28 Temmuz 1950 — Cuma
TÛOOO
7Ö.000
76.000
Lağıtıyot ffilZ' ■ eğitiyor eğitiyor I eğitiyor eğitiyor 1 eğitiyor
K113 ADI, MÜSİAKjL
ÇTA □ 1A
Yıl 1—Sayı 240 — 10 kuruş
Abone ı Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki misildir.
İlânlar t 9 noı sayfada santimetresi 1 Uradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 — Posta Kutusu : 447 - İstanbul
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi ı Hetlo. İstanbul
Trato edefiı Rabfb W> ■ TÖRKHAN
îç politika
Partilerimiz
SA1I1./Uİ1M düşünürsek, partice refaha kavuştuğumuzu löj’Üye biliriz. Ekonomik gelişmemizin ıuıa-çl&gileri heulız gerektiği gibi belirmemişken bu kadarı da bize şimdilik yeter. Sayı kabarıklığının, enflâsyonun boş bir şey olmadığını ev-bütçcmlzin tecrübelerinden, şişen kesemizin sıskalığından öğrenınlşlzdlr. Politika enflâsyonları da boyiedlr. Parti bolluğu arttıkça iş kısırlığı çoğulır. Prensip unutulur ve dedikodu İle demagoji, tehlikeli bir sarmaşık gibi devlet ve milletin gövdesine sarılır. Zaten aş*rı bir parti bolluğu, huzursuz ve sükünsüz sosyal şartların yerleşuılye başladığı zannuılar-da belirir. Onun için normal bir politika hayatını sayısız parti çeşltle-nlşiııde görenler; enflâsyonun politika borsacında da iyi bir alâmet olmadığım henüz sezememiş olanlardır. BeII i başlı aydınlarımızın, politikacılarımızın, fırsat pususuna sinenlerin fikirleri ne olursa olsun, Türk Milleti, enflâsyonun her çeşidinden olduğu gibi, politika enflâsyonundan da tiksindiğini apaçk göstermiştir. Bir şairimiz diyor ki: Eğer eser İstiyorsanız, yazılması güç, fakat mânası derin bir mısra neniz* yetmez
Türk Milleti, son seçimlerde, iç ve dış politikamızı bir derlenme vo iş görme anlayışlyle düşünmüştür. Bunun no kadar yerinde ve sağlam bir görüş olduğunu ayTica belirtmişe bile lüzum yoktur. Bıkılan şey çene yarışı, beklenen şey ise, ciddi dâvalarımızın vakit geçirilmeksizin çö-Bülmcleridir. Milli kararın uzandığı amaç, tam mânâslyIs pratik bir a-maçtır. İş görmek, ancak, bütün yaratıcı kuvvetleri yüksek bir disiplin altına alarak harekete geçmekle mümkündür. Buııu sezebilmek, hiç şüphesiz, her Türk gönlünü derin bir sevinçle ürperten bir olgunluk müjdesidir. Şimdiki İki partili politika hayatımız ne yukarıdan gelen bir emirle, ne kanunla, ne de başka milletlerin geleneklerinden llhnmlanmakla ilgilidir. Türk Milleti, bunun böyle olmasını istemiştir. Hâdisenin asıl değeri de buradadır işte, iktidar Partisi, milletçe çizi]en yolda yürümek ve kendisine gösterilen güveni tavsatmamak zorundadır.
İstediklerimizi başlıca üç kümeye ayırabiliriz: 1 — Türk Devrimi, çağdaş Türk Milletinin malıdır, benliğidir. kudret kaynağıdır. Bunu en son neticelerine kavuşturmaya karar vermişizdir. Türk gençliğinin e-ğitimi. ancak bu İdealler çerçevesi içinde düşünülebilir. Buna karşı gösterilen İhmal, Türk mukadderatına karşı gösterilen İhmalden farksızdır ve en büyük milli bir suçtur. Tarih ve Türklük, bu korkunç suçu lşliyenleri affetmeyecektir. 2 — Hayatımızın pratik dâvaları, dar görüşlü umdelere göre değil, çağımızın genel meyillerine ve temposuna göre müspet bir anlayışla çözülmelidir. 3 — Yurdumuzda tam bir hukuk emniyeti kurulmalı ve Türk vatandaşı devlet kaynanalığından kurtularak kendi mukadderatını eline almalı ve kendi refahının demircisi olmalıdır.
İktidar Partisi bu yüksek vazifeyi başardığı ölçüde bütün İradeli Türklüğü, destekleyici bir kudret olarak her zaman yanında bulabilir. Türk'ün en tabU partisi, kendi dâvalarını yürekten benlmslyen teşkilâttır. Bizden gittikçe uzaklaşan, İdeolojileri yabancılaşan teşkilâtı, üstündeki yafta ne olursa olsun, tutmamak bor-cumuzdur. Çünkü: partiden önce, Türk vatandaşı, kendi büyük topluluğuna, vatanına karşı sorumludur vo ona bu sorumluluktan hiçbir şey kurtaramaz. Türk vatandaşı başka türlü de düşünemez. Hür insanı köleden ayıran yüksek ve yere eğilmez meziyet de budur İşte... Halk İradesinden doğan bir iktidar kudreti, bizi en İyi anlıyabllecek bir durumda sayılabilir. Ve biz, onun İçin gelecek günleri, bir zamanlar olduğu gibi, sürprizlerle çevrilmiş bir tereddüt, hattâ ümitsizlik içinde beklemiyoruz. Bu ise vatandaş ruhu İçin ufak bir ferahlık değildir.
İktidar Partisi, henüz birkaç aydan beri lş başındadır. Bırakılan miras, çığnndan çıkmış bir millet ekonomisiyle iki milyarlık bir borçtur. İdare sistemimiz ise kendine göre bir dünyadır. Gelir kaynaklarımız yaz sıcağında yatağının çakıllarını, taşlarını gösteren yurt çaylarını an-drmaktadır. Böyle bir durumu tasfiye etrnek, üç ayın, hattâ üç yılın işi değildir. Fakat tasfiyeye nasıl girişilecektir, nereden başlanacaktır? Asıl ehemmiyetli olan nokta da budur. Biz bundan, girişilecek İşin beklediğimiz neticeyi verip veremiyece-ğiııi anlayabiliriz. Bir yapının onarıl masına temelden de başlanabilir, badanasından ve çatısından da... Temeller çürükse badanaya da acırız, çatıya da. Demek oluyor ki sosyal bir dâvanın temelli bir surette çözülebilmesi İçin bilinmesi gereken birtakım yollar vardır ve biz girişilen İşlerin doğruluğunu olduğu gibi, yanlışlığını da ilk atılan adımlardan an lı ya biliriz. Böyle bir karar vere bilmek İçin biraz beklemek lâzımdır. Derler ki: Millet hayatında yılların, dakikalar kadar bile ehemmiyeti yoktur. Fakat biz yıllarımızın birer dakika hızlyle verimsiz ve yeminsiz akmasını, milli gelişmemiz bakımından, nasıl Istiyebiliriz? Bu fataJIst (tevekkülcü) hayat anlayışından sllklnınellylz artık. Saat de bizim İçin ehemmiyetlidir, yıl da... Onun İçin partilerimizi hatiplik yarışı teşkilâtı olmak tan kurtararak, tam verimli bir İş teşkilâtı haline getirmek lâzımdır. Görülüyor kİ: çetin ve dikenli mirasın tasfiyesinden başka parti hayatına dinamik bir tempo vermek vazifesi de gene İktidar Partisine düşüyor. Yürekten başarı dilekleri.^
M. NERMİ
İngiliı Kıralı beraberinde Mareşal Montgomery olduğa halde Ingiliz paraşütçülerini teftiş etmiştir, tngil te renin müdafaası hususunda Parlâmentoda müzakerelerin yapıldığı bir zamanda yapılan bu teftişe büyük ehemmiyet verilmektedir.
ıruman/Korede atom bombası kullanılmayacak" diyor
Hür milletlerin silâhlanması için Kongreden
2.500 milyon dolar daha istenecek
Washlngton 27 (YÎRS) — Başkan Truman bugün yaptığı basın toplantısında. Kuzey Koreli komünistlere karşı atom bombası kullanılmasını şimdilik düşünmediğini söylemiştir.
Dünya sulhunun hâlâ muhafaza edilebileceğini katiyetle söyleyen Truman. komünist tecavüzleri önleyebilmeleri için, hür milletlere silâh yardımını arttıracağını ve bu maksatla Kongreden yeni tahsisat İsteyeceğini açıklamıştır. Truman’ın bu maksatla Kongreden 2500 milyon dolar daha isteyeceği tahmin edilmektedir.
Truman’ın atom bombası hakkında kİ cevabı bazı münakaşalara yol açmıştır. Esasen bazı askerî mütehassıslar, atom bombasının ancaJc hayatî ehemmiyeti haiz büyük şehirler üzerinde müessir olabileceğini ve
Feci bir uçak kazası
Kore’ye giden yolculardan 4 harp muhabiri kazada öldü
Tokyo 27 (AP) — İçerisinde 26 kişi bulunan bir C. 47 askerî taşıt uçağı bugün Japonyanın Oshlma adasının 10 mil güneyinde denize gömülmüştür. Yolcular arasında 4 harp muhabiri gazeteci bulunduğu zannedilmektedir.
Savaş birliği, uçakla nakledilecek
Sovyet Rusya tekrar Güvenlik Konseyinde
Sovyet delegesi Malik 1 ağustostaki toplantıya riyaset edecek
Lake Success, 27 (YÎRS) — Güvenlik Konseyinde Sovyet delegesi Yakob Malik bugün saat 16.40 ta Genel Sekreter Trgyve Lle*ye telefon ederek, Güvenlik Konseyi Başkanlığını deruhte e-deceğinl ve Konseyi 1 ağustos ■alı günü saat 15 ta toplantıya davet ettiğini bildirmiştir.
YEM İSTANBUL’UN NOTU t
Sovyetlor, Milliyetçi Çinin ek-
■erlyet kararlyle Birleşmiş Milletlerden çıkarılmadığı için, Konseyi 29 haftadan beri boykot etmekte İdiler. 1 ağustostan İtibaren Konsey Riyaset makamı Sovyet delegesine alt bulunuyordu- Anlaşılan, Sovyet delegesi başkanlık koltuğuna da meşhur veto çantasiyle oturacaktır.
Kore’ye zırhlı birliklerde talim görmüş askerler gönderiliyor.
Gönüllü kabu
Ankara 27 (Husus! muhabirimizden telefonla) — Koreye sevkedile-cek savaş birliğinin Hükümetçe toplanacak gönüllülerden teşkil edilmesine dair bazı söylentiler dolaşmaktadır. Alâkadarlar bu haberi teyit etmemiştir.
Birleşmiş Milletler adına talim görmüş tam teçhizatlı bir savaş birliğinin verilmesi mevzuubahls olduğuna göre bu kuvvetlerin gelişigüzel derlenecek gönüllü gTuplanndan teşekkül etmiyeceği aşikârdır.
★ ★ Muvafakatle
I edilmiyor
Burada söylenildiğine göre, birlik harekete müheyya bir vaziyette Birleşmiş Milletlerden gelecek emri beklemektedir.
Birliğin bir zırhlı tugay olduğu söylenmektedir. Koreye gidecek askerler zırhlı birliklerde talim ve terbiye görmüş askerlerden terekküp edecektir.
Askerlerin nakli bir gün meselesidir. Gelecek nakliye uçaklan birlikleri alarak evvelâ Japon yaya oradan da Koreye nakledeceklerdir.
★ muhalefetin
karşılıklı söz düellosu
bu İtibarla. Kore cephesinde kullanılmasının fayda vermlyecegl müta-lftasındadırlar.
Diğer taraftan, kütle halinde öldüren bir silâh olması itibariyle, atom bombası İstimalinin siyasî ve diplomatik münakaşalara yol açacağı da ileri sürülmektedir.
İstanbul Sergisi bir hafta daha
uzatılacak
Sergi Komitesi, stand sahiplerinin müracaatını nazarı itibara alıyor
İstanbul Sergisinin bir hafta daha uzatılması düşünülmektedir.
öğrendiğimize göre, pavlyon sahipleri dün Sergi Komitesine müracaat ederek, pazartesinden itibaren bir hafta daha Serginin uzatılmasını istemişlerdir. Sergi Komitesi, pavlyon sahipleri müştereken bu uzatmayı istedikleri takdirde buna karar verilebileceğin! bildirdiğinden, dün akşamdan itibaren Sergideki stand sahipleri İmza toplamaya başlamışlardır.
Gece geç vakte kadar toplanan İmzalar nazan İtibara alınacak olursa. Setglnin bir hafta daha uzatılacağı anlaşılmaktadır.
Askeri Şûra toplantısı
Ordumuzun takviyesi için yeni ve çok esaslı tedbirler alınıyor
Ankara. 27 «Husus! muhabirimizden telefonla) — Hâlen toplantılarına devam etmekte olan Askeri Şûra, îâğ. vına dair mevzuun, söylendiğine göre gündemindeki işleri müzakere ve karara bağladıktan sonra lnceliyecek-tlr.
Haber aldığımıza göre ele alınan meseleler arasında 6 tümenin lâğvedilip edilmlyeceğl meselesi de vardır.
Diğer taraftan Şûra 1314 doğumlulara kadar olanların 1951 temmuzuna kadar emekliye sevkı işleri hakkında da karar alacak ve 30 ağustosta terfi e-decck generalleri teablt edecektir
Mili! Savunma giderlerinde yapılması İmkân dahilinde olan tasarrufları kararlaştırmakla beraber Şûra, ordumuzun takviyesine matuf tedbirleri de teablt etmektedir.
Churchlll konuşmasını bildiği kadar, düşünmesini do bilir! Yukarıdaki resimde, İngiliz muhalefet liderini son Avam Kamarası toplantısından evvel, pürosunu içer vo düşünürken görüyorsunuz
Koreye yapılan Amerikan çıkarmasından İlk resim. 1 İnci Süvari Tümenine alt birlikler Pohang Limanında Kore topraklarına çıkarken
ladong bölgesinde Amerikan taarruzu devam ediyor
Başkomutan Mac Arthur, cepheyi teftiş ettikten sonra olan itimadının arttığım belirtti
nihaî zafere
Tokyo 27 (YİRS) — Uzakşark Genel Karargâhının resmî tebliği.
Çlnju’dan batıya İlerleyen taarruz! keşif kollan, 4 üncü Kuzey Kore tümenine mensup bazı birlikleri Hadong civarında 4 kilometre yeri atmışlar, Kuzeydo Hamyang'ı İşgal etmişler ve Hamyangın batısında Namvon’da, bir alay kadar tahmin edilen düşman birlikleriyle temasa gelmişlerdir.
Son 24 saat zarfında bütün cephe boyunca büyük harekât olmamıştır. Düşman baskısı devam etmişse de, düşmanın daha ziyade toplanma ve yeniden yığınak yapma İsleriyle meşgul olduğu tahmin edilmektedir, tedlr.
İngilterenin müdafaası
Avam Kamarasında dün çok şiddetli münakaşalar oldu
Churchill ağır tenkidler yaptı
Londra, 27 (YİRS) — İngiliz Avam Kamarası bugün yine buhranlı günlerinden birini yaşamıştır.
Bllyük Britanyanm savunma durumu hakkında dün açılan müzakere sırasında, Millî Savunma Bakanı, alınan tedbirleri hükümet adına İzah etmişti.
Bugün muhalefet lideri Churchill, müzakerelerin, gizli oturumda yapılmasını lstlyen bir teklif yapmıştır. Hükümet buna şiddetle muhalefet etmiş ve hattâ bunu bir itimat meselesi haline getirmiştir. Neticede ChurchlH'ln teklifi 295 muvafık oya karşı 296 muhalif oyla reddedilmiş ve celseye açık olarak devam edilmiştir.
Söz alan Churchill, celsenin açık olması İtibariyle, ancak Sovyetler vo diğer memleketler genelkurmaylarınca malûm olan hususlardan bahsedebileceğini söylemiş, Rusyanm, Avrupa istilâsı İçin süratle 80 tümen seferber edebileceğini, buna mukabil Batı Avrupanın ancak 12 tümen çıkarabileceğini İlâve etmiş ve Manche Kanalının, îngiltereyl süratle İstilâdan kurtarmakla beraber, roket ve hattâ atom silâhlarının, milleti, şimdiye kadar görtjnemiş sefalete düşüreceğini ilâve etmiştir.
Aı^ım Kamaralındaki toplantıya ait Churchill'in iteleri üçüncü eahifemUdedir.
Düşman harekâtı, gece devam etmiştir.
Yongdang, denizden bombardıman o-dllmlş ve karadan Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin baskısı altında tutulmuştur.
Güneybatıda, Amerikalıların. Güney kıyısı boyunca harekâta devam ettikleri; Hadong bölgesinde Saong’da, Kuzey Korelileri 4 kilometre kadar geri atmışlar ve Hamyang*! işgal etmişlerdir.
General Meo Arthur*ün Kore seyahati
Tokyo, 27 A A. (LPS) — General Mac Arthur bugün Kore cephesini I-klncl defa ziyaret etmektedir. General refakatinde bir miktar subay olduğu halde bu sabah Özel uçağı ile sekizinci ordu genel karargâhına gelmiştir.
Tokyo, 27 A A. (AFP) — Mac Ar-thur’ün Korede yaptığı beyanatın metni şudur:
'‘Bugünkü teftişimden sonra iyimserim. Bu nevi savaşlarda muvaffakiyet ve âdemi muvaffakiyete intizar etmek lâzımdır.
Düşmanın teşebbüsü eline geçirdiği an İle teşebbüsü kaybetmek üzere olduğu zaman arasında bittabi tepkiler olacaktır. Başkan Truman. geçen hafta verdiği raporda düşmanın son üç hafta zarfında zafer ihtimallerini kaybettiğini tomln etmekle bütün yaptıklarımın bir tekidini bulmak kabildir. Bu, uzun savaşlar ve çok güç mücadeleler cereyan etmeksizin zaferin hemen bizim olacağını ifade etmez. Yeni yeni üzüntülerimizin,
muvaffakıyetslzllklerimlzln olacağı tabiidir.
Fakat hayatımda hiçbir zaman şimdi olduğu gibi nihai zaforden bu kadar emin olmadım.
Güney Koreli kuvvetler ve güneyli başkomutanlar ferah verici bir mukavemet göstermektedirler. Hava ve de-
nlz kuvvetleri her bakımdan mükemmeldir. Herkes anlamıştır ki, kendi şahsi tesiri ne olursa olsun şiddetle 1-lerleyen kara kuvvetlerini tek başına durduramaz. Fakat herkes elinden geleni yapmıştır. Bugünkü durumun bariz bir vasfı da çeşitli servisler arasındaki geniş İşbirliğidir. Bu işbirliği şimdi hattâ daha da ileri gitmekte ve aynı dâvaya hizmet eden çeşitli milletlerin çeşitli servislerine şâmil olmaktadır.,,
SON DAKİKAı
Gelecek 24 saat zarfında seçme dört komünist tümeninin, kuvvetli topçu vo tank himayesinde, harbin en büyük taarruzuna geçecekleri haber verilmektedir.
yeni yeni
Bediî Faik
YENİ ISTANBUL'da
Tanınmış fıkra muharrirlerinden Bedi! Faik YENİ İSTANBUL yazı ailesine İltihak etmiştir.
Genç arkadaşımızın fıkra ve yazılarını yarından İtibaren neşre başlıyoruz.
Ankara, 27 (Hususî muhabirimizden telefonla) — Hükümetin Kore’ye 4500 kişilik bir saavş birliği gönderip meri hakkındakl kararına karşı tevcih edilen tenkldleri İktidar bugün cevaplandırmıştır.
Bilindiği gibi muhalefet partileri Birleşmiş Milletler sıfatiyle Türkly*-nln yüklendiği vecibelerin yerine getirilmesine muarız olmamakla beraber bu kadar hayatî bir mevzuda Bü-yük Millet Meclisinin tasvibi alınmamış olmasını başlıca tenkld mevzuu olarak ele almışlardır.
Bu görüş karşısında İktidarın mütalâası şudur:
"Büyük Millet Meclisi Birleşmiş Milletler Paktını tasdik etmiş ve o-nun yürütülmesi İşini Hükümete bırakmıştır, Hükümet de böylece kendirine esasen Meclis tarafından ve-rilmlş olan ödevi yerine getirmektedir..,
Yannkl Zafer gazetesinde bu meseleye tahsis ettiği başmakalede Mümtaz Faik Fenik. Koreye 4500 kişilik bir savaş birliği yerine Yunanistan gibi nakliye uçaklan göndermek suretiyle yardım etmenin mümkün olabileceği hakkındakl mütalâalara karşı şöyle diyor:
"Mademki bu hususta Hükümetin takdir hakkı tanınmıştır. Mademki Hükümet siyasî vaziyetleri ve elindeki İmkânlan herkesten daha İyi bilecek bir mevkldedlr. Bunu seçmek hakkı da müsaade edin olsun!
Dedikoduyu bırakalım hareketi küçük politika âlet etmtyellm.,.
Buna mukabil CJFî.P.
andlaşma ve sözleşmeler yapmak, barış veya harp İlân etmek yetkilerinin münhasıran B.M.M. ne alt olduğu terinde ısrar etmektedir. Bu mahfillerde belirtildiğine göre, Koreye 4500 asker gönderip orada ateş hattına sokmak bir harp hareketidir. Türkiye. Birleşmiş Milletler Teşkilâtına bu teşkilâtın anayasasında yazılı taahhütlerle bağlıdır. Bu taahhütlerde. Türklyenln önceden muvafakatini madan Güvenlik Konseyi karan bir askerî yardım yapmasını icap tirecek hiç bir vaziyet yoktur.
Ulustaki başmakalesinde bu teri çıklıyan Nihat Erim şöyle diyor:
"Demek kİ Hükümet önceden bağlanmış olduğumuz, önceden Büyük Millet Meclisinin muvafakati alınmış olduğu tezini benimsemlyecektlr. Kaldı kİ, hattâ Birleşmiş Milletler Anayasasının 43 ve 44 üncü maddeleri dahi olmasa idi; Hükümet yine Büyük Meclisten muvafakat almadan Türk askerini Kore harbinde Birleşmiş Milletler emrine veremezdi!,,
Nihat Erim netice olarak, olarak Hükümetin çok ağır sullyet yüklenmiş olduğunda mekte ve meselenin yetkili larca İzahını İstemektedir.
Hükümette
ve bu asTl oyunlarına
devletlerle
aitle
Anayasa bir me-ısrar et-makam-
ÇORAP BÖKÜGÜU
Sayfa 1
YENİ İSTANBUL
28 Temmuz 1950
Menii leke t meseı le. leri
Kapı Kulu müessesesi ve Gelir Vergisi
Yaıan i Fındıkoğlu Z. Fahri
İstanbul Üniversitesi Profesörlerinden
Pek az kimsenin dikkatini celbeden bir toplantı Berisi, bugünlerde sosyal meselelerle alakası olanları bir araya getiriyor. Filhakika memleketimizde İlk defa vücuda getirilen bir “Sosyoloji Cemiyeti,., yine ilk defa olmak üzere milli sosyoloji kongresi tertip etti. Beş gün devam •-decek olan kongrede başlıca fu tebliğler yapılacaktır:
1 — Gelir Vergisi sosyolojisi; 2 — Garp medeniyetinin çöküşü; 3 — Cemiyet ve terbiye; 4 — Tecrübî sosyoloji; 5 — Türklyede sendlkalizm; 6 — Kanunlarımız ve içtimai realite; T _ Hukuk sosyolojisi; 8 — Sosyolojinin sınırları... llh. Tebliğlerin mevsularındaki hususiyet arkası sıra yapılan ve yapılmakta olan münakaşalarla bir kat daha zenginlik kazanmaktadır.
— II —
Bu tebliğlerin birincisinde bulundum. Asıl mühim olan tebliğden «iyade yapılan münakaşalardır. Tebliğin mevzuu, 1-1-1950 den beri yürütülmeye başlanan Gelir Vergisi ve dayandığı mucip sebeplerle bunların lehinde ve aleyhindeki mütalâalardır. Hemen hepsi Gelir Vergisinin kabulü hâdisesini takip edenlerce malûm bulunan bu sebep vs mütalâalar dışında, toplantıya iştirak edenlerin sorgulariyle başhyan münakaşa. fikir hayatımızın bir ânını aksettirmesi itibariyle tesbit edilmeye değer kanaatindeyim.
Bilindiği gibi Gelir Vergisinin dayandığı ekonomik sebeplerden biri olarak, devletçilik yüzünden artan masrafları karşılamak zarureti ileri sürülmüştür. Bunun karşısında bir nevi tarih felsefesi yapan muharrirler, bu zarureti tarihçilerimizin “Kapıkulu Müessesesi,, dedikleri bir faktöre bağlamakta gecikmediler: OsmanlI imparatorluğu zamanında kapısızlar kütlesini, bir “kapı,, ya “kul,, olanlar bir düzlye istismar etmişlerdir. Ayni vergileme Tanzimat İle nakdlliğe inkılâp ettikten ve mail cihazımız Avrupalılaştıktan sonra da aynı İstismar devam edegelmlştlr. Türkiye iktisat Kongresi ve Gelir Vergisi projesi münasebetiyle yeniden aktüel olan bu fikir, aynı muharrirlere göre, Gelir Vergisinin tesisinde en kuvvetli âmil rolünü oynamaktadır. Milli geliri emen devletçilik, korkunç bir bürokrasi doğururken Osmanlı tarihine bağlı mekanizmayı harekete geçiriyor. Bu muharrirlerden birine göre: “Milletin bu büyük bürokrasiye karşı aldığı tavrı onun saf dilinde bulup anlamak mümkündür. Bilhassa (beylik) ve (kapı) kelimeleri bu bakımdan son derece vecizdir:
Geçme beyler köprüsünden ko apar-sın su seni Yatma tilki gölgesinde ko yesin aslan seni
Derken, atılgan, kalın ensell kurdun ruhunu ve otoritenin tuzakçı durumuna erkekçe bakışını görüyoruz.
Beylik çeşmeden su içme
Beyin kapısına varma
öğütleri, merkezin siyasi kuvvetlerinin hür İnsanı köleleştirmesi karşısında en sağlam tedbiri belirtmektedir. Anadolu Türkünün bu (Bey) den kasdl kendi varlığına zıt otorite ve devlettir. (Kapı) ile de yine onu ve bilhassa onun hükümetini kaydeder. Kendisinin iştirak etmediği bu hükümete ve onun kapısına karşı nefret duyar. O kapıda erkekliği rencide edilmiş ve oradan her ne gelirse fena ve haince gelmiştir. Bilhassa kapıların en zorlusu ve en büyüğü olan (Babıâlidlr (1).„ Bu suretle
Gelir Vergisi taraftarlarının “İktisadi devletçilik vesilesiyle artan devlet masraflarını Gelir Vergisi ile karşılama,. fikri, aleyhtarların mânalı tasdiki ile tamamlanmaktadır.
— m — ’
Osmanlı imparatorluğunda “Kapı,, , “Kapıkulu,, ve “Kapısız,, Uçlü-lüğü bir vakıadır. Keza, “Kapıkulları., nın “Kapısızlar,, dan kavml ve ırki ayrılığı da kısmen kabul edilebilir. Fakat Cumhuriyet Devrinin siyasi müessesesini ve bütün idare edenler zümresini “kapıkulu,,, bugünkü Türk Devletinin kendisini “kapı,, ve siyasi haklara sahip vatandaşların topunu birden “kapısızlar,, saymakta yani letanbulun “Ba-bıâli,, sini Ankaraya nakledilmiş görmekte hakkımız var mı? Hulâsa tarihi bir vakıa, aktüelliğini muhafaza ediyor mu T Modern mail esaslardan mülhem olan Türk Gelir Vergisi Kanunu, kapıkullannın kapısızların sırtından geçinme için İcat ettikleri yeni bir “kapı,, işi midir? Münakaşaya iştirak eden ve kongreyi hazırlıyan Profesör Hilmi Ziya Ülken’e göre kapıkulu müessesesi, bütün İmparatorluklar için müşterek bir müessesedir. Fakat “emperiyal,, safhadan “millî,, safhaya geçince ortadan kalkacaktır.
Şüphesiz; Gelir Vergisi münasebetiyle ve bilhassa köylüye, esnafa, memura ve işçiye birçok istisnalar ve muaflıklar tanıyan bu yeni verginin yalnız esnaf olmayan ve kendi ölçümüzde kapitalist sayılabilecek kazanç erbabına yüklediği mükelleflik karşısında ortaya atılan bu neviden tarihi mütalealann sahipleri, imparatorluk olmadığımızı biliyorlar. Hiç değilse bünye ve şekilce •emperiyal,, devirden eser kalmamıştır. Fakat iddialarına göre “emperiyal,, devredeki İdare eden ve idare edilen münasebeti zihniyet bakımından aynı kalmış, “millî,, devrenin emrettiği vergilerle psikolojisi İle ruhlanma-mıştı. 1950 Gelir Vergisi, bu ruhun yeni bir ifadesinden başka bir şey değildir.
I — IV —
Bundan yirmi beş sene kadar evvel, iki mühim mecmua etrafında toplanmış olan bazı kalem sahipleri İçtimaî meselelerimizi şimdi Gelir Vergisi münasebetiyle ortaya atılan “Kapıkulu müessesesi,, ile İzah etmek, sosyal hastalıklarımızı bu zaviyeden teşhis eylemek istemişlerdi (2). Anlaşılıyor ki, bu İçtimaî - tarihî düşünüş tarzı, için için fikir hayatımızda yaşamış ve 1949 - 1950 senelerinin mail politika münasebetlerinde ortaya çıkmış, şimdi de bir sosyoloji kongresinde münakaşa mevzuu olmuştur. Bütün mesele İmparatorluk rejimleri için olağan bir şey olan “Kapı kulu,, nun, siyasî bünyemizin millileşmeye başlamasından sonra da devam edip etmediğinde, “Kapı., yerine modem “Devlet,, İn geçip geçmediğinde toplanmaktadır.
— V —
Aynı kongrede Gelir Vergisi münasebetiyle taklit faktöründen, yani iddia edildiği gibi Alman ve Anglo - Sakson Gelir Vergisi kanunlarının kabul edilmesinden. Gelir Vergisinin kabulüne takaddüm eden safhada malî hâdiselerin durumuna alt sosyolojik anketler yapılıp yapılmadığından bahsedildi ve çok faydalı münakaşalara yol açıldı. Şimdilik burada işaret etmek İstediğim nokta, henüz yürütülmeye başlanan ve 14 mayıs 1950 hâdisesinden sonra hakkında arasıra neşriyat yapılan pek mühim bir malî kanun karşısında sosyoloji mensuplarının gösterdiği canlılık ve uyanıklıktır. Dar bir teknik görüş İçinde mahpus bulunmayan iktisadi maliyeciler, bu alâkadan
Sergi köşesiı
Simit seviyesinden yükselmeliyiz
Bevvlki gün Sanat Dostlan Cemiyetine mensup iki yUae yakın âza, Bergide buluştular, Belediye Paviyonundaki resim serpUhıl gezdiler. İstanbul Valisi ve Belediye Reisi de aralarında idi. Bu vesile ile, şehrin ol'an bir resim galerisinden mahrum oluşu görüşüldü, bu noksanın ikmali iç(n bazı tedbirler düşünüldü.
Sonra Serginin muhtelif yerleri gerildi ve nihayet hep beraber yemek yemek ürere lokantaya gidildi. Lâkin burada pek ar kimse yemeğe muvaffak oldu. Sergi Sarayının bütün cephesini işgal eden nefis balkonda, mehtaplı manzara karşısında pek fakir ve kifayetsiz bir lokanta vardı. Garson yoktu. Servis yoktu. Müzik yoktu Bereket bira* ileride “Hasan-paşa fırvnt* bir şube açmıştı, cemiyet âzalanndan çoğu, karınlarını oradan doyurdular.
Serginin en mühim eksiklerinden biri do "oturacak yer” bulunmamasıdır. Gelecek seneler, bu cihet gözönündo tutulmalıdır. Mesele, lokanta veya buna benzer yerleri müzayedeye çıkarıp ihale etmekte değildir, Liyakatlisine ve kifayetlisine vermektir.
BÎR İSTANBULLU
Tekel memurlarının nakli tedricen yapılacak
Tekelde şubelerin birleştirilmesi dolayısiyle 120 memurun Anadoluya nakledileceğini yazmıştık.
Umum Müdürlükten bildirildiğine göre, bütün servislerde nakledilecek memurların sayısı bu kadar fazla değildir ve bunların nakilleri zamanla İhtiyaca göre yapılacaktır. Bu itibarla bir anda 120 kişinin nakledilmesi şimdilik mevzuubahis değildir.
Yardım malzemesi geldi
Bolero adındaki Amerikan şilebi Umanımıza getirdiği yardım malzemesini dûndan itibaren boşaltmaya başlamıştır.
Tütün Kongresi delegelerine tenzilât önümüzdeki ağustos ayı içinde An-karada toplanacak olan Tütün Kongresine iştirak edecek delegelere Denizyolları vapurlarında %20 tenzilât yapılacaktır.
Valilik emrine tâyin edilen ilkokul öğretmenleri
İstanbul 111 öğretmenlerinden olup kadro fazlası oldukları İçin geçen ders yılı başında başka vilâyetlere verilen öğretmenlerden bu defa yol parasız olarak İstanbul Valiliği emrine tayin edilen İlkokul Öğretmenlerinin adlarını bildiriyoruz:
Refia Aynuksa, Nuriye Gönenç-men, S. Muzaffer Pesen, Melâhat Suna, Adalet Aydın, Şehlme Kutay. Me-diha Ongan, Sıdıka Mengü. Adalet ince, Fikret Işılar, Mahmure Giray, Bahriye Açıkel, Ferhunde Or, Hakkı özerdem, Neriman Ziyadeoglu, Fahriye ögeî, Cansel Selimoglu, Be-hice Balkan, Hikmet Dikmen, Meziyet Akkuş, Nuriye Bozbek, Semiha Günay, Nigâr Bumin, Raslme Aksoy, Nihal Işıksaçan, Adalet Meral.
ve uyandırılan bu gibi fikir hareketlerinden her halde memnun olacaklardır.
(1) Gelir Vergisi raporları. Tüccar Derneği neşriyatından, 1940, Tahsin Demiray’m raporu.
(2) Eakl Tanln başmuharriri, okl “Felsefe ve içtimaiyat Mecmuası,, muharrirlerinden Muhiddln Beyin 1925 de çıkardığı “Meslek,, mecmuası ile, Profesör Mükrlmtn Hali) ve tarihçi Ahmet Refik ile bir muharrirler zümresinin neşrettiği “Anadolu Mecmuası,, nı kaydediyorum.
Şehrimizde bulunan Iran Melikesinin temasları
İLERİ GELEN İRAN ZEVATININ ŞEHRİMİZDE BULUNMASI, BAZI TEFSİRLERE YOL AÇMIŞSA DA BU HABERLER TEKZİP EDİLMİŞTİR
Evvelki gece şehrimize gelmiş olan Iran Melikesi dün öğle yemeğini I-ran Konsoloshanesinde yemiş ve öğleden sonra beraberinde oğlu Altes Gulam Rıza Pehlevl, kardeşi, Tahranda çıkan Ruzname gazetesinin sahibi Ali Esgar ve konsolos Abdül Hüseyin Mettah olduğu halde otomobili
Bursalı öğretmenler matbaamıza geldiler
BursalI öğretmenlerden müteşekkil bir grup dün matbaamızı gezmlşlor ve tetkiklerinden dolayı fevkalâde memnun kaldıklarını bildirmişlerdir.
Tekel İşçilerine zam
Üsküdar Yaprak Tütün Bakımevi*-nln kıdem ve müddetlerini dolduran ve bilhassa İşlerinde haşan gösteren işçilerin, zamlannın 1 eylülde verilmesi icap etmekteydi. Tekel Umum Müdürü işçilerin çok çahşmalan ve muvaffakiyetleri üzerine zamlarının bir ay evvel verilmesini münasip gördüğünden, 1 ağustostan itibaren İşçiler zamlarını alacaklar.
Tekel İşçilerine ücretli izin verilmiyor
Tekel İşçilerinin ücretli İzin alma-lan hususundaki yapılan İncelemeler sona ermiştir. Bakımevleri ve fabrikalarda çalışan İşçilerin iş durumlarına göre İzin listelerinin tanzimine başlanmıştır.
Tekelin şarap müsabakası neticelendi
042 senesinde mevkii meriyete giren Şarap Amillerini Teşvik Kanunu mucibince Tekel idaresi tarafından her yıl tertip edilmekte olan şarap müsabakası bu sene de neticelenmiştir.
10 ilâ 100 bin litre imalât yapan fabrikaların bir seneyi ikmal etmiş şarapları arasında yapılan bu müsabakada birinciliği Merzifon şarap âmili Mehmet Gümüş kazanarak 3000 lira mükâfatı almıştır, ikinci gelen îzmtrden Haşan Yazgan’a da 2000 liralık mükâfat verilmiştir.
Bayındırlık Bakanı şehrimize geldi
Bayındırlık Bakanı Fahri Belen dün şehrimize gelerek Küçükyalıda-ki Bölge Müdürlüğünde, Bayındırlık Müdürü İsmail Devletkuşu ve diğer teşkilât mensuplariyle konuşmuştur.
M. T. T. Birliğinin Başbakana gönderdiği telgraf
Yakında şehrimizde toplanacak o-lan W. A. Y. Gençlik Teşkilâtı Kongresine Millî Türk Talebe Birliğinin de iştirak etmek istediğini ve bu hususta Federasyonla aralarında bir İhtilâf olduğunu yazmıştık. M. T. B. dün Başbakana aşağıdaki telgrafı göndererek Kongreye iştirak arzusunu teyid etmiştir.
W. A. Y. Kongresine bütün Türk gençliğinin muayyen nispetler dahilinde iştiraki hususunda, birliğimizin yaptığı teşebbüsler hakkında» Hükümetinizin mümkün süratle bütün Türk gençliğinin temsilini temin e-decek şekilde bir karara varmasını temenni eder. Şimdiye kadar millî dâvalarda ve komünistlikle mücadelede devam eden çalışmalarımızın delil ve vesikalarını makamınıza arzet-mek üzere olduğumuzu bildiririz. Derin saygılarınızla.
“Son Posta” gazetesi
21 yaşında
“Son Posta,, refikimiz dün 21 yaşına basmış bulunmaktadır. Tebrik eder, muvaffakiyetler dileriz.
İle şehrimizin muhtelif yerlerini gezmişlerdir, Öğrendiğimize göre yazı lstanbulda geçirmek isteyen Melike Boğazda İkamet etmek üzere bir villâ kiralamak niyetindedir.
Dün şehrimizin bazı çevrelerinde dolaşan şayiaya göre, Şah üvey kardeşi Altes Gulam’ın İrana dönmesini istememektedir. Bu yüzden Altesin annesi lıtanbula oğlunu görmek için gelmiştir. Bu hususta malûmatımı müracaat ettiğimiz konsoloshane, şayiayı katiyetle tekzip etmiş ve Altesin bir iki güne kadar Tahrana döneceğini bildirmiştir.
Bir kaç günden beri şehrimizde bulunan eski Iran Başbakanı Metin Defteri de dün Ankaraya gitmiştir.
İranın bu ileri gelen zevatının memleketimizde bulunması türlü tefsirlere yol açmış ve bunların Şahın Türklyeyl ziyareti için zemin hazırlamakta oldukları söylenmiştir. İran Konsoloshanesi bu haberi de tekzip etmektedir. Ancak şehrimizdeki Iran çevrelerinden öğrendiğimize göıe Şah, memleketimizi ziyaret etmeyi İstemekte fakat babası Rıza Şah Peh-levl’nln ziyareti İade edilmediği İçin şimdilik bu ziyaretten sarfınazar etmektedir.
Denizyolları turistik oteller yaptıracak
Devlet Denizyolları idaresi yurt İçinde turizmi teşvik için çalışmalara başlamıştır. Bu cümleden olarak Hava ve Demiryolları İle birlikte kombine seyahat biletleri ihdası İçin temaslara başlanmıştır.
Bundan başka liman şehirlerinde küçük fakat konforlu turistik oteller İnşası için, teşebbüse geçilmiştir. Bu suretle memleketimize gelen yabancıların yurdun muhtelif şehirlerini görmek üzere seyahatlerini buralara uzatmaları sağlanacaktır.
ÇATALCA SAÖLIKEVİNİN TEMELİ DÜN TÖRENLE ATILDI
Bağlıkevtnîa
inşasına yakında başlanacak elan Çatalca Sağlıkevinln tornalatma töreni dün saat 18 te yapılmıştır.
Vali ve Belediye Başkanı Ord. Prof. GÖkay, Demokrat Parti Bölge Müfettişi, Millî Eğitim Müdürü, 11 8ağlık Müdürü ve basın mensuplan İle kalabalık bir halk kütlesinin hazır bulunduğu töreni Çatalca Kaymakamı Şevket Yurdakul bir hitabe ile açmış, ilçenin sıhhî ve imar bakımından kalkınmasında rol alacak sağlık
Muhtar seç mleri için partilerin çalışması
13 ağustosta yapılacak olan seçimlere bağımsızlar da iştirak edecek
Muhtar seçimlerinin son derece yaklaşmış bulunması dolayısiyle siyasî partiler faaliyetlerini arttırmışlardır.
Gerek D.P., gerek C.H.P. ve M.P. II İdare kurulu teşkilâtı lâzım gelen talimaü alarak hazırlıklanna bütün hızlariyle girmiş bulunmaktadırlar.
Diğer taraftan, İlk defa olarak bir çok mahallelerden bağımsız olarak namzetliğini koyan kimselerin de seçim mücadelesine girecekleri öğrenilmiştir.
Seçim 13 ağustos pazar günü yapılacağına göre hazırlık ve propaganda işleri 10 ağustos akşamı sona ermiş bulunacaktır.
Ortaşark memleketlerine külliyetli miktarda tuz ve bira satacağız
Tekel İdaresi Ortaşarktan külliyetli miktarda tuz ve bira teklifi almış ve satrç için müzakerelere başlamıştır.
Eğer şartlarda uyuşulduğu takdirde Suriye, Lübnan ve Iraka külliyetli miktarda Jhracat yapılacaktır.
Dinamit sıkıntısı kalmadı
Memlekette yol inşaatının artması dolayısiyle günden güne çoğalan dinamit istihlâkini karşılamak üzere Tekel İdaresi tarafından Ingiltereye sipariş edilen 360 ton dinamit bugünlerde Mersin limanına gelecektir. Diğer taraftan askerî fabrikalardan da külliyetli miktarda dinamit temin edlldiğLnlen sıkıntı kalmamıştır.
İzmir Fuarı İçin ilâve vapur ve tren seferleri
İzmir Fuan dolayısiyle Devlet Denizyolları doğru İlâve seferler tertip etmiştir. Fuann devamı müddetlnce da ayrıca Bandırma, İzmir arasındaki ekspres seferleri de çoğaltılacak-
tır.
•vt tngasımn öneminden bahsettikten sonra temele İlk haram atılmasını Validen rica etmiştir.
Müteakiben Prof. GÖkay bir hitabede bulumuştur.
Valinin hitabesini müteakip Faik Yargıcı va Murat Uras da temele harç koymuşlar ve törene son verilmiştir.
Prof. GÖkay, müteakiben îlçenln pazar yerini teftiş etmiş ve halkın dileklerini dinlemiştir.
Sanat htırekelleri
“Bedia Statzer'in 25. yılı,, için hazırlık ar tamam andı
Bedia Statzer'in yirmi beşinci nat hayalını tesit için hazırhkîardâ bulunan komisyon mesaisini bitirmiş ve bir progTam hazırlamıştır.
26 ağustos cumartesi günü akşamı Açıkhava Tiyatrosunda yapılacak o-lan merasim programının, hariçte her zaman görülmesi kabil oyun ve numaralardan olmamasına, böylece bir hususiyet arzotmcslna itina edilmiştir.
Bedia Statzer de, merakimde en sevdiği iki üç eserden en sevdiği paı* çalan oynayacaktır.
Topkapı Müzesinde yeni kısımlar
Topkapı Müzesi, henlls halka açılmamış kısımlardan bazılarının Doksan! an nı ikmale çalışmaktadır. Palı mahdut vasıtalara sahip bulunan Müze İdaresi, imkânlarının fevkine çıkarak, ay sonunda, bir İki köşkü umt> mî ziyaretlere açabileceğini ümit etmektedir.
Haftanın muayyen günleri Öğleden sonr&lan açık olan Topkapı Müsest bundan böylo cuma günleri de ılya-ret edilebilecektir.
İkinci Terbiye Kongresi
İstanbul Muallimler Birliği Tor^tye
Encümeni, Dr. Mümtaz Tufhama
başkanlığında toplanarak
15.
nal Ter-
biye Kongresini yapmak İçin haaır* lıklara başlamıştır. Kongre 4 eylül pazartesi günü açılacak ve T eylül perşembe günü akşamı kapanacaktır.
Geceleri klâkson çalanlar cezalandırılıyor
Şehirde klâksonlann yaptığı gth rültüyü gidermek için Emniyet Mtk dürlüğünce alınan tedbirlerin tat» bikına devam edilmektedir. Geceleıf saat 10 dan sonra klâkson çalan şoförler takip ve cezalandırılmaktadır
Genel nüfus sayımı İçin noksanlıklar tamamlandı
Ekim ayında yapılacak genel nüfus sayımını şehrimizde idare etmek üzere kurulan komite her gün toplanarak çalışmaktadır. îstanbulun bütün ilçelerinde sokak levhalariyle kapı numaralan kontrol edilmiş ve noksanlar tesbit olunmuştur. Eksik levha ve numaralar peyderpey yerlerine takılmaktadır. Numerotaj e-kipleri hâlen Bakırköy, Beşiktaş, Beyoğlu, Fatih, Eminönü, Kadıköy, Beykoz ve Eminönü ilçelerinde grup grup faaliyettedir.
Devlet Denizyolları Batı Avrupa şilep seferlerinde tenzilât yapıyor
Kars şllepl Deylet Denizyollarının Garbî Avrupa llmanlariyle tertip eylediği doğru yük postala nnın üç üncüsünü yapmak üzere pazar günü limanımızdan ayrılacaktır. Yapılan iki sefer arasında elde edilen neticelere göre bu seferlere alt navlun ücretlerinde bir miktar tenzilât yapıt-ması düşünülmektedir. Bu hususta tetkiklere başlanmıştır. Netice yakında İlân edilecektir.
YENİ İSTANBUL
SÎYASÎ îktîsadî_
MÜÖTAKtL GÜNLÜK GAMETE
Ll
OahlMl
YENİ İSTANBUL NVEfTAT LIMITED ötKKJCTÎ Müdürüı Kemal EL BAKLTCA
Bu sayıda yaıa işlerini fiilen İdare eden 1 Baeîd ÖGET
Negreddmiyen yanlar iade edilme*
Basıldığı yer ı yeni İstanbul matbaaoi-LLK LIMITED glRKETÎ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 56 —
Ateş gazetelerin içinde, şüpheli bir takım adamların koynunda koltuğuna gelecek, evvelâ Dere-boyu mahallesinde, sonra ötekilere. nihayet yelpaze biçiminde ovaya ve dağ köylerine dorğu yayılacaktı. Bu duruma göre reisin tedbir ve taktiğinde kusur yoktu. Bazı gazetelerin yolda satın alınıp yırtılmasına kadar her şey hazırdı. Fakat hâdisenin şaşılacak tarafı şu İdi ki Serbest Fırka bu hesaba tamamlyle ters istikametlerden geliyor ve bütün kaza kav gibi baştan başa tutuşuyordu. Bu suretle hemen bütün kaza, gayet kısa bir zaman İçinde Serbestçi olunca mukaddes millî birlik bu sefer de öte tarafta tecelli ediyor ve ortada kavga edecek adam kalmıyordu. Bu, rakiplerden biri gelmediği için öteki galip ilân edilen pehlivan maçlarında olduğu gibi oyuncu için de» seyirci İçin de tatsız bir şeydi. Ara sıra İm Beyin ve daha başkalarının kışkırtmaları üzerine meydan okuyucu tavırlarla Halk Partisi önünde nümayiş geçitleri yapmağa gelenler, beyaz İç donunun paçalarını baldırlarına kadar cıvıyarak kapının önünü yıkayan hademe Topal Yunusla içeri taşlıkta, göğsünü hin! hm! öttüren astmasma karşı kurumuş boru çiçeklerinden sigaralar sanp içen kâtip Tosun Efendiden başka kimseyi bulamıyor-
Î7S
lardı. Onlar da aksi gibi, kasabanın en ahbap canlı insanlan idiler.
— Yahu, buyurun az dinlenin... Yunus size kahve söyleyiversin...
— İstemez., işimiz var...
— Hadi hayırlısı....
Ara sıra ötede beride kıstmlan Halkçılarla Serbestçller arasında geçen konuşmalar şöyle hulâsa edilebilirdi:
— Buraya bak... Geçti o günler artık... Eski çamlar bardak oldu... Doğruluk olacak gayrı...
— Hadi bakalım hayırlısı... Hepimizin istediği o değil mİ?
Serbestçilerin talihine kazanın o tarihteki memur kadrosu da halka oldukça kendini sevdirmiş adamlardan mürekkepti. Kaymakam kendi halinde bir ihtiyardı. Kasabaya geleli iki ay bile olmamıştı. Kahveleri kapatmak vesaire gibi bazı icraat ile ahalinin dalma damarına basmış olan açık spor gömlekli, çıplak bacaklı eski genç ve şımank Kaymakamdan sonra halk onu lâtaya benzeyen uzun sof ceketi, bastonu, teşbihi, enfiye kutusu, sakalı vesalreslyle görünce âdeta bayram etmişti. Hiç bir şey olmasa Halk Partisi Reisinin ötede beride “Nereden buldular bu afyonkeşi? Güllü ayıbından başka dervişliği de varmış... Ben onun İcabına bakarım’’ yolunda sözler söylemesi kâfi idi. Büyük memurlardan mahkeme reisi de İyi tanınmış bir adamdı. Sözünü sakınmayan» kele kel, köre kör diyen titiz ve aynı zamanda da çok lâtlfecl bir Karadenizli İdi. Serbest Fırka lâkırdılarının ilk ortaya çıktığı günlerde onun mahkemedeki bir hareketi, Nasreddin Hoca hikâyesi gibi, ağızdan ağıza gezmekte idi. Bir alaca!: dâvasından mahkemeye ve-
27T
rllmiş bir 8erbestçl, parti meselelerini karıştırarak politika yapacak olmuştu. Hâkim sert bir hareketle onun sözünü kesmiş, başiyle etrafta, sıralar ve sandalyeler altında birini arar gibi yaparak: “Dur bakalum dur... Kim imuş o parti de-digun herif T Ha nereden girmue o mahkemeye? Bolin oni bana... Gulaglndan dutup atayım oni dlşori" diye bağırmıştı...
Ondan başka yabancı olarak Nafıa Fen Memuru vardı ki, zaten Serbest Fırka çıkmadan evvel Hükümetin aleyhinde söylerdi. 8onra ben daha o zamandan hastalarına, sağlarına koşmaya başlamış adam, ben ki, hiç bir değerim olmasa onların kendi şefleri Isa Beyin ezdiği adam olmam yeter do artardı bile...
Kadronun geri kalan kısmı, kendi yağiyle kavrulan ve Halkçılardan da, Serbestçilerden de kiminin dayısı, kiminin süt kardeşi veya kayınbiraderi olan yerli küçük memurlardı.
Ortada şikâyet edilecek bir çok şeyler bulunduğu muhakkaktı; olmasa bu kadar İnsan böyle sokaklarda bağınp çağırmazdı. Fakat hesabı kimden sormalı? Nasıl sormalı? işte bizim kasaba bunu bilemiyordu. Politikayı ufak Belediye ve nihayet Umumî Meclis dedikoduları çerçevesinden çıkarmağa alışılmamıştı; havadaki heyecanı büyük politikaya aksettirecek adamlar henüz yetişmemişti.
Serbestçller kavga edecek adam bulamayınca birbirleriyle döğüşmeğe başladılar. Zaten aralarına karışmış bir çok aütllbozuk, elcili bozuk kimseler buna sık sık meydan da veriyorlardı. Çok kere bu da olmadan sırf havadaki sinirlilik yüzünden sokaklarda, çocuklar gibi büyükler de se-bepsls yere biribirlerinl döğüyorlardı. Bir bakım-
278
dan bu hale anarşi de denebilirdi. Fakat kavgalar büyüyünce yine jandarma çağırılmasına, kavgacıların sıraya dizilip karakola, mahkemeye götürülmelerine göre bu da pek doğru görünmüyordu. Hâsılı büyük merkezlerdeki mücadelenin bize tesiri büyük deniz fırtınalarının o sıra bir koydaki akisleri gibi suyun yüzündeki çerçöpü birbirine çarpıştırmaktan başka bir kazaya sebep olmamaktaydı.
Bu hal, bir zaman yahut yeni intihaplara kadar devam etseydi sonu ne olurdu bilinemez. Fakat günün birinde yeni partinin lûğvı haberi gelince ortalık birden bire yatıştı. Serbest Fırkanın kapısındaki levha indirildi, düğün sonlarında olduğu glb! öteden beriden getirtilmiş iskemleler yerli yerine gönderildi. Ameliyattan sag salim dönen eski parti reisi törenle karşılandı. Kayıt defteri yeniden açıldı. Müftü evinden çıkarak Muvakklthaneyi tekrar açtı. Hâsılı az zaman içinde her şey yerli yerine geliyor, yalnız Doktor Isa Bey ne eczahane bahçesindeki koltuğuna, ne de hattâ onun yanındaki muayenehanesine dönemiyordu.
Denebilirdi kİ, bütün bu gürültüler sırf o biçareyi yıkmak İçin olmuştu. Serbest Fırkanın tasfiyesi günü umumî kâtip bir yığın dâva karşısında kalıyordu.
ihtiyatlı ve eli sıkı bir adam olan reisi razı edemediği için Isa Bey kendi hesabına mükellef bir umumî kâtip odası döşemiş, Bektaştnln lokantasında veresiye bir alay propaganda ziyafeti vermiş ve daha başka masraflar yapmıştı.
Yeni Partinin gelecekteki varidatını karşılık tutarak yapılan bu masraflar şimdi Isa Beyden istenmekte idi. Sonra yine kâtibi umumîliği esnasında birkaç adam döğmüştü. Avukat 8ami
279
Efendi fiaebllullah bunlan birer birer arayıp buluyor ve hep.Hİnl peşine takarak mahkemeye götürüyordu.
Bu dâvalardan bir tanesi doktoru çok üzmekte ve ürkütmekte idi. Kavga Halk Partililerin o-turduğu küçük kahvede geçmişti. Burada partisi ve kendi şahsı aleyhinde konuşulduğunu haber alan Isa Bey kahveye “Şerefli partime dil uzatanın dilini koparırım’’ diye bir pusla göndermiş. İzmirli bir manifaturacı bunun altına “sevsinler" kelimesini yazarak geri çevirmişti. Umumî kâtip derhal bastonunu alarak kahveye gitmiş, cevabı yazan küstahı bulamayınca kahveciyi döğmüştü. Kahvecinin yediği bir iki sopa o kadar ehemmiyetli değildi. Fakat İsa Bey, vakayı sokaktan görerek araya giren jandarma kumandanına çok ağır bazı sözler söylemişti. Şahitlerden biri eski kuyruk acısı olan münafık bir mahalle muhtarıydı. Doktora: “— Velinimetim... Kumandana haddini bildirdin... Pekâlâ... Fakat elinle yakasına dokunmağa ne lüzum vardı? Asker be,.. Ya Allah esirgesin bir düğmesi kopaydı ne olurdu” gibi mide bozucu lâkırdılar söylüyordu.
Bunu gerçekten yapmamış olan Isa Bey: Rüya mı görüyorsun be adam? Ben üniformaya dokunmanın ne olduğunu bilmez miyim? diye köpürür, fakat muhtar, mazlum mazlum boynunu bükerek: “Bilirsin velinimetim bilirsin ama öfke bu... Farkında olmadın... Ben gördüm” diye ısrar ediyordu.
Muhtarın bu iftirayı mahkemede tekrar etmesinden korkan İsa Bey: “— Biliyorum, bunlar hep o alçak körün başının altından çıkıyor.. Yakacak beııi kerata” diye kendi kendini yiyordu.
(Devamı var)
280
W Temmuz 1960
Y E N î İSTANBUL
Snvfa 3
Kore harbi havadisleri, Japon
matbuatına nasıl aksediyor ?
Gazeteciler, havadisleri sansürden geçirmek için yeni bir usûl buldular
Gündollk sürümü 4 milyonu geçen büyük Japon gazetelerinden, küçük kasaba gazetelerine kadar, bütün Japon basını Kore hâdiselerini büyük bir alâka ile takip etmektedir.
Hakiki muharebe hattının Cenubî Korede bulunmasına rağmen, cephe gerisinde de bir Japon hattı mevcut-tur diyebiliriz. Japon gazeteleri okuyucularına en doğru haberleri en seri şekilde verebilmek için bazan çok müşkül durumlara düşüyorlar. 1048 ağustosundan beri kurulan Amerikan sansürü Kore harbi münasebetiyle faaliyetini biraz azaltmıştır; yabancı muhabirler dahi sansüre tâbi tutulmamaktadır. Fakat Japon gazetelerinin yazı işleri müdürleri ne yazmaları ve ne yazmamaları lâzım geldiğini gayet iyi biliyorlar. Yazacaklarını tahmin edemedikleri zaman da yazacakları haberler kendilerine izah ediliyor.
Amerikalıların Korede öğrendikleri bir takım hâdiselerin içyüzünü Japon-lar acaba nasıl izah ediyorlar? Kullandıkları izah usulü biraz tuhaftır. Meselâ, gazetede kullandıkları başlıklara çok dikkat ve ricat yerine **geri çekilme,, gibi kelimeler kullanmayı tercih ediyorlar. Son harp yıllarında, Japon gazeteleri, kendi ordularının geri çekilişini İzah için yepyeni kelime oyunları icat etmişlerdi. Fakat, gazeteciler bu çeşit kelime o-yunlanmn kendilerine uğur getirmediğini ileri sürerek, bu sefer başka bir usul aramaya koyuldular. Meselâ, A-merikalılar çekiliyor tâbiri yerine Şimal Koreliler ilerliyor, demeyi daha münasip görüyorlar.
Diğer taraftan, Japon gazetelerinin müdürleri. Amerikan muhablrle-
AMERİKA BATI ALMANYAYI
KORUYACAK
Waahlngton 27 (YÎRS) — Doğu Almanya Hükümeti ile Sovyetlerin, herhangi bir harp halinde kendilerine iltihak etmesi veya bitaraf kalması hususunda Batı Almanya Hükümeti üzerinde yaptıkları propaganda baskısı hak kın d ak i bir suale cevap ▼eren Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Basın irtibat memuru Michael McDermott Batı Almanyanın bu çeşit yemlere gelmiyecek kadar iyi görüşlü olduğunu ve Amerikanın, kendilerini, doğudan gelecek her türlü taarruza karşı korumaya azimli olduğunu bildiklerini söylemiştir.
Yeni ihracat
rejimi
Bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısında yeni rejim karara bağlanacak
Ankara, 27 (Hususî muhabirimizden telefonla) — Bakanlar Kurulu yarınki (bugünkü) toplantısında yeni ihracat rejimi üzerinde görüşecektir. Dış ticarette yepyeni bir gidişi sağlayacak olan kararnamenin cumartesi günü ilân edilmesi muhtemeldir.
Kalyanın Ankara
I •• •• S I • • ■
uyukelçısı değişti
Roma 27 (YİRS) — Italyanın Ankara Büyükelçisi Renato Prunas’ın Kahireye ve Dışişleri Bakanlığından Luca Petromarchi’nin Ankara Büyükelçiliğine tâyin edildikleri haber alınmıştır.
Sovyetler Iran meselesi ni tekrar ele aldılar
Sovyetlerin İrana Bd nota verdiklerinden haberdar edilen İngiltere Hükümeti, vaziyeti yakından takip etmektedir
Londra, 27 A.A (LPS) — Sovyet propagandası ve İran üzerindeki Sovyet tazyiki hakkında Avam Kamarasında sorulan bir suale cevap veren Devlet Bakanı Younger şunları söylemiştir:
Sovyet propagandasının son zamanlarda îranı ele aldığını ve Sovyet Hükümetinin, Sovyet hududuna yakın bölgelerde Perolan OH Compan/nin faaliyetlerde bulunduğunu iddia ettiğini ve bunu protesto maksadlyle Irana İki nota gönderdiğini biliyorum.
İngiltere Hükümeti, Birleşik Amerika He ve icabında Ortadoğunun güvenliğini ilgilendiren meselelerde menfaati bulunan hükümetlerle sıkı temas halindedir.
Türkiye, Ingiliz gemileri sipariş ediyor
Geçenlerde Wiiliam Denny and Bros, firması Türk hükümetinin çift uskurla iki motörlü yolcu gemisi sipariş ettiğini bildirmiştir. Bu gemiler, Türk armatörler hesabına 30 yıldan bert Büyük Britanya tezgâhlarında İnşa edilen ilk gemiler olacaktır.
En modem tipte olan bu motörlü gemiler 240 kadem uzunluğunda o-lacak ve beheri 1.700 yolcu taşıyacaktır. Güverte tesislerinin en cazip hususiyeti birer kış bahçesidir. Diesel motörleriyle çalışacak olan bu gemilerin süratleri 18 deniz mili o-lacaktiA •
rinln cepheden yolladıkları telgrafları kontrole memur edilmişlerdir. Bir karışıklık halinde, Mac Arthur’ün yolladığı resmi tebliğlerle bu telgraflar arasında bir tercih yapmak lâzım geldiği zaman sadece tebliğlere ehemmiyet vermeleri Japon gazetelerine aynca bildirilmiştir.
Fazla olarak. Japonların komünist Pyongyang ve Pekin radyolarının yayınladıkları haberleri doğrudan doğruya neşretmeleri de menedllmlştlr. Fakat yabancı ajanslar, Pyongyang ve Pekin radyolarından aldıkları haberleri neşrettikleri zaman bu malûmatı kullanmaya salâhiyetleri vardır; fakat gene de bu haberlerin komünist kaynaklardan intişar ettiğini söylemek zorundadırlar.
Günlük satışlarının miktarı 30 milyon olan Japon gazeteleri, sahifeleri-nln çoğunu memleketlerinin kapılarında devam eden mücadeleye hasretmektedirler.
Churchill'in
sözleri
ko-
mo-mü-fa-teş-
hazır demiştir.
Harbinde îngiltereyl 75 yaşındaki devlet cihan harbinin e!An temenni etmekle be-
Dünkü Avam Kamarasındaki nuşmasmda Churchill demiştir ki: “Batı Avrupa ordularının son del tanklarla ne dereceye kadar cehhez olduklarını bilmiyorum, kat Sovyet zırhlı kuvvetlerinin
kil ettiği muazzam tehlikeyi, bugün veya yann karşılıyabilecek muadil kuvvetlerin hazır bulunduklarını zannetmiyorum,, îklnci Cihan zafere götüren adamı, üçüncü önlenebileceğini raber, 1940 yılındaki kadar emin bulunmadığım ilâve etmiş ve Bata Al-manyanm silâhlandırılmam hususunda hükümeti bir türlü ikna edemediğinden ve Amerikanın atom sırrını kendine sakiıyarak îngiltereyi atom bombası imalinden mahrum bıraktığından şikâyet etmiştir.
Muhalefet liderine hükümet cevap veren Savunma Bakam well, Ingilterenln, büyük bir hazırlanmakta olduğunu ve bu harbi karşılamak için Atlantik Paktına dahil diğer müttefikleriyle İşbirliği yaptığım söylemiş ve “bununla beraber, şimdiki durumumuzun ihtiyaçlarımızı karşılamadığım Parlâmentoya arzetmekle müteessir,, olduğunu itiraf etmekten çekinmemiştir. Bakan îngilterenin, İktisadî sıhhatini tekrar elde etmeye çalınmakla beraber. millî savunma kudretini israf etmediğini de ilâve etmiştir.
adına
Silin-
il ar be
Atlantik Paktı
Konseyi toplantısı
Londra, 27 (AP) — Atlantik Paktı devletleri dün, Avrupanın ayrı ayrı bulunan ordularından kül halinde bir kuvvet meydana çıkarmak meselesinin teknik cepheleri ile meşgul olmaya başlamışlardır.
Âza devletlerin özel kuvvetlerle iştirak edecekleri bir milletlerarası ordu teşkili fikri, iyi haber alan kaynaklardan verilmiş olan bilgiye göre, Kore İhtilâfının akabinde tebellür etmiştir.
Bu his ve ihtiyaç, Birleşik Amerika delegasyonu Başkanı Charles M. Spof-ford tarafından âza devlet temsilcilerine bildirilmiştir.
Bu gayeye erişmek için, geçen mayıs ayında toplanmış olan Atlantik Paktı Konseyi, muhtelif görevlerin muayyen devletlere tahsis edilmesi şeklini nazara almıştı. Böylece. kıta Avrupası devletleri, kara kuvvetlerini temin edeceklerdir. Bu kuvvetin asgarî 30 tümen olacağı ve 450 000 kişiyi İhtiva edeceği tahmin edilmektedir. Bunun nüvesini, Almanyada bulunan İngiliz ve Amerikan kuvvetlerinin teşkil etmesi muhtemeldir. Birleşik Amerika ağır deniz vasıtaları ve geniş slalı uçaklar verecektir.
Atlantik Kongresi bundan bir müddet evvel Londrada toplanmıştı. Yukarıdaki resim, Atlantik Kongresinde bulunan delegeleri göstermektedir.
Bu kupondan 90 adet biriktirirseniz, Avrupada ve Türkiyede
A •
, ' H
Hariçte akisler
16 yaşında bir Şimal Koreli esirin itirafı
itimat artacaktır.
“Beni, Sovyet subayları talim
Kore’ye asker sevi memnunluk uyandırdı
Lake Öuccess, 27 AA. (AFP) — Çar. şamba günü verdiği kısa bir demeçte Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trvgve Lle kendisine gelen Koreye vardım tekliflerine dair memnuniyetini İzhar etmiştir. Genel Sekreter: ''Koreye karşı hücumu DÜekürtebilIruek UçünoÜ bir dünya harbi olmıyacaktır demiştir.
Amerikalı Senatör Colllna “HOr milletler birleşmeye başladı,, dedi
Washington. 27 AA. (LPS) — Amerikan Ayan Mecllai Silâhlı Kuvvetler Komisyonu Başkanı Colllna, Koreye kara kuvvetleri göndermek huauaunda İngiliz Hükümeti tarafından alman kararı memnunlukla karşılamış ve şöyle demiştir:
••Hür büyük milletler dünya aulhuna karşı meydan okunması üzerine bir a-raya toplanmaya başlamışlardır...
Birleşmiş Milletler Amerikan delegesi “Bu yardımların hürriyeti zafere ulaştıracağı,, kanaatinde
Lake Succeaa 27 AA. (United Press) Birleşik Amerikanın Birleşmiş Milletler nezdlndeki baş murahhası Büyükelçi Warren Austin, çarşamba günü verdiği beyanatta ezcümle şunları söy. lemlştir:
‘İngiltere, Avustralya, Tenl-Zelan-da. Siyam ve Türkîyenln Koreye kara kuvvetleri sevketmesi, hürriyetin esaret üzerindeki zaferinin süratle tahakkukunu mümkün kılacaktır. Siyamla Türklyeyi müteakip İngiltere, Avustralya ve Yenl-Zelanda Koreye kara kuvvetleri sevketmeyl teklif etmişlerdir. Birleşik Amerikanın Birleşmiş Milletler nezdlndeki mürahhası sıfa-tiyle, sarfedilen müşterek gayrete katılan devletlerin bizi ne derece memnun bıraktığını belirtmek isterim. Birleşik kuvvetlerin inkişafı ile birlikte. Birleşmiş Milletlerin barışçı vazifesine
üniversitelilerin Atina seyahati
Meçhul Asker Abidesine çelenk konuldu
Atina 27 AA. (Atina Ajansı) — Buraya gelmiş bulunan Türk talebeleri diln Meçhul Asker Abidesine bir ça-lenk koymuşlardır.
Türk talebeleri Atina üniversitesi ve Teknik Okulunun misafiri bulunmaktadırlar.
Sovyetler, Tifoya karşı taarruza hazır bulunuyor
K0M1NF0RM ORDULARINA KARARGAH OLARAK MACARİSTAN SEÇİLDİ
I
Münih (Hür Macarların çıkardığı "Hungaria” gazetesi bildiriyor) — Emniyetli kaynaklardan elde edilen haberlere göre, Tito’nun Yugoslavya» belki de son sulh günlerini yaşıyor. Macaristanın güneyindeki hudut bölgesinde, Ö0 km. kadar derinliğine, mahsus bu İş İçin yetiştirilmiş kıtalar, âdeta atlamaya hazır bîr durumda bekliyorlar. Defalarca teyit edilen haberlere göre Macar - Yugoslav hududunun Macaristan kısmında yer almış olan ordu birliklerinin büyük bir ekseriyetini Ruslar teşkil ediyor. Betonarme bataryalar, dalma harekete hazır bir durumda bekllyen zırhlı arabnlar ve birliklere tevzi e-dilen, keza harekete hazır sağlık e-ktpleri, Stalinin Titoya sulh güvercinini göndermek istemediğine dair o-lan bütün şüpheleri İzale ediyor.
Sovyetler, Yugoslavyaya karşı Ma-caristanda toplanan Sovyet-Rus ve enternasyonal komünist kıtalarının müşterek komuta merkezini Tuna ü-zerindeki Baya şehrine naklettiler. Baya eşhrindeki bütün resmî binalar-
Y 4
1
Amerikan ihtiyatları süratle silâh aJtma alınmaktadır. Kamplara gelen siviller hemen askerî kılığa girip taJIme başlıyorlar. Yukarıdaki resimde Amerikalı askerleri görüyorsunuz
i
la okullara askerî maksatlarla el konulmuştur. Zala ve Baranya illeri hudut bölgelerinde 7 yeni tabur, hudut bekçiliğini üzerlerine almış bulunuyor.
Güney Tuna üzerindeki bütün köprüleri kapatıp, haftada yalnız 1-2 saat müddetle sivil seyrüsefere açıyorlar. Hudut bölgesindeki bütün şoselerin durumu da aynı şekildedir. Sivil halkın hudut bölgesinden boşaltılmadı ise en büyük insafsızlıkla devam e-dlyor. Bayadakl Başkomutanlığın Bu-dapeştedekl hükümete az bir mühlet daha vermiş olmasının sebibi harmanın İkmal edilebilmesi İçindir. Hudut bölgesinde Sırp isimli veya soyundan olan bütün halk çoktan Ma-caristanın içine sürülmüş bulunuyor ve burada ekserisi ziraat işlerinde köle gibi kullanılıyorlar.
Yugoslavyaya karşı teşkil edilmiş olan enternasyonal komünist kıtaları, bu senenin ilkbaharından haziranın sonuna kadar Balaton gölünün kenarında yetiştirildiler. Şimdi bir
W
t 1 * 1
Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
ettirdiler ve harbe hazırladılar”
Yakalandığı zaman, ayakları yol yürümekten kan içinde v» günlerden beri aç bulunan bu küçük Kızıl esir, şimdi evine dönmek istediğini söyliyerek hüngür hüngür ağlıyor
I
kısmını Budapeşteye yerleştirdiler. Enteresan olan bir husus da, hususi surette yetiştirilmiş olan Macar partizanlarının Bulgaristan ve Ruman-yaya gönderilmesi, buna mukabil Bu-dapeşteye Bulgar ve Rumen partizanlarının gelmesidir. Hudut bölgesindeki büyük Macar şehirlerinde, bilhassa P6cs, Nagykaniza, Zalac. gerszeg şehirlerinde askeri hazırlıklar o kadar büyük çapta devam ediyor kİ, bundan çok yakın bir “hareket,, İhtimaline varılabilir.
Macaristanda mektup kontrolleri çok şiddetlendirildi. Hudut bölgesine ise ancak açık askerî gidilebiliyor.
müsaade İle
Ö000 kadar
10 . 20 ki-
Budapeştede bulunan enternasyonal partlazn, şillk gruplar halinde gizlice Yugoa-lvayaya sokuluyorlar.
^Yugoslav — Bulgar hududunda da çarpışmalar gittikçe çoğalıyor. Şimdi artık hemen hemen her gün ileri karakollar karşılıklı olarak birbirlerine ateş ediyorlar. Yugoslav Hükümeti son haftalarda Bulgarlstana ve Arnavutluğa dört protesto notası gönderdi. Sofya ve Ama\mt basım ise Titoya karşı çok şiddetle “Bize kar. şı taarruza hazırlanıyor.,, diye hücum ediyorlar.
Fransız Başbakanının verdiği yeni demeç
‘TBatı Avrupa, lâyıklyle hazırlanmazsa mahvolacaktır”
Paris. 27 A.A. (United Press)— Barbakan Renâ Pleven dış meseleler hakkında Milli Mecliste verdimi beyanatta, Batı Avrupanın lâyıklyle hazırlanmadı gerektiğini yoksa mahvolacağını belirtmiş ve “Avrupanın ve hattâ dünyanın akıbetinin,, gitgide artan tecavüz tehlikesine karşı insan kuvvetini, parasını ve teçhizatını kullanış şekll-no bağlı olduğunu İlâve etmiştir.
Batı Almanyanın yeni Ankara Başkonsolosu
Bonn, 27 A.A. (AFP) — Eski Woi-mar Cumhuriyetinin Milletler Cemiyetinde daimi delegesi Kurt von Kamphoevere’nin Federal Cumhuriyetin Ankara Başkonsolosluğuna tâyin •dileceği Bonn şehrinde kuvvetle tahmin edilmektedir.
( •
»
• •
Kore 25 (Hususi muhabirimizden telgrafla) — Kore cephesinde esir edilip Amerikan umumî karargâhına getirilen bir Şimal Koreli esir, is-tlçvabı sırasında şunları açıkladı: "Cenup Koreye hücum edilmeden bir kaç gün evvel, Şimal Kore ordusunun Rus hududuna yakın bir yerde bulunan talim kampı, beş tar.e Rus müşavirin nezareti altında idi.,,
16 yaşındaki bu harp esirinin ismi Kim Duk Suk idi. O. Cenup Koreye yapılan tecavüzden az evvel, 1900 Şimal Korelinin talim gördüğü Ho-eryoeng kampında bulunmuştu.
Kim, bu beş Rus subayının resmen müşavir sıfatını haiz olmakla beraber, hakikatte bu kampın âmirleri olduklarını ifşa etmiştir. Koreli esir, Rus subaylarının rütbesini bilmediğini söylemiş, fakat Amerikan umumî karargâhında Rus ordusuna ait üniforma ve rütbe işaretlerini gösteren renkli tabloyu görünce, o subaylardan İkisinin yarbay ve üçünün binbaşı olduğunu açıklamıştır.
18 temmuz günü merkez cephesinde esir edilen Kim, cephe civarında hiç Rus görmediğini, temas ettiği bütün askerlerin Koreli olduğunu bildirmiştir.
Mahmur gözlü ve uyanık yüzlü bir çiftçi çocuğu olan Kim, yanındaki Rus tüfeğinden az bir şey daha büyüktür. O, Amerikan umumi karargâhına getirilen ilk Şimal Koreli esirdir. Kan içinde bulunan ayaklarını tedavi ettikleri ve hemen sıcak bir çorba içirdikleri İçin, kendisini yakalayanlara minnettar olduğunu söylemiş, sonra da, artık harp etmemek şartiyle evine dönmek istediğini, ağlayarak yana yakıla anlatmıştır.
fislrle yapılan mülakat
Kim, askerî polisin sıkı muhafazası altında bulunan hücresinden uykulu gözlerle çıktı. tik olarak Amerikan istihbarat Servisi subayları tarafından sorgusu yapılıyordu. Ben onu gördüğüm zaman, etrafında bulunan herkes ona bir baba şefkatiyle muamele etmekte İdi. Daha dün lânetlenmlş bir kızıl asker İken, şimdi zavallı bir çocuk haline düşmüştü.
Bir tercüman vasi ta siyle onunla konuştum. Bana, hayatını anlattı. “Hanyang - Pukto civarında bir köyde babasına alt küçük çiftlikte çalışıyormuş. Bu ilkbaharın 17 mart tarihinde askere alınmış ve Rus hududuna yakın bir talim kampına sev-kedilmtş. Başından geçenlen şöyle hikâye etti:
“— O beş Rus subayı, kampa dehşet salan hakikî âmlrlerimlzdi. Bana hiç durmadan dinlenmeden talim yaptırdılar. Fakat bana nasıl tü-
Devlet Bakanı Fevzi Lûtfl Karaosmanoğlu dün İzmlrden An karaya hareket etmiştir. Yu kandaki resimde Devlet Bakanını eşi İle birlikte açok meydanında gÖrüyornann.
Ingiliz Lordlar Kamarasında Nehru dün tenkid edildi
300 milyonluk bir milletin, arabulmaktan ziyade Birleşmiş Milletleri desteklemesi daha doğru olurdu
Londra, 27 AA (United Press) — Çarşamba günü Lordlar Kamarasında dış meseleler hakkında müzakereleri açan muhalefet partisi Lideri Sallsbury Markisi, Kore harbine bir hal çaresi bulmak maksadlyle Hint Başbakanı Jawharlal Nehrunun geçenlerde Stalln nezdlndeki teşebbüsünü tenkid etmiştir.
Hüsnüniyetle yapılmakla boraber bu teşebbüsün hiç İşe yaramadığına -I şaret eden Lord Sallsbury, şunları i-lâve etmiştir:
300 milyon nüfusu olan bu mem-
fek kullanılacağını öğretmediler. A-yaklarımdan çok ıstırap çekiyordum. Bu yüzden arkadaşlarım kadar çabuk yürilyemediğim zaman Koreli subaylar beni tekmeleyor ve yumruk-layorlardı. Onlara karşı gelmemize İmkân yoktu. Benim bulunduğum alayda 17 yaşından küçük pek çok asker vardı. En gençlerinden biri de bendim.,
Küçült asker dehşet içinde
Kim’in alayı trenle 38 inci srz dairesinin biraz şimalinde bulunan bîr şehre nakledilmiş, Bonra buradan hareketle 200 kilometre yol yürümeye mecbur edilmiş. Harp meydanına geldiği zaman, alayındaki bazı ihtiyar askerler ona tüfekle nasıl ateş edileceğini öğretmişler. Fakat kendisi, bu tüfeği hiç de kullanmak arzusunda değilmiş. Ayaklan ağnyor ve kanıyormuş, kamı da fena halde aç imiş. Onlann yanlarına iki, üç günlük yiyecek verilmiş. Bundan ötesini gittikleri yerden tedarik etmeleri söylenmiş. Açlık bir yandan^ tepelerinde dolaşan Amerikan uçaklarının mitralyöz ateşi öte yandan çılgına dönmüşler.
Kendisi: “Dehşet İçinde idim, diyor. Bir ağacın arkasına saklanmıştım. Bir müddet sonra, kocaman bir kamyona benzeyen bir makine, karanlıklar içinde homurdanarak geçti..,
Daha İlk muhaberesinde Şungju yakınlarında onun dahil olduğu birlik, Cenup Korelilerin mukabil taarruzu lle geri püskürtülmüş. Kim; “Beni orada bırakıp kaçtılar,, diye İlâve etti. “Ben yürüyecek halde değildim. Bir pirinç tarlası İçinde saklandım.,,
Ertesi sabah (18 ağustos), ufukta îlk Cenup Koreli asker göründüğü zaman. Kim ellerini kaldırmış ve yanındaki 1898 modeli Rus tüfeği ile bir tek el bombasından İbaret silâhlarını onlara teslim etmiş. O, daha tüfeğini hiç kullanmamış ve hiç kurşun atmamış vaziyette imiş.
O Cenup Koreliler tarafından A-merikalılara teslim edildikten sonra bir ciple umumî karargâha götürülmüş, orada tedavi edilmiş ve kamı doyurulmuş. Bu askeri polis hücresinde tam bir gün sabahtan akşama kadar deliksiz bir uyku kestirmiş.
Şimdi elindeki elmayı ısırırken “Ben Amerikalılardan korkuyordum, diyor. Halbuki burada ne rahatım.,.
Ona ailesi hakkında bazı sualler sormak istedim. Fakat tercüman mâni oldu:
— Eğer allestnl hatırlatırsak yine hüngür hüngür ağlamaya başlar, dedL
Ben de vaı geçtim. Kim, mesut ve bahtiyar, tekrar hücresine, uyumaya gittL
leket arabulucusu tavrı takınacağına Birleşmiş Milletleri desteklemekle İktifa etseydi bunun tesiri çok daha büyük olur ve bu suretle Hindistan As-yada, Sovyet Hükümetinin nazarı İtibara almak mecburiyetinde kalacağı bir kuvvetler muvazenesi husule getirmiş olurdu”.
...."'A
T A H S I L KUPONU
1 aralık 1950 da çekilecek büyük kuramıza iştirak İçin a* şuğıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-la bileceksiniz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.
J eni İstanbullun
KUPONU
* • - 1 4 V
Sayfa 4
Y E N î İSTANBUL
29 Temmuı 1950
Büyük eşya kuramız nasıl yapılacak?
Okuyucuları arasında, Türkiyede ilk defa olarak 75.000 liralık eşya hediyesi dağıtımına teşebbüs eden YENİ İSTANBUL, 60 Rtin neşredilecek kuponların 2 ncislnl bnpiin 1 İnci sayfanın sol üst köşesinde neşretmiş bulunuyor. Kuponlar her gün neşredilecek ve hepsi sıra numarası takip edecektir. Okuyucularımızdan hediye dağıtımına katılmak Istiyenler için aşağıdaki İzahatı dikkatle okumalarını rica etleriz.
1 — 21 temmuzda başlıyan müsabakamız 60 gün devam edecek ve son kupon 18 eylülde neşredilmiş bulunacaktır.
2 — 18 eylülden sonra 60 kuponu sıra numaraslyle biriktirmiş olan okuyucularımız, 30 eylüle kadar, yani 12
. gün zarfında matbaamıza müracaatle kuraya iştirak edecekleri numaraları alacaklardır. Taşrada bulunan YENİ İSTANBUL karileri de matbaamız adresine 60 kuponu 30 eylüle kadar postalamış olacaklardır.
Bu mektuplara okunaklı yazlyle sarih adres ve isim yazılacaktır. Okuyucularımızın kura numaraları matbaamız-ca derhal adreslerine gönderilecektir.
3 — Eksik kuponlara alt gazeteler idarehanemizden tedarik edilebilir.
4 — Hediye edilecek eşya, gazetemizde İlân olunan firmalarda her zaman görülebilir.
2 noter huzurunda
Biz, bu hediye dağıtımına başlarken, kura günü-
5 nü de tâyin etmek ve hediye dağıtımını evvelce İlân edeceğimiz günde muhakkak yapmıya karar verdik.
14 Ekim 1950 Cumartesi
İsmini, bir kaç gün sonra neşredeceğimiz bir sinema salonunda okuyucularımızın hazır bulunabilecekleri kuramız çift noter huzurunda çekilecektir.
Torbalardan birinde, gazetemizde İlân edilen ve önümüzdeki günlerde de peyderpey neşredeceğimiz hediyelerin fişleri bulunacaktır. Diğer torbaya, bu kuraya katılan YENİ İSTANBUL okuyucularının 60 kupon mukabili aldıkları kura numaralarını taşıyan fişler konacaktır.
Hediyelerin tevzii
6 — Istanbulda bulunan okuyucularımız kura çekildikten sonra ilân edeceğimiz günlerde matbaamıza uğrı-yarak hediyelerini bizzat alacaklardır. Okuyucularımızın I-lân edilen tarihten sonra 15 gün zarfında matbaamıza uğ-rıyarak hediyelerini almaları lâzımdır. Anadoluda ve ecnebi memleketlerde bulunan okuyucularımızın hediyeleri tarafımızdan gönderilecektir.
Yeni okuyucularımız için ikinci ve çok büyük bir avantaj
Yeni okuyucularımız İçin aynı zamanda mühim bir o-vantaj daha vardır.
Avrupada 3 sene (10.000 lira), Türklyede 3 sene (5.000 lira) yüksek tahsil İmkânını sağlıyan bu tahsil kurasına girmek için gazetemizin üçüncü sahifeslnde neşredilmekte olan kuponlardan 90 tanesini getirerek bir kura numarası almak mümkündür. Bu kuponlar numaralı değildir. 90 tanesi bir defada da alınabilir. Tahsil kurası, gazetemizin neşir tarihi olan 1 aralık 1950 de çekilecektir.
Bu kurada kazananlardan tahsil yapmak Istemlyenler 10.000 veya 5.000 lirayı yüzde yirmi noksanlyle nakden derhal alabileceklerdir.
Aylık kupon alan okuyucularımız İse, başlangıçtan beri olduğu gibi 3 aylık kupon kapaklariyle bir kura numarası alabilirler.
Bu tahsil kuramızdaki 15.000 lirayı da bu çerçeve İçine koyarsak, YENİ ISTANBUL’un okuyucularına 90.000 liralık bir avanta| hazırladığı görülebilir.
Yurdun muhtelif yerlerinde gazetemizi zamanında ala-mıyan, veyahut irsalâtta aksaklık gören okuyucularımızın bizi haberdar etmelerini rica ederiz. Gazetemizin en seri vasıta ile kendilerine ulaşmasını temin için her türlü tedbiri seve seve alacağımız tabiidir.
Kuponlar) kesmeyi ihmal etmeyiniz. 14 ekim 1950 cumartesi günü sizin için çok şanslı bir gün olabilir
Tahsil ve eşya kura'arına katı'an okuyucular na YEN. İSTANBUL, iyi şanslar temenni eder
Hicri 19 5 0 TEMMUZ 28 Cuma Rumi
»•rvAJ is 1369 Tem 15 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 5.ÖC 9.19
O»l» 13 20 4-50
ikindi 17.17 8.46
Akşam 20.S0 12.00
Yatsı 22.21 1.51
Imaftk 3.48 7.17
litlUÛLL CİHETİ
ARIN 1 - ra.zadın Doğu-
şu. 2 — ölmiycn Rüyalar. 3-öldüren Komün.
ALKAZAR (42662) 1 — Kılıçların Gölgesinde. 2 — Kabadayılar Kıralı.
AK (44394) 1 - Vatan Kurtaran Aslan (Renkli). 2 — Hartanın Aşkı,
ATLAS (40885) 1 — Altın Ke lepçs 2 - Varitler Hâkimi. BEŞİKTAŞ BAI1. 1 - Senfoni ler Rüyası. 2 — Tornaton Cani ler Çeteni.
EL HAM RA (43595) 1 — Gece
Gündüz (Renkli). 2 — Birleşen Kalpler.
İNCİ 1 — üç Ahbap Çavuşlar
2 — Bağdat Perisi.
İPEK (442*9) J — Tabancalar Patlarken. 2 — Flesta-
MELEK (44568) Tabancalar Patlarken. 2 — Flesta.
LALE (43595) 1 — Casuslar Savaşı. 2 — Karanlık Geçit.
SARAY (41656) 1 — Basühadei-movt (Türkçe), 2 — Kadın CeL lad.
Sl'ATPARK (83143) 1 - Mon tek r is ton un Mirası. 2 — Firar’ SÜMER (42851) 1 - Kocam.
Öldürmedim. 2 — Günahımı Ö-dbyorum.
SARK (40380) Gençlik Ateşi. 2 — Ana Istırabı (Türkçe).
SİK ı - Öium ısııgı, 2 - îkt Cmvös Holiy^uodda.
TAKSİM (43)91) 1 — Sevimli
Haydut. 2 — Sevimli Haydudun İntikamı.
T?\N 1 — Ebediyen Yaşanma* 2 — Düşman Peşinde. 3 — Kadın Cellâdı.
ÜNAL (49306) 1 — Montekria-tunun Elmasları. 1 — Kılıçların Gölgesinde.
ÜNAL. YAZLIK 1 — Hayat Fırtınası. 2 — Korsanın Adaleti.
YENİ 1 — Waterloo Köprüsü. 2 — Zevk Peşinde. B — $arh> Altına Hücum.
YILDIZ (42847• 1 — Yedi Çiçek. 2 — Ölüm Bcutcel.
İSTANBUL CİHKTt
ALEMDAR (23863) 1 — Vatan Fedaileri. 2 — İşkence Diyarı, AYSİJ 1 — Tarzan Ormanlar Hâkimi. 2 — Bir Yetimin Ahi.
AZAR 1 — Yeşil Yunuı Sokağı. 2 — Kalbim Şenindir. 3 — Lorel Hardl Dans Öğretmeni.
ÇEMBERLtTAŞ: 1 — Fantoma.
2 — Korkusu» Reis. 8 — Tekrar Edilen Sahne.
HALK 1 - Ali Baba Kırk Haramiler. S — Yanflar Kıralı
3 — Korkunç Ev .
İSTANBUL (22367) 1 — Ölüm Akıncıları. 3 — FodakAr Doktor.
KISMET (26654) 1 - Et Meydanı, 2 — Kıvırcık Paça.
MARMARA (2C860) 1 — Unutulmaz Şarkı (Renkli). 2 — Kanunsuz Sokak.
MİLLİ (22962) 1 - îçkence Diyarı. 2 — Vatan Kahramanı.
TURAN (22127) 1 - Gönüllü
Kahraman. 2 — Şebrazadın Doğuşu. 3 — Kahramanın İntikamı (Türkçe).
YEN t (Bakırköy 16-126) 1 -Birleşen Kalpler. 2 — Kaplanlar Kırallçesi.
KADIKÖY OlHETİ
HALE (60112) 1 - Yılan Kadın. 2 — Tarzanın İntikamı.
OPERA (60821) 1 - Harov Kumarbazı. 2 — Ormanlar Hâkimi.
SÜREYYA (60862) 1 — Hint
Kaplanı 2 — En Güzel Hayalim.
ANKARA
ANKARA (23432) 1 - Ümitsiz Gençlik. 2 — Kanlı Şafak.
BÜYÜK (15031) 1 — Yarın Bilimdir. 2 — ÇJzmeli Gelinler.
CEBECİ (13846) 1 — Cennet.
2 — Zafer Ordusu.
PARK (11131) 1 — Bir Fırtına. Gecesi. 2 — Kanatlardan Türbeler.
SUS (14071) Tehlikeli Yollar.
SÜMER (14072) 1 — Sevimli
Haydut. 2 — Ölüm Randevusu. ULUS (22204) 1 — Meksika Çiçekleri. 2 — ümitsiz Aşk.
YENİ (14040) 1 — Sirk Kıralı. 2 — Gönüller Kırallçesl.
GAR GAZİNOSUNDA Italyan Akrobatları.
tZMİR
EI.HAMRA 1 — J3rodway'a Selâm. 2 — Kanunsuz Sokak. 8— Zafer Abidesi
LÂLE 1 — Sayılı Kahramanlar 2 — Altın Küpeler. 3 — ÖUyük Macera.
TAYYARE 1 - Vlcdansıa Kadın. 2 — Hortlak Zambl.
TAN 1 — Sayılı Kahramanlar.
2 - Altın Küpeler. 8 — Büyük Macera .
YENİ SİNEMA 1 — Kanlı Döşek 2 — Hacı Murat Geliyor
3 — Zoronun IçaretL
MELEK 1 - Solan GÜL 2 — San Kız.
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
8.40 8.A.S. (İskandinav) Lyd-dadan. — 9.45 D.H.Y .(Türk) Bureadan — 9.50 D.H.Y. (Türk) tamirden. — 12 46 M S.R. (Mısır) Kahire, Nlkoeya. — 15.00 D.H.Y. (Türk) Erzurum, Elazığ, Malatya. Kayseri, Ankara-dan. — 15.35 D.H.Y. (Türk) lekendenin. Adana, An karadan. — 15.50 B.E.A. (îng-lllz) Londra, Roma, Atlnadan. — 16.00 D.H.
MARSHAU PLÂNI DAVETLİSİ OLARAK YAPTIĞIM SEYAHATTEN NOTLAR t 5
bir sergi şehri halindedir
Y. (Türk) İzmlrden. — 16.30 M. R. (Mısır) Kahire. Lefkoçeden.
— 16.25 D.H.Y (Türk) Beyrut, Kıbns. An karadan. — 17.00 T. A.E. (Yunan) Atlnadan. — 18.15 D.H.Y. (Türk) Bureadan. — 18 35 D.H.Y. (Türk) Ankara-dan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR 8.00 D.H.Y. (Türk) Balıkesir, tamire. — 8.30 D.H.Y. (Türk) Bu reaya. — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Sivaa. Elazığ, Diyarbakır. Vana — 9.00 T.A.E. (Yunan) Atlnaya. — 9.30 D.H.Y. (Türk) Ankaraya. — 9.40 S.A. 8. (İskandinav) Münih. Kopenhag, New-York. — 10.00 S.R. (İsviçre) Atina, Cenevro, Zürlh.
— 10.05 D.H.Y. (Türk) Aryon, Konya, Adana, G. An tep, Ur-faya. — 10.15 D.H.Y. (Türk) lzmlre. — 10.3G D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, îakenderuna.-
12.10 C.Y. (Kıbrıs) Ankara, Nl-kosya'ya. — 14.00 M S R, (Mı-aır) Nlkoeya, Kahlreye. — 16.00 D.H.Y. (Türk) lzmlre. — 17.00 D.H.Y. (Türk) Ankara. — 17.05 D.H.Y. (Türk) Bureaya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.00 Seyyar, Kurablgadan. — 10 00 Mersin. Ayvalıktan. — 20.00 Marakaz, Mudanyadan. — 22.30 Uludağ. Bandırmadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
3.00 Giresun. Kuradentze. — 4.00 Necat, îneboluya. — 8.00 Uludağ, Bandırmaya. — 0.00 Marakaı, Mudanyaya. — 17.00 Sus, Mudanyaya. — 17.00 Ül-gen, Ayvalık-Izmlre. — 19.00 Seyyar, Karablgaya.
GELECEK OLAN TRENLER
7.10 Toros — 8.30 Ankara — 9.15 Ankara (Eka.) — 22.20 SemploiL
GİDECEK OLAN TRENLER 8.20 Semplon (Avrupa). —
18.10 Ankara — 20 30 Ankara
Dana mtlzlfri (pl.). — 22.45 M. S,Ayan ve haberler. — 23.00 Program ve kapanı®.
İSTANBUL RADYOSU!
12.57 Açılı® ve programlar. — 13.00 Haberler, — 13.15 öfle konseri ıp|.). — 13.45 Şarkı ve türküler. — 14.20 Serbest saat.
— 14.30 Münir Nurettin Selçuk’dan bcHte ve şarkılar (pl.). — 14.50 Tex Beneke Orkentraaın-dan dans müziği (pl.). — 15.00 Programlar ve kapanı®.
17.57 Açılı® ve programlar. — 18.00 Dan» mü»lfl fpl.l. — 18.30 Yurdun her köçeğinden deyişler ve söyleyişler, — 19.00 Haberler.
— 19.15 İstanbul haberleri. —-19 20 Radyo Senfoni Orkestrası konseri. — 20.00 Saz eserleri. — 20,15 Cockerill ve Landovska’-dan Arp ve Klavsen soloları (pL). — 20 30 Şarkı ve türküler. — 21.10 Istanbulda fikir ve sanat haberleri. — 21.20 Fasıl Heyeti Konseri "Acem asIran".
— 22.00 Müzik dünyazınaan çeşitli örnekler (pl.). — 22.45 Haberler. — 23.00 Çeşitli hafif müzik (pl.). — 23.30 Programlar ve kapanı®.
YABANCI RADYOLARDAN
SEÇME YAYINLAR
Soldan ■ağaı
1 — Son haddini bulmuş kudret (İki kelime). 2 — Gitme; Herkesin anünde. 3 — insanın mânevi dizgini; Tersi alman şeyin parasız ilâvesi. 4 — Bir kumar vasıtası; Bir peygamber. ö — Bert; Yüz sene. 6 — Sondaki harf okunmazsa Ber-llnde vurulan bir paça olur; Bir bölgemiz. T — Bir rakam; 8u haline gel; Bir gıda maddesi. 8 — Nofl edatı; Ebeveyn. 9 — Güzel sanatların bir kolunda üstat; BınaaL 10 — Rast gele.
Yukarıdan M&ğı:
1 — flonu fena. 3 — Bir kasamız; Bir ®eker nev’i. 8 — ilgili; Duman kiri. 4 — Müda-hene; Kaba kuma®. 5 — Mayi haline getiren. 6 — î®aret sıfatı; Meyva özü. T — İyi; Tersi nefiy edatı. 8 — Dört senede bir ®ubat ayını 29 yapan sene; Fiyaka. 9 — Validesi hamile (iki kelime). 10 — AJıç-verl®le i®tlgal edilen mahal.
RADYO
ANKARA RADYOSU:
7.28 Açılıç ve program. — 7.30
M.8 Ayan. — 7.31 Neşoll müzik (pl.). — 7.45 Haberler. — 8.00 Saz eserleri (pl.). — 8.15 Hafif sololar (pl.). — 8.25 Günün
programı ve hava raporu. —
8.30 Brahms-DoMInör Trio (pl.).
— 9.00 Kapanı®.
12.28 Açılı® ve program. —
12.30 M.8.Ayan. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Salon Orkestralardan parçalar (pl.). — 13.30 öğle gazetesi. — 13.45 Jimmy Wakeley Triosu (pl.). — 14.00 Hava raporu, ak-®am programı ve kapanı®.
17.58 Açılı® ve program. — 18.00 M.S.Ayan. — 18.00 incesaz (Sullanıyegâh Faslı), —
18.30 Konuıma. — 18,45 George VVright sinema orgu çalıyor (pk). — 19.00 M.S.Ayan ve haberler, — 10.15 Geçmişte bugün.
— 19.20 Tarihi Türk müzlfrl. — 20,00 Varyete müzikleri (pl.), — 20.15 Radyo gazetesi. — 20.30 Serbest saat. — 20.35 Operet Potpurileri (pl ), — 21.00 Türkl-yede Marahn.ll Plânı. — 21.15 Dvorak- 2nci Do Minör Senfoni (pl.). — 22.00 Konuçma. — 22.151
LONDRA:
7.40 Bili Savill ve Orkestrası. — 8.00 Dinleyici İstekleri (Hafif M.). — 11.00 B.B.C. "3ym-phony” Orkestrası. — 12.30 B. B.C. "Northern” Orkestrası. — 18.30 Frejl Harüey ve Orkestrası. — 15.30 Ray Martin ve Orkestrası, — 17.10 Londra "Sym-phony” Orkestrası. — 18.15 Caz Klubü. — 21.80 Londra "Sym-phny” Orkestrası. — 23.15 Operada Geceler.
DÜNKÜ BULMACANIN
HALLİ
EMİNÖNÜ: Sadullah (Eminönü) — Yorgi (Unkapanı) — A-rlf Neşet (Alemdar) — Haydar Yeni (LAlell)
BEYOĞLU ı Cemal Atasoy (Merkez) — Limoner (Taksim)
— Cihangir (Taksim) — Sağlık (Galata) — Ziya Boyer (Galata) — Şark Merkez (Şlflll) — Kurtulu® (Şlçli) — Halıcıoglu (Hazköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa)
FATİH: I.Balmumcu (Şehzade-baçı) Etem Pertev (Aksaray) —Yedlkule (Samatya) — Ham-di Emgen (Şehremini) — GÜn-doğdu (Karaglimrük) — H. Gökengln (Fener)
EYÜP: Eyüp Sultan
BESİKTAŞı Vidin (Be®lkta®>
— Orta köy — G. Dlvanhoğlu (Araavutköy) — Merkez (Bebek)
KADIKÖYı Halk (Kadıköy) — Feneryolu — Erenköy — A.Ca-fe rÇağatay
U8KÜDAR: Selimiye IIEYRELİADA: H. Halk BÜYÜ KABA: Halk
İZMİR: Sağlık (Aleancak) — AH Hayrettin (Basmahane) — İki Çoamellk (Eçrefp&jA) —
Boldan sağaı
1 — Keçeclzade. t — Atarak; Kür. I — Dilin; Kart. 4 — Ili-®Hc; Ley. 5 — Fi; Emare. 6 — Anaç. 7 — Kat; İmame. 8 — Avare; Arak. 9 — LAyik olan. 10 — Atıl adam.
Yukarıdan Mağıı
1 — Kadlfekale. Etili;
8 — tlâç; AtayA. 4 — Eri®en; Tir. 8 — Cani; Eki. 8 — Ki; Keçi; Ol. 7 — Alamam. 8 — Akala; Dara. • — Dürer; MA-na. 10 — Eriyerek.
Beyoğlu 44544 Kadıköy 80872
İstanbul 24222 Üsküdar 60946
Ankara 00, İzmir 2227 Karçıyaka 15055
SIHHÎ İMDAT
La Lan bul Beyoğlu 4499>
Anadolu yakası 60636
Ankara 9)
tamir 225’
Karantina (Yalılar) — Sıhhat (Kemeraltı)
ANKARA: Sağlık — İstanbul — Cobecl
nARlSE geleli beş altı gün gcçmlj-■ tl... Zaten on bir günden fazla da
kalamıyacaktım. Akademide diploma konkurları l$l vardı, mezuniyetim de bitecekti. Bu sebeple artık avdet günlerim yaklaşıyordu. Bu «ırada ekseri günler Ajnerlkalılann büro-«unda bazı saatlerim geçiyor; diğer zamanlarımda da mütemadiyen "görmek,, için dolaşıyorum. Pariute birçok yeni sergiler vardı. Sanatkârlar için Parlste, her zaman İlham kaynağı olacak neler yoktur kİ... Bakınız ;Trokadero‘da modern «anat müzesi, mayız 1950 «alonu, İtalyan modernleri, BrekaFın yeni «ergisi... Büyük «arayda İsveç resim »ergisi, öbür tarafta ÎBviçreltler... Şanzellze-de yine laveç pavlyonu meşheri.. Sayılamaz kİ!... Her tarafta bir hareket, her yerde bedii güzellikleri Sanat, güzel «anat meşherleri. Turistler de böyle şeylerden hoşlanırlar... Hiç bir zaman insan, bu gibi güzel ve İç açıcı olaylar yerine; kö-şebaşlannda, kaldırım üstlerinde yamn yumru profesyonel dilenciler.. Lâğım menfezlerinden buram, buram pis kokular, yiyecek, İçecek maddelerinin üstünde sürü ile «inekler, toz, toprak görmek istemez... Ben bile rahatsız olurum!...
Bu hafta Parlste bir çok eğlenceli müsabakalar da var.. Her kartlyenln sıra ile vitrin müsabakaları yapılıyor... Koca mağazaların camekânla-rmın en güzel dekorasyonuna ikramiyeler verilecek! Bundan başka: Nezaket haftası. Semainede Politesae) var^ Herkes birbirine daha nazik muamele etmekte yarışıyor!.. Ne güzel şeyler!.. Sosyal hayatta, terbiye dâvasında ne mükemmel metodlorl.. Almanyada da böyle haftalar tertip ederlerdi.. Ajme günü!.. Her çocuk bu gün annesine çiçek buketleri ga-tlrtr~. Ona karşı beslediği şükran borçlarını, evlât muhabbetini bu vesile ile bütün memleket, bütün çocuklar bir anda hatırlar, takdis ederlerdi!.. Küçük, basit görülen bu ve diğer hareketler Avrupanın diğer memleketlerinde de vardır... Bizde pek 1U-* zumlu olmasa gerek!.*
Parlste günler geçerken, benim rahatsızlığım da yakamı bırakmıyordu.. Şu, Uapollde bulup da alamadığım İlâcı Parlste de aradım, maalesef bulamadım.. Amerikan İlâcı ve yeni bir müstahzar olduğu İçin henüz Fransada yok!.. Mars hail bürosuna müracaat ettim. Bu İnsan a-damlar, hemen benimle alâkadar oldular ve kendisine çok müteşekkir kaldığım Mösyö Godet, Neuilly’dekl Amerikan hastahaneslne; Amerikan Sağlık servisine telefonlar ederek ilâcı buldu ve bana verdi. Fiyatının yüksekliğinden korkarken, Misls “Wittenberg„ “gratls,, parasız olduğunu ve Amerikan ilâçlarının bu gibi yerlerde insanlığa hizmet için dalma hazır bulundurulduğunu söyledi!.. Teşekkür ederek bu güzel A-merlkah genç kadından ayrıldım.
Hareket samanım yaklaştığından bir an evvel vapurdaki kamaramın ve Paris . Marsilya tren biletimin vaktiyle ayrılması lâzımdı. Marshall Bürosu, hangi vapurla gideceğimi ve kamaramı seçerek yalnız numarasını, biletimi tedarik edebilmeleri için kendilerine bildirmemi rica ettiler!.. Mükemmel! Ertesi gün bizim Devlet Denizyollarının Paris acentesine gidiyorum!.. Efendim burası bir âlem!.. Bu acente, esasta muazzam bir banka.. Worms Bankası.. Fakat yanındaki bir binanın üçüncü katında da, bizim acentemiz varmış 1.. Koca bulvar Haussmam’ı dolaşıyorum, böyle bir acente göremiyorum... Çünkü diğer acentelerin camekânları, vitrinleri, rengârenk afişleri, maketleri var.. Hepsi göz alıyor... Bizimkisi meydanda yok! inadına kibar mı kibar ha!.. Ne İse evin numaraslyle kapının önüne geldim.. Bir de bakayım ki, kocaman kapının kenarında ufacık pirinç tabela, o da kararmı®, duvarın renglyle bir örnek olmuş, yani insan aramasa göremezi... Üstünde, Türkçe: Devlet Denizyolları ve Fransızca "Flotte de VE tat Turo„ şaşırdım... Bu ne fransızcaT Bu filo, her halde öyle, ufak tefek işlerde kullanılan Servis Maritim’den daha okkalı olacak kİ. buraya yerleştirilmişi... Ho®, doğrusu yazılmı® olsa da kim görecek ki T.» Ne bir vitrin, ne bir broşür, ne bir afi® hiç bir şey yok! Tabi! bizim gemilerin mevcudiyetinden de kimsenin haberi yok! Doğrusu bu İşe hayret ettim. Başka acentelerin, hattâ Mısırlıların muazzam vitrinleri, geceleri göl ®ıhcı reklâm ışıklariyle parlıyor.. Hattâ Mısırlıların camekânlannda bir de arap harfleriyle kocahan **El bosttil Kediviyetll Mısriye,, yazılı... Büyük otellerde, kapıcılar da, Vagonli Kuk'ta, her yerde başka acentelerin reklâmları yığılı!
Biz, hiç oralarda değtlls!.. Çekilmişiz üçüncü kata, kapıya da takmışız "Flotta,, u gelsin yolcu! Onun için yabana taşıyamıyoruz, döviz alamıyoruz!., Biz blzo, buradan giderken, gidip gelme Türk paresiyle biletini alanlarla Adaya gider gibi, aramızda kaynaşıyoruz... Böyle olur bu işler?... Her halde "mütehassıs,, zevatın da bir bildikleri vardır. Bize fao-la söz düşmez. Ben gördüğümü "acayip,, buldum! İşte bu kadar.
Kamaramı tesbit ettim, numarasını Marshall Bürosuna bildirdim. Ertesi gün. Madam "Batlgny,, nin, yine güler güzel yüziyle karşılaştım... Biletlerimi nezaketle bana verdL.. Hepsi istediğim gibi hazırlanmıştı!,.. Bu sevimli, çevik, nazik genç kadını da işlerimle bir hayli yorduğuma üzülüyordum. Fakat ne yapayım?
Her tarafta bir hareket, her yerde bediî güzellikler... Sanat, güzel sanat meşherleri. Turistler de böyle şeylerden hoşlanırlar
Şimdi, İşlerimi tamamlamıştım.. Her günkü meşguliyetim o kadar çoktu kl; kendimi muayene ettirmek için bir doktora bile gidememiştim. Büyük bir profesörden alabildiğim randevu, ancak Pantekot Bayramından sonraya İdi.. Her taraf kapalı. Profesör de, dört beş gün şehir haricine gitmiş! O da kaldı maalesef.
Yapacak şey, Paris Fuanru ve bizim pavlyonu görmekti. Pavlyonu-
hIkAye
Dünyanın en
Yazan: Henrl CABAüD
Rengârenk kâğıt fenerler, dallar ve çiçeklerle «üslenmiş olan fabrikanın büyük atölyesindeki verilen ziyafet sona eriyordu.
Müessesenin patronu, rünün kahramanı olan İsviçre saatçisi Fransuva Faberiln şerefine kadehler kaldırıldıktan sonra, her taraftan *BravoL Yaşaî.^, sodaları yükseldi.
Faberün son umumî sergide teşhir ettiği, dünyanın en küçük, en mükemmel, paha biçilmez bir mücevher olan saati fevkalâde muvaffakiyet kazanmış, memleketin tanınmış şahsiyetleri, kendi doet-Lan, meslekdaşlsrı. işçileri, bunu kutluyorlardL Gazeteler saatten basederken, meşru bir vatanperverliğin verdiği İftiharla, ona dünyanın sekizinci harikası demelerdi.
Franauva Faber, kısa, heyecanlı birkaç cümle İle kendisin! alkışlı-y ani ara tefekkür ettikten sonra, hakikaten bir şaheser olan küçücük saati, mecllstekllerin tekrar, daha İyi görebilmeleri için meydana çıkardı. Saat, din! denilebilecek bir itina İle elden ele dolanarak oradakilerin bu sefer de yakından hayranlıklarını topladı.
Bu sırada Faber’ln kamı İle çocukları, bakırlan muhabbetle dolu, bir kenardan vok sevdikleri aile reislerinin zaferini seyretmekte idiler.
Tanınmış şahsiyetlerden bir misafir ev sahibine sordu:
— Bu saati ne yapacaksınız? Onu daha evvel yapmış olduğunuz; zamanının en mükemelleri «ayılanların yanına, salonunuzdaki vitrine koymak, yazık değil mi? Müzelerimizden birine hediye etseniz ne İyi olur...
Her taraftan tasvip «adaları yükseldi:
— Evet! Evet: Bu «aat husus! muamele görmeli!
Franauva Faber, yapacağını bilen bir adam gibi gülümslyerek, eserine muhabbetle baktı t
— Müzeler ölü şeyleri toplar, benim küçük saatim o kadar canlı kİ!... Bakın, dinleyin!
Masalardan "susun”, •susunuz*’ «esleri işitildi; saatçiye en yakın bulunan davetliler kulak kesilip
Yazan j Kenan Temlzan
muzun destanım! Vatan gazetesinin Paris muhabiri ve kendisini Berlln-den tanıdığım, hürmet ettiğim münevver Türk kadını Rab la Başokçu-dan işitmlştlm!.. Ne ile karşılaşacağımı tahmin ediyordum. Sabahleyin erkenden Metroya atladım ve "Port Versay,, yolunu tuttum...
Gelecek yazımda Fuar ve pavlyo-numuzdan ve bu husustaki düşüncelerimden bahsedeceğim.
t
küçük saati
Çeviren: Nihal AYILAR dinlediler, saatin çıkardığı ahenkli tik lak lan Fransuva'nın alışkın kulaklarından başkası belki de duyamadı, Fransuva zevkle dinlediği bu sesi; neşeli bir kalbin ecele a-cele çarpmasına benzetiyordu.
m ★
Salonun ortasına koyduğu rttrt-ni dolduran kıymetli kapaklar İçindeki saatlerini, dalma kalblere benzetmişti.
Her birinin ayn. gizil, hikâyeleri vardı. Bütün bu hikâyeler blr-ieşlnce de kendi hayatının masalı oluyordu.
Bu saatlerin mİntefte olaa en irk sini otuz tene evvel yapmıştı. O aa-man yirmi yaşında bir işçi idi. Fakat işini o kadar çok seviyor ve canla başla, zevkle kendini buna hasretmişi ki, daha o vakitten bir artist olmaya haşlemıştL icada müsait olan kafası dalma güç işlere kalkışıyordu, o gibi güçlükleri yenebilmek en büyük zevki idi.
Hariç! görünüşünde hesaplı, biraz da soğuk olmasına rağmen, herkes gibi düşünmeyen artist ruhlu, fakat muntazam çalışan bir adamdı.
Fransuva günün birinde kendini beğenmiş genç bir kıza delicesine âşık oldu. Fikrlnce ona lâyık olmak İçin, çok mühim bir iş yapması, yükselmesi lâzımdı. Fakat ne? Birden bire aklına geldi. Dünyanın en küçük saatini yapacaktı!
Boş zamanlarını bu işe hasretti, gözlerini yordu, parmaklarını muti, becerikli, birer köle haline soktu. Adetâ atom denebilecek kadar küçük zerreleri birleştirerek eserine, ısrarla, bıkmadan usanmadan, kendinden şüphe etmeden çalıştı. Ü-mlt onu harekete getiren alevin sönmesine mâni oluyordu.
Saat bitince Fransuvanm patronları, ustaları tarafından çok beğenildi. Genç saatçi, şehirde oldukça mühim bir şöhret edinmişti. Fakat, aradan çok zaman geçmiş, ası) bu saatin yapılmasına sebep olan kıs; arada bir sokakta rasU ladığı Frenıuvanın aşkından hik hersiz, kendisine başka bir hayat kurmuştu. Bu aşkın salkı olan ça^ lışmalarının farkına bile varmamıştı; hiç bir zaman da bllemiyo-cektl
(Devamı var)
FRANSA BİSİKLET TURU
Resimde görülen dört genç sporcu, hararetle devam eden Franaa bisiklet turuna iştirak etmek üzere seçilmiştir. Yukarıda solda: Domlnique Forlinl (29 yaşında). Yukarıda sağda: Jacquea Marlnolll (25 yaşında). Aşağıda solda ı Louls Cuput (29) ve aşağıda sağda Danlel Thuarye.
t8 Temmuz 1950
TENÎ İSTANBUL
Sayfa 5
GÜNÜN
KONOMiK
I
Gelir vergisi devlet
Bütçe, hukukî muhtevası olan bir kanundur. Vergileri toplamak gibi muayyen hukukî vecibe ve İktidarlar ondan çıkmaktadır. Bu itibarla zannedildiği gibi alelâde İdarî bir muamele ve hesaptan ibaret değüdir. Bütçe, politik bakımdan da çok önemlidir. Bütçe yapma hürriyeti, istiklâli olan devletlerde mevcuttur. îngllte-renin Konadası, Avustralyası (müstesna j sömürgelerde bütçe hürriyeti tanınmamıştır.
Bütçe, bir devletin İktisadî, malî, içtimai faktörlerinin veçhelerini gösteren bir vesika da sayılabilir. Bütçenin örgüleri çözülürse bir devletin mail durumu, iktisadi vaziyeti, içtimai hedefi hakkında malûmat edinmek mümkün olur, itiraf etmek lâzımdır ki» bizde bütçeye karşı halk biraz kayıtsızcadır. Halbuki Millet Meclisinde açıkça konuşulan, âmme gelirlerinin nasıl idare edildiğini gösteren, memleket mâliyesinin nereye teveccüh ettiğini bildiren bütçe mekanizması İçinde halkı alâkalandıran e-konomik, politik, sosyal sahada tesirler, teşvikler, hattâ himayeler yaratan ne kadar âmiller vardır? Halk bunları bilir ve öğrenirse kültürü artar ve devlete karşı itimadı kuvvetlenir.
Hükümetin bütçe projesi nedir? Kabul edilen bütçe ile âmme masraftan ne şekil almıştır? Artan âmme masrafları niçin artmaktadır ?.. Bunlar lüzumlu ve faydalı mıdır T Bütçece hakikat ve katilik hâkim olmuş mudur? Masrafla varidat arasında bir tevazün var mıdır? Buna ne derecelere kadar riayet edilmiştir. Amme masraflarına karşılık olarak vereceği vergi nedir? Masraflara nasıl iştirak edeoektlr.
Bu mühim suallerin karşılığını halk Mlmelı ve bulmalıdır. Bütçenin halk lerblyesl üzerinde tesiri çok mühimdir. Fakat bizde bu cihet ihmal edilmiştir. Fikrimize® bütçenin izahı yapılmalıdır. Halka mukayese imkânları verilmelidir. Hattâ yeni yılın bütçesiyle eski yülaruı bütçelerinin elemanları arasında mukayeseler yapılmalıdır. Yeni yıl bütçesinin örgüsü birer birer çözülmeli, esinimi İzahlar ter-tlplenmelldir. Bu mesele Maliye Bakanlığının esas vazifelerinden biri olmalıdır. Gelir Vergisinin İzahlarında olduğu gibi bütçenin izahlarında da bakanlık hareketli bir halde gelmelidir.
Bizde bütçe fikrinin tarihi pek İlerilere gitmez. 1824 senesinde esaslı bir şekil almıştır. 1325 yılı bütçesi, hakikî bütçe olabilmiş ve o zamanki mebuslar meclisinde hararetli münakaşalara sebep olmuştur. Cumhuriyetle bu fikir daha gürbüzleşmiş, daha büyümüş ve bugünkü şeklini almıştır. Halkın bütçeye karşı alâkasızca haraketl de filerin yeni doğmuş olmasındadır. Hattâ bütçe ile ilgililer bile lüzumu kadar bu konuda bağlılık göstermemektedir. Bize bunu tecrübeler öğretmektedir. Fakat böyle olmamalıdır.
1951 yılı, bütçe bakımından en nazik bir devre olacaktır. Mâliyenin en büyük kaygı ve meşguliyetini gelecek yıl düzenlenecek bütçenin ne şekilde hazırlanabileceği ve bütçede varidatın mühim bir kısmını teşkil eden kazanç ▼ergisinin yerine gelecek olan gelir ▼ergisinin (kurumlar, esnaf dahil) nasıl bir tahmin Ue bütçede yer alaşağı meseleai teşkil etmelidir. Çok dikkatli olmak lâzımdır. Fantazi bir oda taşıyacak olan tahminin hakikatle, samimiyetle alâkası zayıf olacak olan bir buluşun, devletin malî itibarı üzerinde fena bir tepki yaratacağına şüphe etmemelidir. Bu hususta (millî gelir)in geçen yıldaki dalgalanması da gözden kaçırılmamalıdır. Memlekette vergi verme kudretinin (milli gelir) ile alâkası ön plâna a-lınmalıdır. Devlet bütçesinde âmme
şansla karşımıza
“Bir devlet şöyle şu kadar İhtiyaç şöyle demelidir, Be-
rejiminde ilk bütçesi
Yazan ı Nevzat Çelikoğlu masrafları hakikî bir artış göstermektedir. Bu artışın sosyal İlerleme bakımından zarurî olduğunu kabul etmekle beraber vatandaşların da ağır ve geniş mükellefiyetlerle karşı karşıya kaldıkları da teemmül olunmalıdır.
Gelir vergisi rejiminde ilk devlet bütçesi, bazı sürprizler gösterebilir. Bunu hesaba katmak lâzımdır.
Bilindiği gibi bakanlıkların cümlesi masarif bakanlığıdır. Ancak Maliye Bakam, devlet masraflarını karşılayacak varidatı temin üe vazifelidir. Acaba gelir vergisi varidat bakımından nasıl bîr çıkacaktır.
Büyük Frederlk, derse İflâsa gider, var tahsil edin...
nlm bu kadar varidatım var, ancak bu kadar sarfedebülrlm” demişti. Bu tavsiyenin modası geçmiştir. Modern devletlerde parlâmentolarda evvelâ masarif müzakeresi yapılmakta, sonra da bu masarifi karşılayacak varidat müzakere olunmaktadır. Yalnız Almanya İle İsviçre buna uymamıştır.
Bizde de evvelâ masarif, sonra varidat meselesi ele alınmaktadır. Esasen İlmi bir tahlil de evvelâ masarifin sonra da varidatın ele alınmasını â-mlr bulunmaktadır. Biz yol siyasetinden vazgeçemeyiz. Millî eğitimi İhmal edemeyiz, hele milli savunmadan hiç fedakârlık yapamayız. O halde âmme masrafları — belki bir ikisi müstesna diğerleri — olduğu gibi 1951 bütçesinde de kalacak demektir. Bu masraflara karşı varidat. Bu varidatın en mühimi ise gelir vergisi olacaktır. Fakat gelir vergisinin varidatını nasıl tahmin edeceğiz?
Bütçede varidat tahminleri bir kaç esasa dayanır. Bu esaslan şöyle sıralayalım:
1 — Otomatik usûl, neticesi alınmış olan son bütçe rakamlarım gelecek sene için tanzim olunacak bütçeye aynen almak,
2 — Ortalama arttırma usûl,
8 — Şahsî takdir.
Biz. bu saydığıma usûlleri kabul etmemişiz. Bizim kabul ettiğimiz u-ûl şudur:
Geçen yılın hesabı kati neticeleriyle içinde bulunduğumuz yılın malûm rakamları ve gelecek senenin umumi iktisadiyatının seyri ve buna göre de alabilmesi mümkün olan vaziyeti.
Şimdi bu formülü 1951 bütçesinin gelir vergisi varidat tahminine tatbik edelim. 1949 yılındaki kazanç vergisidir, gelir vergisi ise kazanç vergisine hiç benzememektedir. 1950 yılında da gelir vergisine benzeyen malûm rakamlar nedlr(l) ? Umumî iktisadiyatın seyri de çok garip ve acayip temevvüçler, tezahürler göstermektedir. O halde tahmin meseleleri çok müşkül bir safhaya giriyor demektir.
Bazı mütehassıslar tarafından gelir vergisi varidatı hakkında şöyle tahminler öne sürülmektedir. Tahmine göre, gelir vergisi ile kurumlar, esnaf vergilerinin yekûnu üç yüz milyon lira olacaktır. Üç yüz milyon liralık verginin, 74 milyon lirası ticari kazançtan, 3 milyon lirası serbest meslek erbabından, 150 milyon lirası hizmet erbabından, 8 milyon lirası gayrimenkul gelirinden, 9 milyon lirası menkul sermaye gelirinden, 8 milyon lirası kurumlar vergisinden (hususî teşebbüslerden), 28 milyon lirası İktisadî devlet teşekküllerinden 23 milyon lirası sabit ve gezici esnaf vergisinden alınacaktır.
Bu tahmin, şahsi takdir ile olmuştur. Tamamiyle hayalî ve farazidir. Umarız ki, varidat bu miktarlardan çok fazla olacaktır. Ne çok nikbin ve ne de çok fazla bedbin olmaya mahal yoktur, r T
Müspet sahada nasıl kalınabilir ve
Çuval ve kanaviçe fiyatları yükseliyor
Hindistan Hükümetinin kanaviçeye ambargo koyduğundan bahsediliyor
Piyasada çuval ve kanavlçe fiyatlarındaki yükseliş devam etmektedir Geçen ay İçinde 225 kuruş olan 2,50 librelik Kalkûta çuvalı, son günlerde 280 kuruşa kadar yükselmiştir. Kanaviçeye gelince, 8 onsluk kanavlçelerin metresi 85 - 90 kuruşa kadar fırlamıştır,
Fiyatların yükselişine sebep olarak, Hindistan Hükümetinin kanaviçeye ambargo koyduğu İleri sürülmektedir. Bu haber, Kalkûtads bulunan bazı tacirlerin buradaki lordan piyasaya sızmaktadır.
Çuval ve kanavlçe tacirleri, ihtiyaç nispetinde meta ayırması lerdlr.
Piyasada çuval ve Kanavlçe ret Ofisinden bu malı tedarike mecbur olmaktadır, tasfiye halinde bulunduğundan, Hlndlstandan yeni mal getirememektedir.
Kısa Haberler
★
Taranmış yün rintleri âzami hıuldlni bulmak üzere Bradford (Hususî) — Taranmış yünlerin ftatl merinos kalitesi için şimdiye kadar tesblt edilen en yüksek seviyeye yaklaşmış bulunuyor. Orta ve aşağı kalite melez yünler içinse flat seviyesi harpten evvelki en yüksek haddine erişmiştir.
Mısır - Amerikan ticareti
★ İskenderiye (Uçakla) — Mısır ticaret komitesi Amerikanın bir teklifini kabul etmiştir. Buna göre, Amerika 50,000 ton pirinci (Tonu 118 dolardan) alacak ve buna mukabil Mısır ordusu İçin kamyon ve otomobil verecektir. Mısır şeker İthalâtı
★ Kahire (Uçakla) — Mısır fabrikalarının şeker İthal etmesi meselesi tekrar ele alınmıştır. Eğer buna müsaade edilirse ve Mısır limanlarında yerli şeker fiatinden aşağı şeker temin edilebilecekse, ithalâtçılar aradaki farkı Mısır hazînesine ödemek mecburiyetinde kalacaklardır.
Mısır Gemi Satış Nizamnamesi
★ İskenderiye (Uçakla) — Mısır Ulaştırma Bakanlığının neşrettiği bir karara göre, Mısır bayrağını taşıyan herhangi bir gemi,
bu nasıl temin oluabillrT Evvelâ mühim bir nokta üzerinde duracağız.. ondan sonra meseleye dair fikrimizi söleyeceğtz.. o nok da şudur: Kazanç Vergisi ve onun ferilerini teşkil eden iktisadi Buhran, Muvazene, Hava Kuvvetlerine Yardım vergileri, fevkalâde zamlara tâbi iken bu vergiler fevkalâde zamları İle birlikte kaldırılmış ve yerine gelir, kurumlar ve esnaf vergileri getirilmiştir. Ancak kaldırılan vergiler asıllariyle fevkalâde zam-lariyle birlikte kaldırıldığı halde yerine getirilen vergiler yalnız asıl olarak dikkat nazarına alınmış ve fevkalâde keyfiyeti ele alınmamıştır. Halbuki bina, veraset, hayvanlar, muamele vergisi gibi diğer vergilerin a-sıllariyle birlikte fevkalâde zamları hâlen yürürlükte bulunmaktadır.
Fevkalâde zamlar, fevkalâde hallerin icaplarından bulunduğuna göre bu zaruretin gelir kurumlar ve esnaf vergileri hakkında varit olması lâ-zımgelirdi. Gelir vergisi de fevkalâde zamdan ârl tutulmamalı idi. Bu hal bir boşluk teşkil etmektedir. Eğer fevkalâde haller mevcut ise bütün vergilerin bu Icabata uydurulması iktiza edeceğinden mantıken gelir vergisinin de zamma tâbi tutulması ge-rekmektedlr. Şayet bu böyle bir zaruret mevcut değilse diğerlerinden de bahis mevzuu zamların kaldırılması mantık icaplarından olur. Fevkalâde zam kanunlarını da değiştirmek lâzım gelirdi. Bu cihet gözönünde tutulmamıştır. Biz bu iknzkâr natırlardan sonra asıl meneleye gelelim: Bizde bütçe yıllıktır. Gelir vergisinin
yazıhanelerine gönderdiği mektup-
Hindistan Hükümetinin yurdumuza İçin gereken teşebbüslere girişmiş-
stoklan azaldığı için, tüccar, Ttca-
Ticaret Ofisi de
yerli veya yabancı Armalara satılmak İstendiği vakit, bu satışla ilgili bir ilân ve en az İki arapça gazetede ve devamlı olarak İki hafta müddetle umuma ilân e-dilmek mecburiyetindedir. Bahsi geçen ilânlarda satışa mevzu teşkil edecek geminin eşkâli tarif edilecek, tonajı Jasrlh edilecek ve flatı açıklanacaktır. Bu şartların konmasına sebep, Mısır Hükümetine doğrudan doğruya veya bakanlığın nakliyat dairesi yollyle bahsi geçen gemileri satın alabilmesini temin etmek 1-çindlr.
Vapur kumpanyaları vs harp rizikosu şartlan
★ Toronto (Hususi) — Bir İngiliz seyahat cemiyetinin sözcüsü, burada lüzumlu bir açıklamada bulunmuştur. Sözcüye göre, Kore Harbi dolayısiyle yolcu biletlerini harp rUikosiyls ilgili şartların vapur kumpanyalan tarafından
ilâve edildiği yolunda etrafa yayılan rivayetler, “tamamiyle a-sılaızdır”. İkinci Dünya Savaşının ilânından sonra yolcu biletlerine sokulan şartlar, teknik bazı sebeplerden dolayı ve bilhassa sulh muahedesinin resmen ilân edilmemiş olması dolayısiyle zaten bahsi geçen biletlerden çıkanlmamıç bulunuyordu.
randımanı İse marttan sonra belli o-laçaktır. Mevzuatımızda olmamasına rağmen şu usûller teemmül olunabilir: 1) 1950 yılı bütçesinin 1951 de bir müddet tatbikini devam ederiz.
— mart, nisan aylarında —,2) A-vans kanunlarıyla idare ederiz
— Mart, nisan —, 8) mart ve nisan ayları için İki aylık muvakkat bütçe yaparız.
Yukarıda da söylediğimiz gibi mevzuatımızda olmamasına rağmen, tarihte bunlarm tatblkatlyle karşılaşmak mümkündür. 1340 yılında mali sene başı şimdi olduğu gibi mart ayı İdi, o yıl mart nisan aylan için muvakkat bütçeler yapılmıştır. 1341 do İse yapılacak bütçe tertiplerinden mahsup edilmek üzere rakamsız muvakkat sarfiyat kanunu çıkarılmış
1931 de iki aylık muvakkat bütçe,
1932 de ise rakamlı muvakkat sarfiyat kanunu hazırlanmıştı. Bu defa yine mart, nisan aylarına «münhasır olmak üzere iki aylık bütçeler yaparız, mayısta vaziyet belli olur. Elimizde de müspet bir kıstas bulunur, müspet sahaya girilir, esasa dayanır., hayali kar.
Tekrar edelim: 1951
tanzim olunurken Maliye Bakanının çok mesai sarfatmesl ve büyük bir dirayet göstermesi lâzımdır. Soğuk kanlılığı muhafaza etmek şartlyle..
TahmLn. bir olmaktan çı-
yılı bütçeni
(1) 1950 yılı gelir bütçemlsde: Gelir Vergi»! bir milyon. Kurumlar İki yüz bin, esnaf vergisi beş yü» bin Hra olarak tahmin edilmiştir. (B) oetvellne bakmış. N. Ç.
Halı piyasası
Yapağı fiyatlarının yükselişi, halı İmalâtını pahalıya mal ediyor
Yapağı piyasasının hararetli bir devre geçirdiği» daha mevsim babında Trakya menşeli yapağıların 235 kuruşa kadar muamele gördüğü yazılmıştı. Yapağı fiyatları, halı fiyatlarının da yükselmesine sebebiyet vermektedir. Zira halı imalinde kullanılan iplikler, yapağıdan yapılmaktadır.
Halılarımıza karşı dış piyasalarda istekler olmadığı İçin, esasen halı piyasam durgundur, halı takas mevzuuna girmediği için bu suretle bir himaye tarzından mahrum bulunmaktadır. Halılarımızın serbest dövizle satış imkânları da pek azdır. Çünkü Iran ve Hindistan halıları, dış piyasalarda bize rekabet etmektedir. Şimdi do yapağı fiyatlarının yükselişi, halılarımızın dış piyasalara sürümünü daha zor bir duruma sokacağına şüphe yoktur.
Kahve fiyatları ucuzluyor
Piyasaya aon hafta İçinde 2000 çu-val kadar kahve gelmiştir. Bu euret-le toptan kahve fiyatı 800 kuruştan 750 kuruşa kadar düşmüştür. Bazı kahve tacirleri de aşağı kalitede o-lan kahveleri 780 kuruşa kadar satmaktadırlar.
İzmir Fuarında ecnebi paviyonlar îzmlr 26 (Husus! muhabirimizden)
— XIX uncu İzmir Fuarındaki Pakla-* tan pavlyonuna ait eşyalar ay başında îzmlre getirilmiş olacaktır. Pakistan pavlyonu 1950 fuarının en güzel eserleri arasında yer almıştır. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı pavlyonu da 1950 fuarının bir hususiyeti olacaktır. Pakistan heyeti bu hafta sonunda tzmlre gelmektedir. Bu yıl Fuarda milli sanayiimiz maalesef ecnebi devletler sanayii kadar geniş şekilde teşhir edilmiyecektir. Buna mukabil Yugoslavya, Çekoslovakya, îran ve Bel-çlkaya ait pavlyonlarda harlkulâde güzel köşeler hazırlanmıştır. Çekler. “1950 Fuarında teşhir bakımından birinciliği büyük küçük hiç bir devlete kaptırmamak emelindeyiz’’ diyorlar.
Milâsta zeytinliklere ârız olan hastalık
Milât (Hususi) — İlçemiz zeytinliklerine ânı olan sineklerle ziraat dairesi devamlı bir mücadele halinde bulunmaktadır. Şimdiye kadar serpilen ilâçlardan bazı yerlerde İyi sonuçlar alındığı bildirilmektedir. Diğer yerlerden de faydalı neticelerin alınacağı tahmin ediliyor.
Sebze ve meyva fiyatları
Mevsim dolayıslyle şehrimize bol miktarda sebze ve meyve gelmekte ve fiyatlarda da düşüklük ve ucuzluk görülmektedir. Dün aabah Sebze ve Meyve Halinde orta kalitede muhtelif malların toptan fiyattan şöyle İdi:
Patlıcan 25, dolmalık biber 22, sivri biber 25. domates 20. Ayşekadın faeulya 45, çalı fasulye 40, barbunya fasulye 50. kabak 30. patates 17, lâhana 30, havuç ve pancann demeti de 10 kuruş. Meyvelerden kayısı 50, şeftali 75, zerdali 35, akça armut 50, Muşta bey armudu 35, diğer cins armutlar 25, elma 50, üzüm 50, fındık 40, vişne 40, kızılcık 40, kırmızı erik 30, topatan kavununun da adedi 15-30 ve karpuz 50 kuruştur.
New-York (Amerlkadakİ muhabirimiz H. Stetnltz bildiriyor) — Geçenlerde Now-York Times "Amerikanın harici1 politikası” başlıklı bir başmakalesinde zamanın tazyikiyle Amerikan dış politikasına) büyük devletlere mahsus bir dış politika vaziyetine girdiğini ancak dış ticaret politikasının bu tekâmüle ayak uydurmıyarak yarı koloni küçük memleketler ticaret politikası ayarında kaldığını, dış polika-da eski tecerrilt zihniyeti terkedildlğl halde dış ticaret politikasında bu zihniyetin terkedüemedlğinl yazdı.
New-York Times’ln Amerikan dış ticareti hakkındaki bu tenkidi çok ye-rindedlr. Dış politikanın bir şubesi o-lan dış ticaret politikasında Amerikanın bu durumu hakikaten anlaşılamı-yacak bir şeydir. Bizce daha mühim olanı da demokrat dünyanın dış ticaret meselelerinde Amerikanın bugün oynayabileceği merkezi rolü, Amerikan kanun yapıcısının Amerikan gümrük hadlerinin indirilmesi yolunda oynatacağı bir hükmün Avrupa ve diğer kıtalardaki demokrat devletlerin iktisadi vaziyetleri üzerinde meydana getirebileceği canlılık hareketini pek az kimselerin kavramış vaziyette olmalarıdır.
mün&ee-blr hale adım «k
bugün
Bu sözlerimizden Amerikanın ithalât gümrüklerini İndirdiği takdirde dünyadaki ticari müşkülün hemen dü-zellvereceğlni zannettiğimiz anlaşılmasın. Söylemek istediğimiz şey; şayet Amerika gümrük duvarlarını indirecek olursa dünya ticaretinde bir muvazenenin meydana geleceği. Avrupa dolar açığının kapanması ve Avrupa İle Amerikanın ticarî betlerinin eıhhatll ve normal gelmesi yolunda mühim bir tılmış olacağıdır.
Belki bazı okuyucularımız Marehall Plânının Batılı devletlere hl- I be ve İkraz yollyle yapmakta olduğu yardımlarla esasen bu dolar açığının 1 kapatılmakta olduğunu, yardımın devam edeceği 1952 »enesl »onuna kadar böyle bir mesele için endişeye mahal olmadığını İleri süreceklerdir. Fakat gerek Amerikan parlâmento ve hükümet mensuplarının ve gerekse Batı Avrupa hükümetlerinde mühim mevki sahibi olan kimselerin pekâlâ bildikleri gibi Marshall Plânı Yardımı sona erdiği zaman bugün yardımla ayakta tutulan devletler kendi kendilerine *-yakta durabilecek kadar kuvvetlene-mlyeceklerdlr. Yani 1052 »onuna kadar belki dolar açığı biraz azalacak, fakat asla tamamen ortadan kaldırılamıya-caktır. Son zamanlarda Avrupa iktisadında görülen bir çok canlılığa, İstihsal artışlarına rağmen dolar açığının en başlıca »ebebi olan ticaret muvazenesindeki Amerika lehine olan muvazenesizlik düzelmemiştir. Son yıllarda Avrupa İhracatını belki daha fazla artırabilirdi, fakat bu artış ancak »ter-llng memleketleri istikametinde mümkün olacağı ve Avrupa ihtiyacı olan maddeleri daha ziyade dolar memleketlerinden ithale mecbur bulunduğu için İhracatın artırılması da Avrupa-nın dolar açığını kapayomıyacaktır. Dolar açığını kapayıp Avrupa ile A-merika arasındaki İktisadî münasebetleri tevzin edecek bazı çareler de yok değildir. Ancak bu çarelerin ta-mini türlü zorluklar göstermektedir. Meselâ Marshall Yardımının 1952 den sonra da devam etmesi bu çarelerden biridir, fakat imkânsız, ikinci bir çare Amerikanın sermaye ihracını artırması, yani Batı Avrupa memleketlerinde ve bunların kolonilerinde sermaye yatırımlarında bulunmasıdır. Fakat bilindiği gibi Amerikan banka sermayeleri haricî yatırımlara pek rağbet göstermezler. Neteklm bugün Amerikanın hariçte hususî mahiyette yatırılmış sermaye»! gayet cüzidir. Eskiden Fransa ve Ingiltere haricî ticaret bllânçolanndakl açığı hariçteki yatırılmış sermaye faiziyle kapatırlardı, Bugün iktisaden kuvvetli bulunan Amerika, ekseri ham maddeleri vo en verimli ziraat ve srmayil elinde bulundurduğu ve ehemmiyetli miktarda altın ve dolara sahip olduğu için hiç bir zaman fiormnye yatırman düşünmemektedir.
Fakat bu vasiyet dünya ticaretini, felâkete »ürükllyeblllr; çünkü bu gidişle Amerika gittikçe daha fazla zenginleşecek, diğer memleketler he daha fakirleşecekler, nihayet dolar açığı o kadar artacak kİ, hiç bir memleket Amerikan malt »atın alamıyacak ve Amerlk fazla İstihsalden boğulurken diğer memloketlor emtia yokluğu Içln-do kıvranacaklar. Başkan Truman bugün Amerikan mallarının İhraç rnllş-
külâtiyle kendisin! göstermeğe başlayan bu fena vaziyeti önlemek İçin meşhur dördüncü madde programı İle Amerikan huşu*! sermayedarlarının ecnebi memleketlerde ve bilhassa As-yanın. Afrikanın. Lâtin Amerikanın iktlsaden geri kalmış memleketlerinde devlet garantisi île sermaye yatırımları yapmalarını plânladı. Dünyada ik-t i saden geri kalmış memleketlerin kalkındırılması kolay bir İş olmadığı İçin bu plânın alacağı neticelerden de şüp-ho edilebilir. İkinci çare do böyle o-lunca İşe bağlanacak yalnız bir yol kalmaktadır. O da Avrupa ve ona as veya çok bağlı bulunan koloni memleketleri ve sair sterling çerçevelerinin Amerikadan ham madde, yiyecek maddeleri ve eınaî mamuller satın almak İçin ihtiyaçları olan dolan bizzat kendilerinin kazanmaları yoludur.
/ Ancak bu yolladır kİ, Amerika ila diğer devletlor arasında ticaret normal gelişmesini bulabilir. Fakat* acaba Avrupa bu dolan nasıl kazanabilir? A-merikan mal ve yolcularının naklinde İngiltere, Fransa, Hollanda ve sair Avrupa devletlerinin yük gemilerinden istifade edilmesi, Amerikalıların Av-rupaya geniş mikyasta seyahatler yapması bu yolda akla gelebilecek çareler ise de senelik tutarı mllyarlarar yükselen dolar açığının kapatılması İçin hiç bir zaman kâfi değildirler. Şu halde yapılacak iş Avrupadan Amerl-kaya mal İhracatının arttırılmalıdır. Ancak burada da Marshall Yardımı Idreclsl Paul Hoffman’ın söylediği gibi muazzam güçlüklerle karşılaşılmaktadır, işte New-York Times'in Amerikan haricî politikasına dünya ticaretinden tecrit edilmiş demesinin sebebi de buradadır.
Amerikan iktisadı öteden beri müdahalecilik prensibini benimsemiş yani ecnebi rekabetine karşı devletin kendisini yüksek müdafaa gümrüğü vasıtaslyle himaye etmesini Istemlştla Bu vaziyet Amerikan iktisadının henüz cayıf bulunduğu devirler için hoş görülebilirdi. Bugün Amerika kendisinde İstihsal edllmlyen, yalnız Avrupa memleketlerinin İstihsal ettikleri kalite mallara gümrük kapılarını ardına kadar açsa Amerlkada bir tek işçinin İşi elinden alınmış olmaz, fakat Amerlkada yalnız sanayiciler değil, A-merlkan halkının büyük bir kısmı sıkı müdahalecilik taraftarıdırlar. Bu memlekette meselâ Fransız şarabını Kaliforniya şarabına tercih eden bir kimse bir nevi vatan haini sayıldığı gibi Çekoslovakya işlemelerini zatın alan bir kimse komünist ajanı damgasını yemeyi göze almalıdır. Halk ancak Franeıı barkolu. İsveç viskileri, Ingiliz porselenleri. İsviçre saatleri. Alman fotoğraf makineleri gibi bazı yüksek kaliteli lüks eşyanın hariçten ithaline müsamahakârdır. Başkan Truman gümrük duvarlarını alçaltarak geniş Amerikan pazarlarında Avrupa mallarına satış şansı vermeğe teşebbü» etti, fakat buna halkın haleti ruhiyeslnl henaba katacak olan parlâmentonun nasıl bir reaksiyon göstereceği henüz malûm değildir. Gerçi bugün Amerlkada geniş görüşlü bazı ticaret adamları da Avrupa menşeli mallann İthalini artırmağa çalışıyorlar. Hattâ bazı Amerikan endüstricileri Ingiliz rakiplerine kendi mallarını Amerlkada nasıl »Atabileceklerini, Amerikalı müşterinin İstediği ambalaj ve »atış usullerini öğretmekten çekinmedikleri gibi sonbaharda devletin yardımiyle bilhassa Avrupa menşeli malları halka göstermek İçin Det-rolt ve Chicago'da sergiler açmak Ü-zere aralarında teşkilât da kurdular Amerika, devlet bakanlığı Marshall Yardımının »ona ermesinden sonra ^Amerikanın fazlaca Avrupa malı ithal etmesini temin etmek İçin gümrük İndirimleri vesair hazırlıklarla meşgul olmağa başlamıştır. Yapılan plâna göre Avrupa mallarının Amerikan pazarlarına girme»! neticesinde zarara uğrayacak firmaların zararlarının bütçeden kapatılması düşünülmüştür. Ancak Amerikan kongresinin buna rın olup olmayacağı ileride belli olacaktır. Netice olarak şunu söyllyebülriz kİ, Avrupa mallarının Amerikan pazarlarına girmesi İçin yapılan mücadele ha-nüz kaybedilmiş değildir. Bu mücadelede daha bir çok müşküller çıkacak Avrupai) »atıcılar bir taraftan Amerikalı rakipleriyle diğer taraftan halkın psikolojisi İle çarpışacaklardır. M ar* ahali yardımı sona ermeden bu meselenin halli uğrunda zihin yormak Avrupa İçin olduğu kadar Amerika İçin de büyük ehemmlyotl haizdir.
27/VII/1950 Perşembe
MEMLEKET
ve
DÜNYA
BORSA
ve"
PİYASA L A RI
KAMBİYO
ESHAM VE TAHVİLÂT
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
B orsalarda vaziyet
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
İstanbul :
Ticaret Borsacında fındık fiyatlarındaki yükseliş devam etmektedir. Tüccar, daha ziyade 1950 mahsulü Üzerine vâde* 11 satışlara mütemayildir, Hazır mallara karşı istek azdır. Tiftik ve yapağı fi-yatlan hararetini muhafaza etmektedir.
A«ılı« Kapanış
1 Sterling 7.89 7.89
100 Dolar 280.25 280.25
100 Fr Frangı 0.80 O.bO
100 İsviçre Fr...» 64.06 64.08
100 Helç. Fr. 6.60 5.60
100 İsveç Kr...^. 64.1260 64 1250
100 Florin 78.6840 73 6840
100 Liret 0.44128 0.4412*
100 Drahmi ........ 0.01876 0.01876
100 Eecoudos 9 7800 9,7390
%ö %b %b
M
Ikramlyrll tahviller 1933 Ergani .... 1938 İkramiye!!
MUil Müdafaa I 194)
1941
1/2
e»şşw>»
Demiryolu IV ...... Demiryolu V .....w.
1949 Ikrnmlyell Diterleri
Demiryolu
Kambiyo, Esham ve Tahvilat Borsacında yüzde 6 faizli Kalkınma tahvillerinin birinci, ikinci, üçüncü tertipleri Üzerine muameleler olmuştur. Fakat fiyat, geçen haftalara nisbetle gerilemektedir.
İzmir :
Çekirdeksiz ünüm piyasam bugün gevşekliğini muhafaza ederek boraada gayet mahdut munmeler olmuştur, Alivre pamukta bir hafta önceki İstekli durum yeniden canlanmıştır. Fiyatlarda yükselme vardır. Pamuk çekirdeği piyasası İstekli durumunu muhafaza etmektedir. üzüm 52.5 kuruştan muamele görmüştür.
Altınlar |
Bugün Eski kur|
Lira Lira
Külçe Ye»I Ov 5.28 6.17
Külçe Dokuhbb — —
Cumhuriyet ... İR w
89.20 38 80
Hamlt w
OtlldDD »(e»eee*ew 36 30 34 30
46,60 45.50
Franoıs kok ... —
Nnpolâon LU —
tnvlçre —
New.Yurkrta ı onsu: 1 86
| Gümü], Plâtin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr. —— —
Pltttln M 10.- İL-
Zürich Borsası (Serbest)
38.0.1930
Durumu
Türk Lirası
Dolar • M rettee rOŞŞOM
Storllng .........
FranHiz Frangı
tsvlçrs Frangı
En aşağı En yuk»n|
İ 05 1 15
4 32 4.3) 1/2
11.10 11.20
1.19 1.24 |
%6
«6
%e
%6
%6 %1
%1 %7 %1
%7 *7 %?
%?
%7
194)
Kalkınma
İstikrası istikrazı
1949
194b
MIHI Müdafaa 1349
1934
1934
194)
194)
194) Milli ti
• i
VI
1 •••»M.
U ••••»•• tn »••M*
i • M»M‘ LL
1 •••«*«• I •»•»M.
Sivas-Ersurum 1...
Ll.-Vîl... i...
H...
111...
u
111...
IV ..
99 99
Demiryolu
MUdafAA
II
Kapanış (•)
28.— 34.-
99.- 22.-
20 50 2L-
98.— 100.—
95.- 100.-
98 66 100.-
99 00 110.-
95 06 98.-
95.26 98.-
95.75 99.—
95 — 98.-
95 60 100.-
97.60 99.-
21.30 98.-
21.00 20.80
21 10 100.-
20.65 21.61
20.60 22.-
20.20 22.-
20.70 31.45
— 20.10 22.-
20.35 20 00
20.00 21.20
Hububatı
Buğday rumuş&Jc (TÜc.) uğday Ofis ...........
Arpa yemlik (dökme)-----
fcdınır un (çuvalı) Fasulye tombul ..
Fasulya Cali »art------
Kuşyeml ................
Morclmek kırmışı kabuk. Mercimek yeşil ......---
Nohut net üre]
Vuğb tabumlar > Ayçiçeği tohumu Keten tohumu Kendir tohumu Buatm ..................
Yer fıstığı kabuklu
Bugün
80.—
29.30
24.—
27.—
46.—
Eski Kapantı
80.-
29.80
18.10
81.20
81-
46 —
87.—
75.—
85.—
Şirket Tahvilleri
r.C. Ziraat Banlauu 20.60 20.20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 02.60 1UL-
—
- - %60 22.80 69.-
" „ Mürnes Senet. 68 — 67.50
Şirket Hisse S enetleri
T.O. Merkez Bankası 123 - 120.25
Türkiye tş Bankası 80.— —
Türk Ticaret Bankası 5.— S.-
Arslan Çimento 15 20 16.25
Sark Değirmencilik 23.25 23.60
Milli Reanürans 16.— 16.26
Ecnebi Tahviller
M mır Kredi Fonsivv 1903 İ72 - | —
Horu Meyvelar ı
Fındık (kabuklu ervrl)
Bindik (îç tombul)
Ceviz (kabuklu) ______
Ceviz (İç natllrel) ——
Dukntna H&no Maddelerii Tiftik (ana mal)-------
Tiftik (Natürai) ........
Yapak Trakya (Kırkım)
Hom derileri
Bıgır salamura (kasap) fQ. Keçi tuşlu kuru kilosu Koyun hava kurusu kilosu
Nebati Yatları
Zeytinyağı (tt.tt. Susamyagı (Raf
Ayçiçeği (Rafine
Fındık yağı (Çürük)
tenekell) sıra) çıplak)
• • 4
nö.—
360.—
350.—
250.—
140.—
190.
140.
91.50
325.—
22.-
850.—
840 —
220.-
140.—
170.—
176.—
ttö.-
180 —
130.—
135.—
Bugün Son Kapanı»,
Üsüm çeklrdeksls No,9 52.50 50.-
tnelr A serini No. 8.... 55- 66.-
•• B «erin: No. 108 U.— 42.-
Pamuk âkıtin i 238.— 220.-
Pamuk âkala U 195.— 100.-
Pamuk Akala LII ...^. 160.— 160.-
Pamuk yerli 172.6 180 -
Pamuk yağı (rafine) ... 109.— 110.-
Pamuk çekirdeği 15.— 18-
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 m— 180.—
Pamuk Akala O 187.— 160.-
Pamuk Akala LU —
Pamuk yeril i 145.-
Pamuk yeril LL — —
Trabzon Ticaret Borsası
F1NDIA
a) %50 randımanlı kabuklu tombul ~ b) tç sıra kontrollü M
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Buğday aort ârpa ..........
W.-178.-
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Düo ttekl kuı
Hağday (Buşell — Bent) Şort Kış mahsulü No. 2 209.— 263.-
Kırmışı ” No. 2 335.- 232.-
l'ruııuk Mlddllng (Llbresl = Sent) Ekim 38.08 37.8«
88.08 37.72
Mart — si
rinik (Librc»t=8ent) Teksa» No. 1 ...»
Fındık (LlbrwRl~Bent) Kabuklu yeril iri
orın t • —
Uevant İç İthal malı •• —»
Ekstra İri İç ithal malı 44.- 40.-
Kuru (İnlim (Libresi=bont) ...... Thompson çoklrdcksts seçme ... U Ut U V4
Kntcın tnhıınıu (Bugell= Dolar) ... M1 polis »v**r*«**w»« s.n 6.»
Kalay (Llhresl=8ent) 96.— 96.—
Levha-tenake (100 libre dolar) 1 80 7.30
Londra Borsası
Keten tohuma (Tonu^Bterling) Rnmhuy _ .....ı-,---——T - r ı 65.—
6350
Yer fıstığı Hindistan — 64.—
Bradford Piyasası
riftlk iyi mal (Libresin Fiyat) 34. — Non»
•* Sıra malı • 30.- ”
Yün Anadolu * • 2001 20 2)
M Trakya w 18/21 18/21
İskenderiye Borsası
Pamuk (KantRn=TalItLrı) Ashmounl Kısa ely&flı F/G. ... 84.20 87.83
Karnak Uzun elyafh F/G. 81.45 —
Gumindü boraudu muamele») C*qjcU edilmemiş tahvilat ve eehomm ara ve toloplero göre taayyün eden UtKrıbl plyaaa değerleri.
— yeni İstanbul—
28 Temmuı 1950
SİNEM
Müzminleşen dertlerimiz
Ann
Blyth’in kaleminden
"Hollywooddakileri kendime rehber edinerek çalıştım,,
nHer genç kız, meslek sahibi olmak istesin veya istemesin evlenmeyi düşünür. Ben de bunu düşündüğüm zaman gözümün önüne, Jeanne Crain ile Loretta Young’u getiririm,,
Yazan ı Ann Blyth
HER şeyden eevk alınm. Her gittiğim yerde beni memnun edecek yeni şeyler bulurum. Her giriştiğim tecrübede bir şeyler Öğrenmek üml-
dlyle hiç sıkılmam. Kısacası hayatı severim. Niçin dlyecekslnlzT Durun size anlatayım: Bir kere herkes gribi olmasını İstediğim bir sürü şahsî ha
a m Blyth artla! olmaya karar verdiği zaman kendini hummalı bir şekilde şalrşma ya verdi
kadın hem de •ttlğim birçok insan hiç bir hayal kurup meşhur İnsanı
kil
vasıtalarından çektikleri
Tarzanın babası öldü
Fakat yarattığı kahraman ebediyen yaşayacaktır
Edgar Rice, 74 yadında Tarzan, 40 «ene önce onun
öldü. Bugünkü kahramanı muhayyilesinde yer almıştır
istediğim yere erlf-duruyorum. Herko-hususlysti ve mİ zekimle ve kimsenin
Hollywood'uu en canlı kızlarından biri olan Ann Blyth aynı zamanda sinema âleminin kuvvetli şahsiyetlerinden biridir
••
74 yaşına gelmiş olan Edgar Rlee Burrough öldü. O, 40 şene evvel, muhayyilesinin mahsulü olan bir küçük adam ortaya atmış ona muhayyel İnsanlarla dolu Mars seyyaresine seyahatler yaptırmıştı. O vakitler daha bu muhayyel İnsanlar “uçan daireler" in İmali ile meşgul değillerdi... Bu küçük adama Tarzan ismini verdi Tarzan zamanla bir dev, bir tltr ve bir sembol, aynı zamanda Edgar Rice Burrough’un da talihi oldu. Zira Burrough onu dünyamıza indirerek Afrikanın ortasında heyecanlı maceralara attı.
A, (> •
* ** "
•
-’-V’
"Y
’-z*
Burrough’un kitaplarına halk âdeta •aldırıyordu. Fakat, bu arada Hattı-ıtıva maceraları meraklıları, zengin muhayyilelerini tatmin etmek i-çin daha fazla ve meraklı eserler le-tamlye başladılar. Ve böylece Burrough, meraklı okuyucularını tatmin etmek için, birbirinden daha dramatik 45 eeer daha yazdı. Dünyanın her tarafına yayılan büyük küçük, her insanın kütüphanesine giren bu 30 milyon kitap, Burrough’a 56 lisana tercüme edilme şerefini ve zaferini kazandırmıştır. İncilden sonra sn çok okunan kitap sayısı...
Tarzan, filme alınınca beynelmilel bir kahraman haline geldi. 1918 den beri beyaz perdenin en mühim şahsiyeti olan Tarzan, bir asildi; Burrough’un ona verdiği ana ve babanın adı Lord Greystone’du. Fakat perdeye üzerinde bir leopard derisiyle çıktı. Sonraları da, “medenlyet”in yardımiyle gittikçe soyundu ve sonunda hemen hemen çıplak denecek bir hale geldi, önce Horman Brlx, sonra ohnny WeİBsmuller’ln şahsında canlandı. Klmbillr daha kimlerin kılığına girecek.
Edgar Rice Burrough, 11 eylül 1874 te Chicago’da doğmuştur. 1900 de evlendi. 3 oğlu olduktan sonra onlar için Tarzan serisini yazdı. 1934 te de karısından ayrıldı. Askerliğini yaptıktan sonra maden araştırıcıları arasına katıldı, sonra bir mağazada çalıştı, kovboy ve polia oldu. Birinci Dünya Savaşında da binbaşı olarak harbe İştirak etti.
%
■
$
• i w
• «2HRİ
**
Callforntada inşa sttlrdlğl villanın adı “Tarzan'a" dır.
NMNr »■
* Âl
Tarzan ve eşi değişti. Resimde de yeni Tartan Lex Barker’l ‘Tarzan ve Esir Kik,, adlı filmin güzel sahnesinde görüyoruz. Yukarıdaki sevfmli artist Tarzanın yeni eşi Vanessa Brown’dur
İt*
Çeviren : Gtlner la»r
yallerim var. Bir kısmı olduğu İçin, diğerlerinin de lamanla tahakkuk e-deceğlne inanıyorum. Halen hayattan memnun olmam için sebepler var ve bunlar el ve kafa emeğimle mey* dana gelmiştir. Sinema dünyasında yükseliyorum. Fakat yükselme arzusu biter mi? insanlık bu, tabii her şeyin daha iyi olmasını İstiyorum. Onun için hem bir bir artist olarak arzu hülyalar var. Fakat, saman eli şakağında kendini dünyanın en
olarak tahayyül etmekle bir yere vâsıl olamaz. Ben de dalma etrafımı tetkik ederek, benim gittiğim yoldan önce geçenleri kendime örnek tutarak ve çalışarak mek için çalışıp sin bir şahsiyeti, cı vardır. Yani
gidişi klmeeye benzemoz, derler değil mİ T Fakat insan bir yol seçince, ister istemez, kendinden önce bu yoldan geçmiş olanları tetkik etmekten kendini alamıyor. Ben de öyle yaptım. Bazı Hollywood artistleri ban» rehber oldu, onlarla kendimi ölçorok şahsî kabiliyetimi ölçtüm.
Her genç kız, meslek sahibi olmak istesin veya istemesin, evlenmeyi düşünür. Ben de sevgi ve İzdivacı düşündüğüm zaman gözümün önüne Jeanne Crain ile Loretta Young gelir. Her ikisi de mükemmel zevce ve anne nümunesidlr. Ayni zamanda sinema dünyasının en parıltılı yıldızla-nndandırlar. Kocalan ve çocuklan tarafından da sevilirler, fakat yalnıı yukanda bahsettiğim sebeplerden değil. Onlar, tam ve ideal kadın tipleridir. iki ve hattâ üç karpuzu bir koltuğa sığdırabilmlşler ve bu İşi hiç bir şeyi aksatmadan başarabilmişlerdir.
Jeanne ile İlk defa bîr radyo programında çalışırken tanıştık. Ondan sonra canciğer ahbap olduk; eık sık evlerine giderim. İşte onu orada evinin kırallçeri rolünde görüp tetkik etmlye muvaffak oldum. Kocası Paul Brlnkham’la beraber plânlayıp tanzim ettikleri şirin evlerinin, Jeanne tarafından nasıl bir İntizamla idare edilmesine hayran kaldım. Ben hâlâ bekâr kız olarak evimi, amcam ve yengem sayesinde yaşanabilir bir hale sokuyorum; daha doğrusu bu İşi onlar yapıyorlar. Jeanne bana evlenmeden bir şey daha öğretti: insanın saadeti için ve huyunun tatlı olması İğin, iyi pişirilmiş yemekler yemesi şartmış. Bu esas hem erkeğe, hem de çalışan kadına şamil. Halbuki ben anoak omlet yapabilirim
Loretta Young ile yakın zamana
kadar tanışmamıştık. Belki tuhafınıza gider, ama. Hollywood’da artistler bile birbirlerinin şöhretlerini duyarlar fakat pek nâdlren birbirlerini iyice tanırlar. MUa Young’a hayranlığım 14 yaşında Callfornla’ya geldiğimde başlamıştı. Hem sahnede» hem de dışarıdaki hayatında muvaffak olduğunu görürdüm. Mİes Young’un giyinmesindeki zevk ve zarafet, kendi elbiselerimi seçerken hep aklıma gelirdi. Hattâ evime möble alırken, Mise Young’un kızkardeşi Mrs Mont-balten’in eşyalarını tetkik ettikten sonra kararımı verirdim; çünkü kız-kardeşlmln eşyalarını Mise Young seçmişti.
Geçenlerde *You can Change the World“ (Dünyayı Değiştirebilirsiniz) filminde uzun zamandır tanımak istediğim kimselerle beraber oynamak fırsatına nail oldum. Bunların arasında Blng Crosby, Jack Benny, Loretta Young, Direktör Leo Mc-Carey ve irene Dunne vardı. “Mild-red Pİerce” filminde çalışırken de Joan Crawford ile tanışmak imkânını elde ettim. Size daha anlatmak İstediğim sayısız kimseler var. Her birinin benim Üzerimde ve meslek! İlerlememde tesirleri olmuştur. Fakat artık daha fazla başınızı ağrıtmak istemiyorum. Yalnız müsaade ederseniz size ufacık bir nasihatte bulunacağım, isterseniz kendi kendime bir ihtarda bulunacağım, diyeyim, ilham aldığınız kimselere bakarak, sakın ha onlan tamamen taklide kalkışmayın. Onların muvaffakiyet ve muvaffakı-yetslzlikleri size bir ders olabilir. Fakat o “oH dur ve sizin de bir benliğiniz mevcuttur. Bütün bu lâflardan sonra hayatımı tamamlyle değiştirecek ve bana tesir edecek bir kimse-nfiı *karşıma çıkacağını dört gözle beklediğimi söylersem, ancak samimî davranmış olurum değil mi T
• S
İSTANBUL gibi geniş, vs çeşitli nakil vasıtaları olan bir şehirde senelerden beri tarifeler halkın ihtiyacına oevap verecek şekilde bir türlü düzenlenememlştlr.
Müteaddit defalar yazıldı.. Çizildi. Şikâyet edildi fakat netice değişmedi.
Anlatalım
Otobüslerin, tramvayların, vapurların hareket saatlerine alt Önceden tanzim «dilmiş tarifeleri vardır... Kalkışlarını buna göre az çok lntl. samla yaparlar... Fakat bu tarifelerde fevkalâde zamanlardaki izdihamın nasıl önleneceğine dair ne bir kayıt ne de ilâve seferleri ihtiva etmemektedir. Şöyle kİ:
Taksimden veya Sanyerden Belediye otobüsüne biniyorsunuz, hareket saatine farzedcllm 15 dakika var. Beş dakika sonra araba tıklım tıktım dolmuştur. Bilhassa ayaktaki yolcular esasen havasız olan arabalarda cehennem azabı çekmekte ve şu sıcaktan buram buram terlemektedir. Sabızsızlanmaya başlarlar.. Neden hareket etmiyor diye biletçiye sorarsanız.. vereceği cevap gayet basit:
— Daha 10 dakika var.
— Peki amma araba doldu.
— Ne yapalım, arkadan gelecek o-tobüsün hareketini yarım saat fazla bekletemeyiz. Tarifeye göre hareket •tmek mecubrlyetlndeyiz.
— Ya yolda bekleyen yolcular, onları düşünmüyor musunuz?
— Onlara karışamayız...
Otobüs nihayet kalkar... Ve diğer istasyonlarda bekleyen halkın işaretlerine aldırmayarak durak yerlerinde durmadan geçer.
Bu, karşı taraftaki nakil vasıtalarında da böyledir.. Üsküdar tramvayları, Bostancı otobüsleri ayni haldedir...
Hele şu bayram günlerinde...
Nakil vasıtalarının tarifelerini yapan muhterem zevat her nedense bu gibi halleri nazarı itibara almazlar.. Acaba kendileri hiç tramvaya o tobüse binmiyorlar mı?
Kadıköy iskelesinden 14,lö te hareket eden tramvay dolu bir halde 15 dakika bekledikten sonra kalktı.. Bu müddet zarfında ara istasyonlarda biriken halkın mühim bir kısmı pek tabiî olarak binemedi.. Bir kısmını da vızır vızır İşleyen dolmuşlar taşıdı..
Acaba bu vasıtalar fevkalâde vaziyetlerde bir kaç sefer fazla yapsalar da som duraklarda çok beklemeseler halk balık istifi veya konserve kutusu halinde İşkence içinde seyahat etmese... Ne olur, idareler zarar eder diyeceklerdir.
Ben buna inanmıyorum. Çünkü dolmuş yapan taksiler bu gibi umumî nakil vasıtaları tarifelerinin ihtiyacı karşılıyamamasından İstifade ederek dünyanın yolcusunu taşıyorlar., idareler asıl bu yüzden zarar ediyor. Halk fazla beklemlyeceğlne ve ük
( KISA SİNEMA HABERLERİ )
BRUMAS'IN FİLMİ ÇEKİLİYOR
İngiliz Basın, Radyo, Televizyon ve aktüalltelerinin meşhur yıldızı, küçük Kutup ayısı Brumaa şimdi filmlere de geçmiştir. Londra hayvanat bahçesinin en büjrtik atraksyonu olan küçük ayı, halk tarafından o kadar sevilmektedir kL umumi isteği gözöaüncle tutan General Film Distribütöre firması “Brumas’la Bir Gün” adlı bir kısımlık bir sinema filmi hazırlamıştır, Filmin komanterleri Austin Willis tarafından yapılmaktadır.
Bu sevimli küçük beyaz ayıcık doğduğu günden beri, Londra hayvanat bahçesini gezen genç ve ihtiyar binlerce ziyaretçiyi eğlendirmektedir. Küçük. daima endişeli görünen annesinin nezareti altında büyümekte ve her gün çeşit çeşit maskaralıklar İcat etmek tedlr. Son zamanlarda yüzmeyi öğrenmiştir. Her gün yarım düzine kadar banyo yapmakta ve büyük bir zarafetle suya dalmaktadır.
Sinema ı
Çok güzel bir denizaltı filmi olan “Morning Departuro” (Salakta Hareket) eserini sahneye koyan Jay Lawis yakında Londra basınının merkezi o-lan Fieet Street*© dair “Final Night,, (Hüküm Gecesi) adlı bir film hazırlı-yacaktır. Eser Robert Galncs'in romanından Bili Fairchild ve Guy Morgan tarafından adapte edilmktedlr. Film bir akşam gazetesinin bir günlük hayatını canlandırmaktadır. Başrollerin hangi artistlere verüeceşl henüz a-çıklanmamışsa da, Mr. Levvls’in yeni simalar aradığı söylenilmoktedlr.
Mayflovrer şirketi hesabına Güney A Trikoda çevirdikleri “South Afrlcan Story" filminin üçte İkisini tutan dış sahneleri çeviren Dennls Prlcs, Jack Hawkins, Peter Hammond ve Cooo Aralan lnglltereye dönmüşlerdir. Filmin geri kalan kısmı Plnewood Stüdyolarında İkmal edilmektedir. Filmin en büyük kısmı vahşi ve göı alıcı Drakensberg dağlan arasında çevrilmiştir. Bu işi başarabilmek için sinemacılar heyeti müteaddit defalar son derecede arızalı bir memlekette binlerce kilometre ve ekseri yaya seyahat etmiştir. Bütün artistler ağır teçhizatın nakline yardım etmek zorunda kalmışlardır.
Dennls şunlan söylemiştin “Doğrusu, şimdiye kadar öküzlerle pek ba-gıjn hoş değildi amma, vahşi Afrika ormanlarında bizi her tarafa ulaştıran şu sekiz sağlam hayvana hayran oldum.,.
Güney Afrika filminde yeni bir İrlandalI artist, Siobhan McKenna çok muvaffakiyetli bir rol oynamıştır. Dennls Price'ın karısı rolünde görülecektir.
Ingiliz aktörü Dirk Bogarde iki film arasında en kısa tatil rekorunu tesis etmiş olmak iddiasındadır. Dirk Jean Kent'ln Plnewood Stüdyolarında çevirdiği “Bahis Mevzuu Kadın,, (The Wo-man İn Questlon) filmindeki rolünü bitirdikten 6 saat sonra Harold Huth film kumpanyasının çevirmeye giriştiği “Mrs. Christopher,, filminde Zetterllng’le beraber çalışmaya lamıştır.
Esasen geçen sene Dirk, tatil
maya vakit bulamıyacak kadar çalış mıştır. “Blue Larnp,, filmi bittikten sonra derhal “Fuara Elveda,, ve bundan sonra “Bahis Mevzuu Kadın,, filmlerinde rol aJmıştır. Simdi “Mrs.
May bat-
Christopher,, filminde bir şantajcının kurbanı rolünü oynamaktadır. Partneri Froy Compton’dur. Diğer önemli rollar: Robert Flemyng, 16 yıllık bir ayrılıştan sonra beyaz perdeye dönen rejisör Harold Huth ve James Ro-bertson Justlce tarafından onanmaktadır.
*
Meşhur Ingiliz aktörü Trevor Ho-vvard harp sırasında 6 ncı paraşütçü tümeninde hizmet ettiği sırada paraşütle 22 iniş yapmış fakat “Clouded Yellow” filmini çevirmek ilzere Lon-dranın Royal Albert doklarına gittiği zaman cesaretinin kırıldığını İtiraf etmiştir. Trevor bu filmde Jean Slm-mons'la oynamaktadır.
Filmin ban sahnelerinin Albert doklarında çevrilmesi icap ettiği zsıman Trevor, rejisör Ralph Thomas'dan, bu rolünü makıvajsız oynamasına müsaade etmesi için yalvarmıştır. Trevor: “200 kadar Irlkıyım ve alaycı dok işçisinin her hareketimi dikkatle takip ettiklerini ve erkekliğime rağmen yüzümün boyalı olduğunu düşündükçe, kızarıp bozarmaktaydım,, demştir.
*
ödevi tevdi edilmiştir. Bu grupa, geçenlerde Londranın Albert Hail salonunda aynı programda bestelediği yeni konçertosu iki defa çalınmak şerefini kazanmış olan maruf Ingiliz bestekârı Wllllam Alwyn de dahildir. Al-wyn komple orkestra İçin bir Festival marşı bestelemektedir. Aynı eserin askeri bandolar için traskripsyonu da hazırlanacaktır.
Diğer meşhur bir Ingiliz bestekârı Sir Amold Bax de senfonik orkestralar için bir eser hazırlamaktadır. Bu, bir uvertür veya kısa bir senfonik poem şeklinde olacaktır. Milletlerarası maruf diğer bestekârlar da Festivalin artistik faaliyetini zenginleştireceklerdir. Dr. Arthur Bliss büyük korolor, solistler ve orkestra için özel bir eser hazırlamaktadır. Slr George Dyson İse, Cecil Day Levvls’ln yeni bir poemlni korolar için bestelemektedir.
Fakat Amerikanın bir numaralı güzel bacaklı artistinin beyzboldan sonra en çok hoşuna giden şey, at yarışlarıdır. Bu seno hemen hemen hiç bir at yarışını kaçırmadığını rözlerl parlayarak Adeta iftiharla söylemektedir.
Betty Grsble’ln danstın sonra ısvklo seyrettiği ve oynadığı oyunun beyzbol olduğunu biliyor muydunuz? Tatil günlorlnde İki küçük kızını yanına alarak bahçoye çıkar ve beyzbol talimleri yapar.
8öı hürriyeti ve oumertesl akşamı gibi Amerikanın kıymet verdiği şeylordon biri de tarihe geçecek kadar güzel bir çift bacaktır. Bu bacakların talihli sahibi Betty Grablo iso şöhretini sadece bacaklarına medyun olduğunu düşündük-ço Adeta sinirleniyor Fakat Mır-leno Dletrich’ln sağ bacağının, kendisininkinden güzol olduğunu I-şlttigl zaman sinirlenişinden rejisör ve artistler Betty’nin İçin İçin bacaklarına kıymet verdglnl anlamakta gecikmiyorlar.
MARUF BESTEKARLAR BÜYÜK BRİTANYA FESTİVALİ İÇİN ESERLER HAZIRLAMAKTA
1951 Büyük Britanya Festivali mû-nasebetile meşhur bestokArlardan müteşekkil bir gTupa özel eserler yazmak
Harp sıralarındaki vasıta kıtlığı bugün kalmamıştır. Buna mukabil bugün, vasıta bolluğundan meydana gelen bir müşkülât vardır ki, Belediye bunu halletmelidir
gelecek vasıtada yer bulacağına t-nansa dolmuşu tercih etmiyecektir.
Sonra bu gibi nakil vasıtalarının hali!.. Harp zamanında motörlü va-1 sıta gelmiyordu.. Onun için tahammül edildi ve alışıldı... Fakat İstanbul halkının artık rahat seyahat e-ve tramvaylarla otobüslerin âzami istiap haddi gözönünde tutularak tarifeler ayarlanmalıdır.
Acaba bunun zamanı daha gelmedi mi dersiniz T
★
Nakil vasıtaları derdimiz o kadar çeşitli ki anlatmakla bitmez. Bu yazımda bir ikisine daha temas etmeden geçemlyeceğim..
Kadıköy vapurları Haydarpaşada dakikalarca durarak geciken trenin yolcularını beklerler fakat boşalmakta olan tramvayın yolcularını almadan giderler. İskele memurları çok defa düdüğü çalar.. Vapuru yolculara göz göre göre kaçırtır, intizama girdi giriyor, girecek dediğimiz dolmuşların hali başka bir âlem 8 kişilik müşteri yerine 5 kişi alan küçük arabalar Belediye yasağına rağmen hâlâ seyrüsefer memurlarının gözü önünden serbestçe geçerler.. Şoför mahalline İki kişi alınması da harp zamanındaki taksi azlığı yüzünden müsaade edilmişti. Bugün artık taksilerin caddelerden taştığı bir zamandayız. Bu mesele de 6 ncı Şubenin bir tâmlmiyle kolaylıkla halledilebilir kanaatindeyim. Artık taksilerin alacağı yolcu adedi de kati olarak tahdit ve teabit edilmeli, lstrapontenll arabaların 6 normal taksilerin 4, küçüklerin 3 kişi alarak yolcuları adamakıllı eıkıştırmalan da önlenllmelldlr^.
★
Hususî otobüsler ise Hükümet 1-çlnde Hükümet gibidir. Yakacık tarafında işleyen Nuh Peygamber devrinden kalma arabalardan tutunuz, modem Whlte otobüslerine kadar... Hepsi ayn bir âlem! Bunun izahı için hususî bir yazı ister.. Çok defalar saatlerinde hareket etmezler-Hele biletçilerin İkide birde ön kapıdan girerek:
— Lütfen biraz ileriye!..
Diyerek yolcuları tam mânasiyle İstif ettikleri görülür. Araha tama-miyle dolduğu halde hâlâ İte kaka yolcu alırlar, itiraz edecek olursanız.
— Beğenmiyorsan efendi, hususî taksiye bin otobüs bu... Boş gidecek değü ya!.
Bilet ücretleri de küsurlu olduğundan biletçiler ekseriya kuruş yok di yerek paranın üstünü tamamlyle İade etmezler.» Bu küsûratın yuvarlak rakama ircaı ve aradaki farkın hayu cemiyetlerine bırakılması her halde çok iyi olacak, yolcularla blletçileı arasında lüzumsuz münakaşalar bu suretle önlenecektir.
★
Son olarak pazar sabahlan işleyen tramvaylann kifayetsizliğinden ve tünel seferlerinin intizamsızlığından bahsetmek istiyorum.
Bilhassa Beyoğlu tarafından
tanbul tarafına işleyen tramvaylar çok seyrek işlemekte ve fazla kalabalık olmaktadır. Araba adedi eski şirket devrinden kalma bir usule göre çok azaltılmıştır, öğleye doğru biraz arttınlır, bir çok tramvaylar ihtiyarî duraklardan dolu olarak yolcu almadan geçerler..
Fazla yulcu bulunmayan saatlerde Tünelin hareketi memurlann keyfine kalmıştır. 5-6-7 hattâ 8 dakika beklediğiniz olur, 4 dakika da tünelin gidip gelmesi 12 dakikaya çıkar. 5 dakika sonra Köprüde olacağınızı hesapladığınız için, siz de vapuru kaçırırsınız, ilgili plantonlar vapur zamanlan tüneli biraz erken göndermek lüzumunu hissetmezler..
îstanbulunuznn nakil vasıtalann-dan çektiği hemen hemen hiç bir medenî şehirde görülmemiş derecede çeşitlidir. Halbuki bütün bunlar muazzam sermaye veya bilgi isteyen
Yazan : Mehmet Ataker
büyük dâvalar değil gayet kolaylıkla yalnız biraz alâkalanmak suretiyle hallolabilecek basit İşlerdir.
Blzlere şehir İçinde rahat seyahat etmek İmkânının sağlanmasını bir hemşeri sıfatıyla Belediyeden İstemek hakkımızdır.
Sanat hayatı
her türlü
Is-
Yeni tip sinema makinesi
Londralı bir elektrik âletleri firması geçenlerde 10 ayn ambalaj sandığında kolayca taşınıp bir kaç dakikada monte edilebilen 35 mm.lik filmleri oynatan sesli bir sinema makinesi geliştirmiş ve piyasaya çıkarmıştır. Bu yeni seyyar cihazın, sabit sinema makinelerine her bakımdan muadil olduğu söylenllmektedlr. Yangın tehlikesine karşı tamamlyle garantili olduğu gibi, 13 kadem 2 inç genişliğinde ve 0 kadem 10 İnç yüksekliğinde bir ekran Üzerinde son derecede net resimler aksettirmektedir. Ses kalitesi de kusursuzdur.
Kıraliyet hâzineleri teşhir ediliyor
Hâlen Londrada şimdiye kadar herhangi bir memlekette tek bir çatı altında toplanmamış kıymet ve nefasette sanat eserlerinden müteşekkil en dikkate şayan koleksiyonlar denizaşırı bir çok memleketlere mensup güze! sanat meraklıları ve uzmanlar tarafından seyredilmektedir. Bu koleksiyonlar “Antikacılar Fuarı,, münasebetiyle Park Lane'dekl Grosvenor konağında teşhir edilmektedir, ikinci Dünya Harbinden beri tertiplenen dördüncü “Antikacılar Fuarı,» ana Kıraltçe Mary'nln himayesinde açılmıştır.
Kıraliçe, Kıral ailesinin diğer men-suplarlyle birlikte Fuara bir çok nadide eserler ödünç vermiştir.
4 milyon sterling kıymet biçilen koleksiyona İngiliz, Avrupa ve Sarş kristal, porselen ve camları, altın, gümüş ziynet eşyası ve sofra takımları, her cins mobilya, halılar, vazolar, emaylar» saat ve mücevhclcr dahildir»
Bernard Shaw 95 yaşına bastı
27 temmuz günü Bernard 8haw 94 yaşma bastı. Bugünün dünyasında realiteleri olduğu gibi gören ender insanlardan biri şüphesiz odur. Bu itibar la kendisine, bir çok yerde bir nevi meczup gibi muamele edilmektedir sözleri bir hakikatten ziyade bir hiciv olarak karşılanır. Hoş, dünyanın her yerinde, ve her devrinde, doğruyu »öyliyenlerln ya dilleri koparılmış yahut da adlan deliye çıkarılmıştır.
Her büyük muharrir gibi Bernard Shavvın sosyal ve siyasi görüşleri vardır ve bir filozoftur. Beşeriyet hakkın d a ki hükümlerini
ferdi ve hattâ millî menfaat dışında verir. Bu sebepten bLr çok defa İngiltere aleyhine dahi sözler söylemiştir, fakat kimse samimiyetinden şüphe etmediği için kendisini vatan hıyaneti ile itham etmiş değildir.
Bernard Sİıaw fikirlerini hemen daima bir piyese mevzu olarak alır, öylece verir. Her piyesi bir tezli eserdir. Lâkin hiç bir zaman can sıkıcı birer hutbe halinde değildir. O, en ağdalı, hazmi zor fikirleri gayet hoş nıükâ-lemeler, beklenmedik sahnelerle süslemesini, her piyesinde tiyatro mefhumlarına uygun bir eser vermesini bilir ve bunda gayet ustadır. Tezli piyesler yazması nasıl tiyatrodan ayrılmasına sebep olmuyorsa, moızııla-rina hiciv ve mizah çeşnisi verişi de onların ciddiyetten ay’nlmalanna katiyen vesile vermemektedir.
Bernard Sha\v, tarihin en meşhur simalarını meselâ Kleopatra, Jul Se-zar. Jan Dark. ve Don Juan’ı eserlerinin kahramanları yaptığı gibi Milletler Cemiyetini ve înglltereyl de mevzu olarak ele almıştır.
Bernard Shaw bir yazısında şöyle diyor x
"KeııdimM feda etmemi (♦-kılmadan başkalarım da feda etmemize müeaade eder.
Eğer kendinizi sevdikleriniz uğruna feda etmeye kalkışırsanız, bir müddet sonra, onlardan nefret etmeye başlarsınız.,,
Bu söz, onun sanat tarzının anahtarını teşkil ediyor, yani neden sevdikleri ile meşgul olduğunu ve küçüklüklerini görerek neden onlan teşhir edişini yine şu sözleriyle izah ediyor:
“Fenalığı anhyanlar, onu affederler. Fenalıktan nefret edenler onu imha ederler.,,
Ne acı hakikat! Bernard 8haw o kadar zalim kİ, affetmenin bir zaaf olduğunu en sarih bir şekilde insanın yüzüne vuruyor, âdeta yaşamak zevkini haranı ediyor.
★
Bernard Stıavv meslek hayatına müzik ve tiyatro münekkidi olarak başladı ve İlk eserini 40 yaşında Şimdiye kadar da 40 dan fazla yazmıştır. Piyeslerinden bir sahneye1» îngiltereden başka bir lekettc konulmuş, sonraları liz sahnesine intikal etmiştir. Bu sebepten Bernard Sbnw tiyatro sansürü ile büyük bir mücadeleye girişmiştir, hemen her piyesinin başına, uzun mukaddemeler yazarak tiyatro üzerine görüşlerini kaydetmiştir, bunların her biri, birer ders mahiyetindedir.
Bir çok kimse Bernard Shnn’ı kötümser ve “esprlt,. yapmak merakına kapılmış bir muharrir olarak görür. Halbuki o, İnsanları kendilerini oldukları gibi görmeye (lâvet eden bir filozoftur. “Esprlt., leriııln çoğunu da başkalarından duyar, çünkü hakikatte bunlardan çoğunu kendisine atfen başkaları yaparlar, mesuliyetini ona bırakırlar. Shaıv bu sebepten mer-dümgirlz olmuştur. Her gittiği yerde “hlr şey söylesin de gülelim,, diye ağzının kine bakanlardan rahatsız o-lur. Fakat vaziyeti filozofun» karşılar. tahammül gösterir. Bazaıı da anlaşılması pek kolay olmıynn cevajı-larla muhatabını lskât eder. .......
Bernard Shaw, yaşının ilerlemiş olmasını, biraz da hasetle, tebrik edenlere, bundan bir kaç sone evvel yüz yaşına İcadar yaşıyacnğını bildirmişti. Bugün 94 ündedir. İrlândalı vo inatçı olduğu İçin sözünü tutacağa ve» hattâ daha ilerisine geçeceğe benziyor. Bunu bütün kalbimizle temenni de ederiz. — /o, -------- -
verdL piyes çoğu* nıem-îngi-
s
Î8 Temmuz 1950
T K N î İSTANBUL
Sayfa 7
DEMEKTİR
TAKSİM . İSTANBUL
MOLANDA KRALİYET HAVA YOLLARI
// T.
ROM Aya \ ZEVKLİ BİR UÇUŞ YAPINIZ.
ÇIKARILMIŞTIR
A tlas Sineması Pasajı - Beyoğlu Telgraf: TRANSAERA / Telefon: 4076 4 /
K. L. M.' in İstanbuldan kalkarak bütün dünyaya yayılan hatlarının ilk uğrağı ROMA, doğru uçuşla 4 saat ötede...
MARİO GABAY
Tüfek, Radyo, Kupalar ve her türlü
SPOR LEVAZIMATI
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
PETROL NİZAM
arayınız.
PETROL NİZAM olduğu artık şüphe götürmez bir hakikattir. Saç dökülmesi ve kepeklere karşı yegâne ve mutlak tesiri bulunan
İSTANBUL, BAHÇEKAPI No. 85
FİBER ÇUBUK ALINACAK
Devlet Demiryolları Haydarpaşa
Satınalma Komisyonundan :
1 — Muhtelif ebatta 135 kg. Fiber çubuk açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 4595 lira olup muvakkat teminatı 344 lira 63 kuruştur.
3 — Buna alt şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 8 ağustos 1950 salı günü saat 11 de Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa öatınalma Komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda haar bulunmaları. (9865).
Sayın doktorlarımızla bilumum hastahanelerimizln Nazarı Dİ kkatl ne ı
En son teknik evsafı ve malzeme üstünlüğünü haiz, aynı zamanda rakipleri arasında en ucu®
ÇEKOSLOVAK MAMULATI Ün it, Foföy, Diş Röntgeni
ve diğer bilumum Diş Apareylerf
15 miliamperden 800 mlliampere kadar muhtelif Röntgenler (radyoskopi ve ‘radyografi için) Dlatermi, Elektroşok, Ultra-vlyole, Enfraruj, Metabolimetre, Galvanofaradlk, Sterillzatör Termostat, ameliyat masası, Kuvöz, Narkoz, ameliyat lâmbası, tnhalatör, Pnömotoraks vesair cihazlar.-
Alâkadarlann firmamızı ziyaretleri menfaatleri icabıdır.
Türkiye Genel Mümessil] :
••
MEHMET KAVALA
Tahlr Han Galata Tel: 40430 - 42678
Telgraf: LAmet tat
Teşhir ve Satış Mahalli :
Tepebaşı ALP Oteli altında
Devlet üretme Çiftlikleri Merkez Atelyesi Müdürlüğünden
1 — Aşağıda miktarları gösterilen keresteler yeniden ayrı
açık eksiltme suretiyle satın alınacaktır. Teminatı
CinM Miktarı Muhammen bedeli Lira
Çam kereste 100 M3 18.000 1850,—
Gürgen 76 n 16.500 >287/—
Dişbudak 80 , 7.050 028.T0
1 — fhale 4-8-1950 cuma günü saat 14 de Gazideki merkez atelyesi Satınalma Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Fenni ve İdarî şartnameler Komisyonda görülebilir
4 — İsteklilerin belirli günde teminatları He birlikte Komisyona müracaatları. (10014)
PARLAK ve YUMUŞAK SAÇLAR
Son tıbbî araştırmalar neticesi, Amerikalı mütehassıslar, saçları dökülen kimselere baş açık olarak dolaşmalarını tavsiye etmektedir Bu suretle havada bulunan ve saçlar üzerinde kıymetli tesirleri tesbit edilen mühim unsurların, İyi bir saç ilâcı kullanıldığı takdirde, taçlan dökülmekten kurtardığı müşahede e-dllmiştir. Bu maksatla kullanılan ilâçlar içinde en müessirinin
“Pilocarpine"
cevheri
PETROL NİZAM'ın müessir maddesini teşkil etmektedir.
Bütün eczahanelerden ve Parfü-möri mağazalarından ısrarla
S I ’
Seyahat acentenize veya um um t acentemiz TÜRHOL TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ne şimdiden müracaat ediniz.
(.KİNİNLİ J
Beherinde 0.15 gr. Kinin vardır
Sıtma, Grip, Baş ve Bütün Ağrılara Karşı
İstanbul J. Sa. Al.
Komisyonundan
Evsaf ve nllmuneleri Komisyonda bulunan 12 kalem çadır malzemesi 1 ağustos 1950 salı günü saat on beste Taksimdeki Komisyonumuzda pazarlıkla satın alınacaktır. İsteklilerin belli gün ve saatte Komisyonda bulunmaları. (10019)
AYDA ON LİRA TAKSİTLE
Merinos kumaşından ısmarlama elbise 135 liradır.
Mahmutpaşa, Kapalıçarşı kapısı yanında No. 18 8ALÂHATTÎN KARAKAŞLI
Merinos kumaşından ısmarlama elbise 135 liradır. Mahmutp&şa, Kapalıçarşı kapısı yanında No. 18 salAhattîn karakaşli
Beyoğlu Anadolu sok. No. 6 Kalorifer ve sıcak su 15.000 Ura ARANIYOR Müessesemlzln büro işlerinde çalınacak bir bayana İhtiyaç vardır. İsteklilerin Galata, Perşembe Pazar, Aslan Han 6 ncı kat 6-7-8-0 numaralardaki WaU ter Kldde acenteliğine müracaatları. Telf.î 44356
XXX XXXXXXXXXXXXXXXXXXXX1
BAT İLLK KAT
Beyoğlu Anadolu sok. No. 6 Kalorifer ve sıcak su 15.000 Ura
GÜZEL VE FAYDALI İLÂNLAR
YENİ tSTANBUL’da çıkar
Alemşümul bir şöhrete malik olan ARGO taksimetrelerinin yeni partileri de gelmiştir. Sayın müşterilerimize, ihtiyaçlarını derhal karşılıyabilecek vaziyette bulunduğumuzu memnuniyetle bildiririz.
EDGAR KONSOLİ
UARGO„ Taksimetreleri Türkiye Umumî Vekili
GALATA, BANKALAR CADDESİ
ADALET ve HEZAREN HAN 2 nd KATTA - Telefon : 42773
AĞUSTOS
KARNELERİMİZ
A
Gazete satan tütüncü dükkânlariyle gazete müvezzilerinden isteyiniz. Bulamazsanız İdarehanemizden tedarik edebilirsiniz.
Illlllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
SATILIK EMLÂK
İstanbul Defterdarlığından ı
Dosya No.
Cinsi
Kıymeti Lira
Teminatı
Lira
511—1585
515—10798
516—251
Heybellada, Orhan so. 59 ada, 9 parsel eski 14 yeni 28 kapı sayılı 194 M2 barakalı arsanın 2/33 payı.
Beyoğlu. (Galata) Kemankeş mah. Necatlbey (Topçular) cad. 86 ada, 17 parsel eski 186, 188 yeni ve taj 188, 190 Fen memuruna göre 190, 190/1 kapı sayılı 64 M2 kâglr otel ve dükkânın 175/600 payı.
Eminönü, Cankurtaran mah. A-hırkapı cad. 79 ada, 13 parsel yani 26, vardiya göre 21 mahallen taj 10 kapı sayılı 37 M2 arsa.
140
9916
10.50
743.—
555
518—10188 Fatih, Ah Fakıh mah. Koca Mustafa Pasa cad. 1177 ada, 75 parsel eneski 451 taj 898 kapı saydı 19.25 M2 dükkân. 2000 150.—
518—9789 Fatih, (Fener) Tevkii Cafer mah. Kiremit cad. 2818 ada, 12 parsel eneski 19, 21 eski yeni ve taj 17 kapı sayılı 60 M2 ahşap evin 3/48 payı. 240 18.—
562—152 Kadıköy, Erenköy mah. Ethem Efendi so. 374 ada, 7 parsel eski 14, 15, 16 yeni 22/2 kapı sayılı 1007 M2 arsa. (Üzerinde ağaçlar vardır). 8000 600.—
Yukarıda yazılı gayri menkuller 24-7-1950 de açık arttırma ile «atışa çıkarılmışsa da IstekU çıkmadığından satış on gün uzatılmıştır.
İstekli 1 erin geçici teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarıyla birlikte 8-8-1950 perşembe günü saat 15 de M11U Emlâk Müdürlüğündeki Komisyona başvurmaları. (Müracaatların bir gün evvelden yapılması). (10213).
“YENİ İSTANBUL’ın Renkli ve Tenviratlı İLÂN KULELERİ Faaliyete Geçmiştir.
Şehrimiz için bir yenilik olan bu kulelere reklâm vermek istiyorsanız, müsait şartlarımızı öğrenmek için 44756-57 sayılara telefon ediniz. Bir memurumuz, sizi derhal ziyaret ederek, gereken izahatı verir.
s
2
adet
2
adet
adet
1
adet
2
adet
ade!
6
2
Altın Şehirde köşebası 600 M? bir v 111 Alık arsa
inden
D AHA
3.000
BEATTY marka çamaşır makinesi
(Schaub) marka radyo
Mehmet Kavala MilesneHeBinden
(Martin 40) takma deniz motorü,
adet ellişer liralık bono,
(STOK) Mağazası emprime kupona.
Resimlerdeki hediyelerimiz
Mercedes • Benz marka otomobil
Ahmet Veli Menger Müesdeseslnden
2 adet (Jawa) ve (C 7) marka motosiklet
Mehmet Kavala Müessescalnden
adet otomatik elektrik ütüsü
Halil Naci Mıhçıoğlu Müessesesinden
adet Bosch marka buz dolabı
Ahmet Veli Menger Müesseseslnden
adet erkek kostümü (kumaşı ile)
Beyoğlu Terzi Mozes tarafından
1 adet Darne marka av tüfeği
Bahçekapı Mario Gabay Müesseseslnden
(SWlSSAIR) uçaklarlyle bir kişiye İstanbul -
Zürich seyahati ve 15 gün İkamet,
(LA1) İtalyan Havayoliariyle Komaya seya
hat ve en İyi otelde bir hafta İkamet,
Lal Havayolları ve jOriente Espresso tarafından
(AIR FRANCE) Havayoliariyle Parlse seya
hat ve 15 gün ikamet, (Her bir seyahati Do-
ğan Sigorta şirketi 15 er bin liraya sigorta
etmiştir).
Son model bir salon takımı
Psaltl Müeöseseslnden
?.(!(• I
Halil Naci Mıhçıoğlu MüesBesesinden
Adem Karadağ Müenseseslndcn
(Minerva) el ve ayak dikiş makineleri,
Ege Petrol r.A.Ş. MÜeNseseslnden
adet
dolabı,
Zenlth.
(Engllsh Electric) marka 7 ayak buz
Afltap MÜesnescRİnden
O mega, Tlssot altın kol saatleri,
Eminönü Tevflk Avdın Müesscrfeuindcn
8 kişiye onar bin liralık kaza sigortası.
Doğan Sigorta şirketinden
4 kişiye 100 er liralık ikramiyen Aile Cüzdanı,
Yapı ve Kredi Bankaamdan
Hediyelerimizden bazıları
Altınevler Kol. Sirkeli MÜ
4 lAke koltuk, 1 lAke masa,
Ekrem Kulen Mağazaaından
(ROYAL) marka üçlü petrol ocağı.
Lcon r ınzı MÜeBBeaealnden
Beyoğlu Llon MüesseseBİnden
(HOOVER) marka elektrik süpürgesi,
Mataş Ticaret T.A.Ş. MÜesacsesinden
Stok Mağazasından
Opcma ve Fle.varet marka fotoğraf
makinesi,
Mehmet Kavala Müessesealnden
kişiye 6 kişilik en iyi cinsten çay takımı lsak ve Rafael Karako Mağazasından
adet lüks Avrupa kravatı
Beyoğlu Eskcnazl Mağazasından
kadın çantası, 1 kadın ayakkabısı, 1 erkek
ayakkabısı,
Tanca Kundura Mağazasından
1 adet kadın elbisesi (kuması ile),
Beyoğlu Terzi Muazzez Cansu tarafından
100 kişiye Nylon BALI kadın çorabu
100 kişiye SÜRPRİZ pijama,
100 kişiye SÜRPRİZ gömlek.
KIYMETİ HEDİYE
Comments (0)