Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Teıl» eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’ullyet kabul edilmez.
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
İÇ ve DIŞ
POLiTiKA
X___ 2/111/ 1950 -
Türk - Amerikan dostluğu ve tanışıklığı
I ) İRLEŞMÎŞ Milletler nezdin-deki daimî delegemiz. Ame-rikadan yaptığı bir radyo konuşmasında, iki dost memleketi birbirine tanıtmak üzere Amerikanın bizdeki eski sefiri muhterem C. Wilson’un da yardımiyle orada kurulmuş olan "Türk -Amerikan Cemiyeti" nden bahsederek, bunun bir mukabilini de burada kurmamız için, hepimizi teşvik ve bu arada, Amerikalıların bizi hâlâ yanlış tanıdıklarını tebarüz ettirmiştir.
Hiç şüphe yok ki, karşılıklı dostluk ve dünya barışının müdafaası hususundaki yolculuğumuz. yahut yol arkadaşlığımız, geçici cinsten değildir. Gayet iyi biliyoruz ki, barış ve emniyet yapıları, sağlam temellere istinat etmeli ve bunun için de, buna ait hafriyat, kayayı tutuncaya kadar devam etmelidir. Türk coğrafyasının yanı başında Türk tarihinin ve bu, fakir ve geri olmakla beraber haysiyetli millette mevcut olan vasıfların, temelleri kayaya oturtmak için uzunboylu hafriyata lüzum göstermediği. Amerikalı dostlarımızın ifadeleriyle de sabittir. Yani Türkiye, dünya emniyet hesaplarının mesnet noktalarından biridir.
Resmî Amerikanın nazarında bu böyle olduğu halde. Amerikan halkının bizim hakkımızda kâfi bir malûmata sahip olmadığını dinlemek ve öğrenmek, bizim için yeni bir şey değildir. Hattâ, malûmat sahibi olmamaktan bize daha da acı gelen bir nokta vardır ki, bu, çok sevdiğimiz Amerikan halkının, bizim hakkımızda, üstelik yanlış malûmata sahip olmasıdır.
Şimdi ne yapalım ve, karşılıklı tanışmadan ne anlıyoruz, onu araştıralım.
Bir kere şunu kaydedelim ki, Amerikayı değilse bile, Amerikalıyı ve onun devlet politikasını bizim, ümmîlik nispeti bir hayli yüksek olan halkımız, ora halkının bizi tanıdığından daha fazla tanımaktadır.
Halbuki, Amerikalıların elinde, yalnız Türkiyeyi değil, bütün dünyayı doğru tanımak için lâ-yeteııahi vasıta ve imkân mevcuttur. Ve Amerika gibi bir dünya devletinin halkı, kendi devletinin dünya politikasını destekleyebilmek için, dünyayı tanımaya ve doğru tanımaya mecburdur.
Gelelim şimdi, birbirimizi ayrıca tanıma lüzumuna ve bunun teşkilâtlandırılması işine :
Başdelegemizin teklifi çok güzeldir. Yani burada da bir dostluk cemiyetinin kurulması lâzımdır. Fakat bu cemiyetin, bu memleketi ister buraya gelsin, ister Amerikada kalsın, bütün Amerikalılara gezdirerek, kitap ve filmle- göstererek, bütün sefalet ve geriliğiyle tanıtmaktan ürk-memesi lâzımdır. Yani, bugüne kadarki propaganda usûlleriyle iktifa edilmemelidir : Birkaç
modern bina ve fabrikamızın yanı başında, atletik birkaç örnek ve ondan sonra da tarihimizin şehametleri !
Bunu, bir yandan gene yapaduralım; fakat onlara geri ve menfi istihsal şartlan altında dahi nasıl çalışabildiğimizi; sıtma, verem ve türlü hastalıklardan nasıl kırıldığımız halde, hudutlarımızda demir gibi nöbet beklediğimizi; nasıl şiddetli bir öğrenme ve ilerleme aşkiyle yanıp tutuştuğumuz halde, teşki-lâtlanamama yahut vasıtasız kalma yüzünden, kuvvetlerimizi israf ettiğimizi gösterelim.
Kokteyl sohbetleri ile değil, gövdemizi olduğu gibi göstererek ve bunu saklamıyarak, kendimizi tanıtalım. Ki, kendilerine ne kadar lâzım olduğumuzu da bildiklerine göre, bizimle birlikte, süratle ilerlememizin çarelerini bulsunlar.
Bizim onlan tanımamıza gelince, mektepli ve kitaplı olmaktaki nispet ve derece gözönünde tutulursa, bu bilgimizde, noksan taraf yoktur.
★
Anıerikadaki grevler Truman’ı da tehdit etmeye başladı
Grev yüzünden 600 bin sanayi işçisi işsiz kaldı
Başkan'ın hareket tarzı hakkında Meclis tahkikatı açılmasından bahsediliyor
Fransız Cumhurbaşkanı -Peru’nun Paris yeni Elçisini kabul ediyor
İngiliz - Fransız dostluğu kuvvetlendiriliyor
B. Britonyo, Fransa Cumhurbaşkanını, muazzam bir merasimle karşılamaya hazırlanıyor
Londra 2, A.A. ıLpsi Yeni Bayındırlık Bakanı, Bakanlığın çok meşgul olduğu bir sırada vazifesi başına gelmiştir. Zira, Fransız Cumhurbaşkanının Londra.va yapacağı ziyaret münasebetiyle Londra sokakları harbin başından heri görülmemiş bir şekilde donatılacaktır.
Muhabirlerin bildirdiklerine göre, Buckingham Sarayı civarındaki mu-
azzam yol şimdiden Fransız arma lan ile ve taçlı bayraklarla donatılmıştır. Diğer taraftan Fraııaız Cumhurbaşkanlığı İngiliz Kıra] ailesine verilecek hediyeler hakkında büyük bir ketumiyet muhafaza etmektedir. Mamafih tahmin edildiğine göre, hediyeler arasında porselen takımlar ve duvar halıları ile muhtel f kıymetli eşya bulunmaktadır.
Bir Akdeniz paktına doğru
Washington, 2 (A.P.) — Birleşmiş Maden İşçileri Birliğinin, mahkeme lerden verilen emirlere itaat etmiye-rek. işe başlamaması şeklinde tecelli eden suçundan dolayı muhakemesine dün başlanmıştır.
Muhakeme, Azalan işe başlamadılar diye birliğin suçlu görülüp görülnıl-yeceğini araştırmaktadır.
Kararın en erken perşembe günü verilebileceği tahmin edilmektedir. Mahkeme, birliği suçlu bulduğu takdirde, kendisine herhangi bir cezayı verir, çünkü mahkemeyi hürmetsizlik fiilinin cezası için hiçbir hudut tâyin edilmemiştir.
372.000 işçinin işe başlamaları için yapılmakta olan müzakerelerden henüz bir netice elde edilememiştir. Grev, sanayinin diğer sahalarına da tesir etmiş ve boylece, 600.000 işçi çalışamaz bir hale gelmiştir. Bazı yerlerde, birliğe dahil olmayan madenler dinamitlenmiş ve kömür taşıyan kamyonların şoförleri dövülmüştür.
Başkan Truman hakkında Meclis tahkikatı açılması ve bu grev mevzu-undaki hareket tarzının tetkik edilmesi meselesinin bahis konusu edildiği öğrenilmiştir. Senatör Jenner, bu meselenin “müzakere edilmiş öldüğünü fakat karara raptedilmemiş bulunduğunu” bildirmiştir. Bu tahkikat a-çılırsa, Anayasaya göre, Mümessiller Meclisi savcı rolünü görecek ve Başkanı itham edecek, Âvan Meclisi jüri rolünü yapacak ve karar verecektir. Mahkûmiyet kararı için, 2'3 ekseriyet lâzım gelmektedir.
Suriye hususî muhabirimizden
Suriyede yeni bir hükümet darbesi meydana çıkarıldı
29 ekim 1948 tarihinden evvel işlenmiş ve âmme dâvası açılmamış suçlarla, haklarında dâva açılmış ve mahkûmiyet kararı verilmiş siyasî suçlar affedilecek
Ankara, 2 (A. A.) — Bakanlar Kurulu bugün saat 17 den 20 ye kadar toplanmış ve gündemine dahil muhtelif işleri görüşmüştür.
Bu arada 29 ekim 1948 tarihinden evvel işlenmiş, ve haklarında âmme dâvası açılmamış bulunan bütün suçlarla, haklarında âmme dâvası açılmış ve mahkûmiyet karar/verilmiş olanlardan siyası suçların affına dair Adalet Bakanlığınca hazırlanmış bulunan kanun tasarısını tasvip ederek Büyük Millet Meclisine şevke karar vermiştir.
İÇ SAYFALARDA
İKİNCİ
Fransada komünistler yeniden harekete geçti
Ü-Ç ÜNCÜ
Dünya gözdesi Paris, ıtırlar şehri Ayşe Nun
DÖRDÜNCÜ
Berber’de (Hikâye)
Sağlık - Gençlik - Güzellik
B E Ş I N C î
Devlet bütçesi yeni bir çehre arzediyor : 1 "Yeni İstanbul" un iktisadi anketi
II
a
Resimler: Yukarıda: Midway uçak Şimdiye katlar İstanhula gelen en kuvvetli filo
gemisi 1119 ;ı nınıızda. Aşağıda: Vİm Atııinıl John J. Bnllerıtiııe (soldan üçüncü) Harbiye Karargâhında Birinci’ Ordu Başkomutanı ve İstanbul Garnizon Komutanı tarafından karşılanırken. Sol köşede Amerikan Deniz Ataşesi Albay W . L. Kabler görülmektedir.
A ınerikan donanmasına mensup g gemi dün geldi
Türkiye ve İtalya, dostluk andlaşması imzalayacak
Dışişleri Bakamınızın yakında Komayı ziyaretle temaslarda bulunacağı bildiriliyor
Atina. 2 (A.P.) — Yetkili diplomatik kaynaklar bugün, Akdeniz bölgesinde komünist aleyhtarı bir blok teşkilini gözönünde tutan umumi plânın bir kısmı olarak, gelecek ay Komada Türkiye ile İtalya arasında bir dostluk paktı imzalanmasının muhtemel olduğunu beyan etmişlerdir. Bu şahsiyetlere göre, Türkiye Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak’ın andlaşma-yı imzalamak için Komaya gitmesi mümkündür.
Yunanistan esasen, şimdiye kadar Türkiye, İtalya ve Lübnanla andlaş-malar imzalamış olup, TürkiyenLn A-
rap devletleriyle müşterek menfaatleri dolayısi.vle, bir Türk İtalyan and-laşmosı burada mânah ve önemli telâkki edilmektedir.
Koma, 2 (A.P.) — İtalya Dışişleri Bakanlığının bir sözcüsü bugün bir Türk - İtalyan dostluk paktının yakında Romada imzalanacağını teyit etmiştir.
Bununla beraber sözcü. Atinadaki diplomatik kaynakların bugünkü İfadeleri hilâfına, paktın komünist a-leyhtarı bir Akdeniz blokunun bir kısmı olduğunu tekzip etmiştir.
Teşebbüsün, harekete geçilmeden 6 saat evvel ordu tarafından bastırıldığı bildiriliyor
Şam, 2 (Hususi muhabirimizden) — Suriye, yeni ve dördüncü hükümet darbesi tehlikesi geçirmiştir. Bu yeni teşebbüs, ikinci darbenin şefi Sami Hinnavi ve arkadaşları tarafından hazırlanmış olup, harekete geçmeden 6 saat evvel haber alınarak ordu tarafından bastırılmıştır. Yeni darbeyi hazırlayanların hepsi yakalanmıştır,
Irak ordusunun da bu yem harekete iştirak etmek niyetinde olduğu anlaşıldığından Suriye ordusu, Irak hududu boyunca ihtiyat tedbirleri almıştır. Şam resmi makamları da muhafaza altındadır.
Çamdaki Irak Elçisi, Irak ordusunun Suriye hududunda manevra yapmakta olduğunu ve bu ordunun hiç bir zaman hududu geçmek niyetinde olmadığını söylemiştir. Bu son hükümet darbesi gizli tutulmaktadır. Bir kaç güne kadar daha fazla tafsilât elde etmek mümkün olacaktır.
Orgeneral M. Muğlalı 20
yıl hapse mahkûm oldu
Diğer sanıkların hepsi beraet ettiler
600 bin komünistin
Ankara 2 ı Hususi muhabirimizden) — Vanın Özalp ilçesinde 33 vatandaşı muhakememiz kurşuna dizdirmekten sanık Emekli Orgeneral Muslnfa Muğlalı ile Tümgeneral Raslm Saltuk. ön-vüzbnşı Vahdet Yüzgeç. Yedek Süvari Teğmeni Vecdet Bilgez ve Bilal Ba-li'nln Genelkurmay Yüksek Askeri Mahkemesinde devam eden duruşmalarının sonuncusu bugün saat 10 da yapıldı. Mahkeme. Yüksek Askeri Şûra üyelerinden Orgeneral Hakkı Ak-oğuzlu. Deniz Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet AIJ tvlgen ve duruşma vnrgıcı Albay Osman Cevdet Erkuttan teşekkül etmiş bulunuyordu. Savcılık makamını Albay Şerif Budak işgal etmekle İdi.
tırılarak büyük bir yekûn tutan dosyanın veni bastan incelenmesi suretiyle vuzuhla izah edilmekte idi. Sanıkların her birinin durumlarına teker teker ve bütün kanuni hükümler zikredilmek suretiyle temas eden gerekçenin okunması tam iki saat sürdü. Yargıç kararın okunmasından sonra da temyiz yolunun açık olduğunu ve esasen hükmün re sen temyize tabi bulunduğunu bildirerek duruşmayı kapadı.
Berlin
k.
yuruyuşu
Berlin Belediye Başkanı ve üç hatılı komutan, gereken tedbirleri aldılar
Berlin 2 (YİRS) — Şehir Meclisinde beyanatta bulunan Berlin Belediye Başkanı Reuter, Berlinin 600.000 kişilik üniformalı komünist tarafından İşgali için yapılacak teşebbüs hakkında şunları söylemiştir:
”— Berline, hiç bir istikamette yürüyüş yapılmayacaktır. Bu hususta gereken bütün tedbirler alınmıştır?’
Reuter, Ohmpıa St ad yomunun, komünistlerin mitingine tahsis edilmi-yeceğini ilâve etmiştir.
Berlin 2, AA. (Afpj — Berlindeki üç batılı komutan, Berlin Belediye Başkam tarafından Belediye Meclisinde Alman gençliğinin toplantısına ait verilen beyanata iştirak ettiklerini ve bu teşebbüsün, komünistlerin Alman gençliğini kendi maksatlarına göre istismar etmelerinin açık bir ifadesi olduklarını beyan etmişlerdir.
------ Pek yakında “
İşgal altında İstanbul
Ahmet Hamdı Tanpınar'ın kaleminden
Sahnenin
Dışındakiler
romanında
"Yeni İstanbul” d
canlanacaktır.
Müdahil ve sanıkların avukatları da gelmişlerdi. Yalnız Muğlalının vekillerinden Cnvlt Oral gelmemişti. Hânı İt Şevket ince, duruşmanın sonuna yetişebildi. Duruşum açılınca Yargıç kararın hüküm fıkrasını bizzat o-kudu. Bunda: ".Emekli Orgeneral Mustafa Muğlalının sabit görülen adam öldürtme suçundan dolayı Türk Cezn Kanununun 450 nel maddesinin 5 inci fıkrası gereğince ölüm cezalına çarptırılmasına, 207 doğumlu olan sanığın hüküm zamanı 65 yaşını geçtiği için aynı kanunun 56 ncı maddesi gereğince bu cezanın 30 sene ağır hapse tahviline ve takdiri tahfif sebeplerinden dolayı keza aynı kanunun 59 uncu maddesine uyularak cezanın üçte biri indirilmek suretiyle 20 yıl ağır hapsine, âmme hizmetlerinden müebbedin mahrumiyetine. Askerî Ceza Kanununun 30 uncu maddesi gereğince ordudan tardına ve diğer sanıkların beraetterine ve tutuk bulunan Tümgeneral Raslm Saltuk ve .Jandarma Albayı Şükrü Tüterin tahliyelerine ittifakla karnı* verildiğini bildiriyordu.
Bu kaçar, bütün sanıklar tarafından büyük bir heyecanla, karşılandı. Yalnız Mustafa Muğlalı, hissiz denilecek derecede sakin görünüyordu.
Duruşma yargıcı müteakiben 50 su-hife tutan gerekçeyi okumağa devam etti. Bu uzun gerekççde hadise, sanıkların ve tanıkların ifadelen karşılaş-
Misafir ve dost denizcilerine yardım maksadiyle birçok tedbirler alındı
Birleşik Amerikanın Akdeniz donanmasına mensup 9 harp gemisinden mürekkep bir füo dün sabah saat 8.30 da limanımıza gelmiştir. Filo kumandanı Visamiral John I. Bollen tine’in forsunu taşıyoâ Amiral Gemini 17.000 tonluk Nen’Ş Işruvazörü. Selimbe a-çıklşnndan 21 pâre topla şehrî selâmlarken Dolmâbahçedeki sancak direklerine merasimle Türk ve Amerikan bayrakları çekilmiştir. Sabahın erken saatlerinden itibaren meydanı ve civar sırtları dolduran kesif bir meraklı kalabalığı, hafif sisli bir havada Amerikan gemilerinin limana girişini seyretmişlerdir. Amiral gemisinden sonra Üsküdar sahilini hemen hemen tamamiyle kaplayan 45.000 tonluk MirBvay uçak gemisinin ve müteakiben Vagelgosang. Goodrich, Glennon. Lnrson. Ellison Ware muhripleri ile 14.200 tonluk Arneb yardımcı gemisi saat 9 da tamamiyle demirlemiş bulunuyorlardı. Saat 9 30 da bir deniz subayımız Türk bayrağı çekmiş olan Amiral gemisine giderek misafir filo kumandanını selânılamıştır.
Saat 10 da İstanbul Deniz Komutanı beraberinde yardımcısı olduğu halde New-Port News gemisine giderek Amerikan filosu kumandanını ziyaret etmiş
ve ayrılırken 13 pAre topla seUnıîan-miştîr. 10.30 da Dolmabıhçe Sarayının yanında hazırlanan iskeleye çıkan Amiral yaveri, yanında Amerikan ÜFnls Ataşesi ve mihmandarı olduğu lutlde ihtiram duruşu yapan deniz kıtasını teftiş ettikten sonra emrfne tfthâlB edilen 'otomobille doğruca Sefaret binasına gideren
Amerikan Maslahatgüzarını ve müteakiben Vali ve Belediye Başknnivle Birinci Ordu Mllfcttişini ve İstanbul Deniz Kumandanım makamlarında ziyaret etmiş, öğleden sonra da bu ziyaretler kendisine Amiral gemisinde İade edilmiştir.
Akşam saat 19 da İstanbul Deniz Kumandam tarafından misafir amiraller şerefine Park Otelde yüz kişilik bir kokteyl verilmiştir.
Amerikan filosunun kumandanı Amiral John î. Ballentinc kendUüyle görüşen bir arkadaşımıza ihtisaslarını şu şekilde ifade etmiştir;
Güzel şehrinizi tejerar gördüğümden dolayı çok ıntltehmudB oldum. Gelişimin bu bakımdan benim için ayrı bir mAna taşıdığına inanıyorum.”
Amiralin eşi dün sabah uçakla A rinadan şehrimize gelmiştir. Amiral varın 60 denizel ve 30 mızıkaci’inn müteşekkil bir Amerikan deniz müfrezesinin İştirak edeceği türenle Taksim Abidesine bir çelenk koyacaktır.
AMERİKAN FİLOSU İSTANBULDA
HELuO Bovs !
I Ti. o a ____________________
Farkında önem C’onlî Burada hiç memleket hasreti duymuyoruz.
'tayfa 2
Fransada komünistler
yeniden harekete geçti
T TC N t t W T X W TC TT *
» Hh-rt m»
♦
Selim Sarperin “Amerikanın Sesi" Radyosundan hitabı
Şimdi de, “de Gaulle,, cüler ve “Sosyalist,, ler aleyhine şiddetli bir mücadele açmış bulunuyorlar
a
Münevverlerimiz Türkleri Amerikalılara
Yurtta zelzele devam ediyor
Paris (Hususi Büromuz bildiriyor) — Bir kaç günden beri müfrit solların gazetelerinde, hem ”de Gaulle,, diler, hem de sosyslistler aleyhine, ustalıkla tertip edilmiş bir kampanya haşgöstermlştlr. Hiç şüphe yok ki, komünist propagandası, mevcut ihtilâfları arttırmak ve hükümetin itibarını düşürmek için, memleketteki içtimai vaziyetten, İlgilerin taleplerinden ve Gri. Revers meselesinden azamî surette İstifadeye kalkışmaktadır.
General de Gaulle aleyhine girişilen kampanyaya, komünistler, son günlerde etrafa yayılan bazı gayialan bahane ederek başlamışlardır. Bu şAyialara göre do Gaulle, sözde bir hükümet darbesi yapmak ve iktidara gelmek için on müsait zamanı kollamakta imiş. îşte komünistler bundan faydalanaıak, Başbakan Bidault nun, şimdi kendi partisi İle d( Gaulle ,ün “Fransız Halk Topluluğu,, Partisi arasında bir işbirliği yapmayı kabule hazır olduğunu İddia ediyorlar. Hattâ dalın İleri giderek, Cumhurbaşkanı Sarayının tehlikede olduğunu ve diktatör de Oaulle ün e-mellerine mâni olmak için bütün işçilerin birleşmeye karar verdiklerini bildiriyorlar.
Bütün bu tahrikât içinde doğru tek kelime bulunmadığını ilâveye lüzum yoktur de Gaulle’n karşı mücadele etmek ve cumhurbaşkanlığını bütün dalaverelere karşı
bahanesiyle komünistler, hakikatte bizzat Cumhurbaşkanının mevkiini sarsmaya uğraşmaktadırlar. Zaten, Revers meselesi patlak verdiği sırada bazı komünist gazeteler, ihtiyatsızca hareket ederek, Cumhurbaşkanının çok yakınlarından bir şahsın da Hlndiçlni rezaletine karıştığı hakkında şayialar çıkarmış ve herkesi buna inandırmaya çalışmışlardı. Hiç aslı, esası olmıyan bu haberleri ilk defa şimdi de bir şüphe ediyorlar.
kanını hedef tutan muhtemel bir harekete geçeceğini iddin etmekle do, bugünkü idarenin baştakilerle birlikte tefessüh ettiğini ispata yelteniyorlar.
Fakat bu defa Fransa umumî efkârı, hep birden şiddetli bir akalllft-mel göstermiştir. Başkanın bir yakını hakkında labataız ve delilsiz imalarda bulunmakla Cumhurbaşkanını itham etmenin kabil olabileceğini hiç kimse kabul etmemektedir. Zaten bu münasebetle şunu belirtmek lâzımdır ki, Cumhurbaşkam Vincent Auriol, Fransanın bugüne kadar tanıdığı en mükemmel devlet başkanı olarak tanınmaktadır. Onu Polncarâ’ye benzetmekle beraber, devlet idaresindeki mehnrctl, İnsanî fikirleri ve kanaatleri. herkesin üzerinde bıraktığı hürmet ve sevgi hisleri İle Auriol, bütün diğer cumhurbaşkanlarından ayrılmaktadır.
Komünistlerin Sosyalist Parti a-leyhıne giriştikleri mücadeleye gelince, Revers meselesi tahkikatı sırasında bazı sosyalist hakanların i-•fmlerl sık sık zikredlldiği için, bu pArti şimdi kendini müdafaa etmek, komünistlerin hilelerini ve usullerini meydana vurmak mecburiyetinde kalmıştır. Çünkü komünistler bu hareketi, doğrudan doğruya Sosyalist Partideki işçileri kendi taraflarına çekmek gayesiyle yapmaktadırlar.
tanıtmakta çok geri kalmışlardır
55
Yeııice . Biga - Dursun bey -Erdekte kısa sarsıntılar oldu
Nobel mükâfatını kazanmış bir atom âlimi şehrimizde
korumak
ortaya atan komünistler. Cumhurbaşkanı etrafında havam yaratmaya gayret de Gaulle'Ün. devlet ba$-
de Gaulle'ün '‘Fransız Halk Topluluğu,, Partisi, kendi aleyhlerindeki komünist tahrikatına karşı büyük bir aksülâmel göstermemiştir. Esasen kimse de Gaıılle'Ün bir hükümet darbesi yapabileceğine, hele Cumhurbaşkanı Sarayı üzerine yürüyeceğine İnanmamıştır. Çünkü de Gaulle, belki yüz defa Cumhuriyet Birliğine sadık kalacağını tekrarlamıştır. Yine yüzlerce defa, “Eğer diktatör olmak isteseydim, hükümet darbesine lüzum kalmadan bunu 1944-45 senelerinde tatbik ederdim. Zira o zaman, komünistler dahil bütün partiler, benim idarem altına girmişti,. demiştir.
Birlenmiş Milletlerdeki Daimî Delegemiz, Türkiyeıle de bir Türk - Amerikan dostluk cemiyetinin kurulması lüzumunu belirtti
NeU’-York, 2 (YİRS) — "Amerikanın Seal" Radyosunda konuşan TÜr-kiyenln Birleşmiş Milletler nezdlndeki daimi delegesi Büyükelçi Selim Sarpçı-, vatandaşlarına hitaben ezcümle şunları söylemiştir:
"Amerlkada TÜrklyeyl temallen bu. hınduftum üç sene zarfında şuna şahit oldum k|. bu memlekette milletimize karşı olan alAka günden güne artmaktadır. Maamuflh İki memleket arasında dostluk baklan tesis etmek için bu hususta iki tarafın arzusu kafi gelmemektedir. Halk, diğer memleketin halkı hakkında daha iyi malûmata sahip olmalıdır, onu daha İyi anlamalıdır, onun kökleşmiş ananelerini ve Adetlerini öğrenmelidir. Diğer taraftan da k tarihini, anlayışını rint diğer memlekete yaymalıdır.
"îşte dostumuz Amerlkada yaşıyan bir çok yabancı ekalliyetler kendilerine mahsus teşekküller, cemiyetler kurarak kendi memleketleri hakkında malûmat yaymakla meşguldürler. Fakat bir Türk cemiyetinin kurulmasından blzler her nedense şimdiye kadar mahrum kalmıştık. HattA, Ame-rikada yerleşmiş bazı zümre vs teşekküllerin hakkımızda yaydıkları yalanlar ve iftiralar bile cevapsız kalmıştı. Nihayet, başta Amerikanın sabık Ankara Elçisi Edwin C. WU-
Yenice, 2 (A.A ) — Gece Miat 22 de üç saniye «üren bir deprem olmuştur. Haanr yoktur.
Biga, 2 (A.A.) — Dün akşam saat 22.05 de orta şiddette bir an niye süren bir deprem olmuştur. Hasar yoktur,
Duraunhey. 2 (A A.) — Dün akşam biri 22 yi 5 geçe şiddetli, diğeri 1 I 25 geçe hafif olmak üzere iki deprem olmuştur, Hasar yoktur.
Nevşehlrde bir kailin dördüz doğurdu
Werner Heieeııberg atoma dair konferanslar verecek
endi memleketinin , Adet ve ananele-
Paris Büromuz bildiriyor
Fraıuadaki bütün müşahitler, ko-münisterln bu kastt tahriklerinin, amele sınıfı üzerinde tesir yapmaktan ve onları daha fazla kışkırtıp düşüncesizce ha roketlere kalkışmalarını temin etmekten başka bir gayesi olmadığım açığa vurmaktadırlar.
Irak - Ingiliz ittifak muahedesi yenilenece k
Muahedenin İmzalanması için Midir•İngiliz müzakerelerinin inkişafı bekleniyor
bnkınv Ameri* göııter-sonra, ve tu-
son un vc diğer mütefekkir Amerikalı ve Amerlkada yerleşmiş Türklerin yaptıkları bir toplantı neticesinde bir Amerikan . Türk cemiyetinin kurulması kararlaştırıldı vc hemen faaliyete geçildi,
•‘Meselâ 29 ekim Cumhuriyet Bayramında cemiyet büyük alâka İle takip edilen bir program hazırlamıştı ve bu program muhtelif radyo istasyonları vâsıtasiyle Amerikanın muhtelif şehirlerine yayılmıştır.,
Büyükelçi cemiyetin mali dan geçirdiği zorluklardan ve katiların bu teşekküle karşı dikleri ilgiden bahsettikten memlekete gelen turistlerden
rizmi daha da geliştirmek imkân ve mecburiyetine temas etmiştir. Memleketimizi Amerlkada daha yakından tanıtmak znruretinden bahisle, Türk münevverlerinin Türkleri olduktan gibi Amerikalılara tanıtmakta biraz geri kaldıklarını belirtmiştir.
Selim Snrper, TÜrkiycde yaşamakta ve çalışmakta olan Amerikalıların fiili iştirakiyle Türk münevverlerinin de bir Türk - Amerikan cemiyetinin kurulmasını tavsiye ve böyle bir teşekkülün iki memleket arasındaki bağlann sıklaştırılması hususunda faydalı neticeler vereceğini ifade e-derek «Özlerine nihayet vermiştir.
Nevşehir, 2 (A.A.) — Reşitbey
Mahallesinde şoför İsmail Sürücü eşi, altı çocuk annesi Sabıha Sürücü dün gece bir batında dört çocuk doğur-muştur. İkisi kız, Iklai erkek olan çocuklardan iki kız, doğumdan birkaç naat sonra Ölmüşlerdir. İki erkek ço-cuk hayattadır.
1932 ds Nobel fizik mükâfatını kazanmış otan hıdro dinamik vc atom Alimi Wcrner Hotaonberg dün hava yollyle Frnnkfurttan şehrimize gelmiştir.
İstanbul Üniversitesinin davetiyle Fen Fakültesinde manyetik sahaların Kunntik teorisi ve atomik fizik hakkında konferanslar verecek olan Alman âlimi, 28 yaşında Ordinaryüs Profesör olmuş ve daha sonra Lnip-ztg Radyosunda Elnateln hakkında bir konuşma yaptığı İçin Nazıler tarafından mahkûm edilmiştir.
Atanda. Fen Fakültesi mensuplarından bir heyet tarafından karşılanan profesör, kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza şunları söylemiştir;
TÜrktycye 1lk defa olarak, Hniversitenizin davetiyle geliyorum. Atom fiziği hakkında konferanslar vereceğim..
Atom vc hidrojen bombalarının İmalinde çalışmış değilim, esasen si-yasl mahiyette olan bu gibi rnevru-lara temas edemiyeccğim için br H mazur görünüz. Atom enerjisinin insanlık için istifadeli bir şekilde kullanılması her arı için kabildir. Ve İliç şüphesiz ki şayanı temennidir Almanya atom bombam imal edecek imkânlara sahip değildir. Büyük enstaliâsyona ve geniş sermayeye ihtiyaç gösterir. Rusların keşfetmiş oldukları atom bombası hakkında bur fikrim yoktur. Batı Almanyaya doğudan her ay 10 - 15 bin muhacir gelmektedir. Bugünkü Almanya atom bombesiyle değil, içtimai ve iktisadi dâvaları halletmekle meşguldür. Çünkü işgal makamları tarafından mevcut nüfusa göre hesaplanmış otan iaşe vaziyeti bu davetsiz misafirler yüzünden müşkülât arzetmektedir.,.
Dünkü Meclis
müzakereleri
Ticaret ve sanayi odaları ve ticaret borsaları kanun
Millet Partisi, yarın üskiidarda bir toplantı yapacak
Yüksek Seçim Kumlunun yeni azalan
tasarısı tasvip olundu
Birçok kanun tasarısı görüşülerek kabul edildi ve bir gazetecinin mahkûmiyeti kaldırıldı
Avrupa İktisadi İ$bir!l£İ Siyasi Arabulucusunun nutku “Avrupa ödeme birliğini temin için yeni bir anlaşma hazırlanıyor,,
“Ingiltcrenin bu teşkilâta alınmam İçin büyük gayretler sarf ediliyor”
Washlngton, 2 A.A. (United Press) — Avrupa iktisadi İşbirliği Teşkilâtının siyasî sahada ara bulucusu o-lan Holânda Dışişleri Bakanı Deik Stikker. National Press Club’de yüzlerce kişilik dinleyici kütlesi önünde verdiği nutukta şunları söylemiştir:
“ Biz Batı Avrupanın iktisadi Birliğini mümkün öldüğü kadar çabuk elde edebilmek için çalışmağa devam edeceğiz. Fikrimi daha açıkça ifade edebilmek içLn yegâne tatmin edici hal tarzının bütün Avrupaya tatbik edilebilir bur tarz olduğunu tekrar etmeliyim. Büyük Britanya veya Batı Almanyayı hariç bırakan bir hal tarzı tatmin edici değildir ve hiçbir zaman bizim nihai gayemiz olamaz.,,
Dinleyiciler arasında bir çok resmî şahsiyet bulunmakta idi.
Batı Avrupa Birliğinden bahseden Stikker. Amerikan halkına bu birliğin istilzam ettiği güçlükleri anlatmak İçin bu açıklamada bulunmuştur.
Vazifesinde muvaffak olacağı hususundaki ümidini devamlı olarak İfade eden fakat bu birlik hakkında bir anlaşmaya varıldığını gösterecek maddî bir delil veremiyen 8tikker •unlan ilâve etmiştir:
'•Biz gayretlerimizi Avrupa iktisadi işbirliği Teşkilâtı üyesi olan devletler arasındaki ödeme usullerini kolaylaştırmak noktasında toplamış bulunuyoruz.
1948 eylülünde iştirak eden memleketler arasında milletlerarası ödeme anlaşmasını imzaladık.
Biz yakında Avrupanın Ödeme btr-liğLnl sağlamak hususunda yeni bir anlaşma hazırlamayı ümit ediyoruz. Bu yeni birlik çalışmaya başlayınca iştirak eden devletler arasındaki mali münasebetler iki taraflı olmaktan çıkacaklar ve bu şekil büyük bir terakki teşkil edecektir.
Bu ödeme birliği işlemeye başlayınca paraya alt münasebetler iki taraflı olmaktan çıkacak ve bunun yerine çok taraflı sistem geçecektir.
Avrupa iktisadi işbirliği Teşkilâtına dahil olan bütün devletlerin bu plâna katılmalarının ne kadar mühim olduğuna ısrarla işaret etmek isterim. i
Almanya meselesini münakaşa etmek niyetinde olmamama rağmen Batı Almanyanın, Batı Avrupa İktisadi Topluluğuna kabul edilmesinin bu mesele ile alâkadar olanlar tarafından son derece arzu edilir olacağı kanaatindeyim. Müşterek bir gayretle, Büyük Britanyanın bu birliğe iştirak etmesi için bir çare bulunacağını son derece ümit ediyorum. Büyük Britanyanın hususi durumundan çok bahsedildi. İngiltere her şeyden evvel tarihi, kültürel, iktisadi ve coğrafi bağlarla Batı Avrupa kıtasına bağlıdır ve bu sebeple Avrupa topluluğunun bir parçasıdır. Fakat diğer taraftan tngllterenin Avrupa du şında da bağlılıkları vardır. îşte bunun içindir kİ, İngiltere her yeni taahhüdü, bilhassa böyle hır taahhüt uzun vâdeli mali neticeler doğuracaksa. gnvet ciddi bir surette incelemek ”^bırriyetindedir. Dünya ticareti-
nin yüzde kırkında Ingiliz parasının kullanıldığını unutmamalıdır.
Mamafih, şimdilik bir çıkmaza girmediğimizi İsrarla belirtmek isterim.
Geçenlerde basın tarafından yayınlanan bazı demeçler bizi Batı Avrupa Birliğinin bir çıkmaza girdiğine ikna etmeğe çalışıyorlar. Fakat bu hususta ciddî korku besleyenlere süratle muvaffakiyete gidilmemesinin mutlaka muvaffakiyetalzllk demek olmadığını hatirlatmak isterim.
Ben şahsen iyimser olmak için ciddi sebeplere malik bulunuyorum? Ekseriya ağır olmasına rağmen terakki olduğunu müşahede ettim. Fakat ben kabul edilebilir hal tarzı bulmak için bir işbirliği arzusu beslendiğini de müşahede ettim. Bu çok cesaret vericidir.,.
Belçika Kongosu uranyum istihsali
Londra 3 (YİRS) — 30 ocakta
Washingtonda açılan Belçika Kongosu uranyum istihsali hususundaki Anglo-Amerikan görüşmelerinin sona ermekte olduğu ve Üç devlet arasında aktedllen andlaşmanın pek yakında açıklanacağı yetkili kaynaklardan öğrenilmiştir.
Paris, 2 (Hususi Büromuzdan) — İyi haber alan mombalardan öğrenildiğine göre, Irak Hükümeti, Ingiltere ile aralarında mevcut ittifak muahedesi bu sene sona erdiğinden bunun yenilenmesi için İngiliz Hükümetiyle müzakerelere girişmeye karar ver-mlştir. Irak Hükümeti bu muahedenin devamını arzu etmekle beraber, bazı müşahitler, bunun için Hükümetin, Arap memleketleri umumî ef( kârında bir sondaj yapacağını düşünüyorlar. Aynı zamanda Irakın, buna benzer bir muahede için İngiltere ve Mısır Hükümetleri arasında yapılacak görüşmelerin neticesini bekliye-ccğl de söyleniyor. Irak, înglltere-den sterllng olarak kredi almak üze-re do konuşmalara girişmek için, gene İngiliz - Mısır mail müzakerelerinin neticesini bekllyecektlr.
Bu suretle Bagdad Hükümeti, tngi-tizlerle bu mevzuda anlaşma imkânlarını ve tngllterenin mukabilinde is-tlyecogi siyasi, askeri ve mali imti-yazların mahiyetini öğrenmek üzere müsait bir mühlet elde etmiş olacak-tır. Kendi taleplerinin esaslarını da buna göre ve bilerek tesbit edecektir.
Attlee, partisine cesaret veriyor
Londra. 2 A A. (Afp) — İşçi Partisinin 2000 üyesi önünde dün akşam söz alan Clement Attlce şunları söylemiştir:
•'Cesaretimizden en ufak bir şey kaybetmiş değiliz,,.
Attlee sözlerine şöyle devam etmiştir;
'•Tabii, önümüzde güç bir vazife vardır, fakat İşçi hareketinin işi hiçbir zaman kolay olmamıştır Mücadele etmeye mecburuz, edeceğiz ve yeneceğiz,,.
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR
Cidden
hayret!.. Evet, üep biliriz ki medeniyet, rahat ve saadet fikirlerini mutlaka ve daima para ile hesaplamak, maddiyat ile ölçmek karan büyük bir yanlışlık ve haksızlık olur. Fakat buna rağmen bu hatalarda kısmen olsun ısrar ederiz. Şaşıyordum, zira bütün kayıplarına rağmen, bütün yoksulluklanna rağmen, Ali Nizamî Beyin şimdi yaşadığı hayatın hakikati başka bir durumdaydı. Ben bütün dikkatime, eski duy-duklanma, ve bir an evvelki merhametime rağmen onu ömrünün ilk zengin ve parlak devresinde bulduğumdan daha sakin ve daha mesut görüyordum. Ali Nizamî Bey asıl şimdi aradığım bulmuş gibiydi. Gûya bu yoksul şimdi kâm almış, bir daüssı-lalı murad edindiği toprağa ermiş, bir müfrit rahata kavuşmuş, bir na-şad şimdi şâdolmuştu!...
Zaten o gün gözlerimle gördüklerimi sonraları düşüncelerimle kendime tefsir etmiş oldum: O zamana kadar Ali Nizamî Bey de, hulâsa iti-77
Ankara 2 (Huzuıl muhabirimiz den) — Yüksek 8cçim Kuruluna seçilip istifa eden Yargıtay üyelerinden Rahmi Anadol İle Rıfat Alabay'ın yerine yine Yargı taydan İsmail Hadimli köy ve Münir Akyürek seçilmişlerdir.
Yüksek Seçim Kurulu, muhtemel olarak yarın toplanarak kendi içinden gizli oyla başkan ve başkan vekilini intihap edecek ve1 yedeğe ayrılarak dört üyenin kur’asıru seçecektir.
Adana Demokrat Parti
il kongresi 5 martta
D. P. Geııei Başkanı ve Genel Kurul Azalan kongrede bulunacaklar
Ankara 2 (Hususi muhabirimizden) — Büyük Millet Meclisi bugün Posta Kanunu tasarısının dün müzakere edilmeyen maddelerini kabul etmekle çAİışmalanna başladı. Bu suretle tasarı kanunlaşmış oldu. Özel teşebbüs müstahdemleri hakkın-daki kanun tasarısı ise Adalet komisyonunun talebine uyularak bir kere de bu komisyonca tetkik edilmek Üzere Meclis gündeminden çıkarıldı. Erzincanda yaptırılacak meskenler hakkındakl 5243 «ayılı kanuna ek kanun tasarısı da görüşüldükten sonra îstanbulda yayınlanan rumca Hro-nos gazetesi sahibi ve Yazı işleri Müdürünün hükümlü olduğu c«zanın affı kararlaştırıldı. Yabancı memleketlerle geçici mahiyette ticaret anlaşmaları ve M'idils Viv&ndi’ler akdine ve bunların şümulüne giren maddelerin gümrük resimlerinde değişiklikler yapılmasına ve anlaşmaya yanaşmayan devletler muvaredatma karşı tedbir-
ler alınması için yetki verilmesine dair olan 4582 sayılı Kanunun yürürlük süresinin uzatılması hAkkındaki kanun tasarısı ile Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Boranları ve Türkiye Ticaret ve Sanayi Odalan ve Ticaret Bordaları Birliği hakkındakl kanun tasarısı da tasvip olunduktan aonra devlet çelik ve kimya endüstrisi kanun tasarısının görüşülmesine geçildi.
General Eyüp Durukal, askeri fabrikaların İşletmeler Bakanlığına devredilmesine itiraz etti ve bu fabrikaların çelik ve kimya endüstrisi adı altında birleştirilmelerini uygun bulmadı.
Vakit gecikmiş ve esasen celsenin başından beri tenha olan Mecliste ekseriyet kalmadığından bu tasarının müzakeresine yann saat 15 te devam olunmak üzere oturuma son verilmiştir.
Partinin ileri gelenleri, bu toplantıda konulacaklar
Müteşebbis heyet halinde çalışmakta olan Millet Particinin Üsküdar İlçesinin açılış töreni yarın ilçe merkebinde yapılacaktır. Partinin hemen hemen bütün ileri gelenlerinin bu törende konuşacak ve Millet Partisinin bugünkü al-vasi durumunu açıklayacak olmanı toplantıyı cazip kılmaktadır. Milletvekillerinden Ahmet Tahtakıhç, gadık Alda-gAn. Ahmet Ogua, Oenel Kuruldan Olman Bölükbaşı. Fuat Ama ve Profesör Vaatl Raşit Sevlg de konuşacak hatipler meyanındadır.
Sütlüce faciasında ölenler dün »ayki ile anıldı
Oeçen .«n« SUtlUo.d.kl Nuri KIIHrII FMbrikamnın InfllAki .ıraaında v.fut e-den İşçilerin hAtırn.ını anmak İçin îa. tanbul î*(;l 8*n(llkalan Birliği dtln asal 17.10 da Edim.kapı (ehltllftlnda bir an. ma töreni tertip etmiştir. Bu münasebetle konuijan iğciler arkadaşlarına Al. lahtan maffflrct dilemişlerdir.
bil-
Adana, (HumubI muhabirimiz diriyor) — Demokrat Parti Başkanı Celâl Bayar Adanaya gelerek 5 martta yapılacak olan 11 kongresinde hazır bulunacaktır. Bayar’a refakat e-Clecek zevat arasında Adnan Menderes de bulunacaktır. 1950 seçim kampanyasının İlk nutkunu Adan&da verecek otan Bayar. buradan Hatay ve İçel bölgelerine giderek tetkiklerde bulunacak ve buralarda da birer nutuk söyliyecektir.
Celâl Bayarın bu seyahatine ve bu defa söyliyeceğl nutuklara büyük bir ehemmiyet atfedilmektedir.
D. P. Mersin İl Kongresi yapıldı
Adan», (Hueual) — Demokrat Parti Mersin tl Kongresi yapılını? ve yeni ti İdare Heyetine Hamdı Ongun, Müfide İlhan, Fethi Elgün, Fnhri I Morzeci, Mehmet Ovacık, Semi Çalık. | lı. Ali Emin Oguzbcrk, Hüseyin Fı- i rat. Mehmet Ali Saraçoğlu seçilmişlerdir, 11 başkanlığına Hamdl Ongun getirilmiştir.
bariyle, bütiin akrabaları, etrafındaki insanların çoğu ve biraz da hemen bütün insanlar gibi, kendisine fazla güvenen, fazla bir kıymet veren, gösteriş meraklısı, biraz sanat merak-lılığı taslıyan, ânî öfkelere kapılan, ötekine berikine kızan ve çatan, bütün tabiat ve mâneviyatında, biribi-rine karışık olarak, bir hayli sathîlik ve biraz da acayiplik bulunan bir adamdı. Böylelerinin ekseriyetle sıhhatleri nisbetinde sathî kalarak burunlarının ötesini göremediklerini; fikirleri etlerinden çözülemiyerek, maddî olmıyan bir şeyi iyice düşünemediklerini ve akıllarına sığdırmadıklarını ve hep gürültücü ve kaba zevklerle iktifa ettiklerini daima görürüz.
Böylelerîne biraz derince duymak, biraz serbestçe düşünmek için, bir parça buhranlı bir hassasiyete geçmeleri, biraz hasta olmuş olmaları lâzım geldiği, insanların böyle bir çoklarınca fazla ince sayılan bazı his ve fikirlerin ruhlarına ve kafalarına ancak duydukları bir elemin, çektikleri bir ıstırabın delâletiyle ve âdeta geçirdikleri bir hastalığın süzgecinden geçerek gelebildiği hakikati bu defa bu vakada bir karikatüre ben-ziyen bir katiyet ve mübalâğa ile meydana çıkmış, öyle ki âdeta iyiliğin ancak biraz tereddi ve inhitat mahsulü olabileceğini zannettirecek kadar mübalâğa ile gözlere çarpmış oluyordu.
Evvelce kendisine belki lüzumun-
78
O
SPOR
Şehrimize gelen Norveç ElçIM dedi kİ:
Amerikan bahriyelileriyle yapılacak bok» maçı
Dün sabah limanımıza gelmiş olan Amerikan filosuna mensup boksörlerle Galatasaray boksörleri
gecesi Sergi ve Spor Sarayında karşılaşma yapacaklardır.
pazar bir
Italyan milli takımı hazırlanıyor
Floransa 2 A.A. (Rcutei’l — Ital-yanın en iyi 16 futbolcusu pazar günü Bolonya'da İtalya ve Belçika milli takımları uranında yapılacak futbol maçı için Floransada kampa alınmışlardır.
Belçikaya çıkacak 11 kişilik takım bugün veya yann sabah erkenden seçilecektir.
28 yaşındaki santrfor Amadoi'nin bu sene ltalyada yapılacak bu ilk maçta oynayacağı sanılmaktadır.
Bu kartlaşmada en zor ı? Belçikalı santrfor Jeff Hcrınans'ın şiddetli hücum ve «ütlannı önlemeye çalışacak olan santrhnf Paola’ya düşmektedir.
dan fazla gelen kanı ve parası ona bir taşkınlık veriyormuş.
onun kırmızı tenini pembeleştirmiş, vücudunun yağlarını eritmiş, biraz şişkin görünen yüzünü yatıştırmış, fırlak gözlerinin afacan bakışlarını teskin etmiş, ayın zamanda tabıati-nin acılarım eriterek gidermişti. Şimdi, muhakkak acıdığım ve biraz sever gibi olduğum bu adam eski halinde kalmış olsaydı tahammül etmek imkânını bulamıvacağım, evet, hasta ve harap olmasa, lahammül-fersa kalacak Ali Nizamî Bey değil miydi? O iyi bir ana babadan doğmuş olduğu için, ruhu vücudunun cürufundan kurtulunca, asıl mayası meydana çıkmıştı. Ve bu iyi bir maya idi. O artık saf bir öz kalmıştı.
Vaktiyle bu Ali Nizamî Beyin ne biçimsiz, ne zor, ve ne de çok merakları ve ihtiyaçları vardı! Vaktiyle hiç bir şeyi kendi şan ve şerefine lâyık bulmaz, nimetlerin silsilesini kendisine az göriir. ikide bir kanı başına sıçrar, bağırır, etrafındakile-ri azarlar, kırbaçlamaya kalkardı. Tekmil bu ihtiyaçları maddiyat sahasında elde etmek ve hayatta tatbik etmek klmbilir ne kadar güç ve ne kadar da zahmetliydi! O ikide bir öfkelenmeler, bağırıp çağırmalar, (hattâ, bir defasında, boğazı yırtılarak ağzından kan boşanmıştı da zavallı Hadcanımefendinin az kalsın yüreğine inecekti) hep bunun için değil miydi?
Ali Nizamî Bey, vaktiyle, maddi 7»
Hastalık
Türk - Norveç Ticaret Anlaşması yenilenecek
Validesinin vefatı Üzerine bir müddet evvel mezunen memleketine gitmiş olan Norveç Elçisi Ernest Krogh Hansan, «ilin hava yoliylc şehrimize dönmüştür.
Bu akşam Ankaraya hareket edecek olan elçi kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza temiz bir türkçe ile şunları söylemiştir:
— Bir müddet evvel mezunen memleketime gitmiştim. Tekrar Tür-kiyeye dönmekten çok memnunum. Türkiye ile Norveç münasebetleri çok dost&ncdir. Aramızdaki ticaret anlaşmasının müddeti haziranda bitecektir. Fakat bu anlaşmanın her iki memleket için daha faydalı esaslar dahilinde yenileneceğine muhakkak nazariyle bakılabilir.,,
Iktlnat Fakültesine verilen bir tekrir
iktisat Fakültesi öğretim üyelerinden bir çoğu Fakülte Dekanlığına verdik* İtri bir takrirde, üniversiteye va Fakülteye alt bası mesleki meseleleri duv* duklanrıı, Senatoda, Yönetim Kurulla* rında, hattd Büyük Millet Meclisinde ve bilhassa. Bütçe vc Mnarlf Encümenlerinde Üniversiteyi vo Fakülteyi Hallendiren ve kendilerince vukuf payda edil-meal gereken işleri vnklt vakit Üniversite dışındaki muhitlerden «luvduklarını büridmlşler. Fakülte Profesörler Meclisinde araaıra Fakülte Dekanının. Sena* törlerln ve diğer toplantı mümessillerinin bu gibi meselelerden bahsetmelerinin fnvdalı olacağını kayder İçmişlerdi. Bu hafta toplanan Fakülte Profesörler Meclisi, esasta doğru olan bu dileği kabul etmiş, bundan böyle senede bir veya iki defa ıılAkahlann Meclis Umumi Heyetine gereken isahatı vermelerine ve bunun bir teamül olarak tesis edilmesine karar verilmiştir.
Gümrükçülerimiz, tetklkat İçin Avrupaja gidiyorlar Yeşilköy Gümrük Müdürünün Başkan-lığında üç kişilik bir gümrük hevotl yabancı gümrüklerdeki muaysne sistemini İncelemek üzere dün Ankara vapuriyle Marsilyava hareket etmiştir. Heyet aynı vapurla dönecektir.
Kari Freund şehrimizde
Tanınmış keman vlrtliOBU Kari Freund, bu akşam Melik Sinemasında bir konser verecektir. SanatkAr, Anka-radn da bir resital verdikten sonra. Av-rupadaki konserlerine yetişmek üıere menıltkctımiıd^n ayrılacaktır.
Çay makineleri geliyor
Tekel İdareline devredilen Rize Çay Enbnknzı İçin Hindi M ana siperi? edilen üç ndst modern çay ınakıncAinden rlnciei vapurla yola çıkarıl mm tır.
Diter ikini (le yakın bir zamanda marnlanarak gönderilecektir.
bl-
ta-
'‘Bandırma” vapuru
20 martta geliyor
Anaaldo tcagAhlarıntta inşaatı ikmal •dilen Devlet Denizyollarının yeni yolcu gemilerinden Bandırma vapurunu getirecek olan mürettebatın İkinci kısmını teşkil eden 26 kiflltk bir kafile bugün Giresun vapuriyle t falyaya gidecektir.
bir bolluk içindeyken, yoksulluğunu çektiği nice nimetlere, asıl şimdi, her şeyden maddeten mahrum kaldığı bu zamanlardadır ki konmuş; bütün o eski servet ve ihtişamını kaybetmiş olan bu adam vaktiyle bin zahmetle kovaladığı, aradığı fakat bir türlü bulamadığı, elde edemediği sükûna, rahata ve saadete asıl şimdi kavuşmuştu. Zira bulduğuna kanmak bulmak demektir. Asıl saadetin (basit, fakat gözden kaçıp unutulan hakikati içimizdeki kanaatten ibaret nisbî bir şey olduğu esastır.
Ali Nizamî Bey ihtimal ki hastalanmış olduğu günlerde her şeyin o hiç düşünmek istemediği fâniliği ona iç yüzünden görünmüştü. Ve o, vaktiyle, hiç hatırlamak istemediği ö-lümle bir an göz göze gelmiş olduğu içindir ki ruh rüşdüne ererek böyle uhrevî bir tevekkülle selâmete e-rişmişti. Demek ki onda ya hiç yeşermemiş yahut kurumuş ve susmuş sanılacak ırmaklar, hassasiyetinin tabakalarında, alttan alta devam ettikleri için, insanlığın maziden gelen bu kör kuvvetleri ve ırkının en iptidai tabiatları tehlike ânında birden coşarak, taşarak ve onun imdadına koşarak bütün kuraklığını eritmiş. kendisinden o kadar uzak gözüken ve kendisinin o kadar mahrum göründüğü bir şarklı ve müslü-man kültürü ona büyük bir teselli, ve tam bir deva, şifa ve inşirah olmuş. tbsen'in diyeceği gibi "Hayatı bir yalan,, olmuş ve kendisini kurtarmıştı! — Devamı var— 80
150 tonluk tersane malzemesi Amerlkada n yola çıkıyor Devlet Denizyollarının Amerikadan sipariş ottiÇI 190 ton ağırlığındaki makine Akşamı FtlAHriflyada Malatya şi-lepine yüklenmektedir. Bu maileme bir ava kadar limanımıza gelmiş olacaktır.
C. H. P. Genel Başkan Vekilinin bir ziyareti
Bir müddetten beri şehrimizde bulunan C H P Genel Başkan Vekili Hllm Uran dün sabah eski başbakanlardan İstanbul milletvekili Recep Pekeri e-vlndo ziyaret etmiş ve bir saat kadar konuştuktan sonra parti merkezine ge lorsk çalışmalarına davam etmiştir.
Genel Başkan Vekilinin daha bîr müddet şehrimizde katacağı ve seçim faaliyeti ile meşgul olacağı öğrenilmiştir.
Yeşilköy Hava Alanında yapılan değişiklikler
Yeşilköy Hııva Meydanından vâki O-lan şikâyetler Üzerine başka bir vazifese tavın edilen Alan Müdürünün yerine İskenderun Hava Meydanı Müdürü Zahit Oıel tayin edilmiştir.
Meydandaki ıslahata devam edilmektedir. Yolcuların bagaj ve bilet muamelelerini kolaylıkla yapabilmeleri için. İzmir ve DujJıı yolcularına ayrı ayrı ve geniş gişeler yapılmaktadır. Ayrıca yolcu «nlonunn yabancıların girmemeal ta* mın edilmiştir Uçak yolcularını şehre götürmek üzere hurda haline gelen kamyon otobüslerinin yerine daha rahat ve hakiki 4 otobüs satın alınmak üzeredir.
Beşpavj onlar verem hasta ha nesi 18 martta açılacak
Uzun zamandan beri Ycdikulede inşa edilmekte olan 300 yataklı Beş pavyonlar Verem Hastahaneslnin IS mart 1W0 günü açılmasına karar verilmiştir Sağlık vc Sosyal Yardım Rnkaııı açış töreninde bulunmak llzere şehrimize gelecektir.
i
3 Mart 1950
Y E N î İSTANBUL
Sayfa ?
ta U--
BATI ALMANYADAN N0TLAR:6
♦
Sistemli ve sabırlı çalışma
P A K • S M t S A H A B E L E K I
Madencilikte çok ileri gitmiş olan Achen şehri, harp içindeki bombardımanlardan büyük zarar görmesine rağmen yeniden yapılmıştır
BİR tarafı Belçika ve diğer ciheti Almanya olan Achen istasyonunda indiğim zaman sanki beni bekliyor gibi duran gümrük memuru pasaportumu gördüğü vakit gecenin oldukça geç bir saatinin verdiği yorgunluğu unutmuş gibi yüzüme baktı. Sevindiğini giz-leyemiyen bir hal aldı. Giimrüklene-cek bir şeyim olmadığını söylediğim vakit bu sözümü senet ittihaz ederek çantalarımı karıştırmak lüzumunu hissetmedi ve Adeta bir istatistik tutuyormuş gibi üç seneye yakın bir zamandan beri benim ilk Türk olarak buradan geçtiğimi ve mesut bir memlekete mensup olmaktan iftihar duyabileceğimi ilAve etti. Yolcu beklerken. gecenin oldukça uzun saatlerini geçirmek için en sevdiği şeyin okumak olduğunu söyliyen gümrükçü. bunu çocukluğundan beri yaparmış. Onun için bir çok şeyler biliyor ve bilhassa son facianın yalnız tahrip edilmiş Almanvaya değil, bütün dünyaya ne büyük bir felâket olduğunu pek güzel takdir ediyordu.
Memleketimizin harici siyaset işlerinde gösterdiki meharet sayesinde harp dışında kalmasının ne büyük bir nimet olduğunu anlatıyor ve Balkanların müttefikler tarafında olmasına rağmen harpten sonra nasıl bir encameye uğradığını ilâve ediyordu. Orada geçirdiği iki senelik esaret hayatında bütün bunları daha güzel görmüş ve anlamıştı. Bana mesut bir memlekete mensup olduğumu haklı olarak anlatmayı, onun için bir vazife bilmişti. Saadetlerin alelekser İçinde bulunulduğu zaman takdir edilememesinin tabiî olmasına rağmen, bu halimizden hepimizin mesut olduğumuzu ve bir gurur duyduğumuzu söyledim ve onlatm da bundan sonra artık harp yaralarını saracak, iktisadi faaliyetleri sayesinde bütün bu eski fecayil unutacaklarını ümit ettiğimi İlâve ederek oradan ayrıldım.
Ertesi sabah şehri gezdiğim zaman sanayi ve madenciliği çok ileri gitmiş olan bu şehrin büyük bir kısmının bombardıman edildiğini ve şimdi hummalı bir faaliyet ile bütün bu yıkılan binaların tamir olunduğunu veya yeniden yapıldığını göldüm. Sabahın oldukça erken saatinde nüfusu çok mütekâsif olan bu şehrin sokakları âdeta tenha idi. Çünkü burası daha ziyade yerin altında çalışan insanlarla meskûndur. Şehrin takriben
Avrupada öğrenilecek şeylerin yalnız kitap ve nazariyata ait kısımlarından artık biraz uzaklaşarak, daha ziyade pratik taraflarını gözöniinde tutsak, istifademiz daha çok olacaktır.
Maden tesislerinde gece faaliyeti
• on kilometre uzağında mühim kömür madenleri vardır. Burada şimdi günün yirmi dört saatinde üç ekip olarak çalışılır. Çalışan bu insanları yalnız işlerine gittikleri ve geldikleri tramvayda veya bisikletlerinde görmek kabildir. Bunun haricindeki vakti uyumağa, istirahat©» evlerine ve mekteplerine tahsis ederler. Çünkü bu yer aJtında çalışan insanlar, şimdi kendilerinin uğraştıkları bu yerlerde yarın evlâtlarının çalışmaları imkânını hazırlarlar. Bu evlerdeki görüşmelerin hemen hepsi madencilik ve kömür ocaklarına aittir. Yalnız meslekî malûmatı artıran mecmualar okunur. Şehirde bulunan otel ve lokantaların içtima salonlarında hep mesleki müzakereler cereyan e-der ve bu suretle batından batına İş
adamı ve işçi yetiştirilmesine çalışılır. Eski tanıdıklarımdan kırk beş yaşlarında bir Almanı ziyaret ettim, işi akşam başladığından henüz evinde idi. Yirmi beş senelik bir yeraltı mesaisinden sonra şimdi bu maden müesseslerinden birinin mühendisliğini yapıyor ve aynı zamanda madencilik mektebinde de ders veriyormuş. Solgun benzine rağmen hiç de sıhhat siz değildi. Bu işe nasıl başladığını bir daha tekrar etti. İlk ve orta tahsil, sonra madenlerde çalışmak, boş vakitlerde okumak ve madencilik mektebini bitirmek suretiyle bu gayeye erebildiğinI ve şimdi en büyük emelinin kendi baba mesleği olan bu işin oğulları tarafından da yapılması olduğunu söyledi. Biri on yedi, diğeri on sekiz yaşında olan iki oğlu da şimdi tıpkı kendisi gibi orta tahsili bitirmiş ve madende çalışmakta imişler. Şu dakikada onların yerin altında sekiz yüz metrede çalıştıklarını ve kazandıkları para ile ev idaresine yardım ettiklerini ve diğer zamanlarında da mektepte okuduklarından zamanla ustabaşı ve sonra muavin-mühendis ve nihayet mühendis olabileceklerini söyledi. Bu sözlerde gurur ve iftiharın ve hayat adamı yetiştirmek arzusunun büyük bir hissesi okluğunu hissetmemek kabil değildi. Kendisi, mühim iş ve vazifelerine rağmen ancak dört yüz lira kadar bir para kazanabiliyor, yıkılan yuvalarını yeniden ihya etmek, lüzumu olan gıdayı almak ve iyi bir hayat geçirebilmek için ailenin bütün efradı çalışmak ve kazanmak mecburiyetini duymakta ve bunu severek yapmaktadırlar
Yarının birer aile reisi olacak olan bu gençler her gün çalıştıklarından madende birçok ameli tecrübeleV elde ederken ayni zamanda ayda yüz elli lira kadar da para kazanmakta ve bu para ile ev idaresine iştirak eylemektedirler.
Her halde Avrupada öğrenilecek şeylerin yalnız kitap ve nazariyata ait kısımlarından artık biraz uzaklaşarak daha ziyade pratik taraflarını gözönünde tutsak muhakkak ki, istifademiz daha çok olacak ve memleketimiz için hayatı daha iyi anlayan faal bir gençlik vücude gelecektir.
I
Dünya gözdesi
Paris, ıtırlar şehri
■w
j FC ı s a lı a i ben ler
Rusya., Amerikan sllfth yardımını sabote etmek enirini verdi
Roma. 2 (A.P.ı — Başbakan Alcide de Gasperi dün Rusya-nın, Avrupaya Amerikan silâh yardımının sabote edilmesini teklif etmiş olduğunu ileri sürmüştür. Mecliste konuşan Başbakan, hükümetinin “bu kabil sabotaj hareketlerine, â-zarni enerji” ile karşı koyacağım bildirmiştir.
Amerikanın Moskova Elçisi seyahate hazırlandı
Moskova. 2 lA.P.ı — Birleşik Amerikanın Moskova Büyükelçisi Allan Kirk’in, bu ay başında Moskovadan eşi ve oğlu Ro-ger ile birlikte hareket ederek, Avrupa ve orta ve yakındoğu-da bir aylık bir seyahat yapmasının takarrür ettiği bildirilmekledir.
Kirk’m Kahire, Brüksel. Paris, Roma, Atina ve İstanbul ziyaretinden sonra eşi Amerika-ya'dönecek ve Büyükelçi, oğlu ilp'j " (fMoskovaya avdet e-dece
ııçak-kulla-ma-büdir-
A. A.
Dünya vatandaşı sayısı artıyor
D
Rıısyanjtfb Paris Elçisi değişip
Paris^ (YÎRS) — Yetkili çevreleçaen^şızen haberlere göre. Sovy(|j£uçyamn Fransa sefiri Bogpmoletı yerini yakında, Sovyet^ anın Brüksel sefiri P a v 1 o f ’aTSfflk a çaktır.
w
Hlndista çbir pakta glmıiyocek
Cenevre? (YÎRS) — Hindistan Başbakanı Pandit Nehru, Hint Parlâmentosunda verdiği bir beyanatta, Hindistanın herhangi Pasifik veya Cenup-doğu Asya paktına girmlyeccği-nl belirtmiştir.
Bir Amerikan diplomat heyeti Jajıoııyada
Tokyo. 2 A.A. (AFP) — A-merlka Dışişleri Bakanlığı tarafından Güneydoğu Asyada tetkik seyahatine gönderilmiş olan Robert A. Grıffin’in başkanlığındaki heyet, bu sabah Tokyo-\a varmıştır.
Başkentte 3 gün kalacak o-lan heyetin Mac Arthur ile bir konferans akdetmesi muhtemeldir.
7 kişiden ibaret heyet. Takvadan Saygon’a gidecek, daha sonra da diğer Güneydoğu Asya memleketlerini ziyaret edrcek-
Endonezyııda komünizme karşı müdafaa tedbiri
Cakarta, 2 A. A, (United Pıessı — Resmi kaynaklardan dün bildirildiğine göre Birleşik Amerika. Endonezya Hükümeti ile En(lonezyanın hava haritasını yapmak müsaadesini almak İçin görüşmelere başlamıştır. Bu projenin hazırlanmasına iki sene evvel Holânda Hükümetinin m üs a a( I e s i y 1 e başlanmıştı,
Hava hııritfi projesi, komünist kuvvetlerinin Aayada i-leı lrmcsine mâni olacak müdafaa tedbirlerinden biri olarak telâkki edilmektedir.
Tepkilİ uçaklar, uçak gemilerine iniş yapabiliyor
New-York. 2 A.A. (AFP) — Tepkili uçaklar ilk defa olarak salıyı çarşambaya-bağlıyan gece bir uçak gemisine' iniş yapmışlardır. Bu tecrübeler Walley Forge uçak gemisi üzerinde yapılmış ve tepkili motörlerle mücehhez 8 panter uçağı saatte 185 kilometre süratle geminin güvertesine inmişlerdir.
Pasifik Filosu Komutanlığı bu tecrübenin tepkili av lannın uçak gemilerinde nılnıası yolunda yapılan nevralan tamamladığım miştir.
Saatte 1016 kilometre
VVaıchita -Ransas-, 2
(AFP) — Tepkili ve 6 motörlü yeni bir bomba uçağı olan "B-47" dün Boeing uçak inşaat firmasının atölyelerinden çıkmıştır. "B-147“nln ilk modeli 1949 şubatında VVashlngton eyaletindeki Mcıses Gölü ile Maryland-daki Andrewa uçak manı arasındaki 3700 kilometreyi saatte vasati 980 kilometre süratle u-çarak aşmış ve yarı resmi bir rekor tesis etmişti
Dün takdim edilen modelin motörleri rekor tesis eden ilk m'^ellnkilerden yüzde 20 fazla bir kuvvete sahiptirler, 2000 millik bir firar
Hongkong, 2 A, A. (United Press) — Komünist Çinlilerin e-linden, dünyanın datni "Tibet” üzerinden yürüyerek kaçmağa muvaffak olan milliyetçi orduya mensup 54 subay ve hükümet memuru bu sabah buraya gelmişlerdir. Buradan da For-mozaya gideceklerdir.
Evvelce Sikiang vilâyetinin kuzey batısında bulunan bu grup Hindistan'a varmadan evvel Pakistan, Keşmir, Bengal ve Hindistanın kuzey batısından geçerek Kalkütaya gelmek tçirı Himalâya dağları üzerinde 2000 mil katot m iştir.
Seyahat 6 ay devam etmiştir. Amerikanın \ a 1 ikanla münasebetleri
Roma. 2 A. A. (Reuterj — Ne W-York Başpiskoposu Kardinal Spellman Amerikalı hacıların başında gelmiştir.
Kardinal makamımla
nın bir elçilik tesis etmesinin ihtimalini müzakere edecektir.
Bilindiği Üzere Amerikalı ka-tollkler CumhurreMnin hususi mümessilinden ziyade Va tik arıda daimi bir temsilcinin bulunmasını istemektedirler.
Bazı protestan Amerikalılar ise papalık makamı nezdinde A-merlkanın temsiline son verilmesini İstemişlerdir, Papanın 74 lıncÜ doğum yıldönümü
Londra, 2 fVİRSj - Papanın 7-1 üncü doğum ve papHİİk makamına geçişinin on birinci yıldönümü bugün Vatikanda merasimle kutlanmıştır.
dün akşam buraya
Papa ile papalık Birleşik Amerika-
Eransada başlayan bir hareketle, devlet balkanlarının doğdukları şehirleri (dünya arazisi) ne ithal ediyorlar
UN YA üzerinde yaşıyan insanların harp ve kavgayı bırakıp bir birlik kurmaları fik-
ri eskiden beri münakaşalara sebep olmuş, fakat bir türlü tatbikat sahasına intikal edememişti.. Cins cins a-tom bombasının keşfedilmesi, bilhassa dünyanın komünist ve demokrat isimleri altında iki kısma ayrılması, dünya birliği fikrini yeniden canlandırmıştır.'
Dünya birliğine giden yol "demirperde” tarafından kesildiğinden, demokrat grupa dahil olan memleketler, bilhassa Batı Avrupa memleketleri, evvelâ kendi aralarında anlaşmak istediler. Bu maksatla Batı Birliği, Avrupa Birliği, Atlantik Paktı, Marahali Plânı gibi teşebbüslere girişildi. Her ne kadar bahsi geçen teşebbüslerin büyük bir kısmı, muhtemel komünist taari'uzuna karşı bir hazırlık mahiyetinde ise de eninde sonunda demokrat dünyanın birleşmesine yardım edecek karakteri ha izdirler.
Amerikalı bir eski-muhaı ıh pasaportunu denize atarak kendini dünya vatandaşı ilân etti. Bir çoklarımız Amerikalının hareketini komik bil* hâdise şeklinde tefsir ettik. Fakat, son gelen ajans haberlerine göre. Fransadaki Mariguane Cahors ve Re-vel şehirleri ile- Ahnanyadaki Koenigs-u’inter şehri, hudutları dahilinde bulunan araziyi “dünya arazisi” ilân etmişlerdir.
Fransızların ön ayak oklukları hu harekete • milletlerin 1 numaralı dünya yolu” ismi veriliyor. Revel ve Co-hoı-a elan başlayan ve nazari olarak KoenigsU’inter, Berlin. Leningrad, Hındialan, Çin ve Anıerikadan geçecek olan biı yol üzerindeki bütün şe-hirİer “dünya şehri” ilân edileceklerdir. “Dünya yolu” üzerinde insanlar ve fikirler hiç bir kayda, tahdidata tâbi tutıılmıyacaklardır.
Diğer taraftan, yukarıda ahihİ geçen Revel şehrinin belediye başkanı Sud-re, Revel’de doğmuş olan Fı ansız Cumhurbaşkanı Vlncent Auriol'u ziyaret etmiş ve Revel’le beraber Auri-olün "dünya vatandaşı” olduğunu kendisine tebliğ etmiştir. Sudre'e verdiği cevapta Cumhurbaşkanı Auriol, yem sıfatını büyük bir memnuniyet ve ciddiyetle kabul ettiğim belirtiyor. Anriol’ün tavsiyesi üzerine, diğer memleketlerin devlet başkanlarına ve onların doğdukları şehirlere birer telgraf çekilecek, Fransada başlıyan harekete katılmaları istenecektir.
Hâdiseye “tuhaf” vasfını vermek çok yanlış olur Şimdiye kadar teknik, muğlâk yollar takip edildi, müspet hiç bir netice alınamadı; biraz da basit, samimi teşebbüslere girişilsin. Çünkü “kıyamet günü” gelirse, son derecede ilmi bir kaç atom bombasının yardımı ile gelecektir.
ELBİSE, şapka, eldiven ve mücevher, bir kadının giyiminde mühim unsurlar olabilir. Fakat kadına asıl kadınlığını veren, benliğine karışan bir şeV vardy ki. o da kokusu, parfümüdür. Elbisemizin kumaşını, rengini, biçimini seçmekte o kadar güçlük çekmeyiz; tecrübelerimiz, moda ve terzimiz bize bu hususta vardım edebilir. A-ına kullandığımız sabun, pudra, kolonya ve parfümün şahsımızla ve bir-birleriyle tam bir ahenk halinde olmasını sağlamakta, vücudumuzu insan zekâsının tabiat bitkilerinden çıkardığı ıtırlarla daha güzel, daha çekici bir hale getirmekte zevkimizden başka rehberimiz olamaz. Şahsiyetine uyan parfümü bulup, onu ölçüyle kullanmasını bilmek her kadına nasip olmıyan bir hünerdir.
Fakat paıföm seçmek kolay mı? Burnumuzda tüten o canım parfümlerin her damlası kesemizi bir kor damlası gibi yakar. Aralarında seçmek şöyle dursun, birinin bir şişeci-ğıni ele geçirdik mi, bitecek körletişiyle ferah ferah kullanmaktan bile çekiniriz.
Paris kadınları bu hususta bizden talihli. Her keseye göre iyi parfönı, güzel pudra var burada. Evet, var anıma, sokakta her adım başında rastladığınız o pırıl pırıl parfümeri camekânları önünde, o her biri allı yaldızlı kumaşlar, rengârenk kadifeler üzerine oturtulmuş birer yıldız gibi parlıyan kristal şişeler arasında gelin do şaşırmayın, gelin de seçin bakalım... Hele mağazaların birinde yakanıza fışkırtılan çok pahalı bir parfüm aklınızı çeldi mi. kokusu rüyanıza girer, rahatınız kaçar .
Paris’in, süs sanatlarının en yüksek mertebesine çıkarttığı hıı ıtır sanatını daha yakından tanımak üzere, gittim, okuyucularımın adına iki büyük firmayı gezdim. Biri Fransanın en lüks parfüm ve pudralarını yapan bir ev, öteki daha harcıâlem, fakat yıllardan beri dünya piyasasına hâkim hır fabrika.
Caron’un PJace Vendome’da» lâcivert halılar üzerinde gümüşi kadife koltuklar, mermer heykellerle süslenmiş salonuna girdim. Salonun iki yanında iki bııdııar, tül volanlarla
Denilebilir ki, ıtır sanatında, diploma bir rol oynamaz
Yeler ki, o insan, asırlarca devam edegelen bu kültür ve zevk ananesi içinde yetişmiş, yaratıcı kudrete sahip olsun
Yazan : Ayşe NÜN
Bir parfön fabrikasının bekleme Mit(»nu lâhoratlivarı
örtülmüş tuvalet masaları, klişe mimarisini andıran iki dolap. Sanatla oyulmuş aynaların önünde ne şişe
var, ne kutu. Birden dolaplar açıldı, birinde raflar üzerine dizilmiş boy boy mavi porselen kaplar, ötekinde
Hususi muhabirimiz Curt Riess bildiriyor
Harp ııiçiıı oi mı yarak ?
«ekil şekil kristal şişeler. Siyahlar giyinmiş, orta yaşlı, ince bir kadın, Paris’in büyük moda evlerinde çalışan kadınlara has o bilmiş ve kibar tavırlarla bana izahat verdi.
*
Bir parfüm nasıl yaratılır?
Kapısı, bir iki mütehassıs kişiden başka herkese kapalı olan bir laboratuarda aylarca, hazan senelerce tecrübeler yapılır. Orada çalışan kimyager Ortaçağda altın yapmaya uğraşan araştırıcılar gibi büyük bir esrar havası içinde çalışır. Yeni bir halita, yeni bir koku keşfedilecektir. Fakat bu koku, imâl edildiği evin damgasını taşımakla beraber, şimdiye kadar meydana gelen kardeşlerinden farklı olacak. Çiçek esanslarından yapıldığı halde, kokular öyle mükemmel bir şekilde mecz edilmiş olacak ki, kokladığınız zaman size muayyen bir çiçeği hatırlatmasın; sizi blnbir çiçeğin tam bir ahenk 1-çınde karıştığı bir ıtır dünyasına götürecek. Sırrını çözemediğiniz bu koku engini içinde yüzerken, hayâlinizde renkler, şekiller, hatıralar canlanacak. Fakat zamanın ve modanın hâkim koku zevkleri de vardır. 1900 yılında çok sevilen bir parfüm bugün artık hoşumuza gitmiyebilir. Yeni parföm koku modasının ana hatlarını takip etmekle beraber, nüansta daima bir yenilik getirmeye çalışmalıdır. Bütün bu kaidelere uyarak meydana getirilen eser laboratuardan çıktıktan sonra, yem doğan çocuğA i-sım takmA sırası gelir. İsim parfümün hayâlimizde canlandırdığı duyguların insan diliyle bir ifadesi olmalıdır. Aynı zamanda güzel, ahenkli de olacak. “Noel Gecesi” ( Nuit de Noelı,
Güller bayramı,, (Fâte des Roses) “Kara Nerkis” (Nareisse Noir) gibi isimler başlı başına bir şiirdir. İsim de tAkıldıktan sonra, parfümün giydirilmesi (habıllage), yani şişe, kutu, kâğıt, etiket ve kordelesinin imâli başlar. Giyimin isimle ahenk halinde olması da şarttır: Fakat bazan isim giyime, hazan giyim isme tesir edebilir. meselâ siyah kadife bir kutu içinde altın şişede satılan "altın ve siyah” (or ct noir) parfümünün ismi kıyafetinden gelmedir. Buna mukabil Caron’un son yarattığı “neşe ile" (With pleasure) kokusu neşe, serinlik. ferahlık ilham ettiği için ufacık bir şarap fıçısı halinde bir şişeye yerleştirilmiştir.
Parfümü giydirme İşi bir çok de* sinatör ve sanatkârı işgal eden başlı başına bir sanattır. Şişenin bi-çimi, şişenin kapağı, etiketin deseni ve harfleri, kutunun sarıldığı kâğıdın rengi ve malzemesi, kordelesi, kordelenin içine dokunmuş isim veya ufak dekoratif motifler, bunlann hep-si parfümün bir küçük sanat şaheseri. bir biblo gibi meydana getirilmesinde x işbirliği etmekte ve Paris zevki denilen, dünyanın başka hiç bir yerinde misli bulunmayan Bir revk ve güzellik ananesini devam ettirmektedir.
Laboratuarda parfümü yaratan mütehassısı merak ettim ve öğrendim ki, bu adam ekseriya bir fakülte mezunu kimyager olmakla beraber, par-föm zevki ve ananesi içinde yetişmiş diplomasız bir insan da olabilir. Diploma bu işde hemen hiç bir rol oynamamakta, yeter ki o insan asırlarca devam edegelen bu kültür ve zevk ananesi içinde yaratıcı olsun, En modem makine tesisatı yanında yaratıcı terde kıymet verme zihniyeti bu sahada olduğu gibi her sahada Fransız kültürünün özelliklerinden biridir.
Fransanın büyük bir sanayiini teşkil eden parfüm sanayii öbür miTll iş sahaları gibi harp esnasında durmuş, ölmüş gibiydi. Büyük firmaların çoğu 1939 dan 1947 hattâ 1948 e kadar hiç bir yeni mamul vermek imkânını bulamamışlardı. Fakat başka birçok sahalarda olduğu gibi parföm sanayiinde de kalkınmanın ne kadar hızlı, şevkli olduğunu görmemek elden gelmiyor.
Gezdiğim firmalarda bizim memleketimize olan parföm ihracatının du-rumunu sordum: Bazı büyük lüks firmalar harpten evvel Türkiyeye bol mal sattıkları halde, bugün gümrük zorlukları yüzünden hemen de hiç İhracat yapamıyorlar Bu tAnesi iki ay evvel memleketimize bir mütehassıs göndererek hanı malzeme olarak buradan yolladıkları parfömlerin ts-tanbuldaki bir lahoratuvarda şişe ve kutulara yerleştirilmesini ve satılmasını temin edebiliyor. Fakat hepsi ı-tû- seven ve ıtırdan anlıvan Türk kadınına daha bol mikyasta malzeme verememekten müşteki.
Ya biz Türk kadınları? Biz de süs sanatının bu güzel mahsullerini doya doya kullanarak daha güzel, daha çekici olmak istemez miyiz? inşallah bir gün gelir ki, Paris parfümleri bizde de her keseye göre bir mal olur ve böylelikle kadınlık dünyasında hakkaniyet yerine gelir.
taarruzun tadını almış bulundular. Rusların mütecaviz politikası Borüne kadar devam etti. Müttefiklerin. Berlin! feda etmi-yerek burada ayak diremeleri, cihan tarihine geçecek en mühim kararlardandır.
Berimde tezahür eden müttefik politikası ve bilhassa Atlantik Paktının alelâcele İmza ve tasdiki, Kremlinin askeri müşavirlerini ikaz etmiştir. Rus generalleri artık, Avrupayı hır ıkı haftada ezip Atlantı kkıyılarma ıncmiye-ceklerini anlamışlardır.
General Hakler, bana bir gün şöyle demişti: “Eğer muhtelit’ düşmanlarını, yıldırım harbiyle yenemiyece-ği, Hitlere ispat edilmiş olsaydı, İkinci Cihan Harbine belki de başlamazdı."
Sovyet Rusya, bugün bu hakikati idrâk etmiştir. Rusya vaktiyle, Almanyanın uğradığı bütün müşküllerle karşı karşıyadır. Benzin sıkıntısı çok büyüktür; uzun harbe kifayet edecek çeliği yoktur; ikmal yolları uzun ve her türlü taarruza açıktır.
Denilebilir ki; ‘ Bütün noksanlar ortadan kalkabilir ve Rusya yine harp eder,,. Biz buna da ihtimal vermemekteyiz. Çünkü Stalin ve Politbüro’nun şimdiki Azası, hiç bir zaman harbe taraftar olmamışlardır. Sovyet liderlerinin bu harp aleyhtarlığı, askeri hazırlıksızlıktan çok daha derin’o giden, ruhi sebeplere dayanır.
Diktatörlük rejimleri niçin harp ederler? Tarih şimdiye kadar iki sebep kaydetmiştir:
Birinci ve asıl sebep, diktatörün, dahili memnuniyetsizliği, yani muhaliflerini, harici muvaffakiyetlerle tatmin etnıek istemesidir. Sovyetler Birliğinde bu sebebi haklı çıkaracak bir muhalefet yoktur, Rejim sağlamdır ve Stalin, harp içerisinde bile halkı teskin etmeye lüzum görmemiştir.
İkinci ve daha zayıf sebep ise, diktatörün, megalomaniye müptelâ olmasıdır. Hltler bunun en güzel misalidir. Mitler, 1939 da harp etmeye hiç mecbur değildi, dahili vaziyeti gayet sağlamdı. Hltler, sırf. Alınanyayı I yeniden imar etmek İçin vakit kazanmak gayesiyle harbe erken başlamak mecburiyetinde olduğunu söylüyordu.
.Stalin veya halefleri, böyle hatalara düşmiyecek-lerdlr. Bir kere Stalin megaloman değildir ve sonra da Mitlerin Akıbeti, daima gözünün önündedir.
Hitlor misali, diktatörlüğün, harp etmekle hiç bir şey kazanamıvacağını ve bil Akis her şeyi kaybedebileceğini açıkça göstermektedir. Bu hakikat Sovyetler Birliği için de varittir. Harp eder de, kazanırsa, ne olacak? Ruslar koloıüzatör değildir. Bu itibarla Avrupa milletlerine «İnha üstün değil, daha aşağı bir medeniyet getireceklerdir. Sovyetlerin zaferi, /Vvrupnmn her tarafında mahalli komünist partilerini İktidara getirecek ve bunlar hemen Moskova İle ihtilâfa düşeceklerdir. Rus zaferi. Avrupada bir sürü “Tlto" yaratacaktır.
Diğer taraftan harp kaybedilirse. Rusyada ve Ko-minform peyklerinde komünist rejimi yıkılacaktır. Görülüyor ki. bütün ihtimaller, Sovyetler Birliğinin sulhü muhafaza edeceğine delâlet etmektedir.
Zaten, Sovyet şeflerinin bilaistisna itikat ettikleri Marksizm, başı boy kalan kapitalizmin, buhrandan buhrana düşerek kendi kendini tasfiye edeceğini ve yerini sosyalist cihan nizamına bırakacağını telkin eder. Bu İtibarla Kremlinin, eninde sonunda varacağını tahmin ettiği gayesini, zamansız bir harple tehlikeye düşürmesi beklenemez.
Avrupada yakında harp çıkıp çıknuyacagı hak-kındaki hayati sualin cevabı işte budur. Bu harp, çık-mıyncaktır. Bütün ihtimaller, bu harbin olmayacağını gösteriyor. Şu var ki. iki, üç sene sonra vaziyet belki değişebilir. Fakat, bugün, iki üç sene ebediyet kadar uzundur.
Batılıların, demokrasi rejimine bağlı olmaları, harbe başlamalarına mânidir. Sovyetler ise, Berlin ablukasından sonra yıldırım harbinin iflâsını görmekle, şimdilik buna cesaret edemezler
Paris 28 (Hususi muhabirimiz Curt Riess bildiriyor) — Doğu ve Batı arasında kopabilecek bir harp, Avrupada çok kimseleri endişeye dü-
şürmektedir. Halbuki. Sovyctler Birliği ile Amerika ve diğer Batı demokrasilerin hususiyetleri dikkatle tetkik edilecek olursa, böyle bir harbin - hiç değilse gelecek iki Üç yıl zarfında - çıkmıyacağına hükmedebilmek için, falcı olmaya bile lüzum yoktur.
Meseleyi, harbin başlangıcını ele almak suretiyle, basite irca edelim. Çünkü, harp olabilmesi için, taraftarlardan birinin harbe başlaması lâzımdır. Batı devletlerinin. harbe başlamıyacakları besbellidir. Demokrasinin temeli olan parlâmento rejimi, askeri baskınlar yapmaya hiç müsait değildir; halbuki hor harp, baskınla haşlar. Bundan başka, demokrasiler, sulh zamanında silâhlanma için fazla pma snrfetmeye mütemayil değildirler. Parlâmento rejiminin bıı hususiyetleri yü-zündendir ki. demokrasiler, şimdiye kadar her harpte baskına uğradılar.
Avrupada harpten korkanların da zaten, ileri sürdükleri başlıca sebep bınlur. Sovyet Rusyıunn, haiz olduğu büyük askeri tefevvuktan bilistifade, aemokrasi-lere, hazırlanacak vakit bırakmadan harekete geçeceği sanılıyor ve hattâ, bugüne kadar niçin silâha müracaat etmediğine hayret ediliyor.
Buna karşı ne denebilir?
Rusyanın son zamanlarda, cihan ve bilhassa Sovyet Rusyanın sulha muhtaç olduğunu iddin ederek bu yolda propaganda yaptıkları İleri sürülürse. hemen, Mitlerin de aynı sözleri söylediği ve buna rağmen, harp ettiği cevabı ile karşılaşılacaktır.
Halbuki, H i ilerle SI alin arasında bu bakımdan çok büyük fark vardır. Hltler. sulh propagandasını sırf, silâhlanmasını gizlemek ve vakit kazanmak gayesiyle yapıyordu.
Halbuki, Rusyanın zaten muazzam hır ordusu var. Bu ordusunu gizlemeye çalışmadığı gibi, bilâkis bu ordusunun mevcudiyetini her fırsatta ilân etmekten geri kalmıyor. Bu itibarla Kusyanın sulh propagandasını, harp hazırlığını gizlemek gayesine atfetmek hatadır.
Zaten biraz düşünülecek olursa, Rus sulh propagandasının saıniınl olduğu anlaşılır: Suvyetl. ı Birliği, dünyada sempati kazanmak ınecburiy©tindedir Stalin, dünyanın nefretini kazanmanın ne demek olduğunu. Mitler misalinden öğrenmiştir. Esasen, beynelmilel karakterini kaybetmiş bir komünizm tasavvur edilemez. Rusya dışındaki işçilerin; Deh Petronun yeni halefleri tarafından takip edilebilecek emperyalist gayelere hizmet etmiyecekleri aşikârdır, Halbuki her memlekette, İşçileri ve halkın büyük kısmını sulh parolası etrafında birleştirmek her zaman mümkündür. Vakaa, komünist olmayan memleketlerde Sovyet Rusvanın ne derece sevilip sevilmediğini kestirmek mümkün değilse de, Sovyet İerın kendi sulh propagandalarını sabote etmeleri halinde bu sempatinin çok daha azalacağı muhakkaktır.
Hor halde Sovyetlerin, şimdiki halde, silâha, müracaat etmemek niyetinde snmlınl oldukları Berlin ablukası ile Tlto hâdisesi sırasında görülmüştür.
Rusyanın mütecaviz emelleri hakkında bugün ııe söylenirse söylensin, Kreıniin'ln, Hltler - Stalin paktına kadar, katiyen harp çıkarmak niyetinde olmadığını kabul etmek lâzımdır
İkinci Cihan Harbinden evvel, Sovyet Dışişleri Bakanı Litvinof, mütemadiyen kollektif emniyet sistemini teklif etmiş ve sulbün taksim kabul etmediğini söylemiştir.
Rusyanın mütecaviz politikası, harp İçinde, hattâ harpten sonra başlamıştır. Bir gün kendilerini Stallngrad ve Moskovanın yüzlerce kilometre batısında gören Ruslar,
Günün ekonomik hareketleri
Bu say fam »ı
beşincide bulacak«HMZ
Sayfa 4
V E N T İSTANBUL
3 Mart 1050
HİKÂYE
r
C SAĞLIK- GENLÇİK - GÜZELLİK
Berberde
Göğsümüzü geliştirelim
Yazan: \Villiam Sar oy an
I NNEM saçlarımı keptirmemi
II söylüyordu; ağabeyim »açlu-Brımı keptirmemi söylüyordu;
komşumu* Haçlarımı keptirmemi söylüyordu. Saçlarımın uzunluğu, «anki bütün dünyaya «lort olmuştu. Bu ıncvcıııı günde belki yetmiş, seksen defa İşitmekten bıkmış, unaıınııştmı artık! Herkes : "Bu kadar çok siyah sacı ııv ya-paoaksm. kes gitsin!„ diye uzun uzun öğüt veriyordu.
İlık bir bahar günüydü, ttahçfr» nılsdnki cevls ağacının altında yo-şll çimenlere uzanmış tHhlııtl dinliyordum. Allahım, hayatta olmak ne zevkli l>İr şey. Bir evliniz, bir bahçemiz, evin önünde yaz günleri serinlemek İçin bir «umdurmamız var . Bir odam, bir yatağım, ınnsanı. İHkemlem, köpeğim, piyanom, sobam var Gülüyorum, konuşuyorum, nefes alıyorum. Bunlar ne fevkalâde şeyler!
Şimdiye kadar hiç görmediğim yerleri görmek İştiyakı He yanıyorum. Dünyanın bütün pliılrlt şehirlerini: New-Y(»rk’u, Londrayı, Partal, Berlinl, Vfyanııyt, îstanbu-lu. Komayı. Kahlreyl, Imuıııa hüzün veren karanlık denizleri görmek tat iyorııın.
Bunları düşünürken, birdenbire saçlarınım arasında bir kımıldanma hipnvttlm. Küçük bir kuş saçlarımı eşeleyip duruyordu. Hayatımda şimdiye katlar hiç bir kuşun sesini bu luıdnr yakından, bu kadar bariz olarak Işltnn iniştim! Yepyeni bir şeydi bu benim için! Küçük kuş Midece ötmüşHi. Halbuki bana hıçkırıyormuş gibi geldi, Evet, kuşcağız sadece hıçkırıyordu. Serçenin bu yanık hecelerinde bir ruh, bir sevinç İfadesi do vardı. Bu bir cıvıltı değil, harl-kıılâde bir mııslkl l(ll. Fakat bunun nynı zamanda tablatln hana gönderdiği bir İhtar olduğunu an lamakta da gecikmemişi İm. Çünkü bir kuşun, bir insanın saçları arasına girerek yuva yapmak tat(*-mesi, pek o kadar görülen bir hâdise değildi, bil olmıyan sezmiştim.
Yerimden serçe de. bu ânl hareketimden korkarak t>lr nefeste Uçup gitiL Kimseye haber vermeden şehrin yolunu tuttum.
Y'olda giderken düşünüyordum : “Saçlarım kesik olsaydı, sı içe kilin gelip de yuva yapmak için benim başlını soçmlyocekti. Demek kİ "Saçını kes!,, diyenlerin luıklnn V»k «leğlhll.
Mariposa pokağıııda \rnm adlı Ermeni bir berber vardı. Doğruca ona gittim.
Aram, küçük bir masanın önünde uyukluyordu. Masanın üstümle ermenlre bir kitap açılmış, öylece duruyordu. Berber beııl görünce başını kaldırdı. Ermenice dedim kl:
— Saçlarımı kestirmek İstiyorum! Fakat, yalnız yirınl beş kuruşum var; k(‘M»r nıtalnlz?
— Geldiğiniz/* nıemııiııı oldııın, (ledl. Adınız nedlrf Oturun rica ederim. Önce size bir kahve pişireyim. Ah, no kadar gil/cl «açlarınız var!
— Evet aıııa, herkes bu suçları kestirmemi istiyor.
— Dünya höyledlr, dedi. Heruv matı, herkesin İsine karışmak â-deftir. Bu «açların nesi var? Neden kostlreeekmlşslntaf Virnıl beş kuruşunuzu bana vermek İÇınml? Neden acaba kendi halinde ıdıın bir İnsanı rahat bırakmazlar şu yeryüzünde?
— Saçlarımı keperekslnlz değil mİ? Ne olur kesin! Ben do rahat ederim, herkes de rahat eder oıı lar kesilirse..,
— Önce kain elerimizi sonra düşünürüz!
Kahvelerimizi içlik, kıırşısına oturdum.
önen ensemd/’kllerl başladı. Hem kesiyor, fiyordu: Bir zamanlar
Bu Me o bir şeyler
kadar ta-oldııjtunu
fırladım. Ani
Küçücük
içellin dr
Atılanın
kırpmaya hanı â alabil* dtıyiM
varmış. Adı Mistikmiş. Muşta dünyaya gelmiş. Boş çocuğu yarmış.' Anaları onları yüzüstü bırakarak kaçıp gitmiş. Bıı çocuklar, babalarımı. ne kadar kazandığını sormaktan başka bir lâf etmesini bilmezlermiş. Zavallı Mtaak dayının başına daha neler gelmemiş neler!
Aram, durnıaılan anlatıyordu:
— Dayını, müthiş kuvve!II bir adamdı. Köyündeki güçlü kuvvetli geçinen hir çok delikanlıların sırtını yere getirdikten sonra, birçok kimselerin teşvikiyle pehlivan ol-maya knrıır vermiş. Fakat kazandığı paraları har vurup harman su vuruyormuş. Parayı hiç sevmezmiş. Bir ırün kendisine pişman o-lacnğını söylemişler. Nihayet gü-reşemiyeceğl günler gelip çatmış.
İştirak ettiği müsabakalarda daima alaylara, ıslıklara maruz kalmış. Nihayet oralardan kaçmaya karar vermiş. Önce tslanbula. sonra dn Viyanaya kaçmış.
îçlml çekerek:
— Viyanaya mı gitmiş? Sizin dayınız Vlyanavı görmüş mü?
— Evet hem yalnız orasını değil, bir çok yerleri görmüş. Ber-llnl. Partal, Londrayı, New-York‘u. Cenubi Amerlkayı. Hor yeri’, her yeri. Fakat hiç bir yerde kendisine bir İş bulamamış. Her çaldığı kapı yüzüne kupanmış. Açlıktan, sefaletten sürünüp durmuş. Nihayet zavallı .Minak dayını ÇLııo gitmiş. Orada bir Arap hokkabazdı rastlamış. Bu adanı bir at cambazında çalışıyormuş. Dayım ona İş aradığını söylemiş. O da. dayıma sormuş:
“— Seıı lıuyvanhırı sever mi-slnf„
“— Şu kubbe altında bulunan, Allahın yarattığı, canlı cansız her şevi severim.,,
"— Pekâlâ, vahşi bir kaplanı du sevebilir misin?,,
Meselâ bir kaplanın koskocaman ağzına kafanı sokabilecek kadar, o hayvanı sevebilir misin?,.
“— Tabii severim. Günde on iki defa bile, başımı o kaplanın ağzına Kokabilirim!,,
"— Yok o kadar fazlasına lüzum yok! Güııdr sadece üç defa bu İşi yapımın kAfl!„
Bundan sonra, at canıha/.ı. Çin den Hinde, Hin t ten Afgantatana. A t gunİHİa ndun Irana d ola Mı ıış durmuş. Mtank dayımla kaplan iyice dost olmuşlar. Tahran şehrine geldikleri gün hava çok sıcakmış. Sıcaktan bunalan kaplanın birdenbire vahşilik damarları knbarıver-mlş. Dayını da. hayvanla olan doMtiuğuna güvenerek başını, yine, onun koskocaman ağzının İçine u-zatıvermiş. Fırııı gibi sıcak ve soluyan bir ağız. Nlhııyrt hayvan biraz sükûnet bulunca, dayını da başını çekmek istemiş. Fakat o zaman olun olmuş İşte. Vahşi mahlûk çene kemiklerini, bir fare kapanı gibi hızla kapatarak, zavallı Mlâak dayımın kafasını gövdesinden uyırıverrıılş.
Oturduğum yerden, birdenbire telâşla fırlayınca, ucu.vlp, garip hir mahlûkla karşı karşıya
Aynada kendimi görüyordum! E-vet bu benim! kalkarken makas başımı dnlııılş, delikten kanlar akıyordu. Butun saçlarını dn sıfır nuınurıt ıra« e-dllıııIştL Saç kesme ücreti cebimdeki yirmi rek, hemen evin
Bani görenler meye başladılar,
bonık saç şekil söylediler. Saçım ; okun.
Fakat ben onlııra hiç aldırmı* ynr4 zavallı Mtank dayının feci â-kıİHdhıi düşünüyordum. Acaba çocukları rıe olmuşlardı? Raclarım biraz uzayınca yine berber Arama gidecek ve onlarill dn âkıhetlerlııl öğrenecektim» Buııuıı İçin «ııçhırn ınıri hir nn evvel Uzamasına dım elliyordum.
bir dar
O-
Keldim.
Hız lu yt-rlmden
diye beş kuruşu vere-ynlunu tuttum, katıla kstıla Bİİl-Bıı kadar deli görmediklerini yoklu kİ şekli
Çeviren: Müheyya Î’UN’CAY
Nazarı dikkati çeken kuvvetli bir göğüs inkişafı dalma itimat edilen bir sıhhat alâmetidir. Şimdiye kadar yapılan tecrübelerden, göğsü basit mc-todlarla inkışnf ettirmenin her zaman için elimizde olduğu anlaşılmaktadır. Geçenlerde tanınmış bir doktor, geniş göğsün muhakkak kuvvet ve sıhhate delâlet etmediğini ileri sürmüştür. Bu sözler her ne kadar İlk bakışta yanlış nnlaşılmış ve tcnkldlerc sebep olmuşsa da, doktorun ilkti bir bakımdan doğrudur. Geniş bir göğüs, derin olmadığı müddetçe, gözü aldatır; teneffüsün en emin işareti, asıl derin göğüstür. Derin göğüsten kasdettiğlmiz, alt kaburga kemiği İle amudifıkari arasındaki mesafenin genişliğidir. Bu mesafe devamlı egzersizle genişlctilc-blllr. Fakat Jimnastiğe başlamadan evvel, göğsün inkişafına mâni olan A-milleri bilmek lâzımdır. Teneffüs şekil. duruş vaziyeti, vücudun Üst kısmındaki adalelerin ne dereceye kadar çalıştırıldıkları, meslek ve yaşama tarzı gibi muhtelif Amillerin göğüs teşekkülü üzerine olan tesirleri bâriz-dir. Dikkat edeceğimiz noktalara bir gözatalım:
'Yürüyüş: Omuzları hafifçe gtrlye atılmış ve çenesi kalkık duran, umumi vaziyeti dik olarak ytbüycn kimse hiçbir zaman çökük veya göğüsten şikâyet etmemiştir.
Oturuş: Kambur oturmayalım,
turduğunuz zaman, dlaframjn altına rastlayan, ciğerlerin en fazla genişleme kabiliyeti olan kısım, vücudun yükü altında ezilir ve tabii kİ teneffüs vazifesini hakklyle ifa edemez.
Bazı hastalıkların sebeplerini çok uzak ve karışık şeylerde ararız: Hazımsızlık, kabızlık, mesane rahatsızlıkları. astın, kalb hastalıkları ve hattâ verem, bunlardan bir kaçıdır. Halbuki bütün bu rahatsızlıkların sebebi ekseriya gayet basittir. İnsanı büroya bağlayan meslekler, rahatsız iskemleler, fazla ve yüklü giyim, mânevi sıkıntı veya uzvl yorgunluk, farkında olmadan vücudun tahammül kabiliyetini azaltır ve umum! bir gevşekliğe sebep olur. Neticede, gevşeyen adaleler, vazifelerini tam yapamadıklarından. yukarıdan tazyıkla itilen organlar tekallüs ederler, yer değiştirirler. Bövleco İç organların çalışmalarında mühim bir değişiklik olur. İşte size, yukarıda bahsi geçen rahatsızlıkların sebebi.
Hatırımızda bulunması lâzım gelen diğer bir nokta da. teneffüs şeklimiz-dir. Derin nefes almak, yalnız sabah veya akşam yapılan Jimnastik hareketlerine Lnhisar etmemelidir. Derin nefes almayı Itiyad edinmeliyiz. Bütün ciğeri harekete getirerek nefes almak varken, bir kısmını kullanmak, burnumuzun tek deliğinden nefes almak veya ağzımızın bir ta-afini kullanmak kadar mantıksızdır
Geniş bir göğüs, sıhhııt kaynağıdır; bakımına daha İtina göstermeliyiz: GÖğaÜ genişlet inek Içlıı bir kaç hareket
1)
21
8j
4)
Öl
6)
Dik durarak, ellerinizi yana sarkıtınız. Sonra kollarınızı göğsünüz üzerinde kavuşmak üzere Öne getirin. Bu hareketi 25 kere tekrar edin.
Ellerinizi göğsünüz hizasında kilitleyin vc sonra İleriye doğru uzatın. 13 kere tekrarlayın.
İki yumruğunuzu sıkarak bileklerinizi başınızın Üzerinde kabil olduğu kadar uzatın. Yumruklarını ayırmadan kollarınızı omuz hizasına getirin. 13 kere tekrarlayın Bilerinizi başınızın Üzerinde kilitleyin vc sonra dirseklerinizi yüzünüz hizasında birleştirin. 13 kore. Duvardan 60 Sm uzak durarak, ellerinizi duvarı İtermiş gibi dayayın ve sonra geriye çekilin. 13 kore.
Bir kolunuzu başınızın 15 santim üzerine getirin. Diğer kolunuzla arkadan hir daire çevirin. 13 kere.
Ingiltere şampiyonluk oyunlarında güzel bir kurtarış yapan I’eggy Frank*.
I
/
17
yaşındaki
iıı>yiırn kurMi birincisi Mile .MıırrrIlı» Bleıı^e.
Sağlık bilgileri
★ Yraı yayılan araştırmalar neticesinde, firoid guddesinin ifrazı radyoaktif iyot İle muntazam bir surette azaltılabilecektir. Verilen dozajın kontrolü ile guddeye zarar vrrectk tesirler bUlenmrktt dir. Bu usûl bil* hassa, kalb hastalığı yiizihıdcn, ameliyatı gayrı mümkün kılan hallerde çuk faydalı olacaktır. Tiroid ifrazatını azaltmak için verilen radyoaktif iyot, anjin dö puatrinin sebep olduğu ağrıyı durdurmuş re konjt ksiyoıı-lu kalb hastalıklarında hastanın teneffüsünü kolaylaştırmıştır. Yeni usûl, muhtelif kliniklerde, yüzlerce hastaya tatbik edilmiştir. Tiroid guddesinde knasrr olan hastalar da bu tedaviden istifade etmiştir.
★ Crçraîrnfc Amrrlkiıda yapılan bir tetkik neticesinde, rasat i olarak yaşama müddetinin, 1800 semsinde olduğunun (M misline çıktığı, yani ıi7 sene olduğu anlaşılmıştır. Diğer hu mlrke tlı r arasından yalnız İskandinavya, Avustralya vti Yeni Ze/da-da Amerika ili yarışabilecek durum-ıhıdır. Bu ilerleme yalnız tıbbi it si/i-M sahalardaki inkişaflardan ileri yel* nu iniştir; aynı zamanda hayat seri-yi sinin umumi olarak yıiksıimiş ol-masının bııyhk tekiri t ardır. Bu Işde ihtisası olan kimselere göre, /975 te vasati hayat 7S sene olacaktır.
7)
Kollarınızı mümkün olduğu kadar İleriye uzatarak ellerinizi kilitleyin ve sağ dirseğinizi kabil öldüğü kadar sağa kıvırın. Sonra aynı hareketi sol kolunuzla yapın. 13 ke-
I
★ Hdlitosls. yarıl fena, rahatsız edici ağız kokusunun en başlıca se-brplcri. ağış vc boğaz enfeksiyonlar re bunların İyi bakılmamasıdır. Döşlerdeki çürükler dalma kontrol edilmeli, dişler gayet temiz tutulmalı, dış ctbri, dil r( ağızdaki mrmbran-hır herhangi bir rahatsızlıktan uzak bulundurulmalıdır, Bık sık dişçiye gidip f/nıuml bir kontrol yaptırılmalı-dır, Günde en aşağı bir kere diş fırçalamayı ve g il mir İlk ağız çalkalama yı llımal etmemelidir,
Evlilik hayatında karşılıklı rabıtanın devamı çareleri
Fena biten izdivaçlarla mücadele etmek maktadiyie »yi neticeler vadeden bir metod
bir fenalık saklıdır, karı koca sevgisinin
bir mahlûk gibi te-
olan, ynk-
insi-iste-
için, İyi neticeler vadeden bir var: Gençlere bu birleşmenin manâsını öğretmek ve Izdl-ikl insanın, başkalarının mev-gelişl güzel.
kafalarına yerleştirmek lâ-Hepimls izdivaçtan her tür-ve neşeyi bekleriz, bekledik-de bize temin edebilirler. Fa-
Halihazırda, İzdivaç mlleaseseRl bir kriz geçiriyor. Ondan bahsettiğim zaman, hemen hemen herkes “boşanmaya" karşı bir İmada bulunduğunu zannediyor. Fakat, boşanma, bir haftalığın Arazından başka bir şey değildir kİ. arkasında onu kışkırtan Bu fenalık da. ölümüdür.
Evlilik, canlı
lâkkl edilmelidir, zira o da canlılar gibi her gün büyümedikçe yaşayamaz. Ona, muhtaç olduğu dikkat ve İtinayı göatermiyecek olursak, vücudumuz bakımaıalık içinde, nasıl günden güne erirse, o da öyle çöker ve âdeta cins değiştirir.
Fena biten İzdivaçlarla mücadele etmek metod hakiki vaouı,
cudlyetlnden bihaber, tatlı bir dinlenme içinde yaşamasını temin eden hissi bir cennet olmadığı fikrini, zınıdır. İÜ zevk lerimizl
kat, unutmamamız lâzım gelen bir şey varsa o da, bu neşe ve zevklerin durup dururken kendiliğinden meydana gelmeyip, bir gayret neticesinde elde edildiğidir.
Evet, izdivaç canlı bir mahlûktur. Bu fikri kabul ettiğimiz takdirde, onun daima yenileşmesi lâzım geldiği fikrini de anlamış olacağız. Zira, hayat; büyüme, büyümede değişiklik demektir. On seneden beri görmediğim bir arkadaşıma rastladığım zaman onun değişmemiş olduğunu görürsem, hayatının bir hezimete uğradığı hissine kapılıyor, tecrübeye, kâfi derecede zenginleşme ve gelişme imkânını bahşetmediğinden şahsiyetinin kuvvetlenmediği kanaatine varıyorum.
EvlUlk de, bu adam gibi, değişmeyen bir alışkanlık olursa, soğuk bir hal alır. Zannettiğime göre birleşmelerin çoğunda görülen muvaffakı-yeUİzlUdere sebep, karı ve kocanın hissettiği can sıkıntısı ve değişiklik aızusudur. Karı koca, beraber geçirdikleri monoton hayattan son derecede bıkmışlaıdır.
Ayrılmaya karar verdikleri esnada. bu İki insan», eş değiştlrmcksi-zin arzu ettikleri, bütün değişiklikleri bulabileceklerini göstermek fikrini saçma bulanlar olacaktır. Buna
Pari( mektubu :
Yazan: Dr. David Mace rağmen, her insanda hiç hir zaman tamamen izah etme fırsatım elde e-demediği gizli bazı imkânlar mevcuttur. Sevmenin binbir türlü şekli vardır. istifadeli konuşmalara yol açacak namütenahi yeni mevzu yok mudur? Her gün müştereken tetkik e-dilocek, heyecan verici meselelerle karşılaşırla,
Bütün bu orijinal ve hareket temin eden, izdivaç hayatı İçin elzem tazelik ilerindedir de haberleri tur.
İzdivacı tatsızlaştıran sadece yatlv noksanlığıdır. Boşanma
yenler, bağhhklarına son vermek t-çln sarfettlkleri gayreti, onu kuvvetlendirmeye ve devam ettirmeye har-
*
tasalardı, aralarındaki monotonluğun kaybolduğunu görecek, münasebetlerinin esas temeli olan hayat unsurunun ölmediğini keşfedeceklerdi,
Meşhur bir operatör, nişanlısına yazdığı mektupta, müstakbel birleşmelerinden bahsederken, aşağıdaki satırları yazmıştı:
”Hlç bir toprağa, uzun seneler boyunca arka arkaya aynı tohumu ek-memelidlr. Değişiklik ve yenilenme elzemdir, aksi halde toprağın zenginlikleri çarçabuk tükenir. Güzellik bir müddet İçin birleşmemizin esasıdır. Fakat çok geçmeden başlılığımızın sebrbl arkadaşlık, daha sonra sadakat. en sonunda fikir beraberliği o-lur. Temeli teşkil eden bu esas malzeme, hayat boyunca, bitip tüken-mekslzin yeni tecrübelere kaynak e-lacaktır. Fakat İ2divacın hakikaten muvaffak olabilmesi için, her iki tarafın, birbirlerine yenilik getirmek için, daimi bir araştırma içinde bulunmaları lâzımdır. Ortaya çıkan yeni meseleleri beraberce tetkik ederek, değişiklik yaratmak ve sonra, o değişikliğe boyun eğmek mecburiyetindedirler.
Şayet, bir gün aile ocağınızda, ayrılığın ve muvaffakiyetslzllğin emarelerini hissederseniz. ümitsizliğe düşmenize hiç bir sebep yoktur; evliliğinizin bozguna uğradığını da hiç bir zaman görmeye razı olmamalısınız. Hakikaten istediğiniz takdirde aile biatinizi yeniden canlandırabilirsiniz. Böylece evliliğiniz gelişerek. her ikinizi de uzun zamandan beri için için özlediğiniz saadeti ge* tıreblllr, muvaffak olmak için aradı» ğınız kuvvet ve vasıta kendi içiniz-dedir.
Çeviren : S. KONA
Jose İturbi ve Valencia Orkestrası
AMERİKADA verdiği konserler ve Holly'vood’ta çevirdiği filmlerle milletlerarası bir şöhret kazanmış olan Jose İturbi buraya, şefi olduğu Valencia orkestrası ile birlikte gelmiş ve bu arada memleketimizde de konserler vermek Üzere Parlsten hareket etmiştir.
Burada verdiği konserlerin başlıca Özelliği de şıi ki, meşhur sanatkâr hem orkestra şefi^ hem de piyanist olarak İki İş binlen görmek suretiyle müzik ananesinde bir çığır açmaktadır. Meselâ Mozart’ın re minör piyano konçertosunu îturbl, idare etmekte beraber, kendisi de piyano
— Devnnii vur
Döğü-etmek-da has-geldiği
MUHARRİRİ : CAM/
=
Z3
Hol d tin Hata ı
bir İtfam. -t —
Yukardan tıwn£i!
len.ıfllr-ü-hıjıuf ile dolu.
elebaşısı
foldan atığa:
Yukardan ınyuiıt
Nuray, 13 —
için bir sÜHlklü-
2 — Kat. 4 — Tarak. 6 — Nar. S — Sak. 16 — Kum. 12 — Sam. 14 — Var. 16 — Laz. 18 — Zar. 20 — Tat. 22 — Yay. 24 — Faa. 26 — Yokuş. 26 — Dul.
İşte vaziyetin izahı. Nasıl ol-Kıyamet gününden beri, vü-bır şey tesir etmiyor; ölmek
TÜRKÇESİ ; REFİK HALİ D KARAY
1 — Bar, 2 — Kar, 3 — Ta.>. 7 —
Tam. P — Kas. 11
Kabtıı. 15 — Kaz. 17 — Mat. 10 —
Ray. 21 — Taş. 23 — Yed. 2ö — Pul. 27 — Kuş.
3Î
T” T- T □ i E • T
I 1
3 TT M
lif 4
|7
1 — Aritmetikte
Adem oğlu. 8 — Başına H gelince melek olur. 9 — Asyadn biiyUk bir nehir, 10 — Bir nevi sucuk, ift — Yemeğe u(l veren bir nobnt. in — Oeml devrllmefll. 17 — Bnlkan-İarda bir uda. iş — Bir hizmetkâr. 23 — Bir kıta. 25 — Bir cins umden. 27 — Bir cine ayakkabı. 29 — Bir peygamber. 30 — Olla Avru-pada bir nehir. 31 — Niyet, maksat. 32 — Gelir.
j — Alafranga bir vemek adı. 2 — Famla. 3 — Tarihi bir şehrimi!. D — Hlgoi’ln şirketlerimizden biri. 6 — Bir cins kumaş, T — dir çiçek ismi. 11 — Amerlluıda bir eyalet. 12 — Emtia. 13 — Katıksız, saf. 14 — Kutey Aınnrika-da bir nehir. 16 — Dört mevsim-don en gUzvll, 16 — Yontulmuş a-19 ıTersi) Hayvan gıda-
«I. 20 — Şimali Afrikâdâ bir duğ. ailaüeal. 21 — Kının halkından. 22 — Kıymetli bir taş. 21 — inatçı. 26 — Dervişlerin taşıdıklarından. 26 — Kapalı suratta anlatma.
Dt*NKC BtLMACANJN HALLİ
A>şe NLN
4
Zoc, hemencecik bırnkinış, Amerikalı girmişti. Bir nıüd-eserinin baş rolünü
— 33
Altı ay müddetle, bir gün fasıla verme den. bütün gazeteler “Beni Al!o romanı İçin en muazzam reklâmları yaptılar. Bu, bana pahalıya nıaloldu. Lâkin hayatımda bu kadar eğlendiğimi bilmiyorum meşhur olmuş, kapıcılığı bir bankerin himayesine det sonra da (Beni Al)
bizzat oynamak üzere büyük bir film şirketiyle parlak bir mukavele İmzalamıştı. Şurasını itiraf etmem lâzım ki. bu İşe tahsis ettiğim paranın bir kısmım kurtardım. Zira, gazetelerin yaptığı büyük reklâmlar sayesinde roman yüz yirınl bin nüshadan fazla satılmıştı. Hiç bir vakit Victoi Hugo, Zola böyle bir satış yapamamışlardı. Şan ve şeref güzel şey!! Bir Zoe Kruşar, Hugo’yu, Zolayı geçiyordu!! Reklâm dehâya galebe çalıyordu!I Ne yazık kİ, azizim JÜl, bu muazzam palavraya şahit olamadın. Yalnız beni vicdanen muazzep erleri bir hâdiseye istemiyerek sebep oldum, Meşhur kadın romancı Estel Tuşukor, Zoe’nln görülmemiş muvaffakiyetini deli gibi kıskandı, sarılık olup yirmi dört saat Içinıta öldü. Fakat azızlrıı JIB. seni bu hikâyelerle galiba traş ediyorum. Hoş. bak, İşte Monik geliyor, bizi arıyor galiba...
— Hey, Jorj, dalgamı makasa almışsın, oyunla-amma
bırakmıyorsun. Haydi, geliniz, salon n oynuyoruz. Modası geçmiş şeyler bizim haminnenin hoşuna gidiyor.
Monik, kolumdan tutarak oyun araya toplanmış olanlnrA doğru beni yor.
Valbrun Markisi, neşeli grupun vaziyetinde, soruyor:
— Bayanlar, ne oynayalım şimdi? Her taraftan sesler duyuluyor: — Körebe.
— Saklambaç.
— Bilemedin kaldır vur.
— Elinin üstünde elim vsr.
i — Ali Cengiz,
— Güvercin taklağı.
— Bilmece, bildirmece.
— Çimdik, çimdik makarna.
Valbrun Markisi haykırdı:
— Rica ederim bayanlar, baylar.. Herkes birden konuşursa işin içinden çıkamayız. Mü-
KIYAMET GÜNÜ
sııade ederaenia benim de bir teklifim vnr. Vaktiyle metbu-u mufahhunııın ünbeşinci Louls’yl eğlendirmek için bir oyun icat etmiştim, İsterseniz onu oynayalım.
Herkes tasvip elti;
Vaibirun Markisi;
— Oyun şu, dedi, mesele şimdi Büyüyeceğim sözleri tereddüt etmeden, şaşırmadan ve beklemeden tekrar etmede! Dikkat ediniz söylüyorum.
Marki, “bu köşe yaz köşesi, şıi köşe kış köşesi”, “keşkekçinin kcşkelenmlş keşkek kep* çesi", “bir berber bir berbere bire berber beri golıh kabilinden,
bunlardan da güç bir şeyler tekrarladı.
Valbrun, bunları o kadar komik hır cerbeze ile söyledi ki, herkes gülmekten kırıldı ve
alkışladı. Birkaçı;
— Çok güç I
Diye İtiraz ettiler. Valbrun:
—• Hayır, hayır, dedi, tecrübe ediniz. Me-«PİA, güzel kızım . (Valbrun süratli Elvlr in SUM alıp Öptül . siz başlayın. Hizinkiter kadar gürel dudakların şaşırmıyacagına eminim.
Monik, kulağıma eğilerek:
— Galiba bizim haminneyi gözüne kestirdi. alçak!
Diye fısıldadı. Markinin iltifatı güzel Bl-vlr l hem memnun hem de mahcup etmişti. On» cesaret vermek için Valbrun deminki sözleri tekrarladı. Fakat Elvlr dııhn ilk kelimelerde şaşırıp kekeledi. Monik ve daha bir kaç kişi tecrübe ettiler, beceremediler. Bunun Üzerine, çok güç olan bu oyundun vazgeçildi.
Yeni bir oyun düşünülürken, yavaşça omdan uzaklaşıp salonun ucunda oturan Jorl’un
yanına gittim. Hiç de canım eğlenmek İstemiyor; bu Valbrun pek sinirime dokunuyor. Gayet asil görünüşüne vc hareketlerine rağmen bakışlarının edepsiz vo küstah ifadesini beğenmiyorum. Elvir ile konuşurken takındığı lâüimli tavırlar dn fona halde canımı sıktı.
Kulağıma, heyecandan titreyen bir ses geliyor:
— Rica ederim efendim, bırakınız beni.. Çok ayıp şey!
Hu. Elvlr’ln sesi. Kalkıp koşuyorum.
Bir paravanın arkasında Valbrun kollarının ıimsındnn kurtulmak için çırpınan Elvir’l öpmeye çalışıyor, jüpheâlz onu. buraya masum hir salon oyunu öğretmek vesilesiyle celbetmlş olacak.
Beni karşısında görünce, Valbıun genç kadını bırakıyor ve ona Hiddetle mırıldanıyor!
— Ydlctf, sen dol». Bir buse için bu kadar bağırılır mı? Talihin varmış, yavrum!.. Blziııı eski devirde olsaydı hu, size sadece bu-soelge mal olmakla kalmazdı..,
Hakaret İni tnııırtınlamağa vakit bulama* dı, Elim suratında saklamıştı,
— Ah, diye uludu, bunun hesabını vere-(’okaliılz, derhal kılıcınızı çekiniz, yoksa kendinizi ölmüş biliniz*
Etrafıma bakınıp bir allâh arıyorum. Hazır bulunanlardan bir genç asilzade bana kılıcını uzatıyor. Tam zamanında vermiş, zira Vnlbıtın, yalınkılıç Üzerime atılmıştı hile..
Silâhlanınız çııtıştı. Kılıçta pek ci kadar maharetim yoktur. Fakat vaktiyle bir müddet eskrim yapmıştım; her ihtimale karşı lâzım olur diye.,. Serde gazetecilik vnı l
Erkekler etrafımızda halka olmuşlardı. Kadınlar, arkalarında korkularından hay kırışırken kılıçlarımızın şakırtısı duyuluyordu.
Bir Onbeşlnci Louls asilzadesi İle bir yirminci asır gazetecisi arasında bu düellonun çok komik bir manzarası olsa gerek, şiirken aklıma bu geliyor; tebessüm ten kendimi alamıyorum, bir tAraftan mimin şiddetli hücumlarına elimden kadar karşı koyuyorum.
Dudaklarımda beliren bu tebessüm, Markiye bir meydan okuma gibi geliyor ve hiddetini artırıyor. Birdenbire, tam Uâtüne atılacağım «urla hana saldırıyor, onun kılını göğsümden girip sırtımdan çıkarken, benimki de onu şişlemiş bulunuyordu!
Etraftan dehşet feryatları yükseliyor. Kadınlar bayılıyor. Bütün bunları soğukkanlılıkla görmeye vakit bulabiliyorum ve garip şey, kılıçlarımız, İkimizin dr vücudüne saplanmış olduğu halde, ikimiz de düşmüyoruz, a-yaktayıZi Üstelik, hasmimin kılıcı saplandığı halde bir acı da duymadım. Halbuki bu biv hayal değil, kılıç ««»i mememin üstünden sap laııdı ve sırtımdan çıktı.
Valbrun da acı duymuyor gibi. Dahrı garibi. yaıalnrımızdan bir damla kan nkmıyoı ikimiz dr hamlelerimizi yapmış iki eskrimci vaziyetinde, göz göze, hayretler içinde bakışıyoruz. Vaziyetimiz çok gülünç olacak kİ. bu emsalsiz düellonun şahitleri gülüşmeye başlıyorlar.
“Memnu Meyva,, otelinin rnelek-kapıcısı. haykırişımıları duymuş, açık pencereden UÇA rak içeri giriyor. Fakat bizi birbirini şişlemiş iki dÜrliöcu vaziyetinde görür görmes müthiş bir kahkaha atıyor, neredeyse yere yuvarlanacak. Gülmesi nihayet bitip de gözlerinden akan yaşları silip nefes almaya fu'aat bulunca melek-kapıcı İzah ediyor:
— Artık ölmezler arasına girdiğinizi unuttunuz mu?
Bahl! Evet, dıı dn unuttum, cııtlarımiza hiç
imkânı yok. Hakikaten pek komik vaziyetteyiz.
başında solo kısımlarını şaşılacak bir kolaylık ve mükemmellikle çalıyor. Bu şekilde orkestra şefinin rolü sadece elleri ve yüzünün ifadesi ile orkestraya yol göstermekten ibaret kalınıyor, vücudunun müzikle beraber oynıyan her hareketiyle, sırtını çevirdiği orkestraya no yapacağını on ufak teferruatına kadar işaret etmek imkânını da buluyor, önce seyirci biraz hayretle: “Bu da ne? Hakiki müzik ml, yoksa bir nevi cambazlık nu?M diye düşünmekten kendini alamıyor. Fakat ltıırbi’nln çalışı o kadar berrak ve mükemmel, orkestranın kendisi ile imtizacı o kadar büyük kİ, bıı intiba çabuk siliniyor Ayrıca, çaldığı eserleri de bu tarz idareye uyabilecek eserler arasından seçmiş. Mozart’ın konçertolarını piyano başında, Mozart’ın kendisinden daha iyi kim idare edebilirdi diye düşünüyorsunuz. Orkestra, bu sevimli eseri tspanyollara hâs sıcak, biraz rahavetll bir tarzda çalıyor.
İkinci eser olarak. İturbi 25 sene evvel Amerikada Paul NVhitemann^ ın Jazz orkestrası tarafından çalın* dığı zaman, dünya müzik Alemin! birbirine katan Gershwfn’in Mavi Rapsodisi (Rhapsody in Blue) nı çalıyor, Burada da orkestra, bütün canlılığı piyano başındaki sanatkârdan almakla beraber, fevkalâde bir anlayış ve yaratıcılık göstermektedir.
Palals de ChailloVnUti muazzam salonunu dolduran halk, Parlsin en ciddi konserlerine giden halk değil. Ço£iı Iturlbfnln haytanlnn, sinema düşünleri besbelli
zik ananesinin sıkı kaidelerim makla. baran kötü neticeler dahi, müzikli filmler müziği daha geniş bir lelınek vc sevdirmenin dııftumı unutmamak ve
inkâr edilmez başardaıı lıkları için hoş görmemek de elden gelmiyor.
... Fakat klâsik mü-aş-verse yaratmakla
kütleye (lm-mümklin ol-bu sanatı de ve yarar-
Hicri 1 95 0 MART 3 Cuma Ktııni
0. Evvel 14 1869 18 1865
VhUH Vasatı Etaıe Glkne, 031 12.30 Öele 12.26 6.25 tldndl lft.36 9.35 Ak^aın lâ.02 J2Jmi YatMI 19.33 1.30 İın.Ak 4.65 10.54
S Mart 1950
Y E N î t S T A N B U t
Sayfa 5
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Devlet bütçesi yeni bir
çehre arzediyor
- III -
bHfçAHHhı. komisyonlarda ve MeclM MintıtM heyMMÛM görüfme* Itrini Aon itti hafta İçinde okuyucularımıza gtiiıii gününe vermiştik. ftıktıt butun bu müzakerelerde bUtçeniıı bltatihl KendUUıe ait konulmalar ve izahat brriilutat çok küçük bir yer tııtmug ve görüşmelerin sıklet merkezi Bakanlıkların muhtelif işlerinin tenkiti, münakaşa vc müdafaasında toplanmıştır.
YENİ İSTANBUL, 1050 bütçesinin Meclis mütakevrleri siKisinda matbuata topluca aksetmeyen teknik taraflarını görecen bir etlld hteirlamıj ı:r iki günden beri bu sütunlarda okuyucularına vermişti. Bugün aşaıfidtıki natırlarda bu etüdün üçüncü ve son kısmını neşrediyorut.
1950 umumi biltçealM alt bu etildÜnıtlMn dişındn kalan ‘‘Katma bfttçrlrr,, mevzuunu Me. j/arıtı bu aatunlnrda, Namık Zeki Aralın ddtfdHÎ bir yabışıtıdn teririk etmek ImkdNUt» bulaeakeiHU,
4 — Devlet gelirlerinin milli gelire aâzaran durumu:
Bütçe Kanunu gerekçesi bire, 1943 den İtibaren yapılan milli gelir hesaplarını nazarı itibara aJarak. aşağıdaki rakamları vermektedir_________
Benesi k & ş Devlet gelirleri e - f £ — e * Nakdi M. gelire nispeti %
Î943 9.8 1.0 12.45 18.65
1944 7.8 1.0 13.09 16.61
1^47 9*7 1.6 16.68 21.02
1948 11 1.4 12.48 16.90
1949 10.2 1.8 12.23 17.02
6 — Bütçenin başlıca gelir nevileri ▼t bunların umumi gelir bütçesindeki feri:
Bütçemizin belli başlı gelir kaynaklan, tetkik mevzulunuz olan seneler İçinde, masraflara müşabih bir durum araetmektedir. 6 numaralı tabloda Üç büyük gelir kasmağının •eyrinl görebilirsiniz.
(Sekil: 6)
• --- ?rat ve servet vergileri
• • - - Muamele ve istihlâk vergileri
• * . . Tekel gelirleri
fi — Devlet borçlarının 1919 yılı sonundaki durumu:
Davietin iç ve dış borçlarının 1949 yılı Sonu itibarilye durumu aşağıda Verilen tablolarda gösterilmiştir. Gerekçe, devlet borçlarının 19T0 senesine kadar İtfa plânını gösterir bir cetveli ihtiva etmektedir. Adı geçen cetvele göre. 1950 yılı sonunda iç konsolide borçlar baliği 641.589.449 liraya ve dış konsolide borçlar baliği de, 570.828.505 liraya İnecektir.
A — İÇ BORÇLAR:
Konsolide borçlar:
T. L.
Genel bütçe 673.146.533
Katma bütçe ve
belediyeler 15.901.030
Yekûn 4 689.047.563
(Şekil: 7)
MİLLİ M üDafaaya MAa^ ûcm VE 7A2MİNATL*CA VATlB|MLA*a aonçiAkt^ öoe nmg Sine MAlIfiHE ve İ&aae. MASRAFI AAıf;A
rk 1 k- s *
l 1JD 3 3' 1^ • '
11 V/ r r r ( .Tnr
Jy İr -
z
t f* 5 2
1 1 ‘»e 1MJ 5 2
Dalgalı borçlar
Genel bütçe Katma bütçeler iktisadi devlet teşekkülleri T. L. 235.465.947 231.022.286 267.390.000
Yekûn 733.8T8.238
B — DI$ BORÇLAR
Konsolide borçlar
T. L.
Genel bütçe 476.561.183
Katma bütçe ve diğer
müesseseler bütçeleri 146.548.582
Yekûn 623.100.765
________Dalgalı borçlar_________
T. L*;
Genel bütçe (Export import Bank kredisi) 13.419.700
Katma bütçe ve diğer müe&âMiâr bütçe-
leri 73.389.5Ö0
Yekûn 8S.809.2Û0
■ —•
7 — Nüfus başına mali yük:
Nihayet devlet gelirleri mecmuunnu ve borçlar yekûnunun nüfus başına taksimi suretiyle bulunan ortalama vergi ve borç hisseleri, gene nüfus başına isabet eden ortalama nakdi milli gelire ayrı ayrı nispet edilerek elde edilen rakamlar aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Gerçi bu suretle varılan netice ancak ıhsal bir ehemmiyeti haizdir. Fakat muhtelif yıllar İçin yapılan bu çeşit hesaplar, bir mukayese imkânını vereceği ve umumi temayülü ifade edeceği cihetle, kendine has bir ehemmiyet taşımaktadır.
Tabloda gösterilen yıllar, milli gelir hesabı yapılmış olan yıllardır.
Seneler Vergi yükü nispeti Çc Devlet borcu nîspett%
1943 12.19 22.23
1944 15.13 23.07
1947 14.21 19.23
1948 14.00
1949 16.27 18.90
Son olarak, bir mükellefin belli başlı devlet masraflarına iştirak hissesini gösteren temsili bir tablo vermeği muvafık gördük. 7 numaralı şekiller, devlet hazînesine 1000 Hra vergi ödeyen bir mükellefin devletin hangi masraflarına ne miktarda para verdiğini göstermektedir:
YENİ İSTANBUL
Birleşmiş Milletler ve dünya ekonomisi
GonelsekreferM, 1949 dünya ekonomisi hakkında Lake Succes’te bir rapor neşretti
Yüz sahifeyi aşan bu döküman Birleşmiş Milletler Ekonomik Meseleler Dairesi tarafından hazırlanmıştır. Raporun gayesi, toplantı halinde bulunan Ekonomik ve Sosyal Konsey üyelerine, 1949 da vâki olan mühim iktisadi değişikliklerin bir tahlilini vererek Konseyin dünya ekonomik durumunu tetkik İşini kolaylaştırmaktır.
★
Bu rapora göre, 1949 yılının iktisadi faaliyet ve istihdam seviyesi yüksek olmuştur. Bununla beraber, 1949 yılı hâdiselerinin inkişafı gerek milletler ve gerekse milletlerarası ölçülerde bazı uzun vâdell iktisadi me* seleleri aydınlatarak, halihazır iktisadi siyaset ve programlar üzerinde tavzihler yapılması lüzumunu meydana çıkarmıştır.
Bu meselelerin menşei esas İtibariyle dolar kıtlığıdır. Bu yüzden 1949 yılı İçinde, sağlam paralı memleketler ile zayıf paralı memleketler arasındaki ticari mübadeleler hacminde mühim değişiklikler olmuş, hattâ i-kincl kategori memleketlerin kendi aralarındaki mübadeleleri de bundan müteessir olmuştur.
Birleşik Amerika ithalatında ciddi bir düşüklük hâsıl oldu ve bundan da dünyanın diğer kısımlarına müteveccih dolar akışının duraklaması neticesi çıktı. Birleşik Amerika İthalâtının azalması yüzünden, 1948 yılında ticari muvazene hususunda elde edilen inkişaf zail oldu.
Batı Avrupa memleketleri, Birleşik Amerlkaya yaptıkları ihracatın eksilmesini, iktlsaden geri kal mil? memleketlere ihracatlarım arttırmak suretiyle telâfi etmişlerse de Birleşik Amerika karşısındaki durumlarının kötüleşmesine mâhi olamamışlardır, Bu sebeple, birçok memleketler, yılın üçüncü trimestrlnden İtibaren, Birleşik Amorikadan yapılacak İthalâta
Dünya Haberleri
/
— ............ —-- ’
İngiliz - Arjantin ticaret görüşmeleri
A Buenoa-Aıres 2, A.A. (United Press ı — Hükümet çevrelerinden Öğrenildiğine göre, Îngiliz-Arjantln ticaret görüşmelerine gelecek hafta içinde başlanacaktır. İngiliz ticaret ataşesi \Villiam Hoivell, dün Dışişleri Bakanlığı Ekonomi Dairesi Müdürü Dr. Louıs Ar can ile görüşmüştür* Bu arada İngiliz iaşe Bakanlığı Heyeti Reisi Anına Cooke da MIHI Ekonomi Konseyi memurları ile Buenos Aires’te bir toplantı yapmıştır.
Avrupa İktisadi işbirliği etrafında çalışmalar
A Washington 2, AA. (Afp) — Dün öğleden sonra Amerika Dışişleri Bakanı Dean Achcson ile İktisadi İşbirliği İdarecisi Paul Huffman ve Marahali Plânı Avrupa Fevkalâde Elçisi Avcrell Harriman’ın huzurunda konuşan Holâııda Dışişleri Bakam ve Avrupa İktisadi İşbirliği İdaresi Siyasi Arabulucusu Dirk Stikker. herhangi bir yorumda bulunmayı reddetmiştir.
Bununla beraber İyi haber alan çevreler, Avrupa İktisadi İşbirliği İdaresince özel bir vazife He tavzif edilmiş bulunan Stikker’ln Acheaon, Hoffman ve Harriman İle Batı Avrupamn İktiaaden birleştirilmesi ile Avrupamn demirperde vc soğuk harp sebebiyle bölünmesinden doğan ticari tahditlerin ortaya çıkardığı mühim meseleleri gözden geçirdiğini kaydetmektedirler.
takyidat koymak mecburiyetini hissetmişlerdir.
Ticaret muvazenelerinin bozukluğu, eylül ayında, sterllngln ve onun arkasından da birçok zayıf paraların devalüasyonunu mucip oldu. Alâkalı ithalâtçı memleketlerin dolar mevcutları bu muhtelif tedbirler sayesinde derhal çoğalmakla beraber, yıl sonunda» devalüasyonların, bu operasyona müracaat eden memleketlerin ticaret muvazeneleri üzerindeki tesirleri henüz belli değildi.
Harp sonrası imar ve kalkınma devresi nihayetinden beri konjonktür yeni veçheler almış ve her memleketin durumuna göre uzun vâdell düzeltme tedbirleri alınması zaruri olmuştur. Meselâ, ilerlemiş sanayi memleketleri, pazar şartlarının kifayetsizliği halinde, tam İstihdamı temin edecek talep seviyesini İdame etmek mecburiyetindedirler.
Geri kalmış memleketlere gelince, buralarda asıl mesele hayat seviyesini yükseltmektir. Bunun için de. milli kaynakları harekete getirecek vc bunların yabancı kaynaklarla tamamlanmasını teinin ederek çabuk ve â-yaıh bir iktisadi inkişaf sağlayacak ve millî iktisadı yabancı memleketlerdeki dalgalanmalara karşı mahfuz tutabilecek vasıtaları bulmak lâzımdır*
A
Netice olarak Birleşmiş Milletler raporu; tam istihdam, iktisadi inkişaf ve milletlerarası iktisadi muvazene meseleleri arasındaki sıkı rabıtaya i-şaret etmekte ve binaenaleyh bu meseleleri heyeti umumlyeslylo ve koor-done bir şekilde mütalâa lüzumunu meydana koymaktadır. Bu bünye meselelerinin, halli, geniş ölçüde, İlerlemiş sanayi memleketlerinin tam İstihdam İşiyle sanayileşmemiş memleketlerin İktisadî gelişme işini koor-done olarak yürütmeğe bağlıdır.
Birleşik Milletlerde
Ekonomik ve Sosyal Konsey toplantısı
Lake Succeas 2 A.A. (Reuter) — Amerika Dışişleri Bakanlığı İktisadi İşler Yardımcısı NVillard Thorp. dün Birleşmiş Milletler İktisadi ve Sosyal Konseyine Birleşik Amerika’nın sermayeye ihtiyacı olan devletlerin gerek idari ve gerek kanunî yollarla memleketlerine yabancı sermaye yatırılmasını temin edebilecekleri ümidinde olduğunu bildirmiştir.
Thorp. Amerikan Hükümetinin plânının hususi sermayeyi dışarıya yöneltecek bir hava yaratmak üzere teknik bir yardım şeklinde olacağını sarahaten bildirmiştir.
Thorp fazla izahat vermemekle beraber Amerikan hususi sermayesine ihtiyacı olan memleketlerin para yatırmanın şartlarım haiz andlaş-malar imzalaması lüzumunu koyan bir kanun tasarısını ima etmiştir.
Thorp, Amerikan siyasetinin Milletlerarası ithalât ve İhracat Bankasının faaliyetlerinin genişlemesine dayanmakta devam etliğini açıklamıştır.
Thorp, aynı zamanda dolar mınta-kasından başka kaynaklarla Iktisa-den geri kalmış milletlere yapılacak yardımlarda daha dikkatli davranamazında ısrar etmiştir.
ÖĞRENMEK| İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ M HtK?tY M
Sütunlorırv 6 ncıda bulacaksınız
"Yeni İstanbul,, un İktisadî anketi
Dünya Bankasının yardım teklifi ve devletçiliğimiz karşısında hususî sermayenin yeri
Yüksek Mühendis Bülent Büktaş'ın cevabı
1 — TÜrkiyedo tatbik edilmekte o-lan devletçilik, malûm sebepler yüzünden yeter derecede gelişememiş olan memleketimizin medeni momleketlor arasında lâyık olduğu ileri mevkii ihraz etmesi için eko- x-nomik kalkınması- { m kısa bir zamanda ve plânlı bir şekilde tahakkuk ettirmek bahsinde ö-sel müteşebbisin süratle ele alamı-yacağı konularla, memleketin umumi menfaati yönünden, devletin alâkalanması ve bunları gerçekleştirmeye gitmesi keyfiyetidir.
Bızdoki devletçiliğin ekonomik cephesi mİ. yoksa sosyal cephosl mi galiptir? sualine gelince, kanaatlmco burada esas dâva memleketin ekonomik kalkınmasını tahakkuk ettirmek olduğuna göre devletçiliğimizin ekonomik cephesi galiptir. Ancak devlet, kalkınma dâ-vasiyle ilgili herhangi bir movzuu ele alırken yalnız ekonomik cephesini mütalâa etmlyo-rek konunun sosyal cephelerini de gözönÜnde tutmak mevkiinde olduğundan. devlet eliyle kurulan tesislerin bazılarında mahalli kalkınma ve diğer sosyal mülâhazaların ağır bao-malariyle devletçiliğin sosyal cephesinin bir dereceye kadar galip geldiği ve ekonomik mülâhazalardan bir takım fedakârlıklar yapıldığı müşahede edilir. Kanaatimce, bu gibi fedakârlıkların muayyen âzami bir limiti aşnıa-mnları ve nihayet içinde bulunduğumuz serbest ekonomi rejiminde her biri yapacağı istihsal llo umumî piyasada daha müsait şartlar içinde çalışan İşletmelerle karşı karşıya rekabet etmek durumunda bulunacak olan bu tesisler İçin sosyal mülâhazalarla yapılacak fedakârlık hndlerinln, bu tesislerin asgari rantabllite limitinin dûnuna düşmemesine behemehal itina edilmesi lâzımdır,
2 — Devletçilik, kanaatimce, yalnız C. H. P. nin bir umdesi olarak telâkki edilemez, Filhakika Birinci Dünya Harbinden sonra Türkiyenln süratle o-konomik kalkınmasını yapması lâzım olmasına mukabil bunun geniş ölçüde Özel müteşebbisi taralından yapılabilmesi için yeter miktarda sermaye terakümü. teknik ve ekonomik bilgi ve tecrübe gibi şartlar mevcut değildi. Diğer taraftan kısa bir devrede tahakkuk ettirilmesi gereken ekonomik kalkınmanın bir plâna müstenit olması icap etmesine mukabil, tabii olarak en kârlı mevzulara teveccüh eden özel müteşebbisi plâna dahil mevzulara sevketmek İçin elde yeter derecede teşvik imkânları ve müeyyideler yoktu. Devlet hu durum muvacehesinde, özel toşebbÜşü imkân nispetinde desteklemekle beraber, ana dâvaları bizzat ele almak ve bunları süratle tahakkuk ettirmek rztırarında bulunuyordu. İste bundan dolayıdır kİ, tahminen 1930 yılına kadar uzanan bir tereddüt devresini müteakip bir takını ekonomik plânlar ortaya konulmuş vc bunların kısmen olsun devlet eliyle tahakkuk ettirilmesi clhetino gidilmiştir,
3 — Hususi sermayenin devletten çekinmesi konusuna gelince, yukarıda iznh edilen sebepler yüzünden devletin bir çok konuları bizzat rlo almış olmasının hususi sermayeyi bir dereceye kadar ürkütmüş bulunmasını tabii karşılamak lazımdır. Bununla beraber samimi kanaatin» sudur ki. devletin açıklanan durum ve sebepler mu-
«vacrhoslndc memleketin ekonomik kalkınmaslylc İlgili çeşitli mevzuları ele nlmaaı bir zaruret İdi ve böyle bir hareket tarzının hususi sermayeyi hlr miktar ürkütmüş olmasının mahzurlarını. geçici olarak, memleketin umumi menfaati yönünden, göze almak İcap
A
15 şubat çarşamba günkü gazetemizin ekonomi aahifeslnrle, "Yabancı gözlylc bugünkü Türk ekonomisinde hususi teşebbüsün yeri" mevzuunda. (Wall Street Journal) gazetesinden iktibas edilen enteresan bir makale neşredilmişti.
Bu yazı etrafında açmış olduğumuz ankete bugün de dovnm ediyoruz.
Suallerimiz!
1. TÜrklyede tatbik edilmekte olan devletçilikten anladığınız mâna nedir?
Blzdeki devletçiliğin ekonomik cephosl mİ, yoksa sosyal cephesi mi galiptir?
2. Bu makalede tebarüz ettirildiği gibi devletçilik, sadece C.H.P* nln mİ bir umdesidir? Birinci Dünya Harbinden sonra Türkiye do bir devletçilik siyaseti gütmek mecburiyetinde miydi?
I. Makalede ima edildiği gibi, hususi sermayenin Devletten çekindiği doğru mudur?
I. TÜrklyede hususi ŞAhıslar elinde birikmiş servet miktarı kaç milyon lira civarındadır?
ö. Tatbik odllegolen devletçiliğin Türkiye için faydalan ve zararları ne olmuştur?
d. Dünya Bankasının yardım teklifini nasıl karşılıyoreunus; tekliflerinin hangi noktalarına iştirak ediyorsunuz} bunların faydalı ve zararlı tarafları sizce nelerdir?
eder. Bununla beraber, yine kanaatim şöyledir kİ, bugün artık devlet He özel teşebbüsün faaliyet sahalarını kesin o-larak sınırlandırmanın zamanı gelmiştir. Nitekim, son zamanda, hükümet bu konuyu ciddi olarak ole almış ve gerekil etütlerle hazırlıkları yapmıştır. Böyle bir sınırlandırmaya gidilir ve bununla ilgili kararlar meya-nında özel müteşebbise güven verecek esaslı müeyyideler de vazedilirse, bundan böyle, hususî sermaye kendisine bırakılan geniş sahada daha serbestçe memleketin nef’lne olarak verimli bir şekilde gelişmek imkân ve bilhassa cesaretini bulur.
4 — TÜrklyede hususi şahıslar e-Hnde birikmiş servet hakkında kesin bir mütalâa dermeyan edemeyeceğim.
5 — Tatbik edile-gelen devletçiliğin Türkiye İçin faydaları ve zararları bahsine gelince, bu suali yukarıda 2 nel ve 3 üncü maddelerdeki açıklamalarımla cevaplandırmış olduğumu tahmin ediyorum. Devletçilik, şimdiye kadar, hususî müteşebbisin kısa hlr zamanda ve cesaretle yapamıyacağı bir çok faydalı işleri muvaffakiyetle başarmış, bu memlekette kemiyet ve keyfiyet bakımından ileri endüstri memleketleri çapında işler görülebileceğini bilfiil İspat etmiş, memlekette her bakımdan örnek sayılabilecek modern müesseseler kurmuş ve işletmiş, özel müteşebbise hakiki mânasında cesaret verici bir önderlik vazifesini ifa eylemiştir. Devletçiliğin, şimdiye kadarki tatbikatında, kanaatimce, yegâne zararlı tarafı, yukarıda temas edildiği gibi, hususi sermayeyi bir miktar Ürkütmüş ve tereddüde şevketmiş olmasıdır kİ, bu da memlekete sağladığı büyük faydaların yanında önemini bir dereceye kadar kaybeder. Devletçiliğin zararlı tarafları diye umumiyetle bahis konusu olan pahalı çalışma ve pahalıya maletme gibi hususlar ekseriya bu mevzular yaklnen tetkik ve tahlil edilmeden ortaya atılan mütalâalardır. Devlet İşletmelerinin, içinde çalıştıkları şartlar ve mevzuat İle sosyal şarjlar İtibariyle, elbette hususî İşletmelere nazaran daha masraflı tarafları vardır. Fakat buna mukabil, daha teknik vc rasyonel çalışma neticesinde ekseriya bu munzam masrafların da telâfi edildikleri bir vakıadır. Mevzuata biraz daha suples verilmek ve barem kanunu gibi ekonomik faaliyeti frenliyen bağlar ortadan kaldırılmak suretiyle devlet işletmelerinin işleyişlerine bir miktar ferahlık verilmesi takdirinde çok daha müspet neticeler alınacağı da bedihidlr.
S __ Dünya Bankasının yaıdım tek-Jifinl şahsan memnunlukla karşılar ve bunun memleketimizde özel müteşebbisi destekjcnıek bakımından yeni bir çığır açacağını Ümit etmek isterlin. Ancak şunu da ka>detmeyl faydalı görürüm ki. devlet teşebbüsleriyle hiçbir İlgisi bulunmaması lâzım gelen yeni Sanayi Kredi Bankası münhasıran özel müteşebbisler tarafından İdare edilmeli ve hususî sermayenin girişmiş olduğu veya girişeceği teşebbüslerden memleket hesabına en nnfl olanların gelişmesine veya kurulmasına yArdım etmelidir. Bu suretle, yukarıda faaliyet sektörünün kesin bir şekilde sınırlandırılmasını temenni ettiğim özel müteşebbise bırakılan sahada, veril sermayenin olduğu kadar ecnebi sermayenin de, memlekette faydalı bir şekilde çalışması sağlanmış ve emniyet altına alınmış olur.
Anketi yapan: Şevket EVLİYAGİL
İspanya ile ticaret anlaşması yapılacak
Şartların Ankarada müzakeresine başlanacak
Ankara 2 (Hususi) — İspanya ile bir ticaret anlaşmazı aktedılmeal için Dış Ticaret Dairesi yeni gayretler sarfetmege bağlamıştır. İspanyoll&r bize sterling mukabilinde pamuklu mensucat satmak istemektedir. Biz ise kendilerine en ziyade yumurta, ihraç edecek durumdayız... İspanyaya yapılan tekHflere cevap gelmiş i-se de, maddeler üzerinde henüz bir anlaşmaya varılamamıştır. Ticaret Bakanlığı, dün, lspanyâya yeniden tekliflerde bulunmuştur.
Dış fuar ve sergilere İştirakimiz
Ankara 2 (Hususi) — Hükümetimizin bu sene Milâno, Prag ve Brüksel fuarlarına resmen İştirak edeceğini yazmıştık, öğrendiğimize göre bunlardan başka sonbaharda Alman-yada bir fuara ve Budapeşte fuarlarına da iştirak olunacaktır.
Bir bakır mütehas»ıeı getirilecek
Ankara 2, (Hususi) — Bakır iâ-tlhsallnin arttırılması İçin alınması gereken teknik tedbirler üzerinde çalıştırılmak üzere, Etibank. Alman-yadan bir mütehassıs angaje etmek üzere faaliyete geçmiştir.
Sanayi bankası hazırlıkları
Ankara 2, (Hususi muhabirimizden) — Sanayi Kalkınma Bankası kurulmasına alt hazırlıklar devam etmektedir. Banka sermayesine İştirak edecek olan banka konsorsyomu ile Merkez Bankası ve Amerikan grupu (Beynelmilel İmar ve Kalkınma Bâjı-kası delegeleri) tarafından bankanın statüsü hazırlanmak üzeredir. Bu stâ-tü, gelecek hafta alâkadarlara gönderilerek mütalâaları öğrenildikten sön-ra nihai şeklini alacaktır. Bankanın süratle faaliyete başlâması mukarrerdir.
Samaun tütün piyasası
Samsun 2. (A.A.) — Samsun tütün piyasası hararetli bir şekilde devâm etmektedir. Şimdiye kadar İki buçuk milyon kilo tütün satılmıştır. Bu senek! rekolte beş milyon kilodur. Hâlen rekoltenin yarısı satılmış bulunmaktadır. Maden tütünleri vasati 360, Canik oymağı tütünleri vasati 320. Evkaf tütünleri ise vasati 290 kuruştur. Satışlar tütünlerin kaliteleri üzerinden normal bir seyir takıp etmektedir.
Millet!crara»ı Ticaret Odası Türkiye Komitesi
Milletlerarası Ticaret Odası Türkiye Komitesi, gelecek hatta içinde toplanarak, nizamnamede yapılan tâdilâtı umumi heyete arzedecektir. Kökü dışarda bulunan cemiyetlerin, TÜrklyede bir şube açması İçin. Bakanlar Kurulundan yeni bir karar almağa da ihtiyaç vardır. Bu kararın alınması İçin de alâkadar makamlara müracaat edilmiştir.
Finlândiya Ticaret Atajesi geldi
Bir müddet evvel mezunen memleketine gitmiş olan Finlândiya Ticaret Ataşesi \Veckman, dün hava yö-liyle şehrimize gelmiştir.
Muamele Vergisi hakkında bLr toplantı
Ticaret Odası önümüzdeki hafta çinde fabrikatörleri bir toplantıya davet etmiştir. Bu toplantıda, muamele vergisinin alacağı şekle esas olmak Üzere, İstanbul sanayicilerinin fikrine müracaat edilecektir. Bu toplantıda görüşülen meseleler, bir rapor halinde alâkadar bakanlıklara verilecektir.
[ 2/111/1950 Perymbe ~"|
New-York Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Eski kur
Adana Ticaret Borsası
Şirket Tahvilleri
Şirket Hisse Senetleri
Eskişehir Ticaret Borsası
Ecnebi Tahviller
(•) Günündü Borsada muamelesi tescil adıimemie t&hvll&t ve efthanun arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Akala Akala Akala yeril I
Ergani .... Ilcramiynli
Müdafiin 1 Demiryolu Demiryolu
Müdatua
• I
Pamuk (Kantan=Tallnn ........ Aehmounl Kısa clyaflı F/G Karımk Uzun elyafh F/G
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Pamuk makine parlak
tkramlyell tahviller
1933 1988 Milli 1941 1941
(T(4 1/2 1049 ikrumiyell Diğerleri
Cch 1911 Demiryolu VI.
Kelkınmn
I.........
II ....
İli........
I.......
II. ......
u I .......
I ....
Stvas-Erzurum I. n İl-Vlf.
Demiryolu I. .......
.. II.......
.* III.......
I* »..«»•
II.
III. IV......
Borsâlarda vaziyet
İstanbul:
Ticaret Borsasında fındık sağlam durumunu muhafaza etmektedir, Nebati yağ grupunda, /fabtınluk tcytınyaf), pamuk ya0ı üzerine mahdut miktarda işler olmuştur. Diğer maddelerin durumunda kayda değer bir şey yoktur.
Kambiyo ve Esham Tahvilât Bordasında, bir marttan itibaren borzaya kote e-dılen Zira/ıt Bankacı tahvilleri üzerine, İlk defa olarak muamele cereyan etmiştir. Bundan başka yüzde altı faizli devlet tahvilleri de hararetli istekler karşısında kalmıştır. Altın piyasasında yeniden canlılık müşahede edilmektedir. Külçe altın tıatlen düne nispetle İlerleme kaydetmiştir.
İzmir: j
Borsada çekirdeksiz kuru lızUm, gevşek durumunu muhafaza etmektedir. (A) serisi incirlere ıştek bulunmasına mukabil (B) serisi mallar aranmamakladır. Son günlerde talebin fazlalığı karşısında pamuk fıatlerınln seri terakkiler kaydetmesi üzerine ihracatçılar, yükselişi durdurmak maksadiyle bugün Borsada alıcı vaziyetine geçmemişlerdir, Havaların ısınarak pamuk yaylarının tekrsı mayi haline geçmiş bulunmasına rağmen piyasa, henüz beklenilen inkişafı gösterememiştir. Bugün Borsada pamuk çrkir-d*ğl üzerine muamele olmamıştır. Üzüm 51,75, İncir 56 ve 43, pamuk 238, 222, yerli 200. pamuk yağı 146. çekirdek 16,5 kuruştur.
Adana :
Borsada kayda değer bir şey olmamıştır.
Huğdııy U Buşelİ=Sc»nt) .......
Sert Kış mahsulü No. 2 ... Kırmızı No. 2 .««
Pamuk Mıddllng (Llbresl=:Sent) (Mi» ı t
Mayıs ......................
I f'nıınuB
Ekim ........................
Tiftik (Librcsi=Sent) ..........
Tekfin* No. 1 .............
Fındık (Llbre*l=Sent) ..........
Büyük Barsolon (Kabuklu Domcstlc)
.. M orta .......
Levant İç İthal malı .......
Ekstra İri İç Ithul malı ......
Kurıı üzüm (Llbrcsl=Sent) .....
Thompson çekirdeksiz seçme
Keten luhunıu (BuşrilzzDolar).,, MlnneapoHs ..................
Kalay (Llbresl=Sont) .......
Lrvha-teneko (100 libre dolar)
T. C, Merkez Bankası ... T, C, Zlrnn! Rsnlcanı ....
Türkiye İş Bankası ......
Türk Ticaret Bankası ....
Aralan Çimento ..........
Şark Doğlrmenclilg ......
Milli Reasürans .........
KAMBİYO
İstanbul Borsası
1 Sterlin# 100 Dolar Açılış Kapanın
7.90— 281..— 0.80 (H.03— 5.60.— 54 12.5u 73.68.40 014.128 0.01 876 9.73.9ı» 7.89 281.— 0.80 64.03 5.60 54.12.50 78 68.40 h 14.128 0,01.876 9.73.90
100 Fr. Frangı. 100 İsviçre Fr.., 100 Belç. Fr 100 İsveç Kr.M. 100 Florin 100 Liret
100 Drahmi l’K) Escoudns
Altınlar
Külçe Yeril Ur, Külçe Dckubsm, Cumhuriyet ... Reşat Muuün Eski kui
L-ira Lire
5.92 5.98 40.25 14 35 40 30 39 75 52.50 44.— 41 20 41.25 5.82 5.90 40.— II 20 40.50 39.35 52.30 43.25 >11 25 41.10
Hamit »«••••■••
OuPlon ••••••••• tnkl!l3i -..•e».
Fransız kok ... Napoiâon HI... İsviçre
New-Yurk'ta ı unsu >35
Gümüş, Platin
GUnıU» Ut. PlAUn „ En aşnğ En yukarı
İÜ. iL*
Zürich Borsası (Serbest)
26.11.1950 Duı umu Türk ııruaı Dolar İsviçre Frangı
En aşağı En yukarı
0.95 -1.29 1/4 10.55 1.10 I.O3 4.30 10 M 1.13
Hterilnp
Fransız Frangı..
Mısır Kredi fonslve 1903
Anadolu D.Y. Tertip A. B. 109.— ’07.-
H * C.
II &60 llllfe 59.- 60.-
II ,. Miline*. Senet. 67.50 67.50
İstanbul Ticare t Borsası
Hububat: Bugün Eski Kapanış
BuftdS’ ıTiıı .ı 31.- 34.20
Buğda\ vumıışak (Ofisin).. 31.— di—
Arpa Yemlik flgnkme) .... 23.20 23.20
Mısır (Sarı) çuvalı «9 20.25
Familya Hdroz (çuvalı) .. — 411—
FaHUİva Çalı bert (dökme) M. 30.—
Künyemi * İti.—
Mercimek Kırmızı iç çuval 10 —
Mercimek yeşil (İç çuval). İM 55.—
N’nhul nntllrel 25.20 / 22.—
Vuğlı lulııınıhır ı
Ayçiçeği tohumu 33,— 33.—
Kctcntohuınu — 13.—
Kendlrtohııımı — 39.—
Susam (Antalya) 82.— 82.—
Yer fıstığı kabuklu 75-
Kuru Meyvııhır :
Fındık (kabuklu sivri) 76 — 80.—
Fındık (iç tombul) 180 186 179 186
Ceviz (kabuldü) . — 16—
C’-vIz (h; boyaz) 215.— 130.—
Dokuma İlanı Maddeleri:
Tlıdk (aıuı mal) 370.—
Tüttl» (NRl(irnl) 315.— 350—
Yapak Anadolu (Kırkım) 200.- 200.—
Haili deriler ;
•Sığır HHİııınura (kasıtp) İd Uö.— 115 —
Keçi tuzlu kuru kilosu... 170.— 162.20
Kuyun hava kurusu kilosu 164.—
Nelmtl Yağlar ;
Zeytinyağı (Ekstra ekstraı 270—
Husamyağı tonekollı — 220,—
Ayçiçeği (Rafine lenekellı — 164.-
' .i 180— ’ 180—
Buğday yumuşak Buğday eert ..
Bugün Son Kopan»)
üzüm çakirdekslM No.9 öl.75 51.75
înelr A sarisi No. 8 ... 55 — 56.—
,, B serisi No. 108 43»— 13.—
Pamuk Akala I. 23».— 238 —
Pamuk Akala II 222.— 222.—
Pamuk Akala III 152 50 —
Pamuk % erli 200.— 200.—
Pamukyağı (rafine) ... 146.— 146.—
Pamuk çekirdeği 16.50 16.50
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Steı)lng) Bombay Knlküta Yer fıstığı Hindistan 64.— 62 50 6( 3/4 64.— 62.50 64.50
Bradford Piyasası
Tiftik iyi mal (Librcsl=Pent) Sıva malı Tün Anadolu , .» .. Trakya 20/21 18/21 34—Nom 30.— ,, 20/21 M 18-21 „
İskenderiye Borsası
0
r
Sayfa 6
YENÎ İSTANBUL
S Mart 198$
T
ScANDINAVlAN AlRLINFS S^fEM ^
V&£/ >»;4U
Jİ
r-
V
V?
İ
-)••. ‘
"rdi IA İfiL^—/, -p Af*AAG0//MEMI HAVA YOLLAR!
“T - —r-—_ 1 ‘ J - ■ ,J; ”r-~--—— ■■>'."• ?r - - - — - --T”. rrr—:
—
r; ” (
>
L».
V—-—
* Y
2^x2BaLEa2
J
^C* - ı * — ' 4
•*
/ *
SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL Gpxı Ok GAZETE Satı( (>ı :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İslerin) fiilen İdare eden : SACİT OGET
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED StRKETİ MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî , başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
Yeni İstanbul Tevziat ve ilâncılık Limited Şirketinin Reklâm Atölyesi, güzel ve sanatkârane resimler yapar. Yeni İstanbul Klişe Atölyesinde Avrupah mütehassıs usta ve en modern teçhizatla tamamen Avrupada yapılanlar derecesinde klişeler yapılır.
YENİ İSTANBUL Abonman karneleri
5 marta kadar satılmaktadır
Cenubî Demiryolları işletme Türk Anonim Şirketi Adi Genel Kurul Toplantısı HİSSEDARLARA İLÂN
Müracaat yeri : Beyoğlu Kaymakamlığı karşısı Müellif caddesi No. 6 - 8 — Telefon : 44756 / 44757
Ticaret Kanununun 361 inci ve Şirket Eıtaa Sözleşmelinin 47 ve 48 inci maddeleri gerekince, Cenubi Demiryolları İpletme Türk Anonim Şirketinin hissedarları aşağıdaki gündemi görüşmek üzere, işbu 10.50 Mart ayının 31 inci cuma günü Roat 11 de Şirketin Galatadn Rıhtım Caddesinde Veli Alemdar Hanının 311 No. lı odasında kâin İdare Merkezinde adi surette toplanmağa davet olunurlar.
GÜNDEM
1 — İdare Meclisi raporu İle Denetçi raporu.
2 — 1049 senesi bilânçoau İle kAr ve zarar hesabının tasdiki. Mezkûr
nene hesapları neticesine dair İdare Meclisinin teklifi hakkında karar verilmeni ve İdare Meclisi üyelerinin zimmetinin ibrası.
3 — Şirketin işleriyle hususi surette meşgul olan İdare Meclisi üye-
leriyle Müdürlere tahsis edilecek ücretlerin tayini için Meclise yetki verilmesi.
4 — 1050 yılı İçin denetçiler tayini ve ücretlerinin teabltl.
5 _ İdare Meclisi üyelerine her celse için verilecek huzur haklarının
tayini.
6 — İdare Meclisi üyelerine gerek doğrudan doğruya kendi namlarına
gerek sair şirketlerin" İdare meclisi üyesi veya müdürü aıfatiyle* Îlrketle muamele yapmağa yetki verilmesi.
dar© Meclisine Üye tayini.
En az yirmi beş hisse senedine malik olup işbu toplantıda hazır bulunmağı arzu eden hissedarlar. Ticaret Kanununun 371 inci ve Şirket Esas Sözleşmesinin 57 nci maddeleri gereğince, malik olduktan hisse senetlerini toplantı gününden en az bir hafta evvel Şirket Meclisine tevdi etmeleri İcap eder.
Hisse senetlerinin kendilerine tevdi edildiğine dair kredi müesseseler! tarafından verilecek vesikalar dahi toplantıda hazır bulunmak Ü-zere şirkete verilmiş senetler makamında telâkki olunacaktır.
İDARE MECLİSİ
İstanbul Halk Sandığı T. A. Ş. Yönetim Kurulundan
İstanbul Halk Sandığı T.A.ş. hissedarlar genal kurul toplantısı 20 mart 1950 pazartesi günü saat 14 te Şirketimizin Yeni Postahane sırasında 7-9 No. lı binasında yapılacaktır.
Genel Kurul Gündemi
1 — 1949 yılı faaliyetine ait Yönetim Kurulu ve Denetçiler ra-
porunun okunması.
2 — 1949 yılı bilânçosu ile kâr ve zarar hesaplarının tetkik, tas-
dik ve Yönetim Kurulu ile Denetçilerin ibrası.
8 — 1948 senesi muamelâtını tetkik eden Genel Kımılda verilen karara uyularak adedi üçten beşe çıkarılan Yönetim Kurulu üyeliklerine Ticaret Kanununun 316 ncı maddesiyle haiz olduğumuz salâhiyete istinaden muvakkat üye olarak seçilen Ticaret Odası Umum! Kâtibi Muhsin Naım Saran ile İstanbul Belediyesi Reis Muavini Necati Çiller’in asaletlerinin tasdiki hakkında karar ittihazı.
( — 1.5.1947 tarihli sirküler ile bu tarihten itibaren Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen Mithat Ünlü. Sıtkı Koral ve Tev-flk Tilregün’ün esas mukavelenamemizin 19 uncu maddesi gereğince üç senelik müddetleri bitmiş olacağından inhdâl eden üç Yönetim* Kurulu üyeliğine yenilerinin seçilmesi.
& — 1950 senesi için iki denetçi seçilmesi ve ücretlerinin tayini.
Kartal İlçesi Seçim
Kurulu Başkanlığından:
İlçemiz seçim kurulu üyelikleri için ilçe adalet dairesinde 6.-3-1950 pazartesi günü saat 16 da 5545 sayılı milletvekilleri geçimi kanununun 68 inci maddesine göre aleni kura çekileceği yân olunur. (2697)
Pazar günkü gazetemizi bekleyiniz !
8 sayfa
Zengin ve mütenevvi münderecat, bol ve güzel resimler
AĞRILARINA KARŞI
KAYIP — İstanbul Emniyet 4 üncü Şube Müdürlüğünden almış olduğum 1, 2564 sayılı ika- . met tezkeremi kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Kobcrt Gu^oıı
ıSHBOBU- *= >|i • •
KAYIP — İstanbul Emniyet 4 üncü Şube Müdürlüğünden almış olduğum 31/54235 sayılı ikamet tczkereıpl kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Rose Tlılbuııt
Gazetemiz, okuyucularına gittikçe artan tç ve ılış teşkilâtımızın yazılarım daha bol vermek maksadiyle yazı yerini arttırmak için İlân sahi-feMnden fedakârlığı göze almış ve herkesin aradığı bu sütunları bundan böyle bıı yerde neşretmeğe karar vermiştir. Okuyucularımızın gazeteyi açmak külfetine katlanmadan bulacakları bu malûmattan daha kolayca faydalanacaklarını ümit ederiz.
İSTANBUL
Bugün açık olun Atatürk inkılâp Müz. Aya^ofya Müzeni Arkeoloji Müzesi Eski Şark Eserleri Belediye Müz.
müzeler
10-12—14-17
10-16
13-16
10-12
10-12—14-17
Tevftk Fikret (Aşlyan)
Müz. 10-12—14-17
İZMtR
Arkeoloji Müz.
9-12—13*30-17
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu e (4998
Anadolu yakası 60536
Ankara 91
İzmir 2251
Bevoglu (4644 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Uflküdar 60945
Ankara 0(> İzmir 2222, K. vaha 15055
TİYATROLAR
İSTANBUL
ŞEHİR TtYATHOLARl:
DRAM KISMİ (42157) 20.30 da KatU.
KOMEDİ KISMI (40409) 20.30 da Hanımlar TcrzIhaneM.
MDA5LMEB KABACA OFEKE-
Tt: 20.30 da Osman Blkes,
YENİ KEs OPERETİ: 20,45 te DUBARA.
TAKSİM BELEDİYE PAVYONU: (Tel: 82004) Parinlİ Şantöz Roao Avril.
ANKARA
OPEKAı Köylü Namusu (1 perde), Palyaço (2 perde). Çarşamba, Cuma ve Pazar 2 opera bir-
Matbuat hayatımızda bir yenilik olan karneli abonman usulümüz her tarafta büyük bir alâka görmektedir. Bu alâkayı gözönünde tutarak ve okuyucularımıza kolaylık olsun diye, aşağıda, mart ayından itibaren her ay muntazaman karne tedarik edilebilecek bayilerin listesini veriyoruz. Bayiden almak istemiyenler veya alamıyanların, posta havalesiyle doğrudan doğruya, Beyoğlu, posta kutusu 2100, YENİ İSTANBUL adresine 280 kuruş göndermeleri kâfidir. YENİ İSTANBUL abonman karnesi, taahhütlü olarak adresinize gönderilir.
Geçen aylar karne alamadıklarından müsabakaya girme haklarını kaybetme endişesine düşen okuyucularımız için şu kolaylığı yapmayı uygun bulduk:
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını veren her okuyucuya bir kur’a numarası, altı kap verenlere 2, dokuz kap verenlere 3, on iki kap verenlere de 4 kur’a numarası verilecektir. Bu şekilde okuyucularımız, karnelerini ne zaman alırlarsa alsınlar, üç aylık aboneler 1; altı aylıklar 2; dokuz aylıklar 3 ve senelik abonelerimiz de 4 numara ile kur’amıza katılabileceklerdir.
Bilindiği gibi YENİ İSTANBUL, devamlı okuyucuları arasında Noter önünde çekeceği kur'ada, meccani tahsil ve başka hediyeler vermeyi taahhüt etmiştir.
Her vıl çekilecek kur’ada birinci gelen 10.000 lira masrafla Avrupada ikinci gelen de 5.000 lira sarfiyle Türkiyede üç yıllık bir tahsil yapacak lardır. Kendisine tahsil kur'ası düşen YENİ İSTANBUL abonesi, hak kını bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektir Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olmıyanlara, gazetemiz bu işe ayırdığı tahsisatı % 20 noksaniyle defaten ödeyecektir.
Ayrıca : Üçüncü gelenden itibaren 3 aboneye, meşhur markalı birer altın kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer gümüş kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer çelik kol saati verilecektir.
Aşağıdaki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazetemizce hususi surette teçhiz edilmiş ve kasketlerinde (YENİ İSTANBUL) yazılı bulunan özel mü vezzilerhnizden ve Beyoğlu Kaymakambğı karşısındaki gazetemiz idarehane sinden de lıu karneler temin olunabilir.
Karne satacak bayilerin isim ve adreslerini gösterir liste
İSTANBULDA :
KÖPRÜDE:
Bay Kemal, Köprü Kltabevi
Bay Osman Kazak, Kadıköy iskelesinde
Bay İhsan, Üsküdar iskelesi, gazete bayii
Bay Sıtkı, Boğaziçi iskelesi, gazete bayii
Bay Horen, Nimet Abla gişesi karşısında
gazete bayii
SİRKECİDE :
Bay Esat, Gazete ve mecmua bayii
Bayan Atiye, İstasyonda gazete bayii
TÜRBEDE:
Bay Arif, Türbe kitap ve gazete bayii
BEYAZITTA :
Bay Bahri, Eczahane yannda tütüncü
.SARAÇHANEBAŞLNDA :
Bay Mehmet, fırın önünde gazete bayii AKSARAYDA: .
Bay Adem, gazete bayii
Bay Kemal. Piyango ve gazete bayii
CAGALOGLÜNDA :
Bay Ahmet, tütüncü ve gazeteci
Bay Niyazi, Eminönü Halkevi karşısında
gazete bayii
KARAKÖYDE:
Bay Kemal. Tünelde gazete bayii
Bay Niko, Bahtiyar gişesi
BEYOGLÜNDA :
Bay Esat, İngiliz Sarayı karşısı, tütüncü
Bay Torkoııi, Galatasaray Lisesi karşısı
Bay Ferit, Taksim Abide karşısında ga-
zete ve tütün bayıl ’
Bay Dikran, Konak oteli karşısı, tütüncü
Bay Remzi, Nişantaşında gazete bayii
BEŞtKTAŞTA î
Bay Zeki, Tütün ve gazete bayii
Bay Avnl, Tütün ve gazete bayii
Bay Mustafa. Tütün ve gazete bayii
TOPHANEDE:
Bay şükrü, Tramvay durağında Savaş
Sakatı gişesi
KADIKÖYÜNDE:
Bay Etem. Gazete bayii, ÜSKÜDARDA:
Bay Hikmet. Kitap ve gazete bayii
Bay Cevat. Kitap ve kırtasiyeci SAMATYADA :
Bay Kenan, Tütüncü ve gazeteci BAKIRKÖYDE :
Bay Ali. Uçak gişesi YESİLKOYDE :
Bay Şaban. Gazete bayii
ADALARDA :
Bay Niko. Büyükada iskelesinde kitapçı
Bay Süleyman. Heybeliadada tütün ve gazete bayü
ANKARADA:
ANKARA BÜROMUZ:
K. Özalp Caddesi Ilgar Apartmanı No.
19. Yenişehir, Telefon: 16112
Akba Kitabevi
Bay Ali Tümen, Ulus Meydanı, tütüncü.
Bay Yakup Karakaş, Ulus Meydanı Cebeci durağı,
Bay Cevdet. Ulus Meydanı. Hilâl Fotof-rafhanesl karşısında.
Bay Hayri Öztürk, İstanbul Pastahanesi karşısında.
Bay Yaşar Çetin, Sağlık Bakanlığı civarında gazete bayii
Bay Ali Çetin. Maltepe polis noktası karşısında gazete bayii»
İZMİRDE :
ikinci Kordon, Enılâkbank yanında Anadolu hanındaki YENİ İSTANBUL Bürosunda.
Foto Can. Hükümet Konağı karşısında
GAZİANTEPTE :
Bay Necip Bahri Gönenç
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUM UZ HERŞEY
den 20 de
KÜTÜK TİYATRO (10370) Saat
20 de Peer Gynt,
KÜÇÜK TİYATRO (1U69) Saat:
20 de 1 — Dünya Göziyle. 2 — Tüccar.
İZMtR
6EHÎR TİYATROSU (2364) Katli.
SİNEMALAR
BEYOĞLU CİHETİ
AKIN (80718) Kanun H/ırlci. ATLAS (40835) Demir Perde. ALKAZAR (42562) Hind Esrarı.
AR (44394) Ha vanada Festival (Suare: Raklheler)
ÇİÇEK: 1 - Gizli Emir. 2 - Kıt-kanç kadın (renkli).
ELHAMRA (43595) Hamlet.
İNCİ (65595.1 La Traviala
İPEK (44289) Nislmaçi Amerika-da»
LÂLE (43595) Hamlet.
MELEK (40868) Lulu Belle. SARAY (41656) Tatlı Belâlar. SUATPAKK (83143) 1 — latlklAl Fedaileri. 2 — Şehrâzadm Doğuşu.
SÜMER (42851) Şeytan Ruhlu A-dam.
ŞARK(40380) Kocamı öldürmedim.
ŞJK (43726) 1 — Tartanın İntikamı. 2 — Çöl Şahini.
TAKSİM (43191) Uyumıyan Adam.
TAN: 1 - Mnğlüp Edilndyenier.
2 — Bal Arıları (lkial de renkli).
YENİ (84137) 1 — Kırmızı Gül-
ivr. 2 — Çam Sakızı Pulla Hu-flyesi.
ÜNAL (49306) 1 - Kanlı Döşek. 2 — Cici Berber.
YILDIZ (42847) Hint Saran.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Tarzan Ormanlar Anlam. 2 — Tehdit Mektuplun.
AYSU (21917) 1 - Karamnzof
Kardeşler. 2 — Şöhret vo Para.
AZAK (23542) 1 — Aşk Kurbanı. 2 — ölümden Firar.
ÇEMBERLİTA5 ( 22513) Uçuruma Doğru.
FERAII: Uçuruma Doğru.
HALK (21094) 1 — Adalar Perisi. 2 — Bir Sipahinin Romanı.
İSTANBUL (22367) 1 — Kalbime Doğmuştu. 2 — Tabancalar Patlarken.
KISMET (21904) 1 - Dehşet Divan. 2 — Fakir Kızı Leylâ.
MARMARA (23860) 1 — Gençlerin Sevgilisi» 2 — Korkunç Ev.
MİLLÎ (22962) 1 — Tarzan Ormanlar Anlam. 2 — Tehdit Mektupları.
TC RAN (22127) 1 — Aşk Kurbanı. 2 — ölümden Firar.
TENİ (Bakırköy lü - 126). 1 -
Mavi Tuna. 2 — Kadınların Sev-glİlal. 3 — Boana Sevdalıları.
KADIKÖY CİHETİ
IIALE (60112) Pranga Kaçağı (2 devre birden)
OPERA (60821) 1 — Kara Ok. 2 — Debreli Hasaıı.
SIRIKTA (60682) 1 - Havanuda Festival. 2 — Kanlı Buse.
YELDEGÎRMENÎ 1 - Yıkılan Saadet. 2 — Aslan Ahmet 3 -Esrarengiz Şehir.
ANKARA
ANKARA (23432) Çiftçinin kızı BÜYÜK (1503D Petrol kraliçesi CEBECİ (13846) lCriatof Kolomb
FARK (11131) Kara Ok
SÜMER (11072) Casus Kıran
SUS (14071) Kara Ok
ULUS (22294) ICrlstof Kolomb YENİ (11040) Aşk O> unları
İZMİR
EL HAM RA- Uçuruma Doğru.
LALE 1 — Atlantik 2 — Beş Parmaklı Canavar.
TAN 1 — Atinntİt. 2 — Beş parmaklı Canavar.
TAYYARE’ Modern Venüs.
YENİ Uçuruma Doğru.
KARŞIYAKA CİHETİ
M ELEK 1 — Dağ Çiçeği. 2 — Haydut Peşinde.
SÜMER- Alevden Gönüller.
KONFERANSLAR
Bugün «ant ia de B. Şefik Caıı tarafından Beyoğlu Halkcvinde (Mitoloji) mevzulu bir konferans verilecektir.
••YENİ tSTANBl L”iih bugün için tavsiye ettiği programlar:
W
DAHİLDE:
18 00 Ankara; iııce Saz — İS.30 İstanbul: Hafif Orkestra eserleri — 10.20 Ankara: Tarihi Türk müziği — 21.15 Ankara: Beethoven'in Mi Bemol Majör Piyano konçertosu.
HARİÇTE:
21.30 Stultgart.Senfonik konser.
— 22.15 Londra: Opera parçaları.
1.31 Ankara: Hafif melodiler. — 1,45 Ankara: Haberler—7.45 Londra: Dinleyici istekleri (Hatif müzik) — M.oo Ankara: şarkılar (Fİ.) — 8.15 Ankııra: Vals fes-
tival orkestranı çalıyor (Pl.) — 8.15 Londra: Philip Grceıı’ln konser orkcatrası. — 8,25 Ankara: Günün programı •- 8.30 Ankara: Schulıert - Slhemnl Majör Triodan kısımlar (Pl.) — 9.30 Londra: Plâklarla dans müziği — 10.00 Londra: Tenoı RcnO So-aınca drn şarkılar — 11.80 Londra: Dinleyici İstekleri (hafif müzik) — 12*30 Lomirn: Billy Tcrncnt Orkestrası — 12.80 Ankara: Şarkılar — 13.0(1 (Ankara-İstanbul): Haberler — 13.15
Ankara: Salon orkestrasından melodiler — 18.15 İstanbul: Şarkı ve türküler — 13.80 İstanbul:
Çeşitli hafif müzik, pLıkhırlıı —
13.30 Ankara: Öğle nnzetesi —
13.13 Ankara: Operet şarkıları (Fİ ) — 18.50 İstanbul: Şarkı ve türküler — 14.15 Londra: Hafif müzik orkestrası konseri — 11.30 tslauhııl: Serbest saat — 14.13
İstanbul: Valeler — 16.13 Londra BBC İskoç orkestrası (Dvorak, Sibeiius) — 17.13 Londm: Caz KiubÜ — IH.(H) Ankara, İnce saz 18.00 İstanbul: Dans müziği (Pl)
18.30 Ankara: Konuşma (çalışanların suali) 18.30 Londra: Türk musikisi, Dinleyici İstekleri (19.91 - 25.61 - 31 32 M • — 18.30 İstanbul: Hafif orkestra eserleri — 18.15 Ankara: Film müzikleri — 18.45 İstanbul: Memleket türküleri — i».00 ıAnkara-İstanbul): Haberler — lO.lö Ankara: Geçmişte bugün — 19 13 İstanbul: Hafif ara müziği (Pl) — 19.15 Amerikanın Şafii: Haberler (13-10-19 m) — 19.20 Ankara:
ı .ıihl • . müziği 10.20 İs-
tanbul: Radyo senfoni orkestrası konseri (Cemal Reşit Rey) —
10.30 Londra: Geraldo hafif mü-
zik — 20.(M) Ankara: Brallaııaky çalıyor (Pl) — 20.00 İstanbul: Safi caerlori — 20.15 Ankara:
Radyo gazetesi — 20.15 İstanbul: Gelir Vergini saati — 20,30 Ankara: Serbest saat — 20.30 İstanbul: Dinleyici İstekleri (Türk müziği) — 20.30 Londra; Piyano düeti — 20.85 Ankara Opera potpurileri (Pl.) 21.00 Ankara
Konuşma (Türkiyede Marshall PlAnı) — 21.00 İstanbul: İktisat bahisleri — 21.00 Almanya: “Ma-non’* operası — 21.15 Ankara:
Beethoven Mi Bemol Majör Piyano konçertosu — 21.13 İstanbul: Fasıl heyeti konseri — 31.30 Stuttgart (622.6 M) : Senfonik konser — 33»00 Ankara: Konuşma (B.M.M. saati) — 22.00 İstanbul: Konçertolar (Pl) — 22.00 Türln (368.6 Mı: Senfonik kon-»er (Mozart - Beethoven - Stra-wlıısk.v) — 22.15 Ankara: Dans milzlğl (Flı — 22.13 Londra: O-pora parçaları (Pl) — 23.35 İstanbul: Dans ıntızlği (Pli — ■H.I5 ( Ankara-la(Hiıbul): Haberler — 23.00 İstanbul: Dans müziği (pl) — 23.10 Münih 1105.1 m) Senfonik konser — 23.80 İstanbul: Ertesi günün programlan ve kapanış — 01,15 Londra: Plâklarla dans müziği.
6.30 KONYA (Bandırmadan)
7.- SEYYAR (Karabigadıuı)
17.— BAKIR (Kara denizden)
17.- CUMHURİYET
22.— SUS (Bandırmadan) GİDECEK OLAN VAPÇRLAB 4.— ANAFARTA (Ineboluya). 8.15 SUS (Bandırmaya).
17.— ÜLGEN (Avvalık-tzmlre).
19.- SEYTTAR (karabigaya).
GELECEK OLAN EKSPRESLER 7.10 Toros.
B3Ö Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara.
RmiMlHin11'1 HlfMlMfiHH^OHm H»-4«
UÇAK - TREN . VAPUR
DtKKA I x Hava uoiuyisiyle seter lorde değişiklik olabilir
GELECEK OLAN UÇAKLAR
10.50 D.H.Y (Türk) An karadan
12.50 tz mirden
14.45 31.R (Mısır) Kahire. Lef-
köşeden.
16.20 D.H.Y (Türk) Adana. An-
karadan.
16.35 D.H.Y . (Türk) Beyrut. Lef
koşo* Anknradan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
9- - S. R (İsviçre) Atma Ce-
nevre. fcürleh’a
9.— D.H.Y. . (Türk) Ankara ya.
11 20 « • İzm İre.
13.50 I • Ankaraya.
GELECEK OLAN VAPURLAR fi 4|it - (İlk ■ • . 111
Eminönü: Mehmet Kâzım
Hikmet Güney. KüçÜkpazar Sırrı Rahim. Alemdar — Sal»lhad«Hn. Çarşıkapı.
Beyoğlu: Halk. Şişli — Merkez« Galata — Taksim. Taksim — Beyoğlu, Merkez — Hasköy, Haaköy — İstiklal, Beyoğlu — Merkez. Kasımpaşa.
Fatih: Yedlkule, Snmatya —
Muharrem Tanır. Fatih — Sarım Aksaray — Nüzhet Onat. Şehremini — M. Fuat Bayer, Karagömriık — Hüaumcddin» Gökengin.
Eyüp: Eyüp.
Beşiktaş; Vldin.
Kadıköy : R. Muhtar.
t Giüdıır; ittihat
lle>belimin: Hv> bvllada.
BiHükrtdn; Merkez
Çankaya 22790
Merkez 12709
Başkent İS6&3
IZMtR
Çankaya, Alsançak — Karantina Yalılar — Yeni» Eşrcfpuşa — Tilkilik. Basmahane — Şifa, Kemeraltı .
a anı
Ifil ıı -
m Hin» ‘tunmsMftıffîHHnıab ınnuun'nıifinııiM.mıııııiMi nıimMff ••».•mnımKimni' min»h
ScARRLNAVJAN A
irlims System
—----------------------M
1 l?
İSKA/HDİMAVrA HAVA VOLLAM
^4^
••
Comments (0)