4 Haziran 1950 — Pazar
Klitİlphanaai (1
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden : HABİB EDİB TÖREHAN
Sayı 186 — 10 kuruş
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Telefon : 44756 - 44757 Santral Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Abone î Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17, Üç aylığı y liradır-Hariç memleketler iki mislidir.
Avrupa çelik - kömür sanayii birliğine doğru “Schuman Plânı,, m Ingilteresiz tatbik etmek için karar alındı
/ A
Kıbrısta yeni bir hâdise
îç politika
Hâdiseler ve gölgeleri
YLE hâdiseler vardır ki: Gölge-lcrl, kendilerinden önce gelir. D. P. nin büyük bir zaferle seçimlerden çıkışı böyle bir hâdisedir. Halkımızın derin bir huzursuzluk duyduğu, Serbest Fırka kurulduktan sonra» geniş ölçüde belli olmuştu. Daha sonraları toplanan C.H.P. kongrelerinde, bütün parti disiplinine, daha doğrusu parti şeflerinin hudutsuz nüfuzlarına rağmen gerginlik, giz-lenemiyecek kadar artmış, resmî görüş çerçevesini aşan fikirlerin münakaşası ruhlarda ne kadar temelli bir değişiklik başladığını apaydın göstermişti. Bu işareti r, istisnasız, gelecek büyük hâdiselerin gölgeleridirler. Fakat, nedense, C.H.P. teşkilâtının başında bulunanlar, kuvvetlerine güvenerek, buna en ufak bir ehemmiyet bile vermediler, hattâ eski yollarında anlaşılmaz bir ısrarla yürüdüler. Bu ısrarı, C.H.P. nin radikal zümresi gibi az görenler de vardı. Onlara göre Türk Devrlmi’ni kurtarmak için daha büyük bir şiddet politikasına da başvurulabilirdi. Türk milletinin C.H.P. »istemine karşı gösterdiği tepki, acaba, devrim prensiplerine, İdeallerine karşı gösterilmiş bir tepki miydi?
C.H.P, nin giriştiği hesapsız ekonomik tecrübeler, Türk vatandaşım yeni sisteme ısındıracak neticeler vermemiştir. Büyük devrimler yapmış bir partinin iktisat sahalarındaki başarısızlıkları; devrimle iktisat arasındaki münasebetleri kesin bir surette kavrayamayanlar tarafından her zaman yanlış anlaşılabilir ve bunun çok tabii bir neticesi olarak ekonomik sıkıntılar, devrimin getirdiği âfetler gibi düşünülebilir. Onun için Büyük Türk Devriminin ideallerine yürekten bağlı ulanlar, boyuna başarısızlıklarla nilıayetlenen ekonomik tecrübelerin bir türlü bitmediğini görmekle yürekten üzülmüşlerdir. C.H.P., hiç şüphesiz, bu tecrübelerden memleket için iyi neticeler beklemiş olabilir. Çünkü: Sağcıları ve solcuları bir tarafa bırakırsak, hiç bir Türk teşkilâtının, bile bile, tehlikeli bir yolda yürümek isteyeceğini aklımızdan geçiremeyiz.
Yeni Türk Devleti, tam mânasiyle halkçı bir devlet olarak kurulmuştu. Bu devlet, totaliter, bütüncül İktisat sistemlerini incelemeden benimsemekle, 20 yıllık bir gelişim zamanında İdeallerinden uzaklaştıkça uzaklaşmıştır. Biz burada bu uzaklaşmanın çeşit çeşit safhalarını gözden geçirmek fikrinde değiliz. Yalnız bunun nasıl bir ölçüde olduğunu, kısaca, anlatmak isteriz. Bir zamanlar, yani kapitülâsyonlar devrinde, Düyunu Umumiye adında milli gelir kaynaklarımızın çoğunu elinde tutan yabancı bir teşkilât vardı. Biz, ka-pİtülâsyonlarları kaldırmakla bundan kurtulmuş olduk. Giriştiği ekonomik tecrübelerle C.H.P., milli bir renkte ve daha geniş bir ölçüde yepyeni bir Düyunu Umumiye kurmuş oldu. Sovyet sistemiyle idare edilen memleketler İstisna edilirse, Türkiye, geçim imkânlarının en ehemmiyetlilerini devletleştirmek ve tekelleştirmek bakımından, dünyada birincilik kazanabilir. Böyle bir sistemin demokrasiyle hiçbir münasebeti olamı-yacağını söylemeğe hile lüzum yoktur. Son seçimlerden anlaşıldığına göre Türk milleti bu ekonomik sistemin artık devam edemiyeceğine karar vermiştir ve bu kararını bundan böyle her seçimde mutlaka ısrarla tekrar edecektir. Türk’ün devrim ideallerine karşı bağlılığı İse hiçbir tahmine lüzum göstermiyecek kadar sağlamdır.
C.H.P., şimdi, ııfak bir muhalefet partisidir. Fakat muhalefeti, acaba, gene, eski ekonomik görüşlerine dört elle sarılarak mı yapacaktır? Bize öyle geliyor ki: Devletçiliğin beğenilen ve gönüllere ferahlık veren hiç bu tarafı kalmamıştır, artık. Aynı sistemde ısrar etmek; Serbest Fırka devrinin belirtilerini, parti kongrelerindeki dikkate değer münakaşaları mühimsememek gibi, hattâ ondan çok daha ciddi bir şeydir. C.H.P. çevrelerinde, bugün değilse bile, herhalde çok yakında, böyle bir dâvanın belirmesi çok mümkündür. Çünkü: Bir politik kudreti olarak kalmak İstiyorsa C.H.P. halk iradesini hesaba katmak ve bütün hareketlerini ona göre ayarlamak zorundadır. Eski ekonomik tezlerinden ayrılmamaya karar verirse. C.H.P., ilerde, belki, Türk sosyalist partisinin çekirdeği haline gelecektir. Çünkü: hem demokrat, hem de devletçi partiler, yalnız sosyalist partilerdir. C. H.P., halk iradesinin kudretli belir işi karşısında, her hulde yeni bir faall-liyet plânı çizmek zorundadır. Biz, bunıııı Türk ülkesi için, hayırlı olmasını yüreklen dileriz.
M. NERMİ
Bu hususta Fransa, Almanya, Belçika, İtalya, Lüksemburg ve Helanda dün müşterek bir beyanname neşrettiler

Ingilterenin menfi kararı Wahsingtonda
büyük sukutu hayal doğurdu
birleştirik hakkındaki îngiltere-olma-
Paris, 3 A.A. (Afp) — Fransa, Batı Avrupa çelik ve kömür kaynaklarının m esi plânını
nin iştiraki dan tatbik etmeğe bugün karar vermiştir.
Fransanın. İngil-terenin iştiraki olmaksızın bir kömür ve çelik konferansı toplamak ve iştirak eden devletlerle müşterek bir beyanname neşretmek yolundaki nihai kararı bu sabah Dışişleri Bakanı Robı?rt Schuman tarafından İngiliz Büyük Elçisi Sir OHver Harvey’c bildirilmiştir.
Neşredilen müşterek beyannamenin metni şudur:
"Fransa. Almanya, Belçika, İtalya, Lüksemburg ve Hollanda Hükümetleri, Avrupa sulh ve tesanüdü, İktisadî ve İçtimaî tekâmül İçin çalışmaya karar vermişlerdir. Bu hükümetler kömür ve çelik istihsallerinin birleştirilmesi hususunda Fransa, Almanya, Belçika Lüksemburg, Hollanda ve iştirak edeçek diğer devletleri bağlayacak yeni bir yijkşck otoritenin teshilini ilk hedef -saymaktadırlar.
Parlâmentoların tasvibine sunulacak bir muahede imzalaması gayesiyle 9 mayıs tarihli Fransız teklifi esas alınarak yapılacak müzakereler Fransız Hükümeti tarafından hemen teklif edilecek tarihte başılıayacaktır Bugünkü durumda İngiliz Hükümeti 9 mayıs 1950 tarihli Fransız teklifine dair neşredilmiş beyannameyi imzalamış olan hükümetlere-iltihak etmek imkânını bulamamıştır.
Mnamafih Fransız Hükümeti, İngiliz Hükümetinin kendisini müzakerelerin inkişafından haberdar etmek yolundaki teklifi kabul etmiş olduğunu görmekle bahtiyardır. Fransız Hükümeti, İngiliz Hükümetine mümkün olduğu anda müşterek esere iştirak etmek imkânını vermek gaycsiylo müzakereler esnasında İngiliz Hükümetinin görüşünü en geniş ölçüde nazarı İtibara almak imkânına sahip olmak için İngiliz Hükümetiyle devamlı surette görüş teatisinde bulunacaktır."
İngilterenln imzası yok
Paris, 3 A.A. (Afp) — Schuman tasarısı hükümlerini müzakereye başlı-yacak devletler arasında prensip itibariyle anlaşmaya varıldığını bildiren tebliğde Ingilterenin imzası bu-iunmıyacaktır.
İngiliz cevabi notası
Paris. 3 (Ap) — Fransız Hükümetinin liderleri dün gece geç vakte kadar, Ingilterenin, kömür ve çelik sanayiinin birleştirilmesi mevzuunda göndermiş olduğu nota üzerinde çalışmışlardır.
"'Schuman Plânı" olarak İsimlendirilen bu mevzu ile alâkalı dokuzuncu nota olan bu sonuncusunun, Pariste-ki İngiltere Büyük Elçisi Sir Oliver Harvey dün saat 19.10 da Fransız Dışişleri Bakanlığına tevdi etmiştir.
Notanın meali hakkında bir bilgi edinilmesi mümkün olmamıştır; fakat Fransız kaynakları, bu notanın, şimdiye kadar İngHizlorin müzakerelere katılmalarına mâni olan görüş ayrılığını bertaraf edecek, müsait bir zemin hazırhyacağını tahmin eden bin kanaatler belirtmektedirler. İngiliz teklifi
Londra, 3 A.A. (Afp) — İngiliz kümeti, Schuman Plânı üzerinde zakercler yapılması hususunda bir anlatmaya varabilmek için, Bnkanlnr arası bir konferans akdini istemiştir. .Amerikan tepkisi
VVasiıIngton, 4 (YİRS) — "Schuman Plânı" İçin yapılan ilk konuşmalara Ingilterenin iştirak etmek istemeyişi VVashington siyasi mehafiiinde hayal sukutu doğurmuştur.
Almanlar memnun
Frankfurt. 4 (YİRSı — ingilterenln "Schuman Plânı" konuşmalarına katılmayışı, Alman sanayi adamları arasında hattâ nıemnunulukla karşılan-
• •



• *
• •
Schuman, AchesonUa beraber
mıştır. Ruhr havzasının endüstri 11-derlermden biri ezcümle şöyle demiştim: “Eğer lngilt»?re konulmalara men-l fi bir'maksatla katılsaydı netfceaaha fena olurdu."
Alman sanayi mehafiJinin kanaatine göre Ingilterenin telâşına sebep Alman kömürlerinin lngilizlere rekabeti ihtimali idi.

• •
nik-
Hü-mü-
Hint Kabinesinde çıkan anlaşmazlık
Maliye Bakanı istifa etti
Yeni Delhi, 3 A A. (United Press)— Hindistan Maliye Bakanı Doktor John Matthafnin Kabineden istifa etmesi* ne, Hindistan - Pakistan ticaret anlaşmasına Nehru İle arlılarında çıkan anlaşmazlığın sebep olduğu belirtilmektedir.
Bilindiği gibi bu ticaret, anlaşması, geçen nisan ayında Liyakat AU Han ve Nehru arasında cereyan eden "sulh,» konuşmaları «önünde imzaları mıştır.
Dr. John Mutthai'nln yerine Mâliyi Bakanlığına Chlntaman Desmuks ge Lİriimiştir,
Limasol Belediye Reisi ve 6 şehir meclisi âzası mahkûm oldular
Lefkoşe, 3 (Ap) — Kıbrıs Âli Mahkemesi bugün Limasol’un komünist Belediye Reisiyle 6 Şehir Meclisi üyesini hapis ce-zasınu çarptırmıştır. Bu şahıslar iki sokağın adını değiştirmişler ve Hükümetin bu konudaki emrine rağmen sokaklara eski 1-simlerini iadeyi reddetmişlerdir.
Emir yerine gelinciye k/ıdar hapishanede yatacaklardır. Biri Türk ve diğeri Rum olan diğer iki Şehir Meclisi üyesi, meclis arkadaşlariyle aynı fikirde olmadıklarını ve emre itaatsizlik tasavvuru beslemediklerini beyan edince, serbest bırakılmışlardır. Hüküm giyenler ise mahkeme huzurunda emre itaat etmiyeceklerini kesin olarak beyan etmişlerdir. Mahkeme binası önünde biriken bir kalabalık, duruşmadan sonra hapishaneye götürülen mevkufları alkışlamışsa da başkaca hâdise çıkmadan dağılmıştır.
Lufzides faaliyette
Atina, 3 (Ap) — Kıbrıs Adasının Yunanistanla birleşmesi için gayret sarfeden bir zümrenin gönderdiği 3 kişilik temsilci heyetin üyelerinden Savaş Lu-izidas, îngiltereye gitmek için bundan İki ay evvö! Atinadaki İngiliz konsolosluğuna müracaatta bulunmuşsa da henüz vize alamamıştır. Heyet, îngfliz halkına Kibrisin Yunanistanla birleşmesi "dâvasını" arzetmek için Londraya gitmek tasavvurunda-


»Rusyaya karşı birleşmeliyiz»
Sovyet Rusyaya karşı yalnız kalmak, İktisadî intihardır
İngiliz - Mısır konuşmaları
Si-
Mareşal Slim, Kahireye gidiyor
Kahire, 3 A.A. (AFP) — Mısır ılâhlı Kuvvetler Komutanı Haydat Pa-
şanın başkanlık edeceği Mısır heyeti ile Mareşal Williâm Slim’in başkan!» ğındaki İngiltere heyeti arasında askeri müzakerelere yarın Kahirede başlanacaktır.
Kahireye bugün gelmesi beklenen Slim, Mısır delegasyonu İle tpmas etmeden önce İngiltere heyetinin toplantısına İştirak edecektir.
Wasblngton. 3 A-A. (United Press) — Dışişleri Bakanı Dean Acheson Â-yan Meclisinde verdiği bir nutukta daimî bir Sovyet taarruzuna karşı yalnız olarak karşı durmanın bütün millet için bir İktisadî intihar olacağını söylemiştir.
Acheson, Rusyanın halihazırdaki siyasetini takip ettiği takdirde pek yakın bir istikbalde daha fazla paranın lâzım olacağına işaret ederek Kongreden 1.222.500.000 dolarlık yar elim tasarısının acele kabulünü m iştir.
Âyan Meclisi Dışişleri Komisyonuna verdiği mütemmim malûmatta Ache-son Sovyet Rusyaya tok başına karşı koymaya kalkışan bir devletin İktisadî bir iflâsa sürükleneblleceğlnl söylemiştir.
Dışişleri Bakanı ezcümle şöyle demiştir:
"Sulhu elde etmek için sarfedilen gayretler totaliter bir devlet olan Sov vet Rusya tarafından bilvasıta veya bilâvasıta bir taarruz tehdidi ile halihazırda boşa gitmiştir.
Birleşik Amerika kendi millî emniyetinin temini için bütün taarruzla rın önlenebilmesi yolunda hür milletlerin kuvvetlerini inkişaf ettirmelerine yardım etmelidir.,,
• •
• •
• •
dün
iste-
Köprülünün Paris görüşmelerinden ilk netice Fransa, Akdeniz Paktına dair Türk tezini destekliyecektir
Türkiye'nin Batı müttefikleri ile Arap dünyası arasında
bir irtibat ve yaklaştırma unsuru olacağına
muhakkak nazariyle bakılıyor
Paris hususî
Büro
II
uzdan
Paris, 3 (Hususî Büromuzdan) — Yakın ve ortadoğu vaziyeti, günün meselesi olmakta devam ediyor. Batı dünyası, buna bir nihayet verme za maninin geldiğini anlamış bulunuyor. Bir taraftan, Suriye ve Mısır gibi bazı Arap memleketlerinin öfkeli hareketlerini yatıştırmak, diğer taraftan Sovyet Rusyaya Avrupanın yakındoğu bölgesine ne derece ehemmiyet verdi ğini ve burasını mânen terketmiyecc-ğini göstermek için teşebbüse geçmek icap ediyor.
Bu ciddi ve sert politika İle bir a-rada Fransadaki müşahitler, Türk dış siyasetinin inkişaf tarzını ve Fuat Köprülü tarafından son defa verilen beyanatın en ince hatlarını büyük bir alâka ile takip ediyorlar.
Ortaya atıldığı zamandan beri ilk defa olarak, "Akdeniz paktı,, projesinden tekrar bahsedilmeve başlamıştır. Üç büyüklerin son beyanatın dan sonra Fuat Köprülünün yaptığı açıklamalar, Türkİyenİn kati bazı teşebbüslere aleyhtar olmadığını göster mlştlr. îyi haber alan çevrelere göre bu vaziyet, Türkİyenİn. ortadoğuda devamlı ve sağlam bir sulhun teessüs etmesi için enerjik bir ara bulucu ve uzlaştırıcı rol oynamaya hazır olduğunu ifade etmektedir.
Paristeki siyasi mahfiller, yem Türk Hükümetinin, eskisine nazaran daha faal bir Arap politikacı takip e-deceği ve Türkİyenİn coğrafi vaziyeti icabı, ortadoğuda en mühim rolü üze rine almaktan çekinmlyeceği kanaa-tindedirler.
En salahiyetli çevreler, daha bh kaç hafta evvel Amerikanın, bir Ak deniz paktının kurulmasına yardım etmek istemediğini ve bunun zararlarını ve idaresini taahhüt etmeye taraftar olmadığını bildiriyorlardı. Fakat bugün, eğer Türkiye bir yandan Arap memleketleri ile İsrail arasında, öte yandan Arap dünyanı ile batı müt tetikleri arasında bir irtibat ve yaklaştırma unsuru olabilirse. Akdeniz paktının da tahakkuk edeceğinden e-min bulunuyorlar.
Bu münasebetle, söylendiğine gön Fransanın yakın ve bilhassa Ortadoğu meseleleriyle tekrar yakından ilgilenmesi keyfiyetine hususî bir ehem miyet vermek doğru olur. Zira Fran-.sa Hükümeti, önümüzdeki günler zarfında, bir Akdeniz paktının İmzalanmasına dair olan Türk tezini müessir bir şekilde destekliyecektir. Başbakan Bldault şahsen, ileride doğrudan doğ rüya Atlantik Paktına eklenecek olan geniş bir yakındoğu andlaşmasına ta raftardır. Son zamanlarda Fransız Alman ağır sanayiini birleştirme projesiyle son derece meşbû bir halde bulunan Dışişleri Bakanı Shuman, müttefiklerin yakın ve ortadoğu siyaseti çerçevesi içinde bulunan meselelere dair Fransanın görüşünü resmen a-çıkl&maya henüz fırsat bulamamakla beraber, onun da bir Akdeniz paktına temayülü olduğundan şüphe edilmemektedir.
Hulâsa olarak, bu Bahada İyi haber alan kaynaklar, Fransa Hükümetinin, Türkiye tarafından vakti gelince girişilecek teşebbüsleri desteklemeye hazır bulunduğundan emindirler. Bu teşebbüslerin, sadece Arap dünyasın daki İBtlkrarsız vaziyete bir nihayet vermek makeadiyle değil, aynı zamanda, bu bölgedeki hayat seviyesini yükseltmek üzere batı müttefiklerini ve bilhassa Birleşik Amcrikayı Arap memleketlerine büyük krediler açma ya razı etmek gayesiyle yapılacağı muhakkak addedilmektedir.
Mcnemencloğlu diin raporun okudu
Paris, 3 (A.P.) — Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bugün konsey çalışmalarını kolaylaştıracak bir karma komitenin ihdasını onaylamış ve toplantılarına 3 ağustosu kadar ara vermiştir.
Bugünkü oturuma Yunanistan Baş bakan ve Dışişleri Bakanı General Plâatlras riyaset etmiştir.
Bakanlar Komitesi yayınladığı bir tebliğde, Türkİyenİn eski Dışişleri Bakanı Meneme.ncioğlunun başkanlık etmekte olduğu bir komisyonun çalışmalarını övmüştür.
Devlet Bakanlığı lâğvedilmiyecek
Köprülünün Marshail İdaresi
Paris Teşkilâtı ile yaptığı temaslar neticesine göre yeni bir şekil verilecek
Ankara, 3 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Yeni kabinede Devlet Bakanlığına henüz hiç bir tayin yapılmamış olması, bu Bakunlığın lağvedileceği veya yeni bir şekle konulacağı hakkında bazı mütalâalara yol açmışsa da son alınan mıdünıata göre bu hususta kesin bir karar verilebilmek için Dışişleri Bakanının Parlate yapacağı temasların neticesine İntizar olunulnmaktadır.
Fuat Köprülü, Marshail Yardım İdaresinin Paristeki teşkilâtı ile bu hususta temaslar yapmaktadır. Bu temasların neticoslne göre Devlet Bakanlığına ihtiyacı en İyi karşılayabilecek bir şekil verileceğine muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Meclis kapısında merakla bekleyen AnkaralIlardan bir grup
Celseyi terk hâdisesinin akisleri devam ediyor
C. H. P. milletvekillerinin yaptıkları protesto hareketi devamlı bir mahiyet arzetmemektedir
* * f * * » • . . • 'ât ! •
Ankara, 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — B.M.M. sinin cuma günkü oturumunda C.H.P. ve M.P. Milletvekillerinin oturumu terketmelerl suretiyle vukua gelen hâdisenin akis lori devam etmektedir. C.H.P. Meclis Grupu Meclis müzakerelerinin sonunda yeterlik Önergesi bir defa kabul e-dlldikten sonra Barbakana dahi söz verilmemesi lâzım gelirken buna ria yet edilmediğinden üstelik Başbakan-” 1 saatten faz lasüren konuşmas.;. C.H.P. hakkında bir çok İthamla bulunduğu için tüzük hüküm.lerine. k re Grup namına söz istiyen milletvekillerine müsaade edilmesi icap ettiği kanaatindedirler. Bu hâdiseyi protesto mahiyetinde bir önerge hazır lanarak C.H.P. Grupu adına Millet Meclisi Başkanlığına bugün sunulmuş tur.
Meclis Riyaset Divânı ise tam amer, aksi kanaattedir. Belirtildiğine göre görüşmenin yeterliği hokkindaki ö-nerge oya konulacağı sırada Başkana müracaat edilerek Adnan Menderesten sonra söz. isteneceği blfdirilmek lâzım gelirken bu yapılmamış, binhe-tice Başbakanı takiben konuşmak is* tiyen C.H.P. ve M.P. Milletvekillerine bu hakkın verilmesi Meclis Heyeti U-munıiyesinln kararına bağlı kalmıştır. Başkanın iç tüzük hükümlerini daı mânuda mütalâa etmiyerek bu hususu Meclisin reyine sunduğu, fakat oylar söz verilmemesi lobinde tezahür edince zaruri olarak muhalefet temsilcilerine söz hakkın verilmediği a-çıklanmaktadır. Anlaşıldığına göre C.H.P. Milletvekillerinin Meclis salonunu terketmek suretiyle yaptıkları protesto hareketi dovanılı bir mahiyet arzetmemektedir.
Menderesin cevubı
Ankara. 3 (A.A.) — Dün Halk Partili milietveklllorinln Meclisi terket-meleri hakkında Halk Partisi Meclis Grupunca neşredilen tebliğ üzerine gazeteciler, Başbakan Adnan Menderese müracaat ederek fikirlerini öğrenmek istemişlerdir. Bunun üzerine
Başbakan Adnan Menderes şu cevabı vermiştir:
"Meselenin Meclis Riyaset Divanını alâkadar eden cihetini bir tarafa bırakarak yalnız Halk Partisi Meclis Grupunun bu münasebetle yayınladığı beyannamede kendilerine karşı tecavüzlerde hulunduğum şeklinde yapılan isnada cevap vermek isterim:
Tecavüz kelimesinin mânası ma>» lûmdur. Hükümet adına yaptığım konuşmanın zabıtları da eldedir. Bu zabıtları tetkik eden herkes, ortada iddia edildiği gibi tecavüz teşkil edecek hiç bir şey göremez. Demokrat Parti muhalefette olduğu zaman Meclis Grüpumûzun uğradığı tecavüzleri hatırlatmakta ise şimdilik bir fayda görmüyorum/'
Baş veren bir inkılâpçı'
Yazan :
Falîh Rıfkı Atay
Yakında YENİ ISTANBUL’da
Adnan Menderes Kabinesinin Programından sonra:
Menderes taştı,..
Sayfa 2
1 Haziran
Dur, Düşün
Ekmek fiyatlarını indirmek
şehir haber

Yirmi bin memura üç maaş avans verilecek
Yazan : Cevdet Perin
kültürlerini elmalardan
Almancayı dillerle ya-
Son yıllarda muhtelif gazetelerde Bık sık makaleler yazan Adnan-Adı-var, bu makalelerden bir kısmını, daha doğrusu 1945 yılına kadar yarılmış olanlarını, Bilgi Cıııııhuriyeti Haberleri adı altında neşrelmlştl. Bu defa. Dur, Düşün (1) adı altında çıkanlar, 1946 dan bugüne kadar yazılmış olanlardır.
Doktor Adnan - Adıvar memleketimizde şark ve garp mezcetmesin! bilen nâdir biridir.
Fransızca, İngilizce ve gayet iyi bildiğinden, bu
zilmiş gazete ve mecmualarda çıkan çok mühim siyaset ve kültür haberlerini makalelerinde okuyucularına bildirecek kadar cömert bir muharrirdir. Bu bakımdan, A, Adıvar’ın yazıları, Türk okuyucularına daima yeni ufuklar açan, onları şu veya bu kitabı okumağa sevkeden, teşvik e-dic! ve aynı zamanda öğretici bir mahiyet de taşımaktadırlar.
Bu çok gezmiş, çok okumuş ve çok görmüş muharririn makalelerinin bir hususiyeti de, bize arada sırada maziden kıymetli ve tarihî hatıraları yerinde nakletmeleridir. Yakın tarihimize bizzat karışmış olan muharrir bu hatıraları kâh genç okuyucularına ibret olsun diye, kâh şu veya bu hâdise dolayıaiyle taşı gediğine koymak maksadiyle lstitradcn hikâye ederken o müstehzi edasını da bırakmaz! Fakat bu öyle bir istihzadır kİ, A. Adıvar’ı yakından tanıyanlar, onun arkasında hiç bir kötülük gizli olmadığını, bilâkis, ekseriya, tok sözlü bir adamın şefkatinin bulunduğunu bilirler.
Ktabına yazdığı ön sözde, muhar. rir diyor kİ: “Eğer bir çok seneler sonra tekrak okundukları vakit, yasıldıktan zaman ve muhit hakkında bir fikir verirlerse, asıl kıymetleri o vakit antaşüır diye düşündüm. Okuyucular vaktiyle okuyup beğendikleri yazılan bu cildin İçinde tekrar bulunca eski bir dosta rastgelmiş gibi olurlarsa bu da benim İçin bir bahtiyarlık olacaktır/'
Vaktiyle, gazetelerde İntişar ettik-teri zaman, bir çoğunu okumuş olduğum bu makalelerin bugün bana aynı zevki verdiğini itiraf ederim. A-sı] mihveri kültür olmakla beraber, A. Adıvar baran —ne de olsa eski bir gazeteci olduğunu hatırlayarak— günlük hâdiseleri de ele alır. Fakat, bu hâdiseler bile muharrire yüz yıllan aşarak mazinin ilim dünyasında dolaşmak İçin vesileler teşkil eder. Eğer benzetmek caizse, A. Adıvar’ı, Avrupa kültürünün en mütecessis zekâsı diye kabul edilen Fransız muharriri Voltaire'e benzetebiliriz. Şu farkla ki, Türk muharririnin beşerî tarafı Fransız mütefekkirinin siyaset sahasında yaptığı insani jestlerden çok daha samimidir. Evet, İlim ve Din muharriri ile, İslâm Ansiklo-pedlsi'nin müdürü ile ne zaman karşı karşıya gelsem, on sekizinci asır Fransız mütefekkirlerinden veya ansiklopedicilerinden biriyle karşılaşmış gibi olurum, ömrünün yirmi beş yılını Fransız Apslklopedis! uğrunda feda eden Diderot gözlerimin önünde canlanır!
İçinde yetmiş Lki makale bulunan bir kitap hakkında tenkid yazmak İmkânsızlığını değerli okuyucularım takdir ederler. Ben bu sütunlarda daha ziyade muharririn şahsından bahsettim. Çünkü, bu çeşitli mevzularda rahatça dolaşan A. Adıvar’ın yazıları onun şahsiyetini aksettiren birer aynadan başka bir şey değildir. Bununla beraber, şahsan en çok beğendiklerimi ve faydalandıklarımı zikretmek isterim: Dim ve Utan, F/leblyat ve Demokrasi, ve Kudret, ilmin Sarp Yola» ver İstibdat, Üniversite Tarihindi? Bir Yaprak, ingilterenin Adli Sistemi, Acıklı Bir Açılış, Hapisteki Şair, Hakikat Tedavisi» Cemiyetin Selâmeti...
İsimlerden de görülüyor ki, doktor Adnan - Adıvar, ilim yolu ile hakikate ulaşmak için yıllardan beri uğraşan bir mütefekkirdir. Bir çok şark ve garp âlimlerinin asırtardan-beri bir türlü bulamadıktan o büyüle hakikati acaba Türk muharriri günün birinde bulacak mı? Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, A. Adıvar’ın

burada Adalet. Kuvvet M il ne v-

yukarda bahsettiğimiz o müstehzi e-dosı arkasında bir nevi şüphecilik, hattâ belki de biraz bedbinlik sezmek mümkündür. Kültür sahasında, şu fâni dünyaya kuşbakışı bakacak kadar yükselmiş bütün muharrirlerde bu bıyık altından gülüş vardır! Bu ruh haletinin sebebini bilmiyen okuyucular, bu gibi muharrirleri mağrur olmakla, ukalâlıkla itham ederler. Kabahat, günlük hâdiselerin alelâdeliğinden sıyrılmağa muvaffak olarak hakikate doğru yükselen bu bahtiyar insanlarda mı, yoksa muharririn yazılarını ekseriya günlük hâdiselere göre değerlendiren okuyucularda mı?
Kızıl Rusyada bir Türk kadını (2)
Bu kitap. Kızıl Rusyada müthiş ve korkunç maceralar içinde yuvarlanmış, bir çok mühim vazifeler almış bir Türk kadınının hayatını anlatmaktadır. Maceranın kahramanı, Türkiyede öğretmenlik yaptıktan sonra, Bolşevik İhtilâlinin İlk yıla-köy dolaşan genç öğretmen, günün birinde kendisini her nasılsa Bolşevik cehenneminin ortasında buluyor. Bundan sonra artık İradesini kaybetmiş bir insan gibi maceradan maceraya sürükleniyor. Tâ ki, müthiş hakikatte karşılaşıp da aklı başına gelinceye kadar. Garplı bir çok muharrirlerin kaleminden okuduğumuz, demir porde arkasında cereyan eden hâdiseleri bir de bir Türkün ağzından dinlemek insana şüphesiz daha çok hoyecan veriyor. Hele bu maceralarda yakın tarihimizi alâkadar eden hâdiselerin ve almaların geçmesi, e-sere ayrıca hususiyet vermektedir. Tarihte Türkler için söylenmiş büyük sözler (3)
Rahmetli M. Turhan Ton’ın derlediği ve Türk milletinin yabancılar indindeki itibarını gösteren büyük sözler cidden, her Türk okuyucusunun göğsünü kabartacak kadar güzeldir.
C.H.P. muhalefeti
hazırlanıyor
Sadi Irmak’ın tekrar müfettiş olarak gönderilmesi istenecek. Teknik Üniversiteliler, bir C. H. P. ocağı kuracaklar
C.H.P. İstanbul teşkilâtı geniş ölçüde çalışmalarına başlamıştır, Ankaradan dönen 11 Başkanı llhaınl Sancann riya-setinde parti merkezinde her gün toplantılar yapılmakta ve sistemli bir muhalefet yapmak için konuşulmaktadır.
için tetkikler yapılıyor
HALKIMIZIN BAŞLICA GIDA MADDESİ OLAN EKMEK FİYATLARINDAKİ TENZİLÂTIN, DİĞER GIDA MADDELERİNE DE SİRAYET EDECEĞİNE İŞARET EDİLİYOR
Bebek sergisi alâka uyandırıyor
Küba ve Siyamdan gelen bebeklerin çok güzel olduğu tesbit edildi
Emekli Sandığı, bu iş için
3 milyon lira ayırdı
- Adıvar, Kitabevi,
Rusyada
Kızıl
Nebioglu Yayın-
Türk yavrularını
il) Abdülhak Adnan Dur. Düşün, Ahmet Halit İstanbul, 1950.
(2) Recal Sanny, Bir Türk Kadım, evi. İstanbul, 1950. tarında, Rusyadaki
unutmak üzere gidon fedakâr Türk kızlarından biridir. Rusyada ırkdaşlarımızın meskûn olan yerlerde köjr
(3) Remzi Kitabevi, İstanbul 1950 Yirmi beş şarklı vo garplı meşhur adamın Türk Milleti hakkındaki düşünceleri muhtelif olmakla beraber, hepsinin müttefik oldukları noktalar da vardır: Türkün misafirper-
civan-büyük ait olan ane-
lâzım geldiğini bil-
zamanda bu büyük kimselerin şahsiyet-
verllği. adaleti, âlicenaplığı, mertliği, vesaife.. Ancak, bu sözlerin daha ziyade maziye duklarını unutmamak ve bu
vl itlban muhafaza ve devam ettirmek için atalarımızın açtıkları çığırda yürümek mek gerektir.
Kitapta aynı sözleri söyliyen
leri hakkında birer kısa biyografi ve fotoğraf da var. Bu da, kitabı yalnız zevkli değil, aynı zamanda faydalı bir eser haline getirmektedir.
Şehrimizdeki seçim kurulları işlerini tasfiye ettiler Şehrimizdeki ilçe seçim kurulları bütün işlerini tasfiye ederek faaliyetlerini sona erdirmişlerdir. Seçim günü sandık başlarında vazife alanlara verilecek ücret bahsinde çıkan ihtilâflar da il seçim kurulunun başkanlığında yapılan bir toplantıda halledilmiştir.
Seçim günü kullanılan mühür, sandık ve resmi evrak saklanmak üzere Adliye Emanet Dairesine teslim edilmiştir.
Teknik Üniversite öğrencilerinin mitingi
İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri, önümüzdeki çarşamba günü Taksim Meydanında bir miting yapacaklardır. öğrenciler, bu mitinglerinde tatbik edilmekte olan talimatnamenin aksak ve kusurlu taraflarının düzeltilmesini istlyecekler-dir.
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
4
Daha doğrusu sade kadınımın birdenbire ağırlaştığı ve öldüğü son üç günün değil çok daha eski zamanların birikmiş yorgunluğu.. Hastalık iki seneden fazla sürmüştü. Hele altı ay I evvel vilâyete uğramış bir profesör kanser şüp- | hemi teyit ettikten sonra ona artık misafir giziyle bakıyordum. Ne olur ne olmaz bir kere İs-tanbula götürmeli miydim acaba? Fakat iyi kötü bir fen adamı olarak eminim ki netice yine bu olacaktı. Hele ki halim vaktim yerinde olduğu ve bunu parayı sakınarak yapmadığım için vicdar tarafından da bir rahatsızbgım yoktur Keşke bir çok dâvalar gibi bunu da para ile halletmek mümkün olaydı da mayası zaten karımın kendinin olan bütün varlığımı vererek zavallıyı kur-taraydım... O değil de bu vicdan işinde bende başka bir taraftan bir kurt yeniği voıdır. Hacı Ömer uyandığımı farkederek konuşmağa baştanlasın diye gözlerimi kapalı tutarak yaptığım bu muhasebede gayet iyi görüyorum kİ bon bu gece bal gibi evimden kaçtım. Hacı Ömerin karısının I hastalığı masaldır. Bunun bu sinirli ihtiyar kadı-nı ara sıra yoklayan zorlu sıtma nöbetlerinden biri olduğunu biliyorum. Belki hattâ bu saatte benim şırıngamı bile beklemeden, kendiliğinden ayağa kalkmıştır. Kadınımın ruhunun bu ilk gecede, devir hatim! okumağa gelen hocalar a-16
Şehrimizdcki C.H.P. ileri gelenleri böyle bir mücadelo sırasında son parti müfettişi Sadi Irmak’ın da aralarında bulunmasını istemektedirler, öğrendiğimize göre, Sadi Irmak Genel Merkezde mühim bir vazife almazsa İstanbul teşkilâtı, müfettişin tekrar buraya gelmesini İHtemeğe karar vermiş bulunmaktadır. Geçen seçimlere nazaran bu seçimlerde Is-tanbulda nalınan netice C.H.P. lehine olarak kaydedilmekte ve büyük bir inkişaf bulunduğuna işaret edilmektedir.
Diğer taraftan C.H.P. kurultayı toptanıncaya kadar müfettişliklerin, Halkeviorlnln ve parti teşkilâtının ne şekilde idame ettirileceği mesetesi de muallâkta durmaktadır. Kurultay bütün bu meseleleri halledecektir.
Evvelki gün Teknik Üniversite talebelerinden bir grup C.H.P. yo müracaat ederek bir Üniversite ocağı açmak kararında olduklarını bildirmişlerdir. Bu ocağın başına eski Rektör Prof. Tevfik Taylan'in getirileceği söylenmektedir.
Senelerden beri memleketimizde cari olan muamele vergisinin umumi bir şikâyet mevzuu olduğunu göz-önünde tutan yeni Hükümetin, bu vergide bazı indirmeler yapacağı haberleri dolaşmaktadır.
Bir çok sanayi mümessilleriyle birlikte değirmenciler de bu verginin ağırlığından şikâyet etmekteydiler. Bugünkü şartlar altında değirmenciler, yüzde on iki buçuk nispetinde muamele vergisi ödemektedirler.
Son günlerde Hükümet ve Belediye ekmek fiatlerlnln ucuzlatılması mevzuunda ısrarla durmaktadırlar. Bu vadide yapılan tetkikler, ekmeğin şimdikinden daha ucuza satılması çarelerini belli başlı İki noktada toplamaktadır.
Bunlardan birincisi muamele vergisinin indirilmesidir. İkincisi de,
Bir temmuzda İstanbul Sergisinde açılacak olan Enternasyonal Bebek Sergisi için muhtelif memleketlerden bebekler peyderpey gelmektedir.
Şimdiye kadar Burma, Holânda. İsveç, Küba, Macaristan, Monako, Norveç, Siyam, Ekvator, Fransadan çeşitli bebekler gelmiştir. Bunlar arasında bilhassa Küba'dan gelen bebeklerin kostümü ve Siyam Kızılhaç teşkilâtı sekreteri M.T.T. Na-wasawat tarafından tayyare ite getirilen 15 adet bebeğin hepaj birbirinden güzel ve ince bir sanat eseridir.
Bunların arasında dini rakısiar yapan 2 dansözün kostümleri altın yaldızlarla süslenmiş bulunmaktadır,
Sermaye ve fonları günden güne artan Emekli Sandığının, memurlara faydalı bir hale getirilmesi için yapılan hazırlıklar sona ermiştir.
Sandık Genel Müdürlüğünün memurlara Ikrazat yapmağa karar vermesi üzerine ihtiyaç sahibi memurlardan şimdiye kadar 20000 kişi müracaat etmiştir.
Bu iş İçin ayrılan 3 tevzi edilebilmesi için lerinın evrakı tetkik
Genel Müdürlükte kurulan bir büro müracaatları sıraya koymakta ve hakiki ihtiyaç sahiplerini ayırmağa çalınmaktadır.
Beyannameleri istenen evsafa uygun olanlara 3 maaş nisbetinde a-vans verilecektir. Memurlar borçlarını iki senede ödlyeceklerdlr. Alınacak faiz miktarı çok cüzi olduğundan bu müracaatlerin miktarı günden güne artmaktadır.
mllyon liranın ihtiyaç sahip-cdilmektedir.
ve bir çok
Besi mevzuunda bir konferans
Nebraska Üniversitesi Tegaddi kürsüsü profesörü Dr. Leverton 5 haziran pazartesi günü saat yazıtta Üniversite merkez kİ 6 ncı dershanede “Besi yeni İlerlemeler,, mevzulu
rans verecektir. Türk Fiziki ve Tıbbi tümler Cemiyetinin konferans serisine 'dahil olan bu konferansa herkes gelebilir.
17 de Be-binasında-konusunda bir konfe-
Yeşilköy Hava Alanı pistlerinin elektrik tesisatı tamamlandı
Şimdiye kadar Yeşilköy Hava Meydanına geceleri uçakların inebilmesi için platin etrafı gaz lâmbalariyle aydınlatılıyordu. Bu işe yarıyacak olan modern elektrik tesisatı tamamlanmış ve meydan şimdiye kadar de vam eden iptidai tenvirat sisteminden kurtulmuştur.
Diğer taraftan yeni pistlerin inhasına devam edilmektedir. Hangarların yapılmasına başlanmıştır.
Modern meydan binasının temelleri hazırlanmıştır. Bir kaç güne kadar temel atma merasimi yapılacaktır.
buğday fiatlcrinde bazı tenzüıerın yapılmasıdır.
Toprak Mahsulleri Ofisi müdahale satışlarına başlıyalıdan beri yeni mahsul buğday mübayaa flatlerlni 15 hazirana kadar tesbit etmektedir.
Cenup vilâyetlerimizde yeni mahsul idrak edilmeğe başlandığından. Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünün yeni yıl mahsulü buğdayların mübayaa Hallerini önümüzdeki günler zarfında tesbit ve ilân etmesi beklenmektedir.
Bu seneki mahsulün umumiyette pek bereketli olması
gıda maddelerinin de geçen seneye nispetle kısmen ucuzlamış bulunması, tesbit edilecek olan buğday fteflerinin daha ucuz olacağı mevzuunda umumî bir kanaat yaratmıştır.
Muamele vergisiyle birlikte Toprak Maiısulteri Ofisinin tesbit edeceği yeni flatlerln düşüklüğü sayesinde ekmek Hallerinde bugünküne nazaran 6-7 kuruşluk bir düşüklüğün yapılacağına muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Halkımızın baştıca gıda maddesi o-lan ekmek flatterlnde yapılacak olan bu tenzilâtın diğer ğıdu maddeleri fiatleri üzerinde de müessir olacağına ve geçim şartlarının bu suretle kısa bir müddet Içerisindo bir hafifleme kaydedeceğine İşaret edilmektedir.
Demir sanayiinde çalışan yabancılar
Madenî Sanatkârlar Cemiyeti Vilâyete müracaat ederek denuı sanayiinde ecnebi işçilerin 2007 sayılı kanuna göre çalışmaması lâzım geldiğini ve bu hususta gereken tedbirlerin alınmasını istemişlerdir.
Son zamanlarda bir çok yabancıların bilhassa mültecilerin tamirhane ve saire gibi imalâthanelerde çalışmaya başladıkları hattâ atölyeler açtıklarına temaa eden dilekçe, Vilâyet makamınca İncelenmektedir.
Dün iki deniz kazası oldu
Dün akşam Sarayburnundan geçmekte olan sandalcı Halllln idaresindeki ciğer yüklü bir sandal dalgaların tesiriyle su alarak devrilmiştir. Ciğerler denize dökülmüş, sandalcı etraftan yetişenler tarafından kurtarılmıştır.
Bundan başka Ereğli Kömür İşletmesine alt Kömürcü II adındaki mo-tör Kuruçeşmedekt muhafaza kulübesine bağlı duran Ulusu motörüne çarparak parçalamıştır. Nüfusça zayiat yoktur.
Memleketimizde uçakla eşya nakliyatı gelişiyor
Uçaklarla hava nakliyatı son aylaı içinde büyük gelişmeler kaydetmektedir. Avrupa ve Amerikadan bilhassa kumaş» yedek makine parçalan, her cins ticaret eşyası nümunelen için hava yolunun tercih edilmesine başlandığından Yeşilköy gümrüğünde faaliyet çok artmıştır.
Bu vaziyet karşısında uçak nakliyat şirketleri zaman zaman îstanbu-la hususi yük uçakları göndermeye başlamışlardır.
“lskenderun*’un sürat tecrübesi yapıldı
t falyada Ansaldo tezgâhtarında yaptırılan İskenderun gemisinin son seyir tecrübesi cuma günü yapılmış ve 20,5 mil sürat elde edilmiştir. Tecrübe esnasında geminin kazan terti batinın son derecede mükemmel olduğu görülmüştür, İskenderun gemisi ay sonunda limanımıza gelmiş olacaktır.
• •
Belediye murakıplarının kontrolleri devim ediyor
Belediye mürakıpları tarafından dün akşama kadar şehirde 31 kasap, 2 sakatçı, 21 kömürcü, 25 fınn, 7 ekmek bayii, 33 bakkal, 41 manav ve yemişçi, 41 sebzeci, 34 lokanta, 14 paatahane, 20 kahve, 7 berber, 3 peynirci, 2 helvacı kontrol edilmiştir. Bu kontrol neticesinde 2 muhallebiciye tarlfeslzllkten 2 bakkala, yeni tip e-tlket kullanmamaktan. 2 esnafa da encümen kararına aykırı hareketten ceza raptı tanzim edilmiş, aynca çeşniye muvafık olmıyan 70 ekmek müsadere olunmuştur.
Teknik Üniversitelilerin Valiyi ziyareti
Cni ve ra İte Talebe Cemlye-öfrencilerden müteşekkil dün Vali ve Belediye Ba^-
Teknik ti adına bir heyet kanı Prof. Gökayı ziyaret etmiştir.
Bir İngiliz filosu Izmiri ziyaret edecek lngllterenln Akdeniz filosuna mensup Flerce, Plucky, Chamelon ve Rifteman harp gemilerinin 9 haziranda İzmir!’ ziVâret edecekleri haber alınmıştır.
Mudanya hattında yaz tarifesine başlandı
Dünden itibaren Mudanya hattında yaz tarifesinin tatbikine başlanmıştır.
îstanbuldan Mudanyaya her gün bıı* vapur gidip gelecektir. Aynca haftada 3 gün Îstanbuldan 9 ve 17 de İki vapur hareket edecektir. Mudan-yadan da pazar günleri 7 ve 16 da iki vapur kalkacaktır. Bu suretle Bursa yolculan sabah vapurlyle îs-tanbula giderek akşam dönebilecek-- terdir.
Seyrüsefer zabıtasının kontrolleri
Emniyet 6 ncı Şube Müdürlüğü şehrin muhtelif semtlerinde kontrollerine devam etmektedir. Dün de seyrüsefer zabıtası memurları tarafından 364 muhtelif nakil vasıtası kontrol edilmiş ve 31 ceza zaptı m iştir. . ,
kesil-
Voli
Prof, teftiş
Avrupa veya Türkiyede meccanî
tahsil yapmak ister misiniz?
Bunu, size 3 üncü sayfamızdaki kuponlar, karnelerimizin kapakları ve abonmanlarımız temin ediyor
ne için ve keza 3 ay karne alanlar her 3 karne için bizden birer numara alacaklardır. 3 ay zarfında kesecekleri 9*0 kupon da onlara bir yeni numara almak hakkını verecektir. Abone olmayan ve karne tedarik etmeyenler 90 kupon mukabilinde bir numara alırlar. Aldıkları her numara kur’aya girmek için bir hak verir.
Bu vaziyete göre meselâ gazetemize bir sene abone veya 12 ay karne almış olan bir okuyucunun, 4 abone veya karne mukabili 4 numara ve bir de bunlara ilâveten verecekleri her 90 kupona karşılık bir numara almak hakkıdır.
“YENİ lSTANBUL”a abone olunuz. “YENİ lSTANBUL”un kuponlarını satın alınız. “YENİ ISTANBUL/’un kuponlarını saklayınız.
Ancak bu şekilde kolaylıkla Avrupa veya memlekette üç sene tahsil imkânını kazanabilirsiniz. Bunu istemezseniz size derhal 8 veya 4 bin lira tediye olunur.
YENÎ İSTANBUL çıkmaya başladığı zaman abonelerine bir hizmet olmak üzere yeni birşey düşünmüş ve bir sene abone olanlar arasında kur’a ile birinciye Avrupa ve İkinciye memlekette 3 sene meccanen tahsil imkân ve fırsatını vermiştir.
Memleketimizde büyük şehirlerde ve bilhassa Istanbulda yaşıyanlara abone oldukları takdirde gazetemizin posta ile gönderilmesi gecikmeye sebep olduğundan bizde tamamen yeni bir usul olarak karne ihdas edilmişte Karneler 31 yapraktan ibaret bir defterdir. Alındığı zaman tenzilât elde edilir ve gazeteciye gazete alındığı vakit para yerine her gün bir yaprak verilmesi lâzım gelir. Bir çok okuyucularımız gazetemizin daimî karii olmalarına rağmen, abone olmadıklarından bu haktan mahrum edilmemelerini istemişlerdir. Bunun üzerine gazetemize bir de kupon ilâve edilmiştir.
Gazetemize abone olanlar her 3 aylık abo-
rasında l>enl göremeyince mahzun olacağına i-hanacak derecede itikadı bütün bir adam değilim. Fakat ne olsa bu ilk gecede evi yabancılara bırakmamak benim vazıfemdi; onun hâtırasına bir hürmetti. Bunu yapmadım, öte yandan da ev ne uğursuz bir manzara alıyordu bu gece. Ben aralarında olursam hocalar devir hatimini kimbilir kaça kadar uzatacaklardı. Soma onu takip edecek eükût ve yalnızlık içinde, sofalarda biri dolaşıyor gibi tahtaların kendi kendilerine çıkaracaktan sesler, onun kapalı kapısından hâlâ geldiğini vehmedeceğim iniltiler, feryattar... İyi a. ma bu bir hafta, beş hafta değil, iki sene!. Ben de insanım!
Bu sefer ben gözlerimi açarak Hacı Beyi u-yandınyonım. Biraz dereden tepeden Konuşuyoruz, sonra yine uyuyoruz. Bir defasında ganp bir rüya gördüm. Istanbulda Çakmakçılaıboşı fırını önünde büyük annemle dolaşıyorum ve bu piyasa bir türlü bitmiyor. Ben büyük yorgunluklardan sonra, belki bir parça da karaciğer kifayetsizliği yardımıyle, üzerime çöken ağır uykularda rüya görmek itiyadını 1e İstanbul, hele îstanbuldan belki bir defa bile aklımın iniş Çakmakçılar fırını kırk bu kadar yıldan sonra
doğru dürüst hatırladığım büyük anam... Fakat karanlıkta arabanın körüğü arasından enseme sarkan kemik parçaları gibi bir şeyleri yoklayınca rüyanın sebebini anladım: İstanbul fırınlan çocuk bileziği gibi ince halkalar yaparlardı. Burada önlann adı İstanbul simididir. Arabacı köydeki çocuklanna bu İstanbul simitlerinden bir kaç iane alıp körüğün arasına sıkıştırmıştı. Bu rüyayı ilham eden, kırk bu kadar yıl sonra bana bir Ramazan akşamı piyasası yaptıran bel-17
madde-yalnız hayvanı yiyece-du-
oraya koşturulmuş ağzına yanaşmış alıkoyar. Halkanın ve ateşiyle gevşeyip
yavaştan dişlemeğe tozdan gıcır gıcır
kaybetmişimdlr.Hc-aynldıktan sonra köşesinden geçme-ve çehresini ancak bu rüya ile
ki de bu halkaların kokusu idi. Daha garibi büyük anamın olduğu gibi zihnimden silinmiş çehresini çil çil mavi gözleriyle: çukur çenesindeki et beniyle görüyor, yarım asra yakın bir zaman sonra biçareye yüreğimin sızladığını duyuyordum. Halkaların ensemle yakam arasına kaymış olan bir tanesini aldım, bir antikayı muayene eder gibi parmaklarımın arasında evirdim çevirdim. Sonra kokladım; sonra ağzıma aldım. Ne denir canımız ne mertebe insan olsa mayamız, miz hayvan... tki güne yakın bir zaman su vererek oradan hangi kuvvet ği kapmaktan daklarımın nemi
kopan bir parçasını başlıyorum. Nefis kabarıyor, dişlerimin arasından akan salya, ağzımın içine badana gibi sıvanmış pası süpürüp götlirüyor.Bu arada gözlerimden biri Hacı Beydedir. O yarı kapalı gözleriyle bir tavşan uykusu içinde. Yalnız ağzının yavaştan t:eviş getirir gibi bir hareketi vardır ki, dişlerini Cebine koyup rahat taştığı zamanlara mahsus bir daimi hareket olduğu için, uygu ve uyanıklık halteriyle bir alâkası yoktur İri taşlı teşbihinin parmakları arasında arada bir şıkırdaması da Öyle. Buna rağmen dişlerimin çıkardığı fare kemirmesine benzıyen ve gitgide hırslanan sesi onu birdenbire inandırmış tır. Çenemin hareketi birdenbire dııruyoı* fakat ağzımın içi doludur Halkanır elimdeki parçasını göstererek:
— Gafur çocuklara İstanbul simidi almış. Bir tanesi kırılmış... Onu geveliyorum., diyor ve göğüs geçirerek İlâve ediyorum: Can sıkıntısı!..
Hacı Bey beni tasdik ediyor:
Pakistan hacıları için * vapur tahsis edildi
PAkıştan hacılarını Ciddeye nakletmek üzere Devlet Denizyolları t-daresine yapılan talep uygun görülmüş ve bir gemi tahsisine karar verilmiştir. Bu işe verilecek vapurun adı bugünlerde belli olacaktır.
dün Balıkhaneyi gezdi
Vali ve Belediye Başkanı Gökay dün sabah Balıkhaneyi
etmiş ve bu müeseesenln çalışma sistemi üzerinde incelemelerde bulunmuştur. Balıkhanenin Terkos tesisatı İkmal edilmiş ve müessesenin şına mütehassıs bir idare âmiri yin olunmuştur.
b&-tâ-
1
Belediye İktisat Müdürlüğüne yeni bir şekil verildi
Belediye iktisat mürakabe teşkilâtının daha rasyonel bir şekilde çalışmasını temin için bu idareye yeni bir şekil verilmiş, ve iktisat müra-kıplan Vali ve Belediye Başkanlığına bağlanmıştır. Bu suretle şehrin iktisadi düzeni üzerindeki murakabelerin daha verimli olması temin edilmiş olacaktır. Mürakıplar pazartesiden itibaren bu şekilde çalışmaya başlıyacaklardır.
Yabancı garsonlar tasfiye ediliyor
Yabancı tebaadan otan garsonlara iş verilmemesi hususundaki karann tatbikine dünden itibaren başlanmıştır.
Şehrimizdeki lokanta, gazino ve o-teilerde yabancı oldukları tesbit edilen 150 ye yakın garsonun işine nihayet verilmiştir. Yalnız metrdotel ve harmanların çalışamamaları için elde mevcut müeyyide olmadığından bunların işlerine devam etmelerine müsaade edilmiştir.
• • —
bir rü-ilk ke tarafa Geliru-
— Doğru. Hakkın var. Fındık, fıstık birebirdir can sıkıntısına... Ben de eyle ederdim o dişçi keratası ağzıma yestehlemeden ence...
— Bu fındık fıstık gibi değil Hacı Bey... Hele bir parçasını diş etlerinin arasında gevele... Bak kendiliğinden nasıl yumuşayıp eriyor
Hacı Ömer dişçıkaran bebeklerin oyuncak kemik halkaları ısırmalarına benzıyen bu tecrübeden hoşlandı. Cebinden çıkardığı be? kuruşta arabacının halkalarını satın atanık gevelemeğe başladı. Bir yandan da ben ona yardım ediyordum.
— Hacı Bey. dedim, şurada biraz içim geçmişti. Bilir misin rüyada ne gördüm?
. Hacı Ömer bana inandığı için, sivrisineklerin gözlerini görmeden uçtuğu, bazı mikroplanıl vücutta birbirini yedikleri gibi bazı basit fenni hakikatleri benim ağzımdan dinlemeyi sever. Bu sefer de ona halka kokusunun bende nasıl yaya sebep olduğunu anlatacaktım. Fakat limelerinden sonra dikkati hemen başka kaçarak beni dinlemedi. Mesele mühimdi,
nin toprağa düştüğü günün akşamı büyük anamın rüyama girmesinde ve beni elimden tutarak simıtçıfınnı önünde dolaştırmasında herhalde- bh mâna vardı Kaşlarını .atarak:
— Keşke bu geceki halim duasına gireceklerin arasına o garibin adım da yazdırayclık, uedr Bereket versin bu gece herşey bitmiyordu. Daha hafta mevlidi, kırk lokması gibi bir sürü merasim vardı. Yeni bir unutma kazası olmamak için araba durduruldu; Gafurun biraz evvel yaktığı (enerin aydınlığında Hacı Ömer meşin kaplı a-kıl defterine büyük ananım adı not edildi. Bununla beraber her ihtiyata karşı yem fırından birkaç kilo İstanbul simidi alınarak mezar başında fakir çocuklara dağıtılacaktı.
Samsun, Van, Gaziantep ve Diyarbakır uçak seferleri başlıyor seferlerinde yaz
için Samsun, Gazı-hava meydanlarında hazırlıklar sona er-
ta-
Yurt içi uçak rlfesinln tatbiki an tep ve Van yapılmakta olan iniştir.
İstanbul ve Ankaradan hareket e-decek uçaklar 6 hazirandan itibaren bu illere uğnyacaklan gibi aynca Dıyarbakırdan da ara seferleri yapılacaktır.
SİYASÎ ÎKTÎSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT UMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SAKLICA Bu sayıda yazı İşlerini fiilen idare eden: Sacid ÖGET
Basıldığı yer :
TENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
Rüyam nedense Hacı Ömere fena musallat olmuştu. Ondan sonraki uyuyup uyanışiarından birinde meseleyi bir parça daha derinleştirdi., ö-lülerin bile devir hatimini dinlemeğe geldikleri bu gecede de beni evimden uzaklaştırdığına -icaba fena mı etmişti? Bu rüya acaba kendisine: “Kızım sana söylüyorum.. Gelinim sen anla gibilerde bir ihtar mı idi ?
Hafif hafif sırtına vurarak ve hüzün ile gülümsiyerek:
— Sen rahat ol Hacı Bey. dedim, bir günahı varsa bana olsun Onlar doktor vazifesi ne demek oluduğunu bilir.
Kelimenin daha kuvvetli bir tesir yapması için sesimi kabartarak vazifeyi. kendisi gibi "Vazıfa” diye telâffuz ediyordum.
mu? En yenisi gözlerini Hazret i Nuha müsavi o-
kısa kısa da olsa beni
Bu tzah Hacı ömere mâkul göründü. Fakat yine de şüphesi büsbütün gitmiyordu. Büyük anam ne olsa eski kadındı. Onların doktorluğa ve doktor vazifelerine belki de akılları ermezdi
— Olur mu öyle şey Hacı Bey. dedim, Ölünün eskisi yenisi olur yumduğu gibi kıdemde lur...
Gecenin serinliği;
uyku âleminin en derin diplerine daldırıp daldırıp çıkarmış otan uykular ve galiba biraz da Gaffann halkaları vücudumu saat gibi kurmuştu. Dehşet H bir gevezelik ihtiyacı içindeydim. Nuh kelimesinden tutturarak Enbiya tarihi hikâyeleri söylemeğe başladım. Tek tek parlayan yıldızlar altında bunlara kendimden ve hattâ vaktiyle okuduğum başka masallardan da bir çok şeyler katarak tatlı tatlı anlatıyordum
(Devamı var)
20
19
18
S
4 Haziran 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 3
PANAYIR
Yazan
EENt İSTANBUL. Dünva hikâye
YENİ İSTANBUL. Dünya hikâye müsabakası. Birinciye 5000 dolar
atına açıyor
MEMLEKET
IARERLERİ
dolar
Birinciye
giriş şartları
İsrailde
Truman
KUPONU
MÜSABAKA
joiop 0009 0A|3U|Jia IN3L5.
jrajop ooycj oA|.>u|4|u »hU>|U(|UhRuı aXv>im MUQd
aaaNVJLSi inba
Celâl Bayur
kızamık, 17 sari
1 kuduz vakası
halinde görülen salgın bir ma-
Terzi Christian Dior korsecileri kızdırdı
C. Bayarla Yunan Kıralı arasında
Japonyada karışıklık berdevam
Majeste Paul I
Yunan Kıralı
7 metrelik tekne Atlantik'i geçti
içinde iki
7 buçuk ile zYtlan-
Atina İntihabım mü
işba t etmektir.
klf memleketimizin bütün Hikâye Müsabakasına” Iş-nıüsabakanın Türk edebl-sayeslnde
ve çalışmaları ihtiyaca göre bu merkezlerden tanzim edilecektir. Maliye hesap uzmanlarına maaşlarından hariç yol parası olarak her ay ödenmekte olan muayyen para da kesilmiştir. Kendilerine sadece zaruri yol masrafları verilecektir.
dokuzuna kadar mtlt-devam etmiş ve şehir-bütün bodrumlarını ve birinci katlarını sular
Müsabakaya
New-York 3 (Nafen) — Ingiliz denizcisi bulunan metre boyundaki bir gemi tik denizini geçen seyyahlar bugün New-York’a 47 günlük bir seyahatten sonra gelmişlerdir. Geminin kaptanı 56 yaşındaki M. Humphrey Bar-ton’dur ve tek tayfası da 64 yaşındaki M. Criçtrdan’dır.
Amerikan yardımı sayesinde işsizliğin önüne geçilebildî New-York. 3 A.A. (United Press) — İngiliz Muhafazakâr Partisi Başkanı Lord Frederick Woolton cuma gecesi verdiği beyanatta, Ingiliz İşçi Partisini sosyalizm tecrübesinin hezinjetlc neticelendiğini ve ancak Birleşik A-merikanın yardımı sayesinde îngilte-redc işsizliğin önüne geçllebildiğini belirtmiştir.
Üç haftadan beri Kanada ve Birleşik Amerikayı ziyaret eden Lord Frederick VVoolton şunları ilâve etmişti: “Şayet Amerikan Milleti tecrübemizden ibret alabilmişse, o zaman şu son beş yıl içinde İngiltere Hükümetini mali bakımdan çok cömertçe des-tekliyen Birleşik Amerika Hükümeti bir dereceye kadar mükâfatlandırılmış olacaktır.
Ankara, 3 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bir çok büyük şehirlerde kurulmuş olan hesap uzmanları grup teşkilâtı Maliye Bakanlığınca alınan yeni bir kararla lâğverllmiştlr. Hesap uzmanlan şimdiden sonra ancak muayyen bazı merkezlerde bulunacaklar.
Kanadada alkollü içki şişeleri üzerine kuru kafa işareti konuyor
de çekilecek İştirak için a-90 tano a-
Dünyanın en güzel
50 Hikâyesi
1 aralık 1930 büyük kuramıza şagıdakl kuponlardan getirerek bir kııra numarası hıbllecokslnlz-
tahtıııa kendini namzet beraber Romayı mUtenek-onuınıız
Siyam Kıralı Fumifon, önünde diz çökmüş olan Prenses Slrlklt'l Kıraliçe yaparken görülüyor. Bilindiği gibi Siyam Kıralı daha isvlçrede tahsilde İken Prenses SirikIVle tanışmıştı. Evlenmeye karar veren genç çiftin Bongkok’ta yapılmıştır
Muharrirler, müsabakaya İştirak İçin gönderdikleri hikâyeleri müsabaka neticesine kadar başka hiç bir yerde neşretmememi taahhüt ederler.
Gazetemizin edebî heyeti, gelen hikâyeler arasından bir İlk seçme yaparak en İyi 30 hikâyeyi teshil edecektir. Bu hikâyeler gazetemizde neşredilecek ve her hikâyeye 30 lira ücret verilecektir. Memleketin tanınmış ediplerinden mürekkep büyük bir jüri, neşredilen 30 hikâyeden en güzel İki tanesini seçecek, gazetemiz bunlara 300 er lira mükâfat verecektir.
Türkiyede seçilen bu iki eser 5000 dolar mükâ fatlı Dünya Hikâye Müsabakasına girmek hak kını kazanarak gazetemiz tarafından Mlllctlera-aı Jürlyo tevdi edilecektir.
Ankara, 3 (A.A.) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayarla Yunan Kıralı Birinci Paul arasında aşağıdaki tebrik ve teşekkür telgrafları teati edilmiştir:
Ekselans Celâl Bayar Türkiye Cumhurbaşkanı
Ankara
Cumhurbaşkanlığına seçilmeniz do-layıslylc, gerek ekselânsiarının şahsi saadetleri ve gerek dost Türk milletinin refahı hakkındukı ( rikierimi ifade etmekle
Yeşilaycılara iyi bir haber
Kimlerle yarışacağız?
uzmanları grup
İzmir diriyor) Fransız yın tarama gemisi limanımızı ziya* ret edeceklerdir. Fransız krovazörü Amiral Lambert’in. İngiliz mayın tarama gemileri de Kaptan Kaper-man’ın idaresindedir.
Bir dostluk ziyareti yapmak mak. ssdlyie gelen misafirler hususi bir programla karşılanacaklardır.
New-York’ta ilk Alman konsolosluğu
New-York 3 A.A. (Afp) — B Almanya temsilcisi bugün Nev York’a gelmiştir. Temsilci Nevi Yorkta tesis edilen ilk Alman k( solosluğuna yerleşecektir.
Cumhurbaşkanlığına nasebetiyle majestelerinin göndermek lûtfunda bulundukları tebrik telgrafımdan çok mütehassis oldum. Hararetli teşekkürlerimi takdim ederken, maleafelcrinin şahsi saadetleri ve dost Yunan mi’letinin refahı hakkındnki en samimi temenniler im İn kabulünü rica ederim.
“New-York Herald Tribüne” işgal siyasetinde değişiklik istiyor
New-York, 3 A A. (United Press) -Japon komünistlerinin Amerikan askerleri üzerine ateş açmaları meselesini ele alan New-York Herald Tribüne gazetesi şunları yazmaktadır: • İşgal kuvvetlerinin idare tarzında yeni bir safhanın açılması lâzımdır. Japonyada gütmekte olduğumuz siyaset böyle devam ettiği takdirde Japon halkı arasında hoşnutsuzluk yaratabiliriz.
Japon halkı şundan emin olmalıdır kİ. komünistlerin yaptıkları nümayişlerin neticesi Amerikan Hükümeti halka karşı ani ve basiretsiz bir muamelede bulunmıyacaktır. Japon halkının, harbin yarattığı sıkıntılı devrenin bitmesini arzu etmesini gayet tabiî karşılıyoruz.
Boş yıldan 10 yıla hapis
Tokyo, 3 A.A. (Afp) — 30 mayısta yapılmış olan komünist nümayişi sonunda tevkif edilip mahkemeye verilen 8 sanığın suçları sabit olmuş ve Amerikan askeri mahkemesi tarafından sanıklara 5 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis cezaları verilmiştir.
Londra. 3 (Nafen) — Fransız mo-det üstadı Christian Dior tarafından hazırlanmış olan yeni “hat,, korsecileri isyana sevketmektedir. Chrls-tian Dior’un kadınların hatlarını serbest bırakması bunların artık korsecilere uğramalarını lüzumsuz kılmaktadır. Bu yüzden korseciler harekete geçmişler ve bu yeni hattın “Ve-nüsü„ tahkir etmekte olduğunu, çünkü kadın güzelliklerini ortaya koymadığını söylemişlerdir.
Washington, 3 (Hususi muhabirimiz G. H. Martin’den) — Evvelki gün Dışişleri Bakanı Acheson. müşterek bir toplantı yapan her iki Meclisin d-nünde, batıklar arası İşbirliğinin esas hatlarını açıklamak için mükemmelen bir fırsat buldu.
Bakan, bundan 48 saAt evvel hususî bir görüşmede aynı izahati Başkan Truman’a, sonra da her İki Meclisin nüfuzlu iki lideri olan Parlâmento ve Senato Dışişleri Komisyonu Balkanlarına vermişti.
Acheson bu konuşmalarında, bilhassa Fransız-Alman çelik sanayiini birleştirme projesinin gayet hararetli bir müdafaasını ve medhiyeslnl yap-
Fâzıl Ahmet Aykaç
kuvvetli sözlerden biri
Atom enerjisinden istifade imkânları
New-York 3 (Nafen) — Birleşik Amerika Bahriye Genelkurmay Başkanı Amrial Forrest Sherman’ın bildirdiğine göre 2.500 tonluk ve atom kuvvetiyle müteharrik denizaltıla-rın ancak 1952 senesinde hazırlanmış olacakları anlaşılmaktadır. Atom enerjisi ile işliyecek motörlerin hazırlıkları bitmiştir.
Diğer taraftan öğrenildiğine göre Birleşik Amerika Hükümeti uçaklarda da atom enerjisi ile müteharrik motörlerin siparişlerini yapmıştır. Her ne kadar bu tarzda işliyecek mo-törler üzerinde 3 seneden beri tecrübeler yapılmakta ise de ancak daha 3 sene sonra lam bir netice elde edilebilecektir
Deniz ve havada yapılması derpiş adilen bu gibi yeniliklerden sivil hayatta istifade imkânları ancak daha birçok seneler sonra kabil olabilecektir Denizaltılar ile uçakların inşası masrafları şimdilik çok kabarıktır Yeni Amerikan denizaltıları Amerikan bütçesine 14.250.000 Ingiliz lirasına mal olacaktır.
Bayan n Cumhurbaşkanlığına seçilmesi münasebetiyle karşılıklı tebrik ve teşekkür telgrafları gönderildi
Washington muhabirimiz G> Martin telsizle bi/diriyor
Dünyanın en güzel hikâyesi aranırken, bir taraftan da müsabakaya iştirak edan milletler arasından on İyi 50 hikâye de tesblt edilmiş olacaktır.
Uzmanlara maaşlarından gayri yol parası olarak verilen ödenekler de kesildi
YENİ İSTANBUL
Bu 50 seçme hikâyenin Türkiye'de neşir hakkını şimdiden temin etmiş bulunuyoruz. Bunları okuyucularına ayrıca takdim edecektir.
300 yolcu taşıyan gemi ısmarladık
La Haye 3 A.A (Reuter) — Dün Diktirildiğine göre bir sanayi şirketi Türk Hükümeti tarafından 300 yolcu taşıyacak çift uskurlu bir gemi
en ssmlrni teb-• bahtiyarım, Paul I. Yunan Kıralı
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) du arayınız.
Edebiyat tarihinin bu çok mühim müsabakasına daha şimdiden İştirak eden milletler şunlardır: tngil tere, İtalya, Almanya, Hollanda. İsviçre, tsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya, İrlanda, İsrail. Cenubi Afrika, Avustralya, Yeni Zelanda. Hindistan. Seylân ve Yunanistan.
Müsabakaya Aınf‘rlka de iştirak etmektedir. Fakat orası için tertip heyeti başka bir şekil tatbik etmekte ve ayn bir mükâfat vermektedir.
———
Dünyanın en faal volkanı lâv saçıyor
Honolulu 3 A.A. (Afp) — Dünyanın en faal volkanlarından biri olarak telâkki edilen Mauna Lea volkanı indifsından 24 saat sonra hâlâ lâvlar çıkarmakta devam etmektedir. Dört koldan akan lâvların derinliği iki metreden fazla genişliği ise bazı yerlerde 500 metredir.
Havai Adalarındaki yanardağ tetkik merkezlerinden bildirildiğine göre lâvların akması daha 15 gün devam edecektir.
Bu yeni indifa hakkında beyanatta bulunan mütehassıslar asıl önemli olan cihetin lâvların ilk on iki saat zarfında eriştiği akış süratidir. Filhakika lâvlar başlangıçta yamaçlardan aşağı, saatte 60 kilometreden fazla bir süratle akmıştır demektedir.
Dört koldan akan lâvların iki kolu hâlen denize ulaşmış bulunmaktadır.
Tufanâsc yağmurlar
Galveston (Texas) 3 A.A. (Afp) — Dün gece Galveston'a tufanftsa yağ murlar yağmıştır. Dün gece yarısından sabahın hi$ yağmur deki evlerin bazı evlerin istilâ etmiştir. Seyrüsefer tamamiy-le durmuştur. Şehir halkını teşkil eden 80 bin insan arasında hiç zayiat yoktur.
Milyoner olmanın yedi mühim şartı
3 (Nafen) — Servet sahl-istiyenler için 7 milyoner 7 fikri ileri sürmektedir-
Atatürk Kız Enstitüsünün yıllık sergisi
Ankara 3 (A A.) — Atatürk Kız Enstitüsü öğrencilerini 1949 . 50 ders yılı sergisi bugün yapılan bir törenle Ankarah ziyaretçilere açılmıştır.
Törende, Millî Eğitim Bakanı Av-ni Başman, Tarım Bakanı Nihat Eğ-riboz, Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri özsan, Ankara Millî Eğitim Müdürü ve seçkin bir davetli topluluğu hazır bulunmuştur.
Millî Eğitim Bakanı saat 17.30 da •curdelâyı keserek sergiyi açmıştır. Davetliler ince bir zevk ve itina ile hazırlanmış olan sergiyi büyük bir ilgi ile gezmişler, genç kızlarımızın meydana getirdikleri eserler karşısında takdir ve hayranlıklarım ifade etmişlerdir.
Sergi dört gün devam edecektir
Bir Fransız kruvazörü ile dört Ingiliz mayin tarama gemisi İzmire gelecek
3 (Hususi muhabirimiz bil-
— Haziran ayının 9 unda bir kruvazörü ile 4 İngiliz ma-
"Sanâ senden gelir bir işde ancak dât lâzımsa,. “Ümidin kes zaferden gayriden imdât lâzımsa!
zaman hm.
sabırb
Sami Paşa Bağdada gitti
Bağdat, 3 (Ap> — Hâşimî Ürdün Saray Nazırı Mohammed Paşa El Şu-rayei ile eski Başbakan bam ir Paşa El Rıfaî. bugün hiç beklenümediği halde ve önemli olduğu söylenilen bir ödevle Bağdata gelmişler vo derhal Irak Başbakanı ve içişleri Bakanıyla bir toplantı yapmışlardır.
Siyasî çevreler bu ziyaretin, Filis-tinin Arap kısmiyle Ürdünün birleşmesi ve Arap Birliğinin bu meseleyi müzakere için yakında yapacağı toplantı ile alâkalı olduğunu zannetmektedirler. -
Diğer taraftan Irak Başbakanı Tev-flk El Süveydı. mezkûr ziyaretten evvel bu sabah Mebusan Meclisinde verdiği demeçte: “Irak. Üıdünle Arap Filetinin birleşmesinden tahaddüs e-den ihtilâfları hal için kardeşçe tavassutuna devam etmektedir” demiştir.
a edebiyatının
Müsabakaya giriş şartları
Dünya Hikâye Müsabakasına, aşağıdaki şartlar dahilinde iştirak olunacuktır:
A — Tanınmış veya tnrıınmamış her muharrir, kendi lınzafiiyle veya miistear bir İsimle müsabakaya İştirak edebilir.
Müstrar isini kullananlar hakiki imzalarını hikayelerinin bir nüshası altına atarak kapalı bir zarfla ve müsabaka nihayete erdiği tarihte açılmak üzere İdarehanemize tevdi edeceklerdir. B — Hikâyelerin en az 1500, en çok 4000 kelimelik ve daktilo İle iki nüsha olarak, sahifenln bir tarafına yazılmaları şarttır. Mevzu tamamen serbesttir. Hikâyeler, canlı, hakikî huyattan alınmış, aşk, ınncera, harp. İş. esrar, din ve ırk mücadeleleri veya beşeri İhtiras gibi her türlü mevzua salılp olabilir. Hikâyelerin sade, tabii bir dille yazılmış bulunnııılnrı ve zamanımızda cereyan etmiş olmaları tercih sebebi teşkil eder. Fakat tekrar elliyoruz, mevzu knt’iyyen tahdit edilmiş değildir.
f -Müsabakaya İştirak edenlerin gönderecekleri hikâyelerin başka bir yerde çıkmamış olması şarttır. Muharrir, lnı hususta hikâyesine bir de ta ahhÜtnanıo ekllyecektlr.
Hikâyelerin gazetemize 30 haziran 1950 tarihine kadar makbuz mukabilinde bizzat tevdi edilmiş veya taahhütlü melctııpiu gönderilmiş olmusı lu /imdir. Hikâyelerin Üzerine “Dünya müsabakası’ kaydf konulmalıdır
Gazetemiz, öteden heri devamlı bir şikâyet ve ar zunun yakın müşahidi bulunması hasebiyle, İçinde şüphesiz dünya çapında değerler bulunan Türk ediplerine, dünya edebiyatının kapılarını açmak zamanının çoktan geldiğine kani İdi. işte bu sebeptedir ki. Amerikada İntişar etmekte olan Nevv-York Herald Tribüne gazetesinin tertip ettiği dünya hikâye müsabakası, bizi bu gazete ile işbirliğine şevketti ve şimdiye kadar Türkiyede yapılmamış olan milli bir hikâye müsabakasını tertip etnikle de vazifelendirdi. Maksadımız, bu suretle dünya edebiyatının kapılarını Tiirk edebiyatına açmak ve dünyaya bizde de değerli muharrirler yetlşeblldlğlnl
İşte bu düşünce iledir değerli kalemlerini “Dünya tlrake davet ediyoruz. Bu yatı 1çln muvaffak olması ancak onhır mümkün olabilecektir.
Elli yıldır, bu beyit, en yılgın dakikalarımda benim kötürümleşen enerjimi yerinden kaldırdı ve bazı ruhani çöküntü saatlerinin ahlâkımda bir sam gibi estirdiği vicdan çölletici rüzgârları tasfiye etti. O rüzgârları, zihnimin, gönlümün yelkenlerini yeniden şişiren ceyyit birer nefes haline koydu. Şimdi kendi kendime soruyorum: Namık Kemalin kudretle düstıırladığı bu hakikat, yalnız fertler için mi böyledir? Cemiyetler, (millet olsun, devlet olsun, ne olursa olsun) onun hüküm sürdüğü delâlet imparatorluğunun dışında mı kalırlar? Hiç de öyle değil! Bunun en yakın misali, bize en az uzak olan tarihte var. Yani Milli Mücadelede, İstiklâl Savaşında! Dünyanın pek muvaffakiyetli terbiyecileri diye bilinen İngilizler, en tesirli başarı düsturu olarak, daima bu reçeteyi yazmıyorlar mı?
O milletin hangi muazzam başarısı bu ruhun ilhamından doğmamıştı ki? Meşhur “Disraeli,. şöyle der: “Sistemlere bir çok ehemmiyet verip dururken acaba insanların ferdî değenne niçin bu kadar az bakarız ?!“.
Hayatı baştan başa bir irfan hâzinesi olarak tanılan feylesof ve iktisatçı J. S. Mill'de de aşağı yukarı şu hükmü görüyoruz: “Bir devletin kıymeti, onu teşkil eden fertlerin kıymet yekûnuna müsavidir.”
Hepimiz biliyoruz; “Sen kendinden kendi imdadım eksik etme; Allah sana yardımını kesmez!., denilmiştir. Evet hepimiz biliyoruz, fakat acaba bu blglmize ne kadar inanıyoruz? Yahut nazari bir surette inanıyorsak bile ef-alimizde, harekâtımızda bu düsturu ne dereceye kadar tatbik edebiliyoruz? işte terbiyecilik, ve şahsî inanca millî terbiyemizin en titrek noktasına geldik’ Bilgi, sanat, fikir, felsefe, acaba yalnız dimağımızın muhtelif höceyreleri içinde birer biblo gibi durarak onlan süslemeğe mahsus birer cicibiciden mi ibarettir? Tahsil, sadece lüks eşyasından mıdır? Eğer kanaatlerimizin makinesi ile irademizin çarkları arasında bir irtibat kayışı bulunmazsa, herhangi bir terbiye sistemi, kendisinden beklemekte haklı olduğumuz randımanı vermiş sayılabilir mi? Kırk yıla yalcın bir zamandır gerek basın sahıfelerinde, gerek Millet Meclisi kürsüsünde üzerine bir çok defa dönmüş olduğumuz bu konuyu bugün sebepsiz olarak kurcalamıyorum. Bilâkis gayet maksatlıyım. Zira toprağımızda eşelenmesi zaruri ve faydalı her mevzuu yeniden mütalâa etmek gerektiğine inanıyorum. Birinci sebep bu. İkincisine gelince, memleketimizde sessiz sadasız —fakat medenî mânası geniş— bir inkılâba şahit olduk. Güzel, temiz bir seçimin en geniş hürriyet içinde kurduğu Millet Meclisi ile karşı karşıyayız. Milli Eğitim faaliyetinin başına gelen sayın arkadaşımızın İse, bu alanda dikkati çeker şahsi bir mümtaziyeti vardır. Kendisini yalnız bir maarifçi değil, zengin mânada bir “entellektüel” ve terbiyeci diye tanırız. Türkiyede, millet terbiyesi mefhumunun, cismanl, fikrî ve ahlâk: sahalardaki tecellileri ile mektepte, ailede ve bütün İçtimaî çevrelerde bağlı olduğu âmilleri görüyoruz. Teknik, estetik, ekonomik, ve etik alanlarda millî terbiye durumumuz, derin dikkatlere muhtaçtır.
Bilhassa yukarıda işaret ettiğim, (seciyye terbiyesi) mevzuunda bütün yurdumuzun fikir adamlarını düşünmeğe davet etmek hiç de yersiz olmaz sanıyorum. Zira ana kanaatimizi daha sözlerimin başında söyledim:
“Sanâ senden gelir bir işde ancak dât lâLZimsa,,
“Ümidin kes zaferden gayriden imdât lâzımsa!..”
Acheson, Fransız - Alman çelik sanayiini birleştirme plânına İktisadî olmaktan ziyade siyasî bir veçhe vermeye ve İngilterenin bu mevzudaki muhalefetini kırmaya uğraşıyor mıştır. Bu sözler. Amerikan siyasetin de hemen hemen bir dönüm noktası teşkil etmektedir. Çünkü VVashington Hükümeti, bundan böyle projenin İktisadî olan cephesini — belki muvakkaten — bir kenara bırakmakta ve Schuman - Monnet teşebbüsünün temin edeceği siyasî faydalar üzerinde bilhassa durmaktadır. Bu suretle A-eheson, Fransız projesi sayesinde ana nevî Almanya-Fransa düşmanlığının ve kininin gitgide tamamen kaybolacağına ve Almanyanın Batı Avrupa işbirliğine faal bir şekilde dahil olacağına inanmakta ve buna dair emareler görmektedir. Bakan, Kongre ve Senato âzalarına, Fransız - Alman programını, çok uzun süren bir düşmanlıktan sonra 20 nel asır başında imzalanan Fransız-înglllz dostluk anlaşması kadar mühim bir tarihî tekâmül ve İnkişaf olarak takdim etmiştir. Bu cepheden ele alnmıca, henüz bir filiz halinde olmasına rağmen Fransız-Alman projesi. Acheson’un siyasetine çok yardım edecek ve bakan AvrupalIların iyi niyetlerini gösterir deliller verdiklerini iddia ederek. A-merikamn yeni fedakârlıklar yapması hususunda Kongreyi İkna edebile-oektir.
Acheson’un Fransız- Alman muvaffakiyetine dayanan bu psikolojik manevrası. İngilterenin muhalefeti hakkında yapılan gürültüler yüzünden suya düşmek tehlikesine maruzdur. Zira Fransa Hükümeti de, ingilterenin faal surette projeyi desteklemesine ehemmiyet verdiğini bildirmiş olup, görüşmelerin devam ettiğini ve Ingi-İizlerln henüz mütereddit davrandığını teyit etmiştir. Meselenin böyle bir hale dökülmesi Amerikayı endişeye sevketmektedir. Amerikan Dışişleri Bakanlığı hem Londraya, hem de Pa-rise ihtiyatlı hareket etmeleri için bol bol tavsiyede bulunmaktadır. New -York Times'in açıkladığına göre A-merika. îngilizlere, Fransızların asla düşmanca bir niyetleri olmadığını. Fransızlara İse, Ingilizlerin böyle hareket etmekle kötü bir maksat gütmediklerini anlatmaya çalışmaktadır.
Amerika. İşgal kuvvetlerinin bir uzvu olarak, Fransız-Alman görüşmelerine iştirak edecek ve Yüksek Komiser McCloy tarafından temsil edilecektir. Fakat, daha ziyade umumî hatların müzakere edileceği ilk toplantılara katılmak arzusunda değildir. New-York Times, bu konuşmalarda Amerikanın. İktisadî ve teknik tarafları küçümsiyerek. projeden bilhassa mühim bir siyasî netice elde etme ü-midiyle hareket edeceğini açıklamaktadır. Maamafih buradaki hır çok müşahitler. Avrupa çelik birliğinin esas maksadının, Fransız maliyet fiyatlarının yüksek. Almanyanınkilerin ise düşük olması yüzünden bunlar arasında bir müvazene kurmak olduğu ve böyle bir programa yalnızca siyasî bir veçhe vermekle gayeden uzak-laşılacağı fikrindedirler.
Acheson, aynı zamanda Atlantik milletleri faaliyetlerini birleştirecek olan merkez konseyinin tarifini yapmış, bunu da methetmiştir. Maamafih burada, Londra Konferansının ilk konuşmalarında tasvip edilmiş olan “Üçlü stratejik komite., projesinden hiç bahsedilmemektedir. Doğmadan ölen bu komite, 12 azalı komitenin ya-pamıyacağı bir işi, yani Atlantik bölgesi birleşmiş strateji plânını hazır lamak işini üzerine alacaktı. Bildirildiğine göre. Üçler Konferansı neticesinde kendisine mühim bir askeri vazife verilmiş olan Fransa, şimdi has’al sukutuna uğramış bulunuyor. Fakat ne Acheson, ne de Amerikan basını, o zamandan beri bu mevzua temas etmiş değildir.
Londra di olmak aşağıdaki ler;
1 — Yeni bir fikir bulun ve onu sonuna kadar başarmaya çalışın
2 — iyi reklâm yapmasını bilin.
3 — Piyasadaki görüşleriniz nüfuzlu ve evvelden vaziyeti sezme harsanız kuvvetli olsun
4 — Elinize gelen fırsatlardan Isın.ide etmesini bilin,
5 — Başkaları da fikirlerinizi tatbik mevkiine koydu diye kendi İşinizden vazgeçmeyiniz.
6 — Yenilikler yaptığınız letlreslnl br‘’ ipekte cesur
7 — Zaman mefhumunda olun.
Paris Kontu Henri de Bourmon - Orleans, Fransız görmektedir. Resimde, Paris Kontunu karisiyle kiren gezer ken görüy
Ürdün ve Irakta siyasî faaliyet
Yurdumuzda bir ayda tesbit edilen hastalıklar
Ankara 3 (A A.) — Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığından tebliğ edilmiştir:
Mayıs/1950 ayında yurdumuzda 21 lekelihumma, 155 tifo. 19 paratifo, 123 dizanteri, 77 difteri, 1669 boğmaca, 12 kızıl, 1051 sahaya, 59 şarbon, tesbit edilmiştir.
Münferit vakalar İntan! hastalıkların lılyet almaması için dalma uyanık bulunularak gerekli bütün tedbirler alınmış bulunmaktadır.
Ottawa, 3 (Nafen) — Kanada parlâmentosunun yeni bir kanun lâyihası İle meşgul olduğu bildirilmektedir. Bu kanun lâyihası bütün alokl şişelerinin üzerine “zehir” ibaresi ile bir kafatası resmi konulmasını istemektedir.
Belirtildiğine göre, fare zehirleri gibi diğer tehirli maddell şişelerin üzerinde de aynı işaretler bulunduğundan bu hal alkole karşı düşkünlüğü belki do azaltabilecektir.
kasabası
VVashington. 3 (Ap) — Amerika Siyonist teşkilâtının Başkanı Ben Brow-dy tarafından dün bildirildiğine göre. İsrail’in Celilo bölgesinde, “Başkan Truman” isminde bir kasaba teşkil olunacaktır. Bu ismin verilmesine sebep olarak. Truman’ın İsrail için yapmış olduğu kıymetli hizmetler gösterilmektedir.
NAMIK Kemalin dilimize armağan ettiği en bence şu beyittir:
)eni ttfâııbül'un
KUPONU
Sayfa 4
tkni Istan bol,
4 Bazlran îW
r
SPOR
LEMİNDE 60 SENE
Askerî bahisler :

«(

Spor
filoz
ofisi
Tayyarecilikte ses duvarı
Yazan: Selim Sırrı Tarcan
Aklın al-gösteri* hayranlık
bir prensipe
olan (Korce madde adlı
11AYATTA gaye mesut olmaktır.
Bunun için de manen ve maddeten kuvvetli olmak şarttır.
Kuvvet nedir?
(Herbert Spencer) kuvveti şöyle anlatıyor: :“Kftalnatta fiziki, hayati, ruhî, ahlâki ve içtima! bütün hâdiseleri hasıl eden tarifi ve anlatılması mümkün olnuyan kuvvet denir ”
(Buchne) pek maruf et Matlöre) kuvvet ve
felsefi eserinde: “Maddcslz kuvvet, kuvvetsiz de madde olmaz” diyor.
(Leibniz) metafizikte, kuvvet fikrini yaşatıyor. Kâinatın sade ve ruhanî kuvvetlerden teşekkül ettiğim öne sürüyor. İçinde yaşadığımız dünya, onun felsefesine göre muhteli; olgunluk derecelerine ermiş kuvver silsilelerinden başka bir şey değil miş.
Alman filozofu (Nletzsch) nin ahlâki prensipleri, hayatî enerjinin, ira* denin, kudretin kültürüne istinat e-der. Onun bütün felsefi kaidesi bir kelimeyle İfade edilebilir. Kuvvet: (Nietzsch)ye göre, hak demek kuvvet demektir. Halbuki günden güne kemale doğru ilerleyen beşeriyet, hakkın ergeç kuvvete galebe çalacağını İddia eder durur.
(Nietzsche? nin kendi hayatının bir timsali olan (Ecce Homo!) İşte adam! adlı eseridne bu fikrini şöyle izah ediyor: “Büyük balık küçük balığı yutar.” Aratanla koyunun, kurtla kuzunun münasebetlerini hiç unutmamalıyız! Başkalarının hayatına tecavüz etmedikçe hayatın idamesine İmkân yoktur. En haklı, dalma en kuvvetli olandır. (Napol^on Bona-parte) (Sainte-Höldne) adasında menfi iken/‘Adalet ancak, kurdun kuzuyu yutarken boğulmasıyla tecelli eder” demiş, fakat kendisi iktidar mevkiindeyken Avrupayı baştan başa istilâ ettiği zaman: “Zayıfı ez,kaviye hürmet et” demişti. Hülâsa kuvvetli olmalı! Daha kuvvetli olmalı! Mümkün olduğu kadar kuvveteli olmalı I İnsaniyetin ilk devirlerinde kavim ve kabilelerin üstünlüğüne miyar, kuvvet idi. 20 nel asırda gene aynı zihniyetle karşılaşıyoruz. Kuvvet!
Eski Yunan filozoflarından (Z£-non) un kurduğu Stoiclsme mektebinin doktrinleri, hayatın her türlü e-lemlerine göğüs germek, her tecavüze karşı koymaktır. (Stolcizme) mektebinde eşya ve hâdiselerin â-lemşümul prensipinin kuvvet olduğunu ve o kuvvetin dünyada her şeye hayat verdiğini, maddenin kuvvetten ve kuvvetin maddeden ayrılmadığını öğreniyoruz.
Gene eski Yunanisttan mitolojisinde (H^raclâs), kuvvetin timsaliydı-Daha beşikteyken kendisini öldürmek istlyen iki yılanı boğmuştu! Büyüdüğü zaman harikulâde kuvvet ve kudreti dillerde destan olmuştu, bir yumrukta boğaların başını eziyor!
arslanlarm ağzını yırtıyor! madiği kuvvet harikaları yordu. Kuvvete karşı bu bütün milletlerin masallarında var-
dır. İranda Tahmuresl Divbend ve Rüsteml dasitan efsaneleri esatir devrinin masalları değil mi? Din kitaplarında Hazreti Süleymanın kuşlara ve rüzgârlara kumanda ettiği yazıl) değil midir? Hem u baki ara gitmeye ne hacet, İbni Sina, içimizde doğup büyümüş bir adamdır. Onun hakkmdaki rivayetler kitaplara geçmiştir. Bu zat bir odun keser, onu afsun kuvvetiyle at şekline kor, üzerine binip sahralarda dolaşırmış!
Şurası muhakkaktır ki Adem O-ğullaiT adale kuvveti gibi zekâya ve ruhani kuvvetlere karşı oldum olasıya hayranlık beslemiştir.
Spor nedir? Bunu kitaplarımdan birinde şöyle tarif etmiştim: Spor, yarışmak, İlerlemek, geçmek, mu-
v af fak olmak arzusundan doğan şiddetli bir faaliyettir. Bu mücadele ister İnsanla, ister tabiatla olsun kuvveti istilzam eder.”
Bu kuvvet sayesinde İnsan güçlükleri yener ve mihneti kendine zev-keder. buna Stoicisme'dcn başka no isim verilebilir? Daimi bir mücadeleden ibaret olan hayatta muvaffak olmak için lâzım olan vasıflar şunlardır: Azim, sebat. kudret, canlılık göz pekliği, nefse itimat, mahrumiyete, ezaya katlanmak, yılmamak. Bunların hepsini, yoliyle yapılan sporlar temin eder. Stoiclsme filozo-fİBİ do bundan başka nedir?
Sporun gayesi hissi temayüllere galebe çalacak bir iradeye sahip olmaktır. öyleyse yarınkisini!}, bugünküsünden dalla iyi, daha güzel, daha dürüst, daha metin, daha başarıcı, daha halûk ve daha feragat sahibi olması lâzım gelmez mİ ?
■ KİNCİ Dünya Savaşında büyük
■ hizmetler gören havacılık, çimdi kendini üçüncü Dünya Savaşı için hazırlamakta ve yeniden organize etmektedir. Her gün biraz daha takati attırılan modem motörlerle mücehhez uçaklar saniyede 340 metre, hattâ daha fazla hız yapacak ma gelmiş bulunmaktadır.
duru-
Tazyik dalgalan
Alçak süratlerde havanın kanatlı yalamasını ve tazyik dalgalarının ileriye yayılışını göstermektedir.
Hanı dalgaalrınm kanadın hilelini kenarında toptan-nuuunı ve sok dalgukırını göstermektedir.
Öğrenmek
Hicrî 19 5 0 HAZİRAN 4 Pazar Rumî
18 1369 MAYIS 22 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneş 5,28 8.53
Öglo 13.12 4.36
tkindl 17.12 8.37
Akşam 20.36 12.00
Yatsı 22.36 2.00
îmcâk 3.15 6.40
Afyon Kaçakçi-
BEYUÛLU CİHETİ (40685)
(80718)
ÇstasL
1 — Tomston
2 — Fakir Kızı
ATLAS lan.
AKIN
Caniler Leylâ.
ALKAZAK (42562) 1 - Tarzan Kaplan Kadın. 2 — Dişi Haydut
AR (41394) 1 — Ölüm Melodisi.
2 — Hürriyet Savaşı-BEŞİKTAŞ BAHÇESİ: 1 —
Kapanan Gözler. 2 — Akıncılarımız.
ELHAAIRA (43595) 1 — Aşk
Mektupları. 2 — Çöller Kasırgası. %
İPEK (14289) 1 — Onu Öldürdüm (İlk defa). 2 — İhtiras Kurbanları.
İNCİ (81595) 1 — Robenson A-dası. 2 — Üniformalı Kızlar.
LALE (43595) 1 — Altın Küpeler. 2 — MELEK
Yıllar. 2
KARAY
giz At 2 — Manon
HUATPARK (83143) 1 — Zoro-nun İşareti. 2 — Kadın Cellâdı. SÜMER (42851) 1 — Şarkıeız
Yaşayamam. 2 — Çılgın Hayalet.
ŞARK (40380) 1 — Ekmekçi
Kadın. 2 — Kankardeşlm.
ŞIK (43726) 1 — H(nt Kahramanı. 2 — Günahöiz Katil.
TAKSİM (43191) 1 — İki Açıkgöz Canavarlar Arasında. 2 — Koy Güzeli.
TAN 1 — Işıklar Sönerken. 2 — Sana Tapıyorum.
ÜNAL (49306) 1 raliçe. 2 — YENİ 1 —
2 — Yeşil Ufuklar. 3 — Siyah Gölgeler.
YILDIZ (428-17) 1 — Deniz Yıl. dızları. 2 — Uoutulan Yıllar.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Ölüm Diyan. 2 — Adalar Perisi.
AZAK (23542) 1 — Kılıçların
Gölgcıdnde. 2 — Harrov Kumarbazı.
ÇEMBERLİTAŞ (22513) 1 —
Büyülenmiş Adam. 2 — IbUiâl* el Ruhlar.
FERAH 1 — Aaya Ateşler I-
Saray Gözdeleri. (40868) 1 — Korkunç — Haydut Aşkı. (41.666) 1 — Eıraron-
Kurban Kı-
Atom Fedaileri. Üç Ahbap Çavuşlar.
Tabiat, ses hızına yaklaşan çaklara hayatları pahasına büyük bir mâni çıkarmaktadır. Saniyede hemen 340 metre civarında u-çon tayyarelerin bir duvara veya kayaya çarparcaaına büyük gürültüler çıkararak kırıldıkları veya deforme oldukları tesbit edilmiştir.
Her an tenoffü» ettiğimiz gayet yumuşak ve elâstiki olan bu hava kitlesi nasıl oluyor da granitleşerek koskoca bir uçağı parçalıyor?
Uçaklar »es hızının altında uçtuğu sıralarda hava fileleri, kanadı yalıyarak geçerler. Kanadın hücum kenannda hasıl olan tazyik dalgalan »es hızı kadar bir süratle ileriye doğru yayılarak kanadın, hava dahilinde ilerllyobilme imkânını vermektedir.
bu u-olan
Yatan : Von ★★★
Hükümet
— 4 — Çeviren : Behçet Cemal
mahallesi ateş altında
21 nisan cumartesi, öğleye doğru, Ruslar, hükümet mahallesini topçu ateşi altına almaya başladılar
Bir kaç gün önce, Alman Gençlik Teşkilâtı Şefi Arthur Axm«nn Göb-
Eğer uçağın hızı ses süratine yaklaşmış veya ona erişmiş ise, kanadın hücum kenarında ve gövdenin Önünde husule gelen tazyik dalgasının deriye doğru yayılma hızı tayyareyle aynı süratte olacaktır. Başka bir ifadeyle hava fileleri, kanadı ya-tamıyacak, her aıı hücum kenarında artan bir tazyik husule gelecektir. Hava, kanadın firar kenarına doğru esmiyor, bilâkis hücum kenannda yığılarak bir mâni, bir duvar husule getiriyor. Uçağın her yuvarlak kısmı önünde teşekkül eden tazyik dalgalar, müteakip hava dalgalarının tesiriyle uçağın üzerinden “şok” dalgaları diyebileceğimiz anormal tazyikleri husule getirirler. tşte korkunç kırılma ve burkulmalara sebep olan kuvvet bu dalgalardır.
Aynı mülâhazalar, pervaneler İçin de caridir. Pervanenin dakikadaki devir adedinin çokluğu, pervaneli uçak hızlarının ancak 950 Km.,'saate kadar artmalarına müsaade edilebilmektedir.
Şüphesiz araştırmalar devam etmektedir. Hava tünellerinde yapılan süpcrsonlk araştırmalarda ses üstü hızlarda uçuş ve havanın akışı gene tatlı ve iyi olacağı müşahede edildi. Bugünün meselesi, ses hızını geçebilmededir. Bu mesele, bu tehlikeli bölgeyi bazı inşa tedbirleriyle beraber mümkün olduğu kadar kısa zamanda geçmekle hallolacağı kanaati vardır. Bunun için de Roket booster, türbo jet, ran jet kullanılması tavsiye edilmektedir.
Havacılık, tabiatın sos maniası problemiyle mücadele halindedir. Kısa zamanda bu muharebeyi de kazanarak ruhu İle mütenasip engin ilerlemelerine devam edecektir.
Derlıyen R.N.
ihtiyacında olduğumuz hcrşcy
çlnde. 2 — Kahraman Kılavuz. 3 — Deniz Kızı.
HALK 1 — İn «an Avcısı. 2 —
Ateş KıraliçesL
İSTANBUL (22367) 1 — Makineli Adamlar Diyarı. 2 — Genç Kız Kalbi.
KISMET (26654) Hint Rüyası. 2 — Zehirli Kucak.
MARMARA (23860) 1 - Su Perileri. 2 — Yaşamak Arzusu.
MİLLÎ (22962) 1 — Ölüm Diyarı. 2 — Adalar Perisi.
TURAN (22127) 1 — Kılıçların Gölgesinde. 2 — Yaşamak Arzusu.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — MûfclÛp Edilemeyenler, 2 — Lo-rel Hardy Çingene Prens.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Şanghayh
Kadın. 2 — Suçsuz Katil.
OPERA (60821) 1 — Önce Vatan. 2 — Dağlar Canavarı.
SÜREYYA (60862) 1 — Beş
Parmaklı Canavar. 2 — Dökülen Yapraklar.
ANKARA
ANKARA Brodvgy Perileri. BÜYÜK Seviştiğimiz Günler. CEBECİ 1 - Asil Ruhlar. 2 -Tarzımın Hâzinesi.
PARK 1 — ŞehrAzadın Doğuşu. 2 — Korkunç Vâdî.
HUS 1 - Macera Gece al. 2 — Canavar Tuzağı.
SÜMER 1 — Sevdalı Kovboy. 2 — Büyük Ctutualar.
1 lus ı - Kadınlar Çiftliği.
2 — Büyük Senfoni.
YENİ 1 -- Siyah Gül. 2 — Unu-tulmıyan Aşk.
İZMİR
E1.HAHB.1 1 — Tehlikeli Yollar. 2 — İki Cingöz Haremde. 3 — Haydut Aşkı.
LALE 1 —Yaratılan Adam. 2— Ormanlar Aslanı. 3 — Salfthad-dlnl Eyyııbl ve Haçlı Beterleri. TAYYARE Cezayir Dansözü.
TAN 1 — Yaratılan Adam. 2— Ormanlar Aslanı. 2 — Sa!6haddini Eyyubl ve Haçlı Seferleri. YENİ SİNEMA 1 — Mayerling Esrarı. 2 — Tarzının İntikamı. 3 — 3 Ahbap Çavuşlar Coştular Peşinde.
KARŞIYAKA CİHET!
MELEK 1 — Tehlikeli Yollar. 2 — Karlın İntikamı
UÇAK - TREN - VAPUR
GEDECEK OLAN UÇAKLAR
0.45 D.H.Y. (Türk) Burmadan
— 9.50 D.H.Y. (Türk) tamirden. — 12.00 K.L M. (Holânda) Tahrandan. — 14,30 P.A.A (A-merikun) Basra, Şam. Beyrut-tan. — 1615 D.H.Y. (Türk) ta-kenderun, Adana, Aııkaradan.
— 15.15 A.F. (Fransız) Paris.
Roma ve Atinadan. — 15.50
B.E.A. (Ingiliz) Londra. Roma ve Atlnadan. — 15.55 S.A.S (İMkandlnav) Oslo. Kopenhag. Hamburg, Frankfurt, Münih, Romu, Atlnadan. — 18.05 D.H.
Y. (Türk) tamirden. - 18.35
D.H.Y'. (Türk) Ankaradan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.80 D.H.Y. (Türk) Buronya
— 9.30 D.H.Y. (Türk) Ankara-ya. — 10.15 D.H.Y. (Türk) tamire. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, takenderuna.
— 13.00 K.L.Al. (Holânda) Ro-Amsterdamıı. — 16.80 P (Amerikan) Brüksel, Lon-Boston, Ne\v-Yorka. — D.H.Y. (Türk) tamire. — S.A.S. (İskandinav) Atina,
ma,
A. A.
d ra,
J6.00
17.25
Roma. Münih, Frankfurt. Hamburg. Kopenhag, Oslo'ya.
GELECEK OLAN VAPVRLAK iü.30 Etrüsk, tamirden. — 21.00 Sus, Mudanyadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Sus, Mudunyava. — 18.00 San.det, Çtı ruıkkalcyc.
GELECEK OLAN TRENLER
8.80 Ankara. — 9.15 Ankara — 32.20 Semplon.
GİDECEK OLAN TRENLER Ş.tO Semplon. — 10.(X) Ankara (Motörlü) — IH. 10 Ankara— 20.30 Ankara.
ÖKE
W
ANKARA;
Maat; M.36 M.S.Ayarı, Haberler ve Hava Raporu. — 8.45 GU-nuydın (pl.). — 9.10 Günün Programı. — 9.15 Radyo ile İngilizce. — 9.80 (Sevilmiş parçalar) (pl.). — 10.10 Konuşmu. — 10.25 Makamlardan bir demet.
— 1L05 Temsil; Pazar Bkcçl “Ölüm Bileziği" Y;uan; Adnan Tabir. — 11.80 Salon Orkestrası (Şef: Halli Onayman). — İt.00 Hep beraber söyllyelirn. — 12.50 Oyun M v al arı (Bağlama takımı). — 18.00 M.S.Ayarı ve Haberler. — 13.15 Dans müziği (pl)
— 15.30 öft-le gazetesi. — 13.45 Dana müziği (pl.). — 14.00 Hava Raporu, Akşam programı ve Kapanış.
17.5M Açılış ve Program. — 18.00 M.S Ayarı. — 18.00 Ince-aaz (Nihavent Faslı). — 19.00 M S.Ayarı vq Haberler. — 19.15 Geçmişte Bugün. — 10.20 Ynrırn saat dans (pl.). — 19.50 Akşamın karma müziği (pl.). — 20.15 Radyo Gazetesi. — 30.80 Bnnnt heveslileri saati. — 20.45 Genç müzlkçlnin sesi: Hamdel-Trio Sonat Sol Minör. — 21.00 Film müzikleri (pl.). — ti.15 Müzikle gezi (pl.). — M.00 Spor eaatl (Günün Haberleri). — 22,15 Dans Müziği (pl.), — 22.15 M.S. Ayarı ve Haberler, — 28,00 Program ve Kapanış.
İSTANBUL:
haat; 12.57 Açılış vc* programlar. — 18,00 Haberler. — 18.15 Jacfpıellne Fronçols ve Edith PiHff’dnn şarkılar (pl.). — 13.30 Tango ve Rumbalar (pl.). — 13.50 GalatasaraylIların senelik pilav toplantım mü nüse batiyle Konuşma. — 14.00 Saz eserleri, şarkı vc türküler (Netmİ Rıza Ahıskan). — 14.15 Frank Sl-natra ve Blng Croaby dı*n şarkılar (pl.). — lO.oo Konçerto (pl.). — 15.30 Dana müziği (pl.).
— 16.00 Programlar ve Kapanış.
17.57 Açılış ve Programlar. — IS.oo Çeşitli hafif orkestra eserleri (pl.). — 18.10 Halk şairi Emrahı’ın yıldönümü münasebetiyle eserlerinden mürekkep özel program. — 18.30 Dans müziği- Wİlly ve arkadaşları. — 19.00 Haberler, — 10.15 İstanbul haberleri. — 10.20 Paul W in ter Orkestrasından vaizler (pl.). — 16.30 Saz ««erleri, şarkı vu tür-küler-Saflye Ayla. — 20.15 Vic-tor Silvesier Orkestranı odan dans müziği (pl). — 20.30 Radyofonik temsil-” Fener bekçileri*’. — 20.55 Hafif orkestralardan melodiler ıpl). — 21.05 Spor hasbıhalleri. — 21.20 Fasıl heyeti konseri. — 22.00 Dinleyici istekleri (Klâsik batı müziği). — 22.15 Haberler. — 22.00 Dans müziği (pl.ı. — 23.30 Hafif gere müziği (pl.) — 2l.i)0 Programlar ve Kapanış.
LONDRA:
Saat: 7.40 Dinleyici lateklorl. — ».30 Küçük orkaati'ulardan melodiior. — 11.00 Klâaık müzik dinleyici istekleri, — 13.00 Keman soloları, — 14.15 Operalardan parçalar, — 16.15 Robert Farnon Orkentratnnd&n hafif müzik. — 17.15 Konçerto — 18.15 Donald Paera’dan şarkılar. — 21..30 Londra Filarmoni O)kae-t.rası konseri. — 23.15 Hafif müzik. — 84.00 Akordeonla parçalar. — 24.30 BBC Northern Orkestrası konseri.
E
C Z A N
EMİNÖNÜ: Saduüah (Emin-
önü) — Yorgi (Unkapanı) — Arif Neşet (Alemdar) — Cemil (Beyazıt)
BEYOĞLU t Kinyoll (Merkez) — Sıhhat (Merkez) — Kenıai Rebul (Taksim) — Fındıklı (Taksini) — Tunu ıGaiatu) — Asım (Şişli) — Nişantaşı (Şişli) — Halıeıoglu (Hasköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa)
FATİH î İbrahim Halil U$oh-zadebaşi) — Ziya Nuri (Aksaray) — Yedikule (Samatya) — Nazım Malkoç (Şehremini) — Ulııplnur (KarggilmrÜk) — Ha-yıtn Berk (Fener)
EYÜP; EyÜpSulUn
BEŞİKTAŞ: Vtdin - Ortaköy — Gıyaseddln Dlvnnhoglu (Arnavut köy) • KADIKÖY;
—» Erenköy
tay
ÜSKÜDAR; HEYBELİ ADA; H. Halk IH YÜKADA: Halk
- Merkez (Bebek) Halk — Fcneryoiu
— A. Cafer Çağa-
Selimiye
İZM İH; Karun tin (Yalılar) — Tarhın (Ataancnk) •— Yeni İzmir (Basmahane) * Millet (Keme raltı) — Eşref paşa ANKARA: Anafnrt.ft.lar — Üniversite — Yenişehir
1 — NUmunesl bir (iki keh-mel. 2 — Yeni dünyalı. 3 — Çalışkan; Bir harfin okunuşu 1 — Semir; İlâve et. 5 — Ter* Mini Hacivat perdede sık sık tekrar eder; Balık. 6 — İngiliz eski 'bakanlarından; Arnavutlukta bir şehir. 7 — Cild; Uzuna misal getirilir 8 — Bu utlardan: Tersi hiç şüphe et» mlycrck. 9 Kaynayarak lorniyen.
Holdün ktııunı.,
- Lütfen. 10 — yenecek hale
Yukarıdan
itibariyle. 2-O-
1 — Esas naran. 3 — ğlşnıanlıvan; Tersi köpektir. 4 — Ne ardına kadar açıl na de kapalı dur; Tersi sevinçli. 5 — Törel çekiştiril; Manzum bir tiyatro eserimiz. B _ Terei haydut; Annemin tınnesl. 7 — Lezzetine hak; Tersi gllzcl şöhret tiki kelime), g — Tere! soru; lhrak ederek. 9 — Ustaca. 10 — Terel meramı çabuk (iki kelime)»
DÜNKÜ BULMACANIN
HALLİ
Koldan engu:
1 — Telefoncum. 2 — Adaları ura. 3 — Her; Akvam. 4 — İbadet. 5 — Fİ; Akııt. Kah 5— Hndlve; İrat. 7 — Ya. İnadına.'8 — İt: Tiz; Tav. 9 — A-iftm masadıı. 10 — Pahalı İlAç.
Yukarıdan u>mtı:
1 — Tarifeyi aç. 2 — Edebiyatta. 3 — Lata; Al. 4 — 1ın-tldadUc. 5 — Fa; Ekanlmi. 6— Orada; Azal. 7 — Kın; Dil; 6a. H — Cava; Hatır. 9 — Tura; Kanada. 10 — Bayat al-mam.
Beyoğlu 41614 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60913 Ankara 00, tamir 2222 Karşıyaka 15055
S 1 Tirm M D A 3
Ulanbul Öcvuğiu Anadolu yakası Ankara
İzmir
4499-6063>
0)
2251
/
beta'e davetliydi. Yemekten sonra, ev sahibesi sigarasını yakmak için ateş rica etmişti. Axmann çakmağım çakınca Mağtta Göbbete. alâkayla çakmağı eline alıyor. Axmann makanlz-mayı İzah ederek» çakmağın bir yerine basıyor. Açılan gizil bir kapağın altında ufacık bir tüp var. “Bu çakmak düşman hatlarının gerisine indirilen ve icabında zehir kullanmak zorunda katan ajanlara mahsustur... Bazan, zehir kendilerine de yanya-bllir.” Son kelimeleri, biraz durakladıktan sonra acele ilâve etmişti. Bayan Ckibbels, çokmağı İnceden İnceye gözden geçiriyor ve bilhassa gizli kapakla alâkadar oluyor. Sakin bir sesle Axmunn'a soruyor ; bu zehir miktar itibariyle, acaba altı yedi kişiye kâfi gelebilir mi? Axmann müspet cevap verince. Bayan GÖbbelS. çakmağı kendisine hediye etmesini rica ediyor. Bütün bir aileyi yok edebilecek, garip bir hediye doğrusu!..
KARÎNHALL HÜLYASI
Bir gece evvel, canlarından bezmiş üç milyon Berlinli de, artık Öder cephesinin yıkıldığını katiyetle öğrenmişti. Tirtir titrlyen payitaht halkına bu kara haber ne gazete, ne de radyo İle gelmemişti. Bizzat Ruslar. Berlin kapılarına dayandıklarım halka, şüphe götürmez şekilde bildiriyorlardı. Gece, bodrum ve sığınaklarda titreşenler, koıklyle Moskito filolarını beklerken, ilk defa cepheden gelen top seslerini duydular. Evvelâ bunları uçaksavar faaliyeti sandılar. Fakat top sesleri, hava hücumundan sonra da kesilmeyince, herkes hakikat) anladı. Ruslar. şehir kapılarını dövüyorlardı. Artık top sesleri. Roich’ın payitahtı düşünceye kadar dlnmlyecektir,
Partaer Ptatz, güneş içinde yeniyor Brandenburger Tor üzerinde meşhur zafer heykeli, hâlâ geçmiş günlerin ihtişamım hatırlatıyor.
Fransız Büyük Elçiiigi’nin karşısında, ayakta duran tek bina meşhur Adlon Otelidir. İçeri giriyorum ve hayret, ağzımdan lâf çıkmadığı halde bana konyak ikram ediliyor. Çoktandır Adlon’da alkol, ancak gizil satılıyordu. Maneviyatı bozuk olanlara şifa veren bu abıhayatın böyle açıkça ikram edilmesi, otel kavının tahliye edildiğine alâmettir. Otelin her tarafı subay dolu; burada bir muharebe komuta mevkii hazırlanıyormuş... Çok nazik bir garson, malûmat veriyor. Çalıştığı müesseseye lâyık, kusursuz bir frak giymişti. Anlaşılan otel holünü dolduran askerî karışıklık karşısında personel, her vaziyette soğukkanlı kalmak icap ettiği kanaatindedir.
Mavi üniformalı deniz subayları da koşuşuyor. Alman Deniz Kuvvetlen Başkomutanı Büyük Amiral Dönitz. karargâhından Berlin’e gelmiş.
Göring de Berlin’e gelmiştir. Prusya Başbakanına mahsus köşkün kapısından 12 Silindirli, pırı! pırıl bir Mersedes çıkıyor, Motor başlığının üzerinde, hava kuvvetleri başkomutanlığı forsu var. Harman Göring Rtrasse’yo sapan otomobil, başkanlığın bahçe kapısına yanaşıyor. Relch Mareşali ve Almanyantn 2 numaralı Adnmı, Hitler* gidiyor. Bana anlatıldığına göre. Göring o sabah Karln-haü’den veda etmiştir. Bchorfheide’-den ayrılırken şatonun. Mareşal Ju-kov’a karargah olmaması için, havaya uçurulmasını emretmişti Rusların cepheyi yardıkları haberi, gecenin geç vaktinde alındı. Artık Rus tankları, bir iki saat kadar, Göring'in şatosuna girebilirlerdi. Knrinhall hülyası bitmişti?
Hükümet mahallesi aleş aJtında
Göring o günü, Leipziger Ptatz’dakj resmî ikametgâhında geçirmişti. Hava Kuvvetleri Başkomutanlığından, yalnız kuru bir Unvan ve bir sürü nişandan başka bir şey kalmadığın dan beri, zaten yapacak İşi yoktu. Hattâ, sevgili nişanlarından bile feragat etmiye mecbur kalmıştı. Hit-ler, hava kuvvetlerinin muvaffakıyet-sizllğinl alayla Görlng’e söylediği’zaman. Mareşal, anavatan avcılarına hiddetle «pkışmıştı: “Nişanlarımı ancak. başkomutanınızın muvaffakiyetlerine liyakatinizi ispat ettikten sonra takacağım”
Göring, fâni dünyada Hıtleri son defa göreceğim acaba hissediyor mu? Her halde değil, çünkü, konuşmalardan hemen sonra öğrendiğime göre. Göring. önceden Obersalzberg’e gide-. cek ve Hitler peşinden gelecekti. Demek karar verildi ve hükümet, Berlin! terkedecektlr. Haberi veren Gö-ring’in başkâübesi, ilk defa hissiyatım zaptedenıiyor. Son günlerin bütün hadiselerinden sonra, Moskito u-çakları bütün yollan gözlerken, böv- • le yorucu bir yolculuğa iştirak etmeyi sureti kafiyede reddediyor. Göring acele edilmesini ısrarla istiyor. Henüz Prag üzerinden güneye inen açık yollar var. Bir iki saat içerisinde, Amerikalılarla Rualar arasındaki bu son gedik de kapanabilir.
Otomobil kafilesi, gece karanlığında sıvışıp gidiyor. Hava yoluna İtimadı olnuyan Alman Hava Kuvvetleri Başkomutanı, sapa yollardan kaçmaktadır. İki gün sonra. Ober-
Zsfrrdrn mstlûhlycte dönüş
«alzbeıg’e geldiğini bildirecektir. Göring çıkar çıkmaz, Berlin’in güneyindeki gedik de kapanıyor. Truman, Churchlll ve Stalin’ln müştereken neşrettikleri bir tebliğ “Amerikan ve Rus ordutanna mensup birliklerin Elbe üzerindeki Torgau’da birleştiklerini bildiriyor.” Almanya, ikiye ayrılmıştır.
21 nisan cumartesi, öğleye doğru. Ruslar, hükümet mahallesini topçu ateşi altına almaya başladılar. Un ter
den Linden’den doğru, Tiergarten boyunca Potflciamer Platz’a geliyordum, Brandenburgcr Tor'un geçitleri bari-katlanmıştı. Yan geçitler, tank ma-nialarlyle kapalıdır ve yalnız imparatorluğun parlak devirlerinde saray mensuplarına ayrılmış olan orta geçit açık bırakılmıştır. Tiergarten’in ağaçları tomurcuklanmaktadır. Bahar güneşi etrafı yakarken, ufacık bir buluttan, hafif bir nisan yağmuru dökülüyor. Bu bahar havasının arasına birden bire dört infilâk karışıyor. Brandenburger Tor un batısına düşen yarım daire ortasında, sihirli bir el tarafından konulmuş gibi. dört, duman sütunu peydahlanıyor ve sağ-naklı rüzgârın tesiriyle hemen kayboluyor. Bunların mermi sukutu olduğuna hiç şüphe yok... Fırtına başladı!.. Karanlık bulutlardan İlk yıldı» nmlar düşüyor!...
Potsdamer Platz’dan doğru, şemsiyesini açmış bir bey geliyor. Şapka» siyle selâm vererek nezaketle sor* yor:
—“ Affedersiniz, deminki infilâklar acaba ne idi? Oralarda bir şeyler mi atılıyor? Yoksa artık hava alârms verilmiyor mu? Uçaklar artık o k»> dar çabuk geliyorlar kİ. insan »ığıe nağa bile yetişemiyor.”
Cevabım gayet kısa düşüyor:
— Ruslar bombardımana başladır1 8 an ki deli saçması söylllyormuşunı gibi, yüzüme şaşkın şaşkın bakıyorı
—“ Yahu, bu nasıl olur? Ruslar M ile bombardıman ediyor?”
—“Topçu ile../
(Devamı var)
Misler Blok’un makalesi
Yazan: Mark Twain
VIRUİNİA CİTYH »ayın do»-tumuz Misler John VVlUlam Blok dün akşam geç vakit müdür muavini bulunduğum gazetenin idarehanesine girdi. Halinde derin vc acıklı bir ıstırap vardı. İçini uzun uzun çektikten sonra masanın üzerine aşağıdaki makaleyi nezaketle bıraktıktan sonra sessizce çekildi.
Fakat kapının eşiğinde durak-iıyarak heyecanına hâkim olmağa, konuşmağa gayret etti ve uaşıın makaıesine doğru uzatıp kesik kesik; “Aman dostlar, ne hazin şty bilseniz!” dedi ve ağladı. Onun bu keden bizi o kadar altüst etti ki kendisini çağırmak, teselli etmek aklımıza geldiği vakit ortadan kaybolduğunu gürdük.
Vakit gecikmiş, gazete basılmağa başlamıştı. Fana t dostumuzun yazısına verdiği ehemmiyeti anlıyarak. yazı çıkarsa o gamlı gönlü biraz ferahlanır diye düşünerek makineyi durdurarak ve makaıeyı gazetenin bir sütununa iliştirdik
Şöyle diyordu; 9
— Feci bir kaza — Dün ak-şum sıiMt altıya doğru. South Park’m eski ve muhterem sakinlerinden Mıster W. Schyler her zamanki gibi evinden çıkıp şehre İnmekte idi» Her zaman şehre i-nerdı amma 1860 baharında buna kısa bir ara vermeğe mecbur oldu. Çünkü gemi azıya almış bir atı durdurmağa çalışırken zedelenmiş ve yatmıştı. Hayvanın ö-nüne çıkarak ellerini kaldırmış ve bağırmış ve böylece zaten ürkmüş bulunan atı büsbütün ürkütmüştü. Hâdisenin kendisi lüzumu kadar bazın değilmiş gibi, orada kaynanası da bulunuyordu. Kozaya şahit oldu. Halbuki kaynana, nın bir araştırma vazifesi vardı ise başka istikametlere dönmesi lâzımdı. Kaldı kİ pek canlı bir kadın değildi; ne de yaptığı işlerde isabetli! Bu bakımdan annesine benzerdi: annesi ki üç sene evvel seksen altı yaşında ölmüş olup sade ve sahiden Hıristiyan bir kadın, üstelik de 1849 yangınında nesi var nesi yoksa kaybettiği için mal ve mülkten mahrumdu. Fakat hayat böyledlr. Bundan ibret atalım ve öyle hareket edelim ki vaktimiz geldiği gün rahat rahat ölelim. Elimizi kalbimize değdirip, bundan böyle sarhoş edici içkiden sakınmağa yemin edelim.”
Başmuharrir saçlarmı yolarak odama girdi, bana etmediğini bırakmadı. Ve bana dedi ki:
— Yanm saat olsun gazete işlerini size bıraktığım vakit ya bir çocuğun, ya bir sersemin marifetiyle karşılaşırım. Mister Blok’un yazısı baştan aşağı saçmadır, hiç bir mânası yok, havadis denecek bir özellik taşımaz. Onu basmak için makineyi ne diye durdurursunuz?”
işte yumuşak kalbll olmanın sonu. Bir çokları gibi aksi, tres bir adam olsaydım Mister Blok’a yazısını bu kadar geç saatte kabul edemiyeceğimi söylerdim. Lâkin ağlamaları bana dokundu, gönlünü almak fırsatını kaçırmak
Çeviren: R. N. D.
istemedim. Yazısı gazeteye konulur mu, konulmaz mı diye okumak aklıma büe gelmedi; başına • bir İki satır yazıp matbaaya gönderdim. Bu iyi niyetim neye yaradı? Kasırga halinde azar işitmeğe.
Bakayım, şu yazıyı bir de Kendim okuyayım. O kadar gürültüye değer mi, bir de kendim göreyim. Kötü ise sahibinin bondan alacağı var.. 1
. . . okudum. Doğrusunu söylemek hızım gelirse ilk bakışta hayli karışık görünüyor. Zaten bir daha okuyacağım.
. bir daha okudum. Hakikat, dembıkinden daha da karışık...
. . . beş defa okudum. Bir kelimesini anlarsam mükâfat isterim İncelmeye gelmiyor. Akıl ermıyen yerleri var. Yazı, o Schyler’in ne olduğunu söylemi-yoı. Okuyucunun merakını çek-l ..ten sonra Schyler’i bir tarafa h> ıyur.
İyi ama. bu zat kimdir? South Park’m neresinde oturdu? Saat altıda şehre indi ise, şehirde kaJ-dı mı? Kaldı ise, ne geçti? O feci kazanın kurbanı kendisi mi?
Yazıdaki tafsilât bizi aydınlatmıyor. Mister Blok’u korkunç bir heyecana düşüren, gece karanlığında buralara sevkeden. hâdiseyi dünyaya bildirmek üzere makinemizi durdurtan. Mister Öehyler'in on beş sene önce geçirdiği kaza mıdır? Yoksa bu “feci kaza” kaynanasının varını yoğunu kaybetmesini mi, yahut o hanımın Üç sene evvel ölmesini mi kastediyor?
Hulâsa, nedir şu “feci kaza?” O eşek herif ne diye gemi azıya almış atın önüne çıkıp hayvanı büsbütün deli etmiş? Ve hele hayvana nasıl olup devirtmiş kendisini ;
Bundan alacağımız ders nedir'* Bunca saçmadan nasıl ders çıkar? Öonra. “sarhoş edici içki”-nin orada ne işi var?
Mister Schyler içer miydi? Karısı içer mi idi? Yahut o at içki müptelâsı mı idi? öyle ise niçin içkiden bahsediliyor?
Bana öyıe geliyor kı Mister Blok şu “sarhoş edici içki” bahsini karıştırmnsnydı o «açına kafayı da bUyütmezdi. kendini bu abuk sabııkla öyle üzmezdi.
Evet, o gülünç yazıyı tekrar tekrar okuyup, içinden akla yakın bir şeyi çıkarayım diye uğraşa uğraşa başım döndü, fakat ne çakı b>•! c, s »rıu da...
Her halde bir yerde bir kaza olmuş amma nasıl bir kazadır, kimin başına gelmiştir, anüyabi-lirsen anla!
Kimsenin fenalığını istemem, lâkin ileride Mister Blok’un dostlarından birinin başından bir ma. cera geçecek olursa, yaazcağı makalede maceraya kimin uğradığını. neden ibaret olduğunu söylemesini istemeğe karar verdim.
Bu yâzıya benzer başka bir yazının mânasını anlayacağım diye aklımı kaçırmak tansa. Mister ’
Br bütün ahbapları ölsüı:
daha iyi...
4 Haziran 1950
TENİ Î8TANBÜL
Sayfa 5
HAREKETLERİ
Bugünün ticari zihniyeti
Yazan: Habib Edib - TÖrehan
BUNDAN tam yirmi bir ^enC evvel yine bu başlıkla gazetelerimizden birinde bir makale yazmış, Birinci Dünya Harbinden sonra bütün dünyada olduğu gribi bîrde de ticari zihniyetin daima fenalığa doğru yürümesinden şikâyet etmiştik, Şikâyetimizin ep büyük sebebi harbin do-ğurduğu fenalıklar neticesi olan ticari işlerdeki dürüst olmayan hareketlerin o tarihe kadar haıp içinde veya dışında kalmış olan memleketlerde düzelmesine mukabil bizde el’an bu İşin bir türlü yoluna girememesi olmuştur.
ikinci Harp, bu vaziyeti daha fena hale sokmuştur. Bir taraftan hurp içinde bulunan memleketler ya siyasî sebepler veya fazla İhtiyaçlar saikasıyla bizden mâl almağa çalışırken bir mallarımızın kalitesine ve bilhassa numunesine hiç ehemmiyet vermedik O vakitler büyük işlerin bir çoğu gerek memleketimizde ve gerek harp içinde yaşıyan memleketlerde harp iktisadiyatı sahasına giriyor ve normal şartların hiç birisi düşünülmüyordu. Biz o vakitler harice gön-derdiğimiz mallarda yüksek fiyat elde etmiye çalışıyor ve fena mal göndermekte devam ediyorduk. Zaten gayri tabii şartlar dahilinde cereyan e-den bu işlerde tüccarın ticaret namusu veya arbitraj mevzuubahia değildi. ithaf ettiğimiz mallarda da fiyat için hiç bir ölçümüz yoktu. Karaborsa denilen şeyin memleketimizde bu elim hali cidden teessüfe şayan bir keyfiyettir.
Birinci Haıp ile ona nazaran bütün bir dünya felâketi olan îkinci Cihan Harbinden bizim aldığımız misaller ve tecrübeler maattessüf çok fena neticeler vermeğe sebep olmuştur.
Birinci Dünya Harbinden sohra İkinci Harbe kadar geçen zamanlarda tüccarlarımızın zihniyetlerini değiştirmeleri ve normal vaziyete İntibak etmeleri lâzım geldiği muhtelif vesilelerle bir çok yerlerde yazıldığı halde onlar bu noktaya ehemmiyet vermemişlerdir. Zaten hâdiseler bu sözleri aöyllyenlere değil, tüccara hak vermiştir. Fiyatların düşeceği tahmin olunduğu zamanlarda, hazan fiyatlar tamamen yükselmiş. herhangi bir memleketin mal almıyacağı söylenirken aksine vakalar olmuştur.
Onun içindir ki, tüccarlarımız dünyadan çok fazla haberdar olmamalarına rağmen, daima kendi bilgileri-ne istinat etmişler ve bütün tavsiyelerden müstağni olduklarını zan-neylemiflerdir.
Son beş senenin bundan yedi sekiz ay evveline kadar geçen zamanı da bu vaziyette cereyan etmiştir. Ticaret, ister ithalât ve i3ter ihracat cihetinden olsun, hep fırsatların tesiri altında kalmış ve spekülâsyon tüccarın gözü önünde en çok tatbik ettiği bir kaide olmuştur. Bu spekülâsyona imkân ve müsaade veren şey de tüd-cann taahhütlerini ifa etmek hususunda kanuna karşı lüzumu kadar mesuliyet taşımaması olmuştur.
Biz ticaret hayat ve zihniyetimizde dürüstlüğe büyük bir ehemmiyet vermekle beraber, bu dürüstlük sayesinde her şeyin düzelmiyeceğinf ve dürüstlüğü temin eden sebebin ahlâktan ziyade kanun olduğunu söylemek isteriz.
Yirminci Asırda Iktisadyat ve ticaret hayatı gibi maddi olan şeylerde yalnız ahlâk düsturlarına istinat ederek her şeyin düzelmesi İmkânını beklemek doğru olamaz. Filhakika bir tüccarın sermayesi yalnız kasasında bujunan para değtldlr. En büyük sermaye o tüccarın dürüst olmasıdır.
Dürüstlük demek, yapılan taahhüdün avakıbını düşünmek ve ondan doğacak mesuliyetleri kabul eylemektir.
Bu mesuliyeti tüccara tahmil edecek olan şey de kanun, mahkeme ve bilhassa ticaret odalarının yaptıkları vazifelerdir. Bunlar dürüst hare
ket etmiyen bir tüccarı az zaman zarfında mesul bulmak imkânım verirlerse o vakit tüccar diye geçinen insanların büyük bir kısmı ya yapacağı işin mahiyetini ve avakıbını çok düşünerek yapar ve bllmecburiye dürüst olur, yahut da mesuliyetler neticesinde ticaret Aleminden ayrılmak ve sahayı dürüst bir sınıfa bırakmak mecburiyetinde kalır.
Toprak mahsullerimizin idrâk edilmeğe başladığı şu zamanda, dahilde alivre alış verişlere başlandığı ve hariç için vâdeli taahhütlere girildiği görülmekte ve bu suretle fiyatların gayrı tabii değişiklikler yaptığı anlaşılmaktadır. Ticaret hayatının spekülâsyon olmamakla beraber ufak dalgacıklar halinde inip çıkması, daima varittir. Fakat dünya vaziyetinden haberdar olmadan sırf şuradan buradan işitilen bir kaç sözle spekülâsyon vadisine atılmak büyük bir hafif meşreplik olur. Halbuki bizim telâkkimize göre hayatın bütün safhalarında en çok ciddi olması lâzım gelen şey ticarettir. Çünkü eski bir ecnebi atalar sözüne göre tüccarın serveti bir med-cezlr gibidir.
Muhakkak olan bir keyfiyet varsa o da şimdi demirperde arkasında kalan memleketlerden başka yerlerde istihsalin fazlalığı, stok malların çokluğu ve bunun neticesi olarak fiyatların düşmesi ve rekabetin çoğalmasıdır.
Bu vaziyet karşısında şimdi bizim hep eski hatıralar neticesi olarak yüksek fiyat almak hayaline koş-maktansa fiyatlarımızı ucuzlatmak tarafına gitmemiz İcap eder. Bu da istihsalden başlıyarak istihlâke kadar gider ve bütün bu hareketler esnasında ticari zihniyetimizi düzeltecek olursak muhakkak ki, alışverişlerimizde hâlen mevcut endişeler zail olacak ve kârlı neticeler doğacaktır.
Türk iktisadiyatının beklediği de bundan başka bir şey değildir.
Hong-Korıg'a gümüş akını
★ Hong-Kong, 3 (Hususi) — Çin mali kaynaklarından bildirildiğine göre, • geçen hafta zarfında Şanghaydan 300,000 ilâ 100,000 gümüş dolar gelmiştir, ki bunun kıymeti Hong-Kong doları ile 1 milyondur. Söylenildiğine göre, bu akış, iki liman şehrin gümüş kıymetleri arasındaki mühim farktan ileri gelmektedir. Hong-Kong’da gümüş doların kıymeti 3,07 Hong -Kong doları iken. Şanghayda 1,57 Hong-Kong dolandır.
Avustralya yün satışları
★ 8ldney, 3 ıHususi) — iyi kalite yün fiatlerl bugün piyasa kapanırken gayet sağlamdı. Orta kalite kaba yünlerin flatleri diğerlerine nazaran %5 düşüktür; düşük kalite yünler ise İniş temayülü gösteriyordu. Rekabet iyiydi; bilhassa İngiltere ve Avrupa kuvvetli rekabet ediyordu. Rusya ve yerli fabrikalar ikinci derecede geliyordu. Satış 9,770 balyayı buldu,
Satışa arzedilen maHar vasat ile iyi kalite taranmış sonbahar kırkımı Rlverina ve bir miktar da melez cins yünleriydi. Temizlenmemiş merinosun en yüksek fla-ti libre başına 126 pens olmuştur.
Sidney satışları 29 mayısta yapılmıştır,
Pakistan ticaret müzakereleri
★ Karaşl. 3 (Hususi) — Salâhiyet-ter makamlardan bildirildiğine göre, Pakistan, İngiltere, Mısır, Itajya, Polonya, İsviçre ve Japonya ile iki taraflı ticari anlaşmalar hususunda müzakerelere girişilecektir, 8.A. Hasnie’nin ba-


Yunanlılar da, Alman pazarında Amerikan tütünlerine
rekabet edemiyor
Yunanistan, tütün fiyatlarını indirmek için tedbirler almayı düşünüyor Yunanistandaki hususî muhabirimiz Mac Marceau bildiriyor öğrendiğimize göre, Yunan Hükümeti ihracat siyasetini kati bir şekil de İzah etmiştir. Bu siyaseti tâyin e-den işbirliği BAkanı Mr. Tsouderos’-dur. Raporundan Amerikalılara bahsederek onların bu hususta ne düşündüklerini Öğrenmek İstemektedir
Bakanın raporu, oldukça hesabî-dir. İhraç edilecek maddelerin stok larını tetkik ederek, daimî surette devam edebilecek bir ihracat sistemi kurmaya çalışan Mr. Tsouderos’R gö re ihracatı geliştirmek için iki faraziye mevcuttur. Bu faraziyelerden birincisine göre, hâlen kullanılmakta olan tütün ve şarap gibi maddeleri beynelmilel pazarlara ihraç etmek için çeşitli metodlar aramak icap etmektedir. Kuru üzümün plâsmAnt, İngilterenin iaşe bakanı tarafından Korent yarımadası üzüm stoklarının hemen hemen hepsinin satın alınma sı ile hallolmuş bulunuyor. Tütünler için, tahmin edilen stok 48.000 tondur.
Mr. Tsouderos’un plânı mucibince maliyet fiyatı, beynelmilel pazarlardaki tütünlerden yüzde 20 fazla olan Yunan tütünlerinin maliyet fiyatlarını indirmek İçin siyasi ve içtimai tedbirlere başvurulacaktır. Aynı zamanda Yunan tütünlerinin Alman pazarları ile rekabet etmesinin ehemmiyetini Washington‘a hissettirmek de, bu plânın esasına dahil olan noktalardan biridir. Amerikalılar, ihraç ettikleri maddelerin fiyatlarını Yunan tütünleri lehine olmak üzere in dinmelidirler. Şark tütünleri üzerine
w
Kısa Haberler
şında bulunduğu bir Ticaret Komisyonu heyeti haziran ortasında bahsi geçen memleketlere doğru yola çıkacaktır. İlkönce Mısır ve Japonyaya uğrayacakları tahmin edilmektedir. Delegelerin Londrada bazı Avusturya mümessilleri İle temasa geçerek ticari anlaşma hususunda görüşecekleri de söyleniimektedir.
Pakistan daha evvel, Japonya, Polonya ve Mısır ile birer senelik ticaret anlaşması imzalamıştı. fakat bu anlaşmalar haziran-- temmuz devresinde bitecektir.
Pakistan, jüt, pamuk, den teklif etmekte, buna karşılık kapital maddeleri, istihlâk maddeleri ve kömür istemektedir.
Polonya - İsrail ticareti
Londra, 3-AA. C Ren ter — Varşova Radyosunun dün gece bildirdiğine göre, Polonya - İsrail ticaret anlaşmasını 31 aralığa kadar temdit eden bir protokol dün Varşovada imzalanmıştır.
Bradford
yün piyasası
3 ıHususi» — Taran-piyasasındaki flatler bir karar vermek. iş azlığı yüzünden pek ka-Fttkat flat-başla-
hnftalık du-tacirler.
Bradford, mış yün hakkında hacminin
bil olmamaktadır, ler istikrar kesbetmeğe m ıştır. Sidneydekı rum Üzerine bazı tacirler, ham yün flitlerinin en yüksek hadde erişmiş olduğunu ileri «Örmektedirler: btı sebpeten bazı taran-
yüklenen vergileri hafifletmek için Alman alâkadar makamlarına karşı bazı hücumlar yapılması da karar altına alındı.
Şarap stoku ise 40.000 tonu geçmektedir. Bu şarapların bağ bozumundan evvel satılmaları icap etmektedir. Zira yeni mahsulün şırasının bozulması çok muhtemeldir.
Tsouderos’un raporu memleketin hariç! tediyatındaki müvazenenin temininde ihracatın kati ehemmiyeti olduğunu belirtmektedir. Gittikçe kabarmakta olan bütçe açığı Marshall Plânı yardımları ite biraz hafiflemektedir. Bu sahada alman tedbirlerin izahı aşağıdadır:
1) İhracatı kolaylaştırmak İçin Yunan mahsullerinin ticari azaltılması.
2) İnşaat maddelerinin, karşı bir tercih.
3) Yunan mahsullerinin
kontenjanlarını, hususi ticaret anlaşmaları ile arttırmaya gayret etmek.
Mr. Taouderou^un yapacakları:
Üzümler: Hiç bir müdahaleye ihtiyaç kalmaksızın ihraç edilecek.
Tütünler: Üzerine bindirilen banka menfaatine olan verginin azaltılması; pul vergisinin azaltılması; dok amelelerinin imtiyazlarının ortadan kaldırılması; yabancı memleketlerden ambalâj maddelerinin getirilmesi ve şaraplar için ihracat kontenjanlarının ticari anlaşma ve müzakereler voliyle çoğaltılma yolları da aranılacaktır.
fiyatının
‘ ithaline
ihracat
mış yün müstehlikleri yeni iş yapmaktan çekinmektedirler. Bugüne kadar yaptıkları işler kâfi geldiğinden, bir müddet daha hareketsiz kalarak, ham madde piyasalarının gelişmesini bekllyebi-lirler.
Bugünkü 64 incelikteki kalitenin libre başına fiati 170 pens o-lup. hâlâ tahminî ödeme fiatlann-den çok aşağıdır. 58 lik ekstra kalite 120 pens civarındadır. Daha aşağı kalitede taranmış yün Üzerinde nispeten fazla muamele yapılmıştır.
AniNterdam çay merkezi

Amsterdam, 3 (Hususi) — Enternasyonal Çay Piyasası Genişleme Birliğinin ilk harp sonrası çay merkezi Amsterdam’da, En-donezyanın Amerikan Yüksek Komiseri Dr. Mohammed Roem tarafından açılmıştır. Roem’in bildirdiğine göre, Amsterdam, Avrupa kıtası üzerinde çay piyasası faaliyetlerini arttırma işinin Kaş merkezi olmuştur.
İlk çay merkezi, harpten hemen sonra, Londrada açılmıştı. İçilecek bir gıda maddesi olarak çay istihsalinin arttırılması ve yayılması Amsterdam merkezinin baş gayelerindendir.
Dr. Roem, çay istihsal eden en mühim memleket olörak Endo-nezyanın ehemmiyetini belirtmiş ve Holândada istihlâk edilen çayın yüzde 85 iııin Java ve Sıımat-ra çayı olduğunu, geri kalanın da Seylândan geldiğini bildirmiştir.
Bazı ziraat ilâçlarını I dahilde yapacağız
Haber aldığımıza göre Devlet Kimya ve Endüstrisi Umum Müdürlüğü, memleketin İhtiyacı olan bazı ziraat ilâçlarını dahilde İmal etmek üzere tetkikler yapmaktadır. Her yıl yalnız Tarım Bakanlığı bütçesinde iki milyon lirayı tecavüz eden bir paranın harice döviz olarak çıkmasına sebep olan bu ilâçların belli başhİArını Türkiyede İmal etmek mümkündür. Çünkü bu maddelerin çoğunun iptidai maddesi bizde vardır. Bunların başında her yıl Tekel idaresince im- I hası bir mesele olan tütün artıkları gelir. Bu artıklardan ziraat mücadelesinde pek kıymetti bir vasıta olan nikotin sülfat İmal edilebilir. Bunun gibi göztaşı denen ve zlraatte çok kullanılan bakırlı bir mürekkep de yapılabilir. Zira! mücadelenin belli-başlı vasıtalarının terkibine giren kurşun mürekkebatı da memleketimizde bol nispette çıkmaktadır. Bütün mesele, bu ilâçların yabancı memleketlerden gelenlerle rekabet edebilecek bir maliyet flatine elde dll-bilmslndedlr. Alâkalılar bu hususta nikbin görünüyorlar. Çünkü bu imalât için ayrıca tesisat kurmaya lüzum olmayıp hâlen mevcut Devlet fabrikalarından faydalanılabilir, işletme ve Tarım Bakanlıklarının yakından ilgilendikleri bu konuyu karara bağlamak üzere yakında mütehassıslardan mürekkep bir komisyonun faaliyete geçirileceği haber alınmıştır.
Toprak Mahsulleri Ofisi buğday almaya başladı
Adana, 3 (Hususi) —Toprak Mahsulleri Ofisi Çukurova bölgesinde yeni mahsul hububat alımma başlamıştır. Geçen yılın alım fiyatları üzerinden harekete geçen Ofis, Floransa cinsi buğdaya 23.80, yerli buğdaya 21,20, arpaya 16.20, yulafa 13,90 kuruş vermektedir. Fiyatlar geçen yılki baremi muhafaza ettiği için, bu yıl eğer daha yüksek ilân edilecek olursa aradaki fark müstahsile ö-denecektir. Adana, Ceyhan, Toprakkale, Osmaniye, İskenderun ve Mersin alım merkezleri olarak harekete geçmiş ve müstahsil Ofise mal vermeye başlamıştır.
Almanya Türkiye ile gümrük anlaşması yapmak arzusunda
Frankfurt, 3 (AP) — Bari Almanya 14 memlekette gümrük tarifelerinde karşılıklı tavizleri müzakere etmek suretiyle günde 2 milyon dolarlık açığını kapatmak ve istihsalini genişletmek ümidindedir. Tasarı bugün Ekonomik İşbirliği İdaresinin Batı Almanyadaki temsilcisi Robert M Hanes tarafından açıklanmıştır.
Gümrük tarifeleri hakkmdakl u-mııml anlaşmaya İştirak etmekte olan memleketler beşinci konferans, larını 28 eylülden İtibaren tngiltere-nln Torquay şehrinde yapacaklardır. Almanya bu toplantıda Türkiye. A-vusturya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Yunanistan, Hindistan. İtalya, Yeni Zelândn, Pakistan. İsveç, Güney Afrika. Büyük Britanya ve Birleşik Amerika İle gümrük tarifelerinde indirmeler yapılmasını müzakere etmek tasavvnrundadır.
Sanayi Kalkınma Bankası kuruldu
Banka, şimdiki halde, Cumhuriyet Merkez Bankasının İstanbul şubesinde faaliyete geçiyor
Türkiye Sanayi Kalkınma Bankasının kuruluşuna ait bütün formaliteler ikmal edilmiş, bankanın nizamnamesi, Ticaret Odasuyn Sicilli Ticaret bülteninde neşredilmiştir. Şimdiki halde yeni bankaya. Cumhuriyet Merkez Bankasında bir daire ayrılmıştır. Sanayi Kalkınma Bankası, bu dairede faaliyete başlamak için harekete geçecektir. Bilipdiği gibi. Sanayi Kalkınma Bankası 125. bin hisse senedine ayrılmış sermaye ile kurulmuştur. Beher hisse senedi 100 lira olduğuna göre, bankanın sermayesi 12.500.000 liradır.
Adanada pamuk piyasası hararetlendi
Adana, (Husussi muhabirimiz bildiriyor) — Amerikanın Almanyaya açtığı ve vâdesi 15 mayıs 1950 de sona eren 40 milyon dolarlık pamuk yardımından ancak 16 milyon dolarını kullanarak 24 milyonu iptal eden kota almış Alman firmaları Türkiye-den pamuk istemeye başlamışlardır.
Bir hâdise gibi ve memnunlukla karşılanan Almanların Türk pamuğuna müşteri olmaları keyfiyeti piyasada birdenbire hareket husule getirmiştir. Izmirden yapılan istekler daha çok canlı ve hararetlidir. Almanlar da esas itibariyle Ege pamu-
ğu istemekte. 232 kuruş fiyat vermektedirler. Eğede birinci akala pamuğu kalmamış olduğundan Almanlar1 Hamburg veya Bremen teslimi 210-212 kuruştan Çukurova akalasına talip olmuşlardır. Diğer taraftan bugün piyasada tanınmış büyük bir firmaya Fransadan bir teklif gelmiş ve 200 kuruştan Çukurova pamuğu istenmiştir. Haddizatinde Çukurova-da da birinciden ziyade ikinci nevi pamuk çoktur ve eldeki stok 16,00 tonun üstündedir.
Ispanya’nın iktisat politikası değişiyor
Madrid, 3 (Hususî) — Sanayi ve ticaret çevreleri ispanyanın iktisat politikasının liberalleştirilmesini ve hususi teşebbüslere daha geniş çalışma imkânlarının sağlanmasını ısrarla istemiştir. Geçen cuma günü yapılan Kambiyo toplantısında Sanayi Bakanı J. A. Suanzes'in takıp ettiği politika şiddetle tenkld edildi. Öğrenildiğine göre Sanayi Bakanı eski Alman firması A.E.G. nin ispanyada kurduğu Cia îberica de Electricidad-ın milli firma fî.N.t) tnstituto Na-cional de lndustria’ya devrini teklif ettiği için kabinenin diğer âzalariy-le aralarında ihtilâf çıkmıştır. Bakanlardan ekserisi I.N.Î. nin mezkûr elektrik işletmesinde %40 nispetinde hissedar olmasını kâfi görmektedir. Yapılan münakaşalardan General Franco şimdiye kadar bütün iktisat programlarını desteklediği Sanayi Bakanının fikrine iik defa olarak muhalif kalmıştır.
Adanada ekmek ucuzladı
Adana, 3 (Hususi) — Adanada 504 gram olarak 20 kuruşa satılan ekmek. 562 grama çıkanlmıştır. Bu suretle ekmek fiyatında Küçük bir ucuzlama kaydedilmiştir.
Türkiye Sanayi Kalkınma Bankasına milli bankalarla, Türkiyede şu-

i bulunan ecnebi bankalar da iş-
tirak etmiştir. İş Bankasının elinds
30 bin hisse senedi, Osmanlı Bankası-
nın elinde de 20 bin hisse senedi bulunmaktadır.
Yapı ve Kredi Bankasının hisse senedi yekûnu 15 bin, İstanbul Ticaret Borsası ile İstanbul Ticaret Odasının
hisse senedi 20 bin lirayı bulmaktadır. Türkiye Garanti Bankası 4800 hisse senedi, E ti bank 2500,Türkiye Kredi Bankası 2500^Çukur°va_Sana-yi^letrnm mensucat şlr-
'Rl’tl 7re "25Ö0 hisse senedi almışlardır.
Ecenebi bankalardan Banka di
Roma, Banka Kommerçiyale, Hollanda EaflkrâSi.nîer''hîri 2500 liralık hisse senedine malik bulunmaktadır. Bu miktardan aşağı hisse senetleri-ise Ankara, İstanbul. İzmir tacirleri arasında alınmıştır.
Bankanın nizamnamesine göre banka Türkiyenin muhtelif şehirlerinde şubeler açabilecektir. İlk olarak, Ankara. İzmir, Adanada birer şube açılacağı anlaşılmaktadır.
İzmirde meyva rekoltesi
Geçen seneye nazaran yüzde
25 noksan olacağı anlaşılıyor
İzmir. 3 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bu sene havaların yağışlı gitmesi Eğede meyva rekoltesini azaltmış ve kalitelerini de bozmuştur. Geçen sene rekor derecesinde meyva verdiği için bu yıla esasen yorgun giren ağaçlar, rutubet fazla* lığı ve hararet azlığı gibi gayri müsait tesirlerin altında bol meyva tutamamışlardır. Tutan miktarın da kalitesi düşük olmuştur. Havanın bu şekilde yağışlı gitmesi zirai hastalıklarla haşeratı da arttırmıştır. Bağlarda görülen pronos ve ballık hastalıklarına karşı tedbirler alınmaktadır. Civarda avlanan avcılar şimdiye kadar görmedikleri acayip şekilli tırtılların dağlardaki çalıların yapraklarına bile hücum ederok bunları çıplak bıraktıklarım ifade etmektedirler. Bu sene İzmir piyasasına as miktarda ve düşük kaliteli kiraz ve çilek gelmektedir. Kayısı ağaçlarında da meyva pek azdır. Umumiyetle meyva miktarının geçen senenin % 25 ine tekabül edebileceği alâkalılar ca beyan olunmaktadır.
Japonya bizden pamuk istiyor
İzmir. 3 (Hususî muhabirimizblb* diriyor) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından şehrimiz Pamuk ihracatçı Birliğine gelen bir yazıda Ja-ponyanm fiyat bakımından akala nevinden ziyade yeril pamuklanmıza alâka gösterdiği ve yerli pamuk ihracatçılarımızın Japon ithalâtçılarla îe temasa geçmelerinin faydalı olacağı bildirilmiş ve başlıca Japon ithalâtçılarının isim ve adresleri gösterilmiştir.
Kayısı mahsulü az
Şehrimizde perakende olarak meyva satışlarında görülen ucuzluk gittikçe artmaktadır. Dün yazdığımız gi bi, arabalar içinde 50 krş’a çilek satılmaktadır. Kiraz fiyatı İse 60-100 kuruş arasındadır. Kayısı ise pek azdır. Izmirden mal beklenmektedir. A-lftkudarların ifadesine göre, kayıaı mahsulünün geçen seneye nazaran noksan olduğu anlatmaktadır.
3/VI/1950 Cumartesi
Borsalarda vaziyet
İzmir Ticaret Borsan
İstanbul
Borsası
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
Kapanış
Bugün
Bugün
Demiryolu
Müdafaa
Şirket Tahvilleri
Şirket Hisse Senetleri
fındık fiyatları gevşek bir
istikrazı İstik razı
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
tenektü) nıra) çıplak)
Eski Kapanış
Buğday yumuşak
Buğday eert ...
Arpa .....
İlam deriler:
Sığır salamura (kasap) Kİ. Keçi tuzlu kuru klloau ... Koyun hava kurusu klloau
İstanbul :
Hafta sonu Ticaret Bordasında pek az muamele ohnu>, findik sağlam durumunu muhafaza etmiştir. Diğer maddelerde bir değişiklik görülmemiştir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bor-masında da yüzde 6 faizli Kalkınma Tahvillerine karşı istekler fazlaydı, fakat piyasada satın azdır. Altın fiyatlarında msbl bir surette yükseliş müşahede edilmektedir.
İkramiyen tahviller 1933 Ergani ........
İ938 »krnmlyell ....
Milli 194) 1941 1/2
Müdafaa 1 ... Demiryolu IV .. Demiryolu V ... 1949 Ikramiyeli
Diğerleri
Demiryolu VI .(
194) Kalkınma
Üzüm çtkirdekıılz No.9 incir A serisi No. 8.,..
° B serlRl No. 108 Akala 1 ..............
Akalı 11 ......
Akala İTİ ......
yeril yaftı (rafine) ... çekirdeği . . ...
Eskişehir Ticaret Borsası
İzmir,
Boısads çekirdeksiz kuru üzüm istikrarlı bir durum arzediyordu. incir piyasası sağlam vaziyetini muhafaza etmektedir. İtalya 2 ve 3 üncü Akala pamuğu almakta devam ettiğinden Borsa-«la bu kalite mallar aranmakta ve fiyatları yükseltmektedir. Pamuk yağı piyasası gevşek durumunu muhafaza etmektedir, Bugün yapılan 1,250,000 tonluk bir İhalede fiyat 115 kuruşa indirilmişse de piyasa yine 117 kuruşluk seviyesinde tutulmaktadır. Boraada pamuk çekirdeğine karşı alâka ve soruşturma devam ediyor.
(•) Gününde fîorsoda muamelesi tescil edilmemiş tahvilât ve eshamın arz vo taleplero göre taayyün öden takribi piyasa degorlerL
/kdano :
Ticaret Borsasında pamuk fiyatlan hararetlidir.
Trabzon Piyasada dunım arzetmektcdlr
Taglı tohumlar I
Ayçiçeği tohumu ............
Kotan tohumu süetse•••
Kendir tohumu ..............
Susam ..................
Yer fıstığı kabuklu ........
Açılış | Kapanış
Slurlirıg ...
Dolar .......
Fr Frangı .. İsviçre Fr .„ öelç Fr......
İsveç Kr..,.., Florin
Liret .......
Drahmi ......
£>coudos ,..
Hububat:
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday sert (Oflııln) .....
Arpa ysmllk (dökme) ...... Mısır «an (çuvalı) ........
Familya tombul .........
Familya Çah sert ..........
•4; ti m l
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil ............
Nohut natürel ............
Kuru Meyvnlar ;
Fındık (kabuklu sivri) ... Fındık (İç tombul) .....
Ceviz (kabuklu) .........
Ceviz (İç natüreh .......
Altınlar '
1 Bugün Erki kur
Lira Lira
Külçe Yeril Gr. 4.92 4.92
Külçe Df(uMB 4.06 —
Cumhuriyet ... •- —
Reşat /.o 37.30 37.—
Hamlt M»
33.10 33,—
tnırlllz 44.60 15 60
Fransız kok ...
Napoiâon 111 .. — -
İsviçre 33.— 32.74
New-Yurk'ta ı onau: f 86
•• 1, Platin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr — —
Plâtln " 10,- 11.—
Zürich Borsası (Serbest)
23.6.1950
Durumu
Türk Lirası
Dolar .........
Storling Fransız Franuı
İsviçre Frangı
En ajşağı En yukarı
0.97 4.28 1/4 10.60 1 22 1.07 4.29 1/4 10.95 1.21
M mır Kredi Fnnsiye 1903
T.C. Ziraat Bankası 20.Ş0 20.20
Anadolu D.Y Tertip A rB. 112.50 111.-
et ft C. — —
ss • •fcGO ... .... 22.30 W,- ,
Muine». Senet. G4.— 67.50
Dokuma Marn Maddeleri:
Tiftik (ana mal) .........
Tiftik (Natürel) .........
Yapak Anadolu (Kırkım)
T.C. Merkez Bankanı 121.— 120,26
Türkiye İş Brınkası 30.— 29.60
Türk Ticaret Bankası 6.- 5.—
Aralan Çimento 15 25 16.75
Çark Değirmencilik 23.25 23.60
Mili! Reasürans 8.— 16.25
Ecnebi Tahviller
NebnU 1 ağları
Zeytinyağı (E.E. Susamyağı (Raf. Ayçiçeği (Rtflno Fındık yağı (Çıplak)
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala Pamuk Akala Pamuk Akalo Pamuk yeril Pamuk yerli i *•••«! II (11 1 iBeetseve Ut •••••« 1 | III 176.— 142.— 147.— 147.—
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a) %6ü rundıınnnlı kabuklu tombul b) îç eıra kontrollü
Son
Kapanış
YABANCI B( JRSA1 LAR
New-York Borsası
Dün Eski kur |
Butday (Buşcll=:Sent) w.... Sert Kış mahsulü No. 2 ...w.... 268.—
Kırmızı '• “ No. 2 —i 251.—
Pamuk Mlddiing (Libresl=6ent) 1 TVİ imi 51 •ee«eee»«e»»o«e«»e» »••••••••••••• 33.50 33.47
f’* U 1 rn •••oeoee•••(••••••••••>••*>••••«••••>*« 82 51 32.28
✓Vrtll ik e eo e •»••>»•>••••••>«• 32.15 32.31
Tiftik (Librofll=Sont) 9 0
NO» 1 >e.teeoe«»»BeaeBBBBe»e«ef»* — —
Fındık (Llbresl=Sent)
Ivüt)ulclu yeril İri •••»••••••••wBeeeerr 22.- 22.60
Ortû ♦ eeaeetBeeeeee««eBa 22.50 2L-
LpOvztnc İç ıthtıl malı 36.- 36.-
Ekstra İri İç İthal malı 40.— 36.-
Kuru ürüm (L!bre»l=Sent) Thompson çeklrdeksla seçme ... U V4 11 V4
Keten tohumu (Büşeli=Dolar) Minncapoll» 3.22 3.85 1
Kalay (Libresi—Sent) 78.26 38.37
Levha-ten eko (100 libre dolar) 7.30 7.30 |
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterllng) Romhay »••»••••••♦ooeeâ 66 —
Kal kütü 63.60 63 —
Yer fiBtığı Hindistan 64.— 64 3/4 |
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Ldbresi=Fiyat) o» 31.- Nom
Sıra mab — 30.- M
Yün Anadolu 20/2) 20/21 M 1
M Trakya ° ° 18/21 18/21 * |
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantarız=Taİlan) Ashmount Kısa ely&flı F/O. .. 153.— 1
Kamak Uzun elynfh F/G. ... - 92.- ||
Sayfa 6
ı
YENİ İSTANBUL
4 Haziran 1950

S İ NEMA ]
YENİ BİR ÇOCUK ARTİST
11 yaşındaki Janette Scott, Londrada büyük muvaffakiyet kazanıyor
JANETTE Scott on yaşındayken, kendisine mühim bir İngiliz filminde baş role getirildiği söylendiği zaman, o buna ehemmiyet bile vermedi. Fakat (NO PLACE FOR JENNÎ-FER-JENNÎFER'E YER YOK) ismindeki bu film bitip de kendisini perdede de en mühim rolde görünce küçük Janette çok sevindi.
Janette Scott, (Jennifer’e Yer Yok) filminde son derecede muvaffak olmuş, İngiliz ve Amerikan film kritikleri tarafından çok beğenilmişti. Margaret O’Brien ile şimdi genç kız rollerinde oynayan Shlrley Tcnıle’den daha başka bir stili haiz olan bu küçük yıldız, ailesi tarafından gayet itina edilerek yetiştirilmiştir.
Janette Scott’un annesi artist, babası da müzisyen olduğundan, daha küçük yaşta film âlemiyle tanışması mümkün olmuştur. Bir gün bu küçük yıldızın annesi Thora Hird. onu çalışmakta olduğu stüdyoya götürmüş ve rol yaptığı esnada küçük Janette, anne... anne... diye annesini çağırmaya başlayınca, bu filmin rejisörü CAVALCANTl’nin nazarı dikkatini celbetmiştir. O zamanlar henüz iki yaşında olan Janette Scott’un artistliği daha o andan itibaren başlamıştır.
Janette dört yaşındayken, bizim memleketimizde de gösterilmiş olan 2.000 Kadın filminde oynadı. Yed» yaşına girdiği zaman (Generale Madalya Yok) ve dokuz yaşında da Robert Taylor ile Elizabeth Taylor’un baş rollerde oynadıkları (CONSP1-RATOR) filminde rol almıştı.
Bu küçük yıldız (Jennifer’e Yer Yok) filminde oynarken derslerinde geri kalmaması için kendisine, stüdyoda hususî bir hocaya ders verdirilmiş ve aynı zamanda oynadığı rolün kendisinin ruhi haletine yapacağı herhangi bir kötü tesiri önlemek maksadiyle hususi mütehassıslar tarafından her hafta tıbbi muayeneye tabi tutulmuştur.
Wel\vyn Stüdyolarında yapılan bu (Jennifer’e Yer Yok) filmi, Jennifer İsmindeki küçük bir kızın anne ve
Enteresan yeni filmler
HOLLYWOOD HABERLERİ:
bağırdı.
Judy’ de ona. işine karışmamasını ve çekilip gitmesini tavsiye etti. Fakat Bracken:
*
Bctty Gurret İle kucMi Larry Parka Metro-Goldwin Mayer’ln
4 üncü evlenme nenelerini kutluyorlar. Larry Parka, karısına bu bir merdane hediye etmiştir*
Sahnenin oynanışından memnun olan rejisör, fotoğraflara dönerek *’kesin” dedi.
Fakat artistler bu emri işitmemiş-
Judy Garlaıul “Sıımmer Stock,, adlı filmin sahne aralarında kuvvet almak Içhı süt İçiyor
ŞEHRİN en büyük hırsız şebekesini teşkil eden Johnny (Dan Duryea), Ollie (William Conrad), Grieder (King Donavan) ve Arnie (Jack Elam)’yi polis bilhassa son hâdiseden sonra durmadan, dilenmeden arıyordu. Bu son banka soygunu pek çetin olmuştu. Çetenin elebaşısı olan Jo-Johnny paralan alıp Ollie ve Grieder ile kaçabilmiş, Arnie’den hâlâ haber alamamışlardı.
Bu sırlarına vakıf olan daha iki kişi vardı: Johnny’nin sevgilisi Laura’ (Marta Tören) ile Doktor Madson (James Mason). Bu vakadan sonra son derece sinirleri bozulan Johnny kendisine ilâç vermesi için Madson’a gitti. Dr. Madson Johnny’ye ilâcı içirdikten sonra, verdiği ilâcın zehir olduğunu ve çaldığı parayı ona teslim etmediği takdirde panzehirini vermeyip onu ölüme mahkûm edeceğini bildirdi. Kapıdan çıkacağı sırada Laura Dr. Madson’a ”Ne olur, beni de beraber götürün, belki size uğur getiririm” diyince Johnny büsbütün kızarak, “Hiç bir şey için olmasa Lau-ra’yı benden aldığın için günün birinde seni öldüreceğim” diye doktoru tehdit etti.
Bu ara Grieder’in de bütün endişesi paranın Dr. Madson’a gitmesiydi.
Dr. Madson bir elinde silâh, bir elinde para çantası ve yanında Laura olmak üzere otomobiline binip u-zaklaştı. Araba yeni hareket etmişti ki Madson omzuna bir tabancanın dayandığını hissetti. Başını çevirince arkaya saklanmış olan Amie’yi gördü. Laura ile yer değiştirdi. Laura otomobili kullanırken o arkaya Ar-nıe’nin üstüne atlıyarak bir yumrukta bayılttı. Ondan sonra Arnıe’yi dışarı atıp kendi de otomobil değiştirdi.
Yolda Laura, Madson’a Jonny’ye ilâcın panzehirini vermeyi vadettiğinl hatırlattığı zaman, Madson gülüp bu işin sadece bir blöf olduğunu, verdiği ilâcın asprinden başka bir şey olmadığını söyledi. Bunun üzerine Laura Madson’a “Ne olur, beni hiç bırakma” dedi. “Sensiz ben hiç bir şey değilim”. Madson da Laura’ya hayatta bir çok plânları olduğunu, fakat kendisine âşık olmanın bunların arasında olmadığını, bir çok sene evvel bir insanı çok sevdiğini ve onun da şimdi
“Jennifer’e yer yok,, adlı filimde tngdizlerin yeni L 'ettik >r; 10 yaşındaki
Janette Scott, Rosanıund John ve Beatrlce Cumpetl de beraber rol almıştır.
babanın birbirlerinden ayrılmak istemeleri üzerine çektiği büyük ıstıraplara tercüman olmaktadır. Filmin diğer rolerinde Leo Genn, Rosamund John, Beatrice Campbell ve Guy Midd-leton oynamaktadırlar. Leo Gpnn. geçen sene Amerikan Akademi mükâfatım kazanan ve Ollvia De Ha-villand’ın baş kadın rolünü oynadığı meşhur (SNAKE PÎT-YILAN YU
ölmüş olduğunu ve bir daha da böyle işlere girişmemeye kendi kendine söz verdiğini söyledi.
MeksikalI tayyare meydanında Hank Torres’den (Tito Renaldo). Mexi co City’ye gitmek üzere bir tayyare ki raladılar. Yan yolda tayyare bozulunca küçük bir köye inmeye mecbur oldular. Yolcu odasında bir ya-banciyle tanıştılar. Madson hu tanışmadan ilk önce memnun kaldı. Fakat sonra yabancının, köyün baş rahibi Father Moreno (Basil Ruysdeal) ol- l duğunu öğrendiler. Rahip onları evinde misafir etti. Burada kalırken bir gün Johnyy’den bir mektup aldılar. Adresini de öğrenmiş olduğunu anlıyan Madson Johnny’den maçamı-yacağını anlayınca gidip konuşmaya karar verdi ve geri döndü.
Johnny’ye giderken Madson Laura-ya kendisine gösterdiği yakınlık için teşekkür etti. ‘Belki sağ olarak geri dönemem” dedi, ”Onun için bilmeni istediğim bir şey var: Seni zannettiğinden çok daha fazla seviyorum I Bu işin böyle neticeleneceğini hiç tahmin etmemiştim. Bu âdeta benim 1-çin yeniden hayata kavuşmak gibi bir şey oldu.”
Bütün paralan da beraberinde alıp giden Madson Johnny’nin kapısına geldiği zanıan bir silâh sesi işitti. Kapıyı açıp içeri girince Ollie’nın attığı kurşunla yere yuvarlanan Johnny’yi gördü. Ollie ”Onu öldürme-şeydim şimdi her ikimizi de polise teslim edecekti” dedi ve elinde tabanca olduğu halde Madson’a paraları vermesini emretti. Madson hiç sesini çıkarmadan paralan verdikten sonra tabuncasını çekip Ollie’yi vurdu ve çıkıp köşede heyecanla kendisini bek-liyen Laura’yi buldu. Ona, otele gidip hazırlanmasını, kendisinin de tayyare acentasmdan bilet alıp geleceğini söyledi. Laura tam arkasını dönüp yürümeye başladığı sırada acı bir feryat işitti. Arkaya baktığı zaman vücudunun yansı otomobilin altında, yarısı kaldırımda yerde cansız yatan Madson’u gördü. Bir müddet bir şey beklermiş gibi durdu, sonra «> sırada başlıyan yağmurun altında yavaş yavaş gözden kayboldu....
Yazan :I'.M.
VASI) filminde en ehemmiyetli rollerden biri olan doktor rolünde oynamıştı.
Balet artisti olarak çalışmaya da büyük hevesi ve kabiliyeti olan ve bu maksat için balet derslerine devam eden Janette Scott. grimtrak yeşil renkli gözlere ve kahverengi saçlara maliktir.
Yazan : Muammer Ali Kaylan
Judy Garland iş başında
JulErRO-Goldwyn-MAYER'în “Sum-mer Stock” adlı renkli filminde, baş rolleri Judy Garland ve Gene Kelly yapmaktadır. İçinde güzel dans numaralan olan bu film Judy’yi bir hayli yormuş, fakat bu arada bir çok orijinal hâdiselerin vukuuna da sebep olmuştur.
Filmi çevirmek üzere Sherwood gölü kenarına gitmek zorunda kalan Judy Garland, bir traktörün üzerine binip tarladaki sahneleri çevirmek üzere harekete geçti. Fakat çok geçmeden on on iki düzineden fazla sığır ve at Judy Garland’ın etrafını sardı.. Meğer artistin sesinde her türlü hayvan teshir eden bir kuvvet mevcut değılmiymiş!.. Judy Garland sesindeki bu hassayı öğrenince pek şaştı...
Gene aynı filmi çevirirken, filmde Judy’nin nişanlısı rolünde olan Eddie Bracken, Judy’yi sahnede görünce rol icabı heyecanla:
“Siz bu sahnede yoksunuz diye
— Olamaz, ben nişanlımın böyle bir piyeste oynamasına tahammül e demem.” diye Israr etti.
Judy, Bracken’e doğru yürüdü Olanca sesiyle “oynıyacağım işte, sen kim oluyorsun, defol diye bağırdı.
Yol mühendisliğinin bir şaheseri
PENNSYLVANİA TURNPIKE
Tarihçe — İnşaat nasıl yapıldı? — Yolun hususiyetleri — Tüneller — Emniyet tertibatı — Bakım ve işletme
T ARI E
PENNSYLVANIA Turnplke (Pen-silvenya Törnpayk) adı verilen yol, Amerika Birleşik Devletleri tarihinde girişilen en büyük projelerden biridir.
Güzergâhın etüdü ve hazırlanması 19 uncu asrın sonlarına doğru yapılmıştır. Pittsburgh’dakl çeliğin Atlantik sahiline kısa ve ucuz yoldan nakledilmesi için 1885 te İnşasına başlanan ve 10 milyon dolara nıâlolan bir demiryolu güzergâhı, siyasi ve malt bir çok sebeplerden dolayı yarıda bırakılmıştı. Kuzey-doğudan güney-ba-tıya doğru uzayan ve yükseklikleri 1000 metreye yaklaşan Appalachlan dağlarının 9 silsile halinde Pennsyl-vania’yı boydan boya katetmesl, sözü geçen güzergâhta bir çok tünelin açılmasını zaruri kılmıştı.
Yarıda kalan demiryolu yatağı vc tüneller bir “hayali yol” un izi olarak 60 yıl zamanın tahribine bırakıldı. 1936 senelerinde Amerikada buhran ve işsizlik başgösterince ileri görüşlü bazı kimseler bir taraftan işsizliğe karşı bir çare bulmak, diğer taraftan İhtiyaç olarak telâkki ettikleri bir yolu yapıp kullanmak için Pennsyl-vania Turnpike Commlsslon adı verilen bir komisyon kurdular.
Wnshlngton’da 17 ay kadar süren ko^'şmâJar neticesinde bu komisyon, Fe( (• ııl Hükümetle 10 kasım 1938 de bir anlaşmaya vardı. 70.050.000 do
o
larlık Turnpike’m inşası için federal idare 29.250.000 dolarlık tahsisat veıdi ve komisyon % 0,75 faizli 10.800.000 dolarlık istikraz çıkardı Yalnız bir çok kanuni sebeplerden dolayı inşaatın İki yılda bitirilmesi icap ediyordu.
İnşaat nasıl yapıldı?
256 kilometre boyunca dört şeritli bir yolun ve tünellerin iki yılda inşası imkânsız gibi görünüyordu, fakat sebatkâr ve işlerinin ehli kimseler tarafından idare edilen Pennsylvania Turnpike Commission derhal işe başladı. (Mevcut demiryolu yatağı 2 milyon dolara satın alınmıştı, yol güzergâhı için gerekli tünellerin % 50 si ve toprak hafriyatının % 5 i mevcuttu.) 27 kasım 1938 de ilk kazma vuruldu. Komisyon, toprak tesviyesi, drenaj, yeni tünellerin açılması, mevcutların tanzimi. köprü, viyadük ve menfezlerin inşası, yol kaplamasının dökülmesi ve muhtelif tesisat için 122 müteahhide iş vermişti. Taşeronlarla beraber müteahhitlerin sayısı 250 ye varıyordu.
Boyuna eğimin % 3 ten fazla olmaması keyfiyeti, toprak hafriyatını en mühim işlerden biri haline getirmiştir. Dolma ve yarmalarda kullanılan toprak, 20 milyon metre kübe baliğ olmuş ve 7 tünelden yarım milyon metre kübden fazla kaya çıkarılmıştır.
Yol güzergâhı üzerinde 110 tane köprü ve viyadük olduğu gibi, demiryolları ve diğer yolların Turn-pike'ı hemzemin olarak kesmemeleri için 167 tane üstgeçit yapılmıştır.
Pennsylvania Turnpike’m inşasında bir milyon tondan fazla kırma taş, 770.000 ton kum, 429.000 ton çimento ve 35.000 ton çelik kullanılmıştır. Yol kaplaması beton olup, kaplanan sahanın yüz ölçümü 3.600.000 metre karedir. Bu kadar muazzam bir işin gereken bir hızla ilerliyebil-mesi İçin muhtelif şantiyeler gece gündüz durmadan uğraştılar. İşın en şiddetli zamanında günde 16.500 kişi sekizer saatlik üç posta halinde çalışmaktaydı. Nihayet 22 aylık bir didinmeden sonra, 1 ekim 1940 ta Pennsylvania Turnpike bitirilmiş ve seyrüsefere açılmıştı. Ve böylece "hayalî yol” bir hakikat haline geldi.
lerdi. Vazifelerini yapmakla meşguldüler. Bracken:
” Oynıyamazsın işte” derken. Judy Bracken’e doğru ilerllyerek “oynıvn-cağım diyorum bitti” diye bağırdı; artık sahne o kadar uzamıştı ki bir-birleriyle hakikaten kavga ediyorlardı; ikisinin de gözlerinde düşmanca ifadeler belirmeye başlamıştı! işleri biten diğer artistler kendilrinden geçmiş bu İki sanatkârı gülerek seyrediyorlardı. Rejisör Walters ağır a-ğır yanlarına glti, ikisinin de omuzlarına hafifçe dokunarak, “müsaade nizle. kavganızı kesebilir miyim ? Sahne bitti” dedi. Judy kıpkırmızı olmuştu.
Pcnnsylvanln Tıırnplkc hususî bir tenvirat sistemiyle mücehhezdir. Sodyum Inıluırı, yapılan İle aydınlatma gözü yormaz ’ geniş bir saha dahilinde tesirlidir
Yolun hususiyetleri:
Uzunluğu 256 kilometre olan Penn-sylvanla Turnpike Pittsburgh civarındaki Irwin mevkiinden Harrıs-burg yakınındaki MiddleseK'e kadar uzanır. Yolun istimlâk şeridi, geniş
Penssylvanla Turnpike ekspres oto yolu üzerindeki sayısız tünellerden
liği bütün güzergâh boyunca en az 60 metre, tesviye edilmiş saha isv 24 metredir.
Tipik yol kesiti: Dolmada, iki tarafta üçer metrelik banket, orta kısımda iki gidiş, iki geliş olmak üzere 3,65 er metrelik 4 trafik şeridi ve yolun ekseni boyunca gidiş geliş şeritlerini ayıran 3 metrelik bir emniyet sahası vardır. Yarmada, kesitler aynıdır, yalnız banketler 2 şer metreliktir ve ayrıca 1 er metrelik drenaj mevcuttur.
Tüneller: Bir yol inşaatında pek nadir rastlanan fakat. Turnpike’m bariz hususiyetlerinden biri de, hiç şüphe yok ki tünellerdir. En kısası 1040, en uzunu 2050 metre olmak Üzere Turnpike’m 12 kilometresi 7 tünel içinden geçmektedir. 3.5 ar metrelik bir gidiş ve bir geliş şendi ve icabında kullanılmak üzere 85 santimlik bir yaya yolu, tünelin en kesitini teşkil etmektedir. Yol kapla-masıyle tavan arasındaki serbest a-çıklık 4,25 metredir.
Nakil vasıtalarının rahatça ve emniyetle hareket edebilmeleri için tünellere havalandırma tertibatı ve gözü kamaştırmıyan yeşilimtrak mavi renkte cıva buharlı ışıklarla aydınlatma tertibatı yerleştirilmiştir.
Emniyet tertibatı:
Turnpike'tan diğer yollara giriş ve çıkışlaı hemzemin olarak değil, fakat ”yonca yaprağı tipi bağlantı’’ larla yapılmıştır.
Turnpike üzerinde müsaade edilen hızın saatte 112 kilometre olması, yolun şehir ve köylerin içinden değil, fakat yanlarından geçmesini zaruri kılmaktadır, istimlâk şeridi etrafına çekilen tel örgü, yayaların ve hay-
vanlann yolu katetmesine ve yol ü
zerinde dolaşmasına mâni olmaktadır.
Büyük bir hızla giden otomobil ve kamyonların dönemeçlerde devrilme tehlikelerini bertaraf etmek üzere dönemeç yarıçapları 300 metreden büyük yapılmıştır.
Bütün yol boyunca her noktadaki
Yazan: İsmail işmen
Yüksek Mühendis
görüş açısı, emniyetin bütün şartla* nm gerçeklemektedlr ve nakil vasıtalarını durduracak hiç bir trafik ışığı yoktur.
Seyrüseferin gidiş geliş istikametlerini ve şeritlerini göstermek gayesiyle beton kaplama üzerine hususi bir boya ile çizilmiş beyaz çizgiler, gece ve gündüz bariz bir şekilde görülmektedir. Ayrıca banketlerin dışına konmuş ve “kedi gözü” denilen reflektörler, yolun en dış hatlarını tahdit etmektedir.
Turnpike’m diğer yollara bağlantı noktalarında geceleri aydınlatma tertibatı parlak ışıklarla temin edilmiştir. Pek tabii ki trafik işaretleri, yol boyunca gece ve gündüz rahatça görülebilecek ve anlaşılabUecek şekilde yerleştirilmiştir.
Bakını ve işletme:
Turnpike boyunca kurulmuş 6 bakım istasyonu, yol üzerinde tamir, temizlik, bakım ve kar temizleme a-meliyeleriyle meşgul oLmaktadır. Diğer taraftyı 11 servis İstasyonu, o-tomobll bakım ve tamiri, benzin ve yağlama servisleri, yol hakkında İzahat. kaza vukuunda ilk yardımı deruhte ettiği gibi, lokanta ve büfe servislerini de yolculara vermektedir.
Pennsylvania Turnpike’m diğer yollarla olan 11 kavşağı üzerinde birer giriş ve çıkış kapısı vardır. Her bir nakil vasıtası iki kapı arasında katettiği mesafeye tekabül eden ücreti yoldan ayrılırken öder. Yolcu o-tomobilleri için bu ücret kilometre başına takriben 1,5 kuruştan biraz fazladır (mil başına 1 sent). Kamyonlar ise. hem katettiklerl mesafe, hem de ağırlıklarına göre bir ücret verirler. Bu toplanan paralardan bakım ve işletme masrafları çıkarıldıktan sonra geri kalan Turnpike inşaatını başarabilmek için açılan istikrazı karşılamak üzere ödenmektedir. Zamanı gelince Turnpike Pennsylvania eyaletinin serbest yol sisteminin bir parçası olacaktır.
Açılış gününden 1948 yılı sonuna kadar Turnpike üzerinden 12 milyon otomobil, 3 milyon kamyon geçip 23 milyon dolar ödiyerek 2 milyar kilometreden fazla yol katetmişlerdir.
Modem jrol inşaat metodlannı mükemmel bir şekilde tatbik mevkiine koyan Pennsylvania Turnpike, yalnız bir mühendislik şaheseri olarak değil, fakat bugünün ve yarının yol tekniğinde bir miyar olarak telâkki edilmektedir.
Pennsyivan'ıa Turnpike ismindeki ekspres oto-yokuıun havadan bir resmi, iki tepe arasında kalan 100 ayak derinliğindeki bir yarın nasıl doldurulmuş olduğu
gayet vazıh bir şekilde görülmektedir.
Pennsylvania Turnpike üzerinde vc şehir haricindeki arazide bir kavşak noktası
slBEŞZ DEĞİL
TEMİZLER!
I s- i
b

TAKSİ
Çamaşır Makinesi : 45ü Lira
Elektrik süpürgesi : 375 Lira
T l E SATIŞ
100 lira peşin, ayda 35 lira, on ay
75 lira peşin, ayda 30 lira, on ay
M A T AŞ
Tahir Han, Galata.
Telefon: 44996

Puro Güzellik metodu
TUVALET SABUNU
14 6ün zarfında
yüzünüzün cazibesini arttırmayı
Teniniz levrv, yoğb, tabii, oenç
veyo buruşuk ölebilir I Her tene
uyan aşağıdaki metodu tatbik
ettiğiniz takdirde, cildiniz şayanı
hayret neticeler elde eder.
14 GÜN SONRA CAZİBENİZİN
ARTMIŞ OLDUĞUNU FARKEDICEKSİNİZ.
TUVALET SABUNU
Bol Köpüklü - Nefis Kokuludur
%ı 100 saftır.
T.GARANTİ
■ BANKASI A.O.


KEŞİDE
100,000 LİRA
BANK FİİR ANLAGEVVERTE
BANÇUE POÜR VALEURS DE PLACEMENT ZÜRİCH
TALSTRASSE 15
SERMAYE VE İHTİYATLARI : 7.500.000 İsviçre frangı
HER TÜRLÜ BANKA MUAMELÂTI
Bilhassa kambiyo ve tahvilât işlerinde ihtisası vardır
Telgraf Adresi : VALORBANK— Zl'RICH
Devlet Orman İşletmesi
A
dapazan Müdürlüğünden
1 — İşletmemiz Sapanca bölgesinin Sapanca ve Kurtköy istif yerindeki odunlardan tefrik edilecek (400) metreküp kayın sanayi odunu açtk arttırma ile satışa çıkarılmıştır.
2 — Sanayi odunlarının metreküpünün muhammen bedeli (29) Uradır.
3 — Muvakkat teminatı % 7.5 hesabiyle (970) Uradır.
4 — Artırma 12/6/1950 pazartesi günü saat 15 te Sapanca bölge şefliği binasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır.
Ankarada Kızılay
karşısındaki
REKLÂM KULEMİZ
Bu reklâm kulesi birkaç güne kadar Taksim Meydanında dikilecek ve en güzel ilânları canlı bir şekilde halka takdim edecektir. ı r.
îlân vermek için acele ediniz.
YENİ İSTANBUL İLÂNCILIK
ŞİRKETİ
Beyoğlu Kaymakamlığı karşısında
Telefon 44756 /57
ılllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
ZAYİ — Î.E.T.T. İdaresinden almış olduğum 561 sayılı paso ve hüviyetimi zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Başlt SEVUN
— HALKIN —......
MAĞAZASI OLAN
KARLMAN PASAJVnda
En Son Mevsim Yenilikleri En Ucuz Fiatlarla bulabilirsiniz
★ ★










Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden
1 — Kadastro Teknisyenleri İçin aşağıda miktarı, cinai ve muhammen bedelleri yanlı 18 cins eşya 9 kalem olarak ve her kalem eşya ayn ayrı kapalı zarf uaulll İle satın alınacaktır.
2 — îhale 9.6.1950 tarihine rastlayan cuma günü saat 15 te Tapu ve Kadastro Genel MlldûrlOgU Satın Alma Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Satın alınacak eşyanın her kalemi ayn ayrı İhale edilebileceği gibi her cinsten matlup miktarda elinde eşya bulunmayan taliplerin ellerinde mevout miktarlar üzerinden yapacakları teklifleri de uygun görüldüğü takdirde o suretle de ihale edilebilecektir.
Talipler eksiltmeye İştirak ettikleri kalem eşyanın hizalarında gösterilen muvakkat teminat tutarını yatırmak suretiyle İhaleye girebilirler.
Dokuz kalemden bir kaç kalem eşyanın teslimini aynı zamanda deruhte etmek isteyen taliplerin her kalem için ayrı zarf hazırlamaları ve teklif yapmalan ve muvakkat teminatını ayn ayn yatırmaları 1 Azımdır.
4 — Teklif mektuplarının İhaleden bir saat evvelisine kadar Satın Alma Komisyonuna makbuz
mukabili verilmesi şarttır. . ■ (. .
Postadaki gecikmeler nazara alınmaz.
5 — Şartname ve mühürlü nümunelerl her gün komisyonda görülebilir. (6532)
Beherinin mııham- Hepsinin mtıham- Muvakkat te-ı men bedeli men bedeli minat tutan
Sıra No. Cinsi Miktarı Lira Kr. Lira Kr. Lira Kr.
1 ( Hurç 600 40 00 24000 00 1800 00
( Portatif karyola 600 42 50 25500 00 1912 50
2 Dağ fotini 600 36 70 22020 00 1651 50
3 Gemici feneri 200 5 50 1100 00 82 50
4 Matra 600 11 20 6720 00 504 00
5 Yatak çarşafı t? 00 3 00 1800 00 135 00
6 ( Yatak fitilli 600 23 00 13800 00 1035 00
( Yastık 600 3 50 2100 00 157 50
7 Battaniye 600 19 25 11550 00 866 25
( Tencere alimünyum No.: 20 200 7 40 1480 00 111 00
( M H No.: 22 200 8 50 1700 . 00 127 50
( Tabak alimünyum 1200 — 65 780 00 . 58 50
8 ( Kaşık alpaga 600 1 25 750 00 56 25
( Çatal 600 1 25 750 00 56 25
( Kepçe 200 1 00 200 00 15 O0
( Tava 200 1 84 368 00 27 60
9 ( Musluklu çinko su kabı 200 13 50 2700 00 202 50
( Çinko su fıçısı- (bidon) 200 16 00 3200 00 240 00
r
5 — Bu işe ait şartname Orman Genel Müdürlüğünde, Ankara, İstanbul. İzmit İşletme Müdürlüğünde, Adapazarı» Supapça bölge şefliğinde ve İşletme Müdürlüğünde görülebilir.
b — İsteklilerin belli gün ve saatte evrakı müsbiteleriyle birlikte komisyona müracaatları ilân olunur. (7190).
Izmirde gazete satmak isteyen okul öğrencilerine
Tatlı günlerinde Izmirde şehir içinde gazetemizi satmak isteyen öğrencilerin İzmir, î-kincl kordon, Emlâk Bankası yanındaki “YENÎ İSTANBUL İzmir Bürosu”na başvurmalan bildirilir.
API
MVALLÂ ARIKAN ile NEBtL ÖZTÜRK
BELEDİYE.. MÜESSESELER!» DİKKA TİNE t
ÇEŞİTLERİMİZİN Bl RKA Ç TANESİ:
Kız çocukları İçin yünlü mayolar 975 Krş. itibaren Bayanlar için enson model yünlü mayolar 19.75 L. itibaren Amerikan deniz başlıkları 325 Krş.
Kız çocukları İçin deniz ayakkabıları 690 Krş. itibaren Kadınlar için deniz ayakkabıları 725 Krş.
Kadın için plâj çantaları 12 T.L.*
Her renkten Nylon önlükleri 3,90 T.L.
Çeşitli kadın yazlık çantajan 17,50 T.L.
/


A

CAMBRIDGE
gibi büyük üniversitelerde tahsilini yapmak istiy enlere veya
EVLENDİLER
Knrtnl - 3.(1.1950
(Satılık Emlâk)
İstanbul Defterdarlığından:
Muhtelif renk ve desenlerde yıkanmaya elverişli Siliıtra suni İpek emprimeleri
350 Kış. metresi
Muhtelif renklerde keten taklidi
375 Krş. metresi Gandi 250 Krş. metresi
ANKARA,
üniversitelerinde
Erkek için yazlık kısa kollu gömlekler 650 Krş.
Erkek ve çocuklara yün mayolar
Zengin kravat çeşitleri
Temiz dikilmiş pijama ve gömlekler
ve
Bundan başka binlerce çeşitlerimiz Pasajımızda teşhir edilmektedir.
okumaya malî durumu müsait olmıyanlara:
Bugün 2 nci sayfamızı okuyunuz!
Dosya No. Cinsi Kıymeti Teminatı
Lira Lira
511—782 Burgazada, Gönüllü cad. ve Mehtap so. 30 ada, 6 parsel eski 43 mük. yeni 53 kapı sayılı 443 M2 arsa. 2558 192.85
511—1529 Büyükada, Maden mah. Çarkıfelek cad. 219 ada. 2 parsel eski 4 mük. yeni 4 »ı sayılı 539 M2 arsanın 1/8 /ı, 300 22.50
511—2274 Kınalıada, Manastır cad. 49 ada, 3 parsel 281 M2 arsa. 800 60.—
511—3228 Kınalıada. Serap ve Çandarlı so. 42 ada, 6 parsel 270.50 M2 arsa. 1000 75.—
515—6901 Beyoğlu, (Kasımpaşa) Kulaksız mah. Kürkçü Şahin ve Kadı Meh. met so. 1135 ada, 11 parsel eneski 2 eski 36,2. yeni 36 taj 36,2 kapı sayılı 75 M2 dükkân ve arsanın 120/960 payı. 150 11.25
516—15334 Eminönü, (Lâleli) Mimar Kemal mah. Şehnameci so. 748 adA. 1 parsel vergi kaydına göre 31,33 kapı sayılı 176 M2 arsa. 14000 1050.—
517—2066 Eyüp, lstâmbey mah. Kanun so. 191 ada, 21 parsel eski 31 yeni 33 kapı sayılı 64.77 M2 arsa. 325 24.38
Yukarda yazılı gayri menkuller 16.6.1950 cuma günü saat
15 te Millî Erıılûk Müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayn açık arttırma ile »atılacaktır. İsteklilerin nihayet »aat 115 e kadar yatıracakları teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlariyle birlikte satış günü komisyona, fazla bilgi için sözü geçen müdürlüğe başvurmalım. (Teminatlar önceden de yatırılabilir). (7265)
Gelmiştir.
v 777HŞ» Ticaret Türk A.Ş.
Bahç&kap/- Ticaret Bankas/ /fa/N
Ankara Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergün ilk uçakla Ankaraya gönderilmekte ve derhai otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen •'YENİ ÎSTANBUV’un ellerine 'geç veya intizam biz geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzularını Ankara büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve İlân kabul etmektedir. Acele ilânlar telefonla Istan bula bildirilmektedir- Ankara büromuzun adresi:
Kâzım Ozlap Cad. No. 1/9 Ilgar Apt.
Telefon: 16112 YENİŞEHİR
Türkiye Futbol
Birincilikleri
Beşiktaş, İzmirde Kâğıtsporu dün 4 - 0 Gençlerbirliği, Göztepeyi 1-0 mağlûp etti Türkiye Futbol Birincilikleri ikinci korşıluşmalarınn Alşancak stadında devam edilmiştir Birinci maç Beşlk-taşla Kâğıtspor arasında oynanmıştır. İzmirli hakem Bedri Kayanın idare ettiği bu maça takımlar şu kadro ile çıkmışlardı.
BEŞİKTAŞ:
Ethom - Muammer. Marull - Cemil. Nusret, Eşref - Haşan. Hikmet, Tekin, Şeref. Rahmi.
Dünya ağır sıklet boks şampiyonluğu

29 YAŞ 34
1 rn 1,82 Boy m 1,83
I cm. Kolların cm.
174 açıklığı 179
I cm. 1 \ 36 Pazı cm. 35,5
I cm. Göğüs cm.
103. çevresi 100,8
I cm. 112.8 Göğüs çevresi şişmiş cm. 106.8
I cm. 76.8 Bel cm. 81.6
1 cm. 40.8 Baldır cm. 37.2
KÂĞITSPOR:
Aiâeddln - Osman, AH man. Hüseyin, Yaşar -Halûk, Rahmi, Mutafa.
Oyuna Kâğıtsporlular hal yaptıkları bir hücum avutla neticelendi. Kalecinin yaptığı uzun dega-Jı yaknlıyan Rahmi topu kaleye kadar sürdü ve ilk Beşiktaş golünü attı. Golden sonra Kâğıtsporlular toparlanıp baskı tesis etmeğe çalıştılar. 12 İnci dakikada Şeref fevkalâde rrl-kik çekliyse de Alâeddin bunu gayet güzel uzaklaştırdı. Beşiktaş 29 uncu dakikada bir favl kazandı. Muzaffer kaleye doğru çekti. Kale direğine çarpıp geri gelen topu Hikmet kullanamadı. 30 uncu dakikadan sonra Kâğıt-sporlular tekrar topnrlanmağa çalış-tılarsa da Beşiktaş baskısını azaltamadılar. Bu arada Hikmet ayağına gelen mühim bir golü kaçırdı. Devre Beşiktaş baskısı altında bitti.
İkinci devre:
Rüzgâr Beşiktaşlıların aleyhine estiği halde Beşiktaş daimî hücumda. 6 inci dakikada çetin Kâğıtspor kalesine giderken Kâğıtspor 18 i İçinde top elle durdurulduğundan hakem Kâğıtspor aleyhine penaltı verdi. Eşrefin çektiği penaltı kolayca gole tahvil olundu. 8 inci dakikada bir Beşiktaş akınında Tekin topu bir müddet sürdükten sonra Haşana ve o da Hikmete kaptırdı. Hikmet kısa bir sürüşten sonra topu Kâğıtspor kalesine soktu. Vaziyet 3-0. 22 inci dakikada Beşiktaş sağdan bir korner kazandı. Kale uğzına düşen topu Haşan bir kafa vuruşu ile kaleye
9 9
başladı. Der-
- Küçük Os-Hakk. Fadıl.
Sarı-LâcivertH muhacimler Hapoel kalesine doğru inerlerken
soktu. 4-0.
İngiliz Bruce IVoodcock (solda) ve Amerikalı Lee Savold (sağda) bu salı Londrada dünya ağır sıklet şampiyonluğu için çarpışacaklardır. 15 ravunt uzunluğundaki bu maçın neticesi dünya şampiyonluğunu tayin edecektir. __________________
L-
Fenerbahçe, Hapoeli dün 1-0 mağlûp etti
••
A
Göztepe 0
Gençlerbirliği
Gençlerbirliği 1 •
Günün ikinci maçı
İle Göztepe arasında oynandı, hakem Iznıitten Salâhaddln Tctlkln idare ettiği bu maçı Gençlerbirliği güzel bir oyundan sonra 1-0 kazandı. Bu maça her iki takımı da şu kadrolarla çıktılar:
GENÇLERBİRLİĞİ:
Rahim - AH. Sait - Metin, Haşan, Ayhan - Hamdi, Hadi, AH. İsmet, Halim.
GÖZTEPE:
Erdoğan - Fahri, Mehmet - Semih, Mustafa, Emcet - Zeki, Yüksel. Alâ-eddln, Ahmet, Yakup.
• • *4
4*

Baştan sona kadar hâkim oynamasına rağmen Fenerbahçe, sıkışık anlarda kale önünde biriken ve karışan misafir futbolcularının karşısında hareket
Fcnerbahçenin mart ayında Israile yaptığı ziyareti iade etmek üzere şehrimize gelen Hapoel takımı dün ilk müsabakasını İnönü Stadında Fener-
)iinya kııpası heyecanının eşiğinde



k
i
i

Finale kalacak memleketler arasında bilhassa İsveç, Brezilya, Ispanya, isimlerinden bahsediliyor
Milletler-,
Başkanı açacaktır.
BREZİLYA tertip komitesi Dün-
ya Kupası maçlarının açılış törenini tesbit etmiş bulunmaktadır. Kararlaştırılan programa göre müsabakalara katılacak takımların bir g-çlt resmi yapmalarından sarfınazar edilmiştir. Yalnız müsabakaları organize etmesi itibariyle Brezilya ve hâlen dünya kupası şampiyonu unvanını muhafaza etmekte olan İtalya millî takımları halka takdim edilecektir. Merasime başlanış 2G pare topla ilân edilecek, bu sırada şeref direğine Milletlerarası Futbol Federasyonunun. organizatör olması dolayı-siyle Brezilyanın, hâlen dünya şampiyonu bulunan Italyanın, iki defa da üstüste Olimpiyat futbol şampiyonluğunu kazanan Uruguayın bayrakları çekilecektir. Bu bayraklar müsabakaların devamı müddetlnce indiril-^ miyecektir. Müsabakaları arası Futbol Federasyonu Jules Rimet bir söylevle
Bunu takiben Rio Başpiskoposu kısa bir âyini ruhanide bulunduktan sonra resmen müsabakalar açılmış olacaktır.
Milletlerarası futbol şimpiyonasına iştirak edecek muhtelif memleketlerde hazırlık faaliyeti son günlerde bir hayli ilerlemiş bulunmaktadır.
Bu cümleden olmak üzere Yugoslav’a millî takımı geçenlerde Kalyadan davet ettiği Romanın Lazio takımı ile yaptığı maçı 8-1 gibi açık bir farkla kazanmıştır. Çekoslovak millî takımının şampiyon Bretislavaya karşı yaptığı deneme maçı ise bir hezimetle neticelenmiştir. Millî takım namzetlerinin 4-1 gibi büyük bir sayı farkiyle mağlûp olmaları idarecileri çok düşündürmekte ve takımın tertipi ve iyi bir şekilde hazırlanması için esaslı tedbirler alınması lüzumu gerektiğini açıkça meydana koymuş bulunmaktadır.
Hollanda milli takımının aldığı neticeler de pek tatminkâr görülme-mekktedir. Bu takımın Rotterdam’da elli bin seyirci önünde İngiltere ikinci ligi takımlarından Brendford’a karşı yaptığı maçın beraberlikte sona ermesi idarecileri derin bir hayal kırıklığına uğratmıştır. Esasen Hollanda-nın bu mevsim içinde yaptığı maçlar hiç te parlak olmamıştır. Bele)kaya, Danimarkaya, Ingiltere B milli takımına karşı hep 1-0 mağlûp olmuştur. Bu suretle müdafaası sağlam görünen Hollanda milli takımın hûc*am hattının gol atabilmek kabiliyeti olmadığı iyice anlaşılmakta!r Şimdi, idarecilerin bütün dikkatleri bu noksanın telâfisi çareleri üzerinde toplanmaktadır.
Birleşik Amerika, Jule* Rimet kupasına iştirak etmekten hiç bir ümit beklememekledir. Bilindiği gibi Birleşik Amerikada futbolu karşı heves, şu son birkaç sene içinde başlamışı ır Buna da Ingiliz ve İsveç takımlarının Amerikaya yaptıkları turneler saik olmuştur. Birleşik Amerika, Milletlerarası futbol .‘•ımpiy^naaına* görmek, öğrenmek, ve alacağı derslerden istifade etmek üzere kat'Jnıaktadşr. Hazırlık olmak üzere yalnız Meksika ile iki maç rnapmış Dirinde fl-0 dizerinde
de 6-2 yenilmiştir. Maamafih bu maçlara tesadüf eden günlerde Meksikaha bulaşıcı bir hastalık hüküm bürdüğun-den Birleşik Amerikanın ileri gelen oyuncularından bir çoklan müsabakaya iştirak etmemişlerdir. Bununla beraber Birleşik Amerıkada kaleci müstesna, şimdilik birinci sınıf addedilecek oyuncu bulunmamaktadır.
Dünya Kupası maçlarına, en ince teferruatına kadar esaslı şekilde ha zırlanan memleket hiç şüphe yok ki, Lsveçtir. Aylardan beri antrenman yapan millî takım için 40 oyuncu ayrılmıştır. Bunların içinden elene dene 18 oyuncu seçilecektir. Federasyon şimdiden ikamet ve iaşe şartlarını İncelemek üzere Rio’ya üç mütehassıs göndermiştir, iaşe Enstitüsü profesörlerinden tanınmış bir zat, futbolcuların alacakları gıda ile meşgul olmakta. bu maksatla hazmı kolay kalorisi bol yemeklerden müteşekkil bir liste hazırlamaktadır. Şişkinlik vermemesi için oyuncuların fazla su içmelerine mâni olmak üzere hususî surette tabletler hazırlanmıştır. Brezilyaya gönderilen mütehassıslar, İsveç takımının RJo de Janeiro’da kalacağı müddet zarfında tatbik olunacak programın teferrüatını hazırlayacaklardır. Millî takım oyuncularına en iyi otellerde o-dalar kiralanmış, antrenman sahaları tutulmuş ve egzersiz maçları için takımlar angaje edilmiştir. Oyuncular Brezilyada sureti mahsusada imal ettirilen kunduraları giyeceklerdir. ’
Milli takıma ayrılan 40 oyuncuya her gün Boson milli enstitusunda fennî surette antrenman yaptırılmaktadır. 12 haziranda milli takımın esas kadrosunu teşkil edecek 18 oyuncu seçilmiş olacak ve takım Brezilyaya hareket etmeden evvel Hollanda milli takımına karşı son bir deneme maçı yapacaktır. Dünya kupası maçlarından avdette de tsveç takımının yapacağı millî maçlar programı bir hayli zengindir. 15 ekimde Danimarka He 3 kasımda Yugoslavya ile, 24 kasımda Norveçle, 12 aralıkta da İsviçre İle millî temaslar yapılacaktır
Italyanın Avusturyaya karşı Viya-nada yaptığı maçta aldığı netice hiç de tatmin edici görülmemektedir. Gerçi İtalya baştan nihayete kadar bakim oynadığı halde bir sıfır mağlûp olmuşsa da İtalyan hücum hattının hasmını mütemadiyen sıkıştırmasına rağmen bir buçuk saat zarfında bir tek gol çıkaramamış olması, takımın gol atma kabiliyetinin mefkut olduğuna bir delil addedilmektedir. AvusturyalIları galibiyete ulaştıran meşhur açıklan Melchior olmuştur. Son derece seri olan ve cıva gibi her tarafa kayan bu oyuncuyu İtalyan müdafaası tutmakta çok müşkülât çekmiş ve nihayet bütün Italyan geri hattının kendisini sıkı bir surette kollamasına rağmen yine bir fırsat yakalıyarak attığı gol ile Avusturya lakımıhı galibiyete ulaştırmıştır. Bu hâdise de hazan bir tek oyuncunun bir takımı galibiyete kadar götürmeğe başlıca â-mil olduğunun açık bir misalini görmek mümkündür.
AvusturyalIlar bu oyunda tatbik ettikleri kısa paslarla
• •

Colombia’nın
• •
• »
*•
her vakit oynamak
-Sisteminden vazgeçerek ilk defa uzun ( 'paslarla ve cenahlardan oyunu açmak tabıyesini kullanmış ve muvaffak olmuşlardır. Dünya şampiyonlarının beklenilmeyen bu mağlûbiyeti Italyada derin bir hayal kırıklığı tevlit etmiştir. Bundan başka İtalyan o-yunculannın hangi vasıta İle Brezilyaya seyahat edecekleri meselesi de ei’an halledilememiştir. Takımı teşkil eden bir çok oyuncular kendilerinin tayyare ile seyahat ettirilmesine karar verildiği takdirde Brezilyaya gitmekten sarfınazar edeceklerini kati bir lisanla ifade etmektedirler. Şimdi millî takıma seçilen bir oyuncunun herhangi bir sebeple olursa olsun federasyonun emrine itaat etmemesi meselesi münakaşayı mucip ehemmiyetli bir mevzu halini almıştır. Bazı-! lan, milli bir vazifeye daveti tazam-mun etmesi itibariyle federasyonun yetkisini kullanarak bu oyuncuları seyahate icbar edebileceğini, bazıları ise böyle bir muameleyi tatbika salâhiyeti olamıyaacğını iddia etmektedirler. Netice itibariyle ikinci noktai nazarı müdafaa edenler hak kazanmışlardır. Federasyonun ve hattâ klüplerin profesyonel oyuncularını bile, mukavelelerinde meşruhat verilmemiş olduğu takdirde, tayyare ile seyahate icbar e-demiyeceği mütalâası galip gelmiştir.
İspanyanın Portckize karşı yaptığı iki maçtan birinde 5-1 diğerinde de berabere kalmış olması üzerine Dünya Kupası maçlarına iştirake hak kazandığı malûmdur. Madriddc yapılan ve İspanyanın 5-1 galibiyeti He sona eren maç, Ispanyol takımının bugün de ihpıal cdilmiyecek bir kuvvet olduğunu bir kere daha meydana çıkarmıştır. 20 bin ayakta olmak üzere 90 bin kişinin seyrettiği bu maçta İspanyol takımı yakaladığı fırsatlardan istifade etmesini bilen, ferdi olduğu kadar cem’i oyunda da Heri gitmiş çok kuvvetli bir teşekkül olduğunu ispat etmiştir.
Birinci devrenin başlarında üç dakika içinde arka arkaya üç gol çıkarması, şimdiye kadar hiç milli maçta görülmemiş bir boşandır. Birinci devre 3-1 sona ermiş, ikinci devrede iki gol daha çıkaran İspanya millî takımı tamamiyle hâkim bir oyundan sonra maçı, büyük bir sayı farkiyle kazanmıştır. Avrupa takımları içinde İspanyanın Brezilyada en İyi neticeyi alacağı tahmin edilmektedir.
En kıymetli oyuncularının para kuvvetiyle Kolombiya tarafından a-yartılması dolayısiyle protesto makamında dünya kupası maçlarına iştirak etmemeğe karar vermiş olan Ar-jantlnin bu kararından vazgeçmesi için teşebbüslere girişilmiştir. Bilhassa bu teşebbüse kendisi için en çetin bir hasım olmasına rağmen Brezilya tavassut etmektedir Maamafih beynelmilel federasyon. Arjantinin resmen müsabakalara katılmıyacağı hak-kındaki kararını tescil etmiş olduğu için her iki memleket arasında bir anlaşma ve vukubulsa dahi artık bundan sonra Aarjantınln kupa maçlarına iştirak etmesine müsaade edileml-yeceğine kat'i nazarla bakılmaktadır. Brezilyalılar da Kolombiyanın oyun-
• •

> •
serbestisi bulamadı
bahçeye karşı yapmıştır. Fenerbahçeliler îsrailde yaptıkları dört maçtan ikisini kazanmış kişini de kaybetmiş oldukları için dünkü karşılaşma bir nevi revanş mahiyetinde idi. Hapoel takımında aslen PolonyalI, AvusturyalI. Çek ve Macar oyuncular bulunduğu ve takımın kuvvetli bir teşekkül manzarası arzettlği söylendiğinden misafirlerimizin şehrimizdeki müsabakaları oldukça merak ve alâka u-yandırıyordu. Bu itibarla dün yarı tatil bir güne tesadüf etmesine ve ha vanın da çok rüzgârlı ve âdeta üşünecek kadar serin olmasına rağmen İnönü Stadına bir hayli kalabalık toplanmıştı.
• •
Saat idaresi çıktı:
18 de hakem Suihi Garanm altında Fenerbahçe şu şekilde
cu ayartma manevrasına düşmemek için şimdiden sıkı tedbirler almak çaresine baş vurmuşlardır. Brezilya federasyonu, her oyuncunun klübüne bir İş mukavelesi ile bağlı nevima bir memur olduğuna hükmederek bu mukaveleyi bozanlar hakkında ceza kanununun 206 inci maddesinin tatbik olunacağını ilân etmiştir. Bu madde bir seneden üç seneye kadar hapis cezasını müstelzlmdir. Bu katî karar karşısında Brezilyaya oyuncu toplamak üzere bir valiz dolusu para ile gelen KolombiyalI idareci derhal tayyareye atlıyarak memleketine avdet etmiştir. Kolombiyanın oyuncularını ayartmasından UruguaylIlar da şikâyetçidirler. Hattâ o kadar ki, bu işe bir nihayet verilmiyecek olursa Dünya kupası maçlarına iştirak edemiye-cek bu duruma düyşeceklerinden korkulmaktadır.
Hiç sesi, sedası çıkmadan mütevazı bir şekilde kupa maçlarına hazırlan-makta olan Silinin son günlerde Bo-livyaya karşı elde ettiği (5-0) galibiyet birdenbire bütün dikkat nazarları bu takım üzerine toplanmasına sebep olmuştur. Şili futbolunu yakından tetkik eden mütehassıslar bu takımın WM sistemini tatbik ederek oynadığını ve oyun sisteminin seyri cazip olmakla beraber, çok netice alıcı olduğuna işaret etmektedirler. Bilhassa muhacimlerinin yakından ve uzaktan
Toplayan: Sadi KARSAN
her vaziyette kaleye sıkı ve isabetli şüt çekmeleri netice almaları üzerinde büyük rol oynamaktadır.
işte şimdilik Dünya Kupası maçlarına hazırlanan takımlar bu manzarayı arzetmektedir. Bakalım haziranda yapıdlacak müsabakalarda kupa kime nsip olacak!..
Şalapi Hilmi Müjdat Mehmet Ali Kâmil Samım Erol Lefter Ahmet Cemal Halil
Oyuna başlamadan evvel güzel bir merasim yapıldı. İki takım karşı karşıya geçerek birbirlerini selâmladılar. Buketler verildi. Oyuncular el sıkıştılar. Başlama vuruşunu İsrail Elçisi Eliye Sassoni yaptı.
Dünya Kupasının dömifinal maçları
Müsabakaların tarih ve yapılacağı yerler tesbit edildi
Ankara ve Tahran 2 - 2 berabere kaldı
İlk devre, golsüz berabere neticelendi. Maç, zevkli ve süratli cereyan etti
Ankara 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Tahran ve Ankara karma takımları 19 Mayıs Stadında karşılaştılar. Maçı. Mısırlı hakem Mu. hammed-Ul Sait idare ediyordu.
Tahran karması: Afşar — Jftelek-şahî, Hacıyan — Hayati. Fikri. İbrahim — Purcem, Hatem, Mübaşir, Brumen, Şekibî.
Ankara karması: met, İsmet — Kadri, leynıan — Zekeriya, han. Fikret, İsmail.
Oyuna AnkaralIlar başladı. İlk dakikalarda Tahran kalesi sıkışıyor ve kalecilerinin güzel kurtarışları ile tehlikeleri atlatıyorlar, zevkli ve süratli bir oyun seyrediyoruz. Devre karşılıklı altınlarla ve Ankara forvetlerinin kale önünde şahsi oynayarak şüt çekememeleri ve paslaşmamaları yüzünden semeresiz ve golsüz geçti ve bitti.
ikinci kim da.
ğiştirmişti.
Bu devreye, Iranlılar, güneşe karşı oynamalarına rağmen canlı başladılar ve altıncı dakikada güzel paslaşma sonunda ilk gollerini zandılar. Hemen üç dakika sonra yazi Ankarayı beraber duruma tirdi. Tahran karmasının enerjik, na mukabil Ankara karmasının
43 üncü bir kor-Tahran şütle ka-
Emin — Meh-Muzaffer, SÜ-Hasan, Bur—
Fenerbahçe rüzgâral beraber oymuyor. Hapoel takımı cüsseli ve kuvvetli oyunculardan müteşekkil, ilk a-kını Fenerbahçe yaptı, Hapoel kalesine kadar uzanan Fenerbahçe muhacimlerinin bu akını ofsaytla kesildi. İlk anlarda San-Lâcivertliler daha hâkim oynuyor. Top mütemadiyen Hapoel kalesinin önünde. Hapoelin ara sıra yaptığı akınlar) da Fenerbahçe müdafaası kolaylıkla kesiyor. O-nuncu dakikada Ahmedin uzaklardan çektiği bir şütü kaleci güçlükle yaka-lıyabildi. Topu iyi bloke edemediği için yere düşürdü, kendisi de düştü. Top bir kaç saniye çizgi üstünde yuvarlandı. Gol olmaya ramak kalmış bir vaziyette Hapoel müdafileri Fener muhacimlerinden daha atik davranarak yetişip kurtardılar. Uyun ilerledikçe Fenerbahçe baskısı daha fazla artıyor. Ahmedin fırsat buldukça çektiği kuvvetU şütleri kaleci biraz da şansın yardımiyle kurtarıyor. Yirminci dakikada yine Ahmedin soldan sıyrılarak çektiği bomba gibi bir şüt direğe çarparak kurtuldu. Hapoelin müdafaası cana başla çalışarak Fener akınlarını akim bırakıyor. Misafir takımda teknikten ziyade canlı ve gayretli bir oyun dikkat nazarı çekiyor. 35 inci dakikada Ahmet kafa vurmak isterken başaşağı düşerek sakatlanıp sedye ile sahadan çıktı. Yerine Kâ-muran girdi. Bu andan itibaren Fenerin mütemadiyen sıkıştırmasına rağmen bir netice alamadığını gören Hapoelliler cesaretlenerek tazyikten kurtulup Fener müdafaasını zorlamaya başladılar, isabetli şüt çekememeleri dolayısiyle bir netice alamadılar. Birinci devre Fenerbahçenin gevşemesine mukabil Hapoelin açılmaya başladığı bir sırada 9-0 sona erdi.
ikinci devreye rüzgârı arkalarına alarak başlıyan Hapoelliler hızla Fener kalesine sarktılarsa da bu akını kesen müdafaa, uzun bir vuruşla topu muhacimlere gönderdi. Hapoel sol müdafii topu ancak kornere atmakla kurtarabildi. Çekilen korner bir netice vermedi. Fener muhacimleri yine sıkışık oynamalarına devam ederek gol pozisyonuna giremiyorlar. Beşinci dakikada aldığı aşırtmaca bir pası güzel kullanan Erol karşısındaki mü dafii de atlatarak topu ağlara taktı. Lefter son zamanlarda itiyat edindiği çalım illetinden bugün de kendini kurtaramıyor. Gol atmış olmasına rağmen Erolün de her vakitki oyununu göremiyoruz. Müjdat sahada en iyi oyuncu olarak dikkat nazarı çekiyor. O-nuncu dakikada Haildin gürel bir şütü kalenin üst direğini sıyırarak dışarı çıktı. Hapoelin oyunu bir sisteme, tâbiyeye dayanmaktan ziyade karşı tarafın oyununu bozmaya istinat ediyor. Süratli ve nefesli olan oyuncular mütemadiyen koşuyor, didiniyor fakat teknik ve taktik namına bir şey gösteremiyorlar. 15 inci dakikada Fe-
Fenerbahçeli Halit Haporlli mü da filerle uğraşıyor
ner büyük bir tehlike atlattı. Şalapi-nin lüzumsuz yere boş bıraktığı kaleye solaçık hesaplı bir şandel yaptı. Top direğin üstüne çarparak bir iki defa zıpladıktan sonra avut oldu. Bu tehlikeyi savuşturan Fenerbahçe derhal hücuma geçti. Samim ve Lef terin birbirini takiben çektiği iki fevkalâde şütü kaleci büyük bir meharetlo kurtararak alkışlandı. Hapoel kalecisi takımın en iyi yuncusu olarak temayüz ediyor. Bu devrede Fener müdafaasında bilhassa Kâmil ile Müjdat akınları kesmekte başlıca âmil oluyorlar. Fener bu devreyi de hâkim oynuyor. Hapoelin cidden çok şansı var. 33 üncü dakikada top yine direğe çarparak kurtuldu. Bu direkler olmasaydı Fenerbahçe bugün Hapoelin bir sayısına karşı dört gol yapmış o-lacaktı.
Hapoel, devrenin sonlarına doğru şahsi gayrete istinat eden bir iki km yaptıysa da bir netice alamadı. Nihayet maç 1-0 Fenerbahçenin galibiyeti ile sona erdi.
birinci devre 0-0 berabere
Rio de Janeiro, 3 (YlRS) — Brezilya Spor Federasyonu, Dünya Futbol Kupası dömi-finalleri-nin hangi şehirlerde yapılacağını bildiren listeyi bu akşam neş-retmiştir. Bu tebliğe nazaran, maçlar aşağıki tarihlerde ve yanlarında kerre içinde yazılı şehirlerde yapılacaktır: 24 Haziranda : Brezilya - Meksika ı Rio de Janeiro)
: Uruguay - Fransa (Porto Alegre) : İtalya - İsveç (Saopaulo)
: Ingiltere - Sili (Rio de Janeiro) : İsviçre - Yugoslavya (Belhori-zonte)
: Ispanya - B. A-morika (Curitiba) ; Bolivya - X : Brezilya - İsviçre (Saopaulo)
: İspanya - Şlli : İsveç - Paraguay (Curitiba) : İngiltere - B. A-merika (Belhori-zonte) Yugoslavya Meksika (Porto Alegre)
: Bolivya - Fransa (Recifc)
: Uruguay - X
Temmuzda: Brezilya - Yugos-ya (Rio de Janeiro)
. İspanya - Ingiltere (Rio de Janeiro)
İtalya • Paraguay (Saopaulo) B. Amerika - Şl-H (Rocife) İsviçre - Meksika (Porto Alegre) Bolivya - Uruguay • Bclhori-zonte)
• Fransa - X (Rio de Janiora)
25
25
25
25
25
25
28
29
29
29
10
o>
• •
• o
• 9
00
• >

29
29
29
«
Menzes
Brezilya milli takımından üç sima: Soldan sağa; sağ açık Barcellos, buntrhof Alvim, santrfor





devrede her iki karma ta-oyuncularının bazılarını de-
bir ka-Ni-ge-bu-bo-
zuk oynadığı görülüyordu, dakikada Ankara aleyhine ner atışından gelen topu santrforu çok kuvvetli bir
leye gönderdi. Fakat top direğe çarparak geri geldi Sağiç yetişerek güzel bir vuruşla ikinci Tahran golünü attı. 44 üncü dakikada Kadri Ankara karmasının beraberlik golünü çıkardı ve biraz sonra da maç 2 - 2 berabere bitti.
I
Fenerbahçenin baştan nihayete kadar hâkim oynadığı bu müsabakada fazla gol çıkaramamasının sebebini Hapoel geri hattınını tehlikeli va-ziyetlerdo hemen kale Önüne toplanarak Fener muhacimlerine fırsat vermemeleri, Fener muhacimlerinin hareket serbestîlerinl bozan bu sıkışık durumdan kendilerini kurtarmak tâ-biyesini kullanamamış olmalarında a-r amalidir.
Galatasaray, bugün Hapoel ile oynuyor
Şehrimizde bulunan Israilin Hapoel takımı bugün ikinci maçını İnönü Stadyomunda saat 17.30 da Galatasa-raya karşı yapacaktır. Sarı-Kırmızılı-ların bugün Hapoel karşısına şu kadro ile çıkacakları tahmin edilmekte dir;
Turgay-Naci, Ruhi-Musa, Muzaffer, Doğan-lsfendiyar, Gündüz, Reha. Ko-çi, Bülent
1
sol bek Sllva, sollç Piııto
Brezilya takımından üç oyuncu; boldan saka: kaleci Bar bosa,
A

Comments (0)