Portatifle bü^ük Cedvelli |
m ““ I A K D A 1V1
ısrjuuMCMiıı r ^3?
Sene 26 — No. 8960 — Fiat! her yerde 5 kuruştur.
SALI 28 Eylül 1943
Sahibi Necmeddin Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKSAM Matbaası
Amerika
Maltası Sicilya
Büyük Demokrasilerin sulh düzeninde demokrasi usullerine uygun hareket etmediklerinden şikâyet olunuyor. Meselâ, harbden sonra, işgalden çıkmış memleketlerin kalkınmasına yardım etmek için müttefiklerce şimdiden kurulan ve bütün Birleşmiş Milletleri içine alan komisyonun idare komitesine yalnız Amerika, İngiltere, Sovyet Rusya, Çin girecekmiş. Belçika, Hollanda gibi devletler bundan sızlanıyorlar, Milletler Cemiyeti konseyine küçük milletlerin de — vaktile — âza alındıklarını ileri sürüyorlarmış.,
Harb sonrası Avrupasınm bir kısım işlerine bakacak Milletler arası bir komisyonun, sürekli şekilde, hep dört Büyük Devletin (Çin de bu rütbeyi almış) idaresinde bırakmanın, birçok bakımlardan — bilhassa bu yardım komisyonu harb sonrası siyasetine ilk örnek olacağı için — kötülüklerine inanıyoruz. Milletler arası her işte Büyükler inhisarının aleyhindeyiz. Demokrasilerin, dünyaya demokrasiyi yaymak uğruna giriştiklerini ilân ettikleri bu harbin sonunda, demokratik usullere göre hareket etmemeleri kendi kendilerini inkâr olur. Fakat, bunun aksine delil diye Milletler Cemiyeti konseyi misalini ortaya atmak, dâvayı hemen kaybetmek için birebirdir. Çünkü, bütün Küçük Devletlerin de sıksık, hem çok sayıda iştirâk ettikleri Milletler Cemiyeti konseyi acı bitmiş bir komedya idi. Milletler Cemiyetini, küme küme ayrılan, hiç bir mesuliyet almıyan, bazen şuna, bazen buna bağlanan, fakat harbi her göze alandan çekinen, renksiz ve politika-sız Küçük Devletler alayı batırmıştır. Her halde bu harb-n sonunda kurulacak siyaset yapışım da her nazik mesele karşısında «ihtiraz kaydı» ile «istinkâf» dan başka kararı olmayan bu gibi devletlere bırakmak doğru olamaz. Anarşi ve ve kararsızlığa varan tam demokrasi usullerile, tahakküme ve inhisara varan «üçlük», «dörtlük» idareler arasında bir vol bulmak gerektir.
Gene Demokrasilerin kendi gayelerine zıt olarak, Amerikanın Sicilya adasını harbden sonra da elde tutmak istemesi öne sürülüyor. İngilterenin, harb bitince bütün İtalyadan çekilmek kararma karşılık, Amerikalı general Eisenhower’in «Sicilya bizim malımız kalacaktır» demesi çok dikkate değer bir hâdisedir. Bu harbden — bilhassa Avrupa-da — toprak bakımından hiç bir emperiyalist emel beslemediği muhakkak olan bir devlet varsa Amerikadır. Böyle olduğu halde, teslim olmuş İtalvanın ehemmiyetli parçası savılan Sicilvayı A-merikanm şimdiden hwijneâme-si, bu Büyük Demokrasin güttüğü dâvaya aykırı gibi görülür. Amerikalıların, hiç olmazsa, her İstediklerini ve düşündüklerini açık söylemek meziyetleri var.
Sicilya, Akdenizde tek başına işe yarar bir üs olamıyacağı için, İngilterenin Maltasma karşılık — daha iri bir parça olmakla beraber — Amerikanın Sicilyaya yerleşmesi, Tunusun da elde tutulmasına bağlıdır. Bu bakımdan Amerikanın harb biter bitmez şimal Afrikadan çekilmesi beklenemez. Bunun da sebepleri var.
Avrupada hiç bir alıp vereceği olmıyan Amerika bu harbe bir gaye uğruna atıldı. Hem o derecede atıldı ki İngiltere ve Sovyet Rusya ancak geniş ölçüde Amerika yardımına dayanarak harbi başarabildikleri gibi Avrupa topraklarında Amerikan kanı akıyor.
Geçen harbin sulhuna yanaşmadığı için Avrupanın yirmi yılda ne hallere düştüğünü gören Amerika, bunca fedakârlıklardan sonra, bu sefer harb bitince elini eteğini çekmek niyetinde değildir. Verdiği paranın, silâhların, tankların, tayyarelerin, yiyecek ve giyeceklerin ve nihayet akıttığı kanların verimli olmasını istiyor. Amerika, harbden sonra kurulacak Avrupa yapısına ilgisiz kalmak İstemiyor
Necmeddin Sadak
(Arkası sahile i sütun 4 de)
CUMHURREISI ERZURUMDfl
ismet İnönü Halkevinde Erzurumlulara mühim bir hitabede bulundu
{Cumhuriyet hükümetlerinin Erzurumla ilgileri artacak, devam edecektir*
Erzurum 27 (A.A.) — Reisi Cumhur İsmet İnönü bugün saat 11 de Halkevinden Cumhuriyet meydanım ve caddeleri dolduran bütün Erzurumlulara aşağıdaki hitabede bulunmuşlardır:
Aziz Erzurumlular,
Bir çok gündür içinizde ve etrafınızda dolaşıyorum. Çalışıyorum. Gördüklerimden çok memnun oldum. Erzurum yurdun büyük bir merkezi olmanın esaslı vasıflarını kazanmağa başlamıştır. Cumhuriyet şark vilâyetlerindeki merkezleri arasında, Erzu-ruır.un da kalkınması için hususî ilgi göstermiş, çok emek vermiştir. Ve emeklerin parlak neticelere varacağını şimdiden görmek, kavramak mümkün oluyor. Erzurum bölgesinin temelli bir medeniyet alanı olması bizim için kıymetli ve ehemmiyetli konudur. Halkın kadın, erkek gösterdiği çalışma ve lâyık olma vasıflan, harcanan her emeği seve
Barbaros ihtifali
Dün büyük denizcinin türbesi önünde parlak bir tören yapıldı
Korsikada
Dünkü merasimden iki enstantane
Büyük Türk Amirali Barbaro-sun Prevezede kazandığı büyük zaferin 405 inci yıl dönümü dün sabah Beşiktaştaki türbesi önünde parlak bir törenle kutlanmıştır.
Bu törene vali ve belediye reisi B. Lûtfi Kırdar, İstanbul komutanı, donanma komutanı, v-lâyet ve belediye erkânı, denir teşekkülleri ve kıtaları, izciler ve bir çok teşekküller mümessilleri ile bir bando muz!ka iştirâk eylemiştir.
Törene saat onda İstiklâl mar-şile başlanmış, direğe şanlı Türk bayrağı çekilmiş, Barbarosun türbesine muhtelif kurullar tarafından gönderilen çelenkler konmuş, limanda bulunan bütün gemiler, fabrikalar, düdüklerini öttürmüş, bir manga asker de havaya üç el silâh atmıştır.
Müteakiben kürsüye gelen Beşiktaş kaymakamı B. Sabri söylediği nutukta Barbarosun kazandığı büyük zaferin önemini ve bütün Türklerin Millî Şef İsmet
(Arkası sahte 2 sütun beş te)
rek göze aldırıyor. Erzurum kadınlarının ikılâpcı ve medeniyetçi Türk cemiyetinde iyi ve ileri mevkileri olacaktır. Zaten bütün ilerleme ve yükselme hamlelerimizde kadınlarımıza birinci vazifeyi vermeden ve onlardan birinci derecede istidad ve gayret görmeden netice alamayız. Erzurum İçtimaî ve medenî yeni Türk cemiyetinin, güzel bir örneğini hazırlıyor.
Erzurumlular,
Sîzlere çok teşekkür ederim. Cumhuriyet hükümetlerinin Er-zurumla ilgileri artacak, devam edecektir. Kaç gündür bana vazifeleri arasında iyi yardımlar yapan sivil ve asker bütün vazife sahibi arkadaşlara da teşekkür ederim.
Erzurumlular, yakında tekrar görüşmek üzere esen kalın ve bahtiyar olun, sevgili vatandaşlarım.

BU SABAHKİ telgraflar
Napoli önünde Alman
hatları yarıldı
Beşinci ordu 30 kilometre genişliğinde bir gedik açtı ve 20 kilometre ilerledi
Londra 28 (Radyo) — Reuter ajansının Şimalî Afrika Müttefik kuvvetleri karargâhında bulunan muhabiri bildiriyor:
Dün beşinci ordu Salemo’nun şimalinde Napoli’ye doğru mühim surette ilerlemiştir. Bu ordu dağlarda, çok şiddetli muharebelerden sonra Alman hatlarında 30 kilometre genişliğinde bir gedik açmış ve 20 kilometre kadar ilerlemiştir. Almanlar artçı muharebeleri vererek çekiliyorlar.
Beşinci ordu şimdi Napoli’den ancak 30 kilometre mesafede bulunuyor. Almanlann ovada son bir mukavemet göstermeğe çalışmalan muhtemeldir. Beşinci ordunun sağında Amerikan kuvvetleri ilerlemiş ve Adelino’ya 20 kilometre mesafeye gelmiştir. Burası Napoliye 50 kilometre mesafede mühim bir yol kavşağıdır. Sekizinci ordu da ilerlemektedir. Bu orduya mensup kuvvetler Italyanın şarkında Ofanto nehrini geçmişler, Cerignela ve Margerita di Savoia’yı zaptetmişlerdir.
îtalyada işgal edilen yerlerde normal hayat tamamen avdet etmiştir. TaTanto, Brindizi ve Bari’d e sinemalar, gazinolar dopdoludur. Gece sokağa çıkmak yasağı yoktur. Işıklan karatmaya da pek riayet edilmiyor.
Almanlar tehlikeli vaziyette
Beyrut 28 (Radyo) — Beşinci ve sekizinci ordulann ileri hareketi Sa. lerno’nun şimalindeki Alman mevzi-
Adanın işgali tamamlanmak üzere
Londra 28 (Radyo) — Korsika-nın temizlenmesi bitmek üzeredir. Bastia’nın hava meydanı Fransızların eline geçmiştir. Alman kuvvetleri adanın şimal doğusunda Kors burnuna çekilmişlerdir. Bu mmtakada Bordoboga, Doletta, Dolmetta ve Valetalmo Fransızlar tarafından işgal edilmiştir.
Almanlann Bastia’yı boşaltırken asker yüklü 12 gemileri Müttefik denizaltılan tarafından batırılmıştır. Bir petrol gemisi de karaya oturmuştur. Fransızlar adaya yeni kuvvetler çıkarmışlardır.
Londra 28 (A.A.) — Almanlar Italyada, bütün motörlü nakil vası-talannı toplamaktadırlar.

İtalya taraf değiştiriyor

Kıral ve Badoglıo ile Müttefikler arasında bu hususta görüşmeler oluyor
Londra 28 (Radyo) — Müttefik murahhasları ile İtalya Kıralı ve Badoglio arasında mühim görüşmeler oluyor. Yakında bazı neticeler elde edilmesi bekleniyor. Mütte- ( fikler modem tarihin en güç, , en enteresan safhası karşısında bulunuyprlar Bir millet harbin ortasında taraf değiştirmek istiyor.
Londra 28 (Radyo) — Mareşal Badoglio sekizinci ordu gazetesinde bir makale neş-retmiştir. Mareşal makalesinde diyor ki: «Bizi bekleyen müşterek mücadelede İtalyan askerleri İtalyan topraklarının kurtarılması ve son zafer için Alman müstevlilere karşı İngiliz arka-Z daşlarile yan yana yürüye-1 çeklerdir. »
Aimanlar Dinieper boyunca şiddetli çarpışmalar olduğunu haber veriyorlar
Londra 28 (Radyo) — Sovyet kuvvetleri cephenin her tarafında ilerliyorlar. Ruslar Diniepropetrovsk’un kenar mahallelerine gelmişlerdir. Rusların Dinieper nehrinin garp kıyısında köprü başları kurdukları haberi henüz teeyyüt etmemiştir. Almanlar nehir boyunca şiddetli mukavemet gösteriyorlar. Burada mühim hava muharebeleri oluyor. Yüzlerce Sovyet tayyaresi Alman mevzilerini ve muvasala hatlarını bombardıman etmiştir.
Kafkasyada Ruslar Almanlann elimdeki son liman olan Temryuk’u zaptetmişlerdlr. Almanlar kuvvetlerini bu liman vasıtasile boşaltıyorlardı.
lerini tehlikeli bir hale koymuştur. Bu kuvvetler çevrilmek tehlikesi kar-şısmdadırlar. Müttefikler Napoli'nin şimaline doğru ilerliyorlar.
Foggıa’ya doğru
Londra 27 (A.A.) — Sekizinci ordu Foggia’ya 27 kilometrelik mesafededir. Bu ordu şark sahilini takiben ilerledikçe Almanlar bu bölgeyi tahliye etmektedir. Almanlar şehrin etrafındaki hava meydanlarını şimdiden tahliye etmişlerdir.
Mussolini, yeni bir günlük emir neşretti
Londra 27 (A.A.) — Mussolini’-nin İtalyan kıtalarına hitabeden yeni bir beyannamesi pazar günü Alman kontrolü altındaki faşist radyosunda neşredilmiştir. Radyo, bundan sonra şunları söylemiştir:
«Şimdi ölüm kahm meselesi bahis mevzuudur. Duçe, hepinizin kendi tarafında toplanacağınızı biliyor.>
Alman radyosuna göre, pazar günü Cumhuriyetçi faşist partisi tara, fmdan neşredilen yeni kararname. Almanlar tarafından işgal edilmiş olan İtalyan arazisinde mecburi iş mükellefiyetini 18 den 2 3 yaşma kadar bütün Italyanlara yaymıştır.
Mussolini cumhuriyet ilân edecek
Beyrut 28 (A.A.) — Pek yakında, Mussolini’nin Şimalî Italyada Cumhuriyet ilân ederek kıralı tahtından indirmesi beklenmektedir.
■ Şimdi Almanlann elinde bataklık bir sahada birkaç iskele kalmıştır.
' Nevyork 27 (A.A.) — United Press muhabiri M. Henry Shapiro’nun bil-[ dirdiğine göre, Smolensk üniversitesi . yokolmuştur. Smolensk’teki meşhur ; kilise ve manastırlardan dahi eser t kalmamıştır.
Almanlar kanlı mu. harebeler olduğunu bildiriyorlar
ı Berlin 27 (A.A.) — Alman ordula-t n Başkumandanlık umumi karargâhının tebliği: Kuban köprü başında Sovyetlerin mevzii hücumları muvaf-fakıyetsizlikle neticelenmiştir. Cephenin arkasına çıkarılan düşman gruplan dağıtılmıştır.
Zaporozeh’nin cenup doğusunda düşman muharebe uçaklarının desteklediği büyük piyade ve tank teşkillere hücum etmiştir. Bazı Sovyet kuvvetlen cephede gedikler açmağa muvaffak olmuşlarsa da bu gedikler derhal kapatılmıştır.
Bir Alman zırhlı tümeni yaptığı bir hücum neticesinde düşmanın hareket noktasına kadar ilerlemiş, 11 tankla 62 top tahrip etmiştir. Çetin muharebeler devam etmektedir.
Dniyeper dirseğinden Pripet’in ağzına kadar düşman dünde Dinyeperi birçok noktalarından geçmek teşebbüsünde bulunmuştur. En çoğu gece karanlığında çıkarılmış olan düşman gruplan karşı hücumlarla ya, imha edilmiş, ya geri atılmış ve yahut mahdut sahalarda çember içine alınmışlardır.
Cephenin merkezinde hassas noktalarda müdafaa muharebeleri ayni şiddetle devam etmektedir, çetin muharebeler neticesinde kısmen cephede gedikler açan Sovyetier kanlı kayıplara uğramışlardır
Cephenin d'ğer kısmında gün umumiyetle sühunetle ge?m ştir.
Sahife 2
A iLŞ.A.İd
28 Eylül 1943
SÖZÜN GELİŞİ
Bir kamyon ağaca çarptı
Memurlara
Mahkemelerde.
şeker
Bunu bir suç saymazmış!
ber sükûtu, hareketsizliği tercih ediyor, hattâ üzerinde gürültü olur, münakaşalar çıkar, tenkidlere cevap vermek lâzungelîr, durup dururken rahat elden gider diye ortaya bir eser koymaktan bile çekiniyorlar. Bazı münevverlerimize göre bu hareketsizlik sanatkârlarımızın, ediplerimizin, fikir adamlarımızın «derinleşmekte» olmalarından ileri geliyormuş.
Ne olursa olsun sanat ve fikir hayatımızdaki sessizliği arada bir gürültü ile yırtması, ikide bir ortaya küçük veya büyük bir eser, bir şiir, bir piyes, bir tetkik ve her gün edebi fikrî, siyasî bir makale koyarak bir alâka heyecanı yaratması bakımından Necip Fazıl Kısaküreğe ediplerimiz, fikir adamlarımız arasında ayn bir mevki vermek icabeder. Doğrusu bu kadar canlı bir adama kolay kolay raslaramaz. Nitekim aramızda öylesi yoktur. Kendisini ne zaman görseniz hareket halindedir. Çalışma hızı azalmak nedir bilmez. Herkes uyurken o çalışır ve Babıâliye mutlaka bir eserle gelir. Bu eserin münakaşa edilmesini candan arzular, her tenkide fazlasile cevap verir. Sanat hayatında, İçtimaî hayatta tahakkuk etmesini istediği büyük millî dâvaları vardır. Nefsini bu dâvaların müdafaasına hasretmiştir. Daima canlıdır, dostunu ve düşmanını ayırarak hararetle konuşur.
Fakat bana öyle geliyor ki Necip Fazıl Kısaküreğin Allah vergisi olan heyecanının dışında, bir maksadı daha vardır: Şu durgun su manzarası gösteren sanat hayatımızı, fikir hayatımızı biraz olsun harekete getirmek! Ona canlılık vermek için tek başına çırpınır, durur.
İşte şimdi de çıkarmayı senelerdenberi özlediği mecmuasını, «Büyük Doğu» yu bütün sanılanların aksine olarak neşretmeğe başlamıştır. Karşısına çıkan her engeli devirmiş, her zorluğu yenmiş, yıpranmış, çırpınmış, nihayet ortaya her bakımdan güzel bir mecmua koymaya muvaffak olmuştur.
«Büyük Doğu» fikir, sanat, hâdise ve iş mecmuası, yani hareket mecmuasıdır. Fikir mahsulüne hasret olanlar onunla doyabilirler.
Binlerce okuyucuya aradıklarını veren «Büyük doğu» yu karıştırırken düşünüyorum: Eğer Necip Fazıl bir an sanattan ve fikirden vazgeçecek olsa sanat ve fikir hayatımız kalın bir sükût altında kalacak, körler üzerine basıp geçecektir.
İçinde bulunan üç kişi yaralandı
3 aylık istihkaklarının dağıtılmasına başlanıyor
Şoför Edibin idaresindeki kamyon Zincirlikuyu civarında Sarly erden gelen şoför Muzafferin idaresindeki taksi ile kazşılaşmıştır. Edib taksiye çarpamamak için kamyonu kenara almak isterken, yolun sağ tarafındaki ağaca çarpmıştır. Bu çarpma esnasında kamyonun içinde bacaklarını dışarıya sarkıtmış olarak oturan İbrahim, kamyonla ağaç arasına sıkışmış, iki bacağı kesilmiştir. Şoför Edib ile yanında oturan muavini Lûtfi de muhtelif yerlerinden yaralanmışlardır. Kazayı müteakip şoför Muzaffer yaralıları taksi otomobiline alıp hastaneye götürmüştür. Bunlardan İbrahim hastanede ölmüştür.
Memurlarla dar gelirlilere teşrinievvel, teşrinisani, kânunuevvel şeker istihkaklarının dağıtılması için emir gelmiştir. Bugünden itibaren kilosu 135 kuruştan dağıtılmağa başlanacaktır. Dünden itibaren halka kahve dağıtılmasına başlanmıştır. Un tevzii hazırlığı bitmiştir. Fırınlarda kilosu 43 kuruştan un dağtılacaktır.
Teşrinievvel maaşı dağıtılıyor
Memurların Teşrinievvel maaşlarının dağıtılmasına dünden itibaren başlanmıştır.
Şevket Rado
3 A man zırhlısı
Sisam adası
Kadın çorapları
Bölge Sanayi Birliği, kadın çorap-lan üzerindeki tetkiklerine devam ediyor. Muhtelif ellerdeki çorap ipliklerinin istenilen evsafta bulunmayışı, çürük çorapların artmasını doğurmuştur. Eldeki çürük ve iyi çorap dokunması kabil olamıyan ipliklerden yapılan çorapların daha ucuza satılması lvzım gelirken hiç de öyle olmuyor.
Verilen rapora göre kadın çorapları flatlerinin — fabrikadan itibaren — kontrol işi Belediye tarafından yapılmalı ve ayrıca iyi kalitede ipek İmalı ve ithali işi ile İktisat Vekâleti ilgilenmelidir. Bu hususta İstanbul Belediyesine müracaatta bulunulmuştur. İktisat Vekâleti, hariçten iplik siparişine önem vermiştir.
Amerika Maltası Sicilya

Mürettebatı tarafından batırılmış
Halk Yunan kuvvetlerini heyecanla karşıladı
Stokholm 27 (A.A.) — (Britanova) İtalyan tesliminin haberi Alman donanmasının maneviyatı üzerinde öyle bir tesir yapmıştır ki «Tirpiç», «SchamhoretB ve «Lutznv» ismindeki S zırhlı kendi mürettebatı tarafından batırılmıştır Bunu gtelerile gören ve Stokholma dün gelen biri bahis mevzuu olan gemilerin ne derece hasara uğradıklarını tayin edememektedir. Bununla beraber bu 3 geminin kurtarılması için tahlisiye işlerine devam olunmaktadır.
Bu gemilerin mürettebatının memnuniyetsizliklerine sebep olan şeyin bu gemilerin Şimal Atlantikte Müttefik kafilelerine hücum etmek ' kullanılmasıdır.
Nevyork 27 (A.A.) — Nevyorkta
çıkan bir Rumca gazete, Kahire’den gelen haberlere göre On iki adadan Sisam’a çıkan Müttefik kıtalarına mensup Yunan askerlerinin halk tarafından tasviri kabil olmayan bir heyecanla karşılandıklarını, anlatmaktadır.
Müttefikler Sisam’da İtalyan tesliminden biraz sonra Metropolit JSlrL naeros’un idaresinde teşekkül etmiş bir hükümet bulmuşlardır.
Harbden sonra
için
Almanya Rusya ile sulh yapacak mı?
Amerika dünya işlerinde daha faal rol oynamak istiyor
İki Alman kumandam bu haberi tekzip eden bir günlük emir çıkardı
Londra 27 (Radyo) — Zürifhte-ki muhabirimiz şu haberi veriyor: Mareşal Manştayn ile Mareşal Kroger doğu cephesindeki askerlere hitaben şu günlük emri neşretmişler-dir:
Almanyamn Rusya ile ayrı bir sulh imzalıyacağma dair ortada dolaşan bütün haberler saçmadır. Alman Führeri sulhu yapmıyacaktır. Askerlerimizin böyle şeylere inan-mayıp harbe devam etmelerini istiyoruz. __________________
Nevyork 27 (A.A.) — Birleşik Amerikanın bu harbden sonra dünya işlerinde geçen harbin sonundaki rollerinden daha faal bir rol oynayıp oynamıyacaklannı anlamak için Oal-lup enstitütüsıi bu kere Amerikan ef-kân umumiyesi nezdlnde bir anket tertip etmiştir. Halk büyük bir ekseriyetle müspet cevap vermiştir.
Bu enstitü şu mesele hakkında yeni bir anket tertibetmiştir: Uluslararası bir polis kuvveti teşkil edilmeli midir? Anketin vardığı neticeler şunlardır: Yüzde 75 müspet cevap, yüzde 17 menfi, yüzde 8 müstenkif
Komiser muavinini yaralıyan Fahreddinin muhakemesi
Ankarada hırsızlık yapıp İstanbu-la kaçarak Beyoğlunda bir kuyumcu dükkânını soyan ve otelde kendisini yakalamak istiyen komiser muavini Kâzımı yaralıyan Fahreddin ile, bunun çaldığı mücevherleri bilerek satın almaktan maznun kuyumcu Hazarik'in muhakemelerine dün birinci ağır cezai mahkemesinde bakılmıştır.
Bu celsede müddeiumumi'iddianamesini okuyarak Fahreddinip, Ankarada Fethinin dükkânından para ve kalem çalmak, Beyoğlunda kuyumcu dükkânım gasp suretile soymak, komiser muavini Kâzımı yaralamak suretile katle teşebbüs suçlarından ve kuyumcu Hazarik'in de hırsızlık malı bilerek satın almak suçundan, cürümlerine uyan kanun maddelerine göre cezalandırılmalarını istemiştir. Maznunların müdafa-alannı hazırlamaları için muhakeme başka güne bırakılmıştır.
(Baş tarafı 1 icnci sahifede)
Öne atılan plânlara göre harb sonrası dünyasını dört devlet düzeltip idare edecektir: Amerika, İngiltere, Sovyet Rusya, Çin. Bu düşünceyi hararetle kabul e-den Amerika biraz düşündü ve gördü ki dünyanın bu dörtlü idaresinde, coğrafya ve iş bölümü gereğince, Asya ve Pasifik Amerika ile Çine düşüyor, Avrupa ise İngiltere ile Sovyet Rusyaya kalıyor. (İngilterenin kara devleti olmadığı da göz önüne getirilirse Avrupa birli kalıyor).
Avrupa harbi için bu kadar yük altına girmiş, hattâ bu yüzden asıl düşmanı Japonyayı sonraya bırakmış olan Amerika, dünya taksimine dayanan ve kendisini Avrupadan uzaklaştıran bu iş bölümünü beğenmedi. Bundan kuvvet alan Amerikan «ayrılıkçılığı» partileri, Amerikanın Avrupada boşuna para, insan, silâh ve zaman kaybettiğini ileri sürerek, Avrupa harbinden çekilmek, bu kudret ve kuvveti Japonyaya karşı harcamak propagandasına başladılar. Durum güçleşmişti. M. Churchill bundan önceki Amerika ziyaretinde bu mesele ile uğraştı, Parlementoda nutuk söyledi, ilkin Almanyamn devrilmesi Japonyamn yenilmesi demek olacağını anlattı, Amerikanın Avrupa işlerinde de rolü ve yeri olmasını istedi, dâvayı kazandı.
Harb sonrası işlerinde söz sahibi. olmak için Avrupada bulunmak lâzımdır. Bu bakımdan Sicilya, Amerikanın Avrupa siyasetinde zaruri toprak ilişiğidir. Bunda da tamamen haklıdır. Bundan hiç kimseye zarar gelmez, ancak fayda gelir.
Necmeddin Sadak
Bulgaristan
Hava akınları
Saidin vaziyetinde hiç de maznun hali yok. Müstehzi bakışlarla dâvacı Samiyi süzerek gü-lümsiyor, sağa sola dönüp dinleyicileri gözden geçiriyor... Yirmi yaşındaymış. İri kıyım, esmer, hafif kamburca, tepesi çıplak bir adam...
Dâvacıya soruhu:
— Nedir dâvanız? Anlatınız bakalım!..
Sami kısaca anlattı:
— Bay hâkim! Bu adam iki senedenberi fabrikamda işçidir. Son zamanlarda fabrikadaki Amyantların eksildiğini görüyor, fakat hırsızı bir türlü yakalıyamı-yorduk. Bu adamdan şüphelenmek hatınmızıan bile geçmiyordu. Nihayet bir gün akşam üzeri işçiler fabrikadan çıkarken kapıcı, bu adamın göğsünün, sırtının kabarık olduğunu görmüş, şüphelenerek kendisini durdurup üzerini aramak istemiş. Sait gürültü çıkarıp savuşmağa kalkışmışsa da diğer işçilerin yardımile yakalanıp üzeri aranınca koy-nundan Amyantlar çıkmış. Karakola teslim ettik, evvelce kaybolan Amyantları da kendisi çaldığım itiraf etti.
Sait kaldırıldı:
— Fabrika sahibinin şu iddiasına karşı ne diyeceksin?..
Sait, vaziyetinden emin bir adam tavrile evvelâ dâvacıya, sonra hâkime baktı. Kıllı, kalın, nasırlı parmaklarile yanağını kaşyarak:
— Bay hâkim! dedi. Şu Sami beye sorar mısınız; bana kaç kuruş gündelik veriyormuş?..
— Senin bündeliğin bizi alâkadar etmez. Sen şu hrsızlığı kabul ediyor musun, etmiyor musun? Onu söyle!..
— Hırsızlığı kabul etmem bay hâkim!.. Hakkımı aldım ben. An-latayım da bakınız!.. İki seneden fazla var ki, şu adamın fabrikasında çalışıyorum. Elimden gelmiyen iş yoktur. Gelgeldim, gündeliğim bir türlü yüz altmış kuruştan yukarı çıkmıyor. Kaç defa ustabaşıya da, Sami beye de dedim ki: «Ortalık pahalı. Ben bu para ile geçinemiyorum. Buncağız para ile kimse geçinemez. Günde üç paket sigaraya altmış kuruş veriyorum. Dışarıda bir hamal bile beş, altı lira gündelik kazanıyor. Benim yevmiyemi de arttırınız» velâkin bir türlü lâf geçiremedim bay hâkim!.. İşte, kendisinin yüzüne karşı söylüyorum; herif öyle zengin ki, parayı koyacak yer bulamıyor. Cimri mi cimri...
Sağ elini sıkarak ağzına götürüp yumruğunun alt tarafım yaladı:
— Nah, hâkim bey! Buradan sıkar, buradan yalar... Hayat dediğin nedir bay hâkim?.. Yaşıyoruz derken her gün biraz daha
ölüme doğru gitmiyor muyuz?-. Bu malı, mülkü de beraber götüremez ya insan!.. Fakat böyle şeyleri düşünmek bu adamın işine gelmiyor. Tamahkârlık, para sevdası gözlerini bürümüş. Sırtında eski ceket, ayağında yırtık papuç; peynir, ekmekle gününü gün eder. Malım kendisi yiyemediği gibi, benim gibi muhtaçlara verip sevaba da girmez. Bazı zenginlerin malının, parasının üzerine şeytan yatarmış da, sahibine yedirmezmiş, derler. Bu adam da öyle olmuş galiba. Hâşâ huzurdan, herifin Allahı da para, Peygamberi de...
— Başkasının zenginliği seni alâkadar etmez. Böyle sözlerle mahkemeyi işgal etme. Sualime cevap ver!..
— Lâfın kısası, ne yalan söy-liyeyim, dehşetli içerlemeye başladım Sami beye. Bire Allahın kulu! Hiç olmazsa gündeliğimi beş on kuruş arttır da gönlümü al!.. Bir gün kendisine; «Sami bey! dedim. Allah seni inandırsın ki; şu fabrika benim olsa, sen de işçi olsan, ben sana beş yüz kuruş gündelik veririm.» Bu sefer de beni karşısından kovdu bay hâkim!.. Gel de içerleme bakalım!.. Odasından çıkınca kendi kendime; «Eeeey, Sami bey!.. Sen bana bu işi yaptın mı. yapmadın mı?.. Ben de sana öyle bir pis oyun oynıyayım ki, ne Şat paklasın, ne Murat... Yemiyenin malını yerler. Bak, gör ki, el oğlu da senin malını nasıl yermiş?!» dedim. Amyantın dışarda para ettiğini biliyordum bay hâkim! O günden sonra fırsat buldukça akşamlan koynuma Amyantları doldurup götürmeğe başladım. Böylelikle hem hıncımı alıyordum, hem beş on kuruş kazanıyordum, bu işler de Sami beye bir ders oluyordu. Bay hâkim! Amyantları çuvallarla gö-türsem, fabrikanm altına dört tane tekerlek koyup bir gece aşırsam Sami beyin kılı bile kıpırdamaz. Para mayalanmış onda... Bugün hadi dese, dört tane fabrika daha açar. Fakat, koynuma koyduğum birer avuç Amyant, kapıcı kör Hüseyinin gözüne batmış. Günün birinde yakama yapışıverdi. Ne oldu sanki?.. Ben hapse girersem yerime kör Hüseyini mi alacaklar?.. Herif burnunu silmekten bile âciz...
— Demek suçunu itiraf ediyorsun?..
— Ben bunu suç saymam ki bay hâkim!.. Hırsız dediğin, biri-nin canını yakmalı ki, suç işlemiş sayılsın. Ben hakkımı aldım. Bundan da Sami bey batmadı ya!..
Şahitler de dinlendi, Said’n elli gün hapse konulmasına karar verildi.
Ce. Re.
Üçlü pakta sadık bulunuyor
Almanyada Emden’e 1000 ton bomba atıldı
Barbaros ihtifali
6 hafta içinde mühim hâdiseler bekleniyor
Londra 27 (AA.) — Paris radyosunun askeri sözcüsü dün akşam demiştir kİ: Gelecek altı hafta içinde Avrupa sahilleri boyunca Müttefik kuvvetlerin çıkarma hareketlerine şahit olabiliriz. Fakat şunu gözonünde tutmalıyız ki Alman ordusu yenilmiş değildir ve altı hafta içinde bazı beklenmedik hâdiseler olabilir.
Kudüs’te iki Yahudi mahkûm oldu
Kudüs 27 (A.A.) — Kudüs askeri mahkemesi bugün Leib Sirkin ve Abraham Reişlik isimlerinde iki sivil Yahudiyi 10 ve 7 sene hapse mahkûm etmiştir. 7 haftadan fazla süren muhakeme esnasında maznunların büyük miktarda cepane hırsızlığı yapan bir teşekküle mensup oldukları anlaşılmıştır. İngiliz ordusunda askerlik eden başlıca iki şahit, Fiüstine kaçak olarak gönderilen bir silâh ve cephane meselesi dolayısile evvelce on beşer- sene hapse mahkûm edilmişlerdi.
Milano ve Torino’da çarpışmalar
Londra 27 (A.A.) — Palermo radyosunun bildirdiğine göre, Milano ve Torino şehirlerinin başlıca sokaklarında kadınlar da erkeklerin yanında Almanlarla mücadele etmektedirler. Umumî nakil servisleri Milânoda kısmen işlemektedir. Söylendiğine göre, Roma'da da İtalyanlarla Almanlar arasında hâdiseler zuhur etmiştir. İtalyan çeteleri, Bren-ner demiryoluna taarruz etmektedirler. Piemonte'da ve Venedik eyaletinde Italyanlar Almanlara kuvvetle mukavemet etmektedir. Almanların ateşli silâhların kendilerine teslimi için yaptıkları talep hiçbir netice vermemiştir.
İkramiye kanunundan istifade edecekler
Elektrik, tramvay, tünel idaresi işçilerin ücretlerine yeniden zam yapacaktır. Şirketi Hayriye ikramiye kanununa göre, tevziat için hazırlık yapmaktadır. Şirketi Hayriye ikramiyeyi istisnasız bütün çalışanlara verecektir.____
Eşya nakil tarifesi
Devlet Demiryolları vasıtasile nak- i 1 od itecek ticari eşya ve yiyecek mad- ; deleri navlun ücretinin arttırıldığı ■ yazılmıştı. Yeni tarife üzerinden , navlun bedeli ödenen mallar getiride- . ret piyasaya çıkarılmıştır.
Mürakipler vasıtasile yapılan piyasa kontrollannda tacirlerin, malını satar ken yeni tarifeyi göz Önünde tuttukları ve flütlere ona göre bir zam İlâve ettikleri görülmüştür. Yeni navlun 1 bedeli evvelce getirilen mallara da ilâ- ; ve olunmuş ise de bunları ayırmak ka- ■ bil olamamıştır,
Sofya 28 (E.P.) — Bulgar Haricîye Nazırı Kir of f, pazartesi akşamı saat 20,30 da radyoda şu beyanatta bulunmuştur:
Üçler paktı, milletlere yeni ve devamlı bir sulh temini için 27 eylül 1940 tarihinde akdedilmiştir. Bulgaristan meşru menfaat ve haklarını ve kendi millî birliğini tahakkuk ettirmek üzere, pakta iltihak etmiştir. Bunun içindir ki Bulgar hükümeti Bulgaristanın Büyük Almanyaya ve onun müttefiklerine, kendi millî birliğini tahakkuk ettirmek imkânını verdiklerinden dolayı hissettiği derin minnettarlık duygularına bir kere daha ifade vermekliği kendine vazife bilir.
Bulgar milleti kendi dâvasının değişmez bir hakka dayandığına ve bu haklı dâlvanın muzaffer olacağına sarsılmaz bir inanla kanidir. Bu gün Bulgar milleti bütün güçlükleri iktiham ve millî varlığını sağlamak için kendi saflarını daha sıkı bir şekilde kuvvetlendirmek zorundadır. Müttefiklerle ve dostlarla beraber müteveffa kiralın eserini idame ve Balkanlarda sulh ve emniyet âmili olarak vazifemizi başarmak için, sağlamak için birlik, bugün her zamankinden daha lâzımdır. Biz, bu millî Vazifeye sadakatle bağlı olarak yabancılara karşı hiçbir talebimiz olmadığını belirtirken bize ait olan üzerindeki hakkımızı müdafaa azmindeyiz.
Londra 28 (Radyo)—Dün Müttefik hava kuvvetleri Almanyaya ve Fransada Alman işgali altındaki hedeflere birçok akınlar yapmışlardır. Uçan kaleler, uzun menzilli Tander-bolt avcıları refakatinde Almanyada Emden'e taarruz etmişlerdir. Şiddetli hava muharebeleri olmuştur. Uçan kaleler 18, avcılar 22 Alman uçağı düşürmüşlerdir. Hedeflere 1000 ton bomba ve beyannameler atılmıştır.
Amerikan orta bombardıman uçakları Paris'in batısında bir hava meydanına, İngiliz orta bombardıman uçakları dün Rouen garlarına ve bir haıva meydanına akın yapmışlardır. Felemenk açıklarında bir Alman römorkörü, bir mavna batırılmış, 8 küçük vapur hasara uğratılmıştır.
Dün 58 Alman avcısı imha edilmiştir. Müttefiklerin kayıplan 7 uçan kale. 1 orta bombardıman, 10 av uçağıdır.
(Baş tarafı 1 icnci sahifede) İnönü etrafında ayrılmaz bir kitle teşkil ettiklerini belirtmiş ve demiştir ki:
— Millî Şefin arkasında ve emrinde damarlarımızdaki asil kana, ruhumuzdaki istiklâl ve hürriyet aşkının verdiği kuvvet ve iradeyi kattığımız zaman ecdadın tarihimizin şanlı sahifelerin-de ebedileştirmiş oldukları Preve-ze gibi büyük zaferlerden daima ilham, kuvvet ve cesaret alacak, göğüslerimizi asırlara devredilecek eşsiz zaferler yaratmak şevk ve heyecanüe dolduracak, ecdadın hakikî ve kahraman var risleri olduğumuzu bütün dünyaya isbat edeceğiz.»
Cahit Helâgû namında denizci bir genç de ateşli bir hitabe irad ettikten sonra yapılan geçit resmi ile törene son verilmiştir.
Dün gece bu büyük zaferin yıl dönümü münasebetile bütün deniz vasıtaları tenvir edilmiştir.
Maarif Vekili İzmirde
İzmir 27 (A.A.) — Maarif Vekili Haşan Âli Yücel bu sabah beraberinde vali bulunduğu halde İnönü lisesini, müteakiben kız lisesini ziyaret etmiştir.
Asılsız haber
Yugoslavyada çeteciler
Stokholm 28 (Radyo) — Yu-goslavyada 50 - 60 bin Italyan askeri çetecilere fifihak etmiştir. Bu askerin elindeki silâhlar arasında tanklar da vardır,
Berlin 27 (A.A.) — Yan resmî bir ' kaynaktan bildiriliyor:
Türkiyenin yan resmî ajansı olan «Anadolu Ajansı» Türk - Sovyet hududunda hşdiseler olduğuna dair sözde Alman kaynaklarından çıkarılmış haberler hakkında bİT tekzip neşretmiş-tir. Ajans, vaziyetin tamamile sakin olduğunu bitirmektedir. Bugün TVil-hemsttasae’de BHna3sa teoarüz etti-rilidiğne göre Alman kaynaklarında Türk - So yjşt hu tu'i ıaia hâdiseler olduğuna dair hiç bir haber çıkmamıştır. Ju hâdiselerin Müttefik basını tara'nidan niMmldıtuM da işaret AdtlmekUdir.
— Kanatlı bir gençliğe dayanabilmek, hürriyet ve istiklâl içinde yaşamanın ilk şartıdır. Fitre ve Zekâtınızla Türk Hava Kurumuna yardım etmekle bu gayeye hizmet etm'» olacaksınız. 48769) |
1
S
| BOR 3ı
27/9/943 Fiatleri
Londra üzerine 1 sterlin 5.22
Nevyork üzerine 100 dolar 130.50
Cenevre üzerine 100 frank 30.3255
Madrid üzerine 100 pezeta 12.89
Stokholm üzerine 100 kuron 31.1325
Esham ve Tahvilât
ikramiyen % 5 933 21.05
tkr. Ergani % 5 938 19.40
% 5 ikramiyen M. M. 20.25
% 7 Milli Müdafaa 20.38
Sivas - Ezrurum I 20 —
Sivas - Erzurum 2-7 2014
% 7. 1941 D. Y. I 20.21
% 7, 1941 D. Y. 2 19.75
% 7 1941 D.Y. 3 19.28
% 7| T. bore. 14 —
Anadolu D. Yolu % 60 24.25
Anadolu D. Yolu 1-2 43.—
Anadolu Mfimes. 38.50
Merkez Bankası 118 —
tş Bankası nama 13.70
tş Bankası Hâmiline 13.70
T. T. B. hisse 3.70
Aslan Çimento 6.20
Şark Değirmenleri 4.25
ittihat Değirmen 24.50
KORSA DIŞINDA
Türk altını 32.90
Külçe altın bir gramı 4.40
r—• Takvim
Ramazan 28 — Hızır 146 ;
İmsak Güneş öğle Iktndl Ak. Yatsı 1
E. 10.16 11.55 6.07 9.28 12.00 1.31 1
V 5.15 6.54 12.05 16.25 18.57 20.30 |
28 Eylül 1943
.AKŞAM
Sahife 3
AKŞAMDAN AKŞAMA
Kakokolori
| Bir çırpıda |
Doğrusu dağdağa o kadar büyük ki, epey zamandır kadın kılıklarının takibettiği moda ile, nazariye halinde dahi ilgilenememiştim.
Yalnız düşman düşman ayak kısımlarına bakıyor) yüksek mantarlara, delik pabuçlara ve fırlamış parmaklara tiryaki lahavleleri savuruyordum.
Geçen gün gözüme, bir alaca kargaşası çarptı. Kulak nasıl gıcırtı ve zırıltılardan rencide olursa, göz de imtizaçsız şekil ve renklerin bir yere yığılmasından tıpkı öyle örselenir.
Baktım: Bu ne elvan böyle! Bir emprime ki ressam paletini andırıyor! Diyelim, esasen bu nevi kumaşın bu evsafta bulunması şanından-dır... Fakat kadının giyinişinde renklerin kümelenmesi bari sade bu elbisede olsa... Ne gezer? Hayır!... Şapka başka, bambaşka bir âlem... Üzerinde çiçekler, çiçekler, çiçekler... Gûya ilkbaharla sonbahar el ele vermiş...
Tırnaklar ayrı erguvan, yanaklar diğer bir fıstıkî; saçlar özke bir bakır kızılı...
Yanımdaki dostlara bu kakokolo-ri’yı tenkidedecek oldum. (Kakofoni, sese teallûk eden sekalettir, malûm. Kakokolori de. ahenginin belli ettiği şekilde, başka bir sekalettir ve renklere teallûk eder.)
Dedim ki:
— Ne zevksiz kadın bu böyle, efendim... Kim bu?...
— Aman, ne diyorsun sen?... — cevabını verdiler. — Bu, zamanımızın en şık bayanlarından!... Zarafetinden dolayı herkes ona hayran...
— Fakat?... Asorti giyinmiyor!
— Şimdi asorti renkler moda değil, a efendim...
— Renklerin kontrastından da istifade etmiyor.
— Moda kontrastta değil... Mecmualardaki terzi modellerine hiç bakmıyor musun?... Ne renklerin imtizacı, ne de tezadı bahis mevzuu artık... Âdeta sinire dokunan bir hercümerç üzere giyiniliyor... Şu emprime ile şu çiçekli şapkanın uyuşmaması da o sebeple makbul...
Beni ikaz etmeleri üzerine, «en şık» diye adı çıkan bayanların kılığına, kıyafetine, vapurda, trende dikkat etmeğe başladım: Hakikaten, bir renk curcunası...
***
Düşünüyorum ki, acaba, geçen harbin garabeti bu sefer de mi tekrarlanıyor?
Zayıflık modası, 1914 - 1918 savaşından sonra baş göstermişti; buna sebep olarak da şu gösterilmişti:
— Ressam, daima ilhamını sevgilisinden alır... Onu idealize ederek eserlerine geçirir. Harb, ressamın sevgilisini sıskalaştırdı. Modellerde artık zayıf nahif kadınlar görünmeğe başladı. Gıda bulabilenler de bunların tesirinde kaldılar...
Şimdi de galiba aynı vaziyet:
— Ressam daima ilhanımı sevgilisinden alır... Onu idealize ederek eserlerine geçirir... Bu harb de ressamın sevgilisini pek züğürt bir hale getirdi. Ekten pükten Hacı Hasna kaftan üslûbunca giyinmeğe başladı midinetçik... İki arşın elden düşme ve sulhtan artma bir kumaş buluyor; haydi rob... Bohçasında azıcık kırpıntılar kalmış; yapıp yakıştıryor; başına takıştırıyor... . Amma, heyeti umumiye uymuşmuş, uymamışmış... Mecmualardaki modellerde bu ucubenin aksini görenler de, — bi-ribirine imtizaceden renklerden elbet yapabilecek kudrette vurguncu kadınları dahi olsalar — şapkada, ropta ille galibarda, ille mahzen kapağı, limon küfü, yavru ağzı, çift mavisi, elektrik mavisi, sincabı, samanı, bordu, gri bej hep bu aralar...
Ve bu arada bize tiryaki lahavle’-leri çekmek düşüyor...
(Vâ - Nû)
Yeni mahsul
Serbest satiş hakkında henüz karar verilmedi
Istanbulda istihsal edilen yeni mahsulün devlet hissesine ait kısmının yüzde seksenden fazlası tahsil edilmesine rağmen şehrimizde hâlâ hububat ve bakliyat ile bunların mamullerinin satışına müsaade edilmediğinden, şikâyetler devam etmektedir. Bu hususta Belediye de alâkalı makamların dikkatini çekmiştir.
İstanbula mal ithaline müsaade edilmemesinden dolayı istihsal yerlerindeki malların ithali serbes olan yerlere gönderildiği ve oralardan İstanbul'a sevkedildiği için, lüzumsuz yere navlun fiatlerinin ilâve edildiği ve bu yüzden fiatlerin düşmediği ileri sürülmektedir.
Diğer taraftan bazı ticarethaneler de Toprak ofise müracaat ederek yeni mahsul çıktığı halde, bugün meselâ nohudun toptan Batinin hâlâ 70 kuruştan aşağıya düşmediğini ve fiatlerin düşmesi için hiç olmazsa bakliyat satışının serbes bırakılmasını istemişlerdir. Toprak ofis, henüz bu müracaatlar karşısında bir karOr vermemiştir.
Varlık vergisi
Yeni bir kafile sevkediliyor
Son kanundan istifade eden _____
met erbabile seyyar satıcılardan başka Varlık vergisinin diğer mükelleflerinden henüz borcunu ödemiyen-ler hakkında yapılan takibatın şid-detlendirilmesi için Defterdarlık yeni tedbirler almış ve bunlardan bir kısmının daha şevki için Maliye şubelerinden isimlerini istemiştir. Bunlardan mürekkep yeni bir kafilenin listesi bugün Defterdarlıktan Emniyet müdürlüğüne bildirilecek ve bu yeni kafileye dahil olanlar derhal gönderileceklerdir. Bu kafile epey kalabalık olacaktır.
hiz-
RUMELİHİSARI
Niyet toprağı -Fâtihin odası
Abdülâziz hisarı yıktırarak yerinde bir saray yaptırmak istemişti!
Süt, tereyağı
Kazançlarımızı ayar etmeliyiz...
Belediye tetkikler yapmağa başladı
Samsunda ekmek işi
27 ağustos tarihli nüshamızda «Samsunda ekmekler bozuk çıkıyor» başlıklı bir yazı vardı. Samsun belediye reisliğinden buna cevaben bir mektup aldık. Bunda deniliyor ki: «Samsun’da şimdiye kadar çıkarılan ekmekler doğrudan doğruya Toprak Mahsulleri Ofisinden alınan buğday, arpa ve mısır mahlutu ve ba-zan da yalnız buğday ve çavdar mahlûtu olarak çıkmakta ve bu karışmaların evsafına göre ekmek yapılmaktadır. Fiat ise Ticaret Vekâletinin emir ve müsaadelerde stoklarımızın yeteceği I 3 eylüle kadar 21 kuruş, ondan sonra sabit gelirlilerle birleştirilerek aynı tip ve aynı fiatle 16-17 kuruşa satılacaktır.
Çarşamba’da mısır fiati hiç bir zaman 36 kuruştan aşağı düşmemiştir. Bu, Ticaret odaşı ve borsa kayıtlarile sabittir.»
Mektep kitapları
Bütün mektepler açıldığı ve derslere başlandığı halde hâlâ birçok ders kitapları noksandır. Bilhassa orta mekteplerin sekizinci sınıfına ait tarih ve dil bilgisi kitabı hiç yoktur. Maarif Vekâleti tarafından bastırılan mektep kitaplarından şimdi piyasada mevcudu kalmıyanlardan bir kısmı. bilhassa sekizinci sınıfın tarih kitabı forma halinde gelmiş, fakat gönderilen miktar pek az olduğundan pek kısa bir kamanda satılıp tükendiğinden talebenin çoğu kitapsız kalmıştır.
Bu sene mekteplerin geçen yıllardan on beş yirmi gün evvel açılması yüzünden Maarif Vekâleti, bütün memleket ihtiyacını karşılıyacak kitapları vaktinde yetiştirememlştir. Mamafih kitap basma işlerine büyük bir önem verildiğinden bugünlerde talebe ihtiyacmı karşılıyacak kitapların gelmesi beklenmektedir.
Kitapçılarda talebenin «aradığı mektep kitaplarının mevcut olmamasını herkesten iyi bilmeleri lâzım gelen bazı muallimlerin talebeyi kitap tedarik etmemek hususundaki mua-hazeleri doğru değildir
öğretmenler, ancak kitapçı dükkânlarında her aranılan kitap bulunup da talebe tedarik etmediği takdirde talebeyi mesul edebilirler.
Maarif Vekâletinin de bîr an evvel kitap meselesini halledeceğini ümit ederken muallimlerin de talebeyi bu gibi yersiz tazyıklarla üzerek güç bir duruma koymıyacaklanna inanmak istiyoruz.
Başsız kibritler
Kibrit İnhisarının son günlerde piyasaya verdiği kibrit kutulan İçinde başsız kibrit çöpleri çoğalmıştır. Ba-zan bir kutuda on beş kibrit çöpün başsız olduğuna tesadüf edilmektedir. Bir kutuda elli kibrit çöpü olduğuna göre bunun beşte veya altıda birinin böyle işe yaramaz bir halde bulunması pek haklı şikâyetlere sebep oluyor. Kibrit fiatleri, birkaç sene içinde tedricî surette altmış paradan beş kuruşa kadar çıkmıştır.
Kibrit, şirketi, İptidaî maddelerle yapma ‘ masraflarının artmasından dolayı kibrit fiatlerini çotaltmıştı. inhisarlar idaresinin kibrit imaline ehemmiyet vermesi lâzımdır.
Kasaplık hayvan geliyor
Karadeniz limanlarındaki birikmiş kasaklık hayvanlan şehrimize getirmek üzere Denizyollan idaresi tarafından gönderilen Demir ve Tunç vapurlarının bu limanlardan hayvan alarak şehrimize doğru hareket ettiklerine' dair alâkalı makamlara malûmat gelmiştir. Bu ay nihayetinde ilk parti hayvanların piyasaya çıkacağı muhakkak görülüyor. ’
Bu vapurlar gelince etin bollaşacavı 1 ve fiatlerin de yüzde yirmi, otuz nls- 1 betinde ucuzlıyacağı tahmin ediliyor. 1
Rumelihisannın orta kapısından içeri girerken arkadaşım:
— Buraya uzaktan, karşıdan bakmalı. Hisar eski harflerle tam bir «Mehmet» şeklindedir, dedi.
Yürüdük, önümüze bir mahalle çıktı. Hisarın duvarlan arasında âdeta bir semt kurulmuştu.
Rehberim:
— Evet, şimdi burada yirmiye yakın ev var. Lâkin eskiden de burada pek çok evler bulunuyordu. Hattâ bir aralık Hisarın içi âdeta bir askerî mahalle halini almıştı. Buraya 200 e jrakm, askerlere mahsus ev kurulmuştu... dedi.
ilerledik. Karşımıza bir çeşme çıktı. Biraz ilerideki eski cami Fatih tarafından yaptırılmış.
İlk kulenin önündeyiz. Burası uzun zaman hapishane olarak kullanılmıştır. Fatihin buraya Gedik Ahmet paşayı hapsettirişini görür gibi oluyoruz. Paşa kalın dıvarlann ardında ve şu mazgalların öte tarafında kim bilir ne büyük korkular geçirmiştir.
Hisarın bu kulesi İstanbulluların, . Anadoluların arasında garip bir şöh-, ret yapmıştır. Yalovaya gidenler . orada bir «Murat köprüsü» olduğunu bilirler. Etrafından buğular ka-. baran bu köprünün üstünden kim geçse, gönlündeki murat hemen oluverirmiş. Hattâ ötedenberi evlenmek istiyen genç kızlan, dullan buradan geçirtiverirler. Bilmem, bu köprüden ve sıcak buharlar içinde, heyecanlar arasında geçişin büyük bir tesiri oluyor mu?...
Rumelihisanndaki bu kulenin de işte Yalovadaki «Murat köprüsü» gibi garip bir şöhreti vardır. Birçok yerlerden gelip buradan kısmet, murat, niyet toprağı alırlar.
Fakat bu toprağı da kulenin alt ı katından değil, merdivenleri tırmanarak en üstüne çıkıp oradan almak lâzımmış!... Hattâ bu meseleye, bir. zamanlar İstanbul halkını pek ziyade heyecanlandıran bir de facia karışmıştı. Kocasının başka birini sevdiğini gören bir kadıncağız bir gün bu-, radan geçerken:
— Ben niyet toprağı alacağım!... Diye kulenin kapısından içeri girmiştir. Kocası da kendisini takibet-miş, Hisarın duvarlan üstüne çıkmışlardır. İşte bu sırada kadıncağız kendisini ıstıraplardan kurtaracak sihirli toprağı toplarken kocası arkasından onu boşluğa itivermiştir. 50 mıetre yüksekten düşen kadın pek az sonra ölüvermiş, koca da kaçmıştır.
İstanbullular bu tüyler ürpertici cinayeti hatırlarlar. Vâkıa daha şehrin birçok yerlerinden niyet toprağı alırlar. Niyetleri olunca götürüp bu toprakları tekrar aldıkları yerlere koyarlar.
Fakat en keskin niyet toprağı şimdi önünde bulunduğumuz bu kule imiş!...
işin garibi, Rumelihisanndan niyet toprağı alan ecnebiler, Amerikalılar bile varmış!...
İçinde evlenmek arzuları kaynaşan bir genç kız olmadığım için niyet toprağına el uzatmadım.
Bu kule ilk zamanlar 10 kat olarak yapılmış. Fakat şimdi katlardan hiçbir eser yoktur. Daha doğrusu yalnız merdivenler ve duvarlar kalmıştır.
Fatihin odası!..
İkinci kuleye geçtik. Burası istan-bulun fethinde kumandanlık kulesi vazifesi görmüştür. Bu itibarla kulenin bir adı da «Fatih kulıesi» dir.
Burası gayet ileri bir zihniyetle yapılmıştır. Meselâ kulede her zaman i yıkanılacak ve içilecek su tesisatı, zahire ambarlan ve sair inşa edilmiştir.
Fatihin odası kulenin dördüncü katindadır. Buraya girilince iki dolap ve bir pencere görülüyordu. Büyük kumandan kim bilir şu taş odada gecelerini, artık çürümeğe başlamış Bizansın bir an evvel zaptı için neler düşündü, ne plânlar kurdu, ne uykusuz geceler geçirdi.
Istanbulun en tarihî yerlerinden biri de muhakkak ki Rumelihisan-nın bu kısmıdır.
Bugünkü zamane istihkâmlarında olduğu gibi burada da askerin mümkün mertebe istirahatini temin mak-sadile bazı şeyler yapılmıştır. Meselâ karyola makadında yüksek ya-
taklıklar, su içmeğe mahsus musluklar bunların arasındadır.
Rumelihisannın bu itibarla da «harb tarihi» bakımından çok kıymeti olsa gerektir.
Hisara ait bir de garip vaka hikâye ediyorlar. Abdülâziz bir gün bu hisarı uzun uzun gezmiş, bir kuleden ötekine gitmiş, sonra da etrafındakilere şöyle bir arzu göstermiş:
— Bu hisar hemen yıkılsa ve en-kazile burada bir saray yapılsa çok muvafık olur...
Abdülâzizin bu arzusu sonra sonra bir sabit fikir haline girmiş, ille hisarın yıkılmasını ileri sürüp durmağa başlamıştır.
Padişahın bu arzusuna Ahmet Ve-fik paşa karşı durmuştur. Yoksa bugün Hisarın yerinde yeller esiyordu.
Biz Hisardan dışarıya çıkarken, biri yaşlı, ikisi oldukça genç üç kadının içeri girdiklerini gördük. Bunlar evlerin bulunduğu tarafa gitmiyorlardı da, kulenin içine doğru yürüyorlardı.
Arkadaşım yavaşça fısıldadı:
— Niyet toprağı almağa galiba... iskeleye geldik. Vapur bekliyorduk. 35 dakika orada durmamız icabetti.
Vapurun gelmesine beş dakika kala baktık, Hisardan çıkarken gördüğümüz üç kadın... iki gencin gözleri daha parlıyordu. Ve bu gözler şimdi etrafa karşı daha büyük bir emniyetle, sanki tılısımlanmışlar gibi bakıyorlardı...
Belki de şu esnada tılısımlan bir küçük bez çıkının içinde ve çantalarında bulunuyordu... — H.
Toprak ofis, son zamanlarda kepek fiatlerini indirdiği için hayvan besleme masrafı da çok daha ucuz-lamıştır. Buna rağmen süt ve sabahlık tereyağı fiatleri hâlâ eski vaziyetlerini muhafaza ediyor. Sütün kilosu 60, tereyağının da 500, hattâ bazı yerlerde 520 kuruşa kadar satılmaktadır. Bazı sütçüler de koyun sütüdür behanesile ellerindeki sütleri 80 kuruştan satmaktadırlar. Halbuki süt, keyfî yiyecekler arasında değildir: Hastalar, bilhassa çocuklar için mühim bir gıdadır. İptidaî madde fiatlerinin artmasını behane ederek derhal ellerindeki malların satış bedelini de çoğaltmak fırsatını kaçır-mıyanlar, iptidaî madde fiatleri ucuzlayınca malın fiatini de indirmek istememektedirler.
Süt ve tereyağı müstahsil ve satıcıları, kepek fiatlerinin inmesi karşısında bu iki maddenin neden ucuzla-mıyacağını izah edememektedirler. Bu husustaki şikâyetler, günden güne arttığından. Belediye İktisat müdürlüğü tetkikata başlamıştır. Bu tetkikler neticesinde sütün istihsal masrafı için süt ve tereyağının kaça satılabileceği tesbit edilecektir. Bir narh bahis mevzuu olmamakla beraber, muayyen kârdan fazla fiatle satış yaptığı anlaşılan satıcılar Millî Korunma mahkemesine verilecektir.
Dilenciler
Emniyet altıncı şube müdürlüğünün çalışması iyi netice veriyor
KÜÇÜK HABERLER
★ Yedikule Havagazı şirketi hakkında ehli vukuf heyeti tarafından tanzim olunan rapor ile müddeiumumîliğin hazırlık tahkikatı evrakı millî korunma mahkemesine verilmişti.
Milli korunma müddeiumumîliği evrakın tetkikatmı bitirmiş ve bazı cihetlerin tedbitine lüzum görmüştür, Bunun için yeniden bir ehli vukuf heyeti teşkil olunarak aydınlanması lüzumlu görülen noktalar üzerinde tetkikat yaptınlacakır.
★ Süleyman adında bir adam yanında Mürüvvet adında br kadınla Akaretler civarından geçerken şemsi adında biri önlerine çıkmış ve Mürüvveti almak İstemiştir. Bu yüzden aralarında çıkan kavgada Şemsi bıçakla Süleymanı kamının iki yerinden ağır yaralamıştır. Süleyman hastaneye kaldırılmış, Semsi yakalanarak tahkikata başlanmıştır.
★ Samatyada bir arsada toprağa gömülmüş bir kız çocuğu bulunmuştur. Fatih nöbetçi hekimi tarafından muayenesi yapılarak Düşkünlerevi hastanesine cankurtaranla kaldırılmıştır. Polisçe gömenler hakkında tahkikat yapılmaktadır.
★ Fatih Haydar mahallesinde 34 numarada bayan Ayşe evinin üst katından düşmüş, başından bacaklarının muhtelif yerlerinden yaralanmıştır. Cankurtaranla Haseki hastanesine kaldırılmıştır.
★ Sümertoank umum müdürlüğü, Yerli Mallar Pazarlarının mağazalar müdürlüğü vasıtasile birçok mamul eşyayı doğrudan doğruya halkın eline gidebilecek şekilde satış yaptırıyor. Satılığa çıkarılan malların miktarı fazla olduğu halde kara borsa satışına bir türlü mâni olunamıyor.
Son alman tedbirle, halka mamul eşya satacak olanlara parti halinde mal verilmesi ve bir partinin en az elli bin liralık olması kararlaştırılmıştır.
Emniyet altıncı şube müdürlüğünün şehrimizdeki dilencilerin faaliyetine katî surette nihayet vermek üzere tedbirler aldığını yazmıştık. Şehrin muhtelif semtlerinde yakalanan dilenciler, evvelâ Süleymaniye-de açılan toplama kampına gönderiliyorlar. Bunlar, burada vaziyetlerine göre bir tasnife tabi tutulmaktadırlar. Sağlam, gürbüz dilencilerden taşralı bulunanlar derhal memleketlerine gönderildiği gibi, bu memleketlerin vilâyetlerine de yazı ile malûmat verilerek bunların tekrar İstanbula gelmelerine müsaade edil-memesi rica edilmektedir.
İstanbullu hasta dilenciler Darül-âcezeye gönderilmekte, sağlam İstanbullu dilencilerden de kefalet istenerek bir daha dilencilik yapmamaları teahhüt altına alınmaktadır. Mamafih dilenciler arasında İstanbullu olanlar pek azdır.
Altıncı şube bu arada başı boş çocukların da şurada burada sürünmelerine nihayet vermek için bunları da toplamaktadır. Bunlar, ailelerine teslim edilmekte ve bir daha bunların dilencilik yapmıyacaklanna dair velilerinden kefalet alınmaktadır. Faka t bir kısım çocuklar da vardır ki bunlar hakikaten kimsesiz zavallılardır. Bu kabil serseri çocuklar, bazı profesyonel dilencilerin elinde dilenmeğe vasıta olacak bir âlet olmaktadırlar.
Vali ve Belediye reisi Dr. Lûtfi Kırdar’ın hükümet nezdinde teşebbüsü üzerine bu kimsesiz çocukları başı boş vaziyetten kurtarmak üzere bunların ziraî kombinalara sevkedil-meleri muvafık görülmüştü. Alâkadar Vekâletlerin bu husustaki tasvibi alındıktan sonra bunun tatbik şeklini kararlaştırmak üzere Ankarada Alakalı Vekâletlerin mümessillerinden mürekkep bir de komisyon teşkil edilmişti. Fakat bu komisyon hâlâ çalışmalarını bitir em emiştir. Komisyonun vereceği kararın hemen tatbikine geçildiği takdirde bu başı boş çocuklar meselesinin de amelî i bir şekilde halledileceği muhakkak ] görülmektedir. ;
Ticaretle uğraşan bir dostum bana, Talimhane meydanında araba içinde kavun satan bir adam gösterdi. Fena kavun’ara benzemiyordu... Küçük de değillerdi. Adam:
— 60 kuruşa bunlar!., diye ba-1 giriyordu.
Arabanın etrafım bir takım ’ kadınlar, hizmetçiler vesaire sar-‘ mıştı. Her biri birer, ikişer tane 1 seçiyordu.
1 Ticaretle uğraşan dostum-,
— Bu kavunları bu adam 44 T kuruşa aldı. Her kavundan 16 i kuruş kazanıyor. Burada bir iki
- saat içinde yüz kavunu tüketir, i Günde muhakkak ki 200 tane . kavun satabilir. 16 kuruştan yüz ' tanesi 1600 kuruş, iki yüz tanesi
3200 kuruş. Yani günde 32 lira. 200 kavundan vazgeçelim. 100 ' kavun sattığım kabul etsek bile 1 günde 1600 kuruştan ayda 480 ‘ lira kazanıyor demektir. Nasıl?... En budala bir arabalı satıcı da-
- hi günde 100 kavunla iktifa et ‘ mez ya..
Dostumun yaptığı hakikaten • korkunç bir hesaptı. Ve hayat ' pahalılığının en tabiî, en belli ‘ başlı sebebini de bu hesaptan baş-‘ ka bir yerde aramak lüzumsuz-1 dur sanırım.
‘ Alabildiğine köpüren, kuduran r hayat piyasasının karşısında kaç-■ ta kaçımızın bir seyyar kavuncu ; ile ayak uydurmasına imkân 1 vardır?..
Seyyar kavuncu ki bu işin hiç de karakteristik bir nümunesi değildir. Topdan kırk dört kuruşa aldığı bir kavunu 60 kuruşa satmasını kanun belki de ihtikâr bile savmıyor. Bu kavuncu, korkunç harb kazancının mikroskobik denilecek kadar küçük bir tarafıdır. Siz bunun yanında büyük vurguncunun, büyük muhtekir tabakasının piyasa üzerin-. de yapacağı tesiri, hayat, geçim . şartlarım nasıl allak bullak edeceğini düşününüz.
En bol olduğu bu zamanda İstanbulda 300 kuruşa kadar şeftali satılması da gösteriyor ki bunlan yiyebilecek derecede kazananlar vardır. Ve bunlar piyasayı, bol paralarile, şımarttıkça, kudurttukça hayat pahalılığının gemi azıyı koparacağına, fazlalaşacağına şüphe etmiyelim.
Zaten dünyanın hiç bir devrinde. büyük buhranlar içinde insanların eline geçen lüzumundan. fazla para, hayat pahalılığına çare olamamış, bilâkis onu daha beslemiş, etlendirmiş, kanlandırmış, geliştirmiştir. Zira bütün. bir kütleyi hiç değilse seyyar kavuncu ile aşık atacak bir seviyeye getiremeyiz. Getirsek bile faydasızdır. Çünkü bir müddet sonra seyyar kavuncu yine herkesten fazla bir kazanç adımı daha atmak isteyecektir. Böyle mütemadiyen ona yetişmekle ömrümüzü geçiremeyiz. Zaten vetisemeyiz de.
Bir kac gündenberi gazetelerde ilân görüyoruz. Bir müessese filânca meslekten genç adam arıyor. Üç kişi alınacakmış, hânda şu kayıt var: «Hayat pahalılığı zammı hariç olarak 300 lira ücret verilecek, ayrıca kendisinin ev ihtiyacı da müessese tarafından temin olunacaktır.»
Bu ilândaki işe aranılan meslekteki kimselerden, henüz bugün mektepten çıkanlar bile baş vurabilirler. Buraya girecek olanın 300 lira, ayrıca hayat pahalılığı zammı ve kendisine tahsis edilen ev ile beraber kazancı her halde 400 - 450 liraya gelecektir. 450 lira ile hayata atılan bir adam bu sahada 20. 25. 30 sene yapıştıktan sonra acaba ne kazanmak ister?..
Muhakkak ki bugünkü kazançlarımızda pek büyük, şaşılacak bir nispetsizlik var. Kazançları âyar edelim...
Hikmet Feridun Es
Kaput bezi ve ham astar
Birlikler umumî kâtipliği, Ticaret Vekâletinden alman yeni talimat üzerine köylüye verilecek ham astar ve kaput bezi tevzii işlerine devam ediyor. Birliklerde bir büro kurularak vilâyet mutemetlerinin istek ve müracaatları tetkik olunuyor.
Büroda evvelâ uzak vilâyetlerin işleri görülerek mutemetlerin bir an evvel vilâyetlerine dönmeleri gözetiliyor. Koput bezi ve ham astar dağıtma işinin on beş teşrinievvelde sona erdirilmesi muvafık bulunmuştur.
Halka ve köylüye dağıtılmak üzere Ticaret ve İktisat Vekâletleri mües-seselerlnde bir hayli mal mevcuttur. Dağıtma işleri durdurulmıyarak devam ettirilecektir.
Kupa finali bayramda yapılacak
Bazı »ebepler yüzünden yapıl amı-yan İstanbul kupa maçlarının finalinin bayramın birinci cuma günü saat 15 te Şeref stadında oynanması tekerrür etmiştir. Galatasarayla Beşiktaş takımları arasında yapılacak olan bu maçın hakemliğine Samih, Şazi ve Adnan tâyin edilmiştir. Mevsimin ilk mühim karşılaşması olan bu maçın galibi İstanbul kupa şam. piyonu olacağından alâkadarlarca büyük ehemmiyet verilmektedir.
---------------
kari mektupları
Mektepte yer yokmuş
937 doğumlu çocukların mekteplere kabul edileceğini gazetelerde okudum. Kardeşimi kaydettirmek üzere Sarıyer'de 55 ine* ilkokula müracaat ettim. Müdür yer olmadığınnı söyledi Kardeşim bu yüzden tahsilinden bir sene geri mİ kalsın? Maarif İdaresinin nazan dikkatini çekerim.
Sı rıyor Siman Mutlu
Sahife 4
AKŞAM
23 Eylül 1943
Saltanat şûrası
İzmiriki işgali üzerine Damat Ferit paşa, çekilmesi kararlaşan birinci kabinesi yerine, İkincisini teşkile memur edilince, ahvalin vahameti bu kabinenin teşkilinde süratle davra-pıhnasını icabediyordu.
Vahideddin bu ciheti tebliğ eylemek üzere, Lûtfî Simavî bey yerine BaşmabeyincMiğe getirilen Yaver paşayı göndermişti. Ferit paşa, yanında bulundurduğu Hademe kumandanı Zeki beyden maada sabık Harbiye Nazın Şakır, Nafıa Nazırı Şevket Turgut, Ahmet Rıza, Ali Kemal beyleri de Nişantaşmdaki Hariciye konağına davet etti. Müzakereler esnasında İzmir meselesinde Ahmet Rıza ve Ali Kemal beyler şiddetli tenkidlerde bulundular. Şakır paşa bu tenkid üzerine tzmirin işgaline karşı kolordunun mukavemet etmesi ve birkaç çarpışmadan sonra Anadolu içine çekilmesi hakkında Vükelâca müzakerede bulunulmasını teklif eylediği halde Ferit paşanın kabul etmediğini ortaya koydu.
Bu dakikada Ferit paşa çok meşguldü! Diğer salonda telefonla Mabeyinle konuşuyordu. Tenkidleri, muahaze ve müzakereleri duymuyor gibi davranıyordu! Yaver paşa iradeyi infazen kabinenin hemen teşkir li için tazyikte bulunuyordu.
Ferit paşa. Hâriciyeyi Ahmet Rıza beye, Harbiyeyi Şevket Turgut paşaya, Dâhiliyeyi Ali Kemal beye teklif etti. Ahmet Rıza bey Nezaret kabulü için takibedilecek siyaset hakkında bir program bulunmasını, programın tanzimi için de variyeti hazırayı tevlit ve intaoeden sebep ve âmilleri izah eylemesini Sadrazamdan istedi. Ferit paşa bundan fena halde sıkıldı. Vaktin müsaadesizliği-ni ileri sürerek icraata geçmek (!) lüzumundan bahsettikten sonra:
— İçtihadım ve gayem, haricî ve dahilî siyasette Hürriyet ve İtilâf fırkası programının'tamamen tatbikidir.
Dedi. Bu beyanat Ahmet Rıza beye dokundu.
— Şu halde Hürriyet ve İtilâf fırkası programına sadık kalacak bir fırka kabinesi teşkil edeceksiniz; ben ise müstakil çalışmak arzusunda bulunduğunuza zahip olmuştum. Fırkanızın birçok esasları kanaatime tevafuk etmez.
Diyerek veda ile çıktı.
Bu da Damat paşanın siyasî bir manevrası idi! Bu sözü sarfetmesi Ahmet Rıza beyin böyle bir şeye muvafakat etmiyeceğine emin bulunmasından ileri gelmişti. Ahmet Rıza beyi müzakereyi davet edişi zaten Vahideddin* in bir iradesini yerine getirmek içindi. İrade yerini bulmuş, Ahmet Rıza bey de atlatılmıştı!
Müzakere ve münakaşa bundan sonra bir müddet daha sürdü. Ali Kemal bey (icraatında istiklâl üzere hareket edebilmek, müdahale vuku bulursa çekilmek şartile) Dahiliye Nezaretini kabul etti. Şevket Turgut paşa da Harbiyeyi kabule ikna edildi. Diğer âzası da tâyin edilen kabineyi takviye maksadile eski iki Sadrazam Tevfik ve İzzet paşalarla sabık Harbiye Nazın Şakir Paşa ve âyandan Abdurrahman Şeref Bey de Vükelâ heyetine memur edildiler.
Ferit paşa kabinesini teşkil ederken takibedeceği siyasete programını esas ittihaz edeceğini söylediği Hürriyet ve İtilâf fırkası erkânile müzakereyi bile zait görmüştü!
Ferit paşa Anadoluda ondu müfettişliğine tâyin edilen Mustafa Kemal paşaya bir ziyafet vermişti. Bundan dolayı Hürriyet ve İtilâf mahfillerinde bir fırtına kopmuştu 1 Bu fnka erkânı padişahın arzusu üzerine bu ziyafet esnasında Mustafa Kemal paşaya Harbiye Nezaretinin teklif edilmiş olduğunu da bilselerdi kim bilir ne hale geleceklerdi!
Vahideddin, bu teklif ile müşkül günlerde Mustafa Kemal paşanın şahsiyet ve iktidarından istifade edebileceğini düşünmüştü. Ferit paşa ise Mustafa Kemal paşanın teklifi reddetmesinden için için memnun olmuştu. Çünkü o yanında kendisine muti âletlerden başkasını bulundurmağı ikbali için tehlikeli görüyordu!
Yunanlılar İzmirin işga’ile iktifa etmiyerek kendilerine bir de hinter-land peyda etmek üzere askerlerini etrafa yaymakta idiler. Bunun üzerine idi ki Ayvalıkta ilk mukavemet silâhı patlamıştı. Bunu hiç iyi görmi-yen Ferit paşa, İzmirin işgah üzerine Mütareke komisyonu riyasetinden istifa eden Galip Kemril beye:
mat Ferit paşanın böyle tafralarının boşluğunu bilmiyen kalmamıştı. Fakat o atıp tutmak fırsatlannı hiç kaçırmazdı!
Milletin bitmediğini ve bütün bir husumet dünyasile uğraşa uğraşa galibiyet yolunu bulduğunu Damat Fe rit paşa da üç sene sonra görecekti!
Vahideddin ile Ferit paşa tuttukları siyasî meslekten başka çıkar yol olamayacağı hakkında umumî Lir kanaat hasıl etmek düşüncesile bir (Şûrayı saltanat) tertibini vıe durumun bu şûraca tetkikini, yani Ferit paşa siyasetini, işgalin ınen’ine dev. letçe imkân ve kudret bulunmadığını bu meclise tasdik ettirmeği muvafık bulmuşlardı. Eski ve yeni Vükelâ, ayan ile Şûrayı devlet, Temyiz mahkemesi. Divanı muhasebat reisleri ve ikinci reisleri, bazı mülkiye ve ilmiye ricali, asker ümerası, fırkalar ve cemiyetlerden birer heyet, barodan birkaç zat, Darülfünun ile medreselerden birkaç müderris. Fetvahaneden birkaç memur, matbuat mümessilleri 1919 senen mayısımn 26 ncı günü öğleden sonra saat ik’ de sarayda inikadedecek olan bu şûraya davet olundular. Davet şu kayıt ve şartlarla vaki oldu:
(Sarayda inikadedecek meclis sırf iatişarî bir mahiyettedir. Hazır bulunanların durum hakkında ittihazı muktazi tedbirlere dair fikir ve mütalâalarına ıttıla kesbediiecektir.
Meclis padişah tavafından açılacaktır. Küşadım müteakip Sadrazam tarafından duram hakkında malûmat verilecektir.
Her heyetten yalmz bir zat söz söylemek hakkını haizdir. Ayan ile Vükelâ mazulleri ve elçiler bu kaideden müstesnadırlar. Darülfünun ile Matbuat cemiyetinden de ikişer zat söz söyîiyebilir.
Söz söylemeği arzu edenler meclisin küşadmdan evvel kaydettirmek şartile kelâm hakkım haiz olacaklardır; müzakerelerin iyi cereyanına memur iki zattan birinin ıhtarile Sadrazam tarafından sırası gelene söz verilecektir.
Mecliste vaki olacak beyanat Meclisi umumî (Mebusan ve Ayan) kâtipleri tarafından zaptclunacak-tır. Söz söyliyeoek olanlar şu şartlara riayet edeceklerdir:
1 — Bugünkü durumun mütekad-dim sebep ve illetlerinden bahsedil-miyecektir. Söz yalnız ıslah çaresine hasrolunacak, bahse mevzu olan halihazır hududundan harice çıkılmı-yacaktır. .
2 — Söz söyliyecek olanlar riyaset makamına hitabedecekler ve bi-ribirile muhavere ve münakaşadan ihtiraz eyIiyecekl erdir.
3 — Akvam ve anasır ile eşhas hakkında hürmeti muhil tâbirler kullanmaktan tevakki edilecek, hiçbir sebeple sadetten harice çıkılmayacaktır.
4 — Söz âzami on beş dakikadır. Kabine âzası tarafından yalnız vaki olan beyanat dinlenecek ve bir gû-n» mütalâa iradedilmiyeoektir.
5 — Bu program hükümlerine riayet etmiyenler hakkında riyasetçe alelıtlak içtimalarda müttehaz inzibat usulü tatbik olunacaktır.)
Damat Ferit paşanın tertibedece-ği bir saltanat şûrâsı ancak böyle bir meclîs olabilirdi! Bu şûra bu vahim günlerde beceriksizce ortaya konulan bir oyundan başka bir şey değildi!
Trajedi süjesile bir komedi!
Memleketin birçok bellibaşlı adamları muayyen vakitte Yıldız sarayının yukarıki Direkli salonunda toplandılar. Salonun dibe doğru soldaki kapısının önünde bir masa bulunuyordu. Sadrazamla Vükelâ bu masanın etrafında yer aldılar. Diğer davetliler teşrifat memurları tarafından gösterilen yerlere sıra ile ve kısım kısım oturdular.
Ortaya hatipler için bir masa konulmuştu.
Sadrazamın arkasında büyük bir paravan hükümdarın geleceği kapıyı örtüyordu. Söz söyliyecek olanlar yerlerine geçmeden evvel meclisin intizam ve inzibatını temine memur edilmiş olan seryaver Hurşit paşaya isimlerini yazdırıyorlardı.
Herkesin yüzünde hüzün ve keder eserleri görülüyordu.
Padişah salona girmeden evvel Ferit paşa bir pot kırdı:
— Mukavemetten bir netict, çıkacağını bilsem ben başına geçerim (!) Fakat bu millet beş senedir bitti. Kimlere karşı ve ne ile müda. j faz; edeceğiz? Dünya ile uğraşılır, *;?•
Demişti. Canı pek tatlı olan Da-j
Vahiddedinin gelmesini ve celseyi açmasını beklemiyerek ayağa kalktı. Elinde tuttuğu varakayı okuyacaktı ! İhtiyar Tevfik paşa meydan bırakmadı; yerinden kalkıp Ferit paşanın kulağına birkaç söz fısıldadı. Ferit paşa yerine oturdu. Şüphesiz ki Tevfik paşa, padişah gelmeden söze başlamak caiz olamıyacağmı bu damat Sadrazama anlatmıştı!
(Arkası 6 ncı sahifede)
|RADYO
ANKARA RADYOSU Bugünkü program
12.30 Program, 12.33 Şarkılar, 12.45 Ajans haberleri, 13 Karışık program (Pl.), 18.03 Salon orkestrası, 19 Ajans haberleri, 19.20 Oda müziği, 19.45 Kou nuşma, 20 Fasıl, 20.15 Radyo Gazetesi, 20,45 Müzik, 21 Tmsil (Tarihi piyesler), 21.45 Klâsik Türk müziği, 22.30 Konuşma, 22.35 Ajans haberleri.
Yarın sabahki program
7.30 Program, 7.32 Vücudumuzu çalıştıralım, 7.4o Ajans haberleri, 7.55 Salon orkestrası.
İSTANBUL RADYOSU
Bugünkü program
19.15 Dans müziği, 19.30 Ajans haberleri, 19.45 Saz heyeti refakatte şarkılar, 21,15 Radyo Gazetesi, 20,45 Fasıl heyeti, 21.30 Senfonik müzik, 22 Ajans haberleri, 22 15 Kapanış.
Eminönü Halkevinden:
Evimiz Spor salonunda kış çalışmaları 4/10/1943 tarihinden itibaren başlıyacaktır.
Bu çalışmalara iştirâk edecek gençlerin Spor şubesine müracaatları ayrıca bayan öğretmen tarafından kızlarımıza klâsik dans dersleri de verileceğinden istiyenlerin hemen Spor şubesine kaydolmaları ilân olunur.
R Mesut bir evlenme R
Merhum Halil paşa kızı
Santime Karamahmut ile
Yüzbaşı Sefahattin Ataneıi 22/9/194İ günü Karadeniz
Ereğlisinde evlendiler.
■ J
Dertlinin teşekkürü
Evlâdım operatör Rahimc Batu seni Allah hastalara değil, vatanımıza bağışlasın. On senedir su bile işemiyordum. Midemi kesip an günde bana et bile yedirdin. Böyle büyük bir ameliyatın bıçağının yeri bile kalmadı. Kimin midesi hasta ise Allah ona seni yetiştirsin. Bana dünyamı kazandırdın, mübarek bayramlar hürmetine Allah sana uzun, uzun ömürler versin ulu doktorum.
Rizeli Habil Yıldırım
ölüm
Esbak Hariciye Nazın merhum Asım paşa kızı
Bayan FİTNAT ASIM 25/IX/1943 cumartesi günü Suadiye-de köşkünde irtihal etmiştir. Cenabı Haktan kendisine rahmet, ailesine sabırlar dileriz.
E. önü Ask. Ş. Bşk. lığından:
Yd. Tbb. Tğm. Recep Enver Ural (48185) acele 16099 No. ile şubemize müracaat etmesi ve yahut mektupla nerede olduğunu bildirmesi ehemmiyetle ilân olunur.
Sinemada benzeri hiç görülmemiş bir film.
i*****
BU AKŞAM “ISUMERL [NEMASINDA |
Bayram şerefine intihap edilen ve
İRENE dunne
ile PRESTON FOSTER ve ROBERT MONTGOMERY tarafından harikulâde bir tarzda yaratılan
ÇALINMIŞ BUSELER
Güzel filminin ilk iraesi münasebetile MEVSİMİN İLK GALASI Bir kadının ilk aşkı daima güzel ve silinmez hatıralar bırakır.
b^MEMMnMMİik buseler... En tatlı buselerdir namMil
BU CUMA ŞARK Şöhreti dünyanın her tarafında dillere destan olan
A. S. PUŞKİN m ölmez eseri Arabacının Kızı
Türkçe sözlü t
Baş rollerde: HEİNRİCH GEORGE — HÎLDE KRAHL
I —
Perşembe günü matinelerden itibaren
İPEK ve SARA Y inemalannda birden I Senenin en eğlenceli ve zengin filmi
Nasrettin Hoca Düğünde
Baş rollerde: HAZIM - FERDİ TAYFUR -
SAİT - NECLÂ - KÂNI - SAİT KAYA - REŞİT - ZATİ SUNGUR - REŞİT AKİF - MÜZEYYEN SENAR
Sadettin Kaynak
Kalem sapı alınacak
Maliye Vekâletinden:
İyi cins ağaç kalem sapından yüz bin tane alınacaktır. Ellerinde mevcut olanlar nümunelerile birlikte m.kdaı ve fiat teklif mektuplarını 5 birinciteşrin tarihine kadar Ankarada Devlet Kırtasiye ve Matbua idaresine göndermeleri. (9770»
Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme Umum idaresi ilânları
Muhammen bedeli (5000) beş bin lira olan (100) yüz adet Me-vaddı müşteile için yangın söndürme âleti (II Birinciteşrin 1943) Pazartesi günü saat (16) on altıda Haydarpaşada Gar binası dahilindeki komisyon tarafından kapalı zarf usulile satın alınacaktır.
Bu işe girmek isteyenlerin (375) üç yüz yetmiş beş liralık muvakkat teminat, kanunun tâyin ettiği vesikalarla tekliflerini muhtevi zarflarım ayni gün saat (15) on beşe kadar komisyon Reisliğine vermeleri lâzımdır.
Bu işe ait şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır. (9448)
D. D. Yolları Kayseri 4 ncü işletme
Müdürlüğünden:
Kumaş, kazalın ve astan idare tarafından verilmek, telâ, düğme, alâmeti farika ve sair, bütün masrafları müteahhide ait olmak üzere (1917) palto, (1753) açık yaka ve (281) kapalı yaka resmî elbise ve (2034) kasketin imaliyesi isi ihale yapılamadığından yeniden kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur.
Eksiltme 15/10/943 cuma günü saat 15 te Kayseride 4. İşletme binasında yapılacaktır.
Muhammen bedel (66611,50) altmış altı bin altı yüz on bir lira elli kuruş olup muvakkat teminat miktarı (4581) dört bin beş yüz sekesn bir liradır.
İsteklilerin muvakkat teminatlarile beraber kanunun tâyin ettiği vesaiki ve teklif mektuplarım muayyen gün saat 14 e kadar 4. İşletme Komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır.
Postada olacak gecikmeler kabul edilmez.
Şartname ve mukavele projeleri Haydarpaşa, Ankara ve Kayseri' veznelerinden 334 kuruş mukabilinde alınabilir. (9603) |
Yüksek Ziraat Enstitüsü Fakültelerine
Talebe kayıt kabul şartlan
i Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsün Ziraat, Veteriner ve Orman Fakül-j telerine lise mezunu (parasız yatılı, paralı yatılı ve yatısız) talebe alınacaktır.
İsteklilerin 30/Eylül/1943 akşamına kadar aşağıda gösterilen belgelerle Enstitü Rektörlüğüne müracaatı lâzımdır.
1 — İstenilen vesikalar:
a) El yazıslle hangi Fakülteye ve nasıl talebe olarak girmek İstediğini bildirir bir dilekçe;
b) Lise bitirme diploması veya Noterlikten tasdikli sureti veya bitirme belgesi;
e) Lise olgunluk diploması (olgunluk diplomasının imlthan gününe kadar verilmesi şarttır);
d) Hüviyet cüzdanı;
e) Aşı kâğıdı;
f) Örneği Enstitü Rektörlüğünden veya Vilâyet Ziraat Veteriner ve Orman Müdürlüklerinden alınacak sıhhat raporu;
g) Belediye veya polisten alınacak İyi hal kâğıdı;
h) 6 adet 4,5 fotoğraf..
Bu evrakı tam olmayan ve müracaat gününe kadar göndermlyenlerle pulsuz müracaatlar kabul edilmez.
2 — Yatılı girmek isteyen talebenin (17) yaşından ve (25) yaşından büyük olmaması ve parasız yatılı talebenin seçim imtihanında muvaffak olması şarttır.
3 — Seçim İmtihanları Ankarada Yüksek Ziraat Enstitüsünde ve ts-tanbulda Sultanahmette Yüksek İktisat ve Ticaret okulunda aşağıdaki günlerde yapılacaktır.
TÜRKÇE - KOMPOZİSYON : 6/X/1943 çarşamba günü saat 8,30 da. Matematik (Emsali ikidir): 6/K/1943 çarşamba günü saat 14,30 da. Yabancı dil: (Fransızca - Almanca - İngilizce) .7/X/1943 perşembe günü saat 8,30
Fizik: 8X/1943 cuma günü saat 8,30 da
Biyoloji: (Botanik ve zooloji) 7/X/1943 perşembe günü saat 14,30 da Kimya: 9X/1943 cumartesi saat 8,30
4 — Paralı yatılı talebeden (Tatil müddeti hariç) bir ders senesi için
3 taksitte (450) Ura alınır. (7048)
SATILIK OTOMOBİL
Aksaray Azmi Millî Türk Anonim şirketinin Niğde Aksaraymdaki Un Fabrikası garajında bulunan 1938 modeli bir adet kapalı Fort tenezzüh otomobili satılıktır. Tekerleklerinden maada istepnesinde de bir lâstiği vardır.
Talip olanların mütemmim malûmat almak ve görüşmek üzere T. C. Ziraat Bankası Umum Müdürlüğü binamda idare Meclisimiz azasından Zekeriya Beşorak’a müracaatları. (9311)
İstanbul Orman Çevirge Müdürlüğünden:
Yalova kazasının Çınarcık nahiyesi hududu dahilinde Otlucadere Devlet ormanından 1083 kental 40 kilo kayın ve 57 kental meşe kömürlük odunu dairemizde mahfuz şartnamesi mucibince 6/10/943 çarşamba günü saat 1 4 te açık arttırmaya çıkarılmıştır.
Talip olanların muayyen gün vıe saatten evvel komisyona müracaatla % 7,5 teminat paralannı yatırmaları. 9501)
Hemşire aranıyor
İşletmemizin Maden hastahanesi için Kızılay Cemiyeti Hemşire mektebinden diplomalı ve ameliyathanelerde çalışmış tecrübeli bir hemişreye ihtiyaç vardır. Hastahanede ikamet etmesi meşrut bulunduğundan iaşe ve ibatesi hastahane tarafından temin edilecek ve kendisine 110 liraya kadar ücret verilecektir. Talip olanların hal tercümelerlle birlikte diploma sureti iyi huy vesikası evvelce çalıştığı yerlerden almış olduğu bonservisleri ve üç adet fotoğrafı
Ergani Bakırı T. A. ş. İşletme Direktörlüğü Maden
adresine göndermeleri İlân olunur. «9576»
I___________inhisarlar U. Müdürlüğünden: |
1 — Buz imalinde kullanılan 1 adet 310 beygirlik tam teferruatlı buhar makinesi ve bir adet çift taraflı amonyak kopresörü pazarlıkla satılacaktır.
2 — Pazarlık 8/10/943 tarihine raslıyan cuma günü saat 9,30 da Kabataşta Levazım şubesinde Alım komisyonunda yapılacaktır.
3 — Makineler her gün saat 9 dan 1 7 ye kadar İstanbul bira fabrikasında görülebilir.
4 — isteklilerin pazarlık için tâyin edilen gün ve saatte % 7,5 güvenme parasile birlikte adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur.
(9656)
¥
1 — Koyluhlsar ormanının Tatar mevkiinde bulunan idaremize ait 1000 metre mikâbı kerestelik çam ve köknar tomruklan pazarrs'.a naklettir ilecektir.
w 2____Erbaa nakliyatının beher metre mikâbı muhammen bedeli 45 lira
ve* Niksar nakliyatının beher metre mikâbı muhammen bedeli 35 lira olup anlaşma hususunda ihale bedeli Ezerinden % 15 katî teminat ya.uıLnası lâzımdır.
3 — Şartnameler Tokat İnhisarlar idaresinden bedelsiz verilir.
4 — Pazarhk 29/9/943 çarşamba günü saat 15 de Tokat'inhisarlar Baş müdürlüğünde komisyon marifetile yapılacaktır.
5 — Taliplerin % 15 teminat akçesini ve bulunduktan yerin cn büyük
Mülkiye âmirile Ticaret odasından alacaktan ehliyet vesikalarını hamilen komisyona müracaatlar ilâı. olunur.__________________________.9799»
Ankara Hastabakı cı Hemşireler Okulu kabul Şartları
Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti tartından Ankara Nümune hastanesinde bir Hastabakıcı Hemşireler okulu açılmıştır. Tahsil müddeti Kızılay Hastabakıcı Hemşireler Okulu gibi üç senedir. Buradan mezun olan hemşireler Kızıaly hemşirelerinin bütün haklarmı haiz olacaklardır.
İsteklilerin bir dilekçe İle doğrudan doğruya Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâletine müracaattan lâzımdır.
Evvelce Eylül sonu olarak ilân edilen müracaat müddeti 15 ilkteşrine kadar uzatılmıştır.
Kabul şartlan:
a) Türk tebaası olmak;
b) Sıhhat! yerinde olmak, hiçbir hastalığı ve özürü bulunmamak;
c) Yaşı 16 dan küçük, 25 den yukan olmamak (Okula girecekler İçin evvelce asgari yaş haddi olarak tebliğ ve ilân edilen 18 yaş 16 ya indirilmiştir. 15 yaşını bitirmiş olanların müracaattan kabul edilir.);
d) İffet ehli ve iyi ahlâk sahibi olmak;
e) En az orta tahsilini bitirmiş veya bu derece tahsil görmüş olmak;
Evli bulunmamak; evvelce evlenmiş ve ayrılmış veya kocası ölmüş İS2 çocuğu bulunmamak lâzımdır.
Müracaat istidalarına nüfus cüzdanının tasdikli bir sureti, tahsil derecesini gösteren vesika, iyi hal kâğıdı ve hastaneden alınmış Heyeti Sıhhiye raporu, 4, 5X6 ebadında 4 adet fotoğraf bağlanır.
Aranılan evsaftan haiz 'olpp kabul edildikleri kendilerine bildirilen talebeler, aşağıda örneği yazılı bir taahhüt senedi getirmeğe mecburdurlar, taahhüt senedi getirmiyenler okula alınmazlar.
Taahhüt senedi örneği
Hastabakıcı Hemşireler Okulundan sıhhî sebepler dışında çıktığı mveya çıkarıldığın ve mezun olduktan sonra Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâletinin gösetereceği yerlerde beş sene mecburi hiımetl yapmadığım veya bu müddeti doldurmadan hizmtten aynldığım veya evlendiğim, veyahut bu müddet içinde sıhhi sebepler dışmda meslekten çıkarıldığım takdirde, mektepte bulunduğum müddet içinde bana yapılan masrafları nizamî faiziyle birlikte tamamen ödemeği, ve mecburi hizmetimi bitirdikten sonra evlenmediğim ve meslekte çalıştığım müddetçe hemşirler yurduna bağlı kalmayı kabul ve taahhüt eylerim.
Açık adres ve imza
Yukarıda ismi ve adresi yazılı.......................nm bu teahhüt
senedi mucibince nizamî faizi ile beraber ödemek mecburiyetinde bulunduğu mektep masrafları karşılığı olarak 1200 liraya kadar parayı kendisi ile birlikte müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatlle ödeveceğim. ı Kefilin mesleği ve daimî sarih adresi (9500)
HER TELDEN
Amcalar, dayılar, teyzeler...
K arpuzcunun sokaktan şöyle bağırdığını işitiyorsunuz:
— Beybaba... Beybaba!.. Gel kızma!.: Aşağıya gel... Kaçtan alacaksın?.. Amma şu karpuzlara bak bir kere... Akide şekeri alimallah... Sor bak teyzeme geçen gün verdiklerim nasıldı?.. Ablaaa.:: Ablaaaa.:. Sana da vereyim mi iki tane? Kesmece...
Müşterinin kimi Beybaba, kimi Teyze, kimi Abla, kimi Abey... Biz bütün, semt halkı meğer karpuzcu ile akrabamışız da farkında değilmişiz.
Otobüste biletçinin sesi:
— Hanımanne sana verdik mi?.. Dayı seninki?..
Bu her tarafı zangır zangır titreyen eski otobüsün içindeki biz bütün yolcular da kimimiz biletçinin dayısı olduk; kimimiz teyzesi, kimimiz abeyi, hattâ kimimiz yengesi...
Tuhaf şey!..
Sokakta arkanızdan cıyak cıyak bağıran bir çocuk sesi:
— Amcaaa... Amcaaa!!!.
«Acaba yeğenlerimden hangisi?.» diye başınızı arkaya çeviriyorsunuz ki hiç tanımadınız bir çocuk..
— Ne var evlâdım?., dediğiniz zaman «meçhul yeğen» size soruyor:
— Amca saat kaç?..
Bu ne çeşit akrabalıktır, bu ne lâübalilik!. Akrabalığımızı lüzumundan çok fazla israf ediyoruz sanırım. Bu hususta biraz daha titiz ve daha ciddî Havransak her halde iyi olur?.. Neredeyse biri-birimizden. miras dâvası açacağız!. — H. _______________
PAHALILIĞIN AİLE ÖZERİNDEKİ TESİRLERİ
Müttefiklerin düşmanı yayma tâbiyesi
Müttefik hareketleri sağa sola dağılmağa başladı
Biri boşanmaya, diğeri evlenmeye dair iki vakadan çıkan neticeler
Biri boşanmağa, diğeri evlenmeğe dair iki vaka dinledim. Kahramanlarını yakından tanıdığım için dışardan dinlediklerimi, kendilerinden aldığım izahatla tamamlayınca gördüm ki boşanma da, evlenme de bugünkü pahalılıkla yakından ilgili__ Evvelâ bo-
şanmayı anlatayım:
12 senelik evli bir kan koca... Onların saadeti, kendilerini tanıyan bir çoklarının gıptasını çekecek dereceye varmıştı. Bunda, para bolluğunun âmil olduğunu sanmayınız. Koca, küçük bir memurdur ve ayda eline geçen para 90 liradan çok değildir. Evleri yoktur; büyük bir konağın ikinci ka-tnıda aynlan iki odayı ayda 20 lira kira ile işgal etmektedirler. Yiyecek, giyecek, elektrik, havagazı, su, odun, kömür vesaire masrafları geri kalan 70 liranın içinden çıkmaktadır. 90 liralık bütçelerile bir sene evveline kadar güzel güzel geçinen bu karı kocanın 12 senelik evliliği bir anda bozu-vermelerinin yegâne sebebi nedir biliyor musunuz? Son zamanlarda kadının lükse karşı fazla temayül göstermesi!.., Kadının isteklerini, 90 liralık bütçe ile teinine imkân hasıl olamayınca kan koca arasında münakaşalar başlamış ve bu münakaşaların bazı günler bir kavga halini almasından meydana gelen şiddetli geçimsizlik, nihayet kan kocayı hâkimni huzuruna çıkarmıştır.
Dul koca, bana şöyle dert yandı:
•— Komşu kadının tüccar kocası, karısına kürk manto yapar, kollarına çifter çifter altın bilezik takar, şapkanın ve elbiseliğin en iyisini alır, çifti sekiz dokuz liralık çorapları ku-tularile eve taşır, her ropu ve tayörü için ayn ayn iskarpin yaptınr da ben neden alamaz ve yaptıramaz mışım!.. Evvelâ karımm çıldırdığına hükmettim. Fakat kendisinde böyle bir şey görülemedi. Esasen karım, yüksek masrafları bütçemizin kaldıramıyaca-ğııu idrâkten âciz bir kadm da değildi. Fakat bu idrâki, konuştuğu arkadaşlarının giyinişlerini göre göre azaldı. Tüccar koca ile memur koca bütçelerinin birbirinden farklı olduklarını önceleri pek iyi bilen karımın bu bilgisi de — yine görenekle — azaldıkça azaldı ve nihayet büsbütün tükendi. Hülâsa; şapkanın 60 liralığını, mantonun 500, çorabın 8 liralıklarını alamamaklığım, 12 sene gibi uzun müddet devam eden saadetimizi sarstı ve günün birinde mesut yuvamızı bozup dağıtıverdi!...»
Anlaşılıyor ki yalnız bir boşanma vakası ile değil, içtimai bir dertle de karşı karşıyayız. Bunu, şimdilik bir tarafa bırakarak yalnız boşanma vakasını ele alalım ve üzerinde biraz daha meşgul olalım: Boşanmanın, kadının lükse karşı fazla temayül göa. termesinden ileri geldiğini İddia eden kocanın sözlerile kadını kabahatli çıkarmak doğru bir hareket olamaz. Bir de kadını dinlemeli. İşte, dul kadın da şöyle diyor:
«— Harbden evvel, arkadaşlarımla aramızda hiç bir giyiniş ve yaşayış farkı yoktu. Fakat şimdi çok. hem de pek çok farklı... Artık onlardan utanmağa başladım. Arkamda beş sene evvel birlikte yaptırdığınız emprime entari ile karşılarına çıkmaktan sıkılıyordum. Ayağımda, dört defa pençeye giden iskarpinle sokağa çıktığım zaman, her yeni ropu ve tayörü İle İskarpin değiştiren bu arkadaşlarıma raslamamak için arka sokaklardan evime gidiyordum. Onlarm yeni yeni roplar, çantalar, iskarpin ve kürkle-rlle evime gelerek kahkahalar savura savura karşımda oturmalarına tahammül edemez oldum. Onların canlı mankenler halinde evime gelmeleri ve boı kahkahalar atarak konuşma-
«artık bana gelmeyin» diyebilirdim. Gelmemelerini temin etmek için onlara gitmemeğe başladım. Fakat, ayni şekilde ziyaretlerine devam ettiler.»
Kadın, yaş dolan gözlerinin çukurlarına mendilini basarak, izahatını şöyle tamamlamak istedi:
«— Evet, ben de kocamdan istedim. Beni, onların karşılarına çıkabilecek vaziyete sokmasını ısrarla söyledim.»
90 lira maaşlı kocasının, ayda binlerce lira kazanan bir tüccar vaziyetinde olamıyacağmı hatırlattığım zaman, kadm: , ,
— Bunu bilmiyor değilim, dedi. Kocama memuriyetten ayrılıp ticaret hayatına atılmasını tavsiye ettim. Yalnız tavsiye değil, yalvarırcasına rica ettim... Köşe başlarında seyyar satıcılık yapsa idi biraz daha geniş nefes alabilirdik. Fakat o inat etti ve nihayet olan oldu.»
Bence, kadının sözlerinin üzerinde durulmağa değer tarafı, harbden evvelki yaşayışları farksız olan komşu kadınların, harbden sonra nasıl kazanıldığı pek iyi bilinen bol paravı çok çok sarfetmeleridir. İçtimaî bir dert halini alan tarafı da komşu kadınların, baştan aşağı yeniler giyerek. İskarpinini pençeletmekten bile âciz kadını ısrarla ziyarete devam etmeleridir. Malûm ya, ekseri kadın, giymişini, kadın arkadaşlarına göstererek onları kıskandırmaktan zevk duyar!.. Lâkin, düşünmelidirler ki bu halleri, bazan mesut bir aile yuvasını İçin için kemirerek onu temelinden yıkı-verir.
Bu dul kadm, evlenmek İçin beklediği tüccar kocayı ne zaman bulacak ve onu buluncaya kadar bugünkü süse düşkünlüğü ile vaziyeti ne olacak? Bu, neticesi şimdiden kestirilemiyecek bir dert değildir sanırım.
Gelelim, yine bugünkü durumla alâkalı evlenme vakasına:
Komşumuzun kara kuru bir hizmetçisi vardı. İki sene evvel bir seyyar satıcı ile evlenen bu hizmetçi kıza arasıra raslıyorum. Kollarında kaim kaim altm bilezikler, bileğinde üstü pırlantalı saat, arkasında en pahalı kumaştan rop, tayör, ayağına mantarlı en lüks iskarpin!..
Bu sabık hizmetçinin, seyyar satıcı kocasından ayrılarak bir zengin ile evlendiğini sanıyordum. Nihayet onu büyütüp evlendiren bayan, izah etti:
— Hayır, hayır, dedi. Yine o seyyar satıcı iledir. Fakat o seyyar satıcı şimdi günde 20 - 30 lira kazanca para bile demiyor. Kazanıyor, bol bol kazanıyor. Kızın, maaşlı bir çok talipleri reddedip seyyar satıcıyı tercih etmesindeki sebebi anladım amma neden sonra... Meğer kız, akıllı imiş... Köşe başlarmda küfelerle üzüm vesaire satan seyyar satıcılar içinde öyleleri var kİ ayda 1000 Ura para, onlar İçin tabiî bir kazanç haline gelmiştir. İşte bizim eski kara kuru hizmetçinin kocası meydanda...»
Bir seyyar satıcı günde bu kadar çok para kazanabilir mi? Mallarını toptan satın aldıkları yerden itibaren kendilerini takibetiğim iki seyyar satıcı hakkmdakl yazımla da, bir kaç gün sonra, bunu anlatmağa çalışağım.
Cemaleddin Bildik
lan bana, bir nispet ve bir istihza gibi gelmeğe başladı. Yirmi yıllık ar-kadaşlanma nasıl yüzüm tutar d? ,min
Yeni lâstik kontenjanı
Lâstik tedarikinde güçlüğe uğrayan birçok otomobil ve kamyonlar, garajlarına çekilmeğe mecbur olmuşlardır. Arasıra verilen lâstik bütün ihtiyaçları karşılıyacak derecede değildir. Mamafih bu sefer İstanbul için tahsis edilecek yeni lâstik kontenjanının daha evvelkilere nisbetle daha geniş ölçüde olduğu tahmin edilmektedir. Alâkalı makamlar, yeni lâstik dağıtma emrinin bugünlerde vilâyete tebliğ edileceğini ve dağıtma işine hemen başlanacağını te-ctmektedlrler.
İtalyanın çökmesinden tam olarak faydalanamıyan Anglo Sak-sonlar İtalyan, yarımadasının cenup parçasında iyice tutunduktan sonra sağa ve sola doğru hareketlerini dallandırmayı güzel başarmaya başladılar. Fransız komandolarının Korsikaya çıkışı, Meis ve Istanköyü işgali bir ağaç gövdesinden en alttaki dalların ayrılışını hatırlatıyor. Filhakika Anglo Saksonlar için hedef yalnız Italyan çizmesi olamaz. Sicilyadan başhyarak Italyan yarımadasını bir ağacm gövdesine benzetirsek harekât bu gövdeden itibaren sağa ve sola, Ege denizi adalarına ve Balkanlara, Akdeniz adalarına ve Fran-saya doğru ayrılacak ve dallana-caktır. İşte sağda îstanköyün, solda Korslkanın işgalini biz bu çeşit hareketin başlangıcı görüyoruz.
Bu çeşit ayrılma ve dallanma yalnız Anglo Saksonlann kurtarmak istedikleri işgal altındaki Avrupada kendilerine bir yer ve mütemadiyen yeni kuvvetler yardımcılar katılmasını sağlamaz, aynı zamanda Almanları çok geniş sahalara da yayacağı için bizzat gövde üzerinde yani İtalyan yarımadasındaki asıl harekâtın karşısında toplanacak kuvvetlerin de az ve zayıf kalmasını intaç eder.
Meselâ Oniki adalar istikametinde bir istilâ ve işgal hareketi başladığı için Almanlar buralardaki ve Giritteki kuvvetlerini yerinde tutmaya, hattâ takviyeler getirmeğe mecburdurlar. İngiliz-ler Adriyatiğe girmiş bulundukları için Yunanistan ve Arnavutluk ve Yugoslavya sahillerinde ve karasında da kuvvetli bulunmak zorundadırlar. Korsika alındıktan sonra cenubî Fransız sahilleri ve İtalyanın garp sahilleri, Cenova denizinin sahilleri boş bırakılamaz. Diğer cihetten şimalî Fransa, Belçika ve Hollanda sahilleri de gayet kuvvetli tutulmak ister. Çünkü bunların karşısında da 3 - 4 milyonluk İngiliz ordusu vardır, bu sahillerden çekilecek kuvvetlerden de günü gününe haberdar olurlar. Binaenaleyh Ege denizindeki Rodos adasından Danimarkaya kadar bütün bu sahanın Alman kuvvetleri tarafından sıkı sıkıya tutulması lâzımgelir.
Buna karşılık Anglo Saksonlann mutlak surette kapatmala-n icabeden İtalyan yarımadasının genişliği 20Ö - 250 kilometre kadardır. Bunun dışında kuvvetlerinin derecesine göre kâh sağa ve kâh sola ve fakat daima istedikleri miktarda hareketler yaparak düşmanlarını mütemadi surette yaymaya ve silâh elde beklemeğe mecbur edecek görünüyorlar.
Açılacak cephelerden en mühimini fikrimizce Balkan yarımadasındaki cephe olacaktır. Çünkü burası Almanların en zayıf ortaklarının iş göreceği sahalardı» ki muvaffakiyetli ve süratli bir ilerleme ortakları birer birer ortadan çıkararak Müttefikleri Viyana hizalarına kadar götürebilir. Ancak bu hareketler içiıl yeni ve büyük kuvvetler ister ki bunların da gelmesinin gecikmi-veceği zannolunur. Salemo cephesinde sıkışınca iki tümeni birden ve hava yolile sevketmek gibi büyük ve cezri hareketlere girişmek İngiliz ve Amerikalıların Avrupa kalesine karşı artık kati darbeyi vurmak istediklerine bir alâmettir. Şimdiye kadar İtalyan yarımadasına yalnız İngiliz ve Amerikan ordularını göndererek Fransizlan veya diğer Müttefik tümenlerini kullanmamış olma-lan ise bu arada ve esas hareketle birlikte yan hareketlerini!! de başhyacağmı gösterir ki bunların ilk alâmetleri de yukanda izah ettiğimiz gibi Korsika ve îstanköyün İşgaline teşebbüs edilmesidir.
Balkan yarımadasındaki Yugoslav çeteleri ve Yunan âsilerinin hareketleri, buralara gönderilen Müttefik irtibat subaylan-njn faaliyeti hakkında çok şeyler söylendi. Bunların ne derecede
Yazan:
M. Şevki Yazman
doğru ve müessir olduğunu bilemiyoruz. Fakat fikrimizce bu hareketler ancak ufak Alman kıtalarını işgale ve her şeyden .evvel Müttefik ihracını kolaylaştırmak için imkânlar ve yerler hazırlamaya yarar. Yoksa muntazam ordu parçalan çıkıp arkadan da
devamlı beslenmeler temin edilmezse bu çete harekâtı tek başına mühim işler göremez. Bu çıkarma ve desteklemenin ise ge-cikmiyeceği zannolunur. Çünkü bu yan harekât bizzat İtalya üzerindeki aslî harekât karşısındaki Alman kuvvetlerinin bölünmesini icabettirdiği gibi Tunanm kesilmesini de istihdaf edeceğin-den büyük stratejik önemi meydandadır.
Gördüklerim, Duyduklarım:
Yeni evimizin mahallesi
Yeni evimize taflanken hepimizde ne sevinç: Taksim meydanına yakın, seslensem duyulur. İstiklâl caddesi burnunun ucunda. Çarp, pazar iki adımlık yer. Ev müstakil; apartımarılaTda olduğu gibi üst kat, alt kat, yan kat kiracılarının cilvesi yok. Oh, âlâ, rahat edeceğiz.
Sildirttik, süpürttük, göçettik. Daha eşyalar yerleşirken sokakta göz gözü görmüyor. Karamızdaki yapının kireci, kumu kamyondan kürek kürek boşaltılıyor. Gözlerimiz çayır çayır, dişlerimiz çatır çatır, (içeri dolmasın, pencereleri kapayalım) diye dört dönüyoruz.
O esnada yapıda bir arbede koptu. Bağırtılar, küfürler yağıyor. Kuru sıkı atıp tutmalardan değil; ngatbaşı ve Tençberlerile kireci, kumu küre-yenler sopa sopaya ha geldi, ha gelecekler. Herkes üşüşmüş, seyirde. Bereket verskı araya girdiler, dalaşı mayna ettiler.
Yapı sittm sene sürecek değil a, bir gün olup biter deyip geçtik.
Evin öbür yüzündeki odaya karyolamı kurduruyorum, pencereden de etrafa bakıyorum, önümüz mektep bahçesi. Zümrüt gibi ağaçlar, günlük güneşlik, ferah... Derken pencerenin dibinde (Baaart, Barrrt, barrrt!...) dehşetli otomobil kornsi. Boş bulunmuşum, yüreğim ağzıma geldi.
Ardından, öteki sokağa nâra atar-casına haykırış:
— Ustaaal... Gel, şu bizim araba, nın makasına meram anlat!
Yan yana iki dükkândaki otomobil tamircilerinden birine sesleniyor. Usta yetişti. Makasa meram anlatmağa başladı. Çaaat, çaaat, çaaat, çırağın salladığı koca balyoz kol kalınlığındaki demire indikçe beynimin içine sanki temel çivileri saplanıyor.
öbür yüze kaçayım, dedim. Bir kalabalık daha; âvaz avaz »esler:
— Hem direksiyona kaynak, hem radyatöre lehim iki papele mi? Almam. Beş kâğıdı verirsen verirsin, yoksa...
— Caart! Metazori ha? İş ona varırsa sen ekşirsin Andavallı!...
Bu haraza da diğer usta ile bir taksi şoförü arasında.
Gerilerden (Voyvo!) 1ar da kan. şarak gırtlak gırtlağa gelmelerine dikiş kalmışken bu sefer de araya girenler çekişmeyi bastırdılar.
Balyoz sesleri kesilmişti. Odama döndüm. Mektepler paydos olmuş. Çocuklar (Ofsayt!... Penaltı!... Goool!...) yaygaralarile sokağı yıkıyorlar. Partal top sağı solu sıyıra sıyıra havalanmada; neredeyse be. nim pencereye çarpıp camı aşağı indirecek.
Şunlara söyliyeyim, ötede oynasınlar dememe kalmadı, girişiverdiler. Gelsin alt alta, üst üste boğuşan boğuşana; koca koca taşlan verişti, ren veriştirene...
Ben de köşe kapmaca oynuyorum; gene öbür yiiza kapağı atıp balkona çıktım, lirindi yaklaşıyor. Gelen geçenin, sahcılann arkası ke. «ilmiş. Rahat rahat Akşam’ı okurum al...
Karşımızdaki evin hizada, bizimki gibi balkonlu odasının kapısı açık. İki delikanlı şakır şukur tavla oynuyor; başka ikisi de bunlara bakma, da. içimden:
— Evlerinde efendi efendi avunuyorlar, aferin gençlere! diyor, gazetemi okuyup duruyorum.
-— Dubara!...
— Hayır, iki bir!... —- Dubaraydı ulan!...
— Zaten sen dubaracısın hırbo l..
derken oyunu paydos edip dağılmazlar mı?
Avucum çenemde kaldı. Havasından mı, suyundan mı bilmem, bu mahalleliler büyüğünden küçüğüne kadar hep öfkeli, perisi cinli, çetin kişiler zahir!...
Hava karardı. Lâmbaları yaktık. Aman efendim bir sivrisinek, bir sivrisinek ki sorma. Haza bundan otuz yıl evvelki Göztepe, Erenköy.
(Belki sarnıçtan geliyordur, mazot filân dökersek önü almır) diyoruz amma ya sarnıçtan gelmiyorsa. O zaman flit’e milite abone olup bo. yuna keseye müracaattan başka çare yok.
Yanılmamışım, muhakkak buranın havası ve suyu iktizası. Yalnız mahalledekiler değil, etraftalriler de hep sol yanından kalkmış, kazı koz anlar, hemen tersi döner, çatmağa behane arar takımdan. Anlatayım da görün:
Ertesi gün, misafir gelen akrabadan birinin oğluna yakındaki aktan tarif ederek (Bana çizgisiz bir defter al!) deyip parasını verdim. Yazı yazacağım.
Çocuk, dört köşe çizgili bir defter getirdi. Benim işime yaramaz, tekrar yolladım. Oğlan kös kös döndü. Adam geri almıyormuş. Tepem attı; ben gittim. Aktarın burnundan düşen bin parça:
— Sathğım malı geri almam!..,.
•— Çocuğa söylemiştim amma unutmuş olacak. Bana çizgisini verin. Bir tarafı buruşmuş, kirlenmiş olsa anlarım!... diyorum, herif âdeta çıkışmada :
— Besi lâfı bir kere söylerim, değiştirmem !
İnsan belâya girecek. Lâhavle'yi çekip, defteri de bırakıp dükkândan fırladım. Bir daha adımımı atarsam iki olsun.
Akşama doğru, valide de yanımda, öteberi almış dönüyoruz. Manavın yaftada fiati 50 kuruşa olan üzümü fena değil. Bir kilo istedik. Mostra bozulmaz malûm, lâkin salkımların gerideki yemyeşillerini, koruk gibilerini teraziye dolduruyor.
— Hemşerim şunlardan koysana! dedim.
— O altmışa!... deyince duramadım.
— Şu halde onları başka yere
i İSTANBUL HAYATI
Hararetli bir oda içtimai
Oda köşelerine büzülüp kış boyunca bir ton kömürün hararetine dört elle sarılacağımız günlerin yaklaştığım düşündükçe, şimdiden humma hararetleri içinde kıvranır gibi oluyorum. Fakat, henüz boğucu lodos rüz-gârlarile ter döktüğümüz şu mevsimde, bir oda içinde hararetli toplantılara tahammül edet ilinek değme babayiğitin kân değildir...-Bereket versin aramızda, böyle zorluklara göğüs gerecek fedakârlar da eksik değilmiş, maşallah!..
Geçen gün bir odada yapılan hararetli, hem de çok hararetli bir toplantı havadisini gazetelerde okudum. Doğrusu, evde açık pencerenin önünde gazeteyi okur, ken havdisin harreti bara bile sirayet eder gibi oldu.
İçtimada, kendilerine ait bir mecmua üzerinde münakaşa başlıyor, şiddetleniyor, alevleniyor, bu hararetin şiddetile âzadan biri açıyor ağzını, yumuyor gözünü:
«— Bir sandığımız varmış; bu eski hayratı da berbat etmişiz.. Sonra bir müessese kurup dirilerden evvel ölülerle işe başlamışız, ölüm, hayatın son safhasıdır...
Sayın âlâsının, (mazii nakli) sıygasile «mış. mışız» diye anlatışına bakıhrsa bu işler, her hal« de yine böyle hararetli zamanlarda şiddetli hararetin tesirile, farkına varılmadan, işlenmiş hata eserleri olacak!.. Eh, insanlık hali bu; bazan coşkunlukla işlenen yanlış işler sonradan farke-dilir. Yanlış hesap da işte böyle, Bağdattan döner, fakat, bâde harab - d Basra!..
Münakaşa alevleri genişliyor, hararet dalgalarından bunalan sayın âza haykırıyor:
«— Burada fena bir hava esiyor.. bir kaç içtimadanberi bunu hissediyorum..
O sırada bir pencere açılıver-seydi, her halde toplantıyı biraz ferahlatırdı amma, bu kadar şiddetli hararet boğuntusu arasında böyle şey hatıra gelir mi?!.
Derken eferdim; sayın âzadan biri de şöylece kelâma âğâz eyliyor;
«— Odanın asıl sahibi demek olan oda meclisi âzalan şu içtimaa güçlükle geldiler. Nihayet, üç âza ısmarlandı da onlarm gelmesinden, istifade edilerek bu toplantı yapıldı. Meclis âzasmda dinamizm olmıyan bir odanın memurları nasıl dinamik olur?..
Taşıma su ile değirmen döndürür gibi, ısmarlama âza ile yapılan şu toplantının hararetten bunalması pek tabiî!.. Asıl beni düşündüren nokta: İçtimain yapılabilmesini temin eden şu üç âza nereden sipariş edildi acaba?..
Neyse efendim; münakaşa alevleri arasında hararet derecesi 40 1 aşıyor, oturulan, sıralarda karşılıklı söylenmeler başlıyor, nihayet reis feryat ediyor:
«— Münakaşa yok!.. Burası mahalle kahvesi değildir... Affedersiniz amma!..
Fazla hararetin sonu budur işte... Maazallah, humma başlıyor!.. Aman, biraz soğuk su...
Bereket versin, humma nöbetlerinin ilerlemesine meydan verilmeden buzlu şerbetler sunuluyor; «bundan sonra yapılacak toplantılarda, idare heyeti âza-lanna beher celse başına yirmi beşer Hra, reise de 35 lira hakkı
yıecek oldum.
(Arkası 6 ncı sahifede) —I
YENİ ÇIKTI
ALEV
DALGALARI
Mevsimin aşk, macera ve heyecan dolu en muvaffak olmuş eserlerinden biri olan bu romanı genç ve kudretli yazıcılarımızdan M. Fahred-din Pakkan kaleme almıştır. 100 kuruştur. Kitapçılardan arayınız.
Tevzi merkezi: UĞUR KİTABEYİ Cağoloğlu yokuşu
huzur verilmesi karar altına alınarak» yanık yüreklere soğuk su serpilip içtimadan ferah ferah çıkılıyor.
İşte bu kadar a efendim!.. Hararetli, hummalı münakaşalara ne lüzum var?.. Bakınız; bundan sonra, öteden beriden âza siparişlerine, gürültülü dedikodulara meydan kalmadan rahat rahat, ferah ferah, hem de sık sık toplantılar yapılır vesselâm!..
Cemal Refik
Sümerbank umum müdürlüğünün şehrimizdeki büroları
Sümerbank umum müdürlüğünün şehrimizdeki büroları Cumhuriyet bayramına kadar satın alınarak tamir edilen eski Oroz di Bak binasına
taşınacak, ondan sonra
TİCARET LİSELERİ İÇİN
mağazanın
Ticarî Muhaberat
Orta t'caret 3
Ticaret lisesi 1
Ticaret lisesi 2
Yazan: Orhan Altınova.
(Ticaret mektublan) (Büro Levazımı (Banka mektublan)
AHMED HAI.İD KİTABEYİ,
100 Kr.
75 *
75 »
Bahife 6
« K $ I tt
28 Eylül 1943
HER AKŞAM BÎR HİKÂYE
Bir evin içinde..
— Uyumadın mı kancığım!..
— Uyuyamadım henüz... Uykum kaçtı.
Hakikaten kadının da uykusu kaçmıştı. Zira arkadaşı Pakize ile bir yerde yaptıkları münakaşayı hatırlamıştı.
Şimdi yattığı yerde sağdan sola, soldan sağa dönüyor, hep bunu düşünüyor:
«Vay utanmaz kadın vay... Gûya farkında değilmiş gibi bana lâkırdı sokuşturdu, yaşımı yüzüme vurdu. Nasıl da farkına varmadım da cevap vermedim bilmem kİ... Bak hele, şimdi hatırıma geliyor. Bana: «Neclâ sen hatırlayacaksın. Eskiden renkli, meyvalı gazozlar varmış. Ben bilmiyorum!..» dedi. Onun bilmediği şeyi ben nereden bilecekmişim .. Kadın beni yoksa kendisinden daha mı büyük addediyor?.. Dur hele, ben ona gösteririm. Yarından tezi yok. Lâkırdı açıp ben de kendisinin yaşını yüzüne vuracağım. Bu kadın benden ne istiyor bilmem kİ?.. Benim yaşımdan ne istiyor?.. Getirisin nüfus kâğıdını görelim. Bakalım, hangimiz daha büyüğüz. Hangimiz daha küçük... Getirsin nüfus kâğıdını...»
Dışarıda çalan saatleri işitince:
— Bu gece yine iyi uyuyamadım. Yarın yüzüm yine san olacak.. Allah I kahretsin şu Paklzeyi... Uyuyayım.
Bayezittekl güvercinlere yem serpe- uyuyayım.
ceğlm. Adak adadım. » I Bu anda ’ köşkün öte tarafındaki
Dışarıda bir saat çaldı. Genç kız blrinde uyuyamıyan blrl
mütemadiyen ayni şeyi düşünüyordu.I daha vardı.
Böyle ne kadar zaman geçti?.. Far- > Bu çok genç İken evlenen, altı ay fanda bile olmadı. Yalnız dışardaki sonra da kocasından boşanan «büyük saat bir iki kere daha çaldı.
O hep uzaklardan gelecek sevgili mektubunu düşünüyordu. Güvercinlere yem serpeceği mesut günü!,.
Bu sırada bitişik odada evin, ailenin babası, yatağında bir taraftan burnuma sokacak... öteki tarafa dönüyor ve bir türlü sun. Ben de babamdı uyuyamıyordu.
İçinden: «Olurşey değil... Zeytinyağı 250 kuruş ha!,. Vaktile aldığım iki teneke zeyt'nyağm ikinci tenekesi de bitmek üzere... 250 kuruş kilosu!.. Bir tenekede 20 kilo olsa 50 lira eder. Bir teneke zeytinyağı elli lira!.. İki tenekesi 100 lira!. Aksi gibi bizim evde de zeytinyağı çok yenir. İstersen yeme... öteki yağ daha pahalı...»
Ailenin babası da dışardaki saatin çalığını duyunca kendi kendine:
« Uyumalı... Uyumalı... Dün gece de uykum kaçtı. Uykusuzum. Hiç olmazsa bu gece uyuyayım...»
Gözlerini kapattı. Uyumağa çalıştı. Fakat kabil mi?.. Ah şu zeytinyağı fiatleri!.. Hiç değilse eve iki teneke zeytinyağı atmak lâzım değil mi?,.
Yine uzun uzun bunun etrafında —T______________,. -
kafasını işletti. Dışardaki saat b!r iki1 Uçan güvercinlerin ağzında, kırmızı defa daha çaldı.
Bu kör olasıca zeytinyağı meselesi onu uyutmıyacaktı. Bir aralık karısının, yanında kıpırdağını hissetti.
Bu 41 . 42 yaşlarında, fakat çok daha genç görünen bir kadındı.
Adam sordu:
— Ehhh... Saat de epeyce olmuş. Bizim radyo paydos etti değil mi?.. Yatma zamanı... Haydi Allah rahatlık versin...
— Allah rahatlık versin...
— Allah rahatlık versin çiğim...
— Sana da yavrum...
Salondakllerin hepsi kalktı. Anne, baba, genç kız, bir yaş daha büyük kız odalarına çekildiler. Küçük genç kız odasına girdikten sonra kapısını sürmeledl. Soyundu. Kolonya doldurduğu avuçlarını ensesine ve vücudunun bteslne berisine gezdirdi; Sonra yatağa girdi. Çıplak kolunu uzatıp baş ucundaki gece lâmbasını söndürdü. Elektrik söner sönmez de perdelerin arasından şiddetli bir ay ışığı içeri süzüldü. Genç kız yattığı yerden ayı görebiliyordu. Zaten hüzünlü olduğu için bu manzara onu daha kederlendirdi. Ay ona şefkatli ve derdlerini bilen bir tanıdık gibi geldi. Düşünmeğe başladı. Kendi kendine:
«Beni ne kadar ihmal etti. Hain!.. Gitti gideli bir tek mektup bile yazmadı. Bir mektup!.. İki satıreık bir mlktup... Halbuki buradan giderken ne kadar da söz vermişti, gûya her gün her gün yazacaktı. Acaba kendisine yeni bir kalb meşguliyeti mi buldu?.. Belki de!.. Ah şundan bir mektup... Halbuki buradan giderken
anneci-
kız» dı.
O da şöyle düşünüyordu:
«Hadiyenln 60 liralık mantar ayakkabıları harikulâde... Ne cakacı kız Yarabbi... Nerede ise kunduralarını • —’ ... Ne olursa oj_
sun. Ben de babamdan 60 lira istiye-ceğim. Aynı iskarpinlerin bordo rengini yaptıracağım. Böyle gezemem ya... Benim Hadiyeden neyim eksik?. Amma babam da 60 lira verir mi bilmem?.. Sofrada zeytinyağının 250 ye çıktığından bahsediyordu. Ne midesine düşkün adam Yarabbi!.,. Boğaz işinden başka bir şey düşündüğü yok. Olur şey değil... Halbuki muhakkak benim de öyle mükemmel mantar iskarpinim olmalı..»
Bu sefer de saatler çaldı. Ah şu mantar iskarpin!..
Bir çatının altmda dört tane uykusuz insan, ve uykusuzluğun da dört ayrı sebebi var...
Nihayet gecenin ilerlemiş bir saatinde bitap düştüler, gözlerini kapadılar.
Evin içinde inceli, kalınlı horultular başladı!.. Ve rüyalar şu idi:
balmumu İle kapatılmış aşk mektupları, teneke teneke zeytinyağları, deste deste nüfus kâğıtları, sıra sıra mantar İskarpinler...
Dünyadaki İnsanlarda ne kadar çeşitli «dert» 1er vardır.
(Bir yıldız)
tstanbul Belediyesi ilânları
Belediye Merkez binası Asansöründe yaptırılacak ta’dilât açık eksiltmeye konulmuştur.
Keşif bedeli 7000 lira ve ilk teminatı 525 liradır. Keşif ve şartnamesi Zabıt ve Muamelât Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
İhalesi 11/10/943 pazartesi günü saat 14 de Daimî Encümendö yapılacaktır. Taliplerin İlk teminat makbuz veya mektupları ihale tarihinden (8 gün evvel Belediye Fen İşleri Müdürlüğüne müracaatla alacakları fennî ehliyet ve kanunen ibrazı lâzım gelen diğer vesikalarile ihale günü muayyen seatte Daimî Encümende bulunmaları. (9751) '
Gördüklerim, duyduklarım
(Baş tarafı 5 inci ashıfede)
— O benim bileceğim şey, keyfim böyle istedi!... diye ötmez mi?
ölür müsün, öldürür müsün (ln-nallahe maassabirin) i çekip yürüdük. Bir daha o manava da uğramayız vesselam!
Tütüncüden sigara alacağım. Ca-mekânın önünde birkaç müşteri daha var. Yaşlı bir adamcağız da:
— Evlât ver şu kibriti gideyim, demindenberi bekliyorum!... diyor, içerideki hiç oralı değil. İhtiyar yalvarırken, tütüncü çeyreği fırlattı:
— Dört kuruşluk kibrit için kafamı şişirme; işte paran, başka yerden al!
Ooo!... Bu da yanlış. Sıvışıverdim. Artık bana da sigarayı başka yerden almak düşüyor.
Ertesi sabah, kasaptan et alıyo. ruz. Kıranta, temiz pâk bir bay geldi; telefosı edecek. Tezgâhtar kesip attı:
— Bozuk!
Adam:
— Dün işliyordu, konuşanları gözümle gördüm!... diyor, tezgâhtarda cevap:
— Bugün bozuldu!...
O esnada telefonun zili çıngır çıngır öter ötmez, kaşapbaşmın derhal seğirtip Rumca çene işletmesine ne buyurulur?... Kıranta bay, olanca kanı başında, yerden göğe kadar da haklı, söylene söylene dışarıya çıkarken, tezgâhtarda bıyık altından ne sırıtma.
Aklımızda olsun, bir yere telefon etmek lâzım gelirse burada da işimiz yok...
Daha ertesi sabah, pencerenin önüne çekili masamın başında yazı yazıyorum. Gene bizim sokakta bir harrangürra. Müthiş bir grtlaktan küfürlerin kantarlıları tıpkı boğa böğürtüleri gibi etrafa yayılıyor. O tarafa koşuşan koşuşana. Gene ne var diye başımı çıkarıp baktım.
İri kıyım bir çöpçü süpürge sopasını kavramış. Karşısında bodur bir apartımatı kapıcısı ispenç horozu gibi hamle vaziyeti almış. Kapılara, pencerelere dolmuş madamalar, ko-konalar; dudular boğazlarını yırtıyor:
— Kale vazgeçin, kavga yapmayın!... Kapıcı sus ol, kaç bre ieçr-de!... Çöpçü, genem neye kafan kızdı da bangır bangır bağıroorsun?
Artık alıştık. Her günkü küllü çörek. Bu şamatanın da yatışacağı yüzde yüz...
Bir gün zırr zırrr, var kuvvetle kapıcım çıngırağı çevrildi. Baktık, bekçi. Aylık istiyor; biz taşınalı ne çabuk ay olmuş.
50 kuruşu uzattık. Bekçide kaşlsuça tık.
— Bir lira vereceksiniz!
— Her yerde 50 kuruş veriyorduk ayol!... sözüne karşı gene:
— Bir lira vereceksiniz, aşağı olmaz!
Deyip, başını bile çevirmeden hışımla karşı kaldırımı ne bo'ylayış...
Yalnız, bu mahallenin gazete mü-vezzii Sıraselviler’li İzzete uyar yok. Daha ortalık karanlıkken, kronomet-1_ re gibi dakikasını şaşmadan, kapı-_ mn aralığından gazeteyi içeri soku-veriyor. Hesap mı görülecek, (Ne | kadar olduğunu kaydetmişsinizdİT,
YENİ YAYIN
Ferdinand Ossendowıski (Hayvanlar, İnsanlar ve Tanrılar) adındaki büyük romanı dilimize Nasuhl Bay-dar tarafından tercüme edilmiştir. Akba Kitabesinin tercümeler serisinin yedinci kitabı olan bu kitap 270 sahlfeden ibaret olup 150 kuruş flatle satışa çıkarılmış bulunuyor. Bu kitap hayatını uzun bir zaman Sl-biryada firari olarak geçiren aslen PolonyalI olan bir mühendisin baştan başa sergüzeşt dolu hayatıdır.
HAMİD SON YILLARI ŞİİRLERİ
Hıfzı Tevfik Gönensay tarafından bu adla güzel bir eser neşredilmiştir. Eserde Hâmid’in hayatına dair bl-llnmlyen malûmat ve büyük şairin birçok şiirleri vardır. Okuyucularımıza tavsiye ederiz.
MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK
«Gençlik Kütüphanesi» tarafmdan neşredilmekte olan «Türk kahramanları» serisinin 11 inci eseri Mareşala tahsis edilmiş, hayati ve ererleri hakkında tetkikler yapılmıştır. Flati 25 kuruştur.
TERCÜME
Maarif Vekilliğince 2 ayda bir yayınlanmakta olan TERCÜME dergisinin 19 uncu sayısı çıkmıştu. Okuyucularımıza tavsiye ederiz.
OSMANLI TÜRKLERİNDE İLİM
Abdülhak Adnan - Adıvar
Derin bir tetkik ve uzun bir emek mahsulü olan «Osmanlı Türklerinde İlim» bizde, bu sahada yazılmış en kıymetli bir eserdir. Kitap, yalnız Osmanlı Türklerindeki ilim hareketine temas etmekte, tetkik mevzuu olarak ad riyazi, tabiî ilimlerle tıbbı seçmektedir.
Eserin aslı 1939 yılında Pariste çıkmış ve zamanında Amerika ( İngiltere, Almanya, Fransa gibi memleketlerde büyük akisler uyandırmıştır. Eserin ikinci baskısı, Fransızca aslına müellifi tarafmdan yapılan birçok ilâvelerle tekemmül ettirilmiştir. Bütün münevverlerimizi çok yakından alâkadar eden bu kıymetli eseri -yazdığı için bay Adnan Adıvariı tebrik ederken böyle değerli bir eseri bastırmak kadirşinaslığını gösteren Maarif Vekilimize de teşekkür ederiz.
«Osmanlı Türklerinde İlim» Maarif Vekilliği Yaymevlerinde ve bütün kitapçılarda bulunur. 225 büyük sa-hifesi 210 kuruştur.
Bulmaca
123456789 10
Tarihten sahifeDer
Ankara Belediye İmar müdürlüğünden:
1 — Eksiltmeye konulup talibi zuhur etmiyen (303093) lira keşif be-, bana sormayın bayım) diyor, delli Ankara Şehir Mezarlığı üçüncü kısım inşaatının pazaılık suretiyle) İhalesi 8 Blrinciteşrln 1943 tarihine müsadif cuma günü saat 17 de Vilâyet konağında İmar İdare Heyeti huzurunda yapılacaktır.
2 — Muvakkat teminatı 15873 lira 72 kuruştur.
3 — Bu işe alt keşifname ve sair evrak 15 lira bedel mukabilinde Ankara İmar Müdürlüğünden alınır.
4 — İsteklilerin pey sürmek üzere belli saate kadar ve kanunî vesika-lariyle birlikte Vilâyet konağında hazır bulunmaları lâzımdır. (9345) I
Sermed Muhtar Alus
Zayi — Nüfus kâğıdımı kaybettim. Yenisini çıkaracağımdan- eskisinin hükmü olmadığını ilân ederim.
As. Post. No. 18677 subaylarından Mazhar Alzer. Sarıkamış
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Firarı - Göğüs.
2 — Fasıla - Bir deniz mesafe öl-
çüsü.
3 — Göçebelerin ikametgâhı - Ba-
yat değil.
4 — Alışmış bulunan.
5 — Buruşuk.
6 — Boyu azalan.
7 — Bir krem ve pudra markası.
8 — Yapma - İsviçrede bir şehir.
9 — Kavga - Eskiden sürüp gelen
. âdetler
10 — Kalburdan geçirilen - Kamıştan yapılan bir çalgı. GEÇEN BULMACAMIZ Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
I 1 — Mütehassıs, 2 — Üzüm, Gaile, 3 _ Tüfek, İvam, 4 — Emel' ' j 5 — Kimsesiz, 6 — Ağ, Osa,
! 7 — Salle, İmar, 8 — Sivasimamı
9 — Ilanıkam. 10 — Sem. Zarat.
(Baş tarafı dördüncü sahifede)
Vahideddin, yanında veliaht Ab-dülmecit efendi ve saray erkânile birlikte salona girdi. Herkes ayağa kalktı. Bütün gözler kendisine dikildi.
Heyet âzası bütün millet yeis içinde ve teselliye muhtaç bir halde iken padişahın bu içtimada söyliye-ceği sözlerde kalblere biraz emniyet verecek noktalar, durumun ehemmi-ytet ve vahametile mütenasip müte-cellidane ve merdane beyanat, teşvikler, teselliler bekliyorlardı. İntizarları boşa çıktı.
Hazır bulunanları kısaca selâmlı-yarak masanın başına geçen Vahi-deddin, ruhsuz bir eda, kuvvetsiz, kesik, mecalsiz bir şada ile ve şu sözlerle celseyi açtı:
— Devletin duçar olduğu vaziyet hakkında müşavere edilmek üzere Vükelâ ile ayanı ve memlekektin mütehayyizanını buraya davet ettim. Devleti Osmaniyemizin manız kaldığı müşkülât hakkında âdlen lâzım gelen ted&biri ittihaz etmek üzere huzzarı kiramın her birerlerinin hatırlarına lâyih fikirlerini, rey ve mütalâalarını beyan etmeleri itibari-le bu içtimai mübeyemmen ve mesut addediyorum. Bu meclisi cümlemiz hakkında baisi intibah ve hidayet buyurmasını Allahtan niyaz ede-
Vahideddin son söz olarak Şûrâ-ya riyaseti Sadrazam paşaya havale ettiğini bildirdi ve hazır bulunanları gene kısaca selâmlayıp etrafı sinsi nazarlarla süzerek çekildi; salonda kalmak istiyen veliahtı da birlikte götürdü.
Bütün meclis âdeta donakaldı!
Riyaset kürsüsüne çıkan Ferit paşa, İzmirin işgali hakkında İngiliz amiralından aldığı tebliği, kendisinin buna veıdiği cevabı ve Paris sulh konferansına çektiği telgrafnameyi, İzmir valisinden işgale dair gelen telgrafları okudu. Çoğu gazetelere geçmiş olan bu muharrerat ile meclisi gûya tenvir etmiş oldu!
— İşte vaziyet bundan ibarettir. Şimdi söz alan zevat rey ve mütalâalarını bildirsinler!
Dedi ve oturdu.
Davetlilere verilecek siyasî izahat bu kadar az ve basit olabilir miydi? Sadrazamın okuduğu kâğıtların muhteviyatını hiç kimse kâfi ve tatmin edici bulmamıştı. Aza arasında mırıldanmalar oldu. Ahmet Rıza bey kürsüye geldi:
— Sadrazam paşa hazretleri bize bir takım muhaberat suretleri okudular. Bunlar zaten gazetelere geçmiş şeylerdir. BuTaya devletin içinde bulunduğu mühim vaziyet hakkında Tey ve mütalâa beyanı için davet edilmiş olduğumuza göre, bilmekliğimiz icabetler ki devletler tarafından notamıza cevap verilmiş midir? Bu saate kadar verilmemişse bu cevabın ne yolda olacağı memul edilmektedir? Lütfen bu noktayı izah buyursunlar ki biz de variyeti iyice kavrıyalım ve reylerimizi buna göre verelim.
Ahmet Rıza bey kürsüye çıkarken Ferit paşaya sert nazarlar fırlatmıştı. Bunu gören kibirli paşa, kendisini tahtıeyi tazammun eden bu sözleri de duyunca hiddetinden, kendinden geçer gibi oldu:
— Ahmet Rıza beyefendi hazretleri! Burası Meclisi âyan değildir. Muhalefeti oraya saklayınız!
Diye haksız ve yersiz bir itapta «bulundu; bununla tanzim etmiş ol-limat hilâfında münakaşa kendisi açmış oldu. Kürsüsek üzere olan Ahmet Rıza
•bey, hemen dönerek:
— Affedersiniz, paşa hazretleri!
— Maksadım katiyen muhalefet değildir. Meseleyi etrafile ve vuzuh ile anlıyarak ona göre fikrimi beyan eylemektir. İşte gene tekrar ediyorum: Devletlerce verilmiş, yahut verilmesi tahmin edilen cevaplar hakkında izahat verilmedikçe rey der-miyan etmekten fayda hasıl olamaz.
Ahmet Rıza beyin bu talebi muvafık görüldüğü, umumun tasvip nazar ve tavırlarından anlaşılıyordu. Ferit paşa cevap vermek üzere tekrar ayağa kalkarken Müşir Fuat paşa önledi:
— Sadrazam paşa hazretlerinin zekâ, kiyaset ve iktidarlarından (!) hep eminiz! Meselenin tarihçesini aşağı, yukan bildirdiler. Rey beyanı için heyeti icraiyenin yaptığı teşebbüsleri, bildiğini ve anladığını öğrenmeğe muhtacız. Bu bapta bir aile içtimaında gibi izahat verirlerse pek muvafık olur.
Ferit paşa neyi izah edecekti? Bir şey yapmamıştı kİ...
Tertibin men viya tını bilen Hurşit paşa, Ferit paşayı düştüğü müşkül durumdan kurtarmak için söz sırasının Muhtelit mütareke komisyonu sabık reisi Galip Kemali beye geldiğini ileri sürdü.
Galip Kemali bey iradettiği uzun bir hitabede birkaç kişinin —— yani İttihat ve Terakki rüesasının — tuttuğu meşum siyasetin bu fena neticeyi verdiğini beyan ile Balkan harbinde müslümanlara yapılan zulümlerden devletlerce kimsenin mesuliyeti cihetine gidilmediğini hatırlattı. Muhtelif zamanlarda devletlerin bize karşı durumlarını izah ettikten sonra Avrupa hükümetleri hakkı-mızdaki kararlarını insafsızca tatbike kalkışacak olurlarsa, memleket halkının bir vücut gibi buna mukavemet edeceğini söyledi. ( 1)
Bu son sözler Damat paşayı, yaranını, Hüriyet ve İtilâfçıİan hiç memnun etmedi. Bunlar biribirlerine bakışıyor, oturdukları yerde fısılda-şarak memnuniyetsizliklerini gösteri, yorladı. Hele Ali Kemal bey kaşile, gözile, elile Hurşit paşaya işaretler yaparak Galip Kemali beyin susturulmasını istiyordu.
Bundan sonra birçok sözler söylendi. Sadrazam paşa bunların hiçbirini cevap verilmeğe lâyık görmedi l
Sıkıntılı toplantı üç saat kadar sürdükten sonra hiçbir karar ittihaz edilmeden dağıldı!
En acıklı bir siyasî dramda Ferit paşanın acemi aktörlüğünü gösteren bu sahne bu suretle hitama erdi!
Saltanat şûrâsı tam siyasî bir fiyasko oldu!
Süleyman Kânı îrtem
(1) Galip Kemali: Başımıza g* lenler.
BİR KIZ BÖYLE DÜŞTÜ
Kısa zamanda bir daha tükenen v» tekrar basılan bu romanda, yıkılan bir gururu, mahvolan bir hayatı bütün acılığı ile göreceksiniz. İbreti» okunacak bu hissî telif romanın kalh. lerde hasıl edeceği teessürü uzun zaman silip atamıyacaksmız. 125 Krş.
duğu ta
İka? kapısını Jdeeı inn
Zayi — Tramvay idaresinden almış olduğum 2138 numaralı hüviyet cüzdanımla 99 numarilı hizmet kartımı zayi ettim. Yenilerini alacağımdan eskilerinnln hükmü yoktur.
Tamirhane memurlarından Süleyman Gökçe
Telefondaki ses]
Yazan: Bruce Graeme Tercüme eden: (Vâ - Nû) |
L . ..— Tefrika No. 94
Uzun müddet bu tatlı tesirin altında kaldı. Sonra birdenbire bir şeyin farkına vardı: Delikanlıda yorgun bir hal var. Dimağını müthiş bir şey işgal edip duruyor.
Genç kız, bunun üzerine, o gece için tasavvur ettiği saadetin tahak. kuk edemiyeceğini düşündü. O derece büyük bir inkisara uğradı ki, gözyaşlarını tutamadı.
Yavaşça mırıldandı:
— Mr. Verrell! Yorguna benziyorsunuz.
Erkek, müphem bir şekilde cevap iverdi:
— Acaba...
Sonra, bir cevap vermenin muvafık olacağını düşünerek nezaketle devam etti:
— Dün geceyi pek fena geçirdim. Hiç uyuyamadım. Hiç şüphesiz bunun için olacak.
— Ah, aman ya Rabbi! Yoksa ■ebebi ben miyim? Rica ettiğim işi
yapmak için mi bu hale geldiniz yoksa?
— Evet... Hayır... Yani azıcık mücadele etmek mecburiyetinde kaldım... Bir şey değil... Bu halim çok geçmeden düzelir. Endişe etmeyiniz.
— Peki amma, ne oldu?
— Enteresan bir şey değil. Size sonra anlatırım. İşte bu gece pek lâtif bir gece. Bu havayı ciğeri beş para etmez adamlardan bahsetmek su-retile bozmıyalım. Onlarla nasıl mücadele etmek zorunda kaldım?...
Fakat bütün itirazlara, ve Ver-rell’in işi hafif göstermesine rağmen Bobbıe’yi bir kurt kemiriyordu. Birçok genç kadınlarda olduğu gibi onda da bir annelik insiyakı vardı. Bu koskoca adamı, zavallı bedbat bir çocuk gibi bağrına basmak, onu göğsünde sallamak istiyordu. Böylelikle onun zihnindeki kötü fikirleri, endişeleri dağıtacağını umuyordu. Lâkin, böyle bjr harekette bulunmak
orpın hakkı değildi. Lâakal şimdi hakkı değildi.
Yeniden erkeğe gözlerini çevirdi; onun bitkin yüzüne, yorgun gözlerine baktı; teessürle dudaklarını ısırdı. Geçen gün, onun konuşmasına niçin mani olmuştu? Belki de bundan sonra, o sözleri artık işitmiye-cekti.
(— Hayır, hayır! — dedi. — Bu mevzuu düşünmemeliyim.»
Ve tırnaklarını avuçlarına batırarak, bu korkuyu dimağından uzaklaştırmak istiyordu. Bu akşam... Bu akşam... Gene beraber dansede-cekler. Delikanlı, onu kolları arasına alacak; gözlerde konuşacak. Sorduğu suallerin cevaplarını gene onun gözlerinden alacak. Kirpiklerini indirdi; ve bu hayallere daldı. Otomobilin ansızın duruşu, onu, düşüncesinden çekti sıyırdı. Park Lane’e, lady Duchith’ın evinin önüne gelmişlerdi. Bu kadın tarafından verilen baloların emsalsiz olduğunu bütün sosyete bilirdi. Mükemmel malikânesinin bütün salonlarını bu gece, muhteşem bir misafirperverlikle tekmil ahbaplarına açmıştı. Büyük dans salonu, ışıklar içinde, müzik nağmeleri içindeydi. Üç orkestra getirilmişti.; növbet növbet hü-
nerlerini gösteriyorlardı. Biri bir Ingiliz band'ı idi; yalnız fokstrotlar çalıyordu. öbürü bir Amerikalı heyetti; mütemadiyen one _ steps peşindeydi. Üçüncüsü de bir Macar. Hu-sî bestelenmiş, ihtiraslı, gıcıklayım danslar. Bu müzik Verrell’in kalbindeki tellerden birine dokundu; Bob-bie’ye baktı; ve:
— Geliniz! - diye mırıldandı.
Bir dakika sonra, biribirlerine sarılmışlardı; sarhoş olmuş gibi başları dönerek, dansediyoriar, ediyorlardı.
Orkestra durduğu vakit, protesto makamında bir alkış tufanıdır yükseldi. Aynı parçanın tekrarlanmasını herkes istedi. Dansedenler, tekrar dönmeğe başladılar. Verrell, Bobbie'nin kulağına mırıldandı:
— Bu Macarlar, öyle bir çalıyorlar ki, insanın aklını başından alıyorlar.
Genç kızın kalbi doluydu. Hislerini ifade edecek »öz bulamıyordu. Deminki endişesini tahakkuk ettirecek hiçbir sebep olmadığını düşünüyordu.
Halbuki, bir de VeTrell'in kalbine nüfuz edebilseydi. O zaman sevgilisinin ne azap içinde bulunduğunu anlardı. Delikanlı için o akşam hiç-
bir hakikî neşe bahis mevzuu değildi. Zira kendini, bir uçurumun kenarında hissediyordu. Her an buraya düşebilirdi. Bobbie, erkeğin pek yorgun bir hali olduğunu söylediği zaman, muharrir acı acı gülümsedi. Hakikatte o, bedenen, ruhan yorulmuş değil, bitmiş tükenmişti. Bir gece evvel uyumadığından bahsederken, hakikati bildirmişti. Otuz altı saattenberi »ağa sola beyhude yere baş vuruyor, Jane Mc Tavish’in izini bulamıyordu. Ne Alfons Jöne», ne Fred Williams gelmişlerdi. Bilinemez: Hakikaten ellerinde olmadığı için mi? Yoksa yardım etmek istemediklerinden mi? Tehditler, vaıt-ler hiçbiri fayda vermemişti. Mc. Tavish «Garp yolu» na diye yazmıştı. Verrell bu yolu, otomobille Londradan tâ Slough'a kadar ev ev aramıştı. Jane’in nerede bağlı ve açlığa mahkûm yattığını keşfetmeğe uğraşmıştı. Bu kız, ölmek suretile Blackshirt'ü de içinden çıkamıyaca-ğı bir uçuruma sürüklemiş olacaktı.
Şüphesiz ki, muharrir, genç kızı, öldürmediğini ispat edecek, bu işten yakayı sıyiTacaktı. Lâkin bunun kıymeti mi vardı? Hakikaten de şayet bu ithamdan kurtulacak olursa, aleyhin» savrulacak diğer ithamlar zuhur
edecekti. Böylece Bobbie, onun için ebediyen kaybolacaktı.
Otuz saat geçmişti. Otuz uzun saat ki, her dakikası en müthiş azaplarla dolmuştu. Zavallı delikanlı için bu saatler bitmek tükenmek bilmi-yen günler uzunluğundaydı. Zamanın akıp gitmesi, onu tehlikeye doğru, felâkete doğru mütemadiyen yaklaştırıyordu.
Buna rağmen, heyecanlı araştırmalarına rağmen, Bobbie'nin ona verdiği randevuyu unutmamış, işte gelmişti. Istırap ve ümit hisleriİe evine gitmiş, firakını giymiş, ve en son balosu olduğuna kanaat getirerek bu baloya gelmişti.
Evet bu çok güzel mahlûku da, sonuncu defa gördüğüne kani idi. Kız onun için her şeyden, hattâ hayatın tâ kendisinden de kıymetliydi.
Biliyordu ve hakikati iyice anlıyordu ki, sevdiği bu kızın aşkını kazanabildiği şu devrede «ki bu aşk onun nazarında en geniş hayallerinin bile ötesinde bir kazançtı.» İşte böyle bir devrede her şey mahvolacak, birdenbire yıkılacak, utanç verici bir mahkûmiyet ve hapis hayatı baş gösterecekti. Şayet gıenç kız tarafından affa bile nail olsa, hayır, hayır!
(Arkası var)
28 Eylül 1943
A K g A M
Sahile 7

KİM GENÇ
Görünmek istiyor?
- İŞ ARIYANLAR
ESKİ HARFLERİ — Usulü muhaberat, dosya vesair büro muamelâtını bilir, daktilodan anlar, askerliğini yapmıştır. Akşam idarehanesinde t. San adresine müracaat.
ÇOCUK İSKEMLESİ — At kullanılmış ağılır kapanır bir çocuk iskemlesi satılıktır. Taksim Lâ martin caddesi Granit Ap. No. 48/14 de. — 1
TÜRKÇE — Fransızca, Almanca muhasebe. muhabere, tercümeye muktedir bay iş arıyor. Günde bir kaç saat çalışmağı dahi kabul eder. Akşamda (A. Y.) rumuzuna.
ELEKTRİK MOTÖRÜ ALACA- ™ulacaat-____________________________________z2
ĞIM — 110 - 190 volt 11 -15 beygirlik ACELE DEVREN SATILIK DÜK müstamel bir adet elektrik motörü KÂN — Beşiktaş tramvay caddesinde satmak isttyenlerin Telefon 49065 , en işlek yerde tuhafiye ve parfümeri No. ya müracaatları.
— 2
— Kiralık • Satılık
işi yapan bir dükkân sahibinin Ana-doluya gitmesinden dolayı acle satılıktır. Müracaat: Tramvay caddesi No. (1. Radyo mağazası Beşiktaş. Tel: 42860.
APART1MAN KAPICILIĞI — Kaloriferli veya kalorifersiz apartman kapıcılığı aramaktadır. Vali konağı caddesinde bakkal Yorgi’ye müracaat. Telefon: 80144. -
BİRİNCİ SINIF ERKEK AHC1 — karısı ahçılık orta işi ve on dört yaşlarında bir kın er işlerinden anlar, aile, apartıman kapıcılığı, fabrika, mektepler, demiryollarında çalışabilirler. Dışarı giderler. Bonservisleri mevcuttur. Akşam’da ATO rümuzuna mektupla müracaat. — 2
Q - ÎŞÇI ARIYANLAR
BAYAN DOKUMACI VE BOBINCİ ARANIYOR — Otomatik dokuma tezgâhlarında çalışmış tecrübeli bayan dokumacı ve bobinci alınacaktır. İsteklilerin Şişli Abidei hürriyet cad-deşlnde Jale mensucat ve Çemberii-taş Nuruosmaniye caddesinde İçel mensucat fabrikalarına müracaatları. _ 1
«EVREN SATILIK DÜKKÂN — Kadıköyün en işlek yerinde müşterisi bol bir tuhafiye mağazası satılıktır. Kadıköy Pazaryolu Direkli aperti-man No. 77/2 telefon 00989._______________ı
BÜYÜKADADA SATILIK ARSA -Nizam cihetinde çamlık içinde fevkalâde manzaralı geniş cepheli 2300 metre murabbaı muntazam duvarla çevrilmiş bir arsa satılıktır. İçinde bağı ve müteaddit yemiş ağaçları vardır. «Akşam» Uân memurluğuna müracaat. Telefon 20681_________________— 1
BİR YAZIHANE ARANIYOR — Galata veya Bahçekapıda 4-5 odalı iyi bir yazıhaneyi kiraya vermek veya devretmek İsteyenlerin (40247) ye telefon etmesi.
BÜYÜKADADA — Maden taraf da 5 odalı mobilyell banyolu müstakil hane aylık kiralıktır. Tel: 20096 ya müracaat. —
SATILIK KÜÇÜK APARTMAN — Fatihte İtfaiye caddesinde 72 numaralı üç katil müstakil iki daireli ferah bahçelidir. Fatih Karaman yokuşu 32 numaraya müracaat. — 2

Genç Hayvanların cild hficeyrelerindea istihraç ve " Biocel" tabir edilen yeni kıymetli ve cildi ihya eden hülâsa; meşhur bir cild mütehassısı tarafından keşfedilmiş ve şimdi peehe renkteki Tokalon kremi kullanınız, siz uyurken cildinizi besler ve gençleştirir Her sabah daha fenç uyanınız Gündüzler için (Yağsız) beyaz renkteki Tokalon kremini kullanınız. Cildinizi be-yazlatup kadife gibi yumuşatır. Bu basit tarzı tedavi sayesinde her kadın 10 sene kadar gençleşebilir.
SATILIK APARTIMAN — Lâlelinin en mutena yerinde ve tramvay ûuıa-ğma bir dakika mesafede denize nazır dört daireli bir apartıman satılıktır.' LâleHde Lâleli Pazarı sahibi Bay ________________________
Recep Funda’ya müracaat edilmesi.----------------------------------------------------------------
_ 21 Ber z aş Sulh Birinci Hukuk Hâkim-———........... ı ..... ■ in... liffrîvıHovı • ftJO/OEn
1
TRİKOTAJ MAKİNECİSİ ARANIYOR — Mahmutpaşa büyük Yıldız han No. 7 zemin kat.
ŞİŞLİDE SATILIK APARTIMAN — Beş ve dörder odalı dört kat bodrum bahçe tam konfor saf hava bol güneş emsalsiz nezaret senelik iradi 2400 operatör Raif sokak Mer’a apartmanı dördüncü kata müracaat — 1
Kız teknik öğretim okullarına kâtip, anbar-depo memuıu alınacak Maarif Vekilliğinden:
1 — İstanbul dışındaki kız enstitülerinde ve akşam kız sanat okullarında açık kâtip, ambar - depo memurluklarına kız enstitüsü mezunları tayta ertüftçelrtir Aapgırla İri şartlan haiz olanlar Ankara, İzmir, Artana Bursa, Bolu, Elâzığ, Trabzon ve İstanbul’daki kız enstitülerinden İstediklerinden birinde birkaç ay ücretsiz olarak staj görecekler ve bu stajdan sonr* yapılacak imtihanda muvaffak olanlar muvaffakiyet derecelerine göre ücretli veya maaşlı olarak tayin edileceklerdir.
İstenilen veslklar şunlardır:
a) Dilekçe (Dilekçede stajdan sonra Vekillikçe tayin edilecekleri heg hangi bir yerde vazife alacaklarını yazacaklardır.)
b) Memleketin her hangi bir yerinde vazife görebilecek sıhhi durumda olduğunu, geçici olsun olmasın hiç bir hastalıkla malûl olmadığını gösterir heyeti sıhhiye raporu,
e) Tahsil vesikasının aslı veya tasdikli sureti,
d) Nüfus hüviyet cüzdanının tasdikli sureti,
e) Maarif Müdürlüğünden tasdikli ve fotoğraflı fiş,
f) Şimdiye kadar çahşığı yerlerden alınmış vesikaların asılları veya tasdikli suretleri,
g) İki tane 3,5 X 4^ büyüklüğünde h:ce kâğıda çıkarılmış fotoğraf,
h) Polisçe tasdikli doğruluk kâğıdı, J
0 Ecnebi bir erkekle evli veya münasebettar olup olmadığını bildiren resmî bir vesika, ile Vekilliğimiz Kız Teknik öğretim Müdürlüğüne müracaat edeceklerdir.
2 — Hâlen Devlet ve başka yerlerde muhasebe işlerinde çalışanlardan kız teknik müesseselerine tayinini isteyenler varsa ilgisi dairelerin muvafakatlerini bildiren vesika ile tasdikli bir fişini dilekçelerine eklemeleri kâfidir.
Bu gibiler kursa tabi olmadan müracaat sırasiyle tayin edileceklerdir. (9807»
Belediye sular idaresinden:
Uman idaresince taşıt temin edilememiş olmasından dolayı 23, 24/9/943 günleri Büyükadaya su gönderilememlştir. Taşıt temini idaremiztn elinde olmadığından limanca taşıt verilir verilmek Adaya eskisi gibi muntazaman su verileceğini sayın abonelerimize bildiririz._____»9783»
Yüksek mühendis okulu satın alma komisyonundan
Cinsi Adedi bedeli İlk teminatı____________Günü Saati
Talebe vestiyer 30 90 203 5/10/943 10.15
dolabı
Resim tahtası 50 15 57 » 10,30
Okulumuz İçin yukarıda chıs ve miktarları yazılı ahşap eşya hizalarında gösterilen gün ve .saatlerde açık eksiltmeye konulmuştur.
Faz!* malûmat için müdüriyete müracaatları. (9406»
liginden; 943/357
Hayriye: Ortaköy Dere boyunda 121 sayılı evde mukim İken hâlen ikametgâhı meçhul.
Nazmiye Emlek tarafından aleyhinize açılan Ortaköytic Mecidiye mahallesinin Fıstıklı Köşk sokağında 31 sayılı evin şuyuunun giderilmesi dâvasında ilânen yapılan tepliğata rağmen mahkemeye gelmediğinizden gıyabınızda duruşmaya devanı edildi. Bu kere muhakemenin bırakıldığı 20/10/1943 çarşamba günü saat 10,30 da mahkemeye gelmediğiniz takdirde muhakemenin gıyabınızda yapıla-. .______ eağı gıyap karan yerine geçmek üze-
rini bütün derslerine hazırlar, ve ’ re 20 gün müddetle ilân olunur. Franazcayı kısa zamanda öğretir. -------------------------------------------
Müracaat: Akşam gazetesi. N. M. S. rümuzuna mektupla müracaat. —
VAZİFEYE GİDEN — Bir çocuğu I olan tir bayan vazifeye gittiği sırada çocuğuna da bakacak temiz b r ailede bir oda istiyor. Şeraitle birlikte Akşam’da T.A.K. rumuzuna yazılması.
ACELE DEVREN SATILIK DÜK ' KÂN — Kapalı çarşı da geniş ve her 1 j işe elverişli. Kalpakçılar caddesi 6 ’ | numara oyuncakçı dükkânı. — 1
6.000 LİRAYA SATILIK KÂGIR EV 5 müteferrik
5 NÜFUSLU BİR AİLENİN — ye-
mek ve ev işlerini yapacak temiz birı Fatih tramvay durağına yanm daki-
Türk hayana ihtiyaç varta. Her gün >a Karaman yokuşu 32 No. h beton; jLK VE ORTA — Mekten talebe’e-Tahtak^te emMeSTXIOTr^dura|herka₺ta^roda,veUferrnatlh^vl-,’’’n’ boya «nralâth-nesl Mehmet Nuri}-------------------------------------—
Tl: 21147 5
SATILIK ARSA — Bayezit Yakub--------:--------1 ağa mahallesi Kalaycı sokak S numa.
ESKİ VE YENİ HARFLERİ — lâyiı rall Marmaraya nezaretli arsa satı-kiyle bilen ve biraz da mıflıasebeye hktlr. Görüşmek için Kadıköy Söğüt-âşma ve daktilo balen bir Türk baya- îüçeşme Karadut sokak 1 numaraya-na ihtiyaç vardır. Taliplerin hergiin müracaat. — 7
ERENKÖYDE ARSA — İki buçuk dönüm asfalt üstünde istasyona ve tramvaya çok yakın etrafı duvarlı arsa müsait fiatle acele satılıktır. Erenköyde Etem Efendi caddesi 81 No. da Nalbur Onnık’e müracaat.
— 2
ECZACI ARANIYOR — Taşrada mesul müdür olarak çalışmak istiyen bir eczacı aranıyor. Anlaşmak üzere Is bankası arakasında Celâlbey sokak No. 16 da bay Mika i] Mirzaoğluna _______________________________________
müracaatları. _____________ 2’ 8690 LİRAYA — Kuzguncukça is-
İNGİLİZ VE FRANSIZCAN1ZI — İyi bir metodla öğrenmek istiyor musunuz? Bir matmazel evinde ye evlerinde hususi ders verir. Akşam gazetesinde M.K rümuzuna mektuplu müracaat. — 2
Zayi — Tatbik mührümü zayi ettim. Yenisini hakkettireceğimden hükmü yoktur.
Büvııkdere Tepebaşı sokak No. 21 Mehmet kâhya camii müezzini Arif İncitmebeni
MEKTUPLARINIZI ALDIRINIZ
Gazetemiz idarehanesini adres ’iarafc göstermiş olan Karilerl-ılzden
rı Dr. Şükrü Mehmet ■
(Sekban)
Gureba hastanesi cilt ve rühre-■ vî hastalıkları sabık bekimi, a Her gün 10 dan 4 e kadar. I İstiklâl Cad. Ankara Apt. 99 BkHM Telefon: 40916. ■■■■■
KASİYER - TEZGÂHTAR — Tanınmış tuhafiye mağazalarında çalışmış genç bir tezgâhtar ve kasiyer küçük bir bayan alınacaktır. Tel: 20096 ya müracaat. * — 1 keleye yanm dakika mesafede 3 kath senevi 900 Ura icar getiren bahçesinde kuyusu ve sarnıcı bulunan müced-det apartıman satıhktır. Taliplerin Cihangir Akarsu yokuşu Zeki bey apartımanı 49/1 e müracaatları. — '
AİLE KADINI ARANIYOR — Ça-maçır, yemekten başka evin herşeyini yapacak. Ütü yapmasını çok iyi bilecektir. Bahcekapıda Cermanya hanında FOMSİM şirketine müracaat. — 2 SATn iK köşk satili kyali — Köşk: Bostancı ile Suadtye arasında 5 dönüm meyvah arazi içinde. (Yalı: Bostancı ile Küçükyalı arasında sahilde telefon: 49429 —
TEZGÂHTAR ARANIYOR — Zeki dürüst bir erkek tezgâhtara İhtiyaç vardır. Akşam ilân memurluğuna müracaat. — SON (9900) LİRAYA — Konforlu beş odalı yeni bina Sultanahmet Üçler su terazisi No. 9 Cuma, cumartesi gezilir. Müracaat. Telefon: 20714 Tellâl istemez. — 1
3 - SATILIK EŞYA ACELE SATILIK OTOMOBİL — Lâstikleri yeni mükemmel ve işler bir halde 37 model Naş marka otomobil satılıktır. Sirkeci Orhaniye caddesi 30 No. Bay Hakkı’ya müracaat. Telefon: 20992, Telgraf: İstanbul - Ateş. - 8
KADIKÖY — Scğütiüçeşme Çınar-, dibinde iki ev iki dükkân yazlık sine-] ma tiyatro bahçesi sahne makine dairesi ve elektrik tesisatı fle beraber tamamı birden ehven fiatla açele satılıktır. Üsküdar Bizim sinemaya müracaat. — 1
FINDIKLI _ Derelçinde İsmet İnönü mektebi karşısında 53Z55 nujna-rada dokuma ve makara İmalâthane, si her ikisi bir arada tam faal vaziyette devren satılıktır. Galat» Mahmudiye cad. No. 98. Ahmet Emin Aytaç. - 2
GENERAL ELEKTRİK MARKA — üç ayak bir buz dolabı acele satılıktır. İsteyenlerin Tophane eski Salıpazan yokuşu No. 2 Bayan Şükran Sünanç’a müracaatları.
SATILIK KELEPİR EL TEZGÂHLARI — Komple işler vaziyette dört dokuma tezgâhı ucuz fiatla satılıktır. Bulunduğu bina da çok az bir kira 11e devredilebilir. Telefon: 20039. Adres: Yenikapı Musalla cad. 35 No — 2 DEVREN SATILIK BAKKAL DÜKKÂNI — Şişli Halâskâr gazi caddesi No. 334/3 müracaat günleri. Her gün öğleden sonra. — 1
UYGUN FİATLE SATILIK APAR TIMAN — Yeri gayet havadar iki kath kâgir apartıman güneş görür, tıamvay istasyonuna yatan. Şişu Ha-nımcğlu sokak 69 - 71 numaraya müracaat.
KRİSTAL TAKIM — Bol ve yemiş kâseleri kıymetli vazo ve biblolar, Reuar arjante kap, klasik opera ve nadide yeni plâklar. Bomonti İzzet paşa sokak 24 No.
SATILIK ÇİFLİK ARIYORUM — İznik gölü, Bursa, Bandırma civarlarında bir küçük ÇÜIîk satmak Wyen-1er Şehremini Uzunyusuf Cami sokak 11 numarada bay Mustafaya mektupla müracaatları.
SATILIK — FanUâ Trikotajlara İki metre eninde Nr silindirli Hav -Gretage makinası: Satılıktır, Çakmakçılar yokuşu Valde han üst kemer 23-25 No. ya _ 2
KİRALIK DÜKKÂN VEYA DEPO — Civarda hiç bir dükkân olmıyan işlek! caddede. Her türlü uyuşulur. Üsküdar Paşalimam caddesinde No. 74 bitişiğine müracaat. — 2
KIZ BİSİKLETİ — Fransız marka balon lâstikli temiz bir vaziyette acele satılıktır. Müracaat: 14 - 17 arası Tel: 49382 Neriman.
SATILIK — Fanilâ Trikotajlara İki metre eninde bir silindirli Hav -Gretage ve üç jakar makinası satılıktır. Çakmakçılar yokuşu Valde han üst kemer 23-25 No ya — 2 ACELE KELEPİR AHŞAP SATILIK EV — 7 oda, hamam, terkos, elektrik. tramvay, vapura 2 dakika mesafede ( deniz görür. Amavutköy Dubaracı sokak 28 numaraya. Müracaat Singer
SATILIK YATAK ODASI TAKIMI — Karaağaç Kök kaplama ve 9 parça- saat mağkzası Eminönü Arpacılar ■ İ caddesi 8 numaraya.
dan İbaret az kullanılmış. Müracaat: | KİRA1TK TAZTHANE ARANIYOR— 2. Galata veva İstanbul merkez! cemt- SATILIK OILIK MAKİNESİ — pek lerindıkı hanlardan birinde moUl-az kullanılmış yeni vaziyette Ud adet'yalı veya mobilyasız bir veya iki odalı orak biçme makinesi satılıktır. R'za kiralık yazıhane aranıyor. İstanbülda paşa yokuşunda 65 numarada yor- Babçckapıda Cermanya hanında gancı Hüsnü ve Muzaffere müra- IGMSIM inşaat şiketine müracaat eaat. - 5 Telefon: 20920 — (
Motor — L.F — R.A — Genç Bayan
rehanemlzden aldırma tan rica "hınur
Zayi — Beyoğld muhasebesinden aldığım asker ailesine ait 8683 numaralı maaş cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Asker Ahmet babası: Halil Fındık
Sa.ii ık çiftlik
Çengelköyünün en mutena yerinde, Boğaza, Köprüye nazır, etrafı park ve meyva ağaçh, vapura on beş dakika, on odalı kârgir köşkü, otuz beş sağmal hayvan için modern tesisattı muazzam betonarme ahır, samanlığı, kümesi, depo ve müstahdemin binalarile 2500 dönüm münbit arazi içerisinde kuyu ve memhalan, bir kısım araziyi su-lıyan havuzlan, hem sayfiyelik, hem de ziraate, hayvancılığa, tavukçuluğa, sebze ve meyvacılığa çok elverişli bir çiftlik acele satılıktır. Müracaat: Ziraat bankası ittisalinde Gabay Han No. 6 Kenan. Telefon: 43431.
ZİRAAT
BA/SIKASi
Nafia Vekâletinden
15/10/943 cuma günü saat 15 te Ankarada Nafıa Vekâleti binası içinde Malzeme müdürlüğü odasında toplanan Malzeme eksiltme komi»-yonunda 8250 lira muhammen bedelli (7500) yedi bin beş yüz kilo saf külçe kurşunun kapalı zarf usulü île ekriltmesi yapılacaktır.
Eksiltme şartnamesi ve teferruatı bedelsiz olarak Malzeme müdürlüğünden alınabilir.
»Muvakkat teminat 618 lira 75 kuruştur.
İsteklilerin teklif mektuplarını muvakkat teminat ve şartnamesinde yazılı vesaik ile birlikte aynı gün saat 14 e kadaT mezkûr komisyona makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır. (9804)
İstanbul iskân müdürlüğünden:
Saraybumu Göçmen evi ambarında bulunan bir adet göçmen ve eşya nakline mahsus kamyon ile bir adet hasta göçmen nakline mahsus otomobil pazarlık suretile eksiltmeye konulmuştur.
İbatesi 6 teşrinievvel 943 tarihine müsadif çarşamba günü saat 16 da yapılacaktır. Muvakkat teminatı 150 liradır.
Eki baptaki şartnamesi her gün görülebilir.
Pazarlığa iştnâk edecek olan taliplerin mezkûr gün ve saatte Sirkecide Mithat paşa hanı birinci katında İskân müdürlüğünde mütevekkil komisyona müracaatları ilâa olunur. (9855)
Toprak mahsulleri ofisinden:
350,000 adet Rondela yapbnlacaktır
Demiri Ofisimizden verilmek şartile fennî şartnamesine göre 350 bin adet rondelâ pazarlık suretile yaptırılacaktır.
Taliplerin bu işe ait teklif edecekleri fiat tutan üzerinden hesap edecekleri % 7,5 nispetindeki banka teminat mektubu veya evvelden mahallî teşkilâtım»»», yatıracakları muadili nakit veya devlet eshamı mukabilinde alacaktan makbuzla birlikte teklif mektuplarını 4/10/943 pazartesi günü saat I 5 e kadar Ankarada Umum müdürlük Malzeme işleri dairesi müdürlüğüne, Istanbulda Bahtiyar hanındaki Mubayaa ve Tesellüm bürosuna tevdi etmeleri meşruttur.
Bu işe ah fennî şartnameler iatanbul Mübayaat ve Tesellüm komisyonu îte Ankarada Umum müdürlük Malzeme işleri müdürlüğünden te. ' darik edilmesi ilân olunur. (9808)
İstanbul ticaret ve sanayi odasından:
’ Manifatura ti.caretileiştigal
eden tacirlere:
SiOiKTiPEN DAMAT-GD£Q
Senede 28,800 Lira İkramiye
Ziraat Bankasında kumbaralı ve ftbarsız tasarruf hesaplarında eıı az 50 lirası bulunanlara bir sene içinde aşağıdaki plâna göre ikramiye verilecektir.
4 Aded 1,000 Liralık 4,000 Lira
1 » 500 » 2,009 »
4 » 250 . 1,999 •
40 » MN > 4,009 >
100 » 50 » 5,000 »
120 • 40 « 4,840 »
160 • 20 > 3,200 > >
Kur'a lar senede 4 defa, 11 Mart, 11 Haziran, 11 Eylül ve Birincikânun tarihlerinde çekilecektir.
DİK A AT : Hesaplarınızdaki paralar bir sene içinde 50 liradan
aşağı düşmiyenJerin ikramiyeleri % 20 îazlaiaştmlacaktiT.
Üniversite rektörlüğünden:
Fakültelerin ve Yüksek okulların inkılâp tarihî ve Türkiye Cumhuriyeti rejimi dersleri bütünleme imtihanları 30/13/1943 perşembe günü »aat 14 te Merkez binasında yapılacaktır. (8936)
11
1 ___ Ticaret V İ1I ITT teşebbüsiie kontenjanı temin olunarak
HmdisUndaki mümessili vasıtasfle mahallinde mubayaa ettirilip ithalâtçı tacirlerimiz tarafından memlekete ithal edilmiş ve edilecek olan mensucatın halka dağıtılmasına ait talimatı ihtiva eden ve Odamıza da gönedriL miş olan (istihlâkin tanzimine ve teşkilâtlandırılmasına dan) 21/8/943 tarih ve I 5 No. la sirkülerde yazılı işlerin Odamıza kayıtlı meslek men-suparı tarafından ifası için 4355 numaralı Ticaret odalan kanununun mu vakkat maddesi hükmüne tevfikan odamızın vazifelendirildiği Ticaret Vekâletinin 20/9/943 tarik ve 6/9447 sayılı yazı ile tebliğ kılınmıştır.
2 — Mezkûr sirkülerin alâkalı bulunan müesseselerin bu sirküler
hükümlerine göre hareket etmesi lâzım geldiği, aksi halde sözü geçen kanun maddelerinde yazılı cezaî hükümlerin ilgili makamlarca tatbiki cihetine gidileceği tebliğ ve ilân olunur. (9857)
İstanbul sıhhî müesseseler arttırma ve eksiltme komisyonundan:
Aydın doğum ve çocuk bakım evi ihtiyacı için 20 kalem âlet ve sıhhî malzeme açık eksiltmeye konulmuştur.
I — Eksiltme 13/10/943 çarşamba günü saat 15,15 te Cağaloğ. lunda Sıhhat ve İçtimaî Muavenet müdürlüğü binasında toplanan komisyonda yapılacaktır.
2 — Muhammen fiati 20 kalem îçin 3272 lira-50 kuruştur.
3 — Muvakkat teminatı 245 lira 48 kuruştur.
4 — İstekliler şartnamesini çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
5 — İstekliler 1943 yıh Ticare* odası vesikasile 2490 sayılı kanunda yazıtı vesikalar ile bu işe yet-r rtu î’Aat teminaf makbuz veya ban-
jka mektubile belli günde komisyona müracaatları. (9839)

Sahife 8
AMAM
Şöhreti Türklyeden Bütün Avrupa Memleketlerine yayılan
HAŞAN LİMON ÇİÇEKLERİ
Kolonyasını yapan eczacı Haşan bu kere (Forvil) in (Cinq Fleurs)ü, (Houbigant) nın (Fougûre) 1 (Bourjois) nin (Soir de Paris) si, (Mylord) in, (Crepe de Chine) i, (Chanel) in (No. 5) i, (Florel) in (Fruit vert) 1, (Lanvin) in (Arpdge ve iskandali) i, (Coty) nin (Jasmin) i (Chyyre) ve (Origan) i kadar güzel esans ve losyonlarını aynen imal etmiye muvaffak olmuştur. Kibar kadın âleminin çok beğendiği bu (parfüm) lerden siz de bayram hediyesi olarak seçiniz.________________________ _____________________________________HAŞAN DEPOSU ve ŞUBELERİNDE ARAYINIZ._______________________________
« Bayanların ■» Hayatında Yenilik!
t
Ne olabilir?
Gala la Voyvoda Cad. 58/62
Tel.:41460
Şehir telefon Rehberi. Sayfa: 373.
§
SIEMENS
Eliçabuk Sünnetçi
RİFAT KÖPRÜLÜ
Sünnetin mevsimi yoktur. Bayram tatilinden istifade ederek çocuklarınızı sünnet ettirebilir-

HELLO! H ELLO! Burada MUM
Ben, 1 Birinci Teşrin 943 e rastlayan Cuma günü
ROMANS’! Açıyorum.
Saat 17 den 19 a kadar yalnız Bayanlara Komple çay, süt, kahve, soğuk veyahut sıcak hususî pastalar ile yenildiği kadar yenilecektir. Fiyatı yalnız 2 liradır.
Saat 20 den 1 e kadar. Herkese bol çeşitli çerez ve aperitif ve envai en seçme içküer. Yemekler, en nefîs kar gibi Iran pilâvı ile pamuk gibi yumuşak Kafkas şaşlığı. Samarkand pilâvı, Cengiz Han kavurması, File Vertel, envai balıklar ve Romans’ın hususî soğuk yemeklerile, çerezleri yeyip beğenmeden para alınmaz.
Sinema çıkışında MUM çorbasını, güzel bir müzikle içmeyi unutmayınız. Fiyat 1 lira,
DİKKAT: îstanbulda ilk defa olmak üzere MUM sistemi, hem şans denemek, hem de yemek Pazar, Salı ve Perşembe günlerine mahsus olarak lokantaya giren 10 uncu, 20 inci ve
10 uncu müşteri her ne yerse lokanta hesabına olacaktır. Müdüriyet MUM
Satış Merkezi
ELEKTRON T.A.Ş
DAKTİLO
Yazı makineleriyle Türkçeyl seri yazan ve eı yazısı temiz olan genç bir bayana Kitaphanede çalışmak üzere İhtiyaç vardır.
Müracaat yeri: «Cihan» Kitap-hanes^Ankara caddesi. 64. İs-■■■■■ tanbul. ■■■■■2
■■£■■■■■ Nefîs yemekleri ve bol mezelerde maruf
ÖZCAN İÇKİLİ LOKANTASI
Yeni bir idare de bayramın birinci günü açılıyor.
Nefîs yağlarla ve kemali itina ile pişirilen leziz yemeklerimizi öğle ve akşam yeyiniz ve çeşitli, bol mezeli içkileri mutedil fiatlerle içiniz.
ÖZCAN İÇKİLİ LOKANTASI
I3MH9MMM20.30 beygirlik yeni veya az kullanılmış ■■■■■MR
I Bir Lokomobil Aranıyor I
I Elinde bulunanların Beyoğlu İstiklâl caddesi 455 No. ya müracaatı. I
Trabzon mmtaka ticaret müdürlüğünden:
60 lira ücretli Erzurum Belediye Ayar memurluğu münhaldır. Taliplerin şeraiti öğrenmek üzere Müdürlüğümüze müracaatları. (8937)
Satılık Güzel Bir Apartıman
80,000 lirası peşin ve 20,000 lirası I ilâ 5 sene zarfında tediye edilmek üzere 1 4 apartıman dairesi ve altında bir mağazası bulunan Osmanbeyde tramvay durağına 3 dakika mesafede ve 1914 de inşa edilmiş büyük bina sahibi olabilirsiniz. Mutavassıt kabul edilmez.
(Osmanbey Apartımanıs rümuzile İstanbul I 76 No. posta kutusu adresine yazılması.
İstanbul asliye 4 cü hukuk mahkemesinden: 943/113
Ali Menentekln vekili tarafından Haliç Defterdar Çamur iskelesinde 3/5 No. İstanbul Dokumacılık lim’ted şirketi ile Bedros Aravyan ve Bakırköy İskele caddesinde Kapamacı sokağında 2 No. da mukim İlyas oğlu Şevki ve Karagümrükte Dervişali mahallesinde Kurdağa sokağında mukim Hüseyin oğlu Kâmil aleyhine mahkememizin 943/113 No ,1u dos-yasile ikame edilen yirmi bin lira tazminat dâvasının muhakemesi sı-rasmda:
Müddeialeyhlerdcn İlyas oğlu Şevki ilânen vaki tebligata rağmen mu-I hakeme günü mahkemeye gelmedi-I ğinden hakkında gıyap karan ittihaz I ve ilânen teblıtine ve kendisine bir ay mehil verilmesine ve muhakemenin 21/10/943 saat 14 de tallkma karar verilmiş ve ilânın bir nüshası divanhaneye talik kılınmış olmağla mumaileyhin mezkûr gün ve saatte mahkemeye gelmesi veya bir vekili kanunî göndermesi ve aksi takdirde gıyabında muhakemeye devam olunacağı ilânen tebliğ olunur. ^52381
—Yekûn
ikramiye ikramiye İkramiye Adedi
Türkçe, Almanca, Fransızca bilen bir
Muhasip aranıyor
Müracaat: Cermanya Han ■■■ No. 44, İstanbul ■■■
Gavet kıymetli 8 kırat
TEKTAŞ KOLYE
30 Eylül 943 perşembe günü saat 14 de Sandal Bedesteninde müzayede ile satılacaktır.
Şimdiden te«b1r edilmektedir.
WBBBaa Prof. Dr.
KEMAL CENAP
Kalb, damar, mide, /ereni bünyeyi şişmanlık, zayıflık, şeker hastalığı ve lc ifraz hastalıkları.
Her gün saat 15 - 19.
Pazar günü öğleden evvel muhtaçlar fahrlyen kabul ve ihtimamla muayene edilir
Gece davetleri kabul edilir. Taksim, Doğu Palas No. 14. Tel: 43963
Tam Dilet 4 lira, yarım bilet 2 liradır.
Satılık Otomobil
Mütercim Aranıyor
ŞUYUUN İZALESİ MAKSADİLEGalatanın en kıymetli yerinde
Satılık Kelepir irat
Karaköy, Bebek Tramvay durağı karşı cihetinde bir tarafı Necati Bey caddesi diğer tarafı Leblebici sokak, köşe başı hâlen otel olarak kullanılan 10 odalı ve altında 87, 89, 91 ve 26 numaralı dört dükkânı bulunan mülk, şuyuun İzalesi İçin 8 Birinci teşrin 943 cuma günü saat 16 da Beyoğlu Sulh Mahkemesinde açık arttırma 11e satılacaktır. Muhammen kıymeti 35,000 liradır. Müzayede şeraiti öğrenilmek Üzere 943/39 dosya numarasile mezkûr mahkeme başkâtipliğine müracaat olunmalıdır.
Aksaray Azmi Mîllî Türk Anonim şirketinin Niğde Aksarayındaki un fabrikası garajında bulunan 1938 modeli bir adet kapalı Fort te-nezzüh otomobili satılıktır. Tekerleklerındekinden maada istepnesln-de de bir lâstiği vardır. Talip olanların mütemmim malûmat almak v€ görüşmek üzere T. C. Ziraat bankası umum müdürlüğü binasında idare meclisimiz Zekeriya Besorak’a müracaatları.
TÜRKİYE DEMİR VE ÇELİK FABRİKALARI Müessesesinden
Lâboratuvarımıza kimyager alınacaktır
—, Bayanların ve kadın
Nazarı dikkat ına:
15 dakikada dünyayı gençleştiren ve 18 muhtelif renkte bulunan cr--------------------------------
Saç Boyasını eczahane ve parfümerilerde arayınız. Deposu: İstiklâl caddesi Par-makkapı No 52. Telefon: 40889. ■■■■■■■■■Taşra vilâyetlerimizde Bayi arıyoruz.
HROMEKTO
Boyasını eczahane ve narfümöriierde
Meslekteki resmi ve serbest hizmet müddetlerine göre, pahalılık zammı hariç, 300 liraya kadar ücret verilecektir.
İsteklilerin bizzat veya dilekçe ile Müessese müdürlüğüne müracaatları ilân olunur.
Bir telefon santralı için tecrübeli
Erkek Memur Aranıyor
Anadolu yakası Benliyösunda mühim bir Sanayi Müessesesinln Telefoı santralı için 25 - 40 yaşlarında askerlik vazifesini yapmış olan ve Fransızca bilen iyi bir memur aranıyor. Maaş dolgundur. (Santral) rümuzile İstanbul 176 posta kutusu adresine yazılması.
PETROL OFİSİNDEN:
Romanya menşeli Eslİha Vazelini İstiyenlerin Kozluca hanındaki Satış müdürlüğümüze müracatlan.
Satış şartlan:
1 tona kadar kilosu 350 kuruştan
10 tona kadar kilosu 330 kuruştan kadar kilosu 310 kuruştan _________
■■■^■■^ 50 tondan fazlası 300 kuruştan. ■■■■■■■
Fennî Sünnetçi EMİN FİDAN
T» Evlerinde sünnet yapılması müsaid olmıyanlarla taşradan bil-’İ hassa sünnet için gelen yaşlan büyük ve küçük olsun anıcli-^yatları kabinemde ve yahud hususi hastanelerde muvaf f akıyet-C* '/lle yap*1»-. Bir saat sonra emniyetle gidebilirler.
KABİNE: Beşiktaş Erib apartıman. Telefon: 44395.
EV : Suadlye İstasyon arkası Akkurd sokak No. 17
Z "t ı
4
İngilterede imal edilmiş sugeçmezTrençkot Kadın ve çocuk pardesüleri gelmiştir. Fiyatlar rekabet kabul etmez derecede ehvendir. Toptan ve perakende satışlardan acele istifade ediniz.
YENEN UMUM TİCARET VE SANAYİ
T. A. Ş.
Sultanhamam Marpuççular Saka çeşme sokak No. 22/24 ve 44 İSTANBUL
İstanbul iskân müdürlüğünden:
Sarayburnu Göçmen evi çamaşırhanesinin tadilen hamam haline ifrağı pazarlık suretile eksiltmeye konulmuştur.
İhalesi 6 teşrinievvel 943 tarihine müsadif çarşamba günü saat 15 te yapılacaktır.
Muvakkat teminatı 262 lira 50 kuruştur. Bu baptaki keşif ve şartnamesi her gün görülebilir.
Pazarlığa iştirak edecek olan taliplerin mezkûr gün ve saatte Sirkecide Mithat paşa hanı birinci katında İskân müdürlüğünde müteşekkil komisyona müracaatları ilân olunur.(8935)
Deniz Fabrikaları Umum Müdürlüğünden:
Fabrikalarımız İşçi reviri için 3656 No ,1u kanun mucibince ibra» edeceği ehliyet ve tahsil derecesine göıe 170 liraya, kadar ücret verilmek üzere bir eczacı alınacaktır.
İsteklilerin vesikalarüe birlikte ve bir dilekçe ile Gölcükte Fabrikalarımız U. Müdürlüğüne müracaatları. (9785.
Berberlerinin
Türkçeden Almancaya ve Almancadan Türkçeye bihakkın tercümeye vakıf tecrübeli bir mütercim aranıyor. Kuvvetli tercüme yapamayacakların müracaat etmemeleri. (Mütercim) rümuzile İstanbul 1 76 Posta kutusu adresine yazılması.
BOYASI
karakolu
■HÜMMHMM HUSUSÎ
YATISIZ İstiklâl Lisesi
Kayıtlara devam olunmaktadır. Şehzadebaşı «■■■■"■■■■■■■■Telefon: 22534 ■■
ırçfcım ♦ ♦ ♦ ♦ afatu
'lj RAMKAH KUMMUMH

Comments (0)