30 Ağustos 1950— Çarşamba
yeni Istan bul 75.000 ANBUL 75
IL
SİYASÎ İKTİSADÎ, MÜSTAKİL • •
Yıl 1—Sayı 273 — 10 kuruş
T’4'
Toala eden: Hablb Edlb . TÖREHAN
Abone: Türkiye İçin »enellgl 32, alb aylığı 17, üç aylığı O liradır. Hariç memleketler İki misildir.
iyor yor IHFo r
lira dağıtıyor tıyor tıyor tıyor mı yor

YE
YE
Y
TENİ İSTANBUL 75.000 lira dağıtıyor
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
I 1 ~




İlânlar : 0 ncı sayfada santimetresi
2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabııl edilmez.
Posta Kutusu : 447 - İstanbul
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
■ * ■ " ' "■ ■ ■ - ■ 1 ■ - M . ■
d
/Si

A A
S.
İç politika
Türklüğün millet oluşu
A
A A
AMI
Bayram, yurdun her tarafinda



- -•
-•


ı «K •
I



w



Menderes Radyoda Inönüyü
şiddetle tenkid etti
* —
BUGÜN’ Türk nesilleri, tanı bir millet oluşun yolunu açan ve bütün İmkânlarını veren büyük zaferin yıldönümünü kutluyorlar. Aradan yirmi aeklz yıl geçmiştir. Millet hayatında ufak bir zaman, fakat İnsan için ömrün büyük bir parçası. Yaşlılar o zaman benliklerinde fırtına şimşekleri ölçüsüzlüğü ile uyanan heyecanların derinliğini hatırlarlar, gençler, kendilerine hür bir ülke bırakanların eşsiz kahramanlıklarını ya ana kucağında dinlemişler veya, kitaptan öğrenmişlerdir. Türklük, İlk dünya harbinin r.afer kazımmış büyük milletlerine karşı bir avuç silâhsız. İnsan yığını İle ayaklanmasını, biraz sonra da çığ. taşmasını bilmiş ve nihayet, tarihin en büyük hayat vc İrade mucizesini yaratmıştır.
1 eylül 1922 de yayımladığı bildirimle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başkumandan Mustafa Kemal, daha sonraki Atatürk, Türklere bu eşsiz müjdeyi veriyor:
"26 ağustos 1922 de başlayan taarruzumuz beş gün beş gece devam ettikten sonra düşman ordusunun belkemiğini teşkil eden kuşetler, akıllara dehşet verecek bir katiyetle, yok edildi. Milletimizin geleceği emindir.,,
Bundan sonra Türk ordularına verilen günlük emri biliyoruz: “Ordular. ilk hedefiniz Akdenizdir. Beri..., Ve Türk orduları. Koca tepe eteklerinden İzmlre uzanan yolu, tarihin çok seyrek zaferlerinde görülen coşkun ve dizginini kaybetmiş bir ırmak hırı ile, dokuz günde aşarak Büyük Başbuğun eınrinl yerine getirmişlerdir.
Beş gün ve beş gece süren ölüm ve kalım güreşi, askerlik tarihinde olduğu gibi, kültür tarihinde de. millet iradesinin büyük kudretini yapayalnız kalmış bir dağ ululuğu diliyle gelecek İnsan nesillerine anlatan bir varlık anıtı gibi kalacaktır. Çünkü, 30 ağustos 1922 zaferiyle Türklük yalnız politika bakımından eğemcnli-ğlnj kazanmamış, aynı zamanda kendi benliğine giden yolu, kültür yolunu. manevi egemenliğine kavuşmak yolunu da bulmuştur. Jullııs Cesar’ın Komaya girişi, Cengiz - Han’ın Hay-ber geçidini aşması hJç şüphesiz, askerlik görüşünden, büyük birer hâdisedir. Çağımızın İmkânları, şartları düşünülür, ddn\a durumu yirmi sekte yıl önceki kuvvet sisteminin ışığında İncelenirse Atatürk’ün başardı-ğl işin biısüklüğii ve üstünlüğü kendiliğinden anlaşılır. Ferdinand Hııs-song, belki, Atatürk’ü en İyi anlatanlardan biridir. Türk kahramanı, ona göre, tarihin şimdiye değin bir araya getiremediği ayrı ayn yüksek şahsiyetler demetidir. Ve onun İçin muzaffer başbuğ biraz sonra gene muzaffer bir devrimci olabilmiştir.
30 ağustos 1922 zaferi, bizim içki, bir son değil, bir başlangıçtır. Zaferin asıl ehemmiyeti de buradadır. Türk orduları tznıire girdikten ve vazifelerini bitirdikten sonra, Atatürk, devrim dâvalarını eline almamış olsaydı, biz, bugün çok geri ve ortaçağ artığı bir devlet hayatı sürecek ve her türlü zafere rağmen içimizden gene çökmeye devam edecektik. Yaratıcı bir kudret haline gelebilmesi için, Türklüğün renksiz ve beynelmilelci bir ümmet hayatından büsbütün silkinerek tam mûnaslyle bir millet olması, toprağına, benliğine yeni İdeallerle, yeni sevgilerle bağlanması lâzımdı. Biz Kurtuluş Savaşında cemiyetimizin aksak ve çürük noktalarını birer birer görmüştük, tstanbulda, Türk kanı dökülerek başlayan işgal devrinde, halifeleri önde olmak üzere şeyhülislâmlarımız, sarıklılarımız, Kur'andan âyetler getirerek düşmanlarımızın zafer kazanacaklarını söyleyen müftülerimiz, yabancı ordularla işbirliği yapmışlar, Kurtuluş Savaşı kahramanlarını arkadan vurmak İçin İsyanlar tutuşturmuşlar, halife orduları teşkil etmişlerdi. Biz bunun nasıl bir vatan suçu olduğunu bugün çok İyi düşünebiliriz. Bizim her ölüm ve kalım zamanımızda böyle suçlular yetiştirmekten ve bilgisiz vatandaşları sırası geldikçe soymaktan başka bir şey tanımayan anlayışın ve ondan doğan tehlikeli teşkilâtın hemen tasfiyesi bir zaruretti. Millet olabilmek ruhumuzu yüz yıllarca beynelmilelleştiren görüşlerden kurtulmakla mümkündü. Bu bakımdan, Atatürk »evriminde gerçekten müstesna bir hayat mantığı vardır. KoeatejH’do, Dıımlupınarda beş gün beş gece dökülen kahraman kanı» ümmet İçin değil, Türk Milletinin yalnız kendisi İçin dökülmüştü. Çünkü, biz İlk Dünya Harbinde ümmet zihniyetine bağlanmanın bütün dramatik neticeleriyle karşı karşıya kalmıştık.
Arkamızda kalan 28 yılın kısa bir hesabım yapabiliriz. 30 ağustos 1922 zaferini büyük bir devrimle tamamla-yarak çağdaş bir millet haline gelmiştedir. Büyük devletlerle bağlantılarımız vardır. Türklük, şerefli bir millet olarak, çağdaş milletlere katılmıştır. Kadın, haklarına kavuşmuştur, yazımız, her şeyimiz, hayat üslûbumuz değişmiştir. Yurdumuzda milli bir hn.vat başlamıştır. Fakat biz daha büyük İşler göremez miydik? Yapılan şeyleri küçümsememek şartlyle, elbette, görebilirdik. Yalnız unutmamalıyız kİ, yüzyılların yıkımını kısa yıllarda yenmek sanıklığı kadar kolay değildir. Millet olabilmek, zatcıı. başlı başına bir zafer sayılabilir. Biz, bütün zaferlerimizin, bundan böyle, kültür zaferleri olmasını yürekten dileriz. Bunu, devrim ruhundan ay-ırlmamakla mutlaka elde cdebllldiz. En büyük zafer, hiç şüphesiz, yurt içi düşmanlarına karşı kazanılan zaferdir. Ve biz bunu 30 ağustos 1922 kahramanlarına, onların eşsiz güdü-cüsluıe borçluyuz, ML NERMİ
tezahüratla
Bugiln 30 Ağustos Zafer Bayramıdır. Dumlupmar Meydan Muharebesinin zaferle neticelendiği bu büyük gün münasebetiyle bugün yurdun her tarafında olduğu gibi şehrimizde de parlak bir tören yapılacak ve kahraman ordunun Türk tarihine kazandırdığı eşsiz zafer heyecanla kutlanacaktır.
Ankarada yapılacak, geçit resmine Koreye gidecek Birliğimiz de katılacak ve bu münasebetle Ankarada-ki tören hususi bir mâna taşıyacaktır.
Ankarada yapılacak bu törene bütün kordiplomatik dâvet edilmiştir.
Şehrimizdeki kutlama törenine sa-


kutlanacak
bah saat 9 dan itibaren başlanacaktır.
Hazırlanan programa göre sabah saat 9.00 da Ordu Müfettişi, Ordtı-evinde tebrikleri kabul edecektir. 10.15 te merasime katılacak olan birlikler, Taksimde yerlerini almış olacaklar ve merasim kumandanı Aşir Arkayı kıtaları teftiş edecektir.
İstiklâl Marşını müteakip Taksim Abidesine çelenk konacak ve garnizonun en küçük subayı hitabede bulunacaktır. Hitabeyi müteakip geçit resmi yapılacaktır.
Saat 12 de Selimiye Kışlasından 21 pare top atılacak ve gece şehrin muhtelif meydanlarında fener alayları tertip edilecektir.
a

4










4
*•

A
(• \ Jfc
S
t w a

i


Başbakan Adnan Menderes
Mac Arthur ile Truman
arasındaki ihtilâf derinleşiyor
İhtilâfın mevzuu zahiren Formoza meselesi, hakikatte
ise Amerikanın Asya politikasıdır
birdenbire ön plânına geçen ve hem Amerikada Amerikalılar arasında, hem de Güvenlik Konseyinde alâkadarlar tarafından münakaşa edilmekte olan bu meseleye ait gelen haber-
lerln bir kısmını ve bilhassa Mac Arthur’ün Truman tarafından dün iptal edilmiş olan beyanatının tam metnini üçüncü sahifcmlzde bulacaksınız.
tahrik etmiş bulunu-
haberler, ihtilâfın sa-meselesine münhasır
Ilindİstanın VVashlngton Sefiri olan Pandlt Nehru’nun heatşlrcsi, Amerikan delegeni W. Austin İle görüşüyor
Formoza meselesinin Amerikada ihtilaflı bir durum yaratmak istidadında olduğunu dün verdiğimiz haberler göstermekteydi. Söyle ki, Mac Arthur tarafından bu adaya dair olarak “Eski Muharipler,, Cemiyetine yapılmış bir beyanatın intişarını Cumhurbaşkanı Truman durduruyor ve bu hareket Mac Arthur politikasına taraftar olan müfrit Cumhuriyetçi mahfillerin hiddetini yordu.
Bugün gelen dece Formoza
kalmayıp doğrudan doğruya Amerikanın Asya politikası hakkında İki ây* rı görüşün şiddetle çarpıştığını göstermektedir. Bu iki görüşü şöylecc telhis edebiliriz:
Truman. Amerikanın beynelmilel politikadaki umumi durumunu ve ahdi mesuliyetlerini gözönünde bulundurmakta, Mac Arthur ve taraftarları ise dâvayı Paslfiğin emniyeti ve Amerikanın Asyadakl prestiji zaviyesinden mütalâa eylemektedirler.
Beynelmilel hâdiseler sahnesinin
Formoza meselesinde
Londra 29 (YÎRS) — İyi haber alan İngiliz çevrelerinden bildirildiğine göre, Güvenlik Konseyindeki İngiliz delegesi Slr Gladwyn Jebb, Formoza meselesinin Birleşmiş Milletler tarafından tetkik edilmesini öne sürecek her türlü teklifi destekleyecek, bununla beraber Kore meselesinin ikinci plâna atılmaması hususunda ısrar edecektir.
Formoza meselesi bahis konusu edilirken Ingiliz resmi mehaflli bir huzursuzluk duymaktadır. Filhakika, Mac Arthur’ün Uzakşarkta gütmek istediği şahsi siyasetin Beyaz Saray tarafından reddedilmesi İngiliz siyasi ve diplomatik mahfillerinin endişesini yatıştırmış.sa da. Formoza hakkındaki Amerikan resmi görüşünün Başkan Truman tarafından teyid edilmiş olmasının İngiliz siyaset merkezi tarafından tam bir memnuniyetle karşılandığını söylemek kabil değildir.
îngilterenin bu mesele karşısındaki durumu bundan bir müddet evvel Bevin’in muavini Yonnger tarafından açıklanmıştı. Ve bu durumun değişmiş olduğunu göstcrcek hiç bir emare mevcut değildir.
Younger, bu hususta şunları sövle-mlştlr:
“Britanya Hükümeti, Çin Halk Hükümetini meşru Çin Hükümeti olarak hukukan tanımıştır Formoza hukukan bir Japon toprağıdır ve Ja-ponyanın teslim olmasından sonra bir Formoza Hükümeti mevcut değildir. O zamanın Çin Hükümeti, diğer müttefiklerin muvafakatleriyle ve nihai anlaşmaya kadar bu yerlerin idaresini muvakkaten üzerine al-mıştrr.
Diğer müttefikler Halk Hükümeti, ni hakiki hükümet olarak tanımamışlardır ve bu sebeple de Formoza idaresinin muvakkat mahiyetini göz-önünde tutarak, Britanya Hükümeti bu adanın statüsünün her zaman tasavvur edildiği gibi, Japonya İle yapılacak sulh anlaşmasiyle birlikte halledileceğini Ümit etmektedir.
Başbakan, seçim dolayısiyle söylediği nutukta C.H.P. nin takip ettiği politikaya hücumlarda bulundu
Başbakan Adnan Menderes, diln akşam aaat 21,15 te Ankara Radyosunda seçim münasebetiyle bir konuşma yapmış, lnönünün yaptığı konuşmaya cevap vermiş ve Halk Partisinin takip ettiği politikayı şiddetle tenkid etmiştir.
Menderes, yaptığı bu konuşmada demiştir ki:
Siyasi hayatında iktidardan başka bir hizmet yeri tanımamış ve devlet kuvvetlerini daima kendi elleri altında bulmuş olanların iktidardan düşünce kapıldıkları bir nevi hastalık vardır ki, bu cümlece malûmdur. Muhalefet liderinin bu görüşleri, kendisini böyle hasta bir ruh haleti içinde olduğunu gösteriyor. Memleketin baştanbaşa huzursuzluk içinde olduğunu söylemesi, ancak kendi içindeki huzursuzluğun, karanlık düşüncelerin ve kasvetli niyetlerin bir ifadesinden ibaret sayılmak İcap e-der.„
Adnan Menderes, bundan sonra memleketteki komünist meselesine temas etmiş, burada da Halk Partisini İtham etmiş ve sözlerini Belediye .seçimlerine getirerek, halkı
D. P. lehine oy vermeye dâvet etmişi tir.
(Menderes’in nutkunun tam metnini bugün üçüncü sayfamızda bula-* caksmız,)
Cumhurbaşkanı Celâl
Bayar Akhisarda
Dün askeri bir uçakla Akhisara gelen Bayar, bugün Demircideki yangın sahasını dolaşacak
Yedek subayların terhisi
Ankara, 29 (ANKA) — Hâlen silâh altında bulunan 32 ncı devre yedek- subaylar 31 ağustos perşembe günü tamamen terhis olunacaklardır. Bu suretle ilk defa olarak orduda yedek subay bulunmayacaktır. Evvelce verilmiş karar gereğince sayıları pek az olan ve tercümanlık yapan yedek subayların hizmet müddeti devam edecektir.

GÜvenlIk Konseyi Başkanı Rus delegesi Malik, meraklıların elinden kurtulmak için, arka kapıdan kaçmaya çalışıyor
İzmir, 29 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Sayın Cumhurbaşkanımız Celâl Bayar. refakatlerinde Devlet Bakanı Feyzi Lûtfi Karaosman-oğlu bulunduğu halde bu akşam saat 19 da askeri bir uçakla Akhisara geldi. Askerî Hava Meydanında Manisa Valisi, milletvekilleri tarafından karşılandı Otomobille şehre inen sayın Devlet Başkanına Akhisarlıların yaptıkları parlak karşılama töreni her türlü tarifin fevkindedir. Bayar otomobilden inerek halkın arasına karıştı ve kaymakamlık binasına ka dar olan yolu bir saatte katederek kaymakamlık balkonundan halka şu hitabede bulundu:
”— Akhlsarlılar, Demirciye gitmek için güzel kasabanızı ziyaret ettim Demirci halkının dert ve elemini bütün kalbimle, milletçe kalbimizle his settik. Demircililere geçmiş olsun de^ meyi iktidarın vazifesi telâkki ediyo^ ruz.
Akhlsarlılar;
öteden beri bildiğim büyük ve ter temiz heyecanınızın kaybolmadığını, bilâkis arttığını görüyorum. Naçiz şahsıma karşı gösterdiğiniz teveccühe teşekkür ederim.”
Bayar bu hitabesini müteakip kay makamlık salonunda toplanan Akht sar müstahsil ve halkı ile görüştü ve şu suali sordu:
“— Söyleyin Akhlsarlılar. Sizde neler var?” Bir köylü şu cevabı verdi: (
Gelmenize çok memnunuz. Sizi bir komşu ilçenin kederi İçinde değib başka türlü beklerdik. Vesile kötüdür. Fakat sizi görünce memnun olduk.” Celâl Bayar bundan sonra üzüm fiyatları, tütün mahsulü vo hastalık* ları hakkında malûmat istedi. Veri# len cevaplarla alâkalandı. Notlar aldı. Bir tütün müstahsiline şunu söyledi:
Bu yıl tütün mahsulünü satmak İçin İyi müşteriler arıyoruz. Bulacağı# miza kaniim. Sizi dinledim. Hamdol-sun şirin Akhlsarınızda bizi düşündüren bir mesele yoktur.” dedi.
Devlet Başkanı yarın sabah saat 8 de Akhisardan hareketle demirciye gidecek, yangın felâketzedeleriyle görüşerek saat 4 dc Salihliye avdet etmek üzere Demirciden ayrılacaktır. Celâl Bayar, yarın geceyi Salihlililer arasında getirecek, perşembe sabahı İlk trenle îzmire gelecektir.
öğrendiğimize göre Devlet Başkanı Çeşme ilçesine giderek Ulucadaki e-vinde 4 gün istirahat edecektir. Celâl Bayar Akhisarlılara istirahat için veda ederken yanına gelen Manisa Valisin* şunu söyledi:
“— Vali Bey. Yarın Demirciye gidiyoruz. Fakat bu gidişimiz onlar içlu külfet olmaşın. Esasen dertleri kendilerine kâfL Buradan ekmeJc peynir götürüp kendi kumanyalarımızla ge* çinlriz. İzmir Valisine haber verinin En ufak bir merasim, karşılama is* temlyorum.” demiştir.

Bulgar Elçisi dün
memleketine döndü
Güvenlik Konseyinde Formoza meselesi
Kore ve Formoza meselelerinin aynı zamanda ruznameye alınmasına mutabık kalındı
Lake Success. 29 t YÎRS) — Konsey ruznameslnde evvelâ Kore meselesi, arkasından Formoza hakkında Kızıl Çin Hariciye Nazırı Çuenlay’ın Ame-rikadan şikâyeti gelmekte idi.
Amerika murahhası Austin, Formoza meselesinin münakaşasına mani olmak niyetinde olmadığını bildirdi. Ayrıca Amerikanın bu Ada üzerinde-
(---------------
Dış ticaret rejimi hakkında talimat

â ------
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının mühim bir tamimi
Bulgarlstanm Ankara Büyükelçisi Yordan Çobanof, birkaç gün evvel ailesiyle birlikte şehrimize gelmişti. Bulgar notasından sonra Ankarada-ki siyasî faaliyetin hemen akabinde Büyükelçinin bütün ailesi ile beraber şehrimize gelmesi siyasi çevrelerin dikkatini çekmiş, türlü tefsirler yapılmış ve elçinin memleketine geri çağırıldığı İleri sürülmüştü.
Filhakika Büyükelçi Yordan Çobanof geçen gün, şehrimizde bulunan Sovyet Büyükelçisi Lavrişef İle bir mülakat yaptıktan sonra, dün sabahki Scmplon Ekspresi ile beraberinde bütün ailesi olduğu halde Sofyaya hareket etmiştir.
Bulgar Büyükelçisinin, memleketine bu anî gidişinden sonra gelişecek safha şehrimizin siyasi çevreleri tarafından merakla beklenmektedir.
İstanbul 29 (Ankara Ajansı) — Bulgar Elçisi Yordan Çobanof bu sabah 8,20 de Semplon Ekspresi ile Sofyaya müteveccihen şehrimizden ayrılmıştır. Çobanof’un bu anî seyahati karşısında şehrimiz diplomatik ve ilgili mahfilleri şu tefsirde bulunmaktadırlar:
”Bulgarİ8r Türkiyeye 15 gün kadar
evvel vermiş oldukları nota île istenilen gayeye varamadıkları İçin yeni bir tabiye ittihaz etmek zorunda kalmışlardır. Bu tibarla sefirlerinden yeni tutacakları yol için, mezkûr notanın Türk Hükümeti ile efkârı umu-mlyesi üzerinde uyandırdığı tesir ve Amerikalıların bu hâdise ile alâkaları hakkında şifahi bir rapor alacaklardır. Bundan başka Sovyetlerle peyklerinin Türkiyeye karşı takip etmekte oldukları siyasette yapmayı kararlaştırdıkları anlaşılan değişiklik dola^’isiyle Çobanofa yeni talimat verilecektir. Bu talimatın Türkiyeye karşı takip edileceği tahmin olunan daha mülayim siyasetin esaslarını ihtiva edeceği de ilâve edilmektedir.
Bulgaristan* notamız yola çıktı
Ankara, 29 (Ankara Ajansı) — Bul-garlstana gönderilecek cevabî notamız dün hususî kurye He yola çıkarılmıştır. Hususî kulemiz yarın Sofyaya varacak, nota öbürgün mas lahatgüzarımız tarafından Bulgar Hükümetine verilecektir. Notanın tevdiinden sonra basma verilmesi muhtemel görülmektedir.
kİ alâkasının hiç bir zaman bir işgal veya bir tecavüz sayılamıyacağının tahkikini istedi.
Austin, Mançuryadakl bâzı şehirlerin Amerikan uçakları tarafından bombardıman edildiğini rcddetnıiyerek bu hususta da Birleşmiş Milletler tarafından bir komite vasıtnsiyle tahkikat açılmasını istedi.
Bunun üzerine Malik, eldeki rıız-nameyo İtiraz olup olmadığını sordu. Austin Formoznya alt ruzname maddesinin tahrir tarzına itiraz edeceğini ve maddenin “Formozaya ait şikâyet” şeklimle kaleme alınmasını İstedi. Halbuki maddenin eski şeklinde, Çin Halk Hükümetinin Amerikan taarruz ve tecavüz politikasının For-mozaya teveccüh etmiş olmasından şikâyetlerde bulunduğu zikredilmekte idi.
Ruznamo metni münakaşası bıı şekilde başlayınca Çin milliyetçi delegesi Çlang, Kızıl Çinin her türlü salâhiyetini reddederek maddenin olduğu gibi ruznamedcn çıkarılmasını ia tcdl.
Bunun üzerine Britanya delegesi Jebb askl kanaatte olduğunu, meselenin Konseyde müzakeresi lâzımgei-dlğlııi, yplnız mnddn metninin Amerikan delegesinin istediği şekilde tadil edilmesi gerektiğini beyan etti ve Çin Milliyetçi delegesi Çlang’a dönerek Pnklng Hükıimtdlnln hâlen Çin topraklarının en büyük kısmını İdare cylemekto olduğunu binaenaleyh bu hükümet tarafından yapılmış bir beyanatı nazarı itibara almak lâzım-geldiğinl llâvo elti.
Madde üzerindeki münakaşa Amerikan delegesinin muvafakati İle şu şckln bağlandı: “Formoznnın silâhlı istilâsı üzerine vâki şikâyet”.
Konsey bundan sonra Mnnçurya şehirlerine yapılan hava taarruzu ile Konseyde Kızıl Çin dciegelcHİnin Formoza işi görüşülürken hazır lunmasını daha sonraki celselere raknrak dağılmıştır.
Gelecek toplantı perşembe günü at 19 da yapılacaktır
Bakanlığından bildi-
hazırlanan büyük roman
YAI.MZIZ
Peyami SAF
8a-
bıı-bı-
göre, ilga ve 3/0726 istinaden dairesinde Bakanlığı-
tarihinde meriyete dış ticaret rejimiml-
YENİ İSTANBUL gazetesi için
”Hac vecibesi” ile İbnissuud Devletinin ”nef’i hazine” zihniyeti telif edilemedi
Kahire. 20 (YÎRS) — Hac bölge-sine girmek için istenen diihul rüsumundan fakir olmalarına binaen affedilmelerini Istiycn 1100 Faali hacının talebini İnisauud Hükümeti reddet-mlştlr. Buna sebpp: 1 — Bu varidatın devletin en büyük kaynacını teşkil etmesi, 2 — Peygamberin fakirleri hac vecibesinden esasen affetmiş bulunmasıdır.
Ankara, 29 (A.A.) — Ekonomi ve Ticaret rilmiştir:
15.8.1950 giren yeni
zin tatbikine alt talimatın muvakkat maddesine edilen 16.8.1949 tarih sayılı karar ve buna çıkarılan sirkülerler Ekonomi ve Ticaret
na yapılmış olan müracaatlardan bu Baknnlık veya yetkili kıldığı morcilercn knrara bağlanmış olanların müktesep hakları, İthal muamelelprlndo kambiyo mercilerine? döviz tahsisine bağlanmış olsun olmasın, işbu kararın neşir tarihi olan 15 ağustos 1950 tarihinden itibaren bir av zarfında T. C. Merkez Bankasına yazı ile, müracaat edilerek tescili icap etmektedir.
Kararın bu hükmüne göre, sözü edilen tescil muamelelerinin en geç 15 eylül 1950 tarihine kadar yapılmış olmaları gerektiğinden bu tarihten evvel tescil olunmayan bu nevi müro-caatlcrln bir hüküm ifade ede-miyec.cğl gözönünde tutularak ilgililerin T C. Merkez Bankasına müracaatları lüzumu ehem-miyetle tavglyo olunur.
Göztepe Takımı dün Tunus’a vardı

Tunus 29 AA. (Afp) — Tunusta 2 ve 3 eylülde iki maç yapacak olan Türkiye Şampiyonu Göztepe takımı bugün öğleden sonra uçakla Tunusa varmıştır. Büyük bir kalabalık ve Tunustnki Türk kolonisi oyuncuları karşılamışlardır. Göztepe lakımı buradan Cezayire w giderek orada 6, 9 ve 10 eylülde Cezayir ta-kımlariyle karşdacaktır.
GOSFOD1N — Biz bu rejime dört ello sarılıyoruz
Sayfa 2
YENİ İSTANBUL
30 Aguntna 1950

TETKİKLER|
Kanun bolluğu
Yazan : /. Hakkı Karafakih
Siyasal Bilgiler Fn kültesi Profesörü
II
DUNDAN evvelki yazımızda (1) ka-romlarımızda görülen teşevriltffihı
kendi anlayışımıza göre, sebeplerini göstermiş ve bunun izalesi için alınması îftzımgclcn tedbirler Üzerindeki görüşüğümüzü bu yazıda tahlil e-dcceğimizl bildirmiştik. 13u yazılarımızla. on seneye yakın bir zaman bir Bakanlık Hukuk Müşavirliğinde
elde ettiğimiz tecrübeler ve kanunların Meclis Encümenlerinde müza
keresi sırasında edindiğimiz intihaların yardımlyle gördüğümüz noksanlan tebarüz ettiriyoruz. “Ne yapmalı?** Sualinin cevabım verirken tekliflerimizin pratik bir değerden başka ehemmiyeti olmadığını biliyoruz, yoksa ilmi ve nazari bakımdan kanun yapmak sanatından bahsetmek
istemiyoruz.
Bu mevzuda, memleketimiz de dahil olmak üzere bir çok lisanlarda birçok kitaplar ve makaleler neşredilmiştir. Nazariyat ile uğraşanları bunları bilirler.
Yapılacak işin ana kaidesi şu olmalıdır: İhtiyaç ve zaruret olmadan hiç bir kanun yapmağa teşebbüs etmemelidir. Çünkü memlekette tcc* rübe İle yerleşen gelenek ve içtihatlarla noksanları tamamlanmış olan bir kanun, husule getireceği tesirleri meşkûk yeni kanundnn elbette daha hayrlıdır. Kanun, cemiyetin sırtına giydirilmiş bir elbise gibidir. İhtiyaç hlosol unmadığı zaman bir tarafa atılır. Bünyemize uymadığı gün tâdiline gidilir, fakat her tâdil bir yamadır, sökülmeğe ve tekrar yamanmağa mnkumdür.
Herkesin fikrinde kanunun değiş-miyeceği kanaati yerleşme!idir. Bugün olduğu gibi, aksı kanaat hâkim oldukça kanuna emniyet kalkar, iktisadi teşebbüsler kırılır, ve herkes yarından korkar. Gümrük ve muamele vergisi kanunlarının sık sık değişmesinin husule getirdiği buhranları düşünmek bu endişenin ne kadar yerinde olduğunu gösterir. Bu bakımdan, Medeni Kanunun —ihtiyaçlara rağmen— tâdiline aleyhtar olanlara hak vermek lâzımdır. Sık sık tâdillerin Fransada tevlid ettiği fena neticeleri ve bunun tenkidini öğremek istiyenler, Prof. Ripert’in son çıkan Lc dMin du Drolt adlı eserini zevkle okuyabilirler.

Tercümelerden hele mali takatimiz ve lüzumlu eleman bakımından tatbik edemiyeceğimlz taklit kanunlardan herhalde kaçınmalıdır. Bugün GOOO'e yakın kanunu ihtiva eden düstûrlardan bir kısmı kanun mezarlığı ve yine bir kısım kanunlar da yaşayan ölüler halindedir. Birçokları arasında, meselâ köy kanununun çiftçi mallan koruma kanununun, hattâ çiftçiyi topraklandırma kanununun kaç maddesi tatbik olunuyor? Mecliste parlak nutuklarla methedilerek kabul olunan kimsesiz çocukları koruyacak kanun acaba meriyette midir? Meriyette ise, cami kapılarında dilenenler, duvar diplerinde ve köprü altlarında sürünen bahtsız yavruların sayısı niçin azalmıyor?
Bizce, Anayasanın bugünkü sistemine uymak zarureti karşısında, bunun çaresi, kanunların hazırlanmasını tecrübe görmüş, memleketin muhtelif mıntakaJarında mesleği dahilinde çelişmiş ve halkı tanımış kimseler, ilim adamları ve pratisyenler tarafından teşkil edilmiş ve Pvomanyadakl Conscil itgislatif'e benzer müstakil bir heyete vermiştir. Bu heyette memleketi tanıyanlara geniş mikyasta yer vermelidir. Hükümet herhangi bir kanun projesini tanzim edince bu heyete göndermeli ve heyette alt olduğu ilim kolunda tetkik edilmeli ve taayyün eden şekli taknln kolunda mütehassıs hukukçular tarafından kanuna benzer bir hâle getirilmeli ve Anayasa ve komisyonların mucip sebeplerini ve komicyonlarm mucip sebeplerini havi geniş mazbataslyle Büyük Millet Meclisine sevkedilmelidlr. Mecliste vuku bulacak her kanun teklifi, herhalde evvel emirde bu heyet
ten geçmeli, hattâ mecliste projenin herhangi bir hükmü tâdile uğrasa bile bu son şekil hakkında da bu heyetin mütlâası alınması ve heyetin saJâhiyetlI uzvu. Saylştay Reisi gibi, mecliste heyetin mütalâasını blldire-bllmelidir. Çünkü, hükümetin sev-kettiği kanun projelerinin mecliste tâdili neticesinde, bazı kanunların başında k aldır İd ığı beyan edilen hükümlerin aşağıda aynen Iblcn edildiğini ve yekdiğerini nakzettiğini tatbikat göstermiştir. Zaten Meşrutiyet zamanında, Devlet Şûrasının Tanzimat Dairesi, daha mahdut mikyasta, arzettlğimiz bu heyetin vazifesini görmüyor muydu?

Şüphesiz bu şekil, Millet Meclisinin hâkimiyet hakkının en mühim tezahür vasıtası olan kanun tanzimi salâhiyetini biraz takyid edecektir. Fakat elde edilen faydalar, nazari mahzurlarına karşı çok büyük olacaktır. Bu sayede Bakanlar, akıllarına gelen her kanunu sevkede-mlyecekler ve bizzat Bakanlar Kurulu ve meclis, bu heyetin mucip sebepleri karşısında müteyakkız olacak, herhangi bir milletvekili şu veya bu salkler altında kanun teklifi suretiyle meclisi kendi maksatlarına âlet etmekte tereddüt edecektir.

Meclisin mütehassıs komisyonlarının bunu temine kâfi olduğu iddia edilebilir, ve meclis bu komisyonlardan gelen mütalâaları hemen daima. ihtiyaca. mevzuata ve ilmi esaslara uygun zanneder. Halbuki, mecliste mütehassıs encümenlere seçilen milletvekillerinin pek azı, verildiği encümen işinin ehildir. Çünkü, seçimler çok defa namzedin talebine, partinin siyasetine tâbidir. Hemen her devrede, adalet komisyonunda doktorlar, iç İşlerinde askerler. bütçede baytarlar görülmüştür. Bazan komisyonların bu tarzda teşekküllü, tüzük gereğince komisyonun ihtiva etmesi lâzım gelen Azanın meclis içinden temin edilememesinden ileri gelir. Binnetice meclisin herhangi bir Azası veya hükümet bu komisyonlardan istediği kanunu kolaylıkla geçirebilir.
Bu şekil bütçe de ağır külfet teşkil etmeyecektir. Çünkü şimdi mâliyeden Tekel Bakanlıklarına kadar hemen her vekâlette bir tedklk heyeti vardır. Bunlar sözde Bakanın ilmi danışma heyetidir. Fakat fiiliyatta vezifesi, bir bakanın uzaklaştırmak veya mükâfatlandırmak istediği yüksek maaşlı memurlara icabında 1§ bulmak ve bakanlığın ayda bir çıkan mecmuasına makale ve tercüme yazılar doldurmaktır. Bu heyetlerin kaldınlmalariyle tasarruf edilecek para ve güzide elemanlardan, bahsettiğimiz İlmî heyetin teşkilinde istifade olunabilir ve esaslı kanunlarda —meselâ son seçim kanununda yapıldığı gibi— İstisnaî heyetler teşkiline de mahal kalmaz ve kanunlarımızın afakîliği ve nazari esaslara ve tatbiki ihtiyaçlara uygunluğu da temin erdilmlş olur.
Fakat, bu her şeyden evvel, meclisin iç tüzüğünde, hattâ Anayasada yapılacak tâdil ile alâkalıdır. Bilmiyoruz. halkın içinden gelen yeni milletvekilleri bu teklifimizi halkın arzusuna ne dereceye kadar uygun görürler.
(1) Bu mevzua dair birinci makale 24 ağustos tarihli nüshamızda İntişar c t.m I ştlr.
Ermeni Katolik Kardinali şerefine verilen ziyafet
Dün, şehrimizde bulunan Ermeni Katolik Kardinali şerefine Lübnan Konsolosluğunda bir öğle yemeği verilmiş ve ziyafette Vali ve Belediye Başkanı da bulunmuştur.
Yugoslav Elçisi geldi
Yugoslav Elçisi M. Radovanoviç dün Ankaradan şehrimize gelmiştir.
SPOR
Dünkü Enternasyonal
Şehir köşesi
Vapur karşılayıcıları
Umumiyetin sahil sayfiyeler* de, bilhassa Adalarda akşam vapurlarını karşılamak bir anane haline gelmiştir.
Şimdi bütün İstanbul için buna benzer bir ödet peyda oldu: Akdeniz pastalarını karşılamak’ .
Dfin birkaç dostumla ödle yemeğine Liman Lokantasına yitmiştik. Güzel bire müziği bulunan, fakat terkoşu krsık olduğundan el 'yıkamağa suyu olmayan kora şehirde ye göne deniz kenarı bu lokantanın bir hususiyeti dr, yolcu vapurlarının önüne yanaşmasıdır. "Ankara'9 da öyle yaptı. Karşılayıcı kalabalığını, çıkan yolcuları seyrettik ve bir şey de öğrendik: Bu sene kürk mantoların rengi maron olarak. Yolcu han unların kollarında bunlardan kırk kadarını saydık. Kim olduklarını uzaktan pek seçemedim umma herhalde kışın mantolarının renklerinden tanıyacağım. Demek vapur karşılamanın bir hikmeti de bu veya buna tu nzer bir merak-Filhakika bizim tesadüfen arasına karışmış bulunduğumuz karşılayıcı kalabalığının çoğu, vapurdan çıkanlara Aşinalık etmeden dağılıp gitmişti.
BÎR İSTANBULLU
Türkiye Güzellik Kıraliçesini görmek için halk dün Beyoğlunda yer yer birikti
“Cumhuriyet,, refikimiz tarafından tertip adilen güzellik müsabakasının sonunda Türkiye Güzellik Kıraliçesi seçilen Güler Anman, dün bazı mü-csseselerin. güzellik kırahçeliğınl kazanan namzede verileceğini ilân ettikleri hediyeleri almak üzere Be-yoğluna çıkmıştır. Bu sırada Beyog-lunda bulunmakta olan halk. Güzellik Kıraliçesini görmek üzere Güler Anmanın girmiş olduğu mağazanın önünde birikmiş, bu yüzden kıraliçe otomobiline güçlükle girebilmiştir.
“Ankara” vapuru, Batı Akdeniz seferinden döndü
Devlet Denizyollarının Ankara vapuru Batı Akdeniz seferinden 328 yolcu, 160 ton yük ve 13 otomobil ile dönmüştür. Yolcular arasında Galatasaray Lisesi MÜdÜrÜ B. Behçet GÜcer ve Avrupada bir tetkik gezisine çıkmış olan Nötre Dame de Slon Kız Lisesi talebelerinden 15 kişilik bir grup da bulunmaktadır.
Demirci yangınına Belediye ve Kızılay yardım edecek
Demircinin maruz kaldığı yangın felâketi karşısında Istanbulun teessürleriyle yardıma Amade bulunduğuna dair Manisa Vali ve Demirci Belediye Başkanlığına İstanbul Vali ve Belediye Başkam Prof. Gökay tarafından çekilen telgrafa, Manisa Valisi Recai Türeli ve Demirci Belediye Başkanı tarafından teşekkür cevabı gönderilmiş ve yardım hakkındaki ifadeden çok mütehassis oldukları ve bilhassa giyecek yardımının makbule geçeceği bildirilmiştir. İstanbul Belediyesiyle Kızılay yardımda bulunmak üzere faaliyete başlamışlardır. Elbise ve giyim yardımı yapacak vatandaşların Kızılay Hanındaki merkeze müracaatları rica olunmaktadır.
VEFAT
Sivas Milletvekili Mahir Türkay vefat etmiştir. Merhumun cenaze namazı bugün Şişli Camiinde kılına-cak ve cenazesi Feriköy aile kabristanına defnedilecektir.
Merhuma Tanrıdan rahmet diler, kederli ailesine başsağlığı dileriz.
1951 de Pariste Türk sanatını gösterecek bir sergi açılacak
Dün şehrimize gelen Türk - Fransız Dostluk Cemiyeti Reisi M. Louls Hermite, Cemiyete yardım edeceklerle tanışacak
M. Loııln Herin İte refikası İle birlikte kcndlnlnl knrşılıyanlnr aratunda
Türk - Fransız Dostluk Cemiyetinin reisi ve Fransız Hâriciyesinin tanınmış emektar simalarından M. Louls Hermite, eşi ile şehrimize gelmiştir. M. Hermite, Vilâyet adına Nabi Up, Basın-Yayından Nazif Bö-lükbaşı ve Fransız kültürel ataşesi I M. Bergeaud tarafından karşılanmıştır.
M. Hermite vapurdan çıkarken kendisi İle görüşen gazetecilere şunları söylemiştir: t
“Memleketinize tekrar gelmekten mütevellit sevincim çok büyüktür, îstanbula son defa 1921 de Türkiye* nin ilk muzafferiyetlûrini kazanmaya başladığı zaman Fransız Dışişleri Bakanlığının temsilcisi olarak gelmiştim. İlk gelişim İse 1897 yılında idi. O zamanlar hâriciyeye intisap etmek Istiyen bir gençtim. Vereceğim İmtihanda tez olarak şark meselelerini İntihap ettiğim için etüdleriml yapmak üzere Îstanbula gelmiştim.
Türklere karşı duyduğum sevgi o tarihten beri başlamıştır. Binaenaleyh çok eskidir. Bu sevginin bana verdiği htzla kendi milletimle Türkler a-rasında yakın bir dostluk tesis edebilmek için Türk-Fransız Dostluk Cemiyetinin başına geçtim.
Cemiyetimizin gayesi, yukarıda da söylediğim gibi Fransız ve Türk milletlerini birbirlerine yakınlaştırmak ve aralarında bir sempati kurmakür.
Bu hususta yaptıklarımıza gelince... Geçen yıl zarfındA Pariste Türkiye hakkında 3 konferans verdirdik Bu konferanslar büyük alâka topladı. Önümüzdeki yıllar zarfındaki gayretlerimizi Türk ve Fransız bilim adamlarını birbirlerine yaklaştırmak ve tanıştırmak yolunda sarfedeceğiz. Bunun için tanınmış Türk doktor ve iktisatçılarından bazılarını Parise dâvet edeceğiz.
tstanbulu bu seferki ziyaretimde,
Millî Piyango bugün çekiliyor
Milli Piyangonun 30 Ağustos çekilişi bugün saat 13 de Ankarada yapılacaktır.
İkramiye kazanan numaralar Ankara Radyoslyle bu gece 23 de yayınlanacaktır.
Bugün saat 13 den sonra yurdumuzun hiç bir tarafında bu çekilişe ait bilet satışı yapılmıyacaktır.
Cumhuriyet gençliğine uçma aşkını aşılıyan öğretim ve turizm uçaklarını kendi topraklarımızda, kendi mühendis ve İşçilerimizle meydana aetl-rehllen Türk Hava Kurumu. bütün Türk Milletinin ortaklaşa emeğinden doğmuş bir eserdir. Kanatlı bir millet olabilmek İçin çalışmalarımıza daha çok tuz vermeliyiz.
cemiyetimizin maksadını tahakkuk ettirmek İçin bize yardım edebilecek kimselerle temas etmek İstiyorum. Memleketinizde 16-17 gün kalacağım vo bu arada şimdiye kadar hiç zlyâ-ret etmediğim Ankaraya gideceğim.,, Diğer taraftan Türk-Fransız Dostluk Cemiyetinde faal bir rol oynamakta olan M. Hermlte’in eşinin bize bildirdiğine göre. Cemiyet 1951 yılında Pariste Türk sanatını gösterecek olan bir sergi açacaktır. Türk Büyükelçisi Numan Menemencloğlıı-nun himayesinde hazırlanacak olan bu sergi için Paris Sanat Hareketleri direktörü M. Joxe da yardım vâ-detnı iştir.
♦ ♦ ♦ ♦ ♦
üniversite ve yüksek okulları tanıtıyoruz
Fen Fakültesi
VI
Fen Fakültesinde, aşağıda yazılı bilim dallarından lisana ve doktora yapılır, ayrıca Yüksek Kimya Mühendisliği öğretimi, Tıp Fakültesi ile Diş Hekimliği vt Eczacı Okullarına hazırlık olmak üzere F.K.B. öğretimi ve Orman Fakültesi için hazırlık mahiyetinde bir Öğretim yapılır.
A) öğretim:
Fakültede okutulan dersler dallar halinde toplanmıştır. Bu dallar: Matematik, astronomi, fizik, kimya, botanik, jeoloji, zooloji’den ibarettir.
Her öğrenci biri esas biri tâli olmak üzere İki dal seçer. Esas dal mecburî olmak üzere İki kısmı ihtiva eder. Talî dal, esas olanlardan gayri takip edilmesi gereken derslerdir.
Lisans öğrenim süresi en az sekiz sömestrdir. Öğrenim süresi zarfında her öğrencinin esas ve tali dallardan takip edeceği ders saatlerinin toplamı 100 hafta —sömestr— saattir.
Bir öğrencinin esas dallardan doldurmak mecburiyetinde olduğu saatlerin sayısı 60-70 tir. 100 saatten geri kalan saatler t&lî dal için ayrılmıştır. Yabancı dil. Devrim Tarihi gibi dersler bu saatlere dahil değildir.
Yilksek kimya mühendisliği
Yüksek kimya mühendisliği öğretimi en az sekiz sömestr sürer. Staj bu süreye dahil değildir.
Yüksek kimya mühendisliği öğretimi bir mecburi ve bir optatif kısmı ihtiva eder.
Mecburi kısım ikiye ayrılır. Birinci kısım derslerinin süresi iki sömestrdir. Bu kısmın imtihanını vermeden ikinci mecburi kısım derslerinden inskripsiyon alınamaz.
İkinci mecburi kısmın, bir derse bağlı olmıvan laboratuarlarının imtihan belgelerini ve diğer lâboratuvar başarı belgelerini almadan, optatif kısmın imtihanlarına girilemez.
K. Giilek, Başbakanın tamimdi cevaplandırdı
C. H, P. Genel Sekreteri: “D. P. teşkilâtına yapılan tavsiye İstikbal İçin tehlikelidir,, diyor
Başbakan Adnan Menderes tarafından D.P. teşkilâtına yapılan tamim C HP. çevrelerinde büyük bir alâka uyandırmıştır. Dün sabah kendisiyle görüştüğümüz C H P. Genel Sekreteri Kasım Gülek ezcümle demiştir ki:
“Sayın Başbakanın DP. teşkilâtına yaptığı tamimi okudum İçinde muhalefete tevcih edildiğini üzülerek gördüğüm kelimelerden bir kaçını sıralıyorum: Kin, ihtiras, intikam, gaflet, dalâlet. Yine aynı tamimde ‘’Sadc Hükümetin alacağı kanuni tedbirlerle İktifa etmenin doğru ol-mıyacağı,, şeklinde D.P. teşkilâtına yapılan tavsiye, İstikbal için tehlikelidir. Bu tavsiyeyi memleketin istikbali bakımından tehlikeli gördüm. Başbakanın kanun! tedbir dışında neyi kasdettlgmi anlıvamadım. Bunu memleket hesabına kötüye yormak islemiyorum C.H P. her şeyden evvel kanuni yolun ve kanuni tedbirlerin azami riayetkân olmakta devam edecektir.,,
“D.P. nin idare ettiği Türkiye bir hukuk devleti midir?,, sorusuna C. H.P. Genel Sekreteri şu cevabı vermiştir:
“Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve Türkiyenin bu vasfı muhafaza etmesi C.H.P. nin başta gelen gayelerindendir.
Bunun için de daima mücadele e-decektlr.,,
Avusturya Sefirinin kokteyli
Dün akşam saat 18.30 da Avusturya Sefiri tarafından bir kokteyl parti verilmiş ve partide Vali ve Belediye Başkanı da hazır bulunmuştur.
Her öğrenci en az iki optatll ders almağa mecburdur.
Öğrenci anorganik lâboratuvarları yapmadan ve gereken başarı belgelerini almadan organik ve fizikokimya lAboratuvarına. organik lâboratuvan-m bitirerek gerekli başarı belgesini almadan da sınaî kimya lâboratuvan-na devam edemez.
Mecburi ve optatif kısımlarının imtihanlarını başarı ile vermiş ve bundan başka kimya enstitülerinin birinde çalışarak neticeyi bir ilmi rapor halinde yazıp enstitüye tasdik ettirmiş olan veyahut bir kimya sanayii müessesesinde iki aylık bir staj yaparak mesaisini muntazam surette kaydettiği bir defteri ve ayrıca başarı ile devamına ait bîr belgeyi ibraz eden öğrenciye yüksek kimya mühendisliği diploması verilir.
F.KJ3. öğretimi
Fen Fakültesinde inskripsiyon alan tıp, eczacı ve diş hekimliği öğrencilerine mahsus olmak üzere F. K. B. adı altında her iki sömestr süren fizik, kimya, botanik ve zooloji dersleri verilir.
F.K.B. de okutulan ders ve yaptırılan tatbikat ve lâboratuvarların saat ve süreleri Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği ve Eczacı Okulları özel yönetmeliklerinde tesbit edilir.
öğrenciler bu dersleri ve bunlarla İlgili lâboratuvar ve tatbikatı İkmal edip gereken devam belgelerini almadıkça imtihana giremezler.
Bütün derslerden İmtihanını başsrı ile geçirenlere Fen Fakültesince F. K.B, sertifikası verilir.
Orman Fakültesine hazırlık öğret imi
Orman Fakültesi öğrencilerine dersler verilir. Bu derslerin süresi iki sömestrdir. Belirtilen süre içinde bu derslerin imtihanlarını başaranlara Fen Fakültesince bir belge verilir.
Ş. E.
Maçları
Dün, Muallâ, İtalyan Manfredl’yl güzel bir oyunla mağlup etti. Bugün, Cucelli, Geellıand, Kovalevski, Garret, Harper, Dorfmann karşılaşıyorlar
İstanbul Enternasyonal Tenis Tur-nuvasının 4 Üncü gun karşılaşmalar rı dün Tenis, Eskrim, Dağcılık Kulübü kortlarında yapılmıştır.
Gün geçtikçe ehemmiyeti artan bu nıÜflabakHİur dünkü maçlarda da ka^ labahk bir seyirci kütlesini kortlara toplamışta Zira bu oyunlar spor severlerin her zaman görmesi kabil olan şeylerden değildir.
Filipinli sevimli tenisçi Deyro’ntın Yunan şampiyonu Slalioe'a karşı oynadığı oyun, kıymetli şampiyonumuz Muallâ'nın evvelki gün yendiği Yunanlı Acrivos’dan sonra dün de İtalya İkincisi ve geçen yılkl İstanbul turnuvasının kadın finalisti Manfre-dl’ye karşı çıkardığı güzel oyun ve elde ettiği iki sentlik galibiyet Avusturya nin kadın birincisi Eta Ncu-man’ın, Fransız J. Marccîlln’l güzel hlr oyundan sonra ycnişl dünün kaydedilmesi gereken müsahaksları İdi.
Bugünden İtibaren turnuva artık tamamiyle enteresan bir hal almaktadır. Bundan sonra oynanacak oyunlar turnuvanın finalistlerini ortaya koyacak ve yazımızın başlarında da ifade ettiğimiz gibi her zaman görülmesi kabil olmayacak karşılaşmalardır. Dün şehrimize gelen İtalya şampiyonu ve geçen yılın Avrupa birincisi Cucelli İle Geelhand'ın. Hln-dlstanın İki numaralı oyuncusu Kumar ile Arjantinli WeİM*İn. İki Amerikalı Kovalevski ile Garett’in. oyunu İle seyircileri temhir etmekte olan Amerikalı Dorfmann İle AvustralyalI meşhur Harperiin, tek erkek karşılaşmaları İle tek kadınlarda îs-rnil birincisi Kornfeld’in bu yılkl Türkiye birincisi Bnhtiye İle Lİnck, Van Meegcren - Kumar. Deyro karşılanmaları tenis ve spor severler İçin kaçırılmaması gereken mükemmel oyunlardır. MuaJlâvı dünkü galibiyetinden dolayı tebrik ederiz. Dünkü karşılaşmalarda şu neticeler alınmıştır.
KADIN:
Dorothy Head - Gloria Butler A-0 6-0; Nuemann - Marcellln 6-3, 6-4|
Muftllâ - Monfredi 6-3. 7-5; Morla Weİ88 - Hermsen 6-3, 4-6, 6-2: Pat Ward - Sclma Madenci 6-0. 6-L
ERKEK:
Deyro - Stallos 6-2, 6-3.
ÇÎFT ERKEK:
(Garrett, F. Welss - Bean, Nazm! 6-3. 6-3; Van Meegeren. Lİnck - 8u-zan. Enea 6-1, 6-0; Kovaleokl, Dört-mann - Geelhand. Krls 6-4. 6-2; J. Harper, H. Weiss - Suat Nemli, Fehmi Kızıl 6-4, 6-2; Deyro, Kumar •
Apostolldis, Semih Ulutürk’e hükmen galip.
KARICIK4
Pat Ward, Garrett - Rite, Hikmet 6-1, 6-2: Marcellln. Kumar - Georgan-di», Stallos 6-4. 7-5.
ÇÎFT KADIN:
Bean, Bullen - Selma, Müheyya 6-3, 6-2; Tuckey, Pat Ward - Karakaş, Dulos 6-1, 6-1: Yıldız. Kornfeld -Georganda», Acrlvos 6-4, 4-0, 6-4; Marcellln, Hermsen - îfakat, Marika 6-4. 6-2: Baht iye, Muallâ - Lib’an, Geelmuydcn 6-0, 6-1.
HAZİN BİR ÖLÜM
Ziraat mühendisi TahJr Türkay’ın ağabeyai, Sivas avukatlarından Tahsin Türkay’m amcazadesi ve şehrimiz tacirlerinden İhsan Ünsal'ın eniştesi. Ziya Avunduk’un bacanağı Sivas Demokrat Milletvekili Avukat
MAIIÎR TÜRKAY
muztarlp olduğu hastalıktan kurtulanı lyarak genç yaşta hayata gözlerini yummuştur.
Cenazesi 30-8-1950 çarşamba günü Şişli Canıiişerifinde kılınacak öğle namazını müteakip Feriköy aile kabristanına defnedilecektir.
Tanrıdan rahmet dileriz.
YENİ İSTANBUL
SİYASÎ tKTÎSADÎ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENÎ ÎSTANBÜL NE SR ÎT AT LIMITED S ÎR KET î Müdürü: Kemal H. SAKLICA Bu sayıda yazı İşlerini fiilen idare eden :
Salih Zeki Ak damar
Neşrsdilmiyen yazılar tada edilmez.
Basıldığı yer :
YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 89 —
Benimki bekçlnlnklnin geceleri anasını uyuttuktan sonra arkasında bir gece gömleğiyle kimlerin odasına kaçtığını, öteki benimkini arkatunda o da olmadan aşağı çamaşırlıkta ne vaziyette yakaladıklarım çıldırtıcı tafsilât ile anlatıyorlar. Rum kızını komşu kadınlarla beraber yarı ölü bir halde odasına sokup üstüne öte beri atıyorum; I doktor olarak vücudundaki yara bereleri muayene ediyorum; bekçiye para vererek eczahane-den acele pamuk, tentürdiyot vesaire aldırıyorum. O gelinceye kadar Ermeni kızının odasına geçerek onu da bir uzun muayeneden geçiriyor, tekrar ötekinin odasına dönüyorum.
Vaktinde para veremeyen bazı kadın kiracılar yalvarmaların tesir etmediğini görünce Bahriyi başka suretle yumuşatmağa uğraşıyorlardı. t Arkadaşım bunların güzclceleriyle münakaşayı uzatıyor, odalanna girip oturarak tekrar tekrar danlıp barışıyordu. Hattâ bazılariyle ufak tefek el şakaları bile olmaktaydı. Fakat °erisinc gitmeğe cesaret edemiyor ve bunlar onun sefil ev hayatı İçin ufak tefek tâvizler oluyordu.

Fakat Sabrinln maceraları hep böyle süfli şeylerden ibaret değildi. Aralarında bir tanesi vardır kİ, âdeta bizim zamanımızdaki aşk romanlarını hatıra getirmekteydi. Arkadaşım ba-411 I
na bunu anlatırken Çömlekçloğlu hanındaki serseri kadınları sıkıştıran İhtiyar çapkın gidiyor, yerine yirmi yadında, hayal ile dolu bir genç çocuk geliyordu: Sabri, han ile öteki İratların bitip tükenmez dâvaları için sık sık uğradığı bir avukat yazıhanesinde Ayperi diye bir daktilo ile ahbap olmuştu. Onu bana aşağı yukarı şöyle anlatıyordu: “Bizim zamanımızda yüzüne dikkatlice baksanız böcek ısırıyormuş gibi ür-perlp renk değiştiren turan çarşaflı kızlar vardı ya! onların en mazlum ve malumlarından birinin çarşafını çıkar, Ayperi diye takma bir isimle daktilo makinesi başına oturt. Olsun sana bir Ayperi. Ayperi benimle konuşurken göründüğü kadar temiz ve masum bir kız mı? Orasını bilmem. Vardır belki, onun da bir marifetleri. Fakat görünüş tamamlyle benim anladığım gibidir. Her halele arkadaşlarına pek az benzeyen içil bir kız. Odaya girip çıkan ve kendine sırnaşmaya uğraşan delikanlılara vüz-vermlyor. Bilâakls çok dikkatle dinliyor: “îyl tahsil ve terbiye görmüş İnsan, ne kadar başka türlü oluyor,, diyor. Bir gün bana ne dedi bilir misin? “O kadar güzel şeyler söylüyor-sunuz kİ, insan âdeta size kır saçlarınızı yaraş-tıramıyor,, dedi. Gülme böyle Allah aşkına. Ben de budala değilim. Elbette bu söz bir komplimandan İbaret, fakat yüzde bir kaç doğru tarafı da olamaz mı? Bir çok kadınyar olgun erkeklerden daha ziyade hoşlanırlar.,,
Gülmeyi kesmemekle beraber onu tasdik ediyorum: — Doğrudur, kimi olgunundan hoşla, nır; kimi zengininden.. Hasılı her çeşidi olur. Yalnız sen bu kıza abayı yakıyor gibi görünüyorsun. Dikkat et.
— Yok canım. Bu yaştan sonra adamda yanacak aba kalır mı?
442
— Mübalâğa etme, Elli fena yaş değildir.
— Benim han vakaları gibi vakalar için evet.. Fakat öte tarafını geç... Adamakıllı bir oğlum, olaydı fukaralığına falan bakmaz alırdım bu Ayperiyi...
Kendilerinin ne maJ olduklarını pek iyi bildiğim eski nesillerin yeni gençler ve hele kızlar hakkındaki sözlerine, bazı meclislerde hafiften kafa sallamakla beraber, esasen fazla kulak asıyor değildim. Buna misal olarak ben de Sabriye Perihandan bir parça bahsetmiştim.
Nihayet Sabrinln bana misafir geldiği bir gece benim terasada birbirlerini tanıdılar. Biraz sonra Perihan arkadaşıma birdenbire:
— Beyefendi. Benim Ayperi diye bir arkadaşım var.. Sizi gayet iyi tanıyor, deyince, Sabri ile birbirimize bakakaldık.

BLR YALOVA SAPASI
Mevsim sonuna doğru Yalova otelinde iki yeni çehre peyde olmuştur. Bunlardan biri rahat oturup kalkmasında mâni olacak ve gözleriyle burnunu bir parça şişirecek derecede sıkılmış bir korsak kemer taşımasına rağmen yine oldukça büyük karınlı, yuvarlak kırmızı yüzlü, çıplak, sivri tepeli elli yaşlarında vükelâ yapılı bir zat, öteki yine aynı yoşta bir kaç parmak daha uzun boylu, uzaktan boz bir bere giymiş sanılacak kadar büyük bir başın altında küçük ve oynak yüzlü bir centilmendir, ikisinin de arkalarında krem rengi gandiden bir yazlık elbise, ayaklarında ço-rnpsız keten iskarpinler vardır. İpek gömleklerinin önü kanolarına kadar açıktır. Zayıfı fazla kıllı olan göğsünü traş ederken, boğaza yakın 443
bir yerini kesmiş. Durmadan parmağiyle kurcalayıp kabuğu kopardığı İçin yarayı bir türlü kapa tam a m ış tır. İkisi de bu aşağı yukarı bir örnek giyinmiş olan bu iki arkadaş arasındaki fark, şişman olanın dışarıda fildişi saplı ve İpek şemsiye İle dolaşması ve sık sık gazinonun masalarında yahut başka yerlerde unutulan bu şemsiyeyi ötekinin telâşla aramaya koşmasıdır. Sokakta, gazinoda, yemekte hiç birbirinden ayrılmayan ve paraya acımayor görünen bu iki kibar yapılı adam oldukça dikkati çekmektedir. Milletvekilleri midir? Profesör yahut emlâk sahipleri midir ?Mısır, Kıbrıs gibi bir yerden gelmiş zenginler midir? Elinde bir büyük zarfla gelen bir postacının gazinoda garsonlara kuyumcu Asadur Astilcyan Bey diye birini sorarken «ık sık bizim masaya bakması bana bizim İçin yapılan tahminlerin en doğrusu bu olduğu fikrini verdi.
¥
“insan insanın şeytanıdır., dedikleri doğrudur. Bu Yalova saf ası fikri Sabri ile onun balkonunda, benim terasada geçirdiğimiz gecelerde, deniz kıyısı gazinolarında önümüze bir küçük rakı şişesi İle Ayperiyi ve o vesile İle de Perihanı konuştuğumuz akçamüstlerlnde doğmuştu. Arkadaşım öteden beri Ayperlye ufak tefek hediyeler vermekte idi. Ona ve başkalarına bir şüphe gelmemesi için bunu büyük bir ustalıkla yapıyordu. Meselâ yazıhanede daktilo ile yalnız bulunduğa zaman çantasını karıştırırken kâğıtların arasından bir küçük paket çıkıyor; başını havaya kaldırıp “bu da nereden gelmiş buraya?,, diye yüksek sesle düşünürken buluyordu: “Hay Allah! Bir hayır cemiyeti piyangosundan bana bir ruj kutusu çıkmıştı. Avrupa işi, pek de güzel bir şey. Fakat ne işime yarava-
444
cak? Piyangolar böyledir. Bir tarafa atmış, sonra unutmuştum. Bizde kimsenin işine yaramaz, Müsaade ederseniz size hediye edeyim Ayperi Hanım, kızım.,,
Sabrinln bu kıza düşkünlüğü gitgide beni eğlendirmeye başladığı İçin onunla şaka yapma, ya başlamıştım.
— Ben sana hak vermeye başlıyorum. Galiba bu kızda sana karşı bir şeyler var. Bir kere muhakkak ki bu Ayperi kuş beyinli arkadaşlarına asla benzemiyor. Böyle olunca abuk sabuk konuşan kendi yanındaki erkek arkadaşlarıyla senin arandaki farkı görüyor. Bu mukayesede sen tabiî ağır basıyorsun. Kız belki de farkında olmadan senin tesirin altına düşmeye başlıyor.
Ben böyle konuşmaya başlayınca kendisini şüpheye ve hüzne kapılıyor, başım kaşıyarak, yüzünün derilerini çekiştirip bir gözünü çarpıtarak:
— Dediğin doğru kardeşim... Sözlerim elbette o favorili züppelerinklnden daha tatlı ve mâ-nalı... Fakat bir genç kız için hepsi bundan ibaret midir ya? Bir de o sözü söyleyen ağızın tazeliği, güzelliği meselesi var.
Ben şakama devam ediyordum:
— Bak dünyanın bütün kadınları Lord Eden’e âşıkmış... Onun ağzı da her halde senin-klnden taze değil... Hem aklı başında kadınlar erkekte gençlik ve güzellikten ziyade mâna ararlar.
Sabri. kendinde bir gençten ziyade mâna bulunduğuna İnanmak ihtiyacında olduğu için ağır ağır başını sallayarak gülümsüyor ve Ayperi ile konuşmaları hakkında hikâyelerine daha fazla bir heyecanla devam ediyordu.
(Devamı var)
445
30 Ağustos 1030
T E N î İSTANBUL
Savfa 8
/ ------------->
Günler geçerken
"Olmaz olmaz deme,, sözü
DÜNYANIN muhtelif yerlerinde bir takım acayip şeyler olur; bazı gazeteler bunları bir başlık altına toplayarak anı sıra neşrederler; okuyunca şaşar kalır, âdeta İnanmak İstemeyiz; uydurma sanırız. O ‘•akıl almaz” ve “hayrette bırakan" vakaların en tipik nümııneslnl evvelki gün hlziııı gazetelerde okuduk; hâlâ şaşkınlığı ve şüpheni içindeyiz. Bu vaka ne Cenııp Amerika, ne Orta Afrika, nr Şimal Asyada geçmiştir; yüzde yüz yerlidir; şuracıkta. Ankanının burnu ucunda Kızılcahamam denilen bir yerde olmuştur.
Olan nedir? Hulâsa edelim: Günün birinde o yerde bir sürü mühendis. mimar, usta, İşçi geliyor; kamyonlar dolusu da inşaat malzemesi... Ulu çamlar arasında seçtikleri güzel bir mevkii kazmağa başlıyorlar; temeller atılıyor; az zaıııandn büyük bir binanın yükseldiği görülüyor. Evet, kunılan bina büyüktür; büyük değil, haşmetlidir. 18 odalıdır; salonlariyle, müteaddit banyolu daireleriyle, tezyinatlyle bir saraydır. Saray bitiyor; bu defa da kamyonlar dolusu eşya taşınarak lüks şekilde tefriş olunuyor.
Kim yaptırıyor? Kimin İçin ve ııe İçin? Orasını hlleıı yok, soran da... Snrfedllen para 610 bin Türk lirası! Aradan dört seııe geçiyor. Saraya bu müddet zarfında dört milletvekili ailesi misafir olmuştur; ne Cumhıırreisl uğramıştır, ne Başbakan, ııe de ecnebi diplomatlar ve ziyaretçiler. Şimdi Tarım Bakanı bir noktayı aydınlatmakla meşgul; İnşa emrini kim vermiş? Zira Bakanlıkta sarayın ne maksatla ve kimin emriyle yaptırıldığına dair bir kayıt yoktur, o cihet tamamiyle meçhul kalmıştır. Ama yarım milyondan fazla bir paranın harcanması İmkânı bulunmuştur!
Böyle bir haber (İnanılmaz şeyler), (garibeler ve acibeler), (dünyada ne tuhaf şeyler oluyor!), (ister inan, İster İnanma!) başlıklı sütunlarda yer almağa lâyık değil midir? Bakan tarafından tahriri emir yahut Orman Umum Müdürlüğüne yine tahriri salâhiyet verilmediğine yani ortada bir “ânıir-l ita” bulunmadığına göre devlet hazînesinden 610 bin Hra nasıl çıkmıştır? Sayıştay bunu neden sormamıştır? “Yüksek mürakabe” den başlıyarak çeşitli teftiş heyetleri meseleye niçin el koymamıştır? Hangi birini soralım ve hangi birine şaşmıyalım?
Meselenin şaşılacak başka bir tarafı da şu; Bizzat yeni Bakanın beyanına göre saray yapılırken birçok suiistimaller olııııış, geçeıı hükümetler zamanında tahkikata girişilmiş, hattâ İş mahkemeye bile intikal etmiş. Bütün bunlar olmuş da “İnşa emrini kim verdi?” diyecek kimse çıkmamış. Bütçe Komisyonu da farkına varmamış. Bir gün gözümüzü açıp bakmışız kİ, |>erl masallarındaki gibi dağ başında ve bir çam ormanı ortasında mükellef bir saray duruyor; sanki gökten inmiş... Bir mebus, ailesini jıeşlne takmış, gelmiş, içine girmiş, salonuna kurulmuş, karyolasına uzanmış, bilârdonunu oynamış, yemiş İçmiş. keyfini sürmüş ve kalkıp gitmiş. Arkasından bir başkası teşrif etmiş. Uçüncüsü. dördüncüsü de buyurmuşlar. Ne mııtlıı onlara! Fakat ne yazık bu derece savrukça, sorgusuz sualsiz, mtirakabesiz ve nıesu-llyetslz İşlemiş olan İdare mekanizmasına!
tinanılmaz şey... Belki de daha İnanılmazı olacak: İnşa emri verenin kim olduğu hiç bir zaman meydana çıkmıyacağı gibi emirslz İnşaat yapan tek kişi de bulunmıyacak. Bereket, her İnanılmaz şey gibi bir “nadir vaka” karşısındayız. Sanki bunu sadece dedelerimizin “Olmaz olmaz, deme; olmaz olmaz” sözünü haklı çıkarmak İçin yapmışız.
\_________________________________—_________________________________________
Zafer Bayramı münasebetiyle
T.H.K. Başkanının beyannamesi
Ankara, 29 r A A.) — 30 Ağustos Havacılık Haftasının başlaması münasebetiyle Türk Hava Kurumu aşağıdaki beyannameyi neşretmiştlr:
Sayın vatandaşlar,
1950 yılının havacılık haftasına girerken, geçen yıl, memleket havacılığına dört buçuk milyon liralık bir yardımda bulunmuş olan sayın yurt-
Liman ve barınakların
inşasına devam edilyor
Samsun, Salıpazarı, İskenderun, Haydarpaşa liman ve antrepolarının da genişletilmesi için bir firma ile anlaşma yapılıyor
Ankara, 29 (ANKA) — Bayındırlık Bakanlığı 1951 yılında yapılacak olan liman ve iskeleler için gerekli hazırlıklara şimdiden başlamıştır. Bu arada İskele ve küçük barınaklar kanununa göre Çanakkale ve Tabucunda büyük vapurların yanaşabileceği iskeleler yapılmaktadır. Anamurlu Akçakocada da küçük taşıtlar için daha ufak çapta İskelelerin inşasına başlanmıştır. Ayrıca Kefkende yapılacak barınağın hazırlıklarına girişilmiştir. Ereğli de Trabzondaki liman İnşaatı devam etmektedir. Trabzondaki mendirek 250 metreye varmıştır. Her iki liman şimdiden ihtiyaca cevap vermekte, fırtınalı havalarda vapurların sığınmasını mümkün kılmakladır.
Samsun. Haydarpaşa, Salıpazarı. İskenderun n işletilip firma ile mantarın tediyeleri
nacak, dahildeki masraflar için de hazırlanacak otan bir kanun tasarısiyle bütçeden ödenek temin edilecektir
liman ve antrepolarının ge-tamnmlanması İçin de oir anlaşılmak üzeredir. Bu H-12.5 milyon dolar tutan dış Dünya Bankasından sağla*
edi-
lgin
Tarım Bakanlığının köylüler için mühim bir tebliği
Ankara, 29 (A.A.l — Tarım Ba-kanlığından bildirilmiştir:
Ankara ve civar vilâyet köylüleri İşlerim bırakarak borç tecili ve diğer işler için Ankaraya gelip Tarım Bakanlığına dilekçelerle müracaat yortar.
Bugünlerde köylülerin İş takibi
Ankaraya gelmeleri kendi İşlerinin geri kalmasından başka netice vermez.
Koy muhtarları ve köylere en yakın teşkilâtımız memurları köylülerin işini görmekle ödevlidirlef. Bu işlerini muhtarlar veya memurlara gördü-renHyen çiftçi ve köylüler Anknrayn kadar gelip zaman harcamaktansa işini ve şikâyetini doğrudan doğruya Tarım Bakanlığına mektupta veya telefonla bildirirlerde işlerinin çabuk yapılacağına emin olabilirler.
Mektuplara pul yapıştırılmanındı rica olunur.
Halkevlerinin durumu hakkında Millî Emlâkin bir tamimi Ankara, 29 (Ankara Ajanstı — Milli Emlâk Genel Müdürlüğü bütün vilâyetlerdeki teşkilâtına yaptığı bir tamimde. mıntakalanndak! halkevi ve halkodalarının lesbit »'dilerek bunlardan ne kadarının tapuya kayıtlı, ne kadarının kayıtsız olduğunun bildirilmelini İHİ« rııHtir. Dünden İtibaren Ankara şehrinde ve İlçelerinde halkevleri ve halkodalarının vaziyeti tes-bil olupmaya başlanmıştır.
Ticaret Bakanı Ayvalıkta
Ayvalık, 29 (Ankara* Ajansı ı — E-konoml ve Ticaret Bakanı Zühtü Vo-libf-şe Bahkosirdckl tetkiklerini bitirerek buraya gelmiştir Bakan, zeytinyağı müstahsilleri İle görüşüp dileklerini teebıt edecektir.
Yazan : Refik Halid Karay

daştanmıza Türk Hava Kurumunun teşekkür ve minnetlerini sunmaktan zevk ve şeref duymaktayım. Kanatlanma dâvasına bütün dünyanın en büyük önem verdiği son yıllarda vatandaşlarımızın da havacılığımızı kuvvetlendirmek yolunda göstermiş oldukları derin anlayışı takdirle belirtmek isterim. Son günlerde orta ve doğu Anadoluda bir dolaşma yapmış otan Türk Hava Kurumu filosuna karsı gösterilen candan sevgi, batı ve doğu Anadolu köylerini üç koldan dolaşmakta otan sinema ekiplerimizin sevgili köylü yurtdaşlardan görmekte olduğu ilgi, bütün memleketi sarmış otan kanat aşkının en canlı ispatıdır.
Şehirlerimizde kurulmasına başlanmış olan hava kulüplerimizin sayılarını çoğaltmak ve havacılık çalışmalarını yurt çocuklarının en çok sevdiği bir spor haline getirmek için güvendiğimiz davana k. hükümetimizin ve bava ordumuzun sıcak ilgi ve himayesi ve Türk Milletinin sevgi ve müzaheretidir.
Gerek havacılık haftası içinde, gerekse senenin belli günlerinde çıkacak fırsatlarla Türk Hava Kurumunun yürekten yardımlarlyle desteklemelerini bütün vatandaşlarımızdan hektar, 30 Ağustosun aziz Türk Milletine kutlu olmasını dilerim.
Türk Hava Kurumu
Başkanı Celâl Maral
Pakistan Maliye Bakanı Ghulâm Muhammed Türkiyeye geliyor
Pakistan Hükümetinin Maliye Bakanı sayın Bay Ghutam Mohammed 31 ağustos perşembe günü bir Pana-merıknn uçağı ile Karaviden şehrimize gelecektir.
Paklatan Maliye Nazırı, 3 eylfıl pazar giınü Londraya müteveccihen şehrimizden ayrılacaktır,
Ghutam Mohammed Hlndtatanın Aligarh bölgesinde bulunan “fngiiiz-Şnrk Müslüman,, (Anglo-Orlcntaİ Ma-hommedan) Kolejinden mezun bulunmaktadır.
Kendisi Hindistan Hükümetinin Maliye Bakanlığına giren İlk Müslüman I bulunmaktadır. Bay Ghulam Moham-' med 1934 senesinde. Hindistan Hükümeti posta ve telgraf kısmı genel muhasipliğine tâyin edilmiştir.
Kendisi, geçen harp zarfında, Hindistan Hükümetinin İkmal Bakanlığında yardımcı sekreter vazifesini görmüş ve gördüğü hizmetlerinden ö-türü, Hindistan İmparatorluğu nişanı ile taltif edilmiştir.
1942 8eneHİnde Ghutam Mohammed. Hnydarabat Nizamı Hükümetinde Maliye Bakanlığı vazifesini uhdesine almış ve 1946 scneslnd» asalet unvanına hak kazanarak, “TATAT Ltd „ I-slmll büyük bir çelik firması genel direktörü olmuştu.
Slr Ghutam Mohammed, Müslüman Hind Birliğinin kararına uyarak, İmparatorluk nişanını ve asalet unvanını geri vermiştir.
1947 senesinde, Paktatanın İlk Maliye Bakanı olmuş ve aynı zamanda Ekonomi Bakanlığı sandalyesini de uhdesine almıştır
Ghutam Mohammed. 3 sone arka arkaya Pakistan bütçesi gelir kısmında fazlalık görülmesini sağlamaya muvaffak olmuştur.
Kendisinin şayanı hayret başarıları, "Maliye Sihirbazı,. vasfını kazanmıştır.
Son derece kültürlü ve zevk sahibi olan Ghutam Muhammet!, İngilizce ve ordu Itaantarırolan maada, arapça ve farsçnyı da mükemmel bir şekilde bilmekledir.
Psktatıının kurulurunu müteakip Ghutam Moh/ımmrd'ln Ankara ve Is-tanbuta kısa bir ziya t el yapmış olduğu hatırlardadır.
* Amerikan askerleri Kore’de bir şehirde arama tıırauıa yapıyorlar
SCHUMAN
PLÂNI
İngiltere hariç, altı devlet, birçok noktalar üzerinde anlaştı
Paris, 29 A A. (Reuter) — îyl haber atan çevrelerden dün bildirildiğine göre, Avrupa kömür ve çelik sanayiinin birleştirilmesini ileri süren Schu-man Plânının başlıca noktalarında 6 Hükümet mutabık kalmışlardır.
Aynı çevrelerin ilâve ettiğine göre, Schuro&n Plânının atacağı son şekil 6 veya 7 hafta içinde tamamen belli olacaktır.
Altı devletin, Fransa. Batı Almanya İtalya, Belçika. Holânda, Lüksemburg uzmanları aşağıdaki noktalar üzerinde mutabık kalmışlardır:
1 — Avrupa kömür ve çelik sanayiinin yüksek bir İdare altında birleştirilmesi.
Bu yüksek İdareyi kontrol edebilecek bir Bakanlar Kurulu ile parlâmen-totararası bir meclisin ihdası, bu meclisin kararlarına yapılacak itirazları tetkik edecek bir mahkemenin kurulması,
2 — Müşterek bir pazarın kurulması gümrük tarife ve tahditlerinin kaldırılması,
Schuman Plânına İştirak etmeyen devletlerle diğerleri arasındaki gümrük tarifelerinin indirilmesi ve tahditlerinin ahenkleştirilmesi,
3 — Schuman Plânının mali sahada lesteklenmesi.
Tito’ya karşı Amerikan siyaseti
Tito’yu batı âlemine kazandırmak için, Amerika, uzun zamandanberi çalışıyormuş!
Belgrad, 29 (AP) — Birleşik Amerika haftalardan beri Yugoslavyayı batı âlemine kazandırmaya matuf ihtimamla plântaştırıimış bir kampanyaya girişmiş bulunmaktadır. Takriben i aydanberi Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığı Mareşal Titonıın Batı kam-nmda yer almasını sağlamaya uğraşmaktadır.
Mareşal Tlto şimdiye kadar Yııgos-’avya İçin çizdiği şu dış siyasetten ayrılmamıştır : Doğu-Batı ihtilâfı karşıcında tarafsızlığı muhafaza, komünist devletler arasında “eşit haklar” sağlamaya matuf bir programa devam ve Yugoslavyanın milli ekonomisini geliştirmek.
Fakat bunun İçin para lâzımdır. Ve şimdiki halde Yugoslavyanın taşıt vasıtaları. tarım ve endüstri makine ve teçhizatı almak için parası yoktur. Birleşik Amerika bunları Yugostavya-va temin edecek durumdadır. Tito hükümeti şimdiye kadar giriştiği reaml ve gayri resmî mükerrer teşebbüslere rağmen Dünya Bankasından esaslı krediler teminine muvaffak olamamıştır. Bu, kısmen Mareşal Tlto ile hükümetinin komünist olmalarından ve kısmen de, Tito aleyhindeki ko-mlnform kampanyasının muvaffak olması halinde Rusların memleketin kontrolünü ele almaları ve bu takdirde Yugoslavyaya yapılacak yardımın heder olması korkusundan İleri gelmektedir.
Tito - Davies görüşmesi
Londra, 29 A A. (LPSı — Hâlen Yu-göslavyada bulunan İngiltere Dışişleri Bakan Yardımcısı E. Ernest Davie« Mareşal Tito İle görüşmüştür. Mareşal Tito, M. Davles’i yazlık köşkünde kabul etmiştir.
B. Amerikanın bütçe tasarısı
Washington, 29 A A. (Afp) — Ayan Meclisi 30 haziran 1951 de sona erecek otan mail sene zarfında Federal Hükümet faaliyeti masraf-tarını karşılamak üzere 35 milyar «554 milyon dolarlık kredi açılması yetkisi veren kanun tasarısını kabul etmiştir.
Bu tasarı aşağıdaki kredilerin açılmasını derpiş etmektedir:
14.690,000.000 dolar Adi askeri bütçeye,
Ayan Meclisi bu hafta içinde Kore harekâtına lüzumlu yeni asker! malzeme satın alınmak üzere Temsilciler Meclisinin tasvip etmiş olduğu 16.771.000 dolarlık kredi açılmasına mütedair kanun tasarınım müzakere edecektir.
72.500.000 dolar İspanyaya.
5.222 000 dolar komünizmle mücadele eden memleketlere.
2.525 000 dolar Mnrshall Plânına.
26.900 000 dolar Dördüncü nokta adı verilen programın talbikini sağ. lamaya.
Arjantin parası gene kıymetten düşürüldü
Buenos-Ay re», 29 (A.PJ — BııgÜn Arjantin 11 ay zarfında ikinci defa olarak milli parası p»’HOryu devalüe etmiştir. Bir Amerikan dolarının kargılığı dün 9,02 pûfiO iken bugün 14,25 olmuştur.
Korede Kıgve şehri el değiştiriyor
Sabahleyin, Güneylilerin tekrar işgal ettikleri Kıgve, geç vakit yine Kuzeylilerin eline geçti
Tokyo. 29 A.A. (Reuter) — General Mac Arthur karargâhından gece yarısı yayınlanan tebliğde Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin bugün erken saatlerde doğu sahilinde Kıgve’yi yeniden ele geçirdikleri bildirilmiştir.
Komünistler şehrin kuzeyindeki tepelere çekilmişlerdir.
Bugün geç vakitlerde gelen bir habere göre komünistlerin, civarında kanlı savaşlar cereyan etmesine rağmen, elân Kıgve şehrini ellerinde tuttuktan öğrenilmiştir.
Formoza meselesi hakkında Mac Arthur’ün beyanatı Beyaz Sarayda geniş tepki yaptı
Chicago, 29 A.A. (United Press) — General Douglas Mac Arthur eski muhariplerin senelik toplantısı münasebetiyle yolladığı bir mesajda Formozanın dost olmıyan bir devlet tarafından işgalinin Birleşik Amerikanın hudutları İçine bir düşman ileri kolunun girmiş olması demek olacağını ve bunun Amerika kıtası sahillerinde harbi kaçınılmaz kılacağını söylemiştir.
General, Birleşik Amerikanın For-mozayı müdafaada muvaffakıyetsizll-ğe uğramasının İkinci Cihan Harbinde elde edilen zaferin meyvalarını muhtemel düşmana terketmek olacağını söylemiştir.
Her ne kadar Mac Arthur Milliyetçi Çin Hükümetini, komünist Çin Hükümetini veya Rusyayı doğrudan doğruya zikretmemişse de mesaj Formoza-nın komünistlerin eline geçmesinin Sovyefler tarafından desteklenen tecavüze karşı koymak gayesiyle gayret sarfeden Amerika için büyük bir mağlûbiyet olacağına İnandığı hususunda şüpheye yer bırakmamaktadır.
Mac Arthur şunları söylemiştir:
"Amerikanın stratejik hudutları kara suları olmaktan çıkmış ve elimizde tuttuğumuz müddetçe bizi muhafaza eden geniş bir müdafaa hendeği haline gelmiş otan bütün Pasl-fiği içine almaktadır.
Onu Asya kıyılarında kendimiz ve hür müttefiklerimiz tarafından • bir kavla şeklinde Aleuslcn Adalarından Manillaya kadar uzanan adalar zinciri vasıtasiyle kontrol ediyoruz. Bu tabii zincir elde tutulması gereken kolay bir müdafaa hattıdır. Çünkü bu hat Vladivostoktnn Singapura kadar her Asya limanına havadan hâkimiyeti temin etmektedir. Bu hattı tutarsak sulha kavuşuruz. kaybedersek harp kaçınılmaz bir hal alır.,,
Mac Arthur son cümlelerini Formoza «avunmasının siyasi icaplarına tahsis etmekte ve şunları söylemektedir:
“Hiçbir şey Formozayı müdafaa ettiğimiz takdirde Asyayı tehlikeye sokacağımızı iddia ve Paslfikte bozgunculuk ve yatıştırma tavsiye edenlerin l-lcri sürdükleri kıymetsiz deliller kadar hatalı değildir. Bunu soyliyenler Şarkı anlnmıyorhır. Onlar mütecaviz, azimli ve dinamik önderliği takip etmek şeklindeki Şark psikolojisini İdrak etmiyor ve Şark zihniyetini küçümsüyorlar.,,
Washington, 29 A A. (Reuter) — Birleşik Amerikanın Formozaya karşı takip ettiği siyaset hakkında Başkan Truman ile General Mac Arthur arasında çıkmış otan derin ihtilâf açıklanmış bulunmaktadır. «
Filhakika Beyaz Saray bizzat Başkan Trumanın Mac Arthur’e mesajını iptal etmesini emrettiğini ciddi bir surette bildirmiştir.
Mesajın iptali için verilen emri İzsh etmek üzere Beyaz Saray Başkan Tru-ıııanın Birleşmiş Milletlerdeki Amerikan temsilcisi Austin’e gönderdiği bir mektubu yayınlamıştır.
Başkan mektubunda haziran ayında 7 nci filoya Formozayı müdafaa etmek İçin verdiği emrin sebebinin Birleşik Amerikaya hususî bir durum temin etmek arzusu olmayıp Milliyetçi Çinlilerle Komünist Çinlileri tecrit etmek gayesini güden tara faiz bir hareket olduğunu bildirmektedir.
Mac Arthur, Formozaııın Birleşik Amerika İçin hususi bir ehemmiyet taşıdığı yolundaki kanaati ile Truına-nın 7 nci filonun hususi bir vaziyet temin etmekle vazifeli olmadığı yolundaki beyanatı lirasındaki tenakuz derhal güze çarpmaktadır.
Dünya efkârının görüşüne göre, Mac Arthtııun demeci Başkan Tru-nıunın Formoza hakkında takındığı durumun samimiyetinden şüpheye düşürmektedir.
Bu demeçten bütün Asyadaki komünist propagandacılarının bilhassa uzun bir zamandan beri Amerikanın
Pohang’ın kuzeyinde savaşan Birleşmiş Milletler kuvvetleri komünistlerin devamlı müdafaasına rağmen a-ğır ilerlemeler kaydetmişlerdir.
Güney Koreli birlikler doğu sahilinde komünistlerin hafif bir mukavemetiyle karşılaşarak 2 bin yarda İlerlemişlerdir.
25 inci Amerikan tümenine mensup keşif müfrezelerinin cephenin güneybatı bölgesinde mühim komünist faaliyetine rastladıkları resmi tebliğde bildirilmiştir.
Formoza siyasetini şüphe İle karşılı-yan Hindistanın bu şüphesine bir delil bulmuşçasına İstifade edeceği tahmin edilmektedir.
Truman’ın mektubu
Wa«hlngton. 29 (YtRS) — Truman dün Warren Austin’e Amerikan politikasını izah eden bir mektup göndermişti. Bugün bu mektubun bir suretini leffederek Mac Arthur’e hitaben ayrı bir mektup yazmış ve bunun da sureti gazetelerde intişar etmiştir.
Devlet Reisi bu mektubunda ezcümle şöyle demektedir:
“Warren Austin’e yolladığım mektubun metnini iyice tetkik ederseniz sizin dünkü beyanatınızı neden iptal (?tmiş olduğumu vc bundaki lüzumu .laha İyi anlamış olursunuz.
General Colllns ita Amiral Sherman .bana sizinle görüştükleri hususları ve askerî hareketlerin İnkişafına dair otan İzahatınızı bildirdiler. Bunları memnuniyetle öğrenmiş bulunuyorum.,,
Koredeki düşman komünizmdir!
Amerika Savunma Bakanlığı bir broşür neşretti
Washlngton, 29 (YİRS» — MIDI Müdafaa Nezareti. Korede harp eden kıtalara dağıtılmak üzere bir broşür kaleme almış ve bunda, Koredeki düşmanın beynelmilel komünizm olduğunu tnsrlh etmiştir.
Broşürde, Korede harp etmekle her her askerin aynı zamanda hem Amerikan hudutlarını hem de başkn milletlerin istiklâllerini müdafaa eylemekte olduğu beyan edilmekte ve gerek Lenin gerek Stalin tarafından komünist devlet He komünist olmayan devletler arasında günün birinde amansız bir harbin zuhur edebileceğine işaret edilmiş olduğu tebarüz et tlritarck, herkesin Koredeki vazifesini buna göre yerine getirmesi İcap ettiği ihtar olunmaktadır.
Pasifikte Rus denizaltıları
Londra, 29 (AP.) — Daily Herald gazetesi bugün yayınladığı Stockholm menşeli bir haberinde, Rus denizaltı subaylarının Sovyet ticaret gemileriyle gizlice dünyanın her tarafına gönderildiklerini yazmış ve şunları ilave etmiştir:
"En kısa bir zamanda yabancı sahilleri öğrenmeleri ve gemicilikteki meharet ve bilgilerini arttırmaları hususunda kendilerine emirler verilmiştir.,, Aynı hallerde, Rusynnın hâlen 380 denizaltını olduğu kaydedilmiştir
Gazetenin Stockholm muhabiri şunları İlâve etmiştir: “Bu 380 denizaltı gemisinden 120 si demodedir, Geri kalanın yarısı Sovyet aahiHerl etrafında miinhnsıran müdafaa harekâtı için inşa edilmiştir. Bu itibarla Hııayanın uzun menzilli denizaltı harekât kuvveti şimdiki halde 1.30 gemiden ibarettir. Bunlardan 50 sinin Ballıktaki ve 80 inin Pasifikte bulunduğu zannedilmekledir..,
Haberde, geri katan 20 geminin nerede bulunabileceğinden bahsedilmemiştir.
Menderes Radyoda İnönüyü şiddetle tenkid etti
Ankara. 29 (ANKA) — Başbakan Adnan Menderes bugün saat 21.15 te Ankara Radyosunda seçim münasebetiyle şu konuşmayı yapmıştır:
“Muhterem vatandaşlarım, makata vc nutuklarla, aldatıcı propagandalarla hakikatlerin aksine olarak bir memleketin İyi idare edildiği hakkında vatandaş vicdanında kanaatler yaratmak mümkün olsaydı» Halk Partici iktidarının memlekette ebediyen devam etmesi mukadder olurdu. Halbuki, çeyrek asra yakın bir zaman süren bunca gayret ve propagandalara rağmen eski iktidarın, halk vicdanında ne kadar itibarsız olduğu, Demokrat Partinin daha ilk kurulduğu günlerde bütün çıplaklığı ita moydana çıkmıştır. Dün akşam Halk Partisi adına başkanları tarafından söylenen seçim nutkunu bu mülâhazaların tesiri altında dinledim. Ve Halk Partisi adına söylenen bu kimbilir bir kaç bininci nutkun memleket ufuklarında ne akisler bırakabileceğini ve vatandaş vicdanında ne tesirler yapabileceğini düşündüm.
Aziz vatandaşlarım. Halk Partisi Genel Başkanı memleketi baştanbaşa huzursuzluk içinde görüyor, bütün devlet memurlarını göç etmeye hazır bir durumda tasvir ediyor. Memleketin İç ve dış politika bakımından fena akıbetlere sürüklenmekte olduğunu iddia ediyor, bundan başka muhalefetin tehdit altında bulunduğunu, vatandaşların komünistlik ithamı altında memleket dışına sürülmek tehlikesine maruz bulunduklarını ileri sürerek, siyasi emniyetin ortadan kalktığını iddia ediyor. Siyasi hayatında iktidardan başka bir hizmet yeri tanımamış ve devlet kuvvetlerini daima kendi elleri altında bulmuş olanların, iktidardan düşünce kapıldıkları bir nevi hastalık vardır kİ, bu cümlece malûmdur. Muhalefet liderinin bu görüşleri kendisini böyle hasta bir ruh haleti içinde olduğunu gösteriyor. Memleketin baştan başa huzursuzluk İçinde olduğunu söylemesi, ancak kendi içindeki huzursuzluğun, karanlık düşüncelerin ve kasvetli niyetlerin bir İfadesinden İbaret sayılmak İcap eder.
Bizim görüşümüze göre bu memleketle vatandaşın en çok ehemmiyet verdiği nokta, uzun yıllar ıstırabını çektiği zümre saltanatının tam olarak tasfiyesi ve bu devrin bir daha avdet etmemesinin kati teminat altına alınmasıdır. Bu memlekette huzursuzluk sebebini ancak siyasi İrtica emareleri teşkil edebilir. Hâlâ şeflik havasının estirilmek istenmesine şahit olmaktayız ve hâlâ eski rejim adına kalkınmalara yol açacak gayretlere rastlamaktayız. Halk Partisinin bu gayretlerini siyasi İrticaların acısını çekmiş otan milletimizin dikkatle takip etmekte olduğuna şüphe yoktur. Bunun dışında memleketin geniş bir huzur içinde olduğunu ve geleceğe i-timatta bakmakta bulunduğunu itimatta İfade edebiliriz.
Muhalefetin tehdit altında bulunduğu iddiası ise, bir efsaneden ibarettir. Mecliste muhalefet mebuslarının haklarından mahrum edildikleri yolundaki iddia da tamamen asılsızdır. Başbakan olarak, benim Meclis kürsüsünden muhalefetin teminat istemeye hakkı olmadığını ifade etmiş bulunduğum yolundaki sözler de bir iftiradan ibarettir. Aksine olarak ben Meclis kürsüsünde muhalefete ne gibi teminat istiyorlarsa hepsini vermeye ıımâde olduğumuzu söylemiştim.
Muhterem dinleyicilerim. Halk Partisi Başkanı millî vicdanın emir ve temayülüne uyarak komünistlerle girişeceğimiz mücadeleyi siyasî emniyetin ortadan kaldırılması mânasına çekmek İstiyor ve konuşurken komünistlik ithamı İle vatandaşların yurt dışına sürüleceğinden bahsediyor Burada İtham kelimesinin tahrik mak-tadlyle kullanılmış olduğunu sîzlere açık olarak söyllyebillrim.
İnanınız ki, itham kelimesini rastge-le kullanmayan muhalefet liderinin bundan maksadı tahriktir ve vatan-laştarın rastgele ithamlarla yurt dışına sürülebilecekleri bir rejim İçindç vnşanıldığını telkin gayesini takip etmektedir. Halbuki bu memlekette -iadece itham üzerine hiçbir vatandaş hakkında hiçbir muamele cereyan e-demez, ithamın sabit olması ve hükme bağlanması lâzımdır. Muhalefet liderinin bu sözleri karşısında memleketimizde komünistlikle mücadelenin hazin hikâyesini hatırlamamak mümkün olmuyor. Bu sözler aynı zamanda milli varlığını korumak isteyen vatandaşa, komünistlikle mücadelenin şimdiye kadar müspet netice vermemesinin ve çok garip tecelliler göstermesinin başlıca sebebini anlatmış o-lacaktır.
Muhterem vatandaşlarım. Halk Partisi Başkanının dış politika mevzuunda yapmış olduğu tenkidler de tamamen asılsızdır. Kore meselesinde takip ettiğimiz hareket hattının bir harp karan olduğunu ifade etmesindeki kötü niyet meydandadır. Çünkü bunun bir sulhu koruma kararı olduğunda bütün demokrat âlem müttefiktir. Sırası gelmişken söyliyeyim kİ, devletimizin dıştaki itibarı eski iktidar za-manındakine nazaran kat knt yüksektir. Bugün Türkiye, sözüne ve İmzasına İnanılır bir memleket olarak tanınmak için kuvvetli deliller vermiş bulunuyor.
Memurların, ordudan tapu memuruna kadar her hangi bir taraftan gelecek bir iftira neticesinde haklarında yapılacak muameleye intizar eder halde oldukları isnadını yayan muhalefet liderine karşı bundan evvelki konuşmamda söylediklerimi tekrar e-deccğim. Bu memlekette hiç bir memura kanun dışında hiç bir muamele yapılmamıştır. Kendilerinin, particilik gayreti ile ve âdi seçim hesapları He memlekette bir yandan öbür yana a-Iıp dağıttıkları memurların sayısının ne büyük yekûnlara vardığını kendileri bilmiyorlar mı? Eğer unutmuşlarsa bunların hesabını çıkarmak kolaydır. Böyle bir tetkike glrlşildiği takdirde yapılan tahvillerdeki maksatların herkesçe anlaşılması da güç olmıyacııklır. İdare âmirlerinin sicillerine demokrattarla temastadır ibaresini bir suç olarak kaydcttlrentarin hugiin memleket karşısına çıkıp memurlar nam ve hesabına şikâyet, ve tazalluma kalkışmaları İki yüzlü bir politikanın hazin tcccllltarlndrndlr.
Halk Partisi muhtar seçimlerini kazandığını llnn edip durmakla umumi efkârı nhlulmnk İstemektedir. Hakikat şudur kİ: bu parti bildiğiniz gibi bir siyasi gnsıp neticesi olarak son I seçlmtarc kadar elinde bulnudıırduğıı mulıtarhkların % 7ü İni kaybetmiş bulunuyor. Buna mukabil purtlmiz, evvelce elinde bulunan çok mahdut muhtarlıklara ilâve olarak yeniden 20 bini aşan savula muhtarlık kazan-1 ıııı-jHı Muhtarlık iiegİDli ıı«4l»,rhTinin sonu alınmak üzere bulunduğu şu günlerde hakikate yakın bir rakam ve nispet olarak bunları ifade edebilirim. Bu netice gösteriyor kİ 14 mayısta milletçe elde edilen zafer, muhtar ne- I çimleri İle de teyit olunmuştur. Kaldı kİ. muhtar seçimlerine partimiz bir siyasi değer atfetmemiş ve bu seçimleri partiiorarası bir kuvvet do-1
nemesi şekline sokmak istememiştir. Bu hakikati Demokrat Parti teşkilâtına yapılan tamimin birinci maddesi açıkça göstermektedir.
Aziz dinleyicilerim, şimdi belediye seçimleri arifesinde bulunuyoruz. Hâlen belediyelerin % 99 dan fazlası H. Partisinin elindedir. Belediye seçimlerine girerken küçük kasabalarımızdaki üç beş belediye müstesna 600 ü mütecaviz belediyenin bugün tama-miyle Halk Partisinin elinde bulunmasının sebebi üzerinde şüphe etmiyorum ki vatandaşlar duracaklardır.
Bu neticeyi elde edebilmek için H. Partisinin vaktiyle hangi yollardan yürüdüğünü bu memlekette bilmlyen yoktur. Demokrat Parti her tarafta büyük bir çoğunluğa sahip olduğu halde onların o zaman belediyeleri toptan ele geçirmiş olmaları, bu mevzuda dahi bir siyasî basp ve zorbalık hâdisesinin cereyan etmiş olduğunu gösterir.
Belediye seçimlerine girerken vatandaşlarımızın Halk Partisinin nasıl bir siyasi zorbalıkta bütün belediyeleri elde bulundurmakta olduğunu da hatırlıyarak reylerini kullanmaları tabiîdir. Unutulmaması İcap eden diğer mühim bir nokta da şudur : önümüzdeki belediye seçimleri. bir devrin ve şeflik sisteminin katı tasfiyesinde mühim merhalelerden birini teşkil edecektir. Siyasi irticaın son ümit ve mesnetlerini yıkmak ve tek parti zihniyetinin son bakiyelerini de silip süpürmek için belediye seçimlerinde Demokrat Partiye reyleri İta yardım etmelerini bütün seçmen vatandaşlarımızdan partimiz adına hürmetle rica ederken aynı zamanda bu seçimlerin de milletimiz vc yurdumuz İçin kutlu olmasını yürekten temenni etmekteyim...
Beynelmilel yol işaretleri
New-York’ta yapılacak toplantıya Birleşmiş Milletlerin davetlisi olarak bir mühendisimiz de iştirak edecek
Ankara. 29 (ANKA) — Birleşmiş Milletler Sosyal ve Ekonomik Konseyi Her türlü masrafları Birleşmiş Milletler tarafından ödenmek üzere bütün dünyaya şamil bir yol işaretleri sistemi kurmaya karar vermiştir. Bu iş 1-çln 15 ekim 1950 tarihinde Ne w-Yor k-ta yapılacak olan toplantıya 7 memleketten mütehassıslar davet edilmiştir. Bu yedi memleket arasında Türkiye de vardır. Toplantıda memleketimizi karayolları trafik mühendisi Orhan Barım temsil edecektir.
ilkokul öğretmenleri yapı sandığı
Sandığa mecburî üyelik kaydı kaldırılıyor
Ankara, 29 (ANKA) — Yedi milyon liradan fazla sermayesi olan ilkokul Öğretmenleri yapı sandığına yeni bir veçhe verilecektir. Sandığın kuruluruna alt kanun, her öğretmeni bu sandığa üye olmaya mecbur ettiğinden bu husus itirazları mucip oluyordu. Son genel kurul toplantısında bu maddenin değiştirilmesi için bakanlığa müracaatta bulunulması kararlaştırılmış. yeni MİHi Eğitim Bakanı da itirazları yerinde görmüştür. Bakan yıllardan beri müzmin bir hal atan bu meselenin yakın bir zamanda halledileceği vadinde bulunmuştur.
Garanti Bankasının ikramiyesini kazananlar
İstanbul. 29 (A.A.) — Garanti
Bankasının her ay yapılmakta otan ikramiye keşidelerinden 29 ağus-tos/1950 keşidesi bugün bankanın KarakÖydcki binasında 6 nci noter tarafından çekilmiş ve aşağıdaki hesap numaralan yazılı hizalarında gösterilen ikramiyeleri kazanmışlardır:
Hesap No. sı Yeri Çıkan İkramiye T. L.
19464 Ankara ı.ooo —
1589 Zonguldak 500.—
4758 Ankara . 250.—
3294 ÇemberHtaş 1.00.—
629 Zonguldak 250.—
19 Sarıyer 500.—
1807 Ankara ı.ooo.—
Bundan başka 29 müfteri de kıymetleri 150 Hra ita 25 lira arasında değişen muhtelif ikramiyeler kazanmışlardır.
1950 keşide plânının en zengin ikramiyelerinden biri olan apartman dairesi ikramiyesinin talihlisi de 19 eylül keşidesinde belli olacaktır.
Mareşal Grazianî serbest bırakıldı
Roma» 29 tA.P.» — Muasolİnl ordularının bir zamanki başkomutanı eski Mareşal Grazlani bu sabah serbest bırakılmıştır.
Grazianî, bu sonenin başlarında Alman orduları İle İşbirliği yapmış olmaktan dolayı 19 sene hapse mahkûm edilmiş ve bu hüküm umumî af İle 14 aya İnmişti.
Mareşal, kendisinin, Amerikalılar tarafından esir edilmiş olduğu zaman esarette geçirmiş olduğu müddetin bu 14 aylık e» zay;» mahsup edilmesini tatap etmiş ve kendisinin bu arzusu kabul edilerek serbest bırakılmıştır. -------------TT----------------
TAHSİL KUPONU
1 anilik 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a-şağıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-Inbitacckslıılz.
) eni Istanbul'un
KUPONU
______________- J
S&sfa 4
YENİ İSTANBUL
30 AğURtoa 1050
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri 1 Deniz ticaretimizi ıslaha doğru 1 K iısa günün kârı
Muharrirlerin soyadı alfabe aıraMylo her gün bir tanesi neşrolunacaktır.
o
Dünya Hikâye Müsabakası
*
TOPRA
K
Yazan : Orhan
Hançerlioğlu
Yolcu vapurlarımızda kendi
ı r . Bir hastaya
kendimize sabotaı yapıyoruz dair k
Ycımn • Faruk Ynnfpr S
Yazan : Faruk Yönler
ÜZEYİR. çekilen çizgiyi daha yakından görmek için eğildi» Toprağı eli ile yokladı. Nasırlı parmaklar, n-teşe dokunmuş gibi titrediler. Toprak can çekişiyordu.
Damatlar, üzüntü ile birbirlorine baktılar.
Üzeyir, gözleri toprağa dikili, uzun bir zaman öylece kaldı. Kaşları çatılmış, yüzündeki çizgiler gerilmişti. Hızlı hızlı nefes alıyor, keskin bakışlarla toprağı delmek istermişçesine süzüyordu. Sonra birdenbire:
— Sırtlayın bakalım sabanı... d”di. öküzleri de önünüze kalın, öbür başa yürüyün. Damatlar silkindiler. Biri öküzleri boyunduruktan a^urdt, o-burü sabanı sırtladı.
Tarlanın öbür başına geldikleri zaman, sabanın ardına Üzeyir geçti. Küçük vc faydalı bir dua da okumak istiyordu ama, bildiği bir dua yoktu ki... Tanrının adını, başı sıkıldıkça hatırlardı. Olağan üstü haller dışında. ondan hiçbir isteği yoktu. Duadan vazgeçti ve öküzleri haydadı.
Uzun bir deynekle kuyruk sokumlarından dürtülen öküzler, hızla İleri atıldılar, saban bir tüy hafifliğiyle uçtu. İyi bilenmiş demir, hafif bir cızırtı ile kaydı. Üzeyir arkasına baktı. Siyah ve sert toprakta çakı ile çizilmiş gibi, ip ince bir çizgiden başka bir şey görünmüyordu. İncecik, melun bir çizgi... Üzeyir, içini boşaltan bir hiddetle toprağa tükürdü:
— Allah kahretsin... dedi. Toprak kurumuş.
Damatlar korku İçinde önlerine baktılar. Ağızlarını açıp bir şev söylentiye cesaret edemediler. Üzeyir. kendi kendine konuştu:
— Toprak kurumuş... Yağmur yağmazsa buna saban demiri işlemez gayrı..» Kayaları bile delerdim bu ö-küzle, bu toprağı delemiyorum, lanet olsun...
Ama o, aylarca evvel, söylememiş-mlydi?... Topraktan fayda yoktu artık... Emmi oğullan kasabada birer dükkân açmışlar. koyun pöstekisi topluyorlardı. Kazançları da. rahatları da yerinde idi. Hem kasabalık yer köye benzermivdl hiç... Akşamları pırıl pırıl ışıklar yanıyor, çeşmelerden gürül gürül sular akıyordu. Üstelik Emmi oğulları, onu işlerine ortak etmek için çağırmışlardı da... “Rençberin işi. iğne ile kuyu kazmı-yn benzer,, demişlerdi. “No kadar gayret etsen sonunu bir türlü bulamazsın. dolap beygiri da caba... Ama ticaret Oturduğun verde beşe At parAcıkları cebine fine bak...
Bunu Üzeyir de düşünmüş, onlara bak vermişti. Gel gelelim karısına lâf anlatmak kabil değildi. Kadın, köyünden çıkmamak için ayak diretiyordu. “Karı aklına uyanın.” diye »öylendi. Üzeyir “îşte böyle saban başında eli böğründe kalır... Y'arından tezi yok, göçelim bu lanet topraktan... Köroğlu ağzını açmıya kalkarsa basarım tokadı, susar, oturur aşağı, avrat değil mi?...”
Bu düşünce ona ferahlık vprdi. ö-küzleri kendi eli ile boyunduruktan fıkardı, arabaya koştu.
Damatlar hiç ses çıkarmıyorlardı.
Saban ile çözülmemiş yiyecek çıtamı arabada, hayvanları yedeyen damatlar önde, Üzeyir en geride mğa yenilmiş İnsanlar yün yolunu tuttular.
Pınar başında kızlar, cecik sızan suyu destelerine bir evci doldurmak için birbirleriyle şiyorlardı. Hafızın kambur oğlu, gübre yığınlarının üstüne oturmuş, burnunu karıştırarak onları seyrediyordu. Ürküş nine, ağaçlarda kabuk bı-raknuyan keçileri, bir tezek yağmuruna tutmuştu. Muhtarın mandaları, yayılacak çamur bulamadıkları için sıcak toprağın üstüne çökmüşler, ahmak ahmak Üzeyire bakıyorlardı.
Üzeyir eve girince yiyecek çıkınını bir köşeye fırlattı, karısmın Önüne dikildi:
— Sana bir çift sozürn var... dedi. Yarından tezi yok, kasabaya göçüyoruz. Hemen eşyaları toplayın, lâf istemem...
• • t
gibi çalışması öyle mi ya?., al. ona sat... yan gol key-
... Topadır ağır kö-
• •
iplik gibi
inan Iti-
Kadın başını kaldırdı, kocasına bak- ! tı.Üzeyirin gözleri alev saçıyor, burun delikleri kabarıyordu. Yüzünün derisi büsbütün kararmış, bıyıkları dikilmişti. Bütün bu alâmetler, her şeyin bittiğini gösteriyordu.
Eşyalar çabucak toplanıp kapının dibine yığıldıktan sonra kadın, kızlar ve damatlar yorgunluktan bitkin bir halde döşeklerine serildiler. Gün çoktan kararmış, iki gözlü damın altında sükûn ve huzur başlamıştı. Yalnız Üzeyir uyuyamıyor, yatağın içinde bir sağa, bir sola dönüp duruyordu. Sonunda uyumaktan vazgeçti. Doğruldu. Karanlığın içinde elleriyle yemenilerini araştırdı. Sonra yavaş yavaş döşekten çıktı. Gürültüsüzce ahıra doğru yöneldi. Yaktığı çıra parçasını saman yığınlarına çarpmamak için başının üstünde tutarak ahıra girdi. Hayvanlar, karanlıkta ışıl ışıl parıldayan gözleriyle ona baktılar. Ayağı yaralı eşek, öküzlerden ayrı bir köşeye kıvrılmıştı. Üzeyir. “bundan hayır yok gayrı.” diye mırıldandı, "Bu topal ayakla 22 saatlik yola götüremem bu eşeği. Salurırrı çayıra, ne hali varsa görsün.,.,,
Buna rağmen yere eğildi, hasta a-yağı bir eline aldı. Yüzü üzüntü ile buruşuyor, yüreğinde garip bir burkulma duyuyordu. Kulakları, ahırın damını yalıyarak geçen şimal rüzgarının gürültüsü ile doluvdu. Havada bir kış kokusu vardı. Üzeyir, yerdeki dağınık samanları eliyle kürcloylp Sir köşeye yığdı. Sonra eşeği boylundan yakalayıp hazırladığı bu yumuşak yatağa doğru sürüklemeğe çalıştı. Hayvan homurdanıyor, çlftele-
Dünya Hikâye Müsabakası
Amerlkada tertip edilen Dünya Hikâye Müsabakasına en güzel iki Türk hikâyesini seçip göndermek vazifesini üzerine alan gazetemiz, teşkil ettiği büyük jürinin karariyle “Sam Amca,, ve “Merhametli Bir Kadın,, hikâyelerini seçmiş, tercümelerini yaptırmış ve Ameri kaya yollamıştır. Müsabakaya gönderilen 422 hikâye İçinde jürinin neşredilmek üzere ayırdığı diğer 28 hikâyeyi de sıra İle her gün bu sahifede okuyucularımıza sunuyoruz.
Reşad Nuri Darago
filomıızıın güzel vapurlarından “Ardahan,. İstanbul llmnnıııda
Deniz ticaret
A — Kitap okuyamaz oldum. Ben kİ kitapsız olamazdım Bununla da kalsa! Kitap verine gazete okuyorum. Hiç okumazken!
B — Gazetelerde ne arıyorsun a. caba?
A — Siyasi haberleri takip ediyorum.
B — îç siyaset mi? Partici olduğunu söylemedindi...
A — Keşke onunla yetinsem. Dünya ahvalim takip ediyorum azizlin, dünya ahvalini! Kırk senedir ayrılmadığım kitaplarımdan ayırdı!
B — Senin gibi halccan İçinde milyonlarca insan yaşıyor. Kitaplarınızı bıraktığınıza göre gazeteye sarılacak taplan nırdım.
parayı
sevgi, para kadarda mı müdafaa c-dilmez ?
Üzeyir birdenbire küçük damadın çığlığı İle silkindi. Öküzleri yedeğon büyük damat durmuş, güzlerini kırpıştırarak tarlaya bakıyordu. Üzeyir şaşkınlık içinde:
— Ne var ulan?., diye seslendi. Yılan mı çıktı?..
Delikanlının gözleri ışıl ışıl yanıyordu, Heyecandan boğularak:
— Yılan değil baba.,, bak, diye kekeledi.
Çocuk bir kolunu ileri uzatmış, a-vucunda tuttuğu bir şeyi onlara gös-termiye çalışıyordu. Üzeyir arabadan atladı. Merakla damadına doğru koçtu:
— Nedir avucundaki?
Oğlan tıkanacak gibiydi:
— Bak baba... bak... bak... demekten başka bir şey söyllyemiyor, ısrarla avucunu gösteriyordu.
Üzeyir baktı.
Bir daha, bir daha baktı.
Damadın avucunda sapsarı buğday taneleri duruyordu.
İki yıl üatüsle nadasa bırakılmış toprak, borcunu ödemişti.
Komşu tarlalar henüz yemyeşildiler, mahsul vermeleri için en az bir ay isterdi.
Üzeyir bir nn şaşaladı. Sonra boğuk bir sesle:
— Çözün hayvanları... dedi damnt-larına. Çabuk olun... Hemen biçeceğiz bu ekini...
acısı n-
Üzrvlr
4 •
cnn İşi... o kuytu köyü zü bu-bıyıkbırı sarkmış bir hnldc ahırdan çıktı. Kendi kendine “1-Icle bir sabah olsun.” diye söylendi. “Hele bir sabah olsun... Eşekslz, (inmsız, topraksız knlsnm da zararı yok... Başım dinlensin yeter gayrı"
Ahırdan çıkar çıkmaz çırayı söndürmüş, avlunun bir köşesine fırlatmıştı, Ağır ağır yatağına doğru yürüdü Artık Ömrü boyunca bir daha bu yatakta yatmıyacaktı. Kahire indirilmiş bir ceset gihl uzandı yatağa... Zifiri karanlıkta hiçbir şey görünnnı-toprnğın üstünde parıldayan hiçbir
nıck İstiyordu nma. dan becereni i yordu bu bir hayli uğraşıp eşeği şeye yerleştirdikten sonra ruşmuş, kaşları çatılmış.
yordu,
bir çift nemli gözden başka şey...

bulutken-
O gece rüzgâr kesildi. Gök landı. Yağmur —bardaktan no me.— küpten, varilden boşanırcasına yağmıya başladı. Toprak, aeıin ve bol suyu, askerden dönen oğullarını kucaklıyan analar gibi içi tltrlyerck bağrına bastı. Üzeylr dnnıatlariylc beraber avluya fırlamış, sapsarı bıyıklarından kırmızı kuşağına varın-cıya kadar sırsıklam, donuk bakışlarla yağmuru seyroliyordu. Kendi dine:
— Yağmuru yiyen toprak... mırıldandı. Sürülmek İster. Kaç lük iş ki?.,. Varsın eşyalar bağlanmış olsun... Hele şu nadanlanmış tarlayı bir sürüvcroylm, ondan sonra bağla-salar durmam bu köyde...
Damatlar sensizce, yamaçtan süzülen köpüklü sulara bakıyorlar ve bir gün evvel ayaklarının altında kavrulan. can çekişen, yalvaran toprağı düşünüyorlardı.
Üzeyir, dışarıda yağan kara knrşı, ocağın başında tarhanasını içerken karısına:
— Elbette gideceğiz... diye söyleniyordu. Mademki ben bir kere karar verdim, caymak olmaz... Bunu sana kaç kere söyledim. Ama gel gelelim karı aklı... Lâkırdıyı kafasına sokmak için saban demiriyle kakmalı. Kar bu yıl erken düştü ise kabahat bende mi?... Gündelikçi de tuttum, iş yine vaktinde bitmedi. 200 kile toprak ektim. Kar bastırdı. Hele bir Hıdrellez gelsin, bu köyde bir gün durursam yuh olsun bana...
— Ekini biçmeden mi gideceğiz?
— Beni günaha sokma... Hele bir gidip yerleşelim» ondan sonra gelip ekinleri kaldırması güç mü, kaç günlük iş kı?...
ken-
diye gün-

Yıllar geçti Mcvaimler birbirini kovaladı. uzeyir bugün hâlâ köyünde-dir vc seksen yaşında bir ihtiyardır. Geceleri sokaklarında pırıl pırıl ışıklar yanan, çeşmelerinden gürül gürül sular akan kasabaya göç etmek emelini bir gün bile unutmadı. Dalma uygun bir fırsat bekledi. Bu fırsat çıkmadı İse Üzeyir ne yapsın?... Toprak o kadar kuvvetli kİ... Durmadan hakkını istedi ve her zaman istediğini aldı: Sabanlarla kendini sürdürdü, çapalarla capalattı, tohumlarla besletti, oraklarla biçtirdi, dövenlerle dövdürdü».. İşler bittiği vakit. Üstüne yağan karlardan donlar ve balçıklar yaptı, yollarından geçit vermedi, insanlarını bırakmadı.
r
re-
îz-va-bir
Milyonlar sarfedip, bin bir dcdlko-■” du içerisinde, dişimizden tırnağımızdan arttırarak, tatlı hülyalarla aldığımız yolcu gemilerimiz eğer bir gün bir tek yolcu bulamazsa kabahati, “Yabancı firmalar rekabet yapıyorlar da, hu yüzden muvaffak o-lanııyoruz,, deyip başkalarına atma-yalınib
Seyahate başlarken Bira ile başlayan zorluklar, yabancı veya yerlilerin Miş adamı, turist, talebeler gibi., pasaport muameleleri, Türk «ularını terkte gümrük, geminin seyrinde personel, yolcular üzerinde kötü muamele için Adeta birbirleriyle kabet yapıyorlar.
İkinci mevki yolcular arasında nılrll Nıko Vasllyadis isminde bir tandaş pasaport muamelesinden
hayli mutazarrır olmuş, derdini dinleyen olursa hiç durmadan anlatıyor:
— Dişim fena halde ağrıyordu, bu ağrı ile gemiye glrsem, yolda Kibri-sa kadar dört gün ıstırap çekeçek-tım Benden evvel sırada olan arkadaşların muamelesi tekemmül edinceye kadar, en yakın dişçiye giderek dişimi çektirdim, bilâhare pasaport şubesine geldiğimde bütün arkadaşların muamelesi bitmiş ortalık boşalmıştı. Memura, dişimi çektirip geldiğimi söyledim. Aldığım cevap şu oldu:
— Arkadaşlarınla beralıer muameleni yaptırsa idin Bütün işimizi bırakıp sizinle uğraşacak değiliz.
Bütün rica ve istirhamlarıma rağmen memuru yolş, getiremedim, İşte görüyorsunuz, bir ay evvel yapmayı istediğim seyahatimi ancak şimdi yapıyorum. Bu müddet zarfında duçar olduğum ıstırap ve zararları size anlatamam, diyor ve yanında da bir grup Kibnsa giden üniversiteli talebe vakayı tcyld ediyorlardı-

Yolculara kolaylık olsun diye gümrük muayenesi en son Türk limanını terkederken yapılıyor, kontrolün vapurda yapılması muhakkak ki bir çok kolaylığı sağlıyor. Gümrük memurla-
“çingene çerglsl,, gibi didik edilen bavulları
rı tarafından dağılan, didik toplamak için vapurda bol bol zaman var.
Yalnız anlayamadığım, hattâ benim değil kimsenin anhyamıyacağı garip bir karar mı, kanun mu ne. bir şey var. Yolcuların yanında yüz Türk lirası döviz müsaade ediliyor. Fakat bu dövizin mukabilini ne mal olarak çıkarabilir ve ne de mal olarak getirebilirsiniz.
Meselâ yolcular arasında İhtiyar bir Rum kadın vatandaş Pireye oğluna gidiyor. Gelinine ve torunlarına üç çift ayakkabı ile dört parça üçer metre basma almış» toplasanız hepsinin kıymeti 50 lirayı bulmaz. Bütün yolcular hâlâ gümrük memurlarından eski hükümetin verdiği dev-
Öğrenmek ilıtiyacjnda olduğumuz her şey

Hıdrellez geldi. Güneş toprağı yeniden ısıttı. Bütün bir kış bembeyaz bir uyku İçinde hareketsiz duran köy. yavaş yavaş canlanmıya başlamıştı. Sığırlarını önüne katıp tarlalara yönelen. gübre yığınları arasında arabalarının dingillerini tamire uğraşan köylüler birer biıer beliriyorlardı.
Kuşlar geliyordu güneyden... Kalın kabukların altında küçük ağaç kurtları uyanıyor, serin ve nemli gövdeleri kemirmeye başlıyorlardı.
Aylarca ahırın sıcak rutubeti içinde kapalı kalan eşekler neşe ile anırıyor, havayı çiftelemeye çalışıyorlardı.
tçlnde sıçrayan oğlakların, toslaşmaya heveslenen kuzuların kaynaştığı koyun sürüsü, çayıra yayılmıştı. • Yeşil buğday başakları yepyeni bir güneşe doğru yükseliyorlardı.
Üzeyir, hazırlığını tamamlamış, a-rabalannt koşmuştu. Kırmız kilimlere 8arlnıış döşekler, birbirlerine bağlanmış bakraçlar, tahta kafeslere tıkılmış tavuklar avlunun içinde harekete hazır bir halde bekliyorlardı. İhtiyar kopek bu olağanüstü durumu sezmiş, kulaklarını kısarak eşyaların etrafında dolanıp duruyordu.
Üzeyir damatlarlyle beraber İki gözden ibaret damını son bir kere daha gezdi. Unutulmuş bir şey olup olmadığını araştırdı. Kadın, ortada bir iğne bile bırakmamış, en önemsiz eşyaları dahi denklere yerleştirmişti. Kerpiç odalar çırıi çıplaktı. Buna rağmen. Üzeyire, bu odalarda yine de bir soy unutulmuş, bir şeyler bırakılmış gibi geliyordu. Bu duygusunu yatıştırmak için, köşe bucağı tekrar tekrar araştırdıktan sonra elleri boş olarak avluya çıktı. Hiddetten kısılan bir sesle, damatlarına:
— Ne duruyor sunuz ortalıkta?... diye bağırdı. Denkleri arabalara yük-lesenize?...
Damatlar yaylanmış gibi davrandılar. Döşekler, bakırlar, kovalar, tahta sandıklar birkaç dakika içinde a-rabalara yerleştirildi. Üzcyirln küçük kervanı, yakıcı bir güneş altında yola düzüldü.
Yemyeşil tarlalar göz alabildiğine uzanıyordu. Kızlar yine pınar başında İdiler. İplik gibi incecik sızan suyu bir an evvel destilorine doldurmak i-çln birbirleriyle itişiyorlardı. Hafızın kambur oğlu yine gübre yığınlarının üstüne oturmuş, burnunu karıştırarak onları seyrediyordu. Ürküş nine keçilerinin peşinde seğirtiyor, mey-va ağaçlarına tırmanmalarına engel olmıya çalışıyordu. Muhtarın manda- I lan, çamur yerine yine sıcak topra- I ğın üstüne çökmüşler, aptal aptal Ü-zeylri süzüyorlardı. Köy, her zamanki sükûnu içinde yavaş yavaş küsülüyordu.
Kendi tarlalarının yanından geçer lorken Üzcyirln gözleri nemlendi, yüreği burkuldu. “Hele gidip kasabaya iyice bir yerleşeyim...... diye düşündü
"O zurnana kadar başaklar da sararırlar... sonra gelip boş on günde bl-çlvorlrlm ekinleri...,,
Küçük damat tarlaların içine dalmış. nğır ağır yürüyordu. Arabaların arkasından gelen ihtiyar köpeğin ku-laklnrı kısılmış, kuyruğu düşmüştü. Kafesli sandıkların içinde tavuklar, gıdaklıyorlardı. Üteylr, önlerinde daha 21 saatlik bir yol olduğunu düşünüyordu. Gün batmadan dağın arkasına geçebilirlerse, ertesi gün öğle üzeri kasaiıayıı varabilirlerdi. Aksi halde arılarda iki geceyi kırda geçirmek gerekecekti. ^Topraktan kurt uluyorum ya...” diye söylendi kendi kendine, “iki gece değil, lf>2 gece de kırda yatsam gam yemem.,.., Şimdi kim-bilir kasaba ne kadar güzeldi!., Akşamları şıkır şıkır ışıklar yanıyor, çeşmelerinden gürül gürül sular akıyordu her halde... Bu kıraç yollarda pınar da yoktu. Yanlarına aldıkları
I bir testi su yetecek miydi acaba?..»

Hicri 19 5 0 Ağustos 30 Çarşamba Rumi
ZlllUKh 16 1369 Acun 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 6.22 10 35 Öğle 1315 5.27 İkindi 16 57 9 01» Akşam 19.47 12.00 Yatsı 21.22 * 1.36 ImsAk 4.38 8.50
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
Sursa-ıTürkj D.H.Y.
SİNEM
BEYOĞLU CİHETİ
ALKAZAR (12562) 1 — Şehzade Azmi (renkli). 2 — İki Açıkgöz Haydutlar Arasında. 3 — Akıncılar,
\R (14391) 1 — Yakut Gözlü Kız (Renkli). — 2 — Yarışlar Kıralı.
ATLAS (40835) 1 — Casuslar Çarpışıyor, 2 — Sen Bcnimsln BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Kara Bahtım. 2 — İki Açıkgöz Hayatta İken.
RLHAMRA 1 — ölüm Mektu-)U. 2 — Tehlike İşareti.
İNCİ 1 — Arktan da Üstün 2 — Tarzanın Intlkumı. iPEK 1 — Çam Sakızı Polla Hafİyesi (İngilizce). 2 — Haydutlar Kraliçesi (İngilizce).
1 _ Zehirli
(41868)
MELEK
Kadın. 2 — İlk Vals.
lale
1 — Zafere
L
R
A
AZAK 1 — Glldn. 2 — Lekeli Kadın. 3 — Düşman Kardeşler.
ÇEMBERLİTAŞ 1 — Şövalye Fantama (31 kısım ttlrkçe).
1 MKE 1 — Kara
2 — Şeytanın Kızı.
HALK 1 — Hnrun Gözdesi. 2 — Tarzan Diyarında.
İSTANBUL (22367)
Canavar.
Reşidin Kadınlar



Beyoğlu 14644 Ankara 00
İstanbul 24222 İzmir 2222
Üsküdar 60945 K. köy 60872
Karşıyaka 15055
SIHHÎ İMDAT
9.45 D.H.Y. (Türk) dan. — 9.50 D.H.Y. tzmlrdcni — 15.00
(Türk) Erzurum, Elâzığ, Ma-
latya. Kayseri, Ankaradan.-
15.35 D. H Y. (Türk) la-
aenderun, Adana. Ankaradan. — 15 50 B E.A. (İngiliz) Londra, Ni», Roma. Ali-nadan. — 16.00 D.H Y. (Türk) tzmirden. — 18.15 D.H.Y.
îTürk) Burandan» — 18.30 C
G D.T. Kahire, Beyruttnn. —
18.35 dan.
kan)
Londra. Brüksel, Münlhten
1 — Damgalı Kahraman
1 — Cebelitarık Casusu. 2 — Flcsta 3 — Ölüm Blıgı.
KISMET ( 26654) 1 — Monte Krlstonun Mirası (türkçei. 2 — Ateş Gibi Kadın (renkli) MARMARA (23S60) 1 — Pranga Kaçağı. 2 — Altın Küpeler.
MİLLİ (22062) 1 — iki Açıkgöz Haremde, 2 — İşgal Altında.
TURAN (22127) 1 — Aralan-Inr Yolu 2 — Ormanlar Ars-•anı. 3 — Yeyh Ahmedin Oğlu»
KADIKÖY CtHETf
HALE (60112ı 1 — Fedailer
Kalesi. 2 — Renkli Rüyalar. irERA (608714 1 - Büyük
Günah. 2 — Kara Korsan (Türkçe).
SÜREYYA (60862) 1 - Vatan Kahramanı (Türkçe), 2 — Bü-vüldük Deliliği.
İstanbul Beyoğlu
Anadolu yakası Ankara
İzmir
44098
60536
91
2251
Beyoğlu (Mcr-Istlklâi (Merkez) — — Merkez (Galata» (Şişli) — Hasköy — ı Kasımpaşa ı.
: Muharrem Tanır
D.H.Y. (Türk) Ankara-
— 21.1.0 P.A.A. (Ameri-
New - York. Boston
Ks hrama-Kira.li,
— Vicdan Ç’anakkalo Ge-
GİDECEK OLAN
UÇAKLAR
8.00 D.H.Y. (Türk) Balıke-«ır, îzmlre. — 8-30 BE. A ılngllizj Atina, Roma, Ni«, Londrayflu — 8.30 D.H.Y.
(Türk) Burscya — 9.00 L.A t. (Italyan) Atina. Komaya. -100 D.H.Y, (Türk) Ankara, Sivas, Elâzığ, D. Bakır, Vana. — 10.05 D.H.Y. (Türk)
Afyon, Antalya, Konya, A-inna, Gaziantep, Urfaya. — 10.15 D.H.Y. (Türk) îzmlre.— 10,30 D. H. Y. (Türk) Ankara. Adana, îskenderunn,, - 16.00 D.H.Y, (Türk) tzml-re. - 17,00 D.H.Y. (Türk)
An karaya. — 17.06 D H.Y.
(Türk) Buraaya, — 22 10 P. A.A. (Amerikan) Şam, Kara-ş|. Delhi. Kalküta, Bangkok. Hongkongn.
(43595)
Doğru 2 — Nil Melikesi (renkli).
SARAY (41G56) 1 — Alevden Gönüller. 2 — Talihim Olsaydı.
SUATPARK (83113) 1 — Güzel Sultan. 2 — Fantomalar Karşı Karşıya. 3 — îkl Açıkgöz Hayatta İken.
SÜMER (42851) 1 — Vahşi
Kuvvet. 2 — Şchrazat.
SARK (40380)
Gangster. 2 öneli.
ŞIK I — Trablus tu. 2 — Ormanlar
TAKSİM (43191) 1
Azabı. 2 çilmoz,
TAN 1 — Mağlup Edllmiynn-Irr. 2 — Singapur încİHİ. 3 — Vlrginla Kaplanı.
ÜNAL (Kışlık) 1 — Hint Mezarı (Türkçe). 2 — öldüren Kılıçlar (Türkçe).
ÜNAL (Yazlık) I — Mihracenin Gözdesi (Türkçe). 2 — Vahşi Ormanlar Melikesi (Türkçe).
YENİ 1 — Beklediğim Sevgili 2 — Kıskanç Kadın, 3 — Kanlı Tren.
YILDIZ (42847) 1 — îlk Arzular. 2 — Lasalnfn Yavrunu.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23863) 1 — Pranga Kaçağı. 2 — Altın Küpeler.
AYSU 1 — Sevimli Haydut (Türkçe). 2 -- Sevimli Haydudun intikamı (Türkçe).
R
A
GELECEK OLAN
ekspresler
8 30 Ankaradan. — 9.15 An-naradan (Ek«.).
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
10.00 Anka raya (Molör)U)
- 18.10 Ankara Ekspresi. —
!2.20 Scmpion Eks. (Avrupa).
GELECEK OLAN
VAPURLAR
7.00 Anafarta. takenderun-dan. — 12.00 Ordu, İzmlrden, — 12.30 M ara kaz, Mudanya-dan. — 15.00 İzmir, Karada-ılzdrn, — 22.30 Bandırma, Bandırmadan.
GİDECER OLAN VAPURLAR
8.00 Bandırma, Bandırmaya, — 9.00 Burna, Ayvalığa. — 11.00 Kadrş, lzmlre, — 17.00 Sur, Mudanyaya. — 18 00 Ül-gen, lınroza.
yerde silâha aarılaanız o ki-sevd İğinize daha kolay ina-SilAha davranmak için yalnız mı sevmeli? Menfaat dışı bir
A — Doğru. Ama dünya, maddî hak yahut İddiaları na göre kurulmuş, henüz sıra gelmedi.
korumak esası-
Manevf haklara
âlemde beklene-
(15031) 1 — Istırap
2 — Damgalı Dok-
(13846) 1 — Canavar
2 — Lorel-Hardl Şi-
ANKARA:
ANKARA (32432) 1 — Sön-
mez Ateş. 2 — Çay lâk Hafi-vc Mokslkada.
BÜYÜK
Çocuğu..
tor.
CEBECİ
Pençesi.
lAh Arkadaşları.
PARK (H18Î) 1 — Hint Kaplanı» 2 — Nehirler Kırnhçesi. SUS (14071) 1 — Baskın. 2— Scfnhntln Sonu.
SÜMER (1 1072) 1 — Çöl Süvarisi. 2 — Dişi Haydut.
ULUS (22219) 1 — Ali Baba Boğa Güreşçisi. 2 — Aşk Mektupları.
YENİ (14040) 1 — Zevk Peşinde. 2 — Prezllya Geceleri. GAR GAZİNOSUNDA: İtalyan vo İspanyol revüleri.
İZMİR:
TAYYARE 1 — Canavar Kadın. 2 — Aşk Serenadı.
LALE 1—Broadıvav'de Hort-
EMİNÖNÜ; Mehmet Kâzım (Eminönü) — Hikmet Güney iK(lçl)kpaznr) — Sırrı Raalm (Alemdar) — Snlı«hnddln(Çar-şıkapı).
BEYOĞLU: kez) — Taksim - Halk Merkez
FATİH
(Schzadebaşı) — Sarım Çitçl (Aksaray) — Ycdtkule — NÜz-hot Onat (Şehremini) — M. Fuat Bayer (Karagümrük)— Gülacren Sipahioğlu (Fener). EYÜP: Eyüpsultan.
BEŞİKTAŞ: Vldln (Beşik-
taş) — Ortaköy — G. Divan-hoğlu (Arnavutköy) — Merkez (Bebek).
KADIKÖY; R. Muhtar »Kadıköy) — Fenrryolu — Erenköy — A. Cafer Çağatay. ÜSKÜDAR: îttlhnt. HEYBELİ A DA: Heybellnda. BÜYt’KADA: Merkez.
Çankaya lAlenncak) — Tilkilik (Basmahane) — Şifa (Kcmcraltı) — Yeni (Eşref-pttşa) — Karantina (Yalılar).
Çankaya — Yeni — Derman.
lak. 2 — Kiralın Gözdesi. 3 — Aralan Yürekli Çavuş.
TAN 1 — Broadvvay’de Hortlak. 2 — Kiralın Gözdesi. 3 — Aralan Yürekli Çavuş.
YENİ 1 — Monte Krlstnnun Oğlu. 2 — Kahveci Güzeli. 1 — Korsanlar Kıralı.
MELEK Karavan.
SES 1 — Yaşasın Aşk. 2 — Kalbimin Müziği.
D
Y
0
L
A
R
ANKARA:
8.30 M S Ayan ve hava raporu. — 8 45 Marşlar Rövllycllti) (pl). — 9.10 Günün programı. — 9.15 Tarihi marşlar (pl). — 9.45 Davul, zurna vc çifte nakkareyle pehlivan havaları (pl). — 10.00 Kalıraınnnhk şlirlvri 10.15 Halk türküleri (Yurttan sesler koro-su). —'10.30 Büyük fasıl. — 11.00 Yüzbaşı Hnınzı» (Temsil). — 11.45 Salon orkestrası.
— 12.30 Yurttan «esler. — 13.00 Haberler.
— 13 15 Şarkılar, — 13 30 Öğle Gazetesi. —
13.45 Şarkılar. — 1LUO Akşam programı, hava raporu ve kapanış,
18,00 Konuşma: Seçim (M.P.k — 18.10
Şarkılar. — 18.30 Konuşma: Seçim ıM.F ).
— 18.40 Çocuk Miuıt.1: Karagözün uçak mi-
ram (Ovrıatan: Havali Küçük Alt), — 19.00 M. S. Ayarı ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19 20 Müzik. Goldmıırk ilkbaharda - Uvertür (pl). — 19 30 Konuşma: Seçim (C.H P ). — 10.40 Serbest eaat. —
19.45 Operetlerden şarkı ve düet ler (pl). — 20.00 Şarkılar. — 2(1.15 Radyo Gagataal.
20.30 Konuşma: Seçim (D.P.). — 20.4») Meydan fıiRİı. — 21.15 Konuşma: Seçim (DP.),
— 2125 Dana müziği (pl». — 21.40 Konuşma; Seçim (CHP.). — 2150 Dana müziğinin devamı (pl). — 22.00 Konuşma: Büyük Zafer (Genelkurmay adına konuşan: Kurmay Binbaşı Feridun Akkor). — 22 15 Harp Okulu diploma töreni (Radvo
22.30 Halk türküleri, — 22 15 ve tın borler. — 23.00 Pnıgrnm ISTANIM L:
12.57 Açılış ve programlar.
Marşlar (pl). — 13.30 öfclc 13.45 Saz eserleri, oyun 1ın-Scrbi’st saat. — 14.10 Şar-Muatafa Kovancı). — 14.46 15.1(1
röportajı). — S. Ayarı kapanış.
M ve
13 no Ha-
borler. — 13.15 koıiHurl (pl). — vaları. — 14.00 kılar tOkııvan: Hafit orkestralardan müzik (pl).
Zurna :1e uyun havaları. — 15 30 Duna mll-zlğl (pli 16 00 Sadi Yaver Ataman memleket lıavaloıı mcs ve »az birliği, ör.el 30 Ağustbi programı — 16.sn Akşam konaerl (pl>. — 17.00 Türküler (Okuyan: Azize Törem). — 17.15 Dans müziği tpl», — 17.35 Konuşma. — 17.15 Bnftlamayla oyun havaimi. — 18.00 Konuşma. — 18.10 Kahramanlık türküleri (Okuyan: Mustafa Çağlar).— 18.50 Konuşma. — 19.00 Haberler. — 19,15 İstanbul haoerlcrl. — 18.20 Konuşma. —
19.30 30 Ağustos Zafer Bayramını Kutlama Töreninden röportaj. — 10.50 Konuşma. — 20 00 Radyo salon orkestrası konseri, — 20 30 Kahramanlık şiirleri. — 20.40 Radyo Klâsik Türk Mualklai Konseri. — 21.20 Konuşma. — 21.30 Korkma Sönmez bu şafak. Radyofonik temsil. — 22.25 30 Ağustos Za-for Bııynımı hakkında. — 22.35 Karışık hafit mllzik (pl). — 22 45 Haberler. — 23.00 Dana müziği. — 23.30 Program ve kapanış.
LONDRA:
7.40 Dans mütlğl (19 76 m ). — 8.00 Dinleyici istekleri (Konser mtlzlgl) (19.76 m.).— 15 15 R.B.C. “W(ılsh„ orkeutrası (11.49 m.) — 19 15 Vlclnr Silveatcr vo orkestrası (18.97 m.). — 21.30 Promonnda konçertoları (16.81 m ). — 2315 ”Grand Hotnl,, don müzik 125.38 m ).
letçillk korkusundan ağızlarım açıp da tek kelime söyliyemiyor. Şahsen benim müdahalelerim de para etmedi. Yaşlı, kibar ve gözlüklü bir zat olan kontrol şefi beyanı itizar ederek:
— Ne yapabiliriz efendim, elimizdeki mevzuat buna müsaade etmiyor, dedi.
Gümrüklü yolcuları alâkadar eden karar ve kanunlar, yolcuların daima okuyabilecekleri yerlere büyük harflerle yazılıp ve bunların haricinde yine yolcuların dertlerini dinllyecek bir matbuat mümessili salonda bulundurulsa hiç de fena olmaz. Hiç olmazsa aksayan taraflar çabucak matbuata intikal ederek giderme çareleri aranır. Çünkü her vatandaşın, hattâ değil vatandaşın adalet mü-vezzii bir hâkimin altı bin kanunu, bu kanunların tamamının ismini ve neye taallûk ettiğini dahi bilmesine imkân yoktur.
Hele gemi işine gelince bu, üzerinde uzun uzadıya düşünelecek mesele.
Evvelâ bu gibi yollarda baş en mühim rolün oynuyor, öyle bir baş ki. alâka gösterdiği ve itibar ettiği yalnız mevki, genç ve güzel kızlardır. Prensler veya hafifmeşrep kadınlar Adana vapuriyle seyahatlerinden memnun kalabilirler.
Ufak rütbeli gemi memurlarından herhangi birisi bir yolcu ile münakaşa edip herkesin içerisinde bu yolcuya bayağı bir eda İle:
— Şimdi seni kolundan tutup dışarı atarım, diye yapacağı bir tehdidi savurur.
Yolcuların ekserisi Türk ve geri kalanı da Türkiye ile alâkalı. Adans yolcu gemisinde Ankara vc İstanbul Radyosunun Türkçe neşriyatını bir dakika dahi dinliyemez. Bu fasılda radyo derhal kapanır ve garp musikisi ve garp havalarını dinlemeğe mecbur kalırsınız.
Yolcuların, yollarını takip edebilmeleri için birinci mevki sigara salonunun merdiven başında bir tek, kötü bir Mercator haritası vardır. Bu haritalar doğru dürüst camekân-lanarak her salona konsa daha iyi olmaz mı?
Bir yolcu da sabahın sına kadar
ra İstirahat İmkânı verilmez.
Bütün koridorlar ve merdivenler boyanarak herkesin elbiseleri boya ile berbat olursa bunun zararını kim çeker?
Yukarıda yazdığım şekilde yalnız mevki sahipleriyle alâkadar olunursa, böyle gemilerimize bir daha kim biner.
Şimdi bir çok kimseler aynı hatta yolculuk icap ettiği zaman süvarisi her yolcu ile icap ettiği şekilde alâkadar olan İstanbul vapurunu beklemeyi tercih ediyorlarmış.
Daha evvel yapılmış var ki, bunlar da göze çirkin geliyor. Meselâ: ye bar kısmına çıkan
kapısının üzerinde Promenat güvertesine gider gibi bir ibarenin bulunması hangi lisana delâlet eder.
Yolcuların eğlenmesi için İkinci mevki salonuna bir tavla konmuş. Fakat beş tane pulu noksan. Çok u-fak bir kıymet arzeden tamamlanamaz mı?
Beyruttau binen bir grupu birbiri üzerinden şüştüler, eksiklerini de dan çıkurdıklıırın Lübnan luklariyle tamamladılar.
Beş kuruş deyince aklıma geldi. Yunânistanda gemiye gelen konsolosluk memurunun yakasındaki ko-kardda ay yıldız, tıpkı bizim eski nikel beş kuruşluklardaki gibi yıldız ayın içerisine girmiş,
Beyruttaki konsolosumuzu mesai saati haricinde rahatsız etmek imkânsız. Saat 9.28 geçe kavafa çok acele işimiz olduğunu söylediğimiz halde bir türlü bizi konsolosumuzun yanına çıkarmadı. Bir daha görüşmek imkânını bulamadığımdan, hatanın ne tarafta olduğunu iyice kes* tlremedim.
Rodos konsolosumuzu Adalı ramlar pek medhettller. Zaten kendisi de yolcu gemilerimizin Adaya her uğra* ytşjnda gemiye bizzat fakat Adalı Türkler nun bunu anlamak inadını.
B — Şuursuz bir mez» Lâkin garibi şu ki, maddeye o kadar bağlı olun Avrupa, uzun zaman maddesini kurtarmak için savaşırken eski mürailiği ile mânevi kıymetleri müdafaa ettiğini iddia eyledikten sonra vannı yoğunu tüketmiş olduğu bugün artık pek samimî bir endişe ile bari o mânevi kıymetlerden de mahrum kılınmamak kaygısına düşmüş. Yanılmıyorsam gazetelerde aradığın, talihin© bizim de az çok bafb bulunduğumuz Avrupanın sıhhî vaziyeti, değil mİ?
A
maksadiyle teşkilatlanmaya kalkışması - yahut kalkışır gibi görünme* si - Avrupanın aklını başına topla* dığmı gösterir.
Herhalde kendini müdafaa
B — Belki böyle bir meramı varj herhalde bir kısmının. FakAt Avrupa diye ne kaldı? Cumhuriyet moda İken o meslekte şöhret bulmuş ihtl* yar bir yosma, çok bilmlşliği yüzünden hem dünyayı hem de kendini mahveden bir nevi acuze, AvrupalI mı, Afrikalı mı hâlâ anlaşılamıyan ve madde medeniyetinde olduğu kadar yamyamlık medeniyetinde de en ileri gitmiş ûcube ve nihayet, kalabalık olduğu için sayacağım, ^erkeği dişisinden daha kadın bir millet.,. Hepsi maddi ve mânevi iflâs halinde, ve bir çok müflisler gibi borcunu ödememek için iflâsını olduğundan daha ağır göstermek gayretinde. Avrupa şimdi edindiği o yan şuurla ölmekten korkuyor ama selâmeti yalnız tabipten umuyor. Kendine de himmet payı düştüğünü anlamak İstem İyen hastalardan.
A — Pek dermansız olduğunu sen de kabul ettin. Perişan ve Ne yapsın?
faikın»
gemisinde sefer esnasın-sekizinden akşamın aJtı-ıaspa yapılarak yolcula-
bazı hatalar kulağa çok Üst güverte-merdıvenin
bu eksiklik
kız talebe tavlaya ü-çantalarırı-beş kuruş-
B — Dermansız, malûm, niçin perişan, niçin şaşkın? onu perişanlık ve şaşkınlığa uğratan *şey kendi fikirleri. İcat ettiği «ilâhlara karşı koyamıyor. İçtimai yalanı Avrupa uydurdu. Şimdi çömezlerinin ustaca kullandığı o yalana kendisi inanıyor, daha doğrusu yalan olduğuna en çok aklı ermesi ile vaziyeti kurtaracak kısmı. Adalesi yoksa kafası da mı kalmadı? Basit ve iptidai bir eşitlik dâvası adına a-çık bir esaret usulü güdenlere aöz mü bulamıyor? Fakat asır boyunca telkin verip salkım topladıktan sonra kendi içindekilerle karşı dahi yüzü kalmadı. Ama bu da bir şey ifade etmez. Avrupa, doğru yahut hatalı ihtilâlci fikir ve hareketlere karşı hâlâ müstehase nevinden adam vo fikir kullanmakta. İçinden kemirildi-ğl için ilkönce sıhhatini sağlaması lâzım kİ, ondan sonra canını müdafaa ede... Bununla beraber Avrupa lehine şunu kaydetmek lâzım: İçtimai adaleti ortaya atarken o a-dalet namına bugün şahit olduğumuz vahşllği, şeytanlığı akla getirmemişti. Onun için panzehirini ha-zırlıyamadı. Lâkin ne de olsa Avrupa yine Alimin kafasıdır. Bugün denizaşırı güdülen cihadın adını koyabilir. Ona da mı gücü yetmiyor? Hicabından yutkunuyor değil mi? Yalancının evi yanmış da... Çocukları bile inanmamış. îşte Avrupanın halt Oysaki dâva, hayatına kasdeden ve çocuklarından pek çoğunu çeken dâva içtimai olmaktan çıkmış. Yani belli bir sınıfı koruma şöyle dursun, onun canına susamış garip bir saltanat. veya zümre, yahut da ırk dâvası. Hejf insan adına güdülen ve insanı insanlıktan çıkaran dâva ki, İçtimai ahlâksızlık ve namussuzluk sayesinde bir çok AvrupalIyı da kendine kazanmış» Bu işin tekniğini icat eden Avrupa kendi halkını ondan koruma çaresini bulamıyor mu? Hakikati keşfeden ve yalanı icat eden Avrupa kendi bünyesinde hakikat namına sokulan yalana karşı akıl, mantık, insaniyet, hattâ fen delâletiyle karşı koyabilir, ruyor?
A — Hasta...
Fakat Bugün
ve ilim Ne du-
B — Tamam İşte... İrade yani kendini korumağa dahi mecali kalmamış. Bütün ayyaşlar ve sefihler gibi... Hem de kibar hasta, parasız kabul edildiği hastahaneyl beğen-miyen cinsinden, üstelik de ukalâ hasta: Doktora akıl öğreten soydan,
A — Tabip ukalâ hastan pek sevmez ama...
hastası,
geliyormuş, nc kadar menı-inıkânını bula-
B — O zavallı tabip, hastasının Ituadlnden akıllı olduğunu bilmiyor değil. Lâkin onun kafesiyle değil, sıhhati İle meşgul. Aklı ile meşgul olsa kendisi de sapıtacak.^
30 Ağustos 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 5
I
GÜNÜN

Madenciliğimizin inkişafı ve siyasî partilerin görüşleri
MADEN serveti noktasından, memleketimizin zengin ve tetkike şayan mevzular arzettiği, zaman zaman
ülkemizi tetkik eden Türk ve yabancı mütehassısların müşterek noktal nazarlarıdır. Maden serveti, hlr milletin refahında en büyük rol oynayan. muhtelif tezahürleriyle bir memleketin müdafaasını, hayatiyetini, medeniyetini ayakta tutan bir varlıktır.
Cumhurbaşkanımız Celâl Bayar, İktisat Vekili iken böyle söylemişlerdik). Filhakika, maden servetinin hır millet ekonomisinde ne büyük hlr ehemmiyet arzettlği aşikârdır. Ekonomik bakımdan, en uygun şekilde ve en kısa yoldan nasıl kalkınmamız lâzım geldiğinin mevzuu bahis olduğu şu sıralarda, madenciliğimizin halihazır ve müstakbel durumu hakkındakl meseleler büyük hlr ehemmiyet kazanmıştır. Bazı İktisatçılarımız, memleketimizin ekonomik kalkınmasını başlangıçta zirai seberferllkle mümkün görürlerken, diğer bazıları bunun. ziraat ve madenciliğimizin müştereken Inklşaflyle mümkün olabileceğine İnanmaktadırlar. Son görüş şekline nazaran, yalnız zlraatln makineleşmesi ve yalnız zirai istihkakı-tın artması ekonomik kalkınmamız i-çin kâfi değildir. Bunun yanında ve aynı derecede yeraltı servetlerimizden de âzami surette faydalanmak mecburiyetindeyiz. Maalesef daha (•-nıekleme devrinde olan madenciliğimize gereken ehemmiyet verilmezse, ekonomik kalkınmamız noksan kalacak ve arzu edilen netice elde ediln-miyecektir. Çeşit, kalite ve kant ite bakımından çok zengin tezahürler arzeden madenlerimiz, bıı görüş tarzının doğruluğunu ispat etmektedirler.
Bizim de İştirak ettiğimiz bu nokta! nazar hakkında acaba partilerimiz ne düşünüyorlar? Madenciliğimizin İnkişafı, hususi teşebbüs ve devletçilik muvacehesindeki duruma hakkındakl görüşleri nelerdir? Bu ve buna benzer millet çapında mühim ve hayati meseleler hakkında, önde gelen siyasî partilerimiz, programlarında neler yazmışlar ve vadetmiş-ier? Bunları öğrenmek İçin tetklkat yaptık. Derhal şunu söyllyellm kİ, aldığımız netice pek parlak olmadı.
Muhalefeti temsil eden Cumhuriyet Halk Partisinin, t II. Büyüle Kurultayında onanmış olan programında, madenciliğimiz hakkında maalesef bir kayda rastlayamadık. Son seçim beyannamesinde ise, bu sahada yapılacak kısa vadeli İşlerden bahsedilmiştir.
Millet Partisinin programında dıı, madenciliğimiz hakkında ayrı ve e-saslı fikirlere rastlanamadık.
Milli Kalkınma Partisi, madenciliğimize dair meselelere programında en geniş yer veren bir parti olarak karşımıza çıkıyor. Filhakika, nizamnamesinin 29. maddesinde: "... Maden ve emsali İşleri, müterakki milletlerde olduğu gibi halka terkedlp. şahsi teşebbüse geniş yer vermek, şirketler vücuda getirmek ve bunlar vasıtaaiy-le müstehlikleri müstahsil kılmak ve hükümetin kontrol va mesuliyeti altında çalıştırarak, fazla istihsal yapmak zihniyetini hâkim kılmaya çalışacağız.,, şeklinde, biraz karışıkça olmakla beraber, bir fikre rastladığımız gibi; 30. madde de: “Bir memleketi ziraat! aç, sanayii çıplak bırakmazın da, ancak ve ancak madenleri zengin eder. Çok zengin olaıı yeraltı hazînelerimizin mükemmel ve modern tesisatla, hım verimli bir hale konmasına partimiz bütün varlığı İle çalışacaktır.,, şeklinde, madenciliğimizi en ön plâna alan ve oldukça cesur bir görüşün İfadesi olan bir hükme rastlıyoruz.
Yazan: Ömer TERZİOĞLU
Demokrat Partiye gelince, bu partinin görüşü, iktidar partisi olması dolayısiyle bir kat daha ehemmiyet kes bc diyor. Fakat D.P. programında da, madenciliğimiz açık ve ehemmiyetiyle mütenasip şekilde ele alınmış değildir. Gerçekten, İkinci büyük kongrede bazı değişikliklere uğrayan ve bazı ilâveler gören programın sanayi İşleri bölümünün 45. maddesinde: devletin doğrudan doğruya girişeceği iktisadi teşebbüsleri sayarken: “Milletİn. gelecek nesillere de şâmil, daimi menfaatleri bakımından devlet elinde bulunması dnlııı faydalı olan büyiik maden... işetmeleri kurmak., şeklinde bir cümleye rastlıyoruz. Başında Sayın Celâl Bayar gibi bu memleketin iktisadiyatım İyi bilen ve şüphesiz kİ. madenciliğimizin ehemmiyetine bihakkın vâkıf bir şahsiyet bulunan D.P., programında daha geniş ve vazıh fikirler dercetmeliydi. Gerçi parti programları her meseleden uzun uzadıya bahsetmez; hulâsanın hulâsasıdır. Fakat memleket İktisadiyatında mühlın mevkileri olan bazı meselelere, programda daha geniş ve daha şümullü dokunulması ve bııııa mukabil madenciliğimize aynı şekilde yer verilmemesi bir noksan o-larak karşımıza çıkıyor. Meselâ; Balıkçılığımız için ayrı madde vardır. Biz bununla balıkçılk meselesi ehemmiyetsizdir demek İstemiyoruz. Fakat madenciliğimiz de bunlar kadar ehemmiyetlidir diyoruz.
Her parti, bilhassa orıuaıı İşlerine müstakil bölümler ayrmıştır. Bu. memleketin büyük ve mühim bir derdine dokunmak bakımından çok ye-rindedlr. Fakat ormanlar gibi madenlerin de, aynı ehemmiyet ve derecede mühim olduğu ve bunların beraberce bir memleketin tabiî servet kaynaklarını teşkil ettikleri kabul edilmiş bir hakikattir. Bu sebeple programlarda aynı ehemmiyetle ele alınması daha doğru olurdu.
iktidar hükümetinin bu hususta neler yapacağını anlamak İçin. Adnan Menderes kabinesinin programını tetkik ettik. Fakat, maalesef madenciliğimiz hakkında ayrı bir izahata rastlayamadık. Hâlen maden İşletmeciliğimizde takip olunan İnhisar vaziyeti ve şümullü tahdit usulü ne dereceye kadar memleket menfaatlerine uyar? iktidarın ve onun hükümetinin bu husustaki görüşü nedir? Miadını çoktan doldurmuş olan Maa-din Nizamnamesinin zamanın icaplarına uyacak şekilde tadili ve diğer maden mevzuatiylc birlikte yeni baştan ve şümullü bir şekilde vaz’ı hakkında ne düşünülüyor? Devlet madenciliğini tahdit ederek, bir maadin bankası olan Etibarık’ın hususi teşebbüsleri de geniş bir surette finanse etmesi hu-; Susuşundaki hükümet görüşü nedir? Programında hususi teşebbüse büyük ehemmiyet verdiğini tebarüz ettiren Adnan Menderes Kabinesi, hâlen devlet elinde bulunan maden işletmelerinden bazılarını hususi teşebbüse devretmeyi düşünüyor mu? Düşünüyorsa bunlar hangileridir?
Memleket İktisadiyatında çok mühim bir mevki işgal ettiği şüphe götürmeyen madenciliğimize alt birçok sualler ki, siyasi partilerimizden ve yetkili İktidar şahsiyetlerinden cevap bekliyorlar.
(1) 1936 nutuklarından.
AKBANK 2j EYLÜL keşidesine İştirak arzusunda bulunan aayın müşterilerinin yatıracakları paraları 4 EYLÜL 1950 PAZARTESİ akşamına kadar kabule hazır olduğunu arzedrr.
1950 buğday mahsulü hakkında son tahminler
Gelecek yıl, buğdaylara arız olan hastalıklarla daha geniş bir surette mücadele edilecek
Her tarafta buğday hasadı olduğu halde, rekolte hakkında kati tahminlere girişmek mümkün olamamıştır. Evvelce yapılan ilk tahminlere göre, buğday mahsulünün 4 milyon tonu aşacağından bahsedilmişti. Son defa olarak yapılan hesaplarda, ilk tahminlerde olduğu gibi mahsulün 4 milyon tonu g» çenıiyeceği anlaşılmaktadır.
Piyasava gelen haberlerde, bazı buğday bölgelerinde sıcak dalgalarının buğday tanelerinin olgun bir hale gelmesine mâni olduğu anlaşılmaktadır. Bundan başka bazı yerlerde de buğday mahsulüne süne haşeresi ftnz olmuştur.
Buğdaylara ânz olan bu hastalıklarla mücadele etmek İçin ne gibi tedbirler ittihaz edilmiştir? Bu hususta Anadolu Ajansının resmi bir kaynaktan aldığı malûmatı aşağıya yazıyoruz:
Buğdaylarımıza Arız olan ve ekseri yıllar güneydoğu illerimizde mahsullere büyük zararlar veren süne haşeresinin önümüzdeki yıl da zararlar yapmasını önlemek için bu haşerenin kışlamak üzere çekildiği Urfa, Diyarbakır, Mardin. Elâzığ, Tunceli ve Malatya dağlarındaki barınak yerlerinin tesbitl işi tanıam-
Toprak Ofisi, 1950 buğdayını değirmenlere veriyor
Toprak Ofisinin elinde yabancı memleketlerden getirilen buğday kalmamıştır
Toprak Mahsulleri Ofisi, bu sene buğday İstihsal bölgelerinden satın aldığı buğdayları, iki günden beri değirmencilere vermektedir. Bu suretle Toprak Ofisi, yeni sene mahsulünü İstihlâk sahasına arzetnıckted r. O-fis elinde Pakistan malı ve j'abancı memleketlerden ithal edilmiş buğday kalmamıştır Bilindiği gibi bu seneki -buğday mahsulü de ihtiyacım>zı temin edeceği için, dışardan buğday ithaline lüzum kalmıyacaktır.
Toprak, Ofisi yerli buğday fiyatlarında az miktarda indirmeler yapmıştır. Bu suretle 31 kuruşa o-lan yumuşak buğday 30 kuruşa, aort buğday ise 29 kuruşa kadar indirilmiştir. Yeni buğday fiyatları üzerine ekmek çeşnisi ve ekmek fiyatlarında da düşüklük beklenmektedir.
Belediye İktisat Müdürlüğü ile
Amerika Birleşik Devletlerinin 1950 senesindeki tütün istihsali
Waflhington (Hususî) — Birleşik Amerika Devletlerinin 1949 - 1950 mahsul yılındaki tütün istihsali 1 milyar 932.116.000 libre olarak hesaplanmıştır. Bu miktar geçen sene mahsulünden % 2 nispetinde daha azdır. Geçen sene Birleşik Ahıerika-da 1.630300 acres araziye tütün e-kilmlşken bıı sene ancak 1.595.800 acres arazi tütüne tahsis edilmiştir.
lanmış ve aynca merkezî Diyarba-kırda olmak üzere bir “Süne Haşeresiyle Mücadele Reisliği,, kurulmuştur. Bu illerdeki bütün ziraat ve mücadele teşkilâtı bu reislik emrine verilmiş ve bakma nmcllyeslnde kullanılmak üzere ellerinde bulunan cüzi miktardaki 35 alev makinesine ilâveten bu defa satın alınan 30 a-lev makinesi daha gönderilmiştir. Aynca 400 pülverizatör de alev makinesi cihazı takılmak suretiyle tadil ettirilmektedir. Bu günlerde bunlar da mücadele bölgesine gönderilecektir. Bütün hazırlıkları ikmal edilen motorJ11 vasıtalar ve çadırlarla da takviye edilmekte olan teşkilât, er yardımından da faydalanarak eylül başından itibaren mücadeleye önce Urfa ve Diyarbakır illerinde banlayacak ve sonra lüzumuna göre savaş, Mardin, Malatya, Elâzığ, Tunceli illerine de teşmil olunacak ve bu suretle önümüzdeki yıl süne haşeresinin buğdaylarımızda ziyan yapması önlenecektir. Bu husus, alâkalı iller valiliklerine, ziraat vo mücadele teşkilâtına tebliğ edilmiş bulunmaktadır. Tarım Bakanlığı süne mücadelesi üzerinde hassasiyetle meşgul olmakta ve işi titizlikle takip etmektedir.
Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul Şubesi arasında yeni buğday fiyatları do|ayısivle, ekmek fiyatı üzerinde görüşmeler başlamıştır.
___________:-------------------------
Fındık piyasası
Trabzon (Hususi) — Bu senekl fındık rekoltesinin geçen seneye na-zuran arzetlîği noksanlık yüzünden iki ay evvel alivre satışlarla 170 kuruştan açılan piyasa, tedricî olmakla beraber muntazam bir şekilde yükselmiştir. * |
Son tesbitlerin evvelki tahminleri de değiştiren neticesiyle yeni mahsulün geçen senenin ancak % 25 nis-pelini tuttuğunun anlaşılması fiyatlara şiddetli bir tesir icra etmiş ve bu suretle geçen haftanın son günlerine doğru 302 kuruşa kadar FOB Trabzon satılan iç fındık fiyatlarına muvazi olarak % 50 randımanlı kabuklu tombul fındıklar da 140 kuruşa kadar muamele görmüştür.
Ancak naftanm son günü olan cumartesi İstanbul piyasasındaki dü-şüklügü bildiren telgraflardır ki. bu senek! fındık piyasasında ilk dönüm noktası olmuş ve bu düşkünlük tabiî olarak piyasamıza da tesir etmiştir.
İstanbul piyasasında bir gün içinde iç fiyatlarının 280/282 kuruşa inmek suretiyle kiloda 20 kuruş tenezzül arzetmesi alıcıları tereddüde sevketnılşttr.
Piyasa, şimdi bir kararsızlığın tesiri altındadır. Bugün % 25 rutubetli fındıklar 100 ve, 50 randımanlı kuru kabuklu fındıklar 132 kuruşa alıcı bulamamıştır.
Vaziyetin hafta içinde göstereceği İnkişaf dikkatle takip edilmektedir.
Kısa
Haberler
Batı Almanya İthalâtı
* Frankfurt (Hususi) — Alman E-konoml Haberler Ajansının bildirdiğine göre, dünya piyasalarındaki şartların değişmesi üzerine Batı Almanya Federal Hükümeti Batı Almanyanın ihtiyaçlarını karşılayacak yeni bir İthalât programı hazırlamağa karar vermiştir. Bu programı başlıca yiyecek maddeleri teşkil etmektedir. Anlaşıldığına göre, Hükümetin resmi memurları ile “Bank Deu. tseher Laender” mümessilleri a-rasında.tahsls edilecek olan ecnebi para hakkında görüşmeler olmuştur.
Ecnebi ticaret mehafili, endüstriye lâzım olan ham madde ithalâtının artacağını tahmin etmektedir.
İktisadî İşbirliğinin ingiltereye yaptığı yardımlar
* VVashington f Hususi) — İktisadi İşbirliği Teşkilâtı Ingiltereye ham pamuk satın alabilmesi için 5 milyon dolar vermiştir.
İn gülere koyun ve yün fata t bitikleri
* Londra (Hususi) — 1950 haziran sonunda Ingilterenin ve Galyanın bütün koyun miktan 12,354,000 baştır. Britanya Tarım Bakanlığı geçen sene koyun miktarının 11,744,000 baş olduğunu söylemektedir.
Haziran sonunda yün endüstri istatistiklerinin gösterdiğine göre. yün stoklan 246.700.000 libredir. Merinos yün stoklan 105.800,000 den 110.600,000 e yükseldi. Fakat diğer cinsler 141.700.000 den 136,100.000 e düştü.
ingüteretle iyi bir mahsul bekleniyor
Londra (Hususî) — İngiltere ve Galyada bu seneki buğday istihsalinin 1944 ten beri en fazla olduğu Tarım Bakanlığı tarafından açıklanmaktadır. Bu İyi mahsul senesi sayesinde 25 milyon Amerikan dolan tasarruf edilmiş olacaktır.
Viyana sonbahar sergisi
* Viyana (Uçakla) — 10 eylülden 17 eylüle kadar devam edecek o-lan Viyana Sergisinde yeni birçok makineler teşhir edilecektir.
Yeni makineler arasında otomatik zar atma makinesi, hassas ölçekler, cüâ makineleri vardır. İnşa endüstrisi Aletleri arasında tarama makineleri, ve yeni icat e-dilen baca tertibatı gibi eve ait âletler vardır. Tarım âletleri, mutfak edevatı, eve ait elektrikli â-letlcr, ve bilhassa makine oyuncakları serginin mühim bir kısmını teşkil etmektedir .
Amerikanın ekonomi kontrolleri
VVashington, (Husus!) — Ekonomi kontrollerinin konması için Bakanlık müracaat etmiş ve kongre de bu işi ele almıştır. Eğer bu teklLf kabul e-dilirse, iş hayatı ve müstehlikler bundan yavaş yavaş zarar göreceklerdir. Bir kaç ay içinde sivil halk için çalışan endüstrinin ham maddeleri azalacaktır. Yalnız bakır, kauçuk ve yüne dokunulmıvacaktır. Ücret ve fiyat kontrolleri ile perakende satılan mallara vesika usulünün tatbiki henüz a-kademik bir münakaşa şeklindedir.
Başlıca kontrol altına alınacak eşyalar: Kauçuk, çelik, bazı madenler, kimya, ham, tarım ve yakıt maddeleridir.
Fakat askerî kontrollerin ön plâna alınacağı tahmin edilmemektedir. Çünkü zaten ham maddelere verilen rüçhan hakkı makine ve fabrika işlerinde askerî kontrolleri ele almış o-luyor.
Doğu Karadeniz notları: 7
Samsun -Çarşamba bölgesi iskâna elverişli ideal bir bölgedir
Buraya nüfus yerleştirilirken, mazide yapılan hatalara düşmemek için neler yapmalıyız ?
Yazan : Hüseyin Avni Şanda
Snmsun - Çarşamba arasındaki arazinin ideal bir iskân bölgesi olabileceğinden bahsedenler çoktur. Son zamanlarda bu havalide bulunan devlet çiftliklerine, Karadenizin sahil köylerinde barına m tyan köylüyü yerleştirmek için bir cereyan mevcuttur.
Bu bölgede, yüz seneye yakın bir zamandan beri muhtelif şekillerde iskân tecrübeleri yapılmıştır. Bura, nın yeni bir iskân bölgesi olacağın-dan bahsedildiği bir sırada, maziye ait bildiklerimizi hatırlamayı faydalı buluyoruz.
Samsun - Çarşamba ve Terme köylerinin bir kısmı, İkinci Mahmut devrinde âsi derebeylerin elinden alınarak köylüye tevzi edilmişti. O zamanki arazi kanunu tatbikma göre, bir çok topraklarda ‘’Mirl arazi,, addediliyordu, 1860 yılından itibaren Kafkasyadan bu havaliye doğru köç hareketinin başladığı, kütle halinde göçmenlerin Çarşamba, Terme köylerine yerleştirildiği anlaşılmaktadır.
O zamanki basit İskân politikasına göre, göçmenlere; miri arazide bir karış toprak vermek kâfi idi, göçmenleri toprağa bağlamak için ziraat âletleri, tohumluk vermek, onlara evler, köyler yaptırmak, ve civarındaki bataklıkları kurutmak, ve burasını kolonİze etmek gibi tedbirlerin ittihaz edilmediğini anlıyoruz. Bu nevi tedbirlere başvurulmadığı için, bir çok göçmenler yer değiştirmeye mecbur olmuşlar, bir kısmı da, pirinç zeriyatına elverişli olan yer. lerde kalmışlar, sıtmanın tesiriyle burada helâk olmuşlardır. Neticede Çarşamba civarında tek tük göçmen köyleri mevcudiyetini zorluklar İçin-de muhafaza edebilmiştir. Bu suretle bilgisizce göçmeni yerleştirme işlerinden ümit edildiği derecede faydalar hâsıl olamamıştır.
Osnıanlı İmparatorluğunun son zamanlarında bunun gibi iskân işlerine ait bir çok misaller daha bulmak kabildir. Acaba tarih boyunca hep böyle mi olmuştur? Osmanlı İmpara. torluğunun kolonlzasyon politikasına ait bir çok başarılar temin edildiğini son yapılan tarihî araştırmalar, bu işlerin bu tarzda cereyan etmediğini bize ifade etmektedir. Meselâ.: son yıllarda neşredilen Fatih vakfiyesinde, Fatihin “Halk ihtiya-yacı İçin,, îstanbulda vakıf değirmenler. çarşılar, hamamlar, çeşmeler yaptırdığını anlıyoruz. Bu devirde, lstanbulun muhtelif semtlerine Anadoludan kütle halinde getirilen nüfusun yerleştirildiği, hattâ bu çarşılara muhtelif branşta sanatkârların Anadoluludan getirildiğini tarihî kayıtlardan öğreniyoruz.
Görülüyor kî, Fatih devrinin kolo-nizasyon kudreti ile. Osmanlı İmparatorluğunun iskân İşlerindeki teşkilâtsızlığı, birbirine taban tabana zıt bir manzara arzetmektedir.

Cumhuriyet devrinde, sıtması ile meşhur olan Çarşamba . Terme havalisinde bir çok bataklıkların kurutulduğu. burasının söylendiği gibi I “Zahire ambarı,, haline geldiği malûmdur. Eu bölgenin kalkınması için ortada çok müsait şartlar da bulunmaktadır. Çarşambadan Samsuna kadar demiryolundan başka, otomobil yolu da bulunmaktadır. Fakat bu bölgenin kalkınması için nüfus kesafetine, İnsan gücüne ihtiyaç var
dır. Halbuki Karadenizin verimsiz köylerinden kütle halinde köylülerin, vapur güvertelerine dolarak, iş yerlerine gittiğini görüyoruz. Bunla-rın bir kısmı gittikleri j'erlerde iş bulamamaktadır. Bir kısmı da İstanbul sokaklarında sebze ve meyva satmaktadır. “Bu güçlü kuvvetli olan insanları sokak satıcılığından, ayırarak. toprağa bağlamak, bu suretle İstihsali arttırmak lâzımdır., bunların zaman zaman ortaya atıldığını hepimiz hatırlarız. İç kolonlzasyon politikası İle bu fikrin, tatbik sahasına geçtiğini göremiyoruz.
Bundan bir kaç ay evvel Tarım Bakanlığı Toprak Umum Müdürlüğünün iç kolonizasyona alt projeler yaptığını öğrenmiştik, buna ait malûmat, bir kaç satırlık Ankara haberi şeklinde gazetemizde neşredil-diği zaman,, alâkadar muhitlerde büyük bir alâka uyandırmıştı. Hattâ bu mevzua dair Tarım ve Orman mütehassısları bir kaç makale de yazmıştı.
Bu bahsin böylece bir kaç makaleyle, tedkikle kapanıp gittiğini zannetmiyoruz. Eğer iddia edildiği gibi, Samsun - Çarşamba bölgesi, yahut Samsun - Bafra bölgesi iskân iş. lerine müsait bölgeler ise, şimdiden buralara, nüfus yerleştirmek, yeniden köyler kurmak, istihsali arttırmak için tedkiklere girişmek içfrı zaman kaybetmemek lâzımdır. Fakat bu tedkiklerin yalnız tanırı müte-hassıslanna ait olması, muhtelif sahalara mensup mütehassısların da bu mevzua iştirak etmesi şarttır. Çünkü kolonizasyon mevzuu, muhtelif branşları alâkadar eden bir kül halinde mevzudur. Şimdiye kadar iskân dairelerinin nerelere ne suretle göçmeni yerleştirdikleri, ne gibi yanlışlıklara sebebiyet verdiği malûmdur. Bu itibarla yeni bir iskân işine girişildlği bir sırada, mazideki hâta-ları gözönünde tutmak zorundayız.
Almanya, Arjantine teneke ihraç ediyor
Bonn (Hususî) — İngiltere teneke ihraç edemez duruma geldiği için Arjantin Hükümeti teneke satın almak İçin yeni pazarlar aramaktadır.
Batı Almanya Cumhuriyeti Arjân-tine şimdilik 4.6 milyon dolar kıymetinde teneke ihracını kabul etmiştir. Arjantin, konserve sanayiine lüzumlu tenekeyi hariçten tedarik etmek mecburiyetinde olduğu için Batı Almanyanın bu memlekete yakında külliyetli miktarda teneke İhracına başhyacagı tahmin edilmektedir.
Ekonomi ve Ticaret Bakanı İzmir tacirlerine izahat verdi
İzmir. 29 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Şehrimizde bulunan Ekonomi ve Ticaret Bakanı, Anka-ıapalas salonlarında D.P. mensupla-riyle bir hasbıhal yaparak Adnan Menderes Hükümetinin iç ve dış ticaret sahasında takip etmekte olduğu politikayı İzah etmiş ve muhtelif hatiplerin başta hayat pahalılığı olmak üzere sordukları muhtelif sualleri cevaplandırmıştır. Bakan, yeni dış ticaret rejimi ile istihsal konuları hakkında uzun izahlarda bulunmuştur.
29/VII/1950 Salı
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
Borsalarda vaziyet
Kapanış
Elif kİ kut
Bugün
İstanbul
V) Günllûdo Boroada mumuclcui CcacU odilıncmlg tahvliai vs
Dulnıma Ham Maddeleri ı
Tiftik (ana mal)
Tiftik (Nattlrei) ........
Yapak Trakya (Kırkım)
tenckoH) •ıra) çıplak)
Kura Meyvalor ı
Fındık (kabuklu «tvrl)
Fındık (İç tombul 1950)
Cavla (kabuklu) ........
Ceviz (İç oaiıiroi) • -.
•>
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Nebati lafları
Zeytinyağı (D.İD. âueamyağı (Raf. Ayçiçeği (Rafine
Fındık yağı (Çürük)
İkramlycll tahviller 1933 Ergani ....
I93S İkramiyen Milli Müdafaa I 1041
1941
1/2
Ticaret Borsasında fındık piyasası sağlam durumunu muhafaza etmektedir. Diğer maddelerin durumunda yeni bir tahavvül yoktur.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bordasında, muhtelif devlet tahvilleri üzerine mahdut miktarda iş olmuştur. Alîm piyasası durgun bir çehre arzetmektedir.
göre Uayyila eden takribi piyata değerivrU
İncir mahsulünün 75 ine sahip bulunan İncir Kooperatifleri Birliğinin İç malı teslim eden ortaklarına 48 kuruş primi! tediyede bulunması, buna mukabil İzmir Bordasında aynı nevi mallara 42 kuruş ödenmesi bütün faaliyetin borsada istihsal bölgelerine İntikalini icap ettirmiş ve bu hususta bugün gayet soğuk muameleler içinde geçmiştir. Müstahsil bıı vesile ile kooperatifine sarılmış vaziyettedir. Çekirdeksiz üzüm piyasası bir gün evvelkine nazaran hareketli ve alıcılar hevesli İdi. Bıı bnkımdan fiyatlar yükselmiş ve büyük işler yapılmıştı1* Pamuk piyasası hare, ketli çekirdek sağlamdır
Buğday yumuşak Buğday sert •••••• M Arpa • ••••••• »MAM »«I *e*|
Yağlı tohumlar ı
Ayçtçcğl tohumu
Keten tohumu ...............
Kendir tohumu
Susam •••••••••••••»••••(
Yer fıstığı kabuklu -.......
Üzüm çekirdeksiz No.9 İncir A «orlsl No. S....
B serisi No. 108 Akala 1 ..........
A kal^ II Akala III yeril ..........
yağı (rafine) ... çekirdeği ......
1941 Kalkınma
••
1949 İstikrazı 1918 istikrazı
•••••••eeeeaa
• ••»«••• Demiryolu IV Demiryolu V 1949 Ikrnmlyell — Diğerleri Demiryolu VI ......
1 n •wew( III
LL ••••>• I I ••••••• Sivas-Erzurum I...
M “ 11.-VII... Demiryolu I...
•* rr
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday Ofl» .............
Arpa yemlik (dökme) ......
Mısır san (çuvalı) .......
Fasulye tombul ..
Fasulye Çalı «ert •••••••e • eee Kuşyemi ..................
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil e • e e • • e« e • • • m# Nohut natilrel
KAMBİYO
Istanbu 1 Borsası
Açılış Kapanu;
1 Sterllng 7.88 7.84
100 Dolar 282 — 282.25
100 Fr Frangı — 0.80 0.80
100 İsviçre Fr.... 64.03 6-1.03
100 Belç. Fr 5.60 6.60
100 îflveç Kr....^ 6442.50 64.12.60
100 Florin 73 68.40 73.68.40
l(Xl L>lrwt «•••••••••« 0.11.128 0.44.128
M)û Drahmi 0.01876 0.01.876
100 E5couao« ..... 9.73.90 9.73.9ü
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Ye>K Ot. 4.92 4.94
Külçe DOKUM*- 4,95 4.07
Cumhuriyet .... 33.35 —
-w —
Ha m İt •••»•eeeeeo 31 r>5 31.80
Gulden 43.80 44.10
tnyjllz «(••(•••*(•• M M
Fransız kok —
Napolöon İLİ -
Içro — —
Netv-Yurk’ta ı onsu: 4 86
Gümüş, Platin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr — —
Plâtln M 10.- İL-
• Zürich Borsası (Serbest)
23.6,1960 İsviçre FranjO
Duruma En En yukarı
Türk Llrusı 1.— LtO
Dolar 4 33 4.84
StRflIntt 10 70 10 110
Fra nwi7. Frangı 1.16 1.10
Müdafaa
•>
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankanı 20.60 20.20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. İH.- DLL-
M M Qf •• ° %60 22.30 63.— 69.- 67.60
•• ,, Mümes. Senet.
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankam 124.— 120.26
Türkiye İş Bankası 30.— —
Türk Ticaret Bankası 0.— 6.-
Amitin (ylfÛfîDtO «a»e«aeeweee>a 16.20 16.25
Şark Değirmencilik 23.26 2360
MIHI Reasürans 16.— 16.26
Ecnebi Tahviller
ilam derileri
Sığır salamura (kasap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kUosu ... Koyun hava kurusu kilosu
Bugün • Es İd Kapanış
30.— 30.—
30.— 30.—
17.—
22.-
— 25.-
— 46.-
34.— 34.—
32.-
— 54.—
— 24.—
33,—
50.— 54.—
— 37.-
85.—
— M.—
05.—
297.— 298.—
«M»



380.— 380.-
410.— 420.—
200.— 290.—
135.— 140.—
187.— 185.—
190.—
230.— 230.—
200.— 190.—
152.— 140.—
155.-
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala I . Pamuk Akala 11 ...— Pamuk Akala III Pamuk yeril l Pamuk yeril H. —... 220.— 200.—
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK e) randımanlı kabuklu tombul ...... b) İç sıra kontrollü — 250.— 05.— 280.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Son Kapantı;
Dün
Buğday (Buşell=Sent)
Sert Kış mahsulü No. 2 — 25T.—
Kırmızı *• ° No. 2 232.—
Pamuk MlddJlng (Llbreal=8ent)
Ekim 3S.11
J ı lc 38 16
Mart 38.40
Tiftik (T.fhrenl—fîent)
Tekjı&e Nn. 1 105. -r
kındık (Libresi — Sent)
yeril İri «•••••^•••«eMeeeeeea —
1 ® M Arta
Unvan t İr İthal mail 42.—
Ekstra İri to İthal malı ......... 49.—
Kuru üzüm (Llbresi=Sont) ......
Thompson çekirdeksiz seçme U V4
Keten tohumu (Buşoll = Dolar) ...
Mlnnenpolls 8.22
Kalay (Llbre3İ=Sent) 105.—
Lovha-teneke (100 libre dolar) 1.80
Londra Borsası
Keten tuiıuma (Tonu=Sterllng) 70.- Tl— 63.50 64.—
Keiküta
Yer fişliği Hindistan
Bradford Piyasası
Tiftik (yİ mal (Llbresl=Flyat) “ Sıra malı '• •• ... Tün Anadolu *■ “ Trakya •• *• 20 m 18/21 84»—Non 30.- “ 20 21 18/21
İskenderiye Borsası
l'unıuk (Kantan=:Tailurı) Aahmounl Kısa elyaflı F/Q. «nrnalı Uzun olyafh F/G.
Sayfa 6
YENİ İSTANBUL
30 Ağustos 1950
30 Ağustosta terfi eden subayların tam listesi
— Dünkü sayımızdan devam — YARBAYLIĞA YÜKSELEN HARİTA BİNBAŞILARI
Ferit Doğan koya, Sami Uçkan, Ali Çavunt, A. Hilmi Pektaş, Cemal Sücr, Reşit Oktem, M. Subri Beşkök. Recep Tamkan, Kemaleddln Çeşmcoğlu, Tahir Tonga İp.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN HARİTA TEĞMENLERİ
Vedat Celasun, Süreyya Uğuralp, Kaya Eskicioğlu.
YARBAYLIĞA YÜKSELEN TABİB BİNBAŞILARI
Nâzım Orat, M. Nüıat Sanver, M. Samı Kipmen, M. Alâaddln Oıbun, M. Veysi Mirzalaş. M. Naci Berkav. M. Kâzım Çaldıran. M. Cevdet Ölmez. BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN TABİB YÜZBAŞILARI
Muştala Sıtkı Alpan. Mecit Hâzer. Emin Aklan, Neşet Boytcui, H. Bahri Lcrmioğlu. M. Ekrem Kuruoğlu. Ziya Durukan, M. Kâzını Giirkaynak, H. Suat Beşe, Muammer Kulaç, B. Sami Ertuğ, Necdet Ayla, Burhan Akaıa, Muharrem Okan, M. Behsal Arığaoy, Abdülhalım Erdemli, Mehmet Cevlz-oğlu, Cihat Obaoğlu, H. Münir Türk-kent, İhsan Günaİp. A. Ertuğıul Kutluk, A. Fuat Onat, A. Nazmi Çağı(s M. Sait Ekdem. O. Faruk Kınaytürk, Y. Solâml Birgon. M. Sainı ÜUâpoğlu. Lütfü özgüç. II. Behçet Tunbay, Muzaffer Erkut. Tevflk Sümer. Ömer Ankdal, Hilmi özgün. Hablb Ekinci, Nevzat Akabay. Necmeddln Gürhan, M. Azer Aran. M. Doğan Tuigan. Re-sil Hüsamcddln Cankat,
Fehmi Keten, Kemal Ersan. Tevflk
I
M. Nuri Anur,
M. M.
M. M.
$it Durueoy
4
Tan? M. Ali Bilge. H. Cemal Adade-mir. Ahmet Alk’an. M. Nuri Anur. M. Ekrem Dolay. L Irlan Cankurel. İsmail Yiğit, M. Şükrü Ayıral. H. Basri Safcver. Y. Kemal Ergezer. Ahmet Ünal. M. Semih Emre. Fuat Ve-ziroğlu, Bünyat Arsan, Nureddin Oy-gur. M. Zihni Tan, A. Enver Bektaş, H. Sanıl Turan. İbrahim Ayral. Fahir Sanel. A. Ofnnan Türkel, O Nuri Aker, I. Sadeddin Birkan. 1. Fehmi Cumalıoğlu, N. Kemal Ünlüsü. YARBAYLIĞA YÜKSELEN ECZACI BlNBASILARI
M. Celâleddin Bulucu, Ahmet Uluoy. Bahaddin Belen, M. Burhaneddin özbüke. Mazlum Can. Abdülhakım Boran. İsmail Karaduman, A. Mcm-duh özel.
BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN ECZACI YÜZBAŞILARI
Şükrü Şüer. A. Azmi Tarhnn. Şevki Yağtürk. A. Kemal Savaş. Adil Güvenci, M. Kemal özyeğin, Mitat Bayır. M. Şefik önengüt. Faik özcan. Haşan Etgüer. M. Selçuk Uraz, Necml Akol. Enver Izgül. BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN KİMYA YÜZBAŞILARI
Kemal Akdora, M Reşat Tangöze,
S. Hüseyin Göker, Şaban Enfiil, M. Emin Dikmen. M. Reşat Toygarlı. BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN DİŞ TABİB YÜZBAŞILARI
Adil Aral, A. Necmeddln Akol. M. Ferit Kozan, Cenahaddin Algan, Enver Dilaver.
YARBAYLIĞA YÜKSELEN TANK BİNBAŞISI
Muhsin Özler. ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN TANK TEĞMENLERİ
M. Cevat Ercan. C. Kadri Beyül-gav. Muammer özcan. İhsan Hallaç-oğiu, Fehmi Ocansu, Nihat Oğan, Nezih Sari. Süreyya Uysal. Ali Ballı. Hakkı KemahlI, Durmuş özkaya, Hayrullah Batu, İrfan Yay, Doğan Kromörs, Mehmet Ekinci. Refet Yıl-mazer. Mehmet Bağ:S- Git. A. Rıza Aydmbel. Ha.şim Tosun, Zeki Yalım. YARBAYLIĞA YÜKSELEN NAKLİYE BİNBAŞISI
Muammer Tan. BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN NAKLİYE YÜZBAŞILARI
Kemal Çetin. Hikmet Aldoğan. İlhamı Güven, Agâh Alkan, İhsan In-liyurt.
YÜZBAŞILIĞA YÜKSELEN NAKLİYE ÜSTEĞMENİ
Senayi Sayıner. ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN NAKLİYE TEĞMENLERİ
Orhan Damacı, Süleyman Hepsev, t. Haluk Uygun, Turgut Erbağı. Mustafa Menemenli, Nihat Peker, Sedat Doğu. Fethi Evrensel, Muammer Avan, Orhan Ural, Kemal Örtaç, Mehmet Özil bay, Sami Akgüner. Enver Budaklar, Muammer Aral, Fuat Gündüz, Vedat özbalcı, İsmail Yera-lan. Kemaleddln Araş, Zeki Üstünbaş, Reşat Algül. Enver Gönenç. Rüştü Altınşık. Kemal Özdemir. İsmail Göçmen. Cemaleddin Öztürk. Muzaffer Bayraktaroğlu. llhami Domuş, İsmet Karaca. Mehmet Nacar, Şükrü Altan, Hilmi Yurdakul. Mecdi Koç, Sezai Göze.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN NAKLİYE TEĞMENLERİ
Mustafa Çağıran. Mustafa Güzel, Kemal Erten, K. Ragıp İlker, Mustafa Akaüvik; Samim Salha, Ş. Zeki Baydar, Recep Çelebi, Remzi Sayın. YARBAYLIĞA YÜKSELEN VETERİNER BİNBAŞILARI
M. Nuri Yavuzer, Ekrem Alper. Y. Ziya Şengör, Niyazi Tan. Haydar Yazıcıoğlu, M. Zühtü Özakgün. BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN VETERİNER YÜZBAŞILARI
Muhsin Demir, Kemal Karlı, mil Uluğ, Rıza ErgündÜZ, Fethi çın, Rurjeni Özunan. Necmeddln mer, A. Nedim Diner. Orhan Arcın, M. Esat Yöney, Fahri Gürkan. Savi Tolgay, Fazıl Gürel. Cengiz Pınar. Sabahaddin Çapanoğlu, Yaşar lnsel-bağ, Seyfi Karul, Lütfü Soyoğuz. Vehbi Ünel.
YARBAYLIĞA YÜKSELEN LEVAZIM BİNBAŞILARI
Talât Taşkıran. S. Halit Dardoğan, Sami Ülgen. H. Hulusi Söylemez, Hü-sarneddin İller.
BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN LEVAZIM YÜZBAŞILARI
M. Bcdreddln Atacan, Enver Tan-yolu, Nimet Ünay, M. İhsan Tükeler. A. Cevdet Yenertürk, M. Salâhaddln Çınar, A. Salâhaddln Gürlâk, A. İhsan Başarır, llhami Eryüce, Mustafa önder, Tahir Ulgun.
YÜZBAŞILIĞA YÜKSELEN LEVAZIM ÜSTEĞMENLERİ
Nasrullah Giray, Şahabeddin Subaşı. Ali Kılınç.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN LEVAZIM TEĞMENLERİ
Bahaddin Fındıkoğlu. Mehmet Oyman, Lütfü Tanker. Sedat Anak. Fikret Şemet, Mehmet Başeüslii. Mehmet Ceya.n, İbrahim Özer. Osman De-mirağ, Selmnn Kerestecloğlu. Mustafa Aşkın. Rauf Kapancı, Nevzat Ers-na, Necmeddln Kural, Necdet Şenol. Ali Kuğu. Osman Torun. M. Kernal Çalık, Münip Kaptanofclu, Abay. Himmet Aygündüz, özsamur. Hakkı Ak.vollu, Savcı. Sabrl Atılgan. Muharrem Aral. Nazml Uçak, Muzaffer lncekara. t«-met Sert kaya, Abdülbakl Onay, Fatih Oğıış. Feridun Gökçe. Hilmi Erak-man, Fuat Güvenç, Nuri Bıçakçı, Faruk Sunay, Hüseyin işbll. Ahmet Demirat, Haşan Doğan. Seyfeddin Kazartoğlu. Niyazi Eller, Neşet Küm-betoğlu. Hilmi Çankaya, Hüseyin Kü-kiirtçü, Vedat Demlrtae, Tahsin A-cıkeller. Ömer Yazar. İsmail Orbcy, Ömer Aytlmur, Sadeddin Mazıcıoğbı, Turhan Kondnr. Hüseyin Koşucu, ts-mall Paylaş, Recep Aklş, Nureddin Demirer.
2. SINIFA YÜKSELEN YARGIÇ
Necdet KudatkubİlIk
3. SINIFA YÜKSELEN
6. SINIF YARGIÇLARI
A. Turhan Ayata, A Avnl Kurtbl-lek, Rüştü Tansu, M. Sabahaddin
Kâ-Yal-Atrı-
Mehmet Mehmet Hüseyin
Honıriş, M. Rıza Erdoğmuş, İsmail Doğu, Vehbi Çoruh.
3. SINIFA YÜKSELEN
5. SINIF ÖĞRETMEN
C. Reşat Otman.
2. SINIFA YÜKSELEN
3. SINIF İMAM
Bekir Golnöbet.
2. SINIFA YÜKSELEN
3. SINIF BANDO ÖĞRETMENİ İhsan Olusun.
3. SINIFA YÜKSELEN
6. SINIF BA^ÎDO ÖĞRETMENLERİ Mustafa Perkau, Salih Durutaş, Osman Ok, Alâaddln Osay, Cemil Tü-rekten.
6. SINIFA YÜKSELEN
7. SINIF BANDO ÖĞRETMENİ Sedat lçgören.
1. SINIFA YÜKSELEN
2. SINIF MUAMELE MEMURLARI Celâl Bırknn. Asaf Mnlantekin.
2. SINIFA YÜKSELEN
3. SINIF MUAMELE MEMURLARI Şadi Zeybeyk. Talât Doğu., Fethi
Yurtalan, Mnksut Sabuncuoğlu, Nevzat Eknıekçioğlu» Abdülhullrn llter, Fevzi Elâgöz, A. Şerif Gökben, M. Şükrü Kızılöz, S. Sudi Temizkan, Hnmdi BoZbay, Mazhar Ergüder, Hayri Erdoğan. Vasıf Boran, M. Kâzını Hiçsönmez, Ferit Erkan, M. Şükrü Arhaş. Sabri Akı, M. Fahri Hanef, Şeref Ünal.
3. SINIFA YÜKSELEN
5. SINIF MUAMELE MEMURLARI A. Rıza Sosyal. M. Reşat Başeğmez, Reşat Feyzioğlu, 1. Eteni Süer. M. Kemaleddln Kar&kay, Ekrem Erkan.
5. SINIFA YÜKSELEN
6. SINIF MUAMELE MEMURU
R. Zeki Erkul.
6. SINIFA YÜKSELEN
7. SINIF MUAMELE MEMURLARI Şevket Dağscvcn. M. Tahir Kızılak,
Kemal Umut, AH Altıner, Mahmut Ünlücan, izzet Üstünışık, Zihni Demir, Osman ICarakoç, Alâaddln Ustan, Abdülkadir Yücesen, Kâzım Tana, Ahmet Küçükahçı, Fcfct Bora, Hanı iz Akın, Ali Özsoy, Seyfuliah Yurdakul. Mehmet B. Sal varcı, İhsan Gürgen. Ziya Tunçok. Edip Tunçman, Hüseyin Şahin, Tahsin Bayraktar, Alâaddln llsever. Şahin Günday. Turhan Tufan. İbrahim Türksoy. Ekrem Kınık, Nihat Ertan, Kemal Özdoğan, Reşat Kuşakçıoğlu, Hnlll Y’ıldızcan. Necdet Aktai&y, Süleyman Tunca, Hakkı Özyılmaz, Mustafa Gökgündüz, Selim Sarpça. Tahsin Can, Murat Gündük, Fuat Duran, Cemal Özvar-darlı, Cahit Peköz. Osman Kaymak, Avnl Kısakürek. Hamit Gülsoy. Sa-lâhaddin Girit. Mahmut Sezer, Necati Yazar, Şükrü Toplutepe. Zafer A-dal, Hikmet Alparslan, Şcmseddin Yavus.
2. SINIFA YÜKSELEN
3. SINIF HESAP MEMURLARI
M. Asaf Başman, Yuşa özyetkln. M. Nirl Tarakçıoğlu, t. Ethom Balta. İ. Yaşar Yılmaz. Alildin Canyoldaş, Sabit Ergüder, M. AH Tekir. A. Hanı-di Dinçer, A. Fehmi Alpdoğan.
3. SINIFA YÜKSELEN
5. SINIF HESAP MEMURLARI
î Hakkı öncel, Hüseyin Alpay, î. Hakkı Çakar, A. Rıza Aydemir, M. Halil Baykara, Yusuf Gültekin, iddik Yüceyurt, Zühtü Kaplantepe. M. Sıtkı Araş. Seyfeddin özdemir, E. Fikret Vural, Nureddin Aktunç, A. Ulvi Ça-tuk, H. İhsan Sabuncuoğlu, Fuat Kasırga, İbrahim Duru, Hıfzı Erim, î. Hami Dursun, M. Nuri Sefai, Refet Demokan, A. Y*unus Sarı.
5. SINIFA YÜKSELEN
6. SINIF HESAP MEMURU Ziya Özkan.
6. SINIFA YÜKSELEN
7. SINIF HESAP MEMURLARI Fikret lnöntepe. Kadir Özalp, Nihat Yengin, Ahmet Koç, Hidayet Çin-şer, Fevzi Ağan, Muzaffer Sarıyer, Kâzım Doğan, Seyfi Sarıçiçek. Fikret Kantaroğlu, İsmail Ulukan. Mahir Olgun, Rıfat Dikmen, Veli Gündoğdu. Muzaffer Aşğın, Enver Alpagut, AH Keçecioğlu, Hilmi Alaoğlu, Cevat Uslu, Turgut Argun,.
3. SINIFA YÜKSELEN
5. SINIF HARİTA MEMURU
E. Süreyya Omay.
3. SINIFA YÜKSELEN
5. SINIF YÜKSEK MÜHENDİSLERİ İslâm Erokan, Kerim Evinay.
6. SINIFA YÜKSELEN TELSİZ MAKİNİSTLERİ
Veli Turhan. Mehmet Gürken.
2. SINIFA YÜKSELEN
3. SINIF TELLİ MAKİNİST
Salâhaddin Güner. ;
2. SINIFA YÜKSELEN
3. SINIF OTO MAKİNİSTİ |
H. Tayin Karasu. I
6. SINIFA YÜKSELEN
7. SINIF OTO MAKİNİSTLERİ
Galip Yüce, Mehmet Balkan, Mu«-1 tafa Gökdeniz, Muzaffer Koçer, Ahmet Sartekin, Abdullah Yalnız. Vah-deddin Er, Asım Özenen. Şadi Eri-oğlu.
2. SINIFA YÜKSELEN
3. SINIF TÜFEKÇİLERİ ]
Ali Kardeş, Ahmet Çelikoğlu, AH Atarcn. A. Hamdi Yılmazkan. Mehmet Elidinç, Ö. Fehmi Koçuklu. Haşan Şener. Kadir Özgör.
6. SINIFA YÜKSELEN
7. SINIF TÜFEKÇİLERİ
Nevzat Çetiner, Şahip Dinçer. Halit Güdüllüoğlu..
6. SINIFA YÜKSELEN
7. SINIF KAMACILARI
Kemal Akman, Ömer Öcal. Halil Ceyhan, Mehmet Konakçı, Arif Güler.
6. SINIFA YÜKSELEN ,
7. SINIF DEMİRCİ
Salih Güldür.
6. SINIFA YÜKSELEN
7. SINIF MARANGOZ
Hadi Uztaş.
5. SINIFA YÜKSELEN
6. SINIF SARAÇ Ömer KLUĞ.
6. SINIFA YÜKSELEN
7. SINIF SARAÇLARI Fethi Tok. Mustafa Doğan.
5. SINIFA YÜKSELEN
6. SINIF IŞILDAK MAKİNİSTİ Şükrü öktem.
YARBAYLIĞA YÜKSELEN YÜKSEK MÜH. BİNBAŞILARI Halit Sunalp, Nizameddin Kınar-man.
ALBAYLIĞA YÜKSELEN ORDONAT YARBAYI
M. Mihrl Serdaroğlu. YARBAYLIĞA YÜKSELEN ORDONAT BİNBAŞILARI
Cevdet Aksu, A. Hnmdi Tarı. BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN ORDONAT YÜZBAŞILARI
Remzi Atılgan, A. Cemal Dönmez. YÜZBAŞILIĞA YÜKSELEN GMR. ÜSTEĞMENİ
Salt Sezgin.
30 AĞUSTOS 1950 DEN İTİBAREN ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN YD. P TEĞMEELERt
AH özhny, Hüneyin Yıldız, Ahmet Yılmaz, Yunun Tosun, İsmail Turan. Zeki Çadırcıoğbı. Süreyya Sade, Kemal Çnrhalı, Sabrl Gökten, Akif Şa-hiner. Muzaffer Senoymak, H. Hüse-vin İzci, Galip Yücel. Cemal Karabaş, Haşan Evirgen, Mustafa Yazıcı, A. Şemseddin özçelebi, Sabrl Ha-zer. Fuat Yücel, Naci Kaynar, AH PaJacıoğlıı, Hakkı İnal, Haşan Alkur. Zakir Aklz, Mehmet öğütçen, Tahsin Altın, Rıza Balcı. Halim Göksu, Kemal Arman, Memduh Güsar, Osman Güney. Samim Kocagöz, Hayati Yüzük, Nihat Çanak, Vedat Derman, Leml Bozylğlt, Kemaleddln Tezgör, Bahaddin Ak. Yahya Çağatay, Halil Öcal. Süleyman Eri ürk. Remzi öcal. Rafi Tatlnlil Ziya Uran. Agâh Mutlu. Hldavet Sezgin. Maclt Sönmez-ocak. Lütfü öztabağ. M. Kadri Krr-ee, İsmail Aydın, Vedat Berk, Muzaf
fer önon, Rıfat Pohan, Vehlp Serez-11, Mehmet Denil ra İp, Şecaat Kaan, Turgut Türumgü. Haşan Yetişen. A. Rıza Öztcoınan, İbrahim Aşkan, Mehmet Şıpka, AIİ Doğan, Bedii Mutlu, Şükrü Ergene, Haşan Erdan. A. Hamdi Özdemir. Ahmet Coşkun, Mehmet Mert. Mehmet Azar. Salâhnd-din özdll, Fehmi Fıratlı. Sami Tunç, Haşan Aynngoz, Hayreddin Saraçoğlu, Kemal Kartal, Halil Dlkbaş, Enver Pazarlıoğlu. AH İhsan Kara. Halil Ertürk. Bahtiyar Tural. Haşan Aydın, Ahnıot Zlhnioğlu, Hilmi Ozan-soy, Necati Yıldfrgan. Şahabeddin Argun. Talât Öııag, Halil Ahanazlı-gll. Orhan Baysal, Sami Polat, Orhan Erkal, Hayreddin Karaca. Ner-mi Aktürk. Osman İdemen, Leblp Alarfilan, M. Aydın Dümer. Turan Arsan, Hikmet Ergün. Necdet Eş, Cumhur Çelgln, Burhancddin Knra-alloğlu. Salâhaddln Bulak. Remzi Şenyiiz, Tahsin ICızılörs, Hulkl Dön-mezer. Solâml Üren. Şamil Günçür, Ferhnn Özkan, Kâmil Enıerk, Mustafa İpekçi, Murat Konyak, Cemil Sey-feddin, Mehmet ÖÖkardeş, AH Gökteki n, Fethi Çömek, İsmail Ersoyul. Celâl Karasun. Hamdi Baysal, İstiklâl Işın, Hidayet Erzeybek. Ahmet Özlayşi, Muzaffer Ulusoy, Mustafa Konuk. Muaaffer LinınHİ. Faruk Ö-zen, İhsan Okan, İbrahim Denılrci-uğlu, Necml Derlcloğlu. Fuat KÖso-oğlu. Sezai Kuşçuoğlıı, Remzi Gürcin. Fethi Türel. Mustafa Ivanadıkı-rık, HehMct Okur. Nuri Gökselen. Nüsret Güven. Abdurrahmaıı Arca-aoy, Lütfü Güven, Mehmet AH Ermiş, Hilmi Kaşkan, Hilmi Ersoy, Haşan Tahsin Erdoğan, idrls Sağlam. Kadri Şener, Şahabeddin Ynkuboğhı. Turgut Sıral, Hamdi Demirtürk, Cahit önderen, Cevat Aşkın, Rıza Tamer, Orhan Buyan, Hayreddin Zor. Enver Odabaşı. Abdülbakl Kotan, Rasim Güven, Hulusi Zeren, İsmail Kızıldağ, Yusuf izzeddin Güger, Halim üzmen. Süleyman Emre, Bedri Dokuzoğlu. Rıfat Ovalı. Salâhaddln Elitemiz, Hahib Ünsal. Hikmet Balkçı. Fahreddin Başaran, Muzaffer Atal, Talât Aşbot. Halit Çalışır, M. Nedim Atny. Rıza Alparslan, Şükrü Güney, Reşit Mavas, Turgut Çağlayan. Niyazi Ermiş, Mehmet Hamit Kan. Kemal Tüfekçi, Fethi Uzun. Nuri Yeniçeri, Avnl Slncar, Mahmut Satıroğlu, Ömer Serin, Tahsin Mutlu, Sabahaddin Ak d ağ, Hayri Gökeşmen, Fevzi Sucuoğlu. Ferit Dedcbaş, Muzaffer Karaman, Nureddin Tuncay. İbrahim Malınuk, Yılmaz Akkoyun-lu, Hamdi Ünal, AH Altürk.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN
YD. TOP. TEMENLERİ
Hüsnü Girgin, Medeni Çamlı, Zafer Karaçalı, Mehmet Ertuğrul Tuna. Mehmet Erozan. Mesut Gökmen. Ahmet Gümüşsoy, H. Tahsin Durlu. Kemal Senin. Celâl Akbal. Abdüssed-dar Demir, Hikmet Yüzbaşı oğlu, Mehmet Zorlu, Bedri Dündar. Haşan Göker. Sırrı Sönmez, Sedat Erdoğan. Nail Toskoparan. Adnan Erdir, Süleyman Çetin, Mesut Akis. Alâaddln Canylğit, Kemal Ersün, Kemal Ka-kageylk, Fettah Beğeçarslan, Vasıf Dinçel, Osman Bildacı, Mümtaz Yalım, Orhan Sagas, Mazhar Eşlgök, İhsan Güden. Malik Tepedelenllgil, Orhan Erbilgln, Behçet Seymen. Şemsi Akyol, Hüsnü Bademlloğlu, Kemal Gülcnsoy. İrfan Hasnedar, Rüştü Yeniçeri. Lemi Özgün. Kemal Kocaeli,
t
' A
-
* i i




A* •
tor *




Harvard üniversitesi Psikoloji Profesörü Dr. B. F. Sklnner ln yaptığı bir tecrübe esnasında İki güvercin nmsn üzerinde tenis oynuyorlar. Tam ortaya bir top konulmakta ve kumrulardan birine doğru İtilmektedir. Kumnı. topu gagası İle itince, top öbür tarafa yuvarlanmakta, bu defa da karşıılakl kumru gagası He topıı geri yollamaktadır. Şayet kumrulardan biri vurmaya muvaffak olamazsa, top gagasının altında bir çukura düşmekte, oradan kayıp, karşıdaki kumrunun önünde İçinde yem olan bir çukur açmaktadır. Doktor Sklnner. İnsan tepkilerini anlamak İçin kumrular üzerinde tecrübe yapmaktadır. Diğer tecrübelerde, kumrulara piyano çaldırılmakta, düğmeye basıp yem bulmakta ve vesaiti nakliye lâmbalarınınkl gibi, değişik renkleri Ufrlk etmektedirler. Yukarıdaki resimde güvercinleri top oynarken görüyorsunuz-


Belçika Hükümet Başkam Duvleusart
Salâhaddln Sözerl, Hüseyin Gurtunca. Tevfik Baburoğlu, Saim Adalı, Vedat Uyanıker, Fethi Baydar, Davut To-kcr. Kemal Aydın, İsmail özcmlrlr, Nedim Okçu, Mehmet Parıldar. Onman Kuntman, Arif lçaçan. Hürren Teker. İhsan Örücü, Tarık Timer, Halil Bayülkcn, AH Aca. Necmeddln Barlaa. Osman Tülümen. Oğıız Ak-yay, Hüsnü Akalın, Hadi Kolman. Turgut Okar. Selâml Atayık, Cemal Sümerpalazuğlu. Ali Rıza Turan, Hamil Tanuğ, Nuri Gülümser. Dündar Nişancı, Şevket Ergün, Sami Alemdar. Süleyman Aksu. İbrahim Baysal, Sulhi Dnloğ, Kemal Turfan, Hakkı Taner, Cemal Korkmaz, İbrahim öz-(lanıaş, Nihat Kıratlı, Emin inal. Muştafh Aygülii, Ahmet Muço, Mehmet Ufltor, Fadıl Eke, Ragıp Tosun, Mesul Can, Kemal Aktan, Celâleddlıı Bingöl, Mahmut Aksoy, Erdoğan Ka-ramlrzn. Şerafeddln Peker, Mümtaz Doğanalp, Nccmi Bayındır, Halis Erdoğan, Hazım Sayıner, DoğAn Alpay, Fuat Okay. Harun Alpay, Nejat İz-nıirlioğlu, Bülent Menemcncioğlu. Sedat Sağlam. Ahmet Divitlloğlu, Orhan Tuna. Hulkl Eresin, Nejat Tun-çer, Mekln Dinçer, İsmail Can, Niis-ret Ulusel, Namık Toprak. Ahmet Bürlükknra, Cihat Sengir, İskender I^ıznak, Bürhancddln Sükan, Sururi Arda. Yavuz Baysan. Memduh Giip-guopoğhı,, Tevfik Eralp, Ahmet Ek-mekçioğlu, AH Rıza Özyol. Nizar Turhan. Ahmet Adanç, Mümtaz Türe, Orhan Timur. Nevzat Seçkin. Mustafa Topçular, İsmail Snğaroğhı Kâşif Tosun, Arif Hikmet Güner, İsmail Akay, İbrahim Kılıççı, Hakkı Ozan. Necdet Çorbacınğlu, Ebeydullah E-rcngil. Enver Ege.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN YD. MU. TEĞMENLERİ
Fikret Kılıç Çöle. Ferit Baras. Şahabeddin Özrnen. Cemaleddin Şeno-cak, A. Rıfat Akpınar.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN YD. DMY TEĞMENLERİ
Feyyaz Tüzüner. Fethi Kömürcü-oğlu. Haşan Mutafoğlu, Zeki Arar, ilhan Kayan.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN YD. SV. TEĞMENİ
Kemal Tamer.
7. SINIFTAN 6. SINIFA YÜKSELEN YD. YARGIÇLARI
Ömer EHİbaş, Mesut özel. Halil Erdem, Naci Varlık.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN YD. TANK ÜSTEĞMENLERİ
Bahaddin Demir, lnasi Atanısay, Münir Kargın, Kemal Tunalıoğlu. Mehmet Şenel, Necati Gökmen. Celâl Sölpük, Ramazan Türker. Kemal Yanç, AH Tarcanoğlu, Seyfi Bora-tav.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN YD. LY. TEĞMENLERİ
Azmi Sümertaş, Kemal Savaş, Hüseyin Akarsu. Tarık Darbaşoğlu. Mu-vakkar Okyay, Kemal Ağaoğlu, Nureddin DaldnJ.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN
İS. TEĞMENLERİ
Fikret Oral, Kemaleddln Ungan. Suat Sengir, Mehmet AH Çetinel, Cahit Evirgen, İlhan Ağan.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN NK. TEĞMENLERİ
AH Ergün, Cihat Angın, Fikri Er-doğmuş.
A^a Hanın karısı Beguın, DcauvUle'tle dansederkeu
2 SINIFA YÜKSELEN
YEDEK 3. SINIF HS. MEMURLARI
M. Niyazi Ertaş, A. Osman Çolak-oğlu.
2. SINIFA YÜKSELEN YEDEK 3. SINIF ML. M E.
3. SINIFA YÜKSELEN 5. SINIF YEDEK MÜHENDİS
Fikret Alt inçi.
2 SINIFA YÜKSELEN YEDEK 3. SINIF TÜFEKÇİLER
Osman Eraoy. M. Tahir Çakmakçı. M Nuri Egıın.
2 SINIFA YÜKSELEN YEDEK 3. SINIF NALBANTLAR
Mehmet Turgnn, Abdullah Kıvanç.
2. Sınıfa YÜKSELEN YEDEK 3. AS. AD. YARGIÇ
Vasfl Bayiilgen. YARBAYLIĞA YÜKSELEN HAVA UÇUCU BİNBAŞILARI
Hayri Tanju, Cemal Göker. Ziya Güncıi. Muhiddln Turagay, Hakkı Sayıl. Rüşlücan Atagök, Kernal Gökde), Şem'i Knracchennem, Adnan Özbov, Ceat Göksu.
BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN HAVA UÇUCU YÜZBAŞILARI
Lûtfl Ergüven, Cevat Akman. İbrahim Met el, Leml Tüzün, Vehbi Şölen, Niyazi Teker, Rnşit Aktulga. Medeni Bedizn, Reşat Berltan, Ekrem Olcay. ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN HAVA UÇUCU TEĞMENLERİ
Cengiz SakaryalI, Cemal Demir. Orhan Göker, Mehmet Heperler. Cemal Kahraman. Vural AkıncI, Nuri Gök, Cezml Arı, Tevfik Alparslan, Ziya Çe-lebioğlu, Cemil Çuha. Necdet Piilc.ü-oğlu, Hakkı Dayanıklı, Nejat Doğan-çay, Fahri Arıker. Sami Ordaş. Rlf-ıt Mardin, Ahmet Biner, Mehmet AH Bütan. Reha Mutlu. Haldun Tongal, Ahmet ölçer, ilhan Ahi, İbrahim Akalın, Hayri Gülşenl, Emin Durulan, İhsan Aydoğar. M. Nevzat Gençer, Yuauf Balkan, Recep Uğur. Fahreddin Toy-dernir, Bülent Okan, Sıtkı TanrıblHr. Zihni Barın, Kâmil Gülen. Avnl Du-ruael, Refik Krakiner. Mustafa öz-men. İskender Namlı
A LB A YLTĞ A Y Ü K SELEN HAVA YERYARBAYLAR
Bahri ismet Su m ar. YARBAYLIĞA YÜKSELEN HV. YER BİNBAŞILAR
Nuri Köprülü. Münir Baygün, Vehbi Vçaner.
BtNBASnJĞA YÜKSELEN HV. YER YÜZBAŞILAR
Adil Giray. Mustafa Kartal, Adil Kartal, İhsan Göjmıen.
ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN
HV. YER TEĞMENLER
Mehmet Yakar, Mehmet Cerl Çağ-lak. Suat Merç, Niyazi Gök. Rıza Ül-giir, Cengiz Yüce. AH Durak, Ahmet Bilensoy. Abdullah Akçora, Mehmet Musazh. Recal Ayger, Celâleddin Çorlu. Mahmut Turan özcan. Halim Cokcr, Serafeddln Sili, Lûtfi Ergin. Kemal İlbavlı. Nevzat Engin. Hadi Ardatiirk, örfi Bozkurt, Galip Başaran. Ahmet Papuççu, Rasim Gönene. Atilla Pınar.
YARBAYLIĞA Yt^KSELEN HV. ORDONAT BİNBAŞILAR
Tarık Uçaner.
YARBAYLIĞA YÜKSELEN HV. MÜHENDİS BİNBAŞILAR
Enver Algon. BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN HV. MÜHENDİS YÜZBAŞILAR
Halûk Necdet Arık, Salâhaddln Pa-slner, Suphi tşcen.




ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN HV LEVAZIM TEĞMENLERİ
Nahlt Tolun, Mahmut Tezer.
3. SINIFA YÜKSELEN 5. SINIF ASKERİ Y. MÜHENDİSLER
Rauf İflik, Hüneyln Yeğrin.
3. SINIFA YÜKSELEN ASKERÎ MÜHENDİSLER
Alâaddln Tarhnn.
2 SINIFA YÜKSELEN 3. SINIF M HA M E1 ,E M E M URLA RI
Halit Ziya Baykara.
fi SINIFA YÜKSELEN 7. SINIF MUAMELE MEMURLARI
Hayri Oymak, Alâaddln Özsröfcde, Mustafa lrvana. İdrls Tüfekçi. Mustafa İpek. Ertufcrul Erten.
3. SINIFA YÜKSELEN 5. SINIF HESAP MEMURLARI
Hayri Omay. M. Faik Tunçay. fi SINIFA YÜKSELEN 7. SINIF HESAP MEMURLARI
Hayreddin Karacabeyll, Kemal Gürel, Mahir Doftan.
Y. MÜHENDİS YARBAYLIĞA YÜKSELEN Y. MÜHENDİS BİNBAŞILAR
Cahit Boran, Rıza Güney, Haşan Deniz.
Y. MÜHENDİS BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN Y. MÜHENDİS YÜZEAŞILAR
Muzaffer Utkan, Fikret İrdelman HARP SANAYİ BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN HARP SANAYİ YÜZBAŞILAR
Vedat Dora. Muhiddln Tantufc. TzVBtB BİNBAŞILIĞA KÜKSELEN TABİB YÜZBAŞILAR
Tahir Tağ.
TABİB ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN TABtB TEĞMENLER
Tali Çalbatur, Giyancddln Kabult. LEVAZIM YARBAYLIĞA YÜKSELEN LEVAZIM BİNBAŞILAR
Nazif ErKTİdcr, Ralf tmrem, Mithat Berktan, Turhan Koray, Alâaddln Sungu, Ferit Esen. Zinnur Kortay. Sıtkı Eryar.
LEVAZIM ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN LEVAZIM TEĞMENLER
Cavit ‘Küçükbaş. Necdet Orhun, Ahmet Uraa, Kâzım Erbil, Doğan Tansan. Mehmet Kavgalı. Ahmet Akdoğan. Sadeddin Dalga, İsmail Ay. Na-hit Eskin.
YEDEK ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN TEĞMEN: İlhan Ener.
3. SINIF AS. ÜK. MÜHENDİSLİĞE YÜKSELEN 4. SINIF ASKERİ YÜKSEK MÜHENDİSLER
Vehip Engin, Cemal Köstem, Bur-haneddin Demirkut.
3. SINIF AS. AD. YARGIÇLIĞA YÜKSELEN 4. SINIF ASKERÎ ADLİ YARGIÇLAR
Fahri Çöker.
6. SINIF AS. AD YARGIÇLIĞA YÜKSELEN 7. SINIF ASKERÎ ADLÎ YARGIÇ: Hayreddin Ccbakan.
3. SINIF AS. ÖĞRETMENLİĞE YÜKSELEN 4. SINIF ASKERÎ ÖĞRETMENLER:
M. Ali Okur. Ali Alpar, Tevfik Böke. 3. SINIF MUAMELE MEMURLUĞUNA YÜKSELEN 4. SINIF MUAMELE MEMURLARI
Hikmet Akaalp, İsmail Emilsan, Hikmet Kıçılcım.
6. SINIF MUAMELE MEMURLUĞUNA YÜKSELEN 7. SINIF MUAMELE MEMURLARI
Vedat Tekdöl, Adnan Îlkar, Namık Gerali. Şevki Işık. Sabahaddin Dinçer, Faik öztat, Şefik Başer, Ahmet Kerse. 3, SINIF MUZİKA ÖĞRETMENLİĞİNE YÜKSELEN 5. SINIF MUZtKA ÖĞRETMENLERİ
Muzaffer Belen. Hüseyin Uz, Bcdi Kâmil Tamkuyun.
6. SINIF AS. SANATKÂRLIĞA YÜKSELEN 7. SINIF AS. SANATKÂRLAR
İrfan Ceylaner, Nâzım Darbaz, Mümin Arıkan.
ALBAYLIĞA YÜKSELEN JANDARMA YARBAYLAR
Salih Erce, Hayreddin Turunç, Hakkı Taylan.
YARBAYLIĞA YÜKSELEN JANDARMA BİNBAŞILAR
M. Ali Atagav, Ziyaeddin Altay, Haslp Alabay, M. Fahri Ayaz, H. Tahsin Saraçoğlu, A. Burhaneddin Alınan, Süleyman Anıl. Haki Bozkurt. A. Rüştü Şenbol. Halil öztoygar. I. Kemal Ürkçü, M. Fahri Toker, H. Haydar Ağralı, Tevfik Oktay. Dursun Şimşekka, H. Kemal Kızıltan. BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN JANDARMA YÜZBAŞILAR
Bahaddin Balaban. Mehmet Zeki Eltez, M. Zeki Savaş. Mümtaz Kolan-kaya, Bekir Avtuğ, A. Fehmi Kardaş, A. Vasfi Bayraktar. Arif özmen. İbrahim Ünver. Ziya Kaynak, Cemil Algan, O. Reşat Tütüncüoğlu, Emrullah GüYkan, Fethi Başaran. Yaşar Kaya. YÜZBAŞILIĞA YÜKSELEN JANDARMA ÜSTEĞMENLER
H. Refet Gürsoy. ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN JANDARMA TEĞMENLER
Hasip Gören, Tank Özbek, Ahmet Buldanlı, Reşat Bilginoğlu. Ali Filcan, Mustafa Guipoğlu, Hami Özbet, Şevket Baran. Ahmet Akın, Muzaffer Yılmazkan. Yusuf İstanbullu, Abdullah Yıldırım, Hüseyin Petrlç, Necdet Güner. Suat Yılman, Muhlis Aksan, Bahaddin Uzundere. Hilmi Özken, Saim Memiş, Turgut Ersöz, Nejat Alpaslan, Hüdayi Çelebi. Cemil özbucak. Burhaneddin Kıv, Halil Koyu, Mehmet Koltuksuz. Nail Dinçer, Muharrem Rufan, Fikret Gülersoy. Mesut Yücel. Şevki Atasoy, Semih Görgülü, İhsan Başek, Cevat Öztarhan. Kâzım Tekin, Cemal Erden, Mustafa Tulga, Halit Tamerkan, Kemal Demirtürk, Şemaeddin Eibay.
5. SINIF ÖĞRETMENLİKTEN
3. SINIFA YÜKSELENLER
AH Ceyhun.
3. SINIF MUAMELE MEMURLUĞUNDAN 2. SINIFA YÜKSELENLER
Maclt Vargın. Halim Yüksel. Abbas Ergün, Hüseyin Vardnr, Hakkı Savaş, Rüştü Eongör.
5. SINIF HESAP MEMURLUĞUNDAN 3. SINIFA YÜKSELENLER
Tuğrul Mete. Nedim Ünver. Cemal Yalçın, Cafer Aksüyek.
DENİZ SUBAYLARI
TÜMAMtRALLÎĞE YÜKSELEN TUĞAMİRALLER:
Tuğamiral Kemal Bozkurt.
TUĞ AMİ RALLİCE YÜKSELEN
KUR. ALBAYLAR:
Kur. Albay Fahri Korutürk. Kur Alb. Zeki Özak. Kur. Alb. Aziz Ulusan.
GÜV’ERTE YARBAYLIĞA YÜKSELEN GÜVERTE BİNBAŞILAR:
Şeref Erdem, Vedat Burak. Esat Dayhelge, Haydar Olcaynoyan.
GÜVERTE BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN GÜVERTE YÜZBAŞILAR:
Şıkip Dizdar, Fahir Belgin, Kenan Giinay. Süit Kuıçukan, Nejat Ton-guç, Mahmut Eras, Fahir Karayel. . Celâl Denlzal. Faruk Temel, Hüsnü Güreli. I lüsaıneddin Oysan. Abdullah Erçin, Saip Cüran, Nazml Abrar, Hakkı Gükrer. Rauf Atnkan, Kıtal Özenbaş, Halit Deıılzynıan, Turgut Ö-zel. Şemsi Taıın, Kemal Aslangiray, Hayri Bara, Saim Taneri, Kemal Kur-tokan.
GÜVERTE YÜZBAŞILIĞINA YÜKSELEN GÜVERTE ÜSTEĞMENLER:
Turgut Denlzcri.
GÜVERTE ÜSTEĞMENLİĞİNE YÜKSELEN GÜVERTE TEĞMENLER:
Nejat Şencrgün, Rasim Ernck. Hü-sameddin Ulutuğ, Masan Kaya, Kemal Ünver, Fasih Kaşıkçıoğlu, Samim Çağatay. Cüneyd Zağlı. Necati Ülse-ven, Haldun Harısoy, Mert Bayat, Cemil Vardar. Celâl Uluç, Hikmet Ak-soylar. Ziya Parlar. Erdoğan Yazıcı, Selçuk Bayüigen, Hüsnü Okan, Suphi Aksoylar. İlhan Bursalıoğlu, Faruk özel, Ziya Coşkun, Haşan Sarı-knya, Ümit Îşman» Ihsan Alpaslan, İsmail Türe, İbrahim Kamacı, Emel Denizkurdıı, Haşan Yumuk. Mithat Hczvr. Muzaffer Ekaldı, Adnan Kaptan, Ricali Pnmuk, Turgut Gün, Fikret Kayar, Erdoğan Konakçı. Hayred-din Andıç, Salâhaddin Bayramoğlu, Sadri User, Şinasİ Tan. Hüseyin Gü-niişen, Mesut Turfanda.
MAKİNE YARBAYLIĞA YÜKSELEN MAKİNE BİNBAILAR:
Burhan Cansun, Nebi Okyay, AH Varol.
MAKİNE BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN MAKİNE BİNBAŞILAR:
Medeni Soysal. Ali Oğan, Hürrem Oskay. Ziya Baykut, Remzi özer, Necmeddln Olgaç, Muzaffer Bozok. Şadı Ekeke, Mehmet Erdim. Nçcmed-din Karaca, Edip Baleş. Nihat Yörük. Adnan Ertem.
MAKİNE ÜSTEĞMENLİĞE YÜK-SELEN MAKİNE TEĞMENLER:
Osman Kurt İş. İsmail Aytaç, Ekrem Yalçın. Fikret Coşkun, Kemal Kıran, Adnan Mumlu, Tarık Batur, İsmet Türkekul. Cavit Aalan, AH Oskay, Hüseyin Nurcl. Mehmet BaykaL MAKİNE TEĞMENLİĞE YÜKS& LEN MAKİNE ASTEĞMENLER: Turhan Perçin.
YÜKSEK MÜHENDİS YARBAYLIĞA YÜKSELEN YÜKSEK MÜHENDİS BİNBAŞILAR:
Cahit Boran. Rıza Güney. Haşan Dengiz.
yüksek mühendis bİnbaşilt-ĞA YÜKSELEN YÜKSEK MÜHENDİS YÜZBAŞILAR:
Muzaffer. Utkan. Fikret îrdelmen. HARP SANAYİİ BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN HARP SANAYİİ YÜZ-BAŞILAR:
Vedat Dora. Muhiddln Tantuğ.
TABİP BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN TABİP YÜZBAŞILAR:
Tahir Tağ.
TABİP ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN TABİP TEĞMENLER:
Tali Çalbatur. Gıyaseddin KabulU LEVAZIM YARBAYLIĞA YÜKSELEN LEVAZIM BİNBAŞILAR
Nazif Ergüder, Ralf îmrem, Mithat Berktan, Turhan Koray, Alâeddin Sungu, Ferit Esen, Zinnur Kortay, Sıtkı Eryar.
LEVAZIM ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN LEVAZIM TEĞMENLER
Cavit Küçükbaş. Necdet Orhun, Ahmet Uras, Kâzım Erbil, Doğan Tansan, Mehmet Kavgalı, Ahmet Akdoğan, Sadeddin Dalga, İsmail Aye Nahlt Eskin.
YEDEK ÜSTEĞMENLİĞE YÜKSELEN YEDEK TEĞMEN İlhan Ener.
3. SINIF As. Yük. MÜHENDİSLİĞE YÜKSELEN 4. SINIF ASKERÎ Yük. MÜHENDİSLER
Müh. Vehip Engin, Müh. Cemal Köstem, Müh. Burhaneddin Demirkut.
3. SINIF As. Ad. YARGIÇLIĞI YÜKSELEN 4. SINIF ASKERÎ ADLÎ YARGIÇLAR
Yargıç Fahri Çöker,
6. SINIF As. Ad. YARGIÇLIĞA YÜKSELEN 7 SINIF ASKERİ ADLÎ YARGIÇ
Yargıç Hayreddin Cebakan.
3. SINIF As. ÖĞRETMENLİĞE YÜKSELEN 4. SINIF ASKERÎ ÖĞRETMENLER
M. AH Okur, Ali Alpar. Tevfik Böke.
3. SINIF MUAMELE MEMURLUĞUNA YÜKSELEN 4. SINIF MUM ELE MEMURLARI
Hikmet Akalp, İsmail Emilsan, Hikmet Kıvılcım.
6. SINIF MUAMELE MEMURLUĞUNA YÜKSELEN 7. SINIF MUAMELE MEMURLARI
Vedat Tekdöl, Adnan İlkör, Namık Gerali. Şevki Işık, Sabahaddin Dinçer, Faik öztat. Şefik Başor, Ahmet Kerse.
3. SINIF MIZIKA ÖĞRETMENLİĞİNE YÜKSELEN 4. SINIF MIZIKA ÖRĞRETMENLERÎ
Muzaffer Belen, Hüseyin Uz, Bedri Umul, Kâmil Tamkuyun.
6. SINIF As. SANATKÂRLIĞA YÜKSELEN 7. SINIF As.
SANATKÂRLAR
îrfan Ceylaner, Nazım Darbaz, Mümin Arıkan.
GÜVERTE ASTEĞMENLİĞE YÜKSELEN GÜVERTE OKURLAR İbrahim Akkaya, Selim Akkaya, Nihat Sezgir, Şükrü Bungen. Ayhan Gökman, Orhan Akgün. Nephan Ardana, Ahmet Eren, Şükrü Akın. İbrahim Sonat. Mithat Hodan. Suphi ö-zanar, Tuğrul Somokçı, Erol Bulay, Halûk Zenger. Rifat Budak, Orhan Yücedağ. Semahaddin Platin. Ertuğrul Altuğ, Necdet Dönertaş, Erdoğan İlkçağlar. Mustafa Kaba, Cahit Parpucu, Ihsan Cansever, Çelik Gü-raça.r,.
GÜVERTE ASTEĞMENLİĞE
YÜKSELEN GÜVERTE OKURLAR Derya Baykara, Halûk Ertan^ Hakkı önder, Fuat Çankaya, Şera-feddin Ersengiz. Sadeddin Sazan. Vedat Şarsc), Ahmet Tosun, Orhan TU. rer. Alâeddin Vcygaç, Mazhar Mıh-çı, Faruk Tannkut. Ferhan Tuna, A-H Şenöy. Turgut Sencer, İsmail Hakkı Sümer, Kemal Demeriz, Muammer Güvenç, Sabahaddin öner. Riza Tek-can, Osman Aslan. Ferit Çutcl, Yıl-maz Tutucu, Kemal Akpınar. Naci Yanık, Erdoğan İşçener. Ercüment Mengen, Niha£ Altuıok, İsmet Beh-lül, Cevat Sivas. Suat Özveren, Nejat Er, Faik Fulya, Sedat Türer, İhsan Önder, ismet Demirer. Mehmet Öztok, Hikmet Tanrıkulu, Ramazan Akcap, Feridun Birkandan, Suat Ay-tuluğ
MAKİNE ASTEĞMENLİĞE YÜKSELEN MAKİNE OKURLAR Fuat Uğur, Recaii Çelmi. Fevzi Yetken, Orhan Sarper. Mesut Batmaz. Atilla Hulâgû, Sabahaddin Gür-man, Ayhan GUrıen, Fahri Erkcsk'n. Zühtü Arkan, Hulûsl Özdemir, Vasfl Nami. Erdoğan Dümen, Cengiz Kap-langi. Ferit Güçlü. Fikret Çaper, Erdoğan Tokiş.
Tbb. BİNBAŞILIĞA YÜKSELEN ’ Tbb. YÜZBAŞILAR
Ertuğrul Kutlu 939 7 (Dz. Has-t a ha ıı esinde), Muzaffer Erkut 939/26 ı Dz. Has ta han esinde).
Veteriner yüzbaşı Kâmil Ulu 939/ 10 Ana Üs. K.
İstihkâm Teğmeni Lâmi önder 946/ Demiryolu 3 Ana Üs,

YENİ İSTANBUL
Sayfa 7
29 Ağustos 1950
HEDİYELI
sürpriz
GÖMLEKLERİNİN PİYANGOSU

I
MUHTELİF yerlerde
delâletiyle 2 milyon ziyaretçiye tanıtabilirsiniz.
A
----- AYDA 10 LİRA TAKSİTLE ___________
Merinos kumaşından ısmarlama elbise 135 liradır, Mahmut pa^a Kapalıçarşı kapısı yanında numara 18
SALÂHADDİN KARAKAŞLI
10 KULEMİZ
FUAR MÜDDETİNCE faaliyete geçirdiğini haber verir.
FAALİYETE GEÇMİŞTİR
N K A R A’D A
YARIN Beyazıtta MARMARA Lokalinde saat 15 te
Noter huzurunda çekilecektir
edenler gelebilirler.
r
L
BASİT BİR HESAP MESELESİ
3 A^I|U U
YfM 90
KUPON
__ »----------
90 — l-ondru dû / ir* i *ı kupon ” -toıancdaL ( lahSIl
İs tanbu/da.)
£ondna.-da CTdhsd—lO.oou Lotan da. J T L
fynl(aML»»» da. '\TaL.t| t A..
_ RESMÎ OKULLARA MUADİL ÖZEL —_
ŞİŞLİ TERAKKİ LİSESİ
Kuruluş tarihi: 18 7 9

YATILI ■ YATISIZ ■ KIZ ■ ERKEK
FERN
Devlet imtihanlarındaki yüksek muvaffakiyeti, öğretim ve eğitimdeki ciddiyeti, disiplinli, aile muhitlerine mahsus itinalı bakımı ile tanınmış olan okulumuzda ANA, İLK, ORTA, LİSE sınıflarına öğrenci kaydına devam edilmektedir.
Çok ehemmiyet verilen yabancı dil öğretimi ilk kısım 3 üncü sınıftan başlar.
İş saati: 9 dan 17 ye kadardır. Tel: 80547.
Nişantaşı Çınar Caddesi.
LİNE —NEW-YORK
3 eylüle doğru limanımızda beklenen
FERNLAND Vapuru
Boston — Filadelfiya ve Baltimor
Matematik İngilizce - Fransızca
Yüksek, matematik, üniversite, İlse ve ortaokul talebelerine evde müsait şartlarla ders verilir. Pangaltı Tilrk-beyi sokak, Bozkurt Apt. 119/1 adresine veya 83723 Telf. müracaat.
ZAYİ — Emniyet 6 ncı şubeden almış olduğum 3157 No.lu ehliyetimi ve 30 fiş sayılı sıhhi muayene cüzdanımı zayi ettim.-Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
NııreddJn Demirci İstanbul 327
ZAYİ — Kandıra Nüfusundan almış olduğum ve içinde askerlik muamelem bulunan nüfus cüzdanımı zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
1332 doğumlu Bekir Oğlu Mehmet Karabulut
Soydan Sünnetçi
AHMET TEMİZ
Çarşı kapı Tel: 25616
New-York
Limanları İçin eşyayl ticariye ve yolcu kabul edecektir.
FAZLA TAFSİLÂT İÇİN
Galata, Veli Alemdar Hanında 203 No. da
SCAND’SHİP
Acenteliğine müracaat: Telefon: 42221
w
Takınılan
Mutfak
Ttlf. : 41442 • Telgr.: Avlmko-hlanbul
Tokılm, Cumhuriyet Meydanı 9/1
4
4
Türkiye Umum MümeıuH
AHMET VELİ MENGEB
nuknecht


Satışa Çıkarılmıştır
- Gazete satan tütüncü dükkânlariyle gazete müvezzilerinden isteyiniz. Bulamazsanız
İDAREHANEMİZDEN
tedarik ediniz
ENTERNASYONAL FUARINDA LOZAN ve 9EYLÜL MEYDANLARINDAKİ havuzlar bitişiğinde REKLÂM KULELERİNİ

Firmanızı ve emtianızı 12 devletin resmen iştirak ettiği İZMİR ENTERNASYONAL FUARI
Reklâmlarınızı Izmirde İkinci Kordon Emlâk Bank yanında İZMİR BÜROMUZA veya doğrudan doğruya GAZETEMİZE verebilirsiniz.
Şartlarımız gayet müsaittir
Muhterem Taksi Sahiplerinin Nazarı Dikkatine
Yeni ithal olunan "AR€wO” ^man taksimetrelerinin
SATIŞI DEVAM ETMEKTEDİR
Saatler, Şanjöman, Hortum ve Kablo ile Birlikte, Montaja Hazır, Ölçüler îdaresi tarafından muayene edilmiş bir vaziyette, derhal teslim edilmektedir
vARGO„ Taksimetreleri Türkiye Umumî Vekili
EDGAR KONSOL!
Yeni İstanbul Ankara Mümessilliği:
Kâzım Özalp Cad. Ilgar flp. 1-9
Telefon : 23031
Merkez: Galata, Voyvoda Cad. Adalet Han 33-36
Satış yeri: Bitişik Hezaren Han 2nci Kat — Telefon: 42773
Sayfa 8
t enî İstanbul
30 Ağustos 1950
Taksim — Sıraservller 84 - 86
MIûeDıp
]\7 e BEYOĞLU İSTİKLÂL Cad: 75
•SI*KECIaHAMİDİYE|C.d: 16

Yatılı Yatısız
YENİ KOLEJ
Kız Erkek

>1
Yatık Yatısız
■ ÖZEL:ORTA-LİSE -
İSTİKLÂL LİSESİ
K ı z Erkek öğrenci kayıtlarına başlanmıştır, isteyenlere tarifname gönderilir.
— Şehzadebaşı - Tel. : 22534 ----


Devlet Orman İşletmesi
Adana Müdürlüğünden:

1 - İşletmenin Hizar bölgesi Kumbükü istif yerinde mevcut 50999 5179.302 metreküp POS çam kerestesi 52 partide 21.9.1950 tarihinden İtibaren 15 gün müddetle açık artırmalı satışa çıkarılmıştır.
2 — Satış 5.9.1950 tarihine r* '-»van salı gilnü saat 8 de başlayacak ve 20 de bitirilecektir. »ediği takdirde 6 çarşamba satışa aynı saatte devam olunacaktır.
Satış KaraisalI Orman Bölge Şefliği binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
3 — Keresteler aşağıdaki şekilde ayrı ayrı olarak
Muhammen B.
14. Kr.
65
50 ;
50
Adedi MS
22771 24413
3815
2255.702
2518.795
404.805

partilerinin
129
131
131
Parti Adedi
22
22
8
satışı
91 gün
vade İle
Yapıldığı orman___________
Trak Orman malı Yaprakderesl malı Devederesi malı satışa hazırlattırılmıştır.
4 — Trakdcresinin bütün banka mektubu karşılığında artırmadan sonra yapılabilir.
5 — İhaleye girebilmek için partiler teminatının ihale saatinden evvel işletmeye (%7.5) yatırılfnası şarttır.
6 — Bu işe ait şartnameler, Orman Genel Müdürlüğünde İs-
tanbul, .Ankara, Mersin Ulukışla, Karaman. Diyarbakır, Bursa, Antakya, Maraş. Gaziantep. Kozan ve Osmaniye işletme müdürlükleriyle Kayseri, Niğde, KaraisalI, Tarsus, Hizar, Urfa, Ceyhan bölge şefliklerinde görülebilir. (11739)

Güzel ve faydalı ilânlar
İNGİLİZCE ve FRANSIZCA öğretimine İLK kısım üçünctl sınıftan bavlıyarak çok önem verir. İLK — ORTA — LİSE öğrencilerinin kayıt içleri »aat 9-17 arasında yapılır.
30 AĞUSTOSTA
Tramvay ve Otobüs Seferleri
İ.E.T.T. Umum Müdürlüğünden :
1 — 30 Ağustos Zafer Bayramı münasebetiyle çarşamba günü sabah saat 8.00 den itibaren merasim sonuna kadar (Şişli -Maçka ve Kurtuluş) ile (Tepebaşı - Tünel) arasında tramvay ve otobüs seferleri tatil edilecektir.
2 — Taksim - Sarıyer otobüsleri Dolmabahçc ile Sarıyer arasında sahil yolu ile gidip gelecektir.
3 — Ring otobüsleri, Dolmabahçe İle Tepebaşı Cumhuriyet
Gazinosu arasında sefer yapacaklardır. (11927)
ALMANYA
Türkiye Genel Acentası :
Nakliyat firmalarına yaptırınız. Mezkûr firmaların Almanya-nın bilfımum sanayi merkezlerinde bulundurdukları şube ve acenteleri sayesinde size elverişli şartlarla en seri ve emniyetli bir servis temin etmek vaziyetindedirler.
Mangaloğlıı Han 8, Karaköy - İstanbul Telefon : 43287
“TAŞIT” Beynelmilel Nakliyat Şirketi
dan ithal edeceğiniz ya ihraç edeceğiniz
malların nakliyecini dünyaca tanınmış:
LASSEN * CO. Akt.’Ges.
1NTERCONT1NENTALE G.m.b.H.
GERHARD * HEY Akt. Ges.
12.000 KİLO KARPİT SATIN ALINACAKTIR
İ.E.T.T. işletmelerinden :
1 — Muhammen bedeli 4800.— lira olan yukarıda cins ve miktarı yazılı malzeme 1.9.1950 cuma günü saat 10 da pazarlığa konmuştur.
2 — Muvakkat teminat 360.— liradır.
3 — Şartnameler levazımdan Metrohan parasız tedarik edilir. (11659)
4


CİDDE ve MEDİNE ye
MIDDLE EAST AIRLINES
HAC Seterleri
Lüks ve rahat Tayyarelerde
ADANAdan
CİDDEye K gidiş ve dönüş:
ANKARA dan CİDDE ye

Vf
s
Lira
Lira
gidiş ve dönüş:
Size iktisadi, emniyetli, konforlu ve süratli bir seyahat temin eden MIDDLE EAST AIRLINES aynı zamanda beş seneden beri HAC servislerini mükemmelen ifa etmektedir. Bu suretle tecrübe-, sini de emrinize amade bulundurmaktadır.
Fazla izahat almak ve biletler için aşağıdaki adreslere müracaat ediniz:
İSTANBUL : PAN AMERICAN VVORLD AIRVVAYS Galatasaray Yenlçarşı No. 20 Tel.: 40522-41219
ANKARA : PAN AMERICAN VVORLD AIRVVAYS Ankara Palas Oteli Tel.: 13681
İZMİR: TURİZMIR Ankara Palas Oteli. Tel. : 5854- 730fi
ADANA; TURİZMİR Selâhlyetli Mümessilliği
Yağ Camiî karşısı Kayadelen Mağazası Tel: 1937 İ
Erciyas Palas Oteli
Tel: 1531
KONYA: Selâmet Oteli TURİZMİR Hacı Servisi.
PARLAK ve YUMUŞAK SAÇLAR
Son tıbbi araştırmalar neticesi, Amerikalı mütehassıslar. saçları dökülen kimselere baş açık olarak dolaşmalarını tavsiye etmektedirler. Bu suretle havada bulunan vo saçlar üzerinde kıymetli tesirleri tesbit edilen mühim unsurların, iyi bir saç İlâcı kullanıldığı takdirde saçları dökülmekten kurtardığı müşahede edilmiştir. Bu maksatla kullanılan ilâçlar içinde en müessirinin
Petrol Nizam olduğu artık şüphe- götürmez bir külmesi yegâne bulunan
“PİlocarpIne,, cevheri
Petrol Nizamın müessir maddesini teşkLI etmektedir. Bütün eczahane-lerde ve parfümeri mağazalarında ısrarla •
Petrol Nizam
hakikattir. Saç dö-ve kepeklere karşı ve mutlak tesiri
arayınız.

Yazıhanelerimiz 1 eylül 1950 tarihinden itibaren, Adalet Hanının ikinci katından dördüncü katma: 33, 34, 35 ve 36 numaralı odalarına nakledilecektir.
Satışlarımıza eskisi gibi bitişik Hezaren Hanında ikinci kattaki ardiyemizde devam olunacağını sayın müşterilerimize bildiririz,
E D G A R KONSOL! a
"ARGO” TAKSİMETRELER!
Türkiye Genel Mümessilliği
Telefon: 42773
A.
Amasya Î1 Daimî Komisyonundan:
Amasya - Kayabaşı - Yozgat yolunun 6 + 400—9 + 500 kilometreleri arasındaki şose onarımı 14.9.1950 perşembe günü saat 16 ya kadar kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur.
Keşif bedeli 30088 lira 63 kuruş muvakkat teminat 2256 lira 65 kuruştur.
Bu işe ait keşif, hususi, fenni şartname, genel şartname ve sözleşme projeleri Daimî Komisyonda ve Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
Taliplerin ihale gününden üç gün evvel Bayındırlık işlerinde 20.000 liralık iç yaptığına dair belge ile valiliğe müracaat ve ehliyet vesikası almaları lâzımdır.
İsteklilerin kanuna göre düzenlenmiş teklif zarflarını İhaleden bir saat evveline kadar Komisyon Başkanlığına vermeleri şarttır.
Postada olacak gecikmeler kabul edilmez.
----------------------- -—----------- - —
A
MODERN VE PRATİK OLUNUZ
AIR FRANCE
YENİ İSTANBUL’da çıkar
vrupa havayolları şirketlerinin başında gelen
UÇAKLARLA SEYAHAT EDİNİZ!
İSTANBUL BELEDİYESİ İLANLARI
ELBİSE DİKTİRİLECEK
4
İstanbul Birleşik İdaresine bağlı daire, şube, mevki ve mües-seselerle hastahanelerde ve diğer sıhhi teşekküllerde müstahdem bulunan hademe, odacı, meydancı, arabacı, korucu ve tephirhane memurları için lüzumu olan 386 takım gri, 43 takım lâcivert elbise ile 100 adet gri manto kapalı zarf usulü ile diktirilecektir.
Tahmin bedeli 3.3.285 lira ve ilk teminatı 2496.38 liradır. Şartnamesi İstanbul Divanyolunda Belediye merkez binasındaki Zabıt ve Muamelât Müdürlüğünde görülecektir.
İsteyenler bu şartnameyi 83 kuruş bedel mukabilinde İstanbul Belediyesi Levazım Müdürlüğünden satın alabilirler.
İhale 14 eylül 1950. perşembe günü saat 15 te İstanbul Belediyesi merkez binasında müteşekkil Daimi Komisyonda yapılacaktır.
İsteklilerin ilk teminat makbuz veya mektubunu ve 1950 yılı Ticaret Odası vesikasını havi olarak hazırlayacakları kapalı zarflarını ihale günü saat 14 e kadar Daim! Komisyona vermeleri lâzımdır. (11923)

Sarıyer İlçe Seçim Kurulu Başkanlığından:
Sayı 950/113
5669. 5670 sayılı kanunla 5545 sayılı kanuna göre, 3.9.1950 tarihinde İlçemiz mahalle ve köylerinde yapılacak olan belediye seçiminde 6.5.1950 de Milliyet gazetesi ile ilân edildiği üzere sandık alanları aynı mahaller olarak ipka edilmiştir. Yeni teşekkül ederi Demirci Köyünün 39 ve Kısırkaya Köyünün 40 No.lu sandıklan da aynı köyler dahilinde bulunacaktır. Tereddüt halinde ilgililerin mahalle ve köy ihtiyar heyetlerine veya Sarıyer ilçe seçim kuruluna müracaat etmeleri İlân olunur. _

En büyük emniyeti, konforu ve sürati temin eden dört motörlü
ÜÇRKLBRİYLE
ATINA ROMA PARİS LONDRA ve NE W YORK'o
Seyahat ediniz!
Seyahate karar vermezden evvel Taksim, Cumhuriyet Meydanı No. 1 (Tel.: 49134)
AIR FRANCE
ve başlıca seyahat acentelikleriyle istişare ediniz
PÜSKÜRTME MEMEtERİ EMNİYET DEMEKTİR
AHMET VELİ MENGER
Cumhuriyet Meydanı no 9/1 Tel : 41442
TAKSİM - İSTANBUL
©
Devlet Denizyolları ve Limanları
Araba vapurları ücret tarifesinin bir çok kısımlarında büyük ölçüde tenzilât yapılmıştır. Tenzilâtlı ücretler aşağıda gösterilmiştir. Bu tenzilâtlı tarifenin 16/8/1950 tarihînden itibaren yürürlüğe girdiği sayın halka ilân olunur.
İstanbul Şehir Hatları Araba Vapurları (vergi ve pul dahil)
Vasıtanın nev’l
OTOMOBİLLER:
Binek otomobilleri, cipler Kaptıkaçtılar (5 kişilik) Kaptıkaçtılar (8 kişilik) Kaptıkaçtılar (12 kişilik)
OTOBÜSLER:
13-16 kişilik) Bu tarifede yazılı
17-22 11
23-32 M
33-50 II
51-70
71-80 n
81-100 İt
) istiab hadleri için-) de bulunan yol-) culardan ayrıca
) bilet parası alın-) maz
)
KAMYON ve ILA31YONETLER:
(11599)
ücret Tarifesi
600 2000
700 2400
800 900 3500
1200 1300 5000
1600 1700 6500
1800 2000 7000
2200 2400 8000
1000 Kg. İs. Hac. kadar (boş) 300
1000 Kg. îs. Hac. kadar (yüklü) 450
1001-3000 Kg. îs. Hac. kadar (boş) 500 1001-3000 Kg.ls.Hoc. kadar (yüklü) 900
3001-7000 Kg. İs. Hac kadar (boş) 1200 3001-7000 I(g îs.Hac. kadar (yüklü) 1800
7001-Kg. dan yukarı îs. Hac. (boş) 2600 7001-Kg. dan yukarı Îs.Hac. (yüklü) 3000
350 800
500 1100
550 14C0
1000 2200
1300 2600
2000 3500
2800 3500
3250 5000
BULM
Soldıın
1 — Canım esirgenıiycn valide (iki kelime), 2 — Güzel haber tiki kelline). 3 — îstanbulda bir semt; în-*a(n. 4 — Bektaçilorln piri; Kanatlılardan biri. 5 — Bir harfin okunuşu; Mayi halino gel; Kaba kumaş. 6 — Bir spor muharririmizin soyadı; LAhza. 7 — Bir nevt toprak; Erkek keçi. 8 — Kafknslardn bir mahal; 1750 de ölen Alman bestekârı.
9 — İnleyen leskl terim); Siyah.
10 — Bir asalet unvanı; »ansızva toplam.
Yukarıdan asn£ı:
1 — Kaçan tiki kelime). 2 — Eski vllAyel; Habeş beyi. 3 — Bir bez nev’l; Mezru. 1 — An karanın e»kl sAkini; Genişliği mevcut (iki kelime). 5 — Bir harfli; okunuşu; Hayvanların padişahı. 6 — Şikâr; Ciğer» 7 — Bir içki; tkl harf; İkame et 8 — Bayağı; Yönler. P — Yu-Roslavynda bir şehir. Bir kumar o-yunu. .10 — Kibarca tavır (iki kelime).
DCNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan
1 — Bulunamama. 2 — Afaki; E-lAn. 3 — Samimiyet. 4 — Tali; Talip. 5 — Ruh; Tin: İn. 6 — En; HAr; Ek. 7 — Karaca. 8 — Marazı var. 9 — Tamam; Vaka. 10 — Alamanalar.
Yukarıdan m tığı:
1 — Basiret; Ta. 2 — Ufalan; Mftl. 3 — Hamal; Kama. 4 — Tiku; Haranı. 6 — İtiraz. 7 — Meyan; Cıra. 8 — Alcl; Aval. 9 — Matine i Aka. 10 An; Bi karar.

Comments (0)