4 Ağustos 1950
Cuma
■KMitilMİ
SİVAS
TENİ İSTANBUL
TENİ
YENİ
TENİ
Tft.000 Hm
75.000
75.000
tiyo(
or or or or or
İKTİSADÎ, MÜSTAKİL
»m* A
Yıl 1—Sayı 247—10 kuruş
Abone: Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır» Hariç memleketler İki misildir •
K000 Hra
I
T.
ilânlar : 6 ncı sayfada santimetresi
2 liradır, ilânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 — Posta Kutusu : 447 - İstanbul
TmIj eden: Hnblb Edib - TÖREHAN
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Dış politika
Konsey müzakereleri
ÇOYYETLERİN Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine avdetinden sonra, Kore ihtüâfı-nın halli meselesi ümit uyandırmak değilse bile bir başka şekil almak istidatları göstermiştir.
Sovyetlerin Konsey müzakerelerini boykot ettiği sıralarda, Konsey, mütecaviz Şimallilere ilkönce bir ihtar tevcih etmiş arkasından da, tecavüzü silâh kuvvetiyle bertaraf etmek cihetine gitmiştir. Bu karardan bugüne kadar geri dönülmüş değildir. Bilâkis, Trygve Lie'nin Birleşmiş Milletler âzasına mü-racaatinden sonra, tecavüze karşı koyacak olan beynelmilel kuvvetleri tedarik etmek işi, bazı inkişaflar göstermiştir.
Gerçi, kara kuvveti vermek İşinde, İngiltere göndereceği kara kuvvetlerinin miktarını 4000, Avustralya gibi Uzakdoğu sahasının emniyeti ile doğrudan doğruya alâkadar bir devlet ise 2500 kişi olarak düşünmektedir. Fransa ise, henüz hiç bir karar vermiş değildir. Yani, ânide vâki gayet hesaplı bir tecavüz karşısında, Birleşmiş Milletlerin maddi tedbirleri, almış olduğu kararların mânevi seviyesi yanında bir hayli çelimsiz olmuştur. O kadar ki, eğer A-merikahlar, ellerinde mevcut dört beş tümeni arka arkaya ve bir ay zarfında harekât sahasına atmasalarmış, Kore’nin bütünü lıaştanbaşa mütecaviz Şl-malülerin eline geçmiş bulunacağı muhakkak imiş.
Halbuki bugün, Amerikanın süratli ve tesirli müdahalesi sayesinde, Birleşmiş Milletler Kore’de hiç olmazsa bir köprüba-şına malik bulunmaktadır.
Sovyetlerin Konsey müzakerelerine riyaset etmeleri sırası 1 ağustosta değil de bir kaç hafta sonra olsa idi, Konseye avdetleri lıer halde o kadar zaman gecikecek ve bu müddet zarfında, mütecaviz Şimallilerin yegâne gayreti, Kore’deki köprühaşını tamamen temizlemek olacaktı.
Demek oluyor ki, 1) Amerikanın müdahalesi sayesinde, Kore’yi 1 ağustosa kadar ele geçirmek kabil olamamıtşır; 2) Takviye kıtalarının yetişmekte bulunması, köprühaşını daha da emniyete aldığından, Sovyet Rusyanın hem Konseye avdeti hem de daha müzakereci ve yumuşak bir tavırla avdeti, kendiliğinden icap etmiştir.
İşte, Sovyetlerin Konseye avdetinden sonra Kore tecavüzünün siyasî safhasında belirmiş değişikliklerin sebepleri kısaca bunlardır. Bu sebeplerin askeri olduğunu, bu izahattan sonra söylemeye dahi lüzum yoktur.
Şu halde, 1 ağustos tarihi, Sovyetler için mühimdi. Çünkü Konseyin riyasetini işgal edecekleri tarihi tesbit ediyordu. 1 ağustostan beri, askeri durum düzelmemiş fenalaşmıştır. Fakat, Sovyetlerin yeniden Konseyde bulunduğu ve bulunmak mecburiyetini hissettikleri bir sırada, Birleşmiş Milletlerin e-linde, bugün dahi bir askeri köprübaşı mevcuttur.
Konspy müzakereleri üzerinde, eğer mütecaviz Kore’lilerin devam etmekte olan ufak tefek muvaffakiyetleri Sovyetlerin lehine çalışan bir knvvei müeyyide ise, bir askeri köprübaşının bütiin gafletlere, hazırsızlıklara ve şaşkınlıklara rağmen muhafaza edilebilmiş olması da, Birleşmiş Milletler lehine çalışan bir kuvvei müeyyidedir.
Binaenaleyh, askeri ve siyasî unsurlar arasında da, bir muvazene mevcuttur. Konsey müzakereleri üzerinde hâlen hu rea’ite, bütün kuvvetiyle müessir bulunmaktadır.
Burhan BELGE
T ruman denemeleri kaybetti
Dört eyalette yapılan ada, seçimi denemelerinde Truman kazanamadı
Chicago. 3 A A. «United Prens) — MİBBOurl, Batı Virglnia, Cansas ve Virginia’da yapılan başkanlık aday seçimlerinde Balkan Truman’in kaybettiği dün bildirilmiştir.
Truman Missouri'dc kendi intihap dalreHİnde ağır bir hezimete uğramıştır. Truman’in en fazla güvendiği ve Ayan Medlul Demokrat üyeliğine nam* «et olan Ayandan lmery Alilsin de seçimleri kaybetmiştir.
Türkiye Atlantik Paktına girecek
Türkivenin müracaatı
Amerikada inceleniyor
Türkiye, Atlantik Paktı ile herhangi bir tecavüz
karşısında Amerikanın yardımını sasıyabilecek
Washlngton. 3 (AP) — Birleşik A-merlka Dışişleri Bakanlığı, Türk Hükümetinin Kuzey Atlantik Paktına dahil olmak İstediğini, bir kere daha Birleşik Amerikaya bildirdiğini açıklamıştır.
Bugrün yapmış olduğu bir basın toplantısında Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mıchael McDermott, müracaatın Wa-shnigton’da İncelenmekte olduğunu söylemiştir.
McDermott, Kuzey Atlantik Paktının 10 uncu maddesine gazetecilerin dikkatini çekmiştir. Bu maddeye göre, yeni bir müracaatın kabul edilmesi 1-çin, üye devletlerin oy birliğiyle karar vermesi gerekmektedir
İstanbul, 3 (AP) — Atlantik Paktına dahil bulunan Devletlerin Türkiye-yi pakta kabul etmeleri; Türkiyeyi sevince garkedecektir. Böylece, Türkiye senelerden beri arzu ettiği* tek bir şeye kavuşmuş olacak: Her hangi bir tecavüz karşısında Birleşik Amerikanın yardımını katiyetle Bağlıyacak tam bir ittifak..
Türklyenin İngiltere ve Fransa ile karşılıklı yardım İttifakları varsa da, bilhassa Amerikaya daha büyük bir ümitle bakmaktadır. Herhangi bir mütecavizi geri çevirmek İçin gerekli en esaslı yardımı ancak Amerlkadan elde edebileceğine kani bulunmaktadır.
Türklyenin Atlantik Paktına dahil olmak İçin müracaat ettiği haberi ts-tanbulda bir sürpriz havası yaratmıştır.
Ankara bir seneden fazla bir zamandan beri Atlantik paktından bahsetmekte olup, eski Dışişleri Bakanı Nec-nıeddin Sadak, paktı İmzalayanlar a-rasına dahil olamadığı zaman şümullü bir sukutu hayat havası esmişti.
Türkiye» tam mânaslyle Atlantik grupuna dahil olması icap ettiğine kani bulunmaktadır. Fakat arzusunda muvaffak olamayınca, zamanla Atlantik paktlyle birleşecek olan mahallî bir Akdeniz anlaşmasını ileriye sürmüştü. Böylece Türkiye elzem olduğuna kanaat getirdiği garantileri elde etmeyi tasarlamaktaydı.
Tabiî olarak. Türkiye amansız düşmanı olan Sovyet Rusya ile kapı komşusu bulunmaktan huzursuzluk duymaktadır. Dolay isiyle kati garanti istemektedir. Yetkili bir müşahide, bugün yüksek mevkide bulunan resmî bir Türk şahsiyeti tarafından, Türki-yenln Atlantik Paktına dahil olması gerektiğine inanıp inanmadığını sorduğu zaman, şu cevap verilmiştir:
"Ne fark eder ki? Buradaki Amerikan askerî yardım programı gereğin-
ce ve dünya sulhunun nasıl elde edilmesi gerektiğini bildikçe, herhangi bir tecavüz karşısında, ister pakt olsun ister olmasın, sizi müdafaa edecektir.,, Resmi Türk şahsiyetinin şu cevabı verdiğini zannediyorum:
"Fakat buna emin olmıyan çok kimseler mevcut bulunmaktadır. Başka
★ ★
yerde fazlaslyle meşgul olabilirsiniz.
"Türklyenin, bellibaşlı bir devletle bir pakt İmzalamaktan başka bir İsteği yoktur. Bir zamanlar. Akdeniz paktından ve bir Yunan - Türk İttifakından bahsedilmekteydi. Türkiye zamanla. bir menfaatten ziyade mesuliyeti olacak hiçbir şey istememektedir.,,
★ B
Pakta girme müracaatımızı Muhalefet de destekliyor
Ankara, 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Türklyenin de Atlantik Paktına alınması için Hükümetin bazı teşebbüslerde bulunduğuna dair o-lan haberler şehrimizde de geniş alâka uyandırmıştır. Bu mevzuda C.H.P. nin Hükümet politikasını hararetle desteklemek kararında olduğu anlaşılmaktadır. Bu meseleyi inceliyen Profesör Nihat Erim Ulustaki makalesinde şunları yazıyor:
"Hükümetin Atlantik Paktına glr-mak maksadlyle teşebbüse geçmesi yerindedir. Hattâ öyle ümit olunur kİ, Kore’ye asker göndermeden evvel ilgili devletlerden bu hususta bir va-it de alınmış olsuh. Çünkü hiç bir devletin mukabil teminat almadan kendi müdafaa gücünden bir zerre dahi eksiltmesi istenemez ve beklenemez. Atlantik Paktına girince Türkl-
yenin kazanacağı yeni bazı teminata mukabil külfetler altına gireceği de hesaba katılmalıdır. Bundan dolayı Amerikanın, Türlciyeye şimdi yapmakta olduğu askeri yardımı, yeni külfetleri karşıhyacak ölçüde arttırması beklenir. Milletlerarası anlaşmalar. paktlar veya ittifaklar hepsi, kendi millî bünyemiz bakımından bir esas temele dayanır. Milletçe göstereceğimiz kuvvet, bugüne kadar Türki-yenln en büyük kuvveti milli birliği olmuştur. Eğer bugün de bir iftira ve nifak rejimi kurulmasına meydan verilmez, millî kıymetler çamurlan-maya çalışılmazsa şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da milletlerarası itibarımız muhafaza edilir. Bizimle taahhüde girişmiş ve girişecek devletler, mllletço göstereceğimiz kıymete bakarlar.,,
Amerikanın Çin politikası tamamen değişti
VVashlngton 3 (YÎRS) — Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Dışişleri teşkilâtına gönderdiği bir tamimle, Milliyetçi Çin’e mütedair Amerikan politikasının tamamen değiştiğini bildirmiştir.
İstanbulda senenin en sıcak günü
İstanbul düıı senenin en sıcak gününü yaşamıştır. Harurvt »Ölgede 3(1 dereceyi bulmuştur.
Bu yüzden bütün İstanbullular plâjlara akın etmişler ve plâjlnr da en kalabalık günlerini yaşamışlardır. Şehirde bir çok kimseler ceketsiz dolaşmışlar, Köprüde baygınlık geçirenler olmuştur. Bu arada şerbetçi ve sucu dükkânları da akşama kadar dolup dolup taşmıştır.
iyi bir tesadüf Kuledlbl çeşmesinin açılması da bıı sıcak güne rastlamış, Vali ve Belediye Başkanı Doktor Fahreüdin Kerim Kulcdlblnc kadar gelerek çeşmeyi bizzat açmıştır.
Yukarıdaki resimde, Valiyi çeşmeden akan ilk suyu İçerken görüyorsunuz.
23 aralık 1949 tarihli tamimde, Amerikanın Milliyetçi Çinliler elinde son kale olan Formozaya artık kaybolmuş nazariyle baktığı ve Güvenlik Konseyi ekseriyeti karar vereceir olursa. Komünist Çinin tasdikma muhalefet etmiyeceği bildirilmişti.
19 temmuz 1950 tarihli muhtırada ise, Güvenlik Konseyindeki Amerikan delegelerine, Milliyetçi Çin’i, hakkıyla İşgal ettiği yerinden oynatmaya matuf olan her türlü harekete karşı koymaları teklifine muhalefet etmek için talimat verildiği bildirilmekte ve Çin’in heyeti umumiyeslne şamil serbest seçimlerin şimdilik yapıla-mıyacağı ve bilhassa komünistlerin bunlara mâni olacağı tebarüz ettirilmektedir.
Barışseverlerin duruşması
Dün Ankarada Behice Boran ve arkadaşlarının ilk sorguları yapıldı
Ankara, 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Dün mevkuten şehrimize getirtilen Barışseverler Cemiyeti Başkanı Behice Boran, Genel Sekreter Adnan Ccmgll ve arkadaşlnrı hak-kındaki tahkikat dosyası askerî siyasî mahkemeye gelmiştir. Bugün sanıkların sorguları yapılmıştır. Dosya üzerindeki tetkikler yarın bitecek ve dâva açılması hususunda gerekli müsaadenin temini için Millî Savunma Bakanlığına müracaat edilecektir.
k _______________________>
Daverler,, dun Ankaruoa yapılan sorgularını ınutıak.p tevkif «>(lilııılşh*r(Hr. Yukarıdaki resimde Beiıiçe Boran vo arkadaşlarını jandarma refakatinde adllyrdrn çıkarken görüyorsunuz.
Amerikan Filosu Komutanı Vİs-Ami rai Ballcntine dün An karaya gitmiştir. Yukarıdaki resimde Amirali, Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanlığı Vekili Samet Ağaoğlu ve Amerikan Elçisi De beraber görüyorsunuz.
n
merikan
Filosu Komutanı
A
nkarada
Ankara, 3 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Amerikan Filosu Komutanı VİB-Amiraî John F, Ballentlne bugün saat 11,20 de özel bir uçakla şehrimize gelmiştir. Amerikan Büyükelçisi Wad8\vorth ile Yardım Heyeti Deniz Grupu Başkanı Amiral Glnder de Vls-Amlralle birlikte Ankaraya dönmüştür.
Mr. Ballentlne refakatinde Gene^ kurmay Habcralma Servisi Başkanı Albay Aziz Ulusan ve Elçilik Deniz Ataşesi Albay Cabler olduğu halde Milli Savunma Bakanlığında Deniz Kuvvetleri Komutanı Tümamiral Sa-dik Altıncanı ve Millî Savunma Bakanı Vekili Samet Ağaoğlu ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nuri Ya-mut'u makamlarında ziyaret etmiştir.
Amerikan Filosu Komutanı, Genelkurmay Başkanı Nuri Yamutla beraber.
Güvenlik Konseyi toplantısında Rus delegesi çok sert konuştu
Malik, verilecek kararın dünyayı ya harbe, yahut da
sulha
Lake Succcss. 3 (YİRS) — Kansey-içtimaı açılır açılmaz riyaset mevkiine oturan Malik propaganda nutuklarından birine daha bavlıyarak A-merlknya karşı hücuma geçmiştir.
Malik kendisi tarafından verilmiş o-lan ruznameye uyulmasını yani evvelâ komünist Çinin Konseye kabulü meselesinin ve ancak bundan sonra Koro meselesinin görüşülmesini ısrarla talep etmiştir. Bu ısrara bakılırsa Sovyetlerin niyeti, istekleri kabul e-dllmediği takdirde Konseyi yeniden terketmektir.
SON DAKÎKfi
AMERİKAN
TEKLİFİ KABUL EDİLDİ
tik olarak Kore meselesi halledilecek
Lake Succes, 3 (YİRS) — Güvenlik Konseyi bugün Mallk’in bütün baltalamalarına karşı. Komünist Çini Birleşmiş Milletlere kabulü meselesinden önce Kore meselesinin görüşülmesini Rusya ve Yugoslavyanın muhalif. Hindistan ve Mısırın çekimser oy lalarına karşı onblr reyle kabul ederek Amerikanın teklifini uygun görmüştür. Konsey, aynı zamanda tecavüzün, mürettlp ve müşevvikleri ile birlikte takbihine de karar vermiştir.
Müzakerenin sonuna doğru Amerikan delegesi Austin, Mnllk’e gayet şiddetli bir cevap vermiş, hakikatlerin senelerden beri tahrif edilmesinden İnsanlığın yorgun düştüğünü, bu teşebbüslerin netice vermlyecoğlnl ve esasen Kore meselesi hakkındakl tahkikattan Rusyanın bir şey boklemiyeccğlnl, çünkü tahkikat neticesinin Rus görüşünün aleyhinde tecelli edeceğini ve bu sebeple Sovyetlerin barış arzusunun samimiyetinden şüpheye mahal olduğunu boyan etmiştir.
154 yarbay lehine verilen karar
Askerî Yar g 11 a y geçen ağustosta terfi ettirilmiyen yarbayların lehine karar verdi
Ankara, 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Geçen ağustos ayında terfi müddetini doldurmuş bulunan ve sicilleri de düzgün olan 154 yarbay terfi ettlrllmcdlklerl için mağdur oldukları Iddlnslyle Askerî Yargıtay» baş vurmuşlardı.
Askeri Yargıtay müracaatçılar lehine karar vermiş ve bunun üzerine hazırlanan terfi listesi Bakanlar Kurulunun tetkikinden geçerok yüksek tMdlka Iktirnn etmiştir.
götüreceğini ihtar etti
Malik komünist Çinin Konseye kabulü noktası üzerinde görüştüğü sıralarda eliyle masaya vurarak: “Eğer bu yapılmazsa herhangi bir grup tarafına verilmiş bir konsey kararı gay-rikanuni olacaktır. Konsey. Amerikan tecavüzünü destekliyen kararından geri dönerek hakikî sulh yolunda İlerlemelidir.'’ demiştir.
Malik kendisi tarafından hazırlanmış ruzname üzerinde böyle birkaç kere ısrar ettikten sonra ciddî bir ta vırla Konsey tarafından verilecek bir kararın dünyayı ya harbe veyahut sulha götürebileceğini ihtar etmiştir.
Müteakiben Sovyet delegesi Kore tecavüzünün Mac Arthur, Foster Dul-les tarafından hazırlandığına dair e-llnde vesikalar bulunduğunu ileri sürmüş ve bu meyanda Dulles’i Cenup Kore siperlerinde gösteren, ve bazı A-morikan gazetelerinde intişar etmiş-olan fotoğraflardan bahsetmiştir.
Mallk’in nutku İngilizce ve Fransız-caya tercüme edilirken diğer delegeler koridora çıkarak sigara içmişlerdir.
Lake Success, 3 I YtRS) — Güvenlik Konseyindeki Hindistan delegesi, Cin ve Kore meselelerini birbirine bağla-maksızın müzakere edilmeleri icap ektiğini söylemiştir.
Truman ın temsilcisi Mac Arthure gidiyor
Harriman ve iki general, Uzak-şarktaki vaziyeti tetkik edecekler
\Vashlngton. 3 (YtRS) — Truman. kendi Dışişleri Müşaviri Büyükelçi Avareli Harriman'ın iki generalin refakatinde olarak cuma günü General Mac Arthur nezdine hareket edeceğini bildirmiştir. Harriman ve arkadaşları Mac Arthur'le uzAkdoğunun siyasî durumunu müzakere edeceklerdir. Japonyanın siyasî vaziyeti de gözden geçirilecektir.
Devlet Reisinden bu müzakerelerin Japon sulh muahedesi ile alâkadar olup olmadığı sorulmuşsa da sarih bir cevap elde edilememiştir. Fakat bu meselenin görüşüleceğine kuvvetle ihtimal verilmektedir.
Bazı devletler Kore meselesinde Amerikaya yardım etmek İstemiyorlar:
Armut piş, ağzıma düş!
Sayfa 2
YENİ İSTANBUL
4 Ağustos 1050
Tantanalı bir teşyi ve kaybolan valiz — Valiz bulunuyor ve bizden önce Ankaraya varıyor — Çocuklarla dolu bir yataklı vagon — İğde kokularına dair — Bozkır güzelliğinin hususiyeti — Kılıçlar ve Yahşihan hakkında hâtıralar — Kayaş ve bir diş hikâyesi
İSKENDERUNDAN trene biniyoruz. Gan dolduracak sayıda kadınlı erkekli bir dostlar
kafilesi tarafından uğurlanmaktayız; şükran hisleriyle yüreğimiz çarpıyor. Bu trenin yataklısı vardır ama lokantası yarın Kayseride takılacak. Akşam yemeğimizi odalarımızda yiyeceğiz. Selâmlar, senalar, selâmet temennileri, “yine bekliyoruz,, sesleri içinde vagonumuza girdik. Hareket edince de bir müddet mendil ve şapka sallayarak aynı şeyi istasyonda yapanlara mukabelede budunduk. Malûm
işler, bunlar... Ya
mez.
Şunun için yazdım: Bir de vagonumuza girip baktık ki çantalar arasında bir tanesi eksik. Eksik olan, içinde bütün evrakım ve en mühimmi evrakı nak-diyem bulunan küçük el valizi! Bereket, çok yolculuk yapmış, epeyce sergüzeşt geçirmiş bir adam olmak itibariyle ihtiyata riayet âdetimdir. öteye beriye para sıkıştırır, saklarım; yanımda yine birkaç yüz lira mevcut. Lâkin asıl harcırah, kaybolan çantada. O çaptayı bir dostumun oğluna emanet etmiştim, “sana teslim, demiştim, vagona elinle koy!,, koydu da aşı-nldı mı? Yoksa otomobilde mi kaldı? Hüküm vermek imkânsız.
Derhal şeftrene müracaat ettik. Vardığımız ilk istasyondan Iskenderuna vakayı telledik; yoldaki istasyonlarda cevap beklediğimizi de söyledik. Birinde şu haber alındı: Nuri Beyin e-vine telefon edilmiş ama cevap vermemiş. Nihayet akşama doğru Adanaya geldik. Gar şefi emsaline nadir rastlanır nazik bir vazifeşinaslıkla telgraf ve telefonları kullandı; vakit geçiyor, tren kalkacak; aradığımız merkezler cevap vermiyor. Nihayet —hareketimize iki dakika kalmıştı— çantanın otomobilin arka taraftaki bölmesinde bulunduğu ve yarınki uçakla Ankaraya ulaştırılacağı müjdesi geldi. Oraya bizden çok evvel varacaktı; hem de Iskenderunun pek de iyi olmayan suyu doldurulmuş iki termos şişesinin âğır-lığiyle ve hava yoliyle!
Yataklı vagonda erkek olarak iki kişiyiz. Üst tarafı hep hanım ve on kadar irili ufaklı çocuk. Koridor çocuk bahçesine döndü. Ne kovalamacalar, ne saklambaçlar... Oyunların ve seslerin envai. Gürültülü geçmekle beraber tren yolculuklarımın unutulmayacaklarından bir hoşu da bu oldu. Hele ertesi sabah bozkırların ıssız, heybetli boşlukları içinde kendimi bulunca ve bozkır iğdelerinin taşa, toprağa, raylara, telgraf tellerine kadar işlediğine inandığım ılık, uyuşturucu rayihasına dalınca...
İğde tütsüsiyle hepimiz başkalaşmış gibiydik. Lokomotif başka türlü soluyor, biz başka çeşit nefes alıyorduk, sanki... Hattâ diyebilirim ki, birbirimizi başka türlü görüyorduk; daha iyi daha güzel, daha cazibeli; İğde rayihası bedeni gevşeme vermesine mukabil beş duygumuzu da daha anlar hale getirir; ayrıca nikbinliği arttırır, insanları ve manzaraları sevimli gösterir; ay ışığı gibi âdeta kusurları örter, çirkinlikleri giderir, yalancı ve güzel bir âlem yaratır.
Bütün istasyonlarda akasyalar salkım salkım donanmış; bütün dere kenarlarında iğdeler buram buram kokuyor. Saatlerce gidiyoruz; köy nerede, canlı mahlûka rastlamayoruz. Küf renkli tepecikler ve akçıl bir toprak. Bazan o tepeler de siliniyor; ufukta yamn yumru bir dağ beliriyor; az sonra dağ sahneden çekiliyor, yerine daha büyüğü, sivrisi geliyor; sonra ufkun çizgisi üstünde bir kanbur kalıyor; eriyiveriyor .
Hiç birinde ne denizin ne ormanın, ne de göllerin coşkunluğu, gösterişi var; lâkin bir şey mevcut ki onlarda da bu yoktur: Kendine güvenen dik bakışlı, daima sert, herkesin zevkine varamıyacağı şahsiyetli bir güzellik. Tabiat, bozkırlarda cilveli, oynak, süslü, hele maki-yajlı değildir; züppeliğe ve yaltakçılığa da kaçmaz; sadeliğinden mağrurdur. Eteklerine deniz köpüklerinden dantel işlenmiş, göğsüne nilüferli bir gölün yağlı boya resmi çizilmiş gösterişli tuvaletler giymez; ağaçların şımarık yeşilliğine bürünmez; azman çiçeklerin arasına gizlenmez; kadınlaşmaz.
Etrafı söğütlerle, iğdelerle az çok süslü derelerini, ırmaklarını bile ekseriya göze görünmeyen yerlerden, dağlar arasına sıkışmış çukurlardan âdeta gizlice geçirir. Onları bakınca değil, ararsanız bulursunuz; çok defa yanında durursunuz da biraz aşağınızda su ve yeşillik olduğunu farketmezsiniz. Şurası, dünyanın başka taraflarında güzel sayılan malûm manzaraları kusur imişçesine örter; teşhirini küçüklük, hoppalık sayar. Olasıya erkek bir varlıktır.
öbür yolcular pencerelerden dışarıya bakmıyor, bakılacak şey bulmuyor; ben cam önünden ayrılmıyorum; kavruk tabi-atin cazibesine kapılmış haldeyim. Aynı zamanda bütün o Ege bölgesinin feyzini, Antalyadaki su ve çiçek bolluğunu, Alanya denizinin rengini, geçtiğim sahaların manzara zenginliğini düşünüyorum. Bozkırlara bakarak dinlendiğimi anlıyorum. Meğerse deniz, su, yeşillik ve renk israfı gözlerimi yormuş!
Burada, kilometrelerce koştuktan sonra önümüze el ayası kadar yeşilliği ve bir avuç suyu ile bir dere çıkıyor; kayalıklar onu derhal örtüp saklıyor. Yenisine rastlamak için daha ne kadar yol gitmemiz lâzım. Nihayet Kızılırmak da bir kaç kere sağımızdan, solumuzdan bulanık sulan devire kabarta geçti. Yatağının etrafı, akan su değilmiş de nebatatın yaşamasına zararlı bir madde imiş gibi çorak!
Ankaraya yaklaşıyoruz. Trenimiz öyle dar kavisler çizerek bir dağa tırmanıyor ki, başımızı uzatınca bütün vagonları lokomotifle beraber seyrediyoruz. Nereye vardığımızı sordum. Kı-lıçlar'da imişiz. Az sonra da Yahşihan. Geçmiş yıllar yine geriye tepti: Birinci Cihan Harbinin ortasında idi, aynı mevsimde. Bir iş için geldiğim An-karadan Çorum’a dönüyordum; tabiî, çift at koşulu bir yaylı araba ile... O dağa tırmanırken hayvanlar zorluk çekmesin diye arabacı da, ben de yürümüştük; çıkış öyle uzun sürmüştü ki...
Hele Yahşihan'm bir hanında geçirdiğim gecenin rahatsızlığını unutamamıştım. Zirâ hancı ikram olsun diye bana —yirmi yedi yaşında idim ve sürgündüm— haklarla döşenmiş, sedirlerine de halılar serilmiş bir oda vermişti. Uykumdan can havliyle uyandım, fırladım. Vücudum kor dökülmüşçesine yanıyordu. Memlekette gaz yoktu; başucuma bir haşhaş yağı kandili koymuşlardı, bir türlü ya-kamıyordum. Çantamda ihtiyaten bir deste mum taşıdığım için bunlardan birini yakayım, dedim. Fitil alev aldı; fakat o zamanki Ankarada yapılmış yerli ve harp devri mamulâtından olduğu için alevin hararetiyle mum derhal iğrildi, iki büklüm bir şekil aldı, söndü.
Fakat yatağa göz atmak imkânını bulmuştum: Çarşafta binlerce tahtakurusu koşuşuyor, yine binlerce pire zıp zıp sıçrayıp oynaşıyordu. O derece iri, besili, azman ve kendi cinslerine nazaran dev tahtakurusu ve pire ancak hususî bir merak yahut fen namına bir teşkilâtla yetiştirilebilirdi. Oda bu haşerelerin ıslahhanesi, harası, otlağı, sanatoryumu olmuştu. Avluya fırladım.
Tren Kayaş’a geldi. Söğütlü deresini görmiyeli şöyle böyle otuz dört seneye yakın. Bahsettiğim devirde Kayaş şimdiki gibi Ankaranin banliyösü değildi; tek-ü-tenha, fakat yine de güzel bir yerdi. Çorum gelişi burada erik yerken ön dişimin birini kırmıştım; dereye düşmüştü, kan başıma çıkmıştı. Zira Ankarada dişçi bulacağım şliphe-
Sergi köşesi :
Sıcakta sergi
Dün, bütün İstanbul, güneş-ten ve susuzluktan yanarken, sergi hafif esiyordu, biraz hava vardı. Fakat sıcaktan gündüz pek ziyaretçi vardı, mevcut olanlar da kahvenin ve dondurma, gazoz, şerbet satan pa-viyonlarm tarafında idiler. Ma-ama f İh, bir aralık, bazı yerlerde buz bitti. 11 Bu sıcağa kar mı dayanır 1”
Luna Park ciheti büsbütün boştu. Birkaç kişi, yukarılarda belki hava nardır diye çarkıfelek dolabına binmeğe teşebbüs ettiler: Fakat bu, elektrikle imlemiyordu. Birkaç hağrıyamk delikanlının bnzû kuvvetiyle çevriliyordu. Biçarelerin pek halleri yoktu, dolabı ağır ağır itiyorlardı, bu itibarla salıncakta kiler güneşe daha çok maruz kaldılar, "Yandı, yandı” yı bek-lemiyerek, daha fazla yanmamak için, hemen iniverdiler.
Bütün Sergide faaliyet halinde olabilen yer, şiddetli steağa rağmen 8am Amca’nın kutulan idi. Oyun harareti güneşi baktırıyordu.
BİR İSTANBULLU
Milletlerarası Fenerler Kongresi mesaisini bitirdi
Türk Delegesinin bu husustaki beyanatı
Parlste toplanan Milletlerarası Fenerler Kongresine iştirak eden Kıyı Emniyet Müdürü Şemsi Almak, kongre mesaisi hakkında bir arkadaşımıza şu İzahatı vermiştir:
— Vaki davet üzerine Türkiye adına iştirak ettiğim kongTe. 3 temmuzda Patisin Orsey sarayında toplandı.
Bu konferansa deniz ile ilgisi olan hemen hemen bütün devletler iştirak etti. Konferansın mevzuu denizcilere iyi seyir temini için fenerler, radyo-farlar ve diğer deniz işaretleri İle şeyh emniyetine taallûk eden bütün vesaitin yeni tipleri teşkil etti. Muhtelif memleketlerin bu vadideki teklifleri münakaşa edilerek yeni vasıtaların gelecek 4 senelik devre içinde ilgili milletlerce etüd ve tecrübe-edilmesi ve müteakip kongrede kat! netice alınması kararlaştırıldı. Konferans çalışmaları bittikten sonra Bordeaux ve diğer sahil şehirlerindeki bir çok tesisler delegelere gezdirildi. Konferans müzakerelerinden ve gezilerden çok faydalı bilgiler elde ettik. Bunların kabil olanlarını tat-bika çalışacağız.
Eminönü Halkevinin İstanbul şenlikleri
Eminönü Halkevi tarafından tertiplenen İstanbul genlikleri 19 a-gnstos 1950 günü Florya plftjında yapılacaktır. Plâj ve su eğlencelerinde, plâj kırnliçebgl müsabakalarına girmek istiyenlerin kayıtlarını yapttr-mak ve giriş kartlarını almak üzere Halkevine veya Florya Belediye Plâj gazinosuna müracaatları istenmektedir.
Ulaştırma Bakanının dünkü temasları
Ulaştırma Bakanı Tevfik tleri, dün Denizyollann bir müddet çalışmıg ve akgam saat 18 de İstanbul Sergisine giderek Ulaştırma pavlyonunda tetkiklerde bulunmuştur.
liydi; hele yapma diş bulmak —harp zamanında idik— daha güçtü. Bereket ikisini de buldum. Küçük işlerde şansım vardır. Ben yapma diş buldum diye sevindiğim o yıllarda sürülmeyen arkadaşlar ne memuriyetler bulmuşlar, ne yardımlar görmüşler, ne safalar sürmüşlerdi.
Gençlik bir toplantı yaparak komünizmi tel’in edecek
BUGÜN SAAT 16 DA MARMARA LOKALİNDE TOPLANACAK OLAN GENÇLER, BİR BEYANNAME NEŞRETTİLER
İstanbul Üniversitesi Talebe Birliğinin tertiplediği komünizmi tel’in toplantısı bugün saat 16 da Talebe Birliği Marmara Lokalinde yapılıyor. Toplantı münasebetiyle Üniversite Talebe Birliği on bin adet beyanname dağıtmıştır. Bu beyannamede şöyle denilmektedir:
“Sayın vatandaş,
Milli vahdeti, iç huzuru bozmak, kardeşi kardeşe düşürmek gayesine matuf gizli ve atenl faaliyetiyle komünizm, memleketin hür hayatından istifade ederek aleni propagandaya geçmiş bulunuyor. Fert olarak, teşekkül olarak çeşitli kisveler altında milletlerin başına felaketler yağdıran zararlı İdeolojileri yaymak gayretiyle çığırtkanlık edenlerin hakiki hüviyetlerini artık açıklıyoruz.
Bu memleketin öz evlâdı olarak, sana seslenenlerin kimler olduklarını iyi bilmelisin. Hareket ve faaliyetleriyle, milli akidelerine, vatan! bütünlüğüne ve aile saadetine kaydetmek gayesini güden bu fikir uşaklarının satılmış olduklarım asla unutma.
8cni 4.8.1950 cuma günü saat 16 da Beyazıt Üniversite Talebe Birliği Lokalinde yapılacak komünizmi tel’in toplantısına davet ediyoruz.
Gel ve hakikî Türk gencinin sesini duy...,.
Şehrimizde toplanacak olan Beynelmilel bir gençlik konferansının art-
Claude Farrere, Valiye bir mektup göndererek teşekkür etti
Şehrimizde bulunan maruf Fransız edibi Claude Farrfcre Vali ve Belediye Başkanı Prof. Gökay’a bir mektup göndererek Türkiyeye gelişi münasebetiyle îstanbulda gördüğü güzel ve hararetli karşılamadan dolayı teşekkürlerinin ve saygılarının kabulünü rica etmiş ve Türkiyeye olan sıkı bağlılığını ve sevgisini belirtmiştir.
Iran Melikesi ve oğlu şehrimizden ayrıldı
Bir müddetten beri memleketimizde bulunan îran Melikesi ve oğlu Prens Gulam Rıza Pehlevl dünkü ekspresle Tahrana müteveccihen şehrimizden ayrılmışlardır.
Vali ve Belediye Başkanı Prof. Gökay dün İran Konsoloshanesine giderek İran Şohinşahının kardeşi Gulam Rıza Pehleviye iadei ziyarette bulunmuştur. Bu ziyaret esnasında Prens Pehlevî îstanbulu çok sevdiğini, gördüğü sıcak alâkadan çok mütehassis olduğunu ve İlk fırsatta yine ziyarete geleceğini söylemiştir.
Tanınmış bîr Fransız gazeteci ile radyo spikeri şehrimize geliyor
A. F. P. Ajansı ve Figaro gazetesi muharriri tanınmış Fransız gazetecilerinden Jean Maurlac ile Fransız radyosu Türkiye yayınlarını İdare fiden Mme. Alice Rocue önümüzdeki haftalarda îstanbula gelecekler, şehrimizde bir müddet kaldıktan sonra Ankara Vt, Bursay» ziyaret edecekler-dlr.
Eyüpteki yangın
Dün öğle vakti Eyüpte Bahariye caddesindeki kontrplâk fabrikasının sandık imal edilen kısmında bir yangın çıkmış, itfaiyenin gayretiyle etrafa sirayetine meydan verilmeden ve yalnız bu kısmı yandıktan sonra söndürülmüştür. Emniyet Müdürü ve E-yüp tdare Amirlerinden başka Vali ve Belediye Başkanı Prof. Gökay da yangın mahalline giderek alâkalılardan izahat almış ve bu arada işçilerle görüşmüştür. Yanan kısımda çalışan işçiler fabrikanın yanmıyan tarafında çalışacaklardır.
fesinde gençliğin böyle bir toplantı yapması efkârı umumiyette büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır. Toplantının programına göre üniversite Talebe Birliği Genel Sekreteri Faik GÜ-ven’ln açış konuşmasından sonra Türk Yüksek Tahsil Gençliği adına Türkiye Milli Talebe Federasyonu Başkanı Can Kıraç bir konuşma yapacak ve bunu müteakip Behçet Kemal Çağlar, Atıf Ödül. Demokrat Milletvekillerinden Şevket Mocan ve Sadri Maksudl ile Göçmenlere Yardım Demeği adına yapılacak konuşmalarla komünizm ayrı ayrı cephelerden mütalâa edilerek tel’in edilecektir.
“Tarsus” un yeni seferi
Tarsus İkinci Amerika seferini 8 eylülde Pire, Cenova, Napoli ve Mar-sllyaya uğrayarak yapacaktır. Tarsus 26 eylülden 6 ekime kadar New-York’ta kalacaktır.
Muhtar namzetlerinin propaganda yerleri tesbit edildi
Mahalle ve köy muhtarları seçimi için partiler adayları tesbit faaliyetine devam etmektedirler.
Adayların propaganda afişlerini asacakları yerler ve nutuk söyliye-cekleri meydanlar Kaymakamlıklarda ilân edilmiştir.
Bu yerler milletvekili seçimlerine tahsis edilen yerlerdir.
.. Gümrük Komisyoncularının kır balosu
Türk Gümrük Komisyoncuları İstanbul Birliği 26 ağustos 1950 cumartesi günü saat 21 den sabaha kadar devam etmek üzere Florya Belediye gazinosunda mutena bir gece tertiplemiştir. Şehrimizdeki bütün sanatkârların İştirak edecekleri kır balosunun hazırlıkları bitmek üzeredir.
Misafir Amerikan Filosunun Komutanı Ankaradan . bugün geliyor
Şehrimizde bulunan Amerikan filosunun komutanı Vis-Amiral Ballen-tine, beraberinde kansı. Amerikan Büyükelçisi Mr. Wadsworth, Askeri Yardım Heyeti Deniz Kısmı Başkanı Tümamiral Ginder olduğu halde resmi ziyaretlerde bulunmak üzere dün sabah hususi bir uçakla Ankaraya gitmiştir.
Vis-Amıral bugün şehrimize avdet edecektir.
Federasyonun Avni Başmana telgrafı
Türkiye Milli Talebe Federasyonu Genel Başkanı, Bakanlığının ilk gününden itibaren gençlik çalışmalarına büyük bir alâka ve müzaheret gösteren Milli Eğitim Bakanı Avni Başmana. rahatsızlığı dolayıslyle gençliğin duyduğu teessür ve üzüntüyü belirten bir telgraf çekmiştir.
Federasyonun daveti
Türkiye Millî Talebe Federasyonu WaY İstanbul Konseyi Tertip Komitesi İkinci Başkanı dün Kısa Dalga Ankara Radyosunda bir konuşma yaparak bütün milletlerin millî gençlik komitelerini İstanbul konseyine davet etmiştir.
Pertevniyallilerin gezisi
Pertevniyal Lisesinden Yetişenler Derneği tarafından, 6 ağustos 1950 pazar günü KÜçüksuya toplu bir gezi tertiplenmiştir. Eski ve yeni hocalar, talebeler ve mezunlar, gerek Pertevniyal ve gerek Çapa lisesinin diğer bütün mensuplan geziye iştirak edeceklerdir.
SPOR
Beşiktaşlıl
Santrfor Bülendi geri istiyorlar
Beşiktaşlı idareciler, santrfor Bülent Esel'ln, transfer ayında Adalet Kulübüne geçerken Beşiktaş Kulübüne istifasını yazmadığını tleri sürerek Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğünfi müracaatla kulüplerine ladesini istemişlerdir. Beşiktaş Kulübü İdarecilerinden Remzi TosyalI kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza:
'Bülent Esel, Adalete geçerken Beşiktaşa İstifasını yazması İcap fitlerdi. Halbuki Bülent Kulübümüzden istifa cUnemlştir. Beden Terbiyesi U-mum Müdürlüğüne Bülendin iadesi 1-çin müracaat ettik, Umum Müdürlük muameleyi ikmal ettikten sonra bize bildirecektir., demiştir.
Çelenç Kupası tenis maçlarına dün de devam edildi
Çelenç Kupası tenis maçlarına dün de Eskrim, Tenis. Dağcılık Kulübü kortlarında devam edilmiş ve fu neticeler alınmıştır:
Suzan Güler, Telyam 6/4, 6/2, 6/4, Enet Talay, Kris Uncuyu 6/1, 6/0, 6/1; Nazml Bahri, Erol Böleli 6/3, 6/2, 6/3 yenmiştir. Müsabakalara bugün de devam edilecektir.
Beşiktaşlıların fevkalâde toplantısı
Beşiktaş Kulübü İdare Heyeti, gömdüğü lüzum üzerine 20.8.1950 pazaj günü saat 10 da Azal arını davet e> derek fevkalâde bir toplantı yapacak, t.r.
(W.A.Y.) İstanbul Konseyi pulları
y^.A.Y. İstanbul konseyi dolayısiy* le hâtıra olarak hazırlanan W.a.Y« pullan P.T.T. İdaresince 12 ağustostan itibaren piyasaya çıkanlacaktıı;
Yeni bir çeşme açıldı
Kuledibindeki tarihi çeşmeye dün saat 12 de merasimle su verilmiştir. Törende Vali ve Belediye Başkanı Prof. Gökay, Sular İdaresi Müdürü Prof. İhsan Göze, Beyoğlu Kaymakam» ve kalabalık bir halk kütlesi hazır bulunmuştur.
Gençlik balosu
Dünya Gençlik Birliği (W.A.T.)ın İstanbul Konsey toplantısı münasebetiyle Türkiye Milli Talebe Federasyonu, delegeler ve kordiplomatik şerefine bir danslı suare verecektir. Taksim Belediye Gazinosunda 20 a-ğustos 1950 pazar gecesi verilecek o-lan bu suarenin memleketimizi ilk defa ziyaret eden kıymetli gençlik mümessillerinde unutulmaz bir hâtıra o-larak kalması, cazip ve samimi olması için hummalı bir tarzda çalışılmaktadır. Federasyonumuzun tertip komitesi şehrimizin tanınmış artist ve sanatkârlariyle işbirliği yaparak balı ya zengin bir programla ayrı bir güzellik verilmesine âzami dikkat sarfetmektedir.
YENİ İSTANBUL
SİYASÎ tKTÎSADİ müstakil günlük gazete
8&bibi:
YENÎ İSTANBUL NEŞRİYAT LbLÎTED StRKETl Müdürü: Kemal H. SAKLICA Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden : Mithat PERİN
Neşredilmiyen yazılar iade edilmem.
Basıldığı ı
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LÎMÎTED ŞÎRKETÎ MATBAA8I
REŞAD NURÎ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 63 —
Köşemden denizi seyrederken: “İstanbul beni iyi karşılamadı smma elbette anlaşacağız, diye dü. şünüyordum, şu hastalık ve hele Emin Hulûsl-nin bana oynadığı oyunun perişanlığı geçsin... Benim bir daha anlaşamayacağım yer ancak o melun kasabadır” diyordum.
Evet şu köşeye alıştığım gibi lstanbula da alışacaktım. Bir eksiğim kendimi neşeli ve nikbin hissettiğim akşam üstü saatlerinde konuşacak adam bulamamaktı. Onu da ara sıra yanıma gelen Koço şöyle böyle tatmin ediyordu. Bana biraz evvel çalgılı gazinolar hakkında epeyce İzahat vermiş ve bunlardan birinde şarkı söyliyen bir kadım tavsiye etmişti. Onlann da sırası elbette gelecekti. Fakat ben kendisine daha ziyade sinemaları sordum. Koço onlan pek bilmiyordu. Yalnız karısının pek beğendiği bir filmi tavsiye etti. Koçonun karısının zevkına güvenllemlyeceği için ben önümdeki gazetelerde bir başka film aradım ve bu akşam oraya gitmeğe karar verdim. Demek ki, gece garantiye alınmış oluyordu. Cami, müze ve saire ziyaretleri gibi hazırlığa muhtaç ağır eğlenceleri daha sonraya bırakarak şimdilik sinema, çalgı gibi şeylerle meşgul olmalı idim.
Zaten bu oteli eğlence yerlerine yahut daha doğrusu İstanbulda geçirmeyi tasarladığım hayat tarzına en yakın bir yerde olduğu için seçmemiş miydim? Son senelerde sık sık lstanbula gelip gidenler, orada iken bana Sirkecide yeni ve güzel 311
oteller tavsiye etmişlerdi. Belli etmeden gülmüştüm.
Artık onlann yüzlerini görmemek için gündüzleri bile Sirkeciye uğramamayj çoktan kafama koymuştum. Defterimde büyük Beyoğlu otellerinin adresleri vardı. Heybeli dönüşünde evvelâ onlara uğradım. Fakat türlü türlü lisanlar konuşarak hollerinde dolaşan kadın ve erkeklerin kıyafet ve çehrelerinden, çeşit çeşit salonbır, barlar ve lokantalannın manzarasından ürktüm. Hele bir geniş koridorda kap: zannettiğim bir aynaya yürüyüp te pardesüm, şapkam vesairemle karşıdan kendimin geldiğini gördüğüm vakit âdeta bir dehşet hissettim. Bunların pek yüksek olan paralarının benim için o kadar ehemmiyeti yoktu. Fakat böyle otlde kaldığım müddetçe kendimi milyonlar sarflyle meydana getirilen o lüks Amerikan filmlerinden birinin artistleri arasına karışarak rol oynuyor gibi görecektim. Halbuki birçok araştırmalardan sonra bulduğum bu şimdiki otelim iyi kötü her türlü konforiyle yine oldukça lüks bir oteldi. Hem de az çok eve benzîyen bir tarafı vardı. Yemeğe ve sinemaya biraz zaman olduğu için Knçoyu çağırdım ve sabahleyin bıraktığım mektupları getirmesini emrettim.
★
Kızım Cemileninki başta olmak üzere kasabadan gelecek mektupları okumadan yırtıp atmağa çoktan karar vermiştim. Yalnız. İşlerimin tam tasfiyesine kadar avukatlığımı yapmakta devam edecek Kör Samlnln İş mektupları bundan müstesna İdi. Zarflar arasında onun yazıhanesinin başlığını göremeyince ötekileri yine karmakarışık yanımdaki masa üzerine attım. FAkat elimdeki anahtar zinciriyle oynayarak tekrar pencereden dışarıya bakarken zihnimi bir türlü onlardan ayıramadığımı görüyordum. O zaman 312
düşündüm ki, İnsan zaaflarının ne olduğunu an-layanııyacak yaşı çoktan geçmemiştir. O da şüpheli ya! Belki bu İlk postayı takımlyle yırtıp atmam mümkün olacaktır. Fakat, postalar birbirini takip ettikçe merakım artacağı, irade kuvvetimin derece derece aşınacağı ve nihayet bir gün bu mektupları okumagA başlayacağım muhakkaktır. O holde nasıl biteceği şimdiden malûm olan bu gülünç oyunu niçin devam ettirmeli? Niçin günlerce, haftalarca nafile tereddütler ve mücadelelerle kendimi yorup hırpalamak?
Yalnız kızımdan ve damadımdan gelen mektubu aahlden yırttıktan sonra parçalarım pencereden dışarı atıyor ve ötekileri birer birer açmaya başlıyordum, tik elime düşen Müftününkldlr; hem bana tesir etmesi için eski yazı ile yazılmış ve şurasına burasına beyitler serpiştirilmiştir. İlk satırına bir göz attıktan sonra onu da okumama-ğa karar veriyor ve bir yana koyuyorum. Bu insanlar arasında en çok ona karşı zaafım vardır. Okursam yumuşamak değilse bile bir parça hızımı kaybetmekten ve bunun öteki mektuplara sirayet etmesinden korkuyorum, ötekiler ihtiyar Hacı Ömer ve Cüce Kalfaya kadar hemen herkesten. Birisi do kendi mektubunun altına İmam Haşanın parmağını bastırmış. Bunlar selâm kelâmdan İbaret mânâsız şeyler... Zaten kolum da yine omuzdan doğru bir parça ağrımağa başlamış olduğu için çabuk çabuk hepsine bir göz atıyor ve hepsini yırtıyorum.
V
BÜYÜK SUÎKA8D
Şimdi kendi çocuğum başta olarak kasabanın elblrliğiyle bana yaptığı yakışıksız sulkasdi anlatmanın zamanıdır.
Celilenin öldüğü senenin kışında, etrafa pek belli etmemeğe çalışarak, İstanbul hazırlıklarını 313
yavaş yavaş tamamlamıştım. Fakat bahara doğru Cemile ne olduğu anlaşılamamış ağırca bir hastalıktan yattı ve aylarca kendini toplavamadı. Arkasından ne çıkacağı belli olmadığı İçin endişe duydum. Sararıp küçülmüş yüzünde, daha ziyade incelmiş bokunda, ateşli zamanlarında Büyük Ablanın boynuna sarılarak kısık sesiyle uzun uzun ağlayışlarında, ara sita canlanıp başka çocukların oyununa karışır gibi olduktan sonra çabucak yorularak yere çömelişlerinde, o zamanki ruh halime göre, anasızlığınm bir tesirini görmemek mümkün olmuyordu. Geceleri, hastalığı esnasında bir saat onu bırakmamış olan Büyük Ablanın sırtına yapışıp uyuduğunu gördükçe cesaretim kırılmakta idi. Bunun için bu ay. gelecek ay, diye yolculuğu sonbahara kadar attım. Halbuki sonbaharda ikinci harp başladı. Memleketin ne olacağı belli olsun diye hareketimi bir zaman daha geciktirmeğe mecbur oldum. Derdim gitgide kötüleşti. İstanbullular borç harç Anadolunun ötesine berisine kaçışırlarken benim elimde saz gibi bir ökaüz çocukla oraya gitmem, bana çılgınlık gibi göründü.
Daha sonra harp rejiminin getirdiği çeşit çeşit kargaşalıklara, sıkıntılara, salgınlara göre kazanın bütün İleri gelenleri gibi, bana da yeni yeni vazifeler ve işler çıktı.
Beni bu kadar tutan ve kendilerinden sayan insanlara karşı kaçaklık yapamazdım. Yaptığımı farzetsem, daha askerlik yaşımı bitirmediğim için orduda çalışmaya gitmem lâzım gelir ve tabii memnunlukla giderdim. O zaman paşa döküntüsüne benzîyen İşlerim gibi Cemile de büsbütün ortada kalırdı. Böylece parmaklarımı makinenin çarkına kaptırınca bir daha kendimi kurtaramadım; yeni duruma göre beni her çeşitten yeni yeni düşünceler ve ihtiraslar yakaladı. Adeta zaman 314
duygusunu kaybettim, öyle ki, bu kargaşalık arasında sürüklenip giderken aradan yıllar ve yıllar akıp geçtiğini bir gün Cemileyi, Karaae-kili çiftliğinin arkasındaki keçi yolunda anasınınkini geçmiş bo>TJ İle çağla koparırken görüp göğsüme yumruk gibi bir şey çarptı. Ben farkında olmadan kızım onyedl yaşma girmişti.
W
Şikâyet ettiğim suikast işte bu senelerde hazırlanmıştır. Biz, beşinci kolu, tepelere nöbetçiler çıkararak, havadan beklerken o benim evimin içinde sinsi sinsi çalışıyormuş.
Celilenin ölümünden sonra dostlar beni ve Karayamuklar kabilesinin hakkı saydıkları sen’eti kaçırmamak için o gülünç evlendirme komedyasına girişmişlerdi... Tutmadığını, tutmayacağını görünce dostlar peşimi bırakıyorlar, Karayamuklar da öyle yapar gibi görünüyorlardı. Fakat onlar sadece tabiye değiştirmişlerdir. Büyük balık kendini kurtarmışsa küçük balık, çocukluğunun bütün aczi ve bütün çılgm-lıklariyle ortadadır; Cemileyi yakalamak lâzımdır.
Harp yıllarında ortalıkta taş yağar kıyamet koparken Karayamuklar eşkıya gibi pusuya yatıyorlar; Cemile için kendilerinden boy boy erkfik çocuklar hazırlıyorlar; vaktiyle Hacı Müslim Beye olduğu gibi şimdi de bana bir yabancının yanaşmasını önlemek üzere bent âdeta bir çember İçine alıyorlar; türlü desiselerle evime sokuluyorlar; kendime en yakın bildiğim insanların hepsin! en zayıf taraflarından, kimini menfaatle, kimini merhametle avlıyorlar. Suikast o kadar hain bir sinsilikle yürütülmüştür kİ. Karayamuklann ayn ayrı çalışan kollan bile birbirlerinden haber aJa-mamışlar, aldıkları zaman da susmuşlardır.
(Devamı var)
315
Savfa 4
1 L A I ISI»*
4 AğUfltOS 1050
Milletlerarası Kadın Hukukçular Kongresi yolculuğundan notlar
Papanın huzurunda
İlmî bahisler :
Kırmızı üniformalı 6 çift delikanlının omuzlarında taşıdığı bir tahtırevan içinde, tahtına kurulmuş bir halde
^Muhterem Peder,, Papa XII. Piusf merasim salonunu teşrif etti
VATİKANA girdiğim zaman ilk hissim dini olmaktan ziyade sa-nate hayranlık oldu ve sonuna kadar bundan kurtulamadı m. Halbuki bir çok defalar loş ve serin kiliseıcr bana daha çok İlâhi bir hürmet ilham etmiş, beni Allaha daha çok yaklaştırmıştır. Sırmalar ve perdelerle süslü duvarlarda ne muazzam ve ne nefis heykeller var Yarabbi... Uzun süren bekleyiş devresinde dünyanın dört bir tarafından gelmiş bu insan kafilesi pek sıkılmış olacaklar ki artık her şeyden bahsetmeye ve nihayet tatlı bir sohbete dalmışlardı.
Kilisenin tam ortasına Papanın oturmasına mahsus bir taht kurulmuş. Etraftaki dört büyük sütunun üstüne ikişer katlı localar yapılmış ki biz bunlardan birinin üst katına çıkarıldık. Locanın etrafındaki sıralan genç papazlar İşgal etmişlerdi. Husus! hayatlarında daha doğrusu buradan başka her yerde gayet nazik olan bu insanlar burada ruhsuz birer taş kesilmişlerdi. Bizim geldiğimizi görmelerine rağmen yerlerinden kıpırdamadılar bile. Merasimi seyredebilmek daha doğrusu hiç olmazsa Papanın teşrifini olsun görebilmek için onlann sırtlanna dayanıp iki baş arasındaki mesafeden istifadeye kalktım. Terden ve sıcaktan başörtülerimiz şakakla rımıza ve ensemize yapışmıştı. Ayakta durmak imkânsızlaşıncaya kadar Papa XII nel Pius’u bekledik, bekledik.
Muazzam tahtın etrafını siyah elbiseler giymiş kordiplomatik, renkli ünl formalar i.vle evekler ve kırmızı renkli üniformalarıyla de Kardinaller işgal ediyordu. Karşı localardan biri sadece rahibelere diğeri de rahiplere tahsis edilmişti. Dünyanın her tarafından gelmiş binlerce Katolik rahip ve rahibeler, yerlerde de binlerce halk... Yer yer kaynaşmalar esnasında düşüp bayılanlar bile oluyor.
Saat 19. Ortaçağdan kalma san kırmızı ve turuncu üniformalariyle Papa muhafızlan ihtiram vaziyeti a-lıyorlar. Artık beklenilen ân yaklaşmıştı. Bütün başlar o tarafa çevrildi. Perde perde azalan sessizlik u-mumlleşti. Etrafta çıt yok...
önde siyah üniformasiyle protokol şefinin çektiği taburla Vatikan’ın büyük rütbeli memurlan geliyorlar. Sonra kırmızı üniformalı genç bir grup ve nihayet siklamen renkli 6 çift genç adamın omuzlarında taşıdığı bir tahtırevan içindeki tahta/ kurulmuş muhterem Peder XH nci Pius.
Kendisi 76 yaşında olmasına rağ-
men gayet dinç görünüşlü. Zayıf, u-zun boyluca ve gözlüklü bir tip. Keskin hatları ve nafiz bakışları var. Tahtırevan yere konulunca bir lâhza inip asıl tahtına çıktı ve protokol memurlan etrafında yer aldılar. A-sıl adı Eugen Pacelli olan ve dünyanın en mühim diplomatlarından biri olan bu şahıs, Hitlerin yanında uzun yıllar Papa XI incinin mümessilliğini yapmıştır. Papa XI İncinin ölÜ-miyle kilisede en mühim mevkii işgal eden Pius (Eugen Pacelli) 2-TII-1939 da Papa seçilmişti.
Harp IçJnde Amerikan Kardinali ile dostluğu ve dünya çapındaki siyasi hareketleriyle mukaddes Peder bana ruhî bir hürmetten ziyade dünyevi faaliyetiyle bir hayranlık veriyordu.
Nitekim takdis merasiminde İtalyanca, fransızca, İngilizce ve almanca olarak mevcut bütün milletlerin anlıyacağı kolaylık ve talâkatle hitap etti. Pelerinaj (Haç seferi) için gelenlerin listelerini okudukça o kadar muazzam bir tezahürat yapılıyordu ki bu sırada Papanın sesini duymak imkânsızlaşıyordu. Papa bu esnada elini 4 defa yukarıdan aşağıya doğru kaldırıp indirerek bu grıı-pu takdis ediyor, tezahürat devam ettikçe' bu hareketini tekrarlıyordu. Herkes kendi diline göre ya İlviva Papa, yahut da Hoch lebe heillger vater, (yaşasın mukaddes Peder) diye bağırıyorlardı.
Merasim böylece devam edip gitti.
Hulâsa Vatikan bu müthiş formaliteleri ve aşın derecede süslü ve mutantan merasimi ile bana dini hu-şû vermedi. Bu asırda hâlâ omuzlarda taşman, el! öpülmek İçin diyar diyar koşup gelinen Papa, sözleri ve idaresiyle beni sadece diplomatlığına hayran bıraktı. Ben insana bu kadar tapılmayı yersiz ve mânâsız bulurum.
Katoliklere bir reform daha lâzım.
★
Yorgun ve bitkin bir halde Vatikan’ı terkedlyoruz. 60 dereceyi bulan İspanyanın sıcağı bile bana bu kadar tesir etmemişti.
Arzu edenlerin millî kıyafetleriyle iştirak edebilecekleri bir balomuz var. Roma’nın en lüks otellerinden birinin bahçesinde renkli ışıklar altında hazırlanmış bir masamız var. Yemeğe de dâvetliyiz. Süreyya Ağa-oglu, ben ve Konsolosumuz otele geldiğimiz zaman davetlilerin bir kısmı ye*meğe başlamışlardı bile. Az olmakla beraber millî kıyafetli birçok
Yazan : Sabiha Erülgen
hanım da vardı. Meksika ve Küba-nınki hariç bütün millî elbiseler kat kat ceketler, bol etekler, İşlemeli başörtüler ve dantellerden ibaret, tn-ce ve dekolte giyinmiş bizlere gıpta ile bakan millî kıyafetli hanımlar, gece de devam eden bunaltıcı bu sıcak altında yanıp kavruldular.
Neşeli geçen bir yemek ve bir hayli eğlendiğimiz bu balo gecesinde Ro-mada (1000) avukatın bulunduğu ve bunlar arasında ancak 40 inin kadın olduğunu öğrendim.
Erkeklerden daha İyi konuştuğu söylenen kızıl saçlı genç bir avukat kadın gösterdiler. Tuvaletine, zarafetine ve güzelliğine kadın olduğum halde hayran kaldım. Hem çalışan» hem de dişiliğini, bütün zarafeti ve inceliği ile muhafaza eden mümessiller de az değil doğrusu.
1 de balodan çıktık. Romanın geceleri gündüzlerinden çok dara lâtif ve güzel. Şehrin dışına kadar bir o-tomobil gezintisi yapmaktan kendimizi alamadık. Oh, bu güzel Roma gecesinde İnsan uyumaya kıyamıyor.
M?
S.
' W*
E»
t
I
>
% t
• i
• J
t
Boya endüstrisinde yenilikler
Sokaklardan geçen parlak renkli o-tobüsler, güneşte yanan pırıl pırıl o-tumobll. baştan başa yeni boyanmış büyük bina, evlerimizde her gün kullandığımız renk renk eşya ve âletler, bürodaki zarif madeni dosya dolabı. fabrikadaki cazip şekilli yeni makineler tabletiyle göz alıcı renklerini I boyaya medyundur.
Buna rağmen bütün bunları boyamaktaki başlıca maksat göze hoş göstermek değil, malzemeyi korumaktır. İşte bu sebeple boya laboratuvarlann-da binblr çeşit eşya üzerinde, bir firketeden büyük matbaa makinelerine kadar boya tecrübeleri yapılır. Bu laboratuvarlarda bir ayakkabı bağının ucundaki üstüvnni teneke parçasını pastan korumak İçin verniklerle denemeler yapıldığı gibi, bir transatlantiğin teknesini deniz suyunun teslrlo-rindvn korumak için de çalışmalara girişilir.
Birleşik Amerika dahil dijfer herhangi bir memleketten ziyade dünya piyasalarına çuşitll boyalar temini rekoru Büyük Britanyadadır. İkinci Dünya Harbinden evvel do Büyük Britanya boya ihracatında başta gelmekte ve denizaşırı memleketler için yılda takriben 4 milyon sterllng değerinde boya maddeleri İstihsal etmekteydi. Harpten beri bu rakam İki misline çıkmıştır. 1948 de İngiltere 8 milyon 100 bin sterllng tutarında boya İhracatı yapmıştır. Bu ticaret emtiası 140 tan fazla yabancı piyasaya sevke-dilmiştlr. 1949 dn ihracat rakamı 1 milyon sterllng azalmışsa da. bu fark kısmen fiyatların düşürülmesinden ileri gelmiştir.
Diğer bir çok İngiliz endüstrileri gibi boya istihsal! de îngilterede küçük firmalar tarafından yapılmaktadır.
Papa XII. PIub tahtında otururken
&
•j
7 T • * _
Öğrenmek ihtiyacında ' olduğumuz herşey
Hicri 19 5 0 Ağustos 4 Cuma Rumi
• Şevval 20 1369 Tem. 22 136G
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 5.57 9.33 |
Ö8!e 13.20 4.56 ı
îkindl 17.14 8.51 i
Akşam 20 23 12.00
Yatsı 22.10 1.47
îmsâk 3.59 7.35 1
Aranı-
Harow Cingöz
HEYüOLU CİHETİ
ALKAZAR (42562) 1 — Tarza-nın Zaferi (Türkçe). 2 — Zaioğ-lu Rüstcm (Tılrkçeı. 3 — Ölilm Diyarı. *
AH (44394) 1 — Yanlış Numara. 2 — 5 Parmaklı Canavar.
ATLAS (40835) 1 — Monte
Kripto nun Mirası. 2 — Sinemacılar Kıralı.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Casuslar Çarpışıyor. 2 — Büvük Vals.
ELHAMRA 1 — Gece-Gündüz (Renkli). 2 — Birleşen Kalbler. İNCİ 1 — Cennet Yuvası. 2 — Korsanlar Kıralı (Renkli). İPEK (44289) 1 — Kalpsiz Kadın 2 — yahşi İntikam. MELEK (44668) 1 — Balalayka. 2 — Vazife Dışına.
LALE (43595) 1 — Deniz Kurtları (Türkçe). 2 — Günahsız Melek.
SARAY (41656) 1 — Cehennem Zindanı (Türkçe). 2 — Mazinin Eniri (Türkçe)
SUATPAKK (83143) 1 — Yuvam. 2 — Tulba.
St'MER (4235!) 1 - AUantld 2 — Monte Kristo’nun E İm ilaları.
ÇARK (40380) 1 — Kanlı Saltanat (Türkçe). 2 — Çalınan Taç (Türkçe),
ŞIK 1 — Merhamet. 2 — Kanlı Kervan.
TAKSİM (4319!) 1 — Hint Yıldızı. 2 — Sönen Hayat.
TAN 1 — Her Zaman Kalbimdesin. 2 — Ateş Bekçileri.
t* NAL (403o6) 1 - Namus Mücadelesi 2 — Robinson Adası, t’NAL YAZLIK 1 — Havai
Fırtınası. 2 — Tomaton Caniler Çetesi.
TENİ 1 - Aşk Dansı. 2 - Hacı Murat. 3 — Çanlar Çalarken. YILDIZ (42847» 1 — Günahtan Sonra. 2 — Siyah Gölgeler.
R. (Mısır) Kahire, Lefkoşeden. — 16.25 D.H.Y. (Türk; Beyrut, Kıbrıs. Ankaradnn. — 17.00 T.
A. E. (Yunan) Atlnadan. — 18.15 D H.Y. (Türk Bursadan. — 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankara-dan.
Vlolonııe) Konçertosu (pl.). — 22 45 M.S.Ay&n ve haberler. — 23.00 Program vo kapanış.
ISTANBULı
ÎSTANBI I CÎHETÎ ALEMDAR (23883) 1 — ölürn Seferi. 2 — Kılıçların Gölgesinde.
A YSU ölüm Dlyan.
AZAK 1 — Yaşasın Aşk. 2 — Lorel Hardl-Beknrhk Sultanlıktır,
ÇEMBERLÎTAt 1 — Şehrazad. 2 — Gençler Evleniyor. 3 — Cinayet Avcıları.
1 — Yeni Güneş. 2 —
HALK 1 — Gangster Hafiye. 2 — Sarı Gül.
İSTANBUL (22367) 1 — Kan Kalesi 2 — Şöhret ve Para. KISMET (26654) 1 — Şeyh Ah-medln Oğlu. 2 — Cebelüttank Casusu. 3 — Bir Katil yor.
Hafiyeler Kıralı. MARMARA (23860) 1 — Kumarbazı. 2 — İki Haremde.
MİLLÎ (22962) 1 — ölüm Seftri. 2 — Kılıçların Gölgesinde.
TURAN (22127) 1 — Lorel Har-di Kaldırım Kuşlan. 2 — Atlas Ekspresi. 3 — Deniz Kurdu (Türkçe).
YENİ (Bakırköy 166-126) 1 —
Maverling Esrarı. 2 — Fanto-maJar Pençesinde.
KADIKÖY CİHETİ HALE (60112) 1 — Beni Nasıl Unuttun. 2 — Sırmalı Kaftan OPERA (60821) 1 — 7 Çiçek. 2 — Kanlı Gcige
SÜREYYA 160862) 1 — Pori
Sait Faciası (Türkçe). 2 — U-nutulmayan Aşk (Türkçe).
ANKARA
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.00 D.H.Y. (Türk) Balıkesir, lzmire. — 8.30 D.H.Y. (Türk) Bursaya. — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Sivas. Elazığ. Diyarbakır, Vana. — 9.00 T.A.E. (Yunan) — Atlnaya. — 9.40 S. A. S. (İskandinav.) Münih, Kopenhag, New-York'a. — 10 00 S.R. (İsviçre) Atina. Cenevre. Zürlh. — 10.05 D.H.Y (Türk) Aryon. Konya. Adana,
faya. — 10.15 D.H Y. lzmire. — 10 30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, tskenderuna.— 12.10 C Y. (Kıbrıs) Ankara, Nl-kosya’ya. — 14.00 M.S.R. (Mısır) Nikosya, Kahlreye. — 16.00 D.H.Y. (Türk) lzmire. — 17.00 D H Y (Türk) Anka raya. — 17.05 D.H Y. (Türk) Bursaya.
G. An top. tTr-(Türk)
ANKARA (23432) 1 - Harman kaya, 2 — Baba Katili.
Bt'Yt’K (15031» 1 - Snknk Kızı Kıtty 2 — Tatlı BelAlnr.
CEBECİ (13848) 1 — Lorel Hnr-«11. 2 — Keyif AJayı 3 — Paya-nın Kızı.
PARK (11131) Uçuruma Doğru. Sl’S (14O71JL DUşman Yumruğu Atlında Paris.
St’MEB (140721 1 - Bataun a Dönüş, 2 — Kovboy Şarkıcısı. CLl’S (22240) 1 - Yeşil Yunus Sokağı. 2 — İki Cingöz Kız Kolejinde.
YENİ (14040) 1 — Çam Sakızı KAşif. 2 — Büyüklük Delisi GAR GAZİNOSUNDA Italyan Akrobatları
İZMİR
ELHAMRA 1 — Aşk Ynnşı.
2 — İki Cingöz Hnllyvood’^a.
3 — Büyük Günah.
LALE 1 — Atla* Ekspresi. 2 — Yaratılan Vatan. 3 — Kumarbazlar Kırahçesl.
TAYI İRE 1 — Tara ClnayeîJ.
2 — Anaların Günahı.
TAN 1 — Atlas Ekspresi. 2 — Yaratılan Vatan. 3 — Kumarbazlar Kıra İlçesi.
TENİ SİNEMA I - Kanlı Döşek 2 — Hacı Murat Geliyor
3 — Zoronun İşareti.
MELEK 1 — Esir Kız. 2 — Maymun Kadın.
UÇAK - TREN . VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
8.40 S.A.S. (İskandinav) Lvd-da dan. — 9.45 D H.Y .(Türk) Btırsadan — 9 50 D.H.Y'. (Türk) lzmirdcn. — 12.45 M.S.R. (Mısır) Kahire, Nİkosya. — D.H Y. (Türk) Erzurum,
zıg. Malatya, Kayseri. Ankarn-dan — 15.35 D H.Y. (Türk» İskenderun. Adana, Ankaradan. — 15.50 B.E.A. (İngiliz) Londra, Roma. Ar.İnadan. — 16.00 D.H Y. (Türk) lzmirdon, — 16.30 M.
15.00 Ela-
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.00 Antalva, Karabinadan. — 10 00 Ülgen, Ayvalıktan. — 20.00 Sus. Mudanyadan. — 22.30 Uludağ, Bandırmadan,
GİDECEK OLAN VAPURLAR
3.00 Ordu Knradcnlzc. — 4.00 Necat, tneboluya. — 8 00 Uludağ, Bandırmaya. — 9.0* Sus, Mudanyaya. — 17 00 Ma-rakaz. Mudanya ya. — 17.00 Ül-gen. Ayvalık-İzm ire. — 19 0(» Antalva, Karablgaya.
GELECEK OLAN TRENLER
7.30 Toros — 8.30 Ankara — 9.15 Ankara (Eks.) — 22.20 Semplon.
GİDECEK OLAN TRENLER
8.20 Semplon (Avrupa). — 18.10 Ankara - 20 30 Ankara
ANKAHA:
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M.S.Ayarı. — 7.31 Normun Clou-tler Orkestrası (pl.). — 7 45 Haberler. — 8.00 Saz eserleri (pl ).
— 8.15 10 dakika gitar (pl.). —
8 25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Hafif mürik
(pl.). — 9.00 Kapanış
12 28 Açılış ve program. — 12.30 M S.Ayıırı — 12.30 Şarkiler. — 13.00 Haberler, — 13.15 Polkncılar (pl ), — 13.30 öğle gazetesi — 13.45 FUm melodi* ierl (pJ.). — 14.00 Hava raporu, akşam programı vn kapanış.
17.58 Açılış ve* program. — 18.00 M.S.Ayarı. — IH (M) incesaz (Şevkefza Faali). — 18.30 Konuşma. — 18.45 Rltmrllcr (pl.).
— 10.00 M.S.Ayarı vo haberler.
— 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Tarihi Türk nıüzlgl (İdare eden: Mcsud Cemil), — 20 00 Havaiden sesler (pl.), — 20,15 Radyo gazetesi. — 20.30 Serbr .» rant. — 20.35 Dnns müziği (pl.).
— 2100 Türklyorlc Maraba II Plânı. — 2i 15 Opera arya, düet ve koroları (pl.). — 22.00 Konuşma. — 22.15 Hnydn-Ro Majör
Harp kopmadan evvel
Korenin siyasi hayatında geçirdiği safhalar
Kore Komisyonu, geçen sene verdiği raporda, Rusyanın takındığı tavır yüzünden, vaziyetin gitgide vahim bir hal aldığını bildirmişti
Yazan : Dr. Hamza Eroğlu
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 öğle konseri (pl.). — 13.45 Şarkı ve türküler. — 14.20 Serbest saat.
— 14.30 Şarkı ve türküler (pl.)
— 14.50 Trombonla caz parçaları (pl.). — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. —-18.00 Caz müziği (pl.). — 18 30 Yurdun her köşesinden deyişler vo söyleylşter. — 19 00 Haberler. — 19.15 İstanbul Haberleri.
— 19.20 Radyo Senfoni Orkestrası Konseri. — 20.00 Saz eserleri. — 20.15 Geraldo Orkestralından dans müziği (pl.). — 20.30 Şarkı ve türküler. — 21.10 İktisadi bahisler — 21 20 Fasıl Heyeti Konseri “FrrnhnOk’* — 22.00 Müzik dünyasından çeşitli Örnekler (plJ. — 22.45 Haberler
— 23.00 Çeşitli hafif müzik (pl.)
— 23.30 Programlar ve kapanış.
Suldan »ııftn:
YABANCI RADYOLARDAN
SEÇME YAYINLAR
LONDRA:
7.10 Cerh Norman ve Caz Orkestrası (19.76 m.). — 8.00 Dinleyici İstekleri (Hafif müzik) (19.76 m ). — 11.00 B. B. C.
“Symphony” Orkestrası 116.84 m.). — 12 3») Londra '‘Symphony** Orkestrası (19 76 in).
15 15 Londra “Hafif Konser'* Orkestrası (16 84 m.). — 17.10 Opera müziği (16.84 m,). — 18 15 Caz Kulübü (13.97 m.) — 2I.3( Londra “Symphony*’ Orkestrası ( 16 84 m ). — 23 15 Operada geceler (25 38 m.).
KMİNÖNİ : Eminönü — Brn-sanon (Küçükpar.nr) — Ali Rıza (Alemdar) — Salâhaddin (Çarşı kapı)
BEYOGLV: Cemal Ataaoy
(Merkez) — Llmoner (Taksimi
— Cihangir (Teksim) — Sağlık (Galata) — Ziya Boyer (Galata»
— Şark Merkez — Kur-
tuluş ı Şişli) — Hasköy — Merkez (Kasımpaşa)
PATİK: lemnll Hakkı (Şehza-debaşı) — 8. Gürgen (Akanray)
— Sn mat ya — Ha »elci (Şehremini; — Ahmet Suat (Ağustos)
— Orhan Avcıoftlu (Fener) KYt*Pî Arif Beşer BEŞİKTAŞ: S. Recep (Beşiktaş) — Orta köy — G. Dlvanlı-oğlu rArnavutköy) — Merkez (Bebek)
KADIKÖYı R. Muhtar (Kadıköy) — Feneryolu — Erenköy
— A. Cafer Çağatay CSKCDAH: Ömer Kenan HELMELİ ADA: Heybellada HC Yİ KAIIA: Merkez
İZMİR
Yardım (Alsaneak) — Halk (Basmahane) — Birlik (Keme* rnltı) — Cumhuriyet (Egrefpa-
1 — Eski bir vapur armatörü. 2 — Tertfl musibet; Tersi noktacık. 3 — Bir uzvumuz; Konuşma karakteri. 4 — Tersi vesile. Tersi sak. Eski hâkimin dörtte üçü; Bir erkek adı. 6 — Tersi para mahfazası; Tersi bir zamir, 7 — Sonundaki harf L olursa insanların bir teselli vasıtası olur; Tersi şan: Bir edat. 8 — Ynmn; Temi niyabet. 9 — Sarhoşun marifetlerinden; Sebebi hayatımız. 10— liglsl yok.
Yukarıdan uşağı:
1 — Şansı kötü (|R| kelime).
— HÖIA; Yüzümüzdekilerden.
— pellyye; Bir mâbut. 4 —
2
Peygamberin yakınlan; As 5— Basamak. 0 — Tersi bir edat; Kahrı tahta. 7 — Tcr.il frnn-aızca lakemle; Neflv edatı 8— Yâdedllen; Toprağı derinleştir, 9 — MÜtovailycn. 10 — Sonsuz muharebe (iki kelime).
DÜNKl) BULMACANIN HALLİ
Soldan sağn:
1 — Semavi belâ. 2 — Aka-rat; Lâf. 3 — Diyanet; MI. 4 — Alan; Yakan. 5 — Sis; Ki. 6 — Isıran at. 7 — Kelâm et; Bi. 8 — Ören; Zlvnt. 9 Ama; Aza. 10 — üşenen
- Ti; ndıım.
Y uknndıııı inağı:
1 — Sadnsı kötü.
Eriş. 3 — Mayaml. 4 — Sunan. 5 — Van; Mıh; __________
6 — kon; Rozan. 7 — Takati.
8 — El; Kin; Yad, 9 — Lama; Abaza, 10 — AflyoU (am.
2 —
Ekili; Aran;
Mfl.
Beyoğlu 44614
İstanbul 24222
Kadıköy 00872 Üsküdar 60945 Anlcara 00. İzmir 2222 Karşıyaka 15055
S IH Hî İMDAT
Ifltnnhul Brvoftlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
(499e
00530
91
2251
şa) — GUzclynlı (Yalılar)
ANKARA
Bayer — Başkent — Ankara
GÜNEYDE 33 üncü arz derecesinden kuzeyde 42 nci arz derecesine kadnr uzanan, doğuda Japon Denizi, batıda kısmen Sarı Denizlo çevrili o-lan Kore. 220,741 Km kare olup, Si-biryanın ve Orta Asyanın tabii bir penceresi, mühim bir coğrafi ve stratejik mevkii haiz bulunmaktadır. Nüfusu şu anda 28 milyondur. Bunun 9 milyonu Kuzey Korede, 19 milyonu da Güney Korede bulunmaktadır.
Bir üçüncü dünya harbinin İlk kıvılcımı sayılan Kore Harbi, bütün dikkat nazarlarımızı kendi üzerinde toplamış bulunmaktadır. Bu harbin doğuşu, menşei. Korenin siyasî hayatındaki gelişmelerin tabii bir neticesidir. Bu bakımdan siyasi tarihinin gelişmelerini üç bölümde toplıyarak tetkik edeceğiz.
I — İkinci Dünya Savaşına kadar Korenin kısa bir tarihçesi
Çok eski devirlerden beri Çinin nüfuzu altında bulunan Kore, bir taraftan Japonyanm, diğer taraftan Çarlık Rusyacının emperyalist siyasetlerine mevzu teşkil etmiştir. Japonya, 1866 da Kareyi Cinden fiilen ayırabildi ve 1876 tarihinde de Kore ile bir muahede yaparak Korenin istiklâlini tanıdı, buna mukabil Japonya. Korenin üç limanından müstefit oluyordu. 1880-1690 arasında Kore, Avrupa kıtasının büyük delvetleri ve Birleşik Amerika devletleriyle münasebetler teminle ticarî muahedeler İmza etti.
Kore üzerinde Çin, Japon menfaat zıddiyeti 1 ağustos 1894 tarihli harbin doğmasına sebep oldu. Çin, 1895 te İmzalanan SHÎMONOSEKİ Muahedesinin birinci maddesiyle katî bir suretle ve tam olarak Kore üzerindeki haklarından voz geçiyor, Korenin istiklâlini hukuken tanıyordu. Japon zaferi sonunda Japonya Koreye girmek fırsatını buldu, Rusyanın mukavemetiyle karşılaştı vo hattâ bu mukavemet Rus-Japon harbinin de sebebi oldu. 1905 tarihli PORTS-MOÇTH Muahedesiyle, Rusya, Japon-yanın Kore üzerindeki siyasi. İktisadî ve askeri haklarını ve menfaatlerini tanıdığını bildirdi. Böyiece Kore Japonyanm himayesine girmiş bulunuyordu. 1910 da hâkimiyet haklarını tamamiyle ve daimî surette Japonya İmparatoruna devreden. Kore imparatoru, Korenin Japonyaya ilhakını bir andloşma ile tanıdı.
1945 yılına kadar Kore. Japon İmparatorluğunun bir parçası olarak kaldı.
II — İkinci Dünya Savaşında Ko-renln İstiklâline ait müttefik and-taşmaları ve Kore meselesinin Birleşmiş Milletler Teşkilâtına gelinceye kadar geçirdiği tekâmül safhası.
Cebirle hükümranlık ve kendi kendine idare hakları nez’edilmiş bulunan milletlere, bu haklarının ladesini Atlantik Beyannamesiyle karar altına alan ve 1 ocak 19-12 Washington Birleşmiş Milletler deklarasyonu Uc kabul eden müttefik devletler, İkinci Cihan Savaşı içinde bu prensiplere sadık kalarak hareket etmişlerdir.
Bu maksatla, 1943 te Kahirede toplanan Birleşik Amerika, Büyük Britanya ve Çin devlet mümessilleri, Korenin hürriyete kavuşması ve müstakil olması hususunda mutabık kaldıklarını beyan etmişler ve bilâhare 26 haziran 1945 tarihli Potsdam Deklarasyonu ile Sovyet Rusya da bu hususu tasvip etmiştir.
15 eylül 1945 te Koredeki Japon askeri birlikleri Amerikan askerî makamlarına devrolunurken, Mac Ar-thur’ün emriyle 38 İnci arza dairesi Amerikan ve Sovyet askeri birlikleri arasında sınır teşkil ederek, kuzeydeki Japon kuvvetleri Sovyetlere. güneydeki kuvvetler Amerikalılara teslim olundu. Bu kararla Kuzey ve Güney Kore, bilblrinden ayrıldı.
Ocak 1945 te Moskovada toplanan hariciye vekilleri, bilâhare Çinin de tasvibiyle, Kore hakkında etraflı bir anlaşmaya vardılar.
Kore hakkında alınan karnrlann ilk maddesi, demokratik prensiplere uygun olarak Korenin İstiklâle kavuşmasını. gerekli inkişaf şartlarına vasıl olmasını ve müstakil bir hükümet. kurmasını hedef tutuyor. îkinel maddesi İse, muvakkat bir hükümetin teşkilini kolaylaştırmak için Kuzey Korede Sovyet askeri kumandanı ve Güney Korede Amerikan askeri kumandanlarının temsilcilerinden mürekkep ve Koredeki demokratik partilerle ve sosyal teşekküllerle istişarede bulunacak bir karma komisyonun kurulmasını gerekli görüyor.
3 üncü ve 4 üncü maddeler. Moskova anlaşması gereğince kurulan Karma Komisyonun vazife ve salâhiyetlerinden bahsediyor.
İlk defa 20 mart 1946 da. ikinci defa 21 mayıs 1947 de Seul’da toplanan Karma Komisyon, aşağıda zlk-rolunan hususlara anlaşmaya varamadıklarından vazifelerine devam e-demediler.
a > Demokratik partiler ve sosyal teşekküllerin tefsiri hususunda, Sovyetler, Güney Korede bulunan mutedil ve sağcı partileri. Komisyonun iş-lişarl müzakerelerinden hnriç tutmak istiyorlardı. Halbuki Amerikalılar mevzuubahls partileri Moskova Anlaşması gereğince, Koro Karma Komisyonuna aykırı hareket etmediği ve Moskova kararlarının tatbikına mâni olmadığı için, Karmu Komisyonun istişarî müzakerelerine iştirakten men etmlye taraftar değillerdi,
b ) Güney Korede. Rusların bertaraf ettikleri siyasi partilerin taraflarının yekunu 15 milyondan fazlayı buluyordu. Buna mukabil Sovyotlerln demokratik partiler ve siyasi teşekküller olarak adlandırdıkları grııpun, Amerikalılar tarafından hüviyetlerinin tahdit edildiği ileri sürülüyordu.
c ) Amerikalılar ayrı ayrı Güney ve Kuzey Korede umumi seçim yapılmasını, muvakkat teşriî meclis kurulmasını vo bu meclislerin nüfusun nispetine göre seçilerek muvakkat I milli asambleyi teşkil etmesini ve bu asamblenin de muvakkat hükümeti kurmasını teklif eltiler. Sovyoticr iso demokratik teşekkül ve partilerin mÜ-ıılenslilerinden müteşekkil Güney ve Kuzey Kore İçin müsavi miktarda saylavları bulunan muvakkat Korcll-lcrarası bir halk meclisi kurulmasını teklif ettiler.
Birleşik Amerika, Karma Komisyonun vazifesin! yapunuulığını ve bu UHulü kullanarak Koreyl istiklâle kavuşturmak ve Küreyi birleştirmek İmkansız olduğunu görünce. Sovyet Kusyaya, Moskova Anluşnıusının tut-blkatını temin yolunda, bu anlaşmayı Imzalıyan dört devletten müteşekkil bir toplantı yapılmasını teklif etti ».in vo Biiyiik Britanya bu teklifi kabul. Sovyet Rusya İse katiyet İr radettl. Bunun üzerine Birleşik Amerika Korenin istiklâli meselesini Birleşmiş Milletler teşkilâtına arzcttl.
III — Kore meselesinin Birleşmiş Milletlerdeki durumu.
Birleşik Amerika Devletleri 17 eylül 1947 de, Birleşmiş Milletler Umumî Kâtipliğine müracaatla, Korenin istiklâli meselesinin Asamblenin ikinci toplantısında ruznameyo alınmasını talep etti.
Kore meselesi Asamblede görüşülürken, Birleşik Amerika. Korenin milli bir meclise ve hükümete kavuşmasını ve İşgal kuvvetlerinin bunu müteakiben çekilmesini, Korenin birleştirilmesini ve bu hususların gerçekleşmesi için de muvakkat bir Kore komisyonu kurulmasını (eklif e-diyordu. Sovyet Rusya ve peykleri de Kore meselesinde Birleşmiş Milletler teşkilâtının salâhiyeti olmadıkını, ancak bu meselenin sulh muahedesine taallûk ettiğini İddia etti.
Asamble, 14 kasım 1947 de. Amerikan teklifini kabulle. Kore muvakkat komisyonunun teşkiline ve muvakkat komisyonun kontrolü altında en fazla 31 mart 1943 e kndar Güney ve Kuzey Korede demokrasi prensiplerine uygun olarak seçimler yapılmasına karar verdi.
10 mayıs J948 de. Asamblenin kararma uyularak Kore muvakkat komisyonunun kontrolü altında Güney Korede seçimler yapıldı. Gerek Sovyet İdari makamları ve gerekse Güney Korede mevcut Sovyetler tarafından kurulan Halk Hükümeti, Kore muvakkat komisyonunu tanımıyarak. Komisyonun Kuzey Koreye girmesine ve Asamblenin verdiği kararlan tat-* bik etmesine mâni oldular. Muvakkat komisyonun hazırladığı raporda Güney Korede yapılan seçimlerin muteber olduğu, halkın, oyunu serbestçe verdiği ve oyunu veren halkın bütün Korenin nüfusunun üçte ikisi olduğu açıklanıyordu.
Asamblenin aldığı karar gereğince tatbiki gereken bütün hususlar sona ermediğinden, Korede nizam ve sulhun teminini, Moskova Anlaşmasının ve 14 kasım 1947 tarihli Asamble Kararının tatbikini temin yolunda, A-samble, Kore için yeni nüfus seçerek vekâlet verdi.
2 şubat 1949 dan. 28 temmuz 1949 a kadar çalışan Kore Komisyonu, dostane teşebbüslerini kullanarak İşgal kuvvetlerinin çekilmesini ve Korenin birleşmesini tahakkuk ettirmeye gayret etti. Komisyon kararma uyarak. Amerikan askerleri 29 haziran 1949 da çekildiler. Sovyet Rusya. Komisyonun Kuzey Koreden askerlerini çekmesi hususundaki müracaatlarına cevap bile vermedi.
21 ekim 1949 tarihli karariyle, A-samble Kore Komisyonuna verilen vekâlet müddetini uzatarak salâhiyetini de genişletti. Komisyon, hazırladığı raporda vaziyetin vnhametlnl belirtiyor ve bundan önceki komisyonun raporundaki mülâhazaları mev-zubnhs ediyordu. Komisyonun vardığı neticeler:
a ) Güney ve Kuzey Kore arasında mevcut gayri dostane münasebetler, hâd halini alan düşmanlık, Korenin birleşmesi ümidini gittikçe azaltıyor.
b ) Asamblenin kararlarına uyarak, Kore Komisyonunun takip ettiği gayelere, Sovyet Rusya zıt bir vaziyet aldıkça, Korenin birleşme imkânı tahakkuk edemiyecektir.
c ) Birleşik Amerika İle Sovyet Rusya arasında mevcut rekabet Ko-reyc taallûk eden meselelerin çözümünü imkânsız kılacaktır. Bu İki devletin yeniden gayreti olmaksızın birleşme imkânı tahakkuk edemlyecek-tlr.
d ) Koredeki mevcut vaziyet şimdiki halde evvelkinden daha İyi bir durum arzetmemektedir. Ve Asam Dİ e tarafından işaret olunan gayelere varılamamıştır.
Güney Koreden Amerikan askerlerinin çekilmesi, Kuzey ve Güney Kore arasında devamlı silâhlı çarpışmalar, 25 haziran 1950 tarihinde Kuzey Korelilerin Güney Koreye taarruzu İçin bir vesile teşkil etti.
Irk ve kültür bakımından mütecanis bir kütle arzeden. birlik ve istiklâl aşklyle mücehhez Kore halkına. Birleşmiş Milletler İdealinin gerçekleşmesi yolunda sulh ve sükûn temenni edelim.
HİKÂYE
Körler memleketi
Yazan : H. G. Wells
— 4
— Bırak onu elinden, diye ihtar ettiler.
Nunez, dehşet dûyarak itaat e-decek oldu. Sonra ileri doğru atılarak köyün dış tarlalarından birine kaçtı. Arkasında ezilmiş otlardan bir İz bıraktı. Orada bir müddet oturdu. Kendisini garip bir dövüşün başlangıcında hissediyordu. Sizinle aynı fizikî şartlan havi olmayan insanlarla dövüşmek, a-zap verici bir şeydir. Nunez de bunu düşünüyordu. Tam o sırada elleri sopalı bir sürü İnsanın gelmekte olduğunu gördü. Blrbirle-riyle sık sık konuşarak bir kordon halinde ilerliyorlardı. Nunez evvelâ güldüyse de sonra işin ciddiyetini görerek sustu, izini keşfetmişlerdi. Kordon gittikçe daralıyor, Nunez’e endişe veriyordu. Ne yapması lâzım geldiğini boş yere düşündü. Ayağa kalktı ve surlara doğru ilerledi. Orada sesini çıkartmadan durdu. Onlar da durdular. Nunez iki eliyle küleğini kavradı. Kulakları, “Körlerin memleketinde tek gözü olan insan kıraldır”, sözleriyle uğulduyordu. Arkasına, tırmanılması imkânsız olan duvara baktı. Halk:
— Bogota, Bogota! neredesin? diye bağırmıyordu.
Küreğini daha sıkı kavradı. “E-ğer bana dukunurlarsa onlara vururum** diye yemin ediyordu. Sonra yüksek sesle bağırdı:
— Buraya bakın, bu vadide canımın istediğini yaparım.
Sesini duyunca, Nunez’e doğru süratle yaklaşmaya başladılar. Bu bir nevi körebe oyununa benziyordu.
İçlerinden birisi:
— Şunu yakalayın, dedi.
Ntmez'in elini çabuk tutması, bir şeyler yapması lâzımdı. Gürleyen bir sesle:
— Anlamıyor musunuz, siz körsünüz, ben görüyorum, beni kendi halime bırakın, diye bağırdı.
— Bogota! Bırak şu küreği e-linden, çayırlıktan da çekil. Bu son emir Nunez'i çileden çıkardı:
— Canınızı yakarım, vallahi yakarım, bırakın beni, diye bağırdı.
Sonra nereye olduğunu pek bilemeden koşmaya başladı. Bir a-ra durdu, gittikçe kapanmakta o-lan çemberi bir yerinden yarıp çıkması lâzımdı. Gözüne kestirdiği bir boşluğa doğru koştu, fakat geç kalmıştı. Yakalanacağını görünce, küreği salladı: körlerden biri acı acı bağırarak, yere yuvarlandı. Şimdi elleri sopalı, kürekli bir sürü adam, kasırga gibi koşuşuyor onu arıyorlardı.
Nunez, paniğe uğramış, rastgele öteye beriye koşup duruyordu. Bir ara ayağı takılıp, yuvarlandı. Düştüğünü duymuşlardı. İlerde surların dışına açılan bir kapı vardı, Nunez’e bu kapı cennet gibi göründü. Çılgın bir Ümitle oraya a-t ildi ve kendisini dışarda buldu. Biraz nefes almak için yere uzandı. Yiyeceksiz ve sığınaksız İki gün iki gece dışarda kaldı. Bu müddet zarfında bir çok defalar “körlerin memleketinde tek gözü olan adanı kıraldır,, sözünü tekrarladı durdu. Bu adamları nasıl mağlûp edebileceğini düşündü, hiç bir çare bulamadı. Takatsizdi, silâhı da yoktu. Uyumaya çalıştı, karnı acıkmıştı. Çamların dibinde yiyecek aradı, hiçbir şey bulamadı * Lâmalardan birini yakalamayı düşündü. Fakat kötü niyetini
Çeviren : S. Yahya bey oğlu
anlamışlar gibi yaklaşmıyorlardı. Nihayet geri dönerek, anlaşmaya karar verdi. Evvelâ İki kişiye rastladı:
— Çılgınlık ettim, beni affedin, ne de olsa cahilim, dedi.
Artık akıllandığını, yaptıklarından pişmanlık duyduğunu söyledi. Sonra sebepsiz yere ağlamaya başladı. Kendisini çok zayıf ve hasta hissediyordu» Bunu müspet bir a-lâmet olarak kabul ettiler. Hâlâ “görebildiğini,, iddia edip etmediğini sordular.
— Hayır, diye cevap verdi. Yaptığım bir çılgınlıktı.
Başlarının üstünde ne olduğunu sordular.
— On adam boyu yüksekte, dünyayı örten, kayadan bir dam var, dedi. Sonra gene ağlamaya başladı.
— Bana başka sualler sormadan evvel, biraz yiyecek verin, yoksa öleceğim, dedi.
Kendisini cezalandırmalarım bekledi, fakat ona karşı müsamahakâr davrandılar. Onun bu isyanını, budalalığının son İspatı olarak kabul ettiler. Onu da aralarına aldılar ve herkesin yaptığı İşleri gördürmeye başladılar. Hastalandı. iyi bir şekilde tedavi ettiler. En canını sıkan şey karanlıkta yatmak mecburiyeti idL Bu arada kör Alimler gelip kendisini ziyaret ettiler. Onu zihnî kötülüklerinden azad etmeye çalıştılar. Üstlerinde bir tavan olduğunu o kadar kuvvetle iddia ettiler ki, Nunez acaba ben mi yanılıyorum diye kendinden şüphe etti. Böylece Nunez Körler Memleketinin bir vatandaşı oldu. Ahalisine de gittikçe ısındı. Onları artık yabancı bulmuyordu. Bilâkis dağların ardında kaJan kendi dünyası şimdi ona. çok uzak ve hakikat olmayan bir âlem gibi geliyordu.
Dostları arasında, canım sıkmadığı zaman iyi bir adam olan patronu Yacob ile yeğeni Petro vardı. Yacob’un küçük kızı Medina İle de aralan pek iyi idi. Medina güzel yüzlü iyi bir kızdı. Nunez gün geçtikçe onu daha çok beğeniyordu. Göz kapaklan çökük ve kırmızı değildi. Sanki İstediği zaman açabilirmiş hissini veriyordu. U-zun kirpikleri vardı. Sesi de çok kuvvetli idi. Bu vasıfları vadinin güzellik mefhumlma uymadığı İçin Aşıkı yoktu, öyle bir zaman geldi ki Nunez. “şayet bu genç kızı kazanırsam. hayatımın &eri kalan kısmım bu vadide geçirebilirim’’, diye düşünmeye başladı. Onu takip etti, ufak tefek hizmetlerini gördü ve anladı ki. Icız da kendisine yabancı değildir, İstirahat günlerinin birinde, beraberce yıldızların ışığında oturdular. Nunez genç kızın elini tuttu ve sıktı, o da müşfik bir şekilde mukabele etti. Bir gün de karanlıkta yemek yerlerken. kızın kendi elini aradığını hissetti. O sırada akseden ateş aydınlığında yüzünün çok tatlı bir İfadesi vardı. Açılmak için fırsat kolladı ve bir gece onu çıkrığının başında buldu. Mehtabın aydınlığında ışık ve nurdan yuğrulmuş bir mahlûk gibi duruyordu. Ayaklarının dibine oturdu, onu sevdiğini söyledi. Huşu İçinde, gayet müşfik bir âşık edasiyle konuşuyordu. Medina cevap vermedi, fakat bu sözlerden memnun olduğu aşikârdı.
fDevamı var)
4 Ağustos 1950
YKNÎ İSTANBUL
Sayfa 3
Zaman zaman
Hiç durulmaz!
Zaman mm arı bnkarsınız; İstanbul Belediyesi bir gayrete gelir. “Tramvaydan atlnflm, ver 10 Hra crxu„ , “Sokağa çöp döktün, ver 25 Hra..."
Birkaç lıııffa müddetle büyiik bir faaliyet, dikkat ve titizlik görülür, Esnafın fiyatlar* kontrol edilmekte, şoförler tnkı disiplin altına alınmaktadır. İler tarafta nizam, İntizam kurulmuştur. Ilnlk dıı medeni, mazbut bir şehirde yasadığını hissederek rahat bir nefes almaktadır.
Derken, İşler birden bire tekrar tavsar. Pollslıı. seyrüsefer memurunun gözü nııünde yine tramvaylara atlayanların, sokağa çöp. hattâ bulaşık suyu dökenlerin haddÜ hesabı yoktur, aldırış eden olmaz. Esnaf, malını dilediği fiyata satar: Kimse karışmaz. O kadar kİ. birbirine bitişik iki mahallede aynı et, aynı sebze, aynı ıııeyva birbirinden yiizdo 30-40 fiyat fnrklyle satılmaktadır. Şoförler, yine no kadar seyrüsefer nizamnamesi varsa hiçe saymaktadırlar. Müşteriden fazla para İster, kavga e-derler. Dıırulmıyacak yerde durur, geçilnılyocck yoldan geçerler. Bir keşmekeştir başlar.
Bir şehirde belediye talimatı, seyrüsefer nizamları ya vardır, ya yoktur. Varsa, her zaman ve daimi olarak tatbiki İcap eder. Eğer yoksa, olmadığına güvenip gafil avlanan lıalkı. esnafı, şoförü ayda, yılda bir defa cezaya
çarptımınk da haksızlık ve insafsızlık olur.
Belediyenin ihmal ve kayıtsızlığının en güzel misalini, Taksim Meydanının hlr köşesinde pek bariz olarak görmekteyiz: Burada, kapalı durak İle İnönü Gezisi arasındaki yol her gün, hor saat Şişliye, Kurtuluşa dolmuş yapan taksilerle tıkalı vaziyettedir. Caddenin sol tarafında tramvaylar, sağ tarafında İse bu dolmuşlar dizili durduğundan ne otobüslere, ne de hususi arabalara ve taksilere geçecek yer kalmaz. Kornalar öter, çanlar çalar, şoförler bağırışın fakat bu yolu söküp geçınek kabil olma*.
Bu İzdihama mâni olmak İçin Belediye tarafından, yolun o kaldırımı üzerine, göz hizasına “Hlc durulmaz" yazılı bir levha dikilmiştir. Anın, dlnllyen kim?..
Orada bir polis bekler ve duran taksilerden ceza keserse, mesele yok: Yo! «çıktır. Birkaç günlük gayret ve dikkatten sonra, polis ortadan çekilince tekrar hercümerç bnşgösterlr. Belediye, ya orada daimî olarak bir memur bulundurmalı, yahııt da levhayı kaldırmalı kİ, otoritesi kırılmasın.
Levhanın kaldırılmasını temenni etmeyiz. Çünkü o, yalnız şoförler İçin değil. Belediyenin alâkalı şefleri, müdürleri İçin de kıymetli bir ihtardır: Belediyecilikte de “hiç durulmaz.”
M. î. GAR AN
KORE’DE
akisleri
son mevzilere
çekildiler
Kore’de Amerikalılar son mevzilere çekilmişlerdir. Yukarıdaki resimde Amerikan topçuları ateş esnasında görülüyor.
Bir havadisin
?■
İktisadi işbirliği Türkiye idaresi basın kısmı şefliğine tâyin edilen Mr. Fla-nagon şerefine diiıı ECA’nın AyaapaşadakJ yeni binasında bir kokteyl parti verilmiştir. Yukarıdaki resimde Mr. Flanagon’u basın menNiıpıarlyle bîr arada görüyorsunuz.
Nehru. Batılı Devletleri
itham ediyor
Nehruya göre : "Kore'nin âkıbeti, bizzat Koreliler tarafından halledilmelidir"
Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
Hvvangganda kanlı bir
gece muharebesi
Bayındırlık Bakanının
gazetemize beyanatı
Yeni Delhi, 8 (A.P.) — Bugün Hint Parlâmentosunda Kore meselesi hakkında beyanatta bulunan Hindistan Başbakanı Pundit Nehru, Batıkların Asya meselelerini ele alışlarında hiç bir zekâ eseri bulunmadığını söylemiş ve zamanla önlerine duvar çıkacağını İlâve etmiştir.
Hindistan kendilerine doğru yolu gösterecek vaziyettedir. Onun İçin, dünyanın herhangi bir memleketinin plânlarına sadece “peki” demekle iktifa ctmiyecektlr.
Arabuluculuk gayretlerinden bahseden Nehru, Kore meselesinde bir arabulucu olarak ortaya çıkmaya niyeti »lmadığını söylemiş ve İlk olarak yapılacak bu teşebbüsün anlaşmaya ..emin hazırlayacak bir hava yaratacağından emin olduğu kanaatini izhar etmiştir. Bu anlaşma zemini de, Nehruya göre Komünist Çinin Birleşmiş Milletlere kabul edilmesi keyfiyetidir.
Nehru şunları ilâve etmiştir:
“Rusya ve Çlnslz bir milletler topluluğu. bir sulh organı olmaktan çıkmış ve bir harp veya harbe hazırlık organı olmuştur.,,
Nehru. şunları ilâve etmiştir:
((Tahnıinııne göre. Komünist Çin. Birleşmiş Milletlere dahil edilseydi; Kore meselesi dahil bir çok tehlikeli vaziyetler yaratılmamış olurdu. “Hin-dlstanın. dünyanın üçüncü büyük kuvveti olduğuna dair söylentileri yalanlayan Nehru, Hlndistanın ancak küçük bir rol oynıyabileceğlni söylemiştir
Nehru sözlerine şu kelimelerle nihayet vermiştir:
“Korcnin akıbeti. Korelilerin kendileri tarafından bizzat hallerdllmelidlr."
Siyah bayırlar, birden kızıl ve yeşil düşman ateşiyle aydınlandı ve karşı tepelerden düşman işaret ışıklan seçilmeye başladı
bttşlıyalıdan beri en olarak Hvvanggan muharebesini gösterebiliriz, sökmeden önce, ^uzey Komünist ^(çti. Düşman
zifiri ka-kuvvetleri birlikleri mevzileri-
şimdi ancak bir adamlarını dizecek
kuvvetleri
zayıf kadar
vardı.
uğratmakla teh-
geçmek için yola İhtiyat kuvvetle-
yara-müs-hepsi meş-
Tokyo, 3 A A (AFP) — Amerikan topçusunun ve Birleşmiş Milletler Deniz Kuvvetlerinin şiddetli ateşi İle desteklenen üçüncü Güney Kore Turneni dün gece Korede cereyan eden savaşların en mühimml neticesinde doğu sahilinde bulunan Yongdong u almışlardır.
Bu üçüncü Tümene mensup kuvvetler, komünistleri Yonngdong'un kuzeyine doğru takibe devam etmişlerdir, ö te yandan aynı bölgede başka birlikler, üçüncü Tümenin İlerleyişini desteklemek üzere muvakkaten bazı mevziler İşgal etmişlerdir.
Cephenin diğer kesimlerinde Amerikan ve Güney Kore birlikleri evvelce hazırlanan en iyi müdafaa mevzilerine çekilmişlerdir.
Genel karargâh sözcüsünün beyanatı
Tokyo. 3 A.A. (AFP) — Mac Ar-thur’un genel karargahı sözcüsünün bu sabah bildirdiğine göre, düşmanın Korcnin güneyine yaptığı kuvvetli tazyik devam etmektedir. Sözcü, Pusan clhttlnde savaşan düşman kuvvetlerinin İki tümen ve bir üçüncünün bazı birliklerinden müteşekkil olduklarını tahmin etmektedir.
Sözcüye göre, Kuzey Korelilerin cephenin kuzeyinde baskıya devam etmeleri bunların Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin güneye nakline mâni olmak istediklerine İşarettir.
Sözcü, Birleşmiş Milletler Kuvvetlerinin iki günden beri Kuzey ve Batı bölgelerinde günde 4 ilâ 10 kilometre kadar çekildikleri bildirmektedir, öekizinci Ordu nihaî mevzilere çekildi
Sekizinci Amerikan Kore Ordusu Karargâhından, 3 (AP) — Cephenin merkez nahiyesinde bulunan Ameıl-kan birlikleri bugün, harbin «on e-hemmiyctll ricat hareketi olarak kabul edilen bir çekilme hareketine girişmişlerdir.
Cephe hattından gelen haberler çekilmenin plân dahilinde ve İntizamla devam etmiş olduğunu bildirmektedir.
Bu son hattın, Amerikalıların şimdiye kadar tutmuş oldukları en muhkem hattı teşkil ettiği umumiyetle kabul edilmektedir ki, hat, geniş Nax-tong nehrinin arkasından geçmektedir. Kaynaklar, komünistlerle bu sahada çetin çarpışmalar olmadığını kaydetmektedirler.
Dün akşam çekilmeden sonra Birinci Süvari Tümenine mensup birlikler Kumçang şehrine muvasalayı temin eden en mühim köprüyü havaya uçurmuşlardır.
Hareket sahasından daha evvelce gelmiş olan telgraflarda. Andong. Ye-çon ve Hamçang’da da bazı Amerikan ve Güney Kore birliklerinin çekilmiş oldukları bildirilmiştir. Bu şehirler Naktong nehrinin bir kaç kilometre llerislndedlrler.
Türk talebelerinin gösterdiği hassasiyet
22 temmuz tarihli sayımızda İzmir muhabirimizin telgrafında, Milli Türk Talebe Federasyonunun İfttanbulda yapacağı toplantıya İştirak ederek olan İzmirli delegelerin hareketleri sırasında yapılan nümayişler bildiriliyordu. Bu münasebetle. Ta-rlsle okuyan Türk talebelerden yarısının komünist mefkûre taşıdıklarından ve Moskovanın maddi yardımına sığındıklarından bahsedilmekte İdi,
Parlstekl Türk talebelerin bazılarından gazetemize gelen müteaddit mektuplardan, bu havadisin oradaki milliyetçi gençlerimiz üzerinde çok derin tesirler yaptığını Öğrendik. Aldığımız mektuplarda bu hassas ve dürüst gençler. Pariste bugün 400 Türk talebesi bulunduğunu ve bunlardan ancak 20-30 soysuzun komünizm fikriyle zehirlenmiş olduğunu, diğer Tiirklerln bunlarla hiç bir surette temas etmediklerini yazmaktadırlar.
Havari İNİ rı, gazetelerimize maalesef biraz mübalâğalı şekilde aksetmiş olduğunu biz de kabul ederiz. Gerek Pariste gerek başka taraflarda tahsil yapan gençlerimizin büyük ekseriyetinin, vatansever ve milliyetçi hislerle dolu olduklarından a«»la şüphe etmemekteyiz. Memleket dışında Türklüğü şerefle temsil eden ve İleride vatanlarına hizmet etmek üzere gayretle çalışarak hazırlanan temiz fikirli gençlerimizi. bu havadisin sürmek istediği lekeden derhal tenzih ede-. rlz. Kızıl mikropla bünyeleri ve kafaları tahribe uğramış zavallıların hakiki miktarının ve kimler olduklarının yakında anlaşılacağından ve bunlara karşı gereken tedbirlerin alınacağından emin bulunuyoruz.
İzmir Fuarında
Atatürk köşesi
Fahri Belen, yol, liman, Anıt-Kabir, yeni Meclis binası ve liman inşaatı üzerinde izahat verdi
Ankara 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Yol, liman, Anıt-Kabir ve Meclis inşaatı hakkında malûmatına müracaat ettiğimiz Bayındırlık Bakanı Fahri Belen, izahatta bulun-muş ve ezcümle şunları söylemiştir:
Yol dâvası
“Bu mesele millî bir dâvadır. Her sahadaki kalkınmamızı ancak yollarımızla sağlıyabilecegiz. 1946 dan bu yana dâvanın ehemmiyeti İdrak edilmeye başlanmış ve faaliyetler gösterilmiştir. Hâlen elimizde kışın geçit verebilecek 15 bin kilometrelik devlet yolumuz vardır. Bu sene bakıma aldığımız 3000 kilometreyi de buna İlâve edersek hepsi 18000 kilometre olur ki, ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır. Eski İktidar tarafından hazırlanan 9 senelik program 23 bin kilometreyi İstihdaf etmektedir. Yollarımızı komşu devletlerle mukayese
etmekten bile âdeta ürküyorum.
Mali imkânlarımız dahilinde daha fazla yol yapabilmek için yeni bir plân hazırlamış bulunuyoruz, önümüzdeki Meclis devresine bu hususu temin edecek yeni plân ve kanun tasarıları ile gireceğiz. Bu yıl yol inşası ve bakım için 59 milyon lira tahsis ettik. Tiraj haklarından istifade ederek Almanyadan 13 ve Ame-rikadan da 10 milyon liraya yakın çeşitli bayındırlık malzemesi alacağız. Köy ve il yolları üzerinde de etüdler yaptırmaktayız.
Fransa, Kore’ye asker göndermiyor
Paris, 3 »AP) — Dışişleri Bakanlığı sözcüsü bugün verdiği resmî bir beyanatta, Fransanın Koreye asker göndermek niyetinde olmadığını söylemiş ve şunları ilâve etmiştir:
“Koreye asker gönderilmesi mevzuunda, hükümetin siyasetinde bir değişiklik vuku bulmuştur.”
(Korede Amerikan birlikleri İle beraber bulunan muhabirimiz Ho-mer Bigart’tan (Gecikmiştir). •
Kore harbi kanlı dövüşme meydan
Şafak raniıkta hücuma
Hvvanggan’ın kuzeyindeki mizi yararak Albay John H. Mlchae-lis’in kumandasındaki birliğimizi dağıttı ve o sahadaki bütün Amerikan hatlarını bozguna dit etmiş oldu.
Karşı hücuma çıkan Amerikannı
rinden birinci süvari tümeni elden çıkan araziyi geri almak ve Amerikan mevzilerini iade etmek gayesini güdüyordu.
Yarbay Michaells ve askerleri bir kaç günden beri Kuzey Kore topçu ateşi ile havan toplarının mütemadi hücumlarına hedef oluyorlardı. Bu korkunç sinir imtihanı nihayet bu sabah erkenden haykıran komünist kuvvetlerinin bitap düşen Amerikan birliğinin sol yamacındaki dağ mevzilerine yaklaşmaları ile son haddine vardı.
Bundan evvelki Kuzey Kore hücumlarına karşı koymak İçin derinliğine müdafaa usulünü tatbik eden Albay Michaelis’ln, köyün kuzeyinde bir kavis şeklinde kuvveti kalmıştı.
Gayet az ihtiyat
Ve herhangi bir taraftan cephe yarıklığı takdirde bütün hat yıkıldı demekti. Gün doğuncaya kadar, eli silâh tutan, daha doğrusu İşe yabllecek herkes, aşçı, memur, tahdem, ne kadar insan varsa cephedeki delikleri kapamakla güldü.
Bir seferinde, alay karargâhının alınmasına ramak kaldı. Albay Mi-chaells ve askerleri pusudaki keskin nişancı kızıl askerlerinin ateşi altında geri çekildi. Mevzilerinden ayrılırken. düşman mermileri karargâhın üzerinden uçuştu. Fakat kimse yaralanmadı.
İspanyaya Amerikan
yardımı
Atatürk Köşesi, Fuarın en enteresan yeri olacak îzmir, 3 (Hususî) — îzmir Belediye Başkanı H. Selek, tertip ettiği bir basın toplantısında Adnan Menderes Hükümetinin yeniden 200 bin lira yardım suretiyle gösterdiği alâkaya, fuar idaresinin bu yıl Avrupada eşi bulunmaz bir fuar hazırlamakla cevap vereceğini söylemiş, İzmir Fuarına iştirak edecek bütün devletlerin heyetlerini lzmire gönderdiklerini, henüz gelmi-yen Belçika ve Yunanistan heyetlerinin hafta sonunda îzmirde bulunacaklarını ilâve etmiştir.
Belediye Başkanı, kültür, sağlık ve ziraat müzelerinin bulundukları sahada meydana getirilmekte olan A-tatürk Köşesinin 1950 Fuarının en enteresan yeniliklerinden biri olarak basını meşgul edeceğini zannettiğini belirterek birinci heykelin Atatürkün askeri hayatını, İkincisi ise «ivil hayatını canlandıracağını söylemiştir.
Gece hücumu
New-York’ta "Barışseverler" faaliyeti
Liman işleri:
Prensip olarak elimizdeki bir işi bitirmeden diğerine başlamıyacağız. İstanbul, îzmir. İskenderun gibi büyük limanlarımızda tahmil ve tahliyeyi kolaylaştıracak tesisleri derhal takviye edeceğiz. Trabzon limanının inşasından sonra. Samsun ve daha sonra Mersin. İskenderun ve Antalya limanlarının inşasına geçeceğiz. Bu arada Akçakoca, Ketken, Çanakkale. Anamur. Taşucunda barınaklar inşa edilmektedir.
İsrail Devlet Reisi İsviçrede tedavi görüyor
Lucerne, 3 (YÎRS) — İsrail Devlet Reisi Welzman istirahat etmekte olduğu yayladan inerek Bern'deki bir hastahaneyc yatırılmıştır.
Derinliğine müdafaa teşebbüsü
Albay Michaells vaziyeti sonradan anlatıyordu: “Yaptılkarı, kasaplıktan başka bir şey değildi. Sığır sürüsü gibi üzerimize geldiler, Toplarımız onları biçiyordu. Fakat biraz sonra sol taraftan bir delik bularak birliğin İçine sızmaya başladılar. İki birliğimiz geri çekilmek mecburiyetinde kaldı ve bir bayır sırtını da elden çıkarmış oldu. Bu bayır sırtından kızıllar bütün mevzllerimizi silip süpürebilirlerdi.,,
Rusya, Birleşmiş Milletlere boykot etmekte devam ediyor
Gece yarısına doğru, ay bulutların arasına saklandı. Bu vaziyet komünistlerin yaklaşmasını kolaylaştırdı. Düşman, yorgun ve asabiyetle hücumu bekleyen Amerikan askerlerinin pek yakınma, el bombası atabilecek kadar bir mesafeye, bir kayanın arkasına kadar geldi. Hücum sabah saat 2.00 de başladı. Siyah bayırlar birden kızıl ve yeşil düşman ateşi ile aydınlandı ve karşı tepelerden düşman işaret ışıklan seçilmeye başladı.
Kızıl havan toplan, Amerikalıların tuttuğu tepeyi bir yarım saat daha ateş altında bıraktılar. Ondan sonra kızıl piyade kuvvetleri ilerlemeye başladı.
Teğmen L. Gilbert Check kumandasındaki birlikler düşmanla el bombası muharebesine tutuşmuştu düşmanla çarpışmanın en şiddetli duğu yer burası idi.
Hsvanggan da durup dövüşmek
merikanin karan idi. Fakat bu kararda ayak diremek Amerikalılara uek bahaiıya oturuyordu. Şehir şimdiden kızıllar tarafından kuşatılmıştı. Herhangi bir noktadan Amerikan hattının yarılması, birçok birliklerin mahvı ve mühim harp teçhizatının elden çıkması demekti.
Fakat ilk defa olarak Kuzey Koreliler, rahat rahat neticeden emin olarak dövüşmüyorlardı ve belki de bir daha Taejon muharebesinin tekrar edüemiyeceğini anlıyorlardı.
Menderes nehrinin
ve ol-
A-
Parlâmento Hükümetine kuvvetli bir
Nevv-York. 3 (A.P.) — Sol cenah
"barış,, yürüyüşçüleri kuvvetle muhafaza altına alınmış olan Union Meydanına girememişler ve dün akşam, polisle şiddetli bir müsademeye girişmişlerdir.
20.000 kadar İşçi toplanmış ve “Biz barış istiyoruz, bizi meydana bırakın,, diye bağırmışlardır.
Atlı polis, safların arasına girerek İşçileri dağıtmış fakat bunlar tekrar toplanmışlardır.
Anıt-Kabir meselesi:
Büyük Atatürkün aziz varlığı İçin maddi bir mesele bahis mevzuu olamaz. Bu husustaki çalışmalara daha büyük bir hızla devam edilmektedir. Yeni planımızın hedefi Atatürkü bir an önce ebedî İstirahatgûhına tevdi etmektir. Gelecek ölüm yıldönümünde bu inşaatı tamamlamak azmindeyiz. Anıt-Kablr İçin sarfedilecek bütün paranın mecmuu 20 milyon lirayı geçmlyecektir.
Birleşmiş Milletler Askerî
Başkanlığını deruhte etmesi
General Skliarof toplantıya gelmedi
Komitesi icap eden
yalnız Güvenlik Konseyinde nihayet verdikleri anlaşılmaktadır.
Sovyet komite
Barışseverleri takbih için
İzmir gençleri, bugün Cumhuriyet Meydanında bir miting yapacaklar
îzmir, 3 (HubuhI) — Korede çıkan ateşi bastırmak üzere Birleşmiş Milletler camiasına dahil milletler meya-• nında Türkiyenin de arzı hizmet etmesi üzerine yapılan menfi propagandalar, îzmirde derin akisler uyandırmıştır. Yarın (bugün) saat 18.3ü da İzmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret O-kulu öğrenci Derneği ve tzmlrdekl 300 kadar üniversitelinin iştirakiyle Cumhuriyet Meydanında büyük bir miting yapılacaktır.
Yine yarın (bugün) gece D.P. İzmir 11 İdare Kurulu Ankara Palas salonunda tertip ettiği bir kapalı salon toplantısında bu bahiste yapılan menfi propagandaları cevaplandıracaktır.
Yeni Merih binası İnşaatı
Yaptırdığım tetkikler neticesinde bu binanın hastahane veya mektep olmaya elverişli bulunmadığını anladım. Şimdiye kadar harcanan 70 milyon lira gibi muazzam para ile münasip istifadeler sağlamak üzere hazırladığımız raporu Hükümete vermiş bulunuyorum.,,
Lake Success 3 (YİRS) — Birleşmiş Milletler Askeri Komitesi Başkanlığı, ağustos ayı zarfında Sovyet Delegesi Tümgeneral lvan Skliarof tarafından ifa edilecek ve Hava Albayı Maximofda
başkâtipliğini deruhde edecekti. Komitenin, New-York’ta yaptığı gizli toplantıya bu iki subaydan hiç birisi iştirak etmediğine göre, Stalin ve Politbüronun, Birleşmiş Milletlere karşı ilân etrniş oldukları boykota
Belediye ve muhtar seçimleri
«9
îzmir Ticaret ve Sanayi Odası Meclisi
Amatör ve profesyonel güreşçiler, Ankarada karşılaşacaklar
Ankara, 3 (Husus! muhabirimiz Ml-dlrlyor) — Türkiycde ilk defa olarak pazar günü şehrimizde amatör güreşçilerle profesyonel güreşçiler arasında müsabakalar yapılacaktır. Yaşar Doğu, Sındırgıh Şerif ile. Celâl Atik bu «menin başpehlivanı Hayrabolulu Süleyman He. Mahmut Ççterez Yunanlı Koço Londos He güreşeceklerdir. Profesyonel güreşçilerle amatör güreşçiler arasındaki fark 25 kilodur.
D.P., belediye meclisi adaylarını 6 ağustosta seçecek
D. P. îı İdare Kurulu Başkanlığından tebliğ edilmiştir:
Belediye hudutları İçindeki ocak, bucak İdare kurullarımız ilçe İdare kurullarlyle birlikte 6 agııatos 1950 nazar günü saat 16 da toplanarak Belediye Meclis adaylarını seçeceklerdir.
Ocak ve bucak İdare kurullarımızın ilçelerle temasa geçmeleri bildirilir.
Ekseriyet temin edilemediğinden üçüncü defadır toplanamadı
îzmir, 3 (Hususi) — üçüncü defa olarak toplantıya davet olunan Ticaret ve Sanayi Odası Meclisi, ekseriyet temin edemediğinden toplanamamıştır. İlgililerin beyan ettiklerine göre bu yüzden ticaret odasına alt bir çok muameleler karara bağlanmamış ve oda idare kurulunun çalışmaları zaafa uğramıştır.
Bilindiği gibi bu durum, Ticaret O-daları heyetlerinin kanun! müddetini doldurmalarına rağmen hâlâ vazifelerine devam mecburiyetinde bulunmalarından ileri gelmektedir. O-daların kanuni müddeti nisan 1949 tarihinde ikmal edildikten sonra, bakanlık veto hakkını İki defa kullanarak çalışma devresini bir sene uzatmıştı Artık müddet kanunen uzatılamıya-cağına göre oda heyetleri nisandan beri kanun dışı çalışmaktadırlar. Odalar nizamnamesi Devlet Şurasından çıkıp neşredilince odalarda yeni seçimler yapılacak ve ondan sonra kanuni oda heyetleri teşekkül edecek ve ticaret odaları istiklâline kavuşacaktır.
Karşı hücum
Kızıllar, Albay Michaelis’ln askerlerini, kolay kolay paniğe uğramayan ve yakından muharebe edecek kadar cesareti olan bir hasım şeklinde gördüler. Fakat Amerikalıların tahammülünün de bir haddi vardı. Sabahın erken vaktinde Albay Michaeüs bizzat cephe gerisine giderek üst subaylarına yardımcı kuvvetler gönderilmesi için ricada bulundu. İşte bundan sonra birinci süvari ihtiyat kuvvetleri geldi ve karşı hücuma geçildi.
Komünist hücumu çok önceden belli edilmişti. Muazzam piyade kuvvetlerinin hareketleri, zırhlı birliklerin ve topçu kuvvetlerin vaziyeti. A-merikan keşif uçaklan tarafından tesblt edilmişti.
Perşembe günü, hava gayet güzel ve açıktı. Amerikan hava hücumları sayesinde açık bir yolda yürüyen komünist kuvvetleri dağıtıldı?
Akşamın yeni çıkan ayışığı altında, keskin gözlil bir Amerikan pilotu bir köy okul binasından altı topun ateş ettiğini gördü. Derhal bir işbirliği yaparak, Albay Michae-lis’in topçuları düşman topçusuna karşı ateş açtı ve üçüncü yaylım ateşinde, okul binasını yıktı ve en az üç düşman topunu harap etti.
100 milyon dolarlık kredi, türlü tefsirlere yol açtı Washington 3 A.A. (Afp) — Dışişleri Bakanı Acheson bir kere daha Kongre ile müşkülâta uğrayacaktır ve bir kere daha bu, İspanya sebebiyle olacaktır.
Ayan Meclisinin 15 e karşı 65 oyla Ispanya’nın Marshall Plânına ithali azmini izhar ettiği ve muhabirlerinin Madrid askerî yardım lehinde
cereyan olduğunu haber verdikleri bu sıralarda Dean Acheson. batı camiası üyelerinin tasvibini zarurî kılan tedbirler için Birleşik Amerika’nın tek taraflı harekete geçemiyeceğini. geçmemesi lâzım geldiğini söylemektedir.
Truman’ın bu ihtilâfta hakemliğe davet edilmesini Washington’dakl siyasî çevreler mümkün telâkki etmektedirler.
Bu arada Temsilciler Meclisinin, Ayan Meclisi tarafından kabul edilen Mac Carren tâdil teklifi hakkında oyunu belli etmesi lâzımdır. Bu teklif ispanyaya 100 milyon dolar kredi açmakla bu memleketi fiilen Marshal Plânına ithal edecektir.
Mac Carren’in teklifini tasvip eden Parlâmento üyeleri Ispanya’nın stratejik ehemmiyetini, Batı Avrupa-yı alâkadar eden bir ihtilâf halinde bu memlekette üsler elde etmek imkânlarını ve nihayet Franco Hükümetinin komünist aleyhtarı mahiyetini belirtmektedirler.
Dean Acheson Kongrede Demokrat âyan üyelerinden Lehman ve M örse tarafından desteklenecektir. Filhakika bu şahsiyetler Birleşik Amerikanın, komünist olsun, faşist olsun, hiçbir totaliter rejimi desteklememesi lâzım geldiği fikrini müdafaa etmektedirler. Fakat münakaşa açılmış bulunmaktadır. Bu münakaşa şu esas mesele Üzerinde cereyan edecektir:
Bir memleketin arzettiği muhtemel stratejik faydalar mülâhazasının bu milletin temsil ettiği siyasi prensiplerin yardımı olmadan galip gelip gelmlyeccği meselesi.
Daha şimdiden bazı Amerikalı tef3irciler “Komünist aleyhtarı olan her şey bizimdir,, formülünün kabul veya reddinin bu münakaşanın zafer veya mağlûbiyetine bağlı olduğunu söylemektedirler.
suyu aza dı
Bu yüzden, Sökede pamuk rekoltesinin azalacağından endişe ediliyor
Aydın, 3 !A.A.) — Havaların ku-rak gitmesinden ve nehre konulan çok fazla sayıda su motörlerinin pamuk tarlalarına aracız su çekmelerinden Menderes Nehrinde sular gittikçe azalmakta, nehrin Söke İlçesinden geçen kısmında ise hiç su kalmamış-bulunmaktadır. Bu yüzden bir haftadır Söke ovasında pamuklar sulana-mamakta, bunun rekolteye mühim tesir yapacağından endişe edilmektedir. Bu durumda Söke ovasındaki hayvanların da sususz kalmasından korkuluyor. Menderesi in Germencik. Koçarlı ve Ay’dın merkez ilçelerinden geçen kısmında da sular günden güne azalmaktadır.
“Daily Mail,, in Paris Müdürü îzmirde
İzmir 3 (Hususi» — Daily Man m Pariste çıkan Continental nüshasının müdürü Mr. Harry M. Gcrson Anka-radan şehrimize gelerek temaslara başlamıştır. Bu seyahati Daily Mail in çıkaracağı hususî Türkiye sayısı İle ilgilidir.
Adana Havacılık Kulübü faaliyete
Adana, 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Adanada pilot yetiştirmek gayesiyle kurulduğunu bildirdiğim Havacılık Kulübü faaliyete geçmiştir. Adanalı gençlerden Fethi Atıl, Kemal Gürel. Korkut Biriker ilk uçuşları yapmışlardır. Gençler, 15 gün sürekli uçuşlardan sonra uçak kullanacak vaziyete gelecekler ve kısa zamanda pilot diploması alacaklardır. Uçuşlar her gün muntazam şekilde yapılmaktadır. Mersin ve îskenderun-da da diğer havacılık kurulunun kurulması için teşebbüse geçilmiştir. Havacılığa karşı gençler arasında bü-vük bir alâka vardır.
(----— ■" ' "A
TA H S İL KUPONU
Millî Savunma Bakanına Başbakan Yardımcısı vekâlet ediyor
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kurnnıi7a İştirak İçin a-şuğıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kum numarası a-labllecekftlnlt.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayı-nız.
Ankara 3 (A.A.) — Bir ay müd-letle İzinli bulunan Mili! Savunma Sakanı Refik Şevket tnce’nln dönü-üne kadar kendisine Devlet Bakanı ,e Başbakan yardımcısı Samet Ağa-oglu'nun vekillik etmesi Yüksek Tas-dika iktiran etmiş ve karar bugünkü Resmi Gazete İle neşrolunmuştur.
1 eni İstanbul’un
KIPONU
w
A
• %
; * •- %
a
f’ *
>14
4
4 Ağustos 1050
YENI İSTANBUL
Sayfa 5
□ ‘W
GÜNÜN
KONOMiK
eksikliği
Paristen İzmire gelen rapor
Amerika Türk tütünlerine
ARAŞTIRMA
Recherche)
Sanayiimizi gllştirme imkânları üzerinde durulur ve bu bakımdan işletmelerimizin aksak ve eksik taraflar; gözden geçirilirken, sanayimizin hemen hemen memleketimize has Ö-nemli bir eksiği üzerine dikkati çekmekte fayda görmekteyiz. Bu eksik, modern sanayiin temelini teşkil eden araştırma (Forschung
dir. Gerçekten, bugünkü modern mânası ile fennî araştırma zihniyeti, millî sayiimize henüz girmemiştir.
Halbuki, araştırma ve etüd ile bes-lenmlyen herhangj bir sanayiin, hele bizimki gibi büyült çapta dış rekabete maruz bir sanayiin mevcudiyetini devam ettirebilmesi, tabiî İktisadî şartlar altında gelişebilmesi ancak bir mucize ile mümkün olabilir.
Bugün türlü branşlardaki muhtelif İstihsal metodlan, esas prensipleri aynı olmakla beraber, her memleketin blllutssa ham ve yardımcı maddeleri İle satış şart ve imkânlarına göre, az çok büyük değişiklikler göstermektedir. Bu itfbarla herhangi bir istihsal metodunu, her memleket kendi tabiî ve ekonomik şartlarına uydurmak zorundadır. Bu ise, ancak iyi yetiştirilmiş araştırıcıların sürekli çalışmadan İle meydana gelebüir.
Araştırıcı kimyager veya mühendisler, bir taraftan memlekette mevrut türlü sanayi şubelerine ait ham maddelerin, fabrikalarda en müsait şartlar altında işlenmesi İmkânlarını araştınrken, belki de cihaz ve makinelerde de gerekli gördükleri değişikliklerin yapılmasını tavsiye ederler. Bu arada, bazı tâJt mahsullerin kullanılması lmkânlannı araştırarak da, ana mahsulün rentablliteslnl yükselt-miye çulışırlar. Böylece yeni yeni sanayi koilannm kurulmasını sağlarlar.
Bu konuda bir misal olmak üzere, artık herkesin tanıdığı nylon ve benzeri bir aürü plâstik maddelerin Almanya ve Amerikada, birbirine tamamen zıt teknik ve ekonomik şartlar neticesinde geliştirilmiş bulunduğuna işaret edeceğiz. Bu sanayi Almanya-da. ham madde eksikliği sebebiyle, kısmen kauçuklu maddelerin yerini tutmak üzere kömürden sentez yolu
4
n i n
S u r i y arpa ihracatı
Londra (Hususî) — Geçenlerde Suriye, arpa ihracatını durdurmuştu. Bir çok hububat tacirleri bu hâdisenin sebebini bu senekl mahsulün azlığında aramaktadırlar. Filhakika Suriyenin bu senekl arpa mahsulü geçen seneye nazaran 200 bin ton daha fazla olacağı tahmin edilirken kuraklık tahminin tahakkukuna mâni olmuştur. Londra tacirleri Suriye-de kıtlık olmıyacağı anlaşılırsa ihracata tekrar devam edileceğini tahmin etmektedirler. İhracatın durdurulması İngiltere ve Belçikadaki ithalâtçıları telâşa düşürmüştür. Şayet İhracatın durdurulması dahilî piyasada fiyatları düşürürse Suriyeli ihracatçılar zarar göreceklerdir. Türklye-de arpa mahsulünün iyi olduğu Lon-drada öğrenildiğinden ithalât tacirleri yakında bu memleketten nümune-ler Istiyeceklerdir.
Çinko fiyatları
Çinko fiyatlarında da bir yükseklik göze çarpmaktadır. Dış piyasalardaki fiyat artışı piyasamıza da tesir etmeye başlamıştır. Çinko fiyatları yerinde tonu 440 dolara satılmaktadır. Piyasamızda fiyatlar ise kilo başına 125-127 kuruş arasındadır.
Yazan : İzzet Erksal
Yüksek Kimyager
İle yapılan istihsal denemeleri neticelerinde inkişaf etmiştir. Halbuki aynı sanayi Amerlkada, gittikçe sayısı ortan şeker fabrikalarından tâli mahsul olarak elde edilen ispirtoya istihlâk yeri bulmak gayesi ile geliştirilmiş bulunmaktadır.
Böylece, sanayi gelişmesinin, bir taraftan yerli şartlara sıkı sıkı bağlı kalması, diğer taraftan da. memle-ketlerarası rekabetin artması dolayı-sıyle, daima daha İyi malı daha ucuza meydana getirmek isteyen fabrikaların, araştırmaya büyük Önem vermelerine sebep olmuştur. Bu suretle a-raştırma modern sanayiin temeli mahiyetini almıştır.
Bu konuda bir kaç rakam vermiş olmak için, 1947 de Birleşik Amerika devletlerinde araştırma maksatları 1-çin 1,2 milyar sarfgedlldigi.nl, tngilte-rede aynı yılda 50-60 milyon sterling harcandığını zikredeceğiz. Araştırma maksatları için verilen milyon ve mil. yarlara, bir çok memleketlerde özel sanayiin de önemli meblağlar ile iştirak etmekte bulunduğumu bilhassa belirtmek İsteriz.
Herhalde, anahtar teslimi fabrika kurarak işletmlye çabalamak devrinin bizim memleket için de son bulmuş olacağını kabul etmek lâzımdır. Artık ham madde imkânları üe dış rekabetin, hattâ sık sık gösterebileceği değişikliklere göre istihsal olayını. gereken tedbirleri almak suretiyle, sevk ve idare etmek icap etmektedir. İşte fabrika İdarecisine bu mesaisinde en büyük yardımı, araştırıcı fen adamları yapacaktır. Aksi halde, bugün kuracağımız en modem fabrika bile, kendi şartlarımıza uygun olarak yürütülemez ve teknik ilerlemelere paralel olarak geliştirilemezse. en geç aört beş sene sonra, modası geçmiş, mamûlunun rekabet İmkânı azalmış, elden nasıl çıkarılacağı biiinenıiyen bir yük halini almakta gecikmtz.
Bu sebeple, sanayileşme dâvamızda ciddi olarak devam edebilmek için, sanayiin bu güç, fakat esaslı ve meyyali safhasına girmek imkânlarını bulmıya çalışmalıyız. .
Adana pamuklarına arız olan hastalıkla mücadele
Adana, 4 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Adana pamuklarındaki yeşil kurt mücadelesi devam etmektedir. önümüzdeki günlerde mücadelenin mümkün olduğu kadar genişletilerek hızlandırılması icap etmektedir. Ovanın bazı yerlerinde tahribat, sahasını aşmakta ve endişe verici vaziyetler husule getirmektedir. En büyük sıkıntı ilâç darlığından gelmektedir. Tarım Bakanlığı yeşil kurt için % 10 D.D.T. li Glzerol yapmak üzere lstanbulda da bir firmaya müsaade vermiştir.
■
Amerikanın yeni bir icadı
New-York. (Uçakla) — Aladduı malâthanesl, New-Port Beach,
t-Ca-Ufomla’da, bütün temizleme İşlerinde kullanılan sabun ve diğer maddelerden daha müessir bir “harika sünger,, icat etmiştir.
Kauçuk süngerin lifleri arasında bir temizleyici madde bulunmaktadır. Bu temizleyici madde kauçuğun bir parçası haline gelmekte ve uzun zaman bozulmadan kullanılmaktadır.
karşı cephe mi alıyor ?
Pariste toplanan Tütün Kongresinde Yunanistan Türk iye yi destekledi
İzmir 4 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Pariste Birleşmiş Milletler Teşkilâtı içinde kurulan tütün komisyonu son toplantısını yarın yapacaktır. Paristen İzmir Tütüncüler Birliğine şimdiye kadar yapılan toplantılar hakkında gayet enteresan iki rapor gelmiştir. Tütün komitesi toplantılarına Türkiye, Amerika, Fransa. Almanya. Avusturya, Yunanistan, İngiltere, E C A ve İsviçre iştirak etmiş ve Yunanlılarla biz şark tütünlerinin İstihlâkini arttırıcı tedbirler arkasında koştuğumuz halde Amerika gayet çetin bir mücadele açmıştır. Toplantılarda evvelâ Türk delegasyonunun ra-
poru okunarak müzakere edilmiş, ondan sonra Yunanlıların Türk tezini takviye eden raporu tetkik edilmiştir.
Daha sonra ise Amerikalıların kontr raporu oldukça gürültülü bir hava içinde müzakere edilmiştir. Biz kısaca, Aza memleketlerde bulunan Türk tütünleri likide edilmedikçe diğer âza Ülkelerden bu tütünlerden maade tütün almamalarını, üye memleketlerin reexportatlon yapmamalarını tütün kaçakçılığının önüne geçilmesini ve yüksek gümrük ve takas tatbik eden memleketlerin vergi tenzilâtı yapmalarını istedi. Yunanlılar Türk görüşlerine tamamen iştirak ettiklerini söyleyince, toplantının yapıldığı salonda soğuk bir hava esmiş, ondan sonra ise Almanya takas meselesinde müşkülât çıkarmıştır. İngiltere aynı şekilde gümrük tarifelerinde tenzilât yapmanın İngiliz hazînesini ilgilendirdiğini beyan etmiştir. Türk delegasyonu reexportation bahsinde herhangi bir pazarlık kabul etmeyip bu bahisteki isteği yerine getirilmezse toplantıyı terkelmekten başka çare bulunmıya-cağını belirtmiştir. Amerikalılar Gout yani içim zevki konusu müzakere edilirken Avrupa ve Almanya-daki müstehliklerin Türk tütünleri yerine Amerikan tlltün'zevkine mec-lûp olduklarını söyleyince Yunan delegasyonu üyeleri “hayret, hayret,, kelimelerini sarfetmlşlerdlr.
Amerikalılar sözlerine devamla serbest ticaret sahasında Amerikan ve şark tütünlerinin rekabeti kadar tabii bir şey olmadığını İfade etmişlerdir. Yunan delegasyonu bu durum üzerine °şu halde bize Marshall Yardımı yapılmasına bir sebep ortada kalmıyor. Amerikalılar Yunan ve ş^rk tütünleri istihlâk eden pazarlarda bize rakip olurlarsa yapılacak işimiz kalmıyor ve iktisadiyatımız Amerikalılar tarafından baltalanıyor,, cevabını vermişlerdir. Toplantı İşte böyle bir hava içinde devam etmektedir.
Bugün alınan bir telgrafa nazaran Almanlar 1951 yılından itibaren tütünde vergi tenzilâtını yapmayı ve kaçakçılığı önlemeyi kabul etmişlerdir. Şimdi beklenen en önemli nokta Amerikalıların şark tütünlerine rekabet etmemeleridir.
Tarsusta işçiler lehin verilen bir karar
4 (Hususi muhabirimiz bil-— Tarsuötaki Çukurova İle aynı müessese işçileri hâsıl olan İhtilâf İşçiler
Adana, diriyor) fabrikası arasında
Sendikası lehine neticelenmiş ve işçi yevmiyelerinin % 40 arttırılmasına hakem kurulunca karar verilmiştir.
İhraç malları hakkında
bir karar
Tacirler, hangi firmaya mal gönderdiklerini bildirmeye mecbur değil
Adana 4 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığınca alınan yeni ve yerinde bir kararla İhraç mallarının hangi firmaya gönderileceğinin bildirilmesi mecburiyeti kaldırılmıştır. Karar Adana, Mersin ve îskende-rundakl ihracatçı firmalar arasında müspet bir intiba husule getirmiştir. Tacirler sonra ihraç edecekleri leri hangi memlekete deceklerlnl bildirmekle
edecekler, alıcının İsim ve adresini vermek mecburiyetinden Azade olacaklardır.
bundan madde-şevke-lktLfa
Amerika
kauçuk ihracatını durdurdu
Kauçuk fiyatları dün 180 kuruştan 310 kuruşa yükseldi îstanbula gelen haberlere göre.
Amerika kauçuk İhracatını durdurmuştur. Bundan böyle kauçuk üzerine sipariş de kabul edilmiyecektir.
Bu yüzden kauçuk fiyatlan 180 kuruştan 310 kuruşa yükselmiştir.
Yumurta piyasası
Son günlerde yumurta ihracatında bir durgunluk göze çarpmaktadır. îç piyasa da gevşektir. Anadoludan mal gelmemektedir. Alâkadarlar buna sebep olarak köylünün harman işiyle meşgul olduğunu göstermektedir.
Anadolu malı sandığı 78-80 dan satılmaktadır. Karadenizln mallan ise 65 liradır.
4
lira-ufak
Sabun fiyatları
Sabun fiyatları normal takip etmektedir. Kokusuz piyasada 120 - 140 kuruş satılmaktadır. Yeşil sabun
tan 85-90 kuruş arasındadır.
seyir
bir sabunlar arasında ise top-
Batı Almanya Bulgaristan ticareti
Frankfurt (Hususi) — Alman E-konomik Haberler Servisinin bildirdiğine göre, haziran 1950 de başlayan Batı Almanya - Bulgaristan ticari anlaşması gereğince mübadele edilecek olan mallar tesbit edilmiştir. Buna göre 11 milyon dolar kıymetin-do e^ya mübadele edilecektir.
Almanya 6.5 milyon dolar kıymetinde mal ithal edecek ve Bulgarista-na 4.5 milyon değerinde mal verecektir. Geri kalan İki milyon dolar evvelce aralarında olan Bulgar ticaret a-çığınm kapatılmasında kullanılacaktır. Almanyanm ithal edeceği mallar arasında, tarım maddeleri, çeşitli maden külçeleri, nebati ve hayvani yağlar, kuş tüyü ve tütün vardır. Buna mukabil, Bulgaristan Almanyadan çeşitli makine, elektrik makineleri, motörler, çelik ve demir âletler, sair madenler, yan mamûl maddeler, optik âletler vesaire alacaktır. Bundan başkg Bulgaristan bir çok kimyevi maddeler kumaş ve mensucat?, kereste, kâğıt ve selülozlu maddeler de ithal edecektir. Her iki memleket a-raaındaki tediye muamelesi 30 haziran 1951 e kadar uzatılmıştır.
Yardım fonlarının
V
değişmesi
Washington, (Hususi) — Dışişleri Bakanı Dean Acheson’un söylediğine göre, Amerikan Hükümeti Marshall Plânı yardım fonlarını Avrupada e-konomi sahasından milli savunma sahasına intikal ettirmeyi düşünmektedir. Mr. Acheson, hükümetin, Mor-shall plânı nizamnamesinin değiştirilmesi, yardım gören memleketlerde şimdiki milletlerarası vaziyet gözö-nünde tutularak savunma işlerinin ön plâna alınması meselelerini kongreye arzedecegini söylemiştir.
Bu fonlar, hâlen her Avrupa hükümetinin Marshall Plânı dolarlarına tekabül eden paralardır. Bazı Avrupa devletleri bu fonları iktisadi kalkınma projeleri İçin, İngiltere gibi diğer bazıları da enflâsyona mâni olmak için bütçe açıklarını kapamak için kullanmaktadırlar.
Yunanistanm yiyecek istihsali artıyor
Yunanistan
Atina (Uçakla)
Tarım Bakanlığının iktisadi işbirliği Teşkilâtına verdiği raporda bildirdiğine göre, Yunan tanm İstihsali gittikçe artmaktadır. Bu artışın sebeplerini muhtelif şeylerde aramak lâzımdır. Yunanistanda şimdi fazla arazi ekilmekte ve daha iyi tarım â-* letleri ve sunî gübre kullanılmakta, sonra bitkilere musallat olan hastalıklarla daha iyi mücadele edilmektedir.
Yunanistanm buğday ve çavdar istihsali geçen seneye nazaran bu «ene % 27 daha fazladır. Mısır, yulaf. arpa istihsalinde harp sonundan beri % 8 nispetinde bir artış mevcuttur. Patates istihsali harpten beri % 170 nispetinde fazlalaşmıştır. Kavun, karpuz ve sebze istihsali harpten beri üç misline çıkmıştır. Frenk üzümü ve diğer çeşit üzümlerin istihsal miktarında değişiklik olmamıştır. Bu seneki şarap istihsalinin değişmiyeceği, limon istihsalinde % 11 nispetinde bir artış olacağı, zeytinyağı İstihsalinin % 74 nispetinde azalacağı tahmin edilmektedir.
Yunanistanm toprak mahsullerindeki bu umumî artış, hayvan mahsullerinde mevcut değildir. Süt, te-I reyağı, peynir istihsali harpten evvelki seviyeye ulaşamadığı gibi et istihsali de bu seviyeden % 5 nispe-I tinde daha azdır.
Dünya istihsalinin mütemadi artışı
Son elli sene içinde dünya buğday istihsalinde % 90, pamukta % 160, şekerde % 270, çelikte % 470, petrolde % 2600 nispetinde bir artış mevcuttur
Ondokuzuncu asrın sonunda, yani dünya İstihsali yarım asırlık harikulade bir gelişme devresi geçirdikten sonra, hem müstahsil hem müstehliklerde bir duraklama olacağı tahmin edilmişti. Fakat bu duraklama vuku bulmadıktan başka iâtihsal, İki muazzam harbe rağmen, bu son elli sene zarfında da yükselmekte devam etti. Meselâ 1900 de 960 milyur tonu bulan buğday İstihsali 1950 de yüzde doksan nisbetinde artarak 1,830 milyon- tona çıkmış, pamuk yüzde 180, şeker yüzde 270, petrol yüzde 2600. alüminyum yüzde 20.000 arttığı gibi yine 1900 ile 1950 arasında deniz ticareti yüzde 166, dış ticaret yüzde 236 nisbetinde yükselmiştir. Diğer taraftan istatistiklere bakılırsa istihsali en büyük mikyasta artan madde (yüzde 470) çeliktir bu da, dünyanın yirmi asrın ilk yarısında sanayi bakımından ne ölçüde geliştiğini gösterir.
Kontenjan usulleri, döviz lakyidatı, himayeci tedbirlere rağmen dünya ticaretinin elli sone İçinde 20 milyar dolardan 68 milyar dolara yükselmesi de dikkati çeken bir hâdisedir.
Diğer taraftan, dünyanın iktisadi gelişmesini kaydederken nüfus artışını da unutmamak lâzımdır. Gerçekten yeryüzünün nüfusu 1.608 milyondan 2,403 milyona çıkmıştır.
Ondokuzuncu asrın muvazenesi:
Dünyanın iktisadi tekâmülünde e-saslı bir tarih teşkil etmemekle beraber 1900 yılı yeni bir devrenin başladığı zamana rastlamaktadır. Bu cümleden olmak üzere eski dünyanın kudretini sağlayan bir çok unsurların şimal Amerikanında da başgostermesl hatırİAtılabilir. Yirminci Asrın başında Avrupa dünya İktisadî faaliyetinin yüzde kırkını henüz elinde tutmakta idi. Birleşik Devletler ise bu faaliyetin yüzde yirlml beşini temsil ediyorlardı ki. daha ancak bir asırlık hayatı olan bir millet için dikkat çekici olaylardandı.
Yine o tarihlerde, Avrupanın 17 ye varan memleketleri umumi heyeti bütün dünya buğdayının yüzde 39 unu. şekerinin yüzde 82 sini, kömürünün yüzde 61 İni, demirinin yüzde 78 ini ve çeliğinin yüzde 55 İni sağlamakta idi. Deniz ticaret filosunun yüzde 70 ine malik olup dünya ticaretinin jdizde 68 ini de kendisi çekmekte idi. Bu Av-rupanın nüfusu İse bütün dünya nüfusunun ancak yüzde 19,5 u nisbetinde idi.
Birleşik Devletlere gelince bunlar henüz Avrupaca meçhul tanınmakta idiler; zira dünya buğdayının yüzde 20 sini ve pamuğunun da yüzde 62 sini onlar istihsal ediyordu. Bununla beraber sanayileşme hareketinin gelişmesi sayesinde zirai istihsal fazlasının da İç piyasaya sürülmesine doğru bir cereyan belirmişti. Birleşik Devletler daha o tarihlerde dünya kömürünün yüzde 34 üne, petrolünün yüzde 47 sine, çeliğinin j/üzde 40 ına maliktiler
öteden beri gıda maddeleri ihraç e-den Rusya İse dünya buğdayının yüzde 25 İne sahip bulunduğu gibi petrolünün de yüzde 49,5 unu istihsal ediyordu.
Çin ile Hlndlnstanın dünya İktisadı hayatındaki mevkii, pirinç İstihsalinin yüzde 30 unu temin etmeleriyle ölçülmekle İdi.
Milletlerarası ticaret alanında İngiltere basta geliyor, onu ehemmiyet sırasiyla Almanya, Fransa, Birleşik Devletler, Felemenk, Belçika ve A-vusturyA - Macaristan takip ediyordu.
Hulâsa Yirminci Asır başında Avrupa, kendi seçtiği iktisadi usulleri bütün dünyaya fiilen kabul ettirmiş bulunmakta idi. Bu usuller İse mahdut nüfusunun yüksek bir hayAt seviyesine yükselmek İmkânını sağlamak ve öteki milletlerin de aynı seviyeye çıkmağa hazırlanmalarına yardım etmekten ibaretti.
Muvazene niçin bozuldu?
Avrupanın, bu suretle, mezarını kendi eliyle kazdığını şimdi biliyoruz. Üst üste İki cihan harbi çıkıp bütün dünyayı on, on İki sene kadar Avrupa mahsullerinden mahrum etmeseydi dahi denizaşırı memleketlerinin rekabetini önlemeğe yine İmkân yoktu. Avrupa bütün dünyaya mal yetiştirmeğe gücü yetmez bir hale gelince Amerika Birleşik Devletleri onun yerine geçmekte geri kalmadı. Diğer taraftan asri tekniğin ulaşma ve fikri yayma vasıtalarına da teşmili bazılarına zararlı, bazılarına da hayırlı olan bir vaziyetin doğmasına yardım etti Bu vasıtalar, Avrupa ile Birleşik devletlerin İcatlarını dünyanın en ücra köşelerine kadar götürdü. Nihayet, harp sahaları dışında veya uzağında
bulunan talihliler, Avrupayı harap e-den iki savaş yüzünden İktisadî ba* ğımsızlıklarını tamam Uyabildiler.
1929-1932 buhranı da. bir çok milletlerin Iktisaden “azarlanmalarına* yardım etmiştir. Zira bunlar, kendi ülkelerinden binlerce kilometre uzakta bulunan pazarların, fena tevzi edilmiş mahsuller ve mallarla tıklım tıklım olmaları yüzünden İflâs etmeğe razı olmadılar. O sırada her yerde yükselen gümrük setleri de bu bağımsızlık azminin maksada varmasını kolaylaştırdılar.
Böylece milletlerarası İktisadî hayatına yeni yeni milletler katıldı ve yeni bir muvazene kurulmağa başladı. Bu arada milletlerarası iş bölümünde o zamana kadar hâkim olan “ihtisas* kaidesi yAhut teammülü de terkedildL
Küre İktisadi bakımdan değişiyor!
Demek oluyor kİ, Avrupanın İnhitatı asrın ilk yarısında başlıca hâdiselerden biridir. 1950 Avrupasını teşkil eden 21 millet artık, dünya İktisadî faaliyetinin yalnız yüzde 21 kadarını temsil ediyorlar. Bunlar dünya ticaret filosunun tonilâto itibariyle ancak yüzde 48 ine malik olup milletlerarası ticarete ancak, yüzde 45 nisbetinde İştirak eylemektedirler.
Bununla beraber aralarındaki e-hemmiyet ve kudret nisbeti pek değişmiş değildir. Artık dünya kömür istihsalinin yalnız yüzde 12 sini sağladığı ve ticaret filosunun dünya ticaret filosu dörtte birine düştüğü halde İngiltere bugün de hiç şüphesiz Avrupa devletlerinin başında gelir.
Avrupa İktisadî kudretinin zayıfla^ ması her şeyden önce Birleşik Devlet» lere yaradı. Gerçekten Birleşik Devletler dünya kömür İstihsalinin yüzde 38 ini, petrolünün yüzde 60 mı. çeliğinin yüzde 55 İni sağladıkları gibi dünya ticaret filosunun tonilâto itibariyle yüzde 37 ine maliktir ve milletlerarası ticarete yüzde 22,4 nlsbetin-de iştirak etmektedir.
Avrupanm sahneden çekilmesi daha başka milletlere de yaramıştır. Bunlar arasında, dünya İktisadî faaliyetine 1900 de yüzde 4 nisbetinde İştirak ederken bu nisbeti 1950 de yüzde 10 a çıkarmış olan Lâtin Amerikası devletleri, sonra İngiliz İmparatorluğu üyesi memleketler ve daha sonra Ya-kınşark ülkeleri vardır.
Başlıca müstahal! memleketler!
Rusya hâlen dünyanın en mühim buğday müstahsili olmakla beraber Çin. ondan daha büyük bir istihsal kudretine maliktir. Bunu Birleşik Devletler takip eder. Pirinç istihsalinde Çin (yüz 48) ve Hindistan (yüzde 34) hâlâ başta gelmektedirler. Birleşik Devletler dünyanın en mühim pamuk müstahsilidir; ondan hemen sonra Çin ve Hindistan gelir. Şeker imali dünyanın her tarafına yayılmış olup, Birleşik Devletler bunda da birinci sırada olmakla beraber bir çok memleketler tarafından takip edilmektedirler.
Kömür İstihsali sahasında da Birleşik Devletler başta gelmektedirler. Petrol istihsali nisbetleri ise tamamen değişmiştir. Malûm olduğu üzere Birleşik Devletler hâlâ en büyük petrol müstahsilidir; fakat Rusya, Suudî A-rablstan ile Venezuela tarafından geride bırakıldı. Demir İstihsali başına da Birleşik Devletler geçmiş bulunuyor. Bu memleket demircilikte dahi en ön sıradadır.
Yine Birleşik Devletler, denizlere hâkim olmak hususunda îngilterenln yerine geçmiş bulunuyorlar.
1960 bllAnçosn:
Gözden geçirdiğimiz şu değişikliklere göre, bugünkü büyük iktisadi devletler hangileridir?
En başta Birleşik Devletler gelir, gerçekten. Birleşik Devletler her sahada mutlak, ezici bir üstünlüğe malik bulunuyorlar. Fert başına millî gelir istatistiklerine bakılırsa hayat seviyesi en yüksek olan memleket yine Birleşik Devletlerdir. Filhakika bu memleketin millî geliri fert başına 1910 da 48.400 dolar İken bu 100.000 dolar hesap ediliyor. Onu Arjantin (75.400 dolar), İngiltere (59,900 dolar) Fransa (42.900 dolar) v.s. takip etmektedir. Dikkati çeken bir nokta da. Ja-ponyada milli gelirin kırk sene İçinde 4.600 dolardan 35,000 dolara fırlamasıdır. Bu. yüzde 660 nisbetinde bir artış olup misline hiç bir memlekette rastgelinmemlştlr.
3/VIII/1950 Perşembe
MEMLEKET
ve
DÜNYA
BORSA
ve
PİYASALARI
KAMBİYO
ESHAM VE TAHVİLÂT
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
Borsalarda vaziyet
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Açılış
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
İstanbul :
Dün İstanbul Borsacında fındık üzerine muamele olmuştur. Yeni mahsul 230 - 235 kuruştan muamele görmüştür.
1
100
100
100
100
100
100
100
100
100
Sterling Dolar .......
Fr. Frangı
İsviçre Fr ...
Belç. rr
İsveç Kr..>.^ Florin ......
Liret
Drahmi Escoudos ....
7.85
282.25
64.67
84.03
5.60
54.1250
73.6X40
0.44128
0.01876
9 7390
Kapanış
7.
281 —
61 67 04.03
6-60
54 1250
73 6X40
0 44128
0.0)876
9.7390
106 r 5
«05
%6
%6
%4
İkramiyen tnhvlllcı 1933 Ergani ....
1638 Ikramlyeü
Millî Müdafaa i 1941
194)
1/2
Kapanış
(•)
Altın fiyatlarında bir düşüklük göze çarpmaktadır. Cumhuriyet altını üzerine hiç bir muamele olmamıştır îç piyasada bir gevşeklik vardır.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Boraksında az iş olmuştur.
İzmir
Altınlar
1 Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yeti Or 5.17 5.25
Külçe Deguma — M
Cumhuriyet ... — —
Reşat ax 20 38.60
Hamlt
Gulden 33.80 85 25
InglH* 46.75 46.00
Fransıs kok
Napoieon LIJ M
îsvlçre - r-
7(v
%6
%6 %6
%9 %7
%7
3»7
%7
%7
^7
%7
%7
•••••••«
Demiryolu IV.......
Demiryolu V 1949 IkramlyeB
Diğerleri
Demiryolu
1941 Kalkınma
••
1949 İstikrazı 1948 istikrazı Milli MUdafs/ı 1040 ••
• • •
9 99
1...
Ll...
Ul...
1...
U...
111...
VI ....
1 II m >••••«
UL-
1 ••••' 1 ••••
Slvaa-Erzurum 1
•• 11 .vu
Demiryolu
99
•9
MUdafea
99
9 ‘
99
23.—
20—
20 50
97.—
97.60
98.65
24.-
90.—
21.-
08.—
100.-
100.-
Bugün
28.—
29.30
EakJ
Kapanış
Bugün
Son Kapanış
Bugün Boraada çekirdeksiz üzüm alivreleri aynı hararetle devam etmiş ve 1949 mahsulü üzümler üzerine de bir kaç muamele yapılmıştır. Pamukla yeni bir kımıldama müşahede edilmişse de bunun şekli aricak yarın borsa açılınca vuzuh peyda edecektir. Pamuk çekirdeği istekli ve sağlamdır.
New-Turk*t» ı omuı 1 35
|| Gümüş, Plâtin
Gümüş Gr. PlAtln ° En aşağı En yukan
10- İL—
Zürich Borsası (Serbest)
23 0.1950 Duruma Türk Lirası ...... Dolar ,•••••••«»••• Sterlin)! Franaıt Frangı îavlçre Frangı
En aşağı 1.- 4.33 10.70 1.16 En yukarı LıO 4.34 10.90 1.19
Mısır Kredi Fonelve 1903
05.05 05.15 95 30 05 50 05.— 95.50 07 50
21.30 20 40
20.30
20.55
20 10
20.10
20.46
20.20
20.10
110.-08.—
98. -
99. -
08.—
100.-
09.—
22-
*20.30
22—
21.61
22.-
22.-
21.45
22.-
20 90
Şirket Tohv ■ ■ av a »w 'illeri
l'.C. Ziraat Bankası 20.60 20 20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. U2.60 LU.-
99 •• Q — M
*• * %60 27 30 69-
*• ,, Mümea Senet. 63.- 67 50
Şirket Hisse Senetleri
T C Merkez Bankası ^.... 123— 120.25
Türkiye tş Banksa) 30.- —
Türk Ticaret Banlmsı 6.- 6.-
Aralan Çimento 15.20 15 25
Şark Değirmencilik 23.25 23 50
Milli Reasürans 16.- 16 25
Ecnebi Tahviller
172 -
Hububatı
Buğday yumuşak (TQo.) Buğday Ofis
Arpa yemlik (dökme)
Mısır sarı (çuvalı) .....
Fajıulys tombul ..
Fasulye Çalı sert .......
K uşyenıi
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil ..........
Nohut natüre)
Tuftlı tuh uru I ar ı
Ayçiçeği tohumu
Keten tohumu .........
Kendir tohumu
•S u «mu m
Yer fıstığı kabuklu w..-.
Kuru Meyvalar ı
Fındık (kabuklu stvri)
Fındık (tç tombul)
Ccvlı (kabuklu) .........
Ceviz (îç natürel)
Oulnıma İlam Maddeleri) Tiftik (ono mal) .........
Tiftik (Natürel) .........
Yapak Trakya (Kırkım)
tlnm derileri
öıgır salamura (kasap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun bava kurusu kilosu
Nebati Yağları Zeytinyağı (E. E. Susamvağı (Raf Ayçiçeği (Rafıno
Fındık yağı (Çürük)
tenekcll) «ıra) çıplak)
9999 •
24.—
26.—
35,—
32,—
35.— öl.—
230.—
360.—
370—
230.—
MÖ.—
• *
235— 100— 110.—
80.—
29.30
18.10
3U0
32.—
54.—
37.—
75.—
85.—
91.50
235.—
22.—
350.—
310.—
220.-
140.—
170.—
175.—
235—
180 — 140.—
135.—
üzüm çekirdekli* No.9 İncir A Berim
B «erim
Akala
A kala
Akala yerli
yağı (rafine) ... çekirdeği
99
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
No. S....
No. 108
I »«••»
II ......
IH •••••■
• ••••••
53.5
55-
U.— 250.— 195— 160— 172.5 1O0—
15.—
7 - ■ — -
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Akala A kain Akala yeril yeril
190—
52.-
65— (2— 220.-100. -160— 180—
110—
15.—
2)0—
187.—
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a) 1»5û randımanlı kabuklu tombul
b) îç sıra kontrollü ...^
81.-178.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday sert .........
Arpa ••• 99 •*+**+* *+**+*
dO -
31.-
Dlln Eski kur
Buğday (Buşell=8ent) Sert Kış mahsulü No. 2 263.— 883.—
Kırtnıu " “ No. a 234 1/4 234.-
Tamuk Mlddling (Ubres1=âoDt) k i (TJ •••*•• ••••••••• •#• etestat 88.45 38.84
Aralık 38.43 38.88
Mart 38.47 38.80
liftik (Llbrosl-Sent) . _.T_ Teksas No. I —-
Fındık (Llbreai—Sent) T- - Kabuklu yerli İri
—
Levanı iç ithal malı —
Ekstra İri İç İthal malı 44.— 40.-
Kuru tinim (Llbresl=Sent) ...^. Thompson çolcIrdekaL» saçma ... U V4 U U4
Keten tohumu (Buşeil = Dolar) — &11 n neft pol 1* •• • ••• •••••••»«•••••••• •••• 8.22 3.85
Kalrtr (Libresi — Sent) 95 50 95—
Levha-teneko (100 llbro dolar) 1.30 7.30 |
Londra Borsası
Keten tohuma (Tonu=Sterllng) 65.-
Kaiküta — 63.50
Yer fıatığı Hindistan — 64.—
*
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Libresi. =Fty«J
>0 Sıra malı •• M
Tün Anadolu •• •• 20/7)
• t ITakya M M ••• 18/21
34.—Nom
30.- •• 20'21 18/21
İskenderiye Borsası
Pamuk (K an tan=Tali arı) Mhmounl Kısa eiyafh F/G. Karmık Uzun elyAflı F/G.
84.20
M 45
37. b3
GÜnundo boruodn muamelem Lcacli odllmuıuid luhvlUt w cohamıu iui ve UHcplero tfOro taayyün edoo takribi piyano değerleri.
Sayfa 6
4 Ağustos 1930
•• ' - -
JAWA
250 ccm
MOTOSİKLETLERİ
Galata Tabir Han
Teşhir ve Satış Yeri:
Tepcbaşı ALP Oteli altında
MÎT
ÎZ
GÜZEL VE
ELEN
mlktan esas
Telefon: 40430 — 42673
Telgraf: Lamet İstanbul
250.—
230.—
südkostigin (10358)
İzmit teslimi Ton fiyatı TL.
1.8.1950 tarihinden İtibaren istihsalâtımızdan aşağıdaki yeni fiyatlarla satışına başlanmıştır. Sipariş miktarı
Ton
- 20 “dahil”
21 - 50 “dahil”
51 ton ve daha yukarısı 210.—
NOT: Fiyat tatbikında üç ay zarfında çekilen mal alınır.
350 ccm
JAWA
125 ccm
ANCAK TABİATIN
YARATABİLECEĞİ
BİR SAĞLAMLIK
EN ÜSTÜN EVSAFLI EN MÜTEKÂMİL EN UCUZ ÇEKOSLOVAK
Dünyada, kendi sınıflarında daima birinciliği muhafaza etmektedir. Türkiyenin büyük vilâyetlerindeki acentelerimizden izahat isteyiniz. BOL YEDEK AKSAM TESLİMAT HEMEN YAPILIR TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
ALTIN EVLER İNŞAAT KOLLEKTİF ŞİRKETİNDEN
6 Agrustos 1950 pazar günü saat 8.00 ve 10.00 da Çemberll-taş Garanti Bankasının önünden kalkan otobüslerimizle, AL^IN ŞEHÎR’den arsa alan müşterilerimizi, şirketimiz, bilâ ücret, ALTIN ŞEHÎR’e götürecek ve 350-500 sıra tercih numaralı müşterilerimiz arsalarını kapatacaklardır. Arzu edenler, saat 8.20 de Sirkeciden kalkan ve dönüşü olan posta trenine binerek Yarım-burgaz - ALTIN ŞEHtR’e gelebilirler. Henüz sıra tercih numaraları bildirilmemiş olan müşterilerimizin numaralarını bildiriyoruz:
(Muzaffer Tüzün — Giresun 559), (Şefik Bilge — Ankara 714), (Ruhi Tekelioglu — Balıkesir 1066), (Kevork ve Serkis — Arabgir 875), (Vuslet Demirören — Gölcük 1193), (Osman Gürkan — Giresu/ 1387), (İsmet Çolaker — Eskişehir 1475), (Ali Rıza Oral — Konya 1522), (C. Doğan — Giresun 1589),
(Vedia.Duruman — İzmir 1629), (Lâtif özler — Eskişehir 1657-1658), (Adil îşören — Adana 1685), (İlham! özmen — Erzurum 1686), (Esin BÜbaşar — İzmir 1698), (Sabri Erdogmuş — Ankara 1720), (Hüseyin Ay tin — Meriç 1721), (Necati Ansoy — Taşköprü 1731), (Mehmet Kilercioglu — Samsun 1732-1733), (Yaşar Çıkla — Ankara 1752), (Ömer Gürel — Erzincan 1784), (Sabri Belen — Kayseri 1785), (Mediha Ünsay — Ordu 1786), * (Mehmet Recal Türkoglu — Sivas 1787—1788), (Azize Batmaz— Dikili 1789). (Hakkı Cebeci — Nevşehir 1790), (Nimet Özgö-ren — Polatlı 1791), (İsmet Başak — Dinar 1792), (Vuslet De-mirözen — Gölcük 1793), (Haşan Tahsin Baydar — 1798-1799 1800), (A. Turgut Kaçman — İzmir 1801), (M. Suat İlhan - Siirt 1802), Ihsan Eröncel — Ankara 1803), (Nejat Erbil — Bandırma 1805), (Cavit Durakbaşı — Konya 1807-1808), (Muammer Keskinel — Zonguldak 1809), (Naci Toros — Eskişehir 1810), (Hikmet özaltunay — Konya 1821), (Ahmet Abbazoglu — Gül-şehir 1822), (Ahmet Oral — Konya 1823), (Gülen Karzay — Hopa 1828), (A. Tezol — Ankara 1833), (Mehmet Kocaman — Mersin 1835), (Ali Bursa — Karacasu 1842), (Rauf Gürbüz — İzmir 1850), (N. Ürektürk — Edirne 1854), (Ahmet Fatin Ansan — Merzifon 1863-1864), (Haşan Tuna — Biga 1865), (A.
Hikmet Küçükmeriç — Biga 1900), (Raşit Mocan — Ankara 1901), (Hüseyin Türemiş — Fevzipaşa 1905), (Kemal Çılgın — Beylikköprü 1906), (Fikri Bulut — Ereğli 1907), (Salâhaddln Yıldız — Ankara 1909), (Reşat Oktay — Fevzipaşa 1920), (Ilha-mi Başaran — Ankara 1922), (Safiye Başaran — Ankara 1923), (Mustafa Badem — ödemiş 1925), (Razi Derin — Muş 1926), (Meyse Dumanoglu — Giresun 1928), (Ömer Dura — Giresun 1929), (Ramlz özülkü — Fevzipaşa 1930), (Nuri Kılıçaslan — Adana 1931), (Şevket Sönmez — Kütahya 1932), (Haşan Yigit-Ankara 1833), (Refika Köse - 1934-1934 A), (Osman Tezlnandı — Fevzipaşa 1935), (Hilmi Cuntur — Samsun 19.36), Nazml Ak-yuva — Ankara 1191 ciro), (Mehmet Tuzcu — Ankara 1192 ciro), (İbrahim Güreli — D.H.Y. Mehmet Türemiş ciro 934), (Sa-lâhaddin Canka — Adana: Arsalarınızı ancak sıra tercih numaranız geldiği zaman kapayabilirsiniz. O zaman ücreti mukabili bir parselasyon haritası gönderebiliriz. Sıra tercih numarası almanız için İlk taksidi göndermeniz şarttır), (Yüzbaşı Ihsan Bar-las — Uşak: Sıra tercih numarası gelince, seçimde bulunamayan müşterilerimizin arsalarını, evvelce ilân ettiğimiz gibi, binlerce kişinin huzurunda, boşların en iyisinden şirketimiz kapamaktadır. Sîzim de sıra tercih numaranız gelince, boşların en iyisinden şirketimiz kapayacaktır.), (Nuriye Bekir — Bağdat: Arzu ettiğiniz geniş tafsilâtı gazetelerde bulacaksınız), (E. Cenkmen — Paris: Arzu ettiğiniz malûmat gazetelerde mevcuttur), (Sadreddln özbatur — Ingiltere: Tafsilât gazetelerdedir).
*
KIRIKKALE-K AYAŞ
yolcu tarifesi hakkında
D. Demiryolları Genel Müdürlüğünden :
Kırıkkale — Kayaş kısmına mahsus 123 sayılı tarife gidiş -dönüş.‘biletlerinin dönüş kısımlarının yürürlük süresi iki güne indirilmek suretiyle 5.9.1950 tarihinden itibaren değiştirilmiştir.
Fazla ibiği için istasyonlara müracat edilmedir!, (10545)
Türkiye İmar Bankası
Sermayesi : 7.500.000 - Kuruluşu : 1928
Yeni Postahane arkasında Aşlrefendl caddesi No. 35/37
Vadesiz tasarruf tevdiatına % 4,5
Vadeli tasarruf tevdiatına % 6
Faiz verilir ve vadeli mevduat faizleri aylık olarak ödenir.
PNGLISH;
■ELECTRIC
B(/Z DOLAPLARINDA
™‘*ctAS*IN ™l& İLE BİRLEŞTİ.
AFİTAP VE OSMAN GÜZEL MAĞAZALARI - TAKSİTLE SATIŞ
VARTA
BASİI BİR HESAP MESllESİ
AKÜMÜLATÖRLERİ
Yüksek kalitesinden dolayı bugünkü şöhretini kazanmıştır
OTOMOBİL - KAMYON - OTOBÜS DENİZ MOTÖRÜ, TRAKTÖR, RADYO için tam emniyetle kullanacağınız
Yegâne akümülatör VARTA'dır. Muhtelif ölçü ve amperajda 6 ve 12 Volt akümülatörlerimiz gelmiştir. Fiyatlarımız üstün evsafına rağmen rakiplerinden ucuzdur. Yeni fiyat listemizi isteyiniz.
YAKUP SOYUGENÇ
Karaköy Palas karşısında No. 86 Galata-Istanbul Tel. 42046
Makine mühendisi aranıyor
iyi almanca bilen bir Türk makine mühendisi Istanbulda Almanya İle iş yapan bir müessese tarafından aranmaktadır. Dizel motör ve santralleri sahasında ihtisası olanlar tercih edilecektir. Ne zaman işe başlayabileceğini ve maaş miktarını da ihtiva eden mufassal mektupla Galata 1709 posta kutusu adresine müracaat edilmesi rica olunur.
Sayın doktor ve eczacılara
G U A D> î N A L (Sulfoguanidine)
20 adetlik tüplerde depolara dağıtıldığını saygı İle bildiririz. Aksu Lâboratuan - Cagaloglu, Tel: 29223
(
3 Acille .
7EHİ l$TAHDUL= 90
- • • ■: KUPON ’Aî * *
KUPON ~ ^O’z“T ±nahSl1
(Tahsile 10
Lozan da. J tt/nkavta.^da İTakdl R ...
Jl8hsıl=
.Oûü TL
FAYDALI İLÂNLAR
YENİ
İSTANBUL
dadır
SENEDE
HAVAYOLLARI
ATİN
Her C u m a günleri
YEŞİLKÖY’den kalkış 09.00 ATtNA’ya varış 10.00, İSTANBUL - ATİNA gidiş • dönüş bileti 180 T.L.
10,000 lira
kazancı olan bir mağaza hava parasız devren acele satılıktır. 20397 ye müracaat
• İSTANBUL - ATİNA yolcularına Yunanlstanın dahilî hava hatlarında % 25 tenzilât yapılır.
ÎSTANLTL UMUMÎ MÜMESSİLLİĞİ:
DEVLET
HAVAYOLLARI
Bilet Satış Bürosu
Karaköy Tel: 42877 - 42885. Ayrıca bütün seyahat acen-talannian bilet ve izahat a-tınabilir.
ZAYİ
kaybettim. Yenisini gımdan tur.
Nüfus cüzdanımı çıkarttı-esklsinln hükmü yok-
927
doğumlu Yakup oğlu Mustafa Yüksel
ve
Y. Mak. ve Elek. MÜHENDİSİ
Almanya, Amerika
memleket dahilinde 15 senelik fabrika ve bilhassa hidrolik ve termik . kuvvet santralları kurma ve işletmesinde tecrübe sahibi. Almanca ve İngilizceyi çok İyi bilir bir Türk Y. Mühendisi hususi milesseselerde İş arıyor.
Müracaat: P.K. 114
İstanbul
Sümerbank Sellüloz Sanayii Miiessesesi Müdürlüğünden
DEUTSCHE ORIENT LINIE
limanımızda bulunan
BERND LEONHARDS
HENRY BÖGE
EENDRACHT vapurları doğru
HAMBURG. BREMEN ve ANVERS için eşyayı ticariye kabul etmektedirler.
Yakında gelecek vapurlar:
BLÎDUM Vapuru 20 ağustosa doğru
STETTtNER GRÎEF vapuru 27 ağustosa doğru
Fazla tafsilât için:
Galata, Veli Alemdar Hanında
Umumi Acentesi :
K. TRABİCH ve Co
Telefon : 4 2 2 2 1
Ankara ve İzmir
Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergün İlk uçakla Ankara ve tzmire gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere damıtılmaktadır Bütün gayretlerimize rağmen “YENİ ÎSTANBUL”un ellerine geç veya İntizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzularını Ankara ve İzmir bürolarımıza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve ilân kabul etmektedir. Acele ilânlar telefonla Istanbula bildirilmektedir. Ankara Büromuzun adresi:
Kâzım Özalp Cad. No. 1/9 Ilgar Apt.
Telefon: 16112 YENİŞEHİR
İzmir Büromuzun adresi:
2 nc| Kordon, Anadolu Han, kat l, Telefon: 6066.
Comments (0)