Bin clıılr t«wls'ln (1030 nobel mükâfatı kaşanan)
ROMANI ÇIKTI.
Dilimize çeviren: VAHDET GÜLTEKÎN 268 sahile, 2 lira.
BATI YAYINI P. K. 18 Şişil
Göz Hekimi
Dr. Murat Rami Aydın
Beyoğlu - Parmakkapı, İmam sokağı No. 2 Hamamcıoğlu apartımanı, Telefon: 41553 Pazardan başka her gün öğleden sonra saat 14-18
Sene 27 — No. 9620 — Flatl her yerde 10 kuruştur.
PAZAR 29 Temmuz 1945
Sahibi: Necmeddia Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
Potsdam görüşmeleri dört beş gün içinde bitecek Truman, Attlee, Stalin dün akşam toplandılar, bugün de bir toplantı yapılacak
Reuter, dün akşamki toplantının fevkalâde mühim olduğunu, müşavirlerin ilerlemeler elde ettiklerini
Londra 29 (R.) — Yeni Başbakan M. Attlee, kabinesini kurduktan vo kiralın önünde yemin ettikten sonra diln öğle vakti uçakla Berllne hareket etmiştir. Yeni Dış İşleri Bakanı M. Bevln de başka bir uçakla kendisini taklbetmlştir. Berlin hava meydanına İptida M. Atllce'nln uçağı inmiş, Başbakan bir İngiliz, bir Sovyet generali tarafından istikbal edilmiştir. Başbakan selâm kıtasını teftiş etmiştir. Bu sırada M. Bevln'ln uçuğı da karaya İnmiştir. M. Attlee. M. Bevin İle birlikte otomobile binerek Potsdam’a hareket etmiştir.
M. Attlee, Başkan Truman’ı ve Mareşal Staûn'l ziyaret etmiş, bunu mü-taakıp hemen görüşmelere başlanmıştır. Konferans bugün de toplanacaktır. İngiliz Başbakanı Avam kamarasının çarşamba toplantısına yetişmek istediğinden, görüşmelerin dört, beş gün İçinde sona ermesi bekleniyor.
Reuter muhabirine göre, dün akşamki toplantı fevkalâde mühim ol-i muştur. Toplantıda üç Dış Bakanı da. bulunmuştur. Görüşmelerin durduğu müddet zarfında siyasi ve askeri üye-1
Potsdam’da kırai sarayı
1er mühim ilerlemeler elde etmişlerdir.
Yeni İngiliz kabinesi
Londra 29 (R.) — M. Attlee, başlıca’
Japonya'nın 6 şehrine 3500 ton bomba atıldı
Tokyo havalisi denizden bombardıman edildi, bir çok Japon gemisi batırıldı
‘ Londra 29 ıR.) — Amerikan hava kuvvetleri tarafından 11 Japon sanayi şehrinin bombardıman edileceğine dair yapılan İhtarın boş olmadığı çabuk anlaşılmıştır. Filhakika bu sabah erkenden 6Ü0 üstün uçan kale, ismi bildirilen 11 şehirden altısına hücum etmiş, 3500 ton yangın bombası atmıştır. Bir çor. büyük yangınlar çıkmıştır, Gemilerden uçan uçaklar da büj iu akınlar yapmışlardır. Amerikan deniz ve hava kuvvetinin akınla» neticesinde Japon deniz nakliyatı tamamen durmuştur Pek çok Japon gemisi batırılmıştır. Japonya teslim olmağı kabul etmezse BUİh konferansına gönderecek delegelerini bindirmek İçin gemi hula-mıyacaklardır.
Nevyork 28 (R.) — Dtniz vc hava kuvvetleri durmadan Japonya'ya taarruz etmektedir. İçlerinde King peorge Ingiliz zırhlısı da bulunan deniz kuvvetleri dün Tokyo bölgesini ve Japon doğu sahillerini yeniden bombardıman etmiştir. Uçakla» da fok muvaffaıkyelli akınlar yapmışlardır.
Bir çok Japon gemileri batmlımş-tür Son altınlarda hasara uğratılan 80 bin tonluk Hyuga Japon zırhlısının da battığı anlaşılmıştır Daha ıkl firhlı ve İki Kruvazör ateş almıştır. Uçaklar bunaltın alevler İçinde yandığını görmüşlerdir. 3 Japon denizel-tısı da batınımı;iır.
Japonya t23İım olmuyor
• Londar 29 1R.1 — Japon Başbaka-Îı dün akşam Japon milletine hlta-en radyoda konuşmuş ve İngiltere a Amerika mağlûbedlllnceye kadar arbe devam edileceğini söylemiştir.
7 milyonluk ordu
Nevyork 23 (O. W. 1.) — Jlrleşik Amerika askeri talim merkezleri komutam General Devers, dün ’apon-#ay, İstilâ İçin gerek Birle*1': Anıeri-kada, gerekse Paslilkteki itelerde 7 milyondan fazla askerin hazırlandığını. en son harb mel »dim ini ve Amerikan fabrikalarından en yeni çıkan silâhları kullanmağı öğrendiklerini söylemiş ve demiştir ki:
=— Sözü geçea 7 milyon asker. Pasifik harbinde savaşmış esk' askerler ve aslen J.tponyalı Amerikalılardan mürekkep cb’Lsel» adı verilen hususi kıtalar tarafından talim ej.tl-rL'n’ektedlr. £5v»*&r, arKidaşlarınv. düşmanın tâblve rretodlunnı ve psikolojisini öğretmektedirler d
Birmanya’da Japon hezimeti
Birmingham 29 (A.A.) — Reuter ajansının Birmanya'da 12 nel ordu nezdlnde bulunan hususi muhıblri bLldirlyor: 24 iineıj Japon ordusunu Irr.ba etmiş olan 12 nel ordu komutan: General Monfagn Ötafford bu-gün şu beyanatta bulunmuş!ur:
«Savaş beklenildiğinden çkıg daha müsait bir şekildi cereyan etmiştir. Bir seneden ftz bir zaman evvel -Delhi üzerine yürümekle övünen bir ordudan artakalan, üst üste atı'mış 9û çıplag ölüden ibarettir Br ordu. Kohlma’da ezilmiş ve Jlmphal’da parçalanmıştır. Bu ordu, bugün ta-mamlle imha edilmiş bulunmaktadır.
Batırılan gemiler
Nevyork 29 (A.A.) — Amiral Nlmltz umumi karargâhı salı ve çarşamba glinü cereyan etmiş olan çarpışmalar esnasında 25 Japon harb gemisinin batırılmış veya hasara uğratılmış olduğunu bildirmektedir. Bunların arasında ö uçak gemisi, 3 zırhlı ve 4 kruvazör var. Bir zırhlının da sonradan batmış olduğu öğrenilmiştir.
Nlmltz tebliği. 72 ticaret gemisinin batırılmış olduğunu. 4 geminin de muhtemel olarak battığını, 136 düşman gemisinin de hasara uğratılmış olduğunu bildirmektedir. Bu gemilerin hepsi de orta tonajda gemilerdir. Japonların elinde ağır tonajda hlçb'.r gemileri kalman ıştır.
19 gün İçinde Amiral Halsey’ln üçüncü filosu 800 Japon deniz birliğini savaş dışı bırakmış vc 860 uçağı da düşürmüştür
Aynı müddet İçinde Amerikalılar 40 İtişi ve 43 Uçak, İngilteler de 12 kişi ve 10 uçak kaybetınlşierdte
altı Nazırı seçmiştir. Kabinesini Po-tsdam’dan döndükten sonra tamam-lıyacaktır. Altı esas Nazırı seçme* konferansın görüşmelere devam etmesini mümkün kılmak İçindir. Başvekil ve altı Nazır hükümet İşlerinde büyük tecrübe sahibidir. Diğer Nazırların gençler arasından seçilmesi muhtemeldir.
İngiliz gazetelerinin mütalâaları
Londra 29 (R.) — Bu sabah çıkan pazar gazeteleri yeni kabine hakkında uzun makaleler yazıyorlar.Gazete-lerden bir kısmı dış politikada değişiklik olmıyacajı kanaatindedir işçi partisine mensup olan Reynolds News İse dış politikanın yeni bir cereyan alacağından bahsediyor. Bu gazete diyor kİ: «Ingiltere kurtarıcı milletlerin başına geçecektir. Yunanistan, Belçika. Ispanya istibdat altında yorulmuştur.»
Diğer taraftan muhafazakâr Ob server gazetesinde tanınmış muharrir Llberntor şöyle yazıyor: «Yeni bir l-.ükûmet, yeni bir Meclis dis meselelere yeni bakışları Içabcttlrlr. Attlee kabinesinin ChurchllVln politikasına, mutlak sadakat göstermesi hekte'ıe-mez. Btı politikada mühim değişiklikler olması ihtimali vardır, hk safhada bu değişiklik bazı usullerde olacaktır. Sosyalist ve İşçi hükümetlere sempati gösterecektir. Fransa’ nın da yapılacak seçimden sonra. I bu hükümetlerin arasına gire-cğl umuluyor.»
Suriye’de
Kışlaların teslim alınması ay sonunda bitiyor
Beyrut 29 (A.A.) — Suriye ve Lübnan kavuştukla» yeni hürriyetten derhal faydalanarak içtimai ve siyasi ıslahatı hızlandırmak ve nakliyat, muvasala ve ziraat meselelerinin halline çalışmak için, faaliyete başlamışlardır.
Lübnan hükümeti, içtimai ve ekonomik meseleleri ve Müttefik atetye-terinin kapanması yüzünden ortaya ( çıkan İşsizlik meselesini tetkik etme( üzere bir komite teşkil etmiştir.
Lübnan kuvvetlerinin sllâhlandırıl-ması meselesi de Lübnan Başbakanlık dairesinde yapılan bir toplantıda müzakere edilmiştir.
Suriye ve Lübnan hükümetleri, telefon. liman, maliye ve ziraat İşlerini müzakere etmek üzere bugün müşterek bir toplantı yapacaklardır. Bu toplantının gündeminde bulunan diğer meseleler arasında özel kıtaların ve bunlara alt kışlaların devrü teslimi meselesi de vardır. Lübnan makamları Beyrut, Şam Tıablııs ve diğer yerlerdeki kışlaları şimdiden teslim almış bulunuyorlar. Bu ay sonuna kadar bütün kışlaların teslim alınması tşl sona erecektir.
Ispanya ve Arjantin
İki Amerika âyam iş başındaki hükümetlerin temizlenmesini istiyor
Vaşlngton 29 (R.l — National Bro-adcastlng Company ve Dış İşleri Bakanlığı tarafından müştereken tertl-bedllmlş olan radyo görüşmeleri programında söz ulan Mlnnessota Ayanı Joseph Ball ve Vaşlngton Ayanı Warren Magnuson, İspanya ve Arlan tinde İş başında bulunan hükümetleri «temizlemek» için Birleşik Amerika hükümetinin harekete geçmesini istemişlerdir.
Ayandan Ball şöyle demiştir: «Bunun, doğrudan doğruya bir müdahale teşkil edeceğini sanmıyorum. Müdahale etmemek keyfiyeti, faşist rejimlerine iktisadi yardımlarda bulunmamız lcabeder demek değildir. Hâdise o kadar sarihtir ki, Lâtin Amerl-kadakl hakiki dostlarımızın Arjantin'e karşı iktisadi tedbirler almamıza muhalefet göstermlyeceklerlne eminim.»
Ayan Magnuson, Birleşik Amerika'nın İspanya ve Arjantin'e karşı kat! bir siyaset tatbikim ete alması lâzım geldiğini söylemi? ve demiştir ki:
* Bu küçük faşistlerin faaliyetine son vermek İçin müdahale etmemize veya asker! kuvvet kullanmamıza lüzum yoktur. İktisadi ve siyasi tedbirlerle dünya efkârının kuvveti bu işi görmeğe kâfidir.»
21 saylav Pariste bir toplantı yaptı
Paris 29 (A.A.) — Ispanyol Cortes meclisinden 21 saylav Parlsrte bir toplantı yapmışlar ve Martinez Dorlonun başkanlığında bir hükümet teşkil edilmesi için teşebbüse girişilmesini istemek üzere yabancı memleketlerde bulunan diğer arkadaşlarına müracaata karar vermişlerdir. ■Diğer taraftan Fransa'da bulunan Ispanyol Cumhuriyetçi federasyonu, tspanvada meşru bir Cumhuriyet hükümetinin kurulması İçin müdahalede bulu-1 Bulmasını İstemek üzere Attlee. Truman ve Stalln’e birer telgraf göndermeğe karar vermişlerdir.
Fransa’da
De Gaulle’ün plânı tasvibedîlmiyor
Londra 29 (R) — Fransız ko-münist partisi Gl, de Gaulle tarafından hazırlanan yeni anayasayı demokrasiye mugayir addettiğini bildirmiştir Sosyalistler de muarız olduklarını Hân etmişlerdir.
Petain’in muhakemesi
Paris 28 (R) — Petain'tn muhakemesine bugün d-? devam edilmiştir. Evvelâ Clemencau' nun oğlu Michel şahit olarak dinlenmiştir. Şahit demiştir kİ: «•Babam Petain'in bu mütarekeyi yapacağını bilseydi kendisini hiç bir zaman mareşal yapmazdı. Reynaud ve mareşal’ın Al-manyava teslim edilmeleri cinayettir.»
Bundan sonra mütareke heyetinde Fransız delegesi Gl. Doyen Almanya tarafından mütarekenin ihlâl' karşısında protestoda bulunduğundan dolayı Vichy hükümeti tarafından tevkif edilmiş olduğunu söylemiştir.
Bundan sonra diğer bazı şahitler dinlenmiştir.
Paris 29 (R) — Petaln muhakemesine yarın öğleden sonra devam edilecek ve müdafaa şahitleri dinlenecektir.'
Sovyetler Birliği İtalya-da konsolosluklar açacak
Londra 29 IR.1 — Sovyetler Birliği Italyanın muhtelif şehirlerinde konsolosluklar açmak niyetindedir. İtalya bu teklifi İyi karşılamıştır.
HAFTA KONUŞMASI
Servetler savrulmadan önce
Yazan: Refik Halici Karay
Bugün beşinci sahifemizde
Ingiliz seçiminin Moskova’da akisleri
Yeni Kabinenin Avrupa işlerinin hallinde Rusyaya yoldaş olacağı hakkında daha büyük ümitle besleniyorr
Rusyanm emniyet ve dünyaya mahreç bulmalg 1 ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılması isteniyor Q ----------------------------- Q_
Londra 29 (R.) — Reuter ajansının Moskova muhabiri. İngiliz seçiminin neticesi hakkında Moskovada resmi olmıyon müşahitlerin görüşlerini bildirmektedir. Bunlara göre, M. Chur-chLll'ln koalisyon Hükümeti, İngiliz -Sovyet İttifakının dayandığı yalçın kaya İdi. Fakat şimdi yeni kabinenin Avrupa İşlerinin hallinde Rusyaya yoldaş olacağı hakkında daha büyük ümitler beslenmektedir. Bu Ümitlerin tahakkuku İçin şu noktaların göz önünde tutulması lâzım geldiği kaydediliyor:
1 — Avrupanın demokrat hale getirilmesinde anlaşma ve hayati işlerde fikir birliği,
2 — Almanya İşlerinin halli.
3 — Rusyanın emniyet ve dünyaya mahreç bulmak ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılması,
4 — Mübadele sistemine dayanan ticari alı? veriş.
Nevyork’ta Ingiliz eshamı yükseliyor
Nevyork 29 (R.) — Amerikanın Sesi radyosuna göre. Nevyork borsasmda İngiliz eshamı yükselmeğe maildir.
Amerikadaki akisler
Londra 29 (R,> — İngiliz seçiminin neticesi, Amerikan gazetelerinde başka başka akisler yapmıştır. Sol cenaha mensup gazeteler Avrupanın Cennete döneceğini yazıyorlar. Sağ cenah
gazeteleri İse komünizmin zafer ka-CXI zandığmı, yer yüzünde biricik kapl-M— tallst demokrat memleket olarak O Amerika'nın kaldığını söylüyorlar. j— Yeni Ticaret Nazırının .O bir nutku P
Londra 29 (R >— Yeni Ticaret Nazırı Q) Slr Crtpps, dün ilk nutkunu söylemiş 5> ve ev meselesinden bahsederek, halin m barındırmanın güçlüğünü izah et-(is metle beraber, her aileye bir ev te-E. mln edileceğini söylemiştir.
Diln İşçi parLIsI genel heyeti blr5>» toplantı yapmış ve Attlee’yl başkan-O seçmiştir. -q
Churchill siyasi hayattan^) çekil miyecek CO
Londra 29 (R.) — Eski Başbakan M. P Churchill bu hafta Başbakanlık ko-/\ nağını boşaltacak ve bir apartman'*"' buluncıya kadar otele nakledecektir. Eski Başbakan şlyasl hayattan çekil-mlyecek. parlâmentoda muhalefet reisliğini yapacaktır. Bir gazeteciye, vaktini parlâmentoya, ve eskiden olduğu gibi, gazetelere ya2i yazmağa hasredeceğini söylemiştir
Pravdanın makalesi
Moskova 28 (A.A.) — Tass ajana bildiriyor: Pravda gazetesi. İngiltere’ deki seçim neticelerine hasrettiği başmakalesinde şunları yazıyor: (Arka?! sahife 2; sütun 5 te)
Goering korku içinde
Gök gürültüsünden korkarak bir kalb krizi geçirdi
Luxembourg 29 (A-A.î — Alman hava kuvvetleri eski şefi Goering bugünlerde büyük korku buhranları İçinde bulunmaktadır. Son günlerde fırtınalı bir havada bir kalb krizi geçirmiş olan GoerLng’ln büyük harb suçluları yargılanırken hayatı için bıı tehlike teşkil etmeksizin suçlu iskemlesinde nasıl oturacağı merak edilmektedir. Amerikan asked doktG-ru, Gocring'tn geçirdiği son kalb krizini gök gürültüsünden ve yıldırımdan korkusuna atfetmektedir, Kendisi krizden sonra şöyle demiştir;
«•Fırtına çıktığı zaman yapayalnızdım. İçime korku geldi. Nefes almakta müşkülât çekiyordum.
Berlin’in durumu
Berlin 29 (A.A.) — Berlin'deki Amerikan askeri hükümet mensuplarından albay Frank L. Horcley, Berlin’de Müttefiklerarâsi münasebetleri bozan şüphe havasının zaü olduğunu ve bütün şeflerin bir arada tam bir ahenk içinde çalıştıklarını söylemi?, şûnları ilâve etmiştir:
Ruslarla münasebetlerimiz bugün olduğundan daha mükemmel olamazdı. Ruslar bütün taahhütlerini İfa etmişler ve açık hareket etmteter-dir. İşimizde süratle yol alıyoruz. İngli:? ve Fransızlar İçin de vaziyet' ayni merkezdedir.
Verilen raporlardan anlaşıldığına göre, henüz yeraltı sığınaklarında yaşayan tek tük birkaç BerJLılt'den başka Amerikan bölgeslnd? bütün Bı dinliler şimdi sığınacak bir dam aUnda bulunuyorlar. Karaborsada yapılan araştırmalar netlisinde 2 tin Alınan sivil tevkif edilmiştir. Bunlar askerlerden eşya satın almış kimselerdir. 15 Rus subayı tevkif edil-nd? ve yedi sekiz subay da ordu kısmetinden çıkarılmıştır. İnglllzler Berlin'de kendi işgal bölgelerindeki dokuz yüz bin Alman’nı iaşesi nusu-sunda gereken yardımı nihayet sağlamağa muvaffak olmuşlardır Ingf-llzier tarafından Berlin’de İlk neşredilecek gazete önümüzdeki haCadnn İtibaren çıkmağa başlıyac&ktır.
Kitap basımı için izin veriliyor
Londra 29 (AA — Avrupa'daki Amerikan kuvvl'-'.'rl umumi karar-gûl mdnn bildlrilllğl-ıe göre, Amer ican Lsga) bölgeü'iie kitap bari i:: içhı İlk müsaade bu.? in Holdelbe g’de bte] kitap tâbilne verl!>n.stlr.
Amerikan kuvvetler: habecıer ser-] visl şefi General Romark, bu mü-
Goerlng
saadenln Herman Melsttr'e verlldlği-ğln' ve bu tâblin o'uz senef’nberl kitap basma Işteı İle meşgul olduğunu söylemiştir.
DİKKATLER,
Son moda sari bir kadın hastalığı
Kadınlarda sari bir hastalık: Kolların altında şişmeler, kaşınmalar, kanamalar... Sebebi mütehassıs doktorlarca tesblt edildJ: Elbiselerin koltuk altlarına konulan sııbra’lar öyle iptidaî malzemeden yapılıyormuş ki, o hastalığı bunlar yapıyorlar.
Mevcut eşya bitince onuıı yerine hangi malzemeden ne yaparsan yap! Elverir ki piyasada sürülsün! Yerli sanayiin derme çatma kısmının umumî şiarı bu olmuştur Pahalılığı gölgede bırakan bir çürüklük ve muzırlık âleti! Bununla da mücadele yoktur. Bu çürükçülük ve ınuzırcı-Iık, kcııdi aleyhindeki her mücadele tcş'hbüsünü mağlAp etniktir
Sahile 2
A & A M
z'J Temmuz 1945
SÖZÜN RFI İŞİ
Sulh otomobilleri: Cipler
Otomobil bu iıarbde icadedîlnıcmiştir ama otomobilin bir cinsi olan cipler İkinci Cihan harbinde ortaya çıktı Uçak nasıl insanın kuşlarla, otomobil de atlarla yarışmak isteğinin İcadı ise cipler de katırları gölgede bırakmak hevesinin mahsulüdür. Söylendiğine göre, ciplerin dağlara tırmanmakta gösterdikleri maharet karşısında yıllardır ordularda bu hizmeti gören katırların cerbezesi çok sönük kalıyormuş.
Gelgeldim harb bitmiştir. Cephelerde çok yararlı hizmetler gören cipler ne olacak? Bîr aralık piyangoya konup halka dağıtılacakları şayi olmuştu. Şimdi ciplerin harb hizmetlerinden başka yirmi yedi işe yaradıkları anlaşıldığı bildiriliyor. Meselâ traktör vazifesini görerek çift sürmek başta geliyormuş. Ayrıca ekin taşır, meyva bahçelerinde fıskiye ile mikroplan öldürür, bal-ye yapar, direk dikmek İçin çukurlar açmakta kuHamlabilirmiş. Yapılan denemelerin hep başarı ile neticelendiği de haber veriliyor.
Dünyada bir daha harb olmamasının çareleri arandığı şu sırada ciplerin sulh hayattan girmekte gösterdikleri bu yumuşak başlılık takdire değer. Zaten düşünülecek olursa iıarbde doğan ciplerle, sonradan harbe giren öbür fcatlar arasında doğuş bakımından esaslı bir fark vardır. Uçak «harb etsin!» diye değil, «insanları kuşlar gibi uçursun» diye icadcdilmişür. Otomobilin icadından maksat arabalardan vc atlardan hızlı gitmektir. Telefonu, radyoyu icadedenler bir harb aleti hazırladıklannın farkında bile değildiler Halbuki hepsi sulhten ziyade harbe istidatlı ol-dııktarmı İkinci Cihan harbinde fazlasile gösterdiler.
Cipler ise doğrudan doğruya harb için yapıldılar. Fakat daha sulh olmadan yirmi yedi sulh işine yaradıklarını ispat etmekle İstidatlarının sulha olduğunu açığa vurdular. Onlan harbsiz dünyanın ilk öncüleri saysak hata etmeyiz sanıyorum.
Şevket Rado
Namus yüzünden Büyükada’da müthiş Cinayet bir ev yandı
Bir baba kızını ve iki âşığını öldürdü
Islahlyenln Dönek köyünde üç kişinin öldûrülmesHe neticelenen bir cinayet olmuştur.
Dönek köyünün en ileri gelenlerinden AH Baluğunoğlu. tutmalarından C fisini ve Ahmetle kızı Ayşe arasında bir münasebet olduğunu seziyor ve ikisinin İşlerine son vererek evinden uzaklaştırıyor. Esasen Ayşe İki seneden beri başka bir gençle nişanlıdır. Bir müddet sonra, kızı Ayşenln tutmasından gebe olduğunu öğrenen Ali Baluğunoğlu. Caslml ve Ahtnedi arıyarak başka bir köyde buluyor ve her ikisini de birer kurşunla öldürüyor, Bundan sonra hemen köyüne dönen Ali Baluğunoğlu, evde gebe kızım da İki kurşunla yere sererek cinayetini tamamlıyor ve Surlyeye kaçmağa yelteniyor. Bu sırada babasının kaçmasını önlemek lstiyen oğlu, birkaç kurşunla tehdldedildlğlnden, teşebbüsünde muvaffak olamıyor.
Baluğunoğlu, şimdi Surlyeye kaçmıştır. .
Mülkiye tâyinleri
Ankara 28 — İç işleri Bakanlığı vilâyetler idaresi genel müdürlüğü üçüncü şube müdürü B, Basri özer Eskişehir vali muavinliğine, Van emniyet müdürlüğünden Bakanlık emrinde bulunan B, Tevfik Yener Elâzığ mektupçuluğuna. Sclhun kay-makamr B. Nihat Aksoy Van mektupçuluğuna tâyin edilmişlerdir.
Yağ durumunu mceliyen komisyon dün de toplandı
Ankara 28 — Memleketin yağ durumunu inceliyen komisyon dün de Ticaret Bakanı B. Ralf Karadeniz’in başkanlığında toplanarak zeytinyağı, nebati yağlar ve sabun İşi komisyonlarından gelen raporları İncelemiştir,
Ereğli limanının temeli atılıyor
Zonguldak 28 — Bayındırlık ve Ekonomi Bakanlan bugün Ankaradan şehrimize geldiler ve başta vali olmak üzere kalabalık bir kütle tarafından karşılandılar Bakanlar, Sömfkok, Briket fabrikalarım gezdiler.
Büyük EreğH limanının teme-llnl atmak üzere Bakanlar yarın Ereğliye gideceklerdir.
Vakıf tâyinleri
Ankara 28 — Manisa vakıflar müdürlüğüne Sivas vakıflar müdürü B. Sulhl Eriç, Kocaeli vakıflar müdürlüğüne merkez varidat ve tahsllât şubesi müdürü B, Niyazi Arda, Sivas vakıflar müdürlüğüne Zonguldak vakıflar müdürü B Recep Tecer, Antalya vakıflar müdürlüğüne Hatay vakıflar müdürü B Sıtkı öğütçü, Hataya merkez muhasebe müdürlüğü ayniyat muhasibi B. Temel Ertas. Zonguldak vakıflar müdürlüğüne Kastamonu ■■akıfiar müdürlüm! memurlarından B. Davut Erdoğan tâyin
Müthiş bir tren kazası
Fransada mühimmat yüklü bir tren infilâk etti
Viyana’nın işgali
Şehre İngiliz ve Ameri" kan askeri geldi
Londra 20 (A.A.) — Viyaııa-1un İngiliz, Amerikan, ' Küs ve Fransız kuvvetleri, tarafından İşgali devresinin ük safhasında bu şehre mahdut ölçüde İngiliz ve Amerikan askeri girmiştir. Daha büyük miktarda askerin şehre girmesi meselesi hâlen müzakere mcbtuu teşkil etmektedir.
Teferruatın tesbit edilmiş olmasına Ve Amerikalıların Sov-yetler tarafından mümkün olan her türlü işbirliğinin esirgenmediğini söylemelerine rağmen, dört Müttefik komutanı arasında cereyan etmekte olan müzakerelerin kati neticesi askıda bulunmaktadır, tşgai edilen memleketlerin her biri bir ay müddetle Müttefik komisyonu başkanlığını yapacaktır ki bu da aşağı yukarı Beritnde tatbik edilen plâna benzemektedir Bu müddet zarfında, Rus kuvvetleri bütün sivil halkın İaşesUe muvazzaf olacaklardır.
Tanca hakkmdaki görüşmelere SoYyetler de davet edilmiş
Paris 28 (A.A.) — Moskovada-ki Fransız ve Ingiliz büyük elçileri Tanesinin statüsünü takibe-den 1923 an dİ aşmasının tekrar tesisi şekillerini İncelemek Ü2eıe 8 ağustosta Patiste toplanacak olan uzmanlar kongresine Sovyet Rusyayı davet etmek hususundaki talimatı almışlardır. Davet edici devletler arasında Amerika hükümeti vardır.
Gri. Montaomery’nin bir nutku
Ingilterenin kuvvetli olması lüzumundan bahsetti
Lyon 28 (A.A.) — 27 temmuzda Lyon'dan Saint Fous istikametine giden ekspres katan saat 20 yi 10 geçe bir mühimmat trende çarpışmış ve müthiş bir infilâka sebep olmuştur. Vagonlar yoldan çıkmış ve havaya fırlamıştır. infilâktan çıkan, yangın vagon enkazım tutuşturmuştur. Saint Fous'da bütün bir mahallenin evleri hava bombardımanına maruz kalmış gibi hava taz-yikile âni olarak yıkılmıştır, Halktan bir çok İnsan yaralanmış ve yinm kadarı da vahim bir halde Edouord hastanesine kaldırılmıştır. Kurtarma İşlerine devam edilmektedir. Şehirdeki havagazı fabrikası ateş almıştır. İtfaiye erlerinden İkisi yaralanmıştır, Manzara dehşet vericidir. Yangının alevleri arasında delik deşik olmuş, infilâkın şiddetile harabe haline gelmiş binalar görülmektedir. İtfaiye gruplan, yaralıların tedavisine mümkün olduğu kadar süratle çalışmakta ve kaza yerine sokulmağa uğraşmakta ise de, birbirini tâki-beden infilâklar yüzünden, çok güçlüklerle karşılaşılmaktadır.
Lyon 28 (A.A.) — Saint Fous tren kazasında 7 kişi ölmüş ve 30 kişi yaralanmıştır. Tren çar-pışmaslle infilâk arasında geçen birkaç dakika sayesinde yolcula-tın uzaklaşmaları mümkün alabildiğinden kaza kurbanlarının tahminden daha az olduğu anlaşılmıştır. Maddî hasar çok büyüktür.
Birleşmiş milletler anayasası
Amerika ayan meclisi tarafından tasdik edildi
Mangaldan sıçrayan kıvılcım yangına sebep oldu
Dûn * atsam üzeri Büyükada’da Biicra sokağında Dlmltrl’ye alt olup Avram’in kiracı bulunduğu 2 katlı evde yangın çıkmıştır. Bu ev, Büyük-ada itfaiye grupıınun yakınında olduğundan at?ş derhal görülmüş ve hemen söndürül m esine koşulmug ise de ev ahşap olduğundan yangın çok çabuk genişlemiş ve evin her tarafını birdenbire alevler sarmıştır Buttun çalışmalara rağmen evi kurtarmak mümkün olamamıştır. Kısa zamanda ev enkaz yığını haline gelmiştir.
Yapılan tahkikatta yangının, kiracı Avram’in eşi tarafından yanması için kapı önüne bırakılan mangaldan sıçrıyan Minicimin çıktığı anlaşılmıştır. Avram’in eşi mangalı tutuşturup kapı önüne bıraktıktan sonra yanıncrya kadar döneceğini düşünerek bir ahbabına gitmiş ve orada lif a dalan kadın dönünce yanmış bir mangal He değil evinin enkazı İle karşılaşmıştır. Ev beş bin liraya sigortalı İdi,
Lâğvedilen komisyonlar
Ankara 29 (Telefonla) — Çlfçiyl topraklandırma kanununun uygulanmasının Tarım Bakanlığına verilmesi dolayıslle 200 toprak dağıtma komisyonu Maliye Bakanlığınca lağvedilmiştir. Komisyon başkan ve üyeleri Bakanlığın başka dairelerine alınmışlardır. Komisyon emrin deki fen memıırlaır ile tarım aletleri de Tarım Bakanlığına devredilmiştir.
Ankarada yağlı güreş müsabakaları
Ankara 29 (Telefonla) — Havacılık haftası münasebetim- 1 vc 3 eylül cumartesi ve pazar günleri Türk Hava kurumu Ankara merkezi tarafındın yağlı güreş müsabakaları tertibi için, hazırlıklara başlanmıştır. 19 Mayıs stadyomunda yapılacak bu göreçle'e memleketimizin ünlü pehlivanlarının iştiraki için teşebbüslere girişilmiştir.
Ankarada bozuk ekmek, çıkaranlar ceza görüyorlar
Ankara 29 (Telefonla) — Belediye tarafından yapılan kontrol lorda çıkardıkları ekmeklerde fazla rutubet djrecesi görülen fırıncılar derhal, cezaya çarptırılmaktadır. Belediye encümeni hamur ekmek çıkaran iki fırıncıdan bjrine 56, diğerine 30 lira, para cezası kesmşüir.
Kancalı kurt hastalığı
Ankara 28 — Karadeniz bölgesinde nkancah kurt» hastalığı vardır. Bu hastalık İnsan pisliğinin gübre olarak kullanılmasında mikrobun ciltteki çatlaklardan girmesile başlamaktadır. Sağlık memurları, hastalıkla mücadele halindedir. Bastırılan broşürler parasız olarak dağıtılmaktadır. Hastalık bölgelerinde herkesin kapalı helalar yaptırmaları Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından İlgililere bildirilmiştir.
Hastalık, bir insanı kansız ve mariz bir haîe getirmekte, hürriyeti mahvetm'kte. büyiik yaşta İnsanları çocuk haline sokmaktadır.
Londra 28 (AA) — Almanyadald tnglliz İşgal kuvvetleri başkomutanı Mareşal Str Bernard Montgomery, Breni Ford ve Chlswlck fahri hemşe-rlllğlne seçilmesi mümısebetlle, verdiği nutukla bilhassa şöyle demiştir: «— Barış istiyorsak harbi anlamamız lâzımdır. Hazırlıksız ve gafil avlanmamalıyız. Savaşmak zarureti İhtimali karşısında hazır bulun’ malıyız.»
Mareşpk gelecekteki dünya güvenliğinden bahsederken, İngllterenln. kuvvetli ve mütesanit bir İmparatorluğu İdame etmesi gerektiğinden bahsetmiş ve bütün dünyanın taklbedll-mesl gereken yolu öğrenmek İçin nazarlarını İngUtereye çevirmiş olduğunu söylemiştir.
Mareşal, nutkuna şu sözlerle son. vermiştir:
«— Hiçbir müstebidin başkalarıma, haklarını kolay kolay çiğneyebileceği zehabına kapılmamalı için, her zaman kuvvetli olmamız lâzımdır. Hiçbir müstebit . hürriyet ve adaletin bekçisi olan kuvvetli bir İngUlz İmparatorluğunun mevcudiyetini bilinemezine etmemelidir.»
Merinos istasyonu
An icara 29 (Telefonla) — Burâa -Mudanya demiryolu Üzerinde bulunan Muradiye istasyonunun adı «Merinosa olarak değiştirilmiştir
Londra 28 (B.B.C.) — San Francisco konferansında tesbit olunan «Birleşmiş milletler beyannamesi» 2 muhalif reye karşı 89 reyle âyan meclisi tarafından tasdik edilmiştir
Washington 28 (A,A.) — Başkan Truman, Birleşmiş Milletler anayasasının tasdiki için âyan meclisinde cereyan eden müzakerelere Potsdam'dan bir telgraf göndermek suretlle müdahale etmiştir*
Lâzkiye limanı
Yafa 29 (R.) — Şam dan bildirildiğine göre, İki tnglliz şirketi Lazkıye Umanının genişletilmesini teklif etmiştir. Suriye hükümeti teklifi kabul
Ingiltere’nin borçları
Economist dergisinin bir makalesi
Londra 29 (A.A.) — İngiliz borçları meselesin! tetkik eden Economlst dergisi bu borçların bir sır teşkil etmediğini ve bunlardan utanmak İçin bir sebep bulunmadığını söylemekte ve şöyle demektedir:
«Bu borçlar, İngilterenln, biri hariç. Birleşmiş milletlerin hepsinden daha fazla zaman harb halinde bulunmuş olmasından ve îngiltereye başkaları tarahndan yapılan yardımların hemen ödenmiş ve hesaba geçirilmiş bulunmasından Uerl gelmiştir
Harb ekonomisi meselelerini en İnce teferruatına kadar ve tamamen malî mahiyetteki meselelere karıştırmaktan ameli bir tarzda bahsetmek henüz mlletlerarası muamelelerle meşgul muhitlerde taammüm etmemiştir.
1940 ta Kairfornlya işçileri ve Amerikan fabrikaları İngillzler tarafından sipariş edilen askeri uçakları imal ettikleri zaman bu İş kelimenin hakiki mânaslyle harb gayretlerini» bir kısmı olarak cereyan etmiş, fakat bedellerine gelince, bunlar İngiltere tarafından tediye olunmuştu.
Şimdi biç kimse bu harbin 1939 dan beri değil, fakat 1937 denbcrl yapılan ve hâlâ devam eden bir harb olduğunu İnkâr edemez. Ayrı guruplar halinde yapılan mütemadi gayretleri blrJblrlndcn ayrı görmeğe çalışmak delilik olur. Bu. elinde mevcut İmkânlara göre şartları her memleket ı tarafından sağlanmış olan ve tam ve-■ rlm halinde bulunan muazzam bir cl-1 haz olmuştur ve hâlâ öyle olmakta l i devam etmektedir
ORSA
28/T/1845 flütleri
Londra üzerine i sterlin 5.22
Nevyork üzerine I0o dolar 139.50
Cenevre 10(1 İsviçre Fr 3C.3255
Madrid özerine loo pezeta 12.85
Stakholm üzerine IOO Kuron 31.1325
ESHAM VE TAHVİLÂT
% 5 faizli ikramiyeler:
1933 Ergani 24.60
1938 lkramlyell 22.-
M1HI Müdafaa 22.—
Demiryolu ikramiyen M5ö
% 7 faizli Tahviller:
Sivas - Erzurum l 20.—
Sivas - Erzurum 2-7 20.10
1941 Demiryolu İ 20 -
1941 Demiryolu n iâöo
1941 Demiryolu IH 19.15
Milli Müdafaa I 2015
Milli Müdafaa n 19.50
MIHI Müdafaa m 19-58
Anadolu Demiryolu Ürupu| Tahviller 1-2 64.5Ü
Hisse senetleri % 00 35.50
Mümessil senet 4Ö-5.0
Hisse senetleri:
Merkez Bankası 143.50
T. İş Bankası 14.70
T. Ticaret Bankası 4.25
Aslan Çimento 0-90
Borsa dışına
ALTIN FİATLEFIİ
Gulden SG.—
Reşadiye 3S 25
tnglliz 44 25'
Külçe (Bir gramı) 5.B5
Ingiliz seçimin akisleri
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
«Seçim mücadelelerinin geniş şeklinden anlaşıldığı ve seçim neticelerinin büyük bir belâgaUe ispat ettiği gibi İngiliz halkı dikkatini iç meseleler üzerinde teksif etmiştir. Dış siyaset sahasında, muhafazakârların ve IşçUerln programlan birbirinden pek az farklı bulunuyordu. Esas mücadele ltf siyaset meseleleri etrafında toplanmıştır. işçiler, bu sahada heraes için iş umumi parolasını İleri sürmek suretUe, harbden üonra klc’.e halinde İşsizliği önlemek İçin tedbirler almak lüzumunu belirtmişlerdir. İşçilerin programlarında, aynı zamanda, bazı sanayi şubelerinin devletleştirilmesine dair ehemmiyetli bir ma! la de bulunuyordu, Muhafazakâr partinin seçim programı, harb devresi kontto-tunun ortadan kaldırılmasını ve ferdi teşebbüslere en geniş İmkânların bahşedilmesin! derpiş ediyordu.
Muhafazakârlar, işçi partt'd taralından Heri sürülen bütün devletleştirme projelerine karşı muhalefette bulunmuşlardır. Muhafazakâr partinin gazeteleri ve mensupları, isçi partisi programımn tahakkuku halinde bir iktisadi hereümerç vc «Totaliter mclodların» tatbiki neticesine varılacağını katiyetle ifade ediyorlardı. Seçhn mücadelesinin gelişi» tara göstermiştir kİ, Bitler Almanya’ sına karşı girişilen savaşın zafeıle nihayet bulması harb sonu teşkilâtlanması ve harbin tevlldettığ! neticelerin tasfiyesi meseleler! 1c barış durumuna geçişten doğan en ehemmiyetli İktisadi dâvaları birinci plâna geçIrmlştLr. Nazi Almanyasına karşı savaş, İngUtere kuvvetlerinin son haddine kadar arttırılmasını tcabettirmiştlr. İstihsal hayalına ye-! nlden üç milyon beş yüz bin işçi katılmıştır, Harbin sana ermedi, İngiliz seçimlerİrdn karşısına, barış zamanında İş temini dâvasını ve askeri masrafları ödemek yükünün evvelemirde kimin omuzlarına yükleneceği meselesini çıkarmıştır.
İngiliz hükümeti, birine! dünya harbinden sonra korkunç buhran, kitle halinde İşsizlik ve İşçilerin içtimai sahada elde ettikleri kazançlara kşırşı yapılan tecavüzler bakımından m ayin in tecrübelerini unutmamakta-dır. İngiliz mlUeti acı harb İmtihanlarından geçmiştir. İngiliz milleti, bu İmtihanlardan siyasi ‘tecrübeler İni zenginleştirmiş ve hayatını reni bir esas üzerinde yeniden teşkilâtlandırmak hususunda büyük bir arzu. He çıkmıştır.
İngiliz halkında büyük değişiklikler olmuştur. Ve bu değişiklikler seçim neticelerinde İfadesini bulmuştur.
Moskova 28 (A.A.) _ Tass ajansı bildiriyor: İzveJrtla gazetesi başmaka-kslnde şunları yazıyor: Yapılan seçimlerde, İngiliz seçmenlerinin çT.un lugu İŞÇİ partisi lehine oy vermiştir.
1945 seçimlerinin neticesi neyi gösteriyor? Mücadelenin esas mevzu un M teşkil eden meseleler ne idi?
Malumdur kİ, işçi partisinin liderleri birçok vesilelerle Churchill in dış Biyasetlle mutabakatların! göstermişlerdir. Koalisyonun dağılmasından sonra, seçim mücadelelerinde de İşçi partisi, diş siyaset sahasında esaslı tezler ortaya atmamıştır.
Yine malûmdur ki, işçi partisinin İdaresi, sadece San Francisco konferansında değil, fakat üç büyük devletin Berlin'de şimdiki toplantısında da İngiliz murahhas heyeti arasında temsil edilmektedir. Bütün İsglllz halkı, Sovyet - İngUlz - Amerikan dayanışması ve bu dayanışmanın sağlamlaştırılması fikrini dastczKmek’e mutabıktır.
O halde, seçim neticeleri neyi ifade etmektedir.? Seçimler göstermiştir kİ, İngiliz seçicileri vakitlerini, seçim mücadelelerinin mihrakını teşkil eden İç siyaset meseleleri üzerinde. toplanmışlardır.
Londradakı akisler q_
Londra 28 (A.A.) — Anadolu ajan- CM sının özel muhabiri bildiriyor: He-q_ men her yerde olduğu glW tngiltı .-e’ O oe de beklenmedik seçim sonucu sû- _ nün belli başlı konusunu teşkil et- q mette ve İşçi partisinin alacağı ka-.— rarlar üzerinde tahmlnldfr yürütül-
(D
Bu arada dış siyasetin âna hava- J> ruıda bir değişiklik beklenmeme?, e- q dlr. Uzak Doğu ve Akdfnlz frtseKe-rinde ise, İngiltere’nin servet ve kgJ-,u_ ret; için hayati ehemmiyeti haiz ofan^“ menfaatlerimi1.-ı feragat etmlyeceğl 5* -O
Diğer taraftan monarşüere taraf--q La olan Churchılı styasfetinta artık Q) devam etmfyeeeği bilfarz, Yunan K’-Jrt rah Grorg'nn Yunan’ftan'a avdeti- g nln artık mevzuubahis olmıyacağı y söylenmekte ve yeni hükümetin yaya karşı daha uygun bir BMsat takibed.eeeğf anlaşılmaktadır. DrifJl siyasette İŞÇİ partisinin ferdi teşebbüse nihayet veren evvelce hazırlanmış bir programa göre hareket edeceği umulmaktacır. Ancak kömür, münakale He mi!H ehemmiyeti haiz olan harb sanayii glb! ağır sanu/ua millileştirileceği. Ingflter? bankasının devletleştirileceği, ev inşaatı içtn cezri bir program tatbik olunacağı, hiçbir spekülâsyona yer verilmtyt-ceğı flat. kira kontratlarının devam edeceği kanaati vardır.
Umumi görüşe nazaran Attlee par-ttsl. genel politikasında mfmlekitte inkılâp değil teöricl bir tekamül tahakkuk ettirecektir. Koalisyon hükümetinde beş sene milli faaliyeti t’lll olarak İdare etmiş olan Bevin Mcrri-son. Stafford Ctlpps ve eski T’-n et Nazır» Dalton gibi esasen tfcrübeli şahısların yeni hükümette tekrar yer almaları bu görüşü t.?vid etmektedir.
Yunan kabinesi çekildi
New-York’ıın en yüksek binası
Bir uçak 102 katlı binanın 70 inci katına çarptı
Londra 25 (R) — N e w-York-ta Empire State Bııilding adındaki büyük binaya sis yüzünden yolunu şaşırmış bir uçak çarpmış ve bu hâdise sanıldığına gö-re_ 28 kişinin ölümünü mucip olmuştur. Uçak, binanın 70 inci katına çarpmış ve binada yangınlar çıkmasına sebebiyet ver-miştir,
Empire State Buiiding Birleşik Amerikanın en yüksek binasıdır ve 1248 ayak (375 metre) yüksekliğinde ve 102 katlıdır. Bütün dünyada bundan yüksek bina Moskovadaki Sovyet sarayıdır. Bu sarayın yüksekliği 1365 ayaktır
Uçak’ binaya çarpınca alevler içinde infilâk etmiş ve parçalan civar sokaklara kadar düşmüştür. Yangın, binanın bir çok kat-lanna ve civardaki evlere yayılmıştır. Hâdise cumartesi günü cereyan ettiğinden binada çalışan kimse yoktu. Bunun için can kayıplarının fazla olmadığı tahmin edilmektedir.
75 inci katta cahşan bir İŞÇİ benzin alevlerinin ve dumanın bu kattaki koridoru kapladığını söylemiştir^______________
> Beden Terbiyesi umum, müdürlüğü. Dohnabahçedeki İnönü stadyum ilmi en yakın bir anmanda müsabakalar yaptlabUecek bir hale getirmek maksadile. Büyük Millet Meclisine btr • kamın teklifi yapacaktır.
I Milli Eğitim Bakanlığı taralından hur danan bu kanun proj&slk 3 mll-voıı liralık bir tahsisat isteniri kanun Büyük Mllet Meclisinin öntt-nıüzdekl ilk toplantılarına yetiştirilecektir.
* Bir kaç günden bari Ankarada bulunan Yunan Sasın tir» llğ4. başkam B, Zarifle bu sabaL Ankaradan şehrimi» gelmlft*.
Yeni kabineyi kimin kuracağı belli değil
Atina 28 (AJâ.) — Yunan Başbakanı Amiral Vulgarls, naip Damas.kinos'a İstifasını vermiştir. Amiral Vulgarls bu suretle yerinde telâkki edeceği her türlü teşebbüsü almak hususunda naibin İşini kolaylaştırmak istemiş olduğunu bildirmiştir,
Londra 28 (BB C.) — San Francis-eo'dan Atlnaya döner dönmez istifa eden Ynnan Dış İşleri Bakanı M. S0-flanopulos, News Chronlcle muhabirine verdiği bir demeçte şunları söyle- ( mistir:
(— San Franclsco’dan dönüşümde hem Kırai naibi Damqskinos, hem de Başbakan Vulgarls'ie ’ İstişare ettim. Onlara askeri şahsiyetlerden müteşekkil bir hükümet düşüncesinden vazgeçerek. Yunanlstanda bütün partilerin Iştirâki He temsili bir hükümet kurulması lüzumunu anlattım ve Yunanistan, ancak böyle bir hükümet' sayesinde dahilî ve harici güçlükleri önliyeblllr, dedim.»
Soflanopıılos. demecinde, İngUtera-deki seçimlerden bahsederek bunun neticesinin Yunanistan ahvaline tesir edeceğini de belirtmiştir. Eski Dış İşleri Bakanı sözlerine şöyle devam etmiştir:
«— Yunan ha İkim n bu sayede, demokrasi ve sosyalizm haklanda sağlam görüş elde edeceğini zannediyorum. Umarım kİ, Naip Damasklnos da bunun mânasını Rnlıyacaktır.»
Bulgaristanda madenler minileştiriliyor
Sofya 29 (A.A.) — Bulgaris-tandaki bütün madenler devlet-leştirilecek|îr,
Arnavut telgraf ajansının bir tebliği
Londra 20 (R.) — Moskova radyosu Arnavut Telgraf ajansının bir tebliğini neşretnUştiır. Tebliğe göre. Arnavutluğun güneyindeki Yunan azınlığı Ergerl’de bir toplantı yapmış ve» Oil-ney Arnavutlukta Yunanlilarm zulüm I gördükleri hakkında. Yunan radyo-I sunun yayımını protesto etmişlerdir.
29 Temmuz 1945
AHŞAM
8ahlfe 3
AKŞAMDAN AKŞAMA
Tiirkiyede kol ve dimağ işçilerinin bir parti kurmalarına ihtiyaç Vardır
(> Biz de şöyle bir âlem yapalım!., kabilinden, «biz de şöyle bir Parti kuralım!» diyenlerin üremesini ister misiniz? Parası çok, aklı az bir zengin tedarik edip onun etrafında toplananlar, fırsat turnasını sol gözünden vurmağa kalkanlar gittikçe artabilir Neticede de çok Partili müstakbel cemiyet şeklimizden umduğumuz ciddî ve hayırlı işler tavsat; Partiler işi halkın nazarında alay mevzuu olur.
Hele İngiliz seçimini sosyalistlerin kazanmasından sonra dünyanın gidişi öyle bir hal aldı ki, Türk milletinin de bünyesinden yeni mânadaki demokrasinin feyizli tezahürleri belirsin diye bekliyoruz. «İş Bakanlığı kuruldu. Dur bakalım, ne yapacak?» diye mi bekleşilecek?. Unutulmasın ki tüccara kıyasla Ticaret Bakanlığı her ne ise, çalışan sınıfa kıyasla da tş Bakanlığı odur: Sadece devlete has., muameleler, amel iyeler yapacaktır. Bir de millete has muamele ve amellyeler vardır ki, bunu, «hltiften birlleri gelip yapsın!» diye beklemek ahestir. Onu bizzat halk yapacaktır. Devletten ayrı olarak
Cumhuriyet Halk Partisi, milli hayatımızın birçok şubelerinde âmil oldu. Fakat meslekleri teşkilde âmil olamadı. Zaten bLr memleketteki bütün meslekleri teşkil ederek bunları topyekûn kendi rejimine bağlıyan fırkalara faşist fırkaları diyorlar. Onun İçin: «C H. P. niçin bunları ba-parmadı? Başarmadığı için suçludur!» denecek değildir. Bu iş, hükümetin olduğu gibi C, H_ P, nin de tabii rolleri dışındadır. Başka bir müessesenin üzerine terettübeden bir iştir. Bu miies-»esenin. «ücret mukabili çalışan insanlar partisi» olması lâzımdır. İçinde yaşadığımız cemiyetin böyle bir partiye hakikaten ihtiyacı yar. Her ^dım atışımızda noksa-
Deniyor ki: «Köylünün ıniilki-yetli tabakası bu harb içinde nis-bî bir refaha kavuşmuştur. Tüccar, fabrikatör keza. Fakat mai-geti çalışmasında olan insanlar kal buralı ı kalmıştır. Bunların da yalnız şehirlerimizdeki ve kasabalarımızdaki yekûnu bir milyon kadardır.»
Bu mülkiyetsiz insanların muhtaç bulunduğu meslekî teşkilâtı garptaki sendikalar halinde vü-çuda getirecek; Millet Meclisinde bunlar için kanunlar ve ıslah edilmiş maddeler istiyecek, hükümet nezdinde de himayeler tale-bedecek bir fırka lâzımdır. Öyle bir fırka kİ, müfrit kazançlardan kaçmağı, çalışanları korumağı gaye edinsin. C. H. P. den nıaada aşağı yukarı ona benzer diğer fırkaların kurulması, bunlardan kiminin Atatürk'ten miras kalan başarı ve akideleri, kiminin liberal müteşebbisleri, kiminlıı daha koyu bir devletçiliği müdafaa İçin aralarında tartışmaları bir tarafta ol ad ursun, fakat bütün bunlardan ayrı olarak, cemiyetimizde, bir çiftçi partisi; ve alın teriyle hayat kazanan ve sayısı gittikçe artacak olan kol ve fikir İşçilerinin sırf kendi zekâ ve becerikliliklerinden kuvvet alarak bir Parti kurmaları mümkün olduğu ve icabettiği zaman gelmiş-tir. Meclis ve hükümet de bu arada matbuat hürriyetini ve cemiyet teşkilini güçleştiren kanunları ve maddeleri ortadan kaldırmalı; Tiirkiyenin sol demokrat bir dünya ortasında o sol demokrat dünyanın şartlarına uyması İçin meydanda hiç bîr engel bırakmamalıdır.
(Vâ . NÛ)
Bir üvey baba kızının ırzına geçti
Ceyhanın Kırmıt bucağındaki un dl^irmeninde İşçi olarak çalışan Veli kızı 10 yaşlarında Hediyeyi çok küçük yaştnnberl basllyen üvey babası, kanisinin evde olmamasından İstifade ederek Hediyeyi yere vurmak suret İle cebren tecavüz etmiş ve kızlığını bozmuştur.
Üvey baba, jandarma tarafından şiddetle aranmaktadır.
ŞEHİR HABERLERİ
Zeytinyağı ve sabun
İlgili bir zat sabunun yalnız nebatî yağlardan yapılması fikrini ileri sürüyor
Yağcıların Ankarada Ticaret Bakanlığı Us temasları devam ediyor.
Sabuna satış flatl konmadığından birçok kimseler, ellerindeki yağlarla sabun İmal ermişler ve ticaretlerini daha kârlı bir hale koymak İçin d» satış flatl zeytinyağından yüksek olan nebati yağlan kullanmak sure-tile sabunların maliyet flatlerlnl kabartmışlardır.
Bilhassa bu sene anlaşılmıştır kİ’ nebati yağlardan yapılan sabunlardan aynı derecede faydalanmak pek âlâ kabildir. Ticaret Bakanlığının, ye nl sene yağlarından tamamen fay-danabllmek İçin zeytinyağından sabun yapılmasını menetmesinin faydalı olacağı mütalâası İleri sürülüyor. Bir İlgilinin bu husustaki mütalâası şudur:
«Zeytinyağı satışı serbes bırafalsa bile muayyen bir satış flatl konacaktır. Gelecek sene İçin, sabun satışına bir flat konsa bile yağların, sabun haline konulmasından sonraki satış dalma kârlıdır. Çünkü, sabun zeytinyağından başka nebati yağlardan da yapılır. Geçen sene sabun yapmak üzere yüz kilo zeytinyağı alanlar, on kilo da nebati yağ satrn aldılar. Bir kilo sabunluk zeytinyağının fliti 127 - 147 kuruş İken nebatî yağlar 230 - 240 kuruştu. Ekserisi ucuz flatten alınmış olan zeytinyağından yapılan sabunların maliyeti. yüksek faturalı nebatî yağların üzerinden hesaplan nuşt(r Sabuncu bu İşte iki şekilde kârlıdır. Evvelâ normal kârını almış, sonra zeytinyağından yaptığı sabuna nebati yağ maliyetini göstermek suretile aradaki farktan da istifade etmiştir. Her tarafta bol miktarda sabun bulunuşu bundan İleri geliyor Eğer, zeytinyağından sabun imali yasak edilirse elde mühim miktarda yağ kalacak, halkın Lstlfadeslno bırakılacaktır.
Diğer taraftan elde kalan nebati yağlardan faydalanılmış olacaktır. Yalnız, buna karar verirken . nebati yağ durumunu tanzim v® flatl tesblt etmelidir. Yağlı tohum İhracını ya-ı sak etmeli veya İhraç edilecek miktarı tesblt ettikten sonra geriye kalan tasmin yağ haline konması İşinde nâzım rolü oynamalıdır.
Zeytinyağında olduğu gibi yağlı tohumlarda da vergiler aynen alınmalı, bundan başka müstahsilden, istihsal zamanı bir miktar mübayaat-ta bulunulmalıdır. Böyle bir şey yapıldığı takdirde İzmir Tarım Kooperatifinin zeytinyağı istihsal bölgesindeki hareketinden başka bir şey yapLİmış olmaz. Yağlı tohumların Kooperatifin, Ticaret Ofisin veya vazifelendirilecek bir kurulun nezareti! atlında yağlar çıkarılmalı, fiatlerl tesblt etmeli ve sabunhanelere öyle sevkedilmelldlr
Ticaret Bakanlığı, biraz fedakârlıkla işi bu cfifhaya dökerse Önümüzdeki mevsimde hem halkın zeytinyağından bolca faydalanmasını sağlamış olacak ve hem de nebati yağ lardan yaptırılacak sabunları bugünkünden daha ucuza sattırmış bulunacaktır. Yağ konusunu olr kül halinde lnceliyen Ticaret Bakanlığından kararlarını yeni zeytin mahsulü esasına göre vermesi bekleniyor.»
Satışa çıkarılan ithal malları
Sirkeci Taşhan No. 22 de Ticaret T. A. ş.ye kösele kayış, İst. Tahtakale No. 10 da S. Eskenazi'ye emniyet iğnesi ve dum elbise düğmesi, İst. Bal-kapan sokakta Rafael Behar’a çelik kalem ucu, İst. Marpuççuiar Salih Ef. Handa îskon Nazar’a bakalit levha, İst. Tahtakale İssahar Leon ve Mah-tumlarına zamk, kireç kaymağı, Tahtakale Cedit Han'da Abramo Vlttorla, Abenyakar'a siiliyen. üstübeç, mürde-seiık, İst. Çlçekpazan Arslan Abuaf’a plâstik tarak, İst. Tahtakale İhsan Nebioğlu ve ortağına anilin boya, Gal. Hiidavendlgâr Han’da Nezir Katl-man’a kapiamalık dişbudak, İst. Köprülü Han'da İsmet Cengiz ve kardeşlerine ham sığır derisi, Gal. Tünel Cad. Kâğıt ve Basım İşlerine mühür mumu, İst. Büyük Postahane karşısı Erzurum Han'da Muhteşem Kural'a beyaz hasse. Gal. Bereket Han'da Muammer Kâğıtçılar’a sürmeli kumpas.
HUKUK DAVALARI
GAYRİMENKULLER HAKKINDA
Temyiz reislerinden Prof. Ccvad Aibdürrahlm öncünün, ü çay İçinde i mevcudu tükenen bu mühim eseri, İlâven, tashlhll ve ayrıca madde £lh-rlstll olarak yeniden bastırılmıştır.
Fiat!: Bez ciltli 15 liradır. ÜNİVERSİTE KİTABEYİ
Esnafın hileleri
Belediye, halkı aldatan esnafın türlü hilelerini önlemek için esaslı tedbirler alıyor
Yiyecek ve içecek satan seyyar ve dükkân sahibi esnaftan bir çoğunun türlü hilelerle müşteriyi aldatmağa kalkışmakta bulunduğu Belediyenin de dikkatini çekmiş-
tir. Halk başlıca iki yoldan aldatılmaktadır Bunlardan bîri, bilhassa seyyar satıcılar tarafından yapılan terazi hileleridir. Bu çeşit esnafın kullandığı el teraaile-rlle tartılan yiyecekler umumî*-yeti e eksik verilmektedir. Her ne kadar Ticaret Bakanlığına ve belediyeye bağlı ölçü ve ayar memurları kanunen terazileri iki yılda bir muayene ederek doğru bulduklarını damgalamakta iseler de doğru aletlerle de noksan mal tartmanın usulüne vâkıf bağı hllekâr satıcılar yine müşteriyi aldatmak imkânlarını bulmaktadırlar. Bunun için belediye, bütün esnafa bir ilân yaymlıyarak, aldığı herhangi bir maddenin eksik tartıldığından şüphe edenlerin malının müracaat edeceği dükkân tarafından tartılmasını Bağlıyacaktır. Ayrıca, alışverişin çok olduğu işlek semtlere umumî teraziler konulmasına da karar verilmiştir. Bu suretle eksik tartılan bir malın noksanlığı sabit olunca satid ihbar edilecektir. Bu çeşit kontrolü yalnız halka bırakmak İstemeyen belediye, kendi memur ve murakıpları tarafından da pazar yerleriyle Ba-Iıkpazarı, Mısırçarşısı gibi yerlerde daimî kontroUar yaptıracaktır. Satıcıların müşterileri aldatmakta tuttukları ikinci yol, fazla flatle mal satmak ve bazı çeşit yiyecekleri daha âdilerlle karıştırmaktır.
Ticaret Bakanlığının 4-5 ay kadar evvel yayınladığı bir tehllğ-
Marmara kupası maçları
Dömifinaller dün oynandı, son maçlar bugün yapılacak
Marmara kupası maçlarına iştirak eden tenisçiler
Marmara kupasının dömlfinalleri dün çok kalabalık ve güzide bir seyirci önünde oynandı. Teklerde:
Birinci maç Fehmi Kızıl He Suznn Gürel arasında oldu. Genç ve kabiliyetli oyuncumuz 8uzan Türkiye şampiyonunun karşısında çok başarlı oyun çıkardı. 1 inci seti Suzan kuvvetli rakibinden 0/3 almağa muvaffak oldu. 2 nel vo 3 üncü setlerde Fehmi genç rakiolne normal oyununu tutturdu ve 6/2 6/1 olarak maçı kazandı.
2 nel karşılaşmayı Haşan Akcv ile Beliğ Beler yaptılar. Beliğ her nedense bugün tam oyununa giremedi, buna mukabil Haşan, düzgün bir oyun çıkardı v emaçı 6/2 6/1 aldı.
çiftlerde, 1 İnci maç İzmlrden Za-fcı. Paradlgo çifti iie Krls Aıev masında oldu. İzmirliler 1 İnci seti rakiplerine 6/2 verdiler. 2 nel ve 3 üncü setlerde İzmir cklpl daha düzgün bir oyun çıkararak maçı 6/1, 6/1 ka
le -satılan her çeşit mala etiket koymak meburiyetl konulmuştu. Zarurî maddelerle diğer yiyecek maddelerinin etiketli olarak satılmalarının kontrolü belediyeye, giyeceklerle diğer çeşit eşyanın kontrolü da millî korunma teşkilâtına verilmiştir. Sık sık yapılan bu çeşit kontrollar sonunda bir çok satıcılar millî korunma mahkemesine verilmektedir.
Belediye murakıp ve müfettişleri tarafından kontrolü belediyeye bırakılan mallar üzerinde ya-pılan etiket ve satış fiatleri kon-trollan sonunda bir hafta zarfında 21 kişi millî korunma mahkemesine verilmiştir. Bunlardan 12 sİ manav ve sebzecidir. Çengelköy. Bayezit, Samatya, Ayaz-paşa, Aksaray, Beşiktaş, Bakırköy, Beyoğlu. Beykoz ve Kasımpaşa semtlerinde bulunan bu manav ve sebzeciler etiketsiz, faturası z vç fahiş flatle sebze ve mey-va satmaktan suçludurlar.
Fİ oryada Haylayf gazinosile Tarabyada bir otel, tesblt edilen tarife üstlerinden fazlaya yiyecek ve içecek satmak suçuyla haklarında zabıt varakaları tanzim edilerek millî korunma mahkemesine verilmişlerdir.
Beyoğlu semtinde bir balıkçı da elinde ödeme tezkeresi olmadan ve etiketsiz mal satmaktan, Emirgânda bir fınn mağşuş ekmek çıkarmaktan, Bakırköyünde bir kasap manda etini koyun etine karıştırmaktan, Beyoğlunda bir bakkal faturasLZ yiyecek satmaktan suçlu görülerek millî korunma mahkemesine verilmişlerdir, Bundan başka yine Floryada Güicemal içkili lokantası tarife harici fazla flatle meze satmak suçuyla mahkemeye verilmiştir.
zandı.
2 nel çift maçı Fehmi Vedat Abat İle I-rasan Suat Subay arasında yapıldı. Ankara eklpl birlnct seti. Haşan - Suat Subay'a 6/4 verdiler. 2 nel vo 3 üncü setlerde Fehmi ve Vedat Abut çok güzel ve müessir bir oyun çıkardılar. Neticede Vedat Fehmi 6/3 6/2 setleri alarak kuvvetli rakiplerinden maçı aldılar. Muhtelitlerde de sürprizli maçlar oldu. Vedat Mu-alla çifti. Joe VVhlttal G. Giraud eklplne ve Ene3 Jullde çifti de Suat Baykurt Anora’ya kaybettiler.
Finaller bugiln de saat 0.30 dan İtibaren bavlıyacak ve teklerde, Fehmi Kızıl Haşan Akev İle;çiftlerde do Zafer Paradlgo, Fehmi Vedat Abut ile, muhtelitlerde do Job Whlttal Giraud Suat B. Anora'ya. tek bayanlarda da Muallâ Bahtlye’ye karşı oy-nıyacaklardır.
Bütün arkadaşlara başarılı oyunlar dilerim. — CELÂL ULUÖ
Bir çırpıda |
Hikâye ve romanlardaki eşya..
Bugün elimizde bulunan bir çok romanlardaki, hikâyelerdeki eşya arlık «tarihî» denilecek derecede eskimiştir. Bîr kısmımız «edebiyatta yeni insan tipi, yeni roman, hikâye kahramanı ortaya koyamıyorlar,,» diye şikâyet edip duruyoruz. Yeni kahramandan vazgeçtik, yeni eşya da yok.
30 senedenberi çıkan hikâyeler arasında, meselâ 20 tanesini alıp bakınız Aşk mektupları hemen hemen hepsinde «uçuk mavi» uzun zarf ve kâğıtlara yazılır. Bazen bu zarf kâğıt açık pembe de olabilir. Ve yine uçuk bir mürekkeple yazılır.
Hikâyelerimizde, romanlarımızda aşk mektuplarının âdeta bit. üniforması vardır. Bunun dışm.>^ çıkılamaz. İşin garibi hayatta bifar çokları edebiyata bakıp ■ aşÇTj mektubu yazılsa yazılsa böylp^ mavi veya pembe kâğıda yazılır (Q diyerek ve böyle zannederek ka-^ leme sarılmışlardır. Çeyrek asır-Q danberi aşk mektupları ekseriyâjg bu iki renk kâğıda yazılıyor Gel— çenlcrde bir hikâye okuyordum^ Buradaki genç kadın incecik k-r-mızı bir ağızlığın ucundaki sigı-ı-® rasını püfür piifür içiyordu. 2_ Düşündüm kî ben bu ince, kıı*^-mızı ağızlığı en a-ağı 30 senetl ">£?* beri tanırım. 30 yıldır h!kây(l(ı-deki birçok fettan, ev hark yak.ıflD kadınlar hep bu ağızlıktan sigar.^ içerler. Şu kırmızı ağızlık esktmeKÖ mi?. Kırılmaz mı?. Kayıp da olmaz?. Yahut bunun mavisi. şili, moru, lâciverdi yok mudur?.
Lâkin ilk yazan bunun şeklini öyle çizmiştir. Hikâyede fettan kadın ancak ve ancak kırmızı, ince ağızlıktan sigara dumanı içebilir.
Sonra bunların şekilleri gibi kullanış tarzları da belki yarım asırdanberi hu hikâye ve romanların aynıdır.
Meselâ o esrarengiz demir kapılar daima «paslı bir sesle» açılır. Ben şimdiye kadar okuduğum hikâyelerde «paslı ses» ile arıl-mıyan bir tek demir kapıya rastlamadım.
Niçin demir kapılar hep höv’e aynı sesle açılır?. Zira babacan böyle görmüşüz., Ondan sonra başlamış biitün kapılar paslı paslı öterek açılmaya.. Saat'erin gece tam 12 de yaptığı vakalardan bahsetmiyeceğim. Zira bunlar çok meşhurdur.
Görülüyor ki yaratmadığımız Ica d etmediğimiz şey sadece «ven’ insan tipi» değildir. Elimizdeki yani edebiyattaki eşya da Nu*» zamanından kalmadır.
Herhalde hikâye, roman kah-ramanlan dünyanın haline bakıp eşyalarını idare i*® kullanıyorlar.
Bu ne basma kalınlıkt r
Hikmet FerHnn Fc
Hamam tarifeleri
Üç ay evvel daimî encümene verilen tarife hâlâ çıkmadı
İstanbuldakl hamam tarifelerinin bugünkü şartlara uymadığı hakkında hamamcılar tarafından yapılan müracaatlar üzerLnç 3 ay kadar evvel Belediye İktisat İşleri müdürlüğü yeni bir tarife hazırlıyarak Belediye Daimî encümenine vermişti. Muhtelif sınıflara ayrılan hamamların yıkarıma ücretlerini yeniden tesblt eden bu tarife, encümende bir türlü konuşularak kabul veya reddedilmek suretile bir neticeye bağlanmamıştır. Bugün hamamlarda yıkanma ücretleri, eski tarifeye pek riayet edilmediğinden, yeni tarife de henüz meydanda olmadığından, pek değişiktir. Belediye tarafından cezalandırılmaktan korkarak ücretleri arttıramıyan hamamlar pek pis bir durumdadır. Bazı hamamcılar. hamamlarının pisliğini bu suretle mâzur göstermeğe çalışmaktadırlar. Hamama temlzlenmeğe gidenlerden bazıları, hamamlarda İyice temizlik yapılmadığından, türlü cilt hastalıklarına ve bilhassa uyuza yakalanmaktadırlar. Belediyenin bugün hamamlarda devam eden bu hale bir son vermesi icabetmektedlr.
îstanbulda mevcut 4-5 kokteyl salonu İçin de bir tarife hazırlanmıştı. Bu tarife de hamam tarifesi gibi, üç aya yakın bir zamandanber! encümende tetkik edilmektedir.
Şehrin mangal kömürü ihtiyacı
Dün. Belediyede Reis muavini B. Ri-fat Yenal'ln başkanlığında İstanbul kaymakamlar İle İktisat işleri müdürü toplanarak, şehrin mahrukat meselesini konuşmuşlardır Kış gelmeden esaslı bir şekilde hallolunması lcabe-den bu meseleye, ilgili makamlar işin önemi derecesinde ehemmiyet vermektedirler. İstanbul civarında çıkan yangınlar yüzünden, bazı esnafın mahrukat flatlerlnl arttırmalarına meydan vermemek ve şehrin muh-tacolduğu mangal kömürünü vaktinde ve İhtiyaç nispetinde İstihsal ederek satışa çıkarmak işinde Revir Amirliklerinin, Mahrukat ofisinin ve Belediye idare makamlarının da müzahereti dünkü kaymakamlar toplantısında görüşülmüş ve lüzumlu işlerin yapılmasına karar verilmiştir.
1946 eylül EV kur’-asına girebilmek için İK RAMİYE Lî Aî-LE CÜZDANlanni-zı en geç ağustos sonuna kadar almalısınız. Eskiden cüzdan alanlar mev-duatlarile 1946 eylül kur'asına da iştirak ederler.
YAPI VE KREDÎ BANKASI A. Ş,
Kartalda kadostro
Tapu ve kadastro umum mudüıu Hallt Ziya Gürkan Kartal Kadastro ve tapu idarelerini teftiş elmiş Bostancı Yenlköyiı, Maltepe ve Cevizli ve orhantcpenln kadastrosu ikmal edilmiş ve kaza merkezinin de kadastrosu bitmek üzere bulunduğundan yakında Penfliğln de kadastrosuna başlanacaktır
Kartal belediyesi Kamum imarın» hız vermiş olup bu arada İstasyon ve hükümet caddelerinin kanalizasyonları İle buraların asfalt yol yapılmasına başlanmıştır, ötedenberi susuz bulunan Kartal’a su temini için Yakacıktaki su m em bal arın da su mühendisleri tarafından tatklkat yapılmış ve su yollarının da yakında yapılmasına karar verilmiştir.
D.D.T. nin kilosu 100 liraya mal oluyor
Amerlkada keşfedilmiş bulunan ve yapılan tecrübelerinde çok iyi neticeler veren D D. T. memleketimizde de bir profesör tarafından yapılmıştı. 8 ı maddeden külliyetli miktarda İstihsal etmeğe karar veren Sümer Bank, Defterdardaki fabrikasında D D T. den 22 kilo kadar istihsal etmişse de bunun maliyet flatl çok yüksektir. Kl:«î-su 100 liraya malolan D D. T nin daha ucuza elde edilmesi için çalışılmaktadır. Son günlerde İsviçre şehir terinden birinde de istlhsa» edilen bıı maddenin memleketimize İthal edildiği ve yakında piyasaya çıkarılacağı, hakkında gazetelerde çıkan Hânini üzerine, Vilâyet Sağlık müdürlüğü OU mesele He yakından alâkadar oltnıif ve D. D. T. yl İthal eden firma sahibi Sağlık müdürlüğüne davet edilmişti Sağlık müdürlüğü, kendi müessese!--rinde kullanmak üzere, ön maddede) almağa karar vermişken, Isteııll.n nümunenm müdürlüğe teslim edilmemesi üzerine, bundan vazgeçmiştir
Sanayiciler memlekete mamul madde ithal edilmemesini istiyorlar Hariçten mamul madde İthaline karşı yapılan İtirazlar artmıştır. İmalciler mamul yerine hanı madde İthali yapıldığı takdirde harice h'.m az döviz gideceğini v ehem, de dahilde yapılacaklarla İhtiyacın önlenebileceğini iddia ediyorlar. Yalnız. Anglosakson memleketlerle yapılan ticaret anlaşmalarında bir takım maddelerin mamullerin! İthale mâni olmak imkânı yoktur. Bu mallar, günı-rüklerltnlze geldikten sonra haber alınmakta ve piyasanın İhtiyaç gösterdiği maddelerden bulunduğundan İthaline izin verilmektedir.
Ticaret ve Ekonomi Bakanlıklarından seçilen bir heyet, sanayi mamullerinin İthali İşleri ile meşgul oluyor. Yakında bir esasa varılarak hangi maddelerin mamullerinin ithal edileceği ve hangilerine İthal nıüsaâdesi verilmlyeceğl anlaşılmış olacaktır.
İstanbul sanayi birliğine bu yolda sanayiciler tarafından yapılan müracaatlar. Ekonomi Bakanlığına aksettirilmektedir.________
B. Haşan Âli Yücel
şehrimizde bulunan Milli Eğitim Bakanı B. Haşan Ali Yücel dün Milli, Eğitim müdürlüğüne gelerek muhtelif; mllU eğitim meselelerlle meşgul ol- j muş, İstanbul okulları hakkında umumi müfettişlerden izahat almıştır. Bakan, salı günü Ankaraya dönecektir.
SOhlfp 4
AKŞAM
29 Temmuz 1945
İkinci Sultan Mahmut saltanatında on sene kadar bir müddet devlet kethüdası ve atabeyi sıfatile İdare dizginlerini elinde tutmuş olan Mehmet Salt Hâle t efendi, Şeyhlslâm Şerif efendi dairesinde lalalık gibi hizmette bulunan babası kadılardan Kırımlı Hüseyin efendinin yıınında ve Şerif efendinin oğlu Ataullah efendiye ders şeriki olarak büyümüştü.
Yetiştiği muhafazakâr, müteassıp ve mürteci muhitin teslrlie ıslahat teşebbüslerinin aleyhinde ve Yeniçerilere dokunulmaması f Üçüncü Selim zamanında üç buçuk sene kadar Paris sefaretinde bulunduğu halde Fransızcayı öğrenmemiş, avdetinde teceddüt muhalifleri partisinin başlıca erkânından olmuştu.
Halet efendi Dördüncü Sultan Mustafa günlerinde Relsülkiıttap İken Kabakçı İhtilalinde yaptıklarının cezasız kalmasını temin İçlu Yeniçerilerin padişahtan aldıkları hücceti Ağa kapısına mutantan bir alayla götürerek Yeniçerilerin teveccühünü cel-bcylemeği marifet bilmiş, bundan sonra Yeniçerilerle ülfeti, siyasi hayatının esaslı mesleki addetmişti.
Zeki ve liyakatli idi; ancak bu zekâyı ve liyakati Yeniçerilere Istina-dederek bu kuvvetle şeytanet, fitne, kin ve hırsını tatmin yolunda kullanan Halet efendi, sonradan Yeniçerilerle el altından çevireceği dolapların, düzenlerin ilk muvaffakiyetli tecrübesini elendi zadesi ve ders şeriki Şeyhlslâm Topal Ataullah efendiye büyük bir hizmet japmnkta geçirmişti. Müderrislerden Şeyda efendi öteednberl dalkavukluk ile kübera meclislerinde bulunur, şunu bunu kadlb ve zemmeder, hususiyle mollaları diline dolayıp istihza ve tezyif ile tezlll eylerdi. Haremi, Üçüncü Sultan Selimin validesi Mihrişah sultana mcnsubolmasile kendisine llişllemi-yordu: bazı rical (Şerrine lâne»'> diyerek köpek ağzına lokma atmak kabilinden hediye ve atiyeıer verirler, dilinin zehrinden kurtulmak Istcrledi.
Şeyda efendi, bu suretle şundan, bundan hayli şey kapar, dalkavukluk ve fassailık sayesinde debdebe d arat 1le gezerek mollalara tafra satar 1ı
Onun bu tavırlarından ilmiye tariki ashabı mütenefflr ve son karışıklık günlerinde bir musibete uğramasına muntazır idiler. O da buras.ni Mülâhaza ile telâş içinde idi. Ancak akrabasından İsmail ağa evvelce Boğaz Nazın İken Kabakçı Mustafa da ağanın hizmetkârlığında o olunmuştu; Şeyda efendi o sırada Kabakçı ile ülfet bezminde kadeh tokuşturmuş ol-masfle fitret günlerinde Kabakçıya dayanıp durmuştu.
Sultan Selim devrinde zemmettiği zevattan birisi de şeyhlslâm Topal Ataullah efendi İdi. Şeyda efendi şimdi hassaten o taraftan, endişede idi ve bir takrlp ile Ataullah efendiyi mesnedinden düşürmek hülyasına kapılmıştı.
Bir akşam Kabakçı ile birkaç hempasını evine’ davet etti. İşret bezminde mıısahabet esnasında;
— Ataullah efendinin hal' maddesinde — Üçüncü Selimin hal'i keyfi-flyetinde — samimî r'ızası yoktu. Bundan odlayi idi ki, Etmeydarunda sükût etmişti. Sabık hû duv endi garın lfıtfunu görmüşlerden olduğundan her halde gayretini güder; nihayet sizin hakkınızda bir iş eder. Sadrazam da Istanbulda değil. Babı Fetva cümlenin mercii olmasile Şeyhlslâmın ocaklı tarafından mansubolması gerektir!
Diyerek, Kabakçının zihnini karıştır d l
Diğer bir gün. Kabakçıyı Eyüpts Mütekait Mustafa paşa meclisine götürdü. Bu mecUste de bu bahsi başka yolda açtı. Şeyhlslâmın azli gûya bütün ocaklının emeli olduğunu söyledi Mustafa paşa bunu sahih zan ile içi büyüterek Valide sultan tarafına tezkere yazdı. Dördüncü Sultan Musta-fanın sade fikirli mukarripleri dc bunu teyideylemeterlle 1222 eemazlyel-evvellnin yedinci günü Ataullah efendi azlolundu; Samanı zade Ömer Hulûs! efendi İkine! defa olarak Meşihat makamına getirildi.
Ataullah efendi büyükten büyüğe Şeyhlslâm oğlu idi. Arpalıklarını iltizama vermez; kapı altı harcı almaz, mekruh ve makduh hallerden çekinir, afif görünürdü.
Taassup fikirlerinin galeyanı zamanında Meşihata getirilmiş, bu da o zaman maslahat icabına muvafık ve böyle fikirler taşıyanların vesvesesini İzaleye hadim görülmüştü. Aslında gayet mutaassıp ve riyakârdı. Sultan Selime kendisini Nizamı cedit tarat-tatan gibi satar, eski fikirliler yanında da riya cübbesine bürünerek başka yüzle görünürdü. Bir de İkinci Sultan Mustafa devrinde Edirne vakasında maktul Seyit Feyzullah efendi neslinden elması hasebiie Meşlhat'n-dt-n teşeüm edenler olmuştu.
Ömer Hulusi efendi İse gayet afif, müstakim, her hal ve tavrı şer'a muvafık, her suretle methe lâyık bir zattı. Ancak İlk Meşlhatlndo gösterdiği şiddet ve anlâbet dolayıalle kazaskerlerle mollaların çoğu, hususiie Ataul-Jah efendi mensupları onun tekrar makama gelmesinden hoşnudolma.iı-]ar. Bu gayrı memnunlardan Milnip, Şcmseddin. Murat zade efendiler ile ulema, ayanın'lan diğer bazıları E)kl ■aray hizasında Kerim bey zade Der-
fikrinde İdi. I olamamıştı. Bunun üzerine başka bir .___________ı. ‘ frr+.lhe başvurdu*
viş beyin konağında toplanarak ocaklı taralına tezkere yazdılar: bu hâdisenin {elbette tefrikayı mucip ve ocaklı hakkında vahameti calip) olacağım bildirdiler. Diğer taraftan Sadaret kaymakamı Musa paşa Ataullah efendi yerine Ömer Hulüsl fendi-nuin nosbedileceğlnl mahremane olarak rlkâp reisülkiittabı Halel efendiye açmıştı. Halet efendi, Ataullah efendi gayretini çekmeği kendisine vecibe bildiği için bu azil ve nasbin men'lne çalışmış İdiyse de muvaffak
Dünden, Bugünden:
Kurbağalıdere
Temizlenecek dîye sevinip duruyorduk, yine pişmiş aşa su katılmış 40 yıl evvelki Kurbağalıdere. Köhne, dapdaracık köprüsünden geçenler, geçmeyenler. Araba dereye dalınca kopan feryatlar. (Dereboyu) mesiresi. Buraya kimler gelirdi? Piyasalar ve söz atışlar. Kurbağalıdcredeki kır kahvesi Daha ilerideki çiftliğin netameliği. Dercboyunun gediklileri, Kuşdiline niçin o ad takılmış acaba? Yoğurtçu çayırının eski hali. Meşrûtiyetten snroaki hali. Barometre Ali bey
tertlbe başvurdu!
Sekbanbaşının ve Karadeniz boğazı sergerdeleriyle birkaç muteber oda-başınm isimlerini ynzdığı bir defter tasni ederek Kabakçıya gönderdi ve: (Bu defterde İsimleri yazılı olanların İzaleleri için Ataullah efendiden fetva İstenildi: vermediğinden azlolundu. Halefi İse fetva vcrmcslic idamları mukarrerdir.) diye aldatma ve korkutma yoluna gitti.
Bundan başka o gece tebdllen Sü-leymaniye semtinde Burnaz bey zade Derviş Mehmet Esat efendinin evine giderek gizlice sekban başı Müstafi ağayı eelbetti; onu da böylecc tevhlş etti; sekbanbaşı geceleyin, evvelce kendisinin sekbanbaşıhğa tâyininde «rüşvetini yemişi olan 14 odabaşıyı Ağakapisma çağırdı. Keyfiyeti İfade İle gene birer kese verdikten sonra:
— Seherde yanınıza kışlalardan toplıyabUdlğinlz kadar yoldaş alarak Süleyraanlye camisi avlusunda toplanınım.
Tembihinde bulundu, Yeniçeriler sabaha karşı Silleymanlye camisinde toplanmağa başladıkları sırada sek-banbaşı kaymakam paşa ile haberleşip tebdilen Bayezit türbesinde görüştü:
— Süleymaniye camisi ocaklı ile doldu. Bir veçhile yeni Şeyhlslâmı istemiyorlar. Gene mâzul efendiyi istiyorlar.
Dedi. Kaymakam paşa:
— Behey ağa! Böyle maskaralık olur mu? Devleti allyyenln en büyük mertebelerinden olan Meşihatı kiib-rayt Islâmlyye çocuk oyuncağı mıdır? Dün azlolunup bugün nasbohmmafc padişah nüfuzunu mahveder; devletin revnak ve mehabeti gider. Bu olur iş değildir. Ocaklı devlet, umuruna müdahale etmemek üzere muahede etmiş İken (1) şimdi bu biiyük işe müdahaleleri muahede şartına muhaliftir»
Diye defi ve İkna etmeğe çalıştı. Fakat sekbanbaşı:
— Aman devletli! İş İşten geçiyor. Simdi bir büyük fitne zuhura gelir. İstanbul yağma olunur. Çocuklar, kadınlar ayaklar altmda kalır. Bir de ocaklı namına birkaç müfslt çıkıp da Şeyhîslâmı azlettirmeleri Ocağı Aml-renln namusuna dokunur, (!) Bu madde rabıta bulmalıdır.
Diye ısrar etti. Kaymakam paşa sekbenbaşj ile birlikte Babıâllye geldi. Rikâbı hümayun kethüdası Mustafa efendi ile Hâlet efendiyi yanma çağırdı. Hep birlikte saraya gittiler; huzura çıktılar. İptida sekbaııbaşı:
— Ocaklı gene mâzul Şeyhlslâm efendiyi istiyorlar, mukflddemesüe ağzım açtı. Hayasızlıkla ve saltanat makamına hürmetsizlikle:
— Bize sormadan Şeyhlslâmı azil İle Samanl zadeyi kim nesbettl?
Diye sordu. Dördüncü Sultan Mustafa cesarete gelerek:
— Ben nasbettim!
Cevabını verdi. Huzurda kaymakam Musa paşa, gene sekbanbaşıyı Uzama çalıştı. Fakat Mustafa ağa llhah ve İhramında devam İle:
— Şimdi bir büyük fitne kopar. İstanbul karmakarışık olur!
Diye hepsini korkuttu. Çaresiz Ataullah efendinin İadesine karar verildi. Fakat resmen olsun, devletin şanını muhafaza İçin Saman! zadeye İstifa ettirilmek sureti tenslbedlldL Hâlet efendi. Sam ani zade nezdina gönderildi.
Ömer Hulûs! efendinin İstanbul da konağı yoktu; bu sırada damadı Mek-kî zade Asım efendinin konağında hademesini tertip ile meşgul bulunuyordu; ulema ve rical de takım takım tebrikine gelip gitmekte idiler.
Hâlet efendi Mekkl zade konağına gelince, hal ve keyfiyeti mahremane Ömer Hulüsl efendiye ifade etti; İstifanameyi yazdırdı.
O gün Ataullah efendi huzuru hümayuna celbedllerek tekrar Meşlhate geçirildi.
Ataullah efendinin azlini hazırlıya-nrn Şeyda efendi olduğu anlaşılması üzerine o da Tarsusa nefyedlldl,
Ataullah efendi, bu sayede Meşihat makamına avdet edince, evvelkinden ziyade nüfuz kazandı. Hâlet efendi de bu gençlik ders şerikinde şimdi kendisine kuvvetli ve minnettar bir istinatgah buldu.
Kendi emelleri uğrunda yeniçerileri fitne âleti olarak kullanmak hususunda bu İlk muvaffakiyetinden aldığı cesaretle, Hâlet efendi. İkinci Sultan Mahmut devrinde büyük ikbale nnll olduğu sırada, bu kuvveti dalma elde tuttu.
Bu padlşaym askeri ıslahat düşüncelerinin fiile gelmesine mâni olmak için elinden, dilinden geleni yaptı; idamına kadar bu ıslahata ve Yeniçerilerin kaldırılmasına meydan vermemek yolunu buldu.
Süleyman İfân! frtem
(i) Dördüncü Suttan Mustafa hüccet verirken bunu fart koşmuftut
Belediyenin Kurbagjalıdereyl temizletmeğe kalkışması clvarlıları, hele orayı bir İki ay önce kalemine dolayan kıymetli dostum Vft - Nû'yu ne kdar memnun etmiştir, diyorum. Bu hayırlı haberi Akşam'da okuyunca ben de âdeta sevinmiştim. Arasıra Gözlepeye gidip gelirken derenin ilerisini, gerisini yokluyorum. Faaliyet başladım!, başlamak üzere mİ? Hattâ geçen çarşamba, yine oradan geçerken Kalamış koyunda tarak dubası gözüme ilişince enikonu ferahladım. Aradan üç dört gün geçer geçmez gazetelerde bir havadis:
Mevsim geçitmiş, artık havalar müsait' değilmiş; gelecek seneye bırakılmış. (Geç olsun da güç olmasın, çıkmaz ayın son çarşambasına kılmasın da) yi hatıra getirerek yerin-mı fce pek sebep yok amfrıa ştı da ap aşikâr: Yine pişmiş aşa su Katılmış.
40 yıl evvel Kurbağalıdere sahiden kurbağnlı bir dereydi. Yaradana kurban olayım, o koca kafa, patlak göz hayvancıklar, kıyılarında durup d’n-lenmeden bağlaşırlar; hikmeti hüda. ne bed şekillerinden tiksinilir ne de kütü seslerinden yaka sIlklHrdi
O vakit dere, şimdiki kadar dolmamış. Suyu oldukça bol. çamur renginde, aşağı tarafları yusunlar, miyasmalar içinde ve küme küme haşarat bulutlan: su sineği, sivrisinek, tatarcık.
Üzerinde o zaman da kagir bir köprü vardı. Yavuz »elimin Çaldıran seferine. dördüncü Murad'ın Revan. Bağdat seferlerine gidişinden kalma mı neydi? Köhne, dapdaracık çukurlu lümsekil; iki yanında tahtadan harap korkuluklar.
; Maaznllah, koşulu atlar az buçuk F, eşanlam p arabayı iki karış sağa veya sola götürdümû paldır küldür aşağıyı boylama^ haritada yaz-lı Fmektar, dizgin 1U lanın akta usta arabacılan hep e köprü üstünden geçerler; içeride cll-r bu berzahsan aşişa aışkın olmakla beraber besmeleleri, salâvatları dudaklarından eksik etmezlerdi. Gelgeldim bütün kira faytocuiarı, muhacir arabacılan dere budur dlyip yoliar, dalarlardı.
Sebebi var: Sıçaktm diti bir karış dışarıya çıkmış hayvanin serinlendirmek; çamurlukların, tekelteklerin torunu toprağım gidermek...
Müşteri hanımlar, bejler feryadda:
- Aman ne yapıyorsun bemşerlm, barı derin taraflara gitme, üstümüz başımız, tepeden tın ağa zifoslardan bf-ıtat olacak. Maskaraya döneceğiz1
Kulak asan kim? Hattâ baz arı, fırsat bu fırsat diyerek daha öle ere g.’der. paçalon sıvayıp a-ağı atlar, diz kapaklarına kadar suya girmiş r.tian. tekerlek taslarma kadar batmış arabayı bir âlâ yıkar*».
Mahut kâglr köprünün altnırt»3 İtibaren gerilerine (Dcrebevu) denilirdi Kadı köylülerin en. belli 94S» mesiresi. Kıyılın ma yaygılar, kir Tiler serip bayıla bayıla Gazhane, Pz-rls, Çarıkçı mahallelerinin kadmuo, tazeleri; memede, kucakta elde, sıo yanlan. Kimi kol gibi hıyarları gövdeye atmada, kimi tırabzan babası kalınlığındaki mısır koçanlarını kemirmede.
Daha üst tabakalar da mevcut; Halep maşlahlı. son moda yeldirmeli, alafranga kaspuslyerli hanımlar da dolu. Seccadeler, açılıp kapanır portatif İskemleler üzerine oturmuşlar. Onların da ağzı boş durmuyor. Gerici satıcılardan kâğıt helvası, dondurma, ağustosun on beşi geçti mİ muhallebi, kestane, ünnap yiyorlar. Tazeler orada bir ayaklanıp bir İki boy piyasada; peşlerinde şık beyler ve gelsin (söz atış) ların çeşidi:
(Mahmur bakışı âşıka bin lûtfa bedeldir). (Atfetme satan hançeri müjgânmı nagâh), (Etmeyor hiç merhamet cânân benim efganımaI gibi şarkı mısraları...
Cuma ve pazar akşamlan buradakiler Kuşdili çayırına, Kuşdllindekiler de buraya kadar, aynı minval üzere piyasayı uzatırlardı.
Dere boyundaki keçi yollarından daha İleriye yürüyünce bir kır kahvesine gelinirdi. İşleteni de söyliye-ylm: Kadıköyiinün en namlı yorgancısı, aksatmasının kıtlığından değil, keyif olsun diye tiyatrocu Kel Haşanın büfesini tutan, meşhur (Onikl-ler) den arta kalan Kâmil efendinin küçük oğlu Zekât.
Yüz yıllık gınaların altında bir salıncak, bir de o vaktin başlıca Jimnastik âleti olan barfiks vardı. Omuzdaş takım kolan vururken minare boyu yükselerek ayaklarını çınarın .dallarına değdirir; perşembe akşamları da havalinin Jimnastiğe meraklı bazı delikanlıları ve Harbiye, Bahriye, Kuleli mektebi talebelerinden bazı gençler s?bit demirde marifetler gösteri, birbirleriyle yanşa çıkarlardı.
Kari horozların etini yumuşatmak çaresi bulundu Horonların derisi altına konulan hormonlu ufak tabletler, etlerini ipek gibi yumuşatıyor
İnsanlar horoz pişirmeğe başladıkları gündenberl, bu hayvanların yaşlıları ne kadar çok plşirilse etlerinin bir türlü yumuşamadığı herkesçe malûmdur. Fakat harb sonrası dün-I yasında kocaman horozlar da ilik gibi bir hale getirileceklerdir. Hem de ne büyük bir kolaylıklal İcabeden yegâne şey miniminicik bir haptır.
Cornell üniversitesi, İlk olarak Çantamla üniversitesinden bir fen adamının ortaya çıkardığı, yaşlı horozlara «İlik gibi» yapmak aracllyesLnl tecrübe ederek, bunun muvaffakiyetli neticeler verdiğini tasdik etmiştir. Ev İdaresi kolejinin lokantasında bu tecrübe hayvanlarını yiyen kimselerin verdikleri bitaraf hükme göre,, tavsiye edilen usul mucibince hazırlanan horozların eti, diğerlerintnkine nazaran hem daha yumuşak hem de daha lezzetli olmuştur.
Hayvan üretme profesörü doktor Hutt. bu tecrübeyi kümes hayvanlan kısmındaki horozlar üzerinde tatbik etmiştir. Bu ameliye, yaşlı horozun derisinin altına, kimyevî usullerle meydana getirilen ve muayyen bazı hormonların blolojlk vasıflarının aynını haiz olan minimini bir «diethyls-Mlbestrob hapı yerleştirmekten ibarettir.
Bu hormon, deri, mide boşluğu ve en rnühimml adale İçinde yağın birikmesini temin etmektedir. Dr. Hutt'a göre, bu tatbikata tabi tutulan hayvanlar, neticede hem daha semiz hem de daha yumuşak etli olmaktadırlar. Haplardan bol miktarda elde etmek mümkün olmadığından, bu ameliye henüz fazla tatbik edilememektedir. «Diethylstil-bestrol* haplarından mebzul miktarda bulunmaktadır. Fakat, bu haplar ağızdan alınmak üzere hazırlanmış olduklarından çok çabuk parçalanmaktadırlar ve bu sebepten hayvanlan şişmanlatmak için pek işe yaramazlar.
Diğer taraftan sert haplar İse. derinin içine yerleştirildikleri zaman yalnız 20 miligram veya daha az ağırlıktadırlar re dört beş hafta geçtikten sonra da bu hapların yansından fazlası hallolmamı? bir halde bulunur. O zamana kadar da horozlar şlşmanlıyabilecekleri kadar şişmanlamışlar ve etleri de yumuşıyabilece-ğl kadar yumuşamıştır. Tatsız bir tesir yapmaları ihtimâlini tamamen bertaraf etmek İçin horozlar yenmeden- evvel hapların vücutlarında hûl-lolnıamış parçalan çıkartılmaktadır.
Cornell üniversitesinin tecrübelerinde, bir buçuk yaşından dört buçuk yaşma kadar olan horozlar kullanılmıştır. Her horozun derisinde 1,25 cm. İlk bir kısım kesilerek bunun İçine minimini hap yerleştirilmiştir. Aynı yaşlarda bu usul tatbik edilmemiş horozlar da kontrol için muhafaza edil-
mişlerdir. Tatbikattan sonra altı haftalık bir müddet geçince, horozların hepsi kesilerek birbirleri ile mukayese edilmiş ve tatbikata tabi tutulan horozların, yalnız bir tanesi müstesna, bütün kontrol horozlarından daha semiz oldukları görülmüştür. İstisna teşkil eden horoz cLnsine göre rastlanmamış şekilde semiz, beyaz bir legorlne'dlr.
Son tecrübe olan bunları yiyip mukayese etme meselesi İktisat Kot-lejinden mis ALice Burgoin'in de yardımı He tetkik sahasına konmuştur. Dört haph ve dört hapsis horoz aynı şartlar altında pişirilmişlerdir.
Bundan sonra 19 kişi hangilerinin haplı, hangilerinin hapsız horozlar olduklarını bilmeden hepsinden ayrı ayrı tatmışlardır.
Reyler sayıldığı zaman, talblkata tabi tutulanların bire üç nispetinde fazla rey aldıkları görülmüştür. Bu da hormon tedavisinin yaşlı horoz etlerini yumuşatma bakımından elverişli olduğunu ispat etmektedir.
Dr. Hutt, yapılan bazı çalışmaların, daha genç hayvanların da bu hormonla semlzlenfceklerinl gösterdiğini söylemektedir. Mamafih, bu haplardan bol bol kullanmak İçin, meb-zülleşti-klert zamanı beklemek İcabet-mektedir. Bundan başka, kızartılacak devredeki piliçler süratle büyüdükleri için fazla çt tutamadıklarından bunları semirtmek de belki mümkün olacaktır. Daha yaşlı hayvanlarda bu usul dişilerden ziyada erkeklere daha müessir olmaktadır.
«Dik gibi» et yapan kudretli hormonun, yiyenler üzerinde fena bir tesir yapma meselesine gelince Dr. Hutt buna, «hayır» demektedir. Bazı hastalıklarda erkek ve kadınlara tedavi maksadiyle «Dlethylstilbestrol» verilmektedir. Hap tatbikatı yapılmış bir horozun eti, her hangi bir tavuk etlniin ihtiva ettiği hormo-.dan fazlasını ihtiva etmemektedir,
Bu noktayı pratik bir tecrübe ile meydana çıkartmak için Cornell tet-kikçilerinden biri, hapla yumuşatıl-nuş bir horozu tıkabasa yemiştir. Dolgun bir mideden başka hiç bir gayri tabiîlik hissetmemiştir.
Yeni metod hem baytarların hem de doktorların dikkat nazarını çekmiştir. Âzalardan biri, hormon tabletleri vermek suretiyle genç horozların hadım edilmelerinin mümkün olup olmadığım sormuştur.
Dr. Hutt cevap olarak bu İşte bîr anlaşmazlık bulunduğunu ve «hadım etme» hâdisesi ile bunun aym olmadığım söylemiş, hormonun, erkek hormonunun amel ye tesirini iptal ederek hayvanda dişi bir hayvan metabolizması tevlit ettiğini izah etmiştir.
Created bv free version of 2PDF
Kurbağalıdcrenln daha ötesine gitmek netameli «sayılırdı. Zire Beşnicl Muradın sözüm yabana çiftliği orada. Vakıa bir iki uyuntu bekçiden | başka kimsecikler arama, fakat korkulu rüya görmektense uyanık yatmak hayırlı. (Fikir tepesi) nl boylı-yacaklar sağdan, uzaklardan dolanırlardı. Tepenin civcivliği de mayıs ayma münhasır.
Dere boyunun gediklilerini sayalım; hanımlar tarafından takılmış lâkablarını da ilâve edelim:
Kıvırcık saçları tıpkı fesllyen demelini andıran, (zabıtanı askeriye) -den ve (münteslblınl musikiye) den Bülbül Asal; (Çayır lüksü), (Pembe gül), (Mehtap) Unvanlarını taşıyan. BabIâli’nin bilmem n® kalemi hüle-fasından Dilber bey; (Kiiçük lüks) denilen ufak tefek genç: piyade mülâzımı, Uşşaki zade Hallt Ziyanın hayranı, İstikbalin edebiyatçısı ve muharriri Ralf Necdet ile candan arkadaş. eşiti GalatasaraylI, RomanyalI Süleyman Sudl; Pembe köşklü. Kişizade, (bnudan altı yedi jul evvel Suadfyedc kaza kurbanı olan) Kenan merhum: (Lokman hapı) diye şöhretli, kara yağızın ynkışıkltsı Yusuf: fazal sarışınlığından ötürü Almana benzetilen, ney liflemekte de meha-reti bulunan Cemil; her an hafiften hafife gazel te&nniim eylemediği dakikalar kahkahasından durulmı-yan. sakal başını henüz aldırtmış hafız; damatlara, gelinlere, torun'ara karıştığı holde her dem taze bembe-yaz saçlı ve kirpikli, Mızıkal hümayun lu (Suat bey elyevm Kadıköyün-de gazete satar) ve saire—
Hanımları araya katmadık. Bu gezip tozan beyler, yukarıda dediğim gibi Kuşdili çayırı piyasalarından da hiç eksik olmazlardı.
Derenin sağ kıyısına ra sİ uyan çayıra niçin Kuşdili adı verildiği düşünülecek şeydir. Etrafında ağaçlar, yeşillikler çok; berisindeki bostanda tınazlar gibi gübre yığını: yani her tarafın kuş yatağı oluşunda şüphe yok. Ve lâkin ne diye (Kuşlu çayır) denilmemiş de (Kuşdili çayırı) denilmiş. Ötedenberl seyir, seyran yeri olduğuna göre acaba eskiden burada (tenizziihe) çıkan erkekler, kadınlara kuş dllîce mİ lâf atarlarmış?
Fenerbahçeden dönen Kadıfc&y-lülcrln, AcıbaöemUlerln, Üsküdarlıların arabaları Mahmutbaba türbesinin önündeki yolda zincirleme, arka arkaya dizilir, son mola burada verilirdi.
Süsüne fazla düşkün beyler arabadan inip alr kenarda lostracıya İskarpinlerinin, pantolon pağaların tozlarını supürtür, arkadaşının koluna girip çayırı üç beş «ere dolaşır (Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla) kabilinden yanındakıne şahane şairane sözler, Fransızca kelimeler karışık cümleler sarfederlerdi.
Kuşdllinin dere kenarında, Komik Haşanın ahşap tiyatrosu cuma ve pazarları dolup taşardı. İstanbul'da İlk futbol. Modadaki İngilizler tarafından, bu salaşın karşısında oynanmıştır, Meşrutiyetin ilânından, sonra Galatalı Haildi reis, meşhur çalgılı gazinosunu gene bu salaş tiyatro binasının İlerisinde açmıştı. Yıllarca her yaz hıncahınç kesilmiş, günün birinde de reiscığaz ayağı kayıp yuvarlanınca ağaçlara gerili tele boynu takılıp ahrete gitmişti.
KurbağaJıderenln nihayetindeki Yoğurtçu çayırına neden dolayı bu İsmin verildiği dc malûm değildir. Bir köşeciğLnde yoğurt yapan bir mandıra mı vardı, yoksa yoğurtçu dükkânı mı. bilen yok.
Ben dünyaya gelmeden beş altı yıl evvel bizimkiler bir yaz orada ev kiralamışlar. Konu komşular arasında maruf kimseler de varmış. Meselâ: Mektebi Mülkiye müdürü Abdûrr anman şeref efendi; doktor Ahmet paşa; BabıâU ricalinden Nureddln bty (eşsiz sanatkârımız Münir Nured-dlnln babası); Tulumbacı başı (musiki iistadlarımi2(lan Slnekemanl Nuri beyin babası)..
O zamanlar ramazan yaza tasladığından çayırda cemaatle teravih kılınır, clvarlılar gecelik entarileri, keten hırkalar, feyyum kürklerle namaza gellrlermşl. Çayırın deniz (a-râfında, etrafı pedavralarla, çalı çırpılarla bölünmüş yerde Kavuklu Hamdı ortaoyunu oynar, küçücük sahnede Aranlk adında, kara kaşlı, kara gözlü, tombalak bir Ermeni kadını:
Muhaciriz, biçareyiz, amma ne bahtı kareyiz diye kanto söylermiş.
Teravihten sonra ıStlyen oi'taûyu-nuna gider, lstiyen çayırda piyasa eder; çok kimse de, bilhassa mehtaplarda sandallara binip, beyden efendiden de sazende ve hanendeleri beraberine alıp derede, Kalamış koyunda geç vakitlere sudur tak’dm’e-rl. gazelleri, sarkılan tuttururlarmış. |
Düğme fabrikalar»
Harb içinde şark memleketleri sanayie önem vererek Avrııpanın yapamadığı mamulleri hazırlamağa ve hattâ Ilıcaca muvaffak olmuşlardır. Bu memleketlerin ihraç malları araşma düğme de girmiştir. Yakın zamana gelinceye kadar piyasada düğme sıkıntısı hissediüyordu. Kıbrıs ve Fillstinden arka arkaya getirilen düğmeler sıkıntıyı ortadan kaldırmıştır. Piyasada şimdi ehven fiat üzerinden düğme tedariki imkân dahiline girmiştir.
Piyasamızdaki düğme sıkıntısın» önliycn Kıbrıs ve Filistin, düğmenin ham maddesi olan Galalit ve Krozu-yu Amerlkadan İthal etmişler, düğme haline koyarak bize yollamışlar dur. Halbuki ayni ham madde bize de İthal edilmiş olsaydı Istanbulda mevcut düğme fabrikaları pekâlâ ihtiyaç» önllyecek düğme yapabileceklerdi.
Bir firma, bundan bir müddet evvel Ticaret Bakanlığına müracaat ederek Krozıı ve Galalit ithali için yüz elli bin liralık döviz istemişti. Galalit VO Krozu'lar ithal edildikten sonra düğme haline konacak ve piyasanın ihtiyacı önlenecekti.
Bir müddet sonra alman cevapta, mübrem ihtiyaçtan sayılmadığından İsteğin yerine getlrilemlyeceği bildirilmiştir.. Fakat yine bir müddet sonra 375 bin liralık döviz mukabilinde* mamul düğme İthal edildiği görülmüştür. Memleketin, bir senelik düğme istihlâki dört yüz bin kutudur, her kutuda 144 düğme mevcuttur. 150 bin liralık dövizle getirilecek ham maddeden yapılacak olan düğmeler bir senelik istihlâki önliyeblleçekti.
Ekonomi Bakanlığına gönderilen bir hesaba göre ham madde İthal edildiği takdirde bir kutu düğme 5-8 liraya satılabilecektir- Şimdi İse ma-mûl olarak getirilen düğmelerin kutusu 14 liradır. e
RADYO
Bugün ku program
18.00 Dans orkestrası, 18.45 Şarkılar, 19,00 M- S. ayan .Haberler. 19.20 Geçmişte bugün. 1.25 Salon orkestrası, 20.15 Pazar Gazetesi, 20.30 Fasıl, 21.00 Müzik (pl.l. 21.15 Karışık şarkılar, 21.30 Müzik, 21.55 Mürik (pl.), 22.15 Yurtta spor, 22)30 At yarışları neticeleri 22.35 Dans Müziği (Pl.), 22.45 M. S. ayan. Haberler.
Yarm sabahki program
7.30 Müzik (pl-), 7.45 Haberler. 8.00 Müzik (pl.l, 12.30 M. S. ayan, Saz eserleri, 12.45 Haberler, 13.00 Salon orkestrası.
MUZAFFER ADAM
Kadın Terzisi
Btyoglunda tekrar bir salon açmıştır. Sayın müşterilerini 1/8 945 ten itibaren İstiklâl Cad. 417 No. üstü Meymenet apartmanında kabul eder.
Ankara: Atatürk Bulvarı 161
TEŞEKKÜR
Annemizin vefatı dolayısile cenaze merasimine gel«n, mektup ve telgraf-! la blzlerl teselli lûtfunda bulun an [ dostlarımıza vc arkadaşlarımıza minnettarlıklarımızı sunarız.
ETİLİ ailesi adına Ziya Gevher Etili
Bizim çocukluğumuzda Yoğurtçuda in cin top oynardı Meşruiyetten sonra gene canlanır gbll oldu. Derede, koyda gene deniz safaları yapıl mağa boşladı. Yıkılan oyun yeri bir kahve haline sokulmuştu. Sahibi çep-kenll ve poturlu Mustafa ağa, ocakçısı da (Dede) denilen kaiendermeş-rep bir Ermenlydl. Bu kahve sonbahar girince balık meraklılarının âranıgâlu İdi, Baş devamlısı da Barometre Ali bey.
Mumaileyh göğe, bulutlara bir göz atsın, ertesi gün havanın lodosa mı döneceğini, fırtıım mı kopacağını şıppadak söv leşin.
SERMBT MünTAK A1US
Cumhuriyet vapuru
Külliyetli miktarda ithal eşyası getirmekte olan Cumhuriyet vapuru yalcında limanımıza gelecektir. Vapurda İsviçre menşeli birçok ilâçların da bulunduğu blldirllmektedlı.
HAFTA KONUŞMASI
Servetler savrulmadan önce
Türk minaresi o kadar güzel ve bütün Islâm minareciliğine üstün bir sanat eseridir ki bu dine, eksikliği duyulan şiirini eklemeğe muvaffak olmuştur. Minarelerimize baktıkça dünyanın yerle bir hizadaki basitliğinden kurtulup levent ve fağfur gibi tertemiz bir ruhla ideal bir âleme yol bulmak arzusuna kapılırız
Hafta İçinde çıkan gazetelerde okuduk: Bir zat muhtaç üniversitelilere yardım olarak ömrü müddetince her yıl bin lira verecekmiş... Güzel! O ratın serveti hakkında bir fikrimiz olmadığı için bu mlktan azımsamak doğru değildir. Güzel olan daha ziyade maksattır. Hattâ maksattan fazla bana işin güzel görünen tarafı bağışın iyi bir örnek yerine geçerek çeşitli büyük yardımlara yol açması, hele harb zamanı zenginlerini de vazifeye çağırması ihtimalidir.
,, Ama «uzak bir ihtimal" diye düşündüğümü saklamayacağım. ikinci bir korkum da şudur; Hayır İşlemekte geç kalmış olmak
Zira hepimiz biliyoruz id asıl mesleği ticaret olmadığı halde dünya buhranla andan faydalanarak vurgunculuk yolile servet yapanların çoğu, çoğunluğu o serveti koruyamaz; koruyayım diye yeni işlere girer, çarçur edip gider. Geçen harbde nasılsa türeyebilmiş beş, on kadar mahdut sayıda zengin sulhun bir yılına bile göğüs germek imkânını bulamamış, mark almış, leva vermiş, kuron satmış. Rusyadan havyar getirmiş, Romanyada kereste İşine girişmiş, yılını doldurmadan sırtüstü serilmişti Halbuki o servetten harb içinde bir miktarını hayır işlerine ayırsay-dı ayrılan kısım kurtulmuş bulunur, kendisine yaramasa bile başkalarına, muhtaçlara, memlekete yaramış olurdu. Belki de hâlâ, bir paviyona bakarak, tahsile gönderilen bir talebe grupu-nun gazetelerde resmin! görerek. Mr oku’un önünden geçerek onlardan bazısını hatırlamak ve ramanla da kötü tarafını unutup hayırla anmak vesilesi bulunurdu.
Hiç biri bunu düşünmedi. Şimdiki devrin sayısı daha çok ve serveti daha büyük olan zenginleri de düşünmüyor. Dedelerimiz düşünürdü.
lllfeşrûtiyetten beri*gittikçe temposunu hızlandırarak sürüp giden yenileşme ve değişme hareketlerinde taze yetişen nesilleri o hareketlere ısındırmak, geriye kaymaktan alıkoymak İçin pek mühim bir psikoloji hatasına düştük; düşmemek de elde değildi; geçmiş devirlerin ve yakın dedelerimizin hep kusurlu taraflarını belirtmek: romanlarda, piyeslerde, filimler-de onlarla daima alay etmek...
Kötüsü şudur ki bütün o alaylar da tenkid mevzuu her asırda ve her nesilde alaya elverişli olan değişmez insan karakteri değildi. Yani — teşbih olsun diye söylemiyorum, bir fikir vermek istiyorum — Moltere gibi umumi mânada hasisliği, kıskançlığı, ukalâlığı. benciliği gülünç hale sokmuyor. hem dedelerimizi kendi zamanlarının İcaplarına uyarak yasadıklarından dolayı tuhaf göstermeği çalışıyor, hem de bir taraftan millî ve dinî inanlarına dokunuyor, öbür taraftan ahlâksızlıkla ithamda yanşa çıkıyorduk. Bereket versin, son yıllarda o akıntı önlendi.
Dedelerimizin şüphe götürmeyen faziletlerinden biri de hayırseverlikleriydi. Servet sahipleri büyük haramlan küçük helâlla-ra çevirmeği, hayır işlemeği — gerek iman, gerek müsadere korkusile olsun — vazife bilirlerdi. Onlar da bize pek güzel İmar ve sanat eserleri kazandıran bir ribkayı nam» hırsı vardı kİ bu, bir sebil, meketp, medrese, kütüphane, köprü şekllnf alabilirse hırsların en hayırlısı sayılır.
Fakat eski adamlar böyle yalnız bina kurmakla da kalmamış lardı Sırasını getirdikçe tekrarlarım — tekrarlamaktan haz duyarım — bir takım vakıfnamelerle spordan tutunuz kültür, sağlık, sosyal yardım, bayındırlık, sanat, şehircilik işlerine de yardımdan geri durmazlardı.
Kısacası bizim nesillerden çok daha verimli, kültürlü, zevk ve irfan sahibi adamlardı-, memlekete bağlılıklarını ve insanlığa sevgilerini göstermeğe, günahlarını unutturmağa can atarlardı.
Günün o kabil zenginlerine günahkâr olduklarını kabul et tirmek imkânsızdır. Doğru yol-1 ardan kazanılsa bile bir servetin kefareti varken vurguncu kazancının sosyal mânada bile günah sayılmaması kabil midir?
JZ" endi kendime sorarım:
— haydi, derim, harb zenginlen arasında güzel sanatlardan zevk alacak kıratta kimse yoktur; yüksek tahsile de kıymet verilmiyordu, diyelim, spora-da mı merak sarmamıştır? Hani, ya içlerinden biri çıkıp da
— stadyam değil, kulüp binası da değil — neden bir küçük oyun sahası olsun yaptırmıyor? Ingil-tereye bir kaç sporcu göndermiyor?
Alay ettiğimiz dedelerimiz
— vakıfnameleri gözden geçirenler bilir — ok ve clrid atmaktan başlıvarak yüzücülük, koşu culuk, binicilik ve cins at yetiştirme gibi çeşit çeşit spor şube-lerlne teşvik mükâfatlan ayırmışlardır.
Kültür işlerine gelince: İlmî eser sahiplerine, büyük tahsil müesseselerlnden birinci çıkan-' lara ve mimarlıkta, minarecilikte. matbaa hurufatı dökmekte, kitap basmakta yüksek hüner gösterenlere de mükâfat vakıfları vardır. Musiki hüsnühat, çinicilik de unutulmamıştır. Hele yoksul öğrencilere lüzumlu kırtasiye ve gıda maddeleri verilmesi için aynlan vakıflar pek çoktur. Görülüyor kİ bugün Ha’k Partisinin yeni usullerle açtığı sanat müsabakası mükâfatlan eskiden de dağıtılırdı. Hem de esk! şekil, bir vakfa dayandığı İçin daha sağlamdı ve sürekli olurdu.
Minarecilikte Türkün gösterdiği gerçekten İlâhî hüneri takdir ve teşvik eden İnce zevk sahibi atalarımızla övünebiliriz. Türk minaresi o kadar güzel ve bütün Islâm minareciliğine üstün bir sanat eseridir kİ bu dine, eksikliği duyulan şiirini eklemeğe muvaffak olmuştur. Göğe ancak Türk minaresinden yükselmek mümkündür, diyeceğim.
Güzel minarelerimizden birine baktığımız zaman kendimizde dünvanm yerle bir hizadaki basitliğinden kurtulup levent ve fağfur gibi incecik, tertemiz bir ruhla ideal bir âleme yol bulmak arzusu içimizi okşar.
Çoğu dört köşe, kalın ve oturaklı olan Arap minareleri bu hissi vermez. Aksine İnsanı maddileştirir: Taraçaya benzeyen şerefesine yan gelip oturmak, bir nargile tokurdatmak istersiniz!
Atalarımız arasında hayvanlara karşı merhametli olanlar da pek çoktu. Bir kısmı vakıfnamelerinde hastalar, öksüzler, doğuracaklar, evlenecekler ve gömülecekler, zelzeleye ve salgın hastalığa uğramışlar, gurbete düşmüşler ve esir kalmış-1 lar, işgal ve İstilâ görmüşler için yani felâketteki cinsdaslan lehine servetlerinden fedakârlık ederek vakıfnameler yaparken bazısı da kedilere ciğer, köpeklere ekmek, lâğar hayvanlara yem verilmesi için paralar ayırmışlar; kuşlara mahsus havuzlar ve barınaklar yaptırmışlardı.
Beygirlerin sürçüp düşmelerinden üzülenler, ağır yük taşıyanlara acıyanlar da çıkmşıtır. Bunlar bozuk kaldırım taşlarını düzeltmek ve hayvanlar tein mola
taşlan diktirmek İstemişler, vakıflar bırakmışlardır. Bizim (hayvanlan koruma kurum ima) yeni zenginlerin bağışı acaba kaç lira tutmuştur? Sivrisinek ve sıtma savaşım gene bu zatlar uzaktan seyrederken ve tenkide, hatta alaya kalkışırken vaktile dedelerimizin harman zamanı çif-çilerl sivrisinekten, dolayısile malaryadan korumak niyetile etraftaki bayırlara pekmez sürmeği düşündüklerini ve bu iş için vakıfnameler yaptıklarını bilirler mi?
Bir kaç gayretli ve merhametli öğretmenin himmetile ancak kör topal yürüyebilen körleT ve dilsizler okulu hakkmdaki yazılarda geçen gün gazeteler dar bütçesinden ve zor durumundan bahsediyorlardı. Servetleri gözüne dizine duracak açıkgöz vurgunculardan hangisi günahını örtmek. hafifletmek lüzumunu du yup da bu hayır müessesesinc yardımda bulundu? Eski vakıfnameler karıştı alırsa cüzzamlı-lar, körler, dilsizler yurduna bağlanmış bir sürü vakıflar bulunur. Hattâ dedelerimiz daha İleriye gitmişler. XX. asrm bile henüz düzenliyemediği bir işi o zamandan yoluna koymuşlardır: Faydalı ilâçlar bulan ve ter-tibeden hekimlerle eczacılara mükâfat vakfı!
Bugün şöyle böyle ayakla kalan ve memleketimizin zineti olan umumi binalardan çoğu — hanlar, hamamlar, ker vansaraylar, çeşmeler, sebiller, camiler, medreseler — pek de dürüst yollardan kazanılmadı gına tarihin şahitlik ettiği senetlerden vücuda gelmiştir. Hele mühim kısmı devlet nüfuzunu kötüye ku'lanışın.. halka insafsızca yüklenişin mahsulüdür. O devirlerde her yerdeki gibi zamane idare tarzının icabı olarak... Fakat dedelerimiz bu biçim kazandan servetin hiç değilse bir kısmını har sürüp hannan savurmadan tam zamanında yurda bırakmak ve hayırlı işlerde kullanmak usulünü tutmuşlardı.
Benim acıdığım şudur kİ sonradan gelen nesiller ne o vakıf-lan muhafaza edebildiler, ne de yenisini yapabildiler. Harbdcn harbe türeyen vurguncular ise hiç eser bırakmamakta inat ediyorlar. Yarın, gene o servetler her hangi bir esintinin savurabileceği bir toz yığını gibi ortadan kalktığı gün, hava yeniden durulunca karşımızda İki. üç minare ve bir kaç kubbe değil, belki bir mezar tası bile göremi-yeceğiz.
Netaklm 1918 den soma da harb zengininin mezarı taşsız kalmıştı
Refik Halid Karay
Türkiye Ecnebi
Senelik 2800 raru? 5400 Kurul
6 Aplik 1500 • 2000 t
3 Aylık 800 • 1M0 •
’ Adres tebdili lçtn elli kuruşluk pul gönderilmelidir. Aksi takdirde adres' değiştirilmez.
Telefonlarımız Başmuharrir: 20585 Yan İşler): 20705 - İdare: 20881 Müdür: 20407
şaban 19 — Hızır 85 imsak Güne.? öğle İkindi AK yatsı E 7.30 0.34 4.51 8.47 12.00 1.51 V. 2.40 $.53 13.20 17.10 20-20 22.21
İdarehane BabIâli elvan
Aeımusluk sokak No. 73
HALİDE E D 1 B A D 1 V A R
MASKE VE RUH
Bu eserde felsefe İle fantezi, büyük edibimizin Kalemllc en güzel
ve en canlı terkibini bulmuştur. Flati 1 Uradır.
REMZİ KİTABE Vİ ■NMnMVMBd
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLA
Hamdi bey mezarına iki Hitit taşı diktirtti
Müze yapılırken iki senelik maaşını olduğu gibi müesseseye bırakmıştı
Mukaddes rüşvet — Heykellere peştemal kuşatmak isteyen nazır—Al- (j ç( ile alınan el kalıpları — Vükelânın sağ elleri — Sultanahmetteki ha- | lılar — Hamdi beyin müze etrafında düşünceleri — Denize kadar inen I divenler — Hamdi beyin sakalı — Ahmet Mithat, Mithat paşa, mer-Hamdi bey Bağdatta — Mezarını kendi çizdiriyor — Perşembe geceleri |f ) — ölümü — Müzedeki iki taş — Hamdi bey bu taşlart niçin seçmişti?, f
«Okuyan adam» tablosunun kadın modeli olanı: »Okuyan kadın». Bu tablo tlnyon lreansezdedir
Hamdi bey hakkında bu son yazımızı kendisine dair topladığımız küçük küçük fıkralar vs ufak lâkin dikkate değer malûmat parçalarile bitirelim.
Derler ki: Hamdj bey müzeyi yaptırmak için tahsisat koparmak bahsinde çok sıkıntı çekiyordu. Hattâ gecikmemesi, paranın biran evvel çıkması İçin bu İşle alâkadar nazırlara hediyeler vermiştir. Bu hediyeler de kendisinin yaptığı en güze] tablolardır.
Bundan bahseden bir eserde, Hamdi beyin müzenin tahsisatını çıkarmak İçin tablolarını âdeta rüşvet verir gibi nazırlara he. diye ettiği İleri sürülüyor.
Bir kere bu kadar hayırlı bir iş için, elinin, ruhunun ve gözünün mahsulünü vermek rüşvet kelimesite anlatılamıyacak kadar güzel bir iştir. Aylarca üstünde çalıştığı bir tabloyu bir memleket müzesinin biran evvel yapılması İçin elden çıkarmak ne «mukaddes bir rüşvet» olur. Lâkin müzenin yapıldığı günler hakkında, en ince teferruata kadar malûmatları olanlar böyle bir şeyi pek hatırlamıyorlar. Yalnız Hamdi bey müzenin kurulması için, tamam iki senelik maaşını müesseseye bırakmıştır.
Müzeci olarak Hamdi beyin bir hususiyeti de şudur. O eski eserlere âşık olduğu halde evinde meselâ bir sikke koleksiyonu yahut buna benzer bir şey bulamazsınız Hamdi bey:
— Müze faaliyetine giren hiç bir eşya evimin kapısından İçeri giremez!,, derdi. İsteseydi, bu İşten çok 1yi anladığı, membalarını bildiği için pek ucuza muazzam koleksiyonlar elde edebilirdi Lâkin Hamdı bey bunları yalnız ve sadece müze tçin elde etmeğe çalışırdı. Müze faaliyeti çerçevesine giren hiç bir şey — ne kadar güzel olursa olsun — evinde görülmezdi. Bir müzecinin bu tarzdaki zevklerinden fedakârlık etmesini meslekî bir dürüstlük addederdi.
Son derecede geri bir devirde, son derecede İleri bir adam olan Hamdi bey gerek müze ve gerek kurduğu sanayii nefise mektebi bakımından ' hattâ heykellere peştamal kuşatmağa kalkan Maarif Nazirlarile bile büyük mücadelelere girişmeğe mecbur olmuştur. Müzedeki çıplak heykellerin vücutlarının bazı taraflarının «âdabı İslâmiye namına»' gözden uzak edilmesi hakkandaki teklife:
— îyl amma «âdabı İslâmiye namına» İnsan uzuvlarının bir kısmını yoketmek lâzımsa bütün vükelânın «ağ elsiz olarak dolaşmaları lâzımdır,
Tarzındaki kahramanca sözü söyleyen de bizzat Hamdj beydir. Hamdi bey o kadar mücadele etmiş, o kadar taassubun tazyikini görmüştür ki heykellere yalnız birer asma yaprağı örtmekle bu işi savuşturmuştur.
Bir asma yaprağı karşısında duran bir taassup dalgası!..
Sanayii nefise mektebine uzun pıüddet model giremediği için Hamdi bey kendisinin ve tanıdıklarının ellerinin alçıdan kalıplanın çıkartmıştı. Talebe bu meşhurların ellerinin alçı modellerine baka baka resimlerini yapabiliyorlardı. Yaptığı en güzel işlerin çoğunu, devrin geril i-ğj karşısında, âdeta gizli ve kaçamak olarak başarmağa muvaffak olmuştu. Meselâ müze İçin ancak tek katlı bir bina yapılması müsaadesi çıkmşıtı. Halbuki o bir katı zemin katı sayarak, işi kitabına uydurarak, hakikaten nefis bir bina yaptı Şark istill karşısında Yıınan İstili bir bina yapması bir kusur değil, bir meziyetti. Zira Hamdi bey bu köşeyi mimarî de dahil her çeşitten Güzel Sanatların toplandığı bir yer addediyordu. Ve hefîs bir rüyası da vardı.
çinili köşk, eski Şark eserleri ı müzesi arasından meşhur San Susi sarayında olduğu gibi ihtişamlı merdivenler yapıp bunu deniz kenarına kadar indirmek, etrafına da yeşillik ve bol su tesisatı yapmak!..
Hayali bile ihtişamlı olan bu fikri bugünkü şehircilik mütehassislan pek beğenmektedirler. Hamdi beyin bu rüyasını tahakkuk ettirmek artık bugünün şe-hircllerine düşen bir vazifedir, Sultanahmetteki halılar
Hamdi beyin sinirleri, Hamdi beyin meşhur hiddetlerine gelince .. Bunlann her biri bir medenî cesaret sahneleridir Meselâ şu vaka:
Hamdi bey bir gün hükümete
bir istida verdi. Sultanhamet camisinde fevkalâde nefis halılar olduğunu bunların hem âsanali-kadan, hem de yıllarca üzerinde ibadet edilmiş kıymetli hâtıralardan bulunduğunu anlatıyor ve müzeye alınmalarını istiyordu.
Tezkereyi alan zatın Evkafı Hümayun Nazın gülerek o sırada yanında'bulunan Maarif Na-zınna şöyle söyledi:
— Halılann üstünde namaz kılındığından bahsediyor. Bu Hamdi beyin bir kere olsun başı secdeye değse bari!., dedi.
Maarif Nazın da bu sözleri Hamdi beye yetiştirmişti.
Hamdi bey küplere bindi ve şu haberi gönderdi:
— Ben onun gibi sarayda her gün abdestsiz olarak padişahın önünde secdeye ratmıyorum, rüku etmiyorum ya„ siz ona bakınız...
Bu sözleri de ancak Hamdi bey gibi bir insan söyl ivebil irdi.
Hamdi beyin sakaıl..
Hamdi beyin küçük bir sakalı vardı. Ve bu sakal meselesinde o biraz büyük âlim Şemseddin Samiyi hatırlatırdı. Sakalına berber eli sürdürmezdi. Sıkılırdı.
Bunu da bir hususiyeti olarak bîr köşeye şöyle bir kaydediverdik.
Hamdi bey hakkında yazımızı bitirmeden önce onun meşhur Mithat paşa İle münasebetine bir göz atmak yerinde olur.
Mithat paşa onu. Ahmet Mithat ile birlikte Bağdada götürmüştü: 1869 yılında orada umuru ecnebiye müdürü idi. Mithat paşantn etrafında topladığı adamlara bakarsak onun insan takdir etme ölçüsünün harlkulfi-deüğlni çok iyi görürüz, ölümü..
Perşembe günleri Hamdi beyin evinde müzik günü olarak (Arkası 7 inci sayfada)
Gebrede Hamdi beyin maanmn bir İhtifal esnasında çekilen resmi
Sahile 6
AHŞAM
29 Temmuz 1945
EHRAMLAR DİYARINDA
Rıza bLr gece önce heyecanlarla girdiği düğün odasından ertesi günü memnun bir çehre İle çıktı. Doğrusu yeni karısı güzel, alımlı, çekici bir kadnıdı. Sonra lıuyu da iyi İdi. Vakıa «sarmısağı gelin etmişler, 40 gün kokusu çıkmamış!.» derler. Evet, bir insanın bütün İç dünyası bir gecede anlaşılmazdı. Lâkin Rıza bir takım minimini şeylerden büyük mânalar çıkarmasını seven bir insandı. Ve yeni karısı ile geçirdiği bu İlk gecede gördüğü bazı şeyler ona İlerisi lçlu pek büyük ümitler vermişti.
Sonra yenL damadın bazı mühim kararları da vardı. Bundan evvelki, ölen karısı İle geçirdiği müşterek günler onun İçin mühim bir staj devresi olmuştu. Eski karısından bahsederken dalma:
— Nur içinde yatsın amma doğrusu bana oçk çektirdi... Cümlesllo süre başlardı. Fakat o günlerden öğrendiği bir çok şeyler de inkâr edilemezdi. Rıza kendi kendine: «Efendim, ben de aptallık ettim. Kadın kısmına erkeğin bütün sırrını dökmesi doğru değil.,. Meselâ ona paramı, pulumu. İradımı olduğu gibi söyledim. Daha bir sürü sırrımı açtım... Bunları söylemiyccektlm!..» diyordu.
Zaten kavgaları ekseriya bunlardan çıkmıştı. Rızanın birikmiş ep«y-Cs parası vardı. Bunu bir müddet karısından saklamıştı. Fakat nihayet Şaziye, yani ölen karığı İşi öğrenmişti. Bundan sonra kadın her gün yeni bir masraf kapısı çıkarmağa başlamıştı.
Ve Rızacığm rahatı, huzuru kalmamıştı. Ançak eski karisinin bildiği bir sır daha vardı. Rıza bir gün lâf arasında, delikanlılık çağından bahsederken:
— Ben neler çektim, neleri.. Öyle günler geldi kİ bir zenginin yanında uşaklık bile ettim... Evet, uşaklık... demişti.
Sen misin bunu söyllyen?.. Ondan sonra ne zaman kavga etseler Şaziye:
— Haydi oradan sen. d».„ Şaşı uşak!, diyordu. Gözleri biraz şehlâca olduğu Içir^Rizanin adını «Şaşı uşak» koymuştu.
İş bu kadarla kalsa yine İyi. Bir gün Ri2a karısına çocukluğunda tanıdığı fena arkadaşlardan bahseder ken:
— Küçüktüm. Hep birlikte bir dükkâna girdik. Bana arkadaşlarım, bakkaldan süpürge çaldırdılar... demişti. Gûya hayatının en gizil köşelerini anlatmak suretll e karısına karşı bir yakınlık gü'stermek istiyordu. Lâkin kadın bunu aıılıyacak zekâda değildi. O gilnden itibaren kocasının İsmini «Süpürge hırsızı» koymuştu. Aralarında çıkan kavga biraz ateşlenince kadın küplere biniyor, kocasına:
— Unuttun mu bakkaldan süpürge çaldığın günleri?.. Yalnız süpürgeyi itiraf ettin. KlraoilLr süpürge ile be raber daha neler -.ısırmışsın dır!.. Süpürge hırsıal.. diyordu.
Bundan sonra Rıza — kendi tabiri İle — kadınlara, bilhassa karısına, hayatına dair hiç bir sır söylememeğe yemin etmşltl.
Elinden çok çektiği o şirret kadın: ■Sakın benden sonra evlenme... Karışmam!..» demişti.
Eskisinden aldığı açı derslerle yeni karısını gayet iyi İdare etmeğe karar vermişti. Artık kerpetenle çekseler ağzından hiç bir sır çıkaramazlardı. Zira erkeklerin aptalca davranıp da saf saf söyledikleri sırları kadınların sonra silâh olarak kullandıklarına iman etmişti.
Evliliklerinin altıncı ayı dolmuştu. Bir gün postacı eve bir zarf bıraktı Bu bir noterden geliyordu. Ertesi günü için ikisi de noterlik dairesine çağırmıyorlardı. Adeta heyecana düştüler. Acaba ne var?,. Noterle hiç bir alâkaları olduğunu zannetmiyorlardı. Sinemalarda olduğu gibi beklemedikleri bir yerden bir miras filân da çıkacağı akıllarına gelmiyordu.
Âdeta o geceyi uykusuz geçirdiler. Ertesi günü, hattâ çağırıidıklw saatten de daha erken notere gittiler, Noter pek nazik bir zattı. Onları hususi odasına kabul etti, v* bir zarfı açarak İçindeki kâğıdı okuduktan sonra Rıza'ya şöyle dedi:
— Efendim... Birinci ezvcenlz, ikinci defa evlenecek olursanız, izdivacınızdan altı ay sonra yeni zevcenize verilmek üzere noterliğimize şu kapalı mektubu bırakmıştır. Siz a tevdi ediyorum... Daha doğrusu mektup zevcenize, yani hanımefendiye veriyorum.
Böyle söyliyerek kadına bir zarf uzattı. Ve «yaşayan zevce», «ölen zevce» nln kendisine gönderdiği mektubu heyecanla aldı.
Noter:
— Muanşde bitmiştir. Mektubu ev de okuyabilirsiniz l_ Bizim vazifemiz onu sizin elinize ulaştırmaktır, dedi.
Noterden heyecan içinde çıktılar tacıya girdiler. Kadın mektubu açtı, tacıya girdiler. Kadnı mektubu açtı Meraktan fincanlaşan gözlerle sessia sessiz, dalgın dalgın, zaman zaman hayrete dudak bükerek okudu.
Rıza meraktan çatlarcasınr. sordu:
— Ne diyor?,. Bana da söylesene... Sana neler yazmış?..
Kadın ona şunları söyledi:
— Senin bankadaki paranın hesa bini, hattâ evde tavan arasındaki çıkınını... İratlarının nerede olduğunu, İsminin «Süpürge hırsızı» olduğunu, çocukken süpürge çaldığını, bir adının da «Şaşı uşak, olduğunu, bir müddet uşaklık ettiğini... İşte bunlar...
Rıza boğulurcasına sordu:
— inandın mı?.
— Bir ölü yalan söylemezi..
Neteklm eve gider gitmez kadın tavan arasındaki para çıkınını bulunca ahretten gelen mektuba tama-mlle İnandı- şimdi kavgalarda:
— Süpürge hırsızıI.. Şaşı uşak!.. diye bağırıyor ve:
— Benden evvelki akilli kadınmış. Ben de aynen öyle yapacağım... ölmezsem de gelir üçüncü karına bu malûmatı bizzat veririm... diyor.
(Bir yıldız)
BULMACA
Boldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Önümüzdeki sene.
2 — Ecnebiler - Rüzgâr.
3 — Koyulaşmış çorbaya benzer.
4 — Başına «F» gelirse iyi değil -Son asır kâşiflerinden .
5 __ Sonuna «R.» gelirse iç organ-
larımızdan olur - Tersi bir harf -Boru.
6 — Salgın hastalık.
7 — Kesilip doğranan.
8 _ Keder - Bir nevi kumaş yapılan ot.
9 — Sahip - Birin önünde bir slfır -alaturka bir mus|kl makamı.
10 — Tersi cepte taşınan bez parçası - Eşeğin pabucu.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ Soldan sağa ve yukarıdan aşağı;
1 — Çabalamak, 2 — Adllânesöz, 3 — Büeyitaş», 4 — Alevi, Ayet, 5 — Laylsini, S — Ani, İreşeb, 7 — Metanet, Be, 8 — Asayiş. Beş. 9 — Köşe, Ebedi, 10 — Zıt, Beşik.
Mısır sanatkârı Yusuf Vehbi’nin villâsı ve buradaki toplantılar Yazan: Enise Münir Nureddin Selçuk
Yusuf Vehbi,nin villâst
— 3 —
Bir glin Türk kolonlsile otelin her zaman toplandığımız holünde otururken. Bilrhaneddln Aygcn, bir Mısırlı gazetecinin Münlrle bir nıülâkat yapmak İstediğini haber verdi. Mithat Asım bey İsmindeki bu zatın biraz sonra bir muharrirden ziyade bir kompozitör, mükemmel bir piyanist olduğunu görüyoruz. Nazik sualleri, musikiye olan derin vukufu 11c kısa bir zamanda Münlrle aralarında bLr dostluk köprüsü kurdu. Eserlerinden bazılarını piyanoda Mlinlre dinletti. Tuşlarındaki yumuşaklık, kompozisyonlarındaki derinlik Münir! coşturdu. O da tamburiyle kendi eserlerinden okudu.
Musiki lisanı İnsanı ne başka yollardan blrlbirlne bağlıyor, uzun saatleri aramızda geçiren Mithat Asım, meşhur filim ve sahne artisti çok sevilen sanatkâr Yusuf Vehblnin. yakın dostluğundan bahsetti. Kendisini bize tanıtmak fırsatını vermemizi rica etti. Telefona koşarak her zamanı pek meşgul geçen artistten hemen randevu alışı. Mısırda sanata verilen yerin ehemmiyetini ne güzel gösteriyordu.
Ertesi gün, Fravunların evvelce hazînelerini saklıyan Ehramlar yakınında şahane bir park içinde, muhtelif villâların serpildlğl Vehbi malikânesine İki tüfekli nöbetçinin yol göstermeslle giriyorduk.
Yusuf Vehbi ve muhterem refikası rüstlk yapılmış bir villâda bizi karşıladılar. Pek kıymetli surette döşenen bu geniş salonda sanat münakaşaları, vc tatlı hikâyelerle çaylarımızı içtik.
Pek hoşuma giden hikâyelerden bir tanesini burada anlatmak İsterim: «Hayvanatın lisanından anlıyna Hasreti Süleyman’a bir gün bir küçük kuş serkeşlik etmiş. Bundan müteessir olan Süleyman'ın: «Seni cezalandırırım!» demesine karşılık, kuş: «Beni tutamazsın uçar giderim.» demi?. Haareti Süleyman, bunun üzerine: «Seni öyle bir diyara gönderirim kİ okuyuşundan kimse bir şey anlamaz.» diye cevap vermiş.
Bu çok derin hikâyeyi Münlrle günlerce unutamadık.
Mısır, sanatkârını öz evlâdı gibi şımartmakta. ve onu refaha, boğmakta no kadar cömert davranıyor. Ona yalnız ve yalnız sanatlyle meşgul olması İmkânlarını, başka hiç, hiçbir şey düşünmemesini ne güzel temin ediyor. Yusuf Vehbi memleketimizde sık sık görülen mimlerindeki uzun boylu, vakur ve asil tavırlı, tahminin aksine açık renk gözlil, karakteristik bir yüz taşıyan her Şarklı gibi pek misafirperver, umumi malûmatı derin, üç dört lisanı ana dil! gibi konuşan entelektüel bir şahsiyet... Zeki esprileri, zarif hikâyelerine meclisinden herkese zevk payı dağıtan hakiki bir sanatkâr... Münlre büyük kıymet verdi. Türk musikisiyle, ve filim cereyanla-rlyle yakından alâkalı göründü. Arap fllimlerinin Türkçeleştirilmesine pek merak ettiğini ve yakında bunu görmeği çok arzu ettiğini söyledi.
Hattâ Beyrutta geçen, hoş bir hikâyesini anlattı. Yaşlı bir Türk bayanı-
nın, kendisine Türkçe hitabederek, sanatına hayranlığını anlatmış, Yusuf Vehbi maalesef Türkçe bilmediğini söyleyince, bayanın: «Peki, ben seni filminde dinledim, pek güzel konuşuyordun» demesi, sanatkârı hâlâ güldürüyordu.
Yusuf Vehbi, büyük babasının Türk olduğunu, küçük yaşında Boğazdaki yalılarında geçen bazı hâtıralarını ne güzel anlatıyor. Boğazı görmek hasretini her zaman taşıdığını ve İmkân olursa bu yaz behemehal Türklyeyl ziyaret edeceğini, hattâ Türk ve Mısırlı artistlerle beraber oynanacak, yarısı İstanbulda, yansı Kahlrede geçecek bir senaryo hazırlıyacağuu söylüyordu.
Madam Vehbi, bir artist refikasına yakışan vakarlyie hürmet topluyordu. Kocasının Miinire gösterdiği yakınlığın aynını o da bana gösteriyor. Bu dostluk bağı üç buçıık aylık seyahatimizde akrabalığı aşacak bir derecede İlerlemişti. Henüz tahsil çağında olan sevgili MeraTlmlzi İstanbulda bırakmak mecburiyeti, ondan bazan mek-tupsuz kaldığım üzüntülü zamanlarımda bana gösterdikleri candan samimiyet unutulamıyacak kadar kuvvetli İdi.
Madam Vehbi, mükellef bir aile hanımefendisi... Hiçbir şey yapmıyor gibi görünerek, o muazzam evini bir İdare ediş tarzı var ki, olur olmaz müşkülpesentleri bile hayran edecek derecede... Mübalâğasız olarak söyll-yeylm: İçeride, dışarıda yirmiye yakın hizmetkâr kafilesinin bir gölge gibi sessizce vazifelerini yapışı, hep ev kadınlığı vasfının başarısı değil midir?
Hafta sonlarında bir kulüp halini alan villâda misafir gurupları, orada kendilerini nc kadar rahat hissediyorlar... Herkes kulübün bir âzası gibi, kimi pokerle, kimi müzik ve dansla meşgulken, kimi yalnız viskisini İçerken. politikadan, sanattan ve bilhassa hanımlar aralarında günün modasını büyük alâka İle münakaşa ederlerken vaktin nasıl geçtiği belli olmuyordu.
Sırası gelmişken Mışır kadınlarından bahsetmek İsterim:
Orada İki sınıf kadın var. Biri halk sınıfı, diğeri aristokrasi.,. Halk sınıfı, amele kısmını teşkil eden fakir sınıf kİ ancak sokaklarda gördüğümüz, ful denilen bakla haşlamasına kana-atkâr, dünyaya bol bol çocuk getirmekten başka bir şey bilmlyen, İptidaî seviyeli bir kısımdır. Diğeri, muhtelif vesilelerle temas ettiğimiz aristokrat tabaka... Münevver, nazlı, zarif, güzel, hanımefendi sınıfı bu zümre, AmerSkadakl hemclnslerlle boy ölçüşecek kadar şık... Pek mahir terziler elinden giyinen bu sınıf şık ve güzel olmak için Hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor. Orada, moda mecmualarından ziyade, sinemalardan moda ilhamı almıyor. Terziler illim yıldızlarının giydikleri zarif tuvaletleri, cömert müşterilerine yorulmadan kopye ediyorlar. Bilhassa gece tuvaletlerine pek ehemmiyet veriliyor. Süs ve teferruatın kadın güzelliğin! cllâlandırıcı ve
Hiç konuşmadan anlatılan şeyler!
Amerikalı bir gazeteci Gandhi ile nasıl görüştüğünü anlatıyor
Hlndlslanın gelecekteki durumunu tâyin etmek İçin Slmla'da yapılan toplantı bir netice vermedi, fakat bütün dünyanın dikkatini bu konferans ve toplantıya iştirak edenler üzerine çeldi. Konferansta Hlndistanın belli başlı şefleri bulunmuştur. Bunların başında Gandhi gelmektedir. Bir Amerikan gazeteci bu münasebetle geçende Gandhi İle yaptığı bir mülâ-katı anlatmaktadır. Muhabir Hintli lideri görmek İçin sureti mahsusada Hindistan» gitmişti. Amerikalı gazeteci diyor kİ:
Geçende yetmiş beş yaşına basan Oandhlyl yalnız Hintliler değil, bütün dünya tanır. Resimleri her tarafta gazetelerde, mecmualarda neşredilmiştir, Resimlerinden de anlaşıldığı veçhile Gandhi ufaktefek, zayıf bir insandır. Hiç bir güzelliği yoktur. Yalnız gözlerinde fevkalâde zekâ parlamaktadır.
Gandhi'yi görmek üzere hareket etmezden evvel Hintli bir avukat olan Mister Henry Polak İle görüştüm. Bu adam İlham sahiplerinin İlâhlar İle münasebeti bulunduğu kanaatindedir, Cenub! Afrlkada çalışmak Üzere götürülüp mukavele müddet! bittikten sonra kendi hallerine sefalet İçinde bırakılan Hintli amelenin siyasi hukukunu temin etmek üzere Gandhi tarafından açılan mücadelede kendisine çok yardım eden Henry Polak bu uğurda Bombay’daki parlak dâva vekilliği mevkiini feda etmişti. Bu adam Gandhl’yl herkesen iyi bilir ve hâlâ kendisine karşı derin hürmet besler.
Mister Polak, Gandhl’yehltaben yazdığı bir mektubu bana verdi. Bunda beni takdim ederek tanıtıyordu. Henry Polak için Gandhi bLr fevkalbeşer, bir İlâh ve belki halkını şaşkınlıktan kurtaracak ikinci bir Musa’dır, vapurdan Romaln Rolland'ın eseri «Gandhl’nin hayatı» kitabını okudum. Burada da Gandhi hakkında aynı takdir ve sitayişler sarfedil-miştir.
Bombay’a geldiğim zaman fikir ve reyinden, istifade olunabilecek mühim şahsiyetlerden Gandhi hakkında mütalâalarını sordum: Bunların hepsi aynı fikirde değildi. Kimisi kendisine «fırsatçı» dedi. Kimisi fevkalâde hayranlık gösterdi. Son zümreye mensubolanlardan biri meşhur Tacı Mahal otelinin sahibi Madam Clara Butt’tur. Beni sofrasına davet ettiği zaman henüz Gandhl’yl ziyaretten dönmüştü. Merak ederek neler konuştuklarını sordum. Hiç bir dünya kelâmı konuşmadıklarını ve susmak suretlle meramlarını İfade ettiklerini söylediği zaman hayretler içinde kaldım. Kendlslle yapacağım mülâkatın da böyle sessizce geçmesi İhtimali gözümün önüne geldi.
Gandhl’ye mülâkat ricaslle bir mektup yazmıştım. Çok geçmeden cevap geldi. İngilizce yazdığı bir pusulada mektubu aldığını ve pazartesiler müstesna haftanın herhangi gününde öğleden sonra saat dört ile dört buçuk arasında mülâki olmaktan, memnun kalacağını bildiriyordu. Gandhl’nin yaşamakta olduğu Ahu-abad şehrinin yolunu tuttum. Fakat buraya geldiğim zaman. Gandhrve dair bir reklâm ve İşaret bulamadım.
Kitapçı ve gazeteci dükkânlarında bu meşhur adamın ne fotoğrafı ne de
tamamlayıcı olduğunu kavrıyan Mısırlı hanımlar, yanlarında kavalyelerinin. kocalarının, renkli gündelik kostümlerle olmasına rağmen, kadına başka bir güzellik veren gece tuvaletlerini, dost toplantılarına, aile davetlerine giderken bile giyiyorlar... Billû-rln elektrik ziyaları altında muhteşem mücevherleri, zarif giyinişleri ve en-damlarlle pek göz kamaştırıcı oluyorlar.
(Arkası varı
ikametgâhının resmi yoktu. Birçok araştırdıktan sonra evinin Ahmeda-bad şehrinden uzakta ve sapa bir yerde Olduğunu öğrendim.
Kendi başıma kalsaydı Gandhl’yl bulmakta çok zorluk çekecektim. Bereket versin hemşeri bir Amerikalı İmdadıma yetişti. Gandhl’ye zerre kadar alâkası olmamakla beraber bu Amerikalı beni hemşerllik hatan İçin Hint liderinin evi olan (Ashram) in methaline kadar otomobili İle getirdi ve burada bıraktı.
Ashram küçük bir villâdır. Önünde üzeri kapalı bir balkon vardı. Beni buna bakan bir odaya aldılar. Oda murabba biçimde küçük İdi. Bütün mobilyası, üzerinde minder ve yatak örtüsü bulunmıyan bir karyola, bir çıkrık ve bir dar pikeden İbaretti. Pikenin üzerine oturdum. Birkaç dakika sonra Gandhi âdeta koşarcasına bir süratle odaya geldi. Odada bir yabancı bulunduğunu görünce biraz şaşırdı.
Ehramının altından görünen bacakları kibrit çöpü gibi kuru İdi. Vücudu küçük ve zayıf İdi. Böyle bir ufaktelek adamın nasıl olup milyonlarca İnsanı harekete ve galeyana getirdiğini düşünerek hayTet ettim. Elimi sıktıktan sonra İplik eğirme çıkrığının önünde yere oturdu ve bun» İşletmeğe başladı, İpUk eğirmek!» * kadar meşgul İdi kİ yanında benU* bulunduğumu âdeta unutmuş görünüyordu. Kulağım biraz ağır işittiğinden acaba konuşuyor da ben mİ İşitmiyorum diye şüpheye düştüm v* pikeden inerek yanma yaklaşmaklığıma müsaade istedim. Nezaketle muvafakat etti.
Fakat buna lüzum yokmuş. çünkü 10 dakika süren mülâkat esnasın di Gandhi bir an bile sükûtu bozmadı t# iplik eğirmekle meşgul oldu durdtL Kendisine bir türlü hulûl edemedim.
Dervişlerin nefe* dedikleri havu kendisinde olmamakla beraber karşısındaki adamı derunl murakabeye sevkeden bir kudreti haiz bulunduğunu farkettlm. çünkü gazetecilik ha.» yatımd» İlk defa bir adam beni tam bir sükûta şevketti ve mahremiyetin* dahil olmağa davet edilmiş olduğum halde kendisine sokulmak bir küstahlık olacağını hissettim. Gandhl’y* sormak üzere zihnimde birçok sualler hazırladım. Fakat bunların dudaklarımın ucuna gelmesine meydan vermedi. Kendisine sualler sormak abes ve hürmetsizlik olacağı düşüncesi beni susturdu.
Gandhi çıkrığını çevirdikçe benim hayranlığım artıyordu. Hayranlığım son haddini bulmuştu. İrlyan bir kâtip yanıma sokularak işaretle mülâ-katan sona erdiğini bildirdi.
Filvaki. Madam Clara Butt gibi sükûtta, işiteceğimi umduğum bütün şeyleri bulmadım. Fakat Gandhi'nln başka adamlara benzemediğini ve bir çok şeyler söylemek istediğim halde beni tam bir sükûta mecbur eden ruhani bir kuvvet sahibi mümtaz bir şahsiyet olduğunu öğrendim. — F.
Gün Doğmadan Paris
EDEBÎ ROMAN l
Yazan: Louis Bromfield Tercüme eden: Vâ - Nû
— Eh blenl Enlin je sula devenu cocul (1)
LZon ayağa kalktı; İşi ciddiye mİ almak lâzım geldiğini bilemedi. Rozie, yorganları attı, yataktan çıkıp odanın öteki tarafına fırladı.
Haykırdı:
— Nlckyl
SöyliyebLldiğl ancak bu oldu; zira ağlamaya başladı. Sevinç göz yaşlarıydı bunlar; ferahlama, rahatlama alâmeti. Şayet Nlcky kucaklamadaydı düşecekti. Erkek, onu bir müddet tuttu; başından öptü; sonra aptal aptal d’Abrizzl’ye bakarak gülümsedi.
— Demek ki ben askere gitmişim, bu zaman zarfında da başka biri gelip sevgilimi İç etmiş!
D'Abrlzzi bunun üzerine Nic'ln bl-d ayet tenb eri alay ettiğini anladı. Kalbinde garip bir ıstırap duydu. Asla, hiç bir erkek, onu rakip saymamıştı. Zira o, ne ufak tefek, ne çirkindi: Su haylaz oğlan Nlck'ynln ye
til Eh Nilmj/ef beri boj/nuzlu Mum.
rinde olmak İçin bütün parasını, tiyatrolarını, nesi var ve nesi yoksa her şeyini vermeğe hazırdı. İri olmak, yakışıklı olmak; vs bir odaya girince biltün kadınların size döndüklerini ve içlerinden bir çoklarının da size karşı ani ve dayanılmaz bir heves duyduklarım hissetmek...
Nlcky gülmeğe başladı:
— Senin revülerindeki sahnelerden birine benzedi, —dedi.— Sen Roxle-nln yatağında, ayak ucuna oturmuşsun; sırtında benim robdöşambrım, elinde bir tabanca.
D'Abrlzzi, silâhı yatağın üzerine fırlattı. Bu bir garip gevşeme hareketiydi; Nlcky’nln robdöşambrına sarılmış. ufak tefek vücudu gibi acayip ve komik. Kendini hatırladığı zaman-danberi başına daima böyle şeyler gelir. Kapıya doğru yürüdü; ve çıkmadan evvel:
— Siz bana aldırmayın. —dedi.— Ben köşe başına gider bir kahve İçerim.
Kendisine cevap vermediler. Odadan çıktığının şöyle böyle farkına vardılar, ika, bu bozgunlar, bu kar-1
gaşalıklar, bu ölümler dünyasında, şimdi yalnız kendileri mevcut gibiydiler.
***
Sonradan, şeftali rengi ve yaldızlı sakil odada, herşey sükûna ve lıuv,ura avdet edince, erkek, başından geçenleri İmkânı nispetinde Roxle'ye anlattı.
Bu son günler zarfında başından geçenlere dair pek az malûmatı vardı: çünkü, bu zamanın btlyük bir kısmını kendinde olmıyarak geçirmişti. Hatırladığı İlk şey, bir hafta evvele aitti; meçhul bir yerde uyanmış,, bir kâbusun karanlık tüneli içinden çıktığı hissine kapılmıştı. Yataktaydı, başı sargılar İçindeydi; İçinde bulunduğu oda, koyu renk ve ufaktı; ciğer kızıllığında güllerle bezendirilmiş ve gayet çirkin çizgileri olan duvar kâğıtları solmuştu. Dipte bir lâvabo; ucuz cinsten bir İbriği var; bir de, üzerinde daha ambalâj samanları çıkmamış ve pazar yerlerinin dışarı kısımlarında satılan neviden küveti var; sonra, lkt İskemle, zeytuni renkte büyük bir tüy yorgan, başka bir siyah yorgan; bu da, bîr protestan papazı gibi sert ve ciddi Yattığı yatak. masif tahtadan koyıı renktir üzerinde de İsalı ve renk renk boyalı bir ucuz haç vardı. Pencerelerdeki beyaz dantel perdeler âdi cinsti ve kola He sertleştirilmişti; lop saçaklı koyu kahve rengi kordenim- aiüjjö
asılmışlardı.
Odanın manzarasına bakıp vaziyeti yavaş yavaş kavramiya başladı: bir taşra evinin mütevazı bir odasında bulunuyordu. Sonra, aheste aheste, parça parça, kaleldoSkopun dağınık renklerinin bir araya toplanarak bir motif halinde birikişleri gibi hâtıraları kısun kısım dimağına geldi, hâ-fızasmda şekil aldı.
Yollar boyunca yıkılmış köylerden kaçtığını hatırladı. Bütün firariler üzerine, uçaklar pike inişleri yapıyorlar. askerleri, İhtiyarlan ve çocuklun bombalıyorlar ve mltralyöz ateşine tutuyorlardı. Başları üzerinden silâh atan bazı genç Almanlar tarafından vücutlun delik deşik edilmiş ve kanlar İçinde yol kenarında yatan bir İhtiyar kadıpla, sarışın bir küçük kuı hatırladı. Bir hendeğe oı-ğındiktan spnra, yumruklarını sıka-Tak böyle bir vahşet karşısında âciz kaldığından dolayı lânetler yağdırdığını da hatırladı. Kcra, bir yerde, Hükümette yahut bizzat orduda bulunan biri tarafından kendinin ve kıtasm-dakilerln ihanet» uğratıldığına dair şüphesini sonra da kat! kanaatini hatırladı. Ve nihayet hatırladı kİ, Paris’in, o güzel hayata ortasında, bazen dostlarına, bazen de sadece tanıdıklarına rastlar; bunlar, Nazi'lerden lâkaytlıkla hattâ sempati ile bahsederlerdi:
«— NAal’Ur o kadar fena değiller.
—derlerdi— Nizamlı ve namuskâr bir hükümeti temsil ediyorlar. Paralı halkı himaye edecekler.»
O anda, delikanlı anladı kİ, kendisine ve kıtasındaki arkadaşlarına ihanet edenler İşte bunlardır.
Sonra, çiğnenmiş, mahvedilmiş bir bahçenin alçak duvarı arkasındaki muharebenin o son hâtırası; damarlarında ateş gibi dolaşan hiddet; ve bilhassa başının üzerinde uçan ve açık arazide İlerleyen Alınanlara namlu derisini yakıncaya kadar delice ve pervasızca ateş eder...
Bir tek fikir zihninde hükmetmişti: Bu kaba herifler, bu canavarlar asla Paris'e gelmemelidirler. Hattâ turist olarak bile gelmeğe hakları yoktur. Bunlar hödüktürler. Paris'in ne demek olduğunu anlamaktan âcizdirler. İncelik, güzellik, neşe, esplrl bütün bunlar. Almanların İhatasının fevklndedlr. O anda, orada, hayata ve ölüme karşı lâkayt döğüştüğü sırada, vaktiyle rastladığı herhangi bir Almanda dikkatini çeken bütün sevimsiz cihetler aklına geldi. Paris'te. Alp'lerde, İstanbul'da, Tirol'de yahut kendi vatanlarında, kendi öz memleketlerinde. Ormandan çıkan gri üniformalı her şahsa nişan aldıkça, öldürmeği vahşi ve elemli bir oyun bilmişti.
Diyebilirdi kİ:
— İşte bu kurşun sizin karmakarışık düşünüş tarzınız İç İn diri Bu, ap
talca tahassüsünüz içindir! Bu, Kendi kendinizi aldattığınız İçindir! Bu. kabalığınız İçin! Bu, çileden çıkartım coşkunluğunuz İçin! Bu kurşun zevksizliğinizden dolayı! Berlin'in mimarisinden dolayı! Kadınlarınızın giyinişinden ve evlerinizi döşeyiş şeklinizden ötürü! Bu, kötü yemekleriniz ve kaba lştahanız için!
Yatakta yattığı sırada bütün bunlar vâzıh şekilde aklına geliyordu. Yanında, âdeta dirsek dirseğe denecek vaziyette, mavi gözlü, esmer, ufak tefek bir adam savaşmıştı; ismi Chlco'ynıuş. Montparnasse'm bir garajında makinistlik edermiş. Chtco, homurdanmaktan geri kalmıyordu; ateş ediyor, küfrediyordu.
Zaman zaman haykırıyordu:
— Asla Patise varamıyacaksııuz.. Koca sersem domuzlar! Parlse asla varamıyaoaksınız.
Sonra artık Chlco’nun sesini duymaz oldu. Ona döndüğü vakit, yüzü yere çevrilmiş, tüfeği kuvvetli ı« adaleli kolile göğsüne bastırılmış ■nihaide adamcağızın öldüğünü gördü.
Bunun üzerine, o da ateşe devam etti; bu gri renkli canavarlara lanetler yağdırıyordu; böyle şirkin ve hantal şekillerin Parise varmamaları Ica-bettlği, zihnine takılmıştı. Şu anda ehemmiyetli olan yalnız buydu Gert kalan cihetler, şüpheler. İhanetler
(Arkası varl
BURUN İÇİNDEKİ KİİÇİİK KILLARIN BÜYÜK VAZİFESİ
‘Bu kıllar mükemmel bir temizleme cihazıdır ve insanları bir çofe hastalıklardan korurlar
tımdan ölen adamın bronkial tütünden alınıp mikroskopla büyütülmüş bir parçasının filimin! sinema perdesinde gösterdi. Burada da tıpkı tavşanların takanmış burun deliğinin epitelium’unda (zarında) husule gelmiş olan değişikliği gördüm. Bütün kıl hücreleri mükoz ifraz eden hücreler haline gelmişlerdi. Muhakkak ki bu benzerlik sadece bir tesadüf olamazdı.
Bütün tıp kitaplarını karıştırıp da kıl hücrelerinin mükoz ifraz eden hücrelere tahavvül etmeleri hakkında hemen hiç bir bahis geçmemekte olduğunu görünce Dr. HİIding’in merakı büsbütün artmıştır, Bunun üzerine, ölümle neticelenen enfluenza, astım ve bronkopnömoner vakalarının patolojik tetkiklerini yapmağa başlamıştır.
Doktor bugün bu meseleye bir cevap bulabilmiştir Ölümle neticelenen 32 astım (nefes darlığı) vakasından aldığı parçalarda yaptığı mikroskobik muayene bunlardan 12 sinin nefes borsun-dakj kıllarının tamamen hara-böldüğünü göstermiştir. Aynı şekilde muayeneye tabi tuttuğu enfluenza ve bronkopnömoner vakalarından alınma parçalarda buna benziyen fakat daha biraz değişik neticeler vermiştir.
Bu buluşlar ne gibi bîr mâna ifade edebilir? Bunun bir tek cevabı vardır. Bronkial tüpleri tıkamak suretiyle hastanın boğulmasına sebebolan kalın sümük tıkaçlarının tüplerde kalışlarının yegâne sebebi, bun lan atacak kılların mevcut bulunmayışıdır.
Tabiî şartlar altında «tırmandırma» usulü ile en kalın ve yapışkan mükoz tıkaçları bile bronkial tüplerden yukarı doğru itilirler. Şu halde ölümü intaceden, doğrudan doğruya mükoziann yapışkanlığı ve sertliği değildir. Bu kimseler, nefes cihazlarındaki kıllar imha olduğu için ölmüşlerdir. Ancak kıllar mahvolduktan sonradır ki mükozlar birikip hastanın ölümüne sebebiyet vermişlerdir.
Fakat bu kıllar nasıl olup da tahribedilmişlerdir; Astım, enfluenza veya bronkopnömonia nasıl olup da silia’yı öldürür? Yaşama bakımından çok mühim olan bu suallere cevap verebilmek için araştırıcılar büyük bir dikkatle çalışmaktadırlar. Burun, boğaz ve akciğer mütehassislan ile patolojistler bu üzücü tıp meselelerinin tamamen halline doğru mühim adımlar atmışlardır. Yaptığı tetkikler neticesinde, Dr. Proetz kılların hem çok mütehammil hem de çok sağlam oldukları kanaatine vâsıl olmuştur. Bunlar en ağır vaziyetlerde, en fazla mikrop yüklenmiş oldukları zamanlarda ve ifrazat ne kadar çok olursa olsun cüsselerinden umulmıyacak bir süratle hareket ederek hepsiyle mücadeleyi başarmaktadırlar. Mamafih ne kadar kuvvetli olurlarsa olsunlar, bunların da hareketleri yavaşlı-yabiiir, sakatlanabilirler ve ölebilirler.
Onları yağla kaplayın faaliyetlerine mâni olduğunuzu görürsünüz. Serinletilince süratleri azalır ve hareketleri tamamen durabilir. Tekrar ısıtın, yeniden faaliyete geçtiklerini görürsünüz. Şiddetli zedelenmelerden ve iltihaplanmalardan sonra bile iyileşmeleri ekseriya süratli olur
Dr, Proetz şöyle demektedir: «Silia’nın bir tek Amansız düşmanı vardır, o da kurumaktır. Burun iltihaplarının esasım ek-seriya mevziî kurumalar tevlidct-mektedir. Bu kıllar, kısa bir zaman için bile nemlilikten mahrum bırakılırlarsa hemen ölürler.*
Kıllar üzerinde alkolün feci bir tesiri vardır. Köpekler üzerinde yapılan tecrübeler, bu hayvanlara suyla karıştırılmış alkol verildiği zaman bunların nefes alma cihazlarındaki kıl harekâtının hemen hemen tamamen durduğunu göstermiştir. Kıl ihtiva eden mini minî nesiç parçalarına mev-ı ziî olarak alkol döküldüğü zaman |
Nefesimizle aldığımız hastalık mikroplarına karşı ilk müdafaa hattını (silia) denen ve bütün nefes cihazımızı kaplıyan mik-roskopik kıllar teşkil etmektedir. Bu kıllar sayılamıyacak kadar çok olup burun deliklerinden başlıyarak sinüsleri ve akciğerlerimizin içindeki mini mini bronkial tüplerine (akciğer kasabaları) kadar bütün nefes alma ciha-zmir./ı kaplamaktadır, Bunların başlıca faaliyetleri içeri alınan havayı, toz, kir ve mikroptan tecride t mek tir.
Fakat, bu kıllar sadece toz kapanı veya toz ve kirleri biriktiren bir çöp tenekesi değildirler. Bunlar havanın içindeki tozlaîl kamçılarlarken kendi kendilerini de temiziiyen hayrete şayan bir filtre cihazıdır
Nefes cihazının hastalanmasını önlediklerinden lalların cüz’i surette bile zedelenmesi tıbben çok ehemmiyetlidir. Bu sebeple, doktorların silia'nın hayat şartlarını inceden inceye tetkik ederek sa-katlanıp imha oluşlarının sebeplerini büyük bir ihtimamla araştırmaları gayet tabiidir
Silia hakkında daha iyi bir fikir edinebilmek için evvelâ burun delklerinin içini kaplıyan gışayı daha yakından tetkik edelim. Mikroskobun altında zann parlak iç sathı; ince nemli ve kadife gibi bir nesiç olarak gözükmektedir. Bu nesiç en aşaği iki cins hücre ihtiva etmekledir. Bunların bîr kısmı sümük ifraz etmekte diğerlerinde de silia bulunmaktadır.
Kılların en hayrete şayan tarafı hiç durmadan vuruş hareketleridir, Bunlar daima aynı istikamete doğru hareket ederler ve saniyede 3 ilâ 12 darbe vururlar. Mini mini olmakla beraber, bu darbelerin tesirleri çok kuvvetlidir. Toz zerrelerini dakikada 1.25 santimetre mlkâpten 3.1 santimetre mikâba kadar yükselen bir süratle süpürürler. Tıpkı küçücük süpürgeler gibi. Bu kıllar burunda ve bronkial "tüplerdeki ecnebi cisimleri savurarak boğaza doğru atarlar, ve bu cisimler ya yutulur,, ya da balgamla çıkartılırlar. Kılların, en kudretli tarafı içimize aldığımız havayı temiz tutma hassasıdır.
Burun rahatsızlıklarının meşhur mütehassısı St Louis'li Dr. Arthur W. Proetz, burunu, iki merkezî koridora açılan odalardan müteşekkil bir eve benzemektedir, Evin içine dolan tozlar kılların mütemadi hareketiyle duvarlardan geçerek arka merdivenlerden 20 dakika zarfında toz kutusunun içine dökülmektedirler Böyle bir ev dünyanın en temiz evi addedilebilir ve burun hakikaten böyle temizdir.
Tabiî vaziyette, bu kıllar sayesinde sinüsler mikroptan âri bu-1 Ilınmaktadırlar; hattâ kömür madeninde çalışan bir işçinin burnu dahi temizdir. Dr Proetz: «Tâ ki bir şey oluncaya kadar da böyle-ce kalır» demektedir,
* Kılların esrarengiz ölümü hakkında araştırmalar yapanların başında, Minnesota, Duluth’tan Dr A. C. Hilding gelmektedir.
Daha 1932 de tavşanlar üzerinde tecrübeler yaptığı sırada, Dr. Hilding tavşanın burun deliklerinden birini daimî olarak tıkayınca kılların tamamen yok olduklarını ve kıl hücrelerinin garip bir istihale devrinden sonra mükoz (sümük) ifraz eden hücreler haline geldiklerini tesadüfen görmüştür. Dr. Hilding vukuu nadiren görülen hu hâdiseyi kaydettikten sonra sebebini izah hususunda bir gayret sarfetmedi-ğinden bu mevzu da tıbbın alâkasını celbedememiştir. Dr Hil-ding şunları anlatmakladır:
Altı sene sonra bir klinik patolojik konferansında hastayı öldüren bir astım vakasının raporunu okuyan bir patolojijsti dinliyordum. Bu zat, biriken kalın Bümük (mükoz) tabakasının bronkial tüpleri tıkıyarak hastayı nasıl nefessizlikten öldürdüğünü anlattı;
'Bundan sonra, daha iyi İzahat vermek maksadlyle patolojist as-
_______AKŞAM________
Emniyet benzini
Parlamayan ve fazla dayanan yeni bir nevi benzin bulundu
Standard Oll şirketinin New Jersey tesisatındaki lâboratuvarlannda ben-rln üzerinde araştırmalar yapan kimyagerler, sön günlerde çok dayanan ve parlamayan yeni bir uçak benzini İnkişaf ettirmeğe muvaffak olmuşlardır. Yüksek oktantı, ve yüksek İştial noktası bulunan bu yeni benzin sayesinde bazan en beklenmedik anlarda uçaktan zuhur eden benzin parlamalarından İleri gelen yangınların önüne geçildiği gibi dev-rliUcm seyahatine çıkan bir uçak havada yoluna devam ederken teneke veya bidonlarda bulunan yedek benzin tehlikesizce depolara doldurula-bilmektedir.
Yeni keşfedilen ve emniyet benzini adı verilen bu yeni tip benzin üzerinde Standard Oll kumpanyasının Iftboratuvarlarmda geçenlerde maruf kimyager ve mühendislerden, mürekkep bir kalabalık önünde tecrübeler yapılarak başarılı ve kati neticeler elde edilmiştir.
Yeni emniyet benzini, ancaK. 40 dereceli hararette yanmaktadır. Diğer yüksek kudretli âdi benzin İse alcl&de hararette buhar haline gelip parladığı gibi nakıs 18 derecede de tutuşmakladır.
Emniyet benzini çabuk parlayan âdi benzine nazaran, gayet yavaş ve uzun müddet yanmaktadır. Her İki benzinin mukayese edilmesi İçin aynı kumpanyanın araştırma l&boratu-varında, bir kaba 100 oktanlık âdi benzine yanan bir kibrit tutulduğu vakit, ânl bir parlamayı müteakip kabın içindeki beznin- derhal yanıp bitmiştir. Aynı kaba konulan emniyet benzini tutuşturulduğu zaman, evvelâ yalnız ateş verilen noktanın -yanmağa başladığı ve alevin yavaş yavaş kabın sathında yayıldığı görülmüştür.
15 santim genişliğinde bulunan bu kabın bir köşesinden diğer köşesine olan mesafeye alev 7 saniye zarfında sirayet edebilmiştir.
Tecrübeleri yapan kumpanyanın mühendisi emniyet benzininin İşte birkaç saniye geç tutuşması sayesinde uçaklarda vuku bulan birçok felâket ve kazaların önlendiğini ve
llerldc devâsâ uçakların 20 bin tonluk muazzam benzin depolarında kaza neticesi tutuşan, fakat çabuk alev almıyan emniyet benzini yangın söndürme cihazı He çabuk bastirıla-bllectğlnL söylemiştir.
Saf benzine Alkallte ve Ethyl karıştırmak suretiyle elde edilen bu yeni tip benzinin bugünkü hale getirilmesi İçin üzerinde 15 seneden fazla çalışılmıştır. Bu yeni tip benzinin İnkişaf ettirilmesi İçin hâtbden evvel yapılan tecrübelerden önemli başarılar elde edilmişti. Bununla beraber harbin patlamaslle bu hususla yapılan araştırmalar muvakkaten bir duraklama devresi geçirmiş ve nihayet son günlerde yapılan araştırmalarda tam istenilen evsafı haiz olan emniyet benzini keşfedilmiştir.
Yeni benzin aynı zamanda askeri makamların da dikkat nazarlarını çekmektedir, Yapılan tecrübelerde benzin deposuna nüfuz eden yangın mermileri diğer âdi benzinde olduğu gibi depoyu patlatmamak tadır.
Depo içindeki mayle karışan hava o kadar boldur kİ, benzinin tutuşmasına imkân vermemektedir. Depoya giren yangın mermileri benzinin bati tabahhuratını atomizc ederek sis tanecikleri meydana getirmekte ve bu suretle benzinin tutuşup patlamasına mâni olmaktadır.
Bulmak için (Ak,.r>> m KÜÇÜK İLAN LAR en »uraili ve en ucuz vasıtadır.
Açık eksiltme ilânı
İstanbul Bayındırlık müdürlüğünden:
1 _ Haydarpaşa Bulaşıcı ve Salgın hastalıklar hastahanesinde ya-
pılacak olan elektrik tesisatı düzeltilmesi işi açıt eksUtmeye çıkarılmıştır. Keşif bedeli (6096) llra (—> kuruştur. Eksiltme 9/8/945 tarihinde perşembe günü saat 16 da Bayındırlık müdürlüğünde toplanacak komisyon
tarafından yapılacaktır.
2 — Bu işe alt evrak şunlardır: Mukavele, Eksiltme, Bayındırlık İşleri, Genel, hususi ve fenni şartnameleri, keşif hülâsasüe buna mûte-ferrl diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye Iştlrâk etmek İçin taliplerin (524) Hra (70) kuruşluk muvakkat teminat yatırdığına, dair makbuz ibraz etmesi ve (945) yılında ticaret odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hamil olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç (3) gün evvel Vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası almas^ ve yukarıda 2 nel maddede yazılan evrakı görüp kabul ettiğine dair imzalaması şarttır. (97461
Millî eğitim bakanlığından;
Çalışma Bakanlığı hesabına Sosyal Sigortacılık -öğrenmek üzere yabancı memleketlere gönderilecek öğrenciler için açılacak İmtihanlara İktisat Fakültesi mezunlarından da alınacağı İlân olunur. (10192)
da aynı netice elde edilmiştir. Velhasıl, ister dahilden ister hariçten olsun alkol bu kılları tah-ribetmektedir.
Soğvtma, mevziî soğuk tatbikatı, muhakkak ki silia'nın harekâtına mâni olmaktadır. Mamafih, bunun tatbik edilme usulü henüz araştırılma devresîndedlr. Kılların tahriboluşlarının sebebi, yalnız nazarî olarak lâboratuvar fen adamları tarafından araştırılacak bir mesele değildir. Pratik bakımdan da, soğuk algınlıkları, sinüsitlerln daha iyi tedavi edilmesi ve bronşitle zatürrieye daha müessir ilâçların verilmesi hususunda faydalı olacaktır.
Bundan başka, kıllann harekât tarzını anlamak, birçok burun ve sadır hastalıklarına mâni olacak yeni keşiflere yol açacaktır.
Sinüsit vakasını ele alalım. Modem burun operatörleri, sinüsit ameliyatlarında kılların bulundukları kısımlara müdahalelerini büyük bir ihtimamla yapmaktadırlar. Meselâ, malı ir bir operatör sinüslere fazla büyük bir sun'î delik açtığı zaman, mevziî bir kurumanın husule gelebileceğini, kılların tahribolacağını ve Tabiatta sinüsleri temizleme usulüne yardım yerine bilâkis bu temizliğe bir set çekmiş olacağını bilir. Artık operatörler kılla-rın vaziyetini bozmıyacak surette şaklar yapmağı öğrenmiş bulunmaktadırlar. Ameliyattan evvel ve sonra burunun sıhhatli bir halde1 bulunması kılların muntazam faaliyetlerine bağlıdır.
Doktorlar bugün «burun da-
marlan» için reçete yazarlarken, verdikleri ilâcın kıllar üzerinde ne gibi bir tesir yapacağını göz önüned tutmaktadırlar. Yağlı damlalar nispeten daha az tercihe şayandır; zira, bunlar kılların ' serbest harekâtına mâni olmağa meyyaldirler. Burun İlâçlarının asiditleri bile kıl harekâtına uygun bir kimyevî tarzda hazırlanmıştır.
Kıl harekâtını tetkik başka istifadeler de temin etmiştir. Doktorların, zatürrienin inkişafı hakkında daha iyi bir fikir edinmelerini ve bundan korunma çareleri bulmalarını kolaylaştırmıştır
Meselâ doktorlar alkoliklerin 6ik sık zatürrieye yakalandıklarını yıllardanberi görmekle beraber. bunun sebebini bir türlü bilemiyorlardı. Şimdi, buna makul bir izah şekli bulmuşlardır. Alkol kılları zedelemekte, vücudun mukavemetini azaltarak zatürrieye müsait bir zemin hazırlamaktadır.
Alelade soğuk algınlıklar iyl’e boğmaca da zatürrienin habercileridirler. Son zamanlarda ortaya çıkan bir nazariyeye göre bu gibi hastalıklar slliayı zedelediklerinden zatürrie mikroplan hücuma geçebilmektedirler. Yakın zamanlara kadar dikkati hemen hemen hiç celbetmiven kıllann Ölümü hâdisesi arlık mikroskop altında ve lâboratuvar tüplerinde büyük bir ihtimamla tetkik edilmektedir. Bu araştırmalardan müspet neticeler elde etmek hepimizin yakın bîr zamanda daha sıhhatli olmamız demektir,, i
Sah’fe 7
Tanımadığımız meşhurlar
(Baştarafı 5 inci sayfada) kabul edilmişti Btı musiki geceleri âdeta, nefis birer konser gecesi olurdu. Bunlar da zamanın en kuvvetli viyolensel sanatkârı olan Hacı Arif bey zade Cemil bey, Virijio Lanke bey misafir bulunurlardı.
Hamdi bey Cemil beyi pek severdi. Hastalığının son derecede arttığı bir zamanda kendisini ziyaret eden Cemil beye:
— Cemil.,. Ben artık ölüyorum. dedi.
Cemil bey teselli verici bir kaç söz söylemeğe kalkınca:
— Yoo„ Yalanı sevmem,,, İnkâr edilemez bir şey... Ölüyorum İşte yahu,,, dedi.
Sonra da şu vasiyeti etti:
— Cemil’... Ben senin viyolonselini çok severim. Beni götürürlerken tabutumun sağ tarafında yürüyeceksin!. Senin ayak sesle-_ rini işittikçe viyolonselini dinler gibi olacağım... Anladın mı?.
ölüme büyük cesaretle bakan Hamdi bey oğlunu, kendi gibi büyük zevk sahibi olan Etem’i
hakiki iki arkadaş ile baba bakıştılar, edecek oldu. Baba
Müzede
çağırdı ve:
— Mezarımın plânını yapacağız!, dedi
Birbiri] e olan oğul Oğlu itiraz dinlemedi. Mezarın şeklini çizdiler. Hamdi bey yerini tarif etti. Kendisini çok sevdiği, çalıştığı Gebzeye, kendi arazisi içindeki bir yere gömeceklerdi. *
iki Hitit taşı vardı. Bunlan da mezann iki tarafına dikeceklerdi.
Bütün arzuları gibi mesut ölünün bu istekleri de yerine getirildi Şimdi o Gebzenin en güzel yerinde, binlerce senelik iki Hitit taşı arasında yatıyor.
Hamdi bey bu taşları niçin seçmişti?.. Çünkü onlar bir koleksiyona dahil değil, perakende, hattâ müzeye lâzım olmıyan iki mütevazı ve asırlar görmüş ta.Ü_ tı. Eğer biraz kıymetli olsaydıl'sO Hamdi bey onları — mezarı IçiQ_ bile — müzeden almağa kıyCM mazdı. *-
Hikmet Feridnn
............................
İstanbul vakıflar orman işletme müdürlüğün^ den: (d
1 — Çayırdere deposunda mevcut 10.000 kental! odun vagonda teş3>
lim vc şartnamesine göre pazarlıkla satılacaktır. q
2 — Muhammen bedel beher kentalde 360 kuruş, muvakkat temin&K
2700 Hradır. ,k-
3 — İsteklilerin 2/8-945 Perşembe günü saat 15 te Çemberlltaştaft"
büromuza müracaatları. (100841 5*»
-----------------------------------------------------------------
Sokak kapı numaralan hakkında: -q
HALKIN DİKKATİNE: £
İst.mbul valiliği ve belediyesi başkanlığından: S?
Her çeşit binaalrın kapılan özerine belediyece konulmuş olan t Q numaraları yakında yapılacak olan nüfus sqyımı için kontrol ettirilmekte, her hangi bir suretle kayıp olmuş ve okunmaz hale gelmiş olanların yerlerine yenileri koydurulmakta olup bu İşin ağustos aynın son gününe kadar ikmaline çalışılmaktadır.
Her binanın sahip veya kiracıları bunları İyi, temiz bir halde muhafaza etmeleri lâzım gelmekte olup aksi halde numaralama yonetimll-ği hükümlerine göre ceza göreceklerdir.
1 Eylül 945 tarihinden itibaren kapılarında numara levhaları takılmamış olanların Şehir telefon numaıasHe Harita Şubesi Müdürlüğüne bildirmelerini sayın halkımızdan Önemle rica olunur. (10056)
İstanbul defterdarlığından:
Şehzadebaşmda Millî sinema sahibi Rana Cemalinin kazanç vergisi borcundan dolayı aşağıda cLnsi ve adedi yazılı eşya He sinema makinesi tahsili emval kanunu mucibince 30/7/945 pazartesi günü saat 10,30 da mahallinde aleni müzayede ve peşin para He satılacağından talip olanların müzayede günü mahallinde hazır bulunacak icra heyetine müracaat etmeleri İlin olunur.
Adet Mahcuz eşyanın cinsi
371 Tahta peyke iskemle
50 Tahta sandalye
1 Sinema makinesi (markası: Slmens, Volt: 80, amper: 27)
I Beyaz perde
7 Çerçevesiz küçük ayna (10131)
İstanbul Sıhhi kurumlar arttırma ve eksiltme komisyonundan:
İstanbul yatılı tıp eğreocl yurdunun Ankaraya naklolunacak eşyaları İçin 223 adet kafes sandık ile 2 adet ambalâj sandığı yapılması İşi açık eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme 3 8/945 cuma günü saat 15 de Cığaloğlunda Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğü binasındaki komisyonda yapılacaktır
2 — Muhammen bedel 223 adet kafes sandık 11e 2 adet ambalâj sandığı İçin muhammen bedel (2626) llra 80 kuruştur.
3 — İlk teminatı (197 lira 01 kuruştur.)
4 — İstekliler şartnameyi çalişma günlerinde komisyonda görebilirler.
6 — İstekliler gurup vesikası İle bu Lşe yeter ilk teminat makbuz veya banka mektublle belli günde komisyona müracaatları. (9697)
AKŞAM
29 Temmuz 1945
Bahlle 8
KüÇ
- İŞ AR1YANLAR
BİR DEKORATÖR — Emprime desenleri İçin iş aramaktadır. İsteklilerin Akşamda (Dekor) rümuzuna mektupla müracaatları. 710 — 3
DİPLOMALI ECZACI — İstanbul vilâyeti dahilinde müdürü mesullük aramaktadır. İstlyenler [Galata -Okçumusa - Şair Eşref No. 13/3 eczacı KampeasJ a mektupta müracaatları. 818 — 1
DEVLET MÜESSESELERİNDEN BİRİNDE — İdare âmiriyim. İstanbul. taşrada hususi bir müesseseye nakletmek İstiyorum. İhtiyacı olanların Şehremini Millet caddesi 312 Beytııllay Uzmay. 823 —
İLK MEKTEP MEZUNU — Va 16 yaşındayım. Bana bir istikbal temin edecek bir sanat ve işe hizmet etmek İstiyorum. Beşiktaş Screncebey yokuşu Hasırcı Veli sokak 9 No. Metin. 831 — 1
l) İŞÇİ ARIYANLAR
OKUR YAZAR — Bir «mele bayan lâzımdır, Her gün saat üçten altıya kadar acele müracaatları. Tahtakale
caddesi No. 96 Kundura boya imalâthanesi Nuri Lcflef. 743 — 5
SATILIK ÜZÜM MAHSULÜ - Top-kapı haricinde Maltepe caddesinde S dönümde 2590 çubuk bağın üzüm mahsulü toplan satılıktır. Pazardan başka her gün 13 - 18 arasında yanındaki 10 numarada sahibi Fehmi Zorluya müracaatları. 791 — 2
bir İmalâthanenin — Hesaplarını muntazam tutabilecek yazası düzgün, daktilo bilir, devamlı çalışabilecek, referanslı bir muhasip aranıyor, Galata Mumhane cad. No. 53 kat 2. Tel 42579 824 — 1
ŞİŞLİ ŞİFA YURDU — Kadın müs- tahdem arıyor. 820 — 1
bir inşaat şantiyesinde -Malzeme müdürlüğü için lisan bilir makine mühendisi aranıyor isteklilerin veslkalnrlle birlikte Eminjnıi Aşir Efendi caddesi İmar Han kat 3 No. 23 - 24 e müracaatları. 856 - 2
BÜYÜK BİR TİCARETHANE -İngilizce ve Türkçe İyi bilen bir bayan arıyor. Tahsil, tecrübe ve sair malûmatını mektupla ve (K) rünıu-zc İle 176 posta kutusu adresine bildirilmesi. 858 —
3 BAYAN MEMUR ARANIYOR — Şeraiti öğrenmek üzere Galata Blllfir sokak Blllür han No. 9 müracaat. 844 —
KASİYER BAYAN ARANIYOR -Beyoğlunda et ve sebze pazarında çalışmak üzere, müracaat 14,30 - 17 Galata, Havyar han 04/2 839 — 1
- SATILIK EŞYA
ŞATİLİK KOTRA — 7 metre boyunda, 2 metre ejılnde yelkeni Fran-sflda yapılmış, tamam ve sağlam, kamaralı bir kotra. Görmek İsteyenler Moda İskelesinde kayıkhanecl Dl-mltroya ve görüşmek üzere 43283 telefon numarasına müracaat. 741 -
İŞLER VAZİYETTE — Sabit sesli sinema makinesi yerinde acele satılıktır. Adapazarı Melek sineması. 764 —
TAM NORTON — Üç milli geniş banko çift prizmatlk ağır ripte bir demir forma tezgâhı satılıktır. Adres; Tornacı Hallt Yeşlldlrek Bakkal sok. No. 20 Mahrnutpaşa 826 — 1
6 BEYGİRLİK — 1 adet motör ve 50 amper, 65 Woltluk bir dinamo satılıktır. Müracaat: Pangaltı Eşref Ef 8ûk. No. 11. 817 —
AKUARYOM — Çarklı hava makinesi filtre acele satılıktır. Mü: Şişli Şifa Yurdu 821 — 1
SATILIK AKORDİYON — 120 basil 4 sesli sedefli. Aksaray Gençler Pazarı. 841 —
ACELE SATILIK ERKEK BİSİKLETİ — Noman marka lâstikleri İç ve dışı yeni Beşiktaş Koitukçularda koTtukçu Ahmet özbudak’a müracaat 843 — 1
PİYANO SATILIK — HLlse - Berlin marka, Kruaze, Maun. İki pedal Tuşlar fil İşi temiz, Kullanılmış, iyi durumda. T-lefon «0302 aaat 11 - 15 842 —
d — Kiralık — Satılık
SATILIK EMLÂK ARANIYOR — Apartman ve buna benzeri olup da almak ve satmak kârlı İşi olup da devretmek ortak olmak ve ipotek yapmak lstlyenler: istiklâl caddesi Büyük Parmakkapı köşe başı 4 kat 2 Bühuiet Emlâk Zarif Özalp telefon 42396 441 — 1
APARTMAN DAİRESİ MÜBADELESİ — Ankarada Yenlşehlrde 4 odalı telefonlu veya mobilyell bir daire İstanbulda Taksim, Kadıköy ve civarındaki apartmanla mübadele edilecektir. Telefon 56.218 izahat isteyiniz. 712
10,000 LİRAYA — Beşlktaşta havadar kâgir İçi yağlı boya 5 odalı banyolu boş teslim satılık ev. Beşiktaş Akaretler köşebaşı 2 Necati ve Ali Rızaya 706 —
SATILIK VE KİRALIK ARANIYOR — Arsa, ev, apartman, han gibi mülklerini çabuk satmak ve kiralamak lstlyenlerln v« dükkân devredenlerin Deney Emlâke müracaatları Galata Rıhtım caddesi Kefeli Hüseyin han No. 2 telefon 43840 794 - 7
KİRALIK EV — Kandillide yeni, kârglr. beş odalı, muntazam teşkilâtlı, -suyu elektriği bulunan bir ev hava parasız kiralıktır. Kandilli kasabına müracaat. 798
SATILIK KÂGİR EV — 7 uda. elektrik, terkos. bahçeli, tramvaya yakın Beşiktaş Türk Alt mahallesi Camgöz sokak 12 No. Kilçiik hamını karşısında berber Abdullaha müracaat. 797
ÇAMLICADA — Kısıklı - Bulgurluda Llbade caddesi 13 numaralı köşk 10 dönüm arnzislle envai türlü meyva ağaçları iki dolabı kuyusu ahırı 8 odalı köşk mevcuttur. İçindekilere müracaat. 808
GÖZTEPEDE — Deniz tarafı asfalta bir dakika 933 metre maktuan
10000 lira. Müracaat Karaköy Domuz sokak Sclânik Han 14 Tel: 49311 «17 -
DEVREN SATILIK AHÇI VE KÖFTECİ DÜKKÂNI — Aj'vansaroy otobüs güzergâhı üzerinde farikalar karşısında Ayvansaray Yavedut caddesi Yıldız boyahanesi karşısında 6/1 No. ya müracaat. 825 — 1
SATILIK APARTMAN - Şişil Kodaman caddesi No. 143 yeni yapılmış dört daire boş olarak teslim edilir. İçindeki sahibine müracaat. Tele fon: 43664 009 — 2
BURGAZ ADASINDA SATILIK ARSA İskeleye be? dakika çamlıkta
fevkalâde manzaralı 16 x 35 ebaöT-da bir kıta arsa satılıktır. Burgazda Kumcu Angelosa müracaat: Telefon: 44383 772 —
FIRSAT — Kadıköy Nişantaşı asfaltına 500 metre cephesi olan fevkalâde manzaralı 70.060 M2 arazi acele satılıktır. İstlyenîerln Kadıköy Yeldeğirmen Süreyya apartman 6 No. ya müracaatları. 760 — ı
KADIKÖYÜNDE - Çayır caddesi Mühendis sokak No. 10 bahçeli kuyusu, sarnıcı, terkosu, elektrik, havagazı bulunan, dokuz odalı kâgir ev üst katta dört odası boş 12000 liraya acele satılıktır. Telefon (44864) den 47. 756 — 1
TAKSİMDE — Tramvaya 4 dakika tam kâgir noksansız 4 odalı bir ev satılıktır. B. oğlu B. Parmakkapı köşebaşı No. 4 - kât 2, Zarif Özalp. Telefon: 42390 828 — 1
KİRALIK DEPO — Malımutpaşa-da Kürkçü hanında 26 numarada 50 metre murabbaı zemin kat biraz rü-tubet vardır. Mezkûr yerde bay Sey-flye müracaat. 830 — I
ACELE SATILIK AP ARTIMA N — Fatih merkez tramvay durağına bir dakika mesafede altı daireli bir dükkanlı terkos havagazı konforlu balkonları durağa nazır. Mutavassıt kabul olunmaz. Müracaat Fatih Ka-.raman caddesi No. 8 Osman Noyan. 854 — 4
LÂLELİDE — İki daireli, üçer odalı. tam konforlu, bir katı boş teslim
13000 liraya acele - Modada - tramvay ve denize bir dakika mesafede nlm kâgir 5 odalı boş teslim ev. Tel: 2180? Numan. Dlvanyolu C. 9 8ö5 —
BURGAZ ADASINDA SATILIK BOŞ EV — Yedi oda, ikişer mutfak, helâ ve kapılıdır. Elektrik ve sarnıçlıdır alt kat müstakildir. İskeleye üç dakikada. Cihangir, Alçakdam yokuşu Polatoğlu apart. No, 9 dördüncü kata müracaat. 852 — 3
KUZGUNCUK — 10 oda bir buçuk dönüm bahçe denize nazır bir köşk .satılıktır. Moda caddesi 104 No. Naci Azer telefon 69071 847 —
PENDİK — 6 dönüm arsa, pendlğe İstasyona 20 dakika mesafede 6000 liraya. Moda caddesi 104 No. Naci Azer telefon: 69071 843 —
30,000 LİRAYA — İzmit to Buğday meydanında sahilde kâgir büyük bir
depo satılıktır. Moda caddesi 104 No Naci Azer telefon: 09O7L 849 — PAŞABAHÇE — Sultançeşmo iskeleye 3 dakika mesafede deniz görür 5000 metre bir yer 8000 liraya Moda caddesi 104 No. Naci Azer telefon 69071 850 —
GÖZTEPE — Rıfatpaşa çayırı 7 oda bir buçuk dönüm bahçe 15000 liraya. Moda caddesi 104 No. Naci Azer telefon 69071 851 —
7000 LİRAYA SATILIK KÂGİR EV — Beyoğlu Tozkoparanda 8 oda beton, elektrik, su, banyo 12-3 Ga-latada Kürekçilerde Demir han 23 ‘i. 786 — 1
KOLEJ TALEBELERİ VELİLERİNE — 6 ay kış yahut bir sene Ta-slm. Cihangirde konforlu bir apartı-man dalresile (rBebekı» de bahçe İçinde denize 1 dakika İbrahim paşa köşkünün konforlu 1 cl dairesini değiştirmek İstiyorum. Telefon 43073 P.K. 1398 845 — 2
FRANSIZCA DERS — Yüksek tahsilli tecrübeli muallim ders vermektedir. Tercüme, mükftleme, gramer Ve dlyaziye. Üniversitelileri kurslara hazırlar. Akşam'da t. Ü. rümuzuna müracaat. 790 — 3
İNGİLİZCE HUSUSÎ DERS — Kolej ve yüksek mektep mezunu tecrübeli bir bay tarafından lisan merak-lılarlle İkmale kalmış İlse ve orta mektep talebelerine ehven flatle toplu veya münferit olarak İngilizce
FRİJİDERİ İNHİSAR MADDELERİ — Ve her çeşidi tamam şerefli bol müşterin bakka1!yc dükkânı devren Müracaat - Galata Büyük Hendek cdadcsl Kule meydanı No. 17 ve mü-j ders verilir. (Gülde) rümuzuna müracaat. ..............*
829
— 3
Sil
| müracaat.
APARTMAN MÜBADELESİ — Ankarada Yenişehir üç odalı bir apartman İstanbulda bir apartmonla mübadele etmek İstiyorum. İstanbul posta kutusu 2000 veya telefon 52,9.
837 — 1
racaat.
TEKNİK ÜNİVERSİTE — Son sınıf talebesi İlse bitirme, olgunluk ve giriş imtihanlarına yetiştirir. Fransızca, matematik fizik dersleri verir. Akşamda T- K yu müracaat.
814 —
2
YARIM KÂGİR SATILIK EV — İstasyona beş dakika denizi görür 3 oda mutfak banyo helfl ufalt bahçe sahibi tarafından satılıyor. Kartal Maltepesi Meydan sokak 11 No.
832 — 2
ÜNİVERSİTE TALEBESİYİM — Lise, orta, ilk talebelerini uygun flat-lerle matematik, fizik, kimya, ve diğer dersleri veriyorum. Ortaköy Meşrubat sokak 31 No, V.S 813 — J
SATILIK KÂGİR EV — Ptıngaltı civarında tramvaya yakın Ik! katta beş oda banyo elektrik, terkos geniş bahçe nezaret. Müracaat: Sultanahmet Dlvanyolu 54 No .ya. 861 — 1
ANKARADA — Yenlşehlrde 25 metrelik cadde üzerinde acele satılık 342 metre murabbaı apartman arsası. Fiatl maktuan 18000 Hra. Ferdi Selek Türk Emlâk Galata ömerâblt han 23/2 telefon 42368 862 — 1
720 LİRA SENELİK İCARI — Haliç Fenerinde 4 odalı kftrglr - Elektrik, kuyu - boş teslim - tamlrsllz - 6000 liraya - Kuru Yemiş No! 39 da Halil.
859 —
KARAKÖY — ve civarında 5 lift 10 odalı, möbleli veya möblesiz yazıhanesi olup da devretmek Veya kiralamak Istiyenlerln 24154 numaraya telefon etmeleri. 857 — 2
DEVREN SATILIK — İşlek dükkân. Müracaat Kadıköy Söğütlü Çeşme caddesi 114 No. ya. 834 — 2
BULUNMAZ BİR FIRSAT — Harbiye tramvay durağında her işe elverişli bir dükkân İcabında atelye' de olur devren satılıktır. Müracaat: Hnrblyede kahveci Mehmet Kalfaya, i 833 — 2
ALMANCA DERSLERİ — AvrupalI öğretmen büyüklere, talebelere gramer ikmale kalan talebelere muvaffakiyetle yetiştirir. Pratik Öğrenmek vb İlerletmek Istlycnier Taksim Ho-cazade sokak 11 kat 3 Fraıı Blftar.
860 — 4
ORTA - LİSE, KIZ - ERKEK — Talebelere evlerimde matematik - Fizik - Kimya dersleri verilir. Akşamda »PK n rümuzuna müracaat.
863 — 2
MÜHİM INGİLİZ, AMERİKAN — Flrmalarlle temasta olup ithalât İşini tevsi etmek üzere sermayedar ortak aranmaktadır. Galata P.K, 1533 müracaat. 836 — 1
İNGİLİZCE — Amerlkada okumuş vc Amerikan mekteplerinde İngilizce Öğretmiş bir genç üç ayda Ussa öğretir. «D.S.» rümuzuna mektupla müracaat. 846 — 2
FRANSIZ BAYAN — Hususi metod-la Fransızca öğretiyor. Beyoğlu Hamal Başı Çatık Kaş sokak No. 4/2 de bayan T. ye mektupla müracaat.
853 — 1
KARDOL
SİRKECİNİN — Merkezi yerinde’ 7 oda bitişiğinde büyük bir dükkân boş olarak acele satılıktır. Sirkeci Biiyük Eskişehir otelinde Refik Ka-| yaya. 838 — 5|
ACELE SATILIK — İçinde kuyu-1 su, 60 adet ağacı olan, ön cephesi Tanzimat sokağına nazır bir dönüm arsa. Göztepe Tanzimat sokak 40 nu-| maçaya, müracaat. 840 — 2
!|
Jj —MUTEFERRI K
ASRİ DANSLAR — Hususi olarak evlerinde öğrenmek lstlyenler Beyoğ-| lu Anadolu hanı geçidi karşısında Allyon sokak 19. Prof Panosyan.
755
- 4
Damla ile alınan ve baygınlıklara baş dönmelerini geçiren sinir ilâcıdır Reçetesiz her eczanede satılır.
Bulana mükâfat
27/7/945 cuma günü saat on beşte Kadıköyünden hareket edm vapurda, Tünel, Galatasaray arasında bir elmas plâk lğ-na kaybolmuştur. Maddi kıymeti azdır. Manevi kıymeti vardır. Bulan zat Bahçekapı Taş han 28 No. ya getirdiği takdirde fazlasiyle memnun edilecektir
Zayi — Esnaf odasından almış olduğum 21 No. h imalâtçı grup vesikasını zayi ettim. Yenisini alaca-Ankara "caddesi* "no?"86 Emlâkleri. ğımdan eskisinin hükmü yoktur. Telefon: 20310 799 — İStelyo TeOÖorldls
TAPU İPOTEK VERASET INTİ-I
KAL — Gibi bütün muamelât süratle yapılır. Ücret ehvendir. Sirkeci I
I
Bir Eczacı Kalfası Aranıyor
Taşrada bir eczahanede çalışacak muktedir bir eczacı kalfası aranı- ■ yor. Ulus Ecza Deposuna müracaat. |
Malatya Bez ve iplik Fabrikaları T. A. Ş. Malatya mensucat fabrikası müdürlüğünden EBE - BAŞHEMŞİRE ALINACAK
Malatya Mensucat Fabrikası Hastahaneslnln 120 lira şehri ücretli eba başhemşireliği münhaldır. İaşe ve ibate hastahaneye alt olup ayrıca devlet ve müessesenln sağladığı haklardan da istifade edecektir.
Cerrahi servislerde çalışmış o anlardan İsteklilerin iki fotoğraf ve kısa hal tercümelerlle fabrikamıza müracaatları İlân olunur.
SACLARA HAVAT VERECEK BİR İCAT1^™^™
BRİYOL
....... t verir ve dökülmesine
mani olur. Briyantin vazifesini da görür.
■■■■i ParfiimÖri vc Eczanelerden arayınız,
A ■ -
SAÇLARA hayaı, intizam, parlaklık
Devlet orman işletmesi Osmaniye müdürlüğünden:
Eksiltmeye konan mal: Odun Mahal vb mevkii ~“
Mikdar ve cinsi Muhammen bedeli İlk teminatı Müddeti İhale şekli İhale tarihi İhale yeri . _ _ . . ---- _
1 — Yukarda cinsi yazılı 20800 kental odunun-kesim ve Dörtyol depo mahalline nakil ve istif İşi açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Bu işe alt şartname Orman Genel Müdürlüğünde, Adana, Osmaniye Devlet Orman işletmesi müdürlüklerlla, Dörtyol, İskenderun bölge şefliklerinde görülebilir.
3 — Taliplerin İhale gününde evrakı müsblto ve İlk teminatları ile komisyona müracaatları. (10140)
ı Dörtyol bölgesinin 120 No h havzası
: 2M00 kental odun «180ı kuruş beher kentali 2808 lira
13 gün
Açık eksiltme 7/8/945 salı günü saat II Devlet orman işletmesi Osmaniye Müdürlüğü
t t
Emniyet......»Emniyet. Bu gün ve yarın da*
umumun faydalandığı faydalanacağı bu prensip ve bu nimet.
Yavrularımızı beslerken de düşünülürse onları müstakbel yurt güvenliğine sağlam bir unsur olarak yetiştirmiş oluruz.
MARKA
ÇAPA
HUBUBAT UNLARI
Sümerbank Kütahya Keramik Fabrikası Müdürlüğünden
Kûtahyada vagon teslimi:
Kiremit 17 -18 Tuğla 3,5 kuruştur.
Mevcudumuz vardır Siparişlerin derhal karşılanacağım açıklarız. (9917)
Demiryol Meslek okuluna talebe alınacak
Devlet Demiryolları ve Limanları işletme
genel müdürlüğünden:
Devlet Demiryollarının muhtelif şubelerine memur yetiştirmek üzere Ankara'daki Demiryolu Meslek Okuluna müsabaka İle talebe alınacaktır:
Okul parasi^ve yatılıdır.
A) Kayıt ve kabul şartlan,
1 _ Türk olmak,
2 — Ortaokul mezunu olmak,
3 — Okumağa ara vermemiş bulunmak,
4—15 yaşından küçük, 18 yaşından büyük olmamak,
5 — En az 1.56 boyda olmak,
6 — İdarece yaptırılacak muayenelerde sağlamlığı anlaşılmak,
Bı Müsabaka imtihanları (Türkçe, Geometri, Cebir ve Fizikten) yapılacaktır.
C) Müsabaka İmtihanlarının yapılacağı yerler ve tarihler:
1 — Ankara. Haydarpaşa, Eskişehir, Balıkesir. Afyonkarahlsar, İzmir, Kayseri, Adana. Malatya, Erzurum, Sivas İşletme Müdürlüklerinde 15/Ağustos/1945 tarihinde yapılacaktır.
D) Kayıt vb kabul muamelesine İşletme Müdürlüklerinde 10/Tem-
muz/1945 pazartesi günü başlanacak ve 11/Ağustos/ cumartesi günü son verilecektir. , .... .
Fazla tafsilât almak İsteyenler yukarıda yazılı işletme M0dûr*Wüeri-un müracaat edebilirler. (0058)
Kitap Bastırılacak
Bayındırlık Bakanlığı İst. Malzeme Grup
Amirliğinden1
Ölçü va vasıfları aşağıda yazılı 500 adet kitap basımı 3100 Ura muhammen bedel üzerinden kapalı zari usullyle eksiltmeye konulmuştur.
Bastırılacak kitabın eb’adı 88X100, 1/18 ve sahlfelerde yazının kaplı-yacağı kısım 26X42 kadrat, yazı 10 punto olmak ve resim altı yazılarıyla başlLk yazılan gurup Amirliğince beğenilecek harflerle dizilmek şarttır.
Eksiltmesi 6. 8. 945 pazartesi günü saat 15 de Galatada Karaköy Perçemli sokak Cemaat hanında gurup Amirliği eksiltme komisyonunda yapılacaktır.
Kitap hakkında bilgi edinmek, orijinal ve resimleri ve şartlaşma kağıtlarını görmek ve incelemek İçin gurup Amirliği bürosuna başvurulması.
İstekli matbaaların bu 1? İçin. (232.50) liralık geçici teminat makbuzu veya banka teminat mektubu İle 948 yılında ticaret odasma basımevi sahibi olarak kayıtlı bulunduklarını ve halen faaliyette olduklarım bildirir belgelerini ve teklif mektuplarını havi olacak zarflarını, 2490 sayılı eksiltme kanununun 32 inci maddesi çerçevesinde düzenllyerek eksiltme günü saat 14 de kadar komisyon başkanlığına vermeleri. (9873)
Siimerbank Genel Müdürlüğünden
Teknik Mütercim alınacak
3659 sayılı kanunun 10 uncu maddesine tâbi 2 teknik mütercim alınacaktır,
İngilizce teknik tercüme İşlerinde çalışmış veya bu lisan üzerine teknik tahsil görmüş olmak lâzımdır, Robert Kollej mühendis kısmı mezunlan tercih edilir. İsteklilerin bankamız zat İşleri müdürlüğüne 15/8/945 gününe kadar müracaat etmeleri bildirilir.
Comments (0)