27 Ocak 1950 — Cuma
SİYASİ İKTİSADİ
Sayı 58 — 10 Kuru$
1
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.

İÇ ve DIŞ
POLİTİKA
K-- 26/1/1950 -J
U i


: i
Avrupayı tehlikeye koymamak lâzımdır
u

* ▲
A
71

J

MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden; HABİB EDİB TÖREHAN
t?
’• ’ «w
İlânlar: 6 net »ahifede santimetresi 2 Hradır. İlânlardan hiçbir mes'ullyet kabul edilmez.
Adalet Komisyonunun yeni kararı
Devlet avukatları, 1951 martına
Telefon: 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
(Ç SAYFALARDA
AMERİKANIN Almanyadaki Yüksek Komiseri Mac Cloy, hükümetiyle temas etmek üzere bir müddetten beri Washington'-da idi. Bu zat, memleketini ziyareti sırasında, Almanyadaki durum hakkında açık bir beyanat yaptı. Bu beyanata dair gelen ajans telgrafları ziyadesiyle muh. tasar olduğundan, beyanatın ehemmiyeti birdenbire anlaşılamadı. Fakat tam bu sırada, hususî muhabirlerimizin, bu meselenin birkaç tarafını birden aydınlatan telgrafları yetişti.
Çünkü Amerikan Yüksek Komiseri, beyanatında, Saar meselesi dolayısiyle Almanyada birdenbire peydahlanan memnuniyetsizliği ve bunu ifade eden yazı ve nutukları da, Amerikan umumî efkârına izah etmeye çalışmıştı.
Saar hakkında konuşan salâhiyeti! Alman ricali arasında, Bonn Federal Hükümetinin Adalet Bakanı Dehler, “Hitler’in zuhûr etmesine, harpten önceki Fransız politikasının sebep olduğunu" işaret ederek, Versailles zihniyetinin yeniden oanlanması aleyhinde bir mantık yürütmüştü.
işte hem bu neviden alman mukabeleleri, hem de "Alman Devlet Partisi” adı altında kurulan bir teşekkülün içtimaında Kayser ve Hitler Almanyasma ait millî şarkıların söylenmesi, Walter Lippmann'ın Amerikan Yüksek Komiserine hücum etmesine vesile teşkil ettiği gibi, ayrıca, Fransız Yüksek Komiseri Fran-çois-Puncet’nin, Bonn Hükümetine resmî bir protesto notası V'-rmesine sebep olmuş bulunuyor.
Dünkü sayımızı dikkatlice takip etmiş olan muhterem okuyucularımız, Washington muhabirimizin Mac Cloy'un beyanatına dair olan telgrafiyle Paris hususî büromuzun, Faransanm protesto notasına dair dikkate şayan olacaklardır.
olan tafsilâtlı ve haberini okumuş
Bugiin de
Bonn Federal bakanı tarafından, Fransız Yüksek Komiseri François-Poncet’-nin notasına verilen cevabı neşrediyoruz.
bunlara ilâveten, Cumhuriyeti Baş-
Bütün bunlar, dikkatle okunduktan sonra görülecektir ki, Saar meselesi yüzünden birdenbire karışan ve sertleşen hava, gene Bonn Hükümetinin anlayışlı hareketi sayesinde yatışmıştır. ,
Almanya (bittabi Garbı Al-manyadan bahsediyoruz). Sov-yetlerin Pasifik’ten Atlantik’e kadar türlü yollardan giriştiği baskı politikası yüzünden, geçen harpten sonra Stresemann’m temin eylediği müsait vaziyeti, çok daha az bir müddet zarfında elde etmiş bulunuyor. Gerçi, buna karşı, kendi iç durumu müsait değildir, çünkü memleket ikiye bölünmüştür.
Bu, alman milleti için ziyade-siyle ıstırap verici bir hal olmakla beraber, zeki, sabırlı ve çalışkan alman milletinin gözünden, dünyanın da ikiye bölünmüş bulunduğu kaçmış olamaz.
Ayrıca, Hitler’in zuhûrunda belki de Versailles zihniyeti mühim bir nispet dahilinde âmil olmuştur ama, Almanyanınki de dahil olmak şartiyle, dünyanın bugünkü durumundan, gene Hitler ve onun kısa görüşlü politikası mesuldür.
Halbuki bugün, hem Almanya ile Fransayı birbirinin kucağına vermek, hem de bir türlü tahakkuk etmiyen Avrupa Birliğini meydana getirmek, pekâlâ mümkündür. Çünkü Avrupa, ya dı yeni hüviyetini iktisap vahdetini yapmaya yahut, karılaşmaya mahkûmdur.
ken-edip bal-
mil-
Avrupa, fr ansız ve alman Jetleri gibi iki biiyiik rüknünü bir araya ve bir hizaya getirmedikçe, dünyanın ve tarihin huzuruna yeni ve ileri kamaz.
çehresiyle çı-




I •


W ’İ
d
v
X
I
O
ıf
Hindistanda Cumhuriyetin
t

A



I

.y 0

*
il




1

1

*
( ı
r

I
«L


F. .
""fi
J
* M

kadar serbest dâva alabilecek

t

* (1
T






*
AV




(■
1

ilânı münasebetiyle her tarafta senlik yapılmıştır, kızların milli Çiçok Dansı temsilini görüyorsunuz.
vesile ile genç Hintli
Hiıullstaııda cumhuriyet merasimle ilân edildi
Gösteriler esnasında asitli bombalarla tedhiş hareketine teşebbüs eden elli Sekiz polis yaralandı larından olan Ravendar Prasad Cumhurbaşkanlığını resmen kabul etmeden Mahatma’nın yakıldığı yeri ziyaret ederek 15 dakika kadar burada kalmıştır.
Hayda ra bati Nizamına suikaat teşebbüsü
Haydarabad, 26 A. A. ıReuter) — Evvelce dünyanın en zengin insanı olduğu söylenen Haydarabad Nizamı Osman Ali Han, bugün bir suikasttan kurtulmuştur.
Nizam bir merasimden dönerken meçhûl bir şahıs otomobiline elbom-bası atmış, fakaj. bomba otomobile 1-sabet etmiyerek bir duvarın dibini düşmüş ve patlamamıştır.
komünist tevkif edildi
HindManda cumhuriyetin ilânı
Yeni Delhi. 26 A. A. (G.H.H.) — Yeni Hint Cumhuriyeti bu sabah merasimle ilân edilmiştir. Köylerden ve civar şehirlerden yüz binlerce insan ilân merasiminde hazır bulunmak ü-zere Yeni Delhlye gelmiştir.
Cumhurbaşkanı ile kabine âzaları, Hükümet Konağında yemin ettikten sonra îrvin Stadyomunda milli bayrak merasimle direğe çekilmiştir.
Cumhurbaşkanının and içme merasiminde Kurucular Meclisi üyeleriyle yabancı devlet temsilcileri, yüksek devlet memurları ve ileri gelen şahsiyetler hazır bulunmuşlardır. Bundan sonra Cumhurbaşkanının önünde merkez kabine üyeleri and içmişlerdir.
îrvin Stauyomunda askeri bir geçit yapılmıştır.
Bütün resmi ve hususi binalar süslenmiştir. Gece de tenvirat yapılacak, Cumhurbaşkanı tarafından bir kabul tertip edilecektir.
26 ve 27 ocak günleri Hindistanda resmi tatil günü olarak İlân edilmiştir.
Gaııdhi’.ve ihtiram
Yeni Delhi, 26 A. A. ıReuter) — Gandhi’nin çok yakın mesai arkadaş-
Komünistlerin tethlş hareketleri
Yeni Delhi 26 (YtRS) — Cumhuriyetin ilânı gününde Bombayda asitli bombalarla taş atan komünistlere polis tarafından ateş açılmıştır Polislerden sekiz yaralı vardır. Tethlşçller-den elli kişi tevkif olunmuştur.
YENİ İSTANBUL’un notu — Hln-dKtaıı Cumhuriyeti münasebetiyle İngiltere Kıralı ve Trıınıan’ın Hlndis-tana gönderdiği mesajları İkinci sayfamızda bulacaksınız.

Anlaşıldığına göre, Adalet Komisyonu, Devlet avukatlıgiyle serbest avukatlığın birbirinden tamamen ayrılmasına taraftardır. Ancak 5 inci maddenin tamamen kaldırılmasına taraftar değildir.
Ankara 26 (Hususi muhabirimizden) — Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu, geçen haftaki toplantısında devlet avukatlarının serbest dâvalar almalarını meneden hükmün ilgası hakkındaki Kamil Boran tarafından yapılan kanun teklifini kahir bir ekseriyetle reddetmişti. Bugünkü toplantısında ise, bugüne kadar devam eden serbestiyi bir yıl uzatma hükmünü ihtiva eden bir tasarıyı kabul eylemiştir.
Bir hafta İçinde alınan ve birbirine zıt gibi görünen, fakat hakikatte, mu-ayyen bir görüşün ifadesi olan bu İki karardan anlaşıldığına göre, Adalet Komisyonu esas itibariyle devlet avukatlığı İle serbest avukatlığın tamamen birbirinden ayrılmasına taraftardır ve bu sebeple umumî tâbiriyle devlet avukatlarının serbest dâva alma-

i
I
Dün sabahtan itibaren fasılalarla devam eden ince ve sulu kar yüzünden şehir sokakları Belediyenin bütün gayretine rağmen, bir su ve çamur deryası halini almıştır. Hararet Sıfırın altında 2 dereceye kadar düşmüş. Karadenizde fırtına hafiflemiştir.
Yukarıdaki resimde karlar altında kalan İstanbul’dan bir manzara görüyorsunuz.



Adenauer, Fransanın protesto mektubuna cevap verdi

larını meneden 3499 sayılı avukatlık kanununun beşinci maddesinin tamamen kaldırılmasına taraftar değildir. Fakat diğer taraftan gerek hazine dâvalarının ve gerek mülhak bütçeli dairelerle iktisadi devlet teşekküllerine ait dâvaların mukayyit avukatlara takip ettirilmesinin bugün için mümkün olmadığını kabul ederek umumiyetle devlet avukatlarının serbest dâva almalarını meneden hükmün bir Benc daha tehirini münasip görmüştür.
Bugünkü karara göre, devlet, vilâyet ve belediye avakatlariyle devlet, vilâyet ve belediyelerin nezaret ve murakabeci altında bulunan teşekkül, müessese ve şirketlerin avukatları, hizmet şartları mâni olmadığım takdirde. 1951 mali yılı başına kadar serbest olarak dâva alabileceklerdir.
î K I N G I
Alman nasyonalizminin uyanışı
Gustave Aucouturier ÜÇÜNCÜ
Turizm işlerinin gelişme, sinde propaganda meselesinin oynadığı mühim rol Hüsnü Sadık Durukal
DÖRDÜNCÜ
Yeni kanun karşısında fikir mahsulleri
Refik Halid Karay
Wolfgang Amadeus Mozart
M. C. Conker
BEŞÎNCÎ
Kapıda kalan (Hikâye) Sağlık - Gençlik - Güzellik Dünyanın hayat noktaları ve savaş kudreti: Denizler
Dışişleri Bakanı Parise hareket etti
Bakan, Avrupa İktisadî İşbirliği Bakanları toplantısında bulunarak
Aynı vagonda
seyahat eden
Parti başkanları
Ege bölgesinde
Man i s ad a C. II. I’., İzmirde
D. P. kongrelerinde liderlerin iç politikaya ait mühim nutuklar söylemeleri bekleniyor
Resimde, Fransız makamlarının enterne ettikleri milli kuvvetlerine
mensup askerler, silâhları alındıktan sonra kütle halinde dezenfekte edilişleri görülmektedir.
Westerling çeteleri Jakarta’ya
çarpışmalar
Endonezya Başbakanı, bunların tenkil edilebileceğini söylüyor Jakarta 26 t United Press) — .Jakarta merkezinde Cumhuriyetçi kuvvetlerle Hollanda ordusu eski yüzbaşılarından VVeaterlUıg çeteleri a-raamda cereyan eden
sonunda en az 7 kişi ölmüştür. Bir çok da yaralı vardır. Birkaç çeteci esir alınmıştır.
Çetecilerin gayesi, hükümet, binalarını işgal etmekti. Hücumdan sonra, Cumhuriyetçi askerler Savunma Bakanlığı ve diğer binaların etrafına kum torbaları ve dikenli tel yerleştirmeğe başlamışlardır.
Jakarta 20 (YİRS) — Ameriknn E1(;İhi.v)(> yapt>ftı bir görülmede, Başbakan Hatta çetecilerin tenkil edilebileceğini söylemigtir.

Başbakan, Adalet Bakanının söylemiş olduğu nutkun yanlış tefsirlere yol açtığını görmekle üzüldüğünü bildirdi
Paris 26 «Paris Hususi Büromuz bildiriyorı — Fransa Dışişleri Bakanı. bugün ecnebi gazetecilere, Fran-çois-Poncet’nin protesto mektubuna, Batı Almanya Başbakanı Adrnauer’ln verdiği cevabı açıklamıştır. Batı Almanya Başbakanı bu cevabında, A-dalet Bakanı Dehler tarafından Hamburg’da verilen nulkıı. Alman kabinesinin incelediğini bildirmektedir. Bu inceleme neticesinde de kabine erkânı. bahis mevzuu edilen nutkun. Alman basım tarafından kısmen değişikliğe ve tahrife uğratıklığım görmüş bulunmaktadır. Adenauer’in verdiği cevapta şunlar yazılıdır:
“Hor şeyden evvel. Adıılct Bakam Dehler, hiçbir suretle Fransaya hücum etmek niyetini beklememekte idi. Tamamen aksi olarak, Hamburg nutkunda, bilhassa Fransız-Alınan anlaşmasının daha sıkı hır şekil alması lehindi' konuşmuş ve Avrupa Birliğinin inkişafını temenni etmişti. Sayın bay Elçi, bana verilmiş olan bu fırsatı sn istifade ederek. Dr. Dehler'in nutkunun tamamen yanlış tefsirlere yol açmış bulunması karşısında no derece mütoeesslr olduğumu slz.r bildirmeme müsaadenizi dilerim. Esasen. Adalet Bakanı arkadaşımın da beni temin elliği gibi, kendisinin siyasi kanaatlerinin bu tnızda olmadığındım asla şüphe etmemekteyim. Dr. Dehler, a-
kisleri ve neticeleri son derece teessür uyandıracak şekilde tecelli eden nutkunun tam teferruatıyla metnini size İzah etmek üzere, şahsen arzularınıza amade bulunduğunu söylemiştir Nihayet şunu dn belirtmek isterim ki. Batı Almanya Federal Hükümeti ve kendi şahsıma ben. bu nutuktaki fikirlerin D.P.A. Ajansı tarafından yanlış olarak aksettirilen şekline iştirak etmeyi şiddetle reddederiz. İmza: Adenauer.,,


Başkan Truman'ın Kongreden talebi
milyon dolar
Truman’a göre, bu miktar, atom için lüzumlu paranın tenzil edilmiş şeklidir
İzmir 26 ı Alaşchirden itibaren rende seyahat, eden arkadaşımı*, bildiriyor» — Demokrat Parti İzmir II kongresine gelmekte olan Genel Başkan Celâl Bayaı\ Adnan Menderes. Fuad Köprülü ve arkadaşlariyle. Manisa C.H.P. İl kongresinde bulunmak Üzere gelen Genel Başkan Vekili Hilmi Utan, Tekel Bakanı ve milletvekilleri aynı trende idiler. D.P. Genel Başkaniyle. C.H.P. Genel Başkan Vekili yanyana kompartımanlara düşmüşlerdi.
Tren saat 10 u biraz geçe istasyona geldiği zaman garı C.H.P. li ve D.P. li ManisalIlar doldurmuşlardı. Hilmi Uran, Fâzıl Şcrafeddin Bürge ve milletvekilleri trenden inişlerinde Halk Partililer tarafından selâmlandılar.
Bu sırada. DemÖkrat Parti Genel Başkanı ve arkadaşları istasyondaki partililerle müsafahada bulundular. Celâl Bayar demokratlara şu suali sordu:
— Nasıl 1950 seçimlerine hazır mısınız?
İstasyondaki demokratlar: "Seçimlere gireceksek hazırız!’' diye mukabele ettiler.
Tren tzmirin Basmahane garına girdiği zaman istasyon karşılayıcı demokratlar tarafından lebaleb dolmuş bulunuyordu. Trenden inen Celâl Bayar ve arkadaşları 150 metre uzunluğundaki peronu ancak 20 dakikada geçebildiler ve doğruca parti il merkezine gittiler.
Manisadakl C.H.P. ve tzmlrdeki D.P kongrelerinde parti liderlerinin iç politikaya ait mühim nutuklar söylemeleri beklenmekledir.
Pariste toplanacak olan 19 millet amamdaki iktisadi İşbirliği konferansında Türkiyeyi temsil edecek olan Dışişleri Bakanı Necmeddln Sadak yanında eşi ve hususi kalem müdürü olduğu halde dün aabah Ankaradan ekspresle şehrimize gelmiştir.
Öğle vakti İstanbul Valisi ve Belediye Reisini makamında ziyaret eden Dışişleri Bakanı akşam 18.30 da Komaya hareket etmiştir.
Bakan hava alanında kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza Dışişlerini ilgilendiren muhtelif konular hakkında şunları söylemiştir.
"— Pariste yapılacak olan 19’lar toplantısının tarihi 31 ocağa alındığı için seyahatimi evvele almak mecburiyetinde kaldım, bu toplantı Avrupa Ekonomik işbirliği Konseyidir. 19 memleket arasındaki ticaretin serbest bırakılması meselesi görüşülecektir. ithalâtın yüzde ellisinin serbest bırakılması hakkındaki ruznamcyl bilmiyorum Bunun için İki gün evvel Parise giderek ruznameyi gözden geçireceğim. Devlet Bakanlığından Haşan Kunter ve diğer mütehassıs arkadaşlarla temas ettikten sonra Konsey toplantılarına iştirak e(İcccglnı.
Ayrıca toplantıda 19 milletin Dış Bakanları ile yeniden temas etmek ve konuşmak İmkanını elde etmem elbette faydalı olacaktır. Bu seyahatim her za-ı. »nklne nazaran biraz daha kısa surv-
• ektir. ’•
Bulgar Başbakanjınınn «nl ölümü kar* şısında kati bir şay söyliyemiyeceğini, yalnız hâdiselerin gelişmesine İntizar etmek lâzım geldiğini. Türk - Bulgar münasebetlerinin aynı şekilde devam ettiğini ve Kıbrıs meselesi divc birşey olmadığını belirten Bakan. Hindistan Cumhuriyeti hakkında şunlan söylemiştir
Hindiatnntn Cumhuriyetini İlân etmesi (lolayı.Hİyle çok mütehassıs ve memnun olduk. Hükümetimiz derin memnuniyetini bildirecektir. Kanaatimce bu büyük Asya devletiyle her türlü münasebetlerimizi takviye etmek İçin çalışacağız.’*
Endonezya nükû metinin tanınması mevzuunda Necmeddln SAdak şunları söylemiştir.
— Endonezya ile siyasi münasebetlerimiz henüz resmen kurulmuş değildir. İlk fırsatta bu devleti tanıyarak norma! diplomatik temaslar kuracağız ve münasebetlerimizi hor aahadfl inkişaf ettirmeğe çalışacağız.‘‘
Dün, Kâzım Karata kiri anma merasimi yapıldı
Büyük Millet Meclisi Reisi ve İstanbul milletvekili merhum General Kâzım Karabekir’ln İkinci ölüm yıldönümü dün saat 15 te Eminönü Hnikevindo Türk Kültür Ocafcı tarafından yapılan bir törenle kutlanmıştır.
Toplantıda merhumun refikası, kızları, akrabaları. C.H.P. Müfettişi, generaller. milletvekilleri ve kalabalık bir halk kütlesi hazır bulunmuştur.
Askeri bandonun bir koro refakatinde çaldığı İstiklâl marşından sonra hatipler General Karabeklrl öğen konuşmalar yapmışlar ve bu meyanda İstanbul milletvekili General Rcfet Bele de merhumun hatırasını tâsls ederek istiklâl Harbine dair bir konuşma yapmış ve bu arada Erzurumlu Ralf Hocayı anmayı tarih karşısında bir vazife bildiğini söylemiştir.
Merasimin sonundu marşlar çalınarak toplantıya son verilmiştir.

rKıyamet günü
I
J
ıl

Bir gün kı-, yuınet ko-ı puyor: ö-lüler mezarlarından çıkıyorlar. Irjto tuhaflık «la bu çıkışla başlıyor. Zira vakanın geçtiği Perlaşoz kabristanı, sırtlarında bütün geçmiş asırların çûşitll ve acalp îibisclerlnl taşıyan halk ilo bir kıyafet balosuna dönüyor. Fakat hâdisenin yalnız komik değil, düşündürücü ve İnsani tarafları da çoktur.
Refik Halid Karay'ın
kaleminden 30 ocak 1950 de gazetemizde okumaya taşlayacaksınız.








Romanında Hugo. Zola. Jaures, Voltairc, J. J, Roufiseau ve meşhur mütefekkirlerle karşılaşA-çaktınız, Lamnrtine, sevgilisi Elvire ile bululacak; VVerther atkından intihar ettiği Charlotte İle kucaklaşacak. İhtilâlci Maral, kendisini banyosunda hançcrlıyon Charlotte Corday’ya tutulacak! Bütün bu vakacıklar o adamların karakterlorine uygun olarak daima nükte ve zekâlı buluşlarla pek şakrak tasvir edilmiştir. Cihan çapında mizah şöhretini haiz Fransız muharriri Camı • Karnimin kaleminden çıkan bu eserin türkçcslni
Washlnglon. 26 A.A. t Afp) — Tru-ınan dün Kongreye, atom fabrikaları inkişafının tahmin edildiğinden süratli okluğunu bildirmiş ve bunlun finanse etmek için Kongreden 87 milyon 650 bin dolar tahsisat istemiiftir. Bu para esasen önümüzdeki 30.6.1950 tarihinde bavlıyacak olan bütçe tasarısında mevcuttur, fakat Balkan, elde bulunan tasarıların süratle tahakkuk ettirilmiş olması yüzünden bu meblâğı derhal islemektedir.
Başkan ayrıca, Oakrkige atom fabrikalarına verilen enerjiyi arttırmak maksadlyle Tennessee vadisinin barajı için 7 milyon dolar talep etmiştir. Truman’a göre bu 87 milyon hakikatte, atom projeleri İçin derpiş edilmiş olan meblâğın tenzil edilmiş miktarını teşkil etmektedir.
X ıııiflenberg, Afoın Enerjisi Komisyonundan İstifa etti
Montreal, 27 lYİRS) — Cumhuriyetçi Ayan Meclisi Asalarından Van-denberg Kongrenin Atom Enerjisi Komisyonundan istifa etmiştir.
Sıhhatini mazeret olarak İleri süren »Senatör Vandenhcrg. Ayan Meclisi Dışişleri Komisyonundan da nyrılmı-yacagını bildirmiştir.

Oukkân sahibi — Soz aramızda, şu arama-tarama ekiplerinin faydaaını en çok biz gorüyorurl

Bayfa 2
Alman nasyonalizminin uyanışı
Bu hal, Fransızları olduğu kadar, Ingiliz ve Amerikalıları da endişeye düşürüyor
Gustave Aucouturier
FRANSIZ • Alman münaso betleri normal bir mecraya girmek üzere İken, Schu-man'ın son seyahati münasebetiyle Garbı Almanya tarafından ortaya atılan Satır meselesi, durumu tamamen doğl|tirmi| ve çok nazik bir vaziyet meydana getirmiştir.
Bonn Hükûmetino dahil bakanların — Bluechcr, Sansöliye muavini: Jncob Kalser, Alman İsleri Bakanı; Thomas Dehler, Adalet Bakanı — teri halindeki beyanatları muhalefet şefi Schumacher’in kullanmış olduğu şort lisanın tld* detin! arttırmaktadır. Fransa’nın vaziyeti açık ve dürüsttür. Fransa İle Saar arasındaki ekonomik birlik ve Saar’ın siyasî IktiklAII meseleleri Amerikalı ve Inglllrlerin. hattâ bizzat Saor’lıların tasvibi ile olmaktadır. Şubat ayı İçinde Paris’te Imzalancak olan 4 muahede, Fransa'nın Saar’ı İlhak etmok istemediğini, bilâkis Saar’daki Fransız komiserinin salâhiyetlerini azaltmayı ve Fransa İle Saar arasındaki ekonomik İşbirliğini kuvvetlendirmeyi düşündüğünü a-çıkça gösterir. İste. Almanya sulhu bahis mevzuu olduğu zaman. Fransa bu statüyü müdafaa edecektir: Fakat bahsi geçen statüye kati seklini verecek olan bir taraftan sulh muahedesi, diğer taraftan da Saar halkının İzhar edeceği İradedir.
ÇansÖHye Adenauer ve bakanları* alenî olarak yaptıkları beyanatlarda veya mahrom olarak sarfettlk-Icrl sözlerde Saar havzasının tıpkı Ruhr gibi beynelmilelleştirilmesini istemektedirler: Demek ki, istikbalde imzalanacak sulh muahedesiyle İlgili olarak bir takım kayıt-
Ingiltere Kıralı ve Truman'ın Hindistanı tebrik mesajları
Yeni Delhi, 26 A.A. (GHH) — Hindistan Cumhuriyetinin ilânı münasebetiyle İngiltere Kıralı VI. George’un Cumhurbaşkanına gönderdiği mesajın metni aşağıdadır:
'•Hindistan Cumhuriyetinin ilânı münasebetiyle, size en sıcak temennilerimi sunanın. Gelecek seneler zarfında sizin ve milletinizin sulh ve refah günleri görmeniz! temenni ederim. Hindistan Cumhuriyetinin temelleri İngiliz Milletler Topluluğu içinde çok iyi atılmıştır. Bu toplulukta, milletleri birbirine bağhyan dostluk rabıtalarının idame ettirileceğine ve takviye edileceğine ve beraber çalışılmağa devam olunacağına eminim.,,
Yeni Delhi 26 A.A. (HH) - Cumhuriyetin ilânı münasebetiyle Baş-kajı Truman’dan Hindistan Birliği Başkanıha gelen mesajın metni aşağı- » da dır:
KISA HABERLER
MEKStKADA YENÎ PETROL MEMBALARI BULUNDU
Meksiko. 20 A.A. (AFP) — Tuantepoc berzahında vo Campechc sahil bölgesinde yeni petrol damarlarının bulunduğu, Meksika Petrolleri Genel Müdürü Senatör Antonlo Bermudcz tarafından bildirilmiştir.
Bermudez verdiği beyanatta, birçok Avrupa memleketiyle petrole karşılık çeşitli maddelerin mübadele imkânı İncelenmekte olduğunu ve bu hususta Fransa, Almanya ve Japonyayla müzakerelere başlanıldığını söylemiştir.
AMERtKA ENDONEZYA KITALARININ GAYRETLERİNİ DESTEKLEYECEK
New-York. 26 (YİRS) — Endoneiya-dakl kargaşalıklara temas eden Amerikan Dışişleri Bakanı ACheson, haftalık basın konferansında Amerikanın Wes-terllng’ln Asi kuvvetlerin! bastırmak 1-çln Holânda ve Endonezya kıtalarının gayretlerini destekleyeceğini açıklamış-•tüv
NEW-YORK'TA SİS YÜZÜNDEN ÎNKtTA
New-York. 26 A A (AFP) — Dün öğleden sonra Ne\v-York'a gclrrtoi beklenen "Queon Mary” transatlantiği sis yüzünden "Ambrose" fener gemisi açıklarında 1748 yolcu He hareketsiz kalmıştır.
Diğer taraftan La Guardta hava olanında günlük 350 uçağın kalkış ve inişinin 327 el iptal edilmiş veya geri çevrilmiştir.
lar llori süron Almanlardır, yoksa Fransızlar değil.
Fak.it Fransız umumi efkârının dikkatini çöken bu mesele münasebetiyle Almanların kullandıkları lisan ve İleri sürdükleri fikirler-d ir. A
Garbî Avrupanın müşterek menfaatleri yanında Saar meselesi I-kinci plânda kalır. Avrupanın menfaatlerini müdafaa otmok maksa-diyle Almanyanın garp demokrasileriyle işbirliği sapması bahis mevzuu olunca Bonn hükümetinin bir nevi çantaj yoluna sapması burada hiç iyi karşılanmamıştır. Almanlar, imza cdilglninın ertesi günü Fran-sız-Alman Ticaret anlaşmasını yeni-dsn ole aldılar. Almanyanın Avrupa konseyine iltihakı meselesini de yeniden bahis mevzuu etmek İstiyorlar. Karşılıklı hüsnüniyetin şart olduğu Fransız-Alman münasebetleri Bonn hükûmotinln kullandığı taktik yüzünden tehllkoye girobilir. Simdi de Hitler devrini hatırlatan sağcı bir parti Cassel’de kurulmuş bulunuyor.
Bir Ingiliz sözcüsü Fransanın hattı hareketini kati bir lisanla tasvip etmiçtir. Amerjkada da A-eheson, buna benzer bir beyanatta bulundu. Almanlar, Amerikan yüksek komiseri ve ECA'nın Almanya-dakl mümessili McCloy'a güvenmektedirler. McCloy, Washlngton'a dönmeden önce Adenauer İle görüşmüştür. Adenauer gayrimemnun bir Almanyanın, Avrupanın kalkınmasına yardım edemiyeceğini Mc Cloy’a ihsas etmiştir.
Bununla beraber, bazı Amorİkan mütehassısları, bu moyanda Amerikanın Parîstekl sefiri Charles Boh-len, Fransa ile Saar arasında yapılacak bir anlatmanın faydalarını takdir etmektedirler.
“Hindistan’ın bu tarihî gününde, Birleşik Amerika halkı ile beraber kendi selâm ve temennilerimi sunarım. Hindlstanın müstakil bir cumhuriyete kavuşması, Hindistan'ın siyasî istihaledeki son merhalesidir ki, bu da çok yakından bizim geçirmiş olduğumuz istihaleye benzemektedir. Hindistan halkına karşı burada an'a-nevl bir Bempati mevcuttur. Amerikan halkı bu münasebetle İyi temennilerini sunmakla kendisini bahtiyar addeder.
Hindistan'ın yeni hükümet şekli, anayasası ve ilk Cumhurbaşkanının vazifeye başlaması yirminci asrın 1-kinci yarısı başlangıcında iyi bir nişane sayılabilir. Demokratik bir anayasa ile çalışacak olan yeni cumhuriyet İstikbalinin sulh, refah ve iyi talih İle dolu olmasını dilerim.,,
BİR UÇAĞIN ATLATTIĞI KAZA
Tokyo 26 A.A. (United Press) — Pan Amerikan hava yollarına alt bir stra-tacrulser yolcu uçağı dün gece Okyanus üzerinde tehlikeli saatler geçirmiştir. Uçağın bir motörü bozulmuş ve diğer motörlerden biri de koparak deni2o düşmüştür. Uçak 190 kilometrelik bir measfeyl bu şekilde uçarak beş dakika gecikme ile Hanedn alanına inmiştir.
ACHESON’IN MISIR’A
GİTMESİ BEKLENİYOR
Kahire 26. A A. (United Prez») — Ka-hirede çıkan “Elehram*4 gazetesi, Dışişleri Baltanı Acheson ın Mısırı ziyaret etmeğe davet olunduğunu yasmaktadır.
Gerek Amerika Büyük Elçiliği gerek Mısır Dışişleri Bakanlığı bu husuatA hiçbir şey bilmediklerini söylemişlerdir.
A RAİ» DEVLETLERİNE SİLAH SEVKIYATI ÎSRAÎLÎ ENDÎŞEYE DÜŞÜRDÜ
Londra, 26 (A.P.) — Dün akşam, İsrail Devletinin, Arap devletlerine yapılmakta olan silâh sevkıyatından "vahim endişeler'* duyması keyfiyetini tefsir o-den bir İngiliz Dışişleri Bakanlığı sözcüsü bu sevkıyatın, lngllterenln bağlı olduğu andlnşmaiar gereğince yapılmakta olduğunu belirtmiştir.
Sözcü bu Silâhların. Birleşmiş Milletler Ambargosunun fekki akablndo Mısır, İrak ve Lübnana yapıldığını ve andırmaların da gisll olmadıklarını ilâve etmiştir.
T S 5» X N T* V S
Schumsn, Bevln, Vişlntki vo Achoson bir arada
Acheson, Vişinskiye cevap veriyor
”Rusyanın, dört Çin eyaletini ilhak etmeye hazırlandığına dair elimizde deliller vardır”
Wnshington 26 (Amerikadaki Husus! Büromuzdan telgrafla) — Hatırlanacağı gibi, geçen gün Rus Dışişleri Bakanı Vışlnski, Rusyanm dört Çin eyaletini ilhak etmeğe hazırlandığına dair Achoson tarafından ortaya atılan haberleri tekzip etmişti. Bu dört Çin eyaleti şunlardı: Dış Mongoİlatan, Mançurya, Sinkiang ve İç Mongollstan... Birkaç gün bekledikten sonra, Amerika Hükümeti, Dışişleri Bakanı Acheson’un sözlerini teyid etmek üzere, birçok vesikalar neşretmiştir. Bu vesikaların hulâsası gudur;
1 — Mongolistan Halk Cumhuriyetinin muhtariyeti ve istiklâli bir efsaneden barettir. Sovyetler, bu eyalct-ki bütün salahiyetli Çin idarecilerini uzaklaştırıp, oraya derin bir şekilde nüfuz etmişlerdir. Mongolistan Halk Cumhuriyeti ile Rusya arasında İmzalanan muahede» bu bölgede daimî olarak Sovyet ordularının bulunmasına müsaade etmektedir.
2 — Çin’in en zengin ssnayi bölgesi olan Mançurya. Uzakşark’taki Rus demirperdesinin arkasına alınmış bulunuyor. Oranın parası ayrıdır, e* konomlsi müstakildir ve demiryolu şebekesi de muhtar bir idare elindedir. Mançurya, Rusya ile ayrı ve müstakil bir ticaret anlaşması imzalamıştır. Bundan başka Mançurya,
Fransa - Almanya ve Saar meselesi
Fransanın eski maliye bakanı, Fransanın ne zorla, ne de siyaset yoliyle Saar’ı ilhak niyetinde olmadığını söyledi
Hamburg 26 iLpsj — Fransanın eski Maliye Bakanı Andıe Philippe, burada AJm&n dinleyicilere hitaben yaptığı beyanatta, Fransanın ne zorla, ne de siyaset yolu ile Saar’ı ilhak niyetinde olmadığım söylemiş, Saar halkının kendi mukadderatını kendisinin tâyin edeceğini ilâve etmiştir. Fransa Strasbourg’da toplanan Avrupa Konseyi çoğunluğunun kararını kabul ve Saar halkının arzusuna rla-jret edecektir .
Andre Philippe, Fransız siyaset a-damlarının bu hususta nutuklar söylemekten çekineceklerini, çünkü Saar meselesine lüzumundan fazla önem verilmesinin iki memlekette milliyetçi tezahürler doğurmasına sebep olabileceğini kaydetmiştir.
Sovyet Rusya, Endonezyayı tanıdı
Hilversum 26 lYIRS) — Sovyet Dışişleri Bakan Yardımcısı Gromiko, bugün Moskovadakı Holânda sefaretine müracaat ederek, Birleşik Endo-nezyayı resmen tanıdığım bildiren bir muhtıra tevdi etmiştir.
müşterek bir Çin-Sovyet idaresi altında bulunmaktadır. Sovyetler Birliği, bu muazzam nuntaka üzerindeki stratejik ve ekonomik hâkimiyetini kurmak için, 104Ö tarihli Rus -Çin anlaşmasından hakkiyle istifade etmektedir. Dayren ve Port-Arthür deniz üssü, Rus işgali altındadır. Mahallî Mançu ordusu, Sovyet nüfuzu altında bulunmaktadır. Mançurya gizli polisi de, Sovyetlerin emrindedir. Kömür ve altın madenleri, Rusya hesabına çalışmak tadın Day-ren’deki sanayi tesisleri, cephane ve motörlü vasıtalar imal etmektedir. Mançurya ziraî istihsalinin % 60 ı, Rusyaya İhraç edildiğinden hem memleket, hem de Çin, kıtlık, hattâ açlık çekmektedir.
3 — Sovyetler Birliği, 1949 haziranında, Milliyetçi Çin Hükümetinden, îç Mongolistan ve Sinkiang hava nakliyatı inhisarını almıştı. Bundan başka, Sinkiang’ın şimalî şarki-sinde teessüs eden Sovyet temayüllü bir hükümet, Rusyaya, petrol, altın ve tungsten ihracı için geniş imtiyazlar vermiştir.
Amerika Dışişleri Bakanlığı bu mevzuda vesikalar da neşretmekle beraber, Rusyanm pek de uzak olmı-yan bir gelecekte, mevzuubahls dört vilâyeti ilhak için geniş ve sistematik bir manevraya giriştiği neticesine varmaktadır.
Amerikan Elçisi, Tito ile görüştü
1,5 saat siiren görüşme sonunda G. Ailen, Amerikan-Yugoslav münasebatının daha da iyi olabileceğini söyledi
Londra 26 (YIRS) — BeJgrad'da bugün yeni Amerikan Elçisi George Ailen, Mareşal Tito ile bir buçuk saatlik bir görüşme yapmıştır.
Görüşme hakkında bir tebliğ neşredilmemiş ise de, sonradan beyanatta bulunan Amerikan Elçisi, Tito ile yapmış olduğu görüşmenin, anlayış dolu bir hava içinde cereyan etmiş olduğunu söyllyerek. Titonun Amerika Elçiliği ile Hükümeti arasında ve Yugoslavya ile Amerika arasında daha sıkı bağların tesis edileceği ümidini izhar etmiş olduğunu açıklamıştır.
Avrupa İktisadi İşbirliği İdaresi toplantısı
Paris 26 (A.A.) (Afpı — Avrupa İktisadî İşbirliği idaresi istişare grup toplantısı, bu sabah Belçika delegesi Van Zeeland’ın başkanlığında Muetto •Hunda başlamıştır.
Yeni Defterdar muavini
Anknrn 26 (Hususi fnuhrıblrhnis bildiriyor» — İKtnnhul Emi Ak i Milliye Müdür Muavini Emin Fuad Aylâ tefrian Defterdar Muavinliğine tâyin edilmiştir.
R. Aydnıhnın muhakemesi
Başbakanla yapılan görüşmeyi zapteden plâklar dinlenildi
Radyoevinde 5 saat süren keşif sonunda yapılan zaptı, sanık, imzalamaktan istinkâf etti
Ankara 26 (Hususi muhabirimizden) — İftira etmekten sanık Reşad Aydınh'nın suça mesnet! teşkil eden Başbakanla yaptığı konuşmayı tesbit eden plâklar, bugün Radyoevinde dln-lenllmlştlr.
Keşifte yargıç ve savcıdan başka, sanık, ınüdahil avukatlar ve basın mensupları hazır bulunmuşlardır. Yalnız Reşad Aydınh’nın avukatı keşfe gelmemiştir. İlk olarak Reşad Aydınlı, yargıca verdiği bir dilekçe İle önce plâkların delil olarak Irad edilip edllemiycceği hususunda bir karara varılmasını ve plâkların behemehal mahkemede dinlenilmesini talep etmiş» fakat sebebini İzah edememiştir.
Yargıcın isteği üzerine ehlivukuf heyeti, plâkların niçin mahkeme salonunda dinlenemlyeceğini İzah etmiş ve sebep olarak salonun akustik şartlan haiz olmadığını İleri sürmüş ve bu itibarla matlûp netice a-lınamıyacağını ifade etmiştir. Mütalâası sorulan savcı da evvelce verilen karara uyularak plâkların Rad-yoevlnde dinlenilmesini İstemiştir. Teknisyenlerin ve savcının beyan ve mütalâalarına uyan yargıç, plâkların Radyoevinde dinlenilmesi lıakkın-dakl eski kararında ısrar etmiştir.
Böylelikle plâklar, pikapta çalınmağa başlamış vo yavaş duyulmakla beraber, seslerin Reşad Aydınlı, Başbakan ve Milli Emniyet Başkanına ait olduğu, hazır bulunanlarca teslim olunmuştur. Buna rağmen sesin kendisine alt olup olmadığı hakkında sorulan suale, Aydınlı vâzıh bir cevap vermemiş ve kaçamaklı bir ifade ile:
”Ne benimdir, ne de değildir diyebilmem için evvelâ plâkların mahkemede dinlenilmesinin temin oiun-
Ankaradan kısa haberler
Ankarada ortaokul ve liseler tatil edildi
Ankara 26 (Hususi muhabirimizden) . Şehrimizde havalar soğuk gittiğinden dün İlkokulların tatil edilmesinden sonra bugün de erkek sanat enstitülerinden başka bütün ortaokul ve liseler, pazartesi sabahına kadar tatil edilmiştir.
Pakistana gidecek kafile hareket etti
Ankara 26 (Hususi muhabirimizden) — Pakistana gidecek profesör ve talebelerden müteşekkil kafile, bu akşam Toros ekspresiyle hareket etmiştir. Pakistan Elçisi ve refikasıyle büyük bir kalabalık kafileyi istasyonda teşyi etmiştir.
Hint Elçiliğinde bir kabul resmi yapıldı
Ankara 26 (Hususi muhabirimizden) — 2000 sene sonra Hindistan Cumhuriyetinin yeniden kurulması dolayısiyle bugün saat 18 de Hint Elçiliği maslahatgüzân Muhammed Yunus tarafından bir kabul resmi tertip edilmiştir.
Kabulde Dışişleri Bakanlığı İleri gelenleri, generaller, basın temsilcileri, ecnebi sefaret erkânı hazır bulunmuşlardır.
Ankara Belediyesinin yerinde bir kararı
Ankara 26 (Hususi muhabirimizden) — Ankara Belediyesi şehir İçi yollarının yapılmasında yeni bir prensip karan almıştır. Bu karara göre. Belediye, yeni yolları inşa ederken yol boyunca su ve havagazı borul&n döşeyecek. bu suretle yapılan yolun ve asfaltın sonradan bozulmasının önüne geçilecektir.
Belediye, bu iş için ihtiyar ettiği masrafı bilâhare ev yaptıran hemşe-rilerden tahsil edecektir.
ması lâzımdır.,, demiştir.
Sanık, bu kadarla kalmamış, İlk duruşmadan bugüne kadar, olduğu gibi hâkimi sinirlendirmek İçin elinden gelebilen her türlü hareketleri ı yapmaktan çekinmemiştir Fakat yar. gıç, savcının da tavsif ettiği gibi hakikaten Eyüp sabrı göstererek sanı-' ğın maksadını elde etmesine fırsat] vermemiştir.
Plâkların dinlenilmesiyle evvelce] ehlivukufça yazıya çevrilen ve gazetelerde neşrolunan konuşmaların Ay-(hnltya ait olduğu sâblt olmuş, takat sanık bu defa da başka bir mütehassıs tarafından eski metnine bakılmadan plâk muhtevalının yazı 11e zaptedllmeslnl İstemiştir.
Sanığın bu arzusu da yerine getirilmiş, ehlivukuf tarafından tutulan zaptın esas İtibariyle bu metne de uyduğu anlaşılmıştır»
Neticede, keşif bir zabıtla tesbit olunmuş ve alâkalıların imzasına sunulmuştur. Bu esnada sanık: “Ben müşahit olarak bulundum. Kendi arzumla gelmedim» Plâklar mahkemede dinlenmedikçe zaptı İmzalamam,, demiştir.
Bunun üzerine yargıç, plâkların kendi arzusu üzerine Radyoevinde dinlenilmesine karar verildiği ve kanun, mevkuf bulunan sanıkların mahkeme dışındaki keşiflerde hazır bulunmamalarını emrederken, mahkemenin sanık lehine bir tefsirde bulunarak kendisinin de keşifte hazır bulunmasına fırsat verildiğini tebarüz ettirmiş ve sanığın zaptı imzalamaktan istinkâf ettiğini tesbit eylemiştir.
Bu suretle 5 saat süren keşif sona ermiştir. Reşad Aydınlının duruşmasına 30 ocak günü devam olunacaktır.
Tekelde memur tensikatı bahis mevzuu değil
Tekel bütçesine nit komisyon görüşmelerine iştirak etmok Utere bir müddetten beri Ankarada bulunan Umum Müdür Hadi Hlismen dün sabah Anka-radan şehrimize gelmiştir.
Kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza Umum Müdür. Tekele ait muhtelif İşler hakkında izahat vererek demiştir ki: Bütçemiz komisyonda hemen hemen aynen kabul edilmiştir. İşletmeye ve İstihsale ait hizmetlerin ödeneklerini takviye ettik. Jdarl işlerde âzami tasarruf yaptık. Prensip itibariyle memurlarımız arasında tensikat mevzuu bahis delildir ve memur mevcudumuz İhtiyacımıza kâfidir. Münhal kadrolara yeni tâyinler yapmamak suretiyle mümkün olan ftzaml tasarrufa riayet ediyoruz.
îşçl sendikalarımıza sosyal yardım o-larak 25 bin Hra verilmesi komisyonca uygun görülmüştür.
Küveyittekl şirket ile yaptığımız mukavele tasdik edilmek üzere Bakanlığa verilmiştir. Bu İşe şimdilik 5 bin İngiliz lirasiyle iştirak ettik. İştirak sermayemizi İleride arttırabileceğiz. Şirket. bizden alacağı tütünlerle sigara İmal edecektir.
Mevrut sigaraların ambalajlarının ıslahı işine devam ediyoruz, birinci nevi sigaralar ümidin fevkinde bir rağbet görmüştür. Marttan itibaren mesaimizi bafra ve btıyükkulüp, yenice vo diğer sigaralara da teşmil edeceğiz. Husus! kokulu sigaraları da Amerikan tipiyle muntazam ambalAJlarla piyasaya çıkardık. Bira fabrikalarımızın tevsii işine devam ediyoruz. Biri Ankara için, ikisi de îatanbula alt olmak üıere 3 İmlâ grupunun ihalesi yakında yapılacaktır."
Türkiye - Endonezya siyasi münasebetleri yakında kurulacak
Bir müddetten beri resmi temaslar kurmak üzere memleketimizde bulunan Endonezya Cumhuriyeti temsilcisi Dr. Yusuf Helml dün akşam hava yoliyle Komaya hareket etmiştir.
Hareketinden evvel kendisiyle görüden bir arkadaşımıza Yusuf Helml şunları söylemiştir:
Ankarada hükümet erkânınızla yaptığım temaslardan ve bana karşı gösterilen samimi misafirperverlikten çok memnunum. Türkiye İle Kardeş Endonezya arasında re.«ml ve samimî münasebetler yakında kurulacaktır.
Temaslardan çok memnun olarak En-doneıyaya dönüyorum.”
Telif Haklan Kanununun Meclise şevki isteniyor
Telif Haklan Cemiyetinin dün yapılması lâzım gelen kongresi tehir edildi
Dün toplanacağı Hân • edilen "Telif Haklarını Koruma Cemiyeti" senelik kongreni. bir farkla ekseriyet temin edilemediği İçin. 3 şubat cuma günü «ant 17 yo tehir edilmiştir. O gün Kene "Gazeteciler Cemiyeti” binasında toplanılacak ve gelen Azanın mcvcuâd İle kongre yapılacaktır. Dünkü toplantıdan istifade edilerek, yeni "Telif Hakkı Kanunu"nun derhal BÜvÜk Millet Meclisine sevk ve tasdiki, aynı zamanda TÜrkiycnin Milletlerarası Telif Hakları Anlatmasına dair olan "Bern Kon-vnnsiyonu’ na girmesi İçin bütün Bakanlara ve milletvekillerine birer müracaat mektubu gönderilmesi kararlae-tınlmıştır.
C. H. P-, Belediye Balkanının tek dereceli seçilmesinde ısrar ediyor
Vilâyetle Belediyenin blnujrlnden ay* rıiması hususundaki aon hasarhklar ete rafında fikrine müracaat ettiğim Is C.H.P. ÎKtanbul teşkilâtı başkanı llhsmi Sancar şunları söylemiştir:
"— Tasan karşınında ihtisas komisyonunun görüşünü Genel Meclisin Parti Grupuna arzettim. Uzun konuşmalar ve tartışmalardan sonra tasan küçük bir tâdille kabul edilmiştir. Bu da. Başkan He Meclis arasında İhtilâf başKÖsterlrae, herhangi bir merciin hakem yapılmaksızın Başkanın çekllmoalnln daha doğru olacn olundadır* Raporumuzu bu mütalâa vo görüşlerle birlikte Genel Sekreterliğe göndermek üzereyiz. Alâkalı merciler arzu ederlerse bu mevzuda gidip izahat vereceğiz.”
Valinin gecekondular hakkında sözleri
Dünkü sabah gazetelerinden birinde gecekondu mevzuu tekrar ele alınmakta ve son zamanlarda bunlara karşı göBterllon alâkanın sırf C.H.Partisinin xeçlm endişesinden doğduğu uzun uzun anlatılmaktadır. Bu hususta Vali vo Belediyo Başkanı gazetecilere şunlan söylemiştir: Herhangi bir siyasî
mülahaza ile kimsenin gecekondulardaki vatandaşın Istıraplarından faydalanmasını doğru bulmuyorum. Bıraksınlar de bu vatandaşla barındıkları kulübelerde endişelerden uzak kalsınlar. Gecekonduları ziyaret ettiğim zaman söylemiş olduğum sözler bugün de yarın de degiş-miyerektir. Yeni gecekondu vaplırmıye-cağız Kanunun hükümleri «Arlhtlr. Bu işi politikaya âlet etmek doğru değildir.” 1 ; ___ 1 T
Balıkçı limanlan ıslah ediliyor
Bir müddetten brri Ankarada bulunan İstanbul milletvekili Ekrem Amaç dün şehrimize dönmüş ve kendisiyle konu* şan bir arkadaşımıza:
"— Harp malûllerinin Haliç, Marmara ve Boğaz vapurlarında parasız seyahat etmeleri İçin. Azan bulunduğum Bütçe komisyonuna bir teklif yaptım. Bu teklifim kabul edilmiştir. Ayrı»a, Runıellkavağı balıkçı limanının ıslahı için 140 bin, Kartal balıkçı limanının ıslahı İçin W bin. Bostancı mendireğinin tAmlri için de 80 bin liralık bir tahsisat konulması hususundaki teklifim de kabul edilmiştir.” demiştir.
“Uludağ,, sigaraları satışa çıkarılıyor
Tekel tdarealnln bir müddetten beri hazırlamakta olduğu Uludnğ sigaraları 1 şubattan itibaren satışa çıkarılacaktır.
Şimdiki mevcutlara benzemlyen son derece zarif bir ambalAJla piyasaya ar-«edilen bu sigaraların kalibre*! hepsinden kalın, içimi hafiftir. Paketi de beyaz zemin Üzerine yeşil ve mavi renkli olup bir köşelinde Uludağdan bir manzarayı İhtiva etmektedir.
Bu sigaralar 55 kuruşa satılacaktır.
Ucuz yemek
Halka ucuz yemek vermek İçin Belediye nezdindc müracaatta bulunan bir müteşebbis yapacağı yemeklerin çeşnisini dün Vali ve Belediye Balkanına göstermiş ve bu çeşitler beğenilmiştir. Yakında Cağaloğiunda bir lokanta açılacaktır.
Rektör ve profesörler Yahya Kemali ziyaret ettiler îetanbul Üniversitesi Senatosunun ka-rariyle Rektör Omor CeHH Sarç. Hukuk Fakültesi dekanı Hüseyin Nail ve Kâzım İsmail Gürkandan mürekkep bir heyet ’jalr Yahya Kemal BevaUıvı has-tahaneye giderek ziyaret etmiştir.
Toprak Mahsulleri Ofisinde bir tâyin
Toprak Mahsulleri Ofisi Afyon ve Mel seme Müdürlüğüne Selman Açba tâyin edilmiştir.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
- 5B -
Zaten o, başka köpekler gibi hırlayıp havlamak nedir bilmezdi ve bu hayvanda Alinin en çok hoşuna giden, ona sevgi ve güven veren hal de buydu. Zira. ıssız Anadolu yaylalarının bu durgun çocuğu için bir hayvanda veya bir insanda olsun, bağırıp çağırmak ancak bir Acizlik alâmetidir» Yiğit kişi, hiç ses çıkarmadan ve “Savulun, varıyorum!,, demeye lüzum görmeden yapacağını yapmasını bilen kimsedir. Gerçi, Emet! ninenin torunu, Sığırtmaç AH yiğitlik hakkındaki düşüncesini bu kadar açık ve kesin şekilde ortaya koyabilecek yaşta değildi. Fakat, içinde doğup büyüdüğü bu çetin tabiatın her unsuru, ona da, yüz binlerce, milyonlarca “Ali», ler, "Haşan,, lar, “Mehmet,, ler gibi bu dünyanın her çevrine, her cefasına ses çıkarmadan göğüs germenin asıl sırrını öğretiyordu.

★ ★
Atikler Köyünün ileri gelenleri, aralarında uzun müşaverelerden sonra, nihayet, muhtarın sözüne uyarak bir heyet halinde, Kozak Çiftliğinin sahibiyle görüşmek üzere kasabaya gitmeye karar verdiler. Karar verdiler ama, bir türlü toplanıp yola çıkamadılar ki... Bir gün Haşanın tarlada işi vardı; öbür giln “HÜseyo’ln sıtması tuttu; daha öbür gün: "Kasım"ın eçe-286
ğinln ayağı kırıldı veya "Âsim" gülerin damı çöktü; yahut da heyete reislik edecek Muhtar’ın karısı doğurdu. Hulâsa, böylece, günler, haftalar geçip verilen o mühim karar yerine getirilemedi. Zaten otlama mevsim! de sona ermek üzereydi; gelecek yıla Allah kerimdi! Herkesin İşi gücü başından aşmış olduğu şu sırada, sanki, bir kaç vakit daha beklense nolurdu? Buradan kasabaya altı saatlik yoldu. Bir gün gidip gelmeğe; bir gün de orada görüşüp danışmaya verdin mi; tam iki gün her şeyi yüzüstü bırakmak lâzım gelecekti.
İşte, AtlkUler köylüsü, bu tereddütler» bu ne yapacağını bllmemezlikler içinde bocalayıp durduğu bir sırada İdi ki, merada o vaka çıktı;
Kozak Çiftliğinin adamlarından beş on kişi ellerinde sopalarla Adinin üstüne hücum etmişler; zavallı çocuğu başından gözünden yaralamışlar; omuzundan sakatlamışlar; hayvanları da zorla sürüp çıkarmağa kalkışmışlardı- Bu esnada Karabaş da onlara saldırmış; kimini bacağından, kimini kalçasından ısırmış; kimini yere yuvarlayıp kımıldanamıyacak bir hale sokmuş ve hepsinin üstünü başını öyle bir paramparça etmişti ki, herifler «avret yerlerini bile örtmeğe vakit bulamadan, her taraflarından kanlar akarak soluğu Kozak’da alm*-lardı.
öbür taraftan, Ali ile Karabaş'ın da perişan bir sürünün ardında, kö5'e dönüşleri bundan daha parlak olmadı. Çocukcağızın kafası bir kaç yerinden yarılmıştı; omuz başından çıknuş olan sol kolunu sağ eliyle boş yere desteklemeğe çalışıyor ve çektiği sancıdan bağırıp ağlamamak için kendini öyle bir zorluyordu kİ, bütün vücudu zangır zangır titriyordu. Karabaş ise adamakıllı topallıyordu: yalnız topallamakla kalsa İyi, hayvancağız, kim bilir kafasına kaç sopa yemiş 287
olacaktı kİ, o tatlı İnsan bakışları, göz kapaklarının şişleri altında kaybolup ona bir kör köpek hali gelmişti. Burnundan, ağzının kenarlarından da durmadan pembe bir köpük sızıyordu.
**— Ülen; ne oklu size? Ne ettiler size? Dlyiver bakayım»
Ali Karabaş’la birlikte mescit meydanlığına vardığı zaman köylüler, bir bir etraflarını sarmış bulunuyordu ve bunların herblrl zater canından bezmiş ve yüzü gözü kan ter içinde görülmez olmuş çocukcağızı bu gibi yersiz ahret sualleriyle bunaltmağa başlamıştı»
AH, sağ eliyle çıkık kolunu tutarak, dişleri kenetli, gözleri toprağa dikili, sanki» etrafını olan bütün bu insanları görmüyor; sanki, onların ne sorduklarını işitmiyor gibi kısa bir sehpanın iki ön kaidesini andıran bacaklarının üstünde sessiz ve hareketsiz duruyordu. Fakat, bir an gakli; ıstırabı kini bilir, ne dayanılmaz bir raddeye varmış ve kim bilir ne kadar kan kaybetmiş olacak ki, ilimdik duran j gergin dizlerinin bağı birden çözülüp yere yığılıvcıdl. Bunun üzerine herkes, elleri böğründe, şaşkın şaşkın birbirinin yüzüne bakakaldı. Tam bu epna-da idi ki, köylülerin bu şaşkınlığını büsbütün arttıran iki acayip hâdise oldu: Hemen bîr çeyrek saatten beri, on on beş adım Ötede Mescidin duvarı dibine kıvrılıp yatmış ve bir yandan sakat ayağını yalayan, öbür yandan bereli gezlerini sağlam kalan bacağına sürte sürte açmağa çalışan Karabaş büyük bir zahmetle yerinden kalkıp töpalhya topallıya; Adeta sürükleniıce-sine, Ali'ye yaklaştı ve onu heyecnnİA koklamağa başladı.
Köylüler, ağızları bir karış açılmış ve gözleri yuvalarından fırlamış bir halde bu manza-288
raya bakıp dururlarken bir de ne görsünler! Emeti nine tâ karşikl evin dirseğinden sökün ederek ve bir şeyler bağırıp çağırarak koşa koşa onların bulundukları yere doğru geliyor.
“— Bebem; bebeni! Söyleyin bebem nerde; noldu bebeme?
Köylülerde, ne bir teessür, ne bir merhamet alâmeti! birbirlerine fısıldıyorlar:
“— Yahu, nasıl koşup gelir! Elinde çomağı da yok, koca karının...
Amâ kadın, Ali’nin nerede olduğunu, tıpkı Karabaş gibi kokusundan anlanuşcasına, hüngür hüngür ağlayarak üzerine kapandı. Bir yandan ağlıyor, bir yandan da; kısık, boğuk bir ser’
“— Nefise yetiş: yetiş Nefise!., diye bağırıyordu. Fakat, bu, bir bağırış değil, bir tüyler ürpertici ulumaydı
Seyirciler arasından biri, kır sakallı bir adam:
Fazla geciktirmeğe gelmez gayrik; dedi. Yarın mutlak kasabaya gidip münaz aaya son vermeliyiz.
Bu, mera dâvasını Kozak Çiftliği sahibiyle anlaşarak halletmek isteyenlerin elebaşılat uıdan Ahmet Ağa idi. Nitekim, onun dediği gibi ertesi gün. Atikler Köyünün "Murahhas Heyeti” — kendisi de dahil olmak üzere — kağnı İle yaylı ortası bir acayip arabanın içinde erkenden yola çıktı. Muhtarla beraber altı ki.şiydl-ler. Hep susuyorlar ve başları önlerine eğik, tasalı tasalı düşünüyorlardı. Bilen bilmeyen bunları, bir künıe zavallı sürgünden ayırt edemezdi; arabayı süren adamın da bir kürek mahkûmundan farkı yoktu; ne Adet olduğu üzere arasını kamçısını şaklatmasını, ne de ata deh! diye seslenmesini biliyordu ve atın, — bu, kaburga 289
kemikleri çıkmış, kulakları şimdiden sarkmış bir sıska hayvandı; — ayaklan hep gerigeri basıyordu.
Böyle, ne kadar yol aldılarsa aldılar. Bir saat nıl, iki saat mi? — Zaten Muhtarla Ahmet Ağa’dan başka kimsenin saati yoktu — İçlerinden bir tanesi yanındakinin kulağına eğilip:
Acaba: dedi. Bu işi bir kaç gün sonraya bıraksaydık, daha iyi olmaz mıydı?
öbürü, cevap vermeğe lüzum görmeden başım salladı. Zira, o da aynı fikirdeydi, öyle ya, dünkü vakanın dumanı daha üstünde tütüp dururken ve bunun "tcvatlr’T kasabaya — kim bilir — ne şckıkle aksettiği bir sırada "anlaşmağa" gitmek hiç de akıl kân değildi. Çiftlik sahibi, dün, adıunlaruıın başına gelenlerden mutlaka haber almış ve küplere binmiştir. Belki Atiklilerln yüzünü bile görmek isteıniyecck. bel ki onları kapısından kogacaktır. Bundan daha beteri de olabilirdi: Meselâ Karabaş’ın üstlerini başlarını paramparça ettiği ve her yanlarını ısırıp daladığı adamlar onlardan evvel kasabaya varıp karşılarına çıkabilirdi. O vakit sen. gel de gayrlk, derdini anlat!
iki kişi arasında kulaktan kulağa fısıldamalarla başlayıp yavaş yavaş herkesin kAnştıgı bu danışıp görüşmeler üzerine Muhtar, kendi mesuliyeti altındaki bu heyetin nıânevlyatuu kalkındırmak lüzumunu hissetmiş olacak ki, hemen lâfa atıldı:
“— Saçma sapan söylenip durmayın orada... İtin ettiğinin hesabını da bizden soracak değü-ler ya... Emeti ninenin yetimini ne h&lo soktuklarını unuttunuz mu? Ben dâva açacağım zaten onun için; emme bekliyorum, bakalım: çocuk ölecek mi? Kalacak mı?
(Devamı var)
290
t
27 Orak 1950
EKONOMİK
GUNUN
Turizm işlerinin gelişmesinde
Ahmet Şükrü Esmerin “Amerikanın Sesi" radyosundaki konuşması
Sözlü sorular
DeııizycUları Um um Müdürünün beyanatı
propaganda meselesinin oynadığı mühim rol
Pamuk satışlarındaki iç ve dış politikamız soruluyor
Türkiye turistik bakımdan
kalkındırılacak
ta-
istikraz yapıyor

E-

başlıyor

Bor salarda Vaziyet
Açılış
Kapanış
İstanbul
Altınlar
Şirket Tahvilleri
107.—
108.56
En aşağı
Şirket Hisse Senetleri
ıo,-
11.-
Zürich Borsası (Serbest)
îeviçro Franga
En yukan
Ecnebi Tahviller
ve
yoliyle) — Mısır İthalât - İhracat ile Mısır arasında
57.80 67.00
zamanlarda daha verimli ınaksadiyle
ro-
an-
bir
Adana :
Boısada pamuk fiatleri durgunluk kararsızlık içindedir.
öde-vAde
r*2TTW4
Kahire, (Hava Maliye Bakanı ve Komitesi. Japonya bir miktar mübadele muamelelerinin
başlamasını tasvip ettiklerini ilân etmişlerdir. Bu cümleden olmak üzere Mısır Japonyadan keten bezi, demir levha, çinko okstti, kibyevi mahsul-
Yazan : Hüsnü Sadık DURUKAL
0.95
1.30
10.40
111
58-
68.-
127.75
25.10
5.—
1Ç.25
23.25
128.— 25.10
5.-
16.—
23.50
D.Y. Tertip A/B.
• •
• »
• •
turistik böl-
istisman düşüncesiyle sanayiinin
Türk liram ......
Dolar ............
Stcrllng ........
Fransız Frangı...
Suriye Başbakanı. Suriyenin Suudi Arabistan nezdinde aktettıği dolar istikrazının Suriye cmtlaslyle neceğini ve ödeme için henüz tesbit edilmediğini açıklamıştır
Oukıınni linin M mideleri ı Tiftik (İnce standart) .....
Tiftik (Ana rnal) ..........
Yapak Trakya (Kırkım)....
İllim deriler:
Sığır salamura (yaşı lulosu Keçi tuzlu kuru kilosu ... Kuyun hava kurusu kilosu Mezbaha sığır vaş kilosu.
Mısır Kredi fonslvo 1003 I 172 —
1011 • 152.—
| 26/1/1950 Perşembe ]
Nebati Yağlar;
Zeytinyağı (Ekstra Elıstr/ı) Susam yağı (Rafine) (lenel Avçlç«*CI (Rafine »enckell»
• .i, „lt ,
m; Cf %60 .....
MUmefi. Senet.
Gümüş Gr.......
Plûtin M ......
Dünya Haberleri
En aşağı
0?85“ 4 28 1/2 10.20
1.08
Kuru »Mcyvıılnr:
Fındık (ktıbuldu sivri) ... Fındık (tç tombul) .........
Ceviz (kabuklu)
Covİ7 (İç natürel) .........
ı
100 100 100 100
100
100
100
100 J00
7,84.50
282 25
U.80
64.03
5.60
6-1.67
73.68.40
0.44.128
0.01.870
9.73.90
7.85
282.25
0.80
44.03 5.00
64.67 73.68.40 0.41.128 0.0i.876
9.73.90
lağlı lalHlııılnr:
Ayçiçeği tohumu ...........
KHentohurnu ...............
Kcndlrtohıımu .............
Susanı (Bandırma) .......
Yor fiRtığı kabuklu .......
T. C. Merkez Bankası Türldyo İş Bankası ......
Türk Ticaret Bankaaı Aralan Çimento ..........
Şark Değirmencilik ......
MIH! Reasürans ..........
Külçe Yerli Gr.
Külçe Dckurbu,
Cumhuriyet ...
Reşat ...........
Hamlt ........
Gulden ........
İngiliz .....
Fransız kok..,.
NapoKon III...
İsviçre ......
Neıv-York’tft : onsu : $ 35
Steritng Dolar ..........
Fr. Frangı... İsviçre Fr.... Bclç. Fr. ... Îhvcç Kr....... Florin .........
Liret ......... Drahmi ........
Encoudofl ...
ENİŞ ölçüde turizm faaliyet-turizm derecede faydalanan memleketlerin bu verimli ve başarılı neticeleri, propagandanın çeşitli usul ve vasıtalarına müracaat sureliyle elde ettiklerine şüphe cdîlmemilidr. Turistik bölge veya turistik yerlerin tabii güzelliklerine, tarihi ehemmiyeti ve mimarî kıymeti o-tan eski eserlere ve âbidelere veya turistik tesislere dair muhtelif dillerde birçok kitaplar ve broşürler yazılması, muhtelif renklerde lâtif ve cazip manzaraları gösteren resimli afişler veya prospektösler vücude getirilerek birçok memleketlere dağıtılması gibi sürekli çalışmalar, turistik memlekeler tarafından müracaat edilen propaganda usul ve vasıtalarından ancak bir kısmını teşkil eder. Bunlardan başka, gazete, mecmua, radyo, sinema, konferans ve vitrinlerde teşhir ve daha birçok yayın vasıtalarına başvurulması da iç ve dış turizm trafiğinin gelişmesini sağlayan çok tesirli propaganda usulleridir. Bu itibarla, bir memleketteki iç ve dış turistik hareketlerin artması o memleketin propagandaya vereceği kıymet ve ehemmiyetin derecesine bağlı olduğunu söylemekte mübalâğa ve hata yoktur.
Turistik bölgelere veya turistik yerlere dair yazılan eserler, turizm sanayiini kurmuş otan memleketlerin muhtelif teşekkülleri tarafından turizm metaına müşteri bulmak için propaganda maksadiyle neşredildiği gibi gezdikleri ve tetkik imkânını-bulduktan şehirler veya memleketler hakkında bizzat turistler tarafından da meydana getirilir. Bu husustaki yayınlar, gezme ve tetkik, sayfiye, spor veya tedavi gibi sebeplerle turistik seyahate çıkmak isteyenler ü-zerinde mühim tesirler yaratır.
Bununla beraber yapılan yayınlardan müşahede ve tetkike dayanan ve daha ziyade samimî duyguları ve hakiki durumu belirten ve turistler tarafından yazılmış olanların okuyucular üzerinde daha inandırıcı, daha müspet tesirler yaptığı da bir hakikattir. Bu sebeple, diğer bir yazımızda da işaret ettiğimiz gibi turistlerin iyi intibalarla ayrılmalarında memleket lehine tesirli propaganda bakımından herhalde çok fayda vardır.
Şu veya bu suretle kendisinde seyahat arzusu uyanmış otan bir kimsenin ilk yapacağı iş. gezmek istediği memleketlere yapmaya tasarladığı seyahat şartlan hakkında esaslı bir fikir edinmek ve müfredatlı bir seyahat programı tesbit edilmesini sağlamak üzere seyahat acenta-larından birine müracaat etmek olacaktır. Ellerindeki turistik dokümanlar ve kuvvetli meslekî bilgileri ve yabancı dillere vukuftan dolayısiyle acenta memurları bir çok hallerde seyahat istikametlerini değiştirmek, takip edilecek yol ve kullanılacak nakil vasıtalan gibi hususlarda ken-
Gfc/iNiç» oiçuue turız Icrıne sahne otan ve sanayıinden âzami
dilerine müracaatta bulunan müşterilerin kararlan üzerinde müessir o-lurlar. Bu bakımdan seyahat «contalarının propaganda hususunda oynadıkları rolün ehemmiyetini küçümsememek lâzımdır. Esasen, muhtelif memleketlerin turistik propaganda malzemesi umumiyet itibariyle seyahat acentaları vitrinlerinde teşhir e-dildiği ve müşterilere dağıtıldığı düşünülecek olursa propaganda hususunda bu acentalann oynadıkları lün ehemmiyet derecesi daha iyi taşılmış olur.
Turist celbi hususunda diğer tesirli propaganda da turistlerin
decekleri memleketlerdeki hayat şartlarının elverişli olması keyfiyetidir. Her ne kadar turistin para sar-fetmek için seyahate çıktığına şüphe yoksa da seyahatinin kendisine pahalıya mal olmamasını da ister. Bilhassa İkinci Cihan Harbinden sonra dünya iktisadi hayatının altüst olması turistleri daha ziyade hesaplı hareket etmeye şevkettiği göze çarpmaktadır. Turistlerin bu tarzda hareket etmelerinin başlıca delili de yaşama şarttan daha müsait otan memleketleri tercih etmeleridir.
Bazı memleketlerin turistik para ihdas ederek gelecek seyyahlara nispeten ucuz bir hayat teminine çalışmaları da turizm işlerinin gelişmesi için müracaat edilen tesirli propaganda vasıtaları arasında hayat u-cuzluğu unsuruna ne kadar ehemmiyet verildiğinin canlı bir misalini teşkil eder.
Diğer taraftan, son turistik hareketlerden neticeler elde edilmesi
geniş ölçüde propaganda yapan memleketler arasında turistleri ilk önce kendi memleketlerine çekmeyi hedef tutan bir rekabet mücadelesine gi-rişildiğini görüyoruz. Yapılan tetkiklere nazaran» bu mücadelenin turistlerin ilk uğradıkları memleketlerde daha fazla para sarfetmelerinden ileri geldiği anlaşılmaktadır.
Çok kıymetli ve zengin eski eserler ve âbidelerle dolu otan gelerimizin
memleketimizde turizm kurulması, fırsat düştükçe tekrarladığımız gibi zihniyet inkılâbı, imkân ve zaman meselesi olduğu malûm ise de şimdilik İstanbul, Bursa ve İzmir gibi turistik vasıfları haiz olan şehirlerimize seyyah celbetmek suretiyle memlekette turistik bir hareket yaratmak imkânı da yok değildir. Bu sebeple ilk iş olarak propaganda meselesine gereken ehemmiyeti vermek zorundayız. İktisndl menfaatlerimiz noktasından en ziyade gelir kaynağını teşkil eden dış turizm trafiğini inkişaf ettirmeye yarayan tedbirler cümlesinden olmak üzere bir taraftan gümrük, pasaport ve vize gibi engelleri kaldırmakla beraber diğer taraftan yabancı turistlerin memleketimize gelmelerini kolaylaştırmak için turistik bir para ihdas edilmesini de düşünmeliyiz.
Japonya ile Mısır arasında mübadele
ler, tabii ipek ithal edecek, bunlara karşılık Japonya Mısırdan pamuk getirtecektir.
Keza Japonya pamuk ihracına karşılık Mısırın Amerikan sinema makinelerinden ve malzemelerinden neler ithal edebileceği de tesbit edilmiştir.
Yollar yapılacak ve lüzumlu bütün tesisler vücude getirilecek, turistik oteller inşa edilecektir
New-York. 26 (YİRS) — İktisadî İşbirliği İdaresinin teşvikiyle New-York’ta 10 günden beri toplantı halinde bulunan Turizm Konferansına iştirak eden Türkiye Cumhuriyeti Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürü Ahmet Şükrü Esmer, bugün “Amerikanın Sesi” Radyosunda Türkiyeye hıt.ıp etmiştir.
Ahmet Şükrü Esmer, kendisine Türkiyeye hitap etmek fırsatını veren radyoya teşekkür ettikten sonra, ezcümle şunları söylemiştir:
“Bundan bir ay evvel Ankarada turizm meselesinde alınacak yeni tedbirleri müzakere eden toplantının neticelerini Nc\v-York konferansına bildirdim. Ancak burada şunu ifade edebilirim ki, bu tedbirler ve verdiğim izahat çok iyi karşılanmıştır. Amerikan makamları Amerikalıların, Marshall Plânından faydalanan memleketlere gitmelerini istemektedir. Bu, plândan faydalanan memleketleri A-merikaıun daha iyi tanımasına yarayacağı gibi bu memleketlerin Amerikan dolarlarından faydalanmalarını da mümkün kılacaktır.
“Bu toplantıya iştirakim esnasında çok dinledim ve çok şeyler öğrendim. Gördüm ki, Türkiye hakikaten dünya turizmi için ehemmiyetli bir unsurdur. Türkiyenin iklimi müsaittir, ta-

rilıi âbideleri dünyada eşine ender rastlanacak zenginliktedir ve turistlerin aradıkları spor ve balıkçılık imkânları memleketimizde mevcuttur.
“Bazı tesislerin yapılması elbette kİ, elzemdir. Turistik oteller inşa e-dilmeli ve yollar yapılmalıdır. Bunlar, ele alınmış bulunan tedbirler a-rasmdadır. Otel inşası için Meclise bir kanun tasarısı verilmek üzeredir. Bu şekilde, turizm Türkiyenin 3 üncü ö-nemli endüstrisi olabilecektir.,,
Amerlkadan her dönüşünde kendisine Amerikalıların Türkleri nasıl tanıdıklarına dair sualler tevcih edildiğini söyliyen Ahmet Şükrü Esmer, Amerikalıların Türkiyeye karşı alâkasının arttığım ve bilgilerinin genişlediğini müşahede ettiğini söylemiştir.
Amerikahtar, Tüıkiyeyi artık peçeli kadınlar, fesli erkekler ve kafesli evler ve haremler diyarı olarak tanımamaktadırlar. Bilâkis, Amerikalılar, Türkiyeyi diğer devletler gibi, siyasi ve İktisadî dertleri otan bir memleket olarak tanımağa başlamışlardır.
Ahmet Şükrü Esmer konuşmasına şu şekilde nihayet vermiştir:
“Amerika; Türkiyeyi meşaleleri küçülmüş bir dünyanın siyasi değeri, yüksek önemli bir unsuru olarak nımaktadır.
5 1» S IIIJLÜ»1* • 4lil -11 |I11“" T TT" ’ • ’

Suriye, Suudî Arabistandan
Denizyolları memur ve
Ankara 26 (Hususi muhabirimizden) — Büyük Millet Meclisinin yarınki gündeminin birinci maddesinde 1919 yılı pamuk mahsulü durumu ve Devlet dokuma fabrikalarınca satın alınan pamuk miktariyle iç ve dış pamuk satışlorındaki politikanın ne olduğu hakkında bir sözlü soru önergesi* bulunmaktadır.
Gündemin birinci defa görüşülecek işler bölümündeki ilk maddesini, tescil edilmeyen birleşmelerle bunlardan hâsıl otan çocukların tesciline ve gizli kalmış nüfus vakalarının cezasız olarak kaydına dair 4727 sayılı kanun hükmünün İki yıl ması hakkındaki teklif tedir.
Bölümün müteakip
Maaş Kanununa ek 4379 sayılı kanunun ikinci maddesinin değiştirilmesine ve bu kanuna geçici maddeler eklenmesine, Türkiye - İtalya a-rasında hava yolu ulaştırması devresinde Türkiye 55 milyon 300 bin hakkı mukabilinde
karşılığı Türk lirasının
daha uzatıl-teşkil etmek-
maddelerinde
ile le-do-
bu
1949 - 1950 hine tanınan larlık keşide miktar dolar
Merkez Bankasında ç; 5 ve '/( 95 i-simli hesaba yatırılması hakkında yapılan anlaşmaların tasdikına dair teklif ve tasarılar vardır. Gündemin son maddelerini Millî Korunma kanu nunıın bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkındaki 5020 sayılı kanuna ek olarak A. Çubuklu tarafından hazırlanan ve bazı şartlar altında mesken kiralarını serbest bırakan kanun teklifiyle Yollar Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri hakkındaki kanun tasarısı
teşkil etmektedir.
işçilerine yardım arttırılacak
Turizm işlerinde Katolik hacılara kolaylıklar gösterilecek
Dün Ankaradan şehrimize dönen Devlet Denizyolları ve Limanları İşletme Genel Müdürü Cemil Parman basın mensuplarına, muhtelif mevzular hakkında
şu beyanatı vermiştir:
tasarısı:
tasarımızın bazı tâdil-
Milletlerarası ticaretin serbestleştirilmesi için bir rapor
Londra 26 (AP) — Dün, Avrupa-nın devlet ve maliye adamları serbest ticaret ve mübadele esaslarını havı geniş bir plân takdim etmişlerdir.
Bu plân, Avrupa Konseyi İstişare Komitesine, gayri resmi bir teşekkül olan (ELEC) Avrupa serbest Ticaret Birliği tarafından sunulmuştur.
Bu plâna göre, bir avrupalılar-arası para fonu ve bir klering bürosu kurulması derpiş edilmektedir. Ayrıca, bir Maliye Bakanları komitesi kurutacak ve devletler arasında sıkı bir mail işbirliği yapılacaktır.
Frans&nın 1949 yılı dış ticaretinde Türkiyenin durumu
Paris 25 (A.A.) (Afp) — Fran-samn 1949 senesindeki dış ticareti hakkında yayınlanan istatistikler başlıca memleketlerle yapılan ithalât ve ihracat muamelelerinin 1000 frank olarak şu şekilde cereyan ettiğini bildirmektedir:
(Birinci ihracatı Birleşik
rakam ithalâtı, İkincisi göstermektedir). Amerika: 161.740.371, 15.691.314
Türkiye: 3.989.682 - 4.148,547 Yunanistan: 1.913.149 - 5.697.807 Polonya: 11.386.506 - 9.978.271 Portekiz: 3.271.522 - 5.471.418 İtalya: 17.663.421 - 15,714.494 Almanya: 68.354.620 - 39.237.056 İngiltere: 32.721.987 - 69.990.626 İngiltere İle Avusturya arasındaki tediye anlaşması İmzalandı Viyana 25 (A.A.) (Lps) — İngiltere - Avusturya tediye an taşması, dün Vlyanada imzalanmıştır. Bu anlaşma, Batı Avrupada-ki diğer memleketlerin mazhar oldukları kolaylıkları temin etmektedir.
Şam. (Hubtısi) — Suriye Milli kononıi Bakanının 6 milyon dolarlık bir istikraz akdi için uçakla Suudi Arabistana gideceği öğrenilmiştir.
Bu istikrazın, Suriyedeki son hükümet darbesinden evvel. Albay Hüsnü Zainı rejimi zamanında Suudi Arabistan tarafından vAdedildiği söylenmektedir.

Marsholl Plânı Türkiye temsilcisinin Türk pamuğu hakkındaki beyanatı
Resmi ilânların neşri için bir çıkarılacak
Ankara 26 (Hususî muhabirimizden) — Devlet daireleri ve Devlete bağlı veya katma bütçe ile idare o-lunan dairelerle Devlet ekonomi kurumlan tarafından alım ve satımlarda neşredilmesi 2490 sayılı Arttırma, Eksiltme ve İhale Kanunu hükümlerine göre mecburi olan ilânları basmak üzere resmî mahiyette bir gazele çıkarılacağı evvelce söylenmişti. Bugün öğrendiğimize göre böyle bir gazetenin neşri kararlaştırılmış bulunmaktadır. Bu gazete, 25 X 35 ebadında ve gündelik olarak Ankarada çıkarılacaktır. Hâlen Devlet dairelerinin senede ne miktar ve ne ölçüde ilân ihtiyacı olduğu tetkik e-dilmektedir Bu tetkik sona erince, gazetenin neşrine başlanacaktır. Gazetenin intişara başlamasını müteakip hususi gazetelere resmi ilân veril mlyecektir.
*



L
1950 bütçe 1950 bütçe lerle bütçe encümeninin tasvibinden geçtiğini biliyorsunuz.
Tâdiller, memur ve hizmetlilere yapılacak sosyal yardımlara ait bazı maddelere tahsisat ilâvesini ve bir de harp malûllerine şehir hattı vapurlarında muayyen hadler ve esaslar dairesinde meccani seyahat hakkı tanınmasını tazammun etmektedir.
Bütçemiz, evvelce de söylediğim gibi, yıllık idare ve işletme masraf-laıiyle yıllık gelirlere taallûk eden hudutları içinde açığı değil, gelir fazlası otan bir bütçedir. Ancak bu gelir fazlası, işletmenin sermaye ve iş vüsatine göre kifayetli değildir. Bunun normale yaklaştırılması için evvelâ denizyolları camiasının büyük küçük mensupları olarak bizler; hizmet ve İstihsal kudretlerimizi arttırmak. masrafları azaltmak hususunda daha dikkatli ve hassas olmağa mecburuz. ikinci olarak akarj’akıt vergilerinin hafifletilmesi, gelirlerimizden alman bazı hisselerin kaldırılması gibi tedbirlerin de devletçe alınması lâzım gelmektedir.
Sosyal İşler:
Memur ve İşçilerimizin sosyal meseleleriyle sürekli olarak meşgul olduğumuzu biliyorsunuz. Bu vadide vardığımız iki neticeyi son hafta içinde Ulaştırma Bakanlığına arzettik.
Bunlardan birisi müseccel olmıyan memur ve hizmetlilerin hastalık hallerindeki mezuniyetlerinde diğer memurlara benzer şekilde ücret almalarını sağlıyacak nizamname tâdilâtı-dır. İkincisi de, türlü iş yerlerinde bi-ribirinden farklı ve umumiyetle kifayetsiz bulunan İşçilere ait sağlık yardımlarını tanzim eden ve tatminkâr hale getirecek olan boneterlik tasarısıdır.
Bu iki mevzu üzerinde yakında müsbet karar ve teşebbüsler alınacağını Bakanlığımız vâdetmlştir.
Turizm işleri
Aralık ayı İçinde Ankarada yaptığımız turizmi teşvike matuf tedbirler toplantısının mukarreratını tesbit e-den protokolün bir maddesi, bazı fotoğraflı belgeler ile katollk hacıları kartlarının pasaport yerine kabul o-lunmasını temenni etmekte idi. Dışişleri Bakanlığımızın teşebbüsü ile bu temenni Bakanlar Kurulunun tasvibine iktiran etmiştir. Kararın bugünlerde resmi gazete ile yayınlanacağını tahmin ediyorum.
Devlet Demiryolları İle işbirliği
Yabancı hatlara sefer yapan gemilerimizin tarifelerinde turist gruplarına hususi tenzilât yapıldığı malûmunuzdur. îç şehirlerimizden İstanbul veya tamire gelip vapurlarımıza binecek turist vatandaş grupları için Devlet Denizyolları İdaresi de aynı suretle tenzilât yapmak vâdinde bulunmuştur. Bu yapıldığı takdirde halkımızın dış seferlerimizden daha kolaylıkla ve şüphesiz daha geniş ölçüde faydalanması mümkün olacaktır.

Ticaret ve Sanayi Odaları Kanunu
Amerikan otelciliğini tetkik
Ankara 26 (A.A.) — Marshall
Plânı Türkiye temsilcisi Mr. Russell Dorr, 1949 yılında Marshall Plânı çerçevesi içinde verilen mallardan en. çok pamuğa alâka gösterildiğini kaydederek, dünya piyasalarının Türk pamuğunu beklediğim söylemiştir.
Bu hafta İçinde bir ay kalmak ü-zere Amcrikaya gidecek olan Mr. Dorr, 1949 İstatistiklerine göre» Marshall Plânından pamuk için 575.000.000 dolar sarf edildiğini söylemiştir. 1949 yılına ait diğer rakamlar şunlardır:
Marshall Plânından sarf edilen paranın yekûnu 3.977.600.000 dolardır. Bunun 1.861.900.000 dolarını maden tesisleri ve teçhizatı ile ziraat mnki-nalan, 1.823.100.000 dolarını gıda ve tarım maddeleri, kalanını da deniz nakliyatı ve teknik yardım teşkil etmektedir.
Fasulye, ak ve kum darı ihracı
İzmir 26 ı Hususi muhabirimizden) — Bazı İhracatçılar, ellerindeki stoklan tüketemenıea üzüntüsü içinde mütemadi şekilde harice teklif yap-m rıhtadırlar.
Ticaret Bakanlığı Yunanbtann 4000 ton fasulye satın almak niyetinde olduklarım, Atına Ticaret Ataşemizin telgrafına atlen bildirmiştir
Diğer taraftan, eldeki kaplıca ve kum danların ihracı için henüz Bakanlığın kararı çıkmamıştır. Burada belirtildiğine gör( kum ûan. kaplıca, bağata ve lig gibi maddelerin Hıracı için Bakanlık, ihraç müsaadesi vermekte gecikirse, hu maddelerin stoklarına İki ay sonra kaybolmuş nazariyle bakmak lâzımdır.
Ankara 26 (Hususi muhabirimizden) — Büyük Millet Meclisi Komisyonu, bugün “Ticaret ve Sanayi O-dalan, Ticaret Borsaları ve Birliği,, kanun tasarısının tetkik ve müzakeresine başlamıştır.
Bugünkü çalışmalarında komisyon, ticaret odalarının tarih, kuruluş, görev, yetki, aidat, bütçe ve teşkilâta ait maddelerini ve Sanayi Odalarının buna muvazi hükümlerini kabul etmiştir.
Komisyon, memleketimizle ikamet ve adli salâhiyet sözleşmeleri akdetmiş bulunan yabancı devletler tebaalarının, gerek kendi aralarında ve gerek Türk vatandaşlarıyle müştereken ticaret ve sanayi odaları kurabilmelerine müsaade eden maddeleri de tasvip ettikten sonra ticaret borsalar! hakkındaki maddelerin müzakeresine geçmiştir. *Bu hafta içinde tasarı müzakeresinin tamamlanacağı
Turizm Kurumu, otelcilerimizi .Amerika seyahatine teşvik ediyor
Avrupa otelcileri, Amerikan o-telcilıği hakkında tetkikler yapmak üzere, Amerikaya heyetler göndermektedirler Avrupadan gidecek otan heyetler şubatın on beşine kadar Amerikada bulunmuş olacaktır. Heyetlerin seyahat masrafları kendilerine «it bulunmaktadır Fakat Anıe-rikadaki ikamet masrafları İse teknik yardım fonundan ödenecektit,
Türkiye Turizm Kurumu Ankara, İstanbul. İzmir otelcilerinin de bu fırsatı kaçırmanıalarını, Amerikan otelciliği hakkında tetkikler yapmalarını belli başlı otel sahiplerine ve şirketlerine bildirmiştir.

tahmin edilmektedir.
Tarım Bakanlığı bütçe müzakereleri
Tüccar Derneği kongresi bugün toplanıyor
Ankara 26 (Hususi muhabirimizden) — Bugün Bütçe Komisyonunda Tarım Bakanlığı bütçesinin müzakeresine devam olunmuştur.
Bazı milletvekillerinin sorularına bütçe raportörü cevap vermiş, bu a-rada Bakanlık bütçesinin kifayetsizliğinden. fakat buna rağmen zirai istihsal mevzuunda umumi bir zihniyet değişikliğinin mevcudiyetini belirtmiştir. Raportörden sonra Tanın Bakanı çeşitli sahalardaki faaliyetler hakkında geniş izahlarda bu-bunmııştur. Yarın bütçenin fasıl ve maddelerine geçilecektir.
Tüccar Derneğinin yıllık kongresi, bugün Liman Lokantasında toplanacaktır. Dün de yazdığımız gibi kongrede, 1950 senesinde toplanacak olan Türkiye İktisat Kongresinin günü tesbit edilecektir.
Sebze ve Meyva Kooperatifleri
Toprak Mahsulleri Ofisi, Sebze ve Meyva Kooperatiflerini takviye etmek için, bu koporatifin satış yerleriyle. piyasa fiatınden ucuz pirinç, fasulye gibi yiyecek maddeleri verecektir?
KAMBİYO
ESHAM VE TAHVİLÂT
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İstanbul Borsası
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Bugün
Ticaret Boreasında fındık fiatleri tekrar ilerleme kaydetmiş, kırk ton şubat yüklemesi için, yirmi ton da hazır mallardan satış olmuştur.
Yağlı tohumlar ve nebati yağ gruplarında kayda değer bir şey yoktur. Diğer maddelerden beyaz mısır üzerine otuz ton kadar, Trakya malı kıışyeml için de on iki ton muamele olmuştur.
Esham ve Tahvilât Borsasında Devlet tahvillerine karşı İstekler gene artmıştır. Altın piyasası kararsızlık içindedir.
İzmir :
Çekirdeksiz kuru üzüm piyasasındaki gevşeklik devam etmektedir. Havaların soğuk gitmesi üzerine iç pazarlar fazla miktarda incir çekmeye başlamıştır.
Hariçten talepler gelmekte olduğundan, piyasa sağlamlığını ve istikrarını muhafaza etmektedir. Pamuk üzerine borsada oldukça hararetli muameleler cereyan etmektedir. Çukurova ve Halayın rekabeti karşısında pamukyağı piyasası gerilemiştir. Pamuk çekirdeğinde, istekli durum devam etmektedir.
Bugün
Lira
6.16
6.23
12 20
41.75 •10.70 40.85 54.30 45.40 42,50 41.70
Eski kur
Lira
6.15
6.22
12 .10
44 70
40.70
40.00
54 50
45.50
42.60
41.80
Gümüş, Plâtin________
En yukarı
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
İkramlveli tahville» Kapanış (•)
%5 1933 Ergtııu 22.50 23.—
1938 İkramiyen 21.— 21.—
Milli Müdafaa 1 ...... 20.75 22.-
%5 W41 Demiryolu IV ... 102.50 102.25
To5 1043 Demiryolu V 97.00 98.00
%4 1/2 1949 ikramlveli ... 97.35 98.—
Diğerleri
1041 Demiryolu V1 07.- 07.-
Kalkınma l 9«.20 07 7A
%6 191 h ıı. 98.00 I • 1 D 97.90
%6 ııı. 97.85 97.90
vw %6 1048 latikr&zı 1 97.85 08.—
1048 (1 97 85 08.—
%7 1934 Slvas-Erzurum 1. 21.20 22.—
%7 1034 “ .. tl-VH. 20.10 20.75
%7 1911 Demiryolu ı 20 00 40.00
%7 3911 • e İle eeeeee 22.35 21.60
%7 1043 tlL 21 20 21 20
%7 Milli Müdafaa 1 20 50 21.20
%7 W •• eteete Ü1.G5 21 65
V9 „ III 21 00 22-
%7 01 • • ♦ 20.75 20.90
Anadolu
• •
41
ıı
H ıı Ihi hat ı
Huğdav Yumuşak ...........
Buğday (tüccarın) ......... Arpı» Biralık ......
Arpa Yemlik (dökme) ......
Mısır ıBeyaz) çuvalı .....
Fasulya Tombul (çuvallı) Fasulyo Çalı sert (dökme) K ışycml
Mercimek Kırmızı İç çuval Mercimek yeşil (Çorum» ... NnhUl nnlllrel
Bugün Eekl Kupmuş
31.35
29.20 30.—
21.—
20.— 20.—
• 35 —
36.—
37.50
— 36.—
56.— 55 — 22.—
36.— 35.—
44.20 15 —
45.—
• 86.—
75.— 75.—
63.—
150.— 148.—
45.—
150.—
835.— 340 —
270.— 270.—
230.— 200.—
110.—
216.—
— 175.—
113.— 113.—
235.— 230.—
220.—
»w 160.—
1 160.—
Uzum ^vUiröekMiz Mu.9 İncir A sorlsl
serisi Akala Akala yeril
No. 8... No. 108
I........
«I .......
M B
Pamuk Pamuk
Pamuk
Pamukyağı (rafino) Pamuk çoklrdeğ!
• • e
M.— sı-ıa.— 234.— 222.— 203.— 150.—
16.50
Son kapanış
54.—
M.—
43.—
234.—
222.—
203.-
155.—
16.50
Adana Ticaret Borsası
--T---
Pamuk
Pamuk
Pamuk
Pamuk
Pamuk
Akala Aluı lıı A ha Ih Yeril I
yerli II

11. III.
162 — 135/150
Dün
Eski kur
190.— 165.— 150.—
İH.— İli.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak .............
Buğday oert ••••••••••♦«ete
33.10
84.—
32.-
Kıığday (Buşcll = Sent) .......
Sert Kış mahnulü No. 2 .....
Kırmızı ., No. ? .....
Pamuk ^Ihldlhıg (L,löresi=:Sent) staüft ........................
Mayı» ......................
Temmu» .................
Ekim .......................
rınik (UıbroalsSent) ..........
Taksan No. 1..................
Fındık (Llbro^i —Sent) .....
Kabuklu Yeril İri ..........
.. orta .........
Levanı tç ithal malı .......
Ekstra İri İç malı ...........
Kuru llzdn» (Librcal=:Scnt) ...
Thompson çekirdeksiz seçme Keten tahıımu (Buşell=Dolar) ...
Mlnnoapoll* ................
Kalay (Llbresi=Scnt) .......
Lovha-tcneke (100 libre dolar)
259.5
233.—
262.-235.-
3V.U3
30.90
30.53
28.62
40.75
30.60
30.08
28.46
60.—
23.-22.5
37.—
39-40
Ll.5-12
3.90-3.98
77.75-78
7.50
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Stcrlln) ...
Bonıb.'» ■...................
Kalküta .....................
Yer fıstıg» Hindistan ...........
Bradford Piyasası
— -
Tiftik îyl mal (Llbrosl=Peni)
Tün
19
Sıra malı Anadolu Trakya
••
••
ıı
• •
• •
• •
58-60
Z3.— 22.5 37.-39-40
U.5-12
3.90-3.9V
77.75-78
7.50
(»•—
62.—
63.—
34.—
30.—
18.50

İskenderiye Borsası
Pnnııık (Kantan=Taltarı) ....
Ashmounl Kısa eyaflı F/G... Knrnulc Uzun elyaflı F/G...
(•) Gunundo Borsada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değertavL
85.00
63.-
62.—
61.5
34.—
30.—
19.50

87.70
100.25
e*. • *

t
Bnj'fa 4
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları

YEN t İSTANBUL 27 Orak IWO
Amerikan politikasının kulisleri neler cereyan etmektedir?
Amerikanın umumî ve dış politikasında vukuu rivayet edilen sansasyonel değişiklikler hakkındaki bütün tezatlı ve karışık haberler, Birleşik Amerikanın seçim yıllarına mahsus iç politika kampanyalarına bağlanmak suretiyle basite irca edilebilir.
Washington, (Hususi muhabirimiz Heinz Lippmann bildiriyor)
Yeni kanun karşısında fikir mahsulleri
Şimdiki kanun nazarında asıl telif eser yalnız kitap, rîsale ve tefrikadır, müellif de münhasıran bunları yazandır
teskin et-cereyan e-mahiyetle* mahiyetle-
Washington (Hususî muhabirimiz Heinz Lippmann bildiriyor) Birçok Avrupa memleketlerinin gazete ve radyoları, son zamanlarda, Birleşik Amerikanın iç politikası ve bil-
hassa sivil ve asker idareciler arasındaki şiddetli münakaşalar ve entrikalar hakkında heyecanlı haberler neşretmektedirler. Bu haberler büyük telâş uyandırmış ve hattâ İngiltere Başbakanı Attlee, hafta tatilini bile yarıda bırakarak Londraya dönmüştür. Halbuki U’aahington, Avru-pada uyanan bu telâş, evvelâ bıyık altından gülmüş ve »onra da memnun olmuştur. Amerikanın umumî ve bilhassa dış politikasında hâsıl o-labilecek değişikliklerden şahsen müteessir olacaklarını zannederek endişelenen Avrupa halkını mek için, Washingtonda den ayıklıyarak, hakiki den ayaklanarak, hakikî
riyle göstermeye çalışacağız.
ilk tehlike işareti, 20 aralık 1949 tarihinde, Amerikan Dışişleri Bakanlığının siyasî ve ilmi bakımdan en kültürlü memurlarından biri ve Rusya ile Almanya politikasının başlıca mesullerinden olan George F. Ken-nan’ın istifası üzerine verilmeye başlandı. Son iki yıldan beri, Amerika-yı Birleşmiş Milletlerde temsil eden, New-York Colombia Üniversitesinin, milletlerarası şöhreti haiz Devletler Hukuku Profesörü Philipp C. Jes-aup'un da Keıınan’la birlikte istifa ettiği rivayet ediliyordu.
Halbuki her İki haberin de yanlış olduğu meydana çıktı. Kennan 1950 temmuzunda, Amerika Dışişleri Bakanlığı emriyle Cenubî Amerika ve Afrikayı dolaşacak ve gaybubeti sırasında da kendisine, muavini Paul Nitre vekâlet edecektir. Yani hiçbir personel tebeddülü mevzuu bahis değildir.
Bu haberleri, Truman, Dean Ache-son ve Savunma Bakanı Johnson Burasında politik ihtiraflar çıktığı hak-kındaki rivayetler takip etti. Hâdi-sat bunları da tekzip etti. Şimdi de, haftada iki defa, yüzden ziyade A-merikan gazetesine siyasi yazılar yazan iki Amerikan gazetecisi, Jo-seph ve Stewart Alsop kardeşler, Truman cephesine karşı şiddetli bir taarruza geçmişlerdir. Bunların bu yazıları, Cumhuriyetçi temayüllü ve meşhur “New-York Herald Tribüne,, gazetesinin Avrupa nüshalarında intişar ettiği için, Amerikan gazetecilik usullerinden tamamen bihaber olan bir çok Avrupa gazete ve radyoları, bu yazılan “New-York Herald Tribüne.,nun ve hattâ Cumhuriyetçi Partinin resmi temayülü sanarak bu suretle neşretmişJerdir. Hakikatte ise Alsop kardeşler gibi muhtelif temayüllü bir çok gazeteye yazan tanınmış gazeteciler, daima kendi kanaatlerini ifade ederler; bu kanaatleri alelekser, redaksiyonların görüşlerine aykırı olduğu halde. A-
merikan gazetecilik ananeleri, bu çeşit yazıların sansür edilmesine yahut neşredllmemcRİne katiyen müsaade etmez. Esaslı hakikatlerden ziyade spektülâtif tahminlere dayanan ve bir çok kuvvetli şahsiyetlerin Amerikan hükümet radyolarından ayrılarak yerlerine düşük seviyede ve hattâ kabiliyetsiz kimselerin getirildiğini iddia eden Alsop biraderler, Truman idaresine şiddetle muhalif bulunmakta ve Cumhurbaşkanının sosyal politikasına, dahili cepheden hücuma geçmek için fırsattan istifade etmek istemişlerdir. Bundan başka Alsop biraderler, askeri bakımdan ne kadar kifayetli İse, siyasî sahada o derece mürteci ve dar görüşlü olan ve Cumhuriyetçi Partinin gelecek seçimde Cumhurbaşkanı namzedi sayılan General McArthur’u daima desteklemektedirler. Son taarruzları da zaten ehemmiyetli kılan budur. Birleşmiş Devletler ordusunda muvazzaf hizmet gördüğü için resmen siyasî kanaat izhar etmekten meınnu bulunan ve hükümet tarafından da, son dört yıldan beri Japonyada tutulmakta olan McArthur ise, son zamanlarda çok büyük faaliyet göstermeye başlamıştır. General, son günlerde Tokyoda, Senatonun Dışişleri Komisyonunda âza olmak itibariyle, Dışişleri Bakanlığının politikasına tesir edebilecek durumda bulunan, Cumhuriyetçi Parti liderlerinden Kaliforniya senatörü
New-Jersey senatörü Smith’i, Ordu Bakanlığı Yardımcısı hees ve Genelkurmay ikinci Başkanı Tuğgeneral Gruenther ve bir sürü mühim mebus ve nüfuzlu gazetecileri kabul etmiştir. McArthur. bunlara mülâkat veya yazılı beyanat vermemek kiyasetini göstermesi ve bütün bu McArthur taraftarlarının hükümet görüşüne tamamen muhalif, yeni bir Amerikan politikasının müdafii olarak Amerikaya dönmeleri, bu politikanın esas menbaını meydana vurmakla beraber, McArthur hakkında idari muameleye tevessül etmeye kâfi değildir.
McArthur’un politikası, nedir? Bunu anlıyabilmek için, çok defa iç politikaya matuf, dış politika beyanatında bulunduğunu hatırda tutmak lâzımdır. Nasıl ki Truman. vaktile, Rusların atom bombasına sahip olduklarını -sırf Amerikan parlâmentosunda, Mars ha 11 Plânı ve Atlantik Paktına karşı yürütülen muhalefeti kırmak için- Jlân etmişti. Çan-Kay-Şek’e askerî yardımda bulunmak Mao-Tsc-Tung'a karşı sertleşmek hususunda Amerikan dış politikasında değişikliğe delâlet eden haberleri tahlil ederken, 1950 de Amerikada
Knowland ve
Tracy Voor-
imiMlltlltlMIIIMIIIIIIIMlIllllliNMla
İsmi çok geçen adam :
Mao-Tse-Tung
Çin Komünist Liderinin sade siyasî değil, şairlik tarafları da vardır
Yaaan: Emile Guikovatv
MAO-Tse-Tung’un Çindeki faaliyeti dünyanın dikkatini üzerinde toplamışsa da şahsı hakkında pek az şey bilinmektedir. 450 milyon insana hükmeden bu diktatör nasıl bir insandır?
Mao-Tse-Tung’un sadece Yenan eyaletine hâkim olduğu günlerde, Robert Poyne isimli bir lngill2 mütefekkiri kendisiyle görüşmeye muvaffak olmuştu. Payne, Mao’yu şöyle tarif ediyor: “Kalın omuzları siyah ve düz saçları, iri gözleri, ince du-daklarlyle genç bir talebeye benziyor... Uzun müddet çölde yaşamış insanlarda görülen sakın bir hali var. Yaşı 53 olmasına rağmen 20 den fazla göstermiyordu.
Mao'nun soğukkanlılığı devamlı değildir. Kendisi uzun nutuklar vermeyi severse de başkalarının ayni şeyi yapmasına çok sıkılır. Ve İçte bu gibi hallerde kısa şiirler yazar.
“Dağlar danseden gümüş yılanlardır.
“Tepeler ovalarda parlayan filler. “Sema İle boy ölçüşmek istiyorum, “imparator Şlh-Huang ile İmparator Vu-Ti ancak okumak yazmak bilirlerdi.
“imparator Tay-Çung ve imparator Tay-Çu hasBas değillerdi.
“Cengiz Han okunu karşı kullanırdı.
“Bütün bunlar maziye gün kalbi olan insanlar

Mao-Tse-Tung 1893 nan eyaletinin küçük Şao-Şan'da dünyaya
nun babası evvelâ fakir bir çiftçi iken, sonra hububat üzerine ticaret yaparak zengin oluyor ve oğlunu mektebe gönderiyor. On yaşına geldiği vakit, Mao, hocasının attığı dayaklara dayanamıyarak kaçmaya karar veriyor» Uç gün dağ bayır dolamıyor. fakat neticede ailesi efradı tarafından bulunuyor. Fakat Mao, istediğini elde ediyor ve hocası ona
kartallara
aittir. Bu-vardır.,,
senesinde Hu-bir köyü olan geliyor. Mao’-
dayak almaktan vazgeçiyor.
“Grev silâhını, Mao babasına karşı da kullanmıştır, Bu hikâyeyi Mao'-nun ağzından dinliydim:
“Bir gün babam, komşuları bize dâvet etmişti. Onların önünde beni azarlamaya başlayınca son derece üzüldüm. Hiddetle evi lerkettiğim vakit annem arkamdan koştu ve beni takip etmeye başladı. Babam da peşimden gelerek beni tehdit ediyor ve geri dönmemi emrediyordu. Ben evimizin yakınındaki gölün kenarına gittim ve yaklaşırlarsa kendimi göle atacağımı söyledim.
Bu vaziyette sivil harbe nihayet vermek üzere bir takım teklifler ve mukabil teklifler yapıldı. Babam, kendisinden özür dilememde ve boyun eğdiğimi göstermek Üzere Çin usulü “K’ou-t’ou,. yapmamda ısrar ediyordu. Ben de, sonunda beni dövmemesi şartiyle, yere diz çöküp “K’ou-t'ou„ yapmayı kabul ettim. Böylece harp sona erdi.,,
İşte Mao-Tse-Tung, aile kavgalarına dair anlattığı hikâyelere dalma bu gibi lâtifeler katmaktadır. O, ayni zamanda siyaset lisanında konuşmak Itıyadmdadır. ve hâdiselere, mutlaka hakiki ni vermeye gayret etmez.
Turıg, mukabilinde bazı şeyler elde etmek şartiyle, her zaman “Köu-t'ou„ yapmayı kabul etmiştir. Kendi düşmanı olan Başkumandan Çan-Kay-Şek’e de karşılıklı imtiyazlara dayanan bir sulha varmak için bir çok defalar uzlaşma teklif etmiştir.

Mao, can düşmanı Çan-Kay-Şek’l mağlûp etti. Şimdi Tibet’i, daha doğrusu sulh İçinde bir Çin kurmayı düşünüyor. İlk defa olarak memleketini terkedlp Moskovaya gitti. Acaba Stallndûn ne elde edebilecek? İngiltere tarafından tanınmasına rağmen, Batı Devletlerinden uzak durmak mı lstıyecek?
da böyle “mahallî., değerlerl-Mao-Tse-
seçim yapılacağını, her İki partinin ü-zerinde birleşmiş oldukları dış politikanın birkaç aydan beri terkedilmiş olduğunu ve şimdll^ Cumhuriyetçilerin, Amerikan umumi efkâ-
rını. her ne pahasına olursa olsun
Truman’ın demokrat hükümetine karşı çevirmeye çalıştıklarını da daima hatırda tutmak lâzımdır. Cumhuriyetçiler, Forınoza’nın da Çin gibi Mao-Tse-Tung kıtaları tarafından işgal edilmesiyle Japonyanın, Filipln-lerin ve hattâ Amerika garp sahilinin bile tehlikeye gireceği hakkında heyecanlı haberler çıkarmak suretiyle. Truıııan hükümetinin Forınoza-ya askeri yardımda bulunmaya icbar etmek İstiyorlar. Yani, tam Çan-ICay-Şck partiyi kayıp ve İngiltere Mao-Tse-Tung rejimini kabul etmeyi taahhüt ettiği bir sırada, Cumhuriyetçiler, Truman’ı, Çan-Kay-Şek’e yardım ederek, Mao-Tse-Tung’u kızdırmak suretiyle, 430 milyon Çinli müşteriden feragat etmeye zorluyorlar. Halbuki, Amerikan dış politikasının ekseriya, politik olmaktan ziyade, iktisadi esaslara dayandığı malûmdur. Amerikanın lngiltereden 1-talyaya kadar bütün dostlan, Birleşik Devletlere namütenahi pahalıya mal olmaktadır. Halbuki Amerikan mamullerine muhtaç ve mukabilinde dolar ödemeye mecbur 430 milyon Çinliyi, komünist olsunlar olmasınlar, hiç bir Amerikan hükümeti ilelebet İhmal edemez.
Bu karışık mesele, aldığımız haberlere göre, gayet tabii ve mantıki bir şekilde halledilecektir. Amerika Japonlardan zaptedilmek suretiyle ele geçirilen ve bu memleketle henüz sulh aktedilmediğine göre kime ait olduğu şimdilik bilinmiyen For-moza’yı hukukî durumu tebellür e-dinciye kadar, Birleşmiş Milletler a-dtna işgal edecek ve ayni zamanda Mao-Tse-Tung’un Çindeki hükümetini tanıyacaktır, lngilizler, evvelâ Çinde yatan 900 milyon dolarlık sermayelerini kurtarmak ve sonra da Honkong'u kaybetmemek için, tabii daha acele davranmak mecburiyetinde idiler. Amerikanın Çindeki sermayesi her ne kadar 100 milyon dolardan ibaret ise de, onlar da muazzam Çin pazarını elden kaçırmak istemiyorlar.
Görülüyor ki. Amerikanın umumî ve dış politikasında vukuu rivayet edilen sansasyonel değişiklikler hak-kmdaki bütün tezatlı ve karışık haberler, Birleşik Ameriaknın yıllarına mahsus iç politika
panyalanna bağlanmak suretiyle site irca edilebilir. Unutmamak zımdır ki. Amerikalılar, sonunda kendilerinin haklı olduğunu çok fa gösterebilmişlerdir.
seçim kam-ba-lâ-hep de-
GELİR Vergisi Kanununun “telif,, bahsiyle alâkalı maddeleri İbretle tetklka muhtaçtır... Hattâ ısrarla teşrih edilmeye deî Mamafih evvelâ bu kanunun nasılsa yaptığı bir iyiliği belirtmek haklı olur: Danıştaydan alınmış çeşitli kararlara göre müellif “İlmî bir fikir veya mütalâayı serbest surette ve zati kar i hali İyi e ortaya koyan kimse” sayılmakta, yani mütercimler, müellif addedilmemekto iken son kanun, babalarımız zamanında yapılmış (Telif Hakkı) Kanunundaki “Telif hakkı, her nevi mahsulâtı fikriye ve kalemiye üzerinde sahip, lerlne taiıifimada temlik hakkı" maddesine dayanarak mütercimleri de müellifler arasına katmıştır.
Fakat yeni kanunun tek iyi tarafı bundan ibaret kalıyor. Da-ha garibi lstinad ettiği o mükemmel maddedeki “her nevi mahsulâtı fikriye ve kalemiye,, yi —vergiden 5000 liraya kadar istisna meselesine gelince— hiçe sayarak kendince bir takım şeyler düşünüyor, düşününce de tenakuz, te-zad ve hatalara düşüyor.
Şimdiki kanun nazarında asıl telif eser yalnız kitap, risale ve tefrikadır; müellif de münhasıran bunları yazandır. Binaenaleyh Gelir Vergisi Kanununun fikrince Falih Rıfkı (Eski saat) fıkralarında müellif değildir, fikir mahsulü vermemiştir. Yine meselâ (Erenlerin bağından — Okun ucundan) yazıları itibariyle Ya-kub Kadri müellif olamaz. Gazetelerde sürekli çıkmayan herhangi (hâtırat) a müellif eseri diyemeyiz. Öyle yazılan Gelir Vergisi Kanunu “fikir ve kalem mahsulü,, çerçevesine almakta tereddüt ediyor. Ha gazetedeki zabıta haberleri, ha bunlar!
Halbuki faraza benim yirmi şu kadar ciltten mürekkep külliyatım. arasında yansından fazlası fıkra, makale ve hikâyelerimin toplanmasiyle vücude gelmiş kitaplardır. Dünyanın her yerinde müellifler hikâye, makale ve fik-e ra da yazarlar; bunları bir kitaba sokar, neşrederler. Örf, âdet, teamül budur. Eğer bir vergi istisnası yapılacaksa hikâye, makale ve romam birbirinden ayırmak akla gelmemelidir, araya fâsıla girmediği için romanın makale, hikâye, fıkra ve seyahat notlarına üstün farzolunmasmı akla kabul ettirmek pek zor.
Düşününüz ki demin isimlerini saydığım muharrirler, isimleri geçen eserlerini yazdıkları ve neşrettikleri sırada, fikir mahsullerine mahsus vergi istisnasından yahut âtıfetmden istifadeye lâyık görülmeyen insanlardır. Fakat makaleyi bırakıp da romana sa-
Yazan: Refik Halid KARAY
nldılar mı kitap ve fikir sahibi oluyorlar, payeleri yükseliyor. Onlara kanun âdeta: “hah şöyle, diyor, müellif olmağa başladın. Eser budur. Seni 5000 liraya kadar vergiden muaf tutacağım; mükâfatlandıracağım,,
Teşekkür ederiz. Fakat acaba hikâye, makale ve fıkra yazmak fikri bir ış, hem de fikri işlerin en gücü değil midir? Umumi efkâr makale ve fıkralardan İstifade etmez, hiç bir şey öğrenmez mi? Aradan otuz «cne geçtiği halde hâlâ tesiri altında kaldığımız, unutamadığımız, fikir ve sanat eseri saydığımız hikâye, makale ve fıkralar yok mudur? Öylelerini biliyoruz ki tarihe mal olmak gibi bir mazhariyete bile erişmişlerdir. (Efendiler, nereye?) unutuldu mu? (Tiryaki sözleri) unutulur mu? (Şehir mektupları) unutulacak mı?
♦ • •
Yeni kanun için bunlar vergi istisnasına değmez eserlerdir. Lâkin faraza (Baldızımı nasıl kandırdım?) isimli bir romanın pespaye muharriri kanunun himaye ettiği bir fikir adamı, gerçek müellif, tam mânasiyle fikir mahsulü vermiş bir şahsiyettir!
Aynı kanun, müelliflerin yalnız tefrika, kitap ve risale halindeki eserlerini vergiden muaf tutmasına ve blrbir arkasına, yani seri halinde neşredilmedikçe hiçbir eseri fikre hizmet saymamasına göre Ahmet Haşım’ln lâtif (Frank furt Seyahatnamesi) gibi, Falih Rıfkı’nuı nefis seyahat yazılan vergiye tâbidir; günlük ve geçici yazılardır; ırgatlıktır.
Kanundaki tenakuz ve tezadları göstermek için başka ne diyeyim? yeter.
Yine o kanun röportajları da küçümsüyor. Röportaj ve seyahat notlarının şiddetle ehemmiyet aldığı bir asırda böyle bir düşünüş ne kadar yanlış... Röportajlar bir devri yaşatan, devirlerin manzara ve karakterini belirten, tarihe destek olan yazılardır. Yurdumuzun kırk yıl önce tablolarım hâlâ — velevki edlb kalemiyle yazılmasın — bir gazetecinin (A-nadoluda Tanın) röportajında buluyoruz. Evliya Çelebi sağ olsaydı ve yolculuk notlarım fâsılalarla gazetelerde yayımlasaydı bu kanun nazarında vergi istisnasına lâyık bir fikir başağı sayılamıya-caktı! Tahsil şubeleri ona da “yatır şu yüzde 25 leriî,, dıye-ceti.
Başka ne diyeyim?
• • •
İlâveten şunu diyebilirim: Bütün bu aksaklıklar, noksan görüşler, yanlış tefsirler bize teşriî ikinci bir müesseseye fevkalâde lüzumumuz olduğunu ispat ediyor.
Musiki âleminde
WOLFGANG AMADEUS MOZART^
■>
Do ğ u mu nun y ddömı mü m ünoMbc t i ylc
İler yerde şeref ve ikbal ile karşılanan, kırallardanı prenslerden iltifat gören Mozart, hayatı boyuned fakr-ii zaruretten kurtulamamıştır.

Yazan: M. C. CONKER

Yüzbaşı Christian, ağır elini bu işe koymakta tereddüt etmedi. Artık buraya ne piskopos ne de ule-lema gelebilirler ve bundan sonra Papaz ile arkadaşları, Papazın e-vinde istedikleri kadar kafayı çekebilirler. Bak Christian Bergh’in marifetine, neler yaptı!
“Piskopos ile din âlimleri arabalarına binip de kapılar sımsıkı kapatılınca Yüzbaşı arabacının yerine geçti ve onları beş. altı fersah götürdü. O zaman bu “efendilerimiz., hayatın zavallı vücutlarımıza ne ince tellerle bağlı olduğunu anladılar. Atlar dörtnala kalkmıştı. Ya*. Demek bu adamlar namuslu bir adamın iki kadeh içmesine tahammül edemiyorlar, öyle mi? Kendilerini korusunlar. Bu yol onlara göre değildir. Yüzbaşı, onları dağlardan tepelerden yokuşlardan, göller boyunca, ırmakları kaynaşan sularından rüzgâr gibi bir hızla sürüp götürüyordu. Hayvanlar, dağlardan, kayalardan aşağı, kazık gibi olmuş ayaklariyle kayarak istiyorlardı. Ve bu esnada, piskoposla ulemada bet beniz atmış, pencerenin perdeleri arkasından dualar mırıldanıyorlardı, ömürlerinde böyle bir seyahat etmemişlerdi. O-nun için, araba, Rissoeter’in hanına gelip durunca suratlarım görmeliydi. Sağdılar amma, bir deri torbanın İçindeki kurşun taneleri gibi sallanıp durmuşlardı. Yüzbaşı arabanın kapısını açınca piskopos sordu:
— Bu ne demektir? Yüzbaşı!
Şaşırnııyaynn diye sevabım evvelden hazırlamış olan Yüzbaşı Christian dedi ki:
— Bu, ğu demektir kİ. Gösta Ber-llng’ın evine bir daha uğramak isterse, piskopos önceden adamakıllı düşünmelidir.
— O halde, dedi piskopos, Gösta Berling'e selâm Böyle ve kendisine bir daha evinde hiç bir piskopos göı-mlyeceğlnl bildir
Kuvvetli gecesi köy marifet bu
— Şimdi
lerini tamamladı, artık çekinecek bir şey yok arkadaş.
Ah Yüzbaşı, Yüzbaşı! Arabadaki-lerin yüzleri, perdeler arkasında
bembeyazdı değil mi? Fakat genç papazın yüzü, aydınlık gecenin içinde daha beyazdı. Hattâ papaz, devin sert ve aptal yüzüne bir yumruk atmak için kolunu bile kaktırdı. Fakat şiddetle pencereyi kapatarak odanın ortasında» yumruğu havada durdu. Demek, Allah, o gün ilhamını hissettiği ve büyüklüğünü kürsüden ilân ettiği Allah onu gülünç bir mevkie koymuştu. Şüphesiz piskopos. Yüzbaşıyı kendisinin gönderdiğini, ve Gösta Berling’i yalancı, riyakâr zannedecekti. Tahkikat yeniden başlayacak, o da koğulacaktı.
Sabah olunca, papaz, evi terketti. Kendini müdafaa etmiyecekti. Allah onunla alay etmişti. Mademki Cenabı Hak öyle arzu ediyordu, koğul-ması muhakkaktı.
Macera 1820 senesine doğru, Batı Vermland’da cereyan ediyordu. Bu, Gösta Berling’ln başına gelen ilk felâket oldu, fakat sonuncu değildi. Zira, kamçı ve mahmuza boyun eğ-mlyen taylar hayalı çok sert bulurlar. Istırabın ilk İğneleri ile gemi azıya alarak, uçurumlara giden vahşi yollarda alabildiğine koşarlar. Yol taşlık ve zahmetli olunca da, sırtlarında ne varsa atıp çılgınca koşmaktan başka da yapacak bir şey bulamazlar.
•••
Yüzbaşı Christian’ın yaz papazına anlattığı güzel idi. Yüzbaşı: görüyorsun ki, diye söz-
II
Kasım ayının soğuk bir günü, bir dilenci Brobu yokuşunu tırmanıyordu. Üstünde yırtık pırtık elbiseleri vardı. Tabanları kalmamış pabuçlarından fırlayan ayaklan karlar içinde idi.
Leuwen dar ve uzun bir göldür. Vermland boyunca, muazzam Vo-crnen gölünün cenubunda, Fin ormanlarına kadar, şimalden iki defa daralarak ve âdeta boğularak uzanır gider. Kıyılarındaki nahiyelerden en büyüğü ve en zengini Bro'dur Bu nahiye, batı ve doğu sahilin mühim bir kısmını işgal eder. Lâkin en güzel malikâneler zenginlikleriyle meşhur Ekebu İle Bjnrne, ve hanı, meyhanesi, mahkemesi, hâkimi, papaz evi, panayırı İle Brobu batı sahildedir.
Brobu, dik ve yalçın bir yamaçtadır. Dilenci, tepenin eteğindeki hanı geçmiş, şııııdi, papazın evinin oldu-
ğu yokuştan nefes nefese çıkıyordu.
Önünde bir küçük kız, üstünde bir çuval un olan bir küçük kızağı güçlükle çekiyordu. Ona yetişti ve:
— Bu kadar ağır bir yük İçin, dedi, ne küçük at.
Kız dönüp baktı, on iki yaşlarında, keskin ve meraklı gözleriyle ince dudaklı küçük bir şeydi.
— Keşke, (^edi. at dAha küçük yük daha ağır olsa da, daha da çok yo-rulsa.
— Demek kendi yemini taşıyorsun?
— Allah bilir öyle. Bu küçük yaşımda bile kendi yiyeceğimi kendim bulmağa mecburum.
Dilenci kızağın bir kenarından tutup itti, kız haykırdı:
— Zahmetine karşılık bir şey alacağını umma!
Dilenci gülmeye başladı:
— Herhalde, dedi, sen Brobu papazının kızı olmalısın.
— Evci. Babalan daha fakir olanlar var amma, daha fena olanına rastlamadım. Doğrusu bu! Amma ne de olsa kendi evladının bunu söylemeye mecbur olması ayıp.
— Söylendiğine göre baban hem fena, hem do hasismiş.
— Hasis, evet. Fena, evet. Fakat vakit bulursa kızı daha beter olacakmış diyorlar.
— Korkarım ki, sahi söylüyorlar. Amma bu un çuvalını nereden buldun?
•— Ne diye senden saklıyacağım? Bu sabah babamın aııbarından çaldım ve değirmene götürdüm.
— Peki amma, kızakla dönünce görıniyecek mı?
— Sen galiba mektepten pek erken çıkmışsın! Babam uzak bir yere hasta görmeye gitti.
— Aarkamızdan biri geliyor, bir kızak sesi duyuyorum, sakın o olmasın?
Kız kulak kabarttı. Sonra hüngür hüngür ağlamaya başladı:
— Babanı, babam, diye haykırdı, beni öldürür.. Öldürür,.
Dilenci:
— İyi bir nasihat gümüş değer derler, acele ve yerinde bir nasihat ise altın değermiş!
(Devam* varı
Yalnız XVIII inci asrın değil, bütün insanlık tarihinin en büyük musikişinaslarından biri olan W.A. MOZART 27 ocak 1756 günü Avusturya’da Salzburg şehrinde doğmuştur. Mozart ile Salzburg isimleri birbirine ay. rılnuız şekilde bağlıdır. Meşhur seyyah ve coğrafya âlimi AJexandre Von Humboldt’un hatıratında İstanbul ve Rio de Janeiro ile birlikte dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak zikrettiği Salzburg, ünlü hemşerisinin İsmini festivallerle istismar etmeye başladıgındanberi şöhreti büsbütün artmıştır. Bir yandan karla örtülü muhteşem dağların çerçevelediği tabii güzellikleri ile saray ve müzelerindeki sanat eserlerini görmeye gelen binlerce turist, öbür yandan, dâhi musikişinasın hayran ve takdlrkârla-rı. doğduğu şehri ve evi ziyaret etmek üzere her sene Salzburg’a akın ederler. Böylece, İçinden geçen nehrin iki sahili üzerinde yükselen bu lâtif manzaralı şehir, dünyanın belli başlı turizm, pelerinaj ve festival merkezlerinden biri olabilmişse bunu, vatanının rengârenk manzara ve havasını, karlı zirvelerini, billûr şellâlelerlni ve orijinal tarzı mimarisini “Sehhar Flüt” ’ü (Zauberflöte) ile terennüm ettirerek fezalara yayan Mozart’a medyundur. Büyük bestekâra, küçük-lüğündenberi meftun olan ve çok defa geçtiği memleketini sevmiş olan bu satırların yazarı, ölmez nağmeleriyle bütün insanlığa engin ruhî zevkler bahşeden emsalsiz sanatkâra karşı duyduğu minnet borcunu alenen ödemeyi. bir nevi “Dankgesang” icra etmeyi çoktandır arzu ediyordu. Bugün bunu yapabilmiş olmakla bahtiyardır.
Mozart’ın hayatının başlıca merhalelerini zikretmeden önce, büyük klasikler arasında zamanın en çok seyahat etmiş musikişinası olduğuna işaret edelim. Sanatkârlık bakımından hayatını virtüoz-Mozart ve bestekâr-Mozart olarak ikiye ayırmak icap e-der.
Hiç vakit kaybetmeden, daha üç yaşında iken, klavsen çalmayı öğreniyor. 4 yaşında kendi bestelerinin de bulunduğu bir proğramı meclup bir dinleyici kitlesi önünde icra ediyor. 6 yaşına gelince turnelere başlıyor. Mozart ortaya çıkıncaya kadar, konser veren “hârika çocuk” meselesi mevcut değildi, zira Avrupanın muhtelif şehirleri arasındaki muntazam posta seferleri ancak 18 İnci asrın ikinci yarısında kurulmuştu. Modern mânadaki virtüöz o zaman meydana gelebilmiş, ortaçağdan kalma seyyar ve ekseriya serseri şarkıcı ve çalgıcıların nesli tükenmeye başlamıştır. Zira, bu seferler sayesinde bir konserin gününü önceden tesbit etmek mümkün o-labılmıştır.
Küçük VVolfgang’ın önünde ilk boy gösterdiği Avrupa hanedanı. Habs-burg sarayı oldu. VVolfefl asli dinleyicilerini parlak icra tarzı ile olduğu kadar penesiz tavırlariyle büyüledi. Mamafih hoşlaşmalar bir taraflı olmadı: Prenses Marie - Antoinette
(XVI ncı Lui’nin müstakbel zevcesi) sihirbaz virtüöz tarafından bir izdivaç teklifiyle karşılaşmak saadetine nail oldu. Talihsiz Habsburg prensesi “Salzburg bülbülü” İle evlenmiş olsaydı hayatı kiınbilir ne kadar farklı olacaktı? Mukadderatın ne garip cilveleri vardır...
Harika çocuk, yedi yaşma basınca kendisini Versailles şatosu ile sefaret salonlarında dinletiyor. Sonra sıra İngiltere ve Halanda kraliyet saraylarına geliyor Salzburg prens ve baş. piskoposu bu parlak muvaffakiyetlerine mükâfaten küçük Mozart'ı orkestrasına fahri şef tayin ediyor. Fakat bu büyük şerefe mukabil maddi istifadesi sıtır olduğundan haris babası Leopold, şaşaalı çocuğunu tekrar turneye çıkarmaya mecbur kalı-\ («r.
Roma'da Sintine şapelinde verdiği konsere hayran kalan Papa kendisine Şövalye payesini tevcih ediyor. Fa-
kat, Wolfgang bu asalet unvanını kı bul etmiyor, kısaca Herre Mozaı kalmayı tercih ediyor. Komadan soı| ra Polonya, Milano ve Paris’de cj sitaller veren muazzam küçük mt sikişınas, burada meşhur beşteki VVeber’in yeğeni Aloysa’ya delıceg ne âşık oluyor. Fakat, sonradan .4 loysanın kızkardeşi Constance i evlendiğini göreceğiz. Verdiği k serler ise ailesinin düzeltemiyor
Her yerde şeref lanan, kırallardan, fat gören Mozart'ın boyunca fakr-ti zaruretten madığına şaşmamak kabil değn . bu, Haydn ile Beethoven’in aksine larak, Lichnowskiler, Bruns^in.. gibi sanatsever büyük asilzade^ ı malî yardımlarından mahrum Km. olmasından ileri gelmiştir. Fal* manevî sıhhatinin sağlamlığı, tu*, miyen neşesi sayesinde en sıkıntılı lavında bile halinden memnun göıi meşini bilmiştir. Muhakkak ki, s gül karısından gördüğü şefkat ile mumun takdiı ve hayranlığı har lâde sanatkâr irin manevi büyük destek teşkil ediyordu. Sıkıntılar don pek vakitsiz ölümü ile kurt bilmiştir. Fakat, henüz 35 yaşında ken 5 Aralık 1791 günü son nefes verdiği vakit 626 ncı bestesini marnlamış bulunuyordu. Son bes olan Kont VValsegg’in ısmarlad meşhur Reouiem’ini, başkasının et di istirahatı için değil, kendi bi ruhuna fatiha olarak yazmış gibi n

Bu derece asil ve hayatın mükâlutı ne mahsus bir mezar Constance sevgili kaybının başı U cunda dua etmeye geldiği vakit kimse ona gömülü bulunduğu gösteremedi.
ikinci ve üçüncü bir nesil, Mo ın muasırlarından gördüğü yakışıp sız muamelenin İntikamını fazlasiy alacaktır. Her lisanda yazılmış d nelerle biyoğrafyalar. abide ve m ler onun hatırasını tebcil etmekt 1906 da doğumunun 150 nci yıl dön mü münasebetiyle yapılan mu festivalin mertebesine ancak Beeth ven için 1927 de yapılan Viyana İh fal ve merasimi erişebilmişti.

Mozart’ın sanatının en yüksek rafı dramatik eserleridir. Mektup rından birinde “benim İçin her şey( önce opera gelir” demişti. Fakat, o ;:öre, operada hâkini kalması icap I den unsur müziktir. Bu sebeple edj bi kayguaü ikinci plânda kalır. “Şl operada mutlak surette müziğin m ti kızı olmalıdır... Müzik kıraliçc g hükümrandır ve diğer her şeyi un turur... Ben, hislerimi ve düşünce rlınl kafiye veya renklerle ifade e mem. Fakat bunu nağmelerle boşa bilirim, zira musikişinasını.” ıM tuplan)
Bu sebeple Don Juan’m ölmez > yatıcısı antipatik karakterler çizm muvaffak olamamış, ve Inınn ö*nnı nıişdir de. Halbuki, müzik kin ve t ylf hislerini pekâla ifade ve ilham meye muktedirdir: Beethoven'in L nore’undaki mütegallibe, Weber Frelschütz ve Eurynnthe’mdaki I şahsiyetler, Wngner’in Ring’ind korkunç cüsseli kahramanlar gibi.
Mozart'ın nağmelerinde müzik h( şeyden önce “aşkın gıdası” dır. Ke di gıdası da aşk olduğu İçin mek» lerlnde, tabiatının bu şefkat ve m zlpllk taralı istihza, guru ve hldd haletleri arasında döner dolaşır. S burg'a inen şellfüeler kadar saf berrak bir ahenk içinde kendini yurtur. Bunuıı içindir kİ, ıstırap ken ve kaderle “boğaz boğaza'" gelfl ruhların ilticagâhı olan Bonn'lu Dİ hi nin aksine olarak Salzburg'lu Üİ tad sevmiş v( sükunet bulmuş kail lerin iııhasıirhMini > aştırmaya gd dıgı bıllûıdan pınardır.
maddî vaziye
ve İkballe ka prenslerden bütün h2> Hu*
••
b K
b
> b

I
meşakkatli oldu? Fıkoı* taşı! öyle
Hi
ı
I
I

I
u
Tl
i ıc u
U u

8 r
T
p.
T.
t
Vl
r

n

I t
I i
?T Ocuk 19W
Y E N t t S T A N TM.T t
Spyfa:. B

H İ K Â ¥ E
Kapıda kalan
J5AĞLIK - GENÇLİK - GÜZELLİk]
• r
Derjziler arasından :
Dünyanın hayatî noktaları ve savaş kudreti: DENİZLER
■ •
Alaskanın Buztopu
n
Lusıe Willısms oyundan evvel sıcak elbiseleri içinde ısınıyor...
Yazan. L. BARBARIN
— Senin için kaptanı, İkinciyi, doktoru, aşçıyı, hepsini İhmal ettim. Simdi beni bırakıp gidecek misin? der gibi bir hali vardı.
Yabancı, hayvanı okşıyarak:
— Haklısın, dedi.
İlk defa olarak Moutchen kaptanın tavsiyesine kulak asmadan geminin merdiveninden İndi, rıhtıma atladı, böylece Marsilyaya çıkmıştı. Kendisini bekleyon yabancı, onu kucağına aldı. İlk rastladığı dükkândan bir sepet alıp içine yerleştirdi. Moutchen sepette Paris’i» Brüksel’i geçerek adamın doğmuş olduğu köydeki etrafı söğütlerle çevrili övme geldi. Moutchen memnundu, a-ğaçlarda tırnaklarını biliyor, îonra da otlarda Yuvarlanıyordu. Akşam bu oyunlardan yorgun düşünce sahibinin kucağına çı-UXkW kıyor, geco de yatağında yatıyordu.
Yabancının geldiğini duyan komşular ziyaretlerine başladılar. Mou-tehen’i borabor getirdiğini işitince şaşmışlardı:
— Burada o kadar güzel kedi varken?...
Bir gün eve adamın bir çocukluk arkadaşı gelmişti. Misafir, koltuğa oturur oturmaz kedi kucağına atladı.. Herhalde sahibi bu samimiyeti kıskanmış olacaktı kİ kediyi üç gün görmemezlikten geldi. Hayvan, yine peşinden gidiyor, âdeta affedilmesini bekliyordu. Bir akşam barıştılar, eski hayat tekrar başladı. Hattâ o derecede ki adam, kendisiyle insan gibi konuşuyordu:
— Moutchen’ciğim, artık dinlenmekten yoruldum. Tekrar altın tozu memleketine gitmek lâzım. O-radan zengin olarak dönmelly-m. Büyiik bir otomobilim, güzel bir köşküm olmalı. Sonra hayır cemiyetlerine do yardım etmeliyim. Yakında gidiyorum.
Moutchen neşesini kaybetmişti. Sahibi, kendisini okşarken bile dalgındı.
— Moutchen, seni götüremem, oraları kediler için çok tehlikeli.
Bir gece Moutchen evden çıktı, gemisinin arada bir uğradığı An-vers'e doğru yollandı, “Mademki artık sevilmiyor, o da eski yerine, gemisine dönerdi.
Günlerce yürüdü, yoruldu, zayıfladı, a? kaldı. Güzel parlak tüylü siyah kedi Anvers’e geldiği zaman en çirkin bir sokak kedisinden farksız olmuştu. Evet ama ne saadet. Çok iyi tanıdığı çift bacalı Watussl rıhtımda Idİ. Derhal gemiye girerek soluğu kaptanın kamarasında aldı. Kaptan onu görünce hiddetle tayfalara:
— Bu ne demek? Benim güzel siyah kedimi çaldırdınız da! $u iğrenç sokak kedisini gemiye neden Boktunuz? Bunu hemen dışarı atın!
Rıhtıma atılan zavallı Moutchen, tekrar söğütlü yolunu tuttu. Fakat oraya vardığı zaman bitkindi ama sahibi onu tanımış, içeri almıştı.
Moutchen yine güzelleşti, fakat eski neşesini bulamadı. Zira sahibi yol hazırlıklarını yapıyor, daima altın tozu diyarını düşünüyordu. Bir gün onu kucağına alarak kulağına şunları fısıldadı:
— Kediciğim, yarın gidiyorum, beni unutma, bekle yine oellrim.
Adam giderken. Moutchen'İ komşularından bir şaire bıraktı.
Artık kış bastırmıştı. Moutchen gecelerini kaçıp sahibinin evi önünde geçiriyordu. Bir sabah boş evin kapısında ölüsünü buldular. Başkaları soğuktan donduğunu sandılar. fakat şair, sevgiden öldüğünü anlamakta gecikmedi.
Çeviren: Nihal AYKAR
ölıon bllo dol» gemide sakla-
küçük bir dişi
İR »enedir, küçük siyah kedi Moutchen, M atııssi gc-misindo sorbostçe dolaşıyordu. Onu geminin kaptanı, da-
ha yumruk kadarken Port-Said’do bulup almıştı. Böylece geminin uğuru oluveron Moutchen, bütün mürettebatın da sevgilisi idi.
Fakat çok azametli olan kedicik, kendisini okşayıp şovenlere pek aldırış etmez, hattâ içinden şunları geçirdiğini hissettirirdi: “Burada sevecek kimseniz olmadığından beni okşuyorsunuz; mcmleketinizc-gidince aklınıza bile gelmem!"
— Seni kamarama kanatmıvo rum ama eğer aklın varsa vapurdan dışarı çıkmazsın; zira yabancı limanlarda başa gelecekler evvelden kestirilemez.
Watussi, birçok kere Hamburg, Anvers, Sout-hapmton, Lizbon, Marsilya,
rika etrafındaki bütün limanlara uğradığı halde, Moutchen, gemisinden hiç dışarı çıkmamıştı.
Bu müddet içinde gemiye girip çıkan yüzlerce değişik yolcuya da aldırış ettiği olmadı. Kaptan arada bir kediyi okşarken.
— Moutchen’im, sen gemlmdo bana uğur getireceksin, sakın buradan ayrılma; bu. zaten senin İçin de iyi olur. İlerde yaşlansan «eni atmam, hattâ durtarak yine seni rım.
Fakat Moutchen,
kedi idi; esasta uslu olduğu halde ara sıra yeşil gözlerinde bir cinnet pırıltısı dolaştığı olurdu.
Kizıldeniz'de bir temmuz sabahı, her zamanki gibi, şezlonglara uzanan yolculara hiç aldırmadan kuyruğu havada yavaş yavaş güvertede gezinen Moutchen, birdenbire durdu. Önünde hemen hemen kendi boyuna yakın sandallar giymiş bir çift ayak görmüştü. Hor zaman, bir fevkalâdelikle karşılaşınca kaçardı; bu sefer öyle olmadı. Bilâkis hırıldıyarak tanımadığı adamın bacaklarına süründü. Uzun boylu adam iğilip de hayvanı okşamak isteyince iş değişti; biraz evvel hırıldıyarak bacaklarına sürtünen kedi, elini tırmalamış-tı. Adam cuk gibi emerken.
ı Ne
şünüyordu.
Yabancı, Ekvator’a yakın Mom-bassa’dan binmişti. Kenya’nın içlerinden geliyordu. On beş seneden beri Afrika’da altın tozu aramış, şimdi de iki senede bir yaptığı gibi memleketinin yolunu tutmuştu. Hiç bekliyeni olmadığı halde...
Adam Moutchen’e tesadüfünün akşamı, hayvanı kamarasında buldu. Kedi yatağının Üstüne uzanmış, kendi yeri İmiş gibî uyuyordu. Tırmığı unutarak elini uzattı. Kedilerin çene altları kaşınarak sevildiğini bilyondu. Moutchen ilkönco lâ-kayıt, lonra memnun, hırıldamaya başlamıştı. Hayvancık bu adamın kendisini sahiden sevdiğini, başka sevecek kimsesi olmadığını anlamış gibi İdi. O gece, göğsünün üstünde uyudu.
parmağının ucunda bon-duran kan damlasını
çabuk dogistl., diye dü*
Marsilyaya kadar birbirlerinden hiç ayrılmadılar. Yolcular, bir kö-pek yavrusu gibi adamı takip eden kedinin halino gülüşüyorlardı Gemi mürettebatı ise bu işe şaşıyordu.
Marsilyada bavulannı kapatan yabancı, kamaralından çıkacağı çırada bacaklarında ılık bir temas hissetti. Moutchcn’di. Sanki:
Mide ve barsak ülserleri

*
Mide ve barsak ülserleri; ente-rogasteron, barsak hulâsası, dişi hormonlar, taze l&hana suyu, psikosomatle tedaviler, ve mide asitinin tesirini izale edecek bir çok maddeler ile tedavi edilmektedir. Bu metodlardan çok iyi neticeler elde edilmişse de, bunların hiç biri bütün tllser vakaları İçin müessir olamamıştır. En iyi tedavi usulünün, vagus sinirlerini kesmek olduğu tahmin edilmektedir. Bazı operatörlere göre sinirleri kesmekten ziyade, ülserli dokuları çıkarmak daha iyi netice verebilecektir. Vagus sinirinin kesilmesi suretiyle tedavi edilen vakaların yüzde 11 ilâ 12 sinde yeniden ülser ârazı görülmüştür.
Müzmin egzema ve çıbanlar
İsviçreli Dr. W. Schinitz’in keşfi sayesinde şimdiye kadar elde edi-iemlyen % 99 teksifi! D vitamini bulmak mümkün olmuştur. Bu vitamin, müzmin egzama, ve bilumum çıbanları bacak ülserlerini, süt çocuklarında görülen müzmin İsilikleri hemen iyi etmektedir.
Tıp âleminde yeni bulunan bir cihat
★ Mesanedeki taşların ameliyat yolu llo alınmalarında çok faydası dokunan yeni bir cihaz keşfedildi. Tıpkı bir gramofon plâğının üzerinde hareket eden iğne gibi, sivri uç, bir taşa rastladığı zaman, meydana gelon ihtizaz, cerrahi sondanın ortasındaki alıcı kısma naklolur. Bu kısım ihtizazları volta çevirir, bu da hafif bir ses meydana getirir. Yeni keşfedilen bu elektrikli cihaz aynı zamanda, a-meliyat esnasında vücuttaki kals-yum birikintilerini do bulmağa yaramaktadır.
Yeni doğan çocukları
zayıflatmamak çareleri
* Yeni doğan çocuklar, bazen doğar doğmaz zayıflamaya başlarlar. Çünkü bünyeleri, dışarıdan aldıkları gıdaya birdenbire İntibak e-demez. Aldıklarını su çeklindo dışarıya verirler. Alman doktorları, bu ani zayıflamanın önüne geçmek İçin, süt çocuklarına, küçük dozda, adrenal guddesi hormonları zerketmektedirler. Böylelikle bebekler mîtattan daha kısa bir zamanda, doğdukları ağırlığa çıkmaktadırlar.
Saç dökülmesini önliyecek
en müessir ilâç
En son keşifler arasında, vitamin “B„ kompleksinden elde edilen pantothen&te de calcium ve biotin* in saç dökülmesine çok İyi geldiği görülmüştür. Çünkü eaçaızlığın mühim sebeplerinden biri de vitaminsizliktir.
Mikroplan Öldüren nebatlar
Antlblotlkler hakkında verilen son bir konferansta patates, muz. hint-havucu ve bilumum taneli nebatların, mikropları öldürme kabiliyetini haiz olduğu tesbit edilmiştir.

Fransız Akademisinden B. Andr^ Biegfried, f,Revue dee Deur Mondee^ dergisinde neşrettiği bir makalede, büyük devletlerin esas kaynaklarını naku vs savaş halinde müdafaa bakımından ^hayati,, ehemmiyeti haiz gördükleri noktaları gözden geçirerek bunları ı deniz, hava ve kara nakliyatı zaviye» sinden birer birer tahlil ediyor. Bu pek esaslı yazının deniz ulaştırma yollarına vo o yollan elde tutabilmek için düşünülen tedbirlere temas eden kısmını aşağıda tercüme ediyoruz:
Belinizi inceltmek istiyor musunuz ?
Eyer mide ve karnınızda toplanan fazla yağlardan ve clbleclcrinlsln bu sebepten üstünüze ipi oturmadığından müşteki işetil?, bu ı/a^torın >ıiçin orada toplandığını ve eritmek için
1 — Nefes nasıl alınmak?
Eğer alt kaburganızı şişirecek tarzda nefes almıyorsanız, karnınızın üstünde yağ tabakaları birikebilir. O takdirde şu beden hareketini yapmanızı tavsiye ederiz.
yapılacaktan beraberce tnrcliyclim:
3 — Bel kısmının sertleşmesi.
Ihtimalkı sıkı korse yüzünden
Yere sırtüstü yatıp, ellerinizi alt kaburganızın, yani kominizin üst tarafına koyunuz ve kuvvetle nefes veriniz. Kendinizi serbest bıraktıktan sonra nefes alınız ve alt kaburga-
larınızı mümkün olduğu kadar şişiriniz. Bu hareketi 5 defa tekrar edin. Bütün gün zarfında, otururken, a-yakta, iken, velhasıl aklınıza geldikçe yukarıda söylediğimiz hareketi yapın. Bu suretle nefes alırken alt kaburgalarınızı da kullanmaya alışınız.
2 — Vücut ağırlığı kalçalara verilmemeli.
Kalçalarınızla kalça kemikleriniz arasında bir
mesafe bulunmalı. Onun için yürürken, otururken, veya ayakta iken normal bir bel oyuğu meydana getirecek şekilde dik durmaya çalışmalısınız. Eğer böyle yapmıyorsanız aşağıdaki vücut hareketini bilhassa tavsiye ederiz.
Ellerniz havada olmak üzere ayaklarınızı açarak durunuz. Bir kolunuzu mümkün olduğu kadar yukarı çekerek kalçalarınızı oynatma-
kaburgalarınızla kalçanız ara-
dan
smdaki mesafeyi açınız. Sonra öbür kolunuzla da ayni şeyi yapıma
tutmak bacakla-açık» a-durunuz. belinizi bir kavis
ve dar elbise veya belinizi kolayca sağa. sola vo öne eğemiyorsunuz. Belki vücudunuz normal c-lâs tl ki ye 11 ni kaybetmiştir. O zaman şu hareketin size faydası olabilir: Kollarınızı yukarda üzere rınız yakta Önce
bir yana eğiniz, Öne doğru çizdikten sonra öbür yana gelerek yarım daireyi tamamlayınız. Sonra doğrulun. Soldan bavlıyarak 15 kere ve sağdan bağlıyarak da keza 15 defa olmak üzere bu hareketi tekrarlayın.
4 — Fazlaca pişman mısınız?
ı Vücudunuzun herhangi yerindeki fazlalığı eritmek için zayıflamanız faydalı olabilir. Yemeklerdo az yeyin. Ağır tatlılar yerine meyva yeyin ve yemek arası abur cubur yemeyin. Bel kıamınızı daha inceltmek istiyorsanız şu hareketi yapın:
MİLLETLERARASI ticaret mübadeleleriyle ulaşma vasıtaları bir takım derin sebeplerle çizilmiş bazı yollardan geçer, Savaş halinde bulunan herhangi bir devlet vo hele İngiltere gibi bütün ihtiyaçlarını deniz tarikiyle sağlayan memleketler için "dünya yollan’* sözünün ehemmiyeti pek açıktır. Bunlar, İnsan tarafından vücutta getirilmiş suni yollar değil de mübadelelerin kendiliğinden takip ettiği muayyen hatlardır.
Onların harp esnasında gerek taarruz, gerek tehlike bakımından kullanılması imkânı ne nisbettedir ? Denizin öteden beri ehemmiyeti malûmdur; büyük sayıda asker nakliyatı yine en emin olarak denizden yapıldığına göre bu ehemmiyet şimdi de devam etmektedir. Hava nakliyatını küçümsemek doğru değilse de o, netice itibariyle, yardımcı ameliyeden sayılır. Tecrübe, denizlere hâkim devletlerin üstünlüğünü ispat ediyor.
Deniz, asırlarca, kıtalar arasında ulaşmanın tek vasıtası oldu. İngiliz “manzume,, si kudret ve ihtişam devrinde böyle bir olay üzerine kurulmuştu; fakat bugün bile büyük denizlere hâkim olmaksızın kesin işler görülemiyor, kesin neticeler elde edilemiyor. No Napoleon, ne İT. Wilhelm ne de Hitler İngiliz donanması ile başa çıkamadı: Karada galip gelmiştiler; fakat bu galibiyet, sonunda hiçbir işe yaramadı.
Bir harp vukuunda kara devletleri yalnız kıtanın kaynaklarına bel-bağlar ve deniz ulaştırma dâvasını düşünmez. Halbuki mübadele ile geçinen devletler kıtalar arasındaki deniz yollarına bağlıdır.
Süveyş’den geçen Hindistan yolu, 1869 dan beri Ingilterenin "İmparatorluk mihveri,, olmuş ve onu elinde bulunldurmak, ona hâkim olmak zarureti îngiltereyi 1875 de Hıdiv İsmail'in kanal hisse senetlerini satın Almaya ve 1882 de Mısır'ı işgal etmiye sevkeylemişti. İngiliz siyasetinin ana prenstpl o yolun barışta da, savaşta da serbest bulunmasını sağlamak o-lup devrin askerî şartlanna göre İngiliz donanması bu siyaseti tatbika kifayet ediyordu.
Fakat 1915 den itibaren, denizaltı gemileriyle uçakların savaşta rol oynamaya başlaması yolu tehlikeye düşürdü; İşte o tarihtedir ki bir ikinci yol arandı ve Ümld burnu tariki göze alındı.
Bu suretle tngiltere, savaş bittikten sonda siyasetini değiştirmek zorunda kalmıştır. Nitekim Süveyş kanalı, Akdeniz ve eski Hindistan yolu gibi
W
Yere sırtüstü yatarak sağ kolunuzu başınızın üstünden yere koyun ve sol kolunuzu da yanınıza bırakın. Sol kolunuzu mümkün olduğu kadar aşağı çekin ve bu hareketi yaparken gövde ve başınızı aşağı bükün. Sonra öbür kolunuzla ayni hareketi yapın ve çabuk vaziyet değiştirerek bunu 20 defa tekrarlayın.
unsurlar karşısında başka bir vaziyet takındı. Gerçi Akdenizln her İki kfl> pisini tutmakla o denize hâkim olmakta devam etmek azminde idileî; fakat nakliyat bakımından ona bel bağlamaktan vaz geçmişti. Nitekim 1940 dan itibaren bütün nakliyat Ümld burnu yollyle yapılmıştır; bu yol daha uzun olmakla veraber himayesi daha kolaydı. Harp 1945 da bittiği vakit mesele* ehemmiyetini muhafaza etti. Şimdilik Ingiliz “manzume" sinde kalan Hindistan, Irak, Iran ve Arabistanın teşkil ettikleri "petrol manzume,, sini müdafaa etmek zarureti var.
Dâvayı başha bir sahaya nakledersek Panama kanalının dahi bir harp vukuunda, belki aynı ölçüde çetin değil fakat aynı nitelikte bir mesele arzeyledlği görülür. Birleşik devletlerin batı ve doğu kıyılan arasındaki deniz nakliyatı 1914 denberi Panama kanalı vamtasiyle yapılmaktadır. Kuzey Amerikanın iktisadi muvazenesi kanalın muntazam surette işlemesi gibi bir esas üzerine bina edilmiş bulunduğuna göre Panama yolunun kapanması fevkalâde mühim neticeler doğurabilir. Batı Avrupa ile Amerikanın batı kıyıları arasındaki nakliyatın umumi heyeti bakımından da aynı mülâhaza Meri sürülebilir.
Demek o taraflarda da icabında kullanılmak üzere bir ikinci yol tesbit etmek lüzumu vardır: Bu ise, ancak, Magellan’ın adını verdiği boğazdan veya Hom burnundan geçen hattır, Fevkalâde uzun olan ve iktisaden işe yaramayan bu yol askeri bakımdan İşe yaramaz değildir; aksine, yeni bir cihan harbi vukuunda küçümseneml-yecek bir ehemmiyet taşıyor.
19 uncu asırda Okyanuslar deniz yollarının tek hâkimi olan İngilizler o büyük yolların hepsinde tutunmayı ihmal etmemiştiler. Bu siyaset İcabı olmaktır kİ Falkland adalarına yerleşmişler ve onları Arjantinlilere ter-ketmeye razı olmamaktadırlar. Süveyş abluka edildiği takdirde Avustralya ile Güney Afrika, y alnın güney denizleri tarikiyle birleyebilir. Bu tarik üzerindeki adalar, kısmen kaybetmiş oldukları ehemmiyeti tekrar bulmuş oluyorlar. Ingiltere Ascension ve St-Helen adalarındaki işgal kuvvetlerini arttırmakta, öte taraftan Güney Afrika, Birleşik Devletleri de Pnens-Edward adasını İşgal etmekte. Avustralya Hükümeti ise Macquarie adalarını teşkilâtlandırmadadır. Fransaya gelince o, Hindistan Okyanusunun güney kısmında bulunan adalarını artık ihmal etmemeye azmetmiş görünüyor.
X
azı kuş yumurtaları neden fena kokar ?
Londra — Cambridge Üniversitesi Ornitoloji Profesörü Dr. H. B. Cott’ıın geçenlerde New Castle, İngiltere Tabii tümler Cemiyetinin bir toplantısında verdiği bir nutukta» bazı kuş yumurtalarının neden fena bir kokuya ve tada mâlik olduklarını izah etmiş ve bunların hayvanlar arasındaki kuş yumurtası hırsızlarına karşı tabii bir korunma
çaresi olduğunu söylemiştir. Bir kuj cinsi, ne kadar sık bu hırsızlar tarafından takip edilmişse, yumurtasının tadı o
kadar çirklnleşmiştir.
Cott. bu neticeye, 3 sene araştırmaları esnasında
Profesör mütemadi 134 cins kuşun yumurtasını tadarak varmıştır; bu 134 elns yumurtada 74 ayrı tad bulmuştur.
Yaldı
KLASİK BATİ MÜZİAİ:
Vasati
Ezan)
Feda. 2
ı
Eminönü:
1 — Büyük Vals.
tzMtn
1 — Hayatım Va-— Gangsterler Kı-
FilArmoni 16.15 Lön-Orkentra-İfttanbul:
MÜZİK:
Saat: 24.00 rı takdim
Fasıl heyeti konseri (Kürdill hl-catkâr).
tl (İngilizce). — 21.00 İstanbul: Konuşma.
B. M. M
(84137) Saadet Hırısiı.
TAN (80740) 1 — ölüm Melodisi, 2 — Gece Kulüpleri Haflyesl.
ÜNAL (49306) tana ruh.
YENİ
2 —
Londra: Yeni plâkla-edlyorus..
— 22.00 Ankara:
saati.
Hicri 1960 Rami
R Ahir OCAK K- sa.nl
8 27 14
1369 Cuma 1365
Güneş 7.15 1.56
öftle 12.27 7.09
ikindi 15.03 9.45
Akşam 17.20 12.00
Yatsı 16 54 1.35
İma Ak 5.34 12.16
YF.NÎ (14040) Büyük Günahkâr.
GAH GAZİNO8U: Sölera De Kupuna. (Ispanyol koro nlraks-yonu).
ANK ARAP ALA» FA Vl YÖNÜ Viyana Stavlgnua Revüsü.
Atatürk İnkılâp M Üzesi: Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
Topkapı burayı ı Fazarteal-Çar-şamba - Cumartesi saat 13,30-17 Tetf. (21090).
Ayasofya; Pazartesi - Salı - Çarşamba - Perşembe - Cuma» saat 10 - 16; Cumartesi, Pazar, saat 13-16. Teli. (21750).
ŞEHİR riYATROLARİ!
Saat 20.30 da.
DRAM KISMI t (42157) Tebeşir Dairesi.
KOMEDt KISMI: (40409) Kayseri GüllerL
enJAMMER KARACA OPERETİ: 8.30 da: Sizin Sokak.
lrENt SES OPERETİ ı (49309) 8.45 te: Hediyelik Gelin.
ANKARA TİYATROLARI ı 8aai 20 de.
BÜYÜKTE (10370-40) Bir Komiser Geldi.
KÜÇÜKTE (11169) AnUgOD ve Scapln'ln Dolapları.
İZMİR
OEHtR TÎVATROSDı (2364) sel Sayla.
HJs-
Arkeoloji ; Çarşamba, Cuma, Pazar günleri 13 ton 16 ya kadar.
TAKStM R. GAZİNOSU:
Kerten Orkestranı. Trio man. Duo Gürümlay (BlaiKiet akropAtları)
PAVYON «’rn» dr Morenn
rriıa Bau-
Eski Şark Enerleri Şulırsl: Çar-
şamba, Cuma, Pazor, 10 dun 12
V® kudur. Telt. (21682)
TUrk v© Ulûrn Enerleri: tioü),
Perşembe. Pazar saat 13.30-16.30,
Telf (21888)
DoinınbııİH.c Deniz Mütrstı cumartesi saat 13-17.
TeJf. (81281).
Pazar
9-18.
Belediye Miizrti: van Perşembeden gün 10-12 ve 14-17.
TevfLk Fikret Aşiyan Mıırral: Bebek. Perşembeden maada hor gün 10-12 ve 14-17.
İzmir;
Arkeoloji Müzesi (3324) Her gün 9-12. 13.30-17. CumarteBİ: 14-17 a-çıktır.
Atatürk maada
Bul-hor
Beyoğlu 446D Kadıköy 60872
İstanbul 21222 Üsküdar 60945
Ankara 00, İzmir 2222, K.yaaa 5055
BEJUÛ1.L CİHETİ
AKIN (80718)1—> Hazr/di SUJoyma-nın Yüzücü. 2 — Gizil Teşkilât ALKAZAR (42502) Yılmaz Role.
AH (44394) Seven Kalbter ATLAS (40855) Gençlerin Sevgi-ila)
ÇİÇEK SÎNE3LA81: A - Dana 1-lâheal. 2 — t kİ Açıkgöz Kıs Knllojlndc.
E İHAM RA (48505) Krtelof Ku-lombi
İNCİ 185595) 1 — GünnhHiz Melek 2 — lolınrtte Kan IH ter.
İPEK (44289) Yılma* Rria.
LÂLE (13505) Krtelof Kotomb
MELEK (40808) Zorlu Mittefİr SARAY (41636) Mûnun
N( MER (42851) Suçlu Ben im.
6VATPAHK (k3)13) 1 — Pardn-ynn’ın oğlu. 2 — İki Açıkgöz TnhHİldar.
ŞARK (4Ü380) İhtilâlci Ruhlar (Toska).
SIK 143736) l - Yeşil Yunun So-kafcı 2 — Talihim Oteavdı
TAKSİM (4319D Çeto.
YILDIZ (12847) Aptal A.*ik.
Kartal. 2 — Bay-
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Aşk ve
Cürüm, 2 — Kalbime Doğmuştu.
AZAK (23542 1 — Korsanlar. 2— Yarışlar Kıralı.
ÇE.MBERLİTAŞ (22513) Aptal Â-şılc (H. Lul).
FERAH: 1
mga Can Feda.
HALK (21904) 1 — Tarzan Fan-tomatera Karşı. 2 — Yeşil Korsanın Kiki.
İSTANBUL (22367) i - Pranga Kaçağı, 2 — Katil EvlâL
KISMET .21904) l - Şârlo ÂAKcr. 2 — Kör (Arap fllmD.
31 mimara 123860) Aptal Aşık.
MİLLİ 122962) 1 - Aşk ve Cü-
rüm. 2 — Kalbime Doğmuştu.
Tl RAN (22127) I - Konumlar 2 - Yarışlar Kıralı
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 llfnrnlvft Fatihi.
tular
Ka-
2 - Vahşi Ar-
KADIKÖY
HALE «001121 A 2 — Kahraman Öncü.
OPERA (6O82D i — Kura Şeytan. 2 — A leş Çemberi.
Mil IA YA (GO6R2) 1 - MtteyO
Verdu 2 Ormanlar Aalaıu.
YELDEC.1RMEN1 I - Soltanul deviren gbsde. 2 - Kıskanç ka* din. 3 — Aile n&adetl
( İIİETİ
Travylalta
ÜSKtî DAR Cİ HE'l I
HALE (00062) 1 Unulubruyan Mazi. 7 — Parlsin Son Günleri.
SVNAR Monte Kruto ve Monte Kristonun .ntikamı - Can! ica çıyor.
ANKA.UA
AN KAKA (23432. Eakl Dodt. Bt'yCK 115031) Tatlı BHftlar. CEBECİ: Meglüp PJdIlmiycnter.
PARK (111811 Yalan.
SÜMER (140 II 1 •( (İZ..-M
l ı I s (22294) Mağlûp Edılmlyen-ler.
SUS (14071) Yalan.
ELHAMRA: Aşk Bestesi.
LALE: 1 — Deniz Kurtlan. 2 — Feriler Dünyası.
TAN: 1 — Deniz Kurtları. 2 —
Feriler Dünyası
TAYYARE: Kanlı Buso
YENİı Zehirli Şüphe
KARbITAK/A CİHETİ
MELEK: 1 — Günah Korkusu. 2 — Kıırtnllar FIIomu
Sl'MER: Kaplan Kld
"Yeni İfituıılnıl'uıı hıırlln İçin InvM.vr rttlfcl progruııılur:
DAHİLDE:
Saat :19.9O İstanbul; Radyo Senfoni Orkofttnuu» 10.20 Ankara: Tarihi Türk miizlgı. — 21.13 is-iHiıbul: Fasıl heyeti konseri Tf.ııo İstanbul: Konçertoinr
(Bııch tan iki piyano konçertonu.»
IIA HİÇ TE
Saat:1i.15 Londra; Hafif mhKik orkentra »i konseri. İH. 15 Londra: E.B.C. Northern OrkefllrftSJ konseri.
TÜRK MCZİGh
Saat: 8.00 Ankara: (PD.
Türküler
12.80 Anlutra: Şarkılar (PD. — 13 13 İstanbul: çark: ve Türküler (PD. - 13.30 (atanbul: Şarkı vc Türküler. IH oo Ankara; İnce sıız - İsfahan faslı. 18.30 BBC. Türkçe Neşriyatı dinleyici tetcklvıi. — 18.45 latan bul: Karışık şarki vo türküler (Piı — 10.20 Ankarn Ta-| lh« Tik l. mÜZlğb 00 İrt-
tarıhul: Memleket türküleri. — 20.80 Isl’inhul: Dlnlcyirl tetikleri 20.33 Ankara; HnfH taı-kılar (Pl). — 21.15 İMlanbul;
Saat: 8.15 Londra: Orkestrası konseri. — dta: “BBC Northern sı,, konseri. — 18.30
Viyolonsel Soloları. J. S. Bach,
Sult No. G dan parçalar, (Pl). — 19.2i) İstanbul: Radyo Senfoni Orlccstrus: konnerb İdare c(len: Cemal R. Rey. Programda: Hen-del, Boccherinl ve Gluck dan parçalar. — 20.00 Ankara: Viyolonsel enloları, Çalan: Nejat Tekcbaş, Piyanoda: Sabohnt Te-kebaş. — 20.15 İstanbul; Opera-lordan sahneler (PD. — 91.15 Ankara; Dvorak Fa Minör 3, ScııfoniBi ve Karnaval uvertürü (Pl). — 2800 İstanbul; Konçertolar. Bach'tan iki piyano çerinsin — 22.13 Londra: ralnrdan parçalar (Pl).
HAFİF I1A1I MÜEİĞİt
kon-Opo-
mil-
Türkçe haberler.-
Aııkarn vc İstanbul Radyoları: Saat 7.43; 18.00; 10.00; 28.45 — 18.50 Ankara: öğle gazetaal. —
20.15 Ankara. Radyo gazotesl. “Amerikanın Srwl“ Saat: (31, 16 ve 19 metre).
Londra Radyonu: Saat:
18.15 ve 23.00 (19 91; 21. 92: ve 49.49 metro).
19.15
7.15
31.32
DİKKAT: Hava duhtyiHİyle saferlerde değişiklik olnblllr.
Salâhaddin (Çarşıkapı) Beyazıt. Ankara, Eminönü.
A. Basdoğan, Küçükpazar. Esat (Dlvanyoıu), Alemdar.
EUlp:
Arif Beşer.
Boldan aaia:
Bc9İkİA9:
S. Recep, Tramvay Cd.
Beyoğlu:
Güneş, Daire Tramvay D. 132. Barunak Yenişehir 58.
Batlst. Talimhane Aydcde Cd. Bankalar. Okçu mu*a Cd.
Necdet. Kurtuluş Cd 10 Çubukçu, Bulgarçarşıni 54 Halıcıoglu, Hasköy» Yeni Turan. Rnsıınpaşa.
1 — Acelelik. 2 — Bir çiçek. Kaba kumaş. 3 — Bir hayvan. Bir erkek adı. Tok değil. I — Havadis edinen (iki kelime) 5 — Engel. Çarşı. 6 — parası. L„ --------
Zaviye. Kâinat. 8 — luşu. Buhar. 0 — I rlmiz. 10 -cvwı çeşidi.
(Tersi)
• Bir memleket
Bir erkek rum adı. 7 — • Kapı vuru» • Sevgili. Bir şeh-Eski okullarda bir Fasıla.
Yukardan
atağı:
Sn ut. 1.31 Ankara: Hafii zlhfpl.)— 7.45 Londru: Dinleyici latrklrrl. — 8.30 Ankara. Çe-ellll müzik (Pl). — 11.30 Londra: Dinleyici telekleri. — 13.15 Anknra. Melodiler (Pl). — İL 15 Londra: Londra Hafif Müzik OrltvHtınnı konseri. — 18.18 Londra: Dinleyici istekleri. — 18.45 Ankara; Şen parçalar (Pl). — Î0..I0 Londra: Soprano ElİanbOth ScİHvnrzkopf’dnn şarkılar !2.İO İManbul: Bnnço İle hatif melodiler (Pl.) — 23.15 İstanbul: Hnhf kovc ınUzlfci «Pl). —
(İELECEK OLAN UÇAKLAR
10.50
12.50
14.15
16.20
J6.35
D.H.Y. (Türk) Ankaradan. lımlrden.
M.R. (Mıaır) Kahire, Lef-koşoâen.
D.K Y. (Türk) Adana, Anka rodan
D.H Y. (Türk) Beyrut, Lef -köşe. Anlcoradan.
« s
• I
Fatih:
M. Tanır, Şehzadebaşı m.
Ziya Nuri. Aksaray.
Saınııtya, Snmatva.
Nazım Mn|koç, Şehremini. M. F. Bnyer. Knragümrük. GÜluercn. Fener.
1 - Ruh temle. İnce Bir deniz hakanı. 4 — Bir nida. 5 — Hava, memnu. 6 — Soyadı. Bir memleket parası. 7 — Başına bir harf İlâvesiyle II olur, g — Bir harfin okunuşu. En fasla, 9 — B(r meyve. Bir renk. 10 — Başta bulunan. (Tersi) Pislik. Bir nota.
biüm. 2 — Bir gnsa-tahta. 3 — Yab^ncL Tecrübe.
GİDECEK OLAN VÇAKLAR — S.R. (İsviçre) Atina.
nevre, Ziırich’e.
D.H.Y. (Türk)
• • e>
a A ••
9.-
11.20
13.50
Ankara tamir. Ankara.
Co-
Üsküdar: Abmedlyo.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Londra: Dans n 30 Londra: ve Orkestrası. Dana nıUzipl. Tango, Rum-
GELECEK OLAN \
0.30
A
I.—
17.-
17.-
22.-
APVRLAR
KONYA «Bandırmadan* SEYYAR «Karnblgadan) BAKIR t Knrndenlzdcn) CUMHURİYET
SUS ılbındırınadan)
Kadıköy: Y’cııl Mnıta, Kteilloprak GÖKtCpO.
Bendene:
Bü\Ükadn: Halk.
liej hrilada: H. Halk
DİŞTEN ARTMAZ İŞTEN ARTAR
DANS MC7İGİ:
Saat: M 15 Ankara: Film müzikleri ı P|ı — 9.30 ın Ur. I|D (Pl). — Vh tor Sı|vc5ter —13.30 ietanbult — L3.I5 Ankara:
bu. Konca vc anmbııJnr (PD. —
14.45 latanbui: Tanuo, knnga ve aambalar ' 17.15 Londra: Cns 18.00 İstanbul: (PD — 19.30 ve orkenıraaı. Dana müziği ı tan bul: Dana 23.00 Londra • lav.
III sı (1 PROGRAMLAR: Kuniiema:
Saat: 15.30 Londra: Kadın m-
GİDECEK OllN VAPVRLAIC
ANKARA
ruınbn. (Pl.) —
kulübü
Dans
Londra.: — 72.15 (Pl). — ınüzlpl (Pl). — Piyanodan pnrçu-
m (telğl Grrnldo Ankara; ?3,ıııı la-
i— ANAFARTA (îneboluya),
8 15 SUS (Bandırmaya).
17.— ÜLCEN (Ayvahk-lsmlr).
19.- SEYYAR (Karablgaya).
GELECEK OLAN EKSPRESLER G 45 Sempton (Avrııpadan) 7.10 Torna.
8.3u Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLE»
12.30 Seraptan.
18.1u Ankara.
Ün i veriş lift.
Sn plık ı2365b). t fi m cl paşa (15175ı.
İZMİR
Çankaya. Şifa.
Tilkilik. Güzclyulı.
Yeni.
KELİMELER
1 — Deney. 2 — İletki. 3 — ta. 4 — Tanrı. 5 — Egemen. 6 — Nem. 7 — Açı. 8 — Reis. 9 *• Tanıt. — 10 Maznun. 11 — Akın.
12 — ZC. 13 — İşlem. 14 — §ua 15 — Tekil. 16 — Etkin. 17 — Ne-
)R —. Alan. 19 - Rekabet. 20 — Tutku. 2i — Aydın.
Ruhsal,
22 -
latanbul Beyoğlu
Anadolu yakası 6053i
Ankara 91
İr. mir 2251
İzmir 2222 Karşıyaka 5055
2? Ocak 19M
Sayfa 6
mr
Sahibi:
Y€Nİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu «ayıda yası İşlerini fiilen idare eden : SACİT ÖGET
Baeıldik’i yer :
YBNt İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE^
Türk Ticaret Bankası
. »>>
Sermayesi
T. L. 1.447.133
T. L. 4.400.000
Klimsch - Horika
31 Ocak 950 akşamına kadar
SPEZIALFABRIK UND GROSSHANDLUNG FUR REPRODUKTIONSBEDARF
FRANKFURT/MAIN • ALTE MAINZER GASSE 57

İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
Kuruluşu 1914
ihtiyatları


Gazetemizde neşrolunan bütün
resimlerin klişeleri
KUR'A ile
Büyük İkramiye: 10.000 liradır
i
Tarafından teçhiz edilmiş, modern ve kifayetli klişe atelyemizde hazırlanmıştır
Alman TOTAL Mamulatı
EMNİYETİNİZİ SAĞLAR
Hudson 1948
DADI ARANIYOR
1
Radyolu Kaloriferli az Kullanılmış iyi vaziyette lüks taksi müsait fiyatla acele satılıktır. tş saatlerinde 29266 ya telefon
Muhtelif tip ve kapasitedeki portatif ve sâbit, kum, tozlu, sıılu CO 2 gazlı, köpüklü söndürme vasıtalarlyle
Türkiye Umumi Vekili
STANDARD İŞ LTD. Şr.
Dilek $r.
Mağaza adresi: Taksim, Garaj Tramvay durağı, ERK Ap. altında Telefon: 82696

BANKAMIZDn
En az K)0 liralık bir TASARRUF HESABI açacak olan müşterilerimizle hesaplarında en az 1000 liraları bulunacak VADELÎ HESAP sa-___ tüplerine 10 şubat 950 cuma günü

20.000 Liralık
PARA* İKRAMİYELERİ DAĞITILACAKTIR
Fazla tafsilât için gişelerimize müracaat edilmesi rica olunur.
Teessürle bayılanlara. Çarpıntıya, Sinir buhranlarına
NEVROL CEMAl
20 DAMLASI DERHAL FERAHLANDIRIR. EVLERİNİZDE MUTLAKA BULUNDURUNUZ




DİŞLCRİNİZİNNrSIHHATtNI daha küçük yaştan
DENTOL
Ti5(Prl(

TÜRKİYE GARANTİ BANKASI A. 0
1950 İkramiye Plânı
100.000 LÎRn
A

Âdi ve parlayıcı maddeler yangınlarına karşı
200.000 Lira değerindeki Büyük GARANTİ
APARTIMANIN 3 DAİRESİ
Her ay bir keşide
ŞUBAT Keşidesinde
2
3
3
4
adet
99
99
99
1.000
500
250
150
Liralık
99
25 lira
99
99
arasında değişen
Ayrıca 100 lira ile
33 adet muhtelif para ikramiyeleri
Her (100) liraya ayrı bir kıır’a numarası verilir
YILIN İKİNCİ KEŞİDESİ 27 ŞUBAT 1950
195U senesinden itibaren
SİZ DE İTHALAT ve İHRACAT yapıp doğrudan doğruya bütün dünya ile muhabere tesis edip acentalar alabilirsiniz.
Dünya adreslerini havi BOTTİN MONDİAL Ticaret Rehberini (4 kilo. 5 milyon adres. 2500 sayfa ı
İstanbul, mağaza teslimi 30 liradan sipariş ediniz.
Teslimat derhal. Müracaat;
Posta Kutusui 77 - İzmir
....
KEKEMELERE: Kekemelik hususi bir metotla ıslah olunur. Fazla tafsilât için: Bayan A. Narter, Şişli, posta kutusu No. 32 ye mektupla müracaat
iyi bir ailenin 9 aylık bir erkek çocuğu için dadı veya mil-rebbiye aranıyor. İyi aylık verilir. Mücerreb ve diplomalı olanlar tercih edilir. Arzu edenlerin İstanbul Yeni Valde Han No. 77 ye her gün saat 16 dan sonra müracaatları.
CITROEN
Hususiyet ve evsafı ilibarile tamamen ayrı bir mevki sahibi Fransız arabası

Sadi R.
Müessese adrs.: Galata, Bankalar Cad. Banka sokak Roman nan
Telefon: 40784
Mektup adresi: P.K. 2118 Beyoğlu
lllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
İŞ ARAYOR
Hergün 9-13 veya 13-18 e kadar almanca steno daktilo ve türkçe daktilo bilen biri, iş aramaktadır. Müracaat :
Yeni İstanbul, X-Y rumuzuna
“önden
bir parti, İstanbula müteveccihen yola çıkmıştır.
Çekişli” CITROEN arabalarından mahdut
Fiyat tenzilâtından istifade ederek, kendi arabalarını şimdiden ayırtmak üzere Sayın Müşterilerimizin Bürolarımızı teşrif etmeleri rica olunur.

V


N




GRİP - BAS - DİŞ ve ROMATİZMA
AĞRILARINA KARŞI


KİRALIK APARTMAN DAİRESİ
6 geniş oda, konforlu, sıcak su, kalorifer, N1ŞAN-TAŞINDA Hacı Emin Ef. Sok. No. 10, kapıcıya müracaat.
GÖZ HEKİMİ
$
Si


(\rcwAy . •» -

Dr. HAFIZ CEMAL LOKMAN HEKİM
Dahiliye Mütehassıs)
Pazardan başka her gün saat 14 ten 17 ye kadar İstanbul Divanyolu No. 104.
Sergi yeri ve yedek parça deposu
FRANS - OTO LtMİTED
ŞİRKETİ
Tepebaşı Caddesi. Tel. 49482
CITROEN
Türkiye Mümessilleri FRANS - OTO LtMİTED
ŞİRKETİ
Galata, Kuto Han. Tel 44747
CITROEN SERVİS İSTASYONU
Nigantaşı, Vali konağı Caddesi. Tel. 84242
1
Dr. Murad Ramı
Aydın

Beyoğlu • Parmakkapı, Pmam sokağı No. 3, Tel: +1553


YENİ İSTANBUL Abonman karnelerinin
t •



’A 7 3
şubat ayı satışına yarından itibaren başlanacaktır
Aşağıdaki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazetemizce hususi surette teçhiz edilmiş ve kasketlerinde (YENÎ İSTANBUL) yazılı bulunan özel müvezzileriınizdcn ve Beyoğlu Kaymakamlığı karşısındaki gazetemiz idarehanesinden de bıı karneler temin olunabilir.
Karne satacak bayilerin isim ve adreslerini gösterir liste
lATANBULDA :
KÖPRÜDE:
Bay Kemal, Köprü Kitabevi
Bay Osman Kazak, Kadıköy iskelesinde.
Bay İhsan, Üsküdar iskelesi, gazete bayii
Bay Sıtkı. Boğaziçi iskelesi, gazete bayii.
Bay Horen, Nimet Abla gişesi karşısında
gazete bayii.
SİRKECİDE:
Bay Esat, Gazete ve mecmua bayii
Bayan Atiye, İstasyonda gazete bayii.
TÜRBEDE:
Bay Arif, Türbe kitap ve gazete bayii.
BE YAZITTA:
Bay Bahri, Eczahane yanında tütüncü.
SARAÇHANEBAŞINDA:
Bay Mehmet, fırın önünde gazete bayii.
AKSARAYDA:
Bay Âdem, gazete bayii
Bay Kemal, Piyango ve gazete bayii
CAÖALOĞLUNDA:
Bay Ahmet, tütüncü ve gazeteci
Bay Niyazi, Eminönü Halkevi karşısında
gazete bayii.
KARAKÖYDE:
Bay Kemal, Tünelde gazete bayii
Bay Niko, Bahtiyar gişesi
BEYOGLUNDA:
Bay Esat., İngiliz Sarayı karşısı, tütüncü.
Bay Torkoni, Galatasaray Lisesi karşısı.
Bay Ferit, Taksim Abide karşısında ga-
zete ve tütün bayii.
Zeki. Tütün ve gazete bayii Avni, Tütün ve gazete bayii Haşan, Tütün ve gazete bayii Mustafa, Tütün ve gazete bayii
Bay Mehmet, Taksimde Kristal altında gazete bayii
Bay Dikran, Konak oteli karşısı, tütüncü Bay Haşan, Harbiye, Bizim Haşan gişesi Bay Gatbis, Osmanbeyde fırın yanında gazete bayii
Bay Remzi, Nişantaşında gazete bayii
BEŞİKTAŞTA:
Bay
Bay
Bay
Bay
TOPHANEDE:
Bay Şükrü, Tramvay durağında Savaş Sakatı gişesi.
KADIKÖY ÜNDE:
Bay Ethem, Gazete bayii.
ÜSKÜDARDA:
Bay Hikmet, Kitap ve gazete bayu
Bay Çevat, Kitap ve kırtasiyeci
SAMATYADA:
Bay Kenan, Tütüncü ve gazeteci
BAKIKKÖYDE:
Bay Ali, Uçak Gişesi.
YEŞİLKÖYDE:
Bay Şaban, Gazete bayii.
ADALARDA:
Bay Niko. Büyükada iskelesinde kitapçı Bay Süleyman, Heybeliadada tütün ve gazete bayii.
ANKARADA :
ANKARA BÜROMUZ:
K. Özalp Caddesi Ilgar Apartmanı No. 3/9. Yenişehir. Telefon: 16112
Akba Kitabevi.
Bal Ali Tümen, Ulus Meydanı tütüncü.
Bay Yakup Karakaş. Uluş Meydanı Cebeci durağı.
Bay Cevdet, Ulus Mefdanı. Hilâl Fotoğrafhanesi karşısında.
Bay Hayri Öztürk, İstanbul Pastahanesi karşısında.
Bay Sait Özer, İstasyonda gazete bayii. Bay Durali Dalkılıç, Samanpazarı Meydanı. gazete bayii.
Bay
Bay
Bay
Bay
Bay Osman, Yenişehir, Bakanlıklar durağı
İZM İRDE :
İkinci Kordon, Emlâkbajık yanında Anadolu hanındaki YENİ İSTANBUL Bürosunda.
Foto Can, Hükümet Konağı karşısında Bay Halil, Anafartalar Cd. istiklâl gişesi Bay Cahit, Anafartalar Cd. Zengin gişesi Bay Abdurrahman Cerrahoğlu Kitabevi Tilkilik Bay Mustafa, Asım Türker Kardeşle^ Alsancak vapur İskelesinde
Mehmet Altıntaş, Sağlık Bakanlığı. Islâm Günok, Yenişehir. İş Bankası. Mustafa Erten? Kızılay gazete bayii. Tevfik, Meşrutiyet Caddesi.
Matbuat hayatımızda bir yenilik olan kameli abonman usulümüz her tarafta büyük bir alâka görmektedir. Bu alâkayı gözönünde tutarak ve okuyucularımıza kolaylık olsun diye, yanda, şubat ayından itibaren her ay muntazaman karne tedarik edilebilecek bayilerin listesini veriyoruz. Bayiden almak istemiyenler veya alamıyanların, posta havalesiyle doğrudan doğruya, Beyoğlu, posta kutusu 2100, YENİ İSTANBUL adresine 280 kuruş göndermeleri kâfidir. YENİ İSTANBUL abonman karnesi, taahhütlü olarak adresinize gönderilir.
Geçen aylar karne alamadıklarından müsabakaya girme haklarını kaybetme endişesine düşen okuyucularımız için şu kolaylığı yapmayı uygun bulduk :
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını veren her okuyucuya bir kur'a numarası, altı kap verenlere 2, dokuz kap verenlere 3, on iki kap verenlere de 4 kur'a numarası verilecektir. Bu şekilde okuyucularımız, karnelerini ne zaman alırlarsa alsınlar, üç aylık aboneler 1; altı aylıklar 2 ; dokuz aylıklar 3 ve senelik abonelerimiz de 4 numara ile kur’amıza katılabileceklerdir.
Bilindiği gibi YENİ İSTANBUL, devamlı okuyucuları arasında. Noter önünde çekeceği kur'ada, meccani tahsil ve başka hediyeler vermeyi taahhüt etmiştir.
Her yıl çekilecek kur’ada birinci gelen 10.000 lira masrafla Avrupada, ikinci gelen de 5.000 lira sarfiyle Tiirkiyede üç yıllık bir tahsil yapacaklardır. Kendisine tahsil kur’ası düşen YENİ İSTANBUL abonesi, hakkını bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektir. Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olmıyanlara, gazetemiz, bu işe ayırdığı tahsisatı % 20 noksaniyle defaten ödeyecektir.
Ayrıca : Üçüncü gelenden itibaren 3 aboneye, meşhur markalı birer altın kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer gümüş kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer çelik kol saati verilecektir.

Comments (0)