29 Ağustos 1950 — Salı
TENÎ İSTANBUL
lira dağıtıyor ürWw.ıt|y°r r M Wı
: i. f '
IkrMMîtıyor
Ira dağıtıyor
yeni tsw anbul YENİ İSTANBUL YWWWANBUL
SİYASÎ JKTİSADÎ, MÜSTAKİL
■ A -
JlV
i
Yıl 1 — Sayı 272 — 10 kuru|
Abone: Türkiye İçin seneliği 82r aJtı aylıfi İT, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki misildir (
ilânlar î 6 ncı «ayfarla santimetresi
2 liradır. tlAnlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 — Posta Kutusu t 447 - İstanbul
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Tesis eden: Hablb Edlb - TÖREHAN
İç politika
Demokrat Parti Genel Başkam
Dünün ve bugünün devleti
OSMANLI Devleti 11© Türkiye Cumhuriyeti arasındaki en büyük ve temelli ayrılık; birinin Ortaçağ üslûbunda bir din devleti, ötekinin d© çağdaş -mânada bir dünya devleti olmasından İleri gelmektedir. Onun I-çln ileriye sürülen fikirleri, devlet hayatını, politika sistemlerimizin gelişmelerini bu yepyeni sosyal ölçüye göre değerlendirmek ve hükümlerimizde bu prensipten hiç bir suretle ıslaklaşmamak zorundayız. A-lınan tedbirlerin, yapılan tekliflerin doğru olup olmadıklarım, biz, ancak, böyle sağlam bir görüşü kendimize ölçü yapmakla anlayabiliriz.
Rlz, cumhuriyet devletine, ona ruh ve kudret veren İdealler© ya bağlıyız, ya değilizdlr. Bağlı isek vazifelerimizi tam bir titizlikle görmeliyiz. Bağlı değilsek, bugünün devletini, onun büyük prensiplerini dile getiren Anayasasını, kısa bir sözle, topluluk düzenimizin tâ kendisini İnkâr ediyoruz demektir. Bu bakımdan, dün ile bugün arasında ortalama bir yol düşünmek İmkânsızdır. Çünkü, bugünün devleti Osmanlı Devletinin tasfiyesinden doğmuştur. Dünün hayat şartlarına biraz yaklaşabilmek İçin de bugünün tasfiyesin© girişmek lâzımdır. şimdiki hayat sistemimizde açılacak ilk ufak delik ise, günün birinde, bütün devlet yapısının birdenbire çökmesine çok tehlikeli bir başlangıç olabilir. Biz, Lşte, bundan ötürü, ne tekilde olarsa olsun, devrim ideallerin©, devlet varlığımızın Örgüsüne gelişigüzel dil v© el uzatılmamasını •on derecede lüzumlu görmekteyiz.
Biliyoruz ki, biz, mHlet olarak, topluluk düzenimize büyük bir ehemmiyet vermekteyiz. Çünkü, bu düzen, herhangi bir şekilde, sarsıldı mı bütün hayat temellerimiz altüst olabilir. Böyle bir ihtimali Önleyebilmek İçin d© güdücü prensiplerden ayrılmamak lâzımdır. Biz, millî birlikten bahsederken, belki, buna benzer bir mâna anlıyoruz. Fakat görüş ve prensip birliği olmaksızın yaratıcı sezgi birliğine, dolayıslyle millî birliğe e-rişilemiyeceğinl de bir türlü fikrimizden geçiremiyoruz. Bir dâvanın e-I© alınış şeklilerinde düşünüş farkları olabilir, ama, tam bir prensip birliği olduktan sonra cemiyetimizde dünle bugünü birbirine karıştırmak, hattâ kaynaştırmak teşebbüsleri yeniden beliremez. Açıkçası, yurdumuzdaki birliği İçinden kemiren yıkıcı kuvvetleri anlamak, bulmak ve çekirdekte iken boğmak İşten bile değildir. Çünkü; bir, son Kurtuluş Harbimizde, bir taraftan disiplinli ve çok üstün düşman kuvvetleriyle savaşırken, öte taraftan yurt İçinde şeriat adına, halife adına, lih., çeşit çeşit fesat .yangınları çıkaran yıkter unsurlun□ hakkından gelmesini bilmlşizdlr. Dünle bugün arasında tam yirmi sekiz yıllık bir zaman yığını vardır. Bugün, gerekirse, milli varlığımızı kurtarmak için, dünyanın en iri bir devletiyle bile güreşi kabul edecek bir kudretteyiz. Durumumuz beyleyken devlet ve milletin iç düşmanlarına karşı biz nasıl olur da gevşek davranır ve ken- I dİ gölgemizden korkabiliriz? I
Biz, anlamıyoruz neden, birliğimizi •İnsi sinsi kemiren menfi kuvvetlerle mücadeleye girişmek kararını verirken, yurt düşmanlarımızı yalnız solcularda arıyor ve ona göre tedbirler düşünüyoruz. Halbuki, biz, ölçümüzü biraz daha geniş tutmak zorundayız. Oımhurlyet Devleti, yüzyıllarca hüküm sürmüş ve kökleşmiş bir sosyal düzeni, devlet şeklini tasfiye ettiğine göre, aynı zamanda bir çok menfaat «umrelerine, ekonomik teşkilâta da dokunmuş ve onların düşmanlığım, | hiç şüphesiz, kazanmıştır. Aradan bir kaç nesli geçtikten sonra bunların da izleri, İster İstemez, silinecektir. Yeni Türk Devleti, kendi ekonomik düdenini kuruncaya ve yerleştlrinceye değin, hesabını bu duruma göre yapmalıdır. Türlü türlü yaftalar altında zaman zaman beliren menfi tepkiler; kinleri henüz yatışmamış bu e-konomik zümrelerle az çok veya doğrudan doğruya İlgilidir. Toprak meselelerinin bir kısmım, vakıflar işini, tekkeleri ve bunlardan gelen çeşit çeşit gizil ve merıfi akıntıları, bütün sebepleriyle incelemek, alınması düşünülen tedbirlerimiz İçin, çok e-hemmlyetlidir. Bize göre, yalnız komünist değil, aynı zamanda lâik devlet nizamım yıkmayı hedef bilen her fert, istisnasız, mücadele konusu olmalıdır. Çünkü, bir devlet yalnız komünistlikle değil, başka vasıtalarla da, elbette, yıkılabilir ve bu bakımdan, tek bir yıkım vasıtası üzerinde durmak; hastalık mücadelesinde yalnız frengiyi ele alarak, kolera, veba, verem gibi hastalıkları başıboş bırakmak gibi bir şeydir, öyle düşünen bir devlet adamı ne kadar devlet-a-damı değilse, böyle düşünen bir hekim de o kadar lıekim sayılamaz.
Devlet, sosyal hayatın en büyük teşkilâtı v© mücadele gerçekliğidir. Burada hiçbir şeyin aksamaması ve varlık mantığına aykırı düşmemesi lâzımdır. Dünün devleti halifesiyle, medresesinle, softaslyle, yobaz İyi© ve bu hayat düzeninden doğan mücadele ruhiyle, taassublyle kendi varlığını muhafaza etmek için en insafsız tedbirlere başvurmuş ve kendisi gibi düşünmüyor diye Türk halkım defalarla din adına kılıçtan geçirmiştir. Dünün devletine böyle kanlı bir savunma iıakkı tanıyanlar, fetvalar verenler, Cumhuriyet Devletinin medeni müdafaasını büyük bir haksızlık savabilirler. Biz İç politikamızda savunmayı, zümre menfaatlerine göre değil, yalnız yüksek vatan menfaatlerine göre düşünenlerdeniz. Onun için bugünkü devletin korunmasiyle ilgili tedbirleri, devrlın anlayışı çerçevesi I-çlııde, bir bütünlük olarak düşünmek zorundayız. Bizim için komünistlik de, kara-kuvvet de ve buna benzeyen bütün yıkıcı kuvvetler de birdir. Tam bir mücadeleye, eksiksiz bir kültür güreşine girişmek İstiyorsak, sosyal düzenimizin yalnız yıkış usulleri değişen bütün düşmanlarını hesabımıza katmalıyız. Devrimin son zaferi ancak hu suretle emniyet altına alınmış olabilir,
M. NERMİ
Adnan Menderesin Parti
teşkilâtına tamimi
*
Başbakan : vSade Hükümetin alacağı kanunî tedbirlerle iktifa etmenin kabil olmıyacağma,, işaret ediyor
Ankara, 28 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Demokrat Parti Genel Başkanı Adnan Menderes bugün parti teşkilâtına şu tamimi göndermiştir:
"Daha İlk gününden beri Halk Partisi muhalefetinin, memleketin yüksek menfaatlerinin İcaplarına uyacak yerde, kin, ihtiras ve İntikam yollarında yürümekte olduğu teşkilâtımızın dikkatinden elbette kaçmamıştır. Demokrat Partiye karşı yapılan hücumlarda hiç bir insaf ölçüsü tanınmadığı ve İnsan mantıki ile istihza e-dcrcesine hakikatlerin tam aksine konuşulmaktan ve hareket edilmekten çeklnilmedlğl görülmektedir. Partimizin ve Hükümetin İnsanca ve müsamahalı tutumunu bir zaaf eseri sayarak gün geçtikçe gaflet ve dalâlet yollarından geriye dönülmesi güç mesafelere kadar ilerlemektedirler. Memleket dış politikasının en nazik ve eldd! bir mevzuunu teşkil eden Kore hâdisesi karşısındaki karar ve vaziyetimizi ele alarak giriştikleri kötü propaganda ve tahriklerin yer yer ne kadar aşağı seviyelere düştüğünü memleketin muhtelif mıntaka-larındakl teşkilât kademelerimizin Iş’arlarından da öğrenmekteyiz. İzmir ve îzmltten asker taşıyan iki trenin vagonlarına yazdırılan yazıların ifade ettiği mâna apaçıktır. Bunlarda Kore’ye asker gönderilmesi hakkında Hükümetçe aJınmış olan karara karşı tahrik, gizlenemiyccek açıklıktadır.
Şark mmtakalarmda sabık tefllk sistemine aJt beyannameler arttıracak kadar cüretler İleri götürülmüştür. İktidara geldiğimizden beri cereyan eden lç politika hâdiseleri ve yukarıda sadece işaretle iktifa olunan hususlar, isabetli bir teşhisi mümkün kılacak kadar çoğalmış ve sarahat kesbetmlş bulunmaktadır.
Halk Partisinin tuttuğu yol partiler arası normal bir mücadele ile 4 sene sonra yapılacak seçimlerde kazanmak İçin çalışmaktan ziyade kısa vadeli bir programla kaybettikleri bir iktidarı yeniden el© geçirmek gibi akıl ve Iz’an ve vatanperverlikle telifi mümkün olmayan bir faaliyettir. Bu vaziyet karşısında teşkilâtımızı ve bütün partili arkadaşlarımızı uyanıklığa davet etmek vazifemizdir. Kanunlara tecavüz olduğu nııntakalarda bü-
• •
Samet Ağaoğlu ediyor
İstanbul, 28 (AA) — Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Samet Ağaoğlu Anadolu Ajansına aşağıdaki tekzibi göndermiştir:
"Bir İstanbul gazetesinde dünkü kokteylde gazetecilerle yaptığım bir hasbıhalde “Eğer idareciler akıllarını başlarına almazlarsa mesele bir saatlik müzakereden ibarettir” dediğim yazılıdır. Ben bu şekilde bir cümleyi katiyen sarfetmlş değilim,”
z
30 Ağustos
Ordu Terfi
Listesi
30 Ağustosta terfi edecek subaylarımızın listesi llftjı edilmiştir. Bu seııe 5 tümgeneral korgeneralliğe, 7 tuğgeneral tümgeneralliğe yükselmiş ve 15 albay da tuğgeneral olmuştur. Subaylarımızın terfi listesini peyderpey neşredeceğiz. İlk kısmını okuyucularımız bugün 3 Üncü sahlfemizde bulacaklardır.
k_________________________________
Korede vaziyet
istikrar buldu
Güneyliler, Komünist kuvvetlerini durdurdular
BELEDİYE SEÇİMLERİ NUTKUND
A
ni baltalamakla itham etti
kûmet tedbirlerini almakta elbette ge-clkmlyecektlr. Ancak takdir olunur kİ. hâdiseler bugün olduğu gibi ciddiyet ve ehemmiyet arzederken ve demokratik usullerle hareket etmek mecburiyeti karşısında bulunurken Badece hükümetin alacağı kanuni tedbirlerle iktifa etmenin doğru olmıya-cağı hakikatine de İşaret etmek isteriz. En uzak köylere kadar sızmaya çalışan kötü tahriklerle mücadeleyi parti teşkilâtımızın vazife olarak ü-zerine alması ve karşısında bulunduğumuz yıkıcı hareketlerin ne gibi maksatlarla yapılmakta olduğunu ve bunların memleketi ne meşum akıbetlere götürebileceğini halka anlatması mili! bir borç vaziyetini almıştır.. Parti teşkilâtımız muhalefette ne kadar ciddî ve heyecanlı bir mücadele yaptıysa İktidarda da aynı İradeyi göstereceğinden bugün muhalif geçinen ve halk İçinde bir mesnede sahip bulunmayan ve bile bile haksız ve çürük bir dâvayı müdafaa eden bir avuç İnsana bu hakikati anlatacağınızdan emin bulunuyoruz."
• •
Tokyo. 28 A.A. (United Press) — Bugün Mac Arthur’ün genel karargâhından bildirildiğine göre, Pohang Glgyo bölgesinde Güney Koro kuvvetleri Gigye-nln güneyinde komünist kuvvetlerini durdurmuşlar ve bu sayede durum İstikrar bulmuştur.
Mac Arthur bu tebliğde. Güney Koro kıtalarının hatlarını Uihung civarında sağlamlaştırdıklarını bildirmektedir. Tebliğin ilâve ettiğine göre, muhtelif yerlerde ufak komünist taarruzları olmuş, fakat püskürtül-m üştür.
Mac Arthur karargâhının sözcüsü, Pohang ve Uihung bölgeleri saxTaş cephelerinde de İstikrar hâsıl olduğunu bildirmiş vo şunları İlâve etmiştir: "Komünistler Şİnju - Masan kesiminde esaah bir taarruz için hazırlık yapmaktadır.”
Kuvvetli hava hücumlarına rağmen komünistler Güneyde Nam Nehrindo İnsan ve malzeme geçirmeğe devam etmektedirler. 6 ncı Kuzey Koro kuvvetleri birkaç defa taarruz ot-mlş, fakat püskürtülmüştür. Yongsan batı bölgesinde Kuzey Koreliler devriye faaliyetine girişmişlerdir.
~
«e
—■yç
• -
Korede savaşan Amerikalılar hem d© cephe gerisindeki beşinci kola teksif etmek Y'ııkarldakl resimde bir Amerikan askerinin. Kuzeylilerin kızıl dalgalarından kaçan Korelileri üzerlerinde tehlikeli silâhlar bulunup bulunmadığını mıknatıslı bir Aletlo muayene edişi görülüyor.
dikkatlerini hem cephedeki düşmanlarına ve mecburiyetindedirler.
Amerikan iç politikasında mühim bir hâdiseye doğru
Formoza meselesinde, Başkan Truman'ın, Mac Arthur’ün beyanatını iptali, Cumhuriyetçileri kızdırdı
Washlngton, 28 (AP) — Cumhurbaşkanı Truman'ın General Douglas McArthur’den "Birleşik Amerikanın bu konudaki siyaseti hakkında yanlış bir fikir doğmasına mâni olmak gayesiyle,, Formozaya dair bir beyanını İptal etmesini istediği bugün Beyaz Saraydan bildirilmiştir.
McArthur Chicago’daki Eski Muharipler Cemiyeti merkezine gönderdiği bir mesajda, Forrııozanın "dost ellerde,, kalması lâzım geldiği mütalâasını belirt mişti.
Washington, 28 (YÎRS) — Tru-man’ın Formoza Adası meselesinde McArthur’ü küçük düşürücü bir beyanatta bulunması, Cumhuriyetçi liderleri kızdırmıştır, Senatör Forrest Donnell’e göre bu gibi beceriksizliklerdir ki. Mançuryayı ve Çinin en büyük kısmını komünistlere kaptırmış ve
efkârı umumlyeyl Be-bulunmaya 12
Koro harbinde yaz Saraya ithamlarda sevketmiştir. Geçen ocak ayının sinde Dean Acheson’un Washlngtonda National Press Kulübünde, Amerikanın müdafaa hattının Aleutian adaları Japonya ve Ryukyus adalarından geçtiğini ilân etmesi, Kore ve Formoza gibi bu hattın dışında kalan yerlere komünistleri davet etmek demek olduğunu belirten Forrest Donnell şöyle devam ediyor:
— Dost bir Formoza, Amerikanın güvenliği bakımından zaruridir. Bugün Milliyetçi Çinliler elinde olan ada, düşman ellere düşerse harp Amerika kıyılarına intikal edecektir. For-nıozayı müdafaa etmemiz gerekirken Pasifiktekl müdafi rolümüzden ricat edecek olursak, bizimle birleşecek o-lan Asya kıtasını kaybedeceğiz.
Cumhurbaşkanı Ankara civarında tetkikler yapmaktadır. Yukarıda Celâl Boyarı Anknrnnın Kıırnşnr Bucağında yangın mahallini, köy halkı vo alâkalılarla beraber gezerken göstermektedir.
C. H.P. Genel Başkanına göre, millet, bu belediye seçimlerinde
D. P. ye bir ihtar tevcih edecek, yani reyini muhalefete verecek olursa, halen nispetsiz ve muvazenesiz çalışmakta olan Jktidar -
Muhalefet,, münasebeti bir dereceye kadar düzelecektir
Başbakan ve Demokrat Parti Genel Başkanı Adnan saat sonra bir cevap vererek, C. H.
İnönü, belediye seçimleri münasebetiyle radyoda yaptığı slyas! konuşmada, Demokrat Parti iktidarını, bir yandan kanun devletinden bahsetmek bir yandan da bunu baltalamakla itham etmiştir. C.H.P. liderl-Dİn bu hususta verdiği misal ve deliller arasında, hayati meselelere ait kararlarda Türkiye Büyük Millet Meclisinin reyi sorulmaması, Seçim Kanunu ile verilmiş olan teminatın, elde Cumhuriyet yargıçları tarafından tasdikli tutanaklar bulunmasına rağmen, ötesine geçilmesi ve muhalefetin emniyet istemeğe hakkı bulunmadığının Meclis kürsüsünden ve bizzat Başbakan tarafından alenen ifade edilmiş olması vardır.
C.H.P. liderinin ikinci büyük şikâyeti, Hükümetin bazı icraatı yüzünden, memleket varlığının müdafaasında başlıca şartı teşkil edecek olan dahili emniyetin ve vatandaşlar arasındaki karşılıklı itimadın münselip olmuş olmasıdır.
İnönü, bu noktalan iler! sürerek, Hükümeti Meclisteki durumu ile müessir bir şekilde mürakabe edememekte olan muhalefeti, belediye seçimleri kanalından büyük tarafsız vatandaşlar kütlesinin tutması ve bu suretle daha tesirli bir mürakabeye ehemmiyet vermekte olduğunu göstermesi lâzımgeldiğlni söylemiştir.
Bu slays! konuşmanın tam metnini üçüncü sayfamızda bulacaksınız.
tnönünün bu slyas! konuşmasını takip eden ilk saatlerde, Başbakan Adnan Menderes Vatan gazetesinin Ankara muhabirine verdiği bir be-
Tiirkiyenin Bulgar notasına cevabı
Hükümetimiz, meseleyi milletlerarası sahaya intikal ettirecek
Ankara, 28 (ANKA) — Bulga-rlst&nın Türkiyeyo verdiği notaya hükümetimizin hazırladığı cevabı, bu hâdiseyi İki devlet a-rasındakl bir mesele olmaktan çıkararak milletlerarası sahaya intikal ettireceği anlaşılmakta-tır.
Haber aldığımıza göre, cevab! notamızın ana hükümleri arasında bulunan en mühim maddede, Bulgar tahriklerinin ve Bul-garlatandakl Türklere yapılan zulüm ve işkencelerin Birleşmiş Milletler Teşkilâtına bütün delil vo vesikaları ile aksettirileceği tasrih olunmaktadır. Bu suretle hâdise mevzii olmaktan çıkarak milletlerarası bir mahiyet ve e-hemmiyet kazanmış olacaktır.
Diğer taraftan cevabi notamızda 1925 Türk - Bulgar anlaşmasını ihlâl edenin Türkiye değil, bizzat Bulgar Hükümeti okluğu tasrih edilmekte, Bulgarlstan-daki Türk azınlığının maruz bulunduğu haksızlıklar ve adaletsizlikler, bir maddede ve şahıs İsmi zikredilerek anlatılmaktadır. Ayni zamanda notamızda Bulgaristandakl Türk Konsolosluklarına isnat edilen bazı hareketlerin de madde zikri suretiyle açıklanması İstenmektedir.
Ankara siyasî çevrelerinde hâkim olan kanaata göre, Türk Hükümetinin bu tezi vo Birleşmiş Milletlere müracaat kararı, boyleco Bulgarların çevirmek İstedikleri manevrayı tesirsiz bırakacak bir prensip kuvveti kazanmış olmaktadır.
Jessup diyor ki :
Amerika önleyici harbe taraftar değil
Washlngton. 28 (A P.)î
Dışişleri Bakanı Acheson’un on İtimada şayan müşavirlerinden biri olan Philip Jessup, ortaya atılan "Önleyici harp,, nazarlyeslne hücumla Dışişleri Bakanlığının bu husustaki fikrini a-çıklam ıştır.
Kendisine tevcih edilen sorulara Jessup şu cevabı vermiştir:
"Harp tehdidi ciddî bir tehdit mahiyetini arzetmoktedlr. Bununla beraber mütecaviz milletlerin harekete geçmiye teşebbüs edemlyeceklcrl şo-kllde hür milletler silâhlanıp kuvvetlenirse harbe mâni olmak ve barışı devam ettirmek kabil olacaktır. Gelecek harbin tahrlpkârlığı o kadar feci olacaktır ki, emniyetimizi barış yolu İle devam ettirmek için elimizden gelen hiçbir gayreti esirgcmomomlz Icud edecektir. Atom bombalarını yağdırmaya kalkışsak bile neticede İnsanlık öyle durum ve dâvalarla karşılaşacaktır ki. hu günkü meseleler bunların yanındn bir çocuk oyuncağından ibaret kalır.,,
P. Liderini
yanatta, iktidarda iken ve iktidardan düştükten sonra kullandığı İki ayn mantık dolayıslyle C.H.P. Genel Başkanına ağır târlzlerde bulunmuş ve kendisini "iki çehrelllik” İle itham
Menderes, bu konuşmaya birkaç uikİ çehrelilik” le itham etmiştir
etmlştlr.
Gerek tnönünün siyasî konuşmasını gerek Menderesin buna sıcağı sıcağına verdiği cevabı, üçüncü sayfamızda bulacaksınız.
Türkiye Güzellik Kıraliçesi seçildi
Güzellik Müsabakasının galipleri sağdan sola: 2 ncl Ay ten lluatlı, Kırallço Güler Amman, 3 üncü Şükran Anğım
12 eylülde* Italyanın Rlmlnl Şehrinde yapılacak "Avrupa Güzellik Kırali-çesi” müsabakasına iştirak edecek "Türkiye Güzellik Kırallçesl”nl seçmek üzere yapılan müsabaka dün neticelenmiş bulunuyor. Neticede Güler Arıman Jüri heyetinin yüzde yetmişe yakın reylerini alarak 1950 Türkiye Güzellik Kıraliçesi seçilmiştir. Tasnif-
te Ayten Uluatlı İkinci, ŞOkran AngOn üçüncü olmuşlardır.
Gülor Arıman 19 yaşındadır. Kendili Devlet Konservatuvarında piyano tahsil etmiştir. Siyasal Bilgiler Fakültesi profesörlerinden Bay Zekinin kızıdır. Türkiye 1950 Güzellik Kıraliço-alne, Avrupadakl müsabakada muvaffakiyet temenni ederiz.
Rus Elçisinin Türkiyeye dönüşünden çıkardan mâna
Ankara, 28 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — 16 mayıstan beri müd-detslz mezuniyetle memleketimizden ayrılmış bulunan Sovyet Rusya Büyükelçisi Lavrlşef bugün şehrimize gelmiştir. Siyasi çevreler bu ayrılışı iki memleket arasındaki gerginliğin çok hâd bir safhaya girişi şeklinde telâkki etmişlerdi. Sovyet Hükümetinin bu hareket tarzına mukabele olmak üzere, Hükümetimizin de. Mos-kovadaki Büyükelçimiz Muzaffer GÖ-ker’l müddet tasrih etmeksizin mezuniyetle geri çağırması o zamanlar dikkati çekmişti. Moskova Sefirimizin hareket ettiği günde. Sovyet Rus-yanın Ankara Büyükelçisi Lavrlşef’l memleketimize göndermesi şehrimiz siyasi çevrelerinde ehemmiyetle karşılanmıştır.
Bu durum hakkında şehrimizde görüştüğüm kordlplomotlk mensuplarının hemen hepsi bu hareketi iki memleket arasında, kcsl‘mlş denebilecek kadar gergin bir safhaya girmiş bulunan münasebetleri düzeltecek ve yeni bir veçhe verecek bir vaziyet o-
lar&k telâkki etmişlerdir. Demir perde gerisindeki memleketler diplomatları ise bu mevzuda her hangi bir tefsirde bulunmaktan bilhassa kaçınmışlardır.
Ankaradaki umumî hava Lavrlşe-Tin Türkiyeyo dönüşünü iki memleket arasındaki münasebetleri salâha götürecek bir işaret olarak telâkki etmekte, buna sebep olarak da Türk Hâriciyesinin Lavrişef’in yurdumuzu terketmesino mukabil Hükümetimizin Muzaffer Gökerl memleketimize çağırmasını göstermekte ve Sovyet Rus-yanın yaptığı son sinir harbinde hezimete uğradığı belirtilmektedir.
Bize karşı takip ettikleri siyasette bir değişiklik yaparak daha mülayim bir tavır takınmaya karar veren Sov-yetlerin, Lavrlşef’l yeni talimatla memleketimize gönderdikleri ve Sovyet Büyükelçisinin Istanbulda bulunan Bulgar Elçisiyle bir görüşme yaparak bu yeni vaziyetten kendisini haberdar ettiği şehrimiz diplomatik çevrelerinde ittifakla belirtilmekte v© bu vaziyet Türk Hâriciyesinin bir zaferi olarak telâkki edilmektedir.
HALK — "Kalbimde o eller ne derin yârelor açtı!...*
Baytı» î
Anadoluda Refik Halid
Kırk yıl evvel ■ Kırk yıl sonra
— 39 —
AllAM GÖLÜ
Göl kenarındaki binalar — Yolsuz saray — Abant Gölünü bir baytar keşfetmiş I — Çam ormanları ve yayla köyleri — tik tahsil meselesi — Hak vermek, fakat yapmamak — Kadınlarımız ve erkeklerimiz — Güzel göle bakarken düşündüğüm acı şeyler
ABANT Gölü etrafında, karşı karşıya iki tane bina toplantısı var. Bil i Beden Terbiyesinin kamp sahasındaki yatakhanesi ile kiiçiik bir şâle ve çanı kütüklerinden yapılmış şirin bir karakol... öte kıyıda bir saray yavrusu ile beş, altı ev. Bunlar orman işletmesine ait tesislerdir.
Lâkin binalar kurulmuş olan o yer, şimdiye kadar, uzun yıllardan beri yolsuz bırakılmıştır. Boludıın daha yakın kasaba Mudurnu anıma ikisinin de şosesi azıcık bir himmetle Abanta uzatılmamış. Gölü fırdolayı çeviren patika ise daracık; geçmek ancak çamura uz günlerde mümkün,
Saray yapıldı yapılalı —Gûya Cumhurreisi ve devlet erkânı o-turup dinleneceklermiş— hemen hemen boş kalmış. Yalnız evvelki yaz iki bakan aileleriyle gelmişler, bir müddet istirahat etmişler. O kadar... Şimdi zuhurat resmî yolcular uğruyorlar, bir gece kalıp muazzam şömineli odasında pinekledikten sonra gidiyorlarmış.
Göle doğru akan tatlı suların hepsinden içtim; altı çün dağ, tepe gezip dolaşmadığım köşe bucak bırakmadım. Yayla köylerinde hemşerilerimle konuşup dertleştim. ‘'Henışeri'’ diyorum, zira onlar Mudurnu köylüleridir; Amma bugün Mudurnu’da bir Karakayışlar ailesinin gelip geçtiğine dair iz, kayıt, taş kalmamış. Sebebi, her şeyi kül kömür eden yangınlar! Yangınlar ve zelzeleler Anadoluda sağlam, devamlı ne bırakmıştır ki? Yıkık minare ve çökük kubbe görmekten beziyor, insan...
Rivayete göre Abant Gölünü, yakın zamanlarda bir batlar keşfetmiş; keşfettiği güne kadar Hükümetin öyle bir yerden haberi yokmuş. Bir hayvan hastalığı salgını sırasında atma binip köy kov dolaşmağa çıkmış olan bu meraklı, gayretli hekim, beygirini rastgele bir tepeye sürmüş. Bakmış ki aşağıda ve çamların koynunda bir göl yatıyor. Amma ne göl? Misli, me-nendi görülmemiş güzellikte... Köylüye sormuş:
— Nedir bu gölün adı?
— Abant..
“O mâhiler ki derya içredir, deryayı hilmezler" diyen şair, balıklan bıraksa idi de kendimizi misal gösterseydi daha iyi e-derdi. Neyse, övlece Abant ka-sanılmış; şimdi Beden Terbiyesi kampındaki dmekte bayrağımız dalgalanıyor.
Şunu söyleyeyim: Kamp iyi idare edilmektedir; rağbet o derece fazla ki istikbali parlaktır. Abantın da gelişmesi bir gün meselesi. Zira buradaki arazinin Bolu Vilâyetine devredilerek parsellere bölünüp satılması işi kanunlaşmıştır .
Sandalları, kotrası, su üstü köşkü ve lüzumsuz tezyinatı ile saray ne olacak? Gazino, otel, kumarhane, her şey olabilir; a-zıcık tadilâtla hepsine müsaittir. Biz Abant’ta iken, mevsim başlamadığı halde, bir çok A-merikalı Jeep’leriyle geldi, a-çıkta gecelediler, kamping yaptılar. Fen Fakültesi zooloji talebesinden bir grup da profesörleri ve doçentleriyle Beden Terbiyesi binasında üç gün kaldı; beraberce pek hoş zaman geçirdik. Talebe grupu hanım kızlardan teşekkül ediyordu; o şubeye erkek talebe pek rağbet göstermezmiş. Neden? öyleymiş, işte...
Çam ormanları içinde en fazla zevkimi okşayan yeni sürgünler, hele bunların fidanlanmış-lan oluyordu. İrili ufaklı, yan-yana, tombul ve sevimli öyle bir duruşları, analarına yani büyük çamlara bir sokuluşları vardı, nebat olduklarını unutuyordum; hayvan yavrularına, kuzulara ve taylara karşı duyulan bir şefkatle okşamak, kucağıma almak, öpmek arzusuna kapılıyordum; sıcak kanlı sokulgan mahlûklar yerine koyuyordum.
Şu var ki Bolu ve civan, kazancı kıt bir ülkedir. Köylü bu ormanlık arazide davanna yem bulmaktan âciz. Kendisi de zor durumda. İlk tahsil teşkilâtı ise verimsiz. Ekserisi çobanlık eden çocuklar ve gençler arasında o-kur varan pek az. îlk okulunu bitirmiş olanına hiç rastlamadım.
İnkılâplar ve tesirleri köylüye işlememiş Hâlâ, benim kırk yıl, dedelerimizin ise asırlarca evvel bıraktığımız vaziyette duruyorlar. 220 evli örencik yaylasına aslen Karadeniz uşağı Düzceli açıkgöz bir köylü ile gitmiştim. Onlara dedi ki:
— Havalar soğuk. Niçin da-vannızı geceleyin açıkta bırakıyorsunuz? Ağıl ve ahtrlnnn üstünü dal ve yaprakla örfseniz bir misli fazla süt alırsınız; havvanlannız da çabucak tavlanır. Yıllardır söylerim, raezsinia.
dinle-
Yaşlılar hak verdiler, fakat 'Yapanı” demediler. Hattâ yapmayacaklarını halleriyle anlattılar. Süt. yoğurt, ekmek ve peynir ikramında kusur etmediler. Kuzu da keserlerdi. Aşağıda, kamp idaresi besili bir laızuyu dokuz liraya satın almıştı!
Yine teessürle o Diizceliden öğrendim: Kadınlar, gûya besleme zorluğundan dolayı fazla çocuk yetiştirmekten çekiniyor-larmış. Bu yüzden niifua artmadığı gibi başvurulan kötü vasıtalar sebebiyle ayrıca analar da a-rada kurban gidiyormuş. Benim kırk atI önceki seyahatlerimde de aynı şeyleri başka taraflar
da, muhafız olarak yanımda giden jandarmalardan dinlemiştim.
Dağ köylüsünün üstünde elbise ve çamaşır namına ne varsa hepsi kendi ellerinden çıkmış; gömleğinden çorabına, ceketinden yün beresine veya başörtüsüne kadar. Şehirlilerde gördüğümüz desenlerde güzel kazaklar da örmüşler. Yalnız, tabiidir ki pamuk ipliğini pazardan satın alıyorlar, keyiflerince boyu-yorlar. Bir şeye dikkat ettim: Kadın köylü, erkeğinden daha neşeli, daha konuşkan... Daha zeki bile diyeceğim geliyor. Çalışkanlıkta ise erkekle kıyas kabul etmez; o, malûm...
Kasaba ve şehirlerde, mekteplerde ve devlet dairelerinde kadın aynı evsafı arzetmiyor mu? Akvaryumda ağır ağır dolaşan süslü püslü Japon balıklarına benzettiğim lüks daktilolar ve kâtibeler hariç, kadın bizde erketen hem çalışkan, hem zekidir. Bıınun kökü belki de a-sırlarca kadına kıymet verme-yişinıizden, onu erkeğin hizmetinde kullanışımızdandır. Kadın ancak çalışkanlığiyle yaranmağa ve zekâsiyle tutunmağa alıştı; şimdi arada müsavat ilân e-d il ince ön plânda yer aldı.
Görüyorsunuz kİ son yılların icraatı büyük yol güzergâhı ve çok verimli arazi dahil edilmezse —Şark vilâyetlerine gitmiyelim — İstanbul ile Ankara arasında bile köye kendini duyuramamış-tır. Şehir ve kasabadan ötesine tesir edememişiz: pek güvendiğimiz ilk tahsil dâvasını ise âdeta yürütememişiz.
Büyük yolların uğrağı olmayan hiç bir yerde ilerleme yok. Yol. en evvel başarılacak işler-denmiş; çok geriye bırakmak daha lüzumsuz, gösteriş kabilinden öteberi ile uğraşmak gafletine düşmüşüz. Şunu da belirtmek lâzım: Demiryolu, şayet başka yollarla buluşmuyor, şoselerle içerilere kol atmıyorsa etrafını sulamayan bir ırmak gibi hemen hemen boşuna akıp gidiyor; beklenilen feyzi dilediğimiz kadar veremiyor.
Tekrar anladım ki yolsuz bir ülkede terakki namına hiç bir iş görmeğe, hele ilk tahsil mecburiyetini başarmağa imkân yoktur. Merhum Şinasi 1860 Anlında çıkardığı •Tercümanı Ahval” gazetesinde de galiba aynı şeyleri yazardı.
Abant Gölüne bakarken bunları düşündüğüme üzülüyorum. Dilerim ki torunlarım bir gün Leman Gölü kenarında gezinen bir İsviçreli gibi o yerde başka şeyler düşünsünler, dedelerini hatırlayıp başardıkları terakki ile övünsünler; ‘ Ne idi? Bak, ne yaptık?” desinler.
tenî İstanbul
2ft AfruatoB İOBÖ
Şehir köşesi
Tenis ve futbol
Tenis, Dağcılık ve Eskrim Kulübünün tertip ettiği milletlerarası şampiyona, birkaç gündür şehrimize hususi bir mantara vermiştir. Kulübün bulunduğu yarde gündüzleri prk görülmeğe alışılmamış bir hareket var. tstanbulun nadiren bir arada görülebilen simaları hep oradalar. Zira, bu şampiyona, Avrupcula, Vimbledon ve Paris turnuvalarından benim sonra gelen bir fhtnımi-yet almıştır.
Bu güzel tertibi ve muvaffakiyeti görünce, İnsan diğer spor tezahürlerimizin dr aynı seviyeye yükselmesini istiyor. Futbol mevsimi geldi, çattı. El'an amatör olduklarını iddia eden, fakat herkesin aksini bit-rfi0İ oyuncular var. Neden bilhassa futbolla meşgul kulüplerimi* Teniz Kulübünün idare tartını kendilerine nümune o-larak almıyorlarf /çtimnl ve ahldki bakımdan bunu istemek hakkımızdır. Esasen ^Sporculuk^ ta bu iki unsurun temi* ve sağlam olmam şart değil midir f
BİR İSTANBULLU
30 Ağustostaki at yarışları yapılmıyacak
30 ağustos günü şehrimizde At ya. rışları yapılmamasına Vilâyetçe karar verilmiştir, Vali Dr. Gökay, o gün 30 Ağustos Bayramı münasebetiyle yarış mahallinde gerekli inzibati tedbir alınamıyacngı için bu karara varıldığını söylemiştir.
Dolmabahçe Camii ibadete açılıyor
Bir müddetten beri Deniz Müzesi olarak kullanılan Dolmabahçe Cami-1nin tekrar cami olarak halka açılması xararlaştınlmışbr. Deniz Müzesi daha elverişli olan Dolmabahçe Sarayının eski garaj kısmına nak-loiunacakur.
Valiyi ziyaret eden elçiler
Şilinin Ankara Elçisi M. Manuel Garreton ve Yugoslavvanın Ankara Elçisi M. Radovanoviç ile şehrimizde bulunan Ermeni Katolik Kardinal
M. Gregoire Pierre dün Vali ve Be
ledlve Başnam Prof.
kavı mal’a-
muule ziyaret etmişlerdir.
üniversitelilerin
İzmir seyahati
Î.Ü.T.B. Edebiyat Fakültesi Talebe Cemiyeti bir İzmir seyahati tertip etmiştir. Üniversiteliler, doçent Cevdet Perin’İn başkanlığında Efes-Kuşadaaı-Bergama-Çeşme gibi tanhl yerlerde bir hafta sürecek tetkiklerde bulunacaklardır.
Batı Avrupa ile muntazam şilep postalan
Yeni ihdas edilen Batı Avrupa muntazam şilep postasını yapan Malatya vapuru Hamburgtan yüklediği 461 ton muhtelif yük ve diğer limanlardan aldığı 33 otomobil ile dün limanımıza gelmiştir.
“Tarsus” gemisi, yarın turistik seferinden dönecek
Avrupa limanlarına bir turistik sefer yapan Tarsus gemisi, yarın saat İS de 191 yolcu ile Umanımıza gelecektir.
“İskenderun” vapuru ilk seferine çıktı
Italyada yaptırılan İskenderun yolcu gemisi. Uk seferini yapmak üzere dün lzmire hareket etmiştir.
Devlet Denizyolları Umum Müdürü Ankaradan döndü
Bir müddetten beri Ankara d s bulunan Devlet Denizyolları Umum Müdürü Cemil Parman, dün sabah ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiş-
Dünya Sağlık Teşkilâtının konferansı şehrimizde toplanıyor
Dün bir basın toplantısı yapan Dr. Etienne Barthet ı "İstanbul Verem Savaş ve Tekâmül Merkezine benzer bir teşkilât, dünyada henüz mevcut değildir" diyor
Dünya Sağlık Teşkilatının verem heyeti şefi Dr. Etienne Berthet, 4 eylül 1950 pazartesi gününden İtibaren şehrimizde toplanacak olan konferansın mahiyeti hakkında bir basın toplantısı yapmıştır. Dr. Bert-het bu konuşmasında ezcümlo şu noktalara temAs etmiştir:
••Bugün O.M S. ’ın faaliyetlerinde tatbik ettiği prensip, bir merkeze bağlanmadan yani bölge kadrosu dahilinde serbest olarak hareket etmektir. Bu karar neticede pek verimli olmuştur. Bir bölge dahilindeki muhtelif memleketlerin sıhhi problemleri hakikaten birbirine benzer. Bir bölge dahilindeki hükümetlerin gayretlerini birleştirirlerse o zaman elde edilecek netice çok daha tesirli olur.
O.M S. dünyayı 6 büyük bölgeye taksim etmiştir. Bunlar Avrupa. Afrika. Asya. Doğu Cenup bölgesi, Batı Pasifik bölgesi, Amerika ve memleketimizin dahil bulunduğu Doğu Akdeniz bölgesidir. Bu bölgenin merkezi Kahiredir.
Doğu Akdeniz bölgesinde O.M.S.'m Bürosu Şuşa Paşa tarafından idare edilmektedir. Şuşa Paşa O.M S.’ın Sıhhat Vekâletinde Vekil muavinidir ve bu bölge faaliyetlerini çok tesirli bir surette idare etmektedir.
îstanbulda yapılacak toplantıda bulunacaklar:
İlkönce Doğu Akdeniz bölgesine dahil bütün hükümetlerin delegeleri. Mısır, Habeş, Fransa (Fransa Soma-lisi hükümet temsilcisi) İran. Irak, tsrael, İngiltere, (Aden, İngiliz So-maliai ve Chypre temsilcisi) Jordanl. Pakistan. Suudi Arabistan, Suriye ve Türkiye).
Bundan başka bu toplantıda Amerika Birleşik Devletlerinin mütehassıs müesseselerini temsil edenler (Gıda ve ziraat teşkilâtı) öğretim, fen ve kültür teşkilâtı) âciz çocuklara yardım için dünya sermayesi. Rock-feller müessesesi mevcut bulunmaktadır.
Toplantının tarihleri:
6-7 eylül O^LS. ın bölge komitesinin toplantısı,
8-9 eylül Sıhhat istatistiklerine dair konferans.
XI eylül Mısır Sıhhat Vekâleti tarafından tertip edilen sıhhat öğretimi sergisi - Süıhat öğretimine dair konferans-
Toplantı eylül 12 de O M.S, çalışma metodlanna dair Akdeniz bölgesinde sıhhat müesseseler! arasındaki münasebetlerin genişlemesine dair bir konferans ile kapanacaktır.
Türkıyedckı Verem Sataş Merkezi programı:
İstanbul Verem Savaş Tekâmül ve Gösteri merkezine benzer bir merkez dünyada henüz mevcut değildir, ve bu nevi müesseseler için bir örnek teşkil edecektir.
Bu merkezin resmi açılışı 16 mayı s ta vuku bulmuştur. Ve bu son 3 ay zarfında çok büyük bir faaliyet göstermiştir. 84 doktor ve hemşire burada çalışmışlar ve kursa devam etmişlerdir. İstanbul Verem Savaş merkezi, veremi erkenden ortaya çıkarmak için en modern tetsistı havidir.
OJd.S.in Akdeniz mıntakaeı için profeleri:
Gelecekte Doğu Akdeniz mıntaka-aında tatbik edilecek program, bu toplantıda görüşülecektir. Bu program evvelâ, 1951 senesi için tatbik edilecek çalışma programıdır. Bu konuşma eanasmda ehemmiyeti haiz bütün problemler gözden geçirilecek: umumi sağlık idaresi, halk için sıhhat öğretimi» sıhhat personelinin teşekkülü, büyük sosyal âfetleri ve ri-rayet eden hastalıklarla savaş, >a-nelerin korunması, mektep üyeni ve saire üzerinde durulacaktır.
Konferansta bulunacak ‘delegelerin sayım:
Delegelerin sayısı aşağı yukarı 50 dir, Türkiye Sıhhat Bakanı bu toplantının açılış törenine riyaset edecektir.
Türk delegelerinin heyeti epey kalabalıktır. 11 âzadan müteşekkil o-lup. Sıhhat Bakan Muavini Dr. Nail Karabuda’nm idaresi altında bulunacaklardır.
Türkiye Sıhhat Bakanlığı ve temsilcilerini bu arada Dr. Faik Yargıcı ve muavini Dr. Kâmil öner’i bu konferansı tertip etmek İçin sarfettlkle-ri gayretten dolayı teşekkürle selâmlarım.”
Hacılar İçin Ciddeye bir sağlık ekipi gidiyor
Devlet Denizyolları ile Sağlık Teşkilâtı arasında yapılan bir anlaşma mucibince, 5 kişilik bir sağlık ekipi refakatinde 5 ton sıhhiye malzemesi ve bir İmdadı sıhhi otomobili ile hacıların tedavilerini sağlamak üzere Ciddeye gidecek Denizyolları vapurlarından birisine yüklenecektir.
Seçim faaliyeti hızlandı
Belediye seçimleri dolayısiyle siyasi partiler tarafından tertiplenen toplantılarda seçim faaliyeti bir hayli kızışmış bulunmaktadır. Diğer taraftan ilçe seçim kurulları da hazırlıklarını bitirmek üzeredir. Dün D.P. 11 idare Kurulu bir tebliğ neşrederek, son günlerde bazı m intaka! arda D.P. adaylarının da isimleri alınarak bir takım karma listelerin hazırlandığı ve dağıtılmaya başlanıldığını bildir, miş ve bu hususta vatandaşların dikkatli olmalarını istemiştir.
Sular İdaresindeki yolsuzluk
Sular idaresinde meydana çıkarılan yolsuzluk tahkikatının birinci safhası sona ermiştir. Tahkikatın bundan sonraki kısmını, Ankaradan gelen Bakanlık Müfettişi Fuat Yurttaş idare edecektir.
Haydarpaşada iki vapur çarpıştı
Bvvelk! akşam Haydarpaşa mendireği içinde bir deniz kazası olmuştur. Şehir hatlarına alt Haydarpaşa vapuru ile 52 numaralı vapur, yanlış bir manevra yüzünden çarpışmışlardır. Bodoslaması hasara uğrayan 52 numara tâmir için Halice alınmıştır.
Hadi Hüsmen, Tekel fabrikalarının hususî teşebbüslere devrine taraftar
Tekel fabrikalarının husus! teşebbüslere satılacağı hakkında çıkan haberlerden sonra kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza Tekel Umum Müdürü Hadi Hüsmen şunlan söylemiştir:
— Tekel fabrikalarının hususi te-şebbüslere devri, zaten Hükümetin programında mevcuttur. Fabrikaların husus! teşebbüslere devri muhakkak ki daha verimli olacaktır.” demiştir.
öğrendiğimize göre Umum Müdürlük bu husustaki düşüncelerini mufassal bir raporla Bakanlığa bildirmiş bulunmaktadır.
ÖLÜM
Gazetemizin idare ailesinden arkadaşımız Hikmet Elin in validesi GÜLSÜM ELİN
Dün vefat etmiştir Tanndan rahmet diltr kederli ailesine başsağlığı dileriz.
Koreye gidecek askeri birliğ miz filme alınacak
Paramoıınftın Ortaşark Müdürü gerekil müsaadeyi almak İçin Ankaraya gitti
Koreye asker sevkı hakkında verdiğimiz kararın her tarafta büyük akisler uyandırdığı malûmdur. Bu alâkanın bir tecellisi olmak üzere A-merikanın en büyük film şirketlerinden Paramouııt’un Orta şark Müdürü Mr. Hecox, evvelki gün şehrimize gelmiştir. Mr. Hecox. Paramount şirketi namına, Koreye gidecek olan Türk askeri birliğinin memleketten ayrılışını filme almak istemektedir. Mr. Hccox bu hususta hükümetten gereken izni almak ve hazırlıkları ikmal etmek üzere dün Ankaraya gitmiştir.
Sağlık Bakanının dünkü teftişleri
Sağlık Bakanı Prof. Nihat Reşat Belger, beraberinde Sağlık işleri Genel Müdürü Seyfeddin Okan ve Dr. Faik Yargıcı olduğu halde dün Kadıköy Sıtma Savaş Merkezine, Haydarpaşa NÜmune Hastahaneslne ve Val-debag Prevantoryumuna giderek teftişlerde bulunmuştur.
Milletlerarası Bebek Sergisi İzmir Fuarında da çok rağbet gördü
38 milletin İştirakiyle Kızılay'ın şehrimizde açmış olduğu Bebek 8er. gisı İzmir Fuarına nakledilmiş ve o-rada da Îstanbulda olduğu gibi çok rağbet görmektedir.
Fuarın en orijinal pavlyonu olan Bebek Sergisini her gün binlerce vatandaş ziyaret ediyor ve bilhassa yeril bebeklerden Göksu Alemi, Mehter, hane Takımı, Sadrâzamın elçileri kabulü gibi tarihi kompozisyonlar çok beğenilmektedir.
VEFAT
Winlfred Edvarda M.B E. i> sevgili eşi
V51LL1AM GEOBGE MİDDLETOM
EDUARD6
76 yaşında
28 ağustos 1950 de vefat etmiştir.
Dird âyin 29 ağustos salı günü ıs-at 15 te Bebek, Arşlardı Konaktaki 6 numaralı dairesinde yapılacaktır. Cenaze merasimi Haydarpaşa Ingt. Uz Mezarlığında saat 16.15 te yapılacaktır.
( Haydarpaşaye vapur Köprüden saat 15J0 de) Çiçek gönderilmemesi rica olunur. "Britlsh Rellef Fund” menfaatine iane kabul olunur.
G. ve A. Baker Ltd. Şirketi eski müdürlerinden: MTLLİAM GEORGE MİDDLETON
EDWARDS
76 yaşında vefat etmiştir.
Cenaze merasimi 29 ağustos sah günü saat 16.15 te Haydarpaşa İngiliz Mezarlığında yapılacaktır.
( Haydarpaşaya vapur Köprüden 15.20 de hareket edecektir. )
Çiçek gönderilmemesi rica olunur.
Çiçek yerine •’Britlsh Rellef Fund” (Ingiliz Sefarethanesinde Mr. C. T. Bennett vasıtasiyle) İane kabul olunur.
YENİ İSTANBVL
STTASI tKTlSADl MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Svalbi:
Müddrt: Kemal H. SARIJCA
Bu eayıds ran İşlerini Hilen İdare eden : Mithat PERİN
Naşredümiyen yanlar iade edilme*.
BasıJdt|h yer :
MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri j
— 88 —
Şimdiden başlamı? yurd hasreti içinde vergi mükellefi hemşerilanyle olan vazg(\ulerüü unu. taa Hazan Efendi:
— Gel kızını geL^ Anadolu ilmi olan re sadakatle çalışan insanları çok tutar— Çok İyi pars karanırsın dlyorüu.
Vergi memurunun hastahanede çok sangın olduğum re kasabanın yan vergisini benim verdiğim yolunda bazı gevenlikler yaptafl kulağıma geliyordu. Bunca fakir fukara arasında böyle mûnasrbetsls nva^tlerin \-ayılma«ı cansıkı-eı idi. Fakat beni mübalâğa üe methetmek ihtiyacım duınınca adamcağız zenginlikten daha yüksek hangi söyleyebilirdi t
Perihan eu gibi her kaba kolaylıkla dökülen bir kızdır. Benim Tıp Coğ rafyoaı'nın resimle* rint seyrederken meşhur su şehirlerindeki lüks eğlenceleri kitap muharririnin herhalde bitmediği tafsilât ile bara anlattığı halde Haaan E-fendinın “Isriçre. İsviçre” diye btrgey bellemiş, ler- Gelsinler de gttDeri, ormanları, neyi bilim oralarda görsünler ' vetomda sözlerini de eynı hayranlıkla karşılıyor, karısını koşu atı gibi beslenmiş bejuı eşekle hamama gönderen köy ağa-unu kendSninklnt lüks Amerikan otomobillerivie bu şehirlere rulet oynamağa götüren milyoner kadar takdir edıı^ur.
436
Fakat bu bu kızda ciddilik ve sadelik mey. Un! daha kuvvetli sanı\*orum. Ahbaplığımızın 1-leriemesı nispetinde bana açılıyor. îstanbuldakl yeni hayat hakkında bilmediği yoktur: Yeni gençler hakkında anlattıkları iyi değildir Fakat kendisi onları beğenmiyor. Görüşleri bizim ne-sillerinki kadar ağırbaşlıdır, “Ne sevk alırlar böyle hafifliklerden!** diye arkadaşlarını ayıplar* Ren âdeta altmış yaşında bir insan gibidir. Bir akşam arkamızdaki viranelerden bize yine bir hediye gelmişti. Fakat bu seferki bir yaralı değildi: hasuhaneve vakm bir yere anası tarafından bırakılmış dört beş aylık bir çocuktu. Durmadan ağladığı için, dişlek hastabakıcı ile beraber aşağıkl ameliyathanede soyup muayene ettiğim sırada Perihan yine çıkageldi. Işı bu defa tamamıyla üstümden alarak çocuğa süt içirdi; sonra mutfaktan sıcak su getirerek yıkadı; kendi eski bir gömleğini yırtarak tertemiz sarıp sarmaladı ve gecen geçirmek içuı kendi odasına götürdü. ' Seni sokaklarda bırakmağa nasıl kıy. dılır; sen ne dersin bu diye çocukla bir
şakalaşması ve ana gibi göğsüne bastınp odasına götürürken: MYa.nn sabah avnimamu pek güç olacak. Fakat nereler de saklayım ser? 11. ye bir söylenmesi vardı ki âdeta yüreğime dokundu.
xvn
PERİHAN TLE AVPERÎ
Doktor Sabri Üe epeyce arkadaş olmuştuk. Zamanlannun bir kısmı da şimdi onunla geçmekte idi. Kaide olarak onun bara musallat cumasından şikâyetçiydim Fakat bir iki gün görünmeyince de ben onu aramağa gidiyordum.
Amiri olsun, kanr. olsun kendini birinin tahakkümü altına köyan fazla myıf ve şahsiyetsiz 437
İnsanlardan boşlanmam. Karısı olmadığı raman or.ua Arap dadısından irin almadan sokağa çıka. m(yncak derecede kendini ufaltıp maskaralaştırmış olan bu adamdan bir parça tiksinmememe imkân yoktu Fakat aynı zamanda da ona acıyordum kı bu da bir »nevi sevgi demektir ve belki hattâ sevginin en emin şekli.
Sonra aile durumu bakımından onun haya
tında
Jt 11
ıin Hulûrinlnkine benzeyen bir taraf da
vardı M Yalnız Sabri geçim sıkıntısı çekmiyordu: "Bizim Blzanstan kalma hanlar ve dükkân
lar’ diye alaya aldığı iratların pek öyle yabana
atılacak şeyler olmadığını sonradan almaıştım Hele Hanımın maarife kiraladığı bir konak vardı ki arkadaşım ondan hiç bahsetmemişti. Yine sonradan Öğrendiğime gore. kendisini. ‘Ben mektep çocuğu gibi cebine birkaç kuruş gündelik konan boğazı tokluğa bir vekilharcım diye tasvir etmesi de tuhaflık olsun diye idi. Her vekil gibi yaptırdığı lâmlrler ve topladığı kiralardan kendine münasip bir pav ayırıyordu. Yani bir miktar gizli parası vardu
Yılgınlığına rağmen fazla tahakküm altında tutulan her insan gibi Sabride de sınai bir arma istidadı bulunduğu muhakkaktı. Yalnızken ken. dtni pek toparlalamamıştı. Fakat benimle arkadaşlığından aldığı cesaret onu her türlü ifrata sürükleyebilecek gibi görünüyordu. Beraber dolaşmağa çıktığımız raman şakaya getirerek işçi kızlara lâkırdı atıyor, bar kapılarında durup ar-tist resimlerini >eyrediyar ve uk sık kadından, kızdan bahsediyordu. Be-.den yüı bulsa yapmayacağı yoktu. Ancak onunkine benzer bir buhranı ben daha evvel geçirmiş buhınuyordum. Şiş. man kamım iv açık başımla fazlana knUanada sallar.a sarsıla İnönü Gezisinin merdivenlerini L 43S
nişim ve kırmızı oda hâlâ gözümün önündeydi Onun için haşan bir çocuğu gezmeğe çıkarmış konak lâlâsı gibi durmadan onun ipini çekiyorum.
Sabrının gizli parası gibi biraz da hırsızla, ma ufak maceraları vardı. Bekçiyi yanına alarak Çömlekçloğlu Hanında tahsilâtına çıktığı zaman aslâ boş durmuvTrdu. Kıraedarın çoğu kadındı; Erkekli olanların.kocalan ve oğullan da dış arda bulunduklarından gündüzleri bina ta-manuyle onlara kalıyordu. Arkadaşımın kendi anlattığına göre çoğu ev fayafetleriyle çerg! çingenelerinden farksız olmakla beraber aralarında dişe dokunur parçalar da az değıldL Meselâ hır gün iki oda komşusu kızın döğüşlertne rast-gelmışti. Biri Rum. öteki Ermeni ıdL Kızlar u-zun bir ağız dalaşından sonra çığlık çığlığa birbirlerine girmişler, alt alta, üstüste yerlerde yu-var lan m ağa başlamışlardı. Sabri bu kavgayı a-şağı imkan şöyle anlatıyordu: •’Aman efendim koridorun tepeden ışık alan bir kreşinde, kopuk döşeme taşlan arazına birikmiş çirkef su. lan İçinde o ne korkunç bir hergele ahin tepişmesi idi... Birkaç komşu aralanna girmeğe, a-ymnağa uğraşıyvrlar... Fakat ne mümkün! Kızlan ayırmak doğrudan doğruya kavga ya ( tirak etmek gibi blrşey— Zaten komşular arasında da bu azgırak gibi mahlûklarla başa çıkabilecek bi
ri yolu. Yaşlı ve çelimsiz bir iki kadın.. Kavga, cılara biraz fazla yakiaştıklan zaman ya bir yer. terine bir yumruk yahut te kır. • geliyor, yahut daha fenası dönen bir makine kayışına kendilerini kaptırır gibi onlar da kızlarla beraber dön-meğe.ymrariaamağa» kafalanm,bacaklarmı oraya buraj-a çarpmağa başlıyorlar ve haykır» bağıra
zer canlarını kurtarıyorlar. KavgaAr bu
bu
d tas
439
handa gündelik vukuattan olduğu için aşağıdan, yukardan başkaları da gelmemektedir. Koridorda erkek olarak ben, bekçi, bir de hangi kapıdan çıktığı belli olmamış mini mini boylu bir ihtiyar Ermeni papası var. Bekçi nedense müdahaleyi doğru bulmayarak sade pehlivan cazgürû gibi kavgacıların etrafında dönüyor ve söyleniyor.. Boğazı be> az bir bez ile sardı olan papaz galiba Allahtan başkasının müdahalesini neticesiz görerek kısık sesiyle dua okuyor. Nihayet kavgacılarda ve hele Rum kızında yorgunhık beliriyor, kaçacak gibi bir hareket yapıyor. Fakat öteki arkasından saldırarak entarisini ve gömleğini, bir çekişte enserinden eteğine kadar yırtıp ikiye a-yınyor. Manzaranın bundan ötesi akla zarar verecek gibidir. Bu defakl kapışmanın hedefi elbiselerdir. Kızların entarileriyle birer ince göm. lekten ibaret olan ıç çamaşırları Üç beş saniye içinde boy bey. paf'^ pafta parçalanıp atılıyor ve vücutları birkaç saniye içinde âdeta anadan doğma bir hale geEyor. Barbarlığın bu dereces. karşısında aklım başımdan giderek bekçiye
Haydi ne duruyorsun" diye bâğm>'orum_ Ben Rumu. bekçi Ermem kızını koUanmıria koltuk altlarından ve bellerinden kavrayarak birbirlerinden söküp ayırıyoruz, öteki seyirciler de bizden aldıkları cesaretle yardıma geliyorlar Böy-tece İfa grup» ayrılarak fazlan güçlükle birbirlerinden uzaklaştırıyoruz.
Fakat bu durumda kavga belki evvelkinden de daha korkunç bir şekle giriyor. Heyecanın bu safhasında artık âr. ha yâ namına bir çey kalmamıştır. Kızlar bu defa ellerimizin altında par par titreyerek kıvranan vücutlanndan da daha çıplak kelimelerle bırbirienmn ay.planın hay-kıra haykıra sayıp dökmeğe başlıyorlar.
Bf’.a’nı var}
440
29 Ağustos 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 3
Bir dünya vatandaşının hâtıra defterinden
Kore cehenneminin şeytanı
GÜVENLİK Konseyinin “Sahibinin Sesi" Başkanı Mösyö Malik reçen gün “Kıtaya, bazı şartlar altında, Kore harbini durdurabilir" demiştir.
Bundan su anlaşılıyor kİ. Kore hnrbl devam ediyorsa, Sovyetlor Birliği İstediği İçin devanı ediyordur. Ve nihayet bütün bu hâdiseler. Şimal Korelileri Kremllnln harbe sokmuş olduğunu açıkça gösteriyor. “Sakin Sabahlar Memleketi’’ nln maruz kaldığı korkunç felaketten de yine Kremlin mesuldür.
Bu. hakikaten korkunç bir felâkettir. Çünkü bundan böyle netice ne olursa olsun Kore uzun soneler bir harabe halinde kalacaktır. Jüponlar tarafından kurulan sanayiinin. limanlarının. yollarının, şimendiferlerinin büyük bir kısmı daha şimdiden .Amerikan bombardımanları neticesinde tahrip edilmiş bulunmaktadır. Ve her Keçen gün bu hnrabalere yenilerini ilâve ediyor.
Selim Sabit
Bunu gören Şimal Koreli sorumlular, tahrik ettiği Birinci Cihan Harbinin neticesini gören Gull-launıe II nln sözlerini hatırlıyarak bürün muhakkak kİ:
“Bunu İstememiştik" demektedirler.
Kııyzcr gibi onlar da 38 İnci arz dairesinin Ötesine yapacakları te-ferrıicüıı “hoş ve neşeli bir harp,, olacağın! sanmışlardı. Fakat Cehennemi harekete geçirmiş oldular.
Memleketlerinin geleceği hakkında Birleşmiş Milletler kendilerine tam teminat verdiklerine göre harbe nihayet vermeleri doğru ve faydalı bir İş olurdu. O halde bunu nlyo yapmıyorlar?
Bıınıın cevabını Malik veriyor:
“Çünkü Sovyet Rusya -yani harp Cehenneminin şeytanı- buna razı değildir." İşte Moskovanın ıışagı olmanın neticesi ve cezası.
Diğer peyk devletlere ders olsun.
İsmet İnönü, dün radyoda bir propaganda konuşması yaptı
Ankara, 28 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ÎMiıet İnönü, Belediye seçimi münasebetiyle, bu gece saat 21,15 te Ankara Radyosunda a-«ağıdaki nutku söylemiştir:
“Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olarak Belediye seçimleri 1-çln vatandaşlarımıza fikirlerimizi saygı ile arzedeceğlm. Her şeyden ev-▼ol şunu söylemeliyim ki Belediye seçimleri, içinde bulunduğumuz memleket ve dünya şartları karşısında şehirlerimizin mahalli ihtiyaçlarım ilgilendiren bir seçim olmaktan ziyade memleketin siyasî mukadderatını birinci derecede ilgilendiren büyük bir milli hâdisedir. B.2İm memleketimizin bugünkü durumu nedir? Bizim memleketimiz her an nispetsiz kuvvetlerin âni taarruzuna maruz olma ihtimalleri kıırşısındadır. Bu hakikat hiç bir vatandaşımızın zihninden çık-anamalıdır. Eğer bu tehlike gelip çatarsa biz varlığımızı nasıl koruyacağız? Bunu düşünmek akla gelecek diğer bütün ihtiyaçların üstünde bir mecburiyettir. Biz evvelâ millî ve askeri, kendi kuvvetlerimizle ve gayretlerimizle kendimizi savunmaya çalışacağız. Orduca ve milletçe şerefli bir varlık ve kabiliyet gösterdikten sonradır ki medeniyet âlemi bizim etrafımızda fiilen toplanacaktır. Memleket savunmasında milli kudret, vatandaşlar arasında İtimadın ve İyi geçinmenin sağlam olmaslyle temin olunabilir. Vatandaşlar arasında itimadın, hususiyle siyasi emniyetin mevcut olmadığına ehemmiyet veren bir hükümetin iç politikası her zamandan ziyade muhtaç olduğumuz bir şarttır. Demokrat Parti idaresinde memleket baştan başa huzursuzluk içindedir. Siyasi emniyetimiz pervasız ve apaçık tehditler altındadır. Her hangi bir meseleyi Büyük Millet Meclisinde konuşmak lâzımdır demek bile vatan hiyaneti derecesinde bir «uç sayılıyor. Ordudan tapu memuruna kadar bütün devlet teşkilâtında memurlar yataklarını bağlamışlar, kimin bir Iftiraaiyle ne muamele gö receklerini beklemekledirler.
Partimize mensup milletvekillerinin Mecliste konuşmaları her türlü engellerle karşılaşmaktadır.
Seçim kurullarının bize verdiği ve yüksek dereceli yargıçların makbul saydığı tutanaklar hulâsa Seçim Kanununun teminatı bizim hakkımızda fiilen iptal edilmiştir. Zaten Hükümet bu politikasını saklamıyor. Eaşbakan Meclis kürsüsünden bize emniyet İstemeye hakkınız yoktur demiştir. Hususiyle bütün bu sisteme Başbakanın hukuk devleti adını takması memleketimiz için hukuk âlemi gözünde a-cıklı bir talih olmuştur.
Dış politika bahsinde D.P. iktidarı mesuliyet hissi tanımamaktadır. Fiilen harbe girmek gibi bu memleket mukadderatı için büyük ehemmiyeti olan bir hâdiseyi Büvük Mecliste müzakere etmek lüzumunu duymuyor.
Mesul hükümet B. M. M nln sarih yetkisine riayet etmez ve gayri mesul olanlar dış poltikada hükümete ait olan İşleri kendileri yaparlar. Bu şarklar altında idare olunan bir dış politikadan selâmet beklenemez. Komünistlik ithamı altında vatandaşların yurt
dışına sürülmesi tehdidi hukuk prensiplerine doğrudan doğruya taarruzdur ve her türlü siyasî emniyeti yok etmeye kâfidir.
işte muhterem vatandaşlarım, her an büyük tehlikelere maruz olan memleketimizin iç ve dış poltikasını D.P. böyle İdare etmektedir.
Kanun yolundan yeni büyük seçimler oluncaya kadar, yeni idarenin bütün mahzurlarını memleket çekecektir. Maruz bulunduğumuz zararlı İhtimalleri, muhtar, belediye ve umumî nıeclls seçimleri ile bir dereceye kadar durdurmak ihtimali vardır. Bu seçimlerde D. P. ye oy vermemek lâ-Dcvlet ve millet işlerini iyi görmez ve İyi düşünmez halde bulunan D. P. nin yüksek liderleri ancak vatandaşın kendilerini tasvip etmediğin! seçimlerde görürlerse belki uyanabilirler Halk idaresinde memleketi tehlikeden kurtaracak kuvvet halkın seçimde vereceği oylardır. Belediye seçimlerinde D. P. aleyhine oy veren her vatandaş vatanın gitmekte olduğu fena akıbetlerden onu kurtarmaya çalışmış olur.
Muhtar seçimlerinde vatandaşlarımızın bize gösterdikleri teveccühe teşekkür ederiz. C. H. P. vatanın istikbali için başlıca teminat olduğunu muhtar seçimlerinde ispat etmiştir. \ atandaşların belediye seçimlerinde de partimizi desteklemelerini beklemekteyiz.
Halk Partili vatandaşlar memleket mukadderatının selâmete gitmesi için kendilerine ağır, fedakâr ve şerefli bir vazife düştüğünü bilmelidirler. Partimiz aleyhine hükümet sözcüsü ve taraftarı gazetelerin her günkü iftiraları bizim vatana hizmet aşkımızı ve partimizin prensiplerine bağlılığımızı ancak kuvvetlendirecektir. Asıl gayemiz hiçbir partiye mensup olmayan büyük vatandaş kütlesinin sevgisini ve güvenini kazanmaktır.
Hükümeti murakabe altında tutmak için mevcudiyetimiz memleketin temel İhtiyacıdır.
Partisiz vatandaşlarımızın teveccühü ve mânevi himayesi sayesinde partimiz vazife yapabilir. Bize yapılan isnatların düpe düz iftira olduğu her gün bir derece daha anlaşılmaktadır. Memleketimiz her büyük millet gibi iftiralara bir defa nidansa bile daima aldat ilam az. Geçmişte büyük hizmet şerefleri kazandınız. Gelecekte büyük hizmetler gizleri bekliyor. Bu hizmetleri büyük milletimiz bize yine tevcih edecektir.
Vatanın karşısında bulunduğu ağır mukadderatı, cesaret, feragat ve bilgi ile selâmete götürmek için geniş ve muhterem vatandaş kütlesini hakikat ve faziletle aydınlatmaya çalışıyoruz. Büyük Türk Milletinin ebedî varlığının tarafsız büyük vatandaş kütlesinin hak tanır ve İnsaflı seciyesine itimadımız tamdır. Aleyhimizdeki iftira rejimi hezimete mahkumdur. Cesaretimizi ve vatanın İyi geleceğine güvenimizi sarsılmaz bir surette muhafaza edelim.
Muhterem vatandaşlarım, ben yeni vazifemde dipdiri ve vazifesinin ağırlığını bilen hir muhalefet lideri olarak «izlere hakikati her fırsatta söylemeye çalışacağım.
★ ★ ★
Başbakanın Inöniiye cevabı
Ankara, 28 (AA ) — C.H P Genel Başkanı Inönünün radyodaki seçim propagandası konuşmaları üzerinde Vatan gazetesi muhabiri Sabahaddln Sönmez’e Demokrat Parti Başkanı Adnan Menderes aşağıdaki beyanatı vermiştir:
“Halk Partisi Genel Balkanının bugün radyoda Belediye seçimleri münasebetiyle yaptığı konuşma hakkın-dakl intihalarımı soruyorsunuz. Bu konuşmanın üzerimde hâsıl ettiği başlıca intiba, iktidar iptllâsının. İkbal hırsının bazı palitikacıları neler»? kadar düşürebileceğini görmekten mütevellit derin bir acımak hissi olmuştur.
Halk Partisi Genel Balkanının bütün siyasî bayat ve hüviyeti bugün radyodaki konuşmasının toptan ret ve inkârı mânasını tazammun eder Bugünkü Parti Genel Başkanı radyo konuşmasında dünün milli şefi yoket-meye yani kendi kendini ret ve inkâra beyhude gayret etmiştir. İki mü-tezat hüviyet ve çehre ile hareket etmek istiyrnlore karşı umumi efkârın önceden verilmiş hükümleri vardır. Düne kadar başka türlü «oyllyen ve işilyen İnsanın iktidardan düşer düşmez başka türlü söylemeye başlamasını hiç kimse ciddiye alamaz Hele bunların samimiyetine İnanmak ancak safdillerin kârı olur.
Tekrar ediyorum. Halk Partisi Başkanı bugün radyoda no söylediyse, Şimdiye kadar yine kendisi bunların tamamlyle aksini yapmış ve aksini söylemiştir. Bugün memleket idare* sinde bir muvazeneden bahsediyor. Belediye «eğimlerinde ancak muhalefete rey verildiği takdirde muvazeneli bir İdare kurulmak mümkün olacakmış. Kendisi memleket idaresini toptan tek elde bulundururken böyle bir muvazene masalı aklının kenarın-
dan geçmemişti. Siyasî zorbalıklar Millet Meclisine muhtarlıkları, belediyeleri, umumî meclisleri, hulâsa bütün memleketi daha düne kadar toptan elde bulundurdu. Geçen seçimlerde zorbalıklar karşısında kazandığımız birkaç belediyeye bile göz dikerek buralarda yeniden seçim yapılmalını emreden ve bu suretle memlekette mevcut bine yakın belediyeden birisinin dahi muhalefet elinde bulunmasına tahammül gösterrnıyo-cek kadar siyasî gurur ve azam» t payesinde en yükm-k seviyeye erişmiş olan şimdi yukarıda İşaret ettiğim şekilde bir muvazene tesisinden ne yüzle bahsedebiliyor.
Ne hazindir kİ, kayıtsız şartsız memleketin iç ve dış politikasını uzun zaman münhasıran kendi elinde bulundurmuş olan bir adam bugün kalkıyor sıkılmadan mesul olmıyanların dış politikaya karışmasının felâketli bir yol olduğunu söylüyor. Sadece Millî Şef tâbiri dahi mesul olmadığı halde içte ve dışta bütün devlet ve millet işlerini tek başına elinde bulundurmuş olduğunu İfadeye kâfi gelmez mİ?
Ben bu IkJ siyasi hüviyet ve bu iki siyasî çehreye böylcce İşaret etmekle, İki yüzlü politikacılığın memlekette umumi efkârca teşhisini bir kat daha kolaylaştırmış olacağımı zannediyorum.
14 mayıs Türk Milletinin aldandığını iddia edecek kadar pervasızlığı ileri götürenleri bu iki hüviyet ve çehreleriyle Türk Milletinin teşhiste büyük hır İsabet gösterdiğini bu münasebetle İfade etmekten büyük bir zevk duyuyorum. İki çehrell politikacıların sözleri ise, içte ve dışta İtimat telkin etmek hassasından daima mahrum kalacaktır.
Ağustosta
Terfi edecek subaylarımızın listesi
5 tümgeneral korgeneralliğe, 7 tuğgeneral tümgeneralliğe
yükseldi. 15 albay tuğgeneral oldu
Ankara 28 (A.A.) — 30 ağustosta terfi edecek olan kara, hava ve deniz orduları mensupları listesi aşağıdadır:
KORGENERALLİĞE YÜKSELEN TÜMGENERALLER
Nazml Ataç, Fehmi Türesel. 1. Hakkı Tunaboylu, Yusuf Adil Egeli.
TÜMGENERALLİĞE YÜKSELEN TUĞGENERALLER
Mahmut Kayaalp, Hulûsl Atak. Av-ni Aynagoz, Kemal Soyak, Remzi Bil-aev, Necml Tulg&r, Abdülkadlr Tolun.
TUĞGENERALLİĞE YÜKSELEN ALBAYLAR
Ekrem Akalın, Hüseyin Ataman, Abdülnziz Avman, Cevdet Orkan, Ke-maleddln Tünuık, Zihni Üner, Zeki Oytun, Hamdl Banas, Hamza Vahit GÖken, Ethem Akat, Sabrİ Ersoy, Hulûs! Arnas, Tevflk Aran. Tekin burnu, Seyfi Turagay.
YARBAYLIĞA YÜKSELEN KURMAY BİNBAŞILARI
Burhaneddin Alpkan, Sıtkı Ülây, 1. Hakkı Alpay, Emrullah Sümer. Soy-feddin Çotur, Yusuf Dcmirdağ, Nec-meddln Ergüven. Ahmet Başta, Necati Artun, Refik İlgin, Sabrİ Alçalın, Naci Aşğun, Kenan Kocatürk. M. Kemal Tunçayna. Kenan Esengll, Kâmil Ateşmen, Yahya Okçu, Nüzhet A-kıncılar, Osman Kösebay, Kâzım Doğancı, M. İhsan Duray, Şevki Alsaçın-tı, Fikri Öniigören, A. Sırrı Ülkü. Ferit Gökçenkln, Ethem Tolny, fa Yoruç, M. Haydar Sükan, Atalay. Ertuğdul Erkman.
BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN KURMAY YÜZBAŞILAR
Bekir Ecevit, Cevat Kırca, Serte), Muzaffer Yurdakul, Muzaffer Aral, Nihat Günaşan, Mustafa Erdoğan. Rıza Ersever, Fehmi Albayrak, Reşat Halli. Vehbi Elgin, Huyreddin Ersoy. Recal Batural, M. Naci Boz-kurt, Adnan Orel, Vasfl Arkün, Haşan Akıncılar. Şükrü Olcay, Mahmut Alp-tunaer, İhsan Kayra, Hayreddln likörü r. M Ali öztopçu, Bahri Yazır, Ba-haddin Alpkan, Sırrı Suberker, M. Refet Tuncer, H. İrfan Tekşut, Maz-har Vural, Muzaffer Ara!, M. Kemal Aybersü, M. İhsan Guzendur. Necdet Muray. O. Halûk Alpander, Halim Koral. Muhlddln Atalay. Clhadettln Turgut Sunalp, Şinasi Orel, A. Fethi E-sener, Hanefi Ergenekon.
ALBAYLIĞA YÜKSELEN PİYADE YARBAYI
Esat Akçetln.
YARBAYLIĞA YÜKSELEN PİYADE BtNBAŞn.ARI
Hayreddln Davran, Talât Herlş. A. Refik Toppınar, M» Müfit Mehmet Kataloğlu, Cevdet
Arı-
• •
• •
Musta-Kcmal
Ahmet
Arıpınar, ... . Baykal,
M Necati Bayer, Alt Oktay, Salm özkul, Salâhaddin Tosun, Bahri Tuncer, A. Nazima Aipan, Necati Cantürk. A-tıf Savaşkurt, Hakkı Çanga, Rasim GÖkbek, Gafur Enön, Kemal Kızıltan, Nuri Çağıankaya, A. Hikmet Bora, Tevfik Akkor. AH Harmankaya, Niyazi Ersoy, İhsan Ağrı, Hulûsl Yıldırım, Zeki Bcrkkurt, Rahmi Berker. Cevdet Ergüden, F. Kemal Gönenç, H. Hüsnü Erdemir, Şevket Snrıgül, Mesut Türkkan, Nadir Erten, Abdullah Tamer, Macit özcan, Mustafa Baykara.
BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN PİYADE YÜZBAŞILARI
Muharrem Alp. Mehmet Çetin, Nadir Alagaç, Harndi Göksal, Galip Doruk, M. Fahri Tunçer. A. Selim Soley, Fuat Aktulga. Nezih Uluer. M. Neşet Berk, Nedim Dikmen. M. Mltat Tolon. M. Raşlt Tümer. Ziya Aydemir, Hâmit Erkan. Burhaneddin Aral, Cemil Er-gür, M. Sabahaddln Orkan, ö. Lûtfİ Kurtcebe, Hürrcm Berk, M. Hilmi özdener, Y. Fethi Yürek, M. Salm Et-ker, Osman Arslantürk, Ahmet Akız, A. Rıza Bavkal, Zeki Yakan, Ahmet Coşkun. Ihsan Akbay, Ali Belgin. Ali Özoral, O İhsan Akkaya, M. Adil U-ran. M. Reşat özer, M. Salih Eron-gun, Şefik Eriş, Behçet Knrlıdağ, H. Sadcddln Üzan, Şefik Acar. Ebubeklr Karadoğan, Cemaleddln Çankaya, Muzaffer Güney, şükrü Uzman, A. Necati İnanç, M. Rıza Toydemlr, A. Nuri Alev. Tabir Alnybeyl. Rıza Öner, Avnl Sumen, Kâmuran Akdi!, Salm Çölek, Imadoddin Kuranel, İbrahim Yurt bekler. Süleyman Yıılukar, Tevflk Erön-cel, Hakkı Türkataç, Nuri Ersü. Sadi Rarin. Cemal Vaner, M. Hayrl ökten, A, Bahir Gençay, Fahri Alpugan, Rahmi önbek, Abdülmennan Bayraktar, AbdülhnJIm Tokmakçı, M. Cemnleddln Barut, A. Ata Akçakoca, Asaf Yücer, Mazhar Eroltuğ. M. Kemal Berkün. Mehmet Unsur. Cevat Güngör, H. Avnl Kanton. M. Nurcddln Bingöl, M, Faik Bozok. Refik Atagün. A. Salim Çığ. İskender Gürtuna. A. İhsan öz-lunçer, Zeki Akdlkrncn. Seyfeddln Ta-vanç, Ahmet Sağman, t Şekip Hızlan, M. Avnl Alpdenılr, Hidayet Sümerkan, A. Rıza Vural. Salih öcal, M. Frrahad-dln Eralp. Muzaffer Ergüder, Nasuhl Vuccl, Enver Onuk.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN PİYADE TEĞMENLERİ
• •
özfırat, Sabrİ Bolluk, Oğuz Ayal, Muammer Tolasu, Kadir Çltak, Hüsnü Demirci, İlhan İğmen, Orhnn Deniz, Nuh Tepedağ, insan Salcıoğlu, Ncc-mcddln Acar. Osman Aralan. Muharrem Özdoğan. Adnan Doğu, Doğan Soydan, Şefik Ertem, Nüsret Alsaman. Kâzım Aydoğdu, Numan Güneğil, Osman özeren, Arif Eker, Mehmet Alptekin. Mesut Afacan. Behlç Yıldır, öz-han Sincar, Muammer Basmacı, S-Nuri Tiril, İbrahim özbayır, Bahaat öztosun. Turhan Seçe, Hamza Tuzu, Zihni Balkan. Sabahaddln Çini, Hilmi Ağırbaşlı, Bedri Esen, Kudret Şen başlar, Faruk Aydın, Turan Gürler, Mümin Çatalkaya. Nlzameddîn Ertiirk. Cahit Erbaş, Haşan öztürk, Uluer Çaydam. Ahmet Şengül, Asım Sarıoğ-lu, Bedreddln Buluç, Niyazi Baykan, Hakkı Akyol, Hikmet Aydoş, Ahmet Çitil. Hikmet Mayberk, Cemal Akkan, lzzeddln Onart, Tevflk Subaş, Haydar Serin, Nevzat Kaymaz, Mehmet Can-türk, Süleyman Tayşioğlu, Bedreddln Erkan, Necdet Evren. Zühlü Turan, Haldun Göktürk, Hüseyin Göncü. İhsan Ertem. Süleyman ölmez, Hallt Kâtipoğlu, Vejdi Müftüoğlıı, Cemal Biber. Haşan Koçak, Ali özağım, Fah-reddin Şenel, Orhan Göyniimer, Kaya Sayar. Cevdet Atıcı, Sadi Söylcmezoğ-lu, Şeref Çolak, Ferit Aydoğdu. Kadir Karaköseoğlu, Ali Aydemir, Hüseyin ömür, Ömer Köklü, Mehmet Bogatur, Rifat Baykal, Veli Gültekin, Taceddin Güneykaya, Ziya Tunçalp. Bahaddln Şakak, Talip Erdoğan, Nazml Yatman. Bilâl Hamamcıoğlu, Sabrİ Evren, Veysel Baytekin, İzzet Çatalyü-relc, Zezali Koçkan. Fahreddln Güven. Muhlddln Kurtuluş, İhsan Erbaşoğlu, Kemal Yıldırım, Fevzi Pakel, Emin Çelebi, Ahjnet Aykol, Ali Başçı, Sa-lâhaddin Pembeciuğlu, Asım Özdllek, Hüseyin Ballı, Şeref Özkan. İsmail Ersrene. Ertuğrul Aydalga, Orhan Kah raman, Recep Selez, İsmail Yavuz, Necdet Özaydın, Hakkı Esin, Metin SakaryalI, Cevdet Sönmez, Naci Gökçe. Nihat Akın, Haşan Onat, Mehmet Bilgi, Hüsnü Yıldırım. İzzet Demlr-donder, A. Ulvi özyalçın, Cahit Benel, Ali Şenel, Hallt Sezer. Müştaka Pekin. Ahmet Yılmaz, Haşan Yıldız, Aydın Koksal, İbrahim Sönmez. İsmet Ö-zaltındcre. Veysl Ercan, Rafet Zen-gindenlr. Orhan Sönmezateş, Ahmet Oğuz, Mustafa Atalay, Zlyaeddin Kurşunlu, İbrahim Bursalıoğlu, Kemal Saray, Nihat Kanoğlu, Sabahaddln Buharalı, Kâmil Koru, Avnl Lâçin, Sedat Yenen. Salâhaddin Yılmaz, Burhan Erkan, Nevzat Erdem, İhsan O.ş-kan, Kemaleddin Urul. Salâhaddin Gökçen, Sabahaddln Taçılar, Alâaddln Topanca, Nevzat Dlklşoğulları, Orhan Güney, Rıza Tanrıverdi, Abdullah Ö5> tamur, Mustafa Pars, Şahabaddln Soy-bav. Kenan Akgün, Abdullah Oyma-ner, Şlnasl Gürkan, Abdullah Celkan, Mehmet Dursun, Hâmit Güleoy, H. Bedri ören, Nadir Savaşan, Orhan Tümer, Abdülmeclt Gökyokuş, Behlç Güney, İbrahim Bingöl, Haşan Güner-alp, A. Şerif Alyanak, Kemaleddin Sevglner, Tûtfl Urul. İsmail Sarıgöz, Şükrü Sönmez, İrfan Yaylagülen, İzzet Issı, Sabahaddln Bürkev. M. Ali Şengül.
YARBAYLIĞA YÜKSELEN SÜVARİ BİNBAŞILARI
Salâhaddin Türkkan, Memduh Dln-çer, Hallt Karhan. Mustafa Ugan,
BİNBAŞTLIĞA YÜKSELEN SÜVARİ YÜZBAŞILARI
M. Cemaleödln Giray, A. Osman Ti-lev, M. Avnl Tansen, Reşat Batu.
Nuri Varol. Mehmet Bektaş, Semih Elltez, Osman Çakmur. Salâhaddin I-şın, İsmail Babacan, Rifat Özkul. Hüseyin Kızılkor. İbrahim Gelişen, Rıza Bekin, İlhan Balkuvar, Zeki Kuzeci. Ahmet Dağıtan, İsmet Battır, Recep Kalıpçı, Şükrü Saran, Tarık Okur, Kemal önol. Adnan Erkan, Ahmet Turan, Adnan Beşkardeş, Seyit Coşar. Faik Güney, Süha Olca, Ali Sa-buncuoğlu, Nazml Çctinyılmaz, Ahmet Çellkyılmaz, Nihat Gümüşoğlu. İsmail Ülkü. Sezai Burak. Salâhaddin Kartal, Muhlddln Akyazan. Mecit ö-zol. İlhan Köyalan. B. Sıtkı Akın, Ra-gıp Civan, İsmet Batur, Adil Çakal-tepe, Ahmet Göktuna. Macit Teklr-gölü, Ahmet Topçu, Mehmet Korkmaz, Cemil Bolgaz, Ulvi Eker. Saclt Kutlutan. Halûk özada. Adnan Ara-bacıoğlu, Murat Vardar, Mustafa Gürbüz, Fikri Keçeci, Fehmi Tantan, Nihat Başkurt, Muzaffer Kutlu, Muzaffer Sınar. Kemal Yücesoy, Lâtif Kökten, Ahmet Sevgül. Hnlit Aktuğ. Şa-kir Yurdaşcn.
YARBAYLIĞA YÜKSELEN İSTİHKÂM BİNBAŞILARI
Mehmet Çiydemoğlu Nedim Çapa. Zihni Ardıç, Kenan Kutay.
BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN İSTİHKÂM YÜZBAŞILARI
Ata Yersel, H. Reşat Coşkunsu, M. Kenan Topçu, Rifat Erenulu, M. Süreyya Yüce, Şefik Uçar, M. Necati Sahşal. A. Şeref Dinç O. Nizamettln zbek, A. Fevzi Şenol, Y. Kenan ö-zet, M. Kâzım Özçellk, Mustafa Ze-ren.
4 •
• 9
Abiilkadlr Mahramanlı, dip Sıkça, Cemal Bilgiç. M. Cemil Tırpan. Saba haddi n Ergin. Ahmet Özyiirük. İsmet Özger, A. Rauf Sambulat. İbrahim Şamalar, Necdet Uluer, Kâzım
Varto’da zelzele
Varto 28 (A.A.) — Pazar gecesi saat birde kırk saniye süren bir deprem olmuştur. İlçeye bağlı Knrkarut H-«yünde iki ölü, üç yaralı vardır, ger köylerde devriye çıkarılmış bir sıhhî ekip gönderilmiştir.
Erzunım 28 (A A.) — Bu gece
at biri beş dakika geçe orta şiddette bir deprem olmuştur. Hasar yoktur.
DL
ve
«a-
Tarım Bakanı, Milletlerarası Şarapçılık Kongresine başkan seçildi
Anknra 28 (A.A.) — ögrendffcl-ınlze göre Atlnada toplanmakta olan Milletlerarası Bağcılık ve Şarapçılık Kongresinden Tarım Bakanlığına gönderilen bir telgrafta Tarım Bakanı Nihat Iğrlhoz’un kongre fahri başkanlığına seçildiği bildirilmektedir.
PARİS HUSUSÎ BÜROMUZ BİLDİRİYOR
Tiirkiyenin Atlantik Paktına
girmesi için yeni gayretler
Türkiyenin dâhil olacağı Güney Avrupa Bölgesi milletlerinden Fransa, İngiltere ve İtalya buna taraftar göründüklerinden, 4 üncü devlet Portekizin muvafakatini kazanmakla mesele hallolabilir
Parla, 28 (Huauaî Büromuzdan) — Atlantik Andlaşrnasını irnzalıyan on İki devlet Dışişleri Bakan vekillerinin Londrada 22 ağustosta yaptıkları toplantı, üzerinde ehemmiyetle durulmaya değer.
Türkiycnin, Atlantik Andlaşmasms kabulü etrafında bazı niynsi temaslarda bulunduğu söyleniyor. Vuku bulan gayri resmî görüşmeler neticesinde, Türkiye tarafından ileri sürülen talep ve görüşlerin, belki de Birleşik
Müstahsilin elinde
kalan tütünler
tebliğ
bölge-tütün-
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN SÜVARİ TEĞMENLERİ
Hamdl Akça, Sabahaddln Bayhan, Naci Altan, Yaşar Savaş, Cevat Gökmen, M. Emin Ekim, İsmet Çaldağ.
YARBAYLIĞA YÜKSELEN TOPÇU BİNBAŞILAR
Behzat Balkış, Muhtar Yeten, Nar zlf Aktaşlı, Ralf Ünal Kemal Yalım, Lûtfl Adsalan, Hayreddln Tunçeri, A. Hamdl Aktın, Abdullah Topsal, Saip Alpman, İhsan Eriş. Sami Be-ken.. Yekta Teker.
BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN TOPÇU YÜZBAŞILARI
• 4
YÜZBAŞILIĞA YÜKSELEN İSTİHKÂM ÜSTEĞMENİ
Nejat Eser.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN
İstihkâm teğmenleri
Yusuf Kutu, Ahmet Atasü, Mustafa Peşkircloğlu, Hüseyin Baykara, Yılmaz Gündüz. Naci Boratav, Tokgöz, Sabahaddln özdağ, Türkyılmaz. Fazıl Daysal, Turgut Soydemlr. Rifat Kasnak, Şükrü Ay-gün, Ragım Civelek, Orhan özer. Kemal önder, Lâml önder, Aydın Er-sü, Yılmaz Akın, Nejat Peğman. Ahmet Taşkıran, Ömer özâşık. Gündüz Ayçelen, Nezih Ohultürk. Nihat îki-kardeşler. İrfan ilmen, Münir öz-sandık.
YARBAYLIĞA YÜKSELEN MUHABERE BİNBAŞILARI
Kemal Atauz, Muhtar Ayra.
BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN MUHABERE YÜZBAŞILARI
M. Etem Baykara. Ahmet ÜlkÜte-kln, Fikri Kurgan. N. Celâl Büke. M Nevzat Oğuz, t. Behçet Araş. M. Fahri Tander. Şerafeddin Metel, M. Cemal Böke. O. İhsan Otyıldız. A. Fazıl Aktollıığ.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN BİHABERE TEĞMENLERİ
Turhan Günalp. Mustafa Bürke, Nrcaettin Akar, Osman İleri, Osman Demlrmen, Salâhattin Gökkartal, Haşan özyürek. Feyyaz Tanyeri, Cihat Çlfill. Bidat Akınsal, Necdet Tezcan, Mecit Dnmlrtaş, Nevzat Fırat, ismet Dlzdaroğlu, Sungur Barlas, Enis Giî-müşyalçın, Ömer Tarcan, Celâlettln Cantorav. Abdullah Yurdakök. İslâm Sonsuzışık. Hüsnü Erkmen. M. Baki Önal, Hulûsl Koyuncu. Hulûsl Kızılırmak, Ahmet Günhan, Kemal Hamamcı, Turhan Çakar. Altan Caner. Ahmet Yeğen. Fikret Türkchağlı, Sn-bahaddln Devrim. Ali Tunçer. Refet Kanlangı, Ferhat Çizmeci, Necdet Tüzer, Ruçhan Çetinhoy. Dursun öz-mert. Osman Güleçyüz, İhsan Sevine Adnan Çiğner. Lûtfİ Sel. Osman Kırdım, İsmail Ertllâv.
var)
Orhan Recai
Tekel, 1 9 4 9 mahsulü tütünlerinden kalanları satın alıyor
Ankara, 28 (A.A.) — Gümrük ve Tekel Bakanlığından edilmiştir:
Marmara ve Karadeniz lerindo 1949 yılı mahsulü
lerdrn bir kısmı henüz müstahsil elindedir. Ekici tütünlerinin satış mevsiminin sona yaklaşmakta olduğunu gören ekicilerimizin bu tütünlerin satılamı-yacağından endişe duydukları görülmektedir.
Tütün piyasaları vaziyetini hassasiyetle takip eden Hükümetimiz hakiki tütün ekicisi e-linde bulunan bu tütünlerin destekleme suretiyle yapılan devlet alımları arasına katılmasını kararlaştırmıştır.
Bunun İçin devlet adına destekleme alımları yapan Tekel İdaresine bir taraftan kendi a-hm mürettcplorini tamamlarken diğer taraftan bu tütünlerin de satın alınması İçin gerekli para ve talimat verilmiştir.
Bu tütünler vu İdare tarafından randımanlarına göre değerleri verilmek suretiyle satın alınacaktır.
Tütün ekicisi vatandaşlarımızın endişeye düşmelerine mahal olmadığı tebliğ olunur.
Devletlerde cereyan edecek katî müzakerelerden önce, perde arkasında yeni ve verimli konuşmalara mevzu teşkil etmesi İhtimali vardır. Diğer taraftan. Funt Köprülünün İştirakiyle Birleşmiş Milletler Asamblesi de top-alnacaktır.
Türkiye, andlnşmava nasıl dahil o-labilir?
Yetkili çevrelerde İşaret edildiğine göre şöyle bir usul takip edilebilecektir:
Atlantik Andlaşması Konseyi, evlûl 1949 VVashington toplantısında, and-laşmanın teşkilât ve tatbikat işini yola koymak iizere pek esaslı kararlar vermişti. Konsey: Savunma Komitesi, Askerî Komite. Daimî Grup gibi İhdas edilmiş bulunan teşekküller dışında andlaşmava iştirak eden devletleri İhtiva etmek üzere beş asker! bölgenin kurulması kararlaşmış olup o bölgeler şunlardı:
1 — İngiltere, Danimarka ve Nor-veçl İçine alan Kuzey Avrupa bölgesi;
2 — Batı Avrupa bölgesi (Fransa, Benelux ve Ingiltere);
3 — Güney Avrupa - Batı Akdeniz bölgesi (Fransa. Ingiltere, İtalya, Portekiz);
4 — Birleşik Devletler ve Kanada bölgesi:
5 — Kuzey Atlantik bölgesi (Kanada, Birleşik Devletler, lzlânda ve İskandinav devletler).
Bu zümreler, stratejik sebeplerle teşkil edilmişler, fakat icabında, yani açık bir tehdit karşısında, birleştirileceklerdi.
Türkiye, durumu İtibariyle hiç şüphesiz Güney Avrupa • Batı Akdeniz! ihtiva eden 3 numaralı bölgeye girer.
Türkiye, andlaşmaya dahil üç devlete bağlıdır: Yani yardım andlaşma^ lariyle Fransa ve lngiltereye, bir dostluk anlaşması İle de Ilalyava.
Fransa, Türkiyenin Atlantik And-laşmasma girmesine tamamen taraftardır. İngiltere İse hafif tertip tereddüt etmekte. Italyaya gelince, vaziyeti dostane olmakla beraber mütalâa beyan etmek durumunda bulunmamıştır.
Böylece, Türkiyenin maksadına e-rlşmesl için Portekizin oyunu, daha doğrusu muvafakatini kazanmak UU zım. Birleşik Devletler İse hiç şüphesiz Tiirklyevl destekllyeceklerdir.
Demek oluyor kİ 3 üncü zümre Ha temas etmek ve o yoldan gitmek sayesinde, türlü türlü sebeplerden dolayı andlaşmanın genişlemesine pek müsait olmıyan İskandinav ve Ben^-lux memleketleri İle İptidaî ve Ihzarî temasa hacet kalmıyacaktır.
Kızıl Çin Amerikaya
sert bir nota verdi
Amerikan uçaklarının Mançurya'yı bombardıman ettiklerini iddia eden nota, vaziyetin çok ciddi olduğunu ilâve ediyor
Londra, 28 (YİR3) — Komünist Çinin Dışişleri Bakanı Chuen Lal, Acheson’a bir protesto notası göndererek 27 ağustosta Amerikan u-çaklarnun Mançurya - Kore hududunu aşarak bombalar attığını ve . Çinlilerin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verdiğini İler! sürmüş, vaziyetin gayet ciddi olduğunu, bunun doğurabileceği neticelerin mesuliyetinin Amerikaya alt olacağını beyan etmiştir.
SPOR
Tokyodakl Amerikan hava kuvvetleri karargâhı İse Mançurva hududunu hiç bir Amerikan uçağının geçmediğini bildirerek nota mealini tekzip etmiştir.
Amerika Dışişleri Bakanlığı da protestoyu mânalı bulmakta ve bununla Çinli komünist kıtaların Şimal Korede kullanılmalarına zemin hazırlandığı kanaatini beslemektedir. Dışişleri Bakanlığı çevrelerine göre bu protesto notası Korede çarpışan Birleşmiş Milletler kuvvetlerine karşı ciddi bir tehdit ve Şimal Kore tecavüzünden beri en ehemmiyetli ve tehlikeli hâdiseyi teşkil etmektedir.
Milletle rarası tenis
Kerim, Kurtor, Fahreddln Çakın, Salâhaddin Balkır. Cahit Kotanoğlu.
M. Fahreddln Ülken. A. Galip Alptekin, A. Zlyaeddin Üçkan, M. Nihat Süer. A. Suavl ökten. A. Galip Ergü-den, Kemal Yalçınalp, M. Hadi Borü. H. Melih Orul, H. Kadri Musaballı.
N. Kemal Barla, M. Alânddln Omay, M. Necat! Esen, A. Kerim Yalım, M. Kâmil Pamukçu. M. Celâleddln öz-drıryol. M, Necati Onur, î. Reşat lr-knn, T Behzat Türkkan, Nihat Odabaşı, Sabahaddln Türkkan. M. Orhan Bağkılıç, î. Lûtfİ Dursun, S. Fethi Gökçaylı, Bekir Tankut, S. Sırrı Yur-dabak. A Münir Yalım, A. Zeki Güder, E. Sabrİ Korutürk, Y. Ekrem Möröy.
YÜZBAŞILIĞA YÜKSELEN TOPÇU ÜSTEĞMENLERİ
Şadl Pek er.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN TOPÇU TEĞMENLERİ
Tevflk Araç. İsmail Sayın, İsmail özbil(*k. Remzi Slretll, Kemal Koşun, Salâhaddin Dayıcıoğlu, Muhlis Şener, Zeki Gülcü, Mustafa Ersöz, Süleyman Eyüp. K. Kâmil Aykota. Nazif Oka. Fehmi Tercan. Abdürrahlm Karaca, Mehmet Erhan, Nazım Uncuoğlu, Nejat Kıraç, Yunuş Güce!, Nuri özel, A. İhsan Gediz, Faruk Alptekin, 8a-klr Uğurlu. Hnyrl Terzi. Ramazan Karaoğlu, Nafi Köklü, Kemal Tun-çrl. Muzaffer Sağırlıoğlu, İbrahim Gülmez. Abdullah Koyuncu, Ferhat Ynlçıntepe. Adnan Sarper, Arif Salman, Nevzat Muslu Nejat Soydan, Kemal Yıldız, İhsan Gökçek. Fethi Buldu. Münir Törün. Ahmet Doğa-ner, Doğan Yalgın, Necmettin Erooy, Keıp&î Sezgin, Nuri Talû, Turhan Gülerce, Mehmet Sezer, Fethi Gürsoy-trak, Nedim Arat, Hakkı Borat aş. Bekir Klnnl, Suat Yalım. Fahri Uzel, Osman Kazıklı, Mehmet Taş, Ayhan Aydemir. Mustafa Akıcün, Şevket A-tatop. İlhan Diren. İrfan Diren, İrfan Türkşana. Vehbi Vellcan. neddln Knraata, Sual Taner, Kıal. Yn.şar Türkmen, Basrİ İsmail Uçar. Hayati Tuvay, Beliç. Vedat Turan, İbrahim Salâhaddin Gol, İsmail Çetlnkaya, . ..^r........
Ekrem Ülkü. Nurettin Aydemir, Nazif Cingü. Bülent. Uçar. Kemal Taşlardan. Hamdl Erdal. Hüseyin Savaş.
I
karşılaşması
Manche'ı geçen Mısırlılara mükâfat
İskenderiye. 28 (AJ?I — Mısır HtikÛ-metl dün. Daily Mail gazetesinin hazırlamış olduğu Manche yüzme müsabakasını kazanan Haşan Abdel Rahim İle üçüncü gelen Marel Hamcd’e beşer bin lira mükâfat vermiştir.
Maçlara bugün de devam edilecek
Bıırha-
Hakkı Savaş, Sabrİ Artuç,
H. Basıl Bıçakçı, Şükrü Tnşkıran,
Brükselde yapılan Avrupa atletizm birinciliklerinde 10.060 ve 5.000 metre rekorlarını kıran Çekoslovak Zatopck
Beşinci Enternasyonal Tenis Turnuvasının üçüncü gün karşılaşmala-nna Tenis Eskrim Dağcılık Kulübünün üç kortunda birden devam edilmiştir. Günün en güzel oyunıınu Jack Harper-Semih Süreyya karşısında çıkararak rakibini 6 0 6/0 yenmiştir. Dün oynanan maçların teknik neti-çeleri şunlardır:
Tek Erkekler:
Dcyro Kris Uncuyu 6/1 6/1 Gaıret Fritz, Welss’i 4/6 6 2 Jack Harper Semih Sürevvayı 6 0
Gardlnl Van Meegeren‘1 10 '8. Kowaleskt Andon Çipi 6/3 6 1 Dorfmann Linck’l 6/0, 6/3 Kumar Telyanı 6/4, 6/3 Tek Kmlınlar:
Glorla Butler Dulosu 6/1 6 1 Tuckey Geordandaşı 6/0 6/1 Çift Erkekler:
Geelhand, Kris Uncu Stnlios Melası 6/4, 11/9
Apostolklls Semih UlukÜrk - Da-vit Yaffe, Hikmet Necipoğlunu 8 6. 2/6, 6 4
Suzan Güler, Enes Talay - Semih Ulutürk Melih Kutayı 6/1, 6/3
Wan Meegcren, Linck - Kemal Daş Uğur Sevindik! 6/1, 6/0
Jack Harper. Heraldo VVolss - Feyyaz Berker Erol Böleli 6/4, 10/8
Suat Neınll, Fehmi Kızıl Rasim A-kın Engin Bnlaşı 6 3, 6/8 6/3
Karşılıklarda:
Mıırıa VVeias, Heraldo - Müheyya Behbuta hükmen galip,
Glorla Butler, Geelhand - Selma Madenci Erol Böleli 6 2, 6 2 yenmiştir.
Tenis maçlarına bugün saat 12.30 dan itibaren yine Tenis Eskrim Dağcılık Kulübünün Üç kortunda birden devam edilecektir. J
6 M
6 0
6 3
I. G. Farben parçalanıyor
Bonn 28 ıA.P.1 — Bnlılı Müttefik Yüksek tsgaî Komisyonu bugün Al-manyanın ve dünyanın en büyük sınai kartellerinden birini, dünyanın bütün piyasalarına bir zamanlar kol atmış olan I. G. Farben kimyevî maddeler sınaî teşebbüsünü parçalamaya matuf yeni hir kanun y«ıyınlamıştır.
Kanun gereğince. Farben müessese-sinln Batı Almanya ve Batı Berllnde» kİ 169 fabrikası müstakil Alman kumpanyalarına satılacaktır.
Yunan Kabinesi
Yeni hükümete altı sosyal demokrat bakan dâhil oldu
Atina, 28 (Hususi) — Sofokles Venl-zelos Hükümetine pazartesi günü altı Sosyal Demokrat vekil ithal edilmiştir. Bunlar: Başvekil Yardımcısı: George PnpatıdreU. içişleri Bakanı; Nİcholos Modis, Tarım Bakanı: And-rev Sanbrofoulos, Emniyet işleri Bakanı Augustos Theolögitlfl, Ulaştırma Bakanı: Nicholos Exarchos ve Sağlık Bakanı: Alexander Costofoulos’tur.
/---------------------------—X
T A LJ r I i it .. n .. ..
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza iştirak için a-şuğıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-InhlIocekHİıı İr.
)eni Istaııbııl’un
^KUPONU
7
Sayfa 4
Y E N t İSTANBUL
29 Ağustos 1950
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
S
T
H
1950
Köşede bekleyenler
Yazan
: Hakkı DEVRİM
Bedia Ştatzer'ın
25 yılı
YAĞMURLU sonbahar günlerinin
loşluğunu sinesine çeken evler vardır, lstanbulda. Ahşap, büyük, poncerelerl pancurlu ovlor. Azalmasına bir hayli azalmıştır boyieleri. Ama bir gün, kaldırımlarında yeşil koncalar biten, tenha, vazgeçilmiş bir sokakta birdenbire, üç beşine bir arada Tasladığınız da olur.
İki yaşlı hanıma allahaısmarladık demiş, böyle bir sonbahar evinin kapısını çekmiştim. Mevsim sonbahardı. Nemli nemli sonbahar kokan bir evden çıkmıştım. Sonbaharı düşünüyordum. Mevsimler geçiyordu aklımdan. Birdenbire bir arkadaşı hatırladım: Bir arkadaş kİ, baharı sever. Zaten, kendisi de yarı günoşll. yarı yağmurlu bir bahar günü gibidir. Baharda kanım bir başka türlü oluyor derdi. Gani gonüllıydi. Her bahar birisine âşıktı. Ona göre baharda okunmaz, ballarda çalışılmaz, baharda düşünülmezdi. Bahar sevmek, bahar yaşamak İçindi. Bir de imtihanlara kızardı o zaman. Bu düzeni kuranlara küfür ederdi. Ons kalsaydı, yazın okutun, kışın okutun ama diyecekti, hayatın baharında olanların elinden almayın baharlarını.
Köşeyi dönmüştüm. Tramvnyh bir caddede/ geniş bir kaldırımda yürüyordum. Sırtımı, ışıkları ıslanmış, pırıl pırıl bir akşam güneşine vermiştim. Kaldırımlar ıslaktı. Kaldırımlar tenha idi bu saatte. Ben sonbaharı severdim. Yazın güneşi, sıcağı vardı. Kış deyince aklıma kor gelirdi. Gölgenin hali başkaydı. Sonbahar yağmur demekti. Ben sonbaharı severdim. Sonbaharın gölgesini severdim. Hem gölge deyince ağaç gölgesi azdı. Ben bulut gölgesi isterdim. Rüzgârı alıp, serinlik getirecek olan yağmur bulutlarının gölgesini. Düşünmek sonbahara görevdi. Baharda düşünülmez mi? diyecektiniz. Düşünülürdü. Benim mevsimimde düşünmek yağmur gibiydi. Sokak sokak, semt semt, şehir şehir düşünürdüm Bazan, İsmini bilmediğim uzak bir memlekette şimdi bava nasıldır a-caba dediğim bile olurdu.
Tesadüftü her halde. Ben seveceklerime hep sonbaharda rastlamıştım. Sonuncusuna da öyle. Onu, bir kaldırımı yoncalı sokakta, bir sonbahar evinde oturduğunu öğrenince daha çok sevmiştim. Evde yoktu bugün. Kendi kendime, bu akşam ille görmeliyim onu demiştim. Niye gecikmişti bilmem. Daha fazla beklemek olmazdı. İhtiyarların elini öpüp ayrılmak lâzımdı. Ayrılmıştım, ihtiyarlar ikimizden bahsediyorlardı. Güzel projelerin gölgesi vardı ağızlarında. Kafaları heplmlzinkl gibiydi; kalıpçı dükkânlarına benziyordu, tyj insanlardı. Dertlerini konuşuyorlardı. Beni, bir kalıba dökülecek kadar yumuşattıkları da oluyordu, bazan. “Akşamları gözümüz yollarda kalıyor” derken gözlerimi aramışlardı. Yüzlerine bakmadan “Yarın akşam görürüm onu” demiş, kapıyı çekmiştim.
Yarın beni dinlerken yanakları pembe pembe olacaktı. Biliyordum, hiçbir şey söylemiyecekti. Sustukça onu daha çok sevecek, sevdikçe daha çok üzecektim. Sevgimden, sevi-lebileceğinden şüphe edecekti. Bunu hissedince, onu çıplak haliyle sevdiğimi anlatmak istlyecektim. Söylesem alay ettiğimi, gene arsızlık ettiğimi zannedecektl. Söyliyemiyecek, vazgeç elbiselerinden diyemiyecektlm.
Bir köşeyi dönüyordum. Evlerimiz arasındaki köşelerin en aydınlık olanıydı bu. Kaldırım kenarında ışı) ışıl vitrinler, köşede bir tütüncü dükkânı. Sokak lâmbasının altında iki adam vardı. Yanlarından geçecektim. Bunlardan birisi "Affedersiniz” dedi. ”—Size bir şey sorabilir miyiz?” Durdum. “—Buyurun” dedim. İki yanımda yürümiye başladılar. Suali beklerken İkisini de gözden geçiriyordum. Sağımda yürüyen tıknaz, kısa boylu İyi giyimli birisiydi. Benimle konuşan oydu. Yumuşak bir sesi vardı. Solumdaki inadına uzundu. PantaJonu ütüsüzdü. Kalın camlı gözlükleri vardı. Adımlarını bana uydurmuşlardı. Susuyorlardı. Yürüyorduk. Rahatsız olmuştum. Yalnız, yürümenin ahengini kaybetmiştim. Sual gecikiyordu. Cu- | mm “Ee... haydi, demek istiyordu. Ne soracaksanız sorun”. Ben de susuyor, ben de yürüyordum. Aralarında konuşacak bir şeyleri olmıyan üç insan gibiydik. Ne düşünüyorlardı? Ne bekliyorlardı? Acele etmeksizin, uzun bir konuşmanın sonu, ortası. başlangıcıymış gibi:
— Devam et, dediler. I
— Efendim, dedim. Şaşırmıştım. Buğulanan şuurum karışmış, düşünemez olmuştum. Kimdi bunlar? Ne istiyorlardı benden? Ne diye peşime takılmışlardı? "Devam et” demişlerdi. Neye devam edecektim? Müşterek olan ne vardı aramızda? Cevap vermeden adımlarımı sıklaştırıp uzaklaşmak İstedim. Olmadı. Yavaşladım. Olmuyordu, kurtulamıyAcaktım. Göğsümde bir kâbusun ağırlığı vardı. Nefesim sıklaşmış, adımlarımı şaşırmıştım Dönüp yüzlerine bakamıyor-dum. Aklımdan fena şeyler geçmiye başlamıştı. Aynı telâşsız sesle:
— Devam et, diye tekrar ettiler. Besleri yumuşaktı. Müşfik denilebilirdi.
— Neye devam edeyim, dedim.
— Düşünmeğe, dediler. Çıktığın evi. sevdiğine yarın söyhyeceklerini düşünüyordun. Nerden biliyorsunuz alz bunları? diyemedim Rüyada gibiydim. Ayağımın altında kaldırımlar yumuşamış. erimişti sanki. Cevap vermedim. Ne diyebilirdim kl? Yürüyördük. Hep yürüyorduk. Dursıık, birn-zıcık olsun durnbilsek. bana kendimi toplıj ncakmışım gibi geliyordu Dönüp yüzlerine bakacak halde değildim. Bakmadığım halde, onların da bana bakmadan sakin, düşünceli bir tavırla yürüdüklerini hissediyordum. Be-
• •
• s
Dünya Hikâye Müsabakası
Amerlkada tertip edilen Dünya Hikâye Müsabakasına en güzel iki Türk hikâyesini seçip göndermek vazifesini üzerine alan gazetemiz, teşkil ettiği büyük jürinin karariyle “Sam Amca,, ve “Merhametli Bir Kadın,, hikâyelerini seçmiş. tercümelerim yaptırmış ve Amerikaya yollamıştır. Müsabakaya gönderiler. 422 hikâye içinde Jürinin neşredilmek üzere ayırdığı * diğer 28 hikâyeyi de sıra ile hor gün bu sahifede okuyucularımıza sunuyoruz.
nlm hesabının halleri vardı. Şaşkınlıktan tim. Yabancılıkları azalmıştı. Göğsümü sıkıştıran kâbua dağılır gibiydi. Ama bir rüya havusından. o, cisimlerin daha hafif, düşüncenin daha sosyal olduğu, zanınıı ve mekânın günlük Ölenlerinden kurtulduğu rüya havasından çıkamıyordum.
Sağımdaki yuvarlak vücuttan gelen ses:
— Kararsızsın, diye haşindi. Biz İnsanlarla her birimiz ayrı Ayrı konuşuruz. Senin aşırı kararsızlığın, kurtulamadığın tereddüt bizi birleştirdi. Köşebaşında seni, senin tereddüdünü bekliyorduk. Yanımıza taroddiidün İstIkametslz arabaaiyle geldin Nasıl oluyor da. kararlı Inannlnrın sürdüğü bir zafer arabasının hasretini duymuyorsun?
Bir an sustu. Düşündü.
— Tereddüdünün sebebini anlıya-mıyorum. diye devam etti: Seni bu kadar kararsız yapan nedir? Bugün sahip olduğun genç varlıktan tatminkâr bir İnsan meydana getirmek için neyin eksik? Seçtiğin meslekte mütereddit. sevdiğin kızda müteredditsin iradesiz bir insan olmadığını bilirim. »Sende eksik olnn, istemektir. Rahatça isUyomlyorsun. Seçemiyorsun. Zoraki seçtiklerine Sende seçmiş, karar vermiş insanların azmini göremiyorum. Hiç olmazsa bir şeyler yapmak İhtiyacı seni zorlamıyor mu? Karar vermek, seçmek, seçtiklerine var kuvvetinle sarılmak zamanındır senin. Gecikiyorsun. Zaman, zararına yürüyor.
Nefes aldı. Adımlarımızı bekleyen kaldırımlara bakarak konuşuyordu:
— Tereddüdünün sebeplerini nerede Arayacağımı bilemtvorum. Kendini sevgine bırakamıyışın, İnsanları gönlünce aevemçyişln sana karşı olnn hislerinden emin olmamandan mı İleri geliyor? Hayata sarılamıyor, rını sıkıca tutamıyorsun, fakıyet şansın mı seni dürüyor? Kabiliyetinden mi he ediyorsun? Korkuyor yoksa?
Solumdan, kalın pürüzlü bir ses. kısaca:
— Değil, dedi.
Yumuşak ses devanı ediyordu:
— Farkında nııaın? dedi. Bugune kadar kaybettin. Daha da kaybediyorsun.- Kaybetmekten ürkmeyecek, vazgeçnıiyecek misin? Kazanmadığımız, kıymetini bilmediğimiz, bize doğuştan verilmiş olanları bozuk para harcar gibi savurdum. Seni, sen istemeden, bir şey beklemeden sevecek olanları uzaklaştırdın kendinden. I-şıksız yalnızlıklarda yaşamağa man-kûmduk. Tanrının bize bağışladığı insanları yakın tamdık. Onlarla arandaki mesafeyi günden güne büyültün. Gerisini düşünmedin, Sevgİzmi belli edenden soğudun. Seni takdir e-denlere düşman oldun. Haibuki bunlar senin kuvvet kaynakların olacaktı. Kendini desteksiz kalmaya, boşlukta sallanmaya mahkum ettin. Ailenin menfaatlerine yabancıydın. Sevdiğinin endişelerine de uzak kaldın. Kendini düşünür oluyorsun. Oldun bile. Anan, baban, arkadaşın, sevgilin... İnsanlarını ne yaptın? Ne istediğinin farkında miydin onlardan?
O ki7xağızdan ne bekliyorsun? Sevmesin mİ? Beğenmesin mi? Neye iyi bir eve sahip olmayı, neye gıpta edilmeyi istemesin?
Baban, nasıl olsun istiyordun? Sen küçükken onunla iftihar ederdin. O-nun meftunu İdin. Onun seninle iftihar etmek istemsi niçin canını sıkıyor? Annenin dostları arasında, seni diğer yaşıtlarınla mukayese edip lehinde neticeler çıkarmasına niçin sinirleniyor. küçük kardeşinin seninle öğünmesine neye kızıyorsun? Arkadaşının sana uzanan elini tutmuyorsun? iki insanın iştirakinde, birbirine yaslanıp kuvvetlenmek ihtiyacında hoşa gltmlyecek ne var?
Susmak niyetinde görünmüyordu. Pürüzlü ses:
— Yetişir, dedi. Bir müddet sustular. Ellerini pantalonuınun ceplerinde, başım önüme eğik yürüyordum. Ağzımı açmıştım Sual yoktu söylenenlerde. Dinliyordum. Canım sıkılmıştı. Cadde kapkaranlıktı. Sessizliğe düşen yağmur damlalarının sesini işltmiye başlamıştım. Amca bey İnadına söylemişti. İsyan gelmiyordu içimden. Söyledikleri doğru mu diye düşünüyordum. Sahi be,, hiç iyi etmedim ben demiyordum. Sol yanımdan gelen ses şaşırtmıştı azıcık beni. Şimdi o konuşuyordu. Tok tok. istersen inan gibilerden konuşuyordu. Sakin konueu-yordu. Yüzüme bakmadan, gözlerimi aramadan konuşuyordu. Böylcsl daha rahattı. Kafa sallamıyorduk. Ağız, burun oynatmıyorduk.
— Sabiden, tereddüt ediyorsun, diyordu. Etme, kar&r ver. Bak beyi ü-züyormuşsun. memleketinin dostu olan güzel konuştu. Hem az bile söyledi. Tereddüdün, muvaffakiyetler dünyasında, en ağır cezalara mahkûm edilen bir suç olduğunu bilmiyor muydun9 Çok önce düşünmeliydin bunları. Hiç aklıma gelmedi diyemezsin. Bu tatlı sözlerin pek de yabancısı sayihnazsın. A Taşıra sırtüstü uzanıp hayalinde muvaffakiyetlerinin meyvalarını muştur. Büyük bir İş adamı, fikir adamı Kürk mantolu karın, mobilln. takdirkâr dostların olmuştur. I Balmunıundan maketleri sen de yalatın. Tereddüt etmiyeccktin. Balmumu sertleşecek, gerçekleşecekti. Dostların. düşmanların olacaktı. Beğenenlere. beğenmiyenlere rustbyacaktın Vücudunu daha çok hissedecektin. Bencil olmayacaktın. Etrafındaki üç beş kişiye sımsıkı sarılmalıydın, öğrenmeli. çalışmalı, kazanmalıydın. Muvaffakiyetler vardı hayattı*. Yarış ede- | çektin. Ama herkes yarışa aynı noktadan başlamıyor Zarar yok. Sen 3-nündekinl seçmiye çalışacaktın. Arkaya bakınca kapaklanmak var. Hedefe dikecektin gözlerini. Herkesin teker teker, kendi hesabına özlediği hedefe. Geçtikçe kıskanılacak, geçildikçe kıskanacak tın. Böylece düşe kalka, itişe kakışa koşuşanların arasına katılacaktın.
Ne var bütün bunlarda tereddüt e dilecek? Hatırlar miN>n? Bir gün, on yıllık bir fasıladan sonra, bir minicik sınıfa girmiştin. Şaşırmıştın. Vaktiyle oturduğun koca koca sıralar, oyuncak gibiydi karşında. Görüş mesafen biı-_ vüyordu. Bir gün bir noktada duracağını düşünmüş, ürpermiştin BUnn mahkûmum, demiştin Ama hiç olrııa^-!-a. diye dudağın titremişti. Suçun, »v-reddütün o günden başlamıştı.
Ama bAk, bey amcan seni kuenk-Ifinııya hazır. İstersen barışabileceksin. Sevgiline yarın başka şeyler söy-
düşünüyormug gibi bir Bir hayli yürümüştük, kurtulmaya başfamış-
bağlanamıyorsun
şartla-Muvaf-düşün-şüp-musun
Babanın. sevgilinin,
topladığın (jJ-adamı, siyaset olmuşsundur. kaloriferli oro-
“Bütün İstanbul., dedikleri zaman ne anlnrmnız? Yani İBtanbuluıı cemiyet, sanat, matbuat, ticaret, madn, bankacılık, siyaset âlemine mensup tanınmış insanlarını değil mİ? İşle, evvelki akşam, bütün İstanbul Açık Hava Tiyatrosunda Bedia Ştatzor’in yirmi beşinci Rahne hayatını tes’it için toplanmış bulunuyordu. Dört binden fazln insanı bir araya toplayıp dört saatten fazla meşgul edebilmek her fâniye nasip olur bir mazhariyet değildir. Ömründe İki yüz elliden fazla tiyatro eserinde rol almış olan Bedia Ştatzer. kendisine istanbulıın gösterdiği bu yakın alâka karşısında. evvelki gece yirmi beş yıl birden gençleşti, minnettarlığını, İstanbul Valisi ve henüz Belediye Reisi olan Gökay’ın elini bir çocuk »Afiyeti 11e öpmek suretiyle cidden içten gelen basit bir hareketle gösterdi.
Bedia Ştatzerin sahne hayatının ylr-mi beşinci yılı İstanbulun en güzel mehtaplı gecelerinden etmişti. Açık Hava üstünde yuvarlak bir yıldız, âdeta sahneye
şahikalarını bize DarllJbedaylin Jattırdığını Öğrendik. Bu geceyi Vali hem kendi adına hem de Reisicumhur adına tebrik ederek, yerini, mikrofona kısa gelen Galip Arcana bıraktı.
Galip Arcan, şöyle haber
— şimdi, programın Öteki farına geçiyoruz.
verdi: numara-
Borazan
birine tesadüf Tiyatrosunun ay ve bir tek bir dekor ola-
rumiz kinayelerle dolu bir konuş-yaptı. Bu konuşmadan Bur-Fcleğln büyük babasının bir boyi olduğunu, merhum Muvah-“Mazi ve Âti.,
Ve ortaya, zamanımızın
Tevflk’l Burhan Felek, Galipten aşağı kalmadığını göstermek üzere koşa koşa geldi. BÜrhan Felek, ve ma han alay
hitle, Darülbedayide
İsimli bir piyesi oynadığını, kendisine bir harem ağası rolü verildiğini öğrendik. Mütevazı Felek:
— Zaten, dedi, bana hep istidadım olmayan rolleri verirler.
Bu esnada, seyirciliğe İstidadı olmayan blrlsLnin. hariçten müdahaleleri vak| oldu. Felek vaziyeti kurtarmak İçin Nasreddln Hocaya dehalet edip su koyuveren bir ibrik hikâye-
Bedia Ştalzer, merhum Hıızım'lu “Alum Söndü,, piyesimle
rak duruyor, frisanda “artnouvcau,, bir dekor intibaı uyandırıyordu. Bunda Bedianın havasına, doğduğu yer olan Büyükadaya, tanıdığı FecriâtJ şahsiyetlerine, ilk kocası Muvahhide, Darülbedayl İsmine uyan bir şey de vardı. Orada güzel bir konser veren Necmi Hizanın yerinde ben olsaydım, o gayrı kabil-i içtinap “Ada sahillerinde,.,, şarkısı yerine “Bir çift iri, sevdalı derin gözleri vardı,, şarkısını okurdum, hem yad-ı mâzl tamamlanır, hem asır sonra, bu “moda,, olurdu.
de bu şarkı, çeyrek vesile ile yeniden
Vali için biraz yük-
r
Gallp Arcan,
sekte duran mikrofon başına koşar adımla gelerek kelâmA âgûz eyledi:
— Bahtiyarız... Bahtiyarız... Bahtiyar...
Bu aruz temrinine benzer takdim “bahtiyar olanın yâr sarar yâresini,, mısraını ve “bahtiyar olmak bu âlemde.... şarkısını hatırlatıyordu.
Galip Arcan, seyircilere, biraz sonra gelecek olan Bcdiaya öpücük gönderme talimi yaptırdıktan sonra İstanbul Vali ve Belediye Reisini davet etti. Profesör Doktor Fahreddin Kerim Gokav, Galip Arcana yüksek gelen mikrofonun başına gelince uzun bir cümleye başladı, tapla beraber büyük ramı kutladığımızı sahnesine “ilmin,, ve
sİ anlattı. Ve nihayet Bedia Ştatzer sahneye çıktı. Etrafında Raşlt Rıza, Vasfi Rıza. Behzat Butak, Mahmut Morali, Behzat Lâv. Yaşar özsoy, Mehmet Karaca, Nerlâ, Şaziye, Perihan, Samlye ve diğer arkadaşları vardır, ler ve Gökay mesaili
bu sefer kısa ve veciz sözle sanatkârın tacını giydirdi, Dera-guşlar, tebrikler, sonsuz alkışlar.
Sahnede, çiçekler, çelenk-tekrar Doktor Profesör yer aldılar. Şehrin mü-hepimize tercüman olan bir kaç
Şimdi sahnede, Muhîddln Sadakbn 70 kişilik korosunu görüyoruz. Bize, Adnan Saygımdan, kendisinden ve* Macar bestekârlardan, halk türküleri dinleten Muhîddln Sadak haklı alkışlar topladı ve yerini Necmi Rıza “Ahıskah,, ya bıraktı. Ahtskan diyecektim amma, Galip Arcan öyle takdim etti diye olduğu gibi bırakıyorum. Belki ben yanlış biliyorum, malûm ya soyadları pek akılda kalmıyor.
Necmi Rı2a. Hafız Sami merhumun pek sevdiği ve pek muvaffakiyetle okuduğu “Bülbül gibi pür oldu
Kıymetli artKt Bedia Ştntzcr
cihan nAğmelerltnden., 1e başladı. KaJbl bir sesle okuyan Necmi Rıza da. seyirciliğe istidadı olmayan aynı şahsın müdahalelerine maruz kaldı, o da aidine etmedi.
Kitaplar arasında
Yeşil Göller
Diyarı
Yazan : Cevdet PERtN
her ne-Halbukl güzel bir yüzyılda, Sadullah
Bizde seyahat edebiyatı dense pek gelişmemiştir. Evliya Çelebi bu sahada ne çığır açmış! On dokuzuncu bu vâdide yazılan eserler.
Paşanın Charlottenburg Sarayı ve 1878 Paris Sergisi hakkında yazdığı mektup şeklinde IkJ makale İle, Ahmet Mitat Efendinin 1891 de neşredilen Avrupada Bir Cevelön adlı kitabından ibarettir, diyebiliriz. Edebi kıymetleri olmıyan bu yazılardan sonra, hakiki ilk seyahat eserini Hao Yolunda kitabiyle Cenap ŞahAbeddın verdi. Buna Direktör Ali Beyin Se* yahat Jurnali adlı kitabını da ilâve edebiliriz.
Bcdiıg Vaafl Zobıı İle “İpekçi Merhum,, un bir aalıneninde
Zıt Kardeşler! sahneye, Necdet Mahft davet etti: “espri,, de müsavi, bedenen zıt!
Bütün bu numaralarla gece yan sini bulmuştuk. Mehtap gittikçe güzelleşiyordu. Safiye Ayla buna bir de hüzün kattı. Neşesi olmadığını, şarkısından öğrendik. Bir şey daha öğrendik. Bedianın en sevdiği şarkı “Mümkün mü unutmak güzelim., İmiş.
Artık sıra “Çifte Keramet,, vodviline gelmişti. Reşat Nuri tarafından adapte edilmiş bu eserin de nerede İse yirmi beşinci yılını İdrak ediyorduk. Filvaki, bu vodvil Uk defa 1927 de temsil edilmişti. Yani 23 sene evvel. Fakat evvelki gece Bedianın da hakikatte 27 nel yılını kutladığımızı düşünürsek birinin fazlalığını Öteki ne ekler, yine de 25 yılı buluruz.
Temsil bütün sanatkârların muvaffakiyetine vesile oldu. Raşit Rızayı da eski arkndaşlariyle bir arada görmek fırsatını verdiği için» Bedia Ştatzer’e bir kere daha teşekkür borçluyuz.
Hulâsa, evvelki gece “Bütün İstanbul,, en değerli evlâtlarından birini tebcil etti. Saat 2 olmuştu. — fa
Cumhuriyet devrinde, seyahat edebiyatının en güzel Örneklerini Afo^-kot o - Roma, Drniz Aşırt ve Taymie Kıyılarında gibi eserleriyle Rıfkı A tay vermiştir.
FalLh
Bugün kısaca bahsedeceğim Göller Diyarı (1) ise Öğretici yette bir seyahatnamedir. Esenn muharriri Nermin Abadan, bir kaç ay İçin dâvet edildiği îsveçf bize oldukça etraflı bir şekilde tanıtmaya muvaffak oluyor. Mesleğim icabı İsveç edebiyatına ait umumi bir malûmatım olmakla beraber, bu memleket hakkında etraflı bir bilgim yoktu. Fakat, Nermin Abadanın kitabını o-kuduktan sonra yalnız İsveç değil, bu yeşil göller diyarında yaşı yan insanların içtima!, siyasi, İktisadi ve hukuki hayatları hakkında da sağlam bir bilgi edindiğimi sanıyorum. Kitaba bir önsöz yazan îsveçln Türkiye Elçisi Ekseljns Erle von Postun şu sözlerini hatırhyarak istikbal İçin ümitleniyorum: “Bayan Nermin Abadan, eserinde îsveçin ve İsveç halkının bulunduğu şartlan tahlil etmeyi kendine vazife edinmiştir. Böylece, yalnız îsveçe gitmek tstiyen Türkler maldckl dinmek bir çok
muvaffak olmuştur.,, dan. bu kuzey memleketini gezerken, gerçekten, alelâde bir turist gibi hareket etmemiş, tanıştığı şahsiyetleri şürecek muştur. Herlltz.
sih tarzını da anlattı. îsveçin eski temeller Üzerine dayanan bir modem demokrast olmak dolayısfyle bu hakkın münhasıran kıralda olduğunu, ne Ayan ve ne de Avam Kamarasının kendi kendini fesih yetkisi olmadığını belirtti. Millet tarafından seçilen bir Meclisin Kıral tarafından feshedilmesinin demokratik prensip ve geleneklerine uygun olmıyacağı hakkındaki mülâhazalarımıza değerli profesörün de iştirak ettiğini ilâve etmek isterim.,,
Y?1(1 mahl-
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
için değil, aynı temanda &1-vatanım hakkında bilgi e-isüyenler İçin de İlgi çeken yararlı malûmat toplamaya Nermin Aba-bu kuzey memleketini
Hicrî 1950 Ağustos 29 Salı Rumi
'zilknd. 15 1369 Agus. 16 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 6.21 10.32
öfcle 13.15 5.26
ı ikindi 16.58 9.08
Akşam 19.48 12.00
Yatsı 20 25 1.37
tmsAk 3.37 8.47
SİNEMALAR
UÇAK-TREN - VAPUR
GELECEK OLAN
UÇAKLAR
BEYOĞLU CİHETİ
ALKAZAR (42562) 1 — AH
Baba Kırkharamllcr. 2 — Dağlar Kıralı (25 kısım birden).
AH (41394) 1 — Yakut Gözlü Kız (Ronkll). — 2 — Yarışlar Kıralı.
ATLAS (10835) 1 — Casuslar Çarpışıyor. 2 — Sen Benlmsln. BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Kara Bahtım. 2 — İki Açıkgöz Hayatta iken.
ELİIAMRA 1 — ölüm Mektubu. 2 — Tehlike İşareti.
İNCİ 1 — Aşktan da üstün. 2 — Tarzanın İntikamı.
İPEK 1 — Çanı Sakızı PoİIh Kafiyesi (İngilizce). 2 — Haydutlar Kraliçesi MELEK (41868) ler Kırallçcsl. 2 Revüsü.
LALE (43595)
Doğru 2 — NU Melikesi (renkli).
SARAY (41656) 1 — Alevden Gönüller 2 — Talihim Olsaydı.
SUATPARK (83113) 1 — GÜ-,zcl Sultan. 2 — FantomaJar Karşı Karşıya, 3 — İki Açıkgöz Havatta İken.
st'MEK (42851) 1 — Vahşi
Kuvvet. 2 — Şehrazat.
ŞARK (40380) 1 — Gungadln-Fedailer Alayı (Türkçe) 2 — Tarzan Kadınlar (Türkçe).
ŞIK 1 — Cnnnvar 2 — Lorel - Hardl ret men i,
TAKSİM (43191) 1 — Vicdan Azabı. 2 — Çanakkale Geçilmez.
TAN 1 — Mağlup Edllmlyen-lcr. 2 — Singapur İncisi. 3 — Vlrglrıla Kaplam.
ÜNAL (Kışlık) 1 — Hint Mezarı (Türkçe). 2 — öldüren Kılıçlar (Türkçe).
ÜNAL (Yazlık) 1 — Mihracenin Gözdesi (Türkçe). 2 — Vahşt Ormanlar Melikesi «Türkçe).
YENİ 1 — Beklediğim Sevgili 2 — Kıskanç Kadın. 3 — Kanlı Tren.
YILDIZ (42847) 1 — İntikam Kurşunları. 2 — Şeytanın Kurbanları.
İSTANBI L CİHETİ ALEMDAR Cehennemi. Cellâdı.
AVSU 1 —
(İngilizce).
1 - Gönül-
— Güzeller
1 — Zafere
(Türkçe). 2 — Sevimli Haydudun İntikamı (Türkçe). AZAK 1 — Binblrlncl Gece. 2 — Fabiola. 3 — Lorel Hardl Kaldırım Kuşları.
ÇEMBERLİTA9 1 — Gönüllü Kahraman 2 — Gece ve Jündür. 3 — Asllaade Kahraman.
IIALK 1 — Harun Reşidin Gözdesi. 2 — Tarzan Kadınlar Diyarında.
İSTANBUL sus Kıran Çoban Kızı
KISMET (26654) 1 — Denizler Arslnnı (Türkçe). 2 — Karadnğlar Süvarileri.
MARMARA (23860ı 1 — Unu-futmaz Hfttır&lar. 2 — Mo-dern Venüs.
MİLLİ (22962) 1 — Atom Ce-ncnneml. dı Kıral.
TURAN iar Yolu
•anı. 3 — Yeyh Abmeriln Oğlu)
KADIKÖY CİHETİ
HÂLE (60112) 1 — Pencere-
deki Kadın. 2 — Roblnson Adası.
JI’EKA (608714 1 — BÜvük Günah. 2 — Kara Korsan (Türkçe).
SÜREYYA (60862) 1 - Vatan Knhramnnı (Türkçe). 2 — Büyüklük Deliliği.
ANKARA:
1 — Be.nl
2 — Hava
Beyoglu 44641 Ankara 00
İstanbul 24222 İzmir 2222
Üsküdar 6U945 K. köy 60872
Karşıyaka 15055
s ı h hT İmdat
(22367) 1 — Ca-(31 kısım). 2 — (Türkçe).
tatonbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
4499b
60536
91
2251
9 15 D.H.Y. (Türk) Burau-(inLn. _ 9.50 D.H.Y. (Türk)
lzmlrden. — 14.10 L.A.Î. (1-tAlya) — Roma. Atlnadan. — 15.00 D.H.Y. (Türk) Van. D Bakır. Elâzığ, Sivas, Buradan meh- I adan. — 15 15 Urfa. bir sanat bay- tep. Adana. Konya,
anladık, Türk dan. — 15.35 D.H.Y-
sanatın yüksek İskenderun. Adana, .
________________ dan. — 15.50 B.E.A. (îngllizı ı Londra, NIr.
I dan. — 16.00
îzmlrden. — (Türk) İzmir.
— 18 15 D.H.Y. (Türk) Bursa-, - dan. — 18.25 D.H.Y. (Türk-Gelibolu Ortaokul reabn öğretmeni Kah)re Bevrut AnlmrM(Un. _
Sadedtlin Çağlarca, amatörler, aka- 1R M D H y (TUrk) Ankftrn.
demi talebeleri ve yaghboya resim _ p> A (Amerlknn>
yapmak lsUycnler için bu isimde çok Hong.KonR B„nkok K(|lku.
faydalı teknik bir kitap neşretm^tir. (r DelM Kar|t?( B(ı,rn
Kitap, yağlıboyada malzemeler ve ^arn(jan
astarlar, renk meselesi, yağlıboyada kullanılan mayiler, etüde hazırlık ve boyalar, olmak üzere beş kısma Ayrılmıştır. Tavsiye ederiz. Her kitapçıda bulunur. Fiyatı 2 liradır.
*
AŞIK GARİP
Doğan Kardeş Yayınevi masal babası Eflâtun Cem Güney in “ÂŞIK GARİP,, adlı yeni bir eserini yayınlamıştır. Halk klâsiklerinin en tanınmışlarından biri olan “ÂŞIK GARİP., i, Eflâtun Cem eski cönkleri bir bir inceleyerek hakiki bir sanat eseri yaratmıştır.
Bu güzel kitabı bütün okuyucularımıza tavsiye ederiz. Fiyatı 1180) kuruştur.
Anka-G. An-Afyon-(Türk) Ankara-
Yeni neşriyat
Roma.
D.H Y.
16.45
Bahkealrden
Atina-(TUrlc) D.H Y
Diyarında
Tohumu.
Dana ög-
YAĞLIBOYA RESİM
GİDECEK OLAN
UÇAKLAR
8.30 D.H.Y. (Türk) Bursa-ya. — 830 B.E.A. (İngiliz)
Atina. NIs. Londra’ya. — 9.00 D.H.Y. (Türk) »eri, Malatya, ruma. — lü.15
Izrnlır. — 10 30 D H.Y (Türk) Ankara, Adana, îskenderuna. — 16.00 D.H.Y. (Türk) lzınl-
(Türk) D.H.Y
21.35 P Brüksel,
Londra. Gander. New-York’a
Ankara, Kay-
Elâzığ, Erzu-
D H Y. (Türk)
re. — 17.00 D.H.Y.
Anknraya. — 17.05
(Türk) Rursaya. — A.A. (Amerikan)
*
FİZİK (Orta II)
Münevver Dosdoğru
GELECEK OLAN
VAPVRLAIl
Yazarın Ortaokul öğrencileri üzerinde yaptığı etüdlere dayanarak hazırladığı bir kitaptır. Bu eser İnkılâp Kltabevlnde 125 kuruş fiyatla satılmaktadır.
14 00 Ankara, B. Akdeniz-den. — 18.00 ttlgen. Çannkka-leden. — 18 00 Necat, İnebolu-dan. — 20.00 Bue. Mudanya-dan. — 22 30 Bandırma, Bandırmadan.
hazan müşkül vaziyete dü-kadar mühim sualler sor-Misal verelim: “Profesör sualimiz üzerine Meclisin fe-
2 — Kadınlar Cellâ-
(22127) 1 — Arslan-
2 — Ormanlar Ars-
Icrsin. İhtiyarları sevlndlreblllraln. Hayatını düzenlerdin. Parayı sevmiyorsan kültür biriktirirsin. Çocuklarını İyi yetiştirirsin. Onlara terbiyesiz çocuklarla oynamayın dersin; terbiyesiz çocukluda...
Sustu. Üçümüz de durmuştuk. Ne ıldu der gibi yüzlerine baktım.
— Sizin sokak, dediler. Sahi. Bizim •vde ışık vardı. Başımı kaldırmadan: Eyvallah, dedim. Sokağa daldım. Eve girmek İşlemedi canım. Bahan Keven arkada?: bizim sokakta otururdu. Bir merhaba diyeyim, dedim. Baktım odasında ışık, yoktu.
GİDECEK OLAN
VAPURLAR
S.OU Bandırma, Bandırmaya.
— 9 00 Sun,
17 00 18.00
19 00
Mudanyaya. —
M&rnkaz, Mudanyaya. -Konya. İskenderun* Mersin. Ktırabigava
GİDECEK OLAN
TRENLER
8.20 Bemplon Bka. (Avrupa). — 18.10 Ankarava (Eko.) — 23.20 tnka e.ya (Eka.).
(23863) 1 — Atom
2 — Kadınlar
Sevimli Haydut
R
A
1 — Anrıa îkl Açıkgöz
ANKARA (32432) Nasıl Unuttun. Kurdu.
BCYUK (15031)
Karanlna. 2 -
Tahsildar.
CEBECİ (13H6) 1 - Bir Millet Uyanıyor. 2 — Söz Bir Allah Bir.
PARK (1U3D 1—Cezayir Dansözü. 2 — tkl Açıkgöz Canavarlar Arasında.
SUS (14071) 1 — Sürgün. 2 -Kısmet.
SfMKR (14072) 1
Ruhlar. 2 — misi.
ULUS (22249)
Hardl Kuru Sen Gideli.
YENİ (14040)
likamı. 2 — Kalbim Şenindir. GAR GAZİNOSUNDA: îtal-van ve Ispanyol revüleri.
İZMİR:
TAYYARE 1 - Canavar Kadın. 2 — Aşk Serenadı.
I.ÂT.E 1—Broad\vay de Horf-
Zehirli
Hayaletler Gc-
1 — Lor el Gürültü. 2
1 — Kadın în-
D
Y
0
İNK İRA;
7 28 Açılış ve program. — 7.30 M S Ayarı.
— 7.31 Hafif parçalar (pl.) — 7 45 Haber-
ler. — 8.00 Şarkılar (plh — 8.15 Tangolar (pl.). — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8 3(1 Hafif Orkestralar çalıyor (pl.).
- 9.0U Kapanış.
12.28 Açılış ve proxmm. — 12,80 M S Ayarı. — 12.30 Şarkılar (Ok r nn Nevin pemir-döven). — 13.00 Haberi
melodiler (pl.). — 13.30 Oğla
13.45 Rumba, kongo ve »nmba’lar (pl.). — 14.00 Hava raporu, akşam programı vc kapanış.
r
1315 Çoşltll gazetesi. —
17.58 Açılış ve program — 18.00 M S. Ayarı.
— 1800 Konuşma: Seçim (D.P.). — 18.10 Küme SAzlardArı Zeybek, çiftetelli ve oyun havaları. — 18 30 Konuşma: Seçim (M P.».
— 18.10 Salon Orkestrası (pl.). — 19.00 M. S Ayarı ve haberler. — 19,15 Tarihten bir yaprak. — İ9.2U Yurttan Sesler (tdnr« eden: Muzaffer Sarıözan). — IV.30 Konuşma: Seçim (C II.P ). — IV.40 Serbest sual. — 19.45 Rntlyo İle İngilizce. — 2U.OU Şun »oluları (pl,).
— 20 15 Radyo gazeteni. — 20.30 Konuşma: Seçim (M P.), — 20 4u înctfMtız (Raı»t Faslı) Okuyanlar: MlUehher Gllyer. Sabite Tur.
— 21 15 Konuşma: Seçim (D P ). — 21 25 Hafif melodiler (pl.). — 21.40 Seçim (C.H.P.).
21 50 Varyete millikleri (pl.). — 22 (M) Konuşma. — 22 15 Dane Orkentraları Geçidi (pl.). — 22.45 M.S.Ayarı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış»
H.MİND.NCî Beşlr Kernal (E-ıninönÜ) — Hikmet Sadri dCUçÜkpazar) — Sultanahmet (Alemdar) — Süreyya (Kum-kapı)
BEYOĞLU; Delİasüda (Merkez) — MJhat (Taksim) — A-vn7.paşn (Taksim) — Hayred-din Tav (Galata) — Spnridls (Galata) — Alakan (Şişli) — Mecidiyeköy (Şişil) — Ha-iıcıoglu (Hasköy) — Yeni Turan (Merkez)
FATİH: İsmail Hakkı (Şeh-cadebaşı) — Eteni Pertev (Ak-aaray) — Emin Rıdvan (Sa-matyni — Haindi Emgen (Şehremini) — Ahmet Suat (KarngÜınrÜk) — HÜaameddln Gölcengln (Fener)
EYt’P: Ayvansaray (Şifa) BEŞİKTAŞ: Nail Hallt «Beşiktaş) — Yeni (Ortaköy) — Arnavutköy — Merkez (Bebek)
KtDDIKOY: Sıhhat (Kadı-
köy) — Kızıl toprak — Göztepe — Boatancı
( SKflHR: Merkez
IIEVBELİADA: Heybellada IH'Y( KABA; Merkez İZMİR: Yardım (Alsancak) — Halk (Basmahane) — Birlik (Kemeraltı) — Cumhuriyet (FJşrcfpaşa) — Karantina (Yalılar)
Burada, suali soranı olduğu kadar, cevabı verirken kendi kanaatini de a-çıkça bildiren medeni cesaret sahibi profesörü de takdir etmek lâzımdır. Ancak, kanaatimce, Nermin Abada-mn bu sualini İkinci bir sualle tamamlaması fena olmazdı: İsveç Kı-rallan, geleneğin kendilerine bahşettiği bu fesih hakkını bugüne kadar kaç defa kullanmışlardır. Zira, meselâ tngilterede olduğu gibi, bazı memleketlerde geleneklerin, çoğu zaman kanunlardan daha kuvvetli olduklarını unutmamalıdır.
verdiği Istatis-okuma bir ihti-
lak. 2 — Kiralın Gözdeni. 3 — Aralan Yürekli Çavuş.
TAN 1 — Broadway’de Hortlak. 2 — Kiralın Gözdesi. 3 — Aralan Yürekli Çavuş.
1 ENİ 1 — Monte Kriatonun O&lu. 2 — Kahveci Güzeli.
1 — Korkanlar Kıralı. .MELEK Karavan.
SES 1 — Yaşanın Aşk. 2 — Kalbimin Müziği.
L
A
R
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar. — 13 00 Ha-
İM'I lor. 13 15 öğle konncrl (pl) 13.15
Şarkılar (Nevzat GUyer Azlı Angın). — 11.20 Serbest saat (Kunuvmu veya müzik)—
11.30 Türküler (pl). — 14,45 Frân Warren -den caz şarkıları (pl). — 15 00 Programlar ve kapanış.
17 57 Açılı.} ve programlar. — 18.öu Konuşma. — İR 10 Şarkılar (Suznn G-Uvcn» 18.50 Konuşma. — 19,00 Haberler. — 19.15
İstanbul haberleri. — 19.20 Konuşma. —
19.30 Sadi Yaver Ataman memleket havala-
rı ses ve aax birliği korneri. — 20.00 Konuşma. — 20.10 Alırımızın müziğinden örnekler (pil Manucl de F’alla nın eserleri. — 20.30 Asırlar boyunca Türk mûsikisi. — 21.00 Serbest saat (Şiir dllnvamız). — 21.10 Sonat.
21.35 Konuşma. — 21 45 Operalardan sahneler (pl). — 22,(XI Şarkılar (Okııynn: Necmi Rıza Ahıskniı» 3«> Konulma. — 22.4U
Hafif ara müziği (pl). — 22 15 Haberler. — 23 ««U Dans miuiği (pl). — 23 30 Programlar ve kapanış
I.ONDKAı
8.00 Dinleyici İstekleri (Hafif M ). (19 76 m.» — 9 30 Ara müziği (Cazı (IÖ84 m.). — lUSö •’Grand Hotel' den müzik (İd 84 m.). — 11.15 Serenadlnr (16.84 m.). — 13.30 Dans
ınüzlgl (II 49 in.). — 15.30 B R C. MS(JOttieltf Orkestrası (H 19 m.). — 18.00 İngiliz Or-
keatra Miızıtı tid.M m). — ıo 15 “Grami Hotel’ den müzik (13.97 m.), — 23 15 Prome-nade Konçertoları (2538 m.).
Nermin Abadanın Stockholm Şehir Kütüphanesi hakkında malûmat cidden enteresan, tikler gösteriyor ki. kitap zevki bu memlekette artık
yaç haline gelmiştir. Ne mutlu onlara! “Çocuk bölümünün en son odasına alçak, yarım daire bir kapıdan girilir. Buranın tavanı kubbe şeklinde yapılmıştır, rengi koyu lâciverttir, üstünde büyük parlak yıldızlar vardır. Duvarlara bazı masal kahramanlarının resimleri işlenmiştir. Mini nılni sıralar yarını daire şeklinde dizilmiştir. Bu kısımda her hafta cumartesi günü masal anlatılır veya projeksiyonla ilgi uyandıran resim ve filimler gösterilir.,, Bu satırların kültür işelriyle de alâkadar olan idare adamlarımızın gözünden kaçmayacağını ümit ederiz. Nermin Abadanın kitabında onlan alâkadar edecek daha bir çok malûmat var: Bir resim sergisi için kuyruk olan halk; seçim sandığı başında yarım saat; elektrikle verilen oylar; günde beş yüz çocuğu tedavf eden diş kliniği; okul yaşma girenlerin sıhhi kontrolü nasıl yapılır? Çocuk koruma kurullarının çalışmaları; ihtiyarlara nasıl bakıyorlar; yer aJtında bin yataklı baştaban»; İsveç hukukunun özellikleri; İsveç kadını; okullarda cinsi terbiye dersleri; çalışan kan kocalara mahsus kooperatif apartmanları; tsveç üniversite siteleri; lsveçln İktisadi durumu, vesaire.
Böyle faydalı bir kitabı yazanı tebrik etmekten ve yaz aylarında ne okuyayım diye düşünen okuyucularıma, bize medeniyetin en olgun safhasına ulaşmış bir millet hakkında usaah bilgi veren Yeşil Göller Diyarı ’nı tavsiye etmekten başka ne yapabilirim? Pek verimsiz olan seyahat edebiyatımıza Ncrınln Abadanın daha başka eserler de ilâve edeceğini Ümit ederiz.
*
(11 Nemlin Abadan. YeiU Göller Dl-
3 arı, Hilmi Kltabevi, İstanbul 1950,
29 Agunrtoa 1950
Y E N I İSTANBUL
Sayfa 8
B
GÜNÜN
İstihsal politikamız
tZ öteden beri memleketimizin İstihsalinde çok muhafazakâr kalmış bir memleketiz. TÜrklerln her İyi teyl çabuk kavramalarına ve ona intibak eylemelerine rağmen istihsal maddelerimizin tenevvü hasıl etmesine yurdumuzda hiçbir gayret gösterilmemiştir. Memleketimizin esas bünyesinin ziraat olduğunu inkâr e-der gibi sanayi hayatına ve bunun çok defa zor olanlarımı ehemmiyet vermeye çalışmış ve ziraî mahsullerimiz için de fazla emek sarfeylemc-mlşizdir. Eski ananelere müstenit İstihsal mallarımızın hattâ tenevvli-ünden sarfınazar, bunların kalitelerinin düzelmesine bile fazla bir ehemmiyet vermemiş ve yalnız standardizasyon veya hükümet kontrollart İle bunu elde edebileceğimizi zannetmt-şlzdlr. Halbuki bu işler daha ziyade çiftçinin teşviki ve tenvir edilmesi sayesinde husule gelebilir.
Türkiye gibi bilhassa beş kıtanın muhtelif iklimlerine malik bulunan bir memleketin dünya ziraat istihsalinde, büyük bir mevkii olmak icap eder. Bütün para sıkıntılarına ve bir çok tahdidata rağmen eğer dünya İhtiyacını gözönünde tutmuş ve ona zö-re mal yetiştirmiş olsa idik memleketimizin istihsalâtı ve dış ticareti şimdiye kadar şüphesiz kİ, çok artmış olıırdu. Halbuki biz hep fındık, İncir, üzümde kaldık ve derdimizin en büyüğünü tütünde bulduk. Bu İstihsal maddelerinin fazla artmaması veya satılmasının bir takım müşkülât arzetmesl üzerine çareyi İthalâtın a-valtılmıısında bulduk ve hu suretle klâsik zannettiğimiz bu usullerden Üstelik bir hayli zararlar da gördük.
Kusurlarımızın en büyüğü modern bir hayata atıldığımız Cumhuriyet Devrinde başlar. O zamana kadar hu İşler memleketimizde zaten üzerinde durulan mevzular değildi. Fakat Birinci Dünya Harbinden ve bilhassa memleketimizin Cumhuriyete kavuşmasından sonra biz bir taraftan menü leketin terakkisi için bir çok ithalâta muhtaç İdik ve bunların tediyesi İçin de istihsalâtımızı artırmak mecburiyetinde bulunuyorduk. Bunun yalnız fındık ve emsali maddelerle olamıyu-cağını düşünmek ve bütün imkânları gözönünde tutmaklığımız lâzım İdi. Halbuki biz hep yüksek nnzariyeler peşinde koştuk ve dünya ihtiyaçlarından bihaber olarak yaşadık. Bu zamanların bizim İstihsal politikamız için tek istisna teşkil eden tarafı memleketimizde pamuk istihsaline e-hemmiyet verilmesi ve bunun artırılmasıdır. Pamuk ıslâh Istasyonlan-nın bunda büyük hizmeti olduğunu kabul etmek lâzımdır. Tıpkı bıınun gibi diğer mühim maddelerin İstihsali İçin istasyonlar tesis edilmiş olsaydı muhakkak kİ, İstihsalimizde büyük tenevvü husule gelmesi temin olunabilirdi.
Birinci Dünya Harbinden sonra Av-rupa ve bilhassa Almanya İhtiyaçlarını yine Avrupadan tedarik etmek İstiyor ve ticarî muamelelerini arttırmaya gayret ediyordu. Avrupanın muhtaç olduğu maddeler arasında memleketimizin zimî istihsal madde-lerlnin de yeri vardı. Fakat memleketimiz onlarca mübrem ihtiyaçların teminine matûf olmıyan bir müşteriden daha yüksek bir mevkide bulunabilirdi. Bunu, bizden ziyade bize mal satmak İçin istihsalimiz ile alâkadar olan bu memleketler düşünmüş ve memleketimizde neler yetişebileceğini tetkik etmişlerdi. Muhtelif mıntaka-larda soya fasulyesi yetiştirilmesini teşvik İçin gelen alâkalılarla ne gibi müzakereler cereyan ettiğini bilmiyoruz. Herhalde hiçbir şeye başlanmamış olması bütün bu teşebbüslerin menfi kararlarla karşılandığı zaıınını bize vermektedir.
Bilhassa toprak altı servetlerimizin bir türlü İstismar edilememiş olması çok acınacak bir hâdisedir. Muharebenin hitamından beri beş sene geçtiği halde elân kömür servetimizi art-
28/VIII/1950 Pazartesi
Yazan : Habib Edlb - Töre han
müşteri
tırmak ve kıymetlendirmek imkânın) bulamadık. Bütün dünyada kömür istihsalinin çok arttığı ve hattâ memleketimizde hile mazot İstihlâkinin köıııilr yerine kaim olmaya boşladığı görülürse bu Işdc arzu ettiğimiz fazlalığı belki artık müşteri bulamamak zamanına bırakacağız.
Biz, istihsal politikamızda muhafazakâr olmayı hiç de fena bu İmliyoruz. Çünkü çiftçilerimizin bildikleri işlerde devam etmesi bir takım faydalan temin edebilir. Fakat bu bizim için u-zun zamandan beri Adet olan İstihsal mailannımn arttırılması, maliyetinin azalması ve bunların yanında yeni ziraat mahsullerinin yetiştirilmesi lâzımdır. Aksi halde
bulamamak müşkülâtı dalma kendini göstereceği gibi mallarımızın bu enva ve miktar azlığı memleketlinizde de onun daima bir spekülâsyon metni olmasının önüne geçllmlyecektir. Bilhassa yeraltı servetlerimizi lüzumu derece istismar edemenıekllğimlz memleketin iktisadi hayatiyle refahı üzerine fena tesirler yapmaktadır. Şimdi CezAyirde yüzde elli demir cevherinin bulunduğundan Avrupada sevinçle bahsedilir, Kanadadan Aîman-yaya demir cevheri naklolunurken memleketimizin bir çok noktalarında bulunduğuna emin olduğumuz cevherlerin bir ihraç metaı haline hâlâ gelememesi memleket hesabına acınacak bir hâdisedir.
Biz, şimdi dünyanın yaşadığı şu çok tereddütlü devirde en büyük kurtuluş yolunun istihsalimizi arttırmak, onu dünya pazarlarının İstedikleri mallar haline getirmek sadesinde olacağını sanıyor ve bunu herşeyde olduğu gibi hükümetten değil» Türk evlâtlarından ve onların artık bilgiye İstinat etmesi lâzım gelen çalışmalarından bekliyoruz. Böyle bir çalışma ve İstihsal mücadelesi, demokrasinin istihsal politikasına da uyacağından hiç bir engelin çıkınıyarağını ve memleket refahının az zamanda çoğalacağını kuvvetle ümit ediyoruz.
Senenin ilk turfanda kuru incir piyasası dün açıldı
İzmir (Hususî) — Senenin ilk turfanda kuru İncir piyasası bugtln bayraklarla süslenmiş olan Borsanın incir salonunda mûtat törenle açılmıştır.
Tâyin edilen açılış saatinde Borsa salonu, incircılik âleminin en maruf simalariyle dolmuştu.
Bir çok iş adamları masalar'Üzerine serdikleri İncirleri müşterilerine gösteriyordu, tik i§ inisiyatifinin kimden çıkacağı beklenirken bir oldu bitti muamelesinin satış tahtasına yazıldığı görüldü. Bundan sonra tacirler, dakikalar içinde muameleye girişerek Borsa ya gelen 11 bin çuval incirin 4350 çuvalını satın aldılar. Akşama kadar satışlar 6000 çuvalı bulmuş ise de 42 kuruşluk asgarî fiyat 40 kuruşa inmiştir.
Bu ilk satışın. Ticaret Bakanının burada bulunduğu zamana rastlaması mânidardır. ihracatçılar, İnşaca alınan tedbirlere rağmen, incirde geçen senekl fiyatların tutunamıyaca-ğını Hükümete telkin etmek istemişlerdir. Borsanın açıldığı saatte ise. incir Birliğinin fiyat baremi öğrenildi.
İncir Birliği, İncir mahsulünün % 75 İne sahip bir müessese olarak 6 numaralı standart tip incire 45 kuruş fiyat tAyin ettiği gibi ayrıca 3 1 kuruş da prim verecektir. 1
Kürek mallarının Tariş tarafından alış fiyatı ise 32 kuruştur.
Bu fiyatlar geçen senenin fiyatlarından maalesef noksandır. Ingiliz iaşe Nezaretinin elirde geçen sene mahsulü incir bulunması ve bunlan City’de tacire satmak üzere faaliyete geçişi bizim fiyatların seyri üzerinde tesirler husule getirmiştir.
Borsalarda vaziyet
İstanbul
Dün Ticaret Borsacında yalnız buğday, fındık ve deri üzerine muamele olmuş, fındık fiyattan İlerleme kaydetmiştir.
Kambiyo. Esham ve Tahvilât Borsacında hergünküne nispetle daha ziyade iş olmuş, en ziyade % 2 faizli-muhtelif ter-tipte devlet demiryolları, milli müdafaa tahvilleri geniş istekler karşısında kalmıştır. Fakat İstekler nispetinde satıcı azdı. Bundan başka %
tahvili de mahdut miktarda görmüştür.
6 faizli kalkınma muamele Altın plyasaaı durgundur.
İzmir
üzüm borsası açıldığı zaman
Bugün
fazla mahsul gelişi yüzünden piyasa bajşdöndürücü bir şekilde sukut etmeğo başlamış ve Öğleyin 58 kuruşa düşmüştür, Satıcıların satış hususunda acele et-melcrindcD doğan bu panik havası kapanışa doğru az çok zail olmuştur, İncir piyasasının açılmış olması Borsada faa. iiyetln artmasına sebep olmuştur. Faknl şimdilik incirde müstakar bir piyana yoktur. Pamuk piyasası açılışta gevşek kapanışta canlı İdi.
KONOMiK
HİNDİSTAN
MEKTUBU
Hindistanda demir
ve çelik
sanayii
Kısa Haberler
İş Kanununda yapılacak tadilât
>• yardımiyle Port-çeük istihsal et-Bundan sonraki Batı Bengal'de,
Demiri eritme ve şekil verme sanatının Hindistanda çok eski zamanlarda yer aldığı söylenir.
Mısır ehramlarından birinde bulunan demir ustura ağzı Hindistandan gelmiştir ve Milâttan 3000 sene önce imal edilmiştir. Romalıların son devirlerinde Suriye çöllerinde yaşı-yan Arap kabilelerinin kullandıkları Şam palaları Hint çeliğinden yapılmıştır. Yine Milâttan 330 sene önce Samudragupta devlinde yapılan ve şimdi Delhi’de bulunan 23, ayak u-zunluğıındaki meşhur demir sütun, bu iddiayı ispat için verilen misallerdendir.
Hindistanda ticarî maksatlarla yapılan demir ve çelik imalini ele almak için de 18 inci asra kadar gitmemiz icap eder.
tik teşebbüs Mr. Josiah Heath a-dında, Madras’da mülkiye memuru olan bir kimse tarafından yapılmıştır. Bu adam, “East İndia Company adlı kumpanyanın Novo’da demir ve meye çalışmıştır, teşebbüs, 1875 te
Kultl'de Barahar demir sanayii mü-essesesinin kurulmasıdır. Hindistan Hükümeti, bu müessesenin kontrolünü 1897 de Bengal demir kumpanyasına vermiştir. Bu müessese bir kaç sene evvel Hindistan Demir ve Çelik Kumpanyası ile birleştirilmiştir. Mevcut iki izabe fırınında günde 350 ilâ 500 ton demir ve çelik istihsal e-dilmekte idi.
Mühim olarak 4 teşebbüs vardır ki bunlardan birinci ve en mühim o-lanı 1907 senesinde yapılmıştır. Bu, Tata Demir ve Çelik Kumpanyasıdır. Bugün bu müessesede 5 fınn bulunup, bunlar kabiliyetlerine göre ' günde 500 tondan 1000 tona kadar külçe demir istihsal etmektedirler. 1941-1942 senesinde 824.231 ton külçe demir istihsal edilmiştir. Bugünkü durumda ise, senede 1.2 milyon ton külçe demir ve 1.1 milyon ton da külçe çelik istihsal edilmektedir. İşlenmiş çelik istihsali ise 850.000 tondur.
İkinci derece mühim olan Hira-pur’daki Hindistan Demir ve Çelik Kumpanyasıdır. Bu müessesede 2 fırın olup her fırının günlük külçe demir istihsali 800 tondur. 1940 senesinde yıllık istihsal 518.720 ton olmuştur. Bu kumpanya, külçe demir istihsalini 360.000 ton kadar arttırmak için çalışmaktadır.
Yine Hirapur’da bulunan Bengal Çelik Şirketi 1939 da faaliyete geçmiştir. Bu işletme 1942 senesinde 241.078 ton çelik istihsal etmiştir. Halihazırda senelik külçe çelik istihsali 250.000 tondur. Hazırlanan plâna göre, bu miktar evvelâ 550.000 tona, daha sonra 850 000 tona çıkarılacaktır.
Dördüncü demir ve çelik istihsal merkezi Mysore Demir ve Çelik İşletmeleridir. Bu işletmeler 1920 de Mysore Hükümeti tarafından kurulmuş ve senelik 28.000 ton külçe demir istihsal edilmiştir. Çelik istihsaline 1034 te başlanmıştır. 1938-1939 senesinde elde edilen külçe demirin miktan 27.000 ton olmuştur. Bu miktarın 95 000 tona çıkarılması için çalışılmaktadır. Senelik yumuşak çe İlk istihsali ise 25.000 ton olup bu miktar 100.000 tona çıkarılmak istenmektedir.
Bu dört mühim işletmelerden maada daha küçük çapta olup şahsi veya hükümete ait, Bengal, Madras ve Bombay’da çelik işletmeleri vardır.
Hindistanda çelik sanayii ham maddelerin bulundukları merkezlere yakın yerlerde kurulmuştur. Bunun için, Tata Demir ve Çelik Kumpan-
yası, Bengal Çelik Şirketi, Hindistan Demir ve Çelik Kumpanyası, Hindistan demir kuşağının bulunduğu Bi-har ve Orissa ile Bengal kömür madenlerinin bulunduğu merkezler a-rasında kurulmuştur.
Hindistanda demir madenleri bilhassa Bihar eyaletinde bulunmaktadır ve ihtiyacı karşılamak İçin kâfi gelmektedir. Maamafih mevcut maden ocaklarının muayyen bir müddet sonra ihtiyacı karşılamıyacagım düşünmek de lâzımdır.
Hlndistanın kok kömürü, fosfor bakımından, Avrupanın ve Amerikanın kömürüne nazaran yüksektir
Çelik sanayii için lâzım olan kireç taşı, dolomit, manganez, manyezit ve neceftaşı madenleri ise Bihar, Orissa’da, Hlndistanın ihtiyacını görecek miktardan fazla bulunmaktadır.
Kırk seneden beri Hindistan çelik kumpanyaları, demirden çelik yapmada, izabe fınnı kullanmakta ve bu İşi açık ocaklarda yapmaktadırlar.
Bugün Hindistanda senede 1.20 milyon ton çelik istihsal edilmekle beraber 1953-1955 te 2.7-3.4 milyon ton çeliğe ihtiyaç olacağı tahmin e-dllmektedlr. Bu sebeple İki yeni İşletmenin kurulmasına başlanmıştır.
Diğer memleketlerle mukayese e-dlllrse, Hindistanda istihsal edilen külçe çelik, fiyat bakımından, daha ehvendir. Buna Amil olan evvelâ, ham maddeler diğer memleketlerden daha ucuzdur. Kömür ve demir madenlerinin ocakları birbirine yakındır. Hindistan diğer memleketler gibi kömür ve demir bakımından yabancı membalara bağlı değildir. Normal zamanlarda Hindistan, Kalküta-dan, tngiliz çeliğinin yarı fiyatına çelik ihraç edebilirdi. Bugün bile a-radaki fark mühimdir.
Harp zamanında çelik bakımından mühim inkişaflar kaydedilmiştir. Ta-ta İşletmelerinin yüksek evsaftaki iki tip çeliği bilhassa zikre değer ki bunlar Tiscrom ve Tiscor tipleridir. Harpten sonra ise, çelik fabrikaları çelik imalinden vazgeçip sulh zamanı için lüzumlu şeylerin imaline geçmişlerdir. Tata işletmeleri meselâ, senede 100 lokomotif ve 100 yedek lokomotif kazanı imal etmektedir. Bundan başka günlük hayatta lâzım olan daha bir çok şeyler; ziraat Aletleri, traktörler, Diesel yol merdaneleri gibi şeyler imal edilmektedir, Maamafih bunlar henüz başlangıç mahiyetindedir. Hlndistanın sanayi programının tahakkuku için fazla çeliğe ihtiyaç vardır ve bunun elde edilmesi İçin çalışılacaktır.
Adanada borsa ve piyasa hareketleri
Adana, 28 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Adanada borsa ve piyasa hareketleri son günlerde hızlanmış, bilhassa pamuk ve keten tohumu fiyatları geçen seneye nazaran anormal bir yükselme kaydetmiştir. Her iki madde üzerine alıcı firmalar isteklidirler. Hatay Devlet Üretme Çiftliği de 20 ton keten tohumu, 38 ton nohut, 22 ton ayçiçeği satmıştır.
tzmirden bazı firmalar pamuk ü-zerine Adana İle anlaşmalar yapmıştır. İzmirli firmaların Adana pamuklarını hangi nam altında ihraç ettikleri bilinmemektedir.
Çiğit talepleri de mütemadiyen artmaktadır. Bununla müvazi olarak çiğit küspesi alıcıları da hararetlidirler. Piyasanın hararetli ve fiyatların elverişli olması müstahsili memnun etmektedir.
MEMLEKET
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açın» Kapanış
1 Sterllng 7.89 7.89
100 Dolar 280 — 280 25
100 Fr. Frangı 0.80 0.80
100 İsviçre Fr.^. 64 03 64.03
100 Belç. Fr 5.60 6.60
100 leveç Kr...— 54.12 50 54.12,50
100 Florin m 73.68.40 73.68.40
100 L4rct 0.44.128 0.44.128
100 Drahmi 0.01.876 0.01.876
100 Escoudos .... 9.73.90 9.73.90
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe YmK (ir. 4.94 4 95
Külçe Drcımaa 4.97 4.97
Cumhuriyet — —
3655 36.60
Eî ALTTI İt aa^«aaaww*
31.80 31.85
tngiliz 44.10 44.—
Fransız kok —
Napoiönn 1U .. — —
İsviçre —
New-Yurk’ta ı onsu: S 86
Gümüş, Platin
En M&fr En yukan
Gümüş Gr. —
Plâtln " w 10- U.—
Zürich Borsası (Serbest)
23 5.1950 İsviçre F ranıp
Durumu En aşağı En yukarı
Türk Lir a a» 1.- LıO
Dolar 4.33 4.34
Sterline m. 10. ÎO 10.90
Fransız Frengi L16 1 19
Mımr Krr.ll Fon.lyc 1003 | ITO - |
ve
DÜNYA
ESHAM VE TAHVİLÂT
e
Devlet Tahvilleri
Ikramlyell tahviller 1933 Ergani Kapanış (•)
22.50 24.—
%5 1938 İkramiyen 20 25 20.-
Milli MUdarna I 21.— 21.-
%ö 194J Demiryolu IV 97.- 98.-
%5 1941 Demiryolu V 98.40 100.—
Vo4 1/2 1949 Ikr&mlyell Diğerleri 95.30 100.-
1941 Demiryolu Yİ 95.05 100.-
%6 Kalkınma I 96.40 98.-
%6 M II 96.65 98.-
?«l6 •• IH (aaM« 95.65 99.-
%6 1949 istikraz» L 06. JO 98.-
1948 İstikrazı 96 50 100.-
Trfl Milli Müdafaa l 97.00 99.-
%6 1949 I 21.30 22.-
%7 1934 Slvaa-Erzurum l... 20.25 20.30
%7 1934 ” ” Ü..V11.,. 20.02 21.—
%7 1941 Demiryolu 20.25 21.61
%7 1941 ° 11... 20.52 22.-
194) • m... 10.85 • 22.-
%7 Mili) Müdafaa l.^ 21.12 21.45
%7 ” ” 11... 20.45 22.-
%7 - • Ul... 20.9-1 20.90
Y-7 - ° IV... 20.80 21.20
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankanı 20.60 20.20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. Ul.- UL-
•• ° M M
•• * 7.60 22.30 69.-
" „ Mümes. Senet. 63.— 67.60
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkea Bankası 124.— 120, M
1‘Ürklye I| Bankası .. 30.— —
Türk Ticaret Bankası —. 6.- 6.-
Aruitın C^rlm®nto 15 2C 15.26
Şark Değirmencilik 23.25 23 60
MIII1 Reasürans 16.- 16.25
Ecnebi Tahviller
Amerikanın pamuk ihracatı Washington, (Hususî) — Amerikanın haziran ayında pamuk llıra-racatı 741,000 balya idi. Mayıs ayında İhracat 539.000 ve geçen haziranda ise 508,000 badya kadardı. 1950 haziranının sonuna kadar olan 11 aylık müddet zarfında bütün ihracat 5,505,000 balyadır. Buna mukabil geçen mevsimde ihracat 4,526.000 balya İdL
Holânda-îsrael yeni ticaret anlaşması
* Tel-Aviv, (Hususi) — tsrael ile Hollanda arasında 2,000,000 ster-linglik bir ticaret anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre tsraelln Holandaya olan ihracatı iki misli artmıştır. İsrael, Hollan-dadan yiyecek maddeleri, kimyevî maddeler, mınlipek ipliği ve elektrik teçhizatı gibi eşyaları a-lacak, bedellerini kısmen eşya İle kısmen para ile ödlyecektlr. Parts Kasapları Sergisi
ir Paris, (Uçakla) — tik milletlerarası kasaplar haftası "Pare deş Expositlons, nında
eylülde başlıyacağ» sanılmakata-dır. Muhtelif paviyonlarda dükkân âletleri, tartı cihazları gibi teknik vasıtalar teşhir edilecektir.
ütrecht Fuarında ecnebi paviyonlan
★ Utrecht, (Hususî) — 5 14 eylüle kadar devam olan Utrecht sonbahar
daha ziyade Alman firmaları iştirak edecektir. Ingiltere, 415, Belçika 200 ve Amerika da 175 firma ile fuara girecektir. Alman firmalarının çoğu Batı Almanya-dan gelmektedir, yalnız 31 tanesi Rus işgali altında olan kısmindedir.
★
Pariste ” meyda-açılacaktır. Serginin 15
eylülden edecek Fuarına
★
★
tran-Bafı Almanya ticareti
Frankfurt, (Hususi) — İran hükümet temsilcileri ticaret müzakereleri için 21 ağustosta Frank-furta gelmişlerdir. Aralarındaki anlaşma 23 ağustosta bitmiştir. Fakat yenisi yapılıncaya kadar bu eski anlaşma 23 eylüle kadar devam edecektir.
Hindi s tanın yün İthalâtı
Yeni Delhi (Hususî) — Hindistan Hükümeti düşük para memleketlerinden ham yün ve taranmış yün ithalini serbest bırakmağa karar vermiştir. Fakat 31 aralık 1950 ye kadar malların teslim edilmiş olmasını şart koşmuştur.
Dünya yün stokları
Bradford (Hususî) — Yün endüstri mümessilleri Amerikanın artan talebi karşısında işlenmemiş yün stok miktarının şimdikinden daha az olacağından endişe etmektedirler. Dünya yün stoklarının ancaJ( üç dört ayı idare edecek kadar oldukları tahmin edilmektedir. Halbuki harpten önce normal olarak altı ay İdare e-decek stok bulunurdu. Şimdi gittikçe artan talep, eldeki mevcutlardan fazla olduğuna göre, stokların daha fazla azalacağı tahmin edilmektedir. Bazı kaza ve tesadüfler de fiyat enflasyonunu arttırmaktadır. Avus-tralyadan gelen yünün tufan sebebiyle; gecikmesi ketleri sıkışık bir muhakkaktır.
Yün stoklarını
finanse etme meselesi şimdiden mühim davalar yaratmaktadır. Aynı zamanda yün endüstrisi için lâzım olan ham maddeler de ayrı bir dâvadır. Endüstri askeri hizmetlere mahsus olmak üzere yün siparişleri almaktadır. Bir yandan da sivil halkın ihtiyacını karşılamak mecburiyetindedir. Amerikan müstehliklerine İnglltere-nln yün ihracatını kesmtyeceği hakkında teminat verilmiştir.
müstehlik memle-duruma sokacağı
yüksek flyntlarla
BORSA
ve
Sanayiciler, işverenler Sendikası vasıtasiyle kanunun tatbikatını kontrol etmek istemiyor
Çalışma Bakanlığı, tş Kanununda yapılması gereken tadiller hakkında Bölge Sanayi Birliğinin fikrini sormuştu. Sanayi Birliğinde, tş Kanununun tatbik; şekilleri hakkında tetkikler yapmak üzere kurulan bir komite çalışmalarına devam etmektedir. Şimdiye kadar komitenin elde ettiği neticeye göre, işveren ile İş a-
Mahsullerimizde fazla bir
İstanbul 28 (Türk Ajansı) — Bu sabah şehrimize gelen Toprak Mahsulleri Ofisi Umum Müdürü Mümtaz Rek, kendisiyle konuşan Türk A-jansı muhabirine şunları söylemiştir:
lan arasında tam bir ahenk meydana gelebilmesi için işverenlerin de kanunun tatbikim kontTol etmesine ihtiyaç görülmektedir. Evvelce Bölge Sanayi Birliğinde işverenlerin bir sendika kurması için düşünceler mevcuttu. Böyle bir sendika kurulduğu takdirde tş Kanununun tatbik şekilleri hakkında daha umumî surette bir fikir edinmiş olacaktır. Bugünkü şartlara göre, Çalışma Bakanlığının müfettişleri her iki taraf arasında uzlaştırıcı bir rol İfa et-mektedlrler. Sanayiciler, şimdiye kadar Sanayi müfettişlerinin bu vazifeyi hakkiyle ifa edemediklerine kanidirler.
11— Bu yıl mahsul durumu normal bir derecede olup gazetelerin yazdığı gibi normaJin üstünde bir bolluk yoktur. Ofis mubayaalarına devam etmektedir. Bu yılkl istihsal miktarı hakkında verilen rakamlar tahmine istinat etmektedir. Yakında mubayaalar bitecektir. O zaman istihsalimizin bu yılkl durumu kat’î o-larak İfade edilebilir. Fiyatlarda geçen seneye nlsbeten 4 kuruşluk bir artış mevcut olup buğday fiyatları 25-29 kuruş arasındadır.”
Topraksız köylüye bu yıl dağıtılacak topraklar
Ankara (Hususî muhabirimiz diriyor) — Toprak ve İskân Genel Müdürlüğüne bağlı 24 Toprak Dağıtım komisyonu yurdun çeşitli bölgelerinde çalışmalarına devam etmektedir. Topraksız köylüye dağıtılacak topraklar daha ziyade devlete ait olanlardır. Bu yıl programda tasarlanmış olan miktar kadar toprak dağıtılamaması çeşitli sebeplerden mümkün olamamıştır. Bununla beraber, önümüzdeki ay başında 200-250 bin dönilm toprak dağıtılabilecektir.
Amerikadan fıstıklarımıza karşı istekler var
bil-
Gaziantep, 28 (Hususî muhabirimiz telefonla bildiriyor) — Gaziantep fıstığı piyasaya birkaç günden beri bol miktarda sevkedilmiştir. Bir haftadan beri 150 kuruşa satılan taze fıstığın fiyatında hâlen bir düşüklük göze çarpmaktadır. 15 gün evvelisine kadar durgun ve kararsız olan piyasada ilk fıstık mahsulü çıktığından beri hummalı bir çalışma görülmektedir. Gaziantep fıstığının yegâne alıcı olan Amerika firmalarından fıstık tacirlerine gelen telgraflarda uygun teklifler yapılmaktadır. Geçen gün iki firma yalnız A-merikaya 7000 ton fıstık ihraç etmişti. Geçen senekl mahsulün yarısı ise hâlâ anbarlarda durmaktadır.
Amerikan firmalarından birinin temsilcisi bizzat Gaziantebe gelerek bu fıstıkları Amerikaya ihraç edecektir.
Ticaret Bakanı, Urlada üzüm mahsulünü tetkik etti
İzmir 2C (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Şehrimizde bulunan Ekonomi ve Ticaret Bakam bu sabah Urla ve Çeşme ilçelerine giderek mahsul durumunu tetkik etmiş ve tzmlre dönmüştür. Bakan, Urlada müstahsillerin üzüm mahsulü hakkında İleri sürdükleri mütalealan dinlemiş ve üzüm fiyatlarının gayet iyi gittiğini belirtgılştlr. Çeşmede müstahsiller anason mahsulünün satışı konusunda bazı şikâyetlerde bulunmuşlardır.
Bir aylık ithalâtımız
En ziyade Almanyadan yurdumuza mal gelmiştir
Ticaret Odası tarafından yapılan hesaplara göre 1950 yılı haziran a-yında İstanbul limanına 37.149613 liralık mal gelmiştir. En ziyade ithalat yaptığımız memleket Alman-yadır. Bir ay İçinde bu memleketten gelen malın yekûnu 10.092.489 liradır. İkinci derecede gelen Fransadır kİ, buradan yapılan ithalât 3.807.564 lirayı bulmuştur. Italyadan yapılan İthalât da 3.802.163 lira, Çekoslovak-yadan ise 2.739.562 Hradır.
İş Bankası Galata Şubesi yeni binasına taşındı
Dün, tş Bankasının Galata şubesi» Bankalar Caddesindeki tş Hanında yeni binasına naklederek faaliyetine orada devama başlamıştır. Bu mü* nasebetle gişelerinin önünde, banka» bir de büfe tertip etmişti Müşteriler ve nakil dolayısiyle yeni binayı görmek üzere gelen misafirler orada 1-zaz edildiler.
Misafirler arasında şehrimiz bankacılık ve ticaret Alemine mensup bir çok şahsiyet vardı. Bir çok müessese de nakil dolayısiyle tş Bankası müdiriyetine otuzdan fazla çelenk göndermişlerdi.
Yeni binanın açılışı, bankanın kuruluşunun 26 «ncı yıldönümüne de tesadüf ettiğinden, Atatürkün, mil-essesenin şeref mevkiinde duran büstüne bir demet çiçek de konulmuş bulunuyordu.
Selofan torba ile iç fındık
Ankara (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Belçika ve Almanya hükümetleri Türkiyeden iç fındık almak için teşebbüse geçmişlerdir. Ancak her İkisi de fındıkların 250 şer gramlık ve selofan torbalar içinde mükemmel bir ambalâjla İhracını şart koşmaktadırlar.
Selefon ambalâjlı mal ihracına müsaade etmiyen Ticaret Bakanlığı» dünya piyasasına nazaran fiyatı daha yüksek olan fındık mahsulümün İçin ileri sürülen bu şartı kabul etmiş ve selofan ambalâja müsaade vermiştir.
Dış piyasalarda Türk fındığı İçin güzel bir propaganda teşkil edecek olan bu ihraç müsaadesinin fındık ihracatçılarını memnun bıraktığı anlaşılmaktadır.
Ticaret Bakanı Aydında
Aydın, 28 (Hususi) — Ekonomi ve Ticaret Bakanı Vellbeşe, bugün şehrimize gelmiş. Aydın tacirleriyle bir toplantı yapmıştır.
PİYASALARI
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.) . Buğday Ofla ............
Arpa yemlik (dökme) _...
Mıaır »an (çuvalı) .........
Faaulya tombul_________...
Faauiya Çalı aert
Kuşyeml
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil
Nohut natürel —
Tnğlı tohumlar ı Ayçiçeği tohumu
Keten tohumu Kendir tohumu Susam «••»•w »•«••• * • «
Yer fıntığı kabuklu
Kurn Meyvolar ı
Emdik (kabuklu ııtvri)
Kındık (İç tombul 1950).,. Ceviz (kabuklu)
Ceviz (tç natürel) —...™.
Uukunın Ham Maddeleril rirtlk (ena mal)
Liftik (Netürel)
Yapak Trakya (Kırkım)
Ham derileri
Sığır Balam ura (kasap) KX Keçi tuzlu kuru kilonu Koyun hava kurusu kilosu
Nobntl Yağları
Zeytinyağı (E.B.
Suttamyağı (Rat Ayçiçeği (Rafına
Fındık yağı (Çürük) M....
ten ekeli) sıra) çıplak)
Bugün Eski Kapanış
30.— 30.—
30.— 30.—
— 17.-
—. 22.—
— 25.—
M 46.-
34.— 33.—
32.-
— 54-
— 24.—
33.—
50.— 54.-
— 37.-
85.—
— 85.-
95.—
208.— 294.—
380.— 380.—
410.— 120.—
200.— 230.—
135.— 140.—
187.— 185.—
190.-
230.— 230.—
200.— 191).—
XÖ2.— ııo.—
155.-
••
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Bugün
Son Kapanış
Dün
Eski kuı
üfcllm çekirdokala No.9 tnelr A aorlsl No. 8....
B «erini No. 108 Akala Akala Akala yeril yağı (rafine) çekirdeği ....
eo,—
43.—
12.-260.— 195.— 160.—
172.6
109.—
16.—
66.5
65.-
4X-
248.—
190.—
160.-180.-uo.-
17.—
Buğday (Buşel1=Sent)
Sert Kış mahsulü No. 3 —
Kırmızı • M No. 2 Pamuk Middlıng (Ulbreal=Sant)
Ekim ..........................
Aralık ..............
M/ırl ««.»••...... ■••••••..
Tiftik (Llbrasl=8ent) ___________
Teksaa No. 1
Fındık (Llbrcsl=Sont) —
Kabuklu yeril İr)_________
” orta ......
İthal matı iç ithal mal) .
(Libresi=Sont) ....
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala i
Pamuk AkAJa (1 oMMe
Pamuk Akala III
Pamuk yerli l
Pamuk yerli
210.—
200.—
••
Trabzon Ticaret Borsası
FİM DİK
a) %60 randımanlı kabuklu tombul M b) İç sıra kontroUü -
280.—
95.-
280.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Buğday eert
A r p n
• a
29.—
28.—
257.—
232.—
38.11
38.16
• 38.40
105.—
42.—
49.—
11 V4
30. -
31. —
258.—
233.—
37.93
38.—
38. S0
U V4
8.72
105.—
7.30
185
105.—
7.30
Levanı İç
Ekstra ir)
Kum ütüm
rhompaoo celclrdeksU aoçm*
Kotsn tohumu (Bu0Oll=Doiax) ...
Mlnneapolla
Kalay (LlbreBt=9(jnt)
Levha-tcnoke (100 llbra dolar)
Londra Borsası
Keten tohuma (Tonu=Sterllng) B om h/ı y •••«••••• •••»••••••«•••••«••••••e ICnlIcÜfn 70.- Tl.- 63.50 64.-
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Libreal=Flyat) •’ Sıra malı •* TUd Anadolu * " ” Trakya - 20/2) 18/21 34.—Noml 30.- “ 20-21 18/21
İskenderiye Borsası
*amuk (KantansTalları) Ashmouni Kısa elyalb F7G. ... Karnak Uzun elyafh F/(l. 82-10 101-38 61-20
Sayfa 6
28 Ağustos 1950
TWEEDve KADİFELERİ
Siyah kadifeden tuvalet Uzun siyah eldivenler de kadH edendir.
SADELİĞİ
Soluk brik rengi ve ceket arkası körüklii tnyör
gösterdiği modellerin hepsi, 17 büyük fabrikanın imal yünlüsü üzerinden yapılmıştı.
Beyaz ve şarabi plyedöpul desenli twed‘den yelek
Eteği ve koraajı ayn ayn da giyilebilen» çok basit bir en tart
öğlede^ sonra giyilmek üzere döpiyes kostüm. Entari, siyah yünlüdendir. Kısa ceket plyedöpuldan» kol ve yaka atkılan siyah kadifedendir.
Fakat, sadelikle rahatlığı birleştiren bu modayı, tasarruf zihniyetinden ziyade, İngiliz kadınının mutedil ve ciddî seciyesi empoze etmektedir.
Renkler, — Ekose kumaşlar müstesna — hemen dalma karışıktır. Klasik çizgilerden katiyen şaşmadan kuplar, buna rağmen, serbest, rahat bir zarafet temin etmektedir, iskarpin, eldiven, eşarp, mendil gibi bütün teferruat, sAdelik İçerisinde zarif olmasını bilen bu kadınların başlıca süsleridir. Ingiliz kadınının bu tablosu, mükemmel bir terbiye, müsamahalı bir telâkki tarzı ve samimi aile yuvaslyle tamamlanmaktadır.
Kursun! renkte flanelden entari ve siyah (gans) İle çevrilmiş, çok kısa yelekten müteşekkil kostüm
i İlil
Az veya hiç boyalı, dalma ökçesiz, katiyen dar etek giymeyen Ingiliz kadını, seyahat eden, dalma yürüyen ve ihtiyarlığında bile beli İncecik kalan kadının timsalidir; Kıratlığın en büyük servetine malik olsa hile, arabaları kendinden çok, hizmetçilerine yarar ve kabul resimlerinde giydiği gece elbisesi, misafirlerinin en mütevazıından dalma bir basamak daha basittir.
Şıklık, sadeliktir. Sadelik İse ruhî bir haslettir. İngiliz kadını, bu sadeliğin, maddi ve mânevi varlığının ifrata kadar inkişaf ettirdiği bu cömertliğin, dünyada eşi zor bulunur nllnı un esidir.
NGÎLÎZ kadınım süsleyen meziyetlerin en güzeli, yabancıyı en ziyade memnun edeni, şüphe yok kJ, sâdcliktir. Ingiliz kadını belki lüzumundan çok fazla sadedir. Fakat no çıkar? Nasıl ki, iyiliğin fazlası, kötülüğün ifratına müreccah Lse, fazla muğlâk olmaktansa, çok sâde olmak daha iyidir. Ingiliz kadınının entarisi, mantosu, tayyörü, sanki ebediyete kadar kullanılacakmış gib| yapılır. Zaten, Inglllze has basitliğin, sadeliğin esasını da, bu devamlılık teşkil etmektedir; kumaş, bir, İki sene sonra bile bütün yenilik ve tazeliğini muhafaza ettiği için, elbisenin bütün teferruatı çabıık demode olmamak maksadiyle fazla göze çarpacak şekilde tertiplenmeme-lidlr.
ON DR ALI bir terzi Dlby Mart an, Parlste, sabah karanlığında btr ekspozisyon yaptı. Diğer terziler ekspozisyonlarında şampanya ikram Marton, memleketinin Adetlerine uygun bir kahvaltı
Yakası ve kol kapaklan kadifeden, çok güzel, astragan ceket
ederken. Dlby ikram etti.
Londralı terzinin ettiği 40 çeşit İngiliz
Morton, çok mütevazı konuşuyordu!
— Bu modellerle, modayı değiştirmek veya kadınlık âleminde İnkılâp yaratmak İddiasında değilim. Bunu I’arls terzilerinin zevkine ve maharetine bırakıyoruz.,,
İngiliz terzisinin tek arzusu, dünya modalarına hükmeden şık kadınların, tayyörlerini — ve yalnız tayyörlerini — Londrnda yaptırmalarıdır.
Bu çeşit bir İddiayı hiç beklemedikleri için şaşıran misafirlerini Iknaa çalışan hu sanatkârın mütalâası, şüphesiz mantıkîdir. Londra, bir asırdan beri, erkek giyiminin hâkimi sayılmaktadır. Kadınların spor tayyörleri de, çizgileri İtibariyle tatlılaşmakla beraber, şekil ve dikiş İtibariyle hiç değişmemiştir. Erkek, kadın, aynı kumaşları aynı renkleri aramaktadır. Bu İtibarla, bu İmkân ve temayülleri açığa vurmakla. Londralı terzi, Inglltcrede daha başka meslek taşlarına İlham kaynağı olacaktır.
Fransa, bütün dünyayı İpeklileri ve sırına İşleme kıımaşlarlyle hayran bırakırken, Ingiltere de, zevk sahibi kadınlara, çeşnisine hııdııt olmayan yünlülerini, aşınmak bilmeyen, evlâdiyelik kadifelerini arzetınlyor mu?
Muhtelif memleketler arasında^ âdeta bir “şıklık İttifakı,, akdetmek teklif edeceğimiz geliyor: Fransıu ağır elbiseleri, çamaşırları, mendil, yaka, eldiven, incik - boncuk gibi bin türlü süs eşyası, İngiltere evlâdiyelik *teverllfe„ tayyörleri, Akdeniz memleketleri kunduracılıkları, Amerika kürkleri ve daha başka memleketler de İşleme ve dantelleriyle bu “güzelleştirme İttifakın,, da pekâlâ yer alabilirler.
X '■\S MI
Bej az poplin blûz Üzerinde el örgüsü ekose yelek
• ■
■
tr
•T-
&
7*
Sayfa 7
Radyoları gelmiştir
SKANTIC
ccm
r ,. :■
Î9 Atugtos 1930
HEDİYELİ
sürpriz
• - 1 'S u * A
gömleklerinin piyangosu
31 AĞUSTOS 1950 Tarihinde
Beyazıtta MARMARA Lokalinde
Saat 15 te
Noter huzurunda çekilecektir
gelebilirler
Satışa Çıkarılmıştır
Gazete
gazete
satan tütüncü dükkânlariyle
müvezzilerinden isteyiniz
Bulamazsanız
İDAREHANEMİZDEN
tedarik ediniz
Dünyanın en maruf
İsveç
Türkiye Genel Depoziteri:
MARYO GABAY
Bahçekapı, Hamidiye Cad. No. 85 - İstanbul
Telgraf :Magabo
Telefon: 20099
Sıcak;
Buldan angut
1 — Arandığı halde ele geçememe 2 — Objektif; Hâlâ. 3 — Olduğu gibi görünmeklik. 4 — Tersi şans; istekli. 5 — Yol; Ruh; Teral hayvan yuvası. 8 — Buutlardan;
Yama. 7 — Bir av hayvanı. 8 — Haftalığı mevcut (İki kelime). 9 — Noksansız; Hâdise. 10 — Bir deniz vasıtası (çoğul).
Yukarıdan ayagiı
1 — Uzafrı görüş; işaret sıfatı. 2 — Küçülen; Mülk. 3 — Tersi yük taşıyan; Bir cerh AJetl. 4 — Terul bir dolma kalem markanı; Dinen memnu, ö — Yarım; Mezelerden 6 — Karşı koymak. 7 — Kıvam; E-le avuca sığmaz. 8 — Arapça üst veya fevk; Aptal (argo). 9 — Sinemanın iki seansından biri; Bir muharririn birinci adı. 10 — YAdet; Haroketlerine İstikamet vercmlyon.
Dt’NKÜ BVLMACANIN HALLİ
Soldan safat
1 — Kapasiteli. 2 — Azamî; E-zen. 8 — Başararak. 4 — Alan; LA-net. 5 — Ram; Saç; La. 6 — An; Ket; Bl. 7 — KaJete. 8 — Cereme çek. 9 — Kaaab; Kule. 10 — Azami keder.
T yi karı dan aşağı t
1 — Kabaran; Ka. 2 — Azalan; Caz. 3 — Paşam; Ke«a> 4 — Aman; Karam. 5 — Sİr; Çelebi. 6 — Â1A fem. 7 — Teras: Teke. 8 — Ezan; Duçe. 9 — Lekeli; Ele. 10 — İn; Rekabet
BÜYÜK TİYATRO BAYRAMI
BU GECE
Bu gece Açıkhava Tiyatrosunda bütün tiyatro. En leçme ve isimli aes-aaz sanatkârlarının İştirakleri ve bir çok sürprizlerle muazzam bir eğlence akşamı. Biletler 3-2-1 liradır. Şehir Dram Tiyatrosunda ve saat 19 dan İtibaren Açıkhava Tiyatrosunda satılmaktadır.
Dr. Orfanidis
Deri, Frengi, Zührevî Hastalıklar Mütehassısı Beyoğlu (Konak' karfjsı
Suterazl (Turnacıbaşı) sokak Nil Apt. 5/3 Tel: 43734
ANKÂRA’da
4 kapılı 1942 model Buick otomobili satılıktır.
Müracaat: Amerikan Yardım Kurulu Kara Kuvvetleri Coll KNİGHT
, 9 •f • (
a
ENTERNASYONAL FUARINDA LOZAN ve 9EYLÜL MEYDANLARINDAKİ havuzlar bitişiğinde REK LÂM KULELERİNİ
I lV • i p 1 fil jl
Firmanızı ve emtianızı J 2 devletin resmen iştirak ettiği İZMİR ENTERNASYONAL FUARI
delâletiyle 2 milyon ziyaretçiye tanıtabilirsiniz.
Reklâmlarınızı izmirde İkinci Kordon Emlâk Bank yanında İZMİR BÜROMUZA veya doğrudan doğruya GAZETEMİZE verebilirsiniz.
Şartlarımız gayet müsaittir
K ■- jl ...
JAWA
250 ccm
ÜSTÜN EVSAFLI MÜTEKÂMİL N ÜÇÜZ ÇEKOSLOVAK
EN EN
E
a
MOTOSİKLETLERİ
Dünyada, kendi sınıflarında daima birinciliği muhafaza etmektedir. Türkiyenın büyük vilâyetlerindeki acentelerimizden izahat isteyiniz. BOL YEDEK AKSAM TESLİMAT HEMEN YAPILIR TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
İstanbul Vali ve
Belediye Başkanlığından:
Otuz Ağustos Zafer Bayramı münasebetiyle orduyu tebrik için Sayın Genel Meclis üyeleri. Vilâyet ve Belediye erkânı o gün saat 9 da Vilâyet ve Belediye binaları önünden kalkacak olan otobüslerle Orduevine gidilecek ve tebrikfttın sonra aynı otobüsle Taksim Meydanındaki merasim necektlr.
Bu İlân davetiye makamında olduğundan sayın teşrifleri nca olunur.
Galata Tahlr Han
Telefon: 40430 — 42673
Telgraf: Lamet İstanbul
TeşhLr ve Satış Yeri:
kabulünden yerine gell-
davetlilerin (11876)
Güzel ve faydalı ilanlar
YENİ İSTANBUL’da çıkar
MSI! BİR HESAP MHEltSI
*
• . >»*■. »
I
‘Ap t AY « . > ? .Â
’** e (
A X ’
t*
.. rı
■ > />.*
. —
S
• ' \ i: •
T
v
Tepebaşı ALP Oteli altında
İZMİR FUARINDAKİ PAVtTONUMUZDA VE AYRICA ÇEKOSLOVAK PAVİYONUNDA TEŞHİR EDİLMEKTE O-LAN MOTOSİKLETLERİMİZİN ZENGİN ÇEŞİTLERİNİ GÖREREK KARARINIZI VERtNİZ.
90
• • • rıt • *
KUPON
■
- w
r .
*
•• *
1 ■
• - - »•
. •
’ı . V ..
(1
f.
■ t»
• ,
90 =
yİ
• . •
.»✓* ’» f ' • • ' A
Pdhâ....f(2
. (»
İİ 3
' •
> *
• •
9 •
♦
KUPON
. . • • • ’ ;
9 9
tozan .da
Pnkanada
U tanbıılata,
11 .|
JVV r
*1
.. ’ "b ’
v * >
X?.-'
( •
i
• - -
&4/r4c/Z>> f
• « (• • -4 1 *
OV
’ fi
• • 4
İ 9
>a
ISA z ’
1A " : lU.Oûü
l
4
4
Sayfa S
T BJNÎ İSTANBUL
M ARubLob İfiM
DEĞİL
&a£c&ac(a
TEMİZLER!
Erzurum
Moloz ve anroşman taşı alınacak
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
Çamaşır Makinesi Elektrik süpürgesi
Tahlr Han, Galata.
Telefon: 44996
Gerek slr. gtrtk aşlmı. taçlarının haftada bir dofa SAPIKSIN ila yıkayım! S A PiKSiN taçlanman ömrünü uzatır Kaşıntı va kapağı yokadar.
ANKARA - YENİŞEHİR LİSESİ
İLK. ORTA. LİSE - YATILI. GÜNDÜZLÜ
ıT efe ALTIN KOLSAATI
veya 50 hediyelerden biri
8 temin edilir.
TELGRAFı VASITALAR “İSTANBUL
İstanbul Şehir Hatlarlyle İzmir ve İzmit Körfez Hatlarında 1 eylül 1950 tarihinden itibaren san kart hâmili basın mensuplan için iki aylık abonman kartlannın ihdas ve kişelerimizde satışa arztdildlği ilân olunur. (11853)
4
larını komisyona vermeleri
2 — Beher M3 olup geçici inancası Şartname
2 — Kuma? ve malzeme dahil bir takım elbise ve bir palto için tahmin edilen fiyat 124 lira, geçici teminat 1721 liradır.
3 — Eksiltme 11/9/1050 pazartesi günü saat 15 te Emniyet Müdürlüğünde yapılacaktır.
İsteklilerin bir saat evvel teminatlarını yatırarak zarf-
Sivil Elbise ve Palto Diktirilecektir
5 — Buna alt şartname Emniyet Müdürlüğü hesap işlerin de görülebilir. (11638).
Devlet Demiryolları Ankara
2 nci İşletme Komisyonundan :
Türk Kızı!
Ortaokulu bitirdin mi
ZAYİ — Emniyet Altıncı Şubeden almış olduğum 20029 sicil sayılı ehliyetimi zayi ettiğimden yenisini çıkaracağım için eskisinin hükmü yoktur.
Ilıılll KELEŞ
Devlet Denizyolları ve Limanları İşletme Genel Müdürlüğünden
5 — Arzu edenlerin eksiltmeye girebilmeleri için İhale gününden 3 gün evveline kadar Erzurum Bayındırlık Müdürlüğünden bu işi yapabileceklerine dair ehliyet almaları
6 — İsteklilerin geçici teminat makbuz veya Banka mektupları, 1950 Ticaret Odası vesikası ile 5 inci maddede yazılı ehliyet vesikasını havi hazırlıyacaklan teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evveline kadar Valilik makamında toplanacak olan komisyona makbuz mukabili vereceklerdir.
7 — Postada vaki gecikmeler kabul edilmez.
Ruj kutulan içinde bulunan numarayı saklayınız. Yakında noter huzurunda çekilecek kurada bu hediyelerin birine sahip olabilirsiniz.
NOT: Şimdiye kadar ruj alanlar kutuların içindeki kuponu (P.K. 83 İstanbul) adresine gönderdikleri takdirde kendilerine yeni bir numaralı kupon gönderilecektir.
Bütün Parfümeri dükkânlarında satılır.
1 — Irmak - Zonguldak hattı üzerinde km. 347 deki ocak lardan ihzar ve hat kenannda muntazam figüreler halinde te» Hm sartlyle 6000 M3 moloz ve anroşman taşı kapalı zarf usu-liyle satın alınacaktır.
KIZILAY HEMŞİRE OKULU AKSARAY — İSTANBUL
Sütlü ve yumurtalı makarnaları
Piyasaya kalitece üstünlüğünü temin ettikleri için, artık reklâmın lüzumu kalmamıştır. Bir tecrübe herkesi ikna edebilir
i Beden Terbiyesi Bölge Başkanlığından
1 — Erzurum Öğretmen Okulu arkasındaki sahada spor alanı 15/ağustos/1950 tarihinden itibaren 8/eylül/1950 tarihine kadar kapalı zarf usulü İle eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — işin keşif bedeli (63332) altmış üç bin üçyüz otuz iki lira (25) kuruş olup geçici teminatı (4749) lira (92) kuruştur.
8 — İhale 8/eylül/1950 cuma günü saat 16 da VallUk makamında yapılacaktır.
4 — Bu İşe alt keşif, şartname, plân ve sair evrakı her gün Erzurum Beden Terbiyesi Bölge Muhasipliğinde (Halkevinde) görebilirler.
Bezli Zımpara Alınacak
Devlet Demiryollan Haydarpaşa Satmalma Komisyonundan
• •
1 — Muhtelif numaralarda 16000 adet bezli zımpara açık eksiltme He satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 4210 Hra olup muvakkat teminatı 318 liradır.
3 — Buna ait şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 18.9.1950 pazartesi günü saat 10,30 da Hay-
darpaşa Gar Binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (11445)
Ankara Valiliğinden :
1 — Emniyet Müdürlüğü memurları için 185 takım sivil elbise ve bu miktar sivil palto kapalı zarf usuliyle diktirilecektir.
4 — Eksiltme ve İhalesi 8.9.1950 cuma günü saat 15 te An-karada 2 nci İşletme Komisyonunda yapılacağından isteklilerin kanunun tarifatma uygun şekilde hazırlayacakları tekliflerini bildiren saatten bir saat evveline kadar komisyona vermeleri veya muayyen saatten evvel komisyonun eline geçecek tarzda iadeli taahhütlü olarak posta ile göndermeleri. (11383)
Beherinde 0.15 gr. Kinin vardır
Piyasamızda muhtelif marka kamyonlar mebzulen mevcut İken
__ _ e
Haziran ve Temmuz 1950 ayları içinde 459 adet satılmış ve hizmete girmiş bulunmaktadır. Fevkalâde rağbet gören ve bu rağJ bete her bakımdan lâik olan bu kamyonlardan yeni gelen ve miktarı mahdut olan şofor mahalli bir parti daha sayın müşte* filerimizin emirlerine amade bulundurulmaktadır.
BİR ROBLUK KUMA$
I |
Kayıtlar 20 eylüle kadar her gün saat 9-17 arasında yapılır. (U75'n
Tekel Ankara Başmüdürlüğünden:
Mukavelesinin feshi dolayıaiyle Kalecik Tekel İdare binası ve ambar İnşaatı bakiye işleri müteahhit nam ve hesabına kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur.
1. ) İşin keşif bedeli 90988 lira 70 kuruş olup geçici teminatı 5799 lira 44 kuruştur.
2. ) Taliplerin en az bir kalemde 70000 liralık bir İşe benzer İş yaptığına dair işi yaptıran İdarelerden alınmış vesikalarını tatil günleri hariç, ihale gününden Uç gün evvel Ankara Tekel Başmüdürlüğüne verecekleri müracaat dilekçelerine rapt ile eksiltmeye girebilmek İçin Ankara Başmüdürlüğünden vesika almaları şarttır. Vaktinde müracaat etmeyenler eksiltmeye giremezler.
3. ) istekliler şantiyede işin devamı müddetlnce bir mühendis veya mimar ve aynca bir fen elemanı bulunduracağını evvelden taahhüt edeceklerdir.
4. ) Bu işe ait proje, keşif evrakı ve şartnameler her gün mesai saatleri dahilinde Ankara Başmüdürlüğü Muhasebesi ile tstanbulda Tekel Genel Müdürlüğü İnşaat Şubesinde görülebilir ve bu mahallerden keşif proje ve şartname evrakının 4 Ura 55 kuruş bedel mukabilinde temini de mümkündür.
5. ) Eksiltme 6.9.1950 tarihine müsadif çarşamba günü saat 16,00 da Ankara Başmüdürlüğü binasında toplanan eksiltme komisyonu huzurunda yapılacaktır.
6. ) İsteklilerin mühürlü fiyat teklif mektuplarını kanunî vesikalarla güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektupların İhtiva edecek olan kapalı zarflarım eksiltme saatinden bir saat evveline kadar adı geçen Başmüdürlüğe makbuz mukabilinde vermeleri ilân olunur.
7. ) Postada vukua gelecek gecikmeler kabul edilmez. (11386)
SAPIKSIN
Saç Dökülmesine Karşı
nün muhammen bedeli (300) Uç yüz kuruş (1350) bin üç yüz elli liradır.
ve sözleşme tasarısı komisyon kaleminden
IKRAMIYEU BİR
RUJU
KAZANABİLİRSİNİZ
DEVAKIN
• 4 • M* 4
i
1
Comments (0)