31 Temmuz 1950— Pazartesi
rEN
& B. F. Kütüphanesi
SİYASI İKTİSADI, MÜSTAKİL
Yıl 1—Sayı 243 — 10 kuruş
''A
7ı
r
Tö.000 Hradafrıtıyol
raf
UL 75.000 Hra d
78.000
.000 11
ttb 11
V
YENİ î
YENİ ÎS
YENİ ÎS
YENÎÎ
YENİ İSTANBUL 76.000 Ur* dajhtıyor
Beyoğlu - MUellIf Caddesi 6-8
E. -- ■
yor K'ffH
or Hn (tep»
or
or J3sk J» -
; — Posta Kutusu : 447 - İstanbul
/
Aboner Türldye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mlslldLr.
hânlar t A ncı sayfada santimetresi
2 liradır, hânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Teste erten: Habîb Ertlb - TÖREHAN
Telefon : 44756 - 44757
Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
tç politika
Sevilen ve sevilmiyen barış
D AR1ŞSE\ EKLER adı altında bir birliğin kurulmuş olduğunu Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen bir mektuptan, halka dağıtılan hey annamelerden öğrenmiş oluyoruz. İleriye sürülen fikirleri, tenkidlerl burada incelemek istemeyişimizin sebepleri vardır. İlkönce, öğrendiğimize göre, savcılık hu işe el koymuştur, ve incelemelerden çıkacak neticeler bilinmeden mütalâaların müspet ve yapıcı bir değeri yoktur. Ondan sonra da henüz araştırma safhasını aşmamış olan bir konuya dalarak mektup gönderenlere, beyanname dağıtanlara karşı haksız tahminlerde bulunmak doğru değildir. Biz, onun için, düşüncelerimizi, genel olarak, barış konusu bakımından belirtmeye çalışacağız:
Dünyamız, birbirine aykırı İki hayat ve ekonomi görüşü yüzünden iki büyük bolüme ayrılmıştır. Her geçen gün, arkada kalan her hafta, yerini bir başkasına bırakan her yıl bu ayrılığa yeni bir direniş ve sertlik vermektedir. İnsanlık, yıllardan beri. bu tehlikelerle yüklü gelişme karcısında, şimşeklerini ne zaman boşaJ-tacağı bilinmez fırtınalı bir gök karanlığının kararsız havasını duy maktadır. Biliyoruz kİ: insan, daha sağlam bir sosyal güvenliğe ulaşmak, hayat şartlarını biraz daha durult-nıak maksadlyle devlet ve İmparatorluk gibi dünyevi ve din gibi mânevi büyük birlikler uğrunda çağlar boyunca güreşmiş ve bu rüyadan uyanınca daha tehlikeli bir gerçeklikle karşı karşıya kaldığını görmüştür. Bu uzun ve nesillerden nesillere geçen tecrübeler onu, İster istemez, her şeyden şüphelenmeye .«iliştirmiştir. Çağdaş insan, onun İçin, yarınına bakarken sükûnsuzluğunun arttığını duymaktadır. Hangi ülkenin vatandaşı olursa olsun, her İnsan. böyle çetin bir mukadderat yolu üzerindedir, iki büyük birliğin ve bölümün çizdiği mukadderat yolu üzerinde...
Fuat Köprülü dün îstanbulda kendisini karşılayanlarla beraber
Fuat
Strasbourga gitti
Dışişleri Bakanımız, Avrupa Konseyi toplantısına iştirak edecek
KORE’DE
AMERİKALILAR
Başbakan dün Amerikan elçisile konuştu
Türk kuvvetleri ilk olarak
Japonyaya gönderilecek
Savaş birliğimiz, teçhizatsız olarak hareket edecek. Japonyada teçhizatını ikmal edip Kore ye geçecek
Ankara, 30 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Başbakan Adnan Menderes bu sabah Başbakanlıkta Amerika Büyük Elçisiyle 3 saat kadar süren bir mülâkat yapmıştır. Korcye bir savaş birliği gönderilmesi hak-kındakl karardan sonra vuku bulan bu görüşmede meselenin muhtelif cepheleri İlk defa olarak Amerikan temsilcisi ile etraflı şekilde mütalâa edilmiştir. Sızan haberlere göre bu mülâkatta Türk askerlerinin harekât cephesine techlzatsız olarak şevki hususunda da fikir teatilerinde bulunulmuştur. Bu teklif üzerinde tam mutabakat hâsıl olduğu takdirde Türk kuvvetleri doğrudan doğruya Japonyaya gönderilecek ve orada teç. hiz olunduktan sonra Birleşmiş Milletler emrinde harekete geçmek üzere Cenup Koreye nakledilecektir.
Bakanlar Kumlunun bugün öğleden sonra Başbakan Adnan Menderesin başkanlığı altında gece yansına kadar devam eden lçtimamda Kore meselesiyle ilgili çeşitli konulann müzakere edildiği anlaşılmaktadır.
Marmarada
denizaltı yok!
Yeryüzünde yanyana yaşayan bu İki büyük birlik, demokrasi ve İşçi diktatörlüğü birlikleri, anlayış ve ruh halamından, her türlü uzlaşmayı tam nıûnasiyle İmkânsız bir hale getirmiştir. Her iki geniş birliğin iktisat düzeni, hayat; görüşü bambaşkadır ve birinin yaşaması İçin ötekinin mutlaka çökmesi lâzımdır, insan ya hür yaşayacaktır veya ehramlar devrinin İnsanı gibi silik şahsiyetli, hakla* rı koparılmış bir devlet kölesi gibi Ömrünün .vükünii yoksuzlıık ve ümitsizlik içinde sırtından atacaktır. İnsanlığın beklediği barış, ancak, böyle İki ihtimal içinde düşünülebilir. Demek oluyor ki: Devletler ve milletler için yalnız İki türlü barış vardır: Demokrasi barışı, diktatörlük barışı. Yanılmak İstemiyorsak nasıl bir barış aradığımızı bilmeliyiz.
Yurdumuzun, dünya demokrasileri tarafına kaymış olması, onlarla mukadderat arkadaşlığına girişmesi, elbette, sebepsiz değildir. Bizim barışımız onların barışı ve onların barışı da bizim haricimizdir. Böyle bir kararı benimseyenler, ondan doğacak neticelerin sorumluluğunu da benimsemek zorundadırlar. Çünkü: Barış, öteden heri, savaşın yanı başında yaşamıştır. Yeryüzü başka türlü bir barış tanımamıştır zaten. Demokrasilerin İstediği barış da ancak savaş imkânlarının dizginlenmesiyle mümkündür. Demek oluyor kİ: Dizginlenecek şeyler vardır ve ona göre hazırlanmak lâzımdır. Karşımızdaki diktatörlük cephesinin barış anlayışı da kendine göredir.
Dünya birbirine aykırı iki barış propagandasının daJgalariyle çevrilmiştir. Biz yalnız kendi barışımızı düşünebiliriz, hür İnsanın barışını. Hâdiseler bize her sakallının bir veli, bir fazilet kılavuzu olamayacağını öğretmiştir. Onun için her barış propagandasının mutlaka barış ideallerinden kopmuş bir ruh aydınlığı getireceğini hlze kaimi ettirmek çok güçtür. Biz bütün demokrasilerin vatandaşları gibi barışa yürekten bağlıyız ve insan refahının ondan geleceğine inanırız. Çünkü: Barış yılları İnsanlığın kalkınma ve kültür yılları olmuştur, tik başlangıçtan bugüne değin aştığımız uzun gelişme yolunun Ötesine, berisine serpilmiş şerefli kültür izleri hlze bunu anlatmaktadır.
Benliğini sezmiş bir millet olarak yalnız kendi barışımız İçin değil, dünya barışı için de çalışmayı bir borç biliriz. Barış uğrunda çalışanlara katılmak, gönlümüze en yakın duygulardan biridir. Fakat bu barış bizim barışımız olmak ve insan hürriyetini dile getirmek şartiyle. Barışa bütün idealleriyle sarılan Türk Milleti; barış sevgisini propagaııdasiyie uyandıracak kurululara. gerçekten, muhtaç değildir. Türk vatanı; üyesi yirmi milyonu İmlan bir barış yurdundan başka bir şey midir? içimizde kan dökmeye, harbe susamış zümreler mİ var kİ, biz onların düşüncesiz taşkınlıklarını önlemek İçin barış teşkilâtına başvurmak zorunda kalıyoruz? Biz, neden, kendimizi dünya karşısında suçlandırmaya yelleniyoruz? Kimmiş barışı tehlikeye düşürenler?
Türk Milletinin sevdiği ve sevmediği bir barış anlayışı vardır. Biri bizi rüyalarımızın ülkesine götürür ve hürriyetimizin enginlerini seyrettirir. öteki İse millet olarak ortadan kalkışın ve silinişin yoludur, başkasının barış yoludur. Birini ne kadar seversek. Ötekinden de o kadar tiksiniriz. Biz, onun için, yurdumuzda güdülen barış propagandasını böyle şaşmaz bir ölçüye vuruyoruz, ve yelin hangi sırtlardan süzüldüğünü, hangi kırçlçeklerinfn kokusunu getirdiğini seziyoruz.
M. NERMİ
CHİNJU’YU
GERİ ALDILAR
Cephede Amerikan taarruzu devam ediyor
Tokyo, 30 (YÎRS) — 25 inci Amerikan Piyade Tümenine bağlı birlikler Sansrju’nun batısına çekilmişlerdir.
Düşmanın Kumşon üzerine büyük bir taarruzda bulunması beklenilmektedir,
Kore’de 8 inci ordu karargâhı 30 A A (United Prese) — 24 üncü piyade tümeni komutanlığına harekât esnasında kaybolan Tuğgeneral W illi am F. Dean’ın yerine Tuğgeneral John H. Church’un tâyin edildiği bildirilmiştir.
Clıinju geri alındı
Tokyo 30 (YÎRS) — Amerikalılar Chinju’yu geri almılardır.
Amerikan hücumu
Tokyo, 30 A.A. «United Press) — A-merikalılar Kore harbinde İlk defa olarak taarruza geçmişler ve Kunchon cephesindeki Chirye’yi geri almışlardır.
Yeniden teşkilâtlandırılmış olan 24 Üncü piyade tümeni, şiddetli bir karşı hücumla güney cephesinde komünistleri Chinju'nun batısına püskürtmüş-tür.
Tokyo, 30 (YİRS) — Komünleri Kore Radyosunun bir neşriyatına gör® kızıllar Koşang şehrini almışlardır.
Amerikan menbalarından alınan haberlere göre ise Koşang’da durum karışık olup şehrin içinde kanlı çarpışmalar olmaktadır.
Kızıl takviye kıtları
Tokyo, 30 (YÎRS) — Amerikan keşif uçakları Sonan’dn 5000 kişi tahmin olunan komünist kuvvetlerinin trene bindiklerini tesblt etmişlerdir.
Zannedildiğine göre bahal geçen kızıl kuvvetler cenup cephesine sevkedil-mektedlrler.
Amerikan mukabil hücumu
Tokyo. 30 (YÎRS) — Kumşon bölgesinde hücuma geçen Amerikalılar Şirye yi ele geçirmişlerdir. Böylece A-merikalıların sağ cenahı takviye edilmiş oluyor.
• •
4 •
• t
Strazburgda toplanacak olan Avrupa Konseyi Dışişleri bakanlan toplantısına iştirak edecek olan Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü dün sabahki ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiş ve öğleden sonraki uçakla Brüksel’e hareket etmiştir.
Dışişleri Bakanının son hâdiseler hakkında verdiği beyanatı ikinci sayfamızda bulacaksınız.
Bu mtilAkatta aynı zamanda Birleşmiş Milletler teşkilâtlyle yapılması zarurî olan ve sevkiyata tekad-düm etmesi icap eden istişare ve müzakerelerin de ana hatlariyle görüşüldüğü anlaşılmaktadır.
Büyük Elçi görüşmeyi müteakip uçakla Istanbula gitmiştir. Orada Cumhurbaşkanı tarafından kabul e-dlleceğl haber verilmektedir.
I
Attlee, komünizmi teşhir ve takbih etti
I
I
İNG LİZ BAŞBAKANININ NUTKU
"Komünistlerin gayesi, insanlığı eritmek, hürriyetleri süpürmek ve hayata kıymaktır"
Londra 30 (YÎRS) — İngiliz Başvekili Attlee beklenmekte olan njühim nutkunda, dünya durumu hakkında ezcümle şu noktalar üzerinde durmuştur:
Ingiliz milleti kendini, ve hürriyetlerini müdafaaya hazır olma, lıdır. Her ne kadar Sovyetlerin Güvenlik Konseyine avdetinde sulh lehine bir emare görmek temayülünde ise, İngiliz milleti, İktisadî kalkınmayı durdurarak silâhlanma İşine başlamaya mecburdur.
Koreye Yeni Zelanda ve AvustralyalI kara kuvvetlerinin sevkı, tıı-glllz İmparatorluğunun sulhu müdafaada ne kadar fedakâr olduğunu gösterse gerektir.
Şurası muhakkaktır kİ, Koredeki Komünist tecavüzü, hürriyetçi dünya demokrasilerine karşı hazırlanmış büyük suikasdln bir parçasıdır.
İster Korede harp çıkarsınlar ister MaJayadakl sükûnu bozsunlar: ister Çekler ile PolonyalIların hürriyet müesseselerlnl parçalasınlar ister İngiltere, Fransa ve Avustralyanm İktisadî kalkınmasını baltalasınlar, Komünistlerin tek gayesi insanlığı eritmek ve kendi İtibdat sistemlerinin kalıplan içine sokmaktır. Komünistlerin gayesi, demokratik hürriyetleri süpürmek ve eğer buna mâni olmaya kalkışırsak hayatlarımıza kıymaktır.
Komünistler, bir yandan hürriyetten bahsetmekte bir yandan da bunu katlelmetkedir; bir yandan sulhtan dem vurmakta bir yandan da tecavüzü desteklemektedir.
Komünistler merhametsiz, sinsi, iki yüzlü bir ahlâka maliktir. Bir yandan bazı iyi vasıflara malik olmak Iddlaslyle ortada dolaşırken bir yandan da bizzat kendilerinin inanmakta olduğu akide, taşıdıklarını İddia ettikleri bu iyi vasıflan ret ve inkâr etmektedir.
(Attleenln nutkunun diğer tasımlan üçüncü sayfamızdadır.)
Viyanadaki atletizm temasında 96 - 86 yenildik
Aı>t/.vh/r?/o/ı fiti» tler gaçen gfrhrtmizf. geldikten
Türkiye - Avunturya atletizm takımları aracında yapılan knrşılaşmalnrın İlk günkü tafsilâtını dün bildir*
hamail Sirkeci Gannda kendlteritıı karşılayanlarla ıımııml puvan tasnifinde H6-96 kaybetmiştir. Dünkü ya nemalarda Doğan Ararbay 100 metrede Türkiye rekoru-
mlştlk. Diin 32 pııvanla ve 4 pııvnn farklyle başta giden takımınız bugünkü karşılanmadan sonra karşılanmadı
ını da kırarak birinci olmuştur. Dünkü müsabakaların tafsilâtını 3 üncü nayfamırda bulacaksınız.
Dünkü sabah gazetelerinin bazıları, Danca açıklarında yabancı bir denizaltı gemisinin görülerek, donanmamıza mensup hücumbotları ve arama gemileri tarafından yakalandığı, haberini vermişlerdir.
Evvelki gece, şehrin muhtelif yerlerinde dolaşan bu rivayeti gazetemiz alâkalı menbalardan süratle tetkik ettiği ve teyit edici cevaplar almadığı için sütunlarına geçirmemlştlr.
Nitekim, Kocaeli Valisi Burhaned-din Teker bize telefonla şu izahatı vermiştir:
“Mevzuu bahis denizaltının Marmara Denizinde muhtelif zamanlarda bir çok kimseler tarafından görüldüğü resmi makamlara ihbar edilmişse de yapılan tetkikler Marmarada böyle bir denizaltının mevcut olmadığını göstermiştir. Size katiyetle söyleyebilirim kİ ne Marmarada bir yabancı denizaltı görülmüş, ne de yakalanmıştır. Bütün bunlar gayri mesul şahısların rivayet ve tahminleridir.,,
Gölcük Donanma Karargâhından salâhiyeti! bir zat da:
"Yakalanmış bir denizaltı yoktur. Böyle bir şey olsaydı bizim malûmatımız olurdu., demiştir.
Günlerden beri devam eden bu şa ylaların mAksadı mahsusla uydurulduğu üzerinde durulmaktadır. Malûmatına rrKiracâat ettiğimiz mütehassıs denizciler, Boğazlardaki dinleme Istas yonlarımızm, haberi olmadan su üstü veya su altından hiçbir deniz vasıtasının geçmesine imkân olmadığını temin etmektedirler.
Ankara. 30 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Marmara Denizinde meçhul bir denizaltının dolaşmakta olduğu ve nihayet cumartesi günü ya kalandığı hakkında gazetelere akseden haberler ilgili makamlar tarafından yalanlanmıştır.
Deniz Kuvvetleri Komutanı Sadık Altıncan bu havadislerin hiçbir esasa isnat etmediğini bugün açıklamış, donanma ve hava kuvvetlerinin herhan gl bir araştırma İçin emir almadıklarını ve binaenaleyh hiçbir araştırma yapılmamış olduğunu sözlerine ilâve etmiştir.
Belçikada polis tarafından kapatılan bir cadde
Grevcilerle polis çarpıştı, beş kişi öldü
Müsademede
Brüksel, 30 (YÎRSj — Belçikada vaziyet gittikçe karışmaktadır. Sosyalist mebus Simon Pagues’in hakaret suçu dolaAusiyle polis tarafından tevkifi ü-zerlne grevciler Liepede polislere taarruz etmişler ve polisler bunun üzerine grevcilere ateş etmişlerdir.
Grevcilerden iki kişi orada, üç kişi do hastahanede ölmüştür Dahiliye Nezareti yüksek memurları bunun emir-siz ve hata neticesinde yapıldığını bil-
Amerikan filosu bugün
Istanbula geliyor
ZİYARETE BÜYÜK EHEMMİYET VERİLİYOR
Amerikan Elçisi ile Amiral Ginder dün uçakla Istanbula geldiler
Bir müddetten beri şehrimizi ziyareti beklenen Amiral Ballentine kumandasındaki 8 parçadan mürekkep Amerikan filosu bu sabah limanımıza gelmiş olacaktır.
Amerikan Büyükelçisi Mr. Wadsworth ve Amerikan Askeri Yardım heyeti deniz kısmı başkam Amiral Ginder filoyu karşılamak üzere dün uçakla Ankaradan şehrimize gelmişlerdir.
Senatör Tydings’in mühim beyanatı
Washlngton 30 (YİRS) — Senato Silâhlı Sendeler Komitesi başkanı Miliard Tydlngs Baltimore radyosunda mühim bir beyanatta bulunmuş, tur. Tydlngs ezcümle şöyle demiştir!
"Şimdilik, Birleşmiş Milletler kuvvetleri Koreden atılmak tehlikesine manız değillerdir. Gl. Mac Arthur e-aassız İddialarda bulunan bir şahıs ol. madığma göre, onun sözlerine güvenebiliriz,
"Eğer yabancı kuvvetler komünlat Korelilere yardım etmezlere® kanaa. time gör® Amerikalılar vazifelerini başaracaklardır.
"Koredeki durum vahim olmakla beraber, Batı Avrupanm, Kanadanın ve Amerikanın müdafaası da ehemmiyeti haizdir.
"Kore, İran ve diğer yerler kalenin dış savunma sistemini, ileri postalarını teşkil ediyorlar. Bu yerler sadece ileri karakol mesabesindedir. Asıl ınühim olan nokta Korede harp e. derken merkezi teşkil eden kaleyi kuvvetli tutmaktır. Böylece ne Rusya ne de başka bir mütecaviz memleket demokrasi ve hürriyet cephesin) yarmaya muvaffak olamaz.”
vukubul-Berleu’ü
dirmişlerdir. Polis hâdisenin duğu semtin Belediye Reisi tevkif etmiştir.
Güç bir durumda bulunan hükümet Vaterloya kıta ve tank yığmaktadır. Maksat pazartesi günü yapılacak muazzam yürüyüşü Önlemek vo dağıtmaktır.
Yürüyüşü yapacak olanların hepsi Vnlon’dur. Sosyalist liderler, Valonya-nın kiralın avdeti dolayıslyle Flaman-lardan ayrılacaklarını açıkça İfade etmektedirler. Spank "Mesele artık bir Ki rai Leopold meselesi değildir. Va-lonya'nın istiklâli lüzumunu emreden sebepler karşısında bulunmaktayız!” demiştir.
(Belçikadakl vaziyete ait haberler üçüncü sayfamızdadır)
Katolik
Eisenhower’in
demeci
Den ver (Colorado). 30 AA. (United Press i — Dün yaptığı beyanatta General EisenhoWer Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin Korede muzaffer olmaları lâzımgeldiğinl, aksi takdirde dünyanın diğer bölgelerinde ihtilâflarla karşılaşılacağını söylemiştir.
Eisenho'vcr. Amerika ile diğer Btr-leşnılş Milletler üye devletlerinin hâlen devam etmekte olan ihtilâfta muzaffer olmak İçin gayretlerini sarfet-molerl ve böylece diğer hâdiseleri önlemeleri lâzım gelctiği kanaatini izhar etmiştir.
Doğunnndoludan İstanbul Radyosu işitilmiyor
— Hayrnla yııhıı. nereye böyle?
— Bir radyo aldık da, dinleyebilmek için batıya hicret ediyoruz!..
Sayfa 2
yeni İstanbul
31 Temmuz 1950
Anadoluda Refik Halid
Kırk yıl evvel-Kırk yıl sonra
OTOMOBİL KAZASI
Gene
İnsanın basireti Boşluğa uçan, kayadan kayaya konan, havada Kırk beş metre derinlikteki enkaz yığını Yola devam !
Bir yaylanın mevsim dışı hali — Bir gezinti teklifi yolsuzluk ve yolsuzluğa uymıyan ihtiyatsızlık nasıl bağlanır ? — 7 takla atan bir otomobil
arasından sapasağlam çıkan bir dost
YAYLÂ mevsimi henüz gelmediği için Soğukoluk, kapıları ve pencereleri örtülü evler, tenha sokaklar, kendi haline bırakılmış bahçelerle bana eski zamanın sayfiye semtlerini hatırlattı. Eski zaman, diyorum; zira şimdi kışın da yazlıkta oturanlar vardır; daha doğrusu Is-tanbulda yazlık yer yoktur. Vaktiyle meselâ Erenköy gibi sadece yazlan gidilen semtlerde kışın ecinniler top oynardı.Geniş bahçeli, duvarlarla çevrili, yirmi otuz odab köşklerde sadece bahçevanlarla bekçiler bırakılır, hayât ve hareket en asgari haddine inmiş olurdu.
Bu hal Meşrutiyetin ilânına kadar sürdü; sonra iş değişti. Eski ricalin çoğu konaklarını kiraya vererek yahut satarak yazlıktaki köşklerinde oturmak yolunu tuttular, sayfiyeler o suretle kışın da canlanmağa başladı. Nihayet büyük köşklerin yerine küçücükler üredi, türedi, bugünkü vaziyet hâsıl oldu; yaz ile kış arasında mühim bir fark kalmadı.
Soğukoluk o gün kırk, kırk beş sene önceki bir İstanbul sayfiyesini andırıyor; hüzün i-çınde aynı tatlılığı düşündürüyordu. Ayvazoğluııun oteli bahçesinde körfeze karşı, kendi getirdiğimiz gayet lezzetli yemekleri yedik. Nuri Genc’in haremi İstanbullu idi; Türkemenilli'nin-ki de eski Nafia Nazırı merhum Avni Paşanın kerimesi idi; biz-bize idik; bizlerden başka kimsecikler yoktu. İnsan bazan böyle ufak toplulukları arar; hele bizim gibi bir aydan beri, evvelce hiç tanışmadığımız kalabalıklarla haşır, neşir olursa ilâç gibi arar, rahatlığını duyar.
Yemeği henüz bitirmiş, kahvemizi içmiş, içmemiştik dostumuz Ömer Türkmenijli, Nergisliğe doğru bir otomobil gezintisi teklif etti. Soğukoluk ile bu yayla arasındaki yerleri iyi bilirdim, manzarası fevkalâde idi; havası çamlıkları ve bahçeleri de... Hele Müftiler Köyü yanındaki tepeye bayılırdım. Eskiden, iki yaylâ birbirine motörlü vâsıtaya elverişli bir yolla bağlı değildi. Fransızlar sonradan üstün körü bir tesviye-i-tiirabiye ile yolumsu bir şey yaptılar; şöyle böyle gidip geliyorduk; az çok bakılıyordu dâ... Yani geçilehi-liyordu.
Bir de baktım, bunu da muhafaza edememişiz. Halbuki şoseye çevirmemiz, Müftiler ve Nergislik üzerinden bir ikinci yaylâ yolu kazanmamız lâzımdı. Kimse aldırış etmemiş. Fran-sızlar dediğim yolu, yazın o havaliye çıkardıkları askerlere eğlence kabilinden yaptırtıvermişlerdi; zira lüzumluydu. Bizim
»
askerimiz de şimdi sıcak mevsimde buraya çıkarılmaktadır amma zâhir kanunlarımız angaryaya müsait olmadığından i-şin bu tarafına hiç yanaşılmamış; ayrıca ormanlardaki tahribat da önlenememiş.
Bir müddet gittik; gidilemiye-ceğini anladım; dönmemizi söyledim. Eh, ne denir, insanların basireti bağlanıyormuş. Yolumuza devam ettik. Yolumuza mı? Geçtiğimizin keçi yolunun yol ile alâkası yok. Bir tarafımız ise uçurum... Eğilip baksanız gözleriniz kararır. 1950 modeli lüks otomobil yağmurların açtığı bir toprak oluğa sağ tekerleklerini gömdü. Arabada dört kişiyiz; Sahibi, ben, zevcem ve ahbabımız bir genç.
Oluktan kurtulmağa çalışıyoruz. Arka tekerlekler fırıl fini dönüyor; bir santim ne ileriye, ne geriye gidebiliyoruz. Sağ taraf —Sonradan öğrendik— 45 metre derinliğinde bir uçurum; solumuz yalçın kaya. îşin tenkidini bırakalım. “Şöyle yapmalı idik, böyle hareket edilecekti”... Hepsi lâf. Zevcem:
— Biz inelim, dedi, araba hafiflesin...
İndik. Artık dakika ve saniye hesabı yok. önümdeki koca otomobilin birden bire kaybolduğunu, yerinde bir boşluk bıraktığını gördüm, hayretle ileriye baktım. Araba, uçurumun üzerindeki boşlukta sahibi ile beraber uçuyor. Evet, bir tayyare gibi havada ve yerden kırk beş metre yüksekte, son süratle gidiyor.
Böylece gitti; lâstikleri bir kayaya vurdu, top gibi sıçradı, sıçramasiyle beraber istikametini değiştirip uçurumun sağ kısmına doğru fırladı, bir başka kayaya kondu. Konmadı, tabiî... Dokundu ve hemen kalktı. Daha neler olacak, neler göreceğim? Bilmiyorum amma neticeyi kestiriyorum; hem bu neticeye ramak kaldığını da anlamış haldeyim.
İkinci kayaya tekerleklerinin lâstikleri üzerinde konup kalkan otomobil yine geri tepti, tam u-çurumun ortasına rastlayan boşlukta iki defa taklak attı ve aşağı yuvarlandı. Şimdi, derin-rinlikte yan vücudu toprağa gömülü, ön tekerlekleri havada, sırtüstü yatan bir şey, ufacık bir böcek görüyorum, yolda saltanatla duran heybetli, mükellef, mükemmel araba bir Eyüb oyuncağı kadar hiçten o-lu vermiş!
Fakat ben o saniyede bunları mı gördüm, düşündüm? Yoksa aklıma ankaz içinde hurdehaş olduğuna hükmettiğim muhterem dostumdan başka bir şey gelmedi mi? Hakikat şudur ki kafamız hem onu, hem ötekile
Demin
ri, hem esası, hem teferruatı kavramak kudretinde müthiş bir makine... Tek saniyeye bir kitaplık düşünce, his, hayal sığdı. Ayni zamanda faaliyete de geçtim. Uçuruma ayaklarıma basarak inmek kabil olmadığından yere oturdum ve ellerimi yüzgeç gibi sallayarak ve çalılar arasındaki topraklı parçalardan geçit bularak az sonra arabaya yaklaştım; genç arkadaşımız benden evvel ulaşmıştı. İstiyordum ki en azı ağır yaralı bir halde bulacağım Ömer Beyi, tutuşmasından korktuğum otomobilden çıkaralım, yanmaktan olsun kurtaralım.
Aynı zâmanda müthiş haberi, otelde bekliyen refikasiyle oğluna nasıl vereceğimiz meselesini de düşünüyordum. Daha neleri? Meselâ zevcemin sözüne uymayıp da İnmediğimiz halde şimdi bizlerin de bu ankaz arasında bulunacağımızı!
Arabanın uçuşunu tepelerden gören köylüler de her taraftan yanımıza seğirtiyor amma henüz gelemediler. Topraklan eşiyoruz, bir menfez bulup da dostumuzu çıkarmak istiyoruz. İşte bu sırada idi, gayet soğukkanlı olduğumu bilmekle beraber, nasılsa ve birden bire akıl muvazenemde bir bozukluk başladığına, yanlış ve uydurma gördüğüme hükmettim. Zira kayadan kayaya vurarak, boşluklarda takla atarak kırk beş metre uçurumun dibine ters yüzü mıhlanıp kalan otomobilin— kapısı mı idi, penceresi mi? Sezemedim— bir deliğinden o ö-mer Beyin başı uzandı.
Yalnız başı mı uzandı? Kendi de çıkıyor ve bizimle konuşuyor:
— Merak etmeyin... Bir yim yok... Hiç bir yerimde şey yok.
İnanamıyorum. Çocukken kuduğum bir tren kazasının çok dikkate şayan bir hâdisesi hatırıma geliyor: Tekerlekler altında kaldığı halde konuşan bir kadın başı... Konuşan ve hiç bir yerinde en küçük bir ânza bulunmadığını söyleyen baş! Vagon vinçlerle kaldırıldığı zaman bu kadını çekmek istiyorlar. Üç parçaya bölünmüş olan gövdenin yukarı kısmı ellerinde kalıyor ve sapasağlam olduğunu iddia eden vücutsuz baş tazyikten kurtulur kurtulmaz müebbeden susuyor.
Hayır, dostumuzunki, çok şükür, böyle değil. O hakikaten sapasağlamdır; bunııı bile kanamadığı gibi elbisesinin hemen hemen ütüsü de bozulmamış. Benimkilere bakılırsa otomobil ankazı arasından çıkan başkası olamaz; kanayan yerim yok am-
bir deliğinden o ö-
şe-bir
o-
Sergiyi ne zaman görmeli ?
Ankarada ilk opera temsilleri başladı ffı zaman, resmi rrrafın, Devirt Reisi bu işi tutuyor diye muntazaman devam ettiklerini yören bir yabancı musikişinas:
— Rlr çok baş, fakat pek az kulak,
Demişti. Sergiyi de “pezon* lor” re “dolaşanlar” var. Dunlara, peliniz, ziyaretçiler diyelim, Fakat ziyaretçiler arasında, teşhir edilenleri ‘'görenler” ile onlara sadece “bakanlar" olduğunu da saklayandayız.
Geçenlerde, İstanbul manzaralarının teşhir edildiği salonda, o kadar kalabalık vardı ki, âdeta sevindim. Demek “resim” bıı derece alâka celbe diyormuş! Lâkin mevcudun yüzde doksanı, sergiyi “dolaşıyor" du, “gezen” pek azdı, Nitekim, bunlardan uzaktan tanıdığım bir çift, beğendikleri tablo ile aralarından durmadan ziyaretçilerin geçmesinden rahatsız oldular. Kadın kocasına döndü:
— Çıkalım, dedi, yarın sabah erken geliriz de kimse yokken doya doya seyrederiz.
Yani şunu demek istiyorum, 8ergıyi “gezmek” ve orada teşhir edilenleri “görmek” arzu e-denler, erkene* saatlerde, tercihan sabahları gitmelidirler.
BÎR İSTANBULLU
Bu yıl, lise ve ortaokullara 1250 yatılı meccani öğrenci alınacak
Bıı sene öğretmen yetiştirilmek ü-zere lise ve ortaokullara yatılı meccani 1250 öğrenci alınacaktır.
Bu öğrencilerin Üçte biri müsabaka İmtihanlarında en yüksek başarı gösteren öğrencilerden, üçte biri ise lise olmayan illerde oturan ortaokul mezunu öğrencilerden, diğer üçte biri ise Milli Eğitim Bakanlığınca tesbit edilecek illerde çalışmakta olan ve genel bütçeden aylık alan devlet memurlarının çocukları arasından seçilecektir.
Müsabaka imtihanlarına girmek isteyenlerin kayıtlarına 1 eylülde başlanacak, 27 eylülde son verilecektir. Müsabaka imtihanları 28 eylülde Türkçe ve matematikten yapılacaktır.
ma ne pântalondan hayır kalmış, ne de ceketten!
Bilmem hâlâ Amerikalı, çocukluğumdaki kadar heyecan meraklısı mıdır ve heyecan duymak için âvuç dolusu dolar sar-feder mi? Eğer ediyorsa o muhteşem otomobüin, içinde sahibi bulunduğu halde havaya uçuşunu, boşlukta takla atışını ve kayadan kayaya zıplayarak uçuruma yuvarlanışını seyir için parayı esirgemezdi.
Ömer Bey, düştüğü yerden kendi ayaklariyle yürüyerek yola kadar çıktı; metanetine hayran kaldık; sevinç içindeyiz. Ertesi günü vaka mahalline gelen eksperler dediler ki: "îyi ki siz-ler kazadan önce arabadan çıkmışsınız. O sayede arka tarafın boş kalan minderi fırlayarak direksiyonun Önünü kapatmış, Ömer Bey de yana yatmak suretiyle iki minder arasında kalmış. âdeta ambalâja girmiş, kurtulmuş, arabada kalsaydınız kaza atlatılamazdı; netice felâketli olurdu.”
Olmadı hamdolsun. Bir ay daha otomobil ve otobüsle, yurdu dolaşmakta devam ettik. Hem de ne virajlardan, ne korkunç uçurum kenarlarından döne kıvrıla!
Dışişleri Bakanı Köprülü dün Parise hareket etti
Ankaradan gelen Dışişleri Bakanı ı “Muhalefet partileri, Kore'ye asker sevkı mevzuunda, Barışseverler Cemiyetiyle aynı fikri müdafaa ettiklerini gördükleri zaman, yanıldıklarını anlıyacaklardır" dedi
Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü dün sabah jıaAt 9 15 te ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiştir. Bakan saat 11 de vilâyette, şehrimizde bulunan Ingiliz Büyükelçini Slr Noel Charles ile bir görülme yaptıktan sonra naat 15.45 te Panamerikan uçağı ile Brüknele hareket etmiştir.
Fuat Köprülü dün kendialyle ko-nuşAn gazetecilere aşağıdaki beyanattı vermiştir:
•'Avrupa Konseyine dahil olan memleketlerin Dışişleri bakanlarının yapacağı mutad toplantıya Jştirak et-
Beyanname dağıtanlar hakkında tahkikat devam ediyor
Millî mukavemeti sarsacak mahl. yette beyanname yayan Barışseverler Cemiyeti kurucuları hakkında tahkikata Savcılıkça dün de devam edilmiştir. Yeniden bazı şahitler dinlenmiş ve tahkikatın derinleş t irilmesine karar verilmlştir.Sanıklann evlerinde bulunan evrak ve vesikaların tetkiki neticesinde yeniden bazı kimselerin malûmatına müracaat edileceği anlaşılmıştır.
Sarayların durumunu tesbit edecek komisyon, bugün şehrimizde toplanıyor
Millt sarayların ve bu saraylardaki eşyanın durumunu İnceleyecek olan Büyük Millet Meclisi Hesapları İnceleme Komisyonu İstanbul Milletvekili Salih Keçecinin başkanlığında bugün şehrimizde toplanacak ve yarın bilfiil İnceleme faaliyetine geçmiş olacaktır.
Komisyona iştirak edecek olan Millet. Meclisi İdare heyeti Azasından Kütahya milletvekili Ihsan Şerif özgen dün sabah AnkarAdan şehrimize gelmiştir.
Bu çalışmalar sırasında yerlerinde bulunmadığı veya değiştirildiği mev. zuu bahsolan bazı eşyaların durumu, saraylara ait saltanat devrinden kalma demirbaş defterleriyle karşılaştırılarak kati olarak tesbit edilecektir; *
Topkapı Sarayı Müzesindeki tamirat bitiyor
Topkapı Sarayı Müzesinin tâmirat dolayısiyle kapalı bulunan pavyonlarından ikisi halka açılmıştır. Bundan sonra ziyaretçiler cuma günleri de sarayı gezebileceklerdir.
BEBEK SERGİSİNDEKİ
EN GÜZEL
EBEKLERİ
YENİ İSTANBUL
HEDİYE EDECEK
TÜRK BEBEKÇİLİĞİNİN ÜSTATLARINDAN t Zehra Müfit’in 3, Nimet Demirbağ'ın 1, Esin Germenin 3, Azize Ayral’ın 1 ve Elen! Potessurir'in 2 şer adet belleklerini, 1 temmuz tarihinden 7 ağustos tarihine kadar olan nüshalarımızdan 5 tanesinin başlığını, Sergide beğendiği bebek veya bebek paviyonunun numara veya ismiyle bize getiren okuyucularımız arasında tertlpllyeceğimiz kur’ada dağıtacağız.
En güzel bebeği seçmek ve en güzel bebeği almak için müsabakamıza siz de giriniz.
mek üzere Brüksele gidiyorum. Oradan Parise ve Straabourg’a geçerek bakanlığımla ilgili mevzular üzerinde temaslar yapacağım,,,
Korcye asker gönderme meselesi hakkında Bakan demiştir kİ:
•‘Hükümetin verdiği karar dünyanın her tarafında — komünist basın müstesna — büyük memnuniyet u-yandırmıştır.
Muhalefetin böyle mili! bir dâvayı parti politikası mevzuu yapması teessürle karşılanacak bir hâdisedir. Barışseverlerin de aynı fikri müdafaa ettiklerini gördükten sonra yanıldıklarım anlıyacaklardır. Muhalefet sözcülerinin sözleri mügalâtadan ibarettir. Bu sözler memlekete karşı vazifelerini iyice idrak etmemek gibi şayanı esef bir mâna taşımaktadır. Esasen Meclis, Koreye savaş birliği gönderme meselesi hakkındakl muvafakatini ittifakla İzhar etmiştir. Muhalefet safında bulunanlar, kendilerini Barışseverler Cemiyeti İle aynı safta gördükleri zaman hatalarından rücu edeceklerini ümit ediyorum. Bugünkü Hükümet serbest seçimlerle ezici bir ekseriyetle İktidara gelmiş, kuvvetli bir hükümettir. Vazife ve mesuliyetlerini tamamen müdriktir.
Barışseverler Cemiyetinin neşrettiği beyannameye gelince,. Bu tamamen komünizm propagandası ve komünizm motbuatı lisanıdır. Maksatla, n, milletlerin mukavemet kudretlerini içinden yıkmak ve böylece kolaylıkla yabancı ideolojilerin elinde esir olmalarını temin etmektir. Haddizatında Hükümetin verdiği karar, sulh ihtimallerini kuvvetlendirecek olan bir karardır.
Müteakiben Fuat Köprülü, Marmara Denizinde bir denizaltı dolaştığına dair haberi yalanlamıştır.
Yunanlı kız lisesi öğrencileri memleketlerine döndüler
Bir müddetten beri şehrimizde Çapa Kız Lisesinde misafir edilen Yunanlı kız öğrencileri, trenle memleketlerine dönmüşlerdir.
Sirkeci garında Kızılay Eminönü Başkanı M. Necip Hancı, öğrencilere iyi seyahatler temennisinde bulunarak, dernek yararına verdikleri temsil için teşekkür etmiş her birine Kızılay firmalı hususi bir şekilde hazırlanmış kutular içinde Hacı Bekir şekerleri dağıtmıştır.
Tren alkışlar arasında hareket etmiştir.
Amerikan Büyükelçisi ve Deniz Kısmı Başkanı geldi
Dün Ankaradan uçakla şehrimize gelen Amerikan Büyükelçisi Wadn-vvorth Türklycnin Koreye askeri yardım karan hakkında kendisine sorulan suale: "Ben sadece Amerikan filosunu karşılamak üzere geldim,, demiş ve aynı suali üç defa tekrar e-düdiği halde aynı cevabı vermiştir.
Aynı uçakla şehrimize gelen A-merikan Yardımı Deniz Kısmı Başkanı Amiral Ginder kendisiyle görüşen gazetecilere Marmarada görülen denizaltı hakkında: “Boğazlardan habersizce bir denizaltının Marmaraya geçmesinin imkânsız olmadığını, fakat fiiliyatta böyle bir vaziyetin mevcut bulunmadığını,, söylemiş, Koreye yapacağımız askeri yardımın Amerikan askerleri Arasında büyük memnuniyet uyandırdığını .sözlerine ilâve etmiştir.
Millî Piyango bugün çekiliyor
Milli Piyangonun 31 temmuz çekilişi bugün saat 13 te Anka ra da yapılacaktır.
ikramiye kazanan numaralar Ankara Radyoslyle bu gece saat 23 te yayınlanacaktır.
Bugün saat 13 ten sonra yurdumuzun hiçbir tarafında bu çekilişe ait bilşt satışı yapılmıyacaktır.
Millî Türk Talebe Federasyonunun tertip ettiği seyahatler
Türkiye Milli Talebe Federasyon® Turist Komisyonu bir çok turistik seyahatler tertip etmiştir. Bunların birincisi 12 ağustosta Istan buldan hareket edecek olan Tarsusla yapılacak» tır. Tarsus, bu seyahatinde Giride, Pireye ve Cenovaya uğrayacak, seyyahlar İtalya ve Fransada 14 gün geçireceklerdir. Gemi dönüşünde lekendenin, Beyrut, Kıbrıs, Rodos ve Pireye uğrayacak, seyahat 11 eylülde sona erecektir.
Federasyon tarafından organize e-dilen ikinci seyahat hava yolu ile yapılacaktır. iki hususî uçak 0 agustoa-ta İstanbul dan hareketle Roma, Paris ve Londraya üç yolcu kafilesi götürecektir. Bu kafileler îstanbula 22 ağustosta dönmüş olacaklardır.
Milletlerarası Avukatlar Konferansı şehrimizde yapılamıyor
Şehrimizde yapılması gereken Milletlerarası Avukatlar Konferansının otel kifayetsizliği dolayıstyle Bey. rutta yapılmasına karar verilmiştir.
KÜÇÜK HABERLER
★ Güzel Sanatlar Birliği önümüzdeki aybaşında Galatasaray Lisesinde bir sergi açacaktır.
★ Doğu Akdeniz bölgesi sağlık konferansı eylülde Yıldızda Şale Köşkünde yapılacaktır.
VEFAT
Türkiye Ziraat Bankası Ankara Merkezi Hukuk İşleri Müdürü HCSEYÎN ÎZBEMİR tetanbulda vefat etmiştir.
ÇensJteal bugün Ankerada defnedilmek Üzere Ankaraya gönderilmiştir.
Akrabamı
Al.t HATDAR
YENt İSTANBUL
SÎTASl tKTÎSAJDÎ
müstakil günlük gazete
Sahibi :
TENİ İSTANBUL NEŞRÎTAT LtMİTED ŞtKKETÎ Müdürü: Kemal ÖL 8AHUCA
Bu sayıda yazı İşlerini fiilen idare eden x fiacld ÖGET
Neşredflmiyen yazılar iads edilmem
Basıldığı yer ı YENt İstanbul matbaaci-LIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri I
— 59 —
Bilmem neyi beklemek için durmadan evler temizlendi, puslalar ve defterler üzerinde hesaplar yapıldı. Kızım Cemile doğdu. Yeni Mahallede arsa alındı. Uzun uğraşmalarla oraya A-merikan evlerine benzer bir yeni ev yapıldı, döşendi. Eskisi tasfiye edildi. Sonra Celüe uzun ve ıstıraplı hastalığına tutuldu.
ilk senelerde akşam yemeğinden sonra yine Hacı Müslim Beyle bir iki saat konuşuyorduk. Ceille sessiz sadasız köşesinde dikiş dikiyor ve bazan uyukluyordu. Dışardakl resmi işlerim, mu. ayenehane ve eczahanenin beni yorduğu kadar da saran işleri, sonra yalnız kaza merkezinde değil bütün köylüklerde gitgide artan hastalar ve müşterilerim... Serbest Fırka zamanındaki dürüst hareketlerimden sonra gitgide artan siyasi itibarım... Bu itibarın bana koza sosyetesinde yüklediği vazifeler... Sonra Hacı Müslim firmasının ve Karayamıık kabilesi reisliğinin müşkül gaileleri... Bütün bu yorgunluklar âdeta bir kür yerine geçiyor, cılız vücudumu bir bilinmez korkunç hayvan sokmuş gibi süratle üfü-rülüp şişiyordu.
I Hacı Müslim Beyle akşam oturmalarımızda ben de Ceille gibi yaparak uyuklamağa başladım; hattâ kayınoâbamın, kanının ve Karabağlının mânalı gülüşmelerinden horladığımı da anladım. Sonra kayınbabam bir gün eczahanede bir 291
kalb krizinden birdenbire ölünce yeri boş kaldı. Karım kendini büsbütün kızımız Cemileye verdi, ğl için ben de gitgide kısalan akşam oturmala-nnda bir zaman, Hacı Müslim Bey gibi, Kara-bağlıyı "Deli deli söyletip gülmek”le vakit geçirdim.
Bu on senelik beraber hayatta Ceille ile ne kadar zaman, gerçek mânasında, bizbıze kaldığımızı ve birbirimize neler söylemediğimizi bilmemek belki hayırlıdır.
Cellleyi sevmedim mi? Şimdi ara sıra kendime sorduğum bu suali ben de o biçarenin o zamanki hayretiyle karşılar oldum:
— Niçin sevmemek? Buna ne sebep var? Hangi vazifesinde kusur etti? ölümüne bir kaç gün kala, birdenbire şiddetle ateşlenerek yata, ğıma düştüğüm bir gece onun Büyük Abla ile Huriyenln kollan arasında karyolamın başına gelip durduğunu, “Seni hasta dediler. Bakamıyorum sana’” diye ağladığını unutmak kabil midir?.
Ceille hattâ hastalığı başlayıncaya kadar güzelliğini de az çok muhafaza etmiştir. Benim ilk defa loş bir odada karşıma çıkmış bir fotoğraf ve bir hasta yatağında gördüğümü sandığım çehreyi muhafaza etmediyse kabahat onun mudur? O çehre zaten evlendiğimiz geceden evvel yokolmuştu.
îkLnd kısım
İSTANBUL
I
Emin Hıılftsinln oyuna!
Tren Haydarpaşaya beş saatten fazla rötarla geldi. Kalabalık dağılıncaya kadar yataklı vagonun penceresinden ayrılmıyor ve gözlerimle etrafı araştırıyorum. Emin Hulûsi neden yok? Mek-292
tuptan başka bir de telgraf çekmediğime hata mı ettim acaba?
Deniz kenarında üstüste birkaç defa nereye gideceğimi soran h&mmab "Dur oğlum!” diye azarlıyarak düşünüyordum. Vakit epeyce geçtir. Bu saatten sonra belki Adalara vapur da kalmamıştır. Son geceyi onun Yeideğirmenindekl bekâr odasında geçirmiştim. Bu gece bir otelde yalnız kalmak güç olacaktır. Fakat galiba çaresizdir.
O esnada iskeleye gelen bir vapurun, Anadolu kıyılarına uğrayarak Heybeliye kadar gideceğini öğreniyor ve telâşla koşuyorum. Tek tük yolcuları olan küçük eski bir vapurdur. Çantalarımı yanıma koydurarak güvertede bir kanapeye oturuyorum. Bulanık ve neşesiz bir lodos akşamıdır. Buna rağmen altımda denizin sa-lıntılannı hissetmeğe başlayınca ağlayacak gibi oluyorum. Moda burnunu dönerken bir parça sallanıyoruz, vapurun kenarında bir dalga kınlıyor ve serpintileri beni hafifçe ıslatıyor. Ağzımda tuzlu suyun lezzetini hissettiğim zaman, îstanbula vanr varmaz denizden bir avuç su İçmek için kendime yaptığım vadi hatırlıyor ve gtllümsiyo-rum. Onun da sırası gelecek elbette. Fakat daha sonra...
Emin Hulûsinin biraz sonra beni görünce ne yapacağını düşünerek yavaş yavAŞ başımı sallıyor ve yine gülümsüyorum, Karşımda madamA-siyle beraber oturan bir ihtiyar ermeni bunu kendisine sanarak o da bana gülümsüyor ve başını sallıyor.
Birkaç günden beri devam eden tren sarsıntısından sonra ona hiç benzemiyen bu deniz sarsıntısı bana tatlı bir uyuşukluk veriyor. Sırf kıyılan seyretmek için güvertede oturduğum halde 293
ikide bir başım yanıma düşüyor vs uyuyorum. Uyanışlarımdan birinde ihtiyar ermeni nezaketle:
— Hava size de tokamyor galiba, diyor, bizim madama da çok tokanır.. Limon şekeri verdim. Çok iyidir. Mtlsade ederseniz size de taktlm edeyim.
Uzattığı killâhtajı bir şeker alarak teşekkür ediyorum.
Bir başka uyanışımda ortaJık tamamlyle kararmış ve hava durulmuştur. Madam da şimdi başını kocasının omuzuna bırakmış, mendiliyle ağzını kapıyarak uyuyordu. Erkekle ahbaplığı biraz daha llerletiyonız. Biraz sonra ikimizin de aynı iskeleye çıkacağımız anlaşılınca ona Doktor Emin Hulûsiyi soruyorum, öyle birini tanıyor gibi. Fakat adını iyi bilemediği için bana şsljsını tarif edjyor:
—Çok zayıf, afederslniz biraz kanbur bir İhtiyar... Sanınm kİ, o olacak...
Çok zayıf, kanbur bir ihtiyar! Vah zavallı fimin Hulûsl.., Fakat bir başkası da beni bugünkü çehrem ve vücudümle ona tarif ederse o da aynı şeyi söylemiyecek midir?
Biraz sonra gözlerini açarak söze kAnşan madam, Emin Hulûsiyi daha iyi tanıyor. Heybelideki kızlariyle bir sokakta oturdukları için, hastalan oldukça onu çağırırlarmış. Hattâ birkaç gün evvel yine çağırmışlar. Fakat gelememiş.. E^nden, hasta olduğunu söylemişler...
Bu hastalık aözü beni bir parça huylandın-yor.. Acaba, bugün de onun İçin mi gelemedi? Fakat madam, hastalık üzerine daha fazla bir şey bilmiyor. Yalnız ağzında daha başka bir şeyler var.., Emin Hulûsinin halini söylediğinden de daha
294
fazla bildiği anlatılıyor. Fakat doktorla yakınlığımı anlayan kocası ikide birde ipini çekerek sözünü yanda bıraktınyor.
Emin Hulûsinin durumundaki neşesizliği ben de çoktan beri anlamıyor değilim. Bazı yakın arkadaşlıklarda olduğu gibi tâ eskiden beri hep o beni dinlemiştir. Bununla beraber, bilhassa ilk aynlık senelerimizde ona da pek susmuş denemezdi. Severek evlenmişti. Fakat kanslyla an-laşamadıklanna şüphe yoktu. Bu belki de arkadaşımın devamlı talihsizliğinden ileri gelmişti. Biçare adam bir türlü fukaralıktan kurtulamamışı. Mektep erkadaşlanmızdan bir kısmının büsbütün ortadan kaybolmalarına mukabil bir kısmı, umul-mıyaeak şekillerde parlamışlardır: Profesör olmuşlar, büyük doktor yahut büyük devlet adamı olmuşlardır; Tacir yahut aferist hekim olmuşlardır. FAkat o hayatını bir şeye benzetememiştir. Halbuki hepimizin en zeki ve çalışkanı da o görünürdü. Emin Hulûsi, bir çoklarımıza, hir parça da içinden biri küçümslyerek akıl öğretir, yol gösterirdi. Bana hepsinden fazla bağlanmasının sebebi belki de beni hepsinden daha geri, hepsinden daha kendine muhtaç görmesindendi. Ayrıldığımız geceki bir sözünü hiç unutmam: "Sen başını bir yere bağlamaksın: memur olmalısın. Bana bakma. Bugün belki senden daha acınacak bir halde İstanbul kaldırımlarım tepiyorum. Fakat ben yolumu o kaldırımlarda nasıl olsa bulacağım.”
Bu sözlerdeki büyük gururu daha o zaman hissetmiştim. Hakkı da vardı biçarenin. Fakat aradığını bulamadı. Cüzzam gibi bir talihsizlik yakasına yapıştı ve bir daha bırakmadı.
(Devamı var)
295
•1 Temmuz 1950
yenî İstanbul
8avfa I 1
r
BİR DÜNYA VATANDAŞININ HÂTIRA DEFTERİNDEN
STA
N’İN GÜLÜŞÜ
Yazan : Selim Sabit
&
9
G
EÇEN gûn hlr ajans haberi. Tapa XII. Pie’nln dünya halkından birleşmelerini ve dostluk ve •ıılh İçin dua etmelerini İstediğini bildiriyordu.
Bir «ene evvel Katolik kiliselerinin bu dinî hükümdarı, bütün dünyadaki hırtstiyantara hlr tebliğ yayınlayarak komünizmi tel’ln etınlş-tt
Anlatıldığına göre, Stalln bu tebliği gördüğü raman kahkahalarla w gülmüş ve müstehzi hlr tavırla şunu «ormıış:
— Bu Papanın kaç tümenllk ordusu var T
Şimdi Xn. Ple’nln yeni teşebbüsü karşısında da, Stalinln aynı ak-sütanıoll göstermesi ihtimali var. Çünkü Sovyet diktatörü mânevi kuvvetlere inanmaz. Onca, yalnız silâhlı kuvvetin mânası re kıymeti vardır. Fakat tarihte bıı gibi hayallere kapılan İlk İnsan o değildir. Nnpoleon da askeri zaferlerinin ortasında "îstikhal benimdir” diye bağırmıştı. Ve Hitler. yıldırım harplerinin en şiddetli devrinde yeni baştan hin yıllık bir devlet kuracağını İlân etmişti.
Fransızların hari« imparatoru. Salnte - Hetane adasında «efil bir halde öldü.
Almanların mağrur Führerİ de. kurduğu 3 üncü Relch devletinin harabeleri içinde duman gibi uçtıı, gitti.
hedefi Irandır
Londranın siyasî bir endişe
Londra. 80 (AP> — İranın Sovyetler istilâ plânında İkinci bir taarruz hedefi olduğu hskkmdakl kanaat Londra-da gittikçe artan bir endişe yaratmaktadır.
/7Atleezz nin
yandan da tepo-«ilâhlandığını ve gribi Birleşmiş kendi bozuk ni-ett iğini kaydet-
Attlee "Kore kadar uzak bir yerde başlayan yangın sızın buradaki evinizi yakabilir” dedikten sonra. Ingiliz vatandaşlarını daha çok çalışmaya ve daha çok İstihsal etmeğe davet etmiştir. Bir yandan silâh, bir yandan da İhtiyaç maddeleri ancak bu şekilde temin edilecektir.
Attlee'ye göre, îngllterenin "dişini sıkma*' politikası devam edecek ve sertleşecektir.
Attlee, Sovyet Rubaya hücum etmiş, bir devletin mütemadiyen barıştan bahsederken bir den tırnağa kadar bu yetmiyormuş Milletler Teşkilâtını yetlerl için İstismar m iştir.
Başvekil üstün kuvvetler karşısında artçı harekâtını idare eden Amerikanın Koredekl hareket tarzını övmüş, takviye kıtaları yetişince Kore tecavüzünün durdurulacağını söylemiştir.
Bundan başka, komünist propagandasına kulak asılmnmasını ve Koreye yapılan tecavüzün. Birleşmiş Milletler anayasasında tarif edilmiş olan tecavüzün ta kendisi olduğunu tasrih etmiştir.
Attlee sözlerine şunları Jlâve etmiştir:
"Eğer Kore mütecavizleri muvaffak ©hırsa diğer mütecavizler bundan cesaret alır ve neticede üçüncü dünya harbi çıkabilir...
*- ■ — -
genel toplantısı yapıldı
Ulaştırma Bakanı, komünizmin ada işçi bünyemize girmediğini ve g remiyeceğiui belirtti
Ankara. 30 (A A.) — Ankara İşçi Sendikaları Birliğinin birinci genel kongresi bugün saat 15 te Halkevin. de toplanmıştır.
Bu toplantıda Çalışma Bakanı Ha. •an Potatkan, Ulaştırma Bakanı Tev-fik İleri. Millet Partisi Genel Başkanı Hikmet Bayur, sendikalar delegeleri, İşçi Sigortaları Kurumu Genel Müdürü doktor Cemal Kiper. Çalış, ma Bakanlığı müsteşarı Musllh Fer, Çalınma Genel Müdürü Cemal Ok ten, Bölge Çahşnıa Müdürü, diğer davetliler ve sendika üyeleri hazır bulunmakta idi.
Toplantıdan evvel davetlilerin de dahil bulunduğu bir heyet Atalllrkün muvakkat kabrini ziyaret ederek saygı duruşunda bulunmuş ve bir çelenk koymuştur.
Kongre yönetim kurulu seçiminde Başkanlığa Kemal ŞengÜn ve kâtip. İlklere Ekrem Özden ve Kemal Er-böz seçilmişler ve gündem gereğince hazırlanan Birlik nizamnamesi o-kunarak kabul edilmiştir.
Başbakan Adnan Menderes’e Birlik müteşebbisleri tarafından bir tel. graf çekilerek. Hükümetin Kore meselesi hususunda verdimi karan sendikaların memnuniyetle karşıladıkları ve komünizme karşı Hükümetçe alınan hütılrı tedbirleri desteklediklerinin bildirilmesi yolundaki teklif ü-yeler tarafından takdirle karşılanmış ve telgraf çekilmesi alkışlarla kabul olunmuştur.
Yönetim kurulunun seçilmesini müteakip kongrede hazır bulunan Çalınma Bakanı Haaan Polatkan söz
Halbuki İşte Malin hâlâ kahkahalarla soruyor:
— Kaç tümenleri var klT!.
Fakat hıı sefer İş daha ciddidir. Şimdi Papa değil, bütün demokrasi dünyası konuşuyor. Stalln. bel seneden beri hiitün tahrikleri ve tecavüzleri karşısında bu demokrasi dünyasının Avrupada olsun. Uzak Doğuda olsıın daima gerilediğini, bir türlü aralarında toplanamadıklarını görmüştü. Ama İşte şu Kore meselesi münasebetiyle, aıılhçü milletlerden mürekkep garip aile birden bire başını kaldırdı. Önüne dikildi ve haykırdı: “Artık kâH! sin.”
Ve kendi
danışmadan, kendi İstilâcı yürüyüşünü durduracağını İddia edenlerin kuvvetlerini Ölçmekte ve yine gülmektedir.
Duba fazla İleri gidemec-
Rusların ikinci
Slmıll Kremllndekl diktatör, askeri mütehasAistanna bile
mehafili artan
Meşhur ata «Özünü elbette bilirsiniz: "Son gülen, tam güler."
"Ata sözleri, milletlerin zekâsını ve basiretini gösterir” diye bir söz de vardır. Şimdi milletlerin - bilhassa Birleşmiş Milletlerin - basireti de mümkün olduğu kadar fazla tümen teşkil etmeğe dayanıyor. Mânevi kuvvetlerin hizmetinde pek çok tümenler...
öyle l*e, Stalln artık gtilemlye-oektlr.
içindedir
Londradakf müşahitler endişelerine sebep olarak Rus.vanın İrana karşı açtığı propaganda savaşını göstermektedir. Bu propagandalar Kore harbinde Kuzey Korenln açtığı propaganda savaşma son derece benzemektedir.
Sovyet propagandası Amerikan Elçisi Henry Grady’nin Kuzey İrana yaptığı ziyaretle, Kore harbinden evvel Dışişleri Müşaviri John Koster Dulles’ln Koreye yaptığı ziyareti mukayese etmektedir. Moskova Radyosunun söylediğine göre bu ziyaretler Rusyaya karşı tecavüzler hazırlamak maksadiyle yapılmaktadır.
Moskova Radyosunun bu isnatları 1921 Rus - İran anlaşmasını tahrik etmek maksadlyle yaptığı anlaşılmaktadır. 1921 anlaşmasına göre üçüncü bir kuvvetin tahdidi halinde Rusya îrana askerî birlikler sevkedebllir.
Rusya Iranda Amerikan askeri ve İktisadi müşavirlerin bulunmasını. Sovyetler Birliğine karşı bir tecavüz maksadı taşıdığını tekrar tekrar söylemiş ve son iki seneden beri hudutlardaki tecavüzlerini arttırmıştır. Güney Karkaslardaki Sovyet birliklerinin Rusyadakl en mükemmel askeri birlikler olması Tahranda bir endişe havası yaratmaktadır.
Iranın zayıf ücretli ve İyi talim görmemiş oldusu Güney Kafkas birliklerine pek az dayanacak durumdadır Hattâ umumi kanaat Iranın bir gün mukavemet edebileceği merkezindedir
Fakat İran ile Güney Kore arasında bir fark vardır: Rusya taarruz için kendisine yardım edecek iyi talim Körmüş bir peyk ordusu bulnmıyacak-tır. Bu sebepten Rusya Irandaki Kürt ve Azeri topluluklarını avaklandırmak için uğraşmaktadır. Fakat sonunda taarruzun bütün ağırlığı Sovyetler Birliği askerlerinin omuzlarına yüklenecektir.
Rusya, askerlerine İranın zengin petrol madenlerini ve oradan da Iraktaki dünyanın en zengin petrol sahalarını daha cazip bir hale sokmak İçin uğraşmaktadır Diğer taraftan Şahın sarayında dünyanın en şiddetli soğuk harbi cereyan etmektedir.
nıış ve hasırlanmakta olan yeni İş mevzuatı ve ilgili kanunlar hakkında izahat vermiştir. Çalışma Bakanından sonra kürsüye gelen Ulaştırma Bakanı Tevflk İleri. Türk işçilerinin memlekette belli olan fikirlerini İzah ederek komünizmin asla İş. çi bünyemize girmediğini ve girerni-yeceğinl belirtmiştir.
Millet Partisi Genel Başkam Hikmet Bayur ve sendika başkanların-(Jan İsmail Araş da aynı konuda durmuşlar ve konuşmaları üyeler tara, findan tanıamlyle tasvip edilmiştir.
Kongre saat 18.30 de »ona ermiş ve Birlik İdare heyeti saat 19 da toplanarak Birlik Başkanlığına tsmuil Arası, İkinci başkanlığa İshak Kı-lıncı, muhasipliğe Mehmet GÖze’yi ve aslî üyeliklere de Kemal Şengül, Yunus Güney, Lûtfi Güneş, Mustafa Cinoğlu seçilmişlerdir. Yeni İdare heyeti, perşembe günü saat 15 te İlk toplantısını yapacaktır
Bu kupondan 90 adet biriktirirseniz, Avrupada ve Türkiyede tahsil veya 10 bin veya 5 bin lira almak imkânını kazanırsınız
Yeni İstanbul'un KORE muhabiri bildiriyor
Ricat hatlarımız çok tehlikededir. Çekilmemiz, büyük facialar doğuracak
Yollar şok bozuk
Düşmanın sayıca üstünlüğü devam ediyor. Amerikan cephesinin yanlan kuşatılma tehlikesiyle karşı karşıya
Kore. 25 "Gecikmiştir” (Amerikan birlikleri nezdindekl hususî muhabirimiz Homer Bigart bildiriyor) — Çok faik komünist kuvvetlerinin anudâne taarruzu karşısında çekilmemekte ısrar eden Amerikan birlikleri Yong-dong’da düşmana büyük zayiat verdirmelerse do, komünistler, bugün zevalde. «avunma birliklerimizin sol cenahını kuşatmaya muvaffak olmuştur. Bu yüzden Yongdong’un sukutu artık bir emri vaki haline gelmiştir.
Komünistler, uzun Amerikan rica-tlnden beri kendilerini zaferden zafere götüren tâblyeyi tatblka devam etmektedirler. Piyade tâbiyeleri tamamen ananevidir. Adetçe büyük falkl-yetlerlno dayanarak, keşif kollarının, daracık Amerikan cephelinin cenah a-çıklarını bulmalarını bekliyorlar ve sonra hemen bu cenahlardan birini kuşatmaya başlıyorlar. Cenah açıkları İse o derece müdafaasızdır kİ. düşman buralarda, hemen hiç mukavemet görmeden harekât yapabilmektedir.
Amerikan komutanları İçin, elde kâfi kuvvet bulunmakdıkça, bu manevraya karşı alınacak hiç tedbir yoktur v« takviye gelinceye kadar da. Amerikan birlikleri, mütemadiyen çekilmektedir.
Cenup Koreliler Amerikalıları heyecanla karşılamaktadırlar. Yukarıdaki resimde cepheye giden askerleri selâmlıyan halkı görüyorsunuz. Sokaklara "Amerika askeri hoş geldiniz l" diye levhalar Asılmıştın
Belçikada bir Ayan üyesi yaralandı
HÜKÜMET, TEDBÎRLER ALIYOR
JM
Amerikalılar sivil Korelilerin hüviyetini teshil ediyorlar
Bruzelletı. 30 A.A. (AFP) — Dün (rece Bruxel)eq’de cereyan eden hâdiseler netlceai 6 kul yaralanmıştır. Bunlardan biri hâlâ tedavi altındadır. Bu yaralılar arasında Sosyalist Ayan j-yesl Doutrepont da bulunmaktadır. Ayan üyesinin kolu kırılmıştır.
Fırtınadan Önceki sükûnet
Bruxelles, 30 A A. (AFP) — Bu sabah Brüksel’de nadir bir kaç tramvay işlemektedir. Her arabada iki Jandarma bulunmaktadır. Üç günden beri ilk defa olarak hiçbir hâdise kaydedilmemiştir, Filhakika grevciler Brııxel-les üzerine yürüyüşe başlayacaklarından mühim hâdiselerle dolu olacak haftanın arifesinde sükunet hükiım süreceği sanılmaktadır.
Hükümet tedbirlerini almakla de. vam etmektedir, işgal edilmiş Almanya d an gelen İlk kuvvetler dün gece
Bruxellos’e vasıl olmuşlardır. Belçika ordusunda izin kalkmıştır. Mütehassıslara ve paraşütçülere dönme emri verilmiştir, Bütün bu tedbirler grevcilerin başkente yürümelerlno mâni olmak için alınmıştır.
Bu tezahürler, en yakın bir zamanda ihtilâfa bir hal çaresi bulunmasını temenni eden bir çok Belçikalıyı endişeye sevketmektedir. Fakat sosyalist muhalefet takındığı tavırda ısrar etmektedir. Bu hususta öğrenildiğine göre. Kiralın Hususi Kalem Müdürü Vikont Beıryer le bir konuşma yapan Spnak, partisinin Kıratla görüşmesine resmen İtiraz ettiği İçin evvelce tasarladığı gibi Laeken şatosuna gitmemiştir
Vlyâletlerde durumda bu sabah hiç bir değişiklik olmamıştır. VValonle bölgesindeki grevciler Bruxe)1es üzerine yürüyüş hazırlıklarını tamamlamaktadırlar.
Taejon'un eûkutundan beri, ricat yolları, hor türlü süratli ve muntazam çekilmeye mâni olan bir iki kötü, dar ve geçit vermez şoseye İnhisar etmektedir. Bu itibarla, herhangi bir mevzi düşerken, top ve ağırlıklarla, muntazam bir çekilme yapma İmkânı bulunamamaktadır.
İkmal yollarına hâkim olan şartlar, cephedeki kadar berbattır. Dün, kamyonla cepheye doğru İlerlerken daracık geçidin sağ ve soluna devrilmiş bir sürü kamyon gördüm. Az daha gidince, kamyonumuz 10 metre Irtlfaında bir yol dolmasından pirinç tarlası İçine devrildi.
Vakaa eoförte beraber, yarasız, bereniz, kamyonun altından çıkabildikse de, başkaları bizim kadar talihli çıkmadı. Eğer, muharebe durumu, âni bir çekilmeyi icap ettirecek olursa, bu yolun, cehenneme döneceği muhakkak gibidir.
Yongdong etrafında tepelerdeki kuvvetli mevzilerinde İki gün mukavemet ettikten sonra, bazı Amerikan birlikleri, şimdi, çekilmeye mecbur edilmişlerdir. Her neferde aynı fecî vaziyet tekerrür etmektedir. Amerikan cephesinin gerilerindeki havan ve sahra bataryaları. müdafaasız cenah açıklarından ânl olarak, komünist taarruzuna maruz kalmaktadırlar. Bunu müteakip, cephedeki Amerikan birlikleri, kendilerini himaye eden topçu ateşinin kesildiğini görmekte ve çekilirken, düşman tarafından kesilerek, havan ve makineli tüfek ateşine tutulan kötü yollardan muharebe ederek geçmek mecburiyetinde kalmaktadırlar
Doğrudan doğruya piyade İle karşılaştıkları nâdir ahval müstesna olarak. umumiyetle kifayetsiz bulunan hafif tanklarımız, yol mânlalannı yıkamamaktadırlar.
Meselâ, geçen gece, cephedeki bir Amerikan birliğinin gerilerine inmiş olan kuvvetli bir düşman birliğine hücum eden üç Amerikan tankı, makineli tüfek kurşunu İle muharebe dışı edilmişlerdir.
Başçavuş Ethrldge Harn’ın kumandasında bir tank, altı yaralının barındığı bir hendeğe kadar ilerlemeye muvaffak olmuştur. Yaralılar inleyerek, yolun tank, tarak, pıdan
Teğmen Chales D Stoops komutasındaki bir makineli tüfek takımı da. muvakkaten düşman tarafından sarılmıştır.
Teğmen diyor ki:
"Bütün gün İki hücum püskürttük, fakat nihayet, hem cepheden, hem de sol cenahtan hücuma uğradık. Açtığımız ateşle, mevzlleritnlzin onü cesetle dolduğu halde, komünistler hücuma «levam ediyorlardı.
Komünistler, Japonlar gibi bağırarak hücum etnılyorlarmış, K121I sürüler, «essiz sadasız, durmadan hücum ediyor ve piyadelerin yüzünde, ne korku, ne de gurur alâmeti varmış.
Maamaflh, bazı ahvalde, komünistler, eski bir harp hilesi de kullanıyor v« İngilizce olarak Amerikalılara:
"Ateş kesin, kendi Adamlarınızı vuruyorsunuz!,,
Diye haykırıyorîarmış.
Teğmen Stoops’un kıtası, göğüs gö-ğüse mücadeleye kadar, kahramanca mücadele ettikten sonra, çekilmek zo* runda kalmışlardır. İkinci harpte Güney Paslfikto dövüşmüş ve Los Neg-ros'ta yaralanmış olan M Ralns bu mücadelede bilhassa temayüz etmiştir. 40 yaşında olduğunu söyleyen Ralns. Üç defa düşman hatlarının gerilerine sarkarak, terkedilmiş bir makineli tüfek mevziinden, 14000 atımlık cephane kurtarmıştır.
ortasına kadar sürünmüşler, bunları zincirlerinin arasına a-üstlcrlnden geçmiş ve arka ka-içerl almıştır.
Azerbayconda sükûnet var
Tahran. 30 A.A. (AFP) — Tebriz mebusu Gandjel, bıı «ııbah "Yabancı kaynaklardan bildirildiğinin aksine Azerbaycan eyaletinde durum sükûnet arzetmektrdir,, demiş ve İlâveten bıı sehepten hükümetin Azerbaycan ve diğer şimal eyaletlerinde uzun zamandan heri mevcut olan örfi idareyi 27 temmuzda kaldırdığını söylemiştir
BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDE TÜRKLER — TeçkilAtın SekretaryMinrt* çalışan Türkler, Türkiyeyi Kadınlar Komisyonunda temsil eden Bayan Mlb-ri Pektaş ve tatattetik Komisyonunda temsil eden Şefik Bllkurla blrlLkta. Arkadakiler, soldan sağa doğra: B. M. tlirkçe radyo servisini İdare ed^n Orhan özdemir; Güvenlik Konseyi Dairesinden Halûk dajı Dr. îlhaml Masar; Vesayet Konseyi Dairesinden
Ekonomik 1,1er Dairesinden Şevket Kaya
Dairesinden Altemur Kılıç
Kadın Hakları Komisyonunun yaptığı dördüncü celse
Lake Success, New-York — Birleşmiş Milletlerin Ekonomik ve Sosyal Konseyine bağlı Kadın Hakları Komisyonunda Türkiyeyi temsil etmekteyim. Sonede bir kere toplanan bu komisyona Birleşmiş Milletlere mensup devletler münavebe He iştirak e-derler.
Komisyonun hali hazır âzaları arasında So^’et Rusya da bulunduğu halde, Çinin Çan-Kay-Şek hükümeti delegesi tarafından temsil edilmesi dola-yısiyle Birleşmiş Milletlerin diğer toplantılarında olduğu gibi, bizim toplantımıza da bir mektup göndererek iştirak etmekten lstinkâf etmiştir
İtiraf ederim kİ, bu eksiklik. Komisyonumuzu büyük bir heyecan kaynağından mahrum etmiş bulunuyor Çünkü sayın Madam Popova’nın her sene aynı vadide tekrar ettiği meşhur nutuklarını, sağa sola hücumlarını a-ramadık dersem yalan söylemiş olurum. Maamaflh buna rağmen İçtima* larımızda münakaşalar eksik olmamıştır.
8 mayıs 1950 de başhyan ve Ik! hafta süren dördüncü celsenin gündeminde kadınların siyasî hakları, eğitim
Viyanadaki atletizm temasında yenildik
Doğan Acarbay, 400 yeni bir Türkiye
Avus* etmiş-
(Yeni
Viyana, 30 A.A. (özel muhabirimizden) — Türkiye — Avusturya millî atletizm karşılaşması bugün yapılan müsabakalarla son bulmuş ve turya Türkiyeyi 96-86 mağlûp tir.
Bugünkü neticeler: 400 metre manialı: 1) Doğan Acarbey 54 6'10
Türkiye rekoru), 2) Fritz 55 2/10, 3) Kemal Horolu 56 4/10, 4) Emkardt 57 I 10ı
Sırıkla atlama;
1) Muhiddin Akın 3.80. 2) Haunz Wickel 3.70, 3) Froksch 3.70, 4) Ömer 3.40.
100 metre:
lı Frais 11, 2) Lechner 11 1/10, 3) Turhan Tükel 11 2/10, 4) Oktay Karakulak 11 5/10.
Gülle atma:
1» Sch\vabl 14 28. 2) Latltreter 13.80. 3) Nuri Turan 12.91, 4> Yılmaz Oktay 12.88,
Uç adım atlama:
1» IVuerth 14.02. 2) Ruhi Sarıalp 13.74. 3) Pilhatsch 13 58. 4) Ömer öz-kap 13 53,
1500 motre:
1) Ekrem Koçak 4 06 4/10. 2) Cahit önel 4 06 8/10, 3) Schnelder 4.15.
10.000 metre:
11 Osman Coşgül 32.11 2/10, 2) Mustafa özcan 32 22. 3) Musck 32.57, 4)
Zruner 33.07
Mızrak atma:
1> Sack 61 79, 2) Halil Ziraman 61 48
Avustralya ve harbine iştirak talim görmüş
Türkiyenin kararı ve Amerikan basını
Baltimore, 28 (USlS) — Amerikanın en tanınmış gazetelerinden Baltimore Sun, Türkiyenin, Koreye asker gönderme kararı hakkında şun. tan yazmaktadır:
"Büyük Britanya, Yeni Zclftnda, Kore için, Azamî süratle,
birlikler göndereceklerini dün (26.7 i ilân ettiler.
Fakat Birleşmiş Milletlerin Koreye yardım talebine, asker göndermeğe hazır olduklarını bildirmek suretiyle. ilk müspet cevabın, bizzat ko. mtlnlst baskısı altında olan İki devlet tarafından verilmiş olması, çok şayanı dikkattir.
Türkiye Hükümeti, salı günü yaptığı bir toplantıdan sonra, 4500 kişilik silâhlı bir birlik sevketmeyi kati olarak teklif etmiştir.
Ondan evvel, asker vermek hususunda ilk muvafakat eden devlet İse, Thailand (Slam) dır.
özbudun; delegasyon-
Muammer Baykani ve Haberler
Yazan : Mihri PEKTAŞ
Komlayoıulaki Türkiye Deleytei
sahasında kadınların erkeklerle eşli haklara, eşit İmkânlara eriştirilmesi ve kadınların erkeklerle eşit olarak yaptıkları işler için eşit ücret almaları gibi mühim meseleler vardı.
Türk kadınlan 1935 ten beri siyasî haklara malık bulunuyorlar. Lâkin gönül İstiyor kİ. kadın seçmenlerimi» her zaman bu hak üzerinde gayet hassas davranarak T.B.M.M deki kadın milletvekillerlmizin adedinin yükselmesine hizmet etsinler.
Komisyonda kadınların eğitim durumları görüşülürken ben Köy Enstitülerimizden bahsettim ve bu hal çaresi Komisyonda derin bir alâka u-yandırdı.
Dünyanın bir çok yerlerinde el’an bir haksızlık mevzuu olan üçüncü mesele hususunda da. memleketimizdeki mevzuat bir çok Batı Avrupa memleketlerinin mevzuatından dahi daha ileridir.
Komisyonumuzun faaliyetini şöyle hulâsa edebiliriz: Muazzam insan kütlelerini ta derinden İlgilendiren bu çok havali meseleleri halk efkârı önünde daima canlı bir sual şeklinde tutabilirsek ne mutlu bize.
metrede 54,6/10 la rekoru tesis etti
3) VVerthner 55.36. -4) Nuri Turan 47.92 4x400 metre bayrak yarışı:
1) Avusturya takımı 3.25 8/10, 2)
Türk takımı (Burhan, Kemal, Turhan, Cahitı 3.32 8/10.
Uzun atlama:
1) Wurth 6.94, Avnl Akgün 6.74. Le-eher 6 65. Göktürk 6.50.
400 metre:
1) Bloech 50 9'10, 2)
3) Hieger 52 1/10. 4)
4 x 100 bayrak:
1) Avusturya 44, 2)
Acarbay 51 2/10 Horolu 55 6 10.
Türkiye 45 8/10.
Hindistan Kore’ye sahra hastahanesi
_ gönderiyor
Lake Success 30 (AP) — Hindi», tan Koredekl Birleşmiş Milletler kuvvetleri emrine bir seyyar sahra has-tahane birliği ile küçük bir cerrahi birliği vermiştir. Diğer taraftan Hindistan Trygve Lie’ye istenilen askeri birlikleri veremiyeceğint bildirmiştir.
Kanada da Koreyo
10 ııçak yolluyor
Tokyo 30 A.A. fAfp) — Kanada tarafından Kore harbinde kullanıl, mak üzere Birleşmiş Milletler emrine verilen uçaklardan 3 U bugün Tokyoya varmıştır.
Adetleri 10 u bulacak olan bu u-çaklar Amerika İle Tokyo arasındaki nakliye servislerinde kullanılacaktır.
Kore Komisyonu Taegıı’da toplandı
Taegu 30 A.A. (Afp) — Birleşmiş Milletler Kore komisyonu Kore harbinin başlamasından beri ilk defa o-larak bugün Taegu Şehir Tiyatrosunda umumî bir toplantı yapmıştır.
Bu toplantıda Güney Kore Cumhurbaşkanı Svngman Rrhee, Hükümet mensuplan ve Birleşik Amerika Büyük Elçisi John Muccio hazır bulunmuş ve Türkiye, Avustralya, Çin, Fransa. Hindistan, Filipin. San Salvador temsilcileri birer konuşma ya. parak hükümetlerinin Güney Kore Cumhuriyetini desteklediğini yeniden belirtmişlerdir.
z
TA H S / L KUPONU
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a-şağıdakl kuponlardan 90 tane (ctirerek bir kııra numarası a> la bileceksiniz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.
i eni İstanbul'un
KIPOM
31 Temmuz 1050
Savfa 4
Allaha Yalvarışlar
Yazan : Cevdet PERİN
EVVELCE İstanbul Üniversitesi E-debtvat Fakültesi Arap ve Fars Filolojileri Bölümünde asistan İken, maalesef hocalık mesleğini lorkcde-rek Diyanet İşleri Reisliğinde Neşriyat Müdürlüğüne tayin olunan İbrahim Kutluk’un, Allaha Yalvarışlar d) adı altında topladığı düşünceleri, kanaatimizce, çağdaş, edebiyatımızda yeni bir din cereyanını, daha dogTUSU, frenkçe bir tâbirle, bir nevi nâo-mystlcisme’l getirmektedir.
Muharrir, yazdığı kısa bir ön sözde, kitabını evvelâ şu sözlerle oku. yuculanna takdim ediyor: “Yazılarımın ekserisi 1943 e, bir kaçı da, daha evveline ve sonrasına aittir Farsça bir beyitte “Her ne kadar slirl vezinsiz, oğlu kuzgun! siyah da olsa, herkes kendi şiirine ve oğluna bayılır” dendi#! gibi ben de onları, o devrin buhranlarını ve heyecanlarını taşıdığı İçin, yoketmege gönlüm razı ohnadı.” Sonra, doğrudan doğruya Allaha hitap eden genç mütefekkir: “Yarabbi! diyor, bu kitabımı I-leri geri düşüncelerimle doldurdum. Bazısında bir felsefe, bazısında bir sAlik edası vardır, fakat söylediklerim içimdir, sadece kendimden konuştum ve dertlerime nihayetsiz bir sabırla dayandığımı göstererek büyüklük taslamak istemedim. Acz İle sana sığındım. Çünkü hiç bir şeye sahip değilim, benim olan hiç bir şey yok. Biliyorum ki: "Yalnız, yalnız Allah zengin” birler ise fukarayız.”
Bugünkü tevekküle ve olgunluğa erişmek İçin Kutluk’un vaktiyle geçirdiğini İtiraf ettiği buhranların mahiyetin! bilmiyorsak da, onun gibi son derece hassas bir İnsanın kuruntularını ve endişelerini tahmin etmek zor değildir. Hamlet’in: “Varolmak veya olmamak!” diye kendi kendini yediği, Pascal’ın İmanım kaybetmek üzere İken, manastırdaki hücresine kapanarak, sabaha kadar, durmadan, ‘İnanıyorum!” kelimesini karalayarak, nihayet gün doğarken, bir daha şaşmamak üzere Hak yolu, na rücu ettiği gibi, zamanımızda da ruhlarında bu çeşit mücadeleler cereyan eden münevverlerin sayısı az
olmasa gerektir. Allaha Yalvarışların muharriri her halde bu kadar tehlikeli buhranlar geçlrmemlştir. Fa-
kat, adaletsizlik, haksızlık, fenalık
karşısında, İsyan etmek gösteremeyen Kutluk’un arasında, hazan, bir nevi
cesaretini kelimeleri şüphecilik
sezer gibi olduğumu söylemek isterim: Mistiklerin çoğunda olduğu gibi. Esasen, kitabının bir yerinde bunu kendisi de şu sözleriyle itiraf e-
hiç değilse düşünmediğimi söylememek elimde. Ben de ancak bu kadar cesurum.,,
Kvıtluk’da Allaha bilerek, şuurla I-nanan ve ontın İnayetine sığınan bir fâninin huzuru ve vicdan rahatlığı var. Ne mutlu böylelerine’ Ne mutlu, yeryüzünün ezeli ve ebedi yalanlarından kurtularak, en büyük hakikate ulaşanlara! telâm dininin faydalarını epeyce tetkik eden ve onları herhalde diğer dinlerle de mukayese ettikten sonra daha çok benimseyen genç bir bilginin samimi olarak kalbini Allahına açması karşısında gıpta etmemek ve heyecana gelmemek mümkün mü? Gönül ister ki, bundan böyle, bu mübarek din. memleketimizde artık irticaın elinde bir vasıta olmaktan kurtulsun ve böyle münevver kimselerin kalemiyle lâyık olduğu mertebeye çıkarılsın! Allaha YalvnrıMar kâh coşan, kâh sakinleşen, temiz bir üslûp, la yazılmış. Son yıllarda dilimize giren bir çok öz türkçe kelimelerin ustalıkla kullanıldığı göze çarpıyor. Kitabın dış kapağında. Kanun! Sultan Süleymanın divanını tezhip eden. Mehmet Kara Momi'nin eserlerinden bir nefis örnek var. Profesör doktor Süheyl Ünver’in kollekslvonun-dan alman bu örnek hakikaten ka. pağa bir sanat eseri havası vermiş. İbrahim Kutluk daha bazı llm! ve ebedi eserlerinin çıkmak Üzere olduklarını haber veriyor. Zevkle okuyacağımız o eserlerde de muvaffak olmasını dileriz,
ÎLK AKtS
Romantik, fakat bedbin değil: tik Akis ı2) adı altında neşrettiği şiirlerinde, henljz yirmi bir yaşında olan genç şair Şendoğan Ardıç, MAzIye LAnet ediyor: "— Gitsin! Ne zararı var? Ben âtiyi bekliyorum.” diyor.
Bu genç şairin mısralarını okurken muhtelif tesirleri sezmemek mümkün değil. Serveti Fünun üslûbundan tutunuz da serbest nazma kadar, hepsi var. Şu halde, Şendoğan Ar-dıç’ın henüz yolunu bulmamış bir şair olduğunu, bocaladığını söylemek mecburiyetindeyiz. Mamafih, bu her-cilnıerç içinde zaman zaman, hassas bir kalbin çarptığı, geniş bir muhayyilenin alabildiğine koştuğu seziliyor, İlk Akla şairinin bundan son. rakl mısralarında bu tesirlerden kurtularak benliğini bulacağını ümit eder, ve yalnız duygularda değil, dilde de maziyi bırakmasını temenni ederiz.
•YENİ İSTANBUL
Amerikanın meşhur gratclrl’lrrl İspanyaya da kol atmıştır. Yukarıdaki resimde ispanyada 200 milyon peçeta’ya mal olan nıııazram binayı görüyorsunuz.
dlyor: “Belki de Voltalre kadar cesur değilimdir, o yüz yılın dürüstlük ve düşündüğünü söylemek heyecanı, bu eskimiş yeni devirde yok. Kısacası bu da yüz yıl farkı... Dedim ya.
(1) İbrahim Kutluk. Allaha Yalvarışlar, İstanbul 1950.
(2) Şendoğan Ardıç. İlk Akis, İstanbul, 1950.
Yukarıkl resimde, UNF.SCO’nıın Italyada Florrnce şehrinde yapılan beşinci toplantısına katılan Amerikan Temsilciler Heyetinin beş üyesi görülmektedir: Soldan safra: 1944 yılında firikte Nobel mükâfatını kazanan Columbla Üniversitesi Profesörü Isadore I. Rabi; Illinois Üniversitesi Reis! ve Birleşik Amerikanın UNESCO Milli Komisyonu Başkanı George D. Stoddard; Call-fornia Halk Okullarında Beser Münasebetleri Eğitim Direktörü Mis* Bernlce Baıter; Amerika Dışişleri Bakanının Halk İşleri Yardımcısına vekâlet eden ve Amerikanın UNESCO Temsilciler Heyeti Başkanı Houland H. Sargcant ve Amerikan Eğitim Konseyi Başkanı George F. Zook görülmektedir.
Öğrenmek
herşey
MARSHALL PLAN) DAVETL/S/ OtARAK YAPHĞ/M SEYAHATTEN NOTLAR : 4
PARİS FUARINDA TÜRKİYE PAVİYONU
Par'ıt Fuarındaki Türk Pavyonunun bu kadar bayağı ve zevksiz tanzim edilebileceğini tasavvur dahi edemezdim — Yurt fotoğrafları otuz sene evvelki devre aitti — En ucuz, en kötü basmalarımız teşhir ediliyordu — Bezden yapılan sunî tavan, ancak 2 metre yüksekliğinde — Hep doktora elbise diktirir, terziye doktorluk yaptırırız
Hicrî 19 5 0 TEMMUZ 31 Pazartesi Rumi
ŞevvAl 16 1369 Tam. 18 1366
VAKİT VASATİ F.ZANI
Güneş 5.53 9 25 ]
öglfl 13.20 (52
İkindi 17.16 8.48
Akşam 20.27 12 00
Yatsı 22.16 1.49
ImsAk 3.53 7.25
BEYOĞLU CİHETİ
AKIN 1 — Şehrazadın Doğu-şu. 2 — ölmlyen Rüyalar. 3— öldüren Keman.
ALKAZAR (42562) 1 — Kılıçların Gölgesinde. 2 — Kabadayılar Kıralı.
AR (44394) 1 — Vatan Kurtaran Aslan (Renkli). 2 — Marta-nın Aşkı.
ATLAS (40835) 1 — Monte
Krleto nun Mirası 2 — Sinemacılar Kıralı.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Casuslar Çarpışıyor. 2 — Büyük Vals.
İNCİ 1 — ÜÇ Ahbap Çavuşlar.
2 — Bağdat Perisi.
İPEK (44289ı 1 — Kalbslz Kadın. Vahşî İntikam.
MELEK (44s68) Tabancalar Patlarken. 2 — Fieata.
LÂLE (43595) 1 — Caauslar Savaşı. 2 — Karanlık Geçit.
SARAY (41656) 1 — BasÜbadel-nıevt (Türkçe). 2 — Kadın Ccl-lad.
şiJATPARK (83143) 1 — Yuvam. 2 — Tulaa.
Rt’MER (42851) 1 — Kocamı
öldürmedim. 2 — Günahımı Ö-düyorum.
ÇARK (40380) Gençlik Ateşi.
2 — Ana Istırabı (Türkçe).
ÇIK 1 — Sevimli Haydut J — Sevimli Hayuutun intikamı (Türkçe).
TAKSİM (43191) 1 — Zehra. 2 — Tarzan
TAN 1 — Her zaman Kalbimdesin. 2 — Ateş Bekçileri, t’SAL (49306) ) — Namus Mtl-cadeleel. 2 — Robinıon Adası.
t SAL YAZLIK 1 — Hayat Fırtınası. 2 — Tomıon Caniler Çetesi.
YENİ 1 — Aşk Dansı. 2 — Hacı Murat. 3 — Çanlar Çalarken. YU.DİZ (42*17) 1 — Yedi Çiçek. 2 — ölüm Bestesi.
İSTANBUL CİIIETÎ
ALEMDAR (23863) 1 — Vatan Fedaileri. 2 — İşkence Diy«(ı.
AYftC 1 — Tarzan Ormanlar HAkimi. 2 — Bir YeUtneuin
Abı. I
AZAK 1 — Yeşil Yunus Sokağı. 2 — Kalbim Şenindir. 3 — Lorei Hardi Dans Öğretmeni. ÇEMRERLtTAŞ 1 — Kantoma. 2 — Korkusuz Reis. 3 — Tekrar Edilen Sahne.
HALK 1 — Gangster Hafiye. 2 — San Gül.
İSTANBUL (22367) 1 — Ölüm Akıncıları. 2 — Fedakftr Doktor.
KISMET (26654) 1 — ScylAnın Kaderi. 2 — Altın Peşinde. 3 — Haflyeler Kıralı.
MARMARA (2C860) 1 — Unutulmaz Şarkı (Renkli). 2 — Kanunsuz Sokak.
MİLLİ (22962) 1 — İşkence Diyarı. 2 — Vatan Kahramanı. TURAN (22127) 1 — Gönüllü
Kahraman. 2 — Şehrazadın Doğuşu. 3 — Kahramanın İn ti an-nıı (Türkçe).
YENİ (Bakırköy 166-126) 1 — Maverling Esrarı. 2 — Fanio-maiar Pençesinde.
KADIKÖY 0/HET1
HALE (60112) 1 - Yılan Kadın. 2 — Tarznnın İntikamı.
OPERA (60821) 1 - Harov Kumarbazı. 2 — Ormanlar Hâkimi.
SÜREYYA (60862) 1 — Hint
Kaplanı 2 — En Güze) Hayalim.
ANKARA
ANKARA (23432) 1 — Harman kaya 2 — Babu. Katili.
bCyUK (15031) 1 — Sokak Kızı. Kltty 2 — Tatlı Belâlar.
CEBECİ (13846) 1 — Lorol Herdi. 2 — Keşif Aİavı 3 — Paşanın Kızı.
PARK M1131) Uçuruma Dnûru SUS (14071) Düşman yumruğu altında Parla.
sf MER (14072) 1 — Balnan'a Dönüş, 2 — Kovboy Şarkıcısı. ULUS (22249) 1 — Yeşil Yunus HokAğı. 2 — iki Cingöz Kız Kollejlndr.
YENİ (14040) 1 — Çam Sakızı KAşlf 2 — Büyüklük DeNal. GAR GAZİNOSUNDA İtalyan Akrobatları.
İZMİR
ELHAMRA 1 — Brodway’a Selâm. 2 — Kanunauz Sokak. 3— Zafer Abidesi
LALE 1 — Sayılı Kahra manlar. 2 — Altın Küpeler. 3 — Büyük Macera.
TAYYARE 1 - Vicdansız Kadın. 2 — Hortlak Zambİ.
TAN 1 — Sayılı Kahramanlar
2 — Altan Küpeler. 3 — Büyük Macera .
YENİ SİNEMA 1 — Kanlı Döşek 2 — Hacı Murat Geliyor
3 — Zoronun İşareti.
MELEK 1 — Solan Gül. 2 -San Kız.
UÇAK - TREN - VAPUR
gelecek olan uçaklar
9 45 DH.Y. (Türk) Buifliı. —
9 50 D.HY. (Türk) İzmir — 15.00 D.H.Y\ (Türk) Erzurum,
Elnzıfr. Malatya, Kayseri, Ankara. — 15.35 İ> H.Y. (Türk) İskenderun. Adana, Ankara. — 15*50 B.E.A. (İngiliz) LondrA. N(«, Roma. Atina. — 1600 D H.Y. (Türk) îzmlrden. — 18.15 D.HY. (Türk) Bursa. — 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankara — 20.25 P.A.A. (Amerikan) Londra BrÜkselden.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.00 D. H. Y. (Türkı Balıkesir. İzm İre. — 8.30 B. E. A. (İngiliz) Atina, Roma. Nis. Londra. — 8.30 D. H. Y.
(Türk) Bursa — 9.00 A. F (Fransız) Atina, Roma, Parla
— 9.00 D. H. Y. (Türk) Ank-ırn Sivas. Elazığ. Diyarbakır. Van
— 10.05 DH.Y. (Türk) Afyon. Konva, Adana. G. Antep, Urfa-vn. — 10.15 D.H Y. (Türk) İzmir. — 10 25 D H Y. (Türk) Ankara. Beyrut. Kahire. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, İskenderun. — 16.00 D H Y. (Türk) İzmir. — 17.00 DH.Y. (Türk) An karaya. — 17.0,5 D H Y. (Türk) Bursaya. — 21 10 P.A.A. t Amerikanı Şam. Basta, Karaşi, Delhi. KalkÜta, Bangkok. Hnng-Hong’n.
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.00 Seyyar. Karabinadan. — 6 30 Erzurum. Bandırmadan. — 9.00 Adana, D.G.Akdenizden. — 20.00 Sus. Mudanyadan. — 22 30 Uludağ. Bandırmadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Uludağ, Bandırmaya. — 9.00 Sus, Mudanyava. — 14.00 Güneysu, Knradcnfze.
GELECEK OLAN TRENLER
8 30 Ankara. — 915 Ankara Eks. — 20.30 Ankara.
GİDECEK OLAN TRENLER
9 00 Tarsus — J8.10 Ankara (Eks.) 20.30 An karaya (Eks.)
— 21 40 Doğu ekspresi.
kılar. 22.45 M.S.Ayarı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL RADYOSUı
12 57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler — 13.15 Rlchnrd Tauber’den şarkılar (pl.). —
13.30 Hafif öğle müziği Çalan: Semiramis Orkestrası. — 14.00 Saz eaorlerl. şarkı ve türküler (pl.), — 14.30 Serbest saat. — 11.40 Orkestra eserleri (pl.). — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve progrnınlar. — 18.00 Fasıl Heyeti Konseri MNl-Havent” — 18 10 Dans müziği (pl.). — 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. — 19 20 Karışık hafif müzik (pl.). — 19.10 Gitar Kuarttetl Konseri. — 20.00 Serbest saat Türkiye Turizm Kurumu adına konuşma. — 20.10 Küçük Orkestradan melodiler. — 20.30 Şarkı ve lÜrkiUor.
— 21.00 Soprano Ernn Sack'drın operet şarkıları ve valsler (pl.).
— 21.15 Dinleyici lateklcrl (Türk Müziği). — 22,00 Senfonik Müzik (pL). — 22 45 Haberler.
23 00 Dans müziği (pl,). — 23 30 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN
SEÇME YAYINLAR
LONDRA:
9.15 Jack Traln’dcn variyete müziği. — 10.45 İngiliz Orkestra Müziği. — 1100 B B C. “Syıtı-phony” Orkestrası. — 12.30
Dans müziği (Vlvtor Sllvestnr ye Orkestrası) — 13.30 Dinleyici İstekleri (Konser Müziği). —
15.30 Lon Preager ve Orkestrası
— 18.15 B R C. "MMdland” Hafif Orkestrası. — 19 18 Dinleyici İstekleri (Hafif Müzik). — 20.30 Gernlrto ve Orkestrası. — 24 00 Dinleyici istekleri (Hafif Müzik).
Soldan safra:
1 — Herhangi mübarezede berabere kalmaklık. 2 — Unsur; Gitme. 3 — Eksik; Atıştır. 4 — Asma; Vakit. 5 — Sonuna bir harf gelirse hastalığın çok yüksek ateşli devresi; Ncfi edatı. 6 — Vücuda getirdiği eksiksiz (İki kelime). 7 — Zıddı; Sıfat takısı. 8 — Duy; Bir vilâyetimiz. 9 — Nefi edatı; Sihirli sopa. Tersi barsak. 10 — Vâsıl olamıyan.
Yukarıdan a^ufrı:
1 — Cedit bakanlar kurulu (iki kelime). 2 — Rumca gel; Bildirme. 3 — Uğursuz. 4 — Dini mümessillerden; KaVgaya vesile ara. 5 — Elimizden çıkan vilâyetlerden; Bir; Bir harfin okunuşu. 6 — Pek kaili; Tersi marifetli. 7 — Bir vilâyetimiz. 8 — Yama; Donuk; Bir hayvan yavrusu. 9 — Ekmeğin pişkinliğini temin eder; Sonuna bir harf gelirse belirti olur. 10 — Kalburdan geçlrilemiyen.
DÖNKÜ BULMACANIN HALLİ
ANKAR \ RADYOSU:
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M S Ayarı. —7.31 Hnrry Horlick Orkestrası (pl.). — 7 15 Haberler — 8.00 Hafif müzik (pl ).
— 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Çeşitli melodiler (pl.). — 9.00 Kapanış,
12.28 Açılış ve program. — 12.30 M S.Avarı. — 12 30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13 15 Uvertürler (pl.). — 13.30 Öğle gazetesi. — 13 45 Hafif şarkılar (pl.). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M.8.Ayarı. — 18.(ki Dan^ müziği (pl.). — 18 30 Kitap saati. — 18,45 Film melodiHrl (pl.). — 19.00 M.S.Ayarı ve haberler, — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Şarkılar. — 19 45 Tarihi Türk müziği. — 20.10 Radyo gazetesi — 20 30 BfOt hnvetı-Rc Majör keman konçertosu. — 21.15 Radyo haftası — 21 30 Caz müziği (PL).
— 22.00 Kopulma. — 22.15 Şar-
EMİNÖNÜ: Mehmet Kâzım
(Eminönü) — Hikmet Güney (Kliçükpazar) — Sırrı Rasim (Alemdar) — A.Gcdikpaşa.
BEYOĞLU: Beyoğlu (Merkez)
— istiklâl (Merkaz) — Taksim
— Merkez (Galata) — Halk (Şişli) — Has köy — Merkez (Kasımpaşa)
FATİH: Muharrem Tanır (Şeh-rndehaşıı — S. Gürgen (Aksaray) — Yedlkule (Rsmatya) — Haseki (Şehremini) — M. Fuat Bayer (Karagümrük) — O. Av-eloğlu (Fener)
EYfPı Eyüp Sultan
BEŞİKTAŞ: Vldin — Yeni (Orta köy) — Arnavutköy — Merkez (Bebek)
KADIKÖY: Kunltoprak — Göztepe — Bostancı
C.ŞKÜDAR: ittihat
HEYBELİ A D A t H. Halk BUyUKADAi Halk
İZMİR: Çankııva (Alaancsk)
— Tilkilik (Basmahane) — Yeni (Eşrefpaşa) — Karantina (Yalılar) — Şifa (KcmeraUı)
Soldan snfra:
1 — Paşa limanı. 2 — Anar; Teras. 3 — Hakir; Kwı. 4 — Ala; İş; Ayin. 5 — Mecal; Baha. 6 — Anılan; Nam. 7 — Ye; İyem; Ta. 8 — Edevat. 9 — Nema; Aleni. 10 — Karalayan.
Yukarıdan nsnfrı:
1 — Paralayan. 2 — Asilâne; Ek. 3 — Şakacı; Ema. 4 — Ara; Eli dar. 5 — Himaye. 6 — İt. Nevil. 7 — Mek; Mâna. 8 — Ariyan; Yet. 9 — Nasihat. 10 — Isınamayan.
Beyoğlu 44644 Kadıköy 60S72
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00, İzmir 2222 Karşıyaka 15055
SIHHÎ İMDAT
tstanbuı Beyoğlu 4199*
Anadolu yakası 60536
Ankara 9 i
İzmir >2251
Bu sabah erkenden fuara gidecektim. Bakalım dedikleri gibi hakikaten bizim pavlyon o karlar fena mı?.. Merak ediyorum, gözümle görmek İstiyorum. Metroya bindim, “Port Ver-say 'da, fuarın büyük giriş kapılan önünde İndim. Gün pazar olduğu I-çın muazzam bir kalabalık var. Fakat benim derdim ne kalabalıkta, ne günün pazar oluşunda!., içeri girdim.
Bu yıl Paris Fuanna 0 yabancı memleket iştirak etmiş: Holânda, İsviçre, İsveç, Türkiye, Belçika, Pakistan, İtalya, Yugoslavya ve Çekoslovakya. Bunların hepsine, büyük promönadın kenarındaki kapalı sergi binalarının 42.44 numaralı kapılarından giriliyor.
Bu haller, muazzam binalar, belki otuz metre yüksekliğinde! içeri girdiğim zaman ilkin, muazzam antresi ve muhteşem dekorlariyle Çekoslovakya standı gözüme çarptı... Beri tarafta da Pakistan devletinin kültürlü ve ahenkli tanzim edilmiş paviyonu yer almıştı. Biraz İleride yüksek bir yere asılmış bayrağımızı gördüm ve anladım ki. bizim pavlyon da oracıkta... Bayrağımızı görmeseydim veyahut bayrağımız böyle dekor gib! asılmış olmasaydı, paviyonumuz pek dikkat! çekmiyecektl! Bir, İki a-dım kıvrılınca kendimi en aşağılık bir Mahmutpaşa dükkânının önünde buldum!.. Bizim paviyonumuz!..
Yüreğim hüzünle ezildi, boğazım kurudu.
Ben, uzun yıllardan beri bütün dünyada sergiler gördüm. beynelmilel sergilerde yabancı devletlerin pavl-yonlannı hazırladım; bu kadar bayağı ve zevksiz tanzim edilmiş bir pavlyon görmedim, tasavvur edemezdim; Adi bir çingene pembesi renginde, biçimsiz münhanilerle mukavva gibi kontrplâktan bölmelerin üzerine. Sümerbank mamullerinin ucuz, yeşil basmaiariyle dekorlar yapılmış!. Mahalle kahvelerine asılan renkli Acem baskısı resimler çirkinliğinde, gûya pamuğumuzu prezante edecek resimler takılmış!.. Memleketimizin turistik ve kültürel dâvasında mühim rol oynayan yurt fotoğrafları öyle fena, o kadar isabetsiz seçilmiş kİ; Beyazıt Meydanının bile bundan otuz sene evvelki hail, atlı faytonlariyle gözden kaçmıyor... Bu fotoğrafların hiç bir artistik kıymeti olmadıktan başka; kullanıla, kullanıla köşeleri (Jivi yemekten delik deşik olmuş, kenarlarına bir çıta bile vurulmamış!.. Her şey zevk ve İtinadan uzak sıralanıver-miş!.. Sanat enstitülerimizin o güzelim elişleri! Bu berbat ve perişan atmosfer İçinde sanat kıymetlerini gös-teremlyecek hale düşmüşler!.. İnce kâğıtlarla buruşturularak yapılan fonlar üzerine; bu, göz nuru ile hazırlanan Türk zevkinin ince el emekleri ve zevk örnekleri, âdi, ucuz dükkânlara mahsus bir zevksizlikle, bu kâğıtların üzerlerine mıhlamvermiş!.. En ucuz ve en çirkin desenli basmalarımız, sanki bir malmış gibi ahenksiz. ölçüsüz yer yer sarkıtıl)verilmiş!,. Daha ne sayayım ?!.. Dekor sanatı ile hiç münasebeti olmayan ne kadar karmakarışıklık varsa,hepsi bir araya gelmiş!.. En aşağı otuz metre yüksekliğinde olan bu halin içinde, sanki yer yokmuş gibi, paviyonumuza bir de bezden tavan gerilmiş! Ancak iki metre! yüksekliğinde!.. İnsen elini kaldırsa, tavana değecek!... Ne olduğu belli olmayan bir takım şeyler orta yerde birbirine karışmış!.. Bir de. ufacık bir vitrinde kâğıt endüstrimiz!.. Şaşmamak kabil değil!.. Bizim şu yerli, zarf kâğıtlardan İkişer nü-munc ve renkli krep kâğıtları!.. Bu hırpanilik karşısında yüreğim utançla sızlıyordu... Ne yapayım?.. Efendim, kaç para eder? Güzel el işlemelerimiz varmış, güzel halılarımız var-
Otomobil ihracatında yeni rekorlar
Birleşik Kırallıkta geçen nisan a-yında motörlü taşıt vasıtaları imalât rakamı birkaç gün evvel Motörlü Taşıt Fabrikatörleri Cemiyet! tarafından yayınlanmıştır. Buna göre o ay zarfında haftada vasati olarak 9.600 otomobille 5.100 diğer c!ns ticari taşıt imal edilmiştir. Aynı ay zarfında ihracat 29.000 otomobille 10.800 ticari taşıt vasıtasına yükselmiştir. İhracat tutarı 13 milyon sterllnge baliğ olmuştur.
Bu yılın ilk 4 ayı zarfında otomobil ve taksi ihracatı 38.300.000 ve diğer cins ticarî taşıtlar ihracatı 19 milyon sterlinge baliğ olmuştur.
Alüminyum mavna
İngiliz firmaları boyaya lüzum göstermiyen madenî mavnalar inşa etmişlerdir. Alüminyumdan imal edilen bu tekneler deniz suyunun pasla-tıcı tesirine mukavemet etmekte ve aynı büyüklükte çelik saçtan mamul mavnaların takriben 30 ton ağırlığında olmasına mukabil ancak 14 ton sıkletindedlr. İstiap kabiliyetleri de 75 tona kıyasen 90 tondur.
Bu mavnalar demonte edilmiş bir halde ihraç edilmektedir 60 parçadan müteşekkildir. Şimdiden New-York. Doğu Afrika, Burma. Portekiz. Hindistan ve Yunanistanrian siparişler alınmış veya tamamlayıcı malûmat İstenilmiştir.
mış?.. Bunlar, bu İşler hep zarf ve mazruf meselesidir. Bu talerimiz ancak ahenkli bir atmosfer, güzel ve sanatkâra ne bir dekor içinde kıymetlerini kaybetmezler... Fasulye ve nohudun; tuzlu bağırsağın bile bir teşhir tarzı vardır.
Biz. her nerede olursa olsun mutlaka zevk seviyemizi, kültürel başarımızı en güzel bir şekilde ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Evet, bu gibi fuar ve sergiler mutlaka ve isler istemez dekorasyon sanatındaki kabiliyetimizi ve böylece zevk seviyemi, zl âleme tanıtan propaganda vasıtalarıdır. Mutlaka en güzelini yapmak şarttır. İki sene evvel Marsilya fuarındaki paviyonumuza hayranlıklarını yazan bütün Fransız gazeteleri:
“Türkler bu pavyonla zevk sahibi insanlar olduklarını gösterdiler!” diye yazmışlardı.
Ancak hayranlık uyandırcak şekilde yapabileceğimiz işlerle dikkat! ü-
Yazan : Kenan Temizan
zerimize çekebiliriz. Ve bu dikkati! çekmek zorundayız!..
Memleketimizde, mütehassıs, değerli dekoratör snsatkârlar var. Bu işleri, dünyanın her yerinde üstün bir zevkle Alemi hayran bırakacak e-serler ortaya koymuş ve koyabilecek kabiliyettedirler!.. Neden bunlan bulmuyoruz?.. Neden olduğu şurada, bizde eski bir hastalıktı, inşaallah şifa bulmaktadır. Biz mutlaka, doktora elbise diktirmek, terziye mutlaka doktorluk yaptırmak gibi işi adamına vermeyiz!. Ve böylece de dekorasyon sanatının çok zor bir ilim işi, gü-zel sanat işi olduğunu anlamıyoruz! Anlayamamak ayıp değil, anlamağa, öğrenmeğe çalışmak fazilettir., inşaallah bu yolu buluruz.
Yoksa, hiç bir salâhiyetin, hiç bir şahsın, hiç bir resmi makamın, zevk ve kültür seviyemizi dünya önünde berhat bir hale sokmağa hakkı yoktur!
Otomobil
da çekmek istedi,
yolun öbür tara-ikl parça halinde,
Odada yalnız saatin tik-takları duyuluyor.
yakayım
mı, İstiyor
uzun bir 8Ü-
şey... yani, kazayı ya-bulunan yolcu benim, adamın yüzüne me-
yaşında, uzun boylu.
I
DfR akşam üstüydü, tenhalaşmış ö asfaltın ortasından bir çift, kol kola, yavaş yavaş geçiyordu. Birbirlerine sokulmuşlar, tatlı tatlı konuşuyorlardı.
— Üşümüyor musun şekerim? Kocasının sualine cevap vermi-ye hazırlanan kadın, birdenbire, arkasında hızlı ve gürültülü bir ses işitti, başını çevirip bir otomobil gördü. Haykırdı, beriye atlarken kocasını beceremedi...
Bir an sonra fmda, kocasını,
gördü... Hızını hâlâ alamadan u-zaklaşan otomobilin arka penceresinden ona bakan bir çift göz farkettl, sonra kendini kaybetti.
n
Ertesi gün, erkence, genç dula, bir şahsın, onu görmek İstediğini haber verdiler. Bir gece İçinde solmuş, zayıflamış kadın, adamı, ölen kocasının arkadaşlarından biri sanarak, dalgın bir baş se-lftmiyle karşıladı.
— Öbür odada... Görmek İstiyorsanız...
ölüyü görmek arzusu göster-miyen misafir, hüzünlü bîr tavırla. Ben...
pan takside
Genç dul, rakla baktı.
Bu. 27-28
yakışıklı, iyi giyimli bir gençti. Mavi gözlerinde içten bir keder ve merhamet ifadesi vardı. Elini göğsüne koyarak.
— Emlo olunuz, bu müessif kaza, beni de sizin kadar üzmüştür, dedi. Keşke kocanız değil de, başkası olsaydı...
Kadın sessizce ağlamtya başladı. ama bu onu hiç de çirkınleş-tirmemişti. Genç dulun hail, ziyaretçiye büsbütün dokundu. O da nemlenmiş gözleriyle:
— Allahaşkmıza ağlamayın! diye yalvardı.
Kadın bir kere daha hıçkırdı, sonra misafire
etti.
— Teşekkür ederseniz, bir
Antrededir. Her ne kadar tanışmıyorsak da
— Aman efendim, nlz.
Misafir, beyaz ve ranfıllerden yapılmış
getirdi, kapalı kapının yanına yerleştirdi. Geniş kurdelânın üzerine yaldızlı harflerle şu tesirli ibare yazılmıştı: “Vakitsiz sönen medeniyet kurbanına - Meçhul dost”
Kadın duygulanarak:
— Ah ne güzel şey!.. Onun namına teşekkür ederim... diye mırıldandı.
oturmasını teklif
ederim. Müsaade çelenk getirdim...
• ••
zahmet ettl-
pembe kabir çelenk
III
Mavi gözlü kibar zat. o gün Ö-lenın evine bir kaç defa daha geldi gitti. Cenaze işiyle en çok o meşgul oldu. Kaza tahkikatlvle uğraşanlarla telefonla konuştu. Genç dulu yemek yemeye zorladı, kordiyaller İçirdi. Evin kapıcısı. hizmetçisi, cenazeyi kaldırmaya gelenler de onu benimsemiş, e-mirlerlnl dinliyor, İtaat ediyorlardı.
Koyu renk elbisesi pek yakışmış olan candan adamın girip çıkmalarını mahzun bakışivle laki-beden dul. bir yandan dalgın bir tavırla Ölenin ağabeyisinln teselli sözlerini dinliyordu. Adamcağız:
— Küçükken, hatırlıyorum, diyordu; bir kere, “kardeşim, acaba hangimiz önce öleceğiz?.... demiş-
ti. Kısmet onunmuş... Halbuki beri ondan üç yaş büyüğüm.
Yolda, ön sırada yürüyen meçhul dost, alayın intizamına bakıyor, arada bir, arkasından, kapalı arabayla giden Ölenin karısını yoklamayı ihmal etmiyordu. Mezarlığa geldikleri zaman fenalık geçiren kadını, yanında bulundurduğu kolonya ve ilâçlarla a>nlttı, arabadan çıkmasına yardım etti.
— Gayret hanımefendictğim. Az kaldı. Koluma dayanın.
Kadın, onun kuvvetli koluna dayanarak ahbaplardan birinin İçten söylediği nutku dinliyor, için için ağlıyordu. Genç adam:
— Ağlayın; gözyaşları, kederi hafifletir.., diye fısıldadı, sonra, akşam üstü, sıhhat haberini alnıı-ya gelmesi İçin müsaadesini İstedi.
Kadın, beşiyle müsaade ettiğini İşaret etti.
IV
Kış geldi. Genç dııl penrcreden
Nihal Yalaza Taluy
sokağa bakıyordu. Dışarda. birbiri ardınca yanmıya baş livan lâmbalar, yağan kor tanelerini pırıl pırıl pırıldatıyordu. Caddeden geçen, kürklere sarılmış kadınlar daha dinç, daha genç ve güzel görünüyorlardı.
Genç kadın, başnt çevirmeden, hüzün dolu bir sesle:
— Hayatım öyle yeknesak geçiyor kİ. günleri birbirinden far-kedemiyorum... dedi. Sanki yıllar geçmiş gibi...
Yumuşak koltuğa gömülen misafir, ayaklarını uzatmış, sigara içiyordu. Genç ve güzel kadınla karşı karşıya nefis bir yemekten sonra tatlı bir rehavet basmıştı.
— Henüz dört buçuk ay geçti canım.
— Belki. Ama herkes neşeli bir hayat yaşarken, eğlenirken... (derin bir iç çekme.)
Sükût.
muntazam
Misafir:
— Işığı musunz?
Ev sahibi, oldukça küttan sonra:
— Hayır, cevabını
Misafir, Adeta yerinden fırlakçasına kalktı.
— Aman, ağlıyor musunuz yoksa?.,. Sesinizden anladım. Niçin?.., Ne oldu?...
Kadının küçük elini alıp öptü ve:
— Ağlamayın canım. Vallahi değmez! Gözyaşları, insanın cildini bozmaktan başka bir şeye yaramaz... gibi teselli sözleri söyle-miye başladı.
Kadın, hep o kırık sesiyle:
— Ne diye yaşıyorum sanki ?... diye sızlandı.
Birdenbire erkeğin yüzü güldü. — Size bir teklifte bulunayım.
Had! bu akşam sizi tiyatroya götüreyim! Ne olur, reddetmeyin şekerim.
— Aa... nasıl olur!
— Pekâlâ olur. Sizi komediye veya operete götürecek değilim ki, drama gideriz. Böyle ciddi bir eseri görmek, matemimize hürmetsizlik sayılmaz. Bilâkis, dram, kederi arttırır.
— Aman istemem artık, artmasın. Şey... piyes nasıl, iyi bir şey mİ bari?
— Enfes. Kahramanı, iki kadın tarafından seriliyor, biri kendini feda edip çekiliyor Dramdan çok trajedi...
— Bilet bulabilecek mlyte?
— Tabii canım. Siz razı olun da, bilet iş! kolay.
— Saat kaç?
— Daha vaktimiz var. Kabul mü?
— Eh, gideyim giyineyim bari...
— Mükemmel. Sizi burada bek-llyeceğim.
— Mavi bluzumu giyeyim. Siyah. mavi hepsi bir değil mİ?... insanın matemi, İçinde olmalı.
— Elbette.
— Hem de umum! bir yarde herkesi matemli halimle iz’aç etmem de doğru değil. Hattâ, san robumu giysem nasıl olur acaba?
— Bravo. Sarı robunuz sizi pek açıyor.
— Öyleyse onu giyerim. Siz burada oturun. Ben kapıyı biraz aralık bırakırım. Hem giyinir, hem konuşuruz. Ama odama bakmaca yok haa!...
— Azıcık... tek gözümle... Olmaz mı ?
— Sizi yaramaz sizi!...
Misafir, neşeli bir kahkahayla, kulağına yapışan zarif küçük eli yakaladı, öprrüye başladı. Kadın, kurtularak giylnmiyc koştu.
V
Gene yaz. Bir akşam üstü, ten-halaşmış asfaltın ortasından bir çift, kol kola yürüyordu.
Uzun boylu, mavi gözlü, yakışıklı adam, karısının yüzüne sevgiyle bakarak:
— Üşümüyor musun şekerim? diye sordu.
Kadın kocasına cevap vernılye hazırlanırken, birdenbire. Ürperdi: arkalarında, garip gürültülü bir ses duydu.
— Sevgilim dikkat!... Otomobil geliyor.
Erkek:
— Daha uzakta ruhum. Amma do korkaksın! dedi; sevgi ve minnet dolu bakışiyle karısının yüzüne baktı.
verdi.
31 Temmuz 1060
8ayfe 8
GÜNÜN
KONOMiK
İşçi sigortalarına kısa bir bakış
Yazan : Dr. Sırrı Alıçlı
Kısa Haberler
T L E R i
H AREK
I E. I I ö I A .M b U L
İÇÇİ sigortalan istihsal hayatının ■canlı unsurlan olan işçinin sıhhat, hastalık, sakatlık ve îhtlyarlığiyle ilgilenerek onu nisbî bir refaha ulaştıracak tedbirleri alırken aynı zamanda bilvasıta da İstihsal verimini biraz daha yükseltmek gayesini güder. Bu arada moral olgunluğu sağlayacak tedbirlerin de alınmış olması lâzımsa da bizde henüz bu konu gereği gibi diğer alanlarda da anlaşılmamış bulunduğundan neşe, eğlence ve dinlenmenin bir kudret olabileceği hakkında tebellür etmiş bir kanaat yoktur.
Sigortaların çalışma sahalarında 1-ki çeşit fonksiyonun birlikte yürütülmesi lâzımdır. Bunlardan birisi kaza, hastalık, doğum hallerinde iyi edici faktör, diğeri de iş yerlerinde tşçl sağlığına zarar verecek halleri Önlemeye çalışmak suretiyle koruyucu faktör’dür. Bu iki faktör üzerinde aynı hassasiyetle durulmadığı takdirde sigorta topal yürümeye mecbur o-lur. Bizim sigorta kanunlarımız koruyucu tedbirleri aldırma külfetiyle Sağlık ve Çalışma bakanlığı teşkilâtını alâkalandırmış İse de pratikte bunun beklenen faydayı temin etmediği görülerek 1951 den itibaren koruyucu tedbirleri almak veya aldırmak salâhiyeti kanunen sigortaya verilmiş bulunmaktadır. Memleketimizdeki iş yerlerinin yüzde 95 inin sağlık ve iş emniyeti bakımından çok geri bir durumda olduğunu ifade etmekle sigortanın yapmak zorunda olduğu İşleri bir derece daha açıklamış oluruz.
dsn hal cihetine gidilmesinin doğru olacağını da göstermiş olacaktır. Böyiece sağlık hizmetlerinin İyi edici ve koruyucu unsurlarıyla tamamen devlete geçerek Ingiltercde olduğu gibi tasarlanacak ve devletleştirilmiş sağlık plânlarının tatbiki cihetine mi gidilecek, yoksa devletin umumi bütçe geliriyle iktifa edip bir «ağlık primi almadan yalnız koruyucu tedbirlerle iktifa etmek ve iyi edici faaliyeti hususî teşekküllere yani halkın kendisine bırakmak şıklarından birisini mi tercih etmelidir? tarzındaki problemlerle kendiliğinden halledilir.
★
★
★
Bugün yalnız kaza, meslek hastalığı ve analık halleriyle İhtiyarlık sigortalarını tatbik eden sigortalarımız, Önümüzdeki «enebaşından itibaren umumî hastalık sigortasını dı tatbik etmeye başlayacaktır. Bu kırım sigortanın tatbikat sahasındaki müşkülâtı hisseden kanun vazn hastalık sigortasının, sigorta genel müdürlüğünce tesislerini ve teşkilâtım İkmal ettiği yerlerde, vekiller heyeti karariyle tatblka geçilmeyi düşünmüş olmakla bu işin önemini anlatmış oluyor.
★
îçtimal bir gayeyi istihdaf eden bu sigortaların maddî kaynaklarını, kaza. meslek ve doğum halleri için İş veren tarafından verilen ödenekler teşkil eder. Bu ödenekler iş yerinin tevlit edeceği tehlike derecesine göre yüzde 1-5 nispetinde olmak üzere işçiye verilen aylık ücret tutarına göre iş veren tarafından ödenir ve işçi kendinden hiç bir para ödemez. îş verenin ödediği bu paralar sigortaca tâyin edilen masrafları karşılar.
İş verenin ödediği bu para görünürde iş veren aleyhine gibi gelirse de hakikatte böyle olmayıp, yapılan işin maliyetine girecek şekilde iş veren tarafından umumî masraflar hesabına kaydolunur ki, böyiece işçi için iş veren tarafından sigortalara ödenen pa-tarafından zam yapıl-Şu hale na-mühim bir ödenen azaltacak
ralar. müstehlik halk — aldığı malın fiyatına mak suretiyle — ödenir, zaran işçi sigortalarının
vazifesi de halk tarafından bu primlerin nispetlerini tedbirleri almak ve masrafları dalma hakiki yerlerine sarfetmeye çalışmaktır. Aksi takdirde İçtimaî gaye ortadan hemen kalkarak yerini belki de politik bir gayeye terkedebilir.
★
de hizmet etmiş olacaktır, umumî hastalık sıgorta-tatbikı halinde işçi ken-aylık ücretinin %2«1 nls-
Umumî hastalık sigortasının tatbikatında gerekli rasyonel tedbirleri vakit ve zamanında almak suretiyle bu lşde muvaffak olduğu takdirde işçi sigortalan millî sağlık dâvasının halline Çünkü, larınnı dısi de
petinde prime iştirak edecektir, prime İştirakin sosyal mânası lso ferdin kendi hastalığının tedavisi İçin gerekli masrafı kabul etmesi demektir. E-ger bu yolda muvaffak olunursa millî sağlık meselelerinin de aynı yollar-
İşçi sigortaları yukarıda kısaca arzettiğinıîz hususları rasyonel bir şekilde yerine getirmek İçin teşkilât bakımından iki unsura dayanır. Bunlardan birisi primlerin tahakkuk, tahsil ve gerekli ödemelerle istatistik! bilgileri temin eden idari, diğeri de işçinin koruyucu tedbirlerle hastalıklarını önleyen ve aynı zamanda tedavi ve bakımını temin eden tıbbî unsurdur. İnçinin sağlığı İşinde tıbbî unsurun esas rolü oynaması ve idari mekanizmanın ise sonradan İşe İltihakı lâzımdır. Bu suretle hem daha kısa yollar tercih edilmiş ölür ve hem de masraf azalmış olur. Bu nok-tal nazardan sigortanın rasyonel bir çalışma ahengini kurabilmesi için idari unsurun ikinci plâna alınması ve hiçbir vasıtanın hasta işçi ile sağlık müessesesi arasına girememesi icap eder. Esasen bu şekil bir çalışma nizamı kurulamayan sigortaların, beklenen sürat, emniyet ve verimi temin edemiyeceğl aşikârdır.
★
Sigortaların yaşayabilmesi için ida. re ile sigortalı arasında karşılıklı itimadın bulunması şarttır. Kendisi İçin kurulan bir teşekkülün yaşama ve faydalı olabilme İmkân ve şartlarını sigortalının çok iyi bilmesi lâzımdır. Sigorta İçtimaî bir kuruluş olduğuna nazaran bunun şahsî düşüncelerle İstismar edilmemesi de şarttır. Aksi halde şahsî gayelerin içtimai bir teşekkülü mahvedeceği tabii bulunduğundan, bu hayırlı ve güzel teşekkül de yaşamaya lâyıksa şahsi düşünce ve menfaat gayelerinin çalışma hududu içine girememesi icap eder.
★
İçtimai politikanın bir gaye olarak aldığı işçi dâvalarının temelli bir şekilde halli İçin işçi vatandaşların kendi dâvalarının İçtimai ve siyasî cephelerini çok iyi kavramaları lâzımdır. Bunun için dünya işçilerinin mücadele tarihlerini ve safhalarını takip, tahlil ve bunlardan memleketimize göre bir terkip yapmasını da İyi bilmelidir. İşçi kendi içtimai haklarını siyasi partilerin bir İhsam olarak elde etmeye alışırsa kendi haki, kî haklarının hududunun nerede başlayıp nerede bittiğini tâyinde müşkülât çeker.
★
Bu arada işçinin randımanına tesir edecek ruhî faktörler arasında onun mânevi alâka görmesi, ücretli pazar tatilleri, ücretli senelik izinler ve I-zinlerin işçiye faydalı olacak şekilde tertiplenen seyahatler ve gezintiler içinde geçmesi için gerekli teşkilâtın kurulması, İhtiyarlık sigortasının biraz daba İşçinin lehine teşmil edilerek müddet, aynlma şartlan üzerinde müsamahalı bulunmak... gibi diğer unsurların da önemli bir surette İncelenmesi düşünülürken işçiliğin bir meslek halinde mütalâa edilmesi için gereken tedbirlerin alınmasını beklemeliyiz.
İSRAİL ELÇİLİĞİ
Ticaret ve Basın Müsteşarlığının yeni telefon numarası
8 4 9 7 3
Adres: Teşvikiye Cad, 101 Belveder apartman No. 5 - İstanbul
Kore savaşlarının tesiriyle, dünya piyasalarında bazı ham maddelerin fiatlerinde yükselmeler olduğu malûmdur. Hafta içinde tüccar, bu fiat yükselmelerini dikkat ve ehemmiyetle takip etmiştir. Fakat bunun dışında bu gibi hâdiselerden istifade eden bazı spekülatörler, 1939 yılında olduğu gibi, umumî bir fiat yükselişi mahiyetinde hâdiseler olacağını zannetmişlerdir. Halbuki Kore har. binin dünya piyasalarında iktisadi tesirleri, piyasamızda spekülâsyonlara sebebiyet vermiş değildir. Yalnız bazı mak ve mal satmak hususunda İhtiyatlı hareket mlştlr.
tüccan. mal eletmeğe şevket-
İSTANBUL:
maddelerin ba-ticareti «on bir
Hafta içinde Ticaret Bordasında en hareketli |inda fındık bulunmaktaydı. Bilindiği gibi, fındık İki hafta İçinde durgun bir devre geçirmişti. Çünkü rekolte hak. kında ortaya çıkan muhtelif haberlerin doğruluğunu unlamak zor olmuştu. Bir habere göre mahsulün 16 milyon kilo, diğer bir Kabare göre 20 milyon kilo olacağından bahsedilmişti, vadeli satışlara girecek olan tacirler, bu haberlerden hangisinin ciddi olduğunu anlamak hususunda müşkülâta tesadüf etmişti. Bu arada, bir çok memleketlerde olduğu gibi Tarım Bakanlığı da rekolteleri resmi bir raporla İlân etmediği için, rekolte havadisleri, spekülâsyona mln hazırlamaktan başka bir İşe yaramamıştır.
ze-
Son hafta içinde mahsul miktan hakkında hakikate uygun borler alındığı İçin, alivre satışlar tekrar canlanmıştır. Haftanın gününde eylül teslimi, İç fındık fiat! 238 kuruşa kadar yüksel, mıştl.
Dokuma ham maddeleri grupu, umumiyet İtibariyle canlı bir durum arzetmektedir. Bor«a ve piyasa sütunumuzda, yabancı boranlara alt kısımda da kaydedildiği gibi, New-York piyasasında pA-nıuk fiatler! yükselmektedir. Pamuk flitlerindeki yükseliş. Adana, İzmir borsalannda da tesirlerini göstermektedir.
Tiftik ve yapağıya gelince, şimdiki halde en büyük alıcı în-giltrrcdır. Fiatler mevsim başında olduğumuz halde yüksek bir se. viyede bulunmaktadır Bu arada keçi kjı da süratli İlerlemeler kaydetmiştir. Bu «ene keçi kılına karşı Ingiltareden başka Alman-yadan da istekler başgöstermlştlr.
Yağlı tohumlar grupunda, ay çiçeği flatlerl 27 kuruştan 31
ha-aon
★
★
★
★
★
★
Mısırın soğan İhracatı
Kahire (Uçakla) — Resmî Istatls-tiklere göre Mısırın bu senekl no. ğnn istihsali 226,500 ton olarak tahmin edilmektedir. Bıı miktarın 120,000 i dahilde İstihlâk edilecektir. Yalnız 90,000 tonu İhracata ayrılacaktır.
Fransa sunî Iprk
İstihsali
Paris (Hususî) — Haziran ayında bütün Fransanın sunî ipek İstihsali 3,822 tonu buluyordu. Mayıs avında bu miktar 3,751 ve geçen sene haziran ayında ise 4,627 idi. Bradford yün piyasası Bradford (Hususî) — Merinos taranmış yün müstahsilleri ellerin, deki malı tamamen satmışlardır; Merinos yünlerinin fiatlcrinl tes-bit etmek imkânsızdır ve yeni siparişler gelecek senenin İlk aylarına kadar kabul ediimiyecek. tir.
Melez vtlnlere Londrada çok talep vardır. Fiatler 58sllk için 130 penstir. Taranmış yün müstahsilleri ocak ayından evvel sevkıyata başlamayacaklardır. Sene sonuna kadar alış veriş bittiği i-çin piyasa durgundur ve taranmış yün müstahsillerinin istediği fahiş flatlere karşı sessiz bir mücadele açmakla iktifa ediliyor. Berlin İçin envestisman fonları Berlin (Hususî) — Federal Ekonomi Bakanı Profesör Erhard. Avrupajn Kalkındırma Programı Komitesi ile yapılan müzakerelerden sonra, yeni Marshall nı senesi içinde Batı Berllne ilâ 160 milyon Alman markı vestisman kredisi verileceğini
dlrmiştir. Bundan maada masraf bütçesinin daha altı ay devam ettirileceğini söylemiştir. Profesör Erhard, Batı Almanya ve Berlin ekonomisine elden geldiği kadar yardım yapılacağını ve çalıştırılan 50,000 işçinin İşsiz bırakılmı-yacağını teyit etmiştir. Yırnanistanm İhracat fazlası Atina resmî tanın
milyon dolar cuttur. Fakat mak imkânı miştir.
Bu arada 1948 senesinin mahsulü I olan 13.000 ton tütün vardır kİ, tutarı 10 milyon 500 bin dolan bulmaktadır, Yunan Hükümetinin elinde kalmış ve satımı temin edilememiştir. .
Mısınn maden araştırmaları
İskenderiye (Uçakla) — Maden ve tetkik konseyi yakın bir zamanda Ticaret ve Endüstri Bakanı Mahmut Süleyman GAnnam’ın başkanlığında toplanacaktır. Bahsi geçen konsey jeolojik ve maden araştırmadan İçin doğu çölünde yapılacak faaliyete kredi verilip verilmemesi meselesini münakaşa edecektir. Bu arada doğu çölünde petrol araştırmaları yapılması İmkânı da mevcuttur. I
Yııııanisiana nakliyat normal halini aldı
Atina (Hususa!) — Yun an i atanın gerek memleket dahilinde gerekse memleket haricindeki ulaştırma sistemi normal bir hale avdet etmiştir.
Bu vaziyet telsiz ve telgraf nıüs-dahdehl İle hükümetin tele- muhaberat servisindeki memurlarının greve nihayet verip vazifeleri başına dönmesi İle meydana gelmiştir.
Mısır mensucat endüstrisi
İskenderiye (Uçakla) — Pamuk endüstricinin takviyesi maksadly-le burada toplanan komitenin bir celsesinde Başkan Mustafa Mahir Bey, bir beyanatla bulunmuştur. Mahir Bey dokuma ve iplik «ana-
plâ-150 en. bil-
(Uçakla) — Elde edilen rakamlara göre, Yunanis-elinde
ihracat için 50 tutarında mal mev-bunlara piyasa bul-daha elde edilme-
Eğede bağcılık
Memleketimizin bellibaşlı ihraç maddelerinden biri olan çekirdeksiz kuru üzüm, Eğenin zeki ve bilgili bağcılarının elinde devamlı bir gelişme halindedir
l/ONYA Ereğllsl civarında bulunup lsanın doğumundan «ekiz bin yıl evveline ait olduğu tasbit edilen bir Eti kabartmasından anlaşıldığı veçhile. üzümün beşiği Küçük Asya olduğu halde, Eğede çekirdeksiz kuru üzüm bir ihraç malı oluşu nihayet 90 senelik bir hâdisedir.
O devrede memleket ticaretine bilfiil hâkim bulunan ekalliyetler ilk defa Avrupa piyasalarına tecrübe mahiyetinde natürel halde çuvallı olarak çekirdeksiz kuru üzüm göndermişlerdir. Alıcıların bu maddeyi beğenmeleri üzerine zamanla ambnlâj küçülerek torbaya tahavvül etmiş ve 1904 yılından itibaren de kalburlanmak ve bugünkü tahta kutulara konmak suretiyle dalıa ileri bir merhaleye kavuşmuştur.
Ege bağcılığının İnkişafı bilhassa İzmir - Kasaba demiryolunun Afyon Karahiaara uzatılmasından sonra vuku bulmuştur. Bu hattaki 21 tünelin inşasında çalışan bir kısım halk tasarruflarım yeni bağ tesisinde kullanmışlar ve Manisa. Turgutlu, Salihli ve Alaşehir bağcılığı bundan sonra gelişmiştir.
Evvelce Eğede bağcılık daha ziyade kır yerlerde ve insan emeğine İstinat edecek şekilde sık ziraat halinde yapıldığı halde son senelerde yetiştirilen bağların ovaya doğru kaydığı ve geniş ziraat usulünün benimsenmekte olduğu görülmektedir. Kır yerlerde elde edilen üzümler şeker nispetinin yüksekliği dolaymlyle daha makbul addedilmekle beraber randımanın düşüklüğü müstahsil için teşvikkâr olmamaktadır. Nitekim evvelce büyük şöhreti haiz bulunan Urla ve Karaburun üzümleri artık piyasadan çekilmek Üzeredir. Buralarda bağlar yerlerini tütüne terketmek-tedir.
Bıına mukabil taban yerlerde elde edilen üzümlerin şeker nispeti daha
yilnin karşılaştığı zorlukları gözden geçirmiş ve bunların en mü-htmml olarak ham pamuk ihtiyacını belirtmiştir.
Dünya muhabere İmkânları
> Paris (Hususî) — “Dünya Muhaberatı,, adlı bir rapor neşredilmiştir. Basın hürriyeti hususunda çalışan UNESCO'nun bir komitesi bu raporu neşretmlştir. Bunun, dünya milletlerini basın, radyo ve film sayesinde yakınlaştırmak İçin atılan ilk adım olduğu söylenmektedir. Bu sayede hem malûmat hem de fikir teatisi mümkün olacak ve herkes dünyanın neresinde harekete geçmek İcap eden bir vakanın zuhur ettiğini öğrenebilecek ve blribiriyle muhabere edebilecektir.
Ingllfererıln yemiş İthalatı
★ Londra (Hususî) — İaşe Bakanlığının bildirdiğine göre, 18 temmuzda meriyete girmek üzere bazı yemiş İthalatında değişiklikler yapılmıştır. İngiliz Hükümetinin halen meriyette bulunan ve 1942 yılında tatbike giren nizamnamesine göre, ithal edilen siyah erik, kayısı, şeftali ve ü-züm İçin senenin muayyen zamanlarında azamî flatlar tcsblt edilmişti. Bu mevsim için fiat kontrolü zamanı nihayete ermiştir. Eski esaslara göre, ithal e-dllen üzüm Hatlarının kontrolü 29 temmuzda sona erecekti; halbuki nizamlarda yapılan yeni tadilâtla hu tarih, 18 temmuza a-lmmıştır.
FRANSADA HAYAT
az ve su nispeti daha yüksek olmakla beraber beher dekardan alınan mahsul diğerine nazaran bir mislinden fazla olduğu cihetle yeni bağlar bu İstikamette inkişaf etmektedir. Diğer taraftan, hâlen İşçi temininde rastlanan güçlükler ve ücretlerin yüksekliği gözönünde tutularak yeniden tesis edilen bağlardı, asmaların seyrek dikilmesi ve toprağın çift İle karıştırılması yoluna gidilmektedir. Böyiece bağcılarımız diğer rakip memleketlerin düşük fiyatlarlyle rekabet etme imkânlarım temine çaJışmaktadırlar.
Eldeki resmî istatistiklere bakıldığı takdirde Ege mıntakasında altı yüz bin dekar bağ olduğu görülür. Halbuki senelik çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesi ortalama yetmiş bin ton etrafında bulunduğuna göre bu rakamın hatalı olduğu neticesine varılabilir. Çünkü dekarından 200 kilodan az kum üzüm alınan bağlar rantabl addedllmemekte ve sökülmektedir, iyi bakımlı bağların dekarından 1.000 kiloya kadar kuru üzüm alınabilmektedir. Bu sebeple yukarıdaki altı yüz bin dekarın bir kısmı diğer çeşit üzümlere ait olarak kabul edilse bile yine mübalâğalı görülmektedir. Mın-takanın henüz kadastıosu yapılmamış bulunduğundan hakikî rakama tedir.
bağ sahası hakkında İntikal edilememek-
ve Manisa vilâyetle-etmiş bulunan çeklr-
Kore harbi, piyasaya tesir etti. Turizm faaliyeti durdu. Mal fiyatlan yükseldi. Oteller, gazinolar tenhalaştı. Pariste hayat, eskiye nazaran sönmeye başladı
Paria (Husus!) — Parla "harp «ıt. ması”na tutuldu. Hastalık birden bire meydana çıktı. Bir hafta evvel her şey gül pembe idi. Hattâ Fran-sızlar, Amcrikada otomobil lâstiği ve şeker istifçiliğinin başlamasını hayretle karşılamışlardı. Derken, birden, turizm faaliyeti, bir hafta evveline nazaran duruldu, karaborsada dolar fiyatı birden yükseldi, ev kadınlan istifçilikten ve herkes, ne zaman nereye kaçılablleceğlnden bahsetmeğe başladı.
Üç hafta evvel Rltz, George V, Prince of Wahs, Califomla gibi büyük otellerin barları Amerikalılarla dolup taşıyordu. Bunlardan bazılan,
cuma günü hâlâ oralarda İdî. Fakat geçen yıla kadar ziyaretçi görülmüyordu. Şimdi ise bir çok A meri kal u ların, eylül »ontanna doğru yapmağı düşündükleri Paris ziyaretlerinden vazgeçtiklerini bildirdikleri söyleniyor.
Üç hatta evvel oteller o derece kalabalıktı ki, Blng Croaby bile, yeni müşterilere yer açmak için Rltz'den çıkarılmıştı. Şimdi l«e, Partaln en iyt otelinde istediği müddetle, istediği kadar oda kiralanmak İmkân vardın
"Harp sıtması” Rlvlera'ya da sirayet etmiş ve Nice, Cannes, ve Monte Carlo’da, yeni hiç bir yer ayrık mamıştır.
Amerika, Marshall Yardımı malzemesini tahdit edecek mi ?
Eğenin İzmir rinde temerküz deksiz kuru üzüm bağcılığı bilgili ve uyanık ellerdedir. Yalnız bağcılıkla uğraşan pek az müstahsil vardır. Ekserisi şehir ve kasabalarda diğer İşlerle de meşgul olan münevver bağcı zümresi bağlarda rakip memleket-lerinkinden geri olmayan bir ziraat tekniğini tatbik etmektedirler. Bağ esasen fazla ihtimam İsteyen bir ziraat şubesi çalışanların için teknik malan icap
New-York (Hususî) — The New-York Times gazetesinin bildirdiğine göre, Amerika, Kore harbini sebep göstererek Marshall yardımı malzemesini kesebilir. Gazete, bütün Amerikan mallarının daha sıkı bir tahdit ve kontrole tâbi tutulacağını ve harp tehlikesi karşısında bunun ancak "pratik bir tedbir” olduğunu söylemiştir. En mllhlm maddeler a rasın-
Times’in bildirdiğine ithal kontrollerini Buna sebep Kore krizin ciddî kıtlık-kanaatidir.
olduğundan bu mevzuda muvaffak bilgi ile de etmektedir.
olabilmeleri mücehhez ol-
Ege bağcılan yalnız riyle değil «atış işleriyle de yakından alâkatanmakta ve üzümlerinin mutlaka değer flyatiylc satılabilmesi için her türlü faaliyeti göstermektedirler. Ege bağcılarının yüzde yirmisini sinesinde toplayan üzüm Tarım Satış Kooperatifleri ve Birliği fiyatların gayri tabii şekilde düşmesine mâni olmaya çalışmakta ve Bağcılar Birlikleri ve Federasyonu da hükümet makamlarlyle yakından teması muhafaza ederek alınacak kararlarda üzümün ve bağcılığın nefine hükümler bulunmasına bilhassa gayret sarfetmektedirler.
istihsal İşle-
Böyiece, memleketimize her sene vasati olarak kırk milyon liralık döviz sağlayan ve bu itibarla dış ticaret müvazenemlzde mühim bir rol oynayan çekirdeksiz kum üzümcülüğümüzün istikbaJIne itimatla bakmak realiteye uygun düşer.
D. K.
Adana Hava Meydanı genişletiliyor
Adana (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Adana hava meydanındaki noksan tesislerin ikmaline çalışıldığını ve bazı lüzumlu İnşaata başlanıldığını bildirmiştim. Dünya hava yolları manzumesine dahil bulunan, ayni zamanda Ortadoğunıın en mühim bir uçak üssü ehemmiyetini taşıyan Adana hava meydanı S. R A. Radyo yardımcı tesisi çelik direğinin montaj işi de İhaleye çıkarılmıştır.
Batı Almanya ile Endonezya arasında ticaret münasebetleri
da çelik, bakır ve diğer madenler» kauçuk, kereste ve bina İnşası için lâzım olan malzeme gelmektedir.
New-York
göre birkaç millet hafifleteceklerdir, harbinin yarattığı lar doğurabileceği
ihracat üzerindeki herhangi kontrol İktisadî işbirliği Teşkilâtı ile yakından danışmayı icap ettirecektir* Nadir bulunan madenlerin veya mamul madenlerin liberal İhraçları Amerikan İmalâtçılarının faaliyetlerini azaltırken İktisadî işbirliği Teşkilâtı tarafından yardım görmesi mânâsındır.
Batı Al-
Frankfurt (Hususî) manya ile Endonezya arasındaki ti. cart münasebetler 31 ağustos 1949 da Almanyanuı Holânda ile yaptığı ticaret ve tediye anlaşması esasına göre devam etmektedir. Bu anlaşmanın müddeti yakında hitama ereceğinden Alman iktisadi çevreleri Endonezya ile ticari münasebetlerin istikbalde nasıl devam ettirileceği meselesiyle meşgul olmaktadır. A-ğustos içinde Holânda ile Batı AL manyanın yapacakları ticari konuşmalarda bu meselenin de mevzuu bahsedileceği zannedilmekte ve bir Endonezya komisyonunun geçenlerde Batı Almanyaya yaptığı ziyaret Endonezyamn Batı Almanya ile ticari münasebetlerini devam ettirmek arzusunda olduğu şeklinde yorumlan, maktadır.
Hususi teşebbüse devrolunan
işletmeler
Adanada Devlet işletmelerini satın almak için bir şirket kuruldu
Bloke edilen İman markları
Frankfurt (Hususî) — Deutscher Laender Bankasının neşrettiği bir tebliğe göre, bloke olmuş Alman marklanna sahip ecnebiler bu marktan şimdiki Batı Almanyada veya Batı Berllnde bazı tahvil, yahut arazi satın alarak kullanabilirler.
Mısır, ilâç satın alacak
Kahire, (Hususi) — Mısırın Sıhhiye Bakanı Abdüllâtlf Mahmut Bey, pek yakında kabineden 7.000.000 ster-iing değerinde İlâç satın almak için müsaade latlyeceğlni bildirmiştir. Bakan sözlerine devam ederek, memleketin tıbbî Ihtlyaçtanm gözönünde tutarak yeni bir harp İçin tam hazırlıklı olacaklarını söylemiştir.
*
Adana, (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Sümerbank tesislerinden bir kısmının Adanada hususî teşebbüse devrine başlandığını bildirmiştim. Zirai Donatım atölyelerinin de hususî teşebbüse devri İle alâkalı olarak, Adarındaki tanm makineleri imal ve tamir sanayii mensuplan 500 bin Ura sermayeli bir şirket kurmağa karar vermişlerdir. Bu maksatla bir müteşebbis heyet, aynca bir de tüzük komisyonu kurmuştur. Hisse senetlerinden 100 bin liralığına daha şimdiden satılmış nazariyle bakılmaktadır.
Tanm Bakanı Nihat Eğriboz, bedeli 50 yılda ödenmek üzere Ziraî Donatım Kurumunun Çu-kurovadaki tesislerinin bu şirkete devredilebileceğini de va-detmlştlr. “Çukurova Madenî işler Türk Anonim Şirketi” adını alan bu müteşebbisler birliğinin, sermaye ve tüzüklerini biraz daha geniş tutmak hususundaki çalışmalan devam etmektedir.
Borsa ve piyasalarda haftalık vaziyet
kuruşa kadar yükselmiştir. Elde 1949 mahsulünden «tok kalmadığı için muamele azdır. Keten tohumu İse, Boraada her gün muamele gören bir madde haline girmiştir. Anadolunun muhtelif yerlerinden piyasaya keten tohumu arzcdilmektedlr. Piyasa hararetini muhafaza etmektedir. Susama gelince, bu senekl susam rekoltesinin noksan olacağı hakkmdakl haberler, gittikçe teeyyüt etmektedir, Bu haberlerin tesiriyle elde kalan susam stoklan da kıymet kesbetmektedlr. Fiatler son hafta içinde 70 kuruşa kadar yükselmiştir. Halbuki susam, aylarca 62-65 kuruş üzerinde muayyen bir seviyeyi muhafaza etmişti,
Gireceğimiz hafta İçinde yeni ticaret rejiminin icapları yerine getirileceğinden, hararetli bir devreye girilmekte olduğuna işaret olunmaktadır.
mahsul Hamalı birinci geçen hafta içinde 7500 bitirmiş, bu
Nebatî yağ grupunda durgunluk müşahede edilmektedir. Pamuk yağı, ay çiçeği yağlarının tedricî bir surette ilerlemeler kaydetmesi, zeytin yağının durumunu da takviye etmiştir. Habukl zey. tin yağ flatlerl daimî bir surette gerileme kaydetmeğe mahkûmdu, son defa olarak yağlı tohumların rekoltelerinde lıklar, zeytin yağım gerileme mahkûmiyetinden maktadır.
görülen noksan-kurtarmış bulun-
İZMİR:
Bakanlar Kurulu Kararnameni, ge-
Hafta içinde çekirdeksiz kuru üzüm piyasası hareketli geçmiş, yeni mevsimin İlk kuru üzüm mahsulü Manisa ve İzmir borsa la. rina arzedilmiştir. Ticari bir kıymet taşımamakla beraber yapılan ilk sembolik flat denemeleri alıcı ve satıcılara iptidaî bir fikir ver. miş sayılabilir. Havaların üzüm, incir ve pamuk mahsulleri İçin müsait gitmemesinden, üzüm rekoltesinin 60.000, İncir rekoltesinin 23.000 ton Üzerinde toplanacağı yetkili çevrelerde ifade edilmektedir.
Geçlrdiğlmiz yedi gün İçinde Holânda ve îsveçe üzüm, Al-manyaya kırık tütün, Danimarka, Almanya ve Holândaya mlyan halı, Almanya, İngiltere ve Amerlkaya mlyan kökü, Almanya ve Yunanistana palamut, Çekoslovakya ve ltalyaya pamuk, İngiliz Güyanına nohut, Yunanlstana pamuk tohumu. Almanyaya kendir tohumu, Danlmarkaya pamuk küspesi, Tun ima susam ve şı İhracatı devam etmiştir.
rastik ta-
İzmir, 30 (Hususi Büromuzdan telgrafla) — tarafından tasvip edilen yeni Dış Ticaret Rejimi çlrdiğimlz haftanın merak uyandıran en önemli olayı olarak ticaret Alemini meşgul etmiş, bu meyanda Cumhuriyet Hükümetinin Kore savaşına Birleşmiş Milletler camiasının «özüne güvenilir bir uzvu olarak katılması da pîye*—** akisler uyandırmaktan halî kalmamıştır. Bu olaylar “ölü m«woım”e rastladığı için piyasada fiili tepkileri olmamıştır. Bununla beraber Belçikadan bir firma İzmir-deki bir ihracatçıya telgrafında şu suali sormuştur:
“— Siyasî ahvalin son şekli karşısında evvelce girişmiş ğunuz mal taahhüdü karşısında konuşulacak hususlarınız bildirilmesi”..
Öğrendiğime göre bu bı verilmiştir.
müşteriye değişen bir gvy olmadığı
oldu-
varaa
ccva-
Pamuk piyasasındaki başdöndürücü flat yükselişi etmlçe benzemektedir. Zeytinyağı piyasasındaki hareket lama halindedir. Çeşme ve Alaçatıda Tekel İdaresinin anason piyasasını 160 kuruştan açması, siyasî bir fiat olarak mütalâa edilebilir Çünkü hariçteki alıcılar F.O.B. İzmir 145 kuruştan vukan çıkmamaktadırlar. Almanya, Avusturya ve Çeknslovakyanın koyun ve kuzu derilerine alâka göstermesi ile haftanın kapandığı görülmektedir.
ADANA:
Adana, 30 (Hususi Büromuzdan telgrafla) —
Dünya pamuk flatlerlnln ânl yükselişi karşısında Güney bölgesinde pamuk piyasası geçen haftaya nazaran daha hararetli bir çekllde yükselmekte ve satışlar yapılmaktadır. Bu arada Adana piyasasında birinci akala tipindeki pamuklar 218 kuruşa kadar çıkmıştır. İkinci akala yine 180 kuruşta kalmıştır. Hafta İçinde A-dana
tevakkuf de durak-
210 kuruştan satılmıştır. Yine eski mal ikinci akala 23 ton mah-lis olarak 190 kuruştan muamele görmüş ve satışı yapılmıtfir. Ay. rica alivre satışlara da başlanmıştır. Bu arada yeni tay malı birinci akala pamuk 200 kuruştan. Adana akala 180 kuruştan muamele görmüştür. Çukoblrllk 5000 balya satuş yapmıştır. Buna ilâveten bu hafta balya daha satış yaparak mevcut «toklarını tamamen
suretle' 1949 - 1950 kampanyası mahsulünden elinde bir şey kalmamış oluyor. Yeni mahsul mübayaası için büyük hazırlıklara baş. İnmiş ol«n Çukobirlik Genel Müdürü bu husus için yeni krediler sağlamak üzere Ankarada temaslar yapmaktadır. Mersin Borsa-sı da bu hafta hararetli geçmiş, bu arada muhtelif dış memleketlere birinci akala 69558 kilo ikinci akala, 67203 kilo ve üçüncü akala 40761 kilo pamuk satışı yapılarak İhraç edilmiştir. Yağlı tohumlar da geçen haftaya nazaran daha fazla yükselmiş, bu arada ihraçlar da yapılmıştır. Susam 68 kuruşa alıcı bulmakta İse de hazır mal bulunmamaktadır. Bu senenin İlk susam mahsulü piyasaya gelmiş ve 66 kuruştan satılmıştır. Mersin Borsacında 400 ton çiğit küspesi ve 18232 kilo da koyun derisi, 150 ton çiğit» ayrıca bir ton yer fıstığı için yapılan ihraç maddeleri arasındadır. Bunlardan başka 1946/1F18 yılı mahsulü kuru fasulyelerin ihracı için Ekonomi ve Ticaret Bakanlığınca tescil müddeti 31 temmuz 1950 akşamına kadar biteceğinden bu cins fasulyelerden «toklan bulunan tüccar bankada depolarlyle şahsî ambarlarındaki mevcut «tok. larının ekspertizini yaptırarak Borsadan aldıktan raporlarla İlgili makamlara müracaat etmektedirler. Bugüne kadar Boraanın verdiği ekspertiz raporlarına nazaran stok fasulye 1400 tonu bıılmk-tadır. Ayrıca îstanbulda bir firmaya ait 1200 ton fasulye de îs-kenderunda «tok halinde menşei Ereğli, Ceyhan
ibarettir. Dahilî piyasada hafta İçinde Adanada yeril buğday 24.25 kuruştan muamele görmllş, Mersinde de 758 ton buğday, 84 ton arpa, ayrıca 8 ton yulaf mübayaa edilmiştir. Canlı hayvan İllerinden bir muamele yapılmamıştır. Hafta zarfında İsveç bandıralı A-J. Falkland vapuru Mersin Umanından bin ton küspe, yüz ton pamuk, İtalyan bandıralı Gcmito vapuru on ton mercimek, Türk bandıralı Nurhan vapuru da 2800 motrekare maden direği almıştır*
beklediği öğrenilmiştir. Bu fasulyelerin ve havalisi malı Çukurova mahsulünden
Borflasında eski mal birinci akala preseli olarak öü balya
Sayfa 6
11 Temmu* İMO
Önden aşağıya kadar düfcmell ajurlarla BÜftlenmJş pembe ketenden zarif bir elbise
k (• »
1000
160
Chrlstlıın Dlor’ıııı çok güzel İmlik sırtı gibi organtinden bir elbisesi, elbisenin katları düz organtinle çevrilmiştir
» I . ı. *
A
Tekir balığı buğulaması
gram tekir balığı zeytin yağı (2.1/2 k. fincanı)
kahve fincanı au demet tereotu maydanoz miktar tuz adet limon Pulları kazınmış, İç ve kulak
a. e -S.Î,
*(3^1 -
4* • * Z , •it S
• • « >
Pariste moda inkılâbı
M
Yazan : Ayşe NUR
YENÎ lSTANBUL'un 15 temmuz 1950 tarihli sayısında bildirilmiş olduğu gibi, Parisin beş büyük terzisi; Fath, Pi-guet, Carven, Jean Desses ve Paquin taşrada ve yabancı memleketlerde teksir e-diıip satılmak üzere, her biri yedişer model vererek, “Birleşmiş Terziler” ismiyle bir şirket kurmuşlardır. 7 ağustos günü PariBİn seçkin bir semtinde tuttukları evin salonlarında “Birleşmiş Terziler,, bir defile yapıp 35 model göstereceklerdir. Defileye ancak gazeteciler ile Fransanm her şehrinde ve yabancı memleketlerdeki mümessilleri gelebilecektir.
Moda âlemindeki bu inkılâp, Paris muhitlerinde büyük tepkiler yaratmış, gazetelerde türlü tefsirlere yol açmıştır. Bu tefsirlerden biri de, bir lüks endüstrisi o-lan Paris modasının bir buhran geçirdiği ve “haute couture” geleneğini konfeksyo-na düşürüp can çekiştiği fikridir. Bundan böyle dünyada Carven veya Jaque Fath etiketini taşıyan bir elbiseyi 30 ilâ 35 bin frank’a alıp giyebilecek binlerce kadın bulunacağına sevinenler varsa da, Paris modasının imtiyazlı mevkiini kaybedeceğine endişe edenler de çoktur. Bu mesele hakkında fikirlerini almak üzere, “Birleşmiş Terzüer” şirketinin müdürleri Jean Gau-mont-Lanvin ile Marcel Dhorme'u, içinde badanacısı, döşemecisi hummalı bir şekilde çalışan yeni terzihanelerinde ziyaret ettim. Beni, güler yüz ve neşe ile karşıladılar.
— Pariste her yenilik telâşlı bir dedikoduya yol açar ama, dediler, emin olun kİ, bizim bu teşebbüsümüzün uyandırdığı menfi tepkiler tamamen yersizdir ve maalesef birliğimize iştirak etmek aklına gel-miyen veya iştirake davet edilmiyen bazı terzilerin kötü propagandasından ileri gelmektedir. Yoksa mevsimde 175 ilâ 200 model yaratan Fath, Paquin veya başka büyük bir terzi, bize yedi model vermekle, ne kendi intihar eder, ne de Paris modası dünyadaki imtiyazlı mevkiinden olur. Bizim teşebbüsümüz taşrada pek az tanınan ve fiatlan çok yüksek olduğu için modellerinin sürümü alçak olan terzihaneleri bütün Fraıısada ve yabancı memleketlerde daha geniş ölçüde tanıtmaktır. Bundan büyük terziler bir kayıp değil, ancak bir kazanç görebilir. Sorarım size, tanıdıklarınızdan hangi kadın bütün bir mevsimde ihtiyaçlarını karşılıyabilecek beş altı elbisenin hepsini büyük terzilerde dik-tirebilir?
— Böyle bir şirket kurmak fikri yeni midir? Yoksa daha evvel tecrübe edildi mi?
Bu sualime Marcel Dhorme cevap verdi:
— Ben bunu üç yıl evvel lsveçte tatbik ettim ve fevkalâde neticeler aldım. Fakat bugüne kadar Paris terzileri böyle bir işe girişmiye yanaşmadılar. Bugün gerek müşterilerin istekleri, gerek terzilerin satış ihtiyaçları bakımından bu işin tam zamanıdır.
— Modellerinizi sürmek üzere, hangi memleketlerle anlaştınız?
— Belçika, Holânda. İsveç, Finlanda, İsviçre, U.S.A., Avustralya, Kanada, Mısır ve Güney Afrika. İlerde daha başka memleketlerin de bu işe girmesi çok muhtemeldir.
— Fransa içinde model sürümünü nasıl sağlıyorsunuz ?
— Taşra şehirlerinde en büyük terzihanelerle anlaştık. Tabii tam koleksiyonumuzu, yani 35 modeli birden satın almak zorundadırlar.
— Bu modelleri aynen tatbik edebileceklerinden emin misiniz?
— Elbette, anlaşmamız da buna göredir ve ancak model aynen kopye edilirse, üzerine etiket konabilir. Düşünün ki, bir çok taşra şehirlerimizde şimdiye kadar konfeksoyn çok düşük olduğu gibi, kadınlar elbiselerini küçük gündelikçilere diktirmekten başka çare bulamazlardı.
— O halde bu inkılâp, taşrada giyim zevkini ve dikiş seviyesini yükseltmiye de yanyabilir.
— Tam dediğiniz gibi, asıl bundan çok büyük neticeler bekliyoruz. Paris zevkinin Parise inhisar etmesi değil de, bütün Fran-saya yayılmasiyle güzel bir iş göreceğimize emin bulunuyoruz.
— Beş büyük terzinin şirketinize verecekleri modelleri kim verecektir?
— Beş büyük terzinin de dahil olduğu "Birleşmiş Terziler”. Fakat seçeceğimiz modellerin mahiyeti üzerinde şimdiden anlaşmış bulunuyoruz.
Muvaffakiyetimizden eminiz, zira teşebbüsümüz herkes için hayırlıdır. Müşterilerimizi çoğaltıp memnun edeceğimiz gibi, taşrada ve yabancı memleketlerde rekabeti artırmak, iyi dikiş zevkini yükseltmek ve pek küçük bir sınıfın imtiyazı olan Paris modasını yaymak, bakımından öğretici, yaratıcı müş olacağız.”
4
^1-
- 1
tanıtmak bir iş gör-
Etefci Hİyah, ceketi açık mavi ketenden bir tayyör; Yakanın altı ve cep kapakları klpur danteli İle süslenmiştir
t 1/2 1/2
1
1
1)
tâbir edilen galsemelerl temizlen-mi| 1000 gram tekir balıklarını iyice yıkadıktan sonra bir tepsiye döşemelidir.
2) Sonra tepsiye döşemle olduğumuz bu balıkların üstlerine sıra ile 2.1/2 kahve fincanı zeytin yağı, 2 kahve fincanı su. 1 miktar tuz ile her ikisi de kıyılırcasına İnce keşlimi» 1,2 demet maydanoz, 1/2 demet tereotu ilâve ettikten sonra tepsinin kapağını kapatmalı ve orta hararetteki atef üstünde balıkları 6-8 dakika arasında pi$irme-lidir.
3) Bilâhare tepsiyi ateşten alarak balıkların üstlerine 1 adet limon suyu oczdirmeli ve soğuduktan sonra servis yapmalıdır.
E. Y.
31 Temmuz 1950
t e n t İstanbul
Sayfa T
VOLVO Kamyonumdan çok mamnun olup, kamyon alıcılarına, tecrü-bama istinaden, yainıs bu markayı tavalye edebilirim.
VOLVO fabrikanıza bu husuftaki baaarısından dolayı tebriklerimi ve beni İyi bir kamyon eanıbi vaptıö,n(Jan dolayı şükranlarımı kendilerine tarafımdan bildirmenlal rica ederim.
Saygılarımla,
7932 modeli 40164 şasi numaralı ve 30373 motor numaralı 33P© plaka sayılı VOLVO kamyonu sahibiyim. 1P36 aanealndenbarl nakliye iş-(erile uğraşmaktayım. Bu VOLVO Kamyonumun bugüne kadar yalnıs İki defa eegmanları değiştirilmiş ve hiç bir ama göstermediği gibi, motor rektlflye dahi görmemiştir. Kamyon halen bütün orijinal parçalarlla çalış-maktadır; bencin sarflyatı, diğer marka son model kamyonlar nazarı itibara aimdıOmda çok daha İktisadi olduQu tecrübemle sabittir.
NAZİK CİLDE: 0.06"
İstanbul,
• •v«n Bav
MebrnBt Kavala’
VOLVO AcenUil ,
TbHIf Man
Galata
Adree 1
Sultanahmet. Meler Mah.
Memem sokak No.13
İstanbul
ADRESLERİ
YAPILACAK OLAN BEYANNAME Numaraları :
Üsküdar
Kozlucahan
Kadıköy
Eminönü
Günle? ’
Fatih
DİKKAT :
S) EMEKLİ, DUL VE
YETİMLER :
6)
7)
163296—158455 158454—157504 157503—156256 156255—155074 155073—153770
142399—142200
142199—142002
142001—136950
136949—136600
136599—135932
130853—128750 128749—126776 126775—124578 124577—122198 122197—119678
125600—125301
125300—124001 124000—123301 123300—122801 122800—120601
Saat
147589—140999
140998—140650
140649—140341
140340—140030
140029—139753
Mazereti dolayısiyle o hafta gününde müracaat etmemiş olanların günüdür.
YAYLA MAKARNALARI
. MARİO GABAY
Tüfek, Radyo, Kupalar ve her türlü SPOR LEVAZIMATI
İSTANBUL, BAHÇEKAPI No. 85
YÜKLEME - BOŞALTMA - TAŞIMA İSLERİ YAPILACAKTIR
Toprak Mahsulleri Ofisi
İstanbul Bölge Müdürlüğünden :
1 — Eöîgemize bağlı Edirne, Kırklarell. Babaeski, Lüleburgaz, Uzunköprü. Tekirdağ, Çorlu ve Adapazarı ambarlarına ge-leeek ve bu ambarlardan gönderilecek Ofisimize ait hububat, bakliyat ve sair emtianın bir yıl müddetle yükleme, boşaltma ve taşıma İşleri eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Eksiltme Edirnede 2 ağustos çarşamba saat 16 da, Kırklarellnde 3 ağustos perşembe saat 16 da, Babaeskide 4 ağustos cuma saat 16 da, Lüle bu rg azda 5 ağustos cumartesi saat 12 de, Uzunköprüde 7 ağustos pazartesi saat 16 da, Tekirdagııı-da 9 ağustos çarşamba saat 16 da. Çorluda 10 ağustos perşembe saat 16 da ve Adapazannda 14 ağustos pazartesi saat 16 da, her mahallin kendi ambar şefliği binasında kurulacak husus! komisyon önünde yapılacaktır.
3 — İsteklilerin Edirne ve Tekirdağ ambarlan İçin beşer yüzer ve Kıklareli, Babaeski, Lüleburgaz, Uzunköprü. Çorlu ve Adapazarı ambarları için de dörder yüzer Hra geçici teminat-lannı eksiltme .saatinden bir saat Önceye kadar mahalli ofis veznesine yatırmaları ve alacakları makbuzlarla komisvona başvurma lan İftzımdjr.
4 — Bu işe ait şartlaşma ve sözleşme tasanlan İstanbul Bölge Müdürlüğü Nakliyat Servisinde ve mahalli ambar şefliklerinde görülebilir. (9932).
Devlet Üretme Çiftlikleri Merkez Atelyesi Müdürlüğünden
1 — Aşağıda mlktarlan gösterilen keresteler yeniden ayrı ayrı açık eksiltme suretiyle satın alınacaktır.
ChiBİ Miktarı M tı han ime n brrleli Lira Teminatt
Çam kereste • 100 M3 18.000 1350.—
Gürgen 75 .. 16.500 1237.—
Dişbudak 30 . 7.050 528,70
2 — İhale 4-8-1950 cuma günü saat 14 de Gazideki merkez atölyesi Satınalma Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Fenni ve İdari şartnameler Komisyonda görülebilir.
4 — İsteklilerin belirli günde teminatları İle birlikte Komisyona müracaatları. (10014)
İstanbul Tekel Başmüdürlüğünden:
Tekel Yalova Müdürlüğüne, bir «ene zarfında îstanbuldan rldecek ve Yalovadan gelecek bilumum İdare mamulâtı ve boş zurufu ile yaprak tütünlerin deriz nakllyesl 15 gün müddetle eksiltmeye konmuştur.
İhale 14-8-1950 pazartesi günü saat 15 de Tekel İstanbul Başmüdürlüğünde icra edilecektir. Muvakkat teminat akçesi 302 liradır. Şartname her gün mesai saatlerinde İstanbul Başmüdürlüğü Muhasebe Şubesinde ve Yalova Müdürlüğünde görülebilir.
(10243)
Türkiyede en çok sevilen ve aranan TEK MARKAdır. Piyasada benzeri ambalajlar türemiştir. "YAYLA” markasına çok dikkat ediniz.
■■ Sayın Doktor ve Eczacılara -
Temsil elliğimiz Amerikada
WlNTHROP PRODUCTS ÎNC.N.Y
MAMULATINDAN :
Dragees
Anıp. 10 mg. 5X1 cc. Tabi.
Caps. (A + D vit.)
Tabi.
1 satışa arzedilmiştir.
FABRİKASI ı
ONOTON
BENATONE CERVİTAN DİATONE
NAMURON
Yeni bir parti
TİFAN TİCARET T. A. Ş., İstanbul - Bahçekapı __ Tel. t 24410/19 .
GÜZEL İLÂNLAR
YENİ ISTANBUL’da
ÇIKAR
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünden
1 — Tapulama işleri İçin aşağıda muhammen bedelleri ve geçici teminatları yazılı Wilt, Kern.Zeıse marka olmak üzere 10 adet teodoiit ve 300 adet takeometre kapalı zarf ususiyle satın alınacaktır.
2 — IhAİe 7 ajuatoa 1950 tarihine rnsthynn pazartesi günü saat 11 de Ankarada Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Satın Alma Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Satın alınacak Aletlerin her cinsi ayrı ayrı İhale edilebileceği gibi bir cinsten matlup miktarda elinde Alet bulunmayan taliplerin ellerinde mevcut miktar üzerinden yapacakları teklifler de uygun görüldüğü takdirde o suretle ihale edilebilecektir.
4 — Teodoiit ve takeometrelerin tamamı bir markadan alınabileceği gibi bu yekûn dahilinde olmak üzere ayrı ayrı Üç markadan da alınabilir.
5 — Bu Lşe ait şartname 47 lira 15 kuruş mukablnde satın alma komisyonundan temin edilebilir.
0 — TekİLf mektupları kanunun aradığı diğer belgelerle beraber İhale günü SHat 10 a kadar Satın Alma Komisyonuna teslim edilmiş bulunacaktır.
Postada vaki olacak gecikmeler nazara alınmıyac-aktır.
(18190)
Hepsinin geçici teminata Lira kr.
Beherinin Hepsinin mııharnnırnmulımrnaen bedeli bedeli Aletin cinsi Miktarı Lira Lira
Birinin geçici teminatı Lira kr.
Teodoiit Takeometre
f
10
300
4250
3000
42.500
900.000
318 75 3187 50
225 — 39.750 —
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
FtBER ÇUBUK ALINACAK
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma Komisyonundan :
1 — Muhtelif ebatta 135 kg. Fiber çubuk açık eksiltme İle satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 4595 Hra olup muvakkat teminatı 344 lira 63 kuruştur.
3 — Buna ait şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 8 ağustos 1950 salı günü saat 11 de Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (9865).
KOK KÖMÜRÜ TEVZİATI
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi
Müessesesi İstanbul Şubesinden:
Devam eden tevziata ait haftalık izahat:
1) SATIŞ YERLERİ : FATİH EMİNÖNÜ (Şimdilik) KADIKÖY
Büyük Karaman Caddesi, No. 8/66 Halkevi, Şerefefendi sokağındaki kapı Kadıköy, Çukurbostan, Hasırcıbaşt sokak
Toptaşı Cad. Kefçedede Mektebi S. Galata, Rıhtım Caddesi
ÜSKÜDAR KOZLUCAHAN
2) ÇAĞIRILAN VE BİR HAFTA İÇİNDE MUAMELELERİ
No. 2/4
No. 14
31.7.1950
1.8.
2.8.
3.8.
4.8.
5.8.
3)
Bu sene halka kesintisiz olarak 1948 - 1949 kışında olduğu gibi beyannamelerdeki o(la ve soba adedine göre kömürleri verilecektir.
4) GİŞE SAATLERİ :
Sabah öçleden sonra Cumartesi
9-12
13-16
9-12
Bunlara ait beyanname muamelesi her gün (öğleden sonra) sıra numarası aranmadan yapılacaktır.
Gününde kuponu İle müracaat edeceklerden 1949/50 turuncu renkte beyanname numarasını havi kupon İle hüviyet varakası İstenir.
Kuponlarını kaybedenler ilk önce Kozlucahan satış servisinde zayi muamelesini ikmal ettirdikten sonra alt olduğu semt satış bürosuna kömür ordinolarını almak üzere müracaat ederler.
LİNYİT ve AĞAÇLI KÖMÜRLERİ:
Linyit ve Ağaçlı kömürlerinin satışı serbesttir. Almak isteyenler, mmtakalanmn satış bürolarına müracaat ederek arzu ettikleri miktarda alabilirler.
Tonu
Linyit kömürü fiyatı 36 Lira
Ağaçlı ” * 25 ”
NOT: Geçmiş senelerde tevziat başlangıcı en küçük sıra numarasından İtibar edilmişti. Bu yıl hakka riayet için en büyük sıra numarası mebde olarak kabul edilmiştir. (10249)
AYDA 20 LİRA TAKSİTLE SATILIK ARSALAR
Uzatılan Sergi müddetince, peşin 540 lira
Altın Evler İnşaat Kollektif Şirketinden:
İstanbul — Florya — Soğııksuyun 4 dakika ilerisinde, Ya-rımburgaz tren istasyonunda, 12 adet (karpuz çatlatan) tAblr ettikleri buz gibi menba sularına sahip, Küçükçekmece Gölünün kenarında, her bir buçuk saatte bir insanın karnını acıktıran, enfes, saf, temiz havalı, Marmara Denizine hâkim, kara yolu ile Sirkeciden 23 kilometre mesafeli, İstanbul Nafla Müdürlüğünce asfalt yolunun yapılmasına devam edilen, yazın Florya Plâjlarına otobüs ve trenle tam 7 dakika mesafede, kışın av mıntakasında bulunan gıda maddeleri ucuzluğu olan ALTIN ŞEHtR'e gidip arsalarını kapatan müşterilerimiz bu fevkalâde meziyetleri daha canlı izah etmemizi hep birden istemişlerdir. Yakında AND FİLM ŞİRKETİNİN ALTIN ŞEHtR'de çevirdiği filmde, Anadolu müşterilerimiz efsane sulan, lahutl manzaralan seyredeceklerdir. En az 20 metre yüzü, 30 metre derinliği bulunan. 600 metrekarelik bu arsaların satış şeraitleri aşağıdadır:
1 — Ayda 20 lira taksit yatıranlara, metrekaresi 165 kuruştan hesap edilip 990 Ura alınacaktır.
2 — Ayda 30 lira taksit yatıranlara, metrekaresi 150 kuruştan hesap edilip 900 Hra alınacaktır.
3 — Peşin yatıranların metrekaresi 125 kuruştan hesap edilip 750 lira alınacaktır.
Şirketimiz 20 temmuz 1950 den itibaren işleteceğini vadettlgl otobüslerden, 80 kişilik lüks bir otobüsü İstanbul Sergisinde teşhir etmektedir. Ve keza İstanbul Sergisinde 36 saatte yaptığı vidalı portatif evin içinde de ALTIN ŞEHÎR’in fotoğraflarını göstermektedir. şirketimiz bir buçuk ay evvel kurulmuş olup, bu müddet zarfında vadettigl bütün İşleri fazlasl.vle eksiksiz olarak yapmıştır. Otobüs, tapuları temin etmiş ve esasen mevcut bulunan I^ondra asfaltının devamı olan Yarımburgaz Caddesi de asfaltlanmaya başlanmıştır. Şimdi şirketimiz âzam! 20 güne kadar 30 inşaata başlayacaktır. Taksitle verilecek bu binaların satış şeraitlerini Üç beş gün sonra YENİ tSTANBUL gazetesinde ilân edecektir. Evlerini kendileri yaptıran müşterilerimize şirketinıizin gösterdiği kolaylıklar:
a) 50 lira mukabilinde projeler, betonarme hesapları, çimento hesapları tamam olarak bir mühendis veya mimar tarafından
tasdik edilip ruhsatı da alınmış olarak teslim edilecektir.
b) Şirket üç sene zarfında taşı, kumu, çaküı ve kireci piyasa fiyatından % 30 eksiğine verecektir.
c) ALTIN ŞEHÎR’den arsa alanlar yine üç sene müddetle ALTIN ŞEHÎR plâjma % 20 tenzilâtla girebilecekler ve ALTIN ŞEHİR Avcılar ve Atçılar Otelinde keza % 20 tenzilâtla kalabileceklerdir. Üçüncü taksidlni yatırmış müşterilerine şirketimiz hususi tenzilâtlı kart vermektedir. Bu müşterilerimiz otobüslerimizin güzergâhı olan Slrkecl-Bakırköy-Florya-ALTIN ŞEHİR’e belediye rüsumu hariç olmRk üzere her gün 10 kuruş mukabilinde gidebilirler. ALTIN ŞEHÎR’in kuruluşu; diyebiliriz ki. îstan-bulda bütün arsa satanların İşlerine çok fena tesir etmiştir. Bu sebepten; muhtelif şahıs ve müesseseler ALTIN ŞEHtR hakkında akla hayale gelmez uydurma havadisler çıkarmakta ve üzülerek beyan ederiz kİ, halkımızın istikbaliyle oynayan bu şahıslar bazı temiz kimseleri İğfal ederek inandırmaktadırlar. Şirketimiz, bunlara cevap olmak üzere sergi müddetinin uzatılan 7 ağustos
•
1950 pazartesi gecesine kadar peşin yatıracak müşterilerinin 30 kişisine temin edebildiği 1000 sıra tercih numarasından küçük sıra tercih numaralı 30 arsayı 540 lira mukabilinde verecektir. Arsa bedelleri (îstanbul-LAlell Türk Ticaret Bankası 27 No.lu heaaba) veya İstanbul Sergisindeki pavlyonıımuza ve Çemberli-laş, Garanti Bankası üstü ALTIN EVLER İNŞAAT KOLLEKTİF ŞİRKETİNE yatırabilirler.
NOT: 1 — Şirketimiz yabancı memleketlerden ve Anadolu-dan binlerce mektup almaktadır. Bunlara ayrı ayn cevap vermek zaman bakımından imkânsız olduğundan bazı müşterilerimiz cevap alamamaktadırlar. Bu sebeple «ayın halkımızın umum! durumu, Şirketimizin her zanıan gazetelere verdiği Hânlardan öğrenmelerini rica ederiz. Henüz sıra numaralarını bilmediklerini bildiren bazı Anadolu müşterilerimizin numaralarını 4 ağustos 1950 cuma günü YENİ İSTANBUL gazetesiyle neşredeceğiz.
2 — Eski (Rekabet), şimdi »Türk Mesken Kollektif Şirketi) kurucusu Hüseyin Taşdelenlerln gerek İçerenköyünde, gerekse diğer yerlerde ilân ettiği arsalarla şirketimizin hiçbir alâkası bulunmadığım açıklarız.
i
1952 de Helsinkide yapılacak olan olimpiyat programı hazırlandı
Şampiyonluğun verdiği sevinç J
18 temmuzda başlıyacak müsabakalar
3 ağustos tarihinde nihayet bulacak
Helsinki şehrinde yapılacak olan 1952 Olimpiyat programı hemen hemen tamamlanmış gibidir. Helsinki olimpiyat komitesi son toplantısını Kopenhag’da yapmış ve büttln müsa-t bak al arın 18 temmuzda başlamasına ve 3 ağustosta «ons ermesine karar ▼ermiştir. Helsinki şehrinde yapılacak olan 1952 olimpiyatları için komite şimdiden bütün ihtiyaçları tesbit etmiş ve 57 sayfayı bulan bir ra porla ihtiyaçları belediye başkanına bildirmiştir. Bu raporda en ufak bir ihtiyaç dahi gözönüne ve gerek sporcu ve gerekse misafirlerin rahatı birinci plâna alınmıştır. Bütün bu ihtiyaçlar ve sahalar raporun ana hattını teşkil etmektedir.
Serbest ve Greko-Romen güreş müsabakaları 52, 57, 62, 67, 73. 79. 87 ve ağır sıkletler üzerinden 20 temmuzdan 28 temmuza kadar devam etmek üzere 9 gün sürecektir.
Hazırlık Komitesi, 57 sayfalık bir ihtiyaç raporu ha-zırlıyarak, bııııu Helsinki Belediye Başkanına verdi
Nakleden : F. Başer
Boks maçları 25 temmuzdan 2 a-ğustosa kadar sekiz sıklet üzerinden yapılacaktır.
1952 Helsinki Olimplyodının en çok alâka toplayacağı futbol maçları ise 19 temmuzdan 2 ağustosa kadar 14 gün devam edecektir. Su topu maçları 25 temmuzdan 2 ağustosa, Kano yarışları da 25 temmuzdan 26 temmuza kRdar iki gün devam edecektir. Kano müsabakalarının programı şöy-ledir: Erkekler: Kayak tipi kano ile tek ve çift 1000 ve 10.000 metre. Kanada tipi kano ile tek ve çift 1000 ve 10.000 metre, kadınlar arasında ka-
Uruguny'hlar, diinya kupasını kazanan futbol milli takımlarını Montevideo’da böyle karşıladılar
Türk atletleri Orta Avrupada Viyana kapılarına dün top ve tüfekle dayandık.
Bugün ise sevgilerimizle kazanıyoruz
GEÇEN hafta cumartesi günü lstan-buldan kalkan Ankara vapurlylc yola çıkan atletlerimiz birkaç günden beri dost Avusturyanın başşehri Vİ-. yanada bulunuyorlar. Bu satırların ellerinize geçtiği şu anlarda Türkiye-Avusturya atletizm karşılaşmasının teknik neticelerinden bir kısmını veya belki de tamamını öğrenmiş bulunacaksınız.
Son yıllar zarfında Türk ve Avusturya sporcularının muhtelif spor branşlarında sık sık karşılaştıkları görülmüştür. İkinci Dünya Harbinin yarattığı zorlukların kısmen olsun ortadan kalkmasiyle, bir Viyana-valsinin bütün inceliklerini ihtiva eden Avusturya futbolunu Bahalarımızda yeniden seyretmek mümkün olmuş, bir zamanlar şöhretleriyle dünyaya nam salmış rakipleri karşısında futbolcularımız bugün Türk futbolunun da İhmal edilcmiyecok bir kıymet olduğunu Avrupaya tanıttırmak fırsatını elde etmişlerdir. Orta Avrupanın estetik güzelliği İle tanınmış şehri Viyanada A-vusturja Millî takımlylc karşılaşan Türk futbolcularının kazancı yalnız bundan ibaret kalmamıştır. Viyana kapılarına dün top ve tüfekle dayandık. Bugün ise sevgilerimizle kazanıyoruz.
Bilindiği üzere Cumhuriyet devrinde alletizmde ilk defa milli karşılaşma yapmak geçen yıl mümkün olabilmiştir. Bu karşılaşmanın da Avusturya ile yapıldığını bir sn için hatırlıyacak olursak, muhtelif spor branşlarının memleketimizde bugünkü İlerlemeyi elde etmesinde dost Avusturya spor-culariyle yaptığımız karşılaşmaların önemi kendillğinde.n ortaya çıkar. Bütün bu söylediklerimize ilâveten boks organizatörlerimizin geçen kış aylarında bir Avusturya boks takımını memleketimize getirmeyi ihmal etmediklerini yine bu münasebetle hatırlatmak isteriz.
Geçen sene îslanbulda yapılan Türkiye - Avusturya atletizm karşılaşmasının tam bir kardeş çekişmesine sahne olduğu malûmdur. Bazan öne geçtiler, Bazan biz öne geçtik. Neticede 92 ye karşı 90 puvania Türkiye kazan» dı. Blzleri asıl alâkadar eden cihet, A-vüsturyah atletlerle yapılan karşılaşmaların atletizmi seven muhitlerimizde bırakmış oldufcu unutulmaz hatıralardır. İyi geçen günler insan hafıza-
* •
Yazan : Ziya Ozçam
sındö ne kadar kolaylıkla İz bırakabiliyorlar.
Dr. Pector memleketimizde Amerikalı Seymour’dan sonra ciridi en uzak mesafeye düşüren atlet olarak temayüz ederken. dİ6k ve güllede AvusturyalIlar zahmet çekmeden kazanmışlar, çekiçte rekortmenimiz Balcının karşısında az farkla mağlûp olmuşlardır. Diğer taraftan, atlamalara gelince, en mühim müsabıklarının sakatlıkları Viyanalıların bu taraftaki şanslarının hayli azalmasına sebep olmuştur.
Struckl. geçen yıl burada 100 ve 200 metreleri gayet rahat bir şekilde kazanmıştı. Vİyanah Sprinterln sürat koşulan tekniğine tam mânasiyle vâkıf olduğu muhakkaktır. Müsabakanın son metrelerinde birden bire sürntleşe-rek rakiplerinden sıyrılmasını büyük bir zevkle takıp etmiştik Üniversitelerarası dünya birinciliğini kazanmış olması değerinin tam ve kati bir İfadesidir kanaatindeyiz. 200 metreye inmiş olan Doğan Acarbay He bir arada yapacakları yarışın Vlyannlı seyircilere heyecanlı dakikalar yaşatacağına şüphe edilmemelidir.
110 ve 400 metre engelil koşular A-vusturya şampiyonu Frilz’ın Türkiye -Avusturya markalı terazinin Avusturya kefesinde bulunan oldukça ağır dirhemlerden bir tanesi olduğu muhakkaktır. Geçen yılkl karşılaşmada. Mustafa Batmanın yüksek formu karşısında az farkla mağlûp olan, fakat buna mukabil 400 metre engellide Türkiye rekorunu egale eden Kemal Ho-roluya Avusturya rekoru yaparak geçen Frİt.z, Viyanalıların 4X400 bayrak takımlarının da mühim bir elemanıdır.
A^ısturyah atletler geçen yıl burada Türk atletleriyle yaptıkları karşılaşmalardan çok memnun kalmışlar, Viynnaya döndükten sonra Türk Atletizm Federasyonuna gönderdikleri bir yazıda. Türkiyede gördükleri misafirperverliği asla unutamıyacaklarını. Boğaziçlnde geçirdikleri İyi günlerin hatıralarını ve Türk atlet kardeşlerinin kendilerine olan yakınlığını kalb lcrinden hiçbir vakit sîlemîyeceklerini ifada etmişlerdir.
Atletlerimizin Viyanada elde edecekleri dereceler Avrupa Birinciliği arifesinde son durumlarını bize Öğreteceği cihetle ayrıca enteresandır.
yak tipi kano ile 500 metre.
Kürek yarışları 20-23 temmuz arasında yapılacaktır. Yapılanalı müsabakalar: Dirsekli sklf iki tek, dümen-cisiz çift, dümenli çift. dÜmencİBİz dört tek ve dümenli dört çift ve sekiz tek arasında olacaktır.
Diğer spor branşlarından olan eskrim müsabakaları 20 temmuzda başlıyacak ve 2 ağustosta nihayete erecektir. Erkekler arasında epe, kılıç, meç, kadınlarda ise yalnız meç ve sadece ferdi birincilikler yapıla-çaktır.
At yarışları: 28 temmuzdan 2 ağus. tosa kadar sürecek. Müsabakalar sürat, mukavemet, dresaj ve kros kon-tl yarışları ve milletlerarası mükâfatı müsabakası olacaktır.
Bosketbol 28 temmuz ile 2 ağustos, hokey 30 temmuz ile 1 ağustos arasında yapılacaktır. Îkî elle ağırlık kaldırma aJtı sıklet üzerinden olacak ve üç gün sürecektir. Bu müsabaka-* lor 27 temmuzda başlıyacak ve 29 temmuzda bitecektir.
4 gün sürecek olan bisiklet müsabakalarında da şu yarışmalar vardır. 1000 metre sürat (ferdî), 2000 met re takım birinciliği. 180 kilometre mukavemet.
Yüzme müsabakaları 25 temmuzdan 2 ağustosa kadar 8 gün devam edecektir. Erkekler 100, 400 ve 1500 metre serbest, 200 metre kurbağlama, 100 metre sırtüstü, 4x200 bayrak, tramplen ve kuleden atlama.
Atıcılık müsabakaları 800 metre tüfekle serbest atış, 50 metre tabanca İle serbest atış, 50 metre tabanca ile sert atış, ufak çapta tüfekle 3x 40 defa 50 metreden ve 40 defa yatarak atış, geyik ve uçan güvercine atış.
Atletizm müsabakaları 20-27 temmuz arasında Olimpiyat s ta dy om unda yapılacaktır.
Erkekler: 100, 200, 400, 800, 1500, 5000, 10.000 ve maraton koşuları. 100 ve 400 metre engelli, 300 metre engelli koşu, 4x100 ve 4x400 bayrak koşuları, uzun ve yüksek atlama, üç adım atlama, mızrak, disk ve çekiç atma, ağırlık kaldırma, dekatlon, 10 bin ve 50 bin metre yürüyüş müsabakaları.
Atletizm: (Kadınlar arasında) 100 ve 200 metre koşuları, 4 x 100 bayrak koşusu.
Avrupa
yüzmı
şampiyonasına girecek takımımız
Viyanada yapılacak olan Avrupa yüzme şampiyonasına iştirak edecek yüzücülerimiz 14 ağustos tarihinde şehrimizden hareket edecektir.
Kafile Başkanı ve Antrenör Orhan Sakanın başkanlığında şu yüzücülerimiz Avrupa şampiyonasına katılacaklardır:
100 metre İbrahim 8ulu, Nelat Nakkaş; 400 metre İbrahim Sulu, Adanadan Halil Yüksel; 1500 metre Adanadan Halil Yüksel; 100 metre sırtüstü Adanadan Şükrü Ağaca; 200 kurbağalama tzmlrden Yüksel Alp-Böke; 4X200 Bayrak yarışma Şükrü Ağaca, Halil Yüksel, İbrahim Sulu, Nejat Nakkaş.
Konkıırlprk yanşlanna İştirak eden bütün Miniciler hakeun heyeti örründe İstiklâl Marşını dinlerlerken
Süvari okulunun tertiplediği atlı müsabakalar dün nihayet buldu e»
Gazetemizin koyduğu kupayı Binbaşı Eyüp Öncü kazandı
Çok zevkli cereyan eden yarışlarda üstteğmen Tahsin Engin, Binbaşı Eyüp Öncü birinci dereceleri kazandılar
Biiyük Av parkurunu kazanan Binbaşı Eyüp öncü, "YENİ İSTANBUL,, kupasını arkadaşımız Vedat Etennel'den alırken
Yüzme Birincilikleri
Moda sporlular İstanbul yüzme birincisi oldu
İstanbul yüzme birinciliklerinin İkinci gün karşılaşmalarına dün sa-
Boksör Bobby Bell, hasmı Wİİlie Pep’ln bir sağ yumruğunu çenesine yerken. Pep
İttifakla galip gelmiştir
bah Lldo Yüzme Havuzunda devam edilmiştir. İki günden beri devam eden yarışmalarda Modasporlular 159 puvania İstanbul şampiyonluğunu kazanmışlardır. Teknik sonuçlar şunlardır;
200 metre serbest:
1 — İbrahim Sulu (M. S.) 2.24,3;
2 _ Nejat Nakkaş (M. S.) 2.31,2;
3 — B. Oray (M.S.) 3.00,9.
400 metre serbest:
1 — İbrahim Sulu (MS.) 6 13.5;
2 — Can (G. S.) 6.38: 3 — B. Oray (M.S.) 7.08,1
100 metre sırtüstü:
1 — Haldun Tankut (M.S.) 1.25.5;
2 — Y. Saner tM.S.) 125.5; 3 —
N. Kaydüz (D. S.) 1.30,5
8 X 100 kanşık Bayrak:
1 — Modaspor 4.12,8; 2 — Yüzme
İhtisas 4.17,2 puvan tasnifinde; Modaspor 159.
Yüzme İhtisas 63 sayı kazandılar.
Göztepe Takımının seyahati
İzmir, 30 (Hususî muhabirimizden) — Göztepe Spor Kulübü, 21 ağustosta başlayarak 11 gün devam edecek olan bir İtalya - Tunus seyahati tertip etmiştir. Husus! bir vapurla tertip edilen bu seyahatte sporcular aileleriyle birlikte Pire. Rodos» Limasol, Beyrut. İskenderiye, Napoli ve Tunusa uğrayacak ve İskenderiye ile Napolıde ikişer gün kalınacaktır.
Davis Kupasında Avustralya Meksikayı 3-0 yendi
Meksika. 30 (Afp) — Avustralya Davis Kupası İçin yapılan karşılaşmalarda Amerikan bölgesi finaline kalmıştır. Filhakika Avustr^’ya -Meksika karşılaşmalarının ikinci günü neticelerine göre Avustralya sıfıra karşı üç galibiyet elde etmiştir.
1950 İstanbul Yaz Konkuriplk müsabakalarının İkinci gün yarışmalarına, dün Maslak yolu üstündeki Süvari Okulunun alanında devam edilmiştir. Çok kalabalık bir seyirci kütlesinin heyecanla takip ettiği bu müsabakalarda çok İyi dereceler elde edilmiştir. Müsabakalara Avrupa yarışmalarına İştirak etmiş olan Salm Polatkan İle Eyüp öncünün de katılması Konkur-Ipik yarışmalarının heyecanını bir kat daha arttırmıştır. Bilhassa Mussollni Kupasını memleketimize getirmiş olan Binbaşı Eyüp öncünün yarıştan heyecanla takip edildi.
Av parkuru İsmini taşıyan İlk yarışma 1.20 yüksekliğindeki 12 maniadan müteşekkildi. Yüzbaşı Salih Koç, Üsteğmen Tahsin Engin. Yüzbaşı Ek-ren Birgören, Yüzbaşı Mennon Pasln-11. Yüzbaşı Bedri Bökenin girdiği bu müsabakada. Üsteğmen Tahsin Engin (Poyraz) isimli atla parkuru hatasız olarak 1.0.9/10 da bitirerek birinci, Yüzbaşı Ekrem Birgören (Cesur) la parkuru hatasız olarak 1.1.5/10 da bitirerek ikinci. Yüzbaşı Salih Koç (Bi-naşlla hatasız bir koşudan sonra 1.2. 2/10 da bitirerek üçüncü oldular.
Orta Av Parkuru ismini taşıyan i-kinci müsabakaya Binbaşı Saim Polatkan. Yüzbaşı Ziya Azak, Yüzbaşı Kemal özgelik, Binbaşı Eyüp öncü, Yüzbaşı Cevdet Sümer. Yüzbaşı Bedri Böke iştirak ettiler. Neticede Binbaşı Eyüp öncü (Leylâ) İle fevkalâde bir koşudan sonra parkuru hiç hata yapmadan 1.0.9/10 gibi güzel bir derece ile bitirerek birinci. Yüzbaşı Cevdet Sümer (Alço* He parkuru hiç hata yapmadan 1.2.1/10 da bitirerek ikinci, Yüzbaşı Ziya Azak (Güze!) İle parkuru hatasız olarak 1.8.3/10 da bitirerek üçüncü oldular.
Üçüncü ve son müsabaka Büyük Av Parkuru ismini taşıdığından maniaların yüksekliği 1 metre 40 santime çık-karılmıştır. 12 manla adedinin bulunduğu bu müsabakaya en tanınmış binicilerimiz İştirak ediyordu. Binbaşı Eyüp öncü. Yüzbaşı Ziya Azak. Yüzbaşı Bedri Böke. Yüzbaşı Mennan Pa-slnll. Yüzbaşı Salâhaddln Orhon ve Binbaşı Saim Polatkanın İştirak ettiği Büyük Av Parkurunda Binbaşı Eyüp ) ile parkuru hatasız ola-
da bitirerek birinci. Yüzbaşı Salâhaddln Orhan (Akıncı) ile bir maniayı devirerek 1.3.6/10 derece ile İkinci, Yüzbaşı Mennan Pasinll (Ünal) ile bir maniayı devirerek 1.5. 6/10 da bitirerek üçüncü oldular.
Müsabakadan sonra kazananların mükâfatları emekli Orgeneral Fahred-din Altay tarafından verilmiştir.
Gazetemizin de Konkurlplklerln son müsabakası için ortaya koyduğu “YENİ İSTANBUL” kupasını Binbaşı Eyüp Öncü kazanmıştır. Müsabakadan sonra kupa kendisine verilirken Binbaşı Eyüp Öncü:
— Gazeteniz tarafından verdiğiniz, bence manevi kıymeti çok büyük olan bu kupayı en kıymetli hediyelerim a-rnsında muhafaza edeceğim" demiştir.
Müsabakalardan sonra Konkurlpik-
Amerikan denizcileriyle spor temasları
Bugün şehrimize gelecek olan Amerikan filosu denizcileriyle basketbol temasları yapılacaktır. Amerikan denizelleriyle basketbol müsabakaları Teknik Üniversite *por salonunla oynanacaktır.
1 Ağustos salı: Saat 18 Ordu Gücü - Amerikan donanması, Saat 19 Fenerbahçe - Amerikan donanman.
2 Ağustos çarşamba: Saat 18 Galatasaray - Amerikan donanması; saat 19 Kurtuluş - Amerikan donanması.
3 Ağustos perşembe: Saat 18 tstnn-bulspor - Amerikan donanması; saat 19 Beyoğluspor - Amerikan donanması.
4 Ağustos cuma: Saat 18 Şişli Halkevi - Amerikan donanması. Saat 19 Galatasaray - Amerikan donanması.
5 Ağustos cumartesi: Saat 18 Teknik Üniversite - Amerikan donanması; Vefa • Amerikan donanması.
Yüzbaşı Ziya Azak. "Vural,, ile bir mâniayı aşarken
lerl tertip edenlerden Tümgeneral Sey-feddin Çalbatur ile Albay İsmail Halikı Sokullu da:
— “YENİ ÎSTANBUL”un bu alâkasını Süvari Okulu hiç bir zaman unut-mıyacaktır. Çok çok teşekkürler ederiz” demiştir.
Davet ettikleri misafirlere ve bilhassa gazetecilere karşı fevkalâde alâka gösteren organizasyonu ve İki gün devam eden müsabakalardaki ciddiyet ve İntizamdan dolayı diğer spor branşlarımızın. bu temiz ve nezih sporun organizasyonundan Örnek almalarını tavsiye ederken, konkuriplk organizasyonu ve kabiliyetli binicilerimizi tebrik ederiz.
tTDAT ETENSEL
Alman güreşçileri 5 ekimde geliyor
Haber aldığımıza göre 5 ekim tarihinde Alman güreşçilerinden 11 kişilik bir kafile şehrimize gelerek İlcisi serbest, ikisi Greko - Romen olmak üzere 4 müsabaka yapacaklardır. Almanlarla ilk karşılaşma 7 ekim tarihinde serbest olcaktır, diğer üç müsabakanın tarihi ayrıca Güreş Fede-rasyonunca tesbit edilecektir.
Transfer ayı bu akşam sona eriyor
1 temmuzdan beri devam eden transfer ayı bu akşam saat 17 de sona erecektir. Yarın transfer eden bütün futbolcuların tam listesini gazetemizde bulacaksınız.
Kulübünden istifa eden futbolcu tekrar eski kulübüne dönemiyecek
Transfer ayı zarfında kulübünden istifa ederek başka kulübe bölge nsz-dinde İmza eden sporcuların tekrar eski kulübe dönecekleri hakkında bazı rivayetler çıkmıştır. Bu hususta dün konkuriplk yarışmalarını seyretmeye gelmiş bulunan Bölge Müdürü Vahi Oktay’ın fikrini sormuş olan bir arkadaşımıza kendisi şunları söylemiştir:
“Kulübünden istifa ederek bölge binasında yeni kulübü Lçin lisans İmzalamış bulunan hiç bir futbolcu eski kulübüne dönemıyecektir. Bunu prensip olarak kabul ettim,, demiştir.
Comments (0)