30 Ağustosta ilân edilecek ordu terfi listesinin hazırlanmasına başlandı
Yunanistan’da Vulgaris Kabinesi istifa etmeğe karar verdi
Sene 27 — No 9620 — Fiatl her yerde 10 kuruştur.
CUMARTESİ 4 Ağustos 1943
Sahibi: Necmeddln Sadak — Neşriyat müdürü: Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
Berlin konferansının vardığı
neticeler, bütün eksiklere
rağmen, küçüksenemez
Üçler konferansından, Avıu. payı sıkan rahatsızlık havasını birdenbire yokedecek kesin kararlar bekleyenler, dünkü gaze-tzleri okuduktan sonra «Dağ gebe idi, bir fare doğurdu,- demişlerdir Çünkü, şimdiye kadar hiç bir konferansta görülmemiş derecede uzun o'an bu altı bin kelimelik trbliğde Almanyadan başka bir meseleye yaslanmıyordu. Almanya ise. yenilmiş tek büyük ve tehlikeli düşman olmak bakımından galipleri ne kadar meşgul ederse etsin Avrupa-nın tek derdi değildir. Sulhe, rahata ve güvene kavuşmak isteyen Avrupa milletlerinin, üç büyük devletten, Almanyanın işgal ve idare şekli ile yükümleri dışında, bekledikleri daha başka kararlar da vardı
Amerika Birleşik - Devletleri Harb haberleri bürosunun takdir ve teşekküre değer bir hızlılıkla. Türkçevç çevirip dün hemen gazetelere gönderdiği tebliğin tam metnini okuduktan sonra insanda uyanan ilk tesir, bütün meseleleri gözden geçiren üçlerin hiç bir noktada Alman-yarm akıbeti kadar esaslı anlaşamadıkları, yahut hiç bir meseleye Almanya derecesinde ehemmiyet vermedikleri, bir çok pürüzlü işleri yeniden kurulan D'ş Bakanları Meclisine ve — ne zaman geleceği belli olmayan — sulh imzasına bıraktıklarıdır. Uzun tebliğde. Almanya hakkında alınan kararlara İnceden inceye yer verilmesi, diğer işlerin bes on satırla geçiştirilmesi bundan ileri gelebilir, öyle anlaşılıyor kİ Müttefikler orasında çözülmesi gereken en çetin meseleyi, yenilen Almanyanın bugünkü ve yarınki işgal ve idare sistemi teşki] ediyordu.
Bununla beraber, üçler konferansında sulhe ve anlaşmaya doğru atılan adımlan küçümsemek insafsızlık olur.
-Konferansta ehemmiyetli kararlar verildiğini, ehemmiyetli anlaşmalara varıldığım.- bildiren tebliğ, üç şefin «aradaki bağların takviyesini mümkün kılmış ve karşılıklı işbirliği ve anlayış sahasını genişletmiş olan bu konferanstan adaletli ve sürekli bir 6ulhun kurulmasını sağlıyacak-lan inan ve güvenile ayrıldıklarım» belirtiyor, «Sulhun kurulması için gereken hazırlık çalışmalarına devam etmek ve kendisine verilecek başka meselelerle de uğraşmak üzere beş devlet Dış Bakanlarından bir Meclis» yapıldığım ilk karar olarak ilân ediyor.
Eylül başından önce Londrada toplanacak olan bu Meclisin İlk vazifesi İtalya, Romanya. Bul-Sarİstan, Macaristan ve Flnlân-iya ile yapılacak sulh muahedelerini hazırlamak, ve harbin doğurduğu toprak meselelerinin naili hakkında tekliflerde bulunmaktır. Almanya He sulh çok Üerde, ancak bir Alman hükümeti kurulduğu zaman yapılacaktır.
Tebliğ, bundan sonra, Almanya-ya şimdiden tatbik edilecek siya-fll ve ekonomik prensipler üzerinde anlaşma olduğunu bildiriyor, «Müttefikler Alman milletini yoketmek veya esarete sürüklemek niyetin le değildirler, Müttefiklerin maksadı demokrasi ve sulh esası üzerine hayatını yenicen düzenlemesi İçin Alman milletine İmkân vermektir. Alman milleti bu uğurda gayret ederse dünyanın hür ve sulhsever milletleri arasında, vakti gelince, yerini alabilecektir' dedikten sonra, bu anlaşma esasları üzerinde uzun uzadıya duruyor.
Almanya tamamile silâhsız- j lanacak, harb fabrikaları kalmı-yacak, Nazi partisi ve kanunları kalkacak, kültür ve eğitim bakı- j mından demokrasi zihniyetine hazırlanacak ve bu gayelere varmak için de Almanya yer yerj
muhtariyet idarelerine bölünecektir, Şimdilik Almanyada, Müttefik işgal komutanları dışında, hiç bir merkez hükümeti kurulmıyacaktır. Yalnız bâzı memleket işlerini görmek üzere müsteşarlar bulunacaktır. Al-manyanin bütün endüstri ve ziraat kudreti kendi kendine yetişecek kadar olacaktır,
Almanyanın işgaline, kontrolüne, Müttefiklere vereceği «aynî» tazminata, donanma ve ticaret filosuna ait anlaşmaların uzun tafsilâtından sonra Königs-berg ve civar bölgesinin sulh konferansında Sovyet Rusyaya verileceğini kabul eden tebliğ, harb suçlularının süratle yargılanmasını ehemmiyetli buluyor ve bu İşin biran önce neticelenmesine karar verildiğini bildiriyor.
Tebliğin sekizinci bölümü, sadece, Avusturya hükümeti otoritesinin bütün Avusturyaya yayılması hakkındaki Sovyet dileğini, dokuzuncu kısım İse Polonya hükümetinin tanındığını ve bu hükümetin «mümkün olur olmaz genel seçim ve gizli oy esasları üzerinden serbes seçim yapmayı kabul ettiğini» bildiriyor. «Bu seçimler sayesinde bütün demokratik ve Nazi düşmanı partiler kendi namzetlerini gösterecekler, Müttefik gazete muhabirleri gerek seçimden önce, gerek sonra Polonyada olup biten hâdiseler hakkında dünyayı haberdar etmek hürriyetine malik olacaklardır.» Polonya seçimlerinde gazetecilerin bir garanti olarak kullanılması. Potsdam konferansı civarına sokulmayan gazetecilere karşı konferansın bir şeref ve güven payesi olsa gerektir
Bundan başka Polonya sınırlarının kesin surette kararlaştırılması sulh konferansına bırakılmış. fakat Polönyaya şimdiden Şarki Prusya ve Danzigde bazı topraklar verilmiştir
Buraya kadar tebliğin on iki kâğıdı dolmuştur. Geriye kalan meseleler son İki kâğıdı tutuyor.
Fakat bu son kısım, Alman meselesine nispetle çok kısa olmakla beraber ehemmiyetlidir,
Necmeddln Sadak (Arkası sahife 2; sütun 5 te)
M. Truman’ın müşavirleri
Dördü Potsdam’dan Londra'ya geldi
Londra 4 (R.) — Birleşik Amerika Bahriye Bakanı M- Forrestal perşembe gecesi Londra'ya gelmiştir. Bundan başka Potsdam konferansında Başkan Truman’ın başlıca müşavirlerinden üçü de dün Londra'ya Bilmişlerdir. Bunlar, Birleşik Amerika' nırı Sovyetler Birliği Büyük Elçisi M. Harrlman, Başkan Trumanın Londra hususi temsilcisi M- Joseph Davies ve Unrra nezdlndck! Amerikan murahhas heyeti şefi M VVİ’îlam L. Clayton'dur.
Yunan kabinesi çekiliyor
Naip parti şeflerde görüşüyor
Fransa ile Ispanya arasındaki münasebetler gerginleşti
Fransa istişare meclisi dış işleri encümeni Fransa’ ııın Ispanya ile münasebetlerini kesmesini istiyoı
Fransız resmi gazetesi, Fransız — Ispanyol hududu boyunca memnu bir mıntaka vücuda getirildiğini ilân etti
Akşam kupası
Yarın Moda Deniz kulübü kortlarında oynanıyor
Maçı kazanacak olan takıma verilecek kupa
(Tazısı altıncı sahljemİzdedir.]
HAFTA KONUŞMASI
Yelpaze Saltanatı
Yazan; Refik Halid Karay Yarınki AKŞAM’da
Londra 4 (R.ı — Atina'dan gelen haberlere göre Vulgaris kabinesi istifa ederek yerini bütün partilerden mürekkep bir kabineye bırakmağa karar vermiştir, tstlfanın ilânından evvel Kıral Naibi parti şeilerlle görüşecektir. Görüşmeler bugün yapılacaktır.
Italyan müstemlekeleri
Dışişleri Bakanları iptida bunu görüşecekler
Beyrut 4 (R) — Eylül ayında Londrada ilk defa olarak toplanacak olan Dışişleri Bakanları konseyi ilk olarak İtalyan müstemlekeleri İşini ele alacaktır. Bu müstemlekeler şimdi düşman toprağı muamelesi görmektedir,
Hitler yaşıyor mu?
Heidelberg dağları arkasındaki ormanlarda mi imi}?
Londra 4 (R.> — Hltler'ln ölmediği, Almanya'nın batı İşgal bölgesinde saklı bulunduğu hakkında rivayetler vardır. Bir şayiaya göre, Heidelberg dağlan arkasındaki ormanlarda gizlenmekte İmiş. Buna İmkân görülmemektedir.
Hitler’in kardeşi serbes bırakıldı
Londra 4 (R) — 8 haftadan
beri hapiste bulunan Hitler'in yan kardeşi Alois Hitler dün ser-be« bırakılmıştır. Alois Hitler, kardeşinin işlerlle hiç bir alâkası olmadığını İspata muvaffak olmuştur.
Alois Hitler, evvelden Berlinde bir birahane işletmekteydi.
İngiliz parlâmentosu büyük ihtişamla açılacak
Londra 4 (A.A.) — Başbakanlık Lordu M. Herbert Morrison, parlâmentonun İB ağustosta açılış törentnln mümkün olduğu kadar harbden evvel olduğu gibi büyük ihtişamla yapılacağını bildirmiştir,
DİKKATLER;
Pek “bey,, olduk!
Eskiden, dokuzda, dokuz buçukta iş başına gidenlere «âyan Û2ası mı oldun?» derlerdi. Şimdi çoğumuz âyan âzasını da geçtik. Dükkâncılar lenfavileştikçe len-favlleşti. Mutat iş saati gelip çatıyor; neden sonra esnaf, çırakların açtığı kepenklerden içeri ağa hazretleri üslûbunda teşrif buyuruyorlar. Uz çalışmak bir yana; az, pek az çalışıyoruz. Umumî hayatımızın diğer şubeleri de böyle Dünyada şahlanan İş faaliyetine l»u pörsümüş sinirlerle ııasıl katılacağız? Sanki yaşamıyoruz, tenebbüt ediyoruz.
Londra 4 (R.) — Fransız İstişare meclisi Dış İşler! encümeni Fransa’nın İspanya ila münasebetlerini derhal kesmesini hükümetten istemeğe karar vermiştir.
Paris 4 (R.) — Resmi gazetede çıkan bir emirnameye göre, Fransız -İspanyol hududu boyunca bir memnu mıntaka vücuda getirilmektedir. Bu mintakaya yalnız burada evleri bulunanlar girip çıkabileceklerdir. Memnu mintakaya girmeleri lâzım gelen
Fransizlar polis komiserliğine müracâatla vesika almak mecburiyetindedirler.
Potsdam kararının akisleri
Londra 4 (R.) — İspanya radyosu dün akşam Potsdam kararlarının tam bir hulâsasını neşretmlştlr. Bunda Franco İspanyasının Birleşmiş mll-
letler safına kabul edtlmlyeceğl hakkın dakl kayıt da vardı. Franco. gö-
rüşmek üzere Dış İşleri Bakanım da vet etmiştir. İspanyanın resmi bir de meç çıkarmağı düşündüğü söylen! yol Barselonda bir nümayiş Londra 4 (R.) — Ql. Franco'nu Falanj partisi genel sekreterinin hü kûmet İşlerinden uzaklaştırılması ka rarım protesto etmek üzere Barselon' da bir nümayiş yapılmıştır. Nümayl parti tarafından tertlbedllmistir B karar partinin nüfuzunu azaltmak gl
bi addedilmektedir.
Potsdam kararları ümit verici sayılıyor
M. 7 ruman Amerikan halkına vereceği izahatı hazırlamıya başladt
Amerikan Cumhuriyetçilerinden bir kısmı verilen kararları tenkili ediyor
Nevyork 4 (R.) — Başkan Truman, memleket* döndükten sonra millete hitaben radyoda yapacağı Konuşmayı hazırlamaktadır. M. Truman, Potsdam konferansı hakkında uzun tafsilât verecektir.
Amerika Başkanmın yakın arkadaşları. tebliğde zikredilen Dış İşleri Bakanlan konseyi hakkında şöyle söylemişlerdir:
«Amerikanın siyaseti uzun seneler-denberi buna varmak gayesini güdüyordu. Böylelikle, Üçler toplantılarından vazgeçilmiş olacaktır.»
Londra 4 (R.) — Potsdam kararlarını Amerlkada demokratlar tasvlbe-dlyorlar ve Başkan Truman’ın söylevini bekliyorlar, Cumhuriyetçiler Al-manyanın vereceği tazminat ve Doğu hududu hakkındaki kararları İyi kar-şılamamışlardır. Sağ cenaha mensup mebuslardan bir kısmı Sovyetlere karşı fazla müsaadede bulunulduğundan bahsetmekte ve memnunsuzluk göstermektedir.
Amerikan gazeteleri küçük milletlerin hakkı olan tazminattan bahsedilin ernes İni tenkldetmekte, Polonya-ya yapılan toprak imtiyazlarını şüpheli görmektedir. Mamafih tebliğ her tarafta lyl karşılanmıştır.
Bir Amerikan ayanı ne diyor?
Vaşlngton 3 (R.) — İnfiratçı Ayandan Taft. Potsdam konferansı tebliği milnasebetlle «Yeni bir Sovyet zaferi» demiş, arazi hakkındaki kararların yeni harb tohumlan sakladığını aöy-liyerek şunu İlâve etmiştir: «Milyonlarca Almanın, esasen nüfusu pek fazla olan topraklara nakli tehlikeli bir tecrübedir.»
Vaşlngton 4 (R.) — Ayandan Pep-per demiştir kİ:
«Potsdam’da verilen kararlar iyidir. Bu kararlar versaillet konferansından ders alındığını gösteriyor. Ben Versallles konferansı gibi toplantılar yerine küçük sulh konferansları akdedllmeslne taraftarım.»
Halk birçok meselelerin askıda bırakılmasından va Japonyadan hiç bahsedllmemeslnden hayret içindedir.
Pravdanın makalesi
Moskova 4 (A.A.) — Tass: Pravda gazetesi diyor kİ: Üçler toplantısında alman neticeler Üç devlet arasındaki İş birliğini İleride geliştirecek mahiyettedir. Konferansta tetkik edilen meselelerin büyük çerçevesi İçinde Almanya meselesi esası teşkil etmiştir.
İngiliz gazetelerinin makaleleri
Londra 4 (R.) — İngiliz gazeteleri Potsdam kararları hakkında makaleler neşrediyorlar. TLmes diyor kİ:
( Tebliğde Boğazlar meselesinden, İrandaki yabancı kuvvetlerin çekilmesinden, Avrupadakl açlıktan, Fransızların Rhln ve Rhur havzası hak-,
kındaki isteklerinden bahis yoktur. Bunların görüşüldüğü muhakkaktır. Fakat bunların henüz bir neticeye varacak kadar olgun olmadığı zannediliyor. Hepsi müstacel olan bu meseleler Dış İşleri Bakanlarına havale edilmiştir. Netice beklenileni karşılamıyor, fakat hiç olmazsa müspet bir programla gaye birliğini belirtiyor.»
Diğer gazeteler de aynı zeminde yazılar yazmakta, birçok meseleler geri bırakılmış olmakla beraber valt verici işler yapıldığım söylemektedir. Nev-york'ta çıkan Ne w - York Tlms de yazdığı makalede aynı neticeye varmaktadır.
Gizli anlaşma yok
Augusta kruvazörü 3 (AA.) — Başkan Truman, Augusta kruvazöründe bulunan gazetecilere aşağıdaki demeçte bulunmuştur: «Ne Başbakan Attlee, ne de yüksek başkomutan Stalin ile gizil her hangi bir anlaşma akdetmedim.»
Günler Geçerken
CreatedTJy free version of 2PDF
Balkanlarda ot yiyenler
Unrra genel direktörünün demeci
Londra 4 (A.A.) — Milletlerarası yardim ve kalkınma teşkilâtı'(Unrra) genel direktörü M. Lehman, Re üter muahiblrine verdiği beyanatta. Balkanların bazı kısımlarında halkın ot yemekte olduğu haberinin tamamile doğru olduğunu bildirmiştir M Lehman teşkilâtının elinde bulunan yiyecek stoklarının ancak kışa kadar yeteceğini bildirmiştir.
Londra 4 (R.) — Bu sabahki Times gazetesi Potsdam kararlarından bahisle diyor kİ: Ortada halli lâzım gelen bir çok meseleler vardır. Bunlar yalnız diplomatları değil iktisatçıları da alâkadar etmektedir. Amerikan yardım teşkilâtı mümessili kaybedilecek bir dakika olmadığını söylemiştir.
Buğday mahsulü az
Sofya 3 AA.) — Anadolu ajansının Ö2el muhabiri bildiriyor: Narod gazetesinin yazdığına göre, bu senekk mahsul normal mahsulün üçte biridir ve kuraklık sebebiyle uğranılan zarar yirmi milyar levayı aşmaktadır.
Yetmiyen hürriyet
Hürriyetler desteklenmedikçe verimli, faydalı olamıyor. Basın hürriyetinin bile kendi başına, yardım görmedikçe neticesiz kaldığım görmüyor muyuz? Meselâ devlet dairelerindeki lüks eşya merakı üzerine yıllardan beri gazeteler sütun doldururlar, maroken koltuğa, billûr masa camına, banyolu tuvalet odalarına çatarlar; lüzumsuzdur, İsraftır, günahtır... derler. Gene de daireler o gibi eşya ile donanır; hem de donanmadan önce ilân sahife-terinde açık arttırmaya konduğu okunur; feryatlar biraz daha düşük tempoda yenilenir. Fakat aynı israf, aynı usulde sürüp gitmekte devam eder. Peki, hiç netice vermedikten, israfı önlemedikten sonra bu hürriyetin faydası neresindedir? Hattâ brlkt de zaran olmaktadır: İç boşaltmak suretile sinirleri yatıştırdığından ve umumi efkârı o hallere alıştırıp «ahvali tabiiye» şekline sokarak kanıksattığından dolayı...
Açılış törenleri ve lüzumlu lüzumsuz ziyafetler de böyledir. Gazetelerde bir çok yazılar okuruz, «nedir bu masraflar, deriz, bu külfetli büfeler, • çeşitli içkiler? Bîr İstatistik meraklısı çıkıp da harcanan paraların yılda neye malolduğunu hesap etti mi?» Tuhafı şudur ki o satırları yazanlardan çoğu, yukarıda bahsi geçen lüks eşyadan İstifade edemezler ama ara sıra zengin büfeden hisselerini alırlar; hem yerler, hem kalemlerine dolarlar. Hükümet, nezaket gösterir, yüzlerine vurmaz, ama tekrarından da çekinmez, Yani kalem hürriyetinin israflar üzerinde zerre kadar tesiri görülmez. Bıı tenkldierln çoğu doğru ve hemen yoluna sokulacak derecede basit olduğu halde yazılmamışa dönmesinin, meselâ mobilya ve ziyafet masraflarında tasarrufa gidilmemesinin sebebi nedir? Sebebi, alâkalı makamların bu hürriyeti teyl-detmemeleri ve etmediklerinden dolayı salâhiyetti teşekküller tarafından mesul tutulmamalaridır.
O halde tek başına basın hürriyeti yetmiyor, demektir; basın hürriyetinin başka kürsülerden sesine cevap alması Ve alâkalı makamları harekete getirmesi icabediyor. Bunıın böyle olması da devlet mekanizmasındaki bütün aletlerin aynı hürriyetle işlemesine, birbirinden yardım görmesine bağlıdır,
Refik Halid Karay
bahife 2
ABŞAM
4 Ağustos 1945

[-HAFTA SONU NOTLARI-jj
Yunanistan-Yugoslavya
B. Şükrü Saraçoğlu
D.D.T. pahalı
Meşhur haşcrat düşmanı D.
D. T. Utandan biz de yapmaya muvaffak olmuşuz. Olmuşuz ama bizim yapığımızla D. D. T. nln kilosu 100 liraya malûlmüş. Yani pek az mübalâğalı bir hesapla iki sivrisinekle üç tah taburusun u bir liraya öldüreceğiz demektir.
Sivrisinek bir tane olsa ziyan büyük değildir. İstlyen yirmi kuruşu çözden çıkarır, nümune olarak saklamak istemiyorsa o slvrl-s.neğl D. D T. İle yok eder. Ama sivrisinek mücadelesinde kullanılacağı haber verilen bu İlâçla bü-tiın sivrisinekleri öldürmeye kalkarsak savaş milyonlara, belki de milyarlara mololacaktır
Binaenaleyh masrafı düşürmenin. yani İlâcı ucuza maletmenin çaresine bakmalıyız.
İİİ
Bir karşılaştırma
Geçen hafta, Ahmet Kudşl Teccr’ln gene bu sütunda n( şrettlğim «Sivrisinekler» adlı şiiri okuyucularımın hoşuna gitmiş. Kimsesiz adamın etrafında sivrisineğin, onu teselli etmek ister gibi şarkılar söyliyerek dolaştığı, yanı o dolaşmaya dostça bir alâka mânası verildiği takdirde hakikaten sivrisineği sevmemek kabil değildir.
Hattâ bir arkadaşım o şiiri oku- z dukLan .sonra karasinek, tahtakurusu ve pire İte sivrisinek arasında yaptığı mukayesenin sonucunda sivrisinekteki mertliğe işaret * etmekte^ kendini alamadı. Dedi ki
_ Tahtakurusu ile pire ve kurası netin insanla mücadelesi hınzırca plânlara dayanır. Tahtakurusu sinsidir. Yatağınıza ynimanızı kâfi bulmaz. ışığı da söndürmenizi bekler. Sonra karanlıkta hiç sezdirmeden üzerinize yürüyerek en ummadığınla tarafınızdan, belki de ensenizden sizi ısıtıverir. Derhal bir şaplak indirirsiniz. Halbuki o ısırır ısırmaz bir dikiş yerine saklanmıştır bile. Yeniden ortaya çıkmak için sizin uykuya dalmama bekler. Tesadüfen elinizin altına düştüğü zaman da. ölmeden evvel «İzi bir kere daha tazlbetmek İçin pis kokular saçarak. hiç olmzasa elinizi yıkamak üzere dışarılara uğratır.

Pire ve karasirnek
Pire de hınzırlıkta ondan aşağı kalmaz. Hücumu dalma haber vermeden boşlar. Farkına varsanız bile, çevikliğine çok güvendiği içLn. elinizden kaçaca-
Sovyetlerin Türkiye, Yunanistan politikası
Ingiliz Başbakanının Sovyet taleplerinin değiştirilmesini istediği bildiriliyor
Sovyetlerin kurmaya çalıştığı Balkan blokuna lüzum olmadığı, Romanya, Bulgaristan, Y ugoslavya, Macar stana geniş hürriyet verilmesi gerektiği bildirilmiş
Londra 3 (AA.) — Anadolu ajansının özel muhabiri bildiriyor; Haftalık «Cavalcade» dergisi «Attiee’uln Potsdam programı» başlıklı bir makalede şunlrı yazmaktadır
Potsdam konferansında fA. Bevin1 İn sarih beyanatı. Ingiltere'de solcu bir hükümetin üç büyükleri sosyalist ve kapitalist olarak ıkl grupa böleceğinden korkan Amerikalıların endişelerini izale etmiştir. Bevin, dü-rüBt bir tarzda hareket edeceğini, ve bir takım İdeoloji mülâhazalarına saplanarak milletlerarası siyaset sahasında Müttefikleri blrblrlerlyle karşılaştırmayacağını açıkça belirtmiştir.
Cavalcade dergisinin Vaşlngton muhabiri, M. Attlee'nln Potsdam'a üç esas ihtiva eden bir program götürmüş olduğunu yazıyor. Bu program İnciliz dış siyasetini değiştLrmi-yccek, yalnız bazı hatlarını belirtecektir.
1 — Churchlirin plânına mutabık olarak, Attlee dt Stalln’den Rusya' nin Japonya'ya karşı girişilen harb-dc mümkün olduğu kadar büyük bir rol oynamasını istemiştir.
2 — İngiliz işçi hükümeti Rusya'ya - rşı bir karantina kordonu tesis etmeğe çalı»mıyacaktır. İngiltere Av-
■pa’nrn birbirine at Ikl blok-, *y-•ılnunnı teşvik clmiyccck'ir.
Aynı lamanda, M Attlee ve M- B»-
ğına emindir. Mertçe bir mücadeleye hiç bir zaman yanaşmaz, gözü kaçmaktadır. Zıplar, sıçrar, nihayet. tekrar meydana çıkmak üzere, bir deliğe saklanmağa muvaffak olur. Avucunuzun İçinden, parmaklarınızın orasından fırlayıp gittiği çok vakldir. Boş yere saatlerce aranır durur, hattâ çır-çıplak soyunursunuz. Yok, yoKl Kim bilir nerede sizin yatışmanızı beklemektedir I
Karasinek do sessiz bir uçak gibi, başınıza, yüzünüze, gözühü-ze musallat olur. Pisliğine, kendisini elinizle tutup ezemlyeceğlnlze güvenir. Olttl sandığınız anda tekrar, tekrar gelir. Yemeğinizin üstüne konup midenizi bulandırmaya çalışır.
M
Sivrisinek
Halbuki sivrisinek öyle mİ ya! Geceleyin aydınlık nerede ise oraya koşar. Geldiğini mutlaka haber verir. Uyuyorsanız vızıltılarım büsbütün arttırarak slal uyandırmaya çalışır ve açık açık mücadeleye davet eder. Mertliği işte bu bakımdandır. Kocaman insana karşı bir şövalye gibi nârolar atarak hücum etmesi taşıdığı müthlj cesaretin delilidir. Elinizin alim a düştüğü zaman yerini arkadaşlarına terkederek sessizce ölür!
İİİ
Sivrisinek kapanları
Arkadaşımızın hakkı var. Fa-
kat biz üzerimize saldıranları tepelemek hakkından vazgeçecek değiliz. Madem kİ D. D. T. bize pahalıya maloluyor, insanlara nıahus» şeytani zekâyı harekete geçirerek onları ucuzca yakalamanın çaresine bakmalıyız. Hayvanlardaki aşk duygularını lnce-Uyen bir muharrir diyor kİ: «Yalnız dişi sivrisinekler vızıldar; insanları sokanlar da onlardır. Fakat bu vızıltı bay «İneği davet İçindir. Biz vızıltıyı duyar duymaz yatağımızda doğrulup hiddetli hiddetli sağa «ola şaplaklar İndirirken erkek sivrisinekler bilâkis bu tatlı nağme ile mestolarak güzel sesli periyi arayıp bulmaya çıkarlar, İşte Ingilterede sivrisinekleri bu aşk duygularından ya/alumak üzere kapanlar yapılmıştır. Tıpta sivrisinekler gibi «es çıkaran bu kutulara erkek sivrisinekler tereddütsüzce atılır ve yakalanırlar.
D. D. T. pahalı ise ucuz tarafından zırariı kutular yapalım. Erkekleri yakalarsak dişi sivrisinekleri de ölüme mahkûm etmiş olu-ru«1
ŞEKET RADO
vin, Stalln’den kordona karşı Krem-linin tepkisi saydıkları tedbirlerin de kaldırılmasını İstemişler ve Rusya’ nın güney doğu Avrupa'da kurmaya çalıştığı Balkan blokuna lüzum olmadığını, Romanya, Bulgaristan. Yugoslavya ve Macaristan'da daha geniş bir iktisadi v« siyasi hürriyetin verilmesi gerektiğini bcllrtmişler-dr.
M, Attlee. Rus menfaatlernln İngiltere tarafından tanınmış olmasına mukabil Rusların da Avrupa’daki İngiliz menfaatlerini sarih surette tanımaları gerektiğini fitalin'e açıkça bildirmiştir.
Attlee, Yunanistan ve Türkiye hakkında, Kremlln'ln talcbltrinl ‘değiştirmesini istemiştir. Vaşlnçton’da hâkim olan kanaate göre, s t alin bu İki mesele üzerinde tâvizlerde bulunacak ve Bilhassa Türkiye’ye müte-allk Sovyet talepleri Rusya'nın hayati menfaatleriyle uygunlaştırılacak tarzda asgari haddine kadar indirilecektir.
3 — Programın üçüncü noktası Almanya hakkındadır
B. Haşan Saka geliyor
Kahire 4 — Türkiye Diş işleri Bakanı bugün Kahlreye gelecek ve trene bağlanacak hususi vagonla Türkiye’ye hareket edecektir
Bir gazeteciler toplantısında Ypgoslav federal valisinin demeci
Dün Hasanoğlan köyünü ve köy enstitüsünü gezdi
Sofya I (AA.) — Anadolu ajansının fitti muhabiri bildiriyor) Belgrad radyosunun bildirdiğine göre, federal valinin başkanlığında yapılan yabancı gazeteciler toplantısında muhabir Edouard Cardel'in Yugoslavya ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlıklar yüzünden Balkon «ulhü İçin tehlike mevcut olup olmadığı sualine genci vali bunun Yugoslavya’yı ilgilendirmediği cevabını vermiş ve do-miştlr kl: «Her halde Yugoslavya için hayati menfaatleri doğrudan doğruya tehdit edilmedikçe bir tehlike mevcut değildir.»
Yine Cardel tarafından rulh konferansında Trleste, Corltaa ve Koro uckha bölgeleri hakkında alınacak kararlara dair sorulan suale federal voli bu hususta Yugoslav resmi mahfillerinin kâfi derecede açık İzahat vermiş olduklarını söylemiş ve Yugoslavya’nın İddialarını sulh konferansına arzedeçeğlnl Yugoslav taleplerinin çok açık olduğunu ve bunların değişmemiş bulunduğunu bildirmiştir.
Ankara I (A.A.) — Başbakanımız ŞtÜkrû Saraçoğlu, bugün öğleden conta, beraberlerinde Kdiri Eğitim Bakanı Haşan Ali Ytlcel tö fak öğretim genel müdürü Hakkı Tonguç olduğu belde, Hasanoğlan köyünü ve köy enstitüsünü gezmişler, bu arada köy kahvesine giderek köylülerle de konuşmuş ve dileklerini dinlemişlerdir.
Bundan «onra. onstltünün muhtelif tesislerini, toprak üstünde çalışmaları, dersleri ve yapılmakta olan binaları görüp gezen Başbakanımız, öğrencilerin yazdıkları şiirleri dinlemiş, oynadıkları muhtelif milli oyunları seyretmişlerdir.
Gördükleri çalışmalardan dolayı memnunluklarını bildiren Başbakanımız, öğrencilerle bir konuşma yapmış ve bu arada şunları söylemiştir:
«Aranızda unutulmayacak bir gün yaşadım. Bu günün saadeti benim İçin her türlü zevkin üstündedir. Genç arkadaşlar, vatan toprakları, Türk köyleri ve Türk köylüleri, sizin hizmetlerinizi bekliyor. Size dayanacak, sizin ellerinizde daha mâmur olacak... Buna güveniyor... Bu güveniş ve inanış yerlndedlr. Hepinize hayat yolunuzda başarılar dilerim. Hizmetleriniz vntan İçin yapıcı ve hayırlı olsun.»
Bükreşteki Ermenılerin bir mitingi
Bükreş 3 (Tass) — Türklyeden kaçmış olan Ermenller Bükreştc bir miting yapmışlardır. Bükreşteki Ermeni mektebi müdürü. Ermeni kilisesi şefi ve diğer bazı Ermenller nutuk söyll-yerek, Türkiye tarafından ilhak edilmiş (Ermeni topraklarının» Sovyet Ermenlstanla birleştirilmesi zamanı geldiğini bildirmişlerdir. Mitingin sonunda Stalin, Truman ve Attlee’ye bir mesaj gönderilmesine karar verilmiştir.
Harb suçluları
M uhakemelerine 1 eylülde Nürenberg’te başlanıyor
Londra 4 (R-l — Harb suçlularının muhakemesine 1 eylülde Niirnberg şehrinde başlanacaktır. Amerikan hâkimi şimdiden bu şehirde yerleşmiştir, Muhakeme edilecekler arasında Goerlng ve Rlbbentrop da vardır.
Nasıl yaşıyorlar?
Londra 4 (A.A.) — Brltnnova ajansının Mondorf - Les - Balns muhabirinin bildirdiğine göre, Luxembourg yatanındaki kaplıca şehrinde yargılanmalarını bekllyen 52 tanınmış Nazinln sağlık durumları ile yakından llgllcnllmektedlr. Kampın Amerikan komutanı albay B. C. Andrus, esirlerden hiç birinin sağlık durumlarının adalet huzuruna çıkmalarına engel olmaması İçin elinden geleni yapmaya karar vermiştir. Goering 14 kilo kaybetmşltir. Fakat özel Nazi doktoruna göre daha sıhhatli bulunmaktadır.
Eski Alman hava kuvvetleri şefi artık uyuşturucu madde elde edememektedir. Bir kaç zamandır Rlbben-trop mântn çok düşkün durumda bulunmaktadır.
İntihara sebep olacak her hangi bir sinir alâmeti gösteren her esir mânevi durumunu düzeltmek üzere diğer bir esirle bir odada oturtulmaktadır. Bu durum Ya h udiler İn aşırı düşmanı olan Strelchcrln başına gelmiştir. Striecher Ley ile Mr odada bulunmaktadır. Her İkisinin de şimdi neşeleri yerlndedlr. Esirler kapalı bulundukları Palace otelin merdivenlerinde ve koridorlarında âvâre dolaşmak hakkına malik değillerdir.
Polis memurlarının kıyafet ve teçhizatı tüzüğünde değişiklik
Ankara 4 (Telefonla) — Bakanlar Kurulu, emniyet teşkilâtı memur ve müstahdemlerinin kıyafet ve teçhizatı hakkındakl tüzüğün bazı maddelerinin değiştirilmesini kabul etmiştir.
Yapılan değişikliğe göre po’.ts memurları, nokta, devriye ve benzeri görevler! şırasında ve törenlerde tolga, sair zamanlarda kasket giyeceklerdir. Sivil memurlarla teknik sınıfta çalışanlar, yabancı diı bilenler, bisiklette, motörlü taşıtlarda ve belediye kolluk ve seyrüsefer İşlerinde çalışan memurlar çalışma konularını bildiren birer işaret taşıyacaklardır. Uçakta çalışan memurlar ortasında bir ayyıldız bulunan iki kanat taşıyacaklardır.
Polislerin yazlık Çeketlerl ktem renginde olacaktır.
Ceza kanunu hakkında tetkikler ilerliyor
Ankara 4 (Telefonla) — Ceza kanununu İncelemek ve bugünün şartlarına uygun bir ceza kanunu tasarısı hazırlamak lizere Adalet Bakanlığında kurulan komisyon çalışmalarını hayli İlerletmiştir.
Komisyon, çalışmalarında ceza kanunu ile ecza mahkemeleri usulü kanunu arasında bir âlıenk kurmağa ve bu arada ceza kanununun daha llm! ve daha pratik bir şekli almasına ehemmiyet vermektedir.
Taksim - Bayezıt otobüs seferleri
Tramvay İdaresinin îsveçten gelen yeni otobüsleri pazartesi sabahından itibaren Taksim -Bayezit arasında Atatürk köprüsü ve bulvan yotfle İşlemeğe bağlıyacaktır Yeni otobüsler bu halta saat 7,30 ile 10, 16 - 20 arasında İşliyeceklerdir.
12 ada
Tevfik Rüştü Aras’ın bir yazısının Yunanistanda akisleri
Atina 3 (AA ) — Atina ajansı bildiriyor; Yunan basın müsteşarı M. Deniş Zakltinos, On İki Ada İle İlgili Türk tefsirleri hakkında aşağıdaki demeni yaymıştır:
Yunan efkârı, eski Türk Dış İşleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’m on Ik! Ada hakkındakl makalesile. Son Telgraf Türk gazetesinin yazısını, acı bir şaşkınlıkla öğrenmiştir. Umumi kanaat, bu düşünüşlerin münferit şahısların fikirlerini aksettirdiği ve bütün Türk milletinin bu gibi telkinlere tamamlle yabancı olduğu merkezindedir. Bu münasebetle şu ciheti belirtmek gerektir kl. tomamlyle Yunanlı olan halkı, parlsk bir zaferle ve Yunan milletinin yüksek fedakâr-lıklarlle hacalete bürünen bir düşmanın şimdiye kadar ağır zulümlerine uğramış olan On İki Ada, milletlerarası münakaşalara mevzu teşkil edemez. Mazlum On iki Ada. Yunnnlsta-na aittir. Her hangi başka bir hal sureti. On Ikl Ada'nm mağrur halkı ve aynı zamanda bütün Yunanlılık için kabul edilmez bir keyfiyet olacaktır.
On iki Ada'nm Tevfik Rüştü Araş tarafından İleri sürülen stratejik ehemmiyeti bahsinde şu ciheti kaydetmek yerinde olur kl. Yunanistana geçecek On İki Ada, işte asıl Yunanistan fütuhat hedefi gütmediğinden dolayıdır kl, Doğu Akdenlzdc hakiki bir suih ve İstikrar unsuru olacaktır. Gene, bilâkis, On iki Ada’nın Yunan -Türk dostluğunu dalın ziyade kuvvetlendirecek altın zincirin halkalarını teşkil edeceğinden eminiz.
Lâğımdan altın çıkmış!
Çatmahmesçlt'te oturan Gaziantepli Sara adında bir kadın, evinin lâğımına bir 10 liralık düşürmüş, bunu çıkarması İçin Haşan İsminde birini evine getirmiştir. Haşan, lâğımı açarken, taş altında iki külçe altın bulmuş. bunu gören Sara, altınları alarak:
— Ben lâğımı açtırmaktan vazgeçtim.
Diyerek Haşanı evden çıkarmıştır. Haşan, keyfiyeti zabıtaya haber vermişse de evde oturanlar ve Sara, bu iddianın asılsız olduğunu söylemektedirler. Zabıta tahkikat yapıyor.
Birleşmiş Milletler Anayasası
Ankara 3 — San Francisco konferansında imzalanan birleşmiş milletler anayasasının tasdiıtana dair kanun tasarısının, Büyük Millet Meclisinin tatilinden önce görüşüleceği anlaşılmaktadır. Tasarının 35 ağustosa kadar Meclise sunularak müstaceliyetle görüşülmesi çok muhtemeldir.
Berlin konferansının ! vardığı neticeler, bütün eksiklere rağmen, küçüksenemez
(Baş tarafı 1 İnci sahifede)
Tebliğin onuncu faslı «Zaferden sonra mümkün olduğu kadar çabuk, sürekli sulh şartlarının kurulması için güdülecek müşterek siyaset hakkında» bir demeçtir. Üç hükümet, İtalya, Bulgaristan, Finlândiya, Macaristan ve Romanyanın «şimdiki anormal — gayri tabii — durumlarının, sulh muahedeleri imzası Buretlle sona ermesinin itelendiği kanaatındadırîar.
Bu maddede 1ki nokta dikkate değer: Birisi, bu memleketlerde şimdiki durumun «anormal» olduğunun kabul edilmesi, İkincisi de-bu anormal durumun ancak sulh lmzûslle sona ereceği kanaatidir. Dikkate değer bir eksiklik de. anormal durum bahsinde başka işgal altındaki memleketlerin isimleri geçmemesldir
tik sulh muahedesinin İtalya ile imzalanacağım bildiren tebliğ, îtalyaya, yenilen Mihverci-1er arasında en İmtiyazlı yeri veriyor. Sulh ten sonra İtalya ve diğer Mihvercller Birleşmiş Milletler arasına kabul edileceklerdir. Harbde tarafsız kalmış memleketler de. İsterlerse, Birleşmiş lerden olabilecekler, yalnız Fran. ko İspanyası bu aileye kabul edil-mlyecektir.
On birinci bolüm, eski İtalyan topraklan meselesinin sulh konferansına bırakıldığını, bildiriyor
Oldukça ehemmiyetli bir noktaya dokunan on ikinci bölüm, Romanya. Bulgaristan ve Maca-[rlstandaki Müttefik kontrol komisyonlarının çalışma tarzına aittir Sovyet işgali altındaki bu memleketlerde Ingiliz ve Amerikan kontrol heyetleri çok garip bir durumda idiler, oturdukları otellerden dışarıya çıkamıyor! ardı. üçler konferansı bu tuhaf durumu da gözden geçirmiş «Bu memleketlerdeki müttefik kontrol komisyonlarının çalışma tarzım yeniden tetkik etmek hususunda mutabık kalmıştır.»
Bu karar İle, gene tebliğde yazılı: «Müttefik gazetecilerin Bulgaristan. Macaristan ve Roman-yaya girerek serbesce havadis verebileceklerinden üç hükümet hiç şünhe etmemektedir» maddesi Doğu Avrupadakl yasak perdesinin kalkacağını gösteriyor. Yalnız, bu gazetecilerin tam serbeslikle havadis vermeleri meselesinde üç hükümetin birden hic şüphe etmemesi mantığa garip geliyor
Tebliğin on üçüncü faslı, Polonya, Çekoslovakya, ve Macarİs-tandaki Almanların Almanya ya nakline başlanmasına, bu naklin intizamlı ve İnsanca bir şekilde yapılmasına karar veriyor, on dördüncü ve son bölüm İse konferansta Kurmay Başkanlan arasında askeri konuşmalar olduğunu iki buçuk satırda bildiriyor.
Topluca anlatmaya çalıştığımız bu uzun tebliğe göre, İngiliz ve Amerikan gazetelerinin de dün yazdıkları gibi, çözülmemiş ve bir tarafa bırakılmış meseleler vardır. Sadece Almanya meselesi inceden inceye konuşulmuş ve şimdiden neticeye bağlanmıştır. Diğer işlerin de konuşulduğu şüphesizdir. Fakat bunların çoğu yüzüstü kalmış, yeni kurulan Dış Bakanlan Meclisine ve sulhun imzasına bırakılmıştır. Üç devlet, üzerinde anlaşılması hemen mümkün olan meseleleri kararlara bağlamışlar, pürüzlü olanlara sadece dokunup geçmişlerdir.
Bu üçler konferansından sonra da, uzun müddet, Avruparun manzarası değişmeyecektir. Fakat anlaşma ve sulh ümitleri ufukta belirmiş, aydınlığa doğru bir adım daha atılmıştır. M. Truman ve M. Attlee Amerika ve îngllterede biraz daha açık ve fazla konıışuncaya kadar verilecek hüküm bundan İbarettir.
Üç devlet şefinin anlaşma, halinde ayrılmış olmaları bashba-şına bir kazançtır.
Konferansın tebliğinde eksik görülen ve meskût geçilen noktalardan, aynı zamanda Tüıkiyeyi alâkadar ettiği söylenen meselelerden yarınki yazımızda bahsedeceğiz.
Nccıncdılin Sadak
Ordu terfi listesi
Ankara 3 —- Millî Savunma Bakanlığı, her yıl olduğu gibi bu sene de 30 ağustos Zafer Bayramında İlân edilecek olan ordu terfi listesinin hazırlıklarına başlamıştır.
Petain muhakemesi
Lâval’İn şahitliği 4,5 saat sürdü
Paris 3 (A.A.) — Pölain muhakemesine bugün öğleden sonra devanı edildi ve eski Vichjr hükümetinin şefi Plerre Laval şahit olarak dinlendi. Laval, hüviyeti hakkında sorulan bütün suallere ağır ağır cevaplar vermiştir. Mahkeme; kendisine yemin ettirmemiştlr.
Laval, PĞtaln ile siyasi münasebetinin 1936 ya doğru başladığ.nı söylemiş, diğer bir suale cevaben de 1934 de Petain ile beraber Bakan olduğunu bildirmiştir.
Başkan, 1939 - 1940 senelerinde İspanya büyiik elçiliği sırasında Petain İle olan münasebetleri baklanda kendisine bir sual daha sormuştur.
Laval bu sırada mübaşirden bir şişe maden suyu İstemiş ve gelen sil şişesinin tıpasını asabi bir hareketle açtıktan sonra pek sarih olnuyan cevaplar vermiş elçiliği zamanında Pâtaln ile olan münasebetlerini ha-tırhyamadığını, hatırlayamadığına göre bunların ehemmiyeti» şeyler olmadığını söylemiştir.
Bu harbin asla meşru şeklide İlân edilmiş bir harb olmadığını söyllyen Laval:
— Eğer 1940 senesinde parlâmento gizli bir oturum yapmış-olsaydı peşinen kaybedilmiş bir harbi İlân etml-yecektl. demiştir.
Başkan sormuştur:
— Fransa niçin aşağı bir durumda bulunuyordu? Bunun mesuliyeti Petain'e alt değil mİ İdi?
Laval. bu suale cevap vermiş, PĞtain'ln yüksek harb konseyi başkan muavinliğini terkettiğlndcn konseyin basit bir ılyesi olarak kalmış bulunduğunu söylemiştir. ■
Laval’ln sıhhati pek iyi değildi. Ayakta durduğu zaman bacakları titriyordu.
Laval, bir hükümet darbesi yapmağı asla düşünmediğini, Cumhuriyeti dalma müdafaa ettiğini söyle-
Laval, Petain he olan asıl anlaşmazlığın 1940 temmuz hükümetinin teşekkülü hakkında olduğunu söylemiş ve saat 15.10 da oturuma nihayet verildiği zaman Pötoln’ln önünden geçecken onun elini sıkma): İster glb! durmuştur. Fakat Mareşal, La-val’l görmemezlikten gelmiştir
Paris 3 (RA — Laval’ln «rthitllği dört buçuk saat sürmüştür. .Şahit Fransa’nın on senelik tarihim anlatmıştır. Laval kendisinin Faşist olmadığını, memleketi Almanlardan korumak için onlara müdahene gösterdiğini beyan etmiş, Habeşistan igl esnasında Veliaht olan eski İngiltB Klaiı sekizinci Edvard'Ia yaptığı görüşmeden bahsetmiştir

Devrilen tramvay
Yaralıların durumu . iyileşiyor
Dûn sabah Kadıköy - Üsküdar yo(w üzerinde vukua gelen feci bir tramvay devrilmesi vakasının tafsilâtını vermiştik. Hâdise hakkındakl tahkikata Kadıköy savcı yardımcılarından B. Şerefeddln Yenen tarafından devam edilmektedir. Tramvay vatmanı Ali Başaran dün geç vakit savcı tarafından sorguya çekilmiş, ve kendisi ikametgâh ve teminata raptedilmlştir. Alâkadar fen memurları tarafından tramvay üzerinde yapılan incelemeler neticesine alt tanzim edilecek kati raporlar pazartesi günii savcılığa tevdi olunacaktır.
Nümune hastanesinde tedavi altında kalan dört yaralıdan ağırları olan Ayşe Nimet ile Ertuğrul’un sıhhi vaziyetleri bu sabah daha İyileşmiştir.
Gerek bunlar, gerek ayak tedavisine tabi tutulanlar hakkında da hastanece tanzim edilecek kati raporlar da savcılığa verildikten sonra tanzim olunan hazırlık tahkikatı evrakı sorgu yargıçlığına verilecektir. Üsküdar adalet doktoru B. Salih Haşlm de bu sabah Nümune hastanesine giderek yaralaılan muayene etmiştir,
* Üsküdar’da Şemsipaşa'da oturan Mehmet Ali İsminde on iki yaşı larında bir çocuk dün geç vakit yıkanmak üzere o sahilde denize girmiş, fazla açılmış, İyi yüzme bilmediğinden kendini suların akıntısına kaptırarak boğulmuştur.
3/8/1945 flatlerl
Londra üzerine 1 sterün 5 22
Nevyork üzerine 10ü dolar 13S 59 Cenevre 100 İsviçre Fr
Madrid üzerine 100 pezeta 1 80, Stokholm üzerine 100 kuron 51.1335 Borsa dışında
ALTIN FİATLERİ
Gulden 35. 45
Reşadiye 87GIİ
tngills 4J.t>0
Külçe (Bir gram* a.5i
4 Ağustos 1945
£İ|4M
Sahile 3
AKŞAMDAN AKŞAMA
«Biz bize benzeriz* vecizesinin şerhi
Güzel vecizelerinıizden biri de, oBiz bize benzeriz!» dir. Güzel; lira şahsiyet ifade eder. Şahsiyetsiz her mevcut istihfaf olunur, öyle insan ki, basmakalıptır; ehemmiyet vermeyiz. Öyle millet ki kendi kendine benzemeyip ille şunun bunun özentilisini eder; ne millettir o?! Biz Tiirklerin de mimaride, musikide, şiirde, düğünde, yemekte, hasbıhal edişte; haüâ daha basitlerini ele alalını: Bayramlaşmada, kandillerde evimize simit götürmekte, seyranlarda çınar altına hasır serişte ne hoş özelliklerimiz var. Bunları elbette muhafaza etmeli. Yeğitiz; kendimize göre ayran içişimiz olmalı, Biz bize benzemeliyiz Cana can katan ananelerimize dört elle sarılmalıyız. Amenna.,,
Lâkin ifrata varırsak, madalyanın bir de ters yüzü yoktur sanırsak, eski zamanın sakala ustu ra sürdürmeyen, kunduraya topuk vurdutmıyan, siyahtan başka urba giymiyen Yahudi sofularına döneriz. Hoş Yahudiler de-Miislıi manlar da «sarf kendi ju-alannda kendilerine benzemek» hususunda mutaassıptırlar ya... Aynı taassup, bizi şalvar ve çedik pabucumuza sımsıkı yapıştırmıştı. Atatürk’ün iradeli eli başımızdan bu taassup bakiyesinin timsali olan fesi zorla kopardı ve »âleme benzememiz» için şapkayı kafalarımıza geçirdi.
Demek «Biz bize benzeriz» ve-çizesi de, «Biz âleme benzemeliyiz» umdesi de aynı Atatürk cihanının bizlere yadigârlarıdır. Her birinin zemini, zamanı vardır. Şişmanlatıcı, yahut zayıflatıcı ilâçlar halinde, her birini icabın-da ve müsait dozlarla kullanacağız.
Bir zamanlar «Biz bize benzeriz» i fazlaca dilimize dolamamız lâzımdı. Zira, millet maddî ve manevî sahalarda mağlûbiyetten mağlûbiyete uğramış, nefse itimat kaybolmuştu. Herkeste bir küçümseme zihniyeti belirmişti: Başka milletlerin nesi varsa iyi, bizim nemiz varsa fena sanırdık. Onun için. «Biz bize benzeriz! vecizesi arkasında Türklere bir mânevi dayanak vermeliydi.
Fakat bugünkü devirde, tera-wnin öbür kefesine gayret sıkletleri atmak lâzım geliyor: «Âleme benzemeğe cehdetmetiyiz!»
Öyle insanlar var ki, hâlâ: «Şekillerin en âlâsı bızdedir. Garplılar bizi taklit etsin. Biz onlardan ileriyiz!» diye düşünüyor; her hususta «Biz bize benzeriz!» den ayrılmak istemiyor.
Bu münasebetle bir de fıkra anlatayım. Zarif dostlarımdan biri şöyle dedi:
— Avrupada yaşarken, senelerce Türk milletinin âleme yetişmesi İçin temennilerde bulundum Sonra inkılâplar oldu: «Biz âlemi geçtik!» demeğe başladılar. Ah. şu medenî milletlerle at ba-S beraber olmak zevkini öınrüm-e bir defa bile tadamadım.
Hars bakımından, evet bizi bize benziydim. Lâkin geri kalan kısımlarda diğer insanlara, diğer milletlere benziydim. Balla sanınsak yemesini icadederek bunu ilerilik saymayalım Dünyanın öbür yanlarındaki, öbür yön----ferindeki islere, gidişlere, benze-meyen işlerimizi, gidişlerimizi hop şüpheyle karşılayıp âleme uyalım. Yoksa: Tîir şeye benzememiş sayılırız!!
(Vâ - Nû)
Peynir fiatleri ne olacak
Bir teneke peynirin satış flatı 29.5-30 lira arasında duruyor. Buzlıanelere geçen seneye nispetle bir misli fazla peynir yerleştirilmiştir. Belediyeler .her sene peynirin maliyet flatını tes-jjit etmediklerinden bir kilo peynirin Jfaça satılacağını bilen yoktur. Yalnız, bilindiği gibi kış aylarında peynir fi-eri ötedenberl dalına yükseltilir. Bu kış da aynı usule başvurulduğu takdirde bir kilo peynirin satış flatı geçen senek İni çok fazla aşacaktır. Çlde lmk3n var iken peynir flitlerine müdahale edilmesi faydalı bir hareket olacaktır.
Un dağıtımı
Bakkallarla Toprak ofisi arasında bir ihtilâf çıktı
Ekmek karnelerindeki ¥ kuponları ile nüfus başına İki kilo uıı tevziine başlanacağı yazılmıştı.
Bakkallar cemiyeti dağıtma hazırlığına başladığı sırada bir müşkülle karşılaşmıştır. Toprak Mahsulleri Ofisi her çuval İçin muayyen bir dara tutarı hesaplamıştır. Haıbukl çuvallar boşaltıldıktan sonra boş çuvalın (kirasının tesblt edilen muayyen daradan fazla olduğu görülmüştür. Böylece her çuval un bakkala eksik olarak verileceğinden sonunda bakkallar borçlu çıkacaklardır.
Toprak Mahsulleri Ofisine başvurularak durumun yeniden güzden geçirilerek değiştirilmesi İstenmiştir. Ofis, henüz inceleme safhasındadır. Fakat yeni tevzi zamanı gelmiş çatmıştır.
Her un levzlatuıda ortalama İstanbul bakkalları yirmi bin çuval utı dağıtımı yapmaktadırlar. Ayrıca fırınlara bu dara usulü üzerinden her gün ortalama üç blıı sekiz yüz çuval ekmeklik un veriliyor. Yeni un tevziatı münasebetiyle cari olan dara usulü incelenerek değiştirildiği takdirde fırınlara verilen un çuvalları üzerinde de aynı tadili yapmak icabedecektor.
Bakkallar cemiyeti. Belediye İktisat işleri müdürlüğüne başvurarak Ofisle temasa geçilmesini ve dara şeklinin müştereken İncelenmek suretiyle tatmin edici bir usulün bu-» Ilınmasını, bundan sonraki tevz.atta ona uyulmasını istemiştir. Bir anlaşmaya varıiamadığı takdir d • ya tevziatın gecikeceği veya bakkalların kilo 11e yaptıkları dağıtmada hileye kaçmak suretiyle açıklarını kapatmağa çalışacakları İleri sürülüyor. ____________
Satışa çıkarılan ithal malları
İst, Camcıbaşı handa Vahe Ölücü-yan’a gözlük çerçevesi, Gal. Heaar handa Satel T. L. ye kösele kayışı. Gal. Karaköy Palas'ta Mehmet Özçe-Ilk'e elektrik motörü, Ankara Sanayi cad. Nuri Oğlakcıyan’a kösele kayış, Gal. Tünel cad. Mlhran Kesar’a makine akşamı valf. Gal. Frenk handa Bedros Kapman'a bakalit tozu, Gal. Kutu handa Doğu kontuarına parafinli bltümen ve eldiven derisi, Tah-takale cad. İbrahim Tarhan'a kapaklı şişe. Gal. Fermeneciler 141 de Yorgl Hlristidls'e madenî lak toz boya. Gal. ¥. Kaldırım cad. 76 da M. Aii Harûıankaya’ya mürdesenk, İst. Kısmet handa Haşan Ör.lş'c muhtelif tıbbi ecza, Taksim Talimhanede Otokar Albert Guakll'e gomaleka, İst. Ketenciler 45 No. ya İş Ltd. e sül-yen. fst- Buğdaycı sokakta Özen T- L. Ş. ne tıraş bıçağı, İst. Balkapancı cad. 28 de Refael Bahar’a yazı mürekkebi, kurşun resim kalemi, hayvani tutkal, İst Yılmaz handa J. Spnnger ve V. Amona’ emzik, Gal. Scrmet handa Ahun Ticaret’e mayi zamk. İst. Agop yan handa Ziya Ardoslu'ya Hint yağı. İst. Taş handa Muhsin Türel’e A. B. C. reçine, İst. Şirin handa Balaman Bembasat'a katgüt sterli. İst. Hasırcılar 12 d? Genel Teclm’e sargı-hk kâğıt. Mudanya Halltpaşa c.ıd. Sabrl Pozam’a sargıhk kâğıt, İst. Tahtakale 24 de Mukavva Kâğıt Ltd. e iyi matbaa kâğıdı. İst. Tahtakale 51 de Jale Dekalo'ya zımpara bezi, Ankara Bakanlar cad. Necati Karacabey’e astarlık, İst. Alelemel handa Kenan Arac'a ikadın ve erkek kostüm lük. Gal. Büyiik Hendek 2 de Fuat Hikmel’e poplin, İst. Thsaniye handa Fahri Uranl’ye döşemci Is basma ve hasse, Gal. Rıhtım cad. Jozef N Ber-mayor ve Bir e sargılık kâğıt (İzmir Birliğinden», Sirkeci Best t k.ir sokak 2 de Anadolu Baharat deposuna karanfil (İzmir Birliğinden)
Şehir işleri
Vali ve Belediye Reisi muhtelif meseleler hakkında gazetecilere izahat verdi
ı Kömüre gelince, îşlanbulun 35 bin ı ton mangal kömürüne ihtiyacı var-
■ dır. Bu İhtiyacın 20 - 24 bin tonu öte-
■ denberl Bulgar müvaredatı İle karşı-ı lanmakta Id1. Bu sene Bulgarlslandan . pek az kömür geldiğin! görünce, der-ı hal Belediyece teşebbüse geçerek
muhtacolduğumuz kömürü dahilden teinine başladık. Alman tedbirler ne-ı tlcesinde, Ofisin ve hususi teşebbüslerin temin edeceği kömür haricinde . Revirler > tarafından 19 bin ton kömür daha hazırlandı. Şimdi Revir amirliğinin emrinde satışa âmade , 4500 ton kömür vardır. Arkası da mütemadiyen gelmektedir. Nâkil İşleri ve bayi meseleleri de ayrıca halledilmiştir. Bu sayede İstanbulun kömür İhtiyacı da karşılanmış bulunmaktadır.»
Bundan sonra ekmek meselesine temas eden Dr. B. Lûtfl Kırdar,, ekmeklerin bozuk olmasının sebebini izah ederek. İstanbul» kaçak un girmediğini, bozukluğun en çok Ofis depolarının hububatı iyi muhafaza edecek fenni teçhizattan mahrum olması yüzünden, değirmenlere, bozulma Jb.tlm.all fazla hububatın sevkedllme-sinden ileri geldiğini söylemiş ve böyle yapılmadığı takdirde stokların büyük bir kısmının ziyan olacağını ilâve etmiştir. Bununla beraber, ekmeklerin umumiyetle fena olmadığını söyllyen Vali, fırın ve değirmenlerin devamlı şekilde kontrol ettirildiğini, Ofisin de işlerinde itinalı hareket ettiği görüldüğünü bildirmiştir..
Vali, ekmek İşinden sonra et meselesine temas ederek, yeniden tesblt edilen, âzami et flatlerine kasapların riayet eylemeleri İçin sıkı bir şekilde kontrol edildiklerini, bütün kasapların etlere etiket koymağa mecbur edildiklerini söylemiş, ve «Buna rağmen müşteri, etiketteki fiatleri gördüğü halde, fazla flııtle et almak zorunda kaldığı zaman şikâyet etmezse şikâyet | hakkını kendisi reddetmiş olur» demiştir.
Şehir meclisinin İlçeler için ayırdığı yol ödeneğiyle halk dileklerine ve İhtiyaçlara göre hangi yolların yapılması lâzım geldiği kaymakamlarla ilce Parti başkanlan tarafından tesblt edildiğini, bu yolların bir kısmının bitirilmiş, bir kısmının ya2 sonuna kadar bitirileceğini söyllyen Vali. Vilâyetin ekim ve mahsulünün, bu yıl yağmurların geç yağması yüzünden, ____________________ ____........ geçen yıla nazaran bir miktar az olâ-rülen 2473 ve sokağı kirleten 1317 kişi cağı tahmin edildiğini, buna mukabil cezalandırılmıştır. Belediye hamam- bu sene meyva ve sebzenin bol oklularında da 15639 kişi yıkattırilmıştır. ğunu söylemiştir.
Sağlık durumuna gelince, temmuz Bundan sonra genel nüfus sayımı, ayında Vilâyet içinde 20 lekeli humma İçin gereken hSzırlıklara devam olun- ! vakası kaydedilmiştir. İkinci ve üçün-. duğıınıı. İstanbul cihetinin nümero-H ----- ’ ' ---' *’ taj işinin sona erdiğini, şimdi Beyoğlu
semtinin numaralanmasına başlandığını söyllyen Dr. B Lûtfl Kırdar, temmuz ayında yeniden şehre 54 umumî lâmba asıldığını, ağustosta da 40 lâmba konulacağını bildirmiştir. İnşa edilmekte olan Cerrahpaşa verem hastanesinin geri kalan 664 bin liralık olan işinden 350 bin liralık kıs-yuK nurun durgun suıarıa şuramı ou-. minin yakında eksiltmeye çıkarılaca-rada su birikintileri husule getlrebi-1 ğmı söyllyen Vali, Haliç'teki mezbaha lecek derelerin temizlenmesi ve kil- kıyılarını kokudan kurtarmak ve sa-rutulması üzerinde hararetle çalışılmaktadır.»
Vali, bundan sonra Süleymanlye-de Tiryaki çarşısında eski Tıp medresesinin bir çocuk dispanseri yapılmak üzere restore edildiğini, tamiratın yakında sona ereceğini ve şehrin kısa zamanda yeni bir çocuk bakım mües-sesesi kazanacağını şöyhyerek. şehrin mahrukat meselesine geçmiş ve demiştir ki: x
«İstanbulun odun ihtiyacı 300 bin. çekidir. Bu ihtiyacın 220 bin çekisi şijidlden karşılanmıştır. Mütebaki kısım da kesilmiş olarak tekele ve istasyonlarda sevka hazırdır. Böylece İstanbulun odun İhtiyacı t amam İle karşılanmış demektir. Bu cihetten endişeye mahal yoktur.
Mütat aylık gazeteciler toplantısı dün Büyükdere meyva fidanlığında yapılmıştır. Toplantıda Vali ve Belediye reisi Dr. B. Lûtfl Kırdar, Sıkı Yönetim komutanı general Sabit Noyon Ve gazeteciler hazır bulunmuşlardır. Vali ve Eelediye reisi tarafından muhteüf şehir meseleleri hakkında İzahat verilmeden evvel meyva fidanlığında yeni inşa ettirilen tohum ve fidanların muhafazaslle fidan 'satışlarının yapılmasına yarıyacak olan bina, fidanlık müdürü B. İbrahim’in bir söylevile açılmıştır. Voli tarafından kurdelesi kesilen yeni pavyon, gazeteciler tarafından gezIlmlşUr.
Pavyonun açılmasından sonra şehirde bir ay zarfında yapılan muhtelif İşleri anlatan Vali, İlk öğretim dâvasına temas ederek, temmuz ayında köy okulları İçin arazi kamulaştırılmasına ve birçok yeni okulların inşasına devam olunduğunu, şimdi de ilkokul öğrencileri için tatbikat yerleri ve enstitü mezunu öğretmenler için arazi teminiyle meşgul olunduğunu söylemiş ve sene başından i temmuza kadar geçen 8 ay zarfında İstan-bulda mevcut muhtelif dereceli okullarda muhtelif teşekküllerden yardım gören 33293 öğrenciye 07232 llrt yardım edildiğini sözlerine ilâve etmiştir.
Bundan sonra şehrin sağlık ve temizlik İşlerine geçen Vali ve Belediye reisi demiştir kİ:
«Kavun ve karpuz zamanı, İstan-bulda çöplerin ve sineklerin bollaştl-ğj, bazı hastalıkların artma istidadı gösterdiği ve bu bakımdan sağlık ve temizlik İşlerinde d3ha fazla gayret ve verim istlyen bir mevsimdir. Bu yoldaki çalışmalarımız, mevsimin bu hususiyetine uygun bir şekilde devam etmektedir. Bunun memnunlukla kayde değer bir neticesi olmak üzere, mevsimin bütün müsaade ve imkânlarına rağmen, geçen temmuz ayı içinde ilimizde nçak 10 tifo vakası kaydedilmiştir. Teşkil edilen hususi temizlik gurupları vasıtaslle şehrin küçük ve iç sokaklarile -.ıraların da temlzlett.lrilmesine ve buralara gİ211ce atılan ve sinek üremesine yardım edecek olan kavun ve karpuz kabuğu gibi çöplerin süratle kaldırılmasına çalışılmakta ve ayrıca bunları atanlar da bittabi cezalandırılmaktadır. Bilhassa halk ile fazla teması olan esnafın temizliği de İmkân nispetinde kontrol edilmektedir. Geçen ay İçinde bunlardan temizliğe riayetsizliği gö-(.n l.l.Utnn H11 İri el
cü derecede önemi olan diğer sari hastalıklardan da pek az vakaya Taşlanmıştır. Aşı tatbikatına da önemıe devam edilmektedir. Temmuz İçinde G!97 tifo, 4761 tifüs ve 13000 çiçek aşısı yapılmıştır.
Olağanüstü sıtma savaşının başarılması İçin, her bölgede, sivrisinek üremesine sebobolabilecek küçük, büyük bütün durgun sularla şurada bu-
killin temizliğini temin için bir tarak dubaslyle yakında mezbaha önünün temizlettirileceğim bildirmiştir.
Toplantıdan sonra gazeteciler danlıkta yetiştirilen meyvalardan ram
edilmiştir.
fi-ik-
Beş yüzüncü yıl hazırlıkları
Dün belediyede muavin B. Yenal'ın başkanlığında imar müdürü ve şehrin Irruırlle ilgili zatlar bir toplanla yapmışlardır. İstanbul fethinin 500 üncü dönüm yılı hazırlıklarının görüşüldüğü bu toplantıda 7 aylık bütçeye ödenekleri konan İşler de bahis mevzuu edilmiştir.
Rlfât İşleri diğer
Nüfus sayımı
Her tarafta hazırlıklar ilerliyor
Sayım hazırlıkları ilerlemektedir, şimdiye kadar (97) İlçenin sayım işleri merkezden gönderilen memurlarla denetlenmiştir. Tokat, Amasya. Kırşehir, Yozgat, Sinop, Zonguldak, Kocaeli, Aydın illerinde denetlemeler halen devam etmektedir Hatay, tamir, Malatya, Ankara, Seyhan, Elâzığ vilâyetleri sayım İşlerini düzenlemek üzere birer sayım bürosu kurmuşlardır İstanbulda vali muavini Ali Rlza Ünal, mektupça Ekrem. Züh-tü Çubukçuoğlıı ve harta şubesi müdürü Galipten mürekkep olarak kurulan sayım bürosu çalışmalarını hızlandırmıştır. Ankara şehrinin numaralama kontrolüne bir hattadanberı başlanmış olup, İstanbul numarata-Jının denetlenmesine de ağustos ortasında başlanacaktır.
Sayımlarda güdülen umumi prensibe göre sayım giinii su. havagazı, elektrik gibi kamu hizmetlerinin mensuplarile, sayımı yapacak ve idare edecek olanlardan maada hiç bir kimsenin sokağa çıkmasına müsaade edilmemektedir. Geçen sayımlarda, sayımın bir pazar gününe rastlaması ve sınaî müesseselerinin tatil yapması sebeblle, bu kabil müesseseler! n sayımı hususi bir konu teşkil etmemişti. Halbuki halen koordinasyon kararlle sanayi müesseseler! hafta tatilinden istisna edilmiş olduğundan birçok resmi ve hususi fabrikalar ve maden İşletmeleri pazar günleri de Çalışmaktadırlar Sayım tarihi olan 21 ekim pazar günü memleketin İstihsal faaliyetinin durdurulmaması için istatistik genel müdürlüğü, o gün sabahleyin fabrikalara gidecek olan amelenin sayımını sağlıvac&k tedbirler alınmasına karar vermiş ve bu hususta ilgili daire ve kurullarla temasa başlamıştır
Genel müdür Celâl Aybar, doğu İllerinde on beş günlük bir denetleme gezisi yapmak Üzere Ankaradau uçakla Erzuruma hareket edecektir.
Yünlü kumaşlar
Yünlü kumaşlara sahiplerinin firmasının konması düşünülmüştü. Önce de yazdığımız gibi kumaş fabrikatörleri bu şekle itiraz etmişler ve yapılan toplantılarda yaptıkları malların piyasada, kimin tarafından yapıldığının bilinmesini istemediklerini söylemişlerdir.
Bunun üzerine bölge sanayi birliği bu İşleri tncelemek ve Ekonomi Bakanlığının emri gereğince bir tapor hazırlamak üzere mütehassıs bir komisyon seçmiştir. Komisyon çalışmalarına başlıyarak mensucat- fabrikatörlerinin yanda bıraktığı standardize işini tamamlıyacaktır.
Li«e ve orta okullar
Şehrimizde mevcut, resmî ve husus! her dereceli okullar, tatil aylarında cereyan edecek resmi muameleler İçin pazartesi ve perşembe günleri idarecilerini vazife başında bulundurmaktadırlar. 20 ağustosta orta dereceli okullarda yeni talebe kayıtlarına ve bütünleme İmtihanlarına başlanacağından o günden itibaren bu dereceli okullar bütün kadıolarlle okullarında çalışmağa başlıyacak!ardır. Tatil yapmak İçin yurdun muhtelif yerlerine giden İlse ve orta okul Öğretmenleri 20 ağustosta vazifeleri başına dönmüş olacaklardır.
İstanbul güreşçileri Edirneye gitti
Güreş federasyonunun senelik faaliyet programı mucibince bugün ve yarın Edirne ile KIrklareli güreş müsabakaları yapılacaktır. Bu müsabakalara katılacak İstanbul güre? takımı genç güreşçilerden mürekkep bir B tkımı halinde dün Edirneye hareket etmiştir
Kaşınan dünya...
Dünya kaşınıyor!. Bütün rüı boyunca belki deitısanluı bir zaman bu kadar içten, bu dar candan, bu kadar sâri ______
şekilde, bu kadar tatlı tatlı ve hatır hatır kaçınmamışlardır. Kaşınma bu derece rağbeı gören bir hareket olmamıştır.
Altı seneden beri insanlar bir taraftan çeşitli döğiişler yaparken bir taraftan da alabildiğine kaşınmaktadırlar
En kibarından, hattâ en züppesinden, en babayanisine kadar rasçeldiğlniz bir çok kimseler kaşınıyor veya kaşıntının şikâyet ediyor. Kaşınmanın altın çağı!..
Bugün doktor muayenehanelerinin bekleme salonunda orijinal bir hasta daima gözümüze çarpıyor: Kaşınan insan!.. Görülüyor ki bütün yer yüzünde kaşınma tam bir hastalık hâliııeiı gelmiştir q
Dünyanın eıı müreffeh memle-fi ketlerinden birinde çıkan nefis kâğıtlı, bol renkli, her sahifcsit[ tablo gibi basılmış bîr mecmuada O insanı hayran eden bir ilân gör-düm. Yan soyunmuş, gayet gu- Q zel vücutlu, fevkalâde zarif genç'ğj bir kadın. Yanında da bir kutu u-ve bir şişe duruyor Ç
Evvelâ bu nefis ilânı bir güzel-lik kremi, yahut nadide ve ga-vetle pahalı bir esansa ait zan- S_ nettim. Sonra okuyunca işi an1*— İndim Meğer ilândaki genç, za- *** rif, güzel vücutlu, sinema artisti-0 tavırlı kadın kaşınmadan muşta-"O üpmiş!.. Ve yan çıplak vücudu-nun yanında duran küçük krem (0 kavanozu ile, şişenin içindeki su kasınmaya karşı birebir gelirmiş!/^
Anlaşılıyor ki kaşınma taş taş üstünde kalmıyajı harap ve aç Avrupadan, Okyanusları aşarak bütün dünyayı kaplamış!..
Bir «umumî kaşıntı» karşısında bulunuyoruz
Meşhur bir heykel vardır. «Düşünen adam» ismini taşır Eğer bu devrin insanı heykelle canlandırılmak icabetse şöyle bir eser ortaya koymak lâzımdır. El parmaklarının mafsallarını ihtirasla kıvırmış, tırnaklan İle göğsünü hatır hatır kaşıyan bir adam! Kaşınan insan .. Kaşınan dünya!
Ne yazık ki sırt kaşağısı yananlar bu işi çoktan terkettiler. Hal-buki en ziyade para kazanacakları devirdi.
Bir doktor dostum:
— Son zamanlarda kaşınmalar bizim çok iyi işimize yarıyor. Onların ayn ayn mânalarını an-Lryarak türlii türlü teşhisler koyuyoruz. Hattâ ihtiyarlığın bile kendisine mahsus bir kaşıntısı olduğu tesbit edildi. Elverir kİ bu çeşitli kaşıntıların mânasını anlamak kabil olsun... diyordu,
İlâhi!.. Biz burun kaşıntısı, avuç içi. taban altı, sırt kaşıntısından asırlarca önce türlii mânalar çıkarmış insanlarız. Ha(tâ sağ avucunun kaşıntısından başka. sol avucunkinden gene başka mânalar çıkarmısızdır. Tıp bunu venî mi anlıyor?..
Hikmet Feridun Es
hiç kabir
Kartal mera bekçisini tren çiğnedi
Kartal'ın Orhantepe Çayırlar mevkii civarındaki bostanlarn sarar yapan tüccar malı sığır, keçi ve mandaları yakalamakla meşgul olan mer’a bekçisi Feyzullah, Cevizli istasyonunun geçidinde bu hayvanlardan bir kaçını kovalarken Pendlkten gelen 6,23 treninin altında kalarak yaralanmıştır.
Kartala hasta nakline mahsus bir otomobil gönderildi
İstanbul belediyesi Kartal ve havalisinde herhangi bir hâdise vukuunda hasta nakli İçin bir cankurtaran Otomobili vermiştir. Otomobil lâstikleri eski ve kendi de tamire muhtaç olduğundan Kartal belediyesi tarafından tamir ettirilmektedir.
Halkevleri temsil kollan ve sanatkârları tam bir amatör olarak ve iş birliği ruhunun esas olduğunu dalma göz önünde tutarak çalışırlarsa muvaffakiyetleri her bakımdan muhakkaktır. Esasen bugün profesyonel tiyatrolarda bile «yıldız» modası geçmiştir.
Evlerin, görenek halinde «Halkevi Tiyatro Kumpanyası» m kurmaya özenmeleri kadrolarına, birbirlerinden ayartarak, bir İki yıldız katmaya çalışmaları ve temsil İşlerini onların sırtına yüklemeye kalkmaları büyük bir hatadır. Bugün birçok Evlerin muvâffakıyetslzliğlnln bundan başka bir sebebi yoktur.
Halkevleri İlk kurulduğu zaman
temsü talimatnamesine yalnız: «Halkevleri temsil şubeleri temsil
sanatına heves ve İstidadı olan
kadın ve erkek âzadan mürekkep bir temsil grupu teşkil ederler.» kaydı vardı. Sonra tatbikatla bunun noksanı meydana çıkınca gaye şu Şekilde yeniden tesblt edildi:
İstanbul Halkevleri
Temsil Kolları
Yazın sahne faaliyeti durmalı mı?
« — Halkevlerinde bir hayat ve hareket uyandırmak.
— Şehrin tiyatro ihtiyaçlarını gidermeye yardım etmek,
— Gençleri güzel ve serbest konuşturmaya alıştırmak,
— Gençlerin fikir, sanat ve dil terbiyelerine yardım etmek,
— Tiyatro sanatkârı olabilecek kabiliyetlerin kendilerini göstermelerine imkân vermek,
— İyi hatip yetiştirmek,
— Memleket ve cemiyet için faydalı telkinlerde bulunmak.»
Bu gayeleri birer birer tahlil edelim: Halkevlerinde «hayat ve hareket uyandırmak» temsLl seyrine sa-
lonun İstiabına göre seyirci bulmak değildir. Hayat ve hareket sahnede çalışacak amatörlere ve onların muhitine de râcldlr. Bir kumpanya halinde hep ayni unsurları sahnede gören seyirciler hareketin değil hareketsizliğin, gayeden uzak 1 aşıldığının şahldt olurlar.
Halkevleri temsU kolu muvaffak olabilmek için tam m&naslle muhitine İntibaka çalışmalı, yani muhitinde arayıp bulacağı bütün kıymetlerden İstifade etmeli, velhasıl bir kelimeyle muhitinin işe yarıyacak bütün amatör kabiliyetlerini kendine çekebllme-lldlr.
Üniversiteli, Useil, memur ve eanof
gençler arasında öyle cevherlere Taşlanmaktadır kİ şu veya bu sebeple anlardan istifadeye kalkmamak günahtır. Hem de «Halkevi» mefhumuna uymaz. İcabında bunların her birinden müstakil gruplar da yapılabilir ve yapılmalıdır. Halkevleri temsil kolları bu suretle gayelerini tahakkuk ettirmiş olurlar. Üstelik ancak bu sayede halkevleri ve temsil kolları dalma elleri altında temsil verecek hazır bir grup bulundurabilirler. Ve bu suretle, sık sık vaki olduğu gibi, herhangi sayılı bir günü anmak için müşkülâta Taslamazlar. Bugün umumiyetle dalma son dakikayı beklemek ve dalma aynı unsurlara alelâcele bir temsil hazırlatmak cihetine gidilmektedir kİ, tekrar edelim, hatadır. Hattâ bazan şu veya bu sebeple son dakikada temsil hazırlanmadığından Evin eli böğründe kalmakta ve daha aceleyle, yasak savmak İçin, herhangi
Selim Hilzhet Gerçek
(Arkası yedinci salı W ede)
Kari mektubu
Fener halkının francalaya ihtiyacı var
fırınına Fener
Muhitimizin merkezi olan bir fırını var. O da İkinci ekmek çıkarmaktadır. Halbuki Baiat muhitinde francala çıkaran iki fırın vardır. Ekmek almak İçin ’pey mesafe olduğu gibi biraz geç kalındığı zaman francala bulunmaz.
Belediyenin Fener francala temin etmesini halkı namına rica ederiz.
S. Ömer Taşın
.>
£ Bu yıl İstanbul ili emrine 22 köy enstitüsü mezunu verilmiştir. Tâyin edildikleri köylere başöğretmen olarak gönderilen enstitü mezunlarının çalışmaları İçin lüzumlu vasılalar tedarik edilmiştir. Enstitü mezunlarının başöğretmen olarak tâyin edildikleri köylerde başöğretmenler diğer yerlere nakledileceklerdir.
Hah ile 4
AQ?AM
4 Ağustos t**-
Makedonya meselesi
Osmanlı imparatorluğu zamanında bu mesele nasıl başgösterdi ve ne gibi safhalar geçirdi
Makedonya hakkında tafsilâta girilmezden evvel Bulgaristan istiklâlinden ve bu maksat etrafında cereyan eden vakıalardan bahsetmeği faydalı buluyorum. Bu cihet bilinmedikçe Makedonya hakkında yürütülecek mütalâanın iyi anlaşılamıyacağı kanaatindeyim,
Fatih Sultan. Melımeı, 1393 senesinde Tımova civarında Bulgar kıralı Şişman’m ordusunu mağlup ettikten sonra o havali kamilen. Osmanlı imparatorluğuna -katılmıştı Bununla beraber Faldı Sultan Mehmet çok hür ve geniş düşünceli bîr hükümdar olduğundan dinî müesseselere dokunmamış ve halkın hiristl-yanlığa karşı beslediği hisse hürmet ederek ibadethaneleri serbes bırakmıştı.
Bu hal dört asırdan fazla sükûnet içinde devam etmiş ve bu müddet zarfında o mmtakada ne dini ve ne de millî ehemmiyetli hiç bir hareket olmamıştır. Lâkin Ortodoksluğun mühim merkezlerinden bulunan Ayna-roz zaviyelerinden, birinde Bulgar lisanile dinî âyin yapılırken milli duygulara da kıymet veriliyor ve fakat bu halk hiç bir resmî makamın dikkat nazarını çekmiyordu.
Bu lâkaydiden faydalanan Avnaroz keşişlerinden — papaz — Paisi isminde biri 1762 tarihinde bu manastırda mevcut vesikalara müsteniden bir Bulgar tarihi yazmıştır. Bu suretle Osmanlı topraklan üzerindeki Bulgar mevcudiyeti ilk defa belirtilmiş ve Bulgar lisanı ihya edilmiş, oldu. Daha sonraları bu eserden ilham alan keşiş Sofro-ni müstakil bir Bulgar kilisesi tesis ve teşkil emeline düşmüş ve bu vâdide propagandaya, başlamışlar.
Bu yoldaki iddialar kilise mensuplan arasında ciddi bir alâka uyandırdığından 1855 senesinde İstanbul Rum patrikhanesinde toplanan clsmânî meclis müstakbel Bulgar kilisesi propagandasını önlemek lüzumunu hissetmiş ve bir kararla bunları şiddetle reddetmiştir^ Bundan maksat Ortodoksluk* ruhanî makamını parçalanmaktan kurtarmak ve mânevî nüfuzu dağıtmamaktı.
Bütün bu düşünce ve tedbirlere rağmen Rus sefiri Lubanof OsmanlI sarayında yaptığı tesirlerle 25 teşrinievvel 1859 tarihinde müstakil bir Bulgar kilisesi ku-rulmasım temin eylemiş ve. Bulgarları Rum camiası tesirinden ayırmağa muvaffak olmuştur.
Lâkin Bulgar metropolilterinin din perdesi altında Bulgar lstik-. lâli için çalıştıkları ve hattâ daha evvel 1835 de Odesada teşekkül (den Bulgar ihtilâlci cemiyeti ile alâkadar bulundukları Rum patrikhanesi ikazı üzerine, te-beyyün etmiş bulunduğundan bazı Bulgar metropolitleri Os-manii hükümeti tarafından Ana-doluya sürülmüştü.
Osmanlı hükümetinin bu kararım Rus Çarlığı din işlerine müdahale telâkki ettiğinden. Rus sefiri teşebbüsata girişmiş, dar düşünce ve basit görüşlü saray mensuplarının delâletile bu menfiler 1864 tarihinde birer ihtilâl kaynağı olan faaliyet merkezlerine dönmüşler ve mazhar o duklan kuvvetli himayeden istifadeye koyulmuşlardır.
Ahvalin bu kadar müsait bir şekil aldığını ve artık din neka-ratı sayesinde kurmağa çalıştıkları millî varlığın mevcut bulunmasına resmen mümanaat edil-miyeceğini anlıyan metrapolitler daha açık bir şekilde faaliyetlerine devam etmişler ve hattâ kilise mensuplarından Gergi Rakaa ki 1867 tarihinde Romanyada bir ihtilâl cemiyeti teşkil ederek neşrettiği Sovoboda gazetesinde Bulgar istiklâlinden bahsetmeğe başlamıştır.
Hariçte bu gibi faaliyetler devam ederken dahildeki kuvvetleri de takviye etmek istiyen ve ruhani makama, Slavlık bakımından,, daha ehemmiyetli ve mânen dal-a yüksek bir mevki temin eylemek maksadı güden Rus sefiri lgnatief’in talep ve tavassutlle

Os-blr
Makedonya’nın başşehri memleket düşmanlarının kör bir âleti olan sadrazam Gürcü Mahmut Nedim paşa zamanında ve 28/şubat/1870 tarihinde İstan-bulda ba ferman müstakil bir Bulgar eksarhlığı tesis edilmiştir. Bu muvaffakiyet Bulgarları Rum patrikliği nüfuzundan tamamen kurtarıyordu.
Bulgar millî emellerini uyandıranlar ve Bulgar ihtilâlini ha-zırLıyanlar ya din kisvesi altında fiilen komitecilik yapan papazlar ve yahut komitecilikteki maharetlerine binaen dini mâkama gc tirllen komiteciler olmuştur.
Yani bütün Bulgar millî hareketleri din formülüne tebaan ida re ve din lâfzı istiklâl mefhumuna âlet edilmiştir. Elân da bu mânevî kuvvetten istifade de ihmal ol tınmam ak tadır. Buna bina en Bulgar ihtilâl teşebbüsleri, yukarıda işaret ettiğimiz gibi, ek-sarhlığın tasdik edildiği 1870 tarihinden sonra vüsat kesbetmis ve en mühim hareket de 21/ni-san/1876 tarihinde Otluk köyünde toplanan komitecilerin verdiği kararla Batak köyünü hükû met merkezi İttihaz edenlerin başına geçen Peter Goranof’un teşebbüsü teşkil eylemiştir
Bu komiteci Pazarcıktaki manii kaymakamına verdiği ültimatomla:
a — Bulgar istiklâlinin tasdiki;
b — Türk idaresine nihayet verilmesini; istemişti.
350 kişilik bir kuvvete istinat eden bu hareket sıhhatli Pomak vatanperverlerinden Barotonlu Ahmet ağa İle Aliş (Ali) pehlivanın idaresindeki 200 kişilik Türk göntillüsile 30/nisan/1876 tarihinde çarpışmağa mecbur kal mış ve Bulgarlar l/mayıs/1876 tarihinde perişan olmuşlardır, îşte Bulgar milli marşı bu haileden mülhem olarak tertibedll-miştir. Güftesi: Meriç kanlanmış akıyor (Batak çarpışmasını telmih) vahşi düşmandan (yani Tlirklerden) Çan gradı x(yanl îs-tanbulu) almak İçin ileri yürüyelim: mealindedir. Bu, hâlâ Bulgar resmi marşıdır.
Rus çarlığı ötedenberi Bosna -Hersek te ve Karadağda bir takım İsyanlar çıkarır ve Balkanlarda Iğtişaş zemini ihzar ederdi.Bu Ba tak köyü vakası da OsmanlI idaresini felce uğratmak İçin tertl-bedilmiş bu kabilden bir hareketti.
Ne yazık ki bu hâdiseyi İngiliz Başvekili Glâdston, dinî taassup saikasile, menfi bir düşünce He karşılamış ve meselenin mahiyetini ve isyan teşvikinin nereden geldiğini bildiği halde Osmanlı hükümetini kabahatli telâkki eylemiştir.
Ingiliz Başvekilinin bu yanlış teşhisini fırsat sayan Rus Çarlığı da Osmanlı devletine harb açmakta tereddüt etmemiştir, Zaten Rus Çarlığının en büyük e-mell İngilterenln müdahalesini önlemek ve Türkiye İle baş başa yalnız kalmaktı. Bu maksat da husule gelmişti.
Harbin devamı sıarsmda Bulgarlar da ayaklanmış, hattâ ll/ağustos/187(1 tarihinde Şlpka geçidinde Süleyman paşa kuvvetlerine müşkülât çıkarmışlar ve Osmanlı ordusunun serbestisine oldukça engel teşkil eylemişlerdir. Harbin hitamında lü/ara-lık/1878 tarihinde Edirnede imza edilen Ayastafanos muahede
Ankarada İlk İmar hareketleri başladığı günlerdenberl D^montable evler muhitimize pek yabancı olmıyan şeylerdir. Hattâ bir İki kişi getirtip Ankflrada para İle haçlarına belâ satın almışlardı.
Gerçi her İcat gibi bunun da gün geçtikçe malzemede, kuruluş ve sökülüşte daha pratikleşmiş olması İcabe-der, fakat ne kadar tekâmül etmiş olursa olsun herhangi bir şeyin icat sebebini düşünmek bir hastaya reçete verebilmek için hastalığın teşhisi kadar önemlidir. Biz de şimdi böyle yapacak, şu takma evler dediğimiz malak İnsan oğlunun hangi ihtiyaç karşısında lcadelmlş olduğunu araştıracağız. Ondan sonra bunların mahiyeti, yurdumuza milli bünyemize ne dereceye kadar uygun olduğu hakkında müşterek hüküm vermek kolaylaşır.
Takriben İki ay evvel Tasvir gazetesinden bir arkadaş bazı sualler arasında benden bu takma evler hakkında mütalâa sormuştu. Bunu yurdumuza sokmak İçin ya sat olmalı yahut da ticaret ve faydalanma kaygısına bağlı olmalıdır, demiştim
Bazı dostlarımın ağzındaki söylentilere göre bu takma evleri yLrml beş yıllık tabiî ömre malik olanlardan tutunuz da ebedi ömre malik olanlarına kadar sıcak ve soğuğa karşı cihazlı çeşitlerine kadar Amerika fabrikasyonu bunları hazırlayıp İsteyenlere gönderlyorumş. Bu sözleri İşitip de ürpermemenin İmkânı yoktur. Şu ev ve kira belâsından kurtulmak İçin biı okazyonu kaçırmamak İdamdır, Halbuki bizim bildiğimize göre. İşin realite cephesi hiç de böyle değIL *•*
Şimdi bu Dcmontable evlerin İcat sebebini ve hizmet yönünü söy 11 yelim: Arherlka ve müreffeh zamanındaki Avrupada. Ev bulunmıyan lâtif bir göl kenarında, orman içinde, koruluk kucağında, zevki veya sıhhati İçin bir çadır kurup birkaç günlük veya bir mevsimlik o güzel yerin tadını tatmak Istlyen zenginlerden tutunuz da, bir kanal, bir baraj veya benzerleri mühim bir İnşaat şantiyesindeki hayat ve sıhhati kıymetli müteahhitlere, veya dağ başlarında, deniz kıyılarında çalışan madencilere varıncaya kadar bu kimseler için oralarda İstedikleri noktada gerekli konforu haiz bir evin değeri pek büyüktür. Hele bu kimseler iki üç senede bir bu çalışma yerlerini değiştirmek zorunda olan mühim iş adamları İse bu gibi takma evler değerinden birkaç misil pahasına olsa da fedakârlıkta tereddüdetmeden mutlaka bir tane tedarik ederler. İşto takma evler bunlar, ve böyle muvakkat hizmetlerde kullanılmak İçin İcadedll-mlştir. Yoksa şehirler ve kasabalarda cemiyetin öz bünyesi olan aile barL-nağı olmak üzere daimi ev diye yapılmış ve hiç bir yerde böylece kullanılmış şeyler değildir.
Böyle muvakkat hizmetler İçin İse eski Türk büyüklerinin kullandıkları haremlik ve selâmliklı. servis ve aile dairelerini İhtiva eden Türk çadırları daha mükemmel şeylerdi.
M**
Akıl hıfzısıhhası kongresinde hekim arkadaşlara şu «özleri söylemiştim: «Ev denilen İnsan yuvasının yalnız akılda değil genel İnsan sağlığında ve sosyal hayatta mühim rolü vardır. Çünkü hayatı en çok dışarıda geçen bir adamın bile mutlaka yirmi dört saatte on İkisi evindedir Kütüphane ve yazı odasını seven fikir adamlarlle kadın ve çocukları da buna göre mukayese etmeli, aile efradının hastalık sağlık zamanlarını da düşünmelidir. Bu sebeptendir kl içinde en çok yaşanılan bu binanın sıhhi durumu mükemmelse dışarıda ne kadar çok ve ne kadar kötü şartlar altında çalışsak da eve döndüğümüz vakit orada telâfi edebiliriz, aksi takdirde İnsan sağlığına imkân yoktur.»
Evleri her milletin evinden daha sıhhî ve insan sağlığı bakımından İdeal olduğu için eski TÜrkler çok yaşıyorlardı. Çok uzak değil on yedinci asırda Kuyucu Murat paşa bir gece
————
Taksimde İnönü Gezisi yanında
Operet Bahçesi
HER AKŞAM
DELİ- DOLU
Operet 3 perde
Yazan: EKREM REŞID Müzik: CEMAL REŞID Büyük bir sürpriz; Uzun bir zaman danberl sahneden ayrılan kıymetli ve sevimli sanatkâr TEVHTD BI LGE yl gene Dell Doluda JOZEZF rolünde görüp alkışlayacaksınız. Yarın matine saat 17 de
V
Yasan: Ahmet Bedevi
Selâniktcn bir görünüş
site Tuna vilâyetinin bulgarlstan. namı altında Emaret haline konması kabul edilmiştir Bilâhare 13/temmuz/1878 tarihinde Şerlinde toplanan Jcongre bu muahedeyi hudut bakımından, kış-men tadil etmekle beraber Bulgaristan Emaretini tasdik eyle-m işti,
İşte Bulgarlstan, Osmanlı hükümetine bağlı bir Emaret olarak, ilk defa bu suretle teşekkül etmiştir.
Lâkin Emaretin kuruluş tarzı Bulgarları tatmin etmemişti. Ba zı komiteciler bütün Trakya ve Makedonya hakkında da emeller besliyor, Marmara ve Adalar denizine inmeği gaye edinmiş bulunuyordu.
Bundan dolayıdır ki Biılgaris-tanm teşekkülünden sonra da Balkanlarda daimî bir Iğtişaş havası esmiş ve komiteciler öteden-berl ihtilâl işlerinde tecrübeli mahallî Bulgar papazlarının yardim ve rehberliği ie Makedonyada geniş mikyasta faaliyete geçmişlerdir.
Bu defakî hareketleri yalnız Osmanlı hükümeti aleyhine değil di. Bu mm takadaki Sırp ve Rum ekalliyetleri de Bulgar komitecilerinden zarar görüyorlardı.
Bu hareket yüzünden Makedonyada feaşgösteren boğuşmayı ve resmî muhabereyi ikinci bîr yazımızda anlatacağız.
Ahmet Bedevi |
RADYO
ANKARA RADYOSU Bugünkü program 18.00 Radyo çocuk kulübü. 18 -55 Dans orkestrası. 19.00 Haberler, 19.20 Geçmişte bugün, 19.25 Dans orkestrası. 19.45 Konuşı»a, 20.00 Beste ve şarkılar. 20 15 Radyo Gazetesi, 20.45 Fası), Müzik Müzik Ier.
21.10 Salon orkestrası. 22,00 (pl,), 22,15 Konuşma 22,30 (pl.l, 22.45 M. S- ayarı, Haber-
Yarın sabahki program
7.30 Müzik: Hafif müzik (pl.l. 7.4f> Haberler, 8.00 Çeşitli hafif müzik (pl.), 9.00 Saz eserleri, 9.10 Konuşma. 0.20 Müzik, 9.45 Halk müziği 10.00 İzahlı müzik, 11.00 Temsil: (Pazar Skeci), 11.20 Müzik: Çeşitli sololar (pl.l. 11.4u Müzik: Salon orkestrası. 12.45 Yurttan sesler, 12.45 Haberler. 33.00 Orkestranın devamı.
Sarayburnu PARK Gazinosunda
5
İstanbullun Cennet Bahçesi
Ağustos pazar gününden itibaren her pazar
MÜNİR NUREDD1N
ve arkadaşları
Ayrıca: ATILA REVÜ OPERETİ
50 kişilik karirosu İle İlk temsil
VUR PATLASIN
Büyük orkestra ve Bale Yazan: NÜSRET SAFA COŞKUN Aileler yemekierlle gelebilirler. Saat 10 da başlayan bıı matln 1er (■■■iaMHBMHBMHMIMI İçkisizdir.

Sivastan çıktı. Doğutarafa altı gün yedi gece at sürerek otuz bin mevcut-ı lu eşkıya karargahını yıldırım gibi ı vurdu İdi. Bu adamın bu İşi doksanıncı yaşından sonra yaptığını biliyoruz, Mimar Binanın yüzden fazla ı yaşadığını da biliyoruz, Köprü Meh-
• met paşa: (84) yaşından sonra Bilmeliden Anadoluya Anadoludan Rume-
I liye, savaştan savaşa at sürerek sa-
• tonlarda, saraylarda siyaset ve entrl-: kalarla uğraşarak İmparatorluğu ça-
■ m urdan çıkarmıştı. Eğer eskiden ve-' ba, taun gibi süpüriicü hastalıklarla ‘ padişahların merhametsiz urganları,
satırları olmasaydı tarihte adı geçen
■ Türklerin muhakkak yüzde seksenini ‘ Mimar Sinan gibi yüzünü geçmiş bu-
■ incaktık. Şimdi İse geceli gündüzlü ı fâsılasız bir hafta düşmana at süren
doksanlık delikanlılardan vaz geç-
■ tik, minderi üzerinde uyuklayan sek-
■ senlikleri bile arıyoruz.
İşte Türklerin böyle dinçlik İçinde
■ uzun yaşıyabtlmelerlnln en mühim 1 sebeplerinden birisi de fevkalâde sıh-1 hl şartları haiz bir eve malik oluşları
İdi, evet eski Türk evleri çok sıhhi idi.
•**
> Cemiyet ve aile sağlığında bu kad ir 1 normal olan bir binayı elbette ki hns-
■ saslyetle düşünmeğe mecburuz: Sıhhi 1 ve terbiyeyi bakımdan, ekonomi ve
milli servet bakımından, iklim şart-’ lan ve bu şartlara göre malzeme 1 cinsi bakımından. hulâsa, bin 1 bir cepheden bugün Türk yurdundaki 1 aile yuvalarımız İçin Amerika fabrikasyonunun muvakkat hizmetlerde 1 kullanılmak üzere yapmakta olduğu bu takma evleri düşünemeyiz bile, çünkü bu oyuncakların içine hapse-
■ deceğimlz Türk ailesinin değeri çok ' büyüktür.
Kızılayın yer depreminden açıkta ' kalanlara çadır yollayışı gibi, bugün Avrupa şehirlerinin açıkta ve sefil kalmış ailelerine Amerikan fabrlkala-
• ,rı bu evlerden ne kadar çok yetiştirebilirse o kadar çok insanlığa hizmet etmiş olur. Fakat bizden her türlü iklim hususiyetlerine göre, muntazam
■ ve yeril binalar Istlyen bu topraklarda taşı, kerestesi, her türlü malzemesi yerli yerinde durur ve Türk bileği de bizden Is beklerken, takma ev diye bu oyuncakları yurda sokmakta aklın, mantığın kabul edeceği bir sebep bulunamaz. Gazeteci arkadaşa söylediğimi tekrar edeceğim: Bunları yurda sokmak için İki âmilin el ele vermesi lâzımdır: Birisi ticaret fikri, diğeri de bu ticaret fikrlle yapılan propagandalara İnanmak saflığı.

T. Mimar:
8. Çetinja
Sofolis’in bir nutku
Londra 3 (R) — Yunan nberal partisi lideri 87 yaşındaki M. SofuUs parti toplantısında söylediği bir nutukta şöyle demiştir: «Yunanls tanın, millî siyaset taklbedecek bir hükümete çok ihtiyacı var»
Kanun bilffilejri
Uyuşmazlık Mahkemesi
14 temmuz 1945 gününde yürürlüğe giren 4788 sayılı kanuna göre bir başkan ve altı üyeden mürekkep bir Uyuşmazlık Mahkemesi kurulmuştur. Bu mahkemenin görevi genel mahkemeler, idare ve askerlik yargı yerleri arasında hukuk işlerinden doğan vazife ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin o-larak çözmektedir.
Vazife uyuşmazlığının ne olduğunu kısaca yazalım:
Bir mahkemenin vazifesi demek o mahkemenin nev’l kanunla tayin edilmiş olan davalara bakmak salâhiyetidir. Meselâ, askeri suçlara askerî mahkemeler, 300 liraya kadar olan alacak davalarına Sulh mahkemeleri, ağır suçlara Ağır Ceza mahkemeleri bakarlar. Yani kanun şu mahkemeler, şu nevi davalara bakarlar diye her bfrisinln vazifesini ayrı ayrı göstermiştir, Fakat bazan suçun nevini yahut meselenin mahiyetini öyle kestirip atmak ve dola-yısiyle hangi mahkemenin ne İşe bakacağını bulmak kabil olmaz. Bakarsınız bir mahkeme bu davaya bakmak benim İçimdir der, diğer mahkeme de hayır, kanun bu gibi İşlerin yargılanmasını bana vermiştir diye İddia eder. Bu suretle ortaya vazife uyuşmazlığı çıkar.
İdare veya askerlik yargı yerleri tarafından çözülmesi gerekli bir hukuk davasına bakmağa engel mahkemeler kendilerini vazifeli gördükleri takdirde bakanların veya valilerin haklı görecekleri istekleri üzerine Danıştay Sav-
Dünya ticareti görüşmeleri
Londra 2 (A,A.) — Sanıldığı* na göre, önümüzdeki hafta Lon-drada başlıyacak olan dünya ticareti konuşmalarında İngiliz ve Amerikan murahhasları tarafından müzakere edilecek mali meselelerden İlkini İngilterenin üç milyar İngiliz lirasına baliğ olan bloke kredileri meseleleri teşkil edecektir.
Amerikan kaynaklarından verilen haberlere göre, harb sonrası ticari plânlarına başlıca mâni gibi telâkki edilen Amerikan sermayesini bertaraf etmek hususunda yeni İngiliz hükümeti tarafından ne dereceye kadar tedbir alınmağa çalışılacağını göstermesi mümkündür. Bloke kredilerden her sene bir miktarının sterling sahası haricinde sarfe-dilmek üzere serbes bırakılması stıretlle bir uzlaşmaya varılabileceği de ümit edilmektedir. Geri kalan bloke krediler 25 senelik bir devre zarfında mal olarak ödenecektir,
MEVLUT
Mevlithan Hafız KemaLin vefatının şenel devrlyesl münasebetlle 5/8/945 pazar günü öğle namazını müteakip Sultanahmet camit şerifinde mevlidi nebevi kıraat olunacaktır. Bu mevlitte memleketimizin en güzide m-lllbanları, htıffaz muallimleri ve otuz kişilik tevşih heyeti İştirak edecek*ir.
Mezkur tevşih heyeti (17. 18 İnci asırda yaşamış) dini musiki ûstad-larımızdan Nayi Osman Dedenin meşhur mlraciyesinin mûnacat bahrin! de okuyacaktır. Merhumu sevenlerin bu dini merasime gelmeleri rica olunur.
Aleni Teşekkür
Diz mafsal arasına kaçan dit iğne parçasını muvaffakiyetli bir ameliyatla çıkaran ve yavrumuzu ebedi bir malûllyetten kurtaran Cerrahmış» Hastanesi Tip Fakültesi birinci hariciye kliniği doçenti operatör Hazım Buminc aleni teşekkür ve minnettarlığımızı bildiririz.
Emekli Deniz Komutanı Fuat Kayacan ve ailesi

Snadiye
PLAJ Gazinosunda
8 Ağustos pazartesi 21 den İtibaren Bir sürü güzel sürprlzlerUe BİZİM GECE
mevsimin en güzel eğlencesidir. Gazinoda yerlerinizi şimdiden ayıranı».
cısı (Devlet Şûrası Müddei-umumîsi) vazife kanununun uyuşmazlık mahkemesinde İncelenmesini isteyebilir. Savcının bu istekte bulunabilmesi için idarenin genel mahkemede ve en geç mahkemenin İlk oturumunda vazife itirazında bulunmuş ve mahkemenin de vazifeli olduğuna karar vermiş olması şarttır. İdare tarafından ileri sürülen vazife itirazının mahkemece kabul edilerek vazifesizlik karan verilmesi halinde vazife konusunun uyuşmazlık mahkemesinde incelenebilmesi bu kararın Yargı tayca (Temyiz Mahkemesinde) bozulmuş ve mahkemenin bozmaya uyarak vazifeli olduğuna karar vermiş blunmasına bağlıdır. Vazife konusunun Uyuşmazlık mahkemesince incelenmesini muvaıfk bulan Danıştay savcısı keyfiyeti telgrafla davayı gören mahkemeye bildirir. O mahkeme de bu hususta Uyuşmazlık ma-kemesince bir karar verilinceye kadar davanın görülmesini geri bırakır,
Genel mahkeme veya İdare veya askerlik yargı yerleri 1 aynı konuya ve aynı taraflara ait olan ve aynı sebebe dayanan bir dava hakkında ayrı ayrı vazifesizlik kararı verdikleri takdirde taraflardan her biri vazife uyuşmazlığını ileri sürerek davaya bakmağa vazifeli yerin belli edilmesini Uyuşmazlık mahkemesinden İsteyebilir. Uyuşmazlık mahkemesinin kararına ilgili mahkeme ve yargı yerleri uymakla ödevlidirler.
Avukat Emcet Ağış ________________________________I
Dünden, Bugünden:
NARGİLE
(Bayraklı) vapurunda nargile bulamayınca tepesinden vurulmuşa dönen bay. Kelime nereden türemiş? Babı seraskerî ricalinden bir nargile tiryakisi. Eski (nargilekeşan) kimlerdi? 40 yıl evvel nargilesile meşhur yerler. Tiryakinin lülesinden sigara yakmak. Tömbeki. Nargilenin İran harcı olduğuna bir misal. Daha hangi diyarlarda içilir?
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR:
Gece yarısı harem daire sinin kapısı çalınıyor..
Baş kalfa titreye fitreye “kim o?.„ diye bağırdı. Dışarıda Arif bey vardı.
Kadıköyünde; İskelede vapur bekliyordum. Vakitlerden ikindi suları, saat beşi geçiyor. Vapur henüz kalkmış. Haydarpaşaya bile varmamı? oîduğundan bekleme yeri hayli tenha.
Soluk soluğa iki kişi geldi, karşını-s daki kanapcye oturdular. İkisi de kısa boylu, göbekli, kıranta. Kılık kıyafetleri düzgün, temizpâk. Birinde beyaz ketenden kabus gibi ceket, pantolon; öbüründe bej rengi faniladan nııım gibi elbise.
Ütülü mendillerini çıkarıp baslarının. yüzlerinin. boyunlarınla terlerini silmeğe koyuldular. Gelecek vapura 20 bu kadar dakika var. Geciktiklerine atıp tutuyorlardı.
Derken efendim, bir canavar düdüğü apansızın beyinleri tırmaladı.
- Hayırdır inşallah, tarife mi değişti? diye şaşaladığımı? şıra. (Bayraklı) dedikleri lüks pırıl pırıl va-purcuk gelip yanaştı. Adaya gidiyor.
Beyaz ketenden kabuk gibi ceket, pantalonlu bay. hemen atıldı;
— Ömürlülüğüne uyar yok. On altı kuruş fazla bilet parası helâli ml-nallah! Yalnız, güvertesine düşmekten elhazer: zira eğik tentelerin bir karış aralığından görüp göreceğin denizdir. Salonunda yer bulup maroken sandalyelerden birine kuruldun mu yaşadın. Geniş pencerelerinden ufuklara, göklere kadar karşıyı seyret: hususi yatındaymış g:bl keyiflen; hele mehtaplarda tadına duyabilirsen doy!..
Birden, kaşlarım kaldıra kaldıra yiiziinü buruşturdu:
— Ve lâkin benden yana paso: bir daha ayağımı atarsam iki olsun!
Bu lâfları İster İstemez duyduğum İçin (acaba niçin! diye merakta İken, alı tarafını getirdi:
— Lokantası, büfesi, içki mlçklst velhasıl derununda kuş sütünden maada hepsi tamam! diyerek meth-eoc ede göklere çıkarıyorladı. (Şuna binerim a! Büyükadaya kadar gider, hiç lnmem.Dönüşte Büyûktereyi boylar, mükemmel deniz havası alırım. Şıkır :ik!C mehtap da cabası Geç vakit otobüsle evime dönerimi dedim. Köprüden daldım İçine. Tıkır tıkır yolıı tuttuk. Oh k?kâ, dünya varmış. Saray bu mu açığında garsona se ilendim: (Aman bana bir nargile!)... He-riı, yok demez mİ? O saniye tepem-den vurulmuşa döndüm. Yiyecek. İçecekten kus sütünden başkası bulunsun da nargile bulunmasın!.
Uzatmayalım, Heybeliadaya kendini dar atmış. Aşka gelip iç! pek çekti ya kıyıdaki gazinoların bîrinde nargileyi tellendirip, bir İki tek de çakıp son vapura güç yetişmiş.
Nargile, dilimize İranlIlardan girmiş. mürekkep bir kelimedir. (Ateş gülle) demek olan (nar gülle) den mİ. (ateş başlı) mânasına gelen (nar kelle) deri mİ, yoksa (ateş külâhlı) nın, (ateşdamlıı nın Acemce-1er 1. (nar kül eh) ve (nar kille) den mİ türediği belli değil
Büyük babamın süt kardeşi Babı seraskeri muhasebat dairesi kısmı sa-ni reisi bâlû rütbesi ricalinden Osman Rami bey merhum nargile tiryaki-lerındEndl. Evimizde Ona mahsus bir prırgile vardı. Her gelişinde selâ-munaleyküm derdem'z uşağına el çı'pardı:
‘— Aaaciff. nargülleml İhzar et!
İllâki Arif hazırhyacak. Âlânın âlâsı tömbeki cebindeki kutuda. Bir içimliğe ne kadarını ıslatıp lüleye koyacağını, üstüne ne miktar ateş konduracağını ancak o biliyor.
Dahası var: şişenin İçini, dışım ütülendi eliyle yıkayacak. İçilecek sudan, önce bir bardağa boşaltıp berraklığını, meselâ küpün dibinde azaldı mazaldıysa tortulanıp tortulanmadığını muayeneden sonra ?Ue-yr dolduracak.
Vehimli bir hazretti de. Nargile sırr ona mahsus, kapalı bir yerde saklı; fakat gelen gidenlerden biri gizilce kullan ı vermiştir, marpucun ucuna belki dudak değmiştir diye, pike yeleğinin cebindeki miniminicik bir elgara ağızlığına benzi yen gümüş zıvanayı, kehribanin deliğine geçirir, ondan sonra duman savururdu.
şan) yani nargile çekenler çoktu. Bilhassa kudemadan, efendiden lar arasında. Görmüş geçirmlşllk, pişkinlik, eski kurtluk dâvasında bulunan takım, hele dükkân tezgâh sahibi Uzunçarşılılar, yorgancılar sandıkçılar, terlikçllcr; kabzımallar, tulumba reisler!, kahvede bir Ifcl rahvana rasladılar mı hemen nargileleri getirtirlerdi.
Daha önceleri, Abdülâzia devrinde daha fazla İmiş. Küçücük bıyıklı, kıvır kıvır zülüflü ve perçemli mabeyinciler, hünkâr yaverleri beyler tüysüz lüssüz mirasyediler Çamlıca Millet bahçesinde, Kulediblnde PL-rmççlnin gazinosunda, Gedlkpaşada Güllü Agobun işlettiği (OsmanlI tiyatrosunun kıraathanesinde boyuna İkbal buyururlarmış.
40 yıl evvel, İstanbulda nargilesi meşhur yerler sayılıydı: Mahmutpa-§a mahkemesi İle Ayasofya camisi meydanlarındaki, Beyazıtta türbenin bitişiğindeki, Aksarayda Muratpaşa camisinin avlusundaki kahveler; Emlnününde Valide kıraathanesi. Köprünün Boğaziçi iskelelerinde Ll-gorun kıraathanesi; bir de Emlrgân-da Çınar altı.
Meşhur Fransız edibi ve romancısı Plcrre Lotl sefaret maiyetine memur (Vautour) İstasyon erinin süvarisi olarak burada bulunduğu demler, Emirgândak! bu Çınar altına sık sık gider, başında fes, nargile fokurdatır derlerdi.
Nargile tiryakisinin lülesinden el-gara yakmak, derhal cinlerini başına üşüştürür, çileden çıkarırdı.
Sanki ölmüşlerine sövülüp sayılmış. O anda ifrit kesilir:
— Bre dürzü, yanındaki masada duran ateşdam (pirinçten ateş mangaları) kör gözün görmüyor mu? diye girişerek ağzı açıp gözü yumar, ardından tezgâhtara haykırırdı:
____ Al şu mereti turfa oldu gitti. Yerine başkasını getir t _
Nargilede erbap kişiler acemi çaylakları. bir iki nefes çeker çekmez gıcığı tutup öksürmesinden şıppadak anlarlar, bu hal pek betlerine gider dillerini tutamazlardı:
— Bari üfleylver şunu, sen de kurtul, bu mübarek de elinden kurtulsun!
Malûm a, marpucundan lifleyince su yukarı fışkırır, lülenin mülenln canına okur.
Nargile şişesine kiraz, vişne, frenk üzümü taneleri koymak, fokurdatış-larda bunları zıp zıp oynatarak seyriyle hoşlanmak, gene erbabınca (lehvü lûap) sayılırdı. (Bir nargile içiş müddeti) vakit mlkyasiydi. Bir saat karşılığı olarak, kullanılırdı.
Aslı (tenbagû) olan tömbeki dediğimiz nesne, tütün cinsinden bir nebattır. O zamanın (Müşterekülmen-faa İnhisarı dühanı devleti ajiyyei OBmanlye) firmalı Reji İdaresinde ayrıca dairesi, kalemleri, memurları vardı
Nargile içmek, HlntUlerçe, İranlı-larca pek eski zamanlardanberi âdet edilmiş. Bize, komşumuz olan bu İkincilerden geçmiş. O kadar onlar hareı ki yüzlerce yıllık Karagöz fasıllarımızdan (Bahçe oyunu) nda, atlara binmiş olarak Şeyh Küşterl meydanına çıka gelen şalci Acem zenginlerinin ellerinde birer nargile bulunurdu. (Ferhatla şirin) oyununda Şirinin şah babasının hakeza.
Nargile sonraları Mısır, Tunus. Cezayir gibi Arap diyarlarına da yayılmış. Fakat onlardaki şekli btzlnıkl-lere benzemez, bambaşkadır. Arabesk varl, upuzun söbü gibi şeylerdir.
Suriyeliler arasında da revaç bulmuştur. Çocukluğumda Halep'te İken Naura, Babulfereç. Babünnasır kahvelerinde, salaş tiyatrolarında halktan ekserisi, hattâ hırlstlyanı, Yahu-dlsl boyuna nargile tellendlrtrlerdı. Paralı kimselerden bazıları da suyuna amber, misk, gül yağı filân kabilinden kokulu maddeler katar, o gibilere (muattar) adını takarlardı.
Fransızlar nargileye Plpe persan* (Acem çubuğu), Almanlar da Was-serpfelfe (sulu çubuk) deyip aradan çıkıyorlar.
Bizim çocukluğumuzda (nargileke-
OaEOiM DÜNYA EDEBİYATINA TOPLU BAKIŞLAR: 6
ALMAN EDEBİYATI
Doç. Dr. BÜRHANEDDİN BATIMAN
.Mtemlekellmlzde İlk defa basılan bu eserde başlangıçtan zamanımıza kadar AlAıan halk efsaneleri le klâsik, romantik, realist, natûrallst, sembolist ve ekspresyonist sanatkârların eser ve şahsiyetler! incelenmiştir. pinti. 20ü Kuruştur.
_»_REMZ1 KİTABEYİ ————ı
| Çengel . / nan so' { — Mu İlar olsun s meliyorlar
V-——
Çengelköy’ündeki yalı — Bir gece toplantısı — Üzerinde kuş sütü bulu- ( nan sofra — Pufla yataklı misafir odaları — Arif beyin uykusu kaçıyor | — Mum ışığında bestelen&h meşhur şarkı — İki mısra eksik — Eyvah- f lar olsun selâmlıkta yangın çıktı — $airle bestekâr, faşların üzerine çö- ) r — Arif bey saray kapısını göstererek oğluna ne diyor? — | Nesillere geçen bir sanat kabiliyeti f
8ERMET MUHTAR ALUS
Haftada bir gece zamanın en büyük bestekârları, musiki üstatları Çengelköyünde, rüsumat mektupçusu, şuaı-adan Sadi beyin meşhur yalısında toplanırlardı. Bu musiki toplantılarının başı bestekâr Arif beydi Sandallar yalının rıhtımına sıra sıra yanaşır ve her biri musiki tarihinde isimler bırakmış insanlar dışarı çıkardı. Bu sırada Sadi beyin yalısının büyük sofasında camlar açılmış, üzerinde Balkan kaşkavalına kadar her çeşit yiyecek bulunan sofralar kurulmuştur, Buradaki canfes kaplı küçük minderlerin üstünde türlü türlü sazlar istirahat etmekte...
Dünyanın en geniş ve eğlencenin en bol zamanı, insan hayatına hâkim olan tek bir şey var: Zevki,. Hemen hemen her şey buna göre ayar edilmiştir,
İşte yine şu sıra sıra rıhtıma yanaşan. sandallardan çıkan kimseler felekten nefis bir gece çalmağa karar vermişlerdir Çen-gelköyü sahilleri bu mehtaplı gecede yine sabahlara kadar en hisli nağmelerle tatlı tâtlı inliye-cektir.
Her’ zaman olduğu gibi o gece de yeniliyor, İçiliyor, sazlar çalınıyor, âhenkler yapılıyor.
Nihayet yatma zamanı geliyor, Misafirler için, pufla şiltelerin’yayılarak hazırlandığı odalara şamdanlar götürülüyor. Cibinlikler açılıyor. Hacı Arif beyin hemen hemen çocukluğundan beri hiç değişmeyen bir âdeti vardır: Yabancı olarak hiç kimse ile aynı odada yatamaz. Hattâ bir kedi ile dahi. Muhakkak yalnız yatacak.
Kendisinin bu âdetini bildikleri içn Sadi beyin yalısında denize bakan bir oda ayırmışlar.
Bundan evvelki gecelerde Arif bey dalgaların sesisi bir musiki, bir ninni gibi dinliyerek yavaş yavaş uykuya dalmaktadır,
Yukarıda ev sahibi Sadi beyin devrin kalem erbabından, şairlerinden olduğunu söylemiştik. Esasen Arif bey de en ziyade Sadi beyin şiirlerini bestelerdi. Yalıdaki toplantılar bu zevk birliği ve beraber çalışma vesilesiledir,
O gece Arif bey odasına çekildikten sonra uzun müddet uyu-yamıyor. Kendisini zorladıkça uykusu kaçıyor. Büsbütün uyu-yanuyacağmı anlayınca da kalkıp, cibinlikten çıkıyor ve mumu yakıyor.
Böyle vakitlerinde olduğu gibi ceketine yaklaşıyor. Her gün kendisine bestelemesi İçin muhtelif kimselerden 20 - 30 güfte verilmektedir. Arif bey de bunları cebine atmaktadır.
O gece ceplerindeki güfteleri tomar halinde çıkarıp şamdanın yanjna yığıyor, birer birer okumağa başlıyor. İçlerinden birini seçip, uykusu kaçmışken, sabaha kadar bestelemek niyetindedir. Hepsini okuyor, çoğunu gözü tutmuyor Yine ev sahibi Sadi beyin bir güftesini pek beğeniyor. Bu güzellerden bahseden ve içinde:
«Meğer karşılarında diz çöküp yalvarmak İsterler!.» mısraı bulunan meşhur şarkıdır.
Denize bakan odada mum ışığında Arif bey güzeller için nefis bir beste yapıyor, lâkin bir yere gelip takılıyor, tmkânı yok beste ilerlemiyor. Arif bey biraz daha tetkik edince, ince zevkile bu şiirin ikL mısra daha istediğini anlıyor. Güftenin bir yeni besteye ihtiyacı var Hacı Arif beye ilham gelmiş!,. Ne yapsın?.. Gece yansından sonra odanın
Arif beyin oğlu viyolonsel sanatkârı Cemil Arif içinde dört dönmeğe, aşağı yukarı dolaşmağa başlıyor.
Yatmasına imkân yok. Beste yürümüyor!, Muhakkak manzumeye bir beyit bulunacak .. Arif bey hemen şamdanı yakalıyor. Kendisi selâmlık kısmında bir odada yatmaktadır. Dışarı çıkıyor. Harem kapısına geliypr. Ve harem kapısını vurmağa başlıyor. Gece yansından iki saat sonra!.. Eski tâbirle kurt, kuş uyumuş. Herkes en derin uykuda olduğu İçin duyan çıkmıyor!. Arif bey daha kuvvetli, derken biraz daha kuvvetli vurmağa başlıyor.,
Nihayet «yüreği ağzına gelerek» harem dairesinde biri, baş kaJfa uyanıyor. Telâş İçinde selâmlık kapısına koşuyor Zira gecenin bu saatinde böyle bir şeyin vukuu yoktur.
Baş kalfa:
— Kim o?, diye bağırıyor.
Arif bey selâmlıktan cevap veriyor:
— Beyefendiyi istiyorum!..
Baş kalfa «Eyvaaaah.. Selâmlıkta yangın çıktı?..» diye litreye titreye:
— Başüstüne efendim!., cevabını veriyor,
Sadi beyi uyandıracaklar!,. Lâkin zavallının kalbi de var. Selâmlıkta yangın çıktığım bir anlarsa gitti gider. Esasen kendisi de daha henüz dalmış!
Nihayet en münasip tarzda Sadi beyi uyandırıyorlar:
— Sizi selâmlıktan İstiyorlar...
— Kim istiyor?.
— Arif bey!,.
Arif bey o derece temkinli bir insandır ki Sadi bey bunu işitince aynı hükmü veriyor:
— Mutlaka mühim bir şey var. Her halde yangın çıktı ., diyor.
Beyaz, İnce, geniş yazlık geceliğini savura savura selâmlık kapısına koşuyor. Kapıyı açınca Arif beyi bir elinde güftenin bulunduğu kâğıt, bir elinde şamdanla görüyor.
Arif bey mukaddemeye lüzum görmeden diyor ki:
— Senin güfteni bestelerken bir beyit eksik geldi. Muhakkak İki mısraa İhtiyaç var. Hemen, hemen şimdi bu beyti isterim... Derhal'

Eskilerin nezakeline, sanata hürmetlerine bakınız ki gece yansından iki saat sonra uyandırılan ve yangın var zannile selâmlığa heyecanlar içinde koşan Sadi bey büyük sanatkârın şu ilhandı anındaki teklifi karşısında yadırgadığım dahi hissettirmiyor. Gayet tabiî bir vaziyet karşısındaymış gibi:
— Peki efendim... Emredersiniz... diyor.
Bunun üzerine şamdanı taşların üstüne koyuyorlar. İkisi birden yere diz çöküyorlar Sadi bey manzumeyi okuyor. Hakikat ten iki mısra eksik buluyor.
Biri mumun bir tarafında, öteki öbür tarafında gölgeleri titrete titrete çalışmağa başlıyorlar. Sadi beyin o sıradaki vaziyeti de pek kolay olmasa gerek. Dolu bir mide ile yatmış, sıcakta ancak dalabilmiş ve heyecanla uyanmış, uyku sersemliği içinde, taşlığa çömelerek şiir yazmak’.. Lâkin Arif beyin ilhamı gelmiş, gözü bir şey görmüyor, O iki mısraı ilâve eelerken, kendisi de besteyi tamamlıyor.
Mum da sonuna yaklaşmaktadır. Yalnız güfte değil, ancak beste bittikten sonra Arif bey, Sadi beye:
— Senin uykun gelmiştir. Haydi git yatı,, diyor.
Kendisi de odasına çekiliyor. Yatıp uyuyor amma, Sadi beyde artık uyku nerede?. Sabahlıyor.
Ertesi gün kahvaltılarını edip, sabah kahvesini denize karşı bahçedeki çardakta İçerlerken Arif bey:
— Dün gece Sadi beyi biraz rahatsız ettim amma... Şu besteyi yaptım. Okuyayım... diyor.
Ve hakikaten bir şaheser çıkardığını da ispat ediyor. Sadi bey:
— Böyle bir besteye uykusuz bir gece değil, bütün bir sene uykusuz kalmak değer... diyor.
Bu değiştirilen, daha doğrusu İlâve edilen şiir:
«Çekilmezler güzeller âşıka ram olmadan amma Meğer karşılarında diz çökiip yalvarmak isterler» şarkısıdır.
Buna ilâve edilen mısralar arasmda:
«Sevenler, sevdiğinden lütuf umarsa durmasın varsın Huzurunda iki diz üstüne gelsin yalvarsın» Son olarak şu mısra konulmuştur;
«Mükâfatın alırlar yalvaranlar sim tenlerden..»
Bu hikâyeyi, on dokuzuncu asrın en meşhur bestekârlarından. Arif beyln_çalışma tarzından bir sahne olarak kaydediyoruz.
Şu kapıyı görüyor musun?.
Arif beyin ailesinde sanat kabiliyeti irsi bir haldeydi. Kendisi çok iyi dil bilen oğlunu ban-kaçı olarak yetiştirmek İstiyordu. O zamanlar ecnebi dili bilenler parmakla gösterilmekteydi. Lâkin buna rağmen oğlu Cemil kendisini tamamile musikiye verdi. Ve devrinin tanınmış viyolonsel sanatkârı oldu.
Babasının ısrarına rağmen Cemil saray konservatuvanna girmek İçin dayattı. Nihayet Arif bey onu aldı, götürdü. Lâkin saraya sokarken büyük demir kapıyı göstererek aynen şunları söyledi:
— Bu demir kapıyı görüyor musun oğlum?..
— Evet, gördüm baba...
— Ben bu kapıdan girdiğime de gireceğime de çok pişman oldum. Sen beni dinlemedin, Aynı
Yeni Lir vitamin
Anemiyi ve bu gibi hastalıkları tedavi ediyor
Birleşik Amerikada, «The Amerikan Cynamid Company» adlı bir kimya fabrikasının araştırma lâ bora tu varlarında tecrübelerde bulunan fen adamları son günlerde yeni bir vitamin keşfetmeğe muvaffak olmuşlardır, «Asit Folic» ismi verilen bu vitaminle anemi ve bu gibi diğer bir çok hastalıkların tedavi edileceği kuvvetle iimidedilmektedir.
B vitamini ailesine mensup olan «Asit Folic» in tebabette katı olarak hangi sahalarda istifade edileceği tesbit edilmek üzere bir çok ciddî inceleme ve tecrübelere girişilmiştir.
Bu vitamini keşfeden kumpanyanın kimyagerleri yaptıkları bir kaç iptidaî tecrübelerde cesaret verici başanlı neticeler elde etmişlerse de, büyük mikyasta tıbbî sahada yapılmağa başlanan,, incelemeler henüz katî surette^ itmam edilmemiş olduğundan bujr* vitaminin hangi hastalıklarda—] müessir bir ilâç olarak kullanıla-*/1 cağı hakkında müspet bir malû- q mat vermekten şimdilik çekin- _ inektedirler. q
B. A milli sıhhat enstitüsü-— lâboratuvarlannda yapılan tec- u_ rübelerde, bu yeni vitaminin kan (D ahenksizliğine müptelâ fareleri > çok kısa bir zaman zarfında katî (D surette tedavi ederek İyileştirdi-ği görülmüştür. M—
Amerikanın başlıca tıbbî ara tırma kaynaklarından sayılan Ar-O kansas üniversitesi lâboratuvar-"D lannda da, «Asit Folic» anemi O) ve mühim kan ahenksizliğine çjj müptelâ maymunlara tatbik (D edilmiş ve neticede hasta may-J1; munlar, bir kaç gün içinde ta-'*-' mamile iyileşmişlerdir. Gene aynı üniversitede, yapılan diğer bir tecrübede diarell, ülserli ve anemik maymunlara bir miktar «Asit Folic» enjekte edilmiş ve bunların da kısa bir müddet zarfında müptelâ oldukları hastalıklardan tamamile kurtuldukları görülmüştür.
Bu yeni vitamin üzerinde tecrübelerde bulunan mütehassıslar, «Asit Folic» vitamininin kan plâzmalarındaki proteini fazlalaştırdığım söylemektedirler.
Hayvanlar üzerinde mükemmel neticeler veren tecrübelerin, insanlar üzerinde de tatbik edilmesi hususunda lâzım gelen hazırlıklar sona ermiş ve bu tecrübelerin sonunda yeni vitaminin hangi hastalıklarda müessir bir İlâç olarak kullanılacağı anlaşılarak piyasaya çıkarılacaktır.
«Asit Folic» vitamini yeşillik ve yapraklardan istihsal edilmektedir. İsminin hilâfına asitlerle hiç bir İlgisi buiunmavan Asit Folic*vitamini, tadı olmı-yan, geç eriyen san bir tozdan ibarettir.
Cvnamid kimya fabrikasının Bonud Brook, New Jerseydekl lâboratuvarlannda etüt ve tecrübelerde bulunan mütehassıs kimyagerler, san toz halindek’ bu vitamini elde etmek ic ** +'”*’ 6 sene emek sarfetmislerdir



K AKŞAM S
Abone bedeli
Türkiye
Ecnt O)
280(1 kuruş 6400 kuruş
1500 » 2900 •
£00 » 1600 •
tebdili için elli kuruşluk
Senelik
6 Aybu
3 Aylık
Adres „„„
pul gönderilmelidir Aksi takdirde adres de gittirilmez.
Telefonlarımız Başmuharrir: 2O5B5
Yazi İşleri! 20765 - îdare: 20681 Miidür: 20497
Şaban 25 — Hızır 91 imsak Güne? öğle tkhıdi Ak YuLsı E 7.36 0.36 4-57 8.51 12.00 1-47 V 3.59 5-59 13.20 17.13 20.22 22.11
İdarehane Babıâll civarı
AcımUSluR SoKaK N^13
yapıyorsun,,. Allah yardımcın olsun...
Oğlu Cemil zamanının kuvvetli viyolonsel sanatkârı olduğu gibi onun küçük oğlu, yani Arif beyin torunu sayın Abdülhalik Denker de Cemil beyin yolunu muvaffakiyetle takibetti. Ve yalnız musikinin ameliyatile değil, nazalryatüe de meşgul oldu.
Görülüyor ki Arif beydeki sanat kudreti arkasından gelen.nesilleri sürükliyecek derecede kuvvetli ve bol biç mer.badır.
Hikmet Feridun Es
Bahlfe 8
4 Ağustos 1945
«Akşam»Tenis kupası
HER AKŞAM BİR HİKÂYE
sabırsızlık lçlnd» bekledi. NihMr*4 genç bir fidan), kapının öûÜntkn gir> çorken - eslendi:

Genç juz telâşlı idi. Mutbakta oradan oraya koşuyor, patlıcanları Ayşekadın fasulyelerinin İçine karıştırıyor, siyah, saplı bıçağı bulamıyor, tuz paketini açamıyordu. Bu kadar telâşın da mühim bir sebebi Zira Berrak İlk defa yemek pişirecekti. Bir genç kız için do bu tarihi bir hâdise İdi. Hem de netli türlü» pişirecekti, öyle bir türlü kİ içinde patlıcan, fasulye, kabak, domatesten maada dolmalık bibere kadar bütün yaz sebzeleri vardı. Annesinin bugün pek ehemmiyetli ve ânl bir İşi çıkmıştı. Her zaman yemeklerini pişiren kadın da bu yeni eve, sayfiyeye, uzak diye gelmemişti. Annesi evden çıkarken Berrak:
____Hiç merak etme... Sona öyle bir yemek pişireceğim kİ parmaklarını da beraber yiyeceksin anne... dedi.
Tecrübeli kadın bunu gülerek karşıladı : .
— Eyvahiar olsun... Senin yemeğine kaldı İsek hnllnjlz haraptır. Ben gene gelirken biraz beyaz peynir alayım...
İşte şimdi Berrak bu İddialı sözleri İçin annesine mahçup olmak İstemiyordu.
Sebzelerin hepsini ayıkladı. Bu esnada manikürlü ellerinden birinin parmağı da hafifçe kesildi. Bıçağı attı. Canı acıdığı için bir müddet:
— Allah canını alsın!. dly0 sonsuz bir bedbahtlık içinde ağladı. Sonra elini bağlaçlı. Ve hiç bir şey olmamış gibi, btraz evvel ağlıyan o değilmiş gibi sebzeleri tencereye yerleştirdi, vo havagazı ocağının üstüne koydu. Havagazı musluğunu açtı... Eyvahiar olsun kibrit??.. Kibrit yolcl.. Gaz o-oağuıın başında bLr sürü boş klbr't kutusu vardı. Lâkin bir tek kibrit bulmak kabil değil...
Berrak evin fclnde dört dönmeğe başladı. Lâkin kibritlerin kökün» tankl kibrit suyu ekilmişti. Koca evde bir çöp yanmamış kibrit çıkmadı. Berrak, her zaman kendisini tenkit eden annesinin aleyhinde söylemeğe fırsat bulmuştu:
— Bir de «en mükemmel ev kadınıyım!» der... Evlnda bir tek kibrit yok!. Bana kabahatleri bulup durur, ben bir ev açayım da gelsin görsün inşallah!.
Lâkin şimdi ne olacaktı?. Bu tenha sayfiyenin tek dükkânı, küçük bir dolap gibi olan yer bugün kapalı idi. Oranın sahibi Salih öteberi almak üzere İstanbula inmişti. Ancak dükkânını akşam üzeri açardı. Sayfiyeye yeni taşınmışlardı. Daha görüşmeğe vakit bulamadıkları komşularından çat çat kapı kibrit İstemek pek tuhaf olacaktı. Zaten evin civarında başka köşk filan da yoktu. O hâlde?.. Fakat yemek pişmeden de olmazdı. Annesine o kadar caka satmıştı ki.. Vakıa evde bir kibrit olmaması onun kabahati İdi ama ne yapıp yapıp Berrak şu yemeği pişirecekti. Ahdetmişti bir kere!.. Henüz kurtulamadığı çocukluğunun verdiği pratik bir kararla:
— Ne olur?. Sokak kapısına çıkar, birisinden tek bir kibrit isterim!., dedi.
Tuhaf işte, komşulardan, tanıdık olduğu için tek kibrit istemeğe utanıyordu da. yabancılardan utanmıyordu.
Nihayet kapıya çıktL> Lâkin ne tenha yol. Ne gelen var, ne geçen...
Bir aralık ihtiyar, hamal kılıklı bir adam geçti. Biraz İlerideki gölgeye oturdu. Ve kocaman tabakasından bir sarma sigara çıkardı. Kocaman bıyıklarının arasından ağzını bularak Blgarayı dudaklarına yerleştirdi. Bundan âlâ fırsat olamazdı. Berrak ondan bir kibrit İstemeğe hazırlanırken edam seslendi:
— Kızım bir ateşin var mı?.. Sigara almışım, kibrit almamışım...
Genç kız onun bu sözü karşısında kahkahalarla güldü. Hayretler İçinde kalan adama işi anlattı. İhtiyar:
— Sende de talih yok. bende de... diyerek uzaklaştı. /
Berrak 10 dakika daha büyük, bir
(Midi.
— AKederstnla, bte kibritini» vm* mı?..
Adam güldüı
— Kibritim yok-. Fakat çakmak kullanırımı.. Lâzımsa... Buyrunuzl.
Böyle söyilyerek cebinden şık bir altın çakmak çıkarmıştı. Beırak:
— Bir dakika alzt bokleteceğün... diyerek çakmağı aldı. Mutfağa koştu. Fakat epey sonra telâşlı Beldi:
— Yakam adimi.. Çok karışık bir makineI.. dedi.
Erkek gülerek çakmağı alevledl ve Bcrrak’a uzattı. Genç kjx gitti ve bu sefer memnun döndü:
— çok, çok teşekkür ederim., dedi. Adam çakmağı aldı. Gülerek uzak-»
laştı, 50 - 80 metre gitmemişti kİ arkasından:
— Beyefendi... Beyefendi... diye ses-lenUdlğtnl duydu. Genç kız nğlıya-cak kadar mahzundu. Ah bu havagazı!.. Ocak sönmüştü. Çakmnğı bir kere daha rica edecekti.
Adam:
— Hvogazı İyi işlemiyor. Yine sönebilir. Buyrunuz size çakmağı bırakayım. Akşama alırım!.. Kullanmasını öğrendiniz ya...
Berrak:
— öyle şey olur mu... Bize lâzımdır... diye reddedecek oldu, Fakat adam dinlemedi.
Evin büyükleri döndükleri zaman masanın üstünde lılç tanımadıkları bir altın çakmak görünce pek şaşırdılar. Yemeğe gelince!.- Elli türlünün dibi tutmuştu!.. Kabaklar yanmıştı. Etleri pastırma iribl kurumuştu.
Zira Berrak son derece düşünceli idi- Dalıp dabp gidiyordu.
Altın çaMmağlin sahibini düşünüyordu. Adam o gün deftU de ertesi günü çakmağı aldı. Her halde komşu olacaktı. Berrak bir kere de onu W-purda gördü. Genç erkek ............*
oturdu ve sordu:
_ Kibrit iâzlm 0»?..
Gülüştüler. Şimdi onlar pek dostturlar. şeytan kulağına kurşuni. Bu-lunmıynn kibrit çöpü belki d» çöplerini çatacak!.. Kim bilir,.
(Bir yıldız)
yanına
BULMACA
AT YARIŞLARI
Haftanın proğram ve tahminleri, hakem meselesinin ıslâhı kararlaştırıldı
Fenerbahçe - Galatasaray tenis takımlarının iştirakile yapılacak bu enteresam maçlara yarın sabah Moda’da saat 9 da başlanıyor
Yazan: CELÂL ULUÖ
Soldan sağa ve yuakrıdan aşağı:
1 — Değişken
2 — Müteessir olan - Başına «Y» gelir» ar sİ anın ensesinde biter
3 — Bir nevi silâh yapma v« kullanma sanatı.
4 — İnce kalbur - Bir edat.
5 — Hekimin başı - Tersi hekimin yaptığı iştir,
6 — Bir nevi tuzlu balık.
7 — Ağırlayan.
8 — Çocuk - Küçük ırmak.
9 — Tersi toprağa Berilmiş t ir.
10 — Tersi İnhisar demektir - 1 sorgu.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — İstakoz, Şu, 2 — Salt, Vehim. 3 — TltLzadam, 4 — AU, Eleman, 5 — Zevallle, a — ovala, Eliz, 7 — Zedeleme, 8 — Hamilelik, 0 — Şimali, İse, 10 — Um, Nezaket.
Bir
Yarışlardan bir
İstanbul yarışlarının beşinci hafta koşularına yarın VeUefendl çayırında devam edilecektir. Bu lıaf-takı koşu husus! muhasebeye alt olduğundan İkramiye mlktaruıın azlı- ı ğını göz önünde tutan at sahiplerinden bazıları atlarını bir hafta istirahat ettirmeyi de düyşünerek yarışlara İştirakten kaçındıklarından ( müsabakalar az atın iştirakile yapı-lac aktır.
Son zamanlarda çok geniş mlk-yasta alâka gören koşuların hakem- : lerin idaresizliği yüzünden karışık cereyan ettiğini ve güzide bir kalabalığın doldurmağa başladığı Vellc-feııdl çayırında zaşnan, zaman bu yüzden zabıtanın müdahalesini bile lcabcttirecek hâdiselere sebebiyet verildiğine İşaret etmiştir.
Nitekim geçen haftaki yarışlarda zuhur eden son anlaşamamadık dolayısıyla binlerce kişinin protestosu, hem biraz hava almak ve hem de yarışları tafcibederek heyecan duymak ■ için çayırı dolduranlar arasında çok fena bir İntiba bırakmış olacak kİ : «at yarışlarında hakim meselesi» günün mevzuu olarak bütün hafta devam etmiştir.
İdare komitesi tarafından titiz : davranılarak esaslı bir şekilde tetkik edilen bu meselenin hal yoluna doğru gittiği anlaşılmaktadır. Bu arada hareket hakeminin vazifesinden istifa ettiği haber alınmıştır
Ayrıca ılslah encümeninin hakem İşini düzene koymağa karar verdiğini ve vakit geçirmeden İcraata başladığını görmekle memnunluk duymaktayız. Haftanın program ve tahminleri:
BİRİNCİ KOŞU
İki yaşında yeril saf kan İngiliz erkek ve dişi taylara mahsus olup İkramiyesi 300 lira, mesafesi 1ÎD0 metredir. Koşuya: 1 — Bürücü( 54, 2 — Çukurova 54. 3 — Zigfrit 54 kilo He İştirak etmektedir. Koşunun Kıra Mehmet ahırına ait Çukurova İle Bürllcükten birisi tarafından kazanılması normaldir.
İKİNCİ KOŞU
Üç ve daha yukarı yaşta saf kan Ingiliz «t ve kısraklarına mahsus olup ikramiyesi 325 Hra, mesafesi 1800 metredir. Koşuya: t — Destegül , 83. 2 — Diken 81. 3 — Elanvltal 57, ,
4 — Bugün 55 kilo ile İştirak etmektedir. Son zamanlarda güzel koşular , çıkaran Diken yarışın favorisi ol- : makla beraber hafif kilo İle koşan Elartvltalln kendisine kuvvetli rakip olduğuna işaret etmek lâzımdır
ÜÇÜNCÜ KOŞU
Üç yaşında saf kan Arap erkek vö dişi taylara mahsus olup ikramiyesi 250 lira, mesafesi 1400 metredir. Koşuya: 1 — Venüs 575. 2 — Nurcan 56.5, 3 — Kovboy 53. 4 — Mılhflç 53, [
5 — Dikmen Kızı 61.5, 6 — İnci 51.5 kilo İle iştirak etmektedir. Geçtn hafta muvaffakiyetli bir yarışla
■ enstantane
Yuııtu geride bırakan Venüs ile Kovboy gene favori vaziyette görülmektedir. Fakat Nurcanın koşusunu da göz önünde tutarak İhmal etmenin doğru olamıyacnğı kanaatindeyiz.
DÖRDÜNCÜ KOŞU
üç ve yukarı yaşta yarım kan İngiliz at ve kısraklarına mahsus handikap olup ikramiyesi 250 lira, mesafesi 2000 metredir. Koşuya: 1 — Ferahnâk 65, 2 — Burgaz 59. * Ğebareftar 55, 4 —Nerlmnn 54, 5 — Güven 50 kilo He İştirak etmektedir. Koşunun favorisi Burgazdır. Fakat Abdürrahman Tüter ahırına alt Fe-rahnûk ile Scbareftar koşuyu Bur-gazın elinden almaya çok çalışacaklardır. Bakalım bunda ne dereceye kadar muvaffak o acaklar.
BEŞİNCİ KOŞU
Dört ve yukarı yaşta saf kan Arap at ve kısraklarına mahsus hendıkap olup İkramiyesi 225 lira, mesafesi 2200 metredir. Koşuya: 1 — Tarzan 69 2 — Çağlayan 60, 3 — Yılmaz Ruşen 59, 4 — Güzel Bursa 55. 5 — Bora 53, 0 — Ankara 51 kilo He İştirak etmektedir. İki haftadır birlbiri peşine güzel koşular çıkararak birincilik alan Çağlayanın tam formunda olduğunu göz önünde tutarak gene favori görmekteyiz. Kendisine Yılmaz Ruşen ile Tarzan rakiptir.
Bahsi müşterekler:
3 —
5 İnci koşu-
İk»;ı bahis: 2 - 3 - 4 -
1 arda dır.
Çifte bahis: 3 ve 4 üncü koşular arasındadır.
Üçlü bahis: 3 arasındadır.
- 4 -
9 İnci koşular
ŞAZI TEZCAN
Kürek teşvik yarışları
Su sporları ajanlığının faaallyeî programına göre tanzim edilen kürek teşvik yarışlarının İkincisi yarın Ta-jabahçe ile Beykoz arasındaki sahilde 2 bin metrelik mesafe üzerinde yapılacaktır. Bayanlar, kıdemsizler ve kıdemliler olmak üzere Üç seri sporcunun İştirak edeceği bu müsabakalarda bllhas.'îa Galatasaray İle Taksim kulüplerine mensup kürekçilerin çekişeceği söylenmektedir Sçm zamanlarda çalışmalarına hız veren Beykozlularin da bu müsabakalarda ly! bir derece alacakları ümidedil-mektedlr.
KARDOL
Çarpınıtları ve asabı baş dönmelerini derhal keser»
Her eczanede bulunur.
Galatasaray ve Fenerbahçe kulüplerinin tenis takımları İlk defa olarak yarın sabah karşüaşıyor. Yıllardan beri hemen hemen her spot da birbirlerine rakip dan bu kıymetli iki kulübümüz ’enJıçllerlnln, karşılaşacaklarından dolayı büyük bir memnunluk İçindeyiz. Bundan 25 yıl evvel memleketimizde ilk defa tenis oynı-yan Tevfik Taşçı, Zeki Sporel, 3alt Clhanoği’i, Galip (merhum' E Oha-nesyan gibi eski as Fenerli tenisçiler Türklyedeki tenls'ln hiç şüphesiz bâ-nUeridir. Fenerbahçe kulübümüz bu eski tenis yıldjzlarmndaa senra yurda çok Kıymetli ve yüksek klâsta te nlsçiler yetiştirmiştir. Bunlar arasında en başta Balkanlarda müteaddit şampiyonluklar kazanan Suat - Sedat ve Şlrinyan gelirler.
Bunlardan sonra Fenerbahçede yetişen klas tenisçilerimiz arasında, Mehmet Karakaş, İbrahim Cimco’:. E. Arnûtage, Melih Kut&y vardır Fe-nerbahçede bunlardan "aşka birçiK genç re kabiliyetli tenisçiler de yetişmiş te yetişmekte bulunmuştur.
Galatasaray kulübümüz de eskiden tenise ıcarşt hiç bir rağbet yoktu. Fakat son orrktiç yıldanbcn bilhassa Galatasaray lisesinden yetişen genç sarı KirmmiUar eski Galatasaray'ı ağabeylerde olrleşerek bir tenis takımı çıkarmağa çalışmışlar ve muvaffak da olmuşlardır. Sarı kırmızılı gençleri bu başarılarından dolayı tebrik ederiz. GalatasaraylIların diğer sporlara olduğu gibi tenise de önem verdiğini görünce memleket tenisi namına îonsuz bir memnunluk İçinde kalıyoruz. Duyduğumuza göre, sarı kırmızılı idareciler Mecidiyeköyünde-kİ statlaunuı yanına tenis korttan yaptıracaklardır.
GalatasaraylIların en eckı tenisçisi olarak en başta Vedat Aout gelir Bu kıymetli sporcumuz yıllarca G.S. 1 cı takımındı futbol oynamış, atletizmde birçok şampiyonluklar almış ve yürüyüş, dağcılık sporlarında da nam kazanmıştır. Bu dürüst ve çalışkan İdareclın'ze genç san kırmu ıhlardan Beliğ Beler, tvat Nemli. Pehbut, Ra-fael. Sazan Gürel. Mustafa Gençsoy (futbolcu» gibi tenisçiler katılmışlar ve kuvvetli otr takım teşkil etmişlerdir. Her İdi kulübümüze vapacaklan bu güzel karşılaşmada başarılar dileriz.
Sayın Akşam gazetesine de. terüs'e gösterdiği bu büyük alâkadan dolayı bütün tenisçiler namına ne kadar teşekkür ’tsek. azdır.
tir. Feneroahçell tenisçilerin takınuS şu şekHdedir (/)
Fehmi KVJİ. Melih Kalay. Suatfej Baykurt, 8uat Subay, Krls üncü, Ce-x' lâsin Luv, Muslih Tunca, Zeki Sporel, Sait S. Cihanoğiu ve Celâl Uluğ. (D
Sarı kırmızdılar da, Beliğ Beler 0 Vedat AbT., Huat Nemli, Suzan Gürel,vt Behbut Clvınşir, Rafaeı. Mustafa ve*^ Raslh'dea liıa-ettlr. _q
■o
Fenerbahçe ve Galatasaray tenis 0 karşılaşması organizasyon komltesin-İg
0
Akşan Kupası tenis maçlarına s'yT recek olan t v'ün tenisçilerin 5. 8. 945V*/ pazar sabahı saat tam 9 da Moda Deniz kulübü kortlarında eşyalarlle birlikte hasır bulunmaları ehemmiyetle bildir uiı.
Vapur Köprüden saat 8 oealr.

Ankaralı güreşçilerin şehrimizde yaptığı maçlar
AnkaralI güreşçilerin şehrimizde bulunmasından istifade edilerek İstanbul güreş şampiyonu Kasımpa-a kulübünün tertibe* tiğl güreş müsabakaları perşembe anşamı Kasımpa-şada yapılmıştır. Müsabakaların yapılacağı mahal evve’den ilân edildi gl cihetle cumartesi günü yüz kışı önünde yapılan Ankara - İstanbul karşılasmalariyle kıyas kabul etml-yecek derecede büyük bir kalabalık önünde cereyan eden müsabakalar çok alâkalı ve heyecanlı geçmiş ve şu neticeler alınmıştır:
66 kiloda Kasımpaşadan Ahmet Ankaradan Ntyazlye tuşla,
61 kiloda Kasımpaşadan Oktav Ankaradan Ömere tuşla,
66 kiloda Kasımpaşadan Gazanfer Ankaradan Nuriye sayı ile.
72 kiloda Ankaradan Celâl Kasım paşadan Kandemlre sayı İle.
79 kiloda Ankaradan Yaşar sımpaşadan Kâzıma sayı ile.
87 kiloda Kasımpaşadan Rıa» karadan Mahmuda tıışîa galip gelmişler ve bu suretle
sımpEvalılar İstanbul şampiyonluğu na lâyık bir başarı elde ederek 4 gibi kıymetli bir netice ile mfisıba-kaları kazanmışlardır
I
I Fenerbahçe ve Galatasaray tenis karşılaşmazında 11 maç yapılacaktır. I
Bunlarda 7 maç tek, 4 maç da çift-
Ka-
ATI'
Ka-
Gün Doğmadan Paris
EDEBİ ROMAN
Yazan: Louis Bromfield Tercüme eden: Vâ . Nû ——" — Tefrika No, 20 ı
Buraya yarışlar için sık sık gelmişti. Ahırları biliyordu. Belki de tanıdığı antrenörlerden yahut da jokeylerden birine, talih onu rastlatır.
Yollar, şüphesiz sabahın pek erken bir saati olmasından dolayı, yahut da İhtimal uzaktan İki kere gördüğü Alman devrlyeslnden ötürü boştu.
şehirde dar yan sokaklara saptı. Şuraya buraya bir bomba düşmüş bir evi yahut, bir ahırı harabetmlştl. Bir yerde yüksek bir duvar yolun üzerine yıkılıp perişan bahçenin ortasında evin içinin hieapsızca teşhir edilmesine sebebolmuştu, Chantilly'nin bombardımanı sadece yıkmak gibi mücrimce bir arzu İle yapılmıştı. Zira burada yalnız şato, yazlık evler, atlar ve yarış meydanı vardı. Almanlar aleyhine bir daha ateş püskürdü. Açık bir kapının önünden geçtiği sırada büyük bir avluda ateş yakan kırmızı saçlı bir kadın gördü Büyük kapının karşısında, sıvalı, basit bir ev vardı. Avlunun İki yanında da boş «hırlar. Kapıları açılmış, atlar dağılmıştı. Nlcky. İçeriye atıldı. Büyük kapıyı ardı «ıra kapadı. Kapı gıcırda-
yınca, kadın, o tarafa doğTu baktı; delikanlıyı görünce bir feryat kopardı.
Yatarak hikâyesini anlattığı sırada, Roxle, bir kere bile sözünü kesmeksl-zln onu dinledi. Yanık tenli, zeki yüzüne bakıyor, bu alnın arkasında, Nlcky’nln ruhunun derlnUğlnde, kendinin asla giremediği bu gizil kısımda neler cereyan ettiğini dalgın dalgın düşünüyordu. Erkeğe dair ne biliyorsa. sırf satha alt, cazip, eğlenceli, şefkatli, devamsız, sevimli vo hararetli şeylerdi. Onların altında, erkeğin ruhunda bulunup Nlcky*ye kendi hüviyetiymiş kanaatini veren cihetlere genç kız asla temas edememişti. Karşısındakini dinlediği sırada^ Rojde, kabahatin sırf erkeğe alt olmadığını anladı. Bizzat kendi de zaman zaman Nlcky saklıyan maske kadar parlak ve cazip bir maske takınmıyor muydu? Şıı kanaate geldi kİ, her ikisi da hakiki hüviyetler! olan derunl şefkatlerine karşı nefislerini korumak İçin senelerce müddet bu parlak ve katı sathı yaratmışlardı. Bu hal, o kadar
uzun müddet içinde yaşadıkları cihanın tesiriyle böyle olmuştu. Bir gurur vardı kİ, hassasiyeti, slnlkllğln ve alaycılığın kalkanı He himaye edilmek gerek; ve bir muhabbet vardı kİ, muhabbetlerin ve devamlı sadakatlerin hattâ aşkın mutat olmadıkları bu cihanda ıstırap çekmemesi gerek. Genç kız biliyordu kİ. bozan, İnsanın kendini haydut gibi İdare etmesi, ser ve aldatıcı olması lâzım, Ancak böylelikle başın üstünde bir dam muhafaza edilir; ve karın aç kalmaz. Nlcky, t&hsllslz, alleslz ve milliyetsiz olduğu İçin her kime karşı olursa olsun, her neye karşı olursa olsun bağsız da sayılabilirdi; fakat genç kız bunun doğru olmadığını biliyordu. Erkeğin ruhunun derinliğinde, sıcak, neşeli, muhabbeti! hattâ İhtimal sadakatli bir şey vardı. Lâkin o noktaya varmanın İmkânı yok. Bununla beraber o nokta mevcut; genç kız, bundan emin. Aksi takdirde, delikanlı onun hayatında bu yaptığı değişikliği yapamazdı.
Şüphesiz kİ, Rojle, ona şöyle diyebilirdi:
«— Haydi bakalım dostum, şu maskeleri. şu alayları, şu kahkahaları bırakalım artık. -Kendi kendimiz olalım. Bütün bu koruyucu zırhları atalım. Kendi kendimizi hakikaten tanıyalım. Bu cidden daha İyi olur. Şimdi nemiz varsa fevkalâdedir; fakat sathidir, devam edemez. şu veya
bu şekilde birbirimizi tanımamız, ne olduğumuzu bilmemiz vc niçin seviştiğimizi anlamamız lâzım.»
Lâkin, genç kıa bunu da yapamazdı. Zira bu şekil, mümkün bile olsa öyle ıstıraplıydı kİ, öldüren bir şifa olabilirdi. Kız, biliyordu kl erkek, tıpkı kendi gibi ıstırap çekmiş, inkisarlara uğramış ve bundan dolayı da kapanmış yaraların himayesi altındaydı. Şayet bir gün nasip olursa, şayet bir gün erkeğin ruhuna nüfuz ederse, bunun, büyük bir halle neticesinde, yahut da öyle şiddetli bir trajediyi takiben vukua gelmesi lâzımdı kl, birbirlerini, o anda çıplak görsünler; ve benliklerinden olmıyan ne varsa, heplslnden soyunmuş bulsunlar.
Maceraları tesadüfen başlamıştı. Birbirlerini, cazip, eğlenceli, sevimli bulmuşlardı. Fakat yavaş yavaş bu iş derinlik kesbettt. Kız, bunun farkına vardı ve korktu. İnsiyaklarının kendisini yanıltmasından çekiniyordu. Ya, Nlcky, sihirden, güzellikten ve slnik-llkten lbareste: koruyucu zırhın altında ihtimal hiç bir şey yoktu.
c— İhtimal yeniden aptal mevklino glrlyorumdur, diye düşündü.
Fakat bu sefer aptal mevkiine düşmekten büyük bir zevk duyuyordu.
Sonra, gene, erkeğin, ateş yakan kırmızı saçlı kadından bahsettiğini duydu; ve ilk defa olarak sözünü kesti.
— Güzel miydi?
Nlcky güldü: başının altından kolunu çekerek yan yattı. Kıza dokunup dedi ki:
— Ne oldu? Kıskanıyor musun?
Roxle:
«— İşle, yeniden kabuk! — diye düşündü. — Profesyonel eda!»
Nlcky’nln sözlerindeki bayağılık, karanlık ve nizamsız mazisini canlandırmıştı.
Kadın:
— Hayır. — diye cevap verdi. — Bunu sırf merak yüzünden soruyorum.
— Öyleyse, ne genç, nede güzeldi. Hoş saçları vardı amma yüzü çil İçindeydi. Olgun yaştaydı ve çok şişmandı.
Roxle onu dinlerken sözlerinden şüphe edlyoTdu.
Erkek:
— Kendisini bana vermeğe razı olmaz değildi amma, fırsat yoktu.
Anlattı kl. kadın evvelâ korkmuş. Kahve pişirmek İçin ateşi dışarda yakıyormuş. Zira gazhane bombardıman edilmiş; ve onun sobası da sade gaz yakarmış. Erkek kırmızı saçlı kadına hikâyesini anlatınca, kadın artık çekinmez olmuştu: hiç değilse ondan korkmamış. Bilâkis, ihtiyatı ele alıp demiş kl:
— Pekâlâ, burada saklanabilirsiniz. Fakat evde. Kapılardan biri clreblllr.
1 yahut duvarların üstünden bakabilir.
Meğer, kadın ahaliden bir çoğu He birlikte kaçmış İmiş. Fakat, atların aç ve susuz kaldığı aklına gelince dönmüş. Kocası askermiş, seyisler de gitmişler. On İki at varmış. Lâkin dönüşünde. Almanlar gelmişlermiş bile, ahırlar da boşalmışmış. Kadın yarı Fransız yarı İrlandalIymış. Fran-Saya gelmiş bir İrlandalI Antrenörün kızıymış.
Nlc, lılkâyeslne devam ederken birdenbire Roxle'ye baktı; geni? bir tebessümle:
— Beni pek beğendi. Hemen bana abayı yaktı.
Roxle:
— Evet, öyledir, —diye cevap verdi.— Kadınların sana baktıklarını görmüşümdür. Sana ne gözlerle bakarlar. pisler. Kadın oluşumdan utanırım. Hlk¥c devam et,
Söyliyecek fazla bir şey kalmanuştt Banyosunu yapmış, diğer bir zevcin usturası He traş olmuş; sonra, kadın,, ona, vücuduna hiç uymıyan sakil renkli ekose kostümü vermiş Başına epey uyan melon şapkayı da vermiş. Gecenin bastırması üzerine, delikanlı, şimal demiryollarının raylarım taklbederek Paris İstikametinde yola çıkmış. Bu en kısa ve en tehlikesiz yola benzlyormuş.
(AtıCusi var.
4 Ağustos U —
AKSAM
Sabite 7
îTanhtm S®hof@Derj
Hâlet efendi Paris’te
İstanbul Halkevleri
Hâlet efendi 1803 senesinde sefaretle Paris'e vardığı sıralarda Fransa başkonsülü Napolyon Mısır seferindeki muvaffakıyetsizliğlnl daha hazmetmemiş olduğu İçin kızgınlığından bu OsınanU elçisine yüz vermemişti. Hâlet efendi Paris’le şah-Diıa önem verdirecek bir mevki kazanamamış, elçiliği sönük geçmiş, aııcak kendisinin siyasî meselelerle ülfet ve ünslyet eylemesine medar olmuştu.
Onun üç buçuk seneye varan sefareti müddetinde Babıâli İle muhabereleri, Fransız ricali İle seyrek müzakere ve münakaşaları haricinde gördüğü müspet İş Marsilya'da bir Osmanhğı konsolosluğu ihdas etmekten ibaret kalmış, bu konsolosluğa da Malsiiya'da Hoca İskerletin yeğeni Andon’u — Andrea Jüstlniaııi-yi — tâyin ettirmişti-
Hâlet efendi ou memuriyeti esnâ-eında Fransız hükümeti ve hükümet ricali hakkında hiç de iyi fikir edin-memlştl. Yazılarında bu rkai .ıak-kında (İt derneği» gibi ağır kelimeler kullanıyor.
Talleyrand’ı ocakzade ve âkil buluyor ise de .Papaz bozunt :nı» olduğu için (devletler arasında cari usulde yabandır ve gayet haindir ) diyor. O Paris'te Babıâli şivesini ve nezaketini arıyor ve bulamadığı İçin Fran-Ba hükümetini ve ricalini beğenmiyordu.
Fransız matbuatını da (kendi kârlarını terviç İçin nâsın kulağını doldurmak isterleri diye tasvir ediyordu
Hâlet efendinin İstanbul'daki dostları ve h&mileri ıslahat ve yenilik taraflısı değillerdi. O da bu partinin hoşuna gitmek istiyor, bunların kendi hakkında besle Jık'eri itimat ve teveccühü takviye eylemeği düşünüyor. yazılarında onların FtenkUr ve Fiıngistan ahvali, Garbın yenilik-Itri aleyhinde besledikleri h’s ve fikirleri okşuyordu. Napolyon OsmanlI dıvletlle dostane münasebetleri kuvvetlendirmek, böylece Ingiltere İle arasını açacağı BabIâli’yi Rusya ile de bozuşt*. rmağa çalışıyordu. Fakat Babıâli bir türlü ^atî b- meslek tutamıyordu. Napo'.yon’un Hân ettiği ipmaratu.-.ı.ğunu tasdikte Babı&Ilce gösterilen tereddüt nihayet Fransız erlisinin İs’anbul'u terket-mesine sebep olmuştu. Napolyon nez-f-incie memuriyetinin ilk günlerinden beri zaten büyük itibarı bulımmıyan Eâiet efendi bu tasdik mes-leşinde kendi lehine bir İş gcremedığl için na; annda büsbütün kıymet**n düşmüştü.
Bunun üzerine Hâ'eı efendinin Paris te durumu pek güçleşmişti. Hattâ bir aralık Fransız ricali OsmanlI elçinin Paris'te mavcudlyetinl bit» tanımak istemediler; Hâidt efendi mu-tad siyasi toplantılara ve Napolyo-nun yaptırdığı haftalık geçit resim-İvin de hazır bulunmağa davet edilmedi.
Hâlet efendi gördüğü bu soğuk mu ameleleri Babıâllye bildirmekten çekiniyor, sıkıntı İçinde durumun düzelmesine İntizar edivordu. Nupolyo-nün Avrupa'da dûşman'anna karşı kazandığı galebeler BabIâli’yi nihayet İmparator finvanmı tanımağa «'•ketti.
Hâlet efendi Parlste mukim iken Fransanm nüfuz ve kudretinden İstifade m aksadl le ve Napolyonun imparatorluğunu tebrik memurlyetl-le ricalden Seyit Abdürrahman Muhip efendi de 1220 senesinde nişancı p&yestie Napolyon nezdlne fevkalâde büyük elçi nasbedlldl. fil
Sultan Selim Fransa ile bir ittifak akdine de meyletmişti Bu ittifak müzakeresini ayrıca defter emini Seyit Mehmet Emin Vahit efendiye tevdi etti.
Bu suretle Osmanlı devletinin Napolyon nezdlne memur olarak Hariste bulunan İki elçisine bir üçün-eftsü daha İnzimam etmiş oldu!
Bir müddet sonra artık bu üç elçiden Hâlet efendinin memuriyetine nihayet verildi.
Sefareti günlerinde siyasi faaliyeti mahdut kalmış olan Hâlet efendi acaba Parlste nasıl vakit geçirmişti? Fransada ne gibi intibalar hasıl etmişti? Bu İntibalar Fransızlara hiç de müsait görünmez. Avrupada sanayi âleminde, askerlikteki terakkilerle AvrupalIların şarka bir üstünlük kazandığı İstanbul münevverlerince ötedenberi kabul ve tasdik edilmiş bir keyfiyetti.
Hâlet efendinin îstanbuldan Pa-rlse hareketindin evvel bu durumu müdrik bulunmamasına imkân yoktu; Fransadakl müşahedeleri de bu fikri teyit, takviye, tevsi eylemek lâzım gelirken Hâlet efendinin Fran-sndan İstanbııla bildirdiği İntihalarının menfi olduğu görülüyor.
Eski Osmanlı elçileri sefaretnamc-lerlndc ziyaret ettikleri sınai mücase-•eterl, gördükleri medeniyet ve terakki eserlerini takdir ile yazmışlardır. Hâlet efendi böyle İstifadeli ziyaretlerde bulunmadı mı? Onun gibi zeki, açık gözlü bir adamın sefarethanede bir mii’riklf gibi dostu Mevlevi dervişi İle başbasa kapanıp etrafı görmemiş olduğuna İnanmak kabil değildir
Yazılarına bakılınca Halci efendi
garpta üstünlük değil, düşkünlük görmüştür. Bu yolda beyan ettiği fikirlerde o ne dereceye kadar samimi idi? Bunu hakkllc tâyin etmek mümkün olamamakla beraber efendinin İntihalarını hakikati üzere değil, Istan bulda münasebette bulunduğu ve avdetinde bulunmanla devanı edeceği muhitin hoşuna gidecek şekilde tasvir eylemeği itiyat ettiği pek kuvvetle tahmin ve iddia olunabilir.
Eski Osmanh ricali sefaretle «kiirür diyarına» gitmekten hoşlanmazlar, böyle bir vazife İle îstanbuldan uzaklaşmağı kendileri için âdeta bir mağlûbiyet sayarak bir an evvel İstanbul» avdete can atarlardı.
Hâlet efendinin de ay w his ve arzuları beslediği görülüyor. H. 1219 tarihti bir mektubunda: (Bir gün evvel şu kâfiristandan hayır İle halâs olmaklığım İçin dualarınızı niyaz ederim. Zira Parise kadar geldik. Halkın nakil ve medhettıkleri Freıı-gistanı göremedik. O tuhaf şeyler o akıllı (renkler hangi Avrupadadır. bilemem.] [2] diyor. Diğer bir mektubunda da frenkler hakkında: (Avdetimiz müyesser oldukta akıl ve reftar ve Iz'an ve gaffarlarının, komedya ve opera tâbir eyledikleri mahallerin tasvir ve taklitlerini eyüce İfade ederim. Bizim kulağımızı niçin böyle galatla tutulduğunun hlk rutini söylerim.l
Va'dlnde bulunuyor- Başka bir mektubunda ise şu mülâhazay. yürütüyor: IBu kadar müddettenb-îri medhü şenaatle kulağımızı doldurdukları Frengistan, Hûda hakklyçir. söyledikleri gibi olmadıktan başka ekser hilafını bulduk. Akıl ve dirayetleri şu mertebededir kİ: Ehli İsla mda farkları bizim kayıkçılar ile kâtiplerimizin farkı kadardır (1) Hileleri, politikaları gayet kaba. Galebeleri de bizde ki gayretsizlikten neşet ediyor. Bu akılda herifler hayvanata acibe gibi bize galip olsunlar; insanın yüreğinin yağını bu üzüyor.]
Hâlet efendi Fransanm «müferrlh-liğlnes de kail görünmüyor: (Zulamı küfür cemU mahallini iştıabetnıiş. Bizim Mehmet Dede efendi — yanındaki Mevlevt dervişi — cününe geleceğinde şüphe yok. Onunla kâh mütalâa! k^lâml ehlüllah, kâh tilâvetle güçlükle eğlenebiliyoruz. Frenglsta-nm mûferrihliği müsiümana gÖr& değilmiş.]
Hâlet efendi Başvekâlet arşh dairesinde mahfuz mektuplarının hiç birisinde Paristeki sanayi müesseslerinden. bahsetmediği halde o zaman Parlstn en benam sefahet yerlerinden olan Palals Royal galerisini, buradaki iki cins fuhuş âlemi rıl — mektubunu okuyanlar nazarında frcnklerl ve itiyatlarını aşağılamak kasdile — teferruat 11c İzah ediyor.
Hâlet efendi Parlste para akıntısından hiç (ur( olmamıştı. Tıhr'ratlarında uzun uzseıya aldığı tahsisatın masarifine yetişmediğinden şikâyet edip duruyor, merkezden para istiyordu.
Ancak o bu para taleplerini «bazı münafıkların Parlste sefahet hayatı aürmeslne ve servet edinmek İstemesine hamle yit melerinden endişe ediyor, kendisine böyle bir meyil isnadını protestodan hâl! kalmıyordu.
Para müzayakası içinde bir defa Prusya elçisinden 60000 frank İstikraz etmişti.
Hâlet efendinin paraya bu ihtiyacı. yahut düşkünlüğü Napolyonun gözünden kaçmamıştı. Bir defa hastalandığını haber aldığı Hâlet efendiye kıymetli bir kutu hediye etmekle beraber elli sekiz kese akçe tutarında Fransız frangı göndermişti Diğer bir defa borç alarak bir miktar para dahi vermişti.
Napolyonun bu para yardımların da OsmanlI elçisini ele almak tasavvuru mündemiç bulunmak itlmal-den hiç de uzak değildir.
tmpaartorluğun tasdiki mestlesin de Fransa İle Babıâilnln siyasi münasebetlerinde soğukluk hasıl olduğu sırada îstanbuldan para getirmek çaresini bulamıyan Hâlet efendi ziyade müzayakaya düşmüş. Napolyona müracaatta Kendisini muzlar görerek takdim ettiği bir arlza İle ondan 60000 frank ödünç para İstemiş ve Taleran İle yaptığı bir müzakereden sonra elli bin frank almıştı.
Bu para sıkıntısı İçinde Hâlet efendi bir de İstanbnl ricalinin kendisinden aranılan Frengistan hediyelerini de tedarik etmek mecburiyetinde kalıyordu. O hem İstanbul ricaline kendisinin .yemlik- ittihaz olunmasından şikâyet ediyor, hem ou hediyeleri aramak, seçmek, göndermek zahmetlerini ihtiyar île vaktinin ve parasının büyük bir kısmını israf ediyor. Ve bu durumundan kendi kendine istihzalarla öç alıyordu!
Geçirdiği para sıkıntılarına rağmen Hâlet efendinin Parlste mektuplarında tasvir etmek İstediği kadar ca-r.ı sıkıldığına, tab’an zevkıı safaya meclup olduğu İçin sefahet merkezi Palals Royal ziyareti gibi b.ıu şeylerle gönlünü eğirııclİrmemi ^»dunmu-sinn İnanmak güçtür.
O şenlerde hâlâ Osmanlı kibar rt-
LBaştarafı 3 üncü sayfada) bir çareye başvurulmakta ve talimatnamenin sarahatine rağmen tiyatro ihtiyacı giderilemmektedlr.
Yasak savmak İçin alelâde hazırlanan bir temsilden gençlerin «güzel ve serbest konuşma^ İçin ne İstifadeleri olabilir?
Hele bu şartlar dahilinde gençlerin «sanat ve dil terbiyelerine yardım» edilebilir mİ? Ekseriya, yanlış telâffuzlarını, bozuk edalarını bile tashihe vakit kalmaz.
( Tiyatro sanatkârı olabilecek kabiliyetler» her zaman kendilerini göstermektedir. Bu yaz birçok teşekküllerde halkevlerinde sivrilmiş gençler çalışmaktadır. Bunlar belki Türk tiyatrosu İçin kazanılmış, fakat halkevleri için kaybedilmiş kıymetler olacaktır. Çünkü profesyonelliğe başladıklarından amatörlüğe dönemiye-ceklerdlr.
«Memleket ve cemiyet için faydalı telkinlerde bulunmak» bahsini halkevleri re pertu varını İncelediğimiz zaman ayrıca tahlil edeceğiz.
BLr noktaya daha temas edelim. Bugün müşahedeler gösteriyor ki, bir temsil kolu başkanı için en tehlikeli durum «her şeyi bilirim» İddiası veya bu iddiada bulunan arkadaşlarla ış görme zorunda kalmasıdır. Çünkü bu zihniyette olanlar daima ön safta bulunmak veya öyle görünmek İsterler. Her şeyin temsil kolu mihveri etrafında dönmesini beklerler. Onlarca temsil kolu halkevlerinin en mümtaz koludur. Tercihan en çok tahsisat da bu kola verilmelidir.
Bu zihniyeti güdenler unuturlar kİ bir halkevi, başkanı ve dokuz kolu He. on tekerlekli bir tank gibidir. Bu tekerleklerin biri küçük, diğeri büyük olursa tankı yürütmek kabU olmaz, nen başı değil midir?
İlerleme, aynı kuturda olması lâzım gelen bu on tekerleğin birlikte işlemesine mütevakkıftır.
Esasen halkevi mefhumunu iyice anhyanlar ve tiyatroyu bilenler böyle bir rüçhaniık iddiasında bulunmuyorlar Onlar hareketleriyle ve temsilleriyle doğruyu parlak bir şekilde ispat ediyorlar Bu misallerden İstifade etmeyip yine yanlış iddiada bulunanlara karşı yapılacak Iş basittir: Yaptıklarının öyle zannettikleri gibi kusursuz olmadığını tahlil ve İspat etmek. Gayet nazik olan bu vazife de Ev başkanına düşer. O Evin düşü-
Bugünün terbiyecileri «yaparak öğrenilir» vecizeslni parola yapmışlardır. Temsil kolları bunu göz önünde tutar ve samimi olarak çalışırlarsa bu hakikatten pek çok İstifade edebilirler çünkü yapa yapa öğrenebilirler.
Her kolun başkanı kolunun tam bir mümessili olur, koluna alt hususları teferruatına kadar bilirse veya öğrenirse mesele kalmaz. O derhal şahsi bir sulta kazanır ve arkadaşlarına tabii tir bas olur. Dikkat edilirse görülür ki bugün İstanbul halkevlerinin muvaffak olan temsil kollarının muvaffakiyet sebebi yalnız bu dur.
Tekrar edelim, temsil kolları faaliyetlerinin ancak aralarında tam bir tesanüt olan gruplar halinde çalışmalara mütevakkıf olduğu hakikatini dalma göz önünde tutmalıdırlar. Bu gruplar arasında kendillğiflden doğacak rekabet hissi, yani daha iyisini yapmak hevesi bile temsillerin muvaffakiyetini arttıracak, seviyelerini yükseltecektir.
İlâve edilecek bir nokta daha var: Bir halkevci, meselâ temsil kolunun başkanı var, o meşgul oluyor diye sahne faaliyetini yakından takibet-mezse, yakından taklbedllmedlğl için o kolun faaliyetinin gevşemesi teya yanlış bir istikamete sapması ihtimali vardır. Yakından alâka faaliyetin ölçülmekte, lıattâ değerinin takdir edilmekte olduğunu gösterir ki bu d-i şevki arttırır, emeği doğru yola getirir, parlak neticeler teminine delâlet eder.
İstanbul halkevlerinin ilki olan Emlnönü’nün temsil kolunun on üç senelik bir mazisi vardır. Bu sebeple İptida ondan bahsedeceğiz.
Eminönü Halkevi binası «Türk Ocağı» ndan kalmadır. Oldukça mazbuttur, Mevcut on odasından bugün şu şekilde İstifade edilmektedir: Temsil ve spor kolları yeni binada faaliyette bulunuyor. Müze ve sergi kolu hariçte diğer altı kol da ana binada
yer almış. Odaların ikisini sekiz bö-lümlyle «Dil vc Edebiyat* İşgal ediyor. «Sosyal Yardım» ın bir odası var İdare odası ayni zamanda diğer dört şubenin içtima odası oluyor. İki odayı büro İşgal ediyor. Hariçte yer alan kolun içtimaları da hariçle yapılıyor (!) Bir kütüphane, bir merasim salonu, İki de dersane var. Blnanm üç odasını da Eminönü Kaza İdare Heyeti işgal etmektedir.
Eminönü Halkevlnln temsil kolu evvelce Alay köşkündeydi. Orada küçük bir sahnesi ve İki yüz elli kişi kadar alan bir salonu vardı Galiba 1941 senesi bu yeni binaya taşındı. Şimdi oldukça güzel bir sahnesi var. Fakat dekoru yok. Beş yüz seyirci alan bir salonu var. Fakat perde aralarında bu beş yüz seyircinin, hattâ yarısının, istifade edebileceği bir «fuayesi» yok. Sahne katında bir asri tuvalet vardı. Fakat, daracık merdiven başı aralığında sık sık duyulan kömür kokusunu bile bastıran kokusundan dolayı şimdi Jcapapndı. O da yok. İhtiyaçlar için bir kat aşağı İnmek ve bu defa da bir koku duymak lâzım. Ev İdareli bu samimi İkazımız üzerinde durmalı ve bu vaziyete bir çare bulmalıdır.
Eminönü Halkevi, ilk iki senelik faaliyetini hulâsa eden bir risalede temsil kolunun: «Her sınıftan halkı sinesinde toplamayı kendisi için bir' ülkü bilmiştir.» diyerek başlangıçta tamamlyle doğru yolda olduğuna göstermektedir. Ümldederlz kİ bundan böyle de yine «sinesinde her sınıf halka( yer verir ve halkevlerinin bu esas gayesini yine tahakkuk ettirir.
Eminönü Halkevlnln İlk temsil kolu başkanı. hâfızamız bizi aldatmıyorsa, Dr. Celâl Tahsin'di. Tiyatromuzla meşrûtiyetten beri alâkadar olan doktorun sahnemize çok emeği geçmiştir.
Eminönü sahnesine çok hizmet etmiş olan M. Kemal Küçül’.li de sitayişle analım. Eminönü Halkevlnln yıldızı Niyaz! Boratap onan talebesidir.
Temsil koluna bir müddet de Zeki Coşkun başkanlık yaptı; bugün de Nusret Safa Coşkun yapıyor. İ. Galip Arcaa da Evin rejisörü vazifesini omuzlarına yüklenmiş fen unmakta-dır. Bu sayede yarın İçin Eminönü Halkevi temsil kolunun yeni yeni muvalfakıyetler elde edeceğinden eminiz. SamimiyetimHaen şüphe edllmîyeceğinden bu yazının başında yaptığımız temenniyi tekrar edelim: Eminönü Halkevi temsil heyeti profesyonel bir sahne olmak temayüllerinden kurtulmalı; her sınıftan yeni yeni elemanlara, yalnız amatör gençlere sahnesinde yer vermeli; yaz geldi diye, profesyonel sahnemizi takli-dederek. faaliyetine sekte vermemelidir. Fatih Halkevi yazın temsiller veriyor ve pek muvaffak oluyor, Eminönü de buna imkân bulamaz mı? İsterse elbette bulur. Neteklm bir müddet evvel bu imkânı o da bulmuş, seyyar sahnesiyle şehrimizin muhtelif meydanlarında temsiller vermişti. Malûmdur ki: «TemsU işlerine yalnız bir fikri en iyi telkin edebilen vasıta olduğu için değil, aynı zamanda toplu çalışmaya, müşterek eser vermeye, şeref ve mesuliyet! paylaşmanın sırrına ermeye en güzel tatbikat merhalesi ve bu hususta en iyi terbiye sistemi olarak önem verilmektedir.» Fâsılalar bu İşin, heyecanını gevşetir.
Sözümüz uzadı. Diğer temsil kollarını gelecek yazıya bırakmak mecburiyetindeyiz.
___________Selim Nüahe! Gerçek ilân
İkinci yasak bölgeye girmekten sanık aslen Bulgaristanın Dağ köyü halkından olup, iskân İçin şarkışla-nın Gemerek bucağına gönderilen Alime t oğlu 1024 doğumlu Hüseyin Dülger bugüne kadar yapılan aramalarda bulunamamıştır.
Askerî muhakeme usulü kanununun 215 İnci maddesi gereğince kayıp sanığın 15 gün zarfında 1 No. h Sıkıyönetim Mahkemesinde tahkikat yargıçlığına müracaat etmesi veya oturduğu mahalli bildirmesi, aksi takdirde hakkında askeri muhakeme usulü kanununun 210 ncı maddesi hükmünün tatbik olunacağı İlâ nen İhtar olunur.
Sıkıyönetim K. Korg Sabit Noyon
Deniz Dikimevi Md. den
Dz dikimevinde çift katlı köseleden dikişli iskarpin ima! ettirileceğinden bu işi yapabilecek kudret ve bilgide (10) işçiye ihtiyaç bulunmaktadır. .
Şartlan öğrenmek isteyenlerin Kasımpaşada bulunan Müdürlüğümüze müracaat etmeleri. 10292
Maliye okulu için öğrenci alınacak
Maliye Bakanlığından:
Bu yıl Maliye Okulunun birinci sınıfına kız ve erkek 60 öğrenci alınacaktır. Okul parasız ve yatılıdır. Tahsil süresi üç yıldır Yaşı 20 yi geçmeyen orta okul mezunlan illerde yazıh, merkezde sözlü sınavı kazandıktan sonra, üç yıl üstüste iftihar levhasına girmiş olanlar ise okula imtihansız alınırlar. Yazılı sınavlar 20 ağustos, sözlü 24 eylülde yapılacaktır. Kayıt müddeti ağustosun birinden on beşine kadardır,
İbraz edilecek vesikaların nelerden ibaret olduğunu anlamak ve kayıtlanm yaptırmak isteyenler bulundukları illerin defterdarlığına yukarıda yazılı olan müracaat müddeti İçinde başvursunlar. (9901)
Yüksek ziraat enstitüsü veteriner fakültesi askerî kısmının kayıt ve kabul şartları: 11
1 — Ankara askerî veteriner okuluna bu yıl sivil tam devreli liselerde
iyi vc pek İyi derecede mezun olan ve olgunluk imtihanlarını vermiş dip» mak şartlyle talebe kabul edilecektir. ”
İsteklilerin aşağıdaki vasıf ve şartlan haiz olması lâzımdır. '•'*
a) Türkiye cumhuriyeti tebaasından olmak,
b) Yaşı 18 - 21 olmak, ,
c) Beden teşekkülleri ve sıhhati orduda ve her İklimde faal hlzmeteC
müsait: olmak (dil rekâketl olanlar alınmaz). O
(11 Tavır ve hareketi, ahlâkı kusursuz ve sosiyetesi sağlam olmak, ’ğj e) Ailesinin hiç bir fena hal ve şöhreti olmamak (zabıta vesikası lb-t_ raz etmek). ®
2 — İsteklilerin müracaat istldalanna şu vesikaların bağlanması )â-^
zımdır. Q)
a) Nüfus cüzdanı veya musaddak sureti, - (D
b) Sıhhati hakkında tam teşekküllü askeri hastane raporu ve aşı
■ «s^
c) Lise mezuniyet ve olgunluk şahadetnamesi veya tasdikli sureti.
d) Okula alındığı takdirde askeri kanun, nizam ve talimatları kabtfM ettiği hakkında velisinin ve kendisinin noterlikten tasdikli taahhüt senedi^
e) Saralı, uyurken gezen, sidikli, bayılma ve çırpınmağa müptelâ ol-f])
ğıdı,
illerine ödettirilir.) Ç
3 — İstekliler bulundukları mahallercleki askerlik şubelerine İstida İle" müracaat edecekler ve şubelerince ikinci maddede bildirilen evrakı İkmal ettirdikten sonra Ankarada yüksek ziraat enstitüsü veteriner fakültesi asker! talebe amirliğine gönderilecektir,
4 — Müracaat müddeti eylülün yirmisine kadardır ondan sonra müracaat kabul edilemez.
5 — Kabul, duhul İmtihanına bağlı değildir. Şahadetname derecelerine
ve müracaat sırasına göredir, istekli adedi tamam olunca kayıt işleri kapanır ve kabul edilenlere müracaat ettikleri askerî şubeleri ile tebliğ yapılır. (547 - 10454)
Zeytinyağı alan bakallara
Ticaret Ofisi umum müdürlüğünden:
Ofisimizden zeytinyağı alan bakkalların boş zeytinyağı varillerini mümkün olan süratle depolara geri vermeleri rica olunur (10468)
[
Tekel U. Müdürlüğü ilânları
Miktarı
Cinsi
Köşe kavsi 15 adet
Plak turu 15
Kuruvaze plak 5 »
Sağ makas 10 >
Sol » 15 »
Üzeri düz vagonet 20 »
1 _ Ankara bira fabrikası İhtiyacı İçin yukardi'Cİns ve miktarı yazıh
dekovil malzemesi kapalı zarf usullyle satın alınacaktır.
2 _Eksiltme 21. 8- 945 tarihli salı günü saat 11 de Kabataşta Tekel ge-
nel müdürlüğü levazım şubesinde toplanan alım komisyonunda yapılacaktır.
3 — Muhammen bedel 16.270 lira olup teminatı 1220.25 liradır.
4 __ Şartlaşma her gün adı geçen şubeden alınabilir. Ankara bira
fabrikası Ue İzmir başmüdürlüğünde görülebilir.
5 — İsteklilerin mühürlü Hat teklif mektuplarını kanunî vesaikle güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektubunu ihtiva edecek olan kapalı zarflarım eksütme sıfatın den bir saat evveline kadar adı geçen komisyon reisliğine makbuz mukabilinde vermeleri İlân olunur.
6 — Postada vukua gelecek gecikmeler kabul olunmaz. (10474)
Tokat tapu sicil muhafızlığından
Kumlardan metrûk ve bedeli mukabilinde tarım bakanlığına bağlı Kazova inekhanesince intifa ve istimal edilmek üzere mezkûr lnekhane-ye tahsis edilen İncesu köyü arazisinin namına tapuya tescili tayin olunan heyetle birlikte mezkûr köy arazisinin mahallen tahdidi yapılmak üzere 19. 8. 945 gününe müsadif pazar gii-nii mahalline gidileceğinden bu arazi İle hemhudut bulunan köylerde hakiki eşhasın bir tasarruf iddiaları mevcut olduğu takdirde İdare heyetinden tasdikli köy şuurlarını gösterir vesaikle tapu senetlerlle birlikte olarak tahkikat gününden evvel Tokat tapu sicil muhafızlığına 945/794 sayıslle veya tahkikat gününde mahalline gidecek heyete vesaiki mevcudelerlle birlikte müracaatları ilân olunur.
(10421)

cali bir garp dili öğrenmeği hakir görürler ve bunu garplılığa meyil addederlerdi. Bu duyguyu ve düşünceyi bilen, Fransızlara karşı kalben hiç de meveddet beslemlyen Hâlet etindi de üç buçuk sene kaldığı Pa-ıl-Ste Fransız lisanını öğrenmeğe heves etmemişti, o bu hcvesslzliğlnl bir mektubunda şöyle bildiriyor:
IAlimallah hiç sohbet edecek kimsem yok. Butun gün bir odada oturup kitaba bakıyorum; dahi Fransızca öğrenmeden Sıkletten heves gelmiyor. Bilmem nasıl etsem efendim? İstanbulda olanların bahtı var Frengistan sak it .... diyelim hatalarımıza estafîflruUah....)
Görülüyor ki Hâlet efendi İstanbul? avdet edince tutacağı yenilik aleyhtarlığı mesleğine böyle yazıları ile daha ParJetea zemin hazırlamakta İdi!
Hâlet efendi Ppr’sten göndertllğt bil gazelinde îrianbula hasretin! şevle İfade etmişti: [3J
Bir. İki lâle düş.ip şimdi h mzebnn yetine Sükûtu kullanırız ekseri lisan yerim!
Nevayı nâye bedel gizli, g’zli ah ederiz!
Enini sineyi guş eyleriz keman y »»ne!
Gönül! Var eyle vuzû hftnı eşkl hasretle!
Kulağa bank! deradır (41 gelen ezan yerine Görür satasım dil çektiği humar . kadar
Varırsa tlrl duayı seher nişan yerine;
İstanbula celblle hasreti nihayete eren Hâlet efendi dilediği gibi eski muhitine kavuşmuştu.
Hayatının dağdağalı devresi de bundan sonra bağlıyacaktı!
SÜLEYMAN KÂNI IRTEM
İstanbul jandarma satın alma komisyonundan:
1 — ı ağustos 945 ten 31 ekim 945 tarihine kadar İstanbul merkez İlçe J. birliği koruma bölüğünün ve J. konağının günlük ihtiyaçları olan 300: 400 ekmeğin, maçkada 7. J. er okul alayından alınıp adları yazık birliklere nakil İşi 6 ağustos 945 pazartesi günü saat 15 de Taksimde J, müfettişliği binasındaki komisyonumuzda müsait fiyat teklif edene pazarlıkla ihale edilecektir.
2 — İsteklilerin tayin olunan gün ve saatte komisyona gelmeleri.
(10467)
(11 Muhip efendinin bu memuriyette gösterdiği beceriksizliğe kızan Üçüncü Selim bir hattı hümayununda bu elçiyi: (Bu ne acayip adanı Inıfş. Pek eşek herif.) diye tavsif ediyor!.
(21 Enver Ziya Kaıal: Hâ'et efendinin Paris büyük elçiliği.
131 Divanından.
[4] Dera: çan.
Satılık çam kerestesi
Devlet orman işletmesi Alanya müdürlüğünc’en :
1 — Revirimize bağlı Alanya kazasının Kaladıra sahil son deniz deposunda I numaralı İstifte mevcut 7998 adet muadil 766 metreküp 711 desl-metreküp çam kerestesi açık arttırma suretiyle satılığa çıkarılmıştır.
2 — Beher metreküpün muhammen bedeli 110 liradır.
3 — Arttırma 17. 8 945 tarihine rastlayan cuma günü saat 11 de revir binasında yapılacaktır.
4 — Muvakkat teminat 6332 lira 70 kuruştur.
5 — şartname ornıan umum müdürlüğünde. Manavgat, Antlaya, Kaş, Finike. Fethiye, İstanbul, Anamur. Silifke, Mersin. Adana İşletme müdürlükleriyle İzmir bölge şefliğinde görülebilir.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte revir merkezinde komisyona müracaatları. (10466)
Millî Eğitim Bakanlığı İstanbul Teknik
Üniversitesinden î
Teknik üniversitemiz matbaasında tcrtibettlrilecek olan kltapiarin klişeleri açık eksiltmeye konulmuştur Klişelerin beher santimi 4 ve santime glrmiyeeek parçaların adedi 50 kuruştur. İlk teminat 190 liradır. Eksiltme 6. 8. 1945 tarihinde • 11 de yapılacaktır. Fazla malûmat için rektörlüğe müracaat. (9ü33)
Banıte 8
AKŞAM
4 Ağustos 1945
Bunaltıcı sıcaklarda serinlemek, sıkıcı havalarda ferahlanmak asabı h illerde sinirleri teskin için
HAŞAN LİMON ÇİÇEKLERİ «Sü»
Ancak Avrupa ve Amerıkada benzerine tesadüf edilecek derecede yüksek bir kalitede olup pek lâtif kokuludur. Haşan depolarile bütün ıtriyat mağ azalarında satılır
* •
'Sahş'MûessesesiMdmûiab,
O
Sermayenizi ihtiyat/a'sfBtirtfk emniyat/e iş/çtebi/eceğiniz çeşrtfercfrr:
S'^incfr /Mî «
Şg ’3?~.
İstanbul, Sultaııhaınam İrfan’ıyeçarşısı No, 18 . 19
-----------SALÂHADDİN KARAKAŞLI------------------------1
I
SİPARİŞ KABULÜNE BAŞLANMIŞTIR
Taşra İçin satış bâylllğl ve-
rilecektir.
Vilâyetlerimizdeki arzu eden Firmaların derhal tahriren müracaatları rica olunur.
Türkiye Umumi vekili:
ENKA KOLLEKTİF Şii.
Posta kutusu 2120 İstanbul.
■M MEMUR ARANIYOR M Şirketin İç muhaberatında çalışmak üzCre. makinede çabuk yazan, İlse derecesinde okumuş, İngilizce bilmesi tercih cdllcıek ciddi ve çalışmayı seven Bey veya Bayan bir memur aranıyor İsteyeceklerin en az net aylı^ ücretle evvelce çalıştıkları ver hakkında İzahatlarını posta ile Galata. Merkez Hanında 14 numaraya g^n-VrmcIerl rica olunur, KİMYAGER, HÜSAMEDDIN İdrar, Kan ve sair tahliller, Eminönü. Emlâk Eytam bankası •karşısında İzzet Bey han No. 6
Zayi -• Beşiktaş 34 üncü İlkokuldan 945 yılında aldığım şehadetta-meyl kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur 84 No lı Abdül Gündüz
Beyoğlu 3 üncü sulh hukuk yargıçlığından: 945/170 Endüstri Türk Anonim şirketi tarafından Karabet ve saire aleyhlerine Tophane Süheyl bey mahallesi Ne-catlbey sokağında kâin gayri menkulün lzalel şuyuu zımnında açmış olduğu davanın yargılanmasında: Tophane Süheyl bey caddesi eski Topçular ve tulumba aralığı yeni Necati bey caddesinde 424 ve 426 numaralı arabalık ve garaj mahallinde İkamet eden Lazarl ve anası Hanetşe İle Andan veledi Kostl veresesinden Elenl ve Savaya yapılan tebligat İkametgâhları meçhul olduğundan bllâ tebliğ iade olunmuş ve sözü geçenlere Hanen tebligat yapıldığı halde mahkemeye gelmediklerinden talep veçhile ilânen gıyap kararının tebliğine ve müddet! İlânın da 15 gün olmasına karar verilmiş ve muhakemesi de 21. 8. 945 tarihine müsadif salı günü saat 10 na bırakılmıştır. Mezkûr gün ve satte mahkemede bizzat hazır bulunmaları veya bir vekil göndermeleri aksi takdirde gıyaplarında karar verileceği gıyap karan makamına kaim olmak üzere ilân olunur. (10468'
UYUZ ve DERİ 1 HASTALIKLARINI DERMOLiV ■■■■HM Geçirir. HM"
Satılık pamuk ue yapak atma makinesi AEG marka 1.5 beygirlik elektrik motörü İle mücehhezdir. Görmek İçin Telefon: 40345 nu-marava müracaat edilmesi.

ZAYİ ÇEK Yapı ve Kredi Bankası üzerine ve Hamiline kay^lil? keşide edilen 7265 sayılı Vc 3/8/945 tarihi! çek kaybedilmiş olduğundan ve bu hususta lâzım gelen muamele yapıldığından kanuni bir hükmü olmıyacağı Hân olunur. Nazım Çolak Sultanhamam Cami sokak No. 45
Fevkalâde satış .Mahiye 175 lira İcar getirir Yeni Çarşı caddesinde k.iıgir Ve % 12 den fazla işad getirir 4 katlı ufak bir apartıman satılıktır. Galata Mehmet Ali paşa hanında kahveci vasılasHe AH Akeöz’e müracaat.
Zayi tatbik mührü — İstanbul Ziraat bankasında maaşta kullandığım tatbik mührünü kaybettim. Bu mühürle hiç bir kimseye borcum ve senedim yoktur. Yenisini kazdıracağımdan eskisinin hükmü yoktur Saniye Ergili

Küçüksu plaj Gazinosunda Bu akşam yeni ve zengin Varyete Pr©grsımi] Saat 24.15 de Rumelihisarına, Bebeğe, Çengelköyüne; Beşiktaş* ve

Gümrük ve Tekel Bakanlığı Müfettiş Muavinliği müsabaka imtihanı Münhal bulunan 35 Hra maaşU müfettiş munyinUklerl içli, yazılı ve
kepeklenmesine ve kaşıntılara karşı
PetroGVtjam
« Daktilo Aranıyor —
I Türkçesi ve İngilizcesi kuvvetli erkek veya kadın bir daktilo lâ-I zımdır. isteklilerin nüfus kâğıdı, diploma ve bonservlslerlle bir harta I içinde saat 17 den 18 e kadar Müessescmlze müracaatları.
Türkiye Eczacıları Deposu A. Ş.
Ef. Cad. Küçük Ticaret Han No. 32
Bilecik Bayındırlık Müdür lüğünden:
1 — Eksiltmeye konulan İş; Bilecik - Söğüt yolunun 26 + 000 — 29 -f- 000. cı Kim. lerl arasındaki şose esaslı tamirat İçi olup keşif bedeli 32650 lira 62 kuruştan ibarettir.
2 _ Bu işin muvakkat teminatı 2449 Ura 25 kuruştur.
3 — Eksiltme 13/8/945 pazartesi günü saat 15 de Bilecik İli Encümeni Daimisinde kapalı zarf usullle yapılacaktır.
4 — Eksiltme şartnamesi ve buna müteferri evrak 164 kuruş bedel mukabilinde Bilecik Bayındırlık Müdürlüğünden alınabUlr.
5 — İsteklilerin eksiltme tarihinden en az üç gün evvel bir İstida ile Bilecik İline müracaatta bu gibi esaslı tamiratı yapabileceklerine dair ehliyet vesikasını almaları lâzımdır
0 — Eksiltmeye İştirak edeceklerin S İnci maddede yazılı vesika He »45 yılına alt ticaret odası vesikası vo muvakkat teminatlarını havi olarak 2490 sayılı kanunun tarlfatı dairesinde hazırlayacakları kapalı zarflarını 3 üncü maddede yazılı vakitten bir saat emeline kadar Daimi Encümen riyasetine makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır.
Postada vuku bulacak gecikmeler kabul edilmez. (9870)
Mîllî Eğitim Bakanlığından:
1 — Erkek Teknik öğretim Okulları jatılı öğrencileri için lüzumlu olup kumaş ve astarlan Bakanlıkça verilmek şartlyle (1000) tane paltonun dikimi pazarlıkla eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (8.500) lira olup geçici teminat C037 lira 50 kuruştur.
3 — Eksiltmeye 6/VIIT/1945 tarihine rastlıyan pazartesi gllnü saat (16) da Büyük Evkaf apartmanı 4 üncü katta Bakanlık Teknik Büro Müdürlüğü Dairesinde toplanacak Arttırma. Eksiltme ve thale komisyonunda yapılacaktır.
4 _ Şartname ve örnekler çalışma saatleri dahilinde Bakanlık Teknik Büro Müdürlüğünde görülebilir.
5 — 1 eklilerin gerekil vesaikle birlikte belli gün ve saatte komisyona m üre( atları.
6 — Dlk.m İçi Ankarada Bakanlığın göstereceği bir yerde yapılacaktır (10350)
sözlü bir müsabaka İmtihanı açılmıştır.
1 — Müsabaka İmtihanının yazılı kısmında 5 11 045 pazartesi günü saat 9 da Ankara ve İstanbulda baş anacak ve /?. il. 945 çırşamba günü akşamı son verilecektir
Aşağıdaki vasıfları ha z lsteklLlerln 31. 10- 9-îj sah gününe ^adar dilekçe İle BakaoLk teftiş heyet) reisliğine müracaat ederek oradan verilecek hal tercenıesi beyannamesini eklerlle birlikte doldurduktan sonra bunları en geç 3. 11, 945 cumartesi günü akşamına kadar teftiş heyeti reisliğine gönderini? bulunmalar» lisnmdir.
2 — .vlûrabakaya gileceklerde»- aşağıdaki vakıflar aranır:
A - Memurin kanununun 4 üncü maddecindeki şartlan haiz olmak,
B — Ahvabaka talihinde yaşı 32 den yukarı olmamak,
C — Hukuk ve İktisat fakülteleri, slyüsal bibiler okulu, yüksek İktisat ve ticaret okulu İle bunlara muadil aynı derecedeki yabancı okullardan mezun bulunmak, «yabancı memleket okullarından alınan dip'omaların Milli Eğitim Bakanlığınca muadeletleri tasdik edilmiş olması .âztmdır.
ç - Müfettiş mesleğinin istilzam ettiği vekar ve ciddiyete aykırı bir hali bulımnas/nak,
D — Sıhhatçe Türkiyculn her tarafında vazife görmeğe ve seyahatler yapmağa müsait bulunduğu tam teşekküllü bir recini hastanede!' alınacak raporla tevrik edilmek,
3 — Bakanlıkça aranan vasıflan haiz oldukları yapılan soruşturma İle ânlaş'.lnnlur Ankara ve İstanbulda evveJâ^vuzıh ve bunu müteakip yalnız Ankarada sözlü bir imtihana tabi tutulacak lavdır.
4 — MBnhallere müsabakada kazanılan rot ccreceslne göre tayin yapılacak ue bu müsabaka bundan sonra açılacak müfettiş muavinlikler! için t>Lr hak teşkil etmlycçektir.
5 — İsteklilerin İmtihan programını teftiş neyetl reisliğinden almaları veya mektupla İstemeleri lâzımdır. (9349>
TÜRK PETROL VE MADENİ TAÇLAR ->
TÜRa ANONİM ŞİRKETİNDEN
Ortaklığımızın Hissedarlar genel kurulu olağanüstü olacak 27/8/945 tarihli pazartesi günü saat 10.30 da Galata Voyvoda caddesi Asslkürazloni Generali han 4. cü kattaki merkezimizde toplanacaktır Sözü geçen toplantıda bulunmak Lstlyenlerin gerek doğrudan doğruya gerek vekâleten taşıdıkları hisse senetlerini veya bunları gösteren vesikaları toplantı gününden bir hafta evvel şirket merkezine vererek mukabilinde bir giriş kartı almaları Hân olunur
MÜZAKERE RUZNAMJESt
1 _ şirket sermayesinin 200.000 liradan 300.000 liraya çoğaltılmasına karar vermek:
r 2 — Yeni çıkarılacak aksiyonların flO.OOO liralık miktarının bazı kayıt ve şartlarla Bay Muhittin Mardin tarafından İştirası İçin mumaileyhe bir İştira İmtiyazı verilmesine; diğer geri kalan yeni aksiyonların İse, umum hissedarların taşıdıkları birinci ve İkinci seri hisse senetleri adedine göre nispet dairesinde taahhüt ve iştirasına karar vermek:
3 _ Sermayenin çoğ<ıimaslle ahenkli olarak esas mukavelena-
menin 6 ncı maddesinin değiştirilmesi-
Millî Eğilim Bakanlığından:
1 - Erkek Teknik öğretim Okulları yatılı öğrencileri İçin lüzumlu olup bezleri Bakanlıkça verilmek «artlyle (2000) takım dahil! elbisenin dikimi pazarlıkla eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedel! (7.000) lira olup geçici teminat (525) Uradır.
3 — Eksiltme ö/VHI/1045 tarihine rasthyan pazartesi günü saat (11.30ı da Evkaf apartmanı 4 üncü katta Bakanlık Teknik Büro Müdürlüğü dairesinde toplanacak Arttırma, Eksiltme ve İhale Komisyonunda yapılacaktır.
4 _ Şartname ve örnekler çalışma saatleri dahilinde Bakanlık Teknik Büro Müdürlüğünde görülebilir.
5 - İsteklilerin gerekli vesaikle birlikte belli gün ve saatte komisyona müracaatları.
8 — Dikim Işl Ankarada Bakanlığın göstereceği bir yerde yapılacaktır (10352)

E Gayrimenkul müzayedesi —■
Taksimde SıraselvHerde Alman Hastanesi karşı sırasında 108 ve I kapı sayılı dükkânlı 32.000 Ura takdiri kıymetli gayri menkulün I -oğlu 4. cü Sulh hukuk mahkemesi vasıtası!» 0/8/945 perşembe I ıü saat 10-12 arasında mahkeme kaleminde müzayedesi yapıla- ■ :tır. Dosya numarası 354/945 I
Millî Eğitim Bakanlığından:
1 — Erkek Teknik Öğretim Okullar/ yatılı öğrencileri için lüzumlu olup kumaş ve astarlan Bakanlıkça verilmek şartlyle 800 takım ha-eld elbise dikimi pazarlıkla eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli 8800 Ura olup geçici temlnntı 660 Hradır.
3 — Şartname vç örnekleri tatil günleri hariç her gün Büyük Evkaf apartmanı 4 üncü katta Bakanlık Teknik Büro Müdürlüğünde görülebilir.
4 — Eksiltme 7/VHI/1945 tarihine rastlayan salı günü saat 16 da Büyük Evkaf apartmanı 4 üncü katta Bakanlık Teknik Büro Müdürlüğü dairesinde toplanacak olan Arttırma, Eksiltme ve thale komisyonunda yapılacaktır.
5 — Eksiltmeye gireceklerin kanunun lcabettlrdlğl vesaikle birlikte muayyen gün ve saatte komisyona müracaatları.
8 — Bu dikim 1?1 Ankarada Bakanlığın göstereceği yerde yapılacak-tir.____________________(10351) _______________________________
Sarıyer mal müdürlüğünden:
Kapı No.
Mahallesi_________Sokağı________________Eski Yeni Cinsi
Yenlköy Güzelce Allpaşa Bağlar mevkii 117 2 Tarla
Kıymeti__________________Hissesi
1000 Lira Mukatmlı mahallinin 375/ 480 - 3/1 leoreteynl! mahallinin 74/98 Ankara emvaline kazanç vergisinden borçlu Fuat Babanın mutasarrıf bulunduğu yukarıda evsafı yazılı gayri menkul tahsili emval kanunu hükümlerine tevfikan bllmiiznyede 17/3/945 cuma günü saat 14 de ilk İhalesi ve on gün sonraya raslayan 27/8/945 pazartesi günü saat 15 de kati İhalesi İcra kılınacağından taliplerin mezkûr günlerde % yedi buçuk güven makbuzlarlle Sarıyer kaymakamlığmda İdare heyetine müracaatları İlân olunur. (10418)
Milli Eğitim Bakanlığından:
1 — Erkek Teknik öğretim okulları yatılı öğrencileri için lüzumlu olup bezleri Bakanlıkça verilmek şartlyle (2000) takım dahlU elbisenin dikimi pazarlıkla eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (7,000) Ura olup geçici teminatı (5251 Hradır.
3 — Eksiltme 6/VTH/1945 tarihine rnlıyan pazartesi günü saat (15) te Evkaf apartmanı 4 üncü katta Bakanlık Teknik Büro müdürlüğü dairesinde toplanacak Arttırma, Eksiltme ve İhale komisyonunda yapılacaktır
4 — Şartname ve örnekler çalışma saatleri dahilinde Bakanlık Teknik Büro müdürlüğünde görülebilir.
5 - isteklilerin eereklı vesaikle birlikte belli rtn ve sette komisyon»
müracaatları. , .,
8 — Dikim İŞİ Ankarada Bakanlığın göstereceği bir yerde yapJ*®^^ır‘
|_ İstanbul BelecHyçşi_tlânları^^^^^^|
Temizlik hayvanlarına koşum İmalinde kullanılmak üzere alınacak 100 kilo sabunlu kösele va 50 kilo yağlı vakete açık eksiltmeye konulmuştur. Tahmin bedel! 1425 lira ve İlk teminatı 108 Ura 88 kuruştur.
şartnamesi zabıt ve muamelât müdürlüğü kaleminde görülebilir. İhalesi 8 ağustos 945 çarşamba günü saat on dörtte daimi encümende yapılacaktır. isteklilerin ilk teminat makbuz veya mektupları ve kanunen gösterilmesi gereken diğer belgelerile birlikte ihale günü saat on dörtte daim! encümende bulunmaları. (9958)
TÜRKİYE
İMAR BANKASI
KURULUŞ TARİHİ: 1D28 j_
Tamamen ödenmiş sermayesi. 1.000.000 T. L.
İhtiyat akçesi J 184.837 T. L.
İstanbul Yenlpostane arkası, Aşlrefendl Cad. imar han No- 35 - 37 Telgraf adresi: İSTANBUL İMAR — Telefon: 24527 - 24528 Her türlü banka muameleleri yapar. Demiryolu, şose, köprü binalar İnşası için şirketler Kurar, İnşaat müteahhitlerini finanse eder Ticari muamelelerde bulunur.
Mevduata verilen yıllık faizler: '
Tasarruf mevduatına- 3 12 Diğer nu-v.maU ?

Comments (0)