Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye içir seneliği 32 altı aylığı 17, üç -;ylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eefen : HABİB EDİ B TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfaca s&ntimet resi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mes'uliyet kaoul edilmez
Telefon: 44756 - 44757 Santral Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
İÇ ve DIŞ POLİTİKA - 4/1/1950 ~
Truman’m Kongrede mühim beyanatı
Fnıîr Adil Arslaıı'ııı “Yeni stanbul,, a beyanat»
IÇ SAYFALARDA
C. H. P.’nin Kongresi münasebetiyle
| stanbul, vilâyetler arasında
* bir vilâyet olmakla beraber gerek siyasî gerek idari bakımdan, diğerleri ile benzerlik ar-zetmez. Bir iki ilçenin belediye hudutları dışında ve buna mukabil birçok ilçenin de bilâkis bu hudutların içinde bulunması dahi, aradaki farkı göstermeye kâfidir. İstanbul vilâyeti, her şej'den önce İstanbul şehridir.
İstanbul gibi, tuttuğu işlerin tenevvininde, barındırdığı nüfusun seviyesinde, tarihî ve mimarî servetlerinde, limanının ve ticaretinin ehemmiyetinde, yegâne beynelmilel merkezimiz olmasında ve bunlar gibi bir çok hususlarda temeyyüz ve teferrüd etmiş bir şehir, bambaşka bir idare ister.
Bir kere belediye, belediye reisi ve belediye meclisi, hem birbirine hem de valiye yani hükümet ve devlete doğru bambaşka bir tasavvura göre ayarlanmış olmalıdır. Diyebiliriz ki hattâ, İstanbul Bremen ve Hamburg gibi, idaresi ile vergi cibayetlerinde, hanseatik bir istiklâle malik olmalıdır. Ve u-mumiyetle, İstanbul, vali tarafından değil, belediye meclisi ile belediye reisi tarafından idare olunmalıdır. Ki, şahsiyetini yapabilsin ve memleket iktisadiyatının belli başlı kudret bataryalarından biri olsun..
İstanbul, belediye varidatiyle kendini toparlıyamaz. Aksi takdirde hep böyle geri, iptidaî ve pahalı kalır. Mütemadiyen devlet bütçesinden para da dilenemez. Fakat, hâzineye ait vergileri aynen her taraftaki esas üzerinden kendi cibayet eder ve bunun bir yüzdesini kendisi için muhafaza ederse ve sanayi, ticaret ve transit bölgesi olarak bazı yardımlar görürse, o zaman, hem istihsal ettiği maddeleri daha ucuza maleder, hem ithalât ticaretini tahmil ve tahliye ile stokajdan tevzie ve sürüme kadar daha ucuza başarır, hem ümrana kavuşur ve hem de, birinci sınıf sıhhî ve medenî tesisler sayesinde turizm yapabilir.
Amma bunun için, belediye bambaşka esaslara bağlanmalı, idareyi ele almalı ve hükümetin valisi, sadece, İstanbul Belediyesinin hükümete ait olmak ü-zere gördüğü işleri yahut tahsil ettiği ve kısmen de muhafaza ettiği vergileri, yanındaki memurlarla birlikte kendi nezareti altında bulundurmalıdır.
İstanbul, Marmara havzasının en büyük merkezi olduğu i-çin, bunun birçok noktalarından iaşe maddeleri çeker. Bu sebeple, Marmara havzasındaki şehirlerin belediyeleri, İstanbul Belediyesi ile beraber çalışmalı hattâ senede muntazaman dört toplantı yapan bir büyük ve müşterek belediye meclisinde hazır bulunarak birlikte tedbir almalıdır.

Böyle bir decentralisation’a lüzum vardır.
Şimdiye kadarki durum, şöyle hulâsa edilebilir: Fakir ve müteverrim bir belediye idaresi göstermelik birkaç işe girişe dursun, hükümet, İstanbul’a en büyük bir vergi matrahı olarak çullanır, İstanbul da, ya kom-binezoncu bir ticaret yahut uydurma bir sanayi yolundan veyahut havasını ve suyunu (mevsim gelince) ihtikâr fiatle-rine satarak, bunu, gene hükümetten ve gene Anadolu'dan belağan-ma-belağ istirdat eder!
Halbuki, eğer İstanbul kendi kendini idare etmesini öğrenir, hem ucuza hem de güzel çalışan bir ticaret limanı, sanayi merkezi ve turizm başşehri o-lursa, millî ekonomiyi sömürmez, bilâkis ona bugün verdiğinin, on sene sonra beş mislini verir. Hâzineye, keza!
Bu sütunlarda "Partiler, Is-tanbulun huzuruna, İstanbul’a göre bir programla çıkmalıdır" derken, işte bu gibi işleri kas-dediyoruz!

A
“Yardımda kısıntılar yaparak düşmanlara fırsat veremeyiz,,
-----Q, ----
Yeni yardım programlarının Kongrece kabulü, Avrupada ve Uzakdoğûda komünistlerin ve emperyalist kuvvetlerin ilerlemesine mâni olmak bakımından elzem olmuştur.’’
VVashington. 4 (YÎRSı
Kongrenin devlet işlerine dair yıllık demecini veren Ba'şkan Truman ezcümle demiştir ki:
“Geçen sene verdiğim nutukta. Birliğin durumunun gayet iyi olduğunu söylemiştim. Bu sene ise tekrar edebilirim ki. durum gayet iyi olmakta devam etmektedir.
“Memleketimizin iktisadi vaziyeti düzelmeye devam etmektedir ve siyasi istikrarımız bütün sulhsever insanlara bir kuvvet ve ilhanı kaynağı olmaktadır.
“Bir harbin patlamasından doğan büyük tehlike çekilmektedir ve insanlar bir gün evvelisine nazaran sulbün geleceğine daha çok inanmaktadırlar.,,
Dış politikaya temas eden Başkan şöyle devam etmiştir:
“Bizim dış politikamızın prensipi, diğer milletleri mütecavizlerden ve diktatörlerden korumaktır ve onlara daha iyi hayat standartları ve tam bir hürriyet temin etmektir.
“Bizim emniyetimiz ve istikbalimiz bunu mecbur kıldıkça, Amerika geniş ve iyi teşkilâtlanmış bir savunma sistemi bulunduracaktır ve mecburî askerlik de kaldırdmıva-•r çaktır. Amerika hür mîlletleri tecavüzlere karşı müdafaada aktif olarak yerini alacaktır.,,
Amerikan, yardımına temas eden Başkan demiştir ki:
“Dünya iktisadi kalkınmasında Amerikan yardımı devam edecektir. Bu programın İki sene zarfında kaydettiği muazzam müspet neticeleri müşahede ederek, programın muvaffak olmuş olduğu kanaatine varıp da kısıntı yapılmasına taraftar değilim. Bu yardım programları şimdi durdurulursa veya kısıntı yapılarak
sakat bir ha'e sokulursa, demokrasi düşmanlarının bizden yapmamızı bekledikleri bir adımı atmış oluruz. Gayet cimri bir insanın inşa etmekte olduğu evinin temeli ve yan duvarları bitmeden tavanı inşa ebnesi, işte bu programın durdurulması veya kısılmasına benziyecektir.,,
Komünistlerin ve emperyalistlerin son hareketlerine temas eden Başkan Truman şöyle demiştir:
“Yeni yardım programlarının Kongrece kabulü, Avrupada ve U-zak-Doğu’da olan son inkişafların neticesinde, komünistlerin ve emperyalist kuvvetlerin ilerlemesine mâni olmak bakımından elzem olmuştur. Şayet sulhun tesisi ve demokrasinin gelişmesi tehlikeye konulması istenmiyorsa, bu yardımlar dünyanın bütün sulhsever milletlerine yapılmalıdır ve komünistlerin yalancı vaidlerı ile hâsıl olan sukutu hayaller izale edilmelidir.
“Komünistler bizim İktisadî, savunma ve yardım programlarımıza kafa tutuyorlar. Ben şahsen bu kafa tutmayı memnuniyetle kabul ediyorum ve pekâlâ biliyorum ki. memleketimiz de bu kafa tutmaya muvaffakiyetle mukabele edecektir ve bizim ezelden beri tanıdığımız demokratik hayatı böyle hayat şartları altında yaşamamış milletlere ulaştırmaya gayret edecektir.,.
Atom enerjisinden bahisle, Başkan Truman şöyle demiştir:
“Amerika atom enerjisi sahasındaki araştırmalarına devam edecektir ve bunun sulh yolunda İstimalini temin etmeye çalışmaktayız. Bu enerjiyi taıhamiyle istimal edebil-/ memiz için bu*sahada daha geniş malûmata sahip olmak mecburiyetindeyiz.,,
Truman, kabine âzalariyle beraber
Mısırda Vafd Partisi kafi ekseriyet aldı
Bu sabah saat 2,5 ta Parti, 160 mebusluk
Londra, 5 (YİRS) — Kahlreden a-lınan en son haberlere nazaran Mısırın Vafd Partisi bütün bölgelerden neticeler alınmamış olmasına rağmen, kati bir ekseriyet kazanmıştır. Son gelen haberlere göre Vafd Partisi 160 aaylavlık ile Meclisteki sandalyelerin yarısından fazlasını temin etmiştir.
Londra. 5 (YÎRSı — Mısır genel
tasnif devam ederken kazanmış vaziyetteydi seçimlerindeki son vaziyet şudur: Vafd: 160
Müstakil: 14
Sosyalist 1
Milliyetçiler: 4
Saadi ve liberaller müştereken 24
Japon esirleri hakkında
B. Amerikanın Rusvava notası
Notada, 370.000 Japon esirinin âkı be ti soruluyor
4 (YİRS) — Birleşik A-Hükümeti, Rusyaya bir nota vererek, 370.000 Japon esirinin mukadderatını sormuştur.
Notanın verilmesi, Japonyadaki Amerikan İşgal Kuvvetleri Komutanı General Mac Arthur’ün, maiyetiyle olağanüstü bir toplantı yaptıktan sonra olmuştur.
Mac Art hur, Rusların dahil bulundukları Tokyodaki İşgal Kontrol Komisyonunda, Japon esirleri meselesini ele aldıkça, Sovyet delegesi bu konuyu müzakere cdcmıyeceğıni bildirerek salonu terketrnışti.
“Suriye halkı, Arapların Tel-Aviv şehri önünde ordularını niçin durdurduğunu asla anlamış değildir,,
Sadak ve esiyle beraber
Suriye Elçisi Emir Adil Arslan (solda) Washington Büyük Elçimiz Selim Sarper, Necmeddın Ankarada verilen bir kokteyl partide
si
için Paris göz
ŞAM’daki son hükümet darbesi hakkında birçok şeyler söylendi. Hakikaton, bah-qeçen hâdise, yakından alâ-
kadar olmağa değer: Çünkü bu hâdise sadece Suriyenin istikbalini değil, fakat bütün Yakın -Şark’ı ilgilendirmektedir. Meso-lenin önemini anlamak Washington, Londra ve matbuatının yazdıklarına
gezdirmek kâfidir. Albak Hîn-navi’nın sahneden çekilmesi İle iktidarın AJbay Çiçokli tarafından ele alınması bir çok tefsir-lere yol açmaktadır.
Suriyeli albayların hayret uyandıran hareketleri hakkında bizde de. tabiî olarak bir çok tahminlerde bulunuldu. Suriye bizim komşumuzdur, her ne kadar onun dahilî işlerine karışmak istemiyorsak da, orada olup bitenlere, bilhassa beynelmilel akıslor uyandırdıkları vakit, bunlara karşı alâkasız kalamayız. Bunun içindir ki, Sım-da cereyan eden hâdiseleri çok yakından takibo devam ediyoruz.
Gene aynı sebepten, Şam’ın sahne olduğu hâdiselere hakiki mânasını verebilecek salâhiyet sahibi bir Suriyeliye
”Bazı büyük devletlerin yaptıkları blöfe kapılan hükümetlerin mevcudiyeti, üç hükümet darbesi geçirmiş olan Suriyenin asabiyetini izaha kâfidir.” ...
Bu mülakatın tafsilâtını bugün
--------------
Amerika Japonya ile askeri bir ittifak
imzalayacak
Bir Rııs istilâsına karşı Japonyanın müdafaa şeklîni, Mac Artlııır’un kurmay heyeti inceliyor Melbourne 5 (Y1RS> — Japon Haberler Ajansının Tok-yodan bildirdiğine göre, Birleşik Amerika. Japonya He askeri hır ittifak imzalıyacak-tır. Amerika, Japonyudan İşgal kuvvetlerini çektikten sonra, memleketin bir Rus istilâsına mâruz kalmaması için, burasının ne şekilde müdafaa edilebileceğini general Mac Arthur’ün te»kikine bırakmıştır.
Parısteki Polonya Sefareti binası önünde bir bombanın patladığını vo hasara sebebiyet verdiğini geçenlerde bildirmiştik. 8u münasebetle Polonya Hükümeti, Fransaya bir nota vererek sefareti emniyet altına almadığı, ayrıca Fransız halkı üzerinde Polonya aleyhine yapılan tahrikâta goz yumduğu için şikayette bulunmuştur. Resimde bombanın patladığı yerin tetkik edilişini görüyorsunuz.
bizi aydınlatmasını rica Bunun için uzağa gitmeye yoktu. Bahsi geçen *sa-“ hâlen Is-
gidip, ettik, hacet lâhiyet sahibi şahıs
tanbıılda bulunmakta olan Suriyenin Ankara Elçisi Ekselans Emir Adil Arslan dır. Emir’e “salâhiyet sahibi şahıs” dediğimiz vakit memleketimizde taşıdığı unvanı kaydetmiyoruz. Ekaokîns Adil Arslpn sadece kendi memleketinin değil, fakat bütün Arap dünyasının siyasetinde mühim bir mevki işgal* etmektedir. Şam’da Dışişleri» Bakanlığı yapmış, Birleşmiş Mrl-tcmsil etmiştir. Buna ilâveten
letler nezdinde Suriyeyi bütün Arap memleketlerinin başında bulunan devlet şefleri ve dışişleri bakanları ile yakından dosttur. Bütün bu sıfatlar Emir Arslan'ın sözlerine ve fikirlerine paha biçilmez bir kıymet vermektedir.
Bugune kadar Suriye hadiseleri hakkında hiçbir yorumda bulunmak istemeyen Ekselans Emir “YENİ İS-TANBUL"a hususî bir muamele yapmıştır. Böylece dün, kendisiyle bir saat konuşmak imkânını elde ettik.
2 nci sayfamızda bulacaksınız.
Kıbrıs hakkında Dışişleri
Bakanının Mecliste izahatı
--_ — —■ —Q--------
hakkında İngiliz sefiriyle temas edilmiş evvelâ bizimle görüşülmesi adanın terki bahis vermiştir.”
“Kıbrıs adası
ve eğer ada terked ilecekse, gerektiği söylenmiştir. Fakat Sefir, mevzuu olmadığı
Ankara 4 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bütçe komisyonu bugün Dışişleri Bakanlığı bütçesini müzakere ve kabul etmiştir. Bu müzakerelerde muhtelif hatipler söz almışlar ve bazı tenkidlerde bulunmuşlardır.
Ahmet Remzi Yüreglr, dış ticaret işlerimizdeki durgunluğa işaret ederek Bakanlığın bu sahadaki elemanlarının kifayetsiz oluşundan, reklâma ehemmiyet verilmediğinden şikâyet etmiş ve tasfiye kanunundun ne netice alındığını, dış propagandaya neden ehemmiyet verilmediğini. Kıbrıs meselesi hakkında Mısırda aleyhimize girişilen propagandaya karşı ne yapıldığını sormuştur.
cevabını
Sovyetlerin siyasetle iktisadı bir tuttuklarını, esasen normal zamanlarda da Türk - Sovyet ticaretinin iki milyon lira civarında olduğunu, bu İtibarla bunun siyasi münasebetlerde hiç bir İnkişaf yaratmayacağını söylemiştir
Müteakiben bütçe olduğu gibi kabul edilmiş, vakit gecikmiş olduğundan Milli Eğitim bütçesinin müzakeresi yarına bırakılmıştır.
İKİNCİ SAYFADA
“Suriye halkı, Arapların, Tel-Aviv şehri önünde ordularını niçin durdurduğunu asla anlamış değildir”
ÜÇÜNCÜ SAYFADA Amme İktisadî işletmeleri nasıl kurulmalıdır ?
DÖRDÜNCÜ SAYFADA
Ruslar, Habarowsk mahkemesinden neler bekliyorlar?
Hayal
Reşat Nuri Darago
İki cephe ve bir netice
Halit Fahri Ozansoy BEŞİNCİ SAYFADA
Bir fincan çay (Hikâye)
Rektörün dünkü basın toplantısı
Üniversite talebesinin lehine bir karar
Yabancı dil imtihanlarını
geçemiyenlerin üst sömestre enskripsion almalarına müsaade edildi
İstanbul Üniversitesi Rektörü Ömer Celâl Sarç dün yaptığı aylık basın toplantısında lisan derslerinden imtihan ve-remiven fakülteler talebesinin durumu hakkında şu izahatı vermiştir:
“Talebe yönetmeliğinin yabancı dilden muvaffak olamayan öğrenciler hAk-kındakl hükümlerinin bazı falcültelerce yanlış tefsir edilerek Üst sömestrlere kayıt olmamaları İcap eden bir kısım öğrencilere bu sömestrlere enskripsion verilmiş olduğu ve bu suretle yabancı dilden kalanlara farklı muamele tatbik edilmiı olduğu tesbit edildi. Yanlış bir tefsirle üst sömestre enskripsion almış olan öğrencilerin bu suretle bir hak iktisap etmiş oldukları gözonünde bulundurularak bu muamelenin iptaline imkân görülmedi. Aynı durumda olanlara farklı muamele yapılması da hakkaniyete aykırı telâkki edildiğinden onların da üst aömerstrlcre enskripsion almalarına müsaade edlldL Ancak bu kararlar gereğince üst sömestrlere ens-krlpslcn almış ve alabilecek olan cller yabancı dil imtihanını vermezlikçe fakülte İmtihanına kabul edilmeyeceklerdir. 1950 haziranında 4 üncü sömestrlerini ikmal edecek olan öğrencilere yönetmeliğin hükümleri aynen bik edilecektir. Diğer taraftan vaha ncı dil imtihanlarını ve demlerini Islâha da çalışıyoruz. Bundan böyle yabancı dilden muafiyet İmtihanları yani C. kurları imtihanları iki tedris Üyesi (profesör veya doçent) ile bir lektordcn müteşekkil heyetler tarafından yapılacaktır. Yabancı dil derslerinden de öğrencilere kompozisyon yaptırmak gibi bazı tedbirler alınacaktır. Dersleri daha erken saatlere almağa çalışıyoruz.,,
üniversite bütçesi
İstanbul Üniversitesinin 1950 bütçesi geçen yıldan 300.000 lira noksaniyle 14.265.000 liradır. Bu bütçenin 12.210.000 lirası hükümet yardımlyle ve 1.750.000 lirası da üniversite gelirleriyle karşılanacaktır. Rektör ve dekanlar, bütçe müzakereleri münasebetiyle pazar akşamı Ankaraya gidecekler ve bu meyanda üniversite sitesi ve spor sahaları meseleleriyle de meşgul olacaklardır.
Çoğalan yangınlara karşı .tedbir alınıyor
Son zamanlardaki yangınlar karşısında mektepler, fabrikalar ve diğer büyük müeöseselerin yangına karşı almaları gereken tedbirler hakkında buralara bir tâ mim yapılmış ve daima uyanık bulunmaları hususunda dikkatleri çekilmiştir.
Ayrıca mevsim icabı olarak kullanılan manga), soba ve bacaların temizliği hususlarında da İstanbul Radyosu vasıta-siyle vatandaşların İkaz edilmesi kararlaştırılmıştır.
Belediye murakiplerinin dünkü kontrolleri
Belediye murakıpları dün de 103 manav, 69 sebzeci, 43 bakkal, 42 kasap ve diğer muhtelif esnaf olmak üzere 148 veri kontrol etmişler, bunlardan 15 i
hakkında ceza zaptı tutmuşlardır
Haşan Polatkan dış siyaset hakkında D.P. Meclis Grupuna izahat verilmesi doğru olmadığını belirtmiştir.
Ahmet Oğuz da, Rusya ile narenciye, tiftik ve canlı hayvan ihracı mevzuunda anlaşmanın mümkün o-lup olmadığının izahını istemiştir. Dışişleri Bakam, verdiği cevapta dış ticaret mümessilleri hususundaki ten kidlerln yerinde olduğunu. Tasfiye Kanunu ile Bakanlığın 300 küsur memurundan 43 ünün tasfiye edildiğini, eski elemanların yerine yemlerin alındığım anlatmıştır
Mısırda aleyhimize propaganda yapıldığı hakkında Bakanlığa malûmat gelmediğini beyan eden Bakan. Kıbrıs meselesine de temas etmiş ve ezcümle şunları söylemiştir:
— Kıbrıs hakkında İngiliz sefiriyle temas edilmiş ve eğer ada terke-dile çekse evvelâ bizimle görüşülmesi gerektiği söylenmiştir .Fakat Sefir, adanın terki bahis mevzuu olmadığı cevabını vermiştir
Dışişleri Bakanı Polatkana verdiği cevapta kendisinin C.H P Grupuna izahat vererek direktif aklığım, karşı partiler grupunda açıklama yapa- | mayacağını bildirmiştir
Ahmet Oğuza verdiği cevapta da. 1
KIRTASİYECİLİK ZİHNİYETİNDEN ŞİKÂYET EDİLİYOR (Gazeteler)
Hamalbaşı — Ulenl Bir kişilik işi boş kişi yapar mı? Kendinizi momur mu sandınız!
Bayfft 2
T E N î t S T A N R IT L
B Oca* 10M

Emîr Âdil Arslan, Yeni İstanbul’a dedi ki :
"Suriye halkı, Arapların, Tel-Aviv şehri önünde ordularını niçin durdurduğunu asla anlamış değildir”
Emir Arılarda konulmaya ballar başlamaz homon mevzua girdik ve kendisine su suali sorduk:
“Albay ihtilâlleri*' adı ilo anılan vo birbirini takip eden Surlyedoki hükümet darbelerinin seboplerl vo aksülAmell nolordir?,,
Emir Adil Arslan suale cevap vermek için uzun müddet düşünmedi, Verdiği cevabı aynen naklediyoruz:
“Bilindiği gibi hükümet darbesi daima olağanüstü bir hâdisedir Baran lüzumlu, ekseriya «ayanı te-ossiiftür. Filistin meselesi vo Isra-İle karşı girişilen harbin şekli idaresi bütün Arap memleketlerini sarstı vo telâşa düşürdü. Bu ara* da Suriye efkârı umumiyetini bilhassa zikretmek lâzım gelir. Suriye Hükümetinin nispeten en az kusurlu olduğu doğrudur. Fakat, Irak ve Mısır ordularının Tel-Aviv banliyölerine yaklaştıkları bir anda Yahudilerle mütaroke yapmanın mânasını Suriye halkı bir türlü anlayamamıştır
“Bazı dovletler tarafından çoki len vo bütün Arap hükümetlerinin görmekten korktukları blöf. A^ap dünyasını küçük düşürmüş ve do layısiyle milli hislerini rencide etmiştir. Surıyedekl hükümet darbelerinin sebebi bahsi geçen sinirli havadır.
“Bunun en iyi delilini. Suriye halkının birine* hükümet darbesini karşılayış tarzında bulabiliriz Halk umumi ve kökünden bir İn kişaf bekliyordu. Fakat Hüsnü Za-im. bilhassa Suriyeyl refaha ve em niyete kavuşturmak için kendisiyle işbirliği yapanları sukutu hayalo uğratacak bir siyaset takip etmeye başladı/*
Başlangıçta Zalm'e Dışişleri Bakanı sıfatiyle yardım etmoyl kabul eden Emir Arştan sonra ondan ayrılmak lüzumunu hissetmişti. Bundan dolayı Emlrln bu mevzudaki üzüntüsünü takdir etmemek kabil değildir. Fakat geçmişe dönmeyi lüzumsuz bulduk. Daha çok umumi vaziyetin İnkişafı Üzerinde ısrar etmek istedik.
Bütün bunlara rağmon üstüs-te gelen hükümet darbeleri herkesi şaşırttı. Simdi kimse ne olacağını bilmiyor.,,
Bu sözlerimiz üzerine Emir heyecanlandı:
“Dünyada hükümet darbesi geçirmeyen çok az memloket vardırl Siyasi, sosyal, ekonomik ve bilhassa vatanperverane hisler mebzulen mevcuttur... Hesaba entrikaları katmamak şartiyle. Eğer Osmanlı
KISA
HABERLER
Bir Invills gazeteci kadın Budapeştede kayboldu
Londra. 4 A. A. (LPS) — Yan resmî çevrelerde bildirildiğine göre, Demirperde arkası memleketlerinde komünist o-lanlar da olnuyanlar katlar baskı ve takibe tâbidir. İngiliz Hükümeti 30 Eylül de Budapeştede ortadan kaybolan İngiliz kadın gazetecisi Dr. Edith Bone hakkında tahkikat yapılmasını Macar Hükümetinden İstemiştir. Aslen Macar ve fakat İngiliz tabiiyetinde o-l&n Edith Bone, uçakla Londra ya harekat edeceği gün ortadan kaybolmuştur. Bono. Londranın komünist gazetesi olan Daily Workeril Macarlstan-da temsil etmekteydi.
İngiltere - Macaristan ticari münasebetleri Inkıtuu uğradı
Londra, 4 A A. (LPS) — Bildirildiğine göre, îngiltoro Hükümeti Macar Hükümetiyle yapmakta olduğu ticari müzakereleri durdurmuştur. Bunun sebebi Macar Hükümetinin, bir tüccar olan İngiliz temsilcisini tanımak İstememesi ve baltalama ve casusluk suçundan tevkif edilmiş olmasıdır.
Formozn’nın onerul
AVashlngton. 4 A.A. (United Press) — Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı bugün. ‘‘Birleşik Amerika For-moza adasındaki duruma müdahale e-decek olursa, bu, üçüncü bir dünya harbinin patlak vermesine yol atabilir,, demiştir.
Stalln’drn Attlee’y© teşekkür
Londra 4 A.A. (Afp) — Sovyet Rusya Londra Büyük Elçiliğine mensup bir memur bu sabah İngiltere Başbakanlık Dairesine gelerek Başbakan Attlee'vc Stallnin şu kına teşekkür mesajını tevdi etmiştir:
“Yıldönümüm vesilesiyle temenni ve selâmlarınıza teşekkürümün kabulünü rica ederim.*’
Stalin bu mesajında, Attlee'nin dün kutladığı 67 ncJ yıldönümüne hiç temas etmemiştir.
Hükümeti Balkan Harbini kazansa idi. Babıâll’do hükümet darbesi yapılmazdı
Emirin Sam hâdisolori hakkında daha fazla konuşmak istemediğini anladık. Onun için diğer bir mov-zuu ele aİArak taarruza göçmeyi daha faydalı bulduk.
“Kudüs’ün boy nol milel leşti rilmo-sine ne dersiniz?,,
Emir Arslan bu suale cevap vor mokte de hiç tereddüt göstermedi: “Bu proje bahis movzuu olduğu vakit Suriyo reyini kullandı, Su-riyonln fikri hem müslüman. hom de hıristiyan dünyasını memnun etmiştir. Alâkalı taraflardan bazıları taraftar olmadığı için projeyi pratik bulmayanlar hata ediyor lar. O zaman herkesin kabul etme yeceği meseleleri Birleşmiş Milletlere arzetmomok icap öder. Horkes anlaşırsa zaten ortada mesele yoktur değil ml?„
Mevzu, üzerindo münakaşa zor bir moeraya glrdlğlndon başka sualler sormayı daha faydalı bulduk. Arap Birliği dahilinde Suriyenın hakiki politikasını öğrenmek istedik.
Emir Arslan bu sualimizo do samimiyetle cevap verdi:
“Milli hislerin en kuvvetli olduğu Suriyo daima itidalli bir siyaset takip otmiş ve ekseriya dlğor Arap momlekotleri arasında uzlaştırıcı rolünü oynamıştır. Arap memleketlerinin müştorek menfaatleri uğruna Suriyo kendi menfaatlerini sık sık feda etmiştir. Dışişleri Bakanı sıfatiyle bu uğurda elimden geleni yaptım. Fakat, Su-rlyenin hesaba katması lâzım gelen iktisadi monfaatlerl mevcuttur. Bu menfaatlerin muhafazası . da Arap Birliğino dahil diğor momlo-kotloro karşı aldığımız taahhütlore katiyen aykırı doğildir. Suriye sa-mimi bir şekilde Orta Şark bölge-sinde bir muvazene unsuru olara* kalmak istemektedir. Ümit edelim kİ, bir gün bıkıp bu mevkiinden u-zorlaşmasın.,,
Şam'da iktidarı ele alanların Suriyeyl bu yolda tutacak kimseor olup olmadıkları sualini sormak sırası gelmişti
Emîr “bu nükûmot dedi, “daha henüz kurulmuştur. Başında tecrü beli olduğu kadar tedbirli bir insan vardır. İş arkadaşları da gerek memleket dahilinde, gorekso ha riçte iyi bir seklide tanınmışlardır.,.
Emîr Arslan bundan ileri git* mek istemedi. Maamaflh kendisiy-lo dünya siyaseti hakkında uzun uzun konuştuk.
Dışişleri Bakanı Kurdclj, Yugoslav dış münasebetlerini açıkladı
JBelgrad, 4 A.A. (United Press) — Yugoslav Dışişleri Bakanı Kıırdelj. parlâmentoda İngiliz - Yugoslav ticaret anlaşmasının kabulünün batı İle ticari münasebetlerin genişlemesine yol açacağını vo Fransa, İsviçre, Türkiye ve Latin A-merlka memleketleri ile daha önce anlaşmalar yapıldığını söylemiştir. Diğer taraftan Bakanın açıkladığına göre. Yu-goslavyanın 46 memleket İle ticari münasebetleri vardır. Bunlardan 24 ü İle henüz ticari anlaşma İmza edilmemiştir.
Kardelj, Yugoslavya İle komünist ol-mıyan milletler arasındaki münasebetlerin harp sonundan beri çok İyileşmiş olduğunu ve bu münasebetlerin daha da iyileşeceğini gösteren emareler bulunduğunu sözlerine ilâve etmiştir.
Başbakan Adenuucr'in basına demeci
Bonn 4 A.A. (Afp) — Bugün tertip edilen bir basın konferansında söz alan Başbakan Adenauer ezcümle demiştir ki:
"Alman Federal Cumhuriyeti Batılı müttefiklerden güvenliğinin sağlanmasını istemektedir. 47 milyon Alman için Birleşik Amerika ve Müttefikleri ile Sovyet Rusya ve peyk|orl arasına sıkışmış bir sahada güvensizlik İçinde ve muhtemel bir çatışmaya sürüklenmlye-ceklerino dair teminatları olmadan yaşamak cidden çok müşküldür.”
Batı Almanya hükümetinin Avfupn-tun birleşmesine bütün kuvvetiyle yardım edeceğini söyllyen Başbakan sözlerine şöyle devam etmiştir:
“Biz Almanlar, Nasyonal Sosyalizmle harp felâketinin mirası olan bu yolda bu sene dc sabır ve tahammülle İlerlemek mecburiyetindeyiz. Pek yakında hükümet harbin Almanyada sebebiyet verdiği zarar ve tahribatın bir listesini vapucaktır. Şimdiye kadar böyle bir bilanço yapılmamıştır.
Gazetecilik Enstitüsü
Fransanın askerî sırları komünistlere verildi
-----Q------
Amerikan "Time” dergisi, General Revers'in bu yüzden azlediidiği haberini veriyor
NOT — Ameri karla intişar etmekte olun haftalık (Thne) dergisinde dünya u-muml efkarının üzeriıuio hasMiısiyuUa duracağı bir haber neşredilmiş bulunmaktadır. Bu haberi kaydı İhtiyati İle şütunlnrımıza geçirirken, haber hakkında muhtelif muhabirlerimiz vasıtasıyla totklkala geçtiğimizi do okuyucularımıza hlhllrıno-vl vazife saymaktayız.
UZUN zamandır, Amerikanın yaptığı askeri yardımla İlgili şimali Atlantik memleketlerine mahrem malûmatın Fransa yollylc Ruay&ya gönderildiğinden şüphe e-dllmekteydl. Geçin hafta, şüphelerin kısmen yerinde olduğu anlaşıldı.
Fransız ordusu Genelkurmay Baş-
kanı general G. M. Joseph Revers, “çok mahrem,, evrakı gayri mesul şahıslara verdiğinden dolayı vazifesinden uzaklaştırıldı.
Uzunboylu. asker yapılı general Revers, ordunun en yüksek rütbeli subayı sıfatiyle gerek İngiliz, gerekse Amerikalı meslekdaşlannın hürmetini kazanmıştı. Fakat Rovera’İn büyük bir zâfı vardı: Siyasi entrikalarla uğraşma>'i pek sever, hattâ ilgilendiği mevzular hakkında mütemmim malumat alabilmek İçin para ile tutulmuş kafiyeler kullanırdı.
OTOBÜSTE BÎR KAVGA
Geçen baharda, general Severe teftiş makeadiyle Hlndiçlnî’ye gönderilmişti. Fransızların komünistlere karşı giriştikleri müstemleke harbi hakkında Revers, altmış sayfalık bir rapor hazırlamış ve Fransız Hükümetinin hattı hareketini şiddetlo tenkld etmişti. Bir tesadüf neticesi bu raporun komünistlerin eline geçtiği tea-bit edildi.
Eylül ayı içinde, hukuk doktoru ve Fransadaki Viyctnam'lı Talebeler
Rusya, Tuna yolunu Yugoslavyaya açtı
Bu vaziyet üzerine Avusturya da bu husustaki taleplerini tazeliyecek
Bern 4 (YİRS) — Sovyet Rusya, harpten beri ilk defa olarak Tuna üzerinden Şimal Batı Avrupaya sevkıyat yapılmasına müsaade etemig-tlr. Bu müsaade şimdilik Yugosiav-yaya verilmiştir.
Batı Almanyaya 2060 ton pjrit taşıyan Yugoslav bandıralı ve iki römork tarafından çekilen altı ma-vuna, bugün Llnz’e varmıştır. Ma-vunalar, dönüşte, Ruhr havzasından maden kömürü nakledeceklerdir.
Nehirde nakliyat yapabilmek İçin Rusyaya bir kaç defa müracaat etmiş olan Avusturya, bu durum karşısında yeni bir müracaatta bulunacaktır.
Pâkistan, Çin komünist hükümetini tanıdı
Londra, 5 (YlRSı — Pâkistan Hükümeti resmi bir tebliğle. Çin Komünist Hükümetini resmen tanıdığını bildirmiştir. Bu komünist olmıyan bir Asya memleketi tarafından Komünist Çin’in tanınması üçüncü misal olmuştur. Birinci tanıma Birmanya, İkincisi Hindistan tarafından yapılmıştır.
Hindistan la Afganistan arasında dostluk andlaşması imzalandı
Londra, 4 (YÎRS) — Afganistan ve Hindistan, bugün, an’anevl dostluklarını belirten ve beş sene yürürlükte kalacak olan bir dostluk andlaşması imzalamışlardır. Bu andlaşmaya göre, karşılıklı siyasî temsilciler gönderilecektir.
Andlaşma, dokuz madde üzerinde hazırlanmıştır. îkl memleket arasında İktisadî ve kültürel münasebetler İhdas olunacak ve çıkacak muhtemel anlaşmazlıklar, müzakere veya hakemlik suretiyle halledilecektir.
Hindistan, ilk dostluk andlaşmasını İsviçre ile imzalamıştı.
Birliğinin Başkanı olan Do Dal Phuuc İsmindeki bir EndonezyalI genç bindiği otobüste bir Fransız askeri İle kavga ediyor. Umumi sükûnu ilı-lûldon tevkif edilen EndonezyalInın çantasında general Revers’in “çok mahrem., raporunun bir sureti bulunuyor.
Fransız mukabil casusluk teşkilâtı İpin ucunu bırakmıyarak HindlçİnîH bir sosyalistin evini araştırıyor ve Reveraln raporundan seksen kopya dalın ele geçiriyor. Polisin tahminine göre, bahsi geçen sosyalist hom Hin-dlçlnidokl Franaızlara. hem komünist Ho - Chl - Minh’e haber vermekte, hom dc Moskova hesabına Ho’yu gozlvm»?kte İmiş. Polisin sorduğu sunilere cevaben sosyalist, Re-vers raporunu. Fransanın eski Tunus Umumi Valisi general C. E Mast’tan aldığını söylemiştir.
Patırdısız yapılmak İstenen bir değişiklik
Bu mesele hakkında sorguya çekildiği vakit, general Revors çok acı bir itirafta bulunmuştur: Raporu general Mast'a verdiğini kabul etmiştir. Bunun üzerine mukabil casusluk teşkilâtı general Mast'ı sorguya çekmiş, o dn raporu, yukarıda bahsi geçen sosyaliste verdiğini İtiraf etmiştir. Bu arada raporun Revors tarafından bankalarına da verildiği öğrenilmiştir.
Rezaleti örtbas etmeye çalışan Bl-dault kabinesi, Revers’İ azlettiği vakit hiçbir mucip sebep ileri sürmemeyi daha doğru bulmuştur. Şimdi, Revers’in yerini almış olan general Blanc, lisanı sert, siyaseti sevmeylşi vo askeri meziyetleri ile şörtol alınış bir askerdir. Mahrem vesikaları muhafaza etmesini bildiği muhakkaktır.
Rus - Fin miinasebatı çok gergin safhada
Flnlerin, hürriyetlerinden fedakârlıkta hulunmıyarakları hakikatlere dayanan bir olaydır
Londra 4 (YÎRS) — “Manchester Guardian,, gazetesi, Sovyet - Fin münasebetlerine temas ederek şunları yazmıştır:
** Rusya, Flnlandiyaya karşı gittikçe sertleşen bir siyaset takip e-decektir. Pravda gazetesinin Fin Başbakanına hücum etmesi ve bir profesörün Finlcrl “Faşistliğe mey-yat,’, olarak tavsif etmesi, takip e-dilecek yeni siyasetin bir nevi “öncü., feridir. Mamafih, Finlerin komünistliğe meyyal olmadıklarını. Rusların çok iyi bilmesi icap ederdi. Finler, Sovyet Rusya İle iyi komşuluk münasebetlerini İdame ettirmek için hüsnüniyetle çalışacaklardır. Fakat hürriyetlerinden fedakârlıkta bulunmayacakları da hakikatlere dayanan bir olaydır,.,,
Mahyada çeteciler bombardıman edildi
Londra, 4 (YtRS) — İngiliz askeri uçakları, Malayadaki tethlşçilere karşı harekâta geçmişlerdir.
Bugün Malayadan alınan haberlere göre. Kuala Limpur’un şimalindeki çete toplulukları, hükümet kuvvetlerine mensup uçaklar tarafından başarılı bir bombardımana tutulmuşlardır.
Yunanistanın Birleşmiş Milletler nezdinde talebi
Londra. 1 (YİRS) — Lake Success-ten gelen haberlere nazaran, Yunanis-tanın Birleşmiş Milletler nezdlndekl delegesi, Genel Sekreter Trygve Lie-ye yazdığı bir mektupta. Yunanlsla-nııı Yugoslavya İle olan ihtilâfın yatıştırılmam ve Yugoslavya ile Bulga-ristanın yeniden diplomatik münaja batının tesisi hususuna Amade ou-hınduğıınıı bildirmiştir.
Dünkü Meclis müzakereleri
Hollandaya tanınan tiraj hakkının birinci müzakeresi dün bitirildi
Ankara 4 (İstihbarat Büromuz bildiriyor) — Büyük Millet Meclisi, bugün Feridun Fikri Düşünsel in Başkanlığında toplandı. Gündemde yer alan Hastalık Sigortası Kanunu,, Blnu Yapımı Teşvik Kanuniyle İnşaat malzemesinin gümrük resmiyle muamele vergisinden muaf tutulmasına İmkân verir şekilde tadiline dair olan taşanların ve Çekoslovakya. Batı Almanya, Belçika -LÜksemburg ve İtalya Hükümetleriyle yapılmış ticaret ve ödeme anlaşmalarının tasdiki hakkındnkl tasarıların ikinci müzakereleri yapılarak kabul olundu.
Meclis Memurları Teşkilât Kanununda değişiklik yapılmasını derpiş eden kanun tasarısı görüşülürken, muhtelif hatipler söz alarak Milli Saraylar İdaresinin Meclise bağlı olmasına, buralardaki polis kadrosunun Emniyet Teşkilâtından çıkarılmasına itiraz ettiler. Bir milletvekili “Meclis gayri mesuldür. Millî Sarayların Meclis bünyesi içine alınması doğru değildir. îyl İdare edilmediği takdirde, şikâyetler Meclise teveccüh edecektir. Polis gibi silâhlı kuvvetlerin daimî İnzibat ve disiplinini Meclis temin edemez,, dedi. Fakat birinci müzakeresi bitirilen tasanda değişiklik yapılmadı.
Kuraklık dolayısiyle Maraştan göç eden köylülerin durumu ve Gördes ilçesinin nakledileceği Kocamutluk
Komünistlerin bir hezeyanı
Daniıuarkadan İzmir Yüksek Ticaret Okuluna gönderilen mektup Savcılığa teslim edildi
tzmir 4 (Hususi muhabirimiz bildiriyor l — Bugünkü posta ile Da-nlmnrkadan postaya \erildiği anlaşılan bir mektup. İzmir Yüksek E-knnoml ve Ticaret Okulu öğrenci Derneğine gelmiştir
Jön i’ürkler imzasını taşıyan bu mektubun bir Komünist tertipi olduğu İlk nazarda anlaşıldığı için ne-men Cumhuriyet savcılığına gönderilmiştir. Mektupta, şair ı Nâzım Hikmetlin Ankara Cezaevinde gar* divanlar elinde çürümekte olduğ kendisini kurtarmak için Unesko nezdinde yaptıkları teşebbüsün reddedildiği. bu neticeden C.H.P nin meni nün olduğu belirtilmekte, bu şairim zindanlarda inlemesine nasıl müsamaha edildiği sorularak onu kurtarmanın demokrasinin bir zaferi olacağı ilâve edilmektedir.
Mektuba (Nâzım Hikmet) in Ankara cezaevinde yazdığı iki şiir de raptedilmiştlr.
Bu hâdise, komünist çarkının yurt içinde olmasa bile yurt dışında İşlemekte olduğunun bir delili sayılmaktadır. öğrerifcl Birliği komünizme karşı daha esaslı bir mücadeleye atılmaya karar vermiştir.
İnönü Armağanı, bu sene kimlere verilecek?
Ankara 4 (Hususî muhabirimiz bil diriyor) — Her yıl verilmekte olan İnönü armağanının bu yıl, kimlere dağıtılacağı hcnıen hemen tesbit o-lunmuştur:
öğrendiğimize göre Armağanın teknik mükâfatlarının kimlere verileceği taayyün etmiş bulunmaktadır.
Teknik mükâfat bu vıl, İcat kabiliyeti gösteren teknik bilgi sahiple-rınç verilecektir. Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanan liste, Başoa-kanlığa sunulmuştur Armağanın e-debiyat mükâfatının kimlere verile ceği lıenüz tesbit edilmiş değildir
inşaatı hakkındnkl sözlü sorular, sahiplerinin ve Bakanların Mecliste hazır bulunmaması yüzünden tehir edildi.
Emekli Sandığı Kanununun 65 inci maddesinin tadili hakkındaki kanun teklifi Geçici Komisyona havale olundu.
Hollandaya tanınan tiraj hakkının kullanma şeklini tesblt eden anlaşmanın birinci müzakeresi yapıldıktan sonra cuma güntl toplanılmak Üzere oturumu son verildi.
Hemşireler Kanunu
Ankara 4 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Çorum milletvekili Ha-sene İlgaz’ın Hükümetle mutabık kalarak hazırladığı Hemşireler Kanunu teklifinin bugün Meclis Sağlık Komisyonunda görüşülmesine başlanmıştır. Teklifte hemşirelerin gündüz ve gece ekipleri halinde münavebeli olarak sekiz saat çalışmaları ve barem dahiline alınmaları teklif edilmektedir.
Komisyonda, bu esasın kabulü halinde, hemşirelik mesleğinin gelişeceği. hâlen evlenerek meslekten ayrılmış yüzlerce hemşirenin tekrar mesleğe döneceği, ayrıca bu hükümler sayesinde birçok genç kız ve kadınların hemşireliğe intisap edecekleri İzah edilmiştir. Neticede, Sağlık Bakanlığınca tasan hakkında İzahat verilmesi lüzumlu görülmüş ve müzakere başka güne bırakılmıştır.
7 ocak toplantısına büyük hazırlıklar
İzmir delegeleri 7 ocak gündemini tetkik maksadiyle yapılan toplantılara iştirak ettiler
Ankara 4 (Hususi muhabirimizden) Şehrimiz Demokrat Parti İleri gelenleri. 7 ocak toplantısı hazırlıklarına ehemmiyet le devam etmektedirler. Bu cümleden olarak, Genel îdare Kurulundan Adnan Menderes ve Fevzi Lûtfi ICaransmanoğlu, Izmirden gelerek Kurulun 7 ocak gündemini tetkik etmek maksadiyle yaptığı toplantılara İştirak etmektedir
Siyasî çevrelerde hâkim olan kanaate göre, ruznamenin tesbitl hususunda gösterilen titizlikten de anlaşılacağı gibi 7 ocak toplantısında esaslı meseleler görüşülecek ve bin-netice esaslı kararlara varılacaktır
Aynı kaynaklara göre 7 ocak toplantısı icra! bir kuvvete sahip bu lunmamökla beraber tüzüğün 20 inci maddesi ude kayıtlı mûtad toplan tılardan çok farkı, ve mühim bîr değer taşıyacaktır.
Feke Demokrat Parti ilçe kongresi toplandı
İzmir 4 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Feke Demokrat Parti ilçe kongresi, bugün toplanaıak eski idare kurulu raporunu müzakere ve kabul etmiştir. Bu meyanda söz alan bazı hatipler 1950 seçimlerinin çok yaklaştığına dair Ankara ufukların da belirtilerek dolaştığını kaydederek C.H.P. nin seçim tarihini D.P. je hazırlanma fırsatım vermemek İçin gizli tuttuğunu söylenişlerdir.
Ankara toplantısına katılacak Ay'dın delegeleri, yann tzmirden hareket edeceklerdir.
Radyo taksitleri hakkında bir sözlü soru
Ankara 4 (Hususi muhabirimiz bildiriyor ı — Demokrat Parti milletvekillerinden Kemal Özçoban, buğun Meclis Başkanlığına bir sözlü önerge vererek radyo taksitlerine niçin bir misli zam yapılmak istendiğini Başbakanlıktan sormuştur.
Senato talimatnameyi bugiin de müzakere edecek
GazotocHllc EnHtltüal) Yönetmeliğinin İlk tetkiki senatoda yapılmıştır. Bugün ikinci defa olarak gözden geçirilecektir, öğrendiğimize göre gazetecilik enatıth-«Üne verilmeni düşünülen şekil şudur: EnHt.ltü i ftÖmcHtrlik bir lahHİl verecektir. Yalnız enstitü programına dahil deralerden bir kıamını Üniversite fnkul içlerinden birinde görmüş olan öğrenci lor aynı der»ıl«ıri cnNtltÜdo takibe merbut olmayacaklar vo enstitüdeki tedrisatı İki HÖmcHtr İçlndo bltirebüereklcrdlr. İmtihanlarda haşan güsterenlrre bir bşlğr verilecektir, Prensip itibariyle olgunb. İmtihanlarını vermiş olrın Hro mezunları kabul rdllocolctir, fnkat »arı kari hamili gözet er ilerin de iki nene müddetle enstitüye alınmaları kuvvetle muhtemeldir. Enstitü İktisat Fakültesine bağlı olarak mart ayı bnşında faaliyete geçmiş olacaktır.
Komünistlik suçundan mahkûm olanlar
Birinci Ağır Ceza Mahkemesinde Komünist propagandası yapmaktan aanık olarak muhakemeleri yapılan Hukuk Fakülteni asİBtnnlarından Şehabeddin Bakırnan ile Ferit Sügen, Ruhi Göktan 9 ar ay hapis cezasına mahkûm olmuşlar. diğer arkadaşları da beraet etmişlerdir.
Yunan Başkonsolosu memleketine dönüyor
4 seneden beri şehrimizde Yunan lotanın Başkonsolosluğunu yapmakta o-lan Mlşcl Melas Hariciye Bakanlığında yüksek bir vazifeye tâyin edilmiştir.
Haber aldığımıza göre. Başkonsolosluk vazifesine Yunan Dışişleri Bakanı Çaldarlsln Hustlsî Kalem Müdürü Jorj Chrlstopolls tâyin edilmiştir.
Senelerden beri Başkonsolosluk vazifesinde. yalnız Yunan kolonisinin değU, başta boam olmak üzere umumî olr sempati kazanan Mişcl Melas’a yeni vazifesinde de başarılar temenni ederiz.
M
Teknik Üniversite Talebe Birliğinin kongresi
Teknik Üniversite, Genel Kurul toplantısını Önümüzdeki cumartesi günü saat 14.30 da yeni konferans salonunda yapacaktır. Kongro bitirilemediği takdirde pazar günü de devam olunacaktır.
Üniversite Talebe Birliği Valiye teşekkür etti
Üniversite Talebe Birliği adına bir heyet Vali ve Belediye Başkanı Opd. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökayı ziyaret derek otobüslerde talebeye yapılan tenzilâttan dolayı yüksek tahsil gençliğini^ teşekkürlerini bildirmiştir. Ve valiyi cu* marlcsl günü neticelenecek olan güt reş müsabakalarına ve mükâfat tevzi törenine davet etmiştir.
Vali ve Belediye Reisinin dünkü tetkikleri
Vali ve Belediye Başkanı Prof. Gökajı Fatihte Malta Çarşısındaki Şekerci Hm nını teftiş etmiş ve neticede gayrî sıhhi şartlar İçinde bulundukları görülen blf) kısım vntandnşlnrın oturdukları od ala t tamir edilerek temizlettirilmiş ve tekrar yerlerine yerleştirilmişlerdir. Ying Fatihteki bekârların ikamet ettiği han odalarında fenni temizlikler yaptırılmıştır.
Başbakanın tetkikleri
Şehrimizde bulunan Başbakan Şem-seddln GÜnal tay, bu sabah beraberinde Vali ve Belediye Başkanı Ord. Prof. Dr. Fahreddln Kerim GÖkay bulunduğu halde Şişlideki Atatürk inkılâbı müzesini gezmişler ve müzenin daha zenginleştirilmesi ve bilhassa Atatürk’ün îstanbul-da geçirdiği zamana ait eserlerin İlâvesi hususunda direktifler vermişlerdir.
Odun ve kömür fiyatları Belediyece murakabe ediliyor
Son günlerde şiddetlenen soğukların olun vo kömür satışları üzerindeki tesiri etrafında Belediye Rcİb Muavini Celâl îzgl ile İktisat Müdürü ve murakıpları tarafından şehrin muhtelif yerlerinde incelemeler yapılmıştır
Halkın ekseriyeti daha evvel odun ve kömür ihtiyaçlarını temin etmiş olduklarından son günlerin soğukları bunlar üzerinde fazla tesir yapmamıştır. Fiyatlar şehrin muhtelif semtlerinde bu-İunan belediyenin 16 bayie yaptırdığı tanzim satışları sayesinde değişmemiştir. Elde ihtiyacı karşılayacak stoklar bulunduğundan fiyatların bundan sonra da yükselmesi İhtimali varit değildir.
Katlıçcşnıedekl gecekondu sakinlerinin odun ve köınür almak üzere Yedlku-leyc kadar geldikleri anlaşıldığından halka hem kolaylık olmak, hem do fahiş ücretten halkı korumak üzere Kazlıçeş-mede belediye m ütemedi tarafından o-dun ve kömür bayi teşkilâtı yapılması kararlaştırılmıştır.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBÎ ROMAN
- 36 -
“— Sizi biraz daha bekleteceğini. Evvelâ şunları muayene etmeliyim. Zira, üç saatlik yoldan geliyorlar. Bunun bir de dönüşü var... Takdir edersiniz. Sözlerini ilâve etti.
Tam bu sırada sıraların arkasından gözle görülmeyen bir kadının iniltileri işitildi. Dr. Namık Ahmet. “Bu da nedir?,, diye sorar gibi hemşire Gertrud'un yüzüne baktı. Hemşire Gertrud:
“— Bir köylü kadın: dedi. Kim olduğunu, niçin geldiğini ben dc bilmiyorum. Ne sordum sa cevap vermedi. Hep böyle sızlanıp duruyor.
Must&UI, uzun bekleme sofasının bir köşesinde, duvara dayanmış bir kocaman çıkını andıran bu kadıncağız, kendisine yaklaşıldığını hisseder etmez deminki iniltilerim bir yaygara temposuna çıkardı:
“— Hanım, neyin var? Neden böyle bağırıyorsun ?
Acayip mahlûk büsbütün büzüldü. Başı nerede, ayaklan nerede, hiç farkedllmlyordıı. Yalnız bu şekilsiz vücudun bir yanında kenetlen’ mlş bir elin çarıkla pabuç arası bir çift ayakkabıyı sımaıkı tuttuğu görülüyordu. Doktor, hastanın Üzerine doğnı igildl ve sırtını hatif hafif okşayarak:
“— Ama sen böyle yaparsan ben derdine
176
çare bulamam kİ... dedi. Nereden zorun olduğunu ne bileyim.
Kadın bunun üzerine büsbütün hırçınlaştı:
“— Elleme beni... Elleme beni! Çekil üstümden! diye haykırdı.
Hemşire Gertrud bu gibi acayip sahnelere alışkındı. Doktorun yanıbaşmda, iri beyaz dişlerini gösteren geniş bir tebessümle gülümseyerek bakıyordu. Hattâ gözlerinde şefkat ve merhameti andırır bir ifade bile vardı. Buna rağmen hemşire Gertrud’un böyle hâdiselere şahit olması Namık Ahmcdin milli gururuna dokunmaktan hâli kalmazdı; köylü hastalan bu çeşit iptidailiklere düşmedikleri zamanlarda bile onun her gün ütüiü, bembeyaz iş gömleği, altın sarısı saçlarının üstünde her gün kolalı başlığı ve birçok eczalara girip çıktığı, birçok yaraları açıp sardığı halde hiçbir kirin iZini taşımayan, seride yetişmiş yaseminler gibi terütaze elleriyle, bu, kimbillr ne zamandan beri su ve sabim yüzü görmemiş, kaba saba paçavralara bürülü vücutların yanındaki pırıl pırıl huzuru, zavallı doktorun yüreğine daima garip bir üzüntü verirdi; Ve hemşire Gertrud’u, uzaklaştırmak için birtakım vesileler arardı. Bu seter de Öyle oldu; onu, lâboratuvarda bir şey aramaya gönderdi ve dönüp sert bir sesle köylü kadını azarlamaya başladı:
“— öyleyse kalk git; bana boa yere vakti* mi kaybettirme, dedi. Bak, üç hastam daha var. İki saattir beni bekleyip duruyorlar.
Yerdeki ufunetli külçeden çıkan sesler birden yumuşadı. Bir kol, bir bacak harekete geldi; sargılar içinde bir baş kımıldadı; eski Asıır kabartmalarında görülen bir yüz Namık Ahmetten yana çevrildi:
Aman etme, doktor! Ben kime gideyim
177
çimdik?.. Yollarda ölüp kalırım. Buraya varın-cıyadek kaç defa düşüp kalktım. Aha, şuracığımda bir değirmen taşı var, dönüp durur, dönüp durur. Buna bir çare bulsa btılsa sen bulursun dediler.
Ve kadıncağız boğazlanan bir koyun gözleriyle doktora bıkarak sol böğrünü gösteriyordu. Namık Ahmet, onu güç belâ yerinden kaldırıp muayene odasına soktu:
“— Beni biraz bekle! Şimdi gelirim... diyerek sıranın üstünde bekleyen iki hastaya doğru gitti. Demin gözden geçirilen filmlere göre bunlardan birinin sağ tarafında iltihaptı bir “Pleu-l’ösie,,, öbürünün sol ciğerinde bir büyük “Ca verne,, vardı. Birinciden tahlillik su alınacak, İkinciye de bir pnömotoraks tecrübesi yapıla çaktı. Fakat, her iki İş İçin de vakit pek dardı Dr. Namık Ahmet, bunların önünde, bir müddet, ne söyleyeceğini şaşırıp düşünceye daldı. Her birinin üçer, dörder saatlik yoldan geldiklerini bildiği bu iki zavallı köylüye *’Şimdl gidin de yarın gelin!,, diyemezdi. Geceyi nerede geçirecek* lerdî? Belki, ceplerinde han paralan bile yoktu
Her vakit olduğu gibi bu sefer de hemşire Gertrud imdadına yetişti. “Pleur^sle,, liyi İşaretle;
°— Bunun pompajını şimdi ben yapıveririm; dedi. Siz şu genç adamla meşgul olunuz.
Doktorun, ilk konuştuğu zayıf, uzun boylu delikanlı gittikçe artan ve nerede ise bir sinir kriziyle neticelenecek gibi görünen bir sabırsızlık içinde kâh mustatil ve loş bekleme şalinin çıplak duvarları boyunca, kâh boş sıralar arasında beş aşağı on yukarı dolaşıp duruyordu.
Dr. Namık Ahmet, hâlâ ne yapacağını bil-
178
mez bir halde ve elleri böğründe hemşire Gert-rud’a cevap verdi:
H— Alâ: fakat, bununla iş bitmez ki... Alacağınız suyun tahlili lâzım; dedi ve boynunu büküp “Caverne,, li hastanın yüzüne bakarak:
“— Sonra, bunun “Pnömotoraks,, ı da var.
Doktor, bu iki hastanın önünde, sanki, alacaklılarına cevap vermekte güçlük çeken bir devlet düşkünü gibi duruyordu. Birden, aklına, mûcizc kabilinden bir çare gelmlşçesine gözlen parıldadı; doğruldu; elini beyaz iş gömleğinin düğmeleri arasından ceketinin cebine daldırıp para cüzdanını çıkardı:
“— Alın; dedi. Bununla bir sıcak çorba içersiniz. Geceyi de rahat bir handa geçirirsi niz. Yarın sabah, erkenden sizi bekledim.
Ve her birine birer lira uzattı Hastalar, bunun üzerine, yanlarından uzaklaşıp giden bıı acayip hekimin arkasından, şaşkın şaşkın balca kaldılar.
Namık Ahmet, hemen uzun boylu delikanlının yanına seğirtmiş ve onu kolundan tutarak biraz evvel bulunduğu odaya götürmüştü.
“— Otur bakalım. Hayrı Efendi; kusura bakma! Sen yabancı değilsin. Bu zavallı insanlar...
Şimdi, oturduğu koltukta dizlerini birbirine çarpan ve avuçlarının arasında durmadan şapkasını mıncıklayan genç adam, birdenbire hareketsizlendi. Sanki, beklenmedik bir şöyle karşılaşmış gibi donakaldı ve gözlerini dimdik Namık Ahmedln yüzüne dikip:
“— Zavallı insanlar mı? Bırak Allnhaşkı-na doktor bey; ben o köylülerin ikisini de tanırım. Her ikisi de biziın amca olacak herifin adamlarındandır, Kasıın Efendinin yetimleri dâvasında bunlardan birinin babası yalancı şahit-179
lerln elebaşılığını etmiştir; öbürünün babası da sahte koçanları tertipleyen meşhur köy muhtarı Hacı Ömerdir.
Sıska ve uzun boylu delikanlı bu sözleri bir çırpıda, hâlâ kenetli duran dişlerinin arasından, mırıldanır gibi söylemişti. Bir iki defa yutkundu; sonra yine aynı mırıltılarla İlâve etti:
“— Bu Ömer, amcam olacak herifle her şenaati birlikte işledikleri gibi — anlaşılan tövbe ve istiğfar İçin — Hacce de birlikte gitmişlerdir. İşte, sizin zavallı insanlar dediğiniz bu biçim mahlûkatm yavrularıdır ve belki ölüm halinde olmalarına rağmen tele sız onlardan çob para istemlyesinlz diye böyle çaputlara bürü* mÜşlerdir.
Bu genç, hâlâ ağzım açmadan ve çenesiı oynatmadan hir “Ventriloquc„ gibi konuşuyo* du.
••— Bir de tutup ellerine han parası verdi nlz. Vaziyetim müsait olsaydı, az kalsın, halı nlze kahkahalarla gülecektim. İyi yürekliliği bu derecesine bilmem ne denir, doktor bey!
Dr. Namık Ahmet önüne bakıp gülümsedi “— Ahmaklık, Hayri Bey: ahmaklık... ded “— Estağfurullah, onu demek istemedim. Fakat, şimdi anlıyorum politika işlerinde sizinb nasıl oynamışlar.
“— Şimdi sen o tarafı bırak, Hayri Bey bana kendi sıhhatinden bahset!
Doktorun bu cevabı üzerine, hasta gem tekrar dizlerini birbirine çarpmaya ve avuçla rının İçinde şapkasını mıncıklamaya başladı:
“— Sıhhatim berbat; gittikçe daha berbat., diye kekeledi.
“— Nasıl? Yaptıf^n kalsium şırıı^aları hiç fayda vermedi mi?
180 (Devamı var)
Sayfa 4
YENÎ İSTANBUL
5 Ocak MM
Siyasî meseleler ve muhabir mektuplan '
- - - -—a^—---- ' ır - - — er-* . r—
Ruslar, Habarowsk
mahkemesinden
neler bekliyorlar ?
Kısa günün kârı
HAYAL
Sovyetlerin tertiplediği yeni bir muhakeme komedisi
SOVYET Rusya, Uzak Şarkta Rus toprakları üzerinde yeni ve heyecanlı bir dâvaya başlamıştır. Gizli olarak cereyan eden bu mahkeme, harp suçluları aleyhine Ruslar tarafından açılan ilk dâvadır. Fakat, bunun da siyasi mahiyette bir dâva oldğunu derhal anlamak kabildir.
26 aralık 1949 da, mahkemede bulunmasına müsaade edilen tek ajans olduğundan Tasa ajansı, şu haberi İlân etmekteydi: Dun Sibiryada Ha-barovsk şehrinde, geçen harp esnasında Çin ve Rus esirlerine karşı mikrop silâhını imal etmek ve kullanmaktan suçlu 12 yüksek rütbeli Japon subayının muhakemesine başlanmıştır. Bu suçluların mücrim oldukları iddia edilmektedir. 731 numaralı harp esirleri merkezinin şefi olan General Kavaşima Giyoşi, bizzat imparator Hirohito tarafından verilen bir gizli emir üzerine bu mikrop silâhlarının kullanıldığını beyan etmiştir. Bu usulle 3000 den fazla esirin öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Rus askeri savcısı, iddianamesinde hususi surette yetiştirilmiş Japon birlikleri ve hususî Japon u-çakları vasıtasiyle. harp içinde cepheye ve cephe gerisine veba, tifüs, kolera ve diğer bulaşıcı mikropların atılmasına hazırlanıldığını ve bu korkunç hastalıkların insanlarla meskûn en kesif merkezlere, depolara, kuyulara. mahsullere, mer’alara sirayeti için her çareye baş vurmak karan verildiğini açıklamıştır.
Eğer hakikat İse. bu ifşaat karşısında İnsanlığın dehşetle titremesi icap ediyordu. Nerede ve kime karşı olursa olsun işlenecek. insaniyete aykırı bu tarz canavarca cinayetler, milletlerarası kanunların da şiddetle cezalandırması lâzımdı.
Ancak şu var ki. Sovyet propagandası, her şeyde olduğu gibi, bu dâvada da işi çığırından çıkardı, Öü defa da yine Moskova siyaseti, adaletin nezahetini kirletti, hâdiseleri bir propaganda çamuruna buladı.
Filhakika bu dâva esnasında da suçluların "Anî itirafları,, beklenmektedir. Bu meyanda, Amerikanın himayesine mazhar olan İmparator Hırohıto’nun ve diğer nüfuzlu prenslerin. bu mikrop harbini Amerika ve IngUtereye karşı da tatbik etme emrini bizzat verdiklerini duymamız mümkündür.
Diğer taraftan, bu muhakemenin tam şu günlerde açılmasında da, Moskovanın bir takım siyasi niyetlerinin âmil olduğundan şüphe edilemez. Son günlerde Japon hükümeti, Rusyada hâlâ esir tutulan ve komünistliği kabul etmeleri için en feci işkencelere maruz bulunan 400 bin Japon esirinin serbest bırakılmasını istemiş, halk da Ruslar aleyhine bazı nümayişler yapmıştı. İşte Sovyet-ler, bu taleplere bir cevap olmak ü-zere yukanda anlatılan dâvayı tertip etmeye lüzum gördüler.
Nitekim, Moskova radyosunun spi. keri, 29 aralık neşriyatında dilini tutamayıp şunları söylemiştir: "Beklendiği gibi, Habarovsk dâvası, bütün dünyada İsyan ve nefret uyandırmıştır. Bu isyan, bugün daha ziyade Japonları himaye edenler aleyhine olmuştur. Hâlâ cezasız bırakılan Hi. rohito’nun da İçyüzü. bu suretle meydana çıkarılmış oluyor. Japonya-nın şimdiki diktatörü Mac Arthur, Japonyanın içinde her şeyi gayet ince ve dikkatli olarak tetkik ettiğini ve böyle gayriinsanî cinayetler için yapılmış hazırlıklara ait en ufak bîr belirtiye tesadüf etmediğini söylemişti. Fakat 731 numaralı esir merkezinde bizzat çalıştığını itiraf eden suçlu Klkuşi'nin verdiği lfare, Mac Arthur'un maskesini aşağıya düşürdü, ve saire...,,
Yan resmî Bulgar gazetesi Rabot-niçesko Delo, şunları yazıyor: "Şimdi elimizde, Mac Arthur’un vo Amerikalıların, eski harp canilerini himaye ettiklerini ve Japonları yeni bir harp için hazırladıklarını isbat eden deliller vardır.,,
Bükreş radyosunun komünist tef-sirclsi de ayni teraneyi tutturmuş, tur:
"Habarovsk dâvası, Amerikan ve Ingiliz emperyalistleri için ciddî bir İhtar olmuştur. Ve onlara, diğer demokratik milletlerle birlikte Rusya-mn. beşeriyeti arkadan vurmaya ha-zırlananlann yeni cinayet manevralarını şiddetle önliyeceginl göster, miştir.,, - 1
Bu sakat ve hasta propaganda sağanağına İlâve edilecek bir şey yoktur. Eğer bu Japon subayları, kendilerine İsnat olunan suçları hakikaten işlemişlerse, cezalarını bulmalıdırlar. Fakat Habarovsk dâvasının, bir danışıklı döğüş tertibin, den başka bir şey olmadığı da âşl-kârdır. Sahte adalet kisvesine bürünen ve yalancı postun altından kurdun dişlerini ve kulaklarını görmemize mâni olamıyan bu dâva da, Buharin, Rajk ve Kostof mahkeme-yetler tarafından sahneye konan kirli politika gayeleri İçin yine Sov-leri serisine dahil bir komedi olmaktan ileri gldemiyecektir.
ALİ DEMİR
Ingiliz milletleri camiası dışişleri bakanların^
9 ocakta yapacakları Kolombo konferansı
---------o---------
Bakanlar, Asyadaki “soğuk harbe” karşı alınacak tedbirleri görüşecekler
Kî dünya harbi arasında geçen devre zarfında, İmparatorluk Konferansı, Ingiliz Milletler Câmlasını teşkil eden bağımsız devletler arasındaki işbirliğinin temel taşı idi. Gayri muntazam fasılalarla toplanır, fakat bu toplantılar arasında, kurduğu komiteler ve yayınladığı raporlar vasi-t as İyi a tesirleri belirli bir şekilde hissedilmekte devam ederdi.
imparatorluk Konferansı toplantıları, Başbakanları ve hor başbakana bağlı bakan, müsteşar ve sekreteri bir araya getiren muhteşem ve İnsan Üzerinde tesir yaratan bir hâdlso teşkil ederdi. Konferansların kendilerine hâs icrai vej’a tesrii yetkileri olmamakla beraber» aslî bünyeleri itibariyle bağımsız hükümetler temsilcilerinden müteşekkil bir toplantı olmak dola\ri6iyle büyük bir prestij taşırdı.
Bu toplantılarda, meselâ câm i aya yeni baştan şekil veren ve dominyonları tamamiyle egemen, bağımsız devletler kılan VVestminster Statüsü gibi hayati gelişmeler karara bağlanırdı.
Konferanslar* ne sebeple nrn verilmiştir:
ikinci Dünya Harbinden sonra yıllar geçip imparatorluk konferansı tertiplenmeyince, birçok İngiliz hayal sukutuna uğramıştır. Zira kanaatlerince, temel taşı telâkki ettikleri bu konferanslar yapılmayınca camia münasebetleri bünyesinin geniş ölçü-do zarar göreceğine inanmışlardı. Hakikatte, o devirlerde böyle bir konferans yapmamak için birçok kuvvetli sebepler mevcuttu. Hindistan İmparatorluğu, Burma ve Seylân bağımsı» devletler olarak yeniden doğmak üzere idiler. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı ve buna bağlı organlar, câm i a üyelerinin siya«otlerini koordine etmelerine yardım etmekten başka, Camin temsilcilerine, özel bir konferans tertiplemeye lüzum kalmaksızın buluşmak ve müşterek meseleleri gayri resmi müzakere fırsatları sağlamaktaydı.
Bundan başka her üye memleket, kendi öz harp sonrası kalkınmasiylc meşgul idi ve bütün memleketlerin ayni zamanda kalabalık resmi temsilci heyetler tayinine vakit veya fırsat bulmaları güçtü.
Bütün bu sebeplere rağmen yine de bir noksanlık hissedilmekte idi. Ka-nada'dan Seylân'a kadar Ingiliz Do-mlnyoniarının bağımsızlıklarını tahdit eden son emareler tamamiyle ortadan kaybolmuştu. Dominyonlar, ara yıllarda kuvvet ve itimadı nefis bakımından gelişmişlerdi. Milli siyasetlerini» hiç olmazsa câm i a orlaklariyle müzakere etmemeleri halinde, camiada eninde sonunda kendilerine de zarar verecek bir ikilik başgöstcrmesl melhuzdu. Hindistan. Pakistan ve Scylânın câmlaya bağımsız üyeler sı-fatiyle kabulleri, müşterek meselelerin kendi özel menfaatleri ışığında yeniden takdir edilmesi lüzumunu belirtmişti.
işte bu sebeple ekim 1948 de Ingiliz
Hindistan ■ Endonezya işbirliğine doğru
Yeni Delhi 4 (GHH) — Birleşik Endonezya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Dr. Sukarno, Hindistan Başbakanı Pandit Nehruya göndermiş olduğu bir mesajda şöyle demektedir; “Birleşik Endonezya Cumhurbaşkanlığına seçilişim münasebetiyle göndermek lûtfunda bulunduğunuz tebrik mesajına derin teşekkürlerimi sunarım. Milletimin
7








Yazan: Joseph Conrad
— Yarının ona neler hazırladığını kimse bilemez!
İhtiyar kadın, kaba bir söz işitmiş gibi irkildi. Ne garip fikirdi bu! Hele vaziyete uygun nazik bir cevap beklenirken! Gemide akşam elbisesini giymemiş olan Renouard onun gözünde bir asilzadeye benzemiyordu artık. Derbederliği üstün çıkmıştı. Kızgın bir eda ile yerinden kalktı:
— Geç oldu, dedi. Mademki bu geceyi de gemide geçireceğiz... Ama pek de yürekler acısı.,.
Profesör, piposunun küllerini silkeliyerek ayak üzerine dikildi ve cevap verdi:
— Emma’cığım, böyle daha iyi; çok daha iyi.
Miss Moorsom’un sandalyesi arkasında duran Renouard bekliyordu.
Genç kız da yavaş yavaş kalkarak bir iki adım ilerledi ve sahile baktı. Sanki denizle gökyüzüne birden yayılarak yıldırımla alev saçmaya hazır bir bora bulutunu andıran o ada. nın iri ve karanlık kütlesi yıldızların görülmesine mâni oluyordu. MIhs Moorsom, kamarasının kapısına doğru giderken dalgın dalgırı tekrarladı:
— Demek, Malata bu imiş..
Omuzlarının üstüne çektiği açık renk atkısı ve fildişine benziyen çehresi ile, ruhun derinliklerine kadar nüfuz edecek sözler söyliyen bir hayal mHhlûkıına benzemekteydi. Nefis bir musiki Aletinin tınlamam gibi benliğinden çıkan o sözlerle gaşyolmuş Renoaurd'ı o halde bırakarak bir şey söylemeden, bir İşaret yapmadan çekildi gitti,
Renourad orada hareketsiz kaldı. Sesine bu garip edâyı veren hisler neydi acaba? Cevabını bulamadı. Fakat başka cevaplar da bekllyen bir vaziyet vardı. Hakikati söylemek zamanı gelmiş miydiJ Yalnız bunu düşünmek onu perişan ediyordu.
Zaten herkeste bir önsezi var gibiydi, yolculuğun neşesiz günleri boyunca misafirlerin birbirlerinden bile çekindiklerini görmüştü. Profesör somurtarak bir kenara çekiliyor vc yalnız başına piposunu İçiyordu.
Renouard, Mis» Moorsom*un ona birkaç defa garip ve ciddî gözlerle baktığının farkına varmıştı; hattâ kendisiyle konuşmaktan kaçındığını sanır oldu. İhtiyar kadında da anlaşılmaz bir hoşnutsuzluk belirlyodu.
Ne yapacaktı ya şimdi?
Güvertenin kandilleri birer birer söndü. Gemi artık uykuya dalmıştı.
- 15 -
Miss Moorsom’un sessizce çekilmesinden bir saat sonra Renouard, güvertenin tentesi altında kurdurduğu hamaktan indi (yatakların hepsini misafirlerine bırakmıştı). Pijamasının paçalarını diz kapaklarına kadar kıvırdı vo demir başında nöbet bekllyen Kanağa görünmeden geminin ön tarafına gitti. Bir atlelinki gibi çıplak beyaz gövdesi karanlığın içinde bir hayaleti andırıyordu. Kimsenin haberi olmaksızm cıvadırayı boylayarak gemiden ayrıldı, dornirin zincirine tutunarak aşağı doğru kaydı ve kendin: denize koyuverdi.
Ilık suyun üzerinde bir balık gibi sessiz yüzerek uzaklaştı. Tatlı dalgalar onu yavaş bir hareketle kaldırıyor. Ba-zan kulaklarında çınlıyordu. Anı sıra dinlenmek vc İstikametini tayin etmek için doğrula doğrula sahile vardı; köşkünü saran bahçenin kenarına çıktı. Adada mutlak bir sükûn hüküm sürüyor, hiç bir ışık görünmüyordu. Çiftllkteki-ler de gemldekller gibi derin bir uyku İçinde İdi. Patikaya ayak bastığı zaman küçük bir deniz hayvanı kabuğunun çıtırdadığını duydu.
Devriye gezen sadık melez bekçi, hemen kulak verdi; ve karanlığın içinden çıkan hayaleti görünce korkusundan diz çöktü. Fakat gelenin kim olduğunu anladığı vakit ayağa kalktı ve dilini şaklatarak:
— Tse, tse, tse, ofendı gelmiş! dedi.
— Ses çıkarma Luiz, beni dinle.
Evet, yüksek sesle konuştuğunu kimsenin duymadığı, körü körüne itaat edilen ve kendisine hiç bir zaman bir sual tevcih edllemiyen efendisi İdi... Gecenin karanlığında o. acele acele konuşuyor, sanki tek bir saniyenin kaçırılmasını istemiyordu. Luiz ise, Üç misafir geldiğini öğrenince dilini yine şakırdattı. Diliyle yaptığı bu gürültüler, heyecanının bir nevi stenoğrafyası gibiydi; ve onlarla türlü türlü mânalar ifade edebilirdi. Renouard’ın sözlerini tam bir sükût içinde dinledi ve yalnız, efendisi durduğu ânlarda hafif bir "evet efendim,, fısıldadı.
Renouard ısrarla ilâve etti:
— iyi anladın değil mİ? Biz yarın sabah karaya çıkmadan önce hiç bir hazırlıkta bulunmıvacaksın, Biz geldiğimiz vakit Mr. Walter’in adaları dolaşmaya çıktığını söyll-yeceksin.
— Evet efendim.
— Yanlışlık olmasın, dikkat et.
— Evet efendim!
Milletler Câmiası Başbakanları Konferansı toplanmış ve hâdise gerek ln-gilteredo ve gerek diğer camia memleketlerinde memnunluk ve İç ferah-lığlylo karşılanmıştır. Bu konferans, eski lmpuratorluk konferansları hilâfına kısa sürmüş, tamamiyle gayri resmi, son derecede samimî bir ha ve içerisinde cereyan etmiştir. Fakat hakikî bir başarı teşkil eden bu konferans gelecekteki işbirliği için model İttihaz edilmiştir.
Bunu takiben 1949 ilkbaharında camia memleketleri Dışişleri Bakanları konferansı yapılması kararlaştırılmış ve diğer 4 camla memleketiyle ilgili olarak merkezî bir durumda olduğu mülâhazaslyle, konferansın Seylân başkenti Kolombo’da yapılması uygun görülmüştür. Bilâhare, İlgili makamların 1949 ilkbaharında milletlerarası ödevleriyle siyasi meşgalelerinden ayrılmaları imkânsız olduğu cihetle konferansın tehiri İcap etmiştir. Şimdi toplantı 9 ocakta Kolom-hoda açılacaktır. Birleşik Kırnllık temsilci heyetine Ingiltere Dışişleri Bakanı Mr. Bcvln başkanlık edecek ve kendisine Câmla Münasebetleri Bakanı Mr. Noel Baker refakat edecektir.
Müşterek İlgiyi haiz meseleler:
BÖylece, Kolombo konferansının, ânl veya olağanüstü bir siyasî hâdise değil, câmla Işblrllfeindekl mantıkî gelişmeler serisinin en sonuncu olayı olduğu görülmektedir. Maksat, açık sözlülük vo samimiyetle, müşterek ilgiyi haiz dış siyaset meselelerini görüşmektir. Bu müzakereler, konferansa iştirak edecek herhangi bir hükümetin nihai kararlar vermek hususundaki serbestliğini önceden tahdit etmlyocektlr. Zira her câmla üyesi kendi öz millî siyasetini takipto serbest olduğu gibi nihaî karar ve sorumluluk kendi öz parlâmentosuna aittir.
Konferans gündemine dahil olduğu muhakkak olan bir konu, komünizmle demokrasi arasındaki soğuk harbin son gelişmeleri. Güney-Doğu Asya ile Uzak-Doğudaki durumdur.
Aynı «imanda, Büyük Britanya ile İngiliz Milletler Camiasının Avrupa Birliği hareketiyle münasebetleri de csnsh surette gözden geçirilecektir.
Bugün câmla, dünya işlerinde hattâ eskisinden daha hayati ve lüzumlu bir rol oynamaktadır. Modern icatlar ve her biri dünyanın bir küresini kaplayan İki büyük devletin ortaya çıkması zaman ve mekân merhumunu ortadan kaldırmış ve bu İtibarla dünyanın stratejik ve siyasi meseleleri fiilen tek bir mesele haline girmiştir. Bu durum karşısında 3 Asya devletinin dahil bulundukları bir devletler grupunun demokrasi ve hürriyete karşı inancını muhafaza ve idame ettirmek hayatî önemi haiz bir ödevdir.
Bu ödevi başaran İngiliz Milletler Câmiası beşeriyete eşitsiz bir hizmette bulunmaktadır. Muhtemel olarak bu hizmet programının on mühim kısmı Dış Bakanlarının Kolornbo konferansında kararlaştırılacaktır.
yeniden doğuşu arifesinde, Endonezya halkının Hindistana karşı olan minnettarlığı derecesini ölçmek hususunda gayret sarfetmekteyim. Geçmişte, Hindistanın lideri olan Pandit Nehrunun bükülmez ve yakın alâkası ve bilhassa mücadelemi-
♦ zl desteklemesi baha biçilmez bir yardım teşkil etmiştir.,,

malata çiftçisi
T
BELKİ İmkânsız, belki lüzumsuz görülecek bir hayal peşindeyim: Bugünkü ve sonraki nesilleri, vücudundan habersiz bulundukları bir mirasa kavuşturmak hayali, on eski maralların anlattığı ve hazine üstüne hazine yığarak çağın eşsiz bir ülkesi haline goıip de olduğu gibi denizlerin dibine çöken Atlantis'e benzer bir servet ki topluluğumuza kalmış mirasların en çok aranmaya değenidir. Oz sahibine iade etmek fırsatını kaçırmak üzere-ylx.
Muhtesom bir odeblyat tasavvur •diniz kİ yaratanlarının çocukları onu bilmezler. Bugünkü edebi hayatımız kaynaksız ve gelenekçi» olmanın açıtını çekiyor; halbuki altı asırlık ulu çınar yanıbaıımız-da.

Ona noler borçlu olduğumuzu bilmemek bütün bir camianın hislerini, hassasiyetini, düşünüş tarzını nereden aldığını bilmemektir. Hâlâ, kırıntı vo döküntüleriyle i>l-zl beslediğini inkâr edemeyiz. Divân edebiyatı (ondan bahsetmek istiyorum) her zaman ve her yerde rastlanabilecek hâdise değildir. Beş altı asrı kaplamak üzere bir kere vukubuldu ve onu biz vücu-de getirdik. Ne hor hakmaya hakkımız var. ne unutmaya.
Bâkl, Yahya Bey, Nef'l. Nazlrn, Nâbi» Haleti, Nedim, Galip gibi adamlar bir Garp memleketinde yetlşseydl dÜnyacA takdis ve tebcil edilir, blzler de türkçeye çevirir dik O edebiyatın yer yüzünden kalkmasına, ölü diller arasına gir( motine gönül razı olmuyor. Fakat kurtarılacaksa şimdiden teşebbüs etmek zarureti var, çünkü onu ıâ-yıkiyle bilenlerin sayısı gltikçe a* tatmaktadır. Bunlar da yokolursa iş büsbütün güçleşir, belki imkânsızlaşır.

Divân edebiyatının kıymeti veya kıymetsizliği hakkında çok şc/ söylendi; hattâ bir vakitler jnu batırmak hem bir nevi politika oldu, hem de cahillerle tembellerin isine geldi: Bu itibarla divân şiirinin dünya ölçüsündeki ehemmi yet ve mânasını o gibilerden sormak faydasız. Zaten burada onun münakaşasını yapmak arzusu yoktur. Mosolo şu zaviyeden mütalaa edilebilir:
İzmir Şehir tiyatrosu faaliyeti
*
Kuruluşundan beri büyük bir ilerleme kaydetmiş olan İzmir Şehir Tiyatrosu, artık Ege’nin benimsediği bir sanat müessesesi haline gelmiştir
Bu kiba zamanda elde edilen başarıda sanatkârlar kadar İzmir belediyesinin de hissesi vardır. Geçen yıl Fuardaki Kışlık Tiyatronun yanması üzerine Halkevinin küçük ve kifayetsiz sahnesine sığınan Şehir Tiyatrosu, burada d» Paydos. Ağlayan Kız ve Boş Beşik gibi eserleri büyük bir başariyle sahneye koydu.
İzmirde tiyatronun mesaisi hakikaten yorucu ve imanla sebat isteyen bir haldedir. Kış temsilleri ve Fuar müddetince, Kültür Parktaki Açık hava tiyatrosunda devam eden yaz sezonundan başka, iki devre arasında tertiplenen geniş turnelerle tlyatrosuz bölgelerde, tiyatro zevki-

Reşat Nuri DARAOO
Sevilsin, sevilmesin, bediî kıymeti ve sanat bakımından oısizliği inkâr edilomiyecek bir edob! hazînemiz var. Onu vücudo getiren pek büyük sairlerin esorlerini basmak borcumuzdur. Okunsun okunmasın hepsinin eserleri basılmış bulunmalı: Modeniyot icabıdır. Kaldı ki ondan on yüksek sanat ve estetik ilhamı alan bahtiyarlar da bulunabilir. Hiç bir işe yaramazın dahi Divân edebiyatını en dikkatli, en geniş, en ilmi şekilde ve imkân da iresinde oksiksız olarak noşretmek afakî estetik namına, halis edooi yat namına vazifedir.
Bir milletin Divân edebiyatı gı bi bir hâzinesi olup da onu basmaması vo bu yüzden bir iki nesil sonra adını bile silinmeye mahkûm etmesi akıl almaz bir hâdiso sayılmaz mıî

İş hayli çetindir. Fakat tekrar odelim, uğratmaya doğer. Vo on ileri tenkit usullori ile ele alınmalıdır ki basılan eserlerin bütün zenginliği sozilebilsln. Bugünkü kültür seviyesi Divân şairleri gibi beş altı asır üzerinde sıralanan klâsik üstadlar eserlerinin notsuz, lûgatçeslz, şerh ve tefslrsiz nesrine müsaade etmiyeccği gibi dilimizin geçirdiği değişikliklerde bu yolda çalışılmış, İşlenmiş tabılar icap ettirmektedir.
Türk harfleriyle basılan divân nisbeten azdır; onlar da — bir iki tanesini istisna edorsek —gelişi güzel ve çok hatalı basılmış bulunuyor. Zaten eski yazımızla dahi matbaadan geçmemiş nice divânlar var. Bütün bunlar, lüzum gösterdikleri dil, tarih, mitoloji v.s, izahlarlylc birl.kte, ancak devletin başarabileceği mükemmel bir şekilde vücudo getirilmeli»
Mevcut seçme şiir dergilorıylc klâsik edebiyatımız hakkında kâfi dorocede fikir verilemiyeceği şüphesizdir. Verilse bile o edebiyatın yazma nüshalar. esk; harfler yahut yalan yanlış yeni harflerle tertip edilmiş ciltler halinde kalmas* caiz değildir, irfanımızı sevon hor Türk vc hor yabancı İstediği şairin eserini her bakımdan güvenilecek bir tarzda basılmış olarak bulabilmeli. Bu, hom kendi medeniyeti-mizo hem de dünya medoniyotino karşı vazifemizdir.
Bir âbide kurmak bahis mevzuu mu. Fakat âbidcyo hak kazanmış bir edebiyatımız var.
ni aşılamak gayesiyle temsiller verilmektedir. Bütün bunlardan başka kışın hafta tatillerinde, Ege bölgesindeki kaza veya vilâyetlerden vaki davetler Üzerine birer günlük ara turneleriyle temsiller verilmekte ve bu suretle Ege bölgesinin tiyatro ihtiyacı kısmen karşılanmaktadır.
Repertuar bakımından da ihtiyaca göre tertiplenen program çok verimli neticeler vermiştir Bu yılın ilk eseri olan Boş Beşikten başka Koca Bebek, tik Adım, Para Uğurunda gibi birkaç telif esere temsil programında yer verilmiştir.
Beş yıl evvel, İzmir Belediyesinin teşebbüsü ile kurulan tiyatro, bugüne kadar sebatlı çalışma ve ciddî hamlelerle ilerlemiş ve en büyük eksiği olan binasızhk meselesi de Tayyare Sinemasının satın alınma* siyle hal yoluna girmiştir.
Reşad Nnrl Darago
Renouard denize doğru ilerlerken arkasından gelen Luiz uşaklardan birkaçını çağırıp sandalı indirmeyi teklif etti.
— Pek sersemsin!
— Tee, tse. tse.
—Beni görmemiş gibi hareket edeceksin demedim mi?
— Evet efendim ama gemi pek uzak. Ya boğulursanız?
— Buğulursam hem benim hem Walteı* hakkında istediğini söylersin, ölülerin hiç bir şey umurunda değil.
Bu sözler üzerine denize daldı ve karanlık suyun içinde efendisini seçemez olun melezin “tse, tse, tse,, sini İşitti.
Dönüş zahmetli oldu. Boylamak lâzım gelen uzun, vo fakat kendisini arzusuna da kavuşturacak olan mesafe onu yordu. Sanki geçirmekte olduğu sevgi buhranı kuvvet ve kudretinin dayandığı o görülmez destekleri temelinden yıkmıştı. Hattâ yüzerken, bir aralık hayatın sınırlarını bile aştığımı İnandı; gayret İatemiyeıı, dinlenme sağlayan ebediyeti yakından gördü. Gözlerini bir yıldıza dikerek hayatın öte tarafına yüzmek kdlay alacaklı... Fakat kendi kendine: "Karşılarına çıkmaya cesaret edenılyerek intihan yeğ gördüğüme hükmedecekler,, dedi ve bu düşünce İle tekrar kuvvet buldu.
Kimseye görünmeden gemiye döndü ve bitkin bir halde hamağına uzandı. Sanki hayatın öte tarafına geçerek bir yıldıza yaklaşmış ve orada rahatı, sükûneti bulmuştu.
IX
trl yarların sabah ışığından ve göz kamaştırıcı parıltısından koruduğu koyda tatlı bir serinlik hüküm sürmekle idi. Yolcular bahçenin alt tarafına çıktılar. Donuk ve resmî tavırlarla şundan bundan konuşuyorlardı, Profesörün kız kardeşi el gözlüğünü açarak o yeni ufukları süzmeye koyulur gibi yaptı; fakat hakikatte zavallı Arthur'ü aramakta idi. Profesör kadınlara yardım etmek vazifesini üzerine almıştı; zira, adamlarına bazı emirler vermek arzusunda bulunan Renouard, patikadan acele İle İnen meleze doğru gitmişti. Güneşin altında parıldayan köşkün önüne bir sıra uşak dizilmişti; selâm vaziyetinde sıralanmış bir manga askere ben-ziyordular.
Luiz daha yukarıda İken şapkasını çıkarmıştı, Renou-ard onun »özlerini dinledi, misafirleri ağırlamak İçin alacağı tedbirleri sordu. Efendinin odası hanımlara verilecek, oraya bir yatak daha konulacaktı... Ondan sonra... Burada bekçi Luiz etrafına bakarak ilâve etti;
t
Nebatlarda
f
misafırseverlik
i NSAN topluluklarının “hamiyet ve | fazilet, mefhumlarını âdeta lügatlerden silmek istediği bir devirde, müfrit egoizm taraftarlarına, nebatlar camiasında bile misafirlik ve fedakârlık bulunduğunu izah etmek herhalde kolay bir İş değildir. Fakat, inanılsın veya inanılmasın, bu bir İlmî hakikattir.
Ancak şu nokta da inkâr edilemez bir hakikattir ki, nebat veya hayvan bütün canlılar arasında ferdî nıenfatlerin çarpıştığı şiddetli bir "hayat mücadelesi,, mevcuttur. Bu, şüpphesiz ezeli bir tabiat kaidesidir. Ancak insan ruhunun hassas ve nıüşflkllği, böyle kökleri çok derinde olan insiyaki temayülleri, bu hususta asırlarca sarfedllen asil gayretlere rağmen, tamamen ortadan kaldırmaya muktedir olamamıştır. Bilhassa zaman zaman İnsanlığı elim sefalet ve mahrumiyete sürükleyen harpler bunun en kuvvetli delilidir.
Bununla berabor egoizm tabiatta tek başına hâkim bir şey değildir. Zira bunun yanında tam zıddı olan diğerkâmlık ve fedakârlık vasıflarının da, canlılar âleminde, sosyal hayatın inkişafı nisbetinde, gelişme gösterdiği muhakkaktır, öyle ki, bu haslet ve meziyet sadece insanlara bile İnhisar etmemiş, cemiyet halinde yaşayan karıncalar, bazı böcekler gibi bir çok hayvanlar arasında da yayılmıştır. Bundan başka» diğerkâmlığın şayanı hayret bir şe-kilde nebatlar camiasında da eksik olmadığı bir çok âlimlerinin dikkat nazarlarından kaçmamıştır.
Nebatlar âleminde misafirperverlik İçin en güzel misali mazılar teşkil ederler. Mazılar, bilindiği gibi, bilhassa meşe, kayın ağacı, gül v.s. nebatların muhtelif organları üzerinde husule gelmiş bulunan ekseriya yuvarlak odacıklardır. Bunların meydana gelmesi, ancak İçinde beslenecek olan böcek ve saire hayvancıkların yaptıkları tenblhler sayesinde mümkün olmaktadır. Binaenaleyh, bunların teşekkülleri, “kavzal,, bakımından, nebat Üzerine yumurtalarını bırakan böcekler tarafından ifraz edilen maddelerin hormon tesiri ile de İlgilidir. Burada nebat ile hayvancıkların yaşama durumları göz Önünde tutulursa, karşılıklı bir menfaatin mevcut olmadığı görülür.
Çünkü mazılar içinde yaşayan hayvanlar, korunma ve beslenme bakımından faydalandıkları halde, mukabilinde nebat hiç bir kâr temin etmemektedir. Hattâ yapılan tetkiklere göre nebatın, sırasında morfolojik ve anatomik yapılarını değiştirerek misafirlerine uygun ve elverişli mahfazalar meydana getirmesi bakımından, fedakûrane davrandığı hayretle görülmektedir. Nebat tarafından vukubulan bu "diğerkâm davranış,, hakikî parazitlerin ana nebatlardan şu noktalardan ayırt edilir: Onlarda parazitlere karşı mümkün olan mukabil tedbirlerin alınması ihmal edilmemektedir. Orada az veya çok bir mücadele safhası mevcuttur. Halbuki burada "harp hali,, mev-zuubalıis olmadığı gibi, nebat böceklere hususi mesken ve gıda temin etmek suretiyle misafirperverliklerinde Adeta kusur etmemeye çalışmaktadırlar.
Burada daha ziyade özle bir ınüna aebet bahis mevzuudur. Ancak bu münasebette göze çarpan ve yazımızda tebarüz ettirmek istediğimiz hususiyet, menfaatlerin karşılıklı olmayıp. tek tarafın nef’lne, diğer tarafın ise feragat ve fedakârlığına dayanan antlegoist bir tarzda vuku-bulmalıdır. Ter. Dr. F. öztlğ


• • •
(Dcvııın «HÎecck)

Dil Kurultayından akisler
İKİ CEPHE
VE
BİR NETİCE
HaMt Fahri ÜZANSOY
ALTINCI Türk Dil Kurultayında, Uk gününden son gününe kadar iki cephe ve İki fikir çarpıştı: Bu cepheleri, katıksıztürk-çe ve mûtedil türkçe diye vamflan-dırabillrlz.
Katıksızlar, başta Besim Atalay. Recal Cin, Sadri Maksudi ve diğer bazıları gibi hiç tâviz kabul etmi-yenlerdi. Bunlar, halk diline ve İstanbul şivesine yüzyıllardır girmiş olan birçok canlı kelimelerin de — asıüarı arapça, yahut farsça olduğu iddiasiyle — atılmasına taraftar vc böyle olunca da İfratın tam timsali idiler. Halbuki bir zamanlar merhum Ömer Seyfettin’in türkiyat ismini verdiği bu kabil kelimeler halk arasında sayısız İfade şekilleri yaıatmış ve dili ince nüanslarla zen-ginleştirmişti. Bilhassa eşanlamlı, yâni eski arapça tâbiriyle müteradif kelimeler, hakikatte ayn ayn duygu ve düşünce kapılarını açan hazineler demekti. Her kelimeyi, bütün geleneklerini yıkarak, mutlak surette Türk kökünden getirmek isteyenler işte bu servete baltayı indirmek istiyorlardı. Nasıl kİ Türk Dil Kuru-munun şimdiye kadar devam eden ve herşeye rağmen takdir İle karşılanması gereken çalışmalarında, ne yazık «kİ bu iyilikleri körleten böyle bir teze do saplamlnnştı ki, bunun ne dereco zararlı bir netice verdiği bu son Kurultaydaki mücadele ileanlaşılmış oldu* Şimdi Kurum’un tabiî mecrasındaki çalışmalarına yol açmak ve bu suretle onun tabiilikten uzaklaşan hareketlerine, İfratlarına set çekmek istiyorlardı. îşte günlerce devam eden tartışmaların en hayırlı ve müspet neticesi de ancak bu zaviyeden parlak bir zafer halinde belirdi ve söylendiği gibi sed yıkıldı.
Bu şeddin yıkılıp bu zaferin elde edilişinde, terim komisyonunun büyük bir isabetle hazırladığı raporun da tesiri nlkâr edilemez Kurultay üyelerinin büyük bir çoğunlukla kabul ettiği bu raporun ruhuna göre* bundan sonra kelimeler, uygur ve çağatay kaynaklarına başvurulmadan evvel, bugünkü Türkiye lehçesi içindeki ses değerlerine uyularak seçilecektir. Bugünkü Türkiye topraklarında yaşayan canlı türkçenln kökleri aranacak ve bütün yeni kelimeler. İster duyguyu, ister bilgiyi göstersin. yalnız bu yoldan bir çalışma ile yaratılacak ve üretilecektir. Denebilir ki. Kurultay, bu prensip ‘kararını vermekle, yalnız bir raporu değil, kendi bünyesini, kendi mânasını da tâçlandırmış ve ışıklandırmış oldu.
Alınan karara göre, bu tere uygun bir sözlük de hazırlanacaktır. Fakat şimdiye kadar icat edilmiş, yahut bir kısım üyeleri sinirlendiren tâbirle uydurulmuş olan terimlere dokunul-mıyacaktır. Diğer taraftan da imlâ komisyonunun raporu da madde madde okunmadan doğruca bilim heyetine havale olunmuştur. Bu, açıkça* bir baltan savmadır. Yâni Kurultay, bu İmlâ meselesinde, harekete geldikleri zaman yumuşıyan kelime sonlarındaki p. ç. t harflerini b. c. d. şeklinde yazmak, yahut fca İle fce’yi biri birinden ayırmak için ke’lerin üstüne aksan koymak gibi değişiklik tekliflerini, hem arap harflerindeki şeddeli, cezzinıll, üstünlü, esreli tarza düşmemek, hem de bunun kültür ve basın alanında, hole en ziyade mekteplerde sebep olacağı karışıklık ve mahzurları önlemek için, pek yerinde bir hişlillkle reddetmiştir. Haşan Reşit Tankut'un, imlâyı değiştirmenin bir kanun meselesi olduğunu goç de olsa hatırlayıp hatırlatması da bunda az çok âmil olmuştur.
Hâsılı muhakkak olan şu İd, imlâ komisyonunun nasıl hazırlandığına hâlâ şaştığımız raporu bir püsküllü belâ idi, bereket versin ki kolay ve çabuk savuşturuldu* Bilim Kurulunun da bu “ucube,, yi gömeceğine hiç şüphe etmiyoruz. Bunun için cümlemize, bütün yazarlara ve o-kurlara, imlâ halisinde geçmiş olsun deri».
YENİ NEŞRİYAT:
AİLE
AlLE’nin kış »ayısı büyük şairimiz Yalıya Kemal'in sanatı ve şahsiyeti hakkında İsveç sefiri Eric Von Post. Cahit Tan yol. Ahmet Haindi Tanpınar, Abdülhak Şinasi Hisar, Vehbi Erulp, İsmail Habib, Mustafa Şeklb, Dr. Nihat Reşat, Zeki Faik lzer. Cemal Yeşil, Şükûfo Nihal, Kâzım İsmail. Şevket Rado. Vedat Nedim Tör’ün düşünce ve hâtıraları. ayrıca Cahit Sıtkı’nın bir güzel tercüme hikâyesi, Sağlık, Çocuk ve Moda sahlfcleri. Othmarın nefis İstanbul fotoğraflarlyle çıkmıştır. Fıatı 1 liradır.
RESSAM LEVNİ
(Hayatı ve «serleri)
Milli Eğitim Bakanlığı, son zamanlarda, her bakımdan çok dikkate defter bir eser yayınlamıştır. Büyük Türk ressamı Levnl’nin hayatını ve eserlerini inceliyen bu eserin dokunduğu bahisler arasında: (Türk resim tarihine giriş. Levnl’nin yaşadığı asırda resim zevki, Levnl’nin hal tercümesi, tezhipleri, teknik hususiyetleri) gibi bahisler bilhassa dikkate lâyıktır. Levnl’nin en güzel eserlerinden; (Oğlu ile beraber Ü-çüncü Sultan Ahmet. Rakkase. Fasıl heyeti, Gül koklayan ve başına karanfil takan kız. Süvari)» gibi tabloları renkli bir şekilde veren "Ressam Levnî,, 320 kuruş fiyatla satılmaktadır.
5 Ocak 1950
Y E N î İSTANBUL
Sayfa 3
GÜNÜN
EKONOMİK
W
HAREKETLERİ
Âmme İktisadî işletmeleri nasıl kurulmalıdır ?
Şflırımızdc bulunan Cenevre Üniversitesi İlclısat Fakültesi profesörlerindin L, Comisvttiuin dün bu »ıtvzıula Üniversite İleti-sat Fakültesinde verdiği konferansın hulâsası aşağıdadır:
I’ktisadi meseleler muasır dâvaların ön safında yer almakta, i-deal bir ekonomik düzenin kurulması bir çok mudil meselelerin ilini surette ve müsaceliyetle tetkik e-dilmeslni gerektirmektedir. Her şeyden önce, kullanılan tabirler üzerinde anlaşmak lâzımdır.
Millileştirme t nationalisation ı tâbiri XI inci Lollis devrinde kullanılmış ve bugünkü İlmi mânasını 1911) yılında toplanan bir Fransız kongresinde almıştır. Buna rağmen, millileştirme tâbiri umumiyetle devlet müdahalesinin muhtelif şekilleri için kullanılmaktadır.
Bundan başka, millileştirmenin gayesi üzerinde de görüş farkları mevcuttur. Çeşitli telâkkilerin Üç mektep halinde toplanması mümkün gibi sö-rünüyor:
İktisatçı veya ilmi mektep.
Komünist mektep
Sosyalist mektep
Birinci mektep için millileştirmenin gayesi, iktisadi amme işletmelerinin daha teknik, daha ölçülü ve a-yarlı idareye kavuşturulmalarıdır. Millileştirilmesi icap eden ekonomi kesimi ise. istihsalleri egoist menfaatler ve eskimiş metodlar yüzünden frenlenen istihlâk mallan kesimidir.
Komünist mektep için gaye, hususî mülkleri âmme mülkiyetine geçirmektir. Millileştirmenin tatbik edileceği saha ise, bütün ekonomik faaliyet şubeleridir.
Nihayet sosyalist mektep milletin, evvelâ heyeti ıımumiyenin ihtiyaçlarını tatmin etmek ve sonra her müstehlike âzami fayda sağlamak mak-sadiyle. istihsal mallarına el koymasını istemektedir. Bu mektep de. iktisatçı mektep gibi, serbest iktisada mühim bir hisse ayırmaktadır

Her memlekette, millete ait iktisadi hizmetler zamanla artmıştır. Buna bir de devletlerin gelir kaynaklarını geliştirmek ınaksadıyle kurdun-ları işletmeler katılınca, iktisadi âmme teşebbüslerinin artması sebebi anlaşılır.
Ancak, devlet organları münhasıran ekonomik vazifeler yapmak için kurulmuş olmadıklarından, bu işleri tatminkâr surette yürütmekte müşküllere uğramaktadırlar. Ayrıca, bu organların haiz oldukları ”kuman-da hakkı”nın iktisadi işlerde kullanılması tecviz edilemez. Bu sebepledir ki devlet İktisadî işletmeleri tekâmül ederek bünyelerini vazifelerine uydurmaktadırlar. Burada hâkini üç ana prensip vardır: Muhtariyet, müstehliklerin idareyi kontrol ve idareye iştirakleri, personelin idareyi kontrol ve idareye iştiraki.
Amme İktisadî teşebbüslerimle devletleştirmeden ziyade millileştirme prensipi takip olunmalıdır.
Fransanm ithalini serbest bıraktığı mallar
Paris 5 (Comtel) — Fransız ithal mallarının yüzde elli ikisini ihtiva eden bir serbest ithal listesi neşrolunmuştur. Fransaya serbestçe girebilecek olan emtianın başlıcalan şunlardır: Yiyecek maddeleri, limon ye portakal, Hindistan cevizi, balık yağı, şeker, yağlı tohumlar, ham demir, boksit, bakır, kurşun, teneke, çinko, sülfür, kereste, kâğıt hamuru, işlenmemiş deriler, ağaçtan yapılmış maddeler, kimyevi maddeler ve ilâçlar, lâstik ve deri mamul-
Profesör L. Baudin’e göre, devletleştirme, hususi bir teşebbüs veya serbest bir ekonomi kesimi mülkiyet ve idaresinin devlete dı vrolunm • sidir.
Millileştirme ise iktisadi bir teşebbüs mülkiyet ve idaresinin, ekonomik mânasiyle, millete devrolunnmsı-dır.
İktisadi ve içtimai ilimler bakımından millileştirilmiş teşebbüs, tam mânasiyle muhtar olmalıdır.

Devletleştirmeden millileştirme, li-ger bir deyişle, serbest bir ekonomi kesiminin, ekonomik manasiylc millete devri nasıl yapılacaktır? Bunun için şu formül teklif olunabilir:
Bir millet nukıman teşkilâtlanırken bir navasa yaparak teşri, icra ve kaza kuvvetlerini yaratır. Şu halde neden millet anayasa yoliyle mesleki ihtisas sahibi yeni bir organ Kurup ona da âmme hukuku müe.sse sesi mahiyeti vermesin? Böyle bir organın diğerlerinden farkı, ••kumun da hakkf’nı haiz olmayıp münhasıran Amme menfaati iktisadi teşebbüsünü idare hakkına malik olmasıdır. Bu suretle ortaya dördüncü bir kuvvet çıkmış olacaktır. İhtisasa dayanan ve uygun bir kontrol sayesinde devlete ‘’coordonnâ,. edilecek olan bu kuvvet, iktisadi kuvvettir.
Muhtar âmme iktisadi teşebbüsü fikrini, Türk kanun vazn daha 1938 yılında 3460 sayılı kanuna koymak ileri görüşlülüğünü göstermiştir.
Millileştirilmiş bir teşebbüsün başına, mesleki bilgi ve kabiliyetler ölçüsü ile ve seçimle tâyin edilecek şahıslar getirilmelidir. Bu idareciler, hukuki ve cezai mesuliyetler deruhte etmelidirler.
Millileştirilen bir teşebbüsün idarecileri, teşebbüs personelini müsabaka ile tâyin edecekler, bu suretle işler ehil ellere tevdi edilecektir.
Millileştirilmiş bir teşebbüs, aksiyonlara ayrılmış bir sermayeye sa.nip olamıyacaktır.
Hükmi şahsiyeti haiz olan böyıe bir teşebbüs istikraz aktedebilecek, kendisine lüzumlu fonları tesis edebilecektir.

Amme iktisadı, kendi kesiminde, ideal bir bünyeye kavuşabilmek için doğrudan doğruya devlet işletmesi ve imtiyaz verme sistemlerinden kurtulmağa âzami enerji ile gayret etmelidir.
Bu fikrin gerçekleştirilmesine en ciddî engel, milletin hukuki şahsiyetinin yanında ekonomik şahsiyetin»n de belirmesi, klâsik üç kuvvet yanın da bunlardan müstakil dördüncü bir kuvvetin yaratılması teklifinin henüz birçok insanlar tarafından kabul e-dilmemesi teşkil etmektedir.
leri, kâğıt ve mukavva, kitap, mensucat I pamuk, yün, ipek, jüt, suni ipek), külçe demir, demir ve çelik hurdaları, bazı ziraat makinaları, dokuma makinaları ve fotagraf ma-kinası.
Ayrıca neşredilen bir listede, hangi memleketlerin hangi mallar için, serbest İthal hakkından faydalanacağı gösterilmiştir. İkinci listeye göre. Fransa Türkiyeden lâstik parçaları ve kuyumculuğa ait maddeler alacaktır.
New-York mektubu
Amerika maden piyasası
Hususî muhabirimiz C. T. bildiriyor _
Geçen yılın .son haftalarında, maden muamelâtı, umumi kapasitenin yüzde 93 ünü teşkil etmektedir. Bu nispet aralık ayının ilk haftasına na-
zııran hafif bir düşüklük gösteriyor.
Son halta başında fabrikatörler, çelik istihsalini arltıımak ve siparişleri karşılayabilmek İçin munzam Ücret vermeyi kabul etmişlerdir. Yeniden bazı siparişler alınmıştır. Eğer bunlardan bir kısmı İptal o-lunmazsa, talep artmış olacaktır. Bununla beraber müstahsillerin Hallere yaptıkları zammın talepte azalma hâsıl etmesi beklenebilir.
Çelik mehafill, otomobil sanayiinin artan talebi dolayısiyle, 1950 yılının ilk yarısı İçin nikbin görünmektedir. Bu devreden sonrası için ise, işlerin daha az parlak olacağı tahmin edilmektedir. Salahiyet sahibi bir şahsın söylediğine göre, taleplerin bugünkü seviyesinden aşağı düşeceği muhakkaktır. 1950 sonunda istihsal kapasitesi bugünkünün yüzde 70 i kadar olacaktır.
Hurda piyasası mütemevviçtir. Talepler mahdut ve satış tahminleri düşüktür.
Külçe demir Hallerinde spekülâsyon dolayısiyle artış hâsıl olmuştur
Teneke levha: Hazır mallar içm ihtiyacın âcil oluşu yüzünden, 3.30 üâ 4 dolar arasındaki vasati Hat düşüklüğünden pek az müstehlik istifade edebilmiştir.
Bakır fiatleri müstakar ve sağlamdır. Aralık ayında teslim edilmek Üzere yapılan satışlar yekûnu 103 bin ton tahmin olunmakta, ocak ve şubat ayları satışları hakkında
Cripps’in beyanatı
"İngiltere açıkları kapıyor
Londra 4 (YİRS) — İngiliz Hazine ve Maliye Bakanı Sir Stafford Cripps. lügi İte ıcnın dolar ve altın bakiyeleri hakkında verdiği .beyanatta, Ingille-renin devalüasyondan beri açıkların ehemmiyetli derecede azaldığım söylemiş ve bunların son 3 ay zarfında 260 milyon dolara baliğ olduğunu a-
DÜN y a > HAD E R 1 L ERİ
Iskandİııav memleketleri gümrük ittihadı kurulamıyor
★ Kopenhag, 4 (Comtel ı — Bir İskandinavya komisyonu, iki senelik bir çalışmadan sonra, şimal memleketleri gümrük ittihadının mümkün olamıyacağı neticesine varmıştır.
Danimarka. Norveç ve İsveç hükümetleri mümessilleri tarafından teşkil edilen komisyon, bu kararı kısaca efkârı umumiyeye arzet-miştir.
Böyle bir gümrük ittihadının Norveç iktisadi hayatı üzerine yapacağı tesir dolayısiyle bu memlekette duyulan korku, birliğin kurula mamasının başlıca sebebiydi.
Almanya, Dörtler Anlaşması hilâfına gemi inşasına hız verdi
★ New-York. 4 tYİRS) — ADN Alman Haberler AjansınLn bildirdiğine göre. Doğu Almanya, gemi yapımı için muazzam bir projeyi tatbike koymuştur. Bu projeye göre 60 milyon mark (takriben 8.5 milyon dolar) kıymetinde gemi yapılacaktır. Mecklonburgda bulunan tezgâhlarda (33 tezgâhı 27 bin İşçi çalışacaktır.
Bu plânın tatbike konması, dörtler andlaşmasına aykırıdır. Totsdam
ise, sıra İle 58 bin ve 3 bin ton rakamları verilmektedir.
Alınaııyanın mubayaa ettiği bakır ve bakır hurdasının değeri 950.000 dolar tutmaktadır.
1019 yılında Birleşik Amerikada istihsal edilen bakır miktarı 896 bin tondur. Buna mukabil fabrikalarca işlenmek Üzere alman bakır mikta-rının 1.148,000 ton olduğu bildirilmektedir, 422 bin ton bakır açığı, evvelki senelerde olduğu gibi, ithalâtla karşılanmıştır 1950 yılının ilk altı ayı zarfında istihlâkin aynı kalacağı ve binııetice, aylık ihtiyacın 110 bin ton ve aylık ithalât miktarının ise 80 bin ton olacağı tahmin edilmektedir.
Kurşun talebi artmıştır. Satıcılar yeni yıl İçinde mubayaanın artacağını tahmin etmekte ve buna mukabil, pik müstahsilleri kısa vadeli mubayaalarını asgari hadde indirmek zorunda kalacaklarını açıklamaktadırlar.
Çinko mubayaası artmıştır. Gal-vunize maddeler, çelik mamulleri yerine kolaylıkla İkame olunmaktadır. Tatminkâr talepler karşısında çinko satıcıları vaziyeti emin görmektedirler. Ingiliz İkmal Nezareti 10 bin ton çinko almıştır. Aynı Nezaretin Kanadndan muhtelif tiplerde ceman 6ü0ü ton çinko alacağı da bildirilmektedir.
Teneke talepleri, çelik fabrikalarının mubayaalarını azaltma kararlarından müteessir olmuşsa da, İngiliz İkmal Nezaretinin satılmamış stokları mubayaa etmesi sayesinde fiatler sağlamlığını muhafaza etmiştir.
çıklamıştır. Açıklar 31 milyon dolar nispetinde düşmüştür ve ancak 539 milyon dolar değerindedir
Bunun receplerinin ancak devalüasyonda aranmamasının lâzım geldiğini soyliyen Bakan, bu rakamlarda İngıiteıenin yapmış olduğu tasarrufların da büyük bir rolü olduğunu tebarüz ettirmiştir.
anlaşmasına göre, Doğu Almanya 60.000 ton tutarında ve müttefiklerin murakabesinde 6 gemi yapabilecekti.
Fransa borçlarının faizini ödüyor
★ Washington, 4 (A.P.) — Plansız Hükümeti dün, Milletlerarası İthalât ve İhracat Bankasına. Ame-rikadan almış okluğu İstikrazın, faizi olmak 25.037.166 dolar ödemiştir.
Fransa aynı zamanda Kanadaya da aynı mahiyeti hniz olan 11 milyon 325.198 dolarlık bir öde-r me yapmıştır.
Giiney Amerika ile Kanada arasında ticaret genişliyor
★ Montreal. 4 (YİRS) — Kanada Ticaret Bakanlığına bağlı bir sözcü, 1950 senesi zarfında Güney Amerika ile Kanada arasında ticaretin daha da genişletileceğini söylemiştir. Buna en belli başlı sebep, A-merika kıtasında Birleşik Amerl-kadnn maada dolar fazlalığından faydalnnabilen memleketler Lâtin Amerikan memleketleridir.
Sözcünün verdiği rakamlara göre, 19-19 senesi zarfında Güney A-merikaya yapılan ihracat 125 mil-
İzmir kuru meyvacılarının endişeleri
İsveç hükümeti üzüm ithalâtını menetti
İzmir 1 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Eldeki üzüm stokunun ihracı imkânlarının hazırlanması hakkında İzmir Kuru Meyva ihracatçıları Birliği, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına bir rapor göndermeye karar vermiştir.
Bugün, İzmir Kuru Meyva İhracatçıları Birliği İdare Kurulu, bir toplantı yaparak çekirdeksiz kuru üzüm durumunu gözden geçirmiş ve Ekonomi ve Ticaret. Bakanlığına gönderilmek Üzere bir rûpor hazırlamıştır.
Raporda, üzüm stokunun 20 bin tondan ibaret bulunduğu hakkında evvelce yapılan tahminde aldanılmış olduğu tebarüz ettirilmekte ve bakaya stokun 25 bin ton etrafında
Yerli ürünlerin yüzde 2 komisyonu ödeniyor
Ankara 4 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Tütün piyasalarımızda nâzındık vazifesiyle görevlendirilmiş bulunan yerli ürüjıler Türk Anonim Ortaklığına, 946 947 tütün mahsulü
ınübayaası hizmetine karşılık olarak satın aldığı tütünlerin mübayaa bedeli üzerinden yüzde iki nisbetinde komisyon verilmesi hak kındaki kararın yürürlüğe konulması Bakanlar Kurulunca kararlaştırılmıştır. Bilindiği gibi bu komisyonun verilip verilmemesi hususu. İktisadi Devlet Te şekkülleri Umumi Heyetinde her yıl münakaşa mevzuu olmuştur ki. bugünkü kararla komisyon nispeti ilk teklifte olduğu gibi kabul edilmiş bulunmaktadır.
Dış ticaret bilançomuzda açık var
Ankara 1 (Hususî muhabirimizden)* — Henüz kati rakamla tesbit edilmemiş olmakla beraber, 1949 yılı ihracatımızın 500 milyon lirayı bulduğu tahmin edilmektedir. Ancak buğday darlığı yüzünden bu yılın ithalâtı, ihracatımızdan 150 milyon lira kadar fazla olmuştur.
Bu fazlalığın kullanılmayan dövizlerle kapatılmasına çalışılmıştır.
yon dolar tutarında idi. Bu, 1948 senesi zarfında yapılan ihracatın altı mislidir. 1950 senesi zarfında ihracatın daha da yükseltileceği umulmaktadır.
Tütün Kongresi Anıstcrdam'da toplanacak
★ Hılversum, 1 (YİRS) — 1951 de toplanması mukarrer Tütün Kongresi Amsterdamda yapılacaktır. Bu husustaki hazırlıkların görüşülmesi için şubat ayında 21 milletin delegeleri Amsterdam şehrine davet edilmişlerdir.
İngiliz - Alman ticareti
★ Londra. 4 (YIRSi — Batı Almanya, Ingilterenin sterling sahasında, gösterdiği kolaylıklardan istifade edebilmek için, bıı* İngiliz ticaret heyeti ile müzakerelere başlayacaktır. İki tarafın mali ve ticari mütehassıslarından müteşekkil görüşmeler. Londra veya Frankfurtta cereyan edecektir.
İrlanda'nın ihracatı
★ Londra, 4 (YİRS) — İrlanda’nın, 1949 senesi ilk on bir ayında, İngiltere ve diğer Britanya memleketlerine yaptığı ihracat. 12 milyon sterling artmıştır.
olduğu açıklanarak bunun elden çıkarılabilmesi için büyük alıcı pazarların harekete geçmelerinin zaruretine işaret olunmaktadır. Bu neticenin istihsalini teminen bir müddetlen beri ithalâta müsaade edilmemesi yüzünden işlemez hale gelen Alman kleringinln bir un önce işler vaziyete İrcaı istenmektedir.
Almanlar üzüm mubayaasına başladıkları takdirde, esasen bu maddeye muhtaç bulunan İngiltere İaşe Nazırlığının da kendilerini mutlaka takip edeceği belirtildikten sonra Türkiyeden üzüm ithalim menetmiş olan İsveç Hükümeti nezdinde diplomatik teşebbüslerde bulunulması, Bakanlığın tasvibine arzolunmakta-dır.
Otomobil ithalâtına doğru
Ankara 4 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugün şehrimiz ticarî mehafilinde bir şâyia çıkmış ve piyasada Ticaret Bakanlığının serbest döviz mukabilinde otomobil İthaline müsaade edeceği yolunda dedikodular dolaşmaya başlamıştır.
Şâyianın ciddiyeti hakkında malûmatına müracaat ettiğimiz Dış Ticaret Dairesinden yetkili bir zat, bize aynen şunları söylemiştir:
— Otomobil, ithal rejimimizin C listesinde yer almaktadır. Herhangi bir anlaşmalı memleketin hesap vaziyeti müsait bulunduğu ve C bölümündeki maddelere de permi vermek durumu hâsıl olduğu takdirde, bunların ithaline müsaade edilmektedir. Dlsponibilite vaziyeti müsait görüldüğünde Almanya ve Fransa-dun da otomobil ithalâtına müsaade olunacağı tabiîdir.,,
Diğer taraftan kuvvetle söylendiğine göre, Bakanlık bugünlerde Almanya ve Fransadan otomobil ithali için bazı müsaadeler vermeye ha-zırlanmaktadır.
YENİ İSTANBUL — Bilindiği gibi C lisle.nl umumi ithal rejimimizin İMİ maddelere alr. listesidir. Bu listedeki mnHarın çoğu Marsh&ll Plânından yardım Kören memleketlerden serbestçe alınacak mallar arasında yer almamıştır. Otomobil de bunlar arasındadır.Dİs-ponıbllıtc vaziyetimiz müsait olmadığı için son zamanlarda hlçb.r yerden otomobil ithaline izin verilmiyordu. Yukarıdaki haber burada paranı toplanan memleketlerden ithal yapılmasına izin verileceğini ve bu arada otomobile dc müsaade olunacağını göstermektedir.
Balık yağı istihsali arttırılacak
Trabzon 4 (Hususî) — Fındık Tarım Kooperatifleri Birliği, Sürmene» Of gibi sahil ilçelerimizde Yunus balığı yağı istihsalâtının arttırılmasına yardım etmekte, müstahsillere kredi vermektedir. Kooperatifin, istihsalâtı daha ziyade arttırmak için, balık müstahsillerine iki balıkçı motörü de temin etmiştir.
Çalışma mevzuatında değişiklik
Ankara 4 (Hususi muhabirimizden) — İş Kazalariyle Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortalan baklandaki kanunun bazı maddelerini tadil etmek üzere Hükümetçe hazırlanan kanun tasarısı ile Özel Teşebbüs Müstahdemleri Kanun tasarısı bugün Çalışma Komisyonuna verilmiştir. Komisyon, tasarılar üzerindeki çalışmalarına yalanda başlıya-çaktır.
İstanbul limanından ihracat
Kasım ayında en çok tütün ve fındık gönderildi
İstanbul Ticaret Odasının menşe şehadetnamesi kayıdlanna göre, 949 senesi kasım ayı zarfında limanımızdan muhtelif memleketlere 21 milyon 92 bin küsûr ki o mal ihraç edilmiştir. Bu ihraç edilen malların kıymeti 23 milyon 923 bin lira tutmaktadır.
Ticaret Odası tarafından yapılan bir tasnife göre, kasım ayı içindeki ihracatta, yaprak tütün ve iç fındık birinci plânda gelmektedir. Geriye kalan deri, ceviz, keçi kılı, tiftik gibi maddeler tâli derecede kalmaktadır. Bu bir aylık ihracat, memleket, lere göre, tasnif edildiği takdirde, Almanyanırı birinci derecede, Avus-turyanın ikinci derecede bir yer işgal ettiği görülmektedir. Gerek Almanya ve gerekse Avusturyaya ihraç edilen maddelerin başında tütün bulunmaktadır. Kasım ayına ait ihracatı gösteren istatistiklerde, Yeni Zelânda, Avustralya, Uruguay gibi memleketler de vardır. Bu memleketlere de, ufak partiler halinde fındık sevkedildiği anlaşılmaktadır.
Hindistanla ticaretimiz
Hindistamn Ankara Elçiliği, Ticaret Odasına firmalar tavsiye ediyor
Hindistamn Ankara Büyük Elçiliği, İstanbul Ticaret Odasına gönderdiği bir mektupta, Hindistan firmalarının, Türk firmalariyle iş yap-mak arzusunda olduğundan bahsetmiştir. Mektupta, Hindistamn mev-rus ihracatçı ve ithalâtçı firmalarının da isimleri bulunmaktadır.
Hindistamn ihracatçı firmaları, memleketimize deri, pamuklu dokuma, jüt mâmulleri. halı, baharat, domuz kılı satmayı istemektedir, ithalâtçılardı istediği eşyayı da. yapı malzemesi, mamul maddeler teşkil etmektedir.
Fındık Kooperatifi ortaklarına mısır veriliyor
Fındık Tarım Kooperatifleri Birliği. Toprak Mahsulleri Ofisi vasıta-sıyle ortaklarına ucuz mısır temin etmek için hazırlıklara başlamıştır. Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul Şubesi kooperatiflerin bulunduğu yerlere, ne miktar mısır teslim edeceği hakkında, kooperatifin İstanbul şubesi ile temasa başlamıştır.
Japonyadan piyasamıza ticarî teklifler
Japonyanın Osaka şehrindeki firmalardan Ticaret Odasına gelen mektuplarda, iki memleket arasındaki ticarî münasebetlerin gelişmesinden bahsedilmektedir. Japon firmaları yurdumuza lâstik, ayakkabı, lâstik çizme, bez ayakkabı terlikler satmayı teklif etmektedirler. Japon firmalarının bu teklifleri piyasamızı alâkadar etmemiştir. Bilindiği gibi lâstik ayakkabı istihsa-lâtımız bize fazla geldiği için, geçenlerde Ticaret Bakanlığı ihracına müsaade etmişti.
Çek Ticaret Ataşesi geldi
Uzun zamandan beri münhal bulunan Çek ticaret ataşeliğine tâyin edilen Herman Hans, dün sabah Prag’dan şehrimize gelmiştir.
YABANCI BORSALAR
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
86.55
07 05
Bugün
Dün
Eski kur
3.80-3.95
77.75-7S
7.50
3.90-3.9U
77.75-78
7.50
63.-
62.—
61.-
Keten tohumu (Tonu=Stcrlin) ...
Bombay .....................
Kalktitn ...................
Yer fıstığı Hindistan .........
Bradford Piyasası
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantarı=Taİlan) ........
Ashtnouni Kısa elyaflı F/G. I 87.70
Karnak Uzun civaflı F/G 100.25
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
200 225
162 186
Akala 1 .. Akala II Akala fil Yeril I ... Yeril II .
1118 162/180
165
iiftlk İvi mal (Llbresl=Pent) ... „ Sıra malı 4,
Yün Anadolu
Tralcya ......
34.—
30.-
18.50
34.-
30.-
19.50
Şirket Hisse Senetleri
Zürich Borsası (Serbest)
tavlçra Frangı
En ııi|iı|?ı
En yııluırı
Buğday yumuşak Buğday sert ..
rıırk urum.....
Dolar .........
Sterlin........
Fransız Frangı
linin derileri
Sığır salurnurn ıcıionu ..... Koçi tuzlu kuru kilosu ..
Koyun hava kurusu kilosu Mezbaha sığır vay kilosu.
T. C. Merkez Bankn.u Türkiye İş Banluııu .. l'Urlc Ticaret Bankımı Arshın Çimento
Şark Değirmencilik .. Milli RcuBÜnınH
Nriıntl yıığiııri
Zeytinyağı (Ekatru ekstra) Ayçiçeği Rafine ............
Fındık yağı
Ecnebi Tahviller
Eskişehir Ticaret Borsası
Mihit Kredi fonalv© 1903 ıı •* t» 1011
G inmiş Gr Pintin „
Borsalarda Vaziyet
İstanbul :
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Altınlar
Gümüş, Platin
ESHAM VE TAHVİLAT
Devlet Tahvilleri
Şirket Tahvilleri
MEMLEKET TİCARET BORSA. ARI
İstanbul Ticaret Borsası
Dış piyasalardan ihracat maddeleri üzerine yeni istekler olmadığı halde, fındık piyasası birdenbire canlanmıştır. Fakat ihracatçılar, fındıkta görülen hu canlılığı suni telâkki etmektedirler. Böyle olmakla beraber, elde hazır mal yoktur. B(!ş on giin sonra dış piyasalardan istekler canlandığı takdirde, fındık flütlerinin daima yüksek bir seviyede kalacağına hükmedihnektedir.
Esham ve tahvilât borsasında, devlet tahvillerine karşı isteklerin azaldığı hissedilmektedir, Altın piyasasında ise işsizlik devamlı bir şekil almıştır.
İzmir:
Yeni dış satışlara İntizar eden ve Tekelin de müdahale mubayaasında bulunacağını uman müstahsil, piyasaya çok az çekııdeKsiz kuru Üzüm nrz(dtığinden fiatler yükselmektedir. Fıatin bu şekilde yükselmesi, yeni dış talepleri durdurmuştur. Gerek dış ve gerek iç pazarlar, incir almakta devam ettiğinden esasen stoku çok küçülmüş bulunan incir piyasası, istikrarını ve sağlamlığını muhafaza etmektedir.
Birinci kalite pamuğun aranmasına mukabil, »kinci ve üçüncü kalitelerde gevşeklik görülmektedir.
Çukurovanın rekabeti karşısında pamukyağı piyasası, yeniden gevşemiş ve fıat ehemmiyetli gerileme kaydetmiştir
Adana :
Ticaret Borsasında durgunluk mevcuttur Pamukyağı gevşektir.
1 öterllng....
100 Dolar.......
100 Er. Frangı • 100 İsviçre Fr. . 100 Bciç. Fr. .... 100 İsveç Kr. .
100 Florin .....
100 Liret ......
100 Drahmi .....
100 Escoudos....
Külçe rem ur. Külçe Degunsu .
Cumhuriyet
Reşat ......
Hamil ......
Gulden......
Ingiliz Fransız Role. Napoldon III fteviçre
New-Yurlcta.
onsu. $
Gününde Boraada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât vo eshamın arz vo taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Açılış
7.85
280.26
0.80 61.03
5.60
M.12.50
73.68.40
0.44.128
0.01.870 ».73.90
Kapanış
7.8 i
280.-
0.80
64.03
5,60 6-1.12.50 73.68.40 0.44.128 0.01.876 0.73.DC
Bugün
Lira
6.15
6.20
42.30
11 65
42-
10.85
55.20
45.—
42.50
11.80
Eski kur
Lira
6.17
6.23
42.25
44.00
42.-
10.80
55.25
40.75
•13.70 ’42.- ’
En oşuğı En yulcurı
Anadolu D.Y Tertip A/B C %60
„ Mümoh .Şene!
1 ağlı («ılııımlnrı Ayçiçeği tohumu , «;(•!. ntohumu ......
Keodirtohuınu .......
Su4am ..............
Yer fıstığı kabuklu
Kıırıı ftle)vaıluı
Fındık (kabuklu .sivri) ... Fındık (İç tombul) ..........
Ceviz (kabuklu) .............
Ceviz (iç nal (trol) .....
Bugün
36.—
22.—
32.10
Eski iftıpunış
57 —
54.—
43.—
231.— 222 — 205.— 150.—
16.—
31.36
30. lo 25 11)
2540
21 30
33.-
Uztlm çekirdeksiz No. U •ncir A serisi No. 8
8 serisi No. 108 ramuk Akala i........
Pamuk Akala 11 .....
Pamuk Akala III .... Pamukyağı (rafine) ... Pamuk çekirdeği .....
63.50
67.00
DiiKihiiii llıını Haddeleri: l'lfılk ana mal ............
Tiftik (Natürol) ...........
Yapalı Anadolu (Kırkım)
32.—
41.—
31.-
85.—
70.—
57.— 143.20
45.— 170.-
270.—
280.—
210.—
42.—
33.—
83.-
72.—
58.—
140.20
46.—
150.-
260.—
285.—
200.-
4/1/1950 Çarşamba
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
0
tkrnmlycli tahviller Kupunış (•)
Vbö 1933 Ergani 23.- 23.-
%5 1938 tkrumiydi 21 20 21.25
%5 Milli MÜdufua 1 20.50 20 5ü
%5 1011 Demiryolu l V. ... 100. - 100.-
(Tcö 1941 Demiryolu V 95.00 96.—
%4 1/2 1949 Ikrarıılvelİ 95 50 05.50
Diğerleri
mil Demiryolu VI 10. (0 07.-
9İ0 ’Calkınmn 1 95.70 95.70
%6 İL 07.20 07 3U
Yc6 111 96.60 96.60
%6 1918 İstikrazı I 07.— 97.-
1948 U. 97.— 07.-
%7 1934 Sivas-Erzurum 1. 21. H) 21Jü
%7 1934 ,, I1-V1L 20.80 20.85
%7 1941 Demiryolu 1. .... 20.90 20.90
K7 1911 11 21.68 21.70
%7 1041 • 1 LHe 21.20 21.25
%7 Milli Müdafaa 1 20 20 20.20
7c7 11 21.60 21
%7 111 21.85 21.80
%7 II i V • ••• • . 20.45 20.50
106.-
tlıibııbıtl;
Buğday Yumuşak ............
Buğday Seri ...............
Arpa Biralık ........
Arpa vemilk ıdökmo)........
Mısır (Sarı» çuvallı .....
Familya Tombul «çuvallı) Fasul.vn Çalı narı (dÖKmel tCuşyoml
Mercimek Kırınızı iç çuval. Mercimek Yeşil çuvallı . Nohut sıra ................
31.35 31.23 24.-25 — 24.15
33 -
37.-
34.-
45.—
56.20
21.30
Son kapanış
56.5
54 -
13.-
231 5
223.-205 -
157.—
16.—
Buğday ıBuşeiı =■ bent ı ...
Seri Kıç mahsulü No. 2. ... Kırmızı ,, „ No. 2 .
i’amıık Mhldling (Libresi=Scntı
Marı .......................
Mayı» ......................
tcmmuı ....................
Evlûl ......................
Tiftik ı D1brc8İ = Sent) ......
Teksus No. I ............
Fındık ı Llbrcsl=Sent) .........
Kabuklu Yerli iri ..........
orta .......
uevant ıç İthal malı .......
Ekstra iri iç malı .........
Kuru üıüm lLlbresl=:Sent) ......
Thompson çekirdeksiz seçme.
Keton tohumu (Buşeli=:Dolar) ... Mlnneapolls ........
- Kalay (Llbres1=Sent) ........
- Lcvha-tcnckc(100 libresi dolar)
Londra Borsası
«— — - -
107.-
63.-
68.—
261 1 S 233 7. S 260.- 235.—
216 3/8 210 1/4 190 3/4 190 3/4 216 L2 210 3/8 190 7 8 190 3/4
60.-
24.- 22 1/2 37. - 38. - 24.- 22.50 37. — 38. —
11 1/2 11 3/4
YENÎ İSTANBUL
Sayfa 5
8 Ocak 1050
HİKÂYE
Bir fincan çay
Katilerine MANSFtELD (D
Hollywood’da Yılbaşı
Son hâdiselere bakış
ROSEMARY Fötre güzel dönemezdi. Sevimli mi denirdi yok»a? Eh, dikkatlice bakılırsa.. FakAt bu da İnsafsızlık olur. Gençti; alımlı idi; kusursuz bir zevkle giyinmesini bilen pek “asri,, bir kadındı; yeni kitapların en yenisi hangileri olduğunu biiir vo evine hem önemli adamlardan, hem de sanat adamlarından kurulmuş gayet çekici bir kalabalık toplardı: Bu sanatkârlar, kendinin kosfettiğl. bazan korkunç ve ga rip, bazan da İnsan arasına çıka* rılabllecek ve eğlenceli dİ.
kim«e*er*
bulunan bir oğlu
Ikl sonedenberl evli Rosemary’nln pek güzel vardı. Kocası arafından çıldırasıya sevilmekte idi. Pek de zengindiler. Rosemary öteberi almak İstediği zaman, biz nasıl Bond Streot’e gidersek o Pariso giderdi.
Bir kış akşamı, Curzon sokağın* da bulunan bir antikacı dükkânında alışveriş etmişti. O dükkânı severdi; çünkü sahibi ona hizmet etmekten hoşlanır, genç kadını görür görmez ellerini kavuşturarak kekelerdi.
O gün Rosemary’ye daha kimseye göstermediği bir şeker kutusu gostordl. Nefis bir sanat eseri. Kaça idi acaba? *
— Yirmi sekiz lira, efendim ..
İnsan ne kadar zengin olsa yine az para değil. Rosemary biraz düşündü ve sonra dedi ki:
— Peki, bir tarafa koyun dursun, olmaz mı? e
Antikacının dünyada başka bir ley istediği yoktu ki... Onu kıya-mote kadar saklardı.
Rosemary, dükkândan çıkınca kapının Önünde durup o kış akşamını se> retti Gece, bir göl sağ-nağ» gibi yağmurla birlikto sanki gökten akıyor, şemsiyelerinin altına »aklanan halk acele acele gidiyordu. Rosemary içinde garip bir üzüntü duydu. Manşonunu göğsüne dayadı; o şeker kutusunu da şu anda bağrına basmak İsterdi. Arabasına binmek için yaya kaldırımın Öte tarafına geçmesi yordu;
Vardır
yerden çıkıp dışarı bakarlar. İşte o dakikalar müthiştir. Kendini koyuvermeye gelmez.
manda lef bir bunları esmer,
genç kız peyda oldu ve ağlayormuş gibi dedi ki:
— Size bir şey soyIiycbiIir miyim? *
Rosemary dönüp baktı; konuşan genç kız kendi yaşında, gayet büyük gözlü, perişan h.ılli bir mahlûktu; sudan çıkmış gibi titreyerek kırmızılaşmış elleriyle mantosunun yakasını bitiştirmeye çalışıyordu. Devam etti:
— Bana bir fincan çay içecek kadar para verir misiniz?
Seste samimi bir edâ vardı; lenci sesi değildi.
— Hiç paranız yok mu?
— Yok efendim.
— No garip!
Rosemary karanlığa bakarken gözü genç kızın gözüne ilişti. Ne garipti gerçekten! Rosemary kabasında bütün bir macera, sanki Dostoyevski’nin bir romanını tasarladı. Kızı evine götürse, tiyat roda ve kitaplarda görülen hareketlerden birinde bulunsa ne olur du? Pek meraklı bir şey olacaktı. Hayret içinde kalan dostlarına diyecekti ki: “Aldım eve getirdim, bu kadar...,, Ve sonra genç kıza dönerek:
— Geliniz evde benimle çay içiniz. dedi ve kızın hayretle gerilediğini görerek devam otti: dî söylüyorum.,.
Kız Rosemary’ye yiyecek bakıyordu:
— “bGni polis merkesine meyeceksiniz ya...„ oedl.
Rosemary güldü: — "Sizi
ısıtmak vo dinlemek İstiyorum.,, diye cevap verdi.
Aç kimseleri kandırmak koıay dır. Bir saniye sonra her İkisi de kendilerini arabanın içinde buldular. Genç kadın:
— Ne korkuyorsunuz? dedi. Her İkimiz de kadınız...
O aralık araba evin kapısında durdu. Rosemary misafirini İçeri alırken, evdeki sıcak havanın, tatlı kokuların, ışıkların nasıl bir tesir bırakacağını merakla düşünüyordu. Yatak odasına çıktıkları zaman kızın şapkasını ve mantosunu aldı, onu bir koltuğa oturttu. Genç kız o sırada garip bir seslet
— Affedin beni, dedi .fakat ner-deyse bayılacağım. Bîrşey içeyim.
Rosemary hemen hizmetçi kadını çağırdı, çay ısmarladı. O aralık kız hıçkırarak ağlamaya başlıdı. Bu, müthiş bir An oldu. Rosemary kızın oturduğu koltuğun yanına diz çökerek: “Ağlamayın, ağlamayın!., diye yalvarıyordu. Kız. hıçkırıkları arasında: “Böyle devam edemez. Kendimi öldüreceğim.,, dedi.
—Hayır, hayır. Ağlamayın, ben size bakarım, Simdi birlikte çay İçeriz, bana herjeyi anlatırsınız Söz veriyorum, sizin İçin bir »ey yaparım.
Çay İçtiler, kahvaltı ettiler; bu hafif yemek kızın üzerinde teshini gösterdi; sanki yeni bir insan olmuştu.
O sırada kapı açıldı ve kocası girdi. Bunları görünce özür diledi. Rosemary kocasını çağırarak:
— Size dostumu takdim edeyim. Miss...
Genç kız tamamladı: — Smith...
Erkek, genç kızı dikkatle dükten sonra karısına dedi
— “Bir dakika yazı odama
Mıss
Artistler nasıl evlenir ve
nasıl dinlenirler ?
[ | OLLYVVOOD’DAKt artistler
I | hakkında o kadar çok dedlko*
dıı ve o kadar çok rivayetler işittik kl onların da yılbaşılarım blz-ler gibi geçirdiklerine bir türlü İnanacağımız gelmiyor. Halbuki bizim yaptıklarımıza benzer çok şey yaptıkları muhakkaktır. Birbirlerine yeni sene için iyi temennilerde bulunur, hediyeler alırlar, ailevi toplantılar tertip eder veya sabahlan ka dar danslı yerlere giderler... Neticede sinema Aleminin büyük almaları da herkes gibi yılbaşının ananelerine boyun eğerler.
Yılbaşında dünyanın her köşesinden Hollywood'a takriben 700 milyon tebrik kartı gelir. Sanatkârların bizzat yolladıkları tebriklerin adedi de bundan pek aşağı kAİrnaz. Her artistin kendine mahsus tebrik kartlan vardır. Meselâ Bob Hope'un kartlarında artisti Noel Baba kıyafetinde, evinin bacasından içeriye girerken görürüz; Bing Crosby ise dostlarına büyük bir Noel ağacının altında oturmakta olan 4 çocuğunun resmini yollar. Her artist bu kartlar ıçm yenilikler icat etmeye çalışır. Fakat hepsinin gayesi evliliğe sadakati göstermektir. Kadın artistler, yolladıkları tebriklerde dikkati kocalarının
nazan
veya annelerinin


kâfiydi; fakat Hayatta bazı ki insanlar.
Böyle bir za-hemen evine dönüp mükel-çay içmeli. İste Rosemary düşünürken yanında ince, bir gölgeye benzeyen bir
Öyle istiyorum. Bu gibi her gün okuruz Karar
devam etti. — Dikkat ne kadar güzel?
hayretinden kızardı:
di-
“Cid-
gibi
götür-
yalnız
süz-ki : gelir misiniz? Miss Smith herhalde mü-
saade eder,..,. Ve yandaki odaya geçtikleri zaman karısına sordu: “Bu nedir kuzum?,,
Rosemary cevap verdi:
— Curzon sokağında buldum. Bir fincan çay içmek istedi; ben de eve getirdim.
— Eh ne yapacaksınız?
— Ona iyilik edeceğim. Onunla meşgul olacağım. Bakalım; daha konuşmadık.
— Nasıl olur? Çıldırdınız mı?
— Ben hikâyeleri verdim...
Kocası ettiniz mi
Rosemary
— Güzel mi? Görmedim.
— Ne diyorsunuz! Fevkalâde güzel bir kız. İçeri girip görünce hayran oldum. Dikkatli bakın da anlarsınız. Herhalde bir çocukluk etmeyin.
Rosemary çıktı, fakat doğru kendi yazı odasına gitti, çekmeceden üç lira çıkardı vc misafirinin yanma gitti. Yarım saat sonra kocasiyle buluştuğu zaman ki:
— Zavallı mazdım ya verdim...
kız gitti. Zorla değil mi? Biraz
dedi
tuta-para
Rosemary
rine biraz siyah sürmüş ve incilerini takmıştı. Kocas na sordu :
— Hoşunuza gidiyor muyum?
— Çok, dedi; pek çok.
— Bugün pç£ güzel bir şeker kutusu gördüm. Yirmi sekiz liraya satıyorlar. Alsam mı? bakalım, hovarda kız.
Roscmary’nin söylemek bu değildi. Nihayet daya-ve başını kocasının göğ-
saçını taramış, göUe-
— Al
Fakat
İstediği namadı
»üne yaslayarak »ordu:
— Söyle, bon güzel miyim?
Çeviren: R. KENT
(1) Katherlne Mansflcld tnglllz hik&yccilerlnin en büyüklerinden biridir. Yeni Zelanda'da 1888 de dokmuş ve 1923 te Paris civarında ölmüştür.
I
üzerine çekerler. Bazıları hepimizin tanıdığı isimlerini bırakarak kocalarının soy adları ile imza atarlar Meselâ Joan Fontaine; “Joan Dozier,, diye imza atar. Fakat Shirley Temple her zaman Shirley Temple Mme Gene Raymond, Janette Mac Donald diye imza atar. Greer Garson XIX uncu asra ait basma resimler yollar. Loretta Young'un kartlan reklâm afişlerini hatırlatır. Zira kartların üzerine şuradan buradaı mahir ane kesilmiş resimler yapıştırır. Bette Davis’e gelince yıldızların kraliçesine yakışır bir sadelikle, sevdiklerine sadece bir telgraf çekmekle iktifa eder.

Dünyanın her tarafında yılbaşı gecesi İnsanlar, ya bir lokantada veya hut da bir barda İçki içmek, yemek yemekle vakit geçirirler, Fakat Hollywood'da bu çeşit eğlence yerlerine yalnız yabancılar gider. Mocam-bo veya Ciro’ya, artistleri eğlenirken görmek için giden meraklı bir seyyah, masaların etrafında tanımadığı* kimselere tesadüf ederek sukutu hayale uğrar.
O?3
Zira artistler hususi toplantıları tercih ederler. Bu toplantılardan en sürprizlisini prodüktör Don Spiegol tertip eder. Dedikoducu İnsanlar, Spiegel’İn filmlerinden daha ziyade toplantıları ile meşhur olduğunu söylüyorlar... Geçen sene bu zatın geniş bahçeli evinde toplanmış olan artist, teknisyen ve diplomatların adedi 1100 ü geçmekteydi. Splegel bil kadar insanı ancak larda barındırablldl.
Artistlerin ikinci yeri Beverley Hills
müdavimleri arasında LorettaYoung. kocası Tom Lewls ve iki çocuğu.
ısıtılmış çadır-
büyük toplantı otelidir. Otelin
t
9


L

I
Son zamanlarda Hollyvvood’dakl birçok meşhur yıldızlar Fransaya gelerek film çeviriyorlar. Resimde Claudo Rains, Alida Valli ve Gleon Ford’u uçaktan indikleri osnada yorgunluklarına rağmen karşılayıcılarına neşe ılo gülerken görüyorsunuz.
ıunua»uı:!iHuti!illıtmiMH»(lil«ıılf :.tliWHiınr»nıtı:kiıii|HiiM|ıiH»ı»''iı:ıııunw-T»’nriTnnr(n«J|
Gcoı-ge Murphy ve karısı, İrene Dunne, kocası Doktor Griffith ve kızı, Robert Yoııng ve çocukları, Van Johnson ve karısını görmek mümkündür.
Hollywood’da yılbaşı bir gün devam etmez. Yıldızların çoğu yılbaşını bir dinlenme tatili olarak kabul ettiklerinden evlerine kapanıp gtirül-
tu ve ziyaretten kaçınırlar.
Joan Crawford yılbaşı gecesi hizmetçilerine izin verir, evinde çocukları ve mektep arkadaşları ile beraber vakit geçirir. Böylece bir kaç gün sadece kendini mânevi çocuklarına hasreder.

Film haberleri

Margaret Lockwood “Jean Harlovv,, rolünü oynıyacak
IRLEŞ1K Amerikadaki sinema çevreleri, “Jean Harlow„ un hayatına dair yapılacak filmde baş rol için ideal yıldızın Margaret Lockvvood olacağı kanaatinde-dirler İngiliz yıldızının profili bu role tamamtyle uygundur. Yalnız saçlarını “plâtin,, renginde boyatması lâzım gelecektir. Margaret Lock\vood bu fikir hakkında şunları söylemiştir: “Böyle bir teklifi iltifat telâkki ederim. Jean Harlotv en fazla sevdiğim beyaz perde aktrislerln-dendi. Kendisine karşı dalma büyük bir hayranlık duyarım Senaryonun mtynnunluk verici olması kaydiyle, Jean Harlow‘un hayatını canlandırmak fırsatım memnunlukla karşılayacağım...
Ortada dönan rivayetlere yöre, Avusturya, ila yapılan maçlardaki müeaelf Mdl&den aonra Türk Futbol Federasyonu Beynelmilel Federasyona m üraeaat etmek niyetindeymiş- AvusturyalIların yapmış oldukları hareket, hakikaten sportmenliğe sığmayan bir jesttir. Fakat bir oyuncuyu hakem ea~ had an çıkarmamış olduğuna yöre. Federasyonumu* zun müracaat! kuvvetli bir sebebe dayanamamış ol* m az mıf
ıuw*rtfükuıiiftw(ılwiıHrtiMiıWltmfiımıııi4
Betty Grable ve kocası Harry James Calabasas’daki çiftliklerine çekilir, her günkü itiyatlarını değiştirirler. Betty bir müddet için çocuklaşır, kızlariyle birlikte bebek oynar, yeni oyuncaklar icat eder. Harry de trompetini bırakır ve tatlı tatlı ailesini seyreder.
Yılbaşı tatilinden bilistifade Holly-vvnod’u terkedenler arasında Hum-phrey Bogaıt ile karısı Lauren Ba-call vardır. “Santana,, adlı yatlarına binerek denize açılırlar.
Garry Çooper kar görmek ve ski yapmak için Colorado’da Aspene gider.
Claudette Colbert için de karsız yılbaşı, yılbaşı değildir. O da İdaho vâdisine gider. Yvonne de Carlo ile Betty Davis, annelerini ziyaret ederler.
Yılbaşından hariç zamanlar Holly-vvood’dakiler Amerikanın, hattâ Av-rupanın her hangi bir yerinde olanlardan pek farklı bir hayat sürmezler. Yalnız bir farkla ki eğlendikleri kadar da dinlenmek fırsatım bulurlar.


Emil Jannings’in
Emil Jannings sinemaya tiyatrodan gelen ve makinenin karşısında sahne tekniğini aynen muhafaza eden aktörlerden biridir. A-merikada olsun, Al-manyada olsun, çevirdiği “Patrlot,,,
“Şehvet Kurbanı,,, “Generalin son emri,,, “Mavi Melek,, gibi filmlerle Jannings mübalâğalı mimiklerini, bo-yunsuz kafasını Ani hareketlerle sağa sola çevirişlerini, koca gözlerinin fıldır fıldır oynatışını sinema dünyasına büyük sanat olarak kabul ettirmiştir. “Generalin son emri,, gibi seviyesi düşük filmlerin yanında, meşhur rejisör Dupont'nun idaresi altında çevirdiği “Varyete,, filmi, aktörün çok kere kötü rejisörlerin elinde ziyan edilmiş olduğunu İspat etmektedir.
UGÜN, aradan zaman geçmiş olmasına rağmen, mahiyeti ve uyandırdığı yankı itibariyle üzerinde durulmasını faydalı gördüğümüz birkaç noktaya işaret etmek istiyoruz.
Okuyucularımız hatırlarlar.. Geçen hafta şehrimizden ayrılan Avusturya takımı ile yapılan maçlarda spor efkân umumlyeslnl üzen bir takım hoşa gitmeyen hâdiseler oldu. Bunlar hakkında yetkili makamların derhal harekote geçmiş olduklarını haber almakta memnunuz. Ancak can sıkıcı bu gibi hâdiselerin ileride nisbeten tekerrürüne mâni o-lacak tedbirlerin zamanında düşünülmesi ve alınması icap edeceğini de akıldan çıkarmamamız lâzımdır, idarecilerimizin bu hususta ellerinden geldiği kadar dikkat etmeye ve müteyakkız davranmaya gayret ettiklerine şüphe yoktur. Ancak ara sı ra bazı gözden kaçan noktalar olduğuna da burada işaret etmeden ge-çemiyeceğim. Bir kere her şeyden evvel şunu söyliyeyim kl, bu gibi vakaları tek dip kesin cağını çok edenlerden perşembenin geleceğini çarşambadan anlayarak, testi kırıldıktan sonra değil de kırılmadan evvel teşebbüse geçmekle zuhuru muhtemel hâdiselerin kısmen olsun önlenmesi mümkün olabileceğini de takdir etmek her halde büyük bir kehanet eseri sayılmamalıdır.
Herkes bilir.. Futbol maçlarının muntazam cereyan etmesinde hakemlerin idare tarzlarının büyük bir rolü vardır. Karşılıklı kuvvetler arasında tevazün olduğu nlsbette de bir maçın idaresi güçleşir ve hakemlerin vazifeleri ağırlaşır. Bu itibarla geniş bir halk kütlesinin alâkasını toplayan iddialı maçlara konulacak hakemler daha ziyade tecrübe ve o-torite sahibi olanlar arasından seçilmelidir. Bilhassa ecnebi takımlarla yapılacak müsabakaların hariçte uyandıracağı akisler nazarı itibara alınarak bu hususta büyük bir dikkat ve itina göstermek icap eder.
itiraf etmek lâzımdır kl, AvusturyalIlar ile yapılan dört maçtan ikisine konulan hakemlerimizin bu kabil iddialı maçları vukuf ve otorite ile idare edebilecek bir olgunluğa henüz erişememiş oldukları verdikleri kararlardan ve idare tarzlarındaki gevşeklikten derhal anlaşılıyordu.
taraflı olarak mütaâa e-bir neticeye varılamıya-yakından bilen ve takdir biriyim. Yalnız bazan
GÖRDÜĞÜMÜZ FİLMLER
7!

uDEBREL
YABANCI filmlerin çoğu türk-çeleştlriliyor. Bu iş. bizde u-mumiyetle şöyle yapılır: Filmin yabancı dildeki mükâleme listesi tercüme edilir, stüdyoya orada, ekserisi aktör olan lara firmin sessiz nüshası mtikâleme sırası gelince, dudak hareketlerine imkân derece-slnda uymaya çalışarak ellerindeki tercümeyi okurlar, ses türkçe olarak alınır.
Bu işe icap ettiği derecede ehemmiyet verildiği nadirdir. Bu sebepten bir çok filmin duble edilmiş nüshaları bozulur, film kıymetinden kaybeder.
Fakat bütün bu müşkülleri yenerek. dublajı bir adaptasyon ve ibdâ haline getirmiş bir sanatkâra sahibiz. O da Ferdi Tayfur’dur.
Lorel ve Hardy filmlerinde, iki artistin ayni zamanda miikAlemelo-

gönderilir, sanatkâr-gösterilir, aktörler,
SADÎ KARSAN
8özü geçen müsabakalar hususi mahiyette olduğundan hakemlerin tertip komitesi tarafından mı yoksa Hakem Komitesince mİ seçilmiş olduklarını bilmiyorum ama herhalde hangi makam tarafından seçilmiş o-lurlarsa olsunlar, Galatasaray ile yapılan son maça konulan hakemin tayininde isabet olmadığı göze çarpıyordu. Bu arkadaşlar bütün hüsnüniyetlerine rağmen henüz daha bu gibi maçları idare edebilecek bir olgunluğa erişememiş olduklarından çok zahmet çekmiş ve yorulmuşlardır.
Bu vaziyetten istifade etmesini bilen F. Wlenna takımı oyuncuları da bilhassa son maçta inceliği ve zarifliği İle tanınmış Avusturya futbolu geleneklerine hiç de uymayan çok sert ve haşin bir oyun çıkarmışlardır. İlk anlarda yedikleri iki golün tesiri ile mağlûbiyete tahammül etmek sportmenliğini gösteremiyerek işi sertliğe dökmüşler ve bu yüzden kalecimizi ustalıkla aakatlamışlar-dır.
Haber alıyoruz ki, Federasyonumuz bu vaziyeti onların federasyonları nezdinde protesto edecekmiş.
Halbuki, hakem bu oyuncuyu o-yundan bile çıkartmamış, kendisi yaptığı hareketin fenalığını anlayarak sudan bir bahane ile oyunu terk-etmlş ve bu oyuncunun yerine de başka birisi alınmıştır. Şimdi Avusturya federasyonu harekette hiç bir kasit olmadığını hakemin bu oyuncuyu çıkarmaması ile de tevsik ederek buna mukabil oyuncularından birinin sahamızda yanağı yarılacak kadar dögüldüğünü Beynelmilel Federasyon nezdinde protesto ederse, bundan evvelki hâdiselere ilâveten bu şikâyetin bizi yine güç bir duruma düşüreceğini kabul etmemek elden gelmez.
Velhasıl spor sahalarında nâhoş hareketlerle karşılaşmamızın elden geldiği kadar önüne geçilebilmesi için maçların ehemmiyetleriyle mütenasip olarak hakem tayin etmemiz ve bu tayini yaparken de elde mevcutların tecrübelerini, umumi kaidelere vukuflarını, likayat, ehliyet ve otoritelerini nazarı dikkate almamız gerekir.
Aksi takdirde hem vazife verdiğimiz arkadaşlara kaldırabüeceklerln-den daha ağır yük tahmil ederek onları haksız yere üzmüş, hem de futbolumuza fena bir not verdirmiş oluruz.
I
sinemasında gördüğümü! Haşan” ın aslı Red Skelton komik. Ferdi Tayfurun dili Amerlkalılalara has buluş-“bilâkis, fıkdanı
HAŞAN,,
rini husus! bir şive ile türkçeye nakleden Ferdi Tayfur’un, “Marx Brothers,, leri Arşak Palabıyıkyan tipini yartarak elde ettiği muvaffakiyet malûmdur. Bu sefer, sinemaya bir yeni tip daha ilâve ettit Debreli Haşan.
İpek “Debreli dur. Bu ile bize
lan yadırgatmıyor, hasebiyle!..»,
“Debreli Haşan,, ın bir başka hususiyeti de seyircinin kahkahalarla gülerken, Hollywood*un İlk zamanlarındaki hayattan parçalar görerek sinema tarihi hakkında umum! bir fikir edinmesindedir,
Red Skelton Türkiyede artık müs-lümman olmuştur., onu bundan sonra herkes “Debreli Haşan,, diye tanıyacaklardır. — fa.
Hicrî 1950 Ruh»
R. evvel OCAK K- evvel
16 5 23
1369 Perşembe 1365
Vakit Vasati Ezani
Güneş 7.24 2.31
Öğle 12.19 7.26
İkindi 14.42 9.48
Akşam 16.55 12.00
Yatsı 18.33 1.38
I msA k 5,40 12.47
Müzeler
Atatürk İnkılâp Müzesi: Perşembeden maada her gün lü-12 vo 14-17.
Topkapı Sarayı: Puzfirteel-Çar-gamba - Cumartesi aoat 1830-17 Telf. (21090).
A yu »of yn: Puzartesl - Snh-Çar-şaınba - Perşembe - Cuma, saat 10 16; Cumartesi, Pazar, aaat
13 • 16. Telf. (21750).
Arkeoloji: Çarşamba, Cuma.
Pazur günleri 13 ten 16 ya kadar
Eski Sark Ederleri Şubeni: Çarşamba, Cuma, Pazar. 10 darı 12 ye kadar. Telf. (21682).
Türk vc İslâm Eserleri: Salı Perşembe. Pazar saat 13.30 • 16.30. Telf. (21888).
Dolmubabçe Deniz .Müzesi: Cumartesi saat 13 - 17, Pazar 9-18 Telf. (81284).
Belediye Müzesi: Atatürk Bulvarı Perşembeden maada her günlO -12 vo 14-17
Terfik Fikret Ariyan Müzeni: Bebek. Perşembeden maada her gün 10-12 vc 14-17.
İzmir:
Antikite Müzesi (3324), Hor gün 9-12, 1330-17. Cumartesi: 14-17 açıktır.
Tiyatrolar
9EHİK TtYATltOLAltl:
San t 20.30 da.
»KAM KISMI: (42157) Tebeşir Dairesi.
KOMEDİ KISMI: (40409) Kayseri Gülleri.
M V A M M E R K A R A C A O P E R E-Tl: Sizin Sokak .
SES: (49369) Operet: 20 15 Hediyelik Gelin.
ANKARA TirATKCLAKI: Saat 20 de
BÜYÜKTE (10370-40) Bir Komiser Geldi.
K( ÇÜKTE (11169) Ant.lgon vo Scapln'İn Dolapları
İZMİR
ŞEHİR TİYATROSU: (2364) Hissel Şayia.
Sinemalar
Sıhhî imdat
İstanbul Beyoğlu -I499M
Anadolu yaka. (10526
Ankara 91
İzmir 2251
İzmir 2222, Karşıyaka 5055
BEYOÛLl CİHETİ
AKIN (80718) I — Saltanatlar Deviren Gözde. 2 — Sarı Gül.
Al.KAZAR H2562) ölüm Akın, ları
ar ı H391) Ümitsiz Aşk. (İnci hafta).
ATLAS (40835» Aşk vo Haydut. EL1IAMRA »435951 Yııimn Gülü. İNCİ 184595) Filipin Adunlnn. İPEK (41289) Debreli Hnaan. LÂLE (4351)5) Deniz Kurtları.
MELEK (10868) Aşk Bestesi. (î-kincl hafta)
SARAY (11656) Yunan Tiyat»«. Grupu: 21.15 to To Parakacnn Entermezzo.
SÜMER (12851) Vatan Kahramanları ( İkinci hafta).
SVATPARK (83143) l - Nankör
2 Zaferler Aslanı.
ŞARK (40380) Filipin Aahını.
SIK (137261 Kibar Hırsız TAKSİM (43191) Kildin Severso.
TAN (80710ı Saygon
YENİ (8-1137) 1 — Eğlenceler Diyarı. 2 — Alevden Gönüller
YILDfZ (42S4T) Pranga Kaçağı İNAL Iİ93U6) 1 - FdAkâl Yol culnn 2 Beni affedin,
ÇİÇEK SİNEMASI: 1 — Yaralı Kulblcr, 2 — Aşk Sultanı.
Öğrenmek ihtiyacında olduğunuz herşey
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR ı23«!3) 1 — Çam Sakızı Polis HafivosL 2 — Ağır Ceza.
ÇEMBERI.İTAŞ (22513 i Sefille»*. FERAII: l - Sefaletin Sonu.
Koraıının Kızı.
HALK (21901) P- Balıkçı Osman. 2 — Binblr Gere. 3 — Cunnvnr Tohumu.
İNTANIM L (22367) 1 - Kaptan Kld. 2 — Amber.
AZAK (23542) 1 — LeyMnın Kaderi. 2 - Seni OldÜroceglrn.
TURAN (22127) 1 — LevlAnın
Kaderi. 2 — Seni öldüreceğim. MARMARA (23860) Pranga Ka-
«agı
MİLLİ (22962) 1 - Çnm Sakızı
Polis Httflvoal. 2 — Ağır Ceza KISMET (21904) 1 - Zafer Ya
rntıın Cohus 2 — Köy Kızı, YENİ (Bakırköy (16-126) 1 - Kı-
lıçların GOlpasInde 2 — Şarlö Asker
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Sevimli Rüya
2 Monte Kriptonun Mlrnsc OPERA 160821) 1 - Samba Kralı
2 — Kaptan Kld.
stREYYA (60682) 1 — Londra
Olimpiyatları 2 — Varyote Güzelleri.
YEI.DE6İRME.M ı - Mazinin Esiri. 2 — Ormanlar MAbudesı
3 — Snna Tnpıvorum.
ÜSKÜDAR CİHETİ
1I.AI.IC »60062ı 1 — Fedakâr An».
2 — Kızıl Irmak.
st NAR: I — Casustur Çarpışıyor. 2 — Sarı Menekşeler.
ANKARA
ANKARA (23432) Pıırnuk Prenses vo Yeril Cüceler.
Bi Yi K H5031) Periler Dünyası. PARK H1131) Kahraman Kılavuz. SÜMER 11072) 1 - Dişi Haydut.
2 — Kovboy Şarkısı.
I LI N (22294) Sporun Zaferi.
SI S (14071 ) 1 — Kanatlı Zafer.
2 — Ana îatirabı.
YENİ (J toiDı Lıı Tnıvmta.
GAR GAZİNOst : Vlvonrı Terno Revüsü
ANKARAI'ALAn PAVİYOND :
Viyana Stavignua Revüaü.
İZMİR
ELHA.MRA: Yeni Güneş. TAYYARE: Kara Maske.
YENİ SİNEMA: I — Pranga ICa-çaftı. 2 — Floşta.
LALE: 1 — Şarlo Diktatör, 2 -lalmMİz Katiller.
TAN: 1 — Şnrln Diktatör. 2 -lalmKİz Katiller.
KARŞIYAKA CİHETİ
SI M ER: Aşk Yolcuları. MELEK: 1 - Solcuk Bülbülü.
2 — Hortlaklar Adam.
Radyo
"YENİ ................. bııı;tln
Içlıı tııvslyc ettiği proRramim • Dıılılhh*
Saat . I8.6U Anka n . Htlfloyn! (aslı — ın.15 İstanbul: lou-naz Fftsıl hvVe»l. — 20 55 Ankara: Tanburln «nz »serleri. .M Cemil (15 dakika t, — ■21.15 İstanbul: Fasıl heyeti konseri 145 dakika). — 23.00 İstanbul: Kiıçuk orkestradan meio-■dller.
IİHrlçto*.
Saat 11,30 Londra: Uvartür;
PredoMi (VVcber) Senfpnl (o
3. A ınlııbr (McndcİHFoiin) ion W1ıyte İdaresinde RBC Scottuıh urkcatraaı 115 dakika).
TÜRK Mİ ZİCİ:
Saat: 8.00 Ankara. Şarkılar (Pl ) — 13.80 Ankara! Şarkılar İPİ.) — 13.15 İstanbul: Karışık «arkı ve türküler (1*1 ). — 11.00 İstanbul: Şarkı vc türküler, »>-kııyan: M. Kovancı. 18 00
Ankara: Hüseyni faslı. — 18.40 ljıtanbul; MemlşKet türküleri, okuyan MalatyalI Coşkun kardeşler — 10.20 Ankara Yurttan eealcr. 10.15 İRtnnbıP:
Snrkı vc türküler (İnce naz hrvrtl ) — 70.50 Ankara: Halk (iirkÜl*»ıi
kl Sslü BATt MÜZİ6İ:
Sınıl . 13.15 An kına Roy un kemanları (Mlchicls), Tango (Ca-
roslo). Çardaş (Groyflman), Cop-pelia balesinden fantezi, (Do-liba) Loreley Parafras (Ncş-vadba) ve lntermezzo (Roth) Radyo salon orkestrası. — 13.45 Ankara: Radyo Salon orkestrasının devamı — 18.20 latanbııh Oporalardan orkestra eserleri (Pl.). Madam Buttcrfly opera-Hindan fantezi, La Travalın fantezi vc Cavaleria Rusticana-lîitcrmezzo, ît.00 İstanbul; Küçük orkeat radım melodiler. — 22.15 Lonara: Filarmoni orkestram, — 22.80 İstanbul: Piyan»» Moloinrı Bneh( Ingiliz süitinden kiHimlnr. Çalan A Bo-rovskl. — 24.00 Londra: Hadc orkestram (Senfoni No. 1 A majör; Rigari
HAFİF MÜZİK:
Saat: 7.8t Ankara; Harry Hor-llc k orkratraaı (Pl ). — 8.15 Ankara: Havayı adalarından ine-lodller (PL). — 8.80 Ankara: Çeşitli (PL). - 17.15 Londra: Ray Martin ve orkestranı. — 18.45 Ankara: Film melodileri (P| ). — 20.00 Ankara: Varyete müzikleri (PL). — 22.20 İstanbul : Varyete müziği (PL),
23.15 tatanbUl; Gere müziği (PL).
DANS MÜZİĞİ:
Bant: 13.30 Istunbut: Çeşitli (PL),— 18.06 İstanbul: Çeşitli (PL). — 10,15 îrttnnbııl: Caz (PL). — 21.15 Ankara; Çeşitli (Pl ı. — 23 00 İstanbul: Çeşitli (PL).
ili Sİ Nİ PROGRAMLAR:
Saat; 0.30 Londra: Dinlevk I bitekleri (İngilizce). — 13.50 İstanbul: Yeni dağım çocuftun
bakımı; Konuşan Bn. M. Ak-koyunlu. 15.30 Londra Şayanların programı ı Ingiliz» ( ).
10.15 Ankara Verem haftam münasebetiyle konuşma: Dr. C. Erlug tarafından. — 21.00 Ankara: UNESCO gazetesi. — 21.45 Ankara ; Konuşma — 22.00 Ankara : Müzlkacverln saati (müzik I.
HABERLER:
Ankara vo İstanbul Rııayohın:
7.45; 13.00; 19.00; 22 45 r
Sanı : 13.80 Ankara: öğle Ga-sotesl. — 20.15 Ankara: Radyo Gazetesi.
"Anıerlknııın Sesi,, Radyosu türkçe neşriyatı: Saat 19.15.
(13, 16 vo 19 metrelerden dinlenebilir. )
BBC Radyosunun Türkçe neşriyatı: Saat 7.15; 18.30 ve 23.00 (Bu program 19.91; 24.92; 31.32; ve 49.10 metrelerden dinlenebilir)
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
(İEI.ECEK ULAN l ÇAKLAR
û.4t) s A.S. (İskandinav) Kopenhag. Amsterdum. Münih. Romndnn.
0.50 D H.Y. (Türk) Ankarndnn.
12.50 D H.Y. ıTürk) Ankıırndan.
13.30 B.E.A. (Ingiliz) Londra. Ni», Roma, Atlmıdnn.
İL— D.H.Y. (Türk) lzmirdcn.
10. — S.R. (İsviçre) Zilrlh, Ce-
nevre. Atina, Anknradan.
16.20 D.H.Y (Türk) İskenderun Adana. D.Bakır. 5.nlatya An koradan .
GİDECEK OLAN CÇAKLAR
10.10 D.H Y (Türk) Ankara. Kibri», Beyruta.
11. — S.A.S. (İskandinavı Roma,
Münih Amatordam Kopon-haga.
14.30 B E.A. (Ingiliz. Atina. Roma. Nia. Lonaraya.
İÇ SEFERLER
U.— Ankara.
13.50 İzmir.
11.30 Ankara.
(İELECEK OLAN YAPI RLAR
20.30 SUS (Mudanyadan).
GİDECEK OLAN VAPURLAR
5.- AKSU (Karndenlze»
0.— SUS (Mudanvaya) GELECEK OLAN EKSPRESLER
6.15 Somplon (Avrupa).
7.10 PoğU
8 30 Ankara
GİDECEK OLAN EKSPRESLER 0- Toıo»
18.10 Ankara.
21.30 Somplon (Avrupa)
Eczahaneler
Eminönü:
Cemil, Beyazıt.
Sadullah, Eminönü.
Yorgi. (UnkJ Küçükpazar. Arif Neşet. Alemdar.
Beşiktaş: - ",
Vldin. Köylçl.
Beyoğlu;
Kinyol, Tepcbaşı C. 7 (B.o&lu) Sıhhat.- Bofltanba.şı C. 136 ,,
K. Rrbul, istiklâl C. 94 (Taka.) Fındıklı. Fin. C. 34 (Galata) Tuna, Arpacmlni C. ., Anım, HnJAakârgazl C. 202 (Şişli).
Nİşantnş, Teşvikiye C. 139-1 (Şişli).
Yeni Turan. (Kasımpaşa). Halıctoğiu (Hasköy).
Üsküdar:
Selimiye.
Kadıköy:
Söfcütlüçeşme.
Büy likada:
Halk. .
Hey belindir:
Halk.
ANKARA
Halk (14550)
Çankaya (22700) Yeni (11544)
İZMİR
Tarlan, Aloııncok
Millet., Kcmoratı.
Yeni İzmir, Rnsmahane. Karantina. Yalılar. Eşrcfpaşa. Eşrcfpaşa.
ReyoOlu 41611 Kadıköy 60872
İstanbul 21222 Üsküdar 60915
Ankara 00, İzmir 2222, K.yaka 5055
zzzzzlzzz
’ _rn m8 “

■ fi T ■ zBz
Soldan
1 — Bir Çin şehri. Hâdise. 2 — tllşlk. Yalvarma. 3 — And içmek.
4 — Kör. Bir cins kumaş. 5 — Soru. Sicim. 6 — Modada oturan. 7 — Bir renk. Maharetli. 8 — Şsll Şeffaf bir madde. 9 — Yardımcı. Bir hayvan. 10 — Dadı. Bir cins toprak.
Yııkıırdıın aşağı:
1 — Destek. Bir çalgı. 2 — Bir sınav usulü. Erkek dadı. 3 — Gemi odası. Bir hayvan yavrusu, i — Bir savı. Eakl agırhk Ölçüsü. 5 — (Tendi Bir erkek adı. 6 — Nefer Bir elektrik kanunu .Bir harfin okunuşu. 7 — Vasat. Vücuttaki kan yollan 8 — (Tersi) Uzunluk ölçüsü. Alıcı ma-klna. 9 — Çıraklık. 10 — Bir ©-mir. Bir sebze.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan şutu:
1 — Belirli. 2 — Eğim, Alçak. 3 — Sinan. Kedi. 4 — İt. LAlo. Mr.
5 — Nizam, Ana. 6 — Mataharl. 7 — Zira. 8 — Akit. Ya. Az. 9 — Budamak, Ta. 10 — Alem, Ra tip.
Yukarıdan maftı:
1 — Besin. Kaba. 2 — Eğitim, Kul. 3 — Lin, Zahide. 4 — tma-hıt. Tam. 5 — Namaz. 6 — L«ı. Hlvar. 7 — lilco. Araka. 8 — Çe. Ara. 0 — Madeni. Atı. 10 — Kira, Azap.
Sayfa 8
TENÎ İSTANBUL
8 Ocak 1956
SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. 3ÜNTER Bu sayıda yası içlerini fiilen İdare eden t SACİT ÖGET
Basıldığı yer ;
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tama-
men yazarlarına aittir.
;tttti
ırr;

ULTRAMİN DİŞ KREMİ
Kullanınız !

Türkiye Eski Muharipler Bankası
A. 0. Genel Müdürlüğünden:
Türkiye Eski Muharipler Bankası resmen kurulmuştur. Anasözleşme 9.12.1949 tarihli Resmt Gazetede neşredilmiş vc blreı nüsha sayın ortakların adreslerine gönderilmiştir. Almı-yaniar Genel Müdürlükten alabilirler. Kendilerine ayrıca mektupla bildirildiği veçhile, taahhüt ettikleri hisselerin 2 ncl taksiti olat dörtte birlerin ocak 1950 sonuna kadar anasöz-leşme hükümleri dahilinde ödenmesini rica ederiz
îstanbul ve Ankaradaki ortaklar Sümerbank gişelerine diğer yerlerdeki ortaklar ise Ziraat Bankası vasıtasiyle hisse bedellerini yatırabilirler.
Ortaklarımızın adres değişikliklerini muntazaman bildirmeleri ayrıca rica olunur.
Adres: Tarko Han, Ankara P. K. 61 Tel: Adresi: Mulmbank, Ankara
Telefon: 16 440 (1818)
MİMİM t lliifll •'«OlliİMH1 il'iiıi İlli HCIHW lıIHİilâHllıll' liri•— I tâli UJ »Ki ki’ll»*nwlll rtrfUt ı|l » •
TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASINDAN:
10 sene ve daha fazla müddettenberi sahipleri tarafından aranılmadıgından dolayı 2999 sayılı kanunun 41 ci maddesi mucibince muhtelif Banka vc Müesseseler tarafından Maliye Bakanlığı emrine Bankamızca devredilen paralarla muhtelif kıymetler 31.12.1919 tarihi itibariyle aşağıda gösterilmiştir.
Bu paraların. Bankamıza devredildikleri tarihten itibaren iki sene içinde sahipleri veya varisleri tarafından evrakı müsblte ibrazı suretiyle İdare Merkezimize müracaat edilerek aranılmadığı takdirde 2794 sayılı kanunla teşkil olunan Amortisman Sandığına dovrolu-nacağı ilân olunur. (.70)
Muamele Tarihi L E H D A R DEY REDEN BANKA MEBLAĞ
24.1.1949 Samsun Osmanlı Bankası (Hrlstos Mimltsos) Osmanlı Bankası, Galata £. 8. 2/11
10.6.1949 Georges Dobromislo . >> • 1 Beyoğlu £.128.12/5
8.7.1948 S. Efron >* » N $.1.96
31.7.1948 Albert Scialomand Co. Belgradc. Karadjordjava 67 P.O.B, No. 415 II rt Mersin FF.3.352.—
Hak sahibinin ismi Adres Kıymetinin cinsi Adet
.ZİRAAT BANKASI
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI 1950 YILI İKRAMİYELERİ
İSTANBUL VE ANKARA’DA
8 EV ayrica 200000 LİRA EV KAZANAN İSTERSE BEDELİNİ ALABİLİR!. ACELE 150 LİRALIK BlR HESAP AÇTIRINIZ!..
HER ISO LİRA İÇİN AYRI BİR KURA NUMARASI VERİLECEKTİR!.

Enver Otan
•Walter Himmighofen
Fitnat
Kâm ur an
Andirea
Osman
Halil1'
Müjgân (Reşat eşi)
Reşide (Hüseyin eşi)
Zeynep (Faik kızı)
Rauf (Behçet oğlu)
Fatma Mezruka (Mehmet Ali kızı)
Vahan
Maison de Banque Karim
T.C. Ziraat Bankası Ankara 14.4.48 teslimatı
Sivas-Erz, II ter. 20, İlk 1 Selânlk Bankası Galata 18.8.48 t. teslimatı
Prielmayers trasse 1 Mtlnich A. N. W, 1903 Mısır Cr^dlt Foncier T. 6
Emniyet Sandığı İstanbul 29.8.48 t. teslimatı
Kadriye mahallesi No. 27 Kırkağaç Mühürlü çıkın 1
Şişli Halftskâr Gazi cad. Hafızzade ap. No. 2, Ölü Cemal Paşa kızı »»m i
Taksim Itır sokak No. 4 Teodos oğlu mm j
Bakırköy Kilos sokak No. 6î mm i
Üsküdar Selimiye Duvar dibi cad. No. 43/41 m «• 1
Beykoz Yalıköşk Cad. No. 4 m
Banka altı Poyraz sokak No. 4 * " 1
Çengelköy Bakırcı sokak No. 19 * ** 1
Bakırköy Kartal tepe Karakol sokak No. 41 w »» j
Beşiktaş Yenimahalle Mecidiye sokak No. 10 * ” 1
İKRAMİYEYE GİRÎ$ ŞARTLARINI BANKALARIMIZDAN ÖĞRENİNİZ
ÇEKİLİŞ TARİHLERİ :10 MART, 15 MAYIS; 30 HAZİRAN; 31 TEMMUZ-------- 29 AĞUSTOS; 30 EYLÜL, 28 EKİM; 30 ARALIK___
Musa Kâzım B/Salih Hilmi
Necat Recep
Hasip oğlu Ferit
Jes Müller Veresesi
Zilli
Garabet Garabetian
Mişel Payyares
N.P. Marino
6. Sanderson de Bilinski
N. Kazazian
Elie de Castro
P. Slnanian tsidore Grelwer Paşa
Yağcı oğlu Ali Kaptan veresesi
Aristide Simenoglu
Üsküdar Selâmı Ali mahallesi Selâmsız cad. No. 431
Banka Komerçlyale îtalyana İstanbul 5.4.48 t. teslimatı Bali Alep
Osmanlı Bankası Galata 20.4.48 t. teslimatı
Meçhûl
T. İş Bankası Ankara 16.9.48 t. teslimatı
Bosfor gazetesi sahibi
Osmanlı Bankası Galata 1.6.1948 t. teslimatı Meçhûl
r>
n
»>

Banka Komerçiyale Îtalyana İstanbul 10.6.48 t. teslimatı Meçhûl
>•
M
1
Ohanes Mazakian
Anadolu D.yolu I ter. V İlk Lot Turc Reseplsesi amortlli
1903 Mısır Cr^dit Foncier
Lot Turc Resepisesi
1938 ikramiyeli tah.
3
2
4
2
25
Capililtas Consolidated Mine Ltd. H. S.
The Gutta - Percha Corporation Ltd. H. S.
The New Eastern lnvestement Co. Ltd. H. S.
• t 9*
f» l>
• S
1
1
1
1
1
Exploratlon Co Ltd. H.S. 1
Mühürlü çıkın
II
M
1
Osmanlı M an kası Beyoğlu 28.6.48 t. teslimatı
St£ industrielle de Rizet Legumes sese Place des Plombieras Mar-seille France
Osmanlı Bankası Galata 23.7.48 t. teslimatı
Arslan ve Eskihisar Müttehit çimento ve su kireci fab. H.S. 5
Meçhûl
Cr^dit Foncier de France #3 1885 tali. 2


Emine Zafer (İzzet kızı) ve
(ölü Ali eşi)
Behiye (Mustafa kızı ve Kenan eşi)
Safiye (Haşan kızı ve ölü
Cevdet eşi)
Hatice (Ahmet kızı)
Dilşat (Ahmet kızı)
Îhsan (Mustafa oğlu)
Zeynep (Veli kızı)
Zeki (Ziya oğlu)
Amede (Nikola oğlu)
Alice Chisnell

• *
ı»tr
ve gazeta bayii
gazete bayii
ve gazeteci Halkevi karşısında
Emniyet Sandığı îstanbul 3.11.48 t. teslimatı
Kadıköy Osmanağa ÇUek sokak No. 17
Osmanlı Bankası Beyoğlu 11.11.48 t. teslimatı Meçhûl
Emniyet Sandığı İstanbul 11.1.1949 t. teslimatı Tebriz Hiyabani Pehlevi menzili Doktor Gazanfer Zülkader Şamkerlizade
İstanbul Emniyet Sandığı 11.1.1949 t. teslimatı
Bostancı Vükela caddesi No. 50
İstanbul Emniyet Sandığı 11.1.1949 t. teslimatı
Topkapı Arpa Emini Yenibahçe caddesi No. 25
İstanbul Emniyet Sandığı 11.1.1949 t. teslimatı
BÜyÜkada Çınar caddesi No. 82
İstanbul Emniyet Sandığı 11.1.1949 t. teslimatı
Pendik Bağdat Caddesi No. 4
İstanbul Emniyet Sandığı 11.1.1919 t. teslimatı
Beşiktaş Muradiye Göknar sokak No. 10
îstanbul Emniyet Sandığı 11.1.1949 t. teslimatı
Sultanahmet Cankurtaran Yenisaraçhane sokak No. 1
İstanbul Emniyet Sandığı 11.1.1949 t. teslimatı
Beşiktaş Yıldız caddesi No. 31
İstanbul Emniyet Sandığı 11.1.1949 t. teslimatı
Kurtuluş Osmanlı Bankası Veznedarı evinde avukat
Emniyet Sandığı İstanbul 11.1.1949 t. teslimatı
Tomtom mahallesi Faikpaşa sokak Berberyan ap. 3
Osmanlı Bankası Galata t. teslimatı 27.1.1949
Moda caddesi No. 255 Kadıköy
• •

I
Bü İLANIN DEVAMI BUGÜNKÜ DİĞER GAZETELERDEDİR.
YENİ İSTANBUL abonman karneleri her tarafta satılıyor
Aşağıdaki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazetemize^ hususi surette teçlıiz edilmiş ve kasketlerinde (YENİ İSTANBUL) yazıh bulunan özel müvezzilerimizden ve Beyoğlu Kaymakamlığı karşısındaki gazetemiz idarehanesinden de bu karneler temin olunabilir.
Karne satacak bayilerin isim ve adreslerini gösterir liste
İSTANBULDA :
KÖPRÜDE:
Bay Kemal, Köprü Kltabevl
Bay Osman Kazak, Kadıköy İskelesinde.
Bay Ilışan, Üsküdar iskelesi, gazete bayii Bay Sıtkı, Boğaziçi İskelesi, gazete bayii.
Bay Horen, Nimet Abla gişesi karşısında gazete bayii?.
SİK KEÇİDE:
Bay Esat, Gazete ve mecmua bayii
Bayan Atiye, İstasyonda gazete bayii.
TÜRBEDE:
Bay Arit, Türbe kitap ve gazete bayU
BE YAZITTA:
Bay Bahri, Eczahane yanında tütüncü.
SARAÇHANEB AŞINDA:
Bay Mehmet, fırın Önünde gazete bayii
AKS ARA YD A:
Bay Adem, gazete bayii
Bay Kemal. Piyango
CAGALOGLÜNDA:
Eay Ahmet, tütüncü
Bay Niyazi. Eminönü gazete bayii
KARAKOYDE:
Bay Kemal. Tünelde
Bay Niko, Bahtiyar gişesi
BEY OĞLUNDA:
Bay Esat, Ingiliz Sarayı karşısı, tütüncü. Bay Torkonl, Galatasaray Lisesi karşısı.
Bay Ferit, Taksim Abide karşısında gazete ve tütün bayiJ
Bay Mehmet, Taksimde Kristal altında gazete bayii
Bay Dikran, Konak oteli karşısı, tütüncü
Bay Haşan, Harhiye, Bizim Haşan gişesi
Bay Garbls, Osmanbeyde fırın yanında gazete bayii
Bay Remzi, Nlşantaşında gazete bayii.
BEŞtKTAŞTA:
Bay Zeki, Tütün ve gazete bayii
Bay Avnl, Tütün ve gazete bayii
Bay Haşan, Tütün ve gazete bayii
Bay Mustafa, Tütün ve gazete bayiJ
TOPHANEDE:
Bay Şükrü, Tramvay durağında Savaş Sakatı gişesi
KAD1KÖYÜNDE:
Bay Ethem, Gazete bayii
ÜSKÜDARDA:
Bay Hikmet, Kitap ve gazete bayii
Bay Cevat, Kitap ve kırtasiyeci
S AMATYAD A î
Bay Kenan, Tütüncü ve gazeteci
BAKIRKOYDE:
Bay Ali. Uçak gişesi
YEŞtLKOYDE:
Bay Şaban, Gazete bayii ADALARDA:
Bay Niko, Büyükada iskelesinde kitapçı
Bay Süleyman, Heybeliadada tütün ve gazete bayii
ANKARADA :
ANKARA BÜROMUZ:
K. Özalp Caddesi Ilgar apartmanı No. 1/9. Yenişehir. Telefon: 16112
Akba Kitabevi.
Bay Ali Tümen, Ülus Meydanı tütüncü.
Bay Yakup Karakag, Ulus Meydanı, Cebeci durağı.
Bay Cevdet, Ulus Meydanı, Hilâl Fotoğrafhanesi karşısında.
Bay Hayrl öztürk. İstanbul Pastahanesi karşısında
Bay Sait Özer, istasyonda gazete bayii.
Bay Dural! Dalkılıç, Samanpazan Meydanı, gazete bayii.
Bay Mehmet Altıntaş, Sağlık Bakanlığı. Bay îslâm Günok, Yenişehir, îş Bankası. Bay Mustafa Erten, Kızılay gazete bayii. Bay Tevflk, Meşrutiyet Caddesi.
Bay Osman.YenJşehir.Bakanlıklar durağı.
İZMİRDE :
ikinci Kordon, Emlâkbank yanında Anadolu hanındaki YENİ ÎSTANBUL Bürosunda
Foto Can, Hükümet konağı karşısında Bay Halil, Anafartalar Cd. İstiklâl gişesi Bay Cahit, Anafartalar Cd. Zengin gişesi Bay Abdurrahman Cenahoglu Kitabevi Tilkilik
Bay Mustafa, Asım TÜrker Kardeşler, Alsancak vapur İskelesinde
Osmanlı İtibari Milli Bankası H. S. I lik 3
The Ottoman Railway From Smyrn to Aidin H.S. I lik 6
Mühürlü çıkın 1
%60 ted. Anadolu D.Y.H.S. 115
Mühürlü çıkın 1
Ft 1
• I II 1
u 1
w 99 1
II II 1
• I M 1
II 1
II (1 1
II 1
Associated Sharre and Inves-
tement Co.H.S. muv. mak. 66
hisselik £ 66.—/—. 1
” £ 37.—/—, 1

Matbuat hayatımızda bir yenilik olan karnelı abonman usulümüz her tarafta büyük bir alâka görmekledir. Bu alâkayı gözönünde tutarak ve okuyucularımıza kolaylık olsun diye, yanda, ocak ayından itibaren her ay muntazaman karne tedarik edilebilecek bayilerin listesini veriyoruz. Bayiden almak istemiyenler veya alamıyanların, posta havalesiyle doğrudan doğruya, Beyoğlu, posta kutusu 2100 YENİ İSTANBUL adresine 280 kuruş göndermeleri kâfidir. YENİ İSTANBUL abonman karnesi taahhütlü olarak adresinize gönderilir.
Geçen ay karne alamadıklarından müsabakaya girme haklarını kaybetme endişesine düşen okuyucularımız için şu kolaylığı yapmayı uygun bulduk:
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını veren her okuyucuya bir kur’a numarası, altı kap verenlere iki, dokuz kap verenlere 3, on iki kap verenlere de 4 kur’a numarası verilecektir. Bu şekilde, okuyucularımız karnelerini ne zaman alırlarsa alsınlar, üç aylık aboneler 1; altı aylıklar 2; dokuz aylıklar 3 ve senelik abonelerimiz de 4 numara ile kur'amıza katılabileceklerdir
Bilindiği gibi YENİ İSTANBUL, devamlı okuyucuları arasında, Noter önünde çekeceği kur’ada. meccani tahsil ve başka hediyeler vermeyi taahhüt etmiştir:
Her yıl çekilecek kur’ada birinci gelen 10.000 lira masrafla Avrupada; ikinci gelen de 5.000 lira sarfiyle Türkiyede üç yıllık bir tahsil yapacaklardır. Kendisine talisi) kur’ası düşen YTENİ İSTANBUL abonesi, hakkını bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektir Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olmıyanlara gazetemiz bu işe ayırdığı tahsisat) % 20 noksaniyle defaten ödeyecektir.
Ayrıca: üçüncü gelenden itibaren 3 aboneye, meşhur markalı birer altın kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer gümüş kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer çelik kol saati verilecektir.
Her ayın 5 ine kadar yapılan karne satışlarına, her taraftan vâki istekleri karşılamak için, 3 gün daha devam olunacaktır.

Radyolarının Bütün Modellerini
MAĞAZALARIMIZDA VE ACENTELERİMİZDE GÖRÜNÜZ
mZTLi, ' kMihçıCi^lu
ANKARA — İSTANBUL
9

Comments (0)