30 Temmuz 1950
Pazar
TcMs eden: Hablb Edlb - TÖREHAN
Yıl 1 — Sayı 242—10 kuruş
Abone: Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki misildi»»
Hânlar : 6 ncı sayfada santlmetreM
2 Hradır. Hânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 — Posta Kutusu : 447 - İstanbul
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Kore'deki askerlere emir
Ölmek var, dönmek yok!
General Wolker^ ricat halinde Pusan’ın bir “Amerikan nıakteli” olacağını söyledi
İç politika
Devlet fabrikalarının
hususileştirilmesi
D. P. nin programında C. H. P. İle en büyük zıddiyet gösterdiği nokta birinin devletçi olmasına mukabil diğerinin bunun aleyhtarı olması ve hususi teşebbüse büyük bir ehemmiyet vermesidir, öyle zannediyoruz ki, bu noktada yeni iktidar partisi ve onun hükümeti bütün milletin efkârına tercüman olmaktadır. Çünkü memleketin İmarına sarfedllmesl ve umumi hizmetlere hasrolunması İcap e-den büyük yekûnlar uzun senelerden beri memlekette devlet farblkalannın kurulmasına ve işletme açıklarının kapatılmasına sar fed i İni iştir. şimdi yeni hükümetin İlk iş olarak bunu ele almasını pek tabii bulmaktayız. Bilhassa İşletmeler Bakanımız için bu saha herkesten daha ziyade malûmdur. Çünkü kendisi bir taraftan yüksek murakabe heyeti âzası olmak sı-fatiyle de bu devlet fabrikalarının İçyüzünü daha iyi bildiği gibi öte taraftan bilhassa İşletmeler hesap ve nazariyatında vukufu hasebiyle de doğru kararlan verebilecek bir mev-kldedir. Bu sebepten yapılacak olan işlerin ilmi esaslara istinat edeceğini kuvvetle tahmin edebiliriz.
Bizi fabrikaların hususi teşebbüslere devri haberinin en çok memnun eden noktası artık bundan sonra İktisadi devletçiliğe fiilen nihayet verilmiş olduğunun sabit olmasıdır. Bunu memleket iktisadiyatı namına büyük bir kazanç telâkki ederiz. Fabrikaların hususi teşebbüslere devri şüp.
ki. çabuk olacak bir şey değildir. Bilhassa kuruluşlarında çok defa İktisadi düşüncelere en ufak yer verilmemiş olan bu müesseseler! şimdi devredebilmek için ciddi talip bulmak çok zor olacaktır.
Kazanç getirini yen ve bilhassa bundan sonraki rekabetler karşısında mevcudiyeti daha zor olacak bu müesseseler! bu vaziyette muhakkak hususi teşebbüse devretmek bahanesiyle hiç mukabilinde elden çıkarmak da doğru olmıyacaktır. Çünkü netice itibariyle bu müesseseler milletin malıdır ve onun herhangi bir suretle heder olması doğru değildir. Zaten bu müesseseler! ciddi olmıyan ve meslekten yetişmemiş bulunan şahıs ve müesseselere verecek olursak onların yarın muvaffak olamamaları ve müşkül vaziyete düşmeleri devletçilerin eline yeni bir propaganda silâhı vermiş olacaktır. Halbuki bizim İstediğimiz şey memleketimizde bir daha devletçiliğin münakaşa bile edilmemesidir. Bu da ancak şimdiye kadar devletçilikten yaptığımız zararlar karşısında serbest sistemin elde edeceği muvaffakiyetlerle olabilir.
Biz bu İktisadi esaslara göre kurulmamış ve zarar etmekte bulunmuş olan müessesçi eri ellerine geçirecek olan hususi teşebbüsün de kâr etmesini çok zor ve hattâ ilk zamanlarda İmkânsız görmekteyiz. Onun içki bunların hususi teşebbüslere devri başlı başına bir mesele teşkil edecektir. Bunun en İyi yolu bu işin evvelâ herhangi bir sanayi memleketinin mütehassısları tarafından tetkik edilmesidir. Onların yapacakları tetkik neticesinde fabrikalarımızı gruplara ayırmak ve belki bu gruplardan teşkil olunacak anonim şirketler vasıtasiy-le aksiyonlarının yerli ve ecnebi sermayedarlara satılması suretiyle çıkar bir yol bulmak İmkânı hâsıl olabilecektir. Herhalde nıulıakkak olan bir şey varsa o da bu müesseseler İn tekrar memleket iktisadiyatına faydalı bir hale getirilebilmesi için sermayeden ziyade bilgi ve İhtisasın lüzumudur ve ancak bu sayede belki esaslı bir surette yapılacak tebeddüllerle eski hatalı vaziyetlerin tashihi İmkânı bulunmuş olur.
Hataları kabul etmek ve üzerinde ısrar etmlyerck tashihi yollarım aramak çağıl aş medeniyetin icaplarından okluğundan bizde de artık devlet iktisadiyatına nihayet verirken yeııl hataların yapılmamasını temin eylemek bir vazifedir. Devlet fabrikalarının kuruluş servetin ettiği sonra bunların
terkinde yeniden aynı ziyanlardan kaçınmak çok hassasiyetle durulacak bir nokta teşkil etmektedir. (.ÜııkÜ ancak hu sayede eski hatalar bir dereceye kadar tamir edilmiş ve iktisadi devletçilik düşünceleri de müsbet bir surette tasfiye olunmuş olur.
ve işletişlerinde milli ziyanları gördükten hllKUNİ
teşebbüslere hatalardan ve artık üzerinde
Habib Edlb - Törehan
r
SURİYENIN
1 inci bahriye silâhendaz, ikinci piyade tümenleri Kore yolunda
sözlerine devamla: “Bun-bir karış toprak bile bırak-lâzımdir,, demiş ve böylece
Tokyo. 29 A.A. (AFP> — Sekizinci Amerikan tümeni komutanı Tümgeneral Waltori Walker bugün komutasındaki askerlere hitap ederek, oldukları mevzileri muhafaza etmelerini ve tek tek veya toplu halde teslim olmayı akıllarından bile geçirmek 4-zin harbetmelerlni, Dunkerque’te olduğu gibi kütle halinde bir tahliyeyi ise akıllarına bile getirmemelerini istemiştir.
General dan böyle mamamız
Kore’deki Amerikan köprübaşısını her ne pahasına olursa olsun bırakmamak azminde olduğunu belirtmiştir.
Tokyo. 29 (YİRS) — Gl. Walker Kore’de bir Dunkerque„ olmıyacağını beyan etmiştir. “Eğer daha geri çekilirsek Pusan limanı bir Amerikan makteli olabilir., demiştir.
Takviye kuvvetleri yetişiyor
VVashlngton, 29 A.A. (United Press) — Askerî sözcü, Kore'ye yakında A-merikan takviyelerinin ve yeni savaş teçhizatının çıkarılmasının beklenebileceğini bugün söylemiştir.
Tokyo. 29 (YİRS) — Gayri resmi bir membadan haber alındığına göre. 1 inci bahriye silâhendaz tümeniyle. 2 nci piyade tümeni Kore yolundadır.
Pusan’dan 50 mil mesafede muharebe oluyor
Tokyo, 29 (YİRS) — Alınan A m e-
rikan mahreçli resmi haberlere göre güney cepnesinde komünist Kore’liler Amerikalılar İçin hayatî ehemmiyeti
Ingiliz Başbakanının çok mühim beyanatı
Londra, 30 (YİRS) — îngiliz Başbakanı C. Attlee bir nutkunda ezcümle şöyle demiştir:
“Cenup Kore Hükümetinin iyi bir hükümet olmadığını ben do söyleyebi-Urim. Keza, Komünist Çin Hükümetinin Güvenlik Konseyinde temsil edilmemiş olduğunu ben de biliyorum. Fakat bütün bunlar şu hakikatin kdına
dahi dokunamaz: Birleşmiş Milletleri, Milletler Cemiyetinin akıbetinden kurtarmak için mütecavize dur demek zarureti mevcut idi.,,
Başbakan silâhlanmanın zaruretinden bahsettikten sonra Sovyetlerin Güvenlik Konseyine avdetinden dolayı memnuniyetini bildirmiş ve: "Butun ümidimizi bu teşkilâtın İşlemesine bağlamış bulunuyoruz,, demiştir.
haiz Pusan limanına 50 mil meşaleye gelmişlerdir.
Diğer taraftan bir kızıl Kore kolu Kochang’a yaklaşmıştır. Kochang, Taegu’nun 40 mil güney batığındadır. Komünist topçusu faaliyette
Tokyo. 29 (YİRS) — Hwanggan kesimindeki Amerikan birlikleri, komünistlerin cenahlardan yaptıkları hücumları d^Ietızu^e .
lar. Kızıl taarruzu Seul-Pusan yolunu Kumchon yakınında kesmeyi tutuyor.
Yağmurlu havadan İstifade komünist Kore’liler. Amerikan
kuvvetlerine gözükmeden mevzie gir-mejre muvaffak olmuşlardır. Yong-dong yakınındaki bir demiryolu tünelinde saklanan ve ray üzerinde müteharrik bir kızıl ağır topu, gerek cepheyi gerekse cephe gerisini dövmektedir.
hedef
eden hava
askeri
B. Amerikada
harp hazırlığı
Yabancı memleketlere askerî yardımlar arttırılmak üzere
Taejon
şehrinde yapılan sokak muharebeleri sırasında bir Amerikan öldürdüğü kızıl Korelinin cesedi önünde
İlk gün yarışmalarında
Atletlerimiz Viyanada muvaffakiyet kazandı
5.000 ve 800 metrelerde Türkiye rekoru kırıldı. Takımımız, 32
Viyana 29 (Hususî muhabirimizden telgrafla) — Burada İlk gün yapılan Türk - Avusturya milli atletizm müsabakalarında şu neticeler alınmıştır:
110 metre engelli: 1 — Ritz 1.5. 4/10, 2 — Batman 1.5. 6/10, 3 — Barkaz, 4 — Zlmmerman.
200 metre: 1 — Karakulak 6/10, 2 — Acarbay 22.9/10, 3 Horhner, 4 — Velnitz.
800 metre: 1 —
puanla başta gidiyor klye rekoru), 2 — Souvnel 1.562/10, 3 — Vlak, 1 — Schenlder.
5000 metre: 1 — Coşgül (Türkiye rekoru), 2 — Roetaer, Berv, 4 — öcal.
Çekiç atma: 1 — Balu 47.42» Bafiler, 44.74, 3 — Coufal,
Yüksek atlama: 1 — Pllhatsch 1.86, 2 — Sturn 1.83, 3 — Ara».
İlk günkü müsabakalarda Türkiye 32, Avusturya 28 puvan toplamışlardır. Müsabakalara yarın da dveam e-dllecektlr.
15.8
3 —
2 —
22.
Koçak 1.56 (Tür-
VVashlngton, 29 A.A. (Afp)
— Başkan Truman yabancı memleketlere yapılacak askeri yardım tahsisatının arttırılması üzerinde görüşmek üzere Dışişleri Bakanı Dean Acheson, Savunma Bakanı Louls Johnson ve iki parti parlâmento liderlerini pazartesi günü için Beyaz Sarayda bir toplantıya davet etmiştir.
Mtılzeme
stoku
VVashlngton, 29 A A. (Afp)
— Başkan Truman dün Kon-, greden Hükümetin stratejik malzeme stoklarını arttırmak için 600 milyon dolar tahsisat İstemiştir.
Bilindiği gibi, bu malzemenin büyük kışını yabancı memleketlerden, yani Marshall plâ. nıncten istifade eden hükümetlerle Birleşik Amerika arasında akdedilen anlaşmalara uygun olarak satın alınmaktadır.
Askeri bütçede artırmalar
VVashington, 29 A.A. (Afp) .
— Gcorgia’nın demokrat temsilcisi ve Temsilciler Meclisi Silâhlı Kuvvetler Komisyonu Başkanı Cari Vinson cuma günü verdiği beyanatta, Başkan Truman traafından 1951 senesi için istenen 10,5 milyar dolarlık munzam krediler saye, sinde hava ordusu mevcudunun 240.000 artarak 834,000 kişiye çıkarılacağını söylemiştir.
Kara ordusuna tahsis edilen 3.059.154.000 doların yüzde 54 ü tank, top ve içlerinde Amerikalıların yeni uçaksavar topu olan “Skysnecper - gök süpürgesi” de bulunan diğer malzemenin inşasına hasrolunacak-tır.
Bilindiği gibi kara ekimden evvel 100 silâh altına alacağı yıla kadar umumî
831.000 e yükseltebilmek için diğer bazı sınıflar da askere çağırılacaktır.
ordusu 30 bin kişiyi gibi, yeni mevcudu
*
Başbakan Adnan Menderes evvelki günkü basın toplantısında
Muhalefet, Başbakanın verdiği izahatı tatmin edici bulmuyor J I
C.H. Partisi Genel Sekreteri, dün yaptığı basın
L - * * ■
toplantısında Menderese uzun bir cevap verdi
TEOKRATİK
ANAYASASI
Şam, 30 (YİRS) — Kurucular Meclisi bugün Samda toplan-—miş'Vf jnmı tnıayaırayr kfftîur^t-mlştlr. Anayasanın esaslı noktaları şunlardır: 1) Cumhurbaşkanının dini îslâmdır. 2) Teşrii prensibin esası İslâm fıkhıdır. 3)Modern Suriye Devleti İslâm umdelerini takip, dinsizlikle mücadele, orf ve âdeti himaye eder. Diğer dinlere de hürmetkârdır.
Ankara, 29 (Hususî muhabirimizden) — Başbakan Adnan Menderes’in dünkü beyanatına cevap vermek üzere C.H.P. Genel Sekreteri Kasım Gölek bugün parti binasında bir basın konferansı' yapmış ve şunları söylemiştir:
"Sayın Başbakan Adnan Menderes’ In gazetecilere verdiği beyanatı dikkatle okudum. Kore harbine yardım için Hükümetin verdiği kararın etraflı bir tarzda İzahını bekliyen halk efkârı, sayın Başbakanın bu konuşması He tatmin edilmiş olacak mıdır, bilmeyiz. Çünkü sayın Menderes Hükümetçe alınan kararı İzahtan ziyade bu kararı çeşitli bakımlardan tenkld edenleri kötülemeye ehemmiyet vermiştir. - —n
Başbakanın başlıca muhalefet partisi olan C.H.P. ni kasdederek söylediği “Dar parti ve politikacılık gayreti,, , “Politika hastalan,,, “İktidar müptelâları,, gibi sözlerini mevzua ya-kıştırafnadığımızı söylemek isteriz. Hükümet Başkanının, muhalefeti bu sözlerle itham etmesi güzel bir Örnek sayılamaz sanırız. •
(C.H.P. Genel Sekreteri Kasım Gü-lek’in 10 maddeye ayırarak vermiş olduğu cevabın tam metnini 3 üncü sahifemizde bulacaksınız.)
-------------
Atlı müsabaka


Süvari Okulunun tertip ettiği 1950 yaz konkuripilderine dün Ayazağa çiftliğinde başlandı. Resimde, bugünkü atlı yarışmalardan sonra müsabakanın birincisine verilecek olan "YENİ İSTANBUL,, kupası (Yazısı 3 üncü sahlfede)
_______________________________/
9 •
Bunlar zamanında yetiştirilmezse. Amerikan askerlerinin köprübaşlanna çekilmesi zaruri
Kore, 26 (Gecikmiştir) Amerikan kuvvetleri nczdindekl hususi muhabirimiz Homcr Bigart bildiriyor:
Amerikan kuvvetleri, sayıca çok üstün komünist kuvvetlerin baskısı karşısında dün akşama doğru, Taejon'un güneyindeki ilk mühim şehir olan Yongdong'u bırakmaya mecbur olarak yeniden ricat etmişlerdir.
Muharebe, komÜnullcrin mutad tahliyesine göre cereyan etmiştir. Amerikan hatlarının henüz çok zayıf kuvvetlerle tutulduğunu bilen komünistler. cephemizin cenahlarını veya birlikler arasındaki gedikleri buluncaya kadar beklemişler ve sonra ya cenah hırı kuşaturak, yahut da gediklerden geçerek cepheyi yarmışlardır.
Bu yarmadan sonra ise Amerikan ricatı ancak bir zaman meselesi teşkil etmiştir.
Amerikan cephesinin cennhlnrı, sağlam mevzilere dayanmadıkça, Amerikan İleri cephesinin parça parça eritilmesi hâdiseleri devam edip gidecektir Halbuki, cenahların tutulabilmesi için, geniş ölçüde takviyelerin yetişmesi lazımdır. Bu takviyeler süratle cepheye yetiştirilmezse, Amerikan kuvvetlerinin, kıyıdaki köprübaşlanna çekilmeleri zarurî olacaktır.
Ricat muntazam oldu
Dünkü çekilme oldukça muvaffakı yetil olmuşsa da akşama doğru, geride bazı münferit birliklerin kuşatılmış olduğu haberi geldi. Bu birlikler, geriye gelmek için muharebeye devam ediyorlardı. Bu sefer topçu kuvveti, zayiat verilmeden, geriye alınabilmiş ve yalnız, düşmandan sıyrılırken, bazı hafif silâhların terki İcap etmiştir.
Düşman, Yongdong etrafını çeviren tepeleri örten kesif ormanlardan istifade ederek, bu sefer de gündüz ta-toarruza geçmiştir. Hava gayet guzçl v© açık olduğu halde, düşmanın harekâtı o derece mükemmel gizlenmişti kİ, Amerikan uçakları, pek az piyade hedefi bulabilmişler ve altınlarını, düşmanın pek mahdut İkmal hatları üzerine tevcih etmek zorunda kalmışlardır.
Halbuki, bu akınlar da pek fayda lı olmamıştır. Çünkü, düşmanın İkmal sevklyatı Amerikanlarınki kadar kesif olmamaktadır. Komünistler, hiç topçu kullanmıyorlar. Amerikalıların 50 atımına karşı. Kuzey Koreliler, ancak tok ondaht yapıyorlar. Bu itibarla da, düşman cephesi gerisinde, büyük ikmal sevkıyatına tesadüf edilmemektedir.
Demir fiyatlarında yapılan indirmeler
Ankara. 29 (A A.) — İşletmeler Bakanı Profesör Muhlis Ete, demir fiyatlarında yapılan indirmeler dola-yıslyle Anadolu Ajansına vermiştir:
“Türkiye demir ve çelik rı mamulü demirler için şmdan beri Sümerbankça dilmekte olan fiyatlar yeniden gözden geçirilmiş ve bunlarda bir miktar tenzilât yapılması imkânı sağlanmıştır.
Geçenlerde tekstil sanayii mamullerinde yaptığımız İndirmeleri bu suretle şimdi do demir fiyatlarındaki t-nişler takip etmiş oluyor kİ. bu durum, hayatı ucuzlatma bakımından türlü sahalarda fiyat tenzillerine gitmek yolundaki hükümet prenslplnın dolayıslyle yeni bir merhalesidir.
Bu son tenzilât ile, yuvarlak, lama, köşebent ve dört köşe demirler 375 liradan 325 liraya, ağır profiller 375 liradan 350 liraya. 0,M),75 milimetrelik saçlar 590 liradan 500 liraya, milimetrelik saçlar 500 liradan liraya, 3.5—4 milimetrelik saçlar 450 liradan 425 liraya lunmak tadır.
Bu yeni fiyatlar 1 baron tatbik edilmeye
şu İzahat!
fabrikala-nisan ha-tatbik e-
- -
İndirilmiş
1.5 425 da bu-
ağustostan başlanacaktır
iti-
•••
Amerikan birliklerine mensup beyaz ve zenci askerler bir istasyonda Korelilerden yiyecek satuı alıyorlar
Sayfa 2
20 Tommuz 19150
TETKİKLER
Binbir derde derman devlet
ESKt OsmanlI cemiyetinde kimin başı sıkıntıya düşerse kerametleri dilden dile dolaşan evliya türbelerine koşar ve tavuktan bağlıyarak mandaya kadar adaklar yapılırdı. Adak; keramet sahibinin» velinin daha çok gözüne girmek için verilen ruhani rüşvettir. Velilerine bile rüşvetler uzatılan bir cemiyetin ne korkunç bir düzensizlik ve ruh yıkılışı içinde olduğunu, biz gözümüzün ö-nüne getirebiliriz artık. Halbuki; bugün bize bol bol fazilet dersleri veren dergilerimiz o devri ahlâk, doğruluk ve karakter örneği gibi ballandırmaktan kendilerini alamazlar.
Zamanımızın yeni devlet tipleri de, tek tük istisnalar yapılırsa, eski cemiyet velilerini andırırlar. Onlnra a-dak yapılır mı, yapılmaz mı. bilmiyoruz. Yalnız bildiğimiz bir «ey varsa. o da onların binbir derde derman sanılmalarıdır. Çocuklarının yaramazlıklarından bıkan ana-baba; hükümeti sorumlu tutar. İyi bir din e-ğitlrnl verilmiş olsaydı, 18 İne basmış çocuk, hiç komşusunun duvarını atlar. meyva ağaçlarını yağma eder miydi? Biraz meraklanırsanız, sağlam bir din terbiyesi görmüş va hafızlık rütbesini kazanmış babanın keçi beslemek için sahipli akasyalara dadandığını görürsünüz. Eğitimin beşiği evdir. Sofunun da temeli burada atılır, dinsizin de, yarının hapishanelerini dolduracak haydutların ve insan kanma susamışların da... Ço-k cuklardan şikâyet edenler, anlamıyorum neden, aile temellerimizin çürüklüğünden şikâyetçi değildirler? Manevi buhranlar; eski ahlâk anlayışının daraldığını, çöktüğünü, tesirsiz kaldığını gösterir. Her yeni cemiyet, baştanbaşa yeni bir hayat düzeni ister. Yeni cemiyetin yeni bir topluluk ideali, devlet ve hayat görüşü, hürriyete, mülkiyete, bütün sosyal vazife ve sorumluluklara verdimi yeni bir mâna vardır. Genç, bu çerçeve İçinde yetişmezse, ister istemez başka bir cemiyetin, hayat anlayışı bize yabancı bir cemiyetin çocuğu olur. Sokak çocuku henüz eski cemiyetin normalarından kurtulamamıştır ve benliğinde yeni cemiyete karşı sorumluluk duygusu, belki, hiç uyanmamıştır büe. Bu noktada devlet kadar ailelerimiz de sorumludur.
Halkımızın veremden kırıldığını biliyoruz. Suç, elbette, devletin. O, işlerse bir haftada (???) veremin hak. kından gelir. Devletin kolu uzundur, her yere yetişir. Daha anlaşılır bir dilde konuşursak devlette yedi evliya kuvveti vardır diyebiliriz. Bu yedi-başlı devlet ise tam bir istibdat devletidir. Devleti tenkld edebilmek için, ilkönce, onun ne olduğunu bilmek lâzımdır. Biz, genel olarak, bunu da henüz gerektiği gibi öğrenmemişiz-dir. Sosyal imanımız ne kadar eksiktir! Bir ekmek satılmaya kadar yüzlerce elden geçer, hasta elden, gün-1 lerce sabun yüzü görmemiş elden... Yeriz ve binbir dudak görmüş kadehlerden buz gibi Çamlıca suyu İçeriz. Verem ve bulaşık hastalık, hiç bir çağdaş ülkede göremediği ağırlanmayı, ikramı bizde görür. Yurdumuzda onun için sayısız mikrop cennetleri vardır. Biz, belki, günün birinde refahın en yüksek basamağına erişmiş mikroplan mikroskopsuz da göreceğiz. Devletin girişeceği mücadele ne kadar kudretli olursa olsun, vatandaş sorumluluğu ile desteklenmedikçe elbette tesirsiz kalacaktır. Kiralın hakkını kirala, İmparatorun hakkını da imparatora vermek lâzımdır. İnsan, temelsiz görüşlere saplandığı ölçüde bilmeden cemiyetine düşman kesilebilir. Bizim böyle düşmanlarımız hiç de az değildir. Cemiyetimizin derman arayan en büyük derdi de, belki, budur.
Yurdumuzda yağmur yağarsa felâket, yağmazsa yine felâket... Yağmurun makbulü yavaş yavaş yağanı, toprağı sürüklemeden doyuranıdır. Böyle bir yağmura kavuşabilmek İçin her bulutu her tarlaya göre, ekmeklerimizin nem nispetini kılı kırka yardıktan sonra bulan ve fanilere illallah dedirten çeşni komisyonları gibi hesaplamak lâzımdır. Toptan yağmur için yazılmış yağmur duaları bile yurdumuzun bu özelliğine göre ayarlanmazsa neticelerden telâşlanmamak mümkün değildir.
Yazan i »L KEK Mİ Tarlalar silinir, gider. Suçlu, yine devlettir. Solleriri nereden geçliğini nesiller boyunca görmüşüzdür ve yine yatakları elblrliğiylc derinleştirmek, tarlalarımızı, elimizden geldiği kadar su baskınlarından kurtarmak aklımızdan geçmemiştir. Ormanlarımı zı ya baltadan geçirmiş veya yeni bir tarla kazanırız diye tutuşturmuşuz-dur. Benciliğimizin, sosyal sorumsuzluğumuzun derecesini bundan öğrene. biliriz. Devletin yapacağı şey vardır, bizim yapacağımız şeyler vardır. İnsan eli yıkmamuya alışırsa dovletin yapacağı ufak işler bllo, zamanla, büyük neticeler verebilir.
Tarlalarımız su baskınlarından kurtulur da mahsuller derlenirse satmak sıkıntısı başgösterlr. Biz mallarımızı kısmetliye, kısmetsize göre a-yırırız. Eski cemiyetimizin kadın telâkkisi de maldan başka türlü değildir. Aile kısmet ve rızık üzerine kurulur. Bunun ne kadar sağlam bir temel olabileceğini siz düşünebilirsiniz artık. Ekonomik temelimiz dc böyledlr. Kısmetli mal hazırlamak, istisnalar olabilir, anın, aklımızdan geçmez. Geçerse kısmet beklemenin lezzetinden, mistik ıstırabından mahrum oluruz. Kısmetsiz malların, ilk akla gelen damadı devlettir. Alsın da, bizi kurtarsın, deriz. Tüccar stokları kabarır, devlet kontrolü altındaki bankaların kredileri eridikçe stokları kabarır, şikâyetler kabarır. Her yıl aynı iktisat dertleri teper. Yine devlet suçludur. Çünkü; derdin tepeceğini bilir de, neden, tam zamanında sürüm yerleri aramaz? Versin paramızı, alsın malımızı.
Dikkat ediyor musunuz, bizim ticaret anlayışımız da çok tuhaftır. Mal alırken liberal düşünürüz, mal satarken devletçi kesiliriz. Devlet, bizde binbir derde dermandır. Biz devleti, evliya türbesi gibi düşünüyoruz. Niyetlerimizi, dileklerimizi gerçekleştirirse mutlaka o gerçekleştirebilir. O halde vatandaşlık haklarına, yetkilerine ne lüzum vardır! Her şeyi yapabilirim benliğini tnsla-layan devlet; kurduğumuz değil, yıktığımız istibdat devletidir, hem nasıl bir istibdat devleti... Çocuğumun kulağını çek, eti senin, kemiği benim. Derdime derman ol, kulun, kölen olayım. Tarlamı su basıyor. Al kazmayı eline, ben de uzaktan* bakayım ve sana hayır dua edeyim. Bul Bul alıcı malıma, kurtar beni alıcı ara mak üzüntüsünden. Bunlar, hayatımız dan, gelişigüzel alınmış tablolardır. Kafesin içinde yıllarca kalmış kuşların alışkanlığı var bizde. Yorulmak İstemiyoruz. Cennette de böyle bir hayat müjdelenmiştır. Aklınızdan e-sen şeyler ayağınıza gelecektir. Fakat bunun için de; hiç »olmazsa, teşbihe sarılmak lâzımdır. Yeryüzünde hiç bir şey, emek harcanmadan, ele geçirilemez. Biz, çağdaş İnsanın en çok emek harcadığı bir zamanda nasıl olur da kısmete, az emek umdesine bel bavlıyabiliriz? Demek oluyor ki; bütün sosyal görüşlerimizde derinden derine bir değişiklik yapmak ve faaliyetimizi çağımızın ölçülerine uydurmak zorundayız. Devlet, binbir derde derman bir teşkilât değildir ve böyle olmaması da mutlaka lâzımdır. Devletin ne olduğunu bilmezsek, devlet politikasının hangi noktalarda aksadığını nasıl anlayabiliriz? Demokrasilerde vatandaşın en ehemmiyetli vazifesi de devleti kendi kontrolü altında bulundurmaktır. Devlete tuhaf tuhaf vazifeler gördürmek istemek bu kontrol çerçevesine nasıl sığar? Sosyal sorumluluğumuzun sınırlarını bilmeliyiz ki, devlet sorumluluğunun sınırlarını görebilelim. Devletin, hiç şüphesiz, eğitimde, au politikasında, iktisat gelişmemizde son derece ehemmiyetli vazifeleri vardır. Fakat biz, bu bakımdan, vatandaş olarak kendimize düşen vazifelerden, haklardan, yetkilerden ve nihayet sorumluluklardan, büsbütün silkinmiş bir durumda mıyız? Devlet ve vatandaş birbirini tamamlamadıkça, bunu bilmeliyiz artık, devamlı neticelere erişmek imkânsızdır. Hele devleti binbir derde derman teşkilât şeklinde anlamak büyük bir tehlikedir, devrim için, ana haklarımız için, hukuk devleti fikri için, kısacası, demokrasi için tam bir tehlike...
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 58 —
Çarşıya geldiğimiz duyulmuştu. Bir çok kimselerin kapılar, camekânlar önünde aurarak bizi birbirlerine gösterdiklerini görüyordum. Hacı Müslim Beye damat olmanın ne olduğunu işte o gün anladım
Biz rastgeldiğimiz boş iskemlelere yorgunluktan çökerek dükkân dükkân dolaşırken vakit geçiyor, akşam yaklaşıyordu. Karabağlı nihayet isyan ederek:
— Çocuklar bu günü hep böyle mi geçireceğiz? Şu parka gidip oturalım da iki lâkırdı konuşun Allahaşkınıza, dedi.
Vilâyette modern hayat bizdekinden çok daha Heri idi. Gazinonun ağaçlan arasındaki masalarda kadınlı erkekli aileler otanıyordu. Kadınların çoğu şapka ve kısa kollu elbiseler giymişlerdi. Karabağlı Yenge bizi bir masaya oturttuktan sonra ısmarladığı çayı bile içmeden:
— Ben bir yere gidip geleceğim, diye yerinden kalktı.
Çelil e telâşla:
— Nereye? diye tekrar ona yapışmağa kalktı. Fakat o:
— Nene lâzım senin, camide ağız tadiyle bir ikindi namazı kılacaktım, dedi ve hemen u-zaklaştı. Karabnğhnm namaz filân kılacağı yoktu. Bizi yalnız bırakmak istemişti.
286
YENÎ İSTANBUL
Sergi köşesi :
Uzayan Sergi
İstanbul Sergisi yarın, pazartesi günü kapanacaktı. Gelecek pazartesi knpatılarnk. Bunun sebebi, yarın şehrimize gelerek olan Amerika denlzcllerlno Sergiyi göstermek olduğu kadar. Ramazan münasebetiyle Sergiyi görmemiş hemşerilere do bu imkânı vermektir.
Sergi İdarecilerinden biri, Ramazan gecelerinin, umumî kanaat hilâfına, pek az ziyaretçi cclbcdobildlğlni söyledi. Eskiden, Ramazan, şehrimizde bilhassa gece hayatının artmasına vesile olurdu, herkes sokaklara dökülür, imsak topları atılana kadar eğlence yerleri açık bulunurdu. Demek içtimai şartlar, bu Adeti değiştirmiş. Şimdi, sa. İr geceler, Ramazan gecelerine nazaran şehirde daha hareket var. Bir hafta daha temdit e-dilmek suretiyle, Sergi temmuzun on beşine kadar Ramazan doloyıslylâ kendisini ziyaret e-denıij'erılere bunu telâfi ettirebilecektir. Kapanış saatinin de gree 12 den bire çıkarıldığını, duhuliye ücretinin 25 kuruştan .10 kuruşa İndirildiğini düşünürsek, uzatılan hafta. Sergi için pek hararetli olnejık demektir.
Haydi, biz de fazla uzatmayalım da kısa keselim.
BİR İSTANBULLU
Teknik Üniversite Yurdu
Yurt bittiğinden beri bir türlü ya-pılamıyan Teknik Üniversite yatı yurdunu ana caddeye bağlıyan yol, T. Milli Talebe Federasyonunun teşebbüsü ve Teknik Üniversite Rektörü Hulki Erem’in tavossııtivle l.E.T.T. tarafından yapılmıştır. Bundan sonra ecnebi misafirlere tahsis edilecek olan yurdun yolunun yapılması memnuniyet uyandırmıştır. 11 seneden beri tamir yüzü görmiyen yurt binası da tamir edilmiş ve temizliğine bağlanmıştır. Aybaşında temizlik bittikten sonra yurt ve yol gazetecilere gezdirilecektir. W.A \. delegelerinin misafir edilmeleri İçin yurdun diğer hazırlıkları da tamamlanmaktadır.
BEBEK SERGİSİ MÜSABAKAMIZI
UZATMIŞ BULUNUYORUZ
İstanbul Sergisi ve bu arada Bebek Sergisinin uzatılmış olması do-layıslyle, okuyucularımız arasında açmış olduğumuz Bebek Sergisi Müsabakasına iştirak müddetini biz dc uzatmış bulunuyoruz. Bu müsabakada kazanacak olan karilerimize vereceğimiz bebekler, Sergi Sarayında, ki vitrinleri içinde teşhir edilmektedir.
Barışseverler Cemiyeti kurucuları tevkif edildi
MİLLÎ MUKAVEMETİ SARSACAK MAHİYETTE BEYANNAME YAYANLARIN EVLERİNDE KOMÜNİSTLİĞE AİT EVRAK VE VESAİK BULUNDU
Milli mepfantlere aykırı ve milli mukavemeti sarsacak mahiyette yayın ve fiillerde bulunmaktan sanık olarak Barışseverler Cemiyeti hakkında İstanbul Cumhuriyet Savcısı Nail Özkan ve Savcılık Başyardımcısı Hlcabl Dlnç’ln idaresinde ve Savcı yur«hmcılarındnn mürekkep bir tahkik heyeti tarafından yapılmakta olan tahkikata fasılasız olarak Birinci Şube Müdürlüğünde dün dc devam edilmiştir.
Suçla alâkası bulunan bahis mevzuu beyannameyi basan matbaa sahibi matbaacı Kemal Anıl, Cemiyet Başkanı Doçent Behice Boran, cemiyetin genel sekreteri Adnan Cem-pil, Avukat Vahdeddin Barut'u haklarında tanzim edilen evrakla birlikte nöbetçi Sulh Ceza Yargıçlığına aevkederek sorgularını yaptırmış ve her dört sanık da sorgularım müteakip tevkif edilmişlerdir.
Hâdise ile İlgili diğer şahıslar hak-kındaki tahkikata şimdilik gayri kuf olarak devam edilecektir.
mev
Diğer taraftan Adnan Cemgil Behice Boranın evlerinde yapılan ma neticesinde elde edilen evrak ve vesikalar hâkime tevdi edilerek müsaderelerine dair karar alınmıştır.
Tahkikat devam etmekte ve rlnleştlrilmektedir.
Gençlik, komünizmle mücadele için gazete çıkarıyor
ve
ara-
de-
Komünistlerin son zamanlarda tan faaliyetine karşı mücadelede lunmak üzere şehrimizdeki münevver gençlerden bir grup önümüzdeki salı gününden İtibaren (Komünizme karşı mücadele) isimli bir gazete çıkarmaya karar vermişlerdir.
Gençler, gazetelerim, şehrin muhtelif yerlerinde bizzat kendileri dağıtacaklardır.
nr-bu-
Millî Türk Talebe Birliğinin Başbakana telgrafı
Diğer taraftan beyanatı üzerine Birliği aşağıdaki tir*.
Sayın Adnan Mtnder^s
Başbakanın dünkü Milli Türk Talebe telgrafı
göndermiş-

Başbakan
boğmak mücadele daha ifade
I r
i
Ankara
“Hürriyeti karşı azimle dair bir kere rannızı milliyetçi gençlik şükranla
karşılamıştır. Bu mevzuda bize vereceğiniz vazifeler olursa bütün kud-
lstlyenlere edileceğine ettiğiniz ka-
BEBEK SERGİSİNDEKİ
EN
GÜZEL
BEBEKLERİ
YENİ İSTANBUL
HEDÎYE EDECEK
TÜRK BEBEKÇİLİĞİNİN ÜSTATLARINDAN : Zehra Müfit’in 3, Nimet Demirbağ’ın 1, Esin Germen’In 3, Azize Ayral’m 1 ve Eleni Potessurir’in 2 şer adet bebeklerini, 1 temmuz tarihinden 7 ağustos tarihine kadar olan nüshalarımızdan 5 tanesinin başlığını, Sergide beğendiği bebek veya bebek paviyomınun numara veya ismiyle bize getiren okuyucularımız arasında tertipliyeceğimiz kur’ada
dağıtacağız.
En güzel bebeği seçmek ve en güzel bebeği almnk için müsabakamıza siz de giriniz.
-
ret ve varlığımızla başarmaya çal şacağımızı saygılarımızla bildiririz
Milli Turtc Talebe Birliği Başkanı
SUPHİ BAYKAM
Türk Gençlik Teşkilâtının Başbakan A. Menderese mektubu
Türk Gençlik Teşkilâtı Başbakan Adnan Menderese aşağıdaki mektubu yollamıştır.
(Uğrunda şehitler vermlye azmetmiş olduğumuz bir dâvanın kundakçılarını aramızda barındırmamak yolundaki a-zlnıll kararınızı bütün kalbimizde tasvip ediyoruz. Tarihimizin bu mühim günlerinde sizin gibi cesur, vatansever devlet adamlarına sahip oluşumuz bizleri bahtlyur etmiştir.
Büyük Türk Milli Birliği adına komünistler hakkında programlaştırdı-ğıntz mukaddes kararınızı tatbikte gc-clkmlyeccğinizJ hürriyet adına hürriyetimizi gasbetmek İst (yenlerle mücadeleye şiddetle devam edeceğinizi ümit ve sizi candan tebrik eder tamamiyle sizinle beraber olduğumuzu bildiririz.
Hürmetlerimizle.)
Genel Başkan Y.
M. Metin ören
Tanınmış bir Amerikan iş adamı şehrimizde
Arabistan ve Yakınşark Havayolları Umum Müdürü Wutten dün sabah uçakla şehrimize gelmiştir.
Alâkalı mahfillerde, yakınşarktaki tanınmış Amerikan İş adamlarından olan VVutten'in bu seyahatine büyük ehemmiyet atfedilmekte fakat kendisi bu hususta şimdilik hiç bir şey söyllyemiyecegini, salı günü bir basın toplantısı yaparak gazetecilere izahat vereceğini bildirmiştir.
Amerikan Büyükelçisi geliyor
Yarın sabah saat 8 de limanımıza gelecek olan iki kruvazör, dört destroyer ve bir yardımcı gemi olmak üzere 7 parçadan mürekkep Ameri-~ kan filosuna alt törende bulunmak Üzere Amerika Büyükelçisi Wads-worth bugün uçakla Ankaradan şehrimize gelecektir.
Çeşme ve Demre’ye vapur işletiliyor
İskenderun postasını yapan Denizyolları vapurlarının 15 bir defa ilâveten Çeşme ve
iskelelerine uğramalarına karar verilmiştir.
Devlet günde Demre
W. A. Y. toplantısına iştirak mevzuunda dün Valinin riyasetinde toplantı yapıldı
Vali ve Belediye Başkanı dün sabah MÜH Türk Talebe Federasyonu İle Milli Türk Talebe Birliği temsilcilerini kabul etmiştir. Gençler Voliye, şehrimizde yapılacak olan WaY gençlik toplantısına İştirak hususunda mevcut İhtilâfa dair görüşlerini açıklamışlardır.
Bilindiği gibi Türk Talebe Federasyonu ile Millî Türk Talebe Birliği arasında Way,e iştirak mevzuunda-kl İhtilâf gün geçtikçe genişliyordu. M. T. T. Birliği de WAY’e iştirak etmek istiyordu. Dünkü toplantıda Vali bir hakem «ıfatlyle her iki tarafı da dinlemiştir.
Öğrendiğimize göre, M. T. T. B. İle Federasyonun gayeleri aynı olduğu I-çin M.T.T. Birliği ana tüzüğünde bazı tadiller yapılacaktır. Tadillerden sonra, M.T.T. Birliği yalnız talebe He değil aynı zamanda talebe olmayan gençlikle de alâkadar olan bir teşekkül halini alacaktır.
Tekelde değişen şube müdürleri
Tekel Umum Müdürlüğünde müdürleri arasında bazı değişiklikler yapılmıştır. Nakliyat Şubesi Müdürü Recal Sosyal Yardım Şubesi Müdürlüğüne, Müteferrik İşler Müdür Yardımcısı Bedri Martı Nakliyat Şubesi Müdürlüğüne, İnşaat Şubesi Müdürü Hilmi Teknik Şefliğine, Yüksek Mühendis Sacid İnşaat Müdür vekilliğine getirilmişlerdir.
Moskova Büyükelçimiz geldi
şube
Moskova Büyükelçimiz Muzaffer Göker dün sabah Ankaradan ekspresle şehrimize gelmiştir. Trenden Pen-dikte inerek doğruca Büyükadada A-nadolu Kulübüne geçen Büyükelçi, kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza, şehrimizde 20 glin kadar kuldıktan sonra vazifesi başına döneceğini ve “Siyasi mahiyette hiçbir şey söyliye-cek durumda değilim” demiştir.
Vali, dün Ambarlı köyüne yardım işiyle meşgul oldu
Vali ve Belediye Başkanı, Prof. Gökay. evvelki gün. bir yangın neticesinde 300 ton buğdayı yanmış o-lan BakırköyÜn Ambarlı Köyüne giderek durumu yerinde incelemiş ve köylüye yardım için gerekli tedbirler aldırmıştır. Bu meyanda köylülere ek mek ve aşocaklanndan yemek veril, meşine başlanılmıştır. Dün de âcil yardım olarak 400 kilo buğday, 300 kilo arpa ve yulaf gönderilmiştir. Ticaret Bakanlığının emriyle ayrıca 100 ton buğday yardımı da yapılacaktır.
Ortaköyde yapılacak modern tütün bakımevi
Tekel İdaresinin Ortaköydo evvelce Devlet Denizyollarının kömür deposu olarak kullandığı yanık karakol binası arsasına yaptırmaya karar verdiği modern tütün bakınıevlnln projeleri ta ma mİ urun ıştır. Resimde, yeni binanın maketi görülmektedir.
Zavallı Celijenin şimdiden güvey girmişiz gibi bir şaşkın hali vardı ve bu hoşuma gidiyordu. öte taraftan bizim kasabanın Belediye Gazinosundan sonra bana Tepebaşı Bahçesi gibi görünmüş olan park, ilk defa yanımda oturan ve artık benim olan bu hasır şapkalı güzel kız da bende garip bir heyecan uyandırmıştı. Ona neler söylediğimi şimdi hatırlamak İsterdim. Ne yazık ki bunlardan, bu kadar güzel şeyleri hayatımda yalnız bir kere söyliyebilmiş olmak kanaatimden başka bir şey kalmamıştı. Fakat söylediklerimin hepsi Karasekill çiftliği yolundaki İlk buluşmamızın zavallı çağla bahsi gibi birbiri ardı sıra çabucak kurudular.
Karabağlı tekrar yanımıza döndüğü zaman bizi başbaşa vermiş, önümüzde puslalar ve defterlerle aldığımız eşyanın hesaplarım yapıyor ve bir şey unutup unutmadığımızı kontrol ediyor buldu.
LVÎ EVLİLİK
Evet nişanlılık gecelerimizde Hacı Müslim Bey noktasız, virgülsüz konuşur ve Celiie yüzünde ve ellerinde alacalı bir abajurdan akseden aydınlıklarla kendi kendine iş işlerken bu akşam oturmalarına paydos borusu çalmayı katiyen kafama koymuştum. Fakat evlenmemiz ü-r zerinden iki hafta geçmeden ben onları aramağa başladım ve kayınbabamı lâkırdıya tutmak için türlü bahaneler icat eder oldum.
Karımı sevmiyor muydum? Ondan hoşnut olmamam için bir sebep mi vardı? Bunların hiç biri değil. Celiie, hele bu yaşadığımız zamanlarda aramakla bulunmaz bir kadındı. Kasabanın en zenginlerinden biri olduğumuz halde hiç bir eğlencede, süste, sefahatte gözü yoktu. Çok temiz ve tutumlu idi. Evini her yerden ziyade sever-287
di. Düğünümüzün haftasında akrabalara ve ö-teye beriye yaptığımız bir kaç ziyaretten sonra kapılarımızı hemen herkese kapamıştı. Yaşlı başlı bir insan gibi: “Ben bilirim onlan... İnsanın yüzüne gülerler de neler söylerler arkasından... Sonradan kötü kişi olmaktansa boyleri daha iyidir” derdi. Hattâ eve yabancı hizmetçi bile sokmak istemezdi. En büyük eğlencesi bir kaç günde bir Çopur Huriye ve Karabağlı ile beraber soyunarak ve başlarını beyaz gaz bezleriyle kundaklıyarak temizlik yapmaktı. Ev yerli yerinden kalkar, tahtalar, taşlar, tavanlar türlü türlü fırçalar, süpürgelerle sabunlanıp temizle, nir, mobilyalar akla gelmedik usullerle en gizli köşelerine kadar silinip cllâlanırdi. Bugünlerde su taşımak, pencere çerçevelerini çıkarıp takmakla uğraştırılan ve oradan oraya koşturulan Ferhat biçaresi âdeta yorgunluktan baygın düşer ve açıkta yattığı sıcak gecelerde sabaha kadar inlediği işitilirdi.
Temizlik günlerinde evde yemek de pişmez ve benimle Hacı Müslim Bey öğle yemeklerimiz sefer tasları içinde ccznhnneye gönderilirdi.
Kendimi ıslahı kabil olmayan bir derbeder sandığım halde Celiie beni az zaman içinde nizama sokmuştu. Sokaktan döndüğüm zurnan bana tepeden tırnağa çamaşır ve elbise d^ğiş» tirtlr, ayaklarımın suyunu ve çeşit çeşit havlularını kendi eliyle getirirdi. Sabahlan yatakta biraz fazla kalacak olsam Çopur Huılyeyi elinde kahve tepsisiyle başımda bulurdum. Evden çıkma zamanım gelince, bir şeyle oyalanmama meydan vermez, kapının içinde sabıraızlıkla beni beklerdi. Fakat buna mukabil gecikmelerime de tahammülü çok az/lı. îş mecburiyetlerini ns-lâ anlamaz, keyfimden ötede beride lakırdıyı u-zattığımı zannederek surat ederdi. Hele geceleri 288
hastaya çnğırılmama ölünceye kadar ahşama, inişti. Biçareler bunu keyiflerinden yapıyorlarmış gibi: “Allahın bu kadar günü varken neye yaparlar bunu bilmem ki” diye söylenirdi. Daha İlk haftalardan itibaren: “Bunu bilseydim doktora varmazdım” demeğe başlamıştı. Onun bu şikâyeti ile ve gece hastalan He hiç bir alâkası olmayan bir düşüncesinin ifadesi olarak:
— Sen galiba doktorla değil benimle evlendiğine pişmansın Celiie, diye acı acı gülümserdim. O beni bir türlü anlayamayarok hayretle gözlerini açar ve aramızda şu şekilde konuşma, lar geçerdi:
— O da nereden çıktı? Pişman olacak olsam varır mıydım?
— Olur... İnsanlıktır bu...
Bu sefer Celiie merak He üstüme düşerdi;
— Kuzum niçin öyle söyledin?..
— Hiç... Söz olsun diye...
— Yok amma bu şakaya gelir mesele değil... Yoksa lyri bir dedikodu mu yaptı? Olmayacak bir şeyler mi söylediler sana?
İşin sarpa sarmakta olduğunu görerek Ce-Lileyi yatıştırmak isterdim. Fakat bunun için söylenerek şeyi kendim biliyor muydum?
O ısrarı gitgide arttırarak suallere devam ederdi:
— Bir kusurum mu oluyor?
— Hayır ne kusurun olacak?..
— Ne bileyim seni memnun etmek için e-Hmden geleni yapıyorum amma...
— Ona ne şüpho?.
— Amma belki de yine canını sıkan bir şeyler oluyor...
Celiie çok merak ettiği bu işi mutlaka ay. dınlatmak için suallerinin arkasını kesmez, yediğimiz yemeklerden, ütülediği çamaşırlardan 289
Türkiyede de talebe otelleri kuruluyor
Teknik Üniversite ve Denizcilik Okulu Yatı Yurtları şimdilik ecnebi talebelerin ikametin» tahsis edilecek
MÜH Eğitim Bakanlığınca WAY dtlegelorine tahsis edilen Teknik Ü-niverslte ve Denizcilik Okulu Yatı Yurtlarının bundan böyle memleketimize gelecek ecnebi talebenin ikametine tahsisi Talebe Federasyonu tarafından istenmişti. Bu tahsisin yapıldığını haber aldık. Bu münasebetle kendisiyle görüştüğümüz Talebe Federasyonu Turizm Komisyonu Başkanı şunları söylemiştir.
— Bu haber memleket hesabına snn derece sevinilecek bir haberdir. Bu hususta j*ol( büyük bir anlayış müşahede edilmektedir. Bundan sonra gelecek misafirlerimiz temiz ve modern yatacak bir yerde ağırlanabllecek-lerdlr. Ayrıca komisyonumuzca î Beynelmilel Gençlik Otelleri Federasyonu» He yapmış olduğumuz temaslar son derece iyi neticeler vermiştir. 19 senede 937 otel açan bu teşekkülün otellerinde yalnız yaya, bisikletle ve kayıkla seyahat edenler kalmakta ve kalma saati olan akşamın sekizinden, sabahın onuna kadar otelin İşlerini bizzat görmektedirler. Şehir içleri kadar şehir aralarında da yayılmış olan bu oteller, gençliğin memleketi tanıması ve sevmesi, pratik hayati anlaması, spor yapabilmesi, okuduklarını öğrenmesi, teşebbüs ve mukayese kabiliyetlerini inkişaf ettirmesi bakımlarından son derece büyük roller oynamaktadır. Aynı şekllds Türkiyede de oteUerln açılması için yaptığımız teklifi memnuniyetle karşıla* Huşlardır, Bu otellerin memleketimizin menfaatine hizmet edeceğine ina* nıyorum.
Suriye Cumhurbaşkanının oğlu Istanbulda
Suriye Cumhurbaşkanının oğlu o-lup Suriyentn Paris Elçiliği vazifesini görmekte bulunan Adnan Bey El Atassf, îstanbula gelmiştir. Adnan Bey senelik iznini geçirmek üzere Şama giderken şehrimize uğramıştır.
Bir Suriye heyeti, vapur kiralamak üzere îstanbula geldi
Şam Başmüftüsü Enis Beyin baş. kanlığında bir Suriye heyeti Istan-bula gelmiştir. Bu heyet, Suriyeli hacıları veya Suriyeden transit olarak geçenleri. Lattakye limanından alıp Ciddeye götürmek Üzere şehrimizden bir vapur kiralamak arzusundadır. Vapurun ilk hareketi 25 ağustosta olacak, diğer seferler bunu takip e-decektir.
Heyet aynı maksatla Yunanlstana da gitmiş, fakat. Pirede kiralanacak vapur bulamadığı için oradan Istan-bula gelmiştir. Heyet dün Suriye Elçisi Emir Arslan tarafından kabul e. dilmiştir.
Dışişleri Bakanı bugün geliyor
Dışişleri Bakanı F. Köprülü, yanında Özel Kalem Müdürü olduğu halde Avrupa Konseyi Bakanlar toplantısına iştirak etmek üzere bu sabah Ankaradan şehrimize gelecek ve 15.30 da Panamerikan uçağiyle Paris voliyle Strasbourga hareket ede. çektir.
YENİ İSTANBUL
SİYASÎ tKTÎSADÎ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LÎMİTED ŞİRRETİ Müdürü: Kemal BL SAKLICA Bu sayıda yazı işlerini fiilen İdare eden : Sacid ÖGET
Neşredilmeyen yadlar iade edilme».
Basıldığı yer t yeni İstanbul matbaaci-LLK LIMITED şlRKETÎ MATBAASI
Çopur Hurıyenin ve hattâ babasının muamelelerine kadur her şeyi bir bir sorarak hoşnutsuzluğumun sebebini bulmak isterdi.
Nihayet gülerek onu omuzlarından tutar; saçlarını okşayarak:
— Bunlar nafile vesveseler Celiie... Benim şahsımı pek sevemedin gibi geliyor bana... Söylemek istediğim sadece bu, derdim.
Celiie bu nevi okşamalara büsbütün hissiz kalacak bir kadın değildi. Fakat bu içinden çıkılmaz dâva karşısında zihninin büsbütün karış, tığı bir zamanda yaptığım bu hareketi yersiz bularak kendini kurtarır, âdeta dargın:
— Asıl buna şaştım işte, derdi, vesvese senin kendinde.., Bir kadın kocasını daha nasıl sever?., Her dakika sinemalardaki gibi “Seni seviyorum” diye ayaklarına mı kapanmalı?
— Peki anlaştık Celiie... Hakkın vur... Bir daha böyle bir şey söylemem...
— Söylersen hatırım kalır doğrusu... Neyse bana söyllyecegiml unutturdun... Babamdan iyi bir sıçan zehir! istiyorum... Getirmiyor... Onun getirdiğini yiyen sıçanlar Adeta şl^m^nbyoıiar .. Sen unutma da...
— Peki peki unutmam...

Celiie ile on seneye yakın bir z&ıa&n beraber yaşadık ve çok da iyi geçindik. Biçarenin öldüğü gün. Tahirin arabasiyle Karasekill çiftliğinde kızım Cemileyi görmeğe giderken bu on senenin ne kadar zamanını gerçekten bir arada geçirdiğimizi vc birbirimizle ne konuştuğumuzu zihnimde aramağa çalıştım. Bulamadım.
(Devamı var i
290
Savfn
*0 Temmuz 1950
f
Belçikada kargaşalık
izahatı tatmin edici bulmuyor
çok vahim bir hal aldı
a
Batı Avrupanın müdafaası için
Brüksel, 29 (AP) — Sivil halkın a-y aklanmalarına karşı koymaktan bitkin bir hale gelmiş olnn Belçika polis ve jandarmasnıa /ardım etmek üzere hükümet dün askeri birlikleri hareke-
Paris Hususî Büromuz telgraf
• • • • •
Mısır Kıralı Faruk’la evleneceği rivayet olunan Neriman Sadak, Romada mütenekldren dolaşırken
Muhalefet, Başbakanın verdiği
Canlanan
Bediî FAİK
Irlncl Büyük Harbin ölü doğmuş “Cemiyeti Akvftm”ı İle, İkinci Harbin "Birleşmiş Mllle1ler’’inl birbirlerine yaklaştıran taraflar pek çoktur. Cenevre’deki cemiyet, İdeal mefhumlar üzerinde yan gelip yatarak, sulha susamışları ne derece acı bir hayal kırıklığına uğratmış ise, Lake Successe’dekl kıırııl ila, ayııı İdeal cambazlı klarlyl e oyalanarak, aynı hayal İnkisarına yol açmıştı.
Fakat Uzakşarkın Kore’sinde Anide vukua gelen hâdise, Birleşmiş Milletleri dudak bükerek seyre bnşlıyan İnsanlığın gözünü tekrar açtı. Bu. İhtimal Birleşmiş Milletler Kurulunun geçireceği son imtihan olacaktı. Cemiyeti Akvamın hu şekil denemelere Ve gözü İle seyre meraklı ile olnıı bağlarını glt-
B
mecali yoktu. Ama İkinci Harbin yavrusu hâlâ yaşıyordu, yaşadığına göre, ya üçüncü harbi dünya müstehzi bir kuruldu, yahut da, ağabeyi tikçe koparan bir teşekkül...
işte Türk Hükümetinin 4500 askerini rlne vermesi, hu itibarin çok mühimdir ümit râşclerl verecek değerdedir.
Bütün arzusuna rağmen Atlantik Paktına alınmamış, istediği Akdeniz paktı bir türlü yapılamamış, fakat bunlara mukabil Birleşmiş Milletler İdealine bağlı kalmış bir Türklyeden, insanlığın alacağı dersler olsa gerektir.
Kore’ye asker gönderme kararının formaliteleri üzerinde ünlü politikacılarımız tartışa dursunlar. Netice, Birleşmiş Milletlerin bir korkuluk olmaktan çıkarılması bakımından, göğüs kabartacak kırattadır.
Buna bir “harp taraftarlığı,, havası vermek İstlyen kızıl sıılhçulara. Birleşmiş Milletleri uyutmanın mı, yoksa uyandırmanın mı sulhseverlik olduğunu sormak lâzım!
Dünkü konkurlplklerde bir manla atlanışı
Gazetemizin bir kupa koyduğu
Konkuripik yarışlarına
dün Ayazağada başlandı
Müsabakalara bugün
puvanla
Dün Ayazağa Maslak yolu üzerinde Süvari Okulunun bulunduğu alanda yapılan 1950 İstanbul Yaz Konkuri-pıkieri oldukça kalabalık bir seyirci kütlesi önünde büyük bir intizamla yapılmıştır. Saat tam 17 de bütün bi nıciler atlariyle alana gelerek hakem heyetini selâmlamışlardır. istiklâl Marşını müteakip 1.20 yüksekliğindeki ilk yarışmaya Tahsip Engin. Ziya A-zak. Salih Koç. Cevdet Sümer, Bedri Büke girdiler. Neticede Yüzbaşı Ziya Azak (Güzel) isimli atla parkuru hatasız 1.13.09.10 da bitirerek birinci. Yüzbaşı Salih Koç lEimaz) isimli atla parkuru hatasız 1.17 de bitirerek ikinci, Üsteğmen Tahsin Engin (Altın) J-simli atla 4 fena puvanla 1.14.08.10 da bitirerek üçüncü oldu.
İkinci müsabakada 130 yüksekliğindeki yarışı Kemal özçellk Mennan Pasinh, Bedri Büke. Eyüp öncü. Saim Polatkan, Ekrem Birgörm girdiler Neticede Binbaşı Eyüp öncü (Leylâ) İsimli atla parkuru 4 fena
1.18.02.10 da bitirerek birinci. Yüzbaşı Ekrem Birgören (Zeybek) isimli atla parkuru 8 fena puvanla 1.11.08.10 da bitirerek İkinci. Yüzbaşı Kemal özçellk (Şahln)le parkura 8 fena puvanla bitirerek üçüncü oldu.
Günün üçüncü ve son müsabakası çok heyecanlı geçmiş ve Mennan Pa-sinli. Bedri Büke, Ziya Arak. Sairn Polatkan, Salâhaddin Orhon ve Eyüp öncünün girdiği müsabakada Yüzbaşı Salâhaddin Orhon (Akıncı) ile hatasız olarak parkuru 37.3.1Û saniyede bitirerek birinci. Binbaşı Eyüp Öniicü (Si-yok) İle parkuru hatasız olarak 40.08.10 saniyede bitirerek İkinci. Yüzbaşı Mennan Paslnl! (Ünal) İle 4 fena puvanla üçüncü oldu.
Bir çok tanınmış binicilerimizin de İştirak edeceği bugünkü müsabakalara yine aynı yerde saat 17 de devam edilecektir.
Bugünkü müsabakaların ehemmiyeti dolayıslyle günün son müsabakasında birinci gelecek biniciye "YENİ İSTANBUL" kupası hediye edilecektir.
Vedat ETENSEL
Transferde kulüp değiştiren oy uncu İri r
Transfer ayının son günlerinde de bir çok futbolcular kulüplerinden ayrılarak başka kulübe geçmişlerdir.
Boncuk Ömer ftstanbulspor), Metin (lstanbulspor), Salâhaddin (Vefa). Suphi (Vefa), Miebah (Diyarbakır). Şalapl (BJ K ). Zekerlya ve İsmet (Demirspor), Hüsnü (Vefa) Fenerbah-çeye*. Hikmet (Beykoz), Galip (Vefa) ve Bülent «Vefa) Gala tasar aya.; lamet (Vefa), Garbin (G.S.) Adalete, lsfen-dlyar (G.S.), Nuaret (F.B.) Vefaya; Recep 'Ankara), Kâmil ılst.Hpor) Beşlktaşa girmişlerdir.
Dün Vefa İdarecileri Bölgede kulüplerinden ayrılan bütün oyuncularının istifalarını geri aldırmak İçin uğraşmışlarsa da. transfer talimatnamesi mucibince istifaları geri aldırmak kabil olmamıştır.
Murat Güler, çarşambaya Manche Denizini geçecek
Calnls, 29 A A (AFP) — Türk yüzücüsü Murat Güler Manche Denizini geçmek İçin çarşambayı perşembeye bağlayan gece denize atılacaktır.
Bu teşebbüsü Chanci Yüznıc Kulu-
I
Birleşmiş Milletler emre nıuztarip İnsanlığa
e
de devam edilecek
serbest:
Nakkaş (M.S.) 1.06.5. 2)
1.10.5, 3) Kâmil Karadu-1.20.5.
bünün Calals’dekl delegesi Rason kontrol edecektir.
İstanbul yüzme birincilikleri
Dün Lldo Yüzme Havuzunda yapılan yüzme birincilikleri alâka ile takip edilmiş ve şu neticeler alınmıştır:
100 Metre
1) Nejat Lazo (M.S.) man (M.S.)
200 metre kurbağlama:
1) Süha Erler (Y.t.) 3.25.9, 2) tnal Tengizman (M.S.) 3.45.2, 3) t Kireççi (Y ÎJ 4.12.2.
1500 Metre:
Haldun Işmen (Y.t.) 24.18.1, 2) A Kent (MS.) 26.32.2.
4 x 200 baj’rak: 1) Modaspor 11.33 4, 2) Yüzme İhtisas 13 24. Birinci günde Modaspor 68, Yüzme ihtisas 47 puvan aldılar.
B. Amer karı n kızıl
Çine yolladığı mesaj
“Formoza üzerinde hiçbir hak iddia etmedik ve etmiyoruz”
VVashington. 29 A A. (United Press) — Resmi şahsiyetlerin belirttiklerine göre. Birleşik Amerika. Formoziıya karşı Amerikan durumunun Çin komünist liderlerince tamamen anlaşılmasını istemektedir.
Başkan Truman kongreye geçenlerde gönderdiği mesajda. Birleşik A- ' merlkarun Formoza topraklurına karşı herhangi bir emel beslemediğini belirtmiştir. Anlaşıldığı üzere, Başkan Trumanın mesajı kaleme alınmadan önce, Hindistanın Büyükelçisi Bayan Pandit, ileri gelen Amerikan şahsiyetleriyle bu mevzuda görüşmüştür. Filhakika, Formozayı istilâ maksadlyle komünistlerin girişeceği herhangi bir tecavüze karşı Formozayı koruması hususunda Balkan Trumanın yedinci filoya verdiği talimatın Çin komünistlerince yanlış tefsir edilmesi ihtimali HindiHtanı endişeye şevketmiş bulunuyordu.
Bayan Pandit. Birleşik Amerikanın Formozada toprak emelleri beslemediği yolunda Başkan Trumanın verdiği beyanatı, Peyping'deki Hint Büyükelçisi vasıtaslyle Hindistanın Çin komünist hükümetine bildireceğini açıklamıştır.
Formoza meselesi ve Birleşmiş Milletler
New-York, 29 (YÎRS) — Komünist "Daily Worker„ gazetesinin verdiği VVashingion menşeli bir habere göre Güvenlik Konseyinin 1 ağustostaki toplantısında, Rusya, Formoza meselesini bahis mevzuu edecektir.
Komünist gazetesine göre Amerika, donanmasına Formozayı komünist Çinlilere karşı korumak emri vermekle bir hata etmiştir ve bunun tepkilerinden şimdi çekinmektedir.
Gene aynı gazeteye göre Ingillzlcr ve Hintliler bu mevzuda Amerikayı tenkid etmektedirler.
Japonyada nüfus artımı
Tokyo, 29 AA. fAFP) — 1950 senesinin ilk dört ayı içinde Japonyada 800 bin kadar çocuk doğmuştur. Bu suretle bu «cne iki buçuk milyon çocuk doğmuş olacaktır.
Askerî birlikler, polis kuvvetlerine yardıma koşmak zorunda kaldı
"Churchill, daima isabetli konuşur”
Amiral Henderson, Avrupadaki durumu çok valıinı buluyor
New-York. 29 A.A. »United Press) — Son zamanlara kadar Doğu Atlantik ve Akdeniz filoları Başkomutan Yardımcısı bulunan Amiral George Henderson, cuma günü öğleden sonra Nexv-York Hava Meydanına gelmiştir. VVashington’a giden Amiral Henderson tâyin edileceği yeni vazife hususunda Deniz Harekât Dairesi Başkanı For-resıt Sherman’la görüşecektir.
Kendisine tevcih edilen sual üzerine Amiral Henderson, Pasifik’e tâyininin ihtimal dahilinde olduğunu açıklamıştır.
Küredeki vaziyetin umumi bir harbe lnkilâp edip edemiyeceğİ yolundaki suale Amiral Henderson şu şekilde cevap vermiştir:
"öyle olması mümkündür, zira vaziyet çok vahimdir.,,
Korede komünistler İstilâ hareketine giriştiği zaman Güney Korelilerin e-linde bulunan kuvvetlere nispetle Batılı devletlerin Avrupada daha zayıf oldukları yolunda Churchill’ln verdiği beyanatı yorumlayan Amiral Hender-son demiştir ki:
"Churchill daima İsabetli bir şekilde konuşur.,.
Bulgaristanın eski İstanbul Konsolosu
Pop Yordanof, Sofyada Polis Müdürlüğüne tâyin edildi Bulgarİstanın eski İstanbul Konsolosu Pop Yordanof, Sofya Polis Müdürlüğüne tayin olunmuştur. Bahsi geçen bu tayin îstanbuldaki hür Bulgar muhitinde telâş uyandırmıştır. Çünkü, bilindiği gibi, Yordanof, îstanbulda bulunduğu müddetçe Bulgar mültecileri hakkında kabil olan bütün malûmatı elde etmeğe çalış, inişti. Şimdi Sofya Polis Müdürlüğüne getirilen Yordanof’un. îstanbulda-
da
kulmaktadır.
Îstanbulda İken Yordanof. Komin-form’un. ileri gelen ajanlarından biri olarak telâkki olunuyordu.
Bulgar mültecilerinin Bulgaristna-kalan akraba ve yakınlarına kar-mislllemede bulunmasından kor.
■ 0
Türkiyenin Kore’ye asker göndermesi ve Sovyet görüşü

Bir Rus mecmuasına göre, Amerikan Senatörü P. C'ain diz çökerek Türklere yalvarmış !
denize dökecek-
bir Rus "mtişa-telgrafı yayınla.
Moskova. 29 (AP) — Sovyet ”E-deblyat” gazetesi bugünkü bir makalesinde: “Kore halk ordusu Ame. rikalı mütecavizleri tir” demiştir.
Gazete, Koredeki hidlnin” gönderdiği
mıştır. Bu haberde, Kuzey Kore kuv. vetlerinin bütün kesimlerde taarruza geçtikleri ve esas Amerikan ikmal üssü olan Pusan tlzerJne İlerlemekte oldukları iddia edilmiştir.
Edebiyat gazetesi, Türkiyenin Ko-reye asker göndermek teklifine de temasla şunları yazmıştır: ''Amerikalı senatör Harry P. Cain, Türk askerleri gönderilmesi için diz çöküp yalvarmıştır.”
—I-----
Batı Almanya polisi yüzde 10 arttırılıyor
Bonn, 28 A.A. «Rcutcrl — Umumiyetle iyi haber alan müttefik resmi şahsiyetlerinin bildirdiklerine göre, müttefik yüksek komiserleri Batı Almanya Hükümetine bugün bir mektup göndererek Batı Almanyadnkl polis kuvvetinin yüzde 10 nispetinde arttırılmasına müsaade etmiştir.
Dünyanın en büyük sirk çadırı yapılıyor
Chicago, 29 A.A. (United Press) — Chicago'da dünyanın en büyük sirk çadırı ısmarlnnmıştır. Bu çadırın yüksekliği 480, çapı 220 kadem olacaktır. 74.206 dolara mrılolacak çadır 15.000 seyirci alabilecektir.
Kazaen Amerikan
öldürülen Konsolosu
(AP) — McKieran
VVashlngton, 29
adlı bir Amerikan konsolos muavininin Komünist Çlnden Tlbete kaçmağa çalışırken Tibet sınır muhafızları tarafından öldürüldüğü bugün Bakanlığından bildirilmiştir.
Dışişleri
Kunduzun inadı
(United Dairesi,
Wİcombo Church, 29 A A. Press) — Buradaki Yollar altı aydan beri civardaki kunduzlarla mücadele halindedir. 5 eni yapılan vol yakınında kunduzların yaptıkları barajın suları yolu tahrip etmekte, yol dairesi müteaddit defalar barajı yıktırdığı halde kunduzlar tekrar aynı barajı meydana gel irmektedirler.


te geçirmiştir.
İngiliz ordusu kıyafetlno müşabih hâki elbiseli Belçika askerleri münakale merkezlerini) el koymuşlar ve sokaklarda polisin yerini almışlardır. Diğer taraftan teyld edilmemiş olan haberlere göre. Almanyadakl Belçika işgal bölgesinden yardımcı kuvvetlerin gönderilmesi istenmiş bulunmaktadır.
Tüfek ve makineli tüfeklerle teçhiz edilmiş Jandarmalar çelik sanayii merkezlerini ve kömür madenlerini muhafaza etmektedirler. Bunlar. Başbakan Duvieusart’ın Belçika İşçisinin hayat vasıtalarının tahrip edilmesine müsaade edemlyeceğl hususundaki teminatını verine getirmek için beklemektedirler.
Başbakanın dün akşamki radyo konuşmasında bir anlaşma kapısının tamamen kapanmamış olduğunu bildirmesine rağmen, siyasi çevreler, bu kadar geniş bir hareket karşısında Kiralın durumunu değiştirmesinin mümkün olduğunu söylemektedirler.
Sosyalistler, Leopold tahttan feragat ettiği takdirde grevlerine son vereceklerini belirtmişlerdir.
Brüksel de dün gece suvar! müfrezelerinin at nalları akisler yaratmıştır.
Llege’de de ayaklanma olduğu bildirilmektedir. Orada Leopold aleyhtarları jandarmanın elinden silâhını almaya kalkmışlar ve süngü takan Jandarma halktan altı kişiyi yaralamıştır. Sonradan göz yaşartan bombalar ve hafif bombalar kullanılmış, bir kişi ağır yaralanmıştır.
Bu arada. Leopold aleyhtarları Flan-dres bölgesinde kendilerini kuvvetlendirmektedirler ki, bu bölge Kıral taraftarıdır.
Yarım milyon Belçikalı grev halindedir.
30 tümenlik bir ordu kurulacak
Bu ordu, Batı Almanyadaki
Almanyanm da silâhlanarak bu orduya katılması isteniyor
merikan birlikleriyle takviye edilecek.
Paris. 29 (Husus! Büromuzdan) — Büyük Fransız ajanslarından birinin en iyi siyasi muharrirlerinden biri bugün. Fransız Parlâmentosunun meşgul olduğu dağınık işlerle ve teferruatla. endişe içinde bulunan milletin neticelenmesini sabırsızlıkla beklediği askeri ve sosyal emniyet meseleleri a-rasında mühim farklar bulunduğunu söylemekte idi.
Hükümet, umum! olarak Avrupanın ve bu arada bilhassa Fransanın silâhlanması mevzuunu ciddiyetle ele almış olmakla beraber. Başbakan Ple-ven. silâhlanmanın mali kısmını temin etmek üzere henüz hiç bir karar almamıştır. Çünkü yeni askeri masrafların, hnzırlanmakta olan milletlerarası plân vasıtasiylo nasıl ve ne miktar kapatılacağını bilmemektedir.
Londrada toplanmış bulunan Atlantik Paktı Yardımcı Komitesi konferansında şimdi bu mesele görüşülüyor. Fransa bu konferansta. Avrupa müdafaasını kuvvetlendirmek üzere
Bir uçak
kazası
• •
Yukarıdaki re»lın, bir hortumun nıoydıuıu gvilşlııi ve söuüşünü tevhit ctıuek tedlr
Brezilya’da düşen bir uçağın
43 yolcusu da öldü
Rlo do Jnneiro, 29 (AP) — Brezilyanın Constellation tipi bir uçağı dün Porto Allegro civarında düşmüş ve muhtemel olarak 49 kişi Ölmüştür.
Uçakta 43 yolcu ve 6 mürettebat bulunuyordu. Bunların biri hariç hepsinin Brezilyalı olduğu sanılmaktadır.
Uçak Panalr do Brazll Şirketine a-Ittlr. Bir habere göre uçak düşmeden evvel 90 dakika müddetle havada daire çizmiştir. Uçağın bir yüksek gerilim havai elektrik hattına çarpması mümkün görülmektedir.
Asılsız bir
Sofya Elçiliğimiz kâtipleri vazifelerine devam ediyorlar
Ankara, 20 (A.A.) — Sofya Elçiliğimiz Başkatibi Mehmet Aşık’ın Bulgar makamlarınca Bulgarlatam on beş gün zarfında terke İcbar edil, digine ve mumaileyhin îstnnbııla vasıl olduğuna dair gazetelerde bir haber görülmüştür. Bu hususta malûmatına müracaat olunan Dışişleri Bakanlığı, Mehmet Aşık’ın Sofya Elçiliğimiz Başkâtibi olmayıp mahalli kAtip.tercüman olduğunu, Elçiliğimiz kâtiplerinden hiç birinin Bulgaristan nı terke davet edilmediğini tavzih etmiştir.
Dünya İzcileri Isveçte toplantı yapıyorlar
Stockholm, 29 (A A ) — 11 millete mensup 10.000 kadar İzci Stockholmun 60 kilometre güneyinde bulunan adalardan birinde kamp kurmuştur. 21 temmuzda bnşlıyan bu kamp ayın 31 İne kadar devam edecektir. Burada büyük bir sirk çadırı yemekhane vazifesini görmektedir. Ordu IstihkAm birlikleri de kampın bulunduğu ada ile kara arasında muvakkat bir köprü kurmuşlardır.


müşterek bir meblâğın ortaya konulmasını teklif ediyor, Son içtimalarda da bu tezin desteklendiği görülüyor.
Fakat Komiteye başkanlık eden A-merikan delegesi Spofford'un bütün gayretlerine rağmen, hâlâ müspet bir neticeye varılmamıştır. Atlantik Konseyinde, Fransız daimi delegesi Herve Alphand, bu fikri sarahatle ve hararetle müdafaa etmiş ve diğer azalar tarafından da tasviple karşılanmıştır. Düşünülen bu umumi ve müşterek meblâğa, her memleket kendi imkânları nispetinde iştirak edecektir.
Fransız umumi efkârı, kâğıt üzerinde kalmamak ve hakiki emniyetin temin edildiğini görmek şartiyle, büyük fedakârlıklar yapmağa hazırdır Bu hususta halk, Hükümetten ileri gitmekte ve Avrupanın vakit kaybetmeden kuvvetlerini bir araya getirmesini isteyen Amerikan fikrini tutmaktadır. Avrupa kendi müdafaasını sağlama bağlayabilirse, Amerika da U-z&kdoğudaki vaziyetle daha serbest ve daha ciddi şekilde meşgul olabilecektir.
Malî. İktisadi ve siyasî sahadaki müphem ve tereddütlü duruma rağmen, Fransız ve ecnebi müşahitler, yakın bir zamanda Fransada ve bütün Batı Avrupa memleketlerinde askerlik


l g 1 1 * 1 § § 1

M *
t Vş

C. H. Partisi Genel Sekreteri, dün yaptığı basın toplantısında Menderese uzun bir cevap verdi
Ankara. 29 ı Hususi muhabirimizden! _ C H P. Genel Sekreter! Kasım Gülek. Başbakanın izahatına cevap vermek üzere dün yaptığı hasın toplantısında aşağıdaki konuşmayı yapmıştır:
Sayın Başbakanın beyanatında tarafımızdan açıklanmaya muhtaç noktalar vardır. Ezcümle:
1 — Hükümetçe verilen kararın harp kararı olmadığını söyliyen sayın Menderes yanılmaktadır Zira dünyanın hir köşesinde muntazam askeri kıtalarla bozulun sulhu tekrar tesis İçin girişilen silâhlı çarpışmaya harpten başka bir ad verilemez. Mesele, karşılıklı cepheler halinle çarpışmalar yapılıp yapılmadığıdır. Böyle çarpışmalara devletler ve milletlerarası uzuvlar, meselâ Birleşmiş Milletler katilınca bunun adı sadece harptir.
2 — Hükümet, bin defa İcap etse yine kararını bu tarzda vereceğini söylüyor. Bunun takdiri kendilerine aittir. Yalnız bu çeşit kararları Hükümet mİ verir. Büyük Millet Meclisi mi? tş. bu noktayı aydınlatmaya bağlıdır. Bizim kanaatimizce bu türlü kararları almak salâhiyetini Türk Anayasası yalnız Büyük Meclise vermiştir.
3 — Savın Başbakan kendileri muhalefette İken neler yaptıklarını tekrarlamıştır. D.P. muhalefette iken ne yaptı, bugün muhalif olan C.H.P. nasıl hareket ediyor? Bunun takdirini karşılıklı olarak vatandaşlara bıraksak daha iyi ederiz.
Yalnız sayın Menderesin kendilerinin irticadan medet ummadıkları hakkındaki beyanlarını günün realiteleri ile karşılaştırmak faydalı olur.
4 — Sayın Başbakan Kore hakkın-dakl kararın esası hakkında partimizin fikrini Öğrenmek istiyor. Bu fikri İki gün Önce yaptığım beyanatta a-çıklamıştım. Maamafih Başbakanı memnun etmek İçin tekrar edeyim : C.H.P. bütün dünya barışının bir kül


hizmeti müddetinin uzatılacağını katiyetle iddia etmekten geri kalmıyorlar. Diğer taraftan, Almanyanm da tedrici şekilde silahlanmasının, yalnız önüne geçilmez bir ihtiyaç değil, lüzumlu. zarurî bir mesele olduğu düşünülüyor. Fransa ve Almanya, ergeç muazzam tümenlere sahip olmak mecburiyetindedirler.
Londradaki Yardımcı Komite toplantısında. Atlantik Paktı Devletleri Dışişleri Bakanlarının raporları inceden inceye tetkik ediliyor, bu raporlarda, Batı Avrupa milletlerinin derhal 30 tümenlik bir ordu hazırlamaları istenmektedir.
Şimdi büyük adımlarla, Avrupada üslenen bir Batı milletleri ordusunun kurulmasına doğru gidiliyor. Bu ordunun, esasen Almanyada bulunan A-merikan birliklerinin de İştirakiyle takviyesi lâzım geldiği söyleniyor. U-mumi bir müdafaa plânı çerçevesi içinde, bu ordunun bir cüzünü teşkil eden muhtelif milletlere sarih ve kati vazifeler verileceği anlaşılıyor.
Fransa, malî bakımdan kendi hissesine düşeni yapmağa hazır olup 1951 müdafaa ve harp bütçesi olarak 500 milyar frank ayıracaktır. Barbakan Pleven, milletin bunu kaldırabileceğini söylemiştir.


olarak ete alınmasını, umum! bir sulh cephesi kurulmasını, müşterek ve u-muml korunma plânları yapılmasını İstiyor. Kore harbi göstermiştir kİ, devletler yapacakları yardımı kendi başlarına tâyin ettikleri zaman bu yardımlar ehemmiyetsiz oluyor, hem de bazı devletler kendi bünyelerine nispetle fazla yük altına girmek durumunda kalıyor. Türkiye. 4500 asker vermekle yardıma başlarken ondan çok daha zengin ve fazla nüfuslu ve daha az tehlikeye maruz devletlerin sembolik denecek yardımlarla iktifayı münasip görmeleri İse, ayrıca dikkate değer bir va.uadır.
Hükümetin Birleşmiş Milletlerle silâhlı yardım hususunda istişarece hakkı vardır. Ne için hiç bir istişareye lüzum görmeden kendiliğinden 4500 asker göndermeye karar vermiştir.
Bizim öne sürdüğümüz müşterek plân ve müşterek genelkurmay fikrini Birleşmiş Milletlere telkin etse bundan memleketimiz zarar mı, fayda mı görürdü.
5 — C.H.P nln Türkiyenin karşısında bulunduğu tehlikenin ehemmiyetini ve 4500 askerin kuvvetimizi eksiltip ekslltmiyeceğini bilmesi lâzımdır. Çünkü İki ay evveline kadar İktidarda idiler diyen sayın Menderese vereceğimiz cevap şudur:
“Evet iki ay evveline kadar biz iktidarda İdik, bizim İktidarda bulunduğumuz zamanki tehlike ve emniyet durumu değişmemiş İse. o zaman a-çıkça söyllyebillrlz ki; Türkiye 4500 kişiyi göndermekle kendi emniyetini azaltmış olacaktır. Başbakan 4500 kişinin 400 binlik bir ordudan eksilmesine pek ehemmiyet vermez görünüyor. Biz bu hususta kendisiyle aynı şekilde düşünmüyoruz. 1000 askerin bile büyük değeri olduğunu, bir emniyetsizlik dünyası İçerisinde yaşadığımızı unutamayız.
6 — Meclisi toplamaya ne İçin lüzum görmediklerini izah için Başbakan Birleşmiş Milletler Anayasasını ve Trygve Lie'nin ilk telgraflarının 30 haziranda Meclis kürusünde okunmasını ele alıyor. Halbuki Birleşmiş Milletler Anayasasında asker göndermeyi mecburî kılan bir taahhüt yoktur. bilâkis 43 üncü maddede İşaret edilen mahsus anlaşmalar henüz yapılmadığı için yapılacak maddî yardım ve bu meynnda silâhlı kuvvet yardımı her üye devletin kendi takdirine bırakılmıştır.
TryRrve Lie’nln ilk telgrafına verilen cevabı tasvip etmekle Meclis 4500 kişi göndermek hususunda Hükümete yetki vermiştir diyebilmek sayın Menderes için mümkün olmuştur. Fakat bizim hukuk ve anayasa anlayışımız bunu mümkün görmemektedir.
Başbakan (Meselenin hiç bir noktası Meclisin meçhulü kalmamıştır) diyor. 4500 asker gönderileceğinden Meclisin haberi yoktur ve muvafakati alnımamıştır. 4500 askeri Kore cephesine göndermek pek ehemmiyetsiz teferruattan mıdır? Bir an için aksi kabul edilse dahi hâdisenin ehemmiyeti ve doğurması muhtemel neticeler Meclisin tasvibini zaruri kılardı.
7 — Dış politika meselelerinde iki parti arasında beraberlik çok faydalı hattâ zaruridir. Fakat dış politikada birlik, muhalefete mühim dış meseleler hakkında bilgi vermek ve kararlar alınırken istişare etmekle olur. Bu gibi hallerde muhalefetle İstişare Hükümetin vazifesidir. Başbakanın C.H.P. den evvelden haberdar olmadığı, beğenmediği, acele ve sakat bulduğu bir kararda beraberlik istemeye hakkı yoktur. Biz inanmadan I-nandık diyemeyiz. Kendileri muhalefette iken CH P. nin takip ettiği dış politikaya inanmadan mı beraberlik ilân ettiler?
Bununla beraber, sayın Başbakanın bundan sonra bu istişarelerde muhalefeti tatmin edeceği hakkındaki sözünü demokrasi hayatımızda güzel geleneklerin inkişafı adına memnunlukla karşıladık.
8 — Başbakan, Avrupa Konseyi toplantısına C.H.P. Meclis Grupunun İştirak etmeyişinden bahsetmiştir. Fakat bunun sebebini meskût geçmiştir. C.H.P. Milletvekilleri üzerlerinde tutanaklarını Seçim Kanununa aykırı olarak tahkike tâbi tutmak tehdidi devam ettirilirken böyle bir toplantıda milletvekili sıfatiyle bulunmaya imkân görmemişlerdir.
9 — Eski iktidarın mühim mevkilerinde komünistleri himaye etmiş şahsiyetler bulunduğu İsnadına gelince, Başbakanın bu derece insafsız konuşmasını üzüntü ile, bu isnadı katiyetle reddederiz.
10 — Biz askerlerimizin mutlaka kendi coğrafi hudutları içinde vazife göreceğini söylemedik. Hudut dışına asker şevketine kararının Meclise tasdik ettirilmemesini sakat bulduğumuzu söyledik ve bunda ısrar ediyoruz.
Sayın Menderesin sözlerimizi ve yazılarımızı tam ifadeleriyle almayıp tehdit İçin vesileler araması ise demokrasiyi takviye ve geliştirmek iddiasında bulunanların gerçek niyetleri hakkında şüpheler uyandırmaktadır.

Amerikada V. 2 roket tecrübeleri
Cocoa (Florida) 29 A A. (United Press) — Amerikan yapısı daha küçük bir roket taşıyan Alman V—2 roketinin İkinci tecrübesi dün burada yapılmıştır. V—2 küçük rokoti salıvermeden evvel saatte âzami 2727 millik bir sürate erişmiştir. Küçük roketin sürati gizli tutulmaktadır.
îkl mermi atıldıktan 63 saniye sonra 11.7 millik bir yükseklik yapmışlardır. V—2 atış yerinden 70 millik bir mesafede denize düşmüştür.
Hava kuvvetleri mensupları atış ve ayrılmanın mükemmel cereyan etmiş olduğunu söylemişlerdir.
( ---------—
TAHSİL KUPONU
?
y

1 aralık 1950 do çekilecek büyük kurunuza iştirak İçin a-şağıdtıkl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası &-labllecckslnlz.


Tafsilatını her puzAr günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.

Yeni İstanbul’un
KUPONU




7
9

Bayta 4
• l •
E
L E
KET
YAZIL
i
A
R I
E S K
Arkadaşım:
E II
■ II
Bir
e-
"Göreceksin, dodh oranın bir şl, Ankarada da. îstanhulda da yok Adeta bir Cennet bahçesi..,,
Arabamız. Akabaşı caddesinden ■ola doğru dönüp Devlet Demiryollarının lojmanlar, lokaller, güreş «a-lonlariyle «üslenmiş bölgesine geçerken, kendimi; bir Cennet bahçesine girişindi uhrevî muaşeret ve Adabına ayarlamak ister gibi bir ruh zâ-fına kaptırmış gibiydim.
Vakit akşamdı. Toplantı evi denilen yeni lokalin, yeni bahçesinde de bir garden parti veriliyordu. Müşahedemi, böyle bir eğlence anına tesadüf ettirmekle. Cennetin yalnız dekorunu değil, hurileri, gılmanlarını, hattâ i fA-slk-ı mehcurlannı) da, objektifimin altına almış olacaktım. İleriden, kadrosu şişkin bir cazın böğüren. hıçkıran, kahkahalnşan ve birden bire İncelen sesleri geliyor, yeşil bulvarın iki tarafındaki akasyalar, bu diyarın ebedi mihmandarları gibi misafirleri selâmlıyordu, Kapının önüne «ıralanmış elli kadar otomobilin arasından süzülerek müstahzar bir hayretle içeriye daldım. Bahçede, en az bin beş yüz kişi vardı. Ve bu bin beş yüz kişi, geniş, düzgün, çiçeklerle süslü masaların etrafını İşgal etmiş, rahat rahat oturuyor, Ameri-kanbara gitmeden, içkilerini içiyor, pastalarım ylyebiliyorlardı. Daha İlk bakışta arkadaşıma hak verdim; burası, gerçekten bir Cennet bahçesi idi. Maharetli ve sihirbaz bir el, bu bahçenin her karış toprağına başka bir desen, başka bir güzellik ve renk vermişti. Gözüme İlk ilişen, daha doğrusu, dikkatimi üstüne Uk çeken şey, bir havuzun göbeğine kurulmuş olan pist oldu. Pardon, pist değil, bir dan», raks ve Ahenk adası!. Vasati yüz elli çiftin cilâlı sathında, ferah ferah oynayabileceği bu adacık, beton bir daire halinde yapılmış ve İ-kinoi bir su dairesi de. onu tıpkı bir kavsi kuzah gibi çevirmişti. Çiftler, piste çıkmak İçin mini mini ve zarif köprülerden geçiyor, dansederken de ■uya düşmek endişesi ile gayet dikkatli davranıyorlardı. Bir taraftan, bahçenin en hâkim noktasında, raksla müzik saltanatının tahtgâhında yer alan cazbandın hoplatıcı nağmeleri havaya dağılıyor, diğer taraftan kadın seslerine su sesleri karışıyor, «ular, köpük köpük, mini mini ehramlar, mahrutlar halinde, fışkırıyor, dem dem, havada, tarife sığmaz penbe, yeşil, mor renkli şekiller çiziyordu.
Şüphesiz ki. bu akşam, kıraç ve kurak yaylânın şu bucağında. Eskişehir adlı ziraat, sanayi ve ticaret merkezinde, bir nevi güzellik, ahenk ve şetaret mitingi vardı. Tanrının bir tek gününde, en zahmetli Özentilerle elde edilen bu nefis hayatı, hiç kimsenin çok görmesine de İmkân yoktu. Tamam on iki ay, ya bir tezgâh başında, ya bir kurak tarlada, ya bir atölyede, asık bir suratla çalışan, didinen ve hırpalanan Eskişehirli için, şu toplu eğlence, eski zamanın (Tevzii mükâfatı törenine de benziyordu. Ben, alnından hiçbir vakit sıcak terler eksilmiyen bir şehrin bu müstesna tebessümünü derin bir şükranla temaşadan kendimi alamadım. Evet, dünya, yalnız bir cefa, hicran ve ıstırap imalâthanesi değildir. Neşe, ağlayan ruhun ipek mendili ve şetaret, yorgun kafanın dinlenme yastığıdır. Çahşkap Eskişehirliyi senede bir değil, yüz defa, şu kahkaha, müzik, nur ve kevser şelâlesi altında serinlerken görmenin muhakkak ki, insan! bir hazzı vardır.
girerek, yahut ço-tutarak fabrıkası-parça havalanacak, tenis ve bir futbol
cennet
bahçesi
Yazan : Faruk Şükrü YERSEL
lan yoktur. Paha ileri yeyim; Günden güne deki Eskişohirin. mevcut mine rağmen, henüz modern bir eşyayı ticariye nnbarı ve kâfi derecede rampası yoktur. 5 martta su felâketinde evleri yıkılmış ve hâlâ vagonlarda barınan yüzlerce işçinin yeni meskenlere kavuşabilmeleri için çare ve tedbir arayan bir tek fert yoktur. Ve bunlara mukabil. Devlet Demiryolları Eskişehir fabrikalarının. Cennet bahçesi diye tavsif edilen lüks bir lokali vardır!.
giderek söyll-İnkişaf halin-dlnamiz-
Acı hakikatlerin kafamda sefil bir belûgatle konuşmasına dayana n\ıyu-rak, gözlerimi, zarif ve fettan havuz-
dan fışkıran sulara iliktim. Kendimi avutmak ve aldatmak İstiyordum. Fakat ne yazık ki, manzaranın güzelliği ve bahçeyi dolduran yıırddaş. larımın masum şataretleri de beni, mağmum realiteden uzaklaştıramadı,,. Plânsız ve programsız bir endüstrinin etatizml nasıl yaraladığını öğrenmek lstlyenler, bu nevi işletmelerdeki tezat ve tenakuzları birer birer görmeli ve yarınki inkişafımızın milli İstikametini ona göre tâyin etmelidirler. ,
İdarenin İşletme kısımlarını, ha«-tahaneyi ve diğer tesisleri birer birer gezerek, bu mevzuu biraz daha de. rlnden tahlile çalışacağım.
Porsuktan bir görünü»
w
Hyperbolc kimli af (ortada) Aacot at yarışlarında birinci gelirken
30 Tommuî 1950
U4« *
S?
Esklşehlrde silolardan biri
Yeni televizyon ve radyo merkezi
Büyük Britanyanın yeni ve radyo merkeziyle ilgili tan bazdan açıklanmıştır.
televizyon teferruat-
Bu merkez Londra m n
Whlte Clty’de 5 hektarlık bir arazide kurulmakta olup, 5 ilâ .5 milyon ster-lingc çıkacağı tahmin edilmiştir.
batısında
Yeni Sitenin başlıca hususiyeti muazzam bir soru İşareti şeklindeki çok katlı merkezî yapı veya binalar n»(-kudur. BBC’nln teknik müşavirleri, mimar Mr. Graham DaWbarn’ın plânlarını onaylarken, bundan mimarî bir şaheser şeklinde bahsetmişlerdir
Sanat hareketleri
Ankarada
ikinci
sergisini açtı

Ankarada yeni bir ressam, sanat
Alemimize katılmış oluyor. Bu, İhsan Cemal Karaburçak'tır,
Geçen ■ene mart ayında, Karpiç lokantasında İlk şnhs! sergisini açmış bulunan sanatkâr üzerinde bilhassa duruşumuzun sebebi, kendisinin re-sime geç gelmiş, fakat Ömürlerini bu vadide ■arfetmlş olanlar arasına girebilmiş olmasındadır. Filhakika. İhsan Cemal Karaburçak bugün 58 yaşındadır» Resim mefhumuna uygun ve hakiki faaliyetine beş altı yıl evvel başlamıştır. Ondan evvel resimle alâkası bir amatör hevesinden ileri gitmiyordu. va on altı sene
bu heves onda onbeş, evvel başlamıştır.
kadar İhsan Cemal Ka-

rf

A \
W-
»
»X
V-'i







/i

I
I*

t
4

'A
A


z
»4e*

•■h
• (•

*
«TtZ






O zamana
raburçak musiki 1le meşgul olurdu ve 1932 yılında da gazeteciliğe intisap etmişti. Daha önceleri P.T.T. idaresinde yüksek memuriyetlere kadar yükselmişti.
Ressamın bir hususiyeti, şimdiye kadar resim tahsili yapmamış ve hiç bir atölyede çalışmamış olmasındadır. Gazeteciliğe intisabından evvel Pa-rlste bulunduğu esnada müzeleri, resim galerilerini gezerken kendisinde bu sanata karşı ânl bir temayül hisseden İhsan Cemal Karaburçak bir takım kitaplar tedarik etmiş, kendi kendine çalışmak teşebbüslerine girişmiştir. Bir müddet sonra, bu kitapların ancak bazı pratik usuller öğrettiğini, '‘«anat” çerçevesi içine giremediğini müşahede ederek, kendi İmkânlarına müracaat lüzumunu hissetmiş ve kendi kendini yaratmıştır.
Geçen aeneki İlk «ergisiyle dikkati celbeden re«««m, bu «ene yine Ankarada açtığı ve bayramda kapanmış bulunan sergisiyle, kendisine tanınmış sanatkârlarımız arasında bir yer temin etmek yoluna girmiştir. Musiki İle yakından meşgul olması, Avrupa müzelerinde bir çok üstadın eserlerini alâka ile tetkik etmesi ve umumi kültürü. Ihsan Cemal Karaburçak’ın kaybettiği «eneleri telâfi etmesine yardım etmekle kalmıyarak resme sonradan başlayanların hemen dalma getirdikleri hassasiyet ve «afiyetle birleşlnce, kendisine bir hususiyet vermiştir.
Sanatkârın eserlerinde, zamanımızın en meşhur ressamlarının tesirleri görülüyor. Lâkin bu tesirler tefsir ve hazmedilmiş, şahsi süzgeçten geçirilerek birer ibda seviyesine yükseltilmiştir.
İhsan Cemal Karnburçak’ın, bu 53 yaşındaki genç ressamın, îstanhulda da bir sergi açmasını temenni ederiz.
fa
, • • I *• ' fe, "r .*,(• > ’ f t > A • . 9 9 •
Öğrenmek. ihtiyacında olduğumuz herşey
Hicri 19 5 0 TEMMUZ 30 Pazar Rumi
Şev v âl 15 1369 Tem 17 1366
VAKİT VASATI EZA NI
Güneş 5.52 9.23 . . ■-
öne 13.20 4.52
tklndl 17 16 8.47
Ak;;n m 20 28 12.00
Yatsı 22 18 1.50
1 msâ k 3.5Î 7.2'!
15 55 S A S. (İskandinav) Oslo. Kopenhag. Hamburg, Frankfurt. Münih, Roma,
— 16 00 DHY (Türk)
drn — 18 15 DHY.
Bursa dan. — 18.35
(Türk) Ankarudan.








•A







>


’İf

v.






i
4

HİKÂYE
ölüm Dok-
Mey
(Jnıı-
2
1 - Gönüllü
S I N E M A L A
2
Vadiler HAklmt, BAM. 1 - Senfoni-2 — Tonuıtnn Cani
143595) 1 — Gece
Atinadnn. tzmlr-(Tıirlc) D H Y.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR

rt • '
* V
« *



Rensamın yaptığı
portrelerdin bîri
Bugün M yağında
• 5

y •
*
bulunan Reıaam L
Cemal Kars burç a.
fin bir peyzajı

amet
Yazan: Rahlndraoath TA GÖRE
Çevireni N.K.
2 — Korkusuz Reis. 3 — Tekrar Edilen Sahne.
HALK 1 — Ali Baba Kırk Haramiler 2 — Yarışlar Kıralı
3 — Korkunç Ev .
İSTANBUL (22,167) 1 -Akıncıları. 2 — Fedakar tor.
KISMET (26654) 1 - Er elanı, 2 • Kıvırcık Paşa, MARMARA (2C800) 1 — tulmaz Şarkı (Renkli). Kanunsuz Sokak.
MİLLÎ (22962) ı - işkence Diyarı. 2 — Vatan Kahramanı. TURAN (22127»
Kahraman. 2 — Şehrnzadm Do-
ftuşu 3 — Kahramanın Inthcn-mı (Türkçe).
1ENİ (Bakırköy 16-126) 1 Birleşen Kalpler. 2 — Kaplan lar Kırnllçe»!.
KADIKÖY CİHETİ
HİLE (60112) 1 - Yılan Kadın. 2 — Tarznnın intikamı.
OPERA (6082lı 1 - Harov Ku mnrbnzı 2 — Ormanlar Hâkimi.
SÜREYYA 00862) 1 — Hini
Kaplanı 2 — En Güzel Hayalimi,
ANKARA
Boston. New-York’a. —
(Türk> lakende-
9.45 D H Y. (Türk) Bursava. — 050 D.H.Y. (Türk) tzmlrc 10.00 D H.Y. (Türk) Balıkc-»ırc. — 13.00 K.L.M. ıHolârula) Roma. Amfltcrdnma, — 15.Ş0 P. A A (Amerikan) Brüksel. Londra,
15.35 D.H Y.
run. Adana. Ankarava. — 16 00 D H Y. (Türk) Izrnire. — 17 25 S.A S. (İskandinav) Atina. Roma. Münih. Fıanlcfurt. Hamburg. Kopenhag» Osloya. — 18.15 D H Y. (Türk) Bııraayn.l 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankara-
ya»
GELECEK OLAN VVPCKLAK
11.00 Cumhuriyet, K fi i adenizden. — 12.30 Sus. Mııdanya-dan. — 16 30 Kndeş. tr.mirdon. — 22.00 Af ara kaz. Mudanyadan.
İSTANBUL RADYOSU:
12.57 Açılış ve programlar.— 13,00 Haberler. — 13.15 Sevilmiş piyano eserleri (pl). — 13 30 Dan» müziği (pl). — 13 50 Serbest »aat. — 14.00 Saz eserleri. şarkı ve türküler — 14 45 Karışık hafif müzik (pl). 15.00 Konçerto. — 15 45 Dans müziği (pl). — 16.00 Programlar ve kapanış.
17 57 Açılış ve programlar. — 18.00 Akşam konaerl ıpl). —
18 30 Dana müziği. — 19.00 Haberler. — 19 15 İstanbul haberleri. — 19,20 Valeler (pl). —
19 30 Saz eserleri, şarkı ve tür-
küler. — 20 15 Claude Tornhlllc orkestrasından dana müziği (pl.ı, — 20.30 Bir dans meselesi - Radyofonik temsil. —2100 Hafif ara müziği — 21 05 Spor hasbihAİleri. 21 2ü Fasıl heyeti konaerl "BcatenlgAr... — 22.00 Dinleyici iatcklcrl. — 22.45 Haberler. — 23.00 Dana müziği
(pli. — 23.30 Hafif gece müziği (pl), — 24.00 Program ve
kapanış.
İtibarı olmıyan; Tenkis. 4 — îyl; Vazife; Tersi dini törenin dörtt» üçü. — 5 — Tersi takat; Defter. 6 — Yadedilen; Ş«n. 7 — Eki et; Bir ressamımızın soyadı; îşnret sıfatı. 8 — A-İât. 9 — Çoğalma; Terni açık olarak. 10 — Kalemle siyahlaştıran.
ESKİ ve zengin bir ailenin kızı olan Guri. nazlı büyütülmüş güzel bir kadındı. Kocası Pareş. kendi gayretiyle, sıkıntılı bir va. ziyetten yeni kurtulmuştu. Pareş fakır bulunduğu müddetçe Guri-nin ana ve babası kızlarının yoksulluk çekmesine razı olmıyarak evlerinde alıkoydular. İşte bu sebeple Guri, kocasının evine döndüğü vakit gençliğini az çok kaybetmiş bulunuyordu. Zaten Pareş de onun, kendi öz karısı olduğuna bir türlü akıl yatıramamıştı. Batının ufak bir kasabasında avukatlık etmekte olup yanında yakın akrabasından kimsesi de yoktu. Bütün düşüncelerini karısı ü-zerlne teksif etmişti; o kadar ki bazan. muhakeme henüz bitmeden eve döndüğü olurdu, ilk zeu manlar Guri bu ansızın dönüşleri pek anlayamadı. Bazan da erkek hizmetçilerden birine sebepsiz yol verirdi; zaten hiç birinden uzun zaman hoşlandığı görülmezdi. Guri’nin bunların birinden işe yarar diye ayrılmamak istemesi, o-nun derhal kovulmasına sebep teşkil ederdi Guri bu hareket karşısında kırılır, fakat onun kırgınlığı dahi kocasının o garip hu. yunu büsbütün şiddetlendirdi.
■ordu.
Guri haykırarak cevap verdi:
— Evimde uğradığım hakaretlerden kurtarın beni. Müsaade e-dln de kendimi yalnız sızın hizmetinize hasredeyim.
Sıvanı kadını ağır sözlerle tekdir ettikten sonra evine gönderdi. Fakat okumağa devam edebildiğine pek emin değilim.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR
Tııkarıdan nyaftı:
Meseleyi bu zaviyeden tetkik ve mütalâa ettikçe, ben de kendimi aynı atmosfer altında mestolmaktan kurtaramadım. Fakat benim buraya gelişimin bir de vazife cephesi bulunduğunu hatırlayınca gözlerimi gayri İhtiyarî, bahçenin dışında kalan sinsi tesislere çevirdim. Evet, burası, içinde üç beş bin işçi çalışan bir fabrikanın eğlenti ve toplantı yeri idi, Memleketimizde yeni doğmuş sosyal bir fikre göre de, iş yerlerinin yanı-bâşmda yorgun işçileri dinlendirecek park, sinema ve lokallerin bulunması icap ediyordu, İşçi, sekiz saatlik bir çalışmadan sonra yüzünü, gözünü yıkayacak. elbisesini değiştirecek, ya karısının koluna cuğunun elinden nın parkında bir sportmense bir
maçı yapacak, değilse, bu lokalde iki bardak bira içecek, sonra kavuştuğu istikrar ve refahın derin huzur zevki ile evine dönecekti... Fakat hangi İşçi?.. Ayda en çok iki yüz ve en az yetmiş beş lira alarak beş nüfusun rızkını temine hayatını vakfeden insan mı? Onun bu cennet bahçesi ile alâkası nedir ki?.. İster idare ve İster atölye personeline mensup olsunlar, diyebilirim kİ, hiç bir memur ve müstahdem, bu şâhâne ve muhteşem bahçenin dekoru ile mütenasip bir müşteri kalitesi arzedemez!. Kaldı kİ. bunlann henüz bir prevantoryumları yoktur, sanatoryumları yoktur. Hareket dairesi mensuplarının konforlu ve sağlık şartlarını cârni dinlenme yerleri yoktur. Üstelik, İdareye bu çeşit masrafları yapmak imkânını bağışlayan müşterilerin. trenleri rahatça bekliyebile-ceklerl bir garları, büfeleri ve salon-

BEYUGLl CİHETİ
AKIN 1 — Şe hra zadın Doğucu. 2 - Ölmlyen Rüyalar. 3-ÖldÜren Keman.
ALKAZAR (42562) 1 — Kılıçların Gölgesinde. 2 — Kabadayılar Kıralı.
AR (44.394) 1 — Vatan Kurtaran Aslan (Renkli). 2 — Marta-nın Aşkı.
ATLAS (40838) 1 — Altın Kelepçe. 2 —
BEŞİKTAŞ lor Rüyası, ler Çetesi.
ELIIAMRA
Gündüz (Renkli), 2 — Birleşen Kalpler.
İNCİ 1 — üç Ahbap Çavuşlar. 2 — Bağdat Partal.
İPEK (442891 1 - Tabancalar Patlarken. 2 — Flesta.
MELEK (14868) Tabancalar Patlarken. 2 — Flcata,
LALE (43595) 1 — Cn»uzlar Savaşı. 2 — Karanlık Geçit. SARAY (41656) 1 — Baaübadel-mevt (Türkçe), 2 — Kadın Cel-lad.
SUATPARK (83143) 1 - Mon tekmtonun Miram. 2 — Firar» SÜMER 142851) 1 — Kocamı
öldürmedim. 2 — Günahımı Ö-düvorurn.
ŞARK (40380) Gençlik Ateşi. 2 — Ana Istırabı tTÜrkçe),
ŞIK 1 - Ölüm Islığı. 2 - tkı Cingöz Hollysvood’da.
TAKSİM (43191) 1 — Zehra.
2 — Tarzan.
TAN I — Ebediyen Yaşanmar 2 — Düşman Peşinde. 3 — Kadın Cellâdı.
t*NAL (49306) 1 - Montekrm-
tunun Elmaıları. 2 — Kılıçların Gölgesinde,
ÜNAL
Fırtınnaı. 2 U. YENİ 1 -2 — Zevk
Altına Hücum, YILDIZ (42H47) 1 — Yedi çek. 2 — ölüm Beateal
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23863) 1 — Vatan Fedaileri. 2 — İşkence piyan» AY SU 1 — Tarzan Ormanlar Hâkimi. 2 — Bir Yetlmenln
Ahi,
AZAK I — Yeşil Yunu» Sokağı. 2 — Kalbim Şenindir. 3 — Lnrol Hnrdl Dan» öğret meni. ÇEMBERLİTAŞ 1 — Kantoma
ANKARA (23432) 1 - ümltals Gençlik 2 — Kanlı Şafak.
BÜYÜK (15031) 1 - Yarın Bizimdir. 2 — Çlzmell Gelinler. CEBECİ (13846) 1 - Cennet
2 — Zafer Ordusu.
PARK (11131) 1 — Bir Fırtına Gecesi. 2 — Kanatlardan Türbeler.
SUS (14O7D Tehlikeli Yollar. SÜMER (14072) 1 - Sevimli
Haydut, 2 — ölüm Randevusu. ULUS (22294) 1 - Meksika Çl çekleri 2 — ümitsiz Aşk. YENİ (14040ı 1 — Sirk Kıralı 2 — Gönüller Kırallçesl,
(«AR GAZİNOSUNDA Italyan
Akrobatları
llMtR
GİDECEK OLAN VAPURLAR
tı.(Ki Maraknz. Mudanyaya.
18.(10 Saadet, Çanakkaleye.
GELECEK OLAN TRENLER
8 30 Ankara, — 0.16 Ankara — 22.20 Scmplon.
GİDECEK OLAN TRENLER
8 20 Komplon. — 10 00 Ankara (Motörlü) — 18.10 Ankara— 20.30 Ankara
ANKARA RADYOSU:
YAZLIK i - Hayat
— Korkanın Adale-
Waterloo Köprü»*! Peşinde. S — Şarlo
Ç‘-
Vicdanen Ka-
Hortlnk Zamhl.
ELIIAMRA I - Brodway a Selâm 2 — Kanunsuz Sokak. 3-Zofer Abide»)
LALE 1 — Sayılı Kahramanlar. 2 — Altın Küpeler. 3 — Büyük Macera.
TAYYARE 1 dm. 2
TAN 1 — Savıl) Kahramanlar,
2 - Altın Küpeler. 3 - Büyük Macera .
TENİ HİN EM A 1 - Kanlı Döşek 2 — Hacı Murat Geliyor
3 — Zoronun tşareti.
MELEK 1 - Solan Gül. 2 -San Kız.
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.45 D.H.Y. (Türk) Burandan
- 9.50 D H Y. (Türk) İzmlr-
den» — 10.00 D H.Y, (Türki
Bnlıkealrrton. — 12.50 K.L.M.
(Holftnda) Tahrandan. — 14.3ü P.A.A. (Amerikanı Basra, Şam, Bevruttan — 15.35 D. H. Y,
ıTÜrk) İskenderun, Adana, Anknrndan. — 15 45 A F. iFran-»izi Parİn, Romn ve Athıadan,
— 15 50 B E.A ı Ingiliz) Londra, Roma, ve Atlnadan. —
8.28 Açılış ve program. — 8.3ü M. S, Ayarı, haborler ve hava raporu. — 8 45 Günavdın (pli. — 9.10 Ghnlln programı — 9.15 Radyo ile İngilizce. — 9 30 Sevilmiş parçalar (pl), — 10.10 Konuşma — 10.25 Ma-
kamlardan bir demet. — 11.05 Temeli. — II 30 Salon orkeHtra-■ı fpn. — 12 00 Hep beraber ftovliyellm (Yurttan »esler korosu) — 12.30 Telden tele. —
12 50 Oyun havalan (înıreaz takımı), — 13.00 Haberler, —
13 15 Dane müziği (pl). — 13.80
Öğle Gazetesi. — 13,45 DanQ
müziği (pl). — 14 00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış, — 17.58 Açılış ve program. — 18 00 M. S. Ayarı 18.0ü İncesaz (Kardğar (a«h ve köçekçoler). — 10.00 M. S. Ayarı ve haberler. — 19J5 Tarihten bir yaprak. — 19 20 Yarım saat dans (pl). — 10.50 Akşamın karma müziği (pil. —
20.15 Radyo Güzel esi. — 20.30 Şarkılar. — 20 45 Filim yıldızlan söylüyor (pl). — 21 15 Müzikle gezi (pl). — 22.00 Spor saati (günün
22.15 Dana müziği M. S. Avnrı ve 23.»X) Program ve
haberleri). — (pl). — 22.45 haberler. — kapanış.
LONDRA ı
7 40 Dinleyici İstekleri (hafif müzik). — 1L0Û Dinleyici İstekleri (konser müziği». — 13 00 John Probyn (Bariton) — 14.15 Operada gecolor (pli. — 15.15 Akordeonla ara müziği. — 17.15 Konçerto. — 21 30 Varyete müziği.
E C Z A N uı 3
EMİNÖNÜ: Beşir Kemal (E-mİnönü) — İtimat Sadrl (KÜ-çükpnzan — Sultanahmet (A-İşmdar) — SaMhaddln (Çarşı-kapı).
1 — Yırtan. 2 — Kibara yakışır surette. 3 — Lâtife yapan; Barank. 4 — Taharri et; Parnsı kıt anlamına mürekkep bir kelime. 5 — Koruma. 6 — Bir hayvan; Müteveffa Ingiliz Başvekilinin birinci ismi. 7 — Mastar eki; Anlam, 8 — Taharri eden; Temi el. 9 öğüt; Bir nota. 10 — Sıcak hale ge-lemlyen.
DÜNKÜ BULMACANIN
HALLİ
Soldan b*£a;
HEYOÖLU: Dellasudal Merkez)
— Nihat (Taksimi — Ayaspa-yn (Taksim) — Hayreti d İn Tav ■ Galata! — Spnrldl» (Galata) — Alakan (Şişli ı — Mecidiye-* köy (Şişil) — Hnbcıoglu (Hns-köy) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
FATİH: İsmail Hakkı debaşı) — Ziya Nuri ray) — Emin Rıdvan ya) — Nazım Malkoç mini) -gümrük) ( Fonor).
1 «— Havası fena 2 — AlA-vIş j Tat. 8 — Basiret; Ra 4— Ekin; Leman. 5 — Kas. La. 6 — Acıpayam. 7 — Kehanet; Bû 8 — Arar; Yaşar. 0 — Tl; Adu; Ana. 10 — İşi çok olan.
Yukarıdan aşağı:
(Şrhzn-(Aksa-(Samnt-(Şehre-
Ah mal Suat (Kura-- Orhan Avcıoğlu
EYÜP: Ayvan «a ray. şifa.
BEŞİKTAŞ: Nail Hnllt( Beşiktaş) —r Ortalcöy G. Dkvanboğ-İU (Arnavutköy) — Merkes t Bebek).
KADIKÖY*: Ycldrftlrmenl (Kadıköy) — Kızıltoprak — Göztepe — Bostancı.
CskCDAB: Merkeı.
I1EYBELİADA: H. Halle,
Bl'YfKADA: Halk
İZMİR: Yardım lAUnncakt
Hnllı (Bnamnhane) — Cumhuriyet ı Eşref paşoı — Karataş
1 — Haberi k»(1. 2 — Alâka Eriş. 3 — Vâfll saha 4 — A-ytn; Saraç. 6 — Sır; Kin; Do. 6 — Leşi; Peruk, 7 — Atalet 8 — Et; May; Snl 9 — Nara; Ahnnn. 10 — Atanamayan.
Kadıköy 60872 Üsküdar 60046
Beyoğlu 44644
Utanbul 24222 Ankara 00. Umlr 2222
Karşıyaka 15055
SIHHİ İMDAT
îütanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara îsmlr
H99> 60536
91 2251
(Yalılar) — Birlik (KcmeraPı). ANKARA: Bav ar — Sebat — Üniversite.
Daha fazla kendini zaptedemi-yen Pareş nihayet hizmetçi kadını gizlice sorguya çekince Guri 1-şin içyüzünü artık anladı. Az konuşan bir kadındı; fakat izzeti nefsi fena halde yaralandığı için aile hayatını bir silâh gibi tehdit eden şüphe ve kuşkular onu pek müteessir etti. Her şeyin anlaşıldığını gören Pareş de Guri’yı a. çıktan açığa itham etmekte tereddüt göstermedi. Ve kansı gururlu bir sükût muhafaza ettikçe ö-tekmin kıskançlığı büsbütün alev, leniyordu.
Aile saadetinden ve çocuktan mahrum kalan Guri kendini din ve imanın sağladığı teselliye ter-ketti. Civardaki ‘ Dua evi” nin genç vâızı Swanfyi çağırtıp o-nunla akaide çalışmağa, Gita’yi şerh ve tefsir etmeğe koyuldu. Kadın kalbinde saklı bulunan bütün sevgi ve şefkat hisleri “Gürü” sunun ayaklarına serildi.
Herkesin sevdiği ve saydığı Swani’nin iffetinden kimse şüphe edemezdi. Pareş de bu mübarek adama karşı itiyuatsızhk besllye-mediği için kıskançlığı artık, içini kemiren gizli bir hastalık halini aldı.
Günün birinde Pareş hiç yoktan boşanıverdi. Kendini zaptede-miyerek Svvani’yi mürailikle itham etti, sövdü saydı ve nihayet karışma sordu:
"Evliyaullahhk taslıyan o herife âşık olmadığınıza yemin e-der misiniz?”
Guri, üstüne basılmış bir yılan gibi fırladı ve böyle doğurduğu isyan ve ve alaylı şekilde:
"— Farzedelim kl ye cevap verdi.
Bu cevap üzerine Pareş karısı, nı bir odaya kilıthyerck mahkemeye koştu.
Böyle bir hakarete uğradığından dolayı büsbütün hiddetlenen Guri kapıyı açmanın yolunu bularak evden çıktı.
öğle vaktinin sakinliği içinde odasına kapanmış ve mukaddes metinleri okuyan Swanl, Guri’nin bir şimşek gibi girdiğini görünce hayretle;
— Burada ne İşiniz var? diye
bir ithamın hiddetle acı
öyledir!” di-
Pareş gelip de kapıya açık bulunca:
— Buraya kim geldi? diye sordu.
— Hiç kimse gelmedi. ’ Gurt". min evine gitmek üzere ben çıktım. Pareş hem kızardı, hem sa. rardı ve:
— Niçin? dedi.
— Canım öyle istedi de ondan.
O günden sonra Pareş evini bekletmeğe başladı, ve o kadar akılsızca hareket etti kı bütün kasaba halkı onunla eğlenir oldu.
Kadının her gün mâruz kaldığı kötü muamelelerin dedikodusu nihayet Swani‘yi dini murakabesinden de alıkoydu. Kasabadan hemen ayrılmağı vazife biliyordu amma zavallı kadıncağızı terkeL meğe de gönlü razı değildi
Fakat bir akşam Guri’ye, hapsedildiği evine bir mektup ulaştı. Mektupta deniyordu ki;
“Evlâdım, kendilerini Tannva hasretmek için dünyadan vazge. çen bir çok kadın bulunduğunu bilirim. Şu yeryüzünde çektiğiniz ıstıraplar sizi Tanrıdan uzaklaştıracaksa, kendinizi onun hizmetine hasreylemenize yardım etmeğe razı olurum. Yarın öğleden sonra saat ikide bahçenizdeki havuzun kenarında sizinle buluşmağa hazınm.”
Guri mektubu saçlarının arazına sakladı. Ertesi gilnü öğle üze. ri yıkanmak için saçlarını açarken mektubun kaybolduğunu gördü. Kâğıdın yataga'diişerek kocası tarafından alındığını sandı v« kocasının düştüğü hiddeti tasavvur edince âdeta sevindi. Fakat bir selâmet hâlesi gibi başında taşıdığı o mektubun hain eller tarafından kirletilmiş olması İhtimali karşısında da irkildi.
Kocasının odasına koştu. Pareş, gözlen çıkık, ağzı kopuk içinde yerde yatıyordu. Elinde tuttuğu mektubu çekip aldıktan sonra hekimi çağırttı.
Hekim, Pareş’in inmeden öldüğüne hükmetti.
Pareş’in lam o gün mühim bir İş için şehir dışında bir yere gideceği, Svvani'nin de bundan haber alarak fırsattan faydalanmak ve Guri ile görüşmek istediği anlaşıldı. Nasıl bir uçuruma yuvarlanmıştın
Artık bir dul kadın olan Guri, "Guru”sunun bir hırsız gibi havuzun kenarına sokulduğunu penceresinden görünce, gözleri şimşekten kamaşmış gibi örtüldü. Bu şimşek, Swani’nln düştüğü yerle, rln derinliğini dc aydınlattı.
Guru:
— Guri! diye çağırdı.
Ve kadın:
— Geliyorum! dive cevap
di.
ver-
*
Pareş'in vefatı haberin? dostlan cenazeye geldikleri Guri’nin ölüsünü de kocasının ya-ınnda buldular. Guri kendini ze-hlrlemlşti. Böyle bir vefasızlık asrında o kadar nadir olan bu kadın sadakati herkesi hayranlık içinde bıraktı.
alan vakit







d



r
80 Temmux 1950
ybnî İstanbul
Sayfa U ’
GÜNÜN
KON
OMiK
İktisadî kalkınmamızın
yeni temelleri
Yazan : Dr. Hayreddin Erkmen
Memleketimizde müstakil bir iktisat politikası tatblkma Cumhuriyet Devrinde başlandığı malûmdur. Uzun ve yıpratıcı harplerden çıkıp yeni bir siyasî ve İçtimaî hayata giren milletimiz için devletçilik, İktisadî istiklâle kavuşma vasıtası olarak kabul edilmişti. Bir çeyrek asırlık tecrübeden sonra, umduğumuzu bulamadığımız meydandadır. Muvaffıı-kıyctslzligin sebepleri sistemin kendisinden mi, yoksa iyi tatbik edilememiş olmasından mı ileri gelmektedir? Tctkikında büyük fayda gördüğümüz bu mevzuu şimdilik bir tarafa bırakarak. ekonomik realiteler karşısında takip etmemiz gereken istikameti araştıralım.
Bizde devletçilik deyince İlk hatıra gelen devlet işletmeciliğidir. En çok şikâyet edilen faaliyet sahası da budur. Devlet işletmeci olarak muvaffak olamamış mıdır? Bir kısım devlet teşebbüsleri, Amme hizmeti mülâhazasının muhik gösteremiyece-ğı maddî zararlar mı kaydetmektedir? O halde devletin işletme sahasından çekilmesi icap eder. Fakat bu çekilme ânl ve topyekûn olmamalıdır ve olamaz. İktisadi düşünce evvelâ zarardan kaçınmayı, sonra kâr artırıcı tedbirler düşünmeyi icap ettirir. Binaenaleyh devlet elinde bulunup kuruluş ve İşleyişi itibariyle gayri iktisadi olduğu beliren müesseseler in tasfiye edilmeleri bir emri vakidir. Filhakika kuruluş hataları yüzünden, bütün himaye ve rüçhaniyetlere rağmen, zarar eden her müessese esasen gelir kaynaklan mahdut ve masraf kalemleri her an artan devlet bütçesini kemirmektedir. Daha mühünml. böyle bir müessesenln yüksek maliyetle uzun müddet faaliyetine devam ettirilmesi bir taraftan da müstehliki mutazarrır etmekte ve milli iktisadı asıl bu cihetten tahrip eylemektedir. İktisadi devlet sektörünü daraltma faaliyetine bu çeşit müesseselerden başlamak lâzım geldiği meydandadır. Devlet eliyle fena kurulmuş sınaî işletmelerin ıslâhı ve ekonomik bir teşebbüs haline getirilmesi mümkün olup olmadığı cihetim tetkik ederek yıllarca millet iktisadına zarar vermiş müesseselerin ekonomik potansiyelimizi artırır hale ifrağı hizmeti, müteşebbis ve sermayedarlarımızdan beklenmektedir. Bun lardan hiçbir veçhile kabili ıslâh gö-jülemiyenlerin ise, faaliyetlerine nihayet vermek zaruridir.
İktisadî devlet teşekküllerinden kâr getirenlerin de İşletme ve idare usûllerinin gözden geçirilip ıslâh e-dilmesi İcap ettiği kanaatindeyiz. Bu teşekküllerin maliyetlerini dünya seviyesine yaklaştırmadıkça, kâr “mar-ge.,ını makûl bir hadde indirmedikçe, iktisadi kalkınmamıza bihakkın müfit olabileceklerin! kabul etmek güçtür. Diğer taraftan, iktisadi görüş, anlayış ve İstiklâl İle idare edilmeleri gereken bu çeşit müesseselerde kâr haddlnin makûl bir nispete İfrağı devlet kapitalizminin de tasfiyesi demez olacaktır.
Görülüyor kl, bir kısım âmme İktisadi teşebbüslerinin “rentable,, hale getirilmesi, diğer bir kısmında ise maliyet fiyatları ve kâr “margeja-rını indirici tedbirler tatbik olunması hem İstihsal potansiyelini ve hem de istihlâk kapasitesini artırıcı âmiller olabilecektir. Sına! istihsalimizi artıncı diğer ve belki asıl mühim A-mll, devlet inhisarcılığı yüzünden ge-lişemeyen teşebbüs erbabı ile muattal kalan hususi sermayenin İktisadi faaliyet sahalarına akmasıdır. Zira devlet iktisadi sektörünün daralmasına muvazi olarak ve ancak o nispette genişliyecek hususi sektörün umumî İstihsal potansiyelimiz üzerindeki müspet tesirleri pek mahdut kalma

ya mahkûmdur. Müteşebbislerimizin, yeni ve “rentable” istihsal sahaları arayarak, “dlsponlble,, sermayeyi çıralara akıtmaları sayesindedir kl. bir kısım iş gücü harekete gelecek, millî istihsal ve milli servet artabilecek ve rekabetin fiyat düzenleyici tesirleri beklenebüecektir.
Hususî sektörün gelişmesi İçin gerekli hukuki şartlar artık mevcuttur. Zira, yeni iktidarın ilk hükümeti programında “hususî teşebbüsün kendini hukuki ve fiilî emniyet altında hissetmesini sağlayacak bütün tedbirleri almayı” vaddetıği gibi bundan böyle âmme karakterini haiz olmayan sahalarda İşletmeciliğe gcçllmiyeccği-nl de taahhüt etmiştir.
Hulâsa, geniş ölçüde serbesti pren-slpine dayanan yeni iktisat politikasının millî iktisadımızı geliştirmesine intizar edilirken hükümete ve teşebbüs erbabına düşen vazifeleri şöyle sıralamak mümkündür:
İktisadi ve mali mevzuatımıza girmiş bulunan teşebbüs köstekleyici hükümleri ayıklamak ve mali mevzuat tatbikatını dar hazine menfaati zihniyetinden kurtarmak;
Şikâyet ve atalet halini terektip araştırma ve faaliyet haline geçmek.
Görenekten kurtulup müspet metotlarla çalışmaya başlayacak teşebbüs sahiplerinin İktisadî sahada gerek memlekete ve gerekse kendilerine mühim menfaatler sağlamaları kabildir. Normal kâr hadleri dahilinde çalışacak yeni hususi İşletmelerin ise, müstahsil gruplarına olduğu kadar müstehlik kütlelere de hizmet edeceği meydandadır.



Balı Almanya maden işletmelerinin kredi ihtiyaçları
Dortmund (Hususî) — Dünyanın diğer memleketlerindeki maden işletmeleri harpten sonra Marshall Plânı Yardımından elde ettikleri paralarla istihsal vasıtalarını arttırıp modernleştirdikleri halde. Batı Al-manyanın harpte tahrip edilmiş olan maden ocakları bu bakımdan fazla vardım bulamamışlardır.
Alman maden işletmelerinin ve bilhassa demir istihsal eden ve işli-yen müesseselerin iyi teçhiz edilmiş ecnebi rakipleriyle karşı karşıya ça lışabilmeleri için acele büyük serma ye yatırımlarına ihtiyaçları vardır Alman maden müesseselennın bu ser mayeyi kazançlarından ayırmalar) şimdiki gelir vazıyetlerine göre mümkün olmadığından yabancı kre diye İhtiyaçları fazladır. Ecnebi kre diamın temin edilebilmesi için de sa nayiin krizlerden müteessir olmıya cak, verimli ve rekabet kabiliyetin haiz bir vaziyete getirilmesi İcap et tiğinden müşkül bir durum hâsıl ol muştur. Almanyanın tanınmış ma den istihsal şirketlerinden Hösch A nonim Şirketinin yaptığı hesaplara göre bugün Batı Almanyadaki ma den İşletmelerinin 4 milyar ve de mir ocaklarının 2 milyar Alman markı sermaye yatırımına ihtiyaçla n vardır. Kömür ve ham çelik istih şaline bugünkü »eviyede devam ede bilmesi için de bu paraların temini ne muhakkak ihtiyaç görülmektedir
Batı Almanyanın senelik ham çe İlk istihsali 11,1 milyon tondur. De mir. çelik sanayii günden güne iler lemekte olduğundan bir müddet son ra istihsal edilen bu miktar ham çe Ilgın, sanayiin ihtiyacım yarağını düşünen Alman ri Schuman plânını çok yetle karşılamışlardır.


kapayamı sanayiclle memnun!
Kısa Haberler
Ingiltere - Pakistan mali münasebetleri
Londra, (YİRS) — İngiltere ile Pakistan arasında sterling muvazenesi İçin bir senelik yeni bir anlaşma yapılmıştır. Fakat Pakistan resmî makamları henüz anlaşmanın bitip imzalandığını söylemek İçin vaktin "erken” olduğunu bildirmişlerdir. Hazine memurları Maliye Bakanı Ghulam Mohnm-med’in 9 temmuzda başlayan bu müzakerelerden memnun kaldığını söylemişlerdir. Onlara göre, “Şimdi bakanlar tam memnuniyet ifade edecek olan kelimeleri bulup anlaşmaya koymakla meşguldürler.,, Anlaşıldığına göre her İki taraf da anlaşmanın aldığı istikametten memnundurlar,
Hindistan - Pakistan ticaret münasebetleri
New-York, (YİR8) — Bombayh banker Slr Chunüal Mehunan Mesha, Pakistanın yek yakında parasını devalüe edeceğini bildirmiştir. Bu suretle Hindistan İle Pakistan arasında serbestçe akan eşya alış verişi kesilecektir. Mes-ha ”NcW-York Times” gazetesine verdiği bir beyanatta vaziyetin e-sası hakkında fazla malûmatı olmadığını söylemiştir. Bu işin hangi tarihte olacağını Pakistan resmi makamları da henüz gizli tutmaktadırlar. Hindistan . Pakls-tandan jüt ve pamuk alacak ve yerine kömür ve şeker mamulatı satacaktır.
İngiltere - Pakistan sterling muvazenesi
Londra, (YİRS) — Geçen ağustosta yapılan Pakistan - İngiltere sterling muvazene anlaşmasında bu sene de bir değişiklik olmayacaktır. O zaman Pakistana 1950-51 devresi İçin 5 milyon sterling çekebileceği vadinde bulunulmuştu. Anlaşıldığına göre Pakistan “olağanüstü masrafları., karşılamak için şimdiden daha fazla sterling çekmiş bulunmaktadır.
Amerika şeker ithal ediyor
Washlngton, (YİRS) — Amerikan Tarım Bakanı Charles Brannan, Havay Adalarından ve Porto Rl-ko‘dan 150.000 ton şeker almak için müzakerelere girişikliğini bil-1 dirmiştir. Bu miktar KÜbadan a-lınan 600.000 ton şeker stokuna İlâve edilecektir. Bakan, şeker fiyatlarını sabitleştirmeye çalışmakta ve halka istifçilik yapmamalarını buna hiç bir sebep olmadığını söylemektedir.
Amerikanla kauçuk durumu
Washlngton, (YİRS) — Hükümet senelik kauçuk İstihsalini 675.000 tona çıkarmak İçin bir çok suni kauçuk fabrikalarının açılmasına emir vermiştir. Hâlen »un! kauçuk İstihsali senede 480.000 tondur. Beyaz Saraydan bildirildiğine göre, bu yeni açılacak fabrikalar 1 aralığa kadar İşe başlıyacak ve 1951 fn başında devlet fabrikaları ayda 50.000 ton kamyon veya otomobil tekerleği tipinde kauçuk I-mal edecektir. Cumhurreisi Yardımcılarından John Steelman’ın söylediğine göre, suni kauçuk fabrikaları açmak elzemdir, ithal edilen tabii kauçuk karşıhyamıyacak kadar Steelman sözlerine devam
sunî kauçuk fabrikalarının açılması tle petrol İçin ham madde hazırlayan fabrikaların da yeniden çalışmaya başlaması İcap ettiğini bildirmiştir. Bu suretle bütün şahsî teşebbüse alt ve devlet malı fabrikaların kauçuk İstihsali senede 940.000 ton olacaktır.
çünkü İhtiyacı azdır, ederek,
— ■ — ■ 1 ■ " t-
Piyasada kauçuk darlığı var mı?
Kauçuk bulamıyan küçük atelye sahipleri, Bölge Ticaret Müdürlüğüne başvurdular
Kore savaşlarının tesiriyle, dünya kauçuk fiyatlarının yükseldiği yazılmıştı. Piyasamızda da kauçuk fiyatları süıatll ilerlemeler kaydetmiş. bir kilo kauçuk 160 kuruştan 280 kuruşa kadar yükselmiştir. Bu hâdİHcdon istifade eden bazı fırsat düşkünü kimselerin, piyasadan kauçuk satın alarak stok yaptıkları da anlaşılmaktadır. Zira kauçuk İşlemek isteyen ve ellerinde stok bulunmıyan küçük atölyeler, kauçuk tedarikindo zorluk çekmektedirler.
Piyasada kauçuk bulamıyan küçük atelye sahipleri, dün Bölge Ticaret Müdürlüğüne müracaat ederek, kendilerine kauçuk verilmesini istemişlerdir. Bölge Ticaret Müdürü, kauçuk ticaretinin iç piyasada serbest olduğunu, elinde kauçuk bulunduran tacirlerden kauçuk alarak, kauçuk ihtiyacı olan müesseselere tevzi etmek için bir salâhiyeti bulunmadığını İfade etmiştir.
Bölge Ticaret Müdürlüğü, kendisine yapılan bu şikâyetler hakkında Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına malûmat vermekle iktifa etmiştir.
Bölge Sanayi Birliğine kayıtlı olan fabriaktörlerle imalâthane sahipleri, dışarıdan kauçuk tedariki için tedbirler almaktadır.
Dünya hububat mahsulüne bir bakış
Amerikada buğday ve mısır mahsulü azdır. Arjantin ve Avustralyada boldur. Rusya ve Peyk memleketlerde de mahsul noksandır
Londra. (Hususi) — Dünya hububat mahsulünün ümit verici bir durumda olduğu kanaati henüz sarsılmamıştır. Amerikan buğday mahsulü geçen seneye nazaran biraz daha azdır; fakat ihtiyaçtan fazladır. A-merikan mısır mahsulü pek fazladır ve hattâ Amerikan et İstihlâki ve diğer hububat mahsulleri çok olsa bile gene mahsul artığı kalacaktır.
Kanadanm buğday mahsulü geçen seneyi geçecektir. Bereketli yağmurlar biraz geç kalmıştır, fakat mahsul de geç kaldığı için vaktinde gelmiştir.
Avustralya gene bol bir mahsul beklediğini söylemektedir. Bu arada Arjantin de oldukça mebzul bir mahsulü olduğunu bildirmiştir.
Kuzeybatı Avrupadakl fena havaların kemmiyetten ziyade keyfiyeti zarara sokacağı tahmin edilmektedir. Mahsul kemiyet bakımından pek fazladır. Doğu ve Doğugüney Avru-padan bazı kuraklık haberleri gelmektedir. Buna göre Rusya ve peyk devletlerinin pek fazla mahsulü olmı-yacagı anlaşılmaktadır, ihracatçıların söylediğine göre, Rusyanın siyasi maksatla veya ecnebi dövizi tahakkuk etmediği takdirde mahsulü kıt olacaktır.
Mavi Tuna civarındaki mısır mahsulü gene azdır. Avrupâdaki mısır stokları azdır.
ltalyada mısır fiyatı buğday fiyatına yükselmiştir. Fakat bunun mevsime mahsus olduğu tahmin edilmektedir. Çünkü ltalyada buğday, mısır harmanı gelmeden Önce harman edilir. Italyanlar mısır İthal lisanslarını az az saklıyarak kullanıyorlardı; buna sebep kısmen, Avruya İktisadi İşbirliğinin verdiği doların zamanı ve kısmen de ithaller gelinceye kadar yeni yerli mahsulün rekabete hazır olacağı İdi,
Amerikan mısır mahsulü yegâne büyük ihracat stokunu teşkil etmektedir: fakat bunun için de talep azdır. Belçika vaziyeti şöyle görüyor: Herkes İthal gıda maddelerini alıp do-lar sarfetmemek için yerli mahsul
maddeleri İle iktifa etmeyi tercih e-diyor. Avrupanın şeker kamışı mahsulü bu sene için ümit verici bir durumdadır.
İş Kanunu tekrar gözden geçirilecek
Ankara, 29 (A.A.) — Çalışma Bakanlığından tebliğ edilmiştir:
İş hayatiyle ilgili kanunların ve tüzüklerin bugünün ihtiyaçlarına u-yacak daha İyi bir şekle konulmasını sağlamak İçin yeniden gözden geçirilmesi ve gerekirse yeni hükümler konularak tamamlanması veya tâdil edilmesi yolunda Bakanlığımızca hazırlıklara başlanılmış bulunmak, tadır.
Bu maksadı temin edecek hazırlık-lara yardımcı bir esas olmak üzere îş Kanunu, İş Kanunu’nun tâdili, İşçi Sigortaları Kanunları, Sendikalar Kanunu gibi İş hayatiyle ilgili kanunlara ve bu kanunlara müsteniden çıkarılmış olan tüzükler hakkındakl genel görüş ve düşüncelerle birlikte, bu kanunlar ve tüzükler hükümlerinde yapılması uygun görülecek tâdil ve ilâvelere dair işverenlerimizin mü. talâklarını doğrudan doğruya veya kayıtlı bulunduktan ticaret ve sana, yi odalan vasıtasiyle Çalışma Bakanlığına göndermeleri rica olunur.
Giresunda fındık rekoltesi tahmini
Giresun. 29 (A.A.) — Giresun İlinin fındık rekoltesi tahmini alâkalı teşekkül ve müesseseler temsilcilerinin iştirakiyle dün yapılmıştır. Rekolte dört bin beşyüz tondur. Geçen sene bu miktar otuz bin ton idi. Kışın ve soğukların fazla oluşu mah_ sülün verimini düşürmüştür.
femleı a t meseleleri
Fındık İhracatçıları Birliği
Serbest ticaret rejimine girerken kaybeden müesseselerden biri de
Yazan :
ettirdiği vücuda thracat-Âzamnın
İhracat mallarımız arasında şöhretini ve ehemmiyetini herkesin bildiği fındık mahsulü, kendi ismiyle kurulan müesaeseler bakımından ta. Uhalzdlr. Bunda, şimdiye kadar çeşitli âmillerin tesirleri olmakla be. raber, daha ziyade politik sebeplerin müessir olduğu gösterilebilir. Bir misal verelim: Tam on sene evvel, başlıca vazifesi İstihsal bakımından lüzumlu tedbirleri almak ve umumî şartların ve vaziyetin icap miktarlarda fındık stokları getirmek üzere bir Fındık çılan Birliği kurulmuştu,
yarısından fazlası îstanbuîda ve pek I azı Trabzon, Giresun ve Orduda bulunduğu ve gerek Avrupa İle satış ve muhabere, ve gerekse yükleme ve kredi imkânları bakımından daha müsait durumda yine, İstanbul olduğu halde, günün birinde, İktisadi şartlarla hiç bir İlgi ve münasebeti olmamasına rağmen, Birliğin Istan-bulda değil, Giresunda çalışması İstenmiş ve İdare heyetinin, umumî kâtibin de orada bulunma-sı lâzım geldiği hakkında Ticaret Bakanlığından verilen idari emirle Birlik merkezi Giresuna nakledilmiştir. Birlik âza. lannın hemen hepsi îstanbuîda olduğu ve idare heyetini teşkil edenler de burada bulunduğu için, tamamen politikanın hâkim olduğu Bakanlık görüşüne fiilen İştirak o-lunmamış, birlik idare heyeti âza-lan da Giresuna gitmemiştir. Aradan kısa bir müddet geçtikten sonra bu yanlış görüş anlaşılmış İse de, Demokrat Parti Hükümetinde görülen souplesse Halk Partisi temsilcilerinde olmadığı için, Bakanlık kararında ısrar etmiştir.
Kuruluşu tamamen İktisadî mülâ. hazalara istinat eden Fındık İhracatçıları Birliği bu suretle siyasî maksatlarla Giresunda bırakılınca, bizzarur Trabzon, Giresun ve Ordu tacirlerinden mürekkep yeni bir idare heyeti teşkil edilmiştir. Hâlen işbaşında bulunan bu idare heyeti statü hükümlerine göre her on beş günde bir toplantı yapması lâzım gelirken aylardan beri bir içtima akdine muvaffak olamamış ve esasen hayatiyetini de kaybetmiş olan Fı.ndık Birliğini mukadder ftkıbetin neticesine muntazır bırakmıştır.
Diğer taraftan lüks bir gıda maddesi telâkki edildiği için blnbir müşkülâtla harice satılabilen fındıklardan, âdeta vergi tahsil eder gibi, binde iki nispetinde aidat alan Fındık Birliğinin asli vazifesi, münhası* ran fındığın İstihsal ve İhracının In-klşafiyle uğraşmaktan İbaret olması lâzım gelirken ve sarfedeceği her kuruşu bu mahsulü yetiştiren ve bü-tün istikbal ve ümidini buna bağlayan fakir Karadeniz köylüsünün istifadesine arzetmesi pek tabiî iken borsa binalarına ve belediye mefruşatına 50 bin lira sarfetmeşi (*) doğrusu şaşılacak ve mücadele tahsisatı olmadığından bu sene kurtların serbestçe yediğini öğrendiğimiz fındıkları kurtarmak için bir kuruş bile sarfetmemlş olması cidden acınacak bir haldir.
Halbuki Fındık Birliğinin her âza-dan aldığı 100 liralık kati aidattan başka, fındık ihracatından aldığı bu nisbî aldat yalnız Birlik statüsünün 4 üncü maddesinin (b) fıkrası mucibince, vücuda getirilecek stoklardan ileride tahassül edecek zararları karşılamak için kullanılabilir. Binaenaleyh fındık İhracatından alınıp biriktirilen bu paraların gayesiz İş. lere sarfedilmesl, hele bir belediyenin mefruşatına tahsis edilmesi
fonksiyonunu bu birliktir
Said Bilâl ÇAKIROOLÜ
her zaman İçin mucibi tenklddlr Bunun için serbest, ticaret rejimi tatbik edilirken bugün artık aktif bir rolü kalmayan ve miadını doldurmuş bulunan Fındık İhracatçıları Birliğini de tasfiye etmek lâzım gelir. Bu suretle, zaten yüksek olan fındık maliyetleri üzerinden mühim bir ağırlık kaldırılmış ve dolayısiyle fındık bölgesinde yaşayan 2 milyon köylüye akseden Birlik masraflarından tasarruf edilmiş olur.
Yeni Hükümetin ehemmiyetle benimsediği tasarruf düşüncelerine de uygun olan tasfiye karannı, Ticaret Bakanlığının geciktirmeden fiiliyata İntikal ettireceğine emin bulunuyoruz.
(•) 80.000 Ura Giresun Borsa binalı İnşasına,
10.000 Hra Trabzon Borsa binası inşasına,
10.000 Ura Giresun Belediyesi mefruşatına.
zlraatinln
olarak
devamlı çokluğu kılma-bir kaç
bundan
Ayçiçeği tohumu ziraati
Doğu Karadeniz bölgesinin iktisadi mukadderatı fındığa bağlı bulunmaktadır.’ Fındık istihsalinin az olduğu seneler, köylü müşkül durumda kalmaktadır.
Acaba ayçiçeği tohumu, ziraat!, fındık bölgesi için ne dereceye kadar uygun olabilir? Bir hafta evvel bu mevzua dair bir yazımız hakkında. Giresun muhabirimiz bu yolda yapılan denemeleri şu suretle anlatıyor:
Giresun (Hususî) — Fındık mah. sülünün azlığından ötürü ara ziraatı olarak OrdudA soya fasulyesi, Giresun. Trabzonda ayçiçeği j yapılması bir tedbir çaresi belirtilmiştir.
Karadeniz kıyılarında ise yağmur ve kapalı günlerin ay ÇİÇ®ği ziraatlni elverişli maktadır. Nitekim yıl öncesi bu konu iyice tetkik edil, meden Tarım Bakanlığından milletvekillerinin rlcaslyle bölgeye külli, yetî miktarda ayçiçeği tohumu dağıtılmış ise de. az zaman sonra •-kilen bu tohumlar çiçeğe yatmadan tarlalarda çürümüş, bunların sonradan sökülmesi de bir külfet olmuş, tur.
Karadenlzin iktisadi kalkınması her şeyden önce yüz yıllar boyunca babadan oğula İntikal etmiş, tamamen bakımsız kalmış, verimi kısırlaşmış fındık bahçelerinin sökülüp yenileştirilmesi, dolayısiyle İstihsalin artması, maliyetin ucuzlaştırılması, kalitenin düzenlenmesine ve blnnetl-ce şimdi olduğu üzere, dünya pazarlarına az miktarda yüksek fiyata mal satma prensiplnden uzaklaşıp, değeri fiyata çok İhracat yapma imkânlarına bağlıdır. Bu bakımdan bahçelerin sökülüp yenilenmesi reformuna ihtiyaç vardır. Gün geçtikçe bu ihtiyaç kendini daha kuvvetle hissettirmektedir.
Bu suretle yılın ancak üç aylık mısır ihtiyacını karşılayan bu topraklarda mısır, fasulye, kara bakla gibi geniş ması kabil
Halbuki edilen bir müstahsilde devamlı bir çalışma şevk ve gayretini hemen hemen kaybettirmiş bulunmaktadır. Bu yüzden bir çok bahçelerdeki fındık ocaklan Adeta kendiliklerinden, köklerinden yer değiştirmektedir.
ölçüde ara ziraatı yapıl-olacaktır.
fındık en az emekle elde mahsul olması itibariyle, devamlı bir
29/VII/Î950 Cumartesi
E
L E K E T
ve
DÜNYA
BORSA
ve
PİYASALARI
KAMBİYO
ESHAM VE TAHVİLÂT
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
Borsalarda vaziyet
İstanbul
Dün, Ticaret Bordasında fındık üzerine bir muamele olmamıştır. Tiftik ve yapağı hararetli durumunu muhafaza etmiştir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Borsacında. az lş olmuştur. AUın fiyatlan İse karar«;zlık içindedir. Alıcılar İhtiyatlı hareket etmektedir.
İzmir :
Hafta sonu İzmir Ticaret Borsam sükûnet İçinde geçmiştir. Pamuk ve yağlı tohumlar sağlam durumunu muhafaza etmiştir. Diğer maddelerin durumunda bir değişiklik görülmemiştir.

İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
İstanbul Ticaret Borsası
I
100
100
100
100
100
100 loo
100 too
Sterling
Dolar ••••••»••» Fr. Frangı m. İsviçre Fr.... Belç. Fr......
İsveç Kr..— Florin Liret
Drahmi EecoudoB ......
•mh
Açılış
7.86
281 50
0.60
64.03
5.60
64.1260
73 8840
0.44128
0.01876
9.7390
Kapanış
7.84.50
282 25
64.03
64.03
6.60
64 1250
73.6840
0.4412»
0.01876
9 7390
*6
%6
*4
İkramiyen tahviller
1933 Ergani ...
1938 Ikramtyell Milli Müdafaa 1 1941
194)
1/2
Kapanın
(•)
Bugün
Altınlar
Bugup
Lira
Külçe Ye>S Or
Külçe DegUBBa.
Cumhuriyet w»
R^î.^nt •■••*«•«*•••» Hamit
Gulden •
tnKİİlr ......
Franaif kok *•» Napoienn Lll m tevlçre .......
623
6.25
88 80
34 50

Gümüş, Platin
Gümüş Gr. «m* Platin ” .........
Eekî kur
Lira
6 2)
38 M
34 60
46 60
%6
%6 %6 %6 %6 %6 %6 %7 %7 %7 %7 %7 %7 %7 *7 %7
Demiryolu IV .......
Demiryolu V 1949 Ikramlyeli _
Diğerleri Demiryolu VI 1 •••••«• u tll «..M*
1. —••. ■ l L •»•••> t •»•••••
1 ....
Sİ vaa-Erzurum 1... M 1L-V1I...
1...
11..
111...
l.M 1I.M
111.. . IV ..
194) Kalkınma
99
99
İstikrazı !■ tik razı
1949
1948
Milli Müdafaa
1949
1934
1934
1941
İMİ
M
en aşağı En yukar
10.-
11-
Zürich Borsası (Serbest)
Z3.6.1950
Durumu
Türk Lirası
Dolar .....
Sterling ......
FruriHR. Franm
tevlçre Frangı
gn aşağı
105
4.32
11.10
1.19
En yukarı i 15
4 31 1/2
tl.20
1.24
1941 Milli
II
M
Demiryolu
99
Müdafaa
• •
99
23.-
99.—
20 60
98.50
96.—
08.65
95.05
05.05
95.05
95.20
95.—
95.60
97.5Û
21.30
20 10
20.40
20.55
19.50
20 20
20 70
19.95
30.40
20 60
24.—
90.—
21.—
100.—
100.-
ıoo.—
110.-
98.—
98. —
99. -
98.— 100.—
w.-
22 —
20 30
22 -
21.6)
22.-
22.-
21.46 '22.-
20.90
21.20
Şirket Tahvilleri
TC. Ziraat Bankası ...... 20.no 20 20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 02.50 LLL-
•» •» c. •• '• 606O 22 80 63 — 69.- 67 60
•* ,, Mümofl. Senet.
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merke* Bankajn 123.- 120.25
Türkiye îş Bankası ...^.« 80.— •*
Türk Ticaret B&nktun 6 — 6.-
Arıdan Çimento — 15 20 35.25
Şark Değirmencilik •••— 23.25 23.60
MIH! Ronflürana 16.— 16 26
Ecnebi Tahviller
Mirit Kredi Fonniye 1903
172 -
Hububatı
Buğd&y yumuşak (Tüc.)
Buğday Ofis ...........
Arpa yemlik (dökme) Mısır ean (çuvalı) FaauJyo tombul Fasulya Çalı sert Kuşyeml ...............
Mercimek kırmışı kabuk. Mercimek yeşil Nohut natürel

28.—
29.30
24.—
32.—
Yağlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu Keten tohumu Kendir tohumu âtı Ham
Yer fiflUğı kabuklu
Karo Mayınlar ı
Fındık (kabuklu sivri) Fındık (îç tombul) Cevlt (kabuklu) Ceviz (1q nntürai)
Dokuma Ham M raddeleri ı
’Hfük (nnu mal) ...........
Tiftik (Nalürel) ..........
Yapak Trakya (Kırkım)
Ham derileri
Sığır salamura (kasap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilosu Koyun hava kurusu kilosu
Nebati Vatları
Zeytinyağı (E. E. âunaVnyHğı (Raf.
Ayçiçeği (Rafine
Fındık yağı (Çürük)
tenekeli) sıra) çıplak)
32.—
46.—
238.—
360 —
370.—
250.—
145.—
235.—
190.—
140.—

ç*) GUnüudo Burmada muameioaı teacU adUmonuş lahvliaı va eshamın arz ve
81.20
140.—
170.—
175.—
Kakı Kapanış
91.60
235 —
22.—
350.—
340.—
220.—
31-
46.—
87.—
75.—
85.—
80.—
29.30
18.10
235 —
180.— 130.—
135.—
İzmir Ticaret Borsası
• üzüm çeklrdokrit No.9 incir A nemi No. a... •• B florla! No. 108 Pamuk Akala 1 Pamuk Akala 11 Pamuk Akala LU Pamuk yeril Pamuk yağı (rafine) ... Pamuk çekirdeği BugÜo Son Kapanıg
52.— 55.— 42.— 238.— 196.— 160.— 172.6 109.— 15.— 50.— 55.— 42-220.— 190.-160.— 180-111).— 13.-
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 Pamuk Akala D ..,w. Pamuk Akala lll Pamuk veril l Pamuk veril LL 225.— 187.— 180.— 160 — 145.-
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK a) %60 randımanlı kabuklu tombul b) İç aıra kontrollü 81.-178.-
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak —— Buğday aort — 80.-3L-

New-York Borsası
- — - - -
Düo Eaki kur
Huğday (BuşeU=8ent) Sert Kış mahoulü No. 2 269.— 263,—
Kırmın •• '• No. 2 235.— 232.—
Pamuk MJddllng (Ulbreal=S«Dt) £2İC 1 TT1 •• • • • • • 4 • • • • * • • • • ( > • • • • • ■ • • f • • f ı • • • t • • • 38.84 38.08
Aralık 38 M 38.08
M 1 t •«a••••••••»••••••ateotaeaoaoAtoAta»t•* 38.80 —
YlftIM (Libreal=Sent) Tekaas No. 1
Fındık (Libreni—Sent) L Kabuklu yeril iri
'• M orta ... —
Levanı İç ttbal mail —
Ekstra iri İç İthal mab 44.— 40.-
Kuru ü/lim (Llbresl = Sent) ...w. rhompflon çeklrdakala seçme U 1/4 U U4
Keten tohumu (BuşolIrzDOl&r) -. MlnnaapollS S./2 8.«
Knlav (Llbrefll=Sont) w 96 — 96 —
Levha-lencko (100 libre dolar) 1.30 7.80
Londra Borsası
Katan tohumu (Tonu=Steritnıc)
K 1 U H * *1 ••••••«•••••«•• miim ••• — 63.50
Ver fıatıtı Hindistan — 64.-
Bradford Piyasası
TlftLlı İyi anal (Libresi—Fiyat) «M» B4.—Nom
Sıra mal) “ •' — 30.- “
Yün Anadolu " n 20/21 20'21
“ Trakya - 18/1) 18/21
İskenderiye Borsası
37.83
•e •
ramıık (KanlansTalları) Aahmouni Kısa elyaftı F/G. Karnak Uzun elvafh F/G.
84.20
81 15
Say*» « TENÎ İSTANBUL,
30 Temmuz 1050
__
HERKESİ İLGİLENDİREN
yuzunuz
Çamaşır ve bulaşık içindir
Tuvalet sabunu
Sizin içindir
sabunlarından üstün olan
DEMEKTİR
ANKARADA
DÜNYACA MARUF
ZEISS PUNKTAL
Almanyanın gözlük camları pek yakında geliyor
Soğuksuda taksitle satılık arsalar
Galata Tahlr Han
Tabir Han, Galata
Telefon: 44996
Teşhir ve Satış Yeri:
Tepebaşı AjLP Oteli altında
ARANIYOR
Müessesemizin büro İşlerinde çalışacak bir bayana ihtiyaç vardır, isteklilerin Gatala, Per-şembepazar, Aslan Han 6 ncı kat 6. 7, 8, 9 No. daki VValter Kidde acenteliğine müracaatle-ri. Tel. 44356
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI
İKRAMİYELERİ
Tuvalet sabunu kullanınız - 100 de 100 saftır
Telefon: 40430 — 42673 Telgraf: Lamet İstanbul
1. — Memur, muallim ve güzidelere kolaylık olmak ve onlan bir mahallede toplamak maksadlyle Soğuksuyun muayyen bir sahasındaki beheri 812 ve 893 m2 İlk göle nâzır bir sathı mail üzerinde ve banliyö Soğuksu tren İstasyonundan en uzağı 6 dakika mesafede su ve elektrik ve İnşaat sahasına dahil fevkalâde güzel manzaralı 200 arsa satılığa çıkarılmıştır.
2. — Kısa bir zamanda bu arsaların 50 si satılmıştır.
3. — Bu arsalar, her biri 3000 lira bedelle 150 lira peşin ve her ay 50 lira taksitle beş senede ödenmek üzere mukavele ile satılacaktır.
4. — Mukavele ile alım satımı yapılacak bu arsaların 1000 lirası ödendiği takdirde geri kalan borca ipotek olmak şartiyle takrir muamelesi yapılır ve alıcı inşaat yapabilir. Taksitler Üç ay ödenmediği takdirde satıcı mukaveleyi feshetmek hakkım haiz olacak ve fakat alıcı da verdiği taksitleri aynen geri alabilecektir.
5. — İstanbul haricinde bulunanlardan bu arsalara talip
olanlar, nüfus kâğıtlarına göre ad ve soyadlarını, sarih adreslerini 150 liralık ilk taksitle birlikte gönderirlerse, namlarına arsa aynlır ve tanzim edilecek mukaveleler posta İle teati olunur. ,
Akif Soğuksuda. Küçükçekmcce, Soğuksuda Villa No: 334
Merkezi İstanbul, Galata, Mertebeni Sokak Şubesi ı Ankara Yenişehir
15-Tel. 49525
Ankara sineması* yanında - Yoylo opt
eyaz sabun
Zacustos. 1950 Akşamina kadar Bankalarımıza 150 lira yatırmak ve bu paran 30.lYUH.1950 akşamına kadar Çekmemek kâpdir.)
>50 lltoya oyn bir bu^o flumorotr vırillr.
g I Y 4 § biraderler
Piyasada benzeri ambalâjlar türemiştir "YAYLA" markasına çok dikkat ediniz
Şehrimizin en eski Mobilya Mağazası Sağlam ve zarif en son model MOBİLYALAR
Adres: Daire tramvay durağında No. 239 Beyoğlu: Tel: 41768
En pahalı Amerikan
Bol Köpüklü - Nefis Kokulu
BİNLERCE KİMSE İLİ YOR ve BEKLİYOR!
I İSTANBUL VAKIFLAR BAŞMÜDÜRLÜĞÜ İLÂNLAR~|
1 — Eksiltmeye konulan İş, Guraba Hastahaneai çatı vesalr
tamiri, %
2 — Keşif tutarı, (49165,75) liradır.
3 — Eksiltme 11/8/1950 cuma günü saat 15 te İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü binasında toplanacak komisyon odasında kapalı zarf suretiyle yapılacaktır.
4 — Eksiltme, şartname ve buna bağlı kâğıtlar İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğünde görülebilir.
5 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin usulüne göre (3087) lira 44 kuruş geçici teminat vermeleri ve eksiltme şartnamesi gereğince ticaret odası belgesi ibraz etmeleri lâzımdır.
6 — isteklilerin bu gibi asgari 30.000 liralık iş yaptıklarına dair belgelerini ihale gününden 3 gün evvel Fen Heyetimize ibraz etmeleri ve bu işe girebilmeleri İçin vesika almaları şarttır.
7 — Zarfların ihale saatinden 1 saat evvel Komisyon Başkanlığına verilmesi lâzımdır. Postada vaki gecikmeler kabul edilmez.
(9750)
EN ÜSTÜN EVSAFLI EN MÜTEKÂMİL EN UCUZ
MOTOSİKLETLERİ
Dünyada, kendi sınıflarında dalma birinciliği muhafaza etmektedir. Tiirkiyenin büyük vilâyetlerindeki acentelerimizden İzahat isteyiniz. BOL YEDEK AKSAM TESLİMAT HEMEN YAPILIR TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
JAWA
cem ( (jawa^ > 2(
BAKIR KÖY UN DE
Şu halde niçin siz de kolayca elde edllmlyecek olan büyük bir fırsattan İstifade etmlyeceksl-clnlz. Mamafl bu fırsat henüa elinizin tahakkümü altındadır.
Yerlerine gelecek mevsim eşyasını İkame etmek üzere mallarımızı elden çıkarıyoruz. Bunun İçin bütün Hatlarımızda ■on haddine kadar İndirmeler yapmış bulunuyoruz. Bu hususta Mağazamızın ciddiyeti kâfi bir emniyet teşkil etmektedir.
İşini bilenler, yüksek kalite malların mevsim sonu satışın» dan İstifade ed^rek^şltrıdlden •atın alırlar.

Comments (0)