3 Haziran 1950
Cumartesi
*
• SİYASÎ İKTİSADİ
IQTTA
13 l/ı
Sayı 185
10 kuruf
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone : Türkiye İçin seneliği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memlckotlçr İki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Te.i» «den : HABİB EDİB-TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır, hânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
İç politika
Hükümet programında
jjihsî teşebbüs
PARİS
Dünkü Meclis müzakereleri
- — —--
İÇ SAYFALARDA
ikinci
njemnkrat Partinin esas programı
* zaten şahsi teşebbüse dayandığından şimdi Hükümet programında bu ! ususun izahatını bulmak pek tabiidir. Buna rağmen iktisadi işlerin devletçilik zihniyetinden uzaklaştırılması. şahsi teşebbüsün İktisadi faaliyetimizde esas tutulması ve İktisadî devlet teşekküllerinin yavaş yavaş tasfiye imkânlarının aranacağı glhj sözleri Meclis huzurunda Hükümet Reisinin ağzından işitmek şüphesiz ki herkesi sevindirecek ve hariçten sermaye gelmesi ihtimallerini arttıracak mühim bir hâdisedir.
Şimdi yapılacak en mühim iş programda söylenen sözler ve yapılan valtlerl ilmi bir şekilde tetkik ettirerek birer plâna bağlamak ve müeyyidesini kanunlar İle sağlamlamaktır. Mazinin eski acı hâtıralarım sil-Oiek. dahil ve hariçte Hükümet ve memleketimize karşı itimadı arttır-rypık üzere teşebbüsü şahsiye engel olacak şeylerin kaldırılması İçin her peyden evvel Hükümet kendi programında tesbit ettiği esaslara sadık kalmalıdır. Hikmeti Hükümet, hazine menfaati gibi çok eski zamanlardan beri sarfedllen ve hep vatandaş menfaatinin ve şahsi teşebbüsün zarara uğrayacağı zaman ortaya çıkan ^Özlerin artık bir daha tatbikat sahasında yeri kalmamalıdır.
Piz programda aynen söylenen, devletin doğrudan doğruya iktisadi teşebbüslere girmesi, nâzım veya murakabeci olarak iktisadi sahada vazifeler almasının en çok bir istisna teşkil edeceği ve ancak kati zaruret Llne inhisar etmesi sözünü endişe karşıladık. Çünkü, bu istisnanın dudu çizilmediği gibi zaruretin mahiyeti tesbit olunmamıştır.
Bir Devlet ve Hükümet siyaseti ik-tlsadlyesinin ana hatları tesbit edildikten sonra onun teferruatı da bu esas dahilinde cereyan etmelidir. İstisna ve zaruret ancak harp gibi zamanlarda olur. Öteden heri idare mekanizmasını elinde tutanların büyük bir kısmı herşeyi kendilerinin bildiklerini ve başkasına sormaya ihtiyaç olmadığını zannederlerdi. Bizi iktisadiyatımızda teşebbüsü şahslyeden geri bırakan, tamamen devletçi yapan kararlar hep bir istisna ve bir defaya mahsus diye verilmiştir.
Halbuki hu gibi istisnaların hattâ, bir defaya mahsus da olsa memlekete yaptığı zararlar hadsiz ve hesapsız olmuştur. Varlık \ergisi bunun acı bir misalidir.
Biz yeni Hükümetin yaptığı valilere sadık kalacağına ve bütün engelleri imkân nispetinde kaldıracağına eminiz. Fakat yeni engeller İhdas e-dilmemesi için bütün açık kapıların kapanmasını zaruri görüyoruz. Çünkü. ancak bıı sayede iktisadi hayattan uzak kalmış olan memleketimiz için yeni bir devre açılarak, tabiatın bize verdiği servet kaynaklarının istismarı kabil olacak ve bu sayede ecnebi sermayesi memleketimize girmek cesaretini gösterecektir. Bıı hususta Maliye, Ticaret, işletmeler, Bayındırlık ve Ulaştırma bakanlarımın blribiriyle çok sıkı bir İşbirliği yapmaları zarureti vardır.
Bilhassa mahkemelerimizin ıslâhı sayesinde iktisadi faaliyetimiz, şahsi teşebbüslerin kuvvet ve mânası daha fazla artacak ve anlaşılacaktır. Bugün hakkı zayi olan bir kimse hakkını aramak İçin senelerce uğraşmak, yorulmak ve masraflar etmek mecburiyetindedir. Halbuki İktisadî hayat Çmniyet ister ve herhangi bir yerden kendisine tecavüz edildiği vakit en kısa bir zamanda bunun müdafaasını kanunda bulmalıdır.
haile hu-de
Bize öyle geliyor kİ. ucuzluğun temini ve geçinme şartlarının düzelt ilmeni için devlet inhisarı altında bulunan tütün vc İspirtolu maddelerden maadasını şahsi teşebbüse bırakmak çok faydalı olacaktır. Bu İşin bugünden yarma yapılması imkânı da yoktur. O halde Devlet, inhisarı altında bulunan veya rekabet etmek üzere İşlettiği fabrikaların mamulatını zararına dahi olsa derhal ucuzlaştırmak tarafına gitmelidir. Bundan başka öyle zannediyoruz ki, Mars hail Plânı ile hariçten gıda maddelerinin getirilmesi ve bunlara karşı gümrük vergilerinin indirilmesi ilk zaman için faydalı tesirlerin başında gelebilir. Bunu son Cihan Harbinden sonra esas karakteri ziraat olan memleketler tatbik etmişler ve muvaffak da muşlardır. Bunun zürra ma l ğını hâdiseler ispat
Oİ-aleyhlne ol-etmlştir.
İktisadî sa-
Hükümet programının balarda göstermek İstediği faaliyette muvaffak olabilmesi için halkın kendisine .sardım etmesi şarttır. Biz son Dünya Harbinden sonra yanmış, yıkılmış ve bütün İktisadi faaliyetleri sönmüş olan memleketlerin son üç serıe zarfında nasıl İlerlediklerini hayretle gördüğümüz zaman bu İlerleyişte halktan doğmuş olan Hükümetlerin faaliyet hissesi yanında, en büyük muvaffakiyet unsurunun balkın Hükümete yardım etmesi olduğunu mü-şahade ettik, şimdi bizde de iktisadi hayatın İnkişafı İçin Milletle Hükümetin birlikte çalışmaları sayesinde az zamanda İyi semereler elde edilmeye başlanacaktır.
Habib Edib - TÖrehan
Amerika ve Kanada ile daha
sıkı işbirliği tesis edilecek
Auriol dün, F. Köprülüyü kabul etti
Paris. 2 A.A. (United Press) — Mar-shall Plânına dahil 18 memleketin dışişleri vc maliye bakanları bugün Pa-riste Avrupanın iktisadi kalkınmasını hızlandırmaya. Birleşik Amerika ve Kanada ile daha sıkı işbirliği sağlamaya matuf bir toplantı yapmışlardır.
Avrupa İktisadî İşbirliği Teşkilâtı Konseyine dahil bakanlar şu meseleleri ele almak tiasavvuTundadırlar:
1 — Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtı toplantılarına bundan böyle Birleşik Amerika ile Kanatlanın iştirak etmesi,
2 — Dolara dayanan bir Avrupa ö-demeler birliğinin kurulması için gereken plânların hazırlanması.
3 — Avrupa İktisadî İşbirliği Teşkilâtı He Avrupa Konseyi arasında işbirliğini sıklaştırma çareleri aranması.
4 — Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtı Konseyinin daima Pariste toplan-mayıp bazan diğer başkentlerde de toplanması gerektiği yolunda İrlanda Dışişleri Bakanı Mac Bredl tarafından yapılan teklifin incelenmesi,
5 — Avrupa İktisadî İşbirliği Teşkilâtı Genel Sekreteri Marpole'nin teşkilâtın geçen senekl faaliyeti hakkında hazırladığı raporun tetkiki.
Kuzey Atlantik Paktına dahil memleketlerin geçenlerde Londrada yaptıkları müzakereler esnasında Birleşik A-merika ve Kanada Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtının toplantılarına iştirak etmek talebinde bulunmuşlardır.
Türkiye Tâli Komisyonda
Paris, 2 fAPı — Avrupa Konseyinin Ayan Meclisi mesabesinde olan Bakanlar Komitesi de cumartesi günü Pariste toplanacaktır. Bu komitenin Tâli Komisyonu ki bunda Türkiye, Fransa ve İngiltere âza bulunmaktadır. dün toplanarak, işbirliği hakkın-
daki raporunu tamamlamaya gayret etmiştir.
Bugün yapılacak toplantılara. Birleşik Amerikanın Marshall Plânı Büyük elçisi \V. Averell Harriman müşahit o-larak iştirak edecektir.
Auriol dün Köprülüyü kabul etti
Paris, 2 A.A. (özel muhabirimiz bildiriyor) — Fransa Cumhurbaşkanı Vlncent Auriol bu sabah saat 12.15 te Elysee Sarayında Türkiye Dışişleri Bakanı Fuat Köprülüyü kabul etmiştir.
Köprülü konferansta
Paris, 2 (özel muhabirimizden) — Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü Avrupa İktisadi işbirliği Teşkilâtına mensup 17 devlet dışişleri veya maliye bakanlarının bugün sabah ve öğleden sonra Müette Şatosunda akdettikleri iki oturumda da hazır bulunmuştur.
Kendisine Dışişleri Bakanlığı İkinci Daire Başkanı Fatin Zorlu vc Avrupa iktisadi işbirliği Teşkilâtı nezdindeki daimi Türk heyeti başkanı Tiney ile bu heyete ve Büyükelçiliğe mensup bazı memurlar refakat etmekte İdiler.
Köprülü yarın öğleden sonra Fransız Dışişleri Bakanlığında yapılacak o-lan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplantısında hazır bulunacak ve toplantıdan sonra Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman ile görüşecektir.
Paristen çarşamba günü hareket c-dccck olan Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü Brükselden uçakla Ankaraya dönecektir.
11 ■— ■ " - 1 1 - -




I

••
Atomik top mermileri L
*
Amerikanın, yeni silâhlar geliştirdiği açıklanıyor
VVashıngton, 2 lA.P.) — Birleşik A-rnerikanın atomik top mermileri ve roketlerle sevkedilebilecek atom bombalan geliştirdiği bugün öğrenilmiştir. Bu yeni silâhların gerek savaş meydanlarındaki askeri birliklere ve gerek sınaî hedeflere karşı kullanılabilecek şekilde imal edildiği anlaşılmaktadır.
Yeni silâhlara dair bu kısmi açıklamalar Atlantik Paktı askerî plâncılarına itimat telkin edici mahiyettedir: Batı Avrupa bu silâhlar sayesinde, Birleşik Amerika ve müttefiklerini en ağır mali yükler altına sokmaksızın tecavüze karşı müemmen kılınabilecektir. Bu gelişmeleri esasen Birleşik Amerika Savunma Bakanı Johnson, 31 mart tarihinde Başkan Truman’u sunduğu raporda belirtmiş, Birleşik A-merikanın. taktik ve tabiye bakımından son derecede önemli olabilecek yeni atom silâhları geliştirmekte olduğunu beyan etmişti.
Kızıl Macaristanda yeniden tevkifler
Budapeşte, 2 A.A. (AFP) — Macaristan Yüksek Komutanlığında yapılan tasfiyenin devam edeceği tahmin edilmektedir.
Kurmaybaşkanı ile Zırhlı Kuvvetler Umumi Müfettişinin vazifelerinden u-zaklaştırılmalarından sonra Sağlık Dairesi Müdürü General Dr. Merenyi Choltz da tevkif edilmiş vc eski Zat-işleri Müdürü General îlly azledilmiştir.
Diğer taraftan iyi bir kaynaktan öğrenildiğine göre 1947 de Budapeşte Belediye Başkanı olan Kovago da tevkif edilmiştir.
Anadoluda Refik Halid :
Bergama göründü
ekseriyetle güven oyu aldı
Muhalefet, Meclisi terkettı

Kifayeti müzakere takririnden sonra. Barutçuya söz verilmemesi üzerine, C.H.P. İller: „Tüzük ihlâl edildin diye salondan çıktılar
Ankara 2 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugün de saat 15 ten itibaren muhalefetle muvafakat partisine mensup olun milletvekilleri ile bağımsızlar Hükümetin programı üzerinde konuştular ve söz düellosunda bulundular. Muvafakat Partisinden söz alanların hemen hepsi C. H. P. sözcüsü Barutçuya cevaplar veriyorlardı. Bir kısmı da tamamen saded dışına çıkıyorlardı. Bıığımsız milletvekillerinden Halide Edib Adıvar, Ali Fııad Cebesoy ve Suat Hayri Ürgüplü esaslı noktalar üzerinde durdular ve bir kifayeti müzakere takriri verildi ve reddolundu. Feridun Fikrinin teklifi üzerine tüzük gereğince bir muhalif, bir muvafık ve bir bağımsıza söz verilmesi kararlaştırıldı. Ali Fııad Cebesoy Hükümet Programının kâfi derecede sarih olduğunu belirttikten sonra, bu güne kadar bilhassa Tarım ve Sulama konulan üzerinde yanlış hareketlerde bulunulmuş olduğunu belirtti ve bundan sonra bu hususların tekrarına müsamaha gösterilmemesini istedi.
Cevdet Kerim lncedayı. geçen celsede konuşan hatiplerin; C. II. P. nin bugüne kadar hiçbir şey yapmadığı, aldığı 3 milyon küsur reyin para İle elde edilmiş olduğu. Celâl Bayar’a Türkiyenin İlk Cumhurbaşkanı demek lâzım geldiği hakkındaki iddiaları cevaplandırarak bu fikirlerin kabul edilmesi halinde Atatiirkün bütün hizmetlerinin inkâr edilmiş olacağını ve bunun Türk halkına hakaret teşkil edeceğini ileri sürdü.
Bunun üzerine bu iddiaları ortaya atmış olanlar kürsüye çıkıp fikirlerini İzah ve kısmen İddialarında ısrar ettiler. Bilhassa para İle rey satın alındığı iddla-
H. P. sıralarından şiddetli İti-
ÜÇÜNCÜ
Ordumuzun yetiştirilme meselesi
M. Şevki Yazman
DÖRDÜNCÜ
Türk gözüne garip gelen şeyler
Oğuz Türkkan
beşinci Ticarette ahlâk M. Nermi
Salonun terk
Schuman Plânını destekleyen Ingiliz Muhafazakârların Lideri Churchlll yarıştan önce atını severken
İngiliz Muhafazakârlarının düşüncesi
‘Schuman Plânı”
akamete uğrarsa
Alman-Rus paktı beklenebilir
Londra. 2 A.A. (AFP) — Muhafazakâr Parti liderlerinden, eski bakan ve Straabourff Avrupa Konseyi delegelerinden Mac Mi II an perşembe akşamı Londrada yaptığı beyanatta demiştir iti:
“Schuman Plânının akamete uğra ması Avrupa siyasetinde bir dönüm noktası meydana getirecek ve şu iki neticeden biri tahaddÜB edecektir:
1 — Kütleler Avrupa Birliğine olan güvenlerini kaybedecekler.
2 — Plân, Ingiltere ve Birleşik Amerika tarafından kontrol edilmeyen bir Almanya tarafından yeniden ele alınacaktır
PJân akamete uğradığı takdirde Al manlann bu plânı yeniden ele almaları beklenebilir. Böyle bir plân Stalln-Ribbentrop paktına müşahit olacaktır,, Fransız Kabinesinin yaptığı toplantı
Paris, 2 A.A. (LPS) — Fransız Bakanlar Kurulu, Avrupa demir vc çelik sanayiinin birleştirilmesi hakkındaki İngiliz notasına verilecek Fransız cevabını hazırlamak üzere özel bir toplantı yapmıştır. Fransız notasının muhteviyatı henüz yayınlanmamış olmakla beraber dün Pariste yayınlanan resmî bir tebliğde bu hususta yapılacak görüşmelere İngiliz Hükümetinin de diğer hükümetler gibi iştirak edeceğinin umulduğu belirtilmektedir.
İngiltere tekzip ediyor
Londra, 3 (YİRS) — İngiliz Dışişleri Bakanlığının bildirdiğine göre,' İngiliz Hükümeti “Schuman Plânını reddetmiştir.
II
t
Ca.su* Golü, sivil polislerin nezareti altında vc Fhlhıdclphln'da mahkemeye götürülürken

Yakında YENİ İSTANBUL’da
Baş veren


Casus H. Gold’a avukat tutuldu
Phİhıdelphla 2 A.A. (Afp) »abına atom casusluğu yapmaktan Naııık, Hnrry Gold'un avukatlığını yapmak İçin Cumhuriyetçi Parti Komiteni eski başkanı John Haıııllton'ıj tâylıı etmiştir.
Bilindiği gibi Gold'un faaliyeti, aynı suçtan İngiliz, mahkemesi tarafından 14 «ene hapne mahkûm edilen Dr. Klaus Fucha'iin ifşaatı neticesinde meydana çıkarılmıştır.
— Hâkini James McGnuıcrj, Bovyetlcr Birliği he-
inkılâpçı
Yazan :
Falih Rıfkı Atay


| Yakında YENİ İSTANBUL’da
sı tekrarlanırken C. raz sesleri yükseldi.
Bağımsızlık sıfatı Ürgüplü munis tavrı ve yumuşak edesiyle havayı teskin ederek bilhassa İktisadî mevzular Üzerinde dıırdu. Bilâhare sözü af kanununa getirerek bunun ıımumi mahiyette blmnsının daha âdil bir hareket olacağını kaydetti ve dış politikaya da temasla bilhassa Yakın-şark devletleriyle münasebetlerimizin daha da sıklaştırılmasını temenni etti. Bu arada İran Şahının Tür-kİyeyİ ziyaretinin iadesini istedi.
Birkaç milletvekili daha söz aldıktan sonra kifayeti müzakere hakkında yeniden 3 önerge verildi ve bu defa kabul edilerek Başbakan Menderes kürsüye davet olundu.
Menderes hu konuşmasında yalnız C. H. P. ve M. P. sözcülerinin tenkldlerine cevap verdi. Başbakan sözünü bitirince, Barutçu karşılık vermek üzere sÖ£ İstedi.. Fakat Başkan eîvelce kifayeti müzakere takririnin kabul edilmiş bulunduğunu ileri sürerek muhalefete söz verip vermemek hususunu tekrar oya koydu. Neticede C. H. P. sözcüsüne söz verilmemesi kabul olundu. Bunun üzerine Şemseddin Giinaltay ve Faik Ahmet Barutçu başta olmak üzere C. H. P. iller ayağa kalktılar ve tüzük ihlâl edildi, diyerek salonu toptan terkettller. Başkan itimat hususunda oy verilmesine geçildiğini bildirdi. Oyunu kullananlar koridorda muhalefete yapılan muamelenin münakaşasını yapıyorlardı M. P. sinin Meclisteki biricik temsilcisi Bölükbaşırıın da C.H.P. İllerle birlikte salonu terket-tlği müşahede olunuyordu. Bağımsızlar ise salonda kaldılar ve C. H. P. sözcüsüne söz verilmesi lehinde oy kullandılar.
ile kürsüye çağırılan Sııat Hayri


J
edilişinden sonra
Halk Partisi Meclis
Grupunun tebliği
İç tüzük hükümlerinin sarahaten ihlâl edilmiş olduğunu ileri sürerek, C. H. P., Med is Başkanlığına şikâyette bulunacak
yardım neticesini övüyor
Truman’m yapmış olduğu teklifi, dün Dışişleri Bakanı destekledi
Washington, 2 A.A. (USİS) — Amerikan askeri yardımının devam ettirilmesi hakkında Başkan Truman tarafından Kongreye gönderilen bir mesajda. 1917 den beri Türkiye ve Yuna-nistana yapılan yardım sayesinde elde edilen “Müessir neticelerden bahsedilmekte, bu yardımın Türk iyeye bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü muhafaza imkânını sağladığı belirtilmekte ve yardımın Yunnnistanda çete harbine son verilmesini temin ettiği ve neticede siyasi istikrarın tahakkukuna hizmet ettiği İfade edilmektedir.
Başkan Truman Kongreden Türkiye ve Yuanistana askeri yardıma devam etmek üzere daha 120 milyon dolar verilmesini ve Amerikan karşılıklı savunma yardımlaşması programı için dc 1.222.500.000 dolar tahsis edilmesini istemiştir.
1951 yılı için istenen bu tahsisat hemen hemen geçen seneklnin aynıdır. Achoson’un beyanatı
VVashington, 2 A.A, (United Press) — Başkan Truman, dün 1.222.500.000 dolar istemişti, bugün de Acheson Truman’m bu teklifini desteklemiştir.
Dış Münasebetler Komisyonu Başkanı Tom Connally, gazetecilere Kongre nin hükümetin bu isteğini yerine getireceğini umduğunu söylemiştir. Maa-mufih Connally, ufak bir indirme yapılabileceğini kabul etmiş, fakat bu hu susta hiç bir tafsilat vermemiştir.
Dış Münasebetler ve Silâhlı Kuvvetler Komisyonlarının müştereken
Amerikalı gazeteciler Stalin’i Tarsus içinde aramaya koyuldular
New-York’ta etrafa yayılan rivayet, “Tarsus” vapuruna iyi reklâm oldu
Nexv-York 3 (YİRS) — New-York’a İlk seferini yapan Türk yolcu vapuru ‘“Tarsus,, un limana girişi Amerikan basınında büyük bir heyecana sebep olmuştur. Sovyet Lideri Stalln'in Tarausla Amerikaya geldiği haberi etrafa yayılmıştı.
“Ne kadar mânâsız görünürse görünsün, hiçbir İpin ucunu bırakma,, prensiplni güden Amerikalı gazeteciler, “Tarsus,, rıhtıma yanaşır yanaşmaz gemiye atlamışlar vc Stalin’i aramaya başlamışlardır.
“Tarsus,,
telâşın sebebini merak lin in aranmakta “gemimdo Stalln mİ? Asla,, diyerek hayret hislerini
Rus Mareşalini kutu hayale uğrayan Amerikalı gazeteciler Salt Kaptanın davetini memnunlukla kabul etmişler vo öğle yemeğini Türk yolcu gemialndo yemişlerdir.
un süvarisi Salt Kaptan, etmiş, Sta-olduğunu düyunca
ifade etmiştir, bulamamaktan su-
Batı Almanya da, polis kuvveti kuruyor
Washihgtonr2 A.A. (AFP) — Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün bildirildiğine göre, batılı devletler Batı Almanya bölgesinde 25.000 kişilik bir polis kuvveti İhdasını düşünmektedirler,
A-
yaptıkları bir toplantıda söz alan eheson, Truman’ın Çin bölgesi için istediği 75.000.000 doların Başkana Amerikan menfaatlerinin korunması için lüzumlu yerlerde yardım faaliyetlerine girişmek imkânını vereceğini söylemiş ve şunları ilâve etmiştir:
“Amerikan yardımı sayesindedir kİ. Yunanistan komünist kontrolünü önlemiştir. Eğer aksi olsaydı bu durum bu tün batı dünyası için bir tehdit teşkil edecekti.
Türkiyede Amerikan askerî yardımı kati surette tesirli olmuştur. Fakat Türkiye kendi savunma masraflarını arttıramaz.
“Türklycye yardım yapılmasına devam da zarurîdir. Türkiyedeki başarı mükemmel bir başarıdır. Şimdiye kadar yapılan askeri yardım son derecede müessir olmuştur. Türkiyenin ekonomik kalkınması nef’ine silâhlı kuvvetlerin sayıca hacminda esaslı bir indirme yer almışsa da, modern teçhizat temini yolu ile bu kuvvetlerin savaş müesslriyetl çok geniş ölçüde artmıştır. Aynı zamanda bu kuvvetlerin daha da ileri derecede modernleştirilmesine İhtiyaç vardır.,,
İranda emniyetin idamesi hür dünya için çok ehemmiyetlidir. Bu memlekete yapılması düşünülen yardım onun en acele askeri noksanlarından kısmını tamamlamak gayesini mektedir.
Yunanistan ve Türklycye 120 yon dolar, Çin bölgesine 75 milyon 500 bin dolar vermek niyetindeyiz.
Achesan, Trumanın Amerikanın müttefiklerine makinelerden başka, silâh imaline yarayan teçhizat gönderilmesi hakkındaki teklifini de zarurî diye va-sıflandırnuştır.
C. H. P. Meclis Grupu Başkanlığından tebliğ edilmiştir:
Büyük Millet Meclisinin Hükümet Programının iki gün devam eden müzakeresinde D. P. den 40 a yakın hatip konuştuğu halde C. H. P. den yalnız üç milletvekili için konuşmak imkânı hâsıl olmuştur. Hal böyle iken iktidar partisi mensupları tarafından verilen yeterlik önergeleri oya konulmak istenmiş, bunun üzerine muhalefetten söz almış olup da henüz sırası gelmeyen milletvekillerinden birkaçına olsun söz söylemek imkânının verilmesi için yeterliğin kabul edilmemesi ısrarla rica edilmiş, buna rağmen oya konulan yeterlik d* nergesi kabul olunmak suretiyle muhalefet hatipleri konuşmak hakkından mahrum bıfakılmışlardır. Bunu müteakip Başbakanın bir saatten fazla süren ve C. H. P. ne pek çok hücumları ihtiva eden yazılı nutkuna muhalefet adına cevap verilmek İstenmiş ve keyfiyet başkanlıktan ısrarla talep olunmuşsa da tüzük hükümlerine aykırı olarak yine söz verilmemiştir. Sözlü sorularda bile ıç tüzüğün 85 inci maddesinin “Son sözün milletvekiline ait olduğuna dair,, son fıkrası bundan evvelki Mecliste muhalefete en müsait şekilde tatbik olunmuştur.
Halbuki bu defa iki gün devam eden müzakereler esnasında iktidar hatipleri ve Başbakan tarafından tecavüzlere karşı muhalefete müdafaa imkânı dahi bırakılmamıştır. Bu muamele iç tüzüğe, Meclis makamına ve demokratik esaslara sarih bir surette mugayir olduğundan C. H. P. Meclis Grupu salonu terketmek zorunda kalmış ve bu suretle de oya iştirak imkânı bulunamamıştır. Müteakiben C. H. P. Meclis Grupu Ge-nel Kurulu toplanarak durumu mütalâa etmiş ve iç tüzük hükümlerinin böylece sarahaten ihlâli ile muhalefetin konuşma hakkının nezedilmiş olmasının Meclis Başkanılığına şikâyet edilmesine karar verilmiştir.
bir güt-
mil-
Çalışma heyeti gitti
Cenevrede toplanacak Milletlerarası Çalışma Konferansına memleketimiz adına iştirak edecek olan Tahsin Bekir Balta vh Muhlis Fer, dün sabah saat 10.30 da İsviçre uçağı ile Cenevreye hareket etmişlerdir.
Sayf İyede ınlsaflr derdi:
(£>-----
-Srrnw—
L
l »
1

Ev sahibi — O kadar çok misafir gelmeye başladı ki, bizler çadıra çıkmaya mecbur olduk!.
Sayfa 2
YENİ ÎBTANBUL
8 Haziran 11’5*1
Anadoluda Refik Halid Kırk yıl evvel-Kırk yıl sonra
/
• •
Altmova’da hezarfen berber — Pamuk ve tütün bölgesine girdik — Altın tozu ekilse altından başak verecek bir toprak — Yeni ziraat makineleri ve çapalı kadın safları — Kırk yıl öncesine ait hâtıra: iğrenç tuvalet — Otobüste kendiliğinden hasıl olan mevki farkları — Sevmediğim bir binanın azizliğine
uğrayorum
k

ALTINOVA'ya yaklaşıyoruz.
Burası yeni isim almış bir mübadiller kasabası. Sonra Dikiliye, tekrar deniz kenarına varacağız ve oradan yine içeriye, Bergama ovasına dalacağız.
Her şoförün kendine göre biı yoğurt yiyişi, yani araba sürme tarzı var. Bazısı yerine geçti mi bir daha, pek mecbur kalmadıkça durmuyor; olanca huriyle mesafeleri aşıp —ne sağa selâm, ne sola iltifat, ne içerdeki-lerin halini merak— habire koşup gidiyor. Şimdiki şoförümüz ise en küçük bir sebep ve bahane ile durup önüne gelene bir şeyler soruyor; köy kahvesi, çı-naraltı, dere içi gibi bir yerde bir kaç kişi buldu mu konuşmağa başlıyor.
Altınova, genişlemesine yayılmış, bir ucundan öbür ucuna gitmesi epeyce zamana muhtaç, birbirini andıran evlerden dolayı göz oyalamayan bir kasabadır. Kaç kahve ve dükkân ö-nünde mola verdik, bilemem. Saymadım amma duraklardan sıkıldım. O duraklardan birinde bir dükkân dikkatimizi çekti: Üzerinde şu tabelâ okunuyor : (Şen Berber — Şengül). Fakat bu hezarfen berber aynı zamanda demirci, bisiklet tamircisi, doğramacı ve ilâveten mezar taşçısıdır. Dükkânın ö-nünde bütün bu işleri gördüğünü ispat eden alâmetler karmakarışık duruyor; Parçalanmış bisiklet, imal halinde parmaklıklar. bir kaç tane pencere çerçevesi ve iki tane mezar taşı!
Hepsine naBil yetişebiliyor? Bana öyle geldi ki herhangi siparişte bulunan müşteri saat, gün, hafta, ay, sene, hattâ seneler diye bir zaman ölçüsünü hesaba katmıyacak. Berberlik tarafı müstesna, ötekiler için beklemeği bile unutacak. Ara sıra hatırlayacak, uğrayacak, soracak ve dönüp gidecek. Ustanın bugün taş. yarın tahta, öbürgün demir işleriyle uğraşmak gibi programlı bir çalışma usulü gütmediği malûm. Sabahleyin uyanışına ve duyduğu İBteğe tâbi. Eline ya keser, ya çekiç, ya taşçı murçu a-lacak. Az sonra bunları bırakacak. berberlik esas mesleği olduğundan makasa ve usturaya sarılacak. (Şen Berber) dükkânı sahibi Bay Şengül'ü o çifte şen isimlere uymayan mezar taşları önünden çekip traşa davet edecek müşteri, fikrimce berberden de acaip bir insandır.
Zeytinlikler çoktan seyrekleşti. Pamuk ve tütün ekilen araziye girdik. îzmirden sonra is-partaya giderken de Aydın illerinde incirliklerden geçeceğiz; bağlar arasında dolaşacağız. Zeytin, pamuk, tütün, incir ve üzüm... Hey mübarek toprak-
ler! Altın, platin, elmas şayet ekilip biçilir, ağaçlardan ve asmalardan derlenip devşirilir nebat cinsi şeyler olsaydı muhakkak buralarda en cevherlisi yetişirdi! Altın tozu eker, altın başaklar biçerdik; elmas kırıntıları gömüp bakla iriliğinde hububatını toplardık; platin pamuk gibi açar yahut incir gibi şişerdi; yakut yaprak verir, inci üzüm salkımı biçimine girerdi. Eğeden her keramet beklenir!
Peki, iki hafta sonra gideceğim Antalya ve havalisi daha az keramet gösteren bir bölge midir? İ6mi aklımdan geçerken portakal ve turunç kokusu duyuyorum. Orada bir bahar bulacağım ki beni tam mâna-siyle çiçeğe ve çiçek rayihasına kandıracak. Daha ötesi bozkırlarda yabani iğdelerin en cümbüşlü zamanı... Seksapelin rayihadan yontulmuş mihrabına başımızı dayıyacağız, buhurdanları önünden günlerce geçit resmi yapacağız, zevkten sersem-liyeceğiz.
Yeni ziraat makineleriyle e-kilmiş tütün tarlalarının pek muntazam hatları manzaraya medenilik veriyor. Ellerinde çapaları, askerî saf halinde ilerli-yerek çalışan köylü kadınların manzarası da pek hoş. Diyebilirsiniz ki bunları ilk defa gördüğüm için heyecanlanıyorum. Hayır. Ben, kırk yıl önce de tütün Ve pamuk ekilen bir Ege çiftliğinde aylarca kalmıştım. Tirede bir çiftlikti; biz de böyle. çapa işleri için kadın amele tutar, çalıştırırdık. Çoğu genç kızdı; vakit bulunca çiftlik avlusuna dizilirler, önlerine su dolu birer leğen koyarlar, çömelip saçlarını tararlardı. Suya pıtır pıtır bir şeyler düşerdi. Bit bolluğunun öylesine ömrümde bir daha rastlamadım. Denizde kum bitebilirdi, bu saçlarda bit tükenmezdi. Gülüşerek, şakalaşarak saatlerce süren iğrenç tuvalet sonunda kızlar çekilip gittikleri zaman —Kâhyaya tenbih etmiştik— yerlere asitfinik veya gaz dök-türülürdü. Yine de bitlenmekten kendimizi kurtaramamıştık
Bugün —çok tekrar ediyorum amma ne kadar söylesem, sevinsem haklıyım — D.D.T., gidişatı değiştirdi. Neyleyim ki Hükümet bu meseleyi mühim-sememekte inat ediyor; ayıp, yazık oluyor. İhtikârın kötülüğü şurada: Lüksten ziyade halk refahını, temizliğini, hayatını siyanet edici madde ve me-vada musallat!
Otobüste, her zamanki gibi arazi sahibi, küçük memur, işçi, çoban, her türlü insan var. ön sıralarda yer alanlar ekseriyetle birinci sınıf, kalburüstü müşteri. Arabalarda kendiliğin
r
den böyle mevkiler hâsıl olmuş. En geridekiler heybeli, dağar-cıklı, torba veya çuvallı kısımdan. Ortadakiler daha ziyade kadın ve çocuk. Bunlar bHzan bir şehirden öbürüne düğün münasebetiyle toplu halde gidiyorlar. Şoförün solundaki iki kişilik yer, sıcak olmasına rağmen çok defa genç zevç ile zevceye, çiftlere mahsus. Soluna a-dam oturtmak yasakmış amma boş kaldığını görmedim. Ben, birinci sırada, sol tarafa düşen üç kişilik mevkii tutuyorum. Otobüslerin üBtüne bindirilen yolculara da “ördek" tâbir ediliyor.
Üstümüzde kaç kişi var, tâyin edemeyiz. Galiba inip binenin haddi hesabı yok. Bunlar kaçak, gizli müşteri, gûya. Kasabalara, jandarma karakollarına yaklaşınca eşya arasına sokulup görünmez oluyorlar. Şimdiye kadar geçtiğim hiç bir yolda, tek jandarma ne kaçak yolcu, ne de içeride nizamname dışı birbirinin omuzuna binercesine yer almış sai'dalye müşteri ile meşgul olmak külfetine katlanmadı; hamdolsun, Hükümeti alâkadar edecek başka bir hâdise de zuhur etmedi. Asayiş cidden yerinde. Zorluk çıkarsa işi biliştişare kendimiz a-ramızda çıkarma bağlıyoruz. Memnunum.
Bazı kasabalarda, hareket etmeden evvel otobüs belediyece fennî muayeneye sevkolunuyor; bazısında müşteri aldıktan sonra yolcu adedi sayılmak suretiyle ikinci bir tetkikten geçiyor. Bazısında ise bakan, soran yok. Hulâsa otobüs işletmeleri mutlak bir anarşi içinde!
Dikili'de durakladık. Devlet Denizyolları acentesine uğradım, Antalyadan İskenderun^ o günlerde vapur olup olmadığını sordum. Plânıma uymadı, sanmıştım. Lâkin kısmette böyle bir seyahat de varmış, meğerse... Hem de Antalyadan değil. güzelliğin mücessem nümu-nesi Cennet-Kasaba. eşsiz A-lanya’dan binmek şartiyle.
Ovasına girer girmez iki, üç bin senelik tarihin bazı ufak tefek eserleriyle karşılaşmağa başladığımız Bergama nihayet göründü. Akşam serinliğini duyuyoruz; gölgeler uzamış, ışıklar koflaşmış. Otelin önünde bizi indirdiler. Hemen koştum: "Aman, dedim, bize en iyisinden banyolu veya duşlu bir o-da!" Aldığım cevaptan irkildim: Tek yatak yokmuş. Istan-buldan Nebatat Enstitüsü öğretmenleri, Alman profesörleriyle gelmişler, oteli doldukmuşlar.
Bu Enstitü, hani ya Süleyma-niye Camii yanında, eski Meşihat binasının arsasına yapılan

ş E II III II A II E II L E II İ
■ t ı —■ — . — ı ■— ■■ ■■■■—■ »~ı~ tît — wn
Adalet teşkilâtı hakkında bazı düşünceler
Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onarın 5 haziranda vereceği konferansa büyük bir ehemmiyet atfediliyor
"Adulct teykılfttı hakkında bazı düşünceler,, mevzuunda, Ordinaryüs Profesör Sıddık Sami Onar tarafından 5 haziran pazartesi günü saat 17,30 da, 4, Vakit Hanındaki Ticaret vc Sanayi Odası salonlarında bir konferans verilecektir. Bahsi geçen mevzuun ehemmiyeti, konferansı verecek olan Prof. Onar’ın şahsiyeti, nihayet toplantının “Türkiye Hukukçular Derneği,, nin himayecinde yapılılı şimdiden hususi bir alâka toplamaktadır.
17 haziranda şehrimizde serbest güreşler yapılacak
17 ve 18 haziran günleri Açık Hava Tiyatrosunda İstanbul Demlrspor Ku. lübü güreşçileriyle Ankara Zirai Kombinalar güreşçileri arasında serbest olarak İlci müsabaka yapılacaktır.
Bu serbest güreşlere İstanbul De-mirspor takımı, Ali Yücel, Ali Yıldırım, Nasuh Akar, Nureddin Zafer, Servet Meriç. Ali özdemlr, Süleyman Ertaç (Hayrabolulu Süleyman). Ankara Ziraî Kombinalar takımı; Küçük Yaşar, Ekrem Konuk, Tevfik Yüce, Osman Canpolot. Yaşar Doğu, Celâl Atik, Adil Candemlr gibi tanınmış ve olimpiyat şampiyonluğunu kazanmış güreşçilerle iştirak edeceklerdir. Bu müsabakaları herkesin seyredebilmesi için Demlrspor Kulübü giriş fiyatlarını çok ucuz bir şekilde tertiplemiştir.
Voli, dün Sergi sahasını gezdi
Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fah-reddln Kerim Gökay, dün Spor ve Sergi Sarayı ile 2 Numaralı Park sahasına giderek 1 temmuzda açılacak olan İstanbul Sergisi hazırlıklarım gözden geçirmiştir.
Dün gelen İsrail Hapoel Takımı, ilk maçını bugün Fenerle yapacak
İMralllI futbolcıılıır dün kendilerini karşılayaıdar arasında
İsraüln Hapoel tukıını dün sabah saat 11.30 da hususi bir uçakla şehrimize gelmiştir. Hava meydanında kulüp temsilcileri tarafından karşılanan Hapoel lıılboleülerl, oradan doğruca Kadıköyüııe geçmişler ve ıMarıo Palas oteline gitmişlerdir.
Hapoel tnkııııı şu fııtbolcülcrden
beton heyulâ olacak. Kaç defa —manzarayı berbat ettiğinden dolayı— aleyhinde yazmıştım; gözüme her iliştiği zaman da a-teş püskürürdlim. Bedduasına uğramışım, Halbuki hayrın: görmeli idim.
Meşhur Hint gazetecisi şerefine kokteyl
Düııkü toplıuıtıda Dr. N, B.
Bir kaç günden beri şehrimizde bulunan Hlndiatanın “Badaily Sunday Sakal,, gazetesinin Başmuharriri Dr. N. B. Parulekar şerefine. Hint Basın Ataşesi Enver Cemal dün evinde bir kokteyl parti vermiştir. Bu toplantıda şehrimizin tanınmış şahsiyetleri ile gazeteciler hazır bulunmuşlardır. Bu vesileyle söz alan Dr. N. B. Parulekar. Türk iyeyi dost bir memleket olarak vasıflandırmış ve Hindis-tanın bir Hint ajansı kurmak istediğini bunun da ortaşark merkezinin. İstanbulda olmasının muvafık olacağım belirtmiştir. Dr. Parulekar Tür-kiyeden sonra İtalya, Fransa ve İn-giltereyi ziyaret edecektir.
“Badaily Sunday Sakal,, gazetesinin Başmuharriri, evvelki gün ve dün yanında Hindistan Basın Ataşesi olduğu halde matbaamızı ziyaret etmiş ve tahrir heyetimizle uzun uzadıya görüşmelerde bulunmuştur.
Memleketimizi, yirmi sene evvel de ziyaret etmiş olan Hlndietanın bu meşhur gazetecisi bize, şehrimizi bilhassa otelcilik cihetinden hiç de iyi bulmadığını söylemiştir. Bundan mak şadı otellerimizin fenalığı değil, teşkilât hususundaki noksanlığıdır.
Onun kanaatine göre, Türkiye ile Hindistan arasında harsl ve tabii münasebetleri kuvvetlendirecek olan ticari muamelelerin inkişaf İhtimalleri çok fazladır. Fakat bunun için iki memleket tacirlerinin birbirlerini ve memleketlerini iyi tanımaları lâzımdır.
müteşekkildir:
Kaleciler: Clıodoron. Grover, Müda-fller: M’els, Uri, Kropolkln, TrÜn-baunı, Hafiar: Neıııııaıı. Gambash, Zimenman, Melunıcd, Forvetler: Far-kas, Rakozi. Beıı-Zcv» Vurun. Martin, Kleinman, Glarar.
Hapoel takımında eski Almanya. Polonya, Macar ve Çekoslovakyalı hıtbolcüler mevcut bulunmaktadır, lsralliıı en kuvvetli futbol takımına malik bulunan Hapoel, şehrimizde 4 maç yapacaktır. Hapoel, İlk maçını buğun İnönü Stadında saat 17.30 da Fenerbahçe ile, İkinci maçını da yanıt ylnp aynı staddıı Galuta^arayhı oynıyacaktır.
Parulekar konuşurken
Hindistanın memleketimize ihraç edeceği maddelerin başında çuval bezi geldiğinden, bunun Türkiyeye fazla miktarda ithali ve buna mukabil memleketimiz mahsullerinin en mühim-ml olan tütünlerimizin Hindlstana İhracı üzerinde iyi çalışılacak ve gayret saıfedilecek olursa şüphesiz ki. bu ticari gelişmede muhakkak muvaffak olunacaktır.
Sayın Başmuharrir gazetesiyle. Hindlstanın memleketimizle olan münasebetlerinin artmasına çalışacağım vadetmiştlr.
Dr. N. B. Parulekar'ın Türkiyeye karşı olan en büyük hayranlığı, is-tlklâllmlzdir.
Bugün, İstiklâlini elde etmiş olan Hindistanın tanınmış gazetecisi, yirmi sene zarfında demokrasi hayatımızdaki inkişafı hayranlıkla gördüğünü ve buna gıpta etmekten kendini ulamadığını İfade etmiştir.
GalatasaraylIların ananevi “Pilâv” ı
GalatasaraylIların ananevi pilâv toplantısı 4 haziran pazar günü mektep binasında yapılacaktır. O gün sabahleyin mektebin bahçesinde toplanacak olan GalatasaraylIlar 10.30 da konferans salonuna çıkacaklar, eski hâtıraları anacaklar ve sonra da meşhur pilâvı yiyeceklerdir. Bu seneki pilâv toplantısının çok kalabalık ve neşeli olacağı anlaşılmaktadır. Davetiyeler Cemiyet merkezinden ve mektep kapısından tedarik edilebilir.
siyasî İktisadî
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LtMİTKD ŞİRKETİ .Müdürü: Kemal H. SAKLICA
Bu sayıda yazı işlerini fiilen İdare eden: Sacld ÖGET
Basıldığı yer ı yeni İstanbul matbaaci-LIK LIMITED şÎRKETl MATBAASI
Küçük balerinlerimizin büyük muvaffakiyeti
Türk Millî Bale Mektebi talebelerinin gösterileri çok güzel oldu
Türk Bah Mektebi talebeleri , tarafindew dün akeam saat 19 de fje-hır Dram Tiyatrosunda bir bale göt* terisi yapılmıştır. Genç Türk balerin-lirinin Üç yıllık çalışmalarının seme-resini teşkil eden bu müsamere hakikaten büyük bir muvaffakiyet olmuştur.
Bundan bir müddet önce Bale k tfbhm ait yazmış oldufjumut bi1 röportajda da bcUrtliğimis yıbı, bun dan tam Uç sene evvel Ingdterenin Sadlrr's Wclle Balesinin Direktörü M ısa Nine t te de Valois Türk Hükümetinin daveti öterine şehrimize yelmiş vs Türk Milli Bale Mektebinin esaslarını kurmuştu. Mektebin müdürlüsüne, ayni balenin sanatkârlarından J. Nrmton getirilmiş ve asistanı olarak da Kıralıyet Dans Akademisi mezunu Andrşy Knight tayin edilmişti.
Dün davetlilere gösterilen ve bugün de halka temsil edilecek olan bale müsameresi, Miss Valois tarafından, çocuklarımızın bu kısa zdr man içerisinde, sahne hayatının en zor kolu olan balede, ııe derece temayüz ettiklerini efkârı umumiyeye bildirmek için, taıuhn edilmiştir. Gösterinin merkezi sıkletini ''Keloğlan masalı'J teşkil ediyordu, Müziği Ulvi Cemal Erkin, dekorları Gcv/ıer Başkurt vc Korçografisi Niyette dc Valois tarafından yapılmış olan Keloğlan masalının kısaca mevzuu şudur:
SAHNE 1 — Krloğlan, köyündeki ja.kirhk ve neşesizlikten dolayı çok üzgündür. Köyün dervişinden buna bir çare bulmasını diler. Derviş do gidip "Dilâver Çengisini,> aramasını söyler. Keloğlan ccitıe, köyüne veda eder ve yola çıkar.
SAHNE t — Dilöver Çengisi, tılsım^ lı bir yapraktır ve bir kuyuda bulunur. Muhtelif memleketlerden yalmanlar gelir, Dilâvrr Çengisini kuyunun elnbiden almak isterler. Fakat korkanlar taş kesilir, Nihayet Keloğlan gelir ve hiç korkmadan Dildver Çengisini elde eder. O yaprağı eline alır almaz tılsım bozulur, taş olanların hepsi j/enidrn dirilirler.
8 AH NE S — Keloğlan muzaffer o-larak köyüne döner; memleketine re-tuh re saadet getirir.
Ayrıca programda Miss doy New-ton'un hasırladığı "Bale Salonu’1 ve muhtelif pastoral dans süitleri 4le, bir Türk n\llll dansı olan Sivas Ha-^ tayının adaptasyonu da vardı,
Yaîuu, tiyatroda dağıtılan bir broşürde belirtildiği gibi Keloğlan Hikâyesine. Türklyede ilk defa olarak, resim - müzik - dans gibi Üç sanattan bir araya gelerek meydana çıkan, Bale nin vücuda getirilmesine bir çığır olarak bakinak. memleketi-mizde bundan evvel —sistemsiz dahi olsa— "Bir orman masal ”, "Bora" gibi bale vadisinde atılan adımları ve bu adımları atanları inkâr etmek olur. Ki, adı geçen bu balelerde rol alan elemanları, dünkü müsamere-nin büyükler kısmında görmek imkânını bulduk.
Netice itibariyle dünkü gösterilerde rol alan genç elemanların çok büyük bir başarı elde etmişle dir. Bunlar arasında Kaya İlhan-, Tenasüp Önad ve Ahmet Orhan üm zerinde defalarca durulduğu için biâ burada muvaffakiyetlerine bir k^ re daha 'İşaret etmekle iktifa edece* ğiz. Sayıları 30 a varan diğer mini mini sevimli elemanlar zamanla kişaf edecekler ve kendilerini tereceklerdir.
Biz burada dünkü seyircilerin niş ölçüde takdirlerini kazanan va hocalarının da üzerlerinde ısrarla durdukları anlaşılan iki genç elema» na dikkati çekmeden geçrmiyeceği** Bunlar da Hüsnii Sunal'la IfontfŞ Yaltırık’tır. Fevkalâde istidat göster ren bu iki Türk yavrusunu bilhassa tebrik ederiz.
Çocuklarımızın hepsi takdire rw övülnicye lâyıktırlar.
şevket EVUYAGİB
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
«e
- *
Biliyle kavga ederken kızışacak olursa, hızlı koşmak için pabuçlarım' eline alan sokak çocukları gibi, hemen dişlerini ağzından çıkarır. Bununla beraber yine de dişçisine dil uzattırmaz. Unun bir kere emniyet ettiği adam “İyi adam ’dır, feııa iş yapmış olamaz. “Hııcı Bey, olmadı bunlar Sen bir Ankaıa-ya kadar uzan da yeni bir takım yaptırıver” diyenlere "Neal varmış bu dişlerin. Kulun takımı Allahın takımı gibi olacak değil ya. Nesi varmış? Bir yemek yerken, bir de lâkırdı söylerken az acıtıyor. O kadar” diye çıkışır.
Bir kaç günden beri aşağı köylerdeki pirinç tarlalarında son sellerle yıkılmış bir harkın tamiriyle meşgul bulunan Hacı Ömer havadisi ancak iki saat evvel Karabalçıklıyrı döndüğü zaman Öğrenebilmişti. Ancak kasabaya sırf beni görmeğe geldiği haldo bantı da yüz vermiyor, yürük köylerine kadar her yere haber saldığı haJdo kendini HAdam yerine koymayan’* kaymakama, belediye reisine ve hele jandarma kumandanına şiddetle çıkışıyordu. “Hacı Bey Renin pirinç tarlalan devlet içinde devlet gibi maşallah. Allahın kırında seni nereden buluruz?” diye zayıf tarafından avlamak istediler. Gözlerini kısıp iki eliyle yanından kovma işaretleri ya-i parak: “Get, get... Bir köylükte bir Hacı Ömerl 11
bulamazsanız ne deyi Hükümet di>*e başımızda durursunuz..” diye söyleniyordu. Verilen iskemleleri, ısmarlanmak istenen kahveleri reddetti. U-zakça bir ağaç dibine kendi eliyle bir sandalya çekip götürdü. O esnada yere düşürdüğü kalın basotnunu almak isteyen bir küçük belediye kâtibini ayağlyle itti ve parasını peşin vererek garsona bir çay ısmarladı.
Her zaman olduğu, gibi aracılık bize düşüyordu. Htraftakılere bir göz işareti yaptıktan sonra sandalyemi alarak yanına gittim. Elim omuzlarına dokununca dayahamadr. “Hadi yine yiğitlik bizde kalsın” diye tltıeye litreye bir kaç kere başımı, sırtımı sıvazladı.
Böyle zamanlarda Hacıda ateşi ateşle söndürmekleri başka çare olmadığını bilirdim. Biraz oturduktan sonra herkesin İşitebileceği tok bir sesle: “Bana bak Hacı Bey... Giden gitti... O gayrı geri gelmez... Kalanlara bakalitti... Ben seni iyi görmedim... Yaşlı adam hark mark diye ne böyle hırpalarsın kendini... Ben senin doktorunum... Zaten bü yorgunluk üzerine cenazeye gelmene ben İzin vermezdim... İndallah bir mesuliyeti varsa bana olsun. Fen adamı olarak btly-lece resmi raporunu, kendi elimle, Allaha yazmağa hazırım anladın mı?” dedim... Bu Allaha yazılan rapor lAtifosl herkese fevkalâde bir nükte gibi göründü.^Gülümseyenler ”Ah ne adam bul” der gibi yüzlerim, ellerini havaya kaldıranlar oldu. O kadar kİ Hacı Bekirln kendi de gevşedi ve gülümsedi.
i Benim kazadaki itibarımın sebebi biraz da böyle gergin zamanlarda hemşerlleriml ustalıklı lâtıfelcıle yatıştırmasını bilişimdir. Serbest fırka günlerinde, çok daho toy ve hatırsız bir Hükümet doktoru olduğum halde, diyebilirim kl, kan dökülmesine âdeta ben mâni olmuşumdur,
i 12
Hacı Bey biraz sonra daha ziyade gevşedi. Bir aralık çoluk çocuğunu sordum. Yüzünü ekşiterek: “Bizimki iyi değil, dedi. Gittiğimde az hasta idi. Dönüşte yatakta buldum. Allah bilir amma bu sefer beğenemiyorum,”
Birdenbire yüzümü değiştirerek Hacı Ömere çattım:
— Allahın zalimi! Ya bunu deminden beri ne demedin ûferin sana!
— Diyeceğim de ne olacak?
— Cahil gibi konuşma. Ne olacak? No tedbir lâzımsa yapacağız.., Hadi kalk gidiyoruz.
— Nereye?
— Hovardalık etmeğe... Bize uğrayarak şu çantayı da alalını...
— Bugün de mi çanta!.. Git İşine doktor...
Ayağa kalkmıştım:
— Hadi. »Bizim mesleğin o tarafına tenin aklın ermez. Senin pirinç İşlerine benim aküm eriyor mu?
Karımın öldüğünün ilk gecesi; evde sabaha kadar hâfızların devir batimi» okuyacağı gece hastaya gitmek!.. Hacı Öınerie beraber arkadaşlar da hayret içinde birbirlerine bakıyorlar, elleriyle işaretler yapıyorlardı Parkta Hacı Ömerle bir ağız dalaşı daha yaptık. Fakat ben sıkı dayandım:
— Var mı benden başka doktor kasabada, dedim, bir aksilik olursa ben nasıl hesap veririm?..
— Geç yahu... Kim kime hesap vermiş bu memlekette ki sen hesap vereceksin?.
— Peki ya vicdan!
Bu büyük söz Hacı Ömerın yalımını indirdi, Fakat razı oltftadan evvel bir kere de efkârı u-mumiyeye başvurdu:
•— Yahu bir şey deyin şu adamıı Allahınız
aşkına... Böyle gecede vazife olur mu?
Efkârı umumlyede ses yok. Efkârı umumiye canım sokakta mı buldu ki “olmaz” diye cevap verecek...
— Kaymakam Bey sen Hükümet başısın... Zorla menet şu adamı...
Kaymakam, Hacı ömerl yatıştırmak için çıkan fırsatı zor kaçırdı; hüzünle başını yana e-gerek:
— Ne gelir elimden... Vazifedir; gidecekti!» dedi.
Hacı Beyin âdeta gözleri yaşarmıştı. Fakat yine de Kaymakamı başlamaktan kendini alamadı...
— Got... get... Sizin vazifenizi de biliriz biz.. Akşam ezanı biraz evvel okurunıiştu. Hava aydınlık olmakla beraber bizim kasaba İçin vakit çok geç soyılıtdı.
Her gün bu saatte kalabalık çoktan dağılmış, hlı* İki mıısadn rakı İçen üç beş akşamcıdan başka kimse kalmamış olurdu. Kadınlar tarafından gönderilen küçük çocuklar deminden beri bahalarının kollarını, ceketlerini çckiştlıiyor, dayak tehlikesine düşüyorlardı.. İş bu nlteceye bağ-lıımnca hep binlen kalkıldı ve alay halinde parkın kapısına yüründü Kalabalığa elimle son bir selâm vererek Hacı Ömerln paytonunB bindim.
IV
KAKABALÇIKM YOLUNDA
Karabalçıkh çiftliği, kasabadan sıkı yürüyüşle bi rsaat çeker. Fakat Hacı Bekirın paytonu bu yolu İki, iki buçuk saatten evvel alamaz. Arada etraflarını uzun uzun dolaşmak lâzım gelen bir çok dolambaçlı dereler, çukurlar vardır.
Payton bildiğimiz körüklü İstanbul paytonlardandır. Cumhuriyetten sonra klmbillr ne kadar zaman ne maceralarla Anadolu için le sürüleli
lendikten sonra hurda halinde buraya düşmüştür. Satan adam onun vaktiyle Sultan Reşadı selâmlığa götürmüş bir saray arabası olduğunu iddia ettiği için Hacı Ömer epeyce bir paraya satın almış ve vilâyet merkezinde yeniden yaptırıiTasına tâmir ettirmiştir. Ancak temel o kadar çürüktür ki yine de durmadan tuhaf tuhaf Arızalar yapar. Hele yokuş çıkarken canlı bir insan gibi klınblllr neresinden titrek bir inilti çıkarır ki bir türlü çare bulmak mümkün olma, mıştır. Hacı ömerln tuttuğuna dil uzatılamaya-cağı için bunlorn yine kendisi kızar ve arabayı yapan Suttan Reşadın kendisi imiş gibi: “Heriflerin kendilerinden ne hayır gelmiş kı arabalarından gelsiıl” diye söylenir. Fakat yine de garip bir zaaf İle bu arabayı sever ve misafirlerini çiftliğe onunla getirip götürmekten hoşlanır.
İkimiz de yorgun olduğumuz İçin demiryolunu geçince ayaklarımızı karşı peykeye yaslıya* rak ve bacaklarımızın altını çiftliğe götürülen iki sabun çuvalı ve atların yem lorbalarlyle beşliye-tek sırtüstü yattık. Yazık ki biraz evvel çatıtayı almağa uğradığımız zaman telâştan elbise değiştirmeyi yine aklıma getirememiştim. Fakat bu benim kltgide kararıp serinleşen yolda bir çok defalar uyuyiıp uyanmama mâni olmadı. Belki dŞ her biri ancak bir kaçar dakika olan bu uykuların her birinde kendimi günlerce sürmüş uzun uykulardan çıkıyor sanmaktaydım. Gövdemin içine I ıyı pişmemiş somun gibi oturmuş ağır kederimle i ne kadar yorgundum. Yorgunluğa İdmanım vardır. Bazı sıkı zamanlarda Öyle olur kl sırtmıdan çıkan gömleği elimde burup sıktığım zaman, tekneden çıkmış çamaşır gibi, zırıl zırıl su akar. Ancak bugünkü yorgunluk bunların hiç birine benzemiyordu.
(Devamı var) I
15 1
3 Haziran 1950
Askerlik bahisleri
Ordumuzun yetiştirilme
▼EKNİK terakkiyatla birlikte ordu-■ muzun yetiştirilmesinde de bir değişiklik yapılması gayet tabiîdir. Bugün bu değişiklik bizim ordumuzda da kısmen yapılmış, muhtelif sınıfların subay ve erlerini yetiştirmek üzere bir hayli mektep açılmıştır. Tank Oklu. Muhabere Okulu. İstihkâm Okulu. Hava Defi Topçusu Okulu. Topçu Okulu, ilh. Fakat bir taraftan her gün vâki olan gelişme, diğer taraftan bilhassa köylümüzün o-kuyup yazma bilmeyişi bize orduda çok geniş bir mektep sistemini vücu-de getirmek zaruretini yüklemiştir. O derecede ki, köyünden orduya gelen her Türk çocuğu evvelâ bir mektebe alınmalı, orada bilgi derecesine göre muayyen bir müddet okuyup bugünkü modern silâh ve teçhizatı kavradıktan sonra intisap edeceği birliğe gönderilmelidir. Tam ve hakikî bir talim ve terbiye için bu sistemi takip etmeğe mecburuz.
Bize teknik ve silâh yardımında bulunmak üzere gönderilmiş bulunan Amerikan kara, deniz ve hava heyetlerinin başkanlariyle bundan bir seûö eyvel ve bir röportaj vesilesiyle görüştüğüm zaman müttefikan bana şu mütalâayı serdetmişlerdi:
Askerleriniz mükemmeldir. Muti, zeki, anlayışlı, cesur, vatanperver vesaire vesaire. Fakat esaslı bir noksanı vardır, o da okuyup yazma bil-meyjşj ve teknik cehalettir. Bir A-rnerikalı, askere gelinceye kadar hiç bir motosiklet veya bisiklet kuHaftîpıstır. Tekniğin bu derecesine vKkıftijr. Sizin erl^r ise Çtfk dafa vîda hakkında bile bilgiye şahip de-Icfrrlej. fîk İş 6nla« bu cehaletten ftwnaklır.
Xfesele bu derece hâd bir şekil a-ıç a ordumuzu evveft bir mektep laemesi ite tççhiz etmek, gelen her
pmesi ile tççnız etmek, gelen ner bıyâya sokup haline ve âz veya hiç oküyup yazma bilmeyişine göre orada bu noksanını gidermemiz şarttır. Aksi takdirde doğrudan doğru-ya silâh ve fennî teçhizatla karşılaşacağı birliğe göndermek ona kolayca kavrıyamıyacağı bir malzemeyi teslim etmek demektir ki, hem kendisinin ce hem de malzemenin zararına olur.
Her sınıftan alay veya buna tekabül eden birliğin bir mektebi mevcut olmalıdır. Tedris seviyesi bakımından beş sınıflı bir ilkokul bilgisi verecek olan bu okulda daha yukarı tahsil görmüş gençler (meselâ ortaokul) bir iki ay zarfında ve yalnız sınıf ve silâhın icap ettirdiği teknik bilgiler verildiği halde üç sınıflı köy mekteplerinde okumuş gençler biraz daha fazla ve hiç okumamış gençler ise yerine göre sekiz aydan bir seneye kadar aJıkonularak bir taraftan okuyup yazma öğretilir, diğer taraftan yeter derecede iptidai teknik bilgi verilir. Bu suretle:
al Orduya giren har Türk bugünün silâh ve malzemesini yıp kavrayacak surette İptidai ye sahip olur;
b) Bizim için çok kıymetli fakir bütçemiz için tedariki zor olan silâh ve malzeme acemi ellere düş-
e
eri anla-bilgi-
olan,
Ege Tütünçüler Derneği toplantısı
Tütünlerimizin istikbali
karanlık görülüyor
Yeni Hükümetin buna bir çare bulmasını teminen İstanbul tütüncülerinin göndereceği heyete izmirden de 4 delege katılacak
İzmir 2 (Hususî muhabirimiz biidi-riyör) — Ege Tütüncüler Derneği, tütüncülerimizin İç ve dış durumu vc bilhassa Alman pazarı mevzuunda bütün Dernek âzalariyle birlikte etraflı bjr şekilde görüşmek ve alınması lâ?ııp gelen lüzumlu tedbirleri toçTu (riarak müzakere etmek için bugün saat 17 de İzmir Ticaret Odası salonuhda bir toplantı yapmıştır. Bütün Eîgo tütüncülerinin iştirak ettiği bu töMantıdu Ege Tütüncüler Dermeği İdare Kurulu Başkanı toplantıyı açtıktan sonra tütüncülerimizin bugünkü durumunu, dış piyasalardaki Vaziyetini vc bilhassa Alman piyasasının Türk tütününe karşı durumunu İzah etmek üzere sözü Dernek idare kurulundan Haydar AryaCa verdi. Haydar Aryal. Derneğin kuruluşundan sonraki çalışmalarını ve bugüne kadar Türk ve umumiyetle şark tütününün dünya piyasalarındaki mevkiini hulasaten anlattıktan sonra, esas mevzua yani tütünümüzün İç ve bilhassa dış piyasalardaki durumuna geçerek demiştir ki;
"Dış piyasalarda harp sonrası bulacağımızı tahmin ettiğimiz manzarayı bulamadık. Bilâkis bazı eski ve kuvvetli müşterilerimizi kaybetmiş olduğumuzu gördük. Bu hal muhakkak ki memleketimize en fazla döviz temin eden tütünümüzün istikbali için hayırlı değildir. Bu mevzuda yeni hükümetimizin neler düşündüğünü anlamak arzusundayız. Bu maksatla İstanbul Tütüncüler Birliğinin Ankaraya göndereceği heyete biz de delege katmayı düşünüyoruz- Ankaraya göndereceğimiz delegeler vasıl n-siyle yeni hükümete şu arzularımızı de d uyarmalıyız.
1 — Hiçbir para çeşidine bakmadan tütünlerimizi satabilmeliyiz
2 — Ticaret, sistemleri ne olursa olsun tütün bahftl hu sistemin dışın da kalmalıdır. Takas ve hususi kliring muameleleriyle de tütün satabilmeliyiz.,,
Bundan sonra tütünümüz İçin en önemli dış pazarlardan biri olan Alman piyasasının tütünlerimize kapanmış olmasına ve bu yolda gayet mühim tedbirler almamız lâzım geldiğine temas eden Haydar Aryal sözlerine şöyle devam etmiştir:
"Dünkü İyi bir müşterimiz bugün bütün çırpınmalarımıza rağmen bizden tütün alamamaktadır. Bunda ona vasi tavrı takınan memleketlerin ne dereceye kadar rol oynadıklarını bilmiyoruz. Ancak hakikat şudur kİ. Al-manyada büyük ölçüde Amerikan si-
Yozan : M. Şevki Yazman
mekten kurtulur.
Bunun yanında bütün gayretimize rağmen okutamadığımız köylülerimizin hiç değilse erkek ve sağlam unsurları mutlak millî kalkınma hizmet edilmiş için verdiğimiz
kısmen olsun rasyonel bir sarf mahalli bulmuş olur.
Ordu için bu mektep sistemi bir kürfeti mucip olmaz. Zira alaylar buralarda muallimlik için kâfi derecede subaya malik olduğu gibi yedek subay olarak alınan maarife mensup öğretmenler de bu hizmette kullanılabilir.
olarak farklı bulunması
Türk vatandaşını bugü-ve teçhizatını Öğrenecek olduğuna
Bu suretle asıl harp birliği olan a-laylarda silâh ve teçhizat acemiler elinde yıpranmaktan kurtularak tam ve kâmil halde ve daima harbe hazır vaziyette muhafaza olunurlar ki, bugünün yıldırım harpleri bakımından da bu hususun haiz olduğu ehemmiyet meydandadır.
Fikrinüzce bu mekteplerde yetişme ve hakiki harp birliğine geçme müddeti muhtelif tahsil derecesi görmüş veya hiç okuyup yazması bulunmayan erler için muhtelif olacağından. askerlik müddetinin de bunlarla mütenasip tabiîdir.
Maksat, nün silâh
derecede orduda tutmak göre, tahsil derecesi yüksek olanlarla, hiç okuyup yazması bulunmayan-lann aynı ve müsavi müddette orduda tutulmaları da doğru olmaz. Yüksek tahsilliler bununla mütenasip olarak az müddette Öğrenip ordudan ayrılmalıdır. Suna karşılık hiç okuyup yazma bilmiyenler en uzun müddette kalırlar. Bu, adalete de muhalif değildir. Bilâkis bu gibilere okuyup yazma öğretildiği için kazançlı çıkarlar ve hali vakti yerinde köylülerin evlâtlarını tahsil ettirmek için de bir teşvik vasıtası olur. Fakat herhalde bugünün ahvaline en mutabık usul de ancak budur.
MEMLEKET HABERLERİ
Dünkü Meclis müzakereleri
A. Menderes Hükümeti dün ekseriyetle güven
oyu aldı
Ankara 2 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — B. M. M. nin bugünkü toplantısınla Menderes programı ü-zerîndekl müzakerelere devam edildi, ilk sözü alan Samet Ağaoğlu, Hükümet programının müdafaasını yaptı ve muhalefetin ileri sürdüğü tenkidie-ri zayıf, yersiz ve mütereddit gördüğünü. yeni iktidarın her şeyden evvel
• •
garası satılmaktadır. Diğer taraftan artık Alman harmanlarında da geniş mikyasta Virjlnya tütünü kesilmeğe başlandı. Buna karşı yapılacak teşebbüs karşılıklı büyük devletlerin anlaşmaya çalışmalarıdır. Zannediyoruz ki. Alman harmanlarının Türk tütünlerine bırakılmasını istemek hakkımızdır. Alman piyasalarında Türk tütününü tekrar tutturmak İçin aklımıza gelen şunlardır. 1 — Gümrük tarifelerinde tenzilât, 2 — Amerikan rekabetinin önlenmesi. 3 -Harmanlarda Türk tütünlerinin arttırılması, 4 — Almanyaya kaçak sigara ve tütün sevkıyatının önlenmesi. Bunların büyük bJr kısmını hükümete yüklemeden kendimiz yapmalıyız. Bu İş için bir heyet teşkil edip Almanyaya gönderebiliriz. Hattâ aynı heyet sahasını genişleterek bütün Avrupayı gezer vc oralarda tütünümüzün vaziyetini tetkik ederek lâ-yapabilir.
müzün vaziyetini tetkik zım gelen propagandayı Burada bulunan tütüncü arkadaşlar ve bilhassa matbuattan ricamız, dâvayı bir Dernek dâvası olmaktan eletmeleridir.
karıp, memlekete mal
Bu Işde en mühim rolü bizi şimdiye kadar koruyan matbuat oynayabilir. Kendilerin len rica ediyoruz.,,
Bundan sonra âzalar arasında bu mevzu etrafında fikir yürütmek isteyenlere söz verildi ve dilekleri not edildi. Neticede İstanbul Tütüncüler Derneği ile birlikte An karaya gitmek üzere I kişilik bir heyet seçildi vc toplantıya son verildi.
Tahran futbolcuları, Atatürkün geçici kabrine çelenk koydular
Ankara, 2 (A.A.) — Ankara karma tnkımiylfi karşılaşmak Üzere şehrimize gelen Tahran karma takımı futbolcuları bugün saat 16 da Atatürkün geçici kabrini ziyaret ederek bir buket koymuşlar ve ihtiram duruşunda bulunmuşla rdır
lranlı futbolcular saat 17 de Zafer Anıtına da bir çelenk koymuşlardır.
Solhanda dolunun yaptığı hasar
Solhan. 2 (A.A.) — Dün saat 14 te şiddetle yağan yağmurla beş altı dakika devam eden fındık iriliğindeki dolu, İlçe merkezinde sebze bahçelerinde, bahçe duvarlarına ve meyva a-ğaçlarına önemli zarar vermiştir.
Sayfa 3
surette okutularak ve gelişmemize de ve milli müdafaamız milyonlar bu suretle
etmesini tercih ettiklerini yazmaktadırlar.
Kardeşlerin gazetesi ile Halep gazeteleri iktidar mesuliyetini karar verdiğini, fakat hü-
karşı olan Halk üzeri-‘
Japon kızıllarının Anti-Amerikan greve teşebbüsleri
Bugün 350 bin işçi ve talebenin genel greve başlaması bekleniyor
Tokyo. 2 (AP> — Japon komünistleri dün. Amerikan aleyhtarı genel bir grev yapılmasına karar vermişlerdir. Grev, cumartesi günü yapılacaktır, işgal makamları ve Japon polisi herhangi bir şiddet hareketine karşı tertibat almış bulunmaktadırlar.
Komünist liderler dün, bütün Ja-ponyada 35Û.OOO işçi ve talebenin greve katılacağını tahmin etmektedirler. Bunlar, beş Amerikan askerini dövmüş olan yedi Japonun muhakeme edilmesini protesto edeceklerdir. Dayak hâdisesi bir kızıl nümayişi esnasında vuku bulmuştu.
Başbakan Shigeru Yoshida, dün akşam, Başkomutan General McArthur ile bir saat süren bir nıülâkat yapmıştır. Bu sırada komünistlerin artan A-merlkan aleyhtarlığının müzakere mevzuu olduğu sanlımaktadir. 500 işçi Başbakanı kuşattılar
Tokyo, 2 A./\. (United Press) — Ellerinde kırmızı bayrak taşıyan 600 işçi bugün Tokyonun 75 mil kuzeyindeki Mito şehrinde Başbakan Shigeru Yo-shida’yı trenden inerken kuşatmışlar ve: "Kahrolsun Yoşhl Hükümeti., diye bağırmışlardır. 40 silâhlı polis, hâdise yerine koşmuşlar ve nümayişçileri dağıtmışlardır.
Gl. McArthur'e suikast haberi, hakikat değil
Tokyo 2 (AP) — Amerikan işgal Kuvvetleri Askeri İstihbarat Dairesi Şefi Tümgeneral Charles Willoughby bugün gazetecilere verdiği demeçte, General McArthur’ü öldürmek için
tertiplenen bir suikast hakkında bir ihbar vukııbulduğunu fakat kanaatin-ce İhbarın hiç bir hakikate d* -anmadığını söylemiştir, ihbarın bu Japon polisi tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır.
General bundan evvel de buna benzer asılsız ihbarlar yapıldığını hatırlatmıştır.
Johnson, Truman'a fevkalâde salâhiyet verilmesi lehinde
VVashington, 2 (A.P.) — Birleşik A-merika Müdafaa Bakanı Louls Johnson dün. Senatonun, Başkan Truman’a fevkalâde bir hal altında otomatik o-larak askere alma salâhiyeti vermesini talep etmiştir.
“C.H.P. kapita-en ufak işlere ka-
devir aldığı iktidarın manzarasını cesaretle tesbit ettiğini, ele alınan idarenin tek parti zihniyetinin kusurlariyle malul bulunduğunu kaydetti.
Samet Ağaoğlu devamla Hükümetleri yıllarca devlet lizmi yapmışlar, I ___________ w___
dar nüfuz etmişlerdir. Vatandaşa serbest teşebbüs sahasını dalma kapamışlardır. Biz yalnız kanunlarımızı değil itiyat vc telâkkilerimizi de değiştireceğiz. Vatandaş İnsan hak, hürriyet ve haysiyetine muhalif bütün kanunları kaldıracağız.” dedi. Programdaki "Bir devri sabık yarat-mı.vacağız” cümlesine temas eden hatip şunları söyledi: "Bu hiç bir zaman suçları affedeceğiz mânasına a-hnmamalıdır. Bu. polis idare zihniyetinin tarihe gömüldüğünü ifade etmektedir. Mücadelemizin her safhasında olduğu gibi bundan sonra da şahıslardan bahsedip dâvamızı küçültml-yeceğiz.”
Faik Ahmet Barutçu tarafından C. H.P. adına yapılan tcnkldleri bir ma-zeretname olarnk vasıflandıran Sa met Ağaoğlu: "Hakikî Cumhuriyet I-çin mücadele eden blzlero karşı Cumhuriyeti müdafaa etmek doğru değildir. Cumhuriyet İsmi altında yüzlerce İstibdadın kurulduğuna dair tarihte binlerce misal vardır" dedikten sonra programın çok vazıh olduğunu İç ticaret politikasının sarahatle ifade edildiğini, vatandaşa yapabileceği her tşde. her imkânın bahşedileceğini, memleket İktisadi kalkınmasını sağlayacak bir cihazlanma plânının programda zikredildlğlnl söyledi ve grev meselesi üzerinde durarak bu hususta Hükümetin kaçamaklı bir tavır takınmadığım, D.P. programında a-çıkça belirtildiği gibi Türk işçisinin haklarının taahhüt edildiğini ve grev hakkının muhakkak surette yerine getirileceğini kaydetti. Maarif İşlen hakkında hatip uzun senelerden ben gençlerin mânevi rehberlerden mahrum bırakıldığını söyledi.
M.P, adına konuşan BÖlükbaşıya da cevap veren Ağaoğlu ezcümle dedi kİ: "Bize karşı yapılan bu hücumlar bir çok mitinglerde tekrar edilmiştir. Millet bu husustaki hükmünü vermiş ve netokim 487 kişilik milletvekilliğinden M.P ancak bir tanesini kazanabll-mlştir."
Halide Edibin sözleri
Müstakillcrden Halide Edlh Adıvar bugün D.P. tarafından İfade edilen serbest teşebbüs ve rekabet devrine geçilirken âmme menfaati ve refahı için hangi işlerin devlete ve hangi işlerin şahıslara bırakılabileceğinin e-saati surette İncelenebilmesi için Hükümete zaman bırakılması iâzım geldiğini bildirdi ve sözlerine devamla programdaki "Her vatandaş kanunların teminatı altındadır." ifadesini ele alarak "Böyle bir vaadi biz kırk yıldır beklemekteyiz” dedi. Maarif işleri üzerinde de duran Halide Edlb şim diye kadar Türk mahrifinin »İstemsizlikten değil bilâkis bir şiatem zünden bu hale geldiğine İşaret ve sistemin gençlere A dan Z ye dar totaliter bir zihniyet, telkin mekten ibaret olduğunu söyledi.
Aşın cereyanlarla mücadele bahsine de temas eden Halide Edib programda yer alan bir cümlenin fikir ve vicdan hürriyetini baltalayıcı olduğunu bildirdi. Halide Edib daha sonra 14 mayıs gününün bir demokrasi bayramı olarak milli bayramlar arasına ithalini İstedi.
Diğer hatiplerin konuşmaları
Balıkesir milletvekili doktor Muharrem Tuncay muhalefetin muvef fakıyctslzllk sebebi olarak gösterdiği
yü-et 11 kart-
Japon İmparatorunun 20 yaşındaki ki zı Prenses Taka, kocası Toşimlçî Ta-katsukasa’yı (ortada) takiben Meîji mabedine giriyor. Çift, uzun ömür ve saadet için dııa edeceklerdir. Prensesin kocası dar gelirli bir ıniize memurudur. Şemsiye tutan (sağda) adam Takatsukasa'yı yağmurdan slyamet edi yor
Amerika, Alaskaya ehemmiyet veriyor
VVashington. 2 A. A. »United Press) — Hava Tümgenerali VVilllam Kep-ner dün Başkan Truman tarafından Korgeneral rütbesiyle Alaskadaki bütün silâhlı kuvvetlerin komutanlığına tâyin edilmiştir.
Kepner’ln 8 inci avcı ordusu doğu harbi esnasında Alman hava kuvvetlerinin imhasında başrolü oynayan bir unsur olarak telâkki edilirdi.
kolhoz.
İkinci Dünya Harbinin böyle bir sebep sayılamıyacağını zira harbe giren ve girmeyen Avrupa memleketlerinin harpten sonra az bir zurnan l-çinde kalkındıklarımı ifade etti vc C.H.P. hükümetlerini beceriksizlikle itham etti,
Tekirdağ milletvekili Şevket Mo-can muhalefetin tenkidlcrine cevap vererek C.H.P. sözcüsünün, zorlukları müdafaa salâhiyetiyle programı tenkide yeltendiğini halbuki C.H.P. seçim beyannamesindeki vaatlerle bu nevî tenkidin bir tezat teşkil ettiğini, C.H.P. seçim beyannamesinin "Mu azzam bir martaval” olduğunu vc milletin 14 mayısta buna inanmadığını, bunun bugün C.H.P. Hicrin itirafla-rlyle de sabit olduğunu, bunun için de millete (geçmiş olsun) demek lâzım geldiğini ilâve etti. Şevket Mo-can programdaki ormancılık mevzuu üzerinde durarak "Hatlboğlu Orman Kanununun” kaldırılacağını, yeni bir kanunun yapılacağını ve böylece D.P Hükümetinin ağacı, milleti ve ahlâkı kurtaracağını, işletmelerin
köylülerin de Volga esiri halinden kurtulacaklarını anlattı ve kadar yapılmış olun hatalı işlerin hesabının sorulması için Büyük Millet Meclisince bir tetkik heyeti kurulmasını talep etti ve bu facianın Halk Partililer tarafından da teslim edildiğini söyledi.
Manisa milletvekili Muammer Ala-kant da İzmir milletvekili Halide E-dlb tarafından İleri sürülen 14 mayıs gününün millî bayram sayılması hakkındaki teklifini destekledi ve A-nayasaya muhalif kanunların, bu a-rada Toprak Kanununun kaldırılmasının lâzım geldiğini ileri sürdü.
Başbakanın mııhalrfeto verdiği cevap
Ankara 2 (Hususî muhabirimiz bil-Hriyor) — Muhalefetin tenkidlcrine cevap veren Başbakan Adnan Menderes. C. H. P. sözcüsünün Hükümet programını tenkid değil kendisini müdafaa ettiğini söyliyerek Orman. Tarım ve Sağlık mevzuunda ileri sürülmüş olan tenkidlere programda cevap verilmiş olduğunu. Bayındırlık işlerinde ise eski hükümetlerln memleketin ekonomik durumunu nazarı itibara almadan birçok inşaata girişmiş bulunduklarını, buna en iyi misalin de şimendifer duraklarının mevkileri olduğunu İfade etti.
Menderes Hükümetinin programında Doğu kalkınmasının ele (ılınmadığını. zira yeni Hükümetin vatanı blı bütün halinde gördüğünü izahtan sonra denizcilikte de eski iktidarın büyük işler görmediğini, komşumuz Yu-nanistnnın milyonlarca tona baliğ cilan filosuna mukabil bizim pek uz ge miye sahip bulunduğumuzu belirtti Başbakan sözlerine devamla şimdiye kadar yapılan "bütün işlerin inhl sarcı bir zihniyeti»' eski hükümetlerin C H P ye maletmeye uğraştıkları bu işlerin millet tarafından başarılmış bulunduğunu söyledi.
Sağlık meselesinde de C H P hü künu’tlcrlnin 25 senede 2500 verem yatağı meydana getirebildiklerini halbuki seçim boyan nam esinde I senede 10 bin yatak vücuda getirmeği v&adel tiklerini» şu halde eski iktidarın böyle bir kuvvete sahip olduğu halde, neden şimdiye kadar bu miktar veremli yatağının hastalı an elere konmadığını sormak gerektiğini kaydetti. Menderes bundan sonra para polill kası hakkında öğütler veren eski İktidarın bütçe açığı İle malûl olduğu nu vo asıl C.H.P. nin bir nara pnli likasına sahip bulunmadığını, hiç kim şeye sorulmadan alınan 7 eylül kaini
şimdiye
Mısır müdafaa bütçesi
45,6 milyon sterling
• •
Kahire, 2 ( AP) — Dün resmen
bildirildiğine göre, Mebusun Meclisinin, Mısır ordu ve donanması için 45,602,350 Ingiliz lirası tutarında bir tahsisatı kabul etmesi teklif edilecektir. Bu rakam, Mısırın. 196,000.000 Ingiliz lirası tutan bütçesinin %23.3 Üne tekabül etmektedir.
Kozanın 30. kurtuluş yıldönümü kutlandı
Seyhan milletvekillerinden Kozanlı Prof. Arkeolog Remzi Oğuz Arık, bu münasebetle bir konuşma yapmış. Kozanın dolayısiyle Çukurovanın kurtuluş bayramının derin mânasını veciz bir lisanla ifade ederek istilâ günlerinde bir yağma ve hakaret meydanı haline getirilen Türkiyenin o günden bu güne kadar geçen zaman zarfındaki yaratıcı hamlelerinin sonucunu parlak bir şekilde tebarüz ettirmiş, 1908 den beri sürüp gelen silâhlı ve silâhsız dâvaların İzahını ve tahlilini geniş ihata kudretiyle yapmıştır.
Milletvekili ödeneklerinin eski hadde indirilmesi isteniyor
Ankara 2 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Haber aldığımıza göre Mardin bağımsız milletvekili Kemal Türkoğlu tarafından tasarruf hareketine Türkiye Büyük Millet Meclisinden başlanılmasını temin maksa-diyle milletvekili ödeneklerine zam yapılmasına dair olan son kanunla devrenin yenilenmesi suretiyle yeniden seçilen milletvekillerinin ikinci defa maaş almalarını sağlayan kanun hükmünün kaldırılması için iki kanun teklifi bugünlerde Meclise sunulmak üzere hazırlanmış bulunmaktadır.
İcelde tifo serumundan ölen çocuklar
Adana, 2 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — İçel köylerinden Burhanlı-da tifolu çocuklara serum tatbiki esnasında dokuz çocuğun ölümü Sağlık Bakanlığının dikkatini çekmiş ve bugün uçakla üç müfettiş gönderilmiştir. Müfettişler Adanadan otomobille hâdise yerine gitmişlerdir.
Adana Belediyesi 3 milyon lira borçlu
Adana, 2 »Hususi muhabirimiz bildiriyor! — Belediye Meclisinin bugünkü oturumunda okunan yıllık çalışma raporlyle Adana Belediyesinin 3.175,565 lira borçlu olduğu açıklanmıştır
Yeni bir sel felâketi
Güneyce 2 (AA.) — Çarşamba akşamı başlayan fırtınalı yağmurlardan husule gelen şiddetli heyelânlar sırasında ilçe dahilinde üç ev sel tarafından sürüklenmiştir Sekiz kişi ölmüş, İki kişi de yaralanmıştır.
Dereler üzerimle bulunan köprüleri sular alıp götürmüştür. Tarlalarda zararın fazla olduğu anlaşılmaktadır.
larının memlekette büyük bir iktisadı kriz yaratmış olduğunu beyan eyledi. Millet Partisi sözcüsünün tenkidlcrine (lc cevap veren Başbakan sağ ve sol cereyanlarla mücadelede ve dış siyasetle Bölükbaşının vazıh konuşma-lığını DP hükümetlerinin bu mev nida hiç bir gevşekliğe düşmeyecek-■erini tebarüz ettirdi ve sözlerinin sonunda Meclisten güven oyu istedi. rnpılnn tasnif neticesinde 282 millet /ekilinin oyu iştirak ettiği ve Mende-»es Hükümetinin ittifakla güven oyu ddığı anlaşıldı. Tekrar kürsüye gelen lı nelere* gösterilen itimada teşekku
I Meclis pazartesi günü toplana çaktır.
Suriyede huzursuzluk hüküm sürmektedir
Buhran, sanıldığından vahim
Şam. 2 A.A. (AFP) — Bir taraftan |
Halk Partisi İcra Komitesi Başkanı Nâzim Kudsî. yeni hükümet kurmnk için istişarelerine devam ederken diğer taraftan basın, memlekette hüküm süren huzursuzluğu belirtmekte vc iktidar mesuliyetinden kaçar gibi davranan parlâmento gruplarının hareket tarzlarını dikkatle takip etmektedir.
Bu arada Alhadara gazetesi, "Buhran sanıldığından daha vahimdir,, de^ inektedir.
El Nasr gazetesi ise Halk Partisinin hükümeti kurması ihtimalinin az olduğunu söylemektedir. Buna Müslüman El Ma nar Partisinin ne almaya kûmetin yalnız halkçılardan teşekkül
Kanada, Auriol'u davet ediyor
Ottawa, 2 A.A. (AFP) — Kanada Hükümet sözcüsünün bildirdiğine göre. Başbakan Saint Laurent’in 1951 senesi martında VVashington seyahati esnasında Ottawa'yı da ziyaret etmesini Fransa Cumhurbaşkanı Vincent Auriol’dan resmen talep etmesi muhtemeldir.
Bunun sadece bir formaliteden ibaret olduğu ve Auriol’un gelecek sene Kanada Başkentini ziyaretinin tahakkuk etmiş bulunduğu resmi çevrelerden belirtilmektedir.
Gl. Plastiras, Kıbrıs için çıkan rivayeti yalanlıyor
Paris, 2 A.A. (Rcuter) — Yunanistan Dışişleri Bakanı General Nicholas Plastiras. İngiliz resmî şahsiyetleriyle İngilterenin adadaki üsleri elinde tutarak Kıbrıs adasının idaresini 100 sene için Yunanistnna bırakması gerektiği yolundaki teklifleri müzakere edeceğine dair haberleri yalanlamıştır.
General bu yalanlamayı Avrupa Konseyi toplantısına başkanlık etmek için geldiği Pariste Yunan Büyükelçiliği Basın Ataşesi vasıtasiyle yapmıştır.
Adana, 2 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Zengin, bir tarih, zengin bir kültür ve sanat beldesi olan Kozan, kurtuluşunun bugün 30 uncu yıldönümünü kutlamıştır.
• •
için çok iyi» anne için do

Eskimo usulü çocuk taşımanın çocuğun sıhhati
bir jimnastik sayılabileceğini doktorlardan duyan iki Amerikalı kadın derhal teşebbüse geçmişlerdir. Bostonlu Mrs. McDonough (solda) ve Mrs. Sea-nıan bıı usul sayesinde hem alış verişlerini rahatça yapabiliyorlar, hem çocuklarına hava aldırıyorlar
Rusya, Hirohito meselesini
yeniden ortaya atıyor
VVashington. 2 (AP) — Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığı dün, Rıısyanın, Japon İmparatoru Hirohi-to’nıın harp suçlusu olarnk muhakeme edilmesi hakkındaki taleplerini tekrar etmek suretiyle propaganda yapmakta olduğunu ileri sürmüştür
Rusya bu hususu evvelâ 1 şubat tarihli bir nota ile talep etmişti. Şimdi, Amerikanın elinde bulunan bu notaya resmen cevap verilmesi talep edilmiştir.
Bakanlık basın müşaviri McDer-mott, bu notaya resmen cevap veri-
Londrada 4.000 taksi
grev yapıyor
Londra 2 (AP) Taksi ücretlerinden dnhu büyük hisse isteyen Londra şoförleri dün gece yarısından itibaren greve başlamışlardır. Hükümetin. tarifelere zam yapmak kararı evvelki gün meriyete girmişse de, bu nispet şoförlerden bir kısmını memnun etmemiş ve dünyanın en büyük şehrindeki 6750 taksinin takriben yarısı garajlara
çekilmiştir.
taksi otomobili
Greve 4.000 kadar kumpanyasının şoförleri iştirak etmektedirler. Otomobilleri kendilerine alt olan 2.360 kadar taksi şoförü ise görünürde grevden son derecede memnundurlar. Durmadan iş yapma ktadırlar.
Kurucu Meclis Başkanı Rüştü Kâhya, Parlâmeto Gurubunun Meclise, Hükümeti Sovyetlerle dostluk ve İttifak andlaşması yapmaya davet eden bir takrir verdiğine dair çıkan basın haberini katiyetle yalanlamıştır.
Kore seçimlerinde iktidar kaybetti
Müstakiller, 210 mebusluktan
128 ini elde etmiş vaziyette
Seoul (Kore). 2 (AP) — Salı günü Kore’de yapılmış olan genel seçimlerden sonra, Başkan Synman Rhee’nin idarecinde hükümeti İdare etmekte devam edemiyeceği, Meclisin toplanma tarihi olan 19 haziranda bunu açıklayacağı anlaşılmaktadır.
Tamamiyle komünist aleyhtarı bir siyaset takip etmekte olan idarenin istikbali, ona müzahir olan ve muhalif bulunan belli başlı partilerin seçimlerde eski ekseriyetlerini elde edememiş olmaları cihetiyle şimdiki halde bağımsızların elinde bulunmaktadır. Bunlar. 210 kişilik Meclisin 128 sandalyesini işgal etmişlerdir.
Sivil havacılığımızın Dört Noktadan istifade edebilme imkânı
Montreal (Kanada) 2 A.A. (USÎS) — Birleşik Amerika. Türkiyenin de üye bulunduğu. Milletlerarası Sivil Havacılık Teşkilâtına (ICAO.) Dördüncü Nokta programından sivil havacılıkta nasıl istifade edileceğini tetkik etmesini teklif etmiştir.
Teşkilâtın burada yaptığı dördüncü toplantıda söz alan Amerikan delegasyonu şefi Russel B. Adama, gündemde bulunan bazı âcil meselelere temas etmiş ve Başkan Truman’dan gelen bir mesajı okumuştur. Başkan bu mesajında İCAO’yu beş yıllık "yapıcı” faaliyetlerinden dolayı tebrik etmektedir.
lip verilmiyeceğinden bahsetmeden, Rusyaya talebinin samimi olduğu surette bunu 13 devletten müteşekkil Uzakdoğu Komisyonuna göndermesi icap ettiğinin zaten bildirilmiş olduğunu tebarüz ettirmiştir.
Ruslar, batı - doğu ticaretine taraftar
Cenevre. 2 A.A. (Reuter) — Sovyet delegesi. Avrupa İktisadi Komisyonu Sekreteri Gunnar Myrdal’ın batı ile doğu arasında ticaretin terakkisi için sarfettiği gayretleri övmüştür.
Sovyet delegesi: "Eğer bu gayretler hem batı, hem de doğu tarafından desteklenirse Avrupa ticaretinin inkişafı vc Avrupa memleketleri arasında iktisadi münasebetlerin teşkilâtlandırılmasında hayati bir rol oynıyacaklar-dır„ demiştir.
MÜSABAKA KUPONU
1 aralık 1950 do çekilecek büyük kuramıza iştirak için a-şnğıdahi kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-Inbllecckstıılz.
Tafsilatını hor pazar günkü (YENİ İSTANBUL) dıı arayınız.
Jeni htanbul'un
KUPONlı

7
Sayfa 4
T E N î İSTANBUL
3 Haziran İtfST»
»0*


AMERtKADAN ÎNTIBALAR
Moon'V'n*
• *İ7«

jÜtULtÜMÜ *111^1)1^11
Şthir mektubu :

Türk gözüne garip gelen şeyler
AMERİKADA Türk gözüne garip Eğelen şeyler, yemeklerden ibaret; değildir. Şaşacağınız şeylerin en başında, muhafaaakArhk gelir. Bu bakımdan bizden pek farklı sayılmazlar; fakat Amerikahlan fazla serbest, açık «açık diye bildiğimiz için, aksine şahit olmuk hayret uyandırır. Plajlara bnkıni7.:MlHH^^H çındaki kıı çocuklara giydirilmiştir! Meşhur
yer
Umumi yerlerde öpüşme ve fazla âşıkane tezahürler polis tarafından menedilir.
Amerikalılar. memleket dışına çıktıkları zaman gösterdikleri serbestliği Amerika içinde göstermeye cesaret edemezler. Bu, Amerikalıların cinsi sahada sofu olduklarını göstermez. İstatistikler, liseli kızların onda yedisinin cinsi tecrübe geçirdiklerini göstermektedir. Fakat evlendikten sonra gerek Aı^erikan kadını, gerekse erkeği, ekseriyetle evlilik dışı maceralara girişmemektedir. Fakat bu da, Amerlknda evliliğin sağlam bir müessese olduğuna alâmet göre, her (% ftO î) malûmdur.
Amerikan ger” denilen yaşlarındaki bir husustur. Bunların yaşını katiyen kestiremezsiniz. Bir keıe, Şimal (Nordlc) kanın Amerikan milleti i-çindekl hâkim durumu sebebiyle, çoğu uzun boylu ve iri yapılıdırlar; sonra, ll-l^ yaşından itibaren, ma-kiysj yapar ve ruj sürerler (bu hal, bilhassa harpten beri taammüm etmiş): elbise, saç şekli ve tavır-hare-ket itibariyle de. genç kadınlardan onları ayırtedecek bir şey yoktur. Bütün bu sebeplerden. 13-14 yaşındaki Amerikan kızlarını çok kere 25-30, hattâ daha yaşlı zannedersiniz. Ve bu rakamları da mübalâğa etmeden yazıyorum.
Bu genç kızların erkek oğlanlarla randevuya gitmeleri, ana-babanın bilip tasvip ettiği bir haldir. Bu “date” kız çocuğun tabii bir hakkı sayılır ve bu tecrübe sayesinde ilerde kocasını daha iyi seçebileceği İddia edilir (boşanmaların Amerikada rekor dereceye varmış olması bu nazaıiyenin çürüklüğünü gösterir). Ana-baba, kızlarının "date” esnasında, bir kaç öpüşmeden fazla İleriye gitmiyeceğl-ne inanır veya inanıyor görünmek isterler.
Amerikan genç kızlarının -ve-genç kadınlarının da- randevu esnasında âşıkları veya “arkadaşları” hesabına masraf etmeleri dillere destandır. Pahalı lokantalarda yemeğe, “night-club” denilen eğlence barlarına gitmeye bayılırlar. Erkek arkadaşlarına ne kadar yük olabilirlerse bunu o
üç dört ya-bile göğüslük ••Bikini” ma-bulamamıştır.
sayılamaz, istatistiklere iki evlenmeden birinin boşanmayla neticelendiği
genç kızları (“teen-a-
13,14.16.16,17.18,19 kızları, şaşılacak diğer
kadar marifet soyarlar. Fransız kızlan. Fransnda, mütevazı istekleri ve tutumluluklariyle Parlae golen Amerikan âşıklarım ekseriya şaşırtırlar. ‘ Bedava yemek”, en görmüş geçilmiş Amerikan ailesinin kızı için bile ”hoş bir vurgundur!”
Bütün bu randevular, bu flörtler, çok kere, evlenmek içindir. Amerikan genç kızının aklı fikri koca bulmaktadır. Esasen Amerikalıların çok erken evlenmeleri de bir başka hayret mevzuudur. Bu hususta, bizdekl şehirli gençlerden daha erken evlenirler. Ve hemen çocuk sahibi olurlar. IkT çocuk babası 21-22 yaşında delikanlılara rastlamak. Amerlknda hiç de nadir bir şey değildir, köylerde değil. New-York
yük şehirlerde! Amerika, bıı sun senelerde nüfus artışında kırmıştır. Nereye baksanız Ve büyük, kalabalık aileler!
Hem de gibi bü-sayede rekoru çocuk!
Vasat
Yatan : Oğuz Türkkarı
Amerikalı için 6-6 çocuk sahibi olmak normaldir.
Vasat Amerikalının oğlencoleri basit (spor maçhuı, top oyunu, otomobil kullanmak, resimli maceralar, te-lovlsyon, dondurma), çalışması da canla başladır. Daima acele İçindedir ve -tıpkı çocuklar gibi- nezaket kaidelerine. inceliğine fllAn pek bakmaz, Hattâ aklına gelmez.
Siyasetle ilgileri de çok zayıftır. İki Amerikalı buluştuğu zaman her şeyden bahseder de politikadan veya dünya
1 arına nerse»
şeyin olmasından korkar gibi:
°Harp her iki taraf İçin de felâket olur. Kimse başlatmaya cesaret edemez” diye bahsi değiştirir.
Yaz geldi, merhamet ve ahlâk dilencileri çoğaldı
Nihayet, biraz cilveli olmakla be. raber yaz geldi, yine apartmanların pencerelerinde kâğıtlar belirdi, gazetelerde nakliyat şirketlerinin ilânları çoğaldı, başlan torbalı fıstık gibi atların eşinerek hareket ânını bekledikleri yaylı arabalara eşya yükleyen hamalların haykırışmaları dolduruyor, göç vapurları başladı.



«I f|
uj
I
a
caddeleri İşlemeye
'kiralık,,
Fakat sayfiye yerlerinde levhaları az değildir. Geçen yılın kiralarını bulabilen ev sahipleri kendilerini mesut telâkki ediyorlar. Zira, her şeye, şikâyetlere rağmen, inikat durmuş değildir.
Yazan : Von ★★★
3
durumundan lâf açmak akıl-gelmez. Veya bahis buna dö-tesadüfen olur ve, istemediği
DÜNYANIN EN BÜYÜK KARA DEV UÇAĞI
Yukarıda bir tecrübe uçuşu esnasında görülen dev uçak, dünyanın en büyük kara tayyaresi “Cosolidated \nılter xc 99” dur. 400 teçhizatlı er, 45 ton yük, 300 hafif yaralıyı taşıyabilmektedir,
Her biri 3000 beygir kuvvetinde itici, 6 adet P.G.W VVasp Majör motöriyle teçhiz edilmiştir. Uçağa tatbik edilen bu kuvvet 5 adet lokomotifin lalcadlne eşittir. Her uçuşunda bir otomobilin, 16 defa dünyanın etrafında dolaşmasına yetecek kadar benzini taşıyabilmektedir. Menzili 1300i) Km., âzami sürati 500 Km. ve tavanı 9000 metredir, Gövdenin uzunluğu 57.6 m. ve yerden yüksekliği ise 17.4 metredir.
Yaptığı tecrübe uçuşlariyle dünya çevresi çapındaki hava nakillerine pek uygun olduğunu ispatlamış bulunmaktadır. Bununla beraber geliştirilmesi için çalışmalara ve tecrübelerine devam edilmektedir. Kati şeklini aldıktan sonra hava ordusuna kabul edilecektir.
Şeklen üstün uçankalelere çok benzemektedir.
Öğrenmek
Hicrî SABAN 17 1369 19 5 0 HAZİRAN 3 Cumartesi Rumî
MATI S 21 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 5.29 8.54
öğle 18.12 4.37
İkindi 17.12 8.37
Akşam 20.35 12.00
Yatsı 22.35 2.00
îmaâk 3.16 6.41
Afyon Kaçakçı-
BEYOĞLU CİHETİ (40885)
(80718) Çeteni.
1 — Tomston
2 — Fakir Kızı
ATLAS
lan.
AKIN
Caniler
Levlâ.
ALKAZAR (42562) 1 — Tarza» Kaplan Kadın. 2 — Dişi Haydut.
AR (44390 1 — Ölüm Melodisi.
2 — Hürriyet 8avaşı. BEŞİKTAŞ BAHÇESİ: 1 -Kapanan Gözler. 2 — Akıncılarımız.
ELHA.MRA (‘13595) 1 — Aşk
Mektupları. 2 — Çöller Kasırgası.
İPEK (44289) 1 — Onu öldürdüm (ilk defa). 2 — İhtiras Kurbanları.
İNCİ (84595) 1 — Robeneon A-dası. 2 — Üniformalı Kızlar.
LÂLE (43595) 1 — Altın Küpeler. 2 — Sıuny Gözdeleri.
MELEK (4OM68) 1 — Korkunç Yıllar. 2 — Haydut Aşkı» SARAY (41653) 1 — Esrarengiz at. 2 — Manon.
6UATPARK (83143) 1 — Zoro-nun işareti. 2 — Kadın Cellâdı. SÜMER (42851) 1 - Şarkısız
Yaşayamam. 2 — Çılgın Hayalet,
ŞARK (40380) 1 — Ekmekçi
Kadın. 2— Kankardeşim.
ŞIK (43726) 1 — Hint Kahramanı. 2 — Günahsız Katil. TAKSİM (43191) 1 — İki Açıkgöz Canavarlar Arasında. 2 — Köy Güzeli.
TAN 1 — İşıklar Sönerken. 2 — Sana Tapıyorum.
ÜNAL (40306) 1 — Kurban Kı-rallçe. 2 — Atom Fedaileri. YENİ 1 — Üç Ahbap Çavuşlar. 2 — Yeşil Ufuklar. 8 — Siyah Gölgeler.
YILDIZ (42847) 1 — Deniz Yıldızlan» 2 — Unutulan Yıllar.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 - Ölüm Diyarı. 2 — Adalar Perisi.
AZAK (23542/ 1 — Kılıçların
Gölgesinde. 2 — H&rrov Ku-mar bazı.
ÇEMBERLİTA» (22513) 1 -
B «lylılcnmiş Adam. 2 — İhtilâlci Ruhlar.
FERAK 1 — Asya Ateşler 1-


lstanbulun mevsimi geldi. Daha şimdiden, bunu gösteren alâmetler var: Dilenciler çoğaldı. Herhangi bir caddede İki adım atamıyorsunuz ki karşınıza, çarpık kollu, iğri bacaklı veya her tarafı sarsak bir sefalet manzarası çıkarak merhametinizi tahrike ve İstismara kalkışmasın! Bunlar nereden peyda oluyor? Basit. Turistler gibi nerenin mevsimi baş. larsa, oraya gelirler, ve kimse bu istilânın önüne geçemez. İllâki umumi bir mukabil taarruz yapıla! Bu nasıl olur? Evvelâ çok merhametli halkımızın sadakalarını, İçtimai yardım müesseselerine tahsis ederek bu profesyonellere lâkayt kalmaları, sonra da Belediyelerin fiilen müdahaleleri ile. Bu İki ana şart aynı zamanda ve muvazi olarak elde edilemezse, mücadele beyhudedlr, on kuruş verip geçiniz, aksi takdirde bütün gününüzü ve Asabınızı berbat edecek beddua alırsınız.
ihtiyacında olduğumuz horşey
çlnde, 2 — Kahraman Kılavuz. 3 — Deniz Kızı,
HALK 1 — İnsan Avcısı. 2 — Ateş Kırallçesl.
İSTANBUL (22367) 1 — Makineli Adamlar Diyarı, 2 — Genç Kız Kalbi.
KISMET (26654) Hint Rüyası. 2 — Zehirli Kucak.
MARMARA (23860) 1 — Su Perileri. 2 — Yaşamak Arzusu.
MİLLİ (22962) i — ölüm DlyA-rı. 2 — Adalar Perisi.
TUBAN (22127) 1 — Kılıçların Gölgesinde. 2 — Yaşamak Arzusu.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Mağlûp Edilemeyenler. 2 — Lo-rcl H&rdy Çingene Prens.
KADIKÖY CİHETİ
HÂLE (60112) 1 — Şanghaylı
Kadın. 2 — Suçsuz Katıl.
OPERA (60821) 1 — Önce Vatan. 2 — Dağlar Canavarı.
8ÜREYYA (60882) 1 — Beş
Parmaklı Canavar. 2 — Dökülen Yapraklar.
ANKARA
Tahran, Basra, Şam, Beyrut-tnn. — 21.10 P.A.A. (Amerikan) No\v-York, Boston, Gander, Londra, Brükseldcn.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.15 P.A.A. (Amerikan) Şam, Beyrut, Basraya. — 8.30 D.H.Y. (Türk) Bursaya. — 8.80 B..E.A. (İngiliz) Atlım, Koma, Nis, Londraya. — 9.00 K.L.M. (Ho-lnndn) Tahrana. — 9.00 M. R. (Mısır) Lefkoşe, Kahireyo. — 9.30 D.H.Y, (Türk) Ankaraya.
— 10.15
— 10.30 Adana, D.H.Y.
16.00 D.H.Y. (Türk) İzmire. — 17.00 T.A.E. (Yunan) Atlnaya.
— 21.35 P. A. A. (Amerikan)
Brüksel. Londra, Roston. Ncw-York. — 22.10 P.A.A. (Amerikan) Beyrut. Karnşi, Ye-
ni Dollıl, Kalküla, Bangkok. Hongkong’a.
D.H.Y. (Türk) lzmlro D.H.Y. (Türk) Ankara, İskenderun a, — 14.45
(Türk) Ankarnya. —
tuZü
Çeviren : Behçet Cemal
Göbbels'in evinde son toplantı
Hitler’in doğum günü! ayakta kalan bakanlık binası ancak
ANKARA Brodvay Perllorl.
BÜYÜK Seviştiğimiz Günler.
CEBECİ 1 — Asil Ruhlar. 2 — Tarzanın Hazînesi.
PARK 1 — Şehrâzadın Doğuşu. 2 — Korkunç Vâdk
SUS 1 — Macera Geceni. 2 — Canavar Tuzağı.
SÜMER 1 - Sevdalı Kovboy. 2 — Büyük Casuslar.
ULUS 1 - Kadınlar Çiftliği. 2 — Büyük Senfoni.
YENİ 1 — Siyah Gül. 2 — Unu-tulmıyan Aşk,
İZMİR
GELECEK OLAN VAPURLAR
II.00 Bursa (Ayvalıktan). — 16,00 Saadet (tmrozdnn). — 10.15 Bandırma (Mudanyadan).
GİDECEK OLAN VAPURLAR 0.00 Bandırma (Mudanyayn)
14.00 Ordu (lznıiır?) — 11,00 Çorum (Karadmlze). — 20.00 Konya (Bandırmaya).
GELECEK OLAN TRENLER
— 22.15 Beste ve şarkılar. —• 22.45 M.S.Aynrı vo Haberler. — 33.09 Duna müziği (pl.). — 23.30 Program ve Kapanış.
İSTANBUL;
SıuHz 12.57 Açılış ve Programlın*. - 13.00 Haberler. —
13.15 3arkı ve türküler (pl.). — 18.30 Dana müslgl (pl.). — 13.45 Baz eserlerl-şarkı ve türküler.
H.30 Caz mitalgl (pl.). — 15,üü Atorn ve Hidrojen bombaları hakkında, konuşan: Ord Prof. Salih Murat Uzdllek. —
15.15 Rndvo «nlon orkestrası konsorl. — 15.15 Haftanın programı, — 16.00 Programlar ve Kapanış.
17.57 Açılış vo programlar. — 13,00 Saz mcrlcrl — 18.15 Dans müziği (pL), — 19.0(1 Haberler.
IU.15 İstanbul haberleri. — 19.2ü Caz mllzlftl (pl.). — 19.15 Şarkı ve türküler. — 20.15 Dinleyici istekleri (Hafif batı müziği». — 21.00 Serbest saat (Konuşma veya müzik. — 21.15 Ar Müzik Birliğinden: Şarkı ve türküler. — 22.00 Dans orkestraları geçidi (pl ). — 22.45 Haberler. — 23.00 Hafif müzik (pl,). — 23.30 Dans müziği (pl.),
— 21.00 Programlar vo Kapanış.
1 — Santral memurum, 2 — Cezireleri taharri et. 3 — (Tarif) tutarın arkadaşı, Milletler. 4 — Tapma. 5 — Fiyatın kınnl-tılnıışı, Başına, (Ç) gel İrse bir hayvan, bir harfin okunuşu. 6 —. 1 Tersi) başına (H) harfi gelirse bir kadın ismi olur, Gelir, 7— Edat, Aksine olnrıık. 8 — Bir hayvan, Pes’İn aksi, Atın yavrusu, 9 — Ceddim bir yerdo. 10 — Kıymetli deva,
YAIIANH RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR
7.10 Doğu (Eke.). — 8.30 Ankara (EkHp.). — 0.15 Ankara. — 10.5! Ankııradan (Motörlü T.).
ELHAMKA 1 — Tehlikeli Yol-lar, 2 — îkl Cingöz Haremde. 3 — Haydut Aşkı.
LALE 1 —Yaratılan Adam. 2— Ormanlar Aslanı. 3 -- SnlAhad-dini Eyyubl ve Haçlı Seferleri. TAn’AKK Cezayir Dansözü. TAN J — Yaratılan Adanı. 2— Ormanlar Aslanı. 2 — Snlâhad-dinl Eyyubl ve Haçlı Seferleri, YKNI SİNEMA 1 — MayeHIng Esrarı. 2 — Tarzanırı İntikamı. 3 — 3 Ahbap Çavuşlar Casuslar Peşinde.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK 1 — Tehlikeli Yollar. 2 — Kadın lhllkamı.
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR lzınirden. — 14.15 D. H. Y.
7.05 P.A.A. (Amerikan) New-York, Boston, Gander, Londra, Brüksel’den. — 7.30 K. L. M. (Hulanda) AmBtcrdam, Komadan. — 0.45 D H.Y. (Türk) Bur-«adan. — 9.60 D.H.Y. (Türk) (Türk) Gaziantep, Adamı, Konya, Afyondun. — 15.35 D, H. Y. (Türk) İskenderun. Adana, Anka radarı. — 16.30 D.H.Y. (Türk) Diyarbakır, Elâzığ, Sivas» Atı-karadun. — 18.05 D.H.Y. »Türk) İzmlrden. — 18.35 D.H.Y.(Türk) Ankaradaıı. — 20.20 P.A.A. (A-ınerikan) Hongkong, Bangkok. Kalktıta, Yeni Delhi, Karagh
GİDECEK OLAN TRENLER
J8.10 Ankara Ekspresi. — 20.80 Ankara. — 21.40 Güney.
A X 14 A R A :

Sııııt: 7.30 MyB.Ayarı. - 7.31 Hafif parçalar (pl.). — 7.43 Haberler. — 3.00 Saz ederleri (pl.).
— 3.15 İH dakika klavsen (pl ).
— 3.23 Günün programı ve Ha-va r • |"" U. — K.3H • ’rrçltll hafif melodiler (pl.). — O.üü Kapanış,
12.28 Açılış ve program. — 12.30 M.S.Ayari. — 12.80 Radyo şaton ılı ı»eıı. — rı.oo Haberler. — 13.15 Saz eserleri. — 18.3ü öğle gazetesi. — 13.15 Şarkılar. — h.oo Cumhurbaşkanlığı «i ninni musikimi. — 14.on Gontlll şarkıları (p.İ). — 11.55 Konuşma : (Spor haberleri). — 15.0ü Kayıp mektupları, Akşam pıogrami! Hava raporu ve Ka-p/ınış.
Io.ö8 Açılış ve program. — 17.üü Çocuk saati. — 18.00 Dans müziği (pl.). — 18.30 Karışık şarkılar. — 19.00 M.S.Ayarı ve Haberler. — 19.15 Geçmişte bu-gUn. — 10,20 Yurttan sesler.
111.45 Radyo İle İngilizce. — 20.00 Operet müzikleri (pl ». — 20.15 Radyo gazele«l - 20.30 Seı b«»a( naat, — 20.85 incesaz (Mılhftv-yer) faflh. — il i*» IİHlif nıllslh (pl.). — 21.85 Film geçidi (pl.L — 22.00
yıldızları
Konuşma.1
LONDRA:
Nmıt: 7.3(1 Jack Whlie vo dana orkestra ıı. —» 8.15 Dinleyici istekleri. — 9.15 Klâsik müzik dinleyici istekleri. — 11.no Konçerto-Brahma 2. piyano konçertosu. — 18.00 Haftanın şarkıları. 15.15 Dana mÛzlgi. — 16.15 Dinleyici işlekleri. — 19.45 Piyano İle parçalar. — 22.15 Dana müziği. — 23.15 Varyete müziği. — 24.00 Dinleyici! İst ekleri.
Yukarıdan n^nğı.vııt
1 _ Hareket cetvelini küşad et. 2 — Llsrın İlminde. 3 — Dadının erkeği, Bir renk. 4— (Tersi) uzatmayla. 5 — Bir nota. Aşıtlar.
Çoğalın f azası,
(Tersi) (Tersi)
a — Gösterilen yerde, aksi. 7 — Kılıç mah-(Teral) bir uzvumuz, bir emir. 8 — Bir ada. annunn (A) İlavesiyle yadigâr. 0— Başmn (T) gelirse arma olur. Bir hükümet. 10 — Taze isterim.
EMİNÖNÜ) İstanbul (Eminönü — Haşan Hulusi (Küçük)-pazar) — Ahdülkadlr (Caftnloğ-lui — Haydar Yeni (Lâleli).
BEYOĞLU: Matkovİç (Merkez) — Galatasaray (Merkez) — Eı*-tüğrul (Taksim) — İsmet (Taksi mı — Kara köy (Galata ı — Maçka (Şişli) — Feriköy (Şişil) — Has köy — Merkez (Ka-Hjınpaşa).
FATİH ( İbrahim Balmumcu (Şehtadebaşi) — Sarım (Aksaray » — Emlıı Rıdvan (Ssmat-ya) — Nllzelud onat (Şehremini.) — Gündoğdu (KaragümrUk) — Gülacrcn Slpahloğlu (Fener). EYÜP t Avvaımaray Şifa.
BEŞİKTAŞ: Nail Halit — Yeni (Ortakfiy) — Arnavutköy — Merkez (Bebek).
KADIKÖY t Merkez — Kızıltop-rak — Göztepe — Bostancı.
ÜSKÜDAltt Çarnlıyurt.
111. Y B E L i A D A : H ey bel I ad a. IH Y t KADA : Merkez.
ZMİRî Kain (aş (Yalılar) — înghk (Alsancnk) — Ali Hay-•cddln (Bfl'imahano) — Sıhhat Kemem İti) — İki ÇOşmelilC Eş raf paşa).
\XKAHA: Ulus — Derman — Sağlık.
DCNKl) BULMACANIN halli
Oku-; Ha.
Sıra. YU
Soldun Miıtai
1 — Samimi kişi, 2 — yamayan. 3 — Bad; Rab 4 — Akan; La; Ay. 5 —
Eren. 6 — italik; Met. 7 — (yürü); İki daye. 8 — Eki kaç; Deh, 0 — Nefis adale. 10 — i-tiyat eden.
Yuh ıırdıııı muıftı:
X — Sobası yeni. 2 — Akarı tllkcl. 3 — Madara: lfl. 4 — 11; Yıkılan. 5 — Mar; Asaklr. 6 — İmale; icat. 7 — Kibar; De. 8 — ly. Dahame. 9 — Şahane yele. 10 — İnayet eden.
Beyoğlu litlli İstanbul 21222
Ankara 0u.
Karşıyaka 15055
Kmişkoy 00872 i Mı İhlar 60943 İzmir 2222
Bomba uçaklannın Berlin üzerine tevcih ettikleri ‘'fasılasız” hücumlar başlayalı altı hafta geçti. Altı haftadan beri, bir gece deliksiz uyku nasip olmadı. Öder taarruzu başladığından beri, Rus uçakları da şehrin ü-zerbıden ayrılmıyorlar. Tramvay ve banliyö trenlerine hücum ediyorlar, kanat toplariyle Deutsche Bank memurlarına ve paydostan sonra sükûnetle evlerine dönen AEG İşçilerine ateş ediyorlardı.
MİTLERİN SON DOĞUM YIL DONÜMV
20 nisan sabahı, saat 9 da hava a-lâmu veriliyor. Adolf Mitler o gün 56 ncı doğum yıldönümünü kutlayacaktır, Ingiltereden havalanan binlerce uçan kale, Hitleri tebrike geliyor. Bu büyük hücum, Elbede, «ilâh omuzda bakliyen Batı devletlerinin Rus taarrzuna fiilen yardım etmek kararında olduklarını göstermektedir. Uçak mürettebatı, 8000 metreden, şehrin doğusundaki muharebeleri de takip edebiliyorlar. Müttefiklerine zarar vermemek için yakında bu hücumları da durdurmak zorunda kalacaklardır. Batı devletlerinin, kas-clen bekliyerek, Huşlara yardım et-mlyecekleri hususunda beslenen zayıf ümitler, bu taarruzla büsbütün yok olmuştur. Anlaşılan. İngilizlerle Amerikalıların, Kuşlara, Avrupanın göbeğinde bir zafer kazanmak fırsatı vermlyecekleri hususundaki rivayetler. kasden ortaya çıkarılmıştı.
Batı cephesi, şehre o derece yaklaşmıştı ki, bütün ihbar sistemi felce uğramıştı. İhbar teşkilâtı ancak, dört motorlular, Elbe’yi geçerken alarm verebiliyor ve boş dakika sonra A-lezanderplatz üzerinden ilk uçaklar geçiyordu. O sabah, taarruzun, şehir merkezine müteveccih olmadığı çabuk anlaşıldı. Hava birlikleri, milyonluk şehrin batı tarafında toplanıyorlar. Uçaklar, semada, bahar güneşinin altında, gümüşten kuşlar gibi pırıl pırıl parlıyor. Bütün hava. 4000 motorun gürültüslyle dolup taşıyor. Hedef gösteren bombaların, şehir kenarının hemen batısına düştüğü görülünce, herkes nefes alıyor. İlk bomba "halısı” yeri gökil titreterek "seriliyor”. Taarruz, demiryoluna müteveccihtir. Berlinln batıdan İrtibatı kesiliyor. Tam, doğudaki büyük taarruz, âzami şiddetini bulduğu gün, batıdan kuvvet kaydırmak ve İhtiyat getirmek imkânları ortadan kal-kıgan
Hitlerin doğum günü!.. Wıihelms-trasse’de nazi bayrakları dalgalanıyor. Daha geçen yıl, bütün Berlin donanmıştı. Bugün artık kimse, bu çeşit emirler verecek halde değil. Bayrak açabilecek ancak bir kaç bakanlık binası ayaktadır. Hava Bakanlığının damında ve Başbakanlıkta Hitler bayrağı dalgalanıyor. Berlin, Hitlerin Alemini son defa görecek. Goehbels’ln evinde son toplantı
Bakanlık bahçeleri, boz renkte tuğla duvarlarla, harici Alemden tecrit edilmişti. Duvarlarda yer yer mazgallar açılmıştı. Potsdamer Piatz ile Brandenburger Tor arasındaki cad denin yan yolunda duvar önüne betonarme bir makineli tüfek yuvası yapılmış. Gocbbels’in şahsi İkametgâhına, basit bir yon kapıdan giriliyor.
Nöbetçi polis, İçeri girmek Istiyen-ieri dikkatle süzüyor. Son zamanlardan beri polisler, içeri girmek istlyon ve kapı açılıncaya kadar bir müddet dışarda bckllycn ziyaretçilerin şahsından ziyade, yüzlerindeki ifadeyi tetkik etmektedirler. Ziyaretçilere, çıkarken daha ziyade dikkat ediliyor. Bu yüzlerdeki İfadenin ümide mi,’ yoksa ümitsizliğe mi delâlet ettiği, no bet kamarasında uzun münakaşalara sebep olmaktadır.
GoebbeİH’ln evinde umumi toplantı var.. Daha bir kaç hafta Önce toplantı masası, Goebbcls’ln harp vaziyetini görüşmek üzere her gün davet ettiği kimselere kâfi gelmemekteydi. Son günlerdeyse toplantıya iştirak edenler on, on iki kişiden İbaret kalıyordu. Petrol lâmbasının ışığında O-der ile Berlin arasında muharebe meydanı Üzerindeki vaziyeti izah e-den kurmay subayının haritasına göz-atmak İçin fazla sıkışmaya bile lüzum yok...
Vaziyetin vahameti meydandadır. Son üç günden beri vaziyet zaten çok gergindi. Şimdi İse, Ruslnr cepheyi bir kaç yerden birden yarmışlardı.
Subay İzahatını büyük bir sessizlik içerisinde bitiriyor.
Ardına kadar açılan kapıdan, Goeb-bels İle müsteşarı giriyor. Bakan masanın üst başındaki, yüksek arkalıklı, kırmızı maroken koltuğa oturuyor ve etrafındakiler! süzüyor. Lâmbanın ışığı yüzünü aydınlatıyor. Ötekiler gölgede kan konuşuyor.
Yüzünün en ufak bile hâkimdir. Zaten
bugüne hazırlamak için kâfi vakit bulabilmişti. Mucize sökmemlşti. İşın sonu geliyordu.
"Bugün başlamış olan Berlin mu-
kalıyorlar. Ba-
bir hareketine herkes, kendini
Idtunbui Beyoğlu
Anadolu yakası Ankara
İzmir
4499-
60538
01
2251
F aka t, bayrak çekebilecek
birkaç tanedir... tabancadan daha emin. Tabancayla intihar teşebbüslerinin, istenilen neticeyi vermemekle beraber, alelekser kör ve sakat bıraktığı, tecrübeyle sabittir. Ben sağlama gitmek istiyorum.”
harebesi, payitahtın Kuşlar tarafından zaptiylo neticelenirse, ailemle ben böyle bir neticeden sonra, hayatta kalmayacağız. Almanya mağlûp olduktan sonra hayat benim İçin zaten mâna ifade etmez. Karımla çocuklarıma gelince, taşıdıkları isim yüzünden. takibata uğramaktan ve hakaret görmekten İse, Ölmeyi tercih edeceklerdir.,,
Son kelimeler ağzından, büyük heyecanla çıkıyor. Propaganda Bakanı kapıya yollanırken, herkes sessiz a-yağa kalkmaktadır.
Toplantıdan sonra, başbakanlığın çellmBİz ve biraz fıkara düşkünü hukuk müşaviri, gardropta, şık giyinmiş. çakı gibi kurmay subayına doğru gidiyor;
— “Yahu, acaba herkes nereden buluyor, bu kadar siyanürü”
— “Canım iş o raddeye gelince, tabanca kullanıverirsin..
Askerin soğuk cevabı, sivili düşündürüyor:
— Siyanür daha lstuaplı amma.
HtKÂYE
Konuşma sırasında, albay kemerini sıkmaktadır. Tabanca kılıfını, düzelttikten sonra:
— “Genç bir subay iken, diyor, Witzleben’Ln maiyetindeydlm. Hani şu, 20 temmuzdan sonra asılan mareşal! O zaman komünistlere karşı harekete geçecektik. Alay komutam Witzleben, bütün subayları toplıya-rak şöyle dedi: “Subaylardan herhangi birinin Kızıllara esir olacağını tabii ummam; buna rağmen, şayet esaret tehlikesi belirecek olursa şunu tavsiye ederim: hemen tabancanın namlusu dişlerinizin arasına sokun ve tetiği çekin! Kafanız muhakkak parçalanacaktır” Albay, monoklünü takıyor ve süratle otomobiline yürüyor.
(Devamı Va«f
INGO
Yazan : Christopher Morley 1JANA gittiğimiz ilk gece k&lbi-■■ mi Ingo’ya kaptırdım.
Ingo, tam on yaşındaydı. Mavi, beyaz çizgili bir gemici elbisesi ve bembeyaz çoraplar giymişti, Kısacık pantalonundan tombul, esmer baldırları görünüyordu. Altın sarısı saçları, bütün Alman çocuk-larınki gibi, dibinden kesilmişti. Mavi gözleri ciddi ve düşüncelly dl. Büyük bir talih eseri olarak masada yanyana oturduk. Ben de çat pat bildiğin^ almancamla konuşmaya başladım. Ingo benim acayip gramerime gülmemek için kendini ne kadar zorluyordu ve ne kadar da nazikti!
Hatıra dediğimiz o garip hayaller resmlgeçldine dönüp haktığım zaman. Karaorman’dakl eski gast. haus’un kocaman yemek salonu ve bisikletlerine binmiş iki Amerikalının hana gelip yatacak bir yer isteyişi gözümün önünde canlanır.
Çatının altında gizlenen ufacık bahçede otururken, minicik, bembeyaz yolu, günde iki doîa mektup getiren postacının sarı arabasını, vadinin uzun geçidini, kıpkırmızı ceketler giyip tarlalarda çalışan kadınları ve karşı yamaçlarda uzanan simsiyah ormanları seyrederdim. Yazın çok yağmur yağardı. Dağlar bütün gün, ufacık bulut kümeleriyle kaplanırdı. Biz de. iki Amerikalı, yemek odasının upuzun masasının başına geçer, pipolarımızı yakar, kitap okurduk. O zaman şişman han sahibinin kızı kahkahalar savurarak gelir. ”Sle arbelten iınmcr!” derdi; ••Sle vvcrdeıı krank!” (hep çalışıyorsunuz, hasta olacaksınız! ı
Harpten iki yıl önce geçen bu güzel günleri hatniamanm garip bir hüznü var. Dünyanın hiç bir tarafından Güney AlmanyalIlardan daha samimi, daha sıcak kanlı, saf ve insan kimseler yoktur. Hanın önünde sarı madenden bir tabela dururdu. O, bölgenin askeri numarasını ve Landsturm İle Landwehr İçin seferberlik noktalarını gösteriyordu. Burada bile askeri kuvvetler teşkilâtı her köyü ayrı ayrı hesaplamış, kaydetmişti. O zaman bize bu. ne ifade etmişti. Hiç... O günlerde harp, ol-nnyacak bir işti. akla, bile gelmezdi. Bisikletle dört bir tarafı dolaşır, dağa tırmanır, çağhyanhırda yıkanır, her gördüğümüz Almanla lâf atar, Ingo ile oyun oynardık.
Canım Ingo! Bütün erkek çocukların haşarı, yaramaz, kendini beğenmiş oldukları bir yaşta, o. basit, son derece mesut ve Ciddi bir çocuktu. En fazla hoşlandığı şey astronomi idi. Çok zaman bir köşeye büzülür, yıldızlara ait bir kitap okurdu. Havanın güzel olduğu akşamlar yolda Ingo ile beraber yürürdük. O akşam saatlerinde, sessiz dağlarda, sadece vadi boyunca akan nehrin gürültüsü duyulurdu. Ingo da bana gökteki yıldız kümelerinin adlarını söylerdi. Ufacık kafası, mesafenin ve boşluğun o muazzam esrarı karşısında şaşar kalırdı, Hazan yemekte. birden düşünceye dalar, önünde duran, o çok sevdiği bifteği ve tatlıyı unutur giderdi. Bit gün yemekte ona. ne düşündüğünü sordum. Berrak, mavi gözlerini kaldırıp baktı, tatlı tatlı güldü: “Von den Şterrıcn!” ı Yıldızları! ı dedi.
Yemekten sonra oyun oynardık. O zaman Ingo‘nun 7 yaşındaki küçük kardeşi Wölfgang da aramıza katılırdı En çok sevdiğimiz oyun da, kâğıdın üzerine karmakarışık yollar çizmekti. Öbür o-yuncunun. kalemiyle bu yolların içinden geçil», çıkış yerini bulması gerekirdi, ikimiz, saatlerce, oda-
Çeviren : Filiz Karabey nın birer köşesine büzülür, karmakarışık, anlaşılmaz yollar bulmaya çalışırdık. Ben, onun ufacık bilmecesini halletmeye uğraşırken, Ingo yanıbaşımda merakla otururdu. Ben çıkış yerine yaklaştıkça, gemici bulûzunun altında ufacık kalbinin çarpıntısını duyardım. Nefesini tutmaya gayret e-derken masmavi gözleri öyle parlardı kİ, ben de hemen yanlış yollara sapardım. Kalemim oraya buraya dolaşır, sonunda gene Ingo halime acıyıp beni hürriyete kavuştururdu.
Her gün. öğle yemeğinden sonra. postacının arabasını beklerken, Ingo ile beraber çatının altındaki küçük balkonda oturur, kitap o-kurduk. Ingo bana en çok sevdiği kitap olan Till Eulensplegel’i gösterdi. Ondan sonra hep. o sevimli Alman folklor hikâyelerini beraber okuyarak eğlenirdik. Sıra ile. yüksek sesle okurduk. Her paragrafta durur, İngo'ya bir şey sorardık. Çok zaman gayet iyi anlardım, ama Ingo’nun canla başla mânayı açıklamaya uğraşması o kadar hoş ve eğlenceliydi ki, gene de dayanamaz sorardım. Ufacık alnı nasıl kırışırdı ve hikâyeyi anlatabilmek için ne ciddi ve istekli bir tavır takınırdı! Kocaman bir adanın hocalık etmekten büyük bir gurur duyardı, aynı zamanda büyüklerine karşı beslediği hürmet hissini de elden bırakmazdı. Ingo doğuştan bir efendiydi, en neşelf anlarında biie kibarlığım, terbiyesini unutmazdı. Bozan, mahsus, bile bile gülünç bir yanlış yapardım, o zaman kahkahaları ta uzaktan duyulurdu.
Ingo bana en çok sevdiği kitabı göstermişti. Benim de buna bir karşılık yapmam lâzımdı. Bir gün Lloyd la beraber Freiburg’a kadar gittik. Bir kitapçıda Define Ada-Mi’nm almanca tercümesini, buldum. İşte o günden sonra küçük balkon Ingo’nun kahkahalariyle doldu, taştı. Ben. romanı yüksek sesle okurdum. Muharrir hayatta olsaydı da, Ingo’nun gözlerindeki parlaklığı, heyecanı görebilseydi! Kitabın verdiği heyecan geceleri Ingo’nun uykusunu kaçırdığından, annesi, berabcı okuduğumuz bu “vahşi hlkâyelcr“den telaşlanmaya başlamıştı.
Ingo ile beraber geçirdiğimiz bu saatlerden çok hafızamda yer etmiş bir şey daha hatırlamıyorum. Bisikletlerimize binip, Gast-hnus Zur Kroııe’yi dağların arasındaki vadide bırakarak ayrıldığımız sisli. hazLn bir sabah, Ingo’-nun resmini çekmiştim. O şipşirin, sevimli haliyle ve tam bir Alman tavrıyla ciddi ve dimdik duruyordu. Mavi gözlerinde dostça bir parlaklık ve acayip Amerikalı arkadaşını kaybettiğinden, artık akşamları balkonda beraber Till Eıılensıılegeri nkuyamıyacağından dolayı hafif bir ketler gizliydi. A-caba, benim onu düşündüğüm kadar o da beni düşünür mü.
O bana, ufak, mâsum bir çocuğun kalbinde gizlenen cennetten bir parça, asîn unıılamıyaca-ğını bir güzellik göstermişti. Şimdi 16 sına gelmiş olsa gerek. Harp, benden ne alabilirse alsın, ama dilerim lrıgo’mu bağışlasın. Tuhaf değil mi, ayrılış hediyesi olarak bana verdiği şey. saatlerce uğraşıp, bütün bir akşam üzerinde çalıştığı bir zeplin resmiydi. HâlA not defterimin arasında saklarım.
Eğer dünyada birini seviyorsam, o da Ingo’dur. İşte bu yüzden, bir türlü bu nefret ve düşmanlık lâflarına. düşüncelerine ısınamıyor, onları yadırgıyorum.



S Hainin
GÜNÜN
tini Istan Btr₺
Sayfa 8 «
Ticarette ahlâk
Yazan : M. Nermi
Ccsare Lonıbroso, güzel bir incelemesinde meslek ahlâkının özelliklerinden bahseder. Gerçekten, her mesleğin kendine göre bir disiplini, kendine göre bir hareket tarzı, kendine göre bir ahlâkı vardır. Bir muamelenin iyi olup olmadığını, hlz nııcak, meslek disiplinini yaratan değerlerle ve ölçülerle anlayabiliriz. Bir askerden kahramanlık bekleriz, korkaklık onun meslek ahlâkına sığmaz. Bir bankacıdan bütün ticaret sırlarının saklanmasını İsleriz. Bu sırlar birer ikişer dışarıya sızdı mı, bankacı, mesleğinin ölçülerine, ahlâkına karşı en büyük vefasızlığı yapmış sayılır. Devlet memurunda dürüstlük* tarafsızlık, rüşvet karşısında gevşemeyen maneviyat ararız ve bunu bulmadığımız zaman da kararımızı veririz: Menııır, meslek ahlâkını adaklar altına almıştır. Meslek ahlâkını münakaşa ederken askerin, bankacının, memurun, llh., hususi hayatları bizi ilgilendirmez bile. Hatta huausl hayatı dedlkodulu bir (erdin meslek hayatı mükemmel ve pürüzsüz olabilir. Her meslekte başarının sırrı; meslek ahlâkının mükemmelliği ve pürüzsüzlüğü ile ilgilidir.
Ticaret de bir meslektir ve bunun da. elbette, bir ahlâkı vardır ve olmalıdır. Biliyoruz ki, Türkler, ticaret hayatına geç atılmışlardır. Bıı. daha ziyade Türk cemiyetinin sosyal ve tarihi gellşnie-sl^e ilgili bir hâdisedir. Hattâ aynı hâdiseyi, ufak tefek İstisnalar yapmak şartlyle, Avrupa milletlerinin tarihlerinde de görebiliriz. Fakat Tiirkler, İstihsal hayatında, öteden beri çok faal roller oynamışlar ve iç ticaretin belkemiğini teşkil eden bir ekonomik kud-det haline gelmişlerdir. Onlar, kendi toprak ımılısullerinl olduğu gibi, büyük bir hünerle dokuduklarını, İşlediklerini, kısacası el ve ev sanayii mamullerini de sürmek için ister istemez ticaret bayatına dolayısiyle girmişlerdir. Elimizdeki yazılı kaynaklar, Türk’e bıı hususta göğüs kabartacak bir şeref payı ayırmaktadır. Büyük sanayii! Avrupa doğmadan önce, ülkemizden yabancı memleketlere giden Türk malları, teslimattaki dürüstlük, sağlamlık ve iş temizliği bakımından, yüzümüzü ağartacak ve meslek ahlâkımızın kuvvetli bir örneğini verecek bir seviyededir. Hattâ* tarihimizin çok yakın zamanlarına kadar, biz, teslim mukavelesi İmzalamayı, borç senedi verip almayı, şerefimizi inciten bir şey gibi saymışızdır. Bugün aynı anlayışla hareket edenlerimiz gene az değildir. OsmanlI imparatorluğu başlıbaşına bir dünya iken, Ülke mahsullerimiz re-kabetslz bir durumda iken, bizde böyle sağlam bir meslek ahlâkının doğmuş ve kökleşmiş olması, gerçekten dikkate değer bir hâdisedir. Bilindiği gibi böyle olağanüstü durumlarda ticaret ahlâkı, sarsıl masa bile, az çok gevşeme istidadı gösterir. Bizde İse bu ah-lâk, reknbetsizliğe rağmen, yüz yıllarca, olduğu gibi kalmıştır.
İmparatorluğun son yıllarında da, ilk dünya harbine kadar, genel olarak, ticaret ahlâkımızın sağlamlığından bahsedebiliriz. Fakat büyük bir bozgunla biten dört harp yılı ve ondan sonra gelen ağır yıllar şerefli geleneklerimize aykırı bir vurguncu zümresinin peyda olmasını kolaylaştırmış ve ticaret ahlâkımız, bu yüzden, gevşemeye başlamıştır. Cumhuriyet Devletinin kurıılmasiyle başladığını gördüğümüz devletçilik politikası da bu ahlâk buhranının daha ziyade arlmasına yardım etmiştir. İkinci Dünya Harbi, memleketimizi tam bir teşkilâtsızlık ve iktisat anarşisi İçinde bulmuştur, Bıırıım ticaret ahlâkımıza yaptığı kötü tesirlerini söylemeye bile lüzum yoktur, İthalât eşyasının kıtlaşmasiyle meydana gelen ekonomik buhran, kontrolsüzlük yüzünden, arttıkça artmış ve bu suretle kolay kazanmak, sorumsuz alış veriş yapmak, hiçbir mânevi Ölçü tanımamak bellibaşlı bir zümrenin ideali haline gelmiştir, ihracat hayattınız da kendi başına bırakıldığı Içiıı fiyat bakımından olduğu gibi kalite bakımından da ölçümüzü kaybetmişlzdir. Sanayi istihsalimizin aynı anlayış çerçevesi içinde yapıldığını, bizim gibi, herkes bilir. Bütün hu saydığımız şeyler, en sağlam ticaret ahlâkını a-damakıllı hırpalayacak kudrettedirler.
Bir. şimdi bütün enerjimizi harekete getirerek vurgunculuk ve sorumsuz alış veriş yapmak zihniyetini ortadan kaldırmak ve sağlam ticaret geleneklerimize dönmek zorundayız. Totaliter İktisat sistemi, bildiğimiz bir sözle devletçilik, çağdaş dünyamızda birçok Örneklerini görmüşüzdür ve görüyoruz, ticaret ahlâkının barınması için en elverişsiz bir iktisat sistemidir. Ticaret ahlâkı ancak sıkı bir devlet kontrolüne bağlı, tam mânasiylp serbest bir rekabet muhitinde yemişlerini verebilir, çünkü; rekabet, dartvüıist bir mânada. tabii bir kuvvet seçimi, kalite seçimi, İş seçimi yaratır, zayıflar dökülür ve işe yarayanlar kalır. Bu fikri dilimize şu şeklide de çe-^İrebiliriz: Sözünü tutan, iyi kalitede mal teslim eden ve alıcısını bu suretle kendine bağlayan iş adamı kazanır. Hakiki iş adamının kazanması ise, iş ahlâkının zaferinden caret ahlâkını ilk plânda tııtan bütün tasfiyeyi hasretle beklemektedirler.
Ticaret ahlâkının başlangıç noktası kası, bir fotoğraf kâğıdı markası, bir
manın şerefi demektir. Bundun dn anlaşılıyor kİ, alışveriş hayatı; yüksek bir ticaret ahlâkına, ticaret şerefine dayanmak zorundadır. Böyle olmadı mı ticaret, vurguncuların dediği gibi, madik atmak şeklinde soysuzlaşır ve milletin ekonomik kalkınmasını boğan bir âfet haline gelir. Yurdumuz çeşitli iklimleriyle, toprak altı servetleriyle çok bahtiyar ekonomik imkânlara sablptir. Fakat unutma-malıyız kİ, ekonomik kudretimizden tam mâııasiyle faydalanabilmek için her şeyden önce milletlerarası rekabet prensiplerine ehemmiyet vermek zorundayız. Çünkü; başka ülkeler de aynı mahsulleri yetiştirdiğine göre, hizinı başlıca rekabet kudretimiz kalitede, malın tasnifinde, teslim şartlarına tam bağlığımızda, kısacası, ticaret ahlâkımızın sağla mİ ığındadır.
Bizim ticaret politikamız sağlam temellere dayanabilir. Bııûdarı hepimizin derin bir sevinç duyması kadar tabii bir şey olamaz Fakat ticaret ahlâkı olmayınca en mükemmel bir iktisat politikan, en elverişli milletlerarası anlaşmalar hiçbir netice vermez ve kurulan teşkilât kendiliğinden çöker. Ulke-lçl ve ülkelerarası ticaretin millet varlığında ne büyük bir ehemmiyeti olduğunu düşünürsek, ticaret ahlâkını tehlikeye düşüren şartlarla nasıl bir mücadeleye girişmek gerektiğini kolaylıkla anlarız. Onun İçin ticaret ahlâkım unutarak milli istihsal politikamızı baltalayanlara karşı en büyük bir şiddetle harekete geçmek lâzımdır. Her hakiki Iş adamının aradığı şey de budar, böyle bir çalışına emniyetidir.
başka bir şey değildir. Ti-Türkler, böyle normal bir
İtimattır. Bir gömlek ınar-maklne markası, ilh., fir-
2/VI/1950 Cuma
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsaamda Toprak Mahsulleri Ofisinin PaMatçm buğdayları 29.75 kuruştan, tüccar inalı lae 28 kuruştan muamele görmüştür. Fındık fiyatları tekrar ilerleme kaydetmiştir.
Bor-faizli nıik-
Kambiyo, Esham ve Tahvilât sasında, B faizli Kalkınma, ri 4 Demiryolları Tahinileri üzerine az Urda iş olmuştur. Alt m piyasası durgunluğunu muhafaza etmektedir.
İzmir.
Bugün boranda çekirdeksiz kuru Uzum hareketli bir manzara arzedıyordu. İncirin sağlam durumunda bir değişiklik yoktur.
Adana :
Trabzon :
Dün fhidt/c pıyasattı hareketli olmuş ve talepler artmıştır*
Ticaret Bordasında pamuk üzerine hayda değer bir şey olmamıştır.
Boranda pamuğa karşı alâka devanı ediyor Zeytin yayma muvazi olarak pa-rttVk yayı piyasası gevşek durumunu muhafaza etmekledir. Bugün Boraado po-mUfc çekirdeği üzerine muamele olmamıştır.
1
100
100
100
100
100
100
100
1«H»
100
t
Amerikan balıkçılarının festivali
Her sene yapılan festivalde, dini âyinler tertip edilir balıkçılara selâmlar gönderilir
Ufashington eyaletinde, Seattle A-•• nıerıkanın şimalbatı kısmında bulunan, en büyük şehirdir. Seattle, istavrit azmanlariyle kalkan cinsinden çok büyük balıklarla dolu olan dünyanın en belllbaşlı balıkçılık limanlarından birini teşkil etmektedir.
Seattle’deki balıkçılardan bazıları 3 ve 4 haftalık seyahetlere çıkarak Ko-diak Adasına ve Cenubî Aleutians adalarında avlanmaktadırlar. Bu arada Behring Denizinde avlanmalar 3
ay sürecek bir seyahati göze almak- » fadırlar. Amerikada balık avcılığında modern gemiler kullanılmasına rağmen, balıkçılık tehlikeli bir meslek olarak gözönünde tutulmakladır. Bilhassa fena havalarda bu tehlike daha fazladır. Nitekim, her sene fırtınalarda birçok balıkçıların kayboldukları müşahede edilmektedir.
Her sene balıkçılar mtltad bir zamanda dini âyin yapmak ûdetlnde-dîrler. Bu âyinler yapılırken Washing.
Dünya pamuk meselesi
Dünya pamuk stokunun fazlalığı karşısında bunun istihlakini arttırma çareleri aranıyor
VVaahipgton (Hususi) — Milletlerarası Pamuk İstişare Komitesinin senelik raporunda bildirildiğine göre. dünya pamuk istihlâkinin az olması çok mühim ve düşündürücü bir meseledir. 28 mayısta toplanan komite de dünya pamuk stokunun fazlalığı karşısında pamuk istihlâkini arttırma çarelerini aramışlar ve 1 ağustosta 17 milyon balya hasılat bakiyesi olacağını luldirnıışlcrdir. Komitenin senelik raporu, geçen dört mevsim zarfında istihlâkte bir değişiklik olmadığını ve hâlâ pamuk istihlâkinin harpten evvelki seviyesine erişemediğini bildirmiştir.
Diğer ipliklerin istihlâki harp öncesi seviyeyi * çoktan aşmış olmasına rağmen pamuk istihlâkinin bu kadar az olması dünyayı alâkadar edecek mühim bir dâvadır. Rapor, yakın istikbalde de toptan pamuk istihlâkinde kayda değer bir ilerleme oiamı-yacağı tahmininde bulunmuştur. Çünkü şimdiki cari pamuk ipliği ve mensucat fiyatları çok yüksek ve dünyada devamlı dolar kıtlığı vardır. Hafifletici tedbirler alınmazsa vaziyetin değlşmlyeceği meydandadır.
Milletlerarası pamuk ticareti bu sene artmıştır ve dünya ihracatının 1949 - 50 senesinde 11.5 milyon balyayı bulacağı tahmin edilmektedir. Bu miktar 1948 - 1949 da olduğundan yarım milyon daha fazladır. Aratan miktar dolarla satılan pamukta-
dır. Amerika Birleşik Devletlerinin ecnebi memleketlere yardım programları sayesinde ve Amerikada gelecek mevsim az mahsul beklendiği için ticaret artmıştır.
Pamuk fiyatları muhtelif memleket paralarına göre 1049 - 50 sene-sjnde çok değişik bir mahiyet gözetmiştir î paraların devalüe edildiği memleketlerde fiyatlar yükselmeye mütemayil olup diğerlerinde ise biraz daha düşük idi. Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri fiyat müdahaleciliği faaliyette idi ve bir dereceye kadar, orta elyaflı pamuk dünya fiyatına tesir etmektedir.
1950 - 51 senesi mahsulü için Amerikada ekilecek arazinin tahdit edileceği haberi alındıktan sonra piyasa fiyatları kuvvetlenmiştir.
Rapor, suni ipeğin gittikçe artan bir rakip olduğunu bildirmiştir, 1949 - 50 senesinde pamuk istihlâk eden memleketlerde suni ipek fiyatlarının ucuzluğu yüzünden suni ipek istihlâki pamuk istihlâkini aşmıştır. Bnua sebep devalüasyondan sonra pamuk fiyatlarının artması olmuştur. Fakat suni ipek İstihlâkinin pamuk istihlâkini tamamen aşması yani yerine geçmesi İmkânsızdır, kü suni ipek İstihsali pamuğa petle azdır. Mamafih suni İpek memleketlerde pamuğun yerini nıaya başlamıştır.
çün-nis-bazı tut-
Devlet fabrikalarının hususî teşebbüse devri
Piyasada fabrikaların kıymeti,
satış vadeleri hakkında
malûmat bekleniyor
Bölge Sanayi Birliği Umumi Kâtibi ve Birliğe mensup sanayi erbabı Ankarada bulunmaktadır. İstanbul sanayicilerinden mürekkep bu heyet Ankarada İşletmeler Bakanlığında, Ekonomi ve Ticaret Bakanlıgın-
Avrupanın attığı yeni dımlar ve Schuman
ton Valisi, Kongre üyeleri ve Nor-veçln Amerika Elçisi, balıkçılara selâm gönderirler. Her sene mart ayında da balıkçıların festivali kutlanmaktadır. 1939 yılından beri Amerikada balıkçıların yapmakta oldukları senelik festival bütün Amerikan radyoları tarafından yayınlanmaktadır. Dünyanın muhtelif kısımlarından ve açık denizde seyahat eden denizeller tarafından dinlenen
• I
bu neşriyatı müteakip binlerce denizciden ve balıkçıdan mektuplar a-iınmaktadır. Balıkçılar festivali Amerikada milli bir alâka uyandırmıştır.
îzmir çimento fabrikası nihayet kuruluyor
îzmir 2 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Kurulmakta olun îzmir Çimento Fabrikası şirketinden son günlerde büyük sermayeyi temsil eden grupun ayrılması sebebiyle şirketin teşekkülü bir kaç gün gecikmiştir. Yeni sermayedarların kurucular ara-bina katıimasiylo kâfi miktarda sermaye temin edildiğinden bugün ilgililerin İştirakiyle Sanayi Birliğinde bir toplantı yapılmış ve şirketin kati olanak kurulması kararlaştırılmıştır» Kurucular tarafından 1,200,000 lira, şirket hesabına bankaya tamamen yatırılmıştır, Toplantıda şirketin ana sözlrşmesl imzalanarak makine siparişlerini vermek ve sair hususlar hakkında alâkalılarla temas etmek üzere bir heyetin önümüzdeki «ah günü Ankaraya gönderilmesi de kararlaştırılmıştır. Marshall Yardımından Danlmarkadan tanınan 2.000,000 dolarlık tiraj hakki İle getirilecek makineler teknik bakımdan çimento sanayiinde bugüne kadar varılan on modern tesisler olup bilhassa fabrikanın ktırülncağı mahal ve nıevaddı Iptldal-yesinin evsaf yüksekliği dolayıslyle son derece ekonomik bir durum arz-Yetmektedir.
Atlantik Paktına dahil devletlerin yaptığı Londra Konferansı, bu konferansa iştirak edenlere askeri tedbirlerin arttırılması lâzım geldiğini ve müşterek bir plân dahilinde çalışmak icap ettiğini açıkça i-zah etti. Bu konferansın sonun, da müşterek bir karar alınmış olmakla beraber teslimatın yeniden arttırılması lâzım geldiği haberi umumi bir memnuniyetsizlik uyandırmıştı. Bu bedbin hava içinde ânl olarak or. taya konulan Schuman Plânı umumi üzüntüyü hafifletmeğe yardım etti.
Fransız Hariciye. Nazırı Schu-ırıan bu memnuniyet ya ratan plânında Fransız ve Alman a-ğır sanayilerinin birleştirilmesi meselesini teklif etti. Bununla harp sonundan beri ilk defa o-larak bir Fransız Hariciye Nazırı Fransamn harici politikasını Avrupada yol gösterici bir duruma geçirmiştir. Bu plân Garbi Almanya ile Fransa arasında cldpl müşterek bir iktisadi çalışmayı İlk defa ortaya atmış olması ve Fransamn Almanya ile hakiki barış yoluna girdiğinin tam bir ifadesi olması bakımlarından ayrıca e-hemmiyet taşımaktadır. Fakat bu, iki devlet ağır sanayiinin müşterek hakkında bir fikir resıYıi ve
ve diğer alâkadar memleketler Schumanın plânladığı Fransız -Alman sanayii birliğinin harpten evvelki ham çelik İhraç birliğinin (İREG) bu defa kömürü de İçine almış bir şekli ol. duğu fikrini kabul etmiyorlar. Bununla beraber bu plânda (î-REG) in ruhunun yaşadığına şüphe olmadığı gibi İkinci Dünya Harbi başlamazdan biraz önce Nazi Almanyası ile Fransa ve İngiltere Hükümetleri a-rasında endüstri çalışmalarında işbirliği ve dış pazarların tak. simi hakkında görüşmeler de olmuştur.
da alâkadarlarla temas ederek, devlet işletmelerinin hususi teşebbüse ne suretle devredileceği hakkında malûmat toplamaktadırlar.
Bilindiği gibi Hükümet programın, da, bazı devlet işletmelerinin hususi teşebbüse devredileceği bildirilmişti* Devlet işletmelerinden maksat, Sü-merbank elindeki fabrikalar hatıra gelmektedir. Bunların içinde rentable olan fabrikaların sermayedar gruplara muayyen taksitlerle devri beklenmektedir.
İstanbul sanayi erbabının görüşle, rine göre, devlete ait dokuma fabrikaları hususi müteşebbislerin eline geçtiği takdirde, fabrikaların daha rasyonel bir şekilde piyasa ihtiyacına uygun bir tarzda imalât programlarında değişiklik yapılacaktır. Bu fikirde bulunan kimseler, Sümerban. km da çeşitli imalât yapan fabrikalarını kısmen tasfiye etmek suretiyle, yükünü hafifleteceğine kanidirler.
Fabrikaların ne kadar vade ile ve hangi şartlarla satılacağı, fabrika, ların ne suretle kıymetlendirileceği de alâkalıları düşündürmektedir. Hatıra gelen ve zihinleri meşgul eden bu mevzular etrafında, herkesi tenvir edecek malûmata ihtiyaç görülmektedir.
Ekmek fiyatları
Toprak Mahsulleri, yeni fiyat baremi yapmadan, ekmek fiyatı değişmiyecek
çalışması meselesi yeni ortaya atılmış değildir. Fransamn yarı resmi gazeteleri
Belediye İktisat Müdürlüğü ve Top. tak Mahsulleri Ofisi arasında ekmek fiyatları hakkında tetkiklere devam edilmektedir. Şimdiye kadar yapılan tetkikler neticesinde, buğday fiyatlarında ihtiyaca kâfi derecede bir ucuzluk görülmediğinden ekmek fi* yatlarında rndirme yapmak kabil ola. mamıştır. Vakaa Ticaret Borsasmda 26 kuruşa kadar tüccar malı buğday satılmıştır. Fakat bu fiyata satılan buğday, miktar İtibariyle azdır. Hâlen buğday fiyatlarına hâkim olan rayiç Toprak Mahsulleri Ofisinin dışarıdan ithal ettiği buğday partilerininkldir. Miktar itibariyle Ofis buğdayı, tüccar malına nispetle fazladır, larla alâkadar salâhiyeti! muharririmize kısaca şu lunnmştur:
Toprak Mahsulleri
mahsulünü gözönünde tutarak, bir fiyat baremi yapmadan ek-fiyatını indirmek kabil değil-
Bu mevzu-bir zat. bir ifadede bu-
Ofisi, yeni
sene yeni mck dir.
50 kuruşa çilek
Almanyanın endüstri sahasında genişlemesi
Şehrimizde meyvayı muhafaza edecek bir depo yok !...
Bonn, (Hususi) — Alman Ticaret Araştırma Enstitüsünün bugün neşrettiği bir raporda, memleketin İktl-saden ayakta durabilmesi için, gelecek 6 sene müddetlnce senede 12 milyon markın sanayi fabrikaları tedarikine tahsis edilmesi lâzım geldiğinden bahsedilmektedir. Enstitü kıymetli İktisatçılardan teşekkül ettiğinden, bu mevzularda salâhlyettai* addolunmaktadır, Dediklerine göre, şim-
dİ Alnıanyada. 1929 - 32 iktisadi kriz zamanında olduğu gibi, Batı Al-, manyadaki 1,732,000 işsizi yerleştirecek sanayi çalışma sahası mevcut değildir.
Rapor, dış ticaretin gelişmesi hususunda bedbindir; Batı Almanyanın tekrar dünya piyasalarına kabul edildiği takdirde ancak bu sahada muvaffakiyet elde edilebileceğini ilâve etmektedir.
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Sterllng
Dolar m*mm«*» Fr. Frangı ... İsviçre Fr...-Bolç. Fr....... îeveç Kr.,**>* Florin
Liret ......*
Drahmi *mmm. Esooudos mm.
Açılış
7.90.50
282.—
0.80
64.03
5.60
54.12,50
78.68.40
0.44.128
0.01.87ü
0.T3.90
Kapanış
7.91.—~
280.75
0.80
64.03
5.60 54.12.50 73.68 40 0 44.128
0.1.876
9,78.90
Altınlar
Bugün Lira
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
t ______________
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
$rö
%5
Tc5
%5
%4
Ikrnmlyell tahviller W38 Ergani 1938 llcramlycll ......
Stüll Müdafaa I .......
1941 1941 1/2
Külçe Yerli Gr.
Külçr DcKuasa.
Cumhuriyet ....
Reşat .......
Hnmit ......
Gulden ....
İngiliz .....
Franmz kok ... NapoMon UJ ..
İsviçre .....

1.02
4.05
37.30
33.10 44.5u
33-
Neıv-Turk'tu ! onsu; S 35
Gümüş, Plâtîn
GümUş Gr. Plâtin °
Enlci kur
Lira
4.92
37.—
33.—
45.5u
32.75
En M*tı|En yukar
10-
11-
Zürich Borsası (Serbest)
23.0.1050
Durumu
Türk Lırıif»» ...
Dolar
RtorhnM PraıiMt Frângı
i »»vİç re Frangı
En gşağı| En yuknr 0.97 4.28 İM
1(1.80
I 22
1.07
I I I
10 Uf»
I 21
r 6
$76
'>6
«”/7
$r7
%7
«T(7
$77
$17 *7 %7
Demiryolu IV.......
Demiryolu V .......
1949 Ikrnmiyell ... Diğerleri
1941 Demiryolu VI Kallanmu
• f
t*
istikrazı
istikrazı Müdafaa o
1040 1948 MIHI
1040 1034 1034 1941 1941
1041 Milli
I» i»
M
«•••••» I .....
II .(»•»«* in ......
i.......
ti.....
I ....M
i......
Slvas-Mrzurüm I... II.-VİI...
I... II...
III. .*
I... II... IH...
IV. ..
ft ••
Demiryolu
• •
• •
Müdafaa
n
Kapanış (•)
28.— 24.—
2L- 22.-
21.— —
90.10 100.—
09.95 100.—
90.70 98.-
99.20 100,—
İtil,— 110.—
100 50 un.—
100.90 1 lo —
( 100.70 110.—
100 65 120.—
97.60 09.—
21.30 98.-
21.35 20.30
05,— 100.—
21.50 21.61
21.40 22.-
21.10 22.—
21.85 21.45
21 — 22 —
21.45 21.-
21.70 21.05
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.)
Buğday aert (Ofisin) ...
Arpa yemlik (dökme) ...... MiHir aarı (çuvalı) .....
Fnaulya tombul „ ........
Faaulya Çalı sert ......
Kuşyeml
Mercimek kırmızı kabuk.
Mercimek yeşil ......
Nohut natürci ..........
Tıığlı tohumlar :
Ayçiçeği tohumu .........
Keten tohumu ........
Kendir tohumu
Susam ...................
Yor fıstığı kabuklu .....
Bugün
28.—
29.75
2ü.—
32.00
40 —
80.—
Eski Kapanış
28.—
29.75
20.10
21.—
24.—
37.—
33.—
39.20
30 2ü
28.—
üçüm çekirdeksiz No.9
İncir A serisi B Morltü
Akala
A kain
Akala yerli .
yam (rafine) çekirdeği .........
• r
Pamuk Pamuk Pamuk Pomulı Pamuk Pamuk
No. 8.... No. 103
I .....
IX »MM. III
Bugün
Son
Kapanış
54.74
55.—
12.—.
212.—
18ü.—
155.—
180.—
117.—
13.-
Adana Ticaret Borsası
»t
Şirket Tahvilleri
T.C, Ziraat Bankası 20.60 20.20
Anadolu D.Y Tertip A/B. 112.50 111.-
• 8 II C.
II 1 v t «&()0 22 30 59.—
İl II Mümcs. Senet w*IUy 64 — 67.50
Şirket Hisse Senetleri

TC. Merkez Bankası .......
Türkiye İş Bankası .......
Türk Ticaret Bankası .....
Aralan Çimento ............
Şark Değirmencilik ........
Milli RenHiiratı»* .......
121 —
30.—
5—
10 25
23.25
8—
120,25
29.50
5.-
15.70
23.50
19 25
Fcnebi Tahviller
Mihh Kindi 1903 ] I7Ü
Kuru Mcyvalar ;
Fındık (kabuklu atvrl) *..
Fındık (İç tombul) «mm.*.»
Ceviz (kabuklu) ........
Ceviz (İç nutüıeh .. ..
Dukıımu Ihım Maddeleri!
Tiftik (aım mal)
Tiftik (Natura!) Yapak Anadolu (Kırkım)

Ilıtın deriler:
Slğır salamura (lauap) Kİ, Keçi lueIu kuru kllösu ... Koyun hava kurusu kilosu
Nclıntl Ynftlur:
Zeytinyağı HC.E. Kumıın yağı (R‘»1 Ayçiçeği (R»»ıln»‘
Kındıh vaılı H'l ünlıı
tonekoll) Bira) çıpla l( >
01.— 191.—
200.—
140,—
240.—
Günündü Bordada muameleM tcacU edilmemiş tahvilât vo vshnrhın arz vo
325.—
320.-r
219.—
140.—
175,—
180,—
235.—
200 — |3(ı 130,-
Paınuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Akala Akala Akala yerli yeril
ı «•■•«• II .......
III .,«••• I ..........
II* .......
175.—
112.—
147.—
1T5.—
112.—
147.—
147.—
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a) randımanlı kabuklu tombul .. b) İç sıra kontrollü .(
84.— 182.—
83.
172.—
* ————— — ■ —11 — ■
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday aert ...
Arpa
a
30. -
31. —
Piyasada perakende olarak çilek fiyatları 50 kuruşa kadar düşmüştür. Dün Eminönünde arabalar içinde bu fiyata çilek satıldığı görülmüştür.
Sebze ve Meyva Hâlindeki toptancıların ifadesine göre sıcaklar başladığı için, şehrimizde bol miktarda bulunan çileklerin muhafazası da zor duruma girmiştir.
Sebze ve meyvayı uzun müddet muhafaza edecek bir soğuk hava deposu mevcut olmadığı İçin, bol miktarda gelen bir meyva, çürümekten-se, ziyanına olarak piyasaya sürülmektedir.
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dün Eski kur
Huic(luy (Buşcl!~Sont) mim• •••••• Sert Kıy mahsulü No. 2 268.—
Kırınızı M M No. 2 — 251.—
Pamuk Mlddllng (Llbresi=Sent) Te nımuB »••••• •• ••••••» 33.50 33.47
Elil İl) ••«•»•••« ••bttı M •• t t 32.51 32.28
•V. 1 AİIİC 32.45 32.31
i İttik (L/l lırcnl zz Sen t) TelCS&S NO. 1 •'»••• •• M
1*imlik (L/Ibrcsl —bent) •••••••«•••«••• Kabuklu yerli İri 32.- 22.50
° orta 22.50 21.—
Lovant İç İthal malı 36.- 36.—
Ekstra Irl İç ithal malı 40.— 36.—
Kuru üzüm (Llbre«l=Sent) Thompson çekirdeksiz seçıno ... 111/4 11 v«
Keten tohumu (Buşeli=Dolar) ... Mlnneapolis 3.22 3.85
Kulay (Llbro«l=Sent) 78.25 38.37
Lcvba-tenekc (100 libre dolar) 7.30 7.30^
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=tSterlİng) Boınbav 65.— 65.—
Kalkütn 63.50 68.—
Yer fıstığı Hindistan 64.— 64 3/4
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Libresl=Flyat) ” Sıra mal» Yün Anadolu ” M •• Trakya 20/21 18/21 34,—Noın 30.- 11 20/21 H 18/21 °
İskenderiye Borsası
rnmtılc (KantarısTailan) Ashmnuni Kısa elyaflı F/G. ... Karnak t’zun elyaf)) F/G. — İM.— Sİ—
taleplere goro taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Sayfa 6
YENİ İSTANBUL
3 Haziran 1950
■ ■ ■ l^—
SOCIETE DE
SCHNEIZERISCHER
St. Gailen, Lausanne, La Chaux-de-Fonds
Neuclıâtel, Schaffhausen, Biel
Chiasso, Herisau, Le Locle, Nyon, Zofingen
Aigle, Bischofszell, Morges, Borschach
NEW-YORK: 15, Nassau Street
ÇEKİLİŞ TARİHLERİ
İKRAMİYE
29 Aralık
31 Ekim
25 Ağustos
en eski ve meşhur
ÛUanLıdcL
1 DÜKKAN
En iyi kumaşlardan
Merkez Bakkaliyesi, Mısır Çarşısı İçi No. 17
en son modaya göre
elbiselerinizi yapar
akara Okuyucularımıza
UCUZ FÎYAT
l.E.T.T. İdaresinden
üniversitelerde tahsilini
istiyenlere
veya
üniversiteleri
gazetemizin
Yaz Seferlerinde Cazip Yenilikler
Akdeniz Yolcu Navlunlarında % 20 - 40 Tenzilât
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve İlân kabul etmektedir. Acele ilânlar telefonla Istanbula bildirilmek-
LONDON: 99, Gresham Street, E.C.2
11c, Regent Street, S.W.l
J/Jt/lazdan
1 9 5 O
AKŞAMINA KADAR
okumaya
aylık karnelerini satın
Beyoğlu, istiklâl Cad. 447
Bosel, Zürich, Geneve
Ankarada Kızılay karşısındaki REKLÂM KULEMİZ
Gazetemiz hergün ilk uçakla Ankaraya gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen “YENİ !STANBUL“un ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzularını Ankara büromuza bildirmelerini rica ederiz
Bankalnrıııııza 150 lira yatırmak ve bu parayı 31 Temmuz 1950 akşamına kadar Çekmemekle
Bu reklâm kulesi birkaç güne kadar Taksim Meydanında dikilecek ve en güzel ilânları canlı bir şekilde halka takdim edecektir.
İlân vermek için acele ediniz.
YENİ İSTANBUL İLANCILIK ŞİRKETİ Beyoğlu Kaymakamlığı karşısında
Telefon 14756 /57
ERENKÖY'ÜMDE
Kâzım Ozlap Cad. No. 1/9 Ilgar Apt
Telefon: 16112 YENİŞEHİR
İSTANBUL ASLÎYE 4 ÜNCÜ TİCARET MAHKEMESİNDEN
950/229
Aron ve Nesim Kanati tarafından Türkiye Garanti Bankası Çemberlitaş şubesine çekilen 4/5/1950 tarih ve 14533 numaralı ve (550) Türk liralık meblâğı ihtiva eden çekin hâmili, Kula Mensucat Fabrikası T. A. Şirketi tarafından zayi edildiğinden bahisle iptali müstefit - hâmil. Kula Fabrikası T. A. Şir. tarafından talep edilmiş olduğundan Ticaret Kanununun 638 inci maddesi gereğince 45 gün zarfında mezkûr çeki bulanın mahkemeye ibraz etmesi lüzumu, aksi takdirde iptaline karar verileceği ilân olunur. 25-5-1950.
ve çeşitli para ikramiyeleri
ve ve kuponlarını saklarsa bu imkânı elde edebilirler
tedir. Ankara büromuzun adresi
Sermaye ve ihtiyat akçesi, İsviçre Frankı : 205,000,000
BATI AKDENİZ HATTI : İstanbul - Pire - Napoli - Marsilya - Cenova DOĞU GÜNEY AKDENİZ HATTI : İstanbul - İzmir - Pire - Rodos -
Limasol - Beyrut - İskenderiye - Napoli - Marsilya - Cenova - Napoli -İskenderiye - Beyrut - Limasol - Rodos - Pire - İzmir - İstanbul.
1001 ÇEŞİT
Taksitle mücevherat ve saat mağazası ufak bir
TAKSİTLE sizi bir servet sahibi yapar.
Ziyaretiniz menfaatiniz İcabıdır. Taşradan sipariş kabul edilir. Dikkat: Meşhur dakik
VA L 0 N
marka kadın ve erkek kol saatleri gelmiştir.
Adres: KapaLıçarşı Kuyumcular cad. Kesecller sokak No. 129. Tel: 29172.
Yüzme Havuzu Açılmıştır
Lokanta kısnjında Kokinakis orkestrası her akşam 19 dan. Pazar grünleri müzikli öğlen yemekleri ve 17 de matine. Nişan. Düğün veKokteyl parti kabul olunur. Otel kısmında gayet konforlu MH odalar yemekli ve yemeksiz verilir. Telefon: 84446-MBH
ve DÜKKANLAR’ın Veraset ve İntikal Vergisini Bankamız öder.
durumu müsait olmıyanlar
ZAYİ
alınış olduğum paso ve hüviye-timi zayi ettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur.
9453 sicil numaralı
Sefer UÇAK
MISIR ÇARŞISINA GİRİNCE 17 No. do BULUNUR...
Yurdun her tarafından getirttiğimiz en âlâ ve en ucuz gıda maddeleri ve bu me-yanda hususi surette hazırlanmış 5 kiloluk tenekelerde Ur fa yağlarımız emrinize amadedir. A
T,C ZiROflT BfiNKOSI
■ I*

%

Comments (0)