Şehir dışı lir Sayı 4
TO Kuru
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 - Beyoğlu
Abone: Türkiye için soneliği 32’ altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç rnemlekotlor iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TOREHAN
f İÇ ve DIŞ i POLİTİKA
x--3 -XII- 1949 -
VYET Rusya, bir zamandan be-n yeni bir sulh taarruzuna geçmiş bulunuyor. Gerçi bu, bellili tek lifler getirmekte değildir. Dip-3tik bir yoklama safhasına da yakmış değildir. Daha ziyade radyo ve i ıl hım ( propagandalarına inhisar etmektedir. Fakat, tahlil edilmeye defe r bir faaliyettir.
Bilindiği gibi, her "sulh taarruzu” nun en büyük şartlarından biri buna tekaüdüm eden “soğuk harb” in. yahut "sinir harbi” nin hem sert hem de oldukça muvaffakiyetli bir safhaya girmesi. diğeri de elde bazı müeyyidelerin yani tazyik vasıtalarının mevcut olmasıdır. Hitler Almanyası da böyle yapardı. Sulh arıyormuş gibi bir tavır takınmayı, daima cephedeki bir muvaffakiyetten sonraya bırakırdı. Yani önce sıkıştırır, sonra gevşeteceğim ▼âdederdı.
Hegel felsefe ve mantığını onun ka-
* dar sadakatle yalnız, tersine çevirip, matery&li^t bir diyalektik yolundan kullanan feovyet Rusya da, aynen bu Vekilde hareket etmek ıtıyadındadır. Meselâ, anlaşma taraftarı olduğunu mücerret cümleleı ve kabul edilemez tartlarla ifade etmeden önce, ya Berlin üzerine korkunç bir abluka vaz’ederek karşı tarafı hava köprüsü kurmaya ve yüz milyonlarca dolar masrafa sokmaya icbar etmesi, yahut Çın komünist ordularım silâhlandırarak ve tensik ederek Şanghay üzerine sevketmesi lâzımdır.
Önce maraza çıkarıp, sonra uyuşma teklif etmek ve bunu, yalnız propaganda plânında tutarak müspet sallaya bir türlü intikal ettirmemek, gev-şete gevşete ilerlemek taktiğinin değişmez kaidesidir.
Netekim, bu seferki "sulh taarruzu” na da hem Çindeki ilerleme, hem de atom bombasının imali tekaddüm etmektedir.
Fakat bu usul, artık eskimiş telâkki edilebilir. Çünkü mukabil tedbirleri çoktan keşfedilmiştir ve tatbik edil-j (tedir. Bu mukabil tedbirler, "sinir harbi” ne irkilmeden dayanarak mukabil cephesini kurmak, kol kapmasına mukabil kol kapması ile mukabele etmek, yani daha sert bir "sinir harbi” ile mukabele etmek ve "sulh laarruzu’nu "harbe hazır olma” lıe-S8(>Iariyle karşılamaktır.
Dikkat edilecek olursa, Amerika ile dostlan, bunu yapmaktadır. Meselâ, Sovyetlerin Çin sarkmasına. Avrupa-dakı durumu takviye ile cevap vermişlerdir; iktisadi bakımdan Marshall Plâ-nivle siyasî ve askeri plânda da, Atlantik Pak tiyle. Keza, atom bombasının keşfine, daha yüksek ölçüde mas-laflar mukabilinde daha yüksek ölçüde askeri hazırlıklarla cevap verilmiştir. , ‘j
İşte, Sovyetlerin sulh taarruzları, bu mukabil tedbirlerin tamamlanmaya banladığı devreye rastlamaktadır. Binaenaleyh. buna, "sıknıtının verdiği ilham” da diyebiliriz. Çünkü, Moskova radyosunun bilhassa Demir Perde arkasındakiler? ve biraz da bizzat Sovyet halkına tevcih etliği bu telkinlerin arkasında, bilhassa buralarda başgös-termesı tabii bir telâş ve endişeye çare aranma Kta olması muhtemeldin Bittabi bu, yem “Sulh Laan.ızu” nun hacmine ve biraz da neticelerine bakar. Acaba gelip geçici bir lâfazanlığın nüksetmesi midir, yoksa sıkışık bir durumun icap ettirdiği ciddi bir tâbiye değişikliği midir? Bütün mesele, buradadır.
Çünkü garp dünyası. Atlantik Paktı müdafaasını Ren’de değil, icap ederse Elbe*de başlatmak istediği etrafındaki neşriyat, Kremlin'! «on derece rahatsız edip, uykusuz bırakması tabii, mükemmel bir "soğuk harp” tır. Nasıl ki. Ingılterenin yeni Çin idaresini, tanıyacağı hususundaki beynat da, mukabil "sulh taarruzu” nun mükemmel bir örneğidir.
Binaenaleyh, bir müddet beklemek lâzımdır.
Fakat, şimdiden söylenecek sözler de yok değildir.
Sovyet Rusya, nasıl sulhten bahsedebilir kİ, kendi nüfuzu altında yaşıyan memleketlerde, ekmek bulmanın mukabili, içtihat ve kanaatlerini, vicdan ve imanını satmaktır. Bunu yapmıyan Hırvat Piskoposu Alois Stepinac, 16 seneye mahkûm edilmiştir. — Bunu yapmıyan Nikoia Petkof. idam edilmiştir — Bunu yapmıyan büyük vatanperver İlin Manın, müebbet küreğe mahkûm edilmiştir. — Bunu yapmıyan Macar Kardinali Iozscf Mindszenty, müebbet küreğe mahkûm edilmiştir.— Bunu yapmıyan hem de Komünist Hariciye Nazın Laszlo Rajk ile General Palfey, idam edilmişlerdir. — Ve şimdi de. eski Bulgar Başbakanı Kostofun yanaklarına ölümün nefesi değmiş bulunmaktadır!
İnsanlara, kanaa» uğruna böyle muameleleri reva görebilen bir rejim, nasıl sulhten bahsedebilir? Ve nasıl, böyle bir rejimin yanı başında, hürriyete inanan insanların pek âlâ yaşı-yobileceğini iddia edebilir?
Sovyet Rusya, yabancı devletlere ve milletlere barıştan dem vurup bunun şartlarını kâh akide şekeri ve kâh kamçı ile kabul ettirmeye çalışmadan önce, evvelâ şu kendi hükmü altında yaşı.van sahalardaki insan'a sulh teklif etsin!

★ ★★
New-York’faki hususî muhabirimiz G. H. Martin'den telgrafla
Atlantik Paktı Savunma Bakanlan Konferansında alınan kararlar :
“Bir harp halinde, 70 tümen Avrupayı
Birleşik Amerika, Avrupanın müdafaası için beş senelik bir askerî yardım plânını tatbik mevkiine koydu
Neu-York 8 Aralık — (Hususi muhabirimiz G. II. Martin bildiriyor):
Paristc toplanan Atlantik konferansının sıklet merkezini beş yıllık Amerikan askeri plânı teşkil etmektedir. Birleşik Amerika erkânıharbiyesınce alınmış olan birçok ehemmiyetli kararlar. Milli Savunma Bakanı Louis Johnson tarafından AvrupalI meslektaşlarının tasvibine arzedilmiştir. Amerikan projesinin hususiyetleri şunlardır:. M
1) Önce, beş sene üzerinden tertiplenmiş bir hazırlık programı mevzuıı-bahistir. Muhtelif sahalara ait bu hazırlık programı askeri bir sır olarak, şimdilik yalnız Amerikalıların malûmu bulunmaktadır. Yüksek Amerikan subaylarının, İngiliz ve Fransız Erkâ-nıharhiyeleriyle yaptıkları müzakereler. bugüne kadar, plânın yalnız iki yıllık askeri hazırlıklarına ait olan kısımlarını açığa vurmuştur.
2» İkinci, esaslı mesele, Amerikan Erkâmharbiyesinin Avrupanın savunması için bütün hesaplarını 70 askeri birlik üzerinden yapmış olmasıdır. Bu rakam, sadece Batı Avrupa kıtasını değil, aynı zamanda Avrupanın Atlantik emniyet bölgesini de içine almaktadır.
3) Bu 70 rakamının ehemmiyeti önceki rakamlara üstün olmasından gelmektedir. Amerikan gazeteleri en az 35 veya 45 birliğin lüzumu Üzerinde durmuşlardı. Fakat bugünkü rakam, eskisinin aşağı yukarı iki mislidir. Görülüyor ki, birkaç yıl süren tereddütlerden sonra, nihayet Batı Avru-pada kızılordunun taarruzuna karşı
koyacak bir kara ordusunun nüvesini kurmıya karar
Amerikan Erkâmharbiyesinin verdiği bu karar, müdafaa silâhlarının taarruz silâhlarına açıkça üstün olduğunu iddia eden bugünkü noktai nazara çok uymaktadır Bu noktai nazar “modern silâhlar ve hür insanlar,, adını taşıyan kitapta müdafaa edilmiştir. Bu eserin müellifi, son harpte, milli Müdafaa adına ilmi araştırmaları idare eden meşhur âlim Vannevar Busb dur.
Bu noktai nazardan çıkan mantıki netice. Avrupanın tamamen müdafaaya elverişli bir m m taka oluşu merkezindedir.
4) Paris konferansı. Avrupada stratejik müdafaa hattını tesbit mecburiyetinde bulunmaktadır. Bu hususta hiç bir açıklamada bulıınulınıyacaktır. Louis Johnson'nun müdafaa ettiği ana fikir, \Vashinglon nezdindeki askeri ataşelere bildirilmiş bulunuluyor. Johnson Amerikalılara ilk olarak Rhen hattının müdafaa edileceğini bildirecektir. Johnson’un Paristeki beyanatına göre, Almanyanın yeniden silâhlandırılın ası mevzuubahis değildir. Bununla beraber, buradaki askeri ataşeler, Johnson’un, imkân hâsıl olduğu gün Amerikanın Elbe hattının müdafaasını da kabul edeceğini meslek-
Elbe’nin müdafaa verilmiş bulunuluyor, tindedirler.
edilemiyeceği kanaa-Ama, bugün için böyle bir mesele mevzuubahis değildir. Şimdilik, Jonhson, Rhen hattının müdafaasını ileri sürmektedir.
5ı Amerikan ve Avrupa askeri birliklerinin mevcudu, henüz bir nisbete bağlanmış ve halledilmiş değildir. Rivayete göre, Amerikan plânı 55 birliğin Avrupa milletleri tarafından, 15 birliğin de Birleşik Amerika ve Kanada tarafından temin edilmesini derpiş etmektedir. Ama, bu son rakamlar kati değildir. Kati olan bir şey varsa o da, kara kuvvetlerinin deniz ve hava kuvvetlerine üstün olacağıdır. Stratejik noktaların bombalanmasını Birleşik Amerika, tâbiye bombardımanlarını da İngiltere ile Fransa Üzerlerine alacaklardır. Kara kuvvetlerinin başına da Fransa geçecektir. İtalya ikinci gelmektedir. Fransa 30 birlik teşkil etmek istemişse de. müttefikler bu rakama, hiç olmazsa beş yıllık programın ilk kısmı için, çok fazla nazariyle bakmışlardır.
Londra 3 lYtRS) — Diin neşredilen Atlantik Paktına dahil 12 devletin Savunma Bakanlarının tebliğine temas eden işçi partisini destekliyen •‘Daily Herald.» gazetesi âza devletlerin harp teçhizatına temas ederek şöyle diyor.
taşîarına açık! iya cağını
inektedirler. Bu ihtimal de, beş yıllık plânın sona ermesinden önce tahakkuk edecektir. O zaman da. otomatik olarak, silâhlı bir Almanya meselesi ortaya çıkacaktır. Buradaki askeri çevreler, Alman yardımı olmaksızın
“anlaşıldığına göre İngiltere Çİİğçr tâlimin et- âza devletlerinin muhtaç oldukları hafif bombardıman uçaklarını ve tepkili
uçaklarını temin edecektir, veya tepkili uçakların imalâtı İçin elzem plânları verecektir. A m eri kaya gelince o da diğer teçhizatı, ve bilhassa ağır bombardıman uçakları verecektir.,.


Her gün Batdılara birû’ d .ha «iddMIe hü'um •trre/o baş* >nn Sovyet Rusya Dışişleri Bakanı Vişınskı'nin iç haletini tamamiyle aksettiren dikkate şayan bir resmi
Vişinski’nin yeni bir taarruz şekli!
Son harbi Hitler değil İngiltere - Fransa hazırladı
Vişinski Stalin in şu sözlerini hatırlatıyor : "Ingiltere ve Fransaya taarruz eden Hitler değildir. Harbin mesuliyeti bu iki memlekete aittir,,
Moskova. Londra; 3 (YİRS) — Birleşmiş Milletler önünde, Vişinski şunları söylemiştir: “Birleşik Amerika lenısilcilerinin ve emperyalist siyasetini körükörüne gütmekte olan dev-let temsilcilerinin, Sovyetlerin barış teklifini reddet melerinden esef (iııv-maktayım. 1936 — 38 yıllarında Avrupa bir harp arifesindeydi. Bu harbi, Hitler değil, İngiltere ile Fransa hazırlamıştı. Rusya ise barışçı siyasetine bağlı kalmıştı. 1939 yılında Sovyet Rusyanın bütün gayretlerine rağmen, bir İngiliz - Rus paktı imzalamak mümkün olamadı. Çünkü, Fransa gibi Ingiltere de Hitlerln Doğuya saldırmasını istiyorlardı.
Bugün de. komünizme karşı amansız bir mücadeleye girişilmiştir. Birleşmiş Milletlerde Amerikap bloku durmadan Sovyetlerin barışçı tekliflerini reddediyorlar. Beri yândan, İngilizlerle Amerikalıların tekliflerinde kabul edilebilir bir tek madde bulunmamaktadır. Onların Lisanları, silâhlanma ve atom silâhının ortadan kal-«hrılması meselesini ele alınıyor. Buna karşılık, Sovyet Rusya, harbi, atom silâhını kanun dışı saymaktadır.,, Aynı zamanda Vlşırıskı Rusyanın Bidleş-
miş Milletlerden beş büyük devlet arasında bir barış anlaşması hususunda müzaheret beklediğini ilâve etmiştir.
Londra 3 iYİRSı — Birleşmiş Milletler nezdinde, Sovyet Dışişleri Bakanı Vişinski’nin Batı Devletlerine karşı giriştiği sulh taarruzuna karşılık, 1939 senesinde, o zamanki Sovyet Dışişleri Bakam Molotov'un şu sulh-çu sözlerini hatırlatmayı faydalı bulmaktayız:
“Sovyet Rusya, Finlandiya ile iyi komşuluk münasebetleri idame ettirmek aı-zusundadıı
Bunun akabinde, Sovyet Rusya Hit-ler'in dostu iken, Stalin şunları söylemişti;
“İngiltere ve Fransaya taarruz eden Hitler olmamıştır. Harbin mesuliyeti bu iki memlekete aittir,,.
Bugün ise. hür milletlerin daha fazla işbırilgl yaptıkları müşahede edilmekledir. İstikrar gündengiine İnkişaf etmekledir. Sovyet Hükümeti, bu vahdeti Sovyet Rusyaya karşı bir tehlike t(lâkki etmektedir. Her zaman okluğu gibi, bugün dc hür dünyanın prestiji arttıkça, Sovyet Rus-yanııı sulh taarruzuna geçtiği müşahede edilmektedir.
Çin meselesi son safhada
Birleşmiş Milletler siyasî komitesinde, İngilizler komünist Çini tanımak zaruretinden bahsettiler
Washington 3 — iYİRSı - Birleşmiş Milletler Siyasi komitesi, Komünist Çin Hükümetinin tanınması hakkında-ki müzakerelerini sona erdirmiştir. Reyler, hükümetinden talimat istlye-ceğini söylıyen Çin delegesinin ricası üzerine, pazartesi günü verilecektir.
Toplantı sırasında İngiliz delegesi, bu meselede hisle değil, realitelere göre hareket etmek icap ettiğini ve memleketin büyük kısmını elinde bulunduran komünistleri tanıyarak ticari münasebetlere bir an Önce başlamakla Çin memleketine hizmet edil-
Çin’de hakimiyeti ele alan Kızıl Çin orduları Başkomutanı Mao-Tse-Tung
miş olacağını, bununla beraber, Komünist Hükümetini tanımak demek, komünizmi, tasvip mânasına gelmi-yeceğlni beyan etmiş ve ingilterenln Çin'in istiklâlini korumak için verilecek her teklifi kabul, fakat komünist Hükümeti tanımamak hususundaki teklifleri reddedeceğini söylemiştir.
Brazavil 3 iYİRSı — İnanılır bir kaynaktan luıbeı» alındığına göre, Hindistan Hükümeti komünist Çin Hükümetini tanırnıya karar vermlştıı
Londra 3 (YİRS) — Yarı resmi kaynaklardan bildirildiğim’ göre, Britanya İmparatorluğuna dahil bütün nıenn leketlcr, Çın Komünist Hükümetinin tanınması keyfiyetini, 12 aralık tarihinde yapılacak Avustralya genel seçimlerinin neticesine kadar geri bırakmıştır
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 Hradır. İlânlardan niç-bir mes’uliyet kabul edilmez
Telefon - 44756 - 44757 Santr
Telgraf Adresi : Hetlo. Istanb
Türk - Amerikan Askeri ittifakı haberi
Bu haber, salahiyetli mahfillerce
mevsimsiz addediliyor
İstanbul Konforansı dolayısiylo memleketimiz© gelmiş bulunan Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı Bay McGhee, Ankara’da Dışişleri 3akanımız tarafından kendisine verilen ziyafette, davetliler arasında.
Ankara. 3 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bu sabah gazetelerinden biri tarafından Türk - Amerika askeri ittifakı hakkında verilen haber salâhiyetti mahfiller tarafından mevsimsiz o-larnk vasıflandırılmak tadır. Dışişleri Bakanlığı nezdinde yaptığımız müra-
caatta bu haberin tamamen asılsız olduğunu öğlendik.
Bu haberin çıkmasına, Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı McGhee’nin Ankaraya gelip temaslarda bulunuşu sebep olarak gösterilmektedir.
HIMIlirrMa
Seçimler etrafında muhalefetin görüşü
D. P. seçimlere girmeyi bir zaruret telâkki etmektedir
Ankara, 3 ıHususi muhabirimiz bildiriyoı:ı .Demokrat Parti Başkanı, Demokrat. Partinin umumi seçimlere herhalde gireceği hakkında bazı gazetelerde çıkan beyanatını teyit etmiş ve iktidar partisinin İlmi Heyetçe incelenmiş bulunan yeni Seçim Kanunu projesini kanunlaştırmadan, umumi seçime geçinesi ihtimalini varit görmediğini, çünkü bunun doğrudan doğruya C. H, P. aleyhine olacağını söylemiştir.
D. P. Genel Başkanı, ayrıca demiştir ki, iktidar partisi vaziyeti müsait görürse, irap eden kararı Meclisten daima alabileceği gibi, umumi seçimleri de vaktinden evvel yaptırabilir. Bu takdirde. D. P. nin ne yapacağı genel kurulda görüşülmüş değildir.
Bu husus, vakti gelince müzakere edilerek gerekli kararlar alınacaktır. Genel kurul her zaman kongreyi da-
vete salâhiyettardır. Benim aşhsi kanaatime göre, tarihi deri alınsa bile.. D. P. nn umumi seçimlere girmesi •zarurîdir. Partimiz, ara seçimlere 21 Temmuz seçimlerindeki hileleri protesto maksadiyle girmedi. Umumi sçimde böyle bir şey bahis mevzuu olamaz. Hareketsiz kalarak, memleketin mukadderatım bir dört sene için daha C. H. P. nin elinde bırakamayız. Millî iradenin tezahürü için umumi seçime girmemizin şart olduğu kanaatindeyim.
Maamafih bütün bu söylediklerim şahsi düşüncelerimden ibarettir. Son söz. yine kurul ile kongrenindir.”
Celâl Bayat» Yeni İstanbul gazetesini beğendiğini ve memleketin hakikaten müstakil ve bitaraf gazetelere ihtiyacı olduğunu, bu vasıfta gördüğü gazetemize başarılar dilediğini sözlerine ilâve etmiştir.
İÇ SAYFALARDA
İKİNCİ SAYFADA Churchill'in yaşı ve İngil tere seçimleri Manuel Grasser.
ÜÇÜN QÜ S A Y F A D
Şimdiden yapılacak işler Osman Nuri Bayman.
DÖRDÜNCÜ SAYFAD
Mülkiye mektebi 93 yaşı girdi
Mehmet Yaşaroglu.
Bilinen ve bilinmiyen Ziya Gökalp
M. Narmi.
BESİNCİ SAYFADA Masal - Hikâye Lucie Delarue - Mardrus
İstanbul limanı için yeni tesisler
Ankaradan alınan haberler, bize ts tanbul limanı hakkında görüşmeleri başlandığını bildirmektedir.
Zonguldak ve Karabükte tetkikle rıni bitirerek, Ankaraya dönen Millet lerarası İmar Bankasının liman müte hasısları Barker ve Mosson, evvelk gün Devlet Denizyolları ve Limanlar Umum Müdür Muavini ile İstanbul li manında yapılacak yeni tesisler konu su etrafında görüşmüşlerdir.
Amerikalı mütehassıslar, yarın tz mire gidecek ve oradaki liman işlerin tetkik edeceklerdir.
Belediyenin yeni yıl bütçesi 36 milyon lira
İstanbul Belediyesinin 1949-1950 yıl bütçesi makamca tastik edilerek Bele diye Daimi Encümenine verilmiştir Encümen, önümüzdeki günlerde tet kiklerini bitirecektir. Şehir Meclisi ist bütçeyi müzakere etmek için tehi: edilen toplantısını ayın on ikisinde ya pacaktır. Belediyenin yeni sene büt çesi 36 milyon hra civarındadır.
Maliye Enstitüsü faaliyete geçiyor
İktisat Fakültesi Maliye Enstitü stinün talimatnamesi Resmi Gazetı ile iân edilmiştir. Bu esaslar d±ire sinde Enstitü yakında faaliyetine baş lıyacaktır. Alâkalılarından öğrendiği mize göre, Enstitü çalışmalannıı merkezi sıkletini, mali mevzularla meınlekeimizin mali meseleleri üze rinde ilmi araştırmalar ve bunlark alâkalı neşriyat yanmak, teşkil ede çektir.
I*»*- - "W .B'il UMB* "■Hl’
Atom bombası
İlk hedef
E. T. T. işleri yoluna konuluyor
İstanbul Belediyesi tarafından Elek trik, Tramvay, Tünel ve Sular İşlet melerini rasyonel bir hale koymak içil İsviçreden dâvet edilen 3 mütehassı profesör Louis Comizetti, Claudi Perrin ve Marccl Kozguet 15 güne ka dar şehrimize geleceklerdir.
tetik bomba gibi kullanılacak
Yeni bir denizaltı tâbivesi
sistemi tesis edildi
Washington, 3 (AP) — Birleşik Amerikanın, atom enerjisi sahasında bir “tetik bomba,, vücude getirmiş olması kuvvetle muhtemel görülmektedir. Bu usul ile, r.îelâde bir atom bombası, diğer bir infilâk maddesini, normal kudretinden 1000 defa Üstün bir şiddetle ıntılâk ettirmektedir. A-ınerlkanın, Batı Pasifik’te, Einvvetok adasında yeni atom denemeleri yapacağı haberinin şuyuu. bu bomba hakkında yapılmakta olan spekülâsyonlara yeni bir hız vermiş bulunmaktadır.
Annapolis, 3 (APi — Birleşik A-nıerika Deniz Hareketlerinin yeni Kurmay Başkanı Amiral Forrest Sher-man, dün, çok ehemmiyetli yeni hır denizaltı tâbi.vesi sisteminden bahsetmiştir.
Deniz altına sevkedilen gemiler ve infilâk maddelerini bu yeni tâbiyede kullanmak imkânı mevcuttur.
Amiral, Rusyanın adını anmamakla beraber, diğer bir devirt de deniz altılara bizim kadar ehemmiyet vermektedir, demiştir.
İsviçre devalüasyon yapmıyacak
Brnı (YİRS) — İfitiçro Malıyı BtiKtuıı, bıif/iin Gazr h cilt r Kirltfri mt nstıplannu vrnhyi d*-t'iü nıt tHİf'kc lif yapıjatı (h • vali/a^youını tavır rt d» tatbik, t dil^ ıııiıyet fjıııı teyit 11 ıhı,ş tır,
(hıktın, rt çilli nıoııılf k( tb rdrkı dt ralUıutyoııUıı, / aı ir re ı/i’ zarara atık t ıı'in mı, fakat hu tararların lar yıkıyı tnçkit • tmt dık( irini noııb mıçfır.
Yugoslavya
\Vashington. 3 A. A. (United Press) — İyi malûmat alan mahfillerde beyan olunduğuna göre, şayet Kremlin idarecileri Amerika ile Batı Avrupanın hareketsiz duracaklarına kani olurlarsa, bu kış Sovyet kıtaları Yugoslavya üzerine yürüyebilirler.
BRÜKSEL SANAYİ VE ZİRAAT
SER(.Kt
Belçika Ticaret Bakanlığından ge len bir yazıda, Brükselde 29 Nisan-1’ Mayıs arasında açılacak olan büyül Sınai ve Ziraî Mahsûller sergisin şehrimiz tüccarlarının da iştirftki is tenmektedir.
w (AimiRiurn4HWH*|HHMiımıtsmunuamwmıuaMiMim4iraxHiMhtı»ita:>miMı
— OooohJ..,. Memlekette saray merakı yeniden baslarmr!..


Sayfa 2
YENÎ İSTANBUL
4 Aralık 1945
Serbest sütun
Churchill’in yaşı ve İngiltere seçimleri
?0 nei a^rın en biiyilk devlet adamlarından ve İkhın Cihan Harbinin büyük lideri, eski hıgUi* Başvekili IFinsfon Churchill, 30.11.194$ tarihinde 75 yaşını doldurdu. Londra muhabirimi* Manuel Gasser'in bu münasebetle gönderdiği mektubu, aynen aşağıya koyuyoruz.
Londra (Hususî muhabirimiz Manucî Gasser bildiriyor) — Chu^ ohill’in 75 inci doğum yıldönümü. Ingiliz umumî efkârını hiç de alâkalandırmadı. Oldukça mühim sayılması icabodcn bu hâdise karsı sında gösterilen lakaydi» evvelâ in-gllİzlerİn “şahsı nabutlaştırmamak„ temayülünden doğmaktadır. Fakat bunun bir do politikaya, daha doğrusu seçim taktiğine dayanan iki sebebi de va*. Sosyalistlerin, seçimlerden hemen önce, muhalefet liderine ro itmen merasim yapmayı istemiyece.’deri Aşikârdır. Muhafazakârlar ise. en büyük şahsi» vatlcrinin zayıf tarafını, yani ya Sini lüzumundan fazla ortaya koymaktan bittabi çekiniyorlar. Çünkü Churchill’in İktidara dönmesi mevzuubahs olunca, daima “çok yaslı” mütalâası gitgide daha sık işitilmektedir. Churchill hakikaton mİ çok yaslı ?
Hayır, Churchill genç kalmıştır ve “olgunluk çağında" dıs manzarasını, hayatiyetini. teşebbüs kabiliyetini ve iradesini muhafaza etmiştir. Fakat işte bu şayanı hayret tazelik, bu “ebedi gençlik" Churchill’in en zayıf tarafıdır. Çünkü ihtiyarlık devresine kaçırabildiği fizik ve moral gençliği- ile birlikte, yasça genç olduğu devrin görüşlerini, hükümlerini, itiyatlarını ve iddialarını da beraber getirmiştir. Vo bu d^vir on, yirmi değil, tam kırk yıl oerido kalmıştır. Bu devir 1914 ten önceki devirdir. Ingilizler İçin oittikçe “Altın çağı” mahiyetini alan Edvvard VII devridir.
Winston Churchill’in ruhen o devre nekadar bağlı olduğunu vo zamanımıza nekadar yabancı kal-dığını, zeki bir kadın, bir bakışta anlamış ve iki kelime ile ifade etmiştir. Churchill. İkinci Cihan Har-bl’nin en karanlık günlerinde Beyaz Saray'dı birkaç gün kalıp ayrıldıktan sonra Mrs. Rooseveit kocasına şöyle oemistır: “Chur-
chill en ağır darbeye bu harpten sonra, mensup olduğu, sevdiği ve uğrunda mücaaeln ettiği âlemin, yeniden kurulamıyacak şekilde yıkıldığını kabul etmek mecburiyetinde kaldığı raman uğrıyacaktır".
Eloanor Rooseveit maalesef çok haklı çıktı. Babalarımızın ve dedelerimizin âlemi, iki cihan harbi ilo temolinden yıkıldı ve bu çöküntü, Churchill’in vatanında bilhassa şiddetli oldu. Fakat Churchill acaba kaderin bu hükmüne rıza gösterdi mİ? Bütün sözleri ve harekâtı kabul etmediğini gösteriyor. Hattâ eski âlemin henüz yasadığı ve ancak sosyalist ‘menfaati âmme" devletinin safışlariyie örüldüğü, eski, müreffeh, neşeli Ingiltereyl
KISA HABERLER
Batıdaki Alıntın fabrikaları ^ukülmiyrcrk Betrlin, 3 (YİRS) — Berlin valisi Reu-ter İle görüşmedi; bulunan Fransız işgal bölge*! genel valisi, Berlin'in Fransız bölgesinde bulunıın Alman fabrikalarındaki makinelerin ©ökülmiyeceğini ve fabrikaların da Alman İdaresine dcvrodllmcal gerektiğini bildirmiştir.
Bu karar. Bonn Hükümetiyle Franan arasında varılan anlaşmaya dahil bulunmaktadır.
Santtr 1300 kllunııMrr kutcdrrı uçak
Lx>R-AngeİQs, 3 (YİRS) — Cenubi Kaliforniya'da F—âö tlplr.de yeni bir Dourl&s tipi uçak eaatto 1200 kilometre sür atle liçaraJt yeni bir rekor tosla etmişi ir. Bu aür’at ses'ln süratinden daha faaledir. Bu yeni tip uçak hom tepkitI olup hem de roket tertibatını harz bulunmaktadır.
Kııdils mlllrtlrrurutoi şrlılr oluyor
New-York. 3 (YİRS) — Birleşmiş Milletler slyael komisyonu, Kudüs şehrinin beynelmilelleştirilmesine karar vermişi ir. Bu karar Genel Kurulun tasvibine arz-edilecektlr.
Hnlteşlstnnın Birası
Ncw-York. 3 lYIRSI — Habeşistan İmparatoru Holle Selâssl, Birleşmiş Milletler genel sekreteri. Trygv© Llo’yc gönderdiği bir mektupta. er*kl Italyan müstemlekesi olan Snmailnln Fransız vesayeti altına verilmedi kurarını protesto etmiştir.
tekrar ortaya çıkarmak İçin bu salaşları kaldırmanın kâfi olacağı “fikri sabiti”nln tesiri altında olduğu zannedllebillr. Vo Chur-chill'in büsbütün başka bir devre, bu derece bağlı kalmış olması, istikbalde yalnız kendi faaliyeti İçin değil, partisi için do muazzam bir engeldir.
Churchill’in ietıkbalde Ingiliz İktidarının tekrar başına geçmesi halinde düşünülebilecek menfi noktalar bunlardır. Öte taraftan, “Harb“ln başvekili için çok kullanılan “yaşıyan on büyük Ingiliz,, Unvanı, kur.ı bir lâf yahut da dalkavukluk değildir. Hattâ bu Unvan. Churchill’in harpto başardığı muazzam İşlerin, vatanına ifa ettiği eşsiz hizmetlerin bir mükâfatı da değildir. Bu Unvan, gayet basit ve İnkâr edilemez hakikatin kendisidir. Çünkü Churchill. mensup olduğu neslin, yalnız en parlak ve sürükleyici hatibi, mesleğini, tekâmülün en yüksek zirvesine kadar çıkarmış bir devlet adamı değil; Churchill tarihte yaratıcı hayal kudretine sahip ve devlet idaresi hizmetini, kelimenin tam mânasly-le sanat haline getirmiş çok ender politikacılardan bir tanosidir.
Yani nasıl ki hakiki vo büyük sanatkârın eseri, sırf mantıkla anlaşılamaz vo bizi daima yalnız mükemmeliyeti ile değil, beklenilmedik tesiriyle de hayran bırakırsa. Churchill’in det politik konsepsi-yonu, gündelik seviyenin çok üzerine çıkmış ve hiçbir parti doktrininden doğmıyan, sırf kudretli şahsiyetinin —hattâ hakikati ifadeden çekinmiyerek diyebilirim kİ— dehâsının mahsulü olan u-mulmadık tezahürloriyle, bizi tamamen yeni manzaralarla daima hayretto bırakmıştır.
Harp sonrası Ingilterenin böyle orijinal ve yaratıcı fikirlere muhtaç olduğunu kimse inkâr edemoz. Vo bu fikirleri yaratmak ve yürül-mok için, “goçmiş devrin müste-hasesİ’’ sayılmak istenen, ayni Churchill’den başka da hiç kimse akla golemez.
Tabiri diğerle; Ingiltere, iki şıktan birini seçmnk zorundadır: Herkes ve bilhassa yakınları, Chur-chill’in bugünkü âlemle teması kalmadığını bildiği halde, acaba In-giltercnin mukaddoratı kendisine bir daha teslim edilebilir mi? Yoksa, sahip olduğu ve apaçık meydanda duran tabiat üstü kabiliyetini bile bile, en büyük evlâdının hizmetlerinden kasten ve istİyorek müstağni mi kalbin 7
Bu muammanın şekli halli, milletin istikbaline bir hayli müessir olacaktır.
Bir uçuk Kmxh»i
Batavyg, 3 (YİRSı — Kolanda petrol 5‘rkctlne ait bir ”CaWlna,, deniz ıjçjıgı, Bstavya yakınlarında yere düşmüştür. İçinde bulunıın iki İngiliz pilotiyle diğer sekiz yolcunun öidlıgü bildirilmektedir.
Anıp müllrcllrrr > ıirdıııı
Nrw-York. 3 (YJR8) — Türkiye, în-giltsre, Fransa va Amerika tarafından Arap mültecilerine yardım yapılması hu-suaundakl teklif, Birleşmiş Milletler siyasi komisyonu tarafından kabul edilmiştir.
55 milyon dolarlık hır yardımı derpiş «den bu karar Genel Kurulun tasvibine a rLed ilecek tir.
I’olonyudıı tevkif edilen Frnnsızlnr
Paris. 3 (YİRfl) — Varşovadnkl Fransız Ketfaretl Polonya Hükümetine tevdi ottlfl bıışka bir nota da daha bazı Fransız tebaaları hakkında Kefaretin hiç bir malûmatı olmadıkını ht-yan etti.
Dlfinr taraftan Amerikan bölgesine varan ve Polonya Hükümeti tarafından serbest bırakılan 7 Frnnsız tebaası. v(ır-diktcrl beyanatlarda, PoJonyayı terkede-bllmelerl içdn İlk cvvclk gayet iyi muamele gördüklerine dair birer nota İmzalamaya mecbur edildiklerini söylediler. Halbuki 36 »ant müddetle aralıksız olarak isticvap edilmiş olduklarını ve bu müddet zarfında ayakta durmaları ve hiç kımıldamamaları emredilmişti.
Esrarengiz Kostov
7
Yugoslavlar, eski Bulgar Başbakanının mazisini açıklarken, Kostov da Yugoslavya hakkında dikkate değer ifşaatta bulunuyor
Belgrad 3 (YİRSı — Bulgnrls-tandn Kostov'uıı ve arkadaşlarının yargılanması meselesini ele olan Belgrad radyosu siyasi tefslrelsl şunları söylemektedir:
“Kostov. Bulgar komtlnlat partisi merkez komitesi üyclerlndcndi. Fakat savcının yaptığı ithamlardan nn-laşıklıgınn göre, dAvanm mahiyeti, Bulgaristan hudutlarını aşması İsteniyor. Korninform memleketlerine yont ümitler aşılamak lâzım geliyor.
Bulgariatanda birkaç ehemmiyetli şahsiyetin tevkif haberini ilk olarak Yugoslav Tanju# ajansı vermişti. Kostov ve arkadaşları Yugoslavya He işbirliği yaparak Bulgaristan rejimini devirmeye çalışmakla itham edilmektedir.
O zaman Tanjug ajansı, Kostov’u Yugoslnvyaya karşı kullanacaklarını söylemişti. Bulgariatanda ise, bugüne kadar bu hususlardan hiç bah-sedilmomekte. yalnız Kostovda milliyetçi temayüller bulunduğu belirtilmekteydi.
Bugün yaptıkları hareket, komin-formun canlanması İçin blöf mahiyetini taşıyan bir tedbirden başka bir şey delildir.
1047 sonesinde Yugoslav komünist partisinin bir toplantısında söz alan mareşal Tlto, Kostovun Borla Koburg tarafından tevkif edildiğini ve başlıca mücrim olduğu meydana çıkmasına vo arkadaşlarının İdam e-dllmeslne rağmen kendisinin serbest bırakıldığını söylemişti. Niçin?.. Çünkü. Almanların ajanı idi. Polise mensup memurlardan Glşev, harp İçinde istanbula iltica ederek, müttefiklere Kostovun plânlan hakkında malûmat vermişti. O zamanki demecinde Tlto, sözlerini şöyle bitli im di
Korninform Yugoslavyaya karşı taarruza geçti
YUGOSLÂV-ÇEK GERGİNLİĞİ
Belgrad 3 (Y1R8) — Pragda, Yugoslav vatandaşlarının durumu feci bir hal almaktadır. Sulhçu Yugoslav-lar. herkes tarafından bilhassa resmi makamlar tarafından tecavüze uğramaktadır. Yugoslav tebaasının mülkleri ve bayatları artık Çek makamları tarafından korunmurnaktadır. Bratisinva şehrini ziyaret etmekte o-lan bir Yugoslav vatandaşının, bütün çantaları karıştırılmış vo kendisi tevkif edilmiştir.
İvan Ptroviç İsminde diğer bir Yu-guslav vatandaşı, Kominformun «on beyanatını tasvip etmediği için, Prag-dan çıkarılmış. Kendisinin en büyük kabahati Yugoslavya aleyhtarı hainlerin gruplarına iştirak etmekten im-
Sovyet cennetinden kaçanlar
New-York 3 (YİRS) — Son 24 saat zarfında, silâhlı flört Rus askeri. Frankfurttakl Amerikan makamlarına teslim olmuştur.
Bunlardan biri perşembe gecesi, diğer üçü de dün gece hududu geçerek Amerikan makamlarına teslim olmuşlardır.
Askerlerin silâhları alındıktan sonra enterne edilmişlerdir.
B. Itariih ItiiRİtırİH anluşmi* tirfildir VVaşhlnglon, 3 (YİRS) — Amerika Dışişleri Bakanlığı bugün nefretti*! rc«m1 bir tekzipte, Bernard Baruh'un atom enerjisinin kontrolü bahsimle, Sovyet makamlarlylo nnlıışm'ş olduğuna dair çıkan söylentilerin İAmıımcn asılsız ve uydurma olduğunu blldlroiahtcdir.
Yunan seçimleri Nişanda japılatak
Atina. 3 (YİRS) — Yunan siyasi parti temsilcileri, Yunanlstanda genel neçImİB-rln 9 vteya 16 Nisanda yapılmanın) kurar-hıslırmışlardır.
Mülkiyelilerin yemeği
Mülkiycnirı kuruluşunun yıldönümü dolayısıylc bugün Taksim Belediye Gazinosunda Mülkiye mezunları tarafından bir akşam yemeği verilecektir.
“Kostov’un emperyalistlerin ajanı olduğunda şüphe yoktur.,,
Yalnız, 1947 senesinde kominfor-mun beyanatını imzalayanlardan biri olan Kostov bugün Yugoslavya aleyhine kullanılmaktadır.
Budapeşte dâvasından sonra Sof-yndakl dâva Bolgrada karşı yapılan hücumların hayal sukutu İle neticelenmekte olduğunun yeni bir delilidir.
Moskova 2 (YtR8) — Yargılanması esnasında, eski Bulgar Başba-knnt Kostov. Almanların mağlûbiyetinden sonra. Yugoslavyanın Slav memleketleri blokıındnn uyrılmasını temin maksadiyle Anglo-Amerikanların Yugoslavlnra sil Ah vermeyi vâd-ettlfini Kardolj'ln kendisine blrdlrdk âine dair ifşaatta bulunmuştur.
Bundan başka, Kardclj, Kostov’a, Anglo-Amerikanların Tunnnm cenubuna Rus nüfuzunun girmesini arzu etmediklerini ve cenubi Slav devletleri federasyonunda Bıılgaristanm Yugoslavya cumhuriyetleriyle birleşmesine müsaade etmiyeceklerinl söyiemiş-ı ir.
Moskova 2 (YİRSı — “Günün Sesi,, programında Çernlkov şunları söylemektedir;
“Demokrat halkın savaşa karşı giriştikleri mücadele, sadece bir sulh mücadelesidir. Demokrat cephe kuvvetlenerek emperyalist cephesinden daha kudretli bir hal almıştır. Bunun başlıca misalleri. Çin’de halk demokrasi kuvvetlerinin. Kuamfntanga karşı kazandığı muvaffakiyetle, doğu Al-manyada halk demokrasi cumhuriyetinin kuruluşudur.
Buna raftmen Sovyet Rusyaya karşı girişilen suikastlere devam edilmekledir. Kostov mahkemesi, ve alınacak kararlar, emperyalist devletlere vurulan bir yeni darbe olacaktır.
tina etıneslcllr. 25 kasımda îvan Pet-rovlç, memleketi terke vakit bulamadan tevkif edilmiştir. Bugün kendisinin nerede bulunduğundan kimsenin haberi yoktur.
26 Kasımda Çek polisi, başka bir Yugııslnv tüccarın evine girerek kendisini tevkif ve mallarını yağma etmiştir.
Bütün bu hareketler, kominformun Yugoslavya aleyhine alınış olduğu kararın tatbikından başka bjr şey değildir. Bu gibi hareketlere ancak Ortaçağda rastgclinmekteydi.
Pragdakl Yugoslav elçiliği, bu durumu Çek Hükümeti nezdlnde şiddetle protesto etmiştir.
Batı Almanya polisi askerî mahiyet taşımıyacak
Londra 3 (YİRS) — Batı Alnıanya-dakl Müttefik genel valiler. Almanya-da ki mahalli hükümetlere gönderdikleri birer tamimde, polis kuvvetlerinin kuruluşu vo Utimolleri hakkında yeni talimatları bildirmişlerdir.
Bu talimata göre, mahalli polis yarı askeri bir mahiyet taşıyamaz.
Polis kuvvetleri, demokratik hayatın gelişmesine mâni olmıyacak vo işgal kuvvetlerine bir lehlike arzet-mlyecek şekilde merkezileştlrllmell-dlr. Bu tamım, Batı makamları, Al-manyada ordular kuruldu*una dair. Sovyet isnatlarına bir cevap teşkil etmektedir.
Arjııııtlndr hıiMİıtıılıır
Buetnna-Aires. 3 (YİRS) — Haber verildiğine göre, Bucnoz-Alrns'ds faaliyette Inıhınnn “Bank of London and Nouth Aınorics,, bıınkaıunn. Arjantin tarafından bir baskın yapılınıştır.
Bu bankın hüdİMonlnın Arjantlnde tnn-Uyelto bulunan bir cnnua şabrkcNİnln a-raıııruiNİyln IİKİİI oldvıftu «(iylrnınckteıllr.
Diğer taraftan, “L’ArgcnUna., İsimli gazete idarehanesini’ de polis tarafından bir bankın yapılmıştır.
Resmi makamlar bu huanata henüz hiç bir açıklamada bulunmamışlardır.
Iımir Mektubu
BELEDİYE
Şehir Haberleri
İZMİR, 3 Aralık 1949
27 yıl önce yanan İzmir şehrine gelen ziyaretçiler, bu yangın sahasından hır çok kiHirnlnrın hâlâ olduğu gibi dıırduâunu görerek bunun sebebi üzerinde dururlar. Şehri, bütün kısımları-L: gezdikten nonrn İse bunun dışında blı çok tenkit edilecek noktalar bulup kafalarındaki b»r sürü İstifhamları çözmeğe çnlışırlaı yangın geçirmiş vo jehrin hemen ya-
Hakikatte İzmir .-ebrl büyük bir runm kaybetmişti. İstirdattan sonra İzmir Belediyesinde vazife görenler r anlosof sekiz yıllık bir çalışına devresinde büyük İşler vapamadılar. 1931 ydındn Belediye Başkanlığını deruhte eden Dr. Behçet Uz, verimli bir çn-llşmn dovrosl geçirerek yancın sahası ortasında bir Kültür mahallesi, Kül-(f.rpnrk gibi eserler Vûrmoğo v«? müstakbel şehir plânı üzerinde çalışmağa muvaffak oldu Ondan sonra gelen Reşat Lobleblcioğlu ise şehrin İmar sahasından ziyade yukarı ve ol ve emek harcanmamış kısırnlaıa başlıyarnk yukarı mahallelerin yollannı, kanalizasyonunu yapmağa ve alırlık bir belâ olan Halkapınnr hataklığın; kurutmağa muvaffak oklu.
Fakat İzmir şehri hor şeye rağmen daha olgun bir çehreye sahip olamadı. Şehirde yapılması gereken bir çok ö-tıcmli İşler arasında bilhassa, şehrin İnşaatı bavlıyan kısımlarının sokakları-r.n yapılması, kanalizasyonunun İkmâli, bu kısımlara elektrik ve su verilmesi hatırdan geçebilir. Filhakika büyük bir şehir otelinin Mnjlno hatlım hatırlatan yapısı bir kaplumbağa aftır-lıtlylc yürümektedir. Garaj santralın ikinci katı inşaatı 1950 yılında tamam-
Marshall plânına göre 1950 yılı
(Washington daki hususi muhabirimiz bildiriyor)
Cıımhurrelsl Trumaıı, ycııl yıl ühş-larnıda, Kongreye 1950-1951 bütçesini takdim ve Marshall Plânının 3 üncü yılına, ait tahsisatı isterken, bazı müşküllerle karşılaşacaktır. Paul Hoff-nann’ın idaresindeki “Ecoııomic Coo-peration Adınliıistratlon’ın hazırladığı lâyiha. Mebuslar Meclisinde ve Se i atoda geçen iki yıla nazaran, çok daha kuvvetli bir muhalefetle karşılaşacaktır. Marshall Plânının, bugün ar-Uk Amerikan milli bayatında yer ettiği, üzerindo münakaşa edilmediği. Amerikan dış politikasının çok lüzumlu bir unsuru olduğu ve Avrupada muvaffakiyetle tatbik edildiği hakkında yayılmie olan kanaat pek de yerinde olmasa gerektir .Bu kanaat, umumi heyeti itibariyle, politik bakımdan va ııtse de, lüzumlu tahsisatın kabul edilmesi mcvzuubııhiH olunca, vaziyet değişmektedir. En müsait politik şartlar bir araya gelse bile, çoklan açık vazıyetine girmiş olan Amerikan bütçesine, Önümüzdeki yılın Marshall Plânı tahsisatını, kesintisiz yüklemek müşkülce olacaktır.
Daha ilk iki yılın tahsisleri, plânın politik gayeleri hakkında ümitlerin j İlksek olduğu bir devrede kabul edilmiş olsa bile müşküller büyüktür. Gecen yaz ECA, kabul edilen tahsisatı emrine alıncaya kadıır, 6 ay geç|L Vrashlngton'un çok ciddi tasarruf ko-r.işerleri, yani hor iki meclisin tahsisat komisyonları, yorulmadan programın masraf fasıllarını azaltmışlardır. Aylar süren gecikmelerden sonra programı kabul edilebilir hale koymak için hükümetin, büyük gayrotler snrfetmesl lAzımgelmiştir.
Ingilterenin son geçirdiği dolar bıılv ram, Mıırshnll Plânının her derde deva olmadığı, plânın normal olarak bitmesi »tabeden 1952 senesinde. Batı Avrupa tediye bilAnçosunun, dolar bakımından yine muvazeneli olamıyaca-ğı hususlarında Amerikan meclisini i-kaz etmiştir. Bu hakikat, 7 milyar onlar sarfodlldlkten sonra vo —Plâna göre— daha 10 milyar doların sarfa-dilmeni zarureti karşısında, Parlâmento monsuplarını düşündürmektedir. Amerikan bütçesinin, bıı mail sono sonuna kadar tahmin edilen 5.5 mily ” dolarlık açığının, haııce verilen bütün kredi ve hibelerin kaldırılması suretiyle, kapatılabileceğini iddia edenler î.z iseler ile, lehte düşünenler yine tedbir almak lüzumunu kabul ediyorlar. Hoffmann’ın, Marshall Plânına giren İS dcvlotten ticari takyldfttı kal
1/ıntu‘Hklır. Kültürpark dahilinde hu-yiik bir gazino ve muhtelif tesisler yine 1950 yılı Ağustosuna kadar yapılacaktır. Fakat halk bunlarla ilgili değildir. İnşaata haşladığı kısımlara yol. hnnallznsyon. su, telcktrik ve havagazı Ihtemekteılir. Belediyenin cehrin inşaat hareketleri ne daha ziyade ilgi göstermesini arzu etmekledir. Belediye ra tat asının daha çok Çul ig masın i ve pcyrüscfor İşlerinin iyi yürümesini istemektedir.
İzmir »Şehir oteli, turizm hareketleri İnkımındnn şnhrln bir kazancı olacaktır. 700.000 lira sarfiyle Kordon’da meydana getirilen Hohir oteli binası bir beton bloku andırmaktadır. 100.001) lira surfiyle binanın tuğla duvarları ve r.atısı 1950 yılı Haz.ranma kadar bitirilecektir.
Binanın zemin katı otelin büyük mutfağını, çamaşır > ikama tesislerini, tüğuk hava deposunu ve kilerini teşkil edecektir. Rlrlnrı katta kabul salonu. kâtip ve mÜdlir dairesi, bagaj, berber ve bekleme odasını ve 1000 kişi alabilecek bir gazinosu ihtiva edecektir*
ikinci, üçüncü ve dördüncü katlarda 72 adet hepsi banyolu ve bollü yatak odası bulunacaktır. Denize nazır edalar iki yataklı ve önleri teraslıdır. Yazlık gazino olarak teras ve bahçeden faydalanılarak 2500 kişilik bir açık gazinosu bulunacaktın
Gazino ve otelin ikmâli İçin daha 690.000 liraya ihtiyaç vardır. Bu para Belediyenin 1950 yılı bütçesinden verilence otel inşaatı bitrcek ve şehir halkı bu otel meselesinin hallinden memnun kalacaktır. — Adnan BİLGET
dırarak, Marshall Plânı ile verilen her onların, birden fazla devlete fayda verebilmesini mümkün kılmaları husufundaki ciddi İhtarı, kendisinin hususi kanaatinden değil, iç politikanın ciddi bir zaruretinden doğmakta idi. Birçok AvrupalIları korkutup müteessir eden bu “Ültimatom” \Vaahing-tnn’da hergün, “ya birleşin, yahut da bize muhtaç olmadan yaşayın” gibi sert ifadelerle tekrar edilmektedir. Washlngton'un kanaatine göre 270 milyon nüfus barındıran 16 Batı Avrupa Devleti, Birleşik Amerikanın, 150 milyon insan barındıran 48 devletinden, belki de daha ideal bir İç pazar kurabilirler. İşte Amerikan umum! efkârı. Avrupa diplomasi âleminde oldukça garip karşılanan böyle bir iç pazarın kurulmasını talep ediyor.
Amerikanın Avrupa için bulduğu ve adına “Integratıon” denen devAnın esası aşağı yukarı budur. Bunun mânası sorulduğu zurnan, gümrük birliği. ithalât lisanslarının kaldırılması, serbest kambiyo transferi ve bir nevi genişletilmiş “BcneluK” den, yahut da Avrupada tek para sisteminin lüzumundan, “kömürün beynelmilelleştirilmesi” yani beynelmilel Ruhr havzası idaresinin Belçika ve Kuzey F iansaya da teşmilinden bahsedilmektedir. Bu muazzam programın karşı--------------------o- ■ ■
Fransız işçileri Rusyaya karşı harp etmiyecekdir!
BUkre«, 3 (YtRSı - Fransız hal-kıınn, 70 inci şenel devriyesl münasebetiyle Stalin’e gönderecekleri hediyeler, Pnriato ”Las Ca*oa„ salonlarındu teşhir edilmektedir.
Bükreş, 3 (YİRS) — Lunevillo’de-ki Fransız maden İşçileri, Mareşal Stalin’e bir mesaj göndererek, Fran-aanın Sovyet Rusyaya karşı harbe girişmesini önlemek için ellerinden gelen bütün gayreti scu (edeceklerini bildirmişlerdir.
Mesaj şu kellmelorle sona ermekte-
••Yaşasın, bütün dünya işçilerinin ü-mldi Stalln.., Hürriyet ve sulh için savaşacağız,
Yeni Libya valisi
Londra, 2 (YİRS) — Libya par-lâmentosıınun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin dördüncü devresl-rln başkanı Dr. Carlos Romulo’nun Libya Genel Valiliğine tâyini için müracaat etmiştir. Dr. Romulos’un Fi-Ilpinlai’den ayrılıp böyle bir tâyini kabul edeceği zannedilmektedir.
• • - -
Öğretmen vekillerinin biriken ücretleri veriliyor
Geçen sene ilkokullarda Öğretmen vekilliği yapan 42 Öğretmen vekilinin nin biriken ücretleri bir yıla yakın zamandanberi verilmişti. Dün, Milli Eğilim Bakanlığı öğretmelerin paralarının verilebilmesi için ayrılan tahsisatı Milli Eğitim Müdürlüğüno göndermiştir. Ücretlerin tevziine Pazar, tesl gününden itibaren başlanacaktır. Paralarını bu güne kadar alamavan öğretmen vekillerin tayinini şehrime? Milli Eğitim Müdürlüğü yapmış ve geçen senek! kanuna göre Milli Eğitim Bakanlığınca yapılması gereken tasdikleri çok gecikmişti. Yeni iller kanununun verdiği ^eniş salâhiyetlere göre, bundan böyle hem tayinleri ve hem de tasdikleri Milli Eğitim Müdürlüğü yapacaktır. Vekil öğretmenler de ücretlerini her ayın sonunda alabileceklerdir.
Sağlık tedbirleri
Pazartesi gününden itibaren İstanbul Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğü ekipleri, bütün vapur iskeleleriyle, garları, umumî yerleri ve bilhassa bekâr odalarım ilâçlamaya baştı y uçaktır.
Tekel Bakanı geldi
Tekel Bakanı dün sabah ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiştir.
C.H.P. il kongresi yakında yapılacak
C.H.P. Uçe kongreleri birkaç gün önce sona ermişti. Bu sene çok hareketli ve mücadelen olacağı anlaşılan il kongresinin hazırlıklarına başlanmıştır. Kongre, 24 aralık 1949 cumartesi günü yapılacaktır,
Köprünün açılış ve kapanış saatleri tetkik ediliyor
Karaköy köprüsü yapıldığı tarih-tenberl mer’l olan kanununa göre gün dogmadan bir saat evvel açılmakta ve gün doğumunda kapanmaktadır. Bu itibarla senenin her ayında köprünün açılış ve kapanış saatleri değiştiği, buna mukabil şehrin iki cihetinden erken hareket eden nakil vasıtalarının saatleri sBbit bulunduğu için köprüyü geçmek mecburiyetinde o-lanlar ve bilhassa İşçiler büyük bir sıkınti çekmektedirler. Bu hususta kendisiyle görüştüğümüz Vali ve Belediye Başkanı bize şunları söylemiştir: ” Bu kanun çok eski bir tarihte. Haliçten Marmaraya ve Marmaradan Haliç’e geçmek mecburiyetinde olan gemiler köprüye çarpmasınlar düşüncesiyle yopılmıştır. Projektörler sayesinde en gayrimüsnit hava şartlan altında tayyare seferlerinin yapıldığı bu devirde mezkûr kanunun ihtiyacı karşılamadığı bir hakikattir. Vatandaşların bu yüzden uğradıkları müşkülleri yakinen biliyorum. Onun için gerekli makamlara müracaat ettik. Davanın çok yakın bir tarihte halledileceğini bekliyoruz. ”
(YÎRS) nedir?
Bu dört harf, "Yeni İstanbul Radyo Servisi,, kelimelerinin kısaltılmış şeklidir.
Gazetemizde intişar etmekte o-lan bir çok havadislerin başına koyduğumuz bu rumuzla; bunların kendi radyo istihbarat servisimiz tarafından alınmış olduğunu göstornıiş oluyoruz.
Yeni İstanbul'un radyo servisi, her gün 24 saat müddetle fasılasız bir şekilde dünya radyolarını dinlomaktedtr
Üç ekip halinde ve en modern alıcı cihazlarla çalışan radyo servisimiz 24 saat zarfında, İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça, Sırpça, Macarca. Rumence olarak 5û radyo istasyonunun 200 den farda neşriyatını takip etmektedir.
Bu servis, yalnız haberleri dln-lomuklo kalmayıp, muhtelif radyo istasyonları tarafından verilen yorumlan, gazete hülâsalarını, spor ve borsa emisyonlarını dakikası dakikasına takip etmektedir.
Radyo Servisimiz, dünyadaki radyo istasyonluunın, başta mühim müzik neşılyatı gelmek üzere. diğer programlarıyla de alâkadar olmakta ve okuyucularını bunlardan haberdar tutmayı arzu eylemektedir.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBİ roman
-4 -
Gerçi, dünyanın parasını kazanıyor; gerçi, Ankara'ya geldiği vakit bilgisinden, sanatından başka bir sermayesi yoktu. Fakat, ne çıkar! Allah, gönlüne göre veriyor.
Sofraya oturdukları vakit Ragıp Bey, yemek odasını uzun uzadıya gözden geçirmeğe koyuldu. Tavana bakıyor, tabana bakıyor, duvarlara bakıyordu. Sonra yavaşça Servet Beyin haremine doğru eğilerek:
“— Hanımefendi ,bıı “solle â manger”den memnun musunuz? dedi.
Kadıncağız ne cevap vereceğini bilemedi. Sevim, bu auali pek mânaeız bularak, genç mü-hendlein yüzün© alaycı bir gülümseyişle baktı. Servet Rey, “dur hele, bundan ne çıkacak!”. . diye düşünüyordu. Nedim’e gelince, o her vakit olduğu gibi aklı başka yerlerde, ne söyleneni i-şltmlş, ne do söyleyeni görüyordu. Derdi günü yemeği bir an önce bitirip sokağa fırlamaktı, Ragıp Bey:j ■
•*— Memnunum, derseniz, inanmam doğrusu. Bu duvarlar helo lambrin^lz ne çırılçıplak gö-rünüyorl Bu büfe, bu drcssoir yerli olmak lâzım gelmez miydi? Nasıl olmuş ds bu yer par-keşiz kalmış?
Servet Bey, en nazik tebessümle BÖzünü kesti:
16
”— Aman, Ragtp Boy; ricu ederim, başıma yeni bir masraf kapısı açmayınız.
”— Size ne efendim; hen evin aahjhesiylc görüşüyorum. İstanbul'a teşrif ne vakit? No kadar kalmak niyetindeainiz ? — Şu hakle avdetinizde bütün bunları olmuş, bitmiş bulacak-amız.
Servet Bey, “Nasıl olur?” demek istedi. Mühendis Ragıp Boy tatlı ve İmali bir gülüşle:
”— Siz bu işi bana bırakın, ötesini düşünmeyin; dedi.
★★★
Delikanlı, aksak adımlarla kâh yavaş yavaş, kâh hızlı hızlı yürüyordu. Sebepsiz yere, bir kaldırımdan öbür kaldırıma geçiyor ve yine sebepsiz yöre, ikide bir durup, kol saatine bakıyordu. Ne yapacağını, nereye gideceğini bilmez bir hali vardı. Bununla beraber evden, muhakkak, at koşularına gitmek knrariylo çıkmıştı. Bu kararını yerine getirmek için —biraz önce sofrada korktuğu gibi— pek de geç kalmış değildi Gerçi, Nedim’in bu tereddütlü ve sinirli hallno iki sebep gösterilebilir. Biri, evdeki misafir dolayıslyie no babasından, ne de annesinden para İstemeye imkân bulamaması; öbürü, —belki en mühimini— arkadaşı Sacld'ln, verdiği «Öze rağmen, onu otomobiliyle gelip almaması.,, Lâkin bu aksiliklerin her İkisi do İnsanı hu kadar şaşkına çevirecek ehemmiyette değildi. Nedim, cebindeki dört boş lira ilo hem koşulara gider, hem da pek müptelâsı olduğu müşterek bahislere katılabilirdi; Saoid'ln gelmemesi onu nihayet hususi bir otomobile binmek zevkinden mahrum etmişti. Bizim delikanlı, şu Antla, zaten bunların hiçbirini düşünmüyordu, Bu âvâre adam yürüyüşleri, bu kararsızlık, hu İkide bir kol saatine bakışlar onun her vakltki 17
tik'Jerlnden ve acayip hallerinden birkaçıdır. Nedim’in, çok kere de, sebepsiz yero herkese kızdt-ğı; herkesi haksız bulduğu, veya herkesten bir kötülük görüyorum zehabına kapıldığı olurdu, Böyle zamanlarında ağza sert btr takallüsle kilitlenir vo konuşması bir anlaşılmaz homurtu şekline girerdi. Galatasaray Lisesinde, her imtihandan döndükçe, babasına, muvaffaklyetsizli-glnin sebebini daima bu homurtularla İzah etmiş vo zavallı Korvet boy İçin de bu dönüşlerin sebebini anlamak asla mümkün olamamıştır.
Nedim, Evkaf apartımanlanmn önüne varınca, arkasından birinin kendisine seslendiğini işitti:
“— Dur be yahu; motörü bozulmuş Ford otomobili gibi böyle nereye gidiyorsun?
Döndü; bu, ll«e arkadaşlarından Seyfl İdi. Nedim, dişlerinin arasından öfkeli öfkeli bir şeyler mırıldandı. Bu fıkara gence, babası Servet beyin tavoasutlyle müteahhit Sırrı hey yazıhanesinde iş bulan Nedim’di. Şu halde, kendisine karşı saygıyla değilse bile bir parça terhlyrlı davranması icap etmez miydi?
Seyfl :
”— Gücenme binitler, şaka etmek işledim; dad.l Bir müddet, knnuşmnkaıaın yanyana yürüdüler. Seyfl, ©peyce sıyrıktı ve Nedim'in hu çeşit huysuzluklarına da alışkındı, ama, hu sefer, her nedense, biraz bozuldu; hu kadar şiddetle kapanan yârenlik kapısını neresinden kaynaştıracağım bilemiyordu.
'*— Hipodroma gidiyorsun, değil mi?
•‘— Hıy; Yoy...
”— Ben de. - Şuradan otobüse atlastık fona olmaz.
Nedim cevap vermeyip adımlarını gardan yana doğrulttu. Seyfl:
”— Hoş, gardan ds binebiliri* ya... Daha vaktimiz var; dedi.
18
tki delikanlı da bu kesik kesik konuşmalarla yollarına devam ederken birden keskin hır gıcırtı ile bir otomobilin yürüdükleri kaldırıma çar-parcasma tam önlerinde durduğunu gördüler. Volandaki Sacid'di ve yanında yüzü fazla maki-yajlı bir kız vardı. Sacid, başını aralından dışarıya uzatıp Nedim'e :
“— Şimdi, suna uğradım; dedi. Beklemeden çıkıp gitmişsin. Haydi, atlayın otomobile.,.
Nedim, bir tereddüt ânı geçirdi. Gözlerini, sert bir bakışla, genç kıza dikmişti. Neden sonra:
“ - Martaval okumu; seni tam yarını saat bekledim; zaten, goclkmenin selıebi şimdi anlaşıldı; dedi.
••— Bunun yüzünden mi diyeceksin? Namussuzum; yolda raatgeldim,
Nihayet, Nedim, binmeğe karar verdi. Seyfl de soluna geçip oturdu. Sâcld’in yanındaki kızın * kim olduğunu her ikisi do biliyordu: Bu, Tabnrin bardaki Macar dansöslcrden biriydi,
“— Bonjur mutmagall
”— Bonjur, bonjur!
Seyfl biraz lalalık ötmek istedi:
“— Yahu, bununla birlikte büyüklerden birine rastgelirseniz haliniz nice olur? Beni kimse tanımaz; ama siz, ikiniz...
Sacid, elleri volanda, ayağı pedalda, başını Sgyfiye çevirerek :
“— Hanai büyükler yahu? diye söylendi.
Aman vazgeçtim birader; bir kaza çıkaracaksın, Önüne bak!
Nedim, gözlerini yanındaki arkadaşına doğru devirdi :
Şu ukalâlıktan bir türlü vazgoçemiyecek-sin! dedi.
Dansöz, bir kelime Türkçe bilmiyordu. Fakat, üç delikanlının kendisinden bahsettiklerini sezmişti. Yavaşçacık Şaddın bacağını çimdlkllyorek: 19
”— Ayıptır; benim anJıyacağım bir dille konuşun! dedi.
Kızın lâfa karışması, Seyfl ile Saeid’i kahkahalarla güldürmüş; fakat. Nedim'in suratında lıaftf bir gülümseme aJAmeti bile belirtmemişti. Sinirlerindeki gerginlik hâlâ devam ediyordu. Hipodromun kapısından içeriye girer girmez, zaten arkadaşlarından ayrılmış, selâmsız aabahsıx, müşterek bahis gişelerin© doğru uzaklaşıp gitmişti. Burası tıkabaaa insanla doluydu. Nedim, gişelere bir çok kol va dirsek haroketleriyle it©» kaka güçbolâ yanaşabildi. Bereket, her zaman olduğu gibi, bu sefer do, koşıı teşkilâtına men» sup bazı kimaelarlo tanıdığı jokeylerden atlar hakkında esaslı bazı malûmat edinmiş bulunuyordu. Elindeki işaretli llstolere göre bir kaç kupon satın aldı ve kalabalığın içinden aynı zorluklarla sıyrılarak koşu meydanına seğirtti.
Artık gözü hiçbir şey görmüyor, kulağı hiçbir şey İşitmiyordu, Bununla beraber tribünler bir çok güzel ve atlslü hanımlarla set set yükselen birer bahçe parteri gibiydi. Nedim, başını çevirip hu yana bakınıyordu bile, Elinde bir kâğıt parçası vo bir kurşun kalemi, karışık birtakım cebir muadelelerine dalmış, pistin kenarında kaynaşan halkın arasında dolaşıyordu. Orada, kılık, kıyafet, tavrı hareket itibariyle Nedim’e benzer, başları havada, uzun caketli, yılankavi pantalon-lu ve şapkalarını kulaklarına kadar bastırmış birtakım delikanlılar vardı. Servet Beyin oğlu, araaıra bunlardan birine yanaşıyor, fiskos bir şeyler konuşuyor; sonra tekrar o dolaşık hesaplarına dalıyordu.
Tribündeki genç kışlardan biri yanındaki arkadaşına IğildF :
(Devamı v(ır)
~ 20



a>
&
i






a





4 Aralık 1919
H İ K A Y E
Yazan:
Lucie Dclnrue - Mardrus
Çeviren:
Hallt Fahri Ozanşoy
ucuna Neyse,
kendi-
Bir gün bütün hayvanlar toplanmışlar, insan cinsini kati surette yok etmek için bir karâr vereceklerdi. Teşebbüs çok tehlikeli olduğundan, kararın oybirliği ita verilmosi lâzım geliyordu.
İlkönce, yakışık aldığı üzere, aslan söze başladı vo dedi kİ:
— Artık vakit saat tamam oldu. Muhakkak ki bu ırktan bıktık usandık* Hepimiz iddialarımızı söyliyelim. Ben başlıyorum. Efondim, bon insanı '»ncak av eti bulamayınca yiyorum. O haldo niçin gelip beni ormanlarımla yakalarlar. Benim butlarım ıskaralık mı? Değil. O halde boni ne diye bir demir kafes içine sokarlar vc ancak tavukların geçebileceği çubuklara kafamı vura vura harap etmemi seyretmekten zevk alırlar? Yahut küçük bir köpek gibi, ortası kâğıt kaplı yuvarlaklar içinden atlatırlar. Demek ki insan denen mahlûk, beni küçültmekten, gülünç düşürmekten başka bir sey yapmıyor. Helo bonim postumu sıyırıp karyolasının ayak sermesi ve sabahleyin kAİkınca üzerime hâzla. saadetle basması... ben söyliyeceğimi söyledim. Simdi sıra başkalarında.
Bütün vahşî hayvanlar namına kaplan öne doğru ilerledi vo lerinin de aynı felâketlere uğradıklarını acı acı. uzun uzun anlattı.
Nihayet beklemeğe tahammülü kalmıyan maymun: — Pardon, diye kaplanın sözünü kesti. Bunlar hepimiz için olağan işler. Fakat bize üstelik bir de kulp uydurmuşlar: sözde insanın ceddi imişiz! Ne dehşet. Sanki bize şeref vermek için de kadınlarını süsleyip püsleyip maymun-laştırmağa kalkıyor. Hele hep bu akrabalık bahanesiyle bize çektirdiği çileler! Bizi oynatıyor, sırtımıza mantolar geçiriyor, bisiklete bindirip pedal çevirtiyor, yordukça yoruyor, tâ hastalanıp verem oluncaya kadar . O zaman bizi bir bebek karyolasının dibinde yatırıyorlar ve son nefesimizi acıklı bir surette orada voriyoruz. Demin aslan, insanların âdi alayından bahsetmişti. Halbuki İnsanın en başta golen maskarası biz değil miyiz?
Birdenbire sert ve tatlı bir gürültü ortalığı kaplayıp maymunun sözünü kesti. Gökten kanatlar yere iniyorlardı.
Kartal, hiddetle: — Ya biz. diye haykırdı. İçimize saman doldurmalarına no buyrulur? Hele tebaamdan en küçük, en sıska olanların tüylerinden yaptıkları o kadın şapkalarına ne dersiniz? Sonra yumurtalarımızı nafile yere yuvalarımızdan aşıran insanların çocukları da ayrı bir dert!
Asîl hayvanlar sözlerini bitirince, bir kokarcanın incecik sesi şöyle çığlığı bastı; — Ben, kokan hayvanların mebusuyum. Postumuzu ota geçirmek için bize az kapan, az tuzak kurmazlar, çünkü efendim biz do insan gibi avı ve elmaları severiz! Vah zavallı tarla sıçanları, zavallı gelincikler. zavallı...
Daha ince bir sosta fare: — Ne söylüyorsunuz, dedi. Tuzaklar mı? Bunu biz hepinizden îyl biliriz. Bununla beraber, onların artıklarından başka yediğimiz nedir ki? Son zamanda bir de korkunç bir şey keşfetmişler : Pasteur seromu.
Bunun Üzerine, vahşî hayvanların hor görerek baktıkları ehlileşmiş hayvanlar birer birer ortaya çıktılar.
Sonsuz bîr teessürle boğulan köpek, binlerce yıllık dostu hakkında sitemde bulunmaktan kendini alamadı. Hakir bir tavırla: — Yine de onu seviyorum, dedi. Öyle iken bakın şu zincirlere! Hani günün birinde onlar gibi sevdalanıp da şöyle bir müddet dolaşacak olsam, dayaktan pastırmamı çıkarıyorlar. Maymun, sirkteki oyunları telmih etti. Ya ben. ustalıklı bir köpek bile olmasam, birçok oyunlar yapmıyor muyum? Naz ederim, ölü taklidi yaparım, pençemi uzatırım ve burnumun üzerinde düşürmeden şoker parçasını taşırım. Üstelik de...
İnek: — Bir de benî dinleyin, dedi. Buzağımı benden ayırıyorlar, sü-dümü çalıyorlar. Sonra boyunduruğa ne diyelim? Hele ismini yavaş bile söylesem vücudum ürperen o uğursuz yer: Mezbaha... Sizi hiç değilse yemiyorlar.
Domuz: — Ya ben no diyeyim, diye homurdandı. Vücudumun dişlemedikleri yeri yok. Domuz sucuğu, ne beliğ kelime! Beni sirklerde do görürler, o da ayrı.
At, istihkarla: — önümde sirk lâkırdısı etmeyin, diye kişnedi. O tavlalar, manejler, nc sıkıntılı yerler... En berbadı, sırtımızda da bir İnsan taşımak... Hele arkamıza taktıkları arabaların sözünü ettiğim yok. Sunu da söyliyeyim ki, insanların bazıları Demek ki bizim de etimiz yeniyor.
Koyunlar hep birden heyecanla: ler. üstelik, sağlığımızda sırtımızdan
Kaz: — Susun, diye fısladı. Bizim dlrî diri tüylerimizi yoluyorlar.
Hayvanlar böyle konuşup dertleşirken, ortalık kararmağa başlamıştı. Nerede ise gece çökecekti. Şikâyetleri hızlandırmak lâzımdı. Bu arada tavuk konuştu, fakat daha konuşacakları vardı. Deve sabırsızlanıyor, fil hortumunu havaya kaldırıyordu. Balıklar henüz hiçbir şey söylememişlerdi.
Nihayet hepsi şahitlik ettikten sonra, aslan, hükmü tebliğ etti:
— Velhasıl insan iğrenç, zalim, mütereddi bir mahlûktur, hilkatin navarıdır. O olmasa, her şey nizamında olurdu. Bu sebepten, ittifakla n3 karar veriyoruz kİ...
Birdenbire, çökmeğe baslıyan karanlıkta incecik bir ses yükseldi, öyle tatlı bir sesti ki, tüylü yahut kabuklu, bütün hazır bulunanların tından bir ürpermedir geçti.
Ses: — Pardon, diyordu. Ekseriyet henüz tam değil. Ben daha
şey söylomedim. Fakat buraya insanın aleyhine değil, lehine oy vermeğe geldim. Eğer o, bu anlattıklarınızın hepsini size yapıyorsa, kabahat yine sîzdedir. Siz işi kavramasını bilmiyorsunuz.
Sağır ve korkunç bir homurtu ortalıkta dolaştı:
— Kimdir bu?
Mürai ses: — Ben kediyim, diye cevap verdi. İnsan şüphesiz ahlâk-bir mahlûktur; ama ne mükemmel bir hizmetçidir de. Benim ciğerimi
at eti yemeği de âdet edinmişlerdir
— Bizim kadar değil, diye moleşti yünümüzü kırpıyorlar.
ca-
5U-
bir
sız
vaktinde hazırlar, en aksisi bita bana kapıyı açar ve helo daha mürekkebi kurumamış otan bir mektubun üzerine pençomi koyduğum zaman, hiç bir el beni geri İtmez. Yağmur oluklarında ve bahçelerde oeçen hayatıma go-lince, tamamile aerbestlmdlr, Inaan hiçbir suretle maz. Hâsılı, dört ayağımla ona oy’umu veriyorum.
Bu sözlerin uyandırdığı müthiş uğultu henüz tamamile çöken karanlıktan hiç beklenmiyen bir derhal hepsini susturdu.
— Ben kedinin eksik bıraktığı oyu kullanıyorum. Siz hesabı tutar sinizi İnsanın on büyük kurbanı benim! Ben onun aynı znmaı maskara maymunu, hem kafeste aslanı, hem tüyleri kırpık koyunu, peşinden kovaladığı geyiği, hem zehirlediği faresi, hem mezbahadaki züyüm. Huzurunuza, ondan İhanet görmüş, onun tarafından alaya mış, kolu budu koparılmış olarak geliyorum. Onun dorhal yok edilmoslni istiyorum ve bunun için elimden geldiği kadar size yardım edoceğim.
Bütün hayvanlar bir ağızdan: — Bravol diyo haykırdılar- Pekâlâ, sen i kimsin, ey mazlum, hayvanlar arasında adın no senin?
Bunun Üzorlno ses, karanlıklardan su cevabı verdi:
— İnsan.
oralara burnunu sok
kesilmemiıtl ki, artık set daha yükseldi vc
bı tutar-nda hem
hem Ökü-alın-


YENÎ İSTANBUL










Sayfa 5
Anadolu köylerinde “Yeni İstanbul"
Orta Anadoludan bir örnek
ziraat bir ehemmiyeti olduğu artık köylünün kalkınması İçin ciddi büyük şehirler halkımızdan bir bir süratle yaşattığı köylerimizi
ŞAMPİYON KEDİLER
Kazaiithât mükâfatnı ile yalanan bu mağrur tavırlı kedi, bu se-
ne Pari^tc. Cat Club'dc yapılan yüzelnk müsabakasında birinciliği kazan-jnısfır. Diğeri ise eski şampiyonlardan bir acem kedisidir. Bu milsaba* 1 tına 300 e yakın kedi iştirak etmiş Ve birbirinden güzel olan bu ııddidf cins hayranların karşısında jüri heyeti hangisini seçeceğini şaşırmıştır. Seçkin dâvetliler huzurundu yapılan müsabakanın biithn hâsılatı emekli gaze tecilrre vc veremlilere verilmcktrdi r. Ankara vc Van kedilerinin güzelliği bütün dünyada meşhur olan bizim memleket için de böyle bir müsabaka hem eğb ncf li hem. de faydalı olabilir diye akla geliyor.
Nemli kt timizde kedi, denebilir ki, dünyanın her yerinden fazla sevilir, Bir kedi brslcmiyen veya ömründe bes İrmemiş aileler bizde nadirdir. Bu sev-gıy hastalık haline getirerek f rinde sürü ile kedi brsliyen, onlarla çocuklarıymış gibi meşgul olarak, hastalıklarına üzülen, ölümlerine yas tutan eski zaman hanımları biliriz. Hattâ bugün bile böyle meraklılar aramızda vardır.


n.^n’ıKssı ııımarrnıTnmauanîUTrnınmırıııufinr’iHiıııırRMîn-nıv»ııumımu«nır.ınuuu!WDR«:iîRtımin;tti4Uı.u
Görüp de geçemediklerimiz
Lâubalilikten çektiğimiz
Sokakta, vapurda, tramvayda, evimizde yasadığımız gibi hareket etmek lâübalıliği bize mahsus bir şey olsa gerektir. Bu yüzden kaldırım başında hararetli münakaşalara dalan gevezelerin çemberini yarıp bir caddeden geçmek, bir sokağa girmek bazan bir mesele haline geliyor. Tramvaylarda kapı önü sohbetine dalmış İki ahbabın arasından geçinciye kadar ineceğiniz durağı kaçırıyorsunuz. Bunlar bir şey değil. Bir de vapur âlemlerimiz var! Bilhassa vapurlardaki o lüks denilen salonlara girdiğiniz zaman şöyle dikkatle etrafınıza bakınız: Bir köşe Mehmet beylerin, bir köşe Ahmet beylerin!.. Tesadüfen yer bulamayıp da bu gruplardan binnın masasında nasılsa boş kalrnış koltuklardan birine oturdunuz mu. vay geldi başınıza! Bütün o kaba saba şakalardan, gülüp konuşmalardan okumaya imkân bnlanııyacağı-mz için gazetenizi katlayıp kaldırmanız vc “Bu yabancı da ne hakta aramıza girdi?,, gibilerden müslehzl bakış-
tara tahammül etmeniz lâzımdır.
Vapur salonlarını kendi aalontan-nın bir köşesi haline getiren, diğer yolcuları hiçe sayan bu gruplardan bazılarında. daha ileri giderek oturduğu köşeden içeri giren kadınlara baygın bakışlar fırlatan, gûya alçalttığı bir sesle ahbablarının kulağına fısıldadığı mânalı sözleri, yüzünün çirkin ifadesi ile dışarı vuran kimseler de eksik değildir. Öyle ki hazan bir vapur salonuna girmek, İnsanda yabancı bir kimsenin yatak odasına giriyormuş gibi sıkıntı ve çekingenlik uyandırıyor, bindiğiniz tramvayda gayriihtlyar! kulak verdiğiniz küfürle karışık acayip şakalar karşısında irkiliyor, kaldırım üstü sohbetine dalmış kimseleri geçebilmek için zorluk çekiyorsunuz.
Kendi küçük âlemlerimizi pervasızca evden sokağa taşımaktan başka bir şey olnuyan bütün bu lâübali hareketlerden ne zaman vazgeçeceğiz?
BAYBÜRTLUOÖLÜ

Hicrî 19 4 9 ARALIK 4 Pazar Rumi
8 af er 13 1369 Teş. eant 21 1365
Vakit VfiMtl Ezam
.rüneş 7. 7 2.21
Ofile 12. 4 7.23
İkindi 14.28 9.16
Akşam 1641 12.90
Yatsı 18.19 1.38
İmsak 5.23 12 42

Tiyatrolar
gEHİR
Dram
geldi
Komedi Kı^nıı : (40400) Bebek
Her akşam «ant 20,30 dn
TİYATROLAHl l
Kııımı: (12157) Bir komiser
★★★★★★★★★★★★
MUAMMER KARACA OPERETİ
Müzeler
Bu gere MAKSİMDE
20.30 da
Topkapı Sanıyı: pazartesi - Çarşamba - Cumartesi, saat 13.30 - 17 Telf. (21090)
A,vn»of>a: Pazartesi - Sah - Çar-ıjanıba - Perşembe - Cuma, şaat 10 - 16; CumortoNİ - Pazar, anal
13 - 16.00 Teli. .21750»,
Arkeoloji: Sah - Perşembe - Pazar. saat İŞ - 17 Trif (21682) Tllrk va tutam Eserleri: Hah-Per-şembe-Pazar, saat 13,80-16.30 Teif. (21688) Dolmabahçe Deniz Müzeni • ma rt.es i saat 13 - 17. Pazar 0 Telf. (81281)
RAKIM 185
Cumartesi Pazar maline 15 to *ıımnrt»'H| ma-tinelerJnda ta-ebeye lonaltat Tel, 43134
Salıya SİZİN 8OKAK
Sıhhî imdat
Cu-
18
ÎHtanbui Anadolu Ankara îzmir İzmir
Beyoğlu ya kattı
332?
İtfaiye
44998
00586
91 2251 Karşıyaka 5055
Beyoklu 44041 Kadıköy no«?2
TsUnbul 84tB2 Üsküdar OOOift
Abûluua oü-lrmir 2222-K. Yaka 5055
I
-SEb" (49300) Dell Gönül
Maline 8: 15 — ğtıvaro S: 2J ht M ER ; Yunan Opereti; 3 to "GoKo", 18.30 da *•Vaplesllkoa',. 21 de “Nato Porlo”,
Eminönü Hnlkevlnde Sadi Tok Tiyatrosu; Erkekler Kırkından Sonra Azar. Pazar matine 15 to.
Aııktiro (TiyıUro ımııt 2(1 dr)
Tiyatro (10570-10) Knock.
Küçük (llta9) Yalancı.
İzmir behir Uyul rom (buut 20.30) Htjş Hc>lk
Sigorta otomatları
BI rleşi k A men kada ma k ineleşme hareketi gittikçe genişlemektedir. Son zamanlarda büyükçe otellerle, garlar-do ve bunlara benzer yerde kaza sigortası kaydeden otomatlar konulmuştur. Bu makinelerin verdiği sigorta poliçeleri 24 saat muteber olmakta, ve 7 500 dolara kadar tazminat temin etmektedir. Otomata sigorta primi atılınca ortaya bir kâğıt şeridi çıkmakta vo bu şerit üzerinde isim yazılmaktadır. Yazılan ismin bir kop-yesi otomatta kalıyor Bundan sonra üzerinde tarih ve saat yazılı asıl poliçe otomattan çıkıyor vc poliçe sahibi rahat raluıt otomobiline binerek şehrin kalabalığına karışabiliyor.
İnekler tayyareden hoşlanmıyor
Tepkili uçaklar Fransız ziraat! rinde beklcnilnıiyon bir tesir y.spnnş-tır. DİJon civarında yapılan bir tetkikten anlaşıldığı üzere inekler bu çeşit uçaklardan katiyen hoşlanma-maktadır. Böyle bir uçak yaklaşınca. İnekler kendilerinden geçiyor, sağa sola saldırıyor ve çok aaabileşiyorlar. Üstelik sütleri de kesilmektedir, köylüler bu yüzden süt tatllıaalinin azalmasından endişe etnıiye başlamışlar ve Partaten buna çare bulunmasını İstemişlerdir
Üze-
Sinemalar
Mağlup odilmiycntar (4Q83ft) MontckriBîo-
: (13595) Mağlûp
BEVOÛM CİHETİ;
Al.kazar . (42562) Carı) Icaçıyor-Mrl(Nll(H yolu
AK: (443111)
ATİ.AK ; ııun minisi
ELHAMRA odllmlyenlpr
İNCİ : (84595) Bomba Kralı tl’EK ; (44280) Munickrıstunun mirası
LALE; (13595ı Mağlup adlimi-yenler
MELİK ; (40MW) TrHVlntU
KARAY: (41056) Tnh|Ücrli karar M ATI’AIIK (88148) Efe aşkı-Ayşenin duası
kI‘MER ; ıl2>^l ) ı Yunun Operet l) Garııbrop En Opal
hark ı 140380) Kanlı haydut
ŞIK : (1372b ı î/.mlrll Dimi trio-«un maskeni
TAKnLm (14191) Kanatlardan Türbo
TAN: (80710ı Bir çiçek üç bö-cok • Zevk kurbanlıın
YENlı (84137) Korkusuz Lasny • Aşk şarkısı
YILDIZ ! (12847) Samba Kralı
AZAK: (23542) Şohittar kulfid
MARMARA: (23X60) Gümüşler
gölgesi
MİLLİ ı (22962) Kılıçların göl-geninde
YENİ (Bakırköy) 16-126 Namus sözü • Ebediyen vüşanma».
KADIKÖY rtKETİı
HALE : (60112) Çhfiftao (yeril film)
OPERA: («012D Gecelerin hakimi - tlAhlar sevişiyor
Nİ’REYVA t (60682) Ehlisalip eeforlerl
('KKİDAR CİHETİ;
llALE: 1000021 Gengstorlor kft-ttbl • gebsfide Slmbut
Ankara
ANKARA: (23432) Kara bayrak, Hm K: (15031) Nil Melikesi. PARK: (II131) Fedakâr ana, 61 s (11076) Fedakâr Anıt, bt.M k:
Maskeli İILPS: YEXh
CR: (14072) Mertlik borcu kız
(22204) îılmsls katiller. (14640) Vahşi orzular.
İSTNBLL CİHETİ
ALEMDAR: (23683) Kılıçların MÖlgentad**
(. EMİM Rl İTAh î (22513ı Korsanın ndalotl • Renkli sürprizler
HALK; (2W1) Çöl aşkı - Altın küpeler
Hİl.Ar.î (22717) 15 aralıkta açılarak (HAlorı kııpalı)
İ9TANBI L: (22367) Lekeli hayat - Ü6 kahraman
Kah-
İzmir
EIJIA.MRA: Tel | 2573 — Zafer Ahiftaal
TAYYARE; I el: 3646 — Cezayir dansözü
YEM SİNEMA: Te); 40ftft raman kılavuz - Muldlea
LALE: Tel: 2758 — Şahane vals • Karamasof Kardeşler
TAN SİNEM İKİ t Tel; 4248 — (Lı'ıta ile ayni)
KARŞIYAKA (İH ETİ:
sl'.MER; Tel: 15224 - Kalklil/ı. örümcek ıigl
MELEK ; Teli 15008 — gahittar kalesi
Bir Küçük
çocuk
o
kadar ufak, j kadar çelimsiz bir çocuktu kİ yolumun üstünde hattâ mevcudiyetini bile far-ketmemiştim. Birdenbire kulağıma çalman sözlerin keskin katiyetiyle şaşırıp başımı çevirdim:
— Beşiktaş takımı beş para etmez, diyordu.
Bu sözlerdeki kendlndon emin, iddialı edâ ita söyliyonin şekil vo şemaili arasında Öyle inanılmıyacak bir tezat vardı ki hayrotimden donakaldım.
Yodl sekiz yaşlarında, yaşından da küçük göstoron. cılız, aünepe bir çocuktu. Karmakarışık sarı saçlarının altında çlpil yeşil gözleri vardı. Karşısında, konferans dinliyen bir sanat meraklısı clddiyotlyle, yine aynı yaşlarda esmer ve tombul bir yordu. Birdonblro sordu;
— Neden?
Öteki, mitingde nutuk ’ yasi hatip edâslylo kesip
— Oynamasını bilmiyor O sıska vücuttan çıkan katiyeti unutnmıyacağım.
Amma sonra düşündüm pek do şaşacak bir taraf gisizliktari Ölçüsünde katileşen en yüksek perdeden atanlara ta az mı rastlnmışızdır7 O en mesotatarl İki cümlede halleden kahramanlarının, o en aklı örmediği mevzularda iddianın azamîsine çıkan nasipsiz muharrirleri. Birleşmiş Milletlerin senelerce uğraşıp içinden çıkamadığı çetin dâvaları “Bana bırak-saydıtar bon şöyle edor, böyle öderdim" diyo hemen oracıkta çözüveron kıraathane münekkitlerini bir goz Önüne getirdim de:
— Devam ot, evlâdım, dedim, Hayatta pek ilori gldecrğo benzersin.
AYDIN GÖREN
çocuk duru-
veren bir si-attı:
’ da ondanl
sözlerdeki
de bunda yoktu. Bll-soslerle hayat-karışık siyaset
Bütün ziraat memleketlerinde olduğu gibi esas karekteri otan memleketimizde de köyün büyük ciddi surette anlaşılmıya haşinmiş ve teşebbüslere girişilmiştir. Yeni İstanbul çoğunun bilmediği veya hayalinde başka
tetkik ve müşahede kabiliyeti fazla seyyar hususi muhbiri vesıtasiyle okuyucularına bildirmeye çalışacak ve köyle şehir arasındaki tamşkan-lığı arttırmışa vesile olacaktır. Bu sahada şimdiye kadar olanlardan tamamen başka bir tarzda otan bu yazıyı YENİ İSTANBUL bugün okuyucularına takdim etmekle sevinç duyar.
BİZ, kendi memleketimizi tanımayız. Bilhassa köy ile, iktisadi şartlar noktaamdan köye pek bcnzlyen kasaba, şehir halkına yabancıdır. Memleketin bugünkü durumunu Ince-llyerek yarınki yükselme yollarını a-rıyacak otan aydın sınıf da şehirlerde oturduğundan köy ve kasaba, bugüne kadar dokunulmamış birer sosyal mevzu halinde kalmışlardır.
Halbuki Türkiye nüfusunun yüzde 84 ü köylerde yaşar. Kasabaların köy ekonomik işletmesine tamamen veya kısmen tâbi nüfusu da hesaba katılırsa bu nispet, yüzde 90 a çıkar. Bu açık hesap, kesin şekilde şunu gösterir: Memleketimizde her çeşit kalkınma, İlerleme ve açılma için en evvel dikkate alınacak zümre köylü zümresidir. Gerçek medeniyete ve iyi hayat seviyesine doğru bir tek adım atmak İstersek, bunun istikameti köydür. Şehirlerde, toprak işletmesine ve toprak ile uğraşanlara faydası, tesiri olmıya-cak şekilde vücuda getirilen eserlerin, atılan adımların ve ortaya çıkarılan meselelerin hiçbiri, en aşağı nispette dahi, Türk halkına yararlı sayılamaz. Bu memlekette hayat seviyesinin yükselmesi, refahın artması, medeniyetin ve terakkinin ancak köy ve köylü kün olabilir.
Bağlum, Ankara bucaklarından biridir,
sayfiyelerinden olan Keçiörenin asfaltından ayrılıp da köy yoluna saptınız mı, her dakika başı, 100 kilometre u-zağa gittiğinizi anlarsınız. Gerçi a-ğaçlar ve şose, henüz medeniyetle temasta olduğunuza işaret ederler; lâkin Anadoluyu saran o köy muhitinin köy hava ve kokusunun hemen etrafı sardığını hissetmemek imkânsızdır.
Köyün bulunduğu mevki. deniz yüzünden 1250 metre yüksekliktedir. Etrafı çıplak ve taşlı tepelerle çevrili, dar bir vadi ortasına kurulmuş olan köyün kenarından yazın kuruyan, kışın biraz canlanan bir dere geçiyor. Bu derenin kenarlan kavak ve söğüt ağaç-lariyle, köylüye alt bağ ve bahçelerle çevrilmiştir. Köyün evleri Anadoluya has bir şekilde kerpiç ve kavak direğinden yapılmıştır, üstleri toprakta örtülüdür.
Başlıca binaları Bucak Müdürünün de oturduğu bir jandarma karakolu, yeni yapılan üç parçadan mürekkep bir ilkokul, teknik ziraat memurunun oturduğu tek katlı bir ev, ve yekûnu 271 e varan tek veya çift katlı köy evinden ibarettir. Köyde 1378 nüfus vardır. Her ev kalabalık barındırır.
Köy. plânsız kurulmuştur, garipsememek lâzım; fakat dar bir arazi parçası
edilmiştir ki, evlerin arasında bahçeleri, avluları dahi yoktur. Bu yüzden tavuk besliyemezler, beslenen tavuklar da sokaklarda gezerler. Sokaklar ve köyün umumi manzarası, alışılan» rtan çok daha geri, pis ve sağlık şartlarına aykındır. Yazın dahi çamurdan geçilmez. Lâğımların yüzde doksanı açıktır. Çocuklar, toz ve çamurların içinde dolaşırlar. Koku ve gübre bulutu, köye hâkimdir. Köyün ne vakit kurulduğu ve halkının buraya ne taraftan geldiği ve yerleştiği hakkında yazılı bir vesakiya rastlıyama-dırn. İhtiyarlardan biri, vaktiyle köyün kenarında, bir türbe bulunduğunu ve onun kitabesinde bu köy halkımın Horasandan göç etmiş olduğunun yazıldığını söyledi. Köylünün fizyonomisine ve fiziyolojtalne göre bu rivayet, bana da yumuşak göründü. Köylüler, kadın, erkek, orta boylu, esmer, kara kaşlı ve kara gözlüdür. Türkmen tipini andırıyorlar.
Köyün yanındaki mezarlıkta bir yazılı mezar taşına rastlanamaz.
TUrkiyeye girmesi, yolundan müm-
ilinin merkez
Şehrin en güzel
bir aileyi
bunu pek o derece üzerine bina
olduğunuz herşey
Radyo
kara Radyosu (Pl.) — 14.00 ln-tıı nhui Radyosu, hbz enerleri (Mukadder Mıııdlâ) — 15.15 İstanbul Radyosu (Münir Nurettin, Ynanrl Anım) — 18.00 Ankara Radyosu. İnce sns — 19.20 İstanbul Radyosu, I la — 20.00 İstanbul şarkılar ve tUkülcr -
tnnbul Radyosu, şarkılar vo türküler — 2146 İstanbul Radyosu, fasıl.
Hafiye Ay-
Radyosu,
- 20.45 ÎS-unrkılar
14 15 HBC 2S.1P.31 ın.
Senfonik koınorlrı ;
Saat: 10.80 BBC 3i.25.10 m. Senfonik orlmstrn — 11.15 BBC 31, 25,16 m. Dinli ylcl lalrklori — 16 15 BBC 31.20,16 m. Senfonik orkestra — 15.30 tatnnhul Radyosu (PL) - 22,00 İstanbul
Radyosu (Pl ı.
Itafif müzik :
Sun) 8.30 BBC 31.25.16 m. (PLl-O.ta BBC 31.26 m. (Pl > — 11 30 Ankara Radvuau enlon orkestrası
‘Müzik magasln — 18.00 İstanbul Radyosu» çeşitli balil müzik — 10.20 Ankara Radygeu (Pl ı — 10.60 Ankara Rmjyoan, karışık müzik programı (Pl.) — 21.15 Ankara Radvosu: Müzikli «esi.
Da oh mllzlâi :
Suat: 9.15 BBC 31.25,10 m. Dinleyici İstekleri (Fİ.) — 11.15 An-kftrn Radyosu (Pl ) — 13.20 İstanbul Radyosu uıngo orkestrası — 15.00 İstanbul Radyosu (dans plâkları) — 18.30 İstanbul Radyosu ıPI ) — 20.15 İstanbul Radyosu, özgür dana orkestrası — 22,15 — Ankara Radyosu (Pl.) — U3.0( İstanbul Radyosu (PI.J.
Kımutl programlar ı
Saat: 11.05 Ankara Radyosu. Pazar skeçl
Alaturka miirh ı
Baatj 10.25 Ankara Radyosu, ssz ve söz — 12.00 Ankara Radyosu» yurttan »esler — 12.50 An-
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
G E I . EC E K O LAN UÇAK L A R 12.30
K.T..M (Ftolûnda) Tahran-vo Ailnııdun.
A F. (Franeia) vc Atlnadan.
D.H.Y. (Türk)
D.H.Y. (Türk) karadan^
GİDEC EK OLAN LÇAKLAR
13.30
14.15
12.50
16.20
9
13.50
Farla, Roma.
tamirden. Adana. An-
ı Thrk)
(Tıhlc)
OLAN
Ankara, Ada-
tamir.
VAPURLAR
K OLAN YAPI RLAR
K.L.M. »1 lotanda) Roma. Amsterdnm D.H.Y.
no.
D.H.Y.
GELECEK
16.30 Etrllftk, !.• mirden.
21.— Siim, Mudnnyadnn.
(»İDECE
5.— Çorum, Kıı radarıİ7.c.
9,— Suh, Mud-ıuyuya.
18 — Mersin, Çâııakkalcye.
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6.15 Semplon (Avrupa).
6.30 Ankara.
tek Bıı
taşlar şekilsiz, gelişigüzel dikilmiş ve zamanla birbiri üzerine yıkılmıştır. Anadolunun birçok yerlerinde yazılı mezar taşı bilindiğine ve sevildiğine göre Bağlıım halkı, bu yönden bir hususiyet arzediyorlar. Köy. ihtiyarların anlattıklarına göre, 25 ev olarak kurulmuştur. bugünkü genişliğini bilhassa son elli yıl içinde almıştır.
Sony al hayat:
Bağlum ailesi, toplu cemaat sistemini güder. Evlenen kız ve oğlan, ekseriya evde kalır. Bu itibarla her çatı altı, gelinler ve damatlarla torunlardan mürekkep, en aşağı, on beş kişilik bir insan kalabalığı barındırır. Aile reisi en yaşlı erkektir. Her İşte onun otoritesi hâkim olur. Herkes kazancını ona teslim eder. Mutfakta bir tencere kaynar. Bütün aile hep birden sofraya oturur. Yetişkin erkek ve kadınlar, çiftçilikle ve bağ, bahçe işleriyle uğraşırlar. Daha küçükçeleri çobanlık eder. Delikanlıların fakir ailelere mensup olanlardan çoğu şehre gidip iş tutmuşlardır. Şehirde başlıca tutulan iş, dairelerde odacılık ve inşaatta ameleliktir. Şehir oldukça uzak olduğu halde bunlardan pek çoğunun sabah erken çıkıp, akşam geç vakit döndükleri görülür. Aile bağlarının sıkılığına delâlet eden bu hâdise, diğer sahalarda da kendini belli eder. Köyde boşanma pek azdır ve ayıp sayılır. Eli ekmek tutmıyanın evlenmesi hoş görülmez ve umumiyetle askerliğini yapmıyana kız verilmez.
Evler umumiyetle iki kat ve tek kattır. Alt katta samanlık, ahır, üst katta iki veya üç oda vardır. İç teşkilâtları oldukça muntazam, temizlikleri de oldukça İyidir. İktisadi durumu uygun olmıyan ve tek katlı evlerde oturan ailelerin ev hayatları daha kötü, daha geridir. Bir oda içinde 8-10 kişinin yattığı görülür. Bu oda, ekseriya, eni boyu elli santim olan bir pencereden hava ve ışık alır.
Bağlum halkı, giyim eşyalarını kâ-milen kasabadan alırlar. Dokumacılığı hiç bilmezler. Hayvan ve ev sanatlarından en gerisine bile vâkıf değillerdir. Göçebe sistem karakterini burada da açık açık görürüz. Sağlık şartlan çok geridir. Doğan çocukların yandan fazlası bir yaşını doldurmadan ölür. Sebep meçhuldür. Soğukalgınlı-ğı ve grip en yaygın hastalıktır. Köyün boğaz ve hava cereyanına maruz olması yüzünden bu hastalıkların za-türrie ve zatülcenb’e çevrilerek ölüme sebebiyet verdikleri tahmin olunabilir. Harman ve iş zamanı, hastalık ve ölüm artar. Varlıklı olanların şehir hasta-hane ve doktorlarına başvurduktan, fakirlerin köy ilâç ve tedbirleriyle iyileşmeye çalıştıkları görülür. Tahsil durumu ortadır. Büyüklerden, okuma yazma bilen hemen hiç yoktur. Muhtar bile harfleri tanımaz. Köye bir tek gazete girmez. Askerliğini yapmış ve dönmüş olunlar şöyle böyle bir kültür varlığı teşkil ediyorlar. Yeni nesil okumaya heveslidir. Okul binası yeni yapılmıştır. Geçim durumu müsait olsa okumıyan tek çocuk kalmıyacağını köy halkı bir ağızdan söylüyorlar.
İstihsal tarzı:
Nadasta pulluk, ekimde sapan kullanıyorlar. Gübre atmayı bilmezler, bilenler de tezekten az arttı ra bildikleri ve toplamayı iyi beceremedikleri için pek istifade edemezler. Yeni usul ve âletlere Bağlum çiftçisi tamamıyle yabancıdır. Hattâ muhaliftir. Tohum, bir dönüme bir yarım atılır (16 kilo buğday, 14 kilo arpa) biçme, harman ve kaldırma, Ötedenberi her yerde alışılmış usul ve avadanlıklarla yapılır. Kağnı, dögen ve rüzgâr, başlıca vasıtalarıdır. İşlerin kesafet peyda ettiği devrede komşuların birbirlerinin harmanına yardım etmeleri, kuvvetli bir kaide ve gelenek halindedir. (Anado-lunun çok yerinde buna r ast lıyam az siniz.)
GİDECEK OLAN EKSPRESLER 1R.10 Ankara.
21.30 Semplon (Avrupa).
Eczahaneler
EmlııOnü ilçeni 1
Anadur Ecz. Gcdlkpaşa. Ankara Ec«. Eminönü. Necati Kas. KUçükpaıar,. Kunt Eca, Alemdar.
Eyüp ilçeni: Arif Beşer Ec«.
Beyoftlıı î
M terken Güneş Daire 132. Tnknlm Farunxa Yenişehir 58.
Bntlat Tülhe.ıcl, Aydede Cad. Gntata Dogruyol Okçu Musa cad.
Şişil Necdet Ekrem Kurtuluş 8-10 Kanımpnna Çubukçu Bulgar çarşıaı 54
Yeni Turan Ecı. Kasımpaşa.
Beşiktaş:
Aüleymıın Recep Tramvay.
Fatih ilçesi:
Vnlvernlte Şehıadebafi. Gülseren Fener.
Etofiios Samatya. Nâzım Şehremini, Efthompertev Akşaray Af. Fuat Bayor Karafüınrük Kadıköy t
Yeni Moda Moda.
ValcUdnr:
Ahmedive Kor. Gündoğ. C. Sarıyer İlçesi: tar.et EcsahancSl. Heybeltada: Halk Eczahanesl.
ANKARA
Çuıı kay a Meşrutiyet (22790) Halk Hamamönü (14360)
Yeni Anafartalar C. (115444
5 t
L L



t
1 — Ziyaretçi. Edat. 2 — Adalete yakışır. Bir uzvumuz. 3 — İki kardeş kocaları. 4 — Tenblh cdâ-tı. Bir hayvan. 5 — Madeni İp- Ü-zürn suyu, 0 — Bere. Çoğul. 7 — Borçlunun yüzünü görmek madiği. 8 — Nida. Hayvan.
9 — İyi bira, 10 — Ateşte mış. İskambilde bir kâğıt.
lale-EdâL kızar*
Yukardan oşufru
1 — Tapınak. Vücudun bir kısmı. 2 — Devam ettirme. Çiçek. 3 — ttalvadn. birada. Su. 4—İyi.
Soru edâtı, 5 — Gelip geçici. Rutubetli.
(Tersi)
(Tersi)
Saçsız,
hşkan bir hayvan
6 — tınan. Renk. 7 Tatlı bir gıda maddesi» Çarpık. 8 — Kıyafet 9 — Nota. 10 — Vilâyet, Ça^
CimilRta'41 •ıam OKUnrmn •in™ ' vvrK^«4*.
İZM ÎR
Ataaııcnk Alsancak H lifti Kemeraltı E«e Basmahane Glizelyıtlı Yalılar
minik
u
M
Sayfa 8
SITASI İK İ ISAM.
A ENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL. GÜNUIK GAZETE
Sahibi:
VENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SUNTER
Bu sayıda yazı İçlerini fiilen İdare eden:
SACİD ÖGET
Basıldığı yor: YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED şIRKETt MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
Aralık
İlânlarınız için müracaat yerleri
Umumî acentelik
YENİ İSTANBUL
Yeni İstanbul Tevziat ve İlâncılık Limited Şirketi
Bevoğlıı Kayıpakaınlığı karşısı No. 6-8. kat 3 Telefon: 44756/57 Telgraf: Hetlo. İstanbul
Tâli acenteler
İlâncılık Kollektif Şirketi
Kahramanzade Han — Ankara Caddesi. Telefon: 20094 - 95 Telgraf- İlâncılık İstanbul
Faal
Cağaloğlu yokuşu Telefon: 25'284
Reklâm Acentesi
44
Telgraf: Advertising İstanbul
Reklâmcılık Kollektif Ş
Projeksiyonla
Galata Rıhtım caddesi, Kefeli Hüseyin Han No. 1 Telefon: 41871
Bunlardan başka
Memleketin ve dünyanın her taunda mevcut muteber üânobk miiesseseleri.





Otomobil, otobüs, kamyon, traktör,.radyo, deniz motoru gibi
heı türlü motorlu vasıtalarınızda emniyetle kullanabileceğime
*
yegâne akümülatör VARTA-TUDOR akömütâlörterid'k
Çünki, VARTA TUDOR akümülatörleri çok dayanrfd» ve uewa
%
Markaya dikkat: VARTA-TUDOR
YAKUP SOYUGENC
yalnız VARTA-TUDOR aklimülâförü kullanmahMmB.
ömürlüdür. Kışın en soğuk zamanlarında motorlu vasHelan.
nızın daima emrinize amâne bulunmasını arzu ediyorsanız,
Yeni İstanbul
4
Göz Hekimi
Dr. Murad Ranıi AYDIN
Beyoğlu Parmakkapı, İmam fcokagı No. 2. Tel: 41553
KANATLARDAN TÜRBE
ftTfl L
Otomatik ve tazyikli
STANDARD İŞ LTD. Ş.
STREICHER
ŞADÎ R. DİLEK ve Şr.
Çöp kamyonları
Yem İstanbul Atelyesi
5
YENİ İSTANBUL
AVRUPA
MECCANİ TAHSİL
ABONMAN
İMKÂNINDAN
KARNELERİ
İÇİN
GAZETE BAYİLERİNDE
FAYDALANMAK
5
SEÇKİN TÜTÜNCÜLERDE
A B
O
N
M
A N
i
N i
K
A R
E L
N
E R
VE
I
S
MÜESSESEMİZDE
R
A
L
A
R
I
Y i
I
S T
E
Z !
N
SATILMAKTADIR.
100 müşteriden birine
(
o
Galata Bankalar Caddesi Banka Sokak Roman Han P.K. Beyoğlu 2118 İstanbul Telgraf: STAND İstanbul Telefon: 40784-42477
T ı
(r
W
Dk
T1
I i
ı
6
» ■
-w
k
® ııjjıınr rw1 mmın
T. r»
...- "16 8 biair FR m, f, j' j
F F F
•: «t
fr
- w
W
T
l • ' • K :
( t ,
YAPI ve KREDİ BANKASI
*
5 /
Aylık mili:
2«ü kuruttur
W
UCU
YÜNLÜLER
■ *
Ar.
A M .
MIYDANCIK 5$ ISTANBUt1'

Galata, Karaköy Palas karşısı 8b Te!. 4204b
0

Muhtemel Müşterilerinizin Okuyacağı Gazetedir
Genel Kurmaylığın muazzam yardımları ile meydana getirilen bu film hususi gösterilerinde takdirle karşılanmıştır. Bugünden itibaren sayın halkımıza gösterilecektir.
TAKSİM SİNEMASINDA
T. L.
T. L
8
9
Ata larMüessesat ı T.A.Ş
BAHÇEKAPI
En basitinden en mütekâmiline kadar otomatik çalışan ve koku «izdir-mı yan sıhhî çöp kamyonları, soknk süpürme, yıkama, kar ve Vidanjör makineleri Alman Tekniğinin son tekemrnülaîı^hıuz olarak en kısa umanda en müsait şartlarla tealim edilir. * *
_____________ü__________4
I ’L •" ........ıi-.MUı
ı . * «*
3”
t/
VE

> x
YJJRTTA

19 5 0 yılında
7 EV
1 O O lira
para ikramiyesi
9
hediye eden Banka





DEVLET

Sürat • Konfor. Temizlik •
En nefis yemekler • en itinalı
Batı Akdeniz Hattı • İstanbul Pire Napoli Doğu Güney Akdeniz Hattı • L._.
Eğlence
servis
i Marsilya ■ Genova
İstanbul ■ İzmir Pire Limasol Beyrut İskenderiye Napoli - Marsilya -Cenov»
iMmnnnuuıınuıınpıı. ıı»nidWiii'îiuıırMWT!iıoiwınDiıJUJi»n!||’i||i’J|U’J|i|’i,ıııııJııi!n«iMiııi’’iînıuuvuuhHuıuııi'iuınırıi'iLinıeıib^lUilliıiUltUJiMuıvdvıuu^'inijUiiuuiuıuuıunıı umuiBUiuınuıuıuıudUFiı iffiiııı ıjnnrnınıırLTimtfu'niiiffHnnnıDıııntııı'rnınıııı ıııııııiîi! ıın 11 ithîMiith frflmııfııiTTiııı MıfılMi'iîiiiînnrJıîîıı


YENİ İSTANBUL
GAZETESİ
ABONEMAN
KUPONU
Bu karneden koparılan bir yaprak mu kabilinde gazeteyi sanın hor müveıui ve ya tütüncüden bir «alın alınır.

c»/
SüA






. Xb6


,y'nt









8u karnelerin kaplarından 12 aylığını biriktirip, her senenin Ocak ayında gazetemize, acentelerimize tevdi edenlerin veya posta ile gönderenlerin İsimleri üzerinde Noter huzurunda kur’a ile yapılacak seçimde:
Birinciliği kazanan için Avrupanın herhangi bir şehrinde uç seno tahsil;
İkinci gelene, memleket içinde tahsil imkânları verilecektir.
Tahsil imkanı ve arzusu olmıyanlara bu işe ayrılan tahsisat, yüzde yirmi tenziliyle def aten ödenecektir. Ayrıca diğer dokuz aboneyo meşhur markalı uç altın, uç gümüş ve uç çelik kol saati verilecektir.











Comments (0)