30 Aralık 1949
Cuma
SİYASÎ İKTİSADÎ
Sayı 30
10 Kur
A
F oğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32 altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır Hariç momtekotler iki mislidir.


POLİTİKA
297X11/1949
bir ceremeye
Müstakil Endonezya
I—I ER cihan harbinin en az bir * * imparatorluğu yıkarak,
biı v.ok memleketlere istiklâllerini verdiği görülmüştür.
Geçen Cihan Harbinde bu hakikatin bedelini Avusturya ve Osmanlı imparatorlukları ödemişti. Bunların mağlûplar arasında bulunması,
girmelerini az çok izah etmişti. Fakat bu seferki binde, yukarıki sözün doğruluğu hem mağluplar, hem de galipler nezdinde görüldü. Şöyle ki. Ja-ponyarün kendi anavatan topraklan dışındaki yerlerin hepsini kaybetmesine mukabil. 1939 46 Cihan Harbinden galip çıkan İngiliz. Fransız ve Felemenk imparatorluklarının sarsılıp sallandığı görüldü,
(Fakat, tarihin çok garip bir cilvesi olmak üzere de, yirminci asnn ortasında ve aşağı yukarı bütün imparatorluklar kendilerine bir başka hayat formülü ararken. yeni bir imparatorluk kuruldu: Sovyetler İmparatorluğu! Hâdise gerçekten gariptir, çünkü cihangirlik aleyhine olarak zuhur etmiş olan bir fikrin nasıl eninde ve sonunda, kendini cihangirliğe kaptırdığını göstermektedir.)
İngiltere İmparatorluğu, her zamanki uzak görüşlülüğiyle, günün birinde imparatorluktan vazgeçmek lâzım gelince yerine konulmak üzere, Common Wealth yani imparatorluk camiası formülünü hazır bulundurmuş ve kim müstemlekeler nezareti idaresine bağlı bulunup, istiklâlini f ilen elde edebilecek bir duruma girmişse, ona "İşte Dominion koltuğu, buyur otur” demiştir.
Fakat Fransa ile Felemenk, bu işe onun kadar hazırlanamamış-I dır. Onun için, bu harbin bit-mesine doğru, Çin Hindistanı’n-(1 ; Fransaya Cava ve öteki adalarda da Felemenk’e karşı isyanlar başlıyarak, kan gövdeyi götürmüştür.
Bugün Felemenk ile eski müstemlekeleri arasındaki kavganın bitmesine ve Endonezya Birleşik Devletleri namı altında 65 milyon nüfuslu bir Asya devletinin kurulmasına şahit oluyoruz. Bu 65 milyon insanın hemen hepsi Müs-lümandır. Ve bunların Türkiye’ye karşı büyük bir hayranlık beslediğine şüphe yoktur. Çünkü Türkiye, İstiklâl Harbi dâstanı ile, onlara, istiklâli elde etmenin yolunu göstermiştir.
Biz, o kadar uzakta yaşadıkları halde, bizlere, eski devlet ortaklarımızdan dahi hem his, hem de idrak bakımından çok daha büyük bir yakınlık gösteren EndonezyalIları, şu kendi devletlerini kurdukları günde candan tebrik ederiz.
Bu münasebetle, Dışişleri Bakanımız, kendilerini resmen tebrik etmiştir. Zaten geçenlerde de, Meclis’te söylediği bir nutukta, Türkiye Cumhuriyetinin Endonezya’ya kadar fikri ve ruhî bağlara malik olduğunu tasrih etmişti.
Bu sözler çok güzel ve yerin-dedir. Ancak, fiilî hamleler tarafından desteklenmek lâzımdır. Yani, yeni devlet nezdinde, istiklâl dâvalarının lideri olan Türkiye, kendini çok kuvvetli ve nezih bir sefaret heyetiyle temsil etmeli; derhal kültür bağları teessüs etmeli; Devlet, sanatkârlarımızı ve fikir adamlarımızı oraya göndermeli ve, ne kadar masraflı olursa olsun. Devlet Tiyatromuzun Opera Grupu orada tem-s iler vermelidir.
Ayrıca, Türk üniversiteleri, EndonezyalI gençlere kapılarını açmalıdır.
Şunu söylemeden yazımızı bi-tiı-miyelim: Eğer Türkiye, Mustafa Kemal'in eserine ve hâtırasına lâyık bir memleket olduğunu ispat etmek istiyorsa, bu gibi işleri, Suriye hudutlarından Endonezyaya kadar acele ele almalıdır.
Endonezyada bir gün Japon, tüfeği ile görünmüştü. Türkiye, aynı noktada, garp medeniyetinin meşalesiyle görünmelidir. Onlara gönderebileceğimiz en güzel istiklâl selâmı budur!
Cihan Har-

• Â
A
21
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden. HABİB EDİB TÖREHAN
“Birleşik Amerika her
taarruza muhaliftir,,
---------o--------—-
George Ailen dedi ki: ”Belgrada varınca bunu Mareşal Tito’ya söyliyeceğim.”
»o-Kor A:, 29 .4. A. (Afp) — Birlrifik Anıehkunlii Yugoslavya Büyük El-ÇİUğtiU? toylu edilen Georgcs Albn. va.ziftsmc gitınek üzere bir Amerikan gemi^îuc binerken verdiği beyanatta:
"Mareşal Tito'ya% Birleşik Amerikanın nerede olursa olsun ker taarruza muhalif olduğunu söyliyeceğim. Şimdiki halde Sovyet taarruz hareketinin Yugoslavyaya yöneldiği görülmektedir, bizim herhangi hır taarruza karşı mu-halefi h mi t herhangi bir devirt için olduğu kadar Yugoslavya ıriu de varittir." dı m iştir,
Alb n'e ailesi refakat etmektedir.
ı Dün VVashingtondakı hususi muhabirimizin telgrafı ile. Amerikanın Sovyet Rusvnya ciddî bir ihtar yaptığını bildirmiştik. Bugün Paris muhabirimizin bunu teyit eden mektubunu neşrediyor ve bu haberin Fran-sada uyandırdığı akisteı hakkında malûmat veriyoruz.)
Parts, ı Hltsıısi muhaou ımiz Yusuf î. Mutlu bildiriyor) - Amerikanın yem Belgrad Elçisi George Ailen tarafından verilen ve son basın toplantısında Başkan Tnıman’m ağziyle teyit edilen beyanat, bir sırrı açığa vurmamakla beraber. Fransada çnk mükemmel bir intiba yaratmıştır. A-merikanın Yugoslavyaya yapılacak herhangi bir tecavüze katiyen seyirci kalmıyavağmı beyan etmesi; Atlantik Paktına dahil olmayan, fakat Doğudan gelecek hücumlara mânız bulunan b^tün memleketlerde de büyük memnuniyet uyandırmıştır Bu. fevkalâde teskin edici bir havadistir. Esasen Avrupa hükümetleri, ister Atlantik Paktına yahut bir Akdeniz Paktına dahil olsun veya olmasın, Avrupanın cenup doğusundaki Akdeniz milletlerine karşı Amerikanın lâkayt kalanuyacağındar. şüphe etmemekte idiler. Amerika her tarafta. bilhassa Avrupada hazırdır ve mevcudiyetini hissettirmektedir. E-ğer Amerika ilâve paktlar imzalamak istemiyorsa, bunun sebebi, kendi u-mıımî efkârının —aynı zamanda muhalif Cumhuriyetçi Partinin—, bir kar topu gibi büyüyen ve memlekete mille ücra rası hukuki mükellefiyetler yükleyen yeni yeni muahedeleri hoş görmemesidir.
George Ailen’in beyanatı tabiî ve mümkün olduğu kadar sarih iken.
Başkan Truıuan’ın bunu teyit etmeye lüzum görmesinin sebepleri üzerinde durmak gerektir Pariste zannedildiğine göre, bu şekilde hareket etmekle Truman, son günlerde Stali-nın doğum günü münasebetiyle Ru3-yada ve Peyklerinde yapılan coşkun tezahüratı ve gürültülü nümayişleri tesirsiz bırakmak istemiştir. Aynı zamanda. Sovyetlerin Tilo’ya karşı soğuk harbi en son haddine kadar şiddetlendirdikleri, üstelik nüfuzları altındaki memleketlerde müttefiklerin resmi veya yarı resmî şahsiyetlerini birbiri arkasına casusluk suçu ile itham ederek mahkemeye vermeye devam ettikleri bir sırada .Amerika, sesini duyurmak ve Rusyaya çok ciddi bir ihtarda bulunmak lüzumunu hissetmiştir Diğer taraftan Truman, bu suretle Koıninform'un beşinci kol faaliyetlerine, diğer memleketlerde giriştiği sabotaj hareketlerine, dahili ihtilâflar ve iç harpler yaratmak Üzere sarfettiği gayretlere karşı da Amerikanın lûkayt olmadığını ve artık Rıısyanm aklını başına toplaması lâzım geldiğin* anlatmıştır Kominform son zamanlarda var kuvvetiyle Yugoslavyavı içeriden yıkmaya çalışıyor ve burada bir dahili harp çıkararak, kendi peyklerine, Yugoslav halkının tehdit ve dehşet altında Tito rejimine bağlı kaldığını, ergeç isyan edip ikiye ayrılacağını isbata uğraşıyordu.
Ortada bir hakikat varsa o da, bu sabah Parısteki Komünist gazetelerin Trumana ateş püskürmeleri ve Ame-nkayı diğer rmnnteketterm iç siyasetine karışmakla itham etmeleridir. Komünistleri kızdıran hâdiseler ise, bütün dünyada ler yapmaktan
sükûnet verici tesir-geri kalmamaktadır.
Son zamanlarda Birleşik Amerikanın Yugoslavya Elçiliğine tâyin edilen George V. Ailen Amerika Dışişleri Bakanlığında and içerken (Soldan ikinci)
Dünyanın dikkatini üzerine çeken muazzam bütçe
-------o--------*
Birledik Amerikanın bütçe müzakereleri arifesinde yardıma muhtaç dünya devletleri neticeyi endişe ile bekliyorlar
(United bavlıyası inci devresi
VVashıngton 29 (A.A.)
Press) — 3 ocak 1950 günü cak olan Birleşik Amerika kongresinin ikinci toplantı
millî bütçenin denk olmayışı yüzünden Başkan Truman için bazı güçlükler arzedebılecektir.
Uzun senelerden beri ilk defa olmak üzere kongrenin toplanması münasebetiyle efkârı umumiyenin u-lâkası şinuh harici siyasetten ziyade memleketin iktisadi vaziyeti Üzerinde toplanmış bulunmaktadır. Çünkü 30 haziran 1950 de sona erecek olan malî «ene zarfında bütçedeki açık asgarî 5 milyar dolar tutarında olacaktır.
Bütçedeki bu açık Başkan Truma-nı şu mühim meselelerle karşılaştırmaktadır:
1 — Yeni mail sene zarfında masrafları hissedilir suretle kısmak,
2 — Yahut kongreye verilen yeni vergilerin kabulünü tavsiye etmek,
3 - Önümüzdeki bir kaç sene için bütçedeki açığı kaçınılmaz bir vazıyet olarak kabul etmek,
Muhakkak ki bütçenin bu durumu münakaşaya yol açacaktır.
Kongrece görüşülecek mühim meseleler mevanında Çin meselesi de vardır. Ayan ve Temsilci lor üyelerinden bir çoğu Komünist Çin Hükümetinin Birleşik Amerika Hükümetince tanınması mevzuunda unlu m nazarlarım ortaya atacaklardır. Siyasi müşahitlerin kanaatine? Biılcşık A-
asken çevreler de Savunma Paktına olmayışının t.abîye-farkınıı varmakta-
is-(İ«
de-Irf.ı-
merıkada umumi efkâr Komünist Çın ın tanınması aleyhindedir.
General Franko ispanyası ite münasebetlerin sıklaşması meselesine gelince. Amerikan siyasi mchııfilinin buna taraftar olmamasına rağmen birçok kongre üyeleri İspanya ile ticari münasebetlerin gelişmesini istemektedirler.
Diğer taraftan
Kuzey Atlantik İspanyanın dahil vi mahzurlarının dırlan
Kudüs’ün neynelrnilellvşt irilmesi hususunda. Amerikanın Birleşmiş Milletlerde ileri sürdüğü teklif görünürde Yakın Doğuda yeni hır tıkrarsızlık âmili olup olmadığı görüşülecektir.
Bütün bu meseleler arasında varn edegelen Msoğıık harp, ın 1
şad! işbirliği Teşkilâtının genişletilmesine ve Kuzey Amerika Paktına dahil memleketlere daha fazla askeri yanlını yapılmasına müstail bir siyâsi hava yaratmasına rağmen, bütçenin açık vermesi ve kongrenin yeni vergiler kabul etmeye taraflar olmaması dolayısiyb* herhangi bir tahsisatın miktarı muhtemelen çetin münakaşaya yol açacaktır
Yabancı memleketlerdeki husus! laa’lyctlere Amerikan sermayçsl yatırılması yolundaki Başkan Tınman tarafındân ileri sürüten flciı birçok itirazlara sebebiyet verecektir.
«
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756 - 44757 Santra Telgraf Adresi: Hetlo. Istanbu
B. Amerika
Endonezyaya
yardım edecek
Truman, Endonezyaya yapılacak bir tecavüzün şiddetle mukavemet göreceğini söyledi
Washington 29 (A.A.) (Usisl — Başkan Truman yeni Endonezya Cumhuriyetine gönderdiği bir tebrik mesajında şöyle demektedir:
"Harbin gürültüleri ve karışıklıkları arasında yeni bir cumhuriyet doğmuştur. Bu yeni devlet bütün Endonezya halkının zengin adalarda semereli bir şekilde çalışarak yeni bir devir için yapılan vaidlerl gerçekleştirmek maksadiyle bir banş ve nizam hattı hareketi takip etmek niyetinde olduğunu ispat etmek arzusundadır.
Birleşik Amerika, Birleşik Endo-nezyayı hür milletler cftmiasına memnunlukla kabul edecektir ve En-donezvanın Birleşmiş Milletler üyeleri arasına kabulünü beklemektedir.! Endonezya, yeni devletin memlekette hakiki bir milliyetçilik uyandırmak ve yeni kazanılmış olan bu bağımsızlığı yıkmaya çalışacak yabancı diktatörlükler tarafından vâki olacak tecavüz hareketlerine uyanıklıkla mukavemet etmek gayesini güttüğünü İspat etmiştir.
Endonezya, demokrasi ve muhtariyete inanan bütün milletlerin sempati ve müzaheretlerine itimat edebilir.,,
! t» ••«•
Amerika, Formozanm müdafaası için silâh veriyor
Utl
Bir Amerikan uçak gemisi Pasifiğe hareket etti \Vashinğton 29 (United Press) Başkan Truman bugün Amerika savunma erkâniyle yaptığı 75 dakikalık bir görüşme sonunda Milliyetçi Çin kuvvetlerinin Formoza adası nı müdafaa edebilmeleri için gereken askeri yardımı yapmaya karar vermişlerdir.
Amerika Genel Kurmayının Foı-mozadaki milliyetçi kuvvetlere mahdut miktarda yardım yapmak fikrinde olduğu öğrenilmiştir. Formozaya bir askeri heyet de gönderilecek ve Çankayşck’in generallerine fikir verilecektir.
Frankfurt, 30 (YİRS)
kada Washington*dan alman bir habere göre. Amerikan Bahriye Bakanlığı Pasifikteki deniz kuvvetlerini takviye maksadiyle verdiği anî bir emirle, “USS Boxer” uçak gemisini ve İki muhribi San Diego bahriye üssünden Uzak-Şark’a sevketmiştir.
Son daki-


Suriyede yeni hâdiseler bekleniyor
Bagdad 29 A.A. (Reuter) — Şamdan dönen Bakımsız Parti İkinci Lideri Slıanshal, bugün partisinin gazetesinde yazdığı bir makalede, Suriyede askeri ve siyasi bir çarpışmanın başlamak üzere olduğunu yazmakta, üçüncü hükümet darbesinden sonra Nâzım Kutsi'nın kabine kurmak hususundaki teşebbüslerinin ba-şarılmaması sebebinin, albay Çiçeklinin, Savunma Bakanlığına Ekrem Havran’ın getirilmesinde İsrar etmesi olduğunu belirtmektedir.
t
Torpil kovanları alışa hazır
Dün muvaffakiyetli bir deniz tatbikatı yapıldı
Giresun muhribinden yapılan torpil ve salvo atışları tam isabetle sona ererek, denizcilerimiz, modern silâhlara intibak kabiliyetini ispat etmiş oldu
takip
Yassı teşkil
Amerikan yardımiyle Türkiyeye verilen bir muhrip ve bir denizaltının Alarma rada yapacakları tatbikata davet olunan basın mümessilleri, saat 8 de bir denizaltı avcısiyle Köprüden hareket etmişler ve Haydarpaşa açığında demirli bulunan Giresun muhribine alınmışlardır. Gazeteciler muhribe biner binmez hareket e-dilmiş ve programın birinci maddesi mucibince evvelce tâyin edilmiş o-lan bir hedefe torpil atmak tatbikatına geçilmiştir. Bu hareket çok güç şartlar altında cereyan etmiştir. Buna rağmen 4000 yardadan atılan torpiller Kınalıadamn cenup burnundaki hedefe isabet etmişlerdir. Atılan torpiller gazeteciler tarafından edilmiştir.
Programın ikinci maddesini, adadaki bir -hedefe salvo atışı
ediyordu. Hakikî mermilerle yapılan bu altı salvo tam isabetle neticelenmiştir. Yassıadaya yerleştirilen bezden bir bina topçu tarafından imha edilmiştir.
Üçüncü tatbikat Gür denizaltı gemisinin bir muhribe taarruzuydu. Denizaltı. gazetecilerin bulunduğu Giresun muhribine torpille taarruz edecek, taarruzunu bir havaî fişekle bildirdikten sonra su sathına çıkacaktı. Programın bu kısmı bilhassa görünüş bakımından çok heyecanlı olmuş ve tatbikatını muvaffakiyetle yapan denizaltı suyun altında iken, torpido kovanından attığı bir havai fişekle taarruzunu tamamladığını bildirmiş ve Giresun muhribine 450 metre mesafede suyun sathına çıkmıştır. Amerikalıların en son verdikleri denizaltılardan biri olan Gür, sujam yüzüne çıkarken gazeteciler bu güzel görünüşü hayranlıkla seyretmekte idiler.
Öğleden sonra yapılan diğer iki tatbikattan bilhassa bir tanesi deniz personelimizin modem silâhları kullanmaktaki süratini tebarüz ettirmesi bakımından çok alâka çekici
olmuştur. Yan otomatik toplardan birinde, dolduruş ve atış denemesi esnasında denizcilerimiz bir dakikada Amerikalılar tarafından tesbit e-dilen dakikada yirmi atış rekorunu bulmuşlar ve bunu birkaç dakika temadi ettirebilecek bir kudret göstermişlerdir.
Tatbikatın sonunda gazeteciler Gür denizaltısını gezmişlerdir.
Dün Türk bahriyesinin yaptığı küçük çaptaki bu tatbikat. bugüne kadar düşman ağızların ortaya attıkları “Türk personeli modern silâhlara intibak edemiyor,, iftirasını bilfiil cerhetmek fırsatını bulmuştur. Denizcilerimiz. çok kısa bir zamanda, hattâ yabancı öğretmenlerini dahi hayran bırakacak bir kabiliyet göstermişler ve memleketin öğünebüe-cegi neticelere ulaşmışlardır.
Dün bir kere daha anlaşılmış bulunmaktadır ki, Türkiye bütün kuvvetlerine olduğu kadar deniz kuvvetlerine de güvenebilir. Türk denizcisi. kendisine tevdi edilen bütün modern silâhlan, inşa ve imal edenler kadar mükemmel surette kullanabilmektedir.
Dünkü tatbikattan sonra, Giresun muhribinde ve Gür denizaltısında. öğretmenlik vazifesi görmekte olan Amerikalı mütehassıslar, tedris vazifelerinin nihayete ermiş olduğunu ve artık bu gemilerdeki deniz personelimize öğretilecek bir şey kalmadığını belirterek gemilerden aynlma kararını vermişlerdir.
Amerika, yeni denizaltılar verecek
Haber aldığımıza göre, Birleşik A-merika askeri yardım faslından olmak üzere Türkiyeye yeni denizaltı gemileri verecektir. Bu denizaltılar en modern silâh ve makinelerle mücehhez bulunacak ve Türk denizaltı filosunu birkaç kat daha kuvvetlendirecektir. Bu denizaltıların yakında geleceği haber verilmektedir.
“Türk deniz kuvvetleri
başlıklı yazımızı 2 nci sayfamızda okuyunuz.
a
l

Lise mezunu
olanların
askerlik durumu
(Ç SAYFALARDA
İKİNCİ SAYFADA
Türk deniz kuvvetleri ve Yakınşarkın emniyeti Behçet Cemal
ÜÇÜNCÜ SAYFADA
Başka memleketlerin ticaret gemileri inşası karşısında mevkiimiz Muhiddin Etingü DÖRDÜNCÜ SAYFADA
Dil Kurultayı hakkında Refik Ha) id Karay Çinliler ve «Japonlar BEŞİNCİ SAYFADA Amerikadan intibalar Oğuz Türkkan Sa ğlık-Gençlik-Güzellik Apartman komşusu ('Hikâye»)
Şehjr MeıJisİnjn diinkfo toplantısı
Otobüs ve Havagazı şirketleri şiddetle tenkid edildi
üniversiteliler, otobüslerde yüzde 50 tenzilât görecekle:
Şehir Meclisi, fevkalâde toplantila.nl dan sonuncusunu dün sabah saat 10 dJ gece geç vakte kadar yapmış vo Bell dlyeye bağlı muhtelif işletmelerin büi çelerini müzakere etmiştir. *
Elektrik. Tramvay, Tünel ve Havagj zı İşletmeleri Genel Müdürlüğünün c velkl gün bitmemiş olan bütçe mtizak releri, dün de birçok rızaların bu mel zu etrafında söz almalarına vç İdareni esaslı bir surette tcnkld edilmesine a tep olmuştur.
Tramvay ve otobüslerin devamlı al rette açık verdiğini sövllyen Meclis âz! larından bazıları, bu zararın aynı ha! Jara hem otobüs ve hem de trajnvrj işletilmesinden İleri geldiğini tebar ettirmişler, bazı semtlerden belediye jLobüslerinln kaldırılarak, belediyen Çaptığı hizmetin aynım yapması şarti le. halk otobüslerinin işletilmesini teki etmişlerdir.
Makam namına bu iddialara cevap V ren E.T.T. ve H/ıvagazı İşletmeleri G nel Müdürü, gerek personel miktarm! ve gerekse bunlara ödenen Ücretler! eski idareye nazaran yüzde elli nispeti de eksik olduğunu izah etmiş ve Hav gazı işletmesinin, devralman tesisler) hurdalığı yüzünden yüzde otuz mikt nnda gaz zayiatına sebep olduğu iç zarar ettiğini belirtmiştir.
Dünkü meclis, belediye işletmelerin bütçelerine ilâve edilen zamları kab etmemek temayülünü göstermiş ve b tün İlâveleri indirerek geçen yılki bü çelere denk rakamları tasvip etmiştir.
Şehir Meclisi dünkü fevkalâde topla tısında otobüs pasoları meselesini de k nuşarak karara bağlamıştır.
Buna göre, üniversite talebeleri, a
basın kartı hamilleri ve malûl gazll yüzde elli tenzilâtla otobüslerden istif de edeceklerdir.
• •
C. H. P. il kongresi bugün toplanıyor
C.H.P. İstanbul ili kongresi bugün s at 10 dan itibaren Eminönü Halkevlnd toplanmaya başlayacaktır. Siyasi çevri lerdc büyük bir ehemmiyet atfedil4 kongrenin dört veya beş gün devam ed! ceği tahmin edilmektedir.
Kongrede bulunmak üzere C.H.P. G nel Başkan Vekili C. H. P. Genel Scı releri bu sabah şehrimize gelmiş ol] saklardır. Başbakanla bazı bakanlar yarın saat 9 da hususi bir trenle gel| çekler ve partililer tarafından meraslp le karşılanacaklardır. Onun için ko grenin yarınki içtimai saat 11 de ya lacaktır.
Başbakanın kongre münascbetly şehrimizde vereceği siyasî nutuk büyl bir ehemmiyetle beklenmektedir.

Millet Partisinin Demokrat Partive sulh taarruzu
S. Aldoğan, "Demokrat Partinin Millet Partisiyle beraber yürümesi lazımdır.” diyor
Öctemfa. 29 — (Hususî rnuha-birimizden) — Bunun Millet Partisinin ödemiş teşkilâtının kuruluş yıldönümü münnsobetiy-lo burada bir konuşma yapan Afyon milletvekili Goncral Sadık Al doğ an Turkiyede henüz hürriyet ve demokrasi buhranının devam ettiğini soylıyerek ezcümle demiştir kı,
— Memleketin bugünkü hürriyet dâvası halledilmemiş vo hal yoluna girmemiştir. Manzara, dünkü Tojo J.ıpony.ıjınm-kinden farksızdır. İktidar Partisine karşı giriştiği mucadelodo Demokrat Partinin Millet Par-tisiyle beraber yürümesi lâzımdır Eğer muhalefet anlaşmış olarak adımlarını beraber atarsa önürriizdçkı serimde İktidar cıter umduklırı noiteeyİ alamt
Hazırlanan tasarının Meclisten zor geçeceği hissini veren itirazlar başgösterdi
Ankara 29 (Hususi muhabirimizden! — Lise mezunlarının yedek subaylıktan mahrum edilmeleri haklındaki tasarı, Meclis mahfillerinde itirazı mucip olmaktadır. Bilhassa, lise mezunlarının önce askere şevke-dilmeleri ve terhislerinden sonra yüksek tahsillerine devam mecburiyetinde bulunmaları çok mahzurlu görülmekledir. Bıı itibarla tasarının gerek komisyonda ve ıımuıni heyette çetin tartışmaları mucip olacağı nn-laşı Hınktadır.
Millet Meclisi tatile başlıyor
Ankara. 29 iHuaÜâl muhabirimizden ı - Büyük Millet Meclisinin yarınki toplanı ifanda yılbaşı dnlnvısiyle kiFa hb* tatil karan verileceği söylenmektedir.

ve Yakınşarkın emniyeti
— Ne heykeli bu?
— Herhalde kolu kanadı kırılmış sulh heykeli olacak!
5


Sayfa 2
Türk deniz kuvvetleri ve
Yakınşarkın emniyeti
Türk Deniz kuvvctlorlno yeni iltihak eden bir dcstroyor ile bir denizaltı gemisinin, asko* rl talim ve terbiyelerini tamamlamaları münaeobetiyle dün Mar-marada yapılan tatbikat, Türk deniz askerinin ananevi kabiliyetini, batın yolu ile umumi efkara tekrar göstermeye vesile oldu.
Cok güç rüyet tartları altında yapılan torpido hücumunun, beste üç gibi bir isabet nlsbeti ilo neticelenmesi, personelimizin, çok İnce hosaplara dayanan torpito silâhını hakikaten tayanı takdir bir mükemmeliyetle kullandıklarını göstermiştir.
Takriben 3500 metreden Yassı Adaya yapılan top atışlarının, ta-mamon hedof üzerinde kümelenmesi İse, deniz topçularımızın, ecdattan movrus nişancılıklarını muhafaza ottlklcrinin en bâriz bir misali idi. Su var kİ, atısın seyyar deniz hedefino kartı tertiplenmesi suretiyle, deniz topçuluğunun asıl vazifelerinin gösterilmesi, basın mensupları için tabletiyle da-ha alâka çekici olacak ve topçularımızın bu sahadaki mAharetlo-rini büsbütün tebarüz ettirecekti.
Gür Oenizaltı gomlslnln çok muvaffakiyetli bir denizaltı hücumundan sonra, Giresun topçuları nın yaptıkları top imlâ talimleri, bilhassa enteresan oldu. Topçularımızın, kendilerini hiç sıkmadan, 5 punaluk toplarla dakikada 20 onda ht yapabilmeleri hakikaten sayanı hıyrottir. Bir dakikalık gösteriden sonra, topçularımız âdeti hiç yorulmamış ve hızlarını almamış gibi idiler.
Hakiki tartlara mümkün morto-be uyularak yapılan yangın talimi de, denizcilerimizin, taarruzca olduğu kadar, korumada da en yonl metodları tatbik etmekte olduklarını meydana koymuştur.
Dün yapılan bu tatbikatın teferruatını kısaca gözden geçirdikten sonra, bizce ötedenberi sabit olan bir kanaatin, bir defa daha ispat edilmiş olduğunu memnuniyetle müşahede edebildik. Türk Denizcileri, her zaman olduğu gibi, en yeni teknik ve modorn silâhlarla yurdun deniz emniyetini korumaya muktedirdir. Yeter ki kendilerine lüzumlu silâh vo malzeme temin edilebilmiş olsun...
Öu vosile ilo Türk deniz kuvvetlerinin Türkiye için olduğu kadar, bütün Yakınşarkın emniyeti hususunda haiz oldukları büyük ehem miyete işaret ötmeden geçemiye-ceğiz.
Cihan bu gün iki hasım karar-gâha ayrılmıştır. Doğu ve Batı a-rasınd.ı her hangi bir harp ihti-
mali hor zaman mevcuttur ve her iki karargâh ta bu hususta hazır lık yapmaktadır. Böyle b|r harbin çıkmamasını ve bütün İhtilâfların sulh yolundan hallini boseriyet namına temenni etmekle beraber, her Ihtimalo karsı hazır bulunmak ve "devokusu,, politikası gütmemok, hom Türkiyonin hem do mensup olduğu Batı karargâhının olbottoki vazifesidir,
Böyle Üçüncü bir cihan badiresinde, Türkiyonin tarafsız veya •‘harpdifi” kalabileceğini zannetmek hayaldir. Doğu ve Batı arasında başlayabilecek bir harbe, Türkiye mutlaka İştirak odocok ve hattâ harp stratejilerinin —iki taraf için— ağırlık merkezini tos kil edocektir.
Doğu bloku, Boğazları ve Ana dolu coğrafyasını olino goçlrerek, zayıf olan cenup cephesini koru mak vo Akdenizdo İskenderun. Hint Okyanusunda da Basrayn İn mek suretiyle Batının mühim stratejik yollarını vo ham maddo kaynaklarını vurmaya çalışacaktır Batı cephesi ise, bir taraftan kendi ham maddo kaynaklarını korumak ve diğer taraftan da Doğu blokunu, en zayıf yeri olan cenu bundan vurmak için, behemehal Türkiye - Iran - Efgan coğrafyasından şimale doğru teveccüh ode-coktir. Bunun aksino tertiplenecek hor türlü stratejik plânlar, her iki taraf için de kati netice temin et mez ve harbin uzayıp gitmesine solıop olur.
Görülüyor ki Türkiye, her ıkı tarafın da takip edecekleri stratejik yollar üzerindedir. Su halde Türkiyenin, evvelâ deniz vo havada çok kuvvetli olması ve şimal den cenuba inmok isteyen bir istilâyı, daha Karadoniz kıyılarında durdurabilmesi lâzımdır.
Türk denizcilerinin en yeni teknik vo materycllc, âzami noticoler almaya muktedir olduklarını, bu günkü tatbikat yeniden gösterdiği ne göre bu denizcilere, bundan böyle gerekli malzemenin daha bol va bilhassa Karadenizo uygun tlplor üzerinden verilmesi «»ayanı arzu dur. Bu gün ziyaret ettiğimiz dos troyor ve denizaltının, en yeni tip lor olmakla bor'aber Türk denizlerine uygun olmadıklarını müçahe de ettik. Bunların sayı itibariyle daha çok ve tip itibariyle daha ufak olmaları, kanaatımızca Türk donanması için olzemdir.
Türk savunma kuvvotlerlno e linden gelen âzami yardımı yapmaktan çekinmeyen Amorİkaıı dostlarımızın, bundan böyle, bu hu susa da ehemmiyet vereceklerine eminiz. — Behçet Cemal
KISA HABERLER
Bir yılda uçakla 25 milyon yolcu tasındı
Montreal, 29 A.A. (Rcuter) — Milletlerarası Hava Taşıt Genel şirke!I Genel Müdürü Slr NVilllam HUdred, yayınladığı raporda dünyada faaliyette bulunan yolcu uçaklarının bu »ene 25 milyon yolcu tanıdığını bildirmiştir.
Snmhnıc sahipleri Parlat* toplanıyorlar
Berlin. 29 (YİRS) — United Press A-Jaruunın bildirdiğine göre, müstemlekelere malik memleketler olan Fransa, İngiltere ve Belçika, Birlenmiş Milletler kurulunun sömürgeler hakkında verdiği kararları tetkik etmek üzere ocuk a-yındn Pariste toplanacaklardır.
Vatikan - Sovyetlcr düşmanlığı
Vatikan. 29 (Y1RS ) — Parla te Intl-flnr eden ’*Le Monde” gazetesi. Vatikan ve Sovyet Rusya münasebetlerine temas ederek şunları yazmıştır:
"Sovyet Rusyanın Vatlkuna karşı açtığı mücadele hiçbir zaman bitrnlyecek-tir. Sovyet Rusy&ya karşı mnğKıp olmayacak bir müessese varsa. o da Vatl-kandır. Sta.lln. peyk memleketlerindeki din muesKeselerlni tehditle yıknmıyncn-gını anlayınca, yeni bir tedbire baş vurdu: Hile’ Kiliseyi yıkmak için Kremli-nin başvurduğu çarelerden biri de, sahte rahiplerdir.,,
Baskarı Trumatı'iiı millete mesajı s
Waehlngton. 29 A A. (AFPı — Bankan Truman'ın millete menajını gelecek çarşamba günü Temallcller Meclisi ile Ayan Meclisinin birleşik toplantıları sırasında okuyacağı Beyaz Saray'dan bildirilmiştir.
Avrıca bildirildiğine göre. Başkan Truman. İktisadi mesajım 6 ocakta, bütçe mesajını 9 ocakta kongreye göndar-meği ümit etmektedir.
Canterbury PatpHknpa»unun demeci
Londra, 30 iYİRSı — Anglikan Kilisesinin en yüksek rahibi sayılan Can-tcrbııry Bnşplbkopoaıı. önümüzdeki pazar günü Demirperde gerisine kaçırılan 28 bin çocuk İçin dun edilmesini medeni dünyadan rica, etmiştir. Pazar günü îngihcrenln ve dominyonların bütün Anglikan Kiliseleri Yunan çocukları İçin hususi bir dua okuyacaklardır.
Aınerlkndn nlom bröveleri
Washlngton. 29 A.A. (USİS) — Amerikan atom enerjisi komisyonu, atomun hususi İşlerde kullanılınası için 67 bröve vermiştir Komisyon. Amerika Birleşik Devletlerine alt olup komisyonun mülkiyetinde bulunan 67 brövenin tescil edilerek resini satış listesine geçirilmek Üzere Birleşik Amerika Bröveler O-flnlnc gönderildiğini bildirmektedir.
İngilirrcye 10 milyon dolarlık kredi
SVashlngton 29 A.A (AFP) — iktisadi İşbirliği İdaresi. Kanadadan buğday alnıiLSi için ingiltereye 10 milyon dolarlık bir kredi nçmıştır. Bu idare, aynı zamanda Birleşik Aınerlkadnn mısır a-Jabılmcsl için Hollandaya 5 milyon dolarlık kredi açtığı gibi, Ameri kadım makineler olmadı İçin Italyavu 1.U34.OOO dolarlık kredi açmıştır.
Bu suretle açılan kredilerin tutan 16.955 (HKt doları bulmuştur.
Ingiliz Sovyet ticaret anla«mnM
Londra. 29 A A. (AFP) — Dnllv Hc-rnbl guze'vsl. bu sabahki nÜKhiLSiniia gelecek haftalar İçinde uzun vadeli bir İngiliz - Sovyet ibaret anlnşm;Lsı İmzalanmasının muhtemel olduğunu bildirmekle ve bu unlanmanın 5 sene İçin ukde»! ileceğini belirtmektedir.
T E Vî t S T A N B TT T,
30 Aralık 1042
azaltabilecek beyanat
----o----
Paul Hoffman, “Avrupada plâna dahil memleketlerde istihsalin harpten önceki rakamları %2O aştığını söyledi
Washıngton 29 lAA.) (Lps) Marshnll Plânı İdarecin! Paul Hnff-maıı, dün VVaehingtondn demeçte bulunarak, geçen sone esnamdna Maraban Plânı sayesinde yapılan İlerlemelerin çok memnunluk verici olduğunu söylemiştir. Hoffman sözlerine şöyle devam etmiştir;
”îkl sene önce bütün Avrupanın komünistlerin eline vo on arın diktatörlüklerine geçeceği söylenmişti. O zaman, birçok memleketlerde yiye-
cek istihsali sahasında bir açık vardı ve bir en fi Anyon tehlikesi mevcuttu. Halbuki şimdi yeni hır siyasi canlılık havası müşahede edilmektedir. AvrupalIlar ça ışmaktadır ve yiyecek durumundaki şartlarda düzelme kaydedilmiştir, istihsal, Mm ahali riıbıi-nı tatbik mevkiine konurken yapılan İstihsal miktarını yüzde elli nispette aşmış olup harpten önceki rakamlara nazaran yüzde 20 fazlalık ifade etmektedir.
Rusya, Almanyada yeni tedbirler almaya başladı -------------O------
Stalin, Alman halk polisinin yeni bir ordu halini almasını emretti
Berlin 29 (A.A.) (Reuterl — Doğu Almanya Hükümetiyle sıkı mtlnase-bette bulunan kaynaklardan bildirildiğine göre, Stalin, Alman halk polisinin yeni bir Alman ordusu şeklinde teşkil edilmemesini emretmiştir.
Bu emirleri, Mareşal Sînllnln doğum yıldönümü şerefine yapılan şenliklere İştirak ettikten sonra Mosko-vadan donen Başbakan Yardımcısı Walter Ulbrlcht getirınişteir. Wal-ter'ln Stahnle kesin mahiyette müzakerelerde bulunduğu sanılmaktadır.
Molntof, Vişinöki. Beria ve Malen-knv da 180.000 |1A 200.000 kişilik bir Alman halk polis kuvveti kurulma-
sının kararlaştırılmasıyla neticelenen müzakerelere İştirak etmişlerdir.
Washlngton, 20 (A. A.) — Wa-shingtön Star gazetesinin başmakale sinde ileri sürülen tahminlere göre Rusya yeni müstakil Endonezya Devletinde kargaşalık, yaratmak için her zamankinden fazla tahrikât yapacaktır Rusya aynı zamanda Endonezya Hükümetinin Birleşmiş Milletlere üye olarak kabulüne mâni olmaya çalışacağı gibi Endon^zyada her türlü karışıklık çıkmasına yardım edecektir.
Bu şartlar içinde Endonczyanın, kom şıısu ve dostu olan Asya devletleri ve batılı devletlerle sıkı İşbirliğinde bulunması gerekecektir
Demokrat Partinin
Menemen
kongreleri
Foça, 29 (Hususi muhabirimizden) Demokrat Partinin Foça ilçe kongresi bu sabah saat 10 da, Menemen İlçe kongresi öğleden sonra saat 14 te * toplandı.
Bu iki kongrenin havası şöyledir:
Demokrat Partililer 1950 seçimleri arifesinde partiyi mümkün mertebe daha büyük bir uyanıklıkla ayakta tutacak mücadeleci simaları yeni heyetlere seçmek bahsinde gayet titiz diler. Demokıat Partinin İktidara karşı yaptığı mücadelede her şeye rağmen anlayışlı bir hava esmekte idi. İktidar Partisinin iddiası hilâfına vatandaşlar arasında düşmanlık hissi mevcut olmadığı belirtiliyordu. Foça Demokrat Parti kongresinde bir delege iktidar Hükümetinin vaidlerini tutmadığını, meselâ Foçanın yarım kilometre mesafedeki içme suyunu Foçaya getireceğini va’deden Bayındırlık Bakanının, sözünü tutmadığını belirtti.
Öğretmen okulları mezunlarının maaş durumu
Ankara 29 (Husus! muhabirimizden) — Muğla Milletvekili Nuri Öz-san, Öğretmen Okulları mezunu öğretmen maaşlarının intibakına ait 5242 sayılı Kanunun tâdili hakkında bir teklif hazırlamış ve bugün Büyük MİPet Meclisi Başkanlığına sunmuştur.
Bu teklif her bakımdan kanunun şümülüne girmesi icap, ederken, durumlarının daha önceden tesbit edilememesi yüzünden mağdur olanlarla 1931 ve 19.32 yıllarında hizmete giren ve ilkokullardan Millî Eğitim Müdür’üğüne, Müfettişliğe, ortaokullara geçen öğretmenlerin de bu intibaktan istifade ettirilmelerini İstihdaf etmektedir.
İktisadi Devlet Teşekkülleri Umumî Heyet toplantısı
-------o--------
Karabük Demir Çelik Fabrikası, 6,2 milyon lira kâr; Sivas Çimento Fabrikası, 248,8 bin lira zarar etti
Ankara 29 (Hıısüsİ muhabirimizden) İktisadî Devlet Teşekkülleri Umumî Heyeti, buğun Büyük Millet Meclisi kOtiıphanesIndo Dovlot Bakanı Cemil Barlasın lıabkanlığındn toplanarak SÜ* ıııvrbank, Türkiye Demir vc (/elik i» abrlk.ılu 11 MÜuhschcmI ile Sivas vc Ankara Çimento Fabrikaları vo İktl--mdi Devlet Teşekkülleri memurları Tekaüt Sandığı 194» yılı hesaplarına alt raporları müzakere vo kabul ot miştir. Dehılr - Çelik Fabrikaları Mü csficsosl hesap ve muamelelerini ln« enleyen komisyon raporunda*.
1 — Karsbükün tam kapasite ile çalıştırılabilmesi İçin muhtaç olduğu 500 bin ton cevheri temin edebilmek gayesiyle Eti Bank tarafından Dlv-rlğldo yeniden hiiyük ölçüde tesisler vücude getirilmesi,
2 — Büyük bir döviz kaynağı olan maden kömürünün kok şeklinde teshin maddesi olarak istihlâki yerine memleketimizin mevrut linyit kömürlerinin bu makŞada tıygun hale getirilmek suretiyle memleket yakıt ihtiyacının bu yoldan sağlanması,
3 — Bayındırlık Bakanlığı vc Devlet Demiryolları gibi büyük ölçüde demir. çelik müstehliki resmi müessese-lor ihtiyaçlarının memleket dahilinden sağlanması suretlylo haddehanede rasyonel ve verimli çalışmalara İmkân verilmesi vc ihraç imkânlarından on (yİ şeklide ve vaktinde istifade sağla yabllocek mekanizmanın tesisi ve bilhassa ithalâtın memlekette imal edilmeyecek cinslere inhisar ettirilmesi.
4 — Inco boru İmal eden fabrikanın İhtiyaca cevap verecek şekle ifrağı vc memlekette imali mümkün olan boruların ithaline müsaade edilmemesi,
5 — Raman pot rolleri için İthali gereken ve büyük bir yekun teşkil edeceği anlaşılan çelik borular yerine gerekli lesislori getirtmek suretiyle bu boruların memlekette imalinin etüt e-d İlmesi.
6 — Yıllardan beri devam edegelen münakale güçlüklerinin biran evvel
bertaraf edilmesi zaruretleri üzerinde durulmaktadır. Raporda belirtildiğine göre Karabük Demir - Çelik Fabrikasında bir evvelki seneye nazaran İstihsal kok ile çelik blokta artmış, pikdo ehemmiyetli derecede azalmıştır. H.8 milyon livayı bulan müesse-senin 1948 yılı satışlarında 1947 yılm.ı nazaran % 9 nishelindo 1.5 milyon liraya yakla jun bir azalma vuku bulmuştur. Müessese, 1918 yılında satış ve muhtelif suretlerle temin eylediği 14.4 milyon lira kâra mukabil 8,2 milyon Hra masraf, karşılık vc zarar kaydederek bilançosunu 6.2 milyon lira safi kârla kapatmış bulunmaktadır. Sivas Çimento Fabrikasının raporunda 1946 yıhh’la 90.4 bin ton klinker is-tihıtal odiidlğl kaydolunmakta. Torbalı Çimento maliyetinin geçen yıl 42,30 lira iken bu yıl 48.75 liraca yükseldiği tebarüz ettirilmektedir. Bu flit artışı raporda, taşoeuklurırun gay rı müsait olması vo yıl içinde demir nakliyeslne zam yapılması ile izah olunmakladır.
Ankara Üniversitesinin imtihan
usullerinin değişmesi isteniyor
İsrail’in ilk
Ankara
elçisi dün geldi
Meclisin bugünkü gündemi
Ankara. 29 (Hususi muhabirimizden) — Büyük Millet Meclisinin yarınki toplantısında askeri malûllerin terfihi hakkındaki 5510 sayılı kanuna bağlı (emrazı cetveline bir madde ek- I lenmesine dalı olan teklifin müzakeresine devam olunacaktır.
Gündemde bundan başka üç millet vekilinin dokunulmazlığının kaldırılması ile Ordu Dahili Hizmet Kanununun 66 ncı maddesinin değiştirilmesini ve bu kanuna geçici bir madde elenmesine dair kanun teklifinin i-kinci müzakeresi vc hastalık sigortası kanunu tasarısının birinci ınüzake-si vardır
B. M. Meclisi Dilekçe Komisyonu, üssümizanı doldurmıyan talebeler hakkında lehte mütalâada bulundu
Ankara 29 (Hususi muhabirimizden) — Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu Ankara Hukuk Fakültesinin intikal devresine ait olarak üssümizanı doldııramıyan ve bir dersten kırık not almış olan talebenin durumu hakkındaki dileklerini incelemiştir.
Dekan taralından verilen izahatı müteakip komisyon âzasından üç milletvekili talebe lehinde mütalâada bulunmuştur. Komisyonda Ankara Üniversitesi ile İstanbul Üniversitesi imtihan usullerinin birleştiri’rhesl ve sömestr usulünün tatbiki lehinde mütalâalar yürütülmüştür. Sonunda komisyon, intikal devresinde yeni tali-
matnamenin geçici maddesi hükmünün tatbıkına ittifakla karar vermek suretiyle dilekte bulunan talebenin hak arını kabul etmiştir. Ayrıca komisyonda yeni talimatnamenin evvelâ şubat ayında imtihan esasını kabul etmesi ve bilâhare Dilekçe Komisyonundaki mütalâalar üzerine yeniden haziranda imtihanın, kabulü yüzünden birinci sınıfta imtihana gi-remiyen ve yalnız eylül devresinde imtihana girmek mecburiyetinde kalmaları dniayısiylc hak'arını kaybedenlerin şubatla dahi imtihana girmek hakkı verilmesine dair olan dilekleri de tetkik ile kendilerine bu hakkı tanımıştır.
Mürsncsonln 1948 yılı mmlAtı. geçen yıllara nazaran fazla olmasına roğ-men çimento satış rintlerinin yıl son hırına doğru artı mimarı ve seramik münıullnrln maliyetlerinin yüksek, satış flütlerinin ise nfobeten düşük olmam neticesi müessese, bilançosunu 218 bin 864 lira zararla kapamıştır.
Ancnk, Sivas Çimento Sanayii Mü-esspııcsl hesap ve muamelâtını inceleyen komisyon bu zararın müessese elemanlarının bütün gayret, vc çalışmalarına rağmen kendi ellerinde olmayan âmiller dolaymlyle tahassül et tiğlnı raporundu ayrıca belirtmiştir.
Raporun okunmasını müteakip söz alan bir milletvekili müessese faaliyetlerinde gerilik ve çalışmada lâü-baliUk okluğunu, firelerin çokuğunu, ambar defterinin iyi tutulmadığını, fazla eşyanın lüzumlu yerlere gönderilmesi hakkında göçen yıl yapılan temenninin yerine getirilmediğini, kiremit imali için gereken kurutma tesislerinin ve hava hattının henüz ik mal edilmediğini, faaliyet programının fazla tahsisat almak endişesiyle lüzumsuz yere şişirildiğini ve bunun milliyete tesir ettiğini İleri sürdü.
Fabrika Müdürü, programların ilerde hakikate daha uygun olarak yapılacağını, fazla tahsisat ulınınasının Istanbulda tonu 30 liraya olan maden kömürünün Sivasa 48 liraya malol-masından ileri geldiğini izahtan sonra ham petrol yakma tecrübesinin müspet netice verdiğini, bildrdi.
Üyelerden biri dc hususi teşebbüsün rekabet imkânı bulamadığını söyllyc-rek zararı kapatmak için çimentoya zam yapılmasının düşünülüp düşünülmediğini sordu. Cemil Salt Barlas, hayatı ucuzlatma bakımından çlmen-loya zam yapmanın hahlb mevzuu olmadığı cevabını verdi.
Raporunun müzakeresine geçilen Ankara. Çimento Limited Şirketine a-it fabrika 1948 yılında 13.600 ton çimento İstihsal etmiştir. Müessese, aynı yıl bilançosunda 3298 lira kâr göstermişse de, Umumi Mutakabe Heyeti bu bilançoda tashihler yapmış ve neticede 3188 Ura zarar edildiğini tesbit et miü( ir.
Hesapları inceleyen komisyon, Umumi Murakabe Heyetinin bu tashihini muvafık görerek zararın 1949 yılı hesaplarında nazarı dikkate alınmasını tavsiye etmiştir.
Ortaklar heyetince bilançosunun tasdik edilmiş olmasını gözonünde tutan Umumi Heyet, bilançoyu bu kayıtla tasvip etmiştir.
Gündemin son maddesini, İktisadî Devlet Teşekkülleri Memurları Tekaüt Sandığı hakkındaki Komisyon ra poru teşkil ediyordu.
Rapora göre, sandığın 1948 yılı masraflurı 291 bin küsur liradan İbaret bulunmakta gelirleri İse 1 milyon 325 bin küsur liraya ula-jmaştadır. Bu suretle sandık bilânçosunda 1 milyon 33 bin küsur lira kâr göstermektedir. Hesapları incelenen dört müessesenin memurlarına birer maaş nisbetindc temettü ikramiyesi verilmesi kabul o-lunmuştur.
_
Karadenizde fırtına devam ediyor
Kuradeni7.de fırtınr devam etmektedir. Bu yüzden Günoysu vapuru Eregil-ve sığınmak zorunda kalmıştır. Hava muhalefeti dolayıslylc diğer vapurların da hareketleri aksamıştır.
Ankara »sefere çıkıyor
Ankara vapuru bugün Batı Akdeniz seferine kalkacaktır.
Hayır cemiyetlerinin eşya piyangoları
Çocuk Eşit geme Kurumu Genel Merkezi. geçen sene olduğu gibi bu yıl »in safi geliri vokaul memleket yavrularının bakım gıvım ve eğitim İhtiyaçlarına sarfedilmek ü*ere beheri bir lira kıymetinde, bir milyon liralık kıymetli eşya piyangosu tertip ve satışa arz etmiştir. Diğer taraftan Yeşilay Derneğinin (Yeşilay Okumayı Teşvik Piyangosunun çekilişi de bugün saat 17 de vnpılııcuk-tlr.
Teknik Üniversite Talelıe Birliği kongresi
İstanbul Teknik Üniversitesi Talebe Birliği yıllık Genel Kurul toplantısı yarın Teknik Üniversite konferans snlo- | nunda saat I I 30 da yapılacaktır.
İsrail Hükümetinin ilk Türkiye elçisi Elıahir Sasson yanında müsteşar Uriel Heyd ve maslahatgüzar Tuvla Anızi ve sekreterleri olduğu halde dün akşam saat 20 de A ifnadan hava yollylo şehrimize gelmigtlr.
KendlHlyle görüşen bir arkadaşımıza İsrail elçisi ezcümle demiştir ki;
— Türkiveye İsrail Devletini temsil eden ilk elçi olarab. tâyinimden dolayı çok müftohir ve memnunum. İsrail halkı Türk iyeye Karşı büyük bir sempati beslemekte ve hu dost devletin terakki hamlelerini vc inkişafını alâka ile takip etmektedir.
Benim vazifem esasen mevcut o-lan dostluğu inkişaf ettirmekten ibaret olacaktır.
Bilhassa iki devlet anısında iktisadi münasebetlerin genişletilmesi ve ticaret mübadelesinin arttırılması im-
kânları üzerinde Ankarnda temaslar yapacağım. Bn hususta size bîlâhAre daha geniş izahat verebileceğim.,,
Kudüstln milletlerarası şehir olması hakkındaki Birleşmiş Milletler kararının kabiliyeti tatbikıyesi olmadığına işaret eden Elçi sözlerine şöyle devam etmiştir:
•’— Türkiyenin bu meselede gösterdiği realist siyaset bütün îsrallde takdirle karşılanmıştır.,,
Elçi maiyeti ile birlikte yılbaşından sonra Ankaraya giderek Cumhurbaşkanına itimatnamesini takdim edecek ve tekrar Istanbula dönerek bir basın toplantısı yapacaktır.
İsviçreli mütehassıslann su, elektrik, tramvay ve tünel hakkındaki fikirleri
Belediyeye ait Elektrik, Tramvay, Tünel ve Su İşletmelerini ıslah için lsviçreden getirtilen mütehassıslar, şehrimizdeki incelemelerine devam etmektedirler. Bu mütehassıslardan Cenevre Şehir Hizmetleri Müesseae-lerinin Umumî Kâtibi Prof. Dr. Ko-mısett! şimdiye kadar yaptıkları tetkiklerin neticesi hakkında dün bir arkadaşımıza şunları söylemiştir:
*'— lstanbula gelmeden evvel talebemiz olan ve hâlen belediyeniz işletmelerinde çalışan bir Türk genci bize bugün tetkik etmekte olduğumuz müesseseler hakkında 6 aydan beri geniş izahat vermişti. Biz de bu işletmeler hakkında bir yabancı gibi, değil, oldukça bilgi sahibi olarak tetkiklerimize başladık.
işletmeleriniz, umumiyet itibariyle, iyi çalışmaktadır. Fakat her bakımdan ıslaha, tamamlanmaya, takviyeye ihtiyaç göstermektedir. i ı hususta görüştüğümüz belediye ı kamları gösterdiğimiz noksanını tavsiye etmek istediğimiz hus r hakkında bizimle mutabık oldu . a-nnı bildirdiler. Lstanbula çok yalım bir mesafede linyit kömürü var/en şimdiye kadar elektrik ihtiyacı un bol bir şekilde ucuz maliyetcle buradan temin edilememsi hayretle karşılanacak bir hâdisedir. Gerek su, gerekse elektrik istihsalini arttırmak zaruridir.
Tetkiklerimize bir hafta daha devam ederek Cenevreye döndükten sonra bu işletmelerin rasyonel bir şekilde nasıl çalışabilecekleri hakkında ki mütalâamızı bir raporla belediye riyasetinize arzedeceğiz.,,
Amerika Büyük Elçisi memleketine gidiyor
Atina yolu İle Amerlknya gitmek üzere şehrimizden hava yolu İle dün hareket etmesi L«zım gelen Amerikan Büyük Elçisi tVandsvorth uçağın geç gelmesi dolayıslyle gidememiştir.
Büyük elçi bugün özel uçağiylc Atina-ya hareket edecek, orada bir kaç gün kaldıktan sonra Amerikaya gidecektir.
örnek ve hayırlı bir hibe
Verem Sağlık Derneği Başkanı Dr. Tevfik Sağlam, merhume refikasından kendisine intikal eden dört yüz bin lira kıymetindeki gayrimenkul emvali Verem Sağlık Derneğine hibe etmiş ve bu suretle vefat etmiş olan refikasının vasiyetini verine getirmiştir. Şartlara göre. dernek bu emlâkin şimdilik yalnız gelirinden istifade edecektir.
YAKUP KADRİ KARAOSMftNOĞLU
PANORAMA
EDEBİ KOMAN
- 30 -
Bu hitaba maruz kalan milletvekili, birkaç defa yutkunup öksürdükten sonra dedi ki:
“— Öyle, öyle ama, doğrusunu istersen bütün bu yıllar zarfında hiç biı ınese'eye dair aynı fikirde bulunduğumuz vâki olmamıştır.
°— Fakat, birlikte bir çok kararlar ver-mlşslnlzdir
Vekili Bey;
44— Canım; bırakın, şimdi, bu münakaşayı. Bahsi çığırından çıkarmayalım; dedi vc ilâve etti:, bence o hâdisede Halil Râmiz'in herhangi şekilde olursa olsun, bir muharrik rolü oynadığı muhakkaktır. Gerek Validen, gerek Fırka Riyasetinden alınan raporlar bu hususta hiçbir tereddüde yer bırakmıyor. Bu, böyle,., Fakat, işin henüz kati surette anlayamadığım tarafı Halil Ramiz'i bu tehlikeli oyuna «evkeden sebeptir. Son mebus intihalHitında (...,) Vilâyet Merkezinden en az rey alan namzedin Halil Ramiz olduğunu hatırlarsınız. Haydi, »Üyelini ki bu yüzden Valiye, Belediye vc Fırka Reislerine karşı içinde bir hınç kalmış ve bu üç otorite arasındaki ahengi bozarak, hassaten belediyenin başına her cihetten kendi mutemedi olan hir adamı getirerek bunun öcünü almak İstemiş olsun Fakat, bu, Halil Ramiz'in zekâsına ve siyasi terbiyesine yakıştıramadığım sakat bir harekettir. Hepimiz gibi önün da pek-146
âlâ bilmesi lâzımdır ki. »Vekil Bey lâfının burasına gelince çapkın vc kalender bir tebessümle gülümsedi) biz. bu mevkilere intihap dairelerimizdeki nüfuz ve itibarımız sayesinde geçmiş bulunmuyoruz. (Biz, derken, tabii yalnız; Halk Fırkasının münevver unsurlarını kasdedıyorumj Bizim kökümüz buradadır, vc bütün feyzimizi, kuvvetimizi buradan almaktayız.
Vekil Bey bir elinde votka kadehini tutarak. öbür elini boşlukta bir keser gibi sallayarak yapma bir ciddiyet takındı ve tıpkı Meclis kürsüsünden beyanatta bulunduğu zamanlara mahaua tonu ile:
Arkadaşlar, unutmayalım ki, biz, her-şeyi şeflerimize medyunuz ve yegâne mesnedimiz onların itimadıdır; dedi
Ve bu sözü o kadar yüksede bir sesle söyledi kı, civar masalardan bir tııkun başlar ondan ya no çevrildi. Vekil Beyin karşısında oturan iki Mebus bir ağızdan:
M— Bunu unutan kim, be birader? diye sordu.
M— Kııu olacak? Deminden beri bahsini ettiğimiz arkadaş, işte, bunu unutmuş; memlekette kendi başına bir nüfuz vc ilibaı teminine yellenmiş; şahsi bir kuvve! denenmesi yapmağa kalkışmıştır. Ve bu çapraşık yola sapan kim? Herhangi bir sıra mebusu mu? Aramıza henüz katılmış toy bir delikanlı mı? Hayır; zekâsı, malûmatı ve maksada sadakatle şeflerimizin muhabbetini kazanmış; himayelerine, teşviklerine mazhar olmuş, doğrudan doğruya onların rahlei tedrislerinden feyz almış ve nihayet, fırka işlerinde vazife ve mesuliyet sahibi olmuş bir arkadaş! işte —tekrar ediyorum— Halil Ramiz meselesinde aklımın almadığı cihet bııdur.
147
Yine Vekil Beyin karsısında oturan mebuslardan biri:
“— İşittiğime nazaran epeyce zamandır yukarıya çağırıtnuyorumuş; dedi. Belki de bu hüsran dolayısiylo,..
öbürü atıbh
u— Doğru, doğru... işte,, asıl sebep ortaya çıktı. Biraz evvel demiştim ya. Halil Ramiz her hareketinde daima hissiyatına kapılır.
Neşet Şahit, hep susuyor ve bu konuşmayı pek tasviple değilse bile dikkat vc ehemmiyetle dinler görünüyordu. Hakikatte ise. söylenen bu sözlere karşı duyduğu şev derin bir nefretten ibaretti. Yakından ve içinden şahidi olduğu bu hâdiseyi bütün çıplnklıfj;» *e ortaya atmaktan ve Halil Ranılz’in nc :l bir tezvire, nasıl bir iftiraya kurban gittiğini haykırmaktan kendini güç zapiediyordu. Onun benliğinde, iki ayrı adam, birbirine zıd iki Neşet Sabit sinsi bir mücadeleye tutuşmuş gibiydi. Bunlardan biri aydın, idealist ve hayata yüksek prensipler zaviyesinden bakan Neşet Sabit, öbürü de nice zamandır bir vekâlet koltuğu kapmak hır&iyle yanıp tutuşan ve böyle bir İkbale tırmanmasını bilmişlerin çoğu gibi bir takım politika can-bazlıklarını siyasi terbiyenin, siyasi olgunluğun esaslarından addeden Neşet Sabıi iı. Bununla beraber, politik havalının başlangıcında, benliğini iki geçimsiz parçaya ayıran bu tezadı o, hemen hiç hissetmez: lam bir ruh vc kafa muvazenesi içinde inandığı amaçlara doğru cesaretle yürümekten çekinmez; sözlerini ağzında evirip çevirmenin veya düşüncelerini basma kalıp lâflar altında ezip büzmenin ne olduğunu bilmezdi. Neşet Sabit, tıpkı eski arkmlaşı Halil Rainiz gibi girintisiz çıkıntısız, yekpare bir insandı. Kanaatlerine aykırı bulduğu fikirlere, 148
hareketlere karşı mücadeleye atılmaktan tıpkı onun gibi gözünü esirgemezdi. Nasıl oluu da, şimdi bu hale girdi? Doğrusu çok defa Ihiihi kendisi de şaşıyordu. Nclvkim, şu içki vc yemek masasının başındaki sabır ve tahammülü, hattâ —neden itiraf etmesin?— bu korkak, bu Sinmiş adam durumu onun yüreğini, kendi haline şaşmadan daha acı bir hisle burkmağa başlamıştı. Neşet Sabit, şu anda, kelimenin bütün ıaânasiyle kendi kendinden utanıyordu. Birkaç kere, bir kâbusu andıran bu ağır uyuşukluktan silkinip kalkmak ve yanındakilere. “Bırakın, Al-lahaşkına, şu mahalle kahvesi dedikodularını!” demek istedi.
Şu mahalle kahvesi dedikoduları... Lâkin, bir numaralı Neşet Sabit, dinlediği lâfları içinden bu tabirle vasıflandırır vasıflandırmaz iki numaralı Neşet Sabit hemen başını kaldırıp öbürüne fısıldamağa başladı: ‘'Öyleyse değer mi bunları ciddiye alıp söze karışmak?,, Evet, hem değmezdi, hcın faydasızdı. Değmezdi, çünkü, Neşet Sabıt’ln böyle bir yerde, böyle bir münakaşada alacağı herhangi menfi bir vaziyet, onu, hoş yere “Şu mahalle kahvesi dedikodusunun,, içine sürüklemiş olmakla kalır veyahut belki, bu üç kişi ile kendi arasında bir dil kavgasına yol açabilirdi. Neşet Sabit, kaç beta sabit olduğu bu çer»» çatışmalardan ise ne hak. ne hakikat namına otı zafer kazanıldığım hiç görmemiş ve içinden bunların kahramanlarına karşı yalnız derin bir İstihkar duymuştur Faydasızdı: Zira, Halil Ramız lehine bir müdahale vc müdafaada bulunmanın zamanı çoktan geçmiştir. Zavallı Halil Ramiz. —şüphesiz biraz da kendi ihtiyatsızlığı, tedbirsizliği yüzünden— maharetle kurulmuş hır tezvir tuzağının içine düşmüş, oradan kurtulmasına artık imkân kalmamıştır vo mademki, hâdise, bu tuzağı kuranların muvaf-119
fakıyeti.vle sona ermiş bulunuyor, iki numaralı Neşet Sâbıt'e göre, bunun münakaşasını devam ettirmek, küllerle örtülıniye başlıyan bir polemik ateşini körüklemekten başka bir şeye yaramazdı. Fakat, ne yuzık ki, Halil Ramiz, me-seievı bu şekilde almasını bilemedi. Bir yandan Merkez idare Heyetinden istifasını vermek, öbür yandan - kendini müdafaa için - bir Fırka divanı İçtimai talebinde bulunmak suretiyle işi büsbütün dağdağalandırnıış oldu. Bu Divan toplandığı takdirde mutlaka bir de Parti Anketi” istemlye kalkışacaktı. Gözlerini öyle bir öfke bürümüştür ki. böyle bir anket vazifesinin ancak şu karşısındaki oturan iki mebus zihniyetinde kimselerden başkalarına verilmi-yeceğini düşünemiyecekti. Halil Ramiz'in asıl bu son hareketidir ki, ı..) vekilinin demin pek
yennde olmayarak kullandığı “Çocukluk” ke-hnıcsıyle vasıflandırılabihrdi.
Neşe* SAbit, arkadaşı Halil Ramiz meselesine dair kendi içinden yürüttüğü muhakemelerin bu son noktasına gelince, denundenberi söylenen sözlere karışmamakla ne kadar haki» bir harakette bulunduğunu vicdanına karşı bir kere daha iabat etmiş oldu ve geniş bir soluk a-lıp yemeğini rahat rahat yemeye başladı. Zaten bu üzüntülü bahis kapanmış, bir takım havai mevzulara atlanmıştı. Vekil Bey arkadaşlarına Karpiç’den çıkınca nereye gidebileceklerini soruyordu. Acaba Ankara Palasın pavi-yonu açılmış mıydı? Açılmışsa nasıldı? Eğlenceli miydi? Yeni numaralar var mıydı? Neşet SAbit bu konuşmalara da alâka göstermiyordu; Vekil Bey:
“— Yahu, sana ne oldu, bu akşam?... Ağzını açıp bir kelime söylemiyorsun? Nedir? bir derdin mi var?
(Derffmı rar)
* 150


30 Aralık 101»_________YENt İSTANBUL
.. ° ■ — ■ ■ ■ ■ ■■ I" *^— ■ ■ ~ — *
GÜNÜN EKONOmTk HAREKETLERİ
Sayfa 3
Başka memleketlerin ticaret gemileri inşası karşısında mevkiımız
Prof. MÜHİMDİN ETİNGÜ
İstanbul Teknik Üniversitesi
İSTATİSTİKLERE göre 1948 yi-llında beheri 1000 gros tondan yn-'kan olmak üzere dünya üzerinde 872 gemi denize indirilme bulunuyor. Bu rakam 1947 de 787 gemi idi. Bu gemilerin 194 7 de yüzde 57 si ve 1948 de yüzde 51 ı İngiliz tezgâhlarında, geri kalanı başka memleketlerde inşa edilmiş bulunmaktadır. İngilte reden sonra en çok gemi yapan memleketler, 1948 yılına göre başta Hollanda 97. İngiliz Dominyon ve müstemlekeleri Sİ, İsveç 56. Norveç 49. Amerika Birleşik Devletleri 49, v.s. olmak üzere sıralanmakta ve bir yılda iki milyondan fazla tonajda gemi inşa edilmiş bulunmaktadır. Bu rakam. 1916 47 yıllarında da aşağı yukarı aynıdır. Görülüyor ki, harp sonrası inşaatı 1931 35 kriz yılları istisna edilirse İkinci Dünya Harbinden önceki miktarına yaklaşmakta ve milletler bu sahada evvelce olduğu gibi mûtad rekabete girişmiş bulunmaktadır.
İRKAÇ ay evvel bu memleketlerden «birkaçına yaptığım ziyaret esna-^sında. harp yıllarının ticaret gemileri filolarında meydana getirdiği açığı kapayabilmek için ne şekilde çalıştıklarını yakından görmüştüm. Dünya üzerinde gemi inşaatının artan bir hızla inkişafı karşısındaki mevkiimiz nedir? Bütün milletler kendi gemilerini bizzat kendileri yapmak kaygusu ile çırpınırken biz, her nedense bu hevesde bile bıı-lunmıyarak dışarıdan satın almak merakı ile başka milletlerin kendi ihtiyaçlarına uygun görmeyerek ellerinden. çıkarmak istedikleri kullanılmış gemileri toplamağa çalışıyoruz. Memleketimize getirdiğimiz bu yıpranmış gemiler acaba iktisadi bünyemize uyuyor, ihtiyacımıza elverişli bulunuyor mu? Buna inanmıyorum. Komşu Akdeniz memleketlerini gözönünde bulunduralım.
Yunanistan, deniz ticareti siyasetini evvelce olduğu gibi yük gemileri Üzerinde toplamış bulunuyor. Gemilerini yabancı firmalar hesabuıa kiralıyarak dünyanın her tarafına mal taşıyor. İtalya gemi inşa endüstrisinin dünya ölçülerine göre giriştiği Akdeniz devletidir. ı Fransayı sırf bir Akdeniz devleti olarak hesaba katmazsak) ticaret filosunu üç yıllık bir program tatbik ederek geliştirmeğe uğraşmaktadır. Geçen yıl içerisinde 111,555 gros tonunda 47 gemi inşa etmişti ve bu sayı her yıl artmaktadır. İtalya, yakın ve uzak deniz yolları üzerinde dünyanın her tarafına inli ufaklı yolcu gemileri çalıştırmakta ve büyük denizci milletlerle hem gemi inşaatında ve hem de işletmesinde boy ölçülebilmektedir. Bunu müdrik olan Yunanistan, esasen kazançtan çok zararına çalışan yolcu nakliyatındaki riski göze almıyarak bilhassa yük nakliyatında ısrar ediyor.
Akdenizin öbür ucundaki İspanyaya gelince: Bir İngiliz firması olan Vikers’in yardımı İle Birinci Dünya Harbinden biraz önce gemi inşa endüstrisinin temellerini atan bu memleket, Eirınci Dünya Harbinden sonra programlı ve tedrici bir inkişaf göstermiş bulunuyor. Bugün ise gerek neşriyatı ve gerekse inşaatı ile bu sahada denizci milletler arasında mevkiini almıştır. 1-7-1949 tarihinde İspanyada bulunan 16 gemi tezgâhında muhtelif büyüklükte ve
flfrikada tütün istihsali artıyor
Washlngton 29 A.A. (United Press)
Tütün istihsalâtını takriben 3 misline çıkartmış bulunan' Afrikanm bu istihsalâtı gelecek beş sene zarfında daha da arttırmak niyetinde olduğu Amerikan Tarım Bakanlığından bildirilmektedir. Afrikada 1949-1950 yı-
217.583 gros tonluk 236 gvmi inşa edilmekte idi. Bu üç Akdeniz devletinin muayyen bir deniz ticareti siyaseti ve buna göre, düzenlenmiş bir programı vardır.
LONDRA‘yı bıı defa ziyaretim esnasında Ingiliz gemi İnşa endüstrisinin başındaki idarecilerden hırt o-lan (Sir Anıos L. Ay re) kendisiyle görüşürken, bana ilk olarak, deniz ticareti siyasetiniz nedir? diye sormuştu. Problemi çözebilmek için düğüm noktası burada ıdı. Zira ancak bilinen böyle bir deniz ticareti siyasetine göre vazıh ve müsbet bir ticaret filosu programının çizilmesi vc bu programa dayanarak gemi inşa endüstrisinin çerçevelenip kurulması kabil olabilir. Tersine olarak düşünmek yolu ile değil. Gemilerimizi kendi memleketimizde yapamadığımız müddetçe yalnız endüstri sahasında değil, onun bütünleyicisi o-lan iktisadi sahada da kalkınabileceğimize inanmak güçtür.
Bu endüstri; tesisat, iş ve idarenin ı bir kombinezonudur. Tesisatın başlıca kısımları gemi tezgâhlarıdır. Başkaca, bir memleketin gemi inşa endüstrisi yalnız gemi tezgâhları, iş ve idarenin bir araya gelmesi İle teşekkül etmez. Memleketin diğer endüstri şubelerinin de yardımı lüzumludur. Böylece biri ötekim inkişaf ettirir, dolavısiyle bu endüstri bir memleketin bütün endüstri şubelerinden faydalanan bir bütündür ve mahsulü milletlerarası bir değer taşır. Bu sebepten herhangi bir memleket endüstrisinin ekonomisi sadece o memleketin kendi şartlarına göre düşünülmemelidir. Gemi inşa endüstrisi bir memleketin sahillerinde oturur. memleketin içerlerine baktığı gibi yüzünü engin denizlere de çevirir.
Dünyanın her tarafında, hükümetlerin gemi endüstrileri ile alâkaları bu endüstriyi siyasi bir atmosfer içerisine koymuştur, başka bir tâbirle hükümetleri o memleketin gemi inşa endüstrisinin yolunu çizer. Çünkü, böyle bir endüstri hususi sermayelerden ziyade devlet siparişleri ile gelişir. Bundan dolayı, ancak yukarıda anlatılmaya çalışıldığı üzere vücut bulan bir programın tahakkuku yolunda tersanelerimizde başka memleketler gibi, kendi ihtiyaçlarımıza göre gemilerimizi inşa etmek i zorundayız.
Bir geminin maliyet fiyatının takriben yüzde 401 malzeme, gerisi işçilik ve sairedir. İşçilik yevmiyelerinin başka memleketlere nazaran ucuz olduğu memleketimizde, gemi inşa endüstrisini destekleyen diğer endüstri şubeleri teşekkül edinceye kadar, maliyet fiyatının ancak yüzde 40 ı olan malzemeyi dışarıdan getirtecek ve paranın yüzde 60 ı memleketimizde kaldığı gibi, ayrıca gemilerimizi memleketimizde inşa etmekle daha ucuza maletmiş olacağız.
Her memleketin kurarak geliştirdiği bu endüstriden esasen geleneğe dayanan memleketimiz, geç bile kalmış olsa niçin mahrum bırakılmalıdır? Biz bu endüstride hiç de yeni değiliz, bugün elimizde mevcut tesislerin az bir takviyesi ve esaslı bir şekilde yeniden organize edilmesi ile kendi gemilerimizi, kendi personelimizle pekâlâ yapmaya başlayabiliriz.
lında 55 milyon kilo tütün istihsal e-dilecegi tahmin edilmektedir hıgilte-renin. ticaret hacmini arttırmak rnaksadiyle güttüğü siyasete uygun olarak ve dolar kıtlığı yüzünden, İngiliz Afrikası bölgelerinde tütün ekimini teşvik ettiği de işaret olunmaktadır.
Londra mektubu
Amerikanın buğday durumu
----o
1950 yılında mahsul az ihtiyacı
Gelecek haziranın 30 unda nihayete erecek olan mahsul senesi sonunda Amerikanın elinde bir hayli buğday kalacağı, resmi makamlar tarafından açıklanmaktadır.
Son seneler zarfında Amerikanın buğday istihsali o kadar fazla idi ki, tamamını ne hariçle ne de dahilde istihlâk etmek kabildi. İki, üç senedir fiyatların seviyelerini muhafaza etmelerinin sebebi M;ıishali plânı yar-dımiyle Avrupaya gönderilen buğdaylar ve hükümetin yardımıdır Bu tesirlerin altında fazla istihsal, fiyatlarda hiçbir tenezzül vücuda getirmemişti.
Son seneler içinde kış ve bahar mahsulleri bir milyar bushelden fazla tutmuştur. Harpten önce bu kadar fazla mahsul ancak ara sıra alınıldı. Hükümetin tarım siyaseti ve çiftçiye gösterdiği kolaylıklar istihsali artırmış ve yüksek seviyede tutmaya devam etmiştir Bu sene 194 7 ye nispetle 200 milyon bushel daha az, yani 1.126 milyon bushel’ buğday alınmıştır;
önümüzdeki haftanın başında Tarım Bakanlığı, gelecek sene alınacak olan kış rekoltesinin tahminini verecektir. Son neşredilen rakamlara göre bu senenin buğday rekoltesi 1.432 milyon bushel tutmaktadır. Temmuz 1 de başlayan sene için ila-
Balık istihsalinde keşfedilen yem bir usul
Moskova, 29 (Associated Press) Sovyet ilim adamları, ticaret için, balık tutma ameliyeleri üzerinde tecrübeler yapmaktadırlar. Bu usullere göre balık tutmak için ağ kullantl-mıyacaktır.
Esas gaye, balığı denizden “tulumba,. ile çıkarmaktır.
“Balık tulumbası’’, hâlen Sovyetler Birliğinde, son derece süratle balıkları yataklarından çıkarmak için kullanılmakta olan bir âlettir Bu â-let sayesinde vakit ve iş tasarrufu geniş mikyasta temin edilmektedir. “Balık tulumbası,, balıkları ve bunlarla beraber büyük miktarda suyu denizden çıkarıp sahildeki depolara nakletmektedir.
Balık tutma amellyelerinde “balık tulumbası’’nın kullanılması fikrini ilk defa olarak M. F. Chernigin ortaya atmıştı. Chernigin Stalin mükâfatını kazanmıştı ve Teknik İlimler Heyeti namzeti idi.
Chernigin başlıca sanayii balıkçılık olan Petropavlovsk şehrinde büyümüştü. Chernigin bu mesele hak kındaki görüşlerini, Sovyet gençliğinin
f DÜNYA HABERLERİ)
Burma pirincinin fiyatı arttı
★ Rangoon, 29 (Conıtel) — Ziraat Pazarları Meclisinin bildirdiğine göre, mahsulün az olması ve dahilden limanlara nakil Ücretinin fazlalaşması dolayısıyla Burma pirinç fiyatları gelecek sene fob olarak ton başına iki üç sterling artacaktır.
Devalüasyondan sonra bilhassa petrol ve gıda maddelerinin ithalinin pahalıya mal olması da bir sebep olarak zikredilmektedir
Birleşik Almuny&, Kanınla nergisine İştirak ediyor
★ Berlin 29 (YlRSı — Birleşik Al-manya, Kanada’da 29 mayıstan 9 hazirana kadar devam edecek olan beynelmilel sergiye, çelik nıamul-Irrıvle kimya sanayii sahasında İştirak eiınev( karar vermiştir.
olsa bile, bugünkü stok kâfidir
bilin ihtiyacı 700 milyon bushel olarak gösterilmektedir. Böylcce, ihracat 400 milyonu bulursa artan miktarın 330 milyon tutacağı resmen tahmin edilmektedir. Bunu harpten Önceki senelerin vasatisi olan 235 milyon ve en yüksek rakam ulan 1912 deki 631 milyon ile mukayese etmek faydalı olur. Bu sene ihraç edilecek buğday miktarının son senelere nazaran düşük olacağı tahmin edilmektedir.
••Dörtler,.in - Amerika, Kanada. A-vustralya ve Arjantin - ihracatı 850 milyon bushel tutabilir. Bu ihracat 1948-49 mahsul senesinde 908 milyon bushel ve 1917-18 de 893 milyon bushel idi. Başka memleketlerin, Rusya dahil, ihracatı 50-70 milyonu bulabilir.
Böylece, eğer Amerika 195ü senesinde iyi mahsul alırsa, ihtiyat stok artmış olacaktır. 1950 senesi mahsulü az olsa dahi Amerikanın elinde lüzumu kadar ihtiyat mevcuttur. Hâ-leıı, mahsul iyi bir kâr beklemektedir.
Chicago’daki ihracatçılaı ın tahminine göre Ispanya’ya 1-1/2 milyon, Meksico’ya 1 milyon bushel buğday satılmıştır. Fransa 8 milyon bushel mısır satın almıştır. Tahmin edildiğine göre İspanya, Norveç ve İrlanda 1 milyon bushel buğday ile 2 milyon bushel mısır satın almak nlyetinde-lerdir.
. .HiuroRTllvım'p'i ••• •««■f******
teknik ve ilmi mevzudaki gazeteleri olan Tekhnika Molodezhi’de açıklamıştır.
Henüz tecrübe ve araştırma safhasında olan bu projede sadece büyük “balık tulumbaları,, değil aynı zamanda aranan balıkların toplıı bulundukları yçn bulabilmek için akustik tertibatı ve tulumbalara çekmek için elektrik cereyanı da kullanılacaktır.
Cherigin’in söylediğine göre, yapılan tecrübelerden, balığın bu elektrik cereyanında, hakikî su akıntısı imiş gibi, yüzeceği anlaşılmaktadır.
Chernigin‘in dediğine göre, eğer tulumbanın suyun içinde kalan ağzı bir elektrot şekline getirilir ve aksi kutuptaki diğer elektrotlar da etrafına dizilirse, arada kalan balıklar elektrik cereyanının içinden yüzüp tulumbanın ağzına gireceklerdir.
Bu noktada tulumbanın pompası sayesinde, balıklar su ile beraber gemiye çıkarılacaktır.
Akustik teşkilâtı sayesinde, balıkçı gemileri, balık kümelerinin nerede olduklarını keşfedip, âleti ona göre suya d aldı raca kİ ardır.
Amerika pamuklu mensucat dııruııııı
★ New-York, 29 (Associated Press) — J.P. Stevens ve Şirketi, İdare Meclisi Reisi Robert T. Stevens ekseri Amerikan pamuklu fabrikalarının gelecek altı ay zarfında mahdut miktarda istihsal yapabileceklerini tahmin etmektedir
Flllbel, Patiste toplanıyor
★ Hilversıım 29 (YİRS) — Fransa, İtalya. Belçika, Hölânda ve Lük-sembıııg Maliye Bakanları, iktisadi ve gümrük görüşmelerini bir neticeye bağlamak Üzere ocak a-yında Pariste toplanacaklardır.
Mezkûr memleketlerin teşkil ettikleri birliğe, “Filibe?* ismi verilmiştir.
Ege tütün satışları durakladı
Alımlar hakkında Tekel Bakanının beyanatı — İzmir hususi muhabirimizden alınan son ve tamamlayıcı haberler
Ankara 29 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Gümrük vc Tekel Ba-J(anı bugün Ege tütün piyasası hakkında aşağıdaki malûmatı vermiştir:
— Uç gün zarfında 28 milyon 519 bin 42Ü kilo tütün satılmıştır. Bu miktar, geçen yıla nazaran bir misli fazladır. Tahmin vc ümit ettiğimiz gibi piyasa, iyi olarak açılmış ve hızlı inkişaf etmekte bulunmuştur. Tekel İdaresi, gerek kendi ihtiyacı ve gerek üzerine aldığı destekleme vazifesi için tütün almaktadır.
Destekleme atımlarına ihtiyacın gerektirdiği nispette devam olunacaktır.
Diğer taraftan, tütün ekicilerinden kesilmekte olan yüzde beşlerle kurulmasına karar verilen Türk tütünleri ortaklığına dair kanun tasarısı Büyük Millet Meclisine sunulmuştur.
Ortaklığın sermayesinin % 70 i ekiciler ve geri kalan 30 u da, Tekel İdaresiyle Ziraat ve diğer milli bankalara ait olacaktır.
Türk Tütünleri Ortaklığı umumiyetle tütün ticareti yapacak ve tamamen hukuk hükümlerine tâbi olacaktır.
55 milyon liralık bir sermaye ile meydana gelecek olan bıı ortaklığın idaresinde tütün ekicileri, doğrudan doğruya yer alacaklardır.
Yeni istanbulun notu:
Tefeci Bakanını» Effc tiifinı piua-sası lıakkıııdakı ht t/annlım ıjukardo aynt n »( rdık. İzmir muhabir*-
mızıa aynı ffiuı Eye tulün piyasam hakkındakı haberim de ayağulu der-Gediyoruz.
İzmir 29 (Hususî muhabirimizden) — Ege tütünlerinin yüzde 68 i 3 gün içinde satıldıktan sonra bu sabah muhtelif bölgelerde satışların bırgün önceki hararetini kaybederek durakladığı müşahede olunmuştun
Bilhassa Amerikalı alıcılarla yerli tüccarlar 3 günlük bir yorgunluktan sonra neşeli ve rahat bir yılbaşı gecesi geçirmiş olmak için mubayaa memurlarının ekserisini merkeze çağırmışlar. alım merkezlerinde müşahit mahiyetinde birer memur bırakmışlardır.
Tekel İdaresi pek tabiî olarak piyasadaki bu erken duraklamayı hayra, yormıyarak bütün işin kendisine teveccüh ettiğini anlamış ve mubaya-a merkezlerindeki ekiplerini takviye etmiştir. •
Bugün akşama kadaı muhtelif istihsal bölgelerinde ancak 2 milyon kilo tütün satılmıştır. Amerikalılar, ve yerli tüccarlar ancak yılbaşından sonra dördüncü nevi tütünlerin mubayaasına devam edeceğe benziyorlar.
Tekel idaresinin verdiği rakamlara göre, bugünkü mubayaalarda ortalama fiatler bir hayli aşağıdadır Tütün Limeted’in ortalama Hat ’a-rlfesi 181 kuruş, tüccarların 183 kuruş, Tekelin 192 kuruş. Yerli Ürünlerin 223 kurıığ, Amerikalıların ise 224 kuruştur.
Seydıköy, ödemiş ve Bayındırda flat’eıden ekiciler şikâyet etmektedir.
Oniki adaya domuz ihraç edilecek
Ankara 29 (Hususi muhabirimizden» — İzmir, Aydın, Balıkesir ve Çanakkale illerindeki yaban domuzlarının 12 Ada ile mücavir Yıiıuın adalarına ihracı hususi karara bağlanmıştır.
Ankaradaki ticarî müzakereler
----------o-----------
Belçikalılarla anlaşmaya varılmak üzere, Yugoslavlarla anlaşmak güçleşiyor
Ankara 29 (Hususi muhabirimizden) — Bir müddetten beri Belçikalılarla şehrimizde yapılmakta olan ticaret müzakereleri, sona crrnek ü-zeredir. Karşılıklı anlayış havası içinde cereyan eden görüşmeler sonunda listeler kati şeklini almış bulunmaktadır. Anlaşmanın umumi havasında Marshall Plânından yardım gören memleketlerin müşterek çalışmalarını gözönünde tutan esaslar hâkim olmuştur. Neticeyi memleketlerine bildiren Belçikalılar, hü-

1949 yılı zeytin rekoltemiz
Ankara 29 (Hususi muhabirimizden) — Ege bölgesinin 1949 yılı ka ti zeytin rekoltesi 176 hin ton, zeytinyağı rekoltesi ise 34 bin ton olarak tesbit edilmiştir.
Bursa vc civarı rekoltesi 19 hm ton zeylin, ve 2500 tor» zeytinyağı: Kilis, Mersin. Tarsus ve Silifke cenup bölgesi rekoltesi de 1100 ton zeytin ve 940 ton zeytinyağını bulmaktadır.
Ege bölgesine ait istihsale diğer yerler de ilâve edilirse, Türkiye re kültesi, 40 bin tona baliğ olur.
Ticaret odaları, borsalar, birlikler kanun tasarısı
Ankara 29 (Hususi muhabirimizden) — Büyük Millet Meclisi, Ticaret Encümeninde yeniden İncelenmekte olan Ticaret Odaları, Borsalar ve Birlikler kanun tasarısı, müstakil SanayJ Odaları kurulabilmesine imkân verecek şekle sokulmuştur. Meclisin bu kış devresi faaliyetinde tasarının kanunivet kesbedeceği u-mulmak tadır.
Bu takdirde ötedenberi sanayicilerin şikâyetini mucip olanbu imkânsızlık ortadan kalkacaktır.
Ticarî kooperatifler de Ziraat Bankasından yardım görecekler
Ankara 29 (Hususî muhabirimizden) — Malatya Milletvekili Mahmut Nedim Zabcı’mn Ticaret Kanununun 502 nci maddesine bazı fıkralar eklenmesine dair kanun teklifi Adalet Komisyonuna verilmiştir.
Teklif, Zirai Kredi Kooperatif'erinin hususi kanunlarla haiz oldukları hakların Ticari Kredi Kooperatiflerine de teşmilini istemektedir.
Böylelikle küçük sanat ve ticaret kooperatifleri, kredi mevzuunda Ziraat Bankasından hususi vc kanuni bir destekleme göereceklcrdir.
Bu vaziyet, bugüne kadar mevcut olmadığı için Zirai Kredi Kooperatiflerinin inkişaf etmelerine mukabil Ticari Kooperatifler, bir türlü gelişememiş ve cılız kalmışlardı. Kanun teklif. ayrıca bu kooperatiflerin Bakanlar Kurulu karan olmaksızın diğerleri gibi Ticaret ve Ekonomi Bakanlığının tasvibi ile teşkiline müsaade olunması ve statülerinin gazetelerde hulâsa olarak neşrini istemektedir.
balyadan mal ithaline müsaade verilecek
İzmir 29 (Hususi muhabirimizden)
— Şehrimize gelen haberlere göre, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Ital-yadan mal getirmek için vâki talepleri is af etmek Üzere listeler hazırlamaktadır.
Aynı kaynaklara nazaran Bakanlık, bu defa, geniş ölçüde müsaade verecektir.
kümetlerinden talimat beklemektedirler, Talimatın bugünlerde gelmesiyle yeni anlaşma imzalanacaktı)
Ankara 29 (Hususi muhabirimizden) — Uzun zamandan beri şehrimizde yapılmakta olan Türk - Yugoslav ticaret müzakerelerinden henüz müspet netice alınamamıştır. A-lâkadar mahfillerde hâkıın olan kanaate göre. Yııgoslavlar, anlayış göstermemekte ısrar ederlerse, konuş, malann kesilmesi muhtemeldir.
I
Torna tezgâhı, harman makinesi ihraç edebiliriz
Bölge Sanayi Birliği, buna iınkân görüyor
Bundan birkaç gün evvel. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının İhracına müsaade ettiği maddeler arasında terazi de bulunmaktaydı. Terazi ihracına müsaade edilmesi, şehrimizdeki kantar, terazi ıinlilerini memnun etmiştir.
Suriye, Irak esnafı, Tstanbıılda yapılan hassas terazilere karşı öteden beri rağbet beslemektedir, ihracatçılar “İstanbul terazileri., ni bu memleketlerde satacaklardır.
Bölge Sanayi Birliği Umıınrü Kâtibi, bir muharririmize verdiği izahatta, memleketimizden mamul madde olarak yâlnız terazi değil, torna tezgâhı, selektör, harman makinası gibi sanayi eşyasının da ihracının kabil olduğunu söylemiş bu memlekette de sanayiin, ancak ihracat imkânlarına malik olduğu takdirde, inkişaf edeceğini sözlerine ilâve etmiştir.
Tekelin Kuveyt’teki fabrikası
Tekel İdaresinin, gümrük resmine tâbi olmıyan Küveyt şehrinde yaptıracağı fabrika hakkında mahalli firma ile tam bir mutabakat hâsıl olmuştur.
Bakanlığın tasdi kına arzolunan mukaveleye göre sermayenin yüzde 55 ini Tekel, yüzde 45 mi de firma koyacaktır.
Bilindiği gibi yabancı memleketlerden mamul sigara ve tütün ithalini kontenjana tâbi tutan Irak, KÜ-veytten gelecek olan sigaraları bu muamele haricinde bırakacaktır.
Netice itibariyle Suudî Arabistan, Ürdiln ve İrana da Küveyt’ten sevkıyat yapmak kabil olacaktır.
Yeni vermut tipi
Tekel İdaresinin piyasaya çıkardığı Cinzano tipi sek vermut büyük rağbet görmüştür Toros çamlarından istihsal edilen esans da dahil olmak üzere içinde 17 muhtelif madde bulunan bu vermutlardan iyi netice alındığından imalât yakında arttırılacaktır.
Av derileri piyasası açılıyor
Bir iki günden beri piyasada av derilen üzerine muameleler artmıştır. İlgili tacirlere göre, bu muameleler, av derileri piyasasının açıldığını ifade etmektedir. Şimdiki halde tilki ve tavşan derileri üzerine iş olmuştur. Tilki derisi çifti 250 lira, bir tavşan derisi ise 400-150 kuruş arasında fiat görmektedir.
Av derileri üzerine en ziyade Ame-rikad&n teklifler vardır. Henüz büyük partiler halinde satışlar başlamamıştır İhracatçılar yılbaşından sonra, piyasanın hararetli bir safhaya girebileceğini ümit etmektedirler.
| 29/XII/1949 Perşembe |
YABANCI BORSALAR
ESHAM VE TAHVİLAT
Borsalarda Vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
New-York Borsası
Devlet Tahvilleri
İstanbul
Dün
UUgUl.
60.-
11.5
Adana Ticaret Borsası
Londra Borsası
İzmir:
Bradford Piyasası
82.
120.-
Adana:
(14.-
57.-m—
15.— 170.-
52.—
22.-
170.—
20f>.—
30.68
30.42
20.7S
28.36
Borsada bir miktar pamuk alım satımı olmuştur.
285.—
285.—
190.—
24.—
22.50
37. -
38. —
34.—
12.-
83-83 —
72 -
5H.— 138.—
46.— 150.—
3210
43.—
34.-
83.-
70.—
170.-190.— 180.— 123.—
240.— 170. )7'(
3.90-3.00 7T.75-78 7.50
255.— 155.
175.
260.—
235.—
Iluuıınnı Ihım Unddriorlz l’llllk rıntı mnl ........
Tiftik (Nalürel) .........
Ya»>u4( Anndnlu (Kırkım)
260.—
285 —
200.—
25.10
24.30
33. -
57.-
34. —
Nenııtı yağlzun
Zevtinynğı (Ekstra clcatra) Avçlçef:! Rnfiru»
Kuuiik vuği
(>3._
62.-
61—
birkaç tane bunlar da, Borsada
31.35 .
31.23
36—
W—
55—
22.10
32.50
85—
MEMLEKET TİCARET BORSA.ARI
durgun Tahvilât üzerine piyasası ise
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
25—
24.20
36—
Vagiı lulıuınlur:
Ayçiçeği tohumu ..........
Ketentohufnû .............
Kcndlrtnhumu .............
Yer ’iHliCı luıbuklu .....
Gününde borundu munmuloai tescil uuhrnvuu.? tahvilât vu vahaınııı arz Ve Uücplurv göre taayyün uden takribi iyusa ucgerlciL
hkHld kapanı»}
B.35
30 İd
Kıırıı Meyvulııt
Fındık (kabuklu sivri) ... Fındık (iç tombul) ...........
Ceviz (kabuklu) ..............
Ceviz (İç nntlircl) ............
Keten tıdınınu (Tonu=Stcrlln) ...
Bombn.v .... ...............
Kalküta ............
Yer fıstığa Hindistan .. ......
11 »m dertler
Sıfcıı Milııınura Kilonu ......
Keçi tuzlu kuru kllpııu ......
Koyun hava kurusu kilosu Mexl)nİuı nıûır vaş kilonu.
Eski kur
58-6U
11.5
37. -
38. -
24.-
22.50
3.80-3.95
77.75-78
7.50
30.6ü
30.39
30.74
28.30
260— 234—
Ticaret Borsasında nebati yağ «atışları artmıştır. Dün, yalnız pamuk yağı üzerine 35 tonluk, zeytinyağ üzerine de 16.5 tonluk muamele olmuştur. Kafine ay çiçeği, fındık yağı gibi diğer nebati yağlara karşı da mahdut miktarda talepler karşısında kalınmıştır. Nebati yağ grupunun hararetli bir devreye girmesi, fiatlerin ilerlemesine âmil olamamıştır. Fiatler gene eski seviyesini muhafaza etmektedir.
Borsada ihracat maddeleri bakımından, yeni bir hareket yoktur. Fındık, liftik, keçi luh gibi maddeler üzerine az iş olmuştur.
Kambiyo vc Esham Borsası. bir .devreye girmiştir,
büyük alıcılar yoktur. Altın gevşemiştir.
Bugün İzmir piyasasında büyük alıcı görünmüş, fakat mubayaada bulunmamışlardır, ki sükûna mukabil, limanda dış satışlara an ehemmiyetli miktarda pamuk tahmi-lâtı göze çarpıyordu.
KAMBİYO
• İstanbul Borsası
1 Stcrllng 100 Dolar Açılış Kupan ış
7.88 2.82,25 0.80 64.03 5,60 51.12 50 73 68,10 0.4 1 12)? 0.01.876 l).73.WJ 7.88 2 82.25 0.80 6*1.03 5;60 54.12.50 73 68.4ü 0.44.128 0.01.876 9.73.D(
100 Er. Frangı . 100 İHvIçro Fr. . 100 Belç. Fr KM) lwcç Kr. ... 100 Florin
100 Üret
100 Drahmi 100 EHcoudos .
Altınlar
Külçe terli ör. Külçe l)rg»ıssa , Cumhuriyet Reşat Bııgtln Eski Icııı*
Lira Lira
6.17 0.23 42.30 14.00 42— 10.80 55 25 46.75 43.70 42 6 17 6.29 42.25 44.75 42. - 10 KO 55. in 47,-4150 42.25
H a m 11
Guhlon
Ingiliz ... ..... Fnınniz kok. Na polron 111 İsviçre
Nrw-5orkta: unhu. 3 35
Gümüş, Plâtin
viımuç Gr Plâtin En aşağı En yukarı
İÜ. 1L-
Zürich Borsası (Serbest)
Türk liram İsviçre Frangı
En aşağı En yıılnırı
0,80 4.28 10.20 1.06 0 05 4.29.50 10.40 ı.n 1
Dolar
Sterlin
Fnansız Frangı
Ikrnmlyell (ııhvllü^r Kapanır; (•ı
%5 1933 Ergnn) 22.05 22.70
%5 1938 ih rami yeli 21.00 21.00
%5 Milli Müdafaa 1 • •• •••»•• 20.25 20.25
%5 1911 Demiryolu IV. ... UM). 1)5 100,05
%ö 1911 Dı rııırycıhı V• 95.30 05.25
%4 1/2 1040 ıkruııüvcll ...... 05.50 95.50
Diğerleri
% »1 Ki l i Demiryolu VI o»./ü U7.-
,:Mİ ’ûllldnmn 1. 97— 07—
ti. 97.20 97.30
(II. 97 80 97 85
HMŞ İBtlkriLZi I 09.15 99 50
%ö 1918 11 07— 07.
Y.7 1931 Slvua-Erzurum i. 21.7b 21.hr
1934 İp ıı-vıı. 20.50 20 50
'■7 1011 Demiryolu 1 20,70 20.75
%7 1941 H 21.68 21.70
St7 1911 (• 111 21.20 21.25
%7 Milli Müdulaa I 20 2ü 20.20
’ r7 • V 11 21 60 21.60
.7 «• i ıı. . . 21.85 21.80
' 7 • • .. ıv, .. . 20 15 20.50
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y 4’ortlp A/Ö M C ,, ,, Mıiıner* Senet 1 106— 03.5U 67.00 107— 63,- 68—
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bniika.Ni I ıırhi t İş Banka.-ı Türk Tlcuröt Bankası ...... Andan Çimenin Şark Degirmemriük Milli Reasürans UO.O0 24.9ü 8.— l«— 23,25 İtİfcpO 25— 5— 16.- 23.50
Ecnebi Tahviller
M mır Kredi ronHlyc IM3 - 1
( l ıı nııbat.
Buâday Vgmuşaic ...........
Buğday Seri ...............
•\ ı pa. Biralık .......
Arpa ycıııllk (dökme).......
M ı.oı (S/ıii' ...
KtiNulyn Tombul tçuvıılh) FıiHulyn Cali seri (dökme) (Cuşycıni
Mercimek Kırmızı kabuklu Mercimek Yeşil ............
Nohut sıra ................
İzmir Ticare t Borsası
Bugün Son kapa niş
Uzum çekirdeksiz No. U * 56.— 56—
•nclr A serisi No. 8 53—
B serisi No. 10H 13— 13.-
Pamuk A İm İn ı 234.— 234.—
Pamıılc Aknlu 11 224— 224.—
Pamukyağı (rafine) ... 155— 155—
Pamuk çekirdeği 16.— 16—
Pamuk Akala 1 107/200
.. ıu yağmur yemiş 162 185 160/172
Çok yağmur yemiş 190/157 150—
Pamuk Yerli II
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday sert ..
tlııftdn) (Buşell=iSenc) ...
Şort Kış mahsulü No. 2. ... Kırmızı ,, ., No. 2 ..
I'aınuk Mlddilııg (Llbresl=Scnt) 51ıırl
Mi i- .......................
Toınınuz
Ekim ........................
rinik (Llbrvsl=Sent) ...........
Tekf’as No. 1 .............
Fındık ( Lıbresl=Svnt) .........
Kabuklu Yeril İri ...........
orta .......
ucvnnl ı(j İthal malı .......
EkHİra İri İç malı ..........
Kuru lUüm (Libi’esi=Sent) ......
Thompson çeldrdekats seçme. Keten tohumu ( Buşt«ll=Dolar) ... M.lnnaa polis ......
- Kıılnv (Dİ bresi=Sont) ......
- Levha-tenvk&( 100 libresi dolar)
63.-
62.-
61.—
fittik tyl mal (Llbresl^Peıü) ... .. Sıra mnh 1ün Anadolu ,, Trakv/ı 84— 30— 18.50 34— I 30— 19.50
İskenderiye Borsası 1
Pamuk ( Kanları^Tailari) ..... Anhınmırıl Kısa elvıtlh F'G. ı(ıtih/’i • ftiın ci(’niUı F G .. 86.55 97.05 87.85 I 95 53 ||

4
Sayfa 4

Sil Mlllll 4 ll>
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
~r
omrnı
Paris hususi muhabirimiz bildiriyor
. Mao-Çe-Tung’u tanımak zarureti var mıdır ?
Paris 28 (Hususî muhabirimizden) — Puristekl milletlerarası gazetecilik çevreleri. Çin ve Hindıçi-nîdeki hâdiseleri büyük bir dikkatle takip ediyorlar. Bu bölgede, Amerika, İngiltere ve Fransa tarafından ahenkli bir hareket tarzı tatbik e-dılcmcdiğl hissolunuyor.
Hong-Kong’u müdafaa edebilmek için, lüzumu halinde kullanmak ü-zere, bol silâha ihtiyaç vardır. Hindiçinl hakkında da vaziyet aynıdır. Halbuki, Amerika Hükümeti tarafından teklif edilen iki taraflı anlaşmalar, Amerikan silâhlarının ve teçhizatının harice çıkanlamıyaca-ğını tasrih etmektedir. Bu maddeye pek riayet edilmedi. Fakat onu ihlâl edebilmek için İngiltere ve Fransa Hükümetleri, aralarında çok hararetli müzakereler yapmağa mecbur oldular.
lngılizler, aynı zamanda, Trıınıan’-în Asyada şahsi mümessili olan Jes-flup’un seyahatinden ve onun Hindi» çini İmparatoru Bao-Dai ile muhtelif Çin şahsiyetleriyle yaptığı görüşmelerden endişeli görünüyorlar. Pa-rıste zannedildiğine göre, lngilterenin birkaç güne kadar Komünist Çin’i tanımaya hazırlandığı şu sırada, A-merika tarafından Milliyetçi Çin’i kurtarmak üzere yapılan gayretlerin, birdenbire fazla ümit verdikten sonra, bir hayal sukutu ile neticeleneceğinden korkulmaktadır.
Hürriyetin şampiyonu ve müstemlekeciliğin düşmanı olan Birleşik A-merika, Walter Lippınan’ın da dediği gibi. Asyadaki politikasmı yeni esaslar üzerine kurmuştur.
Bu politikanın gayesi, Avrupa devletlerinin vasiliğinden kurtulan ve çok pahalı olarak elde ettikleri istiklâllerini korumak üzere şimdi komünizm tehdidine karşı birleşebilecek olan Asya milletlerini tutmaktır. O halde Amerikanın, bu küçük Asya devletleriyle işbirliği yapması, onların istiklâllerini ve emellerini de desteklemesi pek muhtemeldir. Halbuki, İngiltere, Asya komünistlerine karşı daha oynak bir siyaset kullanmak ve bu arada Asyada muhafaza ettiği son birkaç müstemleke menfaatini müdafaa etmek niyetindedir.
Fransaya gelince, o da Hindlçini’-yi kaybetmek istememekte ve müşterek menfaatler icabı her ne kadar Ameri kaya bağlı ise de, kendi görüşlerini lngiltereninklnden pek axnramamakta, bu yüzden tereddüt etmektedir. Bu suretle Paris, Asya, meselelerinde birliği bakımından umumi zerinde mutabıktırlar.
Fransız Parlamentosu
Komisyonu. Pekindeki Komünist Çin Hükümetinin derhal tanınması hususunda komünistler tarafından verilen takriri evvelki gün reddetmiştir. Bu suretle komisyon, Komünist Çin’i tanıma keyfiyetinin icap ettiği zaman yerine getirileceği hakkında hükümete olan itimadını belirtmiştir.
Alâkadar çevreler, komisyonun bu şekilde hareket etmekle, Fransız Hükümetinin Amerika ile mutabık kalmadıkça, aynı zamanda Ingiltere ile görüşmedikçe herhangi bir karara varmak niyetinde olmadığını göstermek istediğinden emindirler. İki büyük Anglo-Sakson devlet, tanıma zamanının uygunluğu hususunda henüz bir anlaşmaya varmadıkları için, Fransa, Hindiçinî’deki vazıyetin alacağı şekle göre, bu İki müttefikten birine uymak mecburiyetinde kalacaktır. Eğer Mao-Tse-Tung Hlndiçi-niye dokunmayacağına dair Fransaya resmen teminat verirse, Fransa-ntn da lnglltereden az zaman sonra Pekin Komünist Hükümetini tanıması pek mümkündür.
Japonyaya karşı olan siyasete gelince: Buradaki harp sonrası idaresinin son bağlarından biri de kopmak üzeredir, Paristeki salâhiyeti! muhitler, Rusyanın yakında bu Kontrol Komisyonundan ayrılacağı fikrindedirler.
Bu ani Sovyet hareket tarzı değişikliğinin, Mao-Tse-Tung tarafından Moskovaya yapılan seyahatin iîk neticesi olduğu anlaşılmaktadır. Zira Çin komünistleri, Japonyayı tecrid etmek ve bu memleketi Asyadaki kütlelere, tamamen "Amerikan peryalızmi" nin istilâsı alımda termek için bütün gayretlerini fetmektedirler.
Bu sebepledir kİ, Tokyo’daki
heyeti, Müttefik Kontrol Komisyonunu itibardan düşürmek için hiçbir fırsatı kaçırmaması hususunda Mos-kovadun talimat almıştır. Böylece Rusya, Japonyanın askeri hazırlıklara başlaması ve Japon milliyetçi partisinin yeniden dogması için A-merika tarafından girişilen teşebbüslere iştirak etrıılyeceğini göstermek istemektedir. İşte, birkaç günden beri inkişaf eden komünist propagandasının ana hattı bııdur ve hiç şüphesiz bunun sonu, Rusyanın Tokyo Kontrol Komisyonundan ayrılmasına yol açacaktır.
Diğer taraftan, Pariste öğrenildiğine göre, Hindiçinl imparatoru Bao-Dai nin rseml mümessili To Hung, Yeni Delhiyc gitmek üzere Saygon’dan ayrılmıştır. Bu ziyaretin maksadı, Hint şahsiyetleriyle temasa geçmek ve Pandlt Nehru rıezdine gönderilecek bir Hindiçinl Dostluk Heyetinin mesaisine hazırlık yapmaktır.
Henüz teyid edilmeyen bu havadise luıklkat nazariyle bakılmakta ve buradaki gazeteciler muhiti, bunun doğruluğuna Onamaktadır. 13u teşebbüsler, Hindiatanın Bao-Dai hakkın-dakl düşünce ve hislerini değiştirme» ye yarayacaktır. Fransa Hükümeti de, kendi menfaatlerine uygun düşmek şartiyle, Asya milletlerinin birbirlerine yakınlık göstermelerini uıüsüit karşılamaya hazırdır.
Londra ve menfaat bir hat ü-
Dışişleri
em-gös-sar-
Rus
Hususî muhabirimiz bildiriyor
t
Amerika diplomatlarının
Bangkok
toplantısı
T E N t İSTANBUL
30 Aralık 1940
0U
Musiki hayatı
Dil Kurultayı hakkında
Yazan: Refik Ilalid KARAY
Neva faslı
SİNGAPUR. 23 (Hususi muhabirimiz G.V.B. bildiriyor) — Wnshing» ton’dan gelen hususi Büyük Elçi Phl-Hip Jessup’un başkanlığında Siam payitahtı Bangkok’ta ocak ayında toplanacak olan Amerikan Uzalc-Şark diplomatları, Uzak-Şarkı iyi bilenlerin şu müşadedelerinin tesiri altında çalışacaklardır: “Asyada komünizmin daha ziyade ilerlemesine hemen sed çckllmiyccek olursa, bütün Asya ve hiç olmazsa Orta-Şarka kadar olun kısmı, komünlstleşecektir. Uzak-Şark, soğuk ve sıcak harp arasında bulunan bir safhaya varmış bulunmaktadır.,,
Çin’i ve komşularını İyi bilenler, hudutlarını henüz bulamamış olan, “şahlanmış komünizmden” bahsediyorlar. Çinden taşmak üzere bulunan komünist lleılvnıusi nerede durdurulmalıdır? Bu hususta umumiyetle Fransız Hindlçinlsl akla gelmektedir; çünkü komünist Çin orduları bu memleketin şimal hudutlarına dayanmıştır. Milliyetçi Çin Cumhuriyeti Reisi Ll-Çung-Yen, midesini tedavi ettirmek üzere bulunduğu Birleşik Amerikada, Milliyetçi Çin’in devamını mümkün kılacak bir Amerikan yardımı için Dışişleri Bakanlığı ile konuşmalarda bulunmaktadır.
Bütün ihtimallere nazaran Dışişleri Bakanı Acheson, böyle bir yardımı reddedecektir. Çünkü Birleşik Devletler, Çın dahUlndeki komünizm mücadelesine maddi yardımla İştirak etmek istememektedir.
Su var ki, Hindiçinl bakımından, bir dereceye kadar nikbinliğe şevke-debilecck bazı noktalar da ^ok değildir. Herşeyden evvel, oradaki Fransız seferi kuvvetleri, Mao-Çe-Tung orduları hariç, Uzak-Sarkın en mükemmel askeri kuvvetidir. Fransanm desteklediği İmparator Bao-Dai’nln otoritesi Hındiçinide bir hayli kuvvetlenmiştir ve şimdiye kadar Fransa ve Bao Dai’ya karşı mücadele etmiş olan birçok Hindiçinl milliyetçisinin, Mao-Çe-Tung kıtalarının kapıya dayanması ile, vaziyetlerini değiştirdiklerine tadır, ninln dır.
Başlıca tehlike: Birmanya yoludur.
Su halde Asya için büyük tehlike. Hindiçlniden değil, batı ve şimal batısındaki Birmanyadan gelmektedir. Çünkü Birmanya ile Çin arasında büyük tabii arızalar yoktur ve harp esnasında yapılmış olan Birmanya yolu Yunnan istikametinden mükemmel geçit vermektedir. 600.000 kilometrekarelik mesahası ve ancak yarısına yerli Birmanyalı nazariyle ba-kılabllecek olan 16 milyonluk nüfusu ile Birmanya, gayet karışık bir durumdadır.
Harpten sonra kaldırılmış olan eski Ingiliz idaresinden, şimdiki halde, işlere fazla nüfuzu olnuyan bir kaç İngiliz müşavir ve mütehassıstan başka bir şey kalmamıştır. Hattâ Birmanya, Britanya imparatorluğu camiasından bile ayrılmıştır. Yerli kabilelerin hükümete karşı açtıkları mücadele, zaman zaman enteresan röportajlara mevzu teşkil etmekle beraber, bunların asıl ehemmiyeti hakkında hiçbir fikir vermemiştir. Birmanya Hükümetinin hükümranlığı, şimdiki halde hükümet merkezi Rangun He hemen civarına inhisar etmektedir.
Propaganda merkezi: Mandalay.
Diğer taraftan Rangun’un şimalin-
dair bir çok haberler alınmak-Çünkü, Çinliler hâlâ, Hlndiçi-“tnrlhl düşmanı” sayılmakta-

M
de, lıavadi nehri kıyılarında, Kallcü-ta, Singopour ve Bangkok gibi hayati merkezlerden hemen aynı uzaklıkta. sevkülceyşl değeri son derece mühlıu olan Mundalay şehri, komünistler tarafından, cenup doğu A »yanın istilâsını hazırlayacak büyük bir tahrik merkezi haline getirilmiştir. Vakti gelince, Ön-Hlndlslamn cenup köşesinde, ham madde bakımından fevkalâde ehemmiyetli Malaya bölgesinde çarpışan komünist çetecilerinin fııuliyetini arttırmak için Man-dalay, mükemmel bir merkez vazifesini görecektir.
Slarıı müşkül durumda:
Diğer taraftan Mandalay komünistleri, Sianı Devleti üzerindeki tazyiklerini de çok daha müessir bir surette yürütebileceklerdir» Hindiçinl ile Birmanya arasında kalan Siam, takriben Birmanya cesaınetindedir. Bu devlet son zamanlarda fazla alâkayı mucip olmamıştır. Mareşal Pi-bul, iktidarda kalmak İçin müşkülât çekmekte ve ordu İle dbnanma arasındaki eski mücadele devam etmektedir
Ordu komünist alehtarı olmakla beraber, donanmanın, komünizmle İlk temasta karşı tarafa geçeceği çok muhtemeldir. Siam’m şimalinde şimdiden komünist çeteleri faaliyete geçmiş bulunmaktadır. Yakında Amerikan mümessillerinin toplanacağı Bangkok şehrinde bile, Rusya elçiliği, Şosetlerin Uzak-Şarktaki bütün faaliyetini idare eden muazzam bir propaganda merkezi haline gelmiştir. Uzak-Şark’ı iyi bilenlerin kanaatine göre Mareşal Pibul bertaraf edilecek olursa, kızıl İdare lıemen kurulabilecektir. Siam, Cenup Doğu As-yanın hâkimiyetini temin eden kilit noktasıdır. Komünistler burasını ellerine geçirirse, Hong-Kong’dan sonra lngllterenin Uzak-Şark’taki İkinci kâl’aşı olan Singapur da tehlikeye düşecektir. Halbuki 80 milyonluk En-donezyava atlamak için, en mükemmel mevzi Singapurdur.
Phlllip Jessup ve diğer Amerikan diplomatlarının Bangkok’ta oklukça mühim vo enteresan meselelerle karşılaşacakları şüphesizdir.

Paris notları
Gönlümüzden ve akü. mızdan geçenleri, geçtikleri gibi söylemek gizli kin ve gizli din tutmaktan daha iyidir Kaldı ki o kabil gizli kapaklı, iki yüzlü oyunbazlığı sövmem. Sevmediğimi de yazı yazmaya başladı ğımdan bori anlatır dururum... Zararını çökmeme rnğmonl
Dil Kurumu yeni bünyesiylo hiç şüphesiz ki eskisinden farklıdır; âzası arasına katılan bazı muharrirlerin zihniyeti itibariyle bu fark daha büyüktür; lohimiıdedir; fakat yapılan değişiklik sanıldığı, hele volvoleyo vorildİğİ kada** ehommiyetli dogildır.
Su sebepten dolayı ehommiyetli değildir ki kuruma yine bildiğimi: vo dört yandığımız unsurlar hâ» kimdir. Kurultayda, âdetimiz Üzere. İlim ve sanatla politikacılığı tekrar birbirine karıştırdık. Seçim mekanizması “batta vo içeride kalmak —bizden olmayana yor ver. memok,, düşüncesiyle işledi. Eski kurumun hazırladığı ve büyük bir ihtimalle rosmi kuvvotln dosteklo* dıği lıstoyi gözden geçiriniz: Yor elanlar, daima hor mevkido yor almaeı âdot haline getirilmiş yahut bir takım sebeplerle yor verilmesi lüzumu duyulmuş insanlardır.
Bu insanların çoğu cidden kıy metlidir; lâkin aynı kıymeto, belki de azıcık üstün münovvorler sırf kondilorlne politikacı bağlariy-le iyice yamanmıı olmadıklarından dolayı Kurum namzedi olamamışlardır. Halbuki mebus soçmiyorduk; şimdilik Avrupaya ve Amerikaya heyot göndermek hazırlığı da yap mıyorduk.
Nitekim Unesco kongroslnde de aynı tortibat alınmıştı. Yarın muhtelif ecnebi şehirlere zevatın ol altında plânda tutulmuştu: zevatın heyet içine za ediyordu. Öylo
bitti. İsim saymak ve şahıs münakaşası açmak niyetindo doğilim Sürüklenmek mecburiyetinde kal mameklığımı dilerim.
Domek oluyor ki biz ilim vo sanat meselelerinde do henüz tarafsız kalabilmek torbiyeslne ulaşamamışız. Bunu Dil Kurultayı seçimleri vesilesiyle tekrarlamak fırsa tını bulduğuma memnunum. Mükâfat “jüri., ferinde isin başka türlü olmaması endişesini do aynı mü
nasobotlo bildirnıok isterim.
O halde İlk itirazım ilim ve sanıt dâvasında politikacı zihniyetiylo ha roket ötmemiz üzerinde toplanıyor; yani umumi mahiyetto bir meselo bahis movzuudur.
Eğer, rivayet olunduğu gibi, “bilim heyoti,, bir akadomi “nüvesi,, mahiyetini taşıyorsa «imdidon dikkati çekeyim: Akadomi. âzasını kurultaylar gibi gerek ilim, gorok sanat bakımından hom nispetsiz, hom kifayetsiz çoğunluklar seçemez. Akadomiyo girocoklori bu movki-de yor alacak vasıfları haiz adamların ayırması lâzımdır. Dil Ku-rumuna her nasılsa fıza yazılmış ve yazılırken kendisinde tek vasıf aranmamı® bir ferd yüksok bir ilim vo sanat heyetini seçmek ka-billyotinl kendindo gördüğü yahut Öyle bir kudret kondisindo toveh-hüm olunduğu gün ilmin de, sanatın da değeri hiço iner.
Yoni Dil Kurumu “bilim heyoti,, de dahil. İnandığını vo dilodiğini yaptıracak salâhiyetten mahrumdur. Millî Eğitim Bakanlığı ilkokullardan boşlayarak mekteplere —isterse— hiçbir yere danışmadan yine, acayip kelimeler sokmakta devam edobllecoktlr. Bugünkü bakan Öyle şeyler yapmaz; fakat yarın aynı makama bir “Ivodici,. vo bir “örgütlemoci,, golivorirse no olacak ?
Tadil odilon nizamname ne bilim hoyotlnln, no do gonol vo morkez kurulunun “görev ve yetkileri,, sına sözünü dinletme imkânını mıyor.
Zaten bu nizamname hâlâ “görev — yetki — IçorgÜtlor — uygulamak — önormok — İvedi — örgütlemek — denotlome — yönetim — tüzük — dilbilim — ana taslak,, novindon sonoloreo yaka tinimiz kolimelerle doludur.
Mamafih tatlıya bağlamak sözlerimin fena tesir edeceği
malinden çekinerek yumuşamak için doğıl, düşündüğümü söylemek maksadiyle İlâve edeyim: Dil Ku-rumunun aldığı yeni şekil —İlim heyeti iyi çalıştığı takdirde— lisanımıza faydalı olacaktır.
Kurultaya çağırılmadan Önce şu sütunda edib. muharrir vo sanatkârlara yer verilmesi lüzumunda ısrar otmiştim. İstediğim oldu. Da ha iyisi do olabilirdi. Bir gün olur.
ar.1-kM-
yollanacak bulunması ön tabiidir ki bu sokulması ikti-yapıldı; olup
silk-
vaya Ihtı-



PARİSTE NOEL ve'
İR yabancı Parlse Noelde gelecek olursa, şehrin başdön-dürücü manzarası karşısında bir kat çlaha şaşırır. Siz de Pariste olup herhalde şehrin bu muhteşem halini görmek isterdiniz, öyleyse gelin sizinle şehirde biraz dolaşmaya çıkalım.
Geçon seneye nispeten» bu sene Paris, nedense Noel hazırlıkları için pek daha hazırlıklı... Işıklar, renklerle çekici bir hal alan vitrinleri hindiler, tavuklar, kazlar, kırmızı ve beyaz şaraplar, her çeşit renkli kurdelâ ve resimler süslemekte.,. Halk, bütün bunİHrı telaşlı bir hayranlıkla seyrediyor. Bütün Fransız-lar kendilerinden geçmiş gibi durmadan ve düşünmeden para harcıyorlar...
Orta halli lokantalar 1000 frangı geçmıyen yemek listelerini afişlerle İlân ettiler» Hepsinin müşterek yemeği: Hindi! Zaten Fransada bütün aralık ayı boyunca, Noel için para biriktiren bir aile babası, o gece ço-
YILBAŞI
cılklarına bıı hindi götüremedıği takdirde hakikaten kendisini çok bedbaht hisseder.
Büyük lokantaların yemek listeleri de kendileri gibi muhteşem, neler var diye sormayınız. Çünkü hemen hemen olmıyan şey yok. Günün meşhur kabareleri: Carriğre, 1 ve L’aınlral’da 10 günden beri masa bulmak mümkün Maxlm‘ın meşhur metrdoteli sefirleri oturtmak için dahi bir tek masa bulamıyor.
Biraz da tiyatrolardan bahsedelim: “Ambasadeurs,, de. Henrı
Burnstein'in meşhur dramı “La Soif„ 250 ııcl gecesini buldu. Başrolü yapmakta olan Jean Gabin’den size u-zun uzun bahsetmek İsterdim amma, anlatacak daha o kadar çok şey var kİ... Geçelim “Antoine,, tiyatrosuna. Tristand Bernard’m “Küçük kahve,, komedisi her gece yüzlerce kişinin takdirini kazanıyor. “Ateiier,, tiyatrosuna da bir göz atalım: Jean Ber-nard Luc’ün uzun dramatik koınedl-
Farnöae bir tek değd: AlbeFt olsun
»i “insanların gecesi,, birçok münek-kidlerin münakaşa mevzuu olduğundan herkesin alâkasını çekmekte, bu yüzden tiyatro dolup boşalıyor... Günün en güzel piyaslerinln ancak İsimlerini sayabildik, halbuki daha ne çok tiyatro var. Ya konserler, resim sergileri, kokteyller, daha neler neler var...
Bugünlerde Joachim du Bellay’ln “Fransız dilinin müdafaası ve şöhretinin izahı,, adlı meşhur beyannamesinin ilânının 100 üncü yılı münasebetiyle Arşiv Sarayında tertip edilen merasimin güzelliğinden bahsetmeden geçnıiyeceğız. Bu muhteşem »arayın salonlarını vekiller, sefirler, şık kadınlar doldurmakla idi. arka arkaya birbirinden güzel nutukla! irat edildi. Comedle Françalse artistlerinden Mile. Giselle, Ronsard ve Joachim du Bellay’dan şiirler o-kudu. Hepimiz bu çeşit merasimlerin pek iç açıcı olmadığım biliriz amma bu seferki hakikaten güzel oldu
Yusuf t. MUTLU
MALATA ÇİFTÇİSİ
Yazan: Joseph Conrad

ı iinfi
şah-
eden dik. Gözlerine ve hareketlerine hâkim
Nihayet bütün cesaretini toplayıp ona bakıyordu. Genç kızın şimşek gibi parıldayan gözleri kendisine doğru dönünce hayat büsbütün yeni bir mâna alır gibi oluyordu ve düşünüyordu ki, başka herhangi bir adam, bütün ıstıraplarına nihayet verecek delilik Alemine dalmadan önce, bu kadar yakıcı ve parlak bir ateş karısında ruhunun eridiğini hissedecektir... Fakat Rcnouard’a bu da nasip olamazdı: Onun ruhu en sıcak güneşlerle çöllerin kızgınlığına, İnsanların zayıflığı ve tabiatın şaşmak bilmez nıerharnctsızllgi önünde lanan İsyanların şiddetine^dayannııştı.
Evet Çilchrmamıştı; ve bu sebeple, hayranlık ifade sükûtlardan yahut ateşli sözlerden kaçınmak için çok İcat sarfetmesl lâzımdı, olmalıydı.
Genç kızla genç erkek arasındaki konuşmalar, her İkisinden beklenebilecek şekilde cereyan ederdi: Miss Moor-som, dört milyon insanın koyu derinliklerinden ve Lohdra “mevsim,, lerının câll hayatından heniız çıkıp gelmiş bıı kimse; Renouard ile, İyice teSbit ve tayın edilmiş ve zııfeı tarzında başarılan İşlere koyulmuş, geniş ufuklara alışmış, şahsiyetimizi gözümüzden düşüren kalabalıklardan eğlence aramak için bile kaçınan adamdı. Üzerinde görüşülecek canlı ve taze konular yoktu: umum) bahislere dokunmak kızım geliyordu: Bu da pek parlak neticeler vermez, ciddi bir konuşma olmazdı. Belki genç kız o bakımdan pek olgun değildi; herhalde sözlerinde dikkat çeker bir şey HCZİlnii yordu. Dış Alemle olan temaslarından, diğer kııdııılurdan farklı ve tamamen şahsiyetini belirtecek intibalar aldığı söylenemezdi, Miss Moorsom’un cazibesi sakin İmlinden, ciddi ve vakur tavrından, kadınlığının neşrettiği sihirli letafetten Heri geliyordu. Sanki fildişinden yapılmış o muhteşem alnın arkasında neler gizlrııdigiııi bilmiyordu. Gene kızın verdiği cevaplara her zaman kısa bir sükût takaddüm ederdi ki, bu sükût devam beklerdi: Gûya o, hiç mahlûk, kalbe sonsuz idi.
Bununla beraber
etlikçe Renouard hulecan içinde İşitilmemiş bir ses çıkaran esrarlı biı kaygılar döken bir hatif huzurunda
orada oturmakI an memnundu: kunçlık içinde kıvranarak susar ve kadar saygılı olan tavrının müthiş kimse keşi edemezdi: Istırabını belli kim olmak gayreti, eskiden tabbıtlc
Kıs-o İhtiyarlara karşı bu bir gayret gizlediğini etmemek, kendine hâ-conkl»?ştlgl vakit ken-
İSTNBUL Belediyesi Konscrvatu-gannın her konseri İçin ayrı ayrı tenkiti yazmak biraz lüzumsuz o-luyor. Zira heyet, eserlerin, okuyuş ve çalış tarzının değiştirilmesine e-henuniyet verıniyerek daima ayni şeyleri, aynı tarzda icra ettiği için uzun müddet herhangi bir farka intizar etmemiz doğru değildir. Meselâ heyette ıkl tan bur varsa bunlardan birinin sapı mutlaka yere, ötekinin göğe müteveccihtir. İki keman varsa birinin yayı yukarıya, ö-teklnln aşağıya gider. Sonra nüans sanki mevcut değildir. Solistler tarafından okunan eserlerin tenevvü ettirilmesine ehemmiyet verilmez.
Bununla beraber, birkaç noktaya temas etmekten çeklnmlyeceğlz.
Umum heyet tarafından okunan fasla ait eserlerde her hanende ille kendi sesini işittirmek hevesinde imiş gibi arkadaşlarından fazla bağırmaya gayret ediyordu.
Bazı eserlerin güfte taksimatında okuyucuların, ara sıra birbirine uymadıkları, kulağa çarpıyordu.
Konserde okunan Itri merhumun Nevâ Kân, bizzat Belediye Konservatuarı tarafından neşredilmiş olan Dr. Suphi Ezgi’nln kitabındaki notasından değil başka bir nüshadan alınmıştı. Bunun neden tercih edil-diğl anlaşılmıyor.
Kudümün büyük usuller yerine dalma Düyek vurmakta inat edişini acaba kimler beğeniyor? diye İnsan kendi kendine sormak ihtiyacını duymaktadır.
Kusurları gördüğüm kadar iyi ve güzel şeyleri de ihmal etmediğim için Mustafa Kovancı’nın mütevazı, hafif ve şarkısını Işılay’ın yaptığını
iddiasız bir sesle iki solo güzel okuduğunu ve Sadi kemanla güzel bir taksim belirtmek isterim.
LAlkn KARABEYT
Sanat haberleri
VtCTOR IIUGO ÎLE M O NET ARASINDAKİ REKABET
Geçenlerde Pariste yapılan modern resim müzayedesinde büyük Fransız şairi Victor Hugo’nun (1802- 1885) çini mürekkebiyle yaptığı bir resim de satışa çıkarılıp arttırılmıştır. “Uçan HollandalI,, adlı bıı küçük resim, ancak 14.000 franga kadar çıkabilmiştir.
Şiiri kadar resimleriyle de gurur duyan büyük şair, eğer bu müzayedeyi görmüş olsaydı, herhalde çok sukutu hayale uğramış olacaktı. Amma, ne yapsın ki, rekabet çok büyüktü: iştirûk edenler arasında. Monet, Plsarro, Courbet ve diğer tanınmış ressamlar vardı!
SALVADOR DELLİ. \VALT DISNEY ÎLE BERABER ÇALIŞACAK Meşhur sürrealist ressam Salvador Dalll, geçenlerde Pariste, yakında Hollywood’da Walt Disney ile bir film çizmeğe başlayacağını söylemiştir. Bir müddet evvel Papa tarafından kabul edilen Dalll, yine Amerl-kaya dönecektir. Kendisine külliyetli miktarda dolar kazandıracak portre siparişleri beklemektedir.
90.000 SATAN EDEBİYAT
DERGtSİ
Amerikanın en önemli edebiyat dergisini teşkil eden “The Satıırdny Revievv of -Literatüre,, son zamanlarda 25 inci dönüm yılını kutlamıştır. Bu derginin tirajı 25,000 den 90.000 e çıkmıştır. Derginin 188 sa-hifeden ibaret olun dönüm yılı nüshası 150.000 basılarak Amerlkadakl ve diğer memleketlerdeki okuyuculara gönderilmiştir.

|lJ Çeviren: Kcşad Nuri Darago | (!, I
- 9 -
dinde, tehlLkeden kaçmak kuvvetini değil de cesaretlerin her türlüsünü bulurdu: Şimdi de öyleydi.w
Miss Moorsoın uıı onu sık sık kendi hayatından bahsetmeğe davet eylemesi herhalde konuşulacak mevzuların azlığından ileri geliyordu: Renouard, kendini beğenmiş adamların o çekingenliğiyle karışık azametini bilmediği için hayatından bahsetmekten kaçmmıızdı
Gözlerini yere diker, alçak sesle anlatır ve anlatırken de bir gün gelip genç kızın ona bu lâkayt gözlerle dahi bakmaz olacağını düşünürdü. Ve bozarı gözü Miss Moorsom’un gözüne değdiği zaman karşısında muhteşem ve mükemmel bir mahlûk gördü: Hüzünlü bir hareketsizliğe dalmış bulunan genç kız, denizin köpük terinden değil de sayısız insaniyetin uzak, karışık ve ısrarlı sonsuzluğundan çıkmış bu Venüs’ü andırırdı.
V
Bir gün öğleden sonra dostlarını ziyarete gelen Renou-hd. taraçada kimseyi bulmadı Hem üzüldü, hem de acı biı ferahlık hissetti.
Hava sakin, fakat pek sıcaktı Evin yüksek pencereleri aıdına kadar açılmış, taraçanın ucunda sandalyeler bir ma-sanın etralıııa dizilmişti; sanki oruda göze görünmiyen cinler toplanmış, ervah arasında meclis kurulmuştu: Renouard sandalyelere korku ile baktı Yakın bir odadan gelen pek hafh hır ses bu kokuyu artırdı, misafiri tereddüt içinde duraklamağa mecbur etti. Acayip bir tropik nebatı taşıyan büyük bir saksının yanında mermer parmaklığa dayandı.
E.inde bir kitap ve şemsiyesinin gölgesi altında bahçeden gelmekte olan Prof. MuoiKuın. Ronouûrd i bu vaziyette buldu. Filozof, şemsiyc.slnl kapatıp geni, adama yaklaştı, mum gibi parmaklığa yaslanarak bu mevsimde sıcakların tün şiddetli olmağa başladıklarını söyledi. Çiftçi, bu tasdik etti ve belirsiz surette yer değiştirdi: kısa bir tan sonra profesör kendisine bir beklenmedik sualde
du, Bıı sual ona, başına bir yumruk yenılşçesine tesir etti; bir on konuşamaz, buttu düşünemez oldu; ve bilim değil de sonsuz bir ıstırabın tehdidi karşısında İmiş gibi ürpertil. Halbuki gayet sade, gayet tabiî sözlerdi onlar. Ibofesör demişti ki:
— Ne yapıp, yapıp bitirmeli. Kıyamete kadar bekleme-
bıisbü-sözleri sükût-bulun»
yiz a. Teşebbüsümüzde muvaffak olmak ihtimalimiz var mı yolc mu? Fikrinizi söyler misiniz?
Renouard, şaşkın gözlerle bakarak hafifçe gülümsedi. Profesör de, devriâlem seyahatine devam edip artık onu bitirmek arzusunda bulunduğunu şakacı bir tnızda ifade ettikten sonra:
— Dunstcr’ler pek nazik İnsanlar amma evlerinde duha fazla misafir kalmak da olmaz, dedi. Bundan başka Pariste konferanslar vermeyi kabul ettim. Ciddi bir meseledir.
Profesör Moorsom’un bu konferansları Avrupada bir hâdise teşkil ederdi. Renomırd, filozofu dinlemeğe akın akın gelen kimselerin en seçkin şahsiyetlerden sayıldıklarını da bilmiyordu Bildiği bir şey varsa o da bu haberi duyunca içine hüzün çöktüğü İdi. Ayrılmak tehlikesi beyninde bir yıldırım tesiri yaptı.
Heyecanının ne kadar mânâsız olduğunu da hissetmedi değil. Bütün bu son günler boyunca tehdltkâr bulutlar altında yaşaıııııınış mıydı?
Profesör, bahçeye bakarken içini dökmeğe devam etti, etmek işini üzerine almış ve yardım görmekte idi.
yardım eden yoktu.
knışı samimi davriındığmızı o yere batası ulvi duygu-
diye sordu.
Kızı, sanki ailenin hislerini idare olup herkes tarafından iyi niyet FaKut profesöre düşen vazife de hu.vatın maddi tarafiylc meşgul olmaktı ki, bunda da ona
Sözlerini şöyle bitirdi:
Size açılıyorsam, bizleıe gordüğümdendir. Bundan başka arla da alâkanız yok.
Renouard:
-Ne dcnıek istiyorsunuz?
— Demek istediğim şu ki, bütün bu İşleri sakin bir kata ılu muhakeme etmeğe muktedirsiniz. Buranın havası iğrenç bir şey. Herkes hislerine kapılmış gibiydi. Sizin salım görüşleriniz belki tesir edebilir...
— Miss Moorsc.m’uu fikrinden vazgeçmesini mİ diliyorsunuz?
Profesör, genç adama kederli gözlerle bakarak:
— Ne dilediğimi biliyorum, ne dilemediğimi. Bilse bilse Allüh bilir, rieriı
Sırtını parmaklığa dayamış ve kollarını göğsü üzerine kavuşturmuş olan Renouard, derin bir düşünceye daldı.
(Devitin adecck)


Çinliler ve Japonlar
ABACIDAKİ satırlar, Doktor Lia Yutana adım bir
Çinliniu eserinden tercüme edil nı içtir.
Doktor Lin Yutana, son zamanlara kadar U. N. E. S. C. O, nun sanat ra edebiyat çubesl mudtlrlU/jUnii yapmıç olan tamnmui W kıymetli bir muharrirdir, Eserlerinin baçlıcuları; ^Çln ve Chılib r,f, 'ŞLao Tse,,, f'Konmuçyiis., “Sevgi re nükte,, , “Kasırgaya tutul-Hıilç yaprak,,, “Gözyaşları ve gülüş-nüler arasında,, ve ilh, gibi roman, felsefe ve içtimaiyata temas eden pek değerli kitaplardır.
Bugün neşrettiğimiz sayfalarda muharrir, kendi milleti ile Japonlar arasındaki esaslı farkı pek açık bir üslûpla belirterek her iki milletin na bakımlardan biribırinden üstün olup olmadıklarını izah ediyor: ÇtN ve Japonya bir iki kelime İle tarif edilir memleketler değildir. Onların ırk özellikleri, tarih boyunca altında kaldıkları tesirler dolayıslyle hem pek girift, hem 1 do tezadlarla doludur.
Uzun zaman beni meraka düşüren ve güçlükle çözebildiğim bir mesele, Japon nüktesi He Çinli nüktesi mndakl farktır. Sanatta olsun, biyatta olsun Japonyahlar pek teli görünürler; hele buna kendilerine mahsus olan ve dükkânında sohbet,, yahut sohbeti,, dedikleri konuşma rastlanır. Hal böyle iken Japonyalı--nın hergünkü hayatta hareket ve tavn, nüktenin mizaçlarına hâkim olmadığı muhakkak bulunan Alman-larınkine benzer. Japonyahlar. Almanlar gibi ağır ruhlu, muamelelerinde serbest davranamaz, kırtasiyecilikte eskimiş memurlar tarzında mantıkçıdır. Çinli ise tamamen aksine, hergünkü hayatında pek ntlkteci-dir; buna karşı da onun edebiyatında ince alay ve yahut hiciv hemen hemen yoktur.
Japonyalılarla Çinliler aynı ırkta değildirler; dillerinin de bizim ile müşterek bir kökü yok. Faka Japonyalı Çinliye, Japonyamn Çi taklit ettiği ölçüde benzer. Yakın de virlere kadar Japon medeniyetinin temelleri açıktan açığa Çin aslında İdi.
Çin, Japonyaya çömlekçiliği, resm ipekçiliği, lâk vemikçHIğinl, malba-cılığı, yazıyı, bakır fenerciliği, Zen ve Sung felsefelerini Tang nazmını, çay içme akan ve fışkıran sularla bahçe sevgisini öğretti.
Bundun başka aynı Çin, ra sadık, zarif ve yumuşak kadınlar» yetiştirmek sanatını da aşıladı ve Japon kadınları da bu alan da hocalarından daha deri gittiler.
Fakot Jüponlara öğretemediğimi bir şey varsa, o da Taocu felsefesidir İşte aramızdaki farkın teme! nokta) sı. Japonlar. insanın mükemmelleşen bileceğine inanır, htzler ise insanı olduğu gibi kabul ederiz. Bu görüş ay4 nlığının ameli neticeleri —hele şim dik! makine devrinde— pek büyük tür.
Çinlilerle Japonlar arasındaki esa lı farkı başka bir bakımdan belir mek lftzımgelirse derim ki: Japonla da, Çinlilerin malik oldukları sağd yu, görüş genişliği ve müsama yoktur, Buna mukabil Japonlar hü« kümdar ve hükümetlerine karşı d ha sadık, daha disiplinli olup bir d kendilerinde, hayatta muvaffak ol mak iradesini taşırlar. Hulâsa Ja ponlar daha hareketli ve faal, Çin liler daha ‘hakim,, dir.
Sanat yaratmaları alanında, şüp he götürmez ki Japonlar hoş eseri vücude getirmiş, fakat pek az zel eser yaratmışlardır. Küçük çap ta, minyatür niteliğinde sanat gö tenlerini herkesten çok takdir eder ler; fakat onlarda yüksek, derin b ilham aranamaz. Sanki her şeyle ahşap evleri gibi nazik ve narin Kadının erkeğe tâbi olması, h tabakasının asilzadelere itaat etm si, herkesin hükümdara bağlı bulu ması gibi Konfüçyüs akideleri Jap yada Çinden çok daha kuvvetli yılnuştır. Meselâ Japonların ımpar torlarına tapınasım hiç bir çinli a hyamadığı gibi Çinde Samuray sı fına benzer bir sınıf hiçbir zam bulunmamıştır. Bu yüzdendir ki. J pon milleti Çin milletinden çok d toplu ve daha disiplinlidir. Toplu manın, disiplinli olmanın faydaları bir Çinliye anlatmaya kalkışın hm: “ferdiyetçi,, bir filozoftan vatandaşlar çıkmaz.



ptfl
MI
YENİ NEŞRİYAT:
ara-ede* nük-çok,
iv M’
en “Berber "hamarn tarzında
001
İH kır yv o> lı fRİ rı» rıf
Se
rin del
dı deı
ruı
«1
I Fı vaı
$ ul
im
lo
136S
18
para basmayı, ] san atı hl çiçek v
Japonla-huylu e
bak örne
R
K

Bu ay neşriyat hayatımız için dukça velûd geçmektedir. Bir ç yeni ve güzel eserlerin satışa çık ğını görüyoruz.
Bu kitaplar arasında bilhassa d şagıdaki üç eser edebiyat ve san| Âleminde dikkati çekmektedir.

ESKİ YUNAN MASALLARI
Masallar İnsanların zekâ ve y&llerinin. kendi his ve heyecan! rının telkin ettiği destanlardır.
En genci üç bin yaşında olan musallanı bugün insanlığın vicd değilse bile irfanı ve hafızası sa kalmıştır.
Vaktiyle insanların din ve İtika larının esasını teşkil eden bu masa lar. dilimize Şükrü Kava tarafındı çevrilmiş, içinde masallara ait on U| resim vardır. Üç renkli bir ka içinde sürükleyici ve çekici bir lûpla yazılmış olan bu eser matbaası tarafından nefis bir su tu basılmıştır.
lip LU
E
din
A sın >e
A kaz l»r dı.
C
SO Aralık 1049
THNİ İSTANBUL
Sayfa •
H İ K Â Y E
Apartman komşusu
P. HERVtER
Kİ gün ovvellno kadar ba-I na bu gece nişanlanacağımı söyleserdİ omuzlarımı silker, gülerdim. Ama artık gülecek bir çoy yok. Şimdi insanların en mesti duyum
Madmazel Josetto adlı sevimli bı apartman, komşum vardı. Her şeyi güzeldi, ama bir ku6uru müstes na: Batıl itikatlara çok bağlıydı Bir tuzluk devirdi mi uğursuzluğu defetmek için sol omuzundan öteye bir tutam tuz atar, sabahleyin örümcek gördü mu. o gün sokağa çıkmazdı.
İki akşam evvel katıma çıktım. Tam, pijamamı giymiş, yünlü terliklerimi ayağıma geçirmiş, soba nın başına oturmuştum, kapım ça İmdi.
Homurdanarak açmaya gittim. Çünkü bu vakitler rahatsız edilmesini hiç sevmom. Fakat karşımda kimi göreyim? Çıtır pıtır Madma-zel Josotte kızarıp bozararak:
— “Sayın komşum,, dedi. Beni pek cüretkâr bulacaksınız, sizi tanımıyorum ama, geno de büyük bir hayır islemenizi rica edeceğim.
— “Estafurullah matmazel elimden gelen bir şeyse sevinçle yaparım,..
...— “Çok mahcubum; fakat öyle gtiç bir durumdayım ki... önce sizden tekrar tekrar af dilerim. Bakın mesele şu: Bütün aile efradı bu akşam yemeğe bana gelecekler Dayımla karısı iki kuzenim, teyzemle kızı, yengemle iki büyük oğlu eniştem, iki de arkadaşım. Tek rar tekrar saydım, baktım ki benimle beraber on üç kişi olacağız. Sofrada on uç kişiyiz, on üç. Sayın komşum. Ben ailemi çok severim. onların başına benim yüzüm den bir sey gelsin istemem.
— “Matmazel, size nasıl yardımda bulunabileceğimi anlamadım, dedim.
— “Ycmoğe bize buyurun, istiyo rum ki sofrada on dört olalım.
— “Size yardım etmek için ha yatımın sonuna kadar her akşam sofranızda yemeğe hazırım matmazel..,
— “Sahi kabul ediyor musunuz. Oh çok âlicenapsınız. Oyleyso bekliyoruz.,,
Pijamamı çıkardım, yünlü ter
• lik.'erimi bir kenara koydum. Tahta gibi bir gömlek giydim, kolalı bir yaka taktım. Simokinimi, gıcır gıcır rugan iskarpinlerimi giydim ve komşuma gittim.
İçeri girdiğimde herkes hemen hemen tamamdı. Dayı beyle hanımına, iki kuzene, teyze hanımla kızına, enişte beyle iki arkadaş hanıma takdim edildim. Herkes beni güleryüzle karşıladı. Hararetle elimi sıkıyorlar, tevazuumdan dolay» beni tebrik ediyorlardı. Dayı bey:
— “Sayenizde sofrada on dört kişi olacağız ve endişesizce yemek yiyeceğiz,, dedi.
Bu sırada yenge hanım da geldi Fakat yanında yalnız bir oğlu vardı.
Sıkıntıdan terler döken Madma-zel Josette sordu:
— “Ya Robert nerde?,,
— “Robert grip oldu. Buraya gelip te mikrop bulaştıracağına yatakta kalmayı tercih etti.,»
Bütün davetlilerin çehresinde bir şaşkınlık belirmişti. Hepsi de endi şeylo “ne yapmam gerektiğini anla dım mı” diye bana bakıyordu,
Madmazel Josette’nin gözleri sanki “Gidiniz Mösyö, gidiniz., diye yalvarıyordu.
Masanın üstünde koca bir İstakoz, mutfaktaki fırında da piliçler vardı. Yiğitlik gene bende kaldı.
Dayı beyle karışının, kuzenlerin.
teyzeyle kızının, enişte beyin, yenge hanımla oğlunun, genç bayanların önlerinde eğildim vo kendi katıma çıktım. Çok üzülmüştüm. Gıcır gıcır rugan iskarpinlerimi, smoki nimi, dimdik kolalı yakamı, tahta gibi gömleğimi çıkardım ve pijamamı giydim, yünlü terliklerimi ayağıma geçirdim ve tam sobanın başına oturuyordum, kapımın zili çaldı. Derhal koştum. Gelen Mnd-mazel Josette idi.
— “Ah sayın komşum., bir felâ ket. beklenmedik bir misafir... Am cazadem askerdir. Bir günlük izin almış, yemeğini dışarda yemiş ama asker bu; iki öğün de yer üç Öğün de, Eğer tenezzül buyurursanız...
Sözünü kestim: “Beş dakika sonra sîzdeyim madmazel...
Sevinçle pijamamı çıkardım, yünlü terliğimi bir konara koydum. Dimdik kolalı yakayı taktım, tahta gibi gömleği, smokini, gıcır gıcır rugan iskarpinlerimi giydim ve komşuma gittim
İçeri girince dayı beyle karısı, kuzenler, teyze hanımla kızı, eniş te bey, yenge hanımla oğlu, iki genç bayan ve asker amcazade tarafından karşılandım. Tam pilici bölüşecektik, dayı beye borsadan acele bir haber geldi. Dayı bey. “Ben gitmeliyim iş mühim,, dedi Odadakilerin hepsi Madmazel Jo sette de dahil olduğu halde bana baktılar. Ben gözlerimi “belki ür kütürum de çekilir gider,, düşün cesiyle askere dikmiştim. Fakat • umursamıyordu, bana dikkat bile etmiyor. Gözleriyle pilici ve ısta kozu yiyordu.
Eseflene eseflone çekildim, kat ma çıktım.
Tekrar gıcır gıcır rugan ıskarpı nimi, smokinimi, dimdik kolalı yakamı, tahta gibi gömleğimi, çıkar dım ve pijamamı giydim, tavşan kürklü terliklerimi ayağıma geçi-’ dim. Tam sobanın başına otur dum. gene kapı çaldı. Gelen Madmazel Josetto idi. Etekleri tutuşmuştu. — “Çabuk imdadırpıza ko şun„ dedi. “Dayım döndü ginc so( rada on üç kişiyiz.,.
Bir çırpıda yünlü terliklerimi pijamamı çıkardım, dimdik kolalı yakayı taktım, tahta gibi gömleği smokini, ruoan iskarpinleri giy dim. indim.
İçeride day bey. kuzenler, teyze hanım ve enişte bey tarafından memnuniyetle karşılandım. Asker benimle meşgul bile olmadı. Pilicini kemirmekle meşguldü.
Sofraya oturuldu. Kaybettiğim vakti telâfi ettim. Yemek sonunda dayı bey kalktı ve 100.000 franklık bir ikramiye kazanmış olduğunu haber verdi. Bunu yeğenine, ha tırşinas, halim selim, sabırlı, zeki, hayırsever, lûtufkâr bir erkekle evlendiği takdirde çeyiz olarak ve receğini söyledi
Madmazel Josette kızararak ba na baktı. Uzatılan elleri, dayı be yin, yenge hanımın, kuzenlerin teyze hanımın ve diğerlerinin elle rini hararetle sıkmaktan bir hal ol dum. Asker ise hiç oralı değildi romlu baba tatlısını yemekle mes güldü.
Çeviren: EŞBER YAZICIOGLU
[SAĞLIK - GENÇLİK - GÜZEI

Resimlerini gördüğünüz genç kadınlar Pariste yapılan bir ok atışı müsabakasına İştirak etmişlerdir. Bu müsabakaya muhtelif milletlerden gelenler olmuştur. Nişancılıktaki maharetlerini göstormek için genç, güzel kadınların birbirleri ile neşe ve heyecan içinde yarışa çıkmalarını •eyretmek hakikaton cğlencoli olmuştur.
Doktor göziyle
Mafsal iltihabının
ameliyatla tedavisi
Takriben beş sene evvel, Ehzabeth Sheehey namında bir hastabakıcı, diz mafsalındaki müzmin bir «ımfsal iltihabı do-layısiyle hasta hanedeki vazifesinden istifa etmek mecburiyetinde kalmıştı. Genç kadının az zaman zarfında yürüyemiyecek bir hale gelmesi ihtimali olduğu zanediliyordu.
Bugün Mis» Sheehey. diz mafsalındaki ağrılardan tamamen kurtulmuş, hastabakıcılığa ilk başladığı günde olduğu kadar, zinde ve pürha-yat olarak yeniden vazifesine avret etmiş bulunmaktadır.
Miss Sheehey; bu kurtuluşunu arthropltasty isim verilen bir tedavi sistemine borçludur. Birleşik Amerikanın Massachursetts eyaletindeki Boston şehrindeki Robert Breck Brigham hasta hanesinin mütehasıs-ları tarafından muvaffakiyetle tatbik edilen bu ameliyat, tababet âlemine çok câlibi dikkat ufuklar açmaktadır.
Miss Sheehey. son beş sene zarfında bu ameliyatı geçiren arthritic yirmi hastadan birisidir. Arthrop-lasty ismi verilen bu ameliyatın, tatbik edildiği hastlardan bir tanesi müstesna, hepsi operasyonu takip eden üç hafta zarfında yürümeğe muvaffak olmuştur.
Müzmin mafsal iltihabı mafsallarda komiklerin başlarını örten deriyi ımembrane) vi tahrip etmektedir. Bu memrane tabii halini kaybedince kemiklerin üzerini ihata eden kıkırdaklar da sertleşmekte, mafsalların hareketleri güçleşmekte, hattâ bazan büsbütün hareketten kalmaktadır.
Artık nez>e
Binlerce insanı ölümden kurtaran Penicll’ine’den sonra hastalıkların can sıkıcısı olan nezleyi kökünden ve anide iyi eden yeni bir ilâç bulunmuştur. Şimdiye kadar nezleye karşı baş ağrısını defetmesi için aspirin, burun tıkanmalarına muhtelif antiseptik damlalar kullanılmakta ve hastaya yatağa girmesi, jıcak şeyler İçmesi tavsiye edilmekte İdi.
Halbuki şimdi bu yeni çıkan nezle ilâcından alan blı hasta daha bir saat geçmeden kendine gelmekte. iyi-
mt—nırnı wd m
Arthroplastic ameliyatların tekniği bir çok seneler evvel hazırlanmış olmakla beraber, operatörler, kemiklerin başlarım Örten (membrane) m yerini tutacak sun’i bir madde bulamadıkları için maalesef bu ameliyatlar muvaffakiyetle tatbik edilememekteydi.
Takriben beş sene evvi Boston hastahanesinln orthopedic ameliyatlar kısmı şefi Dr. John G. Kuhns, vez aı theroplastic tekniğini tekemmül ettirmiş olan Dr. Theodor A. Potter, mafsal hastalığı neticesinde kemiklerin üzerindeki bozulmuş derinin yerini tuacak sun’i bir madde bulmuşlardı. Eu madde bir santimetrenin binde yedisi inceliğinde nylon plastic bir zardı.
Hayvanlar üzerinde yapılan tecrübeler. nylon plastlc'in etrafındaki rütubeti emmediğini, nesiçlori tahrip etmediğini, ayni zamanda kâfi derece elastikiyete sahip olduğunu isbat etmişti.
Arthroplastlc ameliyatlarda operatörler. diz kapağının etrafını açarak diz kemiğini meydana çıkarmakta ve kemiğin başını kaplayan bozulmuş deriyi ve bu mıntakadak’. hastalıklı nesiçleri temizledikten sonra, kemiğin başına nylon plastic zarı tatbik etmektedirler. Sonra bu sun’i deriyi, hayatiyetini muhafaza etmekte olan nesiçlere ipek bir tire ile dikmektedirler Bunu müteakip kemikler yerlerine yerleştirilip yara tamamen dikilmektedir
İngilizceden tercüme eden:
M. N. EGE
olmayacağız!
leşmektedi» Eğer nezleye yakalanan kimse bunu hisseder etmez, bu İlâçlardan almaya başlarsa hemen bir günde sapasağlam olup kalkmaktadır. Şimdi nezle vakalarının ÇJ90 ı-nın önüne böyle geçilmektedir
Yem İlâcın ismi Coricidine’dir. Kırınızı haplar halinde hazırlanmıştır. Bu ilâç şimdiden Amerlkada birçok fabrikalarda işçiler tarafından kullanılmaya ve dünyaya süratle yayılmaya başlamış bulunmaktadır.
Sıhhat ve güzellik sporla elde edilir
Resimlerini gördüğünüz genç kadınlar Pariste yapılan bir ok atışı müsabakasına iştirak etmişlerdir. Bu müsabakaya muhtelif milletlerden gelenler olmuştur. Nişancılıktaki maharetlerini göstermek için genç, güzel kadınların birbirleri ile neşe ve heyecan içinde yanşa çıkmalarını seyretmek hakikaten eğlenceli olmuştur.
.0HwbHuıılllllh(»OI0n«ww4llH!H(wwınıwnnııwnT.ınp-ı ıın—**r«ıı«Mnıanua»>
Gençliğe ve güzelliğe dair
★ /nsan bir de/a gcuç olur.
Longfcllovv Büyük yler yapmak için genç olmalıyız.
Goethe
★ Genç olan h^r^ey güzeldir.
Richardson
★ Genç iken öğreniyor, yanlanınca anlıyoruz.
Marie Ebner - Eschenbach Gençlik hayatın gitzcl anıdır.
Lacordaire
★ Yaşayabildiğiniz kadar uzun yaşayınız, ilk yirmi bir sena hayatınızın en uzun yarısıdır,
Southey Gençke nmeşhur olmak ilâhlara has bir talihtir.
Beaconsfiold
Ar Hiçbir genç öleceğine inan-maz.
Hazlitt
★ Güzellik konuşmaya başladığı zaman bütün hatiplerin dili tutulur.
Shakcspeare
★ Güzellik kaybolur, fazilet de-vam eder.
Goethe
★ Güzellik, kısa ömiirlü bir istibdattır.
Socrates
★ Güzel bir yüze çok itimat etmeyin.
Virgil
★ Güzellik, bizi bir tel saç ile sürükler.
Pope
Güzel kalmanın
sırrı
BÎR insanın genç kalabilmesi İçin genç kalmayı -yürekten istemesi çok zaman kâfidir. Bunun için de evvelâ çekingenliği ortadan kaldırmak, hayatı sevmek ve cesur olmak lâzımdır.
İnsan seneler ve senelerce yaşamış olduğu için düşkün ve ihtiyar olmaz fakat ideallerinden geçtiği, ümitlerini kaybettiği zaman çöküp gider. Seneler yüzümüzü gözümüzü buruşturur, halbuki ümit ve hayallerimizden vazgeçmek ruhumuzu yol yol çizer ve harap eder.
Kalbinize, bütün dünyanın, insanlığın güzellikleri, yeni ümitler, heyecanlı maceralara doğru atılmak için ateşli arzular dolduğu müddetçe genç kalmamanıza imkân yoktur.
Kalbiniz fenalıkla dolup hayata karşı kırıldığı, bıkkınlık ve ümitsizlikle buz gibi soğuduğu zaman ise İhtiyarladınız demektir
öyleyse, eğer daima genç kalmak istiyorsanız Ümitlerinize dört elle sarılınız. Alabildiğine cesur, heyecanlı, atılgan olunuz. Tek kelime üe hayatı sevmesini ve tatmasını öğreniniz.
AMERİKADAN İNTİBALAR
Amerikan alış - veriş hayatında örnek alacağımız kolaylıklar
OĞUZ TÜRKKAN
MEVCUT kolaylıkların farkında değilseniz, Amerikada ne satın alsanız aldanır veya yanılırsınız. Piyasanın blnbir çeşit
malla tıkabasa dolu olduğu bu memlekette alışveriş cidden bir meseledir. Ve bu mesele, Amerikan malı ithal eden her memleket için varld-dir. I
Bilindiği gibi Amerika, serbest rekabetin ülkesidir. Dünyanın hiç bir tarafında bu derece çetin, bu derece amansız bir rekabet görülemez. Her ne mevzu aklınıza gelirse gelsin, e-min olun ki, orada yığınla rakip çarpışmaktadır. İstihsal alanında da bu böyledir. Tencere mİ alacaksınız? Yüzlerce, belki de binlerce büyük firma birbirlerini atlatmaya, altet-meye çalışırlar. Bu şarttır, yoksa geri kalan, yenilen derhal piyasadan silinir. Tam mânasiyle hayat mücadelesi, Darvinizm ve en ehil olanın bekası prensibi. Bu prensip sayesinde Amerika bugünkü harlkulâde seviyesine kavuşmuş ve yine bu yüzden Amerikada sinir, kalb ve ülser hastalıkları korkutucu nisbetlere yükselmiştir.
Yüzlerce, binlerce tencere İmalâtçısı, kendi malını sürmeğe çabalarken, aynı gayreti otomobil, televiz-yan, ansiklopedi, mecmua İçki ve-1 ya gıda maddeleri kumpanyaları kendi sahalarındaki sayısız rakiple- ( rlne karşı sarfederler >
Mesele, daha fazla, daha iyi ve1 daha ucuza mal istihsal etmek yarışından İbaret değildir. Bu işin ancak bir safhasıdır. Ayrıca tevziat, reklâm, perakendecilik ve satıcılık sahalarında da rakiplerinden aşağı kalmamak zorundadırlar. Atılgan, dinamik (aggressive) bir zihniyetle iş görmeyen bir firma, kendisinden daha aşağı değerde mal istihsal e-deh -veya daha pahalı fiyat koyan -fakat müessir bir reklâmcılık tutturan rakip bir firmaya mağlûp olabilir. Yahut da. satıcılığa daha mükemmel olan bir başka firma öteki rakipleri yenebilir.
Fiyat meselesine gelince, bunu kendi lehlerinde kullanmak yolunu bulmuşlardır. Meselâ, Amerikanın meşhur İki rakip gazozü olan Coca-Cola ile Pepsi-Cola’yı ele alın, Pepsi ötekinden 2 çent daha pahalıdır. Fakat şişesinin daha büyük olduğunu, neticede daha ucuza geldiğini ilân eder.
Haydi bu boy meselesini gözümüzle görüp anlayabiliriz. Ya “gizli değerlere., ne demeli? Meselâ, erkek çorabı almak isterseniz, en kurnaz müşteriyi bile aptala çevirecek kadar çeşitli fiyatlara rastlarsınız. Fakat pahalı olan marka, “daha uzun müddet dayanıklıı mal., zaviyesinden yanaşarak, astında kesenize en uygun malın kendi malı olduğunu iddia eder.
Hulâsa, ucuz olanlar rakamlarının küçüklüğüne dikkati çekerler. Fiyat etiketleri büyük olanlar ise. "rakama bakmayın dolarınıza karşılık ne kadar değer satın alıyorsunuz ve aldığınız değerler içinde en ucuza en çok değer veren hangisidir ona bakın,. derler. Hulâsa, iki taraf da u-cuzluk iddiasındadır.
Hangi mecmua en çok okunan mecmuadır? Amerikada baskı ve sürüm adedi resmen belli olduğuna göre, tereddüt olmaması lâzım diyeceksiniz. Hiç de öyle değil! Reklâmlarını bastırmak için en çok sürülen mecmuayı seçmek isteyen şirket müdürleri iddiaların çeşitliliği karşısın da şaşkına dönerler. Life, rakam olarak en büyük sürüm iddiasındadır. Saturday Evening Post, “asıl mal alıcı kütleyi teşkil eden vasat Amerikan halkı arasında,, en çok
sürülen mecmua olduğunu İddia eder vo o da rakam gösterir. Look, son şu kadar ay zarfında sürümü en çok artmış ve artmakta olan mecmua olduğunu, bir diğeri, sürümlyle sütun fiyatı arasındaki mukayesede en ucuz olduğunu İleri sürer., ilh.

Alıcının son mukavemetini de kırmak için, meşhur Amerikan satıcılığı vardır. Amerikan satıcısı (sa-lesman) bir harikadır. Satıcılık ayrı bir İlim ve sanat olarak tahsil e-dllir. Ve bu satıcılar, insan ruhunun her bir zaafından ve hususiyetinden istifade ederek, o malı almayı aklından bile geçirmeyen insanlara dahi satabilmek hünerini göstermektedirler.
Bütün bu çeşitli rekabetler binbir çeşit fiyat ve kalite mallar, zıt ve şaşırtıcı iddialar ve hünerli satıcılık usulleri karşısında çaresiz hale düşen Amerikan müstehlikleri kendilerini korumak zaruretini hissetmişlerdir. Bundan, “Consumer’s Union,, adını taşıyan Müstehlikler Birliği doğmuştur. Bu birlik, kâr gayesi gütmeyen bir teşekküldür; birçok lâboratuvarlan vardır ve âlimler, Amerikan piyasasının hemen her çeşit malını tecrümeden geçirmekte, mukayeseler yapmakta ve neticeler, Birliğin raporunda ilân edilmektedir. Senede bir çıkan “Consumer Re-ports,, İse, Amerikada satılan hemen her şeyi toplu bir halde ve değer sırasında sıralar, fiyatı, durumu, mahzurları, parçalan., v.s. hakkında yanına notlar ilâve eder, en kârlı yolu gösterir.
Bu teşekkül pek yeni olduğu için, bu salim yolla alışveriş etme âdeti daha henüz yayılmağa başlamıştır.
Devlet de tabii halkın korunmasına büyük önem vermektedir. Meselâ bütün gıda maddeleri, ilâçlar, süs ve tuvalet müstahzaratı, mahfazasına terkibini ve içindeki maddenin net hacım ve ağırlığını görünür bir şekilde kaydetmek zorundadır. Ayrıca Zirat Bakanlığı veya doktorlar zümresi de tasdik kurulları teşkil etmiş, gıda maddelerini değer bakımından kontrol etmektedirler (temizlik ayrı meseledir; temizlik standardında noksanı görülen gıda maddesi hiç satılamaz, fakat değer standardında düşük çıkan mal, o kurulun tasdik mühörünü taşımadan da piyasaya çıkabilir ve müşteri avlamağa kalkar. Tabii akıllı müşteri, böyle mühürsüz malların değerinden derhal şüphe eder).
Bir de “Better Business Bureau,, (Daha İyi îş Bürosu)- vardır. Kâr gayesi gütmeyen bu teşekkül de, firmaların reklâm ve satıcılık usullerini tetkik eder, şikâyetini dinler, hileli bir hal görürse derhal ilân eder. Herhangi bir müşteri, bu büroya telefon ederek, almaya niyet ettiği malın “kara listeye,, dahil firmalar meyanında olup olmadığını öğrenebilir.

Amerikan malı yalnız Amerikada değil, bütün dünyada satılmaktadır. Memleketimiz ithalâtının en büyük kısmı da Amerika iledir. Ne çare ki, ne biz. ne de diğer milletler Amerikan halkının yanılmamasına yardım edebilecek vasıta, garanti ve kolaylıklardan mahrumuz. Bizde de, kâr gayesi gütmeyen ve sırf halkın tenviri için, ithal mallarını tetkikten geçirecek ve değerlerine göre sıralayacak bir teşekkül kurulsa herhalde çok faydalı olacaktır. Bu meyan-da, "Consumer Reports„lan getirtip İlgili kısımları tercüme ettirmek de kabildir.
Hem sonra bu bitaraf “müstehlik tetkiki ve tenviri,, yolu, memleketimizde yerli, ya bancı bütün piyasa için tatbik edilebilir.
Hicri
R evvel
10
1369
VUklt
Güneş öğle İkindi
Akşam Yatsı ima Ak
19 4 9 ARALIK
30
Cuma
Vasatı
7 24
12 17
11.37
16.49
18
4 39
Müzeler
Rumi
K. «vve»
17
1365
2.35 7.2*
9 4R
12 OH
1 39
1.2 51
Atatürk İnkılâp .Müzesi; gembeden maada her gün 10-12 ve 14-17
lnpkMp( Narayı: Pazartesi-Çarşamba - Cumartenl «nat 13.30-17 Teli (21090)
Ayashfyu: razıırlvsı Naiı-Çıır
şamba Perşernbo Cuma Haat 10 . 16; Cumartenl. Pazar »ıaa1
İS 46 TeJf 121750)
Arkruluj) Çarşamba uuına Pazar günleri 13 ten ıfl va kadar
Eski •jurk Ederleri *>ube«l: Çar şanı ha CürılU F*nx.«r 10 dan 17 ye kadar Taif (21662)
Türk ve tslArn tCserirH: ha.ı» Perşembe Pazar '•aat 13 30 16 30 TeM (218SH)
Ooünabsbçe Deniz Cu
Diart.cnl naat 1? • 17 Pazar 9 • Tdlt IS12MO
Brlediyn .Mır/.rsl: Atatürk bulvarı Perşembeden manda her gün 10-12 vo 14-17.
Tcvflk Fikret âıi.tan MüZ4*»i Bebek. Perşembeden rnanrin her gün 10-12 ve 14-.17
İzmir:
Antikite .Müzesi t332i» . Ilır gün 0-12, 1.30-17 CumnrteHl: II a? açıktır
Sıhhî imdat
İstanbul Beyoğlu Anadolu viiIumii Ankara
İzmir
İzmir 2222
4499b 60536
Ul 2261 Karşı;aka uuûû
Tiyatrolar
3EH1K rnATUUI.Altl
Saat 20.30 da.
Dram taamı: (42157) Fara uğ runda,
Kumcdl lotanı: (40409) Nomo Bankam.
M lT A.MM EK KAKACA UPERETİ: 20.30 da: Sizin Sokak
16.30 da Yunan Tiyatrosu Popolaros 21 do. Dear Huth.
ANKAKA TİYATRODAKİ t Saat
20 de
Büyükte 110370-40) 81r Komi
«er Geldi
KCÇİ KTE: (11160) Antlgon ve
Scapın lr» dolapları
t İZMİR
çelıir ThatroNu? T«i:(2304) Hlnnol Savla
Sinemalar
BETOÖLV CİHETİ
\I.KAZAII (425621 Mcktaltolı Kor deşler
tK I1159D ümitsiz Aşk «Suare)
All.As (406304 Mücrim Göıtui-ler
EI.IIAMRA ((36961 ümltıüz Aşk ı Suııre».
txrl (BI595) İRtlklâl Fedaileri (Suare)
İPEK «1I2MM i Blıvlllt Günah 2 — ihtirne Kurbanları
LALE (13090) Lontlrr» Olimpiyat Jüri (Suare),
MELEK t4O86H) Atyk Bf’HtVfli
SAKAT (4İ6M) tralkifll Fp/lnllnrl (Suare t
sİ MER «42(»ı« Vntarı Kahraman inrı (ikinci hafta)
SI ATf AKK (63143) 1 - Korna
nm Adaleti 2 — Knz.nnovanın
Aşk Maceraları
SAHK (403H0) Fantonıalnr Pe-
şinde.
SIK (13726) Hayat Başlıyor.
TAKSİM (43101) Kadın attvcrMe.
TAN (HO74O1 , çırtv Aşıklar
2 — Yılmayan Aralan.
• •
Öğrenmek
ihtiyacında olduğunuz herşey
YENİ ıh (1371 ı Sevmeden fıı şanmıtz 2 Sevimli Rüya
YILDIZ (42347) Mikiııin Yılbaşı Hcdlycri
ÜNAL 149306) ı Unutulan Sır
2 — Karanlık Yollar
(,‘tÇEK SİNEMASI (ArnnvuikOy».
1 — Harnıankava- 2 — Kılıbık iar
İ8TA NBl E CİHETİ
ALEM!) Alt (236K3) 1 — Monte ICrİHtonun Miraeı, 2 — Brod-vayd/ı Buluşalım!
ÇEMBEKLİT.AS (22513) 1 - A-leş Çemberi. 2 — Samba Kralı
FERAll. Sefaletin «tonu Koran nın kızı
HALK (21001) ı - Çöl Devleri, 2 - Mabudenin luzı
İSTANBI'L (22307) 1 Damga.
2 — Kahraman Mehmet.
AZAK «23512) I Kanlı İftira
2 Vlrjinva Kaplam
TL KAN (22127) 1 - Sulûhaddlni Eyydblı Haçlı Seferleri 2 — Kanili Arıııııyor.
MARMAKA: I — İlk arzular. 2— Meş'ıım randevu.
MİI.Eİ (22962) ı - Brodvaydn Bultışııhrıı 2 - Monte Krlatn nun Mlrnaı
KISMET (21901) 1 - Şehzndv
Slınhııt 2 — LoreLHardl Dan» Ofi’tot meni
YENİ (Bakırköy 1G-126J ı — Yu ratılan Vatan 2 Çalınan Hııynl
KADIKÖY CİHET)
HALE (60112) I - İnci Kornan ları 2 - s»»n Menekşeler
OPERA «HOhSlı l — Samba kralı 2 Kuptan Kld
SÜREYYA (60632) i - Nehirler Krallrcal 2 - B1r Çlçelc Üc Böc ok
YEGDEGİKMEMi i - Fedakâr Ana 2 — Yuvamı Yıkamazdın.
CkKİ’DAII CİHETİ
llALE 16ı'tOrt2) I Eftlrlnr Gemi* si 2 - Solan Gül
si NAR s 1 — Kıtrnmazof Kar-deşler 2 - Şöhret ve Para
1S K A K A
ANKARA (23432) Cvhunnom gemisi.
P.( I ( K: 115031) Anna Kareninu PARK: 111131ı Ayşonln Duanı SfMER: (11072) Gungftdln Feda» ler Alay).
( LVS (2229 lı Ölümden Firar
SI’S (14071ı tyşenln Onattı
YEN) (14010) Büyük Vale GAR GAZİNOSU* Vlvano Torno
RcvÜrÜ
İZMİR
Et II AMR A Kara Şeytan. TAYYARE Zamane kızı.
YENİ SİNEMA l - Kılıçların gişesinde. Dişi Haydut
LALE I - Kor«nnlar 2 - Gönül Fırtınası.
TAN 1 - KAr«anlar. 2 - Gönül Fırtınası»
KARŞIYAKA CİHETİ»
sfMER Yakut Gözlü Kız.
MELEK Gecenin Gözleri vo Sina!
Düşman
lllrk rnıı*IkI*I)
Simi m.oo Ankara: Şarkılar ıPI)
12.30 Ankara: Knşmıi ve Uır-küler 13.15 İHİanbııl: Karışık aca danatkArlarırvlan şarkı ve türküler ıPI) 15.30 İstanbul; Şarkı w türküler. Okuyan S uzan Güven -» 16.30 An* kara : İMfaiııın faelı 13.13 ln-(nnbul Karışık nırmlrket türküleri ipi.) 19.20 Ankara: Tarihi Türk mıiNlkiHi 20.90 ît-tnnbul: Münir Nurettin Selçuk «lun şarkı ve tUrUUlur
ıPI) 20.39 İstanbul Türk mu-sikİHİ dinleyici İNicklorl (P1) —
21.15 İHtnnbul: UüHeynl taslı
Dun* müziği:
Saat 8.15 Ankara; Ailen Roth orke.ıtr/ı.m «PD — 8.20 BBC-Plaklarla dan» mitelgl — 8.4.3 Ankara: Rumbalar (Pl) - 13 30 İstanbul (1*1) — 11.15 İHİanbııl Film şarkıları (PD— 11.15 BBC Scıundronnlra orkoMİrnsının kan Heri — 15.15 RBC Tnm Jnnrn triosu — 17.26 BBC: Radyo Caz kulübü - 18.00 İstanbul (PD —
18.15 Ankara: (PD — 22.15 Ankara: (PD — 23.00 latanbul (PD
Hafif müzik:
Saat: 7.31 Ankara: (PD — 8.H0 Ankara (PD — 9.16 BBC: Hafif orkcMtrn parçaları (PD — 10.15 BBC: 1910 rövülerlndcn Berine parçalar (PD — 13.16 BH(
Rnnlıezvoutt «filon orkcatrasının konoorl — 13.15 Ankara: Snton orkeMtrnhın çalıyor (PD 20.00 Ankara: Sen parçalın (PD - 20.10 t«tanhul: A Zum-bc»£lu gitar kuarteti — 21.30 BBC: Nln'den naklen Maurlce Chovniler konserinin rekrnrlun-mtuı — 23.15 latanbul- Gevenin hafif müziği.
llumj».| programlar:
Saat; 2i.oo İstanbul: İktisat •»nail
Klasik Batı müziği:
Saat; 16.15 BBC Northern
Orkvatraşınırı konseri — 11 30 İstanbul BliyÜk bale eserleri «PD 18.30 tRtnnbul Piyanlar ÇValler Gieaklng’ln çaldığı ao-lolnr ( PD 19.20 İstanbul: Cemal Rv.nit Rey ıdfirv:dn(l(' radyo fletıtoni orkeHtrfiM 20 35 Ankara: Vlncent D'tndv’nln sol majör aenfonlal (PD — 22.00 İstanbul; Büvült konçertolar Frıınok Lnln. (Pl) — 22.15 BBC. Operalardan parçalar «PD.
Ilıilu-rler
Vıdoırıı ve İMnnbııl radyolar:
7 r.; i ı (>(.; m un. ■ |5 .ı
Smıt: 13,36 Ankara Öğta ga-zoteMİ •.,(H5 Arıl(e «ı
gazeteni.
BBC Rud) onunun Türkçe ne^-
ryatiî Saat 7.15; 18.30 vc 23 00 (Bu program 19.91; 21.92; 31.32 ve 13.19 metrelerden dinlenebilir).
“Arııarlknnın Sesi,, Radyonu Türkçe neşriyatı: Suat 19.15.
(13. 16 ve 10 metrelerden dinlenebilir).
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
GELECEK Ol. AN UÇAKLAR 11.05 P.A.A. (Amcrilcan) Boanı Şam.
M.15 A. E (Fransız) Parla. Ro-
ına, Atina,
14.15 M.R (Mısır) Kahire. Lef-
kuşe
15.45 K.L.M. (Hatânda.) Amatördüm. Roma.
10.35 D H.Y. (Türk) köşe, Ankara. Beyrut Lel-
10.50 D.H.Y. (Türk) A nka ıaa.
12 50 • ( f t/ İzmir.
16.20 D H Y. (Türk) kara. Adana. An-
GİDECEK OLAN UÇARLAR
0.— S K. (İsviçre) nevre. Zürlh. Atina, Co-
9.- D. H.Y (Türk) Ank&ra.
11.20 • • • e t İzmir.
13 50 • t Ankara
15.20 P.A.A. (Amerikan) Brükfici.
Londra, Shanon. Gönder. Boston. Nvw-York.
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.30 KONYA ( Bandırmadan)
7.— SEYYAR (Karablgadan)
17.- BAKİR «Karadenizden»
17.- CUMHURİYET
22- SUS (Bandırmadan)
GİDI.l EK OLAN YAPI Itl.AlI
4— ANAFARTA (tnoboluya)
8 15 SUS rBandırmaya).
17.— ÜLGEN • Avvalik-tzııılroı
19.— S E Y V A R (Kara biga yu). GEI.EC EK OLAN EKSPRESLER
6.4Â Scmplon (Avrupndnn)
7.10 Torca.
8 30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER H. |n Ankara.
21.30 ScnipİOiL
Eczahaneler
Eminönü:
Yeni Lfdoh Baynaıl Sadul Eminönü,
Yorgl (Unk.) KÜçÜkpazar.
Arif Neşet Alemdar.
Eyüp:
EyUpnultan.
Beşiktaş;
Vldln. Köylçl.
Beyoğlu:
Klnyol. Tcpobatjı Cad. 7
Sıhhat. Boshınba^ı Cnd. 186
K. Robul. lal İkinl Cad. 64
M. Nail. Fındıklı Cad. 34
Tuna. Arapcnınil 170
Akim, Halftdkâr G. Cad. 292
Nişantaşı Teşvikiye Cad. 130 Yeni Turan Knaımpuşn.
Fatih:
Lbrnhlm Balmumcu. Şchz. nı. Necati Rlülm. Fener
Teofilos (Y. K.l. Samntya
Nüzbet Onat, Şehremini
Zİyıı Nuri, A tam ray
GUndofcdu, KaragÜınrÜk
C »iktidar:
Scdimiyo, Sel. Kışla Cad.
Kadıköy:
Rıfat Muhtar. Pouaryolu. ll«-> belladcı:
Halk
Sarıyer;
Nuri, S. Y.
Bakırköy: B. IC.
Ankara:
Sağlık (28856)
Nümtıno (15550)
Başkent (13IVİ3)
İzmir:
Sakhk (AİHâneak) nnn.
Sıhiıat (Kemeraltn mm.
A Hayrettin ( Bıınmııhnııo) mın. Karzuıtlna, Yulılar mın, İki geçmelik, Eğıelpağu nun.
Soldan «ııfta:
1 — Gül bahçeal. 2 — Aptal. Sarhoşların altıkları. 3 — Küçük süs eşyam. Kıt. i — Bir peygamber. Sadaka. 5 — Fona. Innnış. 6 — Çırak. 7 — Nota. Tnşıt aracı. Nota. 8 — Yaramaz değil. Temizlik hastası. 9 —Mutfak eşyasından (Tersi) Çok değil. 10 — Bir renk. Bir millet.
Yukardan aşugı:
l — Bir şehrimiz. 2 — Nam. Bir edat. Üzüm ugacı. 3 — Bir sebze. Çoğul. 1 — AIA. Bir emir. 5 — Rııayadu bir bölge. 6 — Nota. Kıymetli bir maden. 7 — Bir ortaklık şekil. Emare. 8 — (Tersi) ICi.mu zaman. Bağırsaklar. 9 — Bir nuıbut. Beyaz tura (2 kolime). 10 — Büyük tencere. Hulk şairi.
DÜNKÜ Bl LMAÇANIN HALLİ
Soldan euğıı:
1 — Hilekâr, Oy. 2 — Acemi. Arma. 3 — Kabile, Ua. 4 — tran, Gebze. 5 — Mal, Zeki. 6 — ivedi. İsçi. 7 — Yep, Rom, En. S -Er. Kar, Ab. 0 — Maal. Bir. 10 — Balta. Ara.
Yukardan aşağı:
1 — Hakimiyet. 2 — îcarn ver. 3 — Lebalep. Ma. 4 — Emin, Kul. 5 — Kil, Ziraat. 6 — Ege, Orta. 7 — Hu, Ekim. 8 — BIb. Aba. 9 — Omuz. Cebir. 10 — Yasemin, Ra.
Beyoğlu 44044 Kadıköy 80872
1 ıtanbui 24222 (htltUrlnr 60915
Ankuru 00. İzmir 2222. K.Yaka Öüâ3
Sayfa 6
Y E N t İSTANBUL
M Aralık 1941
SİYASI İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yarı islerini tlilen idare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LtMtTED ŞİRKETİ MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasi, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
HALI ANTİKA KIYMETLİ KİTAP
Beyoğlu. İstiklâl Cad. No. 890
Narmanlı Ap. Avlu İçinde No. 4
Telefon: 4 0 0 7 1 Telgraf: Librariuı

..•t •- •
1 ■
Bir SAS Haritası Yapınız !..................
Her perşembe günü
SAS'in 4 motorlu azametli bir DC • 6 uçağı Atina, Roma, Münih, Amsterdam, Kopenhag, istokholm ve Nevyork'a hareket etmektedir Bu hattın ayrıca Paris, Brüksel, Zürih, Frankfurt, Stutgart, Londra ile Avrupanın ve Amerikanın baş-lıco şehirlerine muntazam pos-
JC-4NDINA VIAN
talarla irtibatı vardır. Gerek en uzak yerlere kadar uçması, gerek uçan konforu temsil etmesi itibariyle, SAS dünyanın her tarafında hususi bir takdire mazhar olmuştur Büyük bir kıskançlıkla muhafaza ettiği bu haklı şöhretini, hergun artmakta olan ve daima tatmin edilen yolcularına medyundur.
ro>.«l
AIRLINES SESTEM
Tohilot İçin bölün »eyohoı acenteltrln» v» SAS'in Türkiye Şubesin» mürocool »dtbılir ıin| i Beyoğlu Itliklâl Cadd»»l No. 306. Yopı Kredi Han 2. Kal - Telefon ; 44201
S,4*'4t4
0.10% B
0.08% >
0,0 6

EN MAKBULE
BÖREK
Karaköy, Haşan Depesu yanında Halil Paşa sokak No. 12
Hiçbir yerde şubesi yoktur.
Unutmayınız ki, Türkiyenin yegâne tanınmış Baklavacısı (GÜLLÜOĞLU) nun Gül kokan baklavaları olacaktır.
YILBAŞI AKŞAMI MİSAFİRLERİNİZE
GEÇECEK İKRAMINIZ
İsviçre OBERJLERİNİ aratmıyacak ve kışın da açıktır.
Yılbaşı REVTEYONU İçin güzel bir müzik ve birçok sürprizler hasırlanmaktadır. Yerlerimiz mahdut olduğundan şimdiden masalarınızı angaje etmenizi rica ederim.
ÇEŞİTLİ BAKLAVA — KURABİYE
FISTIK EZMESİ


Yeşilköyde ÇINAR Otel ve Gazinosu
STANDARD İŞ Ltd.
ŞADI R. DİLEK ve
Adi yangınlar, benzin, bo-ya, karpit, kimyevi eczalar
* •
akaryakıt depoları ve gem» yangınlarına karşı em niye tinizi sağlar
ŞİRKETİ
En müsait şartlarla derhal teslimat.
Müessese adresi :
Galata, Bankalar Cad. Banka sokak, Roman Han
Telefonlar :
40784 - 42477
Ankarada : 15378
Telgraf adresi:
STAND İSTANBUL
Mağaza adresi ı
Taksim, GARAJ Tramvay Durağı, ERK Ap. altında
Mektup adresi :
Beyoğlu, P.K. 2118
KEKEMELERE : Kekemelik hususi bir metotla ıslah olunur. Fazla tafsilât için: Bayan A. Narter. Şişli, posta kutusu No. 32 ye mektupla müracaat
* « ^ııiHMrını^PMffaa»MfHztHiııuuıpH
ADRES: lTe>jllfeneri yanında, telefon: 18/2.
YENİ YILIN EN İYİ HEDİYESİ
"BAĞDAT’IN TATLILARIDIR.
ZAYİ — İst an bul Kambiyo Mu düdüğünden alarak kullanmadığımız 24-7-1947 tarihli 56738 sayılı 1071.4/- İngiliz liralık Kanı blyo permisini knyhettik, hiçbir hükmü olmadığını ilân ederiz.
SOHTORİK MUESSESESI
Ali Sohtorik
ZAYİ — İstanbul Kambiyo Mu-düdüğünden alarak kullanmadığımız 24-2-1947 tarihli 75460 sayılı 5464.83 dolarlık Kambiyo permisini kaybettik, hiçbir hükmü olmadığını ilân ederiz
SOHTORİK MUESSESESI Ali Sohtorik
am»- tınm^ınH.mAiın amım ~M”v**|*wvo'iııi"i»nıı« —m*» .
--------GÖZ HEKİMİ ----------------
Dr. Murad Ranıi Aydın
Beyoğlu • Parmaklat pı> İntan.
sokağı No e Tel- U55.T
Beyoğlu, Galatasaray No. 18 — Telefon: 40162
F»ıl|i RTTTnr—o» ı V—i'ir** ••TOııı. •».ııınjıı
Her yıl, bir yıl öncekinden daha güzel ve daha mükemmd olarak çıkan
MUHTIRALI HAYAT TAKVİMİ
Yeni yılın en hoşa giden hediyesi olacaktır. yeni çıkan bütün kanunların hülâsası ve günlük hayat için lüzumlu bütün bilgileri, büyük mütehassısların hazırladığı bu Ansiklopedide bulacaksınız/Gayet mükemmel bir muhtıra* ve 320 sahife en faydalı yazılar, renkli harital(r>ve bandralar Taklitlerini almamak için Maârif Kilaphanesi adresine dikkat
' İfodiaîr.-P.ndozoi itlidir: Fiat. 130 kur'u5tir.. -

ö
SÜPER
KAMYON, OTOBÜS, TENEZZÜH ve TRAKTÖR LÂSTİKLERİ
Bir lâstik alacağınız zaman hiç şüphesiz, evsaf ve kalite üstünlüğü ve MARKANIN İSMİNİ ararsınız.
işte; her iklim şartlarına uygun, en fena ve ârızalı yollara karşı yumuşak, mukavemetli ve uzun mesafelerde ısınmıyan % 100 tabiJ kauçuktan imâl edilmekte olan RAYON (ipek bezli)
(I N D I A ) SÜPER LÂSTİKLERİ aradığınız büttln bu hususiyetleri kendinde toplamıştır Memleketimizin her tarafında satıcıları vardır.
Türkiye ustum acentaligi :
T E V F İ K YILMAZ
Beyoğlu, Tarhıbaşı Cad No. 62 Telefon: 40301_

t
M l| 11 IH I I «III*
Yılbaşı ve Bayram
T p b r i k Y a r 11 v ı n i
Heı vRf’de arayınız!
loptan satış. n/imıv '.w*»ın (

Comments (0)