3 Ağustos 1950
Perşembe
İhdni n ıı - H
ra rwt_
TT'N r
rrort YENf
ta
ısrt İN L LOı
(
c I AT’
TC 000 TUOOO ıT&OOO
TC.000
■ I
1
d d
yor iyor yor
ire dağıtıyor .
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 — Posta Kutusu : 447 - İstanbul
îç politika
Türk vatandaşının yurt dışındaki durumu
DAYAN TCallls. Sİmpson’la evlen-® mele İstediği için tacını ve tahtını kaybeden İngiliz Kıralı Edward VIII, şimdi, Life dergisinde hatıralarını anlatıyor. Bunlardan bir tanesi, dış politika konularının iç politika ile ne kadar sımsıkı kaynaştığını göstermek bakımından, hepimizi çok düşündürecek bir ehemmiyettedir. Eski Kırai şöyle anlatıyor:
"1931 yılının ocak ayında Güney Amerikaya seyahate çıktım. Kardeşim George (şimdiki Kıral) da yanımda. Bu, memleket menfataleri İçin giriştiğim deniz-aşırı seyahatlerimin sonuncusu oldu. Görünüşte maksat şu idi: İngiliz İmparatorluğunun Buenos Adres te hazırladığı Ticaret Sergisini açmak. Fakat a-stl güdülen amaç, bambaşka. Birledik Amerika Ue Almanya; Güney A-merika pazarlarına adamakıllı yerleşmiş ve rekabete geçmişti. Kaybedileni tekrar ele geçirmek lâzımdı, Lâtin Amerikaya İlk defa 1925 te Uğramış ve İspanyolca konuşama-înak yüzünden neler kaybettiğimi anlamıştım. Bu defa bu dili Öğrenmek için ciddiyetle İşe sarıldım. Ar-jantine varıncaya kadar, dünyaya, radyoyla yayılan açış nutkumun e-bemmiyetli yerlerini İspanyolca söylemeyi göze kestirecek derecede Öğrenmiştim... Nutkumun tesiri büyük Dldu. Konuşmam beğenildi, tebrikler aldım (Life, International edltl-rl 19 haziran 1950)/*
Arjantlnde Avrupa milletlerinin I-rlll ufaklı vatandaş kalabalıkları, bilinen bir sözle, kolonileri vardır ve her devlet kendi kolonisinin, ticaretçe lüzum görülen .yerlerde tutunmasına, bütün kudretiyle çalışır. Çünkü hu koloniler hem milletlerarası dostluğun, hem de alışverişin öncüleridir. İngiliz Kıralı da böyle bir düşünceyle 1931 de Buenos Aires’e gönderilmiştir. Biz, dış pazarlarda yerleşmek ve tutunmak için milletlerin her türlü denemelere giriştiklerini, her şeye başvurduklarını bundan da anlayabiliriz. Millî ürünlerinin sürüm yerlerini düşünmiyen, akla gelen veya beliren engelleri tam zamanında gldermlyen devlet, zamanımızın genel gelişimini henüz anlamamış, geri düşünüşlü bir devlettir. Çağdaş devletin başlıca vazifelerinden biri, sürüm yerlerine uzanan yolları İnce ve hesaplı bir politika Ue hazırlamak ve bu suretle vatandaşa geniş kımıldama imkânları vermektir. Böyle bLr görüşe hemen devletçilik etiketini yapıştıracak olanlar yurdumuzda bulunur belki. Çünkü; biz, yüzyıllarca yalnız otorite devletini tanıdığımız İçin, iktisat devletini olduğu gibi bu teşkilâtın özel vazifelerini de anlamakta henüz güçlük çekmekteyiz. Bu güçlüklerin en ağır yükünü taşıyanlar, hiç şüphesiz, yurt sınırlarının ötelerinde yaşayan Türk vatandaşlarıdır.
Dışişleri teşkilâtımız, iktisat politikası bakımından, henüz büyük bir kararsızlık İçindedir. Dışarıdan bakılınca, bürolarımız, masalarımız, her şeyimiz yerindedLr. Hattâ teşkilâtça zayıf olabiliriz, ama, belllbaşlı noktalarda hiçbir eksiğimiz de yoktur. Ben, bu halimizi büyük bir üstat elinden çıkmış mermer bir heykele benzetirim, yerinden kımıldamı-yan, ruhsuz teşkilâtımıza dikçe bütün inakların ve
nen heykel hareketsizliğini aşamıya- I çaktır.
Ülke ötelerinde yaşı yan Türk va-tandaşlarlyle Dışişlerimizin yabancı memleketlerdeki teşkilâtı arasında aşılması güç bir Çin-Duvarı vardır. Vatandaşa elini uzatan büyükelçi, elçi, konsolos, ticaret mümessili seyrek İstisnalardandır. EdH’ard VIII, yurdunun İktisat menfaatlerini düşünerek Buenos Aires’e kadar seyahati göze alabilir, ama, bizim dışarıdaki teşkilâtımızın İktisat anlayışı bambaşkadır. Sırasında teşebbüse ge- I gUmemek yüzünden milyonluk ihracat işlerimiz yüzüstü kalır.
Basınımız, sürüm yerlerimizin genişlemesi dâvasını, çok haklı olarak ele almış bulunuyor. Geleceğimiz, millet olarak, bu dâvanın çok daha temelli bir surette İncelenmesi ve çözülmesiyle birinci derecede İlgilidir. Böyle ehemmiyetli bir İşe girişebilmek İçin, ilk Önce, Dışişleri teşkilâtımızı, otorite devleti çağının tabulunğundan, yanaşıl mazi ığından kurtarmak ve onu, dış ülkelerde İktisat öncülüğünü yapan vatandaşlara faydalı bir haJe getirmek zorundayız. Tanrı-memur zihniyeti zaten demokrat devlet şekline taban tabana zıt bir zihniyettir. Dışişleri teşkilâtımızın, ülke ötelerindeki boğucu havası, sık sık şöyle böyle sezil mİşe do, nedense, şimdiye değin, anlayışlı bir tasfiyeye glrlşllememiştlr.
Demokrat bir İdare aııeak demokrat bir ruhla yaşıyabillr. Onun İçin eski otorite devletinden kalma İdare geleneklerinin bir an önce İzlerini silmek, süpürmek lâzımdır. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse diyebiliriz kİ; bu gelenekler, bilhassa ülke dışı teşkilâtımızda, her türlü kontrolden uzak kaldığı İçin en dikenli yemişlerini vermiştir. Biz bu durumun seyircisi olamayız artık. Çünkü, büyük milli menfaatlerimiz tehlikededir. Onun İçin değerli bilginimiz, Dışişleri Bakanı Prof. Fuat Köp-rülü'den, kurtuluş getirecek adımın atılmasını beklemekteyiz.
M. NERMİ
bir heykele.. Dışişleri yeni bir ruh verllme-didlnmelerlmlz, baaa-d es t eğin üstünde dinle»-
■r
SİYASÎ IKLOADÎ, MÜŞTAK L
e
a Â
A Ti
Tesis eden: Habib Edlb - TÖREHAN
Amerika, Türkiyenin Atlantik
Paktına alınmasına taraftar
İngiltere, Fransa ve İtalyanın da bunu desfekliyecekleri muhakkaktır
Bugün Strasbourg’da toplanacak olan Avrupa Konseyinde meselenin görüşülmesi kuvvetle muhtemel
bu fırsattan
Washlngton, 2 (YİRS) — Acheson çarşamba günü yaptığı bir beyanatta Türkiyenin Atlantik Paktına girmesini memnuniyetle karşılıyacağını ancak bunun bu pakta dahil devletlerin muvafakati İle mümkün olacağını beyan etmiştir. Su da hatırlatılmaktadır kİ eski Dış Bakanı Nec-meddln Sadak Amerlkayı ziyaretinde Atlantik Paktına benzer bir paktın, ortadoğu veya Akdeniz bölgesini İhtiva etmek üzere, temini lehinde bulunmuştur. Sadak ayrıca böyle bir pakt temin edilemediği takdirde Türkiye gibi memleketlere Atlantik Paktının teşmilini istemiştir.
Londra, 2 A_ A_ (AFP) — Umumiyetle iyi haber alan Ingiliz kaynaklarından bildirildiğine göre. İngiltere Türkiyenin umumiyetle Atlantik Paktına girmesi prensip) lehlndedlr.
Avrupa Konseyi toplantısına iştirak etmek üzere yarın Strasboug’da bulunacak olan Bevin’in
faydalanarak Türkiye Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü ile bu meseleyi incelemesi mümkündür.
Ingiliz resmî çevrelerinden bugün öğrenildiğine göre, bu mesele üzerinde bir karara varmak salâhiyeti eylülde Birleşik Amerikada toplanacak olan Atlantik konseyine aittir.
öte yandan Dışişleri Bakanlığından tasrih edildiğine göre, Ankara Hükümeti Atlantik Paktına girmesi İçin İngiliz Hükümeti nezdinde hiç bir resmî talepte bulunmamıştır.
Mesele şimdi Washington Hükümetinin fikrini öğrenmekten İbarettir. Filhakika bu keyfiyet VVashington 1-çin yeni vecibeleri tazammun edecektir.
Umumiyetle 1yi haber alan çevrelerde elde edilen malûmata göre. Birleşik Amerika Türkiyenin Koreye 4500 kişi gönderme kararından dolayı fevkalâde mütehassis olmuştur. A-merika Hükümeti başlangıçta gösterdiği ihtiyatı elden bırakmaya hazır olup Türkiyenin Atlantik konseyine dahil olmasını sempati ile karşılıya-caktır.
Geçenlerde Ank&rada bulunan A-
Yıl 1—Sayı 246—10 kuruş
►
«DP
1
Aboneı Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir.
İlânlar ı 6 ncı sayfada santimetresi
2 liradır. Hânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
( * 1
H i nd istan ı n
yem tavassutu
Nehru’nun söylediği bir nutka bakılırsa, Hindistan Kore meselesinde yeni bir tavassutta bulunacaktır
New-York,2 (Hususî muhabirimiz G. Hcnri Martin bildiriyor)
Güvenlik Konseyinin bu seferki içtimaları, burada muazzam bir alâka ile takip edilmektedir. Herkes, bunların ve bu arada Kore meselesinin nasıl bir netice vereceğini merakla beklemektedir.
işin küşat safhasında, iki rakip taraf yani Amerika İle Sovyet Rusya, bittabi her biri kendi bakımından mevcut İhtilâfın hallinde baş rolü oynamak peşindedir. Sovyetler, Kore ihtilâfını halletmek yolundan Çini Konseye sokturmak ve bu suretle diplomatik bir muvaffakiyet elde etmek peşindedir.
Amerikalılar ise. Kore’de tecavüze geçenler ile birlikte bunu desteklemiş olanlar (yani zımnen Rusya) takbih edilmek şartiyle, anlayışlı davranmaya mütemayildir.
Bu İki rakip karargâh blrbi-riyle bu şekilde mücadele e-derken, tngilizlerin niyeti, mühim noktalarda ehemmiyetsiz (kızıl Çin mak Üzere) teklemektir.
Fakat bu gaf ederken
yeni teklifler ile ortaya çıktığı görülecektir. Hindistan Başvekili Pandlt Nehru’nun bugün söylediği bir nutka bakılırsa, bu memleket, belki Asyalı memleketlerin delegelerinden müteşekkil bir heyetin Kore meselesinde tavassutunu istlyecek-
İkili çarpışma Inkl-bir üçüncü tarafın
Amerikalıları, noktalarda da idaresini kızdırma-Sovyet tarafını des-
Komünist Çın Şimal Korelilere yardım teklif etti
merikan Ayan Üyelerinden Mr. Cninin Türk Hükümetine Dışişleri Bakanlığı nezdinde dâvasını desteklemeyi
Korede B. Milletler Ordusu
yakında taarruza geçiyor
Pusan’ın doksan kilometre şimalinde Amerikan mukabil
taarruzu başladı
Milli Eğitim Bakanı vazifesini Nuri Özsana devrederken
Yerine vekâleten Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri Özsan tâyin edildi
malûmat alınamamıştır.
Tokyo 2 A.A. (Afp) — France Preas Ajansının Koredeki özel muhabirinin d İğine piyade miştir.
Kılavuz gemisi karşılamaya çıkmıştır. Gemi yarım saate kadar tahliyeye başlayacaktır.
mahalli saatle 17,50 de blldlr-gore, birinci Amerikan deniz tümeni Pusan açıklarına gel-
Amerika-mühim İkmal limanı olan 90 kilometre mesafede ve kuzeybatısında bulunan kuvvetlerinin bu sabah
Tokyo 2 AA. (Afp) — Mahallî saatle 14.30 da yayınlanan ikinci tebliğinde Mac Arthur genel karargâhından şu hususlar bildirilmektedir:
1 — Bütün cephede düşmanın umumi taarruzu devam etmektedir.
2 — Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin taarruza geçeceği an gittikçe yaklaşmaktadır.
3 — Birleşmiş Milletler kuvvetleri şimdilik strateji icabı olarak geri çekilmektedirler.
Tokyo 2 A.A. (Afp) hların en Pusan’dan Şlnju’nun Amerikan
zırhlı birlikleriyle mukabil taarruza geçtikleri Amerikan kaynaklarından Öğrenilmiştir.
Bu tepeler salı günü komünistlere terkedilmişti.
Komünist kuvvetler cephenin batı kesiminde, Şinju’nun 40 kilometre kuzeyinde Hyopşon'dan Taegu’ya giden yolu müdafaa eden Amerikan mevzilerinin gerilerine sarkmışlardır.
Orta tanklar tarafından desteklenen Amerikan piyade kuvvetleri bugün erken saatlerde mukabil taarruza geçerek 6inju doğusundaki Kuzey Kore mevzilerine hücum etmişlerdir.
Hücumda ne derece muvaffak olunduğu hakkında henüz herhangi bir
Nehru’ya karşı suikasd meydana çıkarıldı Yeni Delhi, 2 A.A. (United Press, — Hindistan içişleri Bakanı Serdar Pa-tel. Hükümetin Başbakan Pandit Neh-ru aleyhinde bir suikast tertibini meydana çıkardığını bugün söylemiştir.
Hindistan'ın demir adamı diye anılan Patel, parlâmentoda Nohrunun tehlikede bulunduğunu ve Hint Mücahitler Teşkilâtı Mahasabha’nın eski başkanı L. P. Bhempatkar’ın Başbakanı öldürmek için bir suikast tertip ettiğini itiraf etmiş olduğunu söylemiştir.
Patel, suiknsdin İlkbaharda Doğu Paklstanda kargaşalıklar hüküm sürdüğü esnada tasarlanmış olduğunu bildirmiştir.
Acheson, eski Dişlileri Bakan» Nocmcddln Sadakla
vâdettlği sanılmaktadır, öte yandan Türkiyeye bir andlaşma ile bağlı o-lan Fransanın da Ingllterenin hareket hattına uygun bir tavır takınacağı sanılmaktadır.
Türkiyeye bir dostluk andlaşması ile bağlı bulunan İtalyanın da bu kabul lehinde olacağı söylenmektedir.
Bazı şayialara göre, bu girişe Skan-dinav memleketleri. Belçika ve Ho-landa muhalefet edebilir. Filhakika bu memleketler evvelce Türkiyenin Avrupa konseyine girmesi meselesini biraz soğuk karşılamışlardır.
Londradaki kanaate göre, Türklye-nin teşebbüsü Atina Hükümetine bir misal teşkil edebilir. Şimdiye kadar Yunanistanın Atlantik camiasına girmesi memlekette hüküm süren iç harp yüzünden bertaraf edilmişti. Filhakika bu harp Atlantik Paktı âklt-lerlnl paktın altına koydukları İmzanın mürekkebi kurumadan, ihtilâfa sürükllyebilecek mahiyette idi.
Yunaniötanın iç sükunete avdotlnln bu delili çürüteceği kanaati Ingiliz çevrelerinde bakimdir.
TÜRKİYENİN KARARI
Londra, 2 AJA. (AFP) — Yetkili bir kaynaktan bugün öğrenildiğine göre, Türkiye, Atlantik Paktına iştiraki resmen istemeye karar vermiştir.
Türkiye Dışişleri Bakanı Fuat Köprülünün. îngilterenin Ankara Büyü-.kelçisi Sir Noel Charies’a Türkiyenin bu yolda bir karar aldığını bildirdiği söylenmektedir.
Fakat Komünist Koreliler, yardıma ihtiyaçları olmadıklarını bildirdiler
Tokyo 2 (A.P.) — Peyping radyosunun bugün bildirdiğine göre Komünist Çin Hükümeti, Kuzey Kore Hükümetine askerî ve deniz yardımı teklifinde bulunmuş, fakat Kuzey Koreliler tarafından bu teklif reddedilmiştir.
Kuzey Korelilerin, “Hâlen yardıma İhtiyaç olmadığı,, cevabını verdikleri İlâve edilmektedir.
Tokyodakl radyo dinleme servisi. Komünist Çin'in resmî radyosunun bu haberi yayınlayarak şunları söylediğini bildirmektedir:
“Komünist Çin Cumhuriyeti, Kuzey Kore halkına kara ve deniz kuvvetleri bakımından yardım teklif etmiştir. Kuzey Kore Halk Cumhuriyeti İse, bu zamanda yardıma lüzum olmadığı cevabını vererek, teklifi reddetmiştir,.,
Ankara 2 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Milli Eğitim Bakanı Avni Başman istifa ederek Bakanlık vazifesinden ayrılmış ve yerine vekâleten Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri özsan tâyin edilmiştir.
Bundan bir müddet önce Teknik öğretim Müsteşarlığında yolsuzluklar yapıldığı hakkında Meclise bir takrir vermiş olan Çankırı Milletvekili Kâzım Arar ile Avni Başman arasında bir tartışma olduğu ve bu hâdise üzerine istifa eden Bakanın sonradan tekrar vazifesi başında kalarak bir ay İzin aldığı hatırlardadır.
Bu defa Avni Başman, sıhhî durumunu ileri sürerek Başbakana tekrar istifasını vermiştir. Eski Bakan bugün saat 16 da Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri özsan İle Bakanlığa gelerek vazifesini ona devretmiş ve kendisini Bakanlık ileri gelenleri ile tanıştırmıştır.
Avni Başman gazetecilere sıhhî sebepler dolayıslyle ayrıldığını söylemiştir.
Nuri özsan da Millî Eğitim Bakanlığını vekâleten uhdesine aldığını bildirmiştir.
Avni Başmanın istifası maarifçiler arasında teessür uyandırmıştır.
Bakanın İstifanamesi ve Başbakan Adnan Mendresln İstifanın kabul edildiğine dair olan cevabı aşağıdadır:
Pek muhterem Başbakanımız,
Bundan yirmi gün kadar evvel şifahen arzetmiş olduğum gibi bir taraftan geçen yıl geçirdiğim ağır plö-rezinin uzviyetimde yaptığı sarsıntı, diğer taraftan bir aydan fazla bir zamandan beri inatla devam eden uykusuzluk yüzünden sinirlerim günden güne zayıf düşmekte ve çalışma kudretim gittikçe azalmaktadır. Uhdemde bulunan vazifenin gerek mahiyeti, gerek vüsat ve şümulü İtibariyle ne derece ağır olduğu ve sabık parti hükümetine mensup bakanların birbirini tutmaz icraatları yüzünden nasıl bir teşevvüşe uğramış bulunduğu malûmdur. Millî Eğitim teşkilâtı baştanbaşa esaslı bir surette ıslaha muhtaç bulunmaktadır. Şedit ve sürekli bir faaliyetle kesif bir çalışmaya lüzum gösteren bu muazzam işi başarmaya sıhhat ve kudretTmln kâfi olmadığını iki buçuk aylık tecrübe İle anladım. Bü-
yük bir itimatla uhdeme tevdi buyurmuş olduğunuz bu şerefli vazifeden ayrılmak benim için çok elim olacaktır. Bunu lâylklyle takdir etmekle beraber yukarıda arzettlğim sebepten dolayı Millî Eğitim Bakanlığından çekilmeye mecbur oluyorum. Mazeretimin kabul buyurulmasını en derin hürmetlerimle rica eder ve hakkımda İzhar buyurduğunuz itimat ve iltifatın devamını dilerim pek muhterem efendim.
Millî Eğitim Bakanı Avni Başman
Sayın Avni Başman Milli Eğitim Bakanı Sıhhî durumunuzun Kabinedeki müşterek çalışmalarımıza imkân ver-miyecek şekle girmiş bulunmasından dolayı istifanızı kabul etmek zaruretinde kalmamız bize büyük bir üzüntü mevzuu olmuştur. Partimizin ilk hükümetinde vazife başında bulunduğunuz müddetçe feragatli hizmetlerinizi teşekkürle yadeder, sıhhat ve afiyetler dilerim.
Başbakan
Adnan Menderes
Barışseverlerden 8 i Ankaraya götürüldü
k
t
Sevkedilenler arasında Cemiyet Başkam Behice Boran ile Genel Sekreter Adnan Cemgil de var
Güvenlik Konseyinde
dün akşamki oturum
Amerika, Batı devletlerine yeniden müracaat etti
VVashington 2 A.A. (Lps) — Ame. rlkan Hükümeti Atlantik Paktı memleketlerine müracaat ederek askerî malzeme istihsalini ne miktarda arttırabileceklerini ve müşterek müdafaaya yardımlarının no mikyasta olabileceğini cumartesi gününe kadar bildirmelerini İstemiştir.
Birleşik Amerika, Sovyet Rusyayı Kore hakkında müspet tekliflere davet ediyor
r
Bir C — 46 taşıt uçağım Güney Koreli askerler İle köylüler omuı vererek düzlüğe çıkarıyorlar
Lake Success, 2 A.A. (AFP) — Amerikan heyeti sözcüsü, Güvenlik Konseyinin oturumundan önce verdiği beyanatta, Amerikanın Konseye verdiği takririn gündeminde şu başlık altında görüşüleceğini bildirmiştir: “Kore Cumhuriyetine karşı yapılan tecavüz."
Amerikan sözcüsü, Rusya tarafından teklif edilen diğer iki hususun Amerika tarafından gündemden çıkarılıp çıknrılmıyacağına dair bir şey söylememiştir. Bunlar, Çinin temsili meselesiyle Kore anlaşmazlığının barış yollyle halli meseleleridir.
Lake Success 2 (YİRS) — Malik. Konseyi saat 19 u 14 geçe toplantıya davet etmişti. Saat 19 da içtima odasına geldi. Gülümsüyor, fakat gazetecilerin sorduğu suallere cevap vermiyordu.
îçimaı açtı ve bir gün evvel vermiş olduğu nutkun Fransızca tercümesi okundu. Arkasından sözü Büyük Britanya delegesi Jebb’o bıraktı.
Jebb, MalikTn bir gün evvelki beyanatını esaslı bir şekildo tenkid edorek Amerikanın teklifini destekledi. Bu a-rada, her şeyden önce mevcut bir mütecavizi durdurmak ve mütecavizlere haddini bildirmek lâzımgeldlğinl beyan etti.
Malik, Britanya delegesinin esastan bahsettiğini, halbuki evvelâ ruznnme-nln yani Çin meselesinin Kore meselesinin mi İlkin lâzımgeleceği noktasının zuu olduğunu bildirdi.
Küba delegesi. Amerikan teklifini desteklemiş ve Kore meselesinin bu teklife göre mütalâa edilmesini istemiştir. Kore ve Komünist Çin meselelerinin aynı zamanda ele alınmasına imkân olmadığını belirtmiştir.
Fransız delegesi Chauvcn, Kore ve Çin meselelerinin bir arada mütalâa edilmesini reddetmiş, bunun ne tarihî ne de coğrafi bakımdan kabil olmadığını söylemiş ve: “Konsey Kore hak-kındaki kararını 25 haziranda vermiştir. Rusyaya düşen, eğer istiyorsa bu karara iltihak etmektir" demiştir.
En son olarak Amerikan delegesi
Warren Austin söz almış ve “Eğer Sovyet Rusyanın Kore ihtilâfını halletmek üzere müspet teklifleri varsa, bunu müzakere etmeye hazırız. Burada esasen bunun İçin toplanmış bulunuyoruz. Elverir ki, Rusya samimiyetini ispat elmiş olsun,, demiştir.
Maznunlar, Siyası Askerî Mahkemede yargılanacaklar
Ankara, 2 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Hükümetin Koreyo asker gönderme kararını almasını müteakip Barışseverler Cemiyeti tarafından bu karar takbih edilmiş ve bu hususta Meclis Başkanlığına müracaatta bulunulduğu gibi ts-tanbulda beyannameler de dağıtılmıştı. Bu hareket milli menfaatlere aykırı telâkki edilerek cemiyetin Başkan ve Genelsek-reteri Behice Boran ile Adnan Cemgil ve bazı üyeler hakkında tahkikat yapılarak tevkif edilmişlerdi.
öğrendiğimize göre sanıklardan 8 i bugün m ah füzen şehrimize getirilmiştir. 6 sı erkek 2 si kadın olan bu sanıklar arasında Behice Boran ve Adnan Cemgil de bulunmaktadır. Sanıklara ait dosyalar Askeri Siyasî Mahkemeye gelir gelmez tahkikata başlanacak ve yakında yargılanmaları yapılacaktır.
mİ, yoksa ele alınması bahis mov-
Oooo!., Yine bir Amerikan filosu gelmiş.
Sayfa 2
3 Ağııatoa 1950
M
ARİF
MESELELERİ
Millî Eğitim Bakanlığına açık bir mektuptan bazı parçalar
YENÎ İSTANBUL
ŞEHİR HABERLERİ
Bilgi mecmuasında Prof. Fındıkoğlunun Millî Eğitim Bakanı Avni Başmana hitaben yazdığı mektup münasebetiyle
Bu yazı Milli Eğitim Bakanı Avni Başmanın istifasından önce yazılmıştır.
dular, daha doğrusu için İçin ve ferdi olarak bu atasözünü tosdik e-dorken nedense Amme hayatında onu inkâr harekeline giriştiler! Her geçen sone bu işi lâyıkiyle mühimse-miyenlere katılıp katılmadığını gös. terecektlr.”
ilk, orta ve yüksek öğretimin birbirine bağlı dâvalarını kucaklayan a-sil mesele maarifte keyfiyet meselesidir. Şahsî teşebbüs terbiyesinin kabine programına girdiği bir zamanda bu terbiye işinin alâkalı olduğu Bakanlık, 14 mayıs 1950 den evvelki durumu olduğu gibi muhafaza edecek mi? Şahsî teşebbüs ile ilgili tek-nik öğretim bile ancak sanat mek. teplorine ”öğretmcn” ve dairelere kravatlı memur yetiştirmekten uzaklaşmayacak mı? Hulâsa 14 mayıs 1950 den sonra 27 senenin maarif siyasetinde şahsiyet, insan, yaratıcı, kaliteli adam yetiştirmeğe doğru bir adım görmek istiyor ve bu isteğimizi her muharririn yazısında u. saktan yakından ele alınmış görüyoruz. Mektup sahibinin vardığı netice, millî eğitim bakanlarının, elinde bir nevi şirket idare meclisi mahiyetinde olan Milli Talim ve Terbiye He>retinl, vekillerin keyif ve heveslerinden uzaklaştırılmış ytlksek bir maarif erkânı harbiyesi haline getirmek zaruretidir, ilk, orta ve yük. sek öğretim işleri, ancak bu şekle sokulmuş bir M.T.T. elinde İşlenebilir. Mektubun bu kısmını, biz de mühim-sediğ-imiz için aynen sütunlarımıza geçiriyor, biran evvel reallze olmasına bütün D.P. ve Hükümetinin e-hemmiyet atfetmesini yoruz:
°Ac4iba Bakanlığın tenkid eden, gerekirse
stee yardım eyleyen, ıızııvlan vekillerin şahsî kanaatleriyle na^bolımnıa-nıış, kuvvetli ve her üç öğretim saltasından dikkat ve İtina lie seçilmiş hiç bir mıretle azîedUemez, tecrübeli maarifçilerdcn tevekkül edecek ve â-deta adliyenin temyizine, İdarenin Devlet Şûrasına» Müdafaanın Erkânı-harblyeslne bonzlyecek bir M. T. T. heyeti, size ilim, maarif dâvalarındaki fetvalarını yiğitçe hazırlayamaz mı? Aksi takdirde yukardakl bir kaç noktanın gizlediği gerçekler belki fert fert hepimiz tarafından sık sık itiraf edilecek, fakat maarif dâvalarımızda aksiyonun «ırn bir türlü bulunmayacak ve., çocuklarını yukardakl noktalarda belirtilen mücsseselere gönderecek aile reisleri çoğalacak, hu-lâaa Öğretim hâdiselerinde okunan ve İkinci bir nümuneslne hiç lokette rastlanmıyan kötü, mâdıınluk hlslerlyle örülü gün geçtikçe daîıa ziyade necek lw
”ls-rağ-kol.
ge-
Dovlet ve Hükümet adamlarına hitaben gazete ve mecmualarda açık mektup neşretmek, matbuat edebi, yatının mühim nevilerinden biridir. Bu gibi mektuplar ekseriya, siyasî mesele ve dâvalar için neşredilir Maarif ve kültür işleri için neşrolunanlar pek azdır.
Bu hafta intişar eden (Bilgi) mecmuasında Ünlvorslto profesörlerinden Fındıkoğlu, yeni Millî Eğitim Bakanımız »ayın Avni Başmana hitaben bir açık mektup neşretmektedir. Maarif dâvalarımızın en temelli olanlarından bazılarına dokunduğu için mektubu aynen neşretmek imkânsızlığını, bazı noktalarını aksettirmek auretlyle telâfi edeceğiz (1).
Mektup sahibi, el ile tutulur bazı hâdiselerden hareket ediyor, Bunlardan ikisine işaret edelim: tanbuldaki yabancı mekteplere bet pek fazla. Hikâyeye göre lejlerln yalnız bu senesi değil,
lecek seneleri bile Türk çocuk velileri tarafından peylenmiş. Malî durumu müsait her vatandaş çocuğunu Bebek sırtındaki Amcrlkaya gönderiyor. Etraftaki misallerden şu neticeyi çıkarmakta hiç bir mübalâğa yoktur: Türklyede bir çok ana baba, ellerine fırsat ve imkân geçse ilk tahsil için de buralara başvuracak.” ikinci işaret do şu: ”Bir mecliste çocuk babalarından biri ortaya kendisine göre pek cevherli bir söz fırlattı: Bizde mektep, Tüneldeki Alman Lisesi İdi. O ne usul, ne disiplin! Mektep, bilgiyi ezberleten değil, aşılayan bir varlıktı...”
Bu gibi işaretlerden sonra mektup on sene kadar önce Maarif Vekâletine verilmiş bir Üniversite raporundan bahsetmektedir. Bu raporda deniyor ki: “Lise mezunları ana dillerini hakkiyle öğrenmiş olarak çıkmıyorlar. Ana dilde düzgün söz söylemek, doğru ve yanlışsız yazmak İçin tedbirler almalı.” Keza aynı raporda; ”LLse talebelerini ezberleme ile değil, öğrenme ile yetiştirmeli. Üniversiteye giren ”Llse mezunlarında muhtelif disiplinlere alt en esaslı bilgilerden mahrumiyet, perakende ve irtibatsız, igTeti bilgiler, fikirlerini yazı ve sözle düzgün İfade etmek hususunda büyük bir aciz, yazının kötülüğü, zihni inzibatsızlık, şahsî tefekkür ka. blliyetinin azlığı... llh”.
Mektupta böylece devlet mekteplerinin halk nazarında nasıl değerden düştüğüne, beş on parası olanların yabancı mektepleri düşündüklerine, yüksek tahsil için dış memleketlerin gözönüne alındığına temas edildikten sonra asıl konuya dokunuluyor: “Bütün bu hakikatleri meslekî, icra! ve teşriî hayatımızda daha yakından gördüğünüze, söylediklerimin birer hakikat olduğuna eminim, Fakat zaten bilinen şeyleri konuşmayan insan, ların büsbütün sükût etmemeleri lâzım! Netice şu ki, maarifte kalite meselesinin tam ortasında bulunan İlse dâvası bir ucu ile orta ve ilke, ö-tekl ucu ile yükseğe ve millî kültüre bağlı kocaman bir dâva halinde karşımızda, daha doğrusu aksiyon adam, larınm karşısında duruyor. Hele bir memlekette Öğretim müesseseslnin "Ana dilini hakkiyle öğretememesi” hakikati ne kadar acı! Ana dili, tâbirinde gösterdiği gibi, anadan öğrenilir. Demek kİ mektep, tefekkürün ve tefekkür edilen şeyin tebliğ âleti olan dili bozuyor. Doğrusu yaman bir trajedi. Bilmem ki bu trajedi bil. hassa ikinci Dünya Harbi sonu hâdiseleri karşısında arzettlğl heybetli mâna İJe sizi korkutuyor mu? Şüphesiz ki evet Yalnız pek sayın selefiniz veya selefleriniz bu mühim noktada tegafül ettiler ve meşhur ata sözünün ebedi hakikatine göz yum.
temenni cdl-
hareketlerini R.M.M. de
bir mem-îıaata ve psikoloji kuvvetle-
N. ₺
(1) Muallimler Birliği organı: Bil. gi Mecmuası. Sayı : 39.
Araba vapurları tarifelerinde tenzilât yapıldı
Şehir hatları araba vapurları tarifelerinde mühim tenzilât yapılmıştır.
Kadıköy - Sirkeci otomobil ücretlerinde 50 kuruş indirme yapılmış, Ana-dolunun muhtelif bölgelerine giden o-tobüsler, yolculariyle birlikte araba vapurlariyle geçtikleri takdirde yüzde 50 tenzilât yapılacaktır. Ayrıca kamyon, kamyonet tarifesi 4 tipe indirilmiş ve ziraat makinelerinde yüzde tenzilât yapılmıştır.
20
Muallimler Federasyonu bugün toplanıyor
Bugün İstanbul. Kadıköy ve Üsküdar teşekküllerinden İbaret İstanbul Muallimler Birliği, Profesör Mustafa Şekip Tunç'un başkanlığında toplanarak 152 öğretmenin son durumunu müzakere edecek ve Ankara Kongresine bir mümessil seçecektir.
Sergiyi henüz gezmeyenlere
İkinci İstanbul Sergisini, evvelki yazılarımdan birinde de belirttiğim gibi, h evi Grilerini izden çoğu gczmcmiştir. Bunu biraz esefle, biraz da iğbirarla kaydediyoruz. Zira, sergiyi gez-miycnler arasında, mesleki bakımdan muhakkak onu görmeleri icap edenlerin sayılan yüksektir. Bunun için vakit bulamadıklarını ileri sürenler ekseriyeti teşkil ediyor. Halbuki bu işe vakit tahsis etmek lâzımdır. Meselâ, tanıdıklarım arasında sergiyi henüz görmemiş mimarlar, banka müdürleri, fabrika sahipleri ve muharrirler var. Alâkaları bakımından herkesten evvel bu sergiyi ziyaret etmeleri tâmm değil mif
Bir mimar dostuma bütün bunlardan bahsediyordum. Hak verdi ver
— Hattâ Taksimde, yatıyordum.
Boyacı, Şöyle bir baktı da: fendi, diye sordu, Sergiden geliyorsun f" Hayır, dedim doğrusunu istersen, Sergiye
nüs gidemediğime de beni utandırdı ilk fırsatta gidip göreceğim.
Fırsat Serginin bir hafta uzatılması ile ortaya çıktı. Fakat bugün haftanın üç günü geçmiştir. Geriye dört gün kaldı. Aoele etmeli.
BÎR İSTANBULLU
dedi, geçen gün ayakkabılarımı bo-Çok toplanmıştı.
"ff-mi ve he-
Bakan, dün Rektör ve Dekanlarla konuşurken
ULAŞTIRMA BAKANI, T. Ü. T. F. UNU ZİYARET Eni
LTlaştırma Bakanı Tevfik ileri dün Teknik Üniversiteyi ziyaret etmiştir. Rektör, talebe ve dekanlar tarafından karşılanan Bakan bir müddet Rektörlükte meşgul olduktan sonra, Teknik Üniversite Talebe Federasyonuna gelmiştir. Burada federasyonlar, Ü-niversite ve yüksek okullar talebe birlikleri temsilcileriyle uzun bir hasbıhal yapan Bakan cumartesi günü
Amerikalı misafirlerin
Çelenç kupası tenis maçları
dünkü temasları
Donanma Komutanları ve Büyükelçi, bu sabah uçakla Ankaraya gitmiş olacaklar
Suat Baykut» 4 üncü sette maçı terkettigi İçlrı Telyan, hükmen galip geldi
İsrail Konsolosu, İsrail Diplomatları Konferansına davet edildi
îsrailln İstanbul Konsolosu M. Vic-tor Eliachar Tel-Avlvde yapılmakta o-lan Yakmşark ve Batıdaki İsrail diplomatları konferansına çağırılmıştır, îsrailin Ankara Büyükelçisi M. Sasson aynı konferans için hâlen Tel-Avlvde bulunmaktadır.
İş mahkemeleri hakkındaki kanun, yarından itibaren yürürlüğe giriyor
Memleketimizde İlk defa kurulan İş mahkemeleri hakkındaki kanun yarından itibaren yürürlüğü girecektir. İş konusuna göre içşl sayılan kimseler İşveren veya İşveren vekilleri arasında İş akdinden veya îş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğacak huku uzlaşmazlıklarına bu iş mahkemelerinde bakılncaktır. İş mahkemelerinde vazife alacak yargıç, dft-veya bakarken işçi ve işveren, temsilcisini de yanına alacak, böylece üç kişilik hâkimler heyeti dâvada karar verecektir.
Fakat kanun yarın yürürlüğe gireceği halde bu hususta hiçbir hazırlık yapılmadığı görülmektedir.
yapılacak komünistliği tel’in toplantısında, ânî olarak Ankaraya gitmek mecburiyetinde kaldığından bulunamayacağından mâzur görülmesini rica etmiş ve komünizm hakkında şöyle demiştir:
"— Biz komünizmi ezmek İçin şiddetli tedbirler alacağız. Kanunî müeyyideler kâfi gelmiyorsa yenilerini koyacağız. Fakat komünizmi behemehal kökünden kazıyacağız”
Bakan bundan sonra WAY delegesi Helen Dale İle tanışmış ve bu teşekküllerin eski başkanı sıfatlyle WAY toplantısında hazır bulunacağını ve bir konuşma yapacağını va. detmiştlr.
İstanbul Muallimler Cemiyeti âzasını sigorta ettiriyor
Dün, Ragıp Nurcddln Eğenin başkanlığında toplanan Muallimler Cemiyeti idare Heyeti, bir çok sigorta şirketlerinin yaptıkları müracaatları tetkik etmiş ve neticede Genel Sigorta Kumpanyasının yaptığı teklif bulunmuştur. Bundan başka menler sağlık sigortası projesi da müzakere edilecektir, uğraşmaya tdaro Heyeti
Rüştü Ultav memur edilmiştir.
uygun öğret-ya kinişlerle
Bu âzasından
SURİYELİ ÖĞRETMENLER DÜN DOLMABAHGEYİ GEZDİLER
öğretmenler Sarayın önünde toplu bir halde
1
*
bu-
100
Sa-
Bir müddetten beri şehrimizde lunan Suriyeli öğretmenlerden kişilik bir grup dün Dolmabahçe rayının Muayede Salonunu gezmişler-
dir. Ancak memleketimizde büyük bir misafirperverlikle karşılaşacağını limit eden dost misafirler, kendilerine gösterilen alâkasızlıktan çok şikâyetçidirler. Yerleştikleri Haydarpaşa
paşa Lisesinde yüz yıkayacak su bile bulamadıklarını ve gezilecek yerler İstanbul tarafında olduğu için her gün fuzuli yere vapur ve tramvay parası ödemek mecburiyetinde kaldıklarını, şehirde müteaddit mektepler bulunurken uzak bir yerde yatırılmalarındaki sebebi anlayamadıklarını belirtmişler ve Suriyeye gelen
talebelerimize yapılan muamelenin yanında kendilerinin gördüğü İhmalden acı acı şikâyet etmişlerdir.
öğrendiğimize göre Millî Türk Talebe Federasyonu Turizm Bürosu bu misafirlerle alâkadar olmayı üze. rlne aldığından Belediye Turizm Bürosu hiç alâka göstermemiştir.
Şehrimizde bulunan Amerikan denizcileri gezilerine devam etmektedirler.
Dün saat 17.30 da Salem kruvazöründe bir resmî kabul tertip edilmiştir. Akşam Amerikan Büyükelçisi Wadsworth, Vls-Amiral ve Mrs. Bal-lentlne şerefine bir ziyafet ve briç partisi vermiştir.
Bu sabah saat 8.30 da Vis-Amiral ve Mrs. Ballentine Büyükelçi Wads. worth, Tümamiral Ginder ve Deniz Ataşesi uçakla Ankaraya hareket e-decekler ve orada resmî ziyaretlerde bulunduktan sonra cuma günü Istan-bula avdet edeceklerdir.
Bahri, Behbut Cevançlrl 6/1; Şefik Fenmen, Kemal
6/2. 6/8. 6/2; Beliğ Beler,
Çelenç Kupası Tenli maçlarına dün Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü kortlarında başlanmış ve şu neticeler a-lınm ıştır:
Nazml 7/6. 6/3» Daşı 4/6.
Engin Bubaşl 6/1, 6/2, 6/2;
Enes Talay, Hikmet Neclboğluyu 6/2, 6/3, 6/0;
S uzan Güler, Uğur Sevindik! 6/4, 6/2, 6/1;
Yenmiştir. Teîyan Suat Bsykut maçında Telyan 3/6, 6/3, 6/1 galip iken Suat Baykut maçı terkettiğl için Telyan hükmen kazandı.
Krls Uncu. Celâsın Lüyü 6/8, 6/1, 3/6. 6/8 6/1; Erol Bolel, Andon Çipi 4/6, 6/3, 6/0, 6/3 yenmiştir Müsabakalara bugün de saat 15.30 da Tenis, Eskrim, Dağcılık Kortlarında devam edilecektir.
Belediye seçimlerine ehemmiyet veriliyor
Siyasi partilerin bilhassa Belediye seçimleri üzerinde durdukları dikkati çekiyor
6 ağustosta muhtar ve ihtiyar heyetleriyle, İhtiyar meclisleri seçimlerinin yapılacağı malûmdur. 3 eylülde do Belediye seçimleri olacaktır.
Yeni kanunla, muhtar ve ihtiyar heyetleriyle İhtiyar meclisleri 4 seneden iki seneye indirildiği için, milletvekilleri seçimine kadar İkinci bir intihap daha yapılacaktır. Bu sebeple şehrimizde mezkûr seçimler üze. rinde ısrarla durulmadığı göze çarp, maktadır. Buna mukabil partiler, Belediye seçimlerine büyük bir ehemmiyet vermekte ve şimdiden hararetli hazırlıklara girişmiş bulunmaktadırlar.
Şehir Meclisi seçimleri için C.H.P., D.P. ve M.P. nln hararetle hazırlandıkları görülmektedir. Her üç parti Belediye Meclisinde ekseriyeti temine gayret sarfetmektedir.
Ayrıca, C.H.P. ve D.P. milletvekilleri İle ileri gelenleri, seçim bölgelerine hareket etmişlerdir. Bu seyahat, lerin Belediye seçimleriyle alâkalı olduğu söylenmektedir.
Demokrat Parti İstanbul 11 İdare Kurulundan tebliğ edilmiştir:
Partimiz namına Belediye seçimleri İçin aday gösterilmek isteyen üyelerimizin 4 ağustos akşamına kadar tercümeihalleriyle birlikte bağlı bulundukları ilçe İdare kuruluna mü. raca at etmeleri rica olunur.
Tevfik Rüştü Araş, dün şehrimize çeldi
Hükümet tarafından Birleşmiş Milletler Filistin Uzlaştırma Komisyonuna üye seçilen eski Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Araş, dün sabahki ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiştir.
Yakında vazifesi başına hareket e-decek olan Tevfik Rüştü Araş, Filistin meselesinin şimdiye kadar olan safhalarım tetkik ettiğini, şimdiye kadar müsbet bir netice alınamadığını, şayet böyle bir netice istihsali mümkünse, bu hususta komisyonun diğer üyeleri ile beraber bütün gayretiyle çalışacağını söylemiştir.
İstanbul Muallimler Cemiyeti bir Turzim Komitesi kuruyor
Memleketimize gelen İç ve dış, yeril ve ecnebi profesör ve öğretmen kafilelerini karşılama, memleket mü-csaeselerinl tanıtmak işlerinin çoğalması karşısında İstanbul Muallimler Cemiyeti bir turizm komitoıl kurmak kararını vermiştir. Komite, idare He* yeti âzasından ScJâml Akal'm idaresinde çalışmaya başlamıştır. Anadolu-dan gelen öğretmen kafilelerinin doğrudan doğruya Turizm Komitesi Başkanlığına müracaat etmeleri rica e-dllmektedir.
Vefalılar Gecesi
Vefalılar. 19.8.1950 cumartesi günü, Bebek Belediye bahçesinde bir gece tertip etmişlerdir.
Sabaha kadar devam edecek sürprizlerle dolu bu geceye, kıymetli ses sanatkârları da iştirak edecektir.
Dünkü beyzbol ve basketbol maçları
Şehrimizde misafir bulunan Ameri, kan denizcileri, dün Şeref Stadyumunda kendi aralarında bir Beyzbol gösteriş maçı yapmışlardır. Teknik Üniversitede yapılan Gaiatasarayla Amerikan denizcileri arasındaki Basketbol maçını GalatasaraylIlar 95-38 kazanmışlardır.
Vefalı idareciler
Ankaraya gidecekler
Vefa Kulübünden istifa ederek Gala tas a ray a lisans imzalıyan ve tekrar istifasını geri iatiyen santr-haf Galibin Vefa Kulübüne ladesini istemek üzere Vefalılar idare heyetinden iki kişiyi Ankaraya göndermeye karar vermişlerdir.
GalatasaraylIlar yeni idare heyetini seçecekler
Galatasaray İdare heyeti evvelki gece toplantı halinde iken verdikleri bir kararla istifa etmişler ve yeni idare heyetinin seçilmesi için 100 kişilik murakabe heyetini 9 ağustos çarşamba günü saat 18 de toplantıya çağırmışlardır.
Bu istifaya sebep, yeni seçilecek İdare heyetinin lik maçlarında tam salâhiyetle çalışabilmesi İçindir.
Kabotaj hatlarında yolcular para yatırmadan yer ayırtamıyacak
Devlet Denizyolları Umum Müdürlüğü acentelere bir tamim göndererek kabotaj hatlarında çalışan gemiler İçin para yatırılmadan hiç bir suretle yer ayrılmamasını ve yolcular arasında mevki farkı gözetllmemeşini ve hiç bir tefrik yapılmamasını bildirmiştir.
a » c •
ÖLÜM
inşaat ReJsi merhum Haslp Paşanın küçük kerimesi. Tutum Bankası İdare meclisi Azası Zeki Tamer'in ve Münevver Gören’in hemşireleri ve gazeteci arkadaşımız Zlyad Gören İle Ümran Gören ren'in Faruk
ve Yüksek Mühendis Güncr Gö-tcyzelerl, müteahhit Hasip ve Tamer’in teyzeleri
MEDİHA TAMER
Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 3 ağustos perşembe günü (bugün) ikindi namazından sonra Göztepe Camii Şerifinden kaldırılarak Sahrayı Cedit Kabristanına defnedilecektir.
YEN t İSTANBUL
SİYASI ÎKTtSADÎ
müstakil günlük gazete
Sahibi:
YENÎ İSTANBUL NEŞRİYAT LtMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal EL SAKLICA
Bu sayıda yazı işlerini fiilen İdare eden : Bncid ÖGET
Neşre d İlmiyen yazılar iade edilmez.
Basıldığı yer :
YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 62 —
Bu söz bana vitamin nazarlyesl İle Lokman Hekimin Davud Peygamberin titreme hastalığını körpe bir kız vücudiyle tedavi etmiş olma, sı arasında bir münasebet iddia eden Müftüyü hatırlattı Fakat kasabaya alt her şey gibi ona da küskün olduğum için derhal zihnimden uzaklaştırdım.
Bununla beraber Koço kolumun ağrısı hakkında bazı düşünülecek şeyler de söyledi. İki yaz evvel Boğaziçinde bir deniz gazinosunda çalışırken kendi de böyle bir ağrıya tutulmuş ve bir Rum doktorun kasığına yaptığı şırıngalarla iyi olmuştu, ihtiyar garsonun tarifi benim ağrının ârazına tamamiyle uyuyordu. Hele şehadet ve orta parmaklarının keçelendlğlni söylemesi ise büsbütün dikkatimi çekmişti. Ne olur ne ol. maz İlâcın ne olduğunu öğTenmek istedim. Adını beceremedi fakat evine gittiği zaman kutusunu getireceğini vadetti.
O sabah her günkünden evvel kalkmıştım, öğle yemeğine kadar bu köşede kâh dışardakl kasvetli yağmura, kâh gazetelere bakmakla geçecek saatlerin çokluğundan birdenbire ürk tüm ve Koçoya bana bir otomobil bulup getirmesini söyledim.
Çıkacağım zaman Koço mektupları unuttu-
306
ğumu zannetti. "At gitsin” der gibi bir hareket, le:
— Benim odaya bırakıverirsin, dedim,
*
Emin Hulûsi kendisiyle beraber benim İstanbul programımı da götürmüş olduğu için nereye gideceğimi bilemiyordum. Biraz kendimi toplayıp bir yenisini tertlpleyinceye kadar, ecnebi turistler gibi, müzeler ve camileri görmekten başka çare yoktu. Zaten ben de şimdilik fotoğraf makinesi eksik bir turistten başka ne İdim? Şu fark ile ki, meselâ biraz sonra gittiğim Aya-sofya Müzesinde onlar üçer beşer kişilik kafileler halinde dolaşırlarken ben yalnızdım. Çehresi Hintliye benzeyen bir kılavuz yanıma yaklaşarak İngilizce bir şeyler söyledi ve cebinden bir kart çıkarıp gösterdi. Başımla teşekkür ederek savdım. Istanbulu kılavuzla gezmek! Bir bu eksikti.
Ayasofyaya, camlliği zamanında bir iki kere uğramıştım. Fakat hatırımda irili ufaklı kubbeler, alay alay sütunlar, her birinin zeminden, banyo, teras vesairesiyle bir kübik ev oturtula. bilecek büyüklükte şrazı levhaları ve bir de çok ince İşlenmiş ceviz oymalardan başka bir şey kalmamıştı. Kubbeler, sütunlar ve göç hazırlığına başlamış vaziyette görünmelerine rağmen yazılar yine orada İdiler, Fakat maalesef oymaları bulamıyordum. Bizim vilâyetin biraz saraçlıktan başk» tek Banatl ceviz oda takımları oymacılığı olduğu İçin en ziyade de onlan görmeyi isterdim. Başka bir müzeye mİ kaldırmışlardı acaba? Belki de ben onlan vaktiyle Süleymantye yahut başka bir camide görmüştüm de şimdi zihnimde karıştırıyordum.
Müzenin asıl görülecek şeyler! muhakkak kİ Blzanstan kalma tasvirler vesaire idi. Nitekim seyyahlar da en ziyade onlarla meşgul olu-807
yorlardı. Amerikalı olduğunu tahmin ettiğim er. kekll kadınlı bir grupu alargadan takibe başladım. Her durdukları yerde bizim resmî kılavuzun izahatı çabucak bitmekteydi. O susunca, bizim kasabadaki Flzanh cerrah gibi yaşı ve cinsi anlaşılamıyan yalnız iri iri gözlüklü ve dişlerden ibaret bir kadın başlıyor, dükkânındaki mal. lan gösteren bir manifaturacı emniyetiyle ve kubbeye uçacak gibi geniş vücut hareketleriyle her şeyi uzun uzun anlatıyordu. Söyledikleri her halde esaslı şeyler olmalıydı. Fakat bu kubbenin altındaki ihtilas dili eskiden arnpça, şimdi ln-glzlice olduğu için benim hiç bir zaman bir şey anlamama imkân olmayacaktı. Onlardan ayrılarak bir zaman daha kendi kendime dolaştım, kubbelere, sütunlara, tasvirlere baktım. Biraz da bir köşede tamir işleriyle meşgul İşçilerle konuşarak bu değişmeye aşağı yukarı ne kadar para gitmiş olacağını hesaplamağa çalıştıktan sonra dışarı çıktım.
Şoför bu sefer de beni AMnatlka Müzesine götürdü. Çok eskiden, Kabataş Sultanisinin son sınıfında talebeyken bizi buraya getirdiklerini hatırlıyordum. Fakat galiba sancılandığım İçin kapıdaki kahve ocağında oturmuş ve ancak İskender'in, etrafında kızlar ağlaşan meşhur lâh. dine ve bir de birkaç mumyaya şöyle bir göz atabilmiştim.
Bu defa dili bizim Müftünün diline çaldığı gibi yüzü de bir parça onunkine benzeyen fakir bir İhtiyar hademe peşime takıldı ve sıra ile salonları gezdik. Kulak dolgunluğlyle epeyce şeyler de öğrenmişti. Fakat heykeller vesalreyl seyrederken daha ziyade Anadoluyu konuşuyorduk, Bizim vilâyete komşu vilâyetlerin birinden, di. Çoktandır Istanbuldaymış, Fakat artık ne o-lursa olsun memlekete gidecekmiş. "Git git.
308
Kendi memleketindir. Rahat edersin” dedim. O-raları iyi bildiğime hayret eder görünüyordu. Bu hayreti arttırmak İçin dilimi ara sıra o tarafların konuşmasına da kaydırıveriyordum. “Sen de bizim oralardansın mutlaka Bey... Neredensin?” diye halecanlandı. O vakit çehremi çatarak ve konuşmamı değiştirerek: "Yok arka, daş, bizim evimiz köyümüz ayrı... Şöyle bir go. lip geçtim oralardan.. Ben sQJbesüt İstanbulluyum” dedim ve ayrılırken kendisine epeyce bir para verdim. Bana daha başka yerleri göstermeyi de teklif etti. Her halde Topkapı Sarayını da gezmellydim. Orada kendi adını verirsem bana her yeri gösterecek bir hcmşerisl vardı. "Va. kit geçti. Hepsi bir günde olmaz. Sonra ne kalır t?' dedim.
Bizim kasabanın eski belediye reislerinden biri vardı. Medreseden yetişmiş olmakla beraber yeniliğe meraklıydı. Vaktiyle lstanbula da gelmiş ve müzeyi gezmişti. Hatıralarını anlatırken: “Eyi velâkln az bakımsızca... O heykellerin gı-nk döküğünü ne çimento ile tamir etmeli, yüzlerini gözlerini güzelce badana etmeli” diye saf saf şeyler aöyler, bizi güldürürdü.
Doğrusunu söylemek lâzım gelirse benim bu günkü ziyaretim de bundan pek farklı değildi. Kasabada İstasyon Parkı gazinosunda İstanbulu anlatırken: "insanın fikren yükselmek İçin sade cami, saray gibi eski âbideleri gezmesi kâfidir. Hele müzeler başlı başına mekteptir” derdim. Fakat bu mektepleri, sürüsünü kaybetmiş çoban gibi kendi başına dolaşmak oh. uyor. Hattâ o Bizans resimlerini kendi eliyle oralara yapıştır, mışcosına bilen dişlek kadtn gibi bir arkadaş da galiba kifayet etmeyecek... O apayrı, ilim ve meslek... Çok küçük yaşlarda mı bunlara başlamak lâzım klmblllr? Hali vakti yerinde bir a-309
dam olarak lstanbula dönüşüm için yaptığım programda bunlar epeyce bir yer tutuyorlardı. Fakat bu kısma pek fazla bel bağlamamak lâzımdı. Otomobilde birdenbire rahatlayan vücuduma mukabil yine yavaş yavaş ağrımaya başlayan kolumla bunlan düşünürken kendi, mi âdeta karşıdan başka bir adamı seyreder gibi kubbelere, sütunlara bakıyor gördüm ve ilk defa deniz kenarına indikleri zaman suların çokluğuna hayret eden köylüleri hazin bir gülümseme ile hatırladım.
Yine tek müşterisi olmayan holde bu sefer kimse tarafından işgal ediLmemış yerime, uzun bir yoldan dönmüş gibi yerleştiğim zaman taşlıktaki kâtip: "iyi gezdiniz mi Doktor Bey" diye seslendi. "Fena değil. Vakit geçirdik” diye cevap verdim. Fakat onun masası üstündeki saate gözüm İlişip yemeğe daha bir saat kaldığını görünce yeniden dehşete düştüm.
IV
KASABADAN GELEN MEKTUPLAR
öğleden sonrayı uyumakla geçirdim. Ana-doluda bazan Hükümette ve eczahane bahçesinde oturduğum yerde uyukladığım olurdu. Fakat buradaki gibi, entari ile yatakta gündüz uykusu uyumağa vakit neredeydi? Şimdi üç günden beri bunu yapıyordum ve bir rahatsızlık geçirmekte bulunduğum için bana iyi de geliyordu Hele bu akşam üstü kendimi her zamandan İyi hissetmekteydim. Hava yine kapalı olmakla beraber ara sıra Halicin ve karşı tepelerin üstünde güneş açıyordu. Kolumun ağrısından, garson Koçonun sözleri üzerine dikkat ettiğim o hafif parmak geçelenmeslnden başka bir şey kalmamıştı. Neşem bile yerine gelmiş gibiydi.
(Devamı var)
310
Sayfa
a
FIKRA
Kore savaşı hakkındaki kararımız
Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
8 Ağustos 1950
gün ben-
tam yanımdaki tavsiye edecek oldu. Meğer dostumun mugayir İmiş! Arabanın kapısını hı-avaz haykırdığı cümleyi aynen nak-
Demokrasi var, uyan artık...
Yunanistanda beşinci kol ve
Plâstiras hükümeti
Meşrutiyet delikanlısının, Caddelkeblrde gözüne kestirdiği bir yabancıyı hırpalatmak İçin:
— Bana bak, sen kimin Enver Paşasına küfrediyorsun T Hürriyet düşmanı!..
Diye bağırarak, etrafına kalabalık topladığını bizden evvelkilerden dinler gülerdim. Hiç aklıma gelmezdi kİ, bir bizim nesil de. hattâ daha düzgünü, bizim devir de, buna zer bir hürriyet cıırrunasma dalacak.
Dün Beyoğlunda kaldırım değiştiren bir İhtiyarın ayaklan dibine tekerlek süren bir taksi şoförüne» dostum dikkatli olmasını bu hareketi demokrasiye şımla a(an şoförün avaz lediyorum:
— Hâlâ mı ukalâlık.
Hukuk tahsilini Avrupada yapmış ve üstelik insan hakları üzerinde hayli çalışmış olan dostumu, kolundan çekip sürükle-meseydlm. inanınız, şoförün demokrasi dersinden çok, etrafımıza toplanan halkın demokrat bakışı ezecekti.
Caddikeblr İstiklâl caddesine değiştiği kadar, Meşrutiyet delikanlısı da yerini. Cumhurlyetlnkine bırakmış da haberimiz yok!
İktidarın intikali sırasında Ankaradaydım. Büyük Meclisin önü her gün, meraklı bir halk kalabalığı İle doluyordu. Sabahtan akşama kadar hiç eksilmeden, ne beklediği, neyi beklediği meçhul bir kalabalık... Bir gazeteci dostum, hayretle süzdüğüm bekleşenleri müdafaa etti: ‘Ingilterede de böyledir.,, Ama biraz sonra fikrini değiştirdi. Kendisinin Meclise serbestçe girip çıktığını gören bir grup, etrafını alarak, Ulaştırma Bakanını çağırmasını İstiyordu.
Allahtan, meslekdaşım tatlı cevaplar verdi de, muhatapları, demokrasinin mevcudiyetinden ancak şüpheye düştüler. Yoksa biraz sert olsaydı. “Demokrasi nerede?,, diye iki büklüm kaldırımlara eğilecekleri, yahut ellerini göğe kaldıracakları mutlaktı.
Uzatarak canınızı sıkmıyayım. Etrafınızda her saat başı kimbillr daha ne eğlencelileri dolaşıyor. Tren gişesinde sıra bozan adamdan, seyrüsefer nizamını arabasının altına alana kadar, herkes demokrasiye yapışmış değil mİ?
Polise dikkat edecek olursanız, eskiden ne kadar yukarı bakışlı ise, bugün o derece aşağı süzüşlüdür. Düdüğünü biraz sert öttürse, en az yirmi dudak birden kımıldıyor: “Hâlâ mı bu? Demokrasi var yahu!,. Baksanıza, senelerden beri yeşil tüylü bağrını yanş atlarına açmış Veliefendi Çayırının inzibatına memur olanlar bile, Valiye. “Asâylşln muhafazasında mesuliyet alamayız,, diye rapor vermişler. Alamazlar, çünkü demokrasi var!
Bilmiyorum, mektep hocası her talebeye ayağa kalkar, gümrük muayenecisi her vatandaşın bavuluna öpücükler kondurur hale geldiler mİ? Bu gidişle olurlarsa hiç şaşmıyacağım.
Evet, demokrasiyi hayli güçlükler bahasına getirdik ama, onun bir nizam keşmekeşi olmadığım anlatmak, galiba çok daha güç olacak!^
TINA MUHABİRİMİZ BİLDİRİYOR
Milletlerarası vaziyeti nazarı itibara alan Plâstiras Hükümeti, müttefiklerin siyasetini takibe karar vermiştir. Müfrit solcuların kendi lehlerine alınacağını umdukları tedbirler bu suretle başka bir zamana kalmış demektir. Zira her şeyden önce beynelmilel vaziyetin az çok düzelmesi lâzımdır. Gerçekten, bu husustaki beyanat kimseyi hayrete düşürmedi. Bir taraftan Amerikan yardımının artmasını İsteyip öte taraftan memleketin içinde tehlikeli cereyanlara fırsat vermek biraz güçtü. Komünist partisi gittikçe baş kaldırmakta olup askeri sahadaki hezimetleri muhariplerinin şevk ve gayretini azaltmışa benzememektedir. Aksine komünistler siyasi sahada gittikçe daha faal ve daha a-tılgan görünmektedirler; zaten bugünkü içtimai ve İktisadî âmiller de komünist faaliyetine müsait bir hava yaratmaktadır da. Bu itibarla Amerikalılar. korkunç bir beşinci kolun tekrar kurulmasında lâkayt kalamazdılar.
Uzlaşmadan bahsetmek tabfl takdire şayan bir şeydi; fakat, iyi niyetin tek taraflı olmaması da lâzımdı. Komünist teşkilâtında rol oynamayan ufak tefek hinde adil edilemezse kadrosunu
mek bugün bilhassa Bu, asgari bir mantık meselesidir. Şimdiye kadar paralarını ve şimdi de kanlarını döken Amerikalıların hem - - '
adamlar ve zavallılar le-tedblrlerin isabeti inkâr de Komünist Partisinin teşkil edenleri koyuver-tehliekll olur.
İncir Tarım Kooperatifinden
N. Topçuoğlu
Hâdise, lzmirde derin bir teessür uyandırdı
büyük bir uyandıran
Inclrllova
İzmir, 2 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Eski Ticaret Bakanlarından Nazmi Topçuoğlu, Başkanı bulunduğu İncir Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Başkanlığından. Incirüova Genel Kurulunda cereyan eden münakaşa ve ihtilâf sonunda itrtifa etmiştir. Topçuoğlu bugünkü uçakla lstan-bula hareket etmiştir.
İncir İstihsal bölgesinde alâka toplayan ve teessür hâriiso şudur:
Bir gün evvel yapılan
Kooperatifi umumî heyet toplantısında bu kooperatife mahsul veren bir ortak olarak bulnuan Topçuoğlu başkanı bulunduğu Genel İdare Kurulunun kooperatife incir teslim etmedikleri için üyelikten ihraç edilen beş yüz kişi hakkındaki kararının tenkid e-dildiğine şahit olmuştu. Köylü hatipler tenkidi© kalmayıp Genel îdare Kurulu kararı münasebetiyle ağır ithamlarda bulununca Topçuoğlu verilen kararın 2834 sayılı Kooperatifler Kanununa uygun olduğunu İleri sürmüştür. Bunun üzerine înclrliovadan ayrılan Topçuoğlu İzmire dönerek 40 se.no evvel teessüs edip başkanı bulunduğu yönetim kurulundan istifa etmekle kalmamış, înclrllova Kooperatifi ortaklığından da çekilmiştir. Hâdise lzmirde duyulunca büyük ilgi ile karşılanmıştır. Diğer incir müstahsilleri İstifanın kullanılmamasını ve bir kongre akdini İstiyorlar.
Korede döğüşmeleri hem de komünistliğin Yunanistanda kuvvetlenmesine seyirci kalmalarına İmkân yoktur. Bu da, Plastiras Hükümetinin şimdiye kaadr aldığı af tedbirlerinin sarih neticesidir.
Hasta hamkûmlann tahliyesi bir insanlık meselesi ise de, unutmamalı ki, komünist propagandası her şeyden önce ileride gayet mühim rol oynayabilecek şahıslan hedef tutmaktadır. Müfrit salculann bütün gayreti bilhassa hinamik olup gizli komünist teşkilâtının kadrosunu vücude getirecek unsurların tahliyesi temine matuftur. Şimdiye kadar girişilen tecrübeler hayli kötü neticeler verdi; zira şarta muallâk olarak tahliye edilen bazı hastalar, gizli teşkilâtın içinde kayboluverdiler. Hakikat şudur ki, muayyen bir “teknik" gereğince komünist partisi en İyi ve en faal adamlarının sıhhat ve mâneviyat bakımından mükemmel bir durumda kal mal a-nnı sağlamıştır. Bunlann tahliyesi o-na yeni bir kuvvet ve kudret katmış olacak, İnkâr edilemez ki, bugünkü dahilî güçlükler Yunan komünistlere yaratmaktadır; ve Kore hâdiseleri bunlann maneviyatını yükseltmiştir.
Diğer taraftan komünistlere uzlaşmadan bahsetmek te beyhudedlr. Onlar, ne istediklerini biliyor ve kendilerini hasis kavgalara terketmlş, hiç bir suretle birleşmeğe muvaffak olamamış hasımlanmn aksine olarak derin bir ideoloji ile hareket eden a-zimli ve yeknasak bir blok teşkil eylemektedirler. Onlann intişar kudretlerini küçümsemek bir nevi intihar olur; kuzey hudutlarında on beş binden fazla “andartas"ın “Demokrat ordusunun" muvaffakiyetini sağlamağa hazır bulundukların sırada tehlikeye göz yummak çacukluktur. Böylelikle uzlaşma siyaseti iki cepheden tehlikelidir. Komünistler uzlaşacak adamlar değildirler.
Bu sebeplerle af tedbirlerinin şimdilik durdurulacağı anlaşılıyor. Belki bu, bir çok bedbaht kimsenin talihi bakımından acı bir şeydir. Fakat dünya komünistliğinin taarruza geçtiği bir sırada bir devletin, kendisini devirmek istiyenler© karşı tedbir alması ayıplanamaz.
âfoz Marceau
lzmirde muhtar, belediye ve il meclisleri seçimi hazırlıkları
İzmir, 2 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — D.P. muhtar, belediye ve 11 seçimleri için tesblt edilen şekilde çalışmağa başlamış, yeryer tertip e-dilen toplantılarda asıl iktidarın belediye, muhtar ve 11 meclislerini kazandıktan sonra D.P. ye intikal edeceğini milletvekilleri ifade etmişlerdir.
C.H.P. nin çalınmaları da tedbirli, tertipli görünmektedir. Halk Partisi kendi teşkilâtına gönderdiği tâmim-de “ihtiyar heyeti, belediye ve 11 meclislerini muhalefete vererek demokrasiyi kuvvetlendiriniz" parolasını vermiştir.
Zaman, Mac Arthurün lehine çalışmaktadır ■
İstihbarat subaylarına göre, hava kuvvetleri komünistleri ezerken, Amerikan takviyeleri yetişiyorlar
Korede bir mahal, 30 (Kore harp muhabirimiz Marguerito Higglns bildiriyor) — Taktik mağlûbiyetlere rağmen Koredeki durum hakkında ümitli davranılmasının sebebini Gl-Mac Arthur’ün istihbarat subayları açıklamışlardır. Elde edilen sahih haberlere göre zaman düşmanın a-leyhine çalışmaktadır. Koro cephesinin taze Amerikan birlikleri tarafından zamanında takviye edilebilmiş olması Amerikalıların ümitlerini bihakkın yükseltmiştir.
Amerikan İstihbarat Servisine gelen haberlere göre. Amerikan hava kuvvetlerinin bombardımanları Şimal Koredeki demiryolu ve yol şebekesini dumura uğratımıştır. Hava hücumlarının müspet neticeleri yeni a-lınmaya başlanmıştır. Böylece Komünist Korelilerin cephe gerisinden İleri hatlara İnsan ve malzeme getirmeleri gittikçe İmkânsız bir hale gelmeye başlamıştır. Hava hücumlarından çekinen komünistler ikmal ve nakliyat işini yalnız geceleyin yapmaya başlamışlardır. Hattâ Amerikan deniz kuvvetlerinden gelen raporlara göre, düşman, mavna ve takalarla denizden nakliyat yapmaktadır.
Şimal Korelilerin kuvvel mânevlye-slnl yükseltmek maksadiyle kızıl Pyonyang radyosu. Amerikan hava kuvvetlerine verilen hayatî zararı büyük mübalâğalarla yayınlıyor. Halbuki Şimal Kore uçakları uzun müd- __ detten beri havalarda görünmemlş-lerdir bile.
Amerikan İstihbarat Teşkilâtına gelen haberlere göre Komünist Koreliler bugüne kadar 80 uçak kaybetmişlerdir. Bu rakam, aşağı yukan Kızıl hava kuvvetine tekabül etmektedir. Komünist kara kuvvetlerinin kayıplarına gelince, elde edilen malûmata göre 30,000 . 35,000 ölü veya yaralı tahmin edilmektedir. İşgal ettikleri mıntakalarda ve tehditle yaptıkları zoraki seferberlik neticesi Kızıllar ordu mevcutlarını hâlen 200.000 e çıkarmaya muvaffak olmuşlardır. Komünist Kore tümenlerinden bir çoğu, Amerikalıların gösterdikleri mukavemet karşısında erimiştir. Diğer bazı Kızıl tümenler ise “şayanı L timat değillerdir."
Elde edilen raporlara göre bir takım komünist birlikleri tümenlere bağlı olmayıp ufak ve müstakil bir-
Çankırı Piyade Okulunda diploma töreni yapıldı
Merasimde Kara Kuvvetleri Genel Komutanı da bulundu
Çankırı 2 (A.A.) — Çankın Piyade Okulunun 40 inci dönemini bitirerek ordumuzun saflarında yer alacak olan subaylara, bugün okul binasında törenle diplomaları verilmiştir.
Törende şehrimize gelmiş olan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Kurtcebo Noyan, Çankırı Valisi Et-hem Yetglner. Generaller ve diğer davetliler hazır bulunmuşlardır. Törene saat 15 te İstiklâl Marşı ile başlanmış ve ilk olarak söz alan okul komutanı Tuğgeneral Kemal Niş, gençlere öğütler vermiş ve vatanı koruma vazifesinde muvaffak olmalarını temenni etmiştir.
Komutanın konuşmasına yeni mezunlardan genç bir subay cevap vermiş, müteakiben Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Kurtcebe Noyan, «öz almıştır. Orgeneral bu konuşmasında şanlı ordumuzun kıymeti ve Mehmetçiğin iyi hasletleri üzerinde durmuş ve ordunun talim ve terbiyesine temas etmiştir.
Genç subaylara, diplomaları Orgeneral Kurtcebo Noyan tarafından verildikten sonra yapılan bir geçit resmi İle tören nihayet bulmuştur.
Milletlerarası Kalkınma Bankasının kârı
Banka, bu yıl 13 milyon dolardan fazla kâr etti
Washlngton 2 A.A. (Usis) — Milletlerarası Kalkınma vo İmar Ban. kası 31 haziran 1950 de biten mail yıl içinde 13.698.398 dolar kâr ettiğini bildirmiştir. Bu kâr 1949 yılın-dakine nazaran 3 milyon dolar fazlardır. Banka, 1947 yılından beri kârla çalışmaktadır.
Moskova’da Batı ve Doğu diplomatları arasında görüşmeler yapılıyor
Moskova 2 A.A. (Afp) — Mosko. vada diplomatlar arasında muhtelif İstişareler yapılmaktadır. Dün îsvlç-renin millî bayramı münasebetiyle İsviçre Elçiliğinde yapılan davette Batılı ve Doğulu diplomatlar arasında görüjş teatileri yapılmıştır.
Bugün de Fransa Büyükelçisi Yves Chataigneau Amerikan Büjdlkelçlil-ğine giderek Amiral Jan Kirk ile konuşmuştur.
t-
»
sivillere bu pro-risalesln-dünyanın
t
6
A
4
S’t
JL
a ’ (s
Ah £ c
•> el -
dİ w
s
&
-e
4 ,
a
•â
«Mİ - ♦ v t. t
/*•
t
4ir
t %
i
rr z'.
*
L i
a.
il
î-
|k M*
• »•
( M «f-lk t (,( -z^r
İlkler halinde kullanılmaktadırlar.
Sovyet yapısı takriben 300 tanktan
170 inin Amerikalılar tarafından tah-
Belçikada Kiralın feragatine dair olan kanun inceleniyor Brüksel, 2 A.A. (AFP) — Dün akşam toplanan Bakanlar Kurulu, kırattık salâhiyetlerinin Prens Baudou-in’e devri hususunda hazırlanan kanun tasarısını incelemiştir.-
Hükümet mensuplarının iştirak ettiği adalet komitesi bir tasan hazır-lıyacak ve bu tasan cuma sabahı Bakanlar Kuruluna verilecek ve aynı gün mebuslar meclisine nakledilecektir. Yetkili komisyonun tasarıyı aynı gün tetkike başlıyacağı sanılmaktadır.
Bu suretle kırattık salâhiyetlerinin devri hakkındaki kanun tasarısı önümüzdeki salı günü mebuslar ve âyan meclisine sunulacaktır.
Brüksel, 2 A.A. (Re üter) — Sosyalist Partisi liderlerinden Paul Henrl Spaak, Prens Baudouln anayasaya tevfikan hareket ettiği takdirde Sosyalist Partisinin prensi destekliyece-ğini bildirmiştir.
Sosyalist Partisi gazetesinde bugün yayınlanan makalede Paul Henrl Spaak ezcümle şunları yazmaktadır: “Kırattık meselesinin hal tara Sosyalistleri tatmin etmiştir. Şimdi itidalle hareket etmek strası bize gelmiştir. Muvaffak olduk, fakat aşın hareketlerden içtinap etmeliyiz.
Belçika halkının ahenk ve sevgi İçerisinde yaşaması için çalışmalıyız.
Genç prensin vaziyeti müşküldür. Mesuliyetleri ağırdır ve hiç tecrübesi yoktur. Fakat genç prens anayasaya tevfikan hareket ettiği takdirde her müşkülü yenebilir,
Bütün hüsnüniyetimizle ona yardım edeceğiz.
Biz Belçikanm sulh İçinde yaşamasını ve son aylar zarfında hariçte kaybettiği itibarı tekrar kazanmasını istiyoruz."
Belçika Kıralı aleyhinde Brüksel sokaklarında yapılan nünıaylglvrden bir görünüş
9 • •
Güney Koreli asker ve dağıtılan paganda de bütün Güney Koreye yardıma karar verdiği bildirilmektedir.
i
?
o -
«•ı u L
rip, 100 tanesinin de hasara uğratıldığı sanılmaktadır. îkl hafta önce düşman 30 tanklık gruplar kullanı. yordu. Bugün ise ancak 4-5 tankı bir arada görmek kabildir. Rus tipi T34 tankları 30 galonluk iki ihtiyat varil içinde bir hafta hareket edebiliyorlar. Tank zayiatı Kızılların benzin meselesini basitleştirmişse de hava hücumları neticesi tanklara benzin tedarik etmek Kızıllar için büyük müşkülât doğurmaya başlamıştır.
Mac Arthur'ün karargâhı, Sovyet-ler Birliğinin Şimali Koreye yeni malzeme ve insan gönderdiği hakkında bir haber almamıştır. Eğer Komünist Korelilerin büyük ihtiyatları mevcutsa, Amerikalılar bunların nerede olduğu hakkında malûmat sahibi değillerdir. Amerikalı müşahitlerin tahminlerine göre Ruslar, Kızıl Korelileri tahrik etmişler, onlara bir askeri hareket plânı hazırlamışlar ve lüzumlu addettikleri harp malzemesini vermişlerdir.
Harbin neticesine Ruslar karışmayacaklar ve bütün mesuliyeti Komü. nist Kore Lideri Kim 11 Sung yüklenecektir.
Amerikanın
zayiat listesi
Bugüne kadar Kore’de 104 Amerikalı öldü
Washlngton. 2 A A. (United Press) — Gayri resmî surette bildirildiğine göre, Koredeki A. merikan zayiatı 1325 1 bulmaktadır. Savunma Bakanlığınca yayınlanan son İki liste de nazarı itibara alındığı takdirde A-merikanın kayıplan şimdiye kadar ceman yekûn 104 ölü, 40 yaralı, 89 hafif yaralı ve 722 kayıp olmak üzere 1325 kişiyi bulmaktadır.
ve bir profesörümüzün mütalâası
Ankara Hukuk Fakültesi Anayasa Profesörü Nuri Esen t “Yapılan yardım bir ittifaka dayanıyorsa, bu fiilin milletini temsile yetkili bir organ tarafından ifası lâzımdır” diyor
Ankara, 2 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Koreye asker sevkı hak-kmdaki Hükümet kararını müzakere etmek üzere Meclisin fevkalâde toplantıya davetini temin için vâki olan teşebbüs henüz bir neticeye bağlanamamıştır. Bir kısım milletvekillerinin bu teklife imza koymak İçin müracaatta bulundukları haber verilmekte ise de lüzumlu nisabın henüz sağlanamadığı anlaşılmaktadır.
Zafer gazetesi bazı D. P. Milletvekillerinin mütalâalarını neşrederek Meclisin fevkalâde toplantıya çağırılmasına lüzum olmadığını yazmaktadır.
Diğer taraftan Ankara Hukuk Fakültesi Anayasa Profesörü Bülend Nuri Esen, kendisiyle görüşen gazetecilere Türkiyenin bir İttifak muahedesi ile bağlı olduğu müttefiklerinden birine yardım bahis mevzuu ise Hükfı-1 metin bu yardımı yapması lâzım gel-1 diğlnl, fakat ittifak bağı dışında bir yardım bahis mevzuu oluyorsa o zaman Meclisin iradesi tezahür etmeden hukukî icapların karşılanmış ola-mıyacağını söylemiştir.
Bülend Nuri Esene göre silâhlı kuvvetlerin kullanılması bir millî irade fiilidir. Bu fittin milleti temsile yetkili bir organ tarafından ifası lâzımdır. Anayasamıza göre bu yetki Büyük Millet Meclisine aittir.
Bülend Nuri Esen görüşünü şöyle izah ediyor:
“Gerçi yeni devletlerarası hukuk İle umumî anayasa hukukunun gösterdiği İnkişaf, ilerleme devleti bağlayan bir andlaşma veya sözleşme varsa ve bu vesikanın ihtiva ettiği hükümler devlete bir takım vecibeler yüklüyorsa bunların gerektiğinde Hükümet tasarrufları ile yerine getirilmesine İmkân vermektedir. Ancak bunun için mevzuubahs devletlerarası vesikanın devlete bu yolda hareketi mümkün kılacak sarahati taşıması da lâzımdır. Birleşmiş Milletler Andlaşmasının 43 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise bu mevzuda “mahsus anlaşmalar" yapılacağı ve kurulan mekanizmanın bu anlaşmalara göre îşllyeceği belirtiliyor. Halbuki bugüne kadar bu mahsus anlaşmalar maalesef yapılmış değildir. Binaenaleyh halihazır durumda
Komünist Çin, Tibet ve Formozayı İstiyor
Paris, 2 A.A. (AFP) — Dün Komünist Çin radyosunda bir konuşma yapan Çin komünist ordusu başkomutanı General Şu Teh demiştir ki:
“Kurtarma harbimiz henüz bitmemiştir. Daha Tibet'le Formozayı da kurtarmamız gerekmektedir.
Bütün dünyaya, bize ait olan For-' mozayı işgal etmeğe karar verdiğimizi açıkça bildirmemiz gerekmektedir."
Taipeh, 2 A.A. (United Press) — Milliyetçi kaynakların bugün açıkladıklarına göre, Komünist Çinliler Çinin Formozaya karşı olan Amoy bölgesinde 150,000 kişi ile bunlan ta. şıyacak harp ve nakliye gemileri tahşit etmişlerdir.
Milliyetçi İstihbarat kaynaklan Truman, Milliyetçilerden Çine karşı harekâtı durdurmalannı istediğinden beri Komünistlerin taarruz kuvvetlerini iki mislinden fazlaya yükselttiklerini söylemişlerdir.
Hangchovv körfezi ile Amoy bölgesinde büyük nakliye fllolan tahşit edilmiştir.
Mac Arthur’le Çan-Kay.Şekin bu malûmat muvacehesinde Korede takviyeye İhtiyaç olmasına rağmen For-mozanm dunımunun 26 hazirandakin. den çok daha nazik olduğu hususun, da hemfikir oldukları anlaşılmaktadır.
Çinde 10.000 ceset, gömülme sırası bekliyor
Hong.Kong 2 A.A. (United Press) — Pekin Radyosunun bildirdiğine göre, Şanghayda depo edilmiş bulunan 10,000 ceset, hastalıkla mücadele İçin harekete geçen Komünistler tarafından muhtelif şehir ve köylere şevke-dilmektedir. Bu cesetler, dünyanın muhtelif yerlerinde ölen ve Çın toprağına gömülmelerini vasiyet eden Çinlilere aittir.
t ■
dünya sulhunu tehdit eden vahim bir bal belirecek olursa Hükümet âcil tedbiri takdir ederek hemen almakla beraber bir taraftan da derhal Meclisi vaziyetten haberdar ederek onun kararını istihsal etmelidir. Böyle yapık mıyacak olursa mevcut Anayasa sistemimize göre prensiplerin âmir bulunduğu İcaplar lâyıkıyle karşılanmamış olur."
Millî Savunma
Bakam Bursada
tedavi ediliyor
Bursa 2 (Hususi muhabirimizden) — Millî Savunma Bakanı Refik Şevket İnce, bugün şehrimize gelmiş ve Askerî Hastahaneye inmiştir. Bakan bir ay şehrimizde kalacaktır. Bir İstanbul gazetesinde Bakanın Ankara gazetelerinden birine verdiği beyanat üzerine, kendisine 1,5 ay mezuniyet verilmiş olduğu ve mezuniyetinin normal mezuniyet olmadığı yazılmakta idi. Bakana, ne diyeceğini sordum: Aşağıdaki beyanatta bulundu:
“— Uzun zamandan beri rahatsızım. Ve tedaviye ihtiyacım var. Bu maksatla Bursaya bir kaptıkaçtı ile geldim. Ve hâlen gördüğünüz gibi Askeri Hastahanede tedavi altındayım. Bu itibarla gazetede çıkan haber yer* sîzdir. Bunu böylece belirtebilirsiniz^
Bakan, bir ay şehrimizde kalarak Askerî Hastahanedo elektrik tedavisi görecektir.
Ticaret Odası Kurulu toplandı (A.A.) — Ticaret Odaaı
Bursa Turizm
Bursa 2
Turizm Kurulu bugün bir toplantı
yapmış ve toplantıda şehrimizdeki bazı milletvekilleri de hazır bulun* muştur. Bursaya gelecek olan ecnebi turistler için hazırlanan broşürün İncelenerek basılması kararlaştırılmış ve Bursada bir fuar açılması hususunda Kurulun sarfettiği gayretler gözden geçirilerek gerekli kararlar alınmıştır.
Tarım Bakanlığının mücadele, teşkilât, iskân ve toprak faaliyetleri
Ankara, 2 (AA.) — Tarım Bakanlığı yetkili çevrelerinden öğrendiğimize göre. Bakanlık, mücadele, teşkilât, iskân ve toprak işleri üzerinde şu faaliyetlerde bulunmaktadır:
1 — Pamuklara ârız olan yeşil kurtla metodlu bir şekilde mücadele edilmektedir. Bugün îstanbuldan bu mücadele işinde kullanılmak üzere 200 ton D.D.T. li preparat Çukurova bölgesine sevkedilmiştir. Yapılan mücadele başarılı olmakta ve yüzde seksen nispetinde pamuklar bu âfetten kurtarılmış bulunmaktadır.
Tarım Bakanı Nihat îğrlboz, yapılan bu mücadele işleriyle çok yakından alâkalanmak tadır:
2 — Teşkilât işleri:
Tarım Bakanlığında mevcut teşkilât bugünün İktisadî ve zirai şartlarına uygun bir şekle sokulmak üzeredir. Ziraat teşkilâtı, müesseseler© ve teknik araştırmalara dayanacak ve bu araştırmalar neticesi köylüye ulaştırılacaktır. Bunun için de Türkiye muhtelif zirai bölgelere ayrılacak, her bölgede, o bölgenin ziraî karakterine uygun bölge enstitüleri ve ziraî ulaştırma servisleri “Extensİon service" kurulacaktır. Yakında üç dört bölgede bu yeni teşkilâtın tatblkına geçilecektir.
3 — İskân İşleri:
Hariçten gelecek muhacirler îçln Tarım Bakanlığı, yeni bir iskân sistem ve mekanizması kurmakta ve gelecek olan göçmenlerin en kısa bir zamanda memlekette bir istihsal unsuru olmaları için gerekli tertibatı hazırlamaktadır. Bu iskân konusunun da yeni şekli pek yakında tatbik sahasına konacaktır.
4 — Toprak işleri:
Tarım Bakanlığı, elinde mevcut devlet çiftliklerinden dört beşini Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çerçevesi içerisinde topraksız çiftçiye vermek üzer© gerekli hazırlıklara başlamıştır.
Selânikli talebeler
Şehrimizi ziyaret eden Selântk Ü. niversitesi talebeleri tarafından Atatürk’ün Selânikte doğduğu evden getirilerek Vali ve Belediye Başkanına hediye olarak sunulan topraklar Şişlideki İnkılâp Müzesine konulmuştur.
Iran Şahı, Pakistan ile Afganistan arasındaki ihtilâfı halle çalışıyor
Washlngton 2 (YtRS) — îran Şahı Pakistanla Afganistan arasındaki ihtilâfın halline tavassut ederek dünya sulhunun bu bölgede takviye edildiğini görmek arzusundadır. İhtilâf huduttaki “Patan,, kabileleri yüzünden-dir. Afganistan, bunların Paklstandan ayrılarak (PatanIstan) namı altında * müstakil bir hayata malik olmalarını istemekte Pakistan İse, yapılmış olan pliebisitln bu kabilelerde buna ııd bir arzunun mevcudiyetini gösterdiğini ileri sürmektedir.
r
I
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza iştirak için a-©ağıdaki kuponlardan 90 tan o getirerek bir hura numarası a-la bil ece kslniz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayı-nız.
) eni İstanbul’un
KUPONU
™ I
J
Sayfa 4
T İÜ N I İSTANBUL
3 Ağustos 1050
HERKESİN MERAK ETTİĞİ BİR MEVZU
Atom bombası Kore'de
niçin kullanılmıyor?
Çeviren : Aziz Yakın
Havada akrobasi için kullanılan :
“F-86”
UÇAKLARI
değil tıp bakımından
K I
BU DA SARÎ VE ÎHBARI MECBURÎ BÎR
i
HASTALIKTIR
Yazan : Orhan Zihni Sanus
BİRLEŞİK Amerika, en öldürllcü silâh olan atom bombasını Kuzey Korelilere karşı kullanarak Kore harbine niçin son vermiyor ? Bu sual birçok kimseler tarafından Sorulmuş ve sorulmaktadır. Filhakika Amerikan Kongresinde demokrat temsilcilerden Lloyd Bentsen, cumhuriyetçi Ayan üyesi Owen Brewster bu hususta sualler sormuşlar ve bunu müteakip daha bir çok kimseler de a-tom bombnsının kullanılmasını ileri sürmüşlerdir.
Şimdiki halde bu silâhın kullanıl-mıyacAgını söylemek mümkün değilse de ileri gelen şahsiyetler bombanın kullanılmasına pek taraftar görünmemektedirler.
Atom bombasının kullanılmaması gerektiği yolunda ileri sürülen fikirleri müdafaa etmek için şu mülâhaza serdedilmektedir: Korede bombanın kullanılmaması lazımdır, zira Kuzey Kore gibi küçük bir hedefe karşı pek çok kıymetli olan ve pahalıya mâl edilen bombanın istimali askeri bakımdan büyük bir hata olur. Diğer taraftan bombanın ilk önce A-merikalılar tarafından kullanılması, dünya efkârı umumiyesl tarafından desteklenen Amerikalıları yalnız bırakmak gibi bir neticeye müncer olabilir ki bu, diplomatik bakımdan tehlikeli ve muvaffakiyetsin bir adini telâkki edilebilir.
Filhakika bu deliller pek de yarslz sayılamaz. Zira atom bombasının 1-mali zamana mütevakkıf olduğu gibi pek pahalıya da mal edilmektedir. Esasen Amerikanın elinde mevcut olan atom bombası sayısının çok fazla olduğu da iddia edilemez. Bu husus gizli tutulmakla beraber bomba stokunun birkaç yüzü geçmediği tahmin edilmektedir.
Şunu da unutmamalı ki bundan epey zaman evvel Amerikan askeri şahsiyetleri, bombanın harpte rasgele değil, fakat bellibaşlı hedeflere karşı sarfedlledeginl ve ancak düşmanın harp imalâtının bel kemiğini teşkil eden geniş endüstri merkezlerine karşı atılabileceğini ifade etmişlerdir.
Atom bombası, büyük endüstri merkezlerinden başka büyük askerî birlikler ve ulaştırma merkezleri ü-zerine atılabilir. Meselâ Rualar, Batı Avrupaya taarruza geçtikleri ve kuvvetlerini müayyen bazı yerlerde yığdıkları takdirde bu kuvvetler bomba için iyi bir hedef teşkil eder ve böyle bir hedefe karşı kullanılan bomba hiç de ziyan edilmiş sayılmaz.
Kuzey Koreye gelince, yukarıda söylediğimiz şekilde endüstri merkezleri yoktur ve sahip olduğu bir
kaç 911âh fabrikası da harp makinesini işletecek kabiliyet ve kıymette değildir; Kuzey Korelileri askeri malzeme ve kuvvet bakımından bes-liyen Rusyadır, binaenaleyh buraya atom bombası atmakla harbin bir an önce sona erdlrilebileceği şüphelidir. Diğer taraftan Kuzey Kore hatlarında düşman tanklariyle piyade kuvvetlerinin toplu bulundukları bir zamanda bombayı kullanmak mümkün görülemez, »Ira cephe çok se>ryal ve hareketlidir. Bunun İmkân dahilinde olduğu farzolunsâ bile, A-merikan kuvvetlerinin pek yakın olması dolnyıslyle bombanın kullanıl-ması tehlikelidir.
Bütün bu mülâhazalara rağmen, Kuzey Korenln merkezi ile diğer şehirlerine, ölüm ve dehşet salarak komünistlerin maneviyâtını kırmak ve Amerikan kuvvetlerinin maneviyatını takviye etmek gayesiyle atom bombası atılması varit görülebilir.
Ancak İleri gelen şahsiyetlerin kanaatine göre bombayı kullanmadan Önce, dünya efkûn umumiyesin-de uyandıracağı tepkileri hesaba katmak lâzımdır. Yine bu şahısların kanaatine nazaran Birleşik Amerika, atom bombası atmak ihtiyacını hissedecek ve kullanacaktır, lâkin bunu mümkün olduğu kadar geç yapacaktır.
Meseleyi daha yakından ele almak lâzım gelirse denebilir kİ, bombanın kullanılması değil, kullanılmaması gayri tabiidir. Elde bir silâh mevcut oldukça düşman taarruzu karşısında bunu niçin kullanmamlı, niçin uzun üzün düşünmelidir? Nihayet bu da bir harp silâhıdır, şu farkla ki atom bombası sair bombalardan daha büyük yıkıcı tesiri haizdir. Bir şehrin
binlerce üstün uçanknle tarafından birkaç defa bombalanması gayri insani ve harp âdetlerine aykırı sayılmıyor da atom bombası bahis konusu olduğu zaman niçin İtirazlar yükseliyor? Netice itibariyle binlerce uçarkale ile atılan yangın ve tahrip bombuslylc bir atom bombasının husule getireceği tesir aynı derecede yıkıcı ve yakıcıdır. Belki atom bombasının. atılmasından ve harbin sona ermesinden sonra da tesirlerini devam ettirdiği, mahiyet ve tedavisi blllnmlycn hastalıklara sebep olduğu hatırlatılabillr. Fakat barışı tehdit ile dünyayı kana boyamak ve batı dünyasının muazzam fedakârlıklarla kurmaya ve idameye çalıştığı barışı istihfaf etmekten zevk alan harp kundakçılarına atom bombası hediye etmek fena bir hareket olmasa gerektir. Nitekim bombanın kullanılmasına taraftar olanların sayısı gittikçe artmakta, dünyanın muhtelif yerlerinde bu hususta bir temayül görülmektedir. Daha birkaç gün önce İşçi saylavlardan Woodrow, A-vam Kamerasında söz alarak bu fikri müdafaa etmiş, Batı Avrupada bir harp vukuunda Sovyet endüstri ve ulaştırma merkezlerine atom bombası atılmasını teklif etmiştir. Başkan Truman da bunun kullanılmasını şimdiki hâlde düşünmediğini İfade etmiş, fakat asla kullanmıya-cağını söylememiştir.
Hülâsa dünya barışının korunmasını arzu eden ve insanlığın üçüncü bir dünya harbine sürüklenmesini önlemek için Birleşmiş Milletler Teşkilâtının müessir bir kuvvet haline getirilmesini istiyen bütün memleketler atom bombası istimaline muhalefet etmiyecektir.
Dört nıotörlü Fransız yolcu u-çağı "Armagnac,, ToulouseMa tecrübe uçuşu yaparken. yüksek te-vettür kablosuna çarparak parçalanmış \e mürettebattan iki kişi ölmüştür.
STLVER SABRE veya F-86 diye anılan uçaklar, tek kişiliktir ve jet motöılüdür. Halihazırda devletlerin hava ordularında kullanmakta oldukları uçakların en süratlisidir. Saatte 1073,6 km. yİ kolaylıkla yapmaktadırlar. Bilhassa tırmanış kabiliyeti fazladır. 12000 metreye 5 dakika gibi kısa bir zamanda çıkabilmektedir. Düşman bombardıman uçaklarını önlemek ve tahrip etmek maksadiyle yapılmıştır. Kısa zamanda Amerikan hava ordusunun bu çeşit uçaklarla da teçhiz edüecegl söylenmektedir.
Bu uçakların her uçuşunda bir telsiz arabası faaliyete geçerek uçaklarla irtibat temin ederek, onların kaybolmasına mâni ve görevlerini yapmalarına yardım etmektedir.
Amcrlkada hava gösterileri as pilotlardan teşekkül eden ve bugün altı adet mevcudu bulunan "AKROBASİ KOLLARI,, tarafından yapılmaktadır. Bu kollara seçilen pilotlar son harpte pek çok başarılar gösteren kuvvetli, genç, İşlek zekâlı, kaçıklığa varan bir cesarete sahip süper İnsanlardır. Bu akrobasi Kollan 050 km. bir süratlo lüplnge çekebilmektedirler.
Akrobasi Kolunun 5 pilotunun rütbeleri, Üsteğmen ve Yüzbaşıdır. Yaşları 25 - 34 arasındadır. Beşi de evli vo çocukludur. Dalma beraber uçmakta ve aileleri İle birlikte tipik bir havacı hayatı geçirmektedirler. Pilotların Jet uçuşları 2800 saati geçmektedir. Her ay ortalama 20 saat uçmakta ve ekseriya uçuşları 20-30 dakika devam etmektedir. Uçuşta 12000 metreye çıkış, akrobasi, atış, önleme, sektirme bombardıman ve gizil tutulan diğer hava çalışmaları yapmaktadırlar.
Bu kolun yaptığı 5 11 gösteri u-çuşlarında kol hiç dağılmamıştır.
R. N.
Yeni neşriyat
KEZBAN
Afuazzea Tahsin Berkand
Hazin bir ömür hikâyesidir. Bir erkek muvakkat bir zevk uğruna iteler yapabiliyor? Temiz bir köy kızının hayatını nasıl altedlyor? Bir baba gençliğinde İşlediği bir hatayı tamir için nelere katlanıyor? Bu roman baştanbaşa heyecanlarla dolu telif bir eserdir, inkılâp Kitabevl tarafından yayınlanmış ve 250 kuruş fiyatla satışa arzedllmiştir.
Öğrenmek i lif i yarında olduğumuz herşey
Hicrî 19 5 0 Ağustos 3 Perşembe Rumi
Şevval 19 1369 Tem 21 1366
VAKİT VASATİ EZANI
Oilneş 5.56 9.31
Öfclo 13.20 4.55
İkindi 17.15 8.55
Akşam 20.34 12.00
Yatsı 22.12 1.48
tmsâk 3.57 7.32
«4
■
M A
BEYOĞLU CİHETİ
ALRAZAR (42562) 1 — TatXft-nm Zaferi (Türkçe). 2 — Zalog-lu Rüatem (Türkçe). 8 — Ölüm Diyarı.
AR (44894) 1 — Yanlış Numara.
2 — 5 Parmaklı Canavar.
ATLAS (40838) 1 — Monte
Kristo'nun Mir un. 2 — Sinema* Ollar Kıralı.
BEŞİKTAŞ BAHÇEM 1 — Casuslar Çarpıçıyor. 2 — Büyük Val».
ELHAMRA 1 — Gece-GUndüz (Renkli). 2 — Birleşen Kalbler. İNCİ 1 — Cennet Yuvası. 2 — Korsanlar Kıralı (Renkli).
İPEK (44289) 1 — Kalbslz Kadın 2 — Vahşi İntikam.
MELEK (44868) 1 — Balalayka. 2 — Vazife Bnşına.
LALE (13595) 1 — Deniz Kurtlan (Türkçe). 2 — Günahsız Melek.
SARAY (41656) 1 — Cehennem Zindanı (Türkçe). 2 — Mazinin Esiri (Türkçe)
HUATPAHK (88143) 1 — Yuvam. 2 — Tulsa.
SÜMER (42851) 1 — Atlan! İd 2 — Monte Kristo’nun Elmus-lan.
SARK (40380) 1 — Kanlı Saltanat (Türkçe), 2 — Çalınan Taç (Türkçe).
SIK 1 — Merhamet. 2 — Kanlı Kervan.
TAKSİM (43101) 1 — Zehra. 2 — Tarzan.
TAN 1 — Her Zaman Kalbimdesin. 2 — Ateş Bekçileri.
t'NAL (49306) 1 — Namus Mücadelesi. 2 — Robinson Adımı.
ÜNAL YAZLIK 1 — Hayat Fırtınası. 2 — Tomston Caniler Çetesi.
YENİ 1 — Aşk Dansı. 2 — Hacı Murat. 3 — Çanlar Çalarken.
YILDIZ (42847) 1 — Günahtan Sonra. 2 — Siyah Gölgeler.
İSTANBUL CtHETİ
AT.EMDAR (23863) 1 — OlUm Seferi. 2 — Kılıçların Gölgesinde.
AYSU 1 — Yeni Güneş. 2 — Ölüm Diyarı.
AZAK 1 — Yaşasın Aşk. 2 — Lorel Hardl-Bekârlık Sultanlıktır.
ÇEMBERLİTAb 1 — Şehrıızad. 2 — Gençler Evleniyor. 8 — Cinayet Avcıları.
HALK 1 — Gangster Hafiye. 2 — Sarı Gül.
İSTANBUL (22867) 1 — Kan Kalesi. 2 — Şöhret ve Para.
KISMET (26654) 1 — Leylânın Kaderi. 2 — Altın Peşinde. 3 — Mâliyeler Kıralı.
MARMARA (23860) 1 — Harow Kumarbazı. 2 — İki Cingöz Haremde.
MİLLÎ (22962) 1 — ölüm Seferi. 2 — Kılıçların Oölgoainde» TURAN (32127) 1 — Lorei Har-dl Kaldırım Kuşları. 2 — Atlas Ekspresi. 3 — Deniz Kurdu (Türkçe).
YENİ (Bakırköy 166-126) l — Mayerlihg Esrarı. 2 — Fanto-malar Pençesinde,
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Beni Nasıl Unuttun. 2 — Sırmalı Kaftan.
OPEflA (60821) 1 — Hnrow Kumarbazı. 2 — Ormanlar Hakimi.
HU BEY YA (60862) 1 — Port Salt Faciası (Türkçe). 2 — U-nutuimayan Aşk (Türkçe). \
ANKARA
ANKAR/1 (23432) 1 - Harman kaya, 2 — Baba Katili.
BÜYÜK (15031) 1 — Sokak Kızı, Kkty 2 — Tatlı Belâlar.
CEBECİ (13846) 1 - Lorel Hareli. 2 — Keşif Alayı 3 — Paşanın Kızı.
PARK (11131) Uçuruma Dofcru. SUS (14071) Düşman Yumruğu Atlında Paris.
SÜMER (14072) 1 - Baüuin’a Dönüş. 2 — Kovboy Şarkıcım. ULUS (22240) 1 - Yeşil Yunus Sokağı. 2 — İki Cingöz ICız Kolejinde.
YENİ (14040) 1 — Çam Bakızı KAşlf. 2 — Büyüklük Delisi GAR GAZİNOSUNDA İtalyan Akrobatları.
İZMİR
ELHAMRA 1 - Aşk Yarışı.
2 — îkl Cingöz Holiywood*öa.
3 — Büyük Günah.
LALE 1 — Atlas Ekspresi. 2 — Yaratılan Vatan. 3 — Kumarbazlar Kırallçesl.
TAYYARE 1 — Para Cinayeti.
2 — Anaların Günahı.
TAN 1 — Atin» Ekspresi. 2 — Yaratılan Vatan. 3 — Kumarbazlar Kırallçesl.
YEM SİNEMA 1 - Kanlı Dö-şek 2 — Hacı Murat Geliyor
3 — Zoronun işareti.
MELEK 1 — Esir Kız. 2 — Maymun Kadın.
UÇAK - İREN . VAPUR
GELECEK OLAN UÇAK! All
9.45 D.H.Y. (Türk) Bursaılan. — 9.50 D.H.Y. (Türk) İzmir-den. — 15.00 D H Y. (Türk) Van, Diyarbakır, Elazığ, Sivas. Ankaradan. — 15.15 D.H.Y.
(Türk) Urfa, G. Antep, Adana. Konya. Afyondan. — 15.35
D.H.Y. (Türk) İskenderun, A-dana. Ankaradan. — 16.00
D.H.Y. (Türk) İzmirdon — 16.30 D.H.Y. (Türk) Diyarbakır. Elazığ, Sivas, Ankara* dan. - 16.45 D.H.Y. (Türk) Ba-lıkeslrdvn. — 17.45 C.Y. (Kıb-
rıs) NlköSVa, Ankaradan. — 18.06 D.H.Y. (Türk) İzmirden.
- 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankaradan. — 19.10 S.R. (İsviçre) Zürich, Cenevre, Atlnadan» —
20.20 P.A.A. (Amerikan) Hong-
Kongı Bangkok, KalltÜta, Delhi, Karaşl, Şamdan. — 21.00
T.A.E. (Yunah) Atmadan. — 22.30 S. A. S. (İskandinav) Stockholm, Kopenhag, Münlb-ten.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 B.E.A. (İngiliz) Atına, Roma, Nİ8. Londraya. — 8.30 D.H.Y. (Türk) Bursayn. — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara. Kay»o-rl, Malatya, tflâftiğ, Erzuruma..
— 10.10 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kıbrıs, Btyfuta. — 10.15
D.H.Y. (Türk) İzmlre. — 10.30 D.H.Y, (Türk) Ankara. Adana, iskenderuna. — 11.30 C.G.D.T. Beyrut, Kahlreye. — 14.45 D. H.Y. (Türk) Ankaraya. — *6.00 D.H.Y. (Türk) İzmiro. - 17.00 D.H.Y. (Türk) Anknraya. — 17.05 D.H.Y. (Türk) Bursuya. — 21.35 P.A.A. (Amerikan) Mü-nich. Londra. Gnnder. Boaton. New-York‘a. — 22.80 S.A.ö. (İskandinav) Lvdda'ya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Giresun. Karadonlzden. —
13.20 SU», Mudnnyadan, — 19.50 M a ra kaz. Mudanyadan. — 22.30 Uludağ, Bandırmadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Uludağ, Bandırmaya. — 0.00 Maraknz, Mudnnyaya. — 14.00 Karadeniz. Karadenize. GELECEK OLAN TRENLER
6.45 Somplon (Avrupa). — 8.30 Ankara (Ekspres), — 0.15 Ankara (Yataklı).
GİDECEK OLAN TRENLER
10.10 Adanaya. — 18.10 Ankara (Ekspres). — 20.30 Ankara (Yataklı).
ANKARA:
7.28 Açılış vo program. — A30 M.S.Ayarı. — 7.31 Marşlar (pi.).
— 7.45 Haberler, — 8.00 8ax e-»erleri (pl.). — 8.15 Tangolar (pl.), — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Beotbo-ven - 1 inci Senfoni (pl.). — 9.00 Kapanış,
12.28 Açılış ve program. —
12.30 M.S.Ayarı. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13 15 Ailen Rolh Orkestram (pl.). —
13.30 öğle gazoioal. — 13 45 Piyano İle caz (pl.). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M.S.Ayarı. — 18.00 Müzik: İncemiz (Segâh Faslı). — 18.45 Wnlies Festival Orkestrası çalıyor (pl.). — 19.00 M.8.A-yarı ve haberler. — 19.16 Tarihten bir yaprak. — 10 20 Mtlzlk: Yurttan »esler, idare eden: Neriman Altındağ. — 19.45 Radyo he İngilizce. — 20.00 Melodiler (pi.), — 20.15 Radyo Gazetesi.
— 20.30 Berbüit saat. — 20.35 Şarkı, koşma ve divan. — 21.00 Konuşma. — 21.15 Dana müziği (pl ). — 21.45 Sağlık saati.
— 22.(M) Müzikseverin saııti: Bach’m 200 üncü ölüm Yıldö-
nümü münasebetiyle II nci program. — 22.45 M. S. Ayarı haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL!
12.57 Açılış vo programlar, — 13.00 Haberler. — 13.15 Karışık hafif müzik (pl.). — 13.45 Şarkı ve türküler» — 14.20 Serbest saat — 14.30 Saz eserleri ve şarkılar. — 14.50 Dinah Shore'dan şarkılar (pl.). — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Dans müziği (pl). — 18.30 Chopin'ln sevilmiş eserlerinden.
— 18.45 Saz oserleri. — 10.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. — 19,20 Türküler ve Lied’-lor. — 19.40 Ara müziği (pL).
— 19.45 Şarkı ve türküler. — 20.15 Tİno Rossi’don şarkılar (pl.). — 20.30 Gelir Vergisi İzahları. — 2(J.45 Jonn Şablon ve Jacrçuellne p*rançols*dan şarkılar (pl.). — 21.00 Küçük Orkestradan melodiler. — 21.20 Fasıl Heyeti Konseri “Hicaa". — 22.00 Konçerto (pl). — 22.35 Gitar soloları (pb). — 22.45 Haberler. — 23.00 Dans müziği (pl.). — 23.30 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR LONDRAı
7.40 Arthur Salibury vo Orkestrası (19,70 m.). — 10,30 D. B.C. • Mlddlund" Hafif Orkestrası (16.84 m.). — 11.30 Dans müziği (pl.). (19.76 m.). — 13.30 Carroll Glbbons Piyanosu (11.40 m.) — 166.15 Jack Trnln’dan varyete müziği (pl) (17.81 m.).
— 19.18 Dinleyici istekleri (Hafif Müzik) (13.97 m.). — 21.30 Opera Müziği (B BC. Opera Orkcııtrnaı) (16.84 m.). — 24 00 Dlnlnylcl tatokierl (Hafif Müzlıc) (25.38 m.). — 24.30 Dinleyici İstekleri (Konser Müziği) (25.38 m.).
Soldan sağal
1 — Gökton gelen felâket. 2 — Gelir getiren (Çoğul);
Söz. 3 — Din İşlerine bakan teşekkül; Bir nota. 4 — Saha; Tersi ateşo veren. 5 — Sabahlan havayı kaphyan duman; Bir edat. 6 — Kuduran bir hayvan. 7 — Söz söyle. 8 — Dokuyan; Bir l»lm. 9 — Borucunun işareti; Gözü kör; Üye. 10 — Tembel İnsan.
Yukarıdan aşağı:
1 — Sesi fena. 2 — Mezru; Sevlycslno gel. 3 — Sondaki harf okunmazsa bir deri hastalığı. 4 — Tersi »arhoşun haykırması; öyle olduğuna zahlp olan. 5 — Bir vilâyetimiz;
Tersi çivi; Kuşunun seslenişi. 0 — Bir şeye dayanan; Bir 1-Rİm. 7 — Kudreti, 8 — Bir u-»uv; Buuz; Hatırlama. 0 — Bir demir; Çerkeslerln bir nev’i. 10 — Sıhhati yerinde.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
ECZAN
Soldun snğaı
1 — Niyeti fena. 2 — Ata; Talebe. 3 — Filozof; Cı. 4 — Amade; Yapı. 5 — Kanar; R(-şe, 6 — At; Hail. 7 — Kıl; Bu. 8 — Ataker; Mar. 9 — Han. Şahane. 10 — İşini »eren.
EMİNÖNÜ: Sadüllah (Eminönü) — Yorgl (Unkapanı) — A-rif Neşet (Alemdar) — Süreyya (Kunıkapı)
BEYOÖLU: Klnyoll (Merkez)
— Sıhhat (Merkez) — Kemal Robul (Taksim) — Fındıklı (Galata) — Tun» (Galata) — A-sım (Şişli) — Nişantaşı (Şişli) Hasköy — Yeni Turan (Kasımpaşa)
FATİH i İbrahim Halil (Şehzn-d e başı) — Ziya Nuri (Aksaray)
— Yedlkule (Snmatyn) — Nazım Malkoç (Şehremini) — U-lUpinar (KaragÜmrÜk) — Ha* yun Berk (Fener)
EYÜP: Eyüp Sultan BEŞİKTAŞ: Vldin (Beşiktaş)
— Yeni (Ortaköy) — Arnavut-l(Öy — Merkez (Bebek) KADIKÖY: Sıhhat. (Kadıköy)
— Kızıl toprak — Göztepe — Bostancı
ÜSKÜDAR: Selimiye HEYBELİ ADA: Hcyhellnda BÜYÜKADA: Merkez
İZMİR
Tarlan (Alsancuk) — Yeni iz-
Yukarıdan nunfıı
1 — Nafaka; Ahi. 2 — İtimat; Taş. 3 — Yalan; Kani 4 — Odalık. 6 — Tezer; Leşi. 6 — îbo; Ra» 7 — Marifet; He. 8 — El; Palamar. 9 — Na-caşl; Ena. 10 — Atiye veren.
Beyoğlu 44(H4 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 00945
Anknr» 00, İzmir 2222 Karşıvak» 15*155
S m» M D A ]
(»tuııbul Beyoğlu 14911"
Anadolu yakaaı 6053(1
Ankara uı
İzmir 326)
mir (Basmahane) — Millet (Ke-meraltı) — Eşref paşa — Karantina (Yalılar)
ANKARA
Nümune — Anafartalar — Yenişehir.
HUSUSİ binleri kabarcığı İle tanılan bu hastalık Kızamık Kızamıkçık Dördüncü Hastalık Çiçek Suçiçeği haztalıklan gibi hâd dökün-tülil hastalıklar zümrefllndendir. Kızıl veya aynı guruptaki hastalıklardan birini geçirenler ancak geçirdikleri hastalığa karşı muafiyet kazanmış olurlar. Hastalık âmll’.erl ekseriya boğaz burun yollarından girerler. Kızılın âmili Hemolltlk bir "Streptococcus"dur, çok mukavimdir hastanın odasında bir müddet kalmakla bir yere temas edilebileceğinden hastalanmağa bu hal çok defa kâfi gelmektedir» Eğer hasta iyi olduktan sonra eşyası ve odası iyi dezenfekte edilmezse hastalık âmilleri sirayet kudretini yine muhafaza eder, hattâ ziyaretçilerin elbise ve salresine yapışarak o şahsı hasta et. mektedir. Veya etmeden de bir çok kimselere naklolunmaktadır. Gıdalarla da aynı şekilde bulaşır. Büyük salgınlarda iyi tedbir alınmazsa hasta lığı hafif geçirenler etrafa hastalığı saçabülrler. Hattâ Kızıldan ölenlerin cesetlerinden de hastalığa yakalanmak mümkündür. Bilhassa: 20 ilâ 25 yaşından aşağı olanların istidadı fazladır, keza 3 ilâ 5 yaşındakileri hastalığa istidatlıdır, 40 yaşından sonra istidat azalıyor. 6 aylık, yavruluk devrinde yine istidat yok gibidir. Hastalık en ziyade boğaz yolundan gelmektedir. Nadiren derideki yaradan da girebilir. Bazan son bahar salgınlarında görülmüştür. Şimali Amerlka-da ve Avrupadaki vakalar hayli telâş uyandırmıştır. Hastalığın kuluçka devri 4 ilâ 7 gündür. Bazan daha kısa veya 11 günde tesirini vücutta hlstettirir. Kusmak, titreme, ürperme ve ateş yükselmesiyle meydana çıkar. Ateş 39 ilâ 40 dır. Şiddetli baş-ağrısı, yutkunfhada zorlukjbogazdakl rahatsiBİık artar. Dil paslanmış gibidir. Uyku ahengini kaybetmiştir. Hattâ bazı geceler şiddetli ateşle müterafık hezeyanlar olur. Hastalığın nadiren birinci veya iklhcl günü Kızıl indifaı dediğimiz "Bxanthome" clltde husule gelen ve hariçten gösle görülen tagayyürata rastlanır. Ü. çüncü günde çıkabilir, Bazan daha gecikebilir. Boğazdaki bademcik iltihabı artmıştır. Ateş 41 üstüne çıkabilir. Çok şiddetlenirse boyundaki bezler de şişer, 3 ilâ 5 İnci günlerde Kızıl lekeleri soluklaşır, bu lekeler kırmızı mürekkeple cilde sürülmüş gibidir. Özel bir manzara ödetmektedir, 5 ilâ 6 ınoı günlerde kayıp olur. Dilin paslı bir hal aldığına işaret etmiştim. Bu devrede dil manzarasını değiştirir. Koyu kırmızı ve şişkindir. Âdeta çilek gibidir. Çilek dili denir, 7 İlâ 8 İnci günü humma düşer. Hastalığın karakteristik lekeleri dördüncü hafta veya altıncı hafta da tefellüs ettiği görülür. Pul pul dökülür. Acaba Kızıl hastalığı hep böyle mi söyreder diye akla bir soru gelebilir. Hayır, diyebiliriz'çünkü daha ağır tablolar yapabilir. Hattâ deveran zaafı ile hasta ölebilir. Bazan da çok hafif geçebilir. Hafifçe, lekeler veya hiç dökmeden "lndlfasız Kızıl" denilen şekilde levze iltihabı ve diğer âraz-la atlatabilir, Bazan ikinci haftada veya üçüncü haftada mafsal iltihabı, böbrek İltihabı görülür. Boyun lenf bezlerinin İltihabı nakahet dev. rinde belirir. Hastalık umumi bir muafiyet bırakır. İkinci defa tutulanlar çok enderdir. Hastalığın âra-zı; teşhis bakımından kıymetlidir. Bu sebeple kısaca temas ediyoruz. Derideki lekeler açık kırmızıdır. Evvelâ kılların dibinde başlar ve hızla büyürler. Kenarlarından birleşmek suretiyle büyükçe lekeler teşkil ederler. Bunları biraz dikkatli İncelersek ortalarının biraz daha koyuca olduğunu farkederiz. Üzerlerine bir cam spatül ile basarak etrafındaki kırmızılık dağılır fakat ortasındaki kalır. Bu da ufak kanamalar olduğuna bir delildir. Hattâ çok dikkatle lekelere bakılırsa, geniş yaygın kırmızılık arzeden bu şeklin İnce çizgilerle ayrılmış gibi olduğu farkonulur. Deri
Rüzgârdan elektrik enerjisi istihsali Yakında Avrupa kıtasında, elektrik enerjisine, ısı vo ışık istihsali için kullanılan kömür ve suya yardımcı bir kuvvet, rüzgâr kuvveti ilâve edilmesi mümkün olacaktır. Geçenlerde Avrupa Ekonomik işbirliği Teşkilâtı tarafından tertiplenen bir toplantıda, proje ile ilgili Üye memleketlerde az masrafla elektrik istihsali için rüzgâr kuvvetinden faydalanmak üzere gerekil tesislerin bir an evvel kurulması Ve bunun lçing irlşllen müşterek ilmi araştırmalar programının hızlandırılması kararlaştırılmıştır.
Büyük Britanya’da bu alanda şimdiden geniş ölçüde araştırmalar ve denemeler yapılmıştır.
Laboratuvarlarda cereyan eden çalışmaları müteakip Inglltercnin rüzgâr kudreti uzmanları 6 ay müddetle îskoçya açıklarında Oarkney adalarındaki 200 metrelik bir tepede çalışmışlar ve ekseriyetle saatte 150 kilometre süratle esen rüzgârlara göğüs germişlerdir. Uzmanlar bu adada küçük bir tecrübe istasyonu kurup tepeye rüzgârın sürat ve istikametini kaydeden âletler yerleştirdikten sonra, son aylar zarfında lngiltcre-nin batı sahillerinde çalışmaya girişmişlerdir. Şimdi Ingiltere. İskoç-ya ve Galles sahillerinde yeni rasat İstasyonları kurulmaktadır.
de biraz şişkinlik vardır. Bazan bunların arasında çok miktarda şeffaf "Vcsfcule”ler görülür. Buna "Ca-versl Kızıl" yahut "Kızıl Sudamlnası" denir. Ağır vakalarda nezlfler barizdir. Bu şekle "Nezfi Kızıl" denir. Bazan döküntüler deride dağınık kavis şeklinde olur. Buna "Lekeli Kızıl" ismini vermişlerdir.
Lekeler en çok boyun, köprücük altı çukurluğunda» karın, kol, bacak kısımlarında görülür. Karnın alt bölümünde boyunda köprücük kemiği hizalarında lekeler kuvvetlidir. Ağzın etrafının beyaz ve soluk kalışı dikkate defter bir ârazdır. Burunda ekseriya kıyhı ve çok kanlı bir akıntı vardır. Bazan hastalığın tesiri ile küçük dil düşebilir ve ağız tavanının delinmesi görülebilir. Lenfa bezlerinin şişmesi ve takayyüh etmesi ehemmiyetlidir. Nadiren boyun damarlarını yine ender olarak şahdamarını aşındırdığı bile görülür. BÜjdlk nezlfler bazan hastanın ölmesine sebep our. Orta kulak İltihabı yapar ve sağırlık dahi bırakabilir. Bu hastalıkta kalb fazla çalıştığından nabız 140*a kadar yükselebilir kİ bu İyi bir alâmet sayılmamalıdır. Kulak ve parmak uçlan, dudak-
lar moranr, lekeler ve zamanlarda çok koyulaş m ıştır. Teneffüs yolları dalma iltihaplanabilir. Keza kuru kıyhl sulu zatüicenpler görülebilir. Bu hastalıkta da frengide müspet olan Wasswman teamülü altıncı haftaya kadar müspettir. Aldanmamak dimağ teşevvüşleri, hezeyanlar, nadiren dimağ iltihabı, yarım felçler, konuşamamak veya humma esnasında mecburi hareketler görülebilir. Hastalığın seyrinde hekim ve aile çok dikkatli olmak, altı hafta geçmeden hastalığın şifa bulduğunu kabul etmemeli.
Tedavi: Hasta muhakkak yatakta kalmalı, güzel bir bakım, temiz hava temin edilmeli, »Üt, un çorbası, blscuit, tirit, etsuyu, komposto, sebze çorbalan verilir. Kalb zaafı varsa, kuvvetli kahve, çay tercih olunur. Ciltteki lekelere, plrinçunu sürmeli, İcabında kalbe ve başa buz kesesi komaı, diğer önemli ilâçlar hekim tarafından verilir.
Korunma: Hasta çamaşırlan %3 lysol veya asid fenik mahlülü ile yıkanmalıdır. Hastaya bakanlan ve hasta ile temas edenleri bir yahut bir buçuk hafta kadar kontrol altında bulundurmalıdır.
Çeviren : S. Yabyabeyoğlu
— 8
ansızın bir ka-Girdlği oda zi-
lmiş, dediler, büyüklerimize
Yazan : H. G. Wells
Körler memleketi
— ismi Bogota Gel Bogota seni götürelim.
Sonra kendisini pıdan içeri ittiler, firl karanlıktı, yalnız nihayette bir ateş yanıyordu. Arkasından gelen kalabalık, kapıya yığılarak gün ışığını bile kararttı. Nürtez kendini topiamıya fırsat bulamadan, köşede oturan bir adamın ayakları dibine düştü. Yüzlerce el yardım için ona doğru uzandı. Nunez beyhude yere kurtulmıya çalıştı:
— Karanlıkta göremiyorum da, düştüm, dedi
— Henüz acemi, yürümesini bile bilmiyor ve anlaşılmaz sözler söylüyor, diye GoiTea, 12ahat verdi.
— Bırakın dâ oturayım, artık mücadeleden vazgeçtim.
Nunez’ı rahat bıraktılar. Yaşlı bir adam ohu sorguya çekti. Nunez elinden geldiği kadar, onlara görmedikleri şeyleri aniatmı-ya çalıştı. Fakat boşuna uğraşmış oldu. Çünkü aradan 14 nesil geçmişti ve görmiye ait her şey unutulmuş, kendi duvarları dışındaki dünya, müphem bir çocuk masalı gibi hatırlanır olmuştu. Nunez’in sözlerinden hiç bir şey anlamadılar. Körler Memleketinin âlimleri, samanla görme bilgisine ait kanunları değiştirmişler» körler tarafından anlaşılır bir şekilde tarif etmişlerdi. Artık görebildikleri zamanlardan bugüne İntikal eden hiç bir şey kalmamıştı. Cemiyetin yeni durumuna göre daha makul İzahlar yapılmıştı. Görmek nedir unutulmuştu, Onlar kulakları ve parmakla-rlyle görüyorlardı. Nünez nihayet bunu anladı. İzah gayretlerinin boş alduğuna kanaat getirdi, O-nu inkişaf etmemiş bir insan zanneden ihtiyarlar bilgi verdiler. Dünyalarının, yani kendi vadilerinin, evvelâ kayalıklar arasında bir boşluk olarak yaratıldığını, ilk İnsanların pek basit ve iptida! olduğunu, samanla inkişaf ettiklerini, aralarında tatlı nağmelerle şarkılar söylüyen meleklerin de bulunduğunu anlattılar. Nunez buna pek hayret etti. Fakat sonra kuşlardan bahsettiklerini anladı. Muhayyileleri kulaklarının yardımlyle işliyor, göremedikleri şevleri kulak ve dokunma duygıılariyle tahayyül ediyorlardı. Bu, onlar İçin çok tabi) İdi.
Vakitlerini İkiye ayırıyorlardı: sıcak zamanlar, soğuk zamanlar. Bu suretle gece ve gündüz tefrik ediliyordu. Sıcakta, yani gündüz, uyuyorlar; soğukta, yani gece çalışıyorlardı. Bütün bunları bilmiyor diye Nunez'e kederlenmemesini. her şeyi, sebat ettikten sonra, öğrenebileceğini söylüyorlardı. Nihayet gecenin epey İlerlediğini ve uyku zamanının geldiğini haber verdiler, Nunez’e de nasıl uyuyacağını bilip bilmediğini sordular. O da bildiğini, fakat yatmadan evvel karnını doyurmak istediğini söyledi. Kendisine tuzlu ekmek ve lâma sütünden İbaret bir yemek verdiler. Sonra uyuması için tenha bir yere götürdüler. Nunez. gündüz uyuyamıyöcağı için hiç yatmadı. Oturup başına gelenleri düşündü. Arada sırada kendisine söylenilenleri düşünüp gülüyordu. "Hisleri teşekkül etmemiş. noK-san akıllı." Halbuki, kendisinin, buraya Allah tarafından gönderilmiş olduğunu bilselerdi, hiç hakaret ederler miydi? Onlan makûl olmıya sevketmesl lâzımdı, ama nasıl?
Güneş battığı zaman hâlâ düşünüyordu. Son ışıklar karlı tepelere aksediyor ve Nunez’in şimdiye kadar eşine rastlamadığı güzel bir manzara meydana getiriyordu. Bütün bunları görebildiği İçin Allahına şükretti. Tam o sırada bir sesin kendisini çağırdığını hissetti:
— Hey! Bogota buraya gel.
Gülerek ayağa kalktı. Bu insanlara. görmenin nelere kadir olduğunu Öğretmek İstiyordu. Onu a-rayacaklar, fakat bul&mıyacak-lardı. Ses:
— Kımıldama Bogota, diye ba-
ftırdı. Nunez sessizce güldü ve bir iki adımla yoldan uzaklaştı.
— Çayırlara basma Boğota, yasaktır.
Kendisi bile adımlarının çıkarttığı sesi güç duymuştu. Onun nasıl işitilmiş olduğuna hayret etti. Sesin sahibi yoldan koşarak ona doğru geldi. Nunez tekrar caddeye çıkarak:
— İşte buradayım, dedi.
— Çağırdığım zaman niye gelmedin? Çocuk gibi sana rehberlik mİ etmeliyiz. Yürürken yolu duymuyor musun? Nunez güldü;
— Duymak değil, görüyorum, dedi.
— Görmek diye bir şey yoktur, bu saçmalıkları bırak da ayağımın sesini fakibet.
Canı sıkılarak körü takibetti.
— Elbet benim de sıram gelecek, dedi. Kör:
— öğrenirsin, dünyada Öğrenilecek pek çok Şey var, diye cevap verdL
— Sana hiç kimse, "Körler Memleketinde tek gözü olan adam kıraldır" sözünü söylemedi mı?
— Kör ne demektir, diye ötekisi alâkasızca sordu.
Aradan dört gün geçti, beşinci gün gelip çattı, körlerin kıralı hâlâ ne yapacağını bilemiyordu. Fâidesiz, acemi bir yabancı gibi aralarında dolaşıp duruyordu. Nihayet meramını anlatmanın, umduğundan güç olduğunu anladı. Bu arada. Körler Memleketinin bütün âdetlerini öğreniyordu. Onların, basit, çalışkan bir hayatları vardı. Kendi anlayışlarına has bir saadet Ve fazilet hissi İçinde yaşıyorlardı, ihtiyaçlarını karşılı-yacak kadar yiyecek ve giyecekleri vardı. Musikiden anlıyor, şarkı söylüyor ve sevişiyorlardı.
Vadide her şey. körlerin ihtiyacını karşılayacak şekilde yapılmıştı. Sokaklar birbirleriyle muntazam zaviyeler teşkil ediyorlardı. Köyün manzarası büyük bir İntizam arzediyordu. Hasseleri fevkalâde sivrilmiş olan bu İnsanlar, uzak mesafelerden bile bir a-damın en hafif hareketlerini, hattâ kalbinin atışını bile işitiyor, muhakeme edebiliyorlardı. Koku alma hasseleri de son derece mükemmeldi. Şahsî kokulan bile bir köpek hassasiyetiyle birbirinden ayırt edebiliyorlardı.
Nunez de bütün bunlara yavaş yavaş alışıyor, yalnız onları gözün varlığı hakkında ikna edemediği zaman İsyan ediyordu. Evvelâ muhtelif fırsatlarla onlara görmeyi İzaha çalıştı:
— Buraya bakın bende anlamadığınız taraflar var, dedi.
Bir kaç kişi, alâkadar olur gibi irkildiler. Onu can kulağı 11c dinlediler. Aralarında bir de genç kız vardı. Gözleri daha az kırmızı ve derine kaçmış görünüyordu. Göz kapaklarını sanki mahsus kapamıştı da, istediği zaman açacakmış gibi duruyordu. Onlara görmenin güzelliğinden, dağlardan, daha bir çok şeylerden bahsediyordu. Onlar da bilmukabele duğ olmadığını, dünyanın etraflarını çeviren kayalıklarda nihayet bulduğunu söylüyorlardı. Nunez gökleri, yıldızları anlatıyor, fakat körler, üetlerinin düzgün, kayadan mamul bir tavanla örtülü olduğunu sanıyor, onun söylediklerine inana-mıyorlardt.
Bunun üzerine onlara görmenin pratik faydalarını izaha çalıştı. Bir adamla birlikte, tâ şehri çevreleyen sura kadar gidecek ve hiç. bir sos işitenılyeceği bu uzaklıktan onlara gözleri vasıtasiyle istediklerini anlatacaktı. Körler ona aksi gibi yalnız evlerin içinde ve arkasında olup biten şeyleri sordular. Evler penceresiz olduğundan Nunez onları cevaplandıramadı, çünkü içerde olup bitenleri göre-mlyordu. Bu muvaffakıyetsizlik-ten sonra kuvvet kull&nmıya karar verdi. Eline bir kürek alacak, İçlerinden birisine vuracaktı. Küreği aldı, fakat merhameti kör bir adama vurmasına mâni oldu. Zaten kuvvetli bir seziş kabiliyetiyle, onun küreği aldığını hissetmişlerdi. Sırf kuink kesilerek;
(Devamı var)
8 Ağustos 1950
Y E N t t S T A N B U L
SavfA 8
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Devlet işletmeleri ve hususî teşebbüs
HEVLET elinde bulunan Işlcfmele-rln bir kısmının hususi teşebbüslere devri İmkânlarının araştırılması maksadiyle, İşletmeler Bakanlığında teşekkül eden komisyonlar çalışmalarına devam etmektedirler. Hükümet programında yer alan bu mühim mesele hakkında işletmeler Bakanlığı, Üniversitelerde, İlgili yüksek o-kullarda ve pratik İş hayatında çalışan mütehassıs zevatın mütalealarını da topladıktan sonra çalışmalarına hız vermiş bulunuyor.
Devlet elinde bulunan bir kısım işletmelerden evvelâ hangilerinin ve ne gibi şartlar altında »atışa çıkarılacağını tâyin etmek uzun, derin, Üzerinde çalışılmaya muhtaç, mesuliyeti büyük, dedikoduya müsait bir meseledir. Bu mühim mevzu üzerinde, objektif mahiyette, tetkikler yapabilmek için, evvelemirde memleketin milli geliri, sermaye piyasasının ve milli tasarruf miktarının bugünkü durumu ve İstikbaldeki gelişme İmkân ve istidatları gibi sıhhatli bilgilere ihtiyaç olduğu muhakkaktır. Aynı zamanda, devirlerine karar verilecek İşletmelerin de kendi bünyelerine hâs kuruluş esas ve gayeleri, çalışma ve gelişine seyirleri, rasyo-nalizasyon ve rantabillte nispetleri gibi teknik ve spesifik rakamların da itina İle teshiline lüzum görülmektedir.
işletmeler Bakanlığının, bir taraftan ciddî ve devamlı çalışmalara ihtiyaç gösteren bu tetkikleri yaparken, diğer taraftan da (3460) sayılı kanunun bahşettiği salâhiyete dayanarak. hükümetçe hususî teşebbüse devri kabul edilecek işletmelerin anonim veya llmlted şirketler haline getirilmesi İçin, şimdiden hazırlıklar yapacağı tahmin olunmaktadır. Zira bu suretle hareket edildiği takdirde, oldukça turan bir çalışma devresinde yapılabilecek olan değer tesbltl ame-liyesl intaç edilir edilmez, devir anıe-liyesinin tatbikatına hemen başlama imkânı elde edilmiş olacaktır. Ancak, İşletmeler Bakanlığı bu uzun ve teferruatlı çalışmalarını başarı ile bitirip, hem devlet ve hem de hususî teşebbüs için elverişli şartları tesblt ve ilân ettikten sonra, piyasada nasıl bir durumla karşılaşılacaktır?
Hususi teşebbüs ve sermayenin bu İşletmelere talep derecesi ne olacaktır? Bıınu ancak, arz zamanındaki İktisadî şartlar, devrine karar verilen işletmelerin piyasa ihtiyaçlarına cevap verme kabiliyeti. İleride tatbik edilecek İthal rejimi ve nihayet hükümetin takip edeceği İktisadi ve mali politika muvacehesinde görmek mümkün olacaktır. Her ne kadar müteşebbis ve sermayedarlarla şimdiden yapılacak temaslar, talep derecesi hakkında hükümete bir fikir verebilirse de, netice itibariyle bu, bir tahminden İleri gldemlyecek, hakiki durumu öğrenmek, ancak arz ve talebin karşılaştığı zaman kabil olabilecektir.
Zan ve tahminimize göre; evvelâ bJr kaç büyük sermayedar, kendi iştigal mevzuları dahilindeki İşletmelere, daha ziyade kendileri için elverişli olan şartlar tahakkuk ettiği takdirde, talip olacaklardır. Aksi takdirde hükümet, programındaki valtlere uyarak, arzı yapmış olmakla İktifa edecektir. Hele tasarruf sahiplerinin sermaye piyasasına iştiraki daha da geç ve güç olacaktır. Devlet işletmelerinin demokratiğe edilmesi, hiç şüphesiz evvelâ mali politikada yapılacak değişiklik neticesinde, milli tasarrufların sermaye piyasasına intikalini temin edecek çarelerin bulunmaslyle, sonra da sermaye şirketleri üzerinde sıkı bir devlet murakabesinin tesisi yolu He bağlıyacaktır. Tasarruf sur
Yazan : Dr. Nihad Sayar
hlplerl, bidayette mütereddit ve endişeli bir hareket tarzı takip ettikten sonra, zamanla ve yavaş yavaş sermaye piyasasına İştirake bavlıyacaklar ve bıı iştirak nispeti, temettü yüzdelorinin. faiz yüzdelerlnl geride bırakacak şekilde, yükselmesi şar tiyle tedricen fazlalaşacaktır. Tasarruf sahipleri İyin en cazip şart olan temettü hissesinin yanında, onun lâzımı gayrı müfarlkl olan emniyet ve İtimat şartı da yer almaktadır.
Hakiki anonim şirketlerin tarihi İncelenecek olursa görülür ki; bir çok memleketlerde bu nevi sermaye şirketleri, bir sendeleme ve bocalama devri geçirdikten sonra, piyasalara yerleşip kökleşcbllmlşlcrdir. Fakat, bu haşarılarında hissedarların hukukunu koruyan devlet murakabesi, başlıca âmil olmuştur.
Bu sebepledir ki; devlet işletmelerinin hususî teşebbüs ve sermayeye devri İşinin başarı İle yürütülebilmesi, hususi sermaye ve tasarruf sahiplerini bu yola teşvik edecek ve paralarını teminat altında bulunduracak olan devlet otoritesinin alacağı tedbirlere bağlıdır.
İşletmeler Bakanlığının üzerine aldığı bu çetin dâvada muvaffakiyetli neticelere ulaşmasını temenni etmekteyiz.
Çuval ve kanaviçe fiyatlan yükseliyor
ithalâtçıların ihtiyaç nispetinde mal getirmemesindeki sebepler nelerdir ?
Piyasada çuval ve kanaviçe fiyatlarındaki yükseliş devam etmektedir. Haziran ortasında 225 kuruş o-lan 2.50 librelik Kalküta çuvalı, son günlerde 285 kuruşa kadar yükselmiştir. Fiyatların yükselmesindeki başlıca âmilin, Hindlstandan kâfi derecede ithalât yapılamamasıdır. Bilindiği gibi Hindistan Hükümeti, jüt ve Jüt mâmullerini kotaya tâbi tutmaktadır. Çuval ithalâtçılarının, kotada ayrılan miktarı kullanmadıkları da söylenmektedir.
Ticaret rejiminin bir kararname i. le bir türlü İlân edilememesi, çuvalla sevkedllecek mahsullerin miktarı hakkında iyi tahminler yapılamaması, hangi memleketlere ne kadar ihracat yapılacağının malûm olamaması gibi sebepler, çuval ithalâtçılarını teredddüde sevketmlştir. Bir çuval taciri ihtiyaç nispetinde çuval ithal edilememesini bu âmillere atfetmektedir.
Ingiltere yün stokları iniyor
Londra (Hususi) — Yün Endüstri İstatistik Bürosunun bildirdiğine göre, 30 nisanda Brltanyanın yün stoklan 250 milyon libredir. Bu miktar geçen aydan bir milyon libre az olup, uzun bir zamandan beri kaydedilen en az miktardır.
Nisan ayı zarfında merinos yünü stoklan 95,000,000 libreden 101,600,000 libreye yükselmiştir, fakat diğer cinsler 155.900.000 den 148,400.000 libreye inmiştir.
Geçen nisan, Brltanyanın yün stoklarının yüzde 20 sİ Karma Yün Organizasyonunun elinde idi.
Kısa
Almaıı Patent» Ofisi yeniden İşe başlıyor
★ Munich (Hususi1 — 1945 ten beri İlk defa olarak 12 patentin verilmesi Üzerine Alman Patenta Ofisi tekrar kurulmuş oluyor. Verilen patentlerin mühim bir kısmı kömür madenleri endüstrisine aittir.
İsveç sergisi
★ Stockholm (Hususi) — Ağustos 26 dan eylül 10 a kadar devam edecek olan Saint Erick sergislno 13 millet milli paviyonlan ile iştirak edecektir. Bu arada Belçika, İngiltere ve Danimarka hususi ticaret firmaları vasıtaslyle temsil edileceklerdir.
Hanover mensucat fuarı
★ Hanover (Uçakla) — Eylül 10 dan 11 e kadar açık duracak olan Hanover mensucat fuarı için şimdiden 320 firma müracaat ederek yer ayırtmıştır. Alman Haberler Ajansına göre, dokuma mallan teşhir edilen kısım fazla alâka çekecektir.
Almanyanııı tütün satışlarında güçlük
★ Stuttgart (Uçakla) — Batı Almanya tütün plântasyonlan bu sene için 70.000.000 Alman markı değerinde tütün mahsulü beklemektedir. Mamafih, “Tütün Yetiştirenler Birliği,, bu tütünleri satmakta güçlükle karşılaşacaklarından korkmaktadır, çünkü hem tüccar ve hem de endüstrinin filinde geçen seneden kalma bir hayli artık tütün bulunmaktadır. 1950 senesi mahsûlünün kalitesi, şimdiki iyi şartlar devam ettiği takdirde fena olmıyacaktır. Aimanyaya Yunan
üzümleri gönderiliyor
★ Frankfurt (Hususî) — Batı Almanya Bakanlıklararası İthalât Komitesi, 250.000 dolar kıymetinde Yunan üzümü ithal etmeye karar vermiştir.
İtalyan sunî ipek piyasası
★ Milâno (Uçakla) — Ham pamuk ve yün fiyatlarının artması ile Italyan fabrikatörleri daha fazla suni ipek satuı almaya başlamışlardır. Dünya fiyatlarının artma-siyle Italyan suni İpeklerinin İngiliz mallan ile rahatça rekabet edebilecekleri ve aynı zamanda Fransız, İsviçre mamulleriyle boy ölçüşebilecekleri ümit ediliyor. Italyan suni ipek fabrikalan artan ihtiyacı karşılıyacak bir durumdadırlar.
Batı Almanya Brezilya ticaret anlaşması
★ Hamburg (Hususi) — Batı Almanya ile Brezilya arasında imzalanan ticaret anlaşmasında 115 milyon dolarlık mal mübadelesi kararlaştırılmıştır. Eu anlaşmaya göre Batı Almanya Brezilyadan 25 milyon dolarlık pamuk, 10 milyon dolarlık deri, 5 milyon dolarlık tütün, 3,7 milyon dolarlık yün, 3 milyon dolarlık demir cevheri, 65,6 milyon dolarlık ham madde, 30 milyon dolarlık kahve ve 4,9 milyon dolarlık muhtelif maddeler satın alacaktır. Buna mukabil Batı Almanya da 90.15 milyon dolarlık mamul madde 17,12 milyon dolarlık ham madde 1,6 milyon dolarlık gıda maddeleri 4,4 milyon dolarlık muhtelif cins eşya gönderecektir.
Batı Al manyada işsizlik
ir Hamburg (Hususî) — Yapılan hesaplara göre Batı Aimanyaya günde 1000-1500 muhacir gelmektedir. Bunlar aratanda bilhassa 13-24 yaşında olan gençlerin hali pek perişandır. Çünkü sayılan 750 bini mütecaviz olan bu kimselerden pek çoğu iş bulamamaktadırlar. Ekserisi bir İş öğrenmemiş teşkil eden bu gençlere yeniden bir meslek öğretmek veya her hangi bir Işde çalıştırmak pek kolay olmıyacaktır. Antl-demokrat
AMERİKA MEKTUBU
Amerikada Kore
harbinin
Amerikanın muazzam İstihsal makinesi geçen hafta kati emirlerini aldı. Havacılık endüstrisi bütün tatillerini kaldırmıştır. Başkan Tru-man'ın 10 bilyon dolarlık harp tahsisatı Kongre tarafından kabul edilir edilmez, 1.5 bilyonluk sipariş almak üzere havacılık endüstrisi beklemektedir. Elektronik endüstri 500 milyon dolarlık radar ve diğer harp malzemesi için sipariş almıştır. Bu takdirde, televizyon ve radyo istasyonlarının işi sekteye uğn-yacaktır. Müthiş tank ihtiyacını karşılamak için, ordu, General Mo-tor’s Cadillac Şirketini tank hazırlamaya dâvet etmiştir.
Fakat otomobil endüstrisi İçin tank imal etmek pek akla uygun bir fikir gibi gelmedi. Cadillac kendi tank yapacağına, Fisher bomba fabrikasını (Cleveland’da) kullanmayı akletmiştir. Halbuki bu fabrika, İkinci Dünya Harbinden beri iş yapmamaktadır. Bundan başka Cadillac tank yapmaya kalksa, ilk tankını yapabilmek için dokuz ay çalışması lâzımdır, işte bütün bu güçlükler karşısında ordu, şimdilik, kendi Detroit’tekl 70 bilyon dolarlık ordu teçhizathanesini kullanmak mecburiyetindedir. Hâlen tank istihsal eden yegâne fabrika General Pat-ton*dtır.
Otomobil endüstrisi tank endüstrisi şekline girmediği halde, çelik malzemesinin azalması yüzünden, Amerikan otomobil istihsali yüksek seviyesinden biraz düşmüştür. (Geçen hafta, bir hafta evvel 184,791 parça otomobil İmal edildiği halde, 181,156 otomobil yapılmıştır). Halbuki hâlen otomobil talebi beş yıl içinde görülmemiş derecede artmış bulunuyor. Kullanılmış otomobillerin bile talibi pek çoktu. Herkesin '‘panik,. halinde mal satın aldığı görülmektedir. Amerikan mağazalarında satış haftada % 21 artmıştır.
Kore harbinden beri en fazla zarar gören endüstri ev levazımatı ha-zırlıyan kısımdır. Sulh zamanında bu endüstrinin gelişmesi İçin hükümetin kredi vermesi lâzımdı. Geçen hafta Başkan Tnıman kredi durumunu karıştırdı, yani artık serbestçe her şeye hükümet kredi vermlye-cek. Başkan bu suretle kereste, çelik, alüminyum ve diğer nâdir bulunan malzemenin ev yapılmasında kullanılacağına, harp için istihlâk edilmesini istemiştir.
Hükümetin stratejik madenleri ve malzemeleri stok etmeye başladığından beri diğer sahalarda bir çok kıtlık emareleri gözükmektedir.
Fakat bütün bunlara rağmen A-merikan ekonomisinin istihsal kuvvetinden şüphe edenler, geçen haftanın yan senelik kâr rakamlarına bakarlarsa şüpheleri zail olur. Şimdiye kadar haber alman 149 şirketten 98 i nln kazançları 1949 ilk yarısı kârlarım geçmiştir. Bazılarının safi kârları tarihte ilk defa görülmüş derecede fazladır. General Electric Şirketi altı aylık kazancı olarak 77.4 milyon dolar göstermiştir. Kimyevî maddeler, kauçuk, çelik sanayilerinde de aynı vaziyet görülmektedir.
Amerikanın en faal İş merkezi o-lan Walt Street’do borsa fiyatları harp haberleri yüzünden bir hayli sarsıntı geçirmiştir. Piyasanın bütün eski kazançları tailnlp süpürüldü. Fakat geçen hafta bu kayıpların bir kısmı tekrar kazanılabilmlştlr. Piyasanın karakteri tamamen de-
propagandalarla aldatılmağa çok müsait durumda olan bu gençlerin haliyle ciddî surette meşgul olunması için hükümet bazı tedbirler alacaktır.
tesirleri
ğişmiştir. Şirket hisseleri düşecek-1 ken, bilhassa televizyon artmıştır. Fakat en çok talep; havacılık, pet- | rol, çelik, demiryolu, kauçuk ve harbe yarıyacak malzeme yapan şirketlerin hisselerine olmuştur.
Havacılık bahsi harp için en mühim kısmı teşkil etmektedir. 1941 de Stalin, "Harp benzin kullanan makineye bağlıdır. En fazla uçak i-mal eden memleket harbi daima kazanacağından emin olmalıdır.” de. miştir. Bu sözü kulağına küpe eden Amerika, bu sahada Staline taş çıkartacak kadar iyi çalışmıştır, ikinci Dünya Harbinde 363,619 uçak imal edilmişti. Ve bu İşi yapan da Fre-dcrick Brant Rentschier adında geniş omuzlu bir adamdır. Bu zat Birleşik Uçak Şirketinin Reisi ve başlıca faal âzasıdır. Geçen hafta Fre-derlck Rentschler tekrar imkânsız görülen mucizeyi yaratmaya karar vermiştir. Pratt ve Whitney fabrikasındaki 15.000 işçiye acele bir mesaj göndermiştir. Bu mesaja göre, bütün tatiller kesilmiş ve büyük askeri e-mirlerl beklemek üzere her şey hazırlanmıştır.
Yiyecek maddelerine gelince, binlerce vatandaşın şeker, konserve yiyecek. ve kahve İstif etmelerine rağmen, buna hiç bir sebep olmadığı anlaşılmıştır. Amerikada şimdiye kadar görülmemiş şekilde bol yiyecek vardır. Buğday ve mısır mahsulleri çok iyidir. Hulvent’da dağ gibi depolarda ve silolarda stok edilmiştir. Mamafih istifçilik ve vurgunculuk yüzünden yiyecek fiyatları biraz yükselmiştir. İstatistik Bürosunun bildirdiğine göre, gıda maddelerinin toptan fiyatı, haziran 23 ten 18 temmuza kadar artmıştır. Amerika Tarım Bakanı, Charles Brennan, halkı korkutanlara karşı tedbir almak için hususî bir rapor neşrederek istifçiliğin ne kadar dar görüşlü ve lüzumsuz olduğunu belirtmeğe çalıştı. Meselâ, şeker «bahsinde, Amerikanın 1.200,000 ton şekeri olduğunu ve her istediği anda 1,000,000 ton Küba şekeri elde edebileceğini söylemiştir. Bundan maada şeker kamışı mahsulü bu sene 2,500,000 tonu bulacaktır. Et kıtlığı da yoktur. îowa’da ç&37 fazla sığır besleniyor. Güze kadar piyasaya o kadar çok domuz ve sığır eti akını olacaktır ki fiyatların düşeceği mu. hakkaktir.
İtin fiyatları düşüyor
Köylü, altına karşı istekli değildir
Kore savaşlarının tesiri altında, altın fiyatlarında ilerleme kaydedildiği yazılmıştı. Hafta başında bu ilerleme durmuş, altın piyasası istikrarsız bir hale gelmiştir. Dün altın fiyatları, istikrarsızlık çevresinden çıkarak tekrar düşmeye yüz tutmuştur.: I
Mahsulün bereketli olduğu sonelerde, altına karşı isteklerin artması mûtat bir hale gelen bir harekettir. Fakat bu sene bereketli mahsul karşısında köylünün her sene olduğu gibi altına karşı istekli görülmediği anlaşılmaktadır. Alâkadarların ifadelerine göre, geçen sene bir çok yerlorde kuraklık olduğu İçin, köylü muhtelif kimselere, malî müesse-selcre borçlu durumda kalmıştır. Bu senekl bereketli mahsulden para elde eden köylülerin, altın almadıkları, borçlarını ödedikleri anlaşıl-(m aktadır.
İZMİR MEKTUBU
Buhran başlangıcı mı?
Pamuklu ve yünlü dokuma sanayii, iş mevzuatı içine giren malî hükümlerin ağırlığı karşısında mükellefiyetlerini yerine getiremiyorlar
İzmir (Hususî muhabirimiz bildi-1 riyor) — Uzun yıllardan beri İzmir ve civarında faaliyet gösteren vo Türkiyenin pamuklu ve yünlü kumaş ihtiyacının büyük bir kısmını karşılıyan bazı fabrikaların ekonomik güçlükler karşısında bulundukları görülmektedir. Bazı haberlere göre ise bu fabrikalardan bir İkisinin durumlarım idame etmeleri imkânsızlaşmaktadır. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının dikkatinden kaç-mıyan bu haberlerin iç yüzünün tetkiki daha ziyade Çalışma Bakanlığını alâkalandırması lâzımdır.
Eğede büyük çapta dört büyük fabrika mevcuttur. Her biri günde 1000-4000 İşçi istihdam eden bu fabrikalar Kula Mensucat, İzmir Pamuk Mensucatı, İzmir Yün mensucatı. Şark Sanayi T.A.Ş. dir. İzmir Pamuk ve İzmir Yün Mensucatı fabrikalarının ticaret İşlerini şevke-’ derek aynı zamanda en nftdide Türk halıları üzerine de İş yapan bir "Eastem Carpet - Şark Halı,, Şirketi mevcuttur.
Bu büyük fabrikalar, bulundukları muhitlerde halkın İş ihtiyacına cevap verdikleri için varlıkları, milli ekonomimiz bakımından önemli olsa gerektir, ikinci Cihan Harbi yıllarında ordu hizmetinde, askerlerimiz için elbise ve iç çamaşırlık kumaşlar hazırlıyan bu 4 fabrika, aynı zamanda halk ihtiyacı için de kaput bezi, basma ve emsali ve yünlü kumaş hazırlıyarak halkın giyimine yardım etmişlerdi. Bugün ise dördü ortalama 10.000 işçi ailesine iş vermekte ve geçimlerini teminde faydalı olmaktadırlar. Bunlardan Kula Mensucat fabrikasının, İşletme merkezini Kuladan kaldırarak tzmlre nakle karar vermesi, Kula ilçesinin ekonomik durumunu altüst edecek bir ehemmiyettedir. Çünkü Kulada takriben 4.000 aile bu fabrika sayesinde geçimini temin etmektedir.
Fabrikaların geçirmekte oldukları buhranın mânası üzerinde durmak faydalıdır:
Bilindiği gibi yakın senelere kadar Türkiyede İşverenin işçiye karşı hiç bir mükellefiyeti yoktu, işveren İsteyince, fabrikasında çalışanı bir hamlede kapıdışan eder ve ona ayrıca hiç bir borcu tekabbül etmemiş bulunurdu. Hiç bir İçtimaî yardım hizmeti görmezdi. Sigorta kelimesi ise işveren müessesesinin içine girmemişti.
Çalışma Bakanlığının teşekkülü ü-zerlne bir çok kanunlar kabul olundu. Bu kanunların işçiyi İnzibat altına almasına mukabil ona bir ;ok haklar tanıdığım kabul etmek yerinde olur. İşçi Sigortası, ihtiyarlık Sigortası ve nihayet Sağlık Bakanlığının mecburiyet olarak tatbikına başladığı dispanser ve hastane gibi sıhhî yardımlar bu meyandadır. Bütün bunlar birer nispet dahilinde İşçi gündeliklerinin üstüne eklenerek nihayet (maliyet) te kendilerini gösterdiler. İthalâtın tahditler içinde yapıldığı zamanlarda maliyet yükselse bile, bunun mukabilini memleket 1-çindeki müstehlikler sızlanma pahasına da olsa ödüyorlardı. Vakta ki ithalât gonlşledl, İşte o zaman yukarıda adı geçen fabrikalar kendi varlıklarını idame İçin bir çok tedbirlere tevessül eder oldular.
İş mevzuatı İçine giren hükümlerin, memleketin bugünkü İş bünyesi içinde işverene ne kadar ağır mükellefiyetler taşıdığı bugün Hükü
metçe de kabul edilmişe benzemektedir. Nitekim Hükümet, işverenin bilhassa thtiyarlık Sigortası primlerini ödemek hususunda karşılaştıkları ağır mükellefiyetler altında ezilmeye başladığını müşahede edince iş mevzuatına giren hükümlerin yeni baştan tetkikini ilgili mercilere ter-ketmiştir. Bu meyanda İzmir Sanayi Birliği bu bahiste işverenlerin durumlarım tetkike başlamıştır.
Fabrikalar, ihtiyarlık Sigortasının malen istihdaf ettiği gayeyi karşılayamayacak haldedirler. Eğer karşılamak İsterlerse bunu maliyetin veya sermayenin ödemesi lâzımdır. Maliyet artık o kadar şişkindir kİ bunu karşılamaya tahammülü yoktur. Filhakika devlet fabrikalan bunu ödemektedirler. İşçiler İçin hastaneler yapmaktadırlar. İçtimaî yardım bahsinde hususî sermayenih önüne geçmişlerdir. Fakat bunlann neticesi garanti edilmiyor. Bunun için de devlet fabrikalannı almaya hususi teşebbüs yanaşmıyor, işin İç yüzü bu oLsa gerektir. — Adnan Bılget
Trabzonun fındık rekoltesi
Trabzon Ticaret Eorsasından, İstanbul Ticaret Borsasma gelen bir telgrafta 1950 fındık İstihsalinin 7 milyon kilo olduğu bildirilmiştir.
İsviçre dış ticareti
Zürich (Uçakla) — Hindistan, îs-viçreden 97 milyon İsviçre frangı değerinde eşya ithal etmiştir. Bunların arasında, daktilo makineleri, fotoğraf makineleri, cerrahî ve tıbbî makineler, astronomik âletler, alüminyum ve yan mamul maddeler, işlemeler, ipekli eşyalar, hazır elbiseler, gözlük çerçeveleri, gramofon İğneleri, kalemler, Jelâtin, peynir vardır.
Rusya İle
1948 de Rusya ile yapılan bir ticarî anlaşmaya göre her sene karşılıklı ticari muameleleri 200 milyon frangı bulacakken bu sene ticaret bu miktardan aşağı kalmıştır. İsviçre Rusyadan başlıca hububat, deri, hah alıyordu.
Avustralya yün satışları
Melbourne (Hususî) — 27 haziranda mevsimin en son yün müzayedesi yapılmıştır. Rekabet gene Bradford ve yerli fabrikalar arasındadır. 10.800 balya tamamen satılmıştır, fiyatlar sabittir.
Süper merinos "AAA,, kalitesinden yedi balya, libresi 124 peniden, süper “AA” taranmış yünden de altı balya 117 peniden satılmıştır.
Hindistan ithal vergilerini 'arttırıyor
Yeni Delhi (Hususi) — Hint Hü-kûmeti. Diesel yağı da dahil olmak üzere bazı emtiaların ithal tarifesini arttırmıştır. Devalüasyondan sonra bazı ithal maddelerinin fiyatlarının yükselmesi bu artışa sebep olmuştur. Diesel yağı ton başına 140 rupe’den 145 rupe’ye, asetik asit, libre başına 13 anna’dan 14 annaya yükselmiştir. Anelin yağı ve tuz fiyatları da artmıştır.
2/VIII/1950 Çarşamba
Borsalarda vaziyet
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
Kapanış
Kuğun
İstanbul
Müdafaa
Londra Borsası
Bradford Piyasası
Nom
İskenderiye Borsası
Miaır Kr(*dl Fonnivr 1003
Bftmuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Ikranılycll tahviller 1933 Ergani ...
IV3k Ikrarnlyell
Milli
İMİ
1041
1/2
Ticaret Borsasında yeni sene mah-lü kırmızı mercimek, kuş yemi gibi maddeler Üzerine hararetli muameleler olmuştur. 1950 Fındık mahsulü üzerine de az miktarda alivre muamele cereyan et. miştir.
Kambiyo, Esham Ve Tahvilât Bor-sasında muhtelif tertipte Devlet Tahvilleri Üzerine mahdut miktarda iş olmuştun Altın fiatlerl ise, tekrar gerileme kaydetmektedir.
İzmir :
Pamuk tKantan=:TaHnrı) AshTnounl Kısa elvnriı F/Q KarrınK Usun oivuflı g/Q
t;ui'o uıayyün eden takribi piyonu değerleri.
VI
I
11
İLİ *.*m«
11.
1 .....
I •••«•••
Slvos-Erzurum 1... ° IL-VU...
Demiryolu I...
1941 Kalkınma
u
• •
1919 lntU(raxı 1918 İMtlkrori MHU Müdafaa
Müdafaa 1 Demiryolu İV Demiryolu V 1949 Ikrnmiydll — Dlğerlrri Demiryolu
Ticaret Borsasında çekirdeksiz kuru üzüm durumu sağlamdır. Alivre pamuk satışlarına devam edilmektedir. Diğer maddelerin durumunda bir tuhavvlll görülmemiştir.
KAMBİYO
Istanbu 1 Borsası
AçJlış Kapım ly
1 Sterllng 7.85 7.84
100 Dolar 2^2 25 281.—
100 Fr. Frangı 64.67 64.67 ■
100 İsviçre Er.... 64.03 «4.IXİ
100 Belç. 5.60 6.60
100 îsveg Kr....^. 51.1250 54 1200
100 Florin 73i6b40 73.6840
l(K) Liret 0/44128 0 4412F
100 Drtıhml 0.01876 0.01870
100 Escoudos ..... 0.7390 0.7390
Altınlar •
Bugün Eski kur
Lira Ldra
KUlçe VeıS Or. 5.17 5.20
Külçe Degunaa. 4- —
Cumhuriyet — —
Reşat 88 20 38.60
Hunrılt •••••••*•••* â» —
Gülden 38 40 35 25
îrıj^ills »•••••••••>•. 46.75 46.00
Fransız kok —
Napolton 111 .. —
tsvlçre —
New-York'ta l orısuı $ 85
Gümüş, Platin
En En yukarı
Gümüş Gr
Plfttln " 10.- İL—
Zürich Borsası (Serbest)
23.6.1050 İsviçre Frangı
Durumu En En yukarı
Türk Llrcun 1.— 1.10
Dolar 1 33 4 31
Sterline 10 7l) 10.00
Fransız Frangı 116 1.1ü
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası .u... Anadolu D.Y. Tertip A/B. >4 O »0 0* 20.60 U3.60 22 80 63.- 20.20 L1L- 59.— 67.50
” ,, M Um vb. Senet.
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Mvrkez Bankanı Ttirklye îş Bankası Türk Ticaret Bankası -...w Aralan Çimento Şark Değirmencilik MIHI Reasürans 123 — 80.— 6.- 15.20 23.25 16.— 120.25 6.- 15 25 23.50 16.25
Ecnebi Tahviller
(•) Ü ün Ün do Koronda muamciosl
İstanbul Ticaret Borsası
Hububatı Bugün Eski Kapanın
Kuğday yumuşak (Tüo.) Buftday Ofla 28.— 29.80 80.— 29.30 18.10
Arpa yoınllk (dökme) Mısır san (çuvalı) 24.—
Fasulye tombul .. FilbuİVû Çoh aart 26.— —
35.— 31.20
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil Nohut natürel 32.—
Yağlı tohumlar |
Ayçiçeği tohumu Keten tohumu ... Kendir tohumu Susam 35 — 81.— 32.— 51.— 37.— 75.— 85.-
Yer fıntığı kabuklu —
Kura Meyvalar ı
Fındık (kabuklu sivri) heriftik (ta tombul) 230.— 01.50 235.-
Cevls (kabuldü) Covlı (ÎÇ natürel) 22.—
Dukama Ham Maddeleriı
liftik (tına nı/ıl) w(e(«»^4«ae>»4 Tiftik (Natürel) 800.— 870.— 360.— 310.—
Yapak Trakya (Kırkım) 230.— 220.—
İlam derileri
8ığır ealamura (kasap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu 145.— - 0 140.— 170.- 175.—
Nebati Yağları 235.— 180.—
Zeytinyağı (1D.0. tenekell) Susamyağı (FUıf. sıra) Ayçiçeği (Rafine çıplak) Fındık yağı (Çürük) 238.— 100.—
140.— 140.— 135.—
Üzüm çeklrdekBİıc No.9 incir A «©rlsl No. 8....
B serisi No. 10H
Ahali i .......
AknK II .......
Akala III .....
yoril ..........
yağı (rafine) ... çekirdeği ______
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 — 225 —
Pamuk Akala 11 — 187.—
Pamuk Akala 111 — «â
Pnmuk yeri! 1 — M
Pamuk yeril LL
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
O %50 randımanlı
kabuklu tombul — 81.-
b) İç sıra kontrollü — 178.-
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday aort .....
Ajrpa
Bıı£duv (BUŞOİI=Scnt) ........
Sert Kış mahsulü No. 2 Kırmızı ” ° No. 2
Pamuk Middllng (Ubresi=8ont) Ekim ............................
Aralık
Mart ............... ••••..
riftik (LîbreaisSent) Takana No. ı
Fındık (Llbr(ıM=Scnt) Kabuklu yeril iri • • a »a• 4 a* »a « orta ............««..m*..».*.».,
Devanı Iç İthal malı .....
Ekstra İri tg İthal malı
Kuru Üzüm (Llbre8l=Sent) Thompson çekirdeksiz seçme
Keten tohumu ( Buşell= Dolar) -. Minnenpoll» .................
Knlav (Llbresİ=Sent) ..........
Levha-tenoke (100 libre dolar)
DüO Bskl kut
263.— 363.-
234 174 234.^
39.46 34.84
38.43 38 4*
38.47 38.80
—
—
— —
«M
44.— 40.-
U 1/4 U 1/4
8/2 3.83
95 50 95.—
1.30 T.30
Keten tubumu (Tonu=Stcrling)
Bombay •4a8(«seee4ifi(M8^**4â*4 4s«4«e4e« — 65.-
Kalküta — 63.50
Yer fıstığı HlndIntan «•••••••••••*•«••• — 61.-
Tiftik İyi mal (Libresi = Fiyat) —
• • Sıra malı '• • 4
Tün Anadolu •• •• 20/2)
• 9 Trakya ° »• •• • 18/2)
Snyfa 6
YENİ İSTANBUL
SATILIK ARSA
Türkiye Umum Mümessili
Taksim, Cumhuriyet Meydanı No. 9-1
Yunul
Devlet Üretme Çiftlikleri
İstanbul Belediyesinden
GÜZEL VE FAYDALI İLÂNLAR
LONDRA
nüflhası
120 ku-
Istonbuldon Pazar günü 13.00 de kalkarak Londraya 22,55 de varı}
Liraya HACCA gidip gelebilirsiniz...
HOLANOA KkALİTCT HAVA YOLLARI
En meşhur, patronlu moda mecmuasının 4 üncü satışa çıkarılmıştır. Her kitapçıdan arayınız. Fiyatı ruftur.
Aa. Şubesinden 338 doğumlu
oğlu AH Akkaya
Tahir Han, Galata.
Telefon: 44996
aynı za-
lmtlhanlara çabuk
Bomontlde, iyi bir mevkide, fabrikaya elverişli ve fabrika yapılmam İçin ruhsatiyeyi haiz 3000 M2 İlk arsa satılıktır. Müracaat: Tel.: 24060, eaat 10-17.
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI
İKRAMİYELERİ
MATEMATİK-İNGİLİZCE - FRANSIZCA
(Üniversite, Lise ve Ortaokul) talebelerine evde müsait şartlarla ders verilir.
Pangaltı, Türkbeyl so. Boz-kurt Ap. 119/1 adresine veya (83723-84133) telefonlarından birine adres bırakılması.
Tamamiyle kamaralı ve yataklı olan DENİZYOLLARI gemilerinde doktor, sağlık ekipi, revir ve her türlü ilâçlar mevcuttur.
İNGİLİZCE ÇERSLERİ
Her yaş için tecrübeli in gilizce öğretmeni manda hazırlar.
YENÎ
Tazyikli uçaklarla yolda gecelemeden ve l| gününden kaybetmeden seyahat,
Dünya haberleri Ecnebi muhabirlerin mektupları
En güzel yazılar
YENİ İSTANBUL’da ÇIKAR
ZAYİ — Hafik Şubesinden aldığım askerlik terhis tezkeremi ve nüfus cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü olmadığını İlân e-derlm.
Hafik
•Sete
Zacustos.1950
Bankalarımıza 150 lirn 30.IYLÛI. 1950 akşamına
DIESEL Kamyonları
A HME T VELİ MENGER
26-7-1950 gününde Bayındırlık Bakanlığınca tasdik edilmiş bulunan 1/1000 ölçekli plân esasi an dahilinde hazırlanmış olan Acıbadem Çamlıca caddesi üzerinde Ziya Cecan’a tarafından yaptırılacak mevzii ifraz imar tatbikat plânı Bakanlık yüksek makamınca incelendikten sonra onanlı olarak iade olunmuştur.
Yapı Yollar Kanununun 3 üncü maddesi gereğince ilgilile* rin bilgi edinmesi için İşbu plânın bir nüshası imar Müdürlüğü, diğer nüshası Üsküdar Kaymakam ve Bl. Şubesi Müdürlümü salonlarına asılmış bulunduğu ilân olunur. (10464)
Telefon: 414 4 2
Ağzınızın tadı, vücudüniizün kalorisidir.
YAYLA markasına çok dikkat ediniz
Merkez Atelyesi Müdürlüğünden
Atlas Sineması Pasajı • Beyoğl\ ( Telgraf : TRANSAERA
e lef on .'>4 076 4 I
Vapurlar, ARAFAT'tan BİR HAFTA EVVEL CİDDE'ye VARACAKLAR ve sayın yolcularının MEDİNE’yi ziyaretlerinden avdetlerine kadar LİMANDA BEKLİYECEKLERDİR.
Seyahat acentenize veya umumi acentemiz
TÜRHOL TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ne şimdiden müracaat ediniz. _______
Bir an evvel DENİZYOLLARI ACENTELERİ'ne müracaat ederek yerlerinizi kapattırınız. *10,57’
Müslüman vatandaşların mukaddes dinî vazifelerini emniyetle ve rahat bir şekilde yapabilmeleri için hususî seferler tertip etti
AYDA BİR GÜN BE-DAVA KUMAŞ PÎ -YANGOSU ÇKKtLDİ
Tortlp ettiği BEDAVA KUMAŞ PİYANGOSU; 2 nci Noter, Maliye Murakıbı ve müşteriler huzurunda çekilmiştir.
Piyango, 7 temmuz cuma gününe isabet ettiğinden o gün sabahtan akşama kadar alışveriş etmiş olan müşterilerimizin, ellerindeki kuponla birlikte mağazamıza müracaat ederek ödedikleri kumaş bedellerini geri almaları rica olunur.
KUMAŞ İTHALÂT T.A.Ş. (Enki Kula) Bahçekapı 32 PİYANGOMUZ AĞUSTOS AYINDA DA DEVAM EDİYOR
Her ayın 2 sinde, Noter huzurunda, geçen ayın İş günleri kuraya konmakta ve çıkan gün zarfında sabahtan akşama kadar alışveriş etmiş olan MÜŞTERİLERİMİZ verdikleri kumaş bedellerini tamamen geri almaktadır.
1 — 4400 lira muhammen bedelli 4 ton Arap sabunu 11-8-1950 cuma günü saat 15 de Gazide Üretme Çiftlikleri Atölyesince mtlbayaa edilecektir.
2 — Fenni ve idari şartnamesi Atelye Komisyonunda görülebilir. (10472)
DENİZYOLLARI vapurlarında : Tertemiz
ibadet yerleri, istenildiği kadar sıcak, soğuk su, banyolu, telefonlu kamaralar, her istediğiniz yemeği yaptırabileceğiniz zengin mutfak, her aradığınızı alabileceğiniz ucuz kantin, serin ve geniş yemek, istirahat salonlan ve her istediğiniz yerle istediğiniz zaman haberleşmek imkânı ve radyo mevcuttur.
40 L I R AYA
Birinci sınıf elbise dekillr. İngiliz astariyle. Paristen mezun
V. TOPALOĞLU
Sultanhamam Aşlrefendı Cad. Aşirefendi Han No. 35 Terzi.
%.042.05
2.679.37 6.276.48 hususi aksam ve armatürler bedelleri hariç olup bunlar bankanın Istanbuldaki deposunda müteahhide teslim edilecektir.
3 — Her kasaba İçin ayrı teklif mektubu verilecektir.
4 — İhale 7 ağustos 1950 pazartesi günü saat 15te toplanacak olan bankamız İhale komisyonunun İnceleme sonucunun idare meclisince tasdikini müteakip kesinleşecektir.
6 — Teklif mektuplarının en geç 7 ağustos 1950 pazartesi günü saat 12 ye kadar bankamıza makbuz mukabilinde teslimi tarttır.
6 — Her iş İçin eksiltme evrakı 5 lira bedel mukabilinde bankamızdan alınabilir. Projeler bankamızda görülebilir.
7 — Eksiltmeye gireceklerin Bayındırlık Bakanlığına İhale gününden en az üç gün evvel yaptıkları işleri gösterir belgeleriyle müracaat ederek bu işi yapabilecek kabiliyette olduklarına dair yeterlik belgesi almaları icap eder.
8 — Banka İhaleyi yapıp yapmamakta ve işi dilediğine vermekte serbesttir. (9636)
2 s» "gssSSS
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ
MEHMET KAVALA TAHİR HAN - GALATA
Telefon : 40430 - 42673 Telgraf : LAMET - tst
TEŞHİR VE SATIŞ YERİ
TEPEBAŞI ALP OTELİ ALTINDA
AKŞAMINA KADAR yatırmak ve bu parayı kadar Çelmemek kafidir, w
He» 150 liroyo oyrı bir ku(o numorot» reriHr.
BAKIRKÖY ÜNDE
4 Eylülde ISTANBUL’dan kalkacak olan “CUMHURİYET” vapuru, 6 EYLÜL’de I Z M I R’den, 8 EYLÜL’de MERSİ N’den, 9 EYLÜL’de ISKENDERUN’dan hareket edecektir.
6 EYLÜL’de ISTANBUL’dan kalkacak olan "ORDU” tipi lüks yolcu gemisi, I Z M I R'e uğradıktan sonra doğru CİDDE’ye gidecektir.
MUHTAR ADAYLARININ DİKKAT NAZARINA İstanbul Vali ve Belediye
Reisliğinden:
Muhtar seçiminde adayların nutuk söyliyecekleri yerlerle propaganda için reklâm asacakları yerler, ilçelerde milletvekilleri seçiminde ayrılan yerlerdir.
Bu yerlerin nereleri olduğu, bulunduğunuz Kaymakamlık binasındaki ilân tahtasında görülebilir. Bilgi edinilmesi rica olunur. (10465)
ŞEHİR SUYU TESİSATI YAPTIRILACAKTIR
tiler Bankasından :
1 _ Aşağıda lslmleıl, keşif bedelleri ve geçici teminat mik-
tarları gösterilen kasabaların içme suyu inşaatı yaptırılacaktır ______Kasaba adı_________Keşif bedeli Geçici teminat»_
1 — Bucak 137.945.19
2 — Çivril 49.210.32
3 — Gülnar 49.548.55
4 — Karasu 96.962.38
5 — Sapanca 84.633.35
6 — Yalvaç 118.014.13
7— Geyve
8 — Suşehri 40.560.62
9 _ Şavşat 35.724.97
10 — Tug-Tatvan 100.529.67
2 — Bu keşif tutarlarından font boru
rsMODE
F İ) R A L L E
........r. 11
„ ’bıüdı n » H
; —
Sh eylül
1 HOI 1950 ( ----ÇEKİLİŞİNDE
—■
■ *
1 y- I
Comments (0)