29 Ocak 1950
Pazar
SİYASÎ
İKTİSADÎ
Say» 60
10 Kuruş
Mi
k


4 ▲
A
21
J

Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - S Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
% — ■ ■ " ——
Abone: Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HACİ0 EDİ8 TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifodo santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mos’uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
z
POLİTİKA

28/1/1950
Partilerimiz Eğede karşı karşıya

Atlantik Paktının silâh yardımı
Trumaıı diyor

“Tasdik ettiğim bu tedbirler
Eğede parti kongreleri dün çalışmağa başladdar
İÇ SAYFALARDA
i Kİ büyük siyasî partinin şu I günlerde, biri Manisa, diğeri de îzmirde olmak üzere iki mühim il kongresi toplanmış bulunmaktadır.
Bundaki ehemmiyet, her iki siyasî içtimain yanyana olarak Eğede yapılmasıdır.
İzmir ile Manisa, birbirine o kadar yakın ve aynı zamanda bağlı şehrimizdir, hangi siyasî partinin rüyet zaviyesinden bakılırsa bakılsın, eğer kongreler normal ve malûm olan usullere göre yapılıyorsa, ihraç ve ticaret limanı olan İzmirde ortaya »atılacak olan meselelerin bir ucu, ister istemez, arkadaki büyük istihsal merkezlerinden biri olan Manisaya ve bunun kendi dâvalarına dokunacaktır.
Ehemmiyetli istihsal ve ihraç mallarımızın burada elde edildikten sonra, İzmırden ihraç edilmesi: yol ve demiryolu şebekesinin buna müsait bulunması; ihracatçı ticaret cihazı ile buna yardımcı aracı cihazın münke-şif bir halde olması; tüccar ile müstahsilin hem kolaylıkla, hem de bize göre en müterakki tediye usullerinin hukuki ışığı altında karşılaşması; müstahsilin kısmen serbest tüccar ile kısmen de kendi teşkilâtı olan kooperatifler vasıtasiyle çalışması, hulâsa, ileri bir İktisadî bünyenin mevcudiyeti, Eğeyi ister istemez, partilerarası siyasî mücadelenin ehemmiyetli sahnelerinden biri haline getirmiştir.
İşte bu Eğede, iki büyük siyasi partimizin birbirlerine karşı ne türlü bir tenkid ve hücum tâ-biyesi taaip edecekleri, demagojiyi nasıl izale ve tasfiye ey-liyecekleri ve hemen herkes tarafından sabırsızlıkla beklenen normal ve müterakki bir seçim mücadelesinde ne nispette muvaffak olacakları, merakla beklenmektedir.
• •
Bu bakımdan Bayar ile Uran’-ın yanyana kompartımanlarda seyahat etmiş olmalarında temsilî bir mâna vardır.
iş, program mü-âzami bir
Gönül istiyor ki, her iki lider ve onlarla birlikte bütün parti cihazları, şu önümüzdeki seçim mücadelesini, bir yandan karşılıklı itimat ve emniyet ve bir yandan da
dafaasma binince cerbeze ve müessiriyet ile açsınlar ve bu mücadelenin hem seviyeli, hem de memleket için hayırlı olmasını yanyana kompartımanlardan idare ve temin eylesinler ki bu takdirde, “yanyana kompartıman” tâbiri, “seviyeli ve usulü dairesinde cereyan eden demokratik tâbi-ye” mânasına alınmak lâzımdır.
Bunu böylece tasrih ediyoruz, çünkü vesveseden ibaret bir görüşe göre, iki siyasi partiyi herhangi bir devlet prensipinde dahi yanyana görmek, bunları muvazaa ile itham etmeye kâfidir.

(

Atlantiğin müdafaasını sağlayacaktır
İzmir D. P. kongresi Manisa C. H. P. kongresi
I K t N C î
Moskova ve peykleri
ÜÇÜNCÜ
Hububat ziraatimiz hakkında düşünceler Prof. Dr. Vamık Tayşl
’ f) R D Ü N C Ü İspanyol meselesi Cesar de triarte Demokrasi ve iş problemi M. Nermi
Endonezya Cumhurbaşkanının eşi» halka hitap ediyor
İngiltere Hükümeti, neticeden memnun
kalmıya-verecek-
bu gün
VVashingtoft 28 (AP) — Atlantik Paktına dahil devletler ve Birleşik Amerika arasında birer askeri yardım anlaşması imzalanmış olması münasebetiyle. demeçte bulunan Başkan Truman. bu yardım dolayı-siyle Avrupa devletlerine, “kalkınmalarının meyvalarının olgun hale gelir gelmez koparılamıyacağı hakkında ve bir tecavüze mâruz cakları hususunda emniyet tir,, demiştir.
Truman. “Bu tedbirleri
tasdik ettim, çünkü bunların bütün kuzey Atlantik bölgesinin müdafaasını sağlamaya sAİıh olduklarına eminim,. diye ilâve etmiştir.
Londra 28 (A.A.) ıLps) — Wa-shingtonda imzalanan iki taraflı anlaşma hakkında Londrada aşağıdaki tebliğ yayınlanmıştır.
Madde 1 — Ingiliz Hükümeti. A-merika Birleşik Devletleri kuvvetlerine gösterdiği kolaylıklarla ve Kuzey Atlantik ve Brüksel anlaşmalarının hükümleri gereğince mevcut savunma programından ileri gelen başka yardımlar şeklinde, karşılıklı yardıma esasen âzami surette iştirak etmekledir.
Madde 2 — Şimdi imzalanan iki taraflı anlaşmanın bir maddesi gereğince, Ingiliz Hükümeti Amerikanın yapacağı yardımın gerektireceği idari masrafları deruhte etmektedir. Bu hususta Ingiliz Hükümetine hususi kolaylıklar gösterilecektir.
Madde 3 — Karşılıklı yardıma müteallik başka her türlü savunma meseleleri iki hükümet arasında yapılacak müzakerelere konu teşkil e-decek ve bu anlaşma İngiliz Hükümeti için ikinci maddede adı geçen idari masraflardan başka hiçbir masrafı istilzam etm»yccektir.
Paj’is 28 (YÎRS) Dışişleri Bakanlığının
Atlantik Paktına göre yapılarak silâh sevkıyatına ait andlaşmada hiçbir gizli madde bulunmadığını belirtmiştir.
İl Başkanı: “Demokrat memleketlerde iktidarın kime ait olduğunu tâyin hakkı yalnız milletindir,, dedi
İzmir, 28 (Hususi muhabirimizden) — Demokrat Parti İzmir İl Kongresi, bugün saat 14 te Genel Başkan CelAl Bayar ve Genel İdare Kurulundan altı üyenin iştirakiyle toplandı.
Müzakerelerin cereyan tarzına göre, gelen delegeler; İktidar Partisini, memleket meselelerini tenkid ettikleri nispette bağlı bulundukları Partiyi de aynı heyecanla tenkid ettiler ve iyi yürüyen işler hakkında görüşlerini ifade ettiler. Konuşmalar, u-mumf görünüşünde seviyeli idi Kongre başkanlık divanı seçimi yapıldıktan sonra, tl Başkanı, hürriyet, demokrasi ve cumhuriyet mefhumları hakkında bir konuşma yaptı. Hatip, Türkiye Cumhuriyetinin şunun bunun eseri olmayıp başta Atatürk olmak üzere Türle milletinin eseri olduğunu belirterek Demokrat Partinin kuruluşundan beri nan mesafeyi anlatarak, D. bu memlekette yerleşen
“Hükümetle
işleri, tütün
Amerika bir sözcüsü,


Acheson, istifaya mecbur edilecek mi ?
\Vashlngton 28 (Â.A.) (Afpl — Amerika Dışişleri Bakanı Acheson’un kabinedeki istikbali, dün akşamdan beri Wa-shinton’da muhtelif tefsirlere mevzu olmaktadır.


Dünkü basın konferansında Acheson’un takındığı durumu tasvip edip etmediğini ve Al-ger Hıss’e karşı hâlâ itimat besleyip beslemediğini soran gazetecilere, Başkan Truman’-ın cevap vermekten imtina etmesi, tefsirlerin başlıca sebebini teşkil etmektedir.
Perşembeden beri birçok A. m eri kan gazetelerinde olduğu gibi, siyasi mahfiller ve parlâmento çevrelerinde de Dışişleri Bakanının tehlikede olduğu açıkça ifade edilmekte idi. Daily Mırror’un, Dışişleri Bakanının derhal istifa etmesini açıkça istemesine mukabil Wa-shington Post ve Washingtcın .Star gazeteleri Arhcson’un durumunu esefle karşılamaktadırlar.
V --------------

I
B E Ş î N C 1
Celâl Amca (Hikâye)
Feride Özpay
Spor

İstanbulda da siyasî faaliyet
alı-P. nin keyfi idareyi kontrol altına almış olduğuna işaret tir:
(1
etmiş ve şunları ilâve etmiş-
Biz, iktidar için de çalışmıyo-Demokrat memleketlerde ik-
Westerling, Endonezya Hükümetini çok uğraştırıyor
Cavada vaziyet ç-ok gergin — Şimdiye kadar yirmi kişi tevkif edildi
Londra 28 (Y1RS) — Westerling âsilerinin Cava adasında meydana getirdikleri durum, gittikçe karışmaktadır. Bugün Jakarta’da Wes-terling ile işbirliğinden dolayı 20 kişi daha tevkif edilmiştir.
Bandong’da sokağa çıkma yasağı müddeti uzatılmış ve sokaklardaki devrıyeler fazlalaştınlınıştır. Stratejik sokaklarda barikadlar kurmak üzere tertibat alınmıştır Anlaşıldığına göre, EndonezyalI kuvvetler. Bandong dolaylarında kuvvetlerini toplıyan VVcsterling’in yemden şehre saldırmalarını beklemektedir.
Diğer taraftan Jakarta’dan haberlere nazaran, Endonezya ıneti, Holânda makamla! mm terling ordusuna iltihak eden
ler hususunda almış olduğu tertipleri memnuniyet verici bulmamışlardır.
Yarı resmi kaynaklardan alınan haberlere göre. Endonezya Hükümeti, La hey andlaşmasının kendisine bahşettiği haklara dayanarak, Hq-lândn Hükümetinden isyanı bastır-
ına k içiu yardım Istiyecektir. Holân-da orduları dahili harpten şimdilik kendilerini kasden uzak tutmuşlardır.
29 tYlRS) — Bandong vaziyet gittikçe karış-
gezen Endonezya asker-sinir harbinden dolayı so-w
gelen HÜkû-
Wcs-firari-

Sadak Parîse vardı
Paris 28 iA.AJ (Afpı — Türkiye Dışişleri Bakanı Ncemeddln Sadak, Komadan gelen Sempİon ekspresi ile saat tam 10 da Parlse varmıştır.
31 ocakta Avrupa İktisadi İşbirliği İdaresinin yapacağı oturumda Türkiyenin alacağı durumu incelemek üzere, bu sabah Meııemencioğlu ile ve öğleden sonra Tıney ve Avrupa iktisadi İşbirliği İdaresi nezdln-dekl Türk heyeti ile görüşecektir.

bulundular.
Jakarta şehrindeki laktadıı
Devriye lerl de bu
ğııkkanlılıklarını kaybetmeğe başlamışlardır ve bazan sebepsiz yere ve gölgelere ateş ediyorlar.
Jakarta 28 lA.A.) lAfp» — İstihbarat Bakanı Arnold Menenütu. yaptığı haftalık basın konferansında, geçen pazartesi günü VVesteılIngün Bandong a kaışı taarruzundan beri Jakartada 20 kişinin tevkif edildi-, ğim bildirmiştir. Bunların arasında! Batı Cava eski Başbakanı Anwar Tjokroamınoto ile Holânda eski hükümet sözcüsü Ritman da hulnnnıak-tndır VVesttTÜng hâdisesine karışmış olun bu kimseler hakkında Jakarta savcısı tahkikat açmıştır.
ruz.
ttdann kime alt olduğunu tâyin hakkı yalnız milletindir."
Bundan sonra il heyetinin bir yıllık faaliyet raporu okunmuş ve müzakerelere başlanmıştır.
Rapor hakkında söz alan delegeler en büyük kısmi raporu tasvip ve idare kurulunun çalışmalarını takdirle anmakla beraber, bazı sert ten-kidlerde de
Demokrat Partinin 1950 seçimlerine mutlaka gireceğini ve kazanacağım bir delege, şalisi kanaati olarak söylemiş, bu seçimlerde kanunsuzluklar* olursa bunların kanun yolu ile takıp edileceğini ilâve etmiştir. Bu dc geK köylünün seçimlere girmek kararında olduğunu söyleyince, salon alkışlarla dolmuştur.
Bir işçi ise. Millet Meclisinde grev bahsi hakkında söylenilen sözlerin köylüyü müteessir ettiğini, grev hakkının bütün dünyada işçinin hakkı olduğunu söylemiş. “Türk işçisinin yabancı ideolojilerle alâkası olamaz; Türk işçisi. Moskofla daima mücadele etmiştir ve edecektir,, demiştir.
Saat 19 da delegelerin rapor hakkında tenkıdleri bitince, il heyeti adına Rauf Onursal Pertev Arat ve Osman Kapan! tenkıdlere cevap vermişler. İdare heyeti kumlu faaliyeti-nn Parti ve memleket, faydasına ol-‘ıığunu beyan etmişlerdir.
Osman Kapanl, tenkıdlere cevap »erirken. Demokrat Partinin ilk hedefinin iktidara geçmek, ondan sonra her sahada ıslahat yapmak olduğunu. D P. iktidara geçince, grev hakkı kanununu Millet. Meclisine getireceğim beyan etmiştir.
Toplantı yarın sabah saat 9,30 a kalmıştır.



Yarın “Yeni İstanbul’’ da
Tekel Bakanı: parti arasında anlaşmazlık yoktur — Para kıymeti asla düşürülmiyecektir" dedi
Manisa, 28 (Hususi muhabirimizden) — C. H. P. nın Manisa il kongresi, bu sabah saat 10 da Genel Başkan Vekili Hilmi Uran, Tekel Bakanı ve 11 Manisa milletvekilinin iştirakiyle toplandı.
C. H. P. İl Başkanı, kısa bir söylevle kongreyi açtıktan sonra, Atatürk için 5 dakikalık bir saygı duruşu yapıldı.
Halk Partisinin Manisa kongresinin seviyeli ve hareketli olduğu göze çarpıyor ve delegeler partilerini tenkid için Adeta can atıyorlardı. 11 idare Kurulunun okunan faaliyet raporu, Manisanın en esaslı dertlerine ve bu meyanda sulama
mahsulü. Tütüncüler Bankası Kanunu. elde kalan üzüm stoklan gibi meseleleri ihtiva ediyor. Parti yolu ile yapılan teşebbüsler anlatılıyordu. Raporda Demokratların seçim bahsinde Hükümete gösterdikleri itimatsızlık esefle kaydedilmekte; Halk Partisinin son yıl içinde biraz daha kuvvetlendiği belirtilmekte; Salihli Ovasında yapılmakta olan sulama tesislerinin Manisa, Turgutlu ve Menemen ovalarım sulayacağı anlatılmakta ve Marmara gölü setlerinin kısa zamanda ikmal edileceğinin Hükümetçe temin edildiği ilâve olunmakla idi.
Öğleden sonra saat 15 te ikinci oturumunu yapan kongrede, delegeler söz alarak, kurulacak tütün mü-esscsesl ve tütün ekilecek yerler hak-kmdaki tahditlerin kaldırılması gibi konulara temas etmişler ve Hükümeti bazı noktalarda tenkid etmişlerdir. Saat 17 de İzhnr edilen arzu üzerine Tekel Bakanı Dr. Fâzıl Şc-rafeddin BÜik söz almıştır.
Teke) Bakanı, bu yıl İstanbul, İzmit ve Manisa kongrelerinde bulunduğunu: her üç kongrenin de birbirinden daha güzel olduğunu, Hükümetle Parti arasında anlaşmazlık iddiasının ne kadar yersiz olduğunu bu kongrenin tam bir vuzuhla gösterdi-
* ğıni söylemiştir.
Bakan, bundan sonra Türkiyenin en önemli ihraç mahsullerinden bazılarının, bu meyanda tütün, üzüm ve pamuk gibi mahsullerin M&nisada yetiştiğini söyliyerek. bunların kıymetlendirilmesi için, elden gelenin yapıldığını belirtmiştir.
Bakan, tütün ekilecek yerlerin tahdidi hakkındakı kararla ilgili icraatı tetkike Amade olduğunu, fakat tahdidin umumiyetle asla kaldınlmı-yacağmı, müşterilerimizin iyi kalite tütün istediklerini söylemiştir.
Bakan, günün meselesi haline gelen Türk Tütünleri Ortaklığı tasarısından bahsederek, tütün müessese-sinln faaliyete geçebilmesi için bakan olduğu günden beri çalıştığını; tasarının hazırlandığını, en kısa zamanda kanunlaşacağını, müessesenin sermayesinin arttırılması ve 100 milyona çıkarılması hakkındakı temenniyi memnuniyetle not ettiğini, gerekirse yüzdelerin alınmasına devam edilebileceğini söyliyerek, sözlerini şöyle bitirmiştir:
°— Bir arkadaşımız, selesinden bahsederken, kararma uygun olarak
kıymetini düşürmememizden bahsetti. Arkadaşlar, Hükümet para bahsini uzun uzadıya tetkik ettikten sonra, bildiğiniz şekilde bir karara varmıştır. Parasım düşürmemek suretiyle Türkiyenin duçar olduğu zarar zannedildiği kadar fazla değildir. Hükümet, para kıymetlerini düşüren memleketler arasına asla katılmayacak ve para kıymetini asla düşlir-mlyccektir. Bununla beraber, Anka-rava avdetimde Tekelin doğrudan doğruya müstahsilden üzüm alması mevzuunu bir deıa daha incellyecek ve sizin sıkıntınızı gidermeye çalışacağım...
Kongreye yarın sabah saat 10 da devam edilecektir.
Demokrat Parti, 11 Kongresine birlik olarak çıkmaya hazırlanıyor
İzmir 11 Kongresinde ve ondan sonra Demokratların siyasi faaliyete hız verecekleri, Ege kongreleriyle İstanbul kongresinde şiddetli bir seçim propagandasına geçecekleri haber verilmektedir. İstanbul 11 Teşkilâtı dahilinde yalnız Eminönü ilçesi henüz kongresini yapmamıştır. Bu kongre ocak ayının 23 - 24 Ünde yapılması lâzım gelirken bazı İç İhtilâflar yüzünden kongre, tarihi belli olmayan bir zamana bırakılmış bulunmaktadır. Demokrat Parti. İstanbul îî Kongresine büyük bir ehemmiyet atfetmekte ve kongrenin bir birlik arzâtmeal için gereken kulis çalışmalarım yapmaktadır.
öğrendiğimize göre bu kongre şubatın ilk İki haftasında yapılmış olacak ve Demokrat Parti ileri gelenleri bunda hazır bulunacaklardır
Genel Başkan Celâl Bayar’ın tstanhul-da da mühim bir nutuk söylemesi beklenmektedir.
Gençliğin bugünkü durumu
Milli Türk Talebe Birliği Şehz^dcba-şınd&ki merkezinde buu,ün saat 14 te günün en mühim meselelerinden biri olan ••Gençliğin bugünkü durumu., etrafında bir toplantı tertip etmiştir. Toplantıya üniversite ve yüksek okul talebeleriyle eski birlikçiler ve matbuat dAvet edilmiştir. Toplantıda ehemmiyetli konuşmalar olacağı tahmin edilmektedir.
Keşmir Başbakanı, bu sabah geliyor
Dün akşam .'iohrlmlac g«D( • kle-nen Keşmir Başbakanı Serdâr Mehmet İbrahim, uçağın gecikmesi yüzünden ancak bu sabah Yeşilköy© inebilecektir.
Serdar doğruca Park Otelde kendisi için hazırlanan özel daireye gidecek ve aynı günde bir basın toplantısı yapacaktır.
Valinin faaliyeti
Vali ve Belediye Başkanı dün yanında Mili! Eğitim Müdürü olduğu halde Ka-rııgümrükteki 27 ncl ilkokula gitmiş ve Yardım Sevenler Demeğinin hazırladığı fnnlhllan muhtaç gocuklara dağıtmıştır Vnli bundan sonra Fatih İlkokulunu ve Fatih medreselerindeki yüksek tahsil talebe yurduna giderek öğrencilerin İhtiyaçlarını dinlemiştir.
İtalyan muhribi dün gitti
Akdenizden gelerek, limanımızdan transit geçecek iken Karadenlzdeki fırtına doluyıslyle Boğazlardan dışarı çıkamayan îtalyanlardan Ru>lara geçen harp gcmllerlndon R 20 muhribi dün saat 11 de Odeaaya hareket etmiştir.
Yeni bir kanun teklifi
üzüm me-tngilizlerin paramızın
Kıyamet Günü
Siyasî mülteciler meslek ediniyorlar
L
simlerde, gazetecilik öğrenen mülteciler evvelce ga zeteci olup da simdi traktör isletmeyi ve tamir etmeyi öğrenen eski gazeteciler görülmektedir. Bu gazeteciler biraz sonra, kamplarda intişar etmekte olan 35 gazeteden birini çıkartmak üzere vazifelerinin başına döneceklerdir.
Birleşmiş Mîlletler Teşkilâtı; Milletlerarası mülteciler teşkilatı tarafından idare edilen kamplarda yaşayanlara, ileride muhtemel olarak yerleşecekleri memleketlerde hayatlarını kazanabilmelerini temin için, yeni meslekler ve zanaat öğretmektedir. Bu mülteciler aynı zamanda ezkı mesleklerini unutmamaya da çalışmaktadırlar. Ro-


• » • • • * * • *

Dâhi mizahçının bu romanında Mahkeme-i-Kübrâ huzuruna çıkmak üzere mezarlarından fırlayanlar arasında tarih boyunca iz bırakmış politikacı, edebiyatçı, sanatkâr ve cihangir yüzlerce şahsiyeti bulacak, o arada muhtelif karakterde insan tiplerine de rastlayacaksınız. Ne kadar neşesiz bir zamanınızda olsanız, gene gülmekten kendinizi alamıyacaksınız.
Hıfzı Oğuz bankalar ve memurlarının
İktisadî Devlet teşekkülleriyle Devlet teşkilâtı maaşları arasındaki farklar kaldırılacak
Ankara Milletvekili Bekata ile 6 arkadaşı. Devlet müesseseler!
aylıkları hakkındakı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair bir kanun teklifi hazırlamışlardır. Bu müesse-selere ait barem cetvelinde maaş hadleri, âzami 1000, asgarî 150 lira olarak tesbit edilmekte ve bu müesseslere ilk defa gireceklerin menşe-lerino göre alınacakları derecelerde Devlet memurları İle ahenkleştiril-mektedlr.
Yukarıdaki hükümlerin tabii neticesi olarak mesken tazminatlariyle harcırahların da aynen Devlet memurlarının tâbi oldukları esaslara göre ödenmesi teklif olunmaktadır.
KIYAMET GÜNÜ
Fantazi kılığına girmiş bir tahlil romanıdır. Gülerken, aynı zamanda düşünmeyi bilenler için bulunmaz bir nimettir. “Kami", ağlanacak şeylere güldüren “Şarlo" nun rolünü bu kitabında kalemiyle oynuyor. Zaten Charlie Chap-lin'i, sinemacılığın bir devirde en ince komik sanatkârı “Max Linder" vasıtasiyle tanıyarak, sahneye ve beyaz perdeye teşvik eden de gene "Cami" dir.
Bu eserin türkçesini
Refik Halid Karay'ın
üstat kaleminden okumak ayrı bir zevk olacaktır.

ı
Kardan adamlar
kı kardan adam olmuşuz»..
rrv x
4Î ( T» 4

Eayfft 2
y e n t İstanbul
M Oe«k
Moskova ve peykleri
topraklarına nakll-tedbirler alınırdı. Birliğinde arasıra usullerden bir in-
I KÎNCT Dünya Harbinin sonu-| na kadar diplomatlar nispeten emniyette sayılırlardı. Harp şartlarına rağmen, büyük elçiler, sefirler, murahhaslar, sefaret kâtipleri diplomatik masuniyetten istifade ederler, tehlike vukuunda, yani temsil ettikleri devletle bulundukları memleketin hükümeti arasında harp ilâm vukuunda umumiyetle âzami konfor şartları altında on yakın bitaraf memleketin lerl için gereken Ancak Sovyetler bu milletlerarası
hiraf müşahede olunurdu. Meselâ 1939 senesinde Kiyef’tekl Leh Konsolosu Sovyet topraklarından ayrılmak üzere Kremlin Hükümetinden pasaportlarını vize ettiren Polonya Sefareti erkânına katılmaktan Aciz kaldı. Günün birinde ortadan kaybolan zavallı Leh Konsolosunun Akıbeti hakkında bugüne kadar hiç malûmat elde edilememiştir.
“Sulh,, devresi başlar başlamaz, Sovyetler Birliğinde ve Moskova’nın kontrolü altında bulunan peyk devletlerde ecnebi diplomatlar için bir “macera,, ve nahoş hâdiseler devresi başlamıştır. Polonya’da Robineau hâdisesi, diplomatların imtiyazları hakkında Komünistlerin kayıtsızlığını kâfi derecede belirtmiştir. Günün birinde Varçova’da Fransız Büyük Elçiliği mensuplarından Robineau’nun gizli Leh polisi tarafından tevkifine ve ortadan kaldırılmasına ramak kalmıştı. Leh polis! Robineau’yu elde etmek için Şlkago gangsterlerinin usullerine müracaat etmiştir. Zavallı Fransız diplomatı geceleyin yatağından uyandırılmış ve polis memurlarının refakatinde polis karargâhına dâvet olunmuştur. Bereket versin Ro-bineau'nun babası derhal Sefire haber vermiş ve uzun müzakereler neticesinde gangstervarî bir şekilde kaçırılan diplomatın Akıbeti hakkında istenilen malûmat Fransız Sefirine verilmiştir. Robineau’nun tevkifi Fransa’da derin bir infial yaratmış, Fransız içişleri Bakanlığı Fransa'da komünist dâvası uğrunda kanuna ay-1 kın hareketlerde bulunan Lehlere I karşı takibata başlamıştır. Bunun üzerine Varşova'da Leh polisi Fransız diplomatlarını tacizle mukabele etmiştir. Hali hazırda durum şöyle hülâsa edilebilir: Fransa'da bir Leh konsolos muavini ve iki Leh yurttaşı hapsolunmuş, 26 Leh de hudut dışı edilmiştir. Polonyada Roblneau* dan başka bir Fransız konsolos muavini. iki kadın memur ve Fransız Büyük Elçiliğinde memur ve müstahdem olarak çalışan 12 Leh hapistedir, hiç bir Fransız yurttaşı hudut dışı edilmemiştir.
Bununla beraber bazı noktaların gözönünde tutulması elzemdir: Polonya topraklarında Fransızlar Leh Hükümetinin hareket hattı hakkında protestoda bulunmak üzere bir nümayiş tertip etmek hakkını haiz değillerdir. Fıansada ise komünistlerin teşebbüsiyle kurulan Leh-Fran-sız “Dostluk,, Cemiyeti bugüne ka-1
bir tarz-faaliyet-
gazetesi,
dar bir İki miting yapmış ve Fransız Hükümetine küfürler savurmuş-tur.
Sovyet nizamını kabule mecbur kalan memleketlerde ecnebi diplomatlar bir nefret havası içinde vazife görmektedirler. Bü nefretin sebebi ne olabilir? Geçenlerde Leh komünist gazetelerinden ‘’Tnbuna Lu-du„ şöyle yazıyordu: “Bir müddet evvel Kanada Dışişleri Bakanı Pear-son Kanada Meclisinde beyanatta bulunarak Sovyeller Birliğindeki durum hakkında Ktmadanın Moskova Sefaretinden mahrem raporlar alındığını ifşa etmiştir. “Komünist gazetesi bu suretle ecnebi diplomatların casuslukla meşgul Olduklarını Leh efkârına anlatmak İstemekteydi. Bundan no gibi bir mâna çıkarılabilir? Sovyet ve peyk diplomatları vazifeli bulundukları memleketlerdeki durum hakkında gizli ve mahrem raporlar göndermeye tenezzül etmiyorlar mı?
Mesele, Sovyetlere bırakılsaydı, ecnebi diplomatlnrm hiç bir şeye dikkat etmemeleri, hiç bir şey görmemeleri, hiç bir şey İşitmemeleri, hiç bir şey söylememeleri lâzım gelirdi. Öte tarafta Sovyetler hiç sıkılmak-sızın güya normal dostluk münasebetlerinde bulundukları Batı dünyası memleketlerinde kanunsuz da komünistlerin bozguncu lerlni desteklemektedirler.
Geçenlerde Ingiliz Timea
İtalyan Komünist Partisinin geniş para tahsisatı hakkında şu enteresan ifşaatta bulunmuştur: 'İtalya ile Doğu Avrupa arasındaki ticaret başta Roma, Milâno, Torino ve Triyeste olmak üzere başlıca Italyan şehirlerinde büroları bulunan 30 kadar komünist firmasının inhisarı altındadır. Bu ticaretin temin ettiği büyük kazançlar İtalyan Komünist Partisine verilmektedir. Bir müddet evvel Polonyada ihraç olunan bir parti Italyan malı İçin 45.000 ster-ling, (yani takriben 350.000 lira) lık bir komisyon tediye olunmuş, bu para derhal îtalyajı Komünist Partisinin kasasına yatırılmıştır. Bu firmaları İdare eden müdür ve memurlar münhasıran Komünist Partisi tarafından tâyin olunmaktadırlar. Ayrıca Doğu Avrupa memleketlerinden gelen birçok şahıslar firmalarda "mü-şa\iru olaıak hizmet görmektedirler. Son aylarda Italyaya gelen bu Doğu AvrupalIların sayısında büyük bir artış vukubulmuş, İtalyan Hükümeti derhal tahkikata başlıyarak bütün meseleyi en ince teferruatına kadar aydınlatmıştır.
Görülüyor ki Moskova ile Batı dünyası arasında diplomasi sahasında yapılan mücadelede Sovyetlerin kaybedebilecekleri birçok “avantaj,, lar vardır. Hattâ Batı devletleri bu meselelere gereken ilgiyi göstermeye başlarlarsa, Sovyet ve peyk ülkelerinde Batı diplomatlarının maruz kaldıkları eziyet, takyidat ve zorlukların birdenbire mûcize halinde durdurulması İhtimali çok kuvvetlidir.,,
İT
•cnx-xnm n^*~~ şamil; - w rubxjn ıı ı m(
KIS
H
BERLER
Bevin, Kahirede Kıral ve
Başbakanla
Ingiliz Dışişleri Bakam Italyaya da gidecek
Londra 28 (YtRS) — İngiliz Dışişleri Bakanı Bevin; bugün Mısır Dışişleri Bakanı, Kıral Farııgiın Kalemi Mahsus Müdürü ve Başbakan Nahas Paşa ile görüşmüştür. Sonradan Kıtal Faruk He beraber Kubbeli Sarayda yemek yemiştir.
Bevin ile yaptığı görüşmeden son ra gazetecilere bir beyanatta bulu-nan Nahas Paşa, Bevin ile dünya durumunu alâkadar eder genel meselelerin ve Mısırın eulhun korunmasındaki rolü etrafında görüştüklerini açıklamıştır.
Kahire, 28 A.A. (Rcuter) — Ahbar El Yevnı gazetesi, Scotland Yard’ın Yahudi tedhişçilerinin Bevlne suikast hazırladıklarını bildirmesi üzerine, Mısır polisinin İngiliz Dışişleri Bakanını korumak maksadiyle tertibat aldığını yazmaktadır.
Seylândakİ İngiliz dominyonları dışişleri bakanları konferansından dönen Mr. Bevin, Kahireye dün varmıştır.
Ahbar El Yevm Mr. Bevin dün Birmingham latmli İngiliz Kruvazörü ile Kahireye vardığı zaman polisin şehirdeki bütün otelleri aradığını ve 11-
mandaki bütün gemilere nöbetçi koyduğunu bildirmektedir.
Gazete, Süveyş lie Kahire arasındaki 130 kilometrelik yohın Bevin seyahati münasebetiyle seyrüsefere kapatıldığını izah etmektedir.
Kahire, 28 (A.P.) — Mısır “İşçi Partisinin ve Genç Müslümanlar Birliğinin Başkanı Salih Harb Paşa, Ingiltere Dışişleri Bakanı Ernest Be-vln'e gönderdiği bir mektupta, parti ve teşekkülün, Mısır ile Sudân'ın birleşmesi hakkında herhangi bir anlaşma veya gecikme ve aynı zamanda İngiliz kuvvetlerinin her iki memleketten çekilmelerini geri bırakacak herhangi bir anlaşmayı kabul etmlye-ceğlnl bildirmiştir.
Bu hayati meselede hiçbir tâviz ya-pılaınıyacağını bildiren mektup, bu mevzuda “ya dostluk yahut da her i-kl milletin nıuhasım durum almasını seçmek zorundasınız,, demektedir.
Roma, 28 (A.P.) — İngiltere Dışişleri Bakanı Bevln'ln çarşamba günü Napoiiye varacağı ve İtalyan Hükümetiyle temaslar yapacağı bugün I-talya Dışişleri Bakanlığından bildirilmiştir.

seçim mücadelesi
şiddetlendi
HIIAİİIı'ÜHMHÜthlHHİtlIİHII'rillıili .iLümil ÜDmİJ» tiiüi» iUU^lıl» İİHHmMİFMUİÜ
VVoodford'dan namzet ilân edilen Churchill, iktidarı şiddetle itham ediyor
Ruslar Berlini
tekrar ablukaya almağa hazırlanıyor
AMERİKAN
KURMA YBAŞKANLARI UZAKDOGUYA GİDİYOR
Waahington 28 A.A. (United Press) — Amerikan müşterek kurmay heyeti Ü-yelerf, Birleşik Amerikanın Uzakdoğu-daki stratejik durumu hakkında bizzat tetkiklerde bulunmak üzere pazar günü hareket edeceklerdir.
İTALYAN HÜKÜMETİ
YEMİN ETTİ
Paris, 28 (YİRS) — İtalyan Başbakanı De Gasperl kabinesi İle beraber Cumhurbaşkanı Elnaudi’nln nezdinde şada-kat yemini etmiştir.
Komadan gelen haberlere nazaran I-talyan Parlâmentosunun her iki meclisi salı günü İçin olağanüstü bir toplantıya çağrılmıştır. Bu toplantı esnasında So-maliye gönderilecek İtalyan kıtalarının sevklyau için elzem tahsisat meselesi müzakere edilecektir.
HİDROJEN BOMBASININ HEMEN İMALİ İSTENİYOR
Londra, 28 (YİRS) — Başkan Tru-man ın hidrojen bombasının imali hususunda henüz karar vermemiş olduğunu dair beyanatını müteakip, bugün A-merlkanın en ileri gelen atom bilginlerinden biri, Amerikanın Ruslar bu bombanın sırrını keşfetmeden, hidrojen bombası imal etmesi lâzım geldiğini ve Rusların, bu bombanın Amerikanın silâhlan arasına girdiğini kati surette e-mln oldukları takdirde bir taarruza geç-miyecoklerlni ileri sürmüştür.
Bilgine göre bu bombanın istimali tasavvur edllmiyecek kadar tehlikelidir ve infilâktan sonra etrafa, Hlroşlmadakl radyasyondan çok daha kuvvetli şualar yayılacaktır.
Londra, 2ö (YİRS) — Gelecek Ingiliz genel seçimlerinde E8bcx Kontluğunun Woodford nahiyesinden Muhafazakâr Partisinden adaylığını ko-yan sabık İngiliz Başbakanı Wlnaton Churchill, İşçi Hükümetinin karşılaştığı güçlükleri takdir etmekle beraber, şimdiki İngiliz Hükümetini, milli servetle harici yardımı İsraf etmekle itham etmiştir.
Muhalefet lideri, iktidarın, îngllte-renln iktisadi ve mail hayatını kontrol etmek hastalığına tutulduğunu, saltanatı esnasında 17 milyar Ingiliz lirası IsrAf ve dünyanın en yüksek vergilerini tarh ettiğini iddia ederek Hindistan ve Mısır gibi memleketlerde harp esnasında toplanmış sterllng-lerln blokajına muhalefetini izhar ve bu memleketlerin ancak “İngiliz ordu ve bahrlyesi tarafından Alman ve Japon işgalinden kurtarılmış olduğunu" iddia etmiştir.
İşçi Partisinin seçim programını tenkide devamla Churchill, “Büyük Amerikan Milletine karşı hiç bir teşekkür veya şükran kelimesinin bulunmamasını’’ söyliyerek İşçi programının ileri sürdüğü millileştirme siyasetine hücum etmiştir.
Londra, 28 (YİRS)
Partisinin İki günden beri devam mekte olan hususi konsey toplantısı, liberal seçim programım görüştükten sonra, bugün sona ermiştir.
Partinin Genel Sekreter Muavini Martell, programın genel hatlarını i-zah ederek “dünya hükümetinin” daha bu nesil tarafından kurulmasının, anlayışlı bir dış siyasetin, serbest rekabeti! ticaretin, inhisarcılık ve tö-restlerin kaldırılmasının, devletleştirme hareketinin durdurulmasının seçim programına dahil olduğunu tebarüz ettirmiştir
Londra, 29 (YİRS) — işçi Partisi liderlerinden Mr. Wcbb, bu akşam işçi Partisinin zamanın en iyi şartlarım ve işçilere en iyi yaşama fırsatını veren partilerden biri olduğunu iddia e-derek, Muhafazakâr Parti Lideri Churchill'in daha evvel yaratmış olduğu havayı izale etmeğe çalışmıştır.
Berlin, 28 (YÎRS) — Rusların, Batı ile Doğu Almanya arasındaki kara yolu nakliyatında ihdas ettikleri kas-di müşküller bugün biraz gevşemiştir, ve şimdi Ruslar saatte 14-16 kamyonu kontrol noktalarından geçirmektedirler.
Berllndekl batı komutanları tarafından Rus komutanı Kotlkof'a verilen protesto mektubuna, Rus generali henüz hiçbir cevap vermemiştir.
Londra, 28 (YÎRS) — BBC’nin Berlin muhabirine göre, Ruslar, dün batı protestosunu görüşmek Üzere üç saat süren bir toplantı yapmışlardır.
Muhabire göre, Ruslar cevabi mektuplarında kara yolu nakliyatının yavaşlatılması mesuliyetini Doğu Almanya Hükümetine yükliyeceklerdir.
Yunan Hava Okulu
heyeti Ankaraya geldi
Liberal et.
JESSUP, HtNDİÇtNİDE
GÖRÜŞMELER YAPTI
Hanoy. 28 A.A. (AFP) — Birleşik A-mcrikanın Uzakdoğuyu ziyaret eden Büyük Elçisi Philip Jessup dün İmparator Bao Dal, Kuzey Vietnam’da Cumhuriyet Komiseri Alessandri ve Kuzey Vietnam Valisi Ngyen Hutrl ile görüşmüştür.
Resmi tebliğe göre bir san tr en fazla süren Bao Dal ile görüşme çok samimi bir hava içinde geçmiştir.
KANADA, KIZIL ÇİN t TANIMAK HUSUSUNDA AMERİKAYA BAÖLANMIYACAK
Singapur. 28 A.A. (LPS) — Kanada Dışişleri Bakam yaptığı beyanatta, memleketinin komünizmle olan mücadelede kendisine düşen rolil icap eden hor yerde oynamağa hazır olduğunu bildirmiştir, Colombo konferansından memleketine dönen Bakaıı Kanâ'dnnın Komünist Çin Hükümetini derhal tanımayı düşünüp düşünmediği hususunda izahat vermekten çekinmiş, fakat Hanedanın bu mesele hakkında Birleşik Amerika tarafından nlınan kararlara muhakkak surette bağlı oimıy&cagını a-çıldaımştır.
Ankara 28 (A.A.) — Yarbay Pa-poutsis’in başkanlığında 5 binbaşı, 2 yüzbaşı, 1 üsteğmen ile 10 erbaştan müteşekkil Yunan hava okulu heyeti, bugün saat 13.20 de C. 47 tipi bir nakliye uçagiyle Kodoştan Etimesgut hava alnına inmişlerdir. Heyet, alanda Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı adına Etimesgut Garnizon Komutanı Albay Şevket Acar, Komutanlık Moral Şubesi Müdürü Albay Hulki Gökdeniz, Hava Nakliye Alayı Komutanı Yarbay Şakir Türsen, Komutan Muavini Binbaşı Cemal Göker, Komutanlık Protokolun-dan Kurmay Binbaşı İhsan Araş ile Hava Nakliye Alayı subay ve erbaşları, Yunan Büyük Elçisi adına Elçilik Başkâtibi ve Yunan Hava ve Deniz Ataşeleri tarafından karşılanmıştır.
Yunan ve Türk millî marşları çalındıktan sonra. Yarbay Papoutsis, Türk havacı lariyle merasim kıtasını, Albay Acar da Yunan havacılarını teftiş etmişler ve karşılama törenine son verilmiştir.
=
Yeni Seçim Kanunu ancak on güne kadar Mecliste görüşülebilecek
D. P. temsilcilerinin bugün de ' geçici komisyonda tasarı son müzakereler bitmiştir.
50 kişi tarafından namzetlikleri ilân vatandaşların bir
Ankara 28 (Husüst muhabirimizden) — Milletvekili Seçim Kanunu tasarısını inceliyen Geçici Komisyon bugün toplanmış ve 3 günden bert hazırlanan metinleri müzakere ve kabul etmiştir.
Müzakerelerde Demokrat Partili üyeler bulunmamış, muhalefeti Millet Partisi sözcüleri temsil etmiştir.
Geçici Komisyon tarafından kabul edilen hükümlerde mühim yenilikler bulunmaktadır, müstakil olarak edilmek İstenilen
noter senediyle buna muvafakatlerini bildirmesi hükmü kabul edilmiştir. Siyasi partllerco gösterilon adaylar, bu kayıddan müstesnadır. Kapalı yerlerde yapılun seçim propagandalarına askeri şahıslar vo reşid olmı-yan çocuklar alınmıyacaktır.
Seçim kurullarında parti ve bağımsız adayların nasıl vc kaçar tane müşahit bulunduracakları lesblt ölünmüş ve seçim kurullarına alınacak Üyeler hakkında, İstanbul için geçioi bir madde kabul edilmiştir. Bu maddeye göre, İstanbul şehri seçim kurulu üyeleri Şehir ve Vilâyet meclisi üyelerinden alınacaktır.
Bugünkü toplantıda yüksek seçim kurulunun kararlarını mutlak ekseriyetle vereceği hakkındaki 114 üncü madde münakaşalara yol açmış, kurulun karar değil, rapor vereceği belirtilerek bu hususun çıkarılması istenilmiştir, ticede rapor değil, karar sası kabul edilmiştir.
Yüksek seçim mahkemesine verilen vazife ve salâhiyetler bu günkü toplantıda şu şekilde tesblt edilmiştir;
1 — Oy verme gününden önce 11 Seçim Kurullarının teşekkülüne, işlemlerine ve kararlarına karşı yapılacak itirazları inceleyip kesin karara bağlamak.
2 — 11 Seçim Kurullarının teşekküllerine, işlemlerine ve kararlarına karşı yapılıp da neticeye müessir olan itirazları bir raporla Büyük Millet Meclisine sunmak.
3 — Adaylığa ait itirazlar hakkında 29 uncu madde gereğince kesin karar vermek.
4 — Tahakkuku halinde milletvekilliğine seçildiğine dair tutanak verilen bir kimsenin milletvekili seçildiğini intaç edecek oy farkı husule getiren vakıalara müstenit hakkında hazırlıyacagı raporu yük Millet Meclisine sunmak.
5 — Milletvekili seçildiğine
tutanak, bir kimaanin seçilme yeterliğini haiz olmadığına dair yapı-
maddeden Fakat ne-vermesi e-
itirazı Bü-
dair
4HUill« İBiii «il. . ı
iştirak şeklini
hakkında
etmediği almış ve
hazırlıyacagı
lacak itiraz raporu Büyük Millet Meclisine sunmak.
Kurula müracaat şeklini gösteren 116 ncı maddede münakaşalar oldu. Bu nıünakaşttJar, kurula müracaatla beraber ayrıca Büyük Millet Meclisine de müracaat edilecek midir, bu yol açık mıdır, değil midir prensipi-nln etrafında cereyan etmiştir.
İleri sürülen İki noktai nazardan Büyük Mîllet Meclisine müracaat e-dilmemesl şıkkı kabul edileceği sırada. bunun iç tüzükte bir tadilât ile mümkün olacağı anlaşılmış ve bu tadilâtın yapılması hususunda rapora bir kayıd konularak keyfiyetin Meclise bildirilmesi kararlaştırılmıştır.
Yüksek seçim kurulunun muamelelerinde kullanacağı tetkik ve tahkik usulünü gösteren ve Demokratların komisyonu terketmelerine sebep olan 117 nci maddede Haşan Dlnçer, yüksek seçim kurulunun yalnız 11 ve ilçeler seçim üyelerini ve müşahedelerini değil, lüzum göreceği her vatandaşı dinlemesi lüzumunu müdafaa ve bu tahkikatı kendi üyelerinden biri marifetiyle yapabilmesini teklif etmiş, birinci nokta, bu takdirde İş uzar diye reddedilerek ikinci nokta kabul edilmiştir.
Madde böyleco kabul edilince Nihat Erim, D. P. nln komisyon müza kerelerini terketmesine temas ederek bundan duyduğu üzüntüyü belirtmiştir. Haşan Dlnçer de Millet Partisinin tutanakların tetkik ve nihai hal merciinin yüksek seçim mahkemesi olarak kabulü noktai nazarında olduğunu ve bu itibarla ilim Heyetinin görüşüne tamamiyle iştirak ettiğini bildirmiştir.
Cezai hükümlere ait müteakip maddeler de aynen kabul edilerek tasarının komisyonca müzakeresi tamamlanmıştır. Tasarı ve müzakereler pazartesinden itibaren geçici komisyon başkan, sözcü ve kâtipleri tarafından tekrar gözden geçirilerek hazırlanacaktır.
Bu işin bir meşine imkân sarının birkaç lacağına göre
Mecliste görüşüleceği mektedir. Tasarının bütçe görüşmelerinden evvel çıkarılacağına muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Tasarının kanunlaşmasını müteakip 40 gün içinde seçmen kütüklerinin tamamlanmış olacağına göre bu tasarının kanuniyet kesbetmesiyle seçimlere bir buçuk ay yaklaşılmış olacağı temin ve tahmin edilmektedir.
Pr^MHılint 4Uİ
Devlet Denizyollarının dış hatlar tarifesi
Bntı Akdeniz yas neferlerine nisandan itibaren başlanacaktır. 15 günde bir defa perşembe günleri yapılacak olan bu aofertarv tabela edilen Ankara Vapuru kına hir revizyondan geçirilmek Üzere havuza alınacaktır, Yalnız bir seferi Giresun Vapuru yapacaktır. Bu yeni proırrama göre postalar pazar günleri limanımıza varacaklardır.
Tamiri nlann başında bitecek edan İstanbul Vapuru 16 nisandan İtibaren 15 günde bir dr ta Dogu-güncy Akdeniz pustanım yapmaktır.
Tarsus Vapuru ilk seferini Tüccar Dernoftl hesabına yapmak üzere 5 nisanda limanımızdan ayrılacaktır tstah-bul, İzmir, Fire ve lskenderiyeye uğrayarak 10 nisanda limanımıza dönecek, 25 nisanda katollk
zere Italyaya hareket edecek; Larntıkn, İskenderun, Antalya ve Umanlarına uğrayarak İstanbul* çektir. Tarsua Vapuru bu turistik lerlno devam edecektir.
hacılarını almak ü-Beyrut, İzmir gele-■efer-
Şiir »ergisi açıldı
Eminönü Halkevi DÜ-Edebiyat şubesi şiir kolunun tertiplemiş olduğu (lir ser-Kisi (Jlin saat 15 30 da yapılan bir toplantı sonunda açılmıştır. Toplantıda eös nlnn Nihat Sami Banarh bugünkü şiir anlayışı mevzuunda bir konuşma yapmış. bilâhare Şiir Kolu Başkanı İbrahim Mlnnetoglu :
Sizi bu şiir ziyafetine getiren ec-bebin en az bu şiirleri yazan binler kadar şiire duyduğunu® yakınlık olduğunu tahmin ediyoruz. Sergimiz herhangi bir orijinallik yapmak hevesinden doğmamıştır.
Biz burada şiirlerini size sunan bir kaç arkadaş» Şiirin inceliği bakımından ayrı ayrı yolda olmamıza rağmen şiirin ösü, şiir düşünüşü bakımından aynı fikirdeyiz., demiştir.
Halkevinln misafir «al on unda açılan Sergiye; Sedat Ümran, Abdullah Rıza Ergüven, Abdullah Oztemiz, Fatma Süzme Afyonlu, Ayşe Ruhlar Çetin, Suat üzer, İbrahim Mlnnetoğlu, Nejat Tah-Eİn Alper ve Salt Maden muhtelif şiirleriyle iştirak etmişlerdir. Genç şairlerin ederlerini orijinal bir yazı ile kartonlar Üzerine yazan vo hepsinin ayrı ayn portrelerini yapmış bulunan Salt Madenlinin desenleri ayrıca beğenilmiştir.
Sergi 15 gün müddetle açık kalacaktır.
Fransız profesörünün bugünkü konferansı
BordeauK Üniversitesi Hukuk Fakültesi profesörlerinden ve Siyasi Etütler Enstitüsü Müdürli M. Maurice Duverger eehrirnizdo İlci konforans verecektir. Profesör konferanslarından birincisini bugün soat 10 da Hukuk Fakültesinde “Yirminci asır demokrasisi'* movzuunda verecek ve yarın da İktisat Fakültesinde Monnet Plânını veyahut da Marshall 'Plânını mütalâa edecektir. Profesör evvelce haber verilmiş olan “Fransız Kon-solo^hanoslmleki konferansı' nı zamanın müsaadealzllğl dolayısıyla vereml-yecektlr.
Konferanslara giriş serbesttir.
haftadan evvel bitirll-görüJmemektedlr. Ta-gÜn de matbaada ka-şubatın İlk yansında tahmin ?dil-

Meclisin yarınki gündemi
Ankara 28 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Büyük Millet Meclisinin pazartesi gündeminde İşçinin kalkınması, Uzunyaylânın sulanması, Zamanki çayı. Kayseri merkez ilçesi arazisinin sulama işi İle Kayseri şehrinin batı ve batı güneyindeki bataklıkların kurutulması hakkında Kâmil Gündeş ve hastalara has ekmek verilmesi meselesinde ne düşünüldüğüne dair Dr. Aziz Uras tarafından verilen iki gözlü soru önergesi vardır. Sorulardan birincisine Tarım ve Bayındırlık Bakanları, İkincisine de Başbakan cevap verecektir.
Bu toplantıda ayrıca İş Mahkemeleri kurulması ve Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilâtı Kanununun ilkokul başöğretmenlerine 10-lü lira makam tahsisatı verilecek şekilde tâdili ve bilfiil icrayı kaza etmiyen yargıçlara da ödenek verilmesi maksadiyle Yargıçlar Kanununa ek 5017 sayılı kanunun 4 Üncü maddesinin kaldırıl-1
ması hakkındaki teklif ve tasarıların İkinci müzakereleri yapılacaktır.
Birinci defa görüşülecek işler bölümünde Türkiye - İtalya arasında hava ulaştırması ile 1949 1950 devresinde Türkiye lehine tanınan 55 milyon 300 bin dolarlık tiraj hakkı mukabilinde bu miktar dolar karşılığı Türk liralarının T. C. Merkez Bankasında açılacak %5 ve %96 adlı iki özel hesaba yatırılması hakkın-daki anlaşmaların tasdlkına, Milli Korunma Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine dair olan 0020 sayılı kanuna ek kanunun, kiraların bazı şartlarla serbest bırakılmasını temin edecek şekilde tâdiline, Yollar Genel Müdürlüğünün kuruluş ve görevlerine ve Köy Enstitüleri Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının bu enstitülere küçük kaza merkezlerindeki ilkokullardan mezun olan çocukların da alınması şeklinde tâdiline dair kanun tasan ve teklifleri bulunmaktadır.
Emniyet emeklilerinin kongresi
(Polis E. E. S. Y. Derneğimin yıllık kongresi dün saat 15 te toplanmış lıia-, re heyetinin çalışma raporu, salonu dolduran 400 e yakın emekli taralından tasvip edilmiştir. Bu rapora göre dernek; gittikçe laazzuv etmekte ve gayelerini tahakkuk ettirecek imkânlara tedricen yaklaşmaktadır.
Söz alan üyelerden bazıları, çalışma sisteminin daha verimli şekle sokulması temennisinde bulunmuş ve
tenanüde uygun samimi bir hava içinde yeni idare heyeti seçilerek kongreye son verilmiştir.
lüzumlu
M. P. Saınatya kongresi
Millet Partisinin Samatya bucak kongresi bugün saat 19 da Kocamuetnfapa-şadnkl Babacddln Kıraathanesinde yapılacaktır.
Kabzımalların toplantısı
Bugün saat 13 te kabzımallar Eminönü Halkevinde bir toplantı yapacaklardır.
Moda Resimleri Sergisi
23 ocak 1950 tarihinde başlamak ve bir hafta devam etmek üzere Eyüp Halkevi ndo bir (Moda Resimleri Sergisi) a* çılmıştır.
Beyolunda bir dispanser kuruluyor
Kızılay Beyoğlu İstiklâl Şubesi. Bs-yoğlundn yoksullar için bir dispanser kurmak üzere faaliyete geçmiştir.
Karadeniz sürat postası perşembe günü yapılacak
Trabzon vapuru tarafından »alı günü yapılacak olun Karadeniz aürnt postası perşembe gününe tehir edilmiştir.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
- 60 -
u— Atikler köyünün Muhtar’ı dersin; o anlar.
Oğlan bir hayli lâmelifler çizip, bir kaç masaya uğrayıp çekildikten sonra ustasına yanaşıp bir şeyler söyledi. Tam bu sırada Muhtar da bütün cesaretini toparlayıp şöyle yerinden kalkar gibi yaptı ve sırıtarak Kâmil Efendinin yüzüne baktı. Kâmil Efendi, şimdi gözlerini tanı mânasiyle onlardan yana çevirdiği halde, yine, MuhtarTn şahsında iki yıldır görüşemedlğl bir eski Aşinayı tammış gibi görünmedi. Bununla bo-raber yapılan dâveti reddetmek nezaketsizliğinde de bulunmıyarak o deminki ağır yürüyüşiyle Atiklller’ln masasına doğru yöneldi ve önlerine gelip durunca musafaha için ayağa kalkan Muh-tar’ı, hep o gülümser yüzlyle bir iyi süzdükten sonra:
° —Hoş geldin; Reşat Efendi; dedi.
Halbuki, Muhtar’ın adı “Reşat,, değil, '‘Yaşar,, dı. Fakat, o aldırış etmedi; işi pişkinliğe vurup:
“— Hoş bulduk KAmil Efendi! Görüyorum, maşallah işi İlerlletmişsln. Bir kaç yıl evvel böyle değildi burası... Ne bu havuz vardı; ne de bu mermer masalar. Çardağın üstünü de şimdi camla kapamışsın.
”— Eh, zaman sana uymazsa, sen zamana uy demişler. Biz de moderen olduk işte... 11 oğlu şimdi, havuzsuz, fıskıyesiz, garamafonsuz kahvelerin semtine uğramıyor.
-----------------------------M.
“— Tabii, tabii. Ama, doğrusunu istersen, kahvenin eski hali daha İyi idi. Bilirsin ya. biz Atlklller, hep buraya gelirdik. Çardaktan üzüm koparıp yediğimiz bile oldu; he, he, he...
Muhtar bu zoraki ve lüzumsuz gülmelerden sonra bir kaç defa yutkunup Kâmil Efendiye, âdeta yalvarır gibi:
“— Biraz oturmaz mısın bizimle? dedi.
Ve kahve sahibinin bir tereddüt ânı geçirdiğini görerek:
“— Sana bir şey danışmak istiyorduk; sözünü ilâve etti.
Kâmil Efendi, altına bir sandalye çekip ilişti ama. halinden orada pek fazla kalmaya niyeti olmadığı anlaşılıyordu. Tecessüsle köylüleri süzdü:
u —Hayrola, ne var bakalım!
Gel gör şu aksiliği ki, Muhtar, şimdi söze nereden bağlıyacağını bilemiyordu. Bir arkadaşlarının. bir Kâmil Efendinin yüzüne şaşkın şaşkın bakıyordu. Ahmet Ağa, bir sigara sarsın diye masanın üstünde duran kocaman bir gümüş kaplı tabakayı kahve sahibine uzattı. Bu İkram üzerine Muhtar’ın zihninde sanki bir şimşek çakmış gibi oldu. Hancı Yusuf için getirdiği ve onun ters muamelelerinden gücenerek arabanın içinde bıraktığı bir torba tarhana ile bir torba bulguru hatırladı. Bunları Kâmil Efendiye verecekti:
“— Sana; dedi. Biraz bulgurla tarhana getirmiştim.
Kâmil Efendinin, bir kaç dakika evvel kapanır gibi olan yüzü geniş bir tebessümle açıldı:
“— Ne zahmet etmlşaln, birader...
“— Zahmet olur mu hiç, senin gibi bir ahbaba karşı... İnşallah, bir başka gelişimde sana, nah şu büyüklükte bir hindi getirmeyi dc unut-mıyacagım.
'".‘7
Ve iki eliyle getireceği bu hindinin enini boyunu İşaret etti.
Kâmil Efendinin, ağzı artık kulaklarına varıyordu :
“— Canım, sen şimdi hindiyi nıındiyi bırak da derdin nedir, onu anlat; dedi
”— Derdimiz malûm; şu mera dâvası...
Lâkin, Kâmil Efendinin “Mera dâvasından., hiç haberi yoktu. Bu ilgisizlik her üç Atikler köylüsü için yeni bir hayal kırgınlığına sebep olmuştu. Ama deminki sıkılganlığından tama-miyie kurtulmuş, bulgur, tarhana, hindi bahsinden sonra kendisini kahve sahibine karşı Adeta bir alacaklı durumunda hissetmeye başlamış olan Muhtar:
“— Yahu; dedi. Öen de seni kulağı delik bir adam sanırdım. Dünya bu işle çalkanıp du-. ruyor.
Bu sefer mahcup mahcup önüne bakmak sırası kahve sahibine düştü.
Artık, Muhtar’ın dili çözülmüştü. Atikler köyünün kahvesindeki kadar cerbezeli, bilgiç ve nobran kesilmişti. Hikâyeyi tâ ''Evveliyat“ından alıp anlatmaya başladı. “İşgal,, devrinde, meranın düşman zoriyle nasıl rum köyüne “ilhak., edildiğini; “istirdat,, dan sonra tekrar nasıl kendilerine döndüğünü; “Fazlı Beyin muhacirleri,, Kozak a yerleşince meselenin yeniden nasıl kurcalanmaya başladığını; Abukat Kenan Bey zoriyle nasıl dâva açtıklarını, bu dâvanın geçirdiği “Safahatı,, vesaire vesaireyi âdeta bir hukukçu ağzıylc meydana serip döktü ve «on Vakadan da yine bir avukata yakışacak şekilde bahsettikten sonra:
“— Şimdi; dedi. Niyetimiz, şu Fazlı Bey denilen adamı görüp işi tatlıya bağlamak.. Ama Fazlı Beyi nerede görebiliriz? Nasıl görebiliriz? Onu, sen bize diyivereceksin gârik...
,j
Kâmil Efendi, düşündü, taşındı; düşündü; taşındı ve gözlerini karşısındaki üç köylünün yüzlerinde gezdirerek:
“— Çok zor iş bu; çok zor... diye söylendi,
“— Ben size bir şey yapamam; haydi gidin, başınızın çaresine bakın!,, diyecekti; fakat — aklına tarhana bulgur torbaları mı geldi, yoksa “Nah. bu kadar,, hindi mi — hemen kon dini toparladı:
“— Benim Fazlı Beyle bir tanışıklığım yoktur ama, dedi. Onun kâtibini iyi bilirim. Her akşam gibi kahveye gelir. Olmazsa ben gider kendini bulurum. Hele bana yarın sabaha kadar müsaade edin.
Lâkin, ertesi gün, hemen sabah namazından bir saat sonra, Atikler Muhtar’ı, yüreği ümit dolu ve koltuğunun altında bulgur, tarhana tor-balarlyle kahveye gelip dc Kâmil Efendiyle görüştüğü zaman, arkadaşlarının yanına nasıl döneceğini bilemedi. Zira, kahve sahibinden aldığı haber o derece kötü İdi: Yanyalı Fazlı Bey, dün çiftliğine gitmişti ve oradan ne vakit döneceği malûm değildi.
★ * ★
Halil Ramlz, bu yıl, Seçim Dairesine, kimseye haber vermeden, yalnız başına gelmiş ve Dr. Namık Ahmet'in onu kendi evine misafir etmek için gösterdiği bütün ısrarlara rağmen bir otele inmişti. Bununla beraber, hemen her akşam yemeklerini Namık Ahmet’in aile sofrasında yiyor ve günün hiç olmazsa bir kaç saatini, bu biricik dostla başbaşa geçirmek fırsatını buluyordu. Namık Ahmet, Dlspanser'İndekl o çocuk doğurma vakasından. — daha doğrusu bu vaka etrafında çıkarılan tezvirlerden, dedi-299.
kodulardan beri — epeyce Üzgün ve bezgin görünmekle beraber, Halil Ramız’le dertleşip konuşmaya başlayınca ruhunun eski tazeliğini bulmakta güçlük çekmiyor; kafasının o atılgan enerjisiyle, o imanlı idealist mizacının coşkunluğu nekahet devresindeki bir hastanın kuvvetleri gıbt yeniden uyanmaya başlıyordu. Meselâ, geçen yıldan beri ağzına almadığı bir takım cüretli tasarıları ve yahut yarıda bırakıp da bir kenara attığı bazı etüdierl vardı ki, Halil Ramlz, genç doktorun bunları, tekrar, aynı hararetle ele almaya hazırlandığını görüyordu. Bunların en başında memleketin nüfus dâvası ve bununla ilgili geniş, rasyonel sıhhat organizasyonları İşi, onu, tıpkı eskisi gibi ihtirasla sarmış bulunuyordu. Bunun arkasından bir kaç yıl önce yeni bir köy teşkilâtına dair yazdığı bir proje geliyordu. Namık Ahmet, o projeyi yeniden bir takını müşahedeler ve deliller ilâvesiyle tamamlamış ve Meclis'e, Başvekâlete, Parti umumi kâtipliğine göndermeden evvel — âdeta bir müptedl muharrir heveskârlığiyle — bir kere de Halil Ram iz'e okumak istediğini söylemişti.
Halil Ramlz, bükülmek nedir bilmiyen bu enerji, yatışmak nedir bilmiyen bu heyecan kaynağı önünde sa.vgiyle karışık bir hayrete düşmekte idi. Zira, kendisi, başından geçen son gaileler üzerine politika mücadelesinden adamakıllı gözü yılmış; daha doğrusu politika denilen şeyden Öğürecek derecede iğrenmişti. Lâkin, Doktor Namık Ahmet, bereket versin ki, hiç bir vakit. tam mânasiyle, bunun içme batmamış ve kendini, yalnız, oradan çıkıp yayılan bir ufû-netli havanın miyasmalarına kaptırmakla kalmıştı. Zaman zaman, bunun sıtma nöbetleri onu hâlâ yokluyor muydu?
(Devamı var)
---- -----------------------İM.
29 Ocak 1950
Y E N t İSTANBUL
Sayfa 3
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Hububat ziraatimiz
Dünya maden piyasaları
Ticaret Bakanlığı yeni
Sümerbank’ın goblen kumaşları
hakkında düşünceler
Yazan : Prof. Dr. Vamık TAYŞÎ
Memleketimizde hububat rekoltesi, en ziyade nisan ve mayıs aylarının hava gidişi ve bilhassa yağışı ile alâkalıdır. Bu aylarda kâfi miktarda ve muntazam düşen yağmurlar yurdumuzda bereketi sağlar, aksi ise felâkete sebep olur. Sene içersinde, sonbahar durumunun ve kışın şiddetinin mahsule tesiri muhakkaksa da, bu İki mevsim hiçbir zaman ilkbaharın ekinlerde yapabileceği zararı önliyemez. Halbuki istediğimiz gibi bir bahar, güzün ve kışın kötülüklerini, az veya çok, telâfi e-debilir. İşte bunun içindir ki, yurdumuzda nisan ve mayıs aylarından evvel hububat mahsulü hakkında tahminde bulunmak doğru değildir.
Bu sene için de vaziyetimiz tabii aynıdır. Yalnız ekim sahasının geçen seneye nispetle daha fazla olduğu muhakkaktır. 1919 un sıkıntıları arasında hazırlanmış olan geniş nadaslara, ziraatimiz için elverişli giden geçen sonbaharda, Marshall Plânından sağlanan vasıtalar ve ilk defa olarak vaktinde dağıtılabilen 130 (1) bin ton tohumluğun yardımı ile bol bol e-klm yapılmıştır. Bu sahanın ilkbaharda yazlık ekimlerle daha dar genişli-yecegi düşünülebilir. Şu halde 1950 senesine, hububat ekim sahası bakımından, geçen seneki gibi sıkıntılı bir durumda girmiş bulunmuyoruz. Yalnız bugüne kadar bizi sevindiren bu iyimser vaziyete dayanarak önümüzdeki mahsul yılı için şimdiden herhangi bir tahminde bulunmak da yal-lış olur. Eğer yıl gönlümüzün istediği gibi ilerlerse, ekim sahasının genişliği bize çok bereketli bir mahsul sağlıya-çaktır. Fakat ilkbahardaki bir aksaklığın bizi tekrar hayal kırıklığına uğratabileceğini hatırdan çıkarmamalıyız.

Kuraklık dediğimiz yurdumuzun dertlerinin büyüğü, kendini, bilhassa başlıca hububat istihsal bölgelerimiz olan Orta Anadolu ile Güneydoğu A-nadolu’da, bazı senelerde hissettirir. Bu tabiat âfeti ile ne vakit karşılaşacağımız bilinmez. Uzun senelere ait meteorolojik rakamlara sahip bu lunmadığımızdan, sıkıntılı yılların devreler halinde belirli zamanlara rastlayıp rastlamadığını, bugün söyli-yecek durumda değiliz.
Bunlardan biri olan geçen yıl, vakitsiz gelen sert kış ve onu kovalı yan kuraklık, milli gelirimize aşağı yukarı, biı milyaı liraya malolmuştur. Bu durumu meydana getiren tabiat hâdiselerini önlememize imkân yoktur. Fakat ne vakit tekrarlıyacağı belli olmıyaıı az mahsullü seneler irin gereken tedbirler üzerinde sık sık durulmaktadır. Bunların en başında ise
Amerikan şirketleri Lübnanda yeni tasfiyehane açmaktan vazgeçtiler
Beyrut, 28 A.A. (United Press) — Ortaşarkta petrol istihsalinin artması ve Doğu Akdenizde petrol istihlâkinin tahdidi Arap - Amerikan Petrol Şirketini Lübnanda Savda yakınlarında yeni bir tasfiyehane kurmak projesinden vazgeçmek mecburiyetinde bırakmıştır.
Yüksek mevki sahibi resmi bir A-rap şahsiyeti, bu açıklamayı Beyrut-ta, United Press Ajajısı muhabirine yapmıştır.
Bahis mevzuu şahsiyet, hâlen istihsal edilen petrolü piyasa güçlükle çekebilirken, Lübnanda yeni tasfiyehaneler kurmanın faydasız olacağım
su ve sulama tesisleri yer almaktadır.
Su hakikaten kuraklığın biricik kati dâvasıdır. Yalnız suyun temini ve sulama tesislerinin meydana getirilmesi büyük masraflar ve zamana ihtiyaç gösterir. Çok geniş olan kurak bölgelerimizden, mahsul üzerine hissedilir derecede müsait tesir icra edebilecek bir kısmının sulanması büyük bir dâvadır. Gerek bu dâvayı teşkil eden meselelerin v#e gerekse su temin edildikten sonra, sulanacak sahalarda buğday ve arpadan çok daha kıymetli diğer mahsullerin yetiştirilmesinin uygun olup olmıyacagı gibi bir çok hususların münakaşasını, ancak uzunca bir zaman sonra gelebileceğine kani olduğumuz o mesut günlere bırakarak, bugün hububat ihtiyacımızın emniyeti meselesinde süratle alınması gereken tedbirler üzerinde duralım.
Çok şiddetli olmadığı takdirde kuraklığın zararlarını azaltabilecek ziraat usulleri memleketimizde eskiden beri malûmdur.
Bugün bu usulleri tatbik etmekte olan müesseseler ve ileri çiftçiler geçen seneki kuraklıktan, nispeten daha az zarar görmüşlerdir. Yalnız bu u-sullerln bütün köylü ve çiftçiler tarafından tatbik edilebilmesi, zirai ol-mıyan, fakat zlraatle sıkı sıkıya bağlı diğer bir çok dâva ve meselelerin hallini beklemektedir. Ancak bu meselelerin halli ve ileri tekniğin çiftçiler ve köylüler arasında yayılması şimdilik bu hususta süratle başka tedbirlerin alınmasına lüzum göster-miyecek kadar kısa zamanda tahakkuk edcmiyecektir. Şu halde önümüzdeki senelerde buğday alınabilecek tek tedbir olarak, iyi ve bereketli senelerin fazla mahsulü ile kötü, kurak yılların emniyete alınması yani hububat bilânçomuzu muvazenede tutacak stokların tesisi düşünülebilir. Beş yüz bin tonluk bir yiyecek stoku kötü yıllar için küçümsenmiyecek bir garantidir. Muhakkak ki. bugünkü hububat fiyatları devam ettiği müddetçe, çiftçi, elindeki bütün vasıtalardan ve Marshall Yardımının sağladığı imkânlardan âzami şekilde faydalanmak için, şimdiye kadar mera olarak kullanmak zorunda kaklığı tarla arazisini açarak hububat istihsalimizi en yüksek haddine çıkaracak ve böylelikle bize kifayet edecek bir stok için lüzumlu olan imkânları bereketli ve normal yılların fazla mahsulü ile temin edecektir. Yalnız, yukarıda da söylediğimiz gibi, fiyat unsurunun bu hususta en mühim rollerden birini oynadığım unutmamalıyız.
(1) Bu miktar tohumluk 10 milyon donumu yakın bir sahaya kifayet eder.

belirtmiştir.
Beyrutta umumiyetle iyi haber a-lan kaynaklardan ilâve edildiğine göre, İngiliz ve Amerikan askeri mütehassısları. Sovyet Rusyaya yakın olacağı düşüncesi ile Oıtadoğudaki petrol tasfiyehanelerinin sayısını arttırmanın isabetli bir hareket olmayacağı kanaatindedirler. İngiliz ve Amerikan stratejleri Kumanyadaki Amerikan petrol menfaatlerinin teşkil ettiği canlı misali henüz unutmamışlardır. Bu sebepten dolayı, askeri mütehassıslar, yeni tasfiyehanelerin İtalyan veya Fransız topraklarında kurulmasına taraftardırlar.
İtalyan - ispanya cıva karteli dağıldı
New-York (Hususi) — Mercıı-rio-Eüropeo, İtalyan - İspanya cıva istihsali karteli dağılmıştır. Bu haberi Milletlerarası Cibre Korporas-yonu vermiştir.
İspanya cıvasının Birleşik Ameri-kadaki satışı bundan sonra Milletlerarası Cıva Korporasyonu tarafından temin edilecektir. Birliğin dağılışı hakkında hiçbir sebep dernıeyan e-dllmemiştir.
Avusturyanın demire ihtiyacı var
Viyana, ı Hususi - uçak İle) — İstihsalin artmasına rağmen Avustur-yada piyasa, demir ihtiyacını karşılı-yamamaktadır. Viyana Ticaret Odası Ticaret Bakanlığına müracaat ederek Almanyadan 3000 ton küçük demir profilleri ithali için 300.000 dolar tahsis edilmesini istemiştir. 1949 senesinde Avusturya istihsali yüzde 60 arttığı halde, talepler de yüzde 258 nispetinde bir artış kaydedilmiştir. Aynı vaziyet demir çubuk endüstrisinde de mevcuttur.
Belçika - Lüksemburg çelik istihsali, 6 milyon tonu buldu
Brüksel (Hususi) — Belçika - Lüksemburg İktisadî Birliğinin 1949 da-ki istihsali 6 milyon ton tahmin e-dilmiştir. Bunun 3,7 milyon tonunu Belçika ve 2,3 milyon tonunu da Lüksemburg teinin etmiştir. Mecmu istihsal 1948 yılı mahsulünden yüzde 6 daha azdır.
Danimarka çelik levha istihsali de arttı
(
Kopenhag, (Hususi) — Frederiks-vaerk’deki Danimarka çelik haddehanesi tamamlanmıştır. Bu senenin istihlâk miktarı 80.000 ton olarak tahmin edilmiştir. Geçen sene bu miktar 45.000 ton idi. İstihsalin mühim bir kısmı dahilde kullanılacak, geri kalanı ihraç edilecektir.
rrr— nmrr fi ııi.ıı.. 4m^f|IWIilRn*V vmmnnnHfHin.-.îp ■ tiNftıinv
Orman Umum Müdürlüğü
t
bütçesi tenkıdlere uğradı
Tarıın Bakanı, liiks vadisinde atılan hatalı adımlara nihayet Verildiğini bildirdi
Ankara, 28 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bütçe Komisyonu, bugün öğleden evvel. Orman Umum başlamıştır. Bütçenin müzakerelerine bşlmıştır. Bütçenin heyeti umumiye-si hakkında ilk sözü Âbidın Potuoğ-lu alınış ve işletme masraflarının ağır ve ifrat derecesinde fazla olduğunu, maliyetin bu sebepten yükseldiğini ve bunun icraat politikasına aksi tesir yaptığım belirtmiş, maliyeti indirmek hususunda ne düşünüldüğünü sormuştur.
Ahmet Remzi Yüıeğir, orman mamulatından yakacak maddelerinin tonu mahallinde 15 - 20 liraya alındığı halde, meselâ İstanbulda 70 liraya satıldığını, buna mutavassıtların sebep olduğunu bildirmiştir.
Yüreğir, ayrıca İzmit Kâğıt Fabrikasının kâğıt hamuru için dal ve parça kullanmamasının sebebini sormuştur. Kemal Turan, işletme hesaplarının Divanı Muhasebattan geçmediğini tenkld ederek, bunun teminini istemiş ve kâğıt hamuru fabrikası kurulması hakkındaki kararın ne olduğunu sormuştur. Bütçenin raportörü Ali Kemal Yiğitoğlu da ten-kidlere iştirak ederek, Orman Muhafaza Teşkilâtının seyirci durumda olduğunu, çekilmiş odunun tutulması
İngilterede cıva fiatleri düşüyor
Londra, (Hususi) — Buradaki maden ticareti mahfillerinden bildirildiğine göre, İngiltere dahili piyasasında civa fiyatlarındaki düşüş devam etmektedir. Lüzumlu miktar civa, şişe başına 18 sterling 18 şiling olmak ü-zere, 1000 ve 2000 şişe kadardır.
Bundan başka, anlaşıldığına göre, iki Üç ay içinde, aynı fiyat üzerinden bir kaç bin şişe daha elde edilecektir.
Söylendiğine göre, İspanya ve İtalya arasında kartelin tekrar tesisi I-çin mtlzakejeler devam ederken, İspanyol firmaları civayı daha ucuz fiyata satmağa çalışmaktadırlar. Bu vaziyet bazı tüccarları oldukça sarsmıştır.
Şimdiki fiyat hemen hemen devalü. asyondan evvelki fiyat kadardır; İspanya civası Amerikada şişesi 46-47 dolara satılabilmektedir. Eski kartel fiyatı ise 70 dolardır. İspanyanın fiyatlarını bu kadar düşürmesi ciddi bir dâvadır. Bazı mahfiller bunu yeni kartel içir, girişilen müzakerelerin ana fikri olarak kabul ediyor; ve aynı zamanda İspanyanın bu hareket tarzını l&lyayı yeni anlaşmaya mecbur etmek için aldığını söylüyorlar.
Fransa çelik istihsali 1949 da arttı
Paris, (Hususî) — 949 senesi Fransız istihsali yekûnu 10.884.000 tondur.
1948 senesinde bu miktar 8.457.000, 1938 de ise 8.778.000 idi.
Çekme çelik İstihsali Fransada 6,204.000 ton, Saar’da ise 1.216.000 tondur.
Fransız çelik müstahsilleri ümitlerinin fevkinde olan aralık ayı istihsal miktarından dolayı çok memnundurlar. Eylül ve ekim ayı yüksek istihsal miktarının kasım ve aralık aylarında ehle edllemiyeceğinden korkuluyordu. Halbuki dahili ve harici taleplerin azaltılması da imkânsız gibi idi.

ile tutulmaması arasında fark bu-lunmdığını belirtmiş ve kadronun takviyesini talep etmiştir.
Bakan Cavit Oral, masrafları azaltarak, maliyetin düşürüleceğini, lüks vadisinde atılan hatalı adımlara nihayet verildiğini izah etmiş ve devamla:
”— Fiat meselesi, itiraf eacrim, benim de dikkatimi çekti. İstanbul Valisiyle bu hususta temaslar yaptık Bu Vaziyeti önliyeceğiz. Bu hususta alınmış tedbirlerimiz vardır. Bilhassa, perakende satışlara ehemmiyet vermeyi kararlaştırmış bulunuyoruz.
İzmit Kâğıt Fabrikasının tomruk sarfiyatı, ormanlarımızda rahne açmaktadır. Bunu önlemek üzere hariçten sellüloz veya kereste getirtmeyi düşünmekteyiz. Kâğıt hamuru fabrikası. Orman Umum Müdürlüğünce yapılamıvacak kadar muazzam bir iştir. İşletmeler Bakanlığınca bunun dikkate alınmasını Hükümete teklif edeceğim.” demiştir.
Bakan. İşletmeler Bakanlığınca muhasebelerin birleştirilerek. Sayışta-ya arzedilcceğini ilâve etmiş ve bütçenin maddelerine geçilmiştir.
Müzakerelere pazartesi günü devam edilecektir
tahsis imkânları veriyor
Bu sene Almanyaya yapılan ihracata karşılık geniş nispette ithalâta imkân verilmektedir
Ankara 28 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ticaret Bakanlığında bugün yapılan basın toplantısında bildirildiğine nazaran ihraç mevsiminin ileri safhasında bulunduğumuz için ihracatımızdan muhtelif memleketlerde döviz mevcudu hâsıl olmamıştır. Bu vaziyet Ekonomu ve Ticaret Bakanlığında piyasaya ferahlık verecek yeni tahsisler yapmak imkânını vermiştir.
Son hafta içinde bilhassa Almanyadan ithal edilecek maddelere 10 milyon dolarlık daha ithal müsaadesi verilerek bu memleket İçin tahsisler yekûnu 26 milyon dolara çıkartılmıştır-
Bu suretle Almanyaya bu sene ehemmiyetli miktarda yapılan ihracata mukabil aynı memleketten geniş nispette ithalâta imkân verilmiştir.
Yapılan tahsislerle ithal tertibine alt listenin bilhassa A ve B bölümünde yer alan istihsale, sağlığa ve bayındırlığa yarayan maddelerle C listesinde yer alan ikinci derecedeki ihtiyaç maddeleri ithal edilebilecektir.
Önümüzdeki senelerde de Almanya için aynı genişlikte müsaade verilmesine devam olunacak ve her hafta 5-6 milyonluk tahsis yapılabilecek, aynı
• zamanda ihracattan hâsıl olan bütün İmkânlarla memleketimize tanınan 10 milyon dolarlık tiraj hakkı da haziran sonuna kadar kullanılmış olacaktır.
Almanya İçin verilen tahsislerin, memleketin alışık olduğu makineler ve ilâçlar gibi zaruri ihtiyaçları karşılamakla, yurt içinde bolluğa ve ucuzluğa imkân vereceği hesaplanmaktadır. Keza son günlerde Avus-furyadan ithalât için de 620 bin dolarlık daha müsaade verilerek ihraç mevsiminden beri bu memlekete yapılan tahsis yekûnu bir milyon doları bulmuştur.
İsviçreden makine akşamı ve eleklik ipek getirtmek için de bu hafta ceman 180 bin İsviçre franklık müsaade verilmiştir
Anlaşma hesabındaki döviz mev-cudiyle ayarlı olarak en ziyade ihtiyacımız olan ve İsviçreden getirtilmesi itiyad edilen maddelere tahsis yapılmaya devam olunacaktır
Bir müddetten beri anlaşmadaki disponibilfte müsait olmadığı için geniş ithalâta imkân verilememiş ci-
«M» ■ WIH l UI ■ B ~
Cenup limonlarında faaliyet
A*dana. 28 (Hususi muhabirimizden > — İkinci Dünya Harbinin inkıtaa uğrattığı Türkiye - Almanya deniz yolunun açılmış olması. Adana, Mersin, İskenderun ithalât ve ihracat tüccarlarını memnun etmiştir. Marta russ adındaki Alman vapurunun şubatın ilk iflası içinde, Ernstruss vapurunun da şubat sonuna doğru Antalya, Mersin ve İskenderun limanlarına geleceği bildirilmiştir.
İsveç . Mersin deniz yolu da açılmış ve Noboland vapuru Mersin Limanına gelmiştir. Bu münasebetle Noboland vapurunda bir kokteyl verilmiştir.
ikinci Dünya Harbi içinde İskenderun Limanından sonra, büyük faaliyetlere sahne olan Mersin Limanı, harbi müteakip Adeta bir göl haline gelmiştir. Haftalarca tek vapurun dahi uğramadığı bu mühim limana Alman ve İsveç vapurlarının yeniden seferlere başlaması, bu şehirdeki tüccardan deniz amelesine kadar hir çok kimselere iş imkânları sağlıya-cağmdan. haklı bir sevinç uyandırmıştır.
lan ve geçen sene kullanılamamış bulunan tiraj hakkının bakiyesi 2 milyon 580 hin doların bu sene kullanılmasında mutabakata varıldığından son günlerde İtalya için A grupunda yer alan muhtelif maddelere (Dokuma makineleri - makine yedekleri, sayaçlar, kablolar, iç ve dış lâstikler, elektrik malzemesi, el âletleri .tıbbi ve kimyevi maddeler, suni gübre ve sair istihsale yarayan maddeler) 1 milyon 900 bin dolar. B grııpundaki maddelere ve bu meyanda boş sinema ve fotoğraf filmlerine, dikiş ve matbaa makinelerine, çimento ve sair İnşaat maddelerine, gözlük camlarına 320 bin dolar tahsis edilerek 2 milyon 220 bin dolarlık permi verilmiştir.
Mütebaki kısım için İhracattan hâsıl olan imkânlara göre sırada bekleyen taleplere müsaade verilmeye bundan iniyle de uevam olunacaktır, tngiltereden ithalât için tahsislere bu hafta da devam olunmuş ve mevsim içinde bu memlekete tahsis edilen Sterling miktarı 4 buçuk milyona baliğ olmuştur.
Holândadan da kauçuk ham maddesi İçin de 400 bin, A listesinde bulunan diğer maddeler (Tıbbi ve kimyevi maddeler, boyalar, makine ve yedekleri) için 500 bin dolar, çikolata fabrikalarının çok muhtaç oldukları kakao çekirdeği için de 100 bin dolar tahsis edilerek son hafta içinde ceman 1 milyon dolarlık müsaade verilmiştir.
Kakao çekirdeğine yapılan bu tahsisle çikolata ihracatına imkân verilecektir.
Çimento ithalâtına döviz verildi
Son günlerde Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının yaptığı tahsisler meya-nında memleketin imar ihtiyacının esaslı maddesi olan ve dahilî imalâtla karşılanamıyan çimento içinde primler verilmiştir. Bu cümleden olarak Almanyadan 32 bin ton çimento ithali* için 740 bin dolar. İtalyadarı 1920 ton için 62 bin dolar tahsis edilmiştir. Çimento ithalâtına, talep vuku buldukça devam olunacaktır.
İthal edilecek çimento fiyatlarında iniş görüldüğü için bunlar geçen senelere nazaran daha müsait fiyatla satılabilecek ve yerli imalât ile arada büyük bir fark kalmıyacaktır
Zımpara madenlerimizin ihracı imkânları
İzmir, 28 (Hususi muhabirimizden) Sanayi Birliği Zın para Madencileri Meslek Kurulu yaptığı bir toplantıda zımpara madencilerinin bir taraftan Ingiliz devalüasyonu neticesi olarak hariçte satış imkânlarını kaybederken öte taraftan zımpara madeninden alınan nisbi resim ve diğer vergilerin ağırlığından zımpara madenlerimizin ihraç imkânını kaybettiğini, bu yüzden zımpara madenlerinin işlemez hale geldiğim tesbıt etmişlerdir
Meslek Kurulu, yapılan .müzakereler sonunda zımpara madenlerimizin ihracını temin için Ticaret Bakanlığının dış teşkilâtı kanahyk’ ıtıra- imkânları ^Taştırmalarının teminini, nısbî ve diğer resimlerin yüzde bn gibi sembolik bir hadde tenzilini istemeğe karar vermiştir.
Ataşelik. Fransanın zımpara cevherini tahditsiz olarak ithale kınar verdiğini, Ix>ndra ticaret mümessilimiz ise zımpara ihracı ıçm yapılacak teşebbüslere medar olmak üzoi’o malıımat verilmesnıı istemiştir
Dış piyasalarda satılması için teşebbüse girişildi
Sümerbank mamullerinin dış piyasalarda sürümünü temin etmek İçin a-raştırmalar yapılmaktadır Sümerbank mamullerinden «on defa olarak Türk desenlerine ve motilerlne yapılan Malatya fabrikasının goblenlerini Avrupa memleketlerinde satmak için teşebbüslere girişilmiştir. Sümerbank bu gibi goblen kumaşların nümurıe-lerini İlk defa olarak Parlat’e alâkadar müesseselore gösterecektir. Bu maksatla Sümerbanktan Parisc bir heyet gideceği de söylenmektedir.
Milletlerarası Tütüncülük Kongresi
Daha evvel şubatta ihzari bir kongre toplanarak
Amsterdanı’da milletlerarası tütüncülük kongresinin 1951 senesinde toplanacağı yazılmıştı. Kongre başkanlığından Ticaret Odasına gelen bir mektupta. 1950 senesinin şubat ayırun üçünde, umumi kongreye hazırlık mahiyetinde olmak Üzere ayrıca bir toplantı yapılacağı bildirilmektedir. Odanın tütüncüler meslek heyeti, birkaç güne kadar toplanarak ihzari kongreye gidecek temsilciyi seçecektir.
Batı Akdeniz seferleri
Denizyolları İdaresinden bildirildiğine göre, bu sene Batı Akdeniz yaz seferleri tarifesi 6 nisanda başlayacaktır. Bu seferlere ”Ankara., vapuru tahsis edilmiştir. Gemi 15 günde bir perşembe günleri limanımızdan hareket edecek ve seferini tamamladıktan sonra pazar günü lstanbula dönecektir.
Ekmek randımanı meselesi
Buğday Hallerinde düşüklük olduğu halde, ekmek fiatinde şimdiki halde bir değişiklik yapılamıyacağı yazılmıştı. Bu hususta verilen tamamlayıcı malûmata göre, mart ayında bu senenin buğday mahsulü hakkında tahminler yapmak kabil olacaktır. Bu suretle Toprak Mahsulleri Ofisi, mahsul hakkında bir kanaate vardıkları sonra, ekmek randımanı üzerine tecrübeler^ girişçcektr.
Mülll—ı— ılı ■■—w ■ ı ■■ m—»e—w——
İthalât ve ihracat istatistikleri
1949 aralık ayında, 1948 aralık ayına nispetle büyük farklar var
Ankara (A.A.ı - Başbakanlık istatistik Genel Müdürlüfeüden bildirilmiştir:
Aralık 1949 i* ı'at ve ihracatının miktar ve kıymetleri bir evvel i ay ve bir yıl evvelki aynı ayla mukayeseli olarak aşağıda gösterilmiştir:
71.6
90.3
S 1.9
(Aralık ı Kabını »Aralık
On
Tek aylık kıynıeller-ıthalât 1IH9) 1949 ı 1948ı ı iki aylık kıymetler - ((balâ* Yılbaşından aralık ayına kadar
(Milyon lira) ihracat 102,5 89.7
79 8 iyon Hra) Araca t
1949 812.6 (93.9
1948 770.1 551.0
Tek aylık mik »Bin V
tarlar-ithalât ihracat
»Aralık 1949) 1460 100,3
(Kasını 1949) 222.5 81.7
(Aralık 1948 > 115,1 92.8
’Bin ton) ihracat
On iki aylık mik terlar-lthalât Yılbaşından aralık sonuna kadar
1948 881.0



I ^8/1/1950 Cumartesi |
Bor salarda Vaziyet
İstanbul
Hafta sonu fındık piyasası gene hareketli olarak geçmiştir. Ellerinde takasa tâbi partiler bulunan tüccarın, piyasaya mal satması, fiatlerin yükselmesine sebebiyet verdiği söylenmektedir. Diğer maddelerde kayde değer bir şey görülmemiştir. Nebati yağlar, yağlı tohumlar sağlam durumunu muhafaza etmektedir.
İzmir
Çekirdeksiz kuru üzüm piyasasındaki gevşeklik devam etmektedir. Hafta sonunda incirin sağlam durumunda bir değişiklik olmamıştır.
Pamuk piyasasındaki istikrar devam etmektedir. Pamukyağı piyasası sakin durumunu muhafaza ediyor. Çekirdek piyasasında düne nazaran bir değişiklik yoktur..
Adana :
Borsoda birinci akala üzerine mahdut miktarda muamele olmuştur. Diğer pamuk çeşitlerinde kayda dağer bir şey görülmemiştir. .
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Kapanış
ı Stcrllng 7.86.50 7.84.50
100 Dolar 28u — 280—
100 Fr. Frangı... 0.80 0.80
100 İsviçre Fr.... 64.03 44.03
(00 Bciç. Fr. ... 5.60 6,60
100 İsveç Kr 54.12.20 54.12.20
100 Florin 73.68.40 73.68.40
IIX) Liret 0. «4.128 0.11.128
100 Drahmi 0.01.876 0.01.876
100 Escoudos ... 9.73.90 9.73.00
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yeril Gr. 6.14 6.14
Külçe DcKüsna, 6.21 6.22
Cumhuriyet ... 42.20 42.30
Reşat 44 85 4 4 8n
Hamil •10 70 40 70
Gulden 40 85 IV. ı v 40 90
lnerlllz ............ 54 30 MM fii sn
Fransız kok.... 45.40 45.fiÖ
NupoI6on LU... 42.50 42.60
İsviçre 41.70 41.80
New-York’ta : onsu : ş 35
•• •• Gumuş, Plâtin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr.
PlAtin ıı ıo— H—
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre Frangı
En aşağı En yukarı
Türk liram 0.85 0.05
Dolar 4.28 1/2 4 30
Sterling 10 20 in ın
Fransız Fratun... 1.08 ı.n
Mıaır Kredi ronslye 1903 l 172.—
191) 152.—
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
ESHAM VE TAHVİLÂT
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
Bugün
Bugün
Eski Kapanış
tkraınlyell tahvlıicı Kapanış (*)
%5 1933 Ergani 22,50 23.50
%5 1938 Ikramlyoil 21 — 21 —
%5 Milli Müdafaa i 20.75 22—
%5 1943 Demiryolu İV ... 102.50 102.25
1041 Demiryolu V 97.00 98.00
%4 1/2 1949 ikramiyell ... 07.35 98—
Diğerler) 1941 Demiryolu VI. ...... 97.- 97—
%6 Kalkınma L 98— 97.75
1948 11 08— 97.90
%6 111 97.85 97.90
%6 1948 istikrazı 1 97.85 98—
1948 11 07,85 98—
%7 1034 Sivas-Erzurum 1. 21.20 22—
%7 1031 - .. ll-VU. 20.40 20.75
%7 1941 Demiryolu ı ZU.90 #.91)
%7 1011 11 22.15 41.60
%7 1041 111 20.85 21—
%7 Milli Müdafaa 1 20.40 21—
M .. 11 21.65 21 65
.. „ 111 21 90 v2.-
si*? ıı fg •••••• 20.75 20.90
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 108 50 107—
•• ir C* — —
h ., %6O 57.80 58—
„ MUmes. Senet. H7.00 68—
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası 127.75 128—
Türkiye İy Bankası 25.10 25.10
Türk Ticaret Bankam 5— 5—
Aralan Çimento 15 25 16,25
Şark Değirmencilik 23.25 23.50
Milli Reasürans 16.25 —
Yıtgh tulııınılurı
Ayçiçeği tohumu Koienlohumu .......
Kondlrlnhumu Susam (Bandırma) Ynr fıstığı kabuklu
Dukumn Hanı Maddeler):
Tiftik (inco standart) ...... Tl (tık (Anu mal) .........
Yapak Trakya (Kırkım),..,
Hum derileri
Sığır salamura (yaş » kilonu Keçi tuzlu luıru kilosu ... Koyun hava kurunu kilonu Mezbaha aığır yaş kilonu.
Kıırıı Mryvıtlur:
Fındık (kabuklu Sivri) ...
Fındık (İç tombul) .........
Çeyl> (kabuklu) .............
Cevi» (iç natürel) ..........
Ecnebi Tahviller

Hububatı
Buğday Yumuşak ...........
Buğday (tüccarın) ........
Arpe. Biralık .....
Arpa Yenilik ıdökıne) ....
Mısır (Beyaz) çuvalı .....
Fabûlya Tombul (çuvallı) Fasulye Cni» *ort (dökme) Kurjycını ..............
Merrimclı Kırmızı tç çuval Mercimek yeşil (Sivas) NnhlH natllrnl
• • ■
• ••
N'rhr&tl Yağlar.
Zeytinyağı (Ekstra Ekstra) Susam yağı (Râflnel (tendi Avç'çeğl (Rafine tonrkdl) u».
31.35
30.—
25.30
24.20
35.—
44.—
65.—
158.—
215.—
113—
173.—
31.35
30-—
35 —
11.20
12.—
86.—
75.-
63.—
151 —
42.—
150.—
335.— 270.—
210.—
140.—
216.—
175.—
113.—
235.—
220 —
175 —
163-
Gaum çeKiraefcau ı\u.9 İncir A
.. B
Pamuk
Pn ın 11 k
Pamuk
FnmuKvağı (rafine) Pamuk çekirdeği
serisi serisi Akala Akala yerli
No. 8... No. 108
1.........
• I.........
• ••

53.—
51 —
13.—
231.—
222.—
203.—
150.—
16.50
Son Kapanış
53.25
51.—
13.—
231.—
222.—
203.-
150—
16.50
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Akala
Akala 11.
Akala III.
Yerli I ..
yeril II
180/195
160/170
190.—
160.—
150.—
114.—
140.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday sert....
33.10
34—
32—
Dün Eski kur
■ lüğün) ıBuşetlszSonu
Sert Kış mahsulü No. 2 263— 262—
Kırmızı No 234.6 233—
i'umıık Middilna ıLıbı csl—Sent)
Marı 31.36 30.93
Mayın 31.35 30.90
Cemınur 30.83 30.53
Ekim 28.04 28.62
rifllh i L. ıh resi-Sent)
Toksa* No. 1 58*60
Fındık (Libresi—Sent)
Kabuklu Yeril iri 23— 23.-
.. orta 22.5 22.5
Levanı ıç ithal malı 37— 37—
Ekstra IrJ Iç mah 89-40 39-40
Kuru üzüm (Libresi—Sent)
Thompson çekirdeksiz seçme U.5-12 U.5-12
Keten tolııımıı (Buşeli=Dolar) ...
Mlnneapolls 3.90-3.99 3.90-3.99
Kalay (Libreni—Sent) 75 — 77.75-78
Levha-tcnekc (100 libre dolar) 7.30 7.50

03.—
62.-
63.—
63.-
62.-
61.5
Londra Borsası
Kefen tohumu (Tonu=Sterlin) ... Bombay ........................
KaUcÜta ....................
Yer ûntığı Hindistan ..........
Bradford Piyasası
Tiftik îyl mal (Libresi=:Penl) Sıra malı Anadolu Trakya
l’ÜD
• i
•e
M
• ı
••
••
M
34.—
30.—
18.50
34.—
80.—
19.50
İskenderiye Borsası
ramuk (Kantan=Tollan) ......
Ashmounl Kısa eyaflı F/G... Kürnık Uzun clyaflı F/G...
86*8
85.50
99.—
Sayfa 4
Y E N t İSTANBUL
* Onk
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
Birleşmiş Milletler teşkilâtında
V
Biiyiik Millet Meclisindeki görüşmeler dolayısiyleı
Ispanyol
meselesi „
Demokrasi ve iş problemi
Yazan i M. NERMİ
Anfearadaki İspanyol Sefareti basın ataşesi M. Ctear de İriartc'dcn. Birleşmiş Milletlerdeki "İspanyol meselesi,, hakkımla şahsi poruşlcnm bildiren bir makak aldık. Bahsi peçen makalenin bir hulâsasını aşağıda bulacaksınız; tabii ilen sunilen iddialar tamamen -yası sahibine aittir.
YLE anlaşılıyor ki. İspanya f j bahis mevzuu olduğu zaman, ne akdedilen muahedeler, ne imzalanan misaklar, ne yapılan vait-ler. ne hakikat ve ne de adalet Birleşmiş Milletler Teşkilâtına mensup bütün devletlerin hafızasında her zaman hazır ve mevcut bulunmamışlardır. Bu hususta, Birleşik - Amerika bile daha şimdiden işlenen hatayı tashih etmek istediğini bildirmiştir.
Madrid’deki büyük elçilerin geri çekilmesi hakkında Birleşmiş Milletler Teşkilâtı tarafından 1946 da yapılan ” tavsiye” tamamen gayri kanunî idi.
Kanuna aykırılıkların tahlili
İspanyol meselesinin Birleşmiş Milletler Teşkilâtında sebebiyet verdiği hukuk tecavüzleri, gömülmek istenildikleri unutulmadan çekilip çıkarılmağa değer. Odnlet ve demokrasiyi seven Türkiye gibi bir memleketin efkârı umumiyesi, “İspanyol meselesini” suni olarak yaratmak İçLn başvurulması icap etmiş olan beynelmilel hukuk tecavüzlerini bilmelidir.
Birleşmiş Milletler Teşkilâtı tarafından verilen sahte mahkûmiyet kararının kanuna aykırılığı, asıl, bütün dünyaca kabul ve tasvip edilmiş bulunan üç prensipin açıkça İhlâl edilmesi demek olan meselenin tasvibe arzedilmesinden İleri gelmektedir, şöyle ki:
1 — Bir devletin tanınması hak-kmdaki beynelmilel hukuk doktrininin ihlâli.
2 — Ademî müdahele doktrininin ihlâli.
3 — Hiç kimsenin dinlenmeden mahkûm edilemiyecegine dair olan hukuki, umumî ve hususî doktrinin ihlâli.
Tanıma hakkındaki doktrinin ihlali
Beynelmilel bir şahsiyetin tanınmasındaki hususiyet şudur kİ, bu şahsiyet bir kere tanındıktan sonra, tanıma keyfiyeti artık kendisinden nez’e-dilemez. Devletler hukuk doktrinine göre, tanınmış olan bir devletin meşruiyeti sonradan münakaşa edilemez. Ispanya hâdisesine gelince, büyük elçilerini geri çekmeleri yolunda yapılan tasvlyeyl kabul etmiş olan bütün memleketler (Rusya ve Meksika hariç), vaktiyle Ispanyol Devletinin meşruiyetini tanımışlardır. (Bunlardan birincisi ispanyada mağlûp olmuş. İkincisi ise İspanyol bankaların-
Kızıl dev ile sarı dev karşı karşıya
(Paris Büromuz bildiriyor);
Fransanm salâhiyetti mehs/iline göre Komünist Çin Hükümetinin Dışişleri Bakaru Şu-En-Lai’nln Mos-kovayı ziyareti, Çin ile Sovyet Rusya arasında cereyan etmekle olan müzakerelerin sor. safhasına eriştiğine delildir
Mao-Tse-Tung'un Kremlinde karşılaştığı zorluklar sona ermiş midir? Eüytlk bir ihtimalle aradaki •anlaşmazlık bertaraf edilmemiştir. Müzakerelerin bu kadar uzun sürmesi de gösteriyor kİ. Pekin ve Moskova bellibaşlı siyasi meselelerin halli ve ticari bir muahede imzasiyle iktifa edeceklerdir.
Şu-En-Lai’yi Moskovaya çağıran Mao-Tse-Tung mu, yoksa Kremlin midir? Pekin Hükümetinin Dışişleri Bakanı, seyahati hakkında teferruatlı bir beyanatta bulunmaktan çekinmiştir. Basına yaptığı beyanatlarda Şu-En-Lai, sadece nazik bir misafir gibi konuşmuş ve seyahat maksadının, iki memleket arasındaki komşu, luk münasebetlerini takviye etmek olduğunu bildirmiştir. Şurası bilhassa şayanı dikkattir ki, komünist Çinin Dışişleri Bakanı, mutedil bir lisan kullanmaya bilhassa dikkat etmiştir. Şu-En-Lai’nin sözlerinden tıpkı şefi Mao-Tsc-Tung gibi. Çinin kudret ve kabiliyetine inandığı ve Rusya ile müsavi şartlar altında konuşmak istediği anlaşılıyor.
Yalnız aldanmamak icap eder: İyi haber alan müşahitlere göre, Şu-En-Lai, çok kurnazca hareket etmektedir, Gerek Çinlilerden, gerekse Huşlardan bahsederken ağırbaşlı ve objektif bir lisan kullanıyor. Hakikatte İte gözüktüğünden çok fazla Mns-kovanın siyasetine taraflardır. Zaten bundan dolayıdır ki, Şu-En-Lat‘nin Moskovayı ziyaretinden Mao-Tse-Tung’un mu, yoksa Stahnin ml mem. nun kalacağı merekla soruluyor.
Herhalde Asyadakl durum vahimdir. Huşlar ve Çinliler iştlha ve İhtiraslarını karşılaştırıyorlar.
Moskova konferansında A «yayı paylaşmak İçin iki tarafın pazarlığa girişmiş olması pek mümkündür.
Daha şimdiden Moskova toplantısının tepkilerini Hindiçinide hissetmek kabildir. Komünist Çin ordularının Hlndiçinl hududunu aştıkları rivayeti bile çıktı. Vakaa bu haberin aslı yoktur ve resmi mehafil tarafından tekzip olunmuştur. Fakat Hoşo Mlnk’in İdaresindeki Hİndİçinlll komünist çeteciler her tarafla taarruza geçmişlerdir. Fransız birlikleri de yeni şartlara uyarak müdafaa taktiklerinde tadilât yapmayı münasip bulmuşlardır. Pekin Hükümetinin Hoşo- Mink'i resmen tanıması, bu sonuncuya büyük Ümit ve cesaret veriyor. Hoşo-Mlnk elinden gelen gayreti esirgemiyor ve Bao-DaPnln Avrupa ve Amerika tarafından tanınmasını güçleştirmek ve Amerikan yardımına mâni olmak İstiyor.
dan çalman altınların büyük bir kısmını almıştır), iki taraflı bir tanıma anlaşmasının metni tetkik edilirse milletlerarası kanunun ihlâl edildiği daha açık bir surette meydana çıkar. Bu hususta İspanyol iç harbi henüz bitmemiş olduğu bir sırada, Fransa ile Ispanya arasında 25 şubat 1939 tarihinde imzalanmış olan anlaşmayı ele alalım:
“İspanyanın istiklâl ve toprak bütünlüğünü sağlamak hususunda İspanyol Millî Hükümetinin icap eden vasıflan haiz bulunduğuna kanaat getiren Fransız Hükümeti, Bürgos’ta İspanyol temsilcileriyle vaki olan görüşmelerine zeylen, General Franco ve Hükümet! tarafından mükerreren yapılan beyanatın, Ispanyol Hükümeti beynelmilel politikasının ilham aldığı prensipleri sadık bir surette ifade eylediğini kaydeder.
“Bu itibarla, iki hükümet, dostane siyasi münasebetler idame ettirmek, iyi komşular olarak yaşamak ve Faşta dürüst ve samimi işbirliği siyaseti takıp etmek yolundaki irade ve a-zimlerini beyan ve tasdik ederler.,, 4
Berad-Jordana adı ile maruf olan bu pakt ve bilâhare Ispanyol Devletinin meşruiyetini şüpheli göstermeğe yeltenen devletlerle imzalanan diğer bütün anlaşmalar, adalet ve devletler hukukunun hilâfma olarak gölgede bırakılmış ve bir yana atılmıştır.
Ademi müdahale prenslplnln İhlâli
Beynelmilel hukuki şahsiyeti tâyin eden hususiyetlerden biri de, bu şahsiyetin, İşgal ettiği sahada, salâhiyeti hakkında hiçbir şüphe varit olmadan, bizzat kendi salâhiyet dairesi i-çinde tahaddüs edebilecek bütün dâvaları halledebilmek hususundaki hâkimiyetidir. Bir devletin, hiçbir yabancının müdahalesi olmadan, kendi teşkilâtını bizzat kendisi yapabilmesi yolundaki tabii hakkı, milletler hukukunun bir vecizesldir. İspanyol meselesinde, Birleşmiş Milletlerin kendileri, başka bir memleketin dahilî işlerine karışılmaması hususunda resmen yaptıkları İtirazları unutmak istiyor gibi görünüyorlar. Halbuki, 14 ağustos 1941 tarihli “Atlantik Mlsa-kını” imza etmiş olan milletler, hükümet rejimlerini bizzat kendileri seçmek hususunda bütün milletlere tanınmış olan hakka riayet etmeği resmen taahhüt etmişlerdir. Bundan başka, 26 haziran 1945 tarihli “Birleşmiş Milletler Mlsakı” ikinci maddesinin yedinci fıkrasında da şöyle denilmektedir:
“işbu misakta yazılı hükümlerden hiçbiri, Birleşmiş Milletlere herhangi bir devletin sırf dahili salâhiyet dairesine giren meselelere müdahale etmek hakkını bahşetmediği gibi, âza devletleri emsali dâvaları işbu misak ahkâmına tâbi tutmağa da icbar'etmez. Bununla beraber, bu prensip, VH nci faslın 31 inci fıkrasında yazılı zecri tedbirlerin tatbikimi halel getirmemelidir. Bu fıkra şudur: “Güvenlik Konseyi, sulha karşı her gûna tehdit ve Izrarın mevcudiyetini veya herhangi bil tecavüz hareketinin vâki olduğunu tesbit ederek tavsiyelerde bulunacak ve yahut, beynelmilel barış ve emniyetin muhafazası veya yeniden kurulması için 41 ve 42 nci maddelere tevfikan ittihazı icap eden tedbirleri kararlaştıracaktır.,,
Günün birinde İspanyayı boyunduruğu altına alacağı iddiasında bulunmuş olan komünist Rusyanın tasavvur ve fikirleri pek çoktur. Nitekim, bir milyon ölüye malolan İspanyol zaferini kısırlaştırmak istemiş vo Birleşmiş Milletler Teşkilâtının mey-
Eh. yavrum eğer ben. yüzü gözü boyanmış bir cesetten başka bir şey değilsem, lânet olsun bana. Bende hayat namına bir şeÇ' kalmışsa onu yalnız Allah bilir.
Gösta, öne doğru eğilmiş, dikkatle dinliyordu. İhtiyar kadın, yüzünü ocağın alevlerine veriyordu. Devam etti:
-— Eğer ben dipdiri olsaydım ve seni böyle, sefil, intihar düşünceleri kurarken görseydlrn, hemen seni vaz geçirmez miydim?? Kalbini yumuşatmak İçin ağlar, çırpınır, yalvarırdım. Amma ben öldüm. Allah bilir Öldüm! Sen hiç gllzel Margareta Cel-sing’den bahsedildiğini duydun mu? Bugün bile, bu ihtiyar gözlerimi kı-Zartıncaya kadar onun için ağlayabilirim. Niçin Margareta Celsing öldü ve neden, Ekebu komutanı denilen Margareta Samzclius yaşıyor gibidir? Ah, bu vaktiyle yaşayan Msrgaretft’nın ne ince, ne hassan, ne ürkek ve mahcup bir ruhu vardı, bll-sen Gösta Berling! O, meleklerin hile mezarını göz yaşlariylc suladıkları genç kızlardandı. Fenalık nedir, bilmezdi, kimse de ona fenalık etmemişti. Herkese karşı İyi İdi ve çok güzeldi. Bir gün Altringer adında bir adem çıkageldi. Celsıng ailesinin demirhanelerinin bulunduğu Ellda-len çöllerini neden geçmişti, orasını Allah bilir. Genç kız onu gördü ve sevdi. Fakat adanı fakirdi ve İki â-şık birbirlerini beş sene beklemeye karar verdiler. Şarkılarda olduğu gibi beş sene. Aradan üç sene geçti. Kıza bir başka talip çıktı, Celsing’-lerln zengin sandıkları ve dayakla, acı sözlerle Margaretayı varmaya mecbur ettikleri fena bir adam. O gün Margareta Celsing öldü. Artık onun yerine, komutanın karısı Margareta Samzclius çıktı. Bu İyi değildi, mahcup ve çekingen hiç.. Fenalı-
dana getirdiği mükemmel propaganda kürsüsünden, bu kere daha kolaylıkla, tekrar ispanyaya hücuma kalkışmıştır. Bu maksatla, bu ana kadar hukukta meçhûl kalmış ve asla kabul cdilemlyecck ulan bir mefhum İcat etmiştir: Barışa karşı “melhuz” tehdit. Bu mefhum gülünçtür ve tabii “gerçek” olmak şartlyle. ancak bir tehdit veya bir tecavüze karşı tedbir alınabileceğini tasrih eden misakın hükümlerine dayanarak ispanyaya karşı harekete geçmenin imkânsızlığından İleri gelmektedir, ispanyada atom bombası İmal edildiğine dair vaki olan ithamların ve buna benzer diğer havai mahsulü isnatların sıhhati ispat edilememiştir.
Fakat Birleşmiş Milletler Teşkilâtı, bazı devletlerin ispanyayı feda etmek suretiyle boşuna teskinine çalıştıkları güçlü vc kuvvetli Sovyetler Birliğinin lehine olarak kabul ettikleri imtiyazlarla, ne hukukun ve ne de mantığın kabul etmediği yeni bir hukukî mefhumu tanımak zorunda kalmıştır: “Melhuz” tehdit. Melhuz cürüm mefhumu mevcut olsaydı, Lom-broso'dan daha ileri gidilmiş olacaktı (mumaileyh cürüm fizlyolojlk e-serlerinin mevcudiyetini ifşa etmiştir) ve hiç kimse de “melhuz” bir cürmü tâyin (ne de tarif) edemlye-cektl. Her insan “kuvede” bir mücrim olacağı gibi, bütçesinin bir kısmını askeri masraflara tahsis eden her memleket de bir tehdit yaratacak değil, barışı bozacaktı.
Hiç kimsenin dinlenmedim ma tık fini edllemîyeceğı hususundaki hukuki doktrinin ihlâli
Bu prensip, gerek hukuku hususiyetle ve gerek devletler hukukunda muhakeme usulünün umumi bir kaidesini teşkil eder. Bunun uzak olan menşeini aramak için Roma Kanununun en eski zamanlarına bir göz atmak kâfidir. Daha garibi şudur ki, t Birleşmiş Milletler bizzat kendi mi-saklarının 32 nci maddesinde mevcut diğer bir prensipl yeniden ihlâl etmiş bulunuyorlar:
“Güvenlik Konseyinde âza olmayan her Birleşmiş Milletler üyesi veya Birleşmiş Milletlerde âza olmıyan her devlet. Güvenlik Konseyinin takdirine arzedilmiş bir mübahasenin mevzuunu teşkil ettiği takdirde, mezkûr mübahase hakkında cereyan edecek olan mUzakcratn reysiz olarak lştira-ka/davet edilecektir.,.
Birleşmiş Milletler Anayasasındaki bu teyidin açıklığı göz kamaştırıcıdır. Bu İtibarla, bu prensipin İhlâlini sulha karşı tertiplenmiş bir entrika diye telâkki etmek İcap etmez ml? Dostlarımızı uııutmıyalını
İspanya, Birleşmiş Milletler Teşkilâtında adalet dâvası lehine ses yükseltecek olanları unutmıyacaktır. Bu münasebetle, İspanyaya karşı takip ettiği reııüat siyasetinden dolayı Tllr-klyeye olan minnettarlığımızı burada izhar etmekle bilhassa zevk duyduğumuzu belirtmek lateriı. Türkiye Elçisi, laprnyollar arasında şeref mevkiini İşgal ötmek Üzere yakın bir gelecekte Madrid'e döndüğü zaman, İspanya kendisini, milletlerarası kin ve garazlarla dolu şu müşkül zamanlarda adalet şampiyonları olan eski dostlara karşı göstermesini bildiği aynı hulûs ve samimiyetle karşılıya-caklır.
Biz, memleketimizden kimseyi kovmadık; biz, topraklarımızdan, bizzat kendi barışımızın vo dünya sulbünün açık menfaati namına, yalnız komünizmi kovduk. Sovyetler ispanyada galebe çalmış olanlaıdı, acaba, Sovyet Rusya tarafından taarruz vukuu halinde ıucdeni memlekotlerin tek müdafaa ümidi olan Atlantik Paktının tahakkuku mümkün olabilir miydi? C^sar (lo İrlartc
Yazan: (Nobol mükâfatı) Nakleden: 1
Selma LAGERLÖF — 5 — Fikret ADİL |
ga inanırdı, gözlerini iyiliğe zorla kapardı. O zamanlar, komutan ve ben, Leuven civarında Sioe’de otururduk. Feım günler geçirdim, çünkü onun tekniği yalandı. Bir gün, Altringer dönüp geldi. Zengin olmuştu. No laaliyetl Ne harikulâdo zekâ! Bizim topraklarımıza hudut olan Ekebu İle altı demirhane daha .salın aldı. Bizim de fakirliğimizi hissedilmez bir hale getirdi. Hep o-nun arabalarına binerdik, soframıza onun mahzeninden şaraplar gelirdi, unun av etlerini yerdik. Hayatımı zevk ve sihirle doldurdu. Komutan kıtasına dönmeye mecbur oldu. Bize ne? Ben bir gün Ekebu'ya gitsem, ertesi gün Altringer. bize Siuc ye gelirdi. Ah, Leuven sahillerinde ne ziyafetlerdi onlar!.. Fakat dedikodular alıp yürümüştü. Eğer Margareta Celsing sağ olsaydı, muhakkak ınus-tu rip olurdu. Bu dedikodular, Elfda-lcn ormanlarının içine, ailemin kulaklarına kadar gitmişti Anam fazla düşllıırrıek lüzumunu hissetmeden yola koyuldu.. Kocamın olmadığı ve soframda Altringer ile birçok davetlimin bulunduğu bir gün geldi. İçeri girdi. Onu gördüm, fakat onun anam olduğuna dair içimde bir şey duymadım. Onu bir yabancı gibi selâmladım ve sofraya, yemeğe davet eltıın. Benimle, kızı ımişlın gibi konuşmak iatedi. kendisine aldandığını, ailemin, evlendiğim gün ölrnllş olduklarını ihtar ettim. Darbeyi, kıpırdamadan karşıladı. Hayret edilecek kadar kuv-
1«ş Problemi re Grev Hakkı başlıklı yazımızda iş probleminin doğrudan doğruya bir topluluk dâvası olduğunu ve bizim bütün hayat sistemimizi ilgilendirdiğini söylemiş ve grev hakkının verilmesiyle bu çeşit problemlerin çözülemiycceğini belirtmiştik. Doğrusu da budıır. Çünkü: iş problemini grev hakkı telâkkilerine göre düşünmek, onu toplumsal bütünlüğünden ayırmak ve yalnız bir sınıfın hayat gerçekliği şeklinde muhakeme etmek demektir. Bu ise bir hak nizamı olan çağdaş devlet telâkkisine, demokrasiye «on derecede aykırı bir anlayış ve görüş tarzıdır. Bunun sebeplerini açıkça söy-liyebilirlz:^ , .. ' '
Çağdaş devletin hak sistemi sınıflara göre düşünülmüş değildir ve onun için devlet yalnız topluluğun idare teşkilâtı değil, aynı zamanda en yüksek hakem teşkilâtıdır da.. Avrupadaki işçi teşkilâtı, çağdaş devletin bıı özelliklerini tanımamakta ve onu kapitalist topluluk düzeninin çığırtkanı saydığı için hakemliğini de kabul etmemektedir. Bu teşkilâtın son 50 yıllık sözlü ve yazılı propagandası en ııfak bir şüpheye yer bırakmı.vacak bir surette gösteriyor ki: bu teze göre idare şekli ne olursa olsun, çağdaş kapitalist devlet ortadan kalkmadıkça ( ? ı iş probleminin çözülmesine, iş hayatının düzenlenmesine imkân yoktur (???). Çağdaş devlet, yine bu görüşe göre, istihsal vasıtalarını elinde bulunduran bir sınıfın (?) devletidir ve yerini ancak bir başka sınıf devletine, İşçi devletine bırakabilir (???), Bu amaca kavuşmak için başlıca İki yol vardır: Teşkilât ve grev. Teşkilât, fertlere baht-kardeşllği heyecanını, dinamik bir iş-birliğı sezgisini aşılar ve bundan da yaratıcı bir elbirliği doğar. Hele bu teşkilât ihtilâlci bir ruhla İşlenirse çağımızın, önüne geçilmez bir kudreti olur ve geniş halk yığınları için büyük bir eğitim kaynağı haline (?) gelebilir (Sorel: Râflexions sur violence. sayfa, 244). Bu sözlerden de anlaşılıyor ki: biraz önce adı geçen teşkilât tam mânaslyle, bir mücadele teşkilâtıdır. Grev ise bu teşkilâtı zafere kavuşturacak en kudretli silâhtır ve devleti kuran sınıfın bütün süngüleri bu müthiş silâh karşısında tesirsiz kalacaktır (Sorel, aynı eseri???
Doğrusunu isterseniz grev, ö-teden beri, yepyeni bir iş ihtilâli (ipidir. Hor ihtilâl glhl onun da bir âmentüsü, bir ideolojisi vardır. Bu ideolojiye göre iş-birllklerlnin dışında bulunanlar düşmandır, hiç olmazsa hasımdır. Bütün baltalama hareketleri bu ideolojiyle sımsıkı ilgilidir. Grev yapıldı mı. teşebbüsün derecesine göre hayat durur, istihsal diner, milyonları aşan halk serveti mahvolur. Düşman sınıf sezgisi olmasa bir ferdin böyle yıkıcı bir hareketi benimsemesine İmkân var mıdır? Grev psikolojisine göre grevci, groVin devam ettiği günlerde vatandaşlığın bütün vazifelerinden sıyrılarak kendisini yalnız düşman sınıflarla karşı karşıya kalmış görmekte ve düşünmektedir. Halbuki bizde gıev hakkını demokrasinin en lüzumlu bir pronalpi şeklinde anlıyanlnr vardır. Tafsilâta yayılmadan kısaca diyebiliriz ki;
Boyacılık sanayiinde uranyum
Ne\v - York — Amerika Birleşik l Devletlerinde, son zamanlarda venl | bir buluş İnkişaf ettirilmektedir; kumaşlar şimdiye kadar bllinmtyon bir süratle boyannbllccektir. Boya mahlûlünün içine, bir miktar uranyum UA-1 mahlûlll. karıştırıldıktan sonra boyanacak kumaşlar bu mayi-e batırılacak; sonra 112,000 vat kuvvetindeki ışıkla dolu olan bir alümln-
vetü bir kadındı. Yetmiş yaşma rağmen üç günde elli fersahtan fazla yol almıştı. Tabii bir hal takınarak sofraya oturdu, yemek aldı, ve, kendisine hitap ettiğim tarzda, o gün herhalde çok teessüfe değer bir zıyaa Uğramış olmnm icap ettiğini söyledi.
“— Evet, dedim, amma asıl şayanı teessüf olun şey, ailemin bir gün evvel ölmemiş olmasıdır, bu takdirde İzdivaç etmemiş olurdum.
“— Demek güzel komutan hanım, dedi, bu izdivacından memnun değil?
“— Çok, dedim, pek memnunum ve her gün aziz ailemin arzularına İtaat etmiş olmamdan kendimi tebrik ediyorum.
“O zaman, kocamı aldatarak her gün kendimi ve kendimle ber&bor onları da lekeleylşlmln ailemin arzularına uygun olup olmadığını sordu.
“— Yatağı kimler sererse, içinde de onlar yatar!,, dedim ve evimde, ailemin kızına hakarete müsaado et-miycceğiml İlâve ettim.
“O ve ben yemeğe devam ediyorduk, fakat davetliler çatallarına bile dokunmaya cesaret cdemıyecek kadar şaşırmışlardı.
“ihtiyar anam bir gün. bir gece kaldı. Yorgunluğunu alınca, atların koşulmasını emretti. Bit an olsun a-nam olchığunu hissetmemiştim. Giderken. merdiven başında buna dönerek;
”— Evinde, damının altında bir gün. bir gece kaldım, ananı selâmla-maya tenezzül etmedin. Her taıa-
demokrasinin ana tezi, halk iradesidir. Bu irade ise seçimlerle dile gelir. Parlamento, bu bakımdan, halk iradesinin kaynağı sayılır. Biliyoruz ki: işçiler, öteden beri, seçimlere girmekte ve dolayisiyle halk iradesi prensip!nl dr facto kabul etmektedirler. Fakat teori ve pratik bakımından tezleri bambaşkadır. Halk iradesini dile getiren bir meclise, kamutaya, parlamentoya mebuslarım her vatandaş gibi gönderen işçi, grev hakkını kullanmakla ne halk İra-
• desinden doğan devleti, ne de parlamento sistemini tanımadığını göstermektedir. Bir tarafla halk iradesi ve parlamento sistemi dururken öte tarafta grev hakkının yarattığı anlaşılmaz bir durum vardır. İşçilere grev hakkı verilirse başka vatandaşlardan bu hak neden esirgenmelidir ? Böyle bir durumda İse devlet, parlamentoyla değil, yalnız grevlerle idare olunur. Halk iradesini kendine bayrak yapan demokrasi, grevlerle idare olunan bir hayat sistemini nasıl benimseyebilir? Çağdaş demokrasileri içinden kemiren korkunç tezat budıır İşte. Demokrasi, seçimlerde iş teşkilâtından birkaç oy koparmak için, sırf taktik yüzünden bu çok tehlikeli tezada düşmektedir. Halk İradesinin parlamentoda belirdiğini kabul ediyorsak parlamento dışındaki teşkilâta her ne şekilde olursa olsun ayaklanmak hakkı verilemez.
Memleketimizde grev hakkının tanınmamış olması demokrasimiz İçin çok ehemmiyetli bir sağlık alâmetidir. İyi Işliyen bir parlamento sisteminde her vatandaş bütün dileklerini halk İradesiyle ifade etmek imkânlarından mahrum değildir. Demokrasi prensiplerine aykırı olmakla beraber tanınmasını istediğimiz grev hakkı, yurdumuzun bugünkü istihsal durumuna göre de çok konusuzdur. Türkiyede işvermek bakımından en kudretli iktisat teşkilâtı devletin elindedir. Geriye kalan teşekküllerimiz bünyece zayıftır. Makineli istihsalimiz gibi toprak istihsalimiz de ekonomik gelişmemizin geriliği yüzünden akıllara hayret verecek bir israfla çalışmaktadır. Biz serbest pazar politikasına ister istemez karıştıktan sonra şimdiki istihsal durumumuzun sezdirdiği tehlikeyi bütün genişliğiyle anlamak fırsatını bulmuş olacağız. Bizim, onun için, çağdaş anlamda son derecede tutumlu olmamız lâzımdır. Muhafaza teşkilâtımızın acıklı noksanlığı gözönüne getirilirse grev hakkının tanınması neticesi olarak patlıyabifecek bir grevin halk e-konomisi bakımından ne büyük ve korkunç zararlar verdireceği kolaylıkla anlaşılır.
Çağımız grev demokrasisi olmaktan sıyırılmaya çalışırken biz nasıl olur da demokrasimizi grev demokrasisi yolunda geliştirmeye çalışabiliriz? İş hayatını grev haklariyle politikalaştırcağımı^a, ihtilâllcştıreceğımizo iş problemini bütün ekonomik mukadderatımızı içine alan en ehemmiyetli bir topluluk konusu şeklinde düşünürsek öyle sanıyoruz kİ: en doğru yolu bulmuş oluruz. Çünkü: demokrasi sınıflara, zümrelere bol bol lisanlar ve imtiyazlar dağıtan bir «İstem değildir, Ana-fi-kir; eşitlik ve halk iradesidir, zümre vo sınıf iradesi değil.
yıım odaya konulacaktır. Mevcut u-ranyum sayesinde, kumaş tıpkı bir fotoğraf tabakası gibi, ışığa karşı gayet hassas bir hale gelir ve rengi gayet süratle alır. Bu amcllyenln hiç yanlışsız olacağı zannedilmektedir. Eskiden 2.000 metre kumaşı boyamak için 4 İlâ 8 saat geçtiği halde bu metodla aynı miktar kumaşın boyanması ancak 20 dakika sürecektir.
fim, kamçılarla dayak yemiş gibi, u-tanoından tirtlr titriyor. Burada o-lan biten her şeyden utanıyorum. Beni inkâr ve reddettin: Sem de inkâr ve reddetsinler. O zaman tek sı-ğınacuğın yer sokak, yatağın bir kucak ot, yuvan bir kömür ocağı, mükâfatın da haealel ve denaet olsun. Ve sana burada nasıl vuruyorsam başkaları dadana öyloce vursun!,. Diye yüzüme ağır hlr tokst altı.
“Onu kucakladım ve arabasına koydum. Haykırarak dedim ki;
Sen kimsin ki. buna lânet e-diyorsun? Sen kimsin kİ, bana vuruyorsun? Buna dünyada kimseye müsaade etmem.,,
“Vo anama el kaldırdım... Yirmi seno oluyor C.östn Berling..
Gösta Berling dinlemişti: Bu ses onda ormanların ve ölümün esrarengiz davetini bastırıyordu. Demek, o civarın en kudretli kadını, günah hususunda onunla müsavi ve cinayette ona hemşire olmuştu.
Yaşlarla boğulan bir sesle, ihtiyar kadın devanı etti:
— Şimdi artık yaşamak İstiyor musun? No diye nedamete mağlûp olacaksın? Şüphesiz iyi bir papaz o-hıblllrdin, fakat senin içkide boğduğun Gösta Berling. benim kin İçinde boğduğum Margareta Celslng'den daha mı masum, daha mı saftı? Yaşamak istiyor musun?
Gösta Berling İnledi:
— Hayır, yapamam Komutan bağırdı:
Paris mektubu t
Bir VietnamlI ile konuşma
İstiklâl havasını teneffüs etmemiş ve istiklâl île yoturulmamış bir genç İçin her şey zor, her şey erişilmez bir nimettir.
HÎNDÎÇtNÎ çıkmazının dünyayı ve hususiyle Fransa umumî efkârını bu kadar alâkalandırdığı bir zamanda. Pariste okuyan bir VietnamlI talebe İle yaptığım konuşmayı nakletmek belki faydasız olmaz.
Quartier Latin’de bir resim atöl-yesindeyiz, kız erkek on kadar Türk talebesi, birkaç Ingiliz, birkaç Fransız; dansediliyor. Derken kapı açıldı, başta 15-16 yaşlarında bir Fransız kızı, arkasında 4 VietnamlI genç İçeriye girdiler. VietnamlIlar, Çinlilere mahsus o nazik ve soğuk tebessümle herkesi selâmladıktan sonra, duvarın dibine put gibi sıralandılar. Yalnız aralarından biri, küçük Fransız kızının ahbabı, derhal dansa başladı, dans bittikçe de ayak ayak üstüne koyup konuşuyor, sigara, İçki içiyor. Sonradan öğrendim kİ, bu gözlüklü genç dört seneden beri Parlste bulunuyor, bura hayatına adamakıllı alışmış, duvar dibinde put gibi duran diğer üç genç üzerinde üstünlüğünü müdrik bir edâ ile görüşüyor. Hakikaten ötekilerden ne kadar farklı! Aynı ırktan demezsiniz. Yarı Amerikalı, yarı AvrupalI halleriyle bir nevi kozmopolit... Herhalde şu anda “Samba., dansı onun gözünde Vietnam meselelerinden daha mühim. “Bunda iş yok,, diye kararımı verdim ve Ötekilere yaklaştım.
Bir iki sualimi hep o nazik ve u-zak tebessümle:
— Oui Madame, Non Madame, diye cevaplandırdılar. Pariste kimya tahsil eden biri, arkadaşlarından biraz daha konuşkan. Memleketinden, hayatından, ailesinden bahsetmesini rica ediyorum. Sanki bir devlet sırrı ifşa edecekmiş gibi, çekine çekine konuşuyor. Nihayet söz arasında Türk olduğumu söyleyince, âdeta ferahladı, daha serbest konuşmaya başlad. Vletnamın siyasî vaziyetine, devam edegelen harbe dair suallerime:
— Karışık Madame. çok karışık, diyor, başka bir şey demiyor. Kendisinin hangi tarafı tuttuğunu bir türlü açığa örmüyor. Edebiyattan, dilden, folklordan dem vurdum. Basmakalıp birkaç formülle cevap veriyor:
— Çok zengin bir edebiyatımız var, şiirimiz de var. müziğimiz çok j güzeldir. Çinlilerden mülhem, fakat Çinli değil.
Yazılarını sordum. 80 seneden beri lâttn harflerini kutlanırlarmış.
— Ne güzel, dedim, o halde çok
Tibette tiyatro
Tibetliler, asırlardan beri, ormanlardan, daracık yollardan muazzam çöllerden geçerek binbir meşakkat ve mahrumi of içerisinde tiyatro seyretmeye gelirler
TİBET gibi erkeklerinin hiç olmazsa altıda birini rahipler teşkil eden bir memlekette, tiyatro eserleri de, esas itibariyle dinidir. Bunların ekserisi Budist efsaneleridir. Bazıları mevzularını Ju-takıut'dan, yani Buda’nm doğum hikâyelerinden. bazıları da folklor veya efsanelerden almışlardır.
Piyesler, açık havada, ya manastırın bahçesinde veyahut da ona yakın bir yerde verilir. Oyuncuları güneşten muhafaza etmek için, sahnenin Üstü bir örtü ile örtülmüştür. Baş rahipler ve resmi şahsiyetler mevkilerine uygun bir tarzda giyinirler ve arkalarında bir sürü süslü püslü uşak ve hizmetçiler bulunur.
— Ben ihtiyar bir kadınım, bir çok ıstırap çektim ve şimdi de içimi döktüm, nem var nem yok, karların 1-çindon topladığım bir dilenciye anlattım, onun dindeyim! Kendi düşen ağlamaz. Eh, git de öldür kendini! Haydi, git. Hiç olmazsa itiraflarımı ve deliliğimi kimseye anlatamazsın. Güle, glllcî
Gösta Berling kapıya yürüdü, fakat elini tokmağa koyunca başım çe-vordl. Komutan kadının gözlerinde öyle bir merhamet ve teessür vardı ki, bakışları altında halecan içindeki yüreği eridi. Başını kapının pervazına kolunun üstüne dayayarak ağlamaya başladı.
Garip kadın, çoktan sönmüş olan piposunu ocağın alevlerine fırlatarak, bir ana şefkatiyle ona yaklaştı:
— Haydi yavrum, dedi, otur ve beni bir dakika daha dinle. Eğer yaşamak istersen, Brobu papazının kızını dn yanıma alır ve onu öyle bir büyütürüm ki, sonraları, un çuvalını çaldığın için Cenabı Hııkka ham-deder. No dersin?,.
... O günden beri Gösta Berling, Ekebu konuklarından Oldu, iki defa, kendi mesaisi İle hayatta bir mevki edinmek arzuslylc hürriyetini istirdat teşebbüsünde bulundu. İlk seferinde Ekebu komutanı ona, kendi a-ruzİHİndo bir küçük çiftlik verdi. Gösta bir müddet orada kaldı, sonra yalnızlıktan ve gündelik işten bıktı, konağa döndü. İkinci defasında, Borg şatosuna genç kont Henrlk Dohna’nın hocası olarak gitti, O zaman kontun kız kardeşi Ebba Dohna’ya âşık oldu, fakat tam ona malik olacağını zannettiği esnada, genç kız birdenbire ölüverdi. Gösta da. koğulmuş bir papaz için, bütün af yollarının kapalı olduğuna kanaat getirerek tekrar Ekebu'ya konuk olarak döndü.
— SON —
büyük bir avantajınız var. Bizim harf inküâbını anlattım. Dillerinin, ilme, fenne uyup uymadığını sordum. Fen terimleri eksikmiş.
Yaparsınız, dedim ve yine bizi anlattım. Uzak tebessümü altında bir şüphe belirerek “Oui Madame,, lan-na ilâveten bir de:
— C'est tr4s diffieile, Madame, et-ranesine başladı. Hiç o kadar zor olmadığını, İstiklâlini kazandıktan sonra, bir milletin çok çabuk Herli-yebileceğini anlatmaya koyuldum.
— Meselâ siz, dedim, kimya tahsiliniz bittikten sonra, Vietnam'a dönüp ne yapacaksınız? Herhalde bir Üniversiteniz vardır. Evet, o halde Üniversite iâboratuarında çalışırsınız, asistan, doçent, ileride de profesör olursunuz. Terimleri de elbirliği ile yavaş yavaş yaparsınız.
Çok çabuk gitmiş olacağım, muhatabımın yüzünde bir korku belirdi: Üniversiteleri varmış, ama... O bir Vietnamh.., Üniversitelerinde Fran-sızlar tedris edermiş., O sırada bizim Teknik Üniversitede hocalık etmiş ve Türkiycden yeni dönmüş bir arkadaşım yanımıza geldi Döndüm:
— Ah sizi gidi Fransızlar, şu kolonilerinizde burada olduğunuz gibi olsanız, ne iyi olurdu, diye yalancıktan çıkıştım. Bir de VietnamlInın yüzüne baktım ki, sarı teni âdeta yeşil olmuş, kısık bir sesle:
— Non, Madame, Non Madame; diye yalvarıyor. O anda her şeyin bu gencin gözüne neden bu kadar zor, bu kadar kanşık göründüğünü anladım ve ısrar etmedim artık.
— Danseder misiniz? diye sordum-Hayır, çok zormuş, öğrenmek lâzımmış. Seneye bir dans mektebine gidecekmiş, o zor adımlan öğrenmek İçin. Hayatında dans mektebi görmemiş, ortada neşe ile dönen, elinden geldiği kadar Fransızca paralayan bir iki Türk gencini gösterdim,
— Bakın, her işde olduğu gibi burada da atılganlık yeter, bir gayret edin, diyecek oldum, sonra vazgeçtim. istiklâl havasını teneffüs etmemiş. istiklâl ile yogurulmuş bir genç için her şey zor, her şey erişilmez bir nimettir. Ve anladım ki, Vietnam meselesi hakikaten çok girift, içinden çıkılmaz bir meseledir.
Yanm saat evvel kendisine takdim ettiğim bir Fransız tıbbiyelisi üe daha iyi konuşamadığına kızdığım bir Türk gencine baktım, kalbim sevinçle doldu.
Ayşe NUN
Aktörler de. her zaman giydikleri eski püskü “terra kotta., yahut ka-
radut rengindeki elbiselerini çıkarıp son derece şatafatlı kılıklara bürünürler. Fakat Çin’in siyasi tesirleri burada gayet acayip şeylere sebep olur. Meselâ Brahmin; her zamanki beyaz sarık, ve pamuklu cübbesiyle, rahip; gayet şatafatlı brokad elbisesi ve başlığiyle kır&llar; Hint hükümdarı ise, Çin hükümdarlarının kılığında temsil edilirler.
Piyes; hikâye ve rialogdan müteşekkildir. Eğer mevzu Hint efsanelerinden alınmışsa vakayı bir Brah-min anlatır. Şayet piyesin mevzuu tamamiyle Ti betten alınmışsa, o zaman mukaddeme bir koro tarafından yapılır. Piyesteki bazı karakter de dahil olmak üzere, koroda yer alan oyuncular, yüzlerine üç köşe kenarı kürkle çevrili birer maske takarlar. Piyesin metni, İnce uzun parçalara kesilmiş kaba Tibet kâğıtlarına yazılır ve sahneye destek vazifesini gören tahtalara yapıştırılır. Aktörler kendi rollerini ezberlemek için fazla zahmete katlanmazlar. Bazan temsil sırasında, rahipler ve kadın rolündeki profesyonel aktörler bile rollerini tahtalara yapıştırılan bu kâğıtlardan okurlar.
Büyük misafirlere çay, bir nevi yerli bira olan çang, ve tepsilerle tatlı et ikram edilir. Bazan bu mısa* firlor yemek yemek ve dinlenmek için piyese fasıla verilmesini isterler. Buna, mevzuun dans ve şarkılarla uzatılması, soytarıların araya girmesi. İlâve edilirse 12.000 kelimelik bir piyesin bazan Üç gün devam ottği görülür.
Her manastırın kendine mahsus her zaman temsil ettiği bir piynel vardır. Bu piyes, serin mevsimlerde ve rahiplerin hoşuna gidecek bir tarzda oynanır.
Fazla bilgi edindiğimiz takdirde, Tibet tiyatro eserlerine, diğer Tibet sanatlarına olduğu gibi, kıymet vereceğimiz muhakkaktır.
Fakat Tlbette bir tiyatronun mevcudiyeti ne de olsa insanı hay rete düşürüyor. Tibetliler. asırlâTdâi» beri, ormanlardan, daracık yollardan, muazzam çöllerden geçerek tiyatro seyretmeye gelirler. Günlerce seya hat ederler ve tiyatronun yanında kamp kurarlar. Sonda kendi hayatlarının bir nevi nümunesl olan bh hikâyeyi seyreder, bir iki kelime ko« nuşur ve gece vakti soğuk, buz glb bir semanın altında, yaktıktan ah şln etrafında kızarmış arpa, tsauv ha yerler. Ve nihayet, piyes bitince kar kokan rüzgârı sahneyi ve gök yüzünü, ertesi sene tekrar görmek üzere, terkederler.

29 Ocak I9f»
T E N t İSTANBUL
Sayfa: 5
HİKÂYE
Celâl Amca
ONA sadece:
— Allahaısmarladık demek İstemiştim. Ellorlml avuçları İçine alarak:
— Gidiyor musunuz, dedi, Bizi bu kadar çabuk bırakacağını zannetmiyordum.
Yüreğimde bir tıkanıklık vardı. — Pek de çabuk sayılmaz, diye cevap verdim. Bir buçuk aydır buradayım.
Onu hayrete düşüren bir soy söylemişim gibi İrkildi:
— Bir buçuk ay mı, ne diyor, sun. Halbuki bana bir hafta gibi geliyor; dedikten sonra çonemi okşadı. Sen, yanında vaktin nasıl geçtiği duyulmıyan nadir insanlar-dansın.
vüzümün ısınmasından, kızardığını anladım, ve buna memnun oldum. Celâl amca sokAk kapısını Ittrok: •
— İçeri gel» dedi. Sana bir |ty* ler ikram etmeliyim.
Onun arkasından yürürken, bo« yunun benden çok uzun olduğunu düşünüyordum. Fakat bu. ona ya-kısmıstı. Babamın söylediği gibi, herkeste kusur olarak görülebilecek şeyler onda bir güzellik halini alırdı. Meselâ; uzun boyu. Ağar-mis saçları, hele miyobu... Gözlerinin İki metre öteyi göremlyeoek kadar zayıf olduğunu bilirdim. Her zaman yüksek numaralı bir gözlük takar, fakat civarda güzel bir kadın farketti mİ, onu derhAİ iç co-bine yerleştirirdi.
Cefâl Bey beni koltuklardan birine oturtup, camı kapatmak için pençereye doğru yürüdü. Dışarıda yağmur, gürültülü ve slm$okli bir taşkınlıkla yağıyordu. O. arkası bana dönük olarak:
— Dışarı bak. dedi, Yağmur dünyayı âdeta güzelleştiriyor. Tıpkı kar gibi...
Ve Cenap ŞahAbeddinin Elhanı Şifasından su üç mısrAyı okudu: ki hamuşane dembcdem açlar,
Eşini kaybetmiş bir kuş gibi kar, Geçen eyyamı nevbaharı arar..,, Sesi, duyduğum soslorin en güzeliydi. Omuzları, geniş pençereyl kapıyor ve dışarısını görmeme mâni oluyordu. Ellerini ponçerenln kenarına dayamış, bAşmı küçük, âvâre kızlar gibi cama yapıştırmıştı. Belki gözleri de kapalıydı.. Yüreğim birden şiddetle çarpmaya başladı. Yerimdon kalkıp Celâl beye doğru yürüdüm. Niyetim kapadığı pençereyi açıp, yağmur kokulu nemli havayı koklamaktı. Dön-dü, onunla hiç bir zaman bu kadar yakın olmamıştık. Gözlerini hafif kısarak yüzüme bakıyordu. Lâf olsun diye: *
— Gözlüğünüz nerede, dedim. Evdo takmıyor musunuz?
Güldü:
— Biliyorsun ki güzel kadınların yanında gözlük takmam.
Yüreğim mütemadiyen çarpıyor ve bu hal beni rahatsız ediyordu. Camı aralayıp başımı dışarıya çıkarmıştım. Birden kuvvetli bir e-lln üşüyen parmaklarımı tuttuğunu hissettim. Onun sesi:
— Gel, dedi, ihtiyar bir bekâr olduğum İçin bana biraz yardım etmen lâzım. Çayı beraber hazırlıya-hm.
Küçük mutfak temiz vo aydınlıktı. Onun alışkın ellerle çaydanlığı doldurması, dolaptan bisküvi çıkarması, fincanları dizmesi hoşuma gidiyordu.
Çayları içerken, biraz dalgın:
— Yorgunum, dedi. Her şeyden çabuk yoruluyorum, çabuk bıkıyorum.
Sİkâyetli bir sesle konuşuyor ve hakikaten yorgun görünüyordu. Parmaklarımın titremesini farket* meşin diye ellerimin üstüne oturmuştum.
— Bu, muhakkak ki ihtiyarlıktan doğma bir his. Kaşlarını çatma
yavrum, ihtiyar olduğumu biliyorum. Son genç varlığınla, geçen senelerin bıraktığı ağırlığı ve bunun insanı ne kadar rahatsız ettiğini bilemezsin.
Ayağiyle masaya vuruyor ve mütemadiyen yere bakıyordu:
— İhtiyar vo kimsesizim. İkisi de fena şoy. Halbuki insanın, en yakınım vo sevgilim diyeceği bir kimsesi bulunmalı.
Başını çevirmişti. Kısık bakışlarını kadınların niçin beğendiklerini anlıyor gibiydim. Bu hal ona çok yakışıyordu.
— Güzol bir genç kız oldun Nevin, dedi. Artık evlonmellsin...
Sonra biraz telâşlı İlâve etti:
— Ufukta böyle bir ney VAr mı?
Gayri İhtiyarî güldüm:
— Hayır.
Yine dalgınlaştı:
— Mektepte, genç arkadaşların arasında beğendiğin kimse de yok mu ? "
Tekrarı
— Hayır, dedim.
Blrdon sakladığım elimi bulup çıkardı. Geniş, sıcak avuçlarının derisi pürüzsüz vo yumuşaktı.
— Senin gibi genç ve güzel insanları herkes beğenir. Bense yaşlı ve biçimsizim. Aksiyim do. Kimsenin bAna tahammül edeceğini zannetmiyorum.
Sesimin kulağımı acıtan bir sivri llğl vardı:
— Bon bu fikirde değilim.
Başının şeklini bozmadan:
— Acaba, dedi.
Uzun müddet ikimiz de sustuk. Elim hâlâ onun elinde duruyor, kalbim boni hasta edecek bir hızla çarpıyordu. Anide Celâl boy doğrulup yüzüme baktı. Mühim bir şey söyliyecoğini anlamıştım.
— Bir şeye karar verdim Nevin. Bu, belki sana çok garip gelecek. Ama beni ayıplama.
Biraz nefeslendl. Gözlerimi kırpmaya bile cesaret ödemeden onu dinliyordum.
— Biraz evvel sana, çok yalnızım demiştim, hatırladın mı? Hakikaten acınacak kadar kimsesizim. Bu boş ev. odalar, tek başına yenen yemek beni sıkıyor, (gözlerimin İçine bakıyordu) Belki bunu çocukca bulacaksın. İstemezsen derhal hayır de. Ben, bu teklifi sana hiç yapmamış olurum.
Bir an kalbimin tamamen durduğunu, sonra tekrar Ağır ağır işlediğini zannottim. Konuşmam için bir kuvvet sarfetmem lâzımdı.
— No isterseniz, şimdiden kabul ediyorum.
Celâl beyin gözlerinde bir minnet ışığı yanıp söndü. Elimi göğsüne doğru kaldırarak:
— Teşekkür ederim, dedi. Senden... Bobiyi rica edeceğim. Bu küçük musibeti eskiden -beri çok severim. Fakat ona senin de zaafın olduğunu bildiğim için bir şoy açmamıştım. Çünkü İyi kalbinle, sevgili köpeğini ihtiyar amcana derhal veroceğlni biliyordum. Halbuki şimdi gidiyorsun. Seni ondan ayırmış sayılmam değil mi?
Celâl bey beni kapıya kadar geçirdi. Evvelâ elimi, sonra yanaklarımı öptü. Esmer yüzünün bir çocuk sevinciyle gülümsediğini gördüm. Boynunu büküp:
— Beni affet, dedi. Sonl evine kadar götürmok isterdim ama bu yağmur romatizmalarıma pek dokunuyor.
Yağmur durmuş, gök bütün maviliğiyle ortaya çıkmıştı. Beni dövmüşler gibi hor tarafımda bir acı hissediyordum. Istırabım o kadar kuvvetliydi ki. kendimi tutmasam aglıyabilirdim. Biricik köpeğim Bobiyi benden aldığı için Celâl Beyi bütün omrümce affede-mlyecektim. Bana çok fenalık etmişti, Bense ona sadece "Allahaısmarladık,, demek istemiştim.
Feride ÖZPAY
z
Galafasaray-Şişli, boks maçları
Dün gece Galatasaray Kulübü Lokalinde, Galatasaray boksörleriyle Şişli Kulübü boksörleri urasinda yapılan boks maçlarını kalabalık bir seyirci kütlesi takip etmiştir, ikişer dakikadan dörder ravund olarak teablt edilen karşılaşmaların ilkini 51 kiloda Andon ( G. S.) ile Sisak »Şişin yaptılar. Andon (G, SJ sayı hesabiyle bu maçı kazandı.
ikinci karşılaşma 54 kiloda Necdet (G, S.) ile Mcsrop (Şişli) arasında oldu. İlk ravundda Mcsrop,’ i-klncj ravundda Necdet hâkim dövüştü. Üçüncü ve son ravundda her ikisi de bir şey yapamadığından hakem heyeti bu maçı berabere İlân etti.
58 kiloda Şahap (G. S.) ile Diktan »Şişli) karşılaşması çok zevkli ve heyecanlı oldu. Şahap daha sağlam aparkütlerle temayüz ettiğinden rakibi Dikrana karşı bu karşılaşmayı sayı hesabiyle kazandı. Şahabın bu galibiyeti alkışlarla karşılandı.
Dördüncü karşılaşma; Vural inan (G. S.) İle Mustafa (Şişli) arasında oldu. Vural, daha ilk ravundda gonkla beraber hücuma geçti ve maçın sonuna kadar hâkim dövüştüğünden Vural inan maçı sayı hcaablyio galip bitirdi.
67 kiloda Yüksel (G. S.)* Varujan (Şişli) ardında cereyan eden müsabakada Varujan bütün ravundlarda büyük bir üstünlük gösterdiğinden bu maçı sayı ile kazandı.
Gene 67 kiloda yapılan Erol-Alek-sandri karşılaşmasını. bâriz bir hâkimiyetle dögüşen Erol,, sayı hesabiyle kazandı.
73 kiloda Galatasaray'dan Ayhan, Şişliden Nubarı sayı hesabiyle yen-....... " " ‘
Gecenin son müsabakası Muammer (G. S.)* ile Şahan (Şişli) arasında oldu. Başından sonuna kadar heyecanlı geçen karşılaşmayı Muammer, sayı hesabiyle kazandı.

o
R ]
____7
1
Charlton muhacimi ortada fırıldak gibi dönüyor, sol İç Tom Brow bir gol yapabilmek için çırpınmakta.. Fakat her iki takım da gol çıkaramadığından Londrada yapılan bu maç Charlton İle Fulhamın (0 - 0) beraberliğiyle «ona ermiştir.
Arjantinli futbolcular Lizbon takımını yendiler
Arjantinli San Lorcnzo futbol takımı, Lizbon'un Bonoficlo takımını, Portekiz baş şehrinde yapılan bir karşılaşmada İkiye karşı bes golle yenmiştir.
Retımde, San Lorenzo takımı akıncılarından Martorelli'nln (solda) besinci golü atmak üzere, topu iki Benefıcie müdafıinden söktüğü görülmektedir.
Yüz yıl önce
Petrol nasıl bulundu ?
Amerikan petrol sanayiinin kuruluşu, bir macera romanı kadar meraklıdır
PETROL. İlkönce nerede çıktı? Petrol bulmak İçin topraği İlk katılan memleket hangisidir?
Amerika diyorlar: Amerikanın hangi tarafı?
İşte beni Amerikan petrol kaynaklarına kadar aürUkllyen merak bu-dur.
O merak da, 1859 da İlk petrol kuyusunu açan ve bu sebeple Amerikan petrol sanayiinin kurucusu sayılan Albay Dr ak o hakkında yazılmış bir kitabı karıştırırken geldi.
Batı Pcnnsylvanla'nın imiz tabiatı ortasında, 1857 yılının aralık ayında bir gece başlayan hakiki bir macera romanı...
O romanı tekrar yaşamak için Albay Drake’in macerasına başladığı Titusville kasabasına gittim. 1850 da 275 kişiden ibaret olan köy şimdi 15.000 nüfuslu küçük bir şehirdir.
Orada görüştüğüm lktlaad profesörü Bay Dawaon, bana Amerikan petrol sanayiinin nasıl doğduğunu anlatıyor.
Amerikan petrolünün tarihi, AvrupalIların batıya doğru ilerlerken Hintlilerle kurdukları İlk temaslara başlar. Bataklıklardan çekilmiş gaz yağı İle boncuk mübadele edl-dlllrdl. AvrupalIlar gazyağını atların yarasını tedavi etmek, yahut da arabalarının tekerleklerini yaglamakta kkullanıyorlar, 1800 tarihlerinde gazyağını şehirlerde "her derde devâ„ diye satıyorlar Petrol, romatizma, yanık, nezle, çıkık gibi hastalık veya kazaların en müessir ilAcı sayılıyor.
Ancak otuz sene sonradır kİ, bir kimyager onu inbikten çekmeyi düşünüyor. Fakat bu ameliye pek mühim bir keşifle neticelenecek. Yale Üniversitesi Profesörü Silliman şunları yazıyor:
"Bu maddeyi inbikAen çekerek elde ettiğim hulâsa hafiftir ve kolay yanmaktadır. Parlak bir ışık veriyor..
işte o hulâsayı kandillerde yakmak fikri o sıralarda doğacak. Bu tarihte ışık, yalnız balina yağı ile sağlanıyordu. Fakat 1840 senesine doğru balina balıkları gittikçe nadir-leşmekte, yağ stokları azalmakta ve fiyatlar yükselmektedir. Silllman'ın çektiği yağ, piyasaya sürülse ne kadar iyi olacak!
Fakat Hintliler, gaz yağı sızıntılarından pek az miktarda elde ediyorlar. Toprağı kazıp petrolü derinlerden çıkarmak henüz kimsenin aklına gelmemiştir. AvrupalIlar o civarda bir kuyu kazarsa ancak tuzlu su bulmak ümidiyledir (zira o tarihte AvrupalI çiftçiler pek büyük mikyasta tuz kullanıyordular). O tuzlu su hem hayvanların gıdası İçin lâzım, hem de av etlerinin muhafazası için. Fokat çok vakit tuzlu suya petrol bulaşmış oluyor. O pis kokulu yağı tasfiye suretiyle ayırarak dereye attıkları vakit balıklar ölüyor, dere kıyısında oturanlar yl-kftyet ediyor.
İşte o sıralardadır kİ, Pittsburg civarında tuzcu ustası olan S. Kier, kuyusunun suyuna petrol bulaştığını görünce suyu dereye döküp petrolü satmayı akıl ediyor. Mademki bu madde Ne\v-York'un bütlln aktar-
larında bulunan Seneka yağma her bakundan benzemektedir, pekâlA satılabilir. Bütün mesele onu uygun şişelere koymak vo ilâncılık tarafını iyi tertip etmektir!
İşin iyi bir iş olduğuna İnanan Kler binlerce el il&nı bastırarak halka dağıtıyor. Satışa çıkardığı ve "hayat iksiri,, dediği madde, tabi! halinde ve güzel bir şişe içerisinde 45 sente satılmaktadır.
İşte 1849 petrolü bu...
Fakat yedi sene sonra - yani 1856 da Kier'in bastırdığı el ilanlarından biri New-York avukatlarından birinin gözüne İlişiyor. Avukat, bu petrol işinin verimli bir şey olabileceğini hissediyor. O tarihlerde, maden! yağlarla yakılan lâmbalar icat edilmiştir amma, bu yağlar hem fena kokmakta, hem de bazı bazı patlamaktadır.
Teşebbüs sahibi olan avukat bir bankerle ortak oluyorı Pensylvania-da tabii petrol sızıntıları bulunduğu haberini alan İkinci ortak büyük bir cüretkârlıkla "Pensylvanla petrol kumpanya,, sini kurarak Tltusville'de değirmencilik eden VVatson adında bir adamın 50 hektarlık toprağını 99 sene müddetle kiraladılar.
Şirketin ortaklarından biri "albay,, dedikleri Drake tdl. Hakikatte hiç bir zaman albay olmamıştır. Küçük bir çiftçinin oğlu idi; ancak İliç tahsilini yapabildi; 19 yaşında iken gece bekçisi olarak hayatını kazanmaya başladı, birkaç sene sonra demiryolu memurluğuna girdi. Sıhhati bozuk bir nevi meczuptu,. Şirketin kurulduğunu haber aldığı vakit ona, biriktirmiş olduğu iki yüz dolarını emanet etti,
Şirketin İlk ve en verimli iş! petrolü çıkarmak Üzere toprağı delmek oldu. Bu karan gerçekleştirmeye Drake memur ediliyor, ve bir aralık gecesi Titusvllle’e gelerek köyün tek hanında bir oda tuttuğunu görüyoruz.
Ömründe bîr kuyu kazmamış olan Drake bir ırgad tutuyor; kazma ile İlk açılan delik hemen su doluyor! Birinci başarısızlık,.,
Fakat memleketin tuaou ustalarından beri Drake'e akıl öğretiyor: Toprağa dökme borular kakmak suretiyle açılan deliğe au hücumu1 önlenebilir. Drake, o zaman, acelenin e-hemmiyetlni anlayarak küçük bir buhar makinesi tedarik ediyor; makine sayesinde toprağı delmek mümkün oiacaktır. Günde bir metre kadar deliyorlar. Nihayet 1859 yılının 27 ağustos pazar günü, dökme borunun ucu 23 metre derinliğe batmış iken bir boşluğa kayıyor, Drake’e yardım eden kuyucu Snıith, bu hâdiseye ehemmiyet vermiyorsa da ertesi günü borunun içine dikkatle bakınca toprak sevinyesinflen bir metre kadar aşağıda olmak üzere borunun içinin siyahımsı bir mayi ile dolduğunu görüyor: işte bu, petroldür; ve o günden itibaren günde 10 varil miktarında taşacak. O tarihten sonra petrol bir asır içinde dünyayı tamamen değiştirecek,,,

(Bu yazı Rvvuc dc Paris dergisinin ocak 1950 sayısından alınmıştır.)
Hicrî 1950 Rumi
R. Ahir OCAK K. fia.nl
10 29 16
1369 PAZAR 1365
Vakit Vanutl Ezani
GUneg 7.13 1,52
ÖRlc 12.27 7.07
ikindi 15.05 9,40
Akiîsm 17.22 12.00
Yatsı 28.56 1 34
İmsıl-k 6.33 12,12
Atatürk İnkılâp Mü/.fmI: Per-•mbeden maada her jçün 10-12 ve 14-17.
Toplaıpı Suaryı: Paftartesl-Çar-Samba - Cumartesi «aat 13.30-1? Telf. (21090).
Ayn«»of.mi : Pazartesi - Salı-Çar-şamba - Perşembe - Cuma saat 10-16; Cumartesi - Pazar saat 13-16. Tclf. (21750).
Arkeoloji : Çargamba, Cuma Pazar günleri 13 ten 16 ya kadıır.
Eski Şiirle Enerleri Buhenl: Çarşamba, Cuma, Pazar 10 dan 12 ye kadar. Tclf. (21682).
Türk ve îslânı Enerleri: Salı, Pcncnıbr, Pazar naat. 18.30-16,30 Teli (21888).
!)ıılnı.tb:ılı«:r Penis Mttsmi: Cumartesi naat 13-17. Pazar 9-18. Tejf. (81281».
IirleOKe Müzeni: Atatürk Bulvarı Penjernbedon maada her gün 10-12 ve 14-17.
Terfik Fikret Ariyan Müzeni: Bebek Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
İzmir:
Arkeoloji Müsol (3324) Her gün 9-12 13,30-17. Cumartesi: 14-17 a-çıktır.
Beyoğlu JUiH Kıiılıküy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00. İzmir 2222. K. yaka 5055
İshınbui Bvyoâlu 14998
An/ıtiolu yakası Ankara İzmir
İzmir 2222
60536
91
2251
Karşıyaka 5055
ÖEHİK i 11 A J KOI.AKI I
Saat 20.30 da.
DKAM KISMİ ı (42157) Tebeşir Dairesi.
KOMEDİ KISMİ: (40409) Kayseri Gülleri.
MUA3IMEK KAKACA OPEKE Tt: 8.30 da: Sizin Sokak.
FENİ SES OPERETİ ı (49.W> 15 te ve 8.45 te: Hediyelik Gelin.
ANKARA TİYATROLARI ı 9UMİ 20 do.
BÜYÜKTE (10370-40) Bir Komi-Bcr Gehli.
KÜÇÜKTE (11169) Antlgon vs Scapin'ln Dolapları.
İZMİR
0EH1R TÎYATHO^n» (2384) Hls-Rel Sayla
Ukd UbLı «ıtı r.Tİ
AKIN (80718) 1— Hazreti Süİeyma-nın Yüzücü 2 — Gizil Tcıjkllât
ALKAZAR (42662) Yılmaz Kele AR ı 113941 Seven KrıIhlar
( İÇEK l — Dans llAhesl. 2 - İki Açıkgöz Kı» KoU.Jlndc.
ELHAMRA (43595) Kristal Ko-lomb.
fNCt (85595) 1 - Günahsa Melek.
2 — lslmnlz KaatiUat
YılmazReıs
r-' ■ . ' — Mıırjorle Muin =
1 — --- lVullııcr Br*-ry------ =
lale (LJ5V3) KriBtof Kolornb.
MELEK
Zorlu Misafir
(Sıttın^ Pretty)
Muurrrn O’Hııra-Kobert Iouiik
Tel. 10868
NAK/ll (4165b) Muııon.
81MER 1428Ö1) Suçlu Ben im.
SVATPAKK (83113) 1 - Parda-yan ın oğlu. 2 — İki Açıkgöz Tahsildar.
SARK (40380) İhtilale) Ruhlar (Tonk/1).
81K «13720) i - rejpi Yunus Ho« kağ». 2 - Talihim Olsa)di
TAKSİM (13191) Çete.
YILDIZ (12817) Aptal Asık.
TAN (80710) i - Ölüm Melodlei, 2 — Gece Kulüpleri Hafiyesl,
ÜNAL (10306) 1 - Hayatım Vatana Feda. 2 — Gangsterler Kıralı.
YENİ (841371 I - Büyük Vals. 2 — Sâadet Hırıszı
ISTANBU1 Cİİ1ET1
ALEMDAR (23688) i - Aflk ve Cürüm 2 — Kalbime Doğmuştu.
İZ AK 123542 ı - Koran niar. 2-Yuruflar Kıralı.
ÇEMBEICLİTAŞ (22513) Aptal A-»jık (H. Lull
FERAHı i Kartal. 2 - Bay-rngn Can Feda
HALK (21901) 1 — Tarzan Fan-tornalara Karsı. 2 — Yugil Kor nanın Kızı
ISTAN III L (22367) « Pranga
Kaçadı. 2 — Katlı Evlât.
KISMET «2WI)41 i barln A^aur 2 - Kör (Arap filmi)
MARMARA (23800) Aptal A.^k, MİLLÎ (22962) i - Arçk ve Cürüm. 2 — Kalbime Dogmuiftu
TURAN (22127) I - Korsanlar. 2 — Yarisinr Kıralı
YENİ (Bakırköy 10-126) 1 - Kaliforniya Fatihi. 2 — Vuhgl Arzular
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60H2) i - Travylatta. 2 — Kahraman Öncü.
opera (6083i) ı — Kara Şeytan, 2 — Ateıj Çemberi.
Hl REYYA (60682) 1 - Mösyö
Verüu. 2 Ormanlar A?darıi.
1 El DEĞİRMENİ: 1 Kahveci GUzeİİ. — 2. Aysel Bataklı Damın Kızı.
ÜSKÜDAR CİHETİ
HALE (60062) 1 - Unutulmayan Mazi. 2 — PariBlrı Son Günleri.
SUNAR Monte Krlato ve Monte Kriptonun ,ntIkııını — Can! ka çıvor
ANKARA
ANKARA (23432) Eski Dowt. BÜYÜK (15031) Tatlı Belâlar. CEBECİ: Mağlûp Edilmlyenler. PARK (11131) Yalan.
SÜMER (14072) Çöl Definesi.
DL.Cs (22294) Mağlûp Ediiml.ven-ler.
(14071) Yalan.
YENİ (linini Büyük GlinnhlUH
GAR GAZİNOSU: Soleta Do Er-pana. (İtıpanvol koro »ıtraks-yonu).
ANKARAPALAs PAVİYOND i Vlvnna Stavurnus Revüsü.
İZMİR
El.HAM RAİ Abk Bestesi.
LALE: I — Deniz Kurtlan. 2 — Periler Dünyası
TAN: 1 — Deniz Kurtları, 2 — Periler Dün yu mi
TAYYARE: Kanlı Buso lENtı Zehirli $Üpho
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK: ı Günah Knrkımu.
2 — Kartallar Filosu
KÜMF.Rt Knı.t..n Kld
VI I AS Sinemasında
Yarın akeaından itibaren
Şeytanın Kudreti
.John «iıırJirld Brntrlrc I• (• >ı rn»ııı
(»Hi/.titeıııu Hiıııal.k uların Ani mazeretleri veya nal rarhepl^r yür.ün-(iea program İnçtin yapılarak dc;,i-hikllkicrdon mesuliyet kabul c(le-ını veceCInl okuyııruiıırına nrzet-mek lüzumunu hlssrtmis hulun-ma kindir.
I ( |(h MI '•IKHI:
Saat : 10,26 Ankara: Makamlarda fi I demet l?.(io Anknm : Hop beraber Höyliyelim (yurttan HVfder korpMUi, l! :pı Ankara: Telden U’iv. — iî.'»n Ankara: Oyun havalan (Baidumıı takımı). — 11.00 İstanbul; Saz
••YENİ İSTANIH L„ un bufün ivin lavabo ettiği programlar : Dahilde:
Saat: 11.30 Ankara; Salon orkestram konseri, — 13.30 İstanbul; \Vüliarn \Voiton un kon-verlOHiı — 18.(10 Ankara: İnce aaz (Hicaz faslı). — 21.13 Ista nbul: Fauıl Heyeti konseri.
ILırlçto:
la. 13 Londra. Konçerto, Bcelho-n ı ıııv iı piyano kongorto* su çalan: Frans Osborn vo BBC ‘'Northern orkCRtrn,, sı.
22.15 Londra: Pavyon orkrs-trıısii
eserlofl yarıcı ve türküler. — 13,0(1 İstanbul: Karıcık ıpırkı w iürküb:r ıPI.). - 18.96 Ankara İnce Haz (Hicaz faslı). — 19.35 İstanbul: Baz eserleri sark: ve türküler — 21.15 İstanbul: Fasıl heyeti konacri.
KLÂSİK BATI MIZ16I:
Slınt ; 10.00 Londra; Dinleyici Ih-tcıklorl. - 12.00 Londra: Grictf'ln esprlotlnden parçalar (Pi) —
18.15 Londra: Operalardan parkalar. — 15.30 İstanbul: Konçerto. W(üton vlola ve orkestra için. Çalan; VVİlllam Prlmrosv ve bcMckârın hin resinde Filarmoni ı»ık (Pl) 10.15 Londın; Konçerto. Beethoven I üncü piyano konçertosu. Çalan Franz Oh-born.
HAFİF BAT! MÜZİÖtl
Saat; 8.80 Londra: Ray Martın Orkestrası çalıyor. — 8.46 Ankara Günaydın (Pi) — 0.15 An-kıı ra: Sevilmiş parçalar (Pb. -M.ııo Londra: Ha fil orkestra eserleri rPlı. - 11.30 Ankara:
Salon orkestrası koıiMori, - 10.15 Lıt ınhnl: Halli orkestra «serleri (Pl>. — 19,00 Ankarıı Aksam karma nıüslği (Pl). — 20.15 Londra: Hafit müzik. — 20.13 An-kara: Şen parçalar (Pl) — TLIft Londra Pavvon ürkenira-âl çalıyor — 23.15 İstanbul: Hafif gece müziği (Pl). - 34.15
Londra; Hptvnrd Lucraft orkv.s-(nısındıtn hafif müzik.
DANS M( ZİGI:
Saat: 13.15 Ankara: (Pl) Dans müzifti. — 13,20 İstanbul; Radyo Tango Ork. Idnr* eden: Orhan Av.pıı 13.15 Ankara:
ıPh, Dan» müzKi iti’» H ianbiıl: vinecnt l.opviı orkestrasından duna müslğl (Pl). —
15.15 tfıtanbul: (Pl). Dana ınU-
zlAl 18.00 İstanbul: (Pl).
Dans müziği. — 18.40 'İstanbul: Rüçhan Çamııy'dıın CAs şarkıları. Piyanoda. Frltt Kerten. —
10,20 Ankara; Yarım saat «lana (Pl). 20.15 İstanbul: VVillv ve
OrkesIrasından dans ınllzıgi. —
20.30 Londra: Orkestralar res-rnlgeçldl. — 23.15 Ankara: (Pl). Daha müziği. — 23.00 İstanbul: Piyano İle cnz. parçaları (Pil. — 23.15 İstanbul: (Pi). Dans müziği.
HVSVSf PROGRAMLAR: Koııuvııııı:
Saat: U.I5 İstanbul: Serbest .simt — 21.00 İstanbul: Haftanın spor hareketleri (Eşref Şefik). — 22.00 İstanbul: Müzik ve Konulma. Kompozitörler' ve çocuklar Oleini. Konudan: Doç. Dr Bülent rarcnıı. — 92.00 Ankara: Spor SMtl (günün haberleri».
Temsil ı
Saat: li.05 Ankara: Pazar akeçl. Mii/lk:
Saat: 20.80 Ankara: Sanat heveslileri. — 21.13 Anlcura: Müzikle • (i’i ı
ItRKÇE HABERLER:
Ankıtrn ve İstanbul ltadjoluru San t: 8 15: 13.00; 10.00; 22.45
13.30 Ankara: öğle gazetesi.
20.15 Ankara; Pazar gazetesi.
•• Anırriknnın Sr*l,, Saat: 10.15 (13, 16 ve 19 met re ı.
Londra Rıt(l>(>hu: Saat: 7.15;
İH. 13 ve 23.00 (19.91; 24:92; 31.32 ve 19 49 metre»
(.ELE( EK JLAN 1 Ç AKLAR
12.30 K L..M, (Hâlânda) Tahran w Atinadan.
12.50 D.H.Y. (Türk) laıninlcn.
13.30 P.A.A. (Amerikan) Basra, Şamdan.
11.15 AF. (Fransız) Parla, Roma vo Atlnadan.
10.20 D.H.Y. (Türk) Adana. An-knrn(lan.
GİDEC EK OI.AN 1 ÇARLAR
13.3u KLM (HulOndu.) Roma. A materdaına.
13.50 DH.Y, (Türk) tzınıre.
1130 P A.A, .Amerikan) Brüksel. Londra. Boston. New-Ynrk'n.
16.20 D.H.Y. Türk) Ankara, A-danaya.
GELEC EK OLAN VAPURLAR
16.30 Etrüak, tamirden.
21.— Sus. Mud&nyadan.
GİDECEK OI.AN VAPURLAR
5t— Cumhuriyet, «aradenize.
9.— Sus, Mudanyayn.
İH.— Antulym Çanak kaleye.
GELECEK OI.AN EKSPRESLER
6 15 Semplon (Avrupa).
8.30 Ankara.
GİDEC EK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara.
21.30 Semplon (Avrupa).
I .ıııhumil:
Haydar. LıUell (Beyazıt).
Snd(illıdı. Eminönü.
Yorgi • Unkup.) Kuçükpazar.
A. Ncıjct. Alemdar.
Eyüp:
Byüpsııltan.
Beşiktaş:
Vidln.
Boy oA lıı:
Klnvol. Topcbaçı C. 7. • GnhıtaHuray, İstiklâl C. 241. Kemal Robul, İstiklâl C. 94.
Fındıklı, Fındıklı C, 34.
Tuna. Arapça mi 170.
Asım, $ltyll Hah\akdrgB»l C. 292 NiepıntaeL Teşvikiye C. 139-1. Halıcın#İÜ, Huaköy.
Yeni Turan. Kasımpaşa.
Fatih:
İbrahim Balmumcu, Şehzadeba-«ı.
Bteın Pertev, Aksaray. Yedıkulo. Samatya.
Haindi Bıngen. Şehremini. Gündoedu. Karagümrük. O» Avcıoglu, Fener.
Üsküdar:
Selimiye.
KııdıkOy: >
Halk.
Kızıltoprak.
Göztepe.
Bostancı.
BU,\n katin:
Halk
Ket lıellndn:
H, Halk.
ANKARA
Halk (14550)
Çankaya (22790)
İstanbul (1113i)
İZMİR
Snfdık. Alsancak»
Sıhhat, Kcmeraltı
Ali Hnyreddin. Basmahane.
Karantina, Yalılar, İkiçegmcUk, Earcfpuça.
DEVRİ ALEM BULMACASI
Hor harfe dalma aynı sayı tekabül etmek üzere her rakama bir har£ konacaktır:
1—1 2 3 2 4 4 2 5 6
9—7 2 3 8 0 2 10 4 2
3—5 6 3 8 3 11 10 2 7
4 — 12 13 6 10 14 15 16 10 11
5 — 12 5 6 17 6 5 2 3 T
6 — 12 15 18 19 2 10 8 12 2
7—2 12 15 3 12 2 11 16 2
8— 9 6 5 14 15 16 10 3 6
9 — 16 5 2 3 14 2 19 15 10
10—2 5 6 2 13 2 14 2 19
11 — 19 O a» 3 11 2 3 8 4 2
12 — 11 2 20 8 2 3 19 6 21
(BULMACANIN ANAHTARI) (Her rakam bir harf kargılığıdır). 1. Dünyanın en mühim boğazlarından biri (9 hart) — 2. Avrupa devletlerinden biri. (9 harf) —
3. Rusyada bir gehlr, (9 harf) —
4. Frnnsada bir liman (9 harf) —
5. Amerikanın sanayi merkezlerinden biri (0 harf) — 6. Orta Amerikan bir devlot. (9 harf) — 7, Cenubi Arnerlkuda bir dağ. (9 harf) — 8. Avutsralyada bir tjehlr. (0 harf) — 9. MoğOlyada hır şehir. (9 harf) — 10. Hlndüıtandn bir şehir. (9 harf) — 11. Afrlknda bir göl (9 harf) — 12. Anadoluda bir ge-hir. (9 harf).
ISTANIM I.A İTHAF
HALLİ
1. Zebu. — 2. Şehlâ. — 3. Bari.
— 4. Stanley. — 5. Tombul — 6. Kiraz. — 7. GobL — S. Mıskal.
— 9. Türlü. — 10. Baki. — 11. Deha. — 12. Dırdır. — 13. Cebir. — 11. Eason. — 15. Gine. — 16. Gene.
— 17, Yoktu. — 18. Alpa. — 19. Reha. — 2n. Dua. — 21. Ceınro
— 22. Formül. — 23. Küba. — 24 Küfe. — 25. Dara. — 26. Igdır.
Netice:
Bu gchrl Stanbulki bi rnislü bahadır
Bir «engine yekpAre acem mülk fedadır.
Nedim

A
t r
Sayfa Ö
StyASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu aavıda vnzı işlerini fiilen İdare eden : Faruk A. SÜNTER
Basıldığı yer :
YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI

20 Ocnk 1956
t» s
Mamulatı
Alman TOTAJL
Adi ve parlayıcı maddeler
yangınlarına karşı
EMNİYETİNİZİ SAĞLAR
DEVLET
kapasitedeki kunt, tozlu.
Mağaza adresi Taksim, Garaj Tramvay durağı, ERK Ap. altında
Telefon: 82696
Türkiye Umumi VekUi
STANDARD İŞ LTD. Şr.
öndl R. Dilek 8r.
Yeni Postahane arkasında Aşirefendi caddesi No: 35/3?
Sermayesi: 1.500.000 Kuruluşu: 1928
Muhtelif tip vo portatif ve sâblt, sulu CO 2 gazlı, köpüklü söndürme vasıtalarlyle
Türkiye İmar Bankası
• • •^ır.n‘1®
Müessese adrs.: Galata. Bankalar Cad. Banka sokak Roman han
Telefon: 40784
Mektup adresi: P.IC. 2118 Beyoğlu
lllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
•»
ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü saj^amızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
Türk Ticaret Bankas
4
Sermayesi
Kuruluşu
İhtiyatları
Batı Akdeniz Hatt
T. L. 4.400.000
I
T. L. 1.447.133
İstanbul-Pire Napoli
Marsilya Cenova
Artık kar ve tipiden ve her türlü eoğukalgınlıklarından hiç korkmayınız
t
KeMmlna
BAŞ. DİŞ
ROMATİZMA
AĞRILARINA _GRIP. NEZLE
NEVRALJİ’YE
KARSI



31 Ocak 950 akşamına kadar
BANKAMIZDA
En az 100 liralık bir TASARRUF HESABI açacak olan müşterilerimizle hesaplarında en az 1000 liraları bulunacak VADELİ HESAP sa------ hiplerine 10 şubat 950 cuma günü ----------
KUTTA ile
20.000 Liralık
PARA İKRAMİYELERİ DAĞITILACAKTIR
Büyük İkramiye: 10.000 liradır

Fazla tafsilât işin gişelerimize müracaat edilmesi rica olunur.
Do^u Güney Akdeniz Hattı
İstanbul lıHr Pü. Limasol Beyrut İskenderiye Napoli Marsilya Cenova
—- »SA-
NEOKALMÎNA kaşeleri
Her eczahanede bol miktarda bulunmaktadır.
HANNOVER İHRACAT FUARI
Teessürle bayılanlara. Çarpıntıya. Sinir buhranlarına NEVROL CEMRL 20 DAMLASI DERHAL FERAHLANDIRIR. EVLERİNİZDE MUTLAKA BULUNDURUNUZ

Batı Alnıanyamn bu en mühim fuarını ziyarete şimdiden hazırlanınız.
XPORT MfSSf HANN0V1R
i
Her türlü
TİCARET FUARI
29 Mart — 2 Nisan 1950
SANAYİ FUARI
3 — 14 Mayıs 1950
izahat ve malûmat için:
Türkiye Mümessili: Dr. O. Zeki Torgay Mehmetli
İstanbul — Galata, Aslan Han
Telefon: 42065. Telgraf: Mehmetli — İSTANBUL
mm
Hudson 1947
Radyolu kaloriferli az kulla culmış iyi vaziyette lüks taksi müsait fiyatla acele satı tıktır, tş saatlerinde 29266 ya telefon

Taklitlerinden sakınınız. Her yerde pullu kutuları ısrarla isteyiniz.
mcîtmımc

Vadesiz tasarruf tevdiatına % 4,5
Vadeli tasarruf tevdiatına % 6
Faiz verilir ve vâdelJ mevduat faizleri aylık olarak ödenir


A /\
Uzun bir zamandan beri ■■■■■■■■■■ arasız devam eden çalışmaların neticesi olan
4. Cemil Denker ile Dr. Bülend Davran ın müştereken hazırlamış oldukları
Almancadan - Türkçeye Büyük Lügat
3 büyük cilt halinde basılmış ve satışa arzedllıniştlr.
Bitmesi sabırsızlıkla beklenen bu muazzam eser, dil konusunda bugüne kadar mevcut büyük bir boşluğu doldurmaktadır. Geniş çerçevesiyle bütün bilim kollarını içine alan bu ansiklopedik lügat, hiçbir kelimeyi karşılıksız bırakmamaktadır. ’
3 cildin fiyatı: 37.50 lira
Bez ciltli bir arada: 40 lira
Bez ciltli 3 ayrı cilt: 45 liradır.
Yayan: KANAAT KİTABEYİ — İSTANBUL
M
Çeşitli kitap satışı, mâkul fiyatlar ; büyüklere ve küçüklere hitap eden eserler.
Austria Kitap Evi
Beyoğlu, Kumbaracı Yokuşu 124, Lebon yanında timi ve edebî kitaplar için her türlü sipariş, gazete ve mecmualara abone kabul edilir.
DENİZYOLLARI
kdenı/df Türk ^enlileriyle r r şey dh(ıl edinti
"Yeni lımbuV* Aielyov
-m

‘ i
ÎŞ ARIYOR
Haftada veya günde birkaç saat muhasebenizi ve almanca, Fransızca, türkçe muhaberat veya tercümelerinizi m üst a kilen yaparım.
Müracaat mektupla: Posta kutusu 1175, İstanbul
• •
ULTRAMİN
DİS KREMİ
*
KULLANINIZ!
GÖZ HEKÎMÎ
Dr
Beyoğlu
sokağı
Murad Ranı>
Avdın

V’.. d»
AY.Vi
Parmakkopv, Zmam
No. 2. Tel: 41553



KEKEMELERE: Kekemelik hususi bir metotla ıslah olunur Fazla tafsLlâl için: Bayan A. Narter, Şişli, posta kutusu No. 32 ye mektupla müracaat


Dr. HAFIZ CEMAL LOKMAM HEKİM
Dahiliye Mütehassısı
Pazardan başka her gün saat 14 ten 17 ye kadar İstanbul Divanyolu No. 104-
YENİ İSTANBUL Abonman karnelerinin
0


şubat ayı satışına dünden itibaren başlanmıştır
• «
( •
İM
4. ı;
T'O-M
M



Aşağıdaki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazetemizce hususi surette teçhiz edilmiş ve kasketlerinde (YENİ İSTANBUL) yazılı bulunan özel nıüvezzileriınizden ve Beyoğlu Kaymakamlığı karşısındaki gazetemiz idarehanesinden de bu karneler temin olunabilir.
Karne satacak bayilerin isim ve adreslerini gösterir liste
İSTANBULDA :
KÖPRÜDE:
Bay Kemal, Köprü Kitabevi
Bay Osman Kazak, Kadıköy iskelesinde.
Bay İhsan, Üsküdar iskelesi, gazete bayii
Bay Sıtkı, Boğaziçi iskelesi, gazete bayii.
Bay Horen, Nimet Abla gişesi karşısında gazete bayii.
SİRKECİDE:
Eay Esat, Gazete ve mecmua bayii
Bayan Atiye, İstasyonda gazete bayii.
TÜRBEDE:
Bay Arif. Türbe kitap ve gazete bayii.
BEYAZITTA:
Bay Bahri, Eczahane yanında tütüncü.
S AR AÇHAN EB AŞIN D A:
Bay Mehmet, fırın önünde gazete bayii.
AK S AR AYDA:
Bay Adem, gazete bayii
Bay Kemal, Piyango ve gazete bayii
CAGALOĞLUNDA:
Bay Ahmet, tütüncü ve gazeteci
Bay Niyazi, Eminönü Halkevi karşısında gazete bayii. **■
KARAKÖYDE:
Bay Kemal, Tünelde gazete haydi
Bay Niko, Bahtiyar gişesi
BEYOGLUNDA;
Bay' Esat, İngiliz Sarayı karşısı, tütüncü.
Buy Torkoni. Galatasaray Lisesi karşısı.
Bay Ferit, Taksim Abide karşısında gazete ve tütün bayii.
Zeki, Tütün ve gazete bayii Avnl. Tütün ve gazete bayii Haşan, TÜtÜr. ve gazete bayii Mustafa, Tütün ve gazete navii
Bay Mehmet, Taksimde Kristal altında gazete bayii
Bay Dikran, Konak oteli karşısı, tütüncü
Bay Haşan. Harbiye, Bizim Haşan gişesi
Bay GarbLs, Osmanbeyde fırın yanında gazete bayii
Bay Remzi, Nişantaşında gazete bayii
BEŞtKTAŞTA:
Bay
Bay
Bay
Bay
TOPHANEDE:
Bay Şükrü. Tramvay • ,y..
Sakatı gişesi.
KADIKOYÜNDE:
Bay Ethem, Gazete bayii.
• ÜSKÜDARDA:
Bay Hikmet, Kitap ve gazete bayii
Bay Cevat, Kltup ve kırtasiyeci
SAM AT YADA:
Bay Kenan. Tütüncü ve gazeteci
BAKIRKÖYDE:
Bay Ali, Uçak Gişesi.
YEŞİLKÖYDE:
Bay Şaban. Gazete bayii,
ADALARDA:
Bav Niko. Büyükada iskelesinde kitapçı
Bay Süleyman, Heybeliadada tütün ve gazete bayii.
ı a Savaş
ANKARADA:
ANKARA BÜROMUZ:
K. Özalp Caddesi Ilgar Apartmanı No. 1/9. Yenişehir. Telefon: 16112
Akba Kltabevi.
Bal Ali Tümen, Ulus Meydanı tütüncü.
Bay Yakup Karakaş, Uluş Meydanı Cebeci durağı.
Bay Cevdet, Ulus Meydanı, Hüal Fotoğrafhanesi karşısında.
Bay Hayri öztürk, İstanbul Pastahanesl karşısında.
Bay Sait özer, İstasyonda gazete bayii. Bay Dural! Dalkılıç, Samanpazarı Meydanı, gazete bayii.
Bay
Bay
Bay
Bay
Bay Osman. Yenişehir. Bakanlıklar durağı
İZM İRDE :
İkinci Kordon, Emlâk bank yanında Anadolu hanındaki YENİ İSTANBUL Bürosunda.
Foto Can.
Bay
Bay
Bay
Mehmet Altıntaş, Sağlık Bakanlığı. İslâm Günok, Yenişehir. İş Bankası. Mustafa Erten. Kızılay gazete bayih Tevfik, Meşrutiyet Caddesi
Hükümet Konağı karşısında knafartalar Cd. İstiklâl gişesi Anafartalar Cd. Zengin gişesi
Bay
Halil,
Cahit,
Abdurrahman Cerrahoğlu Kıtabevi
Tilkilik
Mustafa, Asım Türker Kardeşler,
Alsancak vapur iskelesinde
Matbuat hayatımızda bir yenilik olan kameli abonman usulümüz her tarafta büyük bir alâka görmektedir. Bu alâkayı gözönünde tutarak ve okuyucularımıza kolaylık olsun diye, yanda, şubat ayından itibaren her ay muntazaman karne tedarik edilebilecek bayilerin listesini veriyoruz. Bayiden almak istemiyenler veya alamıyanların, posta havalesiyle doğrudan doğruya, Beyoğlu, posta kutusu 2100, YENİ İSTANBUL adresine 280 kuruş göndermeleri kâfidir. YENİ İSTANBUL abonman karnesi, taahhütlü olarak adresinize gönderilir.
Geçen aylar karne alamadıklarından müsabakaya girme haklarını kaybetme endişesine düşen okuyucularımız için şu kolaylığı yapmayı uygun bulduk :
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını veren her okuyucuya bir kur'a numarası, altı kap verenlere 2, dokuz kap verenlere 3, on iki kap verenlere de 4 kur’a numarası verilecektir. Bu şekilde okuyucularımız, karnelerini ne zaman alırlarsa alsınlar, üç aylık aboneler 1; altı aylıklar 2; dokuz aylıklar 3 ve senelik abonelerimiz de 4 numara ile kur’amıza katılabileceklerdir.

Bilindiği gibi YENİ İSTANBUL, devamlı okuyucuları arasında. Noter önünde çekeceği kur'ada, meccani tahsil ve başka hediyeler vermeyi taahhüt etmiştir.
Her yıl çekilecek kur’ada birinci gelen 10.000 lira masrafla Avrupada, ikinci gelen de 5.000 lira sarfiyle Türkiyede üç yıllık bir tahsil yapacaklardır. Kendisine tahsil kur’ası düşen YENİ İSTANBUL abonesi, hakkını bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektir. Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olmıyanlara, gazetemiz, bu işe ayırdığı tahsisatı % 20 noksaniyle defaten ödeyecektir.
Ayrıca : Üçüncü gelenden itibaren 3 aboneye, meşhur markalı birer altın kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer gümüş kol saati: 3 aboneye, meşhur markalı birer çelik kol saati verilecektir.
«

Comments (0)