Mart
Pazar
SİYASİ İKTİSADÎ
£ | A
1
111 (

*
/ Savı 95
10 Kuru]

Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32» altı aylığı 17, Üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis edon: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifede nantlmet-resl 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes'uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
r
POLİTİKA
- 4/111/1950 -
Komünist tâbiyesi
“Kİ-
I horez diyor ki: “Kızılordu-' nun bizi kurtarmasına vakit ve lüzum kalmadan, biz kendimizi kurtaralım."
Bu kâfi değilmiş gibi, Sovyet Rusya aleyhinde kullanılacak silâhların yapılmaması ve alınacak tedbirlerin alınmaması için, geniş ölçüde sabotaja geçilmesini tavsiye ediyor.
Bunu, Fransadaki hürriyet sayesinde yapabiliyor.
Eğer Çekoslovakyada biri çıkıp, "Amerikanın bizi kurtarmasına vakit ve lüzum kalmadan, biz kendimizi kurtaralım” diyecek olsa, sade onun değil, dinleyenlerin dç boynu vurulur.
Thorez’e sormak lâzım: mi kimden kurtarıyorsun ?”
Komünistler, Italyada olduğu gibi Fransada da, hitabet kürsüsünü kavga tokat zaptetmeye, meclislerin dahilî nizamnamelerini alaya almaya, müzakereleri tereddi ettirmeğe çalışarak parlâmento hayatının vekar ve ciddiyetini sıfıra indirmek istiyorlar. Öyle ki, içtima salonlarım tahliye ettirmek yahut hakkında ihraç cezası verilmiş bir komünist mebusu dışarı çıkarmak için, Meclisi muhafazaya memur müfrezelerin müdahalesine lüzum hâsıl oluyor.
îş tezgâhlarında, sokaklarda, idare cihazlarının bütün kademelerinde ve parlâmentolarda, komünistler, mevcut nizamı ya kuvvet yolundan yahut bunu gülünç bir duruma sokmak suretiyle yıkmaya çalışıyorlar.
Bu tâbiyenin yanı başında, grevler üzerinde âmil olmak meselesi; bunun yanı başında, dinlerin ve dinî teşkilâtın içine sızarak âmil olmak meselesi; bunun da yanı başında ve çok daha büyük, daha tehlikeli bir ölçüde olmak üzere, Asya'nın bağrına dalarak bunu bir kıyam ve isyana sevketmek meselesi var.
Bunların hepsi, bir büyük plânın parçaları olarak tatbik ediliyor.
işin en garip tarafı şudur ki, komünizmin bütün bu işlerdeki en büyük müttefiki, demokrat dünyanın medenî olması, hürriyete inanması, hürriyet hakkını en büyük düşmanına tanıyacak kadar hürriyete inanmasıdır.
Thorez, yukarda kaydettiğimiz söziyle acaba ne demek istiyor? "Onlara lüzum kalmadan Fransa-yı biz komünist yapalım” mı, yoksa, "Onlar bizi kurtarırsa, demirperde arkasındaki usûl mucibince, hepimizi hain diye temiz-liyeceklerdir” mi?
ister öyle ister böyle, şurası muhakkaktır ki, demokrat memleketlerde yaşıyan komünistler, hürriyet’e hiyanet etmiş olmanın cezasını, komünizme kavuştuktan sonra görüyorlar. Bütün nankörler gibi!
Üçlerin toplantısı
I I ç büyük garplı devlet ara-f smda yapılacak görüşmelerin gündemi hakkındaki ilk tahminler, bize mâkul geliyor. Çünkü, Uzakdoğu ve Almanya vaziyetleri üzerinde açık hesaplaşma yoliyle mutabakat hâsıl olmadan, Sovyet Rusya ile, değil hidrojen bombası, oksijen bombası hakkında dahi bir anlaşmaya varmanın mânası yoktur.
Mesele, bir harp vukuunda filân yahut falan tahrip vasıtasını kullanmamak değil, Sovyet Rusyanın da üzerinde bulunduğu bu dünyada, insanlara ve memleketlere, bildikleri ve diledikleri : ibi yaşamak imkânını vermektir.
Gündem, bu zihniyet ile kaleme alınmıştır.
★ ★★★
1

Kıymetli edip


Fazıl Ahmet AYKAÇ
“¥BNt tahrir
ailemize katılrujfftım» tik ^azı-stnı bugün üçüncü sayfamızda okuyacaksınız.

Üç büyükler toplantısının muhtemel gündemi
Güneydoğu Asyada müştereken harekete geçmeyi haklı gösterecek siyasî, diplomatik, İktisadî ve askerî meseleler
unun İt» kın (la propagandaya çıkuıı bir parti lideri uğurlanıyor.
unaıı seçimleri
bugiiıı yapılıyor
Hükümet, herhangi bir hâdiseyi önlemek için tedbirler aldı
Atına 4, A.A. (Atina ajansı) —
5 mart seçimleri 31 mart 1946 se-çimleri gibi nısbl temsil »istemiyle yapılacaktır. Müstakbel paılâmento-da bütün siyasi partilerin temsil edilmesini sağlayacak olan bu sistem, son 25 sene içinde 5 inci defa kabul edilmektedir. Memleket 39 seçim bölgesine ayrılmıştır. Askerler, seçim günü bulundukları seçim dairelerinde kurulacak olan avn seçim bürolarında istedikleri adaya oy vereceklerdir.
Sükûnu muhafaza için tedbirler alındı
Londra 4 iYİRS) — Bütün Yuna-nistanda yüksek rütbeli subaylar sivil İdareyi ellerine almış bulunmaktadırlar. Yarın (bugün) yapılacak genel seçimler sırasında sükûneti ve emniyeti muhafaza için alınan bu
tedbirler sayesinde seçimlerin sakin geçmesi beklenmektedir.
BÖC'nin Atına muhabirine nazaran, seçim neticeleri hakkında hiç bir yorumda bulunulamaz, zira oylar 10 büyük ve 12 küçük parti arasında dağılacaktır.
Başbakan Thcotokıs. bugün Yunan Kiralını ziyaret etmiş ve alınan tedbirler dolayısıyla seçimlerin gayet sakin geçeceğim kendisine temin etmiştir. Seçim neticeleri belli olur olmaz Theotokls muvakkat kabinesi ile beraber çekilecektir.
Y'ıınaııistun seçimlerini takip etmek üzere husus! surette giden arkadaşımız R. Guyon’dan seçim arifesinde aldığımız bir haberi bugün ikinci sayfamızda okuyacaksınız.
t
t
P&khtandaki heyet reini, ihtisaslarım radyo ile anlatıyor
j
PaMfflunü f/iflen IhuhmI mu h a bı ri mL- M id irı yn r
Iran Şahı Pehlevi
Türk talebelerini
Irana dâvet etti
ICaraşl. 4 (Türk Talebe heyetiyle Pakistana giden arkadaşımız telsizle bildiriyor) —
Burada o kadar itibar görmekteyiz ki; Pakistan Kültür Cemiyeti, memleketin resmi misafiri olan İran Şahı şerefine tertip ettiği bir resmi kabule. Türk Talebe Heyetini de davet ederek, bize verdiği değeri daha izhar etmek vesilesini tun
Türk talebelerinin resmi
hazır bulunuşu dost İran Şahının büyük alâkasını çekmiş ve bızlerle çok samimi bir şekilde konuşan genç Şah Türk talebelerini İrana davet etmiştir, İran Şahı Rıza Pehlevl böyle bir ziyaretten büyük hır memnuniyet duyacağını belirtmiş bulunmaktadır Gülseven
bir kere bıılmuş-
kabulde
t
Malî mahfiller tarafından verilen
İÇ SAYFALARDA
Pek yakında

İşgal altında İstanbul
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın
kaleminden
Sahnenin
Dışındakiler
romanında

Yabancı sermayenin Türkiyeye
giriş şartları
izahat
Lonclra-
çevreler üzerinde
VVashington, 4 A.A. (Afp I — Dün akşam Xvashlnglondaki iyi haber a-lan çevrelerden bildirildiğine göre Üç Büyükler Konferansının da toplanması muhtemeldir.
Bununla beraber aynı şimdi sadece toplantı yeri
görüşmeler yapıldığını ve konferans tarihinin her halde tesbit edilmiş olduğunu, bu hususun da bir kaç güne kadar resmen teyit olunacağını ilâve etmektedirler.
Bu konferansta ele alınacak mevzulara gelince, Waahingtondaki yetkili çevrelere göre, toplantıda muhtemelen şu hususlar üzerinde durulacaktır:
1 — Atom enerjisinin milletlerarası kontrolü ve silâhsızlanma üzerinde bir anlaşmayg. varmak için Sovyet Rusya Hükümeti İle müzakere imkânlarını araştırmak üzere temasa geçme yollarını incelemek.
2 — Güney Doğu Asyada müştereken harekete geçmeyi haklı gösterecek siyasi, diplomatik, iktisadi ve askeri meseleler,
3 — Bütün Almanyada tam mâ-nasiyle serbest seçimler yapılması teklifine karşı Sovyetlerin çıkardığı güçlüklerin doğurduğu meseleler.
Kanada da Ruslarla müzakere taraftan
Ottasva, 4 A.A. (Afp) — Dün parlâmentoda dış siyaset hakkında verdiği söylevde Kanada Dışişleri Bakanı Lester Pearson şunları söylemiştir:
“Komünist âlem ile komünist ol-mıyan dünya arasında barış içinde birlikte yaşamak esasına dayanan bir anlaşmaya varmak mümkündür. Şimdi aslâ olmadığımız derecede kuvvetliyiz. Binaenaleyh dünyayı endişelendiren anlaşmazlıklarımızı müzakerelerle halletmek hususundaki arzumuzu izhar edebiliriz ve etmeliyiz.,»
3 1
•atar
Hind ve Pakistan
gerginleşiyor
Her iki itham “Harp,,
taraf da hirhirini ederken Nehru olabileceğini iına ile konuştu
Ankara 4 (Hindistan Elçiliği bildiriyor) :
Gerek Pnkistanda gerek Hindistan-da vnkubulan son hâdiseler dolayı-siyle, Pakistan radyosu ile ajansının Hindistandu on bin milslllman öldürüldüğü ve elli binin de Pakistan» iltica etmek zorunda kaldığı yolundaki yalan ve uydurma haberleri yayınlaması üzerine Pandıt Nehrn, Liyakat Ali Hana bir protesto telgrafı çekmiştir. Pakistan Başbakanı Liyakat Ali Han da dün Nehruya bir cevap göndermiş ve Pakistan radyo ve ajansı tarafından verilen yukardaki haberlerin doğru olmadığım kabul ve itiraf etmiştir. Bu haberlerin, bunları veren radyo ve ajanr tarafından tekzip edilmesi ye bundan böyle tekerrür etmemesi için icap eden c-mlrJerin verildiğini do bildirmiştir. Netini bir harp olacağını ima ediyor
Yeni Delhi 4, A.A. (United Press): Hindistan Başbakanı Nehru, dün Paklatan ile bir harp olabileceğim yeniden İma etmiştir.
Yeni İstanbul” da canlanacaktır
I
Dışarıdan sermaye temini işi, doğrudan doğruya hususî teşebbüs sahiplerine bırakılmış bulunuyor
Ankara 4 (Hususî muhabirimizden) — Bu aynı ilk günü müstacelen müzakere ve kabul edilen “Özel teşebbüsler tarafından yabancı memleketlerden yapılacak uzun vâdeli borçlanmalara kefalet edilmesi ve gerekli döviz izninin verileceği hakkında taahhütlere girişilmesi hususunda Maliye Bakanlığına yetki verilmesine dair kanun,, yabancı sermayenin memleket iş hayatına müessir şekilde girmesini sağlayacak bir mahiyet taşımaktadır. Mezkûr kanunun tatbik şekli etrafında Maliye Bakanlığının yetkili şahsiyetleriyle yaptığımız temasların tafsilâtını bildiriyoruz:
Kanunun, hususi teşebbüslere İstikraz yapabilecekleri müesseseleri, borçlanılacak paranın miktarını, faizini ve ödeme şekillerini göstermek gibi bir gayesi yoktur.
Hususi teşebbüs erbabı yabancı malî müesseseleri bizzat bulup onunla doğrudan doğruya temas edecekler, istikraz olunan paranın miktarını, vâdesini ve faiz nispetini kendi aralarında kararlaştıracaklardır. Hâzinenin rolü İşin bu safhasından sonra başlıyacaktır. Eğer İkraz yapacak mali müessese mâliyenin kefaletini şart koşmazsa bu takdirde, memleketimize getireceği sermayenin transferini yapmak üzere ona kanunun 32 nci maddesine göre müsaade edilecektir. Bu müsaade esasen Türk parasının kıymetini koruma kararnamesinin 31 inci maddesinde mevcuttu. Kabul edilen kanunla bu madde teyid ve tasrih edilmiştir.
Yabancı malî müessese ikraz edeceği sermaye için Türkiye hâzinesinin kefaletini talep ettiği takdirde 300 milyon lira dahilinde kalmak şar-tiyle bu kefalet yapılacaktır. Bakanlar Kurulu karariyle mâliyece yapılacak olan bu kefalet hakkında kanunun birinci maddesi “Teminat mukabilinde,, kavdım koymuştur.
Bu teminat banka mektubu, ipotek ve diğer normal teminat şekillen gibi maddî olacaktır.
Borçlanmalarına kefalet edilecek müesseselerin kâfi bir emniyet telkin etmiş olması zarurî telâkki edilmek lâzımdır. Bu kayıt ve şartların tahakkuku halinde mâliyece yapılacak olan kefalet aynı zamanda döviz müsaadesi ve transfer imkân» vermek taahhüdünü ihtiva etmektedir. Mâliyenin hangi İstikrazlara kefalet edeceği, temin olunacak sermayenin kullanılma yeri, endüstri, tarım, u-laştırma ve bayındırlık işleri ve turizmle İlgili tesislerdir.
Kayıt altına alman, müessese veya şahsın teminatıdır. Bunun dışında özel teşebbüs tamamen serbest hareket edecektir. Kanunun tatbik şekilleri üzerinde çalışılırı akındır. Hükümetin bu hususta bazı prensip kararları almast ve bunları ilân etmesi beklenmektedir.
Diğer taraftan memleketimizde yabancı sermayedarlar ve mali müesseseler nezdinde geniş ölçüde istikraz aktedllecek özel teşebbüslerin pek mahdut olduğu ileri sürülmektedir. Bugüne kadar müracaat etmiş hiç bir özel teşebbüs çıkmamıştır. Ayrıca ilâve edildiğine göre Amerlkada Marshall Yardım Plânının yerine kaim olmak ve iktisaden geri kalmış memleketleri kalkındırmak maksa-diyle sermaye yatırımı yapılmasını sağlamak üzere hazırlanan kanun tasarısı Kongrece kabul edildikten sonra memleketimize de doğrudan doğruya yabancı firmaların sermaye dökecekleri ümit edilmek t ed‘r. Kabul edilen kanun bu sermayedarlara kâfi teminatı vereceği için bu Ümit kuvvetli sayılmaktadır.
ÜÇÜNCÜ
(Katil) ve baltası Refik Halid Karay Baş çok ama !... Fâzıl Ahmet Aykaç
BEŞİNCİ
Grev hak mıdır ? Suç mudur ? Vedat Nedim Tör
L T I N C I
Amerikan filosu, İstanbul limanında
SEKİZİNCİ Resimlerle dünya aktiialitesi
A
Eminönü Halkeviııde Fuzuli günü
f I* • ♦ • •
Fuzuli gunu
ve gecesi

Saar meselesi
Almanyada büyük
galeyan uyandırdı
Bonn Başbakanı yayınladığı bir milleti teskine
Adenauer, kitabeyle çalışıyor
Bonn 4, A.A. (Afp) — Bu sabah yapılan bir basın toplantısında Federal Almanya Başhnkanı Adenauer, Saar meselesinden bahsetmiş ve şöyle demiştir:
“Bu ıınza keyfiyeti, psikolojik bakımdan Almanyada felâketli tesirler yaratmıştır.
Frânsanın, Almanyadaki şimdiki vaziyeti hiç bilmediği halde. Saar gibi ateşli bir meseleyi ne diye bu sırada eline aldığım anlayamıyorum. Saar'da bir milyon Alınanı ve Saar madenlerini ele geçirme^ Muıslıall Plânı gayelerinin gerçekleşmesine karşı bir tehdit mahiyeti taşımakladır. ' 1
Sözlerine son verirken Başbakan Adenauer, şovenlst temayüllere ka-pılmamasi İçin Alman halkına tavsiyelerde bulunmuş ve harbe iştirak etmiş olanlardan hükümete ve par-lâm(»ntoya itimat beslemelerini, milli menfaatin gerekliği surette ınüdafa-a edileceğim söylemiştir.
Mili! Türk Talebe Birliği Edebiyat Derneği İle Üniversite Talebe Birliği, Edebiyat Fakültesi Talebe Cemiyetinin müştereken tertipledikleri (Fuzuli gün ve gecesi) dün Eminönü Halkevinde yapılmıştır. Toplantıyı açan Nevzat Öz-türk ten sonra bir konuşma yapan Ali Nihat Tarlan şairin şahsiyeti Üzerinde
durmuş ve Fuzullnln edebiyatımızdaJd mevkiini anlatmıştır. Bilâhare gençler Leylâ ile Mecnunu temsil etmişler ve Fuzullnin muhtelif şiirlerini okumuşlardır. (Fuzuli hakkında yazılmış b -makaleyi bugün 3 üncü sahnemizde o-kuyunuz)
Basın, Yayın ve Turizm G. Müdürü dün geldi
»
Amerika, Marshall Yardımı yerine turist yardımına hazırlanıyor
hat konforlu ve ekonomik otel temini lâzımdır. Bugün otelcilik çok ince bir eanat haline gelmiştir, odalar, salonlar, müstahdemler her şeyin inceden İnceye hesaplanması lâzımdır. Aksi takdirde o otel İşlemez.
Sonra turistler «ıbahlara kadar açık kalacak mütenevvi eğlence yerleri gece kulüpleri İstiyorlar. Biz de bütün bunları ğözönünde tutarak hazırladığımız projeyi Başbakanlığa gönderdik. Şimdi bunun Üzerinde çalışacağız"
Amerikalıların Türlciycyl görüşleri hakkında Şükrü Esmer şunları söylemiştir:
Amerikalıların Atatürk inkılâbı ve ondun aonraki Türkiye hakkındaki malüm.ıt ve bilgileri çok mühimdir. Yeni yeni tanımaya başlıyorlar. Ve bizim modern oir yaşayışa malik olduğumuzu öğrenince hayretlerini giziiyemiyorlar, Türklveyl Amerikaya tanıtmak hususunda Amerikadakl haberler büromuzun çeşitli vasıtalarla devanı etmekte olan çalışmaları mühim bir 10i oynamaktadır.
Bütün Amerika matbuatım yakından 'takip ve hakkımızda çıkan yanlış malûmat üzerine gerekil ikazlarda bulunarak gazetecilerle daimi temasını muhafaza etmektedir. Ayrıca her gün TÜrkl-yeden radyodan yapılan 15 dakikalık özel yayımı günlük bülten halinde A-merlkndakl bütün ataşe ve konsolosluk memurlarımıza göndermekledir. Ayrıca haftada bir defa hazırlanan bir İngilizce bülten 25«Xi adrese gönderilmekte ve yevmi gazetelerin bu bültenden sık sık İktibaslar yaptıkları görülmekledir.
Dün Radyoevlnde meşgul olan Umum Müdür, bugün uçakla Ankaraya giderektir.
New-York'ta toplanan taşıt vc turizm konferansında memleketimizi temsil etmek üzere bir müddet evvel Ame-rikaya gitmiş olan Basın. Yayın ve Turizm Genci Müdürü Ahmet Şükrü Esmer dün sabah hava voliyle Lon(İradan şehrimize gelmiştir.
Umum Müdür, kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza şu izahatı vermiştir;
Birleşik Amerika. Avrupa Ekonomik İşbirliği TeşkilTtımı dahil olan memleketlere, 1952 yılından sonra Mar-Rhall plânından yapmakta olduğu yardımı devam ctttremlyrcegl İçin, bu paranın bir kısmım turizm voliyle bu memleketlere temin etmek İstemektedir. Amerika seyyah celbi İçin uğradan memleketlere kadar hattâ onlardan daha fazla kendi vatandaşlarını turizme teşvik etmektedir. Amerika mühim bir kısmı İç turizme alt olmak üzere 12 milyar lira harcamaktadır şimdi bu paranın bilhassa harice akması teşvik edilmektedir,
Bugün dolaştığını bütün memleketlerde her bakımdan on fAzla alâka u-yandıran memleket Türkıyedir. Bugün İçin mesafe mofrumu da ortadan kalktığından. Amortkadan Londraya gelen bir turist uçakla ti.5 saat sonra İstnn-bulda olabilir. Fakat turistler kendilerini oyalnvacak çekecek konfor, eğlence, vcsnlr mütenevvi şeylerin gidecekleri memleketlerde hazır olmasını İsterler. Meselâ balık nvı, Roğaslçlndc halik avlamak için bilhassa Istanhııla gelmek İsteyecek meraklılar pek çoktur, yaban domuzu vcsııir avlar, seyyahları tarihi âbideler ve tahıl güzellikler kadar seyyahları çekmeğe ve uzun müddet kalmağa sevkedcbillr. Bundan sonra ra-.
4
tayfa. S
Husus? furetto Atlnaya gönderdiğimiz arkadaşımız
Robert Guyon telgrafla bildiriyor
Yunan halkı, bugün ya demokrasiyi, yahut da
anarşiyi seçecektir
Atina, 4 (Robert Guyon’dan telgrafla) — Evvelki gün buraya vardığım zaman Basın Bakanlığının sevimli direktörü Bettos, bana, son günlerde 50 kadar ecnebi gazeteciyi kabul ettiğini söyledi. İşte, hRyı*ct verici bir rakam... Çünkü, nihayet 6 milyon nüfuslu bir memleketin umumi seçimlerinin inkişafını takıp etmek ve bunu aksettirmek için bu kadar müşahide lüzum var mı? Fakat, dünyanın dört bucağından gelen bütün bu Türk, Amerikan, İngiliz, Fransız, Alman. îsveçll, DanimarkalI ve Mısırlı gazeteciler, burada, şu 1950 senesi başında halkın nabzım yoklama keyfiyetinin, bilhassa harbin so-nundnn beri kendisinden o derece bahsettiren bu küçük memleketin hudutlarını aşacak kadar ehemmiyet ve mâna taşıdığını anlamışlardır. Şüphesiz şunu da anlamışlardır ki; bu seçimler, bugün bütün dünyanın karşı karşıya bulunduğu bir büyük dâvanın neticesine tesir edecek kadar kıymetli bir delil vazifesi görecektir. Bu dâvanın, demokrasi dâvası olduğunu tereddütsüz söyliyebl-liriz.
Ben de kendi hesabıma, bütün bu milletlerarası büyük gazetecileri raya toplayan sebepler üzerinde (ündüm. Bunlar, nihayet bütün çim kampanyalarına hazır olup
heyecan tarafım yapan, seçim oyun-larıru yahut seçimlerin dramatik havasını vermek için gelmiş olmasalar gerektir. Çünkü muhtelif rejimler altında bulunan bir çok memleketlerde buna benzer tecrübeleri takip etmek fırsatım bulmuşlardır. Zaten şunu da söyliyebilirim ki kendi İdarecilerini veya memleketin mukadderatına hâkim olacak kimseleri seçmek için kapalı hücreler önünde dizilen şu halkın hareket tarzı, kanaatleri yahut hürriyet durumu hakkında burada keşfedilecek yeni bir şey de yoktur.
O halde.. .Eğer bu gazeteciler, u-mumî seçim münasebetiyle Yunanis-tana gelmişlerse, bunun sarih iki sebebi olmak lâzımdır:
Eyvelâ, batıdaki hür demokrasi ile Sovyet ülkesindeki totaliter demokrasi gibi birbirinden farklı ve birbirine zıt iki tip idareyi temsil eden blokların iki şampiyonları arasındaki ihtilâfların şiddetlendiği şu sırada, asıl demokrasiyi icat etmiş otan bu milletin nasıl hareket edeceğim, ve hangi tarafı seçeceğini görmenin çok enteresan olacağını düşünmüşlerdir. Şüphesiz denilebilir ki. bugünkü Yunanlılar, eski Atina cumhuriyeti halkının hakiki ahfadı değillerdir.
bu-düzelsin

meydanına döndü
Yüksek Seçim Kurulu nihayet teşekkül etti
Bugiin sular kesilecek
1 a t tı ıı lı 111 Sular !«lnrc»lnln yaptığı tebliğe göre. İMt.ıınhııln hu veren anıt borularda vapıtacnk Ih mim t dotaymlyta bugün lnlunbul ve Be. yoğlu cihetlerinde sular kesUecek-t ir.
Fakat, İktidar için mücadele eden politikacıları bir tarafa bırakır ve bu memleket halkının ruhuna nüfuz e-dersek, bunların umumiyetle. Yuna-ntatanı eşsiz bir medeniyetin beşiği haline getiren bin sene evvelki dedelerinden bazı meziyetler tevarüs ettiklerini çabucak anlarız. Bunun i-çın, mevcut kanunlarının, böyle bir maziye salup olan bütün bu insanlara, irade ve arzularım serbestçe izhar etmek hakkını verdiğini bilmek ve görmek kâfidir» Vaziyet böyle o-lunca da, bu dürüst şartlar tam mânisiyle tatbik edilirse, hakikaten demokrat olan hu milletin kararından ders almak gerekir. İşte bu düşünce iledir kİ. biraz da millet İcraraaı kontrol komisyonu vazifesini gören 50 ecnebi gazeteci, yarın Yunan seçimlerinin safahatını tetkik edecektir.
Fakat bu gazetecilerin merak ve tecessüsü daha da ileri gidiyor. Bunun içindir ki bunların buradaki mevcudiyetlerinin iki sebebi olduğunu söyledim. Çünkü artık "demokrasi” mefhumunun da iyice tArif ve tes-bit edilmeğe İhtiyacı olduğunu sanıyorum. Yalnız bu kelimenin, az çok felsefeye dayanan fikir ve mânası itibariyle değil, bir milletin idare işlerinde tatbik edilecek bir rejim olması dolayıalyle de izahı lâzımdır. Gayet haldi olarak, tok partili rejimlerin diktatörlüğe kaçtığı İddia ediliyor. Fakat şu da bir hakikattir kİ, pek çok partili memleketlerde alınan neticeler de daha az acıklı değildir ve bu tarz-ı İdare, bir nevi anarşi ifade eder. O halde, bugün Yunanistan-da yapılan seçimler, bu memleketin diktatörlük idaresinden kurtulması için kendisine verilen son şanslardan biridir. Yirmi altı parti ve binlerce milletvekili namzedi, sadece 250 san-dalyadan ibaret olan Parlâmento â-za lığını aralarında paylaşacaklardır
Eğer seçimlerin neticesi, bir partinin İktidara geçmesi için lüzumlu ekseriyeti temin etmez veya birbirine sıkıca sarılmış bir kaç partinin bir koalisyon kabinesi kurmasına imkân vermezse. Yunanistan tekrar. son senelerdeki siyasi kargaşalıkların i-çine dalacaktır. İşte o vakit diktatörlük idaresine yol açılmış olacaktır. Bütün salâhiyeti! müşahitlerin fikri bu olduğundan Yunanlılar da dahil olmak üzere herkesLn temennisi, Yu-nanistana demokratik bir idare vermek kadar biraz da garplı mânasındaki demokrasinin zaferini ifade edecek olan Yunan seçimlerinin, seviyeli bir şekilde cereyan edere k, memlekete, muvazeneli ve kuvvetli bir parlâmento durumu teinin eylemesidir.
Başkanlığa Yargıtay Âzası Münir
Başkanlığa Danıştay Âzası Cûdi
Ayyürek, İkinci
Öcol seçildiler
Komünistler, Amerikan yardımını geciktirmek için, Meclis müzakerelerini sabote etmek istiyorlar
Londra, 4 (YİRS) — Fı ansız Mil-Meclisi bütün gece sabotaj hareketlerine karşı alınacak tedbirlerin müzakeresine devanı etmiştir ve 20 saatlik bir oturumdan sonra celse tatil edilmiştir.
Dün öğleden beri süren bu celse, bilhassa komünistlerin nümayişi ve çıkardıktan kavgalardan ötürü bu kadar uzamıştır. Komünist saylavlardan biri Başkanlık makamını işgal etmiş ve orasını terketmeyi reddetmiştir. Bunun üzerine salona çağrılan muhafız kıtası ile kadınlı erkekli komünist saylavtarı.ı arasında bir döğüş vukubulmuştıu. Böylece Başkanlık mevkii tahliye edilmiş ve celseye devam olunmuştur.
Memleketin milli emniyetini İhlâl edici hareketlere karşı alınacak tedbirlerin müzakeresi, komünistlerin mütemadi müdahalesi, usııı haricindeki konuşmuları ve madde tâdiline dair yaptıktan teklifler yüzünden uzamıştır. Komünistler bu suretle Amerikan askeri yardım malzemesinin memlekete girmesini ve Vletna-ma gönderilecek teçhizatın sevkiya-tınınn geciktirilmesini gaye edinmişlerdir.
Görüşmeler esnasında Başbakan Bkiault, mebuslardan elzemse bütün gece ve ertesi gün müzakeı elere devam etmelerini istemiş ve “Biz komünizmi etmek tır.
İlk
11
defcil,
için toplandık,,
cumhuriyeti nıüdafau diye bağırmış-
tarafından edildi?
Seyyar muha-
teşebbüs polla nasıl bertaraf
Paris. 4 iAPj — fızlar. oün gece, Fransız Meclisinin
kürsüsünde oturarak grev yapmakla otan bir komünist mebus gi’upu-nu. Meclis binasından çıkarmıştır.
Bu hareket, binadan çıkmak late-mlyen ve mukavemet eden mebusların muhafızlar arasında yumruk yumruğa bir mücadeleye sebebiyet vermiştir.
Gazete muhabirleri, binaya sokulmamışlarsa dn, civardan, gerek ko-
Uzakşarkta umumî vazıyet
Hindiçinîde
Asyada
muhıı-ol-"Ka-
mlinlst mebusların gerekse, fıztarın seslerini İşitmek kabil muştur. Mebuslar, muhafızlara, tlller, Hitlercller, Naziler, Faşistler.»
diye bağırıyorlardı. Bu arada, "Amerikan emperyalistleri,, ve "kokn-ko-la., sesleri de Işltilmiştir.
Meclisin diğer ftzatarı, komünist mebuslar dışarı çıkarılırken seyretmişler ve alkışlamışlardır.
Parta, 4 A A. (Afp) — Mebuslar tekrar Meclisteki yerlerine girebilmektedirler ve bilhassa komünist sıraları oldukça kalabalıktır.
Bildirildiğine göre muhafızların müdahalesi esnasında bazı İtip kakmalar olmuştur. Koridorlarda dolaşan bir çok komünist mebusların elbiselerinde oldukça sert cereyan fiden kavganın İzleri görülmektedir. Bununla beraber hafif dahi olsa hiç bir yaralı bulunmadığı zannedilmektedir.
Salondaki eşyalar arasında hasara ugrıyanlar vardır,
Parta. 4 (AP.) — Gürültülü bir
celsenin devamında İkinci defa olarak bir komünist mebus kürsüyü işgal ederek orada oturmak suretiyle grev yapmaya başlamıştır.
Diğer komünist mebusların tekledikleri 65 yaşındaki
Musmeaux, Başkan Hcrriot’nun, geniş bir ekseriyete İstinaden verilmiş olan ihraç emrine itaat etmemiştir.
Dün gece diğer bir komünist mebusu kürsüden indirip Meclisten çıkarmış olan seyyar muhafızlar, icap ederse aynı şekilde hareket edeceklerdir. Zaten, Muaatneaııx, muhafızlar İçeri girince kalkmış ve arkadaşlarının "Marsellatae,, sesleri arasında ve onların refakatinde kapıya gelini ? ve çıkmıştır. Bu hareketlerin sebebi Meclisin müzakere etmekte olduğu sabotajlara mâni olacak tedbirlere müteallik kanunun kabulünü geciktirmektir.
Başbakan Bldault bunlara aldırmadan. müzakerelere devam edileceğini söylemiştir.
Ankara 4 (Hususi muhabirimizden) Yüksek seçim kumlu üyeleri bu sabah saat 10 da Yargıtayda toplanarak gizil oy ve mutlak ekseriyetle aralarında Yargıtay Ticaret Dairesi üyesi Münir Ayyürek’i başkanlığa ve Danıştay üyesi Cildi Öcal’ı başkan vekilliğine seçmişlerdir.
Yargıtaydan Sunuhi Arsan ve Su-
Danıştay’dan da Müheyya Salih Tezcaner kura ile
at Bertan, Arkaç ve yedek Üyeliğe ayrılmışlardır.
Danıştaydaki dâvaların süratle görülmesi için kanunda tâdiller
Danıştay kununundıı dâvaların daha süratlo görülmesini sağlayacak tâdlUeri ıh»ivn edecek yeni bir kanun tasarısı Büyük Millet Meclisine Sunulmuştur.
IH




Mümtaz Fenik’in tevkifi hâdisesi
Adiye Ceza Mahkemesi itirazı yersiz bularak tahliye talebini reddetti
dea-Arthur
Ankara 4 A.A. (Bursa milletvekili Muhiddln Baha Parsa gazetede neşir yollyle hakaret suçundan hükümlü Ankarada çıkan Zafer gazetesi sahibi Mümtaz Faik Fenik’in bu cezasını çekmek üzere, İstanbul Cezaevi has-tahane koğuşuna sevkodilmoslnin kanunsuz olduğu İddia edilmişti.
Haber aldığımıza göre, hâdiseyi tetkik eden Asliye İkinci Ceza Mahkemesi, Savcılığın hükümlü Mümtaz Faik Fenik hakkında tatbik ettiği muamelenin ve İnfazın usul ve kanuna tamamen uygun okluğuna ve hükümlü avukatının dileklerinin reddine, acele itirAZ yolu açık bulunmak üzere, bugün karar vermiştir.
Bağlık Bakanlıtfoıin trbltfı
Memleketin sağlık durumu
Komünist Thorez’in beyanatı :
“Kızılordudan önce Fransayı bizzat biz kurtarmalıyız,,
Paris Hususî Büromuzdan
Ankara 4 (AA.) — Sağlık vo Sosyal Yardım Bakanlığından tebliğ edilmiştir:
Şubat 1950 avında yurdumuzda 4 çiçek, 44 Ickollhumma. 309 tifo, 18 parutifo, 18 dizanteri. 1 brüaeiloz. 150 difteri. 243 boğmaca. 267 kızıl, 1967 kızamık, 21 tmıl sahaya. 32 şarbon, 2 kuduz vakamı edilmiştir.
Bu av içinde şayanı ehemmiyet olarak Mardin'in iki köyünde 4 çiçek, keza Tunceli Vilâyetinin biı köyünde 1 lekelihumma vakası haber alınma sı üzerine gereken mücadele için bu mahallere merkezden ekipler gönderilerek mahalli sağlık teşkilâtı takviye edilmiş ye kızamık hastalığı ile de aynı şekilde mücadeleye devam edilmiş hulunmaktadır.
Münferit vakalar halinde görülen diğer İntanı hastalıkların da salgın bir mahiyet almaması için dalma uyanık bulunularak gerekli tedbirlerin alınmasına devam edilmektedir.
Yargıtayctan Arif Güngören, Bedri Köker ve İsmail Hadımlıoğiu ile Danış! aydan İbrahim Senli ve Cemal Yorulmaz da kurulun asil üyelerim teşkil etmektedirler.

*1
Danıştaya 3 yeni âza seçilecek
Hükümetin tanzim ettiği 15 kişilik liste Meclise sevkedikli
Ankara 4 l Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Danıştayda açık bulunan 8 üyelik için intihap yapılmak üzere Hükümetin göstereceği namzetleri havi on beş kişilik liste bugün Meclise sevkedildi. Adalet ve İçişleri Encümenlerinin yapacakları müşterek toplantı sonunda bu 15 namzet (9 ı a indirilecek ve Meclis Umum! Heyeti bu 9 dan 3 kişiyi esas Aza olarak seçecektir.
Bu namzetler arasında muhtelif Bakanlıklar Hukuk müşavirleri ve teftiş kurulu balkanları bulunmaktadır.


Malatya C. H. P. heyeti Cumhurbaşkanını ziyaret etti
Ankara 4 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — C. H. P. nln Malatyadan Ankaraya gelen heyeti Muhterem İsmet İnönü’den adaylığı Malatyadan koymasını rica etmiş, Devlet Reisi bundan ziyadesiyle mütehassis olduğunu ve meselenin zamanı gelince birlikte mütalAa edilebileceğini beyan etmiştir.
Basın kanun tasarısı Hükümetçe tasvip edildi
Ankara 4 (A.A.) Bakanlar Kurulu bugün sabah ve öğleden sonra yaptığı iki toplantıda başın kanunu tasan sini tasvip etmiş ve Büyük Millet Meclisine şevke karar vermiştir.
Bir hayırseverlik numunesi
Kastamonu 4, (A A) — Aslen A-ıaç köyleri halkından olan Istanbul-da Şekerci AH Muhlddın Hacı Bekir. Araç kasabasında bir verem saflık merkezi binası yapılmak üzere 40,000 lira teberru etmiştir. Yapıya, bu hafta içinde başlanacaktır.



VAU. ADALARI DOLAKTI
“Seçimin İstanbul lıemşetl’-^'ne yakışır şekilde olmasını istiyoruz” dedi
Vali ve Belediye Başkanı Dr Fah-rcdılln Kerim Gökay dün Hc.vurll ve Büyükftdaya gitmiş ve orada h&lkta temaslarda bulunmuştur.
Hryholindndnki balıkçılar Validen diğer adalardaki voli sahalarından İstifade ettirilmelerini, arabacılar da, kendilerine İyi bir yer ayrılmasının teminini İstemişlerdir Bilâhare bir kahv* de toplanan Heybeltadaliıar. bilhassa BU'vkmek IhUyaçları Üzerinde durmuşlar ve bu U(1 meseleni nhnlllnl rica etmişlerdir. Bu dilekleri yakın zamanda yerine getireceğini söyleyen Vali, ada gamlarının korunması için vatandaşların yardımım İstemiştir. Fahreddln Kerim Gökay daha sonra fırınları teftiş etmiş ve Deniz Mektebini gezmiştir.
Bilâhare. Büyükadava çekUmlş o-radn, bir gazinoda toplanan Ada sakinlerinin ihtiyaçlarını dinlemiştir. Büyük -adalılar Validen, bir ortaokulun acele olarak kurulmalını, itfaiyenin ıslahını, ekmek meselesinin hallini, bir cankurtaran arabasının ve sağlık merkezinin teminini istemişlerdir. Dilekleri takiben aoz alan Vali Gökay, Adımın ehemmiyeti üzerinde durmuş ve Güzelleştirme Cemiyetine. Adada memur vatandaşın hnftA tatilini geçireceği oteller yaptırtmasını, teklif etmiştir. _tstanbuldakl seçim meselesine de temas eden Vali, ‘•Seçimin, latnnbul hcmşerlslne yakışır şekilde olmasını Özlüyoruz." demiştir.
Fahreddln Kerim GÖkav daha sonra D P, ve C.H.P, merkezlerin! zlyarot etmiştir.
“Demir” Karadenlze ilâve seferi yapacak ÎRlanbulda. Karadeniz fazla miktardaki yükleri zere. Demir vapuru bir ferine tahsis edilmiştir.
limanlan İçin nakletmek Ü-llAve yük ce-
Taksim İlkokulu Okul-Alle Birliğinin gösterisi
aksim İlkokulu Aile Birliği 6 mart 1950 pazartesi günü saat 20 30 da Maksim salonunda bir gösteri hazırlamıştır. Müsamerenln geliri İte çocuklara yardımlarda bulunulacaktır.
Amerika, Vtafnaıııa yardımım muvakkaten kesti.
Washington, 4 A. A. (United Press) — itimat edilir siyasi kaynaklardan dün öğrenildiğine göre Birleşik Amerika, muhtaç oldukları maddelerin listesini eksik verdiklerinden dolayı Hındiçlnidcki Fransız birliği kuvvetlerine yaptığı askeri yardımı muvakkaten kesmiştir. Birleşik Amerika, Fronsızlardan isteklerini daha tafsilâtlı bir şekilde bildirmelerini talep etmiştir. İspanya, liindiçiıılyİ tanıdı.
Madrit, 4 A.A. (Afp) — Dün akşam Franco'nun başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Fransız biı-llğine dahil Vietnam, Laos ve Kom-boç devletlerini tanımaya karar vermiştir.
Çinde
Amerika, Aryayı komünizme hırakımyncak.
Washıngton 4 A.A. (United Tressı
Birleşik Amerikanın Müttefik Avrupa Komiayonu Başkanı olan Dono-van, dün Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu huzurunda Marshall yardımının devamı İçin lâzım otan sermaye üzerinde konuşmuş ve:
°Çln meselesinde ciddi nir mağlûbiyete uğradık. Çini idaresi altına a-lan Rusya, Hindlçini’yl, Filipin’leri, Siyam’ı, Malezya’yı. Endonezya’yı ve Birmanya’yı da hükmü altına almak niyetinde okluğunu açıklamıştır. Rusya, şimdi Asya'da başlıca kuvvettir ve Sovyet diktatörleri Asya’ya hâkim olmak için daha başka hareketlere de girişeceklerdir
Bu hareketi önlemek için Doğuda harekete geçmek Üzere batı cephemizi koruyacak bir batı kalesine ihtiyacımız vardır.
öğreniidiğine göre, komünist lideri Thorez. partisi dahilinde geniş bir temizleme hareketine başlamıştır. Bu münasebetle Fransız gazetelerinin verdiği haberlere göre Fransanın şimal mıntıkasındaki komünistler şimdiden sıkı bir elemeye tâbi tutulmaktadırlar. şimali Fransa Komüntat Federasyonunda verdiği bir nutukta Thoıez. meaııl komünist şeflerinin kâfi derecede zecri tedbirlere başvurmadıklarını İddta etmiş ve ezcümle şöyle demiştir: ''ileride vereceğimiz haytl mahiyetteki muharebeye parti Azalarını hazırlamak lâzımdır. Nihai zaferi kazunmak için bir çoklarımızın büyük fedakârlıklara katlanmaları icap edecektir. Buna iyice hazır-tanmalıyız. Memleketimizin kurtuluşunu Kızılordudan bekleyip hiç bir müspet harekete girişmemek çok yanlış olur. Frnnaayı bizzat bizim kurtarmamız gerekir.”
Sözlerine devanı eden Komünist Lideri, Rııtyaya karşı yapılacak bir harpte batı ordularına faydalı ve Sovyet blok una zararlı olabilecek her türlü silâhın imal edilmemesi, hattâ hazır olanların imhası icap ettiğim de İlâve etmiştir.
MM
Grev yüzünden Anıerlkada tren seferleri lâğvediliyor
New-York 4 A.A. (Afp) — Gelecek pazartesi günü kömür madenle rinde işlerin yeniden başlaması ihtimaline rağmen New-Yorlc Central Demiryolu Kumpanyası pazar günü gece yarısından itibaren yeniden 41 yolcu treninin lâğvedileceğim bildirmiştir.
Bu suretle 8 ocaktan bor! bu kumpanya tarafından lâğvedilen trenlerin sayısı 274 ü bıılnnıştııı.
9
Ingiltere ve Almanya olmadıkça Avrupa birliği tahakkuk edemez
Siyasî Arabulucu Stickcr, İngiltere'nin bu birliğe mâni olmaya çalıştığı haklımdaki ithamları reddediyor
Waghlngton, 3 (Hususi muhabirimiz G. H. Martm’dcn telgrafta) — Muhtelif bölgelere askeri yardım yapmak için, karşılıklı işbirliği hususunda hiç bir hudııt çizilmemiş olması, günün cn esaslı meselesini teşkil ediyor. \Vashingtonda Marshall Plânına ait işlerle meşgul otan ve “Avrupa için slyaai arabulucu,, sıfatına sahip bulunan Hotandolı Dr. Dlrk Stickcr tarafından buglln bize sarih malûmat verildi. Stlcker. İngiltere ve Almanya dahil olmadıkça Avrupa Birliği teşebbüsünün tatmin ©• dlc! bir netice vcrcmiyeceğini söy-
ledi. Siyasi arabulucu, înglltereyl hararetle müdafaa etmekte ve onların Avrupa birliğine mâni olmak için oyalayıcı bir siyaset kullandıkları hakkında yapılan ithamları reddetmektedir.
Stlcker’in açıkladığına göre, Mar-shall Plânı idarecileri. İngiltere ve Almanya ile gen kalan Batı Avrupa devletleri arasında İktisadi işbirliği’ nin tahakkukuna imkân verecek anlaşmaya varmak için, yeni bir şekil bulmak üzere yeniden çalışmalara koyulmuşlardır.
Kanada komünist Çini tanımıyor.
Ottövva. 4 A.A. (United Press) — Muhalefet lideri George Drew dün akşam Kanada Hükümetinden komünist Çin Hükümetini tanımamasını İstemiştir.
Kanada Hükümeti, yeni Çin Hükümetini, bu hükümetin halk tarafından kabul edildiğim ve Mnskovadan doğrudan doğruya gelen her türlü kontrolden Azade olduğunu ispat ettiği gün, tanıyacağım bildirmiştir.
Japouyada:
14 Diyet meclisi âzası Amurİkada İtibar görüyor.
Washington 4 A A. (UStS) — Japon Diyet Meclisinin 14 üyesi Anıe-rıkada yaptıkları altı haftalık seyahati tamamlamak üzeredirler.
Heyet, Dışişleri Bakanı Acheson’a veda ederken, heyet başkanı Takeshi Yanıazaki. "Meclislerinizde gördüğümüz bazı şeyleri" Japon Diyetinin derhal kabul edeceğini, diğer bazılarının da bilâhare müzakere ve kabul edileceğini tahmin ediyorum” demiş ve seyahatin en heyecanlı tarafının Ayan Meclisini ziyaret ettikleri zaman, günün misafiri olarak Ayan üyeleri arasında oturtulmaları olduğunu söylemiştir. Grup başkanı bu hareketin artık kendilerine eski bir düşman olarak değil de bir dost milletin temsilcileri olarak bakıldığım gösterdiğini söylemiş ve Pasifik Harbinde bir oğlunu kaybeden Massachııaetts Ayan üyesi Saltonstall* ın yaptığı "samimi ve kalbi” hoş geldiniz put’ • i-iniştin
îe balıuet
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR
Bir Geçmiş Zaman
— 22 —
Bir gece, gördüğiLbir rüyada, bozuk zihnine annesi o kadar canlı gözükmüştü ki onun o zamana kadar sandığı gibi, ölmemiş bulunduğuna, fakat sağ olduğuna kanaat etmişti. Ve annesinin kendisine serzenişlerle beddua edeceğinden korkarken o gûya şimdi ölüyormuş gibi vasiyet ederek kendisinden bir şeyh olmasını istemişti. Öyle ki Ali Nizamî Bey uyanınca annesinin bu vasiyeti üzerine kendisinin ona vermiş olduğu sözü yerine getirmek ihtiyacını duyarak bu rüya yüzünden bir şeyh olabileceğini sanmış ve bir şeyh olduğu hülyasına dalmıştı. Şimdi hep kalbinin iyiliğini etrafına dağıtmak, meselâ bana bu mânevi hâzleri anlatmak, gölgesinin etrafına kendisine inanan müritler toplamak, ve onlara iyilik etmek, ve ilk müridi Hüseyin Ağanın yanında çoğalan diğer müritleriyle hanikâhini şenlendirmek
yordu.
Hüseyin Ağaya gelince: Onun şimdi bütün dedikleri çıkmış değil miydi? Ali Nizamî Beyin etrafında herkesin dalkavuklar gibi, mÜbalâtsLZ» lıklaı-ından bile başının üstüne bir şan ve şeref tâcı örmek istercesine konuştukları zamanlarda yalnız kendisi, bu üınnıî adam, hakikati herkesten iyi görmüş, her hakarete kafa tutarak ve her mahrumiyete katlanarak söylemiş değil miydi? Onun sayısız israflarını "Haramdır,, diye takbih etmiş ve bu israfların onu filhakika iflâsa sevkettiği sabit olmuştu. Ali Nizamî Beyin her yaptığına hemen herkes aşağı yukarı: "Keramettir!,, derken yalnız kendisi onun hakkında:"Delidir vesselâm!,, demişti. Ve herkesten evvel keşfetmiş ve söylemiş olduğu bu deliliği de işte şimdi herkesin gözlerinde feıınen ve resmen tahakkuk etmişti. Böylece Hüseyin Ağanın bütün bu noktalarda haklı olduğu zahir oluyor, üstelik, belki o zamana kadar diğer haklı bulunduğu şeylerin hepsi hayatın gündelik ve ehemmiyetsiz hâdiseleri arasında unutulup gitmişken böyle ehemmiyetli surette haklı bulunması hâdisesi de belki tekmil ömründe ilk defa olarak göze çarpacak parlak bir surette meydana çıkıyordu.
Binaenaleyh, düşünün! Onun şimdi, tabii bir surette, kibirlenmesi iktiza etmez miydi? "Ben demedim 86
miydi?,,, “Hakkım yok mu imiş?,, diye övünmesi, kendisine hak verilmesini istemesi beklenmez miydi? öyleyken Hüseyin Ağanın hali bütün bu tahminlere hiç uymuyordu, Hayatın bize daima mantığımızla eğlenir gibi görünen ve karşımıza âdeta bizi şaşırtmak için çıkarmayı âdet edindiği hâdiselerden biriyle daha karşılaşıra oluyorduk.
Hüseyin Ağa, bilâkis, tam bunun tersine olarak, gûya bu zamana kadar kendisi hep bunların aksini söylemiş de, hatası şimdi meydana çıkmış gibi, gûya vakalar kendi iddiasını değil de, bunların hilafını ispat etmiş gibi, ve gûya vaktiyle iyi takdir edememiş olduğu efendisine karşı, haksız yere, itimatsızlık ve hürmetsizlik göstermiş de şimdi bundan nadim ve mahcup oluyormuş gibi, bu zamana kadar, yıllardır, gece ve gündüz birikmiş, toplanmış hakları-nın hepsini binlen ıed ve inkâr ile, Ali Nizamî Beyin tam aklım kaybet-tiiği sırada ona bütün mantığiyle inanıyor ve Ali Nizamî Beyin üstünden herkesin itibar ve itimadının tam çekildiği sırada on» bütün ruhiyle bağlanıyordu.
Zira Hüseyin Ağanın haricî âleme artık iyi bakamıyan ve onu iyi göre-nıiyen, artık ancak kendi iç âlemini gözetliyen ihtiyarlamış ve dermansızlaşmış gözlerinde başka hiç kimsenin gözüne ilişmiyecek nice şeyler 87
------------T------------------------ büyüyor, büyük bir kıymet ve remiz ve işaret mânası alıyor, ve Hüseyin Ağa artık iyi göremediği, teşhis edemediği dünyayı hep bu kıymetlere göre tefsire kouyuluyordu. Nizamî Beyin isminin Ali oluşu tevekkeli değil miydi? Bu, bir gün Hazreti Ali’nin bir müridi olacağına bir işaı-et mânasına alınmalı değil miydi? Vaktiyle, herkesten ziyade pratik ve mantıki, demek ki sağlam bir görüşle onun deliliğine hükmetmiş olan Hüseyin Ağa, şimdi, bu düşüncelerle, o gûya bir hikmet savurduğu, mânevi bir hakikat söylemek istediği zamanlar, herkes ona deli diye dursun, kendisi onu ilk defa duyuyormuş gibi ve söylediği hakikatlere de şimdi eriyoımuş gibi, gözleri sulanarak dinliyor; o dinî bir şey söylediği zaman. bu sözü kucağına basarak sallar gibi, ve cezbeye tutulan dervişle-der gibi, meydana

rin halleriyle "Âmenna,, gözlerini süzerek başım, yepyeni çıkşn bir eda ile sallıyor vaktiyle onun delilik demiş olduğu hallerini unutarak, ruhu onun sayesinde bir rüşde ermiş gibi, hakkında büyük bir emniyet duyuyor; artık Ali Nizamî Beyin deliliğine değil, bunun tam aksine, veliliğine hükmediyordu. Bütün bu mistisizm Hüseyin Ağanın katı, materyalist hayatiyle nasırlaşmış ruhunda en tâze, en sağlam bir inanç oluyordu.
— Devamı var —
88
11 Seçim Kurulu, kur’a İle üyelerini seçti
Seçim Kanununun 04 üncü maddesine göre Belediye ve îl Meclislerinden sc çim kuluruna seçilecek üyslüclcr İçli İstanbul Adliye merkez blnnsında ' Adalot Komisyonu odasında aleni olars kura İle aeçım yapılmıştır.
Gazeteciler tarafından çekilen kır neticesinde Belediye Meclis üyeloıın(b Dr. Kukuiia, muharrir Yekta Rayıp « nen, E*kl Şehremini Op^ Cemil Tnf ti hı. Ali Rıza Borav asil. Zühtü Orsi -Dr. Murat Cankat yedek üyeliklere s( çilm işlerdir.
Kur adan sonra kurul başkanı yargıı» Seyfeddİn Uğur bir arkadaşımıza şu izahatı vermiştir:
“— Kurulumuzun faaliyete geçebilmesi için partilerin gönderecekleri üyeleri bekliyoruz. Ancak omlnn sonra topla* nnrak grindik yerlerini tesblt ve çalışmamızı ayarhyacağız. ilçelerdeki kurulla rın seçimi pazartesi günü yapılacaktır.
Millet Partililerin dünkü toplantısı
Müteşebbis heyet halinde çalışmakta olan Millet Partisinin Üsküdar ilçesinin açihş töreni dün saat 15 te İlçe merkezinde yapılmıştır. Toplantıda, M P. milletvekillerinden Enver Kök, Ahmet Oftuz, Ahmet Tahtakıhç, Sadık AJdoğan. Osman Nuri Könl. Yusuf Kemal Ten-girşek ve parti ileri gelenlerinden Fuat Arna, Osman Bölük baş t hazır bulunmuşlardır.
Partililerine hitaben birer konuşma yapan hatipler, bütçeyi tcnkld etmişler ve kabu ledilmiş olan bütçede yüzdv kırk kadar bir tasarruf yapılabileceğini söylemişlerdir. Bltahare M P. hatipleri C H P. ile D P. arasındaki yakınlığı belirtmişler, Devlet Reisliği İle parti reisliğinin bi rtek kişinin uhdesinde toplanmasını tenkid etmişlerdir.
Marshall plânı Türkiye Başkanı, yarın geliyor
Bir ınUcVtat önce Amcrlkaya gltmU olan iktisadi işbirliği Türkiye misyonu Bnşknnı Russell Door yarın Ttlrkiveye dönecektir.
Bilindiği gibi Rusuell Door Waablng-fontta bazı temaslar yapmış ve Tlirkl-yedeki çalışmaları hakkında izahat vermiştir.
Atom âliminin konferansı
Perşembe günü MÜnlhtcn şehrimize gelen Alman fizik Alimi prufesör Hei-aenberg. önümüzdeki pazartesi, sah. çarşamba, perşembe ve 13 mart pazartesi günleri saat 16 dn L delideki Ftaik Enstitüsünde dalga »abalarının “kuan-ta.. teorisinde yeni inkişaflar mevzulu ■eri konferansını verecektir .
Diğer taraftan profesör Holsenberç 10 mart cuma günü saat 16 da modern atom fiziğindeki felsefi esaslar hakkında bir konuşma yapacaktır.
Yahya Kemal'in
teşekkürü
Geğirmiş olduğum hastalık e Hanında bUyük bir havakat v iht imanda tedavim hıısusuuda emek sarf buyuran aziz hekim lerlme, hana kan vermek İçin İstanbul ve Konyadan müracaat etmek lûtfıında bulunan vefakâr ve civanmert vatandaşlarıma. şefkatlerinin minnettarı olduğum idare âmirlerine ve hastabakıcılarına, beni ziyaret etmek ve hatırımı sarmak zahmetinde bulunan kadirşinas ve tiziz dostlarıma ve vatandaşlarıma en derin şükranlarımın bildirilmesine tavassut hııvnrmnnı-sı rlea ederim.
Yah,va Kemal BEYAOfel


5 Mnrt 1950
* * " r »-T“— ’’ • • • iı rt" • • ı ■»_rvıı ■ ı m ııw -n a tTTWt • in- 'iR*3tfı nnu^nı(rrT~wi"irvwn'iı(rw«nr in.ı.n ı rvnfflınnnırrnri’ «mrnnmn ur rniı.ıımtnnınnm*' •
BATI ALMANYADAN N0TLAR.-8
Alman iktisadiyatı ve memleketimiz
Fransanm sebze ve toprak mahsullerini büyük bir yekûnda alan Almanyanın, bizim için de büyük bir müşteri olduğunu unutmamalıyız
iyaset hususunda bir türlü muvaffak olamadıklarını ve tarihlerinde pek çok siyasî hataların bulunduğunu itiraf eden Alman milletinin en kuvvetli tarafı sanayi ve ticaret âleminde daima ilerlemek kudretini göstermiş olmasıdır. Ben kendi hesabıma bu şehirde nuıvaffa kıyetın sırrını gene bilgi ve uzun tecrübeye İstinat etmesinde görüyorum. Seksen seneden beri Yüksek Mühendis Mektebinden mezun bir genç fabrikaya ewelâ bir çırak olarak alınmakta ve daima müşahede altında tutulmaktadır. Yüksek Ticaret Mektebinden mezun gençler de âdeta bir büro hademesinin işini görmekle mükellef tutuluyor ve göstereceği kabiliyete göre kendi mevkiini kendi yapıyordu. Bu gençlerin yüksek ve nüfuzlu ailelere mensup olmaları veya nazlı yetiştirilmiş bulunmaları bu hususta hiç bir tesir yapmıyordu. Hattâ Nasyonal Sosyalist rejiminde bile siyasî mevkilerin bazı zaruretleri haricinde hep bu noktaya ehemmiyet verildiği görülür.
İşte onun içindir ki. şimdi yıkılmış olan Almanyanın yeniden ihyası mevzuu bahsolduğu vakil bütün bu tecrübe görmüş ve iyi yetişmiş mühendis ve tüccarların memleket iktisadiyatının düzelmesinde çok büyük tesirleri olmuş ve olmakladır. Daha henüz Hükümet kurulmazdan evvel bunlar hususi teşebbüsler halinde teşkilât vücuda getirmeğe ve yıkılan fabrikaları yapmıya. ortadan kalkmış ticarethaneleri tesis etmeye başlamışlardır. Fabrikaların kırılmış ve parça parça olarak, hattâ demir haline gelmiş makinelerinin akşamı harabeler içinden çıkarılmış ve eksik parçalan en basit vasıtalarla imal e-dllerek bu makineler işler bir hale getirilmiştir. Dosyalan hesapları kaybolmuş ticarî müesseseler sırf bil-
Bilhassa ananevi ihraç metaliniz olan tütün, Tındık, incir, iiziiın gibi maddelerle iktifa etmiyerek, yeni yeni ihraç maddeleri yetiştirmeye çalışmaklığımız lâzımdır.
gi ve hâtıralarım tazelemek suretiyle hangi memleket ve hangi müessese-lerle İş yapabileceklerim düşünmüş ve yeni münasebetler kurmaya başlamışlardı. Yavaş yavaş istilâ kuvvet lerınin müsaadesiyle kurulmaya başlayan resmi dairelere ya Hit-ter zamanından evvelki tecrübeli memurlar alınmış, yahut da sanayi ve tısarct âleminde bulunmuş genç unsurlara vazife verilmiştir. İş te ancak bu usul sayesindedir kı Hükümet ve hususi teşebbüs biri diğerinin yardımcısı olarak w kısa bir zaman içinde en iyi neticeler elde etmişlerdir. Bütün Garbi Almanyanın iktisadiyatım idare eden resmi makamda çalışanların miktarı beş yüzü geçmemektedir. Bunların da şimdi büyük bir kısmı işlerinden ayrılmakta ve hususî teşebbüslere geçmektedir, Çiinkü işlerin bir çoğu daha ziyade hususi teşebbüslere ve onların birliklerine bırakılmaktadır. Muhtelif memleketlerin ticaret muahedelerini yapan ve zannedersem bir buçuk sene evvel ziyaret eden Her di oldukça büyük telif memleketleri
caret muahedeleri Memleketimizde gördüğü misafirperverlik vö nezaketten büyük bir memnuniyetle bahseden bu zat, iki gün evvel Paristen gelmiş ve bugün de müzakeresi bitmiş olan Fransa - Almanya ticaret muahedesini imza et-
memleketimizi de Fon Malsan şim-bir maiyetle mııh-dolaşmakta ve ti-vapmakta dır.
t- (ıır
Çinde üçüncü hükümet!
Eski cumhurbaşkanı Li-Çung-Yen, Hain-an’da yeni bir cumhuriyet
Çinde meydana çıkan üçüncü hü-
Hong-Kong’daki bağımsız Çin me-hafiline göre, bir taraftan Mareşal Çan-Kay-Şck in Cumhurbaşkanlık mevkiini yeniden eline alması, diğer taraftan da Li-Çung-Yen in Cumhurbaşkanlığını bırakmamakta ısrar edişi, Koumintag rejimini çok müşkül bir duruma sokacaktır. Li-Çung-Yen “hâlen cumhur başkanı benim ve her sıfatı muhafaza etmek niye-Unde>nm“ diyor. Üç aydır Amerika-»’.a bulunan ve Formozaya gelmesi İçin yapılan davetleri rerkleden Li-Çün^-Yon’in gösterdiği mukavemet r- ı’bikkak kı, mareşalin taraftarla-r..u şaşırtmıştır.
Hong-Kong'daki tarafîaı iurının a-•dtgına göre Li-Çung-Yen. mada şu mealde bir telgraf çek-t.tir: “Hareketiniz hem anavasa-
kurmak niyetinde
l
va hem de dünya umumi efkârının meyillerine aykırıdır,
Hong-Kong'un iyi haber alan me-hafiline göre Li-Çung-Yen. bugün Trumanı ziyaret edecektir. Tahminlere göre bi-Çung-Yen. Amerika Cumhurbaşkanından Çay-Kay-Şek’i bundan böyle tanımamasını, fakat Amerikan yardımiyle kendisinin Havnan adaşında kuracağı hır hükümeti desteklemesini istiyecektir. Hay-nan’da kurulacak yeni rejimi General Şu-Eh-Yeh komutasındaki kuvvetler destekliyeccktir.
Li-Çung-Yen teşebbüsünde muvaffak olursa Çin’i üç ayrı hükümet idareye bağlıyacaktır:
Maamaflh, aynı membalar Tru-man’m böyle bir teklifi kabul etml-yeceğini tahmin ediyorlar.
Plerre Brbtard

i Kısa hal beri l e r
Komünistler Çek Katolik piskoposunu itham edl/orlar.
Prag 4 ıAP) — Komünist Adalet Bakanı Cepıcka. dün Piskopos Beran’ı, katilikleri, devlet aleyhtarı faaliyetlere teşvik etmekle itham etmiştir.
Bakan, “çalışan zümrenin menfaatlerini korumak ve sükûnu muhafaza etmek için, yeni bir sosyal nizam ve adalet temin edeceğini,, ileri sürmüştür.
Demokrasinin gelişmesine yarılım için. 27 Amerikan Kiıbııy» Batı Al manyaya gidiyor.
VVaahington 4 (APı — Sureti mahsusada yetiştirilmiş 27 Amerikan subayı ve eşleri yakında, demokrasinin gelişmesine vardım etmek için, Batı Almanya ya sev-kedileceklerdir.
Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen malûmata göre, bu subaylar, üç aylık bir kurs görmüşler ve Almanca öğrenmişlerdir. Kendileri Almanyıuia Amerikan mille-
Polonyalı bir diplomat
Kanadaya İltica etli.
Ottawa A. A.A. (United pressı
— Bir konferansa iştirak etmek üzere memleketine çağırılan Polonya’nın Kanada Elçiliği Ticaret Ataşesi bu davete İcabet etmemek için dün vazifesini terketmiştir. Ataşe, 1946 dun beri memleketi ile münasebetini kesmek istediğini ve Kanada ya “Sovyet efendilerinden,, kaçmak niyetiyle geldiğini söylemiştir.
Ataşe, Komünist inanışından şüphe edilen elçilik erkânının bir konferansa iştirak etmek üzere Polonya’ya çağrıldıklarını ve bir daha dönmediklerini ilâve etmiştir.
AlmanyalIm Amerikanın ordu disiplini.
Stutgart 4 (APı — iki Amerikan eri dün, askeri mahkeme tararından. iki Alman genç kızına tecavüz ve bir kişiyi kaçırmak suçlarından dolayı beşer sene hapse mahkûm edilmişlerdir. Panama Kuııah tıkandı.
Bal boa ıKanal bölgesi) i (APı
— Panam«. Kanalı dün. Amerikan donanmasına mensup “Golulan-dr is,, muhribi ile bir yüzer havuzun çarpışması neticesinde kapanmıştır.
Her iki teknede de hafif hasar olmuş, insanca kayıp kaydedilmemiştir.
Mekslknda uçan daireler görüldü.
Meksika 4 A.A. (Afp) — Memleketin kuzeyindeki Chıkauhua’ya bağlı bir hava müfettişine göre Meksika semalarında esrarengiz uçan daireler görülmüştür.
Memur, sarımtırak renkli yabancı bir cisim gördüğünü, bu cismin Üç saat müddetle Chlhuahua şehrinin Üstünde 5000 metreye yakın bir yükseklikte uçtuğunu ve bundan başka hava alanının üstünde beş dakika hareketsiz kaldığını ilâve etmiştir.
İki uçak cismin ne olduğunu an-lamak İçin süratle havalanmışlarsa da ona yetişememişlerdir.
Müfettiş, kendi gibi 20 kişinin de hâdiseyi gördüğünü sîzlerine eklemiştir.
Teşhiri menedilen tablo.
Floransa 4 (APı — Hamile hiı kadının çıplak olarak resmini yapmakta olan Chicâgo'lu bir ressamın eseri dün, teşhiri âdabı unrıu-nıiyeye mugayir olacağı knydiy-le müsadere edilmiştir. “Bekleyen.. İsmindeki hu tablo, solcular himayesinde olan “genç Olempliler., ismindeki bir griıpun eserleri ile beraber teşhir edilmekteydi.
İtalyan ressamları, bu hareketin “Italyan sanat tarihinde bir eşine rastlamadığını., ileri sürerek, şiddetle aleyhinde bulunmuşlardır.
Alaska, Amerikanın
19 ıııırıı devleti oiııyor.
\Vashlngtun 4 A.A. ıAfpi — Temsilciler Meclisi Alaska’ya Federal Birlik için devlet statüsünü tanıyan kanun tasarısını 146 muhalife karşı 1.86 oyla kabul etmiştir Eğer bu kanun tasarısını Ayan Meclisi de tasvip ederse Cumhurbaşkanının dıı tasdikinden sonra Alaska Birleşik Amerika nın 49 uncu devleti olacaktır.
Diğer taraftan Temsilciler Meclisi Havai Adalarına devlet statü sü tanıyan kanun tasarısı üzerin de gelecek haftadan evvel bir kn rar vermemeyi kararlaştırmıştır
Ürdün-lsrail anlaşması İmzalandı.
Şam 4 A A, (Reuteri — İnam lir kaynaklardan bildirildiğine g( re Ürdün İle İsrail Devleti arasın da 5 yıllık bir anlaşma imzalan maştır.

mıçtir. Altı yüz milyon dolarlık bir eşya mübadelesine taallûk eden bu muahede de Fransa gibi bir sanayi memleketinin neler ithal edebileceğini sorduğum vakit: “Otomobilden başka her şey ve bilhassa ziraat â-letleri" demiştir.
Fransanm sebze ve toprak mahsullerim bu kadar büyük bir yekûndu alan Almanyanın memleketimiz mahsulleri için de büyük bir alıcı olduğunu hiç unutmamak ve bilhassa ananevi ihraç metaımız olan tülün, fındık, incir, üzüm gibi maddelerle iktifa etmiyerek yeni yeni ihraç maddeleri yetiştirmeğe çalışmaklığımız lâzımdır. Holândndan alman sebze, İspanyadan ve İfalyadan gelen mey-va ve hattâ yeşil salata gibi madde lerin yekûnu milyonlara bâllg olmaktadır. Dünyanın en güzel ve muhtelif iklimlerine malık olan memleketimizin yetiştireceği bir çok maddeler memlekete büyük bir servet temin e-debılir. Meselâ Cenup vilâyetlerimizde çok defa ne yapacağımızı bilemediğimiz domatesler için Almanya çok büyük bir alıcıdır. Ancak bunları şimdi kendilerinden birçok şeyler beklediğimiz genç ziraatçılcrımizın tetkik etmeleri, ve ona göre istihsa-lâtla bulunmaları ve ihracat yapacak tüccarlarımızın da hu isleri ufak telakki etmiyerek satış imkânlarım burada yerinde tetkik etmeleri lâzımdır. Herhalde serbest sistemin avdetine doğrtl gidildiği şu zamanda Almanya bize pek çok şeyler salmak istediği gibi bizim de onlara vereceğimiz bir çok maddeler varilli Yalnız makine ile pamuk gibi maddelerin değil, hattâ kolonya suyu ile gülya-ğı veya çilek şurubuna kadar olan şeylerin de mütekabilen satılıp alınmasıdır ki Alman iktisadiyatının yanında bilhassa
büyük istifadeler temin edecek memleket, ziraat ve ticaretinde çok büyük inkişaflar husule getirecektir.
memleketimiz için
ve


I
Y K N î İSTANBUL
Sayfa 3
Panayır : 1
&



Yazan: Fazıl Ahmet AYKAÇ
mez mi?
— Söz’lin ayağa düşmesi denilen olay, tarihin her devrinde sık görülmüş hâdiselerdendir, üstü!- şeyi bugünün lığı görmeye başladı..
Asıl - olağan-tckmil insan-
fark
Diinyada en ileri gidenleri, çok defa haddini bilmekte pek geri kalanlar arasında görmediniz mi? Bakınız bugiin âlemde ne kadar baş var. Fakat kaç tane (kafa) var söyler misiniz?

— Gökyüzüne bakmak için, evinin bahçesini begenmeyip de damının üstüne çıkmak İsteyen birisi, ay’ı daha büyük mü görür?
— Elbertte hayır; belki bir kaç kiremit kırar!
— Hakkınız var. Okyanusu geçmek lâzım gelirse, benim ancak beş. bir başkasının da beş bin metre yüzmesi arasında netice bakımından nedir?
— Elbette hiç! ---------------------
Belki son kıyıya daha çobuk dönersin! Halbuki beş bin metre ilerllye-nin geri dönemiyerek boğulması İhtimali fazladır!
— Şu halde?
— Şu halde demek olur ki, cihanın mukadderat pusulasını elinde tutarak dünya çarklarını işletiyor sanılanların çoğu dahi o mukadderatın dümen sularında akıp gitmeye mahkûmdur! Pek büyük bir siste geminin burnundan ilerisini ne tayfa görebilir, ne de kaptan
— Ya şayet (Nadarı âleti varsa?
— Yine ancak muayyen bir mesafe görülebilir O da âleti pek İyi kullanmak şartlylc' Onun için milletler, devletler hakkında bol kese den nasihatler veren nice kimseyi gördüğüm zaman ben “Bacon„un sözünü hatırlarım. Bu ulu İngiliz, aşağı yukarı şunu diyor: “Alimlerin, filozofların bir çok fikri, yıldızlardan gelen ışıklara benzer, bunların kaynağı ne kadar yüksek olursa olsun, geldikleri mesafe o kadar uzundur ki, toprağımıza varıncaya kadar aydınlatma kudretleri sıfıra iner!..
— Artık düşünün; en büyük kafaların düşünceleri böyle olursa, sokak politikacılarının ne kadar hükmü kalacak? Fakat mütefekkirler de susarsa söz büsbütün ayağa düş-
— Nedir o?
— Ayağın söze kalkması!!
— Bunun çaresi ne?
— Yukarıların aşağılan ihmal etmemesi ! Mademki en yüksek tepeler dahi, en aşağı seviyedeki top-
raklar üzerine kurulu bulunuyor; nice halk terbiyesi tıpkı vinç gibi olmalı. İptida vapurun güvertesinden mavnanın içine kadar zincirini salıvermen ki, orada bulduğu balyaları birer birer kaldırarak hanbarına yerleşti re bilsin! İnkılâp tarihimizi Tan-zimattan bavlıyarak karıştırırsak bizim metodumuz un pek böyle olmadığını göreceğiz. Bir çok defa hem atı Üzcngilemck, kasmak yolunu
defa da kendimizi k«»pye ile lavan çocuklara benzetirim
bilgi seviyesi pek öğrenem ediğim D. beceremeyince de sıçrarız.
ı Hendese- i
hem de tutmuşuz
dizginini Bir çok sınıf at-sınıflar
Hanı şıı halliye)
yükseği
yükselir amma değişmez. Hesabı vakit cebre, onu tahlili hendeseye eski terimlerde dediğimiz’..
— Şu halde ilimlerin en hangisi olacak?
— Haddini bilmek! Gerek fert, gerek cemiyet için bundan daha faydalı - aynı zamanda öğretmesi daha güç! - bir şey tanımadım!
— Doğnısu ama şunu da unutını-yalım; Dünyada en ileri gidenleri, çok defa haddini bilmekte pek geri kalanlar arasında görmediniz mi? Bakınız bugün âlemde ne kadaı bas var!
— Evet doğru: fakat kaç tane (kafa) var söyler misiniz?

'Güzel Sanatlar Akademisi yanarken
»
r s • ' 1.’ 1


.m .: T?

19ff8 msammn İlk yüııll, suıııat 6-hımmızdr iki mülıiih vuku oldu.
Nutan baliğ• yıbı inamhnaz ila hâdvu :
ı — Hariku'lâde yüzvl bir yene, İatanbuldu A kadrim yandı.
2 — Et vkahiıh mera..mıİv. An-
karada Derk! Operam arddı.
Mf/ntı krlb bir l)f vle, Opt ram kurulucu in kadar im ımıamın t r»-rıei olduysa, ım nıb kt tin b k (hızıl Sanatlar Afaldemisıniıı ymıiijl a dm raiydi derin bir fvıyutm uyandırdı
Aradan ıkı st:m yi i ti. Opt ra, yarım tedbirli, rt , narım aldKaya'"rufı-mr ıı imanlı kimsi /' mı, ihih:. sanaf kürtarm yuyrt lipit ıb ra ım kirdir. Hamt mukabil. Gazal Sana bur Akademisinin Fındıklı sahılb mıdt hara la halimb yükst h n bıııumım tl sürülmüş dr yildir
Aktttbmı, t rvt lk* d •narı I951)
dt 67 yuynıı bitirdi. Korkarı.., /9o3 de İstanbul br:ş ijuzuiu h ft (ıh yılını İdrak tllıfv yün, yetmiş yaşında olduğu lıabk hayat ma Zira buyun kur.uk bir tamiri kabil alan bıım,
sonra buydk masraflara ilıilyaç yos-hrictk r( pt k tabii bu kabil oluml-ufuuâımlau bütçede tasni uf dtşna-yojısim kurbaıı yıdtvt ktir.
Bu altmış yedi snnelik sanat merkezi. beş yazdı n fa da - 9am rakamı 5 >2 - lahlnyı sahiptir. Binasının cvvvlcf Osmanh Idr-bıtsaıı Meclisi tarafından ışyal edilmiş bulunması nııa hırdı! bir hüviyet dt »t ri-[för ke İstanbul için ehemmiyetlidir. Fakat, iki st ncdı ıı bt ri “tahkikat",
Şoa veri c( kt himmet ili bir mialdı t
“tcn&ikat". ••muamelât-*9, 'tahsisat" yibı sonları hep at., af ile biten "mülahazat" uüzündfit bir tifrıü "tamirat" trra t dilemiyor, iki yüze yükm talebeye sahip ölün mimari ktamı Yıldızda bir binaya nakledilmiş, tedrisat ikiye ayrtlmıştır, ki yede an kuz altında kalmıştır, ıst faile İçmiyor. Üç yüz küsur resim, kıl, sark re fjnrp tezyına tuh İn sı, bımıııin bahevsiudf m ıs bulunan küçük odalara
! ♦ suyukta çalışmamı yayret t diyor. Boğuktu diyoruz, en n kıl, mı KB yfi kalorifer vardı, kömür o-na yon hesap edilmişti Buyun //( >’ odaya ayrı Soba kurmak mecburiyeti hâsıl mam iş miktar diliyor
A kadı rniınıı duvarları var Mimari kısmı mır vı ihya edik bileccyini tetkik rt-mıy, plânlarını da hazırlamıştır. Memleketi a kadı m iyi, şehri bu yu-zcl binayı iade İÇbl, buyııv bir milyon lira kâfi yelecıktır. Lâkin bu yara if rıh mı yor.
Kedi n t
İşti butun mesele!
Millî Eğitim Bakanlığının son kabul edilen biltçûsi iki yüz milyon liradır, Buradan yüzde yarım bir tasarrufla -kı, lurhanyi umumî veya hususî hır bütçeden yiızdc üç tasarruf pek kabildir- nırmltkf tin, hattâ Yukın-ijarkm tek sunaC mihrakı
• >
Bıtuıı Tür-mevcut tek yravil- atölyesi, eılt-lıcy-
şilte h H hu ıima-üslitstıi

olmuştur Lâkin mektep j/a«* hlâkk' Gdıldijjiudcııf! aynı kom it r
rr pik
edildifuudt nü
cf rilnit kİ t (h\din r-fabii kâfi tu İliliyor.
lu nü: uyukla dm an Tmııelltri dı duruyor, bı iki ıım m v kıld* ta-
Çırağan
ihya edilebilir. Umumi ma-.irij sistemimiz üzcrıudf ikinci, üçüncü, derecede iştin, Mı dişte müuukaşalara mevzu olacak "tahsisat" verildiği halde, sade tedrisat bakiemıdan dc-yd. umumi kuttiır ıınkta^lııdan bu derce* mühim bîr mest te ir, • ihmal e-dilmiş bnhuımaan, insanı cıdueiı yese Sı vkt d» (f k mahiyetti dır.
Milh Eğdim Liakunhğı Klasiklerin itreamtltrını yaplır^or. Cu.tl.. Büyük masraf arta bir Banal Aıısıklo-pt dişi bastırıyor. Mukimimt l. Fakat uttdrıı. plâstik sanatların aıırkrziııe Inr çatı yaytıramıyor.
Bundan dana az şuiihih hayret ul-mnmııı laı kuşku cihet. Ihdiuubahçc-dr kı (« m Vr e ila manı sulu
sunuz! kadroya ıh, had mı mesf! Evet, de, salonlarda birkaç had» ı>■( yi.
Bunlar olmadığından 7 ürkıyı nııı yc-yanr Kesim r( ibykıl Müzesi Sinelerdir kapalıdır,
Avrupa, harp yüzünden altüst oldu. Mitseler harap edildi Abideler yıkıldı. Şehirler harlta-i âlfm.drn silindi. Artıdan iki Sr ıa yr çmt den mü-zı h r ihya t dıhlı, âbideler yeııi baştan yapıldı, ip hırh r yeniden kuruldu.
İki stnt oluyor. Fındıklı sarayı yandı.
Biz onu, kırk yıl envai yanan Çıradan sarayımı buf/aziçind» bir nazire olarak mulıufa a mı mlrcığiz!
Ht ykcl ı^ı şmnı (ı-Sı bf buu hıi'i/m ııııı-mı vı rih> Mıl’Zt u\ ilrhifi Itıkdır-
bı klfim sı ıtaıı ı ıb it ıhfi!/u\ ı ardır.
Bir Mmıbııllıı
I
Akadrııılıılıı yandıktan hüiırald hali
“Katil,, piyaslnden bir bahrin
(Kati*) ve Baltası
Geçenlerde hasın toplantısında Şehir Tiyatrosuna yeni bir veçhe verilmesinin lüzumlu olduğuna işaret eden Belediye Reisimiz, piyesi görmeden, bu kanlı baltayı görmüşçesi-ne konuştu. Baltalamayı her halde onliycccğe benziyor.
Yazan : Refik Halid KARAY
İSTANBUL Belediyesi Şehir Tiyatrosu Dram kısmına evvelâ 'teşekkürlerimi bildiririm: Bana (Katil) piyesiyle kırk beş sene evvelki çağımın müptelâsı olduğum bir zevkim yeniden tattırmak fırsatını verdi. Kendimi onbeş yaşında buldum; sanki Dırekierarasındaki salaş (Ferah) tiyatrosunda idim ve rahmetli Minakyan'ın bir melodramını seyrediyordum.
O semt, o bina, o aktörler ve o sahne tekrar canlanmıştı. Binemecivan Efendi gûya (Piyer dü şömen) den meşhur:
“— Bir dakikalık hevesatı nefsaniyen için...”
Parçasını söylüyordu ve bir peder rolünde Mina. Efendi titrek sesiyle:
"— Evladım! Gel, seni deraguş edeyim!"
Diyordu ve perde kapanınca sanki tiyatronun P.amazan-ı şerife mahsus sigara dumanla riyle gözgözü güç farkeden havasında Mösyö Kapuçili orkestrası bir polka çaladursun, simitçi ve sucu sesleri çınlıyor, bardak tınkırtıları üstünden portakal tepsileri yükseliyordu. (Halbuki tiyatroda incin top oynuyordu).
Ne zamandır kendi kendime hayal kurardım: İmkân olsa da yine bir "Balmumcu", bir “İtimad, emel, rikkat", bir “Kı-zılköprü cinayeti” seyredebilsem... Acaba üzerimdeki tesiri ne olacak? Heyecan duyacak mıyım, yoksa gülecek miyim, yahut da tahammül kuvveti bulamayıp kaçacak mıyım?
Şehir Tiyatrosu sanatkârları - ilânlarında müellifin ismi bile doğru ve tam yazılamamış - bu pek iptidaî melodramı tabiîdir ki, iyi oynayamadılar. Oynanamazdı; zira oynamak için yarım asır önceki zihniyette, terbiyede, görgü seviyesinde olmak ve karşısında da yine yarım asır evvelki tiyatroperveranı bulmak lâzımdı. Yarabbi! “Katil” de neler yoktu? Adlî hata mı? işlediği cinayeti, karısına vurulduğu arkadaşının üstüne atan şerir mi? ölüm döşeğinde papaza itiraf-ı-zünub. itiraftan nükûl, ni* hayet masum katille karşılaşınca tekrar rücu’ mu? Gamdîde ana, civanmert oğul, sukuta mahkûm afife Anjelik kız, filosof baba, hassas savcı muavini mi? Dolu görünen kof tefelsüfler, kitabeti resmiye, belâgat, inşad mı? Tam yirmi sene masum olarak hapishanede yatıp çıkar çıkmaz hakikaten adam öldüren katil mi? Nihayet kanlı balta mı? Hele bu kanlı balta?
Müellif düşünmüş: Kama, hançer, kılıç, meç, yatağan, saldırma. zehir, tabanca, tüfek, bütün o cinayet âletleri sahnede çok görülmüştür; yepyeni bir şey icat etmek lâzım. Bir şey ki, hepsinden korkunç olsun. Bunu bulmuş: Kocaman bil balta! Bereket biz baltanın inmesini görmüyoruz: O sırada hikmet-i-Hiida ışıklar bir saniye kadar sönüyor. Lâkin yanınca dehşetten irkiliyoruz: Yerde biri yatıyor; boşucunda da baltasının sapma rahatça dayanmış biri duruyor. Bu baltanın çeliği yarısına kadar kanla mülâmma'... Neredeyse sızacak, sahneden aşağı pıtır pıtır damlıyacak!
Neme lâzım, doğrusunu söylemeli: Piyesin en iyi makiyajlı aktörü bu baltadır. Zannederim, kan lekesini tırnak cilâsiyle yapmışlar ki, henüz yaradan çıkmış gibi pırıl pırıl, ter-ü-tâze, göz alıyor. Aman, o boyanın her oyunda kadın tırnaklarındaki gibi tazelenmesi unutulmasın! Piyes püf noktasından mahrum kalır, bizim de kanlı baltanın manzarasiyle evimize dönmekten mahrum kalmamız yazık olur.
Fakat beni ürküten, piyesteki o “balta" dan ziyade Şehir Tiyatrosunun kafasına doğru bu kış mevsimi kaldırılmış olan ve böyle giderse gelecek mevsimdeki darbeleriyle ölümünü intaç edeceği şüphe götürmeyen "balta" dır.
Evvelki gün basın toplantısında, İstanbul Şehir Tiyatrosuna yeni bir veçhe verilmesinin lüzumlu olduğuna işaret eden Belediye Reisimiz, piyesi görmeden, bu kanlı baltayı gürmüşçesine konuştu. Baltalamayı herhalde önliyeceğe benziyor.
Fransız Sosyalist Partisi programını tesbit ediyor
Sosyalistler, Kabineyi dışarıdan destekliyecekler
Fransız Sosyalist Partisi Milli Konseyi Parislc bir toplantı yaptı. Kabinedeki Sosyalist Bakanların istifasından sonra ve işçi sınıfının bir takıın yeni haklar istediği bir zamanda sosyalistlerin siyasi programlarını tesbit etmeleri icap ediyordu.
Fransız Sosyalist Partisinin Mecliste 99 mebusu vardır. Komünistlerin 167 ve Bıdault’nuıı partisi olan M.R.P. nin 131 mebusu olduğuna göre Sosyalistler. Mecliste ivgal ettikleri sandalye adedi bakımından ü-çüncü durumdadırlar.
Komünist Partisinin Meclisteki vazıyetin mutlak bir muhalefet şeklinde tarif edebiliriz. Yani iktidarda hangi parti bulunursa bulunsun komünistler “aleyhde" rey vermeyi Adet edinmişlerdir, Öteki |>ar-tilerden hiç biri de komünistlerle İşbirliği yapmak İstemiyor.
Halbuki Sosyalist Parli, son günlere kadar iktidar partisi idi. Hattâ koalisyon siyasetini kabul ve tasvip ettiğini açıkça ilân ediyordu Bugün ise prensip meseleleri \üzündeıı, fa kat bilhassa bir seçim Laktiği neticesi kabineyi terketmek lüzumunu hissetmiştir. Sosyalistler, işçi sınıfının haklarını iktidara karşı müdafaa işini yalnız komünist partisine bırakmak istememektedirler Ancak, çalışmaları sona eren Milli Konsey, Leon Blum un tavsiye ellini esasları desteklemiştir. Sosyalist Partisi mu-





halefete iltihak etmlyecektir. Bilâkis. reaksioner cereyanlara, yani De Gaulle’e ve komünistlere karşı mev ki aldığından, Bidault Hükümetim destckliyecektir.
Demek ki Sosyalist Partisi hare ket serbestisine halel gelmeden ve no hükümete ne de diğer bir partiye bağlanınaılan hükümete müzaheret etmek niyetindedir.
Sosyalist Partisinin takıp etmeyi plânladığı yol biraz tuhaf ve bir hayli zordur. Mecburen iktidarı des tekiiyeccktir. takat işçi sır.fına karşı hükümetin aldığı bütün kararlan tasvip ediyor gözükmek te isteme mektedir. Çiinkü işçiler arasında komünist olmayanlar bile M.R.P. gibi bir hıristiyan topluluğunu İyi karşılamıyorlar.
Sosyalist rallisini çekingenliğe sevkeden başka sebepler daha vardır. ingilterede yapılan son seçimlerde İngiliz sosyalistleri yani İşçi Partisi, eskisine nisbetle zayıf bir netice almıştır. Böylece işçiler devletleştirme programlarının hızını a-zaltmak mecburiyetinde kalacaklardır.
İngiliz arkadaşlarının geçirdiği sarsıntı, Fransız sosyalistlerini temkinli hareket etmeye icbar ediyor, Maamaflh, bahsi geçen çekingenliği de pek belli etmemeye çalışıyorlar. Aksi takdirde işçi sınıfı sosyalistlerin ihtilâlci vasıflarını kaybettiklerine kanaat getirebilirler.
Fuzulî ve şairliği
Bir dilim Ekmek
Dün yapılan
Yazan: Ali Canib YÖNTEM
lik maçları
tesiri
t
İran Şahı futbolcularımızı tebrik ediyor.
gclince: şairane
tl-yık Nr-gü.
Ölüm yıldönümü münasebetiyle


Fuzulfnın
sahasın-
Diyar-ı cdcblya-etnııştir.
T' ÜRK milletinin, münevver tabakasına mahsus Divan Edebiyatı dairesinde yetiştirdiği en büyük şairi, muhakkak ki. Fuzull’dir. Halk şiirinde Yunus Eınrer.in yüksek mevkii neyse münevver sınıf şiirin de de Fuzull’nln mevkii odur. Çünkü bir edebi şahsiyetin bedii değeri - indiynttan on uzak kalarak - yaptığı tesirle ölçülür,
sadece mensup olduğu Azeri da kalmamış, o zamanlar Rum denilen Osmanlı ülkesi tında asırdan asra intikal
Bu hakikati, şu kısa makalede tafsile imkân yoktur. Yalnız söyleyiverelim kİ. bir taraftan şair divanları, bir taraftan - o devirlere mahsus bedii zevki en sahih surette İfade eden -“erbab-ı merak mecmuaları” m tetkik etmek, Fuzulinm nc geniş vc derin tesir yapmış olduğunu lsbats medar olur.
Fuzuli Irâk-ı Anıb’Udır. Saltanat merkezinden uzakta doğduğu ve dalma uzakta yaşadığı için tarihler, tezkireler. onun hayatına vc ailesine dair fazla malûmat verememişlerdir. Bu sebeple bizim, büyük şair halikındaki bilgimiz azdır. Adı Mehmcttir Babasının adı Sülcymandır. Kaynaklardan bazısı onun Kcrbelûda, bazısı Hille-de, bazısı Bağdadda doğduğunu söyler. Doğum tarihi de doğduğu yeı gibi meçhulür. Muhakkak Bayat denilen Türk kabilesine mensuptur. Rus şarkiyatçısı Krimisk’nin iddiasına al-dananlar ve bu arada Rıza Tcvflk merhum. Füzull'nln Kürt olduğunu ileri sürmüşlerdi. Halbuki Türkler arasında Bayat diye bir aşiretin mevcudiyeti malûm olmakla beraber, her şeyden evvel büyük şair bizzat (benim ana dilim Türkçediri diyor ki, bu. onun halis Türklüğüne en büyük delildir. İyice bildiğimiz bir nokta da FüzuH’mn kuvvetli bir tahsil gördüğü. asrının nakil vc akil ilimlerinden hemen hepsini - tâ hendeseye ve tıbba kadar - öğrenmiş olduğudur. Şairimiz aynen şöyle der: ’lilmslz şiir, esası (yani temeli) yok duvar gibidir.” İlimsiz şiirden ruhsuz bir ceset gibi nefret ettiğini anlatarak bütün hayatı boyunca ilim tahsil ettiğini tekrarlar. Bu sebeple. FÜzuli’nin Divanı bir bakıma öyle bir muammadır ki, ruhuna hülûl için her mısraı-nın ilmi ve nakil telmihlerine dikkat etmek icap eder. Gerçi bir manzumesinde:
mlştir. Türbe bir Bektaşi tekkesi i-çindedir.
Mizaç ve sanat k A ı lığına Sevgili Tevfık Fikretimizin
hır hayalle tasavvur ettiği gibi FÜ-zull dalına “ınclûl ve glryan" bir a-dam değildir. Her büyük kültür vc edebiyat adamı gibi ince zekâlı, nük-teci, zarif, hattâ hazan acı müstehzi bir şahsiyettir. Eserlerinde pek iyi anladığımız bu mizaç ve zekâsını kendi çağdaşı vc memleketlisi Ahdi de teyit etmektedir. FÜzulı, Iraktan dışarı çıkmış olmamakla beraber, bir taraftan Arap ve bilhassa Acem üs-tatlariyle meşgul olduğu gibi ayni zamanda büyük Çağa t Ay şairi Ne-val'yl, Osmanlı şairlerinden Ahınedl-yi. Şeyhi’yi, Ahmet Paşayı da okumuştur.
Füzııll, lirik bir şairdir: fakat undaki livizim, sadece ferdi tahassüslerden nebean etmez. Fetaei! vc sofiyane düşüme onun ruhundu fikir derecesinde k&lmıyarak yükselmiş, kendi ruhi temayülleriyle birleşmiş, duygu şekline girmiştir kİ. tşte Fıl-zull’nin bence asıl büyüklüğü bu noktadadır. Ve unu arılamak ve tatmak için yalnız ferdî tahassüsleriyle sempati teminine çabalamak kâfi değildir; FÜzulf'yi coşturan derin tslâml ve sofiyânc İtikadını bilmek, her mısraını okurken bu noktayı gözden kaçırmamak irap eder. Çünkü onda profan aşk yoktur,
asrın harikulade zekâ vc şiiri olan Nedim'den FüzuH'mn dehâsını ran ve onu daha yüksek gösteren cephesi bu noktadır. Nedim bir İstanbul çelebisidir. Aşkı tamamen beşeridir. Halbuki Füzull’de görülen sevda, ta-mamlyle plâtoniktir. Ancak, onun bu coşkunluğu içinde gayet şuurlu bir sanatkârlığı, bir üslûp ve ifade endişesi sezilir, FüzulI’nin bir büyüklüğü de bu noktadadır: O sofiler, âşıklar gibi sadece coşkun değildir. Şiirlerinde zekâsı da beraber yürür: fakat pek büyük bir sanatkâr olduğu İçin bu cephesini gizlemeyi de mükemmelen temin eder.
Beykoz. Gala tana rayı mağlûp etti. Vefa, Emniyeti 3 - 0 yendi



On sekizinci
ayı-
Üniversite güreş takımı, KırklarHj ve Fdirııeye gidiyor
• •
tlm kesbiyk payc-i rıf'at Arzü-yı mit hâl imiş ancak;
A$k iihiş her >ıe rar âlemde llm bir kıyl ü kal imiş ancak!
Son TUi’kiys GTeko-Röfnrn çür(*3 birin» clhklerine giren ÎMnnhul Cnlvoraltesi Talebe Birliğinin güreş takımı vaki davet üzerine 11 marda gUmş karşılaş-mahırj için Kırklnrell ve Edirne) o gidecektir.
Gençlerin bütün mali hususları de-ruhde edilerek yapılan bu düveller balkımızın gençlerin bu erthtıdnki t(-.>ebbünlerin? ne sıcak bir nlAka Ur baktıklarını göeternıeel bakımından çok manalıdır. Genç güreşçilere mağlûp veya galip her wm»Ti takdir edileceklerini düşünerek başarılar filleriz.
şairimiz Yunus Emre aksine olarak böyle, çıkmış Ariflerdendir, olduğu için kendisini
Atblefik Sport II ünde şehrl-25 mart l&rlh-
Uç Club
Demişse de Füzuli’nin burada •’ilm” ve “aşk” kelimelerine verdiği mânalar üzerinde durmak iktiza eder. Aşk, Füzull’ye göre -garp psikologlarının ilmi bilgiye mukabil felsefi bilgi diye pAye verdikleri $eye taallûk eder ki, filozof Bergson ona in-tuition demiştir, - taoâvvufl görüşün ilhamlarından ibarettir. Bu bahiste kısacık şunu da kaydedelim ki. meselâ büyük halk umum! zannın ilmin üstüne Propagandacı
Ümm! göstermiş ve öyle tanınmıştır. Yoksa, o, yani Yunus, tasavvuf felsefesinin en ince noktalarına vâkıf, isterse Acem araziyle de yazar. Mev-lâna yı tanır bir bilgindir. Hulâsa Füzull’miz de yüksek kültürlü bir şairdir. Çağdaşı ve memleketlisi Ahdi yazdığı Şuara Tezkiresinde onun Arapça ve Acemcede yekta olmakla beraber bütün o asır ilimlerini bilir bir adam olduğunu kaydeder.
FÜzulî, Çildir. Bir zamanlar merhum Süleyman Nazif, coşkun mizacının şevkiyle onu zorla sünnt yapmaya çalışmıştı. FOiulTnto Şiiliğini kendi eserlerindeki imalar ve izlerle ortaya koymak güç. değildir. Hayatına ve ailesine dair çok şey bilmiyoruz. Sadece Fazlı adlı şair bir oğlu olduğu. Bağdadın fethi esnasında orduda bulunan Taşlıcalı Yahya ve Vardaı Yeniceli Hayali Beylerle tanıştığı, birbirlerine nazariyeler söyledikleri, ve nihayet 1556 da Irakı baştanbaşa saran büyük veba esnasında öldüğü muhakkaktır. Medfeni bir rivayete göre Kerbelâdadır; Edebiyat-ı Cedide şairlerinden bundan kırk isnat edilen
Avusturya boks takımı geliyor
Avusturya şampiyonu Club bok» takımı ayın mir#» gelerek 18. 23. vc
İtrinde tntanbul bok* karnıns'ylo muç ynpac^ktır. Athletik Sport takımının hapsi kendi öıkktierlnde A-vuaturva şsmpivonudur. üç sıklet ise Avrupa şampiyonıuunM Iştirnk etmiş ve rakiplerini teknik nakavt ve nakavtla mağlûp etmiş boksörlerdir. MÜ-tabakalar Spor ve Sergi Satavında yapılacaktır.
Fenerbahçe, İsraile gidiyor
Fenerbahçe birinci futbol takımıj martta hususi bir uçakla İsrail’e
9
giderek orada üç maç yapacaktır.
Galatasaray, Kıbnsa gidecek
Galatasaray futbol takımı gelecek hafta Kıbrıs’a giderek iki müsabaka yapacaktır.

merhum Ali Suat Bey yıl önce orada FüzuH’ye türbeyi gör mil# ve gez
çizgi bulmaca
Bir numaralı kareden bavlıyarak bir hat çizin ki, bu hat tekmil bütün ka-rrlerden geçsin ve 64 numaralı karadı* bitsin. Hat 16 defa ufki vc 15 defa şakuli İstikamette gidecek, hiçbir za-mun mail ( s ı oimıyacnk vc kendini hiçbir zaman kcumiyecektir,
İşiniz hafiıicBin diye başlangıç vc sonuç okla gösterilmiştir.
Dünkü Bulmacaların lıalll:
I — Soldan snğa vr yukardan a$ağı:
1 — Kalafatlamak
2 — Palamut
3 — Mutlaka
II — Ra kum hulmacastnın halli:
3 3 7
4
1 6 1
Günün ikinci karşılaşmasını teşkil öden Galatasaray İle Beykoz arnsındu-kİ müsabaka ilkteki durumlarında hiç ini- değişiklik husule getirmemesi İtibariyle Sart-kırmızılılnr için bir kıymet İfade etmemekle beraber sonuncu olması İhtimali bakımından Beykoz için mühimdi.
M aç (An evvel Galatasaray ın bu maçta birinci planda gelen oyuncularını oynatmayacağı hakkında dolaşan rivayetler tahakkuk etmiş ve filhakika Galatasaray dün Beykozun karşısına tamamlyle İkinci takımından teşkil edilmiş bir kadro Ilı* çıkmıştır.
Oyuna saat 15,25 te Hakem Hüsa-meddinin idaresinde başlandı Umumi heyetiyle İlk defa birinci takımda tecrÜbo edilen Gnlatasarııyın genç elemanları oyunun başlarında hiç bek-Irnmediğl halde hafit bir üstünlük kurarak Beykozıı sıkıştırıyorlar. Top daha ziyade Beykoz kalesi önlerinde oynanıyor. Fakat tecrübesizlikleri do-layıaiyle müspet bir netice istihsal edemiyorlar. Nihayet, yirmi beşinci dakikada sağaçık uzaktan çektiği bir şiltle Galatasarayın ilk ve son golünü yaptı
3(1 uncu dakikada da Beykoz orta muhacimi soldan çekilen bir korneri güzel bir kafa vuruslyle ağlara takarak beraberliği temin etti.
Birinci devrenin sonlarına doğru yavaş yavaş hâkimiyeti ole alan Bey kozlular, Galat asrı rayın genç I akimını bir hayli sıkıştırdılarsa da başka bir sayı çıkaranındılar ve devre 1 - 1 berabere bini.
ikinci devre başlar başlamaz hemen hücumu geçen BoykOfclular üçüncü dakikada ikinci sayılarını da çıkardılar. Bundan sonra kayda şayan bir vaziyet olmamış, Galatasarayın beraberliği temin için sarfeltigi gayretler boşu çıkmış vc neticede Beykoz 2-1 galip gelmiştir.
Hu n» Uce yalnız Beykozun »onunculuktan kurtulmasını sağlamamış aynı zamanda tasnifte altıncı vc yedinci gelmeleri durumu üzerinde müessir olmutur.
Mağlup Galatasaray takımı Beykoz karşısında şu kadro ile oynadı;
Sanılın
Fazıl. Mustafa Özcnn, ı’ıiıllvkm. Hilmi, Dumuii, Hlkme*. »fcuv!a, Kobvr Kadri
V vhı 3.
Eniııb ot 0
Lik maçlarının yedinci hafta karşı-İMmalarına dun İnönü Stadyomunda iki bini aşan az önünde Vefa - Emniyet; Galatnsarav -Beykoz maçiarlyle devam edildi. İlk maç. hakem Mustafa Güvcntürk'ün idaresinde N ile Emniyet takımları arasında oynu.ıdı.
Oyuna »ı.^...ar başladı. Emniyet kaleni önünde kesilen bu akında lop yeeil-bcyaz kalesi önüne kadar geldi, fakat kaleci Şükrü, güzel bir çıkışla bu akını önledi, Vefalılar sağdan tekrar hücuma gcçtilcrsc dc Muammer yerinde müdahale ile muhakkak bir gole mâni oldu. Devrenin mütebaki kısmı (la her iki takımın karşılıklı hücumla fiyle geçti ve devre 0-0 berabere bitti.
ikinci devreye Vefalılar daha azimli başladılar, üçüncü dakikada Galiple çarpışan Emniyetli Basıl oyundan çıktı. Ycşll-beyazlılar ortadan Ani bir akınla rakip kaleye İndiler, Karniğin güzel bir pahını yakahyan ismet ilk golü attı. Vefalılar golle beraber daha canlı oynnmı.vo Hışladılar. Mnçln «unlarına doğru Hikmet Ve lamelin nyngı ile iki gol daha kazanan Vefalılar puhudan 3-0 galip ayrıldılar,
Vefa:
bir seyirci kütlesi
Şükrü
Rahmi,
Emel. Galip. Suphi. Hikmet.
Munta fa
Sainhaddln
İsmet. Karnlk ismet
Emniyet:
Mehmet Muammer, Cahit Veda» Celâl. Vecdi Sahahaddin, Süreyya Raeıi. İbrahim Necdet
Lik maçlarının sonuncu hafta kar-Sila^mnlnrınn bugün saat 13.30 da Is-tanbuîspor - Kasımpaşa. saat 15.15 te Fenerbahçe - Beşiktaş maçla rıyle devam edilecektir.
İran Millî Takımını
dâvet etmeliyiz
Yazan: Sadi KARSAN
Futbol Federasyonumuzun 195ü yılı faaliyet! arasında İranlIlarla mili! bir temas hazırlamak tasavvurunda olduğunu haber almış bulunuyoruz.
Büyük bir memnunlukla karşıladığımız bu tasavvurun kuvveden fiile çıkmasını bütün kalbimizle temenni ederiz. Çünkü hanlıların bundan bir kaç sene evvel, Tahrana dâvet ettikleri Türk sporcularına karşı gösterdikleri hüsnü kabulü bu vesile ile bir kere daha hatırlatacak olursak bizim de İranlIları memleketimize dâvet etmemizin, hattâ biraz geç kalınmış olmakla beraber» ne kadar yerine getirilmesi lâzım gelen bir burç olduğunu daha iyi anlamış oluruz.
Bakınız dost İranlIların nâzik ve mioaflrsever gençliği Türk sporcularını nasıl muazzam bir tezahürat ile Tahranda kabul etmişlerdi.
Hatırlanacağı gibi 1947 ekim ayında İran Güreş ve Futbol Federasyonlarının resmi dAvetllai olarak seçkin futbolcu vc güreşçilerimizden mürekkep 26 kişilik bir kafile Tah* mnn gitmişti. Bu İlle etmek vazifesi inişti. İrana ayak itibaren bu dost
memleketten ayrılıncaya kadar hak» kımızda gösterilen çok sıcak ve samimi hüsnü kabulü aradan bir kaç sene geçmiş olmasına rağmen, seyahate iştirak eden bütün arkadaşlarımın hiç bir zaman unutmamış olacaklarına ve uzun yıllar da unutmı-yacaklarına eminim.
23 ekim sabahı Mehrab&t uçak alanına indiğimiz zaman Tahran resmi makamlarının, beden terbiyesi teşkilâtının ve bütün spor camiasının bizim için muazzam bir karşılama töreni hazırlamış olduklarını gördük. Binlerce sporcu, ellerinde bayraklar, çiçeklerle biz! şehirden on kilometre mesafede olan uçak meydanına kaoor gelcıek, tam mÂnasiy-le bağırlarına bastılar. Emrimize Udisi» edilen Türk ve trnn bayrakla-nvle süslenmiş hususi otomobillerle şehrin kalabalık, geniş asfalt caddelerinden geçerken halk sııaya dizilmiş mütemadiyen bizi alkışlıyordu.
Tahranda 4500 metre
Elbıırz Dağları Silsileleri eteğinde, şehirden epeyce uzak bir Yalova kaplıcalarını andıran çok şirin bir sayfiye yerinde İranın hemen hemen en güzel ve koninrııhı o-tellerinden biri olan Derbent otelin-de * emrimize tahsis edilen dairelere yerleştik. İkametimiz miiddetınce çok zengin bir programla ağırlandık. Her gece gererimize ziyafetler, su-vareler tertip edildi.
Tahranın uzanıl on sekiz yirmi bin kişi alacak kadar makla beraber çok mu vaıdı.
biraz küçük oi-güzel bir stüdyo-
bugünkü milli
ekseri
ha-son-tec-
o gün ve güve ar-Başka-
kafileye b şkan-bana tevdi edil-bastığımız andan ve misafirperver
ve
irlifaındn
mesafede
Fubol grupumuz takımımızuı hemen hemen oyuncularını ihtiva ediyordu. Güreş takımımızda dn Yaşar, Gazanfer, Nasulı gibi dünya şampiyonluğu kazanmış güreşçilerimiz bulunuyordu. Esasen Tahranda yaptığımız müsabakalar Londra Olimpiyatlarına zırlık mahiyetinde idi, Haıptcn ra futbol milli takımımızın ilk rübe maçım teşkil ediyordu.
İsfahana karşı yaptığımız maçı büyük savı farkı ile kazandık. İran Şahının doğum yıldönümüne tesadüf e-don günde Tahran muhtelitine karşı yaptığımız ma(; bizim için en çetin karşılaşma oldu. Maçı 3-1 kazanabildik. Şehinşah Hazretleri maça geldiler. Bütün futbolcu reşçllerimlzln ellerini sıkmak kadaşım Güreş Federasyonu
m Vehbi ile İreni localarında kabul ederek hatırda bulı nınnk
suretiyle İltifat ettiler, Saha, taç ve korner çizgilerine kadar uranmış bir seyirci kitlesi He hıncahınç dolmuş tu. Tahranda güreşe ve futbola karşı büyük bir rağbet var. İranlIları futbolda tahmin ettiğimizden kuvvetli bulduk. Oyuncular btaz sertliğe kaçmakla beraber çok seri vc nefesli. Teknikleri de fena değil.
Tahranda yaptığımız dört seri güreş müsabakalarının da hepsini ku-zandık. Kapalı salonda yepılan
her defasında beş, altı bin kişinin heyecanla takip ettiği bu müsabakalar çok çetin ve zevkli oldu. Güreşçilerimizin teknik üstünlüğü ve tecrübeleri karşısında, gavot kuvvetli olmalarına rağmen İran güreşçileri bir netice elde edemediler.
Şimdi aradan üç sene geçmiş olduğu halde, bu güzel hâtıraları canlandırmaktaki maksadımız şudur:
İran güreşçilerinin o tarihten beri ne büyük hır ilerleme kaydettiklerini burada yaptıkları müsabakalarda gördük. Kısa bir zamanda kıymetli antrenörleri Salm’ln çalıştırması sayesinde bugün dünya üçüncülüğüne kadar yükselmiş bulunuyorlar.
Futbolcularının hali hazır durumları hakkında kati bir fikrimiz yok ise de hor halde bu sahada dn oklukça ilerlemiş olacaklarına şüphe etmemek lâzımdır. Çünkü çok zeki ve istidatlı olan İran sporcuları büyük bir kabiliyet göstermektedirler. Bu bakımdan, karşımızdaki kuvvetin ihmal cdilmiyecek bir kuvvet olduğunu bilerek ona göre hazırlanmamız her halde ihtiyatlı bir hareket olur.
t Yt’K primadonna, inlin gününü kutluyordu. Huda'daki köşkünün fevkalâde güzel Imhçeainde seçkin dostları toplan» inişti. Binlik yıldızın mlraflrlrri ııktrlslor, yazarlar, gıı/etecller, kor uzmanları, rossıımlıır ve yııtro müdürleri İdi. Hepsi de dizin tnlcdlrkârı ve hayranıydı, raket İcabı bugün kaçıncı İsim ııü olduğundan söz açınıyor, ıııırnk prlmadonna'nın arkasından konuşuyorlardı.
Kalkık burunlu Sııbrette, kır saçlı tenkitçiye ;
— Acııbu kaç yaşında olabilir ? diye sordu.
Gazeteci :
— \ anılıyorsun yavrum, diye cevap verdi; henüz ihtiyar d ğikllr. Güney' Sırbktnn’dn yüz yaşında lıı-sarfların bulunduğu bir koy vardır kİ, prlmudonnıı ora halkının cıı genci sayılabilir.
Mükellef ııksam çeleri artmıştı. Ev rafında ederlerini yazarı, solunda İse, müdürü yer nlnııştı. Karşısında küçük Sîlbrrtte tur:ııııf '-i Irtİ. Ji*»e pnnvjılıır açılırken büyük primadonna uşairH dönerek :
— »lan, dedi, francalamı getir.
Bir ılaklkıı sonra büyük, gümüş bir tepsi içinde taze, kesilmiş bir francala getirip et »uıhibl bayımın önüne bıraktılar. \e bu güzel, taze ekmek, yıldız, sofradan kalkıncaya kadar orada iuildı; kimse elini sürmedi.
Macar odasında lahana çorbası ilenim olunurken, artık çün ağarıyordu. Jan, kadehlere kayısı pnlln-kiisı doldurdu tiyatro müdürü de bir kaç irticali sözle yıldızın sağlığına içti:
— Saııu daha böyle nice isim günleri temenni ederim; daima bugünkü gibi güzel ve genç kal! Hepimizin sevincine ve Macar sahnesinin şerefine İçelim!
Kadehler tokuşturulduktan sonra bir sessizlik oldu; sükûtu Subret* tc’ln cıvıhlnyıııı sesi bordu.
— Değerli primadonnamız, bana darılımı, anıtı, merakını beni bütiin gece dürtüp durdu. Francalayı niçin önüne koydurdun da elini bile sürmedin?
Primadonna küçük bir kadeh kayısı palinknaı İçtikten sonra ağır uğır Miıhıtıııayu başladı :
— Kaç yıl önce olduğunu söyli-ycnu’nı; 17 ynşmduyken, 47 kiloluk, surum, zavallı bir konservatuar öğ rene işiydim. Prinuıdonıuısı ünlü hır kadın olan büyük operette de figüranlık yapıyordum.
I zntınıık istemem. Primadonna, âvıi olarak hastalanmıştı. Ben bu rolü bilirini diye ortaya çıktım. Müdür kahkahayı bastı; rejisör ter ter tepindi. Fakat çare yoktu. O arameUl buş rolü yine bana oy-luıUıcaklardL O büyük gecenin hikayesini aııtatnııyuçağını. Zaten o raman kazandığını haşarıyı çok kimseler hatırlar. Mutlak vc kesin bir haşarı İdi bıı. Salon al kutan çınlıyordu. VçÜncü perde de sona erdiği halde halk oturuyor, çıkmıyordu. Dış perde İndikten sonra bile alkışlorhı beni sahneye çıkmak zorunda bırakmışlardı. Ni-
l lıbi konular
yemeğinde n»(-Milılbi baytının Oynadığı nahn-* gözde tlyatrn
hayet. giyinme oılamna nasıl rol-ılİKİmi. müdürün, rejisörün vc &a-zclpcih’rln kutlamalarını nasıl kainli ettiğimi bilmiyorum.
Hor zııııııınkl ırlbl, küçük kapıdan bir başıma çıkıp eve doğru yay» olarak yola koyuldum. Çünkü, tek meteliğim bile yoktıı. O Inııta-ıntlı kutİMinıılur sira-nuİR arkadaşlardım birinden brş mı kıırıış ö-dlinç İstemeyi akıl edememiştim. Fcronovaros’dR e*kl ve küçük bir evin yer katında kira ile oturduğum odama döndütüm raman sa-' i- (• • •' . •,pı» ı, kapıyı
açtığı vakit biraz mınldnııdı. Bir hnfindır »ma para verdiğim yoktu. Avluya bakan kiiçük odama yavaşça süzüldüm. Elektriği > a kara - «oyun a.v.ı koy ut Uını...
Asıl anlaünak istediğim m’.v İşle o zaman oldu. Tiyatroya saat altı dn gitmiştim. Prova, sonra elbiselerimin bedeninle ııvıhınılniHsi hayli vaki! almıştı. Oynamış» dans etmiş, şarkı aöylemls, Feveran» yapını M ını. Bir saate yalcın yııyn ytırü-mü tiim. Fakat bütün hn müddet içinde ağzıma bir lokma hile atmamışımı. 'Hilem gurıılıhıyıp duruyordu. Vçiıııı. anİAtılnıiyneak derecede nç... Öğleyin yediği mütevazı bir yımve^Hdr-ı e-ırn ııizi »ın bir şe? Icoymamıs, mhhnflı bir genç kızın acıkabi|p(*eği»ı kadar acıkmıştım...
Avlu odasının pencerelinden dışarıya baktım. Ay iMfcı bu konar mahalle evinin avlusunu aydınlatıyordu. 'Ve karşıda, kapıcıların a-çık duran penceresi önünde bir francala gözüme İlişti.
Yalın ayak, gecelik gömleğiyle pencereden atladım. Ayaklarımın ucuna basarak tecrübeli bir hırsız gibi karşı pencereye sokuldum. Ekmeye uzanırken yüreğim hızla o* tıyordıı. Bir dakika sonra artık yatağıma oturmuş» kocaman ekmeğe bir kıırt iştahasiyle »aldırmıştım... No kadar tatlı ve sıcaktı! Beş dakika İçinde, kabuğundan içine kadar hepsini süpürdüm. O ramandan beri bıı kadar mükemmel bir akşam yemeyi yemiş değilim...
Primadonna uran uzun önüne baktı. Sonra Subrette’e döndü:
— işte şimdi hepsini öğrendin. Bu eknıpğin hatırasına, her İsim gününde önüme taze bir francala kovdunırıım. Bu ban» İlk büyük zaferimi hatırlatır.
Kadehler yeniden buluştu. Sub-reHe. 5'11(1 izin boynuna sarılarak «ordu :
— Söyler misin bana şekerim, bugün nedeıı bu ekmekten bir lokma bile almadın?
Primadonna içini çekti:
— BudaJa mısın kuzum? On gıl var ki perhizle yaşıyorum. Bir yandım şişmanlamamak İçin, bir yandan (la midem sağlam olmadığından... Karlsbad kürü yapıyorum. Ekmek hiç ylyemem. Olsa olsa minik bir francala.. Taze, hem de aşırılnıış bir ekmeği a.vnı iştaha İle, yani on yedi yaşımın midesiyle bir defacık olsun yiyebilseydim; bu köşkü, garajı, otosu ve şoföriyle birlikte seve seve.feda ederdim...
Macarcadan çeviren : Sami N. ÖZERDİM


Veremin tedavisine yardım eden yeni i!îç
Yazan : Michael GRA. lâç ”8treptomycine„lc birlikte kul nılmak tadır.
3
aydan beri Büyük-Brıtanya’-daki 11 hastahanede hekimler. ciğer tüberkülozundan nıuztarip hastalar üzerinde yeni bir yapmaktadırlar.
İlAçla tecrübeler
Şimdiye kadar elde edilen neticeler o derece önemli vc başarılı telâkki edilmiştir ki, Büyük-Britanya Tıbbi Araştırmalar Konseyi, "paraamino-suılicylic acid” veya daha kısa bir şekilde “PAS” adı ile anılan yeni ilâcın İstimali hakkında hekimlere hitaben bir risale yayınlamıştır. Bu i-----------------------------------\
Kendi başına ’*PAS”ın tüberküb za karşı savaşmakta faydası ve kı ıııeti mahduttur. “Streptomyeme,, C ha müessir olmakla beraber ekseı yetle verem mikrobu, tedavi ileri» dikçe streptomyeme e karşı bir mu flyet ve mukavemet geliştirmekte v ilâç hemen hemen tamamiyle tesiı siz kalmaktadır. “PAS”, streptomy cine’e muaf basil’i nötralize etme suretiyle bu mukavemeti azaltmaya yardım etmektedir.
— 35 —
MUHARRİRİ : CAMİ
KIYAMET GUNU
iyice
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
defa
ver-
sabah Şefaat vâdlsine ilk nakliyat ya
edenlerin ara-
I
bir
Oevamı vaı
peşimi bir dalla kepaze olu-
bl-ey
bahtan akşama kadar oturup duruyorlardı. İyi insanlar doğrusu!
XX.
yüz elli dev “havabüa,, lerl binlerce
bekleyeceğim., söylemeyiniz...
— Hayır Elvir, hayır! Monikle görüşüyorum, zannetmedim... Size izah etmem lâzım.
— Bir şey söylemeyiniz... Anlıyorum... Susunuz Jilber... Bana söyleyeceğiniz şeylerin fazla güzel... Çok ehemmiyetli olduğunu hissediyorum.. Yoksa böyle sokak ortasında, kalabalık arasında söylemezdiniz... Bunun güzelliğini bozmıyahm.., Akşama. yemekten sonra, parka incrıın; orada, eski bahçe sııası üstünde, mehtaba karşı “Aşk kulesinin esrarı,, kitabında, Prenses Herminc'nin Şövalye Godefroy'u beklediği gibi sizi Susunuz.. Bir tek kelime daha Akşama!...
Hassas ve romantik Elvir!
Kendisine söy-liyeceklerlrnl anlayınca, ilk itiraf sahnesinin romantik bir dekora sahip olmasını istiyor.
Akşam, parkın sessizliği içinde, ebedi Aşıkların ebedi “Seviyorum,, ıınu gayet tabi! olarak birbirimize itiraf ettik.
Ah, evet.. Gayet tabii olârak!.. Elvir’ln 1830 da beklediği ve tanımadan öldüğü Aşık ben değil miydim.
1925 de benim beklediğim ve bir başkasında sevdiğim mâşuka o değil miydi?
Vaktiyle bir asırla ayrılmış olan ruhlarımız İşte arlık ebediyen birlcşlyordu!
Kıyamet gününün eşsiz ve mukaddes mû-clzesl! Monlk’de bulamadığım aşkı, bütün hâşmetl İle onun büyükannesinin annesinin annesi Elvir’de, henüz on dokuzuncu baharında olan haminnesinde tadıyorum.
• ••
Monik. benim Elvlr'le seviştiğimi haber alınca ne hiddet gösterdi, ne de hayret. Hattâ, gülerek bana:
— Sana büyükannelerimizin zamanında doğmahydin diye az mı söylemiştim! Şimdi haminnem ile kumrular gibi sevişebilirsin, Romeo! Hem seni atlatır, kafese koyar diye de bir korku yok. “Karasevda,, sevimli ha-minneciğimin en sevdiği tarzdır. Vaziyete gelince, iş değişir. Torununun dalgasını elinden alan haminne pek görülmüş şey değil.. Film mevzuu olarak daha iyisini bulmak imkânsız!
Aşkımızın bütün mersiyesi bundan ibaret oldu.
Elvir’ln annesi İle babasını tanıdım: Bay ve Bayan Deniş. Mahkeme günü ayrılmak ihtimalini düşünerek mütemadi bir endişe içinde yaşıyHn İki sevimli İhtiyar. Bay Deniş:
— Hayatımda, diyordu, fenalık yaptığımı pek zannetmiyorum; fakat sevgili refikam hakikaten bir azizedir; beni onunla birlikte Cennete girmeye lâyık bulacaklarını ümit etmiyorum.
İhtiyar kadın gülerek itiraz ediyor:
— Lütfen susar mısınız Bay Deniş! İnanmayınız una, kendisine İftira ediyor. Zira, şu kubbe altında ondan İyi bir adam olmadığı muhakkaktır. Benim de ufak, tefek günahlarım yok mu sanıyorsun, azizim Jozef?
— Bunlar öyle ufak şeyler olsa gerek kİ sevgili Sldoni, kitaba bile gcçlrmemlşierdir.
— Yo.. Yo.. Yo! Bay Deniş, ne biliyorsunuz? Fakat müsterih olunuz. Cenobı Hakkın huzuruna çıktığım gün ona diyeceğim ki : “Bay Deniş ile ben, eşitlik rejimi altında evlendik: Mallarımız, mesaimiz, zevklerimiz, kederlerimiz bütün hayatımızı müştereken ortaya koyduk. Lütfen, Efendimiz, İlâhi terazeniz-dc, günahlarımızı, sevaplarımızı, ıcusurlarımızı ve meziyetlerimizi bir arada tartınız. İhtiyar zevcimle ben, birlikte çalıştık, birlikte İhtiyarladık. artık yekvücut olduk.. O halde zlm için ayrı ayrı hüküm vermeyiniz, Rabbelâlemin!,, (
Bay Denls'nln buruşmuş ytizinden
damla yaş sızıyor; titrek eli İle ihtiyar zevcesinin elini sıkıyor.
Koltuklarını birbirine yaklaştırarak, yan yana, el ele, mahkeme gününe Lntizsren, maziyi yâdederek, birbirlerine teselli vererek sa-
Şefaat vâdİNİne ilk harekete şahit oluyorum. — Rourget hava meydanı. — \ (‘dâlıır ve son tavsiyeler, — JÜl Aııflör’Üıı oğlu babasından ayrılıyor. — Dev “havabüs,, lerl. — General'İn veda sözleri.
Bu pildi.
Üç günahkârı ahp götürdü.
Gazeteci aıfatiyle Jül Anflör’le birlikte hava meydanına gidiyoruz. Bourget yolu, hareket edenleri nakleden otobüslerle dolu. Aziz dostum sevinç içinde. Yetmiş yaşındaki oğlu, müthiş General Toto, hareket anıda bulunuyor:
Aman kurtuldum, diyor, kika olsun bırakmıyan bu velet
yordum. Bana, kötü bir baba okluğumu sö.vli-yeceksln. Ben de sana derim ki “Çocukları severim, amma babasından daha yoşlı olursa, ne yapayım, ellinde değil, buna tahammül edemem.n
— General otobüslerden birinde miî
— Evet. Melekler idaresi bu sabah otelden kendisini gelip diğer hareket edeceklerle birlikte aldı. Bourget'de bulacağız.
Hava meydanı İğne atsan yere düşmlye-cek katlar kalabalık. Hareket edenlerle dostları dev “havabüs., lerln etrafını sarmışlar. Tayyarelerin gövdelerine, iri harflerle şunlar yazılı:
PARİS - ŞEFAAT
KIYAMET GÜNÜNE MAHSUS HUSUSÎ SERVİS
Etrafımızda herkes birbirine aon tavsiyelerde bükmüyor.
— Bilhassa celse esnasında sükûnetinizi muhafaza ediniz. Cevap vermeden evvel düşününüz.
— Müsterih olunuz. Sağlığımda üç mahkeme huzuruna çıktım; alışığım.
— Jozefm. kocanı aklattın diye ceza
meye kalkışırlarsa kendilerine seni affettiğimi söyle. İyi tesir bırakır.
— Güle güle aziz damat* Eğer Cehennemden kurtulabilirsen, doğrusu talihin varmış.
— Merak etme kain valide, mahkeme, sizin kain validem olduğunuzu Öğrenir Öğrenmez beni azizlerle beraber doğru Cennetv gönderir.
— Terbiyesiz!
Yanıbaşunızda bir sokak yosması ile adamı, kendilerini teşyle gelmiş erkekli, dişili bir sürü serseri ile vedâlaşıyorlar. Kız:
— Benim İçin boş verin çocuklar, diyor, bir gün enayinin biri söylemişti, masummuşum ben, günahım yokmuş. Benden çok evvel, Madeleine adında biıd varmış, o da günahkârmış amma affedilmiş!
Bunlardan başka, “havabüs” c binmeye hazırlanan iri yarı bir yeni zengin gördüm. Dostlarına vedâ ederken:
— Ben, daha şimdiden, en meşhur avukat Henrl-Robeıt’in vekâletini temin eltim. Avukatların mahkemeye girmelerine de müsaade ettikleri için endişeye- mahal yok.
Yanıbaşınıızdan. paketler altında ezilmiş sıska bir koca, şişman karısının peşinden geçip gidiyor. Zavallı acı acı söyleniyor:
— Şefaat vâdisine giderken bile paket taşımak nasibimiz imiş.
Kızına vc damadımı refakat eden İhtiyar bir yahudl son tavsiyelerde bulunuyor:
— Rebeka, yavrum, unutma, bavuluna madalyalar, teşbihler doldurdum. Belki Şefaat vâdisinde loptan devredecek birini bulursun. Sen de aziz damadım, Cehenneme mahkûm olursan kürklü paltonu karına bırak: olur mu? Bir müşterisini bulursak satarız. Cehennem ne de olsa sıcaktır.
Yeni İlâcın keşfi, penicillln dahil antibiotik’lerin istimalinde gayet o nemli bir gelişme teşkil etmiştir. Bü tün slreptomyciııe tedavilerinde e büyük mahzur ve müşkül, mikropların kcsbettı muafiyet olup, aynı mü-küle peniclllin tedavilerinde de rast lanılmıştır. Yalnız streptomycine’l tedavi edilen hastalarda bu ilâca kaı şı muafiyet nispeti takriben % 50 r kon. streptomychıe ve “PAS,,1a teda’ edilen hastalarda muafiyet vakalaı yalnız r; 12 dlr.
Yeni denemelerin girişildiği 11 has» tahanede, hastalar 3 grupa ayrılmış tır: Bir grup her iki ilâcın karmasiv Ic tedavi edilmiş, gruplardan birin yalnız streptoınycine ve diğerine ya nız “PAS” tedavisi yapılmıştır.
Elde edilen netice şu ciheti ispa etmiştir; Yem ilâçla streptomyeme 1 karması, tedavinin başlangıcından it haren altı ay zarfında, streytom etne’e mukavim tüberküloz basili* kolonileri gelişmesi tehlikesini son ( rece azaltmıştır. Şimdiye kadar bu tice yalnız hastalığın had şekline > mildir. Veremin diğer şekillerim' aynı neticeler elde edilip edilnüye ğî henüz katiyetle tesbit edilmen tir.

Hicrî 1 9 5 0 Rumi
C. Evvel MART ŞIIİ'H 1
16 5 20
1.869 PAZAR 1865
Vakit Vanatı F.#uiı
Güneş 6.2â 12 23
öğle 12.26 6.23
İkindi 15.37 9.34
Akşam 18.04 12.00
Yatsı 10 31 1 30
tm.^Ak 4.52 10.49 |
B Mart 1050
YENÎ İSTANBUL
Sayfa 5
GÜNÜN
KONOMiK
D19 Ticaret Daire*! fUlalnîn
Grev
Hak mıdır?
Suç mudur ?
Vedat Nedim TOR
Liberaller, grevi ferdi hürriyetlerin bir parçası sayarlar.
Sosyalistlere göre, grev, sini mücadelesinin bir vasıtasıdır.
f
Aralarındaki büyük ideolojik ayrılıklara rağmen, liberallerle sosyalistler grevi bir hak saymakta birleşirler. Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Çünkü liberaller olsun, sosyalistler olsun cemiyeti organik bir “B ütü n” olarak görmezler. Liberallere göre cemiyet, tek tek fertlerin bir yığınıdır. Sosyalistlere göre ise “s ı n ıf„ lara bölünmüş bir varlıktır. Onun için, hürriyet, ya ferdi, yahut da sımfi bir haktir. Halbuki bu 19 uncu yüzyılın cemiyet ve hürriyet anlayışına karşılık, ekonomik gelişmenin yarattığı yeni şartlara uygun yepyeni bir cemiyet ve hürriyet anlayışı doğmak üzeredir ki, grevi sosyal hürriyetlerimize bir tecavüz sayarak reddetmektedir. Bu organik cemiyet telâkkisinin ferdi ve sınıfl hürriyetler ve haklar üstünde tuttuğu sosyal hürriyetler ve haklar anlayışı ergeç kendisini empoze edecektir. Bugün gerek milli, gerekte milletlerarası ölçüde gayet geniş W çapraşık bir İş bölümüne dayanan ekonomik hayatın muvazenesini ve ahengini bozan her hareket, hır nevi sosyal suç mahiyetini almaktadır. Meselâ: Amerlkadakl kömür, demir veya liman işçilerinin gresi artık sadece mahalli ve zümre-K bir mesele olmaktan çıkarak, ay-bütün milletleri ve tek tek he-imizi çok yakından ilgilendiren cl-ul bir illet oluyor, öyle
bir İllet ki, Marshall Plânının tatbikatını sekteye uğratıyor, milletlerin ekonomik kalkınmasını ve dolayısiy-te barış nizamının kurulmasını geciktiriyor. Buna rağmen. Amerika, Fransa, İtalya gibi bellibaşlı demokratik memleketlerde zaman zaman, grev dalgalan kabarmakta ise, bu, bu memleketlerin bütün 19 uncu yüzyıldan beri geçirmiş olduklan siyasî gelişmenin gayet tabiî bir neticesidir. Oralarda işçi sınıflan M a r k-»1 s t ideolojinin disiplini altında, sadece sınıf egoizmi, sınıf menfaati ve sınıf kavgası zihniyetiyle yetiştikleri için, ne millî menfaatlerini, ne de milletlerarası, hattâ mtlletlerüstü hedefleri düşünebilecek kabiliyette değillerdir. Buna bir de Bolşevik tah-rikâtı katilınca, bu memleketlerin acıklı durumu daha iyi aydınlanır.
Biz. i ş hayatımızı düzenlemek Üterken, bu memleketleri örnek ola-it
> alamayız. Bizde sınıf menfaatle-ırganıze değildir. Devlet, bir sınıf -letl olmaktan uzaktır. Bunun en vcvtl) delili, Türk işçilerinin hiçbir leadele yapmak zorunda kalmadan hayatını düzenleyici bir kanun bugünden kavuş-
ı I
15 külliyatına muş bulunmalarıdır. Bunun bir eşini
insanlık tarihinde bulmak imkânsızdır. Hangi devlet, Kemalist devlet gibi, kendiliğinden işçilerin haklarına karşı bu kadar anlayışlı davranmıştır? Sosyal mesuliyetlerini müdrik devlet tipinin gittikçe mükemmelleşen bir örneğini vermek üzere olduğumuz bir sırada, sosyal bünyemize grev mikrobunu, sanki bulunmaz bir matahmış gibi, sokmak istemek içtima! irticaın en kaba ve en taze bir tecellisidir.
Amerika bile grevi kanun-dışı saymanın yollarını araştırırken, bizim yüzyıl önceki cemiyet şartlarını taklide yeltenmemiz çok hazindir. Biz, bütün illetlerinden dezenfekte edilmiş bir demokrasi istiyoruz!.
Paul Hoffman’ın mühim beyanatı
İktisadi işbirliği İdarecisi» Mürahail yardımının Doğu Aa.vaya da uzatılması hakkında Birleşik Amerlkada kuvvetli bir cereyan olduğunu belirtti.
Wnshington. 4 A.A. (United Press) — İktisadi İşbirliği İdarecisi Paul Hoffman, Ayan Meclisi Dışişleri Komisyonu huzurunda verdiği beyanatta Güney Doğu Asya ve Formoza’ya yapılacak iktisadi yardım programını denkleştirmek maksadıyla Dışişleri Bakanlığında bazı müzakereler cereyan ettiğini bildirmiştir
Hoffman, Asyada tatbik edilecek küçük Marshall Plânının henüz kati bir şekle girmediğini ve fakat müzakere edilmekte olduğunu açıkça söylemiştir.
Ayandan Cumhuriyetçi Alcxander Smith’in komünist tehdidi altında bulunan Formoza’ya yeni bir Amerikan yardımı yapılması hususunda ileri sürdüğü suale cevaben Hoffman şöyle demiştir:
“Dışişleri Bakanlığı, bu prografhı tanzim etmek maksadiyle ne yapıla» bileceğini incelemektedir.
Uzak doğ uda takip edilecek siyaset hakkında bir çok müzakereler cereyan etmektedir.
Formoza ile Güney Doğu Aayaya yapılacak yardımı denkleştirmek yolunda bir cereyan mevcuttur.
Dünya Haberle

Doğu Avrupada geniş bir ruble blokuna doğru
Prag, 4 (AP.) — Çekoslovakya-nm 1leri gelen mail çevreleri Rus* yanın son para ameliyesinln. Doğu Avrupada ”geniş bir ruble bloku,, tesisine âmil olacağım bildirmektedirler.
Çekoslovak milli bankasının müdürü Dr. Chemela, Rusyanın, rubleyi altın esasına bağlamakla, parasını son derecede kuvvetlendirdiğini ve onu ' bütün İktisadî krizlerin ve burjuva paralarının tesirlerine karşı sağlam bir hale koyduğunu,, ileri sürmüştür.
Chemela, “Rusyanın, parasını altın esasına bağlaması, yakın bir istikbalde, geniş bir ruble blokunun teşekkülünü mümkün kılacaktır,, diye ilâve etmiştir.
Kontrol alündA bulunan basın, bu mail ameliyeden bahsetmiş ve bunun bir fiyat düşüklüğüne â-mll olacağını belirtmişse de, Chemela, ilk resmi beyanat veren yetkili şahsiyettir.
tngllterede boş oteller turizme tahsis ediliyor.
★ Londra, 4 (AP.) — Ticaret Odasının gazetesi dün, îşçl hükümetinin boş iki otele el koyarak bunları daha fazla dolar temin e-debümek gayesiyle İşletmeye başladığını söylemiştir.
Rusya
He Macaristan ticari anlaşması
(AP.) — Rusya İle Ma* * bu sene geçen seneye


Londra, 4 cari s ta n nazaran beşte bir nlsbetinde fazla emtia mübadele etmek hususunda anlaşmaya vardıklarını dün akşam Tass bildirmiştir. Sovyet ajansı, Macar heyetinin memleketine avdet etmiş olduğunu bildirmiştir.
Avrupa hububat rekoltesi iyi Londra (Reuter - Hususî) — Av-rupada mühim hububat stoku vardır ve yeni mahsul, bir çok memleketlerde ümitle beklenmektedir.
Rusya, 1949 rekoltesinin İyi olduğunu ve 1950 rekoltesi tahminlerinin tatminkâr olduğunu bildirmektedir. Fakat Rus fiyatları yüksektir. Bu yüzden, Hindistan, İtalya ve Finlandiya israfından yapılan talepler mübayaaya müncer olamamıştır.
"Yeni İstanbul,, un iktisadi anketi
hususî sermayenin yen
Başbakanlık Umumi Murakabe Heyeti Başkanı M. Süreyya Anamur’un cevabı
II
“Dünya Bankasının yardım teklifi ve devletçiliğimiz karsısında hususî sermayenin yeri,, adlı anketinize iştirak etmeye dâvet edildiğim zaman bu ankete kıymetli iktisat ve idarecilerimiz ile iş adamlarımız tarafından verilen cevapları okumaya haşinmiş, fakat bu anketin açılmasına sebep o-lan Wall Street Journal gazetesinden gazetenize aktarılmış olan makaleyi henüz okumamıştım. îlk fırsatta bu makaleyi okudum. Şu kanaate vardım kİ muharrir bu makalesini maatteessüf bu mevzuda esaslı bilgileri olmayan kimselerden aldığı Amiyane malûmatla yazmıştır. Onun İçindir ki muharrir.
a) Amme hlamotlorinl esas tuttuğu için Amme hukuku hükümlerine göre ve katma bütçe İle İdare edilen ifista Telgraf ve Telefon, Demiryolları ve LTTffAnları. Denizyolları Ve LimatRarı, easesolerl,
b) İktİBadlüği can» tuttuğu olhotle hususi hukuk hükümlerine göre ve idari ve mali muhtariyetle tedvir edilen Sümorbank, Etlbank, Ziraat Bankası gibi İktisadî Devlet Teşekküllerini,
c) Fevkalâde ahval dolaytsiyle kurulmuş bulunan Mahrukat Ofisi» Ticaret Ofisi gibi milli korunma müessese-lerlnl, birbirinden çok farklı görülen ve maksatların mahsulleri oldukları halde birbiriyle t&mamlyle karıştırmış ve aynı şeylermiş glbt mütalâa etmiştir. Makalenin buna benzer bir takım mühim yanlış malûmatı ihtiva etmesi dolaymlyle sıhhatli neticelere varamamış oluşu tabiî olmakla beraber mev-zuumuz bunların belirtilmesi ve tenkidi olmadığı cihetle anketinizin cevaplarına geçiyorum.
Anketiniz iktisadi olduğu için devletçiliğin o tarafı üzerinde duruyorum. TÜrkıyedc tatbik edilmekte olan devletçilik. hususi mülkiyete düşman değildir. Dosttur. Bunun için istihsal vasıtalarını hususi şahıslar elinden alıp devletleştirme veya millîleştirme gibi bir maksat güinlemektedir. Nctekim, İktisadi Devlet Teşekküllerinin ana yasası mesabesinde olan 3406 Baydı kanunun 39 uncu maddesinde devlet teşebbüslerinin limited veya anonim şirket haline konulabileceği sarahaten yazılıdır. Bu itibarla bizde devletçilik ordu ve halkın zaruri İhtiyaçlarını emniyetle sağlamak ve memleketin geri bölgelerini kalkındırmak için uygulanan bir politikadır. Bu politikanın sıklet merkezini de devlet işletmeleri teşkil etmektedir. Bunun böyle oluşunun başlıca sebebi şudur: Makine İcat edilip istihsale tatbik edilince işletmeler İçinde birinci plânı işgal eden İş unsuru. yerinJ sermaye unsuruna bırakmıştır, Türkiyede kafi miktarda hususî sermaye temellükleri olmadığından modern hususi işletmeler kurulup gelişememiştir. Bu noksanı devlet bizzat tamamlamak zorunda kalmıştır. Bu suretle de memlekette devlet işletmeciliği doğmuştur.
Yukardaki izahatımdan anlaşılacağı veçhile bu ankette devletçilik deyince devlet İşletmeciliğini anlamaktayım. Devlet işletmeleri hususi Işletmvlor gibi nıntabl çalışmak mecburiyetindedirler. Gayesi rantabl çalışmak olmayan devlet müesseseler! İşletme vasfını kaybeder, âmme nıüesscBOsl olur. Nctekim 3460 sayılı kanunun 10 uncu maddesinde devlet teşebbüslerinin murakabeleri (lolayiBiyle bunların “İktisadî, ticari, sınai esas ve icaplara uygun ve verimli Vo rasyonel bir şekilde İşleyip işlemediklerinin" araştırılmasını istemektedir. Her yerde olduğu gibi bizde de hususî işletmeler İle devlet İşletmeleri arasındaki fark şuradadır kİ birinciler yalnız ve yalnız ran-tabilltoyl düşünür vo en çok rantabl olan İş sahalarına nkar. İkincileri rantabllltoyl unutmamakla beraber en rantablini aramamıştır. Ondan daha mühim olan istihsal emniyetinin taml-ninl. zaruri milli İhtiyaçların karşılanmasını, geri bölgelerin kalkındırılmasını istemiştir. Bunun İçindir ki işletmecilik sahasında vazifesini müdrik olan devletimiz İçin daima yapılacak İş vardır. Fakat bugün az rantabl o-lan saha yarın çok rantabl olabilir. O zarnan en rantablini arayan hususî teşebbüs dünü unutmuş gibi görünüp
r

15 şubat çarşamba günkü gazetemizin ekonomi sahnesinde. "Ya-bancı göılyle bugünkü Türk ekonomisinde husus! teşebbüsün yeri” mevzuunda, (Wall Street Journal) gazetesinden İktibas edilen enteresan bir makale neşredilmişti.
Bu yan etrafında açmış olduğumuz ankete bugün de devam ediyoruz.
Suallerimizi
1. Türkiyede tatbik edllmekto olan devletçilikten anladığınız m An a nedir?
Blzdekl devletçiliğin ekonomik cephesi mİ, yoksa sosyal cephesi mi galiptir?
2. Bu makalede tebarüz ettirildiği gibi dovlotçlllk, aadoco C.H.P. nln mi bir umdesidir? Birinci Dünya Harbinden sonra Türkl-yo de bir devletçilik siyaseti gütmek mocburiyotlndo miydi?
8. Makalede îma edildiği gibi, hususî sermayonln Devletten çekindiği doğru mudur?
4. Türkiyede husus! şahıslar elinde birikmiş servot miktarı kaç milyon lira civarındadır?
6. Tatbik edllagelen devletçiliğin Türkiye İçin faydalan ve zararları ne olmuştur?
6. Dünya Bankasının yardım teklifini nasıl karşılıyorsunuz; tekliflerinin hangi noktalarına iştirak ediyorsunuz; bunların faydalı ve zararlı taraflan sizce nelerdir?
\_____________________________________
j
geniş ölçüde tatbik eden C.H.P. Devlet işletmeciliği bir asırdan emekleme devreni geçirmiştir, göstermek için bazı müesseselc-
1816
1836
1861 1863
1867
o işi isteyecektir ve iki sektör arasında geçici çekişmeler olacak ve muhakkak ki yurd bayrına düzelecektir. İşte bu bakımdan bakılırsa Türkiye Devlet İşletmeciliğinin sosyal vasfı iktisadi vasfına galiptir.
2 — Devletçiliğimizden anladığım devlet işletmeciliğini umde haline getiren, sidir.
fazla Bunu rin hangi tarihlerde devlet işletmosi olarak faaliyete geçirildiklerini yazmak kifayet eder.
Beykoz Deri vo Kundura
Fabrikası Fnshnnc Fabrikası Ereğli Kömürleri İşletmeleri Ziraat Bankası Bakırköy Bez Fabrikam
3 — Hava, deniz ve hattâ kara yolculuğundan korkanlar olduğu gibi devletten çekinen sermayedar olabilir. Fakat mutlak olarak hususi sermayenin devletten çekindiğine inanamıyorum. Eğer Öyle olmuş olsaydı devlet tahvilleri vo îktlsadi Devlet Teşekkülleri tahvilleri bu kadar İtibar görür müydü? Eğer öyle olmuş olsaydı son yirmi beş sene İçinde piyasaya girip hor yıl İş hacimlerini biraz daha arttırmalarından. kuvvetlenmelerinden ö-ğünduğümüz zirai, ticari vo sınaî, hususi müesseseler olur muydu? öyle olmuş olsaydı devlet İşletmelerinin gayrı meşru rekabetinden acze düşen hususi firmaların listeleri bu demokrasi devrinde ceste ceste İlân edilmez miydi? Halbuki lö bllmomezHklerin-den. kötü idarelerinden malî durumları bozulup devletçe elinden tutulun kooperatif ve hakiki anonim şirketlerin isimleri söylenebilir.
Hususi sermayenin devletten kork-
ÖĞRENMEK| İHTİYACINDA
OLDUĞUMUZ
HERŞEY
Sütunların' 6 ncıda bulacaksınız
tuğu gibi lâflar Türkiye devletçiliğinin daha doğrusu devlet işletmeciliğinin mahiyeti ve çalışma şartlarım bilmeyenlerin aöyllyoblloceği «özlerdir. Evvelâ, yukarıda aqyledlğımlz gibi Amme hizmeti gören ve mülh Üe Hare cdlTen ân) müeaflcseloriylo milli korunma-müflMMCkrint df.Vİtl
işletmeciliğim İzin çerçeveal_diflj
enseseler dünyanın hor taralın'in yardır. Geriye İktisadi Devlet Tekekkül-lori kalır. Bunlar hakkında 3460 sayılı kanunun 2 nel maddesinde aynen şöyle denilmektedir: "Bu kanun hükümlerine tâbi teşekküller, hükmi şahsiyeti haiz ve bu kanunla kendi husus; kanunları dairesinde mali ve idari muhtariyete malik olmak ve mesuliyetleri sermayeleriyle mshdut bulunmak üzere huşu»! hukuk hükümlerine göre İdare olunur,” Aynı kanunun 43 üncü maddesinin 1 İnci fıkrasında da “Umumî murakabe heyeti rcir ve â-zolarlyle teşekküllerin vo müenaeselc-rln idare moclİBİ veya idare komitesi reis ve âzası ve umum müdür ve muavinleri vosalr memur vo müstahdemleri vazICelorlnln İfasında basiretli ve tedbirli bir tAelr gibi harekete mecbur ve buna aykırı hareketlerinden hukukan mesuldürler." denildiğine göre hususî İşletmelerle devlet işletmeleri hukukan aynı hizaya getirilmişlerdir. Tatbikatta İse devlet İşletmeleri hususî İsletmelere nazaran elverişsiz şartlar içinde çalışmaktadırlar. Çünkü hususi işletmeler yalnız İktisadi ölçülerle kuruluş yerlerini seçerler devlet işletmeleri İktisadî ölçüler yanında sosyal ölçülerle kuruluş yerlerini İntihap ederler. Bu ölçü ile hareket edilince kuruluş yerinde su olmadığı için su getirilmiştir. Elektrik olmadığı için santral kurulmuştur. Tamirhane olmadığı için tâmirhane İnşa edilmiştir. Ev olmadığı için memur ve işçi evleri yapılmıştır. Ve nihayet Türkiye İçin yeni olan sınai brançların teknisyen ve İşçi olmadığı için teknisyeni ve işçisi yetiştirilmiştir. Devlet işletmeleri lehine bir vorgi tenzilât veya muafiyeti olmadığını e-hemmlyetle kaydoderim, Bütiin bunların mâliyeye yaptığı menfî tesirlere rağmen hususî sermayedar ortaya çıkmaktan korkuyorsa ya kötü bir propagandanın tesiri altında yahut bir fobi ile malul olduğunu kabul etmek lâzımgelir, Amerikalı mütehassısın tekerlemesine mukabil söyliyeeeğimiz “burada para yok ki çıksın' dan ibarettir.
4 — Bu sual İle envestl edilmiş sermayeyi değil serbest sermayeyi bildirmemizin istendiğini zannederim. Bunun dahi tahminen ifadesi için esaslı bir tetkika İhtiyaç vardır. Yalınz yerli ve yabancı 39 bankAdaki mevduatın 1948 yılı sonu İstatistiği elimizde bulunduğundan Türk lirasj olarak miktarını söyliyeblilriz:
Vadeli mevduat Vâdesiz mevduat Yekûn
Gerek bu rakamlar, yüksekliği gerekse memleket içindeki sondajlarımızdan aldığımız İntiba Tür-kİyede serbest sermayenin yok denecek kadar az olduğudur.
5 — Hor faaliyetin firesi olmasî tabiidir. Mesele bu firenin az veya çokluğundadır. Kanaatimce Türkiyede tatbik edilen devletçiliğin faydası çok pek çok olmuştur. Zarar denilen şeylerin bir kısmı hipotetik diğer kısmı devletçiliğin faydasına nazaran normal fire nispetini aşmadığı mütalâa-sındayım.
6 — Sermaye darlığı İçinde bulunan Türklyeye Dünya Bankasının para yardımının memleketimiz ve dünya sulhu bakımından yalnız faydalı değil zarurî olduğu knnaatindcylm. Dünya Bankasının düşündüğü İkrazı 50 milyon dolarla tahdidini yerinde bulmanı. Arttırılması lâzımdır. Bayındırlık işlerinde maliyetin yanında zaman faktörünün ehemmiyetle nazara alınması gerektiği fikrindeyim. Milli ik-tiSAdı bir bütün telâkki ettiğimiz için hususi sektörün kalkınmasına yapılacak yardımı milli iktisada yapılmış bir yardım olarak telâkki ettiğimizi söylemeye bilmem lüzum var mı?
Anketi yapan : Şevket Evliyagil
187.376.837
808.932.644
906.809.481
gerek faizlerin
Zonguldak limanı inşaatı ilerliyor
Marshall Plânı İdaresinden bildirildiğine göre, Zonguldak limanı ile Zonguldak kömür havzasının geliştirilmesi İçin yapılmakta olan çalışmalar verimli bir şekilde devam etmektedir. I
Şimdiye kadar liman inşaatı için 327.905 dolar sarf edilmiştir.
Zonguldak limanının geliştirilmesi için yapılmakta olan çalışmalar şu şekilde cereyan etmektedir: I
1 — îlk olarak bir servis Umanı I
hazırlanmaktadır. Bu sende limanından istifade edilerek ana Uman için elzem malzeme yükletilip boşal-tdabllscektir. I
2 — Taş madenlerinden denize ka-1
yaların taşınması için hususi yol- I lann İnşası süratle devam etmektedir. • I
3 — Zonguldak limanının inşası işini üzerine almış olan Holânda firması şimdi çalıştırmakta olduğu işçi adedini çoğaltmaya hasırlanmaktadır. 1954 de liman tamamlandığı vakit burada çalışan işçilerin sayısı iki bini bulmuş olacaktır.
Zonguldak kömür havzasında şimdi yapılmakta olan çalışmalar sona erdiği gün elde edilecek neticelerin şunlar olacağı belirtilmektedir:
1 — Kömür istihsali artmış olacak, halk kömür sıkıntısını tanımı-yacaktır.
2 — Aynı zamanda iyi kalite kömür istihsal edilecek ve bu da şu iki mühim neticeyi yaratacaktır:
a) Türkiye, kömür ihracatçısı bir |
memleket olacak. I
b) İyi kalite kömür kullanmaya başbyan Türk sanayi merkezlerinde randıman artacak ve böylelikle Zonguldakta elde edilen neticeler bütün Türk sanayiine de tesir etmiş olacaktır.
“Önümüzdeki Üç sene İçinde Zonguldak kömür havzam İçin elzem o-lan makLneler getirtilip yerleştirilmiş ve bunlar faaliyete geçmiş olacaktır. Türklyeyi kömür sahasında ihracatçı bir memleket haline geti-zerlnde ehemmiyetle durulmuş ve elzem olan makinelerin evsafı muh-tllf Amerikan ve Avrupa fabrikalarına bildirilmiştir. Bu yıkama tertibatı sayesinde elde edilecek kömür kalitesi ihracat malı olarak kullanıldığı takdirde dünya piyasalarında alıcı bulacaktır. Bu yeni makinelerde çalıştırılacak olan Türk uzmanlarının yetiştirilmesi meselesi de göz-önünde tutulmuş ve Marshall İdaresi 21 Türk gencini kömür uzmanı o-larak yetiştirmek üzere Amerikaya göndermeye karar vermiştir.
Büyük bir ehemmiyetle üzerinde durulan Zonguldak havalisinin geliştirilmesi için Marshall Plânı 5.500.000 dolar sarfedecektlr.
Ege pamuk rekoltesi
Ankara, 4 (Hususî) — Izmlrden buraya gelen malûmata göre, Ege’de bu senekl pamuk rekoltesi, geçen seneye nazaran İki misli olacaktır. Ege’nin akala pamuklarının evsafı yüksek olduğundan daima kolaylıkla İhraç olunmaktadır. Diğer taraftan Adana pamuk ekicilerinde, tohumlarını Ege çiğitlerinden almak temayülü artmıştır. Adananın maruf pamuk ekicilerinden bazı kimseler bu maksatla Ege mıntakaamda bir tetkik seyahati yapmışlardır.
Bursa ipekçileri Muamele Vergisinin tâdilini istiyor
Ankara, 4 (Hususi) — Bir kaç günden beri şehrimizde bulunan Bursa Ticaret Odası ve Sanayi Birliği Heyeti, bugün Bursaya dönmüştür. BursalIlar, gözden geçirilmekte olan yeni Muamele Vergisi Kanununda, İpek sanayiine ve kozaya asgari hadlerin konulmaaını alâkadarlardan istemişlerdir.
beyanatı
Yeniden döviz tahsis edilen maddeler
Resmen iştirak edeceğimiz sergilere tüccar da katılacak
Ankara 4 (Hususî muhabirimizden) — Dış Ticaret Dairesi Reisi Munis Faik Ozansoy, bugün haftalık basın toplantısında dış fuarlara İştirak mevzuuna temas ederek:
"— Şimdiye kadar iştiraklarimiz daha ziyade mallarımızın teşhiri mahiyetinde kalıyor ve bu gibi teşhir mahiyetinden ileri gidemiyen fuarların ticari faydası doğrudan doğruya ve derhal izhar edilemiyor, fuarlara bizzat ticari müesaesteierln ve tacirlerin fiilî iştiraki temin edildiği takdirde ticarî faydanın daha büytlk ve netice istihsalinin daha yakın olacağını düşündük,, demiş ve bazı ticaret odaları İle alâkalı iktisadi teşekküllerin milmessilerınin iştirakiyle AnkArada şubat ayı içinde yapılan görüşmelerin neticelerini anlatmış ve sözlerine devamla:
°— İştirakini düşündüğümüz fuarlara ticari teşekküllerin daha geniş nisbette katılacaklarını düşünüyoruz. Bu takdirde fuarlarda fiilen satış yapmamız veya sipariş almamız mümkün olacaktır.
Geçen senekl İzmir fuarında nü-mune satışlarına ve fuarda teşhir edilen mallardan ithal listemize dahil bulunanlardan satılanlara döviz tahsisini kabul etmiş olmamız bizim de fuarlarına iştirak edeceğimiz devletlerden aynı müsaadeyi istememize imkân verecektir. Bu yıl iştirak edeceğimiz fuarlar Milâno, Brüksel, Prag, Peşte fuarlariyle Almanya ve Fransada birer fuar olacaktır.
Bundan sonra Dış Ticaret Dairesi Reisi, son zamanlarda yapılan tahsislere temas etmiş ve demiştir ki:
“— Son zamanda bilhassa displdi-nibilitemiz bol olan Almanya başta gelmek üzere hemen her memlekete geniş tahsisler yapılmıştır. Bu meyan-da Holândadan yün ve pamuk ipliklerine İstihsale yarayan madde ve vasıtalara kauçuk, sunî ipek, kakao çekirdeği gibi ham maddelere 2,5 milyonluk tahsis yapılmıştır.
Fransa için de yine muhtelif maddelere iki milyar frank tahsis edilmiştir. Bunlar arasında yün ve pamuk İplikleri, sunî ipek ipliği, çimento gibi istihsale lüzumlu ham maddeler ve piyasanın son zamanda ihtiyacı bulunan kara biber ve kahve de vardır.
Ingiltereden de kauçuk, kopra, yedek parça gibi fabrika ihtiyaçlarına ve mevsim itibariyle ihtiyaç bulunan ziraat âletlerine, kamyonlara ve otomobil lâstiklerine geniş tahsis yapılmıştır.
t falyadan geçen sene kullanamadı-gımız 2 milyon 400 bin dolarlık tiraj hakkından başka bu senekl 5 mil yon dolarlık tiraj hakkımız İçin de istihsalimize yarayacak faydalı maddelerden seçümek üzere peyderpey tahsisler vapmaya başladık.,.
Ingiltere piyasasında bakliyat çeşitlerimiz beğenilmiyor
İzmir (Hususî muhabirimizden)— Ingiltereye bu mevsimde İhraç edilen muhtelif bakliyat maddelerinin matluba muvafık çıkmadığı Londra Ticaret Ataşemizden Ticaret Odasına bildirilmiştir. Bu arada muhtelif İngiliz firmaları, üzüm ve incir hariç olmak üzere, ihraç maddelerimizin durumundan şikâyet etmektedirler.
Bir firma, Odamıza yazdığı mektupta. bakliyat maddelerimizin standardize edilmerpesinden bahsederek, bazı tavsiyelerde bulunmuştur.
I 4/111/1950 Cumartesi ""]
E
L E
E T
ve DÜNYA
BORSA
ve
P i
S
L
R I
Borsalarda vaziyet
O
Istanbul :
Hafta sonu fındık piyasası gevşek olarak kapanmıştır. Dün yazdığımız gibi. geçen hafta içinde fındık fiyatlarındaki yükseliş, dış memleketle! oen olan istekleri tahdit etm ştir.
DÜn; ham deri, RUHttm» ketcntohıımu gibi maddeler üzerine mahdut miktarda işler olmuştur. Diğer maddelerin durumunda bir tahavvül görülmemiştir.
Kambiyo ve Esham Borsasmda Ziraat Bankasının İstikraz Tahvilleri hara irili istekler karşısında kalmış, fiyatı yükselmiştir. Altın piyasası «iline nispetle yine duıgun bir devreye girmiştir.
İzmir :
hakkında
Hafta sonunda Borsada çekirdeksiz kıırıı ıı/iıın gevşek durumunu muhafaza etmektedir. Üzüm mevzuu Kuru Meyva Dııaı atçılar Birliği, Eko-
nomi ve Ticaret Bakanlığı ile görüşmek üzere Ankaraya bir heyet gönderecektir. A serisi İncirler için dış piyasalardan istekler gelmektedir. Piyasa sağlamdır. Panıuk, pamuk yağı piyasasında kayda değer bir şey yoktur.
Adana :
Boraada birinci akala, makine parlağı pamuk kaliteleri üzerine iş olmuştur.
I KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Kapanış
1 Stcrllng 7.90.50 7.01.-
100 Dolur 280.25 282.-
100 Fr. Frangı... 0.80 0.80
100 İsviçre Fr... 64 03.— 64.03
100 Briç. Fr 5.60.— 5.60
100 İsveç Kr,... 64.12.50 54.12.50
100 Florin 73.68.40 73.68.40
1 100 Liret 0.44.128 0.44.128
1(M) Drahmi 0 01 876 0.01.870
KM) Escoudos 9.73.90 9.73.90
| Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Terli Gr 6.90 5.93
Klllç»» Degussa, 5.96 5.09
Cumhuriyet ... 40.35 40.25
Reşat 44.45 44.35
Htımit >•••«•••• 40.30 40.60
Gulden 39 70 39.80
Ingiliz 52.30 52.50
Fransız kok ... 44.35 44.—
Napolâon III 41.20 41.25

İsviçre ......... 41.25 41.10
| New-Vork*ta : onsu î S 35
Gümüş , Plâtin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr. ...... İMİ —
PlAtin “ ...u. 10.— 11.—
| Zürich Borsası (Serbest)
3.III.1950 TJurumu İsviçre Frangı
En a^ağı En yukarı
Türk Lirası 0.95 1.03
Dolar 1025 10.50
'•'•riing 4 29 1/2 4.30 1/2
-..▼t i no 1 12
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
İkramlyell tahviller
%5 1033 Ergani »••••••«•••t••• 1938 Ikrnnüvell .........
«75 Millî Müdafaa I ......
6 3941 Demiryolu IV ... 7/6 1941 Demiryolu V .....
7*4 1/2 1949 İkramlyell «...
Diğerleri
%6 1941 Demiryolu VI. ....
%6g*
%6
7t6
%6
%6
7v6
%7
«T
%7
7e7
%7
7o7
%7
7o7
%7
Kalkınma
••
1048 istikrazı I
1948
Milli Müdiifaa
1949 1934 1934
1941
1941 1941
Milli
tl
H »*•••• İTİ. .*•••«*•.
II. ■«.••«•»4 X ••••*. I.........
Slvas-Erzurum I.
H .. II.-VII.
Demiryolu I..........
II e eeesşg
III.
I.
II.
III • eeaoee
IV.
•I
Müdafaa
ss
M
n
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Kapanış
23.30
21.30
21.30
97.30
98.80
97.36
07.50 07.50
08.46 07.50
98.20
98.80
96.35
07.15
20.60
20.70
21 — 21.05
21.20
21.15
21 IH)
20.55
20.96
(•)
24.—
21.60
22.—
97.50
99.—
98.-
07.50
08.—
90.—
00.—
98,—
08.-
98 — 20.00 20.40 21.61
81.86
21.20
21.20
22.—
20.60
Şirket Tahvilleri
Anadold ft.Y. Tertip A/B. u h D. ,, ,, -60 N f, MOmes. Senet. 109.— 69.— 67.60 1ÖT.- 60.— 67,60
Şirket Hisse Senetleri
T. O. Merkoz Bankası ... T. C. Ziraat Bankası ...^. Türkiye İş Bankası ...... Türk Ticaret Bankası A^elsn çimento »«eme 131.^ 20.60 27.— 6.— 17.— 28.20 16.25 131 60 20.30 25.10 5.— 17.— 23 50
Şark Değirmencilik
MUU Reasürans
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fonslve 1903 | 172 |
Hububat:
Buğday (Tüc.) ..........
Buğday yumuşak (Ofisin).. Arpa Yemlik (dökme) «... Mısır (Sarı) çuvalı ....
Fnsulya Dermason ıçuvalı Fnsulya Çalı sert (dökme) Kuşycml ................
Mercimek Kırmızı İç çuval Mercimek yeşil (tç çuval). Nohut aatürel ..........
Tıığlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu ..M.........
Kotentohumu .........
Kcndlrtohumu .........
Susam (Bandırma) - —.
Yer fıstığı kabuklu
Kuru Meyvaînr c
Fındık (kabuklu alvrH •...» FıibhiL (İç tombul) .........
C?cVİz (kabuklu) ••«.,.••«m... Ceviz (İç natürel)
Dokuma İfam Muddelerh
Tiftik (ana mat) .......m....
Tiftik (Natürri) ...........
Yapak Anadolu (Kırkım)
İlam deriler ı
Sığır fiiilamura (kazıp) ki Keçi tuzlu kuru kilonu......
Koyun hava kurusu kilonu
Nebatî Tatlar ı
Zeytinyağı (Ekstra ekstra) Sıısamyaği (Raf. tenekril) Ayçiçeği (Rafine tenekril) Etndtk yat( ..............
Bugün
Eski Kapanış
Bugün
30.50
tö.-

165/176
192.60
152.—
159.—
20.30
31.—
21.20
21.20
49.—
36.—
40.—
49.—
55.—
25/20
83.—
43.—
89.—
82.—
76.—
76— 176/171
46—
215—
370.—
315.—
200.—
145.—
175.—
184.—
270.—
22(J.—
164. —
165. —
Üzüm çekirdeksiz No.O İncir A serisi
.. B
Pamuk Pamuk Pamuk
Pamukyağı (rafine) Pamuk çekirdeği ...
sorisi Akala Akala yeril
No. 8.... No. 108
I. ■*•••■ İT.
•eş
51.25
56.—
43.—
237.—
222.—
200.—
146.—
16.50
Son
Kapanış
51.50
56.—
43 — 237,— 222.— 200.—
146.—
16.50
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala I. ...... 180.— 385/190
Pamuk Akala II. — 165.—
Pamuk yeril I 165.— 152 50
Pamuk Yeril İT . 162.50
Pamuk makine parlağı 152.— 162.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak — M.—
Buğday sert •.»ummmmh» ! 81 —
Buğday ((Buşsll=Sont) ............
Sert Kış mahsulü No. 2 ... Kırmızı No. 2 ...
Pamuk Mlddllng (Ltbraat=Sant) Mart .............................
Mayıs •••as•••(••••••••••>• Temmus ............
Ekim ...............
Tiftik (Llbrsal=Sont) Tsksas No. 1 ..........
Fındık (Ltbresl=Sent) ............
Büyük Bar s al on (Kabuklu
Domestlo) ..................
ı» •, orta .•••••,..m.
Lovant İç İthal malı ......... Ekstra iri İç İthal malı .......
Kuru üzüm (Llbresl=Sent) .........
Thompson çekirdeksiz seçme Keten tohumu (Buşell=Dolar)... Minneapolts .....................
| Kalay (Libre«l=Sent) ............
Levha-teneko (100 libre dolar)
ee
D Un
267.—
237 1/4
32.24
32.67
32.32
58/60
21.—
22.50
36.—
39.—
11 1/4
3.75
3.80
74.25
7.30
Eski kur
267 1/4
236 1/4
32.02
32.43
32.97
30.32
66.—
22.60
22.50
36.—
39.—
111/4
3.80
3.Ş0
74.50
7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=SterHng) Bombay Kalküta Yer fıstığı Hindistan 61.— 62.50 64 3/4 64.- 62.60 64.60
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Llbresi=Pent) „ Sıra malı o Tün Anadolu „ „ „ Tralcya „ „ 20,(21 18/21 34^—Non« 30.— ,, 20/21 18/21 t.
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantarı—Tali an Ashmounl Kısa riyafh F/G. Karnak Uzun riyofh F/G. 80.66 91.80 80.85 93.20
f

X*) Gününde Boraada muameloaitescU edilmemiş tahvilât ve usluının arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa dogorlerl.
i
[ Altıncı Amerikan filosu» İstanbul
limanında ]
İstanbul basın mensuplan, geçen cuma gtlnü, Amerikan Basın Ataşesi Mr. Carter’in delâletiyle, limanımızda bulunan nMidWay" uçak gemisini gezmişlerdir.
Sat 11 de, Midu’ay’in, 176 kişilik motörlü işkampavyasiyle Dolmabah-çe rıhtımından hareket eden basın mensupları, geminin güvertesinde, gemi komutanı Albay Wai|ace M. Beakley tarafından karşılanmış ve subaylara mahsus yemek salonunda istirahat ettikten sonra. gruplar halinde gemiyi dolaşmaya başlamışlardır.
Gemiyi gezen sivil halka verilen talimat
Bütün haıp gemilerinde olduğu gibi Midvvay gemisinde de sivil ziyaretçiler için bazı zaruri takyidat konulmuştur. Geminin Basın İrtibat Subayı üsteğmen Thompson un, kısaca verdiği talimata göre, salonlar müstesna olmak üzere gemide ve gemiye ait deniz vasıtalarında sigara içmek, hangar ve uçuş güvertelerinde. magnezyumla fotoğraf çekmek vo rçuhmandar subaylardan ayrılarak gemide başıboş dolaşmak kati’yyen yasaktı, Midwayt bir uçak gemisi olduğuna ve geminin her tarafında uçak malzemesi ve bilhassa benzini bulunabileceğine göre, yangına karşı alman bu çeşit tertipler hakikaten yerinde ve makuldü.
Midu'ay hakkında verilen izahlar
MidVay uçak gemisinin omurgası 27 ekim 1913 de Ne'vport NeWs tersanelerinde atılmış ve gemi 20 mart 1945 de denize indirilerek 1946 yılında hizmete girmiştir.
Normal olarak 45.000 ton alırlığında olan gemi, tam hamule ile 55.000 tona kadar ağırlaşmaktadır. 325 metre boyunda. 38 metre eninde olan gemi yağ kazanlı türbinler ve dört pervane ile saatte azami 33 mil sürat yapmaktadır. Gemide 100 den fazla avcı, pike ve hafif bombardıman uçağı, 18 adet 125 ve 20 adet 20 mm. lik uçaksavar topu vardır. 125 mm. lik toplar hem hava» hem de deniz hedeflerine karşı kullanılabilmektedir. Geminin muhtelif hizmetleri, 3000 subay ve erden mürekkep mürettebatı tarafından görülmektedir. Amerikan donanması. Midv.'ay’in eşi olan Roose-velt ve Coral Sea adında büyük tipte iki uçak gemisine daha sahiptir.
Hangar güvertesinde
Geminin, en meraklı kısmı, şüphe fok ki, uçaşlann muhafaza edildiği angar güvertesidir. Aşağı yukarı
Cumhuriyet Abidesine çelenk koyan Amerikan kıtası, gemiye dönerken, Dolmabahçe rıhtımında, talimname İcabı merasim yaparken
bütün gemiyi boydan boya kaplayan bu hangarın, 15-20 metre arasında irtifaı olduğu düşünülecek o-hırsa, geminin azameti kolaylıkla te-cessüm c-ttırilpbılır
Uçakların büyük kısmı güvertede olduğu için, hangarı, bütün tefer-rüatiyle gezmek mümkündü. Uçak* lar. normal ahvalde, hangarda bulunmakta ve büyük asansörle uçuş gü-v(>ri - ine çıkarılmaktadır. Her asansör, 20 saniyede bir. bir uçağı güverteye çıkarabileceğine göre. Midvvay1-de mevcut 100 küsur uçağın, ilk a-lârm verilir verilmez, en çok 20 dakikada uçurulmnsı mümkündür.
Harp halinde havada daima keşIT uçakları bulunduğuna ve radarlarla da kesif sahası birkaç yüz kilometreye genişletllebildlgine göre, Mid-vvay’r hücum etmek isteyen herhangi bir uçak filosu, daima (1, uçuş saatinden evvel 1600-800 km.l keşfe-dilebilir ve verilen alârm Üzerine de, Midvay’in avcıları, hücum eden filoyu 100-200 km. açıkta, havada karşılayabilirler.
Uçuş glhertelinde
Uçuş güvertesi, hangarın tavanını teşkil etmekte ve keza gemiyi boydan boya örtmektedir. Kumanda kulesi, uçuş güvertesinin İskele yanındadır, Zaten geminin bacası da, yandan çıkmaktadır. Kumanda köprüsü ve kulesi, her donanmada olduğu gibi mahrem tutulduğundan gezmek İmkânı bulunamadı. Ancak harici manzarası, fırıl fırıl dönen muhtelif radar antenleri, işaret cihazları ve rengârenk filâma ve sancakları İle cidden göz alıcı idi.
Uçakların büyük kısmı, güvertede bulunuyordu. Denizli havalarda u-çaklan bağlamaya mahsus tertibatın basitliği, bilhassa nazarı dikkati colbelmlştir. Uçak güvertesine iniş yapan uçaktan dtırdurmnya yarar, frenleme telleri gerilmişti.
Uçuş güvertesi de gezildikten sonra. gazeteciler, uçak asansörü ile tekrar hangara indirildi. Kocaman plâtformun, yıldırım süratiyle aşağı inişi ve sademesiz, âdeta yaylanır gibi hangara oturması, cidden heyecanlı oldu.
Erat yemekte
Tekrar hangara indikten sonra, gazetecilere, eratın mangalariyk? ku-zinaJan (mutfaktan) gezdirildi. Her taraf tertemizdi. Bilhassa havalandırma sistemi mükemmel işliyor ve gemi dahilinde hiç koku hissedilmiyordu.
Vakit öğleye geldiği için, erat yemeğe oturmuştu. Yemekler cidden nefis ve gözalıcı idi. Amerikan bah-riyesinde, erata cuma günleri daima
2UH U il
men
tezahürünü te
Amerikan denizcileri, gemilerini ziyaret eden İstanbullulara, şehirde gördükleri misafirperverliği fazlasiyle iade etmekten zevk duyuyorlar
ı ziyaret, ı en parlak
45000 tonluk Mldıvny uçak gemisinin, havadan görünüşü
Gemideki yüzden fazla uçak, üç asansör vasıtaslyle 30 dakikada, alttaki hangarlardan uçuş güvertesine çıkarılmakta ve uçurulmaktadır. Güvertede asansör ağızlarından biri görülmektedir
Siyasî ve askeri bakımdan deniz kuvvetinin rolü
Altıncı Amerikan filosunun bütün birlik1 eriyle, şu sıralarda Türk limanını ziyaret etmesi, deniz kuvvetinin siyasî ve askerî bakımdan ehemmiyetini henüz muhafaza etmekte olduğunun başlıca delilidir
Coğrafyacı Ratzel, “Büyük devlet, denize dayanan devlettir!” demiştir. Dünyanın dörtte üçü deniz ve yalnız dörtte biri kara ile kaplı olduğuna göre, büyük âlime hak vermemek elden gelmiyor. Kaldı ki, dörtbin yıllık “bilinen” tarih, bize ancak deniz hâkimiyetine dayanan, denizciliği, milli anane haline getiren milletlerin, yer yüzünde “cihan devletleri” tesis ve idame edebildiklerini, denizi ihmal eden veya anlamayın milletlerin ise. bütün gayretlerine rağmen, cihan politikasında daima "tâbi" kaldıklarını öğretmektedir.
OsmanlI İmparatorluğu, sat-vetinin kirvesine, Akdenize hâkim olduktan sonra yükselmiştir. Büyük Britanya “Pax Bri-tannica., yı, kalyonlarının, çelikten de sert bordalarını siper alarak kurmuş ve imparatorluğunu, sırf, cihan denizlerinde, hâlâ, söz sahibi bir devlet olmak sayesinde muhafaza edebilmiştir.
Deniz kuvveti, mütekâsif bir muharebe kifayetini, en kısa yoldan istediği noktaya götüre-
bilen bir harp vasıtasıdır. Üstelik deniz kuvveti, modem ekonominin belkemiğini teşkil e-den denizaşırı münakalâtı, istediği gibi ve istediği anda kese-bilen veya ona istikamet değiş-tirtebilen bir unsurdur. Denizlere hâkim olan bir devlet, icap ederse kocaman bir kıtayı bile, dünyadan tecrit ve onu kıskıvrak bağlayarak iradesine râme-debilir. Bütün bunlar, deniz kuvvetinin askerî değerleridir.
Politik bakımdan, deniz kuvvetinin büyük bir faydası daha sulh zamanında, siyaseten tehlikeli mıntakalarda mevzi alarak, mensup olduğu devletin dış politikasını, toplarının yalnız manzarasiyle destekliyebilmesi-dir. Büyük denizci devletlerin, kendi kıyılarından binlerle mil mesafede bulunan mühim bölge-
"Deııiz kuvveti,, nin göze görünmeyen bu gizli üstünlüğünün menbaı acaba nedir? lerde, kuvvetli filolar gezdirmelerinin başlıca sebeplerinden birisi de budur.
Amerika, muazzam donanmasının, sulh kadrosuna dahil en kuvvetli filosunu cihan politikasının en tehlikeli fırtına merkez-
Yazan : Behçet Ceınal lerinden birisi olan Akdenizde sırf bu maksatla üslendiımiştir.
En büyük tipte bir uçak gemisi, bir kruvazör fırkası, bir muhrip filotillâsı ve muhtelif yardımcı gemiden mürekkep 6 ncı Amerikan filosu, muharebe kifayeti bakımından, hâlen Akdenizin en kuvvetli deniz birliğidir. Filoya, her ne kadar, büyük muharebe gemileri dahil değilse de. Midway’de üslenmiş olan yüzden fazla uçak, Akde-nizin. her hangi bir noktasına yapılacak ânı tecavüzlere, o devletin hava ve deniz kuvvetleriyle birlikte, büyük Ölçüde imdat gelinceye kadar defetmeğe fazlasiyle kâfidir. Tamamen askeri olan bu maksattan başka, A-üierikanın, Akdenizde, daimi ' ir filo bulundurması, bu havzanın politik meselelerinde, A-merikanm sözlerine ayrıca kuvvet vermektedir.
Altıncı Amerikan filosunun, iıütün birlikleriyle şu sıralarda, Türk limanlarını ziyaret etmesi, deniz kuvvet inin siyasî ve askerî bakımdan ehemmiyetini henüz muhafaza etmekte olduğu-nun başlıca delilidir.
balık verildiğinden, haftanın bu güne “balık günü” adı verilmiş».. Erata yemek karavana ile tevzi edilmemektedir. Her erin, lokantalardaki “hora d’öeuvre” tepsilerine benzer, birkaç gözlü, geniş bir tabağı var. Bu tabakla, yemek tevzi yerine giden ere, her yemekten İstihkakı veriliyor, her er kahve çanağına kahvesiyle flütünü otomatik •çeşmeler” den bizzat dolduruyor ve verine geçerek yemeğini yemeğe başlıyor. Geçen cuma günü erata salçalı balık, nalçalı pilâv, tatlı, tereyağı ve bis-küı! vrrılnıı^tl
Gemide uııııırni ha\a(
Midway mürettebatının umumi hayatı, her harp gemisinde olduğu gibi, daimi ve çok sıkı bir lalını ve terbiye İçerisinde geçmekledir. Sabah naat 5 den gece 10 a kadar, subay ve erat, kısa dinlenmg fasılaları hariç, gemi bakımı ve talim ve terbiye ile meşguldür. Denizde iken, her türlü manevralar yapılarak, geminin, hor an muharebeye hazır bulunmasına ve muharebe kifayetinin daima azami derecede tutulmasına dikkat edilmektedir.
Gemi dahilinde alkollü içki kullanmak, herkes için bilaistisna memnudur. Mürettebatın fizik kabiliyeti her fırsatta arttırılmakta ve spora büyük ehemmiyet verilmektedir. Gemiye git mek üzere Dolma bahçe rıhtımında beklerken, geminin rugby takımı, rıhtıma çıkıyordu, hangara, çok mükemmel bir basketbol sahası tertiplenmiştir.
.Mlduay’ııı mensup olduğu 6 ncı Filo ur yapar?
Koramiral John Junnings Ballen-tine komutasındaki Altıncı Amerikan Filosu, Amerikanın açık denizlerdi dolaştırdığı en büyük daimi birliktir. Filonun vazifesini, müteveffa Bahrive Bakam James Forrestal 1946 da şu «özlerle izah etmişti;
'‘Altımı Filonun İki Vazifesi vardır. Birisi, Müttefik işgal kuvvetleriyle askeri hükümetlerinin vazifesine yardım etmektir. İkinci ve daha mühimmi İse, Akdenizde Amerikanın menfaatlerini korumak ve Amerikan politikasını desteklemektir...
Altıncı Amerikan Filosu, Amerikanın umum! karargâhı Londrada bulunan Doğu Atlantik ve Akdeniz
Denizcilerin, gemilerine dönerken ınüotorssir olmaları mûtattır. Misafirlerimizin gemiye neşeli olarak dönmeleri, dontlu^anıuzu gösterebildiğimizin bir nişanesi değil mİ?
Genel Komutanlığına bağlıdır Amerikan Genelkurmay Başkanlığının Deniz Kuvvetleri Harekât Başkanlığına bağlı Üç Genel Komutanlıktan birisi olan Doğu Atlantik ve Akdeniz Komutanlığının savunma bölgesi A-zarlardan Hlnd ötelerine ve şimal Kutbundan Ekuatöre kadar uzanmaktadır.
Filo, Akdenizde daimi bir Üa sahibi değildir, hu sebeple dalma hareket halinde bulunmak, talim ve terbiyesini açık denizde yapmak ve ancak ikmal ve dinlenmek İçin, dost memleketler limanlarına uğramak mecburiyetindedir- Filo, nâdiren bir hafta ve alelekser üç. dört gün limanlarda kalmakta ve diğer zamanlarını açık denizde geçirmektedir.
Filo mürettebatının rrâneviyatı, denizde ve limanda eratı dalına meşgul etmek sayesinde yüksek tutulmaktadır. Filonun daima azami muharebe kifavetlni muhafaza edchll-rııesi için talim ve terbiye ile bakıma azami ehemmiyet verilmesi lâzımdır. Bu sebepledir ki. erat denizde talim ve bakında, limanda ise talim bakını ve eğlence ile meşgul c-dllır.
Gemi, limana girince, erata azanı! nisbette serbest! verilerek gezip eğlenmesi teşvik olunur. Amerikan denizcilerinin, gemideki mütemadi talini ve terbiye cenderesinden çıktıktan sonra, limanlarda, âdeta çocuklar gibi coşup eğlenmelerini, lâubaliliklerine vermek hiç dr doğru değildir. Aylarla, kara yüzü görmeden. monoton ve öldürücü bir talim devresinden kurtulan denizciler, biriken. hattâ zeveban haline gelen ihtiyaçlarını tatmin ederken, elbette ki, bu imkânlara her an sahip olanlar gibi sakin ve ağırbaşlı olamazlar. Bu itibarla, Amerikalı denizci dostlarımızın, bu sahadaki hareketlerini. kendi ölçülerimize vurarak mu« hakeme etmek, biraz da insafsızlık olur.
Mıdway gemisinde, subay ve erat* tan gördüğümüz hüsnü kabul ve mk safirperverlik, bizleri cidden müts* şekkir bırakmıştı. Geminin İş kampa vyası ile tekrar rıhtıma döndlb» ğümüz zaman, dost ve müttefik A-merikanın muazzam kudretine ve A* merikan denizcilerinin mert ve 5> cakkanlı dostluklarına olan it im gl> ve sevgimiz bir kat daha altmıştı»
ISIANUUL
Bugün açık olan müzeler:
Atatürk İnkılâp Müzesi: 10-12, V-17.
Ayasofya (Telf. 21750) 10-16.
Arkeoloji: 13-16»
Eski Şark Eserleri MÜzeei: (Telf. 21692) 10-12.
Türk ve İslâm Eterleri: 13 30, 16.3ü
Dolmabohçr Deniz Müzeni: (Telf. 8128'1/ 9-18).
Belediye Müzeni: 10-13, 14-17.
Tevflk Fikret (Aşlyan) Müzesi: 10-12, 14-17.
İZMİR
Arkeoloji Müzeni (Telf. 3321) 9-12. 13.30-17.
TİYATROLAR
tSTANBUJL
ŞEHtK TİYATKOLAB1:
DRAM KISMI (42157) 20.30 da Katil.
KOMEDİ KISMI (40409 ) 20.30 da Hanımlar Terzihanesi.
MÜA3IMER KARACA OFERE-Tt: 20 30 da Onman Blken.
YENİ SES OPERETİ; 20,45 te DUBARA.
TAKSİM BELEDİYE PAVYONU t (Tel: «2904) Parisli ŞantÖ2 Rose Avrli.
ANKARA
BÜYÜK TİYATRO: Saat 15 Köylü Namusu ve Palyaço (Opera). 20 de Pcer Gynt.
KÜÇÜK TİYATRO (11169) Saat: 20 de 1 — Dünya Gözlyle. 2 — Tüccar.
ÇOCUK TtYATRO6U 1 YıFır Ece (saat 11 de). I
ÎZMÎR f
fEHİB TİTATKOSU (2364) Katil [
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERŞEY
BEYOĞLU CİHETİ AKIN ı«0718) Kanun HarlcL ATLAS (40835) Demir Perde. ALKAZAR (42562) Hlnd Esrarı. AR (44394) Raklbeler ÇİÇEK: 1 — Gizil Emir. 2 — Kıskanç kadın (renkli).
ELHAMRA (43595) Hamlet. İNCİ (8559.5) La Travlata.
İPEK (44289) Nİalmaçi Amerika-da.
LALE (43595) Hamlet. MELEK (40868) Lulu Belle.
SARAY (41656) Tatlı Belâlar. 8UATPAKK (83143) 1 - İstiklâl
Fedailer!. 2 — ŞchrAzadın Doğuşu. I
SÜMER (42851) Şeytan Ruhlu A-dam.
ŞARK(40380) Kocamı öldürmedim. ŞIK (43726) 1 - Tarzanın İntikamı. 2 — Çöl Şahini.
TAKSİM (431011 Uyumıyan Adam. TAN: 1 — Mağlup Edilmiyenler.
2 — Bal Anlan (İkisi de renkli).
YENİ (84137) 1 — Kırmızı Güller. 2 — Çam Sakızı Polis Ha-f İyesi.
ÜNAL (49306) 1 - Kanlı Döşek. 2 — Cici Berber.
YILDIZ (42847) Hint Esrarı.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Tarzan Ormanlar Aslanı. 2 — Tehdit Mektuplan.
AYSU (21917) 1 — Kammazof
Kardeglor. 2 — Şöhret ve Pa
•ZAR (23542) I - A- . m . -
2 • Ölümdün nar.
ÇEMBERLİ TAS (22513) Uçuruma Doğru.
FERAH: Uçuruma Doğru.
HALK (21904) 1 — Adnlar Perisi. 2 — Bir Sipahinin Komanı.
İSTANBUL (22367) 1 - Kalbime Doğmuştu. 2 — Tabancalar Patlarken.
KISMET (21901) 1 — Dehşet Dl-vsrı. 2 — Fakir Kızı Leylâ.
MARMARA (23860) 1 — Gençlerin Sevgilisi. 2 — Korkunç Ev.
MİLLÎ (22962) 1 — Tarzan Ormanlar Anlam. 2 — Tehdit Mektupları.
Tl RAN (22127) 1 — Aşk Kurbanı. 2 — Ölümden Firar.
YENİ (Bakırköy 16-126), 1 — Aslanların Pençesinde. 2 — Kura Şeytan, Suare: 1 — Harrov Kumarbazı. 2 — ŞarlO Diktatör.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) Pranga Kaçağı (2 devre birden)
OPERA (60821) 1 — Kara Ok, 2 — Dcbrcli Hatırın.
SI’REY TA (60682) 1 — Havanada Festival. 2 — Kanlı Buse.
YELDEAIKMENİ: 1 — M/ıvi Tuna Şarkısı. 2 — Kadınların Sevgilisi. 3 — Boanu Sevdaları,
ANKARA
ANKARA (23432) Çiftçinin kızı BÜYÜK (15031) Petrol Kırallçcbi CEBECİ (13846) Kristof Koloınb PARK (11131) Kura Ok
SÜMER (11072) Caous Kıran
8VS (14071) Kara Ok l'LUS (22291) KrİStof Koiornb YENİ (14010) Aşk Oyunları
İZMİR
EI.HAMKA Uçurumu Doğru.
LALE 1 — Atlantic 2 — Bcg Parmaklı Canavar.
TAN 1 — Atlnntit 2 — Beş parmaklı Canavar.
TAYYARE* Modern Venüs.
YEM Uçuruma Doğru.
KARŞIYAKA CİHETİ MELEK 1 — Dağ Çiçeği. 2 — Haydut Peşinde.
SÜMER» Alevden Gönüller.
“YENİ İSTANBT L„ un bugün İçin tat slyo etliği programlar:
DAHİLDE:
Saat : 15.11) İstanbul: M. Ra-vol in piyano konçertosu (PL). *— lg.00 Ankara : İnce saz (Hüzzam fash). — 21.15 İstanbul: Faali heyeti. — 22,00 İstanbul: Senfonik müzik (Pi.).
HARİÇTE:
ın.ın Londra: Mendelssohn's keman konçertosu (Fİ.). —
*2.30 İnflbruk (578 m) Mozart piyano konçertosu.
AN KAKA:
Snııt: 8.30 M. S. Ayarı. Haberler ve Hava Raporu. — 8.45
(;ürıay(hn (Pl 1. — 9.10 Günün prograım. — 0.15 Sevilmiş parçalar (Pl ). — 10.10 Konuşma.
— -10.25 Makamlardan bir demet. 11.05 Pazar Skrçl “Dayak korkusu,.. — 11.30 Salon orker-
| uaoı. — 12.0ü Hep be.abor »öy
llyrllm, — 12.30 Telden tele. —
12.50 Oyun havaları. — 13.30
M. S. Ayan vo haberler. —
13.15 Dans müziği (Pİ ). — 13.30 Öğle Gazetesi. •— 13.15 D/ıns müziği (Pl.). — 14.00 Hava raporu, Akşam programı ve kapanış. — 17.58 Açılış ve program. — 1H.00 M. S. Ayarı. İnce saz (Hüzr.am faali). — 10.00
M. S. Ayarı ve haberler. — 10.15 Geçmişte bugün. — 10.20 Yarım saat dana müziği (PL). — 10.50 Akşamın karma müziği (Pi.).
— 20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30
Sanat hovoslileri saati. — 20.15 Genç mür.lkçinin sasi. — 21.05 Hafif şarkılar (PL). — 21.15
Müzikle gezi. — 22.00 Konuşma. Spor MUHti. — 22.15 Dans müziği (PL). — 22,45 M S. A varı vc haberler. — 23.00 Prog-
ram ve kapanış.
İSTANBUL:
Saat: l!.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Hafif ara müziği (PL). — 13.20 Radyo Tango orlc. konseri. —
13.15 Hafif orkestralardan çeşitli melodiler (Pl.). — il.00
Saz eserleri. Şarkı ve türküler.
— 14.15 Serbest «a«t. — I5.oo
Sıız eserleri ve oyun havalan (i'l.). — 15.40 Konçerto. Ma
Rawl piyano konçertosu (PL). — İ6.00 Prnğraınhır vc kapanış.
17.57 Açılış ve programlanın.no Dans müziği (Pi.). — 18.30 tevilmiş kabare şarkıları (PL).
10.00 Haberler, — 10.15 Bolc-
• •ı.u (Pl - lo > •?. ederle-
ri, şarkı vc türküler. — 20.15 ı
Dana müziği, — 20.40 Müzeyyen Seımrdan şarki ve türküler (Pl)
— 21.00 spor hasbihsllerL —
21.15 Fasıl heyeti. — 22.00 Senfonik müzik (PL). — 22.15 Haberler. - 33.00 Ha.rry James
orkestrnaındnn enz ınllaiğl (Pl)
— 23.15 Dans müziği (PL). — 23.45 çeşitli hafif müzik (PL). 34.00 Programlar ve k.ıpamş.
1 ABANCI RAin (H.ARDAN SEÇME YAYINLAR:
7.15 Londra: Türkçe haberler (19.91, 25.64. 31.32 metrei
8.30 Londra; Kay Martin ork. Hafif müzik,
10.00 Londra: KlAs’k müzik
dinleyici istekleri.
11.00 Londra: Plâklarla hafif müzik.
13.15 Londra: Operalardan parçalar.
14.30 Londra: Donııld Peera programı.
15.15 Londra: Pctcr Yorkc orkestrasından.
16.15 Londra: Mendelssohn keman konçertosu.
22.30 lnfibrıık (578 mi Mozart piyano konçertosu.
UÇAK . TflEN - VAPUR
ECZAN
DİKKAT: Hava dolayıslylc seferlerde değişiklik uhıbilir.
GELECEK OLAN CÇAKLAR
12.50 D.H.Y. (Türk) lzmlrden.
13.30 P.A.A. (Amerikan) Basra. Şamdan.
II 15 AF. (Fransız) Pulla, Roma. vc Atüıadan.
16.20 D.H.Y. (Türk) Adana. Anka rad an.
18.00 K.L.M. (Holânda) Tahrandan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
13.50 D.H.Y. (Türk) îzmire,
14.50 P.A.A. t Amerikanı Brüksel, Londra, Boston. Ne\v-Yorka.
16.20 D.H.Y. (Türk) Ankara, A-danaya.
18.— K L.M. (Holânda) Roma, Amaterdanıa.
GELECEK ULAN VAPURLAR
16.30 Etrüsk, lzmlrden.
21.— Sus. Mudnnyadıın.
GİDECEK OLAN VAPURLAR 5.— Cumhuriyet. Karadenlze, 9.— Sus. Mudanya ya.
18 — Antalya. Çnnnkknteyc.
GELECEK OLAN EKSPRESLER
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara
Beyoğlu 44644 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00. Izrnlr 2222, K. vaka 15055
Eminönü:
Hana 11 HulOsl, KÜçÜkpnzar.
Abdiılkadlr. Alemdar.
Havdar, Yeni Lâleli (Beyazıt). İle) oğlu;
Mfllkoviç, Merkez.
Galatasaray. Merkez.
Ertuğrul, Taksim.
ismet. Taksim* |
Karnköy. Galata,
Maçka, Şişli.
Feriköy, şişli.
Haaköy. Merkes.
Merkez. Kasımpaşa.
Fatih:
İbrahim Balmumcu. Şehzade-buşı.
SalAhattin Gürgen. Aksaray. Emin Rıdvan, Sanvıtva.
Haseki ecz., Şehremini.
Gündoğdu Kara gümrük
Hayim Berk. Fener.
Eyüp:
Şifa. Ayvanaaray.
Besiktay:
Nail Hallt. Beşiktaş.
Yeni ecz., Orta köy.
Arnavut koy ecz.
Merkez ecz., Bebek,
Kadıköy:
Merkez, Kadıköy.
Kızıltoprak ecz.
Göztepe ecz.
Boatançı ecz.
C »küdar:
Çamhyurt ecz.
Hey brllnda:
Hey bel imla ecz.
Bü vükıtdn:
Merkez.
Sağlık ecz. (23656j.
Ankara (11193).
Gül hane (14145),
tZMÎR
Sağlık, Alsancık.
Karat aş. Yalılar.
İkİçcşmehk, Eşref paşa
Ali Hayrettin, BaMmnhnne. Sıhhat, Kemeraltı.
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu 44998
Anadolu } akası 60536
Ankara 91
İzmir 2251
Mart ifiso
YENİ !>«T ANBUt
Sayfa
t
Nişanlandılar.
MÜMESStBh
ıınviiMimQni|HimnwnıwTwnı»nnımıvni|9niMi)
KUllAN!NIZ
«M»»
»• •
I
KARDEŞLER den
s
YENİ İSTANBUL
ÇfiBŞtKAPI TRAMVAY DURACI, KARŞISI
i
A
A
A
/
HER NEVİ KUNDURA. ÇANTA, TUHAFİYE, MANİFATURA PARDESlI, ŞAPKA VE BEBE TAKIMLARI Peşin ve yüzde vermeden temin edilir.
DAVETİYELER Gazeteciler Cemiyetinden alınabilir.
Tel. 21222 - 25408
Sıızan Yanardağ
İle Çinkofcraf Eyüp Çlnıren
MASALA
RAKS İTLİ
YUMUŞAK SAKALA 006% yetti tip
TÜRKİYE İŞ BANKASI
Tasarruf Hesapları 1950 ikramiyelerinden faydalanınız!
6 ÇEKİLİŞ 6 EV 6 DÜKKÂN
ve çeşitli para ikramiyeleri..
önümüzdeki Çekilişler :
21 Nisan (Çocuk hesaplan için), 1 Haziran, 25 Ağustos, 31 Ekim, 29 Aralık.
1 Haziran çekilişinde büyük ikramiyeler :
Biiyiikada’da Köşk, Ankara’da Dükkân
DİKKAT

EV ve DtîKKÂNLflR’ın intikal ve Veraset Vergileri Bankamız tarafından ödenmektedir.
MARKALI MADENÎ MÜRETTÎP R I
f
Gazete ve kitap mürettiphanelerindeki işleri tanzim için en kolay kullanışlı tertibattır

r
tt L

YENİ İSTANBUL gazetesi mürettiphanesinde bu modern tertibat kullanılmaktadır.
HER NEVİ
Abt. Mafichinen Zeughausgasse 16

I.-——
KANTAR
Lüscher, Leber & Cie AG Bern
ve
TERAZİLER
ADRES ı München 8,
rtı rrı Fin b(
İHİ.
or İL er ın
1 ıcı
gah
Arzu edildiği takdirde hususî tartma tesisat» yapılır. Dünyanın her köşesinde Miiller fabrikası mamûlâtı, uzun senelerden beri büyük rağbeti görmüştür. Türkiye için referanslar verecek vekil aranmaktadır.

Beyoğlu Kulübü İdare Heyeti Reisliğinden ı
Kulübümüzün umumi hevetl, alelâde olarak 10-3-950 tarihine rastlayan cumartesi günü saat 15 te Beyoglunda İstiklâl caddesinde 146 sayılı Luvr apnılımanının 2 No. lu dairesindeki Kulüp salonunda toplanacaktır.
Bu içtimada kayıtlı Azanın üçte ikisi hazır bulunmadığı takdirde umumi heyetin 18-3-950 tarihine rastlayan cumartesi günü saat 15 te aynı yerde toplanarak, aşağıda yazılı ruz* namedeki işleri müzakere ve karar itıhaz etmek üzere sayın Azanın muayyen gün ve saat* lerdc içtJmada hazır bulunma*

NEOKALMINA
I
AX('RJTDTlTî A\ İH'TTFJÎT I ları- Ku,üP Nlzamnamcainln bc-ı ■ jLL kizinci maddesi mucibince ilân
P.'GKHHLAMNİİ o,unur-
Ruzname r
1 — İdare heyeti raporunun, bilançonun ve murakıp raporlarının müzakeresi ve İdare heyetinin İbrası
2 — Bütçenin tetkik ve kabulü ;
3 — Yeni İdare heyeti İle murakıpların seçilmesi ;
4 — Kulübe borçlu âza hakkında yapılacak ı tâyini ha’rt te:

YLHHSTANtk-




18 mart cumartesi BASIN -BALOSUNA GELİNİZ*
O
*
Bugün "SAS İLE UÇMAK,, artık "YATAKLI VA. GONLA SEYAHAT ETMEK,, demektir.

Mart ayı abonman karneleri bu akşama kadar satılmaktadır
Avrupada ve yurtta üç yıllık tahsil imkânı ile dün tafsilâtiyle bildirdiğimiz gibi, daha birçok hususiyetleri olan abonman karnenizi bugün akşama kadar bayilerden veya Yeni İstanbul idarehanesinden alabilirsiniz.

En çok beğenilen
DÜĞÜN HEDİYELERİDİR
»1 ATAŞ
SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu «ayıda yazı iğlerini fiilen İdare eden : SACİT ÖGET
Baaıldıfcı yer:
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
RENAULT
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlanna aittir.
HER BAKIMDAN EKONOMİ K A M Y O N E
K T


TÜRKİYE
”KAVt”
RIFAT KAMHt, JAK AVIGDOR ve Şsı
Taksim, Cumhuriyet Cad. ün ver Apt. altı
| -•3 *1--
ULTRAMiN
DİŞ KREMİ




A. MÜLLER Und SOHN
MAKİNE FABRİKASI Ltd. Ş.
EN BÜYÜĞÜNDEN EN KÜÇÜĞÜNE KADAR
en
iyi


Sedan Stıs 85 - 37
ATA T A H I R HAN. Tel. t 44996
ELEKTRİKLİ ÇAMAŞIR MAKtafrMOt ve
ELEKTRİK SÜPÜRGELER]
I
Resimlerle
dünya aktüalitesi
Papanın hitAbesl filme alınıyor.
Endonezya Devlet Başkanmın resmi ve hususi “vazifeleri,.

5-Mart-1950
PAZAR

Papa 12. Piua. harp yetimleri İçin toplanan İaneyi teşvik İçin bLr hltûbede bulunurken filme alınmıştır. Film alınırken kullanılan kuvvetli reflektörlerin harareti yüzünden Papa bir müddet hastalanmıştır. Alınan film, Amerikada. 19 martta akılacak olan "Mukaddes Yıl„ münasebetiyle, televizyonla yayınlanacaktır.
Berllnde harpten sonra ilk muz satışları
Avrupnldar muzu çok severler. Harpten beri muzdan mahrum kalan Berlfnlller, meşhur Kurfürshrndam’do. İlk muzcunun başına üşüştüler. (Sağda) muzcu, malının cazibesi ile iktifa etmemiş olacak ki, kılıcına da ayrıca İtina etmiştir.
Sabık,, Kıral, karnaval kiralını selâmlıyor.
Karnaval eğlencelerinin, her yıl seçilecek bir kıral tarafından idaresi mûtattır. Wi n fiso r Dükü ile Düşesi, Amerikada Neıv-Orlcans'da 21 şubatta verilen “Karnaval sonu,, balosunda bulunarak, karnaval kı-rnlı İle kırnllçeslne “saray usûlü„ arzı tazimat eylemişlerdir. Hakiki hjıııe-ıl a n I a karnaval " Hanedanı,, nın karşılaşmasınd ıı ıı endişe duyanlara H indsör Dtik’ü “Protokolü riayet etmekle, haz duyacağım.» söylemiştir.
Endonezya Cumhurbaşkanı, resmi ve hususi vazifelerine sadakatle bağlıdır. Başkan Soe-karno 15 şubatta Endonezya Parlâmentosunu resmen açarken, (sağda) yeni Eno devletin arması altında mevki almıştır. Arma, Gamda isminde mukaddes bir kuştur.
Dr. Soekarııo. hususi hayatında müşfik bir aile reisidir. Hindistan gezisi sırasında. Taç Mahal’e giderken, (altta) karısını bisikletinde götürmüştür.





Halkın heyecan kaynaklan




Halk, bir çok hâdiselerden heyecan duyabilir ve bu hâdiseler muayyen bir tasnife tâbi tutulamaz. Meselâ siyası bir hâdise olan seçim neticelerini sabaha kadar yağmur altında bekllyerek heyecanını gideren İngiliz halkı (sol aşağıda) aynı heyecanı, kadınlar orasında yapılan ananevi omlet yarışından da (solda) duymaktadır. Bu yarışta kadınlar muayyen bir mesafeyi, ellerinde bir omlet tavası İle koşacaklar ve koşarken, omleti, yere düşürmeden çevireceklerdir. 21 şubatta İngilterede yapılan bu > arışı, 18 yaşında genç bir kız kazanmıştır.
Morla Shearer evlendi


İngiliz balesinin primadonnası olarak İstanbulluları sanat ine hayran bırakan sevimli İngiliz dansözü Moi-ra shearer 25 şubatta Londra civarında llampton Court Falace ’ da Ludovic Kerınody 11 e evlenmiştir. Sağdaki resimde, Molra ile nişanlısı* m nlkdlıtnn evvel, solda kinde İse merasimden sonra kiliseden çıkarken görüyorsunuz.

Comments (0)