Yalnız ALEVmarkâhl M O Â 11 /î
ATEŞ TUĞLASI M K ı3 A 1V1
Avrupa ayarındadır ve emniyetle kullanılabilir. Telefon: 41993 - 22512
Bir müddetten beri yükselen sade yağ fiatleri yeniden düşmeğe başladı,
S?ne 27 — No. 9564 — Fiat! her yerde 10 kuruştur.
PAZAR S Haziran 1948
Sahibi: Necmeddln Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
Nahas Paşanın demeci müna-sebetile Suriye -Lübnan meselesi
Habeşistan hâdisesi bir daha, oluyordu.
Bu memleket, Milletler Cemiyeti ü yel erindendi. Bu memleketi, Milletler Cemiyetine, tam istiklâline sahip ve yeter derecede medenileşmiş bir millettir diye İtalya sokmuştu.
Günün birinde, Milletler Cemiyeti üyelerinden Büyük Devlet İtalya, Milletler Cemiyetine bizzat yazdırdığı müstakil Ha-brşistana, orada menfaatleri vardır diyerek saldırdı ve Milletler Cemiyeti üyesi küçük bir devleti kendisine sömürge yapmak istedi.
Fransa, San - Franciscoda toplanıp yarınki milletler arası güven kurulunu hazırlayan Büyük Devletlerden biridir. Küçük devletlerden Suriye ile Lübnan da, Fransa ile birlikte, müstakil devletler sıfatile San - Franciscoda, milletler arası yeni ahlâk kitabını hazırlamaya çalışıyorlar. Çünkü Fransa. Suriye ile Lübnanın istiklâlini tanımıştı.
Günün birinde Fransızların bu mem’.eket'er topraklarına zorla asi çıkardığı ve Şam'ı topa tuttuğu görülüyor, Fransız devlet adamla) ma bakılırsa Fransa-nın orada menfaatleri varmış.
Bütün dünya tecavüze karşı koyacak tedbirleri ve anlaşmazlıkların konuşma, uzlaşma ve nihayet mahkeme yollle çözülmesi çarelerini ararken, daha dün tecavüzün en büyük kurbanı olmuş, yabancı istilâsının en derin acılarını çekmiş bir milletin, 1935 tecrübesini tekrarlaması cesaret kırıcı bir hâdisedir. Eğer buna ses çıkanlmasaydı yarından ümidi kesmek lâzım gelirdi, İngilterenin işe karışması, Amerikanın bu teşebbüse katılması büyük bir kargaşalığın önünü almıştır,
Türkiye efkârı bu acıklı olguyu hem hayret, hem esefle karşılamıştır, Her ne vesile ile olursa olsun, bir memleketin işgalini hiç bir zaman haklı göremiyen Türkiyenin bu alandaki siyasetini Mısır «Vefd» partisi lideri Nahas Paşa, Kahirede söylediği bir nutukla pek iyi anlatmıştır,
Arap memleketlerinin Türkiye ile daha yakın bir politika gütmelerini öğütleyen Nahas Paşa. Türkiyeyi, komşu milletlerin istiklâline saygı gösteımek bahsinde Örnek diye göstermiş, Lausanne sulbünden sonraki hareket tarzını övmüştür.
Gerçekten. Lausanne muahe-desile parçalanan Osmanlı imparatorluğundan beş devlet doğmuştur. Bugün Türkiyenin, kendisinden aynlan bu topraklar üzerinde gözü olmak şöyle dursun. bu devletlerin İstiklâl ve medeniyet yolunda ileri gitmelerini özlemekten başka bir dileği yoktur.
Fakat ne yazık kİ bizden ayrılan bu memleketlerin hepsinde Türkiye, karşılık duygular bula miyar. Kendi topraklarının ve kendi istiklâlinin nasıl tehlikelere uğradığını son hâdise ile gören küçük Suriye komşumuzda, ateşli ve acemi politikacılar elinde zaman zaman. Türk düşmanlığının ihtiras vasıtası yapıldığını, hattâ halkın emperiyallst emellerle beslenerek, Türk olduğu tâ Lausanne anlaşmasından beri Fransaca tanınmış Hatay toprakları üzerinde İddialar ileri •örüldüğünü işitiyoruz. Bunlar ancak tuhafımıza gidiyor. Şu var kİ Türkiye ile Suriye arasında en iyi, en verimli komşuluk ve dostluk anlaşmasının gerçekleşmesine, bu İhtiraslı politika oyunları engel olmuştur. Suriye-yi İdare edenler, hem bugünkü hâdiselerden, hem Nahas Paşa nın sözlerinden ders alacak ve Türkiyenin dostluğu İle güveni yerine şüphesini davet etmeme ye çalışacak durumdadırlar,
Suriye vc Lübnanda olup bi-j
Suriye ve Lübnan’da lngilizler Halep, Humus Hama ve Derayı’da işgal ettiler
Gl. de Gaulle Ingilizlerin tahrikat yaptıklarından bahsetti, görüşmelere hazır olduğunu bildirdi
Londra 3 (R.) — Surlyede durum normale dönüyor. İngiliz tankları ve piyade kuvveti, Halep, Humus, Hama ve De ra'ya gönderilmişlerdir. Bu kuvvetler, şiddetli çarpışmalara sahne olan bu şehirlerde sükûnu iade etmişlerdir. Fransız kıtaları her tarafta. şehir dışındaki kışlalarına çekilmişlerdir.
İngiliz makamları şimdi halka yiyecek dağıtmakta ve hastalarla yaralıların tedavlslle meşgul olmaktadır. Mısır ordusuna mensup doktorlardan mürekkep bir heyet de Şam'a hareket etmiştir.
Dün İngiliz makamları, Fransızlarla çarpışan Suriyelilere erken evlerine dönmeleri ve sabaha kadar sokağa çıkmamaları emrini verir vermez, halk evlerine çekilmiştir.
Suriye Başkanı Şükrü Elkuvvetli hâlâ Şamdadır ve buradan çıkmıya-cağını söylüyor. Arap memleketleri toplantısına lştlrâk edecek Suriye ve Lübnan heyeti Kahlre’ye vâsıl olmuştur. Heyet Suriye Meclisi reisi Sadullah Cablrl İle Lübnan Başbakanı Abdiilhamlt Karaman'dan mürekkeptir. Her iki başkan gayeleri için sonuna kadar çalışacaklarını bildirmişlerdir.
Sovyetlerin bir isteği
Moskova 2 (AA.) — Haber verildiğine göre, Sovyet hükümeti, Amerika, İngiltere. Fransa ve Çin hükümetlerinden Suriye ve Lübnan'daki durtı-
Japonyaya yeni hava akınlan yapıldı
Amerikan uçakları bu akınlar da yeni tipte bir yangın bombası kullanıyorlar
üstün uçan kaleleri Japonya’ya doğru uçuyor
Londra 3 (R) — Japonya’ya karşı hava akınlan devam ediyor. 250 üstün uçan kale güney Japonya’da Kiushu adasında bir çok hedefleri bombardıman etmiştir. Formoza adasına da akınlar devam etmiştir. Akınlar bu adayı bir üs olamayacak hale getirmektedir, Japon gemilerine, Çindekl Japon üslerine de muvaffakiyetli akınlar yapılmıştır.
Okinava adasında muharebe gitmek üzeredir. Japon kuvvet-tenler bizi, yalnız yeni dünya düzenine bir başlangıç olmak bakımından kötü bir örnek gibi değil, aynı zamanda yanıbaşı-mızda sulh ve asayişin bozulması noktasından ilgilendirir,
Türkiyenin siyaseti bütün memleketlerin İstiklâl! ve sulhun korunması temeline dayanıyor, Buna bilhassa sınırlarımızda dikkat etmek zorundayız. Bu prensiplere herkesten faz la ehemmiyet vermesi gereken, ve Avrupada hak ve adalet bekçiliğini yeniden ele almak için derin yaralarını sararak kalkın maya çalışan dost Fransanm dün vay a en güzel örnekleri vermesi beklenir,
Necmeddln Sadak
ma nihayet vermek ve İhtilâfı musll-
hane bir tarzda halletmek İçin tedbirler alınmasını talebe t mlş tir.
Bu haber, Dış İşleri Halk Komiserliği istihbarat bürosundan bildirilmiştir.
Londra 2 (A.A.) — Suriye ve Lübnan hâdiselerinden bahseden Paris radyosu sözcüsü demiştir kİ:
Suriye ve Lübnan ihtilâfında Rus-yanın bizim tarafımızda olduğu katiyetle söylenebilir. Sovyet hükümetinin demeci tarafsız ve ihtiyatlı İfadesiyle dikkati çekmektedir. Krmelln. yalnız, dost bir millet hakkında rencide edici sözler kullanmamağa dikkat etmekle kalmamış, fakat alâkadar memleketlere mâkul ve müspet telkinlerde de bulunmuştur.
Bir nota
Beyrut 3 (AA.) — General Paget, general Beynet'yl ziyareti esnasında, Fransız generaline, İngiliz hükümetinden aldığı talimata tevfikan Orta Şark İngiliz komutanlığının niyetlerini tasrih eden bir nota tevdi eylemiştir.
Gl. de Gaulle’ün bir demeci
Londra 3 (R.) — Gl. de Gaulle gazeteciler toplantısında demiştir kİ: «Ingilizlerin hareketi yüzünden güçlükler çıktığını saklıyacak değilim.
(Arkası sahife 2; sütun 5 te)
lerinin kalıntıları adanın doğu kesimine dağınık halde çekiliyor.
Filipin'lerden Mindanao adasında başka bir noktaya daha asker çıkarılmıştır. Çeteciler Japon kuvvetlerinin temizlenmesine büyük ölçüde yardım ediyorlar.
Birmanya'dan Siyam'a kaçmağa çalışan Japon kuvvetleri mühim bir mağlûbiyete uğramışlardır. Bu kuvvetler 1200 ölü vermişlerdir. Kaçanlar şiddetle takibediliyorlar.
Londra 3 (R) — Japonya'ya hava akınlannda yeni tipte bir yangın bombası kullanılmaktadır, Bu bomba 4 kiloluktur, pelte halinde magnezyum, petrol ve fosforla doludur. Patlayınca muhteviyatını 25 metrelik bir daireye saçmakta, parçalar temas ettiği her şeyi, yapışarak kül etmektedir,
Avrupadan nakledilecek kuvvetler
Londra 3 (R) — Sonbahara
kadar Avrupadan Uzak Doğuya ayda 10 bin asker taşınacaktır. Avrupa’ya mal götürecek gemiler dönerken asker yükllyeceklerdir.
San Francisco konferansı Görüşmelerin bir çıkmaza girmesinden korkuluyor Sovyetlerin veto hakkında ısrarı üzerine vaziyet nazikleşti
Bir anlaşma için görüşmeler devam ediyor, bu yüzden konferans uzayacak
Londra 3 (Rj — San Francisco'daa gelen haberlere göre, büyük devletlere veto halikı verilmesi meselesi konferansın müzakerelerin! geciktirmektedir. Beş büyük devlet arasında bu hususta anlaşma olamıyor, İngiltere, Amerika, Çin ve Fransa böyle bir hakkın milnazaalı bir meselede büyük devletlerin görüşmesine ve verilen kararın tatbik edilmesine mâni olacağı kanaatindedir. Sovyetler Birliği bu kanaate lştlrâk etmiyor.
Anlaşmazlık, dünya emniyet teşkilâtının bünyesine temas etmektedir. Bu hususta anlaşma olmadıkça konferans bitemez. Görüşmelere devam ediliyor. Bu yüzden Amerika Cumhur Başkanı M. Truman, fl haziranda nutuk söylemek üzere San Franclsco'ya gldemlyecektlr. Mamafih Başkan, konferansın son celsesinde nutuk söylemek fikrinden vazgeçmemiştir.
Sovyetlerin ısrarı
San Francisco 2 (AA.) — Veto meselesi hakkında beklenmekte olan Sovyet cevabı gelmiştir. Moskova hükümeti büyük devletlere veto hakkının verilmesinde ısrar etmektedir.
San Francisco 2 (A.A.) — Beş büyük devletin murahhas heyetleri balkanları Moskovanın veto meslesi hakkında verdiği cevabı tetkik et-
Almanya’nın kontrolü
Komityonun kurulması yakın
Londra 3 (R) — Amerikan Dış işler Bakan Vekilf M. Grew şu demeçte bulunmuştur: «General Elsenhovver’ln siyasî müşaviri M. Morphle Sovyetler BLrllğlle te-ferrüata alt bir kaç meselenin hallinden başka görüşülecek bir şey kalmadığını, Almanya'da kontrol komisyonunun kurulmasının pek yakın olduğunu bildirmiştir,»
General Etsenhower 18 haziranda Vaşington’a gelecektir.
Parti genel sekreterliği
B. Hilmi Uran ile Tevfik Fikret Sılay’ın da isimlerinden bahsediliyor
Ankara 2 — Parti genel sekreterliği İçin İç Bakanı Hilmi Uran, İstanbul idare heyeti reisi Tevfik Fikret Sılay’ın isimlerinden de bahsediliyor,
Ankara - Haydarpaşa arasında gündüz trenleri
Ankara 2 (AA.) — Haber aldığımıza göre. 8/6/945 tarihinden İtibaren başlamak ve İkinci bir blldlrlğe kadar devam etmek özere. Ankara -Haydarpaşa - Ankara arasında haftada İki defa gündüz trenleri işletilecektir.
Ankara’dan çarşamba cumartesi günleri saat 7.20 de kalkarak Haydarpaşa'ya aynı günler saat 21.30 da ve Haydarpaşa’dan salı cuma günleri saat 8 25 de kalkarak Ankara'ya aynı gllnler saat 23 35 de varacak olan bu trenlere, ekspres zammı olmaksızın, ftdl tarife üzerinden her sınıf yolcular kabul edilecek, yerler kuponsuz ser be s olacak ve yocuların ihtiyaçlarını karşılamak üzere trende yemekli vagon da bulunacaktır.
Korıferansın toplandığı San Francisco şehrinin büyük caddelerinden biri
mek üzere toplandıkları zaman Ban Francisco konferansı, bu dikenli mesele yüz ünden bir çıkmaza girmek tehlikesi geçirmiştir.
İnanılır kaynaklardan öğrenildiğine göre, Bilyük Britanya ve Birleşik
Tutuşmuş cehennem haline getirilen deniz
Almanlar 1940 da Ingiltereyi istilâ teşebbüsünde nedenmuvaftakolamadılar?
Londra 3 (AA.) — Daily Skçtçh
muhabiri, 1S4Û da İngiltere sahilleri etrafına çevrilen ve adaları İstilâya karşı koruyan tutuşmuş benzin maniasını şöyle tasvir etmektedir:
Bu malûmat, resmi bir şahsiyet tarafından münhasıran bana verildi. O zamanlar yükseltilmiş olan bu ateş mâniasını hiç bir İnsan İcadı aşamazdı. Bu, tutuşmuş benzinle kaplı bir denizdi. Düşman askerlerini getirecek sallara parlak bir kabul merasimi hazırlamak üzere Manş denizini ateşe vermek fikri Yakıt Bakanı M. Geoffrey Lloyd'a aittir. Denize tehlikeli noktalardan borularla petrol akıtılmıştır. İlk ateşleme tecrübeleri büyük bir sükûnet içinde yapılmış ve elde edilen neticeler tahminlerin fevkinde çıkmıştır. Denizde basıl olan yağ ve benzin lekelerini ateşlemeğe füze tabancası kâfi gelmiştir. Alev-
Ingılterede kumaş buhranı
Londra 3 (A.A.ı — Toptancı dokuma tacirleri kurumu tarafından nisan ayına alt olmak üzere neşredilen İstatistikler Büyük Britanya'da kumaş buhranının ehemmiyetini göstermektedir. Bu istatistiklere göre, stok mevcudu geçen sen(-ye nazaran yüzde 33 8 düşmüştür İş hacmi İse ancak yüzde 7.7 nispetinde artmıştır. Kurum tarafından belirtildiğine göre bu vaziyet imalât noksanından doğmuştur. Filhakika istihsal hacmi perakençllç-rl.ı taleplerini karşılıyabllmekten çok uzaktır.
HAFTA KONUŞMASI
Topa tutulan parlâmento binası
Yazan: Refik Halid Karay Bugün bgşinçj sahifemizde
Amerika, Rusların, İleride güvenlik konseyinde müzakere edilecek İhtilâflar İçin, Veto hakkının kullanılması hususunda ısrarlarına muhalefet etmektedirler.
(Arkası sahife 2; sütun 5 te)
lerin üzerinde koyu bir duman görünmüş ve dalgaların hareketine uyan tutuşmuş benzin denizi bir cehennem haline getirmiştir.
Sahilde İkinci bir alev hattı hazırlanmıştır. Tecrübeler yapılırken Alman uçakları o civarda uçmuş fakat alevler karşısında kaçmağa mecbur olmuşlardır. İngiliz adalarının ateş çemberi hiç bir zaman tamamen tutuşturulmamış fakat böyle bir müdafaa çaresinin mevcut olduğu haberi harice sızmıştır. Bu haber Alman makamlarına kadar gitmiş ve hemen bütün Alman subayları tarafından öğrenilmiştir. Muvaffak olmanug İstilâ hareketinin ve sahillere vuran kavrulmuş ve parçalanmış cesetlerin mübalâğalı hikâyesin! duyduktan sonra tnglltereyt İstilâ hususunda pekaa Alman subayında heves kalmıştır.
Almanyanın altınları
Londra 3 (R.) — Almanya'da bir tuz madeninde meydan çıkarılan altınlar ve kıymetli eşya kamyonlarla nakledilmektedir. Kamyonlardan her birinde en az 3 milyon sterlin kıymetinde altın v?ya kıymetli eşya vardı. Bunların Alman bankasının İhtiyat parası olduğu anlaşılıyor.
DİKKATLERİ
Galatada bir «dolmuş-» istasyonu
Tünelin tatili üzerine bir kısım tramvay arabalan daha Kara-köyle Taksim arasında işliyecek-miş. Hattâ bazı otobüsler de bu gaye için ayrılacakmış.
Bu arada, Galatadan bir «dolmuş >> taksi seferinin tertiplenmesi iyi olacaktır. Zira Galatadan pek çok kimse dolmuşa binmek için Yenicamiye kadar yürümektedir.
Sahile 2
AKŞAM
3 Haziran 1545
SÖZÜN GELİŞİ
Kullanılmış elbiseler
Z~\ nccdcıı söyliyeyim: İtirazım yok, Amerika d an kullanılmış elbise getirilmesine taraftarım. Zaten harb, gözümüzde eski elbisenin değerini arttırmıştır. Çoktan eskicilik olmuş elbiselerimin seve seve, okşıya okşıya, günden güne güzelleştiklerinin farkına vararak giyiyor, hattâ ara sıra «yeni mi yaptırdın? Güle güle giy» demek suretile pek muhtaç olduğumuz mânevi desteklemeyi de birbirimizden esirgemiyoruz.
Doğrusu bu mânevi desteklemeye de her zaman ihtiyacımız olmadı. Bir arkadaşım harbden evvel altmış liraya yaptırdığı pek güzel bir elbiseyi beş sene giydikten sonra eskiciye seksen liraya sattığı,, yani üste de para aldığı zaman geri kalan eski elbiselerini iiziilerek değil böbürlene böbürlene giymeye başladı Hattâ çoğu zaman yeni yapılan elbiselerden de her bakımdan iistün çıkması gururunu okşıyaraktan elbiseye muhabbetini arttırıyordu.
Her şeyin eskisini kullanmaya harbde kolayca alıştık. Bu harbin aile ekonomisi bakımından vatandaşlara hayn dokunmuştur, Gömleğin tamir edilebileceğini, pantalonun ters yüz olabileceğini, rengi uçmuş şapkanın boyatılabileceğini, kravatın yıkanabileceğim öğrenmiyen kalmışsa onlar zaten ıslah olmıyacak vatandaşlardır.
Şimdi gazetelerde memnuniyetle okuyorum. Tüccarın Ame-rikadan getirtmek istediği «kullanılmış, fakat yeni denecek kadar iyi vaziyette» elbiselerin memleketimize girmesine izin çıkmış. Bu elbiseler etüvden geçirilecekleri için sıhhî şartlara ve 18-25 liraya satılacakları için de keselere pek uygun olacağına göre kimse yeni Dünyanm eskilerini kapışmakta tereddüt etmfyecektir.
Bizde İngilterede elbise yaptırdığını söyliyerek öğünenler vardır; şimdi Amerikan terzilerinden giyinenler çoğalacak. Eskiden. kullanılmıştan biraz ürkenler hâlâ kalmışsa bu Amerikalı kullanılmış elbiseler piyasaya yayılınca kimin yeni, klmlıı kullanılmış giydiği belli olmıyacağı için aile ekonomisi bir değer daha kazanacak
Netekim bir tanıdığım Ame likadan gelecek kullanılmış elbiseleri dört gözle bekliyor. Fakat onun ümidi büsbütün başka: «Ceplerinde unutulmuş dolarlarda çıkması muhtemeldir!» diyor.
Şevket Rado
Avrupada Çin şeddi
Bir Ingiliz gazetesi böyle bir sed kurulduğundan bahsediyor
Gazete bir Batı Birliği kurulması lüzumunu müdafaa ediyor
Londra 2 (A-A.) — Nufu2İu bir haftalık gazete olan «Economlsta Batı Avrupa devletleri arasında daha sıkı bir işbirliği kurmak meselesini yeniden bahis mevzuu etmektedir. Gazete şunları yazıyor:
Dünya içlerinin umumî İnkişafı, batı memleketleri arasında sıkı bir İşbirliği fikrini üç ay evvelkine nazaran daha kabule şayan bir hale getirmektedir.
Üç devlet laıalından müştereken idare edilecek tek bir siyasi bünyeye sahip Avrupa hülyası çok devam etmemiştir. Lubeck’ten Trieste’ye kadar Avrupa'yı kateden bir «Çin şeddi» halindi orüz a çıkmış bulunan emri vakiin her zaman bertaraf edilebilmesi mümkün olsun veya olmasın, bugün İçin, Doğu Avrupa'nın münhasıran Rus tesiri altında bulunduğu su götürmez bir bedahettir. Bu, o kadar vazıh bir surette belirmiştir ki. şLmdi Ruslar, batı devletlerinin daha sıkı bir işbirliğine karşı gösterdikleri muhalefetten vazgeçmeğe hazırdırlar Her halde, bugün için, serbes surette bir federasyona bağlanmış veya birleşmiş bir Avrupa İdealine doğru atılacak yegâne adım batı devletleri ve mümkünse Akdeniz milletlerinin sıkı bir .'-urette birleşmelerinden ibarettir.
Ingiliz mllctlne gelince, Avrupa harbinin son safhası, Norveç Helanda, Belçika ve Fransa He daha akı İşbirliği yapmanın, Rusya ve Amerikanın maddi kudretiyle başbaşa olmak arzusunun doğruduğu bir lüks değil, fakat harb sonrası emniyetine taallûk eden bütün plânlarda tabiye üstünlüğü teşkil edecek bir durum olduğunu İspat etmiştir. Avrupa milletleri de anlamışlardır ki İngiltere, İstiklâllerin son kalesidir.
Bundan başka, iktisadi sahada da. yalnız Batı Avrupa milletleri »Her kese iş bulmak» meselesiyle karşılaşmakta ve işsizliği önlemek için hükümet tarafından müspet bir hareketin lüzumuna kani bulunmaktadırlar. Bir de çift veçheli bir durum vardır kİ o da, Avrupa miletlerlnln bir yandan büyük ölçüde milletlerarası ticarete bağlı olmalar), bir yandan da kendi aralarında ticaret yapmalarıdır. Bu durumda bulunan devletler İçin İktisadî plânlarını infiratçılık üzerine vazetmek, İflâsa ve otarşiye götüren bir yoksulluğa sebep olabilir. İktisadî tamamlyet İçin daha muvafık bir plân düşünmek zordur.* Batı birliği, Chapultepec prensipleri modeli üzerinden kurulacak olursa, Amerika’da şu son senelerde görülen hüsnü kabullerin hepsi büyük bir memnunlukla karşılanacaktır.
Bizzat ilgili devletlere gelince, Norveçliler, Holandalılar ve Belçikalılar bir Batı birliğine taraftar çıkmışlardır.
Bununla beraber, Fransa'da, siyaset ilerlemiş görünmekte ve Fransız -İngiliz mlsakı müzakereleri terakki kaydedere benzememektedir. Ve bu miîzakerelc-rlıı zemini müşterin bir siyaset proje»! de görüş ayrılıklarının halli meselesi teşkil ettikçe muhtemelen terakki kaydedilmlyecektlr.
Eğer daha küçük batı devletleri arasında bir işbirliği kurulacaksa Fransa’yı daha fazla beklemek imkânı yoktur. «İşten bahsetmeden hazır bulunan bu memleketlerle yapılacak en İyi iş, masada Fransa İçin bir yer ayıımak ve az zamanda, Paris'te daha mülâylm hissiyatın hâkim olmamasını güvenle beklemektedir. Batı birliğinin yüksek siyaseti hakkında değil fakat pratik çareler üzerinde konuşmak İçin vaktin gelmiş Olduğu Şüphesizdir. Ve ilk teşebbüsü ancak İngiltere yapacaktır.
Şunu açıkça belirtmek lâzımdır kİ, Batı birliği Rusya İçin bir tehdit olmaktan uzak bulunacak ve mevcut Ingiliz - Sovyet ve Fransız - Sovyet paktlarına bîr takviye teşkil edecektir.
Bu Bati birliğini yapmakla, teklif olunan karşılıklı yardım prensiplerini mevkii tatbike koymaktan başka bir gaye güdülme dlğlni Amerika'ya ve dominyonlara da anlatmak lâzımdır.
Eğer Batı Avrupa devletleri, İstiklâl ve hükümranlığının sıkı bir siyasi vı tâlılyevî işbirliğine mâMl teşkil etmediğini ve siyasi ve İktisadi koordlnas-yon’nn bir milli camiada olduğundan daha geniş bir zemin üzerinde tatbikini mümkün bulduğunu ispat edebilirse, aynı siyaseti takilpeden devletlerin daha sonra iltihak edebilecekleri bir nüveyi yaratmış olacaklardır.
Bu suretle kurulacak ve batı memleketleri birliği 20 nel asırda beynelmilel fikir ve müessesçi erin yeni bir modelini teşkil edecektir.
Yurtta lekeli humma vakaları
Ankara 2 (A.A.) — Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığından tebliğ edilmiştir: 1945 yılı mayıs ayı içinde bütün yurtta görülen lekeli humma sayısı 320 dlr, İlce ve bucakları da dahJl olduğu halde en çok vaka görülen iller şöy-ledlr:
Ağııda 17, Ankarada 16, Er-zurumda 17. Gümüşhanede 54, Karsta 12, Siirtte 26, Zonguldak-ta 28 vaka bildirilmiş olup diğerleri yurdun çeşitli yerlerinde dağınık bir haldedir.
Fenerbahçe Başbakanlık kupasını kazandı
Ankara 2 — Türkiye futbol şampiyonu Harb okulu takımlle Millî Eğitim mükâfatı şampiyonu Fenerbahçe bugün Başbakanlık kupası için karşılaşmışlardır. Maçı Fenerbahçe 3-2 kazanmıştır.
Maçtan sonra Başbakan Şükrü Saraçoğlu kupayı Fenerbahçe takımına vermiştir.
Harb suçluları
Suçlular, bitaraf bir memleket olan İsviçre’de yargılanmalıymşı
Moskova radyosu 2 (B.Y.U.M.) — Son günlerde bazı Amerikan agzetelerinln harb suçlularının hâmisi kesildikleri görülmektedir. Life isimli dergi, son sayısında, harb suçlularının tsviçrede yargılanmaları tezini ortaya atmaktadır. Life’ln bunun için bulduğu mucip sebep de şudur: «Hiç kimse kendisinin dâvacı olduğu bir dâvada hâkim rolünü oynıyamaz.»
Life, Amerikada olduğu gibi başka yerlerde de bu fikrin alem-darlğını yapmağa kalkışmıştır. İşin asıl şaşılacak tarafı, Llfe'in kendisine İsveç basını arasından da çabucak taraftar bulmasmda-dır. Morgen Bladet gazetesi Li-fe’în fikirlerine tamamen iştlrûk etmektedir,
Diğer taraftan İsviçre gazetelerinin de Life'in bu husustaki fikirlerini alkışlamakta oldukları esefle görülmektedir.
Almanya’da
Gizli mücadele teşkilâtını hazırl «yanlar
Londra 3 (A.A.) — Müttefiklere karşı gizli mücadele teşkilâtını hazırlamağa memur olan ve Himmler’in şahsi kurmayım teşkil eden S.S. merkez bürosu üyelerinden altı kişi şimdi Müttefiklerin elinde bulunmaktadır. Bu S.S. subayları Flonsburg cebinde ve amiral DoenJtz’in himayesi altında bulunuyorlardı. Bunların arasında S.S. kıtaları kurmay başkanîle eski Alman polisi başkomutanı da vardır.
Washington 3 (A.A.) Amerikan harb haberler dairesi müdürü M, Elmer Davies saylavlar meclisi komisyonlarından biri önünde yaptığı demeçte Almanya’da Müttefik makamları tarafından uzun seneler sansür tatbik edileceğini söylemiştir.
İçinde günde 200 kişi yakılan fırın
Londra 3 (A.A.) — Avusturya'da Amerikan kıtaları günde iki yüz kişinin yakıldığı bir Nazi fırınını meydana çıkarmışlardır. Bunlar burada deli olduklarına dair verilen blr rapor üzerine yakılmakta idiler.
Müttefikler 6 haziranda bayram yapacaklar
Londra 3 (A.A.) — General Eisenhower. Avrupaya çıkarmanın yapıldığı tarih olan 6 haziranın, Avrupada bulunan bütün Müttefik kıtaları için bir bayram günü olacağını söylemiştir.
Stuttgart radyosu çalışıyor
Stuttgart 3 (A.A.) — Amerikan mühendisleri Stuttgart radyo İstasyonunda Almanlar tarafından yapılan tahribatı tamir etmişlerdir. Bu radyo istasyonu yeniden çalışmağa başlamıştır.
Sendikalar yeniden kuruluyor
Londra 3 (A.A.) — News
Chronicle gazetesinin Hamboıırg muhabiri, sendikaların Alman-yada yeniden kurulmaya başladığını ve Hitler aleyhtarı bir çok teşkilâtın yeni serbes sendikalar teşkili için şimdiden ilk tedbirleri almış bulunduklarını söylemiştir. _________________
Beyoğlu Akşam Kız Sanat okulunun sergisi
Beyoğlu Akşam kız sanat okulunun İş sergisi dün sat 18 da törenle açılmıştır. Teşhir edilen eserler büyük takdirle seyredllmlştlr. Bu yıl yeni ve müstakil binasında faaliyete geçen Akşam sanat okulunun 1400 talebesi vardır. Çok zengin bJr şekilde hazırlanan sergide elbise, çamaşır, muhtelif işlemeler, çanta ve şapkalarla çocuk eşyaları vardı. Evlerimizde, en işa yaranuyacak sanılan şeylerden neler yapıldığını da bize öğreten sergi cidden övmeğe değer. Sergi perşembe gününe kadar herkese açıktır.
Mısır kiralının hemşiresinin nikâh resmi
Kahire 2 (A.A.) — Anadolu
ajansının özel muhabiri bildiriyor: Kıraı Faruk'un hemşiresi prenses Faize He bay Mehmet Ali Rauf’un medenî nikâhları bu sabah Türkiye elçiliğinde yapılmıştır.
Hitler’in ölümü
1 m ayı s günü öldüğü tahakkuk etti
Londra 3 (A.A.) — Daily
Express'in Luneburg muhabiri yazıyor: Hitler’in ölüm haberinden beri bu ölümü tesbit için' araştırmalar yapan Ingiliz, Amerikan ve Rus askerî İstihbarat servisleri, Führer’e alt dosyalarını kapamışlardır. Ingiliz ve Amerikan Şeflerine göre Hitler, 1 mayıs günü Şerlinde Başbakanlık dairesinde hakikaten ölmüştür.
Bu kanaat kısmen, Hitferin ölümünü tesbit eden vesikalara, kısmen de şimdi Müttefiklerin elinde bulunan yüksek Alman subaylarile Nazi Şeflerinin ifadelerine istinat etmektedir.
Alman milletini Hitlerin ölümüne inandırmak için bir gün mevcut vesikaların ilân edilmesi mümkündür, Bu suretle, Führe-rln hâlâ hayatta olduğu hakkında dolaşan masalın yayılıp kökleşmesine mânj olmfck mümkün olacaktır
Amerikan -Sovvetler
Amerika Dış Bakan Vekilinin demeci
Vaşington 2 (AA.) — Diin, Millet Vekllerinin talebi üzerine, M. Orew Amerika’nın Rusya’ya karşı olan siyasili hakkında İzahat vererek Amerikan hükümetinin Rusları ilgilendirebilecek bütün meselelerden Sovyet hükümetini haberdar etmekte olduğunu soylmlştir.
Diş işleri Bakanlığı Amerika'nın Rusya'ya kargı hiç bir cepheye dahil olmadığını ve Yalta anlaşmasında Londrda’kl Polonya hükümeti üyelerinin mutlaka kurulacak olan Polonya hükümetine dahil olacaklarına dair bir hüküm İhtiva etmediğini söylemiştir.
Romanya’da
Faşist taraf darı gazetecilerin muhakemesi
Bükreş 3 (A.A.) — Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor: Halk mahkemesi faşist lehtarı faaliyetlerden suçlu olup yedisi hazır bulunan 14 gazetecinin yargılanmasına başlamıştır. Başlıca suçlulardan Curentul gazetesinin eski müdürü Seicaru ile üniversul gazetesinin eski müdürü Stellan Popescu, yabancı memleketlerde bulunuyorlar.
ilk oturum, suçluların sorguya çekilmesine tahsis edilmiştir. Curentul gazetesinin eski muharrirlerinden Rom ulus Dlanu, verdiği İfadede,. Ro-maııyanın Alman İşgali allında bulunduğu sırada, Hltlerci propagandanın tesirlerini İzale etmek hususuna okul arkadaşı eski Başbakan muavini Mlhael Antonescu tarafından memur edilmiş olduğunu söylemiştir.
Suçlulardan üniversul gazetesinin askerî muharriri olan ve sonradan Correnttd gazetesinin ve Bükreş radyosunun da askeri yorumculuğunu yapan Romulus Selsanu, yazdığı fıkralarda hakiki kanaatini İzhar etmiş olduğunu söylemiştir.
Diğer suçlular aldıkları emirler ve direktiflere göre, ve Romanyanın o devrede takibettlği siyaset gereğince çalışmış olduklarını ifade etmişlerdir.
Savcı, Curentul gazetesinin eski müdürü Pamflll Seicaru ve Parunca Vermll gazetesinin eski müdürü İle Radulescn hakkında ölüm cezası İstemiştir.
Bükreş 3 (AA.) — Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor; Roman-yanın eski İtalya elçisi İon Lugosanu, üniversul gazetesindeki müdürlük vazifesinden İstifa etmiştir. Lugosanu, Üniversul gazetesinin eski müdürü olup şimdi yargılanmak üzere halk mahkemesine verilen Stellan Popes-cu’nun damadıdır. Gazetenin müdürlüğü müdlriyet heyeti tarafından de-ruhde edilmiştir.
Bazı generaller hakkın-daki ölüm cezası müebbet hapse tahvil edildi Bükreş 2 (A.A.) — Başbakan M-Groza ile Adalet Bakanı M. Patresco-nu’nun lehte mütalâaları üzerine, ta-ral, harb suçlularının birinci gurupu-nu teşkil eden bazı ganerhllerle yüksek rütbeli subaylara verilmiş olan ölüm cezalarını müebbet hapse tahvil etmiştir.
Demokrat parti hakkında
Ankara 8 — Eski Dış Bakanı Tevfik Rüştü Araş, blr demokrat parti kurulacağı hakkında hiç blr malûmatı olmadığım, bu sebeple yeni partinin müessesleri arasında bulunamıyacağım söylemiştir.
San Francisco konferansının çıkmaza gir-mesînden korkuluyor
(Baş tarafı 1 inci sahJfede)
Dünya teşkilâtı bünyesi meselesinin can noktasını teşkil eden bu anlaşmazlığa blr hal çaresi bulunduğunu gösteren hiçbir belirti yoktur.
Bugün hemen hemen bir çıkmaza girmiş sayılan bu meselenin "halli o kadar güç telâkki ediliyor kİ, bazı mahfiller bu hususta hazırlanacak formülün açıklanmak üzere ileriye bırakılmasını ve ana yasanın, bu mesele muallâkta bırakılmak suretile İmzalanmasını teklif etmişlerdir. Bununla beraber bu teklif büyük blı muhalefetle karşılaşmıştır. Çünkü dünya teşkilâtı mekanizmasının ehemmiyetli blr noktasının halledilmeden bırakılması ana yasanın kıymetini düşürecektir.
Bir Amerikan ayanının mütalâası
Vaşington 3 (AA.) — Terakkiperver Partisinden âyan üyesi Lafolette Ayan meclisinde söylediği blr nutukta, San Francisco konferansında ha-zırlanmakta olan güvenlik plânında bazı tâdllât tekliflerinde bulunmuş ve teklif ettiği değişikliklerin güvenlik plânını daha amelî blr hale koyacağını söylemiştir. M. Lafolette sekiz esas prensip İleri sürmüş ve bunları Amerikan dış politikasının temel taşlan olarak göstermiştir. M. Lafolette şöyle demiştir:
i Sulh, âdil ve şerefli blr sulh olmadıkça, intikam duygusu yerine müsamahaya, emperyalistlik yerine hürriyete, zahir! blr askeri ittifak yerin. beynelmilel hakikî bir İşbirliğine, karar vermek hakkının büyük devletlere bırakılması yerine her milletin kendi kendine karar vermek hakkının tanınması gibi doğru blr prensibe. ve nihayet hepsinden daha ehemmiyetli olarak harbi ortaya çıkaran esas sebeplerin İçtimaî, iktisadi ve siyasi oldukları hususundaki sarih blr anlayışa dayanmadıkça 6ulhu korumak İçin hiçbir milletlerarası teşkilât muvaffak olamaz.»
Ayan meclisinin yegane terakkiperver üyesi olan Lafolette. dünyanın şimdi geçen harbden sonra yürünülen yola müvazi bir yol taklbetmekte olduğunu söylemiş ve demiştir kİ:
«İstikametimizi değiştirmedikçe göreceğiz ki insan, para ve malzeme olarak bu kadar harcadık!arımızın bize ulaşmak istediğimiz devamlı blr sulhu değil, ancak kısa blr mütareke devresi kazandırmıştır.»
M. Lafolette, İngllterenln İtaiyada ve Yunanlstanda ve Sovyetlerln Batı ve Doğu Avrupada taklb ettikleri siyaseti tenkldetmlş ve Birleşik Amerikanın pazarlık kudretini şimdiye kadar kullanmamış olduğunu söylemiştir.
M. Lafolette’in dünya güvenlik plânında teklif ettiği değişiklikler şu noktaları İhtiva etmektedir:
1 — Genel meclise daha büyük blr salâhiyet verilmek lâzımdır.
2 — Ana yasa tâdil edilmesi kolay
Suriye ve Lübnan
(Baş tarafı 1 inci saiıi (ede) Birçok İngiliz ajanları Suriye ve Lüb-nanda faaliyette bulunmuşlar, Fransız menfaatleri aleyhinde tahrikler yapmışlardır. İngiliz sllâhlarile mücehhez çeteler Fransız karakollarına hücum etmişler ve kıtalarımızı mukabeleye mecbur bırakmışlardır. 30 mayısta kıtalarımıza «ateş kes» emrini verdik. M. Churchlll'ln mesajını ancak blr gün sonra aldık. Bu mesaj hareket hattımızı değiştirmemiştir.
Fransa, yalnız surive ve Lübnan meselesini değil, doğudaki bütün Arap dünyasını alâkalandıran meseleleri görüşmeğe hazırdır. Bu görüşmelere İngiltere, Amerika, Sovyetler, Fransa ve Çin'den başka Arap âlenıl-le menfaati olan memleketler de 1$-tlrâk etmelidir.»
Fransa Suriye ve Lübnan’da pek az kuvvet bulundurmuştur. Halbuki in-gitizler 9 uncu ordu da dahil olmak üzere bu bölgelerde 800 bin asker muhafaza etmişlerdir.
Fransız halta hükümetin arkasındadır ve Suriye meselesini bir şeref meselesi sayıyor. Bu şerefe saygı gösterilmelidir, Fransa, icabetlerse bunu gösterecektir.
Paris 2 (AA.) — General de Gaulle, basın konferansını şu sözlerle bitirmiştir :
Suriye ve Lübnan meselesinin Fransa İçin acı, haksız ve haysiyet loncı mahiyetine rağmen, büyük devletler arasında her hangi blr çarpı?manın önüne geçilebileceğini (inildetmekteyim. Medeniyetimizin menfaati sulhu emretmektedir. Herkes şunu takdir etmeldir kİ, medeniyet dünyasının istikbali, karşılıklı tâvizlere ve hakiki blr milletlerarası tesanüt zihniyetine dayanmaktadır. Sulh lâzımdır ve göreceksiniz ki, sulhu yapacağız.
Fransanm Amerikaya cevabi
Londra 3 (R.) — Fransa, Amerikan notasına cevap vermiştir. Cevabında diyor kİ: «Fransa, Suriye ve Lübnan'a İstiklâl verilmesinden hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Fakat buralarda asırlık menfaatler! vardır. Bunları korumak, hem hakta, hem vazifesidir.
olmıyacak blr şekilde tanzim edilme* İldir.
3 — Atlantik beyannamesinin pren» slplerj (iye milletlerden takibi İstenilecek olan hareket hattının asgarisini teşkil etmelidir.
4 — Birleşmiş milletler ana yasaşi milletlerin hakları hususunda bir deklârasyonu İhtiva etmelidir.
M. Lafolette tarafından Amerikan dış politikasının temel taşları olarak gösterilen esas prensipler de şunlardır:
1 — Amerika, büyük kalkınma işinde müttefik ve eski düşmanı bütün milletlere yardım etmeğe hazırdır.
2 — Amerika, bütün nazl ve faşistlerin adaletin pençesine verilmelerini sağlamak azmindedir.
3 — Amerika, büyük devletlerin tahakküm doktrinlerine katiyen miiza-harette bulunmıyacaktır,
4 — Amerika, âdil ve demokrat blr sulhun devamı İçin bütün milletlerle iş birliği etmeğe hazırdır
Falih Rıfkı Atay’ın konuşması
Ulus gazetesi başyazarı ve Ankara millet vekili Fatih Rıfkı Atay dün saat 19,45 te San Francisco'dan radyo İle TÜrklyeye hltabetmlştir. Fatih Rıfkı Atay demiştir kİ:
« — Konferansta 44 küçük millet, 6 > büyüklere karşı, daha demokrat blr teşekkül meydana getirmek için yaptıkları çetin savaşlardan vazgeçmemişlerdir. Fakat bununla beraber bir zafere ulaşılmasından ümit kesmediklerini söylemek lâzımdır.
Rusların konferansı başarısızlığa uğratmağa çalıştıkları da İddia edilemez. Angolo - Amerikanlar da Rusyasız bir Birleşmiş milletler teşkilâtının, Amcrikasız Milletler Cemiyetine ben-ziyeceğinl bilmektedirler. Önümüzdeki haftalarda başka buhranlar çıkması ihtimali de vardır. Fakat konferansta bir şey yapabilmenin hiçbir şey yapamamaktan daha iyi olacağı kanaati hâkimdir. San Franclsz Ydakl çalışmaların ayin .15 inde nihayet bulacağı kuvvetle muhtemeldir.
Bütün milletler gönül rızaslie blr İş birliği yapmağı sağhyacak blr teşkilâtın kurulmasını candan İstemektedirler. Halbuki Avrupadan gelen haberler. cephelerden çekilen savaşın dağlarda, kırlarda ve daha kötüsü kafalarda ve vicdanlarda devam ettiğini göstermektedir.
Doğu, Batı, Kuzey, Güney Avrupa memleketlerinin san Francisco konferansında bulunan temsilcilerinin hepsinin gözleri Avrupadadır. Zaferin bile sona erdiremediği bu savaşın barışı nc zaman gelcektir? Şimdi herkesin sorduğu sual bodur,
TürklyerUn 6 yıldanberl güttüğü siyasete ve İş birliği fikrine devam etmesi ve müşkülleri karşılamak İçin daha azimli olması lâzımdır. Bir gazeteci sıfatlle benim kanaatime göte, tatlı olmasa bile doğru olan haber budar.»
Londra 3 (R.) - vaşıngton’da Irak kıra! naibi şerefine verilen ziyafette Amerikan sözcüsü M. Morphle, Amerikanın, Arap birliğini hararetle karşıladığını söylemiştir.
Son durum
Londra 2 (A-A.) — Dûn, Şam’ın kontrolunıı ele alan İngiliz tatalan halk tarafından hararet te ulkLşlan-mıştır.
Orta Şarkta'ki İngiliz kuvvetleri başkomutanı General Paget, dikkati çekecek kadar çok motöriü asketî polis kuvvetleri refakatinde Şam’a girmiştir. Sokakları tıkayan halk İngiliz Generalinin lehinde büyük tezahürlerde bulunmuştur.
İngiliz tankları ve zırhlı otomobilleri Fransız kışlalarını sarmıştır. Halk tarafından alkışlanan başka İngiliz zırhlı otomobil ve tank müfrezeleri de sokaklarda devriye gezmekledir. Suriye ve Lübnan'daki bütün Fransız uçaklarının havalan ması yasak edilmiştir.
On bin kişi bugün öğleden sonra Beyrut sokaklarında geçit resmi yaparak CumhHr Başkanınm ikametgâhı Önüne gelmiştir. Başkan. Surl-yenln haklarından blr nebze bile feda edllmlyeceğ! hususunda halka teminat vermiştir.
Yağmacılık yapılmış
Londra 3 (R.) — Şam’da bulunan blr Rus muhabirinin bildirdiğine göre, Suriye'deki Senegalll askerler karışıklıklar esnasında yağmacılık yapmışlardır.
Aynı muhabirin tahminlerine göre, Suriye'deki çarpışmalarda 700 kişi ölmüştür. Fransız toplarının bombardımanı yüzünden Şam'da ağır tahribat vukua gelmiştir.
Londra 3 (A.A.) — Bu sabahki Londra gazeteleri General de Gaulle’ ün Suriye meselesi hakkında dün Paris’te yapmış olduğu beyanattan uzun uzadıya bahsetmektedirler. Bu nutuk şu serlevhalar İle çıkmıştır: (Da Gaulle İngiltere'yi itham ediyor) ide Gaulle görüşmeler teklif ediyor)...
Gazetelerin çoğu. Generalin sözlerini teııkidetmektedtr. Hiç blr gazete nutku tasvibetmomektedir.
3 TTSSTram 1945
Sahlfe 3
X M
AKŞAMDAN AKŞAMA
Türk meşhurları Ansiklopedisi
Bazı inasnlar var; konu komşusunun kim olduğunu tanımaz. Bazılarına raslaı- ve hayrette kalının: Yalnız İstanbulda, Aııka-rûda değil, başka şehirlerde kim İsimdir ve kimin nesidir; bilirler. Bu merak bazen daha yükseliyor ve faydalı bir ilim halini alıyor.
Tanıdıklarınım içinde tarihçi Azmi bey, İbnil'Emin Mahmut Kemal, Yahya Kemal bıografik hafızaları pek geniş olanlardandır. Meselâ Yahya Kemal, OsmanlI ve Fransız tarihinin, keza başka milletler tarihlerinin üçüncü ehemmiyetteki şahsiyetlerini — bostancıbaşılarını. kazaskerlerini, saray mareşallerini — biatlerin üçüncü kuşak amcazadelerimizi tanıdığımızdan her halde daha iyi tanır.
Hele üstadımız İbrahim Alâ-ettin Gövsa, Türkçeye kazandırdığı biografik eserler serisile Ka-mus-ül-a'lâm müellifi Şemsettini Sami’nin bu asra lâyık iyi bir halefi olduğunu ispat ediyor.
İbrahim Alâettin «Türk meşhurlan Ansiklopedisi» ismile beheri 32 sahifeli 12 fasikülden mürekkep yeni bir eser hazırlamıştır. Bunun tâbii olan «7 Gün» sahibi Sedat Simavi şimdiye kadar iki fasikülü, temiz bir baskı ile piyasaya çıkardı. Her ay diğer bir fasikül neşredilerek lıarf sı-rasile tertiplenmiş bu eser tamamlanacak.
Birçok kitapların müellifi olan İbrahim Alâettin, Gövsa’nuı bi-ografi sahasında şimdiye kadar yine Sedat Simavi tarafından basılmış 4 ciltlik «Meşhur Adamlar Ansiklopedisi» ve «Elli Türk Büyüğü» ve onlardan evvel basılmış «Büyük Adamlar serisi» ve saire gibi biografiye ait eserleri var ki, bunlar arasında «Meşhur Adamlar Ansiklopedisi» senelerden beri kitapçılarda kalmamıştır. Tedarik edenlerin elinden her gün lügat gibi düşmez. Dünyanın ve Türkiyenin tanınmış şahsiyetlerine dair m-" • buradan kolayca edinebiliri r
Beynelmilel şahsiyetlerin başka pınarlardan da tahkiki mümkünse de, bu memleketlerin meşhurlarını daima en yeni ve Türk mercilerin den öğrenmek isteriz, İşte bu ihtiyacı, İbrahim Alâettin Gövsa’nuı son kitabı «Türk Meşhurlan Ansiklopedisi» tatmin ediyor.
Eser, mevcudu tükenmiş «Meşhur Adamlardaki Türklerin bîr tek cilt içine toplanmasuıdan İbaret değildir: Oradaki yanlışların ve eksiklerin hemen hepsi hakkında yıllardan beri biriktirilmiş notlardan düzeltilmiş ve zenginleştirilmiş bir tamamlayıcı müstakil eserdir.
İbrahim Alâettin şöyle diyor:
«Geçmiş zamanlarda kalbur üstünde gelenlerin hal tercümeleri tarihin en canlı sahifelerini teşkil eder. Zaten tarihi yapanlar onlar değil mİ? Şu halde Bibli-ografya tarihin yansı, hattâ yarısından fazlasıdır. Az veya çok meşhur olmuş bir adam, bir devir için bir kandil yahut bir meşaledir.»
Bu izaha göre, eser, kısa ve okunması kolay bir Türkiye ta-rihidir. Türkiye tarihi, zira İbra, hini Alâettin bunu ırki bakımdan değil, memleket ve milli kültüre bağlılık bakımından tertiplemiş bulunuyor.
Birçok ansiklopediler «tenasüh» e dikkat etmiyor. Fazla vesika bulundu diye falanca zata sa hileler tahsis ediyor, daha ehemmiyetli bir diğerini ise bir kaç satırla geçiştiriyor. İbrahim Alâettin Gövsa garp ansiklopedilerinde olduğu gibi muayyen ölçüleri aşmamış, Sedat Simavi de bunu İyi resimlerle bezendirip basarak kütüphanemize yeni bir kıymet ilâve etmiştir
(Vâ - Nû)
(şehir haberleri
Trenler ve tahtakurusu!.
Kuzu eti
Belediye müfettişleri, kasapları kontrol ediyor
Kuzu etlerine âzami 215 kuruş flat teablt edildikten sonra kasapların bu flate riayet ederek satış yapmalarını sağlamak için Belediye müfettiş ve murakıpları üç gündür kendilerine aynlan mıntaklarda kontrollanna hararetle devam ediyorlar.
Belediyenin temin etmek istediği şey, kuzu etlerine herkesin göreceği şekilde yeni flatil etiketlerin konulma sidir. Bazı kasaplar etiket koymamaktadırlar. Bu suretle bazı kasaplar müşterilerden müsait olanlara kuzu etini daha pahalı satmak, bazıları da etleri buz dolaplarında saklamak yolunu tutmuşlardır. Belediye müfettiş ve murakıplarına buz dolaplarını da aramaları hususunda talimat verilmiştir.
Dünkü kesim gününde Belediyenin müdahaleslle akşama kadar 2500 kuzu kesilmiştir. Kuzu ile birlikte mezbahada 1800 koyun da kesilmiştir. Bundan evvelki kesimde 2300 kuzu, 2500 koyun kesilmişti. Bu suretle koyun kesimi azalmakla beraber dün kuzu balonundan kesimin en çok yapıldığı günlerden biri olmuştur.
Yen! et flatine uygun etiket koy-mıyan kasapların Milli korunma mahkemesine verilmelerine devam olunmaktadır. Yapılan hesaplara göre, 215 kuruşa satılmasına karar verilen kuzular gerek toptancı, gerekse perakendeci kasaplara mâkul bir kâr bırakmaktadır. Dün bazı perakendeci kasaplar kendilerine verilen kuzuların zayıf olduğunu, bu yüzden müşterilerin koyun eti aldıklarını söylüyorlardı. Tesbit edilen 215 kuruş, kuzu etlerinin İyi kalitede olanları İçindir. Besili kuzu yerine zayıf kuzu getirip kestirmek Istlyenlerln de taklbedil-mesl icabetmektedlr.
Sebze, meyva
Hâldeki düşüklükten halk istifade edemiyor
İstanbul lâğımları
Şehir içinde açıkta akan lâğımlardan hangileri kapatılacak
Yıllardan beri araşır^, azalıp çoğalan tifo hastalığının kökünü tamamlı e kazımak için belediyenin bazı esasb tedbirler aldığını yazmıştık. Son defa toplanan hıfzıssthha meclisinde bu konu da esaslı surette ele alınmış, evvelce verilen kararlara yenileri İlâve edilmiştir. Tifo, lâğım su-larlle geçen bir hastalık olduğuna göre alâkalılar bilhassa lâğımların durumu üzerinde fazla durmuşlardır.
Tifoya karşı yapılacak mücadelede şehrin kanalizasyon tesisatını yeni baştan düzene koymak lâzım geleceği tahakkuk etmiştir. Diğer taraftan sıtma ve sivrisinek mücadelesinde suların biriktiği çukur, havuz, ve emsali yerlerin de kapatılması İşine girişikliğinden her iki hastalığın mücadelesinde lâğımlardan doğan mahzuru önlemek lâzım geldiği anlaşılmıştır.
İstanbul lâğımlarını muntazam bir mecraya bağlamak İşi, İlk defa operatör B. Emin in şehreminllğl zamanında belediye tarafından ele alınmış ve o zaman bütün İstanbul kanallzas. yonlarının yapılması bir şirkete verilmişti. Fakat B. Muhlddln Üstündag, bütün belediye gelirinin yalnız bu masrafa gideceğini görmüş ve diğer İşlere de para ayırabilmek Imkânlle kanalizasyon mukavelesini tadil ettirmiş ve bu suretle Haliç sahillerinden itibaren îstanbulun Eminönü, Cağal-oğlu. Beyazıt ve kısmeti Aksaray semtlerinde ve Beyoğlunun bazı yerlerinde kanalizasyon yapılmıştı. Ka nallzasyonu yapılan semtler esasen öteden beri İyi kötü lâğımı olan saha lardır. Şehir İçin asıl tehlike teşkil eden boslanlar. bahçeler ve kaldırımı yapılmamış kenar köşe mahallelerdeki açık lâğımlardır. Bunlar bazı yer-
lerde açık dereler halinde bulunmaktadırlar.
Belediye, harbden evvel yaptırdığı bir hesapta bütün İstanbul kanalizasyonlarını muntazam bir hale koymak İçin 140 milyon liraya İhtiyaç olduğunu tesbit ettirmişti. Bugün eski lâğımlardan bir kısmı çökmüş ve şehir biraz daha büyüyerek dağılmıştır. Malzeme ve İşçilik flatlerl de arttığından harbden önceki hesaplarla bugün bu işi başarmak kabil olamı-yacağı anlaşılmaktadır.
Geçen cuma gıinü YıtdıZ parkında gazetecilerle yaptığı aylık konuşmada bu konu üzerinde söz soyliyen Vali ve Belediye Reisi Dr. Ltıtfl Kırdar. bü tün şehirde modern bir kanalizasyon yapılabilmesi İçin ‘bir milyar lira gibi büyük bir paraya İhtiyaç olduğunu söylemştlr. Şu hale göre belediye bu İşi esaslı surette ele alamıyacak mev-ktdedlr.
Ancak çok tehlikeli olan belli başlı lâğımların kapatılmasına karar verilmiş ve bunların İnşasına da başlanmıştır. Bu arada Dolmabahçe ile Harbiye ve Maçka arasındaki yeşil sahada ve bostanlar arasmdan geçen lâğımların kapatılmasına başlanmıştır. Bu lâğımlar, çok eskidir Evvelce ya-■ pılan tetkiklere göre buradaki lâğımların Fatih zamanında İnşa edildiği tahmin edilmektedir. Bugün yenisini; yapmağa İmkân olmıyan bu kanalizasyon — zamanla — çöktüğünden çöken verler kaldırılacaktır.
Bundan başka Şişlide Çocuk hastanesi arkasından Fulya tarlasına ve Dılanıur’a kadar geçen dere halindeki lâğımlar da vardır kİ. bunların da örtülmesine başlanacakta'. Harbiye Jle Dolmabahçe arasındaki açık lâğımların kapatılması bu yaz sonunda bitecektir.
50 ilk okul daha açılacak
İstanbul'da, önümüzdeki öğretim yUında. faaliyete içmelerine karar verilen okulların ingaatma hızla devam edilmektedir. Üç gün evvel Bo-ğadçlndş açılma törenleri yapılan Uç okuldan başka. Kilçükç ekmece, Firıu ve Avcılar köylerinde yapılmakta olan okulların İnşaatı da ilgililerce gözden geçirilmiştir.
önden özdeki ekim ayının 20 unda bu üç okulla birlikte İnşan tamamla-naca|ç olan 50 lifc okul daha törenle açılacaktır. Ekserisi köy okulu olan yeni mekteplerin lnşasllc vilâyet, milli »ğltım müdürlüğü ve belediye çok yafandan alâkadar olmaktadır. OkuÜa-rin lnşacı İşinde kaymakamlara da önemli ödev düşmektedir.
Sebze flatlerinde ihtikara meydan vermemek İçin — sebze halinde konulan bir usule göre — geçen senekl mallar esas İttihaz edilerek toptan malların kaça satılabileceği fiat heyeti tarafından tâyin edilmektedir. Geçen haftaya kadar konan flatlerde aşağı yukarı bir değişiklik görülmemekte idi. Malların bollaşması üzerine bir haftadan beri flatlerde hissedilir derecesinde bir değişiklik vardır. Bazı esnaf, flat komisyonunun flatlerlnl azımsayarak zarar ettiklerini İddia etmişlerse de flat komisyonunda yalnız belediye mümessilleri değil, aynı zamanda halde çalışan esnaf ve tüccarın da mümessilleri bulunduğundan tüccar ve esnafı zarara sokacak bir karar verilmemektedir. Esasen hal İdaresi konan flat üzerinden mal satılmasını zorlamamaktadır. Alış veriş serbes surette cereyan etmektedir. Ancafc komisyonun takdir ettiği flatten yüksek flatte satanlar mahkemeye verilmektedirler.
Toptan sebze ve myva flatlerinde görülen düşüklük henüz perakende üzerinde biiyük bir tesir yapmamıştır. Halk, sebze ve ıneyvasını perakendecilerden temin ettiğinden haldeki düşüklükten halk lsltfade edememektedir.
Belediye, henüz sebze ve meyva perakende satışlarını murakabe edecek esaslı bir tedbir almamıştır. Perakendecilere verilecek kâr farkının değiştirilmesi hakkında hal İdaresinin müracaat! de heııiiz belediyece bir karara bağlanmam'ştır. Hal İdaresi, flütleri düşürmek İçti kâr hadlerinin İndir ilmesini İstemişti. Bu hususta ciddi bir tedbir alınaıaujğı takdirde — toptan Haller bir miktar düşse bile — sebze ve meyvanıtı daha ziyade ııcuz-Iıyacagi tahmin edilmemektedir.
Satışa çıkarılan ithal malları
îst. Siiltanhamam 34 de İlya Pelte-kos'a kerpeten, İst. Dlkranyan handa A. mlrze'ye çıplak jilet. îst. NYlburlar 345 de M, Nazmi DemlröVe nal mıhı, Bursada ş. Gökçen’* müstahzaratı kimyeviye, Gal. Karaköypalas'ta K. Parusladis’e beyaz kundura boyası. Oal. Selânlk handa Mehmet Kav'a kundura cilâsı, Odunkapı İğdiş sokakta Lefter Elefterladis'e üstübeç mür-desenlt, İst. Ketenciler Halim handa İbrahim Çehreli’ye naftalin, Oal. Ab! t handa verim Tlcaret’e kurşun üstübeç. Ankara Bankalar cadde terzi Hallt Necati’ye yünlü kupon, İstiklâl cad. Çığ Aprt.da îzzet Ün-ver’e yün mensucat, Beyoğlu Mis sokakta Salih Mcmduh'a ytinlü mensucat, Beyoğlu İstiklâl caddesinde D. N. Hasmonay'a yünlü mensucat, Üsküdar Mlroğlu caddesinde Bara! öz-kal'a gaz idrofU. Mehmet-paşa handa Murat Bellffe yün İpliği, Oal. Mahmudiye cad. 70 d* Arda$68 Polat’a zımpara bezi, İst. Ban oğlu handa Jak Eskenazlye yılan derisi, Ankara Bankalar cad. NecaM Karacabey'e yün mensucat.
Piyasada durgunluk
Yağ ve yiyecek madde fiatleri düşüyor
Piyasada durgunluk vardır. Yiyecek mallarının alıcısı azalmış, bir kısım maddelerin flatlerinde düşüklük olmuştur.
525 kuruşa satılan tereyağlar 380 kuruşa, 600 kuruşa verilen Diyarbakır yağlan 530 kuruşa, 670 kuruşa satılan Urfalar 600 kuruşa, 525 kuruşa kadar fırlamış olan Trabzon yağları 385 kuruşa düşmüştür.
Zeytinyağı satışının serbes bırakılması veya yağ satışlarında bugün görülen anormal vaziyetin düzenlenmesine çalışılması için harekete geçilmesi bekleniyor.
Bilhassa piyasa . ticaret İşlerinin tanzimi için hemen bir hareket başlamasını beklemektedir. Yeni kararlar alınıncıya kadar düşüklüğün devam etmesi umuluyor.
Belediye emeklilerinin aynî yardım paralan geldi
On bir aydır ayni yardım almayan Belediye ve hususi İdare emekli, dul ve yetimleri İçin ayrılan ayni yardım paraları Belediye tekaüt sandığına yatırılmıştır. Birkaç güne kadar verilmesine başlanacak olan üç ayhkla-rlle birlikte şimdiye kadar verlleml-yen on bir aylık ayni yardım bedelle-rlle birlikte haziran, temmuz ve ağustos aylarına mahsus ayni yardım bedelleri de sahiplerine verilecektir.
Fındık yağı alıcıları azaldı
Fındık flatlerl 105 kuruşa kadar düşmüşken dün 108 kuruşa çıkmıştır. Yağ fabrikaları fındıkları satın alarak imalât yapmaktadır.
Fmducyagı alıcısı azalmıştır, zeytinyağı dağıtma müddeti bu 3y sonunda bitecektir. Bir kısım fırsatçılar, piyasanın zeytin yağsız kalacağını hesaplıyarak Hndıkyağı stokuna teşebbüs etmişlerse de bilâhare Ticaret Bakanlığının halkı yağsız bırakmamak üzere harekete geçmiş olmasını duyarak bundan vazgeçmişlerdir. Bununla beraber îzmirden gelen Uç vagon fındık yağı ve İki vagon ausam-yağı henüz satılığa çıkarılmamıştır. İstanbul piyasamda çok miktarda nebat! yağ vardır.
Halka irmik dağıtılacak
Ticaret Bakanlığı toprak mahsulleri ofis! vosıtaMLe halka İrmik dağıtmaya karar vermiştir. Dağıtılacak İrmiğin miktarlı* flaM bentti belli değildir.
V HABER
1* 9 Eylül kurasında
çekilecek EV yakında bitiyor. Talihiniz açık olsun
■ Paralarını % 2,5 f a 1 z 1 1 Aile Cûzdanı'nına yatırıp İşletenler her yılın EV ve ARSA ikramlyell 2 kurasına da İştirak ederler.
♦4
’Vr »İlk şubemiz yakında İzmir'de açılıyor
Yapı ve Kredi Bankası A Ş,
Maden suyu
Bize verilen izahata rağmen darlık mevcuttur j
«Dikkatler» sütununda, memleket-' te maden suyu sıkıntısı çekildiğinden bahsetmiştik. Kızılay genel müdürlüğü bize aşağıkl izahatı gönderdi:
( Afyonkarahlsar maden suyunun; Kızılay tarafından İşletilmesi haylice eskidir. Bugüne kadar suyun İnkişafı İçin Derneğimiz birçok gayret sarfet-mlştlr. Bu su bütün farklı masraf ve külfetlere rağmen, yurdun her köşesinde aynı fiatle satılır. Kızılay bu işte yurttaşlarının sağlığına bir hizmet konusu görür ve yurtta mevcut diğer membaları körletmek gibi hasis düşüncelerin çok üstünde temiz bLr maksatla çalışır.
Her sene Kızılay Genel Kuruluna sunduğumuz ve bazı vesilelerle bütün yurttaşlara arzettlğimJz maden suyu işletmelerine alt hesaplarımızda bu dâvadaki çalışmalarımızın İstikameti ve gayesi görülmektedir.
Uzman ve yetkili bir heyetin gerek membada İstihsal teşkilâtı üzerinde ve gerekse hariçte suyun dağıtımı ve satımı konusu üzerinde yaptığı İncelemeler sonunda Verdiği rapor üzerine maden suyu satışının hususi teşebbüs erbabına bırakılması muvafık görülmüş, yurdun her köşesinde su-yumuzun kolaylıkla bulunabilmesi İçin belli şartlar İçinde her tarafta satıcılara devri İçin senebaşmdanbe-rl gazetelerle yapılan İlânlarla satıcı aranmış ve hâlen «İstanbul , İzmir, Ankara. AdanaI gibi büyük şehirlerimizde aranılan şart Ve vasıfları haiz satıcılara bu satış İşi verilmiştir.
İstanbul satıcımızın membadan çektiği su miktarı geçen senelerin bu1 avlarına göre fazladır. Son bir hafta içerisinde îstanbulun muhtelif semtlerindeki satıcılarına gönderdiği su miktarı da her seneklnden daha yüksektir. Membaımız İse artacak talepleri karşılıyacak durumdadır. Şişe, stokumuz yeter derecededir.
Suyumuzun aranmasında son memnunluk verici artış, geçici bir darlığa meydan vermiş olabilir.
Monopol umuzda olan oyun kâğıdına gelince:
Oyun kâğıtlarının dışarıdan getirilmesinde, olağanüstü durum- dola-yısile zorluk vardır. Yurt İçinde ve Tekel Bakanlığı matbaasında hazırladığı bu kâğıtları, gene Tekel Bakanlığının yurdun her tarafında bulunan teşkilâtına sattırmaktadır.»
Tahkikatımıza göre, eskiden bir sandık maden suyu Isliyen müşteriye. Kızılay o sandığı şehrin hangi noktasında bulunursa bulunsun kendi vasıtasile ve toptancı fiatile götürür, zamanında teslim edsrdl. Müteahhidin eski usule devam etmesi tabii olmasına rağmen, maden suyu az miktarda sandık Istiyeniere verilmemekte. ancak çok mlkatrda istiyenle-re verilmektedir. Bu sebeple, su. eskisi gibi her aranan tarafta bulunmamaktadır.
Kızılayın verdiği İzahata rağmen, hakikat, maden suyunun «bulunmaz maden suyu* halinde olduğudur. Bizi ve halkı da şekli ve netice İlgilendiriyor: Evvelce her köşe başında bulunurdu, şimdi bulunmuyor*
Bu yıl zeytin mahsulü bol olacak
İstihsal bölgelerinden alınan malûmata göre, önümüzdeki sene için zeytinin doğuşu çok müsait görülmektedir. Üç senedenberi ilk defa olarak zeytin mahsulü bu derece güzel bir doğuş göstermiş ve müstahsili ümltlendirmiştlr. Bu yıl da bir hastalık ba$ göstermezse önümüzdeki senenin yağ rekoltesini şimdiden kırk milyon kiloya yakın tahmin etmek mübalâğalı bir rakam değildir.
Eskrim kapanış müsabakaları
Bir haftadan beri devam eden mevsimin eskrim kapanış müsabakalarının finali dün Tenis, Eskrim, Dağcılık kulübünde kalabalık bir seyirci önünde yapılmıştır. Alınan neticeler şunlardır:
Tecrübeliler kılıç: 1 — Nejat Tul-gar. 2 — Süheyl Tulgaç, 3 — Vural.
Tecrübesizler flöre: 1 — Salman Pınar, 2 — öz Somer. S — Metin Alt-mer.
Tecrübesizler epe: 1 — Seman pınar. 2 — Öz Somer, 8 — Metin Alt-mer.
Tecrübesizler kılıç: 1 — Selçuk Gerede, 2 — Demir, 3 — Osman.
Esnaf kooperatifleri
Ticaret Bakanlığı, esnaf kooperatiflerinin bugünkü durumdan kurtularak esnafa faydalı bir hale konulması için teabeden kararları alacaktır. Kooperatiflerin sermayelerini çoğaltma İmkânları aranmaktadır. Mın-taka ticaret müdürü B. Remzi Saka bu hususta bir rapor hazırlamaktadır. Ayrıca kooperatif memurları İçin bir kurs açılacak ve kursta memurlara kooperatifçilik İçin bilgiler verilecektir.
> Ticaret ofisi umum müdürlüğünden ı filon günlerde bazı gazetelerde Ofisimi* elinde bulunan kauçukların bozulduğuna dair haberlere tesadüf edilmektedir. Bu yanlış haberin dü-zeltilmMlnl aayaıLanmıala rica e darla
2/8/1945 fiatlerl
Londra üzerine 1 sterlin 5,22
Nevyork üzerine 100 dolar 130.5ü
Cenevre 100 İsviçre Fr 30.3255
Madrid üzerine 100 pezeta 12.89
Stokholm üzerine 100 kuron 31.1325
ESHAM VE TAHVİLİ!
% 5 faizi! İkramiyeler:
1933 Ergani 25.15
1038 İkramlyell 22.40
Milli Müdafaa 22.40
D. Yolu İkramlyell 100—
% 7 fairil Tahviller:
Sivas • Erzurum 1 20.20
Sivas - Erzurum 2-7 20.40
1941 Demiryolu I 20,15
1941 Demiryolu H 20.85
1041 Demiryolu III 19 70
Milli Müdafaa 1 20.55
Milli Müdafaa n 19-70
Mlllll Müdafaa m 19.30
Anadolu Demiryolu Grupui
Tahviller 1-2 65.25
Hisse senetleri % 60 35.—
Mümessil senet 52.50
Hisse senetleri:
Merkez Bankası 163.—
Devlet DemiryoLlan idaresine bir ricada bulunmadan önce şu küçük hikâyeyi anlatmak isterim. Bu hikâye benim değildir. Bir yabancı muharririn hikâye, sidir.
Fevkalâde temiz, hayatı muntazam, ııstruplu bir ailenin oğlu, genç, güzel, alımlı bir kıza âşık oluyor. Ve karar: Ya bu kızla evlenecek, yahut da yaşamasına lüzum yoktur. Delikanlı evinde annesine, babasına fikrini açıyor. Onlar bu işin şiddetle aley-hindedirler:
— Aman.,. Kızın öyle bir cadaloz annesi var kî dünyada ge-çinemezsin.. git bir kere gör.., diyorlar.
Oğlan sevdiğinin evine gidip, «dehşetli bir cadaloz» dîye tarif edilen müstakbel kaynanasını gördüğü halde fikrini değiştir-Û-meden dönüyor. LJ
Erkek annesi ve babası heye-CL can içinde kendisine soruyorlar: CM
— Cadalozu gördün mü?..
— Hayır,., Cadaloz filân gör- U nıedim, Yalnız müstakbel kay- C nanamla tanıştım. Ve pek be-.2 gendim. Kızı alacağım... ££
Bu sefer de: ©
— Neee!.. Delirdin mi sen?,, > Onun bir erkek kardeşi var. Ele avuca sığmaz, berbat bir şey!,, (D Git de bir akşam üstü... Gör..,
Aşık bu sefer serseri erkek kardeşini görmeğe gidiyor. Lâ-_Q kin nafile!.. Bu da onu fikrinden^ vazgeçirmiyor. (D
Üçüncü olarak kayın babayı’g tavsiye ediyorlar. Gayette sarhoş ve kumarbaz olduğu için onul? görünce çocuğun bu evlenmeden^*/ her halde vazgeçeceğini söylüyorlar. Bu da tecrübe ediliyor. Beyhude!.,
Artık evlenme hakkında üd taraf sözleşmek üzeredir. Lâkin günün birinde, çocuk sevgilisinin evinden dönüşünde annesine, babasına hiç ümit haber veriyor:
— Vazgeçtim.,. rum,„
— Deme... Âşık
— Âşığım,,., Yanıp tutuşuyorum amma... Buna rağmen onunla evlenmekten kati surette vazgeçtim J._,
— Tuhaf şey... Ne oldu?. Cadaloz annesini mi gördün?,. Serseri kardeşini mi?.. Yoksa sarhoş ve kumarbaz babasını mı?..
— Hayır... Hayır... Bütün bunlardan daha korkunç bir mahlûk gördüm!.,
— Kimi gördün oğlum... Söyle... Meraktan çıldıracağzı!,,
— Kanapenin üzerinde... Yan-yana.. hem de iki tane... Tahtakurusu!.. Evet, gözlerimle gördüm. Tahtakurusu!,, Bütün aşkıma rağmen artık onunla evlenmeme imkân yoktur,)»
İşto hikâye burada bitiyor. Belki bize evinde iki tahtakurusu çıktığı için sevgilisile evlenmekten vazgeçen âşığın hikâyesi biraz mübalâğalı gelebilir. Fakat tahtakurusunuıı bir canavar halinde görüldüğü bir çok medenî memleketlerde bu kâfi bir «ayrılık sebebi» dir.
Bu hikâyeyi 15-16 saatlik bir tren yolculuğunda belki 10-16 kere hatırlarım. Kafamı kanapenin arkasına dayar davamaz minimini bir sürü tahtakurusu yıldırım usulilc hücum? edip faaliyete geçiyorlardı. Âşığı bile yanıp tutuşmasına rağmen ei’e-den çıkarıp evlenmekten vazge-çirten bir vaziyet... Va âşık ol-mıyanlar ne yapsınlar?
priirmof; Feridun Es
edilmeyen bir
Evlenmiyo-
deği İriniydin?,
Ulaştırma Bakanlığı memurları sanatoryumu Ulaglırma Bakanlığına bağlı Po^ta telgraf ve telefon idaresi kendi memurları İçin bir sanatoryum inşasına karar vermiş, fakat malzeme pahalılığı yüzünden yeni bir sanatoryum inşa sindan vazgeçerek bir bina bulunması na karar vermişti. Bu maksatla güzden geçirilen binalar arasında İçeren-köyündekl Ethem paşa köşkti uygun görülerek köşkün satın alınmasına karar verilmiştir. Büyük ve İçinde 2000 kadar çamı olan bir bahçenin ortasında bulunan köşk 240 bin liraya satın alınacaktır.
ALTIN
Borsa dışında
Gulden 33.25
Reşadiye 38.33
İngiliz «.35
Külçe (Bir gramn S58
Bekçi kursları başladı
îstanbulda bulunan 1500 kadar bekçinin üç ay devanı edecek bir kursa tabi tutulmalarına karar verildiğini yazmıştık. îstanbulun bütün İlçelerinde dün bu kurslar törenle başlamışlardır.
sahile 4
AKŞAM
3 Haziran 1945
Günün msvsMiarı j
İktisadi islerimizi danışına
Millet Meclisindeki son tartışmalar, İktisadi İşlerimizde bazı aksak taraflar olduğunu, en iyimserleri bile İkna edici bir açıklıkla, gösterdi. Hayat pahalılığı, gerek İç. gerek dış ticaret İşlerinin yürüyüşü, daha doğrusu yü-riımeylşi, ucuzluk, nisbî bir bolluk yaratması lâzım gelen iktisadi teşekküllerin, Sümerbank fabrikalarının tabii rollerini tamamen oynamamaları gibi vakıalar halk efkârında muhakkak bazı menfl tesirler yapmıştır.
Devletin yüksek siyaseti bakımından elde ettiği büyük başarıların u-yandırdığı minnet ve saadet hisleri bu yüzden kısmen zayıflamış, her cemiyette bulunması tabii olan menfi zihniyeti! İnsanlara, propagandaları İçin müsait bir zemin, hazırlanmıştır.
Milletin İradesi, hamiyeti, disiplini o derece çellkleşmlştlr ki, onun şuurunu bulandırmak katiyen mümkün değildir. Fakat, her halde, mânevi yıkıcılara hiç bir ümit ve karanlık işlerine girişme hevesi vermemek daha iyidir.
Meclis müzakereleri ve bunlardan çıkarılmış olan neticeler havayı tamamen berraklaştırmış, noksan ve zayıf taraflar anlaşılmıştır. Şimdi teşhisten sonra tedavi yoluna girmek lâzımdır.
Ticaret işlerinin A dan Z e kadar ele alınıp yeni esaslara bağlanacağını zannederiz. Harb ekonomisi devresinde müdahale zaruri İdi. Fakat bunu, maalesef ayarlayamadık ve bilhassa bir çok tedbirleri geç aldık.
Ticaret Vekâletimizin belki en bariz vasfını «geç kalmak» teşkil etmiş tir. Bunun geniş ve derin tedbirler manzumesine yükselmeden bir kaç müşahhas misal ile gösterelim:
Bugün elimizde sarf yeri bulunau-yan ve gün geçtikçe daha fazla bozulan mühim mısır stokları vardır. Bun lara, bir zaman kilosu otuz kuruştan talip çıkmış idi. Ticaret Bakanlığı vermedi. Mallar bozulmağa başlayınca vermek istedi, fakat bu defa alıcı kaçtı.
Fındık bir isteksizlik devresi geçirirken hiç bir harekette bulunulma mış. tam dahili bir istihlâk yüzünden talip artanca. yeni vaziyet ve şartlardan habersiz olmıyan Bakanlık, karşılığını temin etmeden, ucuz fiatten büyük bir miktar fındık satmıştır. Arada mal çok yükseldiğinden, ne satışı kapatmak, ne de malı tesUm etmek mümkün olmuyor. Nihayet İyi olmakla beraber netice, pek geç kalınmak yüzünden, hazin oluyor.
Bu en sade misalleri, Ticaret Bakanlığının hemen biitün icraatına teşmil edebiliriz. En yüksek seviyede İşlerinden bir! olan ticaret anlaşmaları bile meriyete girdikten sonra neş redllmlştir. Fakat bunlar nihayet, neticeleri çok zararlı olmakla beraber, tatbikata, bu İdare şubesine hâkim olan zihniyete ait zaaflardır. Bunları doğuran da, bu Vekâletin kırtasiyeci, ruhudur.
Bizce, yeni Ticaret Bakanı bu ruhu değiştirmek, bu Vekâlet muhitinin cam ve kapılarını açarak İçine taze hava ve dinamik elemanlar sokmak 11e İşe başlamalıdır. Bu yapılmaz ise
bir çok memleketlerde görüldüğü gibi bürokrasi en enerjik bir şefi bile çark lan arasına alır ve ezer.
Bu, İşin sırf İdare kısmıdır. Fakat gerek yaptığımız acı tecrübeler, gerek sulh devresine girmemiz ve dünyanın yeni bir iktisadi nizama doğru gitmesi, bizi, İktisadi siyaset prensiplerimizi yeniden bir lnrelemeye tabi tutmağa mecbur etmektedir.
Müdahaleler niçin beklenen neticeleri vermedi? Kurulmuş olan miira-kabe cihazları arasında hangileri lüzumsun vc faydasız İdi ve bilhassa şimdiden sonra hangileri ancak zarar verecektir?
Meselâ İthalât ve ihracat birliklerinin hizmet ve zarar bllânçoları ne olur İse olsun, bundan sonra yaşatıl-malarına lüzum kalmadığı hususunda bir nevi oy birliği var gibidir.
İthalâtı teşvik veya İşkâl mİ doğrudur? Flütleri, alış verişleri serbes bırakmak İle mİ arz ve talep tevazünü elde edilecektir veya mürakabeye devam lâzım mıdır? Eğer tam serbes-lik yoluna girilmez ise mürakabe devlet tarafından mı, veya otodisiplln düsturuna uyularak bizzat üccar veya tüccar organları tarafından mı yapılmalıdır?
Ekonomi Bakanlığı İşlerine gelince, bu sahada da halli lâzım gelen bazı prensip meseleleri vardır. Devlet fabrikalarına hususi sermaye kanştsnl-malı mı? Bir nevi mide genişlemesi arâzı gösteren yerli mallar pazarı gibi bir teşekkül tabii hudutlarına İade edilmeli mİ? Husus! sermaye ve teşebbüse bırakılacak sahalar hangileridir ve bilhassa devletin tüccara rekabeti devam edebilir mİ?
Ve daha bir çok meseleler kİ hepsini prensip kararlarına, esaslı bir prog rama bağlamaz isek karanlıkta bocalamağa mahkûm oluruz.
Memleketin imarı, demir yollan, limanları, madenleri 'için olduğu gibi yukarıda saydığımız İşler için de rotamızı çizmek mecburiyetindeyiz. İşte, bunu yaparken, son senelerde Ticaret ve Ekonomi Bakanlıklarının çekildikleri «fil dişi kulesinden» çıkmak, iş alemi ve ilim ve fikir muhiti le işbirliği yapmak muvafık olur.
Hükümetin hele kanunlarda İfadesini bulacak kararlarda Büyük Millet Meclis Lnin sel âhly etlerine en küçük bir tecavüz bile bahis mevzuu olmadan, sırf istlşarl mahiyette büyük bir iktisat kongresi toplamak zamanı gelmiştir. İktisaden en İleri memleket ler bile böyle Istlşcrî organlardan İstifade ediyorlar, hattâ bunlara az çok devamlı bir mahiyet veriyorlar.
Sırf devlet organları, İçlerinde en kuvvetli mütehassıslar bile bulunsa. kİ. bizde böyle olduğu pek İddia edilemez, yavaş yavaş realiteler İle temaslarını kaybediyorlar. Onları ara sıra hakiki, pratik hayatın düşünceleri İle karşılaştırmak faydalıdır, hat tâ zarurîdir.
Yeni Ticaret Bakanının Ekonomi Ba kanlle anlaşarak, süs adamlarından değil, fakat İş ve fikir âlemlerinin hakikî mümessillerinden mürekkep bir kongre toplamalarını dileriz.
Cevat nizami
Rahip Niomoeller’in maceraları
Eski Alman denizaltı komutanı nasıl papaz olda ve neden tvkif edildi?
Müttefik ordular tarafından Al-manyada kurtarılanlar arasında rahip, Nlemoeller de bulunuyor. Rahibin şimdi İsviçre’de bulunduğu, yakında Almanyaya döneceği haber verilmektedir.
Rahip Nlemoeller son senelerin en dikkate şayan almalarından biridir. 1892 senesinde Vestphaiic'de Llppr-tadt şehrinde doğmuştur. Daha pek küçükken pek atılgan, pek maceracı olan Nlemoeller bahriye mektebine girmiş, buradan parlak diploma ile çıkmıştır. Birinci dünya harbi başladığı zaman Nlemoeller İlk Alman deniz altıların dan birine kumandan olmuştur. Genç bahriyeli bütün harb senelerinde denizlere dehşet «alpuş, Almanyada büyük kalıarmanlardan-dan biri sırasına geçmiştir.
Harb Almanyanm mağlûbiyetle biterek Almanya bütün harb gemilerini müttefiklere teslim etmeği kabul edince Nlemoeller verilen emre itaat etmemiş, denlzaltıslle birlikte uzun müddet denizlerde saklanmıştır. Almanya bu suretle bir tek denlzaltısı-m muhafaza edebilmiştir.
Fakat günün birinde Nlemoeller denlzaltısını bırakarak hayatını ka-z amak için çalışmağa mecbur olmuştur. Bir müddet makinistlik, bir müddet de ziraat işçiliği yapmış, fakat bunlardan hiç birisi kendisini memnun edememiştir. Bu esnada harb senelerine alt hâtıralarım yazmış, bu hâtıralar çok büyük rağbet görmüştür.
Tam bu sıralarda Hitler ortaya çıkarak Nazi partisini kurmak İçin çalışmağa başlamıştı. Nlemoeller 1923 senesinde bu partiye girmiş, fakat Naziler arasında uzun müddet kalmamıştır. Nazllerdeki körüköriine İtaat onun düşüncelerine uymuyordu. Bunun İçin partide uzun müddet kalmamış ve papas olmağa karar vermiştir. Nlemoeller üç sene ll&hlyat okuyarak parlak bir diploma ile mezun olmuştur, Genç rahip üç sene silik vaziyette kalmıştır. Fakat 1933 de Naziler İş başına geçerek, birçok şeyler arasında, kilisenin haklarını da çiğnemeğe başlayınca dayanamamış, ateşli vaızlar vermeğe başlanuş-
Rahlp Niemoeller
tır. Bu vaızlar halk arasında büyük rağbet görmüştür.
Naziler İptida, Almanların deniz kahramanı gözile baktıkları, bu eski denizaltı komutanına karşı bir şey yapamamışlardır. Fakat Nlemoeller sesini perde perde yükseltince rahip 1 temmuz 1937 de tevkif edilmiştir. Rahip birkaç gün mevkuf kaldıktan sonra serbes bırakılmıştır. Naziler bu tevkifle rahibi korkutacaklarım zannetmişlerdi. Fakat Nlemoeller hapisten çıkar çıkmaz yeniden şiddetle hücumlara başlamıştır. Bunun üzerine 29 temmuzda tekrar tevkif edilmiştir.
Nlemoeller uzun süren gizil muhakemeden sonra 2 mart 038 de Moablt mahkemesi tarafından 7 ay hapse mahkûm edilmiştir. Nlemoeller muhakeme esnasında bu müddeti doldurmuştu. Buna rağmen «halkın düşmanlığına maruz kalmaması İçin» serbes bırakılmamış ve bir toplanma karargâhına gönderilmiştir. Rahip, o zamandanberl bu karargâhta bulunuyordu.
Amerika’nın en büyük heykeltıraşı
Hademelikle işe atılan, tıp tahsiline başlıyan genç nasıl heykeltıraş oldu?
. ..............—
Kaplan uyanıyor!
Acıklı bir ölüm
Edirne Tekel Ba§ Müdürü Muzaffer Hitit’in eşi Bayan
SAFİYE LEMAN HİTİT
geçen ramazan bayramı akabinde duçar olduğu büyük bir kederin teessürü ile tutulduğu hastalıktan Teşvikiye Sağlık Evinde memleketin çok hazık ve tanınmış mütehassıslarının tıbbi ve cerrahi müdahalelerine rağmen dünkü cumartesi sabahı rahmeti Rahmana kavuşmuştur. Cenazesi bu günkü pazar günü öğle namazı Teşvikiye camiinde kılındıktan sonra Edlrnekapı şehitliğine defnolunacak-ür. Çelenk gönderilmemesi merhumenin arzusu mcyanındadır.
Külden tuğla
London Evening Standard’m bi dildiğine göre İngiliz ilim adamları atılan, küllerden yangına karşı emniyetli bir yapı malzemesi meydana getirmişlerdir. Bu şekilde senede milyonlarca İngiliz lirası tasarruf edilecektir, Bunu icadedenler bu maddenin sağlamlığının zamanla arttığını temin ediyorlar. Buz ve buhar hiç bir tesir yapamıyor. Haşarata karşı emniyetlidir, üzeri sıva, duvar kâğıdı veya her türlü boya kaplanabilir. Deste reyi s her biçimde kesilebilir ve tahta gibi vida ve çivi çakılabilir, Bu madde elektrik merkezlerinin attığı toz kömürü külünden yapılmaktadır. İngll-terede değeri 1,500,000 İngiliz lirası tutan bu küllerle 800 milyon tuğla yapılabileceği iddia edilmiştir.
Bu yeni tuğlayı lcadeden Birleşik Kıratlık Sanayi ve Hendese İnkişaf Cemiyetidir. Reisi bulunan Mr. E Mitchell Amerika ve Avusturalyadan bu yeni formülün satın alınmak istendiğini bildirmiştir, Bu formül gizli tutuluyor. Mr, Mitchell şöyle demektedir: »Amerika’da Concrete tns-titute senelerden beri bunun üzerinde çalışmakta ise de henüz muvaffak olamamıştır. Bizim flkrlmizce her yeni yapılacak elektrik fabrikasının yanına bundan çıkacak külleri yapı malzemesi haline getirecek tesisatın da yapılması lâzımdır. Bu İş için : ayrıca ihtisasa hacet yoktur.»
Şimdiden kül tuğlaları dükkân ve depo İnşasında kullanılmaya_______________ ________....
başlanmıştır. Merkezî Ingllte-] sağlamlığını denemektedir,
B AKŞAM M
Cr Abone bedeli
Türkiye
Ecnebi
2800 kuruş 54C0 kuruş
1500 » 2900 ■
800 » 1600 •
tebdili için elli kuruşluk
Senelik
6 Aylıg
3 Aylık
Adres
pul gönderilmelidir. Aksi takdirde adres değiştirilmez.
Telefonlarımız Başmuharrir: 20565
Yazı İşleri: 20765 — İdare: 20681 Müdür; 20497
Cemaziyolâhır 22 — Hızır 29 İmsak Güneş Öğle İkindi Ak. Yatsı E. 6.39 8.58 4.33 8.3Ş 12.00 2.00 V- 3.14 5.29 13.12 17.12 20,36 22.35
idarehane Babıâil civarı
Acımtısluk sokak No. 13
rede yapılacak olan bir ev de tamamen bu malzeme ile inşa edilecektir. îlm! ve sınai aramalar müessesesl şimdi bu yeni madde-I ferin hararete mukavemet ve
Halihazırda Amerikanın en meşhur heykeltıraş Jo Davldson'dur. Parlak bir portreci olmakla bütün dünyaya malûm olan bu sanatkâr Amerikanın diğer meşhur adamları gibi halktan yetişmiştir.
62 sene evvel Nereyork şehrinin tıkara mahallesi olan şark kısmında doğmuş olan Jo Davldson ilk tahsilini bitirdikten sonrâ ticarethanelerde evrak taşıyan seyyar hademe olarak hayata atılmıştır.
Bir zaman Nevyorktaki Güzel Sanat talebesi birliği merkezine gene hademe olarak girmiştir. Fakat burada gündüzleri çalışırken tıbba merak etmiş ve hademelikten arttırdığı paralarla Yale üniversitesinin ‘tıp fakültesine girmiştir.
Lâkin tıp tahsili pek zevkini okşamamış ve haiz bulunduğu sanatkâr kabiliyet ve ruhu kendilini evvelce hademe olarak çalıştığı Güzel Sanat talebesi birliğine bağlamıştır.
Bundan sonra Güzel Sanatlar akademisi talebesi olarak tahsile devam etmiş, çok geçmeden gösterdiği kabiliyet ve kudret hocalarının dikkatini celbeyledlğinden bunlardan teşvik ve himaye görmeğe başlamıştır.
Nevyork akademisi Parlstekl Güzel Sanatlar mektebine talebe göndermek üzere bir müsabaka açtığı zaman bunu Jo DarvldSon kazanmıştır.
Parlstekl talebe hayatında plastiyuc, yani çamur, alçı ve sair hamur suretindeki maddelerden heykeler yapmak şubesine girmiştir.
Lüleci çamuru parçalarına kendisinin fevkalâde olan hayatiyet ve gayretini nefhetmekten duyduğu zevki hiç bir şeyde bulmuyordu. Bu vadideki çalışmaları kendisine birinci sınır bir heykel traş mevkiini temin etmiştir.
Sanattaki ihtiras ve kuvveti meşhur Fransız htykeltraşi Auguste Ro-din derecesindedir. Jo Davldson muasır büyük bir atrihçl olarak da tanınmıştır. Bu sahadaki bilgi ve kudretini tarihi grup kabartma levhalarında gösterilmiştir.
Fakat en büyük şöhret! portreclllk-tedtr. Zam animizm belli başlı meşa-hlrinln büstlerini yapmıştır. Bunların arasında Mahatma Ghandl, Roosevelt. clemençeau ve Hush Wal-pale vardır.
Cenubi Amerlkaya yaptığı bir seyahatte bu kıtadaki bütün cumhuriyetlerin reislerinin portrelerini yapmıştır. Portreciliktekl kudreti yaptığı heykellerin canlılarını tamamile İfade etmesindedir.
Gerek bu seyahatte, gerek İspanyaya yaptığı seyahatlerde birçok macera ve tehlikeler geçirmiştir. Meselâ Barcelona’da İspanyanın eski rejime sadık olan taraftarlarının portrelerini yaparken bulunduğu otel şiddetli bir bombardımana maruz kalmıştı.
Şimalî Afrikadakl muharebelerden İlham alarak meydana getirdiği bir kafa heykeli azim ve şiddeti bütün kuıvetile ifade eden hatlarlle çok isabet etmiştir. Çöl zaferi bronzu diye malûm olan bu heykel bütün Amerlkadaki müzelerde teşhir edilmiştir.
Fakat bütün dünyaya şöhret salan asıl muazzam eserleri bunlar değildir. En muazzam eseri Bear Mauntaln köprüsünde Hudson nehrine nazır olan büyük heykeldir. Hürriyet âşıkı diye meşhur olan şair Walt Whitmanrın sakallı olan bu heykeli şairin seciyesindeki bütün karakterleri ifade ediyor.
Diğer muazzam bir eseri de Nev-yorkun gökleri tırmalıyan yüksek binalarından birinin revakına azamet veren John Rockfelier'ta devâsâ büstüdür.
şimdi Jo Davldson, Pcnsylvanla hükümetinin, şarkında bulunan eskJ bir konakta, zevceslle birlikte bir köy hayatı yaşamakta ve yirminci asrın plastfeue tarihini meydana getirmek için çalışmalarına devam etmektedir. Bu sanatkâr kendisi Amerikalı olmakla beraber hayatının otuz üç senesini sanat ülkesi Fransada geçirmiştir. — F.
SIVİNG YILDIZLARI
Sevim - Sevinç
Büyük caz orkestrası
Refakati İle KONSERLERİ
8 Haziran SARAY SİNEMASI 21 de 8 Haziran TAKSİM GAZİNOSU 21 de Yerlerinizi şimdiden tutabilirsiniz.
I Dördüncü sultan Muradın on yedi sene kadar süren saltanatı iki devreye ayrılır: Birinci devrenin devam ettiği dokuz sene içinde birinci deli sultan Mustafa, İkinci genç sultan Osman zamanlarının İsyanları, iğtlşaş-ları, saltanat makamı nüfuzunun hiçliği, zorbaların teğallûbu, saray ricali He vezirlerin ve devlet Ayanının entrikaları bütün şlddetile devam eder. Bu devirde sultan Murat valide Kösem sultanın vesayeti, sadrâzamlarının ve etrafını alanların tesiri altındadır.
İkinci sultan Selim’ln âtılâne ve mestane maişeti, sarayından kunıl-damıyan gevşek üçüncü sultan Muradın nefsimi müştehlyatmdan başka şeye önem vermemesi, üçüncü sultan Mehmedln korkakça aciz ve vehmi, birinci sultan Ahmedln tecrübesizlik içinde yükseklerde uçarak gösterişe, tafra satmağa meyli ve baş kesmeğe düşkünlüğü, İkinci sultan Osmanrn acemice ve telklkslz ıslahatçılığı, birinci sultan Muştalanın deliliği, Nur-bânu ve Safiye sultanların devlet işlerine müdahaleleri, yahudl Hıraça kadın İle damadı Yasef Naslnln menfaat avcılıkları, Celâlflerln kıyamı, padişahlar ve devlet için belâ kesilen yeniçeri ve slpah zorbalarının tasal-lûtları, Abaza Mehmet paşanın İsyanı, diğer bazı beylerbeyiler İle Suriye-de Maanoğlu gibi yeril reislerin istiklâl arzularına kapılmaları, ulemanın ve vezirlerin irtikâp ve İrtişaları hükümet işlerini çığırından çıkarmakla kalmamış, devletin temellerini de sarsmış İdi. Dördüncü sultan Murat çocuk yaşında saltanat makamına oturtulmuştu. Her şeyi bilmeğe, öğrenmeğe meraklı ve müstelt bir ta-blatte olduğu için daha on ûç yasında İken devlet İşlerine alt müzakerelere ciddî bir surette İştirak etmek İstemiş, fakat devlet ve saltanat arabasının dizginlerine haris ellerile yapışmış validesi Kösem Mahpeyker sultan tarafından men ve tekdir edilmişti.
Zorbalarda kaynaşmalar, tecavüzler, kan dökmeler devam ederken taht üzerinde vazLfesinln. mesuliyetinin derecesini ahlamağa başlamış olan sultan Murat validesinin büyük tehalükle işleri temşlyette devam etmesini iptida kendisine yardım arzusuna hamlediyordu. Fakat teşvik yerine mümanaat ve tekdir görmesi gözlerini İyice açmış, bundan sonra işlerin gidişine daha dikkatle bakmağa, her şeyden ve her muameleden kendisi İçin bir İbret dersi çıkarmağa koyulmuş idi.
Oğlunun saltanat umuriyle İştigalini arzu etmlyen ve padişahlığın müşkül bir İş olduğunu, bunu İfa edebilmek tahsile mütevakkıf bulunduğunu, tahsil çağında böyle dağdağalı İşlerle zihin yormak caiz olanuyaca-ğmı İleri süren Kösem sultan, sultan Muradın tahsil ve terbiyesini de maruf fazJ-ü kemal erbabının ellerine tevdi etmiyordu. Bu hal ile sultan Murat birkaç sene saltanatın yalnız merasimine iştirak etti. Bu müddet zarfında sultan Murat bir saltanat gölgesinden, bir oyuncak padişahtan başka bir şey olmadı.
Fakat valide sultan da tezebzübler, kıyam ve Iğtlşaşlar, damatlarının ve karlnlerinin, sadrâzamlarla vezirlerin fesat ve tezvirleri arasında devlet dümenini nasıl idare edeceğini bilemiyordu. Saltanat makamı etrafında İka edilen cinayetlere karşı ses çıkar -ramıyor, Bağdattan Bursaya kadar memleketi dolduran eşkıyayı temizlemek, traniler eline geçen Bağdat şehrini istir da deylemek yollarını bulamıyordu. Sevkolunan ordular geçtikleri yerlerde kan İzleri, harabeler bırakıyordu. Hüsrev paşa gibi en cebbar bir sadrâzam zorbalara meylini, Recep paşa gibi bir fitnekâr onlarla İştirakini saklamıyor, valide Sultan da bunlara lğmaz İle muameleyi maslahata muvafık görerek genç Osman vakasından beri devam eden kapı kulu tegallübüne bir türlü nihayet Veremiyordu.
Yaşı ilerledikçe sultan Muratta validesinin vesayetinden kurtulmak orzuları kuvvetleniyordu.
Mahpeyker valide Sultan oğlunda kendi vesayetinden kurtulmak emel ve istidadı uyandığım hissetmiyor değildi. Damadı Recep paşanın entrikalarına göz yumarken bunların oğlundaki İstiklâl arzularını kıracağı ümldlle için İçin memnun oluyor gibi idi!
Bilfiil padişahlığı pek tatlı bulan, kimseye hesap vermlyerek bildiği gibi harekete alışan Kösem valide oğlu sultan Muradın tahta geçtikten iki ûç sene sonra akıl ve iz’anı yerinde, emeli ve İddiası geniş, saltanat gay-retlle mütchalll olduğunu teferrüs eyleyince oğluna nüvazişlerlnl arttırmıştı. Sultan Muradı memnun etmek, avutmak İçin avuçlar dolusu para, elmaslarla müzeyyen koşumlar hediye ediyordu. Nurbânu sultanın oğlu üçüncü Murada yaptığı gibi o da canlı lâtif İkramlarla oğlunu haremde zevk İle meşgul olmağa sev-keylemek. takdim ettiği güzel carl-yelerle her istediğine rametmek yolunu tecrübe ediyordu. Fakat bu usulün dördüncü sultan Muradın şahsında o kadar büyük bir tesiri görülmüyordu. çünkü sultan Murat kadınlara İnhimakte hiç İleri gitmiyordu. Az zamanda onan bit üçüncü Murat ola-mıyacağı tahakkuk etmişti.
Dördüncü sultan Murat artık vali-desile sadrâzam ve vezirlerin memleketi idarede serbest bulundukları halde ne Bağdadı İstirdada, ne ufak bahanelerle yapılan kıyamları teskine, muvaffak olamadıklarını görerek İdare dizginlerin! kendi ellerine almak İhtiyacını şiddetle hissediyordu.
Velayet altındaki genç padişah artık rüştünü Icraatlle İspat edecek, şimdiye kadar validesi! e sadrâzamların, zorbaların boyunduruklarından kurtaramadıkları saltanat makamının eski nüfuz ve İktidarını İade ey-liyecekti.
Sultan Murat uzunca boyu, sağlam bünyesi, nazarlarındaki şlddetile, at üstünde sokağa çıktıkça heybctile halkın kalblerlnde heın biraz korku, hem muhabbet ve takdir uyandırıyordu. Hiç eksik olmıyan kıyamlar, fesatlar tezvirler, zulümler, tecavüzler sultan Muradın kalbini büyük bir nefret ve huşunetle dolduruyordu.
Her şeyi öğrenmek için merak ve tecessüsü kendisini gezmeğe, halkın arasına karışmağa sevkediyordu. Bu merak gittikçe kendi mahremleri va-Srtasfle şehirde cereyan eden hallerden, hattâ kahvehane dedikodularından bile haberdar olmak derecesine varıyordu.
Kendisine karşı gösterilen hürmetsizlikler, edilen tehditler, birkaç defa geçirdiği tehlikeler ruhunun en derin köşelerine büyük bir intikam hırs ve ateşi yerleştirmişti. Hiç sönmlyeeek olan bu ateşin alevlerini gittikçe şiddetlendirmek s ur etile feveran edeceği günler yaklaşıyordu. Talim ve terbiyesinde muhitinden bir gûna fazilet dersi almamasının ve fesattan, yağmadan, kandan başka bir şey görmemesinin tesirleri İrsi İstidadına inzimam edince Sultan Murat fenalıkların ve fenaların İzalesi için ancak ez-• meği, tepelemeği, öldürmeği en muvafık ıslah yolu addediyordu.
O yaptığı idmanlarla cismani terbiyesine bizzat itina ediyordu. Bu suretle elde ettiği bedeni kuvveti ve me-tanetile beslenen azim ve csartl padişahlığın İstibdat karan e nüfuzu ve zamanının, muhitinin llkaat ve tesi-ratlle birleşecek, bu suretle Dördüncü Sultan Murat ecdadından yıldırım Bayeziften daha acûl ve hadit, Fatih Sultan Mehmet’ten daha rahımsız, Yavuz Sultan Selimden daha zorlu, hâsılı hanedanının en korkunç ve en gaddar siması olmak üzere tarih sahnesinde görünecekti. O, kaplanlığım salt anamın dokuzuncu senesinde giriştiği İcraatla göstermeğe başladı.
Bu yolda ilk denemeyi eski sadrazam Hüsrev paşayı öldürtmekle yapmıştı. Fakat bu teşebbüs, kız kardeşinin kocası Sadrazam Recep paşanın tahrlklle kopan bir fitnede az daha saltanatına, hattâ hayatına malola-caktı. Bundan güç belâ kurtulabilmişti. Fakat o, bugünlerde Recep paşanın Sadaret kaymakamlığına geçtiğinden itibaren çıkan her'fitnede, her kıyamda parmağı bûjunduğunu pek emin bir surette öğrenmişti. Bir gün büyük kardeş! Genç Osmanın feci Akıbetine uğramamak için artık göstereceği azim ve celâdetle zorbaları yıldırıp korkutması, İhtilâl ağacının köklerini korutması lcabedlyordu. Bu kökler İse Recep paşanın desisekâr dimağından çıkan tertiplerle, kesesinden dökülen altınlarla besleniyordu.
Recep paşanın Sadaret makamında daha ziyade kalması kendi saltanat ve hayatını tehlikede bırakacaktı. Bu İhtimal ona kati kararını verdirdi:
İkinci Sultan Osmana karşı Davut paşanın oynadığı rolü kendisine karşı tekrar etmek İstidadını gösteren Recep paşadan çektiklerinin İntikamını alacak, onu yokedecektl! Bundan sonra da zorbaları, mütegallibe-yi bitirecekti! H. 1041 şevvalinin yirmi sekizinci günü divan günü İdi. O gün divanda Recep paşada garip bir gaflet hail dikkati celbedlyordu.
Hep başını önüne eğmiş duruyordu. Başdefterdar bir İki defa yanaşıp maruzatta bulunmuş, her defasında Recep paşada uykudan uyanıyormuş gibi bir hal görülmüştü; kendisine gelmesi epey sürüyordu. Hattâ o gün divanda hazır bulunan müverrih Fe-çevi İbrahim efendi Sadrazamın bu halini görünce, başdefterdaıa:
— Sahibi devletin — Sadrazamın — bugün ne acep gafleti var! Acaba henüz sultam almamasından mı? Yoksa bu sebeple uykusuz kalmış olmasından mı?
Diye lâtife etmiş! Peçcvi’nln başka bir İhtimal hatırına gelmemiş olacak. Olabilir kİ Recep paşa Sultan Murat aleyhindeki tertiplerinden dolayı hesap verme zamanının artık yaklaşmakta olduğunu mülâhaza ve hissederek endişeye düşmüş olsun!
Pasa o gün padişah sarayından çıkıp kendi sarayına varınca Sultan Murat tarafından gönderilen bir ka-pıcıbaşı marlfetile tekrar davet olundu.
Recep paşa her defa Topkapı sarayına geldikçe zorbabaşıların en kabadayılarından birçoğunu yanına alırdı. Bu adamlar dışarıda kendisinin çıkmasına intizar ederlerdi. Recep paşa bu defakl davette bu ihtiyat tedbirini terketmemişt-1.
Saraydan içeriye girince harem ağalan padişahın kendisini beklediği küçük kapılı bir daireyi gösterdiler. Bu küçük kapıdan girerken harem (Arkası 6 ncı sahlfede)
HAFTA KONUŞMASI
Topa tutulan Parlâmento binası
Biz F ran sayı bir (Paris) i, sömürgeleri ve altın stoku olduğundan dolayı değil, hür düşünüp hürriyetle yazanlarının yüzü suyu hürmetine severiz. Hele «hürriyet» ve «istiklâl» kelimeleri hangi lisandan söylenirse söylensin insana çok defa Fransızcaymış gibi gelir. Böyle bir prestiji korumak lâzımdır
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR:
Bütün bir şehri heyecana düşüren kadın resmi
Nigâr Hanım, kendi ismini taşıyan «Şairnigâr»
(? ur iyenin başkenti Şam, büyük çapta toplarla ve uçaklarla bombardıman edildi... Hangi yıldayız? Çoğumuzun radyolardan ve gazetelerden öğren-d ğimiz gibi bugünlerde, 1945 d? mi?
Hayır... Yirmi yu Önceye döneceğiz, 18 ekim 1925 tarihine. Manda idaresi tarafından alılan, ilk top, ilk defa o gün şehre düşmüştür. Yani Fransız hükümeti Şam’ı şimdi — yirmi yıl ara ver-dikten sonra — ikinci defa top ateşin» tutuyor. Gene aynı hükümetin A'manyaya teslim olduktan sonra eski müttefiklerde harbe tutuşarak İngiliz kıtalarını önlemeğe çalıştığı sırada Şam’ı harb sahnesine çevirmesi d c?ba!
Pek bilmem ama yirmi yıl İçinde btı kadarı fazla olsa gerek... Hattâ denilebilir ki İki Cihan Harbi arasındaki yirmi yıla — sarf sivi] ayaklanmaları bastırmak için — iki top ateşi sığ-d-rabi’mek işi henüz sömürge tarihlerine bile geçmemiş hâdise’eden. marifetlerdendir.
Fransa birinci Cihan Harbini kazandı.,, Şam'ı topa tuttu. Fransa ikinci Cihan Harbin; kavbetti... Şam’ı topa tuttu. Demek, lehte v? aleyhte her önemli vakadan sonra topa tutulmak Şam’ın kaderi!
Sömürge, manda, demokrasi, otokrasi, faşizm, imparatorluk, hattâ derebeylik, her hangi bir hükümet veya idare şekli için yirmi yılda bir, bîr şehre top ateşi açmak o hükümet ve idare İçin hayra alâmet deği'dir. Siya-sı tarih sıhhati bakımından bir idare bünyesinin yirmi yıl ara ile top aksesine uğraması ise hastalığa kötü teşhis konulmasını icabettiren sebeplerdendir.
m imdiki hâdiseler üzerinde •7 politik fikirler ve tenkid-ler yürütmek niyetinde olmadığımdan burada artık tarihe ma-ledilmiş bulunan 1925 bombardımanına ait bilgilerime ve hâtıralarına yer vereceğim.
Elimdeki vesikalara bakılırsa o tarihte manda idaresi şehre top ateşi açmakta hem fazla bir aceleye kapılmış, hem de ateş açmakla lüzumsuz bir harekette bulunmuştur. Zira dokuz ecnebi konsolosunun imzasını taşıyan 21 ekim 1925 tarihli protesto mektubunda şu sözler de vardır: «Ahaliden pek azının yardımından faydalanmış küçük bir çetenin isyanı üzerine manda idaresi — kendilerini korumak fırsatı vermek için ecnebileri haberdar etmeden — asker kıtalarını şehirden çekmiş ve gene habersizce şehri ancak tahkimli kalelerde âdet olduğu şekilde sürekli, şiddetli, geniş ölçüde bir top ateşine tutmuştur. Diğer taraftan çoluk çocuk bütün ecnebi tebaası ateş altında bırakıldıkları halde Fransız ailelerinin önceden tehlike dışına çıkarıldığı da görülmüştür.n
Mektubun bir yerinde deniliyor ki: «Konsoloslar heyeti hem kendi tebaalarının hem de İnsanca hislerin tesiri altında umum halkın hayatını korumak mak-sadile manda idaresine bombardımana hacet kalmadan — eğer tenkil ve cezalandırma lüzumu hasıl olursa — İsyanın başka yerlerdeki şehir isyanlarında kullanılması âdet olan usullerle bastırılmasını tavsiyeye cesaret eder. Bu usuller sayesinde ancak suçlular ceza görür ve suçsuzlarla çoluk çocuğun felâkete uğrama’an önlenmiş olur.»
Protesto mektubu, Fransız kıtaları şehirden çekilip gittikten sonra tarnamile yardımcısız kalan ecnebi tebaasını, hrlstlyan ve Musevi halkını Müslümanların büyük bir nezaektle himaye ettiklerini anlatarak bitmektedir. Ben bu mektubu okuduğum zaman manda İdaresi hesabına o kadar sıkılmış ve manda İdaresinin de ibret dersi alacağına
öyle inanmıştım ki ne olsa, kıyamet kopsa, Şam üzerine ateş açılm lyac ağma i man getirmiş -tim.
Meğerse o «varakı mihri vefâ» yı benden başka okuyan veya okuyup da hatırında tutan yokmuş, Yokmuş ki 31 mayıs' 1945 ajansları şunu yazıyor: «Şam şehri büyük çapta toplarla ve uçaklarla bombardıman edilmektedir. Parlâmento binası toplarla yıkılmıştır,»
Top ateşlie yıkılan bir parlâmento binası.,,
Bunu, aklımda kaldığına göre epeyce eskimiş bir tarihte bir İran şahı yapmıştı da bizim şair Eşref hicviye yazmış ve medeni dünyayı hayret kaplamıştı!
1945... Demokrasinin altı yıl harbden sonra zafer kazandığı tarih. Ah, bir yanda o San Francisco konferansı ve harıl harıl hazırlamakta olduğu demokrasi anayasası! öbür yanda güllelerle damı çökertilen bir parlâmento binası!
Fikrimce Eşref İran Şahı Ka-çaroğiuna ahrette tarziye vermeli ve yolunu bulursa bize başka bir hicviye göndermelidir. Tarih bîr tekerrürdür, derler ama tekerrür eden o tarihin kötü taraflardır. Hsm de eskisinden daha kötü şekilde!
Yirmi yıl önce topa tutulmuş Şam’da — henüz daha yirmi yıl-artmamış yaşımla ve tehlikeleri hiçe sayan başımla — gezip tozmuş, tel örgülerden geçmiş, kum torbalarından atlamış, bellisiz yerlerden fırlayan kurşunların uçup giderken kulağıma «çekil buralardan!» dediklerini duymuş, iki yıl süren bir ihtilâlin acı keyfini doyasıya sürmüştüm.
Sonra da ihtilâl hakkında yazılan. ne varsa okumuştum,
İnsafla, vicdanla söylemek lâzım: Tek Fransız mütefekkiri manda idaresinin hareketini — beğenmek şöyle dursun — mazur görmek bile İstemedi. Bununla da kalmadılar; düzüneler-le kitap yazdılar, o İdareyi çekiştirdiler, Daha ileriye gittiler: Mandayı — bir* dostluk muahedesine çevirerek — bırakmak bile istediler.
Bir muharrir, Suriye hakkında yazdığı kitabın son faslına şu başlığı koymuştu: Bırakıp gitmeli mi. yoksa kalmalı mı?
«înkâr etmek boş ve çocukça bir şey olur: Suriyede muvaffak o’amadık, Altı yıllık bir vesayetten sonra ahaliyi ne korkutabildik — zira bu da bir idare tarzıdır — ne kendimizi halka sev-direbildik — bu daha iyisidir. Ne de vasilik ettiğimiz yavruların bize karşı saygı duymalarını sağladık; hattâ sağlamadıktan başka onlar hakkmdaki iyi fikir ve niyetlerimizi de kaybettik. Biz, Suriyelileri hayal sukutuna uğrattık; Suriyeliler de bizi bıktırdılar, Hüzün verici bir bllân-çol»
Okuduğumuz satırların yazıldığı günlerden beri yirmi yıl geçmiştir; bu ülkede Fransa ve Suriye hâlâ çarpışıyor. Sebep? Yenisini bilmem, bilsem de bu sütunda günlük politika yapmamak için söylemem. Fakat eskisi İçin diyebilirim kİ: Fransa. Akdeniz kıyısında ve Hint yolu üzerinde bulunduğu İçin Suriyeyi elinden kaçırmak İstemiyordu^ kaçırınca kendi yerine îngiltere-nin veya ltalyanın geçmesinden ürküyor, çekilmeyi nefsine yediremiyor. Bir vakit kazanma, avutma, oyalama yolu tutturup ana vatan Fransasına ve parlâmentoya mümkün olduğu kadar Suriyeyi unutturmağa çalışıyordu.
Hattâ gene bir muharririn meydana vurduğuna göre eski bir Fransız Başbakanı, kendisine manda idaresi altındaki memleketlerden gelip de vaziyeti anlatan bir zata — ilim ve İrfanla dolu kafasını — ellerinin İçine alarak:
— Alı, diyor, kabil olsa da şu Suriyeden kimse farkına varmadan. ayaklarımızın uçlarına basarak, usulcacık çekilmek İmkânı bulunsa’
y^ayır, kalmak lâzım...
Bir başka muharririn fikri:
• Kalacaksak, yaptığımız hataları kaçamak tarafına sapmadan görmemiz ve yapacaklaırmızı şimdiden önleyip eskilerini de düzeltmemiz İcabeder. Biz şimdiye kadar çoğunluğa değil, azınlıklara dayanan bir politika güttük, Bu, ihtilâl ve harb doğurdu. Çoğunluğa dayanma politikasına baş vuralım. Ancak o politika. yalnız öyle bir politika bize sulhu ve kaybedilen nüfuzumuzu geri getirebilir.»
Görülüyor ki zamanında Fransız aydınlan hükümete tam Özlü vatandaştan beklenen öğütleri vermekte kusur etmemişlerdir,
»Tam altı yıl, bir serap ve hayal siyaseti güderek bir gerçeğe varmak için Suriye ve Lübnanda şaşkın şaşkın dolaştık. Hakikat daima önümüzden kaçtı, kaçtı ve bizi taşlı, dikenli yollara sürükliyerek ayaklarımız] daladı, ellerimizi paraladı. Nereye gittiysek yas ve hicranla karşılaştık, Yo’umuzu şaşırdığımıza artık şüphe edemeyiz. Geriye dönelim ve doğru yola girelim. Yok, şayet zihniyetimizi ve usullerimizi değiş tir emiyeceksek hiç değilse ilerisine gitmiyelim. Bu acıklı sergüzeşt peşinde çok kan kaybettik. Milyonlar harcadık. Suriyelileri ve Lübnanlıları kendi talihlerine bırakalım ve arkamıza bakmadan yurdumuza dönelim.»
İşte bir kitabın son satırları da bunlardır. Almanyanın 1918 de sırtını hemen hemen tek başına yere getiren Fransada böyle düşünenler çöktü. Güvenirim ki Alman boyunduruğundan yeni kurtulmuş Fransada gene aynı m düşünenler bu sefer büsbütün çoğunluğu teşkil eder. Biz Fran-sayı bir (Paris) 1, sömürgeleri ve altın stoku olduğundan dolayı değil, hür düşünüp hürriyetle yazanlarının yüzü suyu hürmetine severiz. Hele «hürriyet” ve
• istiklâl» kelimeleri hangi lisandan söylenirse söylensin İnsana Fransızcaymış gibi gelir.
Böyle bir prestiji ne pahasına olursa olsun korumak lâzımdır,
Refik Halid Karay
BULMACA
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Bir Hıristiyan meühebl. - Nida-
2 — Tanışma hareketi.
3 — Tecim evi.
4 — Tamir eden - Tersi ağız buruşturur.
5 — Tersi Asya’da bir gül - Tersi kederdir,
6 — Tersi bir vilâyetimiz halkından.
7 — Mobzul değil - Binici.
8 — Reddetme.
9 — Bir nevi resim.
10 — Dokunma yakar - Tersi Dokuma İğnesi - Nota.
ÇEÇEN BULMACANIN M ALI.t
Boldan aağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Mukavemet, 2 — uzatamıyor. 3 — Karides. R», 4 — Atide, İtan, ft — Vadcverir, (J — Eme, Ezulap, 7 — Ml-sırunu, 9 — Ey, Bilumum, 9~ı— Torara, Uya, 10 — Ren, Pamuk.
sokağında hiç oturmamıştır
ra,
Gazetede çıkan fotoğraf — Dünyanın her tarafından gelen gazeteciler — Nigâr hanımın salı toplantıları — En çok konuşulan insan — Şair Nigâr sokağı — 70 numaralı ev — Osman paşanın saat koleksiyonu — İki salon — Hususi edebiyat akademisi — Nigâr hanımın uykusuzluğu..
Bir sabah, İstanbul halkını son derece heyecana düşüren bir hâdise oldu. Bu kadar alâka ve heyecan uyandıran şey bir gazeteydi. Lâkin bu gazete yeni bir harb haberi filân da vermiyordu. O sadece bir fotoğraf neş-retmişti. Yüzü açık bir kadın resmi!., İşte bütün bir şehri, hattâ bîr müddet sonra koca bir imparatorluğu heyecana düşüren fotoğraf! Zira o zamana kadar gazetelerde yüzü açık bir Müslüman kadınının resmi görülmüş değildi. Hem de genç ve güzel bir kadın, böyle gazetelerde, herkese karşı!.. Aman, kıyamet alâmeti!.,
Nigâr hanımın edebiyat tarihimizdeki şöhretlerinden biri de «gazete ve mecmualarda ilk defa açık yüz'e fotoğrafı çıkan Müslüman kadını» olmasıdır. Hattâ edebiyat tarihi kitapları bu fotoğrafın uyandırdığı büyük dedikodudan bile bahsederler. Halbuki daha bu hâdiseden çok önce Avrupa ve Amerika matbuatı mütemadiyen Nigâr hanımdan bahsediyorlar, onun bir çok resimlerini sahifelerine geçiriyorlardı. Boston’daki bir gazeteden, Hindistandaki bir mecmuaya ve Kırımda çıkan Tercüman gazetesine kadar...
Şu esnada bu satırları yazarken onlardan bir kısmı önümde duruyor. İşte 1890 senesi 15 son-teşrin tarihli Almanca meşhur İllustrlrte Zeitung nüshasında Nigâr hanımın yine bir resmi ve kendisi1 e yapılmış bir mülâkat var. Türkçe gazetelerde de ilk defa basılarak heyecan uyandıran resmin bu olduğu kuvvetle zannedilmektedir. Halbuki «devre isyan» mahiyetinde addedilen bu resmin yüzünde, zarif bir yaşmağın hafif tülü de vardır.
Dünya matbuatında çıkan mülâkatlara gelince... Devrinde Avrupadan, Amerikadan İstanbul a bir gazeteci gelsin de Nigâr hanımla görüşmesin?,, Kabil değildi. Bir çoklan memleketlerinden aldıkları tavsiyelerle, mektuplarla, selâmlarla gelirlerdi, Bazan Nigâr hanımın biri Amerikadan. biri Avrupadan veya başka yerden gelmiş, bir kaç gazeteci ile oturup her şeyden uzun uzun bahsettiği görülürdü.
Amerikalı gazetecilerden bazıları kendisinin Hisardaki yalısının resmine kadar hususî hayatına dair bir çok fotoğrafları mecmualarına basmıştı.
Nigâr hanımın salonu..
Denilebilir ki Nigâr hanım devrinde en fazla konuşulmuş insandır Zamanında hiç kimseye beıızemiyen, gayet orijinal bir kadın olduğu İçin en kçük hareketi bile büyük alâka ile karşılanmıştır, Her şeyile dalma dikkati üzerine çekmiştir. Yalnız fotoğrafının yüzü açık olarak gazetelerde çıkması değil, yazı-larile, harikûlâde zarif giylnlşlle bizde ilk «edebî salon» diye anılan evile, Hisardaki yalıyle...
Nigâr hanımın meşhur salonu nasıldı?. Ve buralarda kimlere raslamak mümkündü?,, Bugün bizde lise talebesi Nigâr hanım hakkında sorulacak bir sualden İmtihan verirken bu edebî toplantılardan da bahsetmeğe mecburdur. Halbuki maalesef bu salonu ve bu toplantıları şimdiye kadar anlatan pek çıkmamıştır.
Salı günleri..
Nigâr hanımın kabul günleri salı günleriydi. Toplantılara evvelâ babasının konağında başlamış, Hisardaki yalıda, nihayet Oamanbeydeki kendi evinde de-1
Şair Nigâr hanımın 1890 senesi 15 sonteşrin tarihli Almanca İllııstrirte Zeitung gazetesinde çıkan resmi
Nigâr hanımın meşhur imflası Nigâr binti Osman
vam edilmiştir. Asıl «Nigâr hanımın salonu» demlen yer de İşte buradaydı.
Bugün Osmanbeyde bir «Şair Nigâr» sokağı vardır. Şunu hemen ilâve edelim ki Nigâr hanımın hâtırasına hürmeten Belediye tarafından bu isimle yadedi-len sokakta Nigâr hanım hiç oturmamıştır. Vakıa Belediyemiz bu hareketile, büyük bir kadın şairine karşı güzel bir kadirşinaslık jesti göstermiştir. Ne çare ki İş yanlıştır. Nigâr hanım bu sokakta değil, bunun önündeki Teşvlklyeye doğru giden caddede 70 numaralı evde oturmuştu. Köşe başında bulunan bu yer, bir tarafı kuleli olmak üzere iki binadan ibarettir. Fa-kat dışarıdan bakılınca yekpare büyük bir bina gibi görünür. Nigâr hanım bu İki binadan küfesiz olanında oturmuştur. Vakıa bu suretle, Nigâr hanımın hayatını anlatırken, zaman mefhumu itibarlle on on beş sene İleriye gitmiş olacağız. Fakat onun salonunu anlatmak için sonra tekrar geriye dönmek şartlle bunu göze almağa mecburuz.
Nigâr hanım Osmanbeydekl üvey babasından kalan nefis ve pahalı bir saat koleksiyonunu elden çıkarmak ve bunun üzerine bir miktar para koymak su-retile satın almıştı, Osman paşanın pipo koleksiyonundan başka, bir de böyle en eski saatlerden mürekkep kıymetli bir koleksiyonu daha vardı.
Nigâr hanım Osmanbeydeki eve taşındıktan sonra iki salonunu m İsaf rllerine ayırmıştı.
İşte sah toplantıları burada yapılırdt. En yakınlannadn sayın bir zat bu toplantıları bana şöyle anlattı:
«Bu iki salon evin bütün cep-
hesini teşkil ederdi. Biri büyülU-öteki nispeten küçük salonlardı^ Bazan kalabalığa karışmak isteû. miyen, erkekten kaçan veya onCM lardan sıkılan olursa küçük saM= lona alınırdı. Burası aynı zaman-® da şairlerin yazı odasıydı da. C öteki salonda daha büyük biçO kalabalık olurdu, Nigâr hanımjO her iki salonu da pek güzel İda-Q re ederdi. Meselâ küçük sa)onda> bir müddet oturduktan sonra^ itizar eder, öteki salona geçer^) orada da bir müddet konuşur^ tekrar gelirdi. Misafirlerle meş-^ gul olacak başka bir yardımcısın bulunursa tabiî daha az yonı^j lurdu.
Misafirler bLrbirife hep birli te oturacak kimseler ise meseleQ) kalmazdı. Esasen daha ziyadar işte bu gibi vakitlerde Nigâr ha** nımm salonu «edebî salon», bir edebiyat mahfili halini alırdı. Dostlan, memleketin en meşhur kalem sahipleri ve nihayet kendisine takdim edilmesini istiye-rek arkadaşları tarafından getirilmiş münevverler...
Burada edebiyat dünyamıza mensup kimler bulunmazdı ki?„ Meclisi o kadar harikulâde bir kadın, o kadar zarif ve dikkate alâkaya değer bir insandı ki inzivayı çn çok seven'er bile — meselâ üstat Recai zade Ekrem — gelirlerdi. Esasen Recai zade ile aralarında birbirlerine karşı büyük saygıları vardı. Üstat Ekrem, kendisine malı sus zerafetile, bu hakikaten ince kadın şairimize pek büyük bir kıymet verirdi. Nigâr hanımın yazılarının üstünde de Ekrem'in tesirleri çok mühimdir. Osman paşa da Ekrem beyi p?k takdir eder, pek ince bir insan olarak görürdü. Dostlukları eskidendi.
Bu salonlarda pek çok ecnebi münevverlere . de rasgelmek mümkündü.
Bu salon faslını araya sıkıştırdıktan sonra tekrar Nigâr hanımın hayatını mümkün o’duğu kadar tarih sırasına göre tetkik edelim...
Nigâr hanımın bütün eserlerinde tatmin edilmemiş derin duygulu, alabildiğine heyecanlı bir kadın ruhunun fntınalı sesini adam akıllı İşitmek kabilidr.
Bu tatmin edilmemiş ruh. derin saadet ihtiyacı sinirlerini çok bozmuştu. Ruh üzüntüsü, ona madde hâlinde hastalık getirmişti. Meselâ gece'erce uyuya-mıyordu, Uykusuzluktan en ziyade şikâyet eden insanlar arasındaydı. Böyle uykusuz anlarında bazan gece yansından çok sonralara kadar yatağında kitap okurdu.
Sıhhatinden korktuğu İçin gayet az yemek yerdi. Fakat güzel pişmiş yemeği ve nefis gıdayı arar ve pek hoşlanırdı.
Hayatta en büyük zevklerinden biri son derecede zevkli ve İyi giyinmekti ki bütün bir devir «Nigâr hanımın giyinişi». «Nigâr hanımın feracesi». «Nigâr hanımın yaşmağı», «Nigâr hanımın hotozları» gayetle meşhurdu Nigâr hanımın etrafı dantelli şemsiyeleri, zarif yelpazeleri ve bilhassa saplı tek gözlükleri pek şöhret salmıştı kİ bunlardan sonra bahsedeceğiz..
Hikmet Feridun Es
»■■■^^^Feylesof Rıza
ÖMER HAYAM
VE RUBAİLERİ
Ömer Hayyama alt şimdiye kadar neşredilmemiş birçok vesikalarla rubailerin en doğru tercümelerini bu eserde bulacaksınız. Tane-(■■M sl ciltli olarak 350 kuruştur. AHMET HALİT KİTABEYİ
Sahife 6
AHŞAM
3 Haziran 1945
ihtiyar garson onların masasına hususi bir İtina gösteriyordu. Pek paraları yoktu amma okumuş yazmış insanlardı. Sonra çok eski müşterilerdi. En yenisi 20 seneden beri bu birahaneye her gece gelirdi. Ve kamburu çıkmış garson onlar» çok eskiden tanır ahbaplıkları He de İftihar ederdi. Hat!A bol bahşişti ve paralı hacı dayılara bile o kadar yüz vermezdi. Taramanın balık kokmıyanını, kırmızı toriklerin en a e gevşek olanlarım hep • masaya taşırdı. Müşterilerinin Adetlerini, yılların verdiği bir bilgi İle öğrenmişti. Mesela beyaz peynir İsterlerse bunu çukur tabağın İçinde götürür ve üzerine biraz buzlu su dökerdi. Salata İsterlerse buna katiyen soğan konulmazdı. Zira o masada oturanlar hiç soğan yemezlerdi.
İşte bu akşam yine boş başa oturmuşlardı. İhtiyar garson onların mesleklerini bilirlik Biri büyük bir romancı İdi. Bir çok kitapları vardı. Hattâ bu kitaplarından bazılarında romancı, İhtiyar garson İstavrl’dcn bahsetmişti. İstavrl bundan pek büyük bir iftihar duyardı. Tiirkçesl pek. zayıf olduğu halde o kitapların İkisini satın atmış, ikisini de romancı kendisine hediye etmişti.
İstavrl’nin muhabbeti biraz da bundan İleri geliyordu. Masadaki öteki üç kişi yine âlim, mürekkep yalamış insanlardı. İhtiyar İstavrl'ye dalma sigara verirler, hatırını sorarlar, ara sıra madamdan kaçamak çapkınlık yapıp yapmadığını sorarak onunla ahbaplık ederlerdi. İstavrl İşte bunlara bayılır:
— Kale, ne büyük İnsanlar!., derdi.
İşte o akşam da üstad romancı ayaklı, balon denilen bardağa doldurduğu rakısına buzlu su katarak onu 6üt rengine çeviriyordu. İstavrl’nin sıcak sıcak getirdiği bir dilim kılıç şişi etrafa kokular saçmıştı.
Üstad eski bir aşk hikâyesini anlatıyordu, Rakıdan aldığı bir yudumu, yüzünü buruşturarak yuttuktan sonra kılıç balığına doğru uzandı.
Ve en sonra ağzına attığı teze, beyaz ekmek lokmasını yuttuktan sonra devam etti;
— İşte böyle„. Uzaktan görüyorum. Fakat bir türlü ahbaplığı İlerletmek imkânı yok. Halbuki komşuyuz da. Her zaman kendisine sık sık Taslamaktayım. Sıcak sıcak bakar. Hafif hafif gülümser. Bir sokağın başında birden bire karşıma çıkar. Her şeyi de orijinal. Saçlarının renginden tut da giyinişine kadar hemen hemen kimseye benzemiyen bir haU var, öyle iltifatlı bakıyor kJ kendi kendime; «Ben! tanıyor. Romanlarımı okumuş olacak l.u dedim. Zira gözlerinde böyle hiç olmazsa uzaktan bir Aşinalık sezmiştim.
Baktım kl İş bu vaziyette kalırsa 40 yıl kendlsile ahbap filân olacağım yok... Aklıma bir mevzu geldi. Pek hoşuma giden bu roman mevzuunu oturdum, baştan başa güzelce yazdım.
Bunu okuduğu takdirde ilhamın kimden geldiğini Sevgilimin anlamamasına katiyen imkân yoktu. Çünkü onu, aramızdaki tesadüfleri, heyecanlı karşılaşmaları bütün teferruatı İle yeni romanımda anlatıyordum. Sonra o kimseye benzemiyen insanı ne güzel tasvir etmiştim!.. Roman bittiği zaman bir mecmuadan İstediler. Verdim. ilân ettiler. Ve eserim çıkmağa başladı. Hiç unutmam İlk günü İdi. Uzaktan sevgilimin elinde romanımın çıktığı mecmuayı görünce âdeta sevincimden çıldıracak bale geldim. Hiç bir yazının basılması bana artık heyecan vermlyecek derecede pişkinleştiğini sanıyordum. Demek kl kazın ayağı hiç de öyle değilmiş!..
de uzun uzun düşünüyorym- Hiç bir yazıma bu kadar İtina ettiğimi bilini-' yorum.
Bir gün ona tramvayda ruladun. Kıicağmda ne olaa beğenKBlnlZ?..»
Romancının arkadaşlarından, biri cevap verdi:
_ Bir bebekI..
— Değil canım... Benim romanı basan mecmua!.. Bir evvelki nüfllıaf,. Demek aradan kaçırmış, fakat okumadan da yapamamış. O kaçırdığı nüshayı bulmuş!.. Dünyalar benim' oldu. O günü pek aKbapça da bakıyordu. Kör olasıca sıkılganlığım olmasa mesele yok amma... Nerede bende o pişkinlik?.. Lâkin lştto tam bu sırada başka bir kadın, ikinci mevki tahta tramvay iskemlesinde oturan sevgilimin yanına yaklaştı. Ve ona alaycı bir tavırla sordu:
— Kız Gülsüm... Yoksa een okumak yazmak mı öğrendin?...
Sevgilim şu cevabı verdi:
— Nlrden öğreneceğim giz?... Maytaba mı alıyon beni?.
— Peki bu kucağındaki gazete nadir?..
— Evden aldım... Balık saracağım... Blllyon ya... Islak balık kese kâğıdını yırtıyor.. Eve gelinciye kadar kuyrukları, başlan dışarı çıkıyor. Ben de bir gazete kâğıdı aldım kl bununla da bir defa daha saraym... Hani kese kâğıdı patlamasın diye...
Romancı bu sefer çatalını fasulye pll&klslne doğru uzatırken İlâve etti:
_ İşte meslek hayatımda ilk hayal sukutu budur!.. O zaman gençtim de bir satır yazsam bir milyon İnsan tarafından okunacağına kanldlm... Hâdise bana bayağı tesir etti.. Fakat sonraları alıştım...»
Üstad sustu. İstavrl kendisinin önüne mlnLmirıl bir tabak içinde haşlama pancar turşusu yerleştiriyordu...
(Bir yıldız)
Amerika’da mühim keşiflerde bulunan yabancılar
Bunların arasında Danyal Kerven adında İstanbullu bir mühendis var
Danyal Kerven türbinlerin İhtizazını meneden aletini tecrübe ediyor
Roman İlerledikçe onun için neler düşündüğümü, neler duyduğumu, kendisine neler söylemek İstediğimi,
Amerikalılar neden uçar bomba, kaçar balon kullanmazlar?
Bugünkü halile uçar bomba, hava hâkimiyetini elinden kaçıran için bir teselli vazifesi görüyor
Eşnaf kooperatifleri
îstanbulda bulunan kooperatiflerin daha verimli şekle konulması İçin Ticaret Bakanlığından alınan emrin yerine getirilmesine çalışılıyor. İstanbul mıntaka ticaret müdürü B. Remzi Saka, kooperatiflerin durumlarına yakından ilgi gösteriyor.
Bugünkü çalışma şekli noksan bulunmuştur. Bilhassa harb sonunda esnaf yeni durum arzedecektlr. Esnaf teşekküllerini bu arada bir esnaf teşekkülü olan kooperatifler! ona göre hazırlamak zarureti vardır. Esnaf kooperatiflerini bugünkü haille yani ayrı ayrı mı yaşatmağa çalışmalı, yoksa hepsin! birleştirerek tek kooperatif mİ kurmalı? Bundan sonra kl tetkiklerin sıklet merkezi bu hıısus olacaktır.
Ayrıca bir esnaf bankasının kurulup kurulmaması da İncelenecek veya halk bankasının esnafa faydalı bir hale konulması İşi üzerinde durulacaktır.
Şimdiki lıarbde Amerika, hudutsuz olan malzeme ve teknik kaynaklarını ortaya çıkarmış, büyük bir kudret göstermiştir. Fakat Amerikanın gösterdiği bu kudrette âmil olanlar münhasıran Amerikalılar değildirler. Son senelerde Amerikaya İltica veya muhaceret eden ecnebi münevverlerinden bir çoğu Amerikanın harb gayretinde ve bahusus teknik işlerde büyük ve tesirli yardım ve yararlık göstermişlerdir.
Bu hakikat Amerikalılar tarafından tasdik edilmekte ve ecnebi teknisyenlerin hizmetleri minnetle yâd-olunmaktadır. Hizmet ve şahısları ehemmiyetle tebarüz ettirilen yabancı teknisyenlerin mensup bulundukları başlıca memleketler Türkiye, Rusya, Çin, Peru, Kolombiya, Puerto Rico ve Hattı Üstüva ülkeleridir.
Bir Amerika mecmuasının verdiği malûmata göre Türkiye'den giden ve Amerlkada büyük bir nam bırakan muhteri îstanbulda doğmuş ve büyümüş olan Danyal Kerven’dir. Danyal. îstanbulda İngilizce tahsilini ikmal ettikten sonra Amerlkada yüksek tahsilini görmek üzere 1940 senesinde yola çıkmıştı. Fakat Amerika’ya gitmek İçin İlk yaptığı teşebbüs yolda yıldırım harbine uğnyarak torpillenmiş ve Londraya gitmek zorunda kalmıştı. Londra üniversitesinde bir müddet tahsil ettikten sonra AmeTİ-kaya gitmeğe muvaffak olmuştur. Burada üniversite tahsilini bitirerek en büyük bir Amerikan elektrik mü-essesesine girmiştir. Danyal, burada askeri maksat İle yapılan araştırmalara İştirak etmiştir.
İstanbullu gencin şöhretine sebap olan muvaffakiyeti türbinlere aittir.
Türbin makinelerinin en büyük mahzuru ihtizaz etmesidir. İhtizazı önlemek İçin en hafif sarsıntıyı lş'ar eden bir âlet bulmak lâzım geliyordu.
İstanbullu genç bLr pusun binde bir derecedeki ihtizazını bildiren bir âlet bulmağa muvaffak olmuş ve bu keşfi Amerikan bakliyesine büyük hizmet etmiştir.
Amerikanın harb gayretinde mühim bir hissesi bulunan diğer bir yabancı mütefennln Aleksaver Gorya-nof isminde bir beyaz Rustur. Şimali Mançurlyede Harbln’de lise tahsilini bitiren bu genç Rus 1932 de yüksek • tahsilini görmek üzere Amerikaya gitmiştir. Burada 3000 kilovattık bir turbogenerator meydana getirmiştir.
Paö Tung İsminde iki Çinli birader Çin ve Amerika üniversitelerinden mezun olduktan sonra elektrik sahasında çalışmış ve harb sanayii için elzem olan eletronlk sanayi teçhizatını meydâna getirmeğe muvaffak olmuştur.
Amerikanın harb sanayiinde mühim. hizmeti görülen yabancı teknik adamlarından biri de cenubi Amerika kıtası cumhuriyetlerinden Peru-nun merkezi Lima’dan şimali Amerl-kaya gelerek burada üniversite tahsilini yapan Fernando Alvorado isminde b'r gençtir.
En büyük muvaffakiyeti tayyarelerin gövdelerini elektrik kaynağı usulü ile eksiz olarak imalde göstermiştir. Tayyarelerin son derece yüksek sürati haiz olmasında bu muvaffakiyet büyük bir âmil olmuştur.
Elektrik sahasında çalışan cenubi Amerikalı diğer genç muhteriler de harb sanayiinde faydalı bir hayli keşfe muvaffak olmuşlardır. — F.
Tarihten sah0f(eDeır
RADYO
arkadaşlığımızın etrafında ne tatlı hayaller kurduğumu, ne ılık rüyalar gördüğümü, anlıyacaktı. Kendimi tam mânaslle bu işe vermiştim. Her ciim-, leyi tekrar tekrar okuyor, bazan da beğenmiyor, çiziyor, siliyor, yeni baş-L tan yazıyordum. Kelimelerin üstün-'
Bugünkü program ANKARA RADYOSU:
18.00 Dans orkestrası. 18.45 Şarkılar, 19.00 Haberler, 19.20 Geçmişte bugün, 19.25 Salon orkestrası, 20.15 Pazar Gazetesi, 20.30 Fasıl, 21.00 Şan soloları, 21.15 Şarkı ve türküler, 21.35 Müzik. 22.05 Dans müziği (pl.), 22,15 Yurtta spor, 22.30 At yarışları, 22.35 Dans mü21ği (pl.), 22.45 Haberler.
YARIN SABAHKİ PROGRAM
7.30 Hafif müzik (pl ). 7.45 Haberler, 8.00 Müzik (pl), 12.30 Şarkılar, 12.45 Haberler, 13-00 Salon orkestrası.
LGömlekişT
BİRİNCİ SiNIf GÖMLEKCİ 11
■■Te): 20096 Sirkeci j
(Baş tarafı 4 üncü salıifede) ağalarının nazarları Recep paşaya fena bir Akıbeti İhtar eder gibi göründü.
Recep paşa nıkris illetine müptelâ İdi. Bu hastalığı dolayıslle topal gibi ağır, ağır llerllyerek padişahın bulunduğu odaya vardı ve hemen tehiyat ve selâm He yer öptü. Bu anda Sultan Murattan:
— Gel beri! Topal zorbabaşı!
Hitabını duydu. Bu hitaptan Recep paşanın can başına sıçradı:
— Hâşâ, padişahım! Vallah ve bil-lâh padişahımın rızasından taşra zerre kadar vaz’ ve hareketim yoktur!
Deyip yemin ile zimmetini İbraya başladı. Fakat Sultan Muradın feveran halinde bulunan gazabını teskin edemedi.
Recep paşa. Hafız paşanın» kapı kullan tarafından paralandığı gün ayak divanına çıkacağı sırada bir hayat tehlikesi geçireceğini anlatmak
kastiyle Sultan Murada abdest almak lüzumunu İhtar eylemişti, şimdi de Sultan Murat, kendisine:
— Bre kâfir! Abdesttn var mı?
Diye sorduktan sonra, cevap bekle-miyerek:
— Şu hainin, tez, başını kesini
Emrini verdi. Zülüflü baltacılar hemen kement atarak Recap paşayı boğdular (18 mayış 1632». bir hasıra konulan cesedi sürüyerek Babı hümayundan dışarıya bıraktılar. Recep paşanın dışarıda duran zorlu muhafızları cesedin boynunda siyah bir yılan gibi kemet eserini görünce kalb-lerlnl müthiş bir korku istilâ etti; kendilerinin de kahır ve izale edilmeleri ihtimaliyle hepsi derhal dağılıverdiler!
Dördüncü Sultan Muradın saltanatının İkinci devresi, yani hakiki saltanatı eniştesi Recep paşanın son nefesiyle işte böyle başladı!
Süleyman Kânt İrtem
Nazariye bakımından İçine hiç bir İnsan oturtmadan veya hiç bir vasıta tartından taşınmadan düşman memleketine patlayıcı maddeler göndermek şüphesiz cazip görünür. Hattâ bunu yapan Alman ve Japonların askerî kudretine, buluş kabiliyetine hayran kalanlar da eksik değildir. Aynı suretle sanayi kudreti ve ham madde kaynağı bakımından bu ik! memleketin mecmuundan dahi üstün olan Amerikanın neden bu cazip silâhlardan İstifade etmediğine hayret edenler de pek çoktur.
Halbuki nazari yed e cazip gibi görünen ve henüz gördükleri işe nazaran tekâmül devresine varamamış olan bu silâhların kullanılması gerçekte biraz da zaaf alâmeti telâkki olunmak gerekir, şurasını unutmamalı kl Almanya bu silâhlan zaferden ümit kestikten sonra ve bir tâllh denemesi olarak kuHandığı gibi Japonların Amerikan batı sahillerine İnfilâk maddelerlle dolu balonlar salıvermeleri de pek kuvvetli zamanlar ma tesadüf elti denemez. Her İki tarafa da dikkat edilirse görülür kİ; gerek Almanlar ve gerekse Japonlar havada hâkimiyeti elden kaçırdıktan ve bir daha bunu ele geçiremlyeceklerlne kani olduktan sonradır kl serseri bomba veya balonlarını göndermeğe başlamışlardır. Ne Amerikalılar ve ne de tngillzler havada bu derece ümitsiz ve İş göremez bir hale gelmedikleri içindir ki bu çeşit silâhlara da baş vurmamışlardır.
Fikrimizi daha iyi anlatabilmek üzere açıklıyahm: Uçar bombalar vakıâ tayyare tarafından götürülüp bırakılmadıkları ve düşman memleketlerine kendi kendilerine gittikleri İçin bazı avantajları haiz görünür iseler de şu lk! sebepten büyük mahzurları vardır!
1 — Düşman memleketine gidinceye kadar büyük malzeme veya yakıt sarfını İcabettirlrler.
2 — İsabet İhtimalleri çok azdır.
Meselâ Almanların V-2 adını verdikleri havai fişekli bombanın atılması için 10-15 tonluk infilâk maddesi sarfı lâzım geliyor. Halbuki bu bombanın kendi ağırlığı ancak 1 tondur. İngiliz ve Amerikan bombardıman tayyarelerinin bu ağırlıkta bir bombayı ve aynı mesafe dahilinde (yine 300-400 kilometre) götürüp hedefe atmaları için ■gidip gelme benzin sarfiyatı beher ton başına bomba ağırlığından da mutlaka noksandır. Demek ki bu bombada kendiliğinden gitme halindeki malzeme sarfiyatı en az 10-15 misli fazladır. Bir motör tarafından sevk ve bir otomatik pilot (yani hayli mütekâmil bir makine) tarafından İdare olunan, üzerinde müteaddit cihazlar bulunan (V-l) uçan bombasında ise malzeme zayiatı her halde bu nispetten de fazladır.
İkinci nokta, yani İsabet ihtimalinin azlığı birinci noktadan da daha mühimdir. Zira normal olarak tayyare ile atışa nazaran, bu kadar masraflı olan ve bu kadar kıymetli malzemeyle birlikte patlıyacak. bulunan u-çan bombanın nereye düşeceğinin katiyetle tesblti hemen de İmkansızdır. Her yerde de Londra şehri gibi çok
Yazan:
M. Şevki Yazman
geniş hedefler bulunamaz ve Manş denizi gibi dar sahalar üzerinde atış yapılamaz. Buna karşılık tayyare hücumları ve tayyare vasıtaslle bomba atışı hem daha az malzeme sarfını lcabettlrmekte hem de bombaların hayati ehemmiyette sevk ve idaresi, ve harbin neticeleri üzerinde tesiri mutlak olan hedefler üzerinde veya etrafında toparlanması keyfiyeti çok daha kolay ve kati surette temin edilmiş bulunmaktadır.
Tayyarelerin verdikleri zayiatın da o kadar büyük ehemmiyeti olamaz. Çünkü eğer bombardıman tayyarelerinin zayiatından çeklnLUyorsa onlar bu işi geceleyin, görünmeden ve çok az zayiat vererek de yapabilirler. Ne-tekim İnglllzlerln henüz hava hâkimiyetini kati olarak ellerine geçirmemiş bulundukları 1942 - 43 senelerinde de geceleri bütün Almanya üzerine bomba yağdırdıklarım ve bu gece bombardımanları neticesinde zayiat % 2-3 derecesini pek aşmadığını görüyorduk. İsabet ihtimalinde biraz fedakârlık yapılır, çok yüksekten ve gece gelinirse zayiat çok daha az bir seviyede tutulabilir. Bu çeşit bombardımanlar sonunda dahi elde edilen uçar bomba veya Japonların havaya terkedilmiş balonlarının elde edeceği neticelerden çok daha üstündür. Burada görülüyor kİ bu bomba veya balonlar ancak düşman memleketi üzerinde geniş hava bombardımanları İmkânını elinden kaçırmış taraf için bir «teselli bombardımanı» gibi bir şey oluyor. Yoksa harbin üzerinde müessir olacak bir vasıta değil.
Amerikan sanayi ve tekniğinin bugünkü haU ve zenginllğile bu gibi vasıtaları inşada âciz olabileceği akla getirilemez. Ancak dediğimiz gibi hesaba uymadığı İçin şimdilik kullanılmamaktadır. Şurası var kl eğer Amerikan sanayii bu silâhları İnkişaf ve tekâmül ettirmek İmkânını bulursa, pek az zaman sarflle çok daha müessir netice alabileceğine kani olursa icabında bu silâhlan ortaya koyacağına şüphe edilemez. Şimdiden bu vasıtalar üzerinde geniş çalışmalar yapıldığına kani olabiliriz.
Hakikaten eğer bugünkü tayyare bombaları ve bombardımanları derecesinde müessir ve çok uzaklardan göndermeğe müsait uçar bombalar ortaya konebilirse, o vakit her memleketten fazla İnsanı korumak amacında olan Amerikalıların da bundan faydalanmağa kalkışacaklarına şüp-hf edilemez. Hattâ belki de Uerlde sulhu korumak ve saldırganlan daha İşe teşebbüs etmeden oldukları yerde mıhlayıp cezalandırmak hususunda bu vasıtalar çok müessir birer silâh da olabilirler. Fakat henüz bu derecelerden uzak bulunduğumuz İçin ve daha kuvvetli, daha müessir ve daha az malzeme sar fil e netice aldıkları için Amerikalıların hava silâhı ve hava bombardımanları İşinde devam edeceklerine ve neticeyi de bu yolda alacaklarına kati nazarlle bakılabilir.
Kahır Yüzünden Lütuf
Yazan: P„ VVentuorth Tercüme eden: Vâ . Nû —■ — Tefrika No. 38—,
Amabel, telefonun zilini İşitince, kitabını bıraktı. Reseptörü aldı. Sevdiği bir sesi işiteceğini düşünerek memnun olmuştu. Bununla beraber, aldığı haber onu müteessir etti.
— Korkusuzu bulamadım. Bron-aon’lar onu satmış.
Kadın, üzüldüğünü belli etmemeğe çalıştı.
— Bu karan ne çabuk vermişler?
— Evet. Bir anlaşmazlık var. Fakat, matmazel Angela Bronson burada değil. Halbuki ben, köpeği satın almayı onunla konuşmuştum. Mü-rebblyesl yanımızda değildi. Hülâsa bir yanlışlık olmuş. Netice şu kl, köpek satılmış. Sizin hesabınıza canım sıkıldı.
— Teşekkür ederim. Üzülmeyin, Burada gayri tabii bir vaziyet yok.
Bir sükût oldu. Sonra, Jullen, telefonu kapatmadan evvel:
— Sabahleyin gelirim. —dedi.
O gece, basit vakalarla geçti. Amabel, akşam yemeği için tedariki! davranmıştı. Saat yedi buçukta zil! çaldı. Sonra, Jenny'nin hazırladığı tepsiyi alrnalc için aşağı indi. İşi bittikten sonra, tepsiyi, koridordaki masa
nın üzerine bıraktı. Jenny sabahleyin gelip alacak.
Ocağın yanına oturdu. Kitap okumak İstedi. Lâkin, MiUer’ln ona söylediği sözler, zihnini kurcalayıp duruyordu. «İnsan, ocağın yanma oturur. Kulağına hakikatte mevcut olmıyan ayak sesleri çarpar.» İşte şimdi de ev, sessizdi. Bununla beraber, genç kadın, bu sükûtun, hafif ayak seslerile birkaç kere ihlâl edildiğin! farkett!.
Yürüyen Jenny olacak!
Amabel sahlfeyl çevirdi. Müellifin düşüncesi»» kendini kaptırmaya uğraştı. Bunda muvaffak olamadı. Geçen geceler, başka türlü sesler duymuştu. şömineye akseden rüzgâr, yağmur, camlara sürtünen sarmaşıklar, farelerin dört nalı.. Bu akşam öyle bir şeyler yok. Hava, fırtınadan evvelki sükûnu andırıyor.
Amabel, kitabını atarak kalktı.
(— Şayet bu kadar korkaksam, böyle maceradan vazgeçmeliyim, evime dönmeliyim.» diye kendi kendine söylendi. «Halbuki, küçük köşkümde senelerce yalnız başıma oturan ben değil miydim? Şu andaki halim tıpkı EUen'inklne benziyor.»
Piyanoya doğru gitti. Kapağını açtı. Eski valsler! çalmıya başladı.
Güzel mavi Tuna!
Madınazel Georglna, vaktile, tatlı, titrek sesile bu şarkıyı söyler ve piyano çalardı.
Amabel, o hatırayı hafızasında canlandırdı. Parkeler İyice cllâlan-mıştı. Avize yanmıştı. Madmazel Hen-rlette krepdöşln şalına bürünmüştü. Şalın etrafına kırmızı güller İşlenmiş. Suzanne'la Edouard, şimdi Çin'de bulunan Jeanne Berkeley, Georges Forsham hep etrafind aydılar. Ve nihayet Jullen de oradaydı.
Güzel mavi Tuna!
Amabel, piyanoyu kapadı. Şöminenin yanma döndü ve orada kaldı. Gözleri alevlerde. Bütün maziyi hayalinde canlandırdıktan sonra, işte şu günün vaziyeti. Aşık nazarlarla ona bakan delikanlı Jullen yerine, dostluğunu ve olgun erkekliğinin kuvvetli istlnadgâhını veren Jullen!
Alevler sönüyordu. Amabel, birdenbire, vaktin epeyce geciktiğini fark-etti. Zaman ne de çabuk geçmiş!
(— Eski hatıralar insana ne İyi arkadaşlık ediyor.» diye düşündü.
Kapıyı açtı. Ayrıldığı küçük salonun elektriğini söndürdü. Eşikte, ayakta duruyordu. Sağ yanında mer^ dlven. solunda, Julleh'ln İşgal etmiş olduğu oda. Karşısında da. iki yatak odası. Aralarında, minimini masa üzerinde lâmba yanıyor.
Merdivenin yanında diğer bir koridor. Buradan, banyo odalarına ve yemek odaslyle salonun üzerindeki odalara gidiliyor. Amabel'ln ilk far-kettiğl şey, lâmbanın İyi yanmadığı oldu. Alev zayıftı ve koridor loş görünüyordu. Sağ tarafına doğru baktı. Zemin katında, sofada yanan lâmbanın ııe vaziyette olduğunu görmek İstedi. Bu maksatla da bir adını İleri attı. Sofa, hayli loş! Koridor gibi alaca karanlığa boğulmuş. Bu vaziyet ona gayri tabii göründü. Bir koyu sis yükseliyor gibiydi. Grup zamanı, göllerin üzerinde yükselen bir sise benziyordu bu.
Amabel merdivene geldi. Kaşları, çatılmıştı. Hol, bu sisle doluydu. Yahut da bu dumanla.
Bu sonuncu fikir zihnine geldiği vakit, Amabel hayret içinde kaldı. Evet, ortalığı İs basmış olacak. Fakat bu nereden çıkıyor? Bu duman zemin katında çıkan bir yangının neticesi değil. Daha ziyade, ıslak bir topraktan yüksellyora benziyor. Evin içine nasıl olur da sis basar? Yoksa, Jenny, ocağın içinde yağlı kâğıtlar mı bıraktı?
Amabel. merdivenin topuzunu asabi elleriyle sıktı. Duman, beyaz bir dumandı. Yavaş yavaş yükseliyordu. Bu vaziyette, kadın, nasıl olur da yatmıya gider? Odasının kapısını sürgüler? İhtimal kl, bir yangın, aşağı katta belirdi, bütün evi kaplıya-
can.
Cesaretini topladı. Düşüncelerine bir nizam vermeğe çalıştı. Koşaraktan aşağı İndi. Hiç bir şey düşiineml-yordu. Brown'lann yattığı odanın kapısına geldi. Orada İnsanlar var. Yalnız kalmıyacak. Jenny'ye gidecek, onu yanma alacak. Bu dumanın nereden geldiğini birlikte tahkik edecekler. Zira, bu hakikaten gayri tabiî bir şey. Sahici bir duman l
Siz. Jullen’ln büyük amcasının resmini de İhata etmişti. Bu resim, salonla yemek odası kapılarının arasında, ağır bir çerçeve İçinde asılı duruyordu. Daha ötede, masanın üzerinde lâmba hafif ışığını saçıyor ve sisli bir gecede görünen sokak lâmbası gibi, bir hâle ile çevrilmiş intibaını veriyordu.
Genç kadın, Brown’ların kapısına vardı. Nefes nefese tokmağı yakaladı. Kulağına, Jenny’nin sesi çalındı. İncilden bir sahife okuyor. Bayan Brown. ona:
— Teşekkür ederim, kızım. Sen çok İyi kalplisin. —dedi.— Fakat, artık yatmak zamanımız geldi.
Amabel kapıyı vurdu.
Daha hızlı, daha hızlı vurdu. Boğulduğunu hissediyordu. Bir iskemlenin İtildiğini işitti. Odada ayak sesleri. Kilitte anahtar döndü. Bir sürgü açıldı. Kanat aralandı.
Amabel. İtip İçeri girmek istedi. Fakat kanat mukavemet ettL
Bunun üzerine, kadıncağız, soğukkanlılığını tekrar topladı, Doğrula-r..k:
— Benim Jenny! —dedi.— Ben, madam Grey.
Bunun üzerine kapı büsbütün açıldı. Amabel odaya girdi.
Madam Brown. ona endişeli endişeli baktı.
— Ne var? —diye sordu.
Amabel, derin derin nefes aldı.
Bu oda, ne kadar temiz! Ne rahat! Ne neşeli! Şöminenin üzerinde, lk! mum yanıyor. Şöminede alevler ışıldıyor. Madam Brown'ın yatak örtüsü, katlanıp ayak ucuna konulmuş.
— Bana öyle geldi kl... Koridorda duman var... Yahut da sis var. Jenny benimle beraber gelip mutfağa baksa. Bir kaza olup olmadığına kanaat getirsem.
Madam Brown:
— Tabii, —dedi.— Fakat benim burnuma duman kokusu çalınmıyor. Halbuki burnum keskindir. Galiba, aşağıdan biraz rutubet hissediyorum. Jenny şimdi sizinle beraber gider, ne olduğuna bakarsınız.
Amabel, Jenny’ye döndü.
Bu hiç tanımadığı bir Jenny. Kendine pek uygun Nar çiçeği bir robçlö-şambrı giymiş. Kırmızı saçlarını iki kol örerek dizlerine kadar sarkıtmış. Amma yerinden kımıldamıyor.
(Arkası varı
1
AKŞAM
Kü Ç^İKARI
- ÎŞ ARIYANLAR
ŞOFÖR iş ARIYOR — Askerlikle alâkası yoktur. Hususi veya takside çalışmak istiyor. Kefil gösterebilirim. Akşam’da (Ş. F.) rürmuzuna mektupla müracaat, 127 —
TECRÜBELİ MUHASİP — Muhabir ehven şeraitle muayyen saatlerde çalışır. Her nevi muhasebe İşlerini kanuna uygun şekilde deruhte eder. Ttminat verebilir. «Muhasip» rumuzuna müracaat, 158 — 1
BİR ECZACI KALFASI İş AKIYOR — Dışarıya d» gidebilir. Askerlikle ilişiği yoktur. Akşamda (E. K) rumuzuna mektupla 146 — 1
İKTİSAT FAKÜLTESİNDEN — Gcııç hamalbaşı amelebaşılık arıyor veyahut müteahhit yanında çalışmak Lstiyor. Yüzde yüz randıman vfrnıezse ücret almaz. Akşam’da A. D-îş rumuzuna. 192 —
FRANSIZCA - İNGİLİZCE - ALMANCA — Lisanlarına vakıf yüksek ticaret mezunu genç İthalât, ihracatçı mâesscsekrde, her hangi yerde İş aramaktadır. Posta kutusu No. 29 İstanbul. 190 — 1
AİLE YANINDA — Çalışmış, çalışkan, namuslu garson iç arıyor. Yine âile yanında çalışmak istiyor. Mektupla adresten arayınız. Taksim Sıra-Mİvl No. 97 bakkal. 179 — 2
MÜSTAKİL MUHASİP — Tecrübeli vergi işlerini ve lisan bilir yanm veya bütün gün iş anyor. Mali mesuliyeti kabul eder. Teminat verilir. Akşamda 8 O H. 163 — 1
İNGİLİZCE — Muhabereye vakıf Robrrt Kolejin yüksek sınıfından bir talebe muvakkat veya daimi olarak bir ticarethanede çalışmak istiyor. İst P. K. 432 müracaat. 193 — 2
LİSAN BİLEN BİR BAYAN — Tek bir kişinin ev işlerini ve yahut 6-7 yaşlarında çocuklara bakabilir Akşamda C. C. rumuzuna mektupla müracaat. 194 — 2
2 - İŞÇİ ARIYANLAR
TEMİZ — ve yemek bilen bir bayan aranıyor. 1-2 arası 80673 e telefon edilmesi. 116 —
OKUR YAZAR — Bir amele bayan lâzımdır. Hergün saat üçten altıya kadar acele müracaatları. Tahtakale caddesi No. 96 Kundura boya İmalâthanesi Nuri Leflef. 117 — 7
MÜREBBÎYE ARANIYOR — Dörder yaşında İkiz iki çocuğa bakacak mü-rebbiye arıyoruz, isteklilerin Büyük-ada Mehmetçik caddesi No. 7 Dr. AU Rıza Tezele müracaat 213 — 2
HİZMETÇİ ARANIYOR — Üç yaşında bir çocuk ve orta işlerine bakacak, ücret iyidir. Her gün öğleye kadar Şehremini Kürkçübostan Sok. 13 182 — 5
BİR ŞİRKETTE ÇALIŞMAK ÜZERE — Fransızça veya İngilizce bilen bir daktilo alınacaktır. İsteklilerin 23273 numaraya telefonla müracaatları. 176, — 1
4 BAYAN — Orta ve lise tahsilli 4 bayan da mikrofonda konuşabilecek kabiliyette aranıyor. Galata Tünel civan Blllûr sokak Billûr han No. 9 185 —
İTHALÂTÇI YAZIHANESİ İÇİN — Orta mektep mezunu bayan alınacaktır Galata Sermet ban 33 numaraya müracaat. 200 — 2
Çj - SATILIK EŞYA
35 MM SESLİ SİNEMA MAKİNESİ KOMPLE — Pek az kullanılmış markası zelss - İkon (Klang film tertibatı) ehven fiat. Müracaat: Posta kutusu 2252 Beyoğlu. 111 —
SATILIK — Frijider marka eamekan vltrlnli buz dolabı ve havuzu Sa-raçhanebaşı 275 numaralı mahallebl-clye. Telefon 21607. 126 — 1
5000 LİRAYA SATILIK OTOMOBİL — 1943 model, 4 şişe ile 18ü Kim. yapar, 19 bin kim. yapmış radyolu, hâlen takside çalışıyor. Müracaat Galata, Havyar han No. 84/2 136 — 1
SATILIK PİYANO — Sahibi elinden satılık yepyeni orta kuyruklu Blttttıner markalı piyano. (P.L.) rumuzu ile 176 posta kutusuna müracaat, İM
AZİMET DOLAYISİLE SATILIK AC- EL LŞYA—Salon, yemek, yatak odaa takınılan. Frijider, yazı makinesi ve saire. Müracaat telefon 83017 saat 8 - 16. 134 _ 1
SOFRA TAKIMI — 12 kişilik. 9û parça iyi cins zarif ^ofra lakımı. Bıı perşembe günü Sandal Bedesteninde atılıyor. 208 — 1
SAĞLAM YAPILI — Kamaralı, yel , kederi yeni, takımları tamam 7.5 metre boyunda sabit omurgalı bir kotra ehven flatle satılıktır. İsteyenlerin Telefon: 40303 188 — 4
FORDSON TRAKTÖRÜ — Çift OI1-ver pulluk - Mak Kormlk biçer makine - Tekerlekli bostan su motoru -Mükemmeldir. Ayn ve toptan satılıktır. Telefon 60317. 176 — 1
KUYRUKLU PİYANO — Meşhur Vlyena (Koch und Korselt) markalı küçük kuyruklu (Krapo) piyano az kullanılmış mükemmel vaziyette acele satılıktır. Telefon 60317. 177 — 1
ACELE SATILIK FRİJİDER — Az kullanılmış İşler vaziyette otomatik bir buz dolabı satılıktır. Galata Ömer-âblt han kat 2 - 11 numara bay Aliye müracaat. ________________198 — 2
— Kiralık — Satılık
10,000 LİRAYA PAZARLIKSIZ — Cihangirde 127 metre sahalı 7 odalı ahşap denize hâkim acele satılık ev. Galata - Ömerâblt han 23/2 telefon 42368 140 -
SATILIK ARANIYOR — İstanbu-]un her semtinre ev. apartman, dükkân, depo, arsa aranmaktadır. Galata Rıhtım caddesi Kefeli Hüseyin han 2 No. ya müracaat. Telefon: 43840
36 — 3
YEŞİLKÖYDE — Yalı olmak üzere ev veya orta arsa aranıyor. P.K. Galata 1058 e bildirilmesi. 106 — 2
SATILIK APARTIMAN — 7 daireli altında 6 mağaza ve atölyesi bulunan Cağ al oğlu yokuşundaki Başak apartmanı satılıktır. Gezmek İçin kapıcıya ve görüşmek üzere cağaloğlu Çatalçeşme sokak 18 No. ya müracaat. ______114____■— 3
SATILIK KÖŞK — 4 dönüm bahçeli meyva ve çiçek ağaçları dört oda kuyu iki sarnıç Anadoluhlsannda iskele yanında balıkçı Mustafaya pazar günleri müracaat. 115 — 1
KİRALIK DÜKKÂN — Sirkeci Şahin paşa oteli arkası İbnikemal sokak No. 25. 118 —
SİRKECİDE — Ebussuut caddesinde 38 No. lı üç oda bir taraça bLr hela acele satılıktır. Aksaray Namık Kemal caddesinde 1/5 No 11 Bahçeli kahve müstedrl Emine müracaat edilecektir. 121 —
SATILIK ZEYTİNYAĞI FABRİKASI — Mudanyaya beş kilometre Sığı köyünde Alman mamulatı çift baskı idrolik pres 35 beygir kuvvetinde Macar lokomobilile müteharrik işler halde komple, görmek, görüşmek köyde fabrikatöre. İstanbul'da 23367 numaraya telefon. 122 —•
KİRALIK — Bostancıda Küçük Yalıda asfaltta biri yedi ötekisi üç odalı kısmen eşyalı telefonlu İki köşk kiralıktır. içindekilere müracaat. Telefon 52-248 12» — 3
ACELE KİRALIK, SATILIK — Kartal Maltepeslnde yağlı boyalı, on odalı, elektrik, su. banyosu olan yemiş, çamlıkla altı dönüm bahçeli köşk. Müracaat telefonla 83011
133 — 1
SULTAN AII METTEN — Sama t ya, Topkapl, Edirnekapıya, Galat ar!an Beşiktaş» kadar olan mahallerde Kasım paşada bakkaliyeye elverişli dükkânı olup da boş olarak devretmek veya İcara vermek lstiyenlerln Galata yağkapam Arapkayyum sokak 20 No. Yaşar Yiğitbaşıya bildirmeleri. 150 —
TABİAT, ZEVK SAHİPLERİNE ML’JDE — Bakırköy ünde Sakızağacı namlle maruf, 4000 metre murabba-ında yalı, köşk, otel, sinema, gazino, deniz banyosu yapmağa elverişli mahal satılıktır. Aynı yerde mahrukat-çı Asim tinere. Tavassut kabul edilmez. Tel: 16-107 125 — 1
BÜYÜK FIRSAT — İyi tekaüdlye 12000 liraya senede 1260 lira kiralı İki ev, 20000 liraya Beyoğlıında senede 2300 lira kiralı 5 daireli bir dükkanlı apartman. Ferdi Selek galata ömerâ-bit han 23/2 telefon 42368 155 - 1
ANKARADA SATILIK ARSA — Bakanlıklara yakuı Akay sokak parsel 2 ada 1101 blok başı i 8 «r metre İki yüzlü 837 metre sahasında. İsteklilerin her gün 18 ilâ 20 arasında -80738-telefona. 135 — 3
YAZLIK KİRALIK KÖŞK — Telefon ve sair konforu haiz Cadde Bo«-tanı Plâj yolu 19 No. villâ Seher. 138 —
ACELE KİRALIK İKİ DAİRE — (Sayfiyelik) Erenköyünde İstasyona yakın manzaralı 3 odalı hol, mutfak, banyo, terkos, elektrik, havagazı, bahçeli. 43840 telefonla müracaatları. 139
FATİH — Kıztaşı tramvay yerinde kâglr 4 odalı tam konfor 12000. Fatih San güzel de 12000 lira İki katlı apartman. Aksar ayda 4 daireli apartman 350 lira lratlı 38000 liraya. Fatih park karşısı 31 e müracaat. 76
DÖRT AY İÇİN KİRALIK MÖBLE APARTIMAN — Şişlinin eğlence bahçelerine yakın tramvaya İki dakika telefim banyosu olan üç oda bir hol müstakil daire 9-11 kadar 84117. 68 —
ACELE KİRALIK KÖŞK — Erenköy Tüccarbaşi sokak 5 No. bağ. bahçe, sekiz oda iki kiracıya elverişli her konforu mevcut İstenilen mobilye verilmek şartlle sezon için kiralıktır. Aynı adrese müracaat. 151 — 1
BETON YENİ KÖŞK — Konfor ve nezaretli iki kat ayn ayn kiralık veya satılıktır. Göztepe - Travmay durağı - İstasyon cad. 15/3 e müracaat. 89—2
HAVASIZ DEVREN SATILIK BAKKALİYE — Çifte vltrlnli terkosu ve bâyl ruhsatnamesi bulunan temiz bakkaliye devren satılıktır. Cağaloğlu Tür koçağı sokak No. 3 içindekilere. 77
BETON APARTIMAN 2500 LİRA — şişRnln iyi yerinde üç katlı Üst katı boş teslim gömme banyolu. İstanbul Emlâk Bürosu T. 22955 166 —
MÜLKİYETİYLE BERABER DEVREN SATILIK OTEL — Sirkecinin İyi yerinde 42 yataklı dört katlı betonarme Sirkeci Devrikler sokak No. 10. Tel: 22955 167 —
İKİ DAİRELİ DÜKKÂNU BİNA BOŞ TESLİM — Sirkecinin İyi yerinde. Sirkeci şahin Paşa oteli karşısında Devrlşler sokak 10. İstanbul Emlâk Bürosu. Tl: 22955 168 —
SUADİYE — Çatalçeşme'de manzarası havası kaynağı bulunan 360 metrelik arsa üzerine arzuya göre villâ yapılıp satılacaktır. Ankara caddesi 66. Telefon: 20310- 183 — 2
BOĞAZİÇİNDE — Her türlü hayvan beslemeğe müsait dört evi olan 70 dönüm arazi satılıktır. Sirkeci Ankara caddesi No. 68 telefon: 20310 182 — 2
SATILIK EV VE ARSA — Gedlkpa-şa Emin Sinan piyerlotl cadde ve mahallesinde, ev deniz görür. Müracaat: Aynı mahallede Dağ han sokak 2 No. 187 —
ACELE SATILIK APARTMAN — 6 daire bir dükkân Fatih tramvay durağına bir dakika. Müracaat Fatih Karaman caddesi 8 No. Osman Noban 191 —
ANKARADA — Maltepede 6 odalı konforla bir daire İstanbulda bir apartman dairesi ile mübadele edilecektir. Telefon (40009) 198 — 2
SATILIK — Sepetli ve sepetsiz motosikletler Sultanahmet Yerebatan caddesi 50 No- ya müracaat 100- J
CEYHANDA — Ayaş nahiyesinin Yumurtalık mevkiinde gayet münblt her türlü zlraate elverişli 1200 dönüm emri satılıktır. İstanbul Meydancık Valde han Vakıf kasalar dairesine.
131 -
ANKARADA — Cebecide beş dönüm erazisl olan köşk bir hissesi satılıktır. İstanbulda Meydancıg Valde han Vakıf kasalar dairesine müracaat,
132 —
PHİLCO İl LÂMBALI — 940 modeli. Fevkalâde bir radyo. Avrup., mobilyalı 11 plâklı otomatik pikap ile uygun Halle elden satılıktır. Galata, Bankalar cad. Voyvoda han 3 üncü kat No. 15 öğleden sonra müracaat.
174 — 2
Bir hesap memuru alınacak
Tarım bakanlığı geztepe asma fidanlığı müdürlüğünden
20 lira aslî maaşla bir hesap memuru alınacaktır. Lise veya orta okulu bitirenlerin memurin kanununa uygun müsbet evrakile birlikte 11, 6, 945 tarihinde saat 10 da yapılacak müsabaka imtihanı gününe kadar müessese müdürlüğüne istida ile müracaatları. (7343
Toprak mahsulleri ofisi İstanbul şubesi müdürlüğünden:
7 mayıs 945 tarihinde deniz vasıtalarından depolara ve depolardan deniz vasıtalarına taşınacak mallar için, yapılan eksiltme neticeleri Umum müdürlüğümüzce onaylanmamış bulunduğundan, bu İşler yeniden eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme 7 haziran 945 perşembe günü saat 15 te Galatada Bahtiyar hanında Ofisin İstanbul şubesinde yapılacaktır. İsteklilerin yeni şartlaşmayı cumartesi gününden itibaren bu handaki Ofisin Nakliyat servisinden almaları yayınlanır. G3071
BEŞİKTAŞ — Abbasağa mahallesi Posta caddesinde müfrez arsalar ehven flatle acele satılıktır. Beşiktaş Akaretler köşebaşında 2 No, il yazıhanede Ali Rıza Çoraya müracaat.
201 — 1
MÜTEFERRİK
DİKKAT — Paraya İhtiyaçmış varsa ve emlâkinizi kolay, sürat ve emniyetle İpotek etmek istiyorsanız Ak-şam'da Emlâk rumuzuna açık adresle müracaat ediniz, 94 _2
ÜÇÜZ FRANSIZCA DERSLERİ — Fransada okumuş lise muallimi kolay metodla ders verir. Evlere gi delir. Birinci ders bedavadır. Fatih -eski şifahane Emin apartmanı kat 5.
14» —
İNGİLİZCE — Amer ikada okumuş ve Amerikan mekteplerinde İngilizce öğretmiş bir genç üç ayda lisan öğretir. »D.S.» rumuzuna mektupla müracaat. 1$9 __2
PARASI OLUP DA — İpotek mukabili veya kârlı işlerde kullanmak is-tlyenler Akşam gazetesinde Arslan rumuzuna açık adresle müracaatları.
178 — 2
KOLEJ MEZUNU BAYAN — Orta -İlse talebelerini yüzde yüz muvaffakiyetle İngilizce imtihanına hazırlar. Sayfiyelere gidebilir. Akşamda .İngilizce Ders» rumuzuna mektupla müracaat 172 — 1
ITRİYAT İMALÂTHANESİ — Her türlü tesisat ve teşkilât mevcut, hâlen faaliyette ve tanınmış markaları bulunan ıtriyat İmalâthanesi başında daimi bulunacak bir şerik aramaktadır. Teknisyeni vardır. Müracaat: 12 ye kadar Sirkeci, Ada han, No. 28 181 — 2
ACELE SATILIK DÜKKÂNLA BAHÇELİ EV — Şehzadebaşmda güzeli dükkân 5000 liraya. Ü-sküdarda Seli-mJyede dört oda, İki helâ, mutfak bir dönüm meyva ağaçlı bahçtsile 2500 liraya. Sirkecide Ada han 20 numaraya müracaat. 197 — 1
İMALCİ USTASI — Emekliyim, piyasada kazanç getirecek mamul eşya yapan sanat sahip 1 erile sermaye koyarak ortak iş yapmak istiyorum. 200 numaralı posta kutusuna acele tafsilâtlı mektup gönderilmesi. 212
DEVREN SATILIK BAKKALİYE — Nişantaşı Valikonağı caddesi telefon buz dolabı, baskül, otomatik tente' Terkos iki caddeye vltrlnli M No. h. (İnan Erzak Pazarı) içindeki mallarla devren satılıktır, Tel: 81384 155 —
MEKTUPLA KIN İZİ ALDIRINIZ
Gazetemiz idarehanesini adres olarak göstermiş olan karilerimizden
D.S.A — S.L.A — H.K — H.E — H.G — Ciddi 13 — FJ3 —
İngilizce Ders — Madeni Eşya namlarına gelen mektupta rehanemlzden aldırmaları olunur.
SULTANAHMETTE— 300 metre mesa-halı 9 odalı ahşap ev 10800 ’lraya satılıktır. Ferdi Selek Galata Ömerftbit han 23/2 telefon 42368 157 — 1
SATILIK EMLÂK ARANIYOR — Istan bulun her yerinde apartman ev mağaza imalâthane, fabrika, han, arsa ve çlflik almak, satmak ve kârlı İşi olup da devredecekler veya ortak istlyenler Beyoğlu Büyük Parmakka-pı köşebaşı 4 No. kat 2 Zarif Özalp. Telefon: 42398 6055 — 1
SATILIK MODERN APARTIMAN — Harbiye Hamamda, 328 lira ayda lratlı, 46,000 liraya satılıktır, saat 14-16 taliplerin 44443 telefon etmeleri. 173 — 1
YFNİKÖYDE SATILIK YALI — Etrafı açık, fevkalâde manzaralı. 4 katta 11 oda, konforu havi ve altında dükkânları bulunan Köybaşı caddesinde 295 No. 11 bahçeli yalı boş teslim 40 bin liraya satılıktır. İçindekilere müracaat. 147 — 1
CAĞALOĞLUNÜN — Göbeğinde İki katlı konforlu bahçeli. Sirkeci Devreler sokak 10 No. İstanbul Emlâk Burusu Tl. 22055 ido —
Satılık çam tomruğu
Devlet Orman işletmesi gerede revir amirliğinden
1 — Revirimize bağlı Aktaş bölgesinin Yenecik deposunda 15 numaralı
İstifte mevcut 216 adede muadil 106 metreküp 710 desimetreküp çamLL tomruğu açık arttırma suretile satılığa çıkarılmıştır. Q
2 — Beher metreküpün muhammen bedeli 62 liradır.
3 — Arttırma 12/6/945 tarihine raslıyan salı günü saat 15 te Reı binasında yapılacaktır.
4 — Muvakkat teminat 49620 kuruştur. ■g
5 — Şartname Orman umum müdürlüğünde, Bolu, Karabük, K. Hamam ve Gerede Revir Amirliklerinde görülebilir. C
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte Revir merkezinde komlsyonaO
müracaatları. (7407) 'yj
Ankara fen fakültesi dekanlığından: >
1 — Ankara fen" fakültesine İstanbul üniversitesi Fen fakültesi doçentlik imtihanı talimatnamesindeki esaslara göre 1 genel matematik, 1® matematik, analiz, 1 astronomi, 1 denel fizik, 1 genel fizik, 2 genel kimya,
1 fizikokimya doçenti alınacaktır. (Talimatname örneği Ankara Fen fakülM— tesinden istenileblllr.)
2 — Tezler 4 nüsha olarak 1/8/945 gününe kadar Fen fakültesi de-O kanlığına gelmiş bulunmalıdır.
3 — Tezler hakkında karar 1945 ekim ayının ilk haftası içinde bıldi-jj* rllecek, diğer imtihanlar ekim ayı sonuna kadar yapılmış olacaktır.
İsteklilerin hal tercümelerini, doğum tarihlerini ve öğrenimlerini de(0 bildiren dilekçelerini 15/VII 945 gününe kadar Fakültemize gönderme-fl) lerl. (7422)
Vakıflar orman işletmesi müdürlüğünden 1
Aşağıda İstif yeri, miktarı cinsi teminat ve muhammen bedeli yazılı 950 kental odun şartnamesine göre pazarlıkla satılacaktır.
isteklilerin 7/Hazlran/945 günü saat 15 de İşletmemize müracaatları. Kentalinin
Muhammen bedeli Muvakkat teminat Mevklt_________Kuruş__________Lira Lira
100 33 77
80 22 50
(7387)
Mtktnn __________
450 kent. Karışık odun Karu başı
500 > Kestane 6 No. 11 makta
Cins!
İnşaat mühendisi aranıyor
Toprak mahsulleri ofisi umum müdürlüğünden.
İnşaat servisimiz için merkez ve taşrada istihdam edilmek üzere inşaat işlerinde tecrübeli yüksek mühendis ve mühendise ihtiyacımız vardır.
Taliplere meslekteki kıdem ve bilgilerine göre ücret verilecektir. Taliplerin 15 hazirana kadar umum müdürlüğe müracaatlar! iiân olunur. (7391)
Teknik okulu müdürlüğünden:
Okulumuzda iki şube kâtipliği, bir mübayaa memurluğu bir öğretim bürosu daktiloluğu ile bir not teksir memurluğu açıktır. İsteklilerin memurin kanunu gereğince lâzımgelen belgelerile 15 gün zarfında Yıldızda bulunan okul müdürlüğüne müracaatları. (7384)
Beden terbiyeci umum müdürlüğünden:
Yedi ay müddetle haftada iki defa bastırılacak ve İstanbul-da neşrolunacak spor gazetesi açık eksiltmesi 11, 6. 945 pazartesi günü saat 10 da Ankarada umum müdürlük binasında yapılacaktır.
Şartnamesi her gün umum müdürlük neşriyat müdürlüğünden ve İstanbul beden terbiyesi bölge başkanlığından parasız olarak verilir,
İsteklilerin 900 lira muvakkat teminat yatırarak eksiltmeye iştirakleri ilân olunur. (7390)
ZİRAAT
BANKASI
arıyorum
Yan tarafta fotoğrafı bulunan NEZİHE ERSİN S gündenberi kayıptır. Kendisinin çalıştığını öğren-dlm İse de bulamadım. Her kim kendisinin nerede olduğunu bili-i yorsa insaniyet namına aşağıdakiI adrese habfr vermesini rica ederim.
çemberlltaş Dlzdariye Kâtip Sinan yokuşu 7 No. da annesi Zehra Ersin
kızımı
T ARLARA SI CADDESİ — 85/1 numaralı dükkân acele olarak devren satılıktır. Müracaat telefon 40284
164 —
3250 BOŞ TESLİM — Beşlktaşın iyi mevkiinde üç oda. hol. mutfak, ter-kos, elektrik. Galata Büyük Millet I han 28/16. 18 e kadar. 177 —
KALAMIŞ — Tramvay caddesi üzerinde 3 parça münferit ot satılıktır. Kalamış caddesinde 20 numaraya müracaat. 180 — 5
BAKTERİOLOGİ LÂBORATL VARI SATTLIKTTR — İşi İyi ve merkezdedir. Salih Necati eczanesine müracaat. 181 — 2
CADDEBOSTANI — Piâjyolu 8/3 bir kat beş odalı köşk temmuzdan itibaren yazlık veya senelik olarak kiraya verilecektir. içindekilere müracaat 184 — 2
Göz Mütehassısı
Doktor Cemil Göriir
Hastalarını pazardan başka her gün saat 15 ten 18 e kadar kabul eder.
Salı günleri fıkaraya mecca-nen bakılır.
Cağaloğlu Nuruosmanlyc caddesi Osman Şsrafeddln Aprt. No. 5 .
BİRİKTİREN RAHAT-GD&Q
Senede 28.800 lira ikramiye
Ziraat Bankasında Kumbaralı ve lhbarsız tasarruf hesaplarında
12 Mart. 11 Haziran, 11 Eylül ve 11 Blrlncikânun keşide tarihlerinden bir ay evvelki matlûp bakiyeleri 50 liradan az olmamakla beraber keşide tarihine kadar da matlûp bakiyeleri bu mikdardan aşağı düsml-yenler arasında senede 4 defa .........................-•
re ikramiye dağıtılacaktır.
4 Adet
4 •
4 ■
çekilen kur'a ile a&a«ndaki plâna go-
100 ■
120 ■
160 *
DİKKAT
1000 liralık
İ00 »
250 •
100 >
50 »
40 »
10 •
paralar bir sena içinde 50 liradan aşağı dflşm'ven-
Hesaplarındaki . . .
lere ikramiye çıktığı tfikdlrde % ir, tazla.sUe verilecektir.
i
8 Haziran 1045
60 Saatlik
Bir Dünya
j~* safiyet »ahini bliyiik olan uçak, yaşadığı-* mu dünyayı daraltmıştır.
Buğun, herhangi bir hava alanından yapı-lacak 60 »aatlık bir uçuşla dünyanın herhangi bir noktalına ulaşılabilir.
Bövlece, memleketler va milletler birbirlerini» eskiline nazaran çök yaklaşmış bulunuyorlar. Harpten «onra, bu yakınlık dahc da artacakta*.
Çünkü, »ulh olur olmaz: COUSOLIDATE.D VULTEE AIRCRAFT OF AMERICA, bütün
okuyucu
ALEKO
Kcnicnça
FEVZİ
YOROO
İBJVİAİL
Kemani
NİHAT
Neyzen
İSMAİL
Kanuni
Darbukâ
NECDKT
Bestekâr Tamburi
Biricik Kemani
Klarnet
NEVZAT
Okuyucular; FAÎDB
Plyanlıt Udi
Halk Türküleri Okuyucusu
ZEHRA BİLİR
TAKSİM K R i S
Musiki duygularını yurdumuzun köylerinden toplayıp yalatan rakipsiz
En muvaffak
Fasıl okuyucusu
memteketlerin hava hatlarına arretmek üzere ticâret uçakları imal etmek taiavvurundadır.
Güneşin hayat veren ışıklarından vücudününzü yakmadan hakikaten İstifade edebilmek, ve çok sıhhatli bir renge malik olabilmek İçin güneş banyosundan evvel cildinize İnce bir tabaka
KREM NEVİN
sürerek hafit bir masaj yapınız, ilk. defa güneşte on beş dakikadan fazla durmayınız. Sonraları tedricen bu vakti arthrabllirsiiüz.
SAFıYE TOKAY
HAMİYET YÜCESES
CONSOLIDATED VULTEE
HollandalI ÜSTAD
AIRCRAFT CORPORATION
UNITED STATES OF AMERICA
Taraby»da
TOKATLIYAN OTELİ
VE
SÜMER PALAS DANS PAVİYONU
Açılmıştır.
CUMARTESİ VE PAZAR saat 15 ten 19.30 a kadar DANSLI MATıNE. BRAüLiO PEREZ iştirakile FEVKALADE CAZZ
$
FİLİSTİN
Egbert Van Heemskerk le Jeu-ne'ln ■1645-1704) bir cKABARE KÖŞESİ» e1 tasvir eden ve 1305 tarihinde Londra da açık ar t tır-rs&ya vazedilen tablosu, satışa arreöLteıek üzere Beyoğlunda Tünel civarında Harmanlı Hanında AN i ULUS mağazasmds teşhir edilmektedir.
S 4 7 İLİK BİNA
Harbiysde Tramvay caddesi üzerinde 4 katlı mükemmel ton-farlu yağlı boyalı bir ahşap bina 3S.tlh.tta. Görülmek İçte 81310 No. ya teUfesla müracaat.
Dr Zekâi Muammer
Salâhadin Pınar
Necati Tokyay
Hamdi Tokay
CAN
BİRSEN
StLVA
MEMDUH CELAL
LÛTFt
Üstad AGYAZARın idaresindeki BÜYÜK FASIL HEYETi’nin iştirakile AÇILIYOR.
Türkiyenln tek tek taranmış. sivilmiş seçkin sanatkârları Kristal 8alcınunrın «.ayin halkımıza haziriadltl akla gelmez değişiklik ve güzelliklerle eşsiz ve rakipsiz musiki meraklılarının ve «m ULtz ailelerin rahatla vc ta», laylıklâ gelebilecekleri S!r mnsıkl yurdu olmuştur Tel: 82W9 Müdüriyet
Doktor Eczacı ve Eczacı Kalfası Aranıyor
Ereğli kömürleri işletmesi umum müdürlü^ündent
1 — tsletmerroz sağlık teşkilâtı İçin bulaşıcı hastalıklari.a mücadele etmek üzere bir mücadele tabibi;
2 — Ocaklara bağlı dispanseri erimiz İçin dispanser hekimi, eczacı ve eczacı kailası alınacaktır.
Taliplerin Zongu-dakta E. K, !, genel direktörlüğüne müra-
caatları. (7330)
SANAYİ SERGİSİNİ ziyaret edİnîz •
M Ma-s - n Bazmaa Mâ Puakrasr asada her grim satt P flaş Si a Enâar ÜNTON FKANSEk
MaasMİa
233. MeşrutgyK Cad.
Pan galimin tam merkezinde aatıhk
Sut
Se :_:e iyi emi kart köpeği
Kaset ENEK.
UYı/Z ve DERİ I hfcTfc_ML.fcP.Ni
DERMOLiV
(—e*r
(rs: imi::unuıjcrotrr yr
Ft ÎJ»aSİ
tk
Yalnız ALEVmarkâhl M O Â 11 /î
ATEŞ TUĞLASI M K ı3 A 1V1
Avrupa ayarındadır ve emniyetle kullanılabilir. Telefon: 41993 - 22512
Bir müddetten beri yükselen sade yağ fiatleri yeniden düşmeğe başladı,
S?ne 27 — No. 9564 — Fiat! her yerde 10 kuruştur.
PAZAR S Haziran 1948
Sahibi: Necmeddln Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
Nahas Paşanın demeci müna-sebetile Suriye -Lübnan meselesi
Habeşistan hâdisesi bir daha, oluyordu.
Bu memleket, Milletler Cemiyeti ü yel erindendi. Bu memleketi, Milletler Cemiyetine, tam istiklâline sahip ve yeter derecede medenileşmiş bir millettir diye İtalya sokmuştu.
Günün birinde, Milletler Cemiyeti üyelerinden Büyük Devlet İtalya, Milletler Cemiyetine bizzat yazdırdığı müstakil Ha-brşistana, orada menfaatleri vardır diyerek saldırdı ve Milletler Cemiyeti üyesi küçük bir devleti kendisine sömürge yapmak istedi.
Fransa, San - Franciscoda toplanıp yarınki milletler arası güven kurulunu hazırlayan Büyük Devletlerden biridir. Küçük devletlerden Suriye ile Lübnan da, Fransa ile birlikte, müstakil devletler sıfatile San - Franciscoda, milletler arası yeni ahlâk kitabını hazırlamaya çalışıyorlar. Çünkü Fransa. Suriye ile Lübnanın istiklâlini tanımıştı.
Günün birinde Fransızların bu mem’.eket'er topraklarına zorla asi çıkardığı ve Şam'ı topa tuttuğu görülüyor, Fransız devlet adamla) ma bakılırsa Fransa-nın orada menfaatleri varmış.
Bütün dünya tecavüze karşı koyacak tedbirleri ve anlaşmazlıkların konuşma, uzlaşma ve nihayet mahkeme yollle çözülmesi çarelerini ararken, daha dün tecavüzün en büyük kurbanı olmuş, yabancı istilâsının en derin acılarını çekmiş bir milletin, 1935 tecrübesini tekrarlaması cesaret kırıcı bir hâdisedir. Eğer buna ses çıkanlmasaydı yarından ümidi kesmek lâzım gelirdi, İngilterenin işe karışması, Amerikanın bu teşebbüse katılması büyük bir kargaşalığın önünü almıştır,
Türkiye efkârı bu acıklı olguyu hem hayret, hem esefle karşılamıştır, Her ne vesile ile olursa olsun, bir memleketin işgalini hiç bir zaman haklı göremiyen Türkiyenin bu alandaki siyasetini Mısır «Vefd» partisi lideri Nahas Paşa, Kahirede söylediği bir nutukla pek iyi anlatmıştır,
Arap memleketlerinin Türkiye ile daha yakın bir politika gütmelerini öğütleyen Nahas Paşa. Türkiyeyi, komşu milletlerin istiklâline saygı gösteımek bahsinde Örnek diye göstermiş, Lausanne sulbünden sonraki hareket tarzını övmüştür.
Gerçekten. Lausanne muahe-desile parçalanan Osmanlı imparatorluğundan beş devlet doğmuştur. Bugün Türkiyenin, kendisinden aynlan bu topraklar üzerinde gözü olmak şöyle dursun. bu devletlerin İstiklâl ve medeniyet yolunda ileri gitmelerini özlemekten başka bir dileği yoktur.
Fakat ne yazık kİ bizden ayrılan bu memleketlerin hepsinde Türkiye, karşılık duygular bula miyar. Kendi topraklarının ve kendi istiklâlinin nasıl tehlikelere uğradığını son hâdise ile gören küçük Suriye komşumuzda, ateşli ve acemi politikacılar elinde zaman zaman. Türk düşmanlığının ihtiras vasıtası yapıldığını, hattâ halkın emperiyallst emellerle beslenerek, Türk olduğu tâ Lausanne anlaşmasından beri Fransaca tanınmış Hatay toprakları üzerinde İddialar ileri •örüldüğünü işitiyoruz. Bunlar ancak tuhafımıza gidiyor. Şu var kİ Türkiye ile Suriye arasında en iyi, en verimli komşuluk ve dostluk anlaşmasının gerçekleşmesine, bu İhtiraslı politika oyunları engel olmuştur. Suriye-yi İdare edenler, hem bugünkü hâdiselerden, hem Nahas Paşa nın sözlerinden ders alacak ve Türkiyenin dostluğu İle güveni yerine şüphesini davet etmeme ye çalışacak durumdadırlar,
Suriye vc Lübnanda olup bi-j
Suriye ve Lübnan’da lngilizler Halep, Humus Hama ve Derayı’da işgal ettiler
Gl. de Gaulle Ingilizlerin tahrikat yaptıklarından bahsetti, görüşmelere hazır olduğunu bildirdi
Londra 3 (R.) — Surlyede durum normale dönüyor. İngiliz tankları ve piyade kuvveti, Halep, Humus, Hama ve De ra'ya gönderilmişlerdir. Bu kuvvetler, şiddetli çarpışmalara sahne olan bu şehirlerde sükûnu iade etmişlerdir. Fransız kıtaları her tarafta. şehir dışındaki kışlalarına çekilmişlerdir.
İngiliz makamları şimdi halka yiyecek dağıtmakta ve hastalarla yaralıların tedavlslle meşgul olmaktadır. Mısır ordusuna mensup doktorlardan mürekkep bir heyet de Şam'a hareket etmiştir.
Dün İngiliz makamları, Fransızlarla çarpışan Suriyelilere erken evlerine dönmeleri ve sabaha kadar sokağa çıkmamaları emrini verir vermez, halk evlerine çekilmiştir.
Suriye Başkanı Şükrü Elkuvvetli hâlâ Şamdadır ve buradan çıkmıya-cağını söylüyor. Arap memleketleri toplantısına lştlrâk edecek Suriye ve Lübnan heyeti Kahlre’ye vâsıl olmuştur. Heyet Suriye Meclisi reisi Sadullah Cablrl İle Lübnan Başbakanı Abdiilhamlt Karaman'dan mürekkeptir. Her iki başkan gayeleri için sonuna kadar çalışacaklarını bildirmişlerdir.
Sovyetlerin bir isteği
Moskova 2 (AA.) — Haber verildiğine göre, Sovyet hükümeti, Amerika, İngiltere. Fransa ve Çin hükümetlerinden Suriye ve Lübnan'daki durtı-
Japonyaya yeni hava akınlan yapıldı
Amerikan uçakları bu akınlar da yeni tipte bir yangın bombası kullanıyorlar
üstün uçan kaleleri Japonya’ya doğru uçuyor
Londra 3 (R) — Japonya’ya karşı hava akınlan devam ediyor. 250 üstün uçan kale güney Japonya’da Kiushu adasında bir çok hedefleri bombardıman etmiştir. Formoza adasına da akınlar devam etmiştir. Akınlar bu adayı bir üs olamayacak hale getirmektedir, Japon gemilerine, Çindekl Japon üslerine de muvaffakiyetli akınlar yapılmıştır.
Okinava adasında muharebe gitmek üzeredir. Japon kuvvet-tenler bizi, yalnız yeni dünya düzenine bir başlangıç olmak bakımından kötü bir örnek gibi değil, aynı zamanda yanıbaşı-mızda sulh ve asayişin bozulması noktasından ilgilendirir,
Türkiyenin siyaseti bütün memleketlerin İstiklâl! ve sulhun korunması temeline dayanıyor, Buna bilhassa sınırlarımızda dikkat etmek zorundayız. Bu prensiplere herkesten faz la ehemmiyet vermesi gereken, ve Avrupada hak ve adalet bekçiliğini yeniden ele almak için derin yaralarını sararak kalkın maya çalışan dost Fransanm dün vay a en güzel örnekleri vermesi beklenir,
Necmeddln Sadak
ma nihayet vermek ve İhtilâfı musll-
hane bir tarzda halletmek İçin tedbirler alınmasını talebe t mlş tir.
Bu haber, Dış İşleri Halk Komiserliği istihbarat bürosundan bildirilmiştir.
Londra 2 (A.A.) — Suriye ve Lübnan hâdiselerinden bahseden Paris radyosu sözcüsü demiştir kİ:
Suriye ve Lübnan ihtilâfında Rus-yanın bizim tarafımızda olduğu katiyetle söylenebilir. Sovyet hükümetinin demeci tarafsız ve ihtiyatlı İfadesiyle dikkati çekmektedir. Krmelln. yalnız, dost bir millet hakkında rencide edici sözler kullanmamağa dikkat etmekle kalmamış, fakat alâkadar memleketlere mâkul ve müspet telkinlerde de bulunmuştur.
Bir nota
Beyrut 3 (AA.) — General Paget, general Beynet'yl ziyareti esnasında, Fransız generaline, İngiliz hükümetinden aldığı talimata tevfikan Orta Şark İngiliz komutanlığının niyetlerini tasrih eden bir nota tevdi eylemiştir.
Gl. de Gaulle’ün bir demeci
Londra 3 (R.) — Gl. de Gaulle gazeteciler toplantısında demiştir kİ: «Ingilizlerin hareketi yüzünden güçlükler çıktığını saklıyacak değilim.
(Arkası sahife 2; sütun 5 te)
lerinin kalıntıları adanın doğu kesimine dağınık halde çekiliyor.
Filipin'lerden Mindanao adasında başka bir noktaya daha asker çıkarılmıştır. Çeteciler Japon kuvvetlerinin temizlenmesine büyük ölçüde yardım ediyorlar.
Birmanya'dan Siyam'a kaçmağa çalışan Japon kuvvetleri mühim bir mağlûbiyete uğramışlardır. Bu kuvvetler 1200 ölü vermişlerdir. Kaçanlar şiddetle takibediliyorlar.
Londra 3 (R) — Japonya'ya hava akınlannda yeni tipte bir yangın bombası kullanılmaktadır, Bu bomba 4 kiloluktur, pelte halinde magnezyum, petrol ve fosforla doludur. Patlayınca muhteviyatını 25 metrelik bir daireye saçmakta, parçalar temas ettiği her şeyi, yapışarak kül etmektedir,
Avrupadan nakledilecek kuvvetler
Londra 3 (R) — Sonbahara
kadar Avrupadan Uzak Doğuya ayda 10 bin asker taşınacaktır. Avrupa’ya mal götürecek gemiler dönerken asker yükllyeceklerdir.
San Francisco konferansı Görüşmelerin bir çıkmaza girmesinden korkuluyor Sovyetlerin veto hakkında ısrarı üzerine vaziyet nazikleşti
Bir anlaşma için görüşmeler devam ediyor, bu yüzden konferans uzayacak
Londra 3 (Rj — San Francisco'daa gelen haberlere göre, büyük devletlere veto halikı verilmesi meselesi konferansın müzakerelerin! geciktirmektedir. Beş büyük devlet arasında bu hususta anlaşma olamıyor, İngiltere, Amerika, Çin ve Fransa böyle bir hakkın milnazaalı bir meselede büyük devletlerin görüşmesine ve verilen kararın tatbik edilmesine mâni olacağı kanaatindedir. Sovyetler Birliği bu kanaate lştlrâk etmiyor.
Anlaşmazlık, dünya emniyet teşkilâtının bünyesine temas etmektedir. Bu hususta anlaşma olmadıkça konferans bitemez. Görüşmelere devam ediliyor. Bu yüzden Amerika Cumhur Başkanı M. Truman, fl haziranda nutuk söylemek üzere San Franclsco'ya gldemlyecektlr. Mamafih Başkan, konferansın son celsesinde nutuk söylemek fikrinden vazgeçmemiştir.
Sovyetlerin ısrarı
San Francisco 2 (AA.) — Veto meselesi hakkında beklenmekte olan Sovyet cevabı gelmiştir. Moskova hükümeti büyük devletlere veto hakkının verilmesinde ısrar etmektedir.
San Francisco 2 (A.A.) — Beş büyük devletin murahhas heyetleri balkanları Moskovanın veto meslesi hakkında verdiği cevabı tetkik et-
Almanya’nın kontrolü
Komityonun kurulması yakın
Londra 3 (R) — Amerikan Dış işler Bakan Vekilf M. Grew şu demeçte bulunmuştur: «General Elsenhovver’ln siyasî müşaviri M. Morphle Sovyetler BLrllğlle te-ferrüata alt bir kaç meselenin hallinden başka görüşülecek bir şey kalmadığını, Almanya'da kontrol komisyonunun kurulmasının pek yakın olduğunu bildirmiştir,»
General Etsenhower 18 haziranda Vaşington’a gelecektir.
Parti genel sekreterliği
B. Hilmi Uran ile Tevfik Fikret Sılay’ın da isimlerinden bahsediliyor
Ankara 2 — Parti genel sekreterliği İçin İç Bakanı Hilmi Uran, İstanbul idare heyeti reisi Tevfik Fikret Sılay’ın isimlerinden de bahsediliyor,
Ankara - Haydarpaşa arasında gündüz trenleri
Ankara 2 (AA.) — Haber aldığımıza göre. 8/6/945 tarihinden İtibaren başlamak ve İkinci bir blldlrlğe kadar devam etmek özere. Ankara -Haydarpaşa - Ankara arasında haftada İki defa gündüz trenleri işletilecektir.
Ankara’dan çarşamba cumartesi günleri saat 7.20 de kalkarak Haydarpaşa'ya aynı günler saat 21.30 da ve Haydarpaşa’dan salı cuma günleri saat 8 25 de kalkarak Ankara'ya aynı gllnler saat 23 35 de varacak olan bu trenlere, ekspres zammı olmaksızın, ftdl tarife üzerinden her sınıf yolcular kabul edilecek, yerler kuponsuz ser be s olacak ve yocuların ihtiyaçlarını karşılamak üzere trende yemekli vagon da bulunacaktır.
Korıferansın toplandığı San Francisco şehrinin büyük caddelerinden biri
mek üzere toplandıkları zaman Ban Francisco konferansı, bu dikenli mesele yüz ünden bir çıkmaza girmek tehlikesi geçirmiştir.
İnanılır kaynaklardan öğrenildiğine göre, Bilyük Britanya ve Birleşik
Tutuşmuş cehennem haline getirilen deniz
Almanlar 1940 da Ingiltereyi istilâ teşebbüsünde nedenmuvaftakolamadılar?
Londra 3 (AA.) — Daily Skçtçh
muhabiri, 1S4Û da İngiltere sahilleri etrafına çevrilen ve adaları İstilâya karşı koruyan tutuşmuş benzin maniasını şöyle tasvir etmektedir:
Bu malûmat, resmi bir şahsiyet tarafından münhasıran bana verildi. O zamanlar yükseltilmiş olan bu ateş mâniasını hiç bir İnsan İcadı aşamazdı. Bu, tutuşmuş benzinle kaplı bir denizdi. Düşman askerlerini getirecek sallara parlak bir kabul merasimi hazırlamak üzere Manş denizini ateşe vermek fikri Yakıt Bakanı M. Geoffrey Lloyd'a aittir. Denize tehlikeli noktalardan borularla petrol akıtılmıştır. İlk ateşleme tecrübeleri büyük bir sükûnet içinde yapılmış ve elde edilen neticeler tahminlerin fevkinde çıkmıştır. Denizde basıl olan yağ ve benzin lekelerini ateşlemeğe füze tabancası kâfi gelmiştir. Alev-
Ingılterede kumaş buhranı
Londra 3 (A.A.ı — Toptancı dokuma tacirleri kurumu tarafından nisan ayına alt olmak üzere neşredilen İstatistikler Büyük Britanya'da kumaş buhranının ehemmiyetini göstermektedir. Bu istatistiklere göre, stok mevcudu geçen sen(-ye nazaran yüzde 33 8 düşmüştür İş hacmi İse ancak yüzde 7.7 nispetinde artmıştır. Kurum tarafından belirtildiğine göre bu vaziyet imalât noksanından doğmuştur. Filhakika istihsal hacmi perakençllç-rl.ı taleplerini karşılıyabllmekten çok uzaktır.
HAFTA KONUŞMASI
Topa tutulan parlâmento binası
Yazan: Refik Halid Karay Bugün bgşinçj sahifemizde
Amerika, Rusların, İleride güvenlik konseyinde müzakere edilecek İhtilâflar İçin, Veto hakkının kullanılması hususunda ısrarlarına muhalefet etmektedirler.
(Arkası sahife 2; sütun 5 te)
lerin üzerinde koyu bir duman görünmüş ve dalgaların hareketine uyan tutuşmuş benzin denizi bir cehennem haline getirmiştir.
Sahilde İkinci bir alev hattı hazırlanmıştır. Tecrübeler yapılırken Alman uçakları o civarda uçmuş fakat alevler karşısında kaçmağa mecbur olmuşlardır. İngiliz adalarının ateş çemberi hiç bir zaman tamamen tutuşturulmamış fakat böyle bir müdafaa çaresinin mevcut olduğu haberi harice sızmıştır. Bu haber Alman makamlarına kadar gitmiş ve hemen bütün Alman subayları tarafından öğrenilmiştir. Muvaffak olmanug İstilâ hareketinin ve sahillere vuran kavrulmuş ve parçalanmış cesetlerin mübalâğalı hikâyesin! duyduktan sonra tnglltereyt İstilâ hususunda pekaa Alman subayında heves kalmıştır.
Almanyanın altınları
Londra 3 (R.) — Almanya'da bir tuz madeninde meydan çıkarılan altınlar ve kıymetli eşya kamyonlarla nakledilmektedir. Kamyonlardan her birinde en az 3 milyon sterlin kıymetinde altın v?ya kıymetli eşya vardı. Bunların Alman bankasının İhtiyat parası olduğu anlaşılıyor.
DİKKATLERİ
Galatada bir «dolmuş-» istasyonu
Tünelin tatili üzerine bir kısım tramvay arabalan daha Kara-köyle Taksim arasında işliyecek-miş. Hattâ bazı otobüsler de bu gaye için ayrılacakmış.
Bu arada, Galatadan bir «dolmuş >> taksi seferinin tertiplenmesi iyi olacaktır. Zira Galatadan pek çok kimse dolmuşa binmek için Yenicamiye kadar yürümektedir.
Sahile 2
AKŞAM
3 Haziran 1545
SÖZÜN GELİŞİ
Kullanılmış elbiseler
Z~\ nccdcıı söyliyeyim: İtirazım yok, Amerika d an kullanılmış elbise getirilmesine taraftarım. Zaten harb, gözümüzde eski elbisenin değerini arttırmıştır. Çoktan eskicilik olmuş elbiselerimin seve seve, okşıya okşıya, günden güne güzelleştiklerinin farkına vararak giyiyor, hattâ ara sıra «yeni mi yaptırdın? Güle güle giy» demek suretile pek muhtaç olduğumuz mânevi desteklemeyi de birbirimizden esirgemiyoruz.
Doğrusu bu mânevi desteklemeye de her zaman ihtiyacımız olmadı. Bir arkadaşım harbden evvel altmış liraya yaptırdığı pek güzel bir elbiseyi beş sene giydikten sonra eskiciye seksen liraya sattığı,, yani üste de para aldığı zaman geri kalan eski elbiselerini iiziilerek değil böbürlene böbürlene giymeye başladı Hattâ çoğu zaman yeni yapılan elbiselerden de her bakımdan iistün çıkması gururunu okşıyaraktan elbiseye muhabbetini arttırıyordu.
Her şeyin eskisini kullanmaya harbde kolayca alıştık. Bu harbin aile ekonomisi bakımından vatandaşlara hayn dokunmuştur, Gömleğin tamir edilebileceğini, pantalonun ters yüz olabileceğini, rengi uçmuş şapkanın boyatılabileceğini, kravatın yıkanabileceğim öğrenmiyen kalmışsa onlar zaten ıslah olmıyacak vatandaşlardır.
Şimdi gazetelerde memnuniyetle okuyorum. Tüccarın Ame-rikadan getirtmek istediği «kullanılmış, fakat yeni denecek kadar iyi vaziyette» elbiselerin memleketimize girmesine izin çıkmış. Bu elbiseler etüvden geçirilecekleri için sıhhî şartlara ve 18-25 liraya satılacakları için de keselere pek uygun olacağına göre kimse yeni Dünyanm eskilerini kapışmakta tereddüt etmfyecektir.
Bizde İngilterede elbise yaptırdığını söyliyerek öğünenler vardır; şimdi Amerikan terzilerinden giyinenler çoğalacak. Eskiden. kullanılmıştan biraz ürkenler hâlâ kalmışsa bu Amerikalı kullanılmış elbiseler piyasaya yayılınca kimin yeni, klmlıı kullanılmış giydiği belli olmıyacağı için aile ekonomisi bir değer daha kazanacak
Netekim bir tanıdığım Ame likadan gelecek kullanılmış elbiseleri dört gözle bekliyor. Fakat onun ümidi büsbütün başka: «Ceplerinde unutulmuş dolarlarda çıkması muhtemeldir!» diyor.
Şevket Rado
Avrupada Çin şeddi
Bir Ingiliz gazetesi böyle bir sed kurulduğundan bahsediyor
Gazete bir Batı Birliği kurulması lüzumunu müdafaa ediyor
Londra 2 (A-A.) — Nufu2İu bir haftalık gazete olan «Economlsta Batı Avrupa devletleri arasında daha sıkı bir işbirliği kurmak meselesini yeniden bahis mevzuu etmektedir. Gazete şunları yazıyor:
Dünya içlerinin umumî İnkişafı, batı memleketleri arasında sıkı bir İşbirliği fikrini üç ay evvelkine nazaran daha kabule şayan bir hale getirmektedir.
Üç devlet laıalından müştereken idare edilecek tek bir siyasi bünyeye sahip Avrupa hülyası çok devam etmemiştir. Lubeck’ten Trieste’ye kadar Avrupa'yı kateden bir «Çin şeddi» halindi orüz a çıkmış bulunan emri vakiin her zaman bertaraf edilebilmesi mümkün olsun veya olmasın, bugün İçin, Doğu Avrupa'nın münhasıran Rus tesiri altında bulunduğu su götürmez bir bedahettir. Bu, o kadar vazıh bir surette belirmiştir ki. şLmdi Ruslar, batı devletlerinin daha sıkı bir işbirliğine karşı gösterdikleri muhalefetten vazgeçmeğe hazırdırlar Her halde, bugün için, serbes surette bir federasyona bağlanmış veya birleşmiş bir Avrupa İdealine doğru atılacak yegâne adım batı devletleri ve mümkünse Akdeniz milletlerinin sıkı bir .'-urette birleşmelerinden ibarettir.
Ingiliz mllctlne gelince, Avrupa harbinin son safhası, Norveç Helanda, Belçika ve Fransa He daha akı İşbirliği yapmanın, Rusya ve Amerikanın maddi kudretiyle başbaşa olmak arzusunun doğruduğu bir lüks değil, fakat harb sonrası emniyetine taallûk eden bütün plânlarda tabiye üstünlüğü teşkil edecek bir durum olduğunu İspat etmiştir. Avrupa milletleri de anlamışlardır ki İngiltere, İstiklâllerin son kalesidir.
Bundan başka, iktisadi sahada da. yalnız Batı Avrupa milletleri »Her kese iş bulmak» meselesiyle karşılaşmakta ve işsizliği önlemek için hükümet tarafından müspet bir hareketin lüzumuna kani bulunmaktadırlar. Bir de çift veçheli bir durum vardır kİ o da, Avrupa miletlerlnln bir yandan büyük ölçüde milletlerarası ticarete bağlı olmalar), bir yandan da kendi aralarında ticaret yapmalarıdır. Bu durumda bulunan devletler İçin İktisadî plânlarını infiratçılık üzerine vazetmek, İflâsa ve otarşiye götüren bir yoksulluğa sebep olabilir. İktisadî tamamlyet İçin daha muvafık bir plân düşünmek zordur.* Batı birliği, Chapultepec prensipleri modeli üzerinden kurulacak olursa, Amerika’da şu son senelerde görülen hüsnü kabullerin hepsi büyük bir memnunlukla karşılanacaktır.
Bizzat ilgili devletlere gelince, Norveçliler, Holandalılar ve Belçikalılar bir Batı birliğine taraftar çıkmışlardır.
Bununla beraber, Fransa'da, siyaset ilerlemiş görünmekte ve Fransız -İngiliz mlsakı müzakereleri terakki kaydedere benzememektedir. Ve bu miîzakerelc-rlıı zemini müşterin bir siyaset proje»! de görüş ayrılıklarının halli meselesi teşkil ettikçe muhtemelen terakki kaydedilmlyecektlr.
Eğer daha küçük batı devletleri arasında bir işbirliği kurulacaksa Fransa’yı daha fazla beklemek imkânı yoktur. «İşten bahsetmeden hazır bulunan bu memleketlerle yapılacak en İyi iş, masada Fransa İçin bir yer ayıımak ve az zamanda, Paris'te daha mülâylm hissiyatın hâkim olmamasını güvenle beklemektedir. Batı birliğinin yüksek siyaseti hakkında değil fakat pratik çareler üzerinde konuşmak İçin vaktin gelmiş Olduğu Şüphesizdir. Ve ilk teşebbüsü ancak İngiltere yapacaktır.
Şunu açıkça belirtmek lâzımdır kİ, Batı birliği Rusya İçin bir tehdit olmaktan uzak bulunacak ve mevcut Ingiliz - Sovyet ve Fransız - Sovyet paktlarına bîr takviye teşkil edecektir.
Bu Bati birliğini yapmakla, teklif olunan karşılıklı yardım prensiplerini mevkii tatbike koymaktan başka bir gaye güdülme dlğlni Amerika'ya ve dominyonlara da anlatmak lâzımdır.
Eğer Batı Avrupa devletleri, İstiklâl ve hükümranlığının sıkı bir siyasi vı tâlılyevî işbirliğine mâMl teşkil etmediğini ve siyasi ve İktisadi koordlnas-yon’nn bir milli camiada olduğundan daha geniş bir zemin üzerinde tatbikini mümkün bulduğunu ispat edebilirse, aynı siyaseti takilpeden devletlerin daha sonra iltihak edebilecekleri bir nüveyi yaratmış olacaklardır.
Bu suretle kurulacak ve batı memleketleri birliği 20 nel asırda beynelmilel fikir ve müessesçi erin yeni bir modelini teşkil edecektir.
Yurtta lekeli humma vakaları
Ankara 2 (A.A.) — Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığından tebliğ edilmiştir: 1945 yılı mayıs ayı içinde bütün yurtta görülen lekeli humma sayısı 320 dlr, İlce ve bucakları da dahJl olduğu halde en çok vaka görülen iller şöy-ledlr:
Ağııda 17, Ankarada 16, Er-zurumda 17. Gümüşhanede 54, Karsta 12, Siirtte 26, Zonguldak-ta 28 vaka bildirilmiş olup diğerleri yurdun çeşitli yerlerinde dağınık bir haldedir.
Fenerbahçe Başbakanlık kupasını kazandı
Ankara 2 — Türkiye futbol şampiyonu Harb okulu takımlle Millî Eğitim mükâfatı şampiyonu Fenerbahçe bugün Başbakanlık kupası için karşılaşmışlardır. Maçı Fenerbahçe 3-2 kazanmıştır.
Maçtan sonra Başbakan Şükrü Saraçoğlu kupayı Fenerbahçe takımına vermiştir.
Harb suçluları
Suçlular, bitaraf bir memleket olan İsviçre’de yargılanmalıymşı
Moskova radyosu 2 (B.Y.U.M.) — Son günlerde bazı Amerikan agzetelerinln harb suçlularının hâmisi kesildikleri görülmektedir. Life isimli dergi, son sayısında, harb suçlularının tsviçrede yargılanmaları tezini ortaya atmaktadır. Life’ln bunun için bulduğu mucip sebep de şudur: «Hiç kimse kendisinin dâvacı olduğu bir dâvada hâkim rolünü oynıyamaz.»
Life, Amerikada olduğu gibi başka yerlerde de bu fikrin alem-darlğını yapmağa kalkışmıştır. İşin asıl şaşılacak tarafı, Llfe'in kendisine İsveç basını arasından da çabucak taraftar bulmasmda-dır. Morgen Bladet gazetesi Li-fe’în fikirlerine tamamen iştlrûk etmektedir,
Diğer taraftan İsviçre gazetelerinin de Life'in bu husustaki fikirlerini alkışlamakta oldukları esefle görülmektedir.
Almanya’da
Gizli mücadele teşkilâtını hazırl «yanlar
Londra 3 (A.A.) — Müttefiklere karşı gizli mücadele teşkilâtını hazırlamağa memur olan ve Himmler’in şahsi kurmayım teşkil eden S.S. merkez bürosu üyelerinden altı kişi şimdi Müttefiklerin elinde bulunmaktadır. Bu S.S. subayları Flonsburg cebinde ve amiral DoenJtz’in himayesi altında bulunuyorlardı. Bunların arasında S.S. kıtaları kurmay başkanîle eski Alman polisi başkomutanı da vardır.
Washington 3 (A.A.) Amerikan harb haberler dairesi müdürü M, Elmer Davies saylavlar meclisi komisyonlarından biri önünde yaptığı demeçte Almanya’da Müttefik makamları tarafından uzun seneler sansür tatbik edileceğini söylemiştir.
İçinde günde 200 kişi yakılan fırın
Londra 3 (A.A.) — Avusturya'da Amerikan kıtaları günde iki yüz kişinin yakıldığı bir Nazi fırınını meydana çıkarmışlardır. Bunlar burada deli olduklarına dair verilen blr rapor üzerine yakılmakta idiler.
Müttefikler 6 haziranda bayram yapacaklar
Londra 3 (A.A.) — General Eisenhower. Avrupaya çıkarmanın yapıldığı tarih olan 6 haziranın, Avrupada bulunan bütün Müttefik kıtaları için bir bayram günü olacağını söylemiştir.
Stuttgart radyosu çalışıyor
Stuttgart 3 (A.A.) — Amerikan mühendisleri Stuttgart radyo İstasyonunda Almanlar tarafından yapılan tahribatı tamir etmişlerdir. Bu radyo istasyonu yeniden çalışmağa başlamıştır.
Sendikalar yeniden kuruluyor
Londra 3 (A.A.) — News
Chronicle gazetesinin Hamboıırg muhabiri, sendikaların Alman-yada yeniden kurulmaya başladığını ve Hitler aleyhtarı bir çok teşkilâtın yeni serbes sendikalar teşkili için şimdiden ilk tedbirleri almış bulunduklarını söylemiştir. _________________
Beyoğlu Akşam Kız Sanat okulunun sergisi
Beyoğlu Akşam kız sanat okulunun İş sergisi dün sat 18 da törenle açılmıştır. Teşhir edilen eserler büyük takdirle seyredllmlştlr. Bu yıl yeni ve müstakil binasında faaliyete geçen Akşam sanat okulunun 1400 talebesi vardır. Çok zengin bJr şekilde hazırlanan sergide elbise, çamaşır, muhtelif işlemeler, çanta ve şapkalarla çocuk eşyaları vardı. Evlerimizde, en işa yaranuyacak sanılan şeylerden neler yapıldığını da bize öğreten sergi cidden övmeğe değer. Sergi perşembe gününe kadar herkese açıktır.
Mısır kiralının hemşiresinin nikâh resmi
Kahire 2 (A.A.) — Anadolu
ajansının özel muhabiri bildiriyor: Kıraı Faruk'un hemşiresi prenses Faize He bay Mehmet Ali Rauf’un medenî nikâhları bu sabah Türkiye elçiliğinde yapılmıştır.
Hitler’in ölümü
1 m ayı s günü öldüğü tahakkuk etti
Londra 3 (A.A.) — Daily
Express'in Luneburg muhabiri yazıyor: Hitler’in ölüm haberinden beri bu ölümü tesbit için' araştırmalar yapan Ingiliz, Amerikan ve Rus askerî İstihbarat servisleri, Führer’e alt dosyalarını kapamışlardır. Ingiliz ve Amerikan Şeflerine göre Hitler, 1 mayıs günü Şerlinde Başbakanlık dairesinde hakikaten ölmüştür.
Bu kanaat kısmen, Hitferin ölümünü tesbit eden vesikalara, kısmen de şimdi Müttefiklerin elinde bulunan yüksek Alman subaylarile Nazi Şeflerinin ifadelerine istinat etmektedir.
Alman milletini Hitlerin ölümüne inandırmak için bir gün mevcut vesikaların ilân edilmesi mümkündür, Bu suretle, Führe-rln hâlâ hayatta olduğu hakkında dolaşan masalın yayılıp kökleşmesine mânj olmfck mümkün olacaktır
Amerikan -Sovvetler
Amerika Dış Bakan Vekilinin demeci
Vaşington 2 (AA.) — Diin, Millet Vekllerinin talebi üzerine, M. Orew Amerika’nın Rusya’ya karşı olan siyasili hakkında İzahat vererek Amerikan hükümetinin Rusları ilgilendirebilecek bütün meselelerden Sovyet hükümetini haberdar etmekte olduğunu soylmlştir.
Diş işleri Bakanlığı Amerika'nın Rusya'ya kargı hiç bir cepheye dahil olmadığını ve Yalta anlaşmasında Londrda’kl Polonya hükümeti üyelerinin mutlaka kurulacak olan Polonya hükümetine dahil olacaklarına dair bir hüküm İhtiva etmediğini söylemiştir.
Romanya’da
Faşist taraf darı gazetecilerin muhakemesi
Bükreş 3 (A.A.) — Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor: Halk mahkemesi faşist lehtarı faaliyetlerden suçlu olup yedisi hazır bulunan 14 gazetecinin yargılanmasına başlamıştır. Başlıca suçlulardan Curentul gazetesinin eski müdürü Seicaru ile üniversul gazetesinin eski müdürü Stellan Popescu, yabancı memleketlerde bulunuyorlar.
ilk oturum, suçluların sorguya çekilmesine tahsis edilmiştir. Curentul gazetesinin eski muharrirlerinden Rom ulus Dlanu, verdiği İfadede,. Ro-maııyanın Alman İşgali allında bulunduğu sırada, Hltlerci propagandanın tesirlerini İzale etmek hususuna okul arkadaşı eski Başbakan muavini Mlhael Antonescu tarafından memur edilmiş olduğunu söylemiştir.
Suçlulardan üniversul gazetesinin askerî muharriri olan ve sonradan Correnttd gazetesinin ve Bükreş radyosunun da askeri yorumculuğunu yapan Romulus Selsanu, yazdığı fıkralarda hakiki kanaatini İzhar etmiş olduğunu söylemiştir.
Diğer suçlular aldıkları emirler ve direktiflere göre, ve Romanyanın o devrede takibettlği siyaset gereğince çalışmış olduklarını ifade etmişlerdir.
Savcı, Curentul gazetesinin eski müdürü Pamflll Seicaru ve Parunca Vermll gazetesinin eski müdürü İle Radulescn hakkında ölüm cezası İstemiştir.
Bükreş 3 (AA.) — Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor; Roman-yanın eski İtalya elçisi İon Lugosanu, üniversul gazetesindeki müdürlük vazifesinden İstifa etmiştir. Lugosanu, Üniversul gazetesinin eski müdürü olup şimdi yargılanmak üzere halk mahkemesine verilen Stellan Popes-cu’nun damadıdır. Gazetenin müdürlüğü müdlriyet heyeti tarafından de-ruhde edilmiştir.
Bazı generaller hakkın-daki ölüm cezası müebbet hapse tahvil edildi Bükreş 2 (A.A.) — Başbakan M-Groza ile Adalet Bakanı M. Patresco-nu’nun lehte mütalâaları üzerine, ta-ral, harb suçlularının birinci gurupu-nu teşkil eden bazı ganerhllerle yüksek rütbeli subaylara verilmiş olan ölüm cezalarını müebbet hapse tahvil etmiştir.
Demokrat parti hakkında
Ankara 8 — Eski Dış Bakanı Tevfik Rüştü Araş, blr demokrat parti kurulacağı hakkında hiç blr malûmatı olmadığım, bu sebeple yeni partinin müessesleri arasında bulunamıyacağım söylemiştir.
San Francisco konferansının çıkmaza gir-mesînden korkuluyor
(Baş tarafı 1 inci sahJfede)
Dünya teşkilâtı bünyesi meselesinin can noktasını teşkil eden bu anlaşmazlığa blr hal çaresi bulunduğunu gösteren hiçbir belirti yoktur.
Bugün hemen hemen bir çıkmaza girmiş sayılan bu meselenin "halli o kadar güç telâkki ediliyor kİ, bazı mahfiller bu hususta hazırlanacak formülün açıklanmak üzere ileriye bırakılmasını ve ana yasanın, bu mesele muallâkta bırakılmak suretile İmzalanmasını teklif etmişlerdir. Bununla beraber bu teklif büyük blı muhalefetle karşılaşmıştır. Çünkü dünya teşkilâtı mekanizmasının ehemmiyetli blr noktasının halledilmeden bırakılması ana yasanın kıymetini düşürecektir.
Bir Amerikan ayanının mütalâası
Vaşington 3 (AA.) — Terakkiperver Partisinden âyan üyesi Lafolette Ayan meclisinde söylediği blr nutukta, San Francisco konferansında ha-zırlanmakta olan güvenlik plânında bazı tâdllât tekliflerinde bulunmuş ve teklif ettiği değişikliklerin güvenlik plânını daha amelî blr hale koyacağını söylemiştir. M. Lafolette sekiz esas prensip İleri sürmüş ve bunları Amerikan dış politikasının temel taşlan olarak göstermiştir. M. Lafolette şöyle demiştir:
i Sulh, âdil ve şerefli blr sulh olmadıkça, intikam duygusu yerine müsamahaya, emperyalistlik yerine hürriyete, zahir! blr askeri ittifak yerin. beynelmilel hakikî bir İşbirliğine, karar vermek hakkının büyük devletlere bırakılması yerine her milletin kendi kendine karar vermek hakkının tanınması gibi doğru blr prensibe. ve nihayet hepsinden daha ehemmiyetli olarak harbi ortaya çıkaran esas sebeplerin İçtimaî, iktisadi ve siyasi oldukları hususundaki sarih blr anlayışa dayanmadıkça 6ulhu korumak İçin hiçbir milletlerarası teşkilât muvaffak olamaz.»
Ayan meclisinin yegane terakkiperver üyesi olan Lafolette. dünyanın şimdi geçen harbden sonra yürünülen yola müvazi bir yol taklbetmekte olduğunu söylemiş ve demiştir kİ:
«İstikametimizi değiştirmedikçe göreceğiz ki insan, para ve malzeme olarak bu kadar harcadık!arımızın bize ulaşmak istediğimiz devamlı blr sulhu değil, ancak kısa blr mütareke devresi kazandırmıştır.»
M. Lafolette, İngllterenln İtaiyada ve Yunanlstanda ve Sovyetlerln Batı ve Doğu Avrupada taklb ettikleri siyaseti tenkldetmlş ve Birleşik Amerikanın pazarlık kudretini şimdiye kadar kullanmamış olduğunu söylemiştir.
M. Lafolette’in dünya güvenlik plânında teklif ettiği değişiklikler şu noktaları İhtiva etmektedir:
1 — Genel meclise daha büyük blr salâhiyet verilmek lâzımdır.
2 — Ana yasa tâdil edilmesi kolay
Suriye ve Lübnan
(Baş tarafı 1 inci saiıi (ede) Birçok İngiliz ajanları Suriye ve Lüb-nanda faaliyette bulunmuşlar, Fransız menfaatleri aleyhinde tahrikler yapmışlardır. İngiliz sllâhlarile mücehhez çeteler Fransız karakollarına hücum etmişler ve kıtalarımızı mukabeleye mecbur bırakmışlardır. 30 mayısta kıtalarımıza «ateş kes» emrini verdik. M. Churchlll'ln mesajını ancak blr gün sonra aldık. Bu mesaj hareket hattımızı değiştirmemiştir.
Fransa, yalnız surive ve Lübnan meselesini değil, doğudaki bütün Arap dünyasını alâkalandıran meseleleri görüşmeğe hazırdır. Bu görüşmelere İngiltere, Amerika, Sovyetler, Fransa ve Çin'den başka Arap âlenıl-le menfaati olan memleketler de 1$-tlrâk etmelidir.»
Fransa Suriye ve Lübnan’da pek az kuvvet bulundurmuştur. Halbuki in-gitizler 9 uncu ordu da dahil olmak üzere bu bölgelerde 800 bin asker muhafaza etmişlerdir.
Fransız halta hükümetin arkasındadır ve Suriye meselesini bir şeref meselesi sayıyor. Bu şerefe saygı gösterilmelidir, Fransa, icabetlerse bunu gösterecektir.
Paris 2 (AA.) — General de Gaulle, basın konferansını şu sözlerle bitirmiştir :
Suriye ve Lübnan meselesinin Fransa İçin acı, haksız ve haysiyet loncı mahiyetine rağmen, büyük devletler arasında her hangi blr çarpı?manın önüne geçilebileceğini (inildetmekteyim. Medeniyetimizin menfaati sulhu emretmektedir. Herkes şunu takdir etmeldir kİ, medeniyet dünyasının istikbali, karşılıklı tâvizlere ve hakiki blr milletlerarası tesanüt zihniyetine dayanmaktadır. Sulh lâzımdır ve göreceksiniz ki, sulhu yapacağız.
Fransanm Amerikaya cevabi
Londra 3 (R.) — Fransa, Amerikan notasına cevap vermiştir. Cevabında diyor kİ: «Fransa, Suriye ve Lübnan'a İstiklâl verilmesinden hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Fakat buralarda asırlık menfaatler! vardır. Bunları korumak, hem hakta, hem vazifesidir.
olmıyacak blr şekilde tanzim edilme* İldir.
3 — Atlantik beyannamesinin pren» slplerj (iye milletlerden takibi İstenilecek olan hareket hattının asgarisini teşkil etmelidir.
4 — Birleşmiş milletler ana yasaşi milletlerin hakları hususunda bir deklârasyonu İhtiva etmelidir.
M. Lafolette tarafından Amerikan dış politikasının temel taşları olarak gösterilen esas prensipler de şunlardır:
1 — Amerika, büyük kalkınma işinde müttefik ve eski düşmanı bütün milletlere yardım etmeğe hazırdır.
2 — Amerika, bütün nazl ve faşistlerin adaletin pençesine verilmelerini sağlamak azmindedir.
3 — Amerika, büyük devletlerin tahakküm doktrinlerine katiyen miiza-harette bulunmıyacaktır,
4 — Amerika, âdil ve demokrat blr sulhun devamı İçin bütün milletlerle iş birliği etmeğe hazırdır
Falih Rıfkı Atay’ın konuşması
Ulus gazetesi başyazarı ve Ankara millet vekili Fatih Rıfkı Atay dün saat 19,45 te San Francisco'dan radyo İle TÜrklyeye hltabetmlştir. Fatih Rıfkı Atay demiştir kİ:
« — Konferansta 44 küçük millet, 6 > büyüklere karşı, daha demokrat blr teşekkül meydana getirmek için yaptıkları çetin savaşlardan vazgeçmemişlerdir. Fakat bununla beraber bir zafere ulaşılmasından ümit kesmediklerini söylemek lâzımdır.
Rusların konferansı başarısızlığa uğratmağa çalıştıkları da İddia edilemez. Angolo - Amerikanlar da Rusyasız bir Birleşmiş milletler teşkilâtının, Amcrikasız Milletler Cemiyetine ben-ziyeceğinl bilmektedirler. Önümüzdeki haftalarda başka buhranlar çıkması ihtimali de vardır. Fakat konferansta bir şey yapabilmenin hiçbir şey yapamamaktan daha iyi olacağı kanaati hâkimdir. San Franclsz Ydakl çalışmaların ayin .15 inde nihayet bulacağı kuvvetle muhtemeldir.
Bütün milletler gönül rızaslie blr İş birliği yapmağı sağhyacak blr teşkilâtın kurulmasını candan İstemektedirler. Halbuki Avrupadan gelen haberler. cephelerden çekilen savaşın dağlarda, kırlarda ve daha kötüsü kafalarda ve vicdanlarda devam ettiğini göstermektedir.
Doğu, Batı, Kuzey, Güney Avrupa memleketlerinin san Francisco konferansında bulunan temsilcilerinin hepsinin gözleri Avrupadadır. Zaferin bile sona erdiremediği bu savaşın barışı nc zaman gelcektir? Şimdi herkesin sorduğu sual bodur,
TürklyerUn 6 yıldanberl güttüğü siyasete ve İş birliği fikrine devam etmesi ve müşkülleri karşılamak İçin daha azimli olması lâzımdır. Bir gazeteci sıfatlle benim kanaatime göte, tatlı olmasa bile doğru olan haber budar.»
Londra 3 (R.) - vaşıngton’da Irak kıra! naibi şerefine verilen ziyafette Amerikan sözcüsü M. Morphle, Amerikanın, Arap birliğini hararetle karşıladığını söylemiştir.
Son durum
Londra 2 (A-A.) — Dûn, Şam’ın kontrolunıı ele alan İngiliz tatalan halk tarafından hararet te ulkLşlan-mıştır.
Orta Şarkta'ki İngiliz kuvvetleri başkomutanı General Paget, dikkati çekecek kadar çok motöriü asketî polis kuvvetleri refakatinde Şam’a girmiştir. Sokakları tıkayan halk İngiliz Generalinin lehinde büyük tezahürlerde bulunmuştur.
İngiliz tankları ve zırhlı otomobilleri Fransız kışlalarını sarmıştır. Halk tarafından alkışlanan başka İngiliz zırhlı otomobil ve tank müfrezeleri de sokaklarda devriye gezmekledir. Suriye ve Lübnan'daki bütün Fransız uçaklarının havalan ması yasak edilmiştir.
On bin kişi bugün öğleden sonra Beyrut sokaklarında geçit resmi yaparak CumhHr Başkanınm ikametgâhı Önüne gelmiştir. Başkan. Surl-yenln haklarından blr nebze bile feda edllmlyeceğ! hususunda halka teminat vermiştir.
Yağmacılık yapılmış
Londra 3 (R.) — Şam’da bulunan blr Rus muhabirinin bildirdiğine göre, Suriye'deki Senegalll askerler karışıklıklar esnasında yağmacılık yapmışlardır.
Aynı muhabirin tahminlerine göre, Suriye'deki çarpışmalarda 700 kişi ölmüştür. Fransız toplarının bombardımanı yüzünden Şam'da ağır tahribat vukua gelmiştir.
Londra 3 (A.A.) — Bu sabahki Londra gazeteleri General de Gaulle’ ün Suriye meselesi hakkında dün Paris’te yapmış olduğu beyanattan uzun uzadıya bahsetmektedirler. Bu nutuk şu serlevhalar İle çıkmıştır: (Da Gaulle İngiltere'yi itham ediyor) ide Gaulle görüşmeler teklif ediyor)...
Gazetelerin çoğu. Generalin sözlerini teııkidetmektedtr. Hiç blr gazete nutku tasvibetmomektedir.
3 TTSSTram 1945
Sahlfe 3
X M
AKŞAMDAN AKŞAMA
Türk meşhurları Ansiklopedisi
Bazı inasnlar var; konu komşusunun kim olduğunu tanımaz. Bazılarına raslaı- ve hayrette kalının: Yalnız İstanbulda, Aııka-rûda değil, başka şehirlerde kim İsimdir ve kimin nesidir; bilirler. Bu merak bazen daha yükseliyor ve faydalı bir ilim halini alıyor.
Tanıdıklarınım içinde tarihçi Azmi bey, İbnil'Emin Mahmut Kemal, Yahya Kemal bıografik hafızaları pek geniş olanlardandır. Meselâ Yahya Kemal, OsmanlI ve Fransız tarihinin, keza başka milletler tarihlerinin üçüncü ehemmiyetteki şahsiyetlerini — bostancıbaşılarını. kazaskerlerini, saray mareşallerini — biatlerin üçüncü kuşak amcazadelerimizi tanıdığımızdan her halde daha iyi tanır.
Hele üstadımız İbrahim Alâ-ettin Gövsa, Türkçeye kazandırdığı biografik eserler serisile Ka-mus-ül-a'lâm müellifi Şemsettini Sami’nin bu asra lâyık iyi bir halefi olduğunu ispat ediyor.
İbrahim Alâettin «Türk meşhurlan Ansiklopedisi» ismile beheri 32 sahifeli 12 fasikülden mürekkep yeni bir eser hazırlamıştır. Bunun tâbii olan «7 Gün» sahibi Sedat Simavi şimdiye kadar iki fasikülü, temiz bir baskı ile piyasaya çıkardı. Her ay diğer bir fasikül neşredilerek lıarf sı-rasile tertiplenmiş bu eser tamamlanacak.
Birçok kitapların müellifi olan İbrahim Alâettin, Gövsa’nuı bi-ografi sahasında şimdiye kadar yine Sedat Simavi tarafından basılmış 4 ciltlik «Meşhur Adamlar Ansiklopedisi» ve «Elli Türk Büyüğü» ve onlardan evvel basılmış «Büyük Adamlar serisi» ve saire gibi biografiye ait eserleri var ki, bunlar arasında «Meşhur Adamlar Ansiklopedisi» senelerden beri kitapçılarda kalmamıştır. Tedarik edenlerin elinden her gün lügat gibi düşmez. Dünyanın ve Türkiyenin tanınmış şahsiyetlerine dair m-" • buradan kolayca edinebiliri r
Beynelmilel şahsiyetlerin başka pınarlardan da tahkiki mümkünse de, bu memleketlerin meşhurlarını daima en yeni ve Türk mercilerin den öğrenmek isteriz, İşte bu ihtiyacı, İbrahim Alâettin Gövsa’nuı son kitabı «Türk Meşhurlan Ansiklopedisi» tatmin ediyor.
Eser, mevcudu tükenmiş «Meşhur Adamlardaki Türklerin bîr tek cilt içine toplanmasuıdan İbaret değildir: Oradaki yanlışların ve eksiklerin hemen hepsi hakkında yıllardan beri biriktirilmiş notlardan düzeltilmiş ve zenginleştirilmiş bir tamamlayıcı müstakil eserdir.
İbrahim Alâettin şöyle diyor:
«Geçmiş zamanlarda kalbur üstünde gelenlerin hal tercümeleri tarihin en canlı sahifelerini teşkil eder. Zaten tarihi yapanlar onlar değil mİ? Şu halde Bibli-ografya tarihin yansı, hattâ yarısından fazlasıdır. Az veya çok meşhur olmuş bir adam, bir devir için bir kandil yahut bir meşaledir.»
Bu izaha göre, eser, kısa ve okunması kolay bir Türkiye ta-rihidir. Türkiye tarihi, zira İbra, hini Alâettin bunu ırki bakımdan değil, memleket ve milli kültüre bağlılık bakımından tertiplemiş bulunuyor.
Birçok ansiklopediler «tenasüh» e dikkat etmiyor. Fazla vesika bulundu diye falanca zata sa hileler tahsis ediyor, daha ehemmiyetli bir diğerini ise bir kaç satırla geçiştiriyor. İbrahim Alâettin Gövsa garp ansiklopedilerinde olduğu gibi muayyen ölçüleri aşmamış, Sedat Simavi de bunu İyi resimlerle bezendirip basarak kütüphanemize yeni bir kıymet ilâve etmiştir
(Vâ - Nû)
(şehir haberleri
Trenler ve tahtakurusu!.
Kuzu eti
Belediye müfettişleri, kasapları kontrol ediyor
Kuzu etlerine âzami 215 kuruş flat teablt edildikten sonra kasapların bu flate riayet ederek satış yapmalarını sağlamak için Belediye müfettiş ve murakıpları üç gündür kendilerine aynlan mıntaklarda kontrollanna hararetle devam ediyorlar.
Belediyenin temin etmek istediği şey, kuzu etlerine herkesin göreceği şekilde yeni flatil etiketlerin konulma sidir. Bazı kasaplar etiket koymamaktadırlar. Bu suretle bazı kasaplar müşterilerden müsait olanlara kuzu etini daha pahalı satmak, bazıları da etleri buz dolaplarında saklamak yolunu tutmuşlardır. Belediye müfettiş ve murakıplarına buz dolaplarını da aramaları hususunda talimat verilmiştir.
Dünkü kesim gününde Belediyenin müdahaleslle akşama kadar 2500 kuzu kesilmiştir. Kuzu ile birlikte mezbahada 1800 koyun da kesilmiştir. Bundan evvelki kesimde 2300 kuzu, 2500 koyun kesilmişti. Bu suretle koyun kesimi azalmakla beraber dün kuzu balonundan kesimin en çok yapıldığı günlerden biri olmuştur.
Yen! et flatine uygun etiket koy-mıyan kasapların Milli korunma mahkemesine verilmelerine devam olunmaktadır. Yapılan hesaplara göre, 215 kuruşa satılmasına karar verilen kuzular gerek toptancı, gerekse perakendeci kasaplara mâkul bir kâr bırakmaktadır. Dün bazı perakendeci kasaplar kendilerine verilen kuzuların zayıf olduğunu, bu yüzden müşterilerin koyun eti aldıklarını söylüyorlardı. Tesbit edilen 215 kuruş, kuzu etlerinin İyi kalitede olanları İçindir. Besili kuzu yerine zayıf kuzu getirip kestirmek Istlyenlerln de taklbedil-mesl icabetmektedlr.
Sebze, meyva
Hâldeki düşüklükten halk istifade edemiyor
İstanbul lâğımları
Şehir içinde açıkta akan lâğımlardan hangileri kapatılacak
Yıllardan beri araşır^, azalıp çoğalan tifo hastalığının kökünü tamamlı e kazımak için belediyenin bazı esasb tedbirler aldığını yazmıştık. Son defa toplanan hıfzıssthha meclisinde bu konu da esaslı surette ele alınmış, evvelce verilen kararlara yenileri İlâve edilmiştir. Tifo, lâğım su-larlle geçen bir hastalık olduğuna göre alâkalılar bilhassa lâğımların durumu üzerinde fazla durmuşlardır.
Tifoya karşı yapılacak mücadelede şehrin kanalizasyon tesisatını yeni baştan düzene koymak lâzım geleceği tahakkuk etmiştir. Diğer taraftan sıtma ve sivrisinek mücadelesinde suların biriktiği çukur, havuz, ve emsali yerlerin de kapatılması İşine girişikliğinden her iki hastalığın mücadelesinde lâğımlardan doğan mahzuru önlemek lâzım geldiği anlaşılmıştır.
İstanbul lâğımlarını muntazam bir mecraya bağlamak İşi, İlk defa operatör B. Emin in şehreminllğl zamanında belediye tarafından ele alınmış ve o zaman bütün İstanbul kanallzas. yonlarının yapılması bir şirkete verilmişti. Fakat B. Muhlddln Üstündag, bütün belediye gelirinin yalnız bu masrafa gideceğini görmüş ve diğer İşlere de para ayırabilmek Imkânlle kanalizasyon mukavelesini tadil ettirmiş ve bu suretle Haliç sahillerinden itibaren îstanbulun Eminönü, Cağal-oğlu. Beyazıt ve kısmeti Aksaray semtlerinde ve Beyoğlunun bazı yerlerinde kanalizasyon yapılmıştı. Ka nallzasyonu yapılan semtler esasen öteden beri İyi kötü lâğımı olan saha lardır. Şehir İçin asıl tehlike teşkil eden boslanlar. bahçeler ve kaldırımı yapılmamış kenar köşe mahallelerdeki açık lâğımlardır. Bunlar bazı yer-
lerde açık dereler halinde bulunmaktadırlar.
Belediye, harbden evvel yaptırdığı bir hesapta bütün İstanbul kanalizasyonlarını muntazam bir hale koymak İçin 140 milyon liraya İhtiyaç olduğunu tesbit ettirmişti. Bugün eski lâğımlardan bir kısmı çökmüş ve şehir biraz daha büyüyerek dağılmıştır. Malzeme ve İşçilik flatlerl de arttığından harbden önceki hesaplarla bugün bu işi başarmak kabil olamı-yacağı anlaşılmaktadır.
Geçen cuma gıinü YıtdıZ parkında gazetecilerle yaptığı aylık konuşmada bu konu üzerinde söz soyliyen Vali ve Belediye Reisi Dr. Ltıtfl Kırdar. bü tün şehirde modern bir kanalizasyon yapılabilmesi İçin ‘bir milyar lira gibi büyük bir paraya İhtiyaç olduğunu söylemştlr. Şu hale göre belediye bu İşi esaslı surette ele alamıyacak mev-ktdedlr.
Ancak çok tehlikeli olan belli başlı lâğımların kapatılmasına karar verilmiş ve bunların İnşasına da başlanmıştır. Bu arada Dolmabahçe ile Harbiye ve Maçka arasındaki yeşil sahada ve bostanlar arasmdan geçen lâğımların kapatılmasına başlanmıştır. Bu lâğımlar, çok eskidir Evvelce ya-■ pılan tetkiklere göre buradaki lâğımların Fatih zamanında İnşa edildiği tahmin edilmektedir. Bugün yenisini; yapmağa İmkân olmıyan bu kanalizasyon — zamanla — çöktüğünden çöken verler kaldırılacaktır.
Bundan başka Şişlide Çocuk hastanesi arkasından Fulya tarlasına ve Dılanıur’a kadar geçen dere halindeki lâğımlar da vardır kİ. bunların da örtülmesine başlanacakta'. Harbiye Jle Dolmabahçe arasındaki açık lâğımların kapatılması bu yaz sonunda bitecektir.
50 ilk okul daha açılacak
İstanbul'da, önümüzdeki öğretim yUında. faaliyete içmelerine karar verilen okulların ingaatma hızla devam edilmektedir. Üç gün evvel Bo-ğadçlndş açılma törenleri yapılan Uç okuldan başka. Kilçükç ekmece, Firıu ve Avcılar köylerinde yapılmakta olan okulların İnşaatı da ilgililerce gözden geçirilmiştir.
önden özdeki ekim ayının 20 unda bu üç okulla birlikte İnşan tamamla-naca|ç olan 50 lifc okul daha törenle açılacaktır. Ekserisi köy okulu olan yeni mekteplerin lnşasllc vilâyet, milli »ğltım müdürlüğü ve belediye çok yafandan alâkadar olmaktadır. OkuÜa-rin lnşacı İşinde kaymakamlara da önemli ödev düşmektedir.
Sebze flatlerinde ihtikara meydan vermemek İçin — sebze halinde konulan bir usule göre — geçen senekl mallar esas İttihaz edilerek toptan malların kaça satılabileceği fiat heyeti tarafından tâyin edilmektedir. Geçen haftaya kadar konan flatlerde aşağı yukarı bir değişiklik görülmemekte idi. Malların bollaşması üzerine bir haftadan beri flatlerde hissedilir derecesinde bir değişiklik vardır. Bazı esnaf, flat komisyonunun flatlerlnl azımsayarak zarar ettiklerini İddia etmişlerse de flat komisyonunda yalnız belediye mümessilleri değil, aynı zamanda halde çalışan esnaf ve tüccarın da mümessilleri bulunduğundan tüccar ve esnafı zarara sokacak bir karar verilmemektedir. Esasen hal İdaresi konan flat üzerinden mal satılmasını zorlamamaktadır. Alış veriş serbes surette cereyan etmektedir. Ancafc komisyonun takdir ettiği flatten yüksek flatte satanlar mahkemeye verilmektedirler.
Toptan sebze ve myva flatlerinde görülen düşüklük henüz perakende üzerinde biiyük bir tesir yapmamıştır. Halk, sebze ve ıneyvasını perakendecilerden temin ettiğinden haldeki düşüklükten halk lsltfade edememektedir.
Belediye, henüz sebze ve meyva perakende satışlarını murakabe edecek esaslı bir tedbir almamıştır. Perakendecilere verilecek kâr farkının değiştirilmesi hakkında hal İdaresinin müracaat! de heııiiz belediyece bir karara bağlanmam'ştır. Hal İdaresi, flütleri düşürmek İçti kâr hadlerinin İndir ilmesini İstemişti. Bu hususta ciddi bir tedbir alınaıaujğı takdirde — toptan Haller bir miktar düşse bile — sebze ve meyvanıtı daha ziyade ııcuz-Iıyacagi tahmin edilmemektedir.
Satışa çıkarılan ithal malları
îst. Siiltanhamam 34 de İlya Pelte-kos'a kerpeten, İst. Dlkranyan handa A. mlrze'ye çıplak jilet. îst. NYlburlar 345 de M, Nazmi DemlröVe nal mıhı, Bursada ş. Gökçen’* müstahzaratı kimyeviye, Gal. Karaköypalas'ta K. Parusladis’e beyaz kundura boyası. Oal. Selânlk handa Mehmet Kav'a kundura cilâsı, Odunkapı İğdiş sokakta Lefter Elefterladis'e üstübeç mür-desenlt, İst. Ketenciler Halim handa İbrahim Çehreli’ye naftalin, Oal. Ab! t handa verim Tlcaret’e kurşun üstübeç. Ankara Bankalar cadde terzi Hallt Necati’ye yünlü kupon, İstiklâl cad. Çığ Aprt.da îzzet Ün-ver’e yün mensucat, Beyoğlu Mis sokakta Salih Mcmduh'a ytinlü mensucat, Beyoğlu İstiklâl caddesinde D. N. Hasmonay'a yünlü mensucat, Üsküdar Mlroğlu caddesinde Bara! öz-kal'a gaz idrofU. Mehmet-paşa handa Murat Bellffe yün İpliği, Oal. Mahmudiye cad. 70 d* Arda$68 Polat’a zımpara bezi, İst. Ban oğlu handa Jak Eskenazlye yılan derisi, Ankara Bankalar cad. NecaM Karacabey'e yün mensucat.
Piyasada durgunluk
Yağ ve yiyecek madde fiatleri düşüyor
Piyasada durgunluk vardır. Yiyecek mallarının alıcısı azalmış, bir kısım maddelerin flatlerinde düşüklük olmuştur.
525 kuruşa satılan tereyağlar 380 kuruşa, 600 kuruşa verilen Diyarbakır yağlan 530 kuruşa, 670 kuruşa satılan Urfalar 600 kuruşa, 525 kuruşa kadar fırlamış olan Trabzon yağları 385 kuruşa düşmüştür.
Zeytinyağı satışının serbes bırakılması veya yağ satışlarında bugün görülen anormal vaziyetin düzenlenmesine çalışılması için harekete geçilmesi bekleniyor.
Bilhassa piyasa . ticaret İşlerinin tanzimi için hemen bir hareket başlamasını beklemektedir. Yeni kararlar alınıncıya kadar düşüklüğün devam etmesi umuluyor.
Belediye emeklilerinin aynî yardım paralan geldi
On bir aydır ayni yardım almayan Belediye ve hususi İdare emekli, dul ve yetimleri İçin ayrılan ayni yardım paraları Belediye tekaüt sandığına yatırılmıştır. Birkaç güne kadar verilmesine başlanacak olan üç ayhkla-rlle birlikte şimdiye kadar verlleml-yen on bir aylık ayni yardım bedelle-rlle birlikte haziran, temmuz ve ağustos aylarına mahsus ayni yardım bedelleri de sahiplerine verilecektir.
Fındık yağı alıcıları azaldı
Fındık flatlerl 105 kuruşa kadar düşmüşken dün 108 kuruşa çıkmıştır. Yağ fabrikaları fındıkları satın alarak imalât yapmaktadır.
Fmducyagı alıcısı azalmıştır, zeytinyağı dağıtma müddeti bu 3y sonunda bitecektir. Bir kısım fırsatçılar, piyasanın zeytin yağsız kalacağını hesaplıyarak Hndıkyağı stokuna teşebbüs etmişlerse de bilâhare Ticaret Bakanlığının halkı yağsız bırakmamak üzere harekete geçmiş olmasını duyarak bundan vazgeçmişlerdir. Bununla beraber îzmirden gelen Uç vagon fındık yağı ve İki vagon ausam-yağı henüz satılığa çıkarılmamıştır. İstanbul piyasamda çok miktarda nebat! yağ vardır.
Halka irmik dağıtılacak
Ticaret Bakanlığı toprak mahsulleri ofis! vosıtaMLe halka İrmik dağıtmaya karar vermiştir. Dağıtılacak İrmiğin miktarlı* flaM bentti belli değildir.
V HABER
1* 9 Eylül kurasında
çekilecek EV yakında bitiyor. Talihiniz açık olsun
■ Paralarını % 2,5 f a 1 z 1 1 Aile Cûzdanı'nına yatırıp İşletenler her yılın EV ve ARSA ikramlyell 2 kurasına da İştirak ederler.
♦4
’Vr »İlk şubemiz yakında İzmir'de açılıyor
Yapı ve Kredi Bankası A Ş,
Maden suyu
Bize verilen izahata rağmen darlık mevcuttur j
«Dikkatler» sütununda, memleket-' te maden suyu sıkıntısı çekildiğinden bahsetmiştik. Kızılay genel müdürlüğü bize aşağıkl izahatı gönderdi:
( Afyonkarahlsar maden suyunun; Kızılay tarafından İşletilmesi haylice eskidir. Bugüne kadar suyun İnkişafı İçin Derneğimiz birçok gayret sarfet-mlştlr. Bu su bütün farklı masraf ve külfetlere rağmen, yurdun her köşesinde aynı fiatle satılır. Kızılay bu işte yurttaşlarının sağlığına bir hizmet konusu görür ve yurtta mevcut diğer membaları körletmek gibi hasis düşüncelerin çok üstünde temiz bLr maksatla çalışır.
Her sene Kızılay Genel Kuruluna sunduğumuz ve bazı vesilelerle bütün yurttaşlara arzettlğimJz maden suyu işletmelerine alt hesaplarımızda bu dâvadaki çalışmalarımızın İstikameti ve gayesi görülmektedir.
Uzman ve yetkili bir heyetin gerek membada İstihsal teşkilâtı üzerinde ve gerekse hariçte suyun dağıtımı ve satımı konusu üzerinde yaptığı İncelemeler sonunda Verdiği rapor üzerine maden suyu satışının hususi teşebbüs erbabına bırakılması muvafık görülmüş, yurdun her köşesinde su-yumuzun kolaylıkla bulunabilmesi İçin belli şartlar İçinde her tarafta satıcılara devri İçin senebaşmdanbe-rl gazetelerle yapılan İlânlarla satıcı aranmış ve hâlen «İstanbul , İzmir, Ankara. AdanaI gibi büyük şehirlerimizde aranılan şart Ve vasıfları haiz satıcılara bu satış İşi verilmiştir.
İstanbul satıcımızın membadan çektiği su miktarı geçen senelerin bu1 avlarına göre fazladır. Son bir hafta içerisinde îstanbulun muhtelif semtlerindeki satıcılarına gönderdiği su miktarı da her seneklnden daha yüksektir. Membaımız İse artacak talepleri karşılıyacak durumdadır. Şişe, stokumuz yeter derecededir.
Suyumuzun aranmasında son memnunluk verici artış, geçici bir darlığa meydan vermiş olabilir.
Monopol umuzda olan oyun kâğıdına gelince:
Oyun kâğıtlarının dışarıdan getirilmesinde, olağanüstü durum- dola-yısile zorluk vardır. Yurt İçinde ve Tekel Bakanlığı matbaasında hazırladığı bu kâğıtları, gene Tekel Bakanlığının yurdun her tarafında bulunan teşkilâtına sattırmaktadır.»
Tahkikatımıza göre, eskiden bir sandık maden suyu Isliyen müşteriye. Kızılay o sandığı şehrin hangi noktasında bulunursa bulunsun kendi vasıtasile ve toptancı fiatile götürür, zamanında teslim edsrdl. Müteahhidin eski usule devam etmesi tabii olmasına rağmen, maden suyu az miktarda sandık Istiyeniere verilmemekte. ancak çok mlkatrda istiyenle-re verilmektedir. Bu sebeple, su. eskisi gibi her aranan tarafta bulunmamaktadır.
Kızılayın verdiği İzahata rağmen, hakikat, maden suyunun «bulunmaz maden suyu* halinde olduğudur. Bizi ve halkı da şekli ve netice İlgilendiriyor: Evvelce her köşe başında bulunurdu, şimdi bulunmuyor*
Bu yıl zeytin mahsulü bol olacak
İstihsal bölgelerinden alınan malûmata göre, önümüzdeki sene için zeytinin doğuşu çok müsait görülmektedir. Üç senedenberi ilk defa olarak zeytin mahsulü bu derece güzel bir doğuş göstermiş ve müstahsili ümltlendirmiştlr. Bu yıl da bir hastalık ba$ göstermezse önümüzdeki senenin yağ rekoltesini şimdiden kırk milyon kiloya yakın tahmin etmek mübalâğalı bir rakam değildir.
Eskrim kapanış müsabakaları
Bir haftadan beri devam eden mevsimin eskrim kapanış müsabakalarının finali dün Tenis, Eskrim, Dağcılık kulübünde kalabalık bir seyirci önünde yapılmıştır. Alınan neticeler şunlardır:
Tecrübeliler kılıç: 1 — Nejat Tul-gar. 2 — Süheyl Tulgaç, 3 — Vural.
Tecrübesizler flöre: 1 — Salman Pınar, 2 — öz Somer. S — Metin Alt-mer.
Tecrübesizler epe: 1 — Seman pınar. 2 — Öz Somer, 8 — Metin Alt-mer.
Tecrübesizler kılıç: 1 — Selçuk Gerede, 2 — Demir, 3 — Osman.
Esnaf kooperatifleri
Ticaret Bakanlığı, esnaf kooperatiflerinin bugünkü durumdan kurtularak esnafa faydalı bir hale konulması için teabeden kararları alacaktır. Kooperatiflerin sermayelerini çoğaltma İmkânları aranmaktadır. Mın-taka ticaret müdürü B. Remzi Saka bu hususta bir rapor hazırlamaktadır. Ayrıca kooperatif memurları İçin bir kurs açılacak ve kursta memurlara kooperatifçilik İçin bilgiler verilecektir.
> Ticaret ofisi umum müdürlüğünden ı filon günlerde bazı gazetelerde Ofisimi* elinde bulunan kauçukların bozulduğuna dair haberlere tesadüf edilmektedir. Bu yanlış haberin dü-zeltilmMlnl aayaıLanmıala rica e darla
2/8/1945 fiatlerl
Londra üzerine 1 sterlin 5,22
Nevyork üzerine 100 dolar 130.5ü
Cenevre 100 İsviçre Fr 30.3255
Madrid üzerine 100 pezeta 12.89
Stokholm üzerine 100 kuron 31.1325
ESHAM VE TAHVİLİ!
% 5 faizi! İkramiyeler:
1933 Ergani 25.15
1038 İkramlyell 22.40
Milli Müdafaa 22.40
D. Yolu İkramlyell 100—
% 7 fairil Tahviller:
Sivas • Erzurum 1 20.20
Sivas - Erzurum 2-7 20.40
1941 Demiryolu I 20,15
1941 Demiryolu H 20.85
1041 Demiryolu III 19 70
Milli Müdafaa 1 20.55
Milli Müdafaa n 19-70
Mlllll Müdafaa m 19.30
Anadolu Demiryolu Grupui
Tahviller 1-2 65.25
Hisse senetleri % 60 35.—
Mümessil senet 52.50
Hisse senetleri:
Merkez Bankası 163.—
Devlet DemiryoLlan idaresine bir ricada bulunmadan önce şu küçük hikâyeyi anlatmak isterim. Bu hikâye benim değildir. Bir yabancı muharririn hikâye, sidir.
Fevkalâde temiz, hayatı muntazam, ııstruplu bir ailenin oğlu, genç, güzel, alımlı bir kıza âşık oluyor. Ve karar: Ya bu kızla evlenecek, yahut da yaşamasına lüzum yoktur. Delikanlı evinde annesine, babasına fikrini açıyor. Onlar bu işin şiddetle aley-hindedirler:
— Aman.,. Kızın öyle bir cadaloz annesi var kî dünyada ge-çinemezsin.. git bir kere gör.., diyorlar.
Oğlan sevdiğinin evine gidip, «dehşetli bir cadaloz» dîye tarif edilen müstakbel kaynanasını gördüğü halde fikrini değiştir-Û-meden dönüyor. LJ
Erkek annesi ve babası heye-CL can içinde kendisine soruyorlar: CM
— Cadalozu gördün mü?..
— Hayır,., Cadaloz filân gör- U nıedim, Yalnız müstakbel kay- C nanamla tanıştım. Ve pek be-.2 gendim. Kızı alacağım... ££
Bu sefer de: ©
— Neee!.. Delirdin mi sen?,, > Onun bir erkek kardeşi var. Ele avuca sığmaz, berbat bir şey!,, (D Git de bir akşam üstü... Gör..,
Aşık bu sefer serseri erkek kardeşini görmeğe gidiyor. Lâ-_Q kin nafile!.. Bu da onu fikrinden^ vazgeçirmiyor. (D
Üçüncü olarak kayın babayı’g tavsiye ediyorlar. Gayette sarhoş ve kumarbaz olduğu için onul? görünce çocuğun bu evlenmeden^*/ her halde vazgeçeceğini söylüyorlar. Bu da tecrübe ediliyor. Beyhude!.,
Artık evlenme hakkında üd taraf sözleşmek üzeredir. Lâkin günün birinde, çocuk sevgilisinin evinden dönüşünde annesine, babasına hiç ümit haber veriyor:
— Vazgeçtim.,. rum,„
— Deme... Âşık
— Âşığım,,., Yanıp tutuşuyorum amma... Buna rağmen onunla evlenmekten kati surette vazgeçtim J._,
— Tuhaf şey... Ne oldu?. Cadaloz annesini mi gördün?,. Serseri kardeşini mi?.. Yoksa sarhoş ve kumarbaz babasını mı?..
— Hayır... Hayır... Bütün bunlardan daha korkunç bir mahlûk gördüm!.,
— Kimi gördün oğlum... Söyle... Meraktan çıldıracağzı!,,
— Kanapenin üzerinde... Yan-yana.. hem de iki tane... Tahtakurusu!.. Evet, gözlerimle gördüm. Tahtakurusu!,, Bütün aşkıma rağmen artık onunla evlenmeme imkân yoktur,)»
İşto hikâye burada bitiyor. Belki bize evinde iki tahtakurusu çıktığı için sevgilisile evlenmekten vazgeçen âşığın hikâyesi biraz mübalâğalı gelebilir. Fakat tahtakurusunuıı bir canavar halinde görüldüğü bir çok medenî memleketlerde bu kâfi bir «ayrılık sebebi» dir.
Bu hikâyeyi 15-16 saatlik bir tren yolculuğunda belki 10-16 kere hatırlarım. Kafamı kanapenin arkasına dayar davamaz minimini bir sürü tahtakurusu yıldırım usulilc hücum? edip faaliyete geçiyorlardı. Âşığı bile yanıp tutuşmasına rağmen ei’e-den çıkarıp evlenmekten vazge-çirten bir vaziyet... Va âşık ol-mıyanlar ne yapsınlar?
priirmof; Feridun Es
edilmeyen bir
Evlenmiyo-
deği İriniydin?,
Ulaştırma Bakanlığı memurları sanatoryumu Ulaglırma Bakanlığına bağlı Po^ta telgraf ve telefon idaresi kendi memurları İçin bir sanatoryum inşasına karar vermiş, fakat malzeme pahalılığı yüzünden yeni bir sanatoryum inşa sindan vazgeçerek bir bina bulunması na karar vermişti. Bu maksatla güzden geçirilen binalar arasında İçeren-köyündekl Ethem paşa köşkti uygun görülerek köşkün satın alınmasına karar verilmiştir. Büyük ve İçinde 2000 kadar çamı olan bir bahçenin ortasında bulunan köşk 240 bin liraya satın alınacaktır.
ALTIN
Borsa dışında
Gulden 33.25
Reşadiye 38.33
İngiliz «.35
Külçe (Bir gramn S58
Bekçi kursları başladı
îstanbulda bulunan 1500 kadar bekçinin üç ay devanı edecek bir kursa tabi tutulmalarına karar verildiğini yazmıştık. îstanbulun bütün İlçelerinde dün bu kurslar törenle başlamışlardır.
sahile 4
AKŞAM
3 Haziran 1945
Günün msvsMiarı j
İktisadi islerimizi danışına
Millet Meclisindeki son tartışmalar, İktisadi İşlerimizde bazı aksak taraflar olduğunu, en iyimserleri bile İkna edici bir açıklıkla, gösterdi. Hayat pahalılığı, gerek İç. gerek dış ticaret İşlerinin yürüyüşü, daha doğrusu yü-riımeylşi, ucuzluk, nisbî bir bolluk yaratması lâzım gelen iktisadi teşekküllerin, Sümerbank fabrikalarının tabii rollerini tamamen oynamamaları gibi vakıalar halk efkârında muhakkak bazı menfl tesirler yapmıştır.
Devletin yüksek siyaseti bakımından elde ettiği büyük başarıların u-yandırdığı minnet ve saadet hisleri bu yüzden kısmen zayıflamış, her cemiyette bulunması tabii olan menfi zihniyeti! İnsanlara, propagandaları İçin müsait bir zemin, hazırlanmıştır.
Milletin İradesi, hamiyeti, disiplini o derece çellkleşmlştlr ki, onun şuurunu bulandırmak katiyen mümkün değildir. Fakat, her halde, mânevi yıkıcılara hiç bir ümit ve karanlık işlerine girişme hevesi vermemek daha iyidir.
Meclis müzakereleri ve bunlardan çıkarılmış olan neticeler havayı tamamen berraklaştırmış, noksan ve zayıf taraflar anlaşılmıştır. Şimdi teşhisten sonra tedavi yoluna girmek lâzımdır.
Ticaret işlerinin A dan Z e kadar ele alınıp yeni esaslara bağlanacağını zannederiz. Harb ekonomisi devresinde müdahale zaruri İdi. Fakat bunu, maalesef ayarlayamadık ve bilhassa bir çok tedbirleri geç aldık.
Ticaret Vekâletimizin belki en bariz vasfını «geç kalmak» teşkil etmiş tir. Bunun geniş ve derin tedbirler manzumesine yükselmeden bir kaç müşahhas misal ile gösterelim:
Bugün elimizde sarf yeri bulunau-yan ve gün geçtikçe daha fazla bozulan mühim mısır stokları vardır. Bun lara, bir zaman kilosu otuz kuruştan talip çıkmış idi. Ticaret Bakanlığı vermedi. Mallar bozulmağa başlayınca vermek istedi, fakat bu defa alıcı kaçtı.
Fındık bir isteksizlik devresi geçirirken hiç bir harekette bulunulma mış. tam dahili bir istihlâk yüzünden talip artanca. yeni vaziyet ve şartlardan habersiz olmıyan Bakanlık, karşılığını temin etmeden, ucuz fiatten büyük bir miktar fındık satmıştır. Arada mal çok yükseldiğinden, ne satışı kapatmak, ne de malı tesUm etmek mümkün olmuyor. Nihayet İyi olmakla beraber netice, pek geç kalınmak yüzünden, hazin oluyor.
Bu en sade misalleri, Ticaret Bakanlığının hemen biitün icraatına teşmil edebiliriz. En yüksek seviyede İşlerinden bir! olan ticaret anlaşmaları bile meriyete girdikten sonra neş redllmlştir. Fakat bunlar nihayet, neticeleri çok zararlı olmakla beraber, tatbikata, bu İdare şubesine hâkim olan zihniyete ait zaaflardır. Bunları doğuran da, bu Vekâletin kırtasiyeci, ruhudur.
Bizce, yeni Ticaret Bakanı bu ruhu değiştirmek, bu Vekâlet muhitinin cam ve kapılarını açarak İçine taze hava ve dinamik elemanlar sokmak 11e İşe başlamalıdır. Bu yapılmaz ise
bir çok memleketlerde görüldüğü gibi bürokrasi en enerjik bir şefi bile çark lan arasına alır ve ezer.
Bu, İşin sırf İdare kısmıdır. Fakat gerek yaptığımız acı tecrübeler, gerek sulh devresine girmemiz ve dünyanın yeni bir iktisadi nizama doğru gitmesi, bizi, İktisadi siyaset prensiplerimizi yeniden bir lnrelemeye tabi tutmağa mecbur etmektedir.
Müdahaleler niçin beklenen neticeleri vermedi? Kurulmuş olan miira-kabe cihazları arasında hangileri lüzumsun vc faydasız İdi ve bilhassa şimdiden sonra hangileri ancak zarar verecektir?
Meselâ İthalât ve ihracat birliklerinin hizmet ve zarar bllânçoları ne olur İse olsun, bundan sonra yaşatıl-malarına lüzum kalmadığı hususunda bir nevi oy birliği var gibidir.
İthalâtı teşvik veya İşkâl mİ doğrudur? Flütleri, alış verişleri serbes bırakmak İle mİ arz ve talep tevazünü elde edilecektir veya mürakabeye devam lâzım mıdır? Eğer tam serbes-lik yoluna girilmez ise mürakabe devlet tarafından mı, veya otodisiplln düsturuna uyularak bizzat üccar veya tüccar organları tarafından mı yapılmalıdır?
Ekonomi Bakanlığı İşlerine gelince, bu sahada da halli lâzım gelen bazı prensip meseleleri vardır. Devlet fabrikalarına hususi sermaye kanştsnl-malı mı? Bir nevi mide genişlemesi arâzı gösteren yerli mallar pazarı gibi bir teşekkül tabii hudutlarına İade edilmeli mİ? Husus! sermaye ve teşebbüse bırakılacak sahalar hangileridir ve bilhassa devletin tüccara rekabeti devam edebilir mİ?
Ve daha bir çok meseleler kİ hepsini prensip kararlarına, esaslı bir prog rama bağlamaz isek karanlıkta bocalamağa mahkûm oluruz.
Memleketin imarı, demir yollan, limanları, madenleri 'için olduğu gibi yukarıda saydığımız İşler için de rotamızı çizmek mecburiyetindeyiz. İşte, bunu yaparken, son senelerde Ticaret ve Ekonomi Bakanlıklarının çekildikleri «fil dişi kulesinden» çıkmak, iş alemi ve ilim ve fikir muhiti le işbirliği yapmak muvafık olur.
Hükümetin hele kanunlarda İfadesini bulacak kararlarda Büyük Millet Meclis Lnin sel âhly etlerine en küçük bir tecavüz bile bahis mevzuu olmadan, sırf istlşarl mahiyette büyük bir iktisat kongresi toplamak zamanı gelmiştir. İktisaden en İleri memleket ler bile böyle Istlşcrî organlardan İstifade ediyorlar, hattâ bunlara az çok devamlı bir mahiyet veriyorlar.
Sırf devlet organları, İçlerinde en kuvvetli mütehassıslar bile bulunsa. kİ. bizde böyle olduğu pek İddia edilemez, yavaş yavaş realiteler İle temaslarını kaybediyorlar. Onları ara sıra hakiki, pratik hayatın düşünceleri İle karşılaştırmak faydalıdır, hat tâ zarurîdir.
Yeni Ticaret Bakanının Ekonomi Ba kanlle anlaşarak, süs adamlarından değil, fakat İş ve fikir âlemlerinin hakikî mümessillerinden mürekkep bir kongre toplamalarını dileriz.
Cevat nizami
Rahip Niomoeller’in maceraları
Eski Alman denizaltı komutanı nasıl papaz olda ve neden tvkif edildi?
Müttefik ordular tarafından Al-manyada kurtarılanlar arasında rahip, Nlemoeller de bulunuyor. Rahibin şimdi İsviçre’de bulunduğu, yakında Almanyaya döneceği haber verilmektedir.
Rahip Nlemoeller son senelerin en dikkate şayan almalarından biridir. 1892 senesinde Vestphaiic'de Llppr-tadt şehrinde doğmuştur. Daha pek küçükken pek atılgan, pek maceracı olan Nlemoeller bahriye mektebine girmiş, buradan parlak diploma ile çıkmıştır. Birinci dünya harbi başladığı zaman Nlemoeller İlk Alman deniz altıların dan birine kumandan olmuştur. Genç bahriyeli bütün harb senelerinde denizlere dehşet «alpuş, Almanyada büyük kalıarmanlardan-dan biri sırasına geçmiştir.
Harb Almanyanm mağlûbiyetle biterek Almanya bütün harb gemilerini müttefiklere teslim etmeği kabul edince Nlemoeller verilen emre itaat etmemiş, denlzaltıslle birlikte uzun müddet denizlerde saklanmıştır. Almanya bu suretle bir tek denlzaltısı-m muhafaza edebilmiştir.
Fakat günün birinde Nlemoeller denlzaltısını bırakarak hayatını ka-z amak için çalışmağa mecbur olmuştur. Bir müddet makinistlik, bir müddet de ziraat işçiliği yapmış, fakat bunlardan hiç birisi kendisini memnun edememiştir. Bu esnada harb senelerine alt hâtıralarım yazmış, bu hâtıralar çok büyük rağbet görmüştür.
Tam bu sıralarda Hitler ortaya çıkarak Nazi partisini kurmak İçin çalışmağa başlamıştı. Nlemoeller 1923 senesinde bu partiye girmiş, fakat Naziler arasında uzun müddet kalmamıştır. Nazllerdeki körüköriine İtaat onun düşüncelerine uymuyordu. Bunun İçin partide uzun müddet kalmamış ve papas olmağa karar vermiştir. Nlemoeller üç sene ll&hlyat okuyarak parlak bir diploma ile mezun olmuştur, Genç rahip üç sene silik vaziyette kalmıştır. Fakat 1933 de Naziler İş başına geçerek, birçok şeyler arasında, kilisenin haklarını da çiğnemeğe başlayınca dayanamamış, ateşli vaızlar vermeğe başlanuş-
Rahlp Niemoeller
tır. Bu vaızlar halk arasında büyük rağbet görmüştür.
Naziler İptida, Almanların deniz kahramanı gözile baktıkları, bu eski denizaltı komutanına karşı bir şey yapamamışlardır. Fakat Nlemoeller sesini perde perde yükseltince rahip 1 temmuz 1937 de tevkif edilmiştir. Rahip birkaç gün mevkuf kaldıktan sonra serbes bırakılmıştır. Naziler bu tevkifle rahibi korkutacaklarım zannetmişlerdi. Fakat Nlemoeller hapisten çıkar çıkmaz yeniden şiddetle hücumlara başlamıştır. Bunun üzerine 29 temmuzda tekrar tevkif edilmiştir.
Nlemoeller uzun süren gizil muhakemeden sonra 2 mart 038 de Moablt mahkemesi tarafından 7 ay hapse mahkûm edilmiştir. Nlemoeller muhakeme esnasında bu müddeti doldurmuştu. Buna rağmen «halkın düşmanlığına maruz kalmaması İçin» serbes bırakılmamış ve bir toplanma karargâhına gönderilmiştir. Rahip, o zamandanberl bu karargâhta bulunuyordu.
Amerika’nın en büyük heykeltıraşı
Hademelikle işe atılan, tıp tahsiline başlıyan genç nasıl heykeltıraş oldu?
. ..............—
Kaplan uyanıyor!
Acıklı bir ölüm
Edirne Tekel Ba§ Müdürü Muzaffer Hitit’in eşi Bayan
SAFİYE LEMAN HİTİT
geçen ramazan bayramı akabinde duçar olduğu büyük bir kederin teessürü ile tutulduğu hastalıktan Teşvikiye Sağlık Evinde memleketin çok hazık ve tanınmış mütehassıslarının tıbbi ve cerrahi müdahalelerine rağmen dünkü cumartesi sabahı rahmeti Rahmana kavuşmuştur. Cenazesi bu günkü pazar günü öğle namazı Teşvikiye camiinde kılındıktan sonra Edlrnekapı şehitliğine defnolunacak-ür. Çelenk gönderilmemesi merhumenin arzusu mcyanındadır.
Külden tuğla
London Evening Standard’m bi dildiğine göre İngiliz ilim adamları atılan, küllerden yangına karşı emniyetli bir yapı malzemesi meydana getirmişlerdir. Bu şekilde senede milyonlarca İngiliz lirası tasarruf edilecektir, Bunu icadedenler bu maddenin sağlamlığının zamanla arttığını temin ediyorlar. Buz ve buhar hiç bir tesir yapamıyor. Haşarata karşı emniyetlidir, üzeri sıva, duvar kâğıdı veya her türlü boya kaplanabilir. Deste reyi s her biçimde kesilebilir ve tahta gibi vida ve çivi çakılabilir, Bu madde elektrik merkezlerinin attığı toz kömürü külünden yapılmaktadır. İngll-terede değeri 1,500,000 İngiliz lirası tutan bu küllerle 800 milyon tuğla yapılabileceği iddia edilmiştir.
Bu yeni tuğlayı lcadeden Birleşik Kıratlık Sanayi ve Hendese İnkişaf Cemiyetidir. Reisi bulunan Mr. E Mitchell Amerika ve Avusturalyadan bu yeni formülün satın alınmak istendiğini bildirmiştir, Bu formül gizli tutuluyor. Mr, Mitchell şöyle demektedir: »Amerika’da Concrete tns-titute senelerden beri bunun üzerinde çalışmakta ise de henüz muvaffak olamamıştır. Bizim flkrlmizce her yeni yapılacak elektrik fabrikasının yanına bundan çıkacak külleri yapı malzemesi haline getirecek tesisatın da yapılması lâzımdır. Bu İş için : ayrıca ihtisasa hacet yoktur.»
Şimdiden kül tuğlaları dükkân ve depo İnşasında kullanılmaya_______________ ________....
başlanmıştır. Merkezî Ingllte-] sağlamlığını denemektedir,
B AKŞAM M
Cr Abone bedeli
Türkiye
Ecnebi
2800 kuruş 54C0 kuruş
1500 » 2900 ■
800 » 1600 •
tebdili için elli kuruşluk
Senelik
6 Aylıg
3 Aylık
Adres
pul gönderilmelidir. Aksi takdirde adres değiştirilmez.
Telefonlarımız Başmuharrir: 20565
Yazı İşleri: 20765 — İdare: 20681 Müdür; 20497
Cemaziyolâhır 22 — Hızır 29 İmsak Güneş Öğle İkindi Ak. Yatsı E. 6.39 8.58 4.33 8.3Ş 12.00 2.00 V- 3.14 5.29 13.12 17.12 20,36 22.35
idarehane Babıâil civarı
Acımtısluk sokak No. 13
rede yapılacak olan bir ev de tamamen bu malzeme ile inşa edilecektir. îlm! ve sınai aramalar müessesesl şimdi bu yeni madde-I ferin hararete mukavemet ve
Halihazırda Amerikanın en meşhur heykeltıraş Jo Davldson'dur. Parlak bir portreci olmakla bütün dünyaya malûm olan bu sanatkâr Amerikanın diğer meşhur adamları gibi halktan yetişmiştir.
62 sene evvel Nereyork şehrinin tıkara mahallesi olan şark kısmında doğmuş olan Jo Davldson ilk tahsilini bitirdikten sonrâ ticarethanelerde evrak taşıyan seyyar hademe olarak hayata atılmıştır.
Bir zaman Nevyorktaki Güzel Sanat talebesi birliği merkezine gene hademe olarak girmiştir. Fakat burada gündüzleri çalışırken tıbba merak etmiş ve hademelikten arttırdığı paralarla Yale üniversitesinin ‘tıp fakültesine girmiştir.
Lâkin tıp tahsili pek zevkini okşamamış ve haiz bulunduğu sanatkâr kabiliyet ve ruhu kendilini evvelce hademe olarak çalıştığı Güzel Sanat talebesi birliğine bağlamıştır.
Bundan sonra Güzel Sanatlar akademisi talebesi olarak tahsile devam etmiş, çok geçmeden gösterdiği kabiliyet ve kudret hocalarının dikkatini celbeyledlğinden bunlardan teşvik ve himaye görmeğe başlamıştır.
Nevyork akademisi Parlstekl Güzel Sanatlar mektebine talebe göndermek üzere bir müsabaka açtığı zaman bunu Jo DarvldSon kazanmıştır.
Parlstekl talebe hayatında plastiyuc, yani çamur, alçı ve sair hamur suretindeki maddelerden heykeler yapmak şubesine girmiştir.
Lüleci çamuru parçalarına kendisinin fevkalâde olan hayatiyet ve gayretini nefhetmekten duyduğu zevki hiç bir şeyde bulmuyordu. Bu vadideki çalışmaları kendisine birinci sınır bir heykel traş mevkiini temin etmiştir.
Sanattaki ihtiras ve kuvveti meşhur Fransız htykeltraşi Auguste Ro-din derecesindedir. Jo Davldson muasır büyük bir atrihçl olarak da tanınmıştır. Bu sahadaki bilgi ve kudretini tarihi grup kabartma levhalarında gösterilmiştir.
Fakat en büyük şöhret! portreclllk-tedtr. Zam animizm belli başlı meşa-hlrinln büstlerini yapmıştır. Bunların arasında Mahatma Ghandl, Roosevelt. clemençeau ve Hush Wal-pale vardır.
Cenubi Amerlkaya yaptığı bir seyahatte bu kıtadaki bütün cumhuriyetlerin reislerinin portrelerini yapmıştır. Portreciliktekl kudreti yaptığı heykellerin canlılarını tamamile İfade etmesindedir.
Gerek bu seyahatte, gerek İspanyaya yaptığı seyahatlerde birçok macera ve tehlikeler geçirmiştir. Meselâ Barcelona’da İspanyanın eski rejime sadık olan taraftarlarının portrelerini yaparken bulunduğu otel şiddetli bir bombardımana maruz kalmıştı.
Şimalî Afrikadakl muharebelerden İlham alarak meydana getirdiği bir kafa heykeli azim ve şiddeti bütün kuıvetile ifade eden hatlarlle çok isabet etmiştir. Çöl zaferi bronzu diye malûm olan bu heykel bütün Amerlkadaki müzelerde teşhir edilmiştir.
Fakat bütün dünyaya şöhret salan asıl muazzam eserleri bunlar değildir. En muazzam eseri Bear Mauntaln köprüsünde Hudson nehrine nazır olan büyük heykeldir. Hürriyet âşıkı diye meşhur olan şair Walt Whitmanrın sakallı olan bu heykeli şairin seciyesindeki bütün karakterleri ifade ediyor.
Diğer muazzam bir eseri de Nev-yorkun gökleri tırmalıyan yüksek binalarından birinin revakına azamet veren John Rockfelier'ta devâsâ büstüdür.
şimdi Jo Davldson, Pcnsylvanla hükümetinin, şarkında bulunan eskJ bir konakta, zevceslle birlikte bir köy hayatı yaşamakta ve yirminci asrın plastfeue tarihini meydana getirmek için çalışmalarına devam etmektedir. Bu sanatkâr kendisi Amerikalı olmakla beraber hayatının otuz üç senesini sanat ülkesi Fransada geçirmiştir. — F.
SIVİNG YILDIZLARI
Sevim - Sevinç
Büyük caz orkestrası
Refakati İle KONSERLERİ
8 Haziran SARAY SİNEMASI 21 de 8 Haziran TAKSİM GAZİNOSU 21 de Yerlerinizi şimdiden tutabilirsiniz.
I Dördüncü sultan Muradın on yedi sene kadar süren saltanatı iki devreye ayrılır: Birinci devrenin devam ettiği dokuz sene içinde birinci deli sultan Mustafa, İkinci genç sultan Osman zamanlarının İsyanları, iğtlşaş-ları, saltanat makamı nüfuzunun hiçliği, zorbaların teğallûbu, saray ricali He vezirlerin ve devlet Ayanının entrikaları bütün şlddetile devam eder. Bu devirde sultan Murat valide Kösem sultanın vesayeti, sadrâzamlarının ve etrafını alanların tesiri altındadır.
İkinci sultan Selim’ln âtılâne ve mestane maişeti, sarayından kunıl-damıyan gevşek üçüncü sultan Muradın nefsimi müştehlyatmdan başka şeye önem vermemesi, üçüncü sultan Mehmedln korkakça aciz ve vehmi, birinci sultan Ahmedln tecrübesizlik içinde yükseklerde uçarak gösterişe, tafra satmağa meyli ve baş kesmeğe düşkünlüğü, İkinci sultan Osmanrn acemice ve telklkslz ıslahatçılığı, birinci sultan Muştalanın deliliği, Nur-bânu ve Safiye sultanların devlet işlerine müdahaleleri, yahudl Hıraça kadın İle damadı Yasef Naslnln menfaat avcılıkları, Celâlflerln kıyamı, padişahlar ve devlet için belâ kesilen yeniçeri ve slpah zorbalarının tasal-lûtları, Abaza Mehmet paşanın İsyanı, diğer bazı beylerbeyiler İle Suriye-de Maanoğlu gibi yeril reislerin istiklâl arzularına kapılmaları, ulemanın ve vezirlerin irtikâp ve İrtişaları hükümet işlerini çığırından çıkarmakla kalmamış, devletin temellerini de sarsmış İdi. Dördüncü sultan Murat çocuk yaşında saltanat makamına oturtulmuştu. Her şeyi bilmeğe, öğrenmeğe meraklı ve müstelt bir ta-blatte olduğu için daha on ûç yasında İken devlet İşlerine alt müzakerelere ciddî bir surette İştirak etmek İstemiş, fakat devlet ve saltanat arabasının dizginlerine haris ellerile yapışmış validesi Kösem Mahpeyker sultan tarafından men ve tekdir edilmişti.
Zorbalarda kaynaşmalar, tecavüzler, kan dökmeler devam ederken taht üzerinde vazLfesinln. mesuliyetinin derecesini ahlamağa başlamış olan sultan Murat validesinin büyük tehalükle işleri temşlyette devam etmesini iptida kendisine yardım arzusuna hamlediyordu. Fakat teşvik yerine mümanaat ve tekdir görmesi gözlerini İyice açmış, bundan sonra işlerin gidişine daha dikkatle bakmağa, her şeyden ve her muameleden kendisi İçin bir İbret dersi çıkarmağa koyulmuş idi.
Oğlunun saltanat umuriyle İştigalini arzu etmlyen ve padişahlığın müşkül bir İş olduğunu, bunu İfa edebilmek tahsile mütevakkıf bulunduğunu, tahsil çağında böyle dağdağalı İşlerle zihin yormak caiz olanuyaca-ğmı İleri süren Kösem sultan, sultan Muradın tahsil ve terbiyesini de maruf fazJ-ü kemal erbabının ellerine tevdi etmiyordu. Bu hal ile sultan Murat birkaç sene saltanatın yalnız merasimine iştirak etti. Bu müddet zarfında sultan Murat bir saltanat gölgesinden, bir oyuncak padişahtan başka bir şey olmadı.
Fakat valide sultan da tezebzübler, kıyam ve Iğtlşaşlar, damatlarının ve karlnlerinin, sadrâzamlarla vezirlerin fesat ve tezvirleri arasında devlet dümenini nasıl idare edeceğini bilemiyordu. Saltanat makamı etrafında İka edilen cinayetlere karşı ses çıkar -ramıyor, Bağdattan Bursaya kadar memleketi dolduran eşkıyayı temizlemek, traniler eline geçen Bağdat şehrini istir da deylemek yollarını bulamıyordu. Sevkolunan ordular geçtikleri yerlerde kan İzleri, harabeler bırakıyordu. Hüsrev paşa gibi en cebbar bir sadrâzam zorbalara meylini, Recep paşa gibi bir fitnekâr onlarla İştirakini saklamıyor, valide Sultan da bunlara lğmaz İle muameleyi maslahata muvafık görerek genç Osman vakasından beri devam eden kapı kulu tegallübüne bir türlü nihayet Veremiyordu.
Yaşı ilerledikçe sultan Muratta validesinin vesayetinden kurtulmak orzuları kuvvetleniyordu.
Mahpeyker valide Sultan oğlunda kendi vesayetinden kurtulmak emel ve istidadı uyandığım hissetmiyor değildi. Damadı Recep paşanın entrikalarına göz yumarken bunların oğlundaki İstiklâl arzularını kıracağı ümldlle için İçin memnun oluyor gibi idi!
Bilfiil padişahlığı pek tatlı bulan, kimseye hesap vermlyerek bildiği gibi harekete alışan Kösem valide oğlu sultan Muradın tahta geçtikten iki ûç sene sonra akıl ve iz’anı yerinde, emeli ve İddiası geniş, saltanat gay-retlle mütchalll olduğunu teferrüs eyleyince oğluna nüvazişlerlnl arttırmıştı. Sultan Muradı memnun etmek, avutmak İçin avuçlar dolusu para, elmaslarla müzeyyen koşumlar hediye ediyordu. Nurbânu sultanın oğlu üçüncü Murada yaptığı gibi o da canlı lâtif İkramlarla oğlunu haremde zevk İle meşgul olmağa sev-keylemek. takdim ettiği güzel carl-yelerle her istediğine rametmek yolunu tecrübe ediyordu. Fakat bu usulün dördüncü sultan Muradın şahsında o kadar büyük bir tesiri görülmüyordu. çünkü sultan Murat kadınlara İnhimakte hiç İleri gitmiyordu. Az zamanda onan bit üçüncü Murat ola-mıyacağı tahakkuk etmişti.
Dördüncü sultan Murat artık vali-desile sadrâzam ve vezirlerin memleketi idarede serbest bulundukları halde ne Bağdadı İstirdada, ne ufak bahanelerle yapılan kıyamları teskine, muvaffak olamadıklarını görerek İdare dizginlerin! kendi ellerine almak İhtiyacını şiddetle hissediyordu.
Velayet altındaki genç padişah artık rüştünü Icraatlle İspat edecek, şimdiye kadar validesi! e sadrâzamların, zorbaların boyunduruklarından kurtaramadıkları saltanat makamının eski nüfuz ve İktidarını İade ey-liyecekti.
Sultan Murat uzunca boyu, sağlam bünyesi, nazarlarındaki şlddetile, at üstünde sokağa çıktıkça heybctile halkın kalblerlnde heın biraz korku, hem muhabbet ve takdir uyandırıyordu. Hiç eksik olmıyan kıyamlar, fesatlar tezvirler, zulümler, tecavüzler sultan Muradın kalbini büyük bir nefret ve huşunetle dolduruyordu.
Her şeyi öğrenmek için merak ve tecessüsü kendisini gezmeğe, halkın arasına karışmağa sevkediyordu. Bu merak gittikçe kendi mahremleri va-Srtasfle şehirde cereyan eden hallerden, hattâ kahvehane dedikodularından bile haberdar olmak derecesine varıyordu.
Kendisine karşı gösterilen hürmetsizlikler, edilen tehditler, birkaç defa geçirdiği tehlikeler ruhunun en derin köşelerine büyük bir intikam hırs ve ateşi yerleştirmişti. Hiç sönmlyeeek olan bu ateşin alevlerini gittikçe şiddetlendirmek s ur etile feveran edeceği günler yaklaşıyordu. Talim ve terbiyesinde muhitinden bir gûna fazilet dersi almamasının ve fesattan, yağmadan, kandan başka bir şey görmemesinin tesirleri İrsi İstidadına inzimam edince Sultan Murat fenalıkların ve fenaların İzalesi için ancak ez-• meği, tepelemeği, öldürmeği en muvafık ıslah yolu addediyordu.
O yaptığı idmanlarla cismani terbiyesine bizzat itina ediyordu. Bu suretle elde ettiği bedeni kuvveti ve me-tanetile beslenen azim ve csartl padişahlığın İstibdat karan e nüfuzu ve zamanının, muhitinin llkaat ve tesi-ratlle birleşecek, bu suretle Dördüncü Sultan Murat ecdadından yıldırım Bayeziften daha acûl ve hadit, Fatih Sultan Mehmet’ten daha rahımsız, Yavuz Sultan Selimden daha zorlu, hâsılı hanedanının en korkunç ve en gaddar siması olmak üzere tarih sahnesinde görünecekti. O, kaplanlığım salt anamın dokuzuncu senesinde giriştiği İcraatla göstermeğe başladı.
Bu yolda ilk denemeyi eski sadrazam Hüsrev paşayı öldürtmekle yapmıştı. Fakat bu teşebbüs, kız kardeşinin kocası Sadrazam Recep paşanın tahrlklle kopan bir fitnede az daha saltanatına, hattâ hayatına malola-caktı. Bundan güç belâ kurtulabilmişti. Fakat o, bugünlerde Recep paşanın Sadaret kaymakamlığına geçtiğinden itibaren çıkan her'fitnede, her kıyamda parmağı bûjunduğunu pek emin bir surette öğrenmişti. Bir gün büyük kardeş! Genç Osmanın feci Akıbetine uğramamak için artık göstereceği azim ve celâdetle zorbaları yıldırıp korkutması, İhtilâl ağacının köklerini korutması lcabedlyordu. Bu kökler İse Recep paşanın desisekâr dimağından çıkan tertiplerle, kesesinden dökülen altınlarla besleniyordu.
Recep paşanın Sadaret makamında daha ziyade kalması kendi saltanat ve hayatını tehlikede bırakacaktı. Bu İhtimal ona kati kararını verdirdi:
İkinci Sultan Osmana karşı Davut paşanın oynadığı rolü kendisine karşı tekrar etmek İstidadını gösteren Recep paşadan çektiklerinin İntikamını alacak, onu yokedecektl! Bundan sonra da zorbaları, mütegallibe-yi bitirecekti! H. 1041 şevvalinin yirmi sekizinci günü divan günü İdi. O gün divanda Recep paşada garip bir gaflet hail dikkati celbedlyordu.
Hep başını önüne eğmiş duruyordu. Başdefterdar bir İki defa yanaşıp maruzatta bulunmuş, her defasında Recep paşada uykudan uyanıyormuş gibi bir hal görülmüştü; kendisine gelmesi epey sürüyordu. Hattâ o gün divanda hazır bulunan müverrih Fe-çevi İbrahim efendi Sadrazamın bu halini görünce, başdefterdaıa:
— Sahibi devletin — Sadrazamın — bugün ne acep gafleti var! Acaba henüz sultam almamasından mı? Yoksa bu sebeple uykusuz kalmış olmasından mı?
Diye lâtife etmiş! Peçcvi’nln başka bir İhtimal hatırına gelmemiş olacak. Olabilir kİ Recep paşa Sultan Murat aleyhindeki tertiplerinden dolayı hesap verme zamanının artık yaklaşmakta olduğunu mülâhaza ve hissederek endişeye düşmüş olsun!
Pasa o gün padişah sarayından çıkıp kendi sarayına varınca Sultan Murat tarafından gönderilen bir ka-pıcıbaşı marlfetile tekrar davet olundu.
Recep paşa her defa Topkapı sarayına geldikçe zorbabaşıların en kabadayılarından birçoğunu yanına alırdı. Bu adamlar dışarıda kendisinin çıkmasına intizar ederlerdi. Recep paşa bu defakl davette bu ihtiyat tedbirini terketmemişt-1.
Saraydan içeriye girince harem ağalan padişahın kendisini beklediği küçük kapılı bir daireyi gösterdiler. Bu küçük kapıdan girerken harem (Arkası 6 ncı sahlfede)
HAFTA KONUŞMASI
Topa tutulan Parlâmento binası
Biz F ran sayı bir (Paris) i, sömürgeleri ve altın stoku olduğundan dolayı değil, hür düşünüp hürriyetle yazanlarının yüzü suyu hürmetine severiz. Hele «hürriyet» ve «istiklâl» kelimeleri hangi lisandan söylenirse söylensin insana çok defa Fransızcaymış gibi gelir. Böyle bir prestiji korumak lâzımdır
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR:
Bütün bir şehri heyecana düşüren kadın resmi
Nigâr Hanım, kendi ismini taşıyan «Şairnigâr»
(? ur iyenin başkenti Şam, büyük çapta toplarla ve uçaklarla bombardıman edildi... Hangi yıldayız? Çoğumuzun radyolardan ve gazetelerden öğren-d ğimiz gibi bugünlerde, 1945 d? mi?
Hayır... Yirmi yu Önceye döneceğiz, 18 ekim 1925 tarihine. Manda idaresi tarafından alılan, ilk top, ilk defa o gün şehre düşmüştür. Yani Fransız hükümeti Şam’ı şimdi — yirmi yıl ara ver-dikten sonra — ikinci defa top ateşin» tutuyor. Gene aynı hükümetin A'manyaya teslim olduktan sonra eski müttefiklerde harbe tutuşarak İngiliz kıtalarını önlemeğe çalıştığı sırada Şam’ı harb sahnesine çevirmesi d c?ba!
Pek bilmem ama yirmi yıl İçinde btı kadarı fazla olsa gerek... Hattâ denilebilir ki İki Cihan Harbi arasındaki yirmi yıla — sarf sivi] ayaklanmaları bastırmak için — iki top ateşi sığ-d-rabi’mek işi henüz sömürge tarihlerine bile geçmemiş hâdise’eden. marifetlerdendir.
Fransa birinci Cihan Harbini kazandı.,, Şam'ı topa tuttu. Fransa ikinci Cihan Harbin; kavbetti... Şam’ı topa tuttu. Demek, lehte v? aleyhte her önemli vakadan sonra topa tutulmak Şam’ın kaderi!
Sömürge, manda, demokrasi, otokrasi, faşizm, imparatorluk, hattâ derebeylik, her hangi bir hükümet veya idare şekli için yirmi yılda bir, bîr şehre top ateşi açmak o hükümet ve idare İçin hayra alâmet deği'dir. Siya-sı tarih sıhhati bakımından bir idare bünyesinin yirmi yıl ara ile top aksesine uğraması ise hastalığa kötü teşhis konulmasını icabettiren sebeplerdendir.
m imdiki hâdiseler üzerinde •7 politik fikirler ve tenkid-ler yürütmek niyetinde olmadığımdan burada artık tarihe ma-ledilmiş bulunan 1925 bombardımanına ait bilgilerime ve hâtıralarına yer vereceğim.
Elimdeki vesikalara bakılırsa o tarihte manda idaresi şehre top ateşi açmakta hem fazla bir aceleye kapılmış, hem de ateş açmakla lüzumsuz bir harekette bulunmuştur. Zira dokuz ecnebi konsolosunun imzasını taşıyan 21 ekim 1925 tarihli protesto mektubunda şu sözler de vardır: «Ahaliden pek azının yardımından faydalanmış küçük bir çetenin isyanı üzerine manda idaresi — kendilerini korumak fırsatı vermek için ecnebileri haberdar etmeden — asker kıtalarını şehirden çekmiş ve gene habersizce şehri ancak tahkimli kalelerde âdet olduğu şekilde sürekli, şiddetli, geniş ölçüde bir top ateşine tutmuştur. Diğer taraftan çoluk çocuk bütün ecnebi tebaası ateş altında bırakıldıkları halde Fransız ailelerinin önceden tehlike dışına çıkarıldığı da görülmüştür.n
Mektubun bir yerinde deniliyor ki: «Konsoloslar heyeti hem kendi tebaalarının hem de İnsanca hislerin tesiri altında umum halkın hayatını korumak mak-sadile manda idaresine bombardımana hacet kalmadan — eğer tenkil ve cezalandırma lüzumu hasıl olursa — İsyanın başka yerlerdeki şehir isyanlarında kullanılması âdet olan usullerle bastırılmasını tavsiyeye cesaret eder. Bu usuller sayesinde ancak suçlular ceza görür ve suçsuzlarla çoluk çocuğun felâkete uğrama’an önlenmiş olur.»
Protesto mektubu, Fransız kıtaları şehirden çekilip gittikten sonra tarnamile yardımcısız kalan ecnebi tebaasını, hrlstlyan ve Musevi halkını Müslümanların büyük bir nezaektle himaye ettiklerini anlatarak bitmektedir. Ben bu mektubu okuduğum zaman manda İdaresi hesabına o kadar sıkılmış ve manda İdaresinin de ibret dersi alacağına
öyle inanmıştım ki ne olsa, kıyamet kopsa, Şam üzerine ateş açılm lyac ağma i man getirmiş -tim.
Meğerse o «varakı mihri vefâ» yı benden başka okuyan veya okuyup da hatırında tutan yokmuş, Yokmuş ki 31 mayıs' 1945 ajansları şunu yazıyor: «Şam şehri büyük çapta toplarla ve uçaklarla bombardıman edilmektedir. Parlâmento binası toplarla yıkılmıştır,»
Top ateşlie yıkılan bir parlâmento binası.,,
Bunu, aklımda kaldığına göre epeyce eskimiş bir tarihte bir İran şahı yapmıştı da bizim şair Eşref hicviye yazmış ve medeni dünyayı hayret kaplamıştı!
1945... Demokrasinin altı yıl harbden sonra zafer kazandığı tarih. Ah, bir yanda o San Francisco konferansı ve harıl harıl hazırlamakta olduğu demokrasi anayasası! öbür yanda güllelerle damı çökertilen bir parlâmento binası!
Fikrimce Eşref İran Şahı Ka-çaroğiuna ahrette tarziye vermeli ve yolunu bulursa bize başka bir hicviye göndermelidir. Tarih bîr tekerrürdür, derler ama tekerrür eden o tarihin kötü taraflardır. Hsm de eskisinden daha kötü şekilde!
Yirmi yıl önce topa tutulmuş Şam’da — henüz daha yirmi yıl-artmamış yaşımla ve tehlikeleri hiçe sayan başımla — gezip tozmuş, tel örgülerden geçmiş, kum torbalarından atlamış, bellisiz yerlerden fırlayan kurşunların uçup giderken kulağıma «çekil buralardan!» dediklerini duymuş, iki yıl süren bir ihtilâlin acı keyfini doyasıya sürmüştüm.
Sonra da ihtilâl hakkında yazılan. ne varsa okumuştum,
İnsafla, vicdanla söylemek lâzım: Tek Fransız mütefekkiri manda idaresinin hareketini — beğenmek şöyle dursun — mazur görmek bile İstemedi. Bununla da kalmadılar; düzüneler-le kitap yazdılar, o İdareyi çekiştirdiler, Daha ileriye gittiler: Mandayı — bir* dostluk muahedesine çevirerek — bırakmak bile istediler.
Bir muharrir, Suriye hakkında yazdığı kitabın son faslına şu başlığı koymuştu: Bırakıp gitmeli mi. yoksa kalmalı mı?
«înkâr etmek boş ve çocukça bir şey olur: Suriyede muvaffak o’amadık, Altı yıllık bir vesayetten sonra ahaliyi ne korkutabildik — zira bu da bir idare tarzıdır — ne kendimizi halka sev-direbildik — bu daha iyisidir. Ne de vasilik ettiğimiz yavruların bize karşı saygı duymalarını sağladık; hattâ sağlamadıktan başka onlar hakkmdaki iyi fikir ve niyetlerimizi de kaybettik. Biz, Suriyelileri hayal sukutuna uğrattık; Suriyeliler de bizi bıktırdılar, Hüzün verici bir bllân-çol»
Okuduğumuz satırların yazıldığı günlerden beri yirmi yıl geçmiştir; bu ülkede Fransa ve Suriye hâlâ çarpışıyor. Sebep? Yenisini bilmem, bilsem de bu sütunda günlük politika yapmamak için söylemem. Fakat eskisi İçin diyebilirim kİ: Fransa. Akdeniz kıyısında ve Hint yolu üzerinde bulunduğu İçin Suriyeyi elinden kaçırmak İstemiyordu^ kaçırınca kendi yerine îngiltere-nin veya ltalyanın geçmesinden ürküyor, çekilmeyi nefsine yediremiyor. Bir vakit kazanma, avutma, oyalama yolu tutturup ana vatan Fransasına ve parlâmentoya mümkün olduğu kadar Suriyeyi unutturmağa çalışıyordu.
Hattâ gene bir muharririn meydana vurduğuna göre eski bir Fransız Başbakanı, kendisine manda idaresi altındaki memleketlerden gelip de vaziyeti anlatan bir zata — ilim ve İrfanla dolu kafasını — ellerinin İçine alarak:
— Alı, diyor, kabil olsa da şu Suriyeden kimse farkına varmadan. ayaklarımızın uçlarına basarak, usulcacık çekilmek İmkânı bulunsa’
y^ayır, kalmak lâzım...
Bir başka muharririn fikri:
• Kalacaksak, yaptığımız hataları kaçamak tarafına sapmadan görmemiz ve yapacaklaırmızı şimdiden önleyip eskilerini de düzeltmemiz İcabeder. Biz şimdiye kadar çoğunluğa değil, azınlıklara dayanan bir politika güttük, Bu, ihtilâl ve harb doğurdu. Çoğunluğa dayanma politikasına baş vuralım. Ancak o politika. yalnız öyle bir politika bize sulhu ve kaybedilen nüfuzumuzu geri getirebilir.»
Görülüyor ki zamanında Fransız aydınlan hükümete tam Özlü vatandaştan beklenen öğütleri vermekte kusur etmemişlerdir,
»Tam altı yıl, bir serap ve hayal siyaseti güderek bir gerçeğe varmak için Suriye ve Lübnanda şaşkın şaşkın dolaştık. Hakikat daima önümüzden kaçtı, kaçtı ve bizi taşlı, dikenli yollara sürükliyerek ayaklarımız] daladı, ellerimizi paraladı. Nereye gittiysek yas ve hicranla karşılaştık, Yo’umuzu şaşırdığımıza artık şüphe edemeyiz. Geriye dönelim ve doğru yola girelim. Yok, şayet zihniyetimizi ve usullerimizi değiş tir emiyeceksek hiç değilse ilerisine gitmiyelim. Bu acıklı sergüzeşt peşinde çok kan kaybettik. Milyonlar harcadık. Suriyelileri ve Lübnanlıları kendi talihlerine bırakalım ve arkamıza bakmadan yurdumuza dönelim.»
İşte bir kitabın son satırları da bunlardır. Almanyanın 1918 de sırtını hemen hemen tek başına yere getiren Fransada böyle düşünenler çöktü. Güvenirim ki Alman boyunduruğundan yeni kurtulmuş Fransada gene aynı m düşünenler bu sefer büsbütün çoğunluğu teşkil eder. Biz Fran-sayı bir (Paris) 1, sömürgeleri ve altın stoku olduğundan dolayı değil, hür düşünüp hürriyetle yazanlarının yüzü suyu hürmetine severiz. Hele «hürriyet” ve
• istiklâl» kelimeleri hangi lisandan söylenirse söylensin İnsana Fransızcaymış gibi gelir.
Böyle bir prestiji ne pahasına olursa olsun korumak lâzımdır,
Refik Halid Karay
BULMACA
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Bir Hıristiyan meühebl. - Nida-
2 — Tanışma hareketi.
3 — Tecim evi.
4 — Tamir eden - Tersi ağız buruşturur.
5 — Tersi Asya’da bir gül - Tersi kederdir,
6 — Tersi bir vilâyetimiz halkından.
7 — Mobzul değil - Binici.
8 — Reddetme.
9 — Bir nevi resim.
10 — Dokunma yakar - Tersi Dokuma İğnesi - Nota.
ÇEÇEN BULMACANIN M ALI.t
Boldan aağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Mukavemet, 2 — uzatamıyor. 3 — Karides. R», 4 — Atide, İtan, ft — Vadcverir, (J — Eme, Ezulap, 7 — Ml-sırunu, 9 — Ey, Bilumum, 9~ı— Torara, Uya, 10 — Ren, Pamuk.
sokağında hiç oturmamıştır
ra,
Gazetede çıkan fotoğraf — Dünyanın her tarafından gelen gazeteciler — Nigâr hanımın salı toplantıları — En çok konuşulan insan — Şair Nigâr sokağı — 70 numaralı ev — Osman paşanın saat koleksiyonu — İki salon — Hususi edebiyat akademisi — Nigâr hanımın uykusuzluğu..
Bir sabah, İstanbul halkını son derece heyecana düşüren bir hâdise oldu. Bu kadar alâka ve heyecan uyandıran şey bir gazeteydi. Lâkin bu gazete yeni bir harb haberi filân da vermiyordu. O sadece bir fotoğraf neş-retmişti. Yüzü açık bir kadın resmi!., İşte bütün bir şehri, hattâ bîr müddet sonra koca bir imparatorluğu heyecana düşüren fotoğraf! Zira o zamana kadar gazetelerde yüzü açık bir Müslüman kadınının resmi görülmüş değildi. Hem de genç ve güzel bir kadın, böyle gazetelerde, herkese karşı!.. Aman, kıyamet alâmeti!.,
Nigâr hanımın edebiyat tarihimizdeki şöhretlerinden biri de «gazete ve mecmualarda ilk defa açık yüz'e fotoğrafı çıkan Müslüman kadını» olmasıdır. Hattâ edebiyat tarihi kitapları bu fotoğrafın uyandırdığı büyük dedikodudan bile bahsederler. Halbuki daha bu hâdiseden çok önce Avrupa ve Amerika matbuatı mütemadiyen Nigâr hanımdan bahsediyorlar, onun bir çok resimlerini sahifelerine geçiriyorlardı. Boston’daki bir gazeteden, Hindistandaki bir mecmuaya ve Kırımda çıkan Tercüman gazetesine kadar...
Şu esnada bu satırları yazarken onlardan bir kısmı önümde duruyor. İşte 1890 senesi 15 son-teşrin tarihli Almanca meşhur İllustrlrte Zeitung nüshasında Nigâr hanımın yine bir resmi ve kendisi1 e yapılmış bir mülâkat var. Türkçe gazetelerde de ilk defa basılarak heyecan uyandıran resmin bu olduğu kuvvetle zannedilmektedir. Halbuki «devre isyan» mahiyetinde addedilen bu resmin yüzünde, zarif bir yaşmağın hafif tülü de vardır.
Dünya matbuatında çıkan mülâkatlara gelince... Devrinde Avrupadan, Amerikadan İstanbul a bir gazeteci gelsin de Nigâr hanımla görüşmesin?,, Kabil değildi. Bir çoklan memleketlerinden aldıkları tavsiyelerle, mektuplarla, selâmlarla gelirlerdi, Bazan Nigâr hanımın biri Amerikadan. biri Avrupadan veya başka yerden gelmiş, bir kaç gazeteci ile oturup her şeyden uzun uzun bahsettiği görülürdü.
Amerikalı gazetecilerden bazıları kendisinin Hisardaki yalısının resmine kadar hususî hayatına dair bir çok fotoğrafları mecmualarına basmıştı.
Nigâr hanımın salonu..
Denilebilir ki Nigâr hanım devrinde en fazla konuşulmuş insandır Zamanında hiç kimseye beıızemiyen, gayet orijinal bir kadın olduğu İçin en kçük hareketi bile büyük alâka ile karşılanmıştır, Her şeyile dalma dikkati üzerine çekmiştir. Yalnız fotoğrafının yüzü açık olarak gazetelerde çıkması değil, yazı-larile, harikûlâde zarif giylnlşlle bizde ilk «edebî salon» diye anılan evile, Hisardaki yalıyle...
Nigâr hanımın meşhur salonu nasıldı?. Ve buralarda kimlere raslamak mümkündü?,, Bugün bizde lise talebesi Nigâr hanım hakkında sorulacak bir sualden İmtihan verirken bu edebî toplantılardan da bahsetmeğe mecburdur. Halbuki maalesef bu salonu ve bu toplantıları şimdiye kadar anlatan pek çıkmamıştır.
Salı günleri..
Nigâr hanımın kabul günleri salı günleriydi. Toplantılara evvelâ babasının konağında başlamış, Hisardaki yalıda, nihayet Oamanbeydeki kendi evinde de-1
Şair Nigâr hanımın 1890 senesi 15 sonteşrin tarihli Almanca İllııstrirte Zeitung gazetesinde çıkan resmi
Nigâr hanımın meşhur imflası Nigâr binti Osman
vam edilmiştir. Asıl «Nigâr hanımın salonu» demlen yer de İşte buradaydı.
Bugün Osmanbeyde bir «Şair Nigâr» sokağı vardır. Şunu hemen ilâve edelim ki Nigâr hanımın hâtırasına hürmeten Belediye tarafından bu isimle yadedi-len sokakta Nigâr hanım hiç oturmamıştır. Vakıa Belediyemiz bu hareketile, büyük bir kadın şairine karşı güzel bir kadirşinaslık jesti göstermiştir. Ne çare ki İş yanlıştır. Nigâr hanım bu sokakta değil, bunun önündeki Teşvlklyeye doğru giden caddede 70 numaralı evde oturmuştu. Köşe başında bulunan bu yer, bir tarafı kuleli olmak üzere iki binadan ibarettir. Fa-kat dışarıdan bakılınca yekpare büyük bir bina gibi görünür. Nigâr hanım bu İki binadan küfesiz olanında oturmuştur. Vakıa bu suretle, Nigâr hanımın hayatını anlatırken, zaman mefhumu itibarlle on on beş sene İleriye gitmiş olacağız. Fakat onun salonunu anlatmak için sonra tekrar geriye dönmek şartlle bunu göze almağa mecburuz.
Nigâr hanım Osmanbeydekl üvey babasından kalan nefis ve pahalı bir saat koleksiyonunu elden çıkarmak ve bunun üzerine bir miktar para koymak su-retile satın almıştı, Osman paşanın pipo koleksiyonundan başka, bir de böyle en eski saatlerden mürekkep kıymetli bir koleksiyonu daha vardı.
Nigâr hanım Osmanbeydeki eve taşındıktan sonra iki salonunu m İsaf rllerine ayırmıştı.
İşte sah toplantıları burada yapılırdt. En yakınlannadn sayın bir zat bu toplantıları bana şöyle anlattı:
«Bu iki salon evin bütün cep-
hesini teşkil ederdi. Biri büyülU-öteki nispeten küçük salonlardı^ Bazan kalabalığa karışmak isteû. miyen, erkekten kaçan veya onCM lardan sıkılan olursa küçük saM= lona alınırdı. Burası aynı zaman-® da şairlerin yazı odasıydı da. C öteki salonda daha büyük biçO kalabalık olurdu, Nigâr hanımjO her iki salonu da pek güzel İda-Q re ederdi. Meselâ küçük sa)onda> bir müddet oturduktan sonra^ itizar eder, öteki salona geçer^) orada da bir müddet konuşur^ tekrar gelirdi. Misafirlerle meş-^ gul olacak başka bir yardımcısın bulunursa tabiî daha az yonı^j lurdu.
Misafirler bLrbirife hep birli te oturacak kimseler ise meseleQ) kalmazdı. Esasen daha ziyadar işte bu gibi vakitlerde Nigâr ha** nımm salonu «edebî salon», bir edebiyat mahfili halini alırdı. Dostlan, memleketin en meşhur kalem sahipleri ve nihayet kendisine takdim edilmesini istiye-rek arkadaşları tarafından getirilmiş münevverler...
Burada edebiyat dünyamıza mensup kimler bulunmazdı ki?„ Meclisi o kadar harikulâde bir kadın, o kadar zarif ve dikkate alâkaya değer bir insandı ki inzivayı çn çok seven'er bile — meselâ üstat Recai zade Ekrem — gelirlerdi. Esasen Recai zade ile aralarında birbirlerine karşı büyük saygıları vardı. Üstat Ekrem, kendisine malı sus zerafetile, bu hakikaten ince kadın şairimize pek büyük bir kıymet verirdi. Nigâr hanımın yazılarının üstünde de Ekrem'in tesirleri çok mühimdir. Osman paşa da Ekrem beyi p?k takdir eder, pek ince bir insan olarak görürdü. Dostlukları eskidendi.
Bu salonlarda pek çok ecnebi münevverlere . de rasgelmek mümkündü.
Bu salon faslını araya sıkıştırdıktan sonra tekrar Nigâr hanımın hayatını mümkün o’duğu kadar tarih sırasına göre tetkik edelim...
Nigâr hanımın bütün eserlerinde tatmin edilmemiş derin duygulu, alabildiğine heyecanlı bir kadın ruhunun fntınalı sesini adam akıllı İşitmek kabilidr.
Bu tatmin edilmemiş ruh. derin saadet ihtiyacı sinirlerini çok bozmuştu. Ruh üzüntüsü, ona madde hâlinde hastalık getirmişti. Meselâ gece'erce uyuya-mıyordu, Uykusuzluktan en ziyade şikâyet eden insanlar arasındaydı. Böyle uykusuz anlarında bazan gece yansından çok sonralara kadar yatağında kitap okurdu.
Sıhhatinden korktuğu İçin gayet az yemek yerdi. Fakat güzel pişmiş yemeği ve nefis gıdayı arar ve pek hoşlanırdı.
Hayatta en büyük zevklerinden biri son derecede zevkli ve İyi giyinmekti ki bütün bir devir «Nigâr hanımın giyinişi». «Nigâr hanımın feracesi». «Nigâr hanımın yaşmağı», «Nigâr hanımın hotozları» gayetle meşhurdu Nigâr hanımın etrafı dantelli şemsiyeleri, zarif yelpazeleri ve bilhassa saplı tek gözlükleri pek şöhret salmıştı kİ bunlardan sonra bahsedeceğiz..
Hikmet Feridun Es
»■■■^^^Feylesof Rıza
ÖMER HAYAM
VE RUBAİLERİ
Ömer Hayyama alt şimdiye kadar neşredilmemiş birçok vesikalarla rubailerin en doğru tercümelerini bu eserde bulacaksınız. Tane-(■■M sl ciltli olarak 350 kuruştur. AHMET HALİT KİTABEYİ
Sahife 6
AHŞAM
3 Haziran 1945
ihtiyar garson onların masasına hususi bir İtina gösteriyordu. Pek paraları yoktu amma okumuş yazmış insanlardı. Sonra çok eski müşterilerdi. En yenisi 20 seneden beri bu birahaneye her gece gelirdi. Ve kamburu çıkmış garson onlar» çok eskiden tanır ahbaplıkları He de İftihar ederdi. Hat!A bol bahşişti ve paralı hacı dayılara bile o kadar yüz vermezdi. Taramanın balık kokmıyanını, kırmızı toriklerin en a e gevşek olanlarım hep • masaya taşırdı. Müşterilerinin Adetlerini, yılların verdiği bir bilgi İle öğrenmişti. Mesela beyaz peynir İsterlerse bunu çukur tabağın İçinde götürür ve üzerine biraz buzlu su dökerdi. Salata İsterlerse buna katiyen soğan konulmazdı. Zira o masada oturanlar hiç soğan yemezlerdi.
İşte bu akşam yine boş başa oturmuşlardı. İhtiyar garson onların mesleklerini bilirlik Biri büyük bir romancı İdi. Bir çok kitapları vardı. Hattâ bu kitaplarından bazılarında romancı, İhtiyar garson İstavrl’dcn bahsetmişti. İstavrl bundan pek büyük bir iftihar duyardı. Tiirkçesl pek. zayıf olduğu halde o kitapların İkisini satın atmış, ikisini de romancı kendisine hediye etmişti.
İstavrl’nin muhabbeti biraz da bundan İleri geliyordu. Masadaki öteki üç kişi yine âlim, mürekkep yalamış insanlardı. İhtiyar İstavrl'ye dalma sigara verirler, hatırını sorarlar, ara sıra madamdan kaçamak çapkınlık yapıp yapmadığını sorarak onunla ahbaplık ederlerdi. İstavrl İşte bunlara bayılır:
— Kale, ne büyük İnsanlar!., derdi.
İşte o akşam da üstad romancı ayaklı, balon denilen bardağa doldurduğu rakısına buzlu su katarak onu 6üt rengine çeviriyordu. İstavrl’nin sıcak sıcak getirdiği bir dilim kılıç şişi etrafa kokular saçmıştı.
Üstad eski bir aşk hikâyesini anlatıyordu, Rakıdan aldığı bir yudumu, yüzünü buruşturarak yuttuktan sonra kılıç balığına doğru uzandı.
Ve en sonra ağzına attığı teze, beyaz ekmek lokmasını yuttuktan sonra devam etti;
— İşte böyle„. Uzaktan görüyorum. Fakat bir türlü ahbaplığı İlerletmek imkânı yok. Halbuki komşuyuz da. Her zaman kendisine sık sık Taslamaktayım. Sıcak sıcak bakar. Hafif hafif gülümser. Bir sokağın başında birden bire karşıma çıkar. Her şeyi de orijinal. Saçlarının renginden tut da giyinişine kadar hemen hemen kimseye benzemiyen bir haU var, öyle iltifatlı bakıyor kJ kendi kendime; «Ben! tanıyor. Romanlarımı okumuş olacak l.u dedim. Zira gözlerinde böyle hiç olmazsa uzaktan bir Aşinalık sezmiştim.
Baktım kl İş bu vaziyette kalırsa 40 yıl kendlsile ahbap filân olacağım yok... Aklıma bir mevzu geldi. Pek hoşuma giden bu roman mevzuunu oturdum, baştan başa güzelce yazdım.
Bunu okuduğu takdirde ilhamın kimden geldiğini Sevgilimin anlamamasına katiyen imkân yoktu. Çünkü onu, aramızdaki tesadüfleri, heyecanlı karşılaşmaları bütün teferruatı İle yeni romanımda anlatıyordum. Sonra o kimseye benzemiyen insanı ne güzel tasvir etmiştim!.. Roman bittiği zaman bir mecmuadan İstediler. Verdim. ilân ettiler. Ve eserim çıkmağa başladı. Hiç unutmam İlk günü İdi. Uzaktan sevgilimin elinde romanımın çıktığı mecmuayı görünce âdeta sevincimden çıldıracak bale geldim. Hiç bir yazının basılması bana artık heyecan vermlyecek derecede pişkinleştiğini sanıyordum. Demek kl kazın ayağı hiç de öyle değilmiş!..
de uzun uzun düşünüyorym- Hiç bir yazıma bu kadar İtina ettiğimi bilini-' yorum.
Bir gün ona tramvayda ruladun. Kıicağmda ne olaa beğenKBlnlZ?..»
Romancının arkadaşlarından, biri cevap verdi:
_ Bir bebekI..
— Değil canım... Benim romanı basan mecmua!.. Bir evvelki nüfllıaf,. Demek aradan kaçırmış, fakat okumadan da yapamamış. O kaçırdığı nüshayı bulmuş!.. Dünyalar benim' oldu. O günü pek aKbapça da bakıyordu. Kör olasıca sıkılganlığım olmasa mesele yok amma... Nerede bende o pişkinlik?.. Lâkin lştto tam bu sırada başka bir kadın, ikinci mevki tahta tramvay iskemlesinde oturan sevgilimin yanına yaklaştı. Ve ona alaycı bir tavırla sordu:
— Kız Gülsüm... Yoksa een okumak yazmak mı öğrendin?...
Sevgilim şu cevabı verdi:
— Nlrden öğreneceğim giz?... Maytaba mı alıyon beni?.
— Peki bu kucağındaki gazete nadir?..
— Evden aldım... Balık saracağım... Blllyon ya... Islak balık kese kâğıdını yırtıyor.. Eve gelinciye kadar kuyrukları, başlan dışarı çıkıyor. Ben de bir gazete kâğıdı aldım kl bununla da bir defa daha saraym... Hani kese kâğıdı patlamasın diye...
Romancı bu sefer çatalını fasulye pll&klslne doğru uzatırken İlâve etti:
_ İşte meslek hayatımda ilk hayal sukutu budur!.. O zaman gençtim de bir satır yazsam bir milyon İnsan tarafından okunacağına kanldlm... Hâdise bana bayağı tesir etti.. Fakat sonraları alıştım...»
Üstad sustu. İstavrl kendisinin önüne mlnLmirıl bir tabak içinde haşlama pancar turşusu yerleştiriyordu...
(Bir yıldız)
Amerika’da mühim keşiflerde bulunan yabancılar
Bunların arasında Danyal Kerven adında İstanbullu bir mühendis var
Danyal Kerven türbinlerin İhtizazını meneden aletini tecrübe ediyor
Roman İlerledikçe onun için neler düşündüğümü, neler duyduğumu, kendisine neler söylemek İstediğimi,
Amerikalılar neden uçar bomba, kaçar balon kullanmazlar?
Bugünkü halile uçar bomba, hava hâkimiyetini elinden kaçıran için bir teselli vazifesi görüyor
Eşnaf kooperatifleri
îstanbulda bulunan kooperatiflerin daha verimli şekle konulması İçin Ticaret Bakanlığından alınan emrin yerine getirilmesine çalışılıyor. İstanbul mıntaka ticaret müdürü B. Remzi Saka, kooperatiflerin durumlarına yakından ilgi gösteriyor.
Bugünkü çalışma şekli noksan bulunmuştur. Bilhassa harb sonunda esnaf yeni durum arzedecektlr. Esnaf teşekküllerini bu arada bir esnaf teşekkülü olan kooperatifler! ona göre hazırlamak zarureti vardır. Esnaf kooperatiflerini bugünkü haille yani ayrı ayrı mı yaşatmağa çalışmalı, yoksa hepsin! birleştirerek tek kooperatif mİ kurmalı? Bundan sonra kl tetkiklerin sıklet merkezi bu hıısus olacaktır.
Ayrıca bir esnaf bankasının kurulup kurulmaması da İncelenecek veya halk bankasının esnafa faydalı bir hale konulması İşi üzerinde durulacaktır.
Şimdiki lıarbde Amerika, hudutsuz olan malzeme ve teknik kaynaklarını ortaya çıkarmış, büyük bir kudret göstermiştir. Fakat Amerikanın gösterdiği bu kudrette âmil olanlar münhasıran Amerikalılar değildirler. Son senelerde Amerikaya İltica veya muhaceret eden ecnebi münevverlerinden bir çoğu Amerikanın harb gayretinde ve bahusus teknik işlerde büyük ve tesirli yardım ve yararlık göstermişlerdir.
Bu hakikat Amerikalılar tarafından tasdik edilmekte ve ecnebi teknisyenlerin hizmetleri minnetle yâd-olunmaktadır. Hizmet ve şahısları ehemmiyetle tebarüz ettirilen yabancı teknisyenlerin mensup bulundukları başlıca memleketler Türkiye, Rusya, Çin, Peru, Kolombiya, Puerto Rico ve Hattı Üstüva ülkeleridir.
Bir Amerika mecmuasının verdiği malûmata göre Türkiye'den giden ve Amerlkada büyük bir nam bırakan muhteri îstanbulda doğmuş ve büyümüş olan Danyal Kerven’dir. Danyal. îstanbulda İngilizce tahsilini ikmal ettikten sonra Amerlkada yüksek tahsilini görmek üzere 1940 senesinde yola çıkmıştı. Fakat Amerika’ya gitmek İçin İlk yaptığı teşebbüs yolda yıldırım harbine uğnyarak torpillenmiş ve Londraya gitmek zorunda kalmıştı. Londra üniversitesinde bir müddet tahsil ettikten sonra AmeTİ-kaya gitmeğe muvaffak olmuştur. Burada üniversite tahsilini bitirerek en büyük bir Amerikan elektrik mü-essesesine girmiştir. Danyal, burada askeri maksat İle yapılan araştırmalara İştirak etmiştir.
İstanbullu gencin şöhretine sebap olan muvaffakiyeti türbinlere aittir.
Türbin makinelerinin en büyük mahzuru ihtizaz etmesidir. İhtizazı önlemek İçin en hafif sarsıntıyı lş'ar eden bir âlet bulmak lâzım geliyordu.
İstanbullu genç bLr pusun binde bir derecedeki ihtizazını bildiren bir âlet bulmağa muvaffak olmuş ve bu keşfi Amerikan bakliyesine büyük hizmet etmiştir.
Amerikanın harb gayretinde mühim bir hissesi bulunan diğer bir yabancı mütefennln Aleksaver Gorya-nof isminde bir beyaz Rustur. Şimali Mançurlyede Harbln’de lise tahsilini bitiren bu genç Rus 1932 de yüksek • tahsilini görmek üzere Amerikaya gitmiştir. Burada 3000 kilovattık bir turbogenerator meydana getirmiştir.
Paö Tung İsminde iki Çinli birader Çin ve Amerika üniversitelerinden mezun olduktan sonra elektrik sahasında çalışmış ve harb sanayii için elzem olan eletronlk sanayi teçhizatını meydâna getirmeğe muvaffak olmuştur.
Amerikanın harb sanayiinde mühim. hizmeti görülen yabancı teknik adamlarından biri de cenubi Amerika kıtası cumhuriyetlerinden Peru-nun merkezi Lima’dan şimali Amerl-kaya gelerek burada üniversite tahsilini yapan Fernando Alvorado isminde b'r gençtir.
En büyük muvaffakiyeti tayyarelerin gövdelerini elektrik kaynağı usulü ile eksiz olarak imalde göstermiştir. Tayyarelerin son derece yüksek sürati haiz olmasında bu muvaffakiyet büyük bir âmil olmuştur.
Elektrik sahasında çalışan cenubi Amerikalı diğer genç muhteriler de harb sanayiinde faydalı bir hayli keşfe muvaffak olmuşlardır. — F.
Tarihten sah0f(eDeır
RADYO
arkadaşlığımızın etrafında ne tatlı hayaller kurduğumu, ne ılık rüyalar gördüğümü, anlıyacaktı. Kendimi tam mânaslle bu işe vermiştim. Her ciim-, leyi tekrar tekrar okuyor, bazan da beğenmiyor, çiziyor, siliyor, yeni baş-L tan yazıyordum. Kelimelerin üstün-'
Bugünkü program ANKARA RADYOSU:
18.00 Dans orkestrası. 18.45 Şarkılar, 19.00 Haberler, 19.20 Geçmişte bugün, 19.25 Salon orkestrası, 20.15 Pazar Gazetesi, 20.30 Fasıl, 21.00 Şan soloları, 21.15 Şarkı ve türküler, 21.35 Müzik. 22.05 Dans müziği (pl.), 22,15 Yurtta spor, 22.30 At yarışları, 22.35 Dans mü21ği (pl.), 22.45 Haberler.
YARIN SABAHKİ PROGRAM
7.30 Hafif müzik (pl ). 7.45 Haberler, 8.00 Müzik (pl), 12.30 Şarkılar, 12.45 Haberler, 13-00 Salon orkestrası.
LGömlekişT
BİRİNCİ SiNIf GÖMLEKCİ 11
■■Te): 20096 Sirkeci j
(Baş tarafı 4 üncü salıifede) ağalarının nazarları Recep paşaya fena bir Akıbeti İhtar eder gibi göründü.
Recep paşa nıkris illetine müptelâ İdi. Bu hastalığı dolayıslle topal gibi ağır, ağır llerllyerek padişahın bulunduğu odaya vardı ve hemen tehiyat ve selâm He yer öptü. Bu anda Sultan Murattan:
— Gel beri! Topal zorbabaşı!
Hitabını duydu. Bu hitaptan Recep paşanın can başına sıçradı:
— Hâşâ, padişahım! Vallah ve bil-lâh padişahımın rızasından taşra zerre kadar vaz’ ve hareketim yoktur!
Deyip yemin ile zimmetini İbraya başladı. Fakat Sultan Muradın feveran halinde bulunan gazabını teskin edemedi.
Recep paşa. Hafız paşanın» kapı kullan tarafından paralandığı gün ayak divanına çıkacağı sırada bir hayat tehlikesi geçireceğini anlatmak
kastiyle Sultan Murada abdest almak lüzumunu İhtar eylemişti, şimdi de Sultan Murat, kendisine:
— Bre kâfir! Abdesttn var mı?
Diye sorduktan sonra, cevap bekle-miyerek:
— Şu hainin, tez, başını kesini
Emrini verdi. Zülüflü baltacılar hemen kement atarak Recap paşayı boğdular (18 mayış 1632». bir hasıra konulan cesedi sürüyerek Babı hümayundan dışarıya bıraktılar. Recep paşanın dışarıda duran zorlu muhafızları cesedin boynunda siyah bir yılan gibi kemet eserini görünce kalb-lerlnl müthiş bir korku istilâ etti; kendilerinin de kahır ve izale edilmeleri ihtimaliyle hepsi derhal dağılıverdiler!
Dördüncü Sultan Muradın saltanatının İkinci devresi, yani hakiki saltanatı eniştesi Recep paşanın son nefesiyle işte böyle başladı!
Süleyman Kânt İrtem
Nazariye bakımından İçine hiç bir İnsan oturtmadan veya hiç bir vasıta tartından taşınmadan düşman memleketine patlayıcı maddeler göndermek şüphesiz cazip görünür. Hattâ bunu yapan Alman ve Japonların askerî kudretine, buluş kabiliyetine hayran kalanlar da eksik değildir. Aynı suretle sanayi kudreti ve ham madde kaynağı bakımından bu ik! memleketin mecmuundan dahi üstün olan Amerikanın neden bu cazip silâhlardan İstifade etmediğine hayret edenler de pek çoktur.
Halbuki nazari yed e cazip gibi görünen ve henüz gördükleri işe nazaran tekâmül devresine varamamış olan bu silâhların kullanılması gerçekte biraz da zaaf alâmeti telâkki olunmak gerekir, şurasını unutmamalı kl Almanya bu silâhlan zaferden ümit kestikten sonra ve bir tâllh denemesi olarak kuHandığı gibi Japonların Amerikan batı sahillerine İnfilâk maddelerlle dolu balonlar salıvermeleri de pek kuvvetli zamanlar ma tesadüf elti denemez. Her İki tarafa da dikkat edilirse görülür kİ; gerek Almanlar ve gerekse Japonlar havada hâkimiyeti elden kaçırdıktan ve bir daha bunu ele geçiremlyeceklerlne kani olduktan sonradır kl serseri bomba veya balonlarını göndermeğe başlamışlardır. Ne Amerikalılar ve ne de tngillzler havada bu derece ümitsiz ve İş göremez bir hale gelmedikleri içindir ki bu çeşit silâhlara da baş vurmamışlardır.
Fikrimizi daha iyi anlatabilmek üzere açıklıyahm: Uçar bombalar vakıâ tayyare tarafından götürülüp bırakılmadıkları ve düşman memleketlerine kendi kendilerine gittikleri İçin bazı avantajları haiz görünür iseler de şu lk! sebepten büyük mahzurları vardır!
1 — Düşman memleketine gidinceye kadar büyük malzeme veya yakıt sarfını İcabettirlrler.
2 — İsabet İhtimalleri çok azdır.
Meselâ Almanların V-2 adını verdikleri havai fişekli bombanın atılması için 10-15 tonluk infilâk maddesi sarfı lâzım geliyor. Halbuki bu bombanın kendi ağırlığı ancak 1 tondur. İngiliz ve Amerikan bombardıman tayyarelerinin bu ağırlıkta bir bombayı ve aynı mesafe dahilinde (yine 300-400 kilometre) götürüp hedefe atmaları için ■gidip gelme benzin sarfiyatı beher ton başına bomba ağırlığından da mutlaka noksandır. Demek ki bu bombada kendiliğinden gitme halindeki malzeme sarfiyatı en az 10-15 misli fazladır. Bir motör tarafından sevk ve bir otomatik pilot (yani hayli mütekâmil bir makine) tarafından İdare olunan, üzerinde müteaddit cihazlar bulunan (V-l) uçan bombasında ise malzeme zayiatı her halde bu nispetten de fazladır.
İkinci nokta, yani İsabet ihtimalinin azlığı birinci noktadan da daha mühimdir. Zira normal olarak tayyare ile atışa nazaran, bu kadar masraflı olan ve bu kadar kıymetli malzemeyle birlikte patlıyacak. bulunan u-çan bombanın nereye düşeceğinin katiyetle tesblti hemen de İmkansızdır. Her yerde de Londra şehri gibi çok
Yazan:
M. Şevki Yazman
geniş hedefler bulunamaz ve Manş denizi gibi dar sahalar üzerinde atış yapılamaz. Buna karşılık tayyare hücumları ve tayyare vasıtaslle bomba atışı hem daha az malzeme sarfını lcabettlrmekte hem de bombaların hayati ehemmiyette sevk ve idaresi, ve harbin neticeleri üzerinde tesiri mutlak olan hedefler üzerinde veya etrafında toparlanması keyfiyeti çok daha kolay ve kati surette temin edilmiş bulunmaktadır.
Tayyarelerin verdikleri zayiatın da o kadar büyük ehemmiyeti olamaz. Çünkü eğer bombardıman tayyarelerinin zayiatından çeklnLUyorsa onlar bu işi geceleyin, görünmeden ve çok az zayiat vererek de yapabilirler. Ne-tekim İnglllzlerln henüz hava hâkimiyetini kati olarak ellerine geçirmemiş bulundukları 1942 - 43 senelerinde de geceleri bütün Almanya üzerine bomba yağdırdıklarım ve bu gece bombardımanları neticesinde zayiat % 2-3 derecesini pek aşmadığını görüyorduk. İsabet ihtimalinde biraz fedakârlık yapılır, çok yüksekten ve gece gelinirse zayiat çok daha az bir seviyede tutulabilir. Bu çeşit bombardımanlar sonunda dahi elde edilen uçar bomba veya Japonların havaya terkedilmiş balonlarının elde edeceği neticelerden çok daha üstündür. Burada görülüyor kİ bu bomba veya balonlar ancak düşman memleketi üzerinde geniş hava bombardımanları İmkânını elinden kaçırmış taraf için bir «teselli bombardımanı» gibi bir şey oluyor. Yoksa harbin üzerinde müessir olacak bir vasıta değil.
Amerikan sanayi ve tekniğinin bugünkü haU ve zenginllğile bu gibi vasıtaları inşada âciz olabileceği akla getirilemez. Ancak dediğimiz gibi hesaba uymadığı İçin şimdilik kullanılmamaktadır. Şurası var kl eğer Amerikan sanayii bu silâhları İnkişaf ve tekâmül ettirmek İmkânını bulursa, pek az zaman sarflle çok daha müessir netice alabileceğine kani olursa icabında bu silâhlan ortaya koyacağına şüphe edilemez. Şimdiden bu vasıtalar üzerinde geniş çalışmalar yapıldığına kani olabiliriz.
Hakikaten eğer bugünkü tayyare bombaları ve bombardımanları derecesinde müessir ve çok uzaklardan göndermeğe müsait uçar bombalar ortaya konebilirse, o vakit her memleketten fazla İnsanı korumak amacında olan Amerikalıların da bundan faydalanmağa kalkışacaklarına şüp-hf edilemez. Hattâ belki de Uerlde sulhu korumak ve saldırganlan daha İşe teşebbüs etmeden oldukları yerde mıhlayıp cezalandırmak hususunda bu vasıtalar çok müessir birer silâh da olabilirler. Fakat henüz bu derecelerden uzak bulunduğumuz İçin ve daha kuvvetli, daha müessir ve daha az malzeme sar fil e netice aldıkları için Amerikalıların hava silâhı ve hava bombardımanları İşinde devam edeceklerine ve neticeyi de bu yolda alacaklarına kati nazarlle bakılabilir.
Kahır Yüzünden Lütuf
Yazan: P„ VVentuorth Tercüme eden: Vâ . Nû —■ — Tefrika No. 38—,
Amabel, telefonun zilini İşitince, kitabını bıraktı. Reseptörü aldı. Sevdiği bir sesi işiteceğini düşünerek memnun olmuştu. Bununla beraber, aldığı haber onu müteessir etti.
— Korkusuzu bulamadım. Bron-aon’lar onu satmış.
Kadın, üzüldüğünü belli etmemeğe çalıştı.
— Bu karan ne çabuk vermişler?
— Evet. Bir anlaşmazlık var. Fakat, matmazel Angela Bronson burada değil. Halbuki ben, köpeği satın almayı onunla konuşmuştum. Mü-rebblyesl yanımızda değildi. Hülâsa bir yanlışlık olmuş. Netice şu kl, köpek satılmış. Sizin hesabınıza canım sıkıldı.
— Teşekkür ederim. Üzülmeyin, Burada gayri tabii bir vaziyet yok.
Bir sükût oldu. Sonra, Jullen, telefonu kapatmadan evvel:
— Sabahleyin gelirim. —dedi.
O gece, basit vakalarla geçti. Amabel, akşam yemeği için tedariki! davranmıştı. Saat yedi buçukta zil! çaldı. Sonra, Jenny'nin hazırladığı tepsiyi alrnalc için aşağı indi. İşi bittikten sonra, tepsiyi, koridordaki masa
nın üzerine bıraktı. Jenny sabahleyin gelip alacak.
Ocağın yanına oturdu. Kitap okumak İstedi. Lâkin, MiUer’ln ona söylediği sözler, zihnini kurcalayıp duruyordu. «İnsan, ocağın yanma oturur. Kulağına hakikatte mevcut olmıyan ayak sesleri çarpar.» İşte şimdi de ev, sessizdi. Bununla beraber, genç kadın, bu sükûtun, hafif ayak seslerile birkaç kere ihlâl edildiğin! farkett!.
Yürüyen Jenny olacak!
Amabel sahlfeyl çevirdi. Müellifin düşüncesi»» kendini kaptırmaya uğraştı. Bunda muvaffak olamadı. Geçen geceler, başka türlü sesler duymuştu. şömineye akseden rüzgâr, yağmur, camlara sürtünen sarmaşıklar, farelerin dört nalı.. Bu akşam öyle bir şeyler yok. Hava, fırtınadan evvelki sükûnu andırıyor.
Amabel, kitabını atarak kalktı.
(— Şayet bu kadar korkaksam, böyle maceradan vazgeçmeliyim, evime dönmeliyim.» diye kendi kendine söylendi. «Halbuki, küçük köşkümde senelerce yalnız başıma oturan ben değil miydim? Şu andaki halim tıpkı EUen'inklne benziyor.»
Piyanoya doğru gitti. Kapağını açtı. Eski valsler! çalmıya başladı.
Güzel mavi Tuna!
Madınazel Georglna, vaktile, tatlı, titrek sesile bu şarkıyı söyler ve piyano çalardı.
Amabel, o hatırayı hafızasında canlandırdı. Parkeler İyice cllâlan-mıştı. Avize yanmıştı. Madmazel Hen-rlette krepdöşln şalına bürünmüştü. Şalın etrafına kırmızı güller İşlenmiş. Suzanne'la Edouard, şimdi Çin'de bulunan Jeanne Berkeley, Georges Forsham hep etrafind aydılar. Ve nihayet Jullen de oradaydı.
Güzel mavi Tuna!
Amabel, piyanoyu kapadı. Şöminenin yanma döndü ve orada kaldı. Gözleri alevlerde. Bütün maziyi hayalinde canlandırdıktan sonra, işte şu günün vaziyeti. Aşık nazarlarla ona bakan delikanlı Jullen yerine, dostluğunu ve olgun erkekliğinin kuvvetli istlnadgâhını veren Jullen!
Alevler sönüyordu. Amabel, birdenbire, vaktin epeyce geciktiğini fark-etti. Zaman ne de çabuk geçmiş!
(— Eski hatıralar insana ne İyi arkadaşlık ediyor.» diye düşündü.
Kapıyı açtı. Ayrıldığı küçük salonun elektriğini söndürdü. Eşikte, ayakta duruyordu. Sağ yanında mer^ dlven. solunda, Julleh'ln İşgal etmiş olduğu oda. Karşısında da. iki yatak odası. Aralarında, minimini masa üzerinde lâmba yanıyor.
Merdivenin yanında diğer bir koridor. Buradan, banyo odalarına ve yemek odaslyle salonun üzerindeki odalara gidiliyor. Amabel'ln ilk far-kettiğl şey, lâmbanın İyi yanmadığı oldu. Alev zayıftı ve koridor loş görünüyordu. Sağ tarafına doğru baktı. Zemin katında, sofada yanan lâmbanın ııe vaziyette olduğunu görmek İstedi. Bu maksatla da bir adını İleri attı. Sofa, hayli loş! Koridor gibi alaca karanlığa boğulmuş. Bu vaziyet ona gayri tabii göründü. Bir koyu sis yükseliyor gibiydi. Grup zamanı, göllerin üzerinde yükselen bir sise benziyordu bu.
Amabel merdivene geldi. Kaşları, çatılmıştı. Hol, bu sisle doluydu. Yahut da bu dumanla.
Bu sonuncu fikir zihnine geldiği vakit, Amabel hayret içinde kaldı. Evet, ortalığı İs basmış olacak. Fakat bu nereden çıkıyor? Bu duman zemin katında çıkan bir yangının neticesi değil. Daha ziyade, ıslak bir topraktan yüksellyora benziyor. Evin içine nasıl olur da sis basar? Yoksa, Jenny, ocağın içinde yağlı kâğıtlar mı bıraktı?
Amabel. merdivenin topuzunu asabi elleriyle sıktı. Duman, beyaz bir dumandı. Yavaş yavaş yükseliyordu. Bu vaziyette, kadın, nasıl olur da yatmıya gider? Odasının kapısını sürgüler? İhtimal kl, bir yangın, aşağı katta belirdi, bütün evi kaplıya-
can.
Cesaretini topladı. Düşüncelerine bir nizam vermeğe çalıştı. Koşaraktan aşağı İndi. Hiç bir şey düşiineml-yordu. Brown'lann yattığı odanın kapısına geldi. Orada İnsanlar var. Yalnız kalmıyacak. Jenny'ye gidecek, onu yanma alacak. Bu dumanın nereden geldiğini birlikte tahkik edecekler. Zira, bu hakikaten gayri tabiî bir şey. Sahici bir duman l
Siz. Jullen’ln büyük amcasının resmini de İhata etmişti. Bu resim, salonla yemek odası kapılarının arasında, ağır bir çerçeve İçinde asılı duruyordu. Daha ötede, masanın üzerinde lâmba hafif ışığını saçıyor ve sisli bir gecede görünen sokak lâmbası gibi, bir hâle ile çevrilmiş intibaını veriyordu.
Genç kadın, Brown’ların kapısına vardı. Nefes nefese tokmağı yakaladı. Kulağına, Jenny’nin sesi çalındı. İncilden bir sahife okuyor. Bayan Brown. ona:
— Teşekkür ederim, kızım. Sen çok İyi kalplisin. —dedi.— Fakat, artık yatmak zamanımız geldi.
Amabel kapıyı vurdu.
Daha hızlı, daha hızlı vurdu. Boğulduğunu hissediyordu. Bir iskemlenin İtildiğini işitti. Odada ayak sesleri. Kilitte anahtar döndü. Bir sürgü açıldı. Kanat aralandı.
Amabel. İtip İçeri girmek istedi. Fakat kanat mukavemet ettL
Bunun üzerine, kadıncağız, soğukkanlılığını tekrar topladı, Doğrula-r..k:
— Benim Jenny! —dedi.— Ben, madam Grey.
Bunun üzerine kapı büsbütün açıldı. Amabel odaya girdi.
Madam Brown. ona endişeli endişeli baktı.
— Ne var? —diye sordu.
Amabel, derin derin nefes aldı.
Bu oda, ne kadar temiz! Ne rahat! Ne neşeli! Şöminenin üzerinde, lk! mum yanıyor. Şöminede alevler ışıldıyor. Madam Brown'ın yatak örtüsü, katlanıp ayak ucuna konulmuş.
— Bana öyle geldi kl... Koridorda duman var... Yahut da sis var. Jenny benimle beraber gelip mutfağa baksa. Bir kaza olup olmadığına kanaat getirsem.
Madam Brown:
— Tabii, —dedi.— Fakat benim burnuma duman kokusu çalınmıyor. Halbuki burnum keskindir. Galiba, aşağıdan biraz rutubet hissediyorum. Jenny şimdi sizinle beraber gider, ne olduğuna bakarsınız.
Amabel, Jenny’ye döndü.
Bu hiç tanımadığı bir Jenny. Kendine pek uygun Nar çiçeği bir robçlö-şambrı giymiş. Kırmızı saçlarını iki kol örerek dizlerine kadar sarkıtmış. Amma yerinden kımıldamıyor.
(Arkası varı
1
AKŞAM
Kü Ç^İKARI
- ÎŞ ARIYANLAR
ŞOFÖR iş ARIYOR — Askerlikle alâkası yoktur. Hususi veya takside çalışmak istiyor. Kefil gösterebilirim. Akşam’da (Ş. F.) rürmuzuna mektupla müracaat, 127 —
TECRÜBELİ MUHASİP — Muhabir ehven şeraitle muayyen saatlerde çalışır. Her nevi muhasebe İşlerini kanuna uygun şekilde deruhte eder. Ttminat verebilir. «Muhasip» rumuzuna müracaat, 158 — 1
BİR ECZACI KALFASI İş AKIYOR — Dışarıya d» gidebilir. Askerlikle ilişiği yoktur. Akşamda (E. K) rumuzuna mektupla 146 — 1
İKTİSAT FAKÜLTESİNDEN — Gcııç hamalbaşı amelebaşılık arıyor veyahut müteahhit yanında çalışmak Lstiyor. Yüzde yüz randıman vfrnıezse ücret almaz. Akşam’da A. D-îş rumuzuna. 192 —
FRANSIZCA - İNGİLİZCE - ALMANCA — Lisanlarına vakıf yüksek ticaret mezunu genç İthalât, ihracatçı mâesscsekrde, her hangi yerde İş aramaktadır. Posta kutusu No. 29 İstanbul. 190 — 1
AİLE YANINDA — Çalışmış, çalışkan, namuslu garson iç arıyor. Yine âile yanında çalışmak istiyor. Mektupla adresten arayınız. Taksim Sıra-Mİvl No. 97 bakkal. 179 — 2
MÜSTAKİL MUHASİP — Tecrübeli vergi işlerini ve lisan bilir yanm veya bütün gün iş anyor. Mali mesuliyeti kabul eder. Teminat verilir. Akşamda 8 O H. 163 — 1
İNGİLİZCE — Muhabereye vakıf Robrrt Kolejin yüksek sınıfından bir talebe muvakkat veya daimi olarak bir ticarethanede çalışmak istiyor. İst P. K. 432 müracaat. 193 — 2
LİSAN BİLEN BİR BAYAN — Tek bir kişinin ev işlerini ve yahut 6-7 yaşlarında çocuklara bakabilir Akşamda C. C. rumuzuna mektupla müracaat. 194 — 2
2 - İŞÇİ ARIYANLAR
TEMİZ — ve yemek bilen bir bayan aranıyor. 1-2 arası 80673 e telefon edilmesi. 116 —
OKUR YAZAR — Bir amele bayan lâzımdır. Hergün saat üçten altıya kadar acele müracaatları. Tahtakale caddesi No. 96 Kundura boya İmalâthanesi Nuri Leflef. 117 — 7
MÜREBBÎYE ARANIYOR — Dörder yaşında İkiz iki çocuğa bakacak mü-rebbiye arıyoruz, isteklilerin Büyük-ada Mehmetçik caddesi No. 7 Dr. AU Rıza Tezele müracaat 213 — 2
HİZMETÇİ ARANIYOR — Üç yaşında bir çocuk ve orta işlerine bakacak, ücret iyidir. Her gün öğleye kadar Şehremini Kürkçübostan Sok. 13 182 — 5
BİR ŞİRKETTE ÇALIŞMAK ÜZERE — Fransızça veya İngilizce bilen bir daktilo alınacaktır. İsteklilerin 23273 numaraya telefonla müracaatları. 176, — 1
4 BAYAN — Orta ve lise tahsilli 4 bayan da mikrofonda konuşabilecek kabiliyette aranıyor. Galata Tünel civan Blllûr sokak Billûr han No. 9 185 —
İTHALÂTÇI YAZIHANESİ İÇİN — Orta mektep mezunu bayan alınacaktır Galata Sermet ban 33 numaraya müracaat. 200 — 2
Çj - SATILIK EŞYA
35 MM SESLİ SİNEMA MAKİNESİ KOMPLE — Pek az kullanılmış markası zelss - İkon (Klang film tertibatı) ehven fiat. Müracaat: Posta kutusu 2252 Beyoğlu. 111 —
SATILIK — Frijider marka eamekan vltrlnli buz dolabı ve havuzu Sa-raçhanebaşı 275 numaralı mahallebl-clye. Telefon 21607. 126 — 1
5000 LİRAYA SATILIK OTOMOBİL — 1943 model, 4 şişe ile 18ü Kim. yapar, 19 bin kim. yapmış radyolu, hâlen takside çalışıyor. Müracaat Galata, Havyar han No. 84/2 136 — 1
SATILIK PİYANO — Sahibi elinden satılık yepyeni orta kuyruklu Blttttıner markalı piyano. (P.L.) rumuzu ile 176 posta kutusuna müracaat, İM
AZİMET DOLAYISİLE SATILIK AC- EL LŞYA—Salon, yemek, yatak odaa takınılan. Frijider, yazı makinesi ve saire. Müracaat telefon 83017 saat 8 - 16. 134 _ 1
SOFRA TAKIMI — 12 kişilik. 9û parça iyi cins zarif ^ofra lakımı. Bıı perşembe günü Sandal Bedesteninde atılıyor. 208 — 1
SAĞLAM YAPILI — Kamaralı, yel , kederi yeni, takımları tamam 7.5 metre boyunda sabit omurgalı bir kotra ehven flatle satılıktır. İsteyenlerin Telefon: 40303 188 — 4
FORDSON TRAKTÖRÜ — Çift OI1-ver pulluk - Mak Kormlk biçer makine - Tekerlekli bostan su motoru -Mükemmeldir. Ayn ve toptan satılıktır. Telefon 60317. 176 — 1
KUYRUKLU PİYANO — Meşhur Vlyena (Koch und Korselt) markalı küçük kuyruklu (Krapo) piyano az kullanılmış mükemmel vaziyette acele satılıktır. Telefon 60317. 177 — 1
ACELE SATILIK FRİJİDER — Az kullanılmış İşler vaziyette otomatik bir buz dolabı satılıktır. Galata Ömer-âblt han kat 2 - 11 numara bay Aliye müracaat. ________________198 — 2
— Kiralık — Satılık
10,000 LİRAYA PAZARLIKSIZ — Cihangirde 127 metre sahalı 7 odalı ahşap denize hâkim acele satılık ev. Galata - Ömerâblt han 23/2 telefon 42368 140 -
SATILIK ARANIYOR — İstanbu-]un her semtinre ev. apartman, dükkân, depo, arsa aranmaktadır. Galata Rıhtım caddesi Kefeli Hüseyin han 2 No. ya müracaat. Telefon: 43840
36 — 3
YEŞİLKÖYDE — Yalı olmak üzere ev veya orta arsa aranıyor. P.K. Galata 1058 e bildirilmesi. 106 — 2
SATILIK APARTIMAN — 7 daireli altında 6 mağaza ve atölyesi bulunan Cağ al oğlu yokuşundaki Başak apartmanı satılıktır. Gezmek İçin kapıcıya ve görüşmek üzere cağaloğlu Çatalçeşme sokak 18 No. ya müracaat. ______114____■— 3
SATILIK KÖŞK — 4 dönüm bahçeli meyva ve çiçek ağaçları dört oda kuyu iki sarnıç Anadoluhlsannda iskele yanında balıkçı Mustafaya pazar günleri müracaat. 115 — 1
KİRALIK DÜKKÂN — Sirkeci Şahin paşa oteli arkası İbnikemal sokak No. 25. 118 —
SİRKECİDE — Ebussuut caddesinde 38 No. lı üç oda bir taraça bLr hela acele satılıktır. Aksaray Namık Kemal caddesinde 1/5 No 11 Bahçeli kahve müstedrl Emine müracaat edilecektir. 121 —
SATILIK ZEYTİNYAĞI FABRİKASI — Mudanyaya beş kilometre Sığı köyünde Alman mamulatı çift baskı idrolik pres 35 beygir kuvvetinde Macar lokomobilile müteharrik işler halde komple, görmek, görüşmek köyde fabrikatöre. İstanbul'da 23367 numaraya telefon. 122 —•
KİRALIK — Bostancıda Küçük Yalıda asfaltta biri yedi ötekisi üç odalı kısmen eşyalı telefonlu İki köşk kiralıktır. içindekilere müracaat. Telefon 52-248 12» — 3
ACELE KİRALIK, SATILIK — Kartal Maltepeslnde yağlı boyalı, on odalı, elektrik, su. banyosu olan yemiş, çamlıkla altı dönüm bahçeli köşk. Müracaat telefonla 83011
133 — 1
SULTAN AII METTEN — Sama t ya, Topkapl, Edirnekapıya, Galat ar!an Beşiktaş» kadar olan mahallerde Kasım paşada bakkaliyeye elverişli dükkânı olup da boş olarak devretmek veya İcara vermek lstiyenlerln Galata yağkapam Arapkayyum sokak 20 No. Yaşar Yiğitbaşıya bildirmeleri. 150 —
TABİAT, ZEVK SAHİPLERİNE ML’JDE — Bakırköy ünde Sakızağacı namlle maruf, 4000 metre murabba-ında yalı, köşk, otel, sinema, gazino, deniz banyosu yapmağa elverişli mahal satılıktır. Aynı yerde mahrukat-çı Asim tinere. Tavassut kabul edilmez. Tel: 16-107 125 — 1
BÜYÜK FIRSAT — İyi tekaüdlye 12000 liraya senede 1260 lira kiralı İki ev, 20000 liraya Beyoğlıında senede 2300 lira kiralı 5 daireli bir dükkanlı apartman. Ferdi Selek galata ömerâ-bit han 23/2 telefon 42368 155 - 1
ANKARADA SATILIK ARSA — Bakanlıklara yakuı Akay sokak parsel 2 ada 1101 blok başı i 8 «r metre İki yüzlü 837 metre sahasında. İsteklilerin her gün 18 ilâ 20 arasında -80738-telefona. 135 — 3
YAZLIK KİRALIK KÖŞK — Telefon ve sair konforu haiz Cadde Bo«-tanı Plâj yolu 19 No. villâ Seher. 138 —
ACELE KİRALIK İKİ DAİRE — (Sayfiyelik) Erenköyünde İstasyona yakın manzaralı 3 odalı hol, mutfak, banyo, terkos, elektrik, havagazı, bahçeli. 43840 telefonla müracaatları. 139
FATİH — Kıztaşı tramvay yerinde kâglr 4 odalı tam konfor 12000. Fatih San güzel de 12000 lira İki katlı apartman. Aksar ayda 4 daireli apartman 350 lira lratlı 38000 liraya. Fatih park karşısı 31 e müracaat. 76
DÖRT AY İÇİN KİRALIK MÖBLE APARTIMAN — Şişlinin eğlence bahçelerine yakın tramvaya İki dakika telefim banyosu olan üç oda bir hol müstakil daire 9-11 kadar 84117. 68 —
ACELE KİRALIK KÖŞK — Erenköy Tüccarbaşi sokak 5 No. bağ. bahçe, sekiz oda iki kiracıya elverişli her konforu mevcut İstenilen mobilye verilmek şartlle sezon için kiralıktır. Aynı adrese müracaat. 151 — 1
BETON YENİ KÖŞK — Konfor ve nezaretli iki kat ayn ayn kiralık veya satılıktır. Göztepe - Travmay durağı - İstasyon cad. 15/3 e müracaat. 89—2
HAVASIZ DEVREN SATILIK BAKKALİYE — Çifte vltrlnli terkosu ve bâyl ruhsatnamesi bulunan temiz bakkaliye devren satılıktır. Cağaloğlu Tür koçağı sokak No. 3 içindekilere. 77
BETON APARTIMAN 2500 LİRA — şişRnln iyi yerinde üç katlı Üst katı boş teslim gömme banyolu. İstanbul Emlâk Bürosu T. 22955 166 —
MÜLKİYETİYLE BERABER DEVREN SATILIK OTEL — Sirkecinin İyi yerinde 42 yataklı dört katlı betonarme Sirkeci Devrikler sokak No. 10. Tel: 22955 167 —
İKİ DAİRELİ DÜKKÂNU BİNA BOŞ TESLİM — Sirkecinin İyi yerinde. Sirkeci şahin Paşa oteli karşısında Devrlşler sokak 10. İstanbul Emlâk Bürosu. Tl: 22955 168 —
SUADİYE — Çatalçeşme'de manzarası havası kaynağı bulunan 360 metrelik arsa üzerine arzuya göre villâ yapılıp satılacaktır. Ankara caddesi 66. Telefon: 20310- 183 — 2
BOĞAZİÇİNDE — Her türlü hayvan beslemeğe müsait dört evi olan 70 dönüm arazi satılıktır. Sirkeci Ankara caddesi No. 68 telefon: 20310 182 — 2
SATILIK EV VE ARSA — Gedlkpa-şa Emin Sinan piyerlotl cadde ve mahallesinde, ev deniz görür. Müracaat: Aynı mahallede Dağ han sokak 2 No. 187 —
ACELE SATILIK APARTMAN — 6 daire bir dükkân Fatih tramvay durağına bir dakika. Müracaat Fatih Karaman caddesi 8 No. Osman Noban 191 —
ANKARADA — Maltepede 6 odalı konforla bir daire İstanbulda bir apartman dairesi ile mübadele edilecektir. Telefon (40009) 198 — 2
SATILIK — Sepetli ve sepetsiz motosikletler Sultanahmet Yerebatan caddesi 50 No- ya müracaat 100- J
CEYHANDA — Ayaş nahiyesinin Yumurtalık mevkiinde gayet münblt her türlü zlraate elverişli 1200 dönüm emri satılıktır. İstanbul Meydancık Valde han Vakıf kasalar dairesine.
131 -
ANKARADA — Cebecide beş dönüm erazisl olan köşk bir hissesi satılıktır. İstanbulda Meydancıg Valde han Vakıf kasalar dairesine müracaat,
132 —
PHİLCO İl LÂMBALI — 940 modeli. Fevkalâde bir radyo. Avrup., mobilyalı 11 plâklı otomatik pikap ile uygun Halle elden satılıktır. Galata, Bankalar cad. Voyvoda han 3 üncü kat No. 15 öğleden sonra müracaat.
174 — 2
Bir hesap memuru alınacak
Tarım bakanlığı geztepe asma fidanlığı müdürlüğünden
20 lira aslî maaşla bir hesap memuru alınacaktır. Lise veya orta okulu bitirenlerin memurin kanununa uygun müsbet evrakile birlikte 11, 6, 945 tarihinde saat 10 da yapılacak müsabaka imtihanı gününe kadar müessese müdürlüğüne istida ile müracaatları. (7343
Toprak mahsulleri ofisi İstanbul şubesi müdürlüğünden:
7 mayıs 945 tarihinde deniz vasıtalarından depolara ve depolardan deniz vasıtalarına taşınacak mallar için, yapılan eksiltme neticeleri Umum müdürlüğümüzce onaylanmamış bulunduğundan, bu İşler yeniden eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme 7 haziran 945 perşembe günü saat 15 te Galatada Bahtiyar hanında Ofisin İstanbul şubesinde yapılacaktır. İsteklilerin yeni şartlaşmayı cumartesi gününden itibaren bu handaki Ofisin Nakliyat servisinden almaları yayınlanır. G3071
BEŞİKTAŞ — Abbasağa mahallesi Posta caddesinde müfrez arsalar ehven flatle acele satılıktır. Beşiktaş Akaretler köşebaşında 2 No, il yazıhanede Ali Rıza Çoraya müracaat.
201 — 1
MÜTEFERRİK
DİKKAT — Paraya İhtiyaçmış varsa ve emlâkinizi kolay, sürat ve emniyetle İpotek etmek istiyorsanız Ak-şam'da Emlâk rumuzuna açık adresle müracaat ediniz, 94 _2
ÜÇÜZ FRANSIZCA DERSLERİ — Fransada okumuş lise muallimi kolay metodla ders verir. Evlere gi delir. Birinci ders bedavadır. Fatih -eski şifahane Emin apartmanı kat 5.
14» —
İNGİLİZCE — Amer ikada okumuş ve Amerikan mekteplerinde İngilizce öğretmiş bir genç üç ayda lisan öğretir. »D.S.» rumuzuna mektupla müracaat. 1$9 __2
PARASI OLUP DA — İpotek mukabili veya kârlı işlerde kullanmak is-tlyenler Akşam gazetesinde Arslan rumuzuna açık adresle müracaatları.
178 — 2
KOLEJ MEZUNU BAYAN — Orta -İlse talebelerini yüzde yüz muvaffakiyetle İngilizce imtihanına hazırlar. Sayfiyelere gidebilir. Akşamda .İngilizce Ders» rumuzuna mektupla müracaat 172 — 1
ITRİYAT İMALÂTHANESİ — Her türlü tesisat ve teşkilât mevcut, hâlen faaliyette ve tanınmış markaları bulunan ıtriyat İmalâthanesi başında daimi bulunacak bir şerik aramaktadır. Teknisyeni vardır. Müracaat: 12 ye kadar Sirkeci, Ada han, No. 28 181 — 2
ACELE SATILIK DÜKKÂNLA BAHÇELİ EV — Şehzadebaşmda güzeli dükkân 5000 liraya. Ü-sküdarda Seli-mJyede dört oda, İki helâ, mutfak bir dönüm meyva ağaçlı bahçtsile 2500 liraya. Sirkecide Ada han 20 numaraya müracaat. 197 — 1
İMALCİ USTASI — Emekliyim, piyasada kazanç getirecek mamul eşya yapan sanat sahip 1 erile sermaye koyarak ortak iş yapmak istiyorum. 200 numaralı posta kutusuna acele tafsilâtlı mektup gönderilmesi. 212
DEVREN SATILIK BAKKALİYE — Nişantaşı Valikonağı caddesi telefon buz dolabı, baskül, otomatik tente' Terkos iki caddeye vltrlnli M No. h. (İnan Erzak Pazarı) içindeki mallarla devren satılıktır, Tel: 81384 155 —
MEKTUPLA KIN İZİ ALDIRINIZ
Gazetemiz idarehanesini adres olarak göstermiş olan karilerimizden
D.S.A — S.L.A — H.K — H.E — H.G — Ciddi 13 — FJ3 —
İngilizce Ders — Madeni Eşya namlarına gelen mektupta rehanemlzden aldırmaları olunur.
SULTANAHMETTE— 300 metre mesa-halı 9 odalı ahşap ev 10800 ’lraya satılıktır. Ferdi Selek Galata Ömerftbit han 23/2 telefon 42368 157 — 1
SATILIK EMLÂK ARANIYOR — Istan bulun her yerinde apartman ev mağaza imalâthane, fabrika, han, arsa ve çlflik almak, satmak ve kârlı İşi olup da devredecekler veya ortak istlyenler Beyoğlu Büyük Parmakka-pı köşebaşı 4 No. kat 2 Zarif Özalp. Telefon: 42398 6055 — 1
SATILIK MODERN APARTIMAN — Harbiye Hamamda, 328 lira ayda lratlı, 46,000 liraya satılıktır, saat 14-16 taliplerin 44443 telefon etmeleri. 173 — 1
YFNİKÖYDE SATILIK YALI — Etrafı açık, fevkalâde manzaralı. 4 katta 11 oda, konforu havi ve altında dükkânları bulunan Köybaşı caddesinde 295 No. 11 bahçeli yalı boş teslim 40 bin liraya satılıktır. İçindekilere müracaat. 147 — 1
CAĞALOĞLUNÜN — Göbeğinde İki katlı konforlu bahçeli. Sirkeci Devreler sokak 10 No. İstanbul Emlâk Burusu Tl. 22055 ido —
Satılık çam tomruğu
Devlet Orman işletmesi gerede revir amirliğinden
1 — Revirimize bağlı Aktaş bölgesinin Yenecik deposunda 15 numaralı
İstifte mevcut 216 adede muadil 106 metreküp 710 desimetreküp çamLL tomruğu açık arttırma suretile satılığa çıkarılmıştır. Q
2 — Beher metreküpün muhammen bedeli 62 liradır.
3 — Arttırma 12/6/945 tarihine raslıyan salı günü saat 15 te Reı binasında yapılacaktır.
4 — Muvakkat teminat 49620 kuruştur. ■g
5 — Şartname Orman umum müdürlüğünde, Bolu, Karabük, K. Hamam ve Gerede Revir Amirliklerinde görülebilir. C
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte Revir merkezinde komlsyonaO
müracaatları. (7407) 'yj
Ankara fen fakültesi dekanlığından: >
1 — Ankara fen" fakültesine İstanbul üniversitesi Fen fakültesi doçentlik imtihanı talimatnamesindeki esaslara göre 1 genel matematik, 1® matematik, analiz, 1 astronomi, 1 denel fizik, 1 genel fizik, 2 genel kimya,
1 fizikokimya doçenti alınacaktır. (Talimatname örneği Ankara Fen fakülM— tesinden istenileblllr.)
2 — Tezler 4 nüsha olarak 1/8/945 gününe kadar Fen fakültesi de-O kanlığına gelmiş bulunmalıdır.
3 — Tezler hakkında karar 1945 ekim ayının ilk haftası içinde bıldi-jj* rllecek, diğer imtihanlar ekim ayı sonuna kadar yapılmış olacaktır.
İsteklilerin hal tercümelerini, doğum tarihlerini ve öğrenimlerini de(0 bildiren dilekçelerini 15/VII 945 gününe kadar Fakültemize gönderme-fl) lerl. (7422)
Vakıflar orman işletmesi müdürlüğünden 1
Aşağıda İstif yeri, miktarı cinsi teminat ve muhammen bedeli yazılı 950 kental odun şartnamesine göre pazarlıkla satılacaktır.
isteklilerin 7/Hazlran/945 günü saat 15 de İşletmemize müracaatları. Kentalinin
Muhammen bedeli Muvakkat teminat Mevklt_________Kuruş__________Lira Lira
100 33 77
80 22 50
(7387)
Mtktnn __________
450 kent. Karışık odun Karu başı
500 > Kestane 6 No. 11 makta
Cins!
İnşaat mühendisi aranıyor
Toprak mahsulleri ofisi umum müdürlüğünden.
İnşaat servisimiz için merkez ve taşrada istihdam edilmek üzere inşaat işlerinde tecrübeli yüksek mühendis ve mühendise ihtiyacımız vardır.
Taliplere meslekteki kıdem ve bilgilerine göre ücret verilecektir. Taliplerin 15 hazirana kadar umum müdürlüğe müracaatlar! iiân olunur. (7391)
Teknik okulu müdürlüğünden:
Okulumuzda iki şube kâtipliği, bir mübayaa memurluğu bir öğretim bürosu daktiloluğu ile bir not teksir memurluğu açıktır. İsteklilerin memurin kanunu gereğince lâzımgelen belgelerile 15 gün zarfında Yıldızda bulunan okul müdürlüğüne müracaatları. (7384)
Beden terbiyeci umum müdürlüğünden:
Yedi ay müddetle haftada iki defa bastırılacak ve İstanbul-da neşrolunacak spor gazetesi açık eksiltmesi 11, 6. 945 pazartesi günü saat 10 da Ankarada umum müdürlük binasında yapılacaktır.
Şartnamesi her gün umum müdürlük neşriyat müdürlüğünden ve İstanbul beden terbiyesi bölge başkanlığından parasız olarak verilir,
İsteklilerin 900 lira muvakkat teminat yatırarak eksiltmeye iştirakleri ilân olunur. (7390)
ZİRAAT
BANKASI
arıyorum
Yan tarafta fotoğrafı bulunan NEZİHE ERSİN S gündenberi kayıptır. Kendisinin çalıştığını öğren-dlm İse de bulamadım. Her kim kendisinin nerede olduğunu bili-i yorsa insaniyet namına aşağıdakiI adrese habfr vermesini rica ederim.
çemberlltaş Dlzdariye Kâtip Sinan yokuşu 7 No. da annesi Zehra Ersin
kızımı
T ARLARA SI CADDESİ — 85/1 numaralı dükkân acele olarak devren satılıktır. Müracaat telefon 40284
164 —
3250 BOŞ TESLİM — Beşlktaşın iyi mevkiinde üç oda. hol. mutfak, ter-kos, elektrik. Galata Büyük Millet I han 28/16. 18 e kadar. 177 —
KALAMIŞ — Tramvay caddesi üzerinde 3 parça münferit ot satılıktır. Kalamış caddesinde 20 numaraya müracaat. 180 — 5
BAKTERİOLOGİ LÂBORATL VARI SATTLIKTTR — İşi İyi ve merkezdedir. Salih Necati eczanesine müracaat. 181 — 2
CADDEBOSTANI — Piâjyolu 8/3 bir kat beş odalı köşk temmuzdan itibaren yazlık veya senelik olarak kiraya verilecektir. içindekilere müracaat 184 — 2
Göz Mütehassısı
Doktor Cemil Göriir
Hastalarını pazardan başka her gün saat 15 ten 18 e kadar kabul eder.
Salı günleri fıkaraya mecca-nen bakılır.
Cağaloğlu Nuruosmanlyc caddesi Osman Şsrafeddln Aprt. No. 5 .
BİRİKTİREN RAHAT-GD&Q
Senede 28.800 lira ikramiye
Ziraat Bankasında Kumbaralı ve lhbarsız tasarruf hesaplarında
12 Mart. 11 Haziran, 11 Eylül ve 11 Blrlncikânun keşide tarihlerinden bir ay evvelki matlûp bakiyeleri 50 liradan az olmamakla beraber keşide tarihine kadar da matlûp bakiyeleri bu mikdardan aşağı düsml-yenler arasında senede 4 defa .........................-•
re ikramiye dağıtılacaktır.
4 Adet
4 •
4 ■
çekilen kur'a ile a&a«ndaki plâna go-
100 ■
120 ■
160 *
DİKKAT
1000 liralık
İ00 »
250 •
100 >
50 »
40 »
10 •
paralar bir sena içinde 50 liradan aşağı dflşm'ven-
Hesaplarındaki . . .
lere ikramiye çıktığı tfikdlrde % ir, tazla.sUe verilecektir.
i
8 Haziran 1045
60 Saatlik
Bir Dünya
j~* safiyet »ahini bliyiik olan uçak, yaşadığı-* mu dünyayı daraltmıştır.
Buğun, herhangi bir hava alanından yapı-lacak 60 »aatlık bir uçuşla dünyanın herhangi bir noktalına ulaşılabilir.
Bövlece, memleketler va milletler birbirlerini» eskiline nazaran çök yaklaşmış bulunuyorlar. Harpten «onra, bu yakınlık dahc da artacakta*.
Çünkü, »ulh olur olmaz: COUSOLIDATE.D VULTEE AIRCRAFT OF AMERICA, bütün
okuyucu
ALEKO
Kcnicnça
FEVZİ
YOROO
İBJVİAİL
Kemani
NİHAT
Neyzen
İSMAİL
Kanuni
Darbukâ
NECDKT
Bestekâr Tamburi
Biricik Kemani
Klarnet
NEVZAT
Okuyucular; FAÎDB
Plyanlıt Udi
Halk Türküleri Okuyucusu
ZEHRA BİLİR
TAKSİM K R i S
Musiki duygularını yurdumuzun köylerinden toplayıp yalatan rakipsiz
En muvaffak
Fasıl okuyucusu
memteketlerin hava hatlarına arretmek üzere ticâret uçakları imal etmek taiavvurundadır.
Güneşin hayat veren ışıklarından vücudününzü yakmadan hakikaten İstifade edebilmek, ve çok sıhhatli bir renge malik olabilmek İçin güneş banyosundan evvel cildinize İnce bir tabaka
KREM NEVİN
sürerek hafit bir masaj yapınız, ilk. defa güneşte on beş dakikadan fazla durmayınız. Sonraları tedricen bu vakti arthrabllirsiiüz.
SAFıYE TOKAY
HAMİYET YÜCESES
CONSOLIDATED VULTEE
HollandalI ÜSTAD
AIRCRAFT CORPORATION
UNITED STATES OF AMERICA
Taraby»da
TOKATLIYAN OTELİ
VE
SÜMER PALAS DANS PAVİYONU
Açılmıştır.
CUMARTESİ VE PAZAR saat 15 ten 19.30 a kadar DANSLI MATıNE. BRAüLiO PEREZ iştirakile FEVKALADE CAZZ
$
FİLİSTİN
Egbert Van Heemskerk le Jeu-ne'ln ■1645-1704) bir cKABARE KÖŞESİ» e1 tasvir eden ve 1305 tarihinde Londra da açık ar t tır-rs&ya vazedilen tablosu, satışa arreöLteıek üzere Beyoğlunda Tünel civarında Harmanlı Hanında AN i ULUS mağazasmds teşhir edilmektedir.
S 4 7 İLİK BİNA
Harbiysde Tramvay caddesi üzerinde 4 katlı mükemmel ton-farlu yağlı boyalı bir ahşap bina 3S.tlh.tta. Görülmek İçte 81310 No. ya teUfesla müracaat.
Dr Zekâi Muammer
Salâhadin Pınar
Necati Tokyay
Hamdi Tokay
CAN
BİRSEN
StLVA
MEMDUH CELAL
LÛTFt
Üstad AGYAZARın idaresindeki BÜYÜK FASIL HEYETi’nin iştirakile AÇILIYOR.
Türkiyenln tek tek taranmış. sivilmiş seçkin sanatkârları Kristal 8alcınunrın «.ayin halkımıza haziriadltl akla gelmez değişiklik ve güzelliklerle eşsiz ve rakipsiz musiki meraklılarının ve «m ULtz ailelerin rahatla vc ta», laylıklâ gelebilecekleri S!r mnsıkl yurdu olmuştur Tel: 82W9 Müdüriyet
Doktor Eczacı ve Eczacı Kalfası Aranıyor
Ereğli kömürleri işletmesi umum müdürlü^ündent
1 — tsletmerroz sağlık teşkilâtı İçin bulaşıcı hastalıklari.a mücadele etmek üzere bir mücadele tabibi;
2 — Ocaklara bağlı dispanseri erimiz İçin dispanser hekimi, eczacı ve eczacı kailası alınacaktır.
Taliplerin Zongu-dakta E. K, !, genel direktörlüğüne müra-
caatları. (7330)
SANAYİ SERGİSİNİ ziyaret edİnîz •
M Ma-s - n Bazmaa Mâ Puakrasr asada her grim satt P flaş Si a Enâar ÜNTON FKANSEk
MaasMİa
233. MeşrutgyK Cad.
Pan galimin tam merkezinde aatıhk
Sut
Se :_:e iyi emi kart köpeği
Kaset ENEK.
UYı/Z ve DERİ I hfcTfc_ML.fcP.Ni
DERMOLiV
(—e*r
(rs: imi::unuıjcrotrr yr
Ft ÎJ»aSİ
tk
Comments (0)