Pazartesi
Hânlar : 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır, İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Abono : Türkiyo için seneliği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memlckotler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tenis cdon : HABİB EDİB-TÖREHAN
| Kütüphâneal 9
SİYASİ İKTİSADİ
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
İç politika
Yeni Hükümetin
programı ve tatbikatı
BU gün yeni Hükümetin milletve-® killeri huzurunda okuyacağı programın bir çok güzel şeyleri ihtiva edeceğini dinlemeden tahmin etmekteyiz. Herhalde memleketimizde ötedenberi haklı veya haksız şikâyet umumi bir hâleti ruhiye olduğundan her gelen hükümet bu şikâyet mevzulanna az veya çok temas etmiş ve bunları kaldıracağını söylemişti.
Şimdiye kadar bütün bu sözlerde iyi niyet ve arzuların bulunduğum» inkâr edemeyiz. Fakat, itiraf edelim kİ bu vaitlerin yapılması ve şikâyet sebeplerinin kaldırılması imkânı bulunamamıştır. Ve belki bu sebeplerdir ki muhalefet ve ekalliyette bulunan partinin bu gün azametli bir ekseriyetle milleti temsil etmesine âmil olmuştur.
Daimi şikâyet ve tenkıd bize uzun senelerin mirası olduğundan bunun derhal kalkacağım arzu etmekliğimize rağmen hiç de tahmin etmiyor ve bu sebepten tenkidlerin yapılması m da tabiî buluyoruz. Ancak bütün bu tenkidlere rağmen memlekette sükûn içinde yapılmış bir inkılâbın ilk hükümetinin programını okuduktan soma tatbik etmesi için daha çok hassas olması İktiza edeceğini zannediyor ve bu hassasiyetten de hiç şüphe etmiyoruz. Bize endişe veren nokta, idare mekanizmamamızın bozukluğu ve en iyi niyetlerle yapılması icap eden şeylerde bu mekanizmanın işlememesi yüzünden fena neticeler elde edilmesidir. Sınıf ve derece itibariyle memleket halkımızın hiç biri yoktur ki hükümet kapılarında olan işlerinden şikâyet etmemiş olsun. Bu şikâyetleri ufak görmek doğru olamaz. Çünkü, bunlar toplandığı vakit umumi hoşnutsuzluğu ve son intihap neticesi husule getirir.
Memleketimizde ıslahat yapmak isteyen şahsiyetlerin karşısına dikilen büyük bir duvar vardır. Onun adına idareciliğimizde mevzuat denilmektedir. Bu mevzuat kanun ve nizamnamelerden başhyarak tamimlere kadar gider ve o kadar girift ve içinden çıkılmaz noktaları ihtiva eder ki, buna karşı ıslahat yapmak ısti-yen şahsiyetin bütün güzel arzuları yavaş yavaş sönmiye başlar. Ara-sıra ya sahip olduğu büyük enerji veya başka bir yerden aldığı kuvvetle fevkalâde tedbirler almış olanlara‘tesadüf edilir. Fakat, bunun tesir leri mahduttur. O ayrıldığı zaman yerine gelen bunu yine o eski mevzuat içine sokmaya çalışır. Bu sebepten memleketimizin idari icraatında daima gidenlerle gelenlerin hep şahıslarına bağlı teşebbüslerden mütevellit değişiklikler olmuş bundan memleket şüphesiz ki fayda görememiştir. Halbuki bu
fa giden ve gelenler fâniler değil, bütün bir iktidardır.
ve bir de-
Şimdi bizim yeni Hükümetten beklediğimiz, mevzuat denilen bu mühim engellerin kaldırılması yollarını aramaktır. Çünkü muhtelif memleketlerden aldığımız ve zorla bir çok değişikliklere uğrattığımız ve bir türlü İyi işlemesi imkânını bulamadığımız İdare makinesi, bizde, işlerin düzelmesi yolunu plân, lâyiha, rapor gibi şeylerde aramış, bu kâğıt tufanı içinde hakiki ve müspet neticeler elde edememiştir. Hükümet programını tatbik edecek yerlere salâhiyet, kudret vermek aynı zamanda bunu mesuliyete bağlamak zaruretindedir, ve bu hususta çok hassas olması İcap eder. Çünkü biz, mesuliyet kelimesinin memleketimiz kadar çok sar-fedildiği yerleri, az gördük. Buna mukabil mesuliyetinin avakıbını gören kimselere de az tesadüf ettik. Şimdi memurlarımıza büyüğünden küçüğüne kadar salâhiyet verir ve kendilerini bu salâhiyeti kullanmaya İcbar edersek, o zaman öyle zannediyoruz ki mesuliyetin de hakiki mânası anlaşılacaktır. Bizde mekanizmasını pet vakalarda dükleri işlerde
bahsolur. Ondan dolayıdir ki müspet ış görmek arzusu sönmüştür. Halbuki yaplıınıyan işlerin, kulla-nılmıyan salâhiyetlerin neticesi çok defa hattâ, fena yapılmış olan müspet işlerden daha zararlıdır Ve buna Bebep olanların maddi ve mânevi mesuliyetleri daha büyük olmak icap eder.
İdare mlis-gör-
kullananların yani hakikaten mesuliyetleri mevzuu
Yeni Hükümet, programını tatbik etmek için idare makinemizin çok lüzumlu olan ıslahatını yapar, memuriyet hayatında İltimas ve tarafgirlik denilen şeye nihayet verir, ve bürokrasiyi kaldırmaya muvaffak olursa o zaman onun programını tatbik imkân ve kudretleri daha fazla olacak ve herkesin dört gözle beklediği ilerlemek adımları daha sağlam atılacaktır.
Habib Edib - Törehan
Londra Konferansının bilinmiyen tarafı
Sovyetlerle Batı arasında gizli müzakere hazırlığı
Lake Success’de yapılması muhtemel olan görüşmelere bir zemin hazırlamak için Rus
Washington. 28 (Hususi muhabirimizden ı — Buradaki müşahitlerin belirttiklerine gS>re, Amerika Dışişleri Bakanı Acheson’un Londıada toplanan üçler konferansı sırasında Rusya ile görüşme mevzuunda terakki kaydettiği muhakkaktır. Gerek Truman, gerekse Acheson’un üç büyükler toplantısından memnun olduklarını beyan etmeleri VVashington muhitinde tefsir edilmektedir. Batıklar Ruslarla karşılıklı bir masaya oturup konuşmak için lüzumlu kozları Londra konferansı sırasında elde etmeye muvaffak olmuşlardır.
Bilindiği gibi Acheson. kuvvetli olmak şartiyle Ruslarla müzakerenin bir netice verebileceğini bir çok defa-
Sefiri, hususî talimatla
lar beyan etmişti. Zaten Londra konferansının maksadı da müşterek kararlara vararak Sovyetlere karşı kuv. vetli bir cephe arzedebilmekti.
Bu hafta ortasında Trüman ile A-eheson Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Lie ile bir konuşma yapacaklardır. Trygve Lie, Batı-Doğu münasebetlerinin gelişeceğine inandığını beyan etmektedir. Herhalde âleni mü-
Amerikaya dönecek müzakerelerden önce mahrem ve gayri resmi bir temas tesisi kuvvetle bekleniyor. Bu temas için Birleşmiş Milletler kadar müsait bir yer tasavvur olunamaz.
VVashington’un siyasi mehafillne göre, hâlen Moskovada bulunan Rus-yanın Washington Sefiri Panvuşkin, hususi talimatı havi olarak yakında vazifesi başına dönecektir.
D. Parti Meclis Grupu, dün gece
çok uzun bir gizli toplantı yaptı
Hükümet Beyannamesinde malî duruma geniş bir yer ayrılmıştır. Devlet borçlarının tasfiyesi ve denk bir bütçe sağlanması, esas hedeflerden biridir
Ankara. 28 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — D.P. Meclis Grupu bu akşam gizli bir toplantı yaparak yarın Meclise sunulacak olan Hükümet
I
Yalan haber veren
Yunanh gazeteci
Ankarada 19 Mayıs Stadında yapılan evvelki günkü törende Cumhurbaşkanı talebeler arasında
idam edilecek
Konstantinides 1947 de hayali bir Stalin mülakatı yazmıştı
Atina, 29 A.A. (AFPı — Selânik Askeri Mahkemesi dün akşam Macedo-nia gazetesi eski mütercimi Asker Konstantinıdes’in idamına ittifakla karar vermiştir.
Konstantinides 26.3.1947 tarihinde gazetesine tamamen uydurma bir Stalin mülâkatını göndermekten suçlu İ-di. Konstantinides Stalinin bu beyanatı bir Amerikan ajansına verdiğini iddia etmiştir.
Bu mülakatın o zaman gazetede neşri Atmadaki Sovyet • Büyükelçisi Radionufun hareketini ve Rus - Yunan münasebetlerinin kesilmesini intaç etmişti
Mahkemede Konstantinides gazetecilikte muvaffakiyet elde etmek İçin kendi teşebbüsü ile hareket ettiğini bildimiştir.
Ruh casusu Furhs’ıın İfadesine dayanarak Amerika Hükümeti castıa Harrj Gold’u tevkif etmiştir. Bundan evvelki yazılarımızda da bildirdiğimiz gibi Gokl hrrşeyi İtiraf etmiştir. Resim tevkifini müteakip Gold'ü göstermektedir
On iki atom âliminin
Casus Gold. suç ortaklarını ancak şeklen tarif edebilecek durumda
Londra 29 A.A. (AFPı — Reynolds ı
• cw« gazetesinin haber verdiğine göre Birleşik Amerika Ingiltere ve Ka-nadadakl memur ve is adamları arasından 12 atom bilgininin yakında tevkif edilmeleri beklenmektedir.
Gazeteye göre bu polis kararı Fuchs meselesiyle alâkalıdır. Gold ifşaatına dovam ediyor
Phila/ielphla. 28 A. A. (AFP) — Philadclphia’da çıkan “Bulletln" gazetesine göre. Sovyetlerln hesabına casusluk yapmaktan sanık kimyager Harry Gold Sovyetlere memleketinin sırlarını vermek için deli olması lâzım geldiğini bildirmiştir.
Gazete Gold’ii her gün İHtlcvab eden Federal Tahkikat Bürosu ajanlarının, diğer suç ortaklarının araştırmalarında kendisinden lâzım gelen yardımı ' gördüklerini ilâve etmektedir. MaR rnafih temasta bulunduğu şahısların İ-simlerini vermesine imkân yoktur Zira bu şahiKİar ya sahte bir isim veya gizli koddan bir şifre 1le tanınmaktadır. Bununla beraber, ‘ Bulletln” gazetesine göre, Gold temas ettiği şahıs-
kırdan büyük bir kısmını şeklen yeter derecede tarif ölmeye muvaffak olmuştur Bilindiği gibi Gold. serbest bırakılması İçin lâzım olan 100 bin dolar kefaleti ödeyemediğinden şimdi hapiste bulunmaktadır


ingilterede daha hür bir İktisadî hayat
Londra, 28 A.A (Reuter) Parti etlerinin geçen hafta sonunda yapıkları gizli bir toplantıdan sonra. ış-i hükümeti birdenbire siyasetini deriştirerek iktisadi serbesti tatbikına •anlamıştır.
Londrada taksi ücretlerini üçte bir isbetinde arttırmış ve iki Amerikan ırketiyle bedeli steriingle ödenmek ızere, daha fazla benzin temini için anlaşarak otomobil sahiplerine istedikleri kadar benzin vermiştir.

Acheson, müttefikler için
1.250.000.000 dolarlık
bir tahsisat talep edecek
Senatör Taft ve Kenneth’in aleyhinde rey verecekleri, fakat teklifin kabul edileceği zannediliyor
VVashington’da
VVashington, 28 (YÎRS) — Amerika Dışişleri Bakanı Dean Acheson ö-nümtlzdeki hafta içinde KongTeye müracaat edecek ve Amerikanın, demokrat müttefiklerini muhtemel Rus taarruzuna karşı silâhlandırabilmesi-ni mümkün kılabilmek için 1250 milyon dolarlık yeni bir tahsisat istiye-cektlr.
Amerikan-Peykler miinasebatı gergin
Rusya, bütün Peyk Devletlerin Amerika ile münasehatını kesmesini istiyor
New-York. 28 (Nafen) — Birledik Amerikanın, Kumanya ile Çekoslovakya hükümetleri arasındaki münasebetleri son haftalar zarfında ciddi bir şekilde gerginleşmiştir. Amerikan Dışişleri Bakanlığının, Amerikadaki Rumen diplomatlarına karşı aldığı misilleme tedbirleri bu komünist diplomatların istedikleri gibi doluşmalarına İmkân vormlyecektlr Bilindiği gibi Bükreştekl diplomatlar neredeyse evlerinden bile dışarı çıkamıyucak hale geleceklerdir. Rumen Hükümetinin devamlı tehditleri bunların dolaşmalarına imkân vermemektedir.
İlgili çevrelerde kaydedildiğine göro, peyklerin hu yoldaki hareketleri yalnız Moskovanın baskısı altında yapılmış hareketlerden İbarettir. Rusya, peykler ile batı memleketleri arasında her türlü münasebetin kesilmesin1, arzu etmekte ve bu gayesine erişmeye çalışmaktadır.
REŞAD NURİ GÜNTEKİN in
KAVAK
YELLERİ
Kavak Yelleri bir yandan layatın türlü mecburiyetleri ve İnsanlığın çeşit çeşit hodkâmlık ihtirasları içinde durmadan alçalırken bir yandan da iyiye ve yükseğe doğru kanad açmaya savaşan bir insanın yani hepimi zln hikâyesidir
Yakında başlıyoruz.
Senato liderlerinin tahminine göre, >u tahsisat talebinin kabulü kuvvetle ıcklenilmektedir. Senatörler, tahmin-erine mucip sebep olarak son bir se-»e içinde Batı Avrupada elde edilen •konomik ve askeri başarılalı ileri bürüyorlar.
Acheson’un teklif edeceği programda tahsisat şöyle taksim edilmiştir-
Şimali Atlantik Paktı devletleri i-çin 1000 milyon dolar; Türkiye, Yunanistan. Kore. İran ve FİUpinlerin müdafaasını takviye maksadiyle 150 milyon dolar; Hhıdıçini, Malaya ve Güneydoğu Asya için 100 milyon dolar.
Cumhuriyetçi senatörlerden Robert Taft ve Kenneth Wherrly’nln tasarıya itiraz edecekleri anlaşılıyor.
Tasarı ile ilgili olarak askeri şefler de şehadette bulunacaklardır.
beyannamesini müzakere etmiştir. ı Saat 19 da oturum açılır açılmaz kürsüye gelen Adnan Menderes Bakanlar Kurulunun bugün saat 17 de son defa gözden geçirdiği Hükümet prog ramını Grup üyelerine etraflı şekilde açıklamıştır. Başbakanın bu Izaahtını müteakip 40 dan fazla milletvekili söz alarak görüş ve temennilerini açıklamışlardır.
Alkışlar arasında kürsüye gelen Başbakan, 14 mayıs seçimlerinin mânasını belirtmiş, bunun partilerin değil Türk milletinin bir zaferi olduğunu ifade etmiştir, Teferruata girişil-meksizln kısa ve özlü bir şekilde kaleme alınmış olan Hükümet beyannamesinde daha sonra dış politikadan bahsedilmekte, Birleşmiş Milletler ülküsüyle ittifak ve dostluklarımıza sadakat şeklinde ifadelendirilen bu politika eskisinin aynı olarak değişmeden kalmaktadır.
Beyannamede malî duruma oldukça geniş bir yer ayrılmıştır. Devlet borçlarının tasfiyesi ve denk bir bütçe sağlanması esas hedeflerden biridir. Bu arada mühim bir vergi ıslahatı da yapılacaktır. Ticaret ve sanayide hususî teşebbüs esas olarak alınmaktadır. Geniş bir tasarruf sağlanacak, bunun için de muhtelif Bakanlıkların kadro masraflariyle sair giderlerinde esaslı indirme imkânları aranacaktır Hükümet başlıca gayretini, istihsal: arttırmağa, milli ekonomiyi süratle cihazlandırmağa teksif edece1*, istihsal şartlarının ıslahına dış hacminin artmasına bilhassa verecektir.
İktisadî Devlet Teşekkülleri tında hâlen hükümetçe işletilmekte o-lan fabrikaların elverişli şartlarla hususî teşebbüs sahiplerine devri imkânları aranacağı, memleketin bünyesine uygun şartlar altında işçiye grev hakkı tanınacağı, programda belirtilmektedir. Aşın sağ ve sol cereyanlara karşı azamî uyanık davranılacak, adli cihazımızın tam bir emniyet ve huzur İçinde işlemesi için gerekli şartlar tamamlanacak, bu arada üst mahkemeler teşkil edilecektir.
Yeni Hükümet, Marshall Yardı mmdan daha verimli bir şekilde faydalanmak imkânlarını da programında derpiş etmiştir. Bu hususta yeni bazı teşebbüslerin mevzuu bahis oldu ğu belirtilmekte, memleket şartlarına uygun vasıfta tarım âletleri temin edileceğine işaret olunmaktadır. Orman dâvası halledilecek, hayat şartlarını ucuzlatmak için bir sıra tedbirler alınacaktır. Af ve Basın kanunları da ilk ele alınacak mevzular arasındadır.
Yukarıda belirttiğimiz gibi beyanname, Hükümetin takip edeceği politikayı yalnız ana hatlariyle açıkla makta, fakat fazla teferruata girmemektedir. Esasen söz alan milletvekilleri, programın heyeti umumiyesi hakkında tasvipkâr mütalâalar ileri sürmüşler. ancak bazıları biraz daha vuzuha İhtiyaç gördüklerini tebarüz ettirmişlerdir.
Bu akşam D.P. Grupu toplandıktan biraz sonra Cumhurbaşkanı Celâl Ba-yar Ankara Palasa gelmiş ve hafif bir rahatsızlık geçiren Feyzi Lûtfı Karaosmanoğluyu ziyaret etmiştir. Gece geç vakte kadar topluntı devam etli
Ankara, 28 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Şu anda saat ikiye yaklaşıyor, Grupta müzakereler henüz devam etmektedir. Söz alan hatiplerin sayısı 50 yi geçmiştir. Sızan haberler, Hükümetin görüşmeler sonun da Meclis Grupundan güven oyu istemek niyetinde olmadığını gösteriyor. Çünkü bu takdirde Mecliste yapı lacak müzakerelerin neticesi şimdiden taayyün etmiş olacaktır. Halbuki Hükümet programını sadece dirmekle iktifa edecek ve nu kendi grupundan değil tisinden Istiyecektlr.
Program yarın saat 15 sunulacak ve müzakereler çarşamba günkü toplantıya talik olunacaktır.
• •
ticaret
önem
adi al-
Grupa bll-güven oyu-Millet Mec-
te Meclise
İÇ SAYFALARDA
İKİNCİ
Anadoluda Refik Halid:
Ayvalık ve Çamlı ÜÇÜNCÜ
“Türkiye nasıl yükselir?’’
Cevdet Perin DÖRDÜNCÜ
Kızıl Çin Şefi Mao - Tse -Tung’ıın göz diktiği esrarengiz Tibet Challinor James
BEŞİNCİ
Amerikan sermayesinin memleketimize gelmesi imkânları
Nuri
ALT
Yerli
SEK
Spor
Aziz Beler
İNCİ
Moda Sayfası
IZÎNCİ
Kudüs için İsrailin yaptığı yeni teklif

Plânda iiç nokta belirtiliyor
Lake Succees, 28 A.A. (Reuter) — İsrail heyeti bugün Kudüs şehri için müstakil bir makamın ihdasına ait bir plân teklif etmiştir. Bu makam, mukaddes yerlerin kontrolünü Birleşmiş Milletlere bırakacaktır.
Bu teklif, Kudüsün milletlerarası hale getirilmesini derpiş eden ve İsrail ile Ürdün tarafından reddedilen plânın yerine ileri sürülmüştür.
Yeni İsrail teklifi Birleşmiş Milletler Vesayet Konseyine bir muhtıra halinde tevdi edilmiştir.
Teklifin, son genel kurul toplantılarında Holânda. İsveç. Küba ve Bolivya tarafından verilen uzlaşma tasarısının ihtiva ettiği prensiplere dayandığı belirtilmektedir. Yeni plân şu noktaları derpiş etmektedir.
1 — Birleşmiş Milletleri temsil e-den bir teşekkülün ihdası. Bu teşekkül müstakil olacak ve şu veya bu devlete tâbi olmadan yetkilerini genel kuruldan alacaktır.
2 — Bu teşekkülün başlıca vazifesi mukaddes yerlerin kontrol ve muhafazası, bunların herkese serbesetçe a-çık olmasını temin ve dini cemaatler arasında çıkabilecek her türlü ihtilâfı halletmek olacaktır.
3 — Birleşmiş Milletler Kudüs şehri haricinde mukaddes noktaları ilgilendiren anlaşmalarda İsrail ye Ürdün ile müzakerelerde bulunmak hakkına sahip olacaktır.
Sovyet Elçisinin teması
Tel-Aviv, 28 A.A. (Reuter) —Sanıldığına göre, Sovyet Elçisi Pavel Yer-shov ve İsrail Dışişleri Bakanlığı Genel Müdürü Walter Eytan dün yaptıkları konuşmada Ortadoguya ait üçlü beyanatı incelemişlerdir.
Umumiyetle iyi haber alan çevrelerde iki devlet adamının bilhassa tsrai-lın soğuk harpteki vaziyetini teferru-tiyle inceledikleri bildirilmektedir.

Beşiktaşlı futbolcular New-York şehri Belediye Başkanı O'İhıyer’e (ortada) bir Türk halısı hediye ••derici ken. Halıyı İstanbul Valisi Dr. Fahreddüı Kerim göndermiştir. Takını kaptanı Şükrü O’Duyer’in sağındadır.


1
Sayfa 2
YBNI İSTANBUL.
29 Mayın 1950
■1
Ayvalık ve Çamlı
insanları birden bire yok oluvermiş bir Hüzün veren bir mamure — Zenginleşen her köylü

lstanbulda Fotoğrafla
Bir fark daha
Gene otel derdi
Büyükada terbiyesizleşmiş değildir — Köyde bir aile ananesi aile derbederliği — Numune olacak bir gazino tanışma — „Disney„ in uFantasia„ filmi
HELE, ilkönce, geceyi geçire-1 ceğimiz bîr otel bulalım. Fakat Ayvalık otel hususunda pek yoksul. Filvaki Çamlrda o ismi verebileceğimiz bir yer varmış ama içinde oturan sahibi mevsim gelmediği için henüz açmamış. Zaten açraayıverirmiş de...
Sağa sola bakımrken yanıma genç biri yaklaştı; selâm verdi; konuşmaya başladık. Acaba ts-tanbulda tanıştıklarımdan mı? değilmiş; beni gazetelerde çıkan resimlerimden tanıyormuş, seyahate çıktığımı da biliyormuş. Dedi ki:
— Şu otelde güç belâ barınabilirsiniz. Tavsiye ederim: Bavullarınızı bırakıp hemen Çamlık gazinosuna gidiniz.
— Biraz yıkanıp elbise, falan değiştirmemiz lâzım.
— Gazinoda yıkanırsınız. Elbise değiştirmekten de vazgeçiniz. İçeride durabileceğinizi zannetmem.
Daracık bir merdivenden çıktık; bir sofa... Aman Yarabbi! Her taraf öyle harap, perişan, tozlu, sefil, berbat ki! Mobilyalar ve duvarları gûya süsleyen resimler, hepsi, ne varsa Rum-lar zamanından kalmış. Hattâ acayip kokusu bile! Birer kar-yolalı yanyana iki oda bulduk, bavulları teslim ettik. El çantamızı esasen otomobilde bırakmıştık; temizlenmemize yarıya-cak öteberi bunun içindeydi. Derhal, modem köy delikanlısı dostumuzun arabasına döndük. Bizi gazinoya kendisi götürecekti, bekliyordu.
Kasaba ile Çamlık arasında belediye muntazam otobüs servisi yaptırıyormuş. Aynca telefonla da otomobil istetebilirmi-şiz. Gidiyoruz. Deniz kenarında, rıhtımlı bir meydandan geçtik. Uzaklaşıyoruz ve uzaklaştıkça ferahlıyoruz. Manzara da değişti: Çamlar arasına kurulmuş gayet güzel, kimi eski, kimi yeni yapı, hepsi de bakımlı villâlar — gülleri açmış, Çiçeklerle donanmış bahçeleriyle — zevkimizi okşuyor. Büyükada’nın bir caddesi, sanki... Fakat çamlarının sıklığı ve gürbiizlüğiyle daha ziyade Heybeliyi andırıyor.
Şu var ki günün bu en müsait saati heba oluyor: Köşklerde ve bahçelerinde kimsecikler göremiyoruz. Pancurlar ve kapılar sımsıkı örtülü; cadde inanılmı-yacak kadar tenha. İnsanları birden bire yok oluvermiş, hicret etmiş bir Büyükada tasavvur ediniz, işte orası bu vaziyette. Tek kadına, çocuk arabası süren bir dadıya, gül derleyen yahut bisikletine atlayıp giden genç bir kıza rastlamıyoruz. Âdeta bir serap manzarası karşısındayım. Bir saniye sonra ne villâlar kalacak, ne çamlar, ne deniz,,. Gözlerimi bir bozkıra açacağım.
Her yerde olduğu gibi, kadın-
YENİ İSTANBUL
İKİNCİ CİHAN SON MEYDAN MUHAREBESİNİ ANLATIYOR
Bu faciayı, mağlûplar safında yaşıyan bir müşahidin yazılarında yakında gazetemizde okuyacaksınız.
W ENÎ İSTANBUL çıkmaya başladığı za-1 man abonelerine bir hizmet olmak Üzere yeni birşey düşünmüş ve bir sene abone olanlar arasında kur'a ile birinciye Avrupa ve İkinciye memlekette 3 sene meccanen tahsil imkân ve fırsatını vermiştir.
Memleketimizde büyük şehirlerde ve bilhassa lstanbulda yaşıyanlara abone oldukları takdirde gazetemizin posta ile gönderilmesi gecikmeye sebep olduğundan bizde tamamen yeni bir usul olarak karne ihdas edilmişti. Kar. neler 31 yapraktan ibaret bir defterdir. Alındığı zaman tenzilât elde edilir ve gazeteciye gazete alındığı vakit para yerine her gün bir yaprak verilmesi lâzım gelir. Bir çok okuyucularımız gazetemizin daimî karii olmalarına rağmen, abone olmadıklarından bu haktan mahrum edilmemelerini istemişlerdir. Bunun üzerine gazetemize bir de kupon ilâve edilmiştir.
Bu kupon evvelâ gazetemizin birinci sayfasında aağ en baş tarafa konmuştu.
Bir çok okuyucularımız bunu kestikleri vakit ikinci sayfanın ilk sütununda olan başmakaleyi de kestiklerini, halbuki makaleleri muhafaza etmek arzusunda olduklarını da söylemişlerdir. Bunun üzerine bu kupon 1 inci sayfada başmakalenin altına konmaya başladı. Bu defa, 2 nci sayfanın altındaki romanın ke-
HARBİNİN
=
Anadoluda Refik Halid
•V-
Kırk yıl evvel-Kırk yıl sonra
• - 13
erkek bir arada bulunmak, gezip tozmak, gülüp konuşmak keyfi burada da duyulmamış. Ama kasabadaki kulüpte yarın, çocuk bayramı münasebetiyle balo verilecekmiş... Sayılı günlere ve gecelere inhisar eden cemiyet hayatı nedir ki, neye yarar? Is6iz bir mamure, îç Anadolunun ücra bir köyü kadar, belki de daha fazla hüzün verici!
Terbiyesine ve ıçantıkla ko-nuşuşuna hayran olduğum delikanlı dostumuz izahat verdi: Demin şehre girerken önünden geçtiğimiz harap fabrika vaktiyle ham derileri mükemmel surette sepiler, mamul hale getirir, vapurlar dolusu ihracat yaparmış. Şimdi o iş durmuş; ancak az miktarda ham deri depo ediliyormuş.
Gazinonun bulunduğu lâtif yere geldik. Sed aed teraslar, rahat koltuklar, beyaz ceketli garsonlar, masalarda tertemiz örtüler. Belediyenin bir sene evvel yaptırdığı binanın içi gayet iyi döşeli, iık işimiz yüzümüzü gözümüzü, ensemizi ve göğsümüzü yıkamak, kendimize azıcık çekidüzen vermek oldu. Hasır koltuklara oturduk, birer çay içtik. Genç arkadaşımızı yemeğe alıkoymak istedim:
— Teşekkür ederim, dedi, fakat bizim evde bir âdet vardır; babam bütün ailenin akşamleyin sofrada bulunmasına, toplanmasına çok dikkat eder. Saatinde ben ve kardeşlerim, fevkalâde bir Bebep çıkmadıkça o âdeti bozmamaya çalışırız. Ayrı evlerde oturduğumuz halde...
Zengin köy delikanlısı böyle söyledi. Aile mefhumunu o kadar iyi anlanmış olmasına pek sevindim. Para şımarıklığının ve hoppalığının köylerde yer alıp bir terbiye soysuzluğuna yol açmaması ehemmiyetle kaydedilecek hâdiselerdendir. Büyük şehirlerde, bilhassa lstanbulda aileler darmadağınık oldu, paralısı ve parasızı aynı derbederlik içinde, Akşam yemeği saatinde ve bir dam altında oturdukları halde bütün efradı toplanmış aile nadirattandır. Kendi evimde öyle bir lâübaliliğe hiç müsaade etmemek bakımından köylü fabrikatör ile bileştiğime memnunum. Babasına muhabbet ve takdirlerimi bildirmesini rica ederek çocuğu uğurladım. Direksiyona geçti; ütülü beyaz gömleği rüzgârdan çırpınarak çamlar arasında kaybolup gitti.
Rüzgâr dedim ama bunu arabanın sürati yapıyor. Yoksa hava olasıya durgun. Çam ve deniz kokusu içindeyiz. Güneş batmak üzere... Karşımızda biri büyük, öbürü küçük iki ada var. Büyüğü galiba bir nahiye; gözüme kenarda bir kasabacık ilişiyor, öbürü yalçın ve tenha.
Sarp bir kayaya sırtını dayamış, manastırı andıran, biraz da şato bakiyesini hatırlatan bina, mübadeleden evvel bir Ruma aitmiş. Uzaklarda daha birçok adalar, burunlar, koylar ve u-fukta yüksek dağlar. Asıl Çamlık mevkii koyların en güzellerinden birine eteklerini yaymış. Yorgunluktan eser kalmadı. Bir nasa başındayız; kadehler, tabaklar ve çatal, bıçak takımları birinci sınıf oteldekilerden... Bursadan beri ilk defa kendimi böyle bir sofra başında buluyorum. Fakat Çamlı gazinosu garsonları kadar terbiyeli, hizmet ehli müstahdemine rastlamak pek az memlekette, pek az kişiye nasip olur.
Burasını Giritli bir vatandaşımız belediyeden kiralamış, zevcesi de İstanbullu, Tarabya-lı imiş. Teraslardan kadınlı ve çocuklu yalnız bir müşteri masası var. Diğerlerinde hep erkekler... Birinin önünden geçiyordum, İBmimin söylendiğini duydum, bittabi baktım. Evvelce tanıştığım zevat değil ama ayağa kalktılar, yer gösterdiler. Bunlar muhtelif bankaların müdürleri ve memurları imişler. Hep resim tanışıklığı! Burnumun ve keskin hatlı yüzümün her halde büyük hissesi olacak. Azıcık sohbet ettik. Belediye o-tobüs servisi erken saatte seferlerine son verdiğinden, benim gece varışından evvel mahut otele dönmek niyetinde olmadığımı sezdiklerinden arzu ettiğim saatte araba yollıyacaklarını söylediler. Teşekkür ettim, ayrıldım.
Denizden ziyade şurup dolu bir göle, ilerilerin devlere yaptıkları deniz taklidi bir havuza benzeyen bu manzaranın sahici olduğuna inanmtk zor. Walt Disney'in Fantasia filminden bir sahne! Koya adaların gölgeleri, gittikçe koyulaşarak vuruyor. "duruyor, aksediyor,, demek yanlış. Sularda adaları başaşağıya ve hakikatte olduklarından daha vâzıh halde seyretmekteyim. Asıllan biraz müphem görünüyor da akisleri üstünde yürünecek gibi sağlam ve sabit. Daha tuhafı, arasıra bu akisler bize doğru uzanıyor, kıyıya dokunuyor ve tekrar, a-ğır ağır, canlı bir mahlûkun reflekslerle kendini topallayışını andıran şuur dışı bir hareketle geri çekiliyor, eski vaziyetini alıyor. Temaşasına doyamıyorum. Beni bu seyahate teşvik eden "YENÎ İSTANBUL,, a müteşekkirim.
Fena şartlarla yurdu sürgün olarak jandarma muhafazası altında dolaşmak nerede? Böyle her türlü maddî imkânlar içinde hürriyetine sahip olarak keyfince gezip tozmak nerede? işte kırk yıl sonraki, maalesef pek yeni, daha dumanı üstünde farklardan biri de bu!

Sıcaklık devam
Bugün Istanbulun 497 nci
Fetih Yıldönümüdür
Dün hararet, gölgede 31; güneşte de 50 dereceyi buldu
Şehrimizde dört günden ben anormal bir surette başgöate-ren sıcaklık devam etmektedir. Dün gölgede sulıunet derecesi 31. güneşte de hararet derecesi 50 olarak j.eebit edilmiştir.
Eski İstanbullular yıllardan beri mayıs ayı içinde bu nispette sıcaklık görmediklerini söylemekte ve bu harareti anormal olarak vasıflandırmakta-dıriaı.
Dün de havanın çok sıcak olması hasebiyle hemen hemen bütün şehir halkı biraz serinlemek için Boğaza ve Adalara a-kın etmişlerdir.
Bu yüzden gerek kara gerekse deniz vasıtalarında aon derece tehacüm olmuş ve Denizyolları İdaresi ihtiyacı karşılamak üzere İlâve seferler yapmıştır.
Sağlık Müdürlüğünün yaz faaliyeti
mücadelesin» hız yiyecek maddesi
Karasinek verilecek,
satan dükkânlar da buna
iştirak edecek
Sağlık ve 8osyal Yardım Müdürlüğü, yiyecek maddeleri satan bütün dükkânlara tamimler göndererek, kara sineklerle mücadele edilmesini bildirmiştir. Dükkânlarda daimi surette fillt tulumbalariyle haşeratı imha eden İlâçların bulundurulmasının da mecburi olduğu tamime İlâve edilmiştir.
Dükkâncılar bu tâmime uyarak camePAnlarına D.D.T. tozu sürmeğe başlamışlardır.
Sağlık Müdürü, Dr. Faik gıcı, kaymakamlarla hükümet belediye doktorlarına da
göndererek yiyecek maddesi dükkânlarda kara sinek ve haşerat bulunmaması için sık kontrol edilmesini istemiştir.
Yar-ve tâmimler satan çeşitli sık
Kandilli Rasathanesi dün dört zelzele kaydetti
RamıthtıneNİndon bildiril-
yaz saatiyle 4 ile 9 ara-çok hafif diğerleri orta
ile u-
dakika
15
22
48
7
saniye
0,4
48
42
45
Kandilli mistir:
Türkiye sında biri
Şiddette dört yer sarkıntısı kaydedilmiştir. Depremlerin abşlangıcı merkez üstlerinin rasathaneden zaklıkları aşağıda gösterilmiştir: Saat
4
6
5
8
55 kilometre
42
155
155
99
n
99 (
Büyükadanın suyunu taşımak İçin su gemisi aranıyor
Ybz mevsiminin başlaması üzerine Büyükadaıun nüfusu çoğaldığından su iatihiAkl de o nispette artmıştır.
Şimdiye kadar Adaların suyunu temin etmekte olan elde mevcut au tankları ihtiyaca kâfi gelmediğinden Sular İdareni Kandilli, Üsküdar ve Büyükada arasında su nakletmek üzere eşhas elindeki tankerlerden kiralamaya karar vermiş ve bunun İçin bir münakaşa açmıştır.
Avrupa veya Türkiyede meccani
tahsil yapmak ister misiniz?
unu, size 3 üncü sayfamızdaki kuponlar, karnelerimizin kapakları ve abonmanlarımız temin ediyor

-

BU MÜNASEBETLE BU AKŞAM SAAT 21 DE RADYODA FERİDUN DİRİMTEKİN TARAFINDAN HAZIRLANAN ALÂKA DEĞER BİR KONUŞMA YAPILACAK, FATİHİN ŞİİRLERİ
Bugün İstanbul Fethinin 197 nci Yıldönümüdür. Bu münasebetle, l«-tanbulun 500 üncü Fetih ve Müteakip Yıllarım Kutlama Derneği adına gece naat 21 de Radyoda tanın nuş tarihçilerimizden, muharrir Feridun Dirlmtekin bir konferans verecektir.
Feridun Dirimtekinln hazırladığı bu konuşmada Fatih Sultan Mehmedln şahsiyetinden bahsedilecek, 1-kl defa tahta çıkmasının sebeplen anlatılacak, bir sultan yani bir hanedan kızının çocuğu olmadığı İçin doğuşundaki diğer kardeşlerine nazaran, zayıf vaziyeti İzah edilecek Istanbulun günlerdeki 1 ocaktır.
İstanbul rihçlnin konferansında, Fatih
zaptına takaddüm eden politikanı üzerinde duru-
tarihini çok iyi bilen ta-~ T Sultân Mehmedln takip ettiği t&blyenin bugünkü kurmay çalınmalarının esasını tepkil ettiği hususları üzerinde duracağı ve bu noktaları İzah ede cefri öğrenilmiştir.
Dünkü nüshamızda da bildirdiğimiz gibi fetih yıldönümü dolayıalyle Bizans ve OsmanlI tarihi ile meşgul olan zevat arasında Fatihin kara yoliyle gemilerini hangi istikamette aevkettlği meselesi ve münakaşası yeniden canlanmıştır.
Ankara Üniversitesi
Albert
’e
fahrî profesörlük veriyor
| 9
İstanbul • Fransız Arkeoloji Enstitüsü Müdürü ve College de France profesörlerinden Albert Gabrlel'e Ankara Üniversitesi tarafından fahri profesör payesi tevcih edilmiştir Tevcih merasimi yarın saat 16 de Dil ve Tarih Fakültesi konferans «a lonunda yapılacaktır.
İstanbul - Ankara . Kahire uçak seferleri bugün başlıyor Ih >>
’ • Devlet Hava Yolları uçakları İstanbul — Ankara — Kahire seferlerine bugünden itibaren başhyacak-tır» Yeşilköy hava alanından her hafta pazartesi günleri 10.25 te kalkacak olan uçaklar Ankara ve Beyru-ta ugrıyarak Kahlreye varacaklar ve geceyi orada geçirdikten »onra erte-günü aynı yoldan döneceklerdir.

Lise ve ortaokullarda imtihan günleri
Lise bitirme İmtihanları 1 haziran perşembe günü başlayıp 17 haziranda sona erecektir. Olgunluk imtihanları 24 haziranda başlıyacaktır.
Ortaokul bitirme İmtihanları 5 haziranda başlayıp ay «onuna kadar devam edecektir.
Mübarek Berat Kandili
31 mayıs . 1 haziran 1950 tarihine müsadif çarşamba akmamı ı perşembe geceni ı mübarek I/Cyloi Berat olduğu İstanbul MüftUiütünden bildirilmiştir,
I

sildiğini bildirdiler. Bu haberler gazetemizin atılmayarak saklanmaya lâyık bir eser olduğunu bize ispat etti ve bizi çok sevindirdi.
Şimdi bu kuponu 3 üncü sayfanın altına koymaya karar verdik. Buradaki yazılar haber olduğundan kesildikleri vakit gazetemiz kıymetinden bir şey kaybetmiyecektir.
Gazetemize abone olanlar her 3 aylık abone için ve keza 3 ay karne alanlar her 3 karne için bizden birer numara alacaklardır. 3 ay zarfında kesecekleri 90 kupon da onlara bir yeni numara almak hakkını verecektir. Abone olmayan ve karne tedarik etmeyenler 90 kupon mukabilinde bir numara alırlar. Aldıkları her numara kur'aya girmek için bir hak verir.
Bu vaziyete göre meselâ gazetemize bir sene abone veya 12 ay karne almış olan biı* okuyucunun, 4 abone veya karne mukabili 4 numara ve bir de bunlara ilâveten verecekleri her 90 kupona karşılık bir numara almak hakkıdır.
“YENÎ İSTANBUL,,a abone olunuz, "YENİ İSTANBUL,.un kuponlarını satın alınız "YENİ İSTANBUL,,un kuponlarını saklayınız.
Ancak bu şekilde kolaylıkla Avrupa veya memlekette üç sene tahsil imkânını kazanabilirsiniz. Bunu istemezseniz size derhal 8 veya 4 bin lira tediye olunur.
OKUNACAKTIR
Feridun Dlnmtekine göre latan-bulun zaptı sırasında Fatih, gemilerini Tophane, Boğazkesen ve Tünelin Üzerindeki tepeyi aşırarak Porapaia-sın bulunduğu noktanın yanından Kasımpaşa yoliyle Halice indirmiştir.
ikinci bir İddin bu yolun Boğazkesen ve Galatasaray istikametinde olduğunu İddia etmektedir.
Diğer bir iddia İse gemilerin Dol mababçe - Harbiye yoliyle denize indirildiğini söylemektedir.
Bütün bu tezlerin fethin 500 üncü yıldönümüne kadar aydınlatılması beklenmektedir. *
Fetih yıldönümü doiayıniylc bu akşam saat 21,10 la 21,40 arasında radyoda Fatihin ve diğer büyük şairlerimizin şiirleri okunacaktır.
İlkokullar, çarşamba günü tatil
sene köy okullarından
Bu
beş bin öğrenci mezun oidu
Vilâyetimize bağlı köylerin İlkokullarında mezuniyet imtihanları sona ermiştir. Bu sene köy okullann-dan be? bin öğrenci mezun olmuştur Hazırlanan diplomalar imza ve tasdik için Millî Eğitim Müdürlüğüne gelmeğe başlamıştır.
Diğer taraftan şehir içindeki ilkokullar bu çarşamba, öğle üzeri tatil edileceklerdir. Mezuniyet imtihanları 1 haziranda başlayıp 10 haziranda sona erecektir.
Bu sene şehrimiz ilkokullarını bitirenlere 26-30 haziran arasında o-kullarda törenle diplomaları tevzi edilecektir.
Milli Eğitim Müdürlüğü, bu sene her ilçede birer resim • İş ve ders vasıtaları sergisi açmağa karar ver-mlş'ne hazırlıklara başlamıştır. Sergiler haziranın ilk haftasında başlayıp 15 gün devam edecektir.
Yıldız. Çini Fabrikası faal yete geç yor
Tekruk Okul Müdürlüğü Yıldızdaki meşhur Çini Fabrikasının tekrar ihyası için falalyete geçmiştir.
Bu fabrikanınn halen piyasada mevcut ve gayet pahalıya «atılan en İnce poraolenlerden daha ince çanak ve tabak imal edecek kabiliyette olduğu anlaşılmıştır.
Teknik Okul Müdürlüğü, memle ketimize gelecek olan turistlere İstanbul hediyeal olarak satılacak zarif küçük biblolar, meşhur adamların heykelleri vesair eşyayı burada hazırlayacaktır.
Bu fabrikanın faaliyete geçebilmesi için İlgililer bu hafta Vali ve Belediye başmanının riyasetinde toplanacaklar ve meseleyi esaslı surette ele alacaklardır.
Milletlerarası Adalet Divanının toplantılarına iştirak ediyoruz Haziran ayı içinde toplanacak La Haye Milletlerarası Adalet Divanı Kongre ve konferanslarında hükümetimizi temsil edecek olan, Adalet Bakanlığı ceza işleri mütehassıs Yargıcı Doktor Abdullah Polat Gözübüyük, hava yoliyle Holândaya hareket etmiştir.
*
I
Federasyon, W. A. Y. Kongresi için delege tâyin ederken, diğer gençlik teşekküllerinin fikrini almamı;
Bilindiği Rtbi W.A.Y. (Dünya Gençlik Teşkilâtının) kongresi bu sena şehrimizdeki Şale Köşkünde toplanacaktır. *
Dünya ve memleket gençliğinin a-lâka ile beklediği bu kongrenin hazırlıkları yapılırken Milli Türk Talebe Birliği dün bîr beyanname neşrederek Türkiye Milli Talebe Federasyonunu protesto etmiştir.
Bu beyannamede. Milli Türk Talebe Birliği, Talebe Federasyonunu ancak bir kısım yüksek tahsil gençliğinin temsilcisi olarak vasıflandırmakta ve Federasyonun delegeleri tayin ederken diğer gençlik ve talebe mümessili müesseselerle temasa geçmemesinden şikâyet edilerek mesul devlet makamlarının müdahalesi İBtenmektedlr.
Kadıköy Kız Enstitüsünün 1950 yılı defilesi
Kadıköy Kız Enstitüsünün 1950 yılı defilesi dün saat 17 de 800 kadar daveti huzurunda Modadaki mektep binasında yapılmıştır.
Bir öğrencinin ilk sözü ile törene başlanmış, bunu müteakip Öğrenciler spor ve ritmik danalarla gösteriler yapmışlardır.
Enstitü ve akşam öğrencilerinin hazırladıkları 1950 modeli elbise ve tayyörler öğrenciler tarafından davetlilere teşhir ehildik ten sonra tertiplenmiş olan sergi gezilmiş ve törene son verilmiştir.
Sergi bir hafta müddetle halkın ziyaretine açık bulundurulacaktır»
İktisat Fakültesi mezunlarının Polonez Köyü gezisi
Senelerden beri büyük bir tevazu içerisinde çalışan ve mensuplarına faydalı olmak için uğraşan İktisat Fakültesi Mezunlan Cemiyeti kı$ faaliyetini bitirerek yaz faaliyetine girmiştir. Bu cümleden olarak Cemiyet, 3 haziran 1950 cumartesi günü Polenezköye bir gezi tertiplemiştir. Köyde cumartesi ve pazar günleri kalınacaktır. Gezi İktisat Fakültesi mezunlan arasında büyük bir alâka uyandırmıştır.
“Trabzon" Dcğu - Batı Akdeniz seferine çıktı .
Trabzon vapuru dün 150 yolcu. 250 ton yükle Doğu - Batı Akdeniz seferine çıkmıştır. Gemi, Beyruttan itibaren Marsllyaya kadar olan iskeleler arasında büyük rağbet görmekte ve diğer kumpanyalara nazaran Adeta rakipsiz bir halde bulunmaktadır.
Okullarda disiplin cezaları sistemi değişti
Milli Eğitim Bakanlığı lise ve ortaokullarla teknik ve meslek o-kullanndaki disiplin cezalarım değiştirmiştir. Yeni şekle göre tevblh, ihtar ve tekdir cezaları tecil edile-miyecektlr. Okuldan uzaklaştırma cezası okul disiplin kurulu karariy-le tecil edilebilecektir. Tasdikname ile uzaklaştırma ve ilişik kesme cezalarının tecil, af veya başka bir ceza ile değiştirilmesi okul disiplin kurulunun teklifi üzerine Bakanlığın tasdikına bağlı olacaktır. Bakanlık tevblhş İhtar ve tekdir cezaları dışında kalan cezalan resen af, tadil veya tecil edebilecektir.
Hava raporu
Son 24 saat içinde yurdumuzda hava Ege bölgesinde çok bulutlu, yer yer hafif yağışlı, diğer bölgelerde az bulutlu geçmiştir. Yağışlar yağmur şeklinde olmuştur.
Son 24 saat içinde yurdumuza düşen yuğış miktarları metrekarede: Manisa 4. Şark! Karaağaçta 1 kilogramdır.
Günün en yüksek sıcaklığı. Balı-kesirde, Antalya. İzmir ve Bursada 35. en düşük sıcaklığı da Erzurumda 7 derecediz.
Bugün şehrimizde havanın açık olması, rüzgârların Güneydoğudan hafif bîr suretle esmesi sıcaklık derecesinin aynı kalması muhtemeldir.
sîyasi iktisadi
YENİ LSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZ1CI

Sahibi :
YENİ ÎSTANBl’I. XI -ŞKfl \1 LtMİTED ŞİRKETİ
MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTlîR
Bu sayıda yazı iğlerini fiilen idare eden: Sacld ÖGET
G(uc temize gönderilecek bl-hlmum yazıların doğrudan doğruya Fazı İğleri MUdilrlü-ğline gönderilnt'tti tdeımdır.
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL. MATBAACILIK LÎMÎTED ŞÎRKETİ MATBAASI

29 Mayıs 1950
Sayfâ 8
“Türkiye nasıl yükselir ?”
Yazan : Cevdet Perin
tet-ha ya
111
neticesi umumi bir çok önüne
Bu hakkında yabancıları hazırlamak
aktüel memleketimizde başladığını ve muvaffakıyet-
AMERİKANIN en büyük araş-tırma kuramlarından biri olan Yirminci Asır Vakfının, Türki-ycnın iktisadi ve içtimai bünyesini incelemek üzere memleketimize meşhur iktisatçı Max W. Thoınburg’u gönderdiğini bundan bir müddet evvel gazetelerde okumuştuk. O zamandan beri, bu değerli bilgin madenlerimizi, fabrikalarımızı, şehirlerimizi, köylerimizi durmadan gezmiş, zirai durumumuzu, yollarımızı. enerji kaynaklarımızı iyice kik etmiş ve objektif bir rapor zırlamıştır. îşte, Nebioğlu'nun yınladığı Türkiye Nastl Yükselir
adlı kitap bu mühim eserin tercüme sidir.
Eserin başlıca vasıflarından biri tarafsız bir görüşle yazılmış olması, ve bu ilmi görüşün tabii olarak, bugüne kadar Türk efkârına açıkça anlatılmıyan acı hakikatleri gözlerimizin
sermesidir. Yalnız, derhal ilâve edelim kİ. Thornburg. Türklerin “Dost acı söyler!” atasözünden cesaret a-larak samimi tenkidlerini yaparken, hiç bir zaman insafsızca davranmamakta. yapılan hatalar yanında bazı güzel teşebbüslerden de bahsetmektedir.
Memleketimizi iktisat, ticaret, maliye, ziraat ve daha bir çok sahalarda, her bakımdan, istatistiklere da yanarak, tablolar vermek suretiyle inceliyen değerli bilginin iki yüz elli sahifelik raporu, bu sütunlarda sayılmakla bile tükenmiyecek kadar çok teferruat ve mütalâalarla doludur. Kitabın ilk otuz sahifesinde inkılâbımızın bir tarihçesi var. kısım, şüphesiz, Türkiye tarihi bilgisi olmayan daha sonraki bölümlere
maksadiyle kaleme alınmış. Bununla beraber, bu sahifelerde de. muharririn orijinal düşüncelerine rastlıyoruz.
Kanaatimizce, kitabın en taraflarından biri, devletçiliğin nasıl geliştiğini inceliyen,
sizliğe neden uğradığını ilmi bir şekilde İspat eden bölümleridir. Amerikalı iktisatçı, evvelâ» Türkiyedekı devletçiliği iki safhaya ayırıyor: Birinci safha, inkılâbın ilk zamanlarında doğan milliyetçi iktisat cereyanıyla başlıyarak, aşağı yukarı. Cumhuriyetin Onuncu yıldönümüne kadar uzanıyor. Bu devrede her ne-kadar milliyetçi bir iktisadi rejim var idiyse de Atatürk’ün asıl gayesi şahsi teşebbüs sahiplerine cesaret ve örnek vermekti. Fakat, bir türlü gellşemiyen şahsî teşebbüsler karşısında, devlet hareketsiz kalamazdı. Bunun içindir ki, 1934 ten sonra yani ikinci safhada, bu milliyetçi iktisat cereyan devletçi bir nazariye haline inkılâp ederek, yavaş yavaş bütün sahalara el uzatmağa başlamış ve devletin parasiyle Sü-merbank, Eti bank gibi müesseseler kurulmuş, beş yıllık plânlar hazırlanmıştır
p
I
*
t
Z £
J c •c
kS
O
T
fi
u fi
U

I a o
K
2
S £ e
d e «e S
s
*
T
£
o fi u £
S
7
Ifi fi
G i
fi :fi C
*
2 z 4* P
• *
L
Thornburg’a göre, Türklyede devletçiliğin yerleşmesinde Sovyet Rus-yanın mühim bir rolü olmuştur. Gerçekten. İkinci Cihan Harbinden evvelki yıllarda Türk - Rus dostluğunu ve anlaşmalarını hatırlarsak Amerikalı iktisatçıya hak vermemiz lâzım gelir. Fakat, tarafsızlığını raporunun her satırında muhafaza etmesini bilen değerli âlim, Sovyet tesirinin bu sanayileşmeyi istismar ederek memleketimizde başka sahalara yayılmağa muvaffak olamadığını. devlet adamlarımızın buna mânı olmasını bildiklerini de sitayişle kaydetmeği ihmal etmiyor.
Thornburg’a göre. devletçiliğin bizde muvaffak olamamasının başlıca sebeplerinden biri, devletin kurduğu müesseselerin başına, umumiyetle, işten anlıyan adamların getirilmemiş olmasıdır. Bu müşahede nin ne kadaı yerinde olduğunu teyit etmeğe lüzum görmüyoruz. Fakat, bu vesüe ile, değerli iktisatçıya, A-tatürk’ün bir Fransız muharririne verdiği şu cevabı hatırlatmak isteriz: “Türkiyenin İktisadi rejimine şu veya bu ismi vermek doğru olmaz. Zira bu rejim hâdiselerden ve milletin bünyesinden doğmuş, nev’i şahsına münhasır bir rejimdir.”
Şüphesiz, bir çeyrek asırlık bir inkılâp boyunca, hâdiselere uyarak gelişen iktisadi hayatımıza artık bir çeki düzen vermek zamanı gelmiş bulunuyor. Yalınz, bu yeni İnkılâbı yaparken eskisini yıkacak mıyız? Yıkmak istersek de. bu iş o kadar kolay mı başarılacak? Bütün sahaları şahsi teşebbüs sahiplerine bırakacak olsak bile, bu sahalara a-kın olacağını ileri sürebilir miyiz? Bunu şimdiden kestirmek mümkün değildir. Thornburg, Amerika ile Türkiye arasında istikbalde yapılacak işlerin hemen hemen devletçiliğin memleketimizden kalkmasına bağlı olduğu fikrindedir. Kendisini buraya tetkike gönderen müessese vasıtasiyle bütün vatandaşlarını a-çıkça ikaz ediyor. Çok yerinde mü talâaları, kuvvetli müşahedeleri olmakla beraber» elbette Amerikalı â-limi aydınlatabilecek şeyler söylemek mümkündür. Fakat biz burada sadece mühim bulduğumuz bu eseri Türk okuyucularına takdim etmekh mükellefiz. Thornburg’a cevap vermek Türk iktisatçılarına düşer. Yalnız şpnu hatırlatmak isteriz ki. dev letçilik bu memlekette mazinin ölçüsüz ve cömert siyasetine bir reak siyon olarak doğmuştu. Acaba şim di de. Cumhuriyetin ölçüsüz devle! çiliğine karşı reaksiyon olarak aşıt bir liberalizm mi doğacak? Bun»( hâdiseler gösterecektir.
Her ne olursa olsun. Thornburg’un £8eri, daha doğrusu raporu, bugün yalnız Türk milletini değil, dostlarımızı da yakından ilgilendiren ana dâvalarımızı ele almış, incelemiş, hastalıkların çoğunun teşhisini koymak, hattâ bazan tedavi çarelerin: göstermiş olması itibanyle her
ENİ İSTANBUL, Dünya hikâye müsabakası birinciye 5000 dolar ★
halkının olmayıp.
halkının bir me-
Cumhurbaşkanı Başbakan Bi-
• • •
• • I • • •
• • (
• • I • • •
Rus-Alman andlaşması muhtemel görülüyor
Çek Dış Bakanı Siroky’nin çok mânidar bir nutku
Londra, 28 .Nafen) — Geçenlerde azledilen Çekoslovak Dışişleri Bakapı Clomentis'ln yerini alan Slroky dün gayet manidar bir nutuk söylemiştir. Çek Dışişleri Bakanı, İkinci Dünya Harbine sebebiyet veren Stalin - Hlt-ler andlaşması “progreslf medeniyet” için hayatî mahiyette bir ehemmiyeti olan bir hâdise olarak vnsıflandırmış-tır.
Londra siyasî çevrelerinde mevcut olan kanaat, yakında Doğu» Almanya ile Rusya arasında da böyle bir and-laşma hazırlandığıdır. Slroky tarafından yapılan bu manidar beyanat da buna bir delil olarak gösterilmektedir.
Muhabirlerin belirttiklerine göre. Clementis bilhassa Stalin - Hitler paktına o zaman şiddetli hücumlarda bulunduğundan dolayı hiçbir vakit affe-dilmemiştir.
İngiliz - Yunan müşterek deniz manevraları
Londra, 28 (Nafen) — Ingilterenin âkdenlz donanmasına mensup harp cemilerinin Yunan donanma birlikle-inin de iştirâkiyle önümüzdeki ay >üyük manevralar yapacakları blldl--llmektcdir. Bu manevralara lngilte-enin Akdeniz donanmasındaki uçak cemileri, kruvazörler ve destroyerler stirak edecektir. Yunan destroyerle-i ile denlzaltıları da tatbikata katıla-aklardır. Manevralar nihayete erdik-en sonra da İngiliz donanması Pireyi ziyaret edecektir.
Türk münevveri tarafından ibretle okunmağa değer sahifelerle doludur 3|z, kendi hesabımıza, değerli iktisatçıya bu sütunlarda teşekkür et **egi bir borç biliriz.
(1) Max W. Thornburg, Turkey, An Economlc AppraİMul. Nebioglu Yayınevi. İstanbul, 1950.
YENİ İSTANBUL. Dünya hikâye
/ENİ İSTANBUL, dünya edebiyatının kapılarını Türk edebiyatına açıye

Dünya, en iyi
hikâyesini arıyor
a. o s
t
Birinciye 5.000 dolar
Müsabakaya
giriş şartları
*
s
z
00
5
Birleşik Amerika sahilinde deniz suyundan büyük ölçüde magnezyum madeni İstihsal edilmektedir. Magnezyum, slklet İtibariyle hafif olan malların imalâtında İstimal edilmektedir
¥unanistanda Türkiye
lehinde cereyanlar
Aradaki dostluğun genişletileceği haberi Atinada iyi karşılandı
Atina, 28 A.A. (özel muhabirimizden) — Türk - Yunan Birliği Cemiyeti Başkanı Dr. Apostolos Orfanldls dün basma demeçte bulunarak, yeni Türk Hükümeti temsilcilerinin Türk - Yunan dostluğunu genişletmeye çalışacakları hakkında bu zevat tarafından yapılan ilk demeçler dolayıslyle duyduğu sevinci İfade etmiştir, Orfanidis, iki memleket temsilcileri arasında Strasbourg’da müştereken alınan kararlar gereğince Türkiye ve Yunanis-tanda Türk - Yunan bürolarının faaliyete başladığı bir zamanda, Yunanistan hakkında bu gibi dostluk tezahürlerinde bulunulmasını da mesut bir hâdise olarak vasıflandırmıştır. Yunan Meclis Başkanının beyanatı
Atina, 28 A. A. (özel muhabirimiz bildiriyor) — Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan tarafından Vima gazetesi muhabiri Paleo-log vasıtasiyle Yunan Meclisine selâm gönderilmesi münasebetiyle Yunan Meclisi Başkanı Dlmitri Gontikas, Vi--na gazetesine aşağıdaki beyanatta bu-’unmuştur:
“Yunan Meclisinin. Refik Koraltanın ilamlarını memnunlukla karşıladığına kaniim. Biz Yunanlılar için. Türkiye ile dostluk ve sıkı İşbirliği, dış siyasetimizin temel taşını teşkil etmektedir. Yunan halkının ve Meclisteki temsilcilerinin arzusu, her iki memleketin menfaati için Türk - Yunan mü-lasebetlerlnin daha fazla sıkılaştığını /e dünya barışının temellerinin takvi-/esl maksadiyle müttefiklerimiz tara-’ından sarfedilen gayretlerin destek-^nmesi suretiyle el'an askıda kalmış lan bazı meselelerin iki hükümet ta-afından süratle bir hal tarzına bağla-»acağını temenni edelim.
Türk Parlâmentosuna ve dost Türk Vlllletlne Yunan Parlâmentosunun samimi selâmlarını arzederim.,,
Amerikan nesli şişmanlıyor
Ncw-York, 28 ıNafen) — Fil&delfi-yada Lakenau hastahaneslnin baştabibi Amerikan neslinin gitgide şişmanlamakta olduğunu bildirmiştir. Doktor yaptığı araştırmalar sonunda bu neticeye vardığını ve bunda makineleşmenin tesirleri olduğunu kaydetmiştir.
Amerikalı doktorun ilâve ettiğine göre, Amerikalılar şimdiki hayat şartlarına tamamiyle uysalar vaziyet bir tehlike arzetmiyecektir. Fakat bunların eskisi gibi yemeleri ve eskisine nazaran makineleşmeden ötürü az gayret sarfetmeleri devamlı olarak kilo almalarına yol açmaktadır.
Seçimlerden sonra dünyanın dikkati Türkiyeye çevrildi
Başkan V. Auriol, Bidault ve Schuman, hususî müsahabelerinde, Türkiyeden hayranlıkla bahsetmiş bulunnuyorlar
Paris, 27 (Husus! Büromuz bildiriyor) — Türk seçimleri, Fransız gazetelerinde geniş akisler uyandırdı. Netice ilân edildiği zaman. Fransız siyaset ve kültür dünyasının sürprizi çok büyük oldu. 24 saac müddetle burada Türkiyeden günün mevzuu olarak bahsedildi kİ, Paris İçin bu mühim bir hâdise sayılır Yabancı memleketlere ait hiç bir mesele ile fazla meşgul olmayan Paris halkı, tam bir gün bir gece, gazete idarehanelerinde, tiyatrolarda, müzik ve eğlence yerlerinde, hususi salonlarda, kahvelerde, caddelerde hep ve yalnızca Türkiye hakkında konuştu. Bu sürprizin büyüklüğü, yalnızca, Fransada kimsenin bu derece tam ve kat! olacağını evvelden tahmin edemediği bir neticeden, yani Demokrat Partinin ezici zaferinden İleri gelmiyordu. Bilhassa Türk milletinin gösterdiği sükûnet» kanuna ve hakka karşı olan saygısı bu hayreti doğurmuştu. Aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisinin seçimleri hazırlamaktaki dürüstlüğünden de takdirle bahsediliyordu.
Umumi hayretin en mühim sebeplerinden biri de şu idi: Bazı kimselerin kayıtsız ve gevşek zannettikleri Türk milleti, toplu bir halde, vazife
Fransız Cıı '»»ırlm.şkanı Auriol, Holâııda Kı rai içesi Jııliana’ya refakat ediyor. Kırallçe Jııîlana Parlsi resmen ziyaret etmiştir. Arka plânda gözüken Kırallçcııiıı kocası Pren?» Bernhard'dır
ve mesuliyetini tamamen müdrik o-larak seçim sandıklarına koşmuş, ancak çok eski ve olgun demokrat milletlerde bulunan bir alâka ile kendi millî menfaatinde en büyük rolü oynamıştı. Bu vesile ile Türk milleti, demokrasi disiplininden az çok uzaklaşmış olan her hangi ihtiyar bir batı memleketi gıpta edeceği kadar büyük den! cesaret göstermişti.
Bunlar, yalnız Fransız ağzında dolaşan mevzular
resmi şahsiyetler, salâhiyetti gazeteciler ve diplomatların hulâsa edilmiş fikirleridir. Vincent Aurlol’un,
dault’nun ve Dışişleri Bakanı Schu-man’ın da, hususi müsahabelerinde Türkiyeye karşı olan hayranlıklarını ifade ettikleri, bir çok kaynaklardan duyulmuş ve her tarafa yayılmıştır.
Başkan Auriol esasen samimî bîr Türk dostudur. Onun, Milletelrarası Fuarı gezerken, Türkiyeye ait köşeye gelince, nasıl hususi bir alâka ile durup tetkik ettiği kimsenin gözünden kaçmamıştır. Cumhurbaşkanı, o sırada Önüne uzatılan mikrofonda Türkiye için çok dostane cümleler sarfetmiş ve Türk Büyük Elçisi Numan Menemencioğlu ile birlikte Türk mâmulâtını ve sanat eserlerini İncelerken, gayet yumuşak yünden yapılmış bir halıyı uzun uzun muayene etmiş ve hayran kalmıştır.
Seçimlerin yapılışı ve Demokratların iktidara gelişi, şüphesiz Türkiye-de büyük heyecan yaratmıştır. Fakat yabancı memleketlerdeki ve bilhassa Fransadaki tesirleri de bundan az olmamıştır. Zira herkes, şimdi Türkiye için yeni bir devir açıldığını görmektedir. Bu vakıada mühim olan taraf, C.H. Partisinin yerine Demokrat Partinin gelmiş olması değil, bu vesile ile Türkiyenin, bütün medeni dünyaya, kelimenin tam mânasiyle hakiki bir demokrat memleket olduğunu ispat etmek fırsatını bulmuş olmasıdır.
Çek ordusunda vazife hissi yok
Çek Savunma Bakam aynen böyle söyledi
Prag, 28 AA. (Reuter) — Dun Çekoslovak Genelkurmay karargâhında söylediği bir nutukta Savunma Bakanı Alexi Cepieka, Çekoslovak ordusunda vazife hissinin az olmasına işaretle böyle bir halin süratle düzeltilmesi zaruretine işaret etmiştir.
Bir ay evvel General Ludwik Svobo-danın yerine bakanlığa tâyin edilen Alexi Cepieka başlıca hatanın Çekoslovak ordusunun Sovyet ordusuna göre teşkilâtlandırılması meselesinde müessir ve ameli tedbirlerin alınmasında gösterilen ihmalden ibaret olduğunu söylemiştir.
Gazetemiz, öteden beri devamlı bir şikâyet ve arzunun yakın müşahidi bulunması hasebiyle, İçinde şüphesiz dünya çapında değerler bulunan Türk ediplerine, dünya edebiyatının kapılarını açmak zamanının çoktan geldiğine kani idi. îşte bıı sebepledir kİ. Amerlkada intişar etmekte olan Nevv-York Herald Tribüne gazetesinin tertip ettiği dünya hikâye müsabakası, bizi bu gazete ile İşbirliğine şevketli ve şimdiye kadar Türklyede yapılmamış olan milli bir hikâye müsabakasını tertip ctmkle do vazifelendirdi. Maksadımız, bu suretle dünya edebiyatının kapılarını Türk edebiyatına açmak ve dünyaya bizde do değerli muharrirler yetişebildiğin! isbat etmektir.
îşte bu düşünce iledir ki, memleketimizin bütün değerli kalemlerini “Dünya Hikâye Müsabakasına0 İştirake davet ediyoruz. Bu müsabakanın Türk edebiyatı İçin muvaffak olması ancak onlar sayesinde mümkün olabilecektir.
Müsabakaya giriş şartları
Dünya Hikâye Müsabakasına, aşağıdaki şartlar dahilinde İştirak olunacaktır: A
— Tanınmış veya tanınmamış lıer muharrir, kendi Imzaslyle veya mıi fite ar bir inimle müsabakaya İştirak edebilir.
Müstear İnim kullananlar hakiki İmzalarını hikâyelerinin bir nüshası altına atarak kapalı bir zarfla ve müsabaka nihayete erdiği tarihte açılmak üzere İdarehanemize tevdi edeceklerdir Hikâyelerin en az 1500. en çok 4000 kelimelik ve daktilo İle iki nüsha olarak, oablfenln bir tara fıııa yazılmaları şarttır. Mevzu tamamen serbest tir. Hikâyeler, canlı, hakikî hayattan alınmış aşk, macera, harp, İş. esrar, din ve ırk mücade leierl veya beşeri ihtiras gibi hor türlü mevzun sahip olabilir. Hikâyelerin sade, tabii bir dille yazılmış bulunmaları ve zamanımızda cereyan etmiş olmaları tercih sebebi teşkil eder. Fakat tekrar ediyoruz, mevzu kat'lyycn tahdit edilmiş değildir
C — Müsabakaya İştirak edenlerin gönderecekleri h( kâyclerln başka bir yerde çıkmamış olması şar tır. Muharrir, hu hususta hikâyesine bir de tr ahhÜtnnme ekliyeccktlr.
— Hikâyelerin gazetemize 30 haziran 1950 tarihlin kadar makbuz mukabilinde bizzat tevdi edllmh veya taahhütlü mektupla gönderilmiş olması lib Kimdir. Hikâyelerin üzerine “Dünya müsabakası’ kaydl konulmalıdır.
B
D
juıop 000(j aA’pujjjy baujiu
E
F
G
Muharrirler, müsabakaya iştirak için gönderdikleri hikâyeleri müsabaka neticesine kadar başka hiç bir yerde neşretmemeyi taahhüt ederler.
— Gazetemizin edebî he.veti, gelen hikâyeler arasından bir ilk seçme yaparak en iyi 30 hikâyeyi tes-bit edecektir. Bu hikâyeler gazetemizde neşredilecek ve her hikâyeye 30 lira ücret verilecektir
— Memleketin tanınmış ediplerinden mürekkep bü yük bir jüri, neşredilen 30 hikâyeden en güze’ iki tanesini seçecek, gazetemiz bunlara 300 eı lira mükâfat verecektir.
— Türklyede seçilen bu iki eser 5000 dolar mükâ-fatlı Dünya Hikâye Müsabakasına girmek hakkını kazanarak gazetemiz tarafından Mllletlera-sı Jüriye tevdi edilecektir.
Dünyanın en güzel
50 Hikâyesi
Dünyanın en güzel hikâyesi aranırken, bir taraf lan da müsabakaya iştirak eden milletler arasından en iyi 50 hikâye de tesbit edilmiş olacaktır.
YENİ İSTANBUL
Bıı 50 seçme hikâyenin Türklyede neşir hakkını î m d İden temin etmiş bulunuyoruz. Bunları okuyu-u la rina ayrıca takdim edecektir.

Kimlerle yarışacağız ?
Edebiyat tarihinin bu çok mühim müsabakanınn taba şimdiden iştirak eden milletler şunlardır: Ingil 'ere. İtalya, /Mmaııya, Hollanda, İsviçre, İsveç, Nnr veç, Danimarka. Finlandiya. İrlanda, İsrail. Cenubi \frlka, Avustralya, Yeni Zelanda, Hindistan. Seylân ve Yunanistan.
Müsabakaya Amerika da iştirak etmektedir, Fa kat orası İçin tertip heyeti başka bir şekil tatbik et nıekte ve ayrı bir mükâfat ver»' ktedlr
X£1SNVX8| IN^A
uüUİ dApU|J|H
r
=
z
T
fi
er
&
ı
ş
fi. o
£
*
w
> z
00 a r
o
f
fi
S
fi-
■'
*
2

İrak Naibinin İspanya seyahati
Bağdat, 29 A.A. (Afp) — Irak Hü-kumctl yüksek şahsiyetlerinden birinin bildirdiğine göre, General Franco tarafından davet edilen Irak Naibi Prens Abdülllâh, bu yoz ispanyaya resmi bir ziyaret yapacaktır. Bağdat takl İspanya elçisi bu daveti teyit etmiştir.
Ürdün Kıralı Abdullah da geçen se-Ispanyayı resmen ziyaret etmişti.
General Eisenhovver başkan namzedi
Washington 28 A.A. (United Pres») Cumhuriyetçi Kongre üyelerinden Hugh Scott dün General Eisenhovver’ in 1952 seçimlerinde Cumhuriyetçi Başkan adayı olarak gösterilebileceğini haber vermiştir. Scott, Elsenho-wer’ln bu teklifi rcddetmiyeceğini, Cumhuriyetçilerin ilk vazifesinin bu yıl yapılacak seçimlerde kongrede ekseriyeti kazanmak olduğunu söylemiştir.
ne

Hamsin Yortusu
hâdisesiz geçti
r
Berlin, 28 A A. (AFP) — Alman PD ajansının bildirdiğine göre Şer inin Sovyet bölgesi polisi Hür Almaı» Jençliginin bu sabahki toplantısından Önce gençlerin Adlershos’ta kal dıkları yerlerde araştırma yapmıştır Buna da sebep, sabah şafak vakti şehrin bu kesiminde komünist aley-tarı binlerce beyanname atılmış olmasıdır.
Gösterilerin başladığını bildirmek Üzere atılan 25 füze içine yerleştiril-iniş bulunan bu beyannamelerin Doğu Almanya gençleri arasında gizlenen bir mukavemetçi grupu tarafından yazıldığı anlaşılmaktadır.
Federasyonu Genel
İdare Kurulu bir tebliğ yayınladı
Millî Türk Talebe
Okumıyan ve çalışan gençlik de teşkilâtlandırılacak Burslar tamiminin tatbik mevkiine konulmaması isteniyor — Bir de gençlik marşı müsabakası yapılacak
Ankara 28 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Milli Türk Talebe Federasyonu Genel Kurulu dün toplantısını bitirmiş ve bu münasebetle bir tebliğ yayınlamıştır.
Yayınlanan bu tebliğe göre memlekete zararlı aşırı cereyanlar mev-zuundakl faaliyetlerin bâriz bir şekilde Türk gençliği müessesclerfne tevcih edildiği nazarı itibara alınsak hükümete müracaatla bu hususta Türkiye MÜH Talebe Federasyonunun konsültasyona ve hizmete Amade ol-iıığunun bildirilmesi. Milli Eğitim Bakanlığının burslar tamiminin tat-Mk mevkiine konmaması için acele müracaat edilmesi, Türk gençliğini temsil eden bir marş müsabakası

Bu sabah Sovyet bölgesinde hükû-net binalarının bulunduğu mahalleye de buna benzer beyannameler a-tılmıştır.
Schuman Plânı” üzerinde Fransa ile Ingiltere anlaşamıyorlar
Londra, 28 A.A. (Lps) — Fransa-nın ve A iman yan in kömür ve demir sanayiini birleştirmeye matuf Schuman Plânı hakkında Ingiltere, Fransız Dışişleri Bakanlığına yeni bir nota vermiştir.
Bu. Ingilterenin müzakerelere iştirak etmesi hususunda Fransa tarafından yapılan teklife cevap teşkil etmektedir. Notanın muhteviyatı henüz yayınlanmamışsa da bir Fransız sözcüsünün bildirdiğine göre el‘an Fransız ve İngiliz hükümetleri arasıhda görüş ayrılıkları mevcut bulunmaktadır.
açılması, okuyan gençliğin dışında okumayan ve çalışan gençliğin teşkilâtlanması için bir (Türkiye Milli Gençlik Komitesi) kurulmasının Genel idare Kurulu kararlan arasında olduğu bildirilmektedir.
Ahmet Şükrü Esmer profesörlüğe dönüyor
Ankara 28 (Hususî muhabirimiz bil-liriyor) — Bugün şehrimize gelen îs-anbul Valisi Anknrapıüasta İçişleri Sakaniyle uzun bir görüşme yapmış-ır. İstanbul Valisinin değişeceğine lalr olan söylentileri teyid eden yeni >ir haber yoktur. Buna mukabil Balın ve Yayın Genel Müduı-ii Ahmet }ükrü Eamor’in Siyasal Bilgiler Fa-riiltesindc münhal bulunan Siyasi Tarih profesörlüğüne dönmek arzusunu izhar ettiği bildiriliyor.
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak için u-şağıılaki kuponlardan 90 tana getirerek bir kura numarası a-labllecekslnlz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.
Demirperde hâriciyesinde temizliğe başlanıyor
New-York. 28 (Nafen) — New-York Post muhabirinin İsveçten bildirdiğine göre, hür memleketlerdeki Rus ve peyk diplomatları temizlemek maksa-diyle Moskova yeniden şiddetle faaliyete geçmiş bulunmaktadır. Komünist partilerinde kayıtlı bulunmayanlar İle şüpheli addedilenlerin hepsi geri çağırtmaktadırlar. Umumiyetle iyi haber alan çevreler bilhassa İskandinavya memleketlerinden geri çağırılacak peyk diplomatlarından büyük bir kısmının geri dönmeyip siyasi mülteci olarak kalacaklarını bildirmektedir. Bunların bir kısmı da İskandinav memleketlerinde Rusya-nın yakınlarında kalmaktan korkup Kanataya İltica etmeyi tercih etmektedirler Son olarak Flnlandiyada Polonya diplomatları bu şekilde hareket etmişlerdir.
önümüzdeki ay İçinde daha bir çok peyk diplomatların geri çağrılmalarına İntizar edilmektedir. Peyk memleketlerin dışişleri bakanlıklarında serlan temizlik yapmaları emredilmiştir.

r--------7
MÜSABAKA KUPONU
'fısır Prensesi Faika ve kocası Fuat 4adok, San Frnnclsco’dan tayyareyle \ahlreye hareket etmişlerdir. Bilindiği gibi halka İle Sadek nisanda gizlice evlenmişlerdi
Yeni İstanbul’un
KUPANI?

29 Mayıs 1950
Savfa 4

Dünyanın dört bucağında neier oluyor?
Y fö N 1 İSTANBUL
anlatmadıkları
IJL


Derneğine mensup bir rahip, bu
Büyük Sen Bernard
18 aylık tehlikeli bir Yazan : Challinor James
EÇBN ağustos ayında kısa bir Tl-bpt telgrafı, dünyaya şu müthiş
haberi yaymıştır: ‘Torna? öldürüldü”. Tornnv Çin-Tibet hududu civarında “Ycrkaln” Hıristiyan Kolonini-ne büyük yardımı dokunan isviçreli bir misyonerdi. 15 yaşındaki “Dalat Lama" dan, başında bulunduğu misyonun himayesini talep etmek üzere yola çıkım» ve kıskanç Lamalar tarafından pusuya düşürülerek bir arka-daşlyle birlikte öldürülmüştü»
Tibet, asalardan beri nıl3ntlr uğrağı olmaktan uzak kalmış» esrarengiz ve korkunç bir memlekettir. Hududunu aşan AvrupalIlar pek az oldukları gibi, topraklarına girmeğe muvaffak olanlardan çoğu da geriye dönmemiştir. Hattâ bu bölgede bugün bile beyaz insanın ayağı basmamış mmtakalar vardır. 18 ay burada ikamet etmeye muvaffak olan rahip Jul es Detry, gördüklerini şöyle anlatmaktadır: “3700 metro irtifada bulunan hayır demeğini teftişe memur edildim. İlâç ve bazı lüzumlu şeyleri beraber alarak yola çıktım. Baş döndürücü sarp uçurumlar, oor patikalardan 1600 kilometrelik bu mesafeyi ancak 4 ayda aşabildim. Yolculuğum esnasında hayatım bir çok defalar tehlikeye girmişti. Hele bir defasında yerli kılavuzumun yolunu şaşırmasından 11 gün nereye gittiğimizi bilmeden mecnun gibi aç ve susuz dolaştıktan sonra 8 yaşlarında küçük bir göçebe avcı, hayatımızı kurtarmıştır. Bu yaman çocuk, oklariyle sincap öldürerek yiyeceğimizi temiç ettikten başka, zehirli oklariyle de etrafımızı saran dev ayıları öldürerek ikinci bir defa bizi kurtarmıştır.
Tibetlilerin mühim bir kısmı örn-ründe tekerlekli araba görmemiştir. Kadınlara karşı derin saygıları vardır. Afrikadaki zenci kadınların aksine olarak, burada yavrulan erkekler sırtında taşır. Bir kadın aynı zamanda bir çok erkekle evlenebilir, ve üç erkek kardeşin aynı kadınla evlenmeleri nadir bir hâdise değildir.
Bütün çocukları erkek olan bir a-ilenin, muhakkak bir çocuğunun Lama olması şarttır. Bu suretle Tibet ahalisinin dörtte birini Lamalar teşkil etmektedir. Fakir Lamalar zen-* gin Lamaların uşağıdır. Gerçi bunların içinde tahsil görenler varsa da ekserisi cahildir. AvrupalI rahipleri ski ile kayarken ilk defa gördükleri zaman, dağ tepelerinden inen ve ü-zerlerine hücum eden cinler zanniyk-çil yavruları gibi dağılmışlardır.
temastan sonra, acayip
Uzun yol ve patikalarda her an mukaddes Lhassa şehrine doğru a-kan hacılara rastlanır. Bunların çoğu sarp dağları tırmanarak 3 ve 4 senelik bir yolculuktan sonra şehre vara* bilirler. Memleketi başlan başa saran casuslar raetgeldikleri bir ecnebiyi derhal Lhassa şehrine ihbar ederler ve bu ecnebi bir daha memleketine kavuşa mıyacaklır.
Bir Tibetli ölünce, burnu, aile efradı tarafından bir kıskaçla takıştırılır. Bu suretle canın uçup gitmesine mânı olduklarına inanırlar. Tibetliler, dillerini dışarıya çıkararak ve kulaklarını ovalıyarak selâmlaşırlar. Misafirlerini. şeref yeri olan oda kapısının tam karşısındaki vere oturturlar. Bundan maksat, muhtemel bir düşmanın âni taarruzunu vaktinde sezip, pıçağını daha evvel hazmına doğru atabilmektir. Ömürleri müd-detlnce 3 defa isim değiştirirler: Doğumda, gençlikte ve tam erkeklik devresinde. Bir çok kabile reislerinin yüzden fazla kölesi vardır. Fakir köyler bu reislerden aldıkları borçlarını kız veya oğullarını, bunlara terketmekle ödemiş olurlar.
Dünyanın en yüksek tepelerinden akan sayısız derelerin gürültülü suları, vadilere küçük altın parçaları sürüklerken, memleketlerine giren her AvrupalIyı bir ilmi veya insani maksatla değil yalnız bu altın parçalarım toplamak niyetiyle geldiklerine inandıkları için bunlara düşman olurlar ve düşmanlıklarını açıkça belirtirler.
Rahip Detry köyleri ziyaret ederken bazan çok garip vakalarla karşılaşmıştır. Bir gün küçük bir köye yaklaşırken, pusu kurmuş müthiş bir param köy civarında otlanan bir domuz yavrusuna hücum ettiğini dehşetle görmüş. Biraz ötede odun kesen bir kadın hemen domuz yavrusunun
misafir sevmez memleket halkiyle ahlâk âdetlerini anlatıyor
Çeviren : A. Mıh.
lmdadma koşarak eline geçirdiği kalın sopayı canavarın kafasına kuvvetle indirmiştir. Darbenin şiddetinden sersemleşen pars, süratle uzaklaşırken meydana çıkan rahibin, o esnada, arka çantasındaki çıngıraklı saat, âni olarak çalmaya başlamıştır. Bu çıngırak sesi para’tan ürkmeyen bu knhraman kadını ve küçük köyün zavallı halkını darmadağın etmeye kâfi gelmiştir.
Lhassa, yolunda eli tetikte, haydutlar tarafından yakalanan rahip artık ömrünün son dakikalarını yaşadığını düşünürken, sırtındaki hâki elbiseyi gören haydutlar, onun. Mukaddes Şehlre ve bütün memleketlerine nüfuz eden Amerikan askeri heyetin âznlnrındon zannederek reislerinin huzuruna çıkarmışlardır. Reis, rahibin izahlarına kulak asmıyarak birden bire eski ve harap bir vaziyette olan dürbünlerini uzatarak: “Siz ecnebiler her şeyi yapabilmek kudretine malik olduğunuzu her an Llân e-d er siniz. Bakalım bunu tamir edebilecek misiniz?'* der. Hayatının, bu dürbünün tamirine bağlı olduğunu kavrayan rahip, çantasındaki kendi yenj dürbününü bir hamlede çıkarıp reise verir.Gözlerine Inanamıyan haydut sevincinden zıphyarak: “Bu bir sihirdir. Serbestsiniz. İstediğiniz yere gidebilirsiniz” avazeleriyle mütemadiyen yeni dürbünü okşıyarak uzaklaşır.
Bu sefer komünizm dalgaları Çini silip süpürdükten sonra Tibet kayalarına çarpmaya başlayınca, memleketinin akıbetini vahim ve karanlık gören büyük Dalai Lama, bugüne kadar nefret ettikleri beyazları temsil eden Amerikan Elçisine müracat-la, Tlbetin istiklâlinin de Amerika tarafından garanti edilmesini rica etmiştir.
Televizyoıı, çocukların sıhhatine dokunuyor
New-York, 28 (Nafen) — Yapılan araştırmalarda elde edilen neticelere göre, televizyon çocukların sıhhatine fena bir şekilde tesir etmektedir. Bazı doktorlar bilhassa heyecanlı hâdiselerin nakli ile çocukların sinir sistemlerinde husule gelen gerginliğin dişleri çürüttüğünü bellrt-
mislerdir. Kanh ve vahşi filmlerin de aynı tesiri .yaptığı evvelce açıklanmıştı.
Şimdi Amerikada yapılmakta olan yeni televizyon makinelerinin kilitlenmesi ve böylelikle çocukların bunları kullanmasına imkân verilmemesi için tedbirler alınmaktadır.
01111111111111111 Anlatan: Harald Mors
i
Çeviren : Behçet Cemal
MUSSOLINI YI Kİ
3
Student’ten ayrılırken, General ga. yet nikbindi. Sabah saat 2 yo doğru taburum hareket etti, tik intihap etmiş olduğum yol üzerinde bulunan Tivoli’de sokak muharebeleri cereyan ettiğine dair rapor aldığımdan, Fraslnona üzerinden dolaşmak mecburiyetinde kaldım.
"ÖLÜ MÜ DİRİ Mt?°
Ertesi gün öğleyin, saat 13.45! Kol başından biraz ileri giderek. Gran Sasso dağının yarı lrtlfaında bulunan oteli dürbünle gözlüyordum. Yürüyüş kolundaki taburum, Assergl vadisine sapan köşeden önceki «on düzlükte toplanıyor. Planörler daha gelmemiş ve ufukta da hiç bir şey görünmüyor. Acaba her şey yolunda gitti mi?
O sırada yanımdaki hava gözcüsü, batıya doğru gökyüzünü İşaret ediyor: “planör kafileşir* Hemen yıldırım gibi, vadi boyunca yıkan çıkıyoruz. Uçak filosu, sulh nizamında üzerimizden geçiyor. Sonra uçurumlar arasından, teker teker planörler çıkıyor ve otel önündeki yamaca doğru gidiyor. İnişi ancak kısmen görebiliyorum.
Bir iki saniyede vadideki İstasyona varmıştık. Mukavemet görmeden, bütün binalar hemen işgal edildi. Garın holünde, bilet gişesi yanında bir telefon duruyor. Mikrofonu daha elime alırken yukardan bir ses, almanca olarak şu raporu veriyor:
”— Burası, Alman işgalindeki dağ istasyonu.”
Üsteğmen Berlepsch’l istiyorum. Az sonra gayet sakin bir sesle telefona çıkıyor, soruyorum:
— Fazla mukavemet var mı?
— Hiç mukavemet yok!
— Zayiatınız?
— Zayiat yok!
— Peki! Ya Duçe? ölü mü diri mi?
— Bavulunu hazırlıyor, binbaşım!
Hemen fünikülere biniyorum. 20 kişi benimle geliyor. Yarı yoldaki aktarma istasyonunda bekliyen Italyan-lar, bizi görünce şaşkına döndüler. Vadide ve tepede olandan bitenden* haberleri bile yoktu. Dağ istaoyonuna varıyoruz. Platformu, bir paraşütçümüz bekliyordu.
GRAN SASSO’DA
Otelin önünde beni Berlepsch karşılıyor. Sanki hiç bir şey olmamış gibi, mûtad sükûnetiyle raporunu veriyor. Beraberce otele gidiyoruz. Hemen aynı anda, yüzbaşı Gerlach İdaresindeki helikopterin inişe geçtiğini görüyorum. Tepede esen sert rüzgâr yüzünden, uçak havada sanki duruyormuş gibi.. İtalyan muhafızları. “Çok şükür, bu İş de bitti” der gibi, silâhlarını atmakla meşgul...
Kendisini kurtaranlara Italyan Diktatörü Duçe., rica ediyor:
__________uLutfen muhafızlarımı serbest bırakın !...„
★ MUSSOLİNİ ROMAYA HAREKET EDİYOR ★
Yüzbaşı Gerlach (önde sağda) İdaresindeki helikopter hareket etmek üzere. Mussollni ortada, Skorzeny iki büklüm arkasında görünüyor
Hicri 19 5 0 MAYIS 29 • Pazartesi Rumi
ŞABAN 12 1869 MAİIS 16 1866
VAKİT VASATİ EZAN)
Güneş 5,31 9.00
öde 13.11 4.40
İkindi 17.11 8.40
AJcşam 30.82 12.00
Yatsı 22.29 1.58
îmsâk 3.22 6.51
T i YA T R OL A R
18TANHVL
KONAR PAVİYONL': Upunyul Atraksiyon Trupu.
ANKARA
BÜYÜK TİYATRO TemaU yok. KÜÇÜK TİYATRO: Temoil yok.
GAK GAZİNOSU : İspanyol Triyonu.
FA VI YUN DA ı ttttlyuD Akrobatları.
S I N EjM A VA R
HEYOÛLU (JİIIETI
ATLAS (40835) Tehlikeli Dostlar.
Sinire: Afyon Kaçakçıları. AKIN (80718) 1 — Blr Yetimin Ahi. 2 — Nll Kıra İlçemi. ALKAZAK (12ö(J2) 1 — Dchrjv Diyarı. 2 — Korsanlar Kıralı. AR .(4431)4) 1 — Kailfornlya Halcimi. 2 — Periler Dünyası. BEŞİKTAŞ BAHÇESİ: 1 — Kapanan Goalor. 2 — Akmoı-lanmıı.
ELHAMKA (43505) 1 — Çalınan Hayat. 2 — Çin Harbi.
İPEK (44289) 1 — Onu öldürdüm (ilk Üeta). 2 — İhtiras Kurbanları.
İNCİ (84595) 1 — Vatan Feda-İMİ. 2 — Kayıp Adam.
LALE (43ÖÖG) 1 - İJiUrap Ço. cuğu. 2 — Saray Gözdeleri. MELEK (4ÇWJ 1 - iki Kail) 2 — İlk Arzular.
SAKA! (41850) 1 - Ölümden Firar. 2 — Yawnaın Aşk.
Sl ATFAîtK (83143) 1 — Zorunun İşareti. 2 — Kadın Cellâdı* 6ÜMEK (12H01) 1 - ŞarKUiiM
Yaşayamam. 2 — Çılgın Hayalet.
ŞABK (40380) Ekincimi Kadın. I?1K (13726) 1 — Fakir Bir Delikanlının Hlkâyoal. 2 — Kadın Kasabı.
TAI4NİM (43101) 1 — Londra
Kalesi. 2 — Port-Snlt Faciası.
TAN 1 — Işıldar 8Örı(ı/ken 2 — Şana Tapıyorum.
YENİ I — ÜÇ Ahbap Çavuşlar. 2 - Yeşil Ufuklar. 3 — Siyah Gölgelen
YILDIZ (42847) 1 — Gilda Şeytanın Kızı. 2 — Beklediğim
Sevgili.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Aslanla nn Pençesinde. 2 — Kördtl-ûbm.
AZAK (23542) 1 - öldüren Para. 2 — Kara Ejdor (30 kısım» (EMBERLİTAŞ (22513) 1 —
Btlyidenmiş Adam. 2 — İhtilâlci Ruhlar.
FERAH 1 — Asya Ateşler I-çlnde. 2 — Kahraman Kılavuz 3 — Deniz Kızı,
HALK 1 — İnsan Avcısı. 2 — Ateş Kırahçesi.
KISMET (26654) i - Büyük İskender. 2 — Şeyhin Kızı Munise.
MARMARA (23860) 1 - Aşk ve Kıskançlık. 2 — Alevden Gönül.
MİLLİ (22962) Aslanların Pençesinde. 2 — Kördüğüm. TURAN (22127) 1 - Öldüren
Para. 2 — Kara Ejder.
YEM (Bakırköy 16-126) 1 — Mağlup Edilemeyenler 2 — Lo-rel Hardy Çingene Prens.
KADIKÖY CİHETİ HİLE (60112) 1 - Asilzade
Haydut. 2 — Aşk vo Cürüm. OPERA (G082İ) 1 — Lulu Belle 2 — Namus Söıü (türlcço). St'REYYA (60862) 1 - Gecenin Gözleri. 2 — Bu Evde Ne var°
ANKARA
ANKARA Hayat Yolu, BVYÜK İki Ruhlu Adam. CEBECİ 1 - Bir Hizmetçi Kızın Hatıraları. 2 — üç Ahbap Çavuşlar Cunuı Peşinde, l'ARK i - Müthiş Korku. T-»Seytunm Kurbunları .
sl'S Sadiye.
SÜMER 1 - Sör. Silâhındır.
2 — Rustl Polis Hu (iyesi.
ULUS 1 - Müılk Beldesi. 2 -Amber.
YENİ Yeşil Yunus Sokağı 2— Şen Kızlar
İZMİR
EUIAMHA 1 - MuhtftŞOm Macera. 2 — Meksiko Çiçekleri
3 — Lorel Hardl, Bofta Güreş* ÇİMİ.
LALE 1 — Yn Aşk, Yu ölüm. 2 — Bufralo Bili Maooralar Kıralı. 3 — Kansas Süvarisi.
TAYYAREı 1 - Kadın intikamı. 2 — Bir Yetimin Ahı.
TAN I - Ya Aşk. Ya Ölüm 2 — Euffalo Bili Maceralar Kıralı. 3 — Kanaat Süvarini. YENİ SİNEMA 1 - Vahşi
Koşu. 2 — Kanunsuz Sokak.
KARŞIYAKA CİHETİ MELEK 1 - Aşk Ve İntikam 2 — Yalancı Pehlivan.
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.35 D.H Y. (Türk, Ankara -
0.45 D.H.Y, (Türk) Bursu. —
0.50 D.H Y. (Türk) İzmir -
15.35 D.H.Y. (Türk) İskende-
run, Adana. Ankara — 15.60 B.E.A. (İngiliz) Londra, Nis, Roma, Atina — 16.80 D.H.Y. (Türk) Erzurum, Elâzığ, Malatya. Kuvseri, Ankara — 18.05 D.H.Y.
(Türk) İzmir - 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankara - 20.25 P.A.A. (Amerikan) Londra, Brüksel.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 B.E.A. (İngiliz) Atina, Roma, NIs, Londra — 8.30 D.H.Y. (Türk) Bursa — 9.00 A.F.(Fransız) Atina, Romu, Paris — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara Malatya. Elazığ, Diyarbakır. Adana. İskenderun — 9.30 D. H Y: (Türk) Ankara — 10 05 D.H.Y. (Türk) Afyon, Konya. Adana - 10.15 D.H.Y. (Türle» İzmir — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana. İskenderun — 16.00 D.H Y. (Türk) İzmir -21.40 P.A.A. (Amerikan) Şam. Basra, Karaşl. Delhi, Kalküta. Bangkok, Hong-Kong.
GELECEK OLAN VAPURLAR 6 30 Konya (Bandırmadan) — 7.00 Seyyar (Karablgadan) — 10.00 Marakuz (Bandırmadan), GİDECEK OLAN VAPURLAR 8.15 Marakaz (Bandırmaya) — 14.00 Çorum (Karadenlze) — 20.00 Konya (Bandırmaya).
GELECEK OLAN EKSPRESLER
8.30 Ankara. — 9.15 Ankura Eke. — 20.80 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
9.00 Tarsus. — 18.10 Ankara ekspresi — 20.30 Ankurayu
(Eke,) — 21.40 Doğu ekspresi.
RADYO L AR
ANKARA ı
7.30 M.S. Ayarı — 7.31 Hafil uvertürler (pl.ı — 7.45 Haborivr
— 8.00 Hafif müzik ıpl.) — 8.25 Günün programı ve hava raporu — 8.30 Çeşidi melodiler (pl.) — 9.00 Kuponu».
12.28 Açılış Ve program
12.30 Karışık şurkılnr — 13.00 Haberler — 13.15 Salon orkv«-Irası çalıyor (pl.) — 13 30 öğle gazetesi — 13 45 Salon orkestrası (pl.) — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış vo program. *-18.00 M.S, Ayarı — 18.00 Dana müziği (pl.) — 18.30 Kitap saati — 18 45 Operet şarkıları (pl.) — 10.00 M.S, Ayan ve ha-bcrler — 10.15 Geçmişte BııgÜn
- 10.20 Şarkılar - 19.45 Tari-
hî Türk mtlMlğl — 20.1B Radyo gazetesi - 20.3ü Radyo soııfonl
orkestrası - - 21 15 Konuşma —
21.30 Dana müziği (pl.) — 22.00 Konuşma — 22.15 9af4plar — 22»45 M.S. Ayarı ve haberlor — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.27 Açılış ve programlar — 13 00 Haberler — 13.15 Dana •nılMlğl (pl.) - 13.30 Hafif öğle müziği — 14.00 $arkı ve türküler (pi » — 14.30 Serbest aa-ut — 14.40 iki uvertür — 15.00
Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar — 18.00 Fasıl Heyeti Konseri — 18.40 Dans müziği (pl.) — 19.00 Haberler — 19.15 İstanbul haberleri — 19.20 Sadi Yaver A-tam&ndan Memleket Havaları
— 19 40 Çift mandolin kuarteti
— 20.00 Serbest saat (Türkiye
Turizm Kurumu adına konuşma) — 20.10 Küçük orkestradan melodiler — 20.30 Şark) ve Türkülor (Necml Rlzu Ahıs-knn) — 21.00 latanbulun Beş Yüzüncü vo Müteakip Fetih Yıllarını Kutlanın Dcrııoğl adına konuşma — 21.10 Istanbu-lun fetih yıldönümü münasebetiyle Fatihin ve diğer büyük şairlerlıniz(n Şiirlerinden mürekkep özel program — 21.40
Dinleyici istekleri — 22.00 Senfonik müzik (pl ) — 22.35 Piyano İle caz parçaları (pl.) — 22.45 Haberler — 23.00 Dans müziği (pl.) — 23.30 Programlar vo kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR
Londra:
8.30 Caz kulübü — 9.15 BBC Varyete orkestrası -♦ 10.30
John Bull orkestrasından hafif mlUik — 11.00 Londra Filarmoni orkestrası konseri — 12.30 Vılctor Silvester dana orkestrası — 13.30 Hafif müzik -r- 15 30 Sld Phillips dans orkestrası — 18.15 BBC Hafif orkestrası konseri — 10 18 Plaklardan lıafif müzik — 20.30 Haftanın şarkıları — 22.00 Ra-ve) ve Faurd'dcn parçalar — 23 15 Roberl Fnrnon orkestrası — 24.00 Dinleyici İstekleri.
EMİNÖNÜ : Şadull&h (Eminönü) — Yorgi (Küçükpıucar) — Arif Neşet (Alemdar) — Haydar Yeni .(Lnlell).
BEYOG LU: Klnyolİ (Merkez)
— Sıhhat (Merkez) —* Kemal Rcbul (Taksim) — Fındıklı (Galata) — Tunu (Galata) — Asım Şişli — Nişantaşı (Şişli)
— Hahcıoğlu (Hasköy) — Yeni Turun (Kasımpaşa). FATİHı İbrahim Balmumcu (Şuhzıtdobaşı) Elem Pertev (Aksaray) — Yadikule (Samat-ya). — Haindi Em gen t Şehremini) — Gündoğdu (Karagüm-rük) — Hüsnmeddln GÖkvngln (Feneri.
EVtf: Eyüp Sultan.
BEŞİKTAŞ: V/clln— Yeni (Orta köy) — ArnavuLköy — Mcr-koz (BcbolO.
KADI KÖY ı SöğüUüçeşme — Kızıl! opruk — Göztepe — Bostancı)
ÜSKÜDAR: Selimiye. HHYBELİADA: H. Halle. BÜYÜKADA: Halk.
tZMİR
AH Huyreddln (Basmalının))
— Sıhhat (Kemeraltı) — İki çvşınellk (Eşrefpaşa) — Sağlık (AİMancuk) Karan t »m (Yn Ular).
ANKARA
İstanbul — Halk — Sağlık.
Soldun sağa:
1 — Koru. 2 — Scrdcdilen fikri çürütmlye çalış 3 — Sondaki harf okunmazsa Ahmet HAşImln bir ofiorl olur; Su. 4 — Tora) bir divan şairimiz; Ar-nuvudpn Hilûlı sosl için söylediği. 5 — Tersi füruht eder; Kıymet. 6 — Eliyle dayanan: Mülâhazadan sonra verilir. 7 — Kötülük; Tcrainln başına bir harf ilâvesiyle baş şlkest et manasına gelir. 8 — Flatİ barometre gibi oynayan bir gıdu maddemiz; Erkeklerin taktıklarından. 9 — Tersi üye kaydeden. 10 —* Suut eden.
Yukarıdan aşağı;
1 — Ismarla. 2 — Güven. 3 — Yürekli erkek: N»-fi edatı. 4 — Taharri eden; Çok kuru ona teşbih edilir. 5 — Tersi koyuveren; Muvafakat. 6 — Tasylk eden; Bir hükümdar. 7 — Yeni çıkmış; Geri bırakılanlar, 8 — Tersi bir harfin okunuşu; Bölme. 9 — Koruma. 10 — Tokat livan.
DÜNKÜ BULMACANIN
II \I.IA
Soldan »ağlM
1 — Bedava bira. 2 — İnadım İnat. 3 — Nik; Rch; Ab. I — Ayin; La; iş. 5*— Akla; ibate. 6 — taale, Van. 7 — Ka; A1A masa. 8 — Analiz; Kin. û — Vahim ılrısa. 10 — î-tinıadı bol.
Yukarıdan a^ıığı:
1 — Binam kavi. 2 — En İyi sanat. 3 — Dakika; Ahi. 4 — Ad; Alan, Mil. 5 — Vır vır; Amil. 6 — Ameli; Azııd. 7 — Blhâb; Rı. S — İn, AvalCıb. o — Rabıtasız. 10 Ataşe na-val.
SIHHİ İMDAT
İstanbul Boyunlu 44IH)!(
Anadolu yakası 60538
Ankara 91
İzmir 2251
tfeyoglU 14041 KttdçkÖs 6087?
İstanbul 24222 Usküdur 00Û43
Ankara 00. İzmir 2222 Karşı yalat 15055
Planörler, otelin etrafındaki bayıra yayılmış yatıyorlar. Pilotlar çok ince inişler yapmışlar. Planörlerden yalnız biglsl 300 metre ötede yatıyor. Sert İniş yapan bu planörün içindekiler hemen hep yaralanmış ve şu sırada tedavi ediliyor. Otelin holünde, Berlepsch ve planörlerle beraber gelen, çok iyi tanıdığım harp muhabiri von Kayser ile Mussoliniyl beklediğim İçin, inişteki kazanın sebebiyle sonra meşgul olabildim.
MÜSSOLtM BİTİK BİR HALDE
Mussolini, birinci kat merdiveninden inmektedir. Arkasından dik dik. ukalâ yüziylc Skorzeny gellyor.Mus-solini’nin peşini bırakmamaya, irtibatı kaybetmemeye azmettiği, suratından belli. Berlepsch ve Kayser’in yüzlerinde, buz gibi bir ifade beliriyor. Bir hâdisenin geçtiğini hemen anlıyorum. Fakat bir şey sormaya vakit kalmadan, Mussolıni bana yaklaşıyor. Üstünde koyu lacivert, eskimiş bir kostüm var. şapkası yüzüne doğru inik...
Duçe’nin manzarası beni çek sarsmıştı, Onu en parlak devrinde. 1937 de bir ara İtalyan hava kuvvetlerine tâyin edidiğim zaman da görmüştüm. O devirde mağrur bir duruşu vardı Şimdi İse karşımda, yaşlı, yorgun, hasta, günlerden bert traş olmamış, yanakları çökmüş bir adam duruyor. Harekât komutanı sıfatiyle Kendimi takdim ediyor ve en kısa yoldan U-mumi Karargâha gönderileceğini bildiriyorum. Elimi uzatıyor ve bana almanca cevap veriyor: “Fiihrer’in imdadıma yetişeceğini biliyordum!. Fakat, gözlerinin ifadesi, sözlerinden çok daha manidar. Bakışlarında, sonsuz bir inkisar vöt. Zoraki bir tebessümle evin kapısından çıkıyor. Orada, bir ricada bulunup bulunmıyacağım soruyor. Bu bitkin adamın herhangi bir arzusunu yerine getirebileceğime seviniyorum.
“Lütfen, muhafızlarımı serbest bırakın, diyor. Onları esir etmeyin. Bana iyi muamele ettiler.’*
Muhafızların daha o akşam serbest bırakılacağını vaadedıyorum. Gerlach’ın helikopterine giderken, Duçe’nin vatandaşları, elleriyle faşist selâmı veriyorlar. Şu insanlar ne çabuk değişiyor!.. Bu arada. Musso-linUnin peşinden, cellât gibi ayrıl mayan Skorzeny’yi gene görüyorum.
Yüzbaşı Gerlach, helikopterin ö-nünde bekliyor Bana kendisini rapor ederken, ağırlık sebebiyle, Mussolini-den gayrı bir de Skorzeny’yi alamı-yacağını ve yalnız Duçe ile uçmak İstediğini söyledi, Vukaa General Stu. dent, Mussolini’nin yalnız gitmemesi
Berlepsch, plânör kafilesini ev'velû hedefin üzerinden, Gran Sasso’nun tepesine doğru sevketmeye karar vermişti. Bu suretle hem vakit kazanmış hem de kafilenin başka bir hedefe doğru uçtuğunu zanneden muhafızları kandırmış oldu. Geri gelen plânörler, birdenbire her istikamet ten bayır üzerine inince, muhafızlar neye uğradıklarını şaşırmışlar. Paraşütçü erler plânörlerden o kadar süratli çıkmışlar ki, İtalyanlar, otel duvarlarına dayalı «İlâhlarının başına bile gidememiştir.
Bütün uçaklar Berlepsch’i takip etmişler ve hepsi Student’in, katiyen pike inişe geçmemek hususundaki talimatını harfiyen tutmuşlardı. Yalnız, Skorzeny’nin bulunduğu uçak talimata uymamış, umumi nizamı birdenbire terkederek. pike inişe geçmişti. Bu yüzden, bu uçak, valcaa birinci olarak inmişse de. iniş nizamım bozmuştur. Plânörlerden birisinin sakatlanmasına ve Skorzeny yüzünden içindekilerin yaralanmasına sebep olan hâdise, işte budun Sonradan öğrenildiğine göre, Skorzeny. mutlaka ön plâna geçmek arzuslyle, bulunduğu uçağın pilotunu, her şeye rağmen pike iniş yapmaya zorlamıştı. VakaR diğer uçaklar da hemen peşlerinden iniyor, mangalar dışarı fırlıyor ve dışardakl gürültü üzerine pencereye koşan Mussolini’nin başını görüyorlardı. Fakat Skorzeny, hiç bir surette vazifeli olmıyan bir müşahit oiddğu halde, MussolinCyi aramaya momur müfreze arasına karışabilecek vakti kazanmış oluyordu.
Şu muhakkak ki. Mussolini'nin ya-

Gran Sassoya inen paraşüt müfrezeni komutam üsteğmen Von Berlepsch. sonradan Nettuııo cephesinde ölmüştür
nına ilk olarak varan müfreze arasında Skorzeny de bulunuyordu. Bu hareketini fazla atılganlığına yahut da bir nevi cerasete vererek küçümsemek mümkün olabilirdi. Ertesi akşam Madragone’ye döndüğüm ve çok memnun görünen General Studcnl a raporumu verdiğim zaman, Skor-zeny’ye Mussolini’nin kurtarılması münaaebetile,demir haç nişanımı, raiye rütbesi verildiğini söyledi Eu da, herhangi bir tahrif yapıldığı şüp-besini uyandıracak mahiyette d ğiL dı
SKORZENY YALAN SÖYLÜYOR
Fakat ertesi sabah vaziyet tamamen değişti. 14 eylül sabahı saat 7 sularında subay ve erlerimden bir ikisi hiddetten titriyerek çadırıma koştular ve Skorzeny’nin az evvel radyoda bir konuşma yaparak Gran Sasso baskınının kendisi, SS ve Sd-birlikleri tarafından yapılmış olduğunu anlattığını söylediler. Skorzeny’nin sözlerine nazaran, paraşütçü birlikleri, bütün baskında âdeta seyirci kalmışlar.
Von Berlepsch, radyodaki bu konuşmaya o derece sinirlenmişti ki, o akşam, sarılık oldu ve yattı.Ben hemen Student’e koşarak, vaziyetin tekzibini istedim. Student, bir kaç gün sonra umumi karargâha gideceğini ve bu münasebetle vaziyeti tavzih e-deceğini vadetti. Fakat bu hâdisenin siyaal mahiyetiyle propaganda kıymetini ve particilerin bundan bilistifade hemen bir masal uydurmaya hazır bulunduklarını herhalde büi-yorlardı. Ve keza biliyordu kİ, uydurulan bu masalı tekzip ettirmeye uğraşmak faydasızdır. SS-şeflerinden birinin şöhret hissi ve başhyan mağlûbiyetler serisini parti yahut SS-masailariyle örtmeye çabahyan rejimin gayretinden doğan bu vaziyete, istihfafla bakmaktan başka çare yoktur.
Student’in ne kadar haklı olduğu, az sonra gelen haberle teeyyüt etti. Buna nazaran bizzat Hltler, paraşütçülerin bir kısmının öldüğüne alt uydurulan yalana müsaade etmiş ve bununla, kendisiyle Alman Milletinin dost ve müttefiklerini kurtarmak i-çin, kurban vermekten dahi çekinmediklerini bütün dünyaya göstermek gayesini gütmüştür.
“Mussoliniyl paraşütçüler kurtardı” Biz ise aksi kanaatte idik. Paraşütçüler arasında uyanan şiddetli hiddet, harp sonuna kadar dindirile-memiştir. Baskına iştirak eden herkes, Skoi'zeny’nin bu tarzı hareketini, bütün paraşüt birliğine karşı yapılmış bir hakaret telâkki ediyordu. Hattâ bazıları daha ileri giderek bunun acısmı, SS-den çıkaracakları günün elbette geleceğini söylüyor ve ben bunları bizzat tevbih etmek mecburiyetinde kalıyordum. Fakat ben onları, onlar da beni çok iyi anlamışlardı.
îçin için kaynıyan mücadele gittikçe genişliyordu. Nihayet ha\u kuvvetleri Berlin’de “Mussoliıüvyi paraşütçüler kurtardı!” ibaresini taşıyan afişler bile astırdı. Hava kuvvetleriyle SS arasındaki umumi rekabet bu hâdise yüzünden büsbütün arttı. Vakaa bu rekabet bitaraf bir hüküm vermeye imkân vermiyordu ve bugünü idrak eden blzler için bu zaten artık kıymetsizdir. Fakat Skorzeny meselesiyle Gran Sasso baskınının mahiyeti bu yüzden katiyen değişmez. Bu baksınm içyüzünü o zaman ifşa etmek İmkânı bulunmamış olsa bile, aynı masalın bugün, başka şekilde ortaya atılmış olması ve görünüşe göre de hakikat olarak kabul edümesi karşısında, artık doğruyu söylemek icap edeceği kanaatindeyim. Röportajımın da gayesi budur.
SON
ve Skorzeny’nin kendisine refakat etmesini emretmişti. Fakat asıl mesuliyet Gerlach'da... O da tereddüd ediyor....»i
TEHLİKELİ BtR KALKIŞ
Mussolini’nin peşini bir türlü bırak-mıyan Skorzeny, konuşmaları .âzami dikkatle dinliyordu. Yüzünde, sebebini ancak sonradan öğrendiğimiz bir heyecan var. Gerlach, vakit dıırlıgı yüzünden nihayet onu da bindirmeye razı olunca, rahat bir nefes alıyor ve hemen, Mussolini’nin peşinden u-çagft sıkışıyor. Gerlach’ın korktuğu, hakılcaten başına geldi. Rüzgârı arkadan alarak kalkmak mecburiyetinde olan uçak, fazla ağırlaşmıştı. Ağır yüklü uçağın, tekerleklerini yerden kesmeden, uçuruma doğru gidişini nefesim kesilerek seyrediyorum, U-çuıuına bir kaç ınetre kala, sol tekerlek bir Iraya parçasına takılıyor ve uçak bundan sonra, sağa sola yalpa vurarak uçurumda gözden kayboluyor. Bir iki kişi, uçurum kenarın» koşuyor. Hepsi, uçağın, uçurum dibine ineceğim zannediyor. Fakat son dakikada pilot, uçağı tutuyor, yükseltiyor ve Komaya doğru çekip gidiyor.
HADİSE
Planör kafilesi, hareket ederjcvn, düşmanın bomba hüoumuna uğramış, fakat fira vermeden hareket etmek imkânım bulmuştu. Her uçak, hedefi kolayca bulabilmiş ve kora yollylv gelen taburumu da görmüştü. Fakat uçaklar otele yaklaşırken, bizim kafile vadideki İstasyona daha bir kaç yüz metre mesafede bulunduğundan, '
PAR İS BÜROMUZ BİLDİRİYOR
Paris Fuarında TürkPaviyonu
Paris Fuarı kapanmak üzeredir. Son günlerine rastlayan cuma 26 mayıs akşamı Paris Büyükelçiliği Ticaret Ataşeliği tarafından Fuar lokantasında bir kokteyl tertip edilmiştir. Bu kokteylde Paris Türk kolonoisl-nın İleri gelenleri ile bir çok Fransız-lar. ecnebiler ve gazeteciler de bulun* maktaydı. Neşe içinde geçen bu toplantıda btr çok kimseler birbirleri ile temas etmek ve Fuardaki Türk pavl-yonunu kuran ve yaşatan genç Ticaret Bakanlığı memurlarımız da Paris gazetecilerine memleketimizin ekonomisi vo ticareti hakkında faydalı bilgiler vermek fırsatını bulmuşlardır.
Bazı Fransız dostlarımı» günlerden beri kapalı şişede görüp merak ettikleri rakının tadına bakmak ve sigaralarımızı İçmekle bilhassa sevinç duydular. Seçimlerden beri Tür-kiyeye karşı alâkalan gitgide büyü-. yen Fransız matbuatım Fuar etrafında verilen bir kokteylde toplamak muhakkak ki. çok isabetli bir teşebbüs olmuştur. Nitekim Büyükelçi Nu-nan Menemencioğlundan seçimleriniz hakkında aldığı malûmattan onra, Parlste bulunan Türk gazete-ileriyle de temas eden “Combat” ga-.etesi muhabirlerinden Francis Du-mont bu toplantıda daha bir çok Türk şahsiyetleri ile konuşarak, an-1
ketini genişletmek imkânını bulmuştur.
Akşam geç vakit dâvetlilerin ısran üzerine Türk paviyonu açıldı ve gezildi. Büyük bir zevkle ve âdeta neşe ve sevgi ile kurulduğu göze çarpan pavyonumuzdaki halılar ve işlemeler seyirciler tarafından bilhassa beğenilmiştir. Hele Olgunlaşma Enstitüsü tarafından hazırlanan biribirin-den güzel işlemelerimiz hayret ve hayranlık nidaları ile karşılandı. Gerçekten de motiflerinin zenginliğini ve zarafetini, lşlemecillktleki ustalığı görüp de Türk kızının her parmağında bin hüner bulunan eline sağlık dilememek imkânı yoktur.
Konuşmalardan edindiğim intıbaa göre, Fransız dostlarımız bu güzel sergiye hususi teşebbüsün iştirak etmediğine esef ediyorlardı Paviyonu gezen halk ise. gördüğü kuru il-züm ve incir, sigara ve içki nümu-nelerine imreniyor» bunlardan satın almak için İsrar ediyor ve Pa-riste bunların satılık olmadıklarını bir türlü anlamak istemiyordu. İleride bu gibi sergilerin sadece mostralık olmayıp, İş zihniyeti kafi ve kestirme yollardan hoşlanan Avrupa ticaretine daha uygun olmasını memleketimi'-. menfaati icabı dilemek hakkımızdır.
Ayşe NUR

Amerikan sermayesinin memleketimize gelmesi imkânları
Yazan : Nuri Aziz Beler
MEMLEKET umum! efkârını pek ziyade İlgilendiren bu İmkânın ba-tpırılrnaM, yurdumuzu kalkındırmak, İptidai bir varlık İçinde kulan kasabalarımızı, köylerimizi medenî memleketlerdeki hayat ve refah seviyesine kavuşturmak İçin yapılması gereken İşlerin başında gelir.
Elimizdeki vesait ve imkânlarla bugün hu gayeye erişmek uzun nenelere mütevakkıftır. Bu uzun neneler l»e hu gidişle aradaki farkı azaltacak yerde belki arttıracaktır. Yani, «on yirmi beş senede olduğu gibi, dünya temposuna nazaran. İleri dRğll geri gitmiş olacağız. Halk bizim bilgi dizliğimiz, beceriksizliğimiz 3 ünden daha bir çok ıstıraplar çekecektir. Halbuki tabii ve maddî menbalarımız, bilgili bir şekilde çalıştığımız takdirde, çok kısa bir mamanda bizi bu gayeye eriştirecek kıymet ve mahiyettedir.
Şuursuz bir ecnebi sermayesi düşnmnlığlyle kaybettiğimiz uzun senelere acımamak kabil değildir. Köyleri ve köylülerimizin bugün İçinde bulundukları vaziyetten, memleketin kendilerini münevver sayan unsurlarının mesuliyetini kabul etmek realist bir görüş olıır.
Geçmişteki hatalarımızı idrâk etmeğe başladığımız İçin ecnebi sermayesine kapıları kapamak değil ardına kadar açmak lâzım geldiğini herkes artık anlamıştır. Toprak altında ve üstündeki servet menbaları-mızı İşletmek büyük paralara ve bildiğimiz yeni bilgilere mütevakkıftır. Bunları da, bugünkü dünya vaziyetinde, ancak Amerlkndn bulmak imkânı vardır. Bu sebeple Amerikan serm~* esinin no gibi şartlarla ve nasıl memlekete gelebileceğini araştırma' e var kuvvetimizle bunu temine çalışmak hepimize düşen bir vazifedir.
New-Yorkta toplanan Beynelmilel iş Konferansına, orada uzun seneler bulunmaklığım hasebiyle İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası delegesi sıfatiyle İştirak etmiştim. Memleketim hakkındakl sempati eseri olarak konferansın teşkil ettiği beş şubeden "ham maddeler’ kısmına Vlce chairman -reis vekili- seçildim. Reis olan AvustralyalI sabık bir nazırın bir gün teahhurla gelmesi yüzünden İlk celseyi açmak mazhariyeti de bana düştü. Bu konferansta dünyanın en büyük İş adamları ve en salAblyetlI finnns ve ekonomi mümessilleri hazır bulunuyordu.
İçtimnlarda, siyasî entrikalarda, tahakküm ve ihtiraslardan âzade bir görüşle dünya memleketlerinin birblrleriyle. ne suretle ve ne şartlarla faydalı münasebetler kuracağı kısa bir zamanda kolaylıkla tesbit edildi. Dünyanın refah ve huzura kavuşması İçin yapılacak mütekabil yardımların esaslarında dünya İş adamları pek çabuk ittifak ediverdiler. Orada tesbit edilen maddeler arasımla bilhassa memleketimizi alâkalandıracak çok mühim esaslar vardı. Bu hale göre vaziyetimizi tetkik edersek aşağıdaki hükümlere varmış oluruz:
Memleketimiz, dünyanın her milletiyle sulh İçinde dost geçinmek siyasetini takip etmektedir. Kimsenin hukukuna ve arazisine tecavüz gibi emeller beslememektedir. Bu sebepten Amerikan sermayesinin girmesine müsaittir.
Son günlerde, hakiki bir demokrasi rejiminin memleketimizde teessüs ettiğini bütün dünya takdirle gördü. Türk milletinin olgunluğu bu demokrasi rejiminin İstikbali için en kuvvetli bir müeyyidedir. Memleketimiz bu sayede ve bir hamlede, dünya ekonomi âlemiyle işbirliği yapmak için lâzım olan en esaslı şartlardan birini tahakkuk ettirmiştir. .Ancak memleketimizdeki bugünkü mevzuat ecnebi sermayeye maatteessüf emniyet telkin edememektedir. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse son çeyrek asırda ecnebi sermayesine karşı gösterdiğimiz haksız düşmanlık ve evvelce memleketimiz bayındırlık İşlerine sermaye yatırmış olan ecnebi şirketlerin tasfiyelerinde kullandığımız düşüncesiz şiddet ve zorluklar ve şayanı hayret bir bilgisizlikle tatbik ettiğimiz bazı vergiler memleketimizin hariçteki itibarını çok hırpalamıştır. Bunların yaptığı elim tesirleri bilmemezllkten gelmek doğru değildir. El’an baki olan bu tesirleri izale İçin mevzuatımızı, bir daha hu gibi hareketlerin vukuuna mâni olacak bir şekilde, yenilemek ve yurdumuzun imarına alâka gösterenlerin makul ve meşru bir kâr temin eylemelerine müzaheret eylemek ve bıı suretle İş adamlarına emniyet ve cesaret vermek lâzımdır. Bu yolda ne kadar çabuk davranırsak Amerikan sermayesinin memleketimize girmesini o kadar yaklaştırmış oluruz. Amerikan sermayedarları devletçilik siyaseti takip eden milletlere yarılım etmemeyi en esaslı bir prensip olarak tanımaktadırlar. Geri kalmış bir memlekette devletçilik siyasetini yürütmeğe çalışmak, o memleket İçin zararlı bir hâdisedir. En basit muamelâtını doğru, dürüst ve vaktinde bilgi ile yapmakta müşkülât çeken bir İdarenin fabrikalar İşletmek ve bunların ticaretiyle meşgul olmak gibi çok geniş ve ayrı ayrı teknik ve ticarî İhtisas ve tecrübelere muhtaç olan bu İşlere girişmesi memleketin kalkınmasına değil gerüemesine sebep olacağının en açık misalini bugün devlet idaresinde bulunan sanayi ve ticaret müesseselerlnin pahalılık menboları olmasında görmekteyiz.
Amerikan sermayesi, devletçilik cereyanları dolnyıslyle bugün İngiltere ile dahi iş yapmaktan İçtinap etmektedir. Amerikan finans âlemi İşçi partisinin iktisadi ve sosyalist prensiplerine tamamen muhaliftir. Avustralya ve Yeni Zelanda gibi nıemelrket terdeki tebeddülleri, yakın bir İstikbalde İngilteredekl rejimin de değişeceğine bir alâmet saymak yanlış olmuşa gerektir.
Bir memleketin iktisadiyatını ancak hususi teşebbüsler yükseltebilir. Sermayenin halk elinde terakümüdür kİ, memleketi zenglnleştl-• rlr, imar ve terakki imkânlarını temin eder. Demokrat Partinin hususi teşebbüsleri geliştirmeğe dair olan valdlerinln biran evvel tahakkuku şüphesiz kİ memleket İçin çok faydalı olacaktır.
Dahili ve haricî ticaret serbest olaruk İnkişaf etmeli, rekabet unsurları harekete geçerek memleketin pahalılık cereyanlarını önlemeğe çalışmalıdır. Manialar, formaliteler ve lüzumsuz takyitler kaldırılır kaldırılmaz bu hareket kendi kendine vücut bulacak ve normal ticaret İmkânları elde edilecektir.
Kanunların bahşettiği hak ve salâhiyetlerden yeril ve ecnebi sermayenin aynı derecede istifadesini temin eyllyerek birini diğeri aleyhine Imtiyazlandırmaktan içtinap etmelidir, Yerli firmaların dahilde ecnebi sermayeleriyle Işliyenlere rekabet edemlyeceğl yolundaki düşünceler çok yanlıştır. Memleketimizdeki İş adamlarının İş âleminde her kimle olursa olsun rekabet edebilecekleri kanaatindeyiz.
Herkesin bildiğini zannettiğimiz, fakat bir türlü nazarı itibara almadığımız bu noktalara riayet edilmedikçe Amerkan sermayesinin memleketimize girmesi belki bir MarshHİl Plânı veya siyasi bir dostluk eseri Uo olabilir. Halbuki bizim İstediğimiz şey ticari ve İktisadi zihniyetlerle mütekabil menfaatlere İstinat ederek gelecek olan Amerikan sermayesidir ve artık bunun bir gün evvel memleketimize girmesi zamanı gelmiş ve belki de geçmek üzeredir.
ALMANYA MEKTUBU
Almanyaııın İktisadî
kalkınması
NİSAN 1950 YE KADAR TOPLANMIŞ BİLGİ VE RAKAMLARA GÖRE VAZİYET

Frankfurt 25 (Hususî): İkiye ayrılmış bulunan Almanyanın batıya isabet eden en büyük kısmı bugtin geniş bir kalkınma devresi geçirmektedir. Geçen haziranda elde edilen rakamlara göre Batı Almanya nüfusu 47,533.000 kadar tahmin ediliyor. Memleketin kalkınması bilhassa iktisadi alanda cereyan ettiğine göre bunun ne şekilde gelişmekte olduğunu tetkik ederken ikönce Alman iktisadiyatının temellerine göz atmayı faydalı buluyoruz.
Dünyanın en leri sanayi memleketlerinden biri olan Almanya ham madde bakımından bir dereceye kadar dışarıya bağlıdır. Bir milletin sınai bakımsızlığına lâzım olan 31 maddeden ancak I ünü İhtiyacından fazla bir miktarda istihsal etmektedir. Bunlar: Magnezit, taşkömürü. grafit ve potastır. On iki madde hususunda kısmen, üst tarafı için de tamamen dış memleketlere tâbidir. Almanya mühim bir petrol ve lâstik mütahsili olabildıyse sentetik sanayii sayesinde oldu.
En mühim serveti maden kömürü ile potasdır. Az miktarda demir bulunur.
Alman demir sanayii 1937 de 134 izabe fırını, 74 çelikhane, 116 hadde fabrikası ve 1345 demir dökme fabrikası işletmekte idi.
Büyük ve türlü gayretlere rağmen Almanya, az çok verimsiz topraklarından kalabalık nüfusuna yetecek kadar gıda maddesi çıkarmaya muvaffak olamamıştır.
Ham madde ve gıda maddesi bakımından nispeten fakir olan Almanya. yine Avrupanın en kudretli sanayiini kurmaya muvaffak olmuştu, ikinci Dünya Harbi bu vaziyeti günün birinde hiçe indirdi.
İkinci Cihan Harbinin sona erdiği 8 mayıs 1945 günü Almanya. 2,800,000 i asker ve 500,000 I sivil olmak üzere 3,300,000 kişi kaybetmiş bulunuyordu. Tahribatın değeri 48 milyar dolara çıkmakta idi.
Batı Almanya, elinde kömürün yüzde 86 sini, demirin yüzde 88 ini, çeliğin yüzde 88 ini. çelik fabrikalarının yüzde 92 sini tutmakla beraber ekmeklik hububatın yalnız yüzde 44 ve patatesin yüzde 41 ine malikti. Bu vaziyet, pek derin bir iktisadi buhrana sebebiyet verdi. O itibarla 1946 sınai istihsali 1936 İstihsalinin ancak yüzde 26 sına varabilmiştir.
1914-18 harbinden sonra Alman-yaya*kabul ettirilen tamirat işinin iflâsına rağmen müttefikler bu sefer de tamirat noktasında ısrarla durmuş ve yeni bir çareye başvurmuşlardır: O da fabrikalara el koymaktı Bu suretle hem tamirat, hem silâhsızlandırma, hem de İktisadî kudreti dügürme gibi üç esas gaye bir arada sağlanacaktı.
Fakat bu ümidin de nasıl kırıldığı herkesçe malûmdur, ikinci Cihan Harbi sona erdikten sonra geçen dört beş yılda dünyanın siyasi vaziyetindeki gelişmeler, Batı Avrupa-sının iktlsaden kalkınmasını millet-lerarası muvazenenin temel taşı olarak gösterdi. Batı Almanyayı da bu manzumeye dahil etmek zarureti aşikârdı.
Bu itibarla, doğudan gelen tehlikeyi Önlemek için kullanılacak silâhlar arasında iktisaden mâmur bir Almanyanın mevcudiyeti de gözö-nünde tutulduğu İçin harp sanayiine tahsis edilmiş olanlardan başka, fabrikaların sökülüşü işinden vazgeçildi. Bu kararın Amerika, Fransa ve Ingiltere arasında ne gibi tartışmalara konu teşkil ettiği hatırlardadır.
Nihayet, Almanyayı mağlûp eden
devletler onun İktisadî kalkınmasına yardım etmeye bir defa mecbur oldular. 1946 senesi sonlarından baş-lıyarak, Birleşik Devletler birçok Alman şirketine mühim mikyasta kredi açtıkları gibi daha sonraları Batı Almanya Marshall Plânından faydalanan memleketler arasına da alınmıştır.
Bununla beraber fabrikaların sökülmesi İşi yine canlanarak, birçok münakaşalara konu olmakta idi. Bu hâdiseler üzerinde durmıyacağız. Fakat en nihayet, tamirata tahsis edilecek fabrikaların sayısı 653 e indirildi.
Mesele böylece katî bir neticeye bağlandıktan sonra Almanya tekrar çalışmaya başlamıştır. Daha 1947 senesinin üçüncü üç aylık devresinde, Amerikan işgal bölgesindeki eşya ve mal nakliyatı nispeti 1938 senesinin yüzde 86 sini bulmuştu ki, bu, iktisadi hayatın Amerikalılar tarafından sağlanan yardımla tekrar canlandığına işaretti. Fakat paranın ıslahı lüzumu duyulmakta idi. 18 haziran 1948 de bu bakımdan girişilen ıslahat ve ondan sonra da ticari mübadelelerin gittikçe serbestleşmesi iktisadi kalkınmaya kati bir hamle verdi. Markın tekrar kıymetlendiril-dlği günden 1948 yılı sonuna kadar istihsal durmaksızın artmıştır. 1936 yılı 100 itibar olunmak üzere hesap edilen sınaî istihsal "müş’ire,, si
1946 başında 266 iken o sene içinde 29,8 i bulmuş, 1947 de 34 e çıkmış, ve parayı ıslah maksadiyle alınan tedbirlerin arifesinde (yani 1918 mayısında) 47 iken temmuzda birden bire 62 ye, aynı senenin sonunda 79 a yükselmiştir. Aynı zamanda fiyatlarda ehemmiyetli bir artış kaydedildi.
1949 başında gelişme nisbeten yavaşlıyor. "MÜş’lre,, mart ayında 90 a kadar çıktıktan sonra haziranda 85 e İniyor; fakat 1949 senesinin ^yarısından sonra istihsalde yeni bir hareket müşahede olunmuş, nispet tekrar 91, 95 ve nihayet kasım ayında 98 e fırlamıştır. Almanya harpten önceki iktisadi kudretini tekrar bulmuştur.
Bu kalkınmayı aşağıdaki rakamlarla dahi izah edebiliriz? Meselâ çelik istihsali 1946 da 2,322,533 ton iken
1947 de 2,900,000 tona, 1948 de 5,400,000 ve 1949 da 9,026,000 tona yükseliyor.
Maden kömürü istihsalinin artış seyri şöyledlr: 1946 da 54 milyon ton, 1947 de 71 milyon, 1948 de 87 milyon ve 1949 da 103 milyon ton.
Otomobil: 1946 da 24,050, 1947 de 23.100 1948 de 59.600, 1949 da 150.000. Keza, 1949 senesinde ayda 9,000 turizm otomobili ve 4,000 kamyon inşa edilmiştir.
Hulâsa 1949 senesi sonunda bazı sanayi, 1936 .istihsal seviyesini geçmiş bulunuyordu: Ezcümle zücacl-ye, kauçuk, demir cevheri, otomobil istihsali 1936 ya nispetle sıra ile yüzde 174, 113, 112 ve 108 arttı.
Fakat nüfus çoğalması İstihsalin yükselmesinden daha fazla idi. Harp esirlerinin geri dönmesi, Orta ve Doğu Avrupadaki Almanların anavatana akını ve Doğu bölgesinden kaçan 800.000 kadar muhacir işsizliğe sebebiyet verdi. 1948 faşında 450.000 olan işsiz sayısı 1949 sonunda 1,558,469 u buldu. Bununla beraber altın karşılığı olmıyan mark, Avruponın en sağlam paralarından biri olmuştur. Değeri bir seneden az
Yeni sene buğday rekoltesi tahminleri
(
Buğday mahsulünün 4 milyon tondan aşağı olamıyacağı anlaşılıyor
danada ilk buğday mahsulü, piyasaya arzedildi
Piyasada buğday mahsulü hakkında ilk tahminlere başlanmıştır. Son yağmurlardan sonra, sıcakların birdenbire bastırması, buğday ziraatı için faydalı telâkki edilmektedir. En mühim buğday bölgelerinden olan Konya, Eskişehir, Polatlıda, hava vaziyetinin buğday ziraatine uygun bir şekilde gittiği, şimdiye kadar mahsule bir zarar vermediği, piyasaya gelen haberlerden anlaşılmaktadır. Vakaa Anadolunun muayyen bölgelerinde fazla yağmurların zira-ate zarar verdiği, mahsulün su altında kaldığı görülmüştür. Fakat bütün bu hâdiseler, mevziî hâdiseler diye telâkki olunmakta, umumiyet itibariyle buğday ziraatı üzerinde büyük bir tesir yapamıyacağı ileri sürülmektedir.’
Toprak Mahsulleri Ofisi, bütün buğday istihsal bölgelerine gönderdiği bir sirkülerde, yeni rekolte hakkında ilk tahmin raporları verilmesi ni bildirmiştir. Henüz Toprak Mahsulleri Ofisi Umum Müdürlüğüne yeni mahsul hakkında tam bir tahmin raporu gelmemiştir. Böyle olmakla beraber piyasada buğday ticareti ile alâkadar tacirler, mahsul hakkında ilk tahminlere başlamışlardır. Tacirlerin elde ettikleri haberlere göre, bu seneki buğday mahsulü 4 milyon tondan aşağı olmıyacaktır.
Buğday mahsulünün geçen yıldan
bir müddet içinde 6 Amerikan sentinden 20 sente çıkmıştır. Alman borsaîarında muamele gören sınaî senetler 1940 başından beri iki misline yükselmiştir.
Alman istihsal kudretinin eski e-hemmiyetini bu kadar çabuk bulmasına sebep yalnız halkın çalışkanlığı, hava bombardımanlarının mahdut tesirleri yahut Amerikan yardımı değil de, Alman sanayiinin yeni şartlar içinde tekrar işlemeğe başlayabilmesidir. Devlet borçları fiilen iptal e-dilmiş ve harp masrafı kalmamış olması sayesinde Alman işçisi vergi yükü altında ezilmekten kurtulmuştur (Amerikan işçisinin vergi mükellefiyeti 750 dolarken Alman işçisinin-ki 250 dolardır). Haftalık çalışma müddeti resmen 48 saat ise de bir çok fabrikalar 52 saat çalışmaktadır. Alman işçisinin ücreti meselâ bir İngiliz işçisinin ücretinden yüzde 30 daha aşağıdır.
Bütün bu şartlar Almanyada maliyet fiyatlarının başka memleketlere nisbetle daha hafif olmasını intaç ediyor. O sayede Alman demir sanayii dünyanın en ucuz fiyatlarını ar-zetmekte olup bu sahada ancak, hükümetin malî yardımına mazhar olan İngiliz sanayiinin rekabeti He karşılaşmaktadır.
O.N.U. nun 1949 başında neşrettiği raporda Alman ihracatının mühim mikyasta azalarak 938 rakamlarının %18 ine düştüğünü kaydetmekte idi. Fakat aynı sene içinde Batı Almanyada bulunan “Joint İmport Export Agency,, büyük bir gayret sar federek bir milyar dolarlık ihracat programı vücude getirdi. Otuz kadar devletle ticaret anlaşmaları imzalandı.
Bu suretle Almanya Güney Amerika ve Orta Avrupa gibi eski ve bü
fazla olacağı hakkındakl kanaatler gün geçtikçe artmaktadır. Neteklm hafta içinde borsa sütunlarında da tebarüz ettirdiğimiz gibi, tüccar malı yumuşak, fiatli 28 kuruşa kadar düşmüştür. Bundan başka Toprak Mahsulleri Ofisi 31 kuruş olan buğday flatlni 29.20 kuruşa kadar indirmiştir. Henüz mahsul idrak edilmeden, piyasada buğday flütlerinde düşüklük başgosterdiği bâriz bir surette müşahede edilmektedir.
Cenup bölgelerinde buğday mahsulü hakkında daha kuvvetli tahminlere girişilmektedir. Esasen bu bölgolerde mevziî mahiyette olmak üzere, hasat başlamıştır.
Adana muhabirimiz, ilk buğdayın piyasaya arzedildiğini haber vermektedir. Buna ait malûmatı aşağıya yazıyoruz.
ADANADA YENİ BÜÛDAY MAHSULÜ
Adana 28 (Hususi) — Adanada hasat mevsimi başlamış ve Yüksek Ziraat Mühendisi AH Sepici tarafından ilk buğday mahsulü Adana piyasasına getirilmiştir. Bu genç zl-raatçinin ilk mahsulünü Yüregir o-
yük piyasalarını tekrar bulmuştu. Almanyanın Lâtin Amerikasına 1949 da yaptığı ihracat 25 milyon doları buldu ise de hâlâ kaleme alınmış bulunan projelere göre 1950 ihracatının 68 milyon dolar, 1952-53 ihracatının da 348 milyon dolarlık olacağı anlaşılıyor.
Diğer taraftan Orta ve Doğu Av-rupaya ihracat değeri 52 milyon dolardır. 1950 de 140 milyonu, 1952-53 de ise 580 milyon dolan bulacaklardır.
1949 ağustosunda İsviçre ile Almanya arasında imzalanan ticaret ve nakit anlaşması, harpten beri ilk defa olarak iki memleket arasında tam bir mübadele serbestisl esasını tanımaktadır.
Bütün bu anlaşmalar Alman ticari faaliyetinin bütün dünyada tekrar kendini göstermesini mümkün kıldı. Meselâ Mısırda Almanlar, îng11İ2 tekliflerine nisbetle yüzde 40 daha u-cuz tekliflerde bulunarak Asuan barajının elektrik malzemesinin yüzde 80 ini sipariş aldılar. Avustralyada, demir yollarına mahsus haddeden geçmiş malzeme siparişini Almanlar. İngiliz fiyatlarından yüzde elli daha ucuz fiyat talep ederek almaya muvaffak oldular. Uruguay’da, Amerikalılar 120,000 dolara yeni lokomotifler teklif ediyorlardı: Fransızlar 50,000 dolara tamir edilmiş lokomotif teklif ettiler; Almanlar ise en kısa zamanda teslim edilmek üzere aynı fiyata yepyeni lokomotif verdiler. Peru’da madenî köprü inşaatı için Belçika ton başına 267 dolar, İngiltere 240 ve Amerika 227 dolar isterken Almanlar 221 dolar teklif etti. Almanya, Çindeki komünist hükümetinin Batı Avrupaya ısmarladığı 100 bin ton ray siparişinin en büyük kısmını almağa da muvaffak olmuştur.
vasından alınan 4 ton kadar Filo-rajısa çeşidi buğday takip etmiştir.
Havalar hâlâ serin ve yağışlı gittiği için hasada henüz tam randımanla başlanamamış ve buğday piyasası hâlen açılamamışta*.
Kopra kontrolü isteniyor
Manila 28 (Hususi — Filipin Kabinesinin bildirdiğine göre 25 mayısta açılacak olan Pasifik kuvvetleri konferansında dirije bir kopra piyasasının düşünülmesi teklif edilmiştir.
Filipin Ziraat Bakanı, bu piyasanın Milletlerarası Buğday anlaşmasına göre dünya buğday müstahsilleri tarafından idare edileceğini söyledi. * Bakanın söylediğine göre Doğu Asya memleketleri bu projeden çok is. tifade edecektir.
Kopra tacirleri bu tasarının pratik olmadığını İleri sürmüşler ve Birleşik Amerikanın buna karşı babsu gibi sunî yağlar kullanması ihtimali olduğunu söylemişlerdir.
Ziraat makineleri kursu
Adana, 28 (Hususi) — Çukurova pamuk ıslah İstasyonu ve üretme çiftliği, Hacıali köyünde, köylü ve çiftçi çocuklarına mahsus olmak ü-zere ziraat âlet ve makinelerini kullanma kursu açmağa karar vermiştir. Kurs 1 haziranda açılacaktır, öğrencilerden öğretim için ücret a-lınmıyacaktır.
Kahve fiyatları ucuzluyor
Hafta içinde piyasaya 124.700 kilo kahve gelmiş, fiyatlar 700 kuruştan 680 kuruşa kadar düşmüştün Perakende olarak çekilmiş kahve fiyatı 950 kuruştur.
Limanımıza gelen ithal malları
Geçen hafta içinde limanımıza 24 vapurla, 214 ton demir tel, 349 ton çelik çember, 627 ton boru, 433 ton makine yağı, 379 ton kimyevi maddeler, 350 ton ziraat âleti, 182 ton demir bidon, 135 ton kakao, 384 ton levha teneke, 228 ton ateş tuğlası, 27 ton demir tel, 157 ton ham deri, 692 ton kazma, 144 ton çimento, 112 ton çinko levha, 641 ton muhtelif boya ithal edilmiştir.
merikan kauçuk
ithalâtı artıyor
Washington, 28 (Hususî) — A-merıka, nisan ayında, aralık ayından beri hiç bir ayda görlilemiyen nispette tabii kauçuk ithal etmiştir. Ticaret Bakanlığının bildirdiğine göre nisan ayında ithalât 76,171 ton olup, geçen yıl aynı ay zarfında yapılan ithalâttan 25,000 ton fazladır. Nisan ayında ithal edilen miktar istihlâkten fazladır, ve bu suretle memleketin tabii kauçuk stokları artmıştır.
Amerikan yüksek komiserliği memurlarından birinin sonradan Reu-tere bildirdiğine göre, bu yeni karar bir hafta yahut on gün içinde yayınlanacaktır.
Geçen hafta içinde piyasada tüccar, bir taraftan rekolte haberlerini. diğer taraftan da yeni hükümetin iktisadi sahada tatbik edeceği programı beklerken, bir de altın fiyatlarının düşüklüğü karşısında kalmıştır. Hafta içinde havadis sütunlarımızda muhtelif vesilelerle tebarüz ettirdiğimiz gibi, bir müddetten beri fehrimız piyasasında altın fiyatları dünya altın piyasasının tesiri altında düşmekteydi, fakat hafta içinde bu sukut hâdisesinin sürati birdenbire artmış, vaziyet anormal denilecek bir safhaya girmiştir.
Yukarıda işaret ettiğimiz gibi altın fiyatlarındaki sukut, aylardan beri tedrici bir seyir takip ediyordu. Altın fiyatlarındaki sukutun devamı, Anadolu köylüsünün altın satın aldığı kasaba çarşılarına kadar intikal etmesi üzerine, hâdisenin ehemmiyetim daha ziyade artırmış, köylü "altın daha fazla düşecek” diye sarraflara altın bozdurmuştur. Bu suretle piyasalara fazla miktarda altın arzedilışl, esasen mevcut olan fiyat sukutunun süratini daha ziyade artırmıştır. Hafta içinde İzmir, Adana muhabirlerimiz, köylünün kasaba çarşılarında altın bozdurduğunu haber vermek suretiyle. altın fiyatlarındaki sukutun bir cephesini bu suretle te-tebarüz ettirmiştir.
Hafta içinde altın piyasasındaki bu sukut hâdisesinden başka. üzerinde durulacak bir mesele de şudur: Son haftalar içinde Batı Almanya ve Çekoslovakya manifatura fiyatlarında yüzde 38 nisbetinde tenzilât yapmışlardır. İthalâtçıların hesaplarına göre, tenzilâttan sonra yapılacak siparişler üzerine, basmanın metresi şehrimiz piyasasında 80 kuruşa kadar satılacaktır. Bu durum karşısında, başta Sümerbank olmak üzere, yerli dokuma fabrikaları yeni tedbirler almağa mecbur kalmışlardır. Bu tedbirlerin mahiyeti ne olacaktır? Çünkü dışarıdan ucuz bir surette ithal edilen manifatura eşyasına karşı fiyat bakımından rekabet etmekten başka çare yoktur. Nitekim Sümerbank, pamuklu dokumalarında nc dereceye kadar fiyat indirmesi yapabileceğini etüt etmektedir, Diğei yerli fabrikalar da Bölge Sanayi Birliğinde toplantılar yaparak uruz manifatura ithalâtına karşı, yeni bir fiyat politikam taki[ edecekler, mümkün olduğu kadar fiyatları düşüreceklerdir.
İstanbul :
Geçen halta içinde Ticaret Borsasırıda, tiftik piyasası birinci plânda kalmıştır. Bilindiği gibi tiftik istihsal bölgelerinde kırkım bitmiştir. Her taraftan şehrimiz piyasasına mal «evkedilmcktedir Böyle olmakla beraber piyasa tamamiyle inkişaf etmiş değildir Tüccar, en ziyade natürel mallar üzerine İş yapmaktadır. Fiyat
Borsa ve piyasalarda haftalık vaziyet
hafta sonunda 320 kuruşa kadar yükselmiştir. Satışların mühim bir kısmı İogıltereye evvelce satışı taahhüt edilen mallardır.
Hafta başında kabuklu fındık piyasası hararetli bir devre geçirmiştir. İstekler, Arap memleketlerinden en ziyade Mısırdan vâki olmuştu, her sene bu mevsimde ramazan ayından evvel Arap memleketlerinin kabuklu fındık alması mûtat bir hale gelmiştir. Fakat bu sene mûtadın Üstünde olarak kabuklu fındığa karşı İstek görülmüştür. Bu yüzden fiyat 90 kuruşa kadar yükselmiştir. İç İmdik üzerine de 190 kuruşa kadar muamele olmuştur. Buna sebep Iharak, ellerinde fındık bulunan tacirlerin, yeni sene rekoltesinin noksan olacağını gözonünde tutarak, satış hususunda nazlı davranmasıdır.
İzmir :
İzmir. 28 ı Hususi muhabirimizden telgrafla) — Hafta içinde İzmir Ticaret Borsasında çckivdr.k^iz kuru Üzllnı hareketli durumunu muhafaza etmiştir. Bir taraftan miktarı büyük yekûnlara baliğ olan eski dış satışlara ait teslimat yerine getirilirken dlğeı taraftan da bilhassa Hollandadan yeni slprişlerin gelmekte oluşu i canlılıkta âmil olmaktadır.
İngilizlere yapılmış olan 17 bin tonluk çekirdeksiz kuru üzüm satışının teslim müddeti bu ay nihayetinde sona ermoktodir. Halbuki yapılan teslimat miktarının fiyatların yükselmesinden hâ sil olan zarar dolayısiyle 10 bin tonu geçmiyeceği anlaşılmaktadır İaşe Nezareti mümessilliği teslim müddetinin uzatılıp uzatılmıya-cağı hakkında şimdilik bir şey söylememekte İse de uzatılacağı anlaşılmaktadır İsveç. Mısır, Fransa ve Hollandnya sevkıyat dr vam etmektedir. Bilhassa Hollanda piyasası son Borsa fiyat yük çelmelerini de takip ettiğinden bu ^memlekete yeni satışlar dr olmaktadır. Fransa Hükümeti evvelce bağlanılmış olan 700 tor üzüme lisans vermiştir. Mısırın ramazan için yapmakta olduğu mubayaalar artık eski hararet ve kesafetini kaybetmektedir. Mevcut bağlantılar dışında eldeki serbest üzüm stokunun 3-4 bin ton olduğu tahmin ediliyor. Birleşik Amerika Hükümetinin bundan böyle çekirdeksiz kuru üzüm müstahsillerine prim ödemeyeceği hakkında Brüksel Ticaret Ataşemiz vasıtaalyle alınan haber piyasada ferahlık yaratmıştır. Mısır ve diğer Arap memleketle
rinin ramazan için yaptıkları mubayaalarda incir stoku hemen hemen erimiştir. Piyasa artık tamamiyle kapanmak üzeredir. Eldeki 600 ton hurda İncir stoku için de Avusturyadan soruşturmalar olmaktadır. Hafta içinde Borsada bilhassa vâdeli pamuk muamelelerinde canlılık göze çarpmıştır. Başlıca alıcı piyasalardan yeni mahsul alivre pamuk İçin teklif istenmekte oluşu bu canlılıkta âmil olmaktadır. Fakat tekabül edebilmekte ve ihracatçıya bir kâr bırakmamaktadır, İhracatçılar, dış alıcıların daha birkaç kuruş yüksek bedel ödemelerini mümkün gördüklerinden Borsada vâdeli bağlantılara devam etmektedirler.
Hafta başında düşük olan vâdeli birinci Akala pamuk fiyatı hafta sonunda 210 a yükselmektedir. Vâdeli muamelelerde bu şekilde bir hareket mevcut olmasına mukabil hafta zarfında hazır mallar sakin bir durum arzetmiştir. Maamafıh demir perde gerisi Avrupa memleketleriyle İngiltere hazır pamuklarımızla İlgilenmektedir. Fiyat hususunda mutabık kalındığı takdirde yakın günlerde sipariş alınması mümkün görülmektedir. Hafta zarfında pamuk yadı, zeytin yağma muvazi olarak müstakar bir durum arzetmiş ve fiyat 117 kuruşluk seviyesini muhafaza eylemiştir. Almanya pamuk çekirdeği mubayaasına başlandığından hafta içinde Borsada bu maddenin durumu gittikçe sağlamlaşmış-tır. Bu memlekete 580 ton çekirdek satan bir firma sevkıyata devam etmektedir. Yunanlstanın da yakın günlerde alıcı durumuna geçeceği alâkahlarca tahmin edilmektedir.
\dana :
Adana, 28 (Hususi muhabirimizden telgrafla) — Dün sonu ren haftu zarfında Adana pamuk piyasasında kayde değer biı kaç iş olmuştur. Ingiltere ham pamuk komisyonu Çukurova pamuk Tarım Satış Kooperatifleri Birliğinden 387 ton Savcın pamuğu almıştır. Pamuklar yüklenmiştir. Diğer taraftan İtalya birinci kalite pamuklardan, Belçika dn İkinci ve üçüncülerden mubayaa yapmaktadır. İhracat devam ediyor. Fransa ise tamamen alâkasız görünmektedir, öte yandan pamuk üzerine açılan 40 milyon dolarlık Amerikan yardımından Almanyanın yalnız 16 milyon dolarını kullanarak 24 milyonu e nıie ve Adanadan, İz-
mirden bir miktar yüksek kaliteli pamuk almış olması, Alman firmalarının Türk piyasasına döneceği ümidini kuvvetlendirmiştir.
Kota almış Alman firmaların 24 milyon dolan kullanmıyarak İptale sevkeden sebep Amerikalıların ortanın aşağısında pamuk vermek istemeleri olmuştur. Bu hâdise Alman piyasasının Ege ve Çukurova pamuklan cin dolu bulunduğu şeklindeki iddiaları şimdilik bertaraf etmiştir. Adana borsasındaki pamuk alış verişleri İse çok gevşektir, Haftanın sonu olan cumartesi günü birinci Akala 180-185, ikinci ve tlçüncüler 150-160 kuruştan kapanmıştır. Borsa-nın yaptığı son istatistiklere göre Adana, Mersin ve Tarsus piyasalarında hâlen satışa hazır 80-82 bin balya pamuk bulunmaktadır. Hafta içinde Adana piyasasından keten tohumu ve smsum araştırmaları da olmuştur. İstanbul keten tohumu piyasası 41 kuruşu aşmazken, Suriye fob 43 kuruş üzerinden. Adanadan keten tohumu istemiştir. Henüz anlaşma olmamıştır. Susam, borsada 57,75 kuruşa yükselmiştir, Masereler ise piyasadan 62 kuruşa kadar mubayaa yapmaktadır. Geçen hafta 17-17,50 kuruştan satılan yeni mahsul arpa bu hafta 12.50 kuruşa düşmüştür. Arpa fiyatlarının daha da düşeceği tahmin ediliyor. Floransa cinsi yeni mahsul buğday du piyasaya gelmeğe başlamış ve 27,75 kuruştan muamele görmüştür. Yerli buğday henüz çıkmamıştır. Altın piyatları-nın düşmesinden hâsıl olan akisler ise Adana piyasasında günün mevzuu halini almıştır. Memnun olunlar kadar endişe duyanlar da çoktur. Ekseriyet bu hâdisenin paramızın kıymetleneceği merkezinde olduğunu, düşmekte ve hayatı ucuzlatma yolunda atılmış bir adım olarak mütalâa boyan etmektedir. Diğer taraftan bu düşüşün hangi noktada tutulacağı ve nasıl bir neticeyo varacağı du merak edilmektedir.
Trabzon :
Trabzon, 28 (Hususi muhabirimizden telgrafla) — Haftanın kabuklu muamelesi 112 ton. Almanyayn 150 takasla ayrıca 150 vagonluk tahsis haberleri plyasasyı hareketlendirmiştir.
NOT — Memleketimizde toprak mahsullerinin idrâk devri başlamak üzeredir. Bir müddet sonra İhracat faaliyetimiz başlı-yacaktır. Biz, bu sene ziraatta kullanılmasını arttırdığımız traktörler sayesinde bilhassa pamuk mahsulümüzün fevkalâde hâdiseler .zuhur etmezse fazla olacağını tahmin ediyoruz. Bütün dünyanın ve bilhassa Amerikanın stok malları çok artmıştır. Hattâ, istihsal fazlalığından şlkâyot edildiğinden, bir çok yerlerde ziraatın tahdidi cihetleri de düşünülmektedir. Bu vaziyet karşısında tüccar ve müstahsillerimizin çok ihtiyatlı olmalarını ve aldıkları »haberlere güvenerek spekülâsyon cihetine gitmemelerini ehenuniyetlo tavsiye ederiz.
29 Mayıs 1950
Gençl
duymaya başlarsınız
Boğaziçi sahillerinde, Dolmabahçe Sarayından az ötede bulunan bu iki genç kadından birisi, siyah ve gül kurusu renkte çizgileri olan ipekli bir klâsik (Osmanlı) tayyör giymiştir. Diğeri ise, beyaz Üzerine deniz mavisi emprime motifleri bulunan bir apremldl elbise içinde görülmektdlr. Bu son derece ağırbaşlı ve zarif siyah tayyör, Dolmabahçe Sarayının Şeref Kapısına ne kadar yakışıyor.
SAĞDAKİ RESİMLER YUKARIDAN AŞAĞIYA
SOLDAKİ RESİMLER YUKARIDAN AŞAĞIYA
I I angl tarihten İtibaren gençleşmeyi düşünmeye başlamalıyız? Genç birinin veya küçük bir çocuğun yanağını sıktıktan sonra kendi yanağımzı ellediğiniz vakit onlardakl sıkılığı kendlnizinklnde bulamazsanız gençleşmeye gayret etmeye başlarsanız yeridir. Şayet isterseniz hakikaten çok genç görünebilirsiniz. Hattâ 25 yaşında olsanız dahi bazan cildinizin yapısı sarkık ve yumuşak olabilir. Cilt yapımızın doğum tarihiyle hiç alâkası olmadığını aklımızdan çıkarmamalıyız.
Cildin sarkması ve yumuşaması yüzde herhangi bir çizginin belirmesinden daha vahim bir şeydir. Buna rağmen, kadınların çoğu bu hale aldırmadıkları halde, ufak bir tırnak sıyrığından slnirlener, telâşa düşerler. Her şeyden evvel bilmemiz lâzım gelen bir nokta var: Yüzdeki buruşukluklara sebep, derinin altındaki adalelerin zayıflaması ve zamanla dumura uğramasıdır. Cildinizin, gençlerinki-ne benzememeye başladığını hissettiğiniz an, ona eski taravetini iade etmek için faaliyete geçin.
Bir cildin genç kalması İçin dikkat edilecek mühim bir nokta, onu sahalı veya akşam harekete getirecek bir takım şeyler yapmaktır. İster önce sıcak su. sonra soğuk su ile yıkayın veya uzun müddet masaj yapın, yahut da mütehassısların yaptığı gibi yüzünüzü türlü şuaların altına tutun, netice hep aynıdır: Yüzünüzde, için için bir hareketin emaresi olan bir sıcaklık
ARAFETÎN ve giyinişteki basil güzelliklerin izahı kabil değildir. Bu vasıflar aile içinde elde edilebilen meziyetlerdendir; Anneler, babalar,, bir kadına elzem olan bu vasıfları ahenkli bir şekilde kızlarına aşılamakla mükelleftirler. Moda mecmuaları imkân dahilinde esas kaideleri verirler. Fakat bu mevzuda ciltlerle kitap yazılmaya kalkışılsa bile ahengi kuran teferruatı yazıyle izah etmek mümkün olamaz. Bu ancak, resim veya fotoğrafla kabil olan bir şeydir.
Sîzlere bu kadar bol resimli bir moda sahlfesi sur. ma mısın sebeplerini yukarıda izah ettik. Elinİzdekinln bir "günlük gazete.. olduğunu nazarı itibara alırsanız, size yazıdan fazla resim vermek arzumuzun sebebini daha iyi anlarsınız.
Güz) bir sanat eseri olan Dolmabahçe camii ö-nündeki bu genç kız. beyaz pike ile aydınlanmış, beyaz ve siyah bir “piye (lö pul" elbise giymiştir. Spor Sarayının antresi, siyah çizgili bej ren-gindeki hu yünlü kumaştan klâsik tayyöre çerçeve vazifesini görüyor.
AŞAĞIDA ORTADAKİ_ RES.M
İhtiyar îstanhulun eski sokakları, bu iki şık ve zarif genç kızla ne güzel hlr tezat teşkil ediyor. Onlardan birisi deniz mavisi renkte iki parçadan ibaret yünlü bir elbise giyiyor. Bolero şeklindeki ceketinin astarı, beyaz benekli k rmızı krep dö-şlndendir. Sağda ise. beyaz brodeli ve deniz mavisi renginde bir ceketi bulunan beyaz bir keten elbise görülüyor.
AKSİM Gazinosu salonlarında, Beyoğlu Kız Olgunlaşma Enstitüsünün eserlerini hayranlıkla seyrettikten sonra, bunların sadece basit modeller olmayıp, canlı bir dekor içinde genç hanımların taktığı ziynet eşyalarını hatırlatan bir güzellikte olduğunu inkâr edecek hiç kimse yoktur her halde.’ İstiklâl Caddesindeki Enstitü binasından ayrılıp, suların, âbidelerin harikulade çerçevesi içine daldığınız zaman âdeta bu modellerin kaynağını keşfedersiniz, Atelyelerin karanlığında meydana getirilen bu elbiseler, açık havaya, güneşe kavuştukları ve gözlerle ruhun zevkini okşayan kıymetli saray ve çeşmeler arasına karıştıkları zaman, muhakkak kı daha fazla hayatiyet kazanırlar.
Zarif ve çok sade giyinmiş bu Oazlp genç kız ve genç hanımları görünce insan, onların, resim sanatında çok ileri gitmiş olan memleketlerin en meşhur moda mecmualarında görülen güzellerden daha güzel biı manzara a rze t tiklerini düşünmekten kendini alamıyor. îlk defa olarak çok güzel dikilmiş bir tayyörü, Eiffel Kulesi veya Nelson Sütünü yahut Trofolgar Square Önünde değil, Dolmabahçe Sarayının beyaz gölgeleri ve Boğoz ile vapurlarının göz kamaştıran dekoru içinde zevkle temaşa ediyoruz. Bunların her biri, güzel ve sanatkârane yapılmış birer tabloyu andırıyor. Asıl mühim olanı, bu tablolardaki resimler. İstanbul'u ziyarete gelmiş şık ve zarif seyyah hanımların, şehrin kıymetli abideleri önünde çektirdikleri fotoğraflar değildir; bilâkis Türkiyede doğmuş, büyümüş ve üzerlerindeki elbiseleri dikmeği ve onları zarif bir şekilde giymeği Türkiyede öğrenmiş genç Türk kızlarını canlandırmaktadır.
41*



29 Mayıs 1950
YENt İSTANBUL

EN ÜSTÜN EVSAFLI
EN MÜTEKAMİL
EN UCUZ
ALMAYI UNUTMAYINIZ.
Çekoslovak
MOTOSİKLETLERİ
m ü v eni terden
BOL YEDEK
TESLİMAT HEMEN YAPILIR
*
MEHMET KAVALA
t
Telefon : 44756 - 57
Telefon: 40430 - 42673
İstanbul Defterdarlığından
Müellifi
Kitabın adı
SİKATİF ALINACAK
Aytan
1 — 5000 kilo sikatif açık eksiltme ile aatın alınacaktır
Aytan
havi
Aytan
(6987)
X
I
4
111 £İİ II
i
i
A
*
M
saat zarf
3
O
5
3 — Buna alt şartname komisyondan parasız olarak dağıtıl' maktadır.
2 — Muhammen bedeli 12,000 lira olup muvakkat teminatı 900 liradır.
• Mf f ' • • 9i
• • I •
t s • » •
• • 9 • I /
... v X
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
15.30 da Milli Emlâk Müdürlüğündeki usuliyle satılacaktır.
İsteklilerin teminat makbuzları ve 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde
tuplannı satış günü saat 14.30 a kadar Komisyon Başkanlığına vermeleri, fazla bilgi İçin de sfizü geçen Müdürlüğe başvurmaları.
4 — Eksiltme 12 haziran 1950 pazartesi günü saat 10.30 da Haydarpaşa Gar binasın dahilindeki Haydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (6747)
nüfus cüzdanlarını hazırlanmış teklif mek-
2209 40 165 75
ANKAR
Merinos kumaşından ısmarlama elbise 135 liradır. Mahmutpaşa, Kapalıçarşı kapısı yanında No. 18.
SALÂHADDÎN KARAMANLI
%
I Jandarma Satınalma Komis-bulunan (17272) kilo kösele aan «.bunlu kösele, vaketa
İstanbul
yonunda kırıntısı.
kırıntısı ve sıyrıntı.
“ ’ “ (Dosya No. 553-1109)
Yukarıda yazılı menkul mal 12-6-1950 pazartesi günü komisyonda kapalı
n
A
Tepebaşı, Alp Oteli altında
A
Galata, Tabir Han
ERKEK TERZİSİ
Beyoğlu, İstiklâl Cad. 447
Muhammen
bedeli Teminatı
Lira K Lira K.
r
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
YDA ON LİRA TAKSİTLE
4
Bayın Kadıköy 1 iller Kadıköy Pazaryolu Sögütlti-çe(me Caddesi No. 80 ÇINAR BOYA - NALBURÎYE -BORU - BANYO Levazıma-tı ve İnşaat malzemesi ticarethanesi.
Mantarlı Llnolyom • Man-tarsız Balatum Döneme mu. lambalarının zengin ve seçme çeşitlerini yüksek emirlerinize arzettlgini saygı ile arzeder.
Mükımme) bir - radvoya sahip» olmak İçin yeni Philips ahizelerinden birini» seçmek kâfidir
Oalma yüksek evsafde cihatlar İmâl edon Philips fabrikalarının takdim altlfil ahizeler son fenni ta kâmülala göre hazırlanmış fevkâlade radyolardır
Radyo dinleyicilerinin aradıkları kuvvetli ses tali istasyonları dinleme İmkânı ve bu gibi meziyetlerden maada yeni model Philips radyolarının şs hane mobilyası en zor bedenenleri dahi tatmin edecek güzelliktedir.
»
HAZİRAN AYININ KARNELERİNİ
_ , I W - -
M/fep ı
Ttf» BF 394

M
k

SİZE BİRÇOK FAYDALAR TEMİN ETMEKTEDİR.
Gazete satan tanınmış tütüncü dükkânlariyle
alabilirsiniz.
I
BULAMAZSANIZ BEYOĞLU KAYMAKAMLIĞI KARŞISINDAKİ GAZETEMİZ İDAREHANESİNE MÜRACAAT EDİNİZ.
OGÂIRJAWA-CZ
350 cem 250 cem 125 cem
Dünyada, kendi sınıflarında daima birinciliği muhafaza etmektedir. Türkiyenin büyük riâyetlerindeki acentelerimizden izahat isteyiniz.
Telgraf: Lamet İstanbul
TEŞHİR VE SATIŞ YERİ


r
(Kapalı zarf usuliyle menkul mal satışı)


ZAYİ — 641 plâka numaralı otomobile ait fenni rapor cüzdanımı kaybetmiş olduğumdan ve yenisini alacağımdan eskisinin hükmü olmadığı ilân olunun Alp Karadavut
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma Komisyonundan
Yüksek Denizcilik Okulu Yayınları
KA.mil Eyice Sabri Mengül Hayrı Baran Rlfat Yenice Şevket Dunıker Dr. Celâl Sonat M. Abdiilkerim AbdüllâtLf Hızır Yahnbaran Tevfik Uludağ Kâmil Eyice M. Abdiilkerim Tevfik Uludağ A. Abdiilkerim Hikmet İlgaz
Yukarıda yazılı okulumuz yayınlan Milli Eğitim Bakanlığı Yayın evinde satıma çıkanlmıştır. İsteklilerin adı geçen müesae-aeye müracaatları. (0728).
Nautlcal Astronomy
Ofl Onografi
Modern Gemicilik (2. bası) Malzeme bilgisi Laboratuar Dz. Nakliyatı (3 cilt)
Sıhhat Bilgisi (Kaptanlar iğin) Makine Resimleri Bilgisi Radyoğraf ve telefon dersleri Gemicilik
Fizik (Mütenavtp cereyan) Düzleme ve Küresel trigonometri Buhar makineleri bilgisi Termodinamik
Buhar Makineleri Hesabatı Pratik Meteoroloji
sayfamızı
30 Haziran 1950 tarihinde yürürlüğe girecek olan
. değişiklikleri de ihtiva eden
GÜMRÜK TARİFESİ KANUNU
VE
İTHALAT UMUMÎ TARİFESİ Satışa arzedildi
TEVZİ YERİ!
Galata: Eski Kredi Liyone arkanı Melek Han No. 10 Tel : 43721
SORBONHE
gibi büyük üniversitelerde tahsilini yapmak istiyenlere veya ■ A
A








A
üniversitelerinde okumaya malî durumu müsait olmıyanlara









4
9
I
Ankaradaki
yer-
1950
Ce-
Maçın tenkidi
irimiz Kupaaı bugün Demir-
Tu-
Ma-
28 (Husus! mul» — Milli Eğitim son karşılaşması Gençler birliği ile
-
‘o
• ıK '
Türk taknnmm b«r hücumunda Haildin kafa vuruşu ile ilk gol böyle oldu
YENİ İSTANBUL






Demirspor, Gençleri dün 6-1 yendi
Bir Millî maç heyecan ve kalitesi göremedik
Dünkü karşılaşmada bizimkiler, yeni bir gol kaçırma rekoru kırmıştır. Takımın
tertibi kusurlu idi. Haf hattı iyi kurulamamıştı
MEMLEKETİMİZ futbolünün en 5-üksek seviyesini temsil etmesi lâzım gelen millî takımımızın dünkü oyununu eğer ilk. defa gören ler olmuşsa Türkiyede futbolün çok düşük bir kalitede olduğuna haklı o-larak hükmetmiş olacaklardır. Gerçi takımımız maçı büyük bir sayı far-kiyle kazandı. Fakat gönül arzu eder di ki keşke arada bu kadar sayı far kı olmasaydı da takımımız daha gözleri ve gönülleri dolduran bir oyun çıkarmış olsaydı. Esasen yaptığımı; gollerin hemen ekserisi iyi bir anlaşmanın mahsulü olarak elde edilmiş goller değil daha ziyade İranlı ların müdafaa sistemlerinin bozuklu ğundan. ve bilhassa her tuttuğu topu elinden kaçıran kalecilerinin çok za yıf olmasından istifade edilerek ka zanılmış sayılırdı. Takımımızın te§ kil tarzında da, bir kusur dikkat nazarı çekiyordu. Kendi takımlarında merkez muavini oynamağa alışmış o-lan Muzaffer ile Galipten birini ter cih etmek ve cenah haf elde mevcut elemanlardan en iyisini koymak lâzımdı. Hiç şüphe yok ki son zamanlardaki formu itibariyle bu mevkie Muzafferin tercih edilmesi daha isabetli bir karar olurdu, Netekim yalnız birinci devrede oynanılan Ga lip mütemadiyen aksamış ve ikinci devre yerine başka bir oyuncu alınmak mecburiyeti hâsıl olmuştur.
Hiç bir antrenman yaptırılmadan takımın sahaya çıkarılması ne oyuncular ve ne de hatlar arasında müsabakanın başından sonuna kadar bir beraberlik, ahenk ve insicam kurulmasını imkânını maalesef verememiştir.
Üstelik maç, zaman zaman seyircileri sinirlendirecek kadar ağır bir hava içinde oynanmıştır. Oyunun temposu bilhassa ikinci devrede bir millî maç heyecan ve kalitesini gösterememiştir. Ve belki de bugüne kadar kalitesi bu kadar düşük bir milli maç yapılamamıştır denilse mübalâğa edilmemiş olur, tşin garibi şudur ki. Tahrandaki maçlarında çok seri nefesli ve hareketli gözüken îran-hlar. herhalde iklim değiştirmiş olmanın tesiri ve tecrübesizlikleri dolayı-siyle olacak. Burada maça gayet ağır başlamışlar ve her bakımdan kendilerinden bir kaç gömlek üstün olmasına rağmet takımımız da, kendi o-‘ yununu onlara kabul ettireceğine, bilâkis onların sistem ve tâbiyesine u-yarak oyunun cereyan şeklini bu hale sokmuştur. Dünkü maçta takımımız yeni bir gol kaçırma rekoru kırmış-
tır denilebilir. Eğer ikinci devrede tamamlyle durgunlaşan takımımız karşısında hâkimiyeti ele alan îran lılar ellerine geçirdikleri fırsatları iyi kullanabilmeydiler, neticenin bu ka-
dar farklı olmaması kuvvetle muhtemeldi.
Tahranda seyrettiğim oyunlarına nazaran İranlIları ferdi ve cem’î bakımdan biraz daha gerilemiş buldum. Hâlen işlenmemiş bir cevher manza rası arzeden İran futbolü, tecrübeli ve liyakatli ellere tevdi edilerek lâ-yıkiyle çalıştırılacak olursa, hiç şüphe yok ki büyük istidatlara namzettir. Bugünkü haliyle futbolü daha ziyade kendi bilgi ve görgülerine göre oynuyorlar. Takımda heyeti umumiye itibariyle bir anlaşma olmadığı gibi tâbiye ve sistem noksanlığı da dikkat nazarı çekiyor. Meselâ geri hattı hücumu desteklemediği gibi sırasına göre hücum hattı da gerilere gelerek müdafaaya yardım etmediği için hatlar arasında büyük bir boş luk hâsıl olur. Oyuncuların şüt çekme ve isabetli kafa vurma kabiliyet leri de zayıf gözükür. Mamafih zaman zaman oyuncular arasında gözü kısa paslaşmalara tesadüf edilmiyor da değil. Fakat kale önüne eglinco netice alamıyorlar.
Mısırlı hakemin dünkü idaresi için tatminkârdı denilebilir. Maçı uzaktan idare etmesine rağmen görüşleri yerinde idi. Mamafih idare tarzına nazaran bizde bıraktığı intiba sıkı bir maçta oldukça zahmet çekeceği merkezindedir.
a*

A? fi $
Umulmadık derecede bozuk bir oyunla
Dünkü Millî karşılaşmada
İranlı

arı
1 mağlûp ettik
Dün İnönü Stadyumunda 15 bine yaklaşan bir seyirci topluluğu önünde Türk - İran milli takımları karşılaştılar. Havanın çok sıcak oluşu ve futbol mevsiminin hayli ilerlemiş bulunması stadyuma bir milli maç kalabalığını toplıyamamıştı. Stadyumda bu maç için bütün İran kolonisi ile Beden Terbiyesi Umum Müdürü de hazır bulunuyordu.
Saat tam 17.30 da Mısırlı hakem Mu-bammed El Said, yanında yan hakemleri Mustafa Güventürk ve Sulh! Ga-ran olduğu halde sahaya çıktılar. Beş dakika sonra da İran milli takımı o-
İkinci devre bizim takım, üçüncü bir lik takımı manzarasını arzetmekten bile uzaktı
hevesi yüzünden İranlIlara kaptırdı. Yine soldan Halit uzaktan bir şut savurdu. Fakat oyunlarını düzelten 1-ranlılar bunu da kurtardılar.
Bu akından sonra Haclyanla çarpı-
şan Halit sakatlanarak oyundan çıktı. Yerine Vefalı Bülent girdi. Kırk i-kincl dakikada Rehanın pasından Lefter beşinciyi, oyunun bitmesine bir dakika kala da Reha altıncı golleri attılar ve maç da (6-1) Türk millî takımının galibiyetiyle sona erdi.
Türk takımı bütün oyun müddetlnce sistemsiz bir oyun oynadı, hele İkinci devrede takımımız üçüncü sınıf bir lik takım manzarası arzediyordu.
a-
Ankara, bildiriyor) maçlarının şehrimizde
spor takımları arasında yapılmıştır. Maçın tafsilâtı aşağıdadır:
Takımlar şu kadrolarla sahada lerini aldılar:
Gençlerbirliği: Necip — Sait ran — Metin, Haşam. Ayhan -cİt, Doğan, AH, Hadi, Mustafa.
Demirspor: Emin — Şevket
lâl — Mehmet, Süleyman. Muzaffer — Zekeriya, Niyazi, Abdullah, Naci, İsmail.
Hakem: Muzaffer Ertuğ.
Oyun, Demirsporun akını ile başladı. Havanın sıcak olması oyun Har üzerinde ilk dakikalardan itibaren bir durgunluk yarattı. Demirspor) u-lar, 15 inci dakikadan itibaren rakip kaleyi devamlı olarak baskı altına aldılar Abdullah, Niyazi. Naci ve Ze-keriyanın ayağı ile 20 dakika içinde 5 gol attılar. Gençlerbirliği. bu beş golün tesiri ile bozulmaya başladı ise de 41 inci dakikada Gençlerblrliğlnden Mustafa, Aliden aldığı topu rakip kaleye soktu. Gençlerbirliği bu golden sonra biraz toplandı ise de birinci devre 5-1 Demirspor lehine sona erdi.
İkinci devreye, Gençlerbirliği daha azimli başladı. Sıcaktan dolayı devre ortalarına doğru her iki takımda da atalet başladı. Son dakikalarda Demir spor dan Abdullah bir gol daha atarak takımını 6-1 galip vaziyete getirdi ve oyun sona erdi. %
Ankarafılcrr, İranlılan çağırıyorlar
Ankara, 28 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Alâkadar makamlarrlrm öğrenildiğine göre, şehrimizde Ankara - Tahran şehirleri arasında futbdl maçı yapılması için Istan buhda bulunan İran takımı idarecileri ile teman* lar yapılmaktadır.
İstanbul - Tahran temsilî maçı
Şehrimizde bulunan îranh futbeiecR lar ikinci karşılaşmalarım 31 ı çarşamba günü İnönü Stadyomunda saat 17^0 da yapacaklardır. Bu mag İstanbul — Tahran takımları arasım, da temsilî mahiyette olup hakem Mısırlı Muhammed Essakl’in idaresinde oynanacaktır.
•• '• Vj

Juventus, İtalya şampiyonu oldu
Roma, 28 A. A. (AFP) — İtalya futbol şampiyonası sona ermiş ve To-rinonun Juventus takımı şampiyon olmuştur.
İngiliz futbolcuları bugün gidiyorlar
İngiliz profesyonel Sunderland ile Hull City takımları hafta içinde tayyare temin edemediklerinden hareket edememişlerdir, îngilizler bugün öğleden sonra uçakla şehrimizden ayrılacaklardır.
Sunderland ve Hull City takım o-yuncuları dün oynana Türk - İran millî maçını seyretmişlerdir.
Amerikalı Dupont Osborne, Bahtiye Musluoğlunu yendi
Paris, 28 AA. (özel) — Paris tenis şampiyonasının kadmlararası 1/8 son karşılaşmasında Amerikalı Dupont OBbome, tenisçimiz Bahtiye Musluoğ-lu’nu 6/0, 6/0, 6/2 mağlûp etmiştir.
Yugoslavya, Holândayı 5 _ 1 yendi
Belgrad, 28 (AP) — Brezilyadaki Dünya Futbol Şampiyonluğu İçin pazar glinü yapılan futbol maçında Yugoslavya milli takımı hâkim bir o-yundan sonra-Holândayı 5-1 mağlûp etmiştir.
S. Karsan
Dünya kupası için kur’a çekildi
Italyan Futbol Federasyonu Başkanı Ottorino Barassi (yukarda solda) Dünya Futbol Kupası için kurayı çekerken. Boyaz elbiseli zat Brezilya mümessili Hugo Francaroîli. Aşağıdaki resimde, kurada hazır bulunan muhtelif milletlere mensup delegeler görülmektedir
yunculan ellerinde Türk bayrağını taşıyarak sahaya girdiler. Biraz sonra da Türk millî takımı, önde kaptanları Muzafferle sahada gözüktüler. Ay-Yıl-dızlı takımımız da uzun uzun alkışlandı.
Bir milli maçın mûtat merasimi olan Iran ve Türk millî marşları da
yakta dinlendikten sonra takımlar şu kadrolarla sahada dizildiler:
TÜRK MİLLÎ TAKIMI:
Turgay — Naci, İsmet — Kâmil, Galip, Muzaffer — lsfendiyar, Erol. Reha, Lefter, Halit.
IRAN MÎLLÎ TAKIMI:
Tari — Nuri, Haciyan — Ensarî, Kordustani, Rebimyan — Hafili, Ha-ten. Mübaşir, Metinzade, Brament.
Oyuna İran milli takımı başladı, sağdan Hatem vasıtasiylc kalemize kadar indilerse de İsmet uzun bir vuruşla topu santra çizgisi yakınlarına kadar düşürdü. Ensari’nin geri çevirdiği topu Muîtaffer yakaladı, Halide kadar aşırdı. Halit de’ soldan süratle kaleye indi ve kaleye muvazi bir şut çekti. Haclyanın kafa ile uzaklaştırdığı topu Halili yakaladı ve tek başına kaleye kadar sürdü, ceza çizgisi içine girer girmez çektiği şutu kaleci Turgay beklemediği için top kaleciyi aşarak kale direğinden ağları buldu, bu suretle İranlIlar ilk ve son gollerini atmış oldular. Daha oyunun ikinci dakikasında yediğimiz bu golden sonra takımımız biraz canlanır gibi oldu. Nitekim altıncı dakikada yine Haildin hazırladığı çok güzel bir fırsatı Reha bozuk bir vuruşla dışarı atarak kaçırdı. Kâmihn uzaklardan çektiği favulü yakalıyan Halit gerilerden yetişerek güzel bir kafa ile beraberlik golünü attı. İran takımının yan hatlarının aksaması ve Iran kalecisinin en hafif bir şekilde gelen topları elinden kaçırışı İranlIlar İçin daimî bir tehlike oluyordu. Nitekim on dördüncü dakikada îsfendiyarın çektiği şutu kaleci Tarinin elinden kaçırması, hanlılara İkinci gole malolacaktı, yere düşen topu bekleri uzaklaştırmak istedi. Muzaffere gelen top Rehaya kadar lisandı. Reha da ceza çizgisi içine kadar sürerek çok sıkı bir şutla kalecinin plonjonuna rağmen ikinci golü attı. Yirminci dakikada Lefterin şutunu çeviremiyen Îranlı müdafi topu kornere çıkardı. Haildin kale İçine doğru çektiği korneri Reha geriye doğru ve daha iyi pozisyonda bekliyen Leftere geçirdi, Lefterin köşeyi bulan şutu takımımıza üçüncü golü kazandırdı.
3U uncu dakikada Muzafferin uzaktan savurduğru topu İran kalecisi ilk defa olarak bloke edebildi. Fakat iki dakika sonra da dördüncü golü yemekten geri kalmadı. Reha îsfendiyar-dan aldığı topla çizgi üzerinden dördündü golü attı.
40 inci dakikada Galibin sağından kayan topu Mctinzade yakaladı ise de çektiği şutu Turgay yakaldı. Devre bu şekilde (4-1) kapandı.
ÎKÎNCÎ DEVRE
• •
Vedat ETENSEL
Dün Irana karşı çıkan Türk milli futbol takımı

Sunderland Maçlarını tahmin
_ _ - (( «w .* —’ a ı i
Müsabakamızın tasnifi bitti
1
tkinel devreye takımımız ufak bir tadilâtla çıktı. Galip çıkmış, Kâmil santrhaf, Melih de sağhaf oynuyor.
İkinci devreye Türk takımı başladı. Dakikalar İlerledikçe İranlIların o-yunda daha bariz bir üstünlük kurdukları belli oluyordu. Takımda oynı-yan Lefter ile Erotiin daima geri ve topu çiğnemeleri akınlarımızı akim bırakıyordu. Onuncu dakikada Kâmilin serbest bıraktığı santrfor Mübaşir, 18 pas lçindon solaçığa doğru güzel bir pas verdi, solaçığm kaleye muvazi ortaladığı topu Turgay çok güzel bir yumrukla uzaklaştırdı.
Dakikalar ilerledikçe takımımızın daha verimli oynamaması seyircileri sabırsızlandırıyordu. Yirminci dakikada santrhaf Kordustaniden solaçığa geçen topu Brument durdurmadan ortaladı, fakat İsmet güzel bir kafa vu-ruşiyle tehHkeyİ önledi. 32 nci dakikada takımımız bir fırsat daha yakaladı. Haildin Erole verdiği topu Erol çalım
Amerikada Boks Federasyonu Kupası
Washington. 28 (YÎRSı — Amerika Millî Boks Federasyonu Kupası l-çin Ray Robinson ile Robert Ville-main 5 haziranda karşılaşacaklardır. Ray Robinson ile Robert Villemaln’in galibi, Rocky Graziano İle Jake La-motta maçının gahbi ile final maçını oynıyacaktır. Amerika boks meraklıları bu karşılaşmaları merakla bek temektedir*
Sunderland’a en çok golü hangi takımın atacağına dair açmış olduğumuz müsabakaya gelen 10207 kuponun tasnifi bitmiştir. Bu kuponların içinden 40kupon neticeyi doğru olarak bulmuştur. Bunlar, en çok gol atacak takım olarak Galatasarayı 3 golle tutmuşlar ve penaltı hanesine de iki penaltı yazmışlardır. Bildiğiniz gibi İngiliz takımına en çok golü Galatasaray atmış ve maçlarda da iki penaltı olmuştur (Galatasaray ve Fener maçlarında). İngilizlerin son maçında penaltı olmasaydı neticeyi 3 gol, 1 penaltı ile 196 kişi bulmuş olacaktı.
Neticeyi doğru tahmin etmişler arasında
Kur’a, 30 Mayıs Salı, yarın çekilecektir
Yann saat 11 de matbaamızda noter huzurunda çekilecek kur’ada doğru t»hrr,;~ -♦ miş okuyucularımız da bulunabilirler. Bululun ak istiyenlerin saat 11 de matbaamızda nazı olmaları lâzımdır.
Kur'amızda kazananlara
1 inciye: Philips marka bir radyo.
2 nciye: Lukor marka bir pikap (On plâk-
tık ve otomatik).
3 üncüye: Sheaffer’s marka altın uçlu dol-
ma kalem.
4 üncüye: Bir çift ayakkabı (Tanca mağa-
zasından).
dağıtılacak hediyeler:
5 inciye:
Güzel bir spor gömlek (Mayer ma gazasından).
Yeni İstanbul'a bir yıllık abonman. Yeni İstanbul'a 6 aylık abonman.
Yeni İstanbul’a 6 aylık abonman.
6 ncıya:
7 nciye:
8 inciye:
9 ve 10 uncuya: Yeni İstanbul’a 3 er aylık
abonman.

I

Comments (0)