5 Ekim 1950
Perşembe
l'eni İstanbul'un
KIPOM
TAHSİL KUPONU
Beyofrln - Milellff Cadde.l « - «. Telefon: 447M-44757 S.ntrı»!
İç politika
Kanunlar ve
vatandaşlar
ADALET sisteminin pürüzsüz İdleri yehllmcri İçlıı kanunların halkça benimsenmesi ve toplııhık (lüz4Jiılııl destekleyen, tıılan hak ölçüleri olarak anlaşılması ve düşiiııülınejd hinindir. Eski lıııkıık geleneklerine mIi-SanlMr. bil fikri, bira/ karıcık ve karanlık bulurlar. Zateıı bak konusunu dile getirmeye çalışan görüşler ve fikirler, zamanla, boyuna değişlikleri İçin, birbirine çok yakın nesillerin bile, bu noktada. ÇOk defa, birleşeme-diklcrlııl görmek mümkündür. BU buna, topluluk örgüsünü veren türlü zümre menfaatlerinden doğmuş hak anlayışlarım da eklersek İncelemeye giriştiğimiz konunun çetinliğini daha İyi kavramış oluruz.
Kanunlar ve vatnmlaşlnr arasındaki karşılıklı müıınsclıetlerl çağdaş İncelemelerin ışığı altında araştırmak herhalde faydası/, değildir. Başka milletlerde okluğu gibi, bizim ile yürürlüğe girmiş yığın yığın kaıııınlnrımız vardır ve adalet adım verdiğimiz “link düzeni,, onların üzerine kurulmuştur. Fakat kanunlarımızın sayısı her yıl kabarıp dururken neileeler de cılızlaştıkça cılızlaşmaktadır. Bizi, bir zamanlar, büyük ümitlere düşüren kanunlar. aradan bir yıl geçtikten sonra, ya akıldan geçmeyen llıtilûflarııı belirmesine fırsat vermekte veya hiç beklenilmeyen bir şekilde soysuzlaşmaktadır. Acaba bu dıırum sosyal ra-ruretlerln üstünkörü incelenmiş ol-nıasiyl»» mi yalnız İlgilidir? Davayı böyle düşünmeye az çok hakkımız olsa bile, asıl aksaklığın ağırlık noktasını başka taraflarda aramak zorundayız- Kamın yapmak: düşüncemizi, lıayaliınlzl kopusıva gererek durumlar yaratmak ve onları türlü türlü mantık oyurılnrlyln hükümlere bağlamak değildir. İler kanun, gerçekliğin ı»?rt havasını ciğerlerine kadar İnıllr-meıllkçe sosyal rolünü oynamaya girl-eeıııez. Fakat, gerçekten, karışık kanun konnlarırnıza yayılmaksrzın diyebiliriz kİ; bizim lıer günlük hayatımızı İçine alan, yiyecek ve İçeceğimizle ilgili kanunlarımız bile netice kısırlığından henüz sıyrılamamışlardır. Kanun bolluğu irinde kaııuıı-buz yaşıyornr. Suç kimin? Kanunun mu, kaıııınu yürütenlerin mİ. bizim mlf
Kanunun en büyük müeyyidesi, görünü geçiren ve yaptıran kudreti, devlet otoritesinden önce, bizim kendi hak anlayışımız, hak görüşümüz, hak sezgimizılir. Hak terazisinin bir görüne haksızlığı, öteki gözüne (lr Adalet ölçülerimizi koyabiliriz, ama, biz. onu kendi elimizde tutmadıktan ve dilini en sıkı vicdan kontrolümüzden geçirmedikten sonra ölçülere sataşmaktan hiç bir ‘ ey çıkmaz. Demek oluyor ki; kanunlarımızın, beklediğimiz neticeleri vermemesinde bizim biiç payımız lılç de küçük değildir. Tarihte bir teselli bularak mânevi yükiirnüzii hafifletmek İstemiyoruz. Fakat bunun eski Osmanlı cemiyetinden kalma kötü bir ruh mirası okluğunu da mutlaka bilmek zorundayız.
Türk cemiyeti yüzyıllardan heri, en büyük sosyal teşkilâtlyle, devletiyle fanı bir ihtilâf halindedir, f ırsat buldukça ona karsı hemen ayaklanmış ve İBvnn etmiştir. Devlet oıııın gözümle düh.va belâlarının en korkuncudur. Sryhülîslâmlanndnn nıtiflülerlııe. müderrislerine ve sadrazamlarından, valilerine. iamlarmalarına. dercbeylerln-den âşarcısına kadar, sırtını resmi Otoriteye verenler; milleti yüzyıllarca kasıp kavıırrııııskırdır. Cıuııhurİvet kuruluncaya değin bl/iııı tanıdığımı/ devlet. yazık kİ. böyle Idr devlettir. Kanun. bu devletin ellinle, genel bakımdan, lüç bir zaman adalet ölçüsü olmamıştır. Aııadohrnıın. Rumeli'nin halk türkülerimle haydutlar, yolke-nenler. çok defa, birer kahraman gibi görünürler. Bıınıın sebebbıl anlamak giiç d»*ğİldlr. Malılyetİ ye şekli ne olursa olsıın, tiksinilen devlete karşı gelmek, İsyan etmek. Iıalkın gözünde büyük ve hayırlı bir İstir! Babadan nğııİA, oğııhhııı fnrıına ve ondun da. daha sonraki nesillere geren ve cemiyet dışı meyillerin serpilmesine yardım eden bir duygunun ııe kadar kuvvetli İzler bırakabileceğini talimin edebiliriz» Bıı feslilerin altında devlet ; denilen teşkilâta, onun kanunlarına, tedbirlerine karşı geniş hlr güvensiz- I İlk. hattâ anarslve benzeyen bir sev-rlslzllk uyanmış ve kanunlara karşı gelmek, direnmek, sırasında, sıırlııvıı korumak, desteklemek zihniyeti kökleşmiştir.
Türkler, eşine seyrek rastlanılır bir Ölçüde tonraklarına. yurtlarına havlıdırlar. Tehlike zamanlarında sevmeye bir türlii alışamadıkları devletle İçteıı g^lnıe bir İşbirliği yapmış olmaları da bımu bütün aydınlığı İle göstermektedir. Bti yiikftpk yıırt bağlılığı, (ilkeyi her şeyin üstünda tutmak disiplini olmasaydı. biz çoktan, bir tarih masalı haline gelebilirdik. Adalet görüsünü bir halk görüşü yapmak, onıı benim-«etmek, ancak lıu/ıirsiı/lıığmı nereden geldlMnl arıbımakla. bilmekle mümkündür. Bugünü dünden ayıran zaman uzaklığı, eskiden yerleşmiş görüşlerin gevşemesi ve tavsaması İçin, henüz çok azdır. Bundan başka. Türk Devrimi, yerinde bir misalle belirtilmek lâzımsa, kazanılmış büyük bir meydan savasına benzer. Ana-kuvvet belini doerııltanııvAcak bir seklide bozguna uğramıştır. Fakat kenar, köşede kalan İrili, ufaklı mukavemet ndaları temizlenmedikçe bilvllk zafer, her zaman, tehlikededir. Yurdumuzda tam bir emniyet dııvgıısiınııo köklesemcmcslnde bıı durumun çok ehemmiyetli bir tesiri vardır. Normal hJr emniyet kurulmadan normal bir adalet İşleyemez. Tiirk vatandaşı sosyal emniyeti artlıkça gene devletini sevecek, oıııın, yakın zamanlaru değin. havalinde dehşetle yaşayan devinilen çok başka bir devlet olduğunu anİRvacak ve onunla kaynaşarak diri ve da/'dmnz hlr bütünlük yaratmış o-Incaktır. Böyle bir giivrn uyandıktan «•»nr:ı kanun vatandaşı, vatandaş Un-hnnlm«evln de«tel(llv*»cektlr Tiirk C mnhıırlvrf l’ıılrı kıırııhlıığıı ründen b*r|, devlet - adamlarımı/, böyle bii-vi»k ve sorumlu bir vazife karnmında buhınmaktadırlar. Bizim çağdaş bir millet olabilmemiz de bıı vazifenin f*»,ıı hlr titizlikte görülmesine ve partiler dışında birleştirici bir prensip olarak düşünülmesine
M. NERMİ
• •
KOtOptareel
SIY^-İ İKTİSADİ, MÜSTAKİL
Y,l 1 — Soyı 309
10 kuruj
Yunan ordusunun mevcudu artacak
Atina 4 (AP) — Başbakan So-foklea Venlzeloa, dün, Amerikan Büyükelçisi ve yabancı devletlerin askeri ateşelerintn İştiraki ile fevkalade bir konferans toplanıp, Yunan ordusunun 122,000 kişi olan mevcudunu 150.000 e çıkarmayı müzakere edeceğini bildirmiştir.
a A
A /Ş
*
Abone: Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki misildir 9
Tesis erten: Hnblb F.rtlh . TÖREHAN
ATLANTİK PAKTI KONSEYİ TARAFINDAN
Akdeniz müdafaasını plânlaştırma
mesaisine iştirake davet edildik
hükümetimiz, daveti itina ile tetkikten SONRA BU MESAÎYE İŞTİRAKE KARAR VERDİ
i
Konsey tarafından Yunanistana da aynı mealde bir nota gönderildi
Ankara 4 (A.A.) — Birleşik Amerika Devletleri Hariciye Nazın Ache-son, Şimali Atlantik Paktı Konseyi adına, 20 eylül 1950 tarihinde Hükümetini ize VVashlngton Büyükelçimiz delâletiyle metni aşağıda yazılı notayı tevdi etmiştir:
“Şimali Atlantik Paktı Konseyi, beşinci toplantısında, karşılaştığı emniyet meselelerinin tetkiki ile ilgili olarak Akdeniz sahası hakkında ve Türkiye Hükümeti aızu ettiği takdirde, Tüıluveniıı, Şimal Atlantik andlaşması teşkilâtının Akdeniz sahasının müdafaası lir ilgili askeri plânlaştırma mesaisine iştirakini sağ-hvacak tedbirlerin alınmasını arzuya değer mütalâa etmiştir.
Konsey, Türkiyenln Birleşmiş Milletler üyesi sil atiyle bıı teşkilât prensiplerine karşı gösterdiği faal müzaherete ve Türkiyenln, Doğu Akdeniz istikrarının idamesi hususunda oynamakta olduğu mühim role gereği gibi vâkıftır.
Konsey, Türk Hükümetinin, Şimal! Atlantik andKaşmanı teşkilâtının Akdeniz müdafaası He ilgili plânlaştır-ma mesaisi safhasına iştirakinin bu saha müdafaasına mânalı bir surette meıiar olacağı kanaatindedir.,, Daveti) cevabııııu
Hükümetimiz, mezkûr notaya, Wa-shington Büyükelçimiz delâletiyle, 2 elcini 1950 tarihinde metni aşağıda yazılı nota İle cevap vermiştir:
“Şimal! Atlantik Paktı teşkilâtının Akdeniz mlidafaasiyle ilgili askerî plânlaştırma mesaisi safhasına Türkiyenln İştirakini sağlamak hususunda Şimal! Atlantik Paktı Konseyi tarafından izhar olunan arzuyu Türkiye Hükümeti itina ile tetkik eylemiştir.
Doğu Akdeniz İstikrarının İdamesi hususunda TÜrkıyenin oynamakta öl-dtlğu mühim role İşaret eden konsey, bu arzusunu, Türkiyenln mezkûr plânlaştırma mesaisine iştirakinin Akdeııızm mıhlntaasına manalı surette medar olacağı kanaatine istinat ettirmektedir. Bunu dikkat nazarına alan Türkiye Hükümeti, zaten politikasını güvenliği ve barışı müessir şekilde korumaya hizmet esasında teksif etmiş bulunduğu için, konseyin amısuna uyarak mevzuu bahis mesaiye iştirake karar vermiştir.,
ııııanlstnııa da bir nota verildi
YVashlngton 4 (YtRS) — EııgDn resmen açıklandığına güre Türk iyeye gönderilen notaya benzer bir diğer nota da Yunanistana gönderilmiştir. Hükümetin matbuat sözcüsü Yuııa-nlstanın yapılan teklife henüz cevap vermediğini ve böyle bir nota verilmesine de Yunanistamn Atlantik Paktına iştirak etmek İstediğine dair bir vakitler bazı haberlerin çıkması-
I
Acheaon bir basın kımfrransırıda
nın sebep olduğunu söylemiştir.
Türldye.ve gönderilen notanın metni, Yunanistanla- Türkiyenln mahalli blî Akdeniz Paktı kurmak için teşebbüste bulunduklarına dair haberlerin VVashington’â gelmesi iLstllhe ifşa o-lunmuştur.
Türkiye - Yunanistan arılaşımisı
Londra 4 (AP). — Muhafazakâr
“Daily Telegraph,, bugünkü sayısında, Tİlrkiye ve Yuııanistamn Atlantik Paktına kabul edilmem içlerine rağmen, bu hükümetlerin iki taraflı anlaşmaların müzakeresine devam etmeleri keyfiyetini hararetle övmektedir.
Telegraph, “Ingiltere İle İttifak anlaşmasına sahip ulan Türkiye ve Yunanlının. Batı Devletlerinin müdafaa plânlarıiKİft daima ehemmiyetli bir mevki işgal e(lvgel«lıklcrınl„ söylemekte ve şu şekilde devam etmektedir:
•’Bu devletler, sadece İstilâya karşı bir müdafaa kalesi olacak bir e-hemmlyeti lıalz değillerdir. Şayet bir harp vuku bulursa Türk ve Yıınan ordularının rolü pasif olmakla İki İfa etmiyereklir, onlar, batı ordularını takviye edebilirler
Buyur Erzıırıınııln halka lıllup »••!!> ur
C. Bayar, Ankaraya dönüyor
Cumhurbaşkanı ve refakalindrkiler diiıı
geceyi Erzincanda geçirdiler
Erzincan 4 (A. A.) — tkl günden her! Erzıncaııdn beklenmekte olân Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve Barbakan Adnan Menderes, marşandize bağlanan özel hır vagonla bugün ruh! 19 da Erzıinınulan ^ehlimize grinılş ve kendilerini 11 mnınmla huşla Vali olmak üzere Korgeneral ve bölge komutanı karşılamışlardır
Günün erken saatlerinde l/a^tnnba-şa bayraklarla Mlalenınle olan aehirde büyük bir canlılık göze çarpıyordu Hava yolu İle gelmeleri İhtimaline binaen çok kalabalık bir halk ve karşılayıcı kütlesi hava alanına gitmiç bulunuyordu. Bilâhare, havanın mu-
halef eti yüzünden trenle geleceklen haber alınınca halk, İstasyon ve civarında toplanmaya başlamış ve tıeniıı varış saatlerine doğru bıı civar ğeçiL mez bir hal alınıştı, istasyonda Cıım-hıırbaşkünı İle Başbakanı, askeri ve mülki erkân ve parti mümessilleri ve halk toplulukları sürekli sevgi gösterileriyle karşıla m ışkı ı d ır.
Erzıırıınnbın saat 13 te ayrılmış bubman Cumhurbaşkanı Erzlncann kadar bütün hat hrunda İstasyonlarda toplanan köy ve kasabalılar tarafından sevgi ile korçılanmıg ve uğur-lanmıştır.
4
İlânlar : 6 ncı sayfada santimetre*!
2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Posta Kutusu : 447 - İstanbul. Telgraf Adresi : Iletlo. İstanbul.
Avrupa İktisadî işbirliği tatbikatından
Liberasy on listesi dün Resmî Gazetede çıktı
Yurdumuza serbest olarak ithal
edilecek maddeleri bildiriyoruz
Ankara, 4 (A.A.) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından tebliğ olunmuştur:
1 — Avrupalılararası iktisadi işbirliğine dahil memleketlerden serbestçe İthal edilecek maddeleri gösteren liste Bakanlar Kurulunun 30 eylül 1950 tarih ve 3/11910 sayılı kararı ile kabul edilmiş ve 4 ekim 1950 tarih’! Resmi Gazete ile neşrolunmuştur. Bu kararın Bakanlığımıza tanıdığı yetkiye dayanılarak adı geçen liste meriyete konulmuştur.
2 — Bundan böyle» 10.8.1950 tarih ve 3/11704 sayılı kararnamenin eki
olan 4 sayılı umum! İthal listesinin (a) bölümü yerine kaim olacak, yukarıdaki fıkrada adı geçen listeye ilâve edilen maddeler 4 sayılı listenin, diğer bölümlerinden tayyedilmiş ve eski (a) listesinden çıkarılanlar ise mer’I (b) bölümüne naklolunmuşlardır. (Liste 3 üııcii snyfamızdndır)
• • 4 •
Ücretli memurların
tekaütlük müddeti
Birleşmiş Milletler asamblesinde
Kore meselesi hakkındaki
4644 sayılı kanunun şümulüne giren hükümler, yeniden tetkik ediliyor. Bu kanuna daha âdil bir şekil verilecek
Ankara, 4 (Ankara Ajansı) — Maliye Bakanlığı bazı memurların tekaüt durumları üzerinde adaletsizlik yaratan 4614 sayılı kanunla kabul edilmiş olan hükmün yeniden tetkikine karar vermiş bulunmaktadır.
Malûm bulunduğu üzere, bu hüküm gereğince, evvelce ücretli kadroda çalışan memurların, bu kadrolarda geçen hizmetlerinin ancak 10 senesi içini o da borçlanmak suretiyle, tekaütlük hakkı tanınmış ve bu müddetten fazla olarak geçen zaman tanınmamıştı.
Bu vaziyet o zamandan beri memurlar arasında huzursuzluk doğurmuş ve Ücrette geçen hizmetlerinin tanınması yolunda zaman zaman yaptıkları teşebbüsler, bütçe imkânsızlıkları yüzünden karşılanamamıştır. Hayatını devlet hizmetine vakfederek, ömrünün en verimli senelerini Ücrette geçiren bu memurların, maaşlı memurlardan farklı durumda kalarak emeklilik haklarının zlvaa uğraması İdarece doğru görülmemiş ve vaziyetin ıslahı İçin ihzari tetkiklere başlanmıştır. İşin halli için bulunan formüle göre, Ücrette geçen müddetlerin tamamı tekaütlük müddetine sayılacak ve fakat bütçeye yük olmamak üzere, bu müddetin yalnız 10 senesi için ikramiye ta hak.-kuk ettirilecektir.
Yeni Tekaüt Kanununun bu suretle tâdili hakkındaki tasarı hazır-lanmaga başlanmıştır. Tasarının bütçe kanunundan evvel kanunlyet kesbedeceğl tahmin edilmektedir.
tartışmalar devam ediyor
Türkiye, kurulması teklif edilen komisyona girmeyi kabul etti
Lake Success, 4 (YİRS) — Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun Siyasi komitesinde bugün Kore meselesi hakkındaki görüşmelere devam edilmiştir. İlk konuşan İsrail Dışişleri Bakanı, Doğu ile Batının teklif ettikleri projeler arasında orta-
(---------------------
Ingiliz îşçl Partisi
Kongresinde
sendikalaştırılması
teklifi ileri sürüldü
ve şunları
artık be-erlrelç nııı-
Parti lidorlcrlntlpn bir lıatîp ordııya teşmil edilecek bir nevi işçi birliğinin iyi net içeler vereceğini söyledi
Margate (Ingiltere) 4 (AP) — İngiliz îşçl Partisi yıllık-kongreslnin bugünkü toplantısında Parti Liderlerinden Garry Solomons, İngiliz Hükümetinin silâhlı kuvvetlerini “seihllkalaş-tırmâsını,, teklif elmiş!İr. Hatip orduya teşmil edilecek bir nevi İşçi birliğinin İyi neticeler vereceğini söylemiş İlâve etmiştir:
“Askeri personele bek muamelesi değil
amelesi yapılmalıdır. Sivilken açık yakalı bir gömlek giydi diye artık bir askeri cezalandırmadın zamanı geçmiştir. .Silâhlı servislerde baskı zihniyetini kaldırnudıytz.,,
Diğer taraftan Partinin slva-sciiıü tâyin ve idare eden liderlerden Barbakan Ynrdııuaısı Herbert Morrison da aynı toplantıda verdiği demeçte, İşçi Par!İsini mutedil bir siyaset takibine davet ve leşvlk etmiştin Herbert Morrlson aynı zamanda, îşçi Partisinin endüstri tcşebbÜKİeı mİ de.v|c.tlûşbrecçğ|-ıü söylemiş ve bilhassa şeker ve çimento endüstrileriyle İşçi hayat sigortası teşekküllerinden bahsetmiştir.
\___________________________________
y
r
İçindekiler
İKİNCİ
Milli Korunma Kanunundaki kira hükümlerinin kaldınlma zamanı gelmiş midir ?
Dr. F. N. Feyzioğlu ÜÇÜNCÜ
Hayvanat bahçesi
Bediî Faik DÖRDÜNCÜ
Muamele Vergisi reformu
Doçent M. O. Dikmen BEŞİNCİ
Askerlik bahisleri i
Ingiliz ordusunda subaylar nasıl yetiştiriliyorlar ?
Gl. Sir W. Morgan İskandinavya mektubu ı Terbiye tezahürleri
Hate Vidinli ALTINCI
Radyo ve televizyon Meral Curtıaoğlu
Çocuklarımız ve radyo Zahide özveren
Bir Türk askeri
heyeti Koreye hareket etti
lama bir proje hazırlanmasını teklif eden Hindistan takririni desteklemiştir. Bakan, Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin 38 İnci arz dairesini geçmelerini durdurdurmak için ne mümkünse yapılmasını ve müstevlinin derhal ateş keserek Birleşmiş Milletlerin emirlerine tâbi olmasını teklif etmi jlr.
Bundan sonra söz alan Vişlnskl. Mae Artbur’ün teslim mesajına temasla Biı leşmiş Milletler kuvvetlerinin bütün Kereyi işgal etmelerine muhalif olduğunu söyliyerek Batıkların teklifine hücumda bulunmuş-» tur. Vişlnskl, konuşması boyunca mahkemedeki savcı farın rolünü taklit ederek hâdiseleri o cepheden incelemiş ve jestlerine de bu bakımdan dikkat etmiştir. Vişlnskl, Biıleşmiş Milletlerin demokratik bir Kore kurmak hakkındaki emellerinin sırf A-merlkanın İnhisar emellerine hizmet etmekte olduğunu ve bunun da ne Kore ve ne de üzakşarkta sulbü temin edemlyeceğlnl sözlerine ilâve etmiştir.
Vişinakhlen som a konuşan Kenneth Yoıınger, Kore komisyonu İçin altı devletin İştirak teklifini kabul ettiklerini ve yedlncinlo bu komisyona bir müddet sonra seçileceğini söyliyerek kabul eden devletlerin Avustralya. Şlli, Pakistan, Fllipinler, Hollanda ve Türkiye olduğunu açıklamıştır.
Suriye delegesi Earls El Huri de Hindistan teklifini deslrklemlşliı* sözlerinin diğer Arap devletlerince de tasvip edilip edilmediği hakkında bir şey söylememiştir. El Huri, Rus blokunun ve Batı blokunun takrirlerinin bir çok hususlara temas etmediğini ve bu yüzden İki teklifin telif edilmesini talep eden teklifinin kabul edilmesi olduğunu bıldıımlşlİr.
Illıul teklifi reddedildi
Lake Success, 4 (YİRS)
Siyasi Komite 32 aleyhte, 24 lehte ve 3 müstenkllf reyle Hind teklifini reddetmiştir.
Komisyon kurulması hakkındaki İngiliz teklifi kabul edilmiştir.
Hindistan arzusunda
— Bugün
Yeni Yunan Büyükelçisi Atatürkün kabrini ziyaret etti
Ankara 4 (A.A.) — Yeni Yunanistan Büyükelçisi Ekselâna Mösyö Alexandre Contoumns bugün saat 15 te Atatürk’ün muvakkat kabrim ziyaretle bir çelenk koymuştur.
Okuyucularımıza
Bt yCk Eşya kıır'nmıza katılmak üzere kuponlarını mektupla göndermiş olan okuyucularımızdan bazıları bize müracaat ederek kıır’a numaralarının henüz ellerine geçmemiş olduğunu bildirmekte ve postada kaybolduğundan endişe etmektedirler. Okuyucularımıza merak etmemelerini bildiririz. Gönderilmiş olan mektuplar büyük bir yekun tuttuğu İçin bunların tasnifindeki güçlük ve bazı geç kalan okuyucularımızın arzusu, kupon kabulünü 10 ekime kadar ıızalmaya bizi mecbur etti.
Tasnif tamamlanmak üzeredir. Bize kupon göndermiş olan okuyucularımızın kur’a numaraları bir kaç gün İçinde adreslerine gönderilecektir.
Stassen, Staline
teklifte bulundu
Washington 4 (YİRS) — Cumhuriyetçi liderlerden Harold Stassen dünya sulbünü mümkün kılmak I-çln Mareşal Stalinle şahsi bir mil-lâkat yapmak teklifimle bulunduğunu bugün verdiği basın sında açıklamıştır, hurlyetçilerin 1918
adayı olup, ayrıl tarihte Stalinle görüşmüştür.
Ankara. 4 (Türk Ajansı) — Birleşmiş Milletler emrinde Keredeki harekâta iştirak etmek Üzere ayrılan ve hâlen yolda bulunan 4500 kişilik Türk savaş birliği ihtiyaçlariyle diğer mevzuları yerinde görmek ve İncelemelerde bulunmak için vazifelendirilen Türk Askerî heyeti bugün Tokyoya gitmek üzere şehrimizden ayrılmışlardır. Genelkurmay Harekât Daire?! Başkanı Korgeneral Yusuf Eg^li’nln başkanlığında bulunan altı kişilik Türk askeri heyeti üyeleri arasında Kurmay Albay Cemal Alt malp v6 Kurmay Yarbay Niyazi Çelik de vardır.
Türk askeri heyeti bugün saat 15.30 da özel askeri bir vçakla lstanhula hareket etmiştir. Heyet bu akşam Tokvova müteveccihen îstnnbuldan bir Panamerlkan uçağlylc gidecektir. Türk askeri heyeti bir müddet General Mac Arthur’ün misafiri olarak Tokvoda ikamet edecek ve Birleşmiş Milletler Genel Karargâhiyle görüşmelerde bulunacaktır Tiirk heyetinin bundan sonra Wnshtngton’a gitmesi muhtemeldir.
Heyet hareket etti
Korgeneral Yusuf Egeli ve diğer 5 Türk subayı. Birleşik Amerika ordusundan Orgeneral VVHlIam Mareyl İla birlikte dün gece saat 21 de Paname-rikan uçağı ile Tokyoya hareket etmişlerdir.
Korgeneral Eceli ve diğer İki nubay \Vashington’a müteveccihen seyahatlerine devam edecek, diğer geri kalan subaylar da Birleşik Amerika ordusu ile irtibatı tesis etmek üzere Tokyoda kalacaklardır.
konferan-Stassen, Cunı-cumhurbaşkanı
Millî Eğitim Bakanının Ankara okullarındaki tetkikleri
Stassen bu şekilde hareket etmek İçin uzun müddet İncelemelerde bulunduğunu, bu arada resmi hükümet şahsiyetleriyle de görüştüğünü söylemişse de bu zevatın kimler olduklarını açıklamamıştır.
Ankara 4 (A.A.) — Milli Eğitim Bakanı Tevfik 1leri, Müsteşar Reşat Tardu ile beraber bugün saat 9.30 dan 13 e kadar Atatürk Lisesi, Sarar ilkokulu ve Kız Lisesini ziyaret etmiştir.
Her okulda ders esnasında 4 - ö sınıfa giren Bakan, öğrencilerle ders mevzuları ve öğrencilik vasıflan üzerinde hasbıhallerde bulunmuştur.
Nekreleri Ivıısını Giılek, diin Parti İl Merkezinde bir basın ve Bıılgnrlstnıı(l:ııı gelen göçmenlerin durumu hakkında Inh-
(11.I\ Genel toplan tisi yapmış balarını belirttikten sonra Başbukanııı bir giiıı evvel i'i’nliğl demeci fıkra fıkra cevaplandırmıştır. Roadmdr», diinkii hıphıntıyı görüyorsunuz.
Kasını Gülck iıı bu beyanatını ikinci sahifenılzdc bulncnkauuz.
Sayfa 2
YENİ İSTANBUL
| Hukuk tetkikleri
Millî Korunma Kanunundaki kira hükümlerinin kaldırılma zamanı gelmiş midir ?
YazAn :
İÇTİMAÎ ve İktisadi hayatımızdaki oksilitim elleri, yaşına ııişpftle pek büyük olan Milli Knrıınn)»* Kanunu, bilinin tam 10 seneden beri yürürlükte bulunuyor.
Altı yıl süren “Medeniyetin son vahşet müsabakası., nda, harbin şünıııl sahası inin geçtikçe o kadar genişlemiş. yıkıcı ve yıpratıcı tesiri o kadar derinden hlssedllnıeye bashımiştı kİ. I>n fevkalâde zamanlarda, nonnnl devirlerin hukuki nizamı İle hareket etmek muhakkak kİ. çek müşkül ve hattâ memleket ve millet selâmeti bakımından çok tehlikeli İdi.
Yil» binlerce Utlhsal erbabının istihlâk saflarına geçmeni. anormal devirlerin bünyesinde mevcııt bulunan he.v-nelmllel münasebetleri sekteye uğratan malûm sebepler nel ireni olarak, fevkalâde hallerin devamı müddetine? memleketin İktisadi ve ticari dimi, munıı ahvalin İcnnlanna uygun bir şekilde dü/^nlemrk. halkın ve milli müdafaanın ihtiyarı olan maddeler üzerinde haksız ve hudutsuz kazanç temin etmek temavüllrrînr mâni olmak İrin, harbin dışında. fakat eşitinde bulunan bizim (fa fevkalâde tedbirler almamız Iran ediyordu.
M1HÎ Korunma Konunu İşte bu zaruretin bir İfadesi olmak üzere vazo-lunnıusfıır.
Bu meyaııda. harn senelerinin anormal tesirlerini bilhassa hisseden ve evi olan klrabrann na*nran. umumiyetle evsiz ve dpr gelirli olduğu İrin, daha çok müşkül durumda bulunan klrardarı da korumak ıu*nmnmı hisseden kanun vâzıı Millî Korıınınft Kanununun meşhur $0 ııncıı maddesindeki b»»’'ii"'lrr1 ko\rmu«tıır.
Kabul rdlldiö’l günden b°rl âdeta bir (kiracı . klrnhynn) mücadelesine müncer olan ve Borçlar Kanunumuzdaki “Akit Serbestini., prensipine en esaslı darbeyi İndirmiş bulunan Milli Korunma Kanununun bu hükmü, muhakkak kİ. üzerinde eok durulan ve işlenen kaidesini teşkil etmektedir.
Kanunlar, dııha ıımumî bir ifade De. mevzu hukuk kaideleri, hayatiyet ve İstikrarın!. İçtima! ve İktisadi bünyelerin İsabetli birer nıâkesl oldukları nispette muhafaza ederler.
Bir taraftan müzayaka halinde bulundukları mefnız olan kiracıları korumak gihl âd»l bir gayenin tahakkukuna çalışan, fakat buna mukabil diter taraftan “Mülkiyet Hakkı., ve “Akit SerbestlsU gibi hususî hukukun iki temel prensipine kuvvetli darbeler İndiren bu 30 uncu maddeyi, her halde yukarıdaki esasın tam bir misali olarak gösteremeyiz. Zira yürürlüce r İrdi ti yünden bu güne kadar ancak 10 sene geçti ti halde. 3954. 4180, 4648 ve 5020 sayılı kanunlarla tam 5 defa tâdile uğramış ve hor derişiklikte tatbikatta aksıvan b(r tarafı düzeltilmiş yahut İçtimai bünveyl sıkan bir kısmı kaldırılmıştır. Yine bu mevzua dair. Koordinasyon Heyetinden 17. 35. 93. 160 ve 479 savdı kararlar neşrolunmuş ve kamımın safahat ışı&ı serpmediği veya falhik saiâ-hlvetlnl Bakanlar Kurulun* bıraktım noktalar bu kararlarla aydınlatılmak İstenmiştir.
Bütün bu tadiller sonunda, bugün, vaziyet o kadar tezatlarla de’u hir manzaraya bürünmüştür ki. üzerinde yeniden ve ciddî olarak durmak zamanı her lıalde gelmiştir.
Adalet, bir bakıma da “Müsavat, demektir. Katıun vâzılan. bir İçtimaî cnmfa İrinde, aynı mevzuda mütehalif hükümlere tâbi kimselerin mevcudiyetine asla müsaade etmemekle mükelleftir. insan oğluna en sırır gelen şeylerden biri de. kanuni miieyyede-lorln asırlısından ziyade, onların çe-şltll mahiyetleri veya tatbik tarzları olmasıdır.
Bugün, klralıyan mal sahiplerini Ikİ büyük kısma ayırmak İcap etmektedir:
1 — Birinciler. Millî Korunma Kanununun 30 uncu maddesinin 5020 sayılı kanunla tâdilinden Önceki statüye tâbi olanlardır kİ. hunlnrm Istlye-ceklerl kira bedelleri. 1930 yılının son kira mukavelesi ile muayyen olan kira bedellerinden —yüzde 20-50 zamlar hariç— hiç bir surette fazla olmıya-caktır.
2 — İkinciler İse, 5020 sayılı kanunun kabul edildiği mart 1947 tarihinden sonra inşaatta bulunanlardır kİ. bunların kira ücret!• rinl tâyin İçin bağlı bulundukları İstisnaî hiç bir kayıt yoktur. Umumi hükümler dahilinde taraflar, bedeli serbestçe tesbit e-debileceklerdir.
Kanuni hükümler İçinde kalındığı zaman başlıca İki gruptu fopfanubilen bu mal sah İpleri, hakikatte, yıllardan beri bir türlü düzeltileni İyen anormal tatbikata göre daha pek çok gruplar arzetmektedir:
1 — Kanuna karşı İtaat ve saygı hislerini her şeyin üstünde tutan bir kısım (fakat pek cüzi bir kısım) klra-lıyanlar. mevcut hükümlerin bir kuruş dahi üstüne çıkmamakta ve hayatın gün geçtikçe zorlaşan geçim şartları içimle bu nispetsiz kira bedel-
Dr. Feyzi Necmeddln Fr.vzioğlu
lerl ile maişetlerini temine çalışmaktadırlar.
2 — Diğer bir kısım mal sahipleri İse. muhtelif tesirlere başvurarak, 1039 dun sonra ilk defa kiraya vermeye başladıkları gnynnıcn küllerin. Belediye Encümenlerine»» kararlaştırıhım k 1939 yılı emsal kira bedellerini, yahut 5020 sayılı kanuna kadar, yaııl 1017 yılına kadar İnşa oıllleıı mülklerinin bina vergisine esas olmak üzere tesbit ettirilen senelik gayri safi iradın miktarını yüksek tahakkuk ettirmek su rctiyle, birinci gruptan ayrılmaktadır-lnr.
3 — Bîr üçüncü grııp ilaha vardır kİ. bunlar acık veya kapalı bir surette (IItı\a p4irnsi) namı altında, İnsafının derecesine yahut kiracının müzayakasına göre nispeti derişen, fahiş miktarlarda, açıktan para almaktadırlar.
Kanunlar. İçtimai bayatın birer makesldlr: sözünün bıırade hazin bir tecellisine şahit olmaktayız. Millî Korunma Kanununun İlk vaz’ındn (Yani 37R0 No. Iı kamımla), kanun koyucunun aklındım geçmeyen (lıavn parası mefbııınu). kanunin —hayat arasındaki nbcnksIzJİKİ rldertme ihtiyacının bir neticesi olarak halkın şuurundan dofrmuş. verle.şmîs vo bundan sonradır kİ, Milli Korunma Kanununda va-pılan bir tâdille kanunun cezalandırdığı memnıı bir müessese halini almıştır. Fakat hiitün bu memnu hükümlere nıfrmcn “hava parası., hâlâ hayatiyetini muhafaza etmekte ve âdeta ona rajhncn yasamaktadır.
4 — Hem harp senelerinde duran İnşa faaliyetini arttırmak ve teşvik etmek, hem de mallvet fiyatı fazhı olan bir gayrimenkuldu, kim bedelinin dahi o nispette fazla olması zarureti karsısında kalan kanun vftgıı, M. K. K. da 5020 «nvılı kanunla yan-tıgı son tâdille mart 1947 tarihinden sonra İnşa edilen veya esaslı tâdile tâbi tutulan binaların kim bedellerini tamamen serbest bırakmıştır.
Filhakika bu serhestlnİn büyük faydası derhal hissedilmiş ve üç seneden beri, bilhassa Ankara ve İstanbul gibi mesken buhranının düfcümlendljrl vilâyetlerimizde hummalı bir İnşaat faaliyeti başlamıştır.
Fakat bu teşvik esbabı muclbe.slniıı yanıbnşındakl dl^cr sebep, yani malzeme ve maliyet fiyatlarının yükseklisi ile mütenasip olarak kim bedellerinin de yüksek olması lüzumu bizi bir garabete sürüklemektedir. Zira bu lüzum, her halde en az, mart 1917 den sonra yapılan gayrimenkııller kadar, harp «enderinin o sonsuz İmkânsızlığı îçlııde İnşa edilen bhıalar İçin de mevcuttu. Şüphesiz bıı nokta, kamın vAzıının da gözünden kaçmamıştır. Fakat o takdirde geriye o kadar gidilecekti kİ. Milli Korunma Kanununun kira hükümleri harpten önce yapılmış bulunan iiç-boş binaya münhasır kalacaktı.
Bugün bdkl mesken buhranı kalkmamıştır. Fakat her halde çok azalmıştır. Efccr. 1947 yılından evvel inşa edilenlerle sonra inşa edilenler tefriki ortadan kaldırılsa: eter 19.39 yılı mukavelesine yahut 1989 yılı rayicine göre icara verilen gayrlmenkııllerln kira bedelleri de serbest bırakılsa, öyle zannediyoruz kİ. (Hava parası) tamamen. mesken buhranı da kısmen zail olacaktır. Şüphesiz bıı serbesti sonunda. dar gelirliler arusuıda maddî ve mânevi bakımlardan yeni İmkânsızlıklara maruz kalanlar bulunacaktır. Ancak itiraf etmek lâzımdır kİ, dar gelirliler içinde dahi, kira bedelini tamamen kanuni hadler İçinde ödeyenler parmakla gösterilecek kadar azalmıştır. Çoklan, mal sahibi ile hnslıyacak münakaşalardan dotacak huzursuzluğa ücretleri yükseltmeyi tercih etmiştir.
Hulâsa. Alilli Korunma Kanununun kira bükümleri —hattâ heyeti umıi-miyesi—. birbirini nakzeden (adillerle. et(»r tâbir caizse, bugün artık yamalı bir bohçaya dönmüştür. Muvakkat bir zaman İçin ve fevkalâde bal-lerln devamı müddetine? meriyette kaininle üzere vnzolıınduftıı halde, hâlâ aksak bir adam gibi yürüyüşün? devam etmekte ve hususî hukukun (Akit Serbestlsl) ve (Mülkiyet baklandaki tasarruf serbcstlsl) prensipleri üzerinde Danuıklesln kılıcı gibi sallanmaktadır.
Hukukta adalet ve miisavnt. İstikrar ve İsabet atbası giden unsurlardır. Bunlardan bir tanesinin dohl aklaması huzursuzluk yaratır. Millî Korunma Kanununun kira hükümlerinde do aksıvnn taraflar o kadar çoğalmıştır kİ. bundaki tahdidi hükümlerin kaldırılması. normal ziımana avdeti öz-liyen büvîik bir kütlenin hissettiği lıu/ursuzlninv elıfartccek ve umumi hükümlerin tatbiki sonunda çok geçmeden baalivarak olan bolluk ve bereket havası Milli Korunma Kanununun sözde blmnve ettlfri dar gelirliler tarafından (lah| zevkle, huzurla | teneffüs edilecektir.
Şehir köşesi
Belediye ve halk
Dünf bu tiütuu/la esnaf ile belediye arasında şrhir ah yhine tezahür ed( ıı mücadele ve ihtilâflardan Mr misal yetir-dim. Büyün dr, hcmserilerimin belediye nizamlarına ay kırı > yalnız belediye nizamlarına nıt, aynı zamanda zevk, estetik kaidelerine muhalif hareketlerindi ıı bir nebze bahsedeceğim.
En basiti, sokalı, sanki bizim değil de, diıyman arazisi telâkki edi^ımizdir. Çöplerimizi oraya atarız, halılarımızı o-raya silkcrizt kirletirim, sonra da kollarımızı kavuşturarak:
— Efendim, belediye temizlesin, isi ne T
Diye bir de fetva çıkartırız. Bı, hemen hemen umumi bir kusıtrumuzdur. Bir de ^öze'l., noksanımızdan misal getireyim. Semtini söylemiyecryim, bir a-partman bilirim, kat mülkiyeti kanunu çıkmadığı halde — fakat mesele bu değil — daire, daire sat ilmiktir. Yeni malsa-hiplerinden biri, kendi dairesinin pcımcrc çerçevelerini apartmanın diğer katlarına uymıyan tnr renkte boyattı. Çirkin bir manzara oldu. Bu kâfi değilmiş gibi, onun üstündeki katı alan da kendi dairesini büsbütün bir ba^ka renge boyattı. Öyle ki, Simdi, şehrin en kalabalık semtlerinden birinde, bir apartmanın caddeye bakan aynı cephesinde üç renk var.
Biz şehir halkı, şehrin temizliğine, güzelliğine yardım etmek tföyle dursun, bu şekilde ihanet edersek belediye nc yapsın T
BtR İSTANBULLU
Üniversiteye kabul şartları değiştirildi
Üniversite Rektörü, Üniversitelerarası Kurul kararını dün gazetecilere bildirdi
İstanbul Üniversite» Rektörü ö-mer Celâl Sarç dün saat 15 te Rektörlük binasında aşağıdaki demeçte bulunmuştur:
“— Üniversitelerarası Kurulun son toplantısında üniversitelere öğrenci kabulüne dair ittihaz olunan karar şudur:
1 — Üniversitelere talebe kabulüne dair 26.4.1917 tarihli Üniversite-
İngiliz Büyükelçisi Karadeniz seyahatine çıkıyor
Bir müddetten beri şehrimizde bulunan Ingiliz Büyükelçisi Sir Noel Charles bu akşam, bir Karadeniz seyahatine çıkmak üzere vapurla Trabzona hareket edecektir.
Gümrük Tekel Bakanı şehrimizde
Dün ekspresle şehrimize gelen Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri öz-san sabahleyin Tekel Umum Müdürlüğünde ve öğleden sonra da Gümrük Muhafaza Teşkilâtında meşgul olmuştur.
Bakanın şehrimizdeki tetkikleri bir kaç gün sürecektir.
Samsun vapuru tesellüm ediliyor
Devlet Denizyolları hesabına Italyan Ansaldo tezgâhlarında inşaatı tamamlanan Samsun vapurunu teslim almak üzere 6 kişilik gemi zabıtanı dün uçakla Cenovaya hareket etmişlerdir.
Gemi seyir tecrübesi bugünlerde yapıldıktan sonra 15-20 ekim arasında tesellüm edilecektir.
C. H. P. Genel Sekreterinin dünkü basın toplantısı
Kasım Gülek : “ şeref ve aynı zamanda
C.H. Partisi Genel Sekreteri Kasım Gülek dün saat 15 te Cumhuriyet Halk Partisi 1) Merkezinde bir basın toplantını tertip etmiştir. Bu toplantıda yeril ve yabancı ajana ve gazetelerin temsilcileri hazır bulunmuştur. Kasım Gülek yaptığı konuşmasında «on zamanlarda memleketin muhtelif yerlerinde muhtelif tetkik seyahatleri yaptığını, son seyahatinin de Edlrneye oldugrunu çırada göçmenlerle ve göçmen teşki-lâtiyle teman ettiğini anlatarak:
“— Haddi zatında memlekete Türk ırkından olanların gelmesi bir faydadır. Yeter ki bunlar «efil olmasınlar ve müstahsil hale getirilebilsinler. Bu İşin en İyi şekilde halli para ve bilgiye mütevakkıftır. Normal o-lartık daha evvelden hazırlıklar yapılarak göçmenler getirilirse netice müspet olur, önünde bulunduğumuz hâdise hiç de normal olmayan ve gayet açık bir siyasi tazyik icra etmek arzusu ile meydana gelmiş bir durumdur. Siyasi sebeplerle alınan ânl bir karar çok sayıda ırkdaşımı-zı birdenbire hududumuza yığmıştır. Bu işi en salim şekilde halledebilmek İçin kâfi İmkânlara malik değiliz. Siyasi tazyik vasıtası olarak kullanılmak İstenen ve Tüdk efkârını yakından ilgilendiren bu milli mesele aynı zamanda ve bütün şümulü ile milletlerarası bir meseledir, ve öyle ele almak gerekir. Dünya efkârına ve milletlerarası teşekküller? bu şekilde anlatılması gereken göçmen işinin hallinde milletlerarası
lerarası Kurul karan kaldırılmıştır.
2 — Üniversitelere alınacak talebenin sayısı fakültelerinin kendi imkân ve özelliklerine göre yapacakları teklifler üzerine senatolarınca kararlaştırılır. Müracaat edenlerin sayısı tesbit edilen miktarı aştığı takdirde tedipler arasında yapılacak seçimin şekli fakültelerin teklifi i-le senatolar tarafından tayin edilir.
Müracaat edenlerin sayısı muhtelif fakülte ve okullar için tesbit edilen miktarı aştığı takdirde gelecek yıldan İtibaren F.K.B., tıp, eczacı, diş hekimleri dallnrlyle kimya mühendisliğine istekliler arasında bir tercih imtihanı kabul edilmiş olmakla beraber bu yıl gerek bu dallaıa gerekse diğer fakültelere alınacak öğrenci seçiminin olgunluk ve lise bitirme derecelerine göre yapılmasına devam edilmesi kararlaştırılmıştır.
F. K. B. tıp dalma bu yıl 600 yerine 300 öğrenci alınacaktır.
Anadoluda radyo röportajları yapan Alman radyo mütehassısı
Alman radyo raportörlerinden Herr Scharfenberg, Mersin, Bandırma ve Izmirde röportajlar yaptıktan sonra şehrimize gelmiştir. Herr Scharfenberg. yaptığı röportajları, bilâhare Alman radyolarında yayınlanmak üzere plâğa almaktadır. Türkiyenin ticari, İktisadî ve içtimai durumunu aksettirecek olan bu röportajlara şehrimizde de devam etmektedir. Dün sarayları gezmiş ve İstanbul Radyosunda Türk müziğinden örnekleri plâğa almıştır.
Herr Scharfenberg yarın memleketimizden ayrılacaktır.
Tek partili devirde elde edilen bütün mesuliyet hepimize aittir” diyor
organlardan faydalanmamızın kabil olduğuna kaniim. Bu şekilde fav-dalanabileceğimiz urganlar şunlar olabilir: Birleşmiş Milletler Teşkilâtı, Milletlerarası Göçmen Organizasyonu. Milletlerarası Kızılhaç, Beynelmilel Banka, Marshaü Plânı Teşkilâtı, hudutlarımıza yığılan ırkdaşlarımızın bir takım insani haklarından mahrum edilmesi de dünya efkârına ayrıca belirtilmesi gereken bir hâdisedir. Yukarda saydığım milletlerarası teşekküllerle temas e-derek bunların yardımını ve İşbirliğini sağlamak hususunda Hükümetin mümkün olanı yapacağına Inan-nıyoruz. Kışın çok yaklaştığı şu sıralarda İstical etmek yerinde olur.” demiştir.
C.H.P. Genel Sekreteri bilâhare;
"— İstiklâl Mücadelesi bittikten sonra memleketimizde epeyce süren tek partili bir devir vardır. O günün icapları yapılması hayati bir zaruret olan İnkılâplar ve İleri hamleler bu devri zaruri kılmıştır. Bu müddet zarfında tarihe malolmuş şerefli bir takım başarılar elde edilmiştir. Bir takım hatalar da yapıldı. Bu hatalar hüsnüniyetle yapılmış, tır. Zaman ilerledi ve memlekette çok partili demokrasi devrinin kurulması İmkânı belirdi. Tek partili devirde elde edilen bütün şeref ve aynı zamanda mesuliyet hepimize aittir. O vaktin İyi ve kötü İşleri de müşterektir.” diyerek sözlerini D.P. Genel Başkanının Erzurumda söylemiş olduğu nutka İntikal ettirmiş ve:’
”— Evvelâ şunu İzah edeyim kİ seçim esnasında pek çok valtler e-den Demokrat Parti İktidara geçince bu vaitlerini yerine getirmemiş ve getlremiyeceginl de anlamıştır. Şimdi bunların kendilerine göre izahını yapmakta ve mazeretler bulmaktadır.” demiştir.
Daha sonra Kore mevzuuna temas eden Başbakana cevaplar veren C. H.P. Genel Sekreteri bu hususta partisince açıklanmış olan hususları anlatmış ve gazetecilerin muhtelif suallerini cevaplandırmıştır.
İngiliz mektep gemisi bu sabah şehrimize gelmiş olacak
Bir müddetten beri limanımızı ziyaret etmesi beklenen İngiliz De vonshire mektep gemisi bu sabah ss-at 7 de Yeşilköy önlerinde olacak ve saat 9 da Heybeliadada demirliye-cektlr.
10.15 te gemi kumandanı Büyük-ada Kaymakamını ziyaret edecek ve bu ziyaret saat 12 de iade olu nacaktır.
Gemiye davet olunan basın tem silcileri şerefine saat 16 da bir çay verilecektir. Ayrıca Heybeliada Deniz Okulundan 20 talebe akşam yemeğine gemiye davetlidir.
Gemi limanımızda bulunduğu müd det zarfında İngilizlerle Heybeliada mektebindeki denizcilerimiz arasında muhtelif spor temasları yapılacaktır.
Sipariş edilecek olan 50 otobüs teklifinin son incelemeleri yapıldı
İstanbul Elektrik, Tramvay ve T(l-nel Genel Müdürlüğü tarafından yeniden alınması kararlaştırılan 50 otobüs İçin son incelemeler yapılmıştır. Val| ve Belediye Reisi dün Genel Müdürlüten bu hususta izahat almış ve son kararları incelemiştir.
Valinin dünkü teftişleri
Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökay evvelki gece Kocamustfapaşa semtinde teftişlerde bulunmuş ve buranın Asayişiyle ihtiyaçlarım incelemiştir.
İstanbul Defterdarı vaziyeti anlatıyor
Kadro harici edilen memurlar, Başbakana bir mektup gönderdiler
Defterdar Mehmet lzmen, gazetecilere tensikat İşi hakkında şu İzahatı vermiştir:
”— Memuriyet hayatımda ilk defa olarak büyük bir ıstırap içindeyim. Ancak şunu kayda lüzum görürüm kj vicdanen müsterihim. Tefrik İşi. memur »içlileri gözönürıde tutularak yapıldı. Hcrgün tehdit mektupları alıyorum. Lâkin işin esasını bilmedikleri İçin beni tehdit edenleri mazur görüyorum.”
Diğer taraftan kadro harici edilen memurlar Başbakana bir mektup göndererek mağdur edildiklerini, bilhassa sicillerinin tetkik olunarak kendilerinin çıkarıldıkları beyan c-dlldiğl İçin, hariçte de İş bulmakta da güçlük çekeceklerini, halbuki çoğunun »İClilerinin temiz olduğunu, hattâ bunlardan bir kısmının yakın zamanda terfi dahi ettirilmek istendiklerini anlatmışlar ve sicillerinin mütehasaı» milletvekilleri tarafından gözden geçirilmesini rica etmişlerdir.
Millî Piyango talihlileri
15 eylül 1950 piyangosunda 5.000 lira ve daha fazla ikramiye kazanan ve bugüne kadar Milli Piyango bürolarına veya Ziraat Bankası şubelerine müracaatla paralarını alan talihliler şunlardır:
100.000 lira: İzmir, Halkapınar D. D. Yolları Cer Atölyesinde boyacı Hüaeyln Boyat,
20.000 lira: Ereğli (Konya) Kazancı Mahallesinde çiftçi Şevket Güven.
10.000 Hra: Bucak Alâeddin mahallesinde çiftçi İbrahim önd?n, Ankara As. Posta 17635 te Başgedikli Hakkı Yurdakul, Bergama U-lucami mahallesi Soğandere sokak No. 32 de boyacı Yusuf Altınyurtlu.
5.000 lira: İstanbul Bakırköy, Sakızağacı Orta sokak No. 62-64 te Seniha Nursel, Edremit KÜçÜkku-yuda fabrikatör Yılmaz Molvah, Menemen Kubilây Ilkokultı karşısı No. 8 de esnaf îdrl» Korkut, İz-mirde İsminin yayınlanmasını istemi-yen bir eksper. İzmir Anafartalar caddesi No. 400 de kuyumcu Yako Çikurel, İstanbul Sultanahmette isminin yayınlanmasını istemlyen bir öğretmen.
Yaş meyva ve sebze nakliyatındaki güçlükler tetkik edilecek
16 ekimde Ankarada Ulaştırma Bakanlığında yaş meyva ve sebze nakliyatındaki güçlükleri tetkik etmek üzere büyük bir toplantı yapılacaktır. Bu toplantıya şehrimiz müstahsil, komisyoncu ve nakliyecilerinin de iştirakleri kararlaşmış-tır. Yaş meyve ve sebze müstahsil, komisyoncu ve toptancı delegelerinin bu kongreye iştirak etmeleri I-çin Ticaret Odasından Vilâyetçe I-simleri istenmiştir.
Vilâyetteki dünkü toplantı
Dün sabah Vilâyette Vali Fahrerl-din Kerim Gök ay m başkanlığında Emniyet Müdürü, Jandarma Komutanı ve diğer alâkalıların iştirakiyle bir toplantı yapılmış, şehrin Asayişi üzerinde durulmuş, aJınan tedbirler gözden geçirilmiştir.
Şehir Hatlarının kış tarifesi
Denizyollarının şehir hatları lwş tarifesi 12 ekim tarihinden İtibaren tatbik edilecektir. Yeni tarifede seferler arttırılmıştır.
Ulaştırma Bakanının tetkikleri
tki günden beri şehrimizde bulunan Ulaştırma Bakanı Seyfi Kurt-bek dün Devlet Denizyollarında meşgul olmuş ve Umum Müdür Cemil Parman ve Umum Müdür Muavini Behçet Osmanağaoglu ile birlikte fabrika ve havuzlarda tetkiklerde bulunmuştur.
Do'mahahçe Sarayı ge:ecek perşembe
günü halka açılıyor
Meclis Başkanı Refik Komitan dün gazetecilere bu hususta izahat verdi
Milli Sarayların durumunu tesbit etmek üzere üç aydan beri faaliyetine devam eden Komisyon tetkiklerini tamamlamıştır.
Dün. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltanın riyasetinde toplanan Meclis Riyaset Divânı, Dolmabahçe Sarayının halka açılması hakkındaki Komisyonun mütalâasını müzakere etmiştir.
330 odası olan sarayın bütün müştemilâtıyla halka açılmasındaki muhtelif mahzurlar karşısında Komisyon üyeleri lAyıkiyle tenevvür edebilmek için toplantıya fasıla vererek sarayı gezmişlerdir.
ikinci celse sonunda gazetecileri kabul eden Meclis Başkam Refik Koraltan şunları söylemiştir:
"— Bugün yaptığımız toplantı neticesinde Dolmabahçe Sarayının en fazla görülmeye değer kısımlarım ihtiva eden alt katını Muayene Salo-niyle birlikte önümüzdeki perşembe gününden itibaren muayyen günlerde halkın ziyaretine açmaya karar verdik. Atatürk'ün öldüğü odayı ve üst kattaki diğer kı»ımlan açmaya imkân olmadığını anladık. Sarayın mimari tarzının girift oluşu, parkelerin çok zayıf ve duvarların harabl-ye yüz tutmuş olması kesif ziyaretçi kütlesinin gezmelerine müsait olmadığı sabit olmuştur.
Yapılan tetkikler sonunda sarayın hakikaten harap ve bir çok yerlerinin esaslı bir şeklide elden geçirilme, sine lüzum olduğu görülmüştür. Bilhassa boyasızlıktan yağmur ve karlar duvarlara nüfuz etmiştir. Bu İş için İcap eden tahsisat Komisyon tarafından Meclise teklif edilecektir. Kabul edildiği takdirde tamirata derhal başalnacaktır. Bu İş İçin lüzumlu paranın miktarı henüz tesbit e-dilmiş değildir. Diğer sarayların halka açılması hakkında bir karar verilmemiştir.,,
Bundan sonra Meclis Başkanı, Ankarada yapılmakta olan yeni Meclis binasının durumu hakkında sorulan bir sual üzerine:
”— Yeni Meclis binasının inşaatına kısmen devam edilmektedir. Burasının ikmali için daha bir kaç seneye ihtiyaç vardır.,, demiştir.
Sarayı gezen gazeteciler de, üst kısmın açılmasına imkân olmadığını müşahede etmişlerdir. Fakat İs-tanbluun fethine dair ve diğer bir çok kıymetli ressamların eserlerini ihtiva eden zengin tablo kolleksivo-nunun halka teşhiri için ileride bir karar alınacaktır.
Eskiyecek mobilye kumaşlarının hariçte dokunmasına imkân olmadığından sarayda bu döşemelikleri imal etmek üzere mevcut bulunan dokuma tezgâhlan istenildiği anda faaliyete geçirilebilecek durumdadır.
DOĞUM
Cenevrede bulunan Bay Ihsan Kuntbay ile eşi Bayan Ayşe Kunt-bayın bir kız çocuklan dünyaya gelmiştir. Ebeveyni tebrik eder, yavruya sıhhat ve uzun ömürler dileriz.
YENİ İSTANBUL
SİYASÎ ÎKTÎSABÎ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SAKLICA
Yazı işlerini fiilen İdare eden mesul müdür: Sacid ÖGET
ftcfretiilmiyttn yakılar iade edilmez.
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
— 24 —
Kız avazı çıktığı kadar bağırmağa ve kıvranmağa başladı:
— Anne bırak! Bırak!
Mefharet iki eliyle kızının bileğine yapışarak tırnaklarını etine geçirmişti:
— Söyle bırakacağım.
Selmin kuvvetle silkindikten sonra:
— Bırak, söyliyeceğim, dedi.
Annesi bıraktı.
Bileği kurtulur kurtulmaz arkaya doğru sendeliyen kız yatağın kenarına oturdu ve kıpkırmızı kesilen tenini ovalamaya başladı. Ayağa kalkan annesi tekrarlıyordu:
— Söyle, kırn? Evli mi?
Derin bir nefes alıp bırakan Selmin cevap verdi:
— Değil.
Mefharet uzun bir tereddütten sonra:
— Bu evin içinde mİ? diye sordu.
Selmin annesinin yüzünden uzaklara doğru kaçan bulanık bakışlarla cevap verdi:
— Evet,
Sonra, bir felâketi önlemek için hakikati müphem bırakmak istiyormuş gibi ilâve etti:
— Gibi bir şey.
— Gibi bir şey ne demek? Anladım. Bu
116
evin İçinde. Korktun da değiştirmek istedin. Zaten hissediyordum. Bu evin içinde. Zihnime fenalık geliyor. Bu evin içinde dayıların var. yalnız. Hangisi? Söyle, boğarım seni. Hangisi? Ağabeyim mi?
Selmin başını silkeledi:
— Hayır!
— Kim öyleyse? Besim mi? Kim var bu evin içinde başka? Çabuk söyle! Yere yıkılacağım ve bir daha kalkmıyacagım.
— Var!
— Kim var?
Selmin yerinden kalktı ve pencereye dog-.ru bir kaç adım attı.
Arkasından koşan annesi, onu omuzlarından tutup sarstı ve tekrarladı:
— Kim var?
Selmin geri çekildi. Yüzü bembeyazdı. Gözleri bir çıldırma başlangıcından şüphe ettirecek kadar büyümüştü. Soluk dudakları titriyordu. Annesinin yeni bir hücumundan korunmak istiyormuş gibi kollarını uzattı. Gözleri kırpılmıyor, kaşları yukarı kalkıp İniyordu.
Birdenbire kollarını bıraktı; önüne baktı ve cevap verdi:
— Aç adam!
Mefharet iki elini birden yanaklarının üstüne koydu, sonra kabarık saçlarının arasına daldırdı. Ağzı açık, gözleri kızarmış ve fırlamış, kaşları havada, bir an donakaldı.
Sallandı,
Yere yıkılmamak için bütün kuvvetini topluyordu. Pencereye doğru gitti. Elinden sigara düşmüştü. Farkında olmadı. Odanın ortasına doğru yürü İÜ ve bir sandalyeye çarptı.
117
Selmin korku içinde ona doğru bir adım attı.
Annesi oda kapısına doğru gitti. Kanada hitap ediyormuş gibi:
— Avazım çıktığı kadar ha^'kırmazsam ölürüm, dedi.
Tir Ur titriyordu. Bir elini başından çekti ve avucundaki bir tutam saçı yere attıktan sonra, Ani bir kararın sıçrayışiyle odadan dışarı fırlayıp haykırmaya başladı:
— Ağabey! Ağabey! Besim! Hasibe! Koşun! Gelin buraya! Koşun! Fena oluyorum!
Arkasını duvara dayadı. Bayılmaya hazırlanıyordu, fakat bayılmadı. Yalnız, başına müthiş bir ağrı yapışmıştı. Şakaklarını avuçlarının içine aldı ve sıkmaya başladı.
vrn
En şiddetli arzular bana en biçimsiz anlarda ve en münasebetsiz tahriklerle gelir. Ablamın ayaklarını lengerdeki sıcak suyun içinde kıpkırmızı kesilmiş görünce, sabah karanlığı. canım İstakoz istedi. Onun çığlıkları üzerine koşup geldiğim için henüz kahvaltı etmemiştim. Odasına götürüp onu yatağına yatırmak ve sıcak su hazırlanıncaya kadar sinirlerini yatıştırmak için, ağabeyim ve ben epey zahmet çektik. Aç adamın metresi ken-( di odasına kapanmıştı, yüzünü göremedik. Hasibe titriyen elleriyle ablamın ayaklarını kurularken, ağabeyim, bize arkasını dönmüş, pencereden bahçeyi seyrediyordu. Deminki kıyametin yanında şimdiki sessizliği dünyanın yaratılmadan evvelki haline yakışabllirdi. I-çimden Haslbenin buradaki İşini çabuk bitirip kahvaltıyı bir an evvel hazırlamasını lsteme-
118
ye başlamıştım. Kadıncağızın yüzünde fırtınalar vardı. Aç adamın Selminle macerası, ablam kadar onu da çılg.na döndürmüştü. Herife tutkundu galiba. Fakat ablam gibi haykırmaya ve ayaklarını sıcak suya koymaya hakkı olmadığı için titremekle iktifa ediyordu. Bir hizmetçi İçin bu bile hatırı sayılır bir hürriyettir. Sonra ablamın bacaklarını ve dizlerini ogmaya başladı. Parmaklarında öyle bir kin vardı kİ, elleri hanımın boğazına kadar çıksa onu boğabılirdi. Bu bir masajdan ziyade cinayet stajına benziyordu. Ablamın kaini üzerinde Haslbenin öfkeli elleri kudurur gibi oldu. Kadın Selmlnin dokuz ay on gün bu karında oturduğunu mu düşünmüştü?
Ablam bağırdı:
— Yavaş ayol!
Ağabeyim karyolaya yaklaşıyordu. Koyu kahverengi uzun robdöşambrı içinde, zayıf vü-cndiyle, bir dağ manastırının dibi göıünmiyen karanlık koridorunda, sessiz ve ağır adımlarla sabah duasına giden rahibin hayaletine benziyordu. Masaj bittikten sonra avucunu ablamın alnına koydu, durdu, Hasibenin yerden lengeri alıp odadan çıkmasını, kapıyı kapamasını ve ayak seslerinin uzaklaşmasını bekledi. Gözlerini bana çevirdi, enerjik bakışlariyle gevezelik etmem ihtimalini geriye ittikten sonra biraz daha durdu. Sessizlik onun sihir ve telkin şartlarından biriydi. Dün Aydına da böyle yapmıştı. Ablamın üstüne bira} eğildi ve dışarıdan gelen horoz seslerinin ince çerçevesi İçinde büshütün ağırlaşan bir tonla ona emir verdi:
i— Kapa gözlerini.
119
Oturduğum koltukta, ablamla beraber ben de gözlerimi kapadım ve dün. biz Aydının tedavisiyle uğraşıp dururken, AJemdağından gelen tereyağının açılış töreninde, bu sabah, kaç dakika sonra bulunabileceğimizi düşünmekten kendimi alamadım. Belki Hasibe şimdi ekmekleri kızartıyordu. Soğursa bir işe yaramaz. Hemen odadan çıkmaya cesaret edemedim.
Ağabeyim ablama sordu:
— Şimdi biraz daha iyi misin?
— Değilim.
— “Biraz daha iyiyim,, demeni rica ederim.
Ağabeyim bu cümleyi ablama bir kaç kere alçak sesle söyletti. Eski usuldür ama ben faydasını kendi üzerimde çok görmüşümdür. insanın en kolay* aldatabildiği budala kendi kendisidir.
Ağabeyim devam etti:
— Kendini denize düşmüş farzet. Çabalarsan boğulacağını düşün. Acıladın mı? Çabalamak, çırpınmak fena. Tehlikeli. Gözünün önüne getir. Kendini suyun yüzünde serbest bırak. Daha serbest. Daha serbest. Hiç sıkma kendini. Kollarını, bacaklarını tamamiyle rahat bırak. Korkma. Ben de senin yanında yüzüyorum farzet. Şimdi gözlerinin önüne bulutsuz, masmavi, sakin bir gökyüzü getir. Bulutsuz, maamavi, sakin... Bulutsuz, masmavi, sakin... Bulutsuz, masmavi, sakin... Suyun yüzünde, arkaüstü, bir yatağa uzanmış gibi rahat, kıyıya doğru yüzüyoruz. Anladın mı? Bu emniyeti çırpınmaktan, çabalamaktan, haykırmaktan sakınmaya borçlusun.
• (Devamı var)
120
5 Ekim 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa *
FIKRA
Hayvanat bahçesi
Bediî FAİK
IJ.1NGİ sirkatine olduğunu bilmiyorum. Ajanslar adını yazmı-■ ■ yor, sadece tavsiyesinin şeklini ve kabul edildiğini bildiriyorlar. Siz de okumuşsunuzdur; hâlen Pakiatanda bulunan bir gazeteci, Paklatan Hükümeti tarafından Türk İyeye bir fil gönderilirse, bu hediyenin İki memleket arasındaki dostluğu, takviye edeceğini söylemiş.
İslâm tarihinde bir “Fil vakası” vardır. Hazret) Mııham-nıedln dedesi Abdülrrilıttalip devrinde Yemende vali olan Eb-rehe. San'ada yaptırdığı mâbctle fazla ziyaretçi toplıyarak memleketinde alışverişi İlerletmek için, Kâbeyl yıkmak Üzere Mekkeye .yürümüş; fakat bir sâri hastalık ordusunu mahvetmişti. Bu orduda bir de fil bulunduğundan bu vakaya “Fil vakası” denmişi ir rnklslnndan gelecek zek| misafirle pek alâkası yok ama. İslâm âleminde bir zamanlar komşuları korkutmak İçin kullanılan fil in, artık dostluğa yarar hale girmesi enteresan sayılabilir. Tinmrlcnk, ordusu arasına filleri almasa İdi; Yıldırım geç ve güç mağlûp olurdu diyen az mıdır?
Mamafih tarih, hayvanların memleketler arasında daha zi'ade sempati yarattıklarına şahadet ediyor. Metternich’ln: •‘1 rausrz kırnllnrına, Ingillzlerln kötü olduklarını anlatamazsınız. Çünkü sarayda Ingiliz ko|M»kleri beslerler” sözünü hatırlayınız. Daha yakını var: Geçen yıl. Trııman tarafından İnönüye gönderilen Baha Hindi, az ıııı tezahürata sebep oldu? Bu İtibarla. Paklstanda bulunan mcslrkdnşımızın tavsiyesini pek yerinde sayabiliriz. Ve bu heybetli misafiri beklerken, bu arada bizim şehirciliğimiz için lüks sayılan bir İhtiyacı işaretlemek Lrsntım da kullanabiliriz: Hayvanat bahçesi!..
Pedagoglar, çocuk terbiyesinde, hayvanat bahçelerinin büyük rolleri okluğunu İddia etmiş ve hıına bütün medeni âlemi İnandırmışlardır. Filhakika çocuklardaki tabiat fikri ve sevgisinin, mukayese ihtiyacının, cesaret duygusunun, hattâ, renklere ve şekillere karşı hissedilen merakın kamçılamasiyle, güzel sanat temayüllerinin, uyanmasında, hayvanat bahçelerinin tesirleri geniştir. Böyle olmasaydı, biz hariç, bütün dünya hu mevzua, hu derece ehemmiyet verir miydi? Bir öğretmen arkadaşın, beş yaşındaki oğlunun, İzmir Fuarındaki hayvanat bahçesi minyatürünü gördükten sonra, dönüşte vapurda. kurt ve maymun resimleri çizdiğin) söylüyor ve "İyi ki götürmüşüm. Resme İstidadı olduğu .şıp! Meydana çıktı” diye övünüyordu. Fakat her nedense, bize göre hayvanat bahçesi, çocuğun hayatında, tabanca mantarı kadar ehemmiyetli sayılmamıştır. O kadar sayılmamıştır k), bir belediyeci hayvanat bahçesi adını ağzına alacak olsa, “israf!” diye bağırışırız da, tabanca mantarına ne harcadığımızı hesap dahi etmeyiz!
Şimdi biliyorum, şehirlerimiz İçin tiyatroyu ve operayı hile çok görenler kızacaklar ama, aldırmayacağım ve yeni Belediye Meclislerimizin önlerine, hayvanat bahçeleri meselesini ihtimamla süreceğim.
. w. V
teslim olmayı ölmeye tercih ediyor
Seul’da günlerce mukavemet eden kızıllardım bir tanesi Amerikan askerlerine
zz
Eıttazyada
çarpışmalar
yine başladı
re s
4
vaşlar»
Güneyliler on bir günde
200 millik mesafe aştı
Hintli Lider, muazzam yükünün altında biraz yorgun ve asabi görünüyor
ile Jumma Nehlrle-300.000 nüfuslu Al-çok zengin bir avu-güneşin altında ha-
Liberasyon listesi dün Resmi Gazetede çıktı
Ankara 4 «Ankara Ajansı) — Av-rupalılararası İktisadî İşbirliğine dahil memleketlerden serbestçe ithal edilecek maddeleri gösteren liste Bakanlar Kurulunun 30 eylül 1950 tarih ve 3/M 910 sayılı karariyle kabul edilmiş ve 4 ekim 1950 tarihli Resmi Gazete ile neşrolunmuştur. Liste, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına tanınan yetkiye dayanılarak, bugünden itibaren meriyete konulmuştur. Bundan böyle 1081950 tarih
3 11704 «yılı kararnamenin eki o-lan 4 «ayılı umumî ithal listesinin (Aı bolümü yerine kaim olacak yukarıdaki fıkrada adı geçen listeye I-lâve edilen maddeler I sayılı Halenin. diğer bölümlerinden tayyedilmiş ve eski (A) listesinden çıkarılanlar ise mer i (B) bölümüne naklolunmuş-1 ardır. Maddelerin İsimleri şunlardır:
Damızlık: Kısrak Ve taylar; 4 yaşında ve ondan yukarı — Damızlık:
4 yaşından aşağı, bir yaşına kadar
— Damızlık bir yaşına kadar taylar (erkek ye dişi) Tarım Bakanlığının müsaadesiyle. Ekşi süt: Toz veya parça halinde tekeıf edilmiş, yağlı, yağsız vvahut- hububat unu ile karışık Peynir ma.va«ı. Sanayide müstamel hayvani -ağlardan yalnız melon drgra* Yalnız ticarin TahaheMe müstamel balık yağı. Yalnız domuz kılı, yalnız ham boynuz. Levha, yaprak ve sair şekilde kesilmiş boynuz. Yalnız kaniıl ve «patül. Fil. deniz aygırı, gergedan dikleri (işlenmemişi. Yalnız sedef düğme. Yalnız dana kursağı Her nevi kiriş «Mevaddı saire İle müre’lcp veva gayri nıurettep) Mühür mumu. Dişçi mumu Yalnız plâk macunu ve tozu, şada kaydına mahsus traşlı murn kalıp. Jelatin (Her şekilde» Hayvani tutkal ve Jelatin mamulatı ile yapıştırıcı müstahzarlar. Balık tutkalı ve balık nefsi beyaz veya lahiî tekilde ve müstahzaratı. Gomelaka Kırınızı hayvanı (iler cins» fnebati olanlar kendi faslında dır) Sair kimyevî gübreler. Kalsiyum slyahamid. Sair yaş deriter (18 kilo ve ondan yukarı t Sair kuzu deriler (6 kiloya kadar» Sair kuru deriler ( Altı kilodan 10 kiloya kadarı, Sair kuru deriler (10 kilo ve ondan yukarı» Makine kayışı ve makinelerde müstamel deri ve kösele mamulat t. Merinos v^ şe.vyot ı kirli», ve bunların yıkanmış, taranmış ve boyanmışları. Tav-an, misk fareli, kunduz ve aalr hayvanların şapka imaline mahsus kıl’ar». Yun vatka (her (Tekilde). Saf) 50 den
fazla vün olan yun ve kıl mensucat % 5tı ye kadar ipeğin gayrı lifi me vad ile mahluı olanlar Astragan taklidi mensucat ve kurdeleler (Safi veya 50 den fazlo. i yi»n olanlar) Yün veya kıldan tâsır torbaları Yalnız yun veya kıldan makine kayışı ve kolanları Yalnız yun veya kıldan hortum Yalnız silindir kcçelorl. Misina Suni inek ıpbğl ıvalnız vuz de-n*>; den İrce), Eleklik bez. ’ı alnız tohumluk çedik (Tarım Bakanlığının mü "sadesi *1g) Her nevi nebatı mayalar ıtoz. ve nalı' eklide). Bira ma
Meclîs açılışına hazırlıklar
Meclis Başknınn’n ryasnlinde dün mühim bir toplantı yapıldı
lstanbıd 4 (Türk Ajansı) — Meclis çevrelerinden öğrenildiğine göre, bugün saat 15 te latanbulda Refik Ko raltanin Başkanlığında yapılan Meclis Başkalılık Divanı tonla ntıaında, Merhsiıı açılışına alt hazırlıklar üzerinde mühim kararlara varılmıştır. Meclis Reis Vekillerinden Hulû^ı Köymerı ile diğer bazı divan üyeleri esasen tstanbulda bulunmaktaydılar
İdare âmirlerinden Kayseri Mlllet-vrktü Kâmil Gündeş. Kütahya Milletvekili İhsan Şerif özgen ve kâtiplerden İstanbul Milletvekili Füruzan Tekil bu toplantı için Ankarndan Is-tonbula gelmişlerdir.
Meclis salonunda, bUha«sa dinleyici yerlerinde bazı tadiller yapılmış ve gazetecilere ön sırada daha genig bir yer ayrılmıştır.
yası. Sulu ve katı glikoz (yalnız malt hulâsası). Kakan tane »kabuklu veya kabuksuz). Şeker pancarı tohumu. Kakao yağı. Hint yağı. Terebentin yağı, tpeka (tababette müstamel nebatat). İdrastis (tababette müstamel nebatat). Poligala «Tababette müstamel nebatat). Agaragar (Tababette müstamel nebatat). Çavdar mahmuzu. Saparna. Tababette müstamel tohum, çiçek ve saire. Ağaç boyalar Fahmî nebatî, karborafln. Madeni ve nebatî ve sair karalar. Her cins isler Sair nebatî boyalar ve müstahzaratı Kebrako. kât hindi hülâsası. Mimoza hulâsanı Sair hülâsalar. Müstahzaratı hususiye! kimyeviye Günlük zamklara tu. sakız. Jalapa leka-mone. Knlofan. Sair reçine ve zamklar Pelesenkler A — Ham. toz. külce (Renkli olanlar da dahil) plâstik maddeler. B Levha, yaprak, çubuk, şerit, boru «Renkli ve şeffaf dahil» plâstik maddeler İnce şeffaf yapraklar C — İplikler. F — Madenci lâmbaları Kâğıt hamuru İçin odun. Çam (Madendireği). Çam (Biçilmiş veya yarılmış). Köknar, ladin t Biçilmiş yarılmış) Maden direği için kayın ağacı Ağaç fıçı (25 litreden zi'-ade İstiabında olanlar). Makine ler için ağaç kasnak. Yalnız ağaçtan dokumacı mekiği. Ağaçtan alâtı fenniye ve emsali. Yalnız manlar (Ham) Temizlenmiş mantar (Her şekilde». Mantardan tapa ve sair mâ mı ilâ t.
Her nevi resim fırçaları «Saplı, sapsız». Yalnız sanayie mahsus fırçalar. Yalnız kâğıt hamuru. Sellüloz. Filigranlı adi matbaa kâğıdı (Yalnız met re karesi 50-55 gram arasında olanlar» Kopya kâğıdı. Mumlu kâğıtlar vesalrnleri Kömür kâğıdı. Yalnız süzgeç kağıdı Resim kâğıdı. Sünger kâğıdı Yalnız Turneni vesalr miyar kâğıtları Hassas fotoğraf kâğıtları. Tazyik edilmiş, sertleştirilmiş mukavva Ciltsls kitap ve mecmualar. Bez veya mukavva kaplı kitap ve mecmualar Deri ve saire ile ciltli kitap ve mecnıu-alar. Mektep kitapları. Gazeteler. Mevkut mecmualar. Kataloglar, cetveller. Her nevi haritalar, atlaslar ve sahrjnfl Sanayii mimariye müteallik resimler, plânlar ve salreh'rl. Yalnız dolu .ılnnma filimJerin? alt resimli ilânal «kâğıt ve mukavva üzerine) Musiki nota kâğıdı. Yazılmış veya tabedilmiş nota. Moda mecmuaları ve resimleri Yalnız dolu sinema flliml*'-rlne alı fotoğraflarla kültür fotoğraf ları. Contalar (kâğıt veya mukavvadan). Tok telli iplik ı40 numaradan yukarı». Merserize pamuk: İpliği 40 numaradan yukarı (glasaj hariç» kararsız Merserize pamuk: ipliği 40 numaradan yukarı (glasaj hariç) ka-(-♦rh. Merseriye pamuk İpliği 40 numaradan yukarı (gla«nj hariç) boyalı Pamuk dikiş İpliği «ağar makaraya sarılmış) 60 numuradAn İner». Pamuk diki; ipliği selr şekillerde 60 numaradan ince Pamuk salmastra. 75 (»11 yukarı olanlar. 51-65 ipliğe kadar olanlar, 66 50 İpliğe kadar olanlar. R0 drn yukarı olanlar. 75 len yukarı o-lanlar Her nevi kadife mensur*! vn-raireterj. Pamuktan horlum. Pamuktan nı.ikine kolanı Pamuktan beyaz, alrvli vanan fitiller Perdah için zımparalı vesalrell pamuk bezler Manila kmdirl. Rami ve slsal jiîtten sargı lık İcaba bez Keten, kendir ve salı-nebati m*'vndnn mamul hortum. Keteni, kendir ve sair ndıali mcvnttan makine kotanı. Kauçuk, ham. temiz-lenrn^nılş Kauçuk, yalnız temizlenmiş. Dişçilikte müstamel kauçuk veya lâstik plâklar. Vülkanlze kauçuktan yaprak, şerit, çubuk ve satreleri. Kauçuk kayış kolan. Otomobil, kamyon, otobüs ve emsali arabalar b in İç ve dı*« lâstikleri Bisiklet İçin lâstikler Tababete mahsus alât. Yalnız dalgıç elbiseleri. Yere sermeye mahsus linolyum ı mantarlı, müteaddit renkli» Raf. sofra örtmeye mahsus muşambalar Mobilya örtmeye mahsus muşem-halar, MÜcellİt muşsmhalart Mühendis ve resim muşambaları ve emsali sair İnce muşambalar. Değirmen taşı, öğütmeye mahsus sair taşlar Bileği taşı «Işlenmlo ve İşlenmemiş). Sünger mnğnczyum (cevher), Tabii korbonl-msğncğyum (cevher) Tabii korbonl-yeti mağnezyum «teksif edilmiş) Be-vaz çimento. Tebeşir (yalnız sanayide kullanılan). Kuvartz, feldspat, (Iub-pat. Krlyoüt. Tasfiye toprağı. Yalnız pıı« ulane. sanlorln, fosforit, Çark, bileği. eğe enir mamulât. Asbest o» (ham), levha ve yaprak halinde Malzeme! Inşnlye. her şekilde, iplik, aicim, ip. halat ve şairleri.
Jakarta 4 A A. (AFP) Endonezya kuvvetleri Ambon adasındaki Asilere karşı umumi bir taarruza geçmişlerdir.
La Haye 4 A A. (AFP) — Ambon adasına karşı Endonezya Hükümeti tarafından girişilen asker! harekât neticesi Hollanda Başbakanı W. Drees, Endonezya Başbakanı Notır’a bir protesto telgrafı göndermiştir. Bu telgrafında Drees şöyle demektedir: Hollanda Hükümeti bu hareket karşısında büyük bir hayal sukutuna uğramıştır. Zira hükümetimiz son dakikaya kadar Ambon ile olan ihtilâf fı Endoııezyanm silâha müracaat etmeden halleylemek duğu ümidinde idi.
Telgrafta Dress. bakanına hitaben
bir yolla halline yardım etmesini temektedir.
Amerikalıların,
Güneyliler
durup dinlenmeleri tavsiyelerine rağmen, ileri hareketlerine devam ediyorlar
— Doğu sahili
tasavvurunda ol-
Endonezya Baş-ihtilâfın hanşçı
Tokyo 4 (YİRSl boyunca kuzeye doğru İlerlemekte olan Güney Kore birlikleri bir müddet evvel işgal etmiş oldukları Chunchon’dan kuzeye doğru Uerllye-rek bugün Junranı İşgal etmişlerdir. Böylece Güneyliler 38 İnci arz dairesine 64 mil mesafeye kadar İlerlemiş durumdadırlar. Bu cephede 11 gün içinde 200 millik bir mesafe ka-tetmiş olan bu birliklere Amerikalılar durmalarını ve istirahat etmelerini söylemişlerdir. Yorgunluklarına rağmen Güneyliler ileri hareketlerine devam arzusundadırlar.
Bugün resmen bildirildiğine göre Birleşmiş Milletler birlikleri Kore harbi başladığından beri 23.000 esir almışlardır. Bunların 4166 sı son 24 saat içinde alınmıştır .
Kuzeylilerin Pyongyang civarında müdafaa hatlarını tesis edecekle
rlne dair emareler belirmeye başlamıştır. Keşif uçakları bu bölgeye doğru ilerliyen asker ve nakliye kafilelerine rastlamışlardır.
Seul civarındaki kızıl müdafaası hâlâ tutunmakta devam etmekte o-lup, Pyongyang radyosunun İfadesine göre muvaffakiyetli karşı cumlarda bile bulunmaktadır,
radyo Kuzeylilerin mühim noktalara hâkim olduklarını söylemektedir.
hü-
Bu
Korede hava şartlarının fenalığı, bugün Birleşmiş Mîlletler uçaklarının serbest hareket etmelerine mâni olmuştur.
Bugün yüksek askeri makamlardan gelen haberler 38 inci arz dairesi aşılırken Avustralya ve İngiliz kıtalarının mühim rol oynıyacağmı açıklamaktadır.
Pandıt Nehru’nurı hayatı kolay değildir. Doğduğu zaman Hindistan* büyük Kırallçe Victoria hâkimdi ve muharrir Kipling Batı İle Doğunun hiç bir zaman birleşenityeceğinl İddia ederek, Hindistan hakkında romantik eserler yazıyordu.
Nehru’nıın babası Mohalil Nehru, mukaddes Ganj rinin birleştiği lahabat şehrinin katı İdi. Yakıcı
yat mücadelesinin uyuşuk bir hale soktuğu 350 milyonluk bir millette Mohalil Nehru’nun seviyesine erişmek kolay, İş değildi.
Mohalil Nelıru, oğlunu genç yaşında Inglîtereye gönderip orada o-kutmaya karAr verdi. Küçük Java-harlâl Nehrıı, Harrow Mektebinde Stafford Cripps ile sınıf arkadaşlığı etti. O Stafford Cripps ki. 40 sene sonra Hindistanı İngiliz tahtına muhafaza etmeye çalışacaktı. Sonralar» Cambridge Üniversitesinde kimya ve hukuk tahsil etti, ğine okumaya, öğrenmeye idi. Bilgisini bir gün neye cağını henüz bilmiyordu.
1913 te Hindistana döndüğü zaman, Nehru İngilizce konuşan, ipekli çamaşırlarını yıkanmak üzere Pa-rise gönderen, nişanlısını hususi trenle Delhi’den almaya giden mağrur bir züppedir. Bıı züppe nasıl oldu da Hindıstanın bir peygamberi haline geldi? 1916 da Gandi ile görüşmesi Nehru üzerinde derin bir tesir yapmış, vatanının sefil köylerinde, leş kokan kenar mahallelerinde bir dolaşma gözlerini açmış olacak. Nehru avukatlığı bırakıp, âsilerin göz yaşı dolu acı kaderini paylaşmak üzere Kongre Partisine giriyor.
Nehru bugün 59 yaşında olduğu halde, hayatının on altı senesini hapiste geçirmiştir. Son harpte Ağa Hanın sarayında mahpus kaldığı müddetçe. Hindıstanın geleceğinin parlak bir “Hindıstanın Kaderi,, yazdı. Babası Mohalil. ı centilmen de. şiddeti şiddet taraftan Lenin yı değiştiren, esrarengiz kuru Gan-dinin tarafına geçiyor ve bir müddet sonra İngiliz hapishanelerinde ö-lüyor. Nehru’nun dünyada en çok sevdiği karısı da İngiliz hapishanelerinde vereme tutulup bir müddet sonra İsviç.rede ölüyor Karısı can çekişirken. Nehru yine hapistedir Bugün VVashıngton’da Hindistan Sefiresi olup. Nehru’nun Kore ınesele-
botanik, Alabildl-hevesb kullana-
geçmiş ve tasviri olan adlı eserim o kibar yaşlı reddetmekle kadar dünya-
Ahmet
Şenol, rakibini köprüye getirirken
V* -M •
*•4..
Miilî GüreşTakımı dün gece seçildi
Alman güreşçiler bugün geliyor
Almanlara karşı çıkacak Millî Güreş Takımımızın seçmeleri dün gece saat 20 de Spor ve Sergi Sarayında altı bine yaklaşan bir kalabalık önünde yapılmıştır. Teknik neticeler şunlardır:
52 kiloda Ali Yücel, tuşla: Ereni Crnıll Şenol,
lâl A ilk Ahmet Kandcmlri tuşla 67 kilo kilo kilo İR.
Ağır »Iklcdo KÜreş uılndnrlnn İlk defa çıkan Kırkpmar gürellerinin en maruf pehlivanı İrfan Atak. Dünya
Ahmet Bileği 57 kiloda »MuzaIfer Işık, Melih tuşla*. 62 kiloda Kemal Özke. Sarıbacağı; 67 kiloda Ahmet Mil hal Baysalı; 73 kiloda Cr-
79
Tcvfik Yüce. Servet Mericl;
Hfivdar Zafer. Bekir Bük ey ı; 67 Ya.mr Doğu. Orhan Çakarı tuş-
Teknik Tedrisat Müsteşarlığı lâğvedilecek
Ankara, 4 (ANKA) — Haber aldı-ğnmza göre, Milli Eğilim Bakanlığı, teknik tedrisata yepyeni bir veçhe vermek llzere hazırlıklara başlamıştır.
Düşünülen yeni şekle göre. Teknik Tedrisat Müsteşarlığı kaJdınlarak bir umum müdürlük haline sokulacaktır. Teknik .okulları da birleştirilecek ve bir mektep haline sokulacaktır. Yani halihazırda birçok bölgelerde ayn ayrı bulunan ticaret, sanat okul ve enstitüleri Idr mektep olacak. bunun muhtelif kolları bulunacaktır. Bu suretle hem personel, hem de para bakımından mühim bir tasarruf sağian-mı& olacaktır.
İkincisi Adil Candemlr karşısında güze! bir güreş çıkararak maçı ittifakla kazandı. İrfanın hu galibiyeti salonda büyük bir tezahürata vesile oldu.
52 kilo Fehmi Büyükmutlu, Ali Yüceli ittifakla; 57 kilo Greko-Romen Melih Eren, Süha Harmanı HUfakla; Ağır slktet Greko-Romen Bahri Deml-ray. Murat Herşekllyi: 57 kilo Nasulı Akar, Muzaffer Işığı tuşla; 62 kilo Cemil âarıbacak, Nurettin Zaferi: 73 kilo Ahmet Şenol. Muammeri; 73 kilo Celâl Atik, Milhat Rayalı tuşla. 57 kilo Siîtıa Karaman. Halil Yüceae-ai tuşla; 57 kilo Greko-Romen Melih Eren Halil Yucesesl tuşla; 73 kilo Celâl Atik. Ahmet Senolu tuşla; 57 kİ lo Nasuh Akar. Melih Ereni tuşla mağlûp etliler.
SERBEST MİLLİ TAKIM:
52 Ali Yiıcel, 57 Nanuh Akar, 62 Nurettin Zafer, 67 Tevfik Yüce. 73 Celâl Atik. 79 Haydar Zafer, 87 Yaşar Doğu. Ağır İrfan Atak.
GREKO-ROMEN MlI.Lt TAKIMI:
52 Fehmi Büyükmutlu. 57 Melih E-ren. 62 Halil Kava 67 Mehmet Oktav. 73 Ahmet Şenol, 79 Ali özdotnlr, 87 Hilmi Tafracı, Ağır Snbrl Dcnılray.
V. E l ICNSEL
Alman Millî Güreş Takımı bugün geliyor
olan g*cr
Şehrimizde üç mac yapacak Alman Milli Güreş Takımı, hu aant 22 d*» hususi bir uçakla Yeşilkö-ye gelecektir.
Belçikalı atletler geldiler
Ankarnda cumartesi ve pazar günü yapılacak olan milli atletizm maçı için yarışacak Belçikalı atletler dün saat 13.30 da 27 kişilik bir kafile halinde şehrimize gelmişlerdir.
Belçikah atletler bugün İnönü Stadında bir antrenman yapacaklar v( varın sanı 13 de Ankarayu uçakla gideceklerdir.
Islâm Dünyası Ekonomik Konseyi Tahranda açıldı
Iran Millî Ekonomi Bakanı, Konferansa iştirak eden devletlerin rekabet etmemek üzere
anlaşmalarını teklif elti
Tahran 4 A.A. (özel muhabirimiz bildiriyor) — Tahran Adliye Sarayında İslâm Dünyası Ekonomik Konferansının açılış töreninde İran Başbakanı General Razmara şunları söylemiştir;
“Dünyadaki gelişme milletler a-rasında işbirliğini Amirdir. Din, eng-rafya ve inanç gibi bütün unsurlar Müslüman devletleri birbirine yaklaştırmaktadır.”
Demecine başlarken Endonezyavı bağımsızlığından dolayı tebrik eden Razmara, sözlerini konferansın büyük başarılarla neticeleneceğine I-nandığını belirterek bitirmiştir.
Türk heyeti. Milletvekili Kavalcı-oğlu ve Halil Güleryüzden müteşekkildir. Müteakip genel oturumda Kavalcıoglunun söz alması beklenmektedir.
İran Milli Ekonomi Bakanı doktor Azmudeh. verdiği uzun demeçte konferansa iştirak eden devletlerin zengin kaynaklara malik olduklarına fakat maalesef bu kaynakların he-A ntlz işletilmemiş halde bulunduğuna
işaretle bu devletlerin aralarındaki müşterek inanca dayanarak şimdiki güçlükleri yenmeleri lâzım geldiğini belirtmiş ve “Müslüman devletler a-pasındaki münasebetler kâfi derecede değildir ve birbirlerini kâfi derecede tanımıyorlar” demiştir.
Dr. Azmudeh konferansa iştirak, eden devletlerin istihsal bakımından gösterdikleri benzerlikleri inceliye-rek, konferansa iştirak edenlerin, dünya piyasalarında rekabet etmemek üzere anlaşmaları lüzumu üzerinde ısrar etmiş ve handa kaydedilen İlerlemeleri anlatmıştır.
Müslüman İktisadi Cemiyeti Başkanı Glnılam Muhammed, geçen sene başlıca konferansın Karaşldc toplandığına işaretle by konferansta alınmış olan kararları hatırlatmış' tır.
Amerika, Komünist Çini tanıyacak mı?
Dışîşleri Bakanlığı sözcüsü, hu ithamı kati surette reddetti
/
Büyük Britanya Festivali için hazırlıklar
VVaahington 4 A A. (Reuteri Birleşik Amerikanın Milliyetçi Çini terkederek Mao Tse Tung Komünist Hükümetini tanıyacağı yolunda yapılan ithamları Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden biri dün kati surette reddetmiştir.
bildirilmiştir, ve Kırallçe E-Thames nehri-frstival Rltcsi-
Nepal’da muazzam bir suikast komplosu meydana çıkarıldı
î/ondra, 4 (AP) — İngiltere Kıralı Genrge'un 3 mayısta 1951 Büyük Britanya Festivalini St. Paul Katedralinden yapılacak bir radyo yayı-iliyle açacağı bugün
Ertesi sabah Kıral lizabeth, Londrada nııı boyunca uzanan
ne girecek ilk ziyaretçiler olacakla--dır. Festival ve Sergi aynı gün öğleden sonra halka açılacaktır. Festival münasebetiyle 1951 de hariç memleketlerden Ingtltereye on binlerce turistin gelmesi beklenilmektedir.
Lübnan, Vesayet Konseyinin 1951 de Lübnanda toplanmasını istedi
Lace SuccesB, 4 (YfRS) — Lübnan bugün Birleşmiş Milletler vesayet kon-acylne müracaat ederek, konseyin ocak J95Ö luplantısının Lübnanda yapılması nı teklif etmiştir.
Londra 4 A A. «AFP» — Nepal Büyükelçiliğinin geçenlerde Londrada yayınladığı bir tebliğde bildiril-diğlne göre. Nepal mihracesini. Başbakanı ve Nepal Hükümetinin ileri gelenlerini katletmek üzere tertiplenmiş bir komplo 24 eylülde ortaya çıkarılmıştır. Tebliğde ilâve edildiğine göre, hafif silâhlar, mühimmat ve patlayıcı maddeler deposu İle bir alıcı verici radyo cihazı meydana çıkarılmıştır. Komploya İştirak eden bütün şahıslar tevkif edilmişlerdir ve katil ile vazifelendirlldiklerlnl ve Hükümet bürolarının, stratejik mevkilerin, cephane depolarının ve gemi tezgâhlarının uçurulmasını memur edildiklerini itiraf etmişlerdir.
Nchrıı bir çocuğu seviyor
Bu hare-dur-fıkir aydınlığı verdiğini Spora da meraklıdır, dolaştığı zamanlar, bir öküz arabaları ile oto-
hareketlen yapar, arasında başı üstünde ona eder.
sinde müdahale teklifini State De-partment’e tevdi eden kardeşi Lakş-mi de kaç defa hapishaneye girmiş çıkmıştır,
14 ağustos gecesi Yeni Delhi Hükümet Sarayında boru sesleri Pan-dit Javvaharlal Nehru’nun İngiltere-nın yeni dominyonunda başvekil ol-Jııgunu ilân ediyordu.
Nehru Gandıye benzemez, o şiddetten kaçman, mücadelede açlık grevinden başka bir silâh kullanmıyan bir azız değildir. Garbın şüpheci ruhunu benimsemiş, kendi kendini şöyle tasvir eder: “Ben Batı ile Doğu arasında kalmış bir varlığım. Şuurumun altında da yüzlerce Brahman nesillerinin hâtıraları yaşar.,,
Nehru Marlrs ile Lenim okumuştur. fakat kendisi komünist değildir. Yüzünde bir diktatörün sert hatlan değil de, milletinin mûnis tevekkülü vardır. Hindıstanın geçmişten kalma ırk ve kast ananelerine karşı isyan eder. Evinde, paryaları hizmetkâr o-larak kullanır. Misafirlerinin ikram edilen suyu paryaların gölgesi ile kirlenmiş olduğu için içmek istemedikleri de olur. 12 ilâ 14 saat çalışıp üç defa kâtibe değiştirdiği günler • vardır. Sabah saat kreşte kalkar ve beden ketler matuh iddia
Memleketini yol ağzında mobılter birbirlerine girip yolu tıkadıkları olursa. Buick markalı otomobilinden inip seyrüseferi idare ettiği de görülür. Bir milingte nutuk verirken, mikrofon Işlemi.vecek olursa, teknisyenleri dövmeye kalkışır.
350 milyon Hintlinin sefaleti, genliği zihninden hiç sılinmiyen bir derttir. Paryanın hırı yere kapanıp ayaklarını öpecek olursa, asabiyette “İnsan olmanın gururunu taşı,, diye onu azarlar.
Mahzun yüzünün ince hatları, çenesine kAdar düğmeli beyaz ceketi ile silueti, değnek kadaı zayıf çıplak Gandımnki kadar meşhurdur. Dünya onun bir çok pozlarını tanır: Yan müstehzi hir ifade ile Gani Nehrinde yıkanması. Chicago’daki traktör fabrikasında dolaşılası, halk meclisinde konuşmam. Nelıru nıın aracılık tekliflerim Tınman in Slalın de nazarı itibara almak zorunda kalmışlardır. Mao-Tse-Tung onu Pekin’e dâvet etmiştir Fakat maddi varlıklar uğruna hürriyeti feda etmenin günah olduğunu vâzeden, insanlığa hizmet hftsbcD gayesi olan ve yavaş terakkileri karşısında sabırsızlanan Pandıt Nelıı u. bugün yükünün altında biı az vurgun cörürıınektedir.
Yugoslavya para yardımı isliyor
Kuraklık, hu yıl ekinlerin j arısından fazlasını kavurdu
yardım ta-
htlkllm st.1-Yugoslan*a
Belgrad 4 A.A. (United Press) — huuıılır kaynaklardan öğrenildiğine göre Yugoslavya mille Ücramsı para fonundan lO.OOO.OOd dolar istemiş ve Birleşik Amerika Export -Inıport Bankasından da lebinde bulunmuştur.
Bu sene Yugoslavyada ren şiddetli kuraklık»
Hükümetini bu İstikrazlarda bulunmaya mecbur etmiştir.
Kuraklık, ekinin yüzde 50 sini ka-vurmuştur.
Yugoslavya Hükümetinin ekmek istihkakında yüzde 10 indirme yaptığı ve yiyecek İhracatım durdurduğu halde Yugoslavyaya yiyerek yardımı yapılmadığı takdirde memleket bu sene açlık tehlikesine maruz kalacaktır.
Sayfa 4
YENİ İSTANBUL
S Ekim 1950
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Muamele Vergisi reformu
Yazan : Doçent Al. Orhan Dikmen
MODERN vergi prensiplerine ken-dini uydurmak ve milli ekonomiyi tazyik etmeyen bir hüviyet alabilmek için vergi sistemimizin. Gelir Vergisi reformundan sonra karşı karşıya bulunduğu en mühim mesele, hiç şüphesiz. Muamele Vergisi ve hususiyle İmalât Muamele Vergisi sahasında yapılması gereken ıslahattır. Bunun başlıca iki sebebi vardır: Bir kere Muamele Vergisi, bugün bir çok memleketlerde olduğu gibi bizde de. gerek mükellet kıldığı saha, gerekse temin ettiği varidat bakımından fevkalâde ehemmiyetli bir vergidir. Filhakika bu vergi, Gelir Vergisi yanında, modern devlet gelirlerinin iki ana kaynağından birini teşkil etmektedir. Diğer taraftan bu vergi, memleketimizde tesis tarihinden beri, bir türlü Türk milli ekonomi bünyesine uydurulamamıştır. İlk olarak 1926 da, yapılı şekilde ihdas olunduktan bir sene sonra, 1927 de toplu şekle çevrilmiş ve o tarihten beri de 1931, 1934. 1940 ve 1946 da olmak üzere dört kere esaslı şekilde tadilâta maruz kalmış, buna rağmen gerek bünyesi vc gerekse yüksek nispeti yüzünden milli sanayii gittikçe artan bir tazyik altında bulundurmuştur.
îklncl Dünya Harbi İçinde, nispeti % 18 e (fakat verginin kendisi de matraha dahil olduğundan hakikatte % 21.95 e) kadar yükseltilen bu verginin. memleket sanayii ve dolayısıyla bütün milli ekonomi üzerinde yaptığı tahribatın genişliğini tahmin etmek dahi zordur. Hâlen bizde tatbik mevkiinde bulunan İmalât Muamele Vergisinin başlıca mahzurlarını, kısaca şu şekilde hulâsa etmek mümkündür:
al Muamele Vergisi, zarur! bazı gıda maddelerini dahi mükellef kılması ve aynı zamanda çok yüksek nispeti dolayısiyle. ric’I tesiri pek kuvvetli, adaletsiz ve anti-sosyal bir vergidir.
b) Muamele Vergisi, maliyete ve dolayısiyle fiyata eklenen bir vergi olduğundan, mükellef kıldığı maddelerin fiyatını yükseltmekte ve neticede hayat babalı lığına yo) açmaktadır.
c) Muamele Vergisi, bugünkü şekliyle. memleketimizde modern büyük ve hattâ orta sanayiin kurulmasına ve gelişmesine mâni olmaktadır. Bu verginin formaliteleri, yoklama ve kontrolleri da ağır ve sıkıcıdır. Bu itibarla, hakikatte "orta., büyüklükte kurulacak sanayi, sırf Muamele Vergisine tâbi olmamak maksadiyle. muvazaalı olarak küçük sanayi halinde parçalanmaktadır.
d) Muamele Vergisi, bizzat küçük sanayiin de normal ve organik gelişmesine engel olmaktadır. Küçük sanayi muafiyet haddi, bu sanayiin inkişafına da hudut teşkil etmekte, âdeta bir "plafond,, vaziyetinde bulunmaktadır.
e) Muamele Vergisi, parçalanmak suretiyle büsbütün vergiden kaçmak yolunu tutmayan veya bu imkânı bu-lanuyan sanayide de muhasebe hilelerine yol açmakta, bu yüzden sadece bu vergi değil, fakat diğer vergiler ve ezcümle Kazanç veya Gelir Vergisi varidatı da azalmaktadır. Diğer taraftan, yine kısmen bu vergi yüzünden sanayiin gelışememesi dola-yısiyle husule gelen her nevi vergi kaybını da buna ilâve etmek gerektir.
f) Muamele Vergisi, yukarıda bahsettiğimiz muvazaalı parçalanmalar ve muhasebe hileleri dolayısiyle vergi ihtilâfının da bozulmasına sebep olmaktadır ki, bunun tesirleri iktisadi - mali sahalar dışında dahi akisler yaratacak kadar derindir.
g) Ve nihayet Muamele Vergisi, bugün bizde tatbik olunan şeklinde mevcut kayıtlar yüzünden, mütehassıs işçi ve sanatkâr yetişmesine de mâni olmaktadır.
Bu vaziyet ve 1927 denberi yapılan tâdil ve ıslah teşebbüslerinin fayda-fiizlığı karşısında, bu verginin esaslı
ve büsbütün yeni bir zihniyete müs-tenid bir reforma tâbi tutulması ihtiyacı çok kuvvetli bir şekilde duyulmuştur. Bu mevzuda hazırlanan bir takım raporlar ve ileri sürülen çeşitli tekinlerden sonra. 1949 yılı mayısında, Türkiye İktisatçılar Denıc-ğl. 3 celse süren bir münakaşalı konferans halinde meseleyi ele almıştır.
*
Aynı senenin temmuz ayında da. Maliye Bakanlığı. İstanbulda Bakanlık mütehassısları ile İstanbul ve İzmir Ticaret ve Sanayi Odaları ve Sanayi Birlikleri mümessillerinden ve İstanbul Üniversitesinin iki maliye hocasından müteşekkil bir komisyon teşkil ederek; yukarıda saydığımız mahzurları bertaraf edecek bir projenin hazırlanmasını istemiştir.
Bu komisyon, aylarca süren mesaisi sonunda, mufassal bir rapor hazırlayarak Bakanlığa sunmuş ve bu rapor Bakanlıkça bastırılarak alâkalılara dağıtılmıştır. Ayrıca Ankaıada kurulan teknik bir komite, bu raporun esasları dairesinde yeni kanun lâyihasını hazırlamıştır. Fakat, bu sırada Büyük Millet Meclisinin 8 inci devresi sona erdiğinden lâyiha ka-nuniyet kesbedememiştir.
O zamandan beri 6 ay kadar bir müddet geçmiş bulunmaktadır. Va-kaa, arada iktidar ve hükümet değişmiştir. Fakat yeni iktidarın, hususi sanayii teşvik siyaseti, meseleye belki daha da fazla ehemmiyet kazandırmıştır. Vakaa, husus! sanayiin başlıca şikâyet mevzularından biri olan, devlet karşısındaki durumunun tâyin edilmemiş ve bu itibarla her an bir devletleştirme ihtimaliyle karşı karşıya bulunması mahzuru tamamen ve devlet rekabeti mahzuru da kısmen ortadan kalkmıştır. Fakat Muamele Vergisinin yukarıda saydığımız mahzurları olduğu gibi durmaktadır. Bu memleket dâvasının bir an önce halli ve Gelir Vergisi ile başlamış olan reformun, Muamele Vergisi ıslahatı ile devamı lâzım ve zaruridir.
Kore harbinin neticesi
Piyasamıza gelen haberlere göre fiyat yükselişi durmuştur
Kore harbinin tesiriyle piyasada kauçuk, kalay, demir ve ^elik gibi maddelerin fiyatlarında yükselmeler olmuştu. Kore harbi nihayete erdiği için, dış piyasalarda bellibaşlı maddelerin fiyatlarındaki yükselişin durduğu anlaşılmaktadır.
Başta kauçuk fiyatları olmak üzere, kalay, demir ve çelik fiyatlarının yine yükselenseler kaydetmediği piyasaya gelen haberlerden öğrenilmektedir. Bunlardan kalay fiyatları New-York Borsaaında libresi 102 sent olarak istikrar bulmuştur. Londra Borsasındaysa kauçuk fiyatlarının libresinin 48 peniden ileri gitmediği anlaşılmaktadır. Demir ve çelik için aynı mahiyette haberler alınmaktadır.
Sebze ve Meyva Kooperatifleri
Satış yerlerini tekrar açarak yeni bir tecrübeye girecek
Sebze ve Meyva Tarım Satış Kooperatifi, şehrimizin muhtelif semtlerinde satış yerleri açmış, buralarda piyasadan ucuz meyva «atamamıştı. Neticede bu satış yerlerinde yaş meyvadan başka, kuru sebzeler. z.evtı nyaglar, Ofis tipi yağlar satılmıştı. Bu satışlardan da bir netice elde edilemediği için, bu satış yerleri kapanmıştı.
Sebze ve Meyva Kooperatifleri Birliği, bu satış yerlerini tekrar ihya ederek, yeni tecrübelere girişmek için yeni bir program hazırlamaktadır.
LONDRA MEKTUBU
İngiltere kömür ihracatını tahdit edecek mi?
İngilterede dahilî ihtiyacın artması dolayısiyle kömür ihracatının azaltılacağı tahmin edilmektedir
Londra (Husul) — İngiltere Yakıt Maddeleri Bakanlığı gelecek kışa evlerin teshini İçin 500 bin ton, endüstri içinde 400 bin ton fazla kömür tahsisine karar vermiştir. Bakanlığın bu kararı, Hükümetin halka, içinde bulunduğumuz ve bir nisan 1951 de sona erecek kömür yılında. geçen yıla nazaran piyasaya bir milyon ton daha fazla kömür ar-zedilcccğine dair yaptığı vaadin bir neticesidir. İngiltere kömür havzasındaki bu artışı endüstrinin kömür talebi fazlaaiyle karşılamaktadır.
Bilindiği gibi geçen takvim yılının ilk 37 haftasında endüstrinin kömür ihtiyacı iki milyon tona çıkmıştı. Şimdi İngiltere dahili piyasasında ökınür talebinin artışı, kömür istihsalindeki yükselmeyi çoktan aşmış durumdadır.
Filhakika içinde bulunduğumuz takvim yılının ilk 38 haftasında İn-gilterenin kömür İstihsali 156.33 milyondu ki. bu geçen senekl istihsalden ancak 1,77 milyon ton fazladır.
Bu izahattan anlaşılacağı üzere lngilterenin istihsal ettiği kömürle günden gilne artan dahil! ihtiyaç ancak karşılanabileceği için bu memleketin önümüzdeki kış kömür ihracatına tekrar kayıtlar koyması kuvvetle muhtemeldir. Economic Survey'de-kl İhracat programında 1950 yılı İçin 22 milyon ton kömür ihraç edileceği tesbit edilmiştir.
Geçen senekl İhracat 19,3 milyon tondu. Bu senenin ilk 37 haftası içinde İngilterenin ihraç ettiği kömür miktarı 10,1 milyon tondu ki. geçen sene aynı müddet zarfında yapılan ihracatla mukayese edilince bu sene-ki, 1,1 milyon ton daha fazladır. Vaziyet böyle olmakla beraber ihracat programında gösterilen kömür miktarının sene sonuna kadar tamamen ihraç edilebileceği çok şüphelidir.
Milli Coal Board bütün kârını fazla kömür ihracından temin ettiği İçin şimdilik ihracatın tahdidine gitme
miştir. Fakat bu müessesenin yakında hükümetten ihracatın tahdld edilmesi hususunda bir emir alması kuvvetle muhtemeldir.
lngilterenin mlllt kömür stoku 16 eylülde 14.01 milyon tondu. Bu bir sene evvelki stok miktarından 1,3 milyon ton da azdır. Fakat tnglllz Yakıt Maddeleri Bakanı Noel Baker geçenlerde Avam Kamarasında, bu sene kışın yeni bir kömür krizine mâni olmak için, stok miktarının kış başlangıcına kadar 16,5 milyon tona çıkarılacağını vadetmişti. Bu vadin yerine getirilebilmesi için her hafta kömür stokuna 200 bin ton kömür ilâve edilmesi lâzımdır. Bu ise ihracatın hiç olmazsa yarıya indirilmelini İcap ettirmekledir. Bugün kömür işletmelerinin amele tedariki bakımından içinde bulundukları müşkll-külât gözönünc getirilecek olursa ihracatın çok azaltılacağı tahmin olunabilir.
Hâlen İngiltere kömür ocaklarında çalışan işçi miktan 692,000 dir kİ, bu geçen senekl amele adedinden 23.000 kişi daha azdır.
Kömür işletmelerindeki amele adedinin günden güne daha da azalmakta olduğu müşahede edilmektedir.
Vaziyetin bu şekilde inkişaf etmesi Güney ve Batı Avrupa memleketleriyle lngilterenin ticari münasebetlerinin gelişmesine mâni olacaktır. Esasen İngiltere kömürlerinin baha-lı olması dolayısiyle bir çok Avrupa memleketleri ihtiyaçlarını başka yerlerden temine teşebbüs etmişlerdi. Halanda fiyat bahahlığından şikâyet ederek İngiltereden yaptığı kömür ithalâtım hâlen çok azaltmıştır. Diğer Avrupa memleketlerinin de yakında aynı şeyi yapacakları beklenmektedir.
İngilterede kömür teminindeki bugünkü krizin uzun bir müddet İngiliz ihracat piyasasında kömür vaziyeti üzerinde zararlı tesirler yapacağı muhakkaktır.
Kısa Haberler
Amerika Alnmnyuya ct gönderiyor
★ Frankfurt, 3 (Hususiı — Batı Almanya Bakanlıklararası İthalât Komitesi Amerikadan 3.500.000 dolar kıymetinde konserve et satın alma vazifesini üstüne almıştır.
Batı Almanya - Mısır ticaret!
★ Frankfurt, 2 (Hususi) — Batı Almanya ve Mısır anısında yeni bir ticaret anlaşması için görüşmelere başlanmıştır. Yeni anlaşma 31 a-ralık 1950 den itibaren yürürlüğe girecektir. Alman ekonomi uzmanları yakın İstikbalde Mısır ile Batı Almanya arasındaki ticari münasebetlerin genişllyeceğlnl tah min etmektedirler.
Yunanistan, Kalyadan lüks madde satın alıyor
★ Atina, 2 (Hıısush — Resmen bildirildiğine göre, Yunanistan ltal-yadan bir miktar lüks eşya alacaktır. Buna sebep 1949-50 mali senesindeki muvazeneyi temin için 200.000 dolarlık bir sttış yapılması lâzım geldiğlndendir. İtalyadan ithal edilecek mallar arasında, kadın ve erkek şapkaları, çeşitli boyalar, bıçak, çatal ve kaşıklar ve lüks kâğıtlar vardır.
Avustralya Almanyaya buğday satıyor
★ Londra, 2 (Hususi) — Bildirildiğine göre, Avutıalya Almanyava 200.000 ton buğday ve 27.000 ton un göndermiştir. Buğdayın fiyatı buşel başına 18/6 peni ve un fiyatı da ton başına 40 sterllngdlr. Alınan^ - Yugoslavya
tediye anlaşması
ğr Frankfurt 2 ı Husus!) — Alman Ekonomi Haberler Ajansının bildirdiğine göre, Alman ve Yugoslav delegeleri, bir kredi anlaşması imzalamışlardır. Bu anlaşmaya göre, Batı Almanya Yugoslavya-ya 35 milyon dolar kıymetinde mal gönderecektir. Almanya kömür ve maden araştırmalarına mahsus teçhizat, kimyevi maddeler. seramik, tahta ve elektrik endüstrileri için malzeme verecektir.
Yugoslavya buna mukabil olarak, Almanyaya buğday, mısır, yulaf, arpa vc diğer tarım mahsulleri, bakır, kurşun, gümüş ve antimu-an gibi maden külçeleri verecektir. Bu malların teslimi, her iki memleket arasında mevcut olan ticaret anlaşmalarının haricindedir.
Alnuuıyanın ithalâtı
★ Frankfurt 2 (Hususî) — Ekonomi ve Gıda Federal Bakanlıklarının bildirdiğine göıe, miktar kontrolü olmadan Batı Almanyamn ithal edeceği mallar listesine Türkiye ve Yunanistandan alacağı maddeler (]e ilâve edilmiştir. Alınacak maddeler şunlardır: Fındık, ceviz, kuru ve yaş meyva, incir, kuru üztlm, kuru ve yaş hurma, badem, portakal, şumfıs-tığı ve kestane.
Fransa altın piyasası
•ğ Paris 2 (Hususî) — Korede, Birleşmiş Milletlerin İlk muvaffakiyetinden sonra. Paris altın piyasasında fiyatlar düşmüştür. Saf altın 510 franktan 501 franga düşmüş; Napolyon altını ise 90 frank düşerek 3.560 frank olmuştur. Fakat bu düşüşten sonra piyasa durgunlaşmış ve fiyatlar İstikrarlı bir durum almıştır. Piyasadaki kuvvetli talebi şöyle izah ediyorlar: Silâhlanma masraflarının artması üzerine Fransa Hükûırietinin yeni bir gelir vergisi koyacağı haberi çıktığı için herkes piyasaya hücum etmiştir. Aynı zamanda Kore harbi bitse bile milletlerarası silâhlanmanın devam edeceği öğrenildiğinden enflâsyon olacağını anlayanlar, para kıymetinin düşmesine karşı korunmak için altın almağa koşmuşlardır.
Ekonomi ve Ticaret Bakanının Trabzon muhabirimize beyanatı
Tarım satış ve kredi
kooperatifleri birleştirilecek
Doğu Karadeniz bölgesindeki istihsal
noksanlığı,
olarak düşünülüyor
Trabzon, 4 (Hususi, gecikmiştir) — Trabzonda tetkiklerde bulunan E-konomi ve Ticaret Bakaru Zühtü Velibeşe refakatinde Bakanlık Teşkilâtlandırma Um. Md., Sanayi Umum Müdürü de bulunduğu halde dün belediye salonunda her sınıf halktan toplanan şehirlilerle ve müteakiben Borsa salonunda tüccarla bir görüşme yapmış ve memleketin dert ve ihtiyaçları üzerinde konuşmuştur.
Bu toplantılardan sonra Yeni İstanbul için bir mülâkat ricasında bulunduğum sayın Bakan, ricamı büyük bir nezaketle kabul etmiş ve suallerimi aşağıdaki şekilde cevaplandırmışlardır.
Seyahatlerinin istihdaf ettiği maksadı, Karadeniz bölgesinin ve bölge de yaşıyan halkımızın hakiki vaziyetini yakından görmek ve Hükümetçe bu mıntaka için lüzumlu kararları almak suretiyle hulâsa eden sayın Bakan, satış ve kredi kooperatiflerinin tevhidi yolunda bir projenin hazırlanmakta olduğunu söylemiştir. Bu mevzuda alınmış bir prensip kararı ve bu tevhit ile ne gibi bir fayda mülâhaza edildiğine dair sualimi de. “Saüş ve kredi kooperatiflerinin birleştirilmesi, gezdiğim her nuntakada istenilmiştir. Bu birleşme bilhassa beraber çalışmaları lâzım gelen bu iki nevi kooperatifin faaliyetlerini birbirleriyle ayarlamaya yarıyacağı gibi kooperatiflerin idaresinde de büyük tasarruflar sağ-lıyacaktır. Bu noktalardan yapılmakta olan tetkikat henüz neticelenmemiştir,, demişlerdir.
Son olarak sorduğum, Doğu Karadeniz havalisinin bu sene maruz kaldığı istihsal noksanlığının, bölge-
Yünlü kumaşlar pahalılaşıyor
Piyasada dokuma ham maddeleri fiyatlarının yükseldiği muhtelif vesilelerle yazılmıştı. Yün fiyatlarının yükselişi, yünlü kumaş fiyatlarına da intikal etmiştir, öğrendiğimize göre, yerli yünlü dokuma fabrikaları kadın ve erkek kumaşlarına, gramajına göre, yüzde yirmiye kadar fiyat zammı yapmışlardır.
Bundan başka dış memleketlerden ithal edilen yünlü kumaşların fiyatları da gramajı ve kalitesine göre yüzde yirmi, yirmi beşe kadar pa-halılaşmıştır.
Kanada ihracat kontrollarını artırdı
Ottawa, 4 (Hususi) — Kanada Hükümeti ihracat kontrollarmı arttırmıştır. Bilhassa askeri ehemmiyeti haiz madenlerin ihracatı çok takyıd edilmiştir. Şimdiye kadar Kanadada ihracatı kontrola tâbi maddelerin a-dedi 91 iken 177 ye çıkarılmıştır.
Hindistanda altın fiyatları düşüyor
Bombay 4 (YİRS) — Bombay piyasasında bugün altın fiyatları düşmeye başlamıştır. Geçen haftalar içinde fiyatlar pek az bir farkla alçalıp yükselmiş, fakat bugün süratle düşmeye başlamıştır. Bu. Kanada-nın serbest dolar rayicini kabul etmesinin bir tezahürü olarak addedilmektedir. Bombaydaki spekülâtörleıe göre diğer devletler de Kanadanın yolunu takip edecektir.
yi şimdiden tazyik etmeye başlıyan sıkıntısı karşısında Hükümetçe bir tedbir düşünülmekte midir, düşnül-mek ise bu tedbirler nelerdir, sualine de. “Karadeniz havalisinin bu senekl istihsal noksanından doğan sıkıntı karşısında Hükümetçe ne gibi tedbirler alınabileceğini tetkik etmek bu seyahatimin en mtfhim sebeble-rinden biridir,, demişlerdir. B. O.
İngilterede fiyat kontrolü
İşçi Partisi, ücret ve fiyat meseleleri hakkında yeni kararlar verdi
Margate (İngiltere), 4 (A.P.) —a tşçi Partisinin senelik kongresinde, hükümetin, ücret seviyelerini müstakar tutmak hususundaki siyasetine karşı bir ayaklanma olmuş ve 1948 senesinden beri mütemadiyen yükselen fiyatlar karşısında, Ücretleri aynı seviyede kalmış olan geniş işçi tabakasının tazyiki karşısında, İd8re heyeti, hazır bulunanların ittifakla kabul ettikleri aşağıdaki üç maddelik karar suretini benimsemek ve siyasetinde bir değişiklik yapmak zorunda kalmıştır.
Karar sureti şu hususları derpiş etmektedir:
1 — Ücretlerin, bilhassa düşük ücretli İşçiler için arttırılması.
2 — Fiyatları kontrol etmek.
3 — Kârları kontrol etmek.
Bu karar sureti, idare heyetine ve dolayısiyle hükümete tesir edecektir. çünkü Başbakan Attlee de dahil olmak üzere, 26 kişilik merkez idare heyetinde yedi bakan yer almış bulunmaktadır.
Parlâmentonun sol cenah mensuplarından Sidney Siverman. kongrede, kontrolların büyük bir “ihtimamla., yapılmasını arzu etmiş ve bu yapılmadığı takdirde, “malî durumu iyi olmıyan tngilizlerin komünist saflarına kayacaklarını,, ileri sürmüştür.
inglitere - Almanya münasebatı
Berlin 4 (Husus!) — Berlin Sergisindeki İngiliz pavivonunu açış nutkunda İngiltere Ticaret Vekili Wilson Almanya İle lngilterenin İktisadî münasebetlerinden bahsetmiş ve bu münasebetlerin ümitli bir şekilde gelişmekte olduğunu beyan etmiştir.
Sergi açıldıktan sonra, İngiltere ile Almanya arasında bir de ticaret muahedesi imzalanmıştır.
lngilterenin sergide teşhir ettiği eşyalar arasında bilhassa televizyon âletleri ve tesisatı ehemmiyetli bir yer tutmaktadır.
Ticaret Odasındaki toplantılar
Ticaret odasında meslek gruplan toplantıları nihayet bulmuştur. Toplantılarda bulunan tacirlerin çoğu, ithal ettikleri maddelerin A listesine girmesini istemişlerdir. Bu yolda hazırlanan raporlar. Ticaret Odası tarafından Ticaret Bakanlığına gönderilmiştir.
Kahve fiyatları yükseliyor
Piyasada kahve fiyatları 800 kuruştan 815 kuruşa kadar yükselmiştir. Perakende, fiyatlarda bir fark görülmemiştir.
ESHAM VE TAHVİLAT
Devlet Tahvilleri
Iknımorlı tahvilini ıy:w feirgam ...... 193* ıkrumlyell ....
Mtill MUdHltuı I
W4) 194)
1/2
BORSA
DÜNYA
4/X/1950 Çarşamba
İzmir Ticaret Borsası
İstanbul Ticaret Borsası
Bugün
bahsedilmekte-
37.05
Sunavı, keicn^
350.—
300.—
213.-1S5.-.155.— 150.—
165.— 210.-210.—
fcHkl Kapanış
150.— 220.—
250.—
Oiikunıa İlan» Maddeleri: rirtlH (una mal) .......
nftlR (Natürel) ........
Yapak Trakya (Kırkım)
130.— 343.—
67.—
38.—
50.—
34 —
78.—
85.—
32—
29—
40—
30.20
38.—
65—
29—
29—
18.10
19.20
32—
MUdatıın
• f
İzmir :
Nebati Yafları Zeytinyağı (E tt. Suaurnyıtği (Raf
Ayçiçeği (Karine
Fındık yng> (ÇOrtlk)
30.
29.
20.
Demiryolu
%6
%6
1949
. 6 %7 %7 %7 %1
%1
%7 %7
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
38—
48—
80—
Cenekcll) sıra.) çıplak)
!•• •
Mmır Kredi ForiHivv IIMI3 | 172—
İl um derileri
8ıgır öttlarnure (kasap) Ki Keçi tuzlu kuru kilonu ... Koyun hava kurusu kilosu
Ueınırvolu IV Demiryolu V ......
1949 Ikramıvell .
Diterleri
Demln'olu
Kuru Dleyvalnr ı
Fındık (kabuklu sfvrD Fındık (İç tombul 1950)., Ceviz ı kabuklu) .........
Ceviz (İç natürel)
VI .....
I •«••••
H .....
LU .....
la ••••>
L1...
I .......
Sivae-Lrzurum 1. •• ıı.-vıı
1 . u ..
LU... L...
11...
111..
IV..
Kapanış
22 65_
22.50
21.20
97.65
97.85
95.90
Tuftlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu ............
Keton tohumu ^•9
Kendir tohumu ...............
Sunam .............. •••••••••••••
Yer fıstığı kabuklu
Hububat»
buğday yumuşak (Tüc.)
Buğday Ufla ............
Arpa yemlik (dökme) .....
Mıaır san (çuvalı) .....
Faaulva tombul ..
FamuIvh Gah sert .......
K uşyeml ...............
Mercimek Icırmızı kabule Mercimek yeşil .........
Nohut nntürei
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsaaında ecri: Üzerine muameleler artmaktadır, tngıltereden istekler olduğundan dir. Fındık sağlam durumunu muhafaza etmektedir.
tohumu gibi maddelere karşı da istekler artmaktadır.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bordasında % 1 faizli Milli Müdafaa Tahvilleriyle, 3 940 İstikrazı Tahvili üzerime çok iş Olmuştur Altta piyasasında düne nazaran bir fark yoktur.
İzmir Ticaret Borsacında son günlerde çrkırde.kniz kuru ii^Huı fiyatlarının gösterdiği seri yükselme karşısında satış imkânlarını gözönündc tutan İhracatçılar, talepleri teenni ile karşılamaktadırlar. Bugün Borsada yalnız 160 çuval üzüm satılmıştır. 9 numaranın fiyatı 79 kuruşta kapanmıştır. İncirin sağlam durumu devam ediyor. Pamuk hareketli vaziyetini muhafaza etmektedir. Pamukyağı ve çekirdek piyasalarında bir değişiklik olmamıştır.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
A çmi} Kupatıiç
ı Sterlin* 7.84 7.84
İÜO D'iiaı 2xn.~ 280—
(00 P r Frang) .. 0.»0 0 80
19Û İsviçre Fr ... 64.03 64.03
>(>U Hl’IÇ Ft 0.60 5 60
100 İsveç Kr.,.— 64.1X50 54 12.30
lüU riorın ...••••» 73 6Ş.4U 73 6b 40
IÜU Lırel 0.44 12e 0 44 I2>
100 Drahmi 0.01 *76 0.01.87»)
100 İLHCounoB .... 0 73 90 9 73 90
Altınlar
Bu^ün E»kl Kur
Lira Lira
Külçe YeıB Gr 4.60 4.62
Külçe DegUBMfc 4.04 4,66
Cun.burlyet ... — —
Keş* t 37— 37—
Fiıınıiî •(•»•••••*•» — —
GuhiHn 29.95 28.85
lıiKtlI* 43.40 43.50
Fransız kok ... — —
Napolûor» Ul .. —
ÎNvIçre . ... ... —
Zürich Borsası (Serbest)
lavlara Frangı
4-10-1950
Durumu En uç}Mgı En yukarı
l'Urk Lirası J.05 LMı
4.35 i,36
10.80 10,95
Frıınmz Frangı 1.13 1 2 1.15 1-2
UM)
Kalkınma
fi
istikrazı istikran
1914» istikrazı 193i i 934 194) İM) 191) Milli
ta
90.10
06.40
96.99
90.70
96.20
90.50
96.20
20.20
20.80
2.1.35
20.95
20.41
20.20
20.75
20.95
21.20
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Şirket Tahvilleri
l.C, Ziraat Bankuaı 20,00
Anadutu D.Y. Tertip A/B. lll—
99 99 99 Q
" '• *60 112.50
•• MUmea. Senet 63—
Şirket Hisse Senetleri
l.C. Merkez Bankası 123.50
Türkiye İş Bankanı 30—
Türk ‘Ticaret Bankası «... 5—
Aralan Çlrnenio 15.2(
fjark Değirmendim 23.23
Mlllt Rcaaürant» 16—
Ecnebi Tahviller
Bugün Son Kapanı;
Üzüm çekirdekli» No 9 79— 80—
tnclr A «erişi No. S.... 44 — 48—
*• B serim No. 10B 35—. 41 —
Famuk Akala 1 320— 315—
Pıımulc A kaK 11 IV5— ıwu—
Pamuk Aknle 111 ...^. 160— 160—
Pamuk yerli 172.6 »80 -
Pamuk yağı ırnflne) ... 109— 110—
P«miı|( ceklrdafri 16 - 17—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala lıHutay) 300—
Pamuk Akala (Adana) 2S5 295 285—
Pamuk Akala 11 ... *—
Pamuk Akala Lll — —
Pamuk yerli 1 — •—
Pamuk veril li —
e Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK () %60 randımanlı 1 150— 145—
kabuklu tombul ■s —
h) tç mrn kontrollü 320— 300—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşale ...... 28— 29—
Buftday «(r( - 27— 28—
Aj*pB e um
M
rüo
• •
Dün Eakl kur
llııtdrtv ( Buşel! = Sent) Sert Kıg mahmulü No. 2 ——••• 259— 262—
Kırmışı ’♦ ** No. 2 225— 229—
Pamuk Mlddllng (Llbreal = Seöt) Ekim ».......... 41.20 40.55
A t'M 1 lk 40.52 40.11
M fi rt ••••»••••••••••••••••••••••••••••••• 40.26 30.97
Tiftik (LJbr«al=Sent) Teltaas No. I 115— 115—
Fındık ( LlbreHİzzSent) Kabuklu yerli iri
M orta — —
Levanı iç ithal malı 59— 52—
Ekstra iri iç ithal mal) 65— 51—
Kuru (inim (Libresi = 8ent) I hornp.Nnn çekiroekHiz aeçma ... U U* D D4
Keten tohumu (HuşelizzDoitır) w Xlınnofipo!ıs 3.85 3.83
Knltıv (LlbreM = Sent) • ~ 102.20
Levha icneke (100 libre dolar) I 30 7.30
Londra Borsası
Krtrrı tohumu (Tonu=$terling) kİ o m Oh \
Kalkma ....................
Yer fıntığı HlndİRlan ......
73— 73—
70— 73—
W— 83—
Rrnr,xord Piyasası
Tiftik iyi t Libresi = Fiyat)
Sıra malı
Anadolu
Trakva
•f ••
»S M
• • ••
?«nderive Parsası
•
Pamuk ıKuntarı .u.ıurı) Ajıhmouoi Kıta *.yaTiı PVQ. -Karnnk Uzun elyaflı F/G. .
6 Ekim 1950
lngilterede Wllt«hlrr Piyade Okulunda yeni ve inkişaf etmiş hlr tanksavar silâhı gösterilmiştir. Gösteride Britanya. Fransa. Belçika, Lüksenıbıırg ve Hollanda Savunma Bakanları da hazır bulunmuştur.
defa olarak Bu makine
Armstrong Sİddrley Sapphire adı verilen türbo-Jet makinesi. İlk İngiliz Havacılık Birliğinin gösterisinde hnlka teşhir edilecektir, bugün dünyanın en kuvvetli hava makinesidir.
İskandinavya mektubu
Terbiye tezahürleri
Eylül 1950 — Ge-sonbaharda. iskandinavyadan gün sabahın a-Yeşilköy hava Vardıktan bi-îstanbul
Sayfa S
Yazan : Hate Vidinli
Askerlik bahisleri
Ingiliz
ordusunda subaylar
naşı
I yetiştiriliyor
lar?
de ka-arabacı
Beledl-
Stockholm, çen kalkmış. ertesi laca karanlığında
meydanına inmiştik, raz sonra, hava ağarmış, toz pembeleşmişti. Bizi meydandan alıp şehre götüren kaptıkaçtıda bir İsveçli bir de FinlAndiyalı kan koca vardı. Memleketimize ilk defa gelen bu İskandinavyalIlarda, merak ve tecessüsün heyecanlaştığı, hallerinden, bakışlarından belli oluyordu.
Arabamız yılankavi daracık yollardan ilerlerken. FinlAndiyalı kadın, görmeğe ve göstermeğe değer bir şeye rastlamış gibi, kocasının kolunu çekti ve ona bir yeri işaret etti. Her ikisi de hayretle oraya kıy ordu:
Tıkabasa yüklü bir arabaya, deri bir kemikten ibaret sıska beygir koşulmuştu. Yol dışında
bir bayırcıkta yokuş yukan arabayı
ba-
bir bir ve
çekemeyen, çekemediği İçin paklanan bıı zavallı hayvanı, gerile gerile kamçılıyordu.
Burada, bizim mahallede,
yenin yol ve bahçe hizmetlerinde çalıştırdığı. çocuk arabasından biraz büyükçe, lâstik t ekerlekli bir araba-cık çeken bir katana var. Mahallemizin büyüğü de. küçüğü de ona yol kenarında rastladıkça, onu okşar; kimi bir şeker, kimi de bir lokma çikolata vererek, onun gönlünü hoş etmekten haz duyar.
Serçe ve küçük kuşlar barınsın diye, ormanlarda, şehir vc kasabalardaki park ve bahçelerde ağaçların gövdelerine ağaç oyması yuvalar çakılır. Birçok memleketlerde İnsandan kaçan ürkek gelincikler, burada parklarda, bahçelerde oynayan çocukların avuçlarından fındık, ceviz alıp yerler: parklarda dolaşanlar kendileriyle ilgilenirse, onların paçalarından omuzlarına tırmanır-
derece ürkütmemek çok dikkat edi-
şehirlerin İçinde göllere yer yer
bir cankurta-kuşcağızı kur-
görgüsiyle ye
İNGİLTEREDE askerî talim ve ted-’ risatın başlıca hususiyeti, ferde verilen Önemdir. Bu hususiyet tarihî olup, 18 ve 19 uncu asırlarda Avrupa milletlerinde âdet olan geniş top-lama-ordulan yerine, îngilterenin küçük bir muvazzaf orduya dayanması geleneğinden doğmuştur.
İngiliz ordusuna yazılanlar, —muvazzaf veya millî hizmete olsun— orduda hangi sınıf ve işe en elverişli olduklarını anlamak gayesiyle, ilmi ve tecrübeden geçmiş İmtihanlara tâbi tutulurlar. Yazılanın bu husustaki arzulan da tablatiyle nazarı dikkate alınır. Bilâhare ilk talim devresini yapacağı hususi bir talim birliğine gönderilir. Esas talim sınıf sınıf yapıldığı halde, bütün yeni eratın talim, disiplin, silâh bilgisi, tahsil ve idman hususlarında umumî bir tesirli seviyeye erişmesi lâzımdır.
Askeri talim ve terbiyeye daha kolay ve çabuk intibak edebilecek şekilde fikir ve vücudunu inkişaf ettirmek için, tahsil ve jimnastik, askeri talime yardımcı olarak kullanılır. Bu tahsil ve jimnastiğin hususiyeti “Gayeli” olmasıdır. Bunlar, âdet yerini bulsun diye değil, fakat doğrudan doğruya askeri talime yardımcı olarak tatbik edilir. Talim birliklerinde geçirilen müddet her sınıfa göre değişik olup. 10-15 hafta arasındadır. Bu müddetin sonunda er, Savunma Bakanlığınca tesbit edil-
Yazan : General Sir William Morgan
Akdeniz bölgesinde Müttefik Kuvvetler Komutanı
Yüksek
mi? bir talim seviyesine erişmiş ve ayrıca kendi sınıfına mahsus bir talim standardına varmıştır. Bunlar hep birlikte, onun ilk talim devresini teşkil eder.
tik talini devresinin hitamında er, hizmet müddetini tamamlamak Ü-zere lngilterede veya deniz aşırı bir muharip birliğe sevkedilir. Burada senelik bir talim devresine tâbi tutulur. Bu, kısmen ferdin talim ve terbiyesine hasredilir ve erin muharebede birliğinin tesirli bir Azası olması sağlanır. Bir kısmı da, manga talimi ile başlayıp, bölük, tabur, ve alaydan tümen ve orduya kadar tekâmül eden muhtelif grup talimlerine hasredilir. Bu kıta talimi devresinin Önemli bir âmili, birlikte çalışan bütün sınıfların sefer cephanesi kullanarak yaptıkları manevralardır. Meselâ, hakiki mermi kullanan tanklar ve piyade, bir topçu yaylım ateşi altında hareket eder. Sık sık hava kuvvetleri ve hazan da donanma, bu tatbikatlara iştirak eder. Gaye, subay ve eri muharebede
bir birliğin bir Azası olarak rolüne alıştırmaktır.
Muvazzaf subay taliminin uzun hizmetli şekline göre
takvîyeü
kendi
esası, hazır-
• e
lanmış olup, bunun hususiyeti, geniş olarak evvelden tertip edilmiş bir programa göre devamlı şekilde tekâmül etmesidir. Genel olarak, bir subay 27 yaşma kadar kendi sınıfından bir birlikte hizmet görür. 27 yaşından sonra kurmay veya herhangi bir teknik kısmda ihtisasa başlar. Gedikli çavuş taliminin büyük bir kısmı, birliklerde ve gedikli çavuş okullarında yapılır ve muntazaman önderlik kursları ihdas edilir. Gedikliler de ordu okullarında, gayesi birlik öğretmenleri yetiştirmek veya mesleki teknik bilgi seviyesini yükseltmek olan ihtisas kursları görürler. Okullardaki kursları bitiren subay ve gedikliler, kendi mevzularında mütehassıs öğretmen sıfatını haiz olup, edindikleri bilgiyi birliklerinde öğretmek kabillyetlndedirier.
lngilterede askerliğin bir hususiyeti, komutan subayın, birliğinin bütün talim ve terbiyesinden mesul o-luşudur. Tabur ve alaydaki talimi tamamlanıncaya kadar, birliğinin geçireceği talim devresinin hazırlanmasından ve teşkilâtlandırılmasından mesuldür. Eratın vereceği neticelerden kendisine karşı mesul olan subay vc gediklilerin taktik (tâbiye) tallm-
lerlne bilhassa dikkat eder.
Diğer bir faydalı öğretim metodu da, mütehassıslardan müteşekkil gruplar veya öğretici filmlerle yapılan gösterilerdir. Birçok askeri İşlerin doğru ve yanlış yapılış şekilleri, böylelikle basit ve ekseriya eğlenceli olarak izah edilebilir. Gösteri ile yapılan tedrisat, umumiyetle can sıkıcı olan konferans, ıızun şifahî izahlardan daha ikna edici olup, kolaylıkla hazmedilir. Esasen, kabiliyetli bir komutanın başvurabileca-ği sonsuz öğretim yollan mevcuttur.
Talim ve terbiyenin imtihanı harpte olur. O zaman esasların hakikaten ve İyice benimsenip benlmsen-medigl hemen belli olur. Ancak, hareketlerin sevki-tabil ile ve otomatik olarak yapıldığı bir seviyeye erişmişlerse, subay ve erat, gerginlik vc buhran içinde vazifelerini doğru yapabilecektir. Oyuncuya, ilerlemek istediği oyunun —kriket, beyzbol veya futbol olsun—, âletlerini kullanış şekli öğretilmiştir. Bu tekniğe vakıf olduktan sonra, bu bir sevkıtabii oluncaya kadar pratik yapmalıdır. Ancak o zaman buhran içinde dahi otomatik olarak doğru hareket edecek ve takımda kendisine düşen bütün vazifeyi yapabilecektir. Bütün oyunların en serti olan “harp” te. bu husus hayati ehemmiyettedir. Bu ancak sağlam ve İyi bir askerî talim ve terbiye sistemi ile temin edilebilir.
Genç bir Türk doktorunun Amerikadaki çalışmaları
Amerikan ^Hartford Post,, gazetesi, anestezi üzerinde ihtisas yapan Dr. Özhan Pamuk hakkında methedici bir yazı neşretti Amerikanın “Hartford Po9t” gazetesi. Hartford Hastahanesinde ihtisas yapmakta olan Türk doktoru özhan Pamuk hakkında aşağıdaki yazıyı yayınlamıştır:
“Türk doktorlarından özhan Pamuk, Hartford Üniversitesinde anestezi üstüne ihtisas yapmaktadır. Malûm olduğu üzere, Türk iyede ameliyatların ekserisi mahallî anestezi veya eter ile bayıltılarak yapılmaktadır. Bu genç Türk doktor, anestezi hakkında iki yıl İçinde öğrenilecek her şeyi öğrenip memleketine döndüğü vakit, modern Aletlerle bilgisini meni. • lekelinde tatbik etmek niyetindedir.
Dr. Pamuk, beş yıldır Amerikada-dır. Çok gtlzel İngilizce konuşmakta olup, Amerikaya gelişinin İlk avlarında bir /Vmerlkalı kızla evlenmiştir. Karısı ilk çalıştığı hastahane-nin kâtibelerinden Helen Russeldir.
Hastahanede vazifeye başladığı günden itibaren, öğretmenlerinin takdir ve sevgisini kazanmağa muvaffak olan genç Türk doktoru Özhan Pamuk, Hartford muhitinde de kendisini tanıtmış ve kısa zamanda Tür-
&
A*- (>5,*
Dr. Özkan Famuk’ıın Harford Post’da çıkan resmi
kiye ve TürkJere karşı büyüle bir alâka uyandırmıştır.”
»KIZIL ALMANYA»/ NIN İÇ YÜZÜ
i
I
i
Doğu Almanya Cumhuriyetinde altı hafta
Muhakkak
görülmesi icap eden çok heyecanlı bir film
1ar; bu hayvancıklar, buranın insan larına o kadar alışmışlar, o ısınmışlardır. Onları ve incitmemek için lir.
Kışın, kasaba ve ve etrafında donan
saman serpilir, çullar serilir, ördeklerin, martıların, kuğuların ayakları buza yapışmasın, donmasın diye.
Bir gün. şehrin bir Gölboyu parkında dolaşıyordum. Gölün kıyıya yakın bir noktasında bir kanadı kırık bir martı peyda oldu. Kanadın kırık yeri kanıyordu. Kuşcağızm başına gelen felâket henüz yeni idi; zavallı, tekrar uçmağa uğraşıyor, çırpınıyordu. Bu hali görenler, boğulmak üzere olan biri karşısında duyulan heyecanla koşuşmağa başladılar. Biraz sonra, ran otomobili yetişti; tarıp götürdüler.
Buranın terbiye ve
tişmiş, uslu, akıllı bir süs köpeği, geçen yıllarda, bizim taraflardan gelme bir aile yanında kapılanmak talihsizliğine uğramıştı. Bu ailenin delikanlılığa basmak üzere olan çocuğu, hayvanın ağzını sıktı; nefes alamasın diye burnunu tıkadı; canı yanmeaya kadar kuyruğunu çekti; hâsılı, can yakacak ne kadar kötülük yapmak mümkünse, yapıp durdu. Döşeli, dayalı o güzelim diplomat evinde neye uğradığını kavrayamayan zavallı köpek, bu eza ve cefa fasıllarında efendilerinin yüzüne bakıyor, onlardan lz'an ve İnsaf dileniyordu. Onlarsa. çocuklarının marifetlerine kahkaha ile gülüyorlardı. Bizde bu çocuğa, belki '‘Yaramaz”, “Haşarı” derler. Burada öyle demiyorlar, “Terbiyesiz” diyorlar. Terbiyesizlikten dolayı, çocuk değil, o. nun ana ve babası ayıplanıyor.
Yıllardır, dikkat ediyorum: Herhangi bir çocuğun hatasını tashîh etmek maksadiyle iyi yürekli, iyi niyetli bir insanın İhtan karşısında, İnat için ”... Kır evlâdım, kır; benim arslan yavrum, kır; sana dünyalar kurban olsun!..” diyerek, yavrusunu kırmağa, dökmeğe teşvik e-den analara hiç rastlamadım. Çocukların döğüldüğünü de hiç görmedim.
Zaten dayakla, kötekle terbiye e. dilen, uslandırılan çocuk, büyüdükten sonra da lâftan, yumuşak dilden anlamaz, dayaktan anlar, Dayağa alışanda da izzeti nefis namına birşey kalmayacağına göre, ondan hayır beklenemez.
Kırk yıl evvel Rumeli bizim İken, Manastırda “Rehberi TeraJckl” a-dmda hususi bir mektep vardı. Meşrutiyet henüz ilân edilmemişti. O zamanlarda da talebelerin sigara İçmeleri yasaktı. Bir gün yapılan Ani bir aramada, talebelerin çoğunda tütün ve tabakalar bulundu. Bu talebelerden biri, Üçüncü Ordu kumandanlarından birinin oğlu İdi. Anlaşılan, paşanın tenbLhi üzerine hâdise kendisine bildirilmiştir. Paydosta. bahçede evvelâ paşa göründü. Arkasından ordunun bandosu da çıkageldi. Ellerimizde sefer tasları ve çantalarımız olduğu halde sıraya girerek, bahçeyi çepeçevre çevirdik. Ortaya bir hasır serildi, tki hademe, paşanın sesi çatallaşmağa başlayan oğlunu sırtüstü yere yatırdı. Hademenin biri oğlanın bacaklarını bacakları arasına alıp avakkap-larını çıkardı ve tabanlarını kaldırdı; öbürü çocuğun omuzlarını yere bastrdı. Meydan falakası ile birlikte bando da zarta, zurta çalmağa başladı.
Paşanın getirdiği çavuşlardan biri kalınca bir sopayı kaldırıp kaldırıp, bandonun gürültüsünden sesi işitilmeyen çocuğun tabanlarına var kuvvetiyle indirdi. Falaka faslı bitti. Arkasından trampete peşrevi ve davul temposiyle Üç defa, “Padişahını çok yaşa!” diye bağırdıktan sonra, taburlar halinde mektepten çıktık. Bu falaka sahnesinin talebe üzerinde nasıl bir tesir yaptığını, kaç kişinin bundan İbret alarak hallerini ıslah ettiğini, uslandığını bilmiyorum. Fakat, başka bir aramada paşazade do bu sefer, hem tütün tabakası, hem de bir kama bulundu. Sonra, izzeti nefsi kırlmış, hayâ perdesi yırtılmış, eli bıçaklı bir rezil oldu ve mektepten koğuldu o çocuk.
Terbiye anlayışı, eti senin, kemiği benim.”, “Hocanın vurduğu yerde gül biter.” formüllerine bağlanmış, köteği Cennetten getirmiş, cehnletin asırlarca hükümferma okluğu bir A-lemde sevgi, merhamet, şefkat hisleri nasırlanmış, gelişmemiş olanlar hayvanlara acır, onlara dayak atmaktan çekinir mi? Ve sonra, kamalar. kamalılar, kıtır doğrayan katiller, can vesaire... olup bitenlerin elinden başka bir şeyin neticesine varmaktadır.
İh de ırttf A ir den ((kSO
F//ın Direktörü
FARUK KMÇ
VEDAT KARAOKÇU • MÜNEVVER COŞKUN- MEHMET KARACA - ZEKİ AlfAN J
Çeviren: Behçet Cemal
Yazan: Eric VVaJdmann
Sovyet bölgesinde imal edilen kunduralar o derece kötü ki, imkânını bulan, Berlinin batı bölgesinden kundura alıyor
10
r.
ffL
İkincisi ise “H. O." dükkânlarından vesikasız» fakat hükümetçe tesbit e-dllmiş yüksek fiyatla mubayaada bulunmaktır. “H. O... rumzu “Handels-rganisatlon - Ticaret teşkllâtı..nın â-lamctidlr. Almanlar bu tevekküle ''Hunger-organisalion- Açlık organh zasiyonu” adını takmışlardır.
Vesika mukabili verilen erzak
Herkese verilen yiyecek vesikaları mukabilinde yarım kilo siyah ekmek, 30 «r. erişte, 30 gr. murmelad ve et. 25 gr. şeker. 15 gr. fazla suyu muhtevi nebatlardan mamul margarin verilmektedir. Bu tayın, ev kadınları, ihtiyarlar vc sanayide çalışan işçilere ınuhsustur.
Herkesin çalıştığı İşe göre, ayrıca hususi vesikalar verilmektedir. Yeraltında veya ağır sanayide çalışan İşçilere en fazla tayın verilmektedir. Bunlar, yukarıdaki tayına İlâveten, yarım kilo ekmek. 40 gr. erişte, 7 gr. şeker ve 40 gr. et almaktadırlar. Bunlardan hemen sonra, diğer maden ve sanayi işçileriyle halk polisi gelmekte ve ağır işçilerden farkları, daha az et yemeleridir. Muhtelif propaganda işlerinde çalışanlar ve hafif İşçilerle hususî teşebbüs erbabı, daha az munzam gıda alabilmektedir. Haftada 6 gün çalışan işçilere de mükâfuten munzam vesika verilir. Çocuklara da. yaşlarına göre hususi bir süt tayını tanınmaktadır. Berlinin Sovyet bölgesindeki tasınlar, doğu bölgesinin heyeti urounıiyeaine nazaran biraz daha fazladır.
Günde bir ÖQÜn yemek
Vesika ile verilen gıda maddeleri, günde bir öğün yemeğe, kıt kanaat kâfi gelmektedir. Bu vesikalar mukabilinde alınan erzakın tutarı ayda İÜ mark tutmaktadır.
Resmi kura nazaran, 10 mark. 40 Amerikan sentidir. Fakat resmi kurun hiç kıymeti yoktur. Sovyet Alma oyadaki işçilerin kısmı âzami, A-mr-rtkalı bîr işçiye ayda 200 dolar temin edciıllccek hlr işe mukabil nncak 200 mark kazanmaktadırlar. Bu kura nazaran. 1 dolar, 1 marka tekabül etmektedir En yüksede Ücretleri a lan uranlum İşçileri, haftada 6 gün lük mesaiye mukabil ayda 1400 mark kazanmaktadırlar Aynı İş İçin Amerikalı bir işçi ğına göre, bu 35.5 Amerikan tedir.
Bu kurlara
fiyatları bile çok dükkânlarında serbest satılan erzakın kİ İse âdeta fahiştir. Munzam vesikalarla alınan gıda maddelerinin fiyatı diğerlerinden 3-7 misil fazladır. U-rnumiyetlc gıda maddeleri fiyatı şöy-lertir:
Diğer serbest fiyatlar
Devlet lokantalarında yemek porsiyonlarının fiyatı, patates «a la t alı sosis için 2.75 nıark. dana pirzolası için 11.05 marktır. Devlet mağazalarında bir çalar saat 48 mark, 7-10 taşlı kol saati 13.5 mark. bisiklet 300 mark, fotoğraf makinesi 260 mark. 60 vatlık ampul 6.70 mark. 12 kişilik sofra takımı 470 mark, kösele pençeli ayakkabı 105 mark, akonks kürk manto 900 rnark’a satılmaktadır. Maamaflh akonks mantolara pek fazla rağbet
r
Yazan :
G ra lıam Greene
ayda 500 dolar alaca-kura nazaran. 1 mark Benline tekabül etmek*
nazaran vesikalı gıd ı yüksek ve devlet
eş-ve-Bir ve-bir
yoktur.
Vesika mukabili alınan giyecek yası daha ucuz olmakla beraber, sikanın azlığı işi bozmakladır, yıllık yiyecek ihtiyacı için verilen sikada 100 kupon vardır. Halbuki
kostüm için 75, pamuklu bir kadın robu için 35, ayakkabı İçin 30, İpek çorap için 5 ve erkek çorabı için 3 kupon alınmaktadır. Gömlek ve çamaşır serbest olmakla beraber ancak devlet mağazalarında satılmaktadır.
(Devamı var)
”ÇAKIRCALI NASIL VURULDU ?ile beraber yarın matinelerden itibaren TAKSİM Sinemasında
İkinci devresi
Yulaf unu Kilosu 2 Mark
Domuz eti û 18 e/
Bucuk, W 18-26 te
(cinaine göre)
Peynir M 12.60 n
Konserve kiraz fi 3.40 l>
Akide şekeri te 1440-64 N
(cinaine göre)
Francala (unı II 2 n
(72 randımanlı 1
Kurabiye İt 16.40 et
Pasta (75 gr.) II 1.80 n
(Beheri;
— Sağ olsaydı bize her şeyi İzah ederdi belki. Fakat onu nasıl tanıtlıysak öyle hatırlamalıyız. Bir insanda bilmediğimiz o kadar çok şey var ki. o kadar çok İyi, o kadar çok kötü şeyler... Sevdiklerimizde de öyle...
— Fakat o çocuklar...
Anna kızdı:
— Alhıhaşkına, herkesi kendiniz gibi görmekten vazgeçin! dedi, llarry hakiki bir adlimdi. Yalnız sizin İçin bir kahraman, benim İçin de hlr âşık değildi. Gayrimeşru ticaret yaptı, (.irkin işler gördü. Sonra? Biz de kendimize göre tanıyorduk.
Martins:
— Şu bey lik sözleri bir tarafa koy un, dedi. Sizi sevdiğimi görmüyor musunuz?
Hayretle yüzüne hakti:
— Siz mİ?
— Evet, heıı. Yalancı İlâçlarla adanı öldürmüyorum. Herkesten yüksek olduğuna başkalarını İnandıran hlr müral değilini. Ben, çok Içeıı ve kızlara Aşık olan kötü hir muharririm.
— Gözlerinizin rengini hile İlilmiyorum. Az evvel hana telefon edip kumral mı sarışın iniyim, bıyığım var mı yok nııı diye sorsaydınız cevap veremezdim,
— Ondan başka bir şey düşünmenize İmkân yok mu?
— Elimden geliniyor.
Martin*:
— »Şu Koch’ıın halli meselesi aıılaşıhncu Vlyatıadan gideceğim. dedi. Harry’yl öldüren Kıırtz ımıdıır, yoksa t çöncü Adam mıdır, artık alâkadar olmuyorum, öldüren her kim olursa olsun hlr nevi adalet İcaplarına göre hareket etmiş. Belki aynı şartlar İçinde ben dr öldürürdüm onıı. Bununla beraber lıâlıl seviyorsunuz. Bir dolandırıcıyı, bir katili seviyorsunuz.
— Size söyledim, dedi. Beıı bir adamı seviyordum. Hakkında bazı şeyler Öğrenilmekle başka hlr adanı olmaz kİ. Dalma aynı adamdır.
— Konuşma tarzınız hiç hoşuma gitmiyor. Başım dehşetli ağrıyor, siz dr boyuna söylüyorsunuz.
— Sizi davet etmedim ya.
— Beni kızdırmak için elden geleni yapıyorsunuz.
Anna kahkaha II gülerek:
— Siz dr pek tuhafsınız, dedi. Sizi tanımadığım halde sabahın üçünde evime gelir, beni sevdiğinizi söylersiniz. Ondan sonra hiddetlenir hana çatarsınız. Ne yapmamı, ııe oöy-tememl İstiyorsunuz?
— Güldüğünüzü hiç görmemiştim. Bir daha gülün. Hoşuma gidiyor.
— İki defa gülecek kadar tııluıf değil.
Martin* geııç kızın omuzlarını tutup hafifçe salladı:
U Ç U N C U A D A A
-------------------------------------------------- —19— ------------------------------
— Bütün gün rnuskaraiıldur yaparım, başımın üzerinde durup size bakarım. Bundan başka pek tuhaf, pek eğlenceli hikâyeler öğretirim, dedi.
— Pencereden uzaklaşın. Perdesi yok.
—Bana hakan da yok. dedi. Fakat emlıı olmak içlıı dışarı baktı: Hareket etmekte olan uzun bir gölge — belki ayın önünden bir bulut geçmişti— o s ırada durdu.
— Harry’yl hâlâ seviyorsunuz, değil mİ?
— Evet.
— Ben de galiba. Bilmem artık. “Ellerini İndirerek İlâve etti;
— Gİtrııll,. ı r
Acele adımlarla uzaklaştı ve takip edilip edilmediğini anlamuk zahmetine katlanmadı. Falaıt sokağın ucuna geldiği vakit teaadüfen döndü ve köşede, görünmemek İçin dinara dayanmış kısa ve kalınca hlr şekil gördü. Martin* dıırup kendisine yabancı gelmlyeıı şahsa ıızıııı uzun hakti. “Belki farkına varmadan hu son yirmi dört saat İçinde yavaş yavaş alıştığım hlr simadır. Belki de bütün hareketlerimi o kadar dikkatle kaydeden adamlardan biridir” diye düşündü ve yirmi adım ötede, kendisine hakan hareketsiz ve sessiz gölgeye haklı. Ya polise mrıısııp l»lr luıflyc, yahut da llarry’yi başlan çıkardıktan sonra öldürenlerin hlr odamı İdi. Ihıttâ Üçüncü Adam'ııı olması İhtimali de vardı.
Marthıg'e yabancı gelmlyeıı adamın yüzü değildi; zaten onu seçmesine İmkân da yoktıı. Hareketli değildi, çünkü hiç kımıldamıyordu. Nihayet, bir hayal görmüş olduğuna kanaat getirdi. Fakat Amirane bir sesle:
— Ne İstiyorsunuz? diye de bağırdı.
(’rvap yok. Sarhoşlara mahsus hiddetle ylııc haykırdı:
— Cevap vermlyflcek misiniz?
Gerçi hlr cevap geldi; Fakat bu, bnğımınslyle uyandırdığı Idr adamın kalkıp perdesini
Perde aralığından sızan ışık dar sokağa aksederek Harry Llıne'ln yüzünü aydınlattı.
— 12 —
aralamasından İbaretti.
Çeviren :
Reşat Nuri DARAGO
Martin* bamı:
— Hayalete İnanır mısınız? diye sordu.
— Jfa sİ/ ?
— Şimdi inanıyorum.
— Beıı de sarhoşların gözüne bazı şeyler göründüğüne İnanırım. Kimi fare görür, klınl daha kötüsünü...
Bana hikâyesini anlatmak üzere heıııeıı gelmiş değildi. Anna'nııı düştüğü tehlike onu, uzamış tıraşı, altüst olmuş elbisesi İle daireme sevketıniştl. Bir türlü anlayamadığı o macera aklıııdun çıkmıyordu.
— Yalnız, o çehre olsaydı böyle endişeye düşmezdim, dedi, llarry’yi o kadar düşünmüştüm kİ lılr yabancıyı llarry
zannetmek tabii olabilir. Aydınlık hemen söndü. Bir saniye görür gibi olduğun) adam —şayet bir adam İdiyse— sokağı boklamağa başladı. Yakınlarda sokak dönemeci yoktu. Ben o kadar şaşırmıştım k| o. benden otıız adını kadar uzaklaşmağa fırsat huldıı. Sonra bir gazeteci kulübesine doğrıı İler-llyerek biran İçin gözümden kayboldu. Koşmağa başladım. Kulübeye on saniyede vardım. Koştuğumu herhalde duymuştu; fakat garibi şu kİ bir daha görünmedi. Kulübenin etrafını gezdlıu; kimse yoktu. Sokak da bomboştu. Bir eve girseydi mutlaka görecektim. Hulâsa yok olu vermişti.
— Bir hayalet İçin kaybolmak pek tabii bir şey!
— Anıma o kadar da sarhoş değildim galiba!
— Sonra ne yaptınız?
— Gidip biraz dalıa İçtim. Sinirlerim bitik bir halde
— Bu sayede hayalet yine geldi mİ?
— Hayır umma Atina'nın evine tekrar gittim.
Anna Schmldt’e karşı suikast bahis mevzuu olmasaydı .Martlııs’iıı baııa bu hikâyeyi anlatmağa hiçbir zaınan cesaret cdemlyeceğlnl sanıyorum. Anlattığı zaman, kendisini sahiden gözetmekte olaıı bir ndıım bulunduğuna kanaat getirdiril fakat orııı llarry Lime zannetmesini sarhoşluğunu ve asabiyetine hamlettim. Gözcü, Martindin Anıın’yi ziyaret ettiğini «iğrenmiş ve telefonla peıılsilirıcl çetesinden birine haber vermişti. O gece hâdiseler pelc çabuk cereyan ettiler. Hatırlarsınız k| Kurtz, Kus bölgesinde — yuııl 2 numaralı kesimde — Prııter meydanına kadar uzanan o boş. geniş ve hazin Ma-rİBİıllfe sokağında oturuyordu. Onun gibi bir adanı kendisine herhalde kuvvetli hânıiler temin etmişti. .Müttefikler arasında dııha huşlaııgıçta varılan anlıışmaya göre işgal onluları mensuplarına alt suçlarla meşgul olmağa memur askeri zabıtalar yalnız ait olduğu devletin bölgesinde kalmakta ve Öteki bölgelere hususî bir müsaade İle girmekle idi. Memurları tevkif veya tahkikat nıaksadlyle başka bölgelere göndermek lâzım geldiği zaman Amerikan veya l’ransız bölgelerine bir telefon kâfi gelirdi. Fakat Kuşlardan İzin almak İçin hazan kırk sekiz saat beklerdim. Lâkin daha süratle hareket etmek mecburiyeti nadiren zuhur eder. Bıı İtibarla Kurtz/u ele geçirmek İstediğim takdirde tııglliz bölgesine girmesini beklemek aynı yola çıkardı.
Martin* sabahın saat dördüne doğru Harry’nln hayaletini gördüğünü Atina'ya söylemeğe geldiği vakit korku İçinde olun bir kapıcı, geııç kızın müttefik devrlyeM tarafından g«>! m ıddügüııü bulur verdi.
Geçen hâdise şuy’du: Hatırlarsınız kİ Kuşlar, “iç şehir” de hâkimdiler. Arına Sclmıldt’ln. sahte hüviyet evrakı tuşıyaıı bir Kus tebıuısı olduğunu duymuş ve devriye esnasında Kus polisleri arabayı Anna'nın oturduğu sokağa se\ ketmlşlerdl.
(Devamı var)
idi.
kıtır insan emniyetini hepsi, ekletmeyeceği
Zihniyete, atmosfere göre insan, ona göre hepsi ve her şey...
Ve nihayet içimize göre dışımız.
Bizdeki birçok çirkin tezahürler normaldir. Aksi takdirde, insanın dana, ineğin de insan doğurması kabilinden» anormal bir hilkat tezahürü karşısında kalırdık. Onun İçin; dermansız beygirin döğülmesl, alabildiğine kamçılanması normaldir, ama böylcslnl anormal telâkki etmeğe a-hşmış olan İskandinavyalIya gel de bunu
anlat bakalım, anlatabilirsen, çare ki, bu
tezahürler
Ne
türlü halleri nefretle ketimizin büyük
daki kanaat zarar görüyor.
tıyneJ-ekilcr ve bu yüzünden, karşılayan çoğunluğu
bu gibi memle-hakkın-
Sayfa 6
Y E N î İSTANBUL
5 Ekim 1950
Yirminci asır medeniyetinin büyük
rı
Tiyatro kronikleri
elevizyon
Don Juan'ın
temsili
evelki yazımızda gazetelerLn oynadığı bahsettik. Şimdi de
20 bü-rad-
Bundan nel asırda yük rolden yo ve televizyon gibi halk kitlelerinin terbiyesinde, sev ve idarelerinde fevkalâde büyük bir yvr İşgal eden diğer bir âmili gözden geçirebm:
RADYOLAR
Yeryüzündekl radyoların sayısı son zamanlarda o kadar artmıştır kl, bunların hepsinin düğmesi aynı zamanda çevrilecek olsa, çıkacak gürültüden mııhahkak ki yeryfüzünün insanları bir anda çılgına döner! Fakat acaba bu cehennemi gürültüyü çıkaracak radyoların sayısı ne kadardır?
Bugün, yansımdan fazlası Kuzey Ameri İcada olmak üzere, yeryüzünde tam 160.6S6.211 tane radyo cihadı mevcuttur kl. a?iağı yukarı her iki aileye bir radyo isabet ediyor demektir! Kuzey Amerikanın takriben 150 milyondan ibaret nüfusunun e-linde acaba ne kadar radyo bulunur? Cevap hazır: Tam 87.197.534 tane! Nerde ise herkesin bir mdyosu olacak. Buna mukabil. nüfusu yarım milyarı bulan Avrupa kıtasında sadece 54.202.111 radyo var; Asyada 10.412.648 tane; Güney Amerlkada 5.698.600 tane; Okyanns kıtasında 2.248.057 adet; Afrikada da yalnız 927.266 tane radyo vardır.
Nüfus itibariyle en çok radyoya malik olan memleket Birleşfk Amerika Devletleridir. Burada her iki kişiye bir radyo isabet eder. Bundan sonra. Güney Amerikanın aşağı taraflarının tam karşısına isabet e-den Falkland Adaları gelir kl, burada da her üç kişiye bir radyo düşer. Bermude Adalarındaki nispet dc bunun aynıdır. Avrupada en çok radyo kullanan memleketler şimal memleketleridir; İzlânda, İngiltere, İsveç, Norveç. Buralarda 1000 kişiye isabet eden radyoların miktarı 200 ile 300 arasındadır. Avrupanm cenubu-
ııkarıki uraflkit» yeryüzünün hoş kıtnmıula okuyup yazıtın bllnıljrıılcrlrı ınikları göMcrtlıııhtir. Beyaz snhıılnrdn, okuyup yazına bllmlyrıılerln miktarı lOılnn azdır. Açık gri sahalarda okuyup yazma hilnılyeıılerln nispeti %11-% K0 arasındadır. Koyu «rl renkte gösterilen sahajnrda İse koııyııp yazma sunun % «0 İnden fazladır.
akşama ve gece yarısına kadar yalnız bu İşle meşgul olur ve seçme bir program tertip eder. Evlerde İse radyo yerine sadece bir nparlör bulunur ve böylece halk, istediği programı değil, ancak radyo memurunun göndereceği müzik, konuşma v.s. parçalarını dinlemek imkânına maliktir. Evlerdeki oparlörler hesaba kahini lyacak olursa, blzdekiler gibi yo cihazlarının sayısı Rusyada nüfus için 40 kadardır.
Yeryüzünde en az radyosu
memleket ise. Afrlkanın ortalarına düşen Uganda’dır kl burada 20.000 nüfusa bir radyo İsabet eder. 400 milyondan fazla nüfusu olan Çinde ise, radyo cihazlarının sayısı 850.000 den ibarettir. Asyada en çok radyo kullanan memleket Japonyadır ki burada radyo cihazlarının sayısı 8 milyonu geçer; yâni aşağı yukarı 10 kişiye bir radyo demektir kl, Japon ailelerinin çok kalabalık olduğu gö-zönünde tutulacak olursa, her aile} e bir radyo isabet ediyor demektir.
Verici radyo İstasyonlarına gelince: Burada da başta Amerika gelir ve Birleşik Devletlerin
hllmlyenlerln nispeti, memleketlıı rıüfu-
halkı ve gecenin mühim bir kıs-ev dışında geçirdiklerinden ihtiyacını fazla duymazlar, îtalyada 1000 nüfusa 56 ve
na doğru İnildikçe radyo sayısı azalır, çünkü sıcak memleketler günün1 mim radyo Meselâ
Yunanistanda İse sadece 6 radyo isabet eder. Avrupa memleketleri arasında. lngiltercde 12 milyon, Alman-yada 10 milyon, Fransada da 7.5 milyon radyo ciharı mevcuttur. Rııs-yada ise radyo dinleme usulü, bizimkilerden çok farklıdır. Orada herkes, bizde olduğu gibi müstakil bir radyoya sahip olamaz. Fabrika, okul, cemiyet merkezi, hastahane v.s. gibi topluluklara mahsus yerlerin birer radyoları vardır ve bu radyonun başında hususi bir memur sabahtan
rad-1000
olnn
Bedriye ile İbrahim
tane radyo istasyonu vardır! Birleşik Amerlkada radyo istasyonları, diğer Avrupa memleketlerinde ve bizde olduğu gibi devlet tarafından idare e-dilmeyip, herhangi hususî bir şahıs veya şirket bir istasyon kurabileceğinden, son zamanlarda İstasyonların sayısı çok artmıştır. Ve bizde olduğu gibi abonelerden senelik bir ücret almazlar, Amerlkada radyo istasyonları sadece radyo vasıtasiyle yaydıkları ilân ve reklâmlardan aldıkları paralarla İdare olunurlar.
istasyon sayısı itibariyle dünyada ikinci gelen memleket Brezilyadır. Burada 223 istasyon mevcuttur. 10 milyon nüfuslu Kanadada 152 radyo İstasyonu, 8 milyon nüfuslu Avus-tralyada 150 istasyon, Rusyada 100 istasyon. Büyük Britanyada 95, kalyada da 33 istasyon mevcuttur.
Dünyanın en küçük radyo İstasyonu da, Kuzey Afrikanın garp sahillerindeki küçük Gambia memleketinde bulunur. 100 abonesi bulunan bu istasyon daima, dinleyicilerinin arzularım gözönünde bulundurur ve programlarını ona göre tertip eder.
Meral Cumaoğlu
• \
• tura», r» \
k • «M
Don Juan, Molidre’in eserleri arasında en az bahal geçen bir komedidir. Esasen komediden ziyade dram olan Don Juan'ın bir başka ismi daha vardır: “Taşırı Ziyafeti,,. Daha doğrusu. “Taştan Davetli,,. Zira, Mn-liöıe, eseri Tiran de Molına İsimli tspnnyalı bir muharririn “EJ Convi-vado De Pıedra,, komedisinden alıp yeni baştan yazarak onu bir şaheser haline getirmiştir. Ondan az bahse-dilişinln sebebi bir çok rrıllnekkıd tarafından, “MÜral.j nln müsveddesi telâkki edllmeslndendir. Filhakika, bu, müdafaa edilebilir bir görüştür. Don Juan'ın bilhassa beşinci perdede babası ve Don Carlos ile karşılaştığı vakit bu görüşe hak verdirecek mü-kâlemelerine ve hareketlerine şahit oluruz.
Don Juan, Şehir Tiyatrosu sahnesinde umumiyet itibariyle, seyircileri tatmin eden bir temsile mazhar oldu. Üslûbu pek uygun olmamakla beraber göze hoş görünen kostümler ve dekorlar İçinde, hayaletler, alevler, yıkılan kayalar, kükürt kokuları. yürüyen bir heykel tiyatroyu temaşa olarak kabul etmekle İktifa e-dcnler için ümidin fevkında bir tesir yaptı, mütercim, rejisör ve aktör t. Galip Arcan’ın Fransa Maarif Nezareti tarafından nişan ile taltif edilişi, merasimde, sahnede İstanbul Valisi ve Belediye Reisi Ordinaryüs Profesör Fahrcdduı Kerim Gökay ile Fransız Elçiliği Kültür Ataşesi M. Ber-gcaud’nun bulunmaları
1950 - 1951 mevsiminin ilk bir hâdise haline getirdi.
Fakat, Moliöre’in dediği yatrodaıı maksat insanların
rint tashih ise. Don Juan'ın İyi oynandığını. «illimize irap eden itina İle nakledildiğini söylemek, kusurlarımızda ısrar etmek olur.
temsllin ve gecesini
gibi, ti-kusuıla-
Yazan:
Jale Candan
MEMLEKETİMİN göge eren ■"■karlı dağları, bağrı yaralı kayalıkları. coşkun deresb dar ve merdivenli sokakları, kavisli köprüleri meşhurdur.
Evlerimizi kayalara oymuşuz. Kim daha yükseğe çıkabildıyse çıkmış. Balımız meşhur, bağlarımız meşhur, taşımız, eşkıya masallarımız meşhur, hapishanemiz meşhur. Eğer daha uzak doğuya giderken bize uğrarsanız, sofasında sıram sıram insanların uyuduğu. kapısız, kilitsiz, fareli, bitli a3ri otelimiz meşhur.
Eğer bize uğrarsanız, Dell Bed-riyeyi görmeden gitmeyiniz: Şimdi gene her gün. Belediye meydanı dediğimiz dar sokağa inip saatlerce muhayyel yolcusunu bok-liyormuş. Üzerinde yılların eskitemediği. hep o aynı çiçekli kadife entari, ayaklarında rahmetli kocasının düğün hediyesi olan alçak ökçeli, dekolte rugan iskarpinler ve kalbinde hep o aynı deli inanç...
Beöriyeyl tanıdığnn zaman çocuktum.
O, gene oğlunu, İbrahımi beklerdi. lbrahimin simsiyah, bukleli saçtan, zekî parlak gözleri, ateş gibi bakışları varmış. İbrahim, hir ceylan kadar çevik, bir mabut kadar güzel. ekmek kadar iyi, yıldızlar kadar parlakmış. Daha beş yaşındayken bahçeye çıkar, ay ışığında alfabe bellermiş, on yaşındayken dereye düşen bir çocuğu kurtarmış, onikisinj henüz doldurmadan dağdaki eşkıyalara kafa tul muş!.
Bilmem kaç vıl evvel, İbrahim ilkokulu bitirince büyük adam olmak için İstanbuJda uzak bir akrabasının yanına gitmiş, bir daha da ondan haber çıkmamış. Kimisi bir kazaya kurban gittiğini, kimisi ise onun
ğunu, fakat memleketini ve vefakâr anasını unuttuğunu söylerdi.
Bedriyeye sorarsanız o, İbrahi-nıin döneceğine emindi. Kış demez. yaz demez dağların tepesindeki evinden Belediye meydanına. yolcu kamyonlarını beklemeğe inerdi. Oğluna karşı beslediği his, sevgiden fazla bir şey, âdeta bir imandı. Her sözünün başında ve sonunda “İbrahim dönünce,, kelimelerini duyardınız.
— İbrahim dönünce yolları yaptırtacak, fakirlere bedava gaz dağıtacak, Topal Hüseyinin öksüzlerini okutacaktı, İbrahim dönünce, Bedriye Istanbula gezmeğe gidecekti!
Kimisi daha o zamanlar ona “Deli Bedriye’’ derdi ama. Bedrt-yenin aklı başındaydı. Bekâr memurların çamaşırlarım yıkar, söküklerini diker, hayatını mükemmelen kazanırdı. Milletvekilleri, memleketi gezmeğe geldikleri zaman. Bedriye. Belediye meydanında, onları karşılamış ve dertleri-mızı anlatmıştı. Hem de anlatabilmişti!.
Ben, Bedriyeye karşı büyük bir yakınlık duyardım. Onun inatçı sevgisi ve sarsılmaz İmanı, bana garın bir kuvvet ve emniyet hissi, ıstıraba karşı mukavemet arzusu veriyordu. Galiba lbrahimin döneceğine ben de İnanıyordum.
★ . .
Bir gün memleketi altüst eden bir hâdise oldu. Muştan gelen bir kamyon dağda, meçhul bir şahıs tarafından durdurularak soyuldu. Artık eşkiya masalları tarihe karışmıştı, belki bu yüzden hâdise bize daha çok tesir etmiş gibi gülünüyordu. Ve henüz bu beklenmedik maceranın heyecanı geçme-
büyük adam oldu-
tan bal almaya bir su başında
inişti kl, “Hınıs,, gelen iki tacir, dinlenirlerken, paralarına tamaen öldürüldüler. Ve işte bundan sonra, daima cinayetle neticelenen, soygunculuklar birbirini • takıp etti.
Aynı günlerde bir acayiplik daha oldu: Bedriye artık muhayyel yolcusunu beklemek için meydana inmiyordu. Bekâr çamaşırlarını da toplamaz olmuştu. Bu iki hâdiseyi nasıl oldu da, birbirine bağladılar, bilmiyorum fakat, müthiş haber bir akşam üstü, kapı kapı, bütün evleri dolaştı: İbrahim dönmüştü, daha doğrusu bazı geceler. anasının dağdaki evine gidiyordu. Bunun ne demek okluğunu herkes anladı. İbrahim, yahut bazılarının inancına göre. Ibı-ahi-nnn ruhu, dağda eşkıyalık ediyordu. Muş yolunda soyulan şoför onun parlak, siyah saçlarını, ateş gibi yanan zeki gözlerini tanımıştı. Şoför Alı, Ibrahlıuın çocukluk arkadaşı idi ve bu yüzden İbrahim onun canına kıyamamıştı. Hattâ bazı rivayetlere göre, vaktiyle Ah, İbrahüne bir iyilik etmişmiş de. onun için İbrahim kendisine minnettarmış!
Günler geçiyor, cinayetler ve soygunculuklar devam ediyor ve Bedriye kimseye görünmemekte anlaşılmaz bir ısrar gösteriyordu.
Boylece de bu efsane, bınbir teferruatla süsleniyordu.
★
O sene kış çok erken başlamıştı. Henüz kasım ayı çıkmamıştı ki, dağları kar kapladı ve aralığın ortasına doğru Batı ve Doğu yollarımız kapandı. Artık yüksek tepelerdeki evlere dahi gidip geline-miyordu. Herkes kendi derdine düşmüş, lbrahimin efsanesi de, kısmen unutulmuştu ki, bir sabah, mektebe giden çocuklar şehrin ortasından geçen derenin kıyısında bir erkek cesedi buldular. Bu kıvır kıvır parlak siyah saçlı, ince uzun, çok yakışıklı 30-35 yaşında bir adamdı. Onu gören ihtiyarlar, büyük bir dehşet ve şaşkınlık içinde, İbrahim! tanıdılar. Fakat onu kim öldürmüştü? Çünkü Ibıahi-mirı bir cinayete kurban gittiği muhakkaktı. Önce bıçakla öldürülmüş. sonra çok yüksek hiryer$ den dereye atılmıştı. Şimdi herkes işini gücünü bırakmış, derenin kenarındaki cesedi görmeğe geliyordu. Herkesin bir düşüncesi, bir bildiği vardı. Herkes konuşuyor, bağırıyor hattâ bazıları kavga ediyorlardı. Fakat herkes birdenbire sustu. Bedriye kalabalığa doğru ilerliyordu. Kıyıya yaklaşınca durdu, cesede soğuk bir nazar atarak: “Herkes işine gitsin, dedi, onu ben öldürdüm, işinize gidiniz ve rahat rahat çalışınız!
Sustu, sonra anlatır gibi::
“— Bana ana nldandı. Sözde lbraJümiınl tanımaz mıyım? Benim ihrahimim haydutluk, eşkıyalık eder mi?.. Kanıyor göründüm, onu bağrıma haslım. Sonra evvelsi gece uykusunda onu öldürüp deıeye attım.**
Tekrar sustu, sonra o lpıan dolu sesiyle:
— Hele İbrahim gelsin, bakın memlekette böyle düzensizlikler olur mu, diye ilâve etti.
Bu hâdiseden sonra Bedriyeye sık sık rastladık. Belediye meydanında tbrnhinüni bekler, dururdu,
Bizim memleketin böyle masalları çoktur... Eğer uğrarsanız ‘'Hınıs" lı Haşanı bulunuz, sigara paketinizi uzattıkça anlatır...
kendi kendisine
diyoıdu diye, mı-İbrahimmiş! Ben
tam 2.029
r V f.Cf
j
Şimali Amerika r(/w
6'
XVII nel asırda tiyatroya yeni bir veçhe veren Moliâre bu eserini sahneye koymak İçin, tiyatro bakımından bir sebep olmak lâzımdı. Bu. ya yeni bir anlayışla bir sahneye konuş veya büyük bir aktörün bir ibda vesilesiyle izah edilebilir. Biz, bunlara mukabil, t. Galip Arcan’a kırk yıllık sanat hayatı boyunca elli beş Fransız piyesi tercüme etmiş, oynamış ve sahneye koymuş bulunmasını buna kâfi telâkki ettik." Hiç şüphesiz takdir edilecek bu faaliyet, diğer şartları tamamlamadıkça, Don Juan ayarında bir eserin temsilini icap ettirmezdi. Şehir Tiyatrosu “A” ekıpi, î. Galip Arcan müstesna, ilk temsilinde bu icabı haklı gösterecek bir oyun seviyesi arzetrniş değildir. Bıı vesile ile şıı noktayı da belirtelim Don Juan temsili için, Şehir Tiyatrosunda iki ekip hazırlanmış bulunuyor A ve B ekipleri,
Hüseyin Kemal Gürmen, Donjuan’ı oynuyor. B ekipinde bu rolü Ercüment Behzat Lâv yapacaktır, t. Galip Arcan’ın oynadığı Sganarelle rolünü, B. ekipinde Müfit. Kiper yapacak ve Elvire’de gördüğümüz Gülistan Deniz yerine, diğer ekipte Şükriye Atav’ı seyredeceğiz.
A ekipinde:
7
Asya
( l
(4 «J
radyo ciharlarının sayısı-
★
Bu grafik yer yüzünün muhtelif kıtalarında mevcut
nı göstermektedir. Her bir küçük İbaret 1 milyon radvo npareyinl İfade eder.
Bütün bunlara rağmen Don Juan’ın temsilini “aktüalite,, haline aetlren bir cihet var. O da bütün büyük eserlerde olduğu gibi, beşeriyetin değişmeyen taraflarından bulunan ve yukarıda işaret ettiğimiz mürailik cephesinin bugünkü irtişa hareketelrine temas edişidir. — fa.
Horozların da dünyayı bizim gibi gördükleri ispat
Bugüne kadar yapılan muhtelif tecrübelere nazaran, hayvanların büyük bir kısmının, etraflarındaki eşya vesaireyi insanlardan çok farklı olarak gördükleri tesbit edilmişti, için bu varit değildir
raf Bu
nesini tekâmül başka hayvanların gözleriyle de tecrübeler yapmağa ve suretle bizim 1-çin meçhul kalmış bazı hakikatleri ortaya çıkarmağa çalışacaktır.
Nakleden: İrfan ÖZTURGA
Halbuki, aşağılci yazıda okuyacağınız üzere, horoz
ÇOK eski zamanlardan beri mevcut bir kanaate göre, hayvanların da etraflarındaki hâdiseleri, aynen İnsanlar gibi gördükleri sanılmaktı idi. Meselâ karşımızda duran bir a-ğacı biz nasıl ve ne şekilde görüyorsak. onun üzerindeki yapraklar hafızamızda nasıl canlanıyorsa, bu olayı herhangi bir hayvan da aynı şekilde görüyor diye inanıyorduk.
Halbuki; ilim ilerledikçe yapılan muhtelif tecrübeler, bize bu eski ina nişimizin hiç de doğru olmadığını ve bazı hayvanların göz adeselerinin yapılışı sebebiyle, etraflarındaki eşya veaair şeyleri biz insanlardan çok başka şekilde gördükleri tesbit edilmişti. Fakat; son günlerde Londra-da, fotoğrafçı “F. W. REED ’ İsminde bir meraklının yaptığı garip bir fo-
tnğraf makinesi sayesinde, horozların, sanıldığının aksine olarak, etraflarındaki şeyleri aynen bizin gibi gördükleri ispat edilmiş bulunuyor.
F. W. REED. canlı bir horozun gözbebeğini çıkararak büyük bir itina ile. iki saat camı arasına koymuş, hu suretle tozdan muhafaza edilmesini de sağladıktan sonra bir fotoğraf makinesinin objektifini çıkararak bunun yerine horozun gözünü yerleştirmiştir. Horoz erkek olduğu için olacak, acaba bizim hanımları nasıl görüyordu diye» karşısına güzel bir genç kız çağırmıştır. Deklânşöre 1, 2. 3, saniyelik bir poz verdikten sonra merakla banyo atölyesine koşmuştur.
Hayret!... Tabedilen resim, biraz flu olmakla beraber aynı bir fotoğ-
objektifi gibi netice vermiştir, suretle elde ettiği orijinal ınakl-ettlrerek. yakında
fr'ı-'*
Biraz flu olmasına rağmen. horoz, közü
Hr çekilen rcsiın, iııiHbUb bit objektiften hiç de farklı goriibııU^ vrl
Horozun coz bebeği
Horozum göz bebeği fotoğraf makine-bLnin iclııe yerle&UrUdikten sonra
Çocuklarımız ve radyo
Yazan : Zahide Özveren
AKIT^ çocuklarına ayrılan çalışına saatleri içinde gün geçmez ki
EroHhı sinirliliğinden veya Ayteklnln huysuzluğundan açılmasın, şikâyet edilmesin. Birçok veliler de, çocuklarının gece muntazam uyumadıklarından hatmeder, İlâç Üter, çare Horarlar.
Biz. bütün bunların sebebini şu üç noktada toplıyablllriz:
1 — Meskenlerin darlığı.
2 — Ana ve bahaların çalışmağa gitmeliyle çocukların yabancı ellere (erki vc>a yüzüstü bırakılmaları.
3 — Hepsinden daha feci olanı da aııa ve babaların çocuklarının yanında hlrblrlerlyle dalma münakaşa ve hattâ kavga etmeleridir.
Çocukların huysuzluk ve yaramazlıklarına Amil olan hütlin hu sebepleri araştırıp ortaya çıkarmak kolay İse de, çare bulmak çok zaman kolay ve hattâ mümkün değildir. Çocukların sinirli olmalarımla rol oynayan daha başka sebepler de vardır kl. biraz dikkat ve alâka İle bunlar kolayca horlara I edilebilir. Burada ilk hatıra gelen radyodur. Hele yetiştirici, öğretici bir vasıta değil dc, bir gürültü makinesi diye kullanılacak olursa...
Şehirlerde oturan ailelerin yüzde sekseninin İyi kötü bir radyosu vardır. Bu makineler, sabahın erken saatinde açılır ve ancak yatarken kapatılır.
Radyo neşriyatı, çocuğa iki suretle tesir eder:
1 — Çocıık saati veya çocıık temsillerini bütün dikkat ve alâkasını toplıyarak dinleyen çocuğun muhayyilesi, olabildiğine İşlemeğe başlar. Gece yatağında saatlerce uyanık kalan çocuk, kendi hayal âlemine dalar. Ertesi gün de tabii neşesiz ve solgun olur. Bu sözlerimizle, radyonun çocuk saati neşriyatını tciıkld etmek İstemiyoruz. Yaptığımız İş, hu neşriyatın çocuk ruhu üzerindeki tesirini sadece hekimlik bakımından tahlilden ibarettir.
2 — Diğer taraftan, radyonun hütlin neşriyatını evdekllerle beraber dinlemek zorunda kalan çocuk İçin bu neşriyat, sonu gelmeyen bir gürültüden başka bir şey değildir. Şehrin gürültülü, dağdağalı hayatı içinde zaten Asabı gerilmiş olan çocuğun sinir sistemi ajans haberleri, konferanslar ve reşitli müzikle büsbütün muvazenesini kay heder. Dinlenme, İstirahat denen şey ortadan kalkar. Küçük çocukların hlıyük hir kısmı, hu radyo gürültüsü İçinde uyumağa mecbur edilir. Hekimlik bakımından bu, büyük bir faciadır. Çünkü sakin bir atmosfer içinde rahat hir uykuya dalmakla, çeşitli gürültülerle sinir sisteminin uykuda hile rahat bırakılmaması aynı neticeyi vermez. Bilirsiniz ki ruhi faaliyetimiz uykuda iken duraklamaz, bilakis günün hâdiselerini rüya filemi İçinde, çok zaman daha muğlâk şekillerle, İşlemeğe çalışır. Bu rüya çalışmaları, sakin bir uyku ile birleştirillrse vücut rahat eder, neşeli ve zinde oluruz. Yok böyle olmaz da hariçten gelen gürültülerle bu çalışma her dakika bozulur, durdurulursa, uykudan beklenen fayda temin edilemez. Uykunun, çocıık gıdasının en Önemlilerinden biri olduğu düşünülünce de İşin ehemmiyeti daha kolay anlaşılır.
Okullardaki çocuklardan bilhassa şikâyet edilmekte, öğretmenin anlattıklarının, bir kulaklarından girip, diğerinden çıktığı söylenmektedir. “Çocuklarımız, her şeyin kendilerine başkaları tarafından verilmesini İstiyorlar, dalma hazıra konmağı düşünüyorlar!0 denilmektedir. Bu, yalnız okul yıllarına münhasır olsaydı, belki fazla tehlikeli olmazdı. Fakat unutmamalı kl, bugünün küçükleri, yarının İdaresini ellerine ala(ak büyüklerdir. Böyle olunca da, her şeyi başkalarından beklememek, kendi araştırma ve bulma melekelerini İşletmek şarttır. Bıınıı temin Içlvı çocuklarımızın dinlenmelerine, Istirahatlnrlne ehemmiyet verelim. Onları sistemli bir şekilde çalışmağa alıştıralım. Diyeceksiniz ki, çocuklarımız radyo dinlemesin mi? Dinlesinler ama, az va temiz olmak, akşamları da erken yatmak ve sakin hir odada rahat uyumak şartlyle...
Meraklı mevzular
yokedilebilir mi ?
Fazlaca İçilen bir akşamın ertesi sabahı İnsanın ba-91 ağrır, sinirleri gerilir, önüne gelen herkesle kavga etmek isteyip kendini yorgun ve keyifsiz hisseder. Yale Üniversitesi Tatbiki Psikoloji Lâboratuvarı bu âraza bir çare bulmak için çalışmaktadır. Gerçi bu lftboratuvar alkolizmi bir hastalık olarak tetkik etmektedir. Fakat bu çalışmaları esnasında gayet en-Leresan neticelere varmıştır:
Bunlardan biri, akşamdan kalmış olanları bu tesirden kati şekilde kurtaracak ne el-
li kuruşluk ve neAk»ftnıdan kalman de elli liralık hiç bir ilâcın yapılamıyacagı neticesidir
Yale Kliniğinin bulmuş oldııgu diğer enteresan bir netice ise şudur: Akşamdan kalanların hissettikleri başağriBi, sinir gerginliği, keyifsizlik, yorgunluk hislerinin çoğu içkinin neticesi değildir. Bunlar İnsanın sarhoşken kendi içtimai mevkiine uygun olmayan hareketlerinden duyduğu vicdan azabı, korku ile karışık heyecan ve kendini suçlu görme hissinin neticeleridir. Herkesin bir içtimai sevi-
teslrlnl bir türlü glderemben bir akşamcı tipi.
insana iyileşmiş hissi verir.
Benzetirine: Bu ilâç kuvvetli bir münebbihtir ve muvakkaten yorgunluğu alır. Ancak doktorun tavsiyesi ile alınmalıdır, zira yüksek tansiyonu veya kalb hastalığı olanlar için bilhassa tehlikelidir.
İçki; İtfaiyeciler ateşin benzinle sönmiyeceğini bilirler. Fakat bazı akşamcılar bundan hihaberdir. Yale Kliniğine göre şayet sabah tekrar içki içip canlanmak isterseniz vaziyeti-
yesi vardır, bu seviye İçki içmekte bile mevcuttur.
Şayet arada sırada fazla içmekle ne içtimai seviyemizin düştüğü, ne ahlâk! bir suç işlediğimiz ve ne de kendimizi sıhhi balcımdan harap ettiğimize kendimizi inandirabllaek bu
kadar ıstırap çekmezdik.
Yale Kliniği hepimizin bildiği kocakarı masallarını da tekzip etmektedir. Kliniğe göre:
1 — Alkol ülsere sebebiyet vermez.
2 — İçkinin tesiri kaybolunca cinsî kudretimiz azalmaz.
3 — Beyin hücreleri ve böbrekler harap olmaz.
4 — îçki kalbe dalma fena tesir yapmaz.
5 — Az içen kimseler İçkiden sonra daima kendilerini fena hissetmezler.
6 — ömür kısalmaz. Yalnız sarhoşluk esnasında kaza ihtimali artar»
Sabahleyin çalar saatin sesi ile ıstırabımız başlar. Bunu bastırmak için eninde sonunda aşağıdaki çarelere başvuracağımız muhakkaktı!. Bu çarelerin tesiri, alkolizm üzerindeki otoritesi dünyaca tanınmış Yale Kliniği Direktörü Dr. Giorgio Lollı tarafından analiz edilmiştir:
Kahve: Keyifsiz bir ruh haletine biraz yardım eder. Fakat Asabınız çok gerginse faydasızdır.
Portakal suyu (veya diğer bir soğuk meyva suyu): Mugaddi olarak biraz yardım eder, suyu ise vücudun susuzluğunu giderir.
Aspirin: Hafif ağrı ve sızılan yok eder.
Meyva tozu: İçindeki hafif asitleri mideyi canlandırır ve muvakkaten
niz vahim bir alkolizm gösteriyor demektir. Hemen bir doktora gidin, fa-
kat doktor size irade kuvveti hakkında bir nutuk irad ederse en iyi çare bu tedavinin ehli diğer bir doktora gitmektir. İrade kuvveti bugüne kadar hiçbir alkoliği iyi etmemiştir.
Gayet enteresandır kı Dr. Lolii bize bütün bu çarelerin tesirinin, ılık bir banyo yapmakla elde edilen tesirden az olduğu neticesine vardığını söylemektedir.
Bazı kimseler saf oksijen vermenin en iyi çaıe olduğunu iddia etmektedirler. Harp içinde yorgun pilotlara saf oksijen verildiğinde yeniden canlanmışlar ve uçakları ile harikalar yaratmışlardır. Muhayyilesi geniş bazı muharrirler içkili yerlerde, barlarda, lokantalarda saf oksijen veren dispanserler açılacağını tahayyül etmeye başladılar. Maalesef ilim, oksijenin bu sihirli hassasını teyid edememiştir. F’akat buna benzer şeyler, meselâ açık havada dolaşmak veya soğuk duş yapmak herhalde oksijene yakın bir tesir yapar. Aynı zamanda daha da ucuza çıkar.
Son zamanlarda keşfedilen Dıama-mlne, hava ve deniz tutması tedavisine benzer bir tesir göstermektedir. Bir çok yerlerde tavsiye edilen Antı-buse ve daha yeni piyasaya çıkan Myanesin ancak kronik alkolizmin tedavisinde kullanılmaktadır.
Neticeye gelirsek: Ilık bir banyo yapmak elde mevcut bütün tedavi u-sullerinden daha iyidir.
Akşamdan kalmanın tesirini tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi yoktur. “ /
Biricik çare içmemektir.
5 Ekim 1950
e—-., -
yeni İstanbul
Sayfa 7
İst. Ticaret ve Sanayi Odası İlânları
Kanaviçe ithalâtçılarına
İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasından :
Hindibandan alınacak 2.500 tonluk jüt kotasının 4.000 tona çıkarıldığı, bundan 10 . 10 - 1950 tarihine kadar Merkez Bankasına müracaat edeceklerin istifade edebilecekleri, bunlardan 11.10- 1950 tarihinden itibaren gümrüklerimize gelmiş oldukları tevsik edilenlerin imrariyelerlnln verilecekleri bildirilmiştir Fazla İzahat için 18 numaramıza müracaat olunabilir. (13420)
i
YENİ IS T A d R Hl’un
BÜYÜK EŞYA KÜR’ASINDA
Talihli 100 okuyucumuz
KÜTAHYA ÎŞÎ
i
A
A
1
••
ÇÎNÎ FABRİKASININ
i
VAZOSUNU
KAZANACAKTIR
4
ANKARALILAR DİKKAT
M A U İ D KADIN, ERKEK ELBİSE VE
IV! A H I 11 TUHAFİYE MAGAZASI’nı
ZİYARET ETMELERİ MENFAATLERİ İCABIDIR
ADRES: Yeni Belediye, eski Nikâh Salonu altında No. 27
Telf. 16475 A n k a r n.
VFNI ISTANBUL’uu
okuyucumuz
Talihli 15 okuyucumuz
PARİS
f
t
SORTİLEGE
t
e
1
Losyon kazanacaktır
ve
(Hasköy)
i
A
i
i
SIHHÎ İMDAT
(Şehzadcba-(Alcnaray) —
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Anknra İzmir
44998
60530
91
2251
Beyoğlu H644 Ankara 01 İstanbul 24222 İzmir 2222
Üsküdar 60945 K köy 60872 Karşıyaka 15055
LE GALİON
EGE Itriyat
BUYUK EŞYA KÜR’ASINDA
KÜR’ASINDA
)
'd
MAĞAZASINDAN
BAHÇEKAPI
i
t
i
BÜYÜK EŞYA KÜR’ASINDA
3 talihli
okuyucumuz
Eminönünde
Mağazasından
ZENITH
Vergi dairesinin adı
Kol saatlerine
Bulunduğu bina
Bakacağı İşler
1 — Beyoğlu Vergi Dairesi
6 ncı Dairedeki Maliye binası
sahip olacaktır
2 — Galata Vergi Dairesi
— Eminönü Vergi Dairesi
3
BULMACA
4
— Fatih Vergi Dairesi
5
— Kadıköy
Vergi Dairesi
*
— Üsküdar
Vergi Dairesi
ve İstihlâk
8
Veraset ve İntikal Vergisi
9
10
— Tasfiye Vergi Dairesi
3
5
Ce. 7 — Macera. S — Acele; Eşeıı^
5|
A
* 5 6 7 8 * te
İstanbul Defterdarlığından : •
TEVFÎK AYDIN
2 — Ukubet;
YENİ ISTMHBUl’uo
BUYUK EŞYA
Talihli bir
:(
MOBİLYA MAĞAZASINDAN
M
i
Son model koltuk ve masalara sahip olacaktır
FIABEL
EN İYİ ÇİKOLATA
İstanbul Teknik Üniversitesi
Rektörlüğünden
Üniversitemizin tnşaat, Mimarlık, Makine ve Elektrik Fakültelerine yazılan adayların tercih yoklamasına 9 ekim 1950 pazartesi günü başlanacaktır.
Adayların aşağıda bildirilen günlerde saat 9 da Üniversitede hazır bulunmaları lüzumu ilân olunur.
(NOT: İmtihanlar Teknik Üniversitenin Gümüşsuyundaki binasında yapılacaktır.)
9 ekim 1950 pazartesi : (Öğleden evvel) Matematik
YENİ İSTANBUL’un
BUYUK EŞYA KUR’ASIND
A
ekim
1950
salı
10
ekim
1950
ekim
1950
(Bütün fakülteler için)
(Öğleden evvel) Fizik. (Öğleden sonra) Kimya. (İnşaat, Makine, Elektrik Fakülteleri için)
çarşamba: (Öğleden evvel) Türkçe kompozisyon ve yabancı dil, (öğleden sonra) Resim (Bütün fakülteler için).
perşombe : Yalnız Mimarlık Fakültesi İçin (istidat) yoklaması (bu yoklama Mimarlık Fakültesi binasında yapılacaktır).
Tafsilât için Rektörlükteki kayıt bürosuna müracaat. (13279)
1 Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz Kerşcy
Hicri
Zllblc
22
1369
VAKİT
Güneş öğle İkindi
Akşam Yataı îmaâk
Talihli 100 okuyucumuz
BİRER KUTU
ŞEKER
KAZANACAKTIR
4
4
19 5 0 EKİM
5
Perşembe
VASATİ
6.58 13.03
16.17 19.48
20.17
5.22
Rumî 1
Eylül
22
136*
EZANİ
12.10
6.15
9.29
12.00
1.30
10.34
UÇAK. TREN-VAPUR
VÇAKLAR
Bureadan. — îzmlrden. — Van, Dlyar-Ankaradan. G.
gelecek olan
9 45 D.H.Y. (Türle) t.50 D.H.Y. (Türk) 1500 D.H.Y. (Türk) bakır, Elâzığ, Sivas,
— 15.15 D.H.Y. (Türk) Urfa, Antep, Adana, Konya, Afyondan.
— 15 35 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adawı. Ankaradnn. — 16.00 D.H.Y. (Türk) îzmlrden. — 16.30 D H.Y. (Türk) Diyarbakır. Elâzığ. Sivas, Ankaradaıı — 16 45 D H.Y (Türk) Bahkcıdrden. — 17.45 C.Y, (Kıbrıs) Nlkosyn, Ankaradnn. — 1&05 D.H.Y. (Türk) Îzmlrden. — 18.35 D.H.Y. (Türk) Anktıradan.— 19.10 S.R. (lavlçre) Zürich, Cenevre, Atlnadan. — 20.20 P.A.A. (A-merlkan) Hongkong, Bangkok. Kalkhta, Delhi. KnraşL Şamdan 21.00 T A E. (Yunanı Atİnadnn. — 22 30 S.A.S. (lnknndlnac) Stockholm, Kopenhag. Münicb ten.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
830 B E A. (İngiliz) Atina. Roma. Nla, Londraya. — 8.30 D.H Y. (Türk) Buraaya. — 9 00 D H Y
(Türk) Ankara. Kayseri. Malatya, Elâzığ, Erzuruma. — 10.10 D.H.Y (Türk) AnkAra, Kıbrıs, Beyrutn.
— 10 15 D.H.Y. (Türk) lzmir^ -10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, İskenderun^. — 11.30 C.G.D.T Beyrut, Kahlreye. — 14 45 (Türk) (Türk) îzmirc.
(Türk) (Türk) (Amerikan) Münich, Londra, Can-der, Boston. New-York’a. — 22.30 S.A.8. (lakandlnav) Lydda’ya.
GELE( EK OLAN VAPURLAR 8.00 Ordu, Karadenlzdcn. — 0.00 Mersin. Ayvalıktan. — 13 20 Konya. Mudanvadan, — 1960 Ma rakı» x,, Mudanyad&n. — 22.30 Sus,
Bandırmadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR 8.00 Sus. Bandırmaya. — 9 00
Marakaz, M udum yaya. — 14.00
Güneysu, Karadcnlze.
GELECEK OLAN TRENLER 6 45 Semplon (Avrupa). — 8.30 Ankara (Ekspres). — 9.15 Ankara (Yataklı).
GİDECEK OLAN TRENLER
10.10 Adanaya. — 18.10 Ankoru (Ekspres). — 20 30 Ankara (Ya-taklı).
Ankaraya. — 1600 17.00
An kara ya. — 17.05 Buraaya. — 21.35
D.H.Y D.H.Y D.H.Y, D.H Y P A A
SİNEMALAR
BETOÖLl) CİHETİ
Af.KAZAR (42562) 1 — Kahramanlar Destanı. 2 — Mikl.
AR (44394) Çılgın Kalbler (tldncl hafta).
ATLAS (40835) Ormanlar Kiralının intikamı.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — 8önen Rüya. 2 — Gangsterler Cehennemi. ELHAMRA «2235) Ormanlar Ps-rial (Renkli).
İNCİ (84505) Kahrarn/ınlar Destanı. İPEK (44289) Nesim&çl Kahraman Gönüllü j[Türkço).
Ormanlar Perisi
Cennetin Anahtarı Kamçılı Haydut. (83143) 1 — Rüyalar
LA LE (43595)
(Renkli).
MELEK (10868) SARAY (41656)
SUATPARK
Pransesl. 2 — Yılmaz Reis.
SÜMER (42851) Kumarbaz.
ŞARK (40380) Anama Söyleyin Ağ-lamajıın.
ŞIK (43726) 1 — îkl Açıkgöz Tahsildar. 2 — İstiklâl Fedaileri.
TAKSİM 143191) Harman Sonu Dönüşü (ikinci hafta).
TAN «80740) 1 — Altın Hazîneleri. 2 — Macera Adası.
ÜNAL (Kışlık) 1 — Balıkçının Sevgilisi. 2 — Hayatım Vatana Feda. 3 — Aşktan da Üstün.
ÜNAL (Yazlık) (49306) 1 — Balıkçının Sevgilisi. 2 — Sabrın Sonu. YENİ (8İ137) 1 — Siyah Gözler.
2 — Tarzan Kara Kaplana Karşı. YILDIZ (42847) Çingene Kızı Singoalla (Dördüncü hafta).
tSTANBUT CİHETİ AUMDAB (23863) 1 — ömre del Kadın. 2 — Aptal Açık. AZAK (23542) 1 — Zafere Doğru.
Kalkllta. 3 — Yeşil ölüm.
— Düşman Knr-2 — Tanca Ca-
Be-
(22513) Ananın
2 —
AYSU (21917) 1 defler (Türkçe), susu.
ÇEMBERI.tTAŞ
Söylevin Ağlamasın.
EMRE 1 — Montekrlsto'nun Elmasları. 2 — Vicdansız Kadın.
H-M.K (21904) 1 — Arslanlar Yolu (Türkçe). 2 — Cehennem Zindanı. İSTANBI I. (22367) 1 — Haydutlar Kırallçeal. 2 — A«k Ovunlan KİS.met (266M> 1 — Dertli Zeynep 2 — Asri Boksör.
MARMARA (23666. 1 _ ömre Bedel Kadın 2 — Büyük Günah.
MİLLİ (221)62) 1 — Tehlikeli Dnat. 2 - Vatan Haini.
TURAN (22127) 1 Macera Adali (Renkli). 2 — öldüren Sır. Yalnız Gidenler.
YJSNİ (Bakırköy 16-126) 1 — zanova Kahramanı. 2 — Luiu
KAIHKOY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Manon.
Kahraman Yüzbaşı.
OPERA (68714) 1 — Haydutlar
Kıraliçesl (Renkli). 2 — Ölmeyen Adam.
St'REYYA (60862) 1 — Takip. 2 — Aşk Melikesi.
BİZİM SİNEMA (Üsküdar) 1 -
3 -
Ka-Bel.
2 —
R
A
Balıkçının Yolu. SUNAR Tohumu.
Sevgilisi. 2 — Hayal
(Üsküdar) 1 — Canavar 2 — Yaman Dedektif.
ANKARA
ANKARA (23132) Şeytanın Kızı. BÜYÜK (15031) Parisli Yıldız. CEBECİ (13846) 1 — Buffalo BIIP-In tntikamı. 2 — Ölümden Kuvvetli.
PARK (11131) ölüm Diyarı. SÜMER (J4072) Deniz Kaptanı. SUS (11071) Sırmalı Kaftan.
ULUS (22294) Rio Aşıklan. YENİ (14040) İki KaJb.
GAR GAZİNOSUNDA İtalyan Ispanyol Revüleri.
TİYATROLAR:
Bİ Y(‘K (10370ı Hamlet.
KÜÇÜK (11169i Şakacı.
(Her akşam 20.30)
2 -
2 —
İZMİR
TAYYARE Fedailer Kalesi. MELEK 1 — Aşk Meydanı. Sa.ıte Evlât.
LALE 1 — Sihirli Kuvvet.
Vatan Kurtaran Aralan.
TAN 1 — Sihirli Kuvvet.. 2 — Vatan Kurtaran Aralan.
YENİ 1 — Sevimli Haydut. 2 — Sovimll Haydudun İntikamı.
ELHAMRA 1 — Genç Dul. 2 — Afyon Kaçakçıları.
T I Y A
T R O L A R
İSTANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyatroları 20.30 da Dram Kısmı DON I U A N
(Pazartesi geceleri temsil yok)
Komedi kısmı GELİR VERGİSİ (Salı geceleri temnll yok) YENİ SES TİYATROSU Akşam saat
20-45 do (Pazartesi geceleri temsil yoktur) ÜÇ GÜVERCİN Operet 4 perde
Eser: SZÎGtLETj Müzik: Kalman ve Brahrns.
TrL: 49369
*
D
5655 sayılı kanun gerekince dairesi kurulmuştur. Bu vergi ışağıda gösterilmiştir.
Y
0
.EMİNÖNÜ: Mehmet Kâzım (E-minönü) — Hikmet Güney (Küçük-pazar) —Sırrı Raslm (Alemdar) — Aoadur (Gedlkpaşa)
BEYOĞLTÎ: Beyoğlu (Merkez) — istiklâl (Merkez) — Taksim (Takdim) - Merkez (Galata) — Halk (Şişli) — Hasköy Merkez (Kasımpaşa)
FATİH: ünlveraJtc
Şi) — İSarım Çitçl
Yedlkule (Smnntya) — Nüzhet O-nat (Şchromlnl) — Edİrnekapı (K ıragıırnrük) — Gülsoren Slpahl-oğlu (Fener)
EYÜP: Eyüp Sultan
BEŞİKTAŞ: Vldln (Beşiktaş) —
Yeni (Ortaköy) — ArnavutkÖy — Merkez (Bebek)
KADIKÖY: R. Muhtar (Kadıköy — Kızıltoprak — Göztepe — Bostancı — İttihat (Üsküdar) HEYBEI.İADA: Halk
BÜYÜKADA: Halk
İNKARA: Yeni — Merkez — Gü-rav
İZMİR: Ego (Basmahane) — Alsa ocak (Alnnncnk) — Asri (Eşref-pnşa) — Karantina (Yalılar) — Hilâl (Kenıerahı)
ANKARA :
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M. S. Ayarı. — 7.31 Neşeli parçalar (pl.). — 7.45 Haberler. ’ — 8 o(> Türküler (pL). — fi 15 10 dakika klâvsen (pl ). — 8 25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Sabah müzikleri (pl.). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış v© program. — 12 30 M. S. Avcın. — 12 30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Melodiler (pl.). — 13.30 öğle gazeteni. — 13.45 Piyano İle caz parçalan (pl.). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M. S. Ayan. — 18 00 Konuşma (Seçim). — 18.10 lnCMOS. — 18 30 Konuşma (Seçim). — 18.40 Alloıı Rotlı OrkeMrnNi çalıyor (pl.). — 19.00 M. S Avon v© haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19 20 Yurttan Şenler (İdare *dcn; Muzaffer Saruiözon). — 19,30 Konuşma (Seçim). — 19.40 Serbest H8nt. — 19.45 Radyo İle İngilizce. — 20.00 Ceaar Ernnck - Senfonik varyasyonlar (pL). — 20.15 Radyo (axeUsl. — 20.30 Serbest mat, — 20.40 Konuşma (Seçim). — 20,50 Şarkılar. — 21.00
Konuşma (Kahramanlar Geçiyor). — 21.15 Konuşnın (Seçim), — 21 25 Dana parçalan (pL). — 21.40 Konuşma (Seçim). — 21.60 MOelkıeverln saati. — 22.45 M. S. Ayarı v© haberler. — 23.ü0 Program ve kapanış.
İSTANBUL ı
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Roaarlo Bourdon Orkestrası (pl.). — 13 45 Şarkılar. — 14.20 Serbest saat. — 14.30 Şarkılar ve türküler. — 14.45 Sevilmiş Seslerden melodiler (pl.)« — 15.00 Programlar v© kapanış.
17.57 Açılıo vo proRTömlar. — 18 oo Konuıjma. — 16 10 Dııns mUzlgl (pl.). — 18 30 Türkülor Geçidi — 18.50 Konuçma - 18.00 Haberler. — lö. J5 Kısa nehir haberleri. — 19.20 Küçük Orkestradan melodiler. — 19.40 Konuşma. — 19.50 Radyo Klâsllc Türk Musikisi Birliği Konseri. — 20.15 Radyo gazetesi. — 20.30 Konuşma. — 20.40 Ara müziği (plj. — 20J5 Şarkılar (Okuyan: Akil© Artım). — 21 15 Konuşma. — 21.25 Ata müziği (pl.). — 21.30 Fasıl Heyeti Konseri, — 22.10 Seçim münasebetiyle konuşma. — 22 20 Dans müziği (p| ). — 22.35 Konuşma. — 22.(5 Haberler. _
23.00 Dnns müziği tplj. — 23.3ü Programlar vo kapanış.
LONDRA 1
7.45 Romantik parçalar (15 dakika) (10.85 m.). — 10 30 Saint - Snerıs 4 No. lu Piyano Konçertosu (I saat) (1584 m) — 11.30 •Hatırlıyor musunuz?,,(Hafif müzik- 15 dnldka) '16.81 ın.). — 12.30 B. B. C Hafif Orkestrası 115 dakika» (19.85 m.). — 13.30 Dinleyici İHtnklorl (Klâsik müzik - 30 dakika) (il 49 m,). — 14 30 Müzik Magazin (15 dakika (10.84 ın.). _ 15.15
Fredorlck Grinko’dan keman soloları (15 dakika) (16.84 m.). - 16.30 B. B. C. Varyete Orkestrası (30 dakika) (16.84 m.). — 17,15 Müzik Rcsmigeçidl (1 saat) (16.84 m.). — 18.15 Renim] Svhuman Op. 121 (30 dakika) (16.84 m,). — 19.18 Dinleyici İstekleri (Hafif müzik - 45 dakika) ( 16.81 m ), — 21.30 B. B, C. Opera Orkcatraaı ve koro anot) (16.81 m.). — 2100 Dinleyici istekleri (Hafif müzik - 16 dakika) (16 84 m.). — 24 30 B. B. C. Varyete Orkestrası (30 dakika) (16 84 m). — 01,00 Soprano Emercnta Schccucrs ovylüyor (15 dakika) (16.84 m.)a
— Muamele Vergi Dairesi
— Veraset ve İntikal Vergi Dairesi
— Gezici Esnaf Vergi Dairesi
Yüzünüz Çamaşır Değildir!
------ - - - -
Bol Köpüklü-Nefis Kokulu
LPURO
Tuvalet Sabuı^nı
1
1
T
Saftır
güzel ve FAYDALI İLÂNLAR
YENİ İSTANBUL’DA ÇIKAR
Istan bulda mevcut tahakkuk ve tahsil şubeleri yerine 10 vergi dairelerinin adlariyle bulundukları binalar ve bakacakları işler
OMEGA TİSSOT
GaJatada eski Tophane Maliye Şubesi binasında
Mercanda Rızapaşa yokuşunda eski Mercan Maliye Şubesi binasında
Fatihte Kızlarında Fatih Maliye Şubesi binasında -eskl-
Kadıköy eski Maliye Şubesi binasında *
Üsküdar Ahmetliye caddesinde Belediye Tahakkuk ve Tahsil Şubesinin bulunduğu binada
Galata Necatlbey Caddesinde hAlen Muamele ve İstihlâk Vergileri Merkez Şubesinin bulunduğu binada
Galata Necatlbey Caddesinde Muamele ve İstihlâk Vergileri Müdürlüğünün hâlen bulunduğu binasında
Galata Necatlbey Caddesinde Muamele ve İstihlâk Vergileri Müdürlüğünün hâlen bulunduğu binada
Merkezi mülga Hocapaşa Maliye Şubesi binasında bulunacak ve mülga maliye şubeleri, tasfiye vergi dairesinin şubeleri halinde bir müddet daha faaliyetlerine devam edeceklerdir.
Mülga Tarlabaşı. Galatasaray, Kasımpaşa ve Şişil Maliye Şubeleri mıntakalanndaki mükelleflerin Gelir. Kurumlar, Esnaf vergileriyle Hayvanlar Vergisi
Mülga Galata, Tophane, Kule-kapı, Beşiktaş Maliye şubeleri mıntakalanndaki mükelleflerin Gelir, Kurumlar, Esnaf ve Hayvanlar vergileri
Mülga Eminönü, Hocapaşa Yenlcami, Mercan ve Alemdar Maliye şubeleri mıntıkalarındaki mükelleflerin Gelir, Kurumlar, Esnaf vergileriyle Hayvanlar Vergisi
Mülga Fatih, Beyazıt, Samat-ya. Eyüp Maliye şubeleri mm-takala rındaki mükelleflerin
Gelir, Kurumlar, Esnaf vergileriyle Hayvanlar Vergisi Mülga Kadıköy. Maliye Şubesi m m takasındaki mükelleflerin
Gelir, Kurumlar, Esnaf vergileriyle Hayvanlar Vergisi Mülga Üsküdar Maliye Şubesi mıntıkasındaki mükelleflerin Gelir, Kurumlar. Esnaf vergileriyle Hayvanlar Vergisi Muamele ve İstihlâk, Nakliyat vergileriyle, damga resmi harç ve para cezalan
Kara ve deniz nakil vasıtaları sahipleri He bu vasıtalarda ücretle çalışanların Kazanç vergileriyle 1950 bütçe yılında a-lınacak gezici esnafın vergileri Mülga Kazanç, Buhran, muvazene ve Hava Kuvvetlerine yardım vergileri
Sayın vergi mükelleflerinin işlerinin mahiyetine ve bulundukları yerlere gdre bundan böy-yukarıda gösterilen yerlere müracaat et '.eleri ve 1950 bütçe yılı ikinci taksit kazanç vergi-
le
(erini de h&len Tasfiye Vergi Dairesi Şubesi adını almış olan, eskiden bagh bulundukları maliye »ubelerine yatırmaları rica olunur, (13517),
DANS ve BALE
Çocuklar ve bayanlara mahsus, piyano ile ritmik dans ve jimnastik husus! kurslarına 1 ekimden itibaren başlandığı bildirilir.
Pangaltı Saksı Sokak 19-1, Telefon: 81070
Soldan Mağa:
1 — Semaver müellifinin soyadı. 2 — Dreyfüs hâdisesine İsmi karışan meşhur romancı; Taharri etse. 3 — Tersi bir tabak madeni; Tersi bir kumaş cinsi. 4 — Bir sinema seansı; Tersi genişliği, 5 — Bir hayvan; Tersi utanç hissi. 6 — İsteği; Fransızca dost. 7 — Bir rakam; Bayağı; İsim. 8 — Tersi şikâr; Sondaki harf-SİZ bir memleketin hararet derecesi itibariyle hali (eski terim çoğul).
9 — Bir katr© (..,..) dır bu karanfil; Mülk. 10 — Tersi harareti mevcut (iki kelime).
Yükündün aşağıya:
1 — Büyüklüğü mevcut (iki keli-m©). 2 — Renklendirir; Bir pamuk cinai. 3 — İyi şans (İki kelime); Hane. 4 — Coşar soyadlı okuyucu; Hanesi. 5 — Tersi bakanlar kurulu.
6 —Nida; Uzatma. 7 — Bul; Vilâyet. 8 — Tersi birbirinden fekkeden; Kinaye. 9 — Hararet kesbedememe.
10 — Sâgarı mernlu.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ Soldan sıığa:
1 — Müzayakada. 2 — Ukubet; Cem. 3 — Halâ»; Yele. 4 — Malala;
7
9
Zil. 5 — Bu-ba; Ameli. 6 — Arinn. ? — Kor; Cefa. 8 — Akile; Eşit.
— Ceza veren. 10 — Afacan ol. Yukurıdnn a»ntıyıı:
1 — Muhabereci. 2 — Ukalâ; Ele.
— ZuU; Arıza, 4 — Abalar; Kaf.
— Av(u 8 — Atî Mâna] ü — Delil ( FinOj 1Q — Aıuchyatt
S
5 Ekim 1050
Y E İM 1 1 8 1 A 15 U L
SIEMENS
EDİYORUZ
OUALITÂTSSUPER
SPEZIALSUPER
SPITZEN
SÜPER
nsforma-, . Hah « lira ayda
TAKDİM
Burada 3 modelini sunduğumuz bu muhteşem radyolar, hiçbir kelime He ifade edilemiyecek öyle bir mükemmeliyete sahiptir ki, bunu, satış mağazamıza teşrifle bizzat yapacağınız tecrübeden sonra, sız de müşahede edeceksiniz
Satış Yeri: TÜRKELİ LTD. ŞTİ. Bankalar Caddesi
ALMAN RADYOLARINI
Uzun, kısa ve orta dalga üzerinden herhangi bir müzik veya konuşmayı şayanı hayret bir VUZUH, TABİİLİK ve BERRAKLIK içinde evinize kadar nakleden bu emsalsiz Siemens Radyoları, dünyanın en iyi ve en sağlam radyolarıdır.
— — — M
■ U
KIYMETLİ EŞYA MÜZAYEDESİ
R Ekim 1950 Pazar günü wıat 10 da Beyoğlu, İstiklâl Caddesi 219 numaralı İŞIK Apartmanının .3 numaralı dairesinde (Şık Sinemasının Üstünde) bınıınan ve önce Bay S.AMAITa ait çok kıymetli ve nadir tesadüf olunan îngilterenin “MAPLE ANDCO”, Fransanın meşhur “MERCIER" fabrikalarında yaptırılmış ev eşyaları ve kıymetli bibloların müzayede ile satılacağı sayın halka ilân olunur Teşhir giinü : 7 Ekim 1950 Cumartesi günü . Portakal
--KİNİNLİ-1
GRİPİN
YAPI İŞLERİ İLÂNI
Bayındırlık Bakanlığından :
1 — Eksiltmeye konulan iş: Saraçoğlu Ortaokulu İkmal İnşaatı işidir.
Keşif tutarı: (61.845.47) liradır.
2 — Eksiltme 13.10.1950 cuma günü saat. 11 de Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Reisliği Eksiltme Komisyonu Oda* sında kapalı zarf usulivle yapılacaktır.
3 — Eksiltme şartlaşması ve buna bağlı kâğıtlar Yapı ve İmar İşleri Reisliğinden (155) kuruş karşılığında alınabilir.
4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin usulüne göre (4342.28) liralık geçici teminat vermeleri ve eksiltme şartlaşması gereğince Ticaret Odası belgesi ibraz etmeleri lâzımdır.
5 — İsteklilerin bu işin teknik öneminde bir İşi İyi bir surette başardığım veya idare ve denetlediğini İspata yarar belgeleriyle birlikte ihale gününden en az (Tatil günleri hariç) üç gün önce Bayındırlık Bakanlığına başvurarak bu İşin eksiltmesine girebilmek için yeterlik belgesi almaları şarttır.
6 — İstekliler aldıkları eksiltme kâğıtlarının her parçasına 50 şer kuruşluk pul yapıştırıp imza ettikten sonra teklif mektupları ile birlikte zarfa koymaları ve zarfın arkasına yapıştırılacak mumun para ile olmamak şartiyle mühür veya İmza ile iyice kapatılması ve eksiltme günü saat 10 a kadar Eksiltme Komisyonu Reisliğine vermeleri lâzımdır.
Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. (12986)
yaz
sıcakları esnasında gö-
rülen ofeşli nezle ve ağrı»
... meydana çıkan soğuk algınlıklarına
lora, kırıklıklara karşı da
Günde 3 alınabilir
kullanılması faydalıdır.
ZAYt — Bolu Nüfus Mil. düdüğünden almış olduğum, içinde Askerlik muamelem bulunan nüfus cüzdanımı zayi ettim. Yenisini alacağımdan, eskisinin hükmü yoktur.
1337 doğumlu : Salp Yaman
»I®
1 $
>
H Uf e s Dudakfaruı fl. ı itası uda
DENTOL un
yalıyor
İSTANBUL BELEDİYESİ İLÂNLARI
Bina tamir ettirilecek
İstanbul. Haliç Sütlücesinde kâin Karaağaç Kuramlarında memurin binası ile satış salonunun tamiri işi, açık eksiltme suretiyle yaptırılacaktır.
Keşif bedeli 21.403,42 lira ve ilk teminatı 1.605,26 Liradır.
Şartnamesi, İstanbul, Divanyolunda Belediye Merkez binasındaki Zabıt ve Muamelât Müdürlüğünden alınacak veya görülecektir.
İhale : 19 Ekim 1950 Perşembe günü saat 14.30 da İstanbul Belediyesi Merkez binasında müteşekkil Daimi Komisyonda yapılacaktır.
İsteklilerin, İlk teminat makbuz veya mektubu. 1950 yılı Ticaret Odası vesikası ve şartnamesinde yazılı kayıtlar dahilinde eksiltmeden Üç gün evveline kadar İstanbul Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğünden alacakları fenni ehliyet kâğıdı ile birlikte ihale günü saat 14.30 da Daimi Komisyonda bulunmaları lâzımdır.
(13195)
Hopa P. T. T.
Müdürlüğünden :
1 — Haftada üç seferi! ve üç yıl süreli İki otomobille taşınması meşrut Hopa - Ardanuç postası kapalı zarf usûlıyle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli : Aylığı 450, üç seneliği 16.200 lira, geçici teminat : 2.430 liradır.
.3 — İhalesi. 16 . 10 . 1950 pazartesi günü saat 15 te yapılacağından, teklif mektuplarının bu saate kadar Hopa PTT Müdürlüğüne gönderilmiş olması ve postada vuku bulacak gecikmelerin kabul olunmıyacağı.
4 — Fazla izahat lstiyenlerin her gün Müdürlüğümüze müracaatları. (13519)
VAPURCULARA
KIYMETLİ
Telefon : 40308
PETROL NİZAM
BİR MÜŞAHEDE
INGİLİZ MAMULATI
SONSUZ KAYIŞLARI
EGE PETROL T.A.O. '
Taksim. Cumhuriyet Caddesi No 31, Teleloa 82007
Amerikanın meşhur Rockfeller Enstitüsü Dml Araştırmalar Konseyi tarafından neşredüen bir bültende, petrol kuyularında çalışanların saçlarım gayet iyi muhafaza ettikleri müşahede e-dllmlştlr. Aynı bültende belirtildiğine göre, BENZİNE DE PETROL maddesinin saçların dökülmesine mâni olduğu tesbit edilmiştir. Bu maddeyi havi yegâne müstahzar
dır. Saç dökülmesi ve kepeklenmesine karşı harika ilâç PETROL NİZAM tedavisine derhal başlayınız. Bütün eczahaneierde ve lüks parfümeri mağazalarında bulunur.
İNGİLİZCE Teknik Tercüman
25 sene Amerikada kalmış, mühendislik işlerinde, usta-başılıkta, Karabük De -mir Çelik Fabrikaları İnşaatında teknik tercüman ve ustabaşı olarak çalışmış tecrübeli mükemmel bir tercüman İş arıyor.
Adres: AH Onikiler, Tepe-üstü Baruthane Caddesi, No. 94/3 Kurtuluş/Şehir.
SATILIK ARSA
Kadıköy, Çiftehavüzlar durağına bir dakika mesafede deniz manzarası fevkalâde. su ve elektriği mevcut 950 M. — Tel. : 20.312
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA iki talihli okuyucu MATAŞ T.A.Ş.
Miiessesesinden
2 adet
Marka ELEKTRİK SÜPÜRGESİ’ne sahip olacaktır
Dr. Orfanidis
Deri, Frengi, Zührevî Hastalıklar Mütehassısı
Beyoğlu «Konak' karşısı Suterazi (Turnacıbaşı) sokak Nil Apt. 5/3 Tel: 43731
Ağaçlarımız gelmiştir
M/HRAN GESAR OĞULLARI HALEFİ
VAHRAM GESAR ve Ort.
Galata
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
GABYONI ALINACAK
Devlet Demiryolları Haydarpaşa
Satınalma Komisyonundan :
1 _ 1500 adet Galvanize telden mâmul Gabyonl (takviye sepeti) kapalı zarf usultyle satın alınacaktır.
Muhammen bedeli 23400 hra olup muvakkat teminatı 1755 liradır.
2 — Şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır,
3 — Eksiltme 18 ekim 1950 çarşamba günü saat 11 de Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacaktır.
Teklif mektuplarının o gün saat 10 a kadar makbuz mukabilinde komisyona verilmesi veyahut muayyen olan saatten evvel ele geçecek tarzda iadeli taahhütlü olarak posta ile gönderilmesi. (13240)
Etibank Genel Müdürlüğünden
Çalalağzı - İstanbul enerji nakil hattı montaj ve inşaatına ait evvelce ilân edilen 14 10.1950 günü yapılacak eksiltme tarihi, 25.10.1950 çarşamba gününe tehir edilmiş olduğu Hân olunur.
(13396)
Comments (0)