrenilmiştir.
hareketinin
Prost’un mukavelesi tecdit edilmedi
Son güreş müsabakası 4-4 berabere bitti

Dünkü gürcülerden heyecanlı bir sahil e..
(Yazısı 3 Üncüde)
Şehir Meclisinin dün yapılan fevkalâde toplantısında Şehircilik Mütehassısı Prost’ıın vazifesine devam edip etmemesi meselesi de görüşülmüş ve hayli münakaşadan sonra kontratın yenilenmemesine karar verilmiştir. Bu suretle Prost’un Istan* buldaki vazifesi sona ermiş bu* bulunmaktadır. Şehir Meclisinin dünkü münakaşalı toplantısını tafsilâtiyle 2 nd sayfamızda bulacaksınız.
Almanyaya tütün satışı imkânları sağlanacak
İzmir, 26 (TH A.) — Tür-kiyede kurulması derpiş edilen ilk ham petrol tasfiyehanelerinin Almanyaya «atılacak tütün mukabili, memleketimize getirilmesi hususunda salâhiyetli Alman makamlariyle yapılan temaslar neticelenmek Üzeredir.
Bu sayede TÜrklyenin Alman-yaya geniş miktarda tütün ihracım bağlıyacağı umulmaktadır.



50 okuyucumuzo hediye edilecek Zenith saatlerini 3 üncüde görünüz.
Ali Ihsan Sâbis
tekzip ediyor
General, Kareye eevkedilmek sere değil, ondan bocalan yeri almak üzere bir fümen telkih ifin önerge verdiğini söylüyor
ti-
Ankara muhabirimizin bir haberine atfen, Afyon Milletvekili Emekli General Ali İhsan Sftbi-âin Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir önerge vererek Koreyc gönderilen birlik mevcudunun arttırılarak bir tümene çıkarılması isteği bildirilmişti. Afyon Milletvekilinden almış olduğumuz mektupta bu önergenin Ko. reye gönderilmek üzere değil, fakat Koreve giden birlikten boş kalan yeri doldurmak için mem-İeketimizde bir tümen teşkiline dair olduğu belirtilmektedir. Af. yon Milletvekilinin mektubu a-şağıdadır:
Ulus gazetesinin 18 aralık 050 pazartesi tarihli nüshasında Yeni İstanbul gazetesinden nakledilerek yayılan haberi hayretle okudum; bunu duyan muhabirin hiç olmazsa bir kerre dc benden sorduktan sonra gazetesine bildirmesi kendisi için daha uygun olurdu.. Ecelce de gûya yüz milletvekilinden mürekkep bir grupun başına geçtiğim uydurulmuştu...
Küredeki tugayımızın tümene Ircaını veya oradaki birliğimiz mevcudunun hır tümene çıkarılmasını teklif etmediğim gibi henüz böyle bir fikri müdafa-a edecek kadar bunamadım... 13 aralık tarihiyle yazdığım ve fakat henüz Meclis Başkanlığına vermediğim ve D P. Gurup İdare Kurulunda hır kaç arkadaşla görüşülen bir önergemde “Eksilmiş zannettikleri asken kudre-
timizi arttırmak vc bozguncuların çanlarına ot tıkamak lâzım, dır: bunun için Koreyc gönderil, mış olan tugayımızın yerine memleketimtade yeniden bir tümen vücuda getirilmesini ve bu tümenin Ankara veya İstnnbul-da 1951 martında teşkiline baş. lanmasırıı ve memleketimizdeki müdafaa kuvvetlerimize ilhakını tekin ederim.” fıkrası vardır, Bu tekzibimin Basın Kanunu gereğince ilk çıkacak nüshanızın aynı sahıfe ve sütunlarında, ay-1 nı büyüklükteki başlıklarla neş- I rini hürmetlerimle rica ederim. I Afyon Milletvekili E. General
Ali İhsan Şâbls
Generalin ikinci mektubunu 3 Üncü sahıfemlzde bulacaksınız I
Denizbankın
tasarısı
Denizyolları Umum Müdürlüğüne getirilen Yusuf
9 9
Ziya Oniş, yeni tasarıyı hazırlamakla meşgul
Ankara, 26 (ANKA) — Eski Denizbarrk Umum Müdürü Yusuf Ziya Önlş’ln Denizyolları Genel Müdürlüğüne tâyini, bugün yüksek tasdikten çıkmış vc kendisine yann yeni vazifesine başlaması için bizzat Ulaştırma Bakanı tarafından telefonla tebligat yapılmıştır.
Ankara, 26 (ANKA) — Denizyolları Eski Genel Müdürü Cemil Parman tarafından uzun zamandan beri hazırlanarak nihai şeklini almış olan ve Denizyollarının bir iktisadi devlet teşekkülü haline sokulmasını derpiş eden kanun tasarısının Bakanlar Kuruluna şevki durdurulmuştu.
Denizyolları Genel Müdürlüğüne yeni getirilen Yusuf Ziya ö-niş, bu tasarıyı inceliyecck ve kurulmasına karar verilen De-nizbankın bünyesine uyduracaktır. Yusuf Ziya önişin hazırlayacağı yeni tasarıda. Denizyolları İdaresi bugünkü işletmecilikten tamamen farklı olacaktır. idarenin yüzde 55 hissesine devlet, yüzde kırkbeş hissesine de hussul sermayeler iştirak edeceklerdir. Bu esaslara göre kurulacak olan Denizbank kadrolarına, banka muamelâtına vâkıf memurlar alınacaktır.
Diğer taraftan, gemilerde çalışan peroanelin maarş ve ücretleri de bu yeni esaslar üzerine© tedvir edilecek ve bunların terfihi cihetine gidilecektir.
Yamyamlar
RADYOYU açıyorsunuz. Mü-
zik: “Yesin onu ninesi, }
yesin onu ninesi!^,
Stadyoma gidiyorsunuz. | Plâk: ‘‘Tiridine bandım, liri- I dine bandım!.,.
Gazinoya uğruyorsunuz: Saz: “Gerdandan akan teri, koy kadehe ver bori„
Aman Yarabbi!. Korkudan düşüp bayılmamak kaabil mİ? öir memleket ki, nineler evlâtlarını yiyor, herkes birbirinin tiridine banıp, gerdanından akan terleri lıkır lıkır içiyor—
Ha gayret baylar. Bu gidişle turisti değil ama, sürek ıvcılarını pekâlâ kandırıp yurda getirebileceğe benze-riz!- Bedii FAİK
GÜREŞLERDE GÖRDÜKLERtîM
Yasak bölge
Davetiyeler kaldırıldı, yasasın davetiye biletleri!
Güreş meraklıları Gösteriş meraklıları
TENÎ tST A N BUL
ÎT Arabk 1900
Günün fıkrası
şehir haberleri

Arap yozun bilir misiniz?
— Uydurun, uydurun, yazm. diyecek değilim.
Size bir Wcek-end eğlencesi teklif edeceğim. Kalkınız, bir köye gidiniz, İmam veya hatip, hoca efendiyi kahveye dâvot ediniz. Köylüleri başınıza toplayınız. Bir kâğıdın üstüne şu cümleyi yazını:
Sonra hocaya bn cümleyi okumanın! söyleyiniz. Hiç şiip-ho etmeyiniz ki onda dokuzu rgu>ınp kalacaktır. Halbuki Arap harflerini pek iyi te, Lâtin harflerini İse hiç bilmemektedirler.
Yazan
bilmek-birçoğu
Arkasından daha bu sene mektebe gidon bir köy çocuğunu yanınıza çağırınız:
— Oku yavrum şıınu . 1>**-
yinlz ve yazınız: "Vo üfevvızu emri ilâllah,r Çocuk, şimdi A-mp yazısı btlnılyen bir hayli okurlarım gibi, İbareyi kolayca okunacaktır.
E*kl yan 0e arapça okumak demek, arapçayı bilmek, hem ne kadar bilmek, on sekiz medresede dirsek çürüterek öğren-miı» olmak demektir. “İçlnlti Allaha bırakınız, M mânasına gelen hu söz küçükten batınında İdi. Üç yıl Rüştiyede, dört yıl da İdadide ıırapça okumuş* hım. “Tefviz,, ne demektir, bilirim. .\z çok tasrif de ederdim. wFmr„ kelimesinin burada "lşw demek olduğu da aklımdadır. MI1A„ yı da dalın Rüştiyede bel-lenılşimdir. Bununla beraber yanılmış olmamak İçin cümleyi doğnı söyleyip söylemediğimi divan edebiyatını pek İyi bilen bir dostuma telefonla sordum. Bana. milli kütüphanelerden birinde bir dostunun adını rerek.
ve-
— Ona sorunur. dedi.
Telefonu açtım. Karşıma kan zat:
ÇL
— Telefon adresinizi misiniz, size biraz sonra vereyim, dedL
ve rir
cevap
defiîl-
Çünkü İkisi de Arap dirler. Birtakım kli*?e cümleler hatırlarında kalmış olsa bile, dürüst olduklarından, hüküm vermek sorumunu üstlerine almak istemezler.
Halbuki, sfr kİ hiç arapça vo Arap yazısı bilmiyorsunuz, bundan böyle bir daha bu cümleyi yanlış okuyacaksınız.
Ana dolu dan çelen birçok tanıdıklarım:
— Kur’an ampçadır, arapça ise ancak Arap yazısı ile okunabilir, diye telkinlerde bulunan birtakım cahil yobazların, bazı bölgelerde, halk çocuklarından yüzde doksanını dizleri dibine çökerttiklerini ve ancak yüzde onunun İlkokula gittiğini anlatıp dert yanmaktadırlar.
Bu yobazlardan her hangi birine Kur'anın. nazil olduktan ne kadar zaman sonra, yazılmış, hele bugünkü Arap harfleri ile yazılmıştır, sorsanız biç bir şey bilmez. Kaldı ki ilk Kur'an yazılarını bııgün ancak eski yazı mütehassisları okuyabilir.
Fakat doğrusunu isterseniz, bununla da in bitmez. Biz Kuran okumaya “Tilâvet^ derdik. Bu İse, mutlaka İyi. doğru ve bütün nüansları Ue Kuran okuyan bir hafızdan, öğrenilmeye bağlıdır. Nihayet milletlerarası kullanılngelen Öyle harf peklileri vardır kİ yeni yazı ile biz Kufamn okunuşunu, iılç bir hafin dinlemeye ihtiyaç kalmı-yacak kadar doğru yazabiliriz.
Eğer mânasını anlamaksa,
18 yıl tno(lr«f— jr6rnıed«n rati anlıyBKnAMUUB. Eğer okumnkjm hiç şüphesiz yeni yarı llo daha doğru. kolay ve çnbıık okursunuz. Eğer bütün telâffuz inceliklerinin hakkını vermekse. Lâtin yazısı âlemindeki şekiller ve İşaretler, bunu, hiç, ama hiç bir söyleniş kusuruna meydan vemıiyecek kadar saklamıştır.
Falih Rıfkı Atay
kandl dili İle okuması-vermiştir, Kuar’anın üzerinde kara taussu-
Türk gençliğini daha ilkyazında ikiye bölen, yan-Mkğdan sola, ynruunı solsa ğa yazdıran, birbirlerini
tmam-ı-âznm: kİ her milletin Kur’an! na izin yazılışı bıın, okııl sini dan
konuşurken anlıyan ve yararken anlunııyon mllletdaşlar haline gcLirmcsIııdoki büyük tehlikeyi görmezlikten gelebilir misiniz?
Dalın 1870 de bir hoca, Ali Süavi, yazı işinin — bütün dünya İşleri gibi — din İle hiç, u-ma hiç bir münasebeti nlmııdı-ğuıı o zanınnkî karakuvvet havası İçinde yazmıştır vc anlat-m utar. Aydın boca gönlü uyandı mı böyle söyler, kellesi kızdı mı. “Matbaa mürekkebinde domuz yağı vardır, batılan Kur'an okunamaz, . der. Bt* de 80 yıl sonra ne dini, ne arap-çayı, no Kur’anı bllmlyen, dini de» arapçayı da, Kur’anı da balkın vicdanın n mu şalin t olmak ve onıın mukaddesat bağlılığını İKtisnıar etmek İçin sömüren cahillere lâf anlatanıı-yncak mıyız?
Uyanık hocalar, dinin serçesini bilenler ve bize öğretenler, daha Meşrutiyette karakııvvet-le mücadele eden beyaz sarıklı ▼e aydınlık kafalı İslâm efendileri. neredesiniz?
Madem kİ Hülctimef evkafı keııdi içine almıştır: Elbette
•MohlnT dûn kendisi İçin söylenenleri dbperkem.
halkın camilerine bakacaktır. İmamlarını yetiştirecektir. Madem ki diyanet işlerini kendi İçine almıştır: Müslüman balkın dini İle İlgilendiğini göstermiştir. Halk, tam bir vicdan serbestliği İçinde, ibadetlerini ve Allaha İnanmaktan, peygamberini tanımaktan doğma vicdani vazifelerini yapacak, İtikatlar
üzerlno tılç bir cebir olmamak şartlylc, çocuklarına dinini öğretecek. Hükümet de buna kolaylık gösterecek t İr. Yalan aöyll-yenln yağına hile kAnştırnnın, komşnsuna zulüm yapanın, kanamı dövenin, devlete borcunu vermİyenin cehennemde yanacağını, cennete ve cehenneme İnananların bir gün önce öğrenmelinden no sarar görürüz? Ama yobaz, ne kılavuzdur, ne terbiyecidir, oer-cd ve politikacıdır.
Ve din dâvası İşte burada biter. Buradan sonra dâva iki kola sapar: Biri, en başta İslâmlığın reddetmiş olduğu tekkeler, ziyaret ve tarikatlar ynllylo bâtıl Itlkalçılık, İkincisi de Türk Milletini, asırlarca, ilerlemekten, kalkınmaktan ve kurtulmaktan alıkoyan ve dini dünya İşlerine karış ta ran şeri-ntçılık! İrtica denen, dediğimiz, karakııvvet denen, dediğimiz, işte bunlardır.
îrtlra, zafer bulamaz, irtica, aydınlar sayısı şimdikinin binde bir azlığında olduğu zaman bile, ne vakit başını kaldırmışsa, ezilmiştir. Fakat kaybedilecek bir saniyesi olmıyan bu milletin kuvvetlerini bu savuş-lar uğruna hâlâ harcamakta ne mâna var?
Tıpkı ordu ıdbl. dinin politikaya âlet edilmesini menetmek lû/jmdır.
Hiç, ama hiç şüphe yoktur kİ Tiirkiyeyi içinden yıkurnk enkazı üstüıu* çökmek İst iyen kızıl enternnsyıuıal, Türk Milleti sı
içine yeniden bir Iç sa>nş fitnesi salmak İçin, feeat ve tahrik yuvalarım stığdn. aşırı sağ da kurmuştur.
İstanbul çocukları Şehir Meclisi Prost'un Mohiniye kavuştular mukavelesini yenilemedi
Dün İstanbul çocuklun bir bayram gllnü yaşadılar: Hindistan Başbakanı Nehrunun gönderdiği Mohini adlı yavru fili törenle karşıladılar.
Saat 12 den İtibaren Kültür
Şehir köşesi
Dolmabahçeye yapılan geniş rıhtım meydanı, her yabancı filo geldiği vakit meraklılarla, seyircilerle dolar. Dün yine öyle oldu. Fakat bu sefer gelen bir fil yavrucu idG
/ncanlann Ud tarafU olup birbirkTtno hayvanca muameleye kalkıştıkları bir devrede, bir hayvanın, etrafında bu kadar muhabbet ve alâka toplaması ibretle seyredilecek bir manzaradır. Vakaa bu sevgi vc yakınlık tezahürünü gösteren henüz insan namzetleri yani çocuklardı. Fakat hislerinde o derece samimi idiler ki, büyükleri dahi bu havanın içine aldılar ve MohinVyi selâmlayan İstanbul Valisi ile yavru filin buraya getirilmesinde önayak olanlardan Vcdad Nedim Tört söz söylerken şa/firtp kendilerinden dc “Biz çocuklarf,‘ diye bahsettiler.
Afohint, cidden hoş bir küçük bayan! Lâkin zenciye, fakat haspam pek de süs meraklısı^ Kendisine “göz^9 yapmış, süslenmiş, pilslenmiş, ve havaların bugünlerde güzel gitmesine rağmen, sırtına bir de “yorgan,f örtmüş, salma lalma, i1dadtsVf da başının Os-tünde, Taksime çıktı, ona, seyrüsefer memurları yol açtılar* Doğrusu imrendim, ve düşündüm ki şu İstanbulda, insanın böyle debdebe vc saltanatla yürüyebflmeei için, ddeta fil olası geliyor.
BİR İSTANBULLU
parlıyor, dinmişti. üzerinde cıvıldaşı-
Radyosunun fotoğraf-
Mo-ço-lçin Mo-
Parkının Dolmabahçeye İnen yollan kafile kafile mektep ço-cuklan ile dolmuştu; yuva ve ilkokul çağındaki en küçükler, orta okullar, izciler, kucakta ve. ya omuzda bebekler, fili merak eden yaş yaş, boy boy İstanbullular sokaklara dökülmüş, bu hoş hâdiseyi seyre gelmişlerdi. Kafilelerin başlarında büyük levhalar taşıyan çocuklar geliyordu, tertemiz beyaz kartonlar üzerinde “Hoş geldin, safa geldin, Mohini”, “Nehru amcaya teşekkür ederiz”, •'Mohini. seni şekersiz bırakmıyacağ-ız”. •'Mohini, seni seviyoruz” gibi çocuk gönüllerinden kopmuş tatil sözler okunuyordu.
Mohlniyt selâmlamak için olacak, güneş pıni pınl Sabahki serin rüzgâr Dolmabahçe meydanı martılar, güvercinler yordu. İstanbul
gönderdiği otomobil, çılar, gazeteciler, herkes Mohi-ninLn Stadyumdan çıkmasını sabırsızlıkla bekliyordu.
Mohini nihayet göründü. Sırtında oturan dadısı Sultan onu meydana doğru götürüyordu. Mohini meğer bir esmer güzeli filmiş. Hindistanda bizimkinden daha sıcak bir iklime alışmış olduğu için, üşümesin diye sırtına çiçekli kırmızı bir yorgan atılmıştı. Gözlerinin etrafına renk renk sürmeler çekilmiş, kocaman kulaklarına pembe beyaz papatyalar boyanmıştı. Uslu uslu yürümesinden terbiyeli bir küçük kız olduğu belliydi.
Kendisini herkes doya doya seyrettikten sonra, Mohini Boğaza karşı bir yerde durdu. Takdim merasimi başladı. Hindistan Sefiri hoparlörle bütün meydanda duyulan bir hitabede bulundu. Pandit Nehrunun Türk çocuklarının ricası üzerine 8 ay evvel bu yavru fili vahşi ormanlarda avlattığını ve onu terbiye edilmek üzere Sultan dadısına emanet ettiğini söyledi. File “Şirin, gönül alıcı” mânasına gelen hini adını takmakla Türk cuklarının gönlünü almak onu Istanbula gönderdiğini,
hininin memleketimize milyonlarca Hintli çocuğun selâm ve sevgilerini taşıyan bir kültür ve barış elçisi olarak geldiğini belirtti ve bütün cinsdaşlan gibi şekere pek düşkün olan Mohini-nin şeker ve lokumu ile ün salmış olan memleketimize gelmekten büyük bir bahtiyarlık duyduğunu ilâve ettL
Binlerce küçük elin aîkışiyle karşılanan bu sözlere Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökay veciz bir hitabeyle cevap vererek, Hindistan Sefirine ve Pandit Nehruya teşekkür etti. Mohlni-nin Lnsanseverllk vazifesini mem leketlmize gelir gelmez göçmen çocuklarına para toplamakla ifa ettiğini belirterek, yavrularımızı Mohiniyi sevmeğe ve onu sık sık ziyaret etmeğe davet etti. Validen sonra, biri kız. diğeri er-, kek iki çocuğumuz Mohiniye hoş geldin hitabelerinde bulundular.
Dolmabahçedeki tören bittikten sonra, Mohini sırtında dadısı olmak üzere, kalabalığı yararak Taksime doğru yöneldi, âbideye bir çelenk koydu, ve gene aynı kesif kalabalığın refakatiyle, pa-1 zar gününe kadar içinde oturup. 25 kuruş mukabilinde kendini göstereceği Sümerbank paviyo-nuna geldi.
Yaşadığımız karışık zamanlarda insanlığın taze ve saf duy-1 gularına, çocukça sevinçlerine yer ayrılablldiğini hatırlamakla gönüllerimize su serpen Mohini-nln aramızda uzun ömürlü olmasını dileriz.
Dün geç vakte kadar devam eden müzakereler çok hararetli ve münakaşalı geçti. Prost da dinlenildi
İstanbul Şehir Meclisinin geçen haftalar içerisinde yaptığı fevkalâde toplantılarda, gündeme dahil işler, tamamen müzakere edilip karara bağlanmadığı için, meclis dün dc saat 15 te toplanarak mesaisine devam etmiştir. Gündemde mevcut olan Hal tarifesi, otoparkların ücret tarifesi, Elektrik, Tramvay ve Tünel İşletmeleri Umum Müdürlüğünün 1951 yılı bütçesi gibi meseleler müzakere edilip alt oldukları komisyonlara havale e-dildik ten sonra; günün en mühim mevzuu olan Şehir Mütehassısı M. Prost’un mukavelesi hak-kmdaki İmar, kavanln, bütçe komisyonlarının müşterek tutanakları okundu. Bu tutanakta ezcümle şöyle denmekteydi:
”îlk mukavelenin hitamını müteakip bugüne kadar mütehassıs ile müteaddit ve mütemmim mukaveleler yapılmış ve şehrin nazım plânları ikmal ettirilerek bir kısım mevzii tatbikat plânlan da bitirilmiş bulunmaktadır.
Şu hale göre; mütehassıs celbine lüzum hissedilen nazım plân lan n ikmal ettirilmiş olmasına göre kısa bir müddetle de olsa yerli mütehassıslarla müşterek bir mesaisine lüzum olmadığına ve esasen 11.6.1936 tarihinde mütehassıs ile akdedilen mukavelenamenin 5 inci mad. I desi mucibince ve mütemmim ' mukavelelerle tecdit olunan anlaşma şartlarına nazaran mukavelenin hitamından sonra S sene zarfında senede bir defa belediye ile kararlaştırılacak bir mevsimde Istanbula gelip hazırlanmış olan tatbikat projelerinin tatbikatı ile meşgul olmayı ve bu müddetten sonra da 5 sene zarfında görülecek ihtiyaç üzerine belediyece kendisine müracaat edildiğinde gelerek îs-tanbulda bulunmayı ve belediyenin plân tatbikata hakkında rey vermeyi mütehassısın esasen kabul etmiş bulunmasına nazaran kendisinden istenilen nazım plânlar işini ikmal eden mütehassısın yukarıda arzolunan mwcİ4> -sebeplere göre mukavelesinin herhangi bir şekilde tecdit ve tekrarına mahal olmadığına kani bulunmaktayız^
Bilâhare Porst’un Valiye son günlerde yazmış olduğu bir mektup da okundu. Bu mektubunda Prost, Şehir Meclisi Azalan ile bir mülâkat rica ediyordu. Müzakere açıldı. Söz alan Muhlis Erdener Prost’un 14 seneden beri şehre hizmet ettiğini anlattı. Etmemiş ise neden bugüne kadar istihdam edildiğini sorarak. ”Post gitse bile yerine konacak yerli elemanlar aşağı yukan, aynı parayı alacakları İçin bütçe
GeneJ kurul toplantısı
♦ İstanbul Millî Emlâk Memur ve Müstahdemleri Yardımlaşma Demeğinin genel kurul töplantısı 30 aralık cumartesi günü saat 13.30 da Defterdar-bk konferans salonunda yapılacaktır.
Toplantı
♦ Yüksek tahsil gençliği arasında tasarruf fikrini yaymak maksadiyle Emniyet Sandığı tarafından her sene tertip e-dllen müsabakaya geçen sene katılan öğrencilerden en iyi muvaffak olanlara veı ilecek mükâfatların tevzii merasimi, 28 aralık 1950 perşembe günü saat 17 de 2 numaralı İktisat dershanesinde yapılacaktır.
bakımından da bir sarsıntı veya kâr olmıyacaktr., dedi. Bilâhare konuşan Üyeler şehircilik mütehassısının faaliyetine dair lehte, aleyhte beyanlarda bulundular.
Azadan Haşan Kangal, İmar Müdürlüğünden bir dosya getirterek 5 ocak 1940 tarlhlj bir evrakı okudu. Prost’un bu yazısında; Taşlık mıntıkasında. es İd cumhurbaşkanına ait olan arsanın civarındaki arazinin beledl-
‘'Meksika, Tiirkiyeyi kardeş tanıyor,,
Afrikaya avlanmıya giden Mck-sIIumud tanınmış şahsiyetleri dün şehrimize geldiler
Meksika Cumhurrelslnin oğlu
Dün saat 15.10 da Yeşilköy hava alanına hususi bir K.L.M. uçağı ile, MeksikalI milyoner Sinyor Jeorges Pasquel ve arkadaşları gelmiştir.
Uçakta, Meksika Cumhurbaşkanının oğlu Miguel Aleman Velasco Jr., Meksiko valisinin oğlu Fernando Casao Bernard, Meksikanın Londra Elçisi Sinyor O. Fanili, Meksikanın tanınmış üroloji mütehassıslarından Dr. Raul Lapez Engeliking ve diğer arkadaştan bulunuyordu.
Çok heyecanlı görünen Cumhurbaşkanının oğlu Miguel A. Velasco Jr., alanda kendisini karşılıyan bir arkadaşımıza şunları söylemiştir: ’
**— Afrlkada ilk defa avlanacağım. Bunun için heyecanlıyım. Türkiye hakkında bütün malûmatım, kitaplarda okuauğum kadardır.
Fakat İstanbulun güzelliğini duydum. İnşallah memleketinizde de avlanmak fırsatını bulurum. Yanımda sınıf arkadaşım Mario Moya vardır, ikimiz de Universitad Naclonal De M^xi-co’da hukuk tahsil ediyoruZu
İki gün şehrinizde kalıp Ka-hireye gideceğiz,, demiştir. Milyoner Jeorges PaaqueL koyu kül renkli klâsik Ispanyol kıyafetiyle uçaktan inmiştir.
Türkiyede hiç avlanmadığını söyliyen J. PasqueL vahşi hayvan avcısı olduğunu ve bilhassa askın, kaplan avına çok meraklı olduğunu belirtmiş ve alvana-cağı vahşi hayvanların postlarını Londra ve Ne w-York’a göndereceğini anlatmış ve:
*— Miguel’in av hocasıyım Çok yakın bir zamanda o d$ meşhur bir aslan avcım olacaktır. Buradan ğiz„ demiştir.
Meksikanın şişi O. Farrill mlştir:
*— Sayın Cevat Açıkalm şahsî dostumdur. Meksika, Türkiye-yi kardeş bir millet olarak tanımaktadır
Kahlreye gidece-
Londra Büvükel-de şunlan söyle-
üzerine hararetli
bana, geldi, ver-tatbik edilmedi.
ye tarafından alınması teklif e-diliyordu. Haşan Kangal böyle bir yazı yazan kimsenin mukavelesinin temdit edilemiyeceğinl, hararetli bir lisanla anlattı. Meclis bu beyanat bir hal aldı.
Vali, ”Prost digim raporlar
meseleyi izah etmek istiyorum, diyor,, dedL
Prost salona almdı. Kendisinden vaziyeti izah etmesi ve yukarıda adı geçen 5 ocak 1940 tarihli tezkeresi hakkmda ne diyeceği soruldu. Prost ezcümle: “Şimdiye kadar yapılanları eo-kaklarda gezerken görüyorro-nıız. Yapılmayan işler ise. man ve kanuni imkânsızlıklar yüzün-dendlr,, dedi.
Bu sırada bir çok Azalar mütehassısa muhtelif sualler sormak istiyorlardı. Söz alan Eşref. Şefik “Bu tanınmış mütehassısa karşı arzedllen bu muhak*-me-1 âliye manzarası doğru değildir,. dedL
M. Prost iki numaralı part hakkında da şunlan söyledi:
*Bugün iki numaralı park «te* nen mahalde mesaiye başladığım zaman Taşlık denilen yerde hiçbir şey yoktu, Yalnız baraka halinde bir kaç tane kahve vardı. Ben buraya bir şey yapmak fikrinde değildim. Fakat bana boralının şahsa mahsus olduğun* ve parselasyonunun yapılmasının iktiza ettiğini söyeldiler. Ayrıca eski cumhurbaşkanının da burada bir evlik arsası olduğ
bildirdiler. Ben de yapılmış olaa ifrazın güzel olmadığım eum-hurbaşkazuna lâyık bir şey yapmak için bu arazinin belediye tarafından satın alınmasını teklif ettinu, dedL
Bilâhare Prost** teşekkür edilerek celseye ara verildL ikinci oturumda söz alan hatiplerden bir kısmı ezcümle Eşref Şefik ve Salm Nuri Uray mütehassısın hizmetlerini belirterek müdafaa ettiler. Bazı hatipler de Prost’un ilmi kabiliyetini öğerele Istanbuldaki vazifesinin bitmiş olduğunu, yaptığı nazım plânların Türk mimari an tarafından tatbik edilmesini istediler. Bu a-rada şiddetli münakaşalar oldu. Neticede Meclis, imar, kavanln, bütçe komisyonlarının müşterek tutanaklarına istinaden Prost’un kontratının yenilenmemesine karar verdL

YENİ İSTANBUL
SİYASÎ iktisadi müstakil günlük GAZETE
Sahibi:
YENİ tSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. 8ARLICA
Yan İslerini fiilen İdare eden mesul müdür: Sacld ÖGJE7T
Neşredflmiyerı yozslor tade edilme*.

Abone: Türkiye İrin seneliği St, altı aylığı 17. üç aylığı B liradır. Hariç memleketler İki misildir.
tlânlar: 6 neı sayfada santimetremi t liradır. İlânlardan hiç bîr mesuliyet kabul edilmez.
ALBERT CAMUS
YABANCI
Çeviren :
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Sintes işte bunun için benden nasihat istediğini soyledL Sonra lâmbanın is çıkaran fitilini düzeltti. Ben onu dinlemeğe devam e-diyordum. Bir litreye yakın şarap içmiştim. Şakaklarım ateş içindeydi. Sigaram kalmadığı için Sintes’inkilcri içmekteydim. Son tramvaylar geçiyor ve kasaba kenannm artık u-zaklaşan gürültülerini kendileriyle beraber götürüyordu.
Sintes devam etti: Kendisini asıl sıkan şey bu kadını hâlâ hayatının çekmesiydi Fakat mutlaka cezasını çekmesini istiyordu. İlk önce onu bir randevu evine götürmeyL bir rezalet çıkararak ahlâk zâbıtasuıa baskın yaptırmayı ve bu suretle ona vesika verdirmeyi düşünmüştü. Sonra etraftaki eşe dosta başvurmuştu. Fakat hiç biri bir şey bulamamıştı. Sintes’in bana söylediği gibi eş dost edinmek de bir şeye yaramıyordu. Bu şikâyeti kendilerine de söylediği zaman dostlar kadının görünür bir yerini ateşle damgalamayı teklif etmişlerdL Fakat onun istediği bu de-ğildl. Her halde daha düşünmek lâzımdı. Fakat daha evvel bana bir §ey sormak arzusun-31
daydı. Yalnız, bundan evvel, bu mesele hakkında ne düşündüğümü öğrenmek istiyordu. Bir şey düşünmediğim fakat meseleyi dikkate değer bulduğum cevabını verdim. O zaman Sintes benim bu işde bir kaşkariko görüp görmediğimi. sordu. Bence var görünüyordu. Ona bir ceza vermeğe lüzum olup olmadığını ve kendi yerinde olsam ne yapacağımı sorduğu zaman da ”Bu cihet bilinemez fakat bir ceza vermek istemenizi anlarım” dedim. Sonra bir parça daha şarap içtim.
Sintes bir sigara yakarak bana fikrini açtı. Ona bir mektup yazarak “Hem hakaret etmek. hem de onu yaptığına pişman edecek bir şey söylemek istiyordu. Bu suretle onu evine celbedecek, muhabbet kızıştığı zaman suratına tükürerek sokağa atacaktı. Hareketin kadına iyi bir ceza olacağını ben de tasdik ettim. Fakat Sintes böyle bir mektup yazmak iktidarını kendinde hissetmediğini ve bunu benden rica etmeyi düşündüğünü söyledi. Ben bir cevap vermediğim için “Bu mektubu hemen şimdi kaleme almak canınızı sıkar mı?** diye sordu. “Hayır” diye cevap verdim.
Bir kadeh şarap daha içtikten sonra a-yağa kalktı: Tabaklan ve kalan bir sucuk parçasını itti. Sonra masanın muşambasını dikkatle sildi. Komodinin çekmecesinden çizgili bir kâğıt ile san bir zarf, kırmızı bir kalem ve dörtköşe bir mavi mürekkep şişesi çıkardı. Adını söylediği zaman kadının Faslı olduğunu anladım. Hulâsa mektup kaleme alındı. Gerçi bir parça gelişigüzel oldu ama Sintes’i memnun etmek için elimden geleni yaptım. Çünkü oım memnun etmemek için sebep yoktu. Sonra mektubu yüksek sesle okudum.
32
Sigarasını İçerek ve arada bir başım »allayarak beni dinledi ve tekrar okumamı rica etti. Sonunda tamamlyle memnun koldu “Senin hayatı tanıdığını biliyordum*’ dedL Bana sen diye hitap ettiğine, İlkönce dikkat etmemiştim. “Şimdi sen gerçekten bir arkadaşsın” dediği zaman anladım ve cümlesini tekrar ettiği zaman da “Evet** dedim. Sintes benimle arkadaş olmuş, yahut olmamış. Bana göre hava hoştu. Fakat kendisi gerçekten bunu istiyor görünüyordu. Zarfı kapadı ve şarabı bitirdik. Sonra bir şey söylemeden bJr zaman dalıa sigara İçtik. Dışanda her şey sakindi ve sokaktan bir otomobilin kayıp geçtiğini işittik. ”Geç oldu” dedim. Sintes de öyle düşünüyordu. Vakit çabuk geçiyor, dedi. Bir cihetten bu doğru idi. Uykum gelmişti. Fakat yerimden kalkmakta güçlük çekiyordum.
Yorgun görünüyor olmalıydım ki Sintes “İnsan kendini bırakmamalı” dedi, ilkönce anlamamıştım. O vakit bana annemin öldüğünü haber aldığını fakat bunun ergeç herkesin başına geleceğini söyledi. Ben de o fikirdeydim. Yerimden kalktım. Sintes çok kuvvetle elimi sıktı ve* erkeklerin daima birbirlerini anladıklarını söyledi. Odasından çıkınca kapıyı kapadım ve merdiven sahanlığında bir müddet karanlıkta kaldım. Ev sakindi; merdivenin boşluğundan karanlık ve nemli bir soluk yükseliyordu. Ben kanımın kulaklarımda uğuldamasından başka bir şey işitmiyor ve hareketsiz duruyordum. Fakat İhtiyar SaJamano'nun odasında köpek boğuk boğuk tnledL
IV
Bütün hafta iyi çalıştım. Sintes bana 33
uğradı ve mektubu göndermiş olduğunu söyledi. iki defa Emmanuel ile beraber sinemaya gittim. O perdede geçen şeyleri her zaman anlamaz ve kendisine izahat vermek lâzım gelir.
Dün cumartesi İdi. Kararımız üzere Mari geldi. Arkasından san ve beyaz çizgili güzel bir elbise ve ayağında meşin sandallar olduğu için kendisini çok canım çektL Göğüslerinin sert olduğu hissediliyor ve cildindeki güneş esmerliği ona âdeta bir çiçek çehresi veriyordu. Bir otobüse bindik ve Cezair’den bir kaç kilometre uzakta bir plâja gittik. Burası kayalar arasına sıkışmış ve kara tarafı kamışlarla çevrili bir kumsaldı. Dört güneşi fazla yakıcı değildi. Fakat uzun ve tembel dalgacıklarla deniz sulan ıp ılıktı.
Mari bana bir oyun öğretti. Yüzerken dalgaların tepesindeki köpüğü ağzına alıp biriktirmen, sonra sırtüstü yatarak havaya püskürmen idL Bu sular havada köpükten bir dantelâ meydana getirerek kayboluyor yahut ılık bir yağmur halinde tekrar yüzüme düşüyordu. Fakat bir zaman sonra ağzım tuzun acılığından yanmağa başladı. O vakit Mart yanıma geldi ve suyun içinde bana sanldı. Sonra ağzını ağzıma yapıştırdı. Dili dudaktanım serinletiyordu. Bir an dalgaların İçinde yuvarlandık.
Plûjda tekrar giyindiğimiz zaman Mari bana parlak gözlerle bakıyordu. Onu öptüm ve bu andan itibaren artık konuşmadık. Onu sıkı sıkı vücuduma bastın yordum. Acele acele bir otobüs bularak benim evime döndük ve yatağıma uzandık. Penceremi açık bırakmıştım. Yaz gecesinin güneşten yanmış vücut-34
lanınız üstüne aktığım hissetmek pek hoştu.
Bu sabah Mari yanımda kaldı ve ons öğle yemeğini beraber yememizi söyledim. Et almak için aşağı İndim. Tekrar yukan çıkarken Sintes'in odasında bir kadın sesi İşittim. Biraz sonra ihtiyar Salamano köpeğini azarladı; tahta merdivenlerde dayak vc tekme gürültüleri, sonra “Pis mahlûk; cife” diye haykınşlar işittik. Nihayet sokağa çıktılar. Mariye ihtiyann hikâyesini anlattım; epeyce güldü. Benim pijamalarımdan birini giyerek kollannı sıvamıştı. Bir zaman sonra kendisini sevip sevmediğimi sordu. “Bu sualin mânası yok. Fakat bana Öyle geliyor kı hayır” diye cevap verdim. Mahzun olmuş göründü. Fakat yemeği hazırlarken ve ortada bir sebep yokken öyle bir gülüş güldü kİ onu öptüm. Tam o esnada Sintes’in odasında bir kavga gürültüsü koptu.
Evvelâ keskin bir kadın 9esl işittik Sintes “Sen bana hakaret ettin, hakaret ettin, bana hakaret etmeyi gösteririm sana” diye bağırıyordu. Boğuk bir takım gürültülerden sonra kadın haykırdı. Fakat o kadar korkunç bir surette ki birdenbire merdiven kalabalıkla doldu. Maji ile ben de dışarı çıktık. Kadın haykırmakta devam ediyor ve Sintes boyuna vuruyordu. Mari bunun korkunç bir şey olduğunu söyledi. Cevap vermedim. Sokaktan bir polis bulup getirmemi istedi “Ben polisleri sevmem” dedim. Fakat biraz sonra ikinci kat ta oturan lehimci İle beraber polis geldi. Ka-pıya vurdu fakat artık hiç bir şey işitilmedL (Devamı var) 35
27 Aralık 1950
— Y E N I İSTANBUL —
Sayfa S
günaşırı
Dondurucu sessizlik
Yazan: Bay dar DERLER
r
rAhir raman diktatörleri, gö-**rünürde, tek bir şey İsterler: Barış. Hltler, barışın karasevdalısı idi! “Başkaları silâhlarını bırakırlarsa, derdi, ben do her şeyi göre alırım. Alman kadını, mutfağında soğan doğrayacak bıçak bile bulamaz. Bu fedakârlığı başka bir millet yapamaz, ama, ben Alınanımı bilirim. Fakat onlar, bn teklife yanaşmıyorlar. Bana silahlanmaktan başka bir şey kalınıyor. İnsanlar, ne zaman akıllanacaklar ve teklifimi kabul edecekler ?M
Almanya silâhlandıkça silâhlandı. İngiltere de, gerçekten, soğanını doğramak İçin ■Mitfak bıçağı arayacak bir pereseye düştü, flitler gene, sesini perde perde yükselterek haykırıyordu: “Biliyorsunuz. vatandaşlarım. Ben ne sigara içerim, ne de kahve. Fakat, Alman kardeşimin tellendirecek sigarası, içecek bir yudum kahvesi olmazsa İçim paramparça olur. Hayat sahamız genişlemezse bunların hiçbiri olmaz.»
Artık dünya anlamıştı. Almanın bir yudum kahve İçmesi. sigara tellendirmesi, dünya haritasının altüst olması demekti. Hltler, biç olmazsa, ne İstediğini söylerdi. Stalin. öyle değil.. Susuyor ve demokrasilerin sinirleri de gevşedikçe gevşiyor. Bu dondurucu sessizlik, Hitlerln gevezeliğinden çok daha tesirli. Hitlerln derdi, Almanın bir yudum kahvesi idi! Edebiyat bu. Alman yudum yudum değil, güğüm güğüm kahve l-çer. Ya Hltler, yudum yerine güğüm güğüm kahve Istesey-
(li! Stalin, Rus kardeşleri 1-çln votka hile istemiyor. O-nıın başka bir derdi var: Rus topraklarının emniyeti! Bıı emniyet sağlanıncaya kadar, Sovyrtler rahat yüzü görnıi-yeoeklerf? Demokrasiler heyecan içinde.. Kimin emniyeti tehlikede? #
Bizim halk şairlerimiz, nedense, cehennemin fıkır fıkır kaynayan katran kazanlarına kızarlar. Vc “Döküver gitsin,. derler. Stallnin şairliği var mıdır, yok mudur, bilmem, ama. Amerikanın atom bombaları, katran kazanları gibi sinirine dokunuyor. Ahhh, bunlar, bir dökülüp gidi verseler. Sovyetler de yanlız kendi kazanlarını kaynatıp durmalar... Belki demokrasiler buna da yumuşayacaklar. Hattâ şimdiden yumuşamış olanlar da var galiba. Katran kazanlarını söndüren bir cehennem bütün velileri ayaklandı-rabllir. O zaman cennetin do hiçbir mânası kalmaz. Kazan söndürmek hevesi zamanımız, da uyanmamış olsaydı diktatörler bu kadar azgınlaşırlar mıydı, bilmiyorum. Stalin bir şe.V söylemiyor. Bu dondurucu ölüm sessizliği bize Ölümden daha korkunç hadiselerin yaklaştığını hat»cr Bırakın, kazanlar fıkırtılar seslensin.
cehennem soluyuşu
net yolunu sezdlreblllr. Böyle Mr seziş, donan gönüllerin dilini çözecek ılık bir yel olabilir belki. Bu derin ümit boşluğu içinde biç olmazsa blrşey bu.
veriyor, kaynasın, Belki bu bize cen-
Ormancılığımıza verilecek yeni veçhe
Orman Genel müdürü, izahat
orman işleri hakkında verdi
• • • • •
• • (
Bütçe Komisyonunda dün yapılan müzakereler
Müzakerelerin siklet merkezi Gelir Vergisi üzerinde toplandı
TruyTdX“| Amer ikadaki Ortadoğu ve Güney Asya temsilcileri
Başkan, mühim meseleler üzerinde müzakereler tapmak üzere IVashington’a dönüyor
Ankara, 26 (T.H.A.) — Orman Genel Müdürü Fuat Adalı Genel Müdürlüğüne ait muhtelif mevzular hakkında Türk Haberler Ajansı muhabirine aşağıdaki 1-zahatı vermiştir:
^Ormancılıkta ademi merkeziyetçilik kabul edildi
nin arttırılmış olması sayesinde ormanla ilgili bir çok vatandaşların işleri günü gününe ve yeri-rinde hallolunabilecektlr.
Marshall Yardımından tam İstifade edilecek
Ormancılıkta millî serveti muhafaza ve memleket ekonomisine faydalı olacağını umduğumuz ileri bir sistemi kabul etmiş bulunuyoruz. Orman mmtaka müdürlükleri hakkında devlet şûrasına sevkedilen nizamname ile Bakanlar Kuruluna tevdi edilen devlet orman işletmeleri talimatnamesi tasdik olunmuştur. Bugünden itibaren yürürlüğe girmiş bulunan bu nizamname ve talimatname esasına göre ormancılıkta ademi merkeziyet kabul edilmiştir.
Taşra teşkilâtı salâhiyetleri-
Marshall Yardım plânından Orman Genel Müdürlüğümüze aynlan kısımdan tam mânasiyle istifade için çalışmaktayız. Ormanlarımızın süratle amenaje e-dilmesi için gereken teknik malzemenin sağlanmış olması dola-yısiyle grup adedini arttırmış bulunduğumuz amenajman çalışmaları geçen yıllara nazaran çok verimli olmuştur.
Hatay Gölü ıslah edilecek
Teknik eleman yetiştirmek hususunda da Marshall Plânından istifade ile Amerikaya 15 orman mühendisi göndermek ü-zereyiz. Bu mühendisler grupu yurdun muhtelif işletmelerinde varlık göstermiş ve İngilizceye vâkıf arkadaşlardan teşekkül e-decek ve Amerikada yalnız bir sene orman işletmelerinde meslekî staj görerek modem orman bakım ve teknik orman işletme bilgilerini arttıracaklardır.
Ankara. 26 (ANKA) — Bütçenin heyeti umumiyesi Üzerinde komisyonda müzakerelere bugün de devam edilmiştir. Müzakerelere iştirak eden Başbakan Adnan Menderes, muhtelif vesilelerle, söz alarak Hükümetin görüşünü açıklamıştır. Maliye Bakanı Haşan Polatkarı da çeşitli sualleri cevaplandırmıştır.
Toplantı açılınca ilk sözü Feridun Erkin (D.P.) almış, dün akşam komisyonda konuşan Başbakanın sözleri arasında tavzihini istediği noktalar üzerinde durmuştur. Feridun Erkin, geçen sene de bütçe hazırlanırken, dünya siyasetinin vahim bir durum arzettiğinl, Çin hâdiseleriyle Pakistan-Hindistan gerginliğinin dünyayı bir harbe doğru götürdüğünü söylemiştir. Erkin, dış siyaset hakkmdaki bu konuşmasından sonra, sözlerini bütçeye intikal ettirmiş, 1949 yılının son üç ayı ile 1950 yılı a-rasmda mukayeseler yapmıştır.
Endeksin 1950 de binde itibariyle. yedi puvan bir indirme kaydettiğini. bunun da yüzde 1.5 nispetinde bir fiyat indirmesi demek olduğunu belirten Feridun Erkin, Başbakanın üzerinde durduğu endekslerin mebde yılı hususunda da eski noktai nazarını muhafaza ettiğini bildirerek demiştir ki:
‘•Bir başbakan, bir istatistik mütehassısı değildir. Bu hususta hassasiyet göstermek. Hükümetin teknisyenlerine terettüp eder.*
Gerekçedeki tenakuzlara da temas eden Erkin, sözlerine şöyle devam etmiştir:
“Hükümetin programındaki sarih noktalardan birisi de denk bütçe taahhüdüdür. Programda bütün güçlükler sayılmış, dökülmüş, yani gösterilmiştir. Bu itibarla 1951 bütçesinin denk olması icap ederdL”
Müteakiben Adnan Menderes söz almış, Hükümetin Avrupa Tediyeler anlaşmasından ve Marshall yardımından temin e-deceği imkânları izah etmiştir.
Menderes; göçmen İşinin Hükümetçe ele alındığını, Encümenin Hükümet tarafından verilen izahları tatminkâr bulmuş ol. duğu intibaını edindiğini bildirmiştir*
Komisyon Başkanı Enver A-dakan. komisyonun intibaını anlamak üzere bazı milletvekillerine söz vermLş ve münakaşa a-çılmıştır. Muhalefete mensup milletvekilleri komisyonda böyle bir meselenin karar mevzuu olamıyacağını, çünkü verilen i-zahatın birçok meselelerde kendilerini tatmin etmediğini ileri sürmüşler, ve neticede komisyon, da bu hususta bir karar alın-
Adnan Menderes, 1951 bütçesi denk midir, mevzuunun.
madan görüşmelere devam edilmiştir.
Başbakan söz alarak, midir, değil
büyük dâvalarla ortaya atılan bir partinin Hükümeti olarak bu dâvalardan birçoklarını hallettikten sonra artık ehemmiyetini kaybetmiş olduğunu söylemiş. lngilterede de İşçi Partisinin ikinci teşriî devresine girdikten sonra programının ancak bir kısmını gerçekleştirebildiğini sözlerine mesnet olarak göstermiştir.
Hamdı Başar (DP.), Emin Kalafatın Devlet gelirlerinin arttırılması hakkmdaki sözlerini tahlil etmiştir.
Bu konuşmalardan sonra, Komisyon Başkanlığına kifayeti müzakere takriri verilmiştir. Aynı zamanda Başkanlığa Trab zon Milletvekili Cemal Reşit E. yüboğlu (C.H.P.) ile Van MUleL vekili Ferit Melenin (C.H.P.) Gelir Vergisinin memurlara tatbiki halinde bütçede hâsıl olacak gelir azalması ile katma bütçele. rin açıklan vc bütçedeki mevcut açığın etraflı surette tetkiki ve icap ederse, bütçe kanun tasan, sının maddelerinin ve cetvellerinin buna göre ıslahı İçin yedi kişilik bir geçici komisyonun kurulması hakkında verilmiş önergeleri vardı Bunların okunmasını müteakip Balıkesir Milletvekili Sıtkı Yırcalı söz almış, Cemal Eyllboğlu ile Ferit Melen’in önergeleri aleyhinde konuşmuştur. Sıtkı Yırcalı, Gelir Vergisine tarafta olmakla beraber, bugünkü şartlar altında bunun tatbikinin bir yıl sonraya bırakılmasının ve bu müddet zarfında Gelir Vergisinin yeniden ele alınarak, daha mükemmel hale getirilmesinin muvafık olacağını söylemiştir.
Müteakiben söz alan Burdur Milletvekili Fethi Çelikbaş (D. P.) akademik konuşmaların Hükümete bir çok fikirler vermek bakımından mühim olduğunu belirtmiş ve Gelir sine temasla:
“Gelir Vergisinin açık rını kapayalım. Fakat
tatbikini geri bırakmayalım.*
Demiştir. Gelir Vergisinin geri bırakılmasının geriye doğru bir adım atmak olduğunu sözlerine ilâve etmiştir.
Maliye Bakanı Haşan kan, geçen oturumdaki ri cevaplandırmak üzere
mış, bunlardan mühim bir kısmının Bakanlıkların bütçeleri görüşülürken alâkalı Bakanlar tarafından cevaplandırılacağını llâvet etmiştir. Maliye Bakanı, Muamele Vergisinin tetkik e-dilmekte olduğunu, daha İyi bir şekle sokulacağını. Emeklilik Sandığının banka haline getirilmesinin mümkün olmadığını söyledikten sonra, devlet plânı konusu etrafında geçen celsede söylediklerinin bazı milletvekili tarafından yanlış anlaşıldığına işaretle demiştir ki:
“Zaten kara yollarının, tanm vc daha başka İktisadî sahaların devlet mâliyesi plânlan var. Bunun gibi, devlet bütçesini ilgilendiren İktisadî işler için dc hususî plânlar yapmağa taraftarız.”
Müteakiben söz alan Başba. kan Adnan Menderes. Gelir Vergisinin memurlara ve hizmet erbabına tatbikına Hükümetin taraftar bulunduğunu, bu vergi-nin malî sahada bir reform olduğunu, diğer vergilerin de bunu takip edeceğini söylemiş vc muh telif mevzular üzerinde İzahat vermiştir.
Trabzon Milletvekili Cemal E-yüboğlu, Gelir Vergisinin memurlara teşmili hususunda hükümetin vardığı karardan ve bu verginin hüviyetinin değişmesine hükümetin I lar ol-
îndependance Missouri. 26 A A. (AFP) — Başkan Truman Noel tatilini yarıda bırakarak, Kore durumu ve müdafaaya müteallik diğer meseleler hususunda Dışişleri Bakanı Acheson ve Müdafaa Bakanı Marshall ile görüşmek üzere bugün Washing-tona dönecektir.
Başkanın bu kararını basına bildiren Başkanlık Basın Bürosu Sekreteri, Trumanın bu karan müstacel hâdiseler yüzünden vermediğine işaret ederek, yeni hiç bir hâdise vuku bulmadığını belirtmek isterim demiştir.
Îndependance Missouri, 26 A.A. lAFP) — Beyaz Sarayda şu üç mevzu görüşülecektir:
1 — Avrupa Müdafaa Orduları Başkomutanlığına tâyin edilmiş olan General Elsenho-wer’in yakında Avrupaya gitmesi»
2 — Çin komünistlerinin faaliyetleri ışığında Kore durumu,
3 — Birleşik Amerikanın yeniden silâhlanma programının ortaya koyduğu meseleler.
Başkan, VVashingtona çarşamba günü dönecek iken Acheson ve Marshall fle telefonla görüştükten sonra aah günü dönmeğe karar vermiştir.
bı^bakan Yardımcısı ile dünya durumunu incelemek üzere görüşme yapacaklar
Wn.shington, 26 (YtRS) —Ortadoğu ve Güney Asya devletle* rine mensup temsilciler bugün Amerika Dış Bakan Yardımcısı George McGhee ile görüşeceklerdir. Elçiler, Dışişleri Bakanlığı tarafından dünya durumunu incelemek Üzere davet edilmişlerdir.
Bugünkü toplantıya Pakistan. Suudî Arabistan, Lübnan. Irak, Mısır, Suriye, Afganistan ve HAşimi Ürdün devletlerinin A-merikadakl temsilcileri iştirak edeceklerdir. Diğer ortaşark ve
Güney Asya devletleri temsilcilerinin haftanın sonlarına doğru McGhec’yl ziyaret etmeleri beklenmektedir.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, yapılacak olan toplantıların a-dı geçen devletlerin menfaatleri icabı olduğunu bilhassa tebarüz ettirmiştir.
tskoçya muhtariyet istiyor
Vergi-
kapıla-zinhar,
da
Folat-sualle-söz al-
dü-Sl-
SÖZ
Ingiliz filosunun manevraları
Londra, 26 A A. (Reuter) — Bahriye Bakanlığı, Anavatan Filosunun gelecek ay bağlıyacak bahar manevralarına Amerikan harp gemilerinin de iştirak edeceğini bildirmiştir.
Anavatan Filosu ocak ayının 15 inde Cebelitanğa hareket e-decek ve orada İngiliz, Akdeniz ve Amerikan Altına filolariyle buluşacaktır.
Manevralardan sonra Anavatan Filosu Akdeniz Limanını ziyaret edecek ve martın 14 ünde Ingil tereye dönecektir.
İngiliz Kıraliyet tahtı mesnet taşının çalınması, îskoçyalılann milli hislerini galeyana getirdi
Bu surette elde edilen 200.(KM) dönüm arazi topraksız vatandaşlara tahsis olunacak
Devlet orman İşletmelerinin durumu
az
Antakya, 27 (Hususî muhabirimiz Yusuf Ayhan bildiriyor) — Hatay Gölünün ıslahı suretiyle göl sahasını teşkil eden 200 bin dönüm arazinin topraksız vatandaşlara tevzii hususunda faaliyete geçilmiştir. Bu hususta Başbakanlıkça vazifelendirilen Hatay D. P. Müfettişi Seyhan Milletvekili Mahmut Kıbaroglu bugün buraya gelerek alâkalılarla temasa başlamıştır. Henüz tasavvur halinde bulunan bir projeye göre Murat Paşa suyu ile Asrin ırmağı ve Karasu yataklarında yapılacak temizleme, den sonra Karasu Muratpaşa Suyuna Muratpaşa Suyu da Amik Gölüne akıtılacak, aynca küçük Asi Nehrinin Amik Gölü ile iltisak noktası da taranacak 3 tâli kanal açılacaktır. Bir mevsimde ikmali mümkün görülen bu ameliyeyi müteakip elde edilecek 200 bin dönüm arazinin derhal tevzii cihetine gidilecektir, Mahmut Klbaroğlu bugün bu hususta şu beyanatta bulunmuştur:
“Hatayda hâlen devlet elinde bulunan vâsi araziden mühim bir kısmının Hataylı topraksız vatandaşlarla Bıılgarlstandan gelen ırkdaşlarımıza tahsisi 1-aabetli bir iş olacaktır kanaatindeyim. Ankaradan hareketimden evvel sayın Devlet Başkanı Bayar ile Başbakanı ziyaret ederek bir devlet işi olan bu mevzu üzerindeki noktai nazarlarım rica ettim Gerek Devlet Başkanı gerek Başbakan bu arzuda olduklarını ifade ettiler.”
Memleketimizin ormanı bölgelerinde devlet orman işletmesi yerine orman bölge şeflikleri bırakmak suretiyle bazı işletmeleri kapadık. Halkımızın her türlü ihtiyaçları bölge şefliklerinde karşılanacaktır. Şimdiki halde kapanacak işletmeler üzerinde çalışmaktayız. Bu güne kadar şu işletmeleri lâğvetmiş bulunuyoruz:
Afyon, Andınm, Antakya. Bergama, Beypazarı, Bingöl. Çanakkale, Edime, Edremit, Finike, Gaziantep, Göynük, Kaş. Kozan Kandıra, Karadeniz Ereğli-si, Malatya. Mut, Niksar. Refahiye, Siirt, Sivas. Şarkî Karahi-Bar, Ulukışla, Üsküdar, Ünye, Yalova.
Bunlar en yakın işletmelere, işletmeler de mıntaka müdürlüklerine bağlanmışlardır. Lâğvedilen işletmelerdeki mühendis ve memurlarımız da bölgelerde vazifelendiril mişlerdir.,,
Sağlık Bakanı, İzmirde verem paviyonunun temel atma merasiminde bulunacak
İzmir, 26 (Hususî) — Sağlık Bakanı Ekrem Hayri Üstünda#, Balıkesir, Manianda yapacağı tetkik seyahatinden sonra ya-nn ak^am lzmire gelecektir Bakan tamirde Memleket Hasta -hanesine ek olarak inşa edilecek olan 150 yataklı verem pavlyo-nunun temel atma merasimi ile verem hastaları için hazırlıkları ikmal edilen tecrithaneyi tetkik edecektir.
Ali İhsan Sâbis tekzip ediyor
Yeni İstanbul gazetesi neşriyat müdürlüğüne:
19.12.1950 tarihli gazetenizin birinci sahifesinde: “Kore Birliğimizin tümene İblâğı hakkın, dakl önerge” başlıklı haber ta-mamiyle uydurma ve yalandır:
1 — Koreye gönderilen askerî birliğimizin bir tümene iblâğını aslâ teklif etmedim.
2 — Benim verdiğim takrir. Koreye gönderilen tugaydan memleketimizde boş kalan yeri doldurmak ve bozguncuların çanlarına ot tıkamak için memleketimizde bir tümen teşkiline ve bunun memleketimizdeki müdafaa kuvvetlerine İlhakına dairdir.
3 — Bu takririmden esasen ne Meclis Başkanı vc ne 160 küsur milletvekili haberdardır. Yalnız D.P. Meclis Grupu İdare Kurulundaki yedi milletvekili biliyor. Şu halde “efkârı urn um İyede nâhoş tesir yarattığı” haberi de uydurmadır.
4 — Teklifin metni okunduğu zaman her türkçe bilen ve anlayan vatandaş bu takrirde “daha esef verici bir mahiyet göremez. Muhabirinizden başka böyle ters mâna çıkaran veya kasden ters tevil eden kimseye rastgclmedim.
5 — Teklifin metnini ve altındaki şerhi nasıl görüp elde ettiği ve böyle kasden efkârı umumi yede “Koreye yeniden asker gönderilecekmiş” zehabını ıı-ynndırmava çalışacak şekilde uydurma haberleri ınükerreren yayarak halkın heyecana düşürülmesi dikkati çektiğinden irap edenler hakkında kanuni takibat icrasına haşlanmıştır.
Basın Kanunu gereğince bu tekzibimin vc cevabımın gazetenizin ilk çıkacak nüshasında, aynı sahife ve aynı sütunda, aynı büyüklükte başlıkla neşrini hürmetle rica ederim
Afyon Milletvekili Emekli General Ali İhsan Sâbis
mamasından dolayı Başbakana teşekkür etmiş vc şu sualleri sormuştur:
1 — Gelir Vergisinin hizmet erbabına tatbiki suretiyle bütçenin varidat kısmında gösterilen gelirde yüz milyon lira civarında bir eksilme olacağı tahmin edilmektedir. Hükümetin bu munzam açık için gösterdiği karşılık nedir?
2 — Avrupa Tediye Anlaşmasından ve Marshall Plânı Yardımından elde edilecek malî imkânların bütçede envestisman kısmı dolayısiyle mevcut açığın kapatılması hakkmdaki teminatın 1950 de elde edilen teminattan hangi noktalarda daha kuvvetli olduğunun belirtilmesi.
Hatay Milletvekili Celâl Salt Siren, millî meselelerde muhalefetin hükümete yardım etmekle vazifeli olduğunu, ancak, iktidarın da muhalefetin farklı görüşlerini nazara alarak bunlan kötü niyete hamletmemesi lâzım geldiğini söylemiş ve bu sözler komisyon Azalarının hemen hepsi tarafından alkışlanmıştır. Aynı zamanda bu konuşma komisyonda müsait bir hava yaratmıştır.
Başbakan Adnan Menderes, yeniden sualleri cevaplandırmış, milli meselelerde muhalefete şen vazifeyi belirttiği için rene teşekkür etmiştir.
Bundan sonra, Ferit Melen
alarak, Cemal Eyllboğlu ile birlikte verdiği takririn mahiyetini izah etmiş, bilhassa Maliye Bakanının dünkü oturumda emisyon hakkmdaki sözlerine iştirak ettiğini belirtmiştir. Cemal E-yilboğlu da takriri müdafaa etmiş, milletlerarası durumu izah ettikten sonra, 1945 ten beri devam edegelen parti mücadelelerinin vatandaşlar arasında huzursuzluk yarattığını ifade etmiş, partiler arasındaki mücadele esaslarının değiştirilmesi gerektiği üzerinde durmuştur.
Bundan sonra Başbakan mütemmim bazı izahlarda bulunarak. yedi kişilik komisyonun kurulmasına kendisinin sadece müteşekkir kalacağını, ancak bunun umumi efkârda hasıl edeceği teşevvüşün gözönünde tutulmasının da lâzım geldiğini söylemiştir.
önerge sahipleri. Başbakanın bu konuşmasından ve Maliye Bakanının izahlarından sonra, bütçe komisyonunun hususî tâli maliye encümeninde kendilerinin ileri sürdükleri tekliflerin birinci plânda mütalâa ve tetkik edilmesi temennisi İle önergelerini geri almışlardır.
Bütçenin heyeti umumiyesi û-zerindeki müzakereler kâfi görülmüş vc bakanlıklar bütçelerine geçilerek toplantıya son verilmiştir.
Büyük Millet Meclisinin bugünkü gündemi
Ankara. 26 (T.H.A.) — Büyük Millet Meclisinin yarınki gündeminde Mardin Milletvekili Aziz Urasın Güneydoğu ovasının sulama projesi vc Seyhan Milletvekili Sinan Tckelioglunun Dol-mabahçe Sarayı karşısındaki arsa hakkmdaki sözlü soruları bulunmaktadır. Ayrıca eşya piyangosu hakkmdaki kanun tasarısı He “1949-50 devresi için Avrupa memleketleri arasında ödeme ve takas anlaşması,,nı değiştiren ek protokolün tasdiki hakkmdaki kanun tasarısı da görüşülecek mevzular arasındadır.
Afganistan’ın yeni Büyükelçisi geldi
Ankara, 26 (AA) — Afganis-tanın yeni Ankara büyükelçisi ekselans General Esedullah Han, dün öğleden sonra şehrimize gelmiş ve Garda Protokal Umum Müdür Muavini ve Hususi Kalem Müdürü tarafından karşılanmıştır.
50 okuyucumuzun kazanacağı Zenith markalı saat
w
•' 'f
.M
Yeni İstanbulun yılbaşı hediyesi?
Bu kronometrrli paslanmaz çelik saatlerin Tur-kiyede dükkân satış fiyatı 165 liradır. Gazetemiz okuyucuları arasından 50 talihli hu Zımith marka saatlerden kazanacaktır.
Amerikalı Güreşçilerle dün
gece 4 - 4 berabere kaldık
Mehmet Yüce, Sabrı Demiray tuşla; Seyfi Özer, Bekir Büke, sayı ile yenildiler. Amerikalı güreşçilerden Harrison ile Romanevvski bir gösteri güreşi yaptılar
Şehrimizde bulunan Amerikan Millî Güreş Takımı dün gece Spor ve Sergi Sarayında 2500 kadar bir seyirci topluluğu önünde, üçüncü karşılaşmasını, temsil! mahiyette üçüncü serbest takımımıza karşı yaptı.
52 kilo
Seyfi özer - John TTarrlson
Amerikalı güreşçi güzel bir
İstanbulda yeni bir otel
Panamerikan Şirketi, şehrimizde yeni hır turistik otel yaptırmak istiyor
Pan
Havayolları Şirketi
Ankara, 26 (TH A.) Amerikan İstanbulda büyük bir turistik o-tel yaptırmak istediğini hükümetimize büdirmiştir.
Milton müessesesl tarafından inşaat kararlaştırılan otelden sonra bu yeni teklif büyük bir alâka ile karşılanmıştır. Pan A-merikan Şirketinin bu müracaatı tetkik edilmektedir.
öğrendiğimize göre bu yeni teklif de Hilton müessese*! tarafından inşe edilecek otel büyüklüğünde yeni bir tesis olacaktır.
Diğer taraftan Hilton mfles-sesesi tarafından yapılacak otelin Taksim ile Harbiye arasında inşası kararlaştırılmış gibidir. İnşaata ilkbaharda başlanacaktır.
güreş çıkarttı. Rakibini İki defa köprüye getirdi ve hâkimiyetini maçın sonuna kadar devam ettirerek maçı 2-1 kazanmaya muvaffak oldu.
57 kilo
Ali Yıldırım - Ronıanewsk|
Müsabakanın ilk altı dakika sında Amerikalı güreşçi hâkim güreştiği halde lkLncl devrede A-li Yıldırım rakibini altına çekerek 6 dakika 50 saniyede tuşla mağlûp etti.
62 kilo
Nnreddin Zafer - L. Lange
Nureddin maça gilzel başlamasına rağmen üçüncü dakikadan sonra yorgunluk alâmeti göstermeye başladı. Fakat rakibinin hatasından istifade etmesini bilen Nureddin 9 dakika 51 saniyede tuşla galip geldi.
67 kilo
Raif Akhulut - Northroupe
Amerikalıların en iyi güreşçisi Northroupe, yeni bir güreşçi o-lan Raife 1 dakika 46 saniyede tuşla yenildi.
73 kilo
Mehmet Yüce - Yoıırıge
Younge müsabakaya çok sü-tli banladı. îlk dakikalarda A-merlkalı güreşçinin parmağı çıkmasına rağmen maça devam etti ve 8 dakikada Mehmet Yüceyi tuşla yendi.,
79 kilo
W. Smlfh - Bekir Büke
Smlth, Bekir Büke karşısın-güzel bir maç çıkartarak 3-0
i ■■ e
M. P. Ağrıda teşkilât kurdu
Ağn, 26 (Hususî) — Millet Partisi burada da teşkilâtını ta-mamlıyarak, pazar günü merasimle açılmıştır.
Müteşebbis heyet arasında Fabrikatör Abdurrnhman Me-mişoğlu (Başkan), Dursun Ça-loğlu, Abdürrezak Sıtal, İsmail Araş. Yunus Kos gibi şehirde halkın teveccühünü kazanmış simalar bulunmaktadır.
Kendisiyle konuştuğum bir partili gerek C.H.P. den ve gerekse D.P. den kendi partilerine girmek İçin istifa edenlerin çoğaldığını, fakat şimdilik bunların İsimlerini açıklıyamıyacağını söyledi.
Parti açılış merasimini müteakip davetlilere ziyafet verilmiş, bu ziyafette Vali Muzaffer Ku-şakçıoğlu da bulunarak Parti tl idare Kuruluna basarılar dilemiştir.
da galip geldi.
87 kilo
Mahmet Çeterez - LoiiIh Helntz
Amerikalıların en neşeli güreşçisi, Mahmut Çeterez karşısında 10 dakika dayanmak muvaffakiyetini gösterdi. Nihayet Helntz minderden kaçmak isterken Mahmut, ters bir kafakolla rakibinin sırtını 10 dakika 25 saniyede mindere getirdi.
Ağır sıklet
- Sabri Demiray güreşçi Cari Abcl, karşısında muvaf-maç çıkartarak 7
Cari Abcl
Amerikalı rakibi Sabri fakıyetli bir
dakika 21 saniyede tuşla galip geldi.
Amerikalı güreşçilerden John Horrison ile Romanneuski 87 kilo güreşinden evvel bir Amerikan gösteri güreşi yapmışlardır.
V. ETENSEL
Sarayevo futbol takımı geliyor
Yugoslavya beşincisi Saraycvo Futbol Takımı 4 maç yapmak Üzere dün öğleden sonra uçakla şehrimize gelmiştir. Takımda .5 milli futbolcu bulunmaktadır.
İstihlâk Kooperatifleri iirliği statüsü kabul edildi
Ankara. 26 (TH A.) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, ts-tanhulda bulunan İstihlâk Kooperatifleri Birliği statüsünü tetkik ederek kabul etmiş ve Bakanlar Kuruluna göndermiştir.
Birlik statüsünün önümüzdeki birkaç gün zarfında Yüksek Tasdiktan çıkması beklenmektedir
Londra, 26 (YÎRS) — West-rrılnster Kilisesinden Kıraliyet tahtının mesnet taşının çalınması hâdisesi, îskoçyalılann rnilH hislerini galeyana getirmiştir. Haber verildiğine göre, bugün İki milyon tskoçyalı İngiliz Hükümetine bir dilekçe yollıyarak, tskoçyaya, Büyük Britanyaya bağlı kalmakla beraber, tam bir idare muhtariyetinin verilmesini talep etmiştir. Bu dilekçede, Iskoçyada ayn bir Parlâmento nun. kurulması, vergi tarhetmek. endüstriyi, fiyat ve ücretleri, nakliyatı ve sivil havacılığı murakabe etmek salâhiyetinin tamamen lskoçyaya bırakılması istenmektedir.
îskoçyaîı gençlik teşekkülleri de Hükümete çektikleri bir protestoda, işçi Partisini, kendilerine idare muhtariyetinin vo rilmesi hususundaki vaadlanra yerine getirmemekle itham etmişlerdir.
Irak Kabinesi dün kuruldu
Bağdad, 26 AA. (AFP) — Kıral Kararnamesi ile yeni kabine şu şekilde kurulmuştur:
Başbakan, içişleri Bakanveki-li: Nuri Sait Faşa,
Savunma Bakanı, Dışişleri B&-kanveklli: Şakir Elvadl*
Maliye Bakanı: Abdullah Mercan,
Ekonomi Bakanı: Abdülmecld Mahmud,
Bayındırlık Bakanı: Dr. Ziya Cafer.
Adalet Bakam: Haşan Tatar,, 1
Millî Eğitim Bakanı: Hanna,
Sosyal işler Bakanı: Mustafa,
tskemlesiz Bakanlar: fa ömeri, Ömer Naci, Haşan Kubbah.
Bazı söylentilere göre Barbakan yardımcılığına getirilecek olan eski Başbakan Tevfik Su-vaydi’nln yeni kabinede bulunmadığına işaret edilmektedir.
Nuri Sait Paşanın on birinci kabinesinde üçü Iskemleslz ol. m ak üzere dört yeni bakan vardır.
Sami
Hain
Maclt
Muşta. Mehmet
Noel yortularında Amerikada 624 kişi oldu
New-York, 26 A.A. (AFP) — Bu sene üç Noel günü zarfında Birleşik Amerikada kaza neticesi 624 kişi ölmüştür. Bunlardan 492 si yol kazası neticesi ölmüştür.
General Sadık Aldoğan aleyhine tahkikat açıldı
İzmir, 26 (ANKA) — M. P. kurucularından Sadık Aldoğan ile, Ahmet Tahtakılıç. dün Ber-gamada yapılan bir parti toplantısında konuşmuşlar ve iktidara şiddetle hücum etmişlerdir. Bilhassa Sadık Aldoğamn konuşması gayet sert olmuş, iktidara hakarctûmiz bazı kelimeler kullandığından Bergama C. Savcılığı, Sadık Aldoğan hakkında tahkikata başlamış ve ifadesini almıştır. General Sadık Aldoğan ve Ahmet Tahta-kılıç, şehrimize gelerek öğleden sonra yapılan parti toplantılarında hazır bulunmuşlar ve bu toplantılarda da iktidar aleyhine şiddetli bir lisan kullanmışlardır.
Surayuvo laktım Yeşilköy hava alanında
SavfB 4
YENÎ İSTANBUL
Simsar ücretleri
Tediye Birliği dışında
1950 Edebiyat NObel mükâfatını kazanan

Simsarlar Derneği, Tüccar Demeğine müracaat etti
HABERLER
Alman levha teneke sanayii
William
Faulkner Pariste
kalan memleketler
Simsar Demeği üyelerinin kendi branşian dahilinde piyasada tüccarla yaptı klan İşler mukabilinde, Ticaret Kanununun alâkalı maddesine istinaden simsarlara bahşedilen % 1 simsarlık hakkının tüccarlarca % 0,5 olarak tediye edildiği, hattâ bazı tacirler tarafından bu miktarın dahi Ödenmesi için vakalar ihdas edildiği beyan olunarak, Tüccar Derneği üyelerine iblâğı ve bu şekildeki hareketlere son verilerek simsarlığın, kanunun tâyin ettiği miktar üzerinden tediyesi talep ve rica edilmektedir.
Trabzon fındık
piyasası
Trabzon, 26 (Hususî) — Hafta İçinde fındık piyasaları tam bir durgunluk İçinde geçmiştir.
Borsada ehemmiyetli bir arz ve taleple karşılaşılmamış ve haftanın bütün faaliyeti, randıman derecesine göre ayarlanan muhtelif fiyatlarla 66 ton kabuklu fındıkla aralık içinde yükleme 315 kuruştan 10 ton ve şubat yüklemesi 326 kuruştan 20 ton iç fındık muamelesine münhasır kalmıştır.
50 randımanlı kabuklu fındık fiyatları 150 kuruştan sabit variyetini muhafaza etmektedir.
Yaklaşan yılbaşı dolayısiyle bîlânço hazırlıkları devresine girilmiş olması, bu hareketsizliğin tabii sebebi olarak kobul edilmektedir.
Bugün için piyasanın sıkıntısını kırılmış elde bulunan 25 vagon edilen iç fındıklar teşkil
tedir. Burada bunların tasfiyesi mümkün sa, yeni endişesiz
en bü-olarak tahmin ctmek-
olduğu takdirde, piyadene içindeki inkişafı takip edilecektir.
Sabunluk zeytin yağların fiyatları yükseliyor
İzmir, 26 (Hususî) — Zeytin yağı fiyatlarında son günlerde görülen yükselme devam etmektedir. İstihsal mm takalarından sabunluk yağ gelmeyişi sabun imalâthanelerini sıkışık durumda bıraktığı için sabunluk fiyatları yeniler için 168, lampant-lar için 170 kuruşa kadar yükselmiş bulunmaktadır. Diğer nebati yağ fiyatlarının da zeytin yağına ayak uydurarak bir miktar yükselecekleri alâkalılar tarafından söylenmektedir.
Ayancık Orman İşçileri Sendikası
Dön Orman
Ayancık, 26 (Hususî) — saat 13 te başlayan ve Orman Sanayii İşçileri Sendikası genel kurul toplantısı saat 22 de sona ermiştir. Oldukça şiddetli tartışmalar neticesinde bazı değişikliklerle kabul edilen Sendika özel Talimatı ve yeni tekliflerden sonra yapılan seçimleri pek az bir değişiklikle eski yönetim kurulu kazanmış. denetim kurulu ile haysiyet divanına yeni elemanlar seçilmişlerdir.
Kongrenin normal senelik toplantılarının eylül avı içerisinde yapılması iktiza etmekte ise de 10 eylül 1950 tarihinde yapılan son idare heyeti seçimlerinin usulsüz cereyan etmesi sebebiyle idare heyeti seçimlerinin yenilenmesine karar vermiş bulunmaktaydı. Dünkü seçimler son Milletvekili Seçimi Kanunu esaslarına göre ve büyük bir intizamla yapılmıştır.
Kupon getirecek okuyucularımıza
Gazetemizin Tahsil Rupon-tarlyle. ay başından itibaren oeşretmeye başladığımı» (1.000 Saat) kuponlarını kabul etmek, mukabilinde kur’a numaralarını vermek ve sonra da hediyelerini dağıtmak üzere yeni bir büro tesis etmiş bulunmaktayız. Bizi bu karara eevkeden sebep, oku yuc ularımızdan Dtze müracaat etmekte olan büyük kitlenin işini süratle görmektir. Bu maksatla
Galatada, Bankalar Caddesinde, Adalet Hanının 2 nci katında bir daire kuşat edilmiştir
1 Aralıktan itibaren
Kuria numarası, kupon ve hediye için okuyuculanmu mezkûr adrese müracaat e-deceklerdir. Yurdun her tarafından gönderilmekte kupon mektuplarının ne de adresin
olan Üzeri-
I ■ ■ ■ ı ı ■ ■ *
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, bu memleketlerin bir listesini T.C. Merkez Bankasına bildirdi
A^rupalılararası Tediye Birliği Anlaşması dışında kalan Hindistan. Pakistan, Yeni Zelanda, Avustralya, Güney Afrika Birliği, Birmanya, Güney Rodezya gibi sterllng sahası menşeli İthalât taleplerinin —şimdilik— gümrük tarife ve İstatistik numaralan aşağıda yazılı maddelere münhasır olmak üzere, Bakanlığa aksettirilmeden, doğrudan doğruya Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasınca muameleye tâbi tutulmasının uyg-un görüldüğü Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı tarafından mezkûr bankaya talimat verildiği bildirilmektedir.
Gümrük tarife No. sı
istatistik No. 81
Madde isimleri
(YENİ İSTANBUL, katar Caddeni, Adalet kal t) şeklinde okuyucularımızdan rica ederiz.
Ban-Hanı yazı İmasını bÜbaa*»
72
73
98
211
440
577
236
185
191,192.193
342,343,344,345
651
1447.1448
2059.2060,2061)
2063,2064 )
731
Sair yaş deriler Sair kuru deriler Merinoa ve şeviyot Kakao çekirdeği Ham kauçuk
Kalay
Döğülmemlş karabiber
Liberasyon sisteminin faydaları
İsviçre Ticaret ve Sanayi Birliğinin bir raporu
Yabancılar, İsviçrelilerin siyaset ve ticarette güçlük çıkaran İnsanlar olduklarını söylerler. Fakat kambiyo kontrolüne baş-v'urmıyan bir memleket var mıdır? Dış ticaret sahasında daima açık kapı siyaseti kullanan bir memleket gösterilebilir mİ ? Aşağıya aldığımız İsviçre Ticaret ve Sanayi Eirliğînin raporu bu noktayı belirtmektedir. Bu raporun en dikkate şayan tasımlan aşağıdadır:
ğıra ve değiştirdiğini hulâsa zarar ettiğini ve büyük tehlikelerle karşılaştığını görmekten memnun olmaz. İnhisar temayüllerinin sona ermesi ve yerlerini tekrar hürriyete terketmesi zamanı gelmiştir. Aksi Avrupa cidden verimli liyete avdet edemez.
takdirde bir faa-
ortadan
Avrupa ekonomisinin aldığı vaziyet ve milletlerarasında iş tevzii meselesi karşısında fark gözetici tedbirlerin, İthalât kayıtlarının ve döviz kontrolünün kaldırılması yolunda enerjik bir gayret sarfetmenln sırası, şüphesiz ki gelmiştir. İsviçre, başlangıçta döviz ihtiyatlarının muhafazası İçin tatbik edilen talimatın hemen bütün memleketlerde himaye ve güdüm gayeleri için kullanılmaya başlandığını tekrar müşahede etmek mecburiyetindedir. Bazı devletler bunu o kadar Heri götürmüşlerdir ki ithal permileri talep e-dildiği zaman bile, döviz otoriteleri. ithal edilecek metaın memlekette imal edilip edilmediğini anlamak için alâkalı cemiyetlerin fikrini sormaktadırlar. Müspet cevap aldıkları takdirde bu otoriteler mevcut anlaşma hükümlerini pek almadan yapılan talebi enektedirler.

*
özel kalite 3.200 drahmiye, de 4,100 d rahmi-
dikkate reddet-
inhisar
ola-mO-icap çok
Ticaret engellerinin kaldırılması şimdiye kadar büyük bir himaye sisteminden istifade etmiş olan istihsal firmaları için grüçlükleri mucip çaktır. Fakat şimdiki gibi sait bir zamanda alınması eden kalkınma tedbirleri
daha kolay şartlar içinde tatbik edilebilecektir. Ticaret engellerinin ortadan kaldırılması için Amerika tarafından yapılan teşebbüsü takdirle karşılamak lâzımdır. Amerikanın misali diğer devletleri İsviçrenln şimdiye kadar tatbik ettiği usule yaklaştıracak olan liberal bir usul kabulüne sevketmelidir.
Bu suretle iktisadi dövizler hakkında alınan himaye tedbirleri sayesinde inkişaf etmektedir. Böyle bir inhisar pek tabiî olarak iş taksimini güçleştirmekte ve döviz talima-Dna bağlı ekonomilerin randımanını büyük tehlikelere maruz bırakmaktadır. Bu vaziyete devam ettiği firmalar ve doğmakta ve fakat bunlar
ile yaşamak imkânını maktadırlar.
Liberasyon yalnız beynelmilel iş tevziatını teşvik etmekle kalmaz, aynı zamanda devletleri ve ticareti faydasız yüklerden ve işlerden kurtanr. Birçok mahfiller için nâhoş neticeler tevlit ettiği de doğrudur. Himaye usulleri kaldırılır veya bunların inkişafı tahdit edilir. Firmalar piyasada devletle rekabet ederler ve himayeli kontenjan pozisyonları ortadan kalkar. Fakat serbest eşya mübadelesinin faydalan o kadar büyüktür kİ bu gibi teferruat bunların yanında kaybolup gider.
müddetçe birçok istihsal inkişaf etmekte.
kendi
şubeleri
kuvvetleri bulama -
Bundan başka vakit geçtikçe bu teşebbüslerden vazgeçmek imkânları da azalmaktadır Hiç bir devlet bir firmanın ortadan kaybolduğunu, faaliyeti azaJttı-
İzm?rde pamuk piyasası
İzmir. 26 (Hususî) — Bugün Ticaret Borsası nda, pamıık satışları başlamadan evvel, maruf bir firma, satıcının göçmenlere yardım olmak üzere 250 lira yatırdığı takdirde, kendisine 450 kuruştan 100 balya pamuk satacağını bildirmiştir. Bu teklif, bir satıcı firma tarafından kabul edilmiştir.
KaAuta İthalâtı Heriıeet bırakıyor
★ Ottawa, 26 (Hususî) — Ticaret Bakanlığı, oon olarak. Kanadaya Amerlkadan yapılacak bütün ithalâtın serbest bırakılmasını kararlaştırmıştır. Bakanlığa mensup bir sözcü. Kanada m n ekonomik durumunun gayet memnuniyet verici olduğunu ve bu yüzden bilhassa Birleşik A-merikadan yapılacak ithalât üzerinde, herhangi bir kontrole lüzum kalmdaığını belirtmiştir.
İsveçln Mamtıali Yardımına artık ihtiyacı kalmadı Stockholm, 26 (Hussuî) — Dışişleri Bakanlığına mensup bir sözcü, bugün İsveçin artık Marshall Yardımına İhtiyacı olmadığını açıklamıştır. Sözcünün izahatına göre, İsveç kendisi için lüzumlu dolarları ihracat vasıtasiyle temin edebilecektir,
İsveç, 1949 yılı zarfında, Marahall Yardımından 20 milyon 400 bin dolar almıştır. Yine aynı yardım sayesinde.
1948 ile 1950 seneleri arasında ihracatından 85 milyon dolar temin edebilmiştir. Avrupa Tediye Birliği. îsveçe yardım etmeğe devam edecektir. Bu yardımın, 1951 senesinde 20 milyon dolar etrafında olacağı tahmin edilmektedir.
Yunan stgaralanmı fiyatı yükseliyor
Atina, 26 (Hususî) — Yunan sigara fabrikatörleri, sigara fiyatlarını şu şekilde yükseltmişlerdir: Alçak kalite sigara paketleri 2.400 drahmiden 2.600 drahmiye, 3 000 den lüks kalite
den 4.500 drahmiye çıkarılmıştır,
İtalyada buğday İm t i hn ali artıyor
Roma, 26 (Hususi) — Haber verildiğine göre, İtalyanın bu seneki buğday istihsalâtı, 7-500.000 tonu bulmuştur.
1949 da bu sayı ancak 7 milyon tondan ibarettir. Norveçln ekonomisi inkişaf yolunda
Oslo, 26 (Hususî) — Parlâmentoda verdiği bir beyanatta, Norveç Hükümetine mensup bir sözcü, bu memleketin, ekonomisinin son zamanlarda muvaffakiyetli bir safhaya u-laşabildiğini söylemiştir. Sözcü. Norveç endüstrisinden bahis açarak, halen para yatırımı safhasından, Doğrudan doğruya memleket için lüzumlu olan mallann imalâtı safhasına geçildiğini belirtmiştir,
İngiltere, ayda 45.500 otomobil İmal edebiliyor
Londra, 26 (Hussuî) — Elde mevcut son istatistiklere göre, ekim ayı zarfında İngiltere de 45.500 otomobil İmal edilmiştir. Bu, İngiliz motör fabrikalarının şimdiye kadar imal edebildikleri en yüksek otomobil miktarıdır.
Ekim ayı zarfında, ihraç e-diîen otomobil sayısı da rekor teşkil etmektedir, ihracat cem'an 6.200.000 giliz lirası değerindedir.
KoîomflMyada millî çelik endüMtriRİ tesis ediliyor
★ Kolumbiya, 26 (YİRS) — Bu-gün haber verildiğine göre, yakında burada milli bir çelik endüstrisi kurulacaktır, Bu husustaki plânlar hazırlanmış bulunmaktadır. Kurulacak ilk fabrikalar için şim-



bir Bu tn-
26/XII/1950 Salı
KAMBİYO ve ESHAM
ı
100
100
100
100
100
100
IÛ0
LOO
100
%5
%6 %4 %6 %6
10
%6 %6 %7 %1 %7
■ 7 *7 %1 %7 %7 %7 %7
Sterllng .....
Dolar ........
Fr. Frangı tBv*çre Fr Heıçıka Fr. tflveç Kr. ... Florin
L»ır(9t
Drahmi «*>r(»»ı(1o8 ...
Açılış
7.85.50
280.30
0.80
64.08
5.60
64.12.50
73.68.40
0.44 128
0.01 870
9.73.90
Ki p/iHlf;
7.87
280.30
0.80
04.03
5.60
M. 12.50
73.68.40
0.44 128
0.01.876
9.73.90
933 eirgan» ..
I93fc t kremiydi ...-
Milli Müdafaa i ...
(941 Demırvoh IV 1941 Demiryolu V ....— 1/2 1949 tkramivell __
İIM1 Demiryolu VI Kalkınma i «m
Kalkınma 11 —
Kalkınma LU
194b ustllcrazı 1
1948 ıstlknus U ~~
1949 istikrazı 1 ......
Mili) Müdalaa IV
Sivas-Erzurum 1 .
LL-VU
I u LU
I n uı vı.
lU34 1934 i 04) 1941 1941 âdim Mili) Mıin Milli
•• •(
Demiryolu Demiryolu Demiryolu Müdafaa Moa&raa Müdafaa Müdafaa
22.70
19.90
2010
20.06
100.80
96.86
97.00
95.45
95.65
95.65
97 75 9T 75
96.80
20.»
21.06
19.72
19.70
20.86
20.20
20.50
20.85
21.20
20.26
Şirket Tahvilleri
r.C. dlraai Bankuaı Anadolu D. T Tartıp A/B.
* * %60 .........
M M Mümos Senet
2L—
110.30
Şirket Hisse Senetleri
r.C M erke* Janauun ........
Türkiye iş Banluun
Türk Ticaret Bankam Arslnn zırn(»ntr
121.— -31— ö.— 5 60
MEMLEKET ve D1
MEMLEKET TlC A R El
İstanbul Ticaret Borsası
Satışlar Kilosu Kurut Kuruş
Buğday yumuşak D. W S2 33 15
Arpa D. w 21.20 22
Mısır san Çn. pt 22.20
Fasulye ufak Çn. w >4
w barbunya Çu. w M
» tombul Çn. w M 36.20
Mercimek fenrvnno ka. Ça. * 36
Haşhaş tohumu mavi Çu . M M
Soya Çu. M 3LÎ0
Sunam Çu. * 8A2O
Ayçiçeği tohumu D. M» M10 36.20
Nohut »ıra D. M 23
Fındık İç tombul •M 318
Ceviz iç natürel 190
w İç lştanmlş O» 225 240
Fındık K. rirrl (1* 138
Un 79/81 Fürnd. 72 Kİ. Çu. 2683 3830
Razmol t» 13 25.33
Kepe\ (* 12
Gmvyer • 400
Beyaz peynir La.ro ynğH M 160 m
Kaşar peynir yağlı Trakya W 310
Pamukyağı rafine ten e keli 140 145
Zeytinyağı eıra malı çıplak W 180
Sadeyağ Siverek eritilmiş W 440 4»
M Vakfı kebir tuzlu w 410 120
„ Diyarbakır eritilmiş • • 870 375
Turyağı
Sığır derisi T.K. kamp 300
•l'iftHc dcrtal Tol* w 190
Yapağı Trakya kırkım 440
Piyasamızda levha teneke darlığı, ilkbaharda hisseti ilecek
Dusseldorf, 26 (Hususî) —Batı Al manyanın teneke imalâtı son aylar zarfında oldukça artmıştır. Aylık vasati teneke imalâtı 11 bin ton olarak hesap edilmektedir. İstihsalle beraber teneke ihracau da yükselmeye başlamıştır. Bu senenin ilk yansında geçen senekinden % 20-25 daha fazla İmal edilmişti. Son aylar zarfında artma nispeti daha fazlalaşmıştır. Batı Almanya, tkinci Dünya Harbinden sonra ilk defa 1949 yılında teneke ihracatına başladı Bu zamana kadar İhracat kontrolü tâbi İdi. Alman tenekelerine dünya piyasolannda fazla talep mevcut olduğundan, konserve kutu siparişlerinin mühim bir kısmı dir.
kabul edilememekte-

birkaç ny evvel AJ-
Bundan man levha tenekeleri piyasamıza gelmiş, Amerikan ve Ingiliz levha tenekelerine nispetle ucuz satılmıştı. Fakat son haftalar 1-çlnde İthalâtçılarımız Al manyadan da levha teneke almak için zorluklara tesadüf etmişlerdir. Bu yüzden levha teneke 140-150 kuruş arasında satılmaktadır. Aynı zamanda mo! yoktur. Bu fiyatlar da itibari fiyatlardır.
Levha teneke sarfiyat mevsimi, ilkbaharda bağlıyacaktır. Bu zamana kadar piyasaya levha teneke getirilemediği takdirde, levha teneke darlığı daha riyade mevcudiyetini hissettirecektir.
Ingiltereye yapılan üzüm satışları
Gönderilen bir İki Bzihn partisi üzerinde İhtilâflar çıktı
tzmfr. 26 (Hususî) — Bu sene Ingiltereye yapılan üzüm satışlarında yeni bir ihtilâf meydana çıkmıştır. İhtilâfın mevzuu şudur:
Ingiltereye yapılan üzüm satışlarına ait mukavelelerde, beher kutuda 5 gramdan fazla yabancı madde bulunduğu takdirde, beher gram için 0,75 kuruş fiyat tenzil edileceği şart konulmuştu. Son yapılan satışlarda İngiltere taşe Nezareti mukavele hükümleri gereğince, fiyat tenzili cihetine gitmiştir Alâkadar tacirler, gönderilen üzüm partilerinde beş gramdan fazla yabancı madde bulunmadığını, İngiliz taşe Nezaretinin mümessili huzurunda bu cihetin evvelce tevsik edildiğini İleri sürerek, bu hususa itiraz etmişlerdir. Diğer firmaların aynı şekilde itirazda bulunacakları anlaşılmaktadır.
diden 37 milyon dolar ayrılmıştır.
Bu sanayinin tesisinde, AvrupalI kapitalistlerin de yardımı dokunmaktadır.
Büyük Brİtanyada çelik istihsal âtı gittikçe artıyor
★ Londra, 26 (Hususi) — İngiltere, çelik istihsalinde yeni bir rekor kırmıştır. Bildirildiğine göre, kasım ayı zarfında çelik İstihsali, 17.472.000 tonu bulmuştur. Daha evvelki aylarda, istihsal ancak 15 milyon ton civarında idi. İngiltere son zamanlarda, çelik ihracatını tahdit etmek ve istihsalin büyük bir kısmım silâhlanmaya ayırmak kararım vermiştir.
gazetecilerle konuştu
Wlll!am Faulkner bugünlerde Pariste Nobel Mükâfatım almak üzere Stockholm’a giderek orada İki gün geçirdikten sonra, bir kaç gün İçin Fransaya uğramanın kızı J1U İçin nadide bir Noel hediyesi olacağını tahmin ederek Paris© geldi. Lutella Otelinin bannda bir köşeye çekilmiş otururken gazetecilerin hücumuna uğradı. Geç vakte kadar da onlaria ağır ağır konuştu.
**Le Monde*’ gazetesi muhabirlerinden Chrtstlne de Rivoyre He Herald Tribune’den Mlchael Horton bu karşıla/?mayı şöyle anlatıyorlar:
Faulkner, bir çoklarımızın tahayyül ettiği gibi araştırıcı fakat çekingen bir adam. Bert ve gri saçları İle mütemadiyen içtiği piposunun üzerinde göze çarpan bıyıklan ile tam Missisipi’ll bir çiftçi. O gece, soluk renkli, hafif tamirat görmüş prens dö Gal bir elbise giyiyordu. Elleri cansız, konuşması da cenuplulara has bir ağırlıktı, öyle ki, söz söylemek için ağzını sanki güçlükle açıyor. Kendisine İsveç Kiralı ile konuşma fırsatını elde edip etmediğini sorduğumuz zaman: “Evet konuştuk, mevzuu-muz da çiftçilikti. Kıral toprak hakkında çok şeyler biliyor» de-dL
Kendisine, *16 kitabınızdan hangisini Nobel jürisine daha fazla tesir ettiğine kanisiniz” diye sorduğumuz zaman İse:
-Bana hiç böyle şeyler sormayın. Ben edebiyatçı değilim, çiftçiyim. Hiçbir zaman ekmek parası kazanmak i-çin kitap yazmadım. Yan yazmak boş vakitlerimin en büyün zevkidir.,, vam etti: Oxford’da raklanmı
emeklerine mukabil mahsulden
TViiifom Faulkner
kâr alıyorlar. Blrbimlze çok bağ. lı bir cemaat teşkil ediyoruz. A-deta bir cumhuriyet kurduk. Zencileri sade oldukları için severim. İhtiyarlar ile çocuklara karşı çok iyidirler^
Falkner bu sözlerin üzerine bir sual yağmuruna tutuldu:
— Cenubî Amerikadaki zenci meselesi söylenildiği kadar Jik midir?
tra-
Derleyen: Selva Serer
diyerek sözlerine de-•'Missislpl civarında bir çiftli gri m var. Top-üç zenci ailesi ekiyor.

TAHSİL
Gazetemiz okuyucularına kültür sahasında hizmet etmiş olmak için onlardan bir tanesini Avrupa veya Amerika üniversitelerinden birinde, diğerini İstanbul veya Ankara üniversitelerinden hangisini arzu ederse orada 3 sene okutmak kararını vermiş ve bu kararını İntişara başladığı gün bildirmiştir. Gün geçtikçe gazetemizin bu hayırlı emeline karşı gençler ile evlâtlarım okutmak isteyenler arasında büyük bir alâka uyandığım memnuniyetle görmekteyiz.
Kuriayı kazanan okuyucumuzun şayet kendisinin bizzat bu tahsili yapmak veya ailesi mensuplarından birini üniversitelerden birisine göndermek imkânı yoksa, bu takdirde işbu talihli, kendisine isabet eden hakkı başka birisine satabilir. Ne-teklm geçenlerde Zürich’e tayyare ile seyahat etmek ve orada bizim hesabımıza 15 gün kalmak kur'asmı kazanan talihli okuyucumuz bu hakkım başka birisine devretmiştir. Devrettiği takdirde bu hakkı satın alan işbu tahsili daha ucuz yapmak imkânını bulacaktır. Şayet kazandığı hakkı başka birine devretmek istemezse. bu talihli okuyucumuza derhal birinci mükâfat olarak 8.000. İkinciye 4.000 lira ödenecektir.
• Mesele diye neye denir mlyorum. Bu kelimenin bir naşı olduğunu da zannetmiyorum. Çok kullanılıyor. Amerikalı zenciler, yüz senedir garp medeniyeti ile temasa geçmiş Afrikalılardır. Düşünün ki, asırlar boyunca, tekerlek ve yelken gibi iptidai nakil vasıtalarını dahi keşfetmekslzin nehirler üzerinde sırıklarla sandal idare edip, sırtlarında ağır yükler taşıyarak yaşamışlar. Şimdi bu kaybolan za-
bfl-mâ-
KUR’AMIZ
Avnrpada, üniversitelerin İlkbahar sömestrinin mart nihayetinde başladığını nazarı itibara almaktan sarfınazar, her gün artmakta olan okuyucularımız bize müracaat ederek bu haktan istifade etmek arzusunu bildirmişlerdir. Onun için biz. sene başından itibaren 90 kupon için mart nihayetine kadar bu müsabakamızı son olarak temdit ediyoruz. Bu suretle kupon toplamış ve şimdiye kadar okuyucumuz olanlara yeni bir şans İmkânını daha veriyoruz. Çünkü onların şimdiye kadar malik oldukları 90 ar kupon şanslarını arttırdığı gibi, yeniden kupon da bu lunacaktır.
Gazetemiz,
muhtelif üniversiteler hakkında tetkikler yapmış ve bir hayli malûmat toplamış tir. Muhtelif fasılalarla bu üniversitelerin resimlerini, oralardaki tahsil şartlarını, hayat tarzlarını okuyucularımıza ayrıca bildirecek ve onların faydalanmalarını temine çalışacaktır.
Bundan başka gazetemiz şimdilik İsviçre. Avusturya Almanya Fransa ve İtal-yada tahsil etmek İsteyenler için soracakları sualleri o-ralardakt bürolarımız vası-tasiyle tetkik ettirecek ve onlara cevap verecektir.
toplıyacaklnn şansa İlâve o-
bu esnada
İNYA BORSA ve PİYASALARI
BORSAlARI
İzmir Ticaret Borsası
üzüm çeklrdokriz No.n tnelr A Herlaı No.* ....
tnelr M Heris) No. 108 Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pam ık
Alc&ia i w
Akala n ..
Akala, uı..
orll .. ılrr
•'Ağı (r&fiooj . -oklrdeöl .....
Bugün
74.75
440.—
140.—
18.—
Adana Ticaret Borsası
Kinncı AJcaaa --------
üçüncü Akala ---------
Birine Akala v&dell ..
Hazır ............
tkıncı Akala jrağmur vemiz ...............
Yerli ........

Altınlar
ÖOD
74.75
450.—
345.—
140 —
18.—
410.—
360.—
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Düd Ei-KJ HUl
Buğday (Buşelt—S^nt) T.,T„ ....
Sert Kış mahsulü No. 2 281.— 281.—
.Kırmızı Kış mahsulü No. 2 259.— 258.—
Pamnlı Mlddllng (l(lbreel = $cnt)
•• • ••• «a• • •• • • • ••• ■ »a• • • • • 42.41
Maviş •• 42.50
42.41
Tiftik (Libremi—Bent) 150.- 135.16
Tcks&a No. 1 K(5.16 135.-
Fındık (Libresi—Sent)
Kabuklu yeri) m M

Levant İç ’thûJ malı 63.- 68.-
Ekstra İri iç ıthaı malı 66.- 65.-
Horu nzüm : Libremi ~ Sen t) ....
Thompson çekirdeksiz seçme r ı/4 U V4
Keten tohuma »Bu»eU=:Dular)
Minneapolia 3.8B 9.»
Kalaj (Libre—Sent) - 149.—
Devna-teneke «100 libre -talar) 7.80 7.80
Londra Borsası
Kö!ç« Yeril G». Külçe OeKUiMb.
Cumhuriyet ... iteşat Uarnll Ouıaen lagün
Fransız kok .. NapolAon LU . İsviçre
• e
bugün
Ura
4.75
37.90
».16
42.75
4.70
37.70
(3.80
Eski kur
Lira
Hoten tubama (T*na=£teriiııgı Bombay *••*«••••••••••• Kat küte 72.08 1 1 1
Ter fıstığı Hindistan
Bradford Piyasası
Tiftik iyi (nol Libresin Fiyat) . 1
M Sıra cuHı M ° *
Yün Anadolu * •* . ■M
•• Trakva •• * — T
İskenderiye Borsası
F&mub ( KtMilMrı = TaUan> .....
Aahmounı «Cibs üyafü F/G. .. Knrıınk (taun elvafiı F»O
151 — 148.—
manı telâfi etmeleri lâzım. 300 sene sonra bizim seviyemize Çakabilirler. Bu müddetten evvel de ırk mücadeleleri sona eremez.,.
“Fakat bu adamlar çok ıstırap çekiyor. Ve dalma aşağılık duygusu İçinde yajyıyorlar.
“Bunlar hicret etmiş Afrikalılardır. Irklarına has bir vasıf olan hâdiseler karşısında şiddetli aksülâmelier gösterme hususiyetini hâlâ muhafaza etmektedirler. Bazan beyazlara karşı içlerinde bir kin uyanır, Bazan da çok müşfik olurlar. Küçükken Arap bir dadım vardı. Kederli olduğum zaman yalnız ona koşardım. Beni teselli etmesini yalnız o bllirdt
— Romanlarınızdaki şahıslarra hepsi bedbin olup sefalet ve dehşet İçinde yaşıyorlar. Onlan cemiyet içinden mi seçtiniz?
— Asla. Kahramanlanma benzeyen adamlara hiç rastlamak dım. Şahıslarımın hepsini ben yarattım. Muha yy eleme itimadım var. Allahın yaptığını, ben daha da iyi yapabilirim. Hattâ sîzlere bir şey itiraf edeceğim; kendi eserimi Allahınkine tercih ediyorum. Zira sevkıma dana uygun.
Faulkner bu sözleri söyîedîfc* ten sonra kurnaz ve alaylı bir >-fade ile gülümsiyerek — belki yüzüncü defa olmak üzere — piposunu yaktı. Gazetecilere bîr tuzak kurmuştu. Sorulacak amalleri de merakla bekliyordu.
— Romanlarınızın mükemmel olduğuna mı kanisiniz?
— Hayır, hiçbir zaman. Onlan yeniden yazmam icap ettiğine b nanıyorum.
Zannımca, insan mü tema -diyen mükemmele doğru gidebilir. Fakat, şahıslarıma hayat verenin ben olduğumu düşününce saadet duyuyorum. Onlan aşina olduğum bir çerçeve içine sokuyor, onlara evimdeki insanların harekâtına benzer Jestler yaptı-nyorsam bunun bir tek sebebi var: Elimdeki malzemeyi kullanıyorum. Bu tıpkı tablosunda kırmızıya İhtiyacı olan bir ressamın, boya tüpleri arasında kırmızı bulamayınca toprağındaki kırmızı çamuru kullanmasına benzer.
— Yeni yetişmekte olan genç muharrirler hakkında ne düşünüyorsunuz ?
— Yeni nesil kıymetli eser bırak amıy a çaktır. Zira ele alacak yeni mevzu bulamıyacaktır. Yaz. mak için bir insan, içindeki iptidai hakikatleri kökleştirmeli ve eserini bu hakikatlerden bir tanesine, yahut da hepsine birden tevcih etmelidir. Ruh asaleti, şeref ve ıstıraptan bahsetmiyenler a-ile yok He
rabıtasız, nihilistlerdir, bu damların eserleri kendileri hattâ daha bile evvel olup gidecektir. Goethe
Shakespeare herşeye dayandılar, zira onlar İnsan kalbine inanıyorlardı. Aynı şey Balzac ve Flaubert İçinde varittir. Onlar hiçbir zaman ölmiyeceklerdlr^
— Edebiyatı istilâ eden bu nihilizmin sebebi nedir?
— Korku. İnsanlar korkmaktan vazgeçtikleri gün şaheserler, yani asırlar boyunca beğenilecek eserler yazacaklardır^.
— Üniversitede edebî konferans veya ders verir misiniz? Steinbeck ve Caldvvell ile tanışır mısınız?
— Steinbeck ve Cald^elMe btç karşılaşmadım. Muharrilerle konuşmaktan hoşlanmıyorum. Ben bir edebiyatçı değilim, onlarla müşterek hiçbir tarafım yok. Üniversitede bir defa talebelerin sorduğu suallere cevap vermem için bana para verdiler. Ben de gittim. Yoksa bu gibi şeylerle hiçbir alâkam yoktur..
Faulkner Parlse İlk defa 1925 senesinde gelmişti. O zamandan beri de tekrar Fransayı ziyaret etme fırsatını elde edememişti. 25 sene evvel dostluk ettiği İn-Isanlan bulamadığından şikâyet [ettiği zaman, dostlarının kimler olduğunu soranlara: “Yolda veya sokaklarda rastladığım İnsanlar. O zamanlar mesleğim serserilikti...,, diye cevap vermiştir.
Faulkner, Parlse ilk geldiğinde Servandonl sokağında “Fare deliği,, diye vasıflandırdığı bir evde oturmuş, sonra da heybesini sırtına vurarak şehirden şehre dolaşmış. Hattâ yüriyerek Pa. risten Romaya bile gitmişti.
••Şimdi de kızımı gezdireceğim. Ona Louvre’u, Versaillesl, Fon-tainebleau ormanını göstereceğim. Sonra Amerikadaki çiftliğimize döneceğiz,, dedi.
Şafak sökmeye başlamıştı. Faulkner hâlâ piposundan nefesler çekmeye devam edlvordn. Birden durakladı ve bir kaç saat sonra Versailles’l keşfetmek ü-zere hazırlanmaya başlayacak o-lacak kışı Jill’i düşündüğünü belirtti. Bizlere veda etmek üzere ayağa kalkarken gülümsiyerek: “İlkbaharda ziyaretime gelin. Bizim de Fransanmklne benzer güzel baharlarımız olur, dedi ve ayrıldı.
TT Arahk 1930
YENİ İSTANBUL.
Bayta 5
t trftm ORGA
5 mıkıeai: Fikret AltlT
üyükannem,
eni hamama götürmek
için babamı ikna ettiği zaman
heyecanımdan yemek bil
yiyemedim
Hacer hiç bir işe yaramıyormuş, eğer onu tutuyorsa sırf hiç kimse bir gllnden Cazla yanında alakoymıyacağı için merhameti yüzünden buna katlanıyormuş da. Falan, filân...
Annem Haceri sevdiği için onu müdafaa eder, sırf onun arzusu yerine gelsin diye hamam günleri başka hiç bir şeye bakmadığım bütün gün uğraştığı dolmaları iyi olmadı diye Attırdığım, o günün de aynı şekilde geçeceğini, halbuki hepimizin açlıktan öldüğümüzü söylerdi.
Büyük annem bu ithamlardan fena halde içerleryerek ayağa kalkar ve et almak üzere hemen Muradı kasaba gönderirdi. Ona göre annem haksızdı. Kendi karnı da aç olan Murad. büyük annem fikrini değiştirir korkusu ile son süratle et almaya giderdi. Büyük annem böyle haksız yere itham edilmiş olmaktan gazaba gelerek mutfağa gider ve Hacere hamam ha-nrtıklannı bir tarafa bırakarak öğle İçin yemek hazırlama-sıın. annemin açlıktan öldüğünü söylerdi.
Sonra birden bire saçlarına tana yapmadığım hatırlar, ka-dıngöbekleriyle uğraşan Feri-deyi çağırarak, neden o zamana kadar kınanın hazır olmadığını sorardı. Büyük annemin bu idaresi güç halleri hepimize tesir eder fakat asıl ben çok huysuzlaştığım için bana söz geçiremez, İnciyi hırsından ağla tirdi. İnci dişlerini sıkarak:
— Eğer ben de hamama gidersem, görürsün bak. eve nasıl İstakoz gibi dönüyorsun. diye homurdanırdı... Eğer başını kurnaya sokup seni haşlamaz, burnunu çeke, çeke fil hortumu gibi uzatmazsam bana da İnci demesinler^.
Kâfi derecede gözüm korkmuş olarak İncinin yanından kaçar. Hacere sığınırdım, O bana şeker vererek yüksekçe bir sandalyeye oturturdu. Bir müddet onu seyrettikten sonra yemek kokusundan bunalmış olarak ben! yere indirmesini söyler, bu sefer de büyük annemi aramaya başlardım. Onu yatak odasında bulurdum. Bana içeri girmemi söyler ve kendisini seyretmeme müsaade ederdi. Büyükannemin bu haline gülmeden duramazdım. Aynanın önünde ve bir ealıncakh sandalyeye yaslanmış olurdu. Fende de saçlarını kaplayan kınanın üstüne temiz kâğıt parçalan yapıştırırdı. Alçak bir iskemlenin üstünde kına tası, bir masada yığın, yığın kar gibi beyaz havlular, bir tabla içinde de sarı firketeler bulunurdu.
Büyükannem saçları kuıab olduğu için yemeğe inmez, odasında kalarak, gül şerbeti ile lokum yerdi, tnci, bir sini İçinde yemek getirdiği zıman da aç olmadığım, zaten pek az yediğini söylerdi. Gelen yemeği ben yemek isterdim. Büyük annem müsaade eder, fakat İnci haberi aşağı uçurduğu için, annem hırsla İnciyi beni almaya gönderirdi Ben havasına alıştığım büyük annemin odasından çıkmak istemez ve aşağı inerken İntikam kastiyle İncinin parmağını ısırırdım.
Yemekten sonra Feride, sabahleyin incinin dikkatle hazırladığı çamaşır ve hamam takımını tekrar bohça yapardı, incinin unutkanlığına kızarak her takımın arasına lâvanta çiçeği serperdr Bütün göz ve çekmecelerdeki çamaşırlar arasına tülbent keseler içinde lâvanta çi-
çeği konduğu için bu koku evden hiç eksik olmazdı.
Zamanı gelince sokağın köşesinden "lâvanta çiçeği, haydi lâvanta çiçeği”dlye bağıran parlak gözlü Çingene kızının sesini hâlâ hatırlarım. Lâvanta çiçeğini kır ve bayırların bu serâzad dilberinden satın alırdık. Bazan kendisine mutfakta yemek verilir, sonra bu gibi bâtıl itikatlara çok inanan büyük annemin ve annemin yanına çıkarılır. Bak la dökerek ikisinin falına bakar, kendisine fırlatılan altını havada yakahyarak çıkıp giderdi.
Tırnaklan kınalı uzun, ince» esmer parmaklan vardı. Parlak. göz alıcı basmalar giyer. Parlak siyah saçlarının arasına mavi boncuklar takardı.Bize çer-gi hayatından,ve sepetçi olan kocasından bahsederdi. Uzun boylu, yağız, parlak dişil, kulaklarında altın küpeler sallanan bir çingene erkeği tahayyül ederdim. Bu canlı, cazibeli kadının muhakkak ki tahayyül ettiğim gibi adaleli, yakışıklı bir kocası olmalıydı. Bir gün belki sepet de satın alın2 diye kocası İle beraber çıkagelince ne muazzam bir hayal kırıklığına mâruz kalmıştım. Ufak tefek, zayıf, maymun suratlı, hain bakışlı kara kuru bir herifti. Rüzgârlı gecelerde insana dehşet ve korku veren bir hali vardı ve beni müthiş korkutmuştu. Çok kıskanç olduğu belli idi. Karısının hiç sesi çıkmıyordu. Koşarak mutfaktan kaçtım. Ağlıyordum. Bu adama karşı müthiş bir nefret ve böyle birisiyle evlenmiş olduğu için o neşeli, canlı. zavallı çingene kızına da büyük bir merhamet hissetmiştim. Bilmiyordum ki hayat ve insanlar nadiren tahayyül ettiğimiz gibi tecelli eder.—
O akşam babam eve geldiği zaman hamam hazırlıkları da tamam olmuş, yemek sepetleri ve bohçalar sofaya yerleştirilmişti. Babam bunlan görünce gülmeğe başladı ve anneme dönerek büyük annemin hamama gideceğini sağır sultanın bile haber aldığını söyledi.
O sırada başına ipek bir örtü almış olan büyük annem, parmağındaki yüzükler pınldaya pınldaya merdivenlerden İnmekteydi. Ufacık vücudu He hâlâ kınayı örten havlularla kaplı olan ba^ı tam bir tezat teşkil ediyordu. Havluları ipek bir baş örtüsü üe örtmekle diğerleriyle beraber yemeğe inebilecek bir durum İhraz etmiş oluyordu.
— Yarın hamama gidiyorum, dedL
Baham sepet ve bohçaları işaret ederek:
— Anlaşılıyor, diye cevap verdi.
Benim de gideceğimi duyunca kaşlarını çattı ve artık kadınlar hamamına gidemiyecek ka. dar büyüdüğümü söyledi. Büyükannem onu ikna etmekte gecikmedi ve bir daha götürmlye-ceğine söz verdi.
Babamın buna itiraz edeceğinden emin olduğum için bütün gün tereddüt içinde kalmıştım fakat büyük annemin tatlı diline kanıp da nihayet razı olunca heyecanımdan yemek bile yi. yemedim.
Ertesi gün Murad, kıratları koştuğu faytonu evin önüne çekti. Hayvanlar güzel başlarını salladıkça koşumlardan tatlı sesler çıkıyordu. Feride bohça ve sepetleri kendisine verdi.Sonra geri döndü. Büyük annemi koltukhyarak arabaya götürdü.
(Devamı var)
tnjrfl te rede kadınlar d> polis teşlrilAUnda 0flen vazife alımş tnrfurunaktadırtar. Resimde görüldüğü gibi meraklı bir seyirci kafüofttai kordon altına almağa çalışan potinler aracında yalnız bir erkek polis mevcuttur. Diğerleri İse hep kaduu.
Bu çocukların bu kadar hevesle görmek istedikleri 4e Londranm büyük Mr tlyntroranda verilen suareye gelen İngiltere Kıral ve Kıraliçceldir.
FELSEFE MEVZULARI |
Rothacker’in tarih felsefesi
üzerindeki konferansîarı
^Hedefimiz, hayatın her sahasını kavrayan bir insan ilmi kurmaktır,, diyen büyük bilgin Türk araştırıcılarına geniş ufuklar açmıştır
yNtVERStTENtN davetlisi o-^larak şehrimize gelmiş olan Prof. Rothac’ker’in fktisat Fakültesi salonlarında verdiği beş konferansın birer hulâBaainı o-yucularımıza sunmak için, bunların
Bonn sinin sayın
her sahasında çalışma ve düşünmesinin bir özünü veren bu değerli konferanslar) iyice sindirmeden nakletmek imkânı da zaten pek yoktu.
Konferanslara dilimizde veri len isim "Devrimler ve Krizler,.
sona ermesini bekledik. Üniversitesi Felsefe Şube dört kürsüsünü İşgal eden profesörün, insan ilminin

I Y E
İTFA
Sonu DÖnQ*
SIHHİ İMDAT
Kn-
ECZ AN ELER
YEN t
Gelen Kadın
YEN t SER
TRENLER
TİYATROSU
Telefon; 49369
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz lıerşey
(60112) 1
2 - Aşk
Altın Kik (6 perde
İNCİ 1 manlar
EMİNÖNÜ: Beşİr Kemal — İtimat Sadrl (Küçük pazar) — Sultanahmet (Alemdar) — Süroyytı (Kumkapı).
Ankara üU tamir 2222 K.köy 60872
Olunca. Dost-
la tan bul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
LzmJr
449te
6053e
9)
1
KOMEDİ KISMİ ÇİFTE KERAMET
Yazan: Trlmand Bemard Çeviren: Reşat Nuri Güntekln
llAT.E
îvojimn
Kıskançlık.
OPERA (68821) 1
2 — Tuna Ağlıyor.
SÜREYYA (60862) l — Kanlı SI çam. 2 — Johnny Bellnda. YELDEÖİRMENİ 1 oancb 2
TRENLER
— 8.50 An-Ankara (Ya
T R O L A R tSTANliUL
BELEDİ Y ESİ Şehir Tiyatroları DRAM
KADIKÖY (Kadıköyı Yanıyor.
UÇAK - TREN - VAPUR
Beyoğlu 44644 İstanbul 24222
Üsküdar 60915 Karşıyaka L60G5
Hicri ARALIK 195 0 27 Çarşamba Rumi
1 R.cv 17 1370 - K.cvvrl 14 13G6 1
VAKİT VASATİ EZANI Güneş 7.23 2.37 Öğle 12.15 7.29 İkindi 14.35 9.48 Akrjam 16 47 12.00 Yatsı 19.26 1.39 Unsâk 5.38 12.52 |
ŞARK (40380) Tarzan Cehennem Dadında.
ştK (43728) 1 — Eoronun Kara kamçısı. 2 — Firari.
TAKSİM (43191) Züifikarın Göl gerinde,
TAN (80740) Eyfel Kulesinin Es* ran.
ÜNAL (49306) 1 — Korkunç A kın. 2 — Kurban Adaleti.
YENİ ( 84137) 1 — Balalayka
2 — Tarzan Cehennem Dağında YILDIZ (42847) Zaman Melodisi iVVait Disney).
ANKARA
ANKARA (23432) Kahramanlar Destanı.
BUYUK (15432) Aşk Mucizesi CEBECİ (13846) 1 — Kahraman Yüzbaşı. 2 — Hürriyet Savaşı.
PARK (1U31) Harman Sonu Dönüşü.
SÜMER (14072) 1 — Adaletin İntikamı. 2 — Sinsi Düşman.
SUS (14071) Harman şü.
ULUS (22294) Bahar
YENİ (14640) Güzel bUyCK Rlgolelto.
KÜÇl'K Melekler ve Şeytanlar, ÇOCUK TİYATROSU 14 de raboncuk.
İZMİR
ATLAS Memnun Mıntaka. ELHAMRA Aşk Köprüsü. LALE Parmaksız Salih.
MELEK 1 — Tuzak. 2 — Kani Taşlar.
TAN Parmaksız Salih. TAYYARE Parmaksız Salih.
1 — Tarzan Ormanlar
Prensi. 2 — Korkunç Yıllar.
— Kara Kartal. 2 — Or-HAkimesL
Yazan: Ayşe NUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
6.23 P.A.A. (Amerikan) New York, Londra. Münihlon. — 10.40 tr.mirden. — 11.50 Ankaradan — 13.10 Bahkeslrden. — 14.00 îz
mirden. — 14 50 Ad&nt, Ankara* dQn. — 15*10 B. E. A. (İngiliz/ Londra. Nis, Roma, AUnadan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
01.05 P.A.A. (Amerikan) Brüksel. Londra, New-York’a. — 7.40 P.A.A. (Amerikan) Beyruta. — 8.00 Ankara, Malatya, Elâzığ. Divarbakıra. — 8.30 Ankara. A-danaya. — 9.00 L.A.Î. (Italynn Atina, Roma ya. — 11 00 Bnlıke slro. — 11.45 C.Y. (Kıbns) Ka-hlroye. — 12.40 Izmlrc. — 13.40 An karaya.
İSTANBUL
ALEMDAR (23863) Görünmlyen Canavar.
AYSU (21017) 1 — Manon (Türk çe). 2 — İç Arzular.
AZAK (23542) 1 — Üç Ahbaı
Çavuşlar Operada. 2 — öldüren Hâtıralar.
ÇEMBERLİTA9 (22513) Jandark EMRE 1 — Ekmekçi Kadın. 2 — Aslanlar Dövüşü.
HALK (21904) 1 — Hint Esrun 2 — Tüknekot (Kovboy filmi). İSTANBUL (22367) 1 — Kızıl
Şeytanlar (Türkçe). 2 — Ali Baba Kızlar Pansiyonunda (Türkçe).
KISMET 1 — Tarzan Kara Kaplana Karşı. 2 — Üç Ahbap Çavuşlar Elmas Peşinde.
MARMARA (23860) Jandark.
MİLLİ (22962) 1 — Denizlerin
ScvgUlsL 2 — Sarîok Holmüş.
TURAN 1 — Uç Ahbap Çavuşlar Operada. 2 — Öldüren Hâtıralar.
YENİ (Bakırköy 16-125) 1 —
Dümhüllü Macera Peşinde. 2 — Çığlık.

BEYOĞLU: Dellasuda (Merkez) — Nihat (Takaim) — Ayaspoşa (Taksim) — Hnyreddln Tav (Galata) — Sporldib (Galata) — A-takan (Şişli) — Mccidiyeköy (Şişli) — Hasköy (Hasköy) -Yeni Turan (Kasımpaşa).
GELECEK OLAN
6.25 Erzurumdnn. kara (Eks.). — 9.20 (aklı).
GİDECEK OLAN
18.20 Ankara Ekspresi. — 20.0. Ankara Yataklı.
GELFA'EH OLAN VAPURLAR
6.30 Konya. Bandırmadan. — 9 00 Tırhan. lncboludnn. — 12 O Ege, İz mirden. — 14.35 Bandır ma. Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
11,00 EtrÜNk. tzmlre. — 18.00 Mersin, lmroza. — 22.00 Konya Bandırmaya.
(Tarifelerin habersiz değişmeleriyle gecikmelerden mesuliyet kabul edilmez).
SİNEMALAR
ALKAZAR (42562) Kahraman Fedai.
AR (44391) Borjlalann İntikam* (Orijinal).
ATLAS (40835) Hileli Zar. ELHAMRA (42235) Öorjialanr İntikamı (Orl)lnal).
GÜREL I - Bir Yedmenin Ro manı (Türkçe) 2 — Geceııiı* □Özleri.
İNCİ (84595) Zaman Melodim (Walt Disney).
İPEK r(44289» Kahraman Feda» LALE (43595) BorjlaJarın Intlka mı (Türkçe)
MELEK (40S68) Aşk Mücadelesi (Suare).
SARAY (41656) Yunan Opereti SUATVARK (83113) 1 - Flrnvu nun Hazînesi (Türkçe) 2 —
Tüccar Horn. 3 — Montekrlstc* Kontesi.
BdMER (42851) Eyfcl Kulesinin Earan,
SUNAR Kalbim
Bir Ya — Karadeniz Postası. CSKt’DAR
1 — Kırmızı Güller. 2-Scnln.
— Son Şahı»
MUAMMER KARACA TİYATROSU Terk»» Evleniyor
FATİH: tsmall Hakkı (Şehza-debaşı) — Ete m Pertev (Aksaray) — Emin Padvan (Sama t ya) — Hamdi Emgen (Şehremini) — Ahmet Suat (Knragümrük) — Orhan Avcıoglu (Fener).
Ever: Ayvansaray (Şifa). BEŞİKTAŞ: Nail Hallt — Yem (Ortaköy) — Amavutköy — Merkez (Bebek).
KADI KÖY t Merkez — Kızıltöp-rak — Göztepe — Bostancı — Merkez (Üsküdar).
nt'Yt'KADA: Halk.
HEYBELİ ADA: Halk.
AN KARA ı İstanbul — Bayer — Cebeci,
İZMİR: Halk (Basmahane) — Yardım (Altmncak) — Birlik (Kcmeraltı) — Cumhuriyet (E$-refpaşa) — Karataş (Yalılar).
A
R
A
D
Y
0
L
A
R
ANKARA;
7.28 Açılış ve program. — T.30 M. S. Ayan.
— 7.31 Neşeli parçalar (pl). — 7.45 Haberler ve hava raporu. — 8.00 Hafif melodiler (pl). — 8.25 Günün programı. — 8-80 8chubcrt • LA Minör kuartet (pl). Henry Hol s t - i inci keman. Er-nest Element - 2 nel keman. Herbert Do w n ez -VIola, Anthony Pinl - Viyolonsel. — 9.00 Kapanış.
12 15-13.15 Asker Saati: (18 m. 83 - 17840 Kc/s T A V kısa dalga postaalyle beraber yayın. — 12.16 Memleketten selâm. — 12 30 Şarkılar. Okuyan: Müzchher Güyer. — 13.00 Haberler. — 13.15 Piyano soloları (pl). — 13 30 ÖR le Gazetesi. — 13 *15 Operet şarkıları (pl). — 14 00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M S. Aya* n. — 18 00 Şarkılar. Okuyan: Muzaffer tlkar. — 16 30 Konuşma: Çiftçilerle ba^başa. — 18.15 Caz Orkestalarından Xavler CugaL — 19.00 M. S Ayan ve haberler — 19.15 Tarihten bir yaprak.
— 19 20 Cumhurbaşkanlığı Armoni Mızıkası
(Şef: İhsan Künçar). — 20.00 Konuşma: Hepimizin SnatL — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20 30
Serbest saaL — 20.35 Tarihi Türk MOrifri îda-re eden: Mesut Cemil. — 21.15 Konuşma: Hafta
aram sohbeti (Muhip D ıran as). — 21.30 Mehmet Akif programı. — 21.55 Müzik. — 32.00 Konuş-ma. — 22.15 Klâsik saz eserleri (pl). — 22.30 Halk türküleri. Okuyan: Turhan Karabulut. —
22.45 M. 8. Ayan ve haberler, — 23.00 Program ve kapanış,
İSTANBUL]
12.57 Açılış v« programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Radyo salon orkestrası konseri. —
13.45 Şarkılar (Salih Dizer). — 14.20 Dans mü-riği (pl). — 14.45 Programlar ve türküler (pl).— 1500 Kapanış.
17 57 Açılış ve programlar. — 18 00 Dans
müziği (pl). — 18.10 Veremle Savaş Demeği
adına konuşma. — 18 20 Fosil heyeti konseri
"Hicaz., İdare eden: Sadi Işılny. — 19.00 Haberler. — 19 15 Kısa, şehir haberleri. — 10.20
Neyle saz eserleri. — 19.40 Sadi Yaver Ataman memleket havalan ses vc »az birliği konseri. — 20 15 Radyo Gazetesi. — 20 30 Müzik dünyasından çeşitli örnekler (pl). — 21 15 Şarkılar (Mefharet Yıldırım). — 21.50 Şair Mehmet Akif hakkında konuşma. — 22.00 Konser (pl). Robert
Schumann.. Piyano konçertosu M1A minör, 54. — 22.35 Viyolonsel soloları (pl). — 22.45 Haberler. — 23.00 Programlar vc dans müziği (pl). — 23 30 Kapanış.
M Op




has vol ona Ro-
idL Halbuki «ayın profesör bu isimden çıkabilecek mânayı derinliğine ve genişliğine çok aşarak bize tarih ve kültür felsefesi üzerinde dünya çapında bir i-lim görüşü vermiştir.
tik konuşmasında Prof, Rot-hacker, tarihte devrim olsun, kriz olsun, her türlü hareketin tetkikinde siyaset sahasına inhisar etmenin dar bir görüş mahsulü olduğuna İşaretle, bütün insan topluluklarını içine alan kültürleri incelemek ve başta bir kültürün ne olduğunu tarif etmekle işe başlıyacağını açıkladı. Kültür anlayışını bir misal üzerine bina etti: Roma kültürü.
Bir çok kavramlarla ifade bulan Roma kültürünün özelliği nedir? Sayın profesör bu kültürün, tarihçi Dilthey’ln tarif ettiği gibi, sadece "hâkimiyet fikriM ve "hukuk dehası” na dayanmayıp Roma hayatının her sahasında i-tade bulan bir hayat üslubu” ile tarif edileceğini açıkladı.
Her kültürün bir hayat üslub uvardır, yani bir kavim veya topluluk atalarından kalma bazı getenekler üzerine kendince bir hayat yolu, bir yaşayış ve dünyayı görüş tarzı kurar; tarihi boyunca bu görüşü gerçekleştirmeye uğraşır. Esas olarak kabul ettiği ülküleri mükemmel bir bütün olarak toplı-yan bir kültür, dili, dini, sanatı ve edebiyatı ile kendini ifade e-debildlği nispette gelişir. Kültüre mensup her fert, o kültüre hayat görüşünü tek doğru olarak benimser ve savunur, ermiş olmak gururunu taşır,
malılar kendi hayat üsluplarını benimsememiş herkesi "barbar., diye hor gördükleri gibi, hayat görüşlerini ferdin hürriyeti üzerine bina etmiş olan batı dünyası da hürriyeti inkâr eden doğu Klnyariyle tam zıtlık halindedir Hayat üslubunu kültürlerin i* faderi olarak tesblt ettikten son. ra, Prof. Rothacker ikinci konferansında her hayat üslubuna bir dünyayı görüş tarzının bağlı olduğunu ve bunun dilde ifade bulduğunu anlatmıştır.
Üçüncü konferansında kültürlerin gelişmesini ele alan sayın profesör bu süreci gene bir misalin ışığında aydınlatmıştır. Eski Yunanlılar dini bayramlarında müsabakalar yapar, bu müsabakalarda galebe çalan atletlerin şerefine en büyük şairlere övgüler okuturlar, heykellerini tann heykellerinin yanıbaşma dizip, atletlerine birer Tann gibi taparlardı. Bu Adetin, geleneğin mânası nedir? Kültürünün en parlak ifadelerini ebedileştirmek ve gelecek olan nesillere birer örnek olarak bırakmak her milletin hayati temayüllerinden biridir. Bununla bir millet kendi Ülküleri içinde yaşamak ve gelişmek imkânını bulur. Büyük tskenderin, fütuhatını dile getirecek Homeros gibi büyük bir şair araması da aynı mânaya gelir. Tarih sanat vasıtasiyle ifade bulduğu nispette gerçekleşir. Sanat hayatı şekillendirir, bu şekil* ler yeni hayat formlarına ömeic olur. Böylece şekil ve hayat arasında, kültürün gelişmesini sağlayan devamlı bir hareket meydana gelir.
Kültürün özünü ve gelişmesini böylece kavradıktan sonra Prof. Rothacker tarihte devrim ve krizleri ele almış ve kendi kriz ve devrim anlayışını Jacob Burckardt ve Orlagay Gassed
gibi iki büyük tarih filozofunun anlayışları İle karşılaştırarak, yepyeni bir tarih tezi meydana koymuştur.
Burckardt, krizi Franmz devrimi gibi büyük siyasî sarsıntı ve değişmelerde görür. İspanyol kültür tarihçesi Ortega İse tarihte kriz kavramını derinleştirmiş, tarih olaylarınsn İnsanlardan ay-nlamıyacağını ileri sürmüştür. Ortega bu şekilde dünya tarihini sağlam temelli büyük çağlarla, mânevi sarsıntı ve güvensizliğe uğramış kriz devirlerine bölmektedir. Rönesans Orteganın naza-rında, sağlam dünya düzenine dayanan Ortaçağ He Descartea ve Galil6’nln akıl ve mantık Gzo-rine kurdukları modern çağlar arasında kalan bir kriz devridir. Kriz devirlerinde dünya görüşü sarsılır, insan neye inanacağını, ne yoldan gideceğini bilmez olur.
Ortega’nm ahlâk kategorileri ve manevî kıymetler üzerine kurulmuş bu kültür anlayışına kar. şılık, Prof. Rothacker kriz ve devrlmlcrde sosyal tarafın gözö-nüne alınması lüzumunu ileri s lrmüştür.
Beşinci ve son konferansında sayın profesör kültürde devrim hâdisesini bambaşka bir misalle aydınlattı. L ö. 1500 yıllarında kuzeyden Hlndlstana gelen Ari-ler kendi sosyal düzenleri, eert ve erkekçe kültür ve dinleri İle eski Hindistan kavml üzerine bir üst tabaka olarak yerleşmişlerdir. Bu kültürün altında asırlar boyunca gizli bir hayat süren eski kültür ise Budizmin memlekete yayılması İle tekrar meydana çıkmış ve en aşağı halle dininin ve mitolojisinin Arilerin şekil dünyası ile birleştiği görülmüştür.
Bu misal gibi, kültürlerin çap* raşık tabakalaşmasına ve devrim! erin çeşitliliğine dair daha bir çok misaller bulunabileceğine işaret eden sayın profesör bunları insan ilminin her sahasında ve bilhassa kültürlerin bir İfadesi evlan sanat eserlerinde aramak lüzumu üzerinde durmuştur.
Son olarak, herhangi bir sanat eserinde sanatkârın duygu dünyasını incelemekle, İçinde yaşadığı hayat üslubuna dair elde edHebüecek blnblr çeşit bilgiyi, kendine has çağlıyan üslubiyle sayıp döken Prof. Rothacker ö-nümüze bütün bir estetik sererek, İnsan ilminin her sahasında çalışarak araştırıcılarımıza geniş ufuklar açmış ve sözlerini şöyle bitirmiştir:
"Memleketinizde ancak birkaç gün kaldığım halde, kendimi size o kadar yakın hissediyorum kİ, hayatımın en büyük emellerini size bildirmek ve Türk bilginlerini hayatın her sahasını kavrayan bir İnsan ilmi kurmak yolunda bize yardım etmeye dâ-vet cdiyorum.w
Bu bir cümle He Prof, Rotha* ekerin âlim şahsiyetini ve kendi tâbiriyle ‘'hayat üslubünu" kav-nyabiliriz. 20 nej asrın Heri teknik metodlan ile insanı ve hayattı anlamak ve anlatmak içi» dünyadaki bütün ilim ve araştırma kollannı seferber etmek. Bu sim çözmek için bulacağımız vasıtaya "kültür atomu", elde edeceğimiz neticeye "İnsan II-mi"mi ne denirse densin, bu büyük hedefe ulaşmak korkunş krizlerle sarsılan çağımızı selâmete götürecek tek yol olarak görünmektedir.
Ayşe NUR
Her biri ayrı bir şaheser olan 1951 ALMAN SCHAUB TELEVİZYON UKW dalgalı radyolarını takdim etmekle şeref duyarız..
/ a




Sayfa 6
— TENÎ İSTANBUL
27 Aralık 1950
ORİON
muhtelif
ve
S lambalı ORİON 330 Modeli
S88®kv.> nDMjSg^VV
Aynı bottaki rodyolordo asla roslıyo mıyocoğınız müstesna bir güzellik Büyük hassosiyet • Seste tabiilik İstasyon oyarını koloylopıran goz lambası.
Düşününüz : günlük cep harçlığınızdan yapacağınız ufak bir fedakârlıkla evinize neş'e getirecek bir radyoya sahip olmak I Hem de alelade bir radyoya değil... berrak sesi ve fevkalâde cazip görünüşü ile şöhret kazanan emsâlsiz bir ORİON radyosuna I Evet . . . hem güzellik, hem yüksek kalite, hem de EHVEN FİATI
Bunları hep bir arada, yalnız radyolarında bulacaksınız.
Ayda 20, 25 ve 30 lira taksitli, ORİON modellerini görmeden dinlemeden asla karar vermeyiniz I
rİRAP£RLE_______
Rüya Görüyor musunuz? I KfYA YOKÜMİ/ABINI I Kitapçılarda urayınız. Fi. İM I
İkramiye plânında
Liralık
akçesi
Ticaret
İngiliz Leyland Fabrikası Mamulatı
LEYLAND
tonluk)
(Fabrika tonu 7
Kadastro Genel
Müdürlüğünden
satılacak olan bu traktörler için kayıtlara başlanmıştır
eyıan
Büyük bir miktar gelmekle beraber mevcudumuz
bitmek üzeredir
Bilûmum büyük vilâyetlerdeki acentelerimizde
RÜZGARA
KARŞI
kayıtlarınızı yaptırabilirsiniz
Sanayi T.fl.Ş
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ
VALA
MEHMET
Telgral; Lamet İst
Telefon: 40430 - 42673
bedelli eksilt-
DIZEL KAMYONLARI TASARRUF VE SAĞLAMLIK SEMBOLÜDÜR
DİZEL KAMYONLARI
DIŞ MACUNU
DİŞ ETLERİ KANAMASINI KESER. DİŞ ETLERİNİN ÇEKİLMESİNİ ÖNLER. DİŞLERİNİZİ TEMİZLER VE PARLATIR.
10 senedir beklenilen
Para ikramiyesinden de istifade edeceklerdir
SATIŞ YEREERt:
ANKARA : Türk înter Makineleri A.O. Posta Cad. 78 14342
128
78
- 50
1273
duyduğumuz bu bisikletler
Tel çtFICURT T. A. Ş. Tel
Arif Yattır ve Kardeşleri Tel
Abbas Gürelli İsmet İnönü Cad. No. 18
Tel:
basınca yanar -bırakınca söner
ve müteaddit para ikramiyeleri
Altın uçlu RADYOFON Pi-kap iğneleri satışa çıktı.
Toptan satış: Sultanhamam
Havuzlu Han No. 1
TelgTaf: Radyofon-lstanbul
BEYOĞLU Şubemiz müşterileri bu ikramiye keşidelerine iştirak edecekleri gibi ayrıca bu şube için tertiplenen •
En iyi malzemeden İmal edilen bu kamyonlar uzun ve Arızalı yollara fevkalâde mütehammil yegâne ağır hizmet ve yük taşıttandır. Mazot ve yag sarfiyattan gayet iktisatlıdır.
Miktar Azalmıştır. Acele Ediniz.
Fabrikanın Türkiye Umumi Mümessili:
Hafif Motosiklet r l k a s ı
Gördüğünüz bu RONSON modeli sporcunun çökmeğidir. Rüzgöro karşı slperll olup. çakışta ve her çakışta yanar-Ayrtco 32 ilâ 85 TL. aralında muhtelif RONSON modelleri mevcuttur.
ELt BURLA ve Ortakları - Galata ♦ İstanbul
"Güvenç Limited Ortaklığından“ Müstahdemimiz FAİK BÜKRÜ’nün ortaklığımızla olan alâkasının kesilmiş olduğu sayın müşterilerimizin malûmu olmak üzere ilân olunur.
1 — Tapu ve kadastro idarele-j ıln ihtiyacı için müteahhidi nam ive hesabına (9) adet teodolit a-çık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — Eksiltme 29.12.1950 tarifline rastlayan cuma günü saat
15 te Genci Müdürlük binasında 'toplanacak, satın alma komisyonunda yapılacaktır.
1 3 — Muhammen bedeli 38250
(lira olup geçici teminatı 2868 lira 75 kuruştur.
I 4 — Şartnamesi her giln satın alma komisyonunda görülebilir. | 5 — Taliplerin kanuni vesika-
ları ve geçici teminat makbuz-llan İle birlikte muayyen gün ve saatte komisyona gelmeleri.
J (17114)
Çifkurt Ticaret ve
45, Rıhtım Caddesi, Galata., Telefon: 40897
Piyasaya arzetmekle iftihar
dünya sergilerinde en üstün bisikletler sınıfına geçip madal yalar kazanmıştır.
H&len dünya piyasalarında
G Ö R İ C K E
En üstün Alman bisikleti diye vasıflandırılmaktadır...
Türkivede Satış Deposu:
JAK DEKALO ve ORTAKLARI
_Tahtakale 51 İstanbul
KirsiırsiLi kullaniyor
GRİP. NEZLE. ROMATİZMA ve BÜTÜN AĞRILARA KARŞI
L, U .1 ■ ■ -------
Ankara
Valiliğinden:
1 — Ankara Arkeoloji Müze sinin Eti Eserleri salonunda ya pılacak 10561 lira keşif elektrik tesisatı işi, açık meye konmuştur.
2 — Geçici güvenlik
792 lira 8 kuruştur.
3 — Fenni ve özel şartnameler, her gün iş saatleri dahilinde Ankara Arkeoloji Müzesinde görülebilir.
4 — 2490 sayılı kanun hükümlerine göre isteklilerin, işin
! özelliğinden ötürü Bayındırlık Bakanlığından bu iş için atacaktan yeterlik belgeleri 1950 yılı Ticaret Odası vesikaları ve teminat makbuzu İle 2-1-1951 salı günü saat 15 te Ankara Arkeoloji Müzesinde toplanacak komisyona başvurmatan ilân olu-nur. (17473)
istiklâl Caddesi No. 324 - Tel.: 44417 /JE /r) İTİNA İLE İNTİHAP EDİLMİŞ ÇEŞİTLİ
YENİ HEDİYELİKLERİMİZ GELMİŞTİR . n PORSELENLER -DEKQRATIF FAYANSLAR-BİBLOLAR MİNYATÜRLER - AVİZELER—ABAJURLAR, VESAİRE
TARLAN
ONSON

Comments (0)