YAVUZ SULTAN SELİM' A A 1" /f [GÖZEN'
Dünyada m çok İftiraya maruz kaim t} büyük w W Jf K İM f I
bir şahsiyettir. Onun en doğru tarihini — tah- AhbCK ■ . »B J*"’"®, I W K Brlçrmln mrşhut Olcudan esanslarlle İmal
U1U bir şekilde — Muallim ruad COcIlyener yaz- g WL M ». W Vk ■ W 11 edilen Gözenin krem, pudra allık, briyantin, los-
mıglır Şuuur ve ener» kaynağı olan bu tarihi A> «M flb (■£■» ■"* "■ V ™» V™ ” P«n>mlerl cidden üstün kalitededir,
herkes okumabdır. 2 cilt. Flatl: 4S0 kuruş not. I «" -»'"te M^IT- Gözen deposu. BOyO* postane
Neşreden: (Anadolu Türk Kitap Deposu.) i ca(*’ ®* İSTANBUUL
- ■■ ■ - ... • - ,'- - — ■' - ■ ■ 1 '■ ■ -■
Sene 28 _No. 9680 — Fiat! her yerde 10 kuruştur. CUMARTESİ 29 Eylül 1945 Sahibi: Necmeddin Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
Balkanlarda barut fıçısı
Sovyet Rusyanın Balkanlar hakkında ileri sürdüğü bir tek. lif. bilhassa Türkiyenin gözün, den kaçmamak gerektir.
Gelen haberler doğru ise İngil. tere ve Amerika, eski Mihverciler arasında, büyük yardımlarından dolayı yalnız I ta 1 yanın silâhlı kalmasını dilemişler. Halbuki Sovyet Rusya İtalyanın silâhsız, landırılmasını, Bulgaristanla Ro manyanın silâhlı bırakılmaları, nı istemiş.
Romanya, Bulgaristan ve Ma. caristan gibi devletlerin, ordıila. rını ve silâhlarını eskisi gibi muhafaza etmeleri meselesini, harb ve sulh hukuku bakımından de. ğil de sadece bu milletlere fay. dası veya lüzumu itibarlle İnce, lesek gene müspet bir neticeye varamayız.
Bu memleketlerin, hiç bir yan. dan tecavüze uğramaları ihtima. 11 yoktur. Küçük devletler ara. sında harb imkânsız hâle girmiş-tir. Balkanlarda nasıl bir sulh olursa olsun Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya, Macaristan dışardan hiç bir tehlikeye uğra, yamarlar. Kendi aralarında çar. pışmalan ise. ancak herbirinin orduları ve silâhları olmasına, aynı zamanda büyük bir devletin yardım ve himayesini görmesine bağlıdır. Bu memleketlerin her zaman için büvük komşusu da Sovyet Rusya olacağına göre, o. nun rızası işe karışmadıkça, ya. hu t onunla da karşı karşıya gel. mek göze alınmadıkça Balkanlar bölgesine saldırmak, Balkan, lar içinde tecavüze kalkışmak mümkün değildir
Sovyet Rusyanın. kendine em. niyet sahası yapmak istediği bu memleketleri silâhlı tutmakla dı. şardan gelecek bir tehlikeyi ilk adılda önleyecek toplu kuvvet, ler bulundurması gibi bir düşün, ce İst? tamamile yersizdir. Çün. kü bövle bir tehlike ancak üçüncü bir dünya harbi şeklinde be. lirîr ve bu çeşit harbin içinde Bulgar. Rumen ordularının de. ğerli rol oynamaları şüphelidir. Bilâkis. Balkanlarda ve Balkan, h memleket’®rde sivasî ahval ve şartların pek çabuk değiştiğini iki harbin tecrübeleri d° göster, mistir.
Balkanlarda eski Mihverci dev. le’.’erln ordu ve silâhlarını muhafaza etmeleri dış emniyet kaygısından rtolavı istenemiyece. ğine göre, bu dileğin sebebini İç polit kayı korama düşüncesinde daha doğru olur.
Bulgaristanda. Romanyada, Macaristanda komünist idareler kuru'mustu*’. Slavlık ve komünistlik ideallerine en elverişli sa. ha görünen Bulgaristanda bile, bir kaç aylık denemeden sonra halkın bu iki ülküye karşı nasıl derin b'r havai kırıklığına uğra, dığı eözönüne getirilirse, bu memleketlerdeki bu idarelerin ne derece zorla ve silâh kuvveti, ne dayanarak yerinde durduğu kolayca anlaşılır. Bulgaristan ve Romanya gibi, halkının çoğunluğu çifçi, en gerçek ve kalabalık demokrat partileri de çifçi ve köylü partileri olan memleketler, de bugünkü zoraki rejimlerin ya. şaması, az da olsa, muntazam, silâhlı kuvvetlerin baskısı ile mümkündür.
Bu memleketler bugün Sovyet işgal altındadır. Yeni «demok. rat» hükümetlerin bekçisi. Sov. yet ordularıdır. Bu ordular ce. kitince, halkın tepkisi, çektiği zulümler nisbe'inde şiddetli ola. çaktır.
Sovyetlerin, Tıalkan memleket, lerini daha ne kadar zaman İş. gal altında tutacakları belli de. ğlidlr. Bu İşgal, gördüğü sosval ve politik h'zmet bakımından çok uzun sürebilir ve süreceğe benzl-Îror, Fakat ebedî olamaz. Rıısva çln üzüntülü, işgal altındakiler İçin yıkıcıdır. Bir uiin bu işgale son verip, yeni rejimlerin korunması vazifesini yerli kuvvetlere' bırakmak zaruri olacaktır. Bu nazik iş! başaracak kuvvetler, bugün faşist adı verilen hakiki
Necmeddin Sadak (Arkası sâhife 2; sütun 4 te)
Filistin’de bir Ingiliz polisi olduruldu
Kaa, fillerin Yahudi olduğa anlaşılmaktadır. Gerginlik devam ediyor
TeFaviv’d» bir meydan
Beyrut 23 (R.) — Kudüs’ten verilen habere göre, bu şehirde dün ağır bir vaka olmuştur. Halk bir tnglllı polisini öldürmüştür. Kaatilln bir Yahudi olduğu sanılmaktadır. Polisin öldürülmesinden as sonra civarda bir infilâk olmuştu*. Birbirini taklbeden bu İki hâdiseden sonra mahalli polis ve askeri kuvvetler icabetleri tedbirleri almalardır. Yahudi partisi merkezinde araştırmalar yapılacağı sanılmaktadır.
Paris 29 (R.) — France Presse
ajansının blldlrdllğne göre, Filistin meselesi Londra'da günün meşeleri olmağa devam etmektedir. İngiltere hükümeti tarafından Filistin hakkında tesblt edilmiş müsbet bir siyaset henüz görülmemektedir.
Çarşamba akşamı Londra'ya gel-mLş olan Arap Birliği umumi kâtibinin bu şehirde 15 gün kalacağı sanılmaktadır.
Gelecek aylar İçinde Arap Birliğinin fazlaslyle meşgul olacağı ve mühim kararlar vermek zorunda kalacağı muhakkak addedlln-ektedlr.
Filistin meselesine tahsis etmiş olduğu bir makalede Economlst dergisi, Kudüs üniversitesi profe-
Konferansın görüşmeleri daha bir kaç gün sürecek
Sovyetler’de terhis
946 başında ordu normal hale getirilecek
Moskova 29 (USİS) — Bir Amerikan haberler ajansının salâhiyetti askerî kaynaklara atfen bildirdiğine göre. Avrupa harbi esnasında mart ayının sonuna kadar silâh altında bulunan Kızılordunun 10 milyon er ve küçük subayı, bu yıl terhis edilecektir.
Bu müşahitlere göre, Kızılordu, 1940 yılının başında büyük bir kısmı 18 le 20 yaş arasındaki erlerden mürek-kebolmak üzere normal daimi bir ordu haline getirilecektir.
B. Celâl Bayar
Milletvekilliğinden istifa mektubu Meclise geldi
İzmir milletvekili ve eski Başbakan Celâl Bayatın. milletvekilliğinden İstifa ettiğine dair Ankaradan gelen bir haberi dün neşretmlştlk. Bu haberin doğru olduğu anlaşılmıştır. B, Celâl Bayar İstifa mektubunu üç gün evvel posta He Meclis başkanlığına göndermiştir. İstifaname şudür:
Büyük Millet Meclisi Yüksek Başkanlığına:
İzmir milletvekilliğinden İstifa ettiğimi araeder. bilvesile derin saygılarımı sunarım.
Celâl Bayar
Bu sabah telefonla B. Celâl Ba-yar'la görüştük, İstifa haberinin doğru olduğunu tekrar ettikten sonra (Başka bir şey söylemek niyetinde değilim» dedi.
t-------------------------------
Verilecek bir oyuna dair
Yazan: Halide Edib _ Adıvar Bugün beşinci sahifemizde
^.11. — Ş
sörlerinden Mayne’nln teklifini benimsemektedir. Bu teklif iki had çaresine dayanmaktadır: Biri Fills-tlnln Arap va Yabudiler arasında taksimi, diğeri Filistin’in lkl mlletve-klllerlnden mürekkep bir komite tara fındaa İdaresi. Komita ttzalan aynı haklara mazhar olacaklar va başlarında birleşmiş milletler teşkilâtı tarafından seçllmlç bir reis bulunacaktır.
İleri şiirliden bu tedbirlerden her hagln biri hakkında İngiliz hükümeti tarafından henüz bir karar alınmamıştır.
Mısır, Irak, Hicazın alâkası
Parla 23 (R.) — Londra siyasi çevrelerinde belirtildiğine göre, son’ zamanlarda Mısır ve Irak hükümetleri Filistin meselesi İle çok yakından İlgilenmeğe başlanmıştır. Kural İhnls-suud’un dahi Filistin meseleleri İle bilfiil uğraştığı söylenmektedir, rb-nlssuud Filistin’e bundan böyle daha fazla Yahadlnln girmemesi için İngiliz ve Amerkan hükümetleri nezdln-de ciddi teşebbüslerde bulunduğu ' söylenmektedir.
Kıral Pierre’in seyahati
Almanyadaki kuralcı Yugoslav kıtalarını ziyaret etti
Londra 29 (A.A.) — Yugoslav Kıralı Plerre Almanya'da yaptığı son seyahatinde, hâlen Voerde köyünde konaklamış bulunan Kıralçı Yugoslav kıtalarını gizilce elyaret etmiştir. Bu kıtalar Mlhallovlç'ln kumandası altında savaşa iştirak etmişlerdi.
Kıral 1.000 asker ve eski harb esirinin lşfcirajc ettiği bir toplantıda söz alarak nYakın bir İstikbalde demokrat ve hür bir Yugoslavyaya dönmek» hususunda beslediği ümitleri İfade etmiştir.
DİKKATLERİ
Su kullanmayt tahdit etmeli
Salma sıı veriş miktarı gittik, çe azalıyor. Yağmurlar sürekli yağmazsa daha da azalacak. Belki de su bitecek. İstanbulini suyunu çoğaltmak milyonlara bağ. 11, O para da mevcut değil Eskisi gibi çeşmeler, kuyular, fırıldak ve tulumbalar yok. Buna rağmen umumu düşünerek tasarruf fikri ekserimizde ne ge. zer?! Doldur banyoyu, sula Ömrü bir haftalık çiçekleri, aç fıs. k iyeyi!
Hepimizin selâmeti namına israfın önüne geçmek için derhal tahdit lâzım: «Her aile ge. çen ayın sarfiyatını yarı yarıya indirmekse musluğu kapatılır* tarzında, zecrî tedbirlerle suyun biisbiitiin bitmesini önlemeliyiz. Yine hepimizin selâmeti namına.
Hele havuz doldurup salma su ile fanteziler yapmak yasak edilmeli.
Toplantıya pazartesi veya salı günü son verilmesi muhtemel g ----------------------m---------- CM
Amerikada halk, konferanstaki muvaffakıyetsizlik ° ve zorlukların sebebi hakkında açık izahat bekliyor 55 ------------------------------------ (5 müdrik bulunmaktadır.
Dış İşleri Bakanı M. Byrne3'in, Dış İşleri Bakanları konseyinin İlk top-lantiği hakkında ihtimamla ölçülmüş M—
Londra 2» (Rj — Dış Bakanlar! meclisi dün İki toplantı yapmış, Al-manyamn kontrol ve İdaresi hakkın-dakl Fransız muhtırasını görüşmüştür. Bu sabah gene toplamlacaktır.
İngiliz, Amerikan, Sovyet Dış Bakanları diln iki toplantı arasında hususi surette toplanarak, Balkan İşleri için bir anlaşma teminini son dakikada bir kere daha görüşmüşlerdir. Mamafih asıl toplantılarda bu meseleden tekrar bahsedilmesi ümidi zayıftır.
Konferans görüşmelerinin ne zaman biteceği belli değildir. Son toplantının pazartesi veya salı günü yapılacağı tahmin ediliyor.
Londra 28 (USİS) — New-York Times gazetesinin. Londra muhabiri, gazetesine gönderdiği bir telgrafta, Dış İşleri Bakanlan konferansı nez-dlndekl Amerikan murahhas heyetinin, bütün önemli meselelerin tâllk edilmesine sebebolan Balkanlar maniasının hailini mümkün kılacak bir uzlaşma formülü hazırladığını bildirmektedir.
Bu yeni plândaki esas fikir, Romanya, Bulgaristan ve Macaristan'la akdedilecek sulh muahedelerine dair yapılacak müzakerelerin en önemli safhalarında Frturnayı dahil etmek ve bu meselelerle doğrudan doğruya alâkadar olnuyan Çin’i hariçte bırakmaktır.
Şimdilik meclis, Moskovadan yeni direktifler gelinciye kadar bir bekleme siyaseti kabul etmiştir.
Endişe doğuran nokta
Londra 29 (A.A.l — Milletlerarası yorumcu Ewer diyor kİ: «Sovyetler Birliği Romanya ve Bulgaristan’ın silâhlanmasını İstediği halde aynı durumda bulunan İtalya için bu hakkı tanımıyor. Niçin? Çünkü Romanya ve Macaristan doğu blokuna dahildirler, Rusya bu memleketririn menfaatlerini müdata etmekte, onlar hesabına imtiyazlar istemektedir.
Koferansın asil endişe doğuracak tarafı budur. M. Molotof, her meselede değişmez bir prensip uygulamak İstemiştir. Doğu Avrupa devletlerini, Batı Avrupa devletleri karşısında daha müsait bir duruma sokmak. Böyle bir politika devam ettiği takdirde, bundan h»’.xl olacak felâketli durumları bahis mevzuu etmek zaittir. Fakat bu politikanın İlk tesiri konseyin mahiyetini değiştirmek olmuştur. Konsey, bütün meseleleri İneellyen ve bu yolda umumun refah ve menfaati İçin bir velayet zlhnl-yetlle mücehhez adil bir teşekkül gibi hareket edebilmesi idi. Halbuki şimdi tarafklrllk, Iht'lif vaziyet ve pazarlık zihniyetinden doğmuş bir teşekkül haline düşmek tehlikesiyle karşı karşıyadır. Asıl tehlike buradadır. Ve bu oturum devresinde ortaya çıkan tehlike de budur. Bellet daha İyi bir durumu ümtdetmek İçin henüz çok geç değildir. Son imtihan gelecek oturum devresinde geçllrlecektlr.
Bir Amerikan gazetesinin mütalâası Vaşlngton 28 (USİS) — Voshlngton Post gazetesi yazdığı bir makalede Beşler konferansından sonra dutumun Amerikan milletine açıkça bildirilmesini İsteyerek diyor ki:
«Başkan Truman, konferansın neticeleri belli oluncıya kadar Dış İşleri Bakanlan konseyinin ilk toplantısı hakkında münakaşa ve tefsirlerde bulunulmamasını telkin etmiştir. Her ne kadar konferans çalışmaları hakkında pek az malûmat verilmişse de. bazı basın muhabirleri hiç olmazsa mutedil bir bedbinliği haklı gösterecek karlar haberler alabilmişlerdir.
Bunlardan doğan itimatsızlık ancak tedrici surette zail olabilecektir. Bu da. yalnız karşılıklı gayret etmek sure tül e mümkün olabilir. Bütün harb
HAFTA KONUŞMASI
Alış veriş komedisi
Yazan: Refik Halld Karay Yarınki AKŞAM'da
devamınca şe muhasamatın tatllln-denberl Birleşik Amerika, Sovyetler Birliğine dostluğunu sunmak İçin ilk adımı atmıştır, Sovyet hükümeti, çok nazik ve müphem cevaplarla mukabele etmişse de birçok ahvalde hara-ketlerl, beklediğimize uygun olmamıştır.
Cumhur Başkanı Roosevelt gibi Başkan Truman da büyük bLr sabır göstermektedir. Başkan Truman dahi selefi gibi müstakar bir sulh kurmağa karar vermiş gibi görünmekte ve dünyadaki ayrılıkların ne kadar tehlikeli olabileceğini tam m&naslle
Ingiliz - Amerikan iş birliği lüzumu
Amerika Dış Bakanı,dünya barışınınastl temeli bu birlik olduğuna kanaat getirdi
Londra 29 (R.f — Reuter ajansının Vaşington muhabiri bildiriyor: Amerika Dış İşleri Bakanı M- Byrnes Amerika'ya dönmek üzeredir Bu, İngiltere İle Amerika arasındaki mali görüşmelarin çabuklaştırılması He alâkalıdır. Amerikan Diş Bakanının Londra'daki görüşmelerde elde ettiği kanaate göre dünya barış çerçevesinin asıl temeli İngiliz ve Amerikan milletleri arasmda sıkı bir anlaşmadır. Londra görüşmeleri M. Byrnes üzerinde derin bir İntiba bırakmıştır.
Ödünç verme ve kiralama usulüne birden bire nihayet verilmesinden başlıca mesul olan Amerika Dış Bakanlığı iktisadi İşler reisi Croll, Amerika kabinesinin dünkü toplantısından çıkarken bundan böyle İngiliz -Amerikan mail görüşmelerine İştirak etmlycceğinl söylemiştir.
M. Hoower’in demeci
Nevyork 29 (R.) — Amerika'nın
eski Cumhur Başkanı M. Hoower Atom bambası hakkında demiştir kl: «İngiltere ve Amerika bu silâh» sahip olmakla bütün dünyada isteklerini yaptırabilirler. Biz bunu yapmıyaca-
Günler Geçerken
İş edinmek lâzım
İstanbulini Milletvekillerine dert yanmaları sırasında yaştı bir zat şöyle demiş: «Hakaret, tehdit gibi cürümlere ceza kanu. nıında yer verildiği halde sokaklarda işittiğimiz küfürler İçin kayıt yoktur Bunlara ahlâki bir tecavüz sayılarak kanunî hü. kümler konması lâzımdır.» Milletvekilleri de teklifi çok verinde bulmuşlar, bunun polisin vazifeleri icabından ve kamımın âdabı umumiye faslından sayılması icabettiğini söylemişler, not almışlar. Fakat not alınmakla beraber keşke Milletvekillerinden bl. ri o işte müspet bir rol, bir vazife de alsaydı, meselâ deseydi kl:
«_ Küfür İstanbulini başta gelen dertlerinden biridir. Dün.
yanın hiç bir şehrinde buradaki gibi konuşulmaz, konuşma arası en kaba, açık, iğrenç tarzda biteviye küfür savrulmaz. Asıl kötü, sü, eskiden ancak aşağı tabaka nğzında dolasan küfürler gitgide her sınıfın dil pelesengi olmağa başladı. Şimdi lüks lokantalarda ve gazinolarda porsiyonu üç yüz kuruşa yemek yiyen adamlar bile bir yandan mayonezli ıstakoz veya kâğıtta levrek atıştırıyorlar, bir yandan ana avrat söverek yaptıkları ticaret dalâvere. sini naklediyorlar. Hele tahsil çağındaki gençlerin doğrudan doğ. rüya kiifiir sayılmasa da söz arası mütemadiyen «ulan! Beya. hıı!» gibi tâbirlere düşkünlükleri insana pek fena tesir ediyor. Geçende bir vatandaş okullara âdabı muaşeret dersi konulma, sim istedi; ben bir taraftan bunu temine çalışacağım, öbür ta. raftan da basma geçip fiilen çalışacağım bir cemiyet İle kilfiire. kiifüi'bazlığa savaş açacağım, kamında eksik maddeler varsa ta. marnlamağa ve bunların tatbikine canla, başla çalışacağım. Pe, şine düşmedikçe ve peşinde koşmadıkça bu iş sağlanamaz!»
İstanbulini kaç Milletvekili vardır. İyice bilemiyorum. Fakat sayısı bereketli olan bu zatlardan her biri dertlerimizden birini yukarıda anlattığım gibi fiilî şekilde, müspet yoldan kendilerine İş edinseler netice umumî mahiyette not tutmaktan her halde dalın verimli olur.
Refik Halid Karay
blr rapor vermesi temenni edilmeli-dlr. M. Byrnes, devlet ve siyaset ada- _Q mı olmak sıfatlla serzenişlerde bu-lunmıyacak kadar tecrübe sahibidir.
Diğer taraftan konferansın son günlerinde bazı müspet neticeler kaydedilmesi de çok mümkündür. Fa- 0 kat Amerikan halkı, konferansın zorlukları ve muvaf fakıyetslzllklert ÇJ hakkında kendisine açıkça izahat verilmesini talebetmekte haklıdır.»
ğız. Fakat dünya teşkilâtı sağlanıncaya kadar sırrı muhafaza itmeliyiz.» işçiler birliği kongresinde
Londra 29 (RJ — Paris'te toplanmakta olan milletlerarası işçiler birliği kongresinin dünkü toplantısında Amerikan heyeti başkanı demiştir kİ: «Dünya İşçiler birliği federasyonunun birleşmiş milletler meclisinde temsil edilmesi lâzımdır Buııdan başka Almanya'da işgal altında bulunan bütün mıntakalarda tetkikler yapmak üzere bir komisyon gönderilmelidir. (Amerikan delegesi tekmil mlntakalarda sözlerini Rus heyetine bakarak söylemiştir,) Birlik, Almanya'nın imarı İşinde Alman l|-çllerine yardım etmelidir. İşçiler birliği federasyonu Alman işgal komitesinde de temsil edilmeli, sulh muahedeleri yapılırken sözü olmalıdır.»
Sovyet murahhası İşçiler birliği federasyonunun birleşmiş milletler toplantılarına iştirak etmesi - rey vermek hakkına malik olması lâzım geldiğini söylemiştir.
Saûlfel
PHAFTA SONU NOTLARI—|
Peynirden ölüm
İnsan denilen yaratık: her şeyden ölür ama bazı şeylerden ölmemesi lâzımdır. Meselâ hekimliğin çare bulamadığı hastalıklara tutulmamaktan başka çare yoktur. Tutulunca vakitli vaklt-slz ölmek de mukadder. Fakat insan satın aldığı et veya peynirden zehirlenip ölmemelidir, çünkü et de peynir de zehirleyici, öldürücü madde değildir. Tam tersine bunlar insanların yaşaması İçin lâzımdır. Gel gelelim gün geçmiyor ki etten veya peynirden zehirlenmiş bir İki hemşerinln acıklı hali gazetelerde yürek sızlatmasın!
Elin zehirli olması her halde kokması demektir. Hiç bir vatandaş, et mütehassısı olan kasap kadar bir etin kokmuş mu kokmamış mı olduğunu farkedemcz. Eğer eti müşteri kokutmamışsa zehirlenme vakasının suçlusu kasaptır. Peyniri teneke çalmışsa suçlusu bakkaldır. Bunlar da her bakımdan belediyenin kontrolü altındadırlar.
Buna rağmen yiyecek maddelerinden zehirlenme vakaları her zamandan çok Oluyorsa bir suçlu zinciri karşısında bulunuyoruz demektir.
Kabahat bizde mi?
Kabahati kendimizde bulmak
İtiyadında olanlar diyecekler kİ: «Allah da nihayet bizi İnsan olarak yaratırken tehlikelerden korunmak İçin kafamıza birer akıl koymakla kalmamış, beş duyguyu da ona yardımcı kılmıştır. Artık koskoca İnsanlar, beş duygulan da İşlediği halde satın aldıkları etin veya peynirin bozuk olduğunu an-lıyamazlarsa kabahat bir az da kendllerlndedlr. Gözlerini açsınlar, ne yediklerinin farkına varsınlar. Mektep, medrese ne içindir? Kaldı ki etin bozuk olduğunu anlamak İçin mektep, medrese görmeğe de lüzum yoktur. Hele şehirde bunca yıl oturduktan sonra
- iyiyi kötüden farkedememek budalalık sayılmaz mı?*
Köylü, şehirli
Hayır, bu iddia belki köyde o-turanlar için doğrudur. Hakikaten köylünün sütten, beynlrden, etten zehirlendiği görülmemiştir. Ne kadar hllekâr olursa olsun hiç bir fena niyetli adam köylüye bozuk sütü yutturamaz. çünkü köylü bunların bizzat hazırlayıcısı, mütehassısıdır. Bakracı eline alır
Cumhurbaşkanı
Dil kuruntunu tebrik etti
Ankara 28 (A.A.) — On üçüncü DLi bayramı dolayısile 26 eylül 1945 te Türk Dil Kurumu tarafından çekilen kutlama telgrafına Yüce Cumhur Başkanımız Milli Şef İnönü şu telgrafla mukabelede bulunmuşlardır:
Haşan Reşit Tankut,
Türk Dil Kurumu Genel sekreteri Ankara
Türk Dil Kuruntunun on üçüncü bayramı, Türk milletine kutlu olsun. Dolgun verimiyle bugünü sevinç ve kıvançla kutlamamızı sağlıyan Kurumun bilgin ve feragatli üyelerine sevgi ve selâmlarımı sunar, Kurumun yüksek ülküsüne başarı ile ulaşmasını dilerim.
İSMET İNÖNÜ
İstanbul Milletvekilleri dün Parti merkezinde toplandılar
Şehrin her ilçesin! ziyaret ederek halkın dilek ve şikâyetlerini dinllyen İstanbul milletvekilleri tetkiklerini bitirmişlerdir. Halkın dilek ve şikâyetleri İçinde vilâyet ve belediye tarafından yapılması veya önlenmesi mümkün olanları görüşmek üzere dün saat 11 de vilâyet parti merkezinde bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda vali Ve belediye reisi doktor B. Lûtfl Kırdar, pat! vilâyet idare heyeti başkanı B. FlkTet Sılay, vali ve belediye reis muavinleri, sağlık müdürü, milli eğitim müdürü ve diğer daire âmirleri hazır bulunmuşlardır. ____________
İngiltere harb gemilerimizi iade ediyor
İngiltere hükümeti, Türkiye tara-'mdan harbden evvel ısmarlanan ve .'ıarb esnasında muvakkaten İngiliz donanmasında hizmet gören 4 muhrip İle 4 denİ2altıyı İade etmeğe karar ermiştir. Bunlardan 2 muhriple 2 anizaltı esasen İade edilmişti.
Eczanelerin tahdidi kararı kaldırılıyor
Ankara 22 — Eczanelerin tah_ idi karan kaldırılacaktır.
almaz İşi çakar va hUakâra başka kapı çalmasını tavsiye eder.
Halbuki şehirli, şehirde oturduğu İçLn bunları bilmez. En şöhretli bir yıldızlar bilginine bozuk peynir sürmekten dah kolay blrşey yoktur. İktisat profesörü de alış verişte bir köylü kadar İyiyi kötüden ayıramaz. Çünkü şehirlidir ve bütün bu kendisine alt işleri belediye denilen teşkilâta devretmiştir, şehirli. peynir yapmasını değil yalnız yemesini bildiği İçin peynir yapılan yerleri kontrol etmek belediyeye düşer. Şehirlinin tuttuğu İş şehirdeki imalâthaneleri kontrol etmesine elverişli değildir. Fakat şehirde bir belediye olduğunu bildiği İçin hiç bir şeyden şüphelen-mekslzln eti de, peyniri de alıp yer. Belediye bütün yiyecek maddelerini kontrol etmeyi, halkın sıhhatini korumayı vadetnılştlr-
Şehlrde şüphesiz bu şartlar altında oturabiliyoruz. «Belediye yoktur» deseler her halde bir çok İnsan çil yavrusu gibi dağılacaktır.
Acaba?
Aslına bakarsanız biz büyük
topluluk İçinde oturduğumuz ve teşkilâtlanmış bir manzara gösterdiğimiz İçin gözümüz kapalı alış veriş yapmamız işin tabiî tarafıdır. yiyecekten şüphe etmek bize düşmez. -Acaba şu satın aldığım peynir beni zehlrllyecek mi?», «A-caba kasabın verdiği et beni öldürecek mi?», »Süt yerine terkos suyu mu alıyorum?» tarzında şüpheler her an beynimizde yer edecek olsa kısa zamanda aklımızı bozarız. Fakat bu türlü şüpheleri bizim hesabımıza kontrol etmek vazlfeslle mükellef bir belediye teşkilâtımız olduğu İçin rahatça yiyeceğimizi alıyor ve düşünmeden oturup yiyoruz.
Bunun arkasından zehirlenirsek kabahat bizde değildir. Kontrol yapılmıyor, kötü niyetli insanlar kendilerini serbes hissediyor velhasıl şehir şehlrllkten çıkıyor demektir. O zaman İşL gücü bırakıp bir köye çekilmekten, yağımızı, sütümüzü, etimizi, peynirimizi kendi elimizle hazırlamakten başka çare yoktur.
Yaşadığımız devirde büyük bir şehirde oturan İnsan peynirden zehirlenip ölürse çok ayıp olmaz mı? İnsan oğlu her şeyden ölür dedik ama peynirden de ölür mü yal
ŞEVKET RADO
Yeni bütçe
Bir milyar lirayı bulmaktadır
Ankara 28 — 1946 yılı bütçe kanunu tasarısı hazırlanmıştır. Yarın B. M. Meclisine sunulacaktır.
Yeni bütçenin 1 milyarı bulduğu, masraf fasılları üzerinde büyük tasarruflar yapıldığı bildirilmektedir. Bu arada 1943 yılı İçinde açık bulunan memuriyetlere yeniden memur tayin edilmemesi gibi yollarla memur maaşlarından da tasarruf yapmak mümkün olmuştur.
Yüzde 10 olarak tahsil edilmekte olan Toprak mahsulleri vergisinin kaldırılması İle bu vergiden elde adilen varidatın Gelir vergisi tarafından karşılanacağı tahmin olunmaktadır.
Amerika’dan alacağımız kredi
Ankara 28 — Amerlkadan memleketimize kredi temini yolunda İki taraf arasındaki temasların bir neticeye bağlanmak üzere olduğu anlaşılıyor. Öğrenildiğine göre, bu hususta te-yldedlcl malûmatın bir iki güne kadar verilmesi mümkün olabilecektir. Ancak, kredi miktarını 500,000,000 dolar olarak etesblt eden rivayetler işi bilenlere* biraz mübalâğalı sayılmaktadır.
Dolar ve «terlin
Londra 29 (A.A.) — Newyork Financial News »unları yazmaktadır: İngiliz Amerikan müzakerelerinden «Amerika, İngiltere ve bütün İngiliz lirası sahasında bulpnan memleketler arasında gınlş bir mali birleşme İhtimalleri.» ortaya çıkmaktadır. Bu birlik sayesinde memleketler serbes dövizlerle birbirlerine bağlanabileceklerdir. Diğer taraftan dolarla İngiliz lirası arasında şimdiye kadar mevcut olan hudut ortadan kalkacaktır.
Ayrıca İngiltere, bugünkü İki taraflı İktisat Ve para anlaşmalarını değiştirecektir.
Gazete birçok tarafları ihtiva eden bu yeni usulü «Tarihi» tâbiriyle vasıflandırmakta ve İnglltereye yapılacak yardımın, Londra’nın ihtiyaçlarına göre kııllanncfiğı bir kredi şeklini alacağını ilâve etmektedir.
A S I M-
Hindistanda kargaşalık
Bombay şehrinde yeni hâdiseler oldu
Bombay 10 (AJL) — Bombay'da siyasi hava fırtınalı olmakta devam ediyor. Asayişi muhafaza stmek İçin büyük polis kuvvetleri kullanılmasına rağmen şehrin yan sokaklarında beş hâdise olmuf ve b«n kimseler hançerle iniştir. Çarşamba gününden beri ölenlerin «ayısı 19 a ve yaralananların sayısı da 75 * baliğ olmuştur.
Romanya’da toplanma kampları kuruluyor
Londra 29 (R.) — Romanya tekmil toplanma kamplarını ortadan kaldırmağa karar vermiştir. Haklarında ceza dâvası açılanlar horicolmak üzere mevkufların hepsi serbes bırakılacaktır.
Hindiçinî’de
Yeniden bazı hâdiseler oldu
Salgon 29 (A.A.) Fransız idaresine kavuşan Salgno'da sükûnet yavaş yavaş avdet etmektedir. Elektrik va su servisleri yeniden faaliyete başlamıştır. Bütün stratejik noktalar Fransız ve İngiliz kuvvetleri tarafından işgal edilmiş ve hattâ bu hususta bazı Japon unsurlarından da fay-dal anılmıştır. Bununla beraber bazı AvrupalIların münferit tecavüzlere uğradıkları bildirilmektedir.
Dün gece Ilınan komiserliği haydutların hücumuna uğramışsa da bunlar derhal püskürtülmüşlerdlr.
Dolat şehrinde tam bir sükûnet vardır. Bununla beraber, dün Qç İngiliz subayı tecavüze uğramıştır.
Bir Japon kumandanı tevkif edildi
Londra 29 (A.A. I — Güney Asya bölgesinin eski Japon başkumandanı Mareşal Terachan’ın tevkifi hakkında gelen haberlerde bildirildiğine göre. kendisi Hindi Çlnl'dekl son karışıklıkları teşvik etmek suçile Salgon'-dakl İngiliz kuvvetleri tarafından tevkif edilmiştir. Japontar bu bölgelerde Asayişin muhafazasından mesul bulunmakta İdiler. Halbuki bu kıtalar sokaklarda âteş eden âsilere khrşı lâzım geldiği kadar tesirli tedbirler almamışlardır.
Sydney 29 (A.A.) — Felemenk Hin-dlstanı cumhuriyetçileri lehinde yapılan tezahüratta üç bin kadar nümayişçi polis kordonunu yaratışlardır. Nümayişçilerin taşıdıkları 30 kadar bayrak üzerinde şu ibareler ya-211ı idi:
(Felemenk Hindlstanındakl menfaatlerimize dokunmayınız. Kahrolsun Holanda emperyalizmi.»
Londra 29 «R.) — Hindi Çlni'ye Salgon’a İngJllz ve Fransız kıtaları gönderiliyor, Cava'nın merkezi olan Batavla'ya bugün tnglilz kıtaları çıkacaktır. 4000 Felemenk askerinden mürekkep bir kuvvet gönderiliyor.
Balkanlar’da
Bulgaristan’da partiler arasında görüşmeler
Londra 29 (R.) — Reuter ajansının-Sofya muhabiri bildiriyor: Çifçl partisi reislerinden Petkov'un vatan cephesine girmek için ileri sürdüğü şartlar komünist lideri Kularov tarafından reddedilmiştir. Petkov, şimdiki vatan cephesi kabinesinin istifasını. komünistlerin İç Bakanlığını .bırakmasını istemiştir.
Macaristan’da seçim
Londra 29 (R.) — Budapeşte rad- ' yosuna göre, Macar İç Bakanlığı, önümüzdeki seçime 7 partinin İştirak etmesine müsaade etmiştir. Bunlar müstakil küçük emlâk sahipleri, komünist, milli köylü, sosyalist burjuva, sosyal demokrat, demokrat ve radikal partileridir.
Atina’da Eamcıların dünkü toplantısı Londra 28 (R.) — Atina'dan gelen haberlere göre, Eam teşkilâtının, kurulmasının dördüncü yılı münasebetle stüdyomda yaptığı miting hâdl-seslz geçmiştir. Yunan komünist partisi başkanı Zaharyadls bu münasebetle söylediği nutukta İngllterenln Yunanistan'a hürriyet vermesini veya askerini çekmesin! İstemiş, Naip Damasklnos’a ve kabineye şiddetli hücumlarda bulunmuştur. Zalıarya-dis, temsili hükümet olmadıkça Eam' in gelecek seçime iştirak etmiyeccğl-nl söylemiştir.
Mitinge, Yunanistan'ın muhtelif noktalarından gelen 40 bin kişi iştirak etmiştir.
Yunan Millî Savunma Bakanı istifa etti
Londra 29 (R.) — Yunan Milli
Savunma Bakanı M>renlldls İstifa etmiştir.
Memurlar tekaüt sandığı
Asli maaş usulü kaldırılacak
Ankara 28 — Memurlar için bir tekaüt sandığı kurulması ve maaşlardan yüzde beş tekaüt aidatı kesilmesi hakkınclakl kanun tasarısı önümüzdeki ay İçinde Meclise verilecektir.
Bütün maaşlı memurlar ücrete geçirilerek bir üst dereceye terfi ettirilmeleri karariaştınlr»ıştır. Bu takdirde baremdeki asil maaş usulü kaldırılarak bütün memurlar, iktisadi devlet teşekkülleri memurlarının tâbi oldukları maaş sistemine göre muamele görecekler, maaşlı - ücretli farkı da bu suretle tamamen bertaraf edilmiş olacaktır.
Kanunun tatbikatına ocak ayından İtibaren başlanacaktır. Yeni hazırlanmış bütçede bu usul nazarı dikkate alınmış ve maaş cetvelleri buna göre tanzim edilmiştir.
Büyük Suriye
Suriye’de bu hususta tasarılar var
Beyrut 29 (AJt.l — Asıl Surlyeyl, Ürdünü ve Flllstlnin bir kısmını İçine alan büyük bir Surlyenln kurulması hususundaki tasanlar Suriye siyasi mahfillerinin dlkkkatlni çekmektedir. Bu maksatla içlerinde liberal partisiyle Arap partisinin de bulunduğu bazı siyasi guruplar bu meseleyi tetkik etmek üzere bir komisyon kurulmasına karar vermişlerdir.
Kahire 28 (A.A.) — Anadolu ajansının Özel muhabiri bildiriyor:
«Allsneyn» gazetesine verdiği bir mülakatta, Ürdün Emlrl Abdullah, Büyük Suriye projesini şu suretle İzah etmiştir:
«Herkes tarafından anlaşılması lâzımdır kİ, ne büyük, ne de küçük bir Suriye mevcuttur. Sadece, güneyden Hicaz, Batıdan Akdeniz ve Irak İle çevrili, yani Suriye, Lübnan, Ürdün ve Fîllstinl içine alan tek bir Suriye vardır. Şimdiki haille Suriye, bir küçük veya minyatür Suriyedir.»
Atomun sırrı
Kahire 28 (A.A.) — Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor:
Londra'da çıkan Sıınday Plctorkd gazetesi, Sovyet ilim adamlarının atom bombasının, ana sırrını bundan 6 ay evvel bulmuş olduklarından bahisle şunları yazmaktadır:
Bu keşif haberi 1945 yılı mart ayında bir İlmi dergide İntişar etmiştir. Bu delginin bir nüshasının birkaç gün evvel yani beş büyükler konferansının açılışından biraz sonra ge-llşL m&naiı görülmektedir.
Vaşlngton 28 'A.A.) — Amerika
Ayan Meclisi, atom bombasının İnkişaf ve kontrolünü sağlamak üzere bir komite kurulmrmnı İttifakla kabul etmiştir.
Balkanlarda barut fıçısı
(Baş tarafı 1 inci sahifede) vatanseverlerin — bir daha a. dam çıkmayacak şekilde — tasfiyesinden sonra, komünist mi.1 liglerden teşkil edilecek, komü. I nist subaylar idaresinde ordulardır.
Hiç şüphe yok ki her memlekette ordular ve silâhlar müda. faaya da yarar, tecavüze de Bulgaristan ve Romanyamn silâhlı kalmalarındaki kaygı ne olursa olsun, böyle bir durum Balkanların, boyuna patlayıp ortalığı ateşe vermekle tanınmış barut fıçısınj yeniden doldurmaya benzer.
Balkanlar hakkında bir karara varmak gayretile Londrada Beşlerin konuşmaya devam ettikleri ve bu yüzden konferansın — ilkin söylendiği gibi — hemen dağılmıvacağj haberi geldi. Bu en küciik ümit belirtisi bile bizi sevindirir. Avrupa sulhunun en pürüzlü İşi Balkanlar, Avrupa yangınlarının en kolay ateşlenen kundağı da gene bu bölge olduğu için bu alanda varılacak an. laşma sulhun yarı yolu demektir,
Türkiye bakımından bu anlaşmanın değeri daha büyüktür. Çünkü vatanın yalnız yarınki güveni değil, memleketin bir an önce normal hayata kavuşması, ekonomi durumunun düzelmesi ve bütçe masraflarının azalma, sı. ötesi hâlâ pek karışık, pek şüpheli hudutları bekleyen ordularımızın terhisine bağlıdır. Bu da ancak Balkanlı komşuların — idare şekilleri ne olursa olsun — kendi serbes ve Jşg&lsiz hayatlarıma kavusmalarlle müm. kündür,
Nccmedılin Sadak
Kaldırılacak
vergiler
Toprak Mahsullerinden başka ihracat vergisi de ilga ediliyor
Ankara 28 — Hüküm ot yeni yıl bütçesinde toprak mahsulleri vergisinden başka ihracat vergisini de kaldırmağa karar vermiştir. Toprak m&hsulleri 110 - 120, ihracat vergisi 25 - 80 milyon lira gelir temin ediyordu. _______________
İsviçre şeker almak istiyor
Ankara 28 — İsviçre, memleketimizden 1000 ton şeker almak üzere müracaatta bulunmuştur. Müracaat Ticartt Bakanlığınca tetkik edilmektedir.
Bakanlar kurulu toplandı
Ankara 28 (AJL) — Bakanlar Kurulu bugün saat 15.30 da Başbakanlıkta toplanmış ve bütçe tetkiklerine devam etmiştir.
İstanbul radyo binası inşaatı
Ankara 28 — Kati ihalesi geçenlerde yapılmış olan îstabnul radyo binasının temel atma töreni 15 ekimde yapılacaktır. Bina akşamı süratle ikmal edildikten sonra fenni tesislerin monte edilmesi bir sene içinde ba-şanlacaktır.
Erkek sanat ve yapı enstitüleri
Ankara 29 (Telefonla) — Erkek sanat ve Yapı enstitülerine parasız olarak alınacak yatılı talebenin isimleri neşredilmiştir. Talebeler 15 ekim 945 e kadar mekteplerinde bulunacaklardır.
İsparta valisi
Ankara 29 (Telefonla) — İsparta valisi B. Naci Kıcıman'm tekaüde sevkedildlğlni bildirmiştik. Bakanlar kurulu bu karan kaldırmıştır.
Fransız akademisi
Paris 29 (ÜSİS) — Tanınmış filozof profesör Edouard Leroy. dûn Fransız akademisine âza seçilmiştir. Profesör 75 yaşındadır.
Yunanistan’da malarya ile mücadele
Londra 29 (R.) — Yunanistan'da malarya İle mücadele İçin D. D. T. püskürtmeğe mahsus tertibatla mücehhez 3 uçak yakında sıtmalık yerler üzerinde uçacak ve sivrisinekleri ortadan kaldırmak İçin bu ilâcı püskürtmeklerdir.
KÜÇÜK HABERLER
* Ana caddelere takılmasına karar verilen lâmbalar için hazırlanan numune uygun görülmemişti. Bu İş, bir müddet evvel telsiz İstasyonları İçin İstanbula gelen İsviçreli bir mütehassısa havale edilmişti. Her caddeden geçen çeşitli nakil vasıtalarına ait lüzumlu İstatistikleri de beraberinde İsvlçreye götüren mütehassıstan Belediyeye haber gelmiştir. Bu haberde lâmba numunesinin hazırlandığı bildirilmiştir. Nümune uygun görülürse İhtiyaç! nispetinde İs-viçreye sipariş verilecektir.
it Ticaret Bakanlığında çalışan hart ekonomisi dairesine, harb sonu durumu hakkında veril İnceleme mevzuları hazırlanmaktadır.
ir Karagümrük ortaokul müdürü B. Âli Talkın Erzurum lisesi müdürlüğüne tayin edilmiştir. Tayin emri yeni müdüre tebliğ edilmiştir,
* Şoför Âdilin İdaresindeki 11 numaralı Belediye otobüsü dün akşam Çemberlltaştan geçerken, Kumkapı-da Çâvuşzade sokağında oturan Ar-daş İsminde birine çarparak yaralanmasına sebebol muştur
İşe el koyan zabıta, Ardaşı tedavi altına aldırmış, şoför hakkında kanunî takibata girişilmiştir.
şoför Ahmedln idaresindeki bir taksi de gene dün akşam Yusutpasa’-da Nuriye adında bir kadına çarparak muhtelif yerlerinden ehemmiyetli surette yaralanmasına sebebol-muştur. Nuriye hastaneye katdıni-mış, şoför yakalanmıştır.
* (Salatada Necatibey caddesinde çantacılık eden Davit, bu sabah atel-yeslnde bir tutkal kazanı kaynatırken. birdenbire İştial vukua gelmiş ve Davit muhtelif yerlerinden yanmıştır. Yaralı çantacı Beyoğlu hastanesine kaldırılmıştır.
Bir kadın balkondan düşerek yaralandı
Kuzguncukta Yalı caddesinde oturan Ayşe Altınlı isminde bir kadın, bu sabah, evinin balkonunda asılı bulunan bir havlıyı almakta iken muvazenesini kaybederek 12 metre yükseklikten aşağı düşmüş, muhtelif yerlerinden nğır surette yaralandığından, Haydarpaşa nümune hastanesine kaldırılın ıştır.
LL' Eylül 1-
Mussolini’nin hâzinesi
Como gölü civarında araştırılıyor
Londra 23 (AJL) — El'an Como gölü civarında büyük bir define arayıcı! ığı yapılmak tadır. Mussollnlye alt bir milyon İngiliz liraslle çok miktarda mücevherat aranmaktadır. Mus-aolinl »e metresi Petaccl tevkif edildikleri zaman, bu hazine Mussollnl İle Petaccl'nin arabası arkasından geliyordu. Duçenin dostları, İtalyan ve İsviçre banknotiarile 36 çubuk altından müteşekkil hâzineyi Como gölü kenarındaki Domaso bahçesine gömmüşlerdir.
Mussollnl He Petaccl'nin İdamından sonra, hâzinenin saklı olduğu sandığı bırakarak Como*ya getirmekle vazifelenen iki vatanseverden biri ölü olarak bulunmuş, diğeri de kaybolmuştur.. Hazine he, artık bahçede bulunmamaktadır.
Ingiltere - Mısır
Bir Amerikan saylavının demeci
Kahire 29 (A.A.) — Mısır'a vazife ile gelmiş bulunan Amerikan parlâmento dış işleri komisyonu üyesi M. Karim un d Mısır gazetecilerine. Birleşik Amerikanın İngiliz imparatorluk siyasetine karışmak nly tlır.'e olmadığını zira Wle bir harekelin karı ile koca arasına girmek gibi bir şey olacağını söylemiştir. Almısrl gazetesi bn görüşmevl naklederken diyor kİ:
«Ingiltere He Mısırın hiç bir vakit kan koca olduklarını hatnlamıyo-mz.D
Diğer taraftan Mund, Allan tık Beyannamesindeki dört hürriyetin Birleşik Amerika için yerine getirilmesi şart bir mecburiyet değil fakat siyasi bir ülkünün ifadesi cHuğu fikrini ileri sürmüştür.
Kahire 29 ‘A.A.ı - Mısır hükümeti. ananevi tarihten bir ay evvel yazlık merkez İsken derKe'yi bırakarak Kahire’ye dönmüştür
Kabinenin Kahire’Ve dönmesi ve parlamentonun 8 ekimde yapacağı Olağanüstü oturum bütün siyasî mahfillerde hararetli faaliyete sebep olmaktadır. Bütün partiler kabul edilecek durum hakkında mümikarelerde bulunmaktadırlar
İngiltere’de terhis
Londra 28 (AA.) — Yükse): rütbeli İngiliz subayları bugün öğleden sonra yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında hazır bulunmuşlardır. Bu olay Bakanlar Kumlunun bi'hassa terhisin sürarlendirillmes! meselesi müzakere 'dererini tavldevlemektedir.
Çalışma Bakanı l aacs ile nâlen Uzafc Doğuda İngiliz Savunma Bakanlığını temsil eden Savunma Bakanlığı müsteşar! Lord NaVtau da Bakanlar Kurulunun bu topin"tırm-da hazır bnl'mmııslard’r
İngiliz Başbakanı basın toplantısı teklifini kabul etmedi
Beyruht 29 (R.ı — Tundradan bildiriliyor: Başbakan M Attlee’nln M. Trııman gibi muhtelif ve muayyen zamanlarda basın toplantıları yapması hakkında bir İşçi mebusu tarafından ileri sürülen talep M. Attlet tarafından reddpdllmlriir.
23'9/1945 fiatleri
Londra üzerine 1 sterlin 5.22
Nevyork üzerine 100 dolar 132.—
Cenevre lOiı İsviçre Fi 30.3255
Madrid üzertne 100 pezeta 12.89
stokholm üzerine l«n kuron 31.1325
ESHAM VE ÎAHVİLA'I
% 5 faizli ikramiyeler:
1933 Ergani 24.85
1938 ikramiyen 22.50
MIH! Müdafag 22.25
Demiryolu lkramlyelî 98.70
% 7 faiz» Tahviller;
Sivas - Erzurum I 20.40
Sivas - Erzurum 2-1 20 60
1941 Demiryolu I 20.50
1941 Demiryolu n 20.30
1941 Demiryolu UJ 39.75
Milli Müdalaa 1 20.70
MIHI Müdafaa n 19.95
Millll Müdafaa nü 20.05
Anadolu Demiryolu Grupu: rahvlikr 1-2
Hisse senetler) % #n 30,—
Mümessil senet 48.50
Hisse senetleri:
Merkez Bankası 142-.—
T. İş Bankası 16.—
T. Ticaret Banka?» 420
Aslan Çimento W®
BORSA DIŞINDA
ALTIN FİATLERİ
□ultten 33.7#
Reşadiye S5-4®
Ingiliz 43.—
Külçe (Bir gramı) #2»
29 Eylül 1945
ABŞA!»
8ahlfe î
ftKŞAMDAN AKŞAMA
Güzel ananelerimizi irticaa Yaptıramayız!
Bir çırpıda
Emekli zevki!.
«— En İleri fikirlerle en mü. ıfcarck ananeler birbirine zarar vermeksizin yanyana yaşıyabilir. ter.»
Bu di ‘şiinceyi ileri sürmüştüm. Bazı dostlar itiraz ediyor:
— Zinhar! Dikkat! _ diyorlar. Tehlikeli yola sapıyorsun. Çün. fkü, artık irtica unsurlanı «şeriat» 'Siyemiyor, «isteriik!» diyemiyor, «istem ezük! diyemiyor. Her
tııağlûp edilip de sinen kuvvet gibi, o da bir köşeye sığınmış, .yüzüne bir nikap takmış, sesine kaska bir ahenk vermiş: «Müba. rek ananelerimiz» diyor; oruç va’zı veremeyince ramazan simidine can kurtaran simidi gibi yapışmış. Namaz va’zı veremeyince teşbih ve seccadeye estetik kıymetinden dolap dikkat edil, meşini istiyor...
tih...
İtiraz bu. Fakat aynı itirazı uzatırsak, uzatırsak: Süleyman'ı, yenin mimarisini sevmek de. hattatların şaheserlerine gönül banlamak da. büyük ananesinin hâ*""alarmı anmak da ve niha. yet İstanbul şehrine bir siluet veren su âh’delerî Çamlıca tepesin, den hıısûla seyre dalmak da ir. tica olur.
Yok. hayır, ne sağa doğru, ne sola doğru fa-’a mübalâğa etini. yelim:
— Irkçılık. de’1’. millet! Şu topraklarda vasıyan halk... Ana. yasamızın anladığı mânadaki Tî'-k mV’eti... _ diyorsunuz...
P«r hırıltı,,.
n«;en ekalliyetler tarafından Türk mi”etinin okka altı edilme, sini mi istiyorsun?» diye saçmalıyorlar.
— İktisadî, meslekî, siyasî bakımdan. Tiirkiyede çalışan züm. re teşkilâtsız kalmıştır! - diyor, sunuz.
Bir homurtu:
(( Sen bununla neler kasdedi. yorsun?» diye bir işki...
Ne kasdedeceğim, söylediğim sözleri kasdediyorum... Demokrat ve İçtimaî teşkilâtımızın ol. masını istiyorum... Sen ben| ne sanıyorsun? Ben bu memleketin mukaddes bildiği ananelere lâa. kal herkes kadar bağlı olan bir vatandaşım.
Bu sefer de; yukarıki itiraz:
•— Ne mukaddes ananeleri?.., Ne ananeleri?.., İrticaa alet olu. yorsun.
Hayatı niçin sağ, sol, orta di. ye basma kalıp tasnifler içine sokarak insanlara rahat nefes ab dırmamalı, rahat söz söyletme, tneli? İnsaf edilsin: Bu memle. kette, İçtimaî teşkilâta da. ana. neleri iyi muhafazaya da elbette İhtiyaç vardır. Hepsi de. cemiyet. İlerimizin ihtiyaçlarından doğu, yor. Nasıl milyonlarca vatandaşı, bu 1945 senesinde artık meslek kurullarının sıyanetindcn mahrum yaşatmağa (kendimiz de bu arada mahrum yaşamağa) razı olamazsak; gûya dün zenbille gökten inmiş bir milletmişiz gibi güzel ananelerimizden bağları çözmeğe de kail olamayız.
Ananeler, geçen nesillerin bu nesle bıraktığı kıymetli mi. raslardır; onları irticaa malcde. rek irticai kuvvetlendirenleyiz. Onlar, mübarek bayramlarile. çelebice nüktelerde, efendice sohbetlerde, ramazan simitlerile, çocuk beşiklerine takılan maşal. lahlarile, üzerliklerde, vaaay efendimi; misafir karşılamaları. le. büyüklerin ellerinden vc küçüklerin gözlerinden öpmelerde, sünnet çocuklarile, zekeriya sof. ralarile, loğusa şerbetleriıle. ala. tıırka musikisîle, pınarbaşı safa, larile bizimdir.
Helva da diyebilmeli, halva da diyebilmeli... tkisi de Türkçe, dir,
(Vâ . Nü)
Meyyit yokuşundaki kaldırım inşası bitiyor Azapkapısı He Şişhane yokuşu arasındaki Meyyit yokuşunun kaldırımı bir müddettenberl yapılmakta olduğundan Atatürk bulvarı ve köprüsünden geçen tramvay İdaresi otobüslerinin seterlerine nihayet verilmiş ve otobüsler yalnız Dolmabahçe yolundan geçmeğe başlamışlardı.
Yolun inşası ekim ayının ikisinde veya üçünde tamtlftılanacak ve' yol seyrüsefere açılacaktır. Bu İtibarla tramvay otobüsleri de gelecek hafta içinde yeniden bu yolu taklbetmeğe başlı; ..laklardır.
208 gencin şikâyeti
Müsabakayı kazandıkları halde tahsile gönderilmiyorlar
Amerikaya devlet hesabına tahsile gidecek gençlerden bazıları diin matbaamıza müracaat ettiler. Dertlerini gu suretle anlattılar:
«— Bialer açılan imtihanlarda kazanarak Amerikaya tahsile gidecek (208) genciz. Ya doğrudan doğruya devlet hesabına, yahut yarı resmi müesseseler namına muhtelif meslek tahsilleri için gideceğiz. Nitekim İzmir'de bir Amerikan vapuruna aktarma etmek üzere bugün (dün) hareket edecek Kadeş vapurl-le 18 arkadaşımız, Sümerbank hesabına Amerika'ya gitmek llzere, yola çıkmıştır. Blzler, birçok fedakârlıklar yaparak, buradaki tahsillerimizi bırakarak aylardan beri hâlâ sürünmekteyiz. Hepimiz İstanbullu değiliz. Anadolulu olup burada evi, barkı olmayanlarımız vardır. Bugünlerde yola çıkarılacak duruma geldiğimizi beklerken dün gazetelerde Amerikaya gidecek olanların ancak altı ay sonra seyahatlerine imkân olacağını, bu sebeple tahsillerini bırakmamalarını okuduk. Halbuki çoğumuz, üniversitede veya mensup bulunduğumuz diğer yüksek okullardaki tahsillerimizi daha geçen sene ortasında bırakmağa mecbur olduk. Aradan zaman geçti, ancak altı ay sonra buradan yola çıkarılacağımızı öğreniyoruz. Devlet hesabına Amerika veya İnglltereye tahsile gidecek olanlardan meselâ 18 arkadaşımız bugün (düni hareket etmiş bulunuyor.
Bir Jasrnı İçin bu İmkân verilirken, diğer kısmımız İçin bundan mahrum olmaktaki acıklı durumu takdir ediniz. Buradaki tahsilimizi, İşimizi bırakarak âvar© bir halde kalan blzlerln şimdi daha altı ay beyhude yere zaman sarfetmesl yalnız bize değil, memlekete de yazık olmaz mı?»
şikâyeti aynen yazıyoruz, Anlattıkları hakikat İse kendilerine acımamak kabil değildir. Bir müsabakaya girip kazanan ve her dakika yola çıkarılmasını bekllyen genç burada dense devam edemez, gideceği memlekette okuyacakları şeyleri öğrenmek, Usan bilgisini arttırmak İçin çalışır. Bunlar tahsile gönderllmlye-ceklerse neden müsabaka açılıyor?
Çimento bollaştı
Çimento satışlarının serbes bırakılması üzerine piyasaya çok miktarda mal çıkarılmıştır. FlatRr de bir miktar ucuzlamıştır. Eskiden kilosu 20 kuruşa verüen çimentolar bugün 15 - 16 kuruşa satılmaktadır. Bu ucuzlama ve bolluk karşısında çimento tevzle tabi İken müesseselCrc dağıtılmak üzere verilen mallara pek rağbet edilmediğinden, tevzle tabi tutulan çimentoların serbest satılmaları İmkânları araştırılıyor.
Dün ellerinde tevzle tabi çimento bulunan müesseseler Belediye reislb-ğlhe müracaat ederek ne şekilde hareket edeceklerini sormuşlardır. Belediyenin bu çimentolar İçin de ser-bes satış müsaadesi vereceği tahmin olunuyor.
Geçen haftaki yazımızda Şehir Tiyatrolarının bu mevsim memnuniyet verici bir şekilde faaliyete geçmeye hazırlandıklarını okuyucularımıza tebşir etmiş; dram kısmının Shakespcare'ln Koryolan'ı ile, komedi kısmının da evvelce muvaffakiyetle oynanmış olan Müfettlş’le temsillerine başlıyacaklarını blLdlrmiştik. Hattâ güzel veya kasdl bir tesadüfle komedinin bu temsilinin eserin yazılması ve oynanmasının yüzüncü senesi olduğuna da İşaret etmiştik. Buraya ilâve edilecek bir nokta daha kalıyor. O da «Müfettiş» in dram kısmından komediye .nakli He komedi kısmının da seviyesinin yükseltilmekte olduğudur. Bütün hakikî tlyatroseverler buna can ve gönülden sevinecekler ve bu hareketi can ve gönülden alkışlayacaklardır. Çünkü ( Müfettişle mevsime başlıyan bir tiyatroda elbette, İlk aklımıza geleni misal olarak alıyoruz, «Yukarı köşk» gibi eserlerle temsillere devam edilemez. Hele «Müfttlşjl oynadıktan sonra «bu yıl da birkaç Fransız vodvili oynamakla iktifa» edilirse şehir Tiyatrosu komedi kısmına vazifesi yaptırılmamı? olur. Bu hususu bütün samimiyetimizle söylüyoruz. Komedinin lehinde olduğumuzu göstermek İçin yazıyoruz.
Evet, bu mevsim komedi kısmında oynanacak eserlerin mahiyeti hakkında henüz malûmatımız yok. Mevcut malûmatın membaı, genç meslektaşımız Metin Toker'ln Cumhuriyet refikimizin sütunlarında çıkan yazısıdır.
Istanbulun su meselesi
Ankara’da yapılan teşebbüsler — Tasarruf temini için düşünülen çare
Vali v« belediye raisi doktor Lûtfi Kırdar, .son Ankara sefahatinde İstanbullun su işleri etrafında Başbakan B. Şükrü Saracoğluna izahat vermiş ve İstanbul da ikinci bir su şebekesi yapılabilmek İçin lüzumlu görülen mali İmkânın teminin! rica etmişti. Valinin İzahatı alâka İle ele alınmıştır. Sular İdaresi müdürü B. Ziya bu husustaki incelemeleri neticelendirmek için Ankarada bulunmaktadır.
Bu mevzu etrafında gazetelerde son günlerde çıkan haberler birbirini tutmamaktadır. Yaptığımız tahkikata göre su meselesinin kati surette halli için düşünülen ve üzerinde yürünülen esaslar şunlardır:
Harbden evvel yapılan bir hesaba göre terkos gölünden Kâğıthane süzme havuzlarına kadar uzanacak İkinci bir şebekenin inşası ve şimdiki şebekenin tâmirl için otuz milyon liraya İhtiyaç görülmekte İdi, Fakat son zamanlarda yapılan diğer bir tetkik neticesinde bu İşin on milyon liraya çıkabileceği kuvvetle tahmin ediliyor. Bundan başka hem Bakırköy ve havalisini suya kavuşturmak, hem de şehrin İstanbul semtinin terkos suyundakl noksanı kısmen telâfi etmek üzere günde 20 bin metre mikâbı su verecek artezlyen kuyusu İçin de ayrıca üç milyon liraya İhtiyaç görülüyor. Bakırköy artezl-yenl İçin İnglltereye ısmarlanan malzemenin bir kısmı gelmiştir, üst tarafının. da yakında geleceği ümlde-dlliyor. Malzeme tamamlandığı zaman bu arteziyen işine hemen başlanacaktır. İkinci şebekenin kurulması İçin devlet bütçesinden bir ödenek aynimi yacaktır. Bunun bir vergi şeklinde de halka yükletllmesl prensip bakımından uygun görülmemek-tedlr.Ancak esas Itlbarlle şehre alt olması gereken bazı gelir kaynaklarının — sırf şehrin su ihtiyacını karşılamak şartlyle — belediyeye devri düşünülmektedir. şimdi Ankarada buna dair bir proje üzerinde çalışılmaktadır. Bu para İle yeni tesisatın mal!
İthaline müsaade edilmiyen maddeler
İstanbul İthalâtçı ve İhracatçı birlikleri genel sekreterliği, piyasada miktarı bollaşan ve satış fiatl İthalâtçıyı zarara sokmağa başlayan malların getirilmesine mâni olma kararını almıştır. Bu karara uyularak kalay, çuval ve ampul ithali İçin yapılacak yeni siparişler kabul edllmlye-cektlr. Şimdiye kadar sipariş edilen ampullerin sayısı be? milyon adettir.
Lüzum görüldükçe diğer maddelerin yeniden siparişine set çekilecek-yt ir.
Kalsiyum Sandoz ve röntgen filimleri
İthal edilen yeni mallar arasında bulunan kalsyum san dozla röntgen fl-llmlerl bugünlerde piyasaya çıkarılacaktır. Henüz bol miktar kalsyum sandoz ithali mümkün olamadığından bu sefer gelenler de eskisi gibi Sağlık müdürlüğünün koyduğu kayıtlarla ihtiyaç sahiplerine dağıtılacaktır. Flllmlerln nasıl satılacağı Ticaret Bakanlığından beklenen emir geldikten sonra tesblt edilecektir.
Mevsim başlarken
lelif eser oynanmıyacak mı?
On iki müellifin on yedi te'if piyesi
Bu yazıda dram kısmında oynanacak piyeslerin isimleri var. BLz de burada tekrarkyalım: Edmond Ros-tand’ın Cyrano de Bergerac'ı, Tur-geniyef'ln Köyde bir ay'ı, Ibsen'ln Brandt'ı ve Sebillerin Mary Stuart'ı
Aynı yazıda telif eserler hakkında do şu malûmat veriliyor. Aynen alıyoruz: «Tiyatronun Teperi livarında şimdilik telif eser yoktur. Yalnız geçen sene oynanan Yayla Kartalı'nın müellifi Faruk Nafiz Çamlıbel yeni bir komedi hazırlamaktadır. Ayrıca M. Feridun da «Siyah glillü kadın» isimli bir piyesle meşguldür.»
Bu piyesler yazıladursun bizim İçin son bir ümit daha var. O da bu yazıda ayrıca kaydedildiği gibi: «Eğer sene İçinde tiyatroya muvafık bir telif eser gelirse biitün bunlar bırakılıp o ele alınacak.» olmasıdır.
İyi ama, Allah göstermesin, böyle derhal ele alınacak bir eser çıkmaz veya herhangi bir sebeple bu iki müellif piyeslerini tamamlıyamaz-larsa bu sene telif eserden mahrum kalacağız demek. Tlyaromuza yazık olmaz mı? Bize yazık olmaz mı?
Tiyatromuz İçin böyle fena bir ihtimali önlemek elbette, tiyatro idarecileri başta olmak üzere, hepimize düşer. Bu düşünceyle «Türk Tiyat
İmkânı temin edilecektir.
İkinci bir projede gerek şimdiki su miktarından halkın âzami surette istifade edebilmesi, gerek ileride su arttığı zaman zayiat ve İsrafın önünü alabilmek için bazı kanuni tedbirlerin alınması etrafındadır. Terkos gölünden şehre verilen su miktarı artmakla beraber gerek zayiatın fazlalaşması, gerek abone sayışının artması yüzünden sarfiyat da çoğalmıştır, şirket zamanında terkos abonelerinin yekûnu 23,387 İken şimdi tam kırk bir bine çıkmıştır. Bu İki sebep yüzündendlr kİ şehrin birçok semtlerinde halk muntazaman ve İhtiyacını karşıhyacak su bulamamaktadır.
Belediye, suyun doğrudan doğruya halka tahsis edilmesi ve israfın önü alınması İçin bazı tedbirler daha almak lüzumunu görmektedir. Bunun için — evvelce de bir fen adamımızın fikirlerini neşrettiğimiz gibi — sırf su İle İş görebilen ve çok yüksek miktarda su sarfeden fabrikaların suyu kesilecek, bu fabrikalar kazdıracakları artezlyenlerle kendi İhtiyaçlarını temin edeceklerdir. Bundan başka her ev vc apartımamn vasati su sarfiyatı tesblt edilecek, bu miktarı tecavüz eden sarfiyat İçin birkaç misil fazla para alınacaktır.
Su İsrafı bilhassa apartıman kiracılar ile ev sahipleri arasında öteden beri bir anlaşmazlık mevzuu olmaktadır, Harb dolayıslle saat bulunamadığı İçin apartımanlarda her aboneye ayrı bir saat konulamamıştı. Harb bittiği için Amerika veya tn-glltereden saat getirtmek mümkün olabilecektir. Bu takdirde apartıman-lardakl klr'.cıjar kendi sarfiyatlarından mesul olabilecek ve bu suretle su sarfiyatında tasarruf temin olunacaktır.
Bütün bu tedbirlerin alınmasının belediyenin elinde olmadığı anlaşılmıştır. Bu bir kanun İş! olduğundan bu kanunî imkân ve salâhiyeti belediyeye vermek İçin bu proje hasırlanmaktadır.
Kilosu 46 kuruştan irmik . Vilâyetten tebliğ edilmiştir: 1 — Ticaret Bakanlığınca onaylanan emir mucibice arzu eden okul, hastane ve sanatoryumlarla aşocaklan ve bunlar gibi müesseselere ve resmi dairelerinin kantin ve tabldotlarına ve lokantalarla İrmikten tatlı yapan esnafla Toprak mahsulleri ofisince beher kilosu (43) kuruttan irmik verilecektir.
Bunlardan müessese ve daireler ihtiyaç gösterecekleri İrmik miktarım doğruca Belediye İktisat İşleri müdürlüğüne, lokantacılarla tatlıcılar İse Esnaf odasından alacakları bir vesika İle yine İktisat İşleri müdürlüğüne bu İhtiyaç miktarlarını bildireceklerdir.
ît Beyoğlu paket postahaneslnde mc-mur bulunduğu sırada, koli ücretlerini esbabı mesallhten fazla alarak zimmetine geçirmek suçlyle bir müddettenberl İkinci toplu milli korunma mahkemesinde yargılanmakta olan Osm anın duruşması dün bitmiş ve suçlunun dokuz ay on gün hapsine karar verilmiştir.
rosu» mecmuasını araştırmayı ve son on sene İçinde İlân olundukları halde henüz oynanmıyan telifleri tesbltl bir vazife bildik. Belki bunlar bir daha gözden geçirilirse matlûba muvafık olanları bulunur diye elde ettiğimiz listeyi, müellif soyadı sıra-slyle, buraya koyuyoruz.
İsmail Hakkı Baltâcıoğlu: ölüler -Andaval Palas.
Hüseyin Rahmi Gürpınar: tkl damla yaş,
Yakup Kadri Karaosmanoğîu: Mağara.
Necip Tazıi Kısakürek: Künye -Sabır taşı.
Yaşar Nabl Nayır: Mete.
Yusuf Ziya Ortaç: Mezat - Bir komedi.
Hallt Fahri Ozansoy: Hayalet.
Nahlt Sırrı Örlk: Bir canda İki dert - Muharrir.
Cevdet Kudret Solok: Danyel ve Sara - Dram 3 prde.
İlhan Tarus: Karıncalar.
Ahmet Kutsi Tecer: Köroğlu. Vedat Nedim TÖr: Hep veya hiç.
Bu listeye daha İlâveler yapmak imkânı da olabilir. Meselâ son on sene zarfında tiyatromuza telif piyes vermiş olan muharrirleri arıya-bllirlz. Onları da bu listeye İthal ede-
Kahvecilerin itirazı
Kahve fiatlerinin indirilmesini kabul etmek istemiyorlar
Kahve fiatlerinin yüz para ucuzlamasına kahveciler İtiraz etmektedirler. Kahvecilerin İktisat İşleri müdürlüğüne müştereken verdikleri dilekçelerde her şey pahalı olarak satılmakta devam ederken kahve flütlerinin ucuzlatılmasında bir haksızlık olduğu İleri sürülmektedir.
Dün de 4 üncü sınıf kabul edilen han ve yazıhane kahvecilerinden bir kısmı aynı sebeplerle Belediyeye bir itiraz dilekçesi vermişlerdir. Bu müracaatlarda İleri sürülen sebep ilgililerce yersiz görülmektedir.
Çünkü kahve flatlerl hayatı ucuzlatmak maksadlyle değil, şekerin ucuzlaması üzerine yüz para İndirilmiştir. Yapılan maliyet hesaplarına göre Hafilerin yüz para ucuzlatılması hakikatte azdır. Bir fincan kahve, dükkân kirası ve müstahdem masrafı katılmadan 3 kuruşa, bunlarla birlikte en çok be? kuruşa mal oluyor.
Satışa çıkarılan ithal malları
Gal. Hezaren cad. 61 de Burla biraderlere elektrik motörü, Ankara Ulus meydanı Burla biraderlere yeraltı kablosu, Gal. Kozluca handa Türk elektrlk’e mücerrit tel, İstiklâl cad. 30 da Arşimldls müessesesine kaynak bezi, İst, Sakaçeşnıçde Davit Kasavi'ye kireç kaymağı, İst. Nafla hanında Halil Blrecikli'ye oto yedek akşamı, Zonguldak Allşan Ahmet Ve Halife oto yedek akşamı, Sirkeci Ada handa şark Merkez Ecza'ya Formaldehit. İst. İmar handa Hagop Mika-elyan'a Pentamttilen - tetrazol, İst. Atabek handa Mehmet Saydam'a zırnık, kireç kaymağı, İst. Ticaret handa Türkiye Eczacılar deposuna kafein, teobromln, kalsyüm glikorıat. balsam peru, dekstrese, laktoz, İst. Banıa.tan handa Mlhael ÇıkvaşviU'ye anilin boya, İst. Basiret handa Emek Ecza deposuna fahm! nebati. îst. Şirin handa Salamon Benbasat’a hasta derecesi, katgüt steril, İst. Tahmis sokak 42 de Manol Th. Strongllo'ya bikarbonat do sud. Gal. İktisat handa Celâl Bayer’e kundura cilâsı. Yeni postahanç arkası Anadolu Ecza deposuna fenol barblton, İst. Tahmis sokak 34 de Nesim Nae'ye anilin boya.-Gal. Emek handa Sadık oğulları Kol. ştlne ter«bantln yağı, Vakıf han asma katta Engin Ltd. e pencere camı, Rızapaşa yokuşu K. ve A. Doğ-ramacıyan'a ağaç stor takımı, Rıza-paşa yokuşu 32 de Musa Kâzım U-zunoğluna ağaç stor takımı, Tahta-kale 10 da Salatnon Eskenazl’ye yağ kâğıdı, îst. îrfanlye handa Niyazi Alver'e yazı kâğıdı, Gal. Manhaym handa Talât Kiicıoğlu’na yazı kâğıdı, îst. Emlnbey handa Gaziantep Men-sucat’a suni ipek ipliği. Ayvansaray’ da Mlhael Çikvaşvlll’ye yıkanmış yün, Bakırcılar Saldjye handa Yahya Mahmut'a yün kumaş, İst, Tahtakale 8 de Anadolu kontuarına yün mensucat, İst. Tuhafcı handa Nazım Ku-laç’a basma, Y- Kule K. Çeşmede Bekir Urgancı ve Hüseyin S^lek'e man-1 da derisi ve sığır derisi.
biliriz. Elbette onlar da bu müddet zarfında boş durmamış ve tiyatromuza eser hazırlamışlardır. Liste bu: Musahlpzade Celâl. Çelâleddln Ezine, Cemal Nadir Güler. İsmail Oallp Ar-can. Sedat Slmavl, Cevat Fehmi.
Bu nokta üzerinde ısrar etmemizin sebebi, bu müelliflerin bazılarının henüz tiyatroya verilmemiş olan eserlerinin mevcut olduğunu bildiğimizdir. Misal olarak muhterem Vedat Nedim'i gösterebiliriz, çünkü onun «Halıcı kız» ve «Apasyonata* adlı iki dramının daha mevcut olduğunu brilyoru”. Neteklm bu defa da M. Feridun'un ve Faruk Nafiz Çam-lıbel’ln hazırlamakta oldukları piyesleri de öğrendik. Reşat Nuri Gün-tekLn tiyatromuzdan ayrılabilir mİ? Elbette o da bir şeyler hazırlamaktadır.
Bütün bunlar gösteriyor kİ tiyatromuz telif bakımından da öyle zan-nolunduğu kadar kısır değildir. Bu sene hasırlanmakta olanlar yetişmese bile bu on yedi piyes içinde oynanacak değerde olanları bulunur ve oynanırsa hakiki tlyatroseverler, özlediklerini aylarca oynatmakla İspat ettikleri, telif eserden mahrum kalmazlar, ümit ederiz kİ Şehir Tlyatorsu, kendisini araştırmak zahmetinden kurtaran, bu küçük listemizden faydalanır. Buna mukabil biz bir teşekkür bile beklemeyiz. Teşekkür edilirse memnun olur, edilmezse vazifemizi yapmış olmak huzurlyle yine memnun oluruz.
Belim Nflzhet Gerçek
Yarınki mesut dünyanın plân, larını yapanlar, insanlar hakkında çok mühim bir karar vermiş, ler. Mesele şudur: EUi beş yaşı, na bastığınız gün işinize geldiğiniz: zaman şöyle omuzunuza dokunacaklar:
— Affedersiniz efendim.„ Dün ya ve insanlık için bunca” sene çalıştığınızdan dolayı size bütün cemiyet namına teşekkür ederiz. Bundan sonra, şimdiye kadar al_ (lığınız en yüksek maaşınız işle, mek şartile lütfen istirahat bu. yurunuz.,. «Elli beşinci yaş» medenî dünyada yorulduktan sonra yan gelinecek yumuşak bir kol. tuktur!.,. diyeceklerdir.
Ve siz, çalışma hayatınızda en fazla yükseğe çıkarabildiğiniz bir maaş ve ancak 55 yaşla, bir mek. tep kaçağının boş ve mesut za. manile kırlara, uzak şehirlere, istediğiniz yere gidebileceksiniz.
Gelecek dünyanın dülgerleri gelecek «elli beşlik» iere böyle rahat, yumuşak koltuklar hazır, farlarken bir taraftan da başka bir faaliyet... Bir komisyon 55 yaşındaki genç miiteka-d» e cemi yet için »faydalı mütekaitlik zevkleri» faydalı bir takım emekli amatörlükleri haeıriı.vormuş...
Cemiyet için faydalı, en güzel mütekaitlik zevki?... îlk bakışta: «Ne olabilir?,.» diye insanı te. reddüde götürüyor. Fakat bira? sonra bilhassa bizim İçin bu ta-z. da mütekait zevkine ne kadar lüzumlu olduğu akla geliyor.
Cemiyet için yararlı mütekait tipine bir misal: Hayatta oldukça muvaffak olmuş, iş başarır di. ye tanınmış, zevk sahibi, hattâ şöhret sahibi, meselâ esk; biivük bir mimar, meşhur bir doktor ve saire. Emeklilik sene’eri ic'n bahçe yerine, mininvni bir kas?, baçığan, bir köycüğün, meselâ doğduğu yerin belediye reisFğmi üzerine aldığını tasavvur ed»n>> Ve bahçe merakı gibi bunun, hu bir avuç yerin imarı ile ıı&ras. manın sizde en biivük zevk hali, ne girdiğini düşününüz. O zamana kadar eşii olmıyan «asri b»r kasaba» yapıyorsunuz. Minimini meydancığı, hattâ küçük bir ti, yatrosile...
Simdi buna:
— Havai mahsulü, masa bası düşünceleri!., ise başlada mev. dam, tivatrovu anlarsın Karsına ne akla gelmez maniler çıkar. rl>venler olacaktır Muhakkak övle. Fakat bunları altetmek de insana bir ba’ık avı zevki ka. dar da mı heyecan vermez? ts_ te cemiyete faydalı mütekait zevklerinden kiicük ve basit bir nümune!..
Hikmet Feridun R*
Mithat Paşa Kız Enstitüsü derslere devam edecek
Evvelki gün çıkan yangınla yanan Üsküdar Mithatpaşa kız sanat enstitüsünün aynı bahçe İçinde iki kârglr pavlyonu daha vardır. 1 eklinde baş-İıyacak olan öğretime bu iki binada devam olunacaktır. Okul öğrencilerinin başka enstitülere nakilleri bahis mevzuu değildir. İcabettlğt takdirde lüzumlu okul levazımı derhal temin edilecektir. ________
Londra yeni basın ataşemiz
Basm vfi Yayın Umum Müdürlüğü. tngilis - Amerikan Servisi $efl Nuri Erenin Londra Basın ataşeliğine tâyini yüksek tasdikten çıkmıştır. Nuri Eren, yalanda vazifesi başına gidecektir. Amerikan erkek koliejlnl, daha
sonra da Yüksek İktisat ve Ticaret mektebini bitiren Nuri Eren İstanbul gazetelerinde yayınlanmış olan muhtelif yazılan ve tercümeleriyle kendisini tanıtmış, daha sonra Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret dairesi raportörlüğüne tâyin edilmiştir.
Ticaret Bakanlığından Basın v« Yayın Umum Müdürlüğüne geçen Nuri Eren. Ankara radyosunda uzun zaman İnglltereye ve Amerikaya neşriyat yapmış, bu neşriyatı, arkadaşımızın İngilizceye olan vukuîu do-layıslyle çok İyi karşılanmıştır.
Kendisine yeni vazifesinde de başarılar dileriz.____________
* Dün B. Dere Balıçeköyde yapılacak olan orman İşletmesi nümuno fidanlığının temel atma töreni yapılmıştır. Törende Sarıyer kaymakamı. mıntaka orman müdürü, orman fakültesi Dekanı, zlraatçller, gazeteciler, profesörler hazır bulunmuşlardır.
Bahlfe 4
Geçinme masrafı bir sene zarfımla ne kadar arttı?
Artış Ankarada yüzde 7,2, İstanbul’da 9,5, 20 i yüzde 6,7 dir
a b m
L.
29 Eylül 1945
M
Haftanın notları
Amerikan - Türk
Otobüsler için mecburî bir durak yapılacak
Ticaret Bakanlığı tarafından neşredilmekte ola Konjonktür'ün nl-nn - haziran nüshası çıkmıştır. Bu nüshada geçinme endeksi hakkında şu malûmat veriliyor:
Gerek Ankara ve gerekse İstanbul şehirlerinde 39+4 ve 1945 yıllan hazL-ran aylar* a raslıyan perakende hallerin geçinme masrafları üzerinde artış kaydeden tesirlerini görmekteyiz. Umumî olarak bu artış nispeti Ankarada yüzde 7,2, İstanbuMa yüzde 9,5 tur.
Ankara: Geçinme endeksini teşkil eden tâli gurupları incelediğimizde artışın on çok «diğer İhtiyaçlar» namı altındaki yekûnda olduğunu görüyoruz. Ev ve mutfak eşyaslyle vücut bakımına ve kültüre müteallik eşya masraflarındaki artış nispeti yiizde 12 dir.
' Endekse lahil 28 maddeden İbaret gıda maddJerl yekûnu da yüzde 8,9 nispetinde artmış bulunmaktadır. Etler. şeker ve çay gibi bazr maddelerin liftlerinde her iki devrede bir değişiklik kaydedilmemiş, buna mukabil ekmek flütlerinde kilo başına yapılan 1,63 kuruşluk zam, hububat zümresinin 7.4 puan kabarmasında âmil olmuş, sadeyağ flatlerlnin yüzde 47 ye yakın, beyaz peynirin de yüzde 5 bir artış kaydetmiş olmaları süt ve mamulâtı yekûnunun 110,7 puan farkla kabarmasını IntacetmJşlerdlr.
Kuru sebzelerden patates ve soğan-d dahi geçen yıla nispetle kuvvetli artışlar olmuştur.
Yaş sebze ve meyva flatlerinin mevsimlere göre çok değişik oluşu endeks hesaplarımızda ayrı ayrı yer almasını imkânsızlaştırmıştır. Fakat bı maddelerin umumiyetle gıda mas-Taflannın ’.-uzde 12 sini teşkil ettiği nazarı dikkate alınırsa bunların da bütün gıda masrafları yekûnundaki artışa muvazi bir tempo aldıklarını söyliyeblllriz.
Bu yılın haziranında zeytin geçen yıla nazaran yüzde 54 nispetinde bir artış kaydetmiş ve ortalama flatl kilo başına 157 kuruşu bulmuştur
Ankarada giyim eşyasına gelince: Endeksimize grlren 29 çeşit giyim eşyasının birçoklan arasında esaslı bir flat değişikliği görülmemiş ise de erkek elbisesi, işçi tulumları, keten, pazen, mektep önlüğü, erkek gömlekleri gibi eşyadan bilhassa çoraplarda vaki kuvvetli artışlar bu gurup endeksini yüzde 4 kadar yükseltmiştir.
Mangal kömürünün 18 kuruştan 17 kuruşa çıkanlmaslyle yakacak maddeler endeksinde yüzde 0,6 nispetinde hafif bir artış olmuştur.
İstanbul: Geçinme endeksleri tâli guruplarına gelince: Burada pahalılık en çok giyim eşyasında göze çarpma':'-dır. Elbiselerde yüzde 12, ça-
maşırlarda yüzde İS, ayakkabı!arında İse yüzde 28 nispetinde artışlar husule gelmiştir.
Yerli Mallar Pazarının değişmlyen patiska, basma vc pazen flatleri ha-rlcolnıak üzere, diğer bütün giyim eşyasında artışlar vaki olmuştur. Keza ev ve mutfak eşyasının her birindeki ve vücut bakımı masraflarının da yalnız sabunlardaki artışları do-layıslle «diğer İhtiyaç maddeleri» yekûnu yüzde 14 etrafında kabarmış bulunmaktadır.
Gıda maddeler: yekûnunun yüzde 7,7 nispetindeki artışı bilhassa sadeyağın 430 kuruştan 671 kuruşa, beyaz peynirin 181 kuruştan 204 kuruşa, ekmeğin kilosunun 30 kuruştan 32.2 kuruşa, zeytinin 98 kuruştan 144 kuruşa, koyun etinin de 188 den 210 kuruşa çıkmış olmasından İleri gelmektedir. Sığır etinin geçen yıla nispetle ucuzlamış olduğu görülmüştür. Buna mukabil koyun eti flatleri nispetsiz bir surette artmıştır. Bu neticeyi de, bazı bölgelerdeki kuraklık dolayısile, sığır gibi büyük baş hayvanların beslenme müşkülâtı doğurmuştur
Isıtacak ve yakacak maddelerden odunda, sömlkokta ve elektrikte hiçbir değişiklik olmamıştır. Petrol flatleri indirilmiş olmakla beraber geçinme endekslerinde esas ittihaz etmiş olduğumuz bir ailenin belli başlı İhtiyaç unsurlarından biri olan mangal kömürünün 14 kuruştan 17 kuruşa çıkması bn zümre masrafları yekûnunu 7 puan kadar kabartmışta.
20 vilâyet merkezinde gıda masrafları Belllbaşh 17 maddenin temsil ettiği mm taka gıda masrafları umumi endeksi, 1944 haziran ayına layasla 1945 haziranında yüzde 8,7 nispetinde kabarmış bulunmaktadır.
Memleket ortalama flatlerlnin kilo başına ekmekle yüzde 5J), koyun etinde yüzde 4, sadeyağda yüzde 31. soğanda yüzde 155, peynirde yüzde 16 ve zeytinde de yüzde 42 fark göstermiş bulunması bu kabarıklığın başlıca âminerinden olmuştur. Yumurta. patates ve pirinçte zikre değer bir ila t değişikliği olmamıştır. Kısmen ucuzlamış bulunan maddeler seytlnyağı. fasulye ve nohuttur.
Oeçen yıla nazaran en fazla pahalılık kaydeden yer Mersin'dir. Burada bilhassa ekmek flatlerlnde kilo başına 3.7. sadeyağda 20, beyaz peynirde 27,5, zeytinde 35, patateste 5,3 ve soğanda da 18.5 kuruş gibi artışlar göze çarpmaktadır.
Mersinde vaki olan bu pahalılık nispeti 1938 yılma ve memleketin diğer kısımlarına nazaran da başta gelmektedir. Giresun il merkezi İse aynı yıla kıyasla en düşük endeksi ifade eden şehirdir
Futbol işlerinin bugünkü durumunu hangi ölçülerle kontrol edebilirim?
Taran: ADİL GİRAY
Z1
BUGÜN
Sinemanın İlâhi Yıldızı
JFANE'lTE MAC DONALD
Sporun inkişaf ettiği ve ilerlediği memleketlerde çarnaçar profesyonellik kabul edilmiştir. Bu böyle olmakla beraber profesyonelliği kabul et-mlyen memleketler yok değildir. Bu memleketlerin dolma amatör kalacakları katiyetle kestirilemez. Ergce bu memleketlerde zamanla amatör sporun ravıflıvacağı ve sonunda profesyonelinle razı olacakları ileri sürülebilir Çünkü profesyonelliğin kabul edilmediği yerlerde gizli amatörlük mevcuttur.
Futbol başta olmak üzere diğer spor şubeleri için bu hal varittir. Gizli profesyonelliğin önüne geçmek İCİn bütün dünya spor İdarecileri daimi bir mücadele halindedir. Bürün gizi! profesyonelliği önllvecek bir formül bulunmuş değildir. Profesyonelliği kabul ctmlyen m’mleketlerde. ptell nTofesvonellerin ihdas ettikleri zorluklara müradrir eden Idarcrtler hep maölûbolmnslardır
Bugün bir amatörü disiplin altına alacak kuvvetli idareciler kalmamıştı ıı nal zamanın doğurduğu bir r 4lr.
Bugün kulüplerde menfaat görmeden spor yapan gençler çok seyrek-leşmlşttr. Dünyayı saran bu halin son senelerde bizim kulüplere de sirayet ettiğine şahit oluyoruz. Bu bir spor buhranını andırır. Bazı milletler bu buhrandan profesyonelliği kabul ederek kurtulmuşlardır Çünkü spor buhranı, spor disiplini, sporun kalitesini bozan müthiş bir hastalıktır. Spor buhranının alâmetleri nelerdir? '
1 — oyuncuların menfaat mukabili sık sık kulüp değiştirmeleri
2 — tdarede dtslplln ve otorite gevşekliği.
3 — Spor teşekküllerinin mütereddit ve neticesiz kararları.
4 — Anhyan. anlamı yan. bilen ve bllmlyenln spor İşlerine karışması.
3 — Kulüpler arasında geçimsizlik.
6 — Sık sık amatörlük, profesyonellik bahislerinin ortaya atılması.
Tahmini olarak İleri sürdüğümüz bu sebepleri göz önünde tutarak bizde de bir spor buhranı olup olmadığını keşfetmek zor değildir.
Eğer buhran varsa onun izalesi İçin bir çare düşünmemiz elbet zaruridir. Çare ararken de bizden evvel bu yollardan geçen, bu devreleri atlatan memleketlerin taklbettiklerl yolu tutmak en makul bir hareket olmaz mı?. Eğer böyle yaparsak biz de spor buhranını önler ve dâvayı halletmiş oluruz
r
atletizm karşılaşması
Müsabakalara yarın Fenerbahçe stadında başlanıyor
Tramvay İdaresi otobüslerinin seyrüsefer talimatnamesiyle tesblt edilen süratten fazla yol almamaları hakkında verilen emir ve İhtarlara rağmen bazı şoförlerin — arabalarını bir an evvel garaja çekmek İçin — bilhassa son seferlerde haddinden fazla süratle hareket ettirdikleri görülmektedir. Bu arada Dolmabahçe yo Uyle Taksime çıkmak lstiycn otobüslerin Tophane rıhtımında Denizyolları binası yanındaki kavise sapmadan evvel süratlerini kesmedikleri görülmektedir. Bu suretle otobüslerin manevra yapmağa İmkân bulmadan denize yuvarlanmaları ve bunun da büyük bir faciaya sebep olması muhtemeldir.
Otobüs şoförlerinin bu şekilde hareket etmelerinin önünü almak İçin Tramvay İdaresi bazı tedbirler almağa karar vermiştir. Tophane rıhtımındaki dönemeçten evvel mecburi bir durak yeri yapılacaktır
Diğer taraftan lüzumsuz ve sebepsiz yere gecikmemeleri ve vaktinden evvel seferlerini tamamlayıp garajlarına dönmemeleri İçin Tramvay İdaresi şoförlere birer saat dağıtmağa karar vermiştir Bu saat bunların hareketlerini kontrol edecektir. Emniyet altıncı şube müdürlüğü de otobüslerin fazla süratle gitmemeleri için otobüs yolları üzerine «eyrü-sefer memurları koymağa karar vermiştir. Nizami hadden fazla süratle giden şoförler şiddetle cezalandırılacaklardır.
SİNEMASINDA ROBERT YOUNG — ETHEL WATER8 tarafından mükemmel bir surette yaratılan
KAHİRE YOLCULARI
Aşk ve macera süper film! takdim edilecektir.
İlâve olarak: İrak Kıral Naibi Hazretlerinin lstanbulu ziyareti (Türkçe Sözlü i
Numaralı koltuklar erkenden aldırılmahdır.
* -
BU HAFTA SARAY SİNEMASINDA
%
Fevkalâde rağbet görmekte ve takdir nazarlarlle seyredilerek alkışlanmakta olan
HÜRRİYET BAYRAĞI
----------------------1
Pazar günü yapılacak maçlar
ŞEREF STADI:
Saat 10 da Beşiktaş - Beyoğlu, kupa, saat 12 de Ortaköy - Boğaziçi lig, saat 14 de Galata -Beylerbeyi lig.
GALATASARAY STADI:
Saat 10 da Kasımpaşa - Fenerbahçe kupa, 12 de Galatasaray -Taksim kupa. 14 de Hasköy -Doğu lig. 16 da Hilâl - Denlzgücü Ug-
VEFA STADI:
Saat 10 da Unkapanı - Defterdar lig, 12 de Beykoz - Davutpaşa kupa. 14 de Topkapı - Eyüp lig.
BARUTGÜCÜ sahası:
Saat 12 de Sümerspor - Haliç lig, İstiklâl - Alemdar lig.
Emsalsiz şaheserini siz de görünüz.
Baş rollerde : JEAN PİERRE AUMONT ve GENE KELLY ve diğer bir çok yıldızlar
Fransa kahramanlarının hissi ve müessir bin bir maceralarını tasvir eden muazzam bir şecaat nümuneel. taMMBBlBBl
Müzikte.- Dansta lnkilâp : Şarkıda... Zevkte... Yenilik ■■■i
Bugün A R Sinemasında
ZAFER ŞARKISI «Prlorities On Parade»
Son günlerin en güzide yıldızları ANN MİLLER — BETTY ROHDES’In
I Bütün gönülleri hayran eden şarkıları... Bütün gözleri bûyûllyen ek-santrfk danslarla süslenen en güzel müzik bayramı
Bugün matineler saat 1 den İtibaren başlar «khobhmI
Kupa maçları
Amerikalılarla yapılacak olan atletizm müsabakaları dolayısile lig maçlarının başlaması bir hafta geriye bırakıldığından haftanın boş geçmemesi Içhı bu senekl kupa maçlarının kardöfinal maçları yarın sabah Galatasaray stadında Fenerbahçe - Kasımpaşa, Galatasaray - Taksim, Şeref staduıda Beşiktaş - Beyoğlu, Vefa stadında Beykoz - Davutpaşa arasında oynanacaktır. Bundan ayrı olarak muhtelif statlarda ikinci küme lig ■ maçları yapılacaktır.
Yakın Şark Amerikan ordusunda bulunan Amerikalı sporculardan teşkil edilen bir atletizm takımının şehrimizde ve Ankarada müsabakalar yapmak üzere Türklyeye davet edildiklerini evvelce bildirmiştik. Mısırda bulunan Amerikalı atletler 13 sporcu, 2 idareci olmak üzere 15 kişilik bir kafile halinde hususi bir tayyare İle şehrimize gelmiş ve Beden terbiyesi müdürlüğü tarafından kendilerine tahsis edilen Suadlye oteline misafir edilmişlerdir.
Atletizm federasyonu tarafından bu temasın kuvveden fille çıkması İçin İki aydan beri muhabere edildiğine göre Amerikalı atletlerle kararlaşmış olan karşılaşmalara misafirlerimizin İyi çalışmış olarak geldikleri tahmin edilmektedir. Ayrıca sıkı bir müsabaka yapılabilmesi İçin mümkün olduğu kadar kuvvetli bir şekilde gelmeleri kendilerinden rica edilmiş olduğundan takımlarının esaslı bir süzgeçten geçtiği de şüphesizdir.
İçlerinde büyük yıldız bulunup bulunmadığı hakkında müsabakalardan evvel kati bir hüküm verilemezse de Amerikalıların atlet vasfını alabilmek İçin, hayli İleri bir değer taşıması lüzumu bilinen bir şeydir. Her ollmpi-yadda raklbslz denilecek şekilde diğer milletlerin sporcularını açık farklarla mağlûbeden Amerikan şamplyon-larının. yüzlerce binlerce üstün kıymetle kütleler içinden fışkırdığına göre, hiç olmazsa bu kütleye men-subolan ve ayrıca yazdıkları mektuplardan kendilerine güvendikleri anlaşılan misafirlerimizin, dünya ölçüsüne göre henüz mütevazı bir kıymet taşıyan bizim atletlerden üstün olmaları kuvvetle muhtemeldir.
Amerikalı atletlerden ayrı olarak Yunanlı atletler de bu müsabakalara davet edilmişler ve gelecek Yunanlı sporcuların isimleri bildirilmiş İse de vasıta temin edilemediğinden Yunanlıların müsabakalara katılmasına İmkân bulunamamıştır.
Amerikalı atletlerin İştirak edeceği müsabakalar şunlardır: 100 metre" Haldey, Jones, Masker, 200 metre: Masfcer, 400 metre: Peteson, Marek. 800 metre: Warrell, 1500 metre" Weellng, 110 mânialı: Mathews, Tyrrell, uzun atlama: Jones, yüksek Marek, gülle atma: Chitvood, disk atma: Chitvood. Marek, cirit atma: Petervedge, Seymour, John.
Amerlkah atletlere karşı çıkarılacak atletlerimiz federasyon tarafından geçen haftaki müsabakalardan sonra Çlftehavuzlardakl Amerikan koleji binasında kampa sokulmuşlar ve hafta İçinde antrenör nezaretinde muntazaman çalışarak bu müsabakalara hazırlıklarını tamamlamışlardır.
Misafirlerimiz yarın deki mtlsabakalarmı
diktan sonra gelecek hafta bir müsabaka daha yapmak üzere Ankara-ya gideceklerdir. Amerikalı sporcuların şehrimizde kaldıkları müddetçe
İstanbulu esaslı şekilde gezebilmeleri için etraflı bir program hazırlanmıştır. Amerikan - Türk atletizm karşılaşması dolayısile şehrimizdeki mühim futbol maçları tehir edilmiştir.
Çoktanberi ecnebi teması yap mı-yan atletlerimizin Amerikalı -sporcular karşısında şıkı bir çekişme zorunda kalacakları tabiidir. Bu vesile İle atletlerimiz çetin bir İmtihan daha geçirecekler ve atletizm meraklıları da heyecan duyarak uzun müd-dettenberi hasret kaldıkları atletizm heyecanını ve zevkini tatmin edeceklerdir. Müsabakalara yarın 14.30 da Fenerbahçe stadında başlanacaktır. Atletizm federasyonunu bu organizasyonu hazırlamak ve blzlere Amerikan atletlerini seyredebilmek imkânını verdiğinden dolayı tebrik ederiz.
Senede iki defa basma ve kaput bezi dağıtılacak Yerli Mallar Pazarlan müessesesi, bir müddet evvel basma ve kaput bezi tevziini bitirmişti, Ekonomi Bakanlığı halkın, sabit ve değişmez gelirlilerin ihtiyaçlarını göz önünü' bulundurarak senede İki defa basma ve kaput bezi dağıtılmasına karar vermiş ve bu karardan İstanbul Yerli Mallar Pazarlan müessesesi müdürlüğünü haberdar etmiştir Fabrikalar, ona göre İmalât yaparak malları İstanbula sevkedilmek üzere göndereceklerdir.
15
ŞAZİ T ez can
ATATÜRKLE
yıllık hayatımızın ve şahsiyetlerin talihi ve tenkidi.
Yazan:
AHMET HAMDI BAŞAR Büyiik Kitapçılarda arayınız.
Flatı: 200 kuruş.
şehrim lz-tamamla-
VEFAT
Kardeşimiz
OSMAN A. ERAM'in
vefat ettiğini ve cenaze mera?,imi 1 Ekim pazartesi saat 16 da Taksim Sakızağacı Errtıenl Katolik kilisesinde İcra olunacağını kemati teessürle bildirir ve son teşyi vazifesinde bulunmak lstiyenlerin mezkûr saatte kilisede hazır bulunmalarım rica ederiz.
Kız kardeşleri: Korin Eram
La Baronne Nadine Serol Almeros Latour
1 Ekim 945 ten İtibaren DRAM KISMI
KORİOL4NHS
Yazan: W. Shauespeore Türkçesı: Edebiyat Fakültesi İngilizce Semineri KOMEDİ KISMİ MÜFETTİŞ Yazan: N. Gogol
Tüıkçesi; Erol Güney, Melih Anday Pazar günleri 15.3Û da matine
İLK SULH SEVİNCİ ŞEREFİNE
İLK SULH SEVİNCİ ŞEREFİNE
Marmara- Milli -fllemıiar
Sinemalarının büyük bir teşebbüsü
Dünya sinemacılığının en muazzam müesseseler! ve memleketimize en büyük filmleri veren Amerikanın (Metro Golwln) (Paramount) -(Foks) - (Warner Bros) film kumpanyaları olduğu herkesçe malûmdur. Sinemalarımız İlk sulh senesi şerefine İstanbulda hiç bir zaman yapılmamış fevkalâde bir fedakârlık . ’ptı: Bu muazzam şirketlerin bu yıl memleketimize gelecek bütün filmlerini baştan başa angaje etti.
Sevgili İstanbul halkı. İstanbul tdrajvıda bu sezon iğinde dünyaııtıi bu en muazzam filmlerini kâmilen yalnız sinemalarımızda seyredeceklerdir.
V»
Fi
' RtVU *
•İHprA.'
STÜDYO ATİLLA
BUGÜN Maceralar Kralı
İPEK RANDOLF SCOTT ve sİnemasinda C*'aire Trevor — Glenn Ford tarafından mükemmel bir surette yaratılan renkli ve muazzam bir film ORMANLAR KRALI Baştan nihayete kadar heyecan ve macera. , Ayrıca: Irak Kral Naibi Hazretlerinin Is'anbutu ziyareti (Türkçe izahath) ve Dünya Havadisleri Numaralı yerler erkenden satılır.
Barbaros kupası yelken müsabakaları
Su sporları ajanlığı faaliyet programının son müsabakası olan Barbaros kupası yelken müsabakaları bugün saat 13 de Modada yapılacaktır. Bu müsabakalar büyük yatlar, küçük yatlar ve şarpiler arasında olmak üzere üç sınıfa ayrılmıştır.
Büyük yatlar arasındaki yarışlara şehrimizdeki bütün yatların iştiraki temin edildiğinden bu müsabakanın çak çekişmeli olacağı ve başta Yıldız olmak üzere Rüya, Ceylân, Esen vc Akbulut kotralarının birinciliği İçin kaptanları tarafından büyük bir me-hnret sarfedileceği ve yarışların bu bakımdan çok enteresan olacağı mu-kkaktır
Revü ve Operet artisti olmak Istlyen genç BAYANLARA İHTİYAÇ VARDIR MÜracat yeri: Beyoğlu, İstiklâl caddesi, Yeril MaUar Pazarının yanında DEVA çıkmazı «SAHİBİNİN BESİ» karşısında
İŞTEN SONRA Kulübü kat No. 2, Her gün saat 11 den 20 ye kadar
ATİLLA REVÜ OPERETİ DİREKTÖRLÜĞÜ
DİKKAT: Taşradan bir aded gülerek çekilmiş boy fotoğrafile müracaat edilir. İstanbuldan müracaatlar bizzat olmalıdır.
Telif operen 3 perde Yazan: LEMAN GÜRE Müzik: YAVUZ ENEREN YARIN MATİNE SAAT 15 de Telefon: 49369
Bu akşam tam saat 8.30 da
VAN KEDİSİ
Verilecek bir oyuna dair
Koryolanus (Coriolanus)
Sayın Selim Nüzhet Gerçek, AKŞAM'ın cumartesi 22 eylül numarasında Tiyatro konuşma, ■ında Şehir Tiyatromuzun mev-■im başlangıcından bahsederken, «dram kısmı yine bir Shakes. peare’le, dâhinin şaheserlerinden birile değilse de geçen senek! gibi tâli olmıyan. hattâ mub. telif bakıma göre sayılı addedilen eserlerinden birile (Cor_ yolan) la (1) başlıyor» diyor. Bu eser hakkında gerek seyircilere, gerek Seminar’in tercümesini okuyacaklara yapılacak bu konuşmada sayın münekkidimizin bu noktası üstünde biraz durmağı faydalı buluyoruz.
Geçen sene Şehir Tiyartosu. nun dâhinin hangi talî esenle başladığını bilmiyorum. Fakat bu sene, mevsimi açacak olan piyesinin, dâhinin sayalı değil olgun devrinin başta gelen şaheserleri arasında olduğu — az istisna İle — büyük münekkitler tara, tından kabul edilmiştir.
Eser, Plutark'ın meşhur olan «Hayat» larından alman üç Ro. ma trajedisinden biridir. Eser Ar.tonv and Cleopatra ile beraber 1608 de. yani şairin en olgun devrinin piyesleri arasındadır. Bunlardan bir! olan «Jül Sezar»ın yedi sene evvel yazıldığına dair bazı dış . deliller varsa da, iç . deliller, üçünün de hemen hemen aynı zamanda yazıldığım, üçü. nün de Shakespeare’in başta gelen eserleri arasında olduğunu gösterir.
Piyes, dünya edebiyatındaki büyük mevkiine rağmen umumî îngiliz sahnesinde şimdiye kadar halk arasında nispeten pek se. vilmenu/tir. Bunun sebeplerini biraz da tngilizin sanat zevkinde ve mizacında aramak lâzımdır. Son münekkidlerden J. Palmer bunu bazı bakımlardan pek doğ. ru olarak izah etmiştir. Ona gö. re, Koryolanus piyesi bir klâsik âbideye benzer. Kusursuzdur, fakat bütün klâsik heykeller gibi süssüz, sade, gölge ve ışık oyunlarına pek müsait olmıyan, ve umumî bir meydan ortasına dikilmiş bir âbide gibidir. Resmi çok seven (hatın sayılır büyük ressam da yetiştirmiştir) Ingiliz heykeltraşlıktan hoşlanmaz, hat. tâ Dek de anlamaz.
İngiliz edebiyatını ve halkını İyi bilen her hangi bir ecnebi ay. m neticeye kolaylıkla varabilir. Çünkü, bilhassa eski devrinde, İngiliz edebiyatı dalma renk, göl ge. tezat, tabiat ve tecrübe,üstil. bilhassa hayaller, cadılar gibi unsurlara hayli düşkupdür. İngiliz zevki bir eserin kıymetini kusursuzluğunda. istatuvarl sadeliğinde değil, kusurlu da olsa İnsan ruhunun birbirinden baş. ka hattâ zıt taraflarım terkip heünde toplamasında arar.
Gerçe Koryolanus’a sırf harici görünüşü ve tekniği kusursuz bir eser deyip geçilemez. Shakes. peare’e has olan, her şahsın birbirine benzemeyen ihtiras ve heyecanını, fikirlerini her hangi bir eserinde olduğu gibi bunda da ifade edilmiş görürüz. Fakat bıı birbirine benzemeyisUk. İnsan ruhu realitesi bu eserde daha fazla, muayyen bir cephede, siyaset sahasında görünür.
Üniversite dram kollan hariç, bu piyesin îngiliz sahnesinde na. dir oynanmasının sebebi — ka. naatimce — bir tane değildir. Gerçi rağbete İsliğin. İngllizin edebiyatta hülyaya düşkünlüğünden ve vuzuhsuzluğa kadar varan gölgelere, fısıltı İle hattâ sükût ile ifade ettiği ruh haletlerinin Koryolanus’ta bulunmamasın, dan doğmuş olduğunu kabul etmek lâzımdır. Fakat İngiliz mü. nekkldlerln hemen hiç temas etmedikleri bir nokta daha vardır kl. o da bu rağbetsizlikte — bence — büyük rol oynamıştır. O da piyesteki Humour eksikli, ğldir. Humour; İngilizceden başka hemen hiç bir dilde mukabili olmıyan bir nevi mizahî görüştür.
(1) İsimlerin kısmen imlâ fTürkçe-de) kısmen dc telâffuzu balonundan, Bhakespeare Semlnar'ı lâtinceyl ta-klbctmeğe karar vermiştir. Fakat, Alman, İngiliz ve Fransrriar arasında bu hususta fark bulunduğu, blzlerin gırtlağımız ve kulağımız ekseriyet ittbarile Fransızların Lftttnce isim telâffuzlarına daha uygıın olduğu için bu hususta Edebiyat Fakülteni Fransızca şubesinin tosbit ettiği tarzı kabul etmiştir.
Bu ne Fransızın esprit dediği dimağdan gelen bir görüşe, ne de hicve kaçan kudretli alaylara benzer. Bu bir nevi ruh . tebessümünü. insanın kötü ve sıkı, şık durumlarında İçinde hasıl olan müsamahalı ve tuhaf görüşünü ifade eder. Bu Humour ingüizlerin her nevi edebiyatlarına, hattâ Lear ve Hamlet gibi en acı ve acıklılarında bile vardır. Fakat Koryolanus İçindeki tek tük şakalara rağmen. Hu. mour’u hemen hemen hiç yok denilecek bir eserdir.
Acaba eser, harcı ve teknl. ğl ltibarile tamamen Roma ruhuna uygun, âdeta bir «Roma alayının yürüyüşünü» hatırlatacak kadar sert ve sade olmasın, dan mı Humour’dan mahrum, dur? Kanaatimce, hayır. Karakterlerin hemen hemen müsamaha ve tatlı bir mizahla gerilmiş ruhlarını hiç gevşetmemelerinin. eserin başından sonuna kadar yumruklarını ve dişlerini sıkmış daima gergin olmalarının sebebi —gene kanaatimce— mevzua siyasetin hâkim olması, daha doğrusu, karakterlere o sahadaki ihtiras ve hayat meselelerinin hâkim bulunmasıdır. Fakat bu karakterler, Roma dekoru ve Roma tarihinin muayyen bir devrinin İçinde sadakatle yaşatıl masına rağmen, gene de Shakespeare’in, kendi devrinden alınmış örneklerdir. işte asıl bu hal, yani hayat realitesinin canlı akisleri olmaları, aynı zemin ve şartlar içinde bütün zaman İçin onları yaşıyan her devre ve millete mal eden karakterler arasına sokmuştur.
Bu piyesi diğer olgun ve nispeten son zamanlarında yazılmış şaheserlerinden ayıran bir hususiyet te tek kahramanlı ol. masıdır; çünkü Shakespeare’in bilhassa târihî oyunlarında tek kahramanlıları Marlovr He be. raber yazdığı, veyahut onun te. şirinden henüz kurtulmadığı, er. ken devrinde görülür. Gerçi, diğer piyeslerinin de ekseri İsimleri tek . kahramanlı fikrini verirse de hakikat halde diğer karak. terlerin yalnız kendileri değil hayât meseleleri de eserin plânına örülüdür. Hattâ Jül Se. zarda, asıl kahraman Brutus. dur. Sezar’ın kendisi şahsî olarak değil Roma siyaset mücade. lelerlnde bir tesir olarak kendini gösterir. Bunu söylerken, Kor. yolanusda, diğer şahısların bl. ter gölge veya kukla olduğunu kasdetmiyoruz. Gerek aristokrat, gerek halk tabakasının içinden alman örnekler hakikî ve hep birbirinden başka insanlardır, hattâ zekâ bakımından Koryo. lanus’un üstündedirler, fakat piyes baştan sonuna kadar, kahramanın etrafındadır. onun hayat hikâyesin! ve meselelerini gösterir.
Umumi sahnede Ingllterede, Fransadaki kadar hâlâ rağbet görmemiş olan bu piyes birinci derecede münekktdler arasında daima hayranlık uyandırmış, tır. Büyük şair Swinbume. «dünya kuruldu kurulalı Kor. volanus yüksekliğinde ve ku. sursuzluğunda bir eser yazıl, mamış» olduğunu İddia eder. Modem münekkidlerln ekserisi, piyesi, «en olgun bir fikir ve kudret eseri» hemen hepsi, hareket, sürat, vüzuh ve lisan bakımın, dan geçihnez bir şaheser olarak vasıflandırırlar. Zannediyorum kİ belki vüzuhdan fazla sürat bu piyesin bir hususiyetidir. Çünkü Shakespeare trajedilerinin bilhassa Lear ve Hamlet gibilerinin temposu hayli ağırdır. Belki Fransız sahnesinin Koryolanus-tak! muvaffakiyeti biraz da bu çevik, akıcı tempoyu kavramış olmasından gelir.Kim bilir, bel. kl şairin devrindeki îngiliz aristokratlan da, demokrasiyi temsil eden Londra zenaat sahipleri de, bugünkü İmparatorluk îngll. teresine nispeten daha hızlı bir tempo ile hareket eder ve yaşar, tardı.
10 zuncu »sır başında İngiliz şiirine ve tenkidine yepyeni tek. n!k, felsefî ve psikolojik kıymetler ilâve etmiş olan şair Colerldge, bu eserde Shakespeare’in siya. »et sahasındaki felsefî görüş ve tarafsızhğınm harikuladeliğine hayrandır. Hazlltt’e göre, bu eseri okuyanlar, Fransız ihtilâli
hakkında Burke’in yazdığı meşhur mülâhazaları, Hukuk.ı beşer beyannamelerini, Lordlar ve A. vam kamarasındaki münakaşalû n okumağa ve dinlemeğe ihtiyaç lan kalmaz. Çünkü aristokrasi, demokrasi, zümre imtiyazı, ekseriyetin hakkı, kudret sullstl. malleri, harb, sulh, esaret ve hürriyet meseleleri bu piyeste büyük bir şair ruhu, keskin bir filosof kafasile ortaya atılmıştır,
Piyese zahirde hâkim görünen bu meselelerin tesiri altında, maalesef münekkidlerin bir ço. ğu Koryolanus’taki erişilmez sanat ve hayat kudretinden ziyade, Shakespeare’in siyasî fikir ve kanaatleri hakkında tefsirler yap. mışlar, onun şu veya bu siyasî kanaate sahip olduğunu ispat için sonu gelmez yazılar yazmışlardır ve halâ da yazmaktadırlar. Çünkü. Koryolanus bütün za. man için yenidir, çünkü İdare edenlerle edilenler arasındaki tartışma dünya durdukça devam edebilecek bir konudur.
- îlk kalabalık ve mühim bir tenkid zümresi Koryolanus’un aristokrasi tarafını tutan bir pl. ves olduğunu, daha sonraları bilhassa modem münekkitlerin bir kısmı da, piyesin demokrasi, yi. tuttuğunu iddia etmişlerdir. Bunların ikisi de piyeste kendi İddialarını İspat edebilecek pasajlar ve vakalar bulabilirler. Fa. kat nlsbeten yeniler arasında bir üçüncü kısım daha vardır kl, eseri daha fazla hayata doğruluğu ve sanat bakımından tetkik ederler. Kanaatimce bunların İddiaları su götürmiye-cek derecede hakikate yakındır. Çünkü piyeste — bence — aristokrasinin, demokrasinin mümessilleri arasında daha İyi ve daha kötü diye ayırdetmek imkânı yoktur. Hakikat halde karşımızda aristokrasi ve demokra. si değil, aristokrat ve demokrat vardır, bir de bunlardan her hangi taraflının kendi sınıfının ve şahsının iddialarını haklı göstermek İçin nefes tüketen halk avcıları yani demagoglar vardır. Piyesteki bu hâkim siyaset havasına rağmen, trajedinin kilidi ve anahtarı da. ha fazla kahramanın yeni Kor. yolanus’un İçindeki gururla ana. sına ve ailesine karşı tabii za’fı. nm mücadelesi ve bu za’fın ga. lebeslndedlr. Okadar ki. her han. gl bir münekkit bu piyesten aristokrasi ile demokrasinin leh ve aleyhinde birbirini tutan ve tut. mıyan pasajları toplasa, «nalına mıhına» adını tamamile hakket, mi? bir yazı ortaya atabilir.
Halide Edib . ADTVAR
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR:
imtihanda Talâta sıfır
vermek isteyen hoca..
Kapıdan çıktığı zaman Talât arkadaşlarına: “Topu attım!..,, dedi., r—
Selânik hukuk mektebi — Bir yandan ihtilâl, bir yandan imtihan — Sa-J baha kadar »üren gizli toplantılardan sonra — imtihan kapısı önün-' de heyecan — ıNe sordular?. Çok güç mü?. — İmtihanda Talâtın talihsizliği — Sıfır mı vermeli, yoksa sekiz numara mı?. — Bir numara pazarlığı — Hürriyet meydanında bir karşılaşma — Ah Talâtciğım, ben sana 10 numara vermemiş miydim?.»
Selânikte meşhur Beyaz Kule
Çeşme ılıcalarının ihyası
Bergama harabelerini tamir etmek ve eski oserlerl daha bariz bir »eklide meydana ^karmak üzere yapılan İncelemeler devam ediyor. İlgili mil-tehassulardam seçilecek bir heyet yakında Bergamaya giderek yerinde İnceleme yapacaktır. Çeşme ılıcalarının da İhyası bu arada düşünülmektedir.
MESNEVİ
Mevlâna Ceiâleddini Rumi
Çeviren: FEYZULLAH SACÎT ÜLKÜ
Türk fikir, felsefe ve tasavvuf tarihinin büyük dâhisi Mevlfkna'nın şaheseri olan ve yedi yüz yıldanberl şarkın mukaddes kitabı yerini tutan Mesnevl-1 şerif nazım dlllle bugünkü Tilrkçemlze çevrilmiştir.
Şair Feyzullah Saclt thkü’nön aynı vecd ve aynı heyecanı duyup manzum olarak tercüme ettiği bu kitapta eserin şimdiye kadar yapılan tercümelerindeki yanlışlıklar, atlamalar, kusurlar ayrıca ve yeri gelince İşaret edilmiştir.
Büyük kıt'ûda 360 sahlfeUk ve içinde 4118 beytin tercümesi bulunan bu eser hem Hak kitabı, hem da nefis bir ilmi basımdır. Kitapta ayrıca büyük Türk ş&lrl Nef’inln Mevlfam halikındaki şiiri vs nesir tercümeslle metin harici, üç nefis fotoğraf bulunr maktadır.
Fi atı: Oildil î liradır.
Çıkaran TÜRKİYE Yayınevi
Ankara Cad, Ho. 36 İstanbul
Talâtın bir yandan meşruti, yet inkılâbını hazırlarken bir taraftan da Selânik hukuk m ek. tebi imtihanlarına, heyecan içinde girmesi dikkate değer bir hikâyedir, Vaziyet şöyle olmuştu:
1323 yanı 1907 yılında Selâ. nlkte bir hukuk mektebi açılma, sına karar verildi. Bunun İçin de müdür olan Azmi bey Selânl. ğe gönderildi. Hocaların bir kıs. mı îstanbuldan gelmişti. Bir kıs. mı da Selânikçe tanınmış İlim sahipleriydi. Bunlann arasında Hacı Âdil bey, Manyas! zade Re. fik bey. Nureddin bey [Vâ_Nû' nun babası] gibi kıymetli zatlar vardı,
Selânlkteki ateşli ' İttihatçı gençler mektepte münasip bir zemin hazırlamak için arkadaş, larını Selânik hukukuna girme, ğe teşvik ediyorlardı ve bu fikir pek de mâkuldü. Çünkü Selânik gibi nispeten daha hür bir şehirde böyle bir yüksek mektep en güzel faaliyet sahası olabilirdi.
İmtihanda yardım edildiği İçin bazı İttihatçı gençler mektebi hukuka girmişlerdi.
Talât bey, bir müddet önce vefat eden meşhur tüccarları, mızdan Debrell Fuat beyle bir. İlkte aynı günde mektebe gir. mlşti. Bir sene kadar mektebe devam edebildi.
Haziran imtihan devresi geü-mlşti. Meşrutiyet ihtilâlinin ruhu mesabesinde bulunan Talât bir taraftan da İmtihanlar için derslerine çalışıyordu. Fakat tabiî cemiyet ve memleket işler! ba. «in ona kitap bile açtırmıyordu.
Meşrutiyet İlânının en fazla faaliyet göstermek lâzım geldiği sıralarında İmtihanlar başladı. Talât’ın, geceleri geç vakitle, re, hattâ sabahlara kadar süren gizil lçtlmalaTdan İmtihanlara geldiği oluyordu.
Mamafih sene ortasında gayet muntazam bir talebe İdi. Her gün mektebe gelir, sınıfta yerine oturur, ders dinlerdi. Bunun İçin bir senelik emeğinin boşa çıkmasını pek İstemiyordu.
Vakıa mektepte kendisini sev. dlrmiş, arkadaşları arasında İs. tedlğl havavı yaratmıştı amma imtihanda da muvaffak olmak lâzımdı.
Talebelik zamanı oldukça ftr. tınalı geçmişti. Zira yukarıda da söylediğimiz gibi esasen serbes bir şehir olan Selânlğln hukuk mektebi büsbütün bir inkılâp yuvası halinde bulunuyordu. Mektebin tek bir kıvılcımla alev alabilecek gibi bir manzarası vardı.
Hele İlk açıldığı gönlerde — îs. tanbulda tıbbiye mektebinde talebe gizil gizli gazete okurken — Selânlkteki gençler serbes serbes konuşurlar, hattâ Namık Kemal. Jden şiirler okurlardı. Lâkin bir
müddet soma İstanbul hükûme. ti vaziyetin kendisi için hoşa git. miyecek bir şekil aldığını görünce bütün talebe evlerine bir bas. kın yaptı, Gelgelelim bu baskının yapılacağı evvelce haber alındığı için herkes mahzurlu gördüğü evrakı, kitapları yoket. mlşti, yahut gözden uzaklaştırmıştı.
îşte Talât paşanın İmtihanlarına girdiği Selânik huku bu va. ziyette İdi. Müderrisler İçinde Talât’a bağlı olan hocalar vardı. Meselâ Manyas! zade Refik bey. Hacı Adil bey gibi... Fakat yine profesörler arasında bu derslerine pek çalışmayan talebenin ancak bir kaç hafta sonra mem. leketl eline alacağını akıllarına bile getirmeyenler de tabiatile vardı.
Talât imtihanda..
324 (908) senesi haziranı... O günü imtihan kapısının önünde son derecede heyecanlı bir hava esmekteydi. Zira mümey. yizler talebeyi fena sıkıyorlardı. İmtihan odasından çıkanların çoğunda bet beniz atmış olduğu görülmekteydi. Henüz kapının önünde, imtihana girmek İçin sıra bekleyenler sünnet olmağa hazırlanan çocuklar kadar heye. canlı İdiler. Kitap elde bir aşağı bir yukarı dolaşanlar, İçeri girmeden önce İyice anlamadıkları bir bahse son defa bir göz atanır...
Talât da imtihan kapısı önünde bekleyenler arasındaydı ve siyasî toplantılardan derslerine pek iyi çalışamadığı İçin biraz heyecanlı görünüyordu. Daha sonra Babıâll baskınında gayet soğukkanlı görünen inkılâpçının İmtihan kapısında içeriden çıkanlara yaklaşıp:
— Ne sordular?.. Hangi bahsi sordular?..
Diye onlardan malûmat aldığı görülüyordu. Bazan da:
— Refik bey içeride mİ?..
Diye sorduğu oluyordu. Zira Refik bey de koyu ittihatçılar, dandı. Her halde onun içeride bulunmacı ne de olsa bir şeydi!..
Talât bu imtihanlarda muvaffak oldu.
Ben sana 10 verdim!..
Ancak bu sırada boş bir hâ, dl.se de geçti. Hacı Adil bevin İm.
tihanına bir kaç mümeyyiz gelmişti.
Talât içeriye girdi. Aksı gibi talihine de çok zor bir sual çıktı, Mamafih yine epeyce cevap, lar verdi. Hacı Adil bey onun ta. lihine bu zor sualin çıkmasına pek üzülüyordu. Nihayet Talâta:
— Peki efendim... Kâfi!,,
Denildi. Talebe dışarıya çıktı, İmtihan kapısı önünde Talât:
— Yazık... Topları gürlettik!. Derken içeride, odada da bir münakaşadır başladı. Talât’a sual soran mümeyyiz ona sıfır vermek İstiyor. Hacı Adil bey ise:
— Pek güzel cevaplar ver^ı. Sekiz numarahk cevap aldık!, diyordu.
Biri sekiz, öteki sıfıı
İsteyen hoca ile mümeyyiz epey, ce münakaşa, daha doğrusu pazarlık ettiler. Nihayet 6 numarada anlaşma hasıl old’i Talât’a altı verdiler.
Az bir zaman sonra meşruti, yet inkılâbı patladı. Her tarafta Talât’ın ismi çalkalanıyor. Eski hukuk talebesi Selâniğin htirri. yet meydanında kendisine imtl. handa terler döktüren mü mey, yizle karşılaştı. Mümeyyiz:
— Talâtciğım!,.
Diye onun boynuna sarıldık, tan sonra sordu:
— Talâtciğım... Fakat sen şu benim İleriyi görüş kuvvetime ne dersin?..
— Hangi ileriyi görüşünüze?,
— Canım hangisine olacak.,, imtihanda sana 10 verdim ya. hu’.. 10!.
Talât paşa bu «10» un nasıl bir «10» olduğunu çok iyi bili, yordu. Hacı Adil bey kendisin# İş] anlatmıştı. Gülümsedi. Mamafih dostunu utandırmak iste, medl. Fakat:
—'Bana 10 vermiş... Fakatj öyle bir «10» kİ yanında «1» I yok... diye gülümsedi.
Hikmet Feridun Es
TALEBEYE
İLK, ORTA, LİSE
KIT ABLARINIZI An İcara Caddesi No. 7q ÖLMEZ ESERLER Yayınevinden alınız.
uımımıınmillHnnırıinııııııınıııınıııiMiuııtıııııııııııııııınııııııııııııııınııııırımııııııının.....ıııılillılıııııllııtılliiiililıinıa
CANLI x TARİHLER
ÇIKTI
Cemil Topuzlu vc •ulftl Muhtar özdenin Hâtıraları.
ÇLtnran: TÜRKİYE YAYINEVİ, Ankara CftddC3İ NO. 36 İstanbul
Shhlfe fl
HER AKŞAM BİR HİKÂYE
MADALYON Jfİ
Yemektcsn sonra denize bakan büyük salonda çilek likörlerini yudumlıyorlardı. Evsahibl küçük, tahta bir kutudan halis Havana yaprak siga-M.larını dostlarına takdim etti.
Yemeğin rehaveti ile oturdukları koltuklara büsbütün gömülmüşlerdi. Çimdi bir kaç milyon lirası olduğu söylenilen evsahibi gülümseyerek eö-m başladı:
— Madem ki İstiyorsunuz. Size parasızlık zamanıma alt bir hikâye anlatacağım. Hem de beş parasızlık günlerime ait...
Dört kibrit çaktığı halde bir türlü yanmiyan yaprak sigarasını bu sefer tüttürmeğe başladıktan sonra devam etti:
— Uzak bir memlekette talebelik samanımı geçirirken son derecede parasız kaldım. Pansiyon kirasını biie üstüste 7 hafta verememiştim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bu sırada pansiyoncu madam blrgün odama gelerek:
— Bu böyle olmaz... Baı t çalışın da para kazanın., dedi.
Güldüm ve sordum:
— İş nerede?..
O zaman kadın bana şunları söyledi.
— Beni dinleyiniz. Tanıdığım bir hokkabaz siz tipte genç bir adamla beraber çalışmak istiyor. Ben sizi kendisine takdim edeyim. Hem elinize bir kaç para geçmiş olur. Hem de ben pansiyon kiralarımı alırım...
— Benim yapacağım iş nedir?..
— Hokkabaz muavinliği!..
— Pek garip bir İş amma... Kabul!..
Hokkabaz muavinliği... Hakikaten tuhafıma gitmişti. Hokkabazlık değil de, muavinlik sözü garipti...
Hokkabazla tanıştık. Yapacağım İşi bana anlattı. Hani pek zor bir mesele de değildi. Ben gömleğimin içine, boynuma bir dadalyon asacaktım. Bunun içinde bir genç kadın resmi olacaktı. İncecik bir zincirle boynuma takılacak oian bu madalyon dışarıdan İliç kimse tarafından görül mİ-yecE kti.
Boylece hokkabazın, tâbir caizse temsillerine gidecek seyirciler arasına oturacaktım.
Hokkabaz sahnede herkesin cebindeki öteberiyi, üstünde taşıdıkları bazı gizli şeyleri meydana çıkaracaktı işte bu sırada benim içinde bir genç kadın r(smi olan madalyonumu da ortaya atacaktı. Buna mukabil bana her gece 3 dolar verecekti, Bir az utangaç bir çocuk olmama rağmen İş kolayıma gitti. Kabul ettim.
ilk gece hokkabazın çalıştığı tiyatroya âdeta*o müthiş numaraları sanki ben yapacakmışım gibi son derecede büyük bir heyecanla gittim.
Bana tahsis edilen yer pek İyi İdi. Hususi mevki koltuklardan birine yangelmlştlm.
Fakat biraz, sonra hokkabazın sahneden bana hltabcdeceğini düşündükçe kalbim tıp tıp atmakta idi. Bol tarafımda şişman, kırmızı burunlu bir adam oturuyordu. Sağ tarafımda fevkalâde nefis bir kadın vardı, pırlantalar içinde!..
Temsil başladı. Nihayet benim alâkadar olduğum numaraya su» gelince hokkabaz sahnenin tam orta yerinde durdu. Gözlerine esrarengiz bir mâna vermeğe çalışarak korkunç bakışlarla etrafı süzdü.. Sonra çatlak bir sesle şunları söyledi:
— Madamlar, mösyöler!.. Benim İçin hiç bir sır yoktur. Her şeyinizi keşfedebilirim. Hattâ sakSadığnız şeyleri biie... Kendisine güvenen meydana çıksın!..
Evvelce kararlaştırdığımız gibi hemen atıldım:
— Sözlerinize Inanamıyacağtm... dedim.
— Neden delikanlı?.. İstersen bir tecrübe yapabiliriz.,.
— Hay hay.. Binde ne gibi bir sır görüyorsunuz'.’..
Hokkabaz gözlerini kıstı. Ellerini ileriye doğru uzattı. Sanki gaipten geliyormuş gibi acayip sesi ile bangır bangır bağırmağa başladı: •
— Delikanlı!.. Delikaah!- Seuta» boynunda genç ve güıoi Ur kadına» hayalini görüyorum. Hu hayal ta»* bir zincirle göğsünün, luUbtokı tam üstüne asılıdır...
Tiyatroda bütün başlar bin* çevril- ' inişti. Alkışlar!.. Meraklı göaler hep bende...
Hokkabaz bunları söyledikten sonra yanımdaki o çok pır tantali genç vo güzel kadına.
— Efendim siz lütfen yanuıudakk koltuk komşunuzun boynuna bakar mısınız!.. Orada bir madalyon olacak!..
Piri aıı ta U kadın bir prenses gururu İle aksi aksi cevap verdi:
— Ben neden bakayım?- Başka» baksın...
— Yanında oturuyorsunuz. Lütfen sis bakınız efendim..
Rezil olmuştum. Yerlerin dibine geçmiştim. Sahne yavaş yavaş daha eğlenceli ve meraklı Oluyordu. Seyircilerden kimisi gülüyor, kimi hayretle ve alâka ile bizi süzüyordu.
Pek müşkül mevkide kalan yanımdaki genç kadın nihayet mukadde- . ra ta boyun eğmekten başka çare bu- : lam adı. Hafif gülümsemeler arasında ı beni kontrola başladı.
Hokkabaz sahneden;
— Lütfen yanınızdakinln taratalım ve gömlek yakasını çözünüz.
Kadın İşi pişkinliğe vurmaktan başka çare bulamadı. Kıra vatımı ben çözdüm. O da gömleğimin yakasını açtı. Madalyonu buldu.
Hokkabaz sahneden:
— Onu çıkarınız!..
Madalyonu çıkardı ve açtı. _
kadın resmi görünce hayretler İçinde kaldı. Sonra madalyon, bütün seyircilerin görmesi için, elden ele dolaştı. Bayağı asabım bozulmuştu. Çünkü bir müddet önce yanımdaki güzel kadınla ne sıcak sıcak bakışmakta idik. Halbuki bu hâdiseden sonra artık benim tarafıma bakmıyordu bile!..
Temsilden sonra onu tiyatronun büfesinde gördüm. Oturmuş çay içiyordu. Bu kibar kadınla ahbap olmanın tam sırası İdi. Yanına sokuldum:
— Benim komşuluğum yüzünden müşkül bir vaziyete düştüğünüz İçin pek üzüldüm... Fakat hokkabaz da buldu, buldu da beni buldu... dedim.
Kibar tavırlı, prenses gururlu genç kadın gülümsedi:
— Uzun etmeyiniz... Beraber çalışıyoruz. Size 3 dolar mı veriyor?.. Vay numaracı vay. Bana madalyonu arayıp bulmak için 2 buçuk dolar veriyor.
Diyerek bir sigara yaktı.
■ BİR YILDIZ)
Tütün yasağı
Kafalar kesiliyor, karınlar deşiliyor, vücutlar çengellere asılıyor!
_________________________29 Eylül 1945
Dünyanın en büyük bombası
Yeraltı hedeflerine karşı kullanılmakta ve doğurduğu sarsıntı ile her yapıyı çökertmektedir
Oenç
22 senelik sulh ve inşa devri, bu memleketin asırlardır görmediği mesut bir hayat devri yaratmıştır. Yen! sayımımla bize daha neler yapmamız lâzım geldiğini anlatacaktır. Bunlan engin bir başarma heyecanı içinde bekll-
ANKARA RADYOSU
Bugünkü program
18.00 Radyo çocuk kulübü, . Dans orkestrası, 19.00 Haberler, 19.2® Geçmişte bugün, 19.25 Dans orkestrası, 19.45 Konuşma, 20.00 Şarkı ve türküler, 20.15 Radyo Gazetesi, 20.45 Fasıl, 21.10 Salon orkestrası, 21.55 Piyano soloları, 22.15 Konuşma, 22.30 Dans müziği (pl.), 22.45 Haberler.
Yarın sabahki program
7,30 Hafif müzik (pl.), 7.45 Haberler. 8.00 Çeşitli hafif müzik (pl.), 9.00 Halk müziği (pl.). 9.10 Konuşma, 9.20 Çeşitli sololar (pl.), 9.45 Saz eserleri, 10.00 İzahlı müzik, 11.00 Pazar skeçi, 1120 Müzik, 11.40 Salon orkestrası, 12.15 Yurttan sesler, 12.45 Haberler, 13.00 Orkestranın devamı.
18.45
Dördüncü Sultan Murat tütün yasağını koyduktan sonra men' ve ze* alrde şiddet gösterdikçe tütün müptelalarında hırs ve rağbet artıyordu. Yasağına riayetsiz davr anıldığını anladıkça Sultan Murat da şiddetini arttırmağa lüzum görüyordu. Bu yüzden türlü, türlü hakaretlere, hapis ve tazyLklere, hattâ kılıca uğrı-yanların adedi de gittikçe çoğalıyordu. Gündüzleri tütiın bulunduğu haber alman veya şüphe edilen, yahut tütün kokusu hlssolunan yerler basılıyor, yakalananlar öldürülüyordu.
Sultan Murat yatsı namazından sonra fenersiz kimsenin sokağa çık-Jzaptu rapt İle masını da men’etmlşti. Gündüz, gc- hali kalmıyordu, ce bizzat devre çıkıyor, İstanbul’u' dolaşıyordu. Gündüzün rast geldiği edepsizleri İdam ettiriyor, geceleri de fenersiz bulduklarına aman ver-mlyerek «Fena şerbetini İçiriyordu.»
Geceleyin evlerde mum ve ateş yakılmak dahi yasak edilmişti. Git, gide tecessüs son dereceyi buldu. Sultan Murat bunda o kadar ileri gidiyordu kİ tütün İçildiğinden şüphelendiği evlerin ocak bacalarına bizzat çıkıp kokladığı vaki olduğu bile halk arasında şayi olmuştu
Bu derece şiddetle taklbolunan bu yasak esnasında İstanbul'da ayak yollarında yahut ocaklara girerek tütün İçenler az değildi. Lül elle İçmeğe cüret edemiyenler tütün yaprağını dövüp buruna çekerek «del'i arzu* ediyorlardı. (1) Yasaklar tenevvû v« tşeddüt ettikçe cezalara da yeni şekiller veriliyordu.
Baş kesilmeler karınlar yarılmak, çengele uruimak gibi görülmedik ölümlerle etrafa dehşet salmak İsteniliyordu.
Dördüncü Sultan Murat hayata acımak bilmiyordu! tanbul sokaklarında .
cereyan eden kanlı faciaların birer, lkleşr nişanesi, yani kesilen başlar, yanlan karınlar yahut çivilere çakılmış vücutlar görüliiyordul Bu suretle kahve, tütün, esrar İçmek, sokakta fenersiz gezmek yüzünden merhametsizce öldürülenlerin adedi yüzlerle sayıldı.
Kâtip Çelebi (Mlzantilhak) risalesinde durumu şöyle hulâsa ediyor:
(Sultan Murat yangın vukuu sebebiyle duhanı dahi yasak etmişti. ■Halk memnu olamayıcak gayreti şehinşahl emri hümayuna muhalefet gün ahiyle içenleri mûahaze iktiza eyledi. Giderek anların me'ni babında şiddeti ve halkın menedlldlğini İçmeğe hırs ve rağbeti ziyade otdu. Ol cürüm İle nice bin âdem adem diyarına gönderildi.)
Cebbar ve kahhar hükümdar nihayet maksuduna nail oldu. İltizam ettiği şiddet neticesinde halk âşlkâre tütün içmek değil, geceleri sokağa çıkmaktan bile vazgeçti. Beş kişi bir yere gelip konuşamaz oldu: yatsı namazına gitmemeği tercih edenler bile görüldü.
Bir gece Sultan Murat, Hocapaşa mahallesinde tebdil geziyordu. Hocapaşa imamının oğlu bir taze yiğit camide kalmış, yakın olan evine fenersiz giderken padişaha rasgelmlş-U. Sultan Murat gazapla:
— Sen benim tembihimi işitmedin mİ?
Deyince zavallı genç şaşaladı; kekeledi. Hünkâr, emrine önem vermemiş diye biçareyi oracıkta öldürttü.
Böyle kanlı misaller ile ehalinin kalblerine tarif olunamayacak bir korku girdi. Padişah kılıcının kor- . , ... ..
kuşu öyle yerleşti. kİ büyük, küçiik miyordu. (Kadı miikeyylfat ile âiû-
kâfi görülmeyince
Her sabah Is-bir gece evvel
Iılç kimse ev İçinde (duvarın kulağı var!) diye devlet ve saltanat İşlerini ağışa almak kudretini görememeğe başladı.
İki sene İçinde İstanbulda hal ve durum büsbütün değişti. Bu arada Sultan Murat Edlrntde bazı kahvelerin İşlediğini haber aldı. Hattı hümayun ile bostancıbaşı Rıdvan ağayı Edirneyc gönderdi. Bostancıbaşı bu kahveleri yıktı. Yakaladığı kahvecileri ve yasağı tutmıyanları
tirdi; öldürttü! Edlrneyi de yoluna koyduktan sonra İstanbula döndü.
Sultan Murat kendisinin bildiği meşguliyetten bir an
as-
Şeyh Muhterem İsminde birisinin oğlu ve Halveti şehylelmdcn şem-seddln efendinin halifesi olup İstanbulda Slvasl tekkesi denilen zaviye şeyhliğine, sonra Sultanahmet camisi vftlzllğine tâyin edilmiş olan şeyh Abdülmeclt efendi Sivas! efendi diye İstanbulda büyük şöhret kazanmıştı. (2)
Bu zat bir gün bazı ihvanı İle Kâ ğıthancde Mlrahor köşküne gitmişti, Orada aralarnda İlmi ve tasavvuf! bahisler ediyorlardı. Tebdil gezen Sultan Murat sandal İle buraya yanaştı. Acaba bir kahve ve tütün toplantısı mx vardı? Adam gönderdi. Meclstekl eşyayı, bulunan kitapları getirtti. Kitaplar arasında meşhur şeyhülislâm Yahya efendinin divanını gördü.
— Bu bizim efendinin divanıdır.
Dedi. Diğer kitaplarla eşyayı muayene ettikten sonra;
— Kitaplarla seyre giden ulemayı. teşbihi, seccadesi, hırkaslyle giden dervişlere, diviti, kalemi ve kitabet levazımı İle giden kâtiplere bizim sözümüz, bir veçhile taarruzumuz yoktur. Hemen kendi âlemlerinde olsunlar! deyip geçti. Efendiler de heyecanlı dakikalardan sonra müsterih oldular.
Sultan Murad nerede bulunsa koyduğu yasağın tatbikim taklbediyor-du.
Kış esnasında Bur say a seyahati kararlaştırmıştı. İzmite varınca tütün müptelâlarından birkaç kışı astırdı.
Revan seferine giderken (Bor) a yakın Nakarezen çayın menzilinde tütün İçmek töhmetiyle zeameti! çavuşlardan Cevheri zadeyi katlettirdi.
(Ravzatiilebrar) eserinde şeyhülislâm Abdülâziz efendinin naklettiğine göre: [Cevheri zadenin cesedi bârigâh önünde yattığı gece padişahın otağı önünde meşaleler yanmakta idi: meşaleeller uyuyorlardı.
_O taraftan geçen İki kişiden biri: «Âlemi ağyardan hail, görmesiyle belinden tütün lülesini çıkarır. Ceset yanında yanmakta olan meşalelerden lülesini yakar; adamın bu garip cüreti İle arkadaşının aklı perişan olur! 1
Padişahın takibettiğl tütün yasağının tatbikına vezirlerin de dikkat etmeleri lâzım geliyordu. İran seferinden İstanbula avdetinden sonra şarkta kalan serdarı ekrem Tabanı Yassı Mehmet paşa padişahın terinden giderek (Sultansekisi) mevkiinde birkaç kişiyi tütün İçerken yakaladı ve bunlardan birin! öldürttü. Şiddetli yasak nida ettirdi.
Her zaman olduğu gibi padişah yasağında kendi garazlarını tatmine vesLle arayanlar eksik olmuyordu. Meselâ Halep beylerbeyisl Ahmet paşa kadı Bahay! efend İle iyi geçine-
Bir İngiliz mütehassısı yazıyor: ingilterede on tonluk ve 12,000 libre-lik bombalar İlk teklif edildiği zaman. denizaltı ve zırh delen bombalardan maada, umumiyetle kullanılmakta olan bütün bombalar İnfilâk neticesinde tahripkâr işler görmek üzere yapılmışlardı. Bunlara arzuya göre tehirli tertibat konarak müsademeden bir müddet sonra patlamak imkânı verilmiştir. Fakat bu tehirli aletlerin tahrip bakımından büyük bir kıymeti yoktur. Patlayan ve parçalanan bombalar, masif hedeflere, yani büyük bentlere büyük demiryolu köprülerine, her türlü betonarme tesisler ve bilhassa yeraltı fabrikalarına karşı tesirsizdirler.
Bu iki tip hedef, bilhassa Avrupa harbinin son aylarında Almanların masif ve karışık denizaltı atelyelerlnl sağlamladıkları zaman meydana çıktı. Aynı zamanda Almanların derin tüne! ve madenlerindeki yeraltı fabrikaları da mühim birer hedef teşkil etmeğe başladı.
Tabii olarak bu çeşit hedeflere karşı yeni bir bombardıman tekniğine ihtiyaç görüldü. Bu da, nüfuzu fazla bomba ile elde edildi. Nüfuz bombası, beton, kumtaşı, ve kerpiç gibi sağlam yapıların içine temasla patlamadan evvel en ağır İnfilâk maddesini en derine sokabllmektedir. Bu işi başarı He elde edebilmek için aşağıdaki hususiyetleri taşıyan bir bomba meydana getirmek feshediyordu.
1 — Hedefe çarpma sırasında İnfilâktan evvel patlayıcı maddeyi gövdenin içine sokabilecek büyük bir nüfuz enerjisi.
2 — Nüfuz tazyikine dayanabilecek ve en çok patlayıcı maddeyi alabilecek bir zarf veya gövde.
3 — Mükemmel bir muvazene ve balistik karakteristiği.
4 — Büyük bir İnfilâk kudretile birleşik, tam müsademe esnasında infilâka mâni olacak bir dayanıklık.
Bütün bu hususiyetler ancak şu şekilde elde edilebilir: Birinci İhtiyaç al bomba çok büyük bir yükseklikten atılmalıdır. Bu da çok hassas bomba nişangâhlarlle hususi uçaklara ihtiyaç gösterir.
b) Bombanın gövde ve kuyruğu havaya en az mukavemet etmesi bakımından çok önemlidir. Bunun için icabeden muazzam sürat 19.000 ayaktan yukarı her yükseklikten atıldığı takdirde elde edilebilir.
Fakat bombanın süratile beraber hedeften inhirafı da artar. Bundan dolayı uygun şekil verilmediği takdirde bomba çok İnhiraf eder ve müsademe süratinden de çok kaybeder. Bu mahzurların kalkması İçin bombanın gövde ve kuyruğu son derece
inçe hesaplarla yapılmalıdır.
İkinci ihtiyaç bombaların patlayıcı madde hâzinelerinin ağırlığından kazanmak için çok yüksek kalitede çeliğe lüzum vardır. Bu kaliteler ancak demirci ustalarında bulunur. Fakat bu bombalar o kadar büyüktürler kİ, mahfazaların yekpare olarak demirhanelerde meydana getirilmesine İmkân yoktur. Bunun için bunlar parçalar halinde yapılarak sonradan birbirlerine kaynaklarla eklenirler.
Üçüncü ihtiyaç: Mükemmel muvazene için sıklet merkezi bombanın burnundan itibaren uzunluğunun takriben yüzde 25 1 kadar olan mesafede bulunmalıdır. Aynı zamanda atalet kanununa göre bomba uçuş süratinin değiştiği sırada inhiraf etmemesi İçin de birçok tedbirler almak lcabetmektedlr.
Dördüncü ihtiyaç: Bu büyük bom-talar îk defa tasarlandığından beri İştial sahasında kimyada büyük adımlar atılmıştır. Evvelce 4000 libreden yüksek tek şarjla birinci sınıf bir İnfilâk elde edllemlyeceğl kanaati olmakla beraber şimdi beş tonluk bir şarjla birinci sınıf infilâk etmenin kabil olduğu anlaşılmıştır.
Umumiyetle bütün bu ihtiyaçlar İlk teşebbüste başarlyle karşılanmıştır. Bu bombanın birçok hedef şekillerine karşı elverişli olduğu anla* şılmış ve daha geniş ölçüde kullanılmağa başlanmıştır. Royal Air For-ce'un ihtiyaçlarını karşılamak için de mütemadiyen tadilât yapılmıştır.
Du bombanın sadmesiyle meydana getireceği ihtizazlarla tahrip sahası gittikçe daha ziyade arttırılmaktadır. Fakat bu hususta yapılacak daha çok İş kalmaktadır. Zira İhtizaz dalgaları tahrlbedeceğl hedefe varıncaya kadar geçecekleri değişik toprak şekilleri ve manialar vardır. Bombanın en çok kullanıldığı hedefler yeraltı hedefleridir. Bombanın İnfilâkından hasıl olan muazzam sar-
sıntı, çok geniş bir daire içinde bulunan her tü lü yapıyı temelinden çökertmektedir______
Japon ticaret fiolsu mahvoldu
Londra 28 (A.A.ı — Yokusaka'dan gelen bir telgrafa göre, eskiden mükemmelliğiyle tanınmış olan Japon ticaret filosu şimdi Asya kıtasında ve Pasifik adalarında bulunan milyonlarca Japonu memleketlerine nakletmekte işe yarayabilecek 35 gemiden İbaret kalmıştır Bu gemilerden pek azı 500 tonilâtoluktan daha büyüktür. Zira Japonların bütün büyük gemileri Müttefik uçakları ve denlzaltı-ları tarafından batırılmıştır
dedir. Elinden tütün çubuğu düşmez Şcr'i hükümleri icra etmeğe şuuru yoktur.) diye maruzatta blunması üzerine Sultan Murat, Bahayı efendinin Kıbrısa nefyini İrade etti. (3)
Dördüncü Sultan Murat Bağdat seferine giderken hekimbaşı Emir Çelebiyi meşhur musahibi Mustafa paşanın garazına kurban etti. Emir Çelebi mesleğinde mahir olmakla beraber iyi söz söyler, zarif bir zattı. Sultan Muratla şntranç oynardL Mükeyylfata müptelâ İdi. Emir Çelebiye kin besllyen Mustafa paşa böyle oyuna davet vuku buldukça-
— Behey padişahım! O tiryaki afyon yemeden gelmez!
Yahut:
— Ağzından tütün kokusunu İzale İle meşguldür!
Gibi sözlerle adamcağızın mahvına yürümekten hail kalmazdı. Nihayet bir gün silâhtarın itibariyle Sultan Murat Emir Çelebinin üstünde epeyce miktar afyon buldu ve tazlp ede. ede bunların hepsini efen-
diye yutturdu. Emir Çelebi bunun neticesi olarak o gün vefat etti.
Emir Çelebi tütüne afyon derecesinde müptelâ olmuş bulunmamalı İdi ki yanında tütün çıkmamıştı. Eğer afyon hokkası yerine tütün kesesi bulunsaydı Sultan Murat belki uzun süren bir tazip tarzını takibe hacet kalmadan hemen cellâdı ça-ğırtırdı!
SÜLEYMAN KANİ İRTEM
(1) Kâtip Çelebi : «Mizanülhak» (Lâkin sonra ol hamakaiten feragat ettiler: zira biperva içilir oldu,)
(2) Medresecllerle tekkeciler arasında bu senelerde ihtilâflar gittikçe büyüm eket idi- Medreseciierln başını mutaassıp Kadı zade, tekkecilerln başım da bu Sivas! 2ade çeklyordu.
(3ı Nispetle böyle bir hafif ceza ile kurtulan Bahayi efendi bir sene sonra avdet etmiş ve Avcı Sultan Mehmet zamanında şeyhülisâlm olmuştur.
Gün Doğmadan Paris
EDEBÎ ROMAN
Yazan: Louis Bromfieîd Tercüme eden: Vâ - Nû
Bu bir garip ve anlatılamaz tahassüstü Erkeğin yaklaşması karşısında bütün vücudu ve bütün ruhu hassas gibiydi. O burada, evdeydi; kadın bunu «biliyordu».
Büyük merdivenden dörder dörder çıktı. Sahanlıkta haykırdı:
— Nicky! Nlcky!
Bir an sonra, erkeğin cevap verdiğini duydu.
Salondan çıktı. Kadını süratle karşılamağa geldi. Aktris de. böylece bir hâdisenin cereyan ettiğini anladı. Delikanlının bir eli sargılıydı. Yüzünün bir yani bereliydi. Rengi uçmuştu; delikanlı topallıyordu. Fakat bundan da başka bir şey vardı. Erkeğin abüs yüzünde, o zamana kadar rarianmıyan bir ifade vardı.
Roxle, göz yaşlarını zaptetmeğe muvaffak oldu. Sakin bir sesle sordu-
— Nedir bu? Başına ne geldi?
Erkek atabildiğine gülümsedi:
— Beni yakaladılar amma, fazla alık'v-’n'nadtlar
Bu işin iki bölge arasındaki sınır battı üzerinde olduğunu söyledi.
Kendisinde pek de nizamında olmı-yan, hatalar dolu bir İspanyol pasaportu varmış; takat bunu başka fırsatlarla kullanmış imiş. Almanlar kendisini tevkif ve Itlntak etmişler; cevaplarından hoşnut kalmayıp dayak atmışlar.
— Dile kolay. — dedi. —9 Hâlâ helakim. Sırtımı bir görsen. Dört kişiydiler. Öyle Icabcttiğl İçin tahammül gösterdim; *akat hep şöyle düşünüyordum: «Bu 'şhı İçinden sıyrılmam lâzım... Lâzım...» Sonra gurupun şef! ayağa kalkıp yanıma yaklaştı. Kurtulma fırsa' sezindim. Kalktığı İskemleyi kavnyarzk kafasında parçaladım. Bu odayı temizlemek harikulade bir iş o1iu. Kafatasını kırarak şefi öldürdüm; öbürlerini de tepeledim. Sonra pencereden atladım. Kuv-vetllylmdir... Fakat kendimi o zamanki kadar asla kuvvetli hissetmedim. Bir dev haline geimlşlim; dehşet saçan bir mahlûk olmuştum. Şimdiye kadar böyle dövüşmedim. ı
Bu hâdiseden sonra bütün bir gün zarfında bir samanlığa saklanmış Derken, Parise dönmek kuvvetim bu-
luhciya kadar bLr köylü onu evinde gizlemiş.
— Şimdi, gözüm ve kolum iylleşln-ciye kadar burada saklanmam lâzım geliyor. Beni arıyacaklardır. Bent ne hale getirdiklerini blliyorlardır.
Buz gibi odaya hoş bir hararet yavaş yavaş giriyormuş gibi, Roxle. bütün benliğini bir saadetin kapladığını duydu. Şimdi, bir müddet İçin, sevgilisi kendisinin olacak. Emniyette bulunacak. Ondan kaçamayacak. Delikanlıya bakıyordu da, onda yeni bir meziyet keşfediyordu: Yediği silleler, İşkenceler, ıstırap, ona hiçti. Bütün bunlar gûya kuvvetini arıtırmışçasına genç adamı -sevinçten titretiyordu. Savaş ruhu onu slhlrlemlştl. Alman subayının kafatasını kırdığı sırada, iskemlenin çıkardığı ses! bile gittikçe artan bir neşe İçinde nakletti.
Kız:
| t— Bu, onun İçindeki Rıısluk şah-slyetldlrl» diye düşündü.
Ve, baba harbettiği, ana civar ormanda gizlendiği sırada savaş hattında doğan çocuğun hikâyesini hatırladı.
Kanı oynıyarak; kendi kendin»:
«— işte bu, bende yok!» dedi.
Erkek macerasını bitirdikten sonra, aktris ona Lulgl'nln başına geleni anlattı.
Nicky:
— Nerede elduğunu ben keşfede-
rlm. — dedi. — İhtimal onu kurtarabiliriz.
— Hayır, o işe karışma. O İş benim.
— Nasıl?
/Uman komutanile olup bitenleri ve onun kendisine haber göndermek hususunda verdiği va’di anlattı. Nlc-ky'nin gözbebeklerinin tekallûsa başladığını farkedlp, gönlünde ânl bir sevinç hamlesile, onun kendisini kıskandığım gördü.
Delikanlı:
— Peki, bu komutan? — diye sordu. — Aranızda ne geçti?
— Hiçbir şey. Katiyen.
— Zira bu İşin olmaması lâzım .. Her ne pahasına. Hattâ beni korumak bahis mevzuu olsa da isteme®. Hayatımı kurtarmak İçin bile beni bir Almanla aldatırsan, sonradan seni öldürürüm.
Roxle, yeniden şu hakikate vardı:
«— Bu adam cidden yabani.»
Bütün bunlar, bahsedildiğini İşittiği, fakat asta inanmadığı şeyledl; zira bütün tecrübeleri bunların realite oluşunu yalanlıyordu.
Erkek Rozie'ye yaklaşıp onu koUa-riyle sardı.
— Buradan gitmelisin. — dedi. — Bu meseleyi çok düşündüm. Vaziyet ciddileşiyor; tehlike günden güne artıyor. Senin utanılacak bir şey yapmağa muktedir olmadığını biliyorum Sen bu işe bir kapak oldun; bir cephe teşkil ettin. Şayet seni yakalıya-,
cak olurlarsa, herkese yaptıkları muameleyi sana da yapacaklardır.
Yüzü birdenbire ihtiyarlamış ve ciddileşmiş görünüyordu.
— Hayır, henüz emniyetteyken gitmen lâzım.
Sonra erkek, genç kıza baktı; Roxle de. bu İşin nasıl ve ne suretle olduğunu fark etmeksizin, olanın olduğunu anladı. Şimdi artık aralarında maskeden, hâilden eser kalmamıştı. Asla imkânsız saydığı şey husule gelmişti.
«— Aptallık .‘tmiyeylml — diye düşündü. — Her şeyi bozmıyayım. Mesudolduğum İçin ağlamamaliyım. Ben serseriyim; bunu haketmemlş-tim. Bu saadeti kazanmak İçin bir şey yapmadım. Hamdolsun, Allahım, hamdolsun.»
Erkek, mahcup mahcup devam ediyordu:
— Sen gitmeden evvel evlenmemiz muvafıktır, diye düşünüyorum. Bu, daha emin, daha nizamlı olur. Tercih ederim. Bu-, bana şenden yana daha emniyet verir. İhtimal bu düşünceler burjuacadır; lâkin gene de daha memnun olacağım.
Kendi kendini germesi, kendine hâkim olması lâzım geldi. Bir müddet sonra konuşabildi:
— Zarar yok. Gidemem. Şimdi olama®.
— Seni burada tutan btr şey yok.
— Gidemem... Elimde değil... şimdi
( naz.. Görmüyor musun, söyle hakikati göremiyor musun?
Söliyeblleceklerl bundan ibaretti; fakat benliği haykırıyordu:
c— Hamdolsun. Allahım, hamdolsun!»
Leon, onu soyunma odasında gördüğü vakit gülümslyerek dedi kİ:
— Gördün mü. döneceğini san* söylemiştim. Müşkül vaziyete düşmüş amma, yaman oğlandır.
— Doğru.
Löon'un bçbekslz, hllekâr gözleri pırıl pırıl parlıyor; siyah kehllbar gibi ışıldıyordu.
Dedi ki:
— Bak hele! Senin başına böyla bir şey geleceğin! asla aklıma getirmezdim.
— Halimde bir şey var mı?
— Hem de nasıl! Göze batıyor.
Sonra, bakışlarının pırıltı» kayboldu; tatlılaştı ve sordu:
— Dünyanın en güzel şeyini blllyof musun?
Roxle, muhatabının ne demek !*-tediğinl anladı; lâkin, kendini tutup:
— Hayır! - dedi.
— Aşık, bahtiyar ve emin Nr kadın.
iZon. elinde olmaksızın, sözünü hafif bir iç çekisiyle bitirdi. Süratle İlâve etti:
— Haydi, çabuk soyun.
(Arkası var)
A d
29 EyiuI 1M4S
A K t?
Sahlfe 7
ÇABUK OKUMANIN VE İYİ ANLAMANIN SIRRI
Uç nevi okuyucu: Motor okuyucu, işiten okuyucu, gören okuyucu
Bir Amerikan mütehassısı yazıyor: Amer İkada kolejin okuma kliniklerinden verilen raporlar iki noktayı meydana çıkarmıştır:
1 — Vasat kimse lüzumundan fazla yavaş okur ve oduğunu İyice kavramaya muktedir değildir.
2 — Böyle bir kimsenin birkaç haftalık sıkı bir talimden sonra okuma ■öratl İki misli artabilir ve okuduğunu anlama kabiliyeti ziyadelenir.
İyi okumasını bilenle bilmeyen arasındaki fark o kadar katidir kİ aralarındaki farklar kolaylıkla tes-bit edilebilir. Aşağıdaki yazıları tahlil ederken kendi okuma itiyatlarınızı düşünün. Kendinizi en ziyade hangi sınıfta görüyorsunuz? Bir kalem alarak vasıflarınıza Tasladıkça bir İşaret koyun.
Zayıf okuyucu
Yavaş okur — Umumiyetle dakikada 100 İlâ yüz elli kelime, Okuduğunu yavaş anlar ve tam olarak kavrayamaz. Mühim noktalardan bir çoğunu görmekten tamamen âcizdir. Kavrayabilmek için kelimeleri ekseriya tekrardan okuması leabeder. Kelime be kelime, hele bazdan İse, hece be hece okur.
Vasat bir sıra yazıyı okuyabilmek için gözlerini altı yedi defa hareket ettirmesi leabeder. Gözleri, dudakla-n, âtll, boğazı ve ses telleri He okur.
Zihnini tam olarak okuduğuna veremez — Etrafındaki gürültülerin hareket ve hâdiselerin lüzumundan fazla farkındadırlar, Sahifedek! bütün kelimelerin bütün hecelerin! büyük bir sadakatle okur.
Çok çabuk yorulur zira okumak sıkıcı ve ekseriya şaşırtıcı bir ameliye dir. Bir oturuşta yarım saatten fazla okumaktan sıkılır ve bu zaman zarfında ancak 12 sahlfe okuyabilir. Okuduğunun ancak az bir kısmı aklında kalır.
Muktedir okuyucu
Rüzgâr gibi okur; Alelâde bir mecmua, gazete veya ormanın dakikada 800 veya daha fazia kelimesini okuyabilir. Cjk ağır bir makale olursa dakikada 400 ila 500 (ekseriya daha fazla bile) kelime okur.
Okuduğunu tam olarak serian anlar — Mühim noktalardan birini kaçırmaz. Kelimeleri nadiren tekrardan okur — İlk görüşte tümle veya kelimenin tam ne ifade ettiğini serlan kavrar. Kelimeleri hiç bit m-«on tekrar tekrar okumaz daima cümle ve fikirleri okur. Bazan kemen hemen bir bakışta bütün bir cümleyi veya paragrafı kavrar.
Vasat bir satın iki üç göz hare iletiyle hazmeder. Yalırz göz ve dimağı; İle okur. Aktif olsras okur — Muharrirle birlikte düşünür, tefsir eder rt simler göz önünde canlanır vs mütemadiyen ya kritik eder yahut da zikredilen fikirlere iştirak eder. Okuduğu sırada hemen hemen sağırdır — Yegâne farkında olduğu nokta düşüncelerin mütemadi hareketidir.
Yalnız okuduğu kitaba dalıp zihnin! mükemmelen o noktaya temerküz ettirir.
Ehemmiyetsiz kelimeleri atlar. Hemen hiç yorulmak bilmez ve bir oturuşta bütün bir kitabı okumağa muktedir ve okur da. Okudukların in güzel kısımlarını, heyecanlarını ve kuvvetli fikir taraflarını bazan, hattâ bütün hayatınca hatırlar.
Aradaki farkı nsebebi nedir?..
Zayıf okuyucu neden bu acınacak haldedir? Muktedir okuyucunun gayretsizce hüner sahibi oluşunun hikmeti nedir.
Bu suallere verilerek cevabın mühim bir kısmı «gös hareketi» tümlerindendir. Zayıf okuyucu gözlerini doğru hareket ettirmesini bilmez. O, bir sllrü yanlış göz hareketlerini itiyat haline gelinceye kadar tekrarlamıştır, Bütün okuma ameliyesi esnasında gözler mütemadi hareket halindedir; fakat, kelimeleri hazmetme ânında gözler hareketsiz kalırlar, teknik terimle «sabitleşirler».
Daha vazıh anlatabilmek İçin şöyle diyebiliriz. Okumağa devam etmek İçin gözlsrln hareket etmesi, fakat okuduğu esnada durması lâzımdır. Gözler hafeket ettikleri zaman hiç bir î«y görmezler, hattâ saniyenin kısacık bir anında tamamen kör olurlar. Gözler hareketler arasında •ahitleştikleri zaman kelimeler okunur.
Sabitleşme ile hareketin mütemadi dğelşmesi o kadar süratle husule gelmektedir ki bunların her biri saniyenin yirmi beşte biri olarak ölçülebilir.
Bu hareketler o kadar süratli ve o kadar cüzidir kİ okuyan umumiyetle gözlerinin ne yapmakta olduklarının farkında değildir.
Vasat kabiliyetli bir okuyucu görünün 4 ilâ 6 kere sabitleşmesinde makine İle yazılmış on santimlik bir yazıyı okuyabilir.
Çok mahir bir okuyucu böyle bir •atın gözlerini 3 kere sabitleştirmekle kavrayabilir. Diğer taraftan zayıf bir okuyucu bunu ancak B lift dokuz hattâ bazan daha fazla gta ■tblüeşttrmesiyle okuyabilir. Tabla-
tiyle okumak yalnız gözle yapılmaz. Bunun İçin dimağı da işlemesi lâzımdır. Eğer zihniniz kelimeleri teker teker zaptediyorsa o sahifedeki düşünceleri muntazam olarak kavrayamarsınız. Zira düşünceler dimağa kelime halinde değil, cümle halinde nakledllmelidir.
Sadece «bir» kelimesi hemen hiç bir şey İfade etmez. «Parlak» kelimesi de yalnu başına mânasizdır. •Sabah» kelimesinin daha dolgun bir mânası olmakla beraber o da «Parlak bir sabah» cümlesi kadar tamam değildir.
Kelime be kelime okuyan bir kimse zihninin İşlemesini yavaşlatır, zira kelimeler teker teker kıt bir mâna İfade ederler. Üzerinde çalışılacak bir mevzu elde edebilmesi İçin, dimağın evvelâ «bir» sonra «parlak» ve daha sonra «sabah» kelimelerini almak için sabırla beklemesi lâzımdır. Muktedir okuyucunun gözleri bir' bakışta tekmil bir cümle De dimağını besler. Bu suretle düşünme ameli ye-si, inin tasız devam eder ve en mühimini hiç vakit kaybetmez.
3 nevi okuyucu
Okuma İtiyatlarını tekâmül ettirme mütehassısı J. A. O’Brlena göre başlıca üç nevi okuyucu vardır: «Mo-tör» okuyucu. Bunlar dudaklarını oynatarak mırıldanarak okurlar. «Auditory» işiten okuyucu. Bıırtlar sahifeyl işiterek okurlar. Konuşma âletleTl istirahat halinde bulunmakla beraber kelimeleri zihinlerinde telâffuz ederler. «Vlstıal» gören okuyucu. Bunlar ne konuşurlar ne işitirler, sade her şeyi görürler. Onlar İçin okudukla sahlfe, dimağlarının üzerine resim çizeceği bir ressam kanavasıdır. Bu kimseler kelime ve yazıları değil, hareketleri görürler. Önlerindeki kelimelerin sesini değil, o kelimelerin tarif ettikleri sesi duyarlar.
Okumu sanaamn ehil olanlar gözleriyle okuyanlardır- Omar İçin, kuru bir süngerin suyu emişi gibi, aynı kolaylıkla okumadan hazmediyorlar diyebiliriz.
Zayıf okuyucular okurken tembellik gösterirler. Kendinizi çabuk okumak İçin zorlarsanız bu tembelliğin önüne geçmiş olursunuz; gözleriniz cümle ve fikirleri seçmeğe ve mühim olmayan tasımları atlamağa alışır.
Süratinizin artabilmesi için gözlerinizin sabit noktaya dikilme hâdisesinin adedi azalmalıdır. 10 santimlik bir satırda beş altı defa sabit bakarsanız okumanız çabuklaşamaz. Bundan başka dudaklarınızla ses tellerinizi hareketsiz bırakmanız lâzım dır; zira her kelimeyi telâffuz etmeğe vaktiniz yoktur.
Acele okumağa çalışırken, tablatly-le okuduğunuz kelime ve cümleleri baştan Okumanız lâzımdır. Daima geriye dönmeden İleri doğru okumak şarttır. Yavaş okuduğunuz takdirde, kendiniz telâffuz etmeseniz bile kelimeleri gayri ihtiyari duyarsınız. Halbuki, çabuk okuyunca özlerin, kelimeleri telâffuzunuzdan evvel hazmetmeğe alışmalarım temin etmiş olursunuz. Uzun bir zaman egzersiz yapıldığı takdirde, okuma ameliye-rindekl yanlış itiyatlar, edinilen sürat vasıtası İle bertaraf edilebilir. -
Mahir bir oruyucu İçin «de», iden» «için», «ve» gibi ek kelimeler mevcut değildir. O bunları cümlenin gelişinden anlar. Bundan başka, onun İçin zaman, uzun kelimelerin son kısmını okumayacak kadar kıymetlidir. .şöyle bir göz atmak bunlarıd hangi kelime olduklarını anlamasına, kâfi gelir.
Çabuk okumağa çalışırken satirinim karıştığını ve hiç bir şey unlamadığınızı farkederseniz, o zaman fazla acele ediyorsunuz ve hakikatte okumayp mesafe atiıymunuz demektir. Sürat elde etmek için esas şudur: Okumanızı çok az hızlılaştı-nn. Bir müddet bu hi2ft dıştık tan sonra bir miktar daha. Bu egzersize metodlu bir süratte ve zekâyı kuşanarak devam edilirse okuma yüzde ondan, hattâ yüzde yüze kadar yükselebilir.
K AKŞAM N
Gr Abone bedeli
Türkiye Ecnebi
Senelik 2800 kuruş M00 kuruş 6 Ayllk 1500 > 3900 »
3 Aylık 800 ■ 1800 ■
Adres tebdili için *111 kuruşluk pul gönderilmelidir Aksi takdirde adres değiştirilmez.
Telefonlarımız Başmuharrir: 20585
Yazı İşleri: 20785 — İdare: 20881
Müdür: 20497
Şevval 22 — Hızır 147 İmsak Güneş öğle ikindi Ak Yatsı
E. 10.19 11.07 8.08 9.28 12.00 1.31
V. 6.16 B.56 13.04 18.24 16.56 20.28
Japonya’da şaşkınlık
Bir kısım Japonlar daha ’ iyi bir devir bekliyorlar
Londra 28 (R.) — Japon imparatorunun General Mac Arthur’u ziyareti Japonya'da şaşkınlık uyandırmıştır. Japon milleti, uğradığı mağlûbiyetin derinliğini simdi daha İyi anlamaktadır. Saraydan Amerika elçiliğine kadar olan yolun iki tarafına polisler dizilmişti, imparatoru, elçiliğin kapısında generalin yaveri karşılamıştır.
Japonlar'dan bir kısmı endişelidir. Bir kısmı İse daha İyi vc yeni bir devir açılacağını umuyor. Tokyo'da bir Japon İşçi partisi kurulmuştur. Bu parti İşgalden beri kurulan ikinci fırkadır.
Kızılordu Mançuri’yi tahliye ediyor
Londra 28 (R.) — Çungklng’den bil dirildiğine göre Kızılordu pazar gününden İtibaren Mançuri’yi tahliye etmeğe başlıyacak, Çin raekamları İdareyi ele alacaklardır.
Çin işgale iştirak etmek istiyor
Londra 28 (R.) — Çunklng'den haber verildiğine göre. Çin hükümeti Birleşik Amerika’ya müracaat ederek Japonya’nın İşgaline İştirak etmek arzusunda bulunduğunu bildirmiştir. Çin’in bu İsteğinin yerine getirileceği sanılmaktadır.
Uzak Doğuda karışıklık
Bîr çok noktalarda, çarpışmalar oluyor
Londra 28 (A.A.) — Uzak Doğu'du Japonların kovuldukları yerlerde karışıklıklar devam etmektedir. Bu cümleden olarak Bangkok’da Çinli ve Siamlı askerlerle polisler orasında yeni çarpışmalar olmuştur.
Malezya’nın merkezinde ve doğu sunda Hind askerleri, Malezya’lı ve Çln’ll askerler arasındaki çarpışmalara müdahale etmek mecburiyetinde kalmışlardır. Bu karışıklıklar, Japonların ırkçılık kini gülmeği teşvik eden riyasetlerinin bir neticesidir.
Hlndlçlnl'de de karışıldıklar olmak tadır. Burada Annam’Iılar 11e Fransız'lar ihtilâf halindedirler, Felemenk Hindistanında istiklâl cereyanı
Londra 28 (R.) — Japon işgali esnasında Cava’da bir Doğu Hint Cumhuriyeti kurulmuştu. Şimdi bu cereyan kuvvet bulmaktadır, Avustralya' dakl sendlkalistler Doğu Hint Cumhuriyetini desteklemektedir. Doğu Hindistan'a gidecek eşya, içinde İstiklâl taraftarlarına karşı kullanılacak silâhlar da bulunduğundan vapurlara yüklenmemektedlr.
Bulgaristanda yeni bîr parti
Sofya 27 (A.A.) — Anadolu ajansının özel muhabiri büdlri. yor: Zemedelsko Zname gazete, sine göre, anarşit komünist federasyonu, hükümetten, programlı siyasi bir parti halinde kanunî bir şekilde ortaya çıkmak mü. saadeslnl İstemiştir.
BULMACA
128458789 10
1 — Sonuna «Y» gelirse 3por kulüplerimizden biridir.
2 — Sinirli kadın.
3 _ Nota - Tersi futbol ıstılahlarından.
4 — ölürce mâni olan efsanevi su.
6 — Tersi alelâde bir şeydir - Bir nevi kundura derisi.
6 — Tersi çiftçinin âletlerinden -Gizlenmiş./
7 — çürük değil
8 — Tersi Hindisi anın bir şehrine.
9 — Başına «A» gelire* taharri eder - Tersi gazete yazısı,
10 — Yadederdlm - Nota.
GEÇEN BULMACANIN HALLt Boldan anğa ve yukarıdan aşağı: 1— Halazadem, 2 — Açıkellvar, 8 — Lıtak, Niza, 4 — Akamet, Clh, B — Zekeriya, « — Al, Ticaret, î — Din. Yakala, 8 — Evcara, Ed, 9 — Mazi, Elema, 10 — Ralıatadam.
atomları
Atom kuvvetile kanser tedavi edilebilir mi?
Şikago üniversitesinde tesis olunan bir enst tüde, kanser te. davisinde atom kuvvetinden isti, fade etmek imkânları araştırılacaktır Bu enstitüde aynı zaman, da, kanserin irsi olup olmadığını anlamak üzere tetkikler yapılacaktır, Bu hususta üniversite reisi Robert M. Hutchins, şunla, n söylemiştir:
«Şikago üniversitesi, atom bombasını inkişaf ettirmek hususunda alet olan müesseseler. den bîridir. Enstitü, üniversite, deki ilimler şubesinin bir kısmı, nı teşkil edecek ve son zaman, larda kurulmuş olan nüve tetki. katı müessesesile işbirliği yapa, çaktır,™
Üniversitenin kimya orofesörii ve reis muavini Reuben G. Gus. tavson şöyle demiştir: «Simdi fen. kansere sebebiyet veren 200 kimvevî terkibi tanımaktadır. Bu tertiplerden, normal
çıkarıp yerlerine avm gruntan radyoaktivite atomları konuldu, ğu takdirde, hayvanlar üzerinde 1z bırakacak tecrübelere eiriş. nıek mümkün olacaktır. Bövle. ce. bu atomların hangi metoda İstinaden kanser husule getir, dikierinm keşfedilmesi muhte. meldîr.
Kışın istirityeleri yumurtlatmak kabil olacak
Mevsimsiz çiçek yetiştirildiği gibi, istridyeleri de kışın yumurt. latmak mümkün olacaktır. Mild-ford’daki Amerikan balık ve vahşî hayvanlar laboratuarına men. sup İ)r. Victor Joosanoff, kışın istridyeleri yumurtlatmak için lâzım olacak elverişli harareti keşfetmiştir.
Aletâde istridyeler. umumiyet itibariîe yeniden verici guddele. rlnl sonbaharın bidayetinde in. kişaf ettirmeğe başlarlar. Kış devresinde gayri faal bir devreye girerler. Yaz baş gösterip sular ısınınca bunlar, tekrar faaliyet devresine girerler.
Dakikada 5 mil kateden muazzam bir seyahat uçağı
Pan_Ameıikan dünya hava yolları, dakikada 5 nül süratle 240 yolcu taşıyan muazzam bir uçağın harb sonu dünyasında hava yollarında kullanılacağını bildirmektedir. Bu uçak, harb sonu dünyasına hasrolunan 4 uçağın en süratlisidir.
Consolidated . Vultes fabrika, sı tarafından vücuda getirilen bu dev uçağın 6 motörü vardır. Bu ekspres uçak, 204 yolcudan başka 7,000 kiloluk bagaj ve pos. ta nakledebilecektir. Uçak, 340 millik süratle uçacak ve New _ York'tan Londra'ya takriben 9 saatte varacaktır.
Makinelerdeki akşamın devirlerini hesaplayan bir âlet
Bir .eşik Amerika'da, saniyede 3.300 devreye kadar bütün makine akşamının devirlerini zapteden photoe-lectrlc tadometre lslrnU yeni bir Met Icadedllmlştir. Bir otomobilin tekerlekleri saniyede 3.300 devir yapacak olursa, saatte 18.000 mil k aletmiş saydır.
Bu vaziyet karşısında 10 dakikada Ncw-Yorktan San Françlscoya gidilmiş olur.
110 raundluk boks maçı
Spor tarihinin kaydettiği en uzun süre ı boks maçı, 110 ravunttur. 6 nisan 1893 de, New Orleans'da yapılan boks maç: Andy Bowcn ile
Jack Burke karşılaşmışlardı.
7 saat 19 dakika çarpıştıktan sonra. yenişemedlklerini gören hakem. İki boksörün maça devam edemlye-cek kadar yorgun olduklarını 1leri sürerek maçı yarıda bırakmıştır.
25.000.000 doların mirasçısı kim ..
Filâdelliyalı Madam Henrietta Ga-relt, 1930 yılında ölmüş ve 25 milyon dolârbk bir miras bırakmıştır. Tek başına yaşı yan bu dul kadın, hiç kimse İle muhabere etmiyordu. Şimdiye kadar Birleşik Amerikanın 48 eyaletinden mirasçı olarak 28.000 kişi müracaat etmiştir.
Diğer taraftan, 27 yabancı ülkeden de miras iddiasında bulunanlar ol-muştır. Fakat, şimdiye kadar 25. mllyotı doların bir senti bile alınmış değildir,________===
_„ Göınlekiş
^^UİRİNCİ 8INIF ÇÖMLEKÇİ I
| Sirkeci Hamldlye cad, 37
İHKaMH Tel: 20098■■■■■Mİ
Ankara belediyesinde n:
1 — Belediye blnüu yanında in?a edilmekte olan apârtımana yaptı* nlscak olan elektrik, sıhhi ve kalorifer tesisatları İşi en beş gün müddetle ve kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli ceman «77-431 ı Uta (891 kuruştur.
3 — Teminatı (51201 lira (591 kuruştur.
4 — Teminat Belediye merkez veznesine yatırılacaktır.
5 — Bıı işe girmek Istlyenlerin (20) bin liralık kalorifer ve (10ı bin liralık sıhhi tesisat işi yaptıklarına dair vesika ibrazı »; tatil günleri hariç. en az İhaleden üç gün evvel Beleliye başkanlığına yazı ile mûrne&st ederek vesika almaları ve bu vesikaları teklif mektuplarına eklemeleri şarttır.
6 — Bu İş 9/10/945 salı günü saat 11 de isteklisine İhale edileceğin-, den, şartname, kroki ve salresini görmek iştiyenlerln her gün Encümen.' kalemine gelebilecekleri ve isteklilerin de 2490 numaralı kanunun 32 ne! maddesine göre hanrlıyaeaktarı teklif mektupların] İhale günü olan 9/10/ 945 salı günü saat 10 a katlar Belediye encümenine vermeleri. ( 12895) Dil ve Tarih - Coğrafya fakültesi dekanlığından :
1 — Fakültemizde derslere 1 Kasım 1945 perşembe günü Başlanacak ve eski öğrencilerimizin kayıtları Ekim ayı İçinde yenilenecektir, öğrencilerin l/K/1945 den 277X71945 tarihine kadar bizzat Fakülteye gelerek kayıtlarını yenilemeleri gerektir. Bu müddet İçinde başvurmıyanların kayıtları silinecektir. Askerde veya hasta bulunanların durumlarını birer belge İle bildirmeleri lâzımdır.
2 — Ekim devresi İmtihanlarına 15/X/1945 tarihinden lıibaren bağlanacaktır.
3 — Fakültenin çeşitli bölümlerine bu yıl 16 harçlıklı öğrenci alma-caktjr. Harçlıklı olarak yeniden alınacak Öğrencilerde aranılan şartlar şunlardır: Türk vatandaşı olmak, kendisinin veya ailesinin yüksek öğrenimi sağlıyacak kadar geliri bulunmamak ve kendisi hiç bir yerde çalışmamak, 25 yaşmı bitirmemiş bulunmak, evli olmamak, yurdun her hangi bir yerinde öğretmenlikte veya diğer maarif hizmetlerinde çalış* mıya engel olabllecejj sakatlık ve hastalığı bulunmamak. iBuna alt. rapor imtihanı kazandıktan sonra tam teşkilâtlı bir sağlık heyetinden alınır). Harçlıklı öğrenci olmak lstiyen adayların 15 Ekim tarihine kadar bir dilekçe İle Dekanlığa başvurmaları lâzımdır.
İmtihanlar 8-20 Kasım avı arasında Fakültede Hân edilecek günlerde, öğrencilerin girmek İstedikleri bölümlerle İlgili derslerden yapılacaktır. (124011
Devlet Deniz Yolları ve Limanları İşletme Umum Müdiirlüğjî İlânları
Şehir Hatları İşletmesinden-
KIŞ Tarifesi
lZEklm/İS45 tarihinden İtibaren Şehir Hatlarında kış tarifesi tatbik edilmeğe başlanacaktır.
Tarifeler iskelelere asılmıştır. ( 12794)
*
1 — Kızkulesl binasında yaptırılacak çeşitli yapı ve onarım işleri açık eksiltmesi 10 gün uzatılmıştır.
2 — Bu İşlerin keşif tutan (2185) lira (88> kuruştur.
3 — Geçici güvenme (163) lira (94) kuruştur.
4 — Eksiltme kâğıtları her giin yapı şubesinde görülebilir.
5 — İsteklilerin, eksiltme şartnamesinin 4 üncü maddesinde yazılı vesikaları 50 kuruşluk pul ve bir fotoğraf İle birlikte eksiltme gününden —tatil günleri dışında— en az yedi gün önceye kadar bir dilekçe İle genel müdürlüğe başvurarak vermeleri ve ehliyet vesikası almaları lâzımdır.
8 — Eksiltme 16- 10. 1945 tarihine rastlayan sah günü saat 11 de genel müdürlük merkezi karşısındaki binada bulunan alım satım komisyonu tarafından yapılacaktır.
7 — İsteklilerin eksiltme gün ve saatinde ehliyet vesikası geçici güvenme makbuzu ile birlikte komisyona başvurmaları gerektir.
8 — tdare İhaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (12933)
Üniversite Rektörlüğünden:
Tıp Fakültesinde Sinir hastalıkları Kliniği Doçentliği açıktır, Yabancı dil İmtihanı 5 Aralık 1945 çarşamba günü saat 14.30 da Rektörlükte yapılacaktır. Adaylığı Bakanlıkça kabul edilenler bir hafta. İçinde tezlerini Jüri kurullarına vermeğe mecburdur.
Yönetmelikte aranılan şartlan haiz isteklilerin Sağlık raporu. 5 fotoğraf, nüfus tezkeresi örneği ve hüviyetini gösteren fişleriyle (Fişler Tedris İşleri kaleminden tsteneceıdir) 28 Kasım 1945 çarşamba günü akşamına kadar Rektörlüğe başvurmaları. (127831
Teknik Üniversite Satın Alma Komisyonundan
Teknik Üniversitemiz Yurdu İçin aşağıda yazılı malzemeye ınuyaç vardır. İsteklilerin â2aml 2/10/945 salı gününe kadar nümuneierl İle beraber tekliflerini rektörlüğe bildirmeleri.
Adet Cinsi
Tabak
Kaşık
Çatal
Bıçak
Su bardağı
Çay fincanı
Sürahi ve yahut kana
Tuzluk kapaklı
(128861
1946 yılı İKRAMİYE plânını merakla beldeyiuizl
3 -------
«W 'İt
.-S--İ.XjTY
eot ÇoeaJfsu^, cü£eyefanWı.
■
■ İl-,. ■ - -
1
■ • ■
BahlFe 8
AKŞAM
29 Eylül 1948
g YENİ BAR >5
Eğlence, Dekor ve Cazib Vari-yetesile Memleketinmizi Yegâne '$;?
-k-, Mllessesesidir. riL
Gaip çocuk aranıyor
Bundan beş rrftn mukaddem Mu-danyadan vapura binip İstanbul! babaannesine gitmek üzere gelmiş olan yedi yaşlarında Ali oğlu Erdoğan Aktaş eve gelmemiş, her nereye gittiği de malûm değildir. Her kim nerede olduğunu biliyorsa İnsaniyet namına aşağıdaki adrese haber verdiği takdirde fazlaslyle memnun edilecektir.
Mercan Paşa Cami sokak 18 No.
Sultan Akfûş
..’.-İ2kZ.İİ2İ
Gümrük ve Tekel Bakanlığı Müfettiş Muavinliği müsabaka imtihanı
Münhal rıtiunan 35 Ura maaşlı müfettiş muavinlikleri içir. yazılı »e ■özlü bir müsabaka imtihan) açılmıştır.
1 — Muıauaka İmtihanının yazıl) kısmında 5 11 545 pazartesi günü saat ■) da Ankara ve İstanci’lda baş anacak ve 7. 11. 945 çarşamba günü akşamı son verilecektir
Aşağıdaki vasıfları haiz isteklilerin 81, 10, 045 salı gününe »rtmar dilekçe ile Bakan:.k teftiş htyey reisliğine müracaat ederek oradan verilecek hal tercümesi beyannamesini eklerile birlikte doldurduktan sy«ra bunları en geç 3. 11 945 cumartesi günü akşamına kadar teftiş heyeti reisliğine göndermiş okunmaları lâzımdır.
2 — Mu.-aba kay a p iteceklerden aşağıdaki vasıflar aranır:
A - Memurin kanununun 4 üncü maddesindeki şartlan haiz olmak.
B — M'vabaka tatihinde ya$l 32 den yukarı cunamak,
C — Hukuk ve İktisat fakülteleri, siyasal bilgiler okulu, yüksek İktisat ve ticaret okulu ile bunlara muadil aynı derecedeki yabancı okullarda)) mezun bulunmak, «yabancı rnemleset okullarından alınan dlp’oınalarm Milli Eğitim Bakanlığınca muadeletleri tasdik edilmiş olması iftsumdır.
Ç — Müfettiş mesleğiıvn istilzam ettiği vekar ve ciddiyete aykırı olr hail Duhınmsrnak,
D — Sıhhatçe Türkiyenin her ra rafında vazife görmeğe va seyahatler yapmağa müsait bulunduğu tam teşekküllü bu- resmi hastaneden alınacak raporla ıavnx edilmek,
3 — fcufciınlıkça aranan vasıflan haiz oldukları yapılan soruşturma İle anlaş.lanlar Ankara ve Istanbulda evvelâ yazılı ve bunu müteakip yalnız An'carada sözlü bir mııhana tabi tutulacak-at dır
4 — Mıt.-ınallere mılsanakada kazanılan cereceslne göre tayin yapılacak ve bu müsabaka nurdan sonra açılacak müfettiş muavinlikleri İçin OLr bak ‘eşkll etmiy. pektir.
5 — ts’ek.Oerin imtihan programını teftiş heyeti relsliğimlen almalan
veya metfuna istemeleri azımdır 19349 *
AÇ1K ARTTIRMA
30 Eylül vo 7 ekim 945 pazar günleri saat 10 da Beyoğlu Ağa-cami Nane sokağında 5 No. lı Uyanık aparlımanının 4 çil dairesinde vefat eden Bayan Atina paledoğos'a alt eşyaları açık arttırma suretlle satılacaktır. Eski sistem büfe, kanape, tonet, salon masası, yaldızlı ayna, san-dalyalar. soba borularlle, san karyola somya İle, kaplamalı aynalı dolap, lavabo ve komodin yataklar, seccadeler, perdeler, tabaklar, vazolar, çamaşırlar, kadın elbiseleri, çarşaflar, kürk manto, astragan manto, kürkler ve saire 35 ve 60 adet krlstofle çatal, bıçak, kaşık, 2 şamdan, 6 riet ufak tepsiler. ___
Kayyum E. Kolassı
Zayi — E. T. T, İdaresinden aldığım 4690 No. h hüviyetimi zayi ettim. Yenisini ılarağtmdan eskisinin hükmü yoktur
Ayaspaşa Lâboratuvarı No. 9691 Osman Çevik
HİKMET AKKAN
BIÇKI ve DİKİŞ YURDU
Kayıdlara boşlandı. Derslere 1 ekimde başlanacaktır, Beyoğlu, Hamalbaşı, Kaplan sokak Mes'ud apartımanı. oda 8.
i a biat kuvveti kuvvet/e
Kafiyen
Ihtiyarlamıyan
KADININ
SIRRI
45 yaşında olmasına rağmen yüzünde hiç bir
buruşukluk olmadığı gibi teni d« bir genç kızmkl g'.bl taze ve yumuşak. . İşte Viyana Üniversitesi Profesörü Dr. K, Stejskal tarafından keşf ve *B1oeel> tabir edilen şayanı hayret gençlik unsurun on sihrimiz tesiri bu dur. Bu (Biooel> şimdi penbe renkteki Tokalon Kreminde mevcuttur. Siz uyurken cildinizi besler ve gençleştim Gündüzleri İçin de Beyaz renkteki Tokalon Kremini kullanıma. Siyah noktalan eritir, açık mesameleri sıklaştırır ve cildi beyazlatıp kadife gibi yumuşatır. Tokalon Kremlerinin memnuniyet verici semereleri garantilidir. Aksi takdlrd" naranız ınrin nlnnıır
Ürolog — Operatör ■mm
Dr. Süreyya ATAM AL idrar yolları ve tenasül hantallıkları Mütehassısı
Beyoğlu — Parmakkapı Kurabiye sokak 14 — Tel: 43379
Doktor Operatör GALIP KICIMAN
Beyoğlu İstiklâl caddesi eski çiçekçi sokak No. 6/7 Kevser palastaki muayenehanesinde yent-den hasta kabulüne başlamıştır.
Çdpdmdrka Müstâhzdrdt/
MEVSİMİNİN EN ZENGİN ÜZAYEDESi
Açık, arttırma ite fevkalâde satış
1945 Eylülün 30 uncu pazar günü saat 10 da. Kadıköy de Moda
Mühürdar caddesi Rıza Paşa sokağında (Moda Mühürdar tramvay durağı Kız Enstitüsü karşısı Gündoğdu sokağından dahi gidilir) 19 -21 numaralı Meşhur Apik Efendi Uncuyan’ın Eski konağında emsaline az tesadüf olunur ve tekmili hususi surette kendisi için Avrupada yapılmış muhteşem görülmemiş eşyalar açık arttırma lig satılacaktır. Üstleri hakiki «Velur dö Jen» kaplı tekmili altın yaldız ve pek az tesadüf olunur Louis XVI muhteşem Paris malı salon takımı tekmili oyma ve yaldı?, onımanll hakik «Velur dö jen. kırmızı kadife kumaşlı çok zengin 2 koltuk ve 2 sandalya üzeri AUJerla onlks taşlı ve yaldız ornımanlı aynı salonun bulunmaz salon masası, Parts malı vo som altın yaldız kapıları Vernl - Marten desenli şimdiye kadar görülmemiş nadide bir Bahü ve ayna halis Fransız malı va hakiki Bakara gayet ztngin 3 adet avize, masif Pelesenk Loul$ xv 10 parçadan İbaret emsalsiz salon takımı, mavun Louis Philip hakiki İngiliz koltuk ve sandalyaları, 17 nel asrın ismi katalogc meşhur T. Van Son’un orijinal bir tablosu; Gİ Barrier Halil Paşa İmzalı hakiki artistik tablolar, Şen füme güzel yemek oda takımı, Fransız malı üstleri maroken nadide yemek sandalyaları, Llon Ipc-k atlas üzerine Velur dö Jen aplike emsalsiz perdeler. Avrupa kumaş ve kadife bir çok yeni halde perdeler, Markltiri masalar, bronz motifli Paris kadın yazıhane ve salon masası, biblolar. Çin mavi vazolar, blsküi heykeller, nadide saatler. Kluazone vazo vc biblolar, Paris malı portatif tuvalet çantası, hakiki bul OYUN MASASI, fildişi TAVLA, Lalık vazolar, eski Tebriz ve Şiraz halıları; ipekli plüş kaplı otoman salon takımları, Ampir mavun koltuk ve sekreterler, sandal ağaç oymalı ve mozaik işlenmiş Iîlnt çekmecesi V?rni Marten geridonlar, bakara tuvalet takımları, beyaz maden yemişlik ve tepsiler, yaldızlı aynalar, Pelesenk konsollar, aynalı dolaplar. Bohem şamdanlar jyl halde çaprast telli konsere mahsus Alman piyanosu bronz lâmbalar, levhalar. Japon tablolar v. s. Fazla tafsilât alman İçin Beyoğlunda 319 numaralı Pelbar Kollekslyonör Oa-Jerisine. Tel: 41982 Vc Portakal Mobilya Evine müracaat. Tel: 42738
Açık arttırma ile fevkalâde satış
Antika ve eski Saray eşyaları, 1945 Eylülün 30 uncu pazar gunil saat 10 da Göztepede tren İstasyonundan yirmi adım mesafede Ahmet Paşa Konağı namı İle maruf Müşir Derviş Paşa konağında mevcut tekmili saraylardan çıkma büyük kristal ve bronz avizeler, yaldızlı büyük saray konsol aynaları ve diğer hayli saray malları açık arttırma ile satılacaktır. Avizelerin bu kıymetli devrinde hakikaten nadide Paris İşi 2 adet tekmili kristal ve bronzdan mamul büyük avizeler, 2 adet Paris malı ve ufak bir tamire muhtaç fevkalâde güzel la-torlu (yanlan dahi Istorlu) şlfonlye - klasörler ve 2 ufak yazıhaneleri. Eski en meşhur saraylar İçin hususi bir itina İle yapılmış fevkalâde güzellikte üstü kalın mermerli emsalsiz Louis XV konsollar ve büyük. Bi-zote kristal aynalar diğer hayli beyzl ve diğer saray aynaları, Edirne işi eski Türk mangalı ve diğer Süleymanlye ve sair mangallar, yaldızlı ufak etajer - sepetli, sedefli eski tarzda güzel bir çocuk beşiği, hayli yağlıboya büyük ve ufak tablolar (biri Fransız nssam Geffrol' nln) Havagazı He banyo Şof (beni (kazan), hayli ufak boy demse kasalar, aynalı dolaplar, boy boy yazıhaneler. Kloş cam altında eski «aathr, hayli muhafaza sandıkları, saray tepsileri, paravanlar ve gramofon plâkları, gilzel yazı levhaları, sarı ve beyaz samaverler, güzel bir saray karyolası, :aa. somlye, ve nihayet külliyetli miktarda bazıları tamire muhtaç F ısl evde lâzım eşyalar. Salamandra, Godln, Zonguldak v» sair köm. obaları, büyük taban halılar], hayli kilimler, dökme emaye bir ba >. hayli bakır mutfak âletleri.
I Fatih İkinci sulh hukuk yargıçlığından: 945/15
. Hatice ve Zehranın tasarruflarında bulunan Haydar Astar sokağında en eski 2 eski 4 yeni 4/1 ve 4/2 kapı No. lu 346 metre murabbaındakl 2422 lira kıymetindeki arsa taksimi kabil olmadığından İzale! şuyu suretlle 24. 10. 945 tarihine müsadif çarşamba günü saat 14 den 15 şe kadar Fatih İkinci sulh, hukuk mahkemesi kaleminde açık arttırma suretUe aşağıda yazılı şartlar dairesinde satılacaktır. Muhammen kıymetinin % 75 ini tecavüz ettiği takdirde o gün ihale edl-
11 e çektir. Aksi takdirde en son arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere 5. 11, 945 tarihine müsadif pazartesi günü saat 14 den 15 şe kadar müzayedeye devamla en son arttırana ihale edilecektir.
1 — İşbu gayrimenkul üzerinde müseccel ve gayri miiseccel r.ak sahiplerinin tarihi İlândan İtibaren 15 gün zarfında veslkalarlle birlikte mahkememize müracaatları aksi takdirde gayri müseccel hak sahipleri paylaşmadan hariç kalacaklardır.
2 — Arttırmaya İştirak edecekler % 7,5 pey akçesi yatıracaktır.
3 — Arttırma bedel! peşindir. Ancak memur kanuni salâhiyeti dahilinde mehil verebilir.
4 — Bedeli İhale müşteri tarafından müddeti kanunlyesl zarfında ve- ( rilmedlğl takdirde İhale feshedilerek gayrimenkul yeniden müzayedeye konur ve en son arttırana ihale edilir. Aradaki fark zarar ve ziyan hükme hacet kalmaksızın ilk müşteriden tahsil olunur.
5 — İhale tarihine kadar vergi borçları hissedarlara taviz bedeli del-lâllye ve ihale harç pullan müşteriye aittir.
8 — şartname bugünden itibaren herkesin görebileceği şekilde divanhaneye asılmıştır. Fazla malûmat ls-llyenle’- Fatih ikinci sulh hukuk kaleminde satış memuruna müracaatları İlân olunur. (12942)
Zayi — Darüşşafakudarı aldığım tastklnameyi zayi ettim. Yenisin! alacağımdan eşkininin hükmü yoktur.
Vedat Nisan al
SATILIK KÜRK
Bir vizon manto ve Ik! arjan-t-e tilki kürk satılıktır. Görmek için her gün öğleye kadar Bo-montlde Âbldcihürrlyet caddesi 22 AH Nihat Ap. daire A. 3. T(1- 80326.
■■ HAKİKÎ AMERİKAN
SİNEK İLACI
Bütün ev haşaratına karşı kati tesirli ve leke yapmaz
ORİJİNAL AMBALAJ
TOPTAN VE PERAKENDE
NAS ŞİRKETİ
Mehmet Al! Paşa Han No. 30 Galata, Köprübaşı, Vagonll arkası. Telgraf: Nfislar - İstanbul Telefon: 40908
Galatasaray
İngiliz sefarethanesi yanında
SALON EMPERYAL İÇKİLİ LOKANTASI
Birinci sınıf salon; seri ve muntazam servis, çok zengin mutfak.
HER AKŞAM:
Kemanı NOBAR TEKYAY UDî Selânikli ABDİ Tamburi Kadıköylii FUAD UDİ Bestekâr HRANT BABADAN KALMA ALATURKA SAZDA_____________
Telefon: 41236 -^^™
3 Ekim çarşambadan itibaren İstiklâl caddesinde eski Venedik sokağında İbrahim paşa apartı-manının 5 No. lu dairesinde sayın müşterilerine teşhir edecek. En son şapka koleksiyonunu
İstanbul Belediyesi İlânları
Karaağaç müesseselerlne alt ford marka et nakliye kamyonları İçin alınacak 25 kalem yedek parça kapalı zarf usulü He eksiltmeye konulmuştur. Tahmin bedeli 6411 lira 32 kuruş ve İlk teminatı 480 lira 85 kuruştur. Şartnamesi zabıt ve muamelât müdürlüğü kaleminde görülebilir. İhalesi ıo, ıo, 945 çarşamba günü saat on beşte daimi encümende yapılacaktır.
İsteklilerin ilk teminat makbuz veya mektupları, 045 yılına alt ticaret odası vesikaları ve kanunen gösterilmesi geıekll bulunan diğer belgelerle birlikte 2490 sayıl) kanunun tarlfatı çevresinde hazırlıyacakları teklif mektuplarını İhale günü saat on dörde kadar daimi encümene vermeler! lâzımdır. (12768)
Çam kerestesi satışı
Devlet Orman İşletmesi Fethiye müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin Yakabağ bölgesi dahilindeki Cıdrak sahil depomuzda mevcut 1833 adede muadil 171, 474 M3 küp çam kerestesi açık arttırmaya konulmuştur.
“ Açık arttırma 8. 10. 945 tarihine rastlayan pazartesi günü saat 15 de İşletmemiz merkezinde komisyon huzurunda yağılacaktır."
3 — Beher metreküpün muhammen bedeli yüz liradır.
4 — Muvakkat teminat % 7,5 hesabiyle 1288 lira 66 kuruştur.
5 — Açık arttırma şartnamesi Ankarada orman genel müdürlüğünde, Muğla. Acıpayam, Kas. Finike İşletme müdürlüklerinde, Köyceğiz orman bölge şefliğinde ve Türk Basın birliği, Yeni Mersin, Son Telgraf ga-netcsl müdürlüklerinde görülebilir.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte komisyona müracaatları.
(12935)
Yüksek Deniz Ticareti okulu müdürlüğünden:
1 — Hariçten okulumuza girmek Istlyenler, sıhhi muayenelerinin ya-ptlmasi İçin 10 Ekim 945 günü saat D da okulda bulunmaları.
2 — Okulumuz ilse üçüncü sınıfından yüksek sınıfa terfi eden öğren-
ciler, makine ve güverte sınıflarına ayrılacaklarından sıhhi muayenelerinin İcrası va İsteklerinin bilinmesi İçin 11 Ekim 945 perşembe günü saat 9 da okulda bulunmaları lüzumu İlân olunur. (12928)
Ankara Tıp Fakültesi Dekanlığından:
I — İsveç Stille fabrikası mamulfttı 386 muhtelif parça çelik âlâa cerrahiye alınacaktır.
n — Taliplerin 8 ekmı 1945 tarihin» müsadif pazartesi günü saat
15 de okullar saymanlığıt-da yapılacak eksiltmede hazır bulunmaları.
m — Eksiltmeye gireceklerin bir saat evvel muvakkat teminatlarını okullar saymanlığı veznesine yatırmış olmaları lâzımdır.
rv — Muvakkat teminat 658 liradır.
V — Şartnamesi Ankara tip fakültesi müdürlüğünde görülebilir,
(UM1)
ELEKTROJEN GURUBU ISTİYENLERE
Belediyelerin ve Miltteahhitlerin Nazarı Dikkatine: tsvlçrenln en maruf fabrikaları mamulatından kısa zamanda getirilmesi kabtl ve aşağıda umumi vasıfları yazılı elektrojen gruplarına İhtiyacı olan müesseseler adreslerini Şirketimize bildirdikleri takdirde kendilerine fat, teslim müddeti ve diğer teknik malûmat v'rillr
BEDRİ GöKNiL LTD. Şti.
Galata Bahtiyar Han No. 58
1 —*175 beygirlik efektif kuvvette 500 devirli 3 silindiril ve dört zamanlı Diesel motörü ve buna akuple 15 P KVA lık altematör Cos fl = 08 volt 420/242 (38o ■ 220 voltluk şebekeler için) frekans 50 p/a bilcümle teferruatı ve otomatik regülâtörü ile birlikte.
2 — 200 beygirlik efektif kuvvette 600 devirli 4 sillndlrU de dört amanlı Diesel motoru ve buna akuple 170 KVA lık altematör (diğer
teferruatı vukarıkinin aynfl
t? Mide, barsak ve vücutta birikmiş yağlara, gazlara, toksinlere karşı
MBYOKNyjON
Nlşantaş — Hususi
Kuruluş
KIZ — ERKEK — YUVA — İLK
tarihi: 1885
YATILI — YATISIZ
— ORTA — LİSE
Okul açılmış, dersler başlamıştır. Kadrosu müsait sınıflara kayıt muamelesi devam etmektedir. Telefon 80879
—SAĞMALCILAR KOOPERATİF ve CEMİYETİ—.
Üyelerine:
Hayvanlar İçin ot ve saman İhtiyaçları olanlar Yedlkule Hacı Ah- B vaddln mahallesi yağhane sokak No. 6 da kooperatifin bu işte ser bayii I olan Mustafa Hoş müesseseslne müracaatları. Bir müşkülât karşısında I kalanlar kooperatife müracaat_gdebllirL_^^^^_^___^^^^^^^^^J
Maliye Bakanlığından
1 — 4644 lira 61 kuruş keşif bedelli Bakanlık binasının bahçesindeki çiçek serinin onarunının ihalesi 15, 10. 1945 tarihine rastlayan pazartesi günü saat 15 de milli emlâk umum müdürlüğünde açık tk-slltnıe usullyle yapılacaktır.
2 — Şartname ve keşif evrakı bedeli mukabilinde milli emlâk genel müdürlüğünden verilir.
3 — Geçici teminat miktarı (348,50) liradır.
4 — İsteklilerin ticaret odası veslkasile birlikte bu iş İçin Bayındırlık Bakanlığı yapı ve İmar İşleri reisliğinden olacakları ehliyet ▼»-çakasım İbraz etmeleri lâzımdır.(12858)
Anason Alınacak
Teket Genel müdürlüğünden:
İdaremiz İçin lüzumlu 300 ton kadar anasonun dışardan getirilmesi hakkında evvelce gazetelerle yapılan İlânda tayin edilen müddetin ban teklif sahiplerinin tetkiklerini tamamlıyamadıkları anlaşıldığından 25 10. 943 tarihine kadar uzatılması uygun görülmüştür.
İsteklilerin flat ve şartlarını 25. 10. 945 tarihine kadar Tekel genel müdürlüğü müskirat muamelât şubesine yaşı 11» bildirmeleri. (12903)
Comments (0)