29 Haziran 1950 — Perşembe


* SİYASİ İKTİSADİ
I tTA
lo İjfl


f
Sayı 211

10 kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abona : Türkiya için «enellği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç momlakotler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden : HABİB EDİB-TÖREHAN

İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756-44757 Santra)
Telgraf Adresi : Het.lo. İstanbul
Birleşmiş Milletler Teşkilâtının tarihî kararı

Güvenlik Konseyi, Amerikanın yaptığı teklifi kabul etti

C.H.P. Kurultayı
bugün toplanıyor
Ömer İnönü, yapılan
Kore’ye fiilen yardım edecekler
Teşkilâta dahil diğer milletler de mütecavizi kovmak üzere
Dış politika
Kore’de verilen ders
İÎYLE sanıyoruz ki dün>a rahat bir “ nefes alınıştır. Çünkü Amerika Sovyet emperyalizminin karşısına dikilerek, bundan böyle her gümrük kapısında üstii aranarak tecavüz politikası kaçakçılığı yapmasına katiyen müsaade edilmiyeceğini, onun anlayacağı bir dil ile anlatmış bulunuyor.
“Soğuk harb”in her an ve mekânda bir “sıcak harl>“e inkılâp edebileceğini, «ocuklar bile bilir. Nete-kim Kore’de, böyle olmuştur. Beklenmedik bir anda, yukarda hazırlanan kuvvetler İle, Sovyet politikası bir yarma teşebbüsüne geçmiştir. Maksat, Amerikanın büyük masraf, fedakârlık ve sinir yorgunluğu İle devam ettirdiği “soğuk harb“in bir çocuk oyuncağı vahut gülünç bir gayret olduğunu ispat etmektir.
Eğer Amerika, neticeleri hesap ederek bugün dünyamıza rahat nefes aldıran kararını vermese İdi. her tarafı derin bir ümitsizlik havası kaplamış olacaktı.
Sovyet politikası, bir kukla sahnesinin üzerinde bebeklerini oynatır gibi ve bunun kadar mânini bir iş görürceslne. Kumanyada, Macaris-tanda, Çekoslovakyada, Çimle, kanlı tecavüz plânları hazırlayarak bunları tatbik mevkiine koymuştur. Niyeti, dünyanın her tarafını böylece vebu yoldan kendi pençesine geçirmektir. Kore’de de böyle olacaktı.
Moskova Radyosunu dinler, yahut 8ovyet gazetelerini okursak, Kore’de olan biten işlerden en az haberdar memleketin Rusya olduğunu zannederiz. Hattâ, soıı üç gün İçinde, Sovyet neşriyatı oldukça tarafsız ve a-lâkasız bir müşahidin görüşlerini akdettirir gibi bir hal takınmıştır. Yani, rejisörün oynanan oyundan, muharririn senaryodan, tiyatro sahibinin de gişedeki hâsılattan, âdeta haberi yoktur.
Bu kadar cüretli tecavüz plânları hazırlamaktan çekinmeyen bir memleket, nasıl olur da eserinden hu kadar uzaklarda ve arkalarda kalır? Nasıl olur da, radar ve radyo ile vada roketler İdare eder gibi, plândan silinip kaybolur?
Bu sualin cevabı basit olduğu dar mâkuldür. Sovyet Rusya bu
kilde hareket eder, riinkü Işlıı arkasından çapanoğlu çıkacak olursa, biç Idmseye karşı, hattâ kurban olarak ileriye dürdüğü kendi âletlerine ve kuklalarına karşı dahi mesuliyet kabul etmeyecek olan odur. Azerbay-candan çekilmesi, tasfiye edilen Yunan komünistlerini Arnavutluktaki han odalarına havale etmesi, hep bu şekilde cereyan etmiştir.
Eğer darbesinde muvaffak oluma, İslimi arkadan yetiştirmek kolaydır. Derhal bir Moskova görüşmesi ve bir dostluk muahedesi tertip edilir; İstiklâline kavuşan ve emperyalistleri kovan memleket, Sovyet Rusya İle peyklerinden başka hiç kimse ile dostluk tesisine mezun ohııaz; iktisadiyatını, Sovyet beş senelik plânlarının emrine ve hizmetine koşar; bir kelime İle, Sovyet siyaset ve İdeolojisinin hareminde, sadık ve uysal bir halayığa İnkılâp ederek efendisine dua eder ve bayramlarda etek ö-prr.
Eğer darbesinde muvaffak olamazsa. yeni kurbanlar ile yeni facialar tertip eder ve bir evvelki hareketinin kaç aile ocağının sönmesine sebep olduğunu, düşünmez bile..
Tecavüzlerinde bu derece cüretli, ricallerinde de bu kadar pişkin bir devlet, görülmemiştir.
Bütün bunları gözönüne getirir ve komünist taktiğinin hu clblili namertliğini etrafiyle kavramış bulunursak, Trıımnn’ın silme hesap som irade kuvvetinden İbaret rını daha çok sever ve. daha bir kuvvetle benimseriz.
Temenni edelim ki kendine de verilen dersi. .Sovyet emper> öğrenmiş olsun ’
Burhan BELGE
Kore’deki tecavüz, Sovyet emperyalizminin ne İlk. ne de son marifetidir. Şimdiye kadar kaç kere, Sovyet tecavüz politikasının zararlarından bahsetmek ve buna karşı alınması lâzım «elen tedbirleri kuvvetle müdafaa inek lâzım gelmiştir. Tr umanı. bu katardan birinde, Sovyetlere ciddî farlarını yaparken görüyoruz,
Fnkııt Amerika Devlet Reisinin
seferki ihtarı, bambaşka bir mahiyet arzetmektedir.
♦*t-
va-ih-
bıı
Lake Success. 28 - A.A. (Üsis) — Güvenlik Konseyinin dünkü oturumunda Kore hakkında kabul ettiği Amerikan teklifinin metni aşağıdadır:
“Güvenlik Konseyi, Kore Cumhuriyetine Kuzey Kore kuvvetleri tarafından yapılan silâhlı tecavüzün barışı ihlâl ettiğini kabul ile muhase-matın derhal durdurulması için emir vererek ve Kuzey Kore makamlarına silâhlı kuvvetlerini 28 inci arz dairesinin kuzeyine çekmelerini bildirdikten sonra Birleşmiş Milletler Kore Komisyonundan gelen ve Kuzey Kore makamlarının ne muhasemata son verdiklerini ne de kuvvetlerini 38 inci arz dairesinin kuzeyine çektiklerini ve milletlerarası barış ve güvenliğin tekrar kurulması için A-cil askeri tedbirlere başvurmanın lâzım olduğunu bildiren haberlerine ıttıla ile Kore Cumhuriyetinin Birleşmiş Milletlerden barış ve güvenliğin temini için derhal müessir adımlar atmasını isteyen ricasını gözönüne alarak Birleşmiş Milletler üyelerinin bu silâhlı tecavüzü geri atmak ve
★★★ ----------------
Kore çarpışması gittikçe büyüyor
Amerikan hava ve deniz kuvvetlerinin
müdahalesine rağmen Seul düştü
Hava şartlarının bozuk oluşu, harekâtı güçleştiriyor. Amerika, yeniden Kore’ye
780 tepkili uçak gönderdi
ha-ön
ka-
Şe-
ve kara-büyük
Ivnre-nlizml
Tokyo. 28 A. A. (United Mac Arthur’ün Amerikan uçakları ve bombardıman uçakları çarşamba günü Güney* Kore’de müstevlilere karşı harekete geçmişlerdir.
Tokyodaki Güney Kore Elçiliği sözcüsü Amerikalıların daha şimdiden durumu düzelttiklerini söylemişlerdir. Hedeflere 500 kiloluk bomba ve roketle taarruz edildi.
Tokyo. 28 — Amerikan mü-
rettebatı tarafından kullanılan jet ve hafif bombardıman uçakları Kuzey Kore kuvvetleri üzerinde harekâta başlamışlardır.
Bir çok hedeflere. 500 kiloluk bombalar. roketler ve 50 milimetrelik ma-kinelitüfek mermileri ile taarruz e-
Amerikan hava ve deniz kuvvetleri dun mahalli saatle 19,00 da işe başlamalardır.
Mac Vtiııır’e geniş salâhiyet verildi.
Washington. 28 A.A. (Us D — öğrenildiğin • göre, Mac Arthur'a, Başkanın emirlerini yerine getirmek İçin, muayyen talimattan ziyade serbest hareket müsaadesi verilmiştir. Savunma Bakanlığı çevrelerinden generalin vazifesinin “muhasemal ı durdurmak., olduğu söylenmektedir.
Savunma Bakanlığının bildirdiğine göre, Mac Arthur’ün emri altında 500 den fazla en mükemmel tipte u-çak. 18 den fazla muharebe gemisi ve 123.50ü den fazla er vardır.
Koramiral Arthur D. Strııbble’in emrindeki yedinci donanma normal olarak Filipin Guam bölgesinde ünlenmektedir Bu filoya 15 muhat ebe gemisi. 3 yıydimcı gemi İle birlikle 27.000 i onluk Valley Forge uçak gemisi dahildir
Yenİ maizrini' sevkjyatı.
VVashington, 28 (A P.i — Yel kili çevreler, dun Amerikan uçak. motorlu vasıta top, silâh ve mühimmatının pek kısa birza manda uzakdo-ğuya şevkettiIrceğlni ve bunların bir kısıniinın şevkine başlanmış olduğunu bildirmişlerdir
Hindiçiniye iki gün içinde sekiz tane C—17 uçağı gönderilecektir.
780 t4*pkill uçak Kore yolunda
Fukııda hava alanı — Japonya — 28. A.A CÜnitçd Press) — Birleşik Amerikanın roket taşıyan 780 tepkili Uçağı, hu Arneıikan üssünden 350 mil kuzey batidaki Kore harp saha.tına gitmek üzere havainnrııışfır. Güney Kore Cumhuriyeti kıtaları için mühim miktarda silâh taşıyan nakliye uçakları da tepkili uçakların arkasından havalan m ıslardır.
Tepkili uçaklar mühim miktarda mühimmat tanımakta ve benzin depoları uzun mesafe için tamamiyle dohı bulunmaktadır..
Amerika Rusyaya nota verdi
Waahington 28 A A, «United Press) —Dışişleri Bakanlığından resmen bil-dirlldiğin(d göre Amerika, dün Mos-kovadn Dışişleri Bakanlığına tevdi edilen nota ile Rusyadan Kore harekâtını durdurmak için Kuzey Kore üzerindeki iınl'uzunu kullanarak teşebbüste bulunmasını ve Kuzey Kore kuvvetlerinin ateş keserek geri çekilmelerinin teminini istemiştir.
Notada Kore harekatına müdahale etmediği takdirde ortaya çıkarak hâdiselerden Sovyetlerin mesul olacağı
Press» tepkili av
• •
• #
belirtilmekledir. Notaya ilâveten Tru-man’ın bugünkü beyanatının metni de Sovyet Dışişleri Bakanlığına verilmiştir.
Hava şartları çok kötü
Tokyo. 28 (YİRSi — Tokyo’daki salâhiyeti! Amerikan sözcüleri, Kore-de hava şartlarının gayet bozuk olduğunu, birçok yerlerde rüyet sahasının 60 metreyi geçmediğini bildirmişlerdir. Bu yüzden Amerikan hava kuvvetleri fazla müessir bir rol oyna-yamamakladır. Dolayısiyle Kore’nin başkenti Seul’un komünistler eline düşmesine mâni olunamlyacaktır.
Komünist radyosu Seııl'ün zaptını bildiriyor
Tokyo, 28 A.A. (United Press) — Kuzey Kore radyosu, Seul’un tamamen zuptedıldiğıni bildirmiş ve halktan evlerine dönmelerini ve sn kin olmalarını istemiştir.
Amerika. Seul’ün düştüğünü (' > »t etti
Washington, 28 (Ap) — Bugün Birleşik Amerika Savunma Bakanlığı. Güney Kore başkenti Seul’ün Kuzeyli komünistlere düştüğünü teyit, etmiştir.
Amerikan ordusunun hır raporunda da. Seul yakınlarındaki Kimpo hava alanının Kuzeyliler tarafından alındığı ve İnçon limanının muhtemel o-laıak müdafaa rdilemiyeceğl belirtilmiştir. Raporda, bu 3 anahtar mevkiin kaybına rağmen Güney Koreli kuvvetinin maneviyatının yüksek olduğu kaydedilmiştir.
Harekâta kara kuvvetleri de İştirak ediyor
Tokyo. 28 A A (United Press» İlk Amerikan kara birliklerine Koro harbinde vazife verilmiştir. Bıı birlik muharebe birlikleriyle Birleşik Amerika hava ordusu uçakları İçin karn mürettebatıdır.
bu bölgede milletlerarası barış ve güvenliğin tekrar tesisi için Kore Cumhuriyetine lüzumlu yardımlarda bulunmasına karar vermiştir.”
Güvenlik Konseyi. Amerikan teklifini kabul ettikten sonra saat 11 de gün tâyin etmeksizin celseyi talik etmiştir.
Birleşmiş Milletler Sekreterliği şimdi bütün âza devletlere kabul edilen metni göndererek onlardan. Kore Cumhuriyetine lüzumlu yardımı sağlamak hususunda ne gibi tedbirleı a-lacaklarını soracaktır.
Durum icap ettirdiği takdirde Güvenlik Konseyi, başkanının daveti ü-zerine toplanacaktır.
Yalnız Yugoslavya aleyhte oy verdi.
Lake Success, 28 A.A. (United Press» — Tarihte ilk defa olarak bir dünya teşkilâtı bir mütaarrıza karşı askerî müeyyideler tatbikini kararlaştırmıştır. Karar lehte verilen 7 oyla alınmış, sadece Yugoslavya aleyhte oy kullanmıştır. Mısır ve Hindistan, hükümetlerinden talimat almamış oldukları için oya katılmamışlardır.
Konseyin kararına sunulan Amerikan teklifinin başlıca maddesi Birleşmiş Milletler üyelerine silâhlı taar ruzu tardetmek için Kore Cumhuriyetine lüzumlu olabilecek yardımın yapılması icap ettiğini ve bu bölgede güvenlik ve milletlerarası sulhu temin lüzumunu hatırlatmaktadır.
5 senelik bir mazisi olan Birleşmiş Milletler şimdiye kadar ister siyasi, ister iktisadı, ister askeri olsun hiç bir türlü müeyyide tatbikim karaı-laştırmamıştı.
Saat 20.48 da kati karar alındikUn bir kaç dakika sonra Hlnd ve Mısır murahhasları raporlarının Yeni Delhi ve Kahircye vardığını bildirmişlerdir.
Fakat Konsey, saat 22.02 de toplantıyı talik etmiştir.
Mısır delegesi Fevzi, Birleşmiş Milletler tarihinin muhtemelen en mü him günü olduğu için oya iştirak etmeyi samimiyetle İstediğini söylemiş ve oy’un dışında kalmaktan duyduğu büyük teessürü ifade etmiştir. Rusya, Güvenlik Konseyinin karârını “kanunsuz” buluyor
Lake Success, 28 (Ap) — Sovyet Baş delegesi Jacop Malik, Büyük Elçi Ernest Grosa ile öğle yemeği sırasında yapmış olduğu hususî bir konuşmada. Güvenlik Konseyinin, Kore’de ateş kesilmesi hakkında vermiş olduğu kararın kanunsuz olduğunu iddia etmiştir.
Malik, Trygve Lie’nin, Güvenlik Konseyi toplantılarına katılıp katlini lyacağını sorması üzerine gülmüş ve •“nyet” (hayır) demiştir.
Malik, yakında İzinle harekot edecektir. Rusyanın Birleşmiş Milletlerdeki istikbali hakkında çeşitli tefsirler mevcutur. Rusların Güvenlik Konseyinin dün akşamki kararının haksız olduğunu ilân etmeleri beklenmektedir.
Daha büyük hâdiselerin çıkması muhtemel
Lake Success, 28 A.A. (Afp) — Birleşmiş Milletle e yakın bazı çevrelerde Amerikanın birdenbire sert bir tavır almasından ve Truman’ın kararlarını bildirmesindeki süratten dolayı hayret: ifade edilmektedir.
Amerikanın gösterdiği bu İstical u-mumiyeile Kore’deki durumun veba» metine ve askeri sahadaki kararların müessir olması için süratle alınması zaruretine izafe edilmektedir.
Bundan byıŞka Lake Success'de Birleşik Amerlkaya dost devletlerin Tru-nıanın bu kararına tanı olarak uymalarındaki sürat te belirtilmektedir. Bu karar, Amerikanın bütün Pasifik hakkında yeni siyasetinin hatlarını mev-dana koymaktadır.
Batının aldığı bu karar karşısında bittabi Sovyetlerin verecekleri cevabın mahiyetini Öğrenmek arzusu da mevcuttur Müşahitlerin kanaatine göre Sovyet Rusya, zevahiri muhafaza ederek Güvenlik Konseyi ve Birleşik A-merika tarafından alınan tedbirlerin geçmesini brkllyebilir.


İktidardan düşmüş bir partinin kendini nasıl toparlıyacağj merak olunuyor
İnönü’nü>ı nutkuna büyük ehemmiyet veriliyor.
Ankara, 28 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — C.H.P. yarın kurultay halinde toplanacaktır. Bütün memlekette olduğu gibi şehrimizde de hemen herkes iktidardan düşmüş bir partinin 14 mayıs sarsıntısından sonra ne yapacağını, kendini nasıl topar-Uyacağını merak etmektedir.
Arzu edenlerin müzakereleri serbestçe takip edebileceklerine dair haber şayi olur olmaz 1500 e yakın vatandaş kurultaya girmek İçin C H.P. sekreterliğine müracaat etmiş bulunmaktadır. Fakat kurultayın toplanacağı Halkevi salonu meraklıların ancak 400 ünü istiap edebilecek vaziyetedir.
Anlaşıldığına göre kurultay. C. H.P. Genel Başkan Vekili Hilmi Uran tarafından açılacak ve riyaset divanı seçimi yapıldıktan sonra Genel Başkan İsmet İnönü bir hitabede bulunacaktır.
Yalnız C.H.P. çevreleri değil, şehrimiz siyasi mahfilleri de sabık Cumhurbaşkanının bu nutkuna olağanüstü bir ehemmiyet atfetmektedirler. Hattâ bir çokları nutkun kurultayda esecek olan havaya müessir olacağını İddia etmektedirler.
Üzerinde durulan ikinci mesele seçilmemiş milletvekillerinin kurultaya alınıp almmıyacakla-rıdtr. Bu husustaki karar kurultay heyeti um um iyesi nce alınacağına göre şimdiden isabetli bir tahmin yapmağa İmkân yoktur. Seçilmemiş milletvekilleri ve Bakanların müzakerelere iştirakini İstiyenler olduğu kadar buna taraftar görülmiyenler de müşahede olunmaktadır.
Evvelce de bildirdiğimiz gibi kurultayda takip edil» çek hattı hareket hakkında tebellür etmiş fikirler vardır. Umumi rota şöyle hulâsa olunabilir C.H.P. ye daha dinamik bir şekil vermek, bugün düştüğü vaziyetten kurtarmak, bunun için de ranmış, kötü tanınmış ri tasfiye etmek.
Demek oluyor ki, bu
yın üzerinde duracağı en mühim nokta seçim meselesi olacaktır.
(____________________________________>
adı yıp-kim^ !• -
kur u İta-
isnatları reddediyor
“Bu, tamamen uydurma olan bir iddia ve isnattır. Ben, böyle bir hâdiseye katılmış değilim ve şahit de olmadım"
Ankara 28 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Evvelki gün B. M. M. sinde söylenenler hakkında bir diyeceği olup olmadığını kendisinden sorduğumuz Ömer İnönü şu açıklamayı yapmıştır:
"İsmim etrafında koparılan gürültüyü derin bir hayretle karşıladım. Bir insana iftira etmek İsteyenlerde insaf ve vicdan duygusu bulunmayınca iftiralarda ne derece ileri gidebileceklerini kendi nefsimdeki bu tecrübe ile Öğrenmiş oldum. Bu işte ailemize karşı yapılan iftira ile herhangi bir siyasi menfaat bekleyenlerin ümidi boşa çıkacaktır. Şimdi Meclis kürsüsünden hâdise ile beni ilgili göstermek için söylenen sözleri birer birer ele alarak cevaplandırıyorum:
1 — O tarihte benim Dolmabahçe Sarayında ikamet ettiğim ve oraya telefon edildiği yalandır. Ailem Istan-bulda ve Sarayda bulunmadığı zamanlar ben hiçbir şekilde sarayda ikamet etmedim. Şu halde saraya telefon ederek herhangi bir kimsenin benimle konuşmuş olması tabiatiyle mevzuu bahis olamaz.
2 — Taksim meydanında otomobil ile gidenler ve kaldırım üzerinde bulunanlar arasında kavga olmuş. Aralarında benim de bulunduğum ve Muzaffer adındaki şahsa tekme İle vurduğum iddia edilmiştir. Bu uydurma olan bir iddia ve Zira ben böyle bir hâdisede d im. Ve böyle bir hâdiseye madım.
Tandoğan ailesi İle ailem tanışırlar. Ben de Haldun Tandoğanı tanırım. Ancak aramızda hiçbir hususiyet yoktur. Diğer adı geçenlerden kadın ve erkek hiç birisini tanımıyorum. O gece bunlardan herhangi biri ile beraber bulunmaklığım da tabiatiyle vâki değildir.
3 — Bu hâdiseden sonra gitmeyip rapor gönderdiğim miştir. Hâdise ile hiç bir münasebeti olmadığına göre bu yüzden mektebe gitmemem de mevzuu bahis değildir.
Hâdiseyi takip eden günlerde mektebe gitmeyip rapor yolladığımın hikâyemi tamamiyle uydurma bir yalandır. Her vakitki gibi o günlerde de mektepte idim.
4 — Muzaffer Kaya ilbayın babasının bahama yazdığı mektup da müphem olmakla beraber otomobilin içinde olan ve bütün badire esnasında otomobilden inmeyen gözlüklü gençten benim kosdedildiğim mânası çıkıyorsa da hu Meclis kürsüsündeki ifadeye
uymamaktadır. Meclisteki İfadeden benim cadde üzerinde kavgaya karıştığım cadde anlaşılıyor. Eu iddiaların her ikisi de yalandır.
Ne yerde ne dc otomobilde ben böyle bir hâdise esnasındâ orada değildim. Kısa ve kestirme sözüm bundan ibarettir. Bu itibarla B. M. M. kürsüsünde söylenenlerde bana taallûk eden isnadlar baştanbaşa uydurma ve iftiradır.
ÎÇ SAYFALARDA
tamamen isnattır, bulunma-şahit ol-
varit ve
mektebe söylen-alâka ve
-
İKİNCİ
Anadoluda Refik Halid :
İsparta yolunda
DÖRDÜNCÜ
Birleşik Amerikada eski vatandaşlarla haşhaşa Nazlı Tektaş Anıerikadaki iktisadi cereyanlar : önümüzdeki yol John T. Flynn
BEŞİNCİ
Mühim ihtiyaçlarımızdan : Süt
Habib Edib - Törehan ALTINCI
Sinema SEKİZİNCİ
Resimlerle aktüalite
Talebelerin burslar
hakkındaki itirazı
kabul edildi

Japon sularındaki donanmasiyle
A
Ingiltere, harekata iştirak ediyor
Eylül devresinde mezun olacaklara hakları kesintisiz olarak verilecek
Türkiye Milli Talebe Federasyonu Talebe Haklan Komisyonunun son sınıfta bulunup da bu devrede mezun olamıyanların burslarının kesilmesi hakkında verilen emre karşı yaptığı tirazı tetkik edilerek makul bulunmuştur. Verilen emir geri alınarak bugün İstanbul Yurtlar Müdürlüğüne bu durumda olan talebeye yani eylül devresinde memn olacak talebeye ekim os-nuna kadar kesintisiz olarak burslarının verileceği Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bildirilmiştir.
Fransız Kabinesini
bunu bildiren sözleri, Avam alkışlarla karşılandı
te olan Avam Kamarasına mühim haberler bildirmiştir.
Avustralya da. Malezyaya uçak filoları gönderdi.
Canberra. 28 A A. (United Press)— Başbakan Menzies faaliyetleri Kore-deki hâdiselerden derin surette tesir altında kalabilecek olan komünist çetecilerine karşı yapılan mücadeleye yardım etmek için Avustralyanın Ma-lezyaya ağır bombardıman filoları gönderdiğini bildirmiştir.

Attlee’nin Kamarasında şiddetli
Londra. 28 (A.P.) — Bu akşam
Başbakan Clement Attlee, Büyük Britanyânın Japonya sularındaki donanma kuvvetlerini Güney Kore’deki Amerikan harekâtını desteklemek için Birleşik Amerikanın emrine vermeyi kararlaştırdığını ilân etmiştir
Başbakan, İngiliz deniz kuvvetlerinin derhal kullanılmak üzere teklif edildiklerini söylemiştir.
Muhalefet lideri Churchill hüküm»
tin bu kararını tasvip ettiğini ve kendisini destekHyeceklcrinı söylemiştir.
Clement Attlee, Japonya etrafındaki İngiliz donanma kuvvetlerinin sayı ve kudret itibariyle Birleşik Amerikanın kuvvetlerine hemen hemen tamamiyle eşit olduğunu açıklanıldın-. Bütün Meclis. Başbakanın bu beyanatını alkışlamıştır.
Londra. 28 A A. (United Press» Ingiltere» Avam Kamarası dun Birleşik Amerikanın Kore ve Foımozada harp gemileri ve uçaklar kullanmak kararını alkışlamıştır. Esasen Patı Avrupa bu teşebbüsün, kendisin» üçüncü cihan harbine götürmemesini temenni ediyordu.
Başbakan At ilce, aylardan heri ilk defa olarak bir birlik havası csnı»>k-
Devlet Tiyatrosu sanatkârları dün şehrimize geldi
Devlet Tiyatrosu artistleri dün tzmirden şehrimize gelmişlerdir. Trup Ses Tiyatrosunda hu akmamdan İtibaren temsillerine başlayacaktır. Aşağıdaki resimde dün şehrimize gelen sanatkârlardan bir grup görülmektedir
H. Queille kuracak
Vahim bir şekil alan kabine buhranı, nihayet sona erdi
Fransadaki bir mahi-
eski baş-Sav tınma
Paris 28 (YİRS) — Başkan Tru-man’ın Güney Kore’ye ve Hindiçini-ye yardım edilmesi hakkında vermiş olduğu emirden sonra, kabine buhranı beynelmilel yet iktisap etmiştir.
Başkan Auriol stresiyle, bakan Henri Queille’den,
Bakanı Rene Pleven’den ve eski A-dalet Bakanı Rene Mayer den ve son Brfşbakan Bidault’dan kabineyi kurmalarını istemişse de, hepsi de yapılan teklifi reddetmişlerdi.
Vazıyetin vahim bir şekil alması Üzerine Sosyalist Partisi. Quellle*ün bir “Mili! emniyet kabinesi” için kendisine müracaat etmiştir.
Henri Queille nihayet Cumhurbaşkanına kabineyi kurmağı kabul ettiğini bildirmişi r.
Yarın hikâyelerin gönderilme müddeti sona eriyor.
Dünya Hikâye Müsabakası
"New-York Herald Tribüne” gazetesinin diinya çapında en iyi hikâyeyi bulmak üzere tertiplediği "Dünya Hikâye Müsabakası” na en güzel iki hikâyemizi yollamak üzere Türkiye için açtığımız hikâye müsabakasının hikâyeleri yollama tarihi, yarın sona eriyor.
Müsabakaya iştirak etmek istiyenler, en son, 30 haziran günü akşamına kadar hikâyelerini yollamalıdırlar.
O güne kadar gönderilmiş olan hikâyeler, birkaç günden beri listesini verdiğimiz Jüri tarafından tasnife başlanacak ve neticeler alınabildiği takdirde, en iyi 30 hikâye neşrolunacaktır. Bu hikâyelerin beherine 30 lira verileceği gibi, en iyi iki hikâyeye de 300 er lira ödenecek ve bu iki hikâye, dünyanın muhtelif memleketlerine mensup gazeteler, ki, bu meyanda "Yeni İstanbul" gazetesi de mevcuttur, tarafından konulmuş 5.000 dolarlık Dünya Hikâye Müsabakası mükâfatına namzet olacaklardır.

? i 5

t tH w | Bi I




Sayfa 2
V h N I I H I A N M U i.
29 Haziran 1950

Anadoluda Refik Halid
Kırk yıl evvel-Kırk yıl sonra
İsparta yolanda
İspartaya gece yarın varıyoruz ve hemen düğüne gidiyoruz — Kar serinliği duyulan şehir —Aydın bölgesindeki mamurluk —Köy mescitleri inşası yarışı — Okul ve mescit — Durup kalmış bir gar saati — Köy ressamı ve eserleri — Resim yasağı kendiliğinden kalkmış —Halı memleketinde içine halı tezgâhı sokulmayan bir kız enstitüsü
.1
ŞEHİR HABERLER

-^1

Belediye, lokantacılara karşı harekete geçti
1 Temmuz Denizcilik Bayramı programı
Taksim ve Barbaros anıtları
önünde merasim yapılacak
——----------------
SANAT HAREKETLERİ
Operanın son, Devlet Tiyatrosunun ilk temsilleri
İSPARTA YA gece yarısından ’ sonra vardık. Karakuyu'da İzmir - Ankara treninden inmiş, ayrı bir katara aktarma etmiştik. Vagonda bizden başka kimse yoktu; hemen uzandık, perdeleri kapayıp lâmbaları da söndürdükten sonra iki saat güzel bir uyku çektik. Kalktığım zaman trenin mehtap altında kar mı, duman mı, bulut mu olduğu iyice farkedilmeyen beyaz tepeli yüksek dağlar çevresinde yol aldığını gördüm. Pencereyi açınca âdeta soğuk denilecek bir yayla havası yüzüme çarptı: hafiflik, ferahlık duydum. Alışkan olduğumdan sezerim: Muhakkak 1000 rakımın üstündeyiz.
İyi ama geceleyin, daha doğrusu sabahın saat 1 inde, tanımadığımız bir İç Anadolu şehrinin istasyonuna inmek, otel aramak, bulursanız odanızı temizletip yatacak vaziyete getirmek kolay iş midir? Aklım hep bunda... Filvaki İzmirde tanıştığım Ispartah muhterem Doktor Demir Ali Kamçıoğlu bize: "Merak etmeyin, icabını düşünürüm.. demişti; doktor ayrıca dostlarımdan ve İzmir tacirlerinden Şevket Başev’in de damadı idi ama beklenmedik bir aksilik olduysa ne yapacağım? Bu endişe ile dışarıyı gözlerken birkaç zatın el salladığını gördüm. Başta Tellioğlu Süleyman Bey olduğu halde gayet iyi karşılandık. İstasyon şehrin azıcık uzağında idi, bir taksi bekliyordu. Sordular:
— Yorgun değilseniz düğüne gider misiniz?
— Hay hay, gideriz.
Bir gece evvel sabahm ikisinde yatmış, beşinde uyanmıştık. Yataklı ve yemekli vagonda seyahat ettiğimiz, sonra bir müddet uyku kestirdiğimiz için dayanacak vaziyette idik; fakat tam 13 saatimiz yolda geçmişti. Etrafı temaşa bile o kadar uzun müddet devam edince insanı yormaya yeter. İnip çıkmalar, konuşmalar, sorgu sualler de ayn... Şu var ki gül ve halı diyarı fsparta —biri tabiatın, öbürü insan elinin iki sanat eseridir— öyle güzel havalı bir yer ki kendimizi günlerdir istirahat etmişlerden daha dinç, buluyoruz. Görmüyoruz ama yüzümüze uzaklardan gelen bir kar serinliği vurduğunu anlıyo-laız. Bu. tıpkı yazın bir tarafa sağanak düştüğü zaman yağmur yağmamış yerde duyulan ferahlatıcı esintiyi andınr.
Askeri mahfelde yapılan düğün, bir Anadolu hikâyesinin veya romanının çok hoş bir faslını teşkil edebilir. Muayyen bir şehre izafetle yazılmak istenirse fikir ve kalem hürriyetinin tahdidi lâzımdır. Onun içindir ki, biri subay, öbürü öğretmen olan
ederek tHfsiIâ-keaece-Metnnunluk; zita Ispar-tayı ilkönce bir düğünde bulu-narnk ziyarete başlıyorduk. Böyle bir ayak ürsiş her kula nasip olmaz.
Bize bir şey daha nasip oldu: Yepyeni bir otelciğe girmek. Daha evvel şu müjde ile de karşılaşmıştım: “ hamamınız hazırdır.,, Sağ olun, dostlar! Şehrin tek iyi oteli tamir dolayısiyle kapalı imiş; şansa bakınız ki yenisi daha o gün, bahar bayramına rastlayan 1 mayısta açılmış.
Ispartayı anlatmadan önce buraya gelirken geçtiğimiz bölge hakkında söyleyeceklerim var. Malûm ya, Aydın ilini aştık; incir ülkesini... Anadolumu-zun en mamur, en hareketli ve adını adını güzelleşen en meskun parçalarından biri burasıdır. Sultaııhlsar’da zeytin ve incir ağaçlariyle yanyana portakal bahçeleri bile gördüm. Hele Selçuk civarının —kale, sur, su kemerleri ve harabeler arasındaki hayranlıkla Köyler gayet sık ve hepsi de yeni evlerle bezenmekte. Mütemadi bir inşaat faaliyetine ve köylerin kasabaİaştığma şahit oluyorum. Ara istasyonlarda bile halk kajmaşıyor ve bekleyen otobüslere doğru koşuşuyor, köylerine dağılıyor. Vagonun bir penceresinden öbürüne seğirterek bu gelişme, bereket, mamurluk sahnelerinden hiç birini kaybetmemeye çalışmaktayım.
Lâiklik rejiminin ilk eseri yahut tepkisi köylerde cami merakı olmuş. Vaktiyle, kırk sene evvel köylü cami bakımını ihmal ederdi; uzaktan köye baktınız mı, cami itinası dikkati pek çekmezdi; içleri temiz de tutulsa dışına fazla ehemmiyet verilmezdi. Şimdi köy mescitleri birbirleriyle müsabaka edercesine içten, dıştan mamur halde. Minareleri, şerefeleri, külâhları, damları, duvarları, kiremitleri ekseriya pırıl pırıl. Camisiz köy yok gibi... Eskiden mescit yapılmamış olanlarda da yepyenileri yükselmiş; müşrif-i-harab olanları ise iyice tamir görmüş.
Eline para geçen köylünün ilk işi bunu mescide harcamak. Hele Ege bölgesinde yanş hızlandıkça hızlanıyor. Bolu - Düzce - Adapazarı havalisinde cami inşası gayreti belki daha da üstün. Denilebilir ki hükümetin ilkokul yapma - yaptırtma siyasetiyle halkın köy mescitlerine sarılma gayreti atbaşı bir gitmektedir. "Sen okul mu istiyorsun? Peki! Fakat al bizden de bir mescit!,, Böyle bir çekişme hissediliyor.
çiftlere saadet temenni bahsi —aklımda bütün tını tutmak şartiyle— gim. r
Teııbih edildi;
zenginlik manzarasını seyrediyordum.
Mesele, iki gayretin birbirine zıt değil, bilâkis başka milletlerdeki gibi yekdiğerine uygun, tamamlayıcı bir veçhe almasın-dadır. Cami muhabbetinin köylerimize dinî olduğu kadar medenî bir manzara verdiğine şüphe yok. Gönülde iman yer almadıkça medeniyet kurulamadığına, medeniyetin de imarla kendini belli edeceğine göre bu, bir kalkınmadır.
Fakat dindarlık duygusunu zamanın gidişine ve ölçüsüne âyarlıvacak terbiye de iman ve feragat, aynı zamanda umumî bilgi sahibi unsurlardan vilcude getirilmiş bir köy İHlMDİan teşkilâtından mahrum bulunduğumuza üzülmemek elden gelmi-miyor. Kökü hükümetten ziyade cemaat imeceliğine ve yüksek meziyette vatandaşların azmine dayanan benzeri teşekküller, hırİBtiyan milletlere rahip, pastör ve misyoner olarak hem nüfus, hem nüfuz, hattâ ülkeler kazandırmamış mıdır? (
Tren Aydın’a varınca gar saatine baktım, şaşırdım. Benimki ile, yani izmirdekiyle yirmi beş dakikalık bir gerileme gösteriyor. Filvaki şarka doğru gidiyorduk ama o kadar fai k hâsıl edecek bir mesafe aşmamıştık. Memura sordum, gayet tabiî tavırla "Az evvel durmuş olacak., dedi, geçti; hemen işletmelerini emretmek lüzumunu bile duymadı. Bir gar saatinin unutulup durduğuna, durduğunun farkına varılmadığına, söylendiği halde derhal âyar edilmediğine ömrümde ilk defa rastlıyordum. Bir yaşıma daha girdim.
Nazilli istasyonunda —bura-sı fabrikasından dolayı en kalabalık, hareketli bir tren durağıdır— bir köy ressamiyle tapıştım. Tablolarını bekleme yerinde sergilemiş, satıyordu. Bu resimler cam üstüne yapılmış, altlarına beyaz kâğıt yerleştirirde paspartuya geçirilmişti. Hepsi de din mevzuunu ele almıştı. Meselâ bir tanesinde İsmail’e, tam oğlunu boğazlayacağı sırada gökten kurban inişini tasvir ediyordu. Öbürü daha cüretli bir mevzu: Hazreti Muhammed Aişe’nin dizine yatmış, evinde uyuyor: odada misafir mi. yoksa zevcat-ı-tahire mi, kim oldukları bilinmeyen beş kadın daha oturmakta, hayran hayran peygamberin vechi-ne bakmaktadırlar. Yolcular durup durup o tabloları aynı hayranlıkla seyrediyorlar.
Görüyorsunuz ki nrıüslüman-iıktaki resim yapma, hele peygamberimizi fırça ile tasvir şekline getirme yasağı kendiliğinden kalkmış. Tabloları köylülerle kasabalılar satın aldıklarına ve duvarlarına astıklarına nazaran köy imamları ve eski

Dün yapılan teftişler sonunda pahalı satan dokuz lokanta hakkında takitat yapılıyor İstanbul Belediyesi murakıpları lokantaları esaslı surette teftiş etmeğe başlamıştır. Dün 04 lokanta kontrol edilmiş, 9 lokantada (la maliyet hesabı yapılarak falla fiyatla yemek sattıkları görüldüğünden haklarında zabıt tutularak cezai takibat yapılmak Üzere mensup oldukları kaymakamlıklara gönderilmiştir. Şehrimizin muhtelif yor-Irrlndekl lokanta kontrollerine ve maliyet hesaplarının tetkiki-na yemek saatlerinde halkın yemek yedlftl esnada davam edilmesi kurar)m?mışt ır.
Murakıplar tarafından dün de 300 esnaf ve mücSsı se kontrol e-dllmiş 39 Zabıt tutulmuştur. Ayrıca bir esnaf Millî Korunmaya şevketinmiş ve bir fırında noksan vezinli olarak bulunan 84 pide de müsadere edilmişti. Bir ekmek haylinde 16 ekmek noksan vezinli görülmüş ve ekmekler müsadere olunmuştur. Bun-IVin tutarı olan paralar Darülacezeye gönderilmiştir. Ayrıca her gün halk tarafından yapılan şikâyetler mahallinde tetkik e-dilmrktc ve buç görüldüğü takdirde sabit tutularak şikâyetçiye telefonla veya yazı İle bildirilmektedir.
Modada büyük deniz yarışları tertip edildi. Geee şehirde ve denizde tenvirat yapılacak
1 Te .um uz Denizcilik Bayramı, cumartesi grunü gündüz ve gece törenle kutlanacak, «aat 9.30 da Cumhuriyet âbidvHİnde ve müteakiben de Bar baron âbidesinde m«*raMİm yapılacak tu*. Taksimdeki tötettifı bitmesinden sonra tören komutanının veraccftl komuta üzerine evvelâ Deniz Harp Okulu Koleji ögınnclk'tlylo ernt VÖ törende bulunan diğer kurul müntesipleri muntaaıuu yürüyüşe Ayazpaşa yolunu takiben Etettiktaga inecekler ve Barbaros anıtı el rafında yor alacaklardır. Burada yer alma İşini Beşiktaş Kaynın kamı Ih* İstanbul Deniz Kontu-tanliKindan memur edilecek .subay düzene koyacaktır. Barbaros anıtı ö-nündnki törehe Intlklftl marşı ile başlanacaktır. Şehir ile denizcilorifbîz adına birer tat tarafından Barbaros hakkında birer söylev ver İlecek ve sonra on büyük denizcimizin büyük hatırasını anmak üzere saygı duruşu yapılacaktır. Bu arada bir manga er tarafından havaya atış yapılacaktır. Yapılacak geçit resminden «onra Deniz Harp Okulu He Koleji öğrencileri ve ticaret mensupları, muzıka İle caddeyi takiben Tophane Iftnlfcyullari bahçesine ve Yüksek Denizcilik Okulıı öâronollerl, okullnrınn dönecekler Ve oradan daftılacaklardır.
Davetlilerle halkı yarış ve gösteri yerine götürecek vapurların adları, kal-
kaçtıkları İskele ve rıhtımlarla kalkış sualleri şöyle teshil edilmiştir.
a) Ordu - Galata Yeni Yolcu Salonu önünden saat 14,00 de.
b) Bandırma . Galata rıhtımı 2 No. lı yerinden saat 13.16 do,
c) Bursa - Galata rıhtımı 6 No. h yerinden saat 13 30 da,
d> Anafarta - Galata rıhtımı 4 No. Iı yerinden saat 18.46 te,
el Burgıift • Oalata yeni rıhtım iskelesinden saat 13.10 te,
D Bağdat - Köprü Üsküdar İskelesinden saat 13.30 da,
gi Sütlüce - Köprü Adalar İsketesinden saat 13.45 te hareket edecektir.
Ynrışlar sona erdiğinde KöpÜyn dönecek olan Denizyollarının Şehir Hattı vapurları Kadıköy ve Haydarpaşa İskelelerine de uğrayarak Istlyenlerl çıkaracaklardır. Büyük vapurlar rıhtıma dönecektir.
Ayrıca Bnndırma vapurunda da bir sağlık eklpl bulundurulacaktır.
Geceleyin do şehirde resmi dairelerle vapurlar, deniz müesseseler! elektrikle donatılacak, Beyazıt. Galata kuleleriyle Kıskulosl ışıklandırılacaktır.
Moda koyundaki yarışlar saat 15 te başhyacAk ve 18.30 da sona erecektir.
500 üncü fetih yılını kutloma hazırlıkları
Sosyoloji Mütefekkiri Sabahaddin Bey yarın anılacak
Fatih anıtı projesi için sanatkârlar serbest bırakıldı
Arkeoloji Müzesinde yapılan ilk toplantıda, bu hususta bir program hazırlanmasına karar verildi
tatanbul Fethinin 600 Üncü Yılını Kutlama Derneği İdare Kurulunca yapılacak işler» hız vermek mak «adiyle komite ve kollar teşkil edilerek faaliyete geçildiğini yazmıştık. Dün de Fatih Anıtı Komitesi, Arkeoloji müzesinde İlk toplantısını yapmıştır.
Bu toplantıda 18 yüksek mimar ve mühendis İle heykeliras bulunmuş ve oralarında reisler ve raportörler seçile r e k yapılacak anıtı o sek
/(>
sarıklılar ahkâm çıkarmaya artık kakışmıyorlar .
Sizlere şu, gündüze rastlayan İzmir - Kaıakuyu tren yolculuğunu her bakımdan hararetle tavsiyeden sonra —yataklı ve yemekli vagon servisini de övmek lâzım— tekrar İ9partaya dönelim: Deliksiz bir uykudan uyanıp da sokağa fırlayınca tepelerini karlar akçıllâtmış güneşli dağlara bakakaldım. Güzellikleri şu noktada: Bunlar şehrin her tarafından görünüyor. Gül ve kiraz yetişen şirin, sağlam havalı, aydınlık, göğe yakınlığı duyulan bir yayla ka-sabasındayım.
Sırtlarına uçları yerlere kadar uzanan halılar yükletilmiş sevimli eşeklerle çok tüylü, yumuk yumuk develer —bir törene gidiyormışlarcasına süslü— sokaklardan mütemadiyen geçiyorlar, civar köylerden halı taşıyorlar. Şehirde ve köylerde halı tezgâhı kurulmamış damal-tı yok. Yalnız bir bina mevcut ki orada ne tezgâh vardır, ne halı bahsi edilir: Kız Enstitüsü.
Evet, inanılır şey değil ama bu, bir hakikattir. İsparta Kız Enstitüsünde dikiş, yemek, yapma çiçek, şapkacılık, hepsi var. Halıcılığı kapıdan içeriye sokmamışlar! Sokmadıkları için de enstitünün koridorları çın çm ötüyor. Talebesi en az enstitü îspartadakidir.
• •
yetini tcsblt eden bîr program tanzimiyle bunun bir dahaki toplantıda okunup derhal tatbik sahasına geçilmesine karar verilmiştir.
Haber aldığımıza göre komiteyi teşkil eden zevat aralarına memleket sanat nıünteslplerindon dilediklerini alabileceklerdir. Dernek İdare Kurulu hazırlanacak eskiz ve maketlerde sanatkârın tamamlylo serbest bırakılması prensinin! kabul etmiştir.
Yarın da timi komite, Feridun Dl-rİmtekinln başkanlığında toplanarak tevzi dışı kalan bazı işleri komiteye yeniden iltihak eden bilginlere tevdi edecektir.
Toplantıyı açacak olan Sağlık Bakanı, bugün Ankaradan hareket ediyor
Yarın yapılacak olan tanınmış terbiyeci ve sosyolofc M. Sabahaddin toplantısını Sağlık Bakanı Prof. Nihat Reşat Beller açacaktır. Bu maksatla Bakanın bugün Ankaradan hareket edeceği haber alınmıştır. Toplantıda Prof. Hilmi Ziya, Nctahet Nurrddln Ege ile merhum terbiyeci mütefekkirin birkaç dostu söz aöyliyecek ve Ra-bahaddln Beyin aile kabristanına bir çelenk konacaktır.
Bu ftkıam Devirt Tiyatrosu aktörleri •'Srs” Tlyatrofuında İlk temsili», rint Goldonl’nln üç perdelik "Yalancı ’ komedisi jlo vereceklerdir. İt siyanın ',Mollâre‘>j denilen muharririn bu eseri, tiyatronun klâsikleri arasında yer almış bulunmaktadır, bu itibarla, seyirciler tararından şevkle takip edilecektir,
Devlet Tiyatrosu, İManhulda Moll4re in "Kibarlık Budalası,, ve Fransanın aenç ve en küdrotll müelliflerinden Anoullhnln "Antlrone., eserleriyle kıymetli ealrlorlmİMden Melih Cevdet İle Oktay Rıfat'ın müştereken yandıkları "Kıskançlar" komedinin! oynayacaklardır. Şehlmlade dokur, temsil verecek olan tiyatronun repertuarı kuvvetli olduğu halde Mufuınam Lutas. R»ria Scnbay, CÜn»yd Göker albl ar-tlatlerlh bu turneye iştirak etmemiş bulunmaları, diğer kıymetli arkadat-lar» İle beraber onları da sahnede rör-mek sevkından blr.l mahrum etmektedir»
tamirde muvaffakiyetli temsiller veren Devlet Tiyatrosu îstanbula gelire ken, burada bulunan Opera kısmı temsillerine nihayet veriyor. Filhakika bu akşam ve yarın akşam Opera artistler! Elen sopranosu Madam Vlahopulo nun İştirakiyle "Madam Butterfly"i son defa oynayacaklardır.

Evvelki akşam •'Madam Butterflyn nın Ayhan Alnar İle temelli büyük bir muvaffakiyet oldu. Seviciler bu kıymetli sanatkârı usun utun ve müteaddit defa alkışlayarak takdir ettiler. Açıkhava Tiyatrosu h»rr.en tamamiy-le dolmuştu. Havanın rütırârlı olmasına rağmen. Co-Ço-San rolünde Ayhan Alnab. Autukl rolünde Hikmet Sesar ve Plnkcrton’da Nihat Kıtıltan İmkânlarının fevk ma çıkarak bu muvaffakiyeti temin ettiler. Konsolos rolünde Nevtat Karatekin Palyaço'da-klnden daha l.vl İdi.
Cumhurbaşkanlığı filârmonik orkestrasını Dr. Han» HÖrn»r*in idaresinde tamamlyle değinmiş ve tekâmül etmiş bulduk. Bütün temsillerde bu muvaffakiyet elle tutlacak kadar hissediliyordu. Devlet Tiyatrosunun opera ve tiyatro sahalarındaki faaliyeti cidden tebrik edilecek mahiyettedir. Bunun İnkişafı ğenç ve kıymetli unsurların rağbet görmesiyle kabil olacağından. bütün mesele kendilerini takdir edecek bir muhitte bulunmalarına kalmakladır. Bu İtibarla, Devlet Tiyatrosunun İstanbul* nakledilmesi bir emrivaki olmak gerekLir.
fa.
Devlet Tiyatrosu aktör-
Verem tekâmül merkezine hükümet, 100.000 lira verdi
Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Teşkilâtının şehrimizdeki Verem Te-kAmül Merkezine yardım olmak ü. zere Hükümetimiz tarafından 100 bin liralık ödenek verilmesi kararlaştırılmış ve bu para Verem Savaş Demeğine gönderilmiştir.
Modern ekmek fabrikasının temeli atıldı
F
Beyoğlu semt İtlin İhtiyacını karşılamak üzere SIlâhtarftKiıda bir müteşebbis firma tarafından kurulacak (örnek) modern ekmek fabrikasının tenıelatma töreni dün Vali ve Belediye Reisi, Beyoğlu Kaymakamı, Haaköy Nahiye Müdürü. basın ıııeıısuplnrının huzurlylc yapılmıştır. Günde 30 blıı ıımbalâjlı ekmek imal edecek fabrikanın makineleri Duııimarkadan getirilmektedir
Tekel Umum Müdürü geldi
Bir müddetten beri Bakanlıkla temas etmek üzere Ankarada bulunan Tekel Umum Müdürü Hâdi Hüsmen dün şehrimize dönmüştür.
Kendisiyle görüşen gazetecilere U. mum Müdür bütçede yapılacak umumî tasarruf etrafında temaslar yaptığını ve Tekelde de .30 senesini dolduran memurların tekaüde sevk edileceğin i belirtmiş ve Şark vilâyetlerinin çay İhtiyacı olarak Hindistan ve Şeytândan 3.5 milyon lira kıymetinde 800 ton çayın tiraj hakkiyle ve bedeli Türk lirası olarak ödenmek şartiyle mlştir.
mubayaa edildiğini söyle-
537
öğretmen terfi etti
1950 ayı içinde üç yıllık kı-
Mayıs dem sürelerini doldurdukları ve bu süre İçinde başarı ile çalıştıkları anlaşılan şehrimiz öğretmenlerinden 537 öğretmenin aylıkları kadro dışı olarak bir üst dereceye yükseltilmiştir.
siyasî İktisadî
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. S ARLICA Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden : Sar i d ÖGET
Neşredilmfyeiı yomlar iade edilmen.
Bunldıffı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LtMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
—(28 —
Müftüyü bu ateşli protestoya eevkeden sebep o zamana kadar gelen hediyelerden artan çay ve şekerin gerçekten kendi evine gitmesly-di. Fakat benim çekinilecek bir adam olmadığı-1 mı bildiği için bunu yalnız bana itiraf ediyor, bunu hiç bir yerden yardım görmeyen muvak-kıthaneye ettiği hizmetler ve yerine göre ufak tefek para masraflarının karşılığı gibi gösteriyordu. Bundan başka eve giden şeker ve hele çaylardan birazının satılmak değilse bile, fukara mahallelerinden birinde bakkallık yapan kendi başında bir ahret kardeşinin dükkânında, yağ, sabun gibi bazı ayniyat ile değiş edildiğini öteden beri sezmekteydim. Fakat Müftü bunu bana da söylemekten çekinmişti.
Şekerlerin yabancı bir yere gitnıiyeceğinl ispat için o akşam Müftü semaverin yanında bir büyük tencere ile de su kaynattı ve sokak çocuklarını bir muzırlık yapmasınlar diye mektep çocukları gibi ikişer ikişer tabura sokarak bahçeden geçirdi ve yine sıra ile uçurum kenarındaki setlere oturtarak onlara çay ziyafeti verdi, i Güzel ve sakin bir akşamdı. Bardaklar ye. ttşmediği için Müftü çocuklara: “Telâş etmeyin ülen... Uçuruma yuvarlanıp başımı belâya sokacaksınız, Şimdi kollarınızdan tutup defederim..
1 136
Patlamıyorsunuz ya... Hepinize sıra gelecek" diye bağırıyor, sonra bu öfkeyi, çocuklara karşı da olsa, misaf irse Ver lik kaidelerine uygunsuz bularak neşeli şakalar ve nasihatlerle hepimizi güldürüyordu; "Rahat durursanız başka bir gün Husrcv Hanın kahvesinden giramofunu getirtip size dans da oynattıracağım. Bak ilerde büyük adamlar olacaksınız; danslı çaylara gideceksiniz v.s. v.s."
Çocukların arasına kasabanın meşhur meczuplarından lnıtun liıiMan da karışmıştı. Soyadı Kanunu zamanında onun da kütükteki kaydını yenilemek lâzım gelince İmam kelimesinde tereddüde düşülmüş ve galiba yine Müftünün fet-vasiyle, Hasarı Yaman diye kayda geçirilmişti. Fakat herkes yine onu İmam Haşan diye çağırır, Müftü de bütün gayretine rağmen dil alış-kanhğiyle bunu yaptıkça her defasında "Yani Haşan Yaman" diye tashih eder, sonra "Bak u-nutma ülen... İlerde talkınını da böyle verecekler.... Hatırlayıp Lebbeyk diye cevap vermezsen sersem kafacığına orada da topuzu yersin ha" diye şuka ederdi.
İmam Haşana kapı baca olmadığı için, sırık gibi boyu ile çocukların arasına oturmuş, onlarla beraber "Çay, çay" diye bağırıp ellerini çırpıyordu. Meczuba bardak emniyet edilemiyc-ceği için Müftü ona da, neredense eline geçirdiği bir büyük hamam tasiyle çay verdi ve içine bir avuç şekerle bir de kuru ekmek parçası atarak: "Hadi üien.. Sen de çay ziyafetinden nasibini al.... Fakat sakın her akşam dadanma ha" dedi. Sonra bizim tarafa doğru göz kırparak ilâve etti: "Kibar bayanlar meclisinde çaya katıı (gato) atmak efeklte aykırıdır amma o senin İçin değil." derken aramızdaki hatırlı zatlardan biri bu ziyafetin gerçekten bir çay ziyafeti şek-137
line girmesini isteyerek çocuklara karşı fırından çörekler ısmarladı. Onu görünce başkaları da harekete geldiler ve hazır bulunanların ınu-vakkıthaneye birer miktar buğday, nohut vesaire göndererek haftaya fakir çocuklara aşure pişmesine karar verildi.
XXXI !
YETİMİ,ER YURDU
Yetimler Yurdu işte bu çay ziyafetinden çıkmıştır. Adamcağız bir kaç defa Vilâyete gidip gelerek Evkaf İdaresinden bir viran medrese kopardı. Sonra yine Vilâyetteki alay komutanına yalvararak binanın deliğini deşiğim tânür ettirdi; tıkanmış kuyusunu yeniden açtırdı. Yine askerlerden kerevet, battaniye, karavana, petrol lâmbası gibi şeyler temin etti. Eşraftan da yardım vadcdenler oluyordu. "Aman sağlama bağlamadan işe girişme. Çoluk çocuğu başına toplarsın.. Seni yan yolda bırakırlar" dedim.
Güldü ve gözünü kırparak:
— Ben onu bilmez miyim, dedi, ne koparabilirsek kârdır.
Müftünün su götürmez bir mantığı vardı: Sağılan soldan eline ne geçirebilirse çocuklara yedirirdi. Ambann dibi göründüğü zaman ise... Eh o zaman da bir kaç gün babalarının evindeki gibi yaparlardı.
— Yetimin babası olur mu?
— Ben de onu diyorum ya...
"Yetimler Yurdu"nun kurulmasına ait formaliteler Müftüyü, onun binasını, kapkacak ve erzakını tedarik etmekten çok daha ziyade düşündürmüş ve yormuştur. Harekete geçmeden evvel bu meseleyi benimle haşhaşa bir konuşmak istiyordu.
138
— Muvakkıthanedc yahut parti binasında bir umumi toplantı yapıp hep bir arada konuşsak olmaz mı? dedim.
— Onu da yapacağız. Fakat sonra, dedi, her kafadan bir ses çıkar. Rsstgele münasebetsiz bir ekseriyet kararı verirler. Sonra bir aksilik çıktı mı kabak benim başıma patlar...
— Ne münasebet?..
— öyle deme doktor Bey.... Adımız softa.. Birinin mahvını murat ettiler mi münafıklar neler uydururlar. Adamı daragacına kadar götürürler.
— At şu vesveseyi kafandan Müftü Efendi...
— Sen onu anlayamazsın... Sen ömründe beş dakika sarık sardın mı? Siyasi meseledir bu yurt meselesi....
— Allah Allah!
— Öyledir öyle. Meselâ biri çıkar da "Medreseden başka yurt açacak bir yer bulamadın mı?" dey iverse...
— Bulamadım, dersin....
— Sen dersin amma ben diyemem... "Maksadı medresenin ruhunu ihyadır" derler...
— E bu kadar vehmedeceksen bu işe girişmemeliydin.
— Daha evvel aklıma geleydi girlşmezdim. Herifin dediği gibi bir kere soyunmuş bulunduk.
— Demezler, demezler.. Merak etme... İyi ettin.
— Hadi işallah eyle olsun. Fakat her şeyden evvel bir başkan bulmak lâzım.
— Senden daha 1yı başkan olur mu?
— Olur, olur.... Ben eyle şanda, şöhrette değilini.... Irgat, gibi çalışırım. Fakat mesuliyet kabul edemem.
139
— Pekâlâ göstermelik bir koruyucu başkan seçelim...
— Kimi bulmalı?
— Kimi istersen sevine sevine kabul eder.
— Sevinir ama kabul etmez... Arada bir ambann dibi göründükçe para isterler diye korkar.
Bir müddet sonra yurda başkan aramak teşebbüsüne geçilince Müftüye hak verdim. Kaymakam ve parti reisi başta olmak üzere kime başvurduksa ilk önce memnun oldu. Fakat pek az sonra endişe ile yüzünü uzatarak bir nıûzeret bildirdi.
— Ben gel geç bir memurum. Daha temelli biri lâzım. Mamafih elden gelen yardım yapılır elbette...
— Güzel teşebbüs Müftü Efendi... Fakat henüz muayyen bütçesi, plânı, programı bulunmayan bir kurumu parti adına nasıl benimserim... Fakat korkma... arkandayım..
Bunlar ve bunlara benzer mazeretlerin altında hep Müftünün dediği korku sezilmekteydi.
Yurdun ismi de ayn bir mesele oldu. Müftü, daima aynı endişe He. Yurda "Cumhuriyet yetimleri yurdu" diye ısım koymak istiyordu. Fakat buna ilk önce yine kendi ltlıaz etti:
— Cumhuriyet yetimi olur mu yahu? Cumhuriyetin kendi, öz ana baba demek...
Nihayet kunıına sadece "Yetimler yurdu" adını vermeğe ve bir çok kapılan boş yere çaldıktan sonra da başkanlığına bizim Hacı öme-ri getirmeğe karar verdik. Hacı Ömer fazla nazlanmadı; fakat kabul ederken de, ötekilerin bin türlü tevil altında saklamağa çalıştıkları şeyi Müftüye açık açık söyledi:
(Devamı var)
140
29 Haziran 1950
YENt 1 8 T a N 8 u l
Sayfa 3
Birinci azlıkların.
BAŞVERE BİR İNKILÂPÇI
Yazan :
FALİH RIFKI AT AY
— 26 —
ve ikinci Meşrutiyetlerin zaafı. Hıristiyan koi'uyucu büyük devletlere dayanarak,
devleti parçalamağa çalışmaları idi. Hiç bir şey, hattâ hemen hemen hâriciyeyi Hııistiyanlardan teşkil etmek, Hıristiyanlara devlet idaresinde her türlü haklan verdikten başka, iktisat ve ticareti onların elinde bırakan şartlar dahi bunun önüne geçememiştir. Türk milleti ise, sadece memur ve asker, ziraatte de ufak rençperdi. Asıl iş, ilk iş bu milleti yeni bir terbiye ile yetiştirmek olmalı idi. Ali Suavi bu fikri savunmakta en ileri gidenlerden olmakla beraber, meselâ köyleri okutmak dâvası Cumhuriyetin son yıllarına kadar geri kalmıştır ve köyü terbiye etmek için girişilen büyük savaş da, 1946 dan beri yeniden gevşemiştir.
Ali Suavi, bir anayurt içinde kuvvetli ve toplu bir devlet fikrini ortaya attıktan hemen hemen kırk yıl sonra, ikinci Meşrutiyet emperyalizm nümayişleri içinde çalkandı, durdu. Enver ve onun gibi düşünenler, ittihad-ı-islâm ve ırkçılar, Turancılık rüyaları içine daldılar. Kuvvetlerimizin tutabileceği, bir anayurt sınırlan içinde sağlam ve devamlı bir devlet kurmak, sadece hâkim milleti yetiştirmekle uğraşmak fikri. Ali Suavi’den Mustafa Kemal'e kadar havada kalmıştır.
Namık Kemal, Ziya Paşa ve Ali Suavi, Mustafa Fâzıl Paşa’nın daveti ile Avrupaya gittikleri vakit, birbirleri ile yakından fikir arkadaşlığı ettiler. Namık Kemal bir mektubunda Ali Suavi’nin büyük zekâsını ve bilgisini övmüş, şöhreti dünyayı tutan bir fazilet sahibi olduğunu ve eğer isteseydi kolaylıkla Hünkâr hocası olabileceğini yazmıştır..Yalnız tarihimiz değil, zamanımızın gündelik vakaları da gösterir ki bizde fikir ve politika adamlan arasındaki şahsi anlaşmazlık birdenbire son düşmanlık haddine kadar gider. Düne kadar size kendi arkadaşını fazilet timsali diye tanıtan bir dostunuzun, bir müddet sonra, sizin ağzınızdan onun lehine bir tek kelime duymağa bile katlanmadığını görürsünüz. Nitekim Ali Suavi ve Namık Kemal de, bir gün, birbirleri için eski düşündüklerinin tam aksini söylemişler ve yazmışlardır.
Acaba bu Mısırlı Mustafa Fâzıl Paşa nasıl bir adamdı? Genç OsmanlIlar tarihine göre, İstanbul’da kendisine dilediği mevkii vermeyen saraya ve Bâb-ı-âli’ye kızarak, hürriyetçi şöhreti kazanan gençleri yanında toplamıştır. Zengindir. Hepsine aylık verebilir. Çıkaracakları gazetenin masrafını ödeyebilir. Fakat Genç OsmanlIlar, hareketini, aynı zamanda, saray ve Bab-ı-âli’yi kendisi ile uyuşturmak için bir tehdit. daha doğrusu bir şantaj vasıtası olarak kullanmaktadır. Pek de erişmesine ihtimal olmayan ihtiraslarından biri Mısır hıdivi olmaktır. Fakat bunun için Sadrâzam Âli Paşanın. Hıdiv İsmail Paşanın azlolunduğunu ilân ettikten başka, hıdivliğin babadan oğula geçme usulünü de kaldırması lâzımdır. Ulûm gazetesinde yazıldığına göre Mustafa Fâzıl Paşa bu lûtfuna karşı Âli Paşayı "Genç Osmanlılar’dan kurtarmayı’’ vadetmiştir. Mustafa Fâzıl Paşa ile Bab-ı-âli arasında bu görüşmeler olduğu sırada, yani 1869 sularında Hürriyetçilere bağlanan maaşların geciktiği bile olmuştur, işin sonu neye varacağından zaten şüphelenen Ali Suavi, Londra'da bulunan Namık Kemalin dikkatini uyandırmak ister. Fakat N^mık Kemal, Mısırlı paşanın kendi elinde taahhüt mektubu olduğundan ve taah-
Koreye Amerikanın derhal müdahale
etmesi Dean Acheson’un fikridir
• •
Amerika hususî muhabirimiz telsizle bildiriyor
çok çabuk kurtuldu
Amerika tereddütten

\Vashington »Hususî muhabirimiz H. G. Martin telsizle bildiriyor) — Kore’de muhasamatın başlaması üzerine şaşkın ve mütereddit bir manzara arzedm Amerikan siyasi meha-füi artık kendini toplamıştır. Bunda Başkan Truman’ın oynadığı büyük rolü kabul etmek icap eder. Truman-ın cesur ve sarih bir yol seçmekte gösterdiği kabiliyete Amerikan askeri kudreti de inzimam edince, siyası grupların az çok hepsi Cumhurbaşkanını desteklemeye başlamışlardır. VVashlngtonda. alınan kararlar, başlangıçta demokrat memleketler ü-zerine çöken ümitsizlik hattâ hoşnutsuzluk havasını bertaraf etmiş bulunuyor.
Amerikanın bugünkü durumunu tarif için Pearl Harbour’u takip eden günleri hatırlamak lâzımdır. Gerek siyasi mehafil, gerekse Amerikan u-mumi efkârı vatanseverlik hislerinin tam tesiri altındadırlar. Bununla beraber bir dünya harbi ihtimali kabul edilmiyor. Amerika, muhasamatın mahalli bir karaktere sahip okluğuna kanidir.
12 saat gibi kısa bir zamanda meydana gelen bu değişikliğin sebeplerini anlatmaya çalışalım. Amerikanın Birleşmiş Milletlerdeki delegesi Er-nest Gross ev\relâ VVashingıon’da yapılan bir toplantıya iştirak etmiş, sonra, salı akşamı No\v-York’a dönmüştür Grosa. Acheson’un gayet zecrî tedbirler alınması taraftarı olduğunu öğrenmiş olmakla beraber, bahis mevzuu kararların mahiyetini bilmiyordu.
Diğer taraftan, askerî ve siyasi liderlerle müzakere halinde bulunan Truman, iki tezden birini seçmek durumunda idi. Dış Bakanlığı askeri müdahale taraftarı idi. Savunma Bakanlığı ve askeri liderler ise çekimser davramlmasmı tavsiye ediyorlardı.
• •
• •
Acheson, Kore’nin tek başına bırakılması halinde Amerikanın dünyada, ki itibarını kaybedeceğini ileri sürmüştür. Askerî liderlerin tezine göre ise, Kore. Amerikan stratejik bölgesi haricindedir. Bu bakımdan da İleri gitmek doğru olmaz.
İleri sürülen birbirine zıt tekliflerden canı sıkılan Başkan Truman nihayet Savunma Bakanı Johnson’dan katı bir cevap istemiştir. Bunun ü-zerine Johnson da Dış Bakanının nokta! nazarını kabul etmiştir.
Sah sabahı, saat tam birde. Ernest Gross VVashington’dan şifreli bir telsiz almış ve Acheson’un görüşünü kabul ettirmeye muvaffak olduğunu böylece öğrenmiştir. Buna rağmen, nihaî karar yine alınmamış olup, Truman’ın Kongre liderleriyle yapacağı görüşmeye bağlanmıştır. Sah sabahının erken saatlerinde yapılan bu görüşmelerde. Amerikan siyasi liderleri Başkanın siyasetini tamamly-le desteklemişler, böylece Demokrat ve Cumhuriyetçi Partiler arasında da fikir birliği kurulmuştur.
Bu arada. Amerika Dış Bakanlığı, alâkalı diğer memleketlerle teması temin etmiştir. Böylece Paris ve Lon-dradftn da müspet neticeler alınmıştır. Gerek İngiliz gerekse Fransız Hükümetleri Birleşmiş Milletlerdeki delegelerine talimat vermişlerdir. Neticede. Amerikan teklifi Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilmiştir.
Birleşik Amerikanın enerjik kararı, Birleşmiş Milletlere dahil memleketlerin büyük ekseriyeti tarafından hararetle karşılanmış bulunuyor. Zamanında başvurulan bu sert tedbir, zaten mevcut olan "soğuk harbin,, icaplarından ve zaruretlerinden telâkki edilmektedir. Müdahale kara-riyle Amerika yalnız kendi prestijini değil, fakat bütün demokrasilerin prestijini de korumuş oluyor.
Soldaki resim: Derin su dalgıçlarının su dibinde uzun müddet kalmaktan başka yapacak vazifeleri de vardır. Bunlar tamir yapabilmeli, kurtarma ameliyesini idare ve denizaltılarda mahpus kalmış mürettebatın kurtarılmasına yardım edebilmelidirler. Yukarıda Amerikan Gediklisi A. E. Keiselbach, Kasımpaşa Donanma Dalgıç Okulunda, dalmaya hazırlanan bir Türk dalgıcına nezaret ederken görülmektedir. Ufak resimde de dalgıç hususi bir şekilde yapılmış Amerikan dalgıç elbisesini giy miş bir vaziyette görülmektedir. Elbisenin ayakkabıları deniz altında yürüyüşü kolaylaştırmak için ağır yapılmıştır. •
Sağdaki resim: Florida’daki Mountain Lakes’de yer alan Halk Parkındaki Kuş Kulesinde 71 çanhk bir çalgı vardır. Kuş kulesinin diğer ismi de "Şarkı Söyleyen Kule., dir. Kule ve çanlı çalgı editör, müellif ve insa-niyetperver Edwaı*d Willlam tarafından Florida eyaletine hediye edilmiştir. Çanlı çalgı 53 tonda musiki yayınlamaktadır
“Schuman Plânı Konferansı” na iştirak
etmediği için açılan münakaşalar sonunda
Ingiliz Hükümeti 13 oy
farkla itimat kazandı
Londra 28 A A. (Lps) — İngiliz Hükümetinin Schuman Plânı karşısındaki durumuna dair müzakerelere dün Avam Kamarasında başlanmıştır.
Hükümet gözcüleri ve hususiyle Mr. Attlee. İngiliz Hükümetinin, lngiltere-nin kömür ve çelik kaynaklarını birleştirecek olan milletler üstü bir oto-
MEMLEKET HABERLERİ
Diîn Mecliste 16 sözlii
soruya cevap verildi
a

r- -•
L
Hür Asya memleketleri, “Doğu Bloku,, kuruyorlar
tik olarak Iran, Afganistan, İrak ve Ürdün, hloka dahil olacak
rlteyl kabul edemiyeceğini belirtmişlerdir. Bu mütalâaya cevap veren Churchlll Ingilterenin garanti istiye-bilecegini bildirmiştir.
Daha nonra, Schuman teşebbüsünü memnunlukla karşılayan, fakat Fransız Hükümetinin ileri sürdüğü şartlar dahilinde İngiliz Hükümetinin görüşmelere iştirak edemiyeceğini bildiren Hükümet tadil teklifi oya konmuştur. Bütün Muhafazakâr saylavlar oya iştirak etmiştir, yalnız bir Liberal saylav müstenkif kalmıştır. Neticede Hükümet 13 oy ekseriyetle güven almıştır.
— 27 —
hütlerini yerine getirmemesi için bir sebep bulunmadığından bahsederek beklemeyi tavsiye eder. Cemiyetin tarihine dair yazılardan anlaşıldığına göre daha 1283 "te Mustafa Fâzıl Paşayı Genç OsmanlIların reisliğine seçenler, onun samimiliğine inanmış değildirler. Paşanın bu işe öfkesi yüzünden giriştiği, ve İstanbul’dan yüz görürse döneceği fikrînde idiler.
Ali Suavi nin hoş görürlük zaafı yoktur. Gururludur. Genç OsmanlIlar Cemiyetinin büyük işler gördüğüne inanmaktadır. İrlanda İslahat Partisinin yaşı yedi yılı doldurduğu halde ancak “iğne topu” kadar netice aldığından bahseder. İstanbul Ermenileri Millî Meclislerini kurabilmek için otuz yıl çalışmışlardır. “Kaç mavna Ermeni taşınmış, kaç "yüz Ermeni hapishanelerde çürümüştür.” Fakat Millet Meclisi taraftarları daha dört yıl önce lstanbulda yalnız iki Tiirkle bir Ermeni fikri arkadaşı bulabilmişlerdir. Ali Suavi: "Bugün ise üç milyonuz." der. Kendini “Tüfeğini kuran, tâ en yüksek makamdaki cehalete ve zulme nişan alan, onu devirmedikçe iki tarafa bakmak ihtimali olmayan” bir savaşçı saymaktadır. Bu kahramanca, fedakârca bir hayat ister. Herkes bu mizaçta mıdır? İstanbul'da Zaptiye Nazırı Haşan Paşanın gazetelerde kendi aleyhine söğüp saydırmasına aldırmaz. Bunu, şöhretini kıskananların hasedine verir. Bu kadar temiz ye feragatli bir savaşçıyı fena tanıtsalar da ne çıkar: "Sekiz yüz yıl sonra Gazâli arandığı gibi, elbet bir gün Suavi yi de arayanlar” çıkacaktır, "Biz himmetimizi satama-yız, rüku’ edemeyiz” der.
, Nihayet Mustafa Fâzıl Paşa Bâb-ı-âli’den söz alıp İstanbul’a dönmüştür. Hattâ kabineye girmiştir. Kendi anlatışına göre Mustafa Fâzıl Paşa giriştiği taahhütlere bağlı kaldığı, Cemiyetinin yolundan şaşmadığı kadar, Ali Suavi onunla beraberdi. Yoksa onun ne esiri, ne de hizmetçisi değildi. Devletin bugünkü idaresini değiştirecek ıslahatı gerçekleştiıe-bilmekten başka gayesi de yoktu.
Kimleri, nerede toplamıştır, bilinemez. Fakat Ali Suavi. Mustafa Fâzıl Paşa’nın Genç OsmanlIlar Cemiyetinden kovulduğunu gazetesinde ilân eder. Üstelik ondan ayrılmayanları da bir türlü hoş göremez. “Fâzıl Paşa takımı” başlıklı bir fıkrada şöyle der: "Mustafa Fâzıl Paşa Yeni OsmanlIlar Cemiyetinde dahil olduğu eyyamda kendisinin lstanbulda ve Mısırda maaşlı muvazzafları, paşalarına hulûs için tarafımıza havadis yazar ve hizmet ederlerdi. Şimdi öküz öldü, ortaklık ayrıldı. Yani Fâzıl Paşa cemiyetten ihraç olundu. O-nun maaşlıları dahi Paşadan maddî menfaatlerini muhafaza uğrunda Yeni Osmanhlara hizmetten istinkâf edecekleri der-kâr ve zâhir idi. Binaenaleyh ihtiraz olunmak babında ihvana ihtar ederiz. Şimdi Paris’te bulunan Fâzıl Paşa maaşlıları şunlardır: Kâni Paşa zade Ahmet Rıfat Bey 1500 frank, eski postacı Âgâh Efendi 1500 frank. Namık Kemal Bey 1000 frank, Necip Paşa torunu Mehmet Bey 1000 frank, Reşat Bey 750 frank, Nuri Bey 750 frank, Mısırlı Abdullah Efendi 300 frank. Bunlar her ay maaşlarını fâzıl Paşa’nın Paris’te kâtibi Mösyö Sakahni’den alıyorlar. Fakat ismini kaydettiğimiz Necip Paşa torunu Mehmet Bey, Paşa efkârından döndüğü için 1000 frank maaşını bu defa terketti.”
Namık Kemal’in İstanbul’a dönmesi üzerine de Muvakkatin 141 inci sayfasında şöyle bir fıkra neşreder: "Kemal Bey elinde bulunan Haşan Pasa mektubunun muktezası üzerine İstanbul’a vusulünde doğruca Zaptiye Müşirine rû mal olup pazarlığı uydurmuş olduğundan kendisinden ihtiraz o-lunması ihvân-i-vatana ihtar olunur."
Mustafa Fâzıl Paşa ile Namık Kemal’i aynı çerçeve içinde göremeyiz. Namık Kemal, bir takım zaafları olsa bile, inkılâp tarihinin başlıca şahsiyetlerinden biridir. Fakat Ali Suavi, o devirde onu ne kadar affetmemişse, Namık Kemal de Ali Suavi’ye kara bir sicil yamamak için öfkesinin ve kibrinin bütün zorlamalarına boyun eğmiştir.
(Devamı var)
Kadrosuzluk
Adalet Sarayının 5 milyon liralık blokunun yapılmasına başlandı yüzünden terfi edemiyen yargıç ve savcılar 5'6 ay içinde kadro maaşlarını alacaklar — İskân meselesi ehemmiyetle ele alındı durumlarına çare aranıyor —
Terfi edemiyen 16,770 ilkokul öğretmeninin Askerî ve idari yasak bölgeler
Ankara. 28 ı Hususi muhabirimiz bildlrıyorı — B.M.M. nın bugünkü toplantısında milletvekillerinin umumiyetle seçim bölgelerini alâkadar eden 16 sözlü sorusu Bakanlar tarafından cevaplandırıldı. Tekirdağ Milletvekili Zeki Eı atanıan'ın yeni kurulan Toprak ve İskân G. Müdürlüğünün. biriken göçmen işlerini başarıp başatamıyacağı vc Bulgaristan. Yunanistan v( Avrupa kamplaı ındakı vatandaşlarımızın yurda nakilleri kında sorduğu suale Başbakan dımcısı Samet Ağaoğlu cevap rek ezcümle şunları söyledi:
rulduğunu belirtti ve yargıç sayısının ihtiyaca kâfi gelmesi için çalışmalara devam edildiğini açıkladı. Kadro yüzünden terfi edemiyen hâkim vc savcıların 5-6 ay sonra kadro maaşlarını alacaklarını belirtti.
Yasıık bölgeler
Ihkaıı damı
hak-Yur-vere-
"—Toprak ve İskan Genel Müdürlüğü eski maçlar tarannuun kuruınıu^ uiatı >eni im icokiiuu. rjunurı kentli ışıermı başarıp başaramadığını ne-nuz layıklle bıınuyoıuz. bu ewcia ictruüe etmek luzımuır. oiger ışınue bıı aksaklık guı uıuıse o xanmn muuanaie edenz. Buigaı ısıanua naien 800 bin ııkuaşımız vardır. Bunların pek nz bu Kianıı yurdumuza gelebıi-nıışar.Sun zamanlarda rnı guı.ıııenu*rin yurda kanili işi durdurulmuştu. Bu göçmenler ıçııı her bakımdan hassas olmalıyız. Onlara daha önceden yer ve mesken temini, Iklım şartlarının uygunluğu aranmalıdır. Şimdiye kadar bize 16.20ü muracHal yapılmıştır. Bu müracaatı beşeı kişiden hesap edersek 80 bin kişiye baliğ olur. Türk iyeye gelmek arzusu, goç ve ilticalar turlu se-bcplerdrn dolayı artmıştır. Bu insanların siyasi, ve içtimai akideleri üzerinde ehemmiyetle duımaktayız. Bu nevi akidelerinden bizimkilere uymayanlara konsoloshanelerimiz vize vermem ektedirler. Bulgarlstandan Yunanistan» İltica elmiş olan ırkdaşlarınıı-zı da yurda gelilmek çarelerini arıyoruz. Onların tekrar Bulgarlatana iade edilmesine meydan vermiyeceğiz. Avrupa kamplarında 3384 ııkdaşımız vardı Bunlardan 2617 si nıemlcketınıi-ze gelmiştir. Diğerlerinin gönderilmesi İçin (lc Hamburg konsolosluğumuza talimat verilmiştir.”
Soru sahibi iskân dâvasının bir tarihçesini yaparak bu İdareyi bccerik-ı. ıikiv vasıfhıibin (ı>, dışarıda bulunan ırkdaşlarımızın her çareye başvurularak yurda getirllmeHİni, aksi halde bunların az zamanda komünizm dalgası altında mahvolacaklarını söyledi
Diyarbakır Milletvekili Yusuf Aziz-oğlu ile Siirt Milletvekili Baki Erden’in yasak bölgeler hakkındaki sorusuna cevap veren Başbakan Yardımcısı Sanı tl Ağaoğlu, memleketimizde askeri ve idari olmak üzere İki türlü yasak bölgenin bulunduğunu söyledi, idari yasak bölgelerin o mıntakada asayişsizliğe mâni olmak üzere yasak hale getirildiğini belirt ti Ve sözleı ini şöyle bitirdi*
"Biı memleket içinde sırf bu yüzden yasak bölgeler yaratmayı hükümetiniz en hafif tâbiri ile avın addeder. Bu bölgı Icrl kaldıracağız. Bunun için (lc huzurunuza bir kanun tasarısı getireceğiz Askeri yasak bölgeler üzerinde de Milli Savunma Bakanlığı o-bommiyotlo duı maktadır. Bu sahaları da asgarî hadde indireceğiz.”
çimento fııhrlkuHi
Burdur Milletvekili Semsi Çelikba-şın, Marshall Planı gereğince Dani-markadan getirilmesi sağlanan çimento fabrikası malzemesi hakkındaki Sorusu Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı tarafından cevaplandırılarak 2 milyon dolar tutarında bulunan bu malzemenin kamilen gelmiş olduğu vc Hükümetin şahsi teşebbüsü desteklemek mevzuunda aldığı kararlara uyularak bu malzemenin o yolda kullanılacağı İfade edildi. 9 uncu Bölge Yollar U-mum Müdürlüğünün yol faaliyeti hak-kmdaki soruya Bayındırlık Bakanı
Fahri Belen cevap vererek bu yolda izahlarda bulundu.
Trabzon ile Akçaâbad ve aynı durumda bulunan diğer bölgelerin tütün mahsulüne dair olan soruyu cevaplandıran Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri özsan da ezcümle şu açıklamayı yaptı:
”— 20 haziran 1950 tarihine kadar Trabzon ve Akçaâbad bölgelerinde 5,771,514 kilo tütün istihsal edilmiştir. Bunun iki milyon 767 bin 721 kilosu Tekel tarafından satın alınmak şar-tiyle 2,927,514 kilosu satılmıştır. Bu nı intak ada istihsal 4-4,5 milyon kiloya ballft olduğu zaman eğer destekleme mubayaa yapılmazsa durum vahamet arzeder. Biz bu nevi mubayaayı yapıyoruz, Diğer bölge istihsallerinde de aynı alâka ve ehemmiyeti göstermek-teylz.”
Times'in, Türk demokrasisine dair makalesi
Londra, 28 (YİRS) — Türk gazetecilerinin ziyareti münasebetiyle Times gazetesi bir makale neşrederek Ingiliz ve Türk demokrasilerinin bir mukayesesini yapmıştır. Times’e göre İngiliz demokrasisi uzun tArih devreleri içinde ağır ağır inkişaf etmiş bir sistemdir. Türkiyede ise, demokrasi birdenbire olgun bir manzara arzetmiştir. Bunda hem Türk devlet adamlarının ciddiyeti hem de Türk matbuatı müspet rol oynamıştır. Times. Halk Partisinin iktidarı sükunetle devretmiş olmasında Türk siyasî olgunluğunun bir delilini görmektedir.
Amman, 23 A.A. (Afp) — İyi haber alan siyasi çevrelerin bildirdiğine göre, İrak Kıral Naibinin Am-mana yaptığı ziyaret esnasında dev. let şefleri arasında cereyan edecek olan müzakereler bir Doğu Blokunun kurulması mevzuu etrafında cereyan edecektir.
Bu blok. Irak, İran. Ürdün ve Afganistandan teşekkül edecek ve diğer Yakın ve Ortadoğu memleketleri ile hür Asya milletlerinin dahil olmaları için kapılar açık bırakılacaktır.
Perşembe günü Pakistan Elçisinin Ammana gelmesi Pakistanın bu blo-ka iltihak edeceğine ibaret sayılmak, tadır.
Amerika, Türkiyeye yeniden 4 milyon dolar kredi açtı
(Afp) — Marshall
Av-Plâ-dün
Adıılet Mirayı ve terfi edeıııiyeıı yargıçlar
İstanbul Adalet sarayının bir an önce inşası mevzuunda ne gibi tedbirler alındığına ve 5457 «ayılı Hâkimler Kanununun değiştirilmesi için ne düşünüldüğüne, tek hâkimi bulunan ilçe merkezlerine bir savcı yardımcısı verilmesine ve kadrosuzluk yüzünden terfi edemiyen yargıç ve «avcılara no gibi bir muamele yapılacağına dair soruya Adalet. Bakanı Halil özyoriik cevap verdi. Bakan bu cevabında İb-tanbulda yapılacak olan Adalet sarayının 1933 ten bugune kadar geçirmiş olduğu müzakere safhalarını anlattı ve 24 mart 1949 da verilen bir kararla «arayın Sultanahmetle yapılmasının derpiş «‘dildiğini .inşaatın 13.5 milyon liraya çıkacağını, 5 milyon liralık İlk blokun yapılmasına başlanıldığını söy-llyerek Adalet sarayının lstanbuldaki bütün mahkemeleri içine alacak derecede büyük ve 209 oda ile «ofaılan mürekkep olacağını İfade etti. 5457 «a-yılı krınunuıı değişmesi mevzuunda da Halil ösyorük, hâkimlerin teminat hakkının daima gozÖnündı* bulundu-
Yeşil kurtla
mücadele
Mücadelenin bir an evvel ikmali İçin bir helikopter getirtiliyor
Adana 28 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Çukurova pamuklarında geniş tahribat yapan yeşil kurt İle mücadele tam bir seferberlik halini almış ve hâlen burada bulunan Tarım Bakanı Nihat Eğri boz bu hususta büyük bir anlayış gösteren Çukurova çiftçilerine hitaben bir tebliğ neş-retmlştlr. Diğer taraftan bu iş için alelâccle hır helikopter satın alınmış bunun cuma günü burada olması da sağlanmıştır Tarım Bakanı bugün de Karataş bölgesinde tetkikler yapmakladır.
• •
İstanbul Üniversitesi temsilcileri Ankarada
Ankara 28 (A A.) — İstanbul Üniversitesi Rektörü Profesör Ömer Celâl Sarç’m başkanlığında Tıb, Edebi’ yal ve Fen Fakülteleri dekanlnrlyle üniversite muhasebe müdüründen mürekkep bir heyet bu sabahki Ankara ekspresiyle şehrimize gelmiştir.
Heyet buradaki ikameti mra^ııula üniversiteyi ilgilendiren işlerle meşgul olacaktır.
İzmitin 28 inci
kurtuluş yılı
VVashington, 28 A.A. rupa İktisadi İşbirliği, nından faydalanan memleketlere akşam yeni krediler açmıştır.
Bu suretle Türkiye 4.020.000 dolar almaktadır. Bunun 2.023.000 dolan Amerikan taşıt vasıtaları için, 1 milyon 192.000 doları linyit madenlerinin inkişafı için malzemeye, kredinin kalan kısmı da sanayi âletleri, inşaat, maden ve demiryolu malzemelerine tahsis edilmiştir. Bunların hepsi A-merikadan gelecektir.
16.770 ilkokul öğretmeni terfi edemiyor
Bolu Milletvekili Zuhuri Danışmanın kadrosuzluk yüzünden 3 yıl sonunda terfi ettirilmlyen öğretmenler hakkındaki sorusuna Avni Başman cevap verdi vc İlk öğretimde kadrosuzluk yüzünden 16 hin 770, orta öğretimde İse 101 kişinin terfi edemediğini ve bu meselenin halli için çalışılmakla okluğunu beyan eyledi.
Tutanakları kabul edilen milletvekilleri
Bundan sonra Siirt MHIletvekiH Mehmet Daim Sunlp’ın. Erzurum Milletvekillerinin, Gümüşhane Milletvekili Halis Tokdemir’in. Zonguldak Mlllet-vrklllerlnden Nihat Sivlşoğlu, Suat Başol, Cemal Kıpçak ve Hüseyin Balıkçının, Giresun Milletvekili Ali Naci Duydııç’un seçim tutanakları kabul edildi. Meclis cuma günü toplanacaktır.
Dün parlak bir merasimle kutlandı
İzmit. 2$ (A A ) — izmitin kurtuluşunun 28 İnci dönüm yılı bugün kutlanmakta. şehir baştan başa bayraklarla süslenmiş bulunmaktadır. Saat 9 da şehir namına Belediye Başkanı tebrikleri kabul etmiş, 9 30 da bir askerî kıta, alkışlar arasında şehre girmiştir. Kıta, doğruca Cumhuriyet alanına giderek şanlı bayrağımızı direğe çekmiştir.
Meydanda yapılan törende söylenen hitabelerden sonra resmi geçit başlamış. bilâhare anıta çelenkler konulmuştur.

Ingiliz - İsrail petrol anlaşmasının neticeleri
Londra 28 (AP) — İsrail'in uzun zamandan beri muattal kalan petrol tasfiyehaneleri İngiliz petrol kumpan-yalarlylc henüz aktedilen bir anlaşma mucibince yakında yeniden faaliyete çecektlr. İsrail elçiliğinin bir sözcüsüne göre. Anglo-lranian petrol kumpanyasının bir şubesi olan Consolidated Refincries Ltd. şirketi Haytadaki tasfiyahanelere hanı petrol temini için gerekil tertibatı almıştır.
Westerling’in muhakemesi
5 temmuzda Endonezya'da başlayacak
Bulgar hududundaki hâdise
Şehit gazetecinin naşı getiriliyor
Edirne 28 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) Hudut köylerini dolaşmakta iken Bulgurlar tarafından pusuya düşürülerek şehit edilen gazeteci arkadaşımız Necip Kaskatlı’nın nâşının ladeHİ hususunda Hükümetimiz taralından yapılan teşebbüsler neticelenmiştir.
Haber aklığıma göre Bulgurlar yarın sabah saat 10 da yapılacak bir prolokolln jip arabasıyla Knakatlı’nın nwnı resmi makamlarımıza teslim edeceklerdir.
Pakistan Tümgenerali gece saat 2 de geldi
şehıimlze gelmiştir.
Paklatan sefareti Basın sefaret erkanı tarafından general, doğruca Park O-
Pakistan Tümgenerali Nevah Zade Afta Mehmet Rııza, dün gece sabaha karşı hhüI 2 dr Panamerikan uçağiyle Londradan
Alanda.
Ataşesi ve karşılanan
tele giderek bir müddet istirahat etlikten sonra sabah naat 7 (lc Türk Hava Kuvvetleri tarafından emrine tahsis edilen özel bir uçakla Ankara-ya hareket etmiştir.
Eğede zarar veren şiddetli yağmurlar
İzmir, 28 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugün saat 17.10 da Ege bölgesinin bir çok yerlerine ve bu meyanda İzm i re şiddetli rüzgârdan sonra seylâbı andıran yağmurlar yağmaya başlamıştır. Şehir içinde mün-hat yerler ve bu ıneyanda çarşı İçi sellerle dolmuş ve şehirde aşağı yukarı her türlü münakale dut muştun Bir taraftan Belediye temizlik ekipleri, öte yandan itfaiye ekipleri şehrin su basan kısımlarında halkın yardımına kokmuştur Karataştan Karantinaya kadar olan kısım dağlardan İnen sellerle dolmuş ve bu kısım geçilmez hale gelmiştir. Tramvay ve o-: obüs aoferterİ durmuş vaziyettedir. Bazı evleri de su basmıştır. Yağmur devam etmektedir.
Rıdvan Koral görevine başladı
Ankara, 28 lA.A.) — Donanma Komutanlığı Vekâletine tâyin edilmiş olan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmaybaşkanı Tümgeneral Rıdvan Koral, bu sabah saat 10 da uçakla îzmıte hareket etmiş ve Etimesgut hava alanında Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay ileri gelenleri tarafından ugıırlanmışlır.
İzmir Ağırcezo Yargıçlığına Ferruh Adalı tâyin edildi
İzmir. 28 t Hususi muhabirimiz bildiriyor) — İzmir Agırcvza Başkanı Muhlis Tuınay’ın Maniandan milletvekili seçilmesi üzerine inhilâl eden bu vazifeye 1 üncü Asliye Yargıcı Ferruh Adalı, 4 Üncü Asliye Yargıç, lığına Salihli Ağırccza Başkam Ziya Apak tâyin edilmişlerdir.
Şehrimizde perakende şeker fiyatları tesbit edildi
Belediye Daimi Komisyonu dünkü toplantısında şehrimizde perakende olarak toz şekerin 141, kesme şekerin do 175 kuruşa satılmasını kabul etmiştir.
Singapur. 28 (A.P.l — “Türk,, lâkabı ile tanınan Yüzbaşı VVesterlmg. dün Endonezya Hükümetine müracaatla, 5 temmuzda başlıyacak olan duruşmasında, eşinin şahit sıfatiyle bulunmasına müsaade edilmesini talep
etmiştir.
Yeni Japon Kabinesi teşekkül etti
Tokyo, 28 A.A. (Afp) — Bu sabah teşkil edilen Japon Kabinesinde eski Kabineden, Başbakan Yoshida dahil, 6 Bakan vardır.
Kabinede 13 Liberal ve bir “Vent. ver., mevcuttur, Üç Devlet Başkanlığı münhal bırakılmıştır.
Sanıklığına göre buna sebep Kabineye Demokratların da ahnnıasiyle bir koalisyon yapmak ihtimalidir.
Dünya Kupası maçlarında dün alınan neticeler
Rio de Janciro, 28 ( YÎRSı — Dünya kupası maçlarına bugün de muhtelif şehirlerde devam edilmiştir. Sao Pauio'da yapılan maçta Brezilya ve İsviçre tak'mları 2-2 berabere kalmışlardır. Porto Alcgre’de karşılaşan Yugoslavya ve Meksika takımları maçında ise Yugoslavya. M e ks İkayı 4-1 mağlûp etmiştir.
r


. ■ i
MÜSABAKA KUPONU
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza iştirak için a-^ağıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-labllecekslnlz.
Tafsilâtını* lıer pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.




leni l'stanbıırun KUPONU

1
Sayfa 4
T 15 N î İSTANBUL
29 Haziran 1950
Bir seyahatten intibalar
Birleşik Amerikada eski vatandaşlarla başbaşa
"New-York'a gelen bütün Türklerin, burada kalıp, kendilerini evlerinde farzetmelerini isterim."
Yazan : Nazlı Teklaş
Fransız Akademisinin yeni bir âzası
Jean Louis Vaudoyer
Amerikadaki İktisadî cereyanlar
••
4
Tarsus New-York limanının 42 numaralı dokuna yanaşmıştı. Tekrar İstanbul a dönecek olan yolcuların vapurda kalmalarına müsaade edilmişti. Biz otele çıkmaya karar verdik. Central Parka karşı olan 59 uncu sokaktaki St. Moritz otelini tavsiye ettiler. "Sahibi Türktür ve Türkleri çok sever’* dediler. Bundan güzel bir tavsiye olamıyacagıru düşünerek ertesi sabah St. Moritz oteline gittik. Türkiye Turizm Kurumu heyetine dahil olduğumuzu ve Tarsus’la geldiğimizi söyleyince müdür derhal bite oda buldu. Fiştin! sorduk.
— Günde altı dolardır, fakat size hususi bir fiat yaparız, dedi.
New-Yorkuh en şık ve zengin yerinde öth Avenue’nun başında bu mükellef otelin sahibi o!bq Mr. Taylor’u merak ediyorduk. Ertesi gün. otelin ikinci katındaki bürosuna giderek kendisiyle konuştuk. Mr. Taylor orta yaşlı. yakışıklı, sevimli, yüzünde İyi insan İfadesi taşıyan gayet sade bir adamdı:
— Safa geldiniz. Türkiyeyl ve Türkleri pek çok severim. Onları görünce kendimi hiç bir zaman unutamadığım memleketimde farzedlyo-runı. On dört yaşımda Türkiyeden ayrıldım ve bir daha dönemedim. Burada muvaffak oldum. Bin odalı bu otelin sahibiyim. New-Yorka gelen bütün Türklerin burada kalıp kendilerini evlerinde farzetmelerini iste-rim. Yegâne emelim Türkiyeye dönüp doğduğum Marmara Adasını ziyaret etmek ve Türkiyeye herhangi bir suretle yardımda bulunmaktır, dedi.
Mr. Taylor bundan sonra Türkiye hakkında bizden uzun uzun malûmat aldı. Teması katiyen kaybetmemişti. Son intihabatın Amerikada ne kadar iyi tesir bıraktığını, Türkiyeye karşı hissedilen dostluğun bir kat daha arttığını belirtti.
Eski vatandaşları Türkiyeye cel-betmek hususunda Türkiye Turizm Kurumunun gayretlerinden sitayişle bahsettikten sonra:
— Ne yazık ki. Tarsus gemisinin Devlet Denizyolları tarafından ilk kafileyi lstanbula götürmek üzere New-Yorka geleceği vaktiyle ilân e-dilmedi.o Amerikada herkes planları, m altı ay evvelinden hazırlar. Korkarım kı. Tarsus bu sefer fazla yolcu götüremiyecek. Zira bu seyahatten hemen hemen kimse haberdar değil.
Mr. Taylor hakikaten üzgündü.Bir
kaç kere kalkmak İstedik, bırakmadı. Bütün mevzu Türkiye etrafında dolaşıyordu. Elli milyondan yukarı bir servete malik olduğu tahmin o-lunan bu kalben tamamiyle Türk kalmış eski vatandaştan güçlükle ve yakında iatanbulda görüşmek vadiyle ayaldik.
Bir kaç gün sonra otel hesabımızı vermek istediğimiz zaman oda rintlerimizin üçte bire indirilmiş olduğunu gördük.
Bir sabah Turizm Kurumunun Nesv-York mümossili Feridun Demo-kan otelde bizi buldu, lstanbula ve bütün dünyaya on iki gemi işleten Prudential Lines sahibi. yine eski Türk vatandaşı Mr. Stephanldes'in blzleri öğle yemeğine davet etmiş olduğunu bildirdi.
Daveti memnuniyetle kabul ederek randevu yerine gittik. Burası Che-rnton \Vhltchall adında bir gök tırmalayanın 31 inci katındaki Gemiciler Kulübü idi, ve yalnız tasalara mahsustu. Ucu görünmeyen bir büyük salona girdik. Bir kaç basamaklı bir merdivenden çıkarak süslü bir uzun masa hazırlanmış olan küçük bir salona geldik. Geniş pencerelere yaklaştığımız zaman bütün New-York limanı ayak altında idi.
Davetliler yalnız Türkler ve eski Rum vatandaşlardan mürekkepti. Mr. Stephanides sağına New-York Başkonsolosumuz Fikret Belbez’i, soluna da bizi oturttu.
Yemek devam ettiği müddetçe, yalnız Türkiyeden, Türk inkılabından, Türkiyenin en ileri demokrasiler me-yanında yer almasına sebep olan son intihaba tın mükemmeliyetinden
bahsedildi ve ilk kadeh Türkiyenin şerefine kaldırıldı.
Hava çok samimî idi. Kendimizi dünyanın öbür ucunda değil, kendi muhitimizde hissediyorduk. Mr. Ste-phanides Istanbuldaki Robert Kolejden mezundu. 1914 te ayrılmış ve bir daha dönmemişti. Kendisine doğduğu memleketi tekrar görmek imkanını veren yeni kanundan ne kadar memnun olduğunu söylerken gözleri doluyordu. Yemeğin sonunda bize:
— Yarın için bir programınız yoksa, sayfiyedeki evime kokteyle buyurmanızı rica ederim. Karım ve kızımla tanışırsınız. Sîzlerle görüşmelerini çok İsterdim, dedi,
Ertesi günü cumartesi idi, iki gün
sonra da Tarsus lstanbula hareket ediyordu. Memnuniyetle kabul ettik.
Altıda Mr. Stephanıdes’in mükellef arabası yine bizi otelden aldı. New-York’un bir buçuk saat haricinde, Connecticut’taki malikânesine gidiyorduk. Ucu bucağı görünmeyen, yeşil ormanlar arasında uzanan otomobil yollarını, asma köprüleri, göl kenarlarını takip ederek ilerliyorduk. Nihayet cennet gibi bir parktan i-çeri girdik. Dalları kavuşmuş ağaçlar altından epeyce ilerledikten sonra tek katlı modernleştirilmiş bir eski evin önünde durduk. Mrs. Ste-phanides Amerikalı idi. Arkadaşlar blzleri takdim ettiler. Kızı da kendini tanıttı. Bir senedir evden uzak-mış ve bir gün evvel dönmüş. Texıts-ta vazifesi varmış. Bir tayyare fabrikasına purselage resmi çiziyormuş. Amerikada milyoner kızları dahi çalışmadan duramadıklarından l»u esmer, ince, uzun boylu, eski Yunan heykelleri tipindeki sade genç kız, da bunların on iyi bir nümunesını teşkil ediyordu.
Evin içinde lüks namına en yeni teshin. ’ radyo, talevizion ve soğıık-hava tertibatından başka bir şey göremedim. Gayet sade. güzel bir zevkle döşenmiş rahat bir sayfiye evi idi.
Hava çok sıcak olduğundan, bah-
¥
Fransız Akademisi geçen perşembe günü yeni bir âza kabul etmiştir. Jenıı Loııh Vau-do.ve r hnşnbın A Anlıklardan blrlııe «e-çIlrııİB ve bu mümine betle Akademinin Coupole’ün-de bir merakim ya-plimin ve yeni Aza İr ad ettiği bir nutukla Fransanın en seçkin Fransız münevverlerinin a-ra-sıııa girmiştir.

---- J
çeye çıkıp yüzme havuzunun etrafında oturmayı teklif ettiler.
Bahçe dedikleri muazzam bir parktı ve İçinde durmadan bülbüller ötüyordu. Mermer bir yüzme havuzunun etrafında, renkli şemsiyeler altında yer aldık. Buzlu içkiler geldi, resimler çıkardık.
Dost bir hava İçinde İki saat Türkiyeden bahsedildi ve Türkiyeyl A-merlkada daim iyi tanıtma çareleri arandı. Hava kararmaya başlamıştı, Mr. Stephanides:
— Yemeği bizim kulüpte yiyeceğiz. New.Yorlt’un bir tipik sayfiye-kulübünü de görmenizi isterim, dedi. Azaltırın ekserisi Yunanlı ve eski Türk vatandaşıdır.
Yine arabalara bindik ve üç çeyrek sonra başka bir park içine girdik. Yine ağaç tünellerinden ilerledik. Bir şatonun önünde indik. Av-rupanın en |üka otelleri, New-York’un bu sayfiye kulübünün yanında sönük kalır. Terasta on iki kişilik pırıl pırıl bir masanın etrafında baş köşelere yine Türkler oturtuldu. Etraf* takılerin ekserisi gece kıyafetinde i-diler. Herkes gülüyor, eğleniyor, biz-ler Amerikada Türkiyeyi ve Türkler! bu kadar çok seven dostlarımız olduğu halde neden bunlardan daha iyi bir surette istifade edemediğimizi düşünüyorduk.
Öğrenmek ilıtiyacında oldıiğuınnz herşey
Hicri 1 9 5 0 HAZİRAN 29 Perşembe Rumi
Rxn. 1 19 1369 HAZ, 16 1366
VAKİT VASAT! £AAN1 I
Güneş 5 39 8.44
öğle 33.17 4.32
İkindi 17.18 8.33
Akşam 20.45 12.00
Yatsı 22 48 2.03
îmsâk 3.12 6.27
TAN 1 — Gökler Senfonisi. 2 — Hayal Peşinde. 3 — Yarışlar Kıralı.
t N AL (49306) 1 — Günah Çocuku, 2 — Dehşet Kulesi.
I NAL Yazlık 1 — Tarzan Fan-lomalara Karşı. 2 — İki Yeti-
YENİ SİNEMA: 1 — Namus Sözü. 2 — İstiklâl Madalyası. 3 — Tarzan New-Yorlc‘ta.
MELEK: 1 — Aşk Sultanı. 2 — Çaylak Haflyo Zindanda.


DEVLET TİYATROSU
Opera Bölümü Temsiller)
Bu akşam eon temsil
MADAME BUTTERFLY

^■*4» I İU*
OPERASINDA

ZOİ VLAHOPOULOU
BEYOĞLU CİHETİ
AKIN 1 — Canavar Pençesi.
2 — Asri Boksör.
AL KAZAK: (42502) Zoronun
Kara Kamçısı.
AK (443941 l — ÜlııilHİz Aşk 2 — Gece Yurışı (renkli).
ATLAS (4
16) 1 — Karımı A-
nyonım. 2 — Muhteşem Mace-
t

Yazan : John T. Flynn — 1
NOT: Bu yazı. 1919 da Amerika hakkında çıkan en mühim iki iktisadi kitaptan birinin hulâsasıdır. 200.000 nüshadan fazlu bakılmıştır.
Komünizm He, başta İngiltere Olmak üzere Avrupa-rnn ve 1933 ten beri de yavaş yavaş bizzat Amerikanın tuttukları İktisadi gidişi tenkid etmektedir. On beş milyondan fazla okuyucusu olan bir Amerikan mecmuası bu eseri, muhtelif mtinekkidlerin şu sözleriyle takdim ediyor: “Bunu okumak ve'üzerimle düşünmek, her aklı başında Amerikalı için, kendi memleketinin is-tilcbnll ve bunun dünyaya tesiri namına bir borçtur ... Bu kitap her şeyi adiyle ve açıkça söylüyor; naznrivat
Çeviren : Al, O. Beykozlu
yapmıyor, vakıalara dayanıyor... Amerikanın bir fırsat ve İmkân memleketi olarak kalmasında menfaati bulunan her Amerikalı bu enteresan kitabı muhakkak okumalıdır... Harikulade bir kitap; bütlhı mekteplerimizde okutulması mecburi kılmmelıdır.,.
Bu kitap, bilhassa Amerikanın şartlan ve tarih! ananesi gözönüno alınarak yazılmış ve hu kadar geniş bir alâka uyandırmıştır. Şimdi memleketimizde de muhtelif iktisadi »İstem ve cereyanların münakaşa edilmesi münasebetiyle her sınıf halk arasında çok büyük bir alâka uyandıracağına kani bulunduğumuz bu kitabın bir hulâsasını seri halinde neşrediyonız.
ra.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Deniş Yıldızları. 2 — Aşk Cehennemi.
EI.HAMKA 1 — Suratoga Güzeli. 2 — İzmirli Dimhrios. İNCİ 1 — Kunburun
İntikamı. 2 — Ronldı Mûcize-h-r.
İPEK (44289) 1— Üç Mavi
Melek. 2 — Kara Ok.
LALE (43596) 1 — ieiıneU
Kahramanlar (tUrkçeı. 2 —
Yaban Gülü (renkli).
MELEK; (40868) 1 — Zorlu Misafir. 2 — Vahşi Arzular.
SAH AY (41656) I — Gençlerin Sevgilisi. 2 — Monte Krlatonun MİİH8I.
SUATPARK («3143) 1 — Cinnet. 2 — Damgalı Doktor. 3 — Deniz Yıldızları
BÜMEK (42851.1 1 — Modern Venüe. 2 — Nü Kıraliçesi.
ŞARK: (1Ü36O) 1 — Arjantin
Güzeli. 2 — Balıkçının Karısı. aiK: (43726) 1 — Vatan Esrarı.
2 — Loro) Hardl Pasif Korunma Memuru.
TAKSİM (43191) 1 - Çingene Baron. 2 — Kadın Severse,
me.
YENİ 1 — Şeytanın Kurbanları. 2 — Bon Macera. 3 — Savaş Dönüşü.
YILDIZ: (42847) 1 — Sarışın
Bülbüller. 3 — Ateş,
İSTANBUL CİHETİ ALEMDAR: (23683) I — Tarzan Geliyor. 2 — Hint Rüyanı. AZAK: (33542) 1 — İçli Kız.
2 — Tehlikeli Kadın. ÇEMBERİ İTA^: (22513) 1 — Üniformalı Melekler. 2 — Denizaltı 104. 3 — ölüm Kervanı. FERAH 1 — Kanunsuz Sokak. 2 — Suçlu Benim. 3 — Savrulan Kılıçlar.
HALK 1 — Kaçırılan Kız, 2 -Lorel Hardy Silâh Arkadaşları,
İSTAVBl’L: (22367) 1 — Dişi
Haydut. 2 — Su Perileri. KISMET: (26654) 1 — Tuzak.
2 — Hülya .
MARMARA: (23860) 1 — Ca-
HUHİar çarpışıyor. 2 — Ateş Çemberi.
MİLLİ: 1 — Tarzan Geliyor.
2 — Hint Rüyası.
Tl RANJ (22127) 1 — Maceralar Kıralı. 2 — Çalınan Kalp. 3 — Dertli Zeynop.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Para Hırsı. 2 — Deniz Ejderi.
KADIKÖY CİHETİ HALE: (60112) 1 — Baba Katili. 2 — Er Meydanı.
O PEK A 160621) J - Gönülden Besler. 2 — Gangster Tuzugı. SVREYYA (60862) 1 — Istırap Î!ocu£u (türkçe). 2 — Tehlike şuralı.
ANKARA (23432) 1 - Unutulmaz Günler. 2 — Petrol Kıralı. Bt Yt K (15031) Fedailer Kalesi.
CEBECİ (18846) 1 — Dişi Haydut 2 — Yıkılan Saadet. PARK (11131) 1—Şehitler Küle-al. 2 — Sıılıyan Kalb.
NUfi (11071ı Sonen Rüya. SÜMER (14672) 1 — Doktor
Model Arıyor. 2 — Hayat Mektebi.
ULUS (22294) 1 — Gülen Gözler. 2 — Kanlı Gölge.
YENİ (14010) 1 - Çitte Hayat. 2 — Dökülen Yapraklur. Geceleri «cuıt 21 15 to Zntl Sungur’ un temsilleri.
GAR GAZİNOSU İtalyan Akrobatın Ti.
tZMİR
ELHAMRA; 1 — Altın Kelepçe. 2 — Maskeli Prens. 3 — Kınkauç Kadın.
l.Al.E 1 — Lcyirtnın Aşkı. 2 — Dalma Kalbimdesin. 3 — Korkunç Vûdl.
TAYYARE: 1 — Açıkgöz Periler Arasında. 2 — Kadınlar Düşmanı.
TAN 1 — Loylftnın Aşkı. 2 — Daima Kalbimdesin. 3 — Korkunç VAdl.
kimi. 2 — Hüsnü Yusuf un Aşkı .
DEVLET TİYATROSU TEMSİLLERİ
SES
TİYATROSUNDA
Bu akşam saat 21.30 dan itibaren
YALANCI
Komedi 3 perde
Biletler SES Tiyatrosunda satışa çıkarılmıştır. Telefon: 193(15
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN KJAKLAH
9.45 D.H.Y. (Türk) Buraa(ian.
— 950 D.H.Y. (Türkl lzrnlr-den. — 14.15 D.H.Y. (Türk) Gaziantep. Adanu, Konya, Afyondan. — 1535 D.H.Y. (Türk) Is-kenderun, Adana, Ankaradan.
— 16.30 D.H.Y. (Türk) Diyarbakır, Elâzığ, Sivas, An karadan. — 17.45 C.Y. (Kıbrıs) Ni-koHyu. Ankaradan. — 18.05 D. H.Y. (Türk) tamirden. — 18.35 DH Y. ‘Tlırkı Ankaradan. — 19.10 S.R. (İsviçreı Zürich. Cenevre. Atlnadan. — 20.20 P.A.A. (Amerikan) Hongkong • Bangkok. Kalküta, Delhi, Karaşl, Sumdan. — 22.30 S.A.S. (Iskan-dlnuv) Stockholm, Kopenhag, Münih’leri.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 B.E.A. (İngilİBi Atına, Romu. NIh. Londrava: — 8.30 D.H.Y. (Türk) Bursayn. — 9.00 D.H Y. (Türk) Ankara, Kayseri, Malatya, BLûzıg, Erzurum»,
— 9 30 D.H.Y. (Türk) Ankaıaya
— 10.10 D.H.Y. t Türk) Ankara. Kıbrıs, Beyruta. — 10.15
D.H Y. (Türk) lsmlrc. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, İHkcnderuna. — 11.30 C.G.D.T. Beyrut. Kabı reye. — 14.45 D. H Y (Türkı Anknraya — 16.00 D.H.Y. (Türkı îsınirv. — 21.36 P A.A. (Amerikan) Münih, Londra, Gander. Boston. New-Yorkit — 23.30 S.A S, (İskandinav) Lydda'.va
GEtECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Ordu, Kaı'adcnUden. — 13.20 Sus, Mudanyadan. — 19.50 Marn kaz, Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Mnrnkuz. Mudanya yu. — 14.00 Ego, Kura(lenlzo.
GELECEK OLAN TRENLER
6.45 Semplon (Avrupu). — 8.30 Ankara (Ekapres). — 9.15 Ankara (Yataklı).
(.İDECEK OLAN TRENLER
10.10 Adanaya. — 18.10 An-kara (Ekapraa), — 20.30 Ankara (Yata kh).
ANKARA:
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M. s, Ayarı. — 7.31 Neşeli parçalar (pil. — 7.45 Haberler.
— 8.00 Saz özerleri ( pl). — 8.15 10 dakika tango (pl), — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8,30 Hafif orkestra e-serleri (pl). — 0.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.3n M. S. Ayan. - 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13 15 Salon orkestra6i. — 13.30 Öğle Gazetesi; — 13.45 Orkestranın devamı. — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
1758 Açılış ve program, — 18.00 M. S. Ayart. - 18.00 İnce aaz. — 18.45 Polkactlur (pl).
— 19 00 M, 6. Ayarı ye haberler. — 10 15 Geçmişte bugün
— 10.20 Yurttun sçaler. — 19. (5
Radyo ile İngilizce. — 20.00
Piyano soloları (pl). — 20.15
Radyo Gazetesi 20.30 Serbest saat. — 20.35 Tgnbufla
saz eanrleri. — 20.50 Bağlama takımındın oyun havaları. 21.00 Hnesco gazetesi. — 21.15 Dans mlUlgi (pl). — 21.15 Bağlık saati. — 2L0û Müzikseverin saati: İki piyano He Bnnh ve Grieg'den eserler — 22.30 Arya ve düetler (pl). — 22.45 M, S. Ayarı ve haberler. — 23.CM» Program ve kapanış. ISTANDI L:
1257 Açılış ve programlar.
— 13.(81 Haberler 13.15 Dana müziği (pli, — 13.15 .Serbest saat. — 14,60 Tlııo Rossl'den şarkılar (pli. — 15.00 Programlar ve kapanış.
-7 57 Açılış ve prora mu İr.— I8.oo Karışık dana müaigi (pl).
— 18.30 Hana HoHer'lıı sevin-
ilen hailler (pl), — 18 45 Su.z «-serleri. 10 (mi Haberler. —
19.16 İstanbul haberleri, — 19.20 Koman şololarn — 19.40 Hafif ara müziği (pb. — 19. ıs garkı ve türküler. — 20.15 Çeşitli
hafit müzik (pl). - 20.30 Gelir Vorglui izahları, — 20.45
Kavlar Cugut (nkcHt ruamdan Günoy Amerika moliriolorl (pl)
— 21.00 Küçük, orkestradan melodiler. — 21.2ü Fasıl heyeti kmıaeri. — 22.(H) Konçerto -Mozart No. 25 piyano konçertosu (pl). — 22.30 Dans musiki (pir — 22.15 Haberler. — 23.00 Dans müziği (pH. - 23.30 Programlar ve kapanış.
Hohhm sağa;
1 — İŞİ gücü rakamdır. 2 — ümit eden: Mftr. 3 — İnsan» lar» dalAlete göt Ürarı vasıtalardan biri; Saûlaın, 4 — Bir uzvu «almt (çoğul); Eski harflerden birinin okunuşu. 5 — Tersi bir rubain; Tersi bay ruh. 6 — p.ir vlhiyetimi»; Bir ölçü. 7 — IslAnidan evvel A-raplunn tapındıkları putlardan biri; As; işaret sıfatı. 8 —» N|da; Uayratan evvel fcpjir.
9 — Bozdurul ma siyle bitmesi bir olan bir nesne; Bir ajans,
10 — Uyandıran.
Yııkıırulun gşu*i:
1 — Şıizleşmsli. 2 — Genel Müstahak. 3 — ÇalışkanMabut, 4 — Tahlil; Çalgı illetI. 5 — Bağlantı. 6 — RuııdİB.r-dan: ibadet eden, 7 — Atfı nazar et; Bir edat. 8 Yabancılar; Ekmeğini batır 9 Ternıomeîi'e. 10 — GUnsl sıva vap (iki kelimol.
DÜNKÜ BULMACANIN
IIALI I
Soldan sııftıı:
1 — Hasımı kavi. 2 — Akıl. Saraç. 3 — Cıvık; Rıza, I — Aba; Oh; Biz. 5 — MeltU; Dayı. 6 — Atılan, Ten. 7 — Tl; Acar; Tu. 8 — Ayılan 9 — Lad|; Acaba. 10 — Başına kak.
Yukarıdan mıuğı:
1 —- Hacamat ol. 2 — Akıbeti; Al». 3 — Sıvalı; Ada I — İli; AlAyiş. 5 — Kolacı, 6 — Is; Nalan, T — Knr; Raca, M — Arlzat; Nnk, 0 — Vaziyet; Bu. 10 kabına bak.
ECZANELER
Beyoftlu 4464i Kadıköy UOK72
İstanbul 24222 Üsküdar 00943
Ankara 00, İzmir 2222 Karşıyaka (6066
EMİNÖNÜ: Eminönü — Ben-sason (Küçükpazar) — Ali Rıza (Alemdar) — Cemil (Beyazıt).
BEYOĞLU : Cçmal Atasov (Merkez) — Llınoner (Taksim) — Cihangir (Taksim) — Saflık (Galata) — Ziya Boyar (Gulatuı — Şark Merkes (Şişil) — Kurtuluş (Şişli) — Has-Icnv — Merkez (Kasımpaşa». FATİHi İbrahim Halil (Şoh-aadsbaşı) —- BalAhMddin Gürgen (Aksaray) - Samatya — Haseki (Şehremini) — Ulupı-
nar (Kuragümrük) — Orhan Avvıoglu (Fener).
EYÜP; Arıt Boşar.
BEŞİKTAŞ: S Recep — Yeni (Oriuköyı — Arnsvııt köy — Merkez (Bebek).
KADIKÖYı Yeni Moda — Kızıl toprak w» Göztepe — Boh-tnncı.
(IsK(M)ARi Ömer Kenan. HEYBELİ A DA ı He\bellada HÖYÜK ADA: Merkez
İZ.MİRı GÜzolyalı (Yalılar) —. Tarlan (Alsa nen k» Yeni İzmir (Basmahane) Millet
(Kemernlti) — Eşrrlpnşa.
A meri karla çofurnuz, Amerikan Komünist Partisini ve ona kanun insanları, biz. hem İktisadi sistemimizin hem de demokratik hükümet sistemimizin içimizdeki baş düşmanlan zannediyoruz. Bundan büyük hata olamaz. Gerçi komünistler aramızda yaşayan vatan haini bir gruptur, fakat Ameı ikadaki bütün komünistler son ferdine kadar yakalanıp öldürülmeler dahi, içtima! nizamımızı tehdit eden en büyük tehlike yine ortadan kalkmış olmaz ve aramızda yaşamağa devanı eder.
Bıı cn trhhkvli dii^vunı, tnf/iliz büm Soayuliatimn Anurikah muadilidir. Bu du/fmant kendilinin bir Hun-yulisf olduğunu inkâr cd/r; bu adı kendi üzerine kondurmaz. Milli Plânlama lamlni verdiği bir ma^kt alhn-da bf görür. Bu Sofiyalust Plâncılar bizi türlü yrmlerkı kandırarak, bunca Avrupa milbiterini bugünkü feci âkıbclbrınr .suriıklcm^ olun o karanlık yola götürmek istiyorlar. Bunlar, hakiki mahiyrtb rt ortaya konmazsa vc hareketleri durdurulmazsa, bu memleketi mahvedeceklerdir.
Halkımız Avrupa sahnesinden pek uzak kaldığından son 30 yıldır Avrupa medeniyetinin temellerini kemirmiş olan âmilleri yakından müşahede edememiştir. Alınsnyayı, Italyayı, Frnnsayı, lngı ite reyi harabi-ye sürüklemiş olan aynı Amiller şimdi de o tahrip işini bizim iktisadi ve siyasi bünyemiz üzerinde tekrarlamaktadırlar.
Avrupa memleketlerinden Sosyalist kampına kaymış olanlar içinde bizi en çok ilgilendiren iki memleket Rusya ile tngilterodlr. Bunlann her biri Sosyalizmi ayrı ayrı yollardan kabul etmişlerdir. Her biri kendi Sosyalist cemiyetini ayrı ve kendine mahsus bir örneğe göre teşkilâtlan-ûinnışlu. Fakat ikisi de Sosyalisttir. Rusya akşamdan sabaha apansız, şiddetli. ihtilâlci bir ihtilâç ve çırpınma ile Sosyalizmin pençesine düşmüştür. İngiltere ise. bunun aksine olarak, azar azar, zamanla, kan dökmeden ve hemen hemen 40 yıl süren hır yolculuktan sonra Sosyalizme gitmiş-i ır.
Bugünkü halimizle biz de Büyük Britanyanın izinden gitmekteyiz. Farkında değiliz ama hıı yolda zan-Deliğimizden çok fazla ilerlemiş bulunuyoruz. Şayet bunu anlamaz da bu uğursuz yolu terketmezsek biz de, kaçınılmaz surette, ve belki de on yıldan daha az bir müddet içinde, kendimizi tngllizlerın bugün içinde bulundukları halde bulacağız.
Büyük Britanya, tarihte. Sosyalizmin bir memlekete nasıl musallat, olduğuna ve nasıl ilerlediğine en mükemmel bir misaldir. Onun için ve bu kitabı Amerika hakkında yazdığım halde, lngiltereden kısaca bahsedeceğim. İngiltere bir zamanlar modern kapitalizmin ve modern hür hükümet sisteminin yurdu idi. Gayet dikatli tertiplenmiş Sosyalist plânları ile bu büyük memleketin bugünkü hale nasıl düşürüldüğünü gözden geçireli m.
tngllterede Sosyalist hükümeti iktidara tesadüfen gelmemiştir. 1883 te küçük bir Sosyalist grupu, Fabian Cemiyeti ismiyle bir dernek kurdular. Üyeleri arasında Sidney gibi. Beatrice Webb gibi, Georges Bemaıd ShftW ve Ranısay McDonald giln meşhur simalar vardı. Bu zümre biliyorlardı ki, eğer Sosyalizm sert bir kayayı andıran İngiliz umumi efkârı üzerinde kendine bir çivi yolu açmak istiyorsa bunun İçin siyasî ınet(Hİiarla usul usul ve kademe kademe yürümesi lâzımdı. Onun için, onlar da eski Romalı General Quintua Fabius’un ismini ve siyasetim kabul ettiler. Eu general başlıca düşmanını alt etmenin en iyi çaresinin onu küçük küçük kesimlerde küçük küçük muharebeler vermeğe kandırarak höylece azar azat yıpratıp mağlûp etmek olduğunu İddia ederdi.
Bu grup da işe bir Sosyalist Devlet taraftarlığı ederek değil bir Refah Devleti tVVelı'aıe StateI taraftarlığı ve mÜdafiliğl İle başladılar Programlarında toprağın ve sanayiin Devlet mülkiyetine geçmesini reddederek sadece millet İktisadiyatının kredi, elektrik kudreti, ulaştırma şebekesi ve kömür gibi en esaslı kısımlarına devletin sahip olmasını ileri sürdüler, iktisadi cihazın geri kalan öbür kısımları hususi ellerde bırakılacak fakat Devlet tarafından yapılacak plânlar dairesinde işletilecek Vâ yiirül ilIvcekU.
Bu Sosyalist zümresi, işçi sınıfının fikrini çelip kazanmak, işçi sendikaları cihazım ele geçirmek lâzım geldiğini bildiklerinden, siyasi bir silâh olarak bir teşkilât kuldular. Sonladan bu teşkilât İngiliz îşçi Partisi haline inkılâp etmiştir, tşo blsim Demokrat Partimize tekabül eden Liberal Parti ile işbirliği yapmakla başladılar. Bu beraberlik ta kendi partileri Liberal Partiyi bertaraf edebilecek kadar kuvvetlenlnceyedek devam etti.
Diğer taraftan muharrirler, kilise mensupları ve mektepler gibi umumi efkârı tenvir eden vasıtaları ve ona liderlik eden kimseleri elde etmek ve onlara hulûl etmek icap ettiğini kararlaştırdılar.
Bu plânın Öz gayesi Sosyalizmi bu mendebur kelimeyi zikretmeden yürütmek, üzerine Sosyalist etiketini koyınaksızm Sosyalist programının her defasında küçük bir parçasını seçmenlere sunmak, böylelikle bunu onlnra yavaş yavaş hazmettirmek idi. Bövlece. gümrükten mal kaçırır gibi, 8osyallznıl içtimai bünyeye, milletin şüphesini uyandırmadan sokacaklardı.
Bu küçük Sosyalist zümresi 1905 yılına doğru faaliyetine başladı. O zamana kadar hiç bir vakit dört binden fazla Üyesi olmamıştı. Otuz sene
sonra partileri eski Liberal Partiyi kenara attı. Beş yıl daha geçince de liderleri Ramaay McDonald, Ingiltere Başvekili oldu. O zaman McDonald iktidarda Uzun müddet kalmadı Fakat Sosyalistler ondan sonra da içtimai refah tedbîrlerini Heri sürr k-ten hâli kalmadılar. Bu devamlı faaliyetleri ile nihayet vatandaşları bütün dertlerinin devasını Devlet’en beklemeğe alıştırdılar. Bu yavaş yavaş ve yerde sürünerek yürüyen, şnh-lanmaaız ve kansız ihtilâl 1945 te en hâd devrine ulaştı.
(Devamı var)
GAMSIZ
P A SKÜDAR iskelesinde onlar-la ahbaplık ederdim. Yn di sekiz çocuktular. En büyüğü on iki, en küçüğü altı yaşında idi. Onların, durup dinlenmeden, hep hareket içinde yaşamalarını seyretmek, bana merak ve hüzün verirdi. Fakat, beş on dakika konuşunca içimde bir ümit, bir neşe uyanır, kendi dertlerimi, sıkıntılarımı unutur, âdeta avunurdum, Beni görür görmez yanıma gelirlerdi. Başlarından geçenleri, yaptıklarını anlatırlar; bir an beni unutuverirler; çekişirler, dalaşırlar. birbirlerine girişirler; neden sonra yine etrafımda halka olur toplanırlardı.
En büyüklerinin kara gözleri, dağınık saçları, yaşına ve sıska vücuduna yaraşmayan belâlı bir hali vardı. Arkadaşlarına reislik ederdi. Hepsinden daha ağırbaş ve sakın, daha temkinli ve ciddi idi. Bu yüzden olacak, ona Gamsız ismini takmışlardı. Aralarında bir de topalları vardı. Tramvay kazasında ayağını kaybetmişti. Onu da “Zehir” diye çağırırlardı. Tek koltuk değneğiyle, sakatlığından u-mulmayacak kadar çevik, koşar, zıplar, oyunlara katılır, kavgadan yılmazdı. Neden bilmem onu pek gözetmezlerdi. Zaten Zehirin de pek korunmaya ihtiyacı yoktu. Tek bacaklı olmasına rağmen, hiç bir yerde arkadaşlarından aşağı kalmazdı. Yalnız ağzı daha bozuk, hepsinden daha kurnaz ve açıkgözdü.
Sabahtan akşama kadar gazete, şeker satarlar; yolcuların ufak tefek işlerini görürler; paket taşırlar; işi çıkan boyacıların sandıklarının başına otururlar; yanaşan sandalcılara yardım ederler; dilenirler, mavnaların boşanan yük* Icfine el verirler, dolmuş çığırtkanlığı yaparlar, taksi çağırırlardı. Onların bu hareketli hayatlarına, oyunlarımı, kavgalarına, didinmelerine katışan, yemeklerim paylaşan “Kont” ismini verdikleri bir köpekleri de vardı. Sıska, tüyleri kırçıl, gözleri çapaklı bir hayvandı. Bir gün Gamsıza, köpeğe neden Kont ismini taktıklarım sordum, Kirli avuçlarının içine hayvanın başını aldı ve sağ gözünün etrafını saran siyah lekeyi göstererek :
Ağabey, hak tek gözlük (akmış gibi değil mi? Sinemadaki kibar hırsıza benziyor,
Dedi ve iki sene evvel gördüğü biı filmi anlatma*-a haşladı: Müthiş bir hırsız varmış, İsmi Kontmuş, sağ gözünde tek gözlük camı takılı imiş. O günden sonra köpeklerine bu ismi koymuşlar.
İskelede bir gün Zahire rastladım. Yepyeni bir elbise giyinmişti. Galiba hu yüzden. Üstleri başları param parça olan arkadaşlarının yanına pek sokulmuyordu Sormama meydan vermeden, hepsi birden anlatmaya koyuldular;
— Ağabey, tülünde çalışan ab lası çocuk doğurdu. 300 Ura ikramiye verililer. O da Zvhlre bir elbise aldı. Şimdi aramıza katışmak istemiyor. Amma, kaç para eder... bir az eskisin...
Gamsız arkadaşlarım susturdu. Zehlre söz söylenmesini erkekliğine yedlremiyordu. Aralarından en küçüğü dayanamadı;
—» Ağabey,,. Benimki de doğuracak.,. İki ayı kaldı... Bana da elbise alacak. Amma ben Zehir gibi kancıklık etmem... Onun ne olduğunu biliriz. Kalp para il© bir para etme*. Zaten arakçının biridir
Hepsi yine lâkırdıya karıştı ve bir an içinde yeylere yuvarlanarak Uör(lüğüm oldular.

Yazın, denize girdiklerinden, yüzleri, elleri, ayaklan duba temiz bir hal alır, güneşten simsiyah kesilirler, saçlannın renkleri açılırdı. Bir ağustos akşamı, vakit epeyce ilerlemiş olduğu halde, onları, iskelenin bekleme salonunun bir köşesine oturmuş, ciddi bir şeyler konuşur vaziyette buldum. Zehir de orada idi. Ablasının aldığı elbiseler çoktan eskimiş, tek ayakkabısı paramparça olmuştu Dünyayı görecek halleri yoktu. Yanlarına gittim, beni ilk Zehir farketti. Yüzü gözü çürtik ve bere içinde idi. Ayağa kalktılar, ortancalarından biri;
— Merhaba Ağabey,
Diyerek yer gösterdi. Merakla sordum:
Yazan : Tevfik Fuat
— Hayrola, neniz var bu akşam ?
Hiç bir şey söylemiyorlardı. Zehir başını eğmiş, Kont’u okşuyordu. En küçükleri:
— Ağabey... Gamsız vukuat yaptı, Sandalcı Haşanı vurdu.
Dedikten sonra Zehlri göitere-rek ilâve etti:
— Na işte bu arakçı yüzünden başı belâya girdi Gamsızın.
Hep bir ağızdan anlatmaya ba#" ladılar. Lâkırdıları birbirine karışıyordu. Hadiseyi doğru dürüst an lanıak İmkânsızdı. Zehlre dönerek:
— Sen anlat bakalım, ne oldu? Dedim. Hepsi müdahale etti;
— O yanlış anlatır, lorma ona ağabey.
Aralarından birini ite kaka önüme getirdiler ve bağırdılar;
— Na. bu orada idi. Sana anlatsın.
Ürkek yüzlü, çekingen bir çocuklu. Sanki söyleyeceklerinin duyulmasından korkuyormuş gibi etrafına bakındıktan sonra:
— Sandalcı Haşanın kayığından kavun boşaltıyorduk. Zehir de bi-se yardım ediyordu. Kavunları manav Süleymanın dükkânına taşımak için Gamsız pazarlık etti. Hemen işe koyulduk. Yolda, Zehir bir kavun araklayıp parkta, mermerden arştan var ya, onun arka sına gizlemiş, iş meydana çıktı. Sandalcı Haşan, Gamsız yaptı diye onu bir güzel patakladı. Zehir ağzını açıp konuşmadı. Gamsız nafile bu işten haberi olmadığını söylüyordu. Ağabey, çok tlavnk yedi. Artık dayanamadı, nasıl oldu bilmem amma, bir ara, sandalcı Haşan: “Yandım anam., diye ba^o « Gamsızın elinde bir «ustalı vardı. Tabanları yağladı, kaçıyordu.
Sonra yakalandı, biraz evvel de, eline kelepçe vurup götürdüler. Sandalcı Haşanı haşlahnneye ka1-dırdılar, iş sonra anlaşıldı da manav Süleyman Zehlri dövdü.
Bu arada yine hepal söze karıştı. Zehirin ensesine bir kaç tokat indi. O. süt dökmüş kedi gibi ö-nüne bakıyordu. Hiç aeainı çıkarmıyordu.
— E... Söyleyin bakalım, şimdi ne yapacaksınız?
Diyordum.
İçlerinden birisi:
— Yazık oldu Gamsıza, erkek adamdı.
Dedi ve:
— Hiç, biz ne yapabiliriz? Deminden beri düşünüp duruyoruz, hiçbir şey aklımıza gelmiyor. Vukuat bu.
Sonra birisini gösterdi ve;
— Bu, avukatı olursa Gamsız kurtulur, diyor ama avukatı biz nerede bulalım? Bu işe para lâzımmış ağabey» para.
Bir başkası bağıralı:
— Parasız avukat olmaz mı?
En kül d söze karıştı:
— Sus ulan. Yalnız avukat para etmez. Kanun da var. Kanun da var ama. vukuat yaptıktan sonra, nc avukat para eder, ne kanun. Kodes var, kodes. Babam mahkemeden, avukattan, kanundan kurtuldu, kodesten kurtula-’ madı.
Yine sesler birbirine karıştı. A-vukat, vukuat, kanun, mahkeme, kodes lâkırdılarını söyleyerek, bağrışarak birbirlerinin enselerine tokatlar indirmeye, şakalaşmaya, çelmeler takarak yerlere yuvarlanmaya başladılar.
Vakit ilerlemişti yanlarından ayrıldım. İskeleden bir hayli u-zaklaşmışlım ki. arkamdan taşlar Üzerinde takırdayan bir ses duydum. Döndüm, baktım. Zehirdi. Soluk soluğa yanıma yaklaştı:
— Ağabey!. Avukata kaç para lâzım? 300 yeter mi?
Diye sordu, ince boynunu uzatmış, vereceğim cevabı bekliyordu
— Tabii, bu kadar paraya avukat bulunur.
Dedim. Bir ferahlık duyduğu halinden anlaşılıyordu Ağır Mr yükten kurtulmuş gibi neşe İçinde
— Ağabey, ablamın doğurduğu çocuk öldü. Zaten ilki idi. İkincilini bekliyor. Yoiua Tütünden 30'» Ura ikramiye alacak. Ağabey, paraları araklayıp, Gamsıza avukat tutacaî-un.
Dedikten aonra hiçbir şey ilâve etmeden, koltuk değneğini taşların üzerinde şaklata şaklnla uzaklaştı. Bu karardan Kont da hoşlanmış gibi, zıplaya, oynaya arkasına takıldı, İkisi de gecenin içinde kayboldular.
*
2!> Haziran 1950
T B N T ÎRTANBUb
Sayfa 5
GÜNÜN EKONOMİK
HAREKETLERİ
Mühim ihtiyaçlarımızdan
Belçika mektubu
Memleketin ekonomik
durumuna bakış
S I
Yazan : Habib Edib -Törehan
MEŞRUTİYET ve bilhassa Cumhuriyetten sonra mühim meselelerle uğraşmaca başladık. Memleketimizi, asırlardan beri düştüğü geriliklerden kurtarmak için elimizden gelen her şeyi yapmağa çalıştık. Muazzam plânlar, beşer senelik programlar tanzim ettik; hep Avrupa ve Amerikada olan şeyleri gözümüzün önüne getirdik. Bunların bizde de olmaması üzüntüsüyle mııztarip olduk. Yarın yapılması ümitleriyle kendimizi teselliye çalıştık. Neticede son 25 sene zarfında bir çok şeyler vücuda getirdik; bir çoklarını da yapamadık ve şimdi bunların muhasebesiyle meşgulüz.
Fakat bütün bu meşguliyetlerimiz içinde belki küçük gördüğümüz bazı damlan ya bir türlü ele alamadık, yahut da bunlara ters tarafından başladık ve şimdi elân, süt, ekmek ve su derdi içinde çabalamaktayız. Ümit ederiz ki, bundan sonra muazzam dâvaları halletmeden evvel, küçük gibi gör men, fakat asıl esasa taallûk eden işlerle meşgul oluruz; çünkü muvaffakiyetin en mühim sırrı zâlıirî şeylere tevessül etmeden evvel, esasa taallûk eden hususatı halletmektir.
Biz bugün elân ilk başta süt işimizi lıalledememekten mütevellit bir ıstırap içindeyiz. Bunun için sarf ettiğimiz emekler çok uzun ve eski tarihlere kadar gider. Bundan 22 sene evvel bir gün, Vakit gazetesini okuyorduk. Bu gazetede o zamanlar “40 sene evvel Vakit’’ diye bir yazı vardı. Okuduğumuz günün nüshasında 40 sene evvel Meclisi Has-ı Vükelânın (kabinenin) toplandığını, süte su karışıp karışmadığı işini tetkik ettiğini ve kararlar verdiğini yazıyordu. Gazetenin ikinci sahifesini çevirdiğimiz zaman, orada, bir başka lıalıer gördük: O zamanki Cemiyeti L’mumiyei Belediye (Şehir Meclisi) toplanmış, süte su karışıp karışmadığını tetkik edip, kararlar vermiş. 40 sene içinde bir tiirlii halledilemeyen bu işi hayretle karşıladık ve hemen gazetelerimizin birinde bir makale neşrederek, şayet 40 sene yaşarsak böyle bir mevzua tekrar avdet etmekten korktuğumuzu bildirdik. Şimdi henüz 22 sene geçti, fakat rejimin değişmesi ve artık küçük gibi görünen mühim halk işlerinin başta gelmesi ümidi bizi şu satırları yazmağa şevketti. İstical etmekliğimizin bir selıebi de gene son aylarda ecnebi bir memleketten büyük bir şirketin memleketimize gelerek, muazzam tesisat yapmak suretiyle süt işimizi halledeceği haberidir. Biz memleketimiz için her güzel şeyi can ve gönülden istenildiğimize rağmen, hayale kapılmaktan çok korktuğumuz için bu mevzuun nazariyattan ziyade ameli ve bize uyacak bir tarzda halli yolunu bekliyoruz. Düşünmeliyiz ki, bundan 8 sene evveline kadar Holânda, Danimarka gibi süt memleketi olan yerlerin çocuklarına yardım etmek için İsviçre ve Amerikadan konserve kutulan içinde süt hulâsası gönderilirken, bugün bu memleketten süt ve nıüştakkatı ihraç edilmektedir. Şu halde, bu işleri halletmek için raporlara ve oraya göndereceğimiz komisyonların tetkiklerine bırakmayarak ve inanmayarak, oradan bilfiil bu işlerde çalışmış ve muvaffak olmuş bir ekip getirtmek ve bir türlü beceremediğimiz bu işi onlara bırakmak şüphesiz çok muvafık olacaktır. Çünkü, düşünmeliyiz ki, insanın dünyaya geldiği vakit ilk ve belki dünyadan ayrılırken de son gıdasını teşkil eden süt gibi bir şeyi lıallede-miyen bir memleketin daha yüksek dâvalarla uğraşması doğru olamaz ve doğru olmadığı da şimdiye kadar tecelli eden muhtelif meselelerle şahit olmuştur.
İsveç yaş meyva alacak
Soğuk hava tertibatı olan vapurlarla seri nakliyat yapılacak
Stockholm Elçiliği Ticaret Ataşeliğimizden Ticaret Odasına gelen malûmata göre, laveç Hükümeti tarafından şimdiye kadar kontenjana tâbi tutulan yaş üzüm üzerindeki tahditlerin ağUHtou ayı hacından itibaren muhtemelen kaldırılacağı, kuru üzümde olduğu gibi ithalâtın eorb»at bırakılacağı. İHvec vapurlun doğu hatlı Türkiymlen Uveço yapılacak yaa meyva ve hllhaaaa ya«j üzümlerin nak üyesini teminim «ofcukhavu tertibatlı vapur tahaİH edileceği, bu vapurların Türk limanlarından kalkarak Lon drava uğradıktan nonra doğru Göte-burg limanına gitmek sureliyle 11 günde Türkiye ile İsveç aracındaki mesafenin alınabileceği, îaveç Kooptu ratinerl Birliği Yaş Meyva Şubeni Müdürünün Türk iyeden her zaman yaş üzüm alabileceklerini ifade eylediği, Türk ihracatçıları taveo mufilch-İlklerinin arzunuııa göre yuf üzüm verdikleri takdirde koopı i «lifin l*u içi memnuniyetle üzerine alabileceği diğer taraftan 1016 yılında Tüıklye-den 13 ton yaş üziim İthal alınlı olan ( Aktlcbobıgut Benno - Stenberg, Ar-HenaİB»n.lnn 6, Stockholm) flrmaHimn memnun kaimi* oldukları, yalnız am
balaja Vc üzümlerin tam kemale gelmeden toplanmasına ve bu suretle lamdcnmemottine dikkat edilmesi lâzım geldlgl ve dayanıklı cinsten olmak Üzere Türklycde her zaman yao ü zum almaya hazır oldukları, İsvoç piyasasının Türk üzümleri için İyi bir mahreç olabileceği ve yaş üzümlerimizin bu memlekete İyi şartlar al-tında Hcvkolunabılvccfcl bildirilmişi ir.
Muğlada yeni madenler bulundu
İzmir, 28 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Yapılan incelemede Muğ-la İlinin Kozagaç mevkiinde 70 bin ton kadar zıınparataşı bulunduğu anlaşılmıştır, Aynı şekilde Antalyanın Akseki ilçeni çevresinde 3 yerde 3 milyon ton kadar borasit madeni bulunduğu netlcealne varılmıştır. Hükümet yeraltı servetlerini kıymetlendirmek Üzere iş adamlarım teabit et. inektedir. Her iki madenin bir Türk-Amertkan Şirketi tarafından işletilmeni mutHHHvveıdir.
ikinci Dünya Harbinden aonrn bütün Avrupa devletleri arasında en önce vc on çabuk kalkınan Belçika bu bakımdan da dikkat ve alâkayı çekti. Otuz bin küsur kare kilometre yüz ölçümiyle kıtanın, küçük bir memleketi sayılan Belçika, ahalisinin pek yüksek çalışma kudreti sayesindedir kİ, hem kalkınmasını sağlayabildi, hem de Avrupa iktisadı manzumesinde her vakltkl gibi miihim bir mevki tutmaktadır.
O dar topraklarda 8 buçuk milyona yakın pek faal bir nüfus yaşamaktadır. Memleketin haçlıca faaliyeti - bilindiği üzere . sanayi olmakla beraber ziraat ve hayvancılık da mahdut fakat pek verimlidir. Belç ikada sanayileşmenin tesiri bu alanlarda da görülüyor.
ZİRAAT — Ne kadar yüksek vasıfta. ne kadar fenni olursa olsun Belçikada ziraat bütün halkı beslemeğe kâfi gelmemektedir. Bugün millî servet kaynaklarının ancak yüzde 15 ini teşkil etmekte ve umum nüfusun yalnız dörtte birini geçindirmektedir.
İşlenmekte olan 2 milyon hektarlık nrnzl 800.000 mal sahibi arasında bölünmüş olup bunların ekserisi 50 arlık bir toprağa maliktir.
Hükümet, halkın esas gıdası olan buğday İstihsalini arttırmak hususunda büyük gayret göstermiş ve muvaffak olmuştur.
Diğer taraftan, iklimin do yardımı ile pek verimli olan çayır ve otlaklar hayvancılığın büyük ölçüde gelinmesine imkân verdi. Geçen sene yapılan bir sayıma göre Belçikada bir milyon 900.000 çatal tırnaklı hayvan. 270.000 at, 1,100.000 domuz ve 156.000 koyun mevcuttur.
JLYM MADDELER — Sınaî latlhaal harpten sonra o kadar seri ve emin adımlarla gelişti kİ, 1948 de istihsal müu’ircsi *1938 senesine nispetle 108 i buldu, istihsalin nüfus başına değeri öteki Avrupa devletleri ortalamasının üstündedir.
Ham madde İstihsali başında maden kömürü gelir. Harpten evvel Belçika, yılda 30 milyon ton İstihsal ediyordu. Bu miktar, bazı fenni sebeplerden dolayı düşmekle beraber, meselâ kok kömürü İstihsali 1948 de 5 buçuk milyon tonu bulmuş ve 1938 rakamlarını Korniştir.
NAKLİYAT — Belçika, su nakliyatında dünyanın en başta gelen mem-
Kısa Haberler
Amerikan pamuklu kıımnş
İhracatı
* Washington (Hususi) — Ticaret Bakanlığının bildirdiğine göre 1050 yılının İlk dört ayında A-merikanın pamuklu kumaş ihracatı 173.430,000 yarda karedir. 1949 yılında aynı müddet zarfında bu rakam 363.410,000 yarda kare idi.
Ilindlshın çay teklifleri
★ Londra »Husuall — Londra çay çevrelerinde bilindiğine göre, Kuzey Hlndiatanda çay yetiştiren çiftçiler Britanya Gıda Maddeleri Bakanlığına 251.000.000 libre çay teklif etmlçlredlr.
Aımtrrdaın tütün müzayedeni
•»V Amsterdam (Hunuat) —Cuma günü 6,186 balya dava tütünü satışa arşedilecektlr. HolAndalı nıüatah-8il ve taciriorden başka, yabancıların ve bilhassa Danimarka ile Lsvlçrenin tütün Batın alacağı tahinin edilmektedir.
Tnınavni İçin yani tütünler
A- Johannesbıırg (Hııaııalı — Trnnu-val tütüncüleri, birliğin en büyük tütün bölgeai ulan Rustenbıırg’da yeni vr ihraca müsait bir tütün cinsi yetiştirmeğe karar vermiştir.
Hint karabiberi üzerindeki
İhraç verghl
ir Yem Delhi (Husus!) — Karabibere yüzdo 30 ihraç vergisi konulacaktır Parası sağlam olan memleketlere, açık lisansla İh
leketidir. Nehir ve kanal nakliyatında Hollanda ile beraber Avrupanın en İleri ülkesi sayılmalı. Bu işde kullandığı 6.000 den fazla gemi 1948 de 3ü milyon tonluk eşya taşımıştır.
Demiryollarına gelince; Belçika şebekesi dünyanın en kesifidir; Milli toprağın her yüz kilometresine 32 ki-lometro demiryolu düşer kİ, bu, bütün memleket için 10.350 kilometrelik demiryolu var demektir.
DIŞ TİCARET — Yüksek sanayii ve nakil vasıtaları sayesinde dünya tlcaretince büyük İtibar gören Belçika, kuvvetli döviz bulamamak ve her yerde gümrük setleriyle karşılaşmak yüzünden dıs ticaretini arzusuna göre geliştirememektedir
MADEN SANAYİİ — Belçika eskiden pek zengin demir ve çinko madenlerine sahipti; bu madenler şimdi tükenmiştir; fakat vücuda getirdikleri sanayi devam ediyor. Demircilik ve madeni imalât sanayii bugün 200.000 kişi kadar çalıştırmaktadır.
Dökme istihsali 1947 senesinde 1938 yılı müş'lreslni % 116 nispetinde, 1948 do do % 162 nispetindo geçmiş olup İstihsal yekûnu 3.943.000 tonu buldu.
Ham çelik imali de aynı ölçüde artmıştır. 1948 müş'iresl 1938 scncslnin-kine nazaran yüzde 171 dür. istihsal yekûnu aynı yıl içinde 3,849,000 tona çıkmıştır. Mamul çelik müş’lresl 1948 do yüzde 148 e yükselmiş, istihsal 3.201.000 tonu bulmuştur.
DOKUMA SANAYİİ — Mayıs 1949 da neşredilen Istaîlstlklero göre dokuma sanayii 225.000 kişi çalıştırmaktadır. Memleket hnrp ve İşgalden kurtulduktan sonra dikkat çekici bir gelişme devresi geçirdiyse do bu, ihracatta karşılaşılan güçlükler ve İç plyaaa İhtiyacının da bol bol temin edilmiş olması yüzünden şimdi durmuş bulunmaktadır.
Dış ticaret alanında Belçlkanın başlıca müşterileri Hollanda, Fransa. Almanya ve lsvlçredir. İthalât bakımından da en çok mal satın aldığı memleketler ehemmiyet sinisiyle Fransa. Almanya, İsveç ve Hollnndııdır.
Bclçikanın 1949 yılındaki ithalâtı değeri 81.710.000 Belçika frangına, ihracat da 79.740.000 Belçika frangına yükselmiştir. Bu itibarla ticaret muvazenesi açığı 1.970000 frangı bulmuş oluyor (1948 yılı açığı 13.110.000 franktı).

racat yapılacaktır. Parası kuvvetsiz olan memleketlere yapılacak ihracat için bazı tahditler konulmuştur.
Alman demir külçesi flatl yükseldi
* Frankfurt (Huaua!) — Batı Almanya Ekonomi Bakanlığı mü-meHflillerlnln ve endüstri ile uğraşanların vardıkları bir anlaşmaya göre, demir filizi, ve dökme demir külçesi fiatleri metrik ton başına sekiz D.mark olarak 1 temmuzdan İtibaren artacaktır.
Fhırhla’da meyva ağaçlanın mahveden bir yangın
* Wlnter Haven fHımual) — Fl-lorldanın en büyük limon ve portakal bahçelerinde çıkan bir yangında yarım milyona yakın sandık meyva yanmış ve milyonlarca ziyan olmuştur. Saatlerce süren bu yangının maddi zararı pek fazladır. Polis reaml memurlarına göre zarar 2,000.000 dolar kadardır.
Yıınanlstanın temimiz . aralık ihracat programı
* Atina (Uçakla) Yunanistan Dış Ticaret Bakanlığı bir ithalât programı hazırlamıştır. Bu program 1 temmuzdan 31 aralık 1950 ye kadar olan devre içinde hususi vc devletin ithal edeceği şeyleri ihtiva edecek 197,000,000 dolarlık bir tasarıdır.
İzmir tütünlerinde akdamar hastalığı
Tarım Bakanı, bir iki güne kadar İzmire gidecek
İzmir, 28 (Hususi muhabirimiz bildiriyor i — Bergama, Kınık ve havalisi tütünlerinde akdamar hastalığı görülmesi tütüncüler arasında heyecanla karşılanmış, bu hastalık emarelerinin diğer bazı yerlerde de görülmesi üzerine hükümetin âcil tedbirler alınası Hlzıımü, hükümet merkezine duyurulmuştur.
Bütün tütün İhracatımızı ilgilendirmesi itibariyle kendisi zirai hastalıkların mücadele mütehasaısı o-lan Tarım Bakanı Nihat Egriboz'un bugünlerde izmire gelerek hastalıklı sahaları dolaşmasına intizar edilmektedir. Eğer bu hastalığa karşı acele helikopterle D.D.T. tatbikatı yapılırsa akdamarın bir iki haftada önlenebileceği beyan edilmektedir. Aksi takdirde bu âfetten tütün hra-catımız ehemmiyetli surette müteessir olacaktır. Tarım Bakanı Bornova mücadele istasyonuna bugün telefonla verdiği talimatta Bursa, Balıkesir ve Manisa İlleri dahilinde tü-tünlerdo görülen akdamar hastalığına karşı acele pulverlzatörlerle DDT tabikatı yapılmasını. Tekel idaresi ve köylülerle bu bahiste işbirliğinde bulunulmasını bildirmiştir,
Ziraat mücadele mütehassıslarının beyanlarına nazaran bu yıl tırtıl yüzünden Ege meyva serveti mahvolmuştur. Çam ormanları da aynı Afetten felâket geçirmektedir. Amerikalı tarım uzmanı muhtelif haşerelorin mahsuller üzerinde yaptığı tahribatı gördüğü zaman hayrette kalmıştır.
Milletlerarası işçi teşkilâtı konferansı
Çalışma Bakanlığı toprak işçilerinin durumunu tetkik etmekle meşguldür. Toprak amelesinin, en çok toplu bulunduğu bir yerdeki durumu hakkında, Adana ınııhahlrimıain venilği malûmatı yukarıya yazdık. Bir taraftan toprak İşçilerinin dâvası tm manzarayı aızederken. diğer taraftan da Milletlerarası İsçiler Teşkilâtı Konferansları takip edilmckt-' ve bu konferanslara delegeler gönderilmektedir.
Yukarıdaki resimde görüldüğü veçhile, delegemiz. Cenevre'de elli bir memleketin iştirak ettiği konferansta huhındııgıınu göntermekledır Bölge Sanayi Birliği reial olan Hilmi Naili Barlo. bu konferansa işverenler zümresi hesabına iştirak etmiştir.
Çukurovaya mevsim amelesi akını başladı
Adana muhabirimiz, ziraat amelesinin çalışma şartlarına dair dikkate değer malûmat veriyor
Adana. 27 (Hususî) — Harman, çapa ve pamuk toplama mevsimlerinde Anadolıınun muhtelif yerlerinden Adanaya çalışmaya gelen on binlerce amele vatandaşın durumu, içinde çok acı hakikatler bulunan bir tetkik mevzuu halini almıştır. Bü yük bir içtimai mesele olarak karşımıza çıkan bu dâva artık behemehal halledilmeli, bu vatandaşların da İnsani ve medeni haklan tanınmalıdır.
tcap ettiği gün sütunlar dolusu yazılar yazabileceğimiz! belirterek, şimdilik, Çukurovada toprak amelesinin mııztarip hayatına dair şu kısa notlan kaydetmekle yetineceğim : Harman amelesi 25 lira hattalık alır Saat 8, 11 ve 15 de birer saat istirahat verilir. 20 de paydos yapılır. 24 de tekrar İşe kaldırılır. Ameleye tanınan uyku müddeti saat 20 den 24 e kadar olan 4 saatlik zamandır Bazı çiftliklerde işbaşı saati 22-23 tür.
Bu vatandaşların yiyip içecekleri de çalıştırana ait olduğundan sabah kahvaltısında yerli buğdaydan yapılmış katıksız siyah ekmek, öğleyin çiğit yağı ile pişirilmiş yarına pilâvı, ikindi vakti yağsız ayran, akşamleyin de çiğit, yağlı yarma çorbası verilir. Yarma, kaynatılmamış kepekli buğdayın ikiye kırılmışıdır. Çiğit yağı da pamuk yağıdır. Ayranın a-meleler arasındaki adı, imansız ayrandır.
Bu Anadolu insanları, bu ağır şartlar altında hak ettikleri haftalıklarını alabilmek için, çok defa, işlerini bırakıp Adanaya gelir, toprak sahiplerinin ya evleri, veya yazıhaneleri önünde saatlerce, hazan da maalesef günlerce beklerler. Resimde görüldüğü gibi, Çok kere de hakarete uğrar, haftalıklarını da tam alamazlar.
Bu Türk vatandaşların, yirmi milyona dahil, rey hakkını haiz bu insanların haklarının ve hayatlarının artık korunmasını. İçtimaî adalet namına tonıenni ediyoruz.
Yunanistan, diri hayvan satın alacak
İzmir, 28 ı Hususi muhabirimiz bil. diriyor) — Yunanistan Ticaret Nezareti 5 temmuz günü Atinada 7500 tonluk bir canlı hayvan eksiltmesi yapılacağını, bunun 3175 tonunun sığır. 1500 tonunun koyun, 1445 tonunun keçi ve 980 tonunun kuzu olduğunu. Lübnan Hükümeti ile Trablus ve Yugoslav tacirlerinin de bu eksili meye gireceklerini bildirmiştir. Izınirden de 6 firma bu eksiltmeye girmek lizere hafta başında A-tinaya gideceklerdir.
Sebze ve meyva fiyatları
28-6-1930 gününde Sebze ve
Meyva Hâlindeki toptan Hat-
lor;
Kuruş
Bamya 100—160
Domates 20— 26
Biber 50— 65
S. Biber 70—100
A. Fasulye 30— 55
Ç. Fasulye 15— 2.5
Patates 00— 20
Afcaç çtleg-1 90—100
Kayısı 30— 80
Vişne 20— 60
Armut 40—130
Kara üaüm 00— 40
Karpuz 60—150
Kavun 50—200
Adanaya gelen ziraat amelesi, bir İş yerinde istirahat ediyor
Yunanistanm ihracat hedefleri
Bu malî yılda ihracatın 92 milyon dolara baliğ olacağı tahmin ediliyor
Atina (Uçakla) — Yunanistan Milli Ekonomi ve Dış Ticaret Bakanlıkları Yunanistan ihracatını arttırmak için muhtelif çareler aramaktadırlar. Elde edilen malûmata göre, 1950-1051 malî sonesi için İhracatın 92.000.000 dolar olacağı tahmin edilmektedir. Bu miktarın 65.000.000 dolar kıymetindeki eşya. İktisadî İşbirliği Teşkilâtı memleketlerine vo sterling sahalarına gidecektir. 20 milyon dolar kıymetindekiler batı yarını küreye ve 7.000.000 dolarlığı Isa diğer memleketlere tevcih edilmiştir.
iktisadi İşbirliği Teşkilâtı memleketleri ile sterling sahalarına yapılacak olan ihracatın değer ve cinsleri şöyle tahmin edilmektedir: Tütün 35.000.000 dolar; frenk üzümü 11.000.000; deri 2.000.000; madenler 3.000.000; şaraplar 24)00.000; süngerler 1.000.000 ve diğer bir sürü istihsal maddeleri 1.500.000 dolardır,
iktisadi işbirliği Teşkilâtı memleketlerine ihraç edilen miktar geçen sene tahmin edildiğinden daha azdır, zira bazı mahsul maddelerinin fiyat, ları düşmüş ve onun için gelecek sene İçin zeytinyağı ihracat listesine konmamıştır. Almanyaya tütün ihracatı 1949-1950 senelerinde biraz arliniştir, Yunan makamları Britanya ve Mısıra da tütün ihraç etmeye uğraşmaktadırlar.
1949-1950 mail senesinde ilk on ay boyunca Marshall Plâm memleketleri ile aterlıng sahalarına olan ihracat şöyledir:
Zeytinyağı 130.000 dolar; zeytin 170.Û0O dolar; tütün 16.480.000: frenk üzümü ve îzmlrin çekirdeksin kuru üzümü 13.930 000; süngerler 590.000: deriler 1 240.000; incirler 1.910.000; şaraplar 2.340.000; reçineli nıaddeleı 620.000; madenler 1.780000: diğer istihsal maddeleri 2.920.000 dolar. Hepsi birden 42.110.000 dolar ediyor. Senelik mecmuu 47.000.000 u bulacaktır.
28/VI/1950 Çarşamba
Borsalardâ vaziyet
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Kapanış
Adana Ticaret Borsası
Trabzon Ticaret Borsası
Eskişehir Ticaret Borsası
Ecnebi Tahviller
Pamuk Akala Pamuk- Akala Pamuk Akala Pamuk yeril Pamuk varil
İstanbul :
Ticaret Bordasında piyasası
hararetli bu devreye girmiştir Dün yeril fabrikalar, Trakya yapıığılarına karşı çok istekli davranmışlardır.
Kambiyo, Baham ve Tahvilât Boraa-gında yüzde 7 faizli muhtelif tertipte Devlet tahvillerine karşı alıcı çoktu takat alıcı nispetinde satıcı bulunamıyordu. A Ih tı piyasası ise Kore mııhurnbvlcri yüzünden daha canlı bir hale girmiştir. Kftlçc altın fiyatı ilerleme kaydetmiştir.
İkrumiyeM lııhvlller 11)33 biranın O IU38 İkramiyen
Milli Müdafaa ı %5 1941 %5 1941
1/2
İzmir :
Çckirıtfkslz kuru uzum satışları, E-konomi ve Ticaret Bakanlığının takasa müsaade ettiği haberleriyle ilgili olurak aağlam bir durum arzolmcktedir. Fakat Katıkların fazla hareketli olması, fiyatların yükHOİmraini mucip olmuştur. Alivre pamuk fiyatında bugün gerileme vardır. Bu İsteksizlik beynelmilel piya*«a ile ilgili olmaktan ziyade tamirdeki alıcıların pamuk piyasasına karşı soğuk davranmalarından İleri gelmiştir.
Adana :
Piyasada pamuk fiyatları sağlam durumdadır, Tüccar, yeşil kurt mücadelesi neticesinde rekoltenin alacağı neti-yi beklemektedir.
Trabzon :
Dün do yazıldığı veçhile tüccar yeni riynt hareminden sonra, alivre satışlara daha ziyade ehemmiyet verecektir
(•) Glinündo Boreudo muamoioBi tu.seil odlimomlş tahvilât vc oalıanun arz vo taleplere göro taayyün eden takribi piyasa doğerlerL
1041 Kalkınma
O
° İ
A t
Hiva«-tün urum 1 •• H.-V1I Demiryolu 1 " I I
Buğday yumuşak
Buğday 'icrt Arpa
• eetttISMI
Demiryolu IV Demiryolu V 1949 İkramiyen ...
Diterleri
Demiryolu VI ......
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Kapanıp
ı Sterling 7.90.50 7.91,—
iüu Dolur 281 — 281
LQO Kr F rangı .. J Mi • 80
100 levlçre F'r.... 64,03 61 U3
1(M) Bbk Er 3.60 W
100 laveç Kr 64. 1250 64,1250
100 Florin 78.HM0 73.6810
100 Liret 0,4412a 0.41128
lüü Drahmi 0.01876 0.0187(1
100 hlttcnudon U.7390 9.7390
Altınlar
Bugün fe:».|cl kur
Lira Lira
KUlc® Veril O». 4 76 ı to
Klllçe
Cumhuriyet ... — 32 ÖO
•••«•••••••••« 37.80 37—
Hrtirıtf •
(jUİcloo •«•»»•••••• 33 75 32 70
Ingiliz 41 60 41 25
Franıua kok ... • • • w(v
NapolAon IH ..
tavlçre 31 60 31.50
Ncw-Yurk*ta : on«uı $ 35
Gümü$, Plâtin
En aşnft) En yukarı
Gümüş Qr — —
Pintin •• 10— 11—
Zürich Borsası (Serbest)
28,6.1960 tavlçre Frangı
Dıırumıı En aşağı En yukarı
Türk Liran 1 05 ' 15
Dolar 4 31 1 2 1 22 1 2
Rterllna 1 1 10 11.20
Franaıı Frangı 1.22 1.24
Şirket Tahvilleri
r.C. Ziraat Bankaaı 113.30 2ü. W
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 112.60 UL-
41 II * —
•• ° woo 22.30 69—
•• „ Mtlınos, Senet. 64— 67.60
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkea Bankuaı 124— 120,20
Türkiye tş Bunlunu 30— —
Türk Tlosret Bankoı 6— 6—
Arelun Çimento 16.25 16.76
Şark Değirmencilik 23.25 23.60
Milli ftciıHlımno ,• 8— .16 23
Mnur Kemli Fonalvo 1003 | 172 - |
MEMLEKET T İ C A R
İstanbul Ticaret Borsası
Hububatı Buğday yumuşak (Tüc.) Bugün Wak! Ka (tanış
28 30 28.30
Buğday Ofis 20 50 29 50
Arpa yemlik (dökme) fK 18.10
Mısır narı (çuvalı) 19 50 19.10
Kaaulya tombul * 26—
fr'nMUlya Çalı »ert • (w 38—
(•444 —* 3H—
Mercimek kırmışı kabuk. — 37 30
Mercimek yeşil — 46—
Nohut nntürel w l H. —
Zağlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu 26— 25 76
Ketali tohumu ••••«• V4«t44et44t4 39— 39.50
Kendir tohumu 31 —
ÖUflU IH •••»••««• 66.—
Yer fıatığı kabuklu 82— 80—
Kuru Moyvalar ı 95— 1 ı. i
Fındık (kabuklu alvri) ... —
F'mdık (iç tombul) 100— J H l •—* AA
C.vl» (kabuklu) — 30—
Cevls (İç natürel)
Ookuuın Ham Maddeleri 1
liftik (lAlHl it)Üİ) vb 323. -
Tiftik (N.tUr.l) 320— 330—
Yapak Anadolu (Kırkım) 235— 225—
Ham derileri
Sığır aaiamura (kaaap) Ki. İmi,— 140—
Keçi turlu kuru klloau 140.— 180—
Koyun hava kurulu klloau 175—
Nebati Zağları 243— ISO —
Zeytinyağı cunrkoil) —
SuMamyagı (Raf. aıra) 103
Ayçiçeği (Rafine çıplak) JlAlı 131
F’ımhlf vağı (Çürük»
FİNDİM
e) HÖO randımanlı kabuklu tombul ......
b) tç aıra kontrollü ......
Bugün 8on Kapamg
Pilim çoklrdekaia No.o 50 30 30-
Inoir A aorıal No. W,- 35.-
H flerlaı No. 108 42,- U.—
Pamuk Akala i .... 2IH 50 211),—
Pamuk AkuK n nm.- 11KL—
Pamuk Akala 111 ...... ItU) — 16ü.-
Pamuk varlı 172.* lük) —
Pamuk vağı (rafine) lUh- ıuı.-
Pamuk çekirdeği 13.— 12.73
New-York Borsası
Dün Baki kuı
Kııgdav (Bui|«l1^Sunl) Sarı Kış mahsulü No. 2 268—
Kırının " No. 2 — 251.-
1‘MHMlk Mhhmng (LlbroBi=8ent) 1 oınmuB 38. «U 33.48
lâkım 38.&1 32.76
32. Tl) 32.65
Ciftik ı L(ıt > IaHjhia No 1 «t,««■•••••• •••••(. *
Fındık ı LHırost^Sont) Kubulılu vcrlı in 2».- 22.30
ortu *«( i «••••»••♦!* ••• 23 60 21 —
L^cvıınt iy ıthnt mitli .•«((••••••••( 36.- 86.-
Kkstru İri İç İthal mnlı 4L— 40.-
Kuru üeüm (Librem;;Sent) Thompson çekirdeksin seçme ... 11 174 U 1/4
Kölen hıhumu ı KuçeH = Dn)tır) \11 fı riûH pn| 1 h 3.22 8.85
Knlnv ı 76.87 76.—
l.ovhu-trnrku (Kiû llbro dolar) 7,30 7.30
Londra Borsası
Keton tohumu (Tonu=Sıorlınşçı Bombay W—
KalkÜtû — (İS.50
ter Ciftiıuı filltdtstrlLIl **«•••«•(••••••••• — 64.—
Bradford Piyasası
riftik İyi mut (LibresisFIyat) 34.—Nom
“ 3ırn malı — 30.— ♦'
tün Anadolu •• ° 80/23 20/21
” Trakya 18/21 18/21
İskenderiye Borsası
Panıuk (Kantşrı=;TaHan) Aahmouni Kına «ılyafh F/O KornaIc Uzun cly&flı F/G

Sayfa
T K N î İSTANBUL
29 Haziran 1950
Hollywoodun en faal kadım
Esther
ıams
June All$ *on kızı Pamela Allyaon ve kocası Dick Powell İle beraber
June Allyson diyor ki
Kocamı severim ama
l/ocarm, dünyada kimselerle değiş- . ■^mem. ama bazan içimden, kafasına kocaman kuyruklu bir piyano a-tacağım geliyor. Dick PovveiVin kaba yahut düşüncesiz olduğunu söylemek istemiyorum. Onun kadaı harikulâde bir insan böyle şeyler yapamaz. Ama bazan ufak tefek öyle halleri vardır ki. hep elbise dolabına ginp. 2000 e kadar sayarak sinirimi yatıştırmak isterim.
Meselâ gelir, saate ve randevularıma dikkat etmem için upuzun bir konferans verir. Bundan daha saçma bir şey olamaz. Daima randevularıma vaktinde giderim, başkaları da gecikince son derece sinirlenirim. Ama o-nun maksadını anlıyorum: Her dakika bir şey düşünmek, bir şey yapmak istiyor Ne zaman bir yere gidecek olsa_k, odama damlar:
— Hanım, bak, saat yedide orada olacağız. Lütfen unutma da vaktiyle rahat rahat hazırlan.
Saatin daha beşe bile gelmediğini ve dünya kadar vaktim olduğunu belki yüzüncü defa tekrar etmemek i-çin kendimi güç tutarım. Sakin sakin banyoyu doldururum, sevgili mavi pantalonumu çıkarırım ve tam saat 6.30 da tırnaklarımın ucuna kadar hazır olur, onun giyinme odasına girerim. Bir de bakarım, üstünde spor bir elbise, telefonun başına kurulmuş, harıl harıl konuşuyor. İskemlesinde yaylana yaylana döner, sonra sanki hazır olmama hayret etmiş gibi:
— Ne, o. küçük? Hazırlandın mı? Bir dakika bekle. Duş yapayım, bir dakikada hazırlanırım.
Aşağıya iner ve saat yediye kadar, iki dirhem bir çekirdek, mahzun mahzun pencereden dışarı bakarak o-turur, beklerim.
Bir gün aklıma parlak bir fikir geldi. Dick hazırlanıncaya kadar banyodan çıkmamağa karar verdim. Sonra, baktım olmadı. Şişip patlıyacağım-dan korktum, vaz geçtim. Ondan sonra giyinip işimi bitirdiğim vakit, Dick daha hâlâ hazırlanmamıştı.
Bazan, keşke benimle evleneceği yerde telefonla evlenseydi diye düşünürüm. Şimdilik, en büyük rakibim telefondur. Gece eve gelince, şayet kapının eşiğinde bekliyorsan, baştan savma, uydurma, ufacık bir öpücük kondurur, biraz sonra telefonun hani o delikli yuvarlak yerinin memnun memnun tıkırdadığım duyarım:
— Alo. Joe? Şu konuştuğumuz meseleye gelince..
Daha düzmelerle numara arar ve | nihayet telefon şirketi ile başbaşa dakikaları sonra erer. O zaman, gene kapının eşiğinde belirdiğim için, bu defa hakkiyle bir öpücük kondurur.
Meselâ evin etrafındaki ağaçlan e-le alın. İki seneden beri ağaçları kesme hastalığından vazgeçmesi İçin sızlandım durdum, ama fayda etmedi. Bugüne kadar yirmi ağaç eksildi. Galiba günün birinde gidip ormana yerleşmemizi teklif edecek. O zaman rahat rahat ağaç devirebilir. Saatlerce odun keser ve sıhhati için hareketin çok faydalı olduğunu söyler. Bir gün pazılarını göstermesini söyledim.
— Püf!., dedim. Bir milim farket-
Ondan sonra ağaç kesmedi.
Otomobillere de musallattır. Ne zaman bir otomobile alışsam, onu ailenin bir ferdi gibi benimsesem, bir de bakarım günün birinde evin Önünde yabancı bir araba duruyor.
— Kim gelmiş acaba? diye sorarım.
— Kimse gelmedi. Senin bu. Beğenmedin mİ? Der.
Dickün cömertliğini takdir etmiyorum zannederseniz, doğrusu gücenirim. Hem, herkes yeni bir arabadan hoşlanır. Arna. artık öyle oldu kİ, ne zaman onun gözünde acaip bir parıltı görsem ertesi sabah sevgili ara-bacığımın yerinde yeller eseceğim anlıyorum. Hiç olmazsa, usulcacık ga-
Dünya, aya seyahat
hazırlıkları yapıyor
BİR zamanlar Westchcster’drkı “Tsails” lokantasının müşterileri, kendilerine hizmet eden garsonun Esther \Vllllams olduğunu görünce hayret ederlerdi. Artık alıştılar, hiç yadırgamıyor la r.
Santa Monicn Benzin Deposu'na uğrıyan müşteriler ise. bir de bakarlar. Esther Willlams harıl harıl otomobillerine benzin dolduruyor.
Yahut Palms’da ev almak istiyrn bir başka müşteri, kontratı yapan ve emlâk işlerini gören kimsenin de gene Eether Willlams olduğunu hayretle görür, şaşar kalır.
Esther Willtams, Hollywood’un en faal kadınıdır. Mesleğinde kazandığı muvaffakiyet, mesut hayatı, dört aylık küçük ther’e canlılık, cesaret vermiştir.
Esther. karı kocanın
yapmasının, evlilik hayatındaki saadeti idame ettirmek için on mükemmel bir ıısûl olduğunu söylüyor
“Kocamla beraber o kadar çok 1-şimiz var ki”, tatil yapınıya vakit bulamıyoruz. Ben, İdalıo Düşesi filmini bitirince bir hafta kadar Sun Vallcy’e, oradan da Honolulu'ya gideceğiz.”
Esther’le sonlarında. Acapulco'ya evi o kadar
satın aldılar ve sonra ohiııkça yük-
ııfacık bir şehirdi. Esther’le hemen faaliyete geçtiler, havası mademki Dave'e iyi başkalarına da varıyabllir-
bir evlilik oğlu, Es-ve hayat
beraber iş
kocası. Ben Goge hafta balaylarını geçirdikleri giderler. Acapulco’daki beğenmişlerdi ki. hemen
Bir gün, insanların Dyı istilâ ettiklerini duyarsanız şaşmayınız

sek bir fiatla kiraya verdllor. Goge’-in annesiyle babasının hediye el tikleri küçük ada da, kiraya verilmiştir ve epeyce bir para getirmektedir.
Esthcr’in kardeşi Dave» hastalanmıştı. Doktor, Palma’n gitmesini tavsiye etti. Bu. İçinde tek tük ev bulunan kocası, Palma'ın gelmişti,
di. Beş tane ev yaptırdılar. Üçü satıldı, ikisi de kirada.
Bir gün Ben Goge, Tralls Lokantasını satın almalarını teklif etti. Esther,
— Yapma Ben, dedi. İflâs etmek için daha kolay çareler vardır!...
Ondan sonra bu mesele üzerinde uzun uzun konuştular. Nihayet ikisinin de aklı vattı.
Açılış gecesi Esther ve Ben, hususi ve yepyeni bir programla seyircilerin karşısına çıktılar. Gordon Mac Roc, Connle Haines, Llna Ro-nıay, Ben ve Esther şarkı söylediler. Keenan VVynn. Jinı BackUB ve Bııllets Durgham da bildiler. Rejisörlüğü, yapıyordu.
Esi her ve kocası,
şarkı söylüyorlar. Esther,
— Bozan aileler küçük çocuklarını da getiriyor. Ben Goge. kalkıp onlarla dans bile ediyor!.,, diyor. F.K.
programa da-Joe Pasternak
hâlâ Tralla’de
Vukarıda, ekaperlerin fikrine göre» hâlen İnşam mümkün olan, arz üzerinde Keyrliacter >apacak. bir füzenin 50lu görülmektedir. Füzenin İdaresi arz üzerine kurulan noktalardaki radyolar tarafından sapılmaktadır.
görülmektedir. Füzenin idareci
Eğer bankerler lüzumlu sermayeyi “ temin ederlerse, mühendisler bugünden İtibaren seyyahları aya götürmeye muktedir olacak füzenin konstrüksıyonumı yapmaya hazırdırlar. Zira bu sahada bütün temel prensipler bilinmekte olup, artık halledilecek mühim bir mesele kalmamıştır.
(’Hİifoı nia’dakl “lnstitute of Technology” profesörlerinden Doktor Hsue-Shen-Tslen’ln fikrine göre, bugün insanlar, yıldızlar arasında dolaşacak bir nakil vasıtasının trüksiyonıınu yapmak için reCede bilgiye sahiptir.
Mühendisler halihazırda York’tan Sun Franclsco’ya kada on kişiyi götürebilecek bir füzeyi yapabilmektedirler. Fxkat tatbikatın geciktirilmesine yegâne sebep, bu gibi makinelerin fiyatının yüksekliği olup, bu meblâğ ancak kâfi derecede müşteri bulunduğu takdirde şayanı kabuldür. Bu cins füzelerin avan projesini evvelce yapmış bulunan Dr. Tsien'e göre, konstrüksiyona başlamak için lüzumlu bütün bilgiler elde bulunmaktadır. Yapılan hesaba göre öğleyin saat 12 de (mahalli saati Nev»'-York’tan hareket edecek olan füze, aynı günün sabahı saat 9.45 te San Franclsco’ya vasıl olacaktır. Bu. hareketinden evvel vasıl olmaya muktedir olmak değil, fakat güneşten daha çabuk gitmek demektir. Unutmamalı ki, Nev.’-York ile San Fran-clsco’nun tul daireleri arasındaki mesafenin büyüklüğü dolavısiyle saatleri birbirinin aynı değildir.
Kıtaları aşabilecek olan bir füzenin uzunluğu 24 metre ve ağırlığı 48 ton olacaktır. Bu ağırlığın 36 tonu flüor ile mayi hidrojenden İbarettir kİ, bunlar da mahrukatı teşkil etmektedir. Bu 36 ton ağırlıktaki yakacak, yolun ilk kısmı olan 60 saniyelik zaman zarfında istihlâk «ailecek ve bundan sonra füze saatte 14.f00 kilometrelik bir hızla yoluna devam ed çektir.
Böylece arzın sathından 480 kilometre yüksekliğe çıkarak IoWa Devleti arazisi dahilindeki Des Moines istikametinde bulunan dönme noktasından tekrar düşmeye başlayıp arzın sathından 44 kilometre yükseklikte bulunan stratosphdre tabakası seviyesine vasıl olduğu zaman, tayyare gibi bir kavis çizen füze, gövdesine nispetle kanatlarının çok küçük ve kısa olmasına rağmen kazandığı hızla San Franclsco’ya vasıl olacaktır. Yere inme manevrası çaktır: Son çalıştırılarak poussöe elde metrelik bir temin edilir, tayyare gibi.
tabii bu yürüme gizlenebilen bir tekerlek tertibatı sayesinde müpıkün olur.
Böyle bir füze içinde bulunan yolcular. kıtalararası basit bir seyahat-
Çeviren: Filiz KARA BEY
kaldırdı: değil mi? dedi.
New .
45 daki-
kona-kâfi de-
Bu ama sigara tabla-
tat-
ıajn girip, otomobilciğimle tatlı lı vedalaşabiliyorum.
Kızımız Pamela ttm üç buçuk yaşındaydı. Eline ne geçerse alıp oynı-yacağı yaşla.. Bir gün hep beraber otururken, elini sigara tablasına u-zattı:
— Hayır, dedim. Bırak onu. kutuyu alabilirsin sini alamazsın.
Dick, kaşlarını
— Biraz saçma
— Ne saçması ?
— Şey, Pamela gibi ufacık bir çocuk, elini sürüp süremiyeceği şeyleri akıl edemez.
— Emin misin ?
— Tabii.
— Bir daha söylemiyeyim mi?
— Hayır.
Ertesi gece, Dick eve gelip de. telefon etmek için odaya girince, evin içini çın çın Öttürecek bir sesle haykırdı:
— June!!,
Gülmemeye çalışarak koşa koşa, u-şağıya İndim. Yer, sigara tablası, çeşit çeşit kutular, tahta parçaları ve fıstıkla doluydu.
Dick, pabucuna yapışan fıstıkları temizlemeye çalışırken, bana döndü:
— Bu rezalet, dedi. Hemen Pamela ile konuşmalısın. Sert davran Bazı şeylere elini sürmemesini ten-bih etmek lâzım.
— Peki, canım, dedim.
Dün bir kadınla tanıştım. Dünyanın en harikulâde kocası ile evli olduğunu söyledi. Biraz daha yakından tanı-saydım, hanıma, sözüne dikkat etmesini tenbih edecektim. Dünyanın en harikulâde adamı, benim kocamdir. Dünyada Dick’i bir şeyle değişmem, evin etrafındaki yirmi ağaçla bile..
-
i.'
(• •- v.fr. , 1 .• •JilİL •
. - 1; . > . ! 4 r ■ ■ ,.





• t '1 ‘ ( âi ■ • *!> • ji” • • 'T'-

......
- . T'*’

şöyle yapıla-daklkada türbo-reaktör 2300 kilogramlık bir edilip saatte 240 kilo-süratte toprakla temas Bundan sonra füze, bir yerde yürümeye başlar.
Hollyu (»od'un en faal kadını: Esi her u llliams
KISA SİNEMA HABERLERİ
\' 4 T
ra >
te. yolculukları müddetince, hiçbir rahataızlık hlssetmiyeceklerdir. Yalnız, füzenin hareketi esnasında yolcuların kendilerini hususi şekilde yapılmış yastıklar Üzerinde yatık bir şekilde tutmaları kâfidir. Bu yastıklar hareket anından itibaren ancak 60 saniye süren kuvvetli nkselerasyona karşı yapılmıştır. Bu period esnasında etler içeri doğru çekilmiş olacağından kolları ve bacakları hareket ettirmek çok müşküldür. Akselerasyn nun kuvvetli olduğu ikinci perlod da, füzenin kavis yaptığı zamanki akse-lerasyondur. Bundan sonra yolcular duruş zaviyelerini kendi kendilerine değiştirerek istedikleri gibi hareket edebileceklerdir.
Otomatik pılotaj meselesi, füzelo! vasıtasiyle kıtaları bombardımanda pratik görünmemektedir. Atom bombası veya diğer cins bombalarla silâhlandırılan uzun yollu bir füze eğer
merkezi, daha ziyade teorik meselelerle uğraşmaktadır. fakat burada ayrıca bir labnratuvar mevcut olup pratik çalışmalara hasredilmiştir.
Bu merkezde tetkik ve halledilen meselelerden biri de. motörleri yüksek hararetle tutmaktır. Zira motor, çıkardığı büyük hararet dolayıeiyle çalışmaz bir hale gelmemelidir. Halledilemez gibi görünen bu meselenin prensip İtibariyle halli üzerinden pek uzun bir zaman geçmemiştir. Bunun için faydalanılan iki çareden biri su şeridi ile soğutma, diğeri İse mat vaaıtasiyle soğutmadır,
şıkta yanma odasının cidarları me-samatlı bir halitadan yapılmış olup bunun içinden kuvvetli bir tazyik altında soğutucu mayi geçer. Yanma odasına vasıl olan bu mayi derhal buhar haline geçer ve bu suretle dalma yenilenerek cidarlar uygun bir hararette kalır. _______________________
mesa-tkincl
■»
* i 2a
• •
•puji.
HollyU'ood-Pal Produc-stüdyosunda fotoğraf.
I V «A j lt£ i
Luıriûeve yua
■■u
• 1 Jf ‘
•‘Aya Gidiş,, filminin yapılışı esnasında dakf tions alınan
Verilen ilmi donelerle İnşa edilen hir füzenin aydaki kraterlerden biri üzerindeki duruşu.
Yandaki resim aya giden İnsanı göstermektedir. Rıı ft-damın elbisesi özel şekilde yapılmış olup teneffüs edilebilecek oksijeni, termik bir mahfazalı ve bir muhallere .sistemini havidir.





Tua.vlkl
hedefim şaşırırsa kaybolmuş demektir. Zira düşman toprakları dahilinde veya sınırları civarında otomatik he -sup makineleriyle mücehhez noktalar tesis etmek imkânı olmadığından hu füzelerin bütün yolu boyunca hassasiyetle nasıl sevk ve idare edileceği henüz tâyin edilememiştir.
Gazeteler, uzun tesir sahalı ve her şeyi pratik bir atom motoriylc çalışan biı füzeden bahsetmektedirler Fakat füzelerin tahriki l u. kullanılabilen bütün atom makineleri henüz i-val edilmiş değildir. Alimler ise İninim ancak uzak bir istikbalde mümkün olacağını söylemektedirler.
Hakikatte, yeryüzünde dolaşan (• hal tâ onu terkedöcek olan f üzeler i-çin atom enerjisine asla ihtiyaç olmadığı kanaati hasıl olmaktadır. Bunun için âdı kimyevi reaksiyonlar kâfidir ve uzun zamandan beri tecrübe edilmektedir. Fakat Doktor Tsicn İle bu mesele üzerinde çalışan diğer Alimlerin fikirlerine göre bu. ancak füzenin total ağırlığının yüzde 50 sinden yüzde 90 ına kadar olan kısmının mahı tıkat deposuna tahsisi şartı ile kabil olmaktadır.
Tahriki temin etmek için mayi oksijen ile fluor’ıın reaksiyonu kâfi derecede enerjiktir. Hidrojen ile flüor da aynı şeyi temin eder. Bundan daha elverişli kimyevi bir reaksiyon bulunabileceği ümit edilmemektedir.
Tepkili tahrik üzerindeki aramalara tahsis edilen Caltech in tecrübe
Su şeridi ile soğutma da aşağı yukarı aynı şekildedir. Bunda, mavi, cidara delinmiş bir çok küçük deük vaaıtasiyle yanma odasına enjekte e-dlliı . Burada şerit halini alan su taba hhur eder ve bu suretle yerine tekrar yenisi gelir. Tesir her iki şekilde de aynıdır.
Kuvvetli hararet neşreden reaktlf-ler ve motor imal etmek için de çok güç eriyen blı maden kullanmak suretiyle mühendisler, dünyadan ayrılacak ve bıı daha asla gen dönnııye-cek bu füze yapmayı düşünüyorlar. Çok büyük tipte olan bu füze, âzami sürat elde ettikten sonra daha küçük olan bir füzeyi salacak ve bu füze arz cazibesinden kurtulmak için lüzumlu olan, saniyede 11 kilometrelik, hızı elde edecektir. Aya vasıl o-la bilecek olan bu füzenin içinde bir insan bulunmasına hiçbir mânı yoktur. Fakat bugünkü mahrukat füzenin tekrar dünya yüzüne getirilmesine müsait değildir, zira dönüş 1-çin lüzumlu mahrukatı götürmeye imkân yoktur. Gidiş-dönüş seyahati ancak, bugün için henüz bulunmamı*, olan bir atom ıııotörü He
Aya gitmek ve tekrar züne dönmek hususundaki selele; etüd edilmiştir konstrüksiyonu. gidecek
hayat şartlan» seyrüsefer ve inmedeki müşküller birçok arayıcılar tarafından tetkik edilmiştir.
Ahfna KOBAK
yapılabilir dünya vü-bütüıı me-
Vasıtanın insani» in
M âl ••
• ı
•w
s
İr toplu İğne başından daha kU
u cihazla
GÜZEL VE
FİATLAR:
FAYDALI
İLÂNLAR
ANKARA
Okuyucularımıza
ÇIKAR
OR
fr
DİŞ RÖNTGEN CİHAZLARI
EkMltme saati
M Iklan
Cinsi
Lüzıım gösteren müessese
SAYIN MİLLETVEKİLLERİNİ DAVET
Lira
1061
15.20
Kereste
Bakırköy
Akliye
HaflL
Bakırköy
Akliye
Kule saati
Has t.
YENİ ŞEKER FİYATLARI
Bakırköy
Akliye
Hast.
hizalarında gösterilen müesseseler© ait olup ayrı nyn açık ekalitmeye konulmuştur.
^crn
Boya ve boya malzemesi
99
\ •
Haydarpaşa NÜmune Haatahane- Bürüt idrofü sinin
Kâzım özlap Cad. No. 1/9 İlgar Apt
Telefon: 16112 YENİŞEHİR
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve İlân kabul etmektedir Acele İlânlar telefonla tstanbula bildirilmektedir. Ankara büromuzun adresi*
YENİ İSTANBUL'do
pamuğu 2300 kilo Beher kilosu 615 kuruştan . tutan: 14145 lira.
SAYIN ÇİFTÇİLERE
OHN
Gazetemü hergün ilk uçakla Ankaraya gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikleti» evlere dağıtılmaktadır Bütün gayreilerimlae rağmen "YENİ (STANBUL”un ellerine geç veya lntizamai2 geçtiğinden şikâyeti olan aboneicrlmiıin arzulan-m Ankara büromuza bildirmelerini rica ederiz
i W© )
W. •
tMERIKADAl\
• ’ ‘ • • •
a
a •
• -
• • • •

• • • •«•••«

^Hususi suretle getirtilen Dünyanın en saf en meşhur

Mamulatından
Nane esansı ile handanmış
RADYOLİN
Ağızda fevkalâde köpürür hoş rayihalı bir »erinlik
|
I
«•
s.
Üİh
% A S • • •
»W

ırakır, on ekonomik ve n sıhhi diş macunudur
ü

.Ata:#!:

İstanbul Belediyesinden:
Hükümetçe son defa şeker fiyatlarında yapılan tenzilât sebebiyle Daimi Komisyon karariyle kristal şekerlerin kilosuna perakende azami 141 ve küp çekerlerin kilosuna he 175 kuruş satış fiyatı tesblt edilmiştir.
makineleri
Mahsulünüzü, tane kırmadan, sap kaçırmadan, tarlada biçer, döğer, çuvala doldurur. Mevsim geçmeden MarHhall Yardımından istifada edlnis. John Deere ve Caterpillar
Fabrikalarının Türkiye üınurnl MümeMİUt

ÇUKUROVA
İTHALÂT ve İHRACAT T.A.0
Telgraf : Ç U K U R T A Ş
Şubeleri: ADANA, Hava
Acentaları: ANKARA — İZMİR — ANTALYA — KONYA — EREGLt (Konya) — İSKENDERUN — İÇEL (Tarsus) — ESKİŞEHİR — POLATLI. Acentelik teşkilâtımız olmayan yerlerde Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Şube ve Ajanslarına müracaatla istenilen malûmat alınabilir.
meydanı — İSTANBUL: Tepebaşı.
Tarım Bakanlığının murakabesi altında Yarış Atları Yetiştiricileri ve Sahipleri Cemiyeti tarafından idare edilen
İSTANBUL
Al YARIŞLARI
2 Temmuz 1950 tarihinde haşlıyocak 12 hafta devam edecektir.
K A N Z U K
- ECZANESİ Beyoğlu istiklâl caddesi
AÇILMIŞTIR
İstanbul Vilâyeti Denizcilik
Bayramı Tertip Komitesinden :
İstanbul Vilâyeti Denizcilik Bayramı Tertip Komitesi, Denizcilik Bayramı münasebetiyle 1 temmuz 1950 cumartesi günü Moda koyunda yapılacak deniz yarışlarını eşleriyle birlikte şereflendirmelerini İstanbulda bulunan «ayin Milletvekillerinden rica eder.
Bu ilân davetiye yerine kaimdir.
Davetlileri götürecek Ordu vapuru, Galata yeni Yolcu Salonu önünden saat 14 te kalkarak Moda koyuna gidecek ve yarışların bitimini müteakip yine Galata rıhtımına dönecektir. (8697)
TEMMUZ KARNELERİMİZ satışa çıkarılmıştır.
Gazete satan tütüncü dükkânla-riyle gazete müvez zikrinden isteyiniz. Bulamazsanız, İdarehanemizden tedarik ediniz.
PHILIPS Röntgen laboratuarlarında büyük titizlikle yapılmış olan PHILIPS “ORALIXn diş röntgen cihazı, bu sahada yepyeni bir buluştur.
çük olan İnce foküs sayesinde, fevkalade net radyografiler temin edilmektedir. I rın üç muhtelif modeli mevcuddur.
Müteharrik modeli:......•
Duvar modeli:.............
Diş ünit üzerine monte edilen: .
(CİHAZLAR
1700 T.L.
1600 T.L 1450 T.L.
GARANTİLİDİR)

ZAYİ: Sümer Sineması civarında gri - altın, elmas başlıklı bir dolma kalem kaybettim. Hediyedir. Bulana mükâfat vadcdl-yonım.
Yeni İstanbul Gazetesi İdarehanesine müracaat.
İstanbul Sıhhî Kurumlar Arttırma ve Eksiltme Komisyonundan :
tik teminatı Lira
Muhammen Bedeli Lira Kr.
19 kalem Topyekûn: 9960 lira 747 Lira 15.30
1 adet 3750 lira 282 Lira 15.40
85 kalem Topyekûn: 9827.50 lira 738 Lira 15.50
Yukarıdaki ihtiyaçlar
1 — Eksiltmeler, 12 temmuz 1950 çarşamba günü hizalarında gösterilen saatlerde Cağaloğlundakl Sağlık ve S. Y. nasında toplanan sıhhi Kıı. Satınalma Komisyonunca yapılacaktır.
2 — İstekliler, bu İşlere alt şartnameleri çalışma günlerinde Komisyonda görebilirler.
3 — isteklilerin, câri seneye ait Ticaret Odası vesıkalası İle 2490 sayıb kanunda yazılı belgeler ve bu işlere yeter ilk teminat
makbuz veya banka mektupları olduğu halde belli gün ve saatlerde Komisyona müracaatları. (8270)
Md. lüğü bl-
Keyfiyet ilgililere ve «ayın halka ilân olunur. (8698)
T
Soğuksuda taksitle satılık arsalar
1. — Memur, muallim ve güzidelere kolaylık olmak ve unları bir mahallede toplamak maksodiyle Boğukauyun muayyen bir sahasındaki beheri 812 ve 893 m2 İlk göle nazır bir sathı mail üzerinde ve banliyö Soğuksu tren istasyonundan en uzağı 6 dakika mesafede su ve elektrik ve inşaat sahasına dahil fevkalâde güzel manzaralı 200 arsa satılığa çıkarılmıştır.
2. — Bu arsalar her biri 3000 lira bedelle 150 lira peşin ve her ay 50 Ura taksitle beş senede ödenmek üzere mukavele ile satılacaklardır.
3. — Mukavele ile alım satımı yapılacak bu arsaların 1000 lirası ödendiği takdirde geri kalan borca ipotek olmak şartlyle takrir muamelesi yapılır ve alıcı inşaat yapabilir Taksitler Üç ay ödenmediği takdirde satıcı mukaveleyi feshetmek hakkını haiz olacak ve fakat alıcı da verdiği taksitleri aynen geri alabilecektir
4. — İstanbul haricinde bulunanlardan bu arsalara talip olanlar, nüfus kâğıtlarına göre ad ve soyadlarını, sarih adreslerini 150 liralık İlk taksitle birlikte gönderirlerse, namlarına arsa ayrılır ve tanzim edilecek mukaveleler posta ile teati olunur, izahat:
Hürriyet gazetecinde Altın Evler Şirketinin Altın Şehir namı ile satmakta olduğu arazi bir kroki ile Soğuksuya hemhudut gönler II mişae de Soğukçu parselleri ile henüz parsellenmemiş ve Altın Şehir diye ileriye sürülmüş bulunan Tahtakale çiftliği arazisi Sogııkcu dan 7-8 kilometre uzakta olup bu iki arazi arasında Halkalı Ziraat Mektebi arazisi ile Menekşe ve Nak-kaş çiftlikleri arazisi bulunmaktadır. Şıı halde Soğuksu ile ne hudut ne semt ve ne de kıymet İtibarı ile hiç bir alâkası yoktur.
Adrra, — Akif Koguksıı Küçük Çekmece, Roğııkaıifia No. 831 \ilkida
3 aylık YENİ İSTANBUL = 90 kupon
-Paris’te
P a r i s’t e
Londra’da
Lozan’da
tsianbul’da
'Ankara’da
Londra’da
Lozan’da
İstanbul’da Ankara’da
TAHSİL
5.000 lira
29 Haziran 1950
Perşembe
T
V
L /
i
I C.

S




• • • • » • • •
• • • (
• • t .
I • • • I
• • • •

m
İ! k A
» 4 • 4.
• 4 • ( • • • •
4 9 • (
’.V.*.
4 4 4 ı
• 9 9 •
9 9 9 9 • 4
• • • •?
L r



Mukadderata boyun eğmekten başka yapacak hiçbir şeyi kalmamış olan akıbetini beklerken, hasını, zafer sevinci içinde, tırnakları yerinden fırlamış Adetâ danse diyor. Bu muvaffakiyetli eııstanteneleri tesblt etmiş olan fotoğrafçının neşesi de her halde kopeğinkinden aşağı kalmamıştır
(


Vieu.v Manoir İsimli atla Paris bliyllk mükâfatını kazanan cokey Palmer, Fransız Cumhurbaşkanı tarafından tebrik ediliyor
Cs>

w
f9 A
Karşılıklı inat
Kovboy Dİck Falrchlld, “Sna-ke„ adlı atın üzerinde 10 saniye bir biniş yapmaya gayret ediyor. Dünyanın en büyük “tepen at,, ı olarak tanınan “Şna-ke„ ise binicisini üstünden atmaya uğraşıyor
Geçen hafta Parlste, Ver-sallles’ln sergi parkında İki bin küsur köpeğin iştirak ettiği 70 İnci köpek sergisi açılmış-
Mel Ncphtoah köyünden bir grup Yemenli, Kudüs’te bir Yahudi binasının önüne olurmuş bekliyorlar. Yemenliler, kendi savunmaları için İsrail Hükümetinin tedbir almasını istemişlerdir. Nihayet, İsrail Hükümetinin, kendilerini ve çocuklarını A raplar dan koruyacaklarına dair teminat vermesi üzerine dağılmışlardır. Muhacirlerin söylediğine göre, Arap çapulcuları sürüleri kaçırmakta ve ahırlarla ekin tarlalarında yangın çıkarmaktadırlar.
I
Prenses ve düşesler at yarışlarında
.(Soldan sağa) Kont Düşesi, prenses Margaret ve Gloucester Düşesi altın kupa yarışlarını sey-retmlye gidiyorlar. 11,500 sterling kıymetindeki kupayı, Suportcll(»*lıı Mr. W. Harvey’ln tayı kazanmıştır

tır. Resimde birincilik alan köpekleri görüyorsunuz. Solda bir Fransız buldoğu, sağda da küçük bir İspanyol köpeği vardır.
Çabuk ateş topu
Mühendis Gerber (sağdah İs v iç redeki Mallenstadt Askeri okulunu ziyaret etmekte olan Hind ordusu Başkomutanı General K. M. ( arippa ve Korgeneral Tara Singh Bal’a, yeni Oerlikorı 20Muı. çabuk ateş lopunu gösteriyor.
Hind generalleri, bundan sonra yeni roket projektörlerinin gösterilerini seyretmişlerdir.
Moıılln Rouge’da y apılan bir müsabakada ?0 yaşındaki Matmazel Evelyne Guyot 1950 mayo birinciliğini kazanmıştır.
Birleşik Amerika hava kuvvetlerinin tecrübe mahiyetinde olan XB—36 bombardıman uçağına yeni bir İniş tertibatı takılmıştır. Resimde, tecrübe uçuşu yapmak üzere havalanan bir XB—36 görülmektedir. Ka-ııadlarm uçağın burnunun altında tertibatı göze
çarpmaktadır.
Hodanda liırallçesl Julınna. Bayan Roosetvelt’e "hoş geldiniz,, diyor. Bayan Roose^elt Kırallçenin davetlisidir.
I
9

Comments (0)