6 Ekim 1950 — Cuma
SİYASİ İKTİSADÎ, MÜSTAKİL
Y;l 1 — Sayı 310 — 10 kuru?
leni İstanbul'un
KUPONU
TAHSİL KUPONU
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8. Telefon : 44759-44757 Santral
(
• 4 !
LI >
t
J •-
(•■W V
.!,*J a, »4.
d
1
İM
V
e
*
4
I
/
i
or *
M’
Sİ
S*
fi
r
i
t-
I
>
i
9
>1 f
...
I
f 3 A
r iLs
t
I
Tj
AL
L *
X.
ıVJ
İP
v ( • £( »ra ( F Â İM
t'
I
>
W
i
S
V
r t
7
1
*
t
h
♦
İ
•• v >:
Tarihi bir hâtıra: Muzaffer Türk ordusu İstanbul» giriyor.
Türk Yurdu'nun büyük günü
İSTANBUL, bugün, yirmi yedinci kurtuluş yılına girmiş bulunuyor. Heyecanımızın, sevincimizin mânasın» anlamak kolaydır. 6 ekim 1923 te hu güzel Türk şehrine giren millet ordusunun İlk kahramanları. 470 yıl önce şehir duvarlarından sızan iradeli ve korkusuz ataları gibi, eski bir çağın kapanmasına ve kudretini üç büyük bölgeye yaydıktan sonra soysuzlaşan bir dünya İmparatorluğunun artık sç-na ermesine imkânlar hazırlamışlardı. 497 yıl önce Doğu Koma İmparatorluğu, yüksek kültür devirlerinden geçtikten sonra, yerini Osmanlı İmparatorluğuna lurakımştı. Roma gelenekleri lirasında gelişen bu genç İmparatorluk. Toynbee’nln çok yerinde belirttiği gibi, dinamik benliğini zamanla kulluk zihniyetine kaptırmak yüzünden gevşemeye başlamış ve 170 yıl sonra Anadoludan gelen, rııhlan yepyeni bir hayat kıvılcınıly-!r tutuşmuş Türk kuvvetleri karşısında çökmüştür. Osmanlı İmparatorluğunun batışı, tşfanbuklan başka ül-kesj kalmamış olan Doğu Roma İmparatorluğunun çöküşünden çok daha dramatiktir. Son Basilous ölmesini bilmiş ve ordusunun başından ayrılma-nnştı. s(ın halife ve sultan İse iilke-~ kîiic karşı hinblr vataıı suçu işledikten sonra bir diışmnn zırhlısına sığınarak kaçmıştı. Halifeliğin daha sonra ortadan kaldırılmış ol m ilmi formaliteden başka bir şey değildir.
Her millet bayramı, tarih yaratan topluluk İçin, bir derlenme ve sezinme günüdür. Biz böyle günlerde milli sezgimizi derinleştiren tarih hâdiselerine yayılırken birbirimize daha çok yaklaşmış ohır ve büyük sosyal benliğin daha diri bir parçası haline geliriz. Her Tiirkiin göııiil derinliklerinde a>m görünmez, çağlayanlar seslenir, aynı kutsal kıvılcım uyanır. Toprak parçasını ülke ve vatan yapan kudretli hayat büyüsü de budur. Biz., hugiiıı, hâdisenin yüksekliğine yakışan bir sevinç İçindeyiz. Tam 32 vıl önce ölçüsüz bir yas İçindeydik. Tarihimizin bu uçurumlardan derin, soluğumuzu boğacak kadar koyu karanlığında irademizden başka sarılacak hiçbir şeyimiz yoktu. Bozgun.. Topun, süngünün erlşemlyeceği görünmez ve tanrısal bir ülkeye çekilmiştik. gönlümüzün, İrademizin ülkesine.. \re orada hür >aştyorduk.. 30 ekim 1918 de Mııdros’ta, imparatorluk. son askeri vesikasını imzaladı. Asker ve diplomat dilinde bu vesikaya mütareke adı veriliyor. Halbuki, bu mütarekeye göre imparatorluk, bütün mukadderatını gözleri toprak oburluğu ile tersine dönmüş düşmanlarının eline bırakmıştı. Bu korkunç ve son derecede haksız, vesikanın ilk maddesine göre, biz, İstanbul)! 30 c-klm 1918 de kaybetmiştik. Biliyorduk, İmparotorluğun başkenti, gizil anlaşmalarla Ruslara verilmişti. Günün birinde Birinci Dünya Harbinin bütün vesikaları, duygulardan ve politika menfaatlerinden kurtulmuş bir görüşle İncelenirse, bizi harbe sürükleyen sebeplerin arasında Rus tehlikesinin ne büyük bir rol oynamış olduğunu anlamak mümkün olacaktır. Türkler-de Amerlkaya, Frarısaya. İngillereve karşı güdülen bir harbi destekletecek kadar kuvvetli ne hlr duygu vardı, ne dr kin. Bunu kendileri bizden çok daha İyi bilirler. Aynı Rusya, dün olduğu gibi, hu gün de, bizim İçin bir tehlikedir. Dünün ne olduğunu, bugünün politika hâdiseleri, daha açık hlr ililir anlatacak bir kudrettedir. Halbuki Mııdros Mütarekesinin üstünden tanı 32 yıl germiştir.
rada, Türk toprnklnrını kurtarmak I-çln, giriştiğimiz mücadelede, büyük Kurtuluş Savaşında, düşmanla çarpışırken, Türk delikanlıları dağ eteklerinde, ırmak kıyılarında canlarını verirken, hürriyet ordusunu arkadan bıçaklayan karıı-kuvvetfen. şerlatçl-ierden bahsede biliriz. Kara-kuvvet, halifeni ve bütün medreseli, sarıklı e-lebaşılariyle ne müthiş bir Türklük ve vatan düşmanı olduğunu, bütün işkilleri giderecek bir açıldıkla, göstermiştir. İşgal yıllarının Türk nesillerine emanet ettiği en kutsal ders de htıdıır İşte...
İstanbulini kıırtııhışıı, Türk Pikesinin kurtuluşundan ayrı bir şey değildir. Demek oluyor ki, kara-kuvvet ve şerlatçllcr. Türkiye Büyük Millet
¥
îstanbulun Kurtuluşu
Meclisi Hükümetinin kontrolü altındaki hür ülkede İsyanlar alevlendirmekle, Rıısyanın İstanbul politikasını da yürekten desteklemiştir. Istanhu-lun kurtuluşu İle tamamlanan Türk zaferi, kara-kııvvetln tasfiyesiyle başlamıştı. Türk başarısının büyük sırrı buradadır, lstanhula I 453 te giren Türk ordusu bir halife ordusu değildi. Bu eski kültür metropolünü 1-kincl defa fetheden ordu da halifesiz bir ordudur. İlk ordu, Avrııpadakl kültür uyanışının, başlıca İmkânlarını vermişti. İkinci fetih ordusu İse bizim çağımızı açmıştır, millet oluşumuzun çağını. Biz bugün, aynı zamanda, böyle bir çağ başlayışının bayramını da yapıyoruz.
M. NERMİ
¥ ¥
Bugün güzel tsfcuıbulumuzun kurtuluş yıldönümüdür. Bıı münasebette Taksim Meydanında geniş ölçüde bir tören yapılacaktır. Şehirdeki bütün resmi ve husıısl binalar, vapurlar, tramvaylar gündüz bayraklarla donatılarak, gece de ışıklarla «üslenecektir.
Taksimdeki törene askerî birlikler, okullar, cemiyetler ve edecektir.
Saat 10 da İstanbıılun kurtuluşu ııgruııa can verenler İçin yapılacaktır.
Geçit resmine iştirak eden birlikler, köprüden geçerken dükleriyle geçişi sel A mİ ly araklardır.
Ayrıca bu akşam Belediye Gazinosunda bir yemek verilecektir.
halk İştirak
saygı dıırıışıı
vapurlar dal-
Avustralya delegesi, komisyon toplantısında Bulgaristanın, imzalamış olduğu muahede hükümlerini ihlâl ettiğini ileri sürdü
Lake Syccess, 5 (YÎRS) — Birleşmiş Milletlerin özel Siyasî Komisyonunda konuşan Küba delegesi, insan haklarını ihlâl ettiklerinden dolayı Macaristan, Kumanya ve Bul-garistanın Birleşmiş Milletlerden çıkartılmaları hakkındakl takririni geri almıştır. Küba, Avustralyanın teklifini desteklemiştir.
P akistaıı
A fganistan
gerginliği
Afganistanın, Pakistan kontrolıındaki BiilûeİRtanı ilhak temayüllerinden bahsediliyor
1 A
A
Abone: Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki misildir.
TpsH r(lcn: Rablb Edlb . TÖREHAN
İlânlar :
( 2 liradır. Hânlardan hiçbir
kabul edilmez.
Tosta Kutusu • 447 - İstanbul. Telgraf Adresi : Hçfto.
6 ncı sayfada santimetresi
mesuliyet
İstanbul.
Akdeniz müdafaa sistemi
Rusyayı kuşkulandırıyor
Sovyetlere göre, Yugoslavyanın da bu müdafaa manzumesi içine alınması için uğraşılmaktadır
Bu
bu
askerî plânlaşma haberi, yabancı basında da birinci plânı işgal ediyor. Yugoslavyanın Birleşmiş Milletlerdeki resmî şahsiyetleri müdafaa sistemine katılacaklarına dair çıkan haberleri tekzip ettiler
Ankara,
5 (ANKA)
savunma sistemine bağlıyorsa da Ankara zamanlarda vâki teşebbüsle bu emniyet esaslı bir şekle sokmak istemişti.
Atlantik Paktına 13 üncü devlet olarak
Türkiyenln Atlantik Paktı Konseyi tarafından Akdeniz mıntakası müdafaası ile İlgili askeri plânlaşma işlerine dâvet edilmesi, Ankarada Türk ve Amerikan askeri ve diplomatik çevrelerinde günün en mühim siyasi meselesini teşkil etmektedir. Anka-radaki Observer muhabiri, her iki çevrede yaptığı temaslardan sonra gazetesine şu vazıyı göndermiş bulunmaktadır: — 1939 tarihli İngiliz - Fransız - Türk üçlü anlaşmasının yürürlükte olduğuna dair Löndra ve Paris resmî kaynakları ve Fransız Parlâmentosunda Dışişleri Bakanının beyanatı her ne kadar Türkıye.vi vasıtalı bir şekilde Atlantik Paktı Hükümeti son sistemini daha
Türkiyenin
kabul edilmediği yolundaki haberler ne tam olarak kati, ne de tam olarak yanlıştır. Askeri müşahitlerin işaret ettiklerine göre, Türkiye hava üslerini Atlantik Paktı devletlerinin hava kuvvetlerinin İstifade edebileceği bir seviyeye çıkarmaya muvaffak olduğu gün. Akdeniz savunma sistemine çok büyük bir yardımda bulunabilecektir. Türkiyenln yeniden 26 askeri hava alanı yapmak hususunda Amerikan ve Alman flrmalariyle akdettiği anlaşma Batılı müttefikler ve Londra siyasi çevrelerinde büyük bir alâka ile karşılanmıştır. Yrlne Ankaradaki askeri çevreler, Kuzey Afrikadaki (Melleha) bombardıman üslerinden kalkacak uçakların Türkiyedekl avcı uçak üslerinden kalkacak Türk ve müttefik taktik hava kuvvetleri tarafından desteklenmesinin açık önemi üzerinde durmaktadırlar.
Moskovanın düşünceleri
Moskova. 5 (A.P.) — Sovyet basınında bugün çıkan
haber ve yazılarda. Tıto Yugoslavyasını da ihtiva edecek ve gayesi Arnavutlukla Bulgaristanın bir kıamını ilhak olan bir Akdeniz paktı kurmak için hâlen büyük gayretler sarfedllnıekte olduğu ileri sürülmüştür.
‘'İzvestia,, da çıkan bir makalede, yeni pakta Türkiye, Yunanistan, İtalya ve Yugoslavyanın girecekleri yazılmıştır. Sovyet yazarı Nikolaı Vlrta "Edebiyat,, gazetesinde çıkan bir yazısında, bu bölge grııpuna Avusturya ve Mısırın da ithali bahis mevzuu olduğunu ilen sürmüştür.
Vlrta şunları yazmıştır: "Wallstreet’in temsilcileri Belgrat. Roma ve Atina arasır.da mekik dokumakta ve paktı tertiplemeye çalışmaktadırlar. Bütün Akdeniz mihveri plânlarında Tito’ya baş rol verilmektedir. Bulgaristan ve Arnavutluk hudutlarında tahrikler birbirini takip etmektedir.,,
Amerika, Yıınanlstnnı resmen işhirllğlne dâvet »in.
Atina. 5 A A. (AFP) — Başbakan Venlzelos’un dün akşam açıkladığına göre, Birleşik Amerika Dışişleri Bakanı Dean Acheaon, YVashıngton’daki Yunan Büyükelçisi Atheanas Politis’e bir nota vererek, Yunan Hükümetini Doğu Akdeniz bölgesi müdafaa plânlarının hazırlanması için Atlantik Paktı Devletleri ile işbirliğine dâvet etmiştir.
Bir benzeri Türkiveye de yapılan bu dâvet, son toplantısı sırasında. Atlantik Paktı Konseyi tarafından kararlaştırılmıştır.
Bu notada, Yunanistanın Birleşmiş Milletler prensiplerine gösterdiği muzaheret. Doğu Akdeniz bölgesinde istikrarın idamesinde oynadiÇh rol ve bu kesimin savunması plânlarının hazırlanmasında Y’unanistanın temsil ettiği fayda belirtilmektedir.
Amerikan Cumhurbaşkanı Trurnun, Kore harekâtının başarı İle neticelenmesinde büyük hizmetleri dokunan Genelkurmay Başkanı General Brad-ley’İ Orgeneralliğe terfi ettirmiş ve yıldızını kendi eliyle takmıştır.
Venizelos, Yunanlstamn Doğu Ak-denizde barışın idamesine iştiraki kabul ettiğini Acheson’a bildirmesi İçin Yunnnistanın Washlngton vükelçisinı vazifelendirdiğini etmiştir.
Yugoslavya reddediyor
Bü-ilâve
Lake Success, 5 (YÎRS) goslav resmi şahsiyetleri bugün Ak-ieniz müdafaa paktına dahil olmak ihtımnlicrine dair çıkan haberleri tekzip ederek. Yugosjavyamn dahil bulunduğu ve iştirak edebileceği yegâne paktın Birleşmiş Milletler olduğunu açıklamışlardır. Birleşmiş Milletler toplantılarına iştirak etmekte olan Yugoslav Dışişleri Bakanı, Yugoslavyanın Yunanistan ile böyle bir pakta şitirake ikna edilebileceğinin şüpheli olduğunu söylemiştir. Burada hâkim olan zihniyet. Atlantik Paktından sonra böyle bir i-kinci pakta ihtiyaç olmadığı merkezindedir. Yunan teklifine Amerika, Fransa ve İngilterenln muvafakat e-decekleri buradaki yetkili şahsiyetler arasında şüpheyle karşılanmaktadır.
Yu-
İÇİNDEKİLER
İKİNCİ
Hayal ve hakikat
Habib Edib - Törehan DÖRDÜNCÜ
Küçük sanatların himayesi
S. Bilâl Çakıroğlu ALTINCI
Hava yollan İsmail İşmen
Terbiyede filmden faydalanmalıyız
Muh iddin Korkut Hikâye :
Trendeki iki adam
Aykut Görkey
verilecek nota
hazırlandı
Son Bul-
Türk azınlığının emvalini tesbit .ve bunlann tazmini için hazırlığa başlandı
Ankara 5 (ANKA)
gar cevabi notasına karşı Türk görüşünü belirtecek olan notamız hazırlanmış bulunmaktadır. Nota yakında Sofyadaki Maslahatgüzarımız vasıtasiyle Bulgar Hükümetine tevdi edilecektir.
Diğer taraftan Bulgaristanın Türk azınlığını büyük kitleler halinde tehcire tâbi tutması delegemiz tarafından Birleşmiş Milletler teşkilâtına aksettirilmiş bulunmaktadır. Dışişleri Bakanlığımız bu hususta evvelki glln Birleşmiş Milletlerdeki Türk delegasyonuna telgrafla talimat vermiştir. Türk Hükümeti aynı zamanda Bulgaristandan çıkarılacak Türk-lerin oradaki emvalini tesbit ve bunların tazmini için hazırlığa başlamıştır. Bu mesele de icap ettiği takdirde Birleşmiş Milletlerde bahis mevzuu edilecektir.
Ankara 5 (Türk Ajansı) — Bulgari stan dan memleketimize artan göçmen akını karşısında Hükümet bazı yeni kararlar almak mecburiyetinde kalmıştır. Edirnede göçmenlere aynlan misafirhane kâfi gelme-diğinden bu bölgedeki askeri kışlaların bir kısmı göçmenlere tahsis e-dilmiştir. J ... . 4
Alâkadar makamların verdiği malûmata göre şimdiye kadar Bulgaris-tandan memleketimize gelen göçmen 29 bini bulmuştur.
Bu göçmenler için iskân, İaşe ve yol masrafı olarak da yannı milyon Hra harcanmıştır.
Liberasyon hakkında Ekonomi
Aynı komisyonda konuşan Türk Delegesi Nuri Blrgi de Avustralya teklifinin derpiş ettiği Kumanya, Macaristan ve Bulgaristanın imzaladıkları sulh muahedelerinin ekalliyete taallûk eden hükümlerini ihlâl ettikleri iddiasını desteklemiş ve Bul. garların 250000 Türkü Bulgaristan-dan çıkartmaya çalıştıklarını ve bunun da, azınlıkların haklarını ihlâl demek olduğunu belirtmiştir. Türk delegesi, Türk azınlığiyle Birleşmiş Milletlerin de alâkadar olmasının gerektiğini söylemiştir.
Arap Birliği daimi müşahit
Birleşmiş Milletlerin Adi! Komitesi, bugün 42 lehte, 7 müstenkif aleyhte reyle Arap Birliğinin miş Milletler toplantılarına müşahit göndermesini kabul tir.
ve bir Birleş-daiml etnrılç-
tsraıl, aleyhte rey vermiştir.
ve Ticaret Bakanının demeci
li
Tesbit ve ilân edilen liste, tezatlı noktaların telifi gibi çok güç bir mevzuda en iyi bir şekli almıştır”
Ankara, 5 (A.A.) — Dün meriyete giren ithalât rejimi hakkında malûmat İ8teven bir arkadaşımıza Ekonomi ve Ticaret Bakanı Ziîhtu Velibege aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
"Avrupalılararosı İktisadî İşbirliğini teşkU eden memleketlerden, oncedân müsaadeye ihtiyaç olmaksızın yurdumuza getirilebilecek maddeleri muhtevi (serbest ithal listesi) 4 ekim 1950 tarihinde Resmi Gazete İle ilân olunarak Bakanlığımızın aynı tarihli bir tebliğiyle meriyete konulmuştur. Bu tarih, serbest mübadelenin cereyanına İmkân verecek olnn çok taraflı tediye sistemine ait anlaşmanın İmzasını müteakip 15 gün geçmekle %60 İthal sec-bestislnln âza devletler tarafından tat-
MııdroM Mütarekesi, bizi lüzumsuz yere suçlandıran çok yanlış bir zihniydin yemişi say ılrnalıdır. Biz bunu Utaııbıılıın daha sonraki legalinde (16 mart 1920) görüyoruz. Yataklarında uyuyan erlerimiz bile, kin !(a-nırgası halinde gelen işgalin İlk kurbanları olmaktan kurtulamamışlardır. Gönüllerimiz onların mezarlarıdır. İşgal yıllarının arısını duyanlar, Türk bayraklarının yırtılışını görenler, sayıları zamanla seyrekleşmiş olsa da, bugün ararııızdadırlar, Genç nesiller İne bıı büyük millet dramının hikayesini onlardan dinlemişlerdir.
İşgal yılları, bizim, gerçekten derz yıllarımızdır. Son ümitsizlikle kuvvet Ranarak güvendiğimiz, «arıldığımız şeylerin, ciddi günlerde, aldatıcı ve şaşırtırı gölgelerden başka bir şey olmadıklarını Hrzmlşi/dir. Halifenin. Ş4‘yhüllslûmın, me(lrrsellrıln düşmanlarımızla ihanet yarışına çıkışını görmek nedir bilir misiniz? Islâm kardeşliği üzerine kurulmuş imparatorluğun. blzdeıı kopan vilâyetlerinde Türklerc neler yapıldığım htırada söylemek fikrinde değiliz. Fakat biz bu-
Yeril Delhi, 5 (Y’İRS) — Afganistan Elçisi. Paklatan İle Afganistan askerleri arasında çarpışmalar olduğuna dair Karaşi basınında çıkan haberlerin mevsimsiz olduğunu söy-llyerek, Pakistan kontrolundakl BÜ-lûciştanda milli hareketlerin mevcut okluğunu ve Paklstanın da burada askeri üsler tesis ederek, askeri hareketler yapmakta olduğunu açıklamış ve memleketinin Birleşmiş Milletlerin göndereceği bir komisyonun meseleyi tetkik etmesini arzu ettiğini loidirmlştir.
Diğer taraftan Pakistan Savunma Bakanlığı, yayınladığı bir tebliğde, hududu geçen Afgan kuvvetlerinin kara ve hava birliklerinin müşterek hücumu neticesinde geri püskürtülmüş olduklarını açıklamıştır.
Son günlerde Afganlstanın müstakil bir devlet kurmak içırı giriştiği teşebbüsleri arttırdığı ve tngliızlenn Hindistandan çekilmeleri üzerine Pa. kistanın kontrolü altına konulmuş olan Bülûclstanı da ılhRk etmek temayülleri beslediği anlaşılmaktadır.
Şehrimize üç maç Içlıı davet çelilen Alımın Milli Güreş Takımı 9 güreşçi ve 2 idareciden müteşekkil olarak dün gere naat 22 de bir uçukla Yeşilköy hava meydanına gelmiştir. Realmde Alman güreşçiler hava meydanında görülmektedir. Kafile Başkanı Hcnyl'ln beyana tını üçüncü sayfamızda bulacaksınız-
bikini mecburi kılan tarihtir. Bu suretle memleketimiz, öteden beri bütün Icaplariylo kabul ettiği AvrupalIlar ı-rası işbirliğinin, âza devletleri merhale merhale varılacak bir mübadele serbestisi İçinde İktisadî İnkişafa kavuşturmak maksadına hizmette de kendisine düşeni zamanında yapmış bulunmaktadır.
Bilindiği gibi, Avrupalılararası İktisadi İşbirliğinin 1950 ocak ayı içindeki konsey toplantısında âza devletler tıraşındaki ticari mübadelelerin. 1948 senesi istatistikleri esas alınmak üzere, yıllık muamele hacminin % 60 ı nispetinde serbest bırakılmasına karar verilmiş ve 1948 fiili İthalât yekûnu bu nispete varmak şartiyle serbest ithal mevzuunu teşkil edecek maddelerin seçilmesi alâkalı devletlere terkedilmişti. Bakanlığımız, bir taraftan memleketimizin en zaruri ithal İhtiyaçlarını diğer taraftan iktisadı bünyemizi dikkatle gozönunde tutarak, serbest listeye alınacak maddelerin esaslı bir tetkik neticesinde ve ilgili bakanlıkfar kadar meslekî teşekküllerin ve bizzat ticaret ve sanayi erbabının (la mütalâaları alınmak suretiyle hazırlanmasına itina etmiştir. Bu suretle tesbit ve İlân edilen liste, öyle sanıyoruz kİ. tezatlı noktaların telifi gibi çok güç bir mevzuda. hakikate eri çok yaklaşan ve umumi menfaate en İyi cevap veren bir şekil almıştır.
(Liberasyon listesinin ikinci kısmını bugün üçüncü sayfamızda bulacaksınız)
Yıınan teklifi üç büyük devlete resmen bildinlmediğinden dolayı bugüne kadar her hangi bir tefsirde bulunulmamıştır. Fakat iyi haber a-lan çevrelere göre. Boğazların ve Güney Balkanların müdafaası için gereken ihtiyaçlar, Ankara ve Atina Hükümetleri, ve Atlantik Paktının müdafaa plânlariyle İlgili hususları, her iki devletin Truman doktrinine dahil olmaları ve Türkiye, Fransa ve Ingiltere arasındaki karşılıklı yardım anlaşmasının mevcudiyetiyle garanti edilmektedir. Maamafih Türkiye ile Yunanistan arasında yapılması tasarlanan muahede bu bölgenin kuvvetlendirilmesini sağhyacak-tır. Yugoslavyanın böyle bir pakta iştirake dâvet edilmesi Yunan makamları tarafından İma edilmişti. Aynı şekilde bir talep de Itnlyaya yapılmışsa da bu devletin de Kuzey Atlantik Paktına dahil olduğuna göre böyle bir pakta iştiraki kabul et-miyeceğine muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
İngiliz Mektep Gemisi dün sabah geldi
Ingiliz mektep gemisi Devonshire dün sabah şehrimize gelmiştir. Gemi limanımıza girerken 21 pâre topla şehri selâmlamış ve Selimiye kışlası da ayni şekilde mukabelede bulunmuştur. Devonshire, doğruca Hey beliada önlerine giderek demirlemiş ve Heybeltada Deniz Eğitmen Okulundan bir subay gemiye gelerek misafirlere "Hoş geldiniz" demiştir.
Saat 10.30 da gemi kumandanı Albay Stokes. Bilyükada Kaymakamını ziyaret etmiş ve bu ziyareti bilâhare iade olunmuştur.
Pazartesi gününe kadar şehrimizde kalacak olan Dcvonshire’dakl talebelerle Heybeliada Deniz Eğitmen Okulu talebeleri arasında samimî bir yakınlık kurmak Üzere her gün İki taraftan gruplar birbirlerini ziyaret ederek beraberce yemek yiyeceklerdir. Bu arada dünden itibaren spor temastan da baştanı ıştır.
Tahsildarlar — Müsaade ederseniz bııgün biraz erken çıkalım. Gelir Vergisi Mektebine gideceğiz!..
4
— DÜn fazla mesai yapmışsın öyle ıııi ?
— Evet... Gelir Vergisi Mektebine tahsile gitmiştim.
Çalışma Kongresi yakında toplanıyor
Ankara 5 (Ankara Ajansı) — İşçi ve İşveren müesseselerle İlgili mütehassıs ve profesörlerden, bakanlıklar temsilcilerinden ve İşçi teşkilâtı delegelerinden müteşekkil bir kongre önümüzdeki günlerde Ankarada toplanacak ve toplantıyı muhtemel olarak Başbakan açacaktır. Bu kongrede daha evvel sendikalar tarafından İstenmiş ve büyük kısmı Bakanlığa gelmiş olan işçi mevzua!ini tâdil e-den tasan üzerinde görüşülecektir. Bu arada yeniden vücuda getirilecek olan îş Kanununun ana hatlun da tesbit edilecektir.
Nihayet tam yerini buldu
— Kıznıa ağabey!.. Artık İmmiIiu de tahsile hakkım var, Gelir Vergi*1 Mektebinden çıktım!^
6 Ekim 1950 ,
Sayfa 2
TETKİKLER
Hayal ve
hakikat
BİZ tabiat ve biraz da alışkanlığımız itibariyle hayale daha çok mütemayil insanlarız ve bunun için hayali âdeta yaklaşılmayan bir gölgeden ziyade hakikatten bir parça sanır ve ikisi arasında fazla bir fark aramayız. Halbuki artık bunların arasında bir fark aramamızın ve kabil olduğu kadar hakikate yaklaşmamızın zamanı gelmiştir.
Eski azametli tarihimizin hatıralarını bol bol anmakla, bir zamanlar, uzun vakitler geçirdik, sonra istiklâl Harbi gibi muazzam bir dâvayı kazandıktan sonra yine birçok hayallere daldık. îyi ve güzel düşünceler olmasına rağmen gerçeklikten uzaklaştık, memleketin bünyesine münasip olmıyan şeyleri tatbik etmek istedik. Şimdi iktidarın değişmesi artık bu eski hayallerden uzaklaşmak ve hakikate yaklaşmak istediğimizin en güzel bir misali telâkki olunabilir. Bu hakikat yolunda ancak amelî düşünmek, iyi çalışmak ve müspet şeyler yaratmak ile ilerlemek mümkündür. Bunu yapamazsak gene hayalden ayrılamadığımızı görmekle üzüleceğiz.
14 Mayıs seçimi ile millet, o-yunu Demokrat Partiye verirken hükmünü de vermiş, eski iktidarın yaptığı birçok şeyleri beğenmediğini belirtmek istemiştir. Bu vaziyet karşısında şimdi Demokrat Parti iktidara gelmekle artık üst geldiği partiye karşı girişmiş olduğu mücadelesine nihayet vermiş ve asıl kendini göstermek fırsatını elde etmiş olmak icap eder. Halbuki o zamandan beri bütün nutuklarla açıklamaların en büyük kısmı artık iktidarı kaybetmiş olan partiye sataşmalar veya hücumlarla doludur. Eski iktidar: seçimi kaybetmiş olmakla mânevi mesuliyet altına girmiştir. Onun artık dikkat kesilerek, yeniden iktidara heveslenmek istediği vakit daha başka suretle hareket etmesi ve başka tedbirler düşünmesi icap eder. Eski iktidarın şayet memleket hesabına maddî mesuliyeti gerektiren hareketleri varsa bunun kanun çerçevesi içinde tesbiti kabil olabilir. Fakat bütün bu işlerin daima nutuk ve açıklamalarda ele alınması bizi hakikatten uzaklaştırmakta ve hayallere doğru çekip götürmektedir. C.H.P. nin de, nihayet Cumhuriyetin kurulduğu zamandan beri başaramadığı şeyleri şimdi yeni iktidardan beklemesi kabil değildir. Şöyle böyle henüz dört ay kadar bile olamıyan bir zamanda, yıllar boyunca vücuda getirilememiş olan şeyleri baştan başa yapılmış görmek; ya dahilî bir politika manevrası çevirmek veya hayale doğru kaymak arzusunun varlığını anlatmaktadır. Şimdi iki tarafın bütün bu sözlerini dinlemek ve okumak istersek âdeta kendimizi bir seçim devrinde farzetmemiz lâzım gelmektedir. Halbuki bu devir geçmiş ve şimdi faaliyet devri başlamış demektir. Biz her şeyden evvel funun ilk iyi belirtilerini görmek isteriz.
Yirmi beş seneyi geçen bir idare zamanında muvafık ve muhalif herkesin az çok müttefik olduğu bazı noktalar vardır. Memleketi bir veya bir kaç şahsın idaresine bırakmamak, halkın bu noktada alâkasını u-yandırmak, her işde ancak kanunu hâkim kılmak gibi pren-
Yazan : Habib Edib - Törelıan
siplerin hayat nizamımızda gü-dücü bir rol oynamasını mutlaka temin etmek, umumi efkâr üzerinde çok iyi tesirler yapacaktır. Bunların yapılması nutuklarla değil, müspet hareketlerle mümkün olur. Senelerden beri çok söz dinlemiş, fakat bir çok şeylerin tahakkuk etmemiş olduğunu görmüş olan milletin, işlerin artık sükûn ve huzur içinde yürüdüğünü yalnız istemeğe değil, aynı zamanda görmeğe de ihtiyacı vardır. Seçim bitmiş, millet hükmünü vermiş ve iktidarı başka bir politika teşkilâtının eline vermiştir. Eskisinin bu mukadderata razı olması, yenisinin de kazanılan bu haktan istifade ederek iş görmeye ehemmiyet vermesi herhalde hayalden uzaklaşarak hakikate yaklaşmamızı temin edecektir. Dünyanın birçok müşküllerle karşılaştığı bu zamanda yalnız hakikate pek çok ihtiyacımız olduğunu kabul eder ve çalışmalarımıza daha büyük bir hız verirsek herhalde iyi bir şey yapmış olacağunızı zannetmekteyiz.
Koyalıbay hâdisesi
Ömer İnönü yargılanacak
Tahkikat neticesinde sorgu yargıcı lüzumu muhakeme kararı verdi
Teknik Üniversite pansiyon Amiri Muzaffer Kayalı bayın ölümlyle neticelenen hâdisenin tahkikatı dün sona ermiştir.
Aylardan beri devam eden soruşturma ve tetkikler neticesinde tahkikatı idare eden Üçüncü Sorgu Hâkimi dün akşam geç vakit kararını Savcılığa bildirmiştir.
Sorgu Hâkimi kararnamesine göre, Ömer tnönünün kazaen ölüme sebebiyet vermekten sanık olarak muhakemesine lüzum gösterilmiştir.
Bu meraklı hâdisenin muhakemesine yalanda İkinci Ağırceza Mahkemesinde başlanacaktır. Bu vaziyete göre, Ömer tnönünün mevkuten muhakeme edilmesi de ihitmal dahilindedir.
Elmalı Bentlerinde su kalmadı
Kadıköy semtine münavebe ile su verilecek
Kadıköy semtinde susuzluk hâd bir safhaya girmiştir. Sular İdaresinden öğrendiğimize göre, Elmalı bentlerinde yalnız 15 gün yetecek su kaldığından yarından itibaren Bostancı ve Kadıköy semtine sabahları 5 ten 12 ye kadar olmak üzere münavebe ile su verilecektir. Bir ay daha yağmurlar yağmadığı takdirde Üsküdar semtine gemilerle su verilecektir.
İngiliz Kültür Heyeti Kütüphanesinin kış çalışmaları
9 ekim pazartesi gününden itibaren İngiliz Kültür Heyeti Kütüphanesi kış saatlerine başlıyacaktır.
Kütüphane, pazardan maada her gün saat 14.00 den 20.00 ye kadar açık tutulacaktır.
Tıp kongrelerine iştirak eden profesörümüz döndü
Fransa ve AJrnanyada muhtelif tıp kongrelerine İştirak etmek ve ilmi tetkiklerde bulunmak üzere Av-rupaya giden İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Profesörü Dr. Ömer özek şehrimize dönmüştür.
i h. N I İSTANBUL
Şehir köşesi
Halkın sesi
Sporcular arasında, Türkiye, Avrupa ve dünya şampiyonluğunu kazanmış güreşçilerimle rar. Onlara, ancak “milli kahraman,, lara ibzal ettiğimiz muhabbet, takdir ve iltifatı gösterdik. Fakat gün geçtikçe, içlerinden bir kaçı, ilk günlerdeki tevazulannı, vakarlarım, sportmenliklerini unutmaya yüz tuttular. İsimlerine zabıta vukuatı arasında sık sık rastla-maya başladık.
Biz bu hâdiseleri sinemize basalım derken, matbuat sütunlarına dökülen münakaşalardan öğreniyoruz ki. milli formayı taşımak şerefini kazananlar arasında yabancı memleketlerde de aynı şekilde müessif hâdiselere sebep olanlar varmış.
Demek bütün hudutları aşmışlar.
Biz, sporda centilmenlik taraf farıyız, takibini m u h akka k yenecek bir zorbaya, kazanması şüpheli bir efendiyi tercih ş-deriz. Galibiyet elbet güzel ve iftihar edilecek bir şeydir. Lâkin spor, muhakkak galebe değildir.
Biz derken nâçiz şahsımızı kasdetmiyoruz. İstanbul halkına tcrcilman olduğumuza eminiz. Buna basit bir delil olarak, evvelki akşam, eleme güreşlerine perçem sarkıtarak çıkan bu pehlivanlardan birine seyircilerin: “ Kentii ne gel... Saçlarına kordelâ tak. Burası Beyoğlu caddesi mi?» diye haykırmalarını gösterebiliriz.
Unutmamak lâzımdır ki, şöhret nankördür. Ve halk bugün alkışladığını yarın rahatça ıslıklamasını bilir.
BtR İSTANBULLU
İstanbul Radyosunun kış programı nasıl olacak ?
Radyo Müdürü, bu hususta neler yapılacağı hakkında gazetemize izahat verdi
İstanbul Radyosunun önümüzdeki aydan İtibaren tatbik edeceği kış programı hakkında Radyo Müdürü Ferit Zahir Törümküney dün gazetemize aşağıdaki beyanatı vermiştir:
”— 6 kasımdan itibaren başlıya-cak olan kış programımızda bazı yenilikler yaptık.
Hâlen 10 dakika olan çocuk saatimizi yarım saat veya 45 dakikaya çıkaracağız. Bu saatte daha ziyade eğlendirici ve terblyevî piyeslere yer vereceğiz.
Temsil neşriyatımızı da daha ziyade milli dâva ve meselelerimizle alâkalı bir şekilde tertlpllyeceğiz.
Naklen yapılan spor yayınlan ile halkımızın yakından alâkalandığını billyonız. Bu İşi tatmin edici bir şekilde düzenlemek için gereken teşebbüslere geçtik. Hususi organizasyonlar naklen neşre müsaade etmedikleri için bu gibi müsabakaları ya-ymlıyamıyacağız. Fakat diğer beynel milel müsabakaları ve her hafta İlklerin ikinci gününün maçlannı son haftaymın evvelki maçlan tafsilâtı İle birlikte nakledeceğiz.”
— Dinleyici istekleri programında dinleyicilerin isimlerinin okunmasının kaldırılması ne gibi tesirler yaptı? Bu hususta siz ne düşünüyorsunuz ?
”— Kanaatimce iki türlü istek sahibi vardır: Bir kısmı İsimlerinin radyoda okunmasından ziyade arzu ettikleri plâğı dinlemeyi düşünürler.
Bu gibilerin, yeni şekilden bir şikâyetleri yoktur.
Diğer bir kısım dinleyici de vardır kİ bunlar, plâğı değil kendi isim-
Ortaşark sivil havacılık kongresi
17 ekimde şehrimizde toplanacak
Kongrenin Genel Kâtibi Poeliv Day, bu hususta gazetemize geniş izahat verdi
Bu ayin 17 sinde Yıldız Şâle Köşkünde toplanacak olan Ortaşark Sivil Havacılık Kongresine alt hazırlıklar ilerlemektedir. Kongrenin genel kâtibi Poeliv Day bu hazırlıklarla meşgul olmak üzere şehrimizde bulunmaktadır.
Kendisi llo görüşen muhabirimize aşağıdaki beyanatı vermiştir:
"Tllrkîyeye bu ilk gelişimdir, ts-tanbulda bulunduğum bir hafta zarfında yalnız şehrin tabiî güzelliğine değil fakat aynı zamanda tanıştığım TÜrklerin nezaket ve misafirperverliğine hayran oldum.
Türkiye tarihini okumuş ve bunun üzerine etüdler yapmıştım. Atatürk İnkılâbının mâna ve merhalelerini bilerek buraya gelmiş bulunuyorum. Memleketin inkişafını yerinde görmekle bilhassa bir şarklı olmam sı-fatlyle sevinç duymaktayım.
Tllrklyede kalacağım müddet zarfında vazifem ICAO nun Ortaşurk Mıntakavl Kongresi İle alâkalı İşlerin yapılması için idari bakımdan yardım ve tavsiyelerde bulunmak ve toplantının program gereğince tatbik edilmesini temin etmektir.
Eylül 80 dan beri hazırlıklara başlamış bulunuyoruz. Yakında lngılte-reden gelecek Mr. Banes kongrenin teknik cephesiyle meşgul olacaktır,
ICAO nun bu mıntakavl toplantısının mahiyeti umumi olarak dünya üzerinde ve hususî olarak Orta.şarkta hava seyrüseferinde emniyetin artırılması için milletlerarası bir işbirliği ile gereken tesislerin kurulması ve tedbirlerin alınmasıdır. Son beş yıl zarfında ICAO nun incelediği, bitirdiği, kabul ve tasdik ettiği esas
lerini radyoda duymak isterler. Halbuki bu, boş yere zamanın israfıdır. Çünkü program takip etmek isteyen bir dinleyici —kİ bunlar ekseriyeti teşkil eder— plâğın çalınmasından önce bir sürü İsmin okunmasını beklemek mecburiyetinde kalıyor.
Eski sistemin diğer bir mahzuru da şudur: Bazı kimseler, muziplik veya başka saiklerle ciddi olarak tanınmış bir kimsenin İsmini kullanarak onun adına gayet hafifmeşrep bir meyhane şarkısı istiyor. Ertesi günü mevzuu bahis şahıs, haklı olarak bizi protesto ediyor. Gerçi bu gibi hâdiseler azdır, fakat vâkidir.
Bütün bu mahzurlar dolayı siyle dinleyicilerin İsimlerini kaldırdık.
Filhakika dinleyici fateklerine gelen mektuplarda % 50 den fazla bir düşüş oldu. Fakat biz yaptığımız hareketin isabetli olduğuna ve ekseriyeti memnun ettiğimize kaniiz.”
İstanbul Radyosu yine arıza yaptı
İstanbul Radyosu dün verici İstasyonundaki bir ânzadan dolayı mûtat saatte neşriyatına başlayamamış ve tam 3 saat 55 dakika bîr teah-hurla 21,50 de ânza bertaraf edilerek yayınlarına başlayabilmiştir.
Bu hususta malûmatına müracaat ettiğimiz Radyo İdaresi bize şu malûmatı vermiştir.
”— Arıza hakkında henüz rapor almış değilim. Ancak baş mühendisin verdiği malûmata göre hâdise transformatördeki bir ânzadan ileri gelmiştir.”
lar bu teşkilâtın milletlerarası İşbirliği İle çalışmasına çok İyi bir delil teşkil etmektedir.
Birleşmiş Milletlerin bir unsuru olan ICAO, sivil havacılığın ehemmiyetini belirtmek ve bu sahadaki âzami emniyeti temin etmek için sistematik olarak • faaliyet göstermektedir.
Beni memleketimize davet eden Türk Hükümetine ve çalışmalarında bana büyük bir samimiyetle yardım eden Devlet Hava Yollarının mühendislerine ve diğer mühendis ve idarecilere alâkalarından dolayı mln. nettanm.
ICAO toplantısının büyük bir başarı ile biteceğine ve Ortaşark mın-takası ve dünya sivil havacılığı için faydalı kararlar alınacağına emin bulunuyorum.”
Vali, şehirde asayişin normal olduğunu söylüyor
Diin bütün kayma kamların iştirakiyle yapılan bir toplantıda şehrin asayiş meselesi görüşüldü
Dün sabah Vali ve Belediye Baş-kanının reisliği altında Vilâyette İstanbul Kayma kanıl ar i yle bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda Vali Muavinleri, Emniyet, Nüfus ve Harita Müdürleri de hazır bulunmuşlardır. 22 ekimde yapılacak olan nüfus sayımı işleri gözden geçirilmiş ve numörataj eksiklerinin tamamlanma.
sı kararlaşmıştır. Ayrıca o gün için alınacak bütün tedbirler de tesbit o-lunmuştur.
Bu toplantıdan sonra bütün İstanbul kaymakamlarının iştirakiyle yeniden bir toplantı yapılmış ve şehrin asayişi üzerinde görüşülmüştür. Kaymakamlar, mıntakaları dahilindeki asayiş hakkında Vali ve Belediye Başkamna lâzım gelen izahatı vermişlerdir. Kaymakamlar, bölgelerindeki âsayişin son günlerde çok İyi olarak devam ettiğinJ ve hattâ cürümlerin normalin altına indiğim tebarüz ettirmişlerdir.
Vali ve Belediye Reisi Prof. Gö-kay bu hususta gazetecilere şunları söylemiştir:
”— Son günlerde tehdit mektuplarının çoğaldığı hakkında gazetelerde neşriyatta bulunulmaktadır. Fakat bu hususta Emniyete şikâyette bulunulmamıştır. Yalnız kadro harici kalan Defterdarlık memurlarından bazılarının Defterdara telefon ettikleri tesbit edilmiştir. Bu husustaki a-raştırmalarıma devam ediyorum. Şehirde asayiş normaldir.,.
Valinin tetkikleri
Vali ve Belediye Başkanı Doktor Gökay, dün ân i olarak Beykoz fidanlığını teftiş etmiştir. Vali, bundan sonra Beykoz ve civarında dolaşmış ve incelemelerde bulunmuştur.
İstanbul okullarına verilen öğretmenler
İstanbul ortaokulları İle liselerine ve teknik okullarına bu ders yılı başında yeniden verilen ve nakilleri yapılan ve kararnameleri gönderilen öğretmenlerin isimleri aşağıdadır:
Nuriye Gürkök, Olgunlaşma Enstitüsüne; Zümrüt Taşan, Kadıköy Kız Enstitüsüne: Fahriye Dumlu, Mithatpaşa Kız Enstitüsüne; Ayşe Atasoy, Selçuk Kız Enstitüsüne; Neclâ Orçun, Mithatpaşa Kız Enstitüsüne, Nimet Çağın, Birinci Ticaret Lisesine; Sabri Akdeniz, Birinci Ticaret Lisesine; Fahriye Tükây, Birinci Ticaret Lisesine; Fahriye Çi-loglu, Mirgün Ortaya; Şinasi Tamer Silvan Ortaya; Belkıs Enöktem, İstanbul Erkek Lisesine.
Dünkü Genel Meclis toplantısı
Şelıir İdleri hakkında birçok takrirler verildi
tstanbul Genel Meclisi dün Avukat Ferzan Arasın başkanlığında saat 15 de toplandı.
Geçen celseye alt zabıtların okunmasından sonra tstanbul Üniversitesi Talebe Birliği ve D.P. ve Pangaltı ocağından gelen tebrik telgrafları o. kundu.
Bundan sonra Ziya Şakir Sokunun, hayatı ucuzlatma ve mesken buhranına bir çare bulunması, Dr. Skuros’un, dükkân ve ticarethanelerin Öğle vakti tatil yapmaları; kira ihtlkân ve tahliye dâvalarının önlenmesi; mahallelerden çöplerin erken kaldırılması; Beykozda bir haataha-ne İnşası; Bülent Ege’nin, 42 milyonluk bütçede 11 milyon lira tutan memur maaşlarının fazlalığı hakkında-kl önergeleri makama ve komisyonlara havale edildi.
Vali ve Belediye Reisi Fahreddin Kerim Gökay’ııı, Büyük Millet Meclisinin sarayları hemşerilere açmakla gösterdiği cemileye Meclisin teşekkür etmesi hakkındaki teklifi alkışlarla kabul edildi.
Muhlis Erdener. Belediyenin üzerine aldığı muhtelif işlerin bir programını istedi.
Müteakiben Orhan Mete:
”— Belediye memurlarının siyasetle uğraşmaması ve hangi partiye mensup olursa olsun bütün vatandaşlara sadece ashabı mesalih nazariyle bakarak işlerini intaç etmesi ve bu hususta Belediye Reisliğince alınmış bLr tedbir olup olmadığını sordu.
Bu suale Vali ve Belediye Reisi cevap vererek:
”— Partilere kayıtlı ve hattâ parti kurullarında vazife almış arkadaşlar. vazifelerinden ve parti hayatından çekildiler. Ben şahsan veliliğe başladığım zamandan beri Belediye memurlarının partilere dahil olmamaları, ve bir âmme hizmeti olan Belediye hizmetinde çalışan memurların partilerin dışında kalmalarına büyük bir titizlikle dikkat ettim Hattâ bir arkadaş Belediye memurlarının siyasi partilere girebileceğini İddia etti.,,
Orhan Metenin bu suali uzun münakaşalara sebep oldu.
Azadan Enver Kayanın, 14 mayıstan sonra bir çok Halk Partili memurların yüksek maaşlarla mühim vazifelere getirildiklerini söylemesi üzerine Vali:
‘'Bütün tâyinler beneden gecçr; böy le bir şey yoktur. Yalnız bir daktilo alınmıştır. Eğer kendileri biliyorlarsa beni tenvir etsinler,, dedi.
15 dakikalık bir istirahatten sonra ikinci celse açıldığı zaman Alâaddin Nasuhoghınun, Üsküdar - Kısıklı tramvaylarının perişan halde olduğu, çok memur kullanması ve bunun İstanbul Tramvay İdaresine bağlanmasına dair takriri okundu ve makama havale edildi.
Salâhaddin Genç ve Misbah Uras-ın, yüksek tahsil talebelerinin pasodan yaz mevsiminde de istifade etmeleri hakkındaki takriri üzerine. Recep Bilginer bunun derhal kabulünü istedi ve neticede tetkik için makama havale edildi.
Ve Istanbıılun Kurtuluş Bayramı dolayısîyle gece Taksim Gazinosunda Şehir Meclisi üyelerine verilecek ziyafet parasının millet kesesinden çıkacağı ve bunun yerine bir tanışına çayının kâfi olduğu hakkındaki takrir önceden hazırlanmış olduğu cihetle kabul edilmedi, fakat bundan sonra tantanalı ziyafet verilmemesine karar verildi.
Salı günü toplanılmak üzere celseye nihayet verildi.
Ulaştırma Bakanının dünkü tetkikleri
Bir kaç günden beri şehrimizde bulunan Ulaştırma Bakanı Seyfl Kurtbek dün sabah tstanbul Telefon Müdürlüğünde, öğleden sonra da Devlet Denizyollarında tetkiklerde bulunmuş ve daire âmirleriyle uzun süren toplantılar yapmıştır.
Bir A merikalı turist
yerli kostüm bulamamaktan şikâyet ediyor
Bundan 30 sene kadar önce Kana-danın Montreal şehrine yerleşen İzmirli Klryako Papez bugün bulunduğu şehrin en büyük otellerinden Fo-yer Inn'ln sahibi olmuştur. Klryako Papez’in KanadalI eşi ve kızı memleketimizi görmek üzere bir müddetten ben şehrimizde .bulunmaktadırlar.
Dün kendisi İle konuşan bir arkadaşımıza Bayan Klryako demiştir ki:
Kocam, evlendiğimiz günden beri, yani tam 27 senedir mütemadiyen bana Türk İyeyi methediyordu. Mail vaziyetimiz düzelir düzelmez kocamın bu kadar methettiği memleketini görmek üzere kızımla beraber tstanbula geldik.
Türkiye, hakikaten bize anlatıldığı kadar güzelmiş Memleketinizi o kadar sevdik ki, biraz daha kalabilmek için, dönüş tarihimizi geciktirdik. Burada bizi hayal inkisanna uğratan bir nokta oldu: Yerli imalâtınız çok az. Biz Türk İyeye gelirken hiç kostüm getirmedik. Çünkü sizin mahalli kıyafetlerinizden elbiseler almak istiyorduk. Halbuki o kadar aramamıza rağmen bulamadık. Bu, memleketinize gelen turistler için çok büyük bir eksikliktir.”
Bayan Kirvako’nun 19-20 yaşlarındaki kızı da Türk erkekleri hakkında fikrini şöyle izah etti:
••— Tuhafımıza gitti. Türk erkekleri tramvayda kadınlara yerlerini nadiren veriyorlar. Bunlar da yaşb kadınlara değil umumiyetle gençlere karşı oluyor.”
Bundan sonra son olarak otel meselesine temas eden Bn. Klryako:
“— Türkiyeye gelen her turist muhakkak kİ uzun müddet kalmak İster. Fakat otellerin azlığı ve ser* vlslerin bozukluğu onların bu arzularını tahakkuk ettirmelerine mânidir.” demiştir.
ACI BİR KAYIP
Kars tüccarlarından İsmail ve Teknik Üniversite son sınıf talebelerinden Orhan ve Bedri Denizli'lerin babalan ve Trabzon tüccarlarından İbrahim Köseleclnln eniştesi ve Kara tüccarlarından Ömer Sözer'İn ve Samsun tüccarlanndan Muharrem Turhanın kayın pederleri
HACI HÜSEYİN DENİZLİ
Hicazdan avdetini müteakip Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 6. 10.1950 cuma günü cuma namazını müteakip Bayazıt camiinden kaldırılarak, Edimekapı Şehitliğinde e-bedJ istirahatgâhına tevdi edilecektir. Allah rahmet eylesin.
M E V L I D «
ölümü ile Boysan ailesini ve kendisini tanıyanları derin acılara garke-den Kabataş ve Işık liseleri kimya öğretmeni
ABDİ BOYSAN’ın
ölümünün kırkıncı gününe tesadüf e-den 7.10.1950 cumartesi günü saat 15 te (Şişli Bomontl Tramvay Durağı Ethem Paşa Apt. 4. dairede) ruhuna mevlidi nebevi okutturulacağmdan meslek arkadaşları, talebeleri, akraba ve dostlarımızın ve kendisini sevenlerin teşrifleri rica olunur.
BOYSAN ailesi
YENİ İSTANBUL
StYASÎ İKTİSADÎ MÜSTAKÎL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ tSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞtRKETİ Müdürü: Kemal H SAKLICA
Yazı iğlerini fiilen İdare eden mesul müdür: Sacld OGET
Neşredllmiyen yazılar iade edilmes.
Basıldığı yer :
YENÎ tSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞtRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
Düşün bunu. İyi düşün: Çırpınmak ve çabalamak batmaktır; haykırmak boğulmaktır; sakin ol. Kendini bırak Emin ol, batmıyaca-ğına, selâmete çıkacağına emin ol. Bak, şimdi ne kadar düzeldi. Yine gözönüne getir: Bulutsuz, masmavi, sakin bir gökyüzü. Tehlike geçti. Sahile yaklaşıyoruz. Teneffüsün derinleşiyor. Daha rahatsın, daha iyisin çünkü. Değil mi? Doğru söyle.
Ablam titrek sesle cevap verdi:
— Evet. Sahiden.
Ağabeyim doğruldu:
— Şimdi ağır ağır kaldır göz kapaklarını. dedi, aç gözlerini. Vücudunu daima serbest bırak. Hiç bir yerin düğümlü kalmasın. Ani hiç bir hareket yapma.
Ablam gözlerini açınca ellerini ceplerine koyan ağabeyim, hasta üzerinde kurduğu hâkimiyetin gururunu sezdlrmiyen bir şefkatle dedi ki:
— Hayat da böyledir, Mefharet, hayat da böyledir. Çaresizlik ve tehlike anlan vardır ki, o zaman çırpınmaya ve haykırmaya gelmez. Batar insan, ve boğulur. Marifet o anlan geçirmektir. Sonrası gittikçe kolaylaşır. Kadere teslim olmak lâzımdır o onlarda. Menfi, miskin, âciz bir tevekkül değildir bu. Anlı-121
yor musun? İsyanın tekniğidir. Yani sabırdır. Müspet, enerjik, hedefli, iyimser bir sabır. Dikkat et sözüme: Bu dünyada ölümden başka hemen her şeyin bir çaresi vardır. Mesele diye karşımıza çıkan zorlukların çoğunu kendi ruhumuzun içinde halledebiliriz. Ben sana dün Aydın için ne dedim? Bak, mükâfatını ne çabuk gördün. .Şimdi aynı şeyi söylüyorum. Kabul et ki aç adam - Selinin macerası doğrudur. Onu ruhunun hazmetmesi senin elinde. His bulantıların derhal geçer. Düşün ki yalnız da değilsin. Biz senin yanındayız ve derece farklariyle aynı his anlarını yaşıyoruz. İsyanın en faydasız olduğu bir vâkıa önündeyiz. Hiç Dir haykınş Selminin tarihini değiştiremez. Olan olmuştur. Fakat ben sana bir şey daha söyliyeylm: Hâdisenin mutlaka bir başka ve bir meçhul taralı daha vardır ki, Selminin göründüğü kadar iğrenç olmadığını sana günün birinde kabul ettirecektir. Bunu görmek için de sabır lâzım.
Nutkun bittiğine hükmettiğim için doğruldum. Fakat ağabeyim birdenbire canlanarak devam etti:
— Sana bir misal daha. Gençliğinde bir ara sen Sipahlocagına yazıldındı. Ata binerdin, bilirsin. Cins hayvan, binicinin sinirlenmesini, çırpınmasını, onu mahmuzlamasını affetmez. Hırçınlaşır. Üstündekinl yere vurur. Evvelâ onun reflekslerine uymak, sonra ona sezdirmeden hâkim olmak lâzımdır. Kaderin aksilikleri karşısında da intibaktan hâkimiyete giden sabır köprüsü Üzerinde sakin olmalısın. Değil mİ Öyle? Bizim seni ne kadar sevdiğimizi bilirsin. Benim şeref mefhumuna bağlılığımdan da şüphen yoktur. Eğer senin gibi ts-122
yan etmiyor, haykırmıyorsak, daha güzel yollar gördüğümüz içindir. Yoksa senin kederin bizim de kederimizdir, Mefharetçiğim.
Ne yaman heriftir şu ağabeyim, ne büyücüdür! Ablamın ona çevrilen hayran ve minnettar gözlerinde iri yaşlar vardı. Benim de gözlerim nemleniyordu. Ne yaman heriftir kİ, ona Selmint ve aç adamı, bana da İstakozu ve Alemdarının tereyağlın unutturup ikimizi de-ağlatır!
Ablama son telkinini yaptı:
— Sen uyu biraz, dedi, çok erken uyandın, sinirlerin de yoruldu, şimdi güzel uyursun.
Ablam yorgun sesiyle:
— Bir uyku ilâcı alayım, dedi.
— Hayır hayır, lüzum yok, ben söylüyorum, uyuyacaksın.
Ablamın ilAçsız uyuyacağı muhakkaktı, fakat Haslbenin kızarttığı ekmeklerin soğumadığı muhakkak değildi. Onu gözlerimle bile selâml&mayı unutarak soluğu hemen sofada aldım. Ağabeyim ağır ağır arkamdan gelirken, ben merdivenleri hızla İniyordum. Alt kat sofada Hasibe İle karşılaştım. Gözlerinde kara bulutlar, yüzünde şimşekler, başından acele geçirdiği için üstünde çarpık duran sokak elbisesi, elinde havaya savurmaya hazırlandığı bir el bombası gibi uzayan çantası, önümden geçerken durdu:
— Hah! dedi, Besim Bey, karakola gidiyorum ben.
Şaşırdım ve bağırdım:
— Nc karakolu? Ekmek kızartmadın mı?
123
Kahvaltı sofrasını hazırlamadın mı? Karakolda ne işin van?
Elindeki çanta ile havada bir C harfi çizerek cevap verdi:
— Gidiyorum. Haydarı polise haber vereceğim. Komonisttlr o. Aşağıda beyannameleri var. Bulgar hududundan alıp Istanbula sokuyor her zaman.
Büsbütün şaşırdım: Komünist, aç adam, beyanname, Bulgar hududu, karakol, polis, tahkikat... Alemdarından hediye gelen tereyağının açılış töreni bu arada kaynıyordu. Otoritemi imdada çağırarak sert bir emir verdim:
— Bırak bu saçmaları! Onu biz düşünürüz. Senin karakolda işin ne? Git ekmekleri kızart.
— Ayşeye söyledim. Hazırlıyor hepsini o. Karakola kendim gitmeliyim, Sonra ona yataklık ettim diye ceza görürüm ben de.
Karı yürüyüp gitti. Arkasından bakakaldım. Ağabeyim merdivenleri ağır ağır inmişti. Konuşulanları duymuş olacaktı ki,
— Bırak, dedi bana, gitsin, karışmıyalını
Yemek odasına girdik. Besleme sofrayı kuruyordu. Ağabeyim önümde durdu ve gözlerimin içine bakarak:
— Hiç haberimiz olmadan, dedi, iki aydan beri, evin içinde bir ucu polise kadar giden bir macera hazırlanmış. Nedir bu hikâyeler 7 (
— Anlamıyorum, dedim.
Gözlerimin uciyle, sofranın tekâmülünde hiç bir ânı kaçırmadığım için. İşini bitiren Ay-şeye emir verdim:
124
— Haydi, ekmekleri çabuk kızart. Dün gelen te rey ağ kutusunu getir buraya. Ban açacağım. Ye§ü zeytin de getir.
Kız bön bön yüzüme bakıyordu.
— Kilerin anahtar? Hasibe ablamda, dedi.
— Sana vermedi mi?
— Hayır.
— Arkasından koş, çabuk!
Ağabeyimle sofraya oturduk. Neşemin kaçması için sebepler çoğalıyordu. Bir müddet sustuk. Nihayet icdim ki:
— Sehnini görmedim ben. Anlamıyorum. Herif çok mu güzel? Aç mı, tok mu, komünist mi, zanpara mı, nedir? Baksana, Hasibe de ona tutkun. Meseleyi öğrenince ona diş biledi Gidip haber verecek. Kadın kısmı böyledir. Aşkı daima birinci plânda, açlığın bile önünde görür. Bizim alt katta ne kazanlar kaynı-yormuş da haberimiz yok. Şu herifi merak ettim, gündüz göziyle göreceğim Gelil mı bugün?
Ağabeyim dalgın gözlerini ağır ağır kırparak mırıldandı:
— Selminin halinde iki üç aydır bir başkalık vardı. Donuktu. Az konuşuyordu. Kendi kendine mıhlamnıştı. Nişanlısını ve annesini aynı zamanda çıldırtmak için böyle bir delilik yapmış olabilir mİ? Aklım ermiyor.
Koşarak gelen Ayşâ nefes nefese anlattı’
— Anahtar Hasibe ablamda değilmiş. “Bugün de tereyağ yemeyi versinler,, diyor.
Tepem attı. Ağabeyimin yüzüme dikilen bir yan bakışı. Hasibeyi yoldan çevirip buraya getirmesi için Ayşeye yeni bir emir vermeme mâni oluyordu.
(Devamı var)
123
« Ekim 1950
Manken
kazanıldığı
tavslye-Fakat. korkut* inanken
esnafında kumandan-Sicg-
Bir dünya vatandaşının hâtıra defterinden
IJARP esnasında, düşman kuv-” Teflerini yapma asker ve mankenlerle aldatmak, şüphesiz insanların İlk çağlardan beri başvurdukları hilelerden biridir. Son dünya mücadelelerinde, her iki tarafın da, sahte tank, denizaltı veva silâh kullandığına şahit olduk. Hattâ şimdi, bıı çareye başvurmak Huretlvlle şii veya hu zaferin kazanıldığını İftiharla anlatan askeri şefler çok. Fakat bütün bu sahte vesaik sulh /amnnındn da hüyiik bir rol oynuyor.
Öyle kİ, fazla miktarda kullanıldığı takdirde mühim bir kuvvet yerine geçiyor.
Artık, bir tepenin üzerinden veya bir uçağın kenarından etrafı dikkatle tarassut eden bir gözcüye, harp meydanını, sakin ve düz bir tarla gibi göstermekle İş bitmiyor. Asıl mesele, blnhlr hileye başvurarak hasım toru fin casus teşkilâtının hesaplarını karıştırmak ve onlara karşılarında, olduğundan çok (laba kuvvetli bir ordu varmış hissini verebilmektir. “Sinir harbi., veya “softuk harp,, dediğimiz mücadelelerin brlllbaslı unsurlarından biri olan bıı klâsik oyunla, dünya tarihi boyunca büyük slvasi zaferlerin veya stratejik muvaffakiyetlerin çok görülmüştür.
İşte bir misal:
İkinci Dünya Harbi Wehrmacht’ın meşhur
larından biri olan General frled Westphal, neşretmiş olduğu bir hâtıra defterinde aşağıdakileri anlatıyor:
•‘1939 eylülünde kırk dört Alman tümeni elli bir Polonya tümeninin . karşısında bulunuyordu. Ben o zaman harp cephesinde bir kolorduya kumanda ediyordum. Emrinde bulunduğum orduda faal vaziyette topu topu 8 tiimen vardı, İcabında buna İkinci sınıf İhtiyatlardan 28 tümen de İlâve olacaktı. Önümüzde 140 tümenllk kuvvetli bir Fransız ordusu vardı. .Almanların yedek 28 tümeninden üçte ikisi, de şimdiye kazlar hiç dövüşmediği ı-
Serbest olarak ithal
edilecek maddelerin listesi
Ankara, 5 (Hususi muhabirimizden) — Avrupa İktisadi İşbirliğine dahil memleketlerden serbestçe İthal edilecek maddeleri gösteren liberasyon listesinin birinci kısmını dün bildirmiş tik. Bugün de listenin mütebaki kısmını neşrediyoruz.
LİSTEYE DAHİL MADDELER:
Elbiac, eldiven, ayakkabı vesair mamulat, mika (levha ve yaprak halinde). mika mamûlâtı. Yalnız aside mukavim pişmiş kiklon ve topraktan künk. boru vesair mamulât, toz veya hamur halinde grafit, grafit pota, grafitten sair mamulât, çiniden ve porselenden sair maddelerle mürettep e-lektrik âletleri (izolatör hariç), çiniden ve porselenden elektrik akşamı (izolatör hariç), çiniden ve porselenden sair maddelerle mürettep olmayan elektrik âletleri (izolatör hariç, sair maddelerle mürettep olmayan çiniden ve porselenden elektrik akşamı (izolatör hariçJ, porselen ve mineden hum dikler, altın ve platin ile müret-tc, suni dişler, mevaddı saire ile mü-re tep suni dişler, cam (çubuk veya boru halinde), cam damacana, döşeme ve dam için tuğla, kiremit,, levha, âdi pencere camları 0.0017 metre kalınlığına kadar (0.0017 dahil), âdi pencere camı 0.0018-0.0025 ( 0.0025 dahil1, daha yukarı kalınlıkta âdi pencere camlan, buzlu, renkli, dalgalı, çizligi pencere camları, yalnız otomobil emniyet camları, fotoğraf camı, yaln’Z füloresan camları, röntgen cihazı için ampuller, cep ve kol saati camları, sair «aat ve âlet camları, gözlük camları. âlatı basariye ve fenniye camları. Tıbba ve baytarlığa mahsus camdan alâtı fenniye ve 'cihazlar, laborstuvar-lara mahsus camdan alâtı fenniye ve cihazlar, kazanlar İçin hususî emniyet, ve tarassut camlan, kazanlar için su seviyesini gösterir canı borular, hususi fontlar, demir tozu, hususi ve halis çelik çubuk, levha, saç. çemhcrllk, şerit yalnız 10x10 m/m den daha ince dört köşe demirler, yalnız 6 25 m/m. ve daha ince yuvarlak demirler, yalnız 8 m/m.den daha aşağı beyzi demirler, köşeli çubuk, yalnız 30X80x3 m/m. den daha aşağı köşebend. Yalnız 80 m/m den daha küçük E, 1. T. V. Z ve sair şekillerde, demir saç levha (yalnız 1 m/m.den ince), çelik saç levha ‘yalnız 1 m/m.den ince ve dekapeler), Kalınlığı 3 m/m ve ondan yukarı çinko galvanizli oluklu saç. kalınlığı 3 m/m ve ondan yukarı demir ve çelik çern-herlik veya şerit, kalınlığı 1-3 m/m. çinko galvanizli demir ve çelik levhalar. oluklu demir levhalar, oluklu çelik levhalar, çinko galvanizli çember ve şerit, kalınlığı 3 m/m. kadar olan çinko galvanizli olanlardnn maada levha halinde beyaz teneke (ferblans), kalınlığı 3 m/m. kadar çinko galvanizli olanlardnn lada demir veya çelik çemberli kveya şerit, resimli Istampa 11, boyalı ve lake saç levha, çemberlik. şerit ‘kalınlığı ne olursa olsun), kutru 05 m/m. kadnr âdi demir, çelik tel, çinko galvanizli dcuıir ve çelik tel, kutru 0.5 m/m kadar bakır, kalay, nikel. kurşun, alemlnyum. galvanizli ve oksitli demir veya çelik tel. kutru ya rını m/m.den fazla 15 m/m. kadjr çinko galvanizli çelik tel. kutru 0 5-1 5 m/m demir tel 'çinko galvanizli o-lanlardan madası, sair mevat. İle sarılı demir tel. toprak ve sualtı elektrik kabloları ‘her nevi mevat ile mücehhez). demir ip veyş halat, gemi vesaire için kaba zincirler, köpek, bisiklet, otomobil zincirleri ve emsali (sadeleri). bakır, kalay, çinko, nikel, kurşun, alemlnyum galvanizli veya oksitli veyahut boyalı olanları, saat, gözlük, zincirleri ve emsali ince zincirlerden çinko. bakır, kalay, nikel, kurşun, alüminyum, galvanizli veya oksidi veya bcr***h olanlar, yalnız ei kalınlığı 6 m/m.den yukân ve kutru 60 m/m.den küçük vc 600 m/m.den büvük dökme font borularla fllanşlı borular, raptiye ve kapakları, yalnız et kalınlığı 6 m/m. ve daha aşağı borular, raptiye ve kapakları, iç kutru 3 pus ve daha ziyade veva et kalınlığı İki m/m. ve daha az olan demir, boru raptiye ve kauakları. iç kutru 3 pus ve daha zl y>de veya et kalınlığı iki m/m ve daha az olan çelik boru, raptiye ve kauak-îan. yalnız iç kutru 1/4 -3 pus ve et kalınlığı 2 m/m den fazla olan demir boru, raptiye ve kauakları, her nevi madenle galvanizli olanlar. elektrik tellerine mahsus borular 'sade, galvanizli veya boyalı), vesaiti nakliye dir-
ordular
Selim Şahit
çln ınrnRiıp oldukları batarya ve bölüklerde fazla işe yarayacak vaziyette değillerdi. Sadece üç günlük cephanesi olan l>u alayların e-llnde aynı zamanda bir tek ağır tank yoktu. O anda zafer. çok büyük bir İhtimalle garp kııvvet-lerlnlndi. Müttefiklerin 1939 sonbaharından itibaren harbe son vermeleri için bu, ellerinde yegâne şanstı. Fakat istifade etmesini bilemediler.,,
Uehrmacht'ııı — neticesi fecî olan — blöfleri hakkmdakl bu ifşaatlar hana gayri İhtiyari kızıl-ordunıın dev kuvvetlerine dair varılanları hatırlatıyor. Gazeteleri n-kuyıın: “Mütehassıslar., tarafından. Stallııhı kuvvetlerinin baş döndürücü tablosunu görürsünüz: 200 yahut 250 tümen, elli bin uçak. 300 denizaltı. 10.000 araba vesaire. Tabii Sovvetlerin “muazzam ve meçbül,, atom bombasını hesaba katmıyoruzî. Bütün bunlar hakikat midir?
25 seneden beri meydana getirdikleri İstibdat rejimi sayesinde, askeri hazırlıklarına alt hor teferruatı biivük bir titizlikle gizleyen ve on becerikli casusların hile vazifelerini güçleştiren Huşlar hakkında İleri sürülen hu “tahminler., hangi ••malûmata” İstinat ediyor acaba? Bütün medeni memleket-lerin korku İle baktığı kızdordıı. bolşevlk propagandasının dahiyane bir bulusu değil midir?
Demokratik devletlerin müdafaası gibi ağır bir mesuliyeti ü-zerlerlno alnıı.ş olanlar General Slegfrled AVesiphal’ın hatıralarını dikkatle okusunlar! Fakat, hıı sözlerimle Rusların askeri kuvvetlerini küçümsesinler diye lerde bulunmuyorum, kremlinin uzaktan onları mak İçin önlerine sürdüğü
orduları nazarı Itlbare alarak lüzumsuz masraflara girişmesinler. Ve müttefik diplomatları da, bir taraftan. Af. ViŞİnskl’nln asker kılığında kuklalar yaratmaya memur edilmiş bir adam olabileceğini düşünerek hareket etsinler.
«eklik dingilleri ve her şekilde yaylı, galvanizli veya başlan sair madenlerden mamul çivi, nal çivisi, yalnız 8.5 m/m.den ince ağaç vidası ve 6.5 m/m. den ince demir vidası, yalnız 6.5 nvm den ince cıvata, yalnız demir somunu ve somun pulları (6.5 m/m.den daha küçük), kalorifer üstüvaneleri (radyatör) ve akşamı, tav ocakları (sade, sırlı veya mevaddı saire ile mürettep), her nevi testere, uzunluğu 16 santimetreye kadar eğe ve ondan yukarı eğe. taşçı makkap ve kaçıkları, her nevi ziraat t e müstamel âletlerden yak nız orak, tırpan ve makaslar, tenekeci makası vesaire, burgu, cetvel vesaire. 150 grama kadar sair alât. ’ 150 gram ve ondan yukarı sair alât. makas, makineli saç makası, ustura makineli ustura, makineli makas ve usturaların yedek yüzleri, sade (çilingir mamulatından yalnız flşeli, şifreli ve yale sistemli kilitlerle kasa kilitleri», galvanizli (çilingir mamulatından yalnız flşeli, şifreli ve yale sistemli kilitlerle kasa kilitleri), çilingir mamulatından (bakir, pirine, nikel, alemin-yum veya sair adi mevad ile mürettep veya kabartmalı veya gümüş yaldızlı olanlardan yalnız flsell, şifreli ve yale sistemli kilitlerle kasa klletleri), sade veya vernikli demirden şemsiye takımı ve aksunu, mevaddı âdiye ile mü-rettep ve galvanizli demirden şemsiye takımı ve akşamı, el iğneleri, makine iğneleri, yalnız tığ ve olta iğnesi, altın ve gümüş yaldızlı ucu altın veya sair nadir madenli demir kalem uçları. diğerleri. Oksijen vesair gaz tüpleri (demirden), diğerleri. Demirden, boyalı. galvanizli oksijen vesair gaz tüpleri, oksijen vesair tazyik ve temyl e-dilmiş gaz tüpleri, demirden maden o-cağı için âdi lamba ve kovalar vesair- ı îerl, maden orakları için demirden boyalı. cilâlı, sırlı veyahut sair madenle galvanizli lâmbalar, kovalar vesairlcri. yalnız elektrik tertibatını havi maden ocağı kovaları, yalnız elektrik tertibatını havi maden ocakları için lâmba, yalnız matbaa numaratörleri. bakır külçe (yalnız elektrolitik), yalnız bakır çubuk, pirinç çubuk, tun (toz), âdi ve boyalı bakır boru, raptiyesi ve akşamı, âdi ve boyalı pirinç boru, raptiyesi ve akşamı, c.ilâlı, nikel, alemlnyum vesair âdi mnadin galvanizli ve*** oksitli bakır boru, raptiyesi ve akşamı Cilâlı, nikel, ateminvum vnsa-Ir âdi maadln galvanizli veya oksitli pirinç boru, raptiyesi ve akşamı, âdi ve boyalı pirinç tel, cilâlı nikel, alemi nyu m vesair âdi maadln galvanizli veya oksitli bakır tel.
İpek veya sunî ipek ile ve sair şekillerle tecrit edilmiş bakır tel ve kablolar, tecrit edildikten sonra ayrıca kurşun veya demir borularla veya sair surette mücehhez bakır tel ve kablo, tecrit edildikten sonra ayrıca kurşun veya demir borularla veya sair suretle mücehhez pirinç tel ve kablo, bakır telden Örme veya dokuma mensucat ve bunların mamulâtı, pirinç telden örme veya dokuma men sucat. bakırdan kazan Inhlk. yalnız bakırdan tel kaynak lâmbaları, havagazı şoflrnlert ve strillzatör, inbik, İspirto, petrol ve marangoz orakları, bakırdan elektrik tertibatını havi maden ocağı lâmbaları, bakırdan çilingir ve hırdavatçı eşyası (âdi veya boyalı), bakırdan çilingir ve hırdavatçı eşyası, cilâlı veya nikel yaldızlı veya oksitli alüminyum ve halitası, külçe küçük tahta platine ve sair yarı hadde mamulleri. her türlü döküntü. talaş hurdaları, profiller her şekil de, çubuklar, teller, levha ve yapraklar (düz), ondüle edilmiş kemorlendl-rilmiş yivli veya oluklu çizgili kendinden desenli, delikli ve sair surette şekillendirilmiş levha ve yapraklar, varaklar (salâ'hetsiz olanlar), hazneler. fıçılar, tenekeler ve sair büyük kaplar, borular ve tüpler, kurşun ve halitası, kûlçn kurşun ve halitasından matbaa hurufatı ve sal reler, tutya ve halitası külçe, lama, tahta, çubuk; çinko levha, kalay ve halitası (külçe, çubuk tahta, boru ve boru akşamı, tel), nikel, külçe, tahta, çubuk, hususi şekilde kesilmiş levha, bakır nikel ve çinkodan mürekkop nikel halitası, levha halinde, nikel boru ve akşamı, tel, nikel ve halitasından sair mamu lât (şadcı, antimuan külçe, sair âdi madenler mamulâtı, plâtinden varak, tel. toz sünger ve pusatlından varak, tel toz, sünger ve pul, gümüşten varak tel ve sünger ve yalnız dişçilikte mushınıd gümüş südor maddesi, zarfı diğer ruuvattan cop ve kol saatleri, (Devamı var)
soyulmuş olan Kuzey Koreli esir askerlerden bir grup #
Silâh saklamalarına mâni olmak İçin çırılçıplak
Korede kızılların mukavemeti
yer yer hâlâ devam ediyor
Kore Muhabirimiz Marguerite Higgins, Seul’un şimalindeki çarpışmaların başlangıçtaki kadar çetin olduğunu bildiriyor
(Seul’un kuzeyindeki deniz piyadeleriyle birlikte bulunan Kore muhabirimiz. Marguerite Higgins bildiriyor)
CEUL'un kuzeyindeki iki tepede harp hâlâ bütün şiddet ve kan-lılığiyle devam ediyor. Tepelerin uçlan dumandan külâhlar giymiş, kummuş otları karşılıklı ateşler arasında tutuşmakta...
General Mac Arthur’ün teslim mesajını Kuzeylilerin kabul edeceklerine dair bir temayül varsa bunu bu sırtlarda devam etmekte olan harpten anlamanıza eminim kİ. İmkân
Cumhurbaşkanı Diyarbakırda
Erzincan 5 (A.A.) — Geceyi Er-zlncanda vagonunda geçiren Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, yanında Başbakan Adnan Menderes olduğu halde bu sabah saat dokuzda şehre çıkmış, Belediyeyi, Komutanlığı. Cumhuriyet Halk Partisini ve Demokrat Partiyi ziyaret etmiştir. Gerek yollarda gerek ziyaret ettiği binalar önünde toplanan halk Cumhurbaşkanına yüzlerce istida vermiştir. Cumhuriyet Halk Partisinde ve Demokrat Partide yapılan görüşmelerde Erzincanın dertleri üzerinde uzun uzadıya konuşulmuştur.
Bundan sonra yeni yapılan fakat bugünkü maliyetten çok yüksek kıymetler üzerinde tesellümü yapılmış olup bu sebepten müşteri bulanuyan evlerle, halkın 7-8 kişi bir odaya sıkışarak en kötü şartlar altında oturmakta oldukları paviyonlar gezil-miştir. Cumhurbaşkanı ve Başba- | kan bu gezi esnasında halkın istek- I lerlnl dinlemişlerdir.
Boyar Diyarbakırda
Erzincan 5 (A.AJ — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve beraberlerindeki zevat. Ordtıevinde öğle yemeğinde bulunduktan sonra saat 16 da askerî bir uçakla Diyarbakıra hareket elmişler ve halkın içten gelen tezahürleriyle uğurlanmışJardır.
Başbakan Erzincanın biran evvel İmar edileceğini müjdeledi Erzincan 5 (A.A.) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayarla, Başbakan Adnan Menderesin Erzincan C. H. Partisi il merkezini ziyareti esnasında Erzincan’ın iskân derdi bahis mevzuu edilmiş ve yapılmakta olan evlerin çok pahalı olduğu ve bu fiyatla halka temlikine imkân bulunmadığı, karşılıklı olarak müşahede edilmiştir. Ayrıca şehrin hâlâ halledilmemiş bulunan diğer ihtiyaçları, bu arada, su, yol ve kanalizasyon ile elektrik meseleleri üzerinde durulmuştur.
Demokrat Parti Î1 merkezinde halktan muhtelif hatipler söz alarak, Erzincanın aynı dertleri üzerinde durmuşlar ve zelzele felâketinden beri bir türlü kalkmamanmış bulunan Erzincn’in yürekler arısı vaziyetini anlatmışlardır.
Başbakan Adnan Menderes bu meseleler üzerinde tam malûmat almış bulunduğunu kaydettikten sonra. dâvaları teker teker ele almak gerektiğini söylemiş ve Erzincanın hâlâ dinmeyen ıstıraplarının çeşitli kaynaklan üzerinde İzahlarda bulularak Erzincanın iman İçin şimdiye adar hiçbir şey yapılmadığını, yeni Hükümetin bu İşi ele alarak en kısa zamanda Erzincanı refaha kavuşturacağını söylemiştir, I
yoktur. Son 36 saatten beri Amerikan sıhhi imdat arabalan her zamankinden daha sık işlemeye başladılar. Güney Korede harbin en hararetli anlarında bile bu kadar fazla çalışmadıkları muhakkaktır.
Diğer cephelerde kaçmakta olan Kuzey Koreliler nedense bu kesimde toplandılar, ellerindeki Rus tanklarını. tank toplarını ve otomatik silâhlarını Uijongbuya doğru İlerlemekte olan deniz piyadelerini durdurmak için kullanıyorlar. Kızıllar yukarıda saydığımız vasıtalar kullanarak ve bundan başka bir de ka-
Belediyelere istiklâl verilmesi meselesi
İzmir Milletvekilleri bu hususta bir kanun tasarısı hazırlıyor
İzmir 5 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — İzmir Belediye Meclisinin verdiği karara uygun olarak İzmir milletvekilleri belediyelere çalışmada tam İstiklâl verilmesi hususunda bir kanun tasansı hazırlamaktadırlar. Kasım toplantısında Meclise verilecek olan bu tasarıdan başka Hükümet İzmir Belediyesinin isteği üzerine kasım ayı içinde Ankarada belediyeler kongresinin toplanmasını uygun bulmuştur. Kongreye bütün il merkezlerinin Belediye Başkanla-n katılacaktır.
Mesken Yapımını Kolaylaştırma Kanunu
Ankara 5 (Ankara Ajansı) — İçişleri Bakanlığında teşkil edilen bir komisyon tarafından mesken yapımını kolaylaştırma kanunu adiyle bir tasan hazırlanmıştır. Bu mev-zudakl bütün kanunları birleştirecek olan tasanya göre vatandaşlara bir taraftan ucuz arsa temin edilirken diğer taraftan da elindeki en basit imkânlarla bu arsalar Üzerinde mesken yapmasına müsaade olunacaktır. Bu taaanda yapı kooporatiflenne de geniş ölçüde yer verilmektedir Ayrıca mesken sahibi olmak isteyenler evli ve çocuklu oldukları takdirde tercih hakkına sahip bulunacaklardır.
Diğer taraftan başkalarının mülkiyet hakkını korumak ve imar plânlanan aykın hareketleri önlemek İçin tasan ya cezai müeyyideler do konulmuştur.
Buca Sanatoryumu genişletiliyor .
İzmir 5 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — tzmir Verem Savaş Derneği Buradaki sanatoryumuna 75 yataklık bir pavlyon İlâvesine karar verdi ve temellerine başladı. Bu suretle yatak sayısı 150 olacaktır.
Havayollarının Hac seferleri
Ankara. 1( (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Hacca giden vatandaşlarımız peyderpey Havayollarına ait uçaklarla yurda dönmektedirler.
Devlet Havayolları uçakları bu maksatla 27 eylülden beri 17, sefer yapmış bulunmaktadır Şimdiye kadar 450 hacı bu uçaklarla memleketimize gelmişlerdir. Halen Ciddcde bine yakın vatandaş yurda dönmek için HavayoLlan uçaklarına İntizar etmektedir. Devlet Havayolları, hacıların nakli hususunda gösterdiği titizlik ve intizam dolayıaiyle diğer uçak şirketleriyle rekabete girişmiş ve muvaffak olmuştur.
lın mayln tabakaları kurarak 7 nci tümenin İleri hareketini bittabi ki durdurdular. Bu yüzden deniz piyadeleri bugün akşama kadar ancak 900 metre kadar ilerliyebildiler,
Korenİn ana istilâ yolu
Uijongbu koridoru tarih boyunca muhtelif istilâlar için kullanılmış bir yoldur, tik olarak Kubilây Han Kereyi İşgal etmeye başladığı vakit bu yoldan cenuba inmişti. Kızıllar da bundan bir müddet evvel ânî olarak Güney Koreyi işgale başladıkları vakit aynı yolu kullandılar.
Uijongbu şehri, kızıllar Güney Koreyi işgal ettikleri vakit bir talim ve stok merkezi haline getirilmişti. Zorla askerî talim görmek için buraya getirilen güneyliler sıkı bir baskı altında çalışmak zorunda bırakılırdı. Kızılların bu şehirde külliyetli miktarda mühimmat ve silâh depo ettikleri tahmin edilmektedir. Kuzeylilerin bu cephede mukavemet etmelerinin sebebi şüphesiz âmirlerinin buradaki stokları geri çekmek için vakit talep etmelerinden ileri gelmektedir. Amerikan öncüleri hâlen şehre 3 mil mesafededirler.
Tokyoda iki gün kalıp tekrar cepheye dönmek, bilhassa kurşunların vızır vızır İşlediği İleri batlara dönmek bir hayli güç oluyor.
İleri hatlarda çarpışan Amerikan subaylarından biri Kuzey Koreliler hakkında bakın ne diyor. “Kuzeyliler bize eski kızıl deriirdostlanmızı hatırlatıyorlar, bu cehennem zebanileri de onlar gibi kâh bir çalı arkasından, kâh dağ mağaralarından fırlayıp kurşurilarlyle İnsanın canını alıyorlar. Onları bulmak için tepeler, dereler aşmak, bulduktan sonra da gizlendikleri deliklerden çıkartmanı^ gerekiyor.
Onlar için harp daha henüz bitmiş sayılmaz. Kızılların bir ânî hücumu otomatik silâhların ve kahraman askerlerimizin mukavemeti neticesi defedildi. Fakat en kıymetli elemanla- . nmızdan ikisi ağır surette yaralandı. Kendileriyle konuştuğum vakit, bana I harp bizim İçin daha bitmiş sayılmaz demişlerdi. Ancak aynı hücumda çarpışan askerlerimizden beşi için sade harbin değil hayatın da ebediyen sona erdiğini kabul etmek gerekiyor.
Bulunduğumuz ileri karakoldan 1-lerdekl bîr tümseği kaldırmaya çalışan istihkâmcılarımızın siluetleri görünüyor. Bu sayede hiçbir tehlikeye maruz kalmadan tanklarımız düşman üstüne ateş edebilecek ve hatlarımızı İlerletebileceğiz. Fakat düşmanın muhtelif noktalardan gelen ateşi, îs-tihkâmcılarımıza ve tanklarımıza bu işten vazgeçmenin gerektiğini anlattı, başka bir yol aramaya başladılar.
Seul’un kuzeyindeki köyler tamamen tahrip olmuş, yanık kokıılariyle karışık duman, havayı teneffüs edilmez bir hale getiriyor. Durumun görünüşüne nazaran Uijongbu yolu üstünde daha çok yakılacak köy, yıkılacak ev, geçilecek harabeyle karşılaşacağız.”
Bir Amerikan askerî yardım heyeti memleketimize geldi
Ankara 5 (A.A.) — Amerikan Askerî Yardım Heyetinin memleketimizdeki çalışmalarını takip etmek üzere dün akşam geç vakit uçakla şehrimize gelmiş olan iki general ve 5 albaydan müteşekkil bir Amerikan askerî heyeti bugünden itibaren çalışmalarına başlamıştır.
Heyet incelemelerini müteakip cumartesi sabahı uçakla şehrimizden ayrılacaktır. I
Cenup Koreliler şimalde
160 kilometre ilerlediler
150 bin asker, Seul’un şimalinde son darbeyi vurmak için hazırlanıyor
Tokyo, 5 (YİRS) — Kore’nin batı kesiminde kızıllar mukavemet etmekte devam ediyorlarsa da yavaş yavaş ricat etmeye de başlamışlardır. Bu cephede müttefikler kati hücumu yapmak için 150.000 asker ve külliyetli miktarda da malzeme toplamışlardır. Böylece Kuzeylilerin başşehri üstüne yapılacak olan hücum başarı ile neticelendirilebilecek-tlr. Kuzey Kore radyosu da bütün cephelerde askerlerinin plânlı bir şekilde yeni mevkilerine çekilmekte »Iduğunu bildirmiştir. Keşif uçaklarının son raporlarına göre, bu müdafaa hattı, Haejunun kuzeyinden, Kumchon, Chorwon‘dan geçerek biraz kuzeye doğru kıvrılıp son olarak işgal edilmiş olan Changjon’un kuzeyinde sona erecektir.
Doğu sahilinde ilerliyen Güney Koreliler bugün şiddetli düşman mukavemetine rağmen 10 mil ilerlemişlerdir. Böylece bu birlikler bugün 38 inci arz dairesine 85 mil mesafede bulunmaktadırlar.
Bugün hava kuvvetleri muhtelif uçuşlar yaparak Korede yine bir çok hedefleri bombalamışlardır. Bu arada bir müddet evvel Güney Korelilerin çıkartma yaptıkları doğu sahi-
n
vusturyadaki
grev hareketi genişlemekte
Sovyet bölgesinde başlıj’an karışıklıklar, diğer bölgelere de intikal ediyor
Viyana, 5 A.A. (AFP) — Umumî grevin birinci gününü müteakip A-vusturvada vaziyet şu manzarayı arzetmektedir:
Viyanada Amerikan, İngiliz ve Fransız kesimlerinde işçilerin ekserisi işlerinin başına dönmüşlerdir.
Sovyet kesiminde Alman mallarını idareye memur Sovyet teşkilâtına mensup kimseler greve devam etmektedirler.
Su. havagazı, elektrik ve telefon şemsleri Arızasız olarak işlemeye başlamıştır.
Her zamanki gibi şehirdeki bütün mağazalar açılmıştır.
Aşağı Avusturyada “Alman mallarını idareye memur teşkilât,, a mensup fabrikalarda grev aşağı yukarı muvaffakiyetle devam etmiştir.
Ternıtz’de şiddetli bir çarpışmadan sonra grevciler tarafından çelik fabrikaları zorla ele geçirilmiştir. Bir çok kişi yaralanmıştır.
Yukarı Avusturyada çelik fabrikalarında greve devam edilmektedir.
Salsboıırglı eyaletindeki fabrikalarda greve nihayet verilmiş ve işçiler işlerinin başına dönmüşlerdir.
Böylece umumiyet itibariyle vaziyet nispeten daha iyi bir manzara arzetmektedir.
Türk Askeri Heyetinin
yapacağı temaslar
Washîngton’da Akdeniz müdafaasının görüşüleceği bildiriliyor
Londra, 5 (YİRS) — Dün Tokyo-ya müteveccihen hareket eden altı kişilik Türk askerî heyetinin yakında Tokyoya vâsıl olacak olan Türk askeri birliğinin Kore harbinde alacağı vazife ile ilgili hususları Mac Arthur ile görüşeceği buradaki siyasî çevrelerde söylenmektedir.
Heyet, Tokyodan sonra VVashing-tona hareket edecek ve bazı askerî görüşmelere iştirak edecektir. Bu a-rada Türkiyenln Akdeniz müdafaasında alacağı rol ile ilgili hususların da kararlaştırılacağı bildirilmektedir.
Alman Millî Güreş ekipi dün gece geldi
Kafile Başkanı Henyl: "Türkiyeye Güreş Federasyonunuz tarafından davet edilmek ve Türklerle güreş yapmak, bizim için en büyük bir şereftir” dedi
Üç maç İçin şehrimize davet edilen Alman Millî Güreş Takımı dün secc saat 22 de bir İskandinav uçağı ile şeh rlmlze gelmiştir. Dokuz giircşçl ve iki idareciden müteşekkil kafile hava a-lanında İstanbul Bölge Müdürü Vahvl Oktay. Güreş Federasyonu Başkanı Vehbi Emre. Sporcuları Koruma Derneği adına da Arif Neşet l’snınn ve gazeteciler tarafından karşılanmıştır. Kafile başkanı Henyl şunları söylemiştir:
“ Seyahatimiz çok İyi vc rahat geçti. Hazırlığımız iyi vc antrenmanlarımız yerindedir. Burada yapacağımız güreşler dolayısh i( (nkımımı/. iki defa kampa girdi. Münihte küçük bir olimpiyat köyü vücuda getirdik, çalışmalarımızın çoğunu orada yaptık. Bütün spor alemi bu seyahatten son derece memnun vc mesuttur Türklyeve Güreş Federasyonunuz Başkanı tarafından davet edilmek ve Türklerle güreş yapmak bizim İçin en büyük bir pereftir. Biz buradaki rakiplerimizin
{indeki Shamchok’un 15 mil batısın-Jakı Chonson’a hücumda bulunan pilotlara ateş kesmeleri, zira kızılların teslim olmayı teklif ettikleri bildirilmiştir.
Tokyo. 5 (YİRS) — Buradaki kanaate göre, Koredeki hâdiseleri tetkik, Korelilerin iskân ve İntakıyla alâkadar olmak Üzere Birleşmiş Milletlerce bir komisyon kurulmasının kabulü Mac Arthur’a 38 inci arz dairesini geçmek için salâhiyet vermek olarak gösterilmektedir.
Diğer taraftan Birleşmiş Milletlerin Kore Komisyonu, harp İçinde Kuzeylilerin yaptıkları katliâmı ve harp suçlularının kimler olduğunu tesbit etmekle meşguldür. Son olarak kızılların Chinjule 340 sivili balta ve şişlerle, aynı zamanda Suchon-da da 280 sivili aynı şekilde öldürdüklerine dair haberler gelmiştir.
Ingilterede îşçi Partisinin yıllık kongresi
“Büyükler arasındaki müzakereler yerine, Birleşmiş Milletlerle işbirliği tercih edilmelidir”
Margate (İngiltere) 5 (AP) — îngiliz İşçi Partisi yıllık umumî kongresinin bugünkü toplantısında Dışişleri Bakanı Ernest Bevin, verdiği demeç sırasında, artık büyük devletler arasında müzakereler yolu ile sulhu gerçekleştirmeğe çalışmı-yacağını ve bütün gayret ve kuvvetini Birleşmiş Milletler Teşkilâtıyla batının kollektif müsellâh kudretine hasredeceğini belirtmiştir.
Dışişleri Bakanının sıhhati, bârla olarak mesai arkadaşları ve kendisini sevenler için derin bir endişe konusu teşkil etmektedir. Pek yakın, da siyasî hayattan çekilip istirahat ve tedavi zorunda kalması kuvvetle muhtemeldir. Bugünkü demeci sırasında, bazı noktalarda sesi yine eskisi gibi gürleşmiş ve şunları söy. lemiştir:
“Rusya İsterse yann bizimle kon. ferans masasına oturabilir. O zaman biz de maziyi unutabiliriz. Ancak bize dürüst ve namuslu İnsanlara yapılan muamelenin gösterilmesini İstemek hakkımızdır. 4 devlet ve 5 devlet işini tecrübe ettik, diğer bütün küçük devletlerin âkıbetlerinı tayine kalkıştık. Büyük devletlerin küçük devletler hesabına kararlar vermesi şahsan hoşuma giden bir iş değildir. Şimdi Birleşmiş Milletler kanaliyle iş görmeyi tercih etmekteyim."
Mısırın dış politikası emperyalist değilmiş
İngilterenin, Hindistanı kaybettikten sonra, Sudanı elde tutmak istediği söyleniyor
Nevv-York, 5 (YİRS) — Btrlepmif Milletlerdeki Mısır delegesi Selim Bey, bugün tngiliz-Mısır münasebetlerine dair hükümetinin görüşünü bir makaleyle açıklamıştır. Bu makaleye göre. Mısırın Sudanı ilhak etmek istemesi bir emperyalizm gayesi sayılamaz. İngilterenin buna mâni olması, Hindistan) kaybettikten sonra ham madde kavnnğı ve askerî üsler kurulabilecek bir mevkie sahip olan Sudanın elden gitmesine razı olmamalarına sebep olmaktadır. Kanal bölgesinde bulunan Ingiliz birlikleri ise bu havaliyi her hangi bir atom harbine karşı koruyamazlar, ve kanal münakalâtının bir anda durması mümkündür.
kuvvetini müdrikiz, onun için hazırlıklı geldik. Biz Almanlar kendi ayarımızı Türk güreşçilerle yaptığımız temastan sonra anİıyablleceğiz. Harpten sonra ilk defa olarak dışarı çıkıyoruz ve hem de Türklcrin davetlisi olarak tataııbuln geliyoruz, bunu asla unuta-nııyacagız. Gazetecilerden rica ediyoruz. Türklcre bütün Alınaııyadan çok çok selâm ve teşekkürler getirdik, lütfen delâlet edin, selâmlarımızı ve sevgilerimizi söyleyiniz.,.
Kafile Henyl’ln başkanlığında şu güreşçilerden müteşekkildir:
52 kilo \Veber Heinrich. 57 kilo Spatz Mannfrcd, 62 kilo Schmitz Ferdlnand. 67 kilo Ehrz NVartgang, 73 kilo Ne-heshelm Heinrich. 79 kilo Henze Brıı-no. 87 kilo Hönntnyer Johann. ağır sıklet Lirborn VV1IIL
Almanlarla İlk güreş yarın gece Spor vc Se*'ci ^arayında saat 21 dc yapılacaktır 'müsabakaların dördü serbest, dördü greke roman olarak tertiplenmiştir.
5
I
t X
GÜNÜN
Küçük sanatların himayesi
Yazan : Sait Bilâl ÇAKIROĞLU
*
Cklm
KONOMiK
HAREKETLERİ
Fındıkfiatlarında gerileme başladı
Alâkadarlar, bu fiyat gerilemesini arızî bir hâdise olarak telâkki ediyor
rolü sanayi küçük sanat ’ şeklln-işletmelerin yekûnu Bundan fa-
İnsan elinin hassasiyetine ihtiyaç gösteren ve İmal edenin şahsi meha-ret ve bingisini kıymet itibariyle diğer unsurlara hâkim kılan küçük sanat mâmulleri, makine ve tekniğin bütün tazyiklerine rağmen, bugün her yerde ısrarla aranmaktadır. Hattâ sanayileşmiş memleketlerde bile insan gözünün vuzuhu ile meydana gelen bu nevi imalât mühim yekûnlara baliğ olmaktadır. Japonynmn mensucat sanayiinde yaptığı damping ve Alman menşeli ucuz mallar, küçük sanat mâmulleri sayesinde sağlanmıştır.
Bizim de milli iktisadi bütünlüğümüz içinde bu sanat payının büyüktür. Memleketimizde istihsalinde, de çalışan
vÜz binleri aşmaktadır, başka ev sanayii şeklindeki aliyete mensup olanların sayısı da çok mühimdir. Her ne kadar bugün umumî sanayi istihsalimizin yüzde kaçının küçük sanata ait olduğunu kati olarak bilmiyorsak da, bunun umumî istihsal yekûnunun yansından fazla bir nispette olduğu muhakkaktır. Her şeyde olduğu gibi bu sahada da elimizde kâfi malûmat verecek ihsai mahiyette döküman-lar yoktur. Bununla beraber Türkiye küçük sanat memleketidir. Bütün dünyada olduğu gibi memleketimizde de bir küçük sanat meselesi vardır. Ve bu mesele sosyal hayatımız kadar ekonomik hayatımız için de ele alınması lâzım gelen bir meseledir.
On beş seneden beri memleketimizde politika adanılan tarafından münakaşa mvzuu yapıldığı ve zaman zaman bu sahada bazı kararlar a-hndığ) halde, şimdiye kadar memlekette küçük sanatlar işi istikrarlı, verimli bir hale getirilememiştir. Halbuki bizde lonca devrinde bile çıraklık, kalfalık ve ustalık münasebetleri tanzim edilmiş, küçük sanat erbabına kolay kredi ve yardım im-kânlan sağlanmıştı. Çıknklaıın döndüğü o günlerde baharat kabilinden birkaç kalem eşya ithal eden memleketimiz sağlam iktisadi bir bünyeye sahipti. Birbirine eklenen ve bu zamana kadar gelen ihmal ve bilgisizlik yüzünden, millî kültürü teinsll eden kısımlar da dahil olduğu halde, şimdi bu sahada bir hayli gerilemiş bulunuyoruz.
Bu harp yıllarında faydalı hizmetler gören el tezgâhlan bugün durmuş, küçük sanat kooperatifleri yer yer tasfiye edilmeye başlanmıştır. Halbuki Alman ve Japon sanayiinin yanı başında dönen çıkrıkların faal rolleri devam etmektedir. Büyük sanayie kaUflye işçi hazırlayan ve u-muml maliyet flyatlan üzerinde müspet tesirler İcra eden küçük sanayiin ehemmiyeti ve yardımcı rolü küçümsenemez. Hele bizim gibi henüz iktisadi sahada gelişmemiş ve büyük sanayii kurulmamış memleketlerde ise küçük sanayiin ehemmiyeti bir kat daha artar; ve bu sanayiin devlet himayesine mazhar olması lâzım gelir. Ancak bu himaye ile kasdedilen bu sanatlara bir inhisar temin edilmemesi, açıktan para verilmesi değildir. Küçük sanatların himayesi, devlete külfet tahmil etmeden bu sanatların icrasında, mâ-mullerin satışında, sanatkârların yetişmesinde ve kredi temini gibi hususlarda birtakım kolaylık tedbirleri almaktan ibarettir. Bugün bizde küçük sanayi mensuplan iptidaî madde ve istihsal vasıtalannı ucuz ve kredi yolivle temin etmek imkânından mahrumdurjar. Bunlann inkişafında gereken kolaybklan yapabilecek e-saslı bir kredi müessesesine şiddetle ihtiyaç verdir. Harici tesirlerin tahtında zaman zaman parlayıp sönen bu sanat tebaalarının devamlı liyette bulunmalannı imkânları hazırlamalıyız, tasfiye halinde bulunan fisinden tasfiye sonunda cek 15-20 milyon liranın
kasına devredilmesi ve bu sermaye ile takviye edilen bankaya bu sahada yeni hizmetler verilmesi mümkündür. Esasen harp yıllarında müstehlikin sırtından elde edilen ve hakikatte karaborsa fiyat farkından ibaret bulunan: piyasa tâbiriyle primli malların satışından hâsıl olan bu (*) 15-20 milyon liranın bu suretle yine memleket hizmetinde kullanılmasına halkımız da memnun kalacaktır.
Diğer taraftan Halk Bankası, Ticaret Ofisinden devredilecek bu munzam sermaye sayesinde, küçük
sanayiin kalkınmasında ve sanatkârların, geniş mikyasta olmasa bile, mahdut kredi İhtiyaçlarının karşılanmasında, hususiyle sanatlarının icrasında, bunlann kooperatifleşmesi, yetişmesi ilh... gibi hususlarda yardım ve kolaylıklar sağlayacak bir duruma gelmiş olacaktır!..
Ne sermayedar ne de işçi sayılmayan ve yalnız bu iki kutup arasında bir muvazene unsuru olan küçük sanat erbain, hayat standardı dünya vasatisinin çok altında olan memleketlerde daha ziyade himaye ve yardıma ihtiyacı olan bir zümredir Hele bizim gibi bir memlekette bidayette küçük sanatlan inkişaf ve terakki etmiş ve ekonomik bünyemiz üzerinde müspet tesirleri görülmüş bir sanat şubesini yeniden ihya etmek ve köklü bir vatanperverlik duyguslyle kalbleri dolu olan bu sanat erbabının hayat seviyelerini yükseltmek hususunda alınacak bütün tedbirler, İçlerin en mühimmi ve en doğrusu olacaktır.
Milli Korunma Kanununun hükümlerine uyularak milli korunma fonundan Ticaret Ofisine verilen İşletme ve teala sermayesi, Ofis tarafından aynen iade edilecektir. BuIiIn mevzuu olaıı münhasıran Ofisin şimdiye kadar elde ettiği kârlardan teraküm eden sermayedir.
ile
zo-
Kıbrıs şarapları Almanyaya mı gönderiliyor
Nicosia. (Hususi) — İngiltere Batı Almanya arasındaki ticari
rüşmelerden sonra Kibrisin 30.000 dolar kıymetinde şarabı Almanyaya ihraç edeceği zannedilmektedir.
A.vnca 300.000 dolar kıymetindeki patates İhracına da Kibrisin iştirak edeceği ileri sürülmektedir.
Y
A P I ve KREDİ BANKASI
tarafından çocuklara bir hizmet olmak üzere İngiltere ve Ame-rikadan getirtilen öğretici ve eğlendirici filmlerle
ÇOCUK SİNEMASI
tekrar başlıyor
8 eklin pazar gününden itibaren her pazar günü «abah saat 10 da
ATLAS SİNEMASINDA
Her yer 30 kııruç
Küçük çocuklar velileriyle beraber gelebilirler
Birleşik Amerikada uçaklardan atılan tohumlarla geliştirilen arazide bir sapan, lüzumsuz otları çıkarıyor
Birleşik Amerikanın bazı bölgelerinde aşırı derecede lüzumsuz otlarla kaplı hıılıınaiı otlak arazi ııraklurdan atılan tohumlarla ihya edilmektedir. Bu tohum ekme metodu Cansa* eyaletinin kumlu arazİHİnde tatbik edilerek lıeııı otlak arazi geliştirilmiş ve hem de toprak aşınmadı nispeten azalmıştı r.
Umumiyet İtibariyle 6 metreden daha az bir İrtifada ve 80 ayak aralıkla ııçaıı küçük uçaklar araziyi katet inektedir. Bu şeklide en İyi ekilen mm takalarda 0.09 metrekarede 86 tohum belirmiştir. Bazı arazi, ekilmeden önce -ıırülnıüştlir.
Kesimde, Cansa* eyaletinde uçaklardan atılan tohumlarla geliştirilen bir otlak arazi göze çarpmaktadır. Bir taraflı ve dlskll sapan zayıf otları ortadan kaldırmaktadır.
■■- ■
t
(1
Kısa Haberler
Hükümetin pamuğa elkoyacağı, ihracatın lisansa tâbi tutulacağı hakkında yayınlanan haberler, Adana borsasında mubayaaları gevşetmiş ve fiyat 285 kuruşa düşmüştür
nın sebepleri manasızdır.
Pamuk yetiştirici vatandaşlar harp denelerinde pamuğu Sümerbank’a satarlarken paralorını uzun vadelerden sonra bin bir zahmetle aldıkları gibi çok defa kefenlik bezi dalı! karaborsadan temin etmek bedbahtlığına uğramışlardır.
buna dair haber ve
★
Amerlkada pamuk ekilen arazi, kontrolü kaldırılıyor
Trabzon fındık piyasası
Son birkaç günden beri şehrimiz fındık piyasasında yeni bir durgunluk ba^göstermlçtlr. Alakadarların ifadesine göre, geçen hafta fiyatların yükselmesi, dış piyasalardan o-lan İsteklerin azalmasına sebebiyet vermiştir. Dün Borsada muhtelif men. çelere ve teslim şartlarına göre fındık fiyatları 317-330 kuruş arasındaydı.
Fındık tacirlerinin görüşlerine nazaran, her sene fındık İhracat mevsiminin buçlangıcında fiyat yükselişleri devamlı bir şekli aldığı zaman, dış piyasalardan istekler azalır, fiyatlar düştükten sonra, yine İstekler artar, bu itibarla fındık piyasasında bu gibi Arızalan tabii olarak kabul etmek lâzımdır.
Trabzonda fındık piyasası
Trabzon (Husus!) — Son hafta, fındık piyasası bir kararsızlık İçinde geçmiştir. Bayramı müteakip açılan piyasada 165 kuruştan alıcı bulan 50 randımanlı kabuklu fındık tedrici bir inme ile haftanın son günü olan bugün de 158 kuruşa kadar düşmüştür.
da kararsızlık içind
Kabuklu fiyatlarında husule gelen bu düşüşe mütenazır olarak iç fındık fiyatlarında gevşeklik baş-göstermiş, 342 kuruş olan fiyat 338 kuruşa kadar düşmüş ise de, iş olmamıştır.
Alman haberler. tstanbul piyasasındaki fiyat düşüklüğünün daha fazla olduğunu ve son üç gün İçindeki sukutun on kuruşu tecavüz ettiğini göstermekte ise de piyasamızda bu nispette bir değişiklik olmamış ve tstanbul piyasasındaki değişiklik buraya fazla bir tesir yapmamıştır.
0
faa-sağiayacak Bu arada Ticaret Cidde edile-Haik Ban-
Gösteren
DOĞAN KARDEŞ YAYINLARI
Adana. 5 (Hususi muhabirimizden) — tkinel Dünya Harbi senelerinde olduğu gibi pamuklarımıza Hükümetçe el konulacağına ve harici satışların ya lisansa veya kontenjana tâbi tutulacağına dair son günlerde muhtelif kaynaklardan yayınlanan haberler Adana pamuk piyasasını kırmış, fiyatları düşürmüş bulunmaktadır. Doğrudan doğruya Çukurova ve Güney Anadolu pamuk müstahsili aleyhine girişilen bu hareketle müvazi olarak Adana. Mersin ve Tarsusta hususi eşhasa ait pamuklu mensucat fabrikalarıyla A-d anadaki Sümerbank Fabrikasını tem8ilen Ankaraya giden 5 kişilik bir heyet de pamuğa elkonulması hususunda Hükümetle temasa geçmişlerdir. Bu durum karşısında müşkülâta uğrıyan Adana pamuk müstahsilleri namına Çukurova Çiftçi Derneği ve D.P. Adana îl Başkanlığı bugün telefonla Ticaret Bakanlığı ve Başbakan Yardımcısı ile görüşerek pamuğa elkoymak veyahut ihracatı lisansa bağlamak gibi tevessülü muhtemel hareketlerin tevlit e-deceği zararları rakam ve delillerle izah etmişler,
söylentilerin kati surette tekzibini dilemişlerdir.
muğa elkoymalar yüzünden 500 milyon lirayı mütecaviz zarar gören A-dana ve havalisi pamuk müstahsili ilk defa olarak bu seneki pamuğu olgun fiyatla satmaktadır. Bu satışlarda ise her hangi bir hile ve ihtikâr yoktur. Fiyat yükselmesinin sebebi ise bu seneki dünya pamuk durumunun arzettigi muhtelif sebeplerle Türk pamuğunun hariçte revaç bulmasından ve taleplerin artmasından ibarettir. Türk pamuğu hariçte para edyiormuş diye onu kös-teklemeye çalışmak İse her halde millî menfaatlerle telifi mümkün ol-mıyan bir keyfiyettir. Evvelki senelerde pamuğu aşağı fiyatla alarak dokudukları basma, bez. iplik ve sa-ireyi vüksek bedelle satmayı itiyat haline giren fabrikalarla mubayaa fiyatını kırarak ihracatta büyük kârlar temin eden bazı firmalann bu sene müstahsili malûm manevralarla kıskaca almak istemelerinin harice satışları da engelllyeceği muhakkaktır. Gerek Sümerbank’a, gerek husus! eşhasa ait fabrikaların ma-lettikleri dokuma ve iplik fiyatlarına son günlerde mühim nispetlerde zamlar yapıldığı halde pamuğa elkonul-ması hususunda Hükümeti zorlama-
Harp senelerinde pa-
Çiftçimizin bugün hâlâ kurtulamadığı borçlar ve sıkıntılar harp senelerince pamuğa elkoymaların neticesidir. Pamuğa elkonulacağı veya ihracatın lisansla yapılacağı söylentileri karşısında malım mevcut fiyatlarla elden çıkarmaya çalışan müstahsil, piyasada maalesef boğuntuya getirilmektedir. Bugün kendileriyle temas ettiğim bir kaç büyük firma, bu söylentiler karşısında mü-bayaa hususunda tereddüde düştüklerini. ancak Hükümetin nokta! nazarının sarih şekilde anlaşılmasından sonra muoayaatı tekrar hızlandıracaklarını ifade etmişlerdir. Bir kaç gün evvele nazaran Adana Borsa-smdakl alışverişler böylece gevşemiş ve fiyat 300 den 285 kuruşa düşmüştür. Diğer taraftan haricî alıcılar ise altın para ve dolar mukabilinde yüksek fiyatlarla pamuk taleplerini teyit etmektedirler. Bu arada Japonya ve Kanadadan yeni tekjifler de alınmıştır. Adanalı müstahsil, Hükümetin sarih kararını ve tekzibini beklemektedir.
Pakistan pamuk mahsulü
Karaşl (Hususi) — 1950 1951 pamuk mahsulünün geçen seneye nispeten biraz daha fazla olacağı tahmin edilmektedir. Bu sene ekilen arazi geçen seneklnden fazladır. Bununla beraber Pencob havalisinde ekilen yerlerin bu sene yüzde 10.1 nispetinde az olduğu anlaşılmaktadır. Havanın mülâyım gitmesinin mahsulün kolaysa kaldırılmasını saglıyacağı tahmin edilmektedir.
Mısır pamuk mahsulü
★
★
İskenderiye, (Hususi) — Ziraat Bakanlığı bıı senenin pamuk mahsulünü 8.894.000 kantar olarak tahmin etmektedir. Geçen şeneki mahsul 8.517.000 kantardı. Bu 1950-1951 sonesine ait ilk resmî tahmindir.
Waahlngton, (Hususi) — Emin kaynaklardan öğrenildiğine göre, Amerika Hükümetinin pamuk istihsali üzerindeki bütün kontrolleri kaldıracağı tahmin edilmektedir. Çünkü bütün depolar bomboştur ve ne kadar çok istihsal olur-so o kadar iyidir.
Tarım Bakanı memurları 1951 mahsulü üzerinden piyasaya pay aylnlmıyacağın) bildirmişlerdir. Gelecek sene için pek yakında resmi programın açıklanacağı beklenmektedir. Bu senenin mahsulü geçen seneye nazaran (16.128 000 balya) 10 milyon balya azdır.
Yugoslavya mısır ihracatım durdurdu
BeJgrad 4 (Hususi) — Gayet fena bir harmandan sonra Yugoslav Hükümeti en mühim ihracatından biri olan mısır ihracını durdurmuştur. Buna sebep kendi yiyecek durumunu dahilde korumaktır. Yetkili makamların bildirdiğine göre, memleketin 1,5 milyon ton mısır ve 500.000 ton buğday açığı vardır.
Alınan mecburi tedbirler arasında zaruri yiyecek maddelerinin ithaıl vardır. Köylülerin devlete satmaları icap eden senelik mısır miktarı yüzde 50 azaltılmış, ekmek vesikalarında 10 eksiltme
yapılmıştır. Ayrıca köylülerin gelecek senenLn İlk yarısında teslim etmek mecburiyetinde oldukla-ı yağlar ve domuz miktan da azaltmaya uğramıştır.
Mahallî makamlara mümkün olduğu kadar fazla hayvan öldürülmesi bildirilmiştir. Fakat yavrulayan sığırların öldürülmesi yasaktır.
Paraguay yemeklik yağ İstihsali
Buenos Aires 5 (Hususî) — Pa-raguaym bu seneki pamuk çekirdeği istihsali 26400 tondur. Geçen seneki istihsal bundan iki bin ton daha aşağı idi. Bu sene istihsal edilen çekirdekten 2650 ton pamuk yağı elde edilebilecektir. Paraguaym bu seneki yerfıstığı istihsalinin 2300 ton olacağı» ve bundan da 430 ton yemek yağı istihsal edileceği hesap edilmiştir. Şimali Amerika Ziraat Bakanlığının bildirdiğine göre Pa-raguayda nakil imkânları iyi olsa ve fazla fiyat verilebiîse idi bu sene yemeklik yağ istihsalini daha fazla arttırmak mümkün olacaktı.
Tüccar Demeği
tdare heyeti dün
Yeni bir faaliyet programı hazırladı
Tüccar Demeği
yaptığı toplantıda, hu seneki faaliyeti hakkında yeni bir program hazırlamıştır. Bu programa göre, her hafta muhtelif tüccar zümreleri kendi aralarında toplantılar yapacak, aynca ayda bir defa umumi toplantı olacaktır. Bu toplantılarda Tüccar Demeğinin müessifleri olan milletvekilleri de iktisadi mevzular etrafında Meclisteki çalışmaları hakkında izahat vereceklerdir.
Çukurovanın bu seneki pamuk rekoltesi, 337.380 balye tahmin edildi
Adana, 5 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Pamuk Tahmin Komisyonu bugün yaptığı toplantıda Çukurova, tçel ve Hatayın pamuk rekoltesinin kati tahminini yapmıştır. Bu kat! tahmine göre, bu sene 242,525 balyasi Seyhan, 64,845 balyası tçel ve 30.410 balyası Hataya ait olmak üzere Çukurova bölgesinin umum! pamuk rekoltesi 337.280 balyadır.
Geçen seneki rekolte 301 bin balya idi.
Uruguay yün piyasası
★
Buenos Aires 5 (Hususî) — Uruguay yün piyasasında ihracat daimî olaraJc artmaktadır. Bir müddetten beri ekim İçinde yapılacak yeni kırkım için satışlar yapılmaktadır. Çünkü mevcut stok yünler tamamen satılmış vaziyettedir. tçinde bulunduğumuz yılın temmuz iptidasından ağustos sonuna kadar 65453 balya yün (Her biri 420 kilo) ihraç edilmiştir. Bunun büyük bir kısmı olan 59651 balyası Birleşik Amerika Devletlerine satılmıştır. Bu ay içinde yapılacak kırkımın % 45 i satılmış durumdadır. Fiyatlar yükselmeğe devam etmekte olup son olarak en iyi kalite yünün 10 kilosu rinden yünün 33 ve idi.
35 Uruguay pesosu Üze-satılmıştır. Halbuki aynı fiyatı birkaç hafta evvel temmuz ortasında 27 peso
BORSA
DÜNYA
ve
ve
5/X/1950 Perşembe
ESHAM VE TAHVİLÂT
KAMBİYO
9
İstanbul Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Borsalarda vaziyet
Bugün
37.20
35.—
76.—
Şirket Tahvilleri
360.—
• t
Şirk?» Hisse Senetleri
205.—
Ecnebi Tahviller
•>
22
34
87.60
50.—
30-
29.08
40.—
30.20
38.—
317/330
65.—
150.— 220.— 250.—
tenekell ı •ıra) çıplak)
Ou kuma Ham Maddeleri!
liftik (ana mal)
Ciftik (JNatüre!) ........
Yapak Trakva (Kırkım)
nam derileri
Sığır salamura (kasap) Kİ Keçi tuzlu kuru kilosu -Koyun hava kurusu kilosu
%5 %5
Kurn Meyvular ı tfındık (kabuklu *tvr1) Fındık (İç tombul 1950).. Cevis (kabuklu) .....—-
Ccvte (İç natürel)
%7 %7 %?
%7 %7 %7
%7 %7 *7
130.— 343.—
67.—
Kapanış
İstanbul :
Demiryolu IV .. Demiryolu V ... 1949 Ikramiyell
Diğerleri
Demiryolu
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
Müdafaa
• •
NebatS Tatları
Zeytinyağı U9.EG Sunamva.Cn (Raf
Ayçiçeği (Kafine
Emdik yağı (Çürük)
ikrunn>rlı tahviller 1933 Ergani ........
1938 Ikramıyell ....
Milli Müdafaa I ... KM)
194)
1/2
r.C. Ziraat ’ Bankası Anadolu
99
\99
46
20.80
Ul.-
243.— 185.— 155.— 150.—
30.— 29.08
18.10
19.20
32.—
112.50
63.—
38.—
48.—
34.—
80.—
85.—
%6 %e
%e
(949
1948
% 6 1949 îstikrazı
1934
1934
1941
194)
194)
MllU
• 9
•9
Mısır Kredi Fonulvc 1903 | 172.—
••••••
D.T. Tertip A/B, C •%6(j .....
Mlımcö Senet
194) Kalkınma
tt
Ifltlkmzı
lntlkr&z)
1... n.. oı..
ı... a... LU... IV ..
Hububatı
Buğday yumuşak (TOc.) Buğday Ofla ............
Arpa yemlik (dökme) Mısır uan (çuvalı) Fanuiys tombul ..
Faeulva Çalı «ert Kuşyeml ................
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil Nohut natûrel
Kuptüiııj
22.65
22.50
21.20
97.65
97.85
95.90
vı
I U------
LU L İL...
I ....
Siva*-tsTT.urum 1 •• u.-vıı
Demiryolu
99
Tatlı 4ubamlar ı Ayçiçeği tohumu Keten tohumu Kendir tohumu SuHAnr .....
Yer fıstığı kabuklu
Ticaret Borsasında fuuhk fiyatları biraz gerileme kaydetmekle, sağlam durumunu muhafaza etmektedir. Yağlı tohumlar üzerine isteklerin arttığı anlaşılmaktadır.
Kambiyo. Esham ve Tahvilât Borsacında muntelif tertipte Devlet Tahvilleri Üzerine her günküne nispetle fazla muamele olmuştur Altın piyasası düne nazaran biraz canlanmış- ' tır
a
İzmir ;
Çckltdrksiz iiziun piyasasında bugün dikkati çeken bir hususiyet, fiyatları frenlemek düşüncesiyle ihracatçıların nıübayaats iştirak etmemekte oldukları idi. İhracatçılar 9 numara 75 kuruşluk bir seviyeye düşünceye kadar piyasaya iştirak etmemek kararım almalarına rağmen Kooperatifler Birliğinin Ayma Şirketi, kilosu 79 kuruştan 100 tonluk bir mübayaatta bulunmuş, muamele bundan ibaret kalmıştır. İncirde vaziyet aynıdır. 15 ton hurda incir 20 kuruştan satılmıştır. Pamuk piyasası sağlam durumunu muhafaza ediyor. Alivre 322 kuruştur,
istonbul Borsası
Açılı* Kapanıp
ı bterlıng ..... 7.84.50 7.84
KM) Dolar 280.— 2W.—
100 HY Frangı O.öO 0.80
100 İsviçre ET ... 64.67 64.67
100 Belç Fr 5.60 5.60
ioo leveç Kr 54.12.50 54.12.50
00 KlorlD 73 68 40 73.68.40
100 Liret 0.44 12> 0.44 L2>
100 Drahm) 0.01.878 0.01. S7H
109 ttacoudoe .... 9 73 90 0.7300
Altınlar
Buğun bMkı kur
Lira Lira
Külçe Te»t G» 4.63 4.60
Külçe Deguıt» 4.66 4.64
Uun.hurtyef —
Keşaî 37.20 37.—
— —
jUİ’lCf) «»••••»••• 29.20 29.95
43.00 43.40
Fransu kok ... —
Napnlâon il) . • ”*
ÎBviçre
Zürich Borsası (Serbest)
4-10-1950 İsviçre Fr»ne»
Durumu En aşaftı bJn yukarı
iurk Giraeı 1.05 1.15
4,35 4.30
Sterlin^ 10.80 10.95
Frunoız Frangı 1.13 1/2 1.15 1/2
06.10
96.20
96.35
96.40
96.05
96.25
96.20
20.20
20.70
21.35
20.95 20.4£
1985
20.80
20.95
21.20
L'.C Merkez Bannası 123.50
rUrkivo tş Banka*! 80.-
t’ürk Ticaret Banka*] 6.-
Aralan Çimento 15.2(
Sark Değirmencin* 23.28
Milli Rcnsürune 16
Fiyat düşüklüğüne müessir olan sebeplerden biri olarak. Alman alıcıların 130 dolardan müşteri olduktan fındıklarımıza bugün 125 dolar üzerinden vâki teklifleri de kabul etmemek suretiyle istiğna gösterdikleri ileri sürülmekte İse de, husule gelen bu vaziyetin daha ziyade eylül angajmanlarının karşılanmış ve tüccarın hlrkaç gün İçin vaziyetin İnkişafını kollamakta olmasından ileri geldiği kanaati hâkimdir.
tstanbul piyasasında hazır mal fiyatlarının İleri aylara satış fiyatla nndan 8 kuruş daha ucuza muamele görmesinin de eylül satışlarına yüklenmiş olan malların henüz tasfiye edilmemiş olmasından Heri geldiğini teyid ve bu mülâhaza, bugünkü sukutun geçici olduğu ümidini takviye etmektedir.
Liberasyon listesinin piyasadaki tesirleri Günlerden b^ri beklenen liberasyon listesinin İlân edilmesi, piyasada mevrut olan merak ve endlfelerl tatmin etmiştir. Fakat muhtelif zümrelere mensup tacirler. İthal ettikleri m ali an n B listesinden çıkarılarak A lle-te*İno konulmasını IstemfşlerdL Nitekim Ticaret Odasındaki meslek grupları toplantılannd* bu hususlar açık bir surette tebarüz ettirilmişti.
Alâkadar tacirler, meslek gruplan toplantılarındaki bu isteklerin tamamlyle yerine getl-rilemedlğine kani bulunmaktadır. Fakat A listesine konulması arzu edilen mallar arasında, pek de ihtiyaç halinde of m ıran malların bulunduğu anlaşılmaktadır. Meselâ saat İthalâtçıları saat ithalâtının da B listesinden ç ikanla ra k A listesine konulmalını ıstenılşlerdL
Sanayi hnm maddelerinden İşlenmemiş kauçuk B listesinden çıkarılarak A listesine muştur. Bundan dolayı fabrikatörleri memnun (ardır. Daha bunun gibi mühim maddeler A listesinde yer almış, evvelce İlân edilen listedeki noksanlıklar telâfi e-dllmlştir.
konul* kauçuk olmuş-bir çok
Mersinde konserve fabrikası açılıyor
Adana, 5 (Hususî) — Bahçe ve sebzecilerin istihsal ettikleri mahsulleri, bilhassa portakal, limon, domates, bamya, patlıcan, fasulye gibi maddeleri değerlendirmek, konserveciliğe müteallik tesisler vücuda getirmek maksadiyle Mersinde teşebbüse geçildiğini daha evvelce bildirmiştim. 'İçel Konservecilik Ticaret ve Sanayi Türk Anonim Şirketi” adı altında bir şirket tesisi gerçekleşmiş ve müteşebbis heyet tarafından üye kaydına başlanılmıştır. Şirket bu teşebbüsü için Mar-shall Yardım Plânından da istifade edecektir.
PİYASALARI
İzmir Ticarel 1 Borsası
Bugün Son Kapanı.-;
üzüm çekirdeksiz No.» 78.— 80.—
tncir A aeritl No. 8.... 44.— 48.—
•• B Berini No. 108 35— 41.—
FumuU Akala 1 319.— 315.—
Pamuk Akala L1 195.— 190.-
Pamuk AkaU LU 160.- 160.-
Pamuk yerli 172.6 I80.-
Pamuk yağı (rafine) ... 109.- 110.—
Pamuk ceklrrtefi'l 16- 17-
Adana Ticaret Borsası
Pamuk AJcalu 1 (Hatay) 300.—
Pamuk Akala (Adana) 290.— 285.-
Pamuk Akala U — —
Pamuk Akala LU — —
Pamuk veril ı — —
Pamuk vnrll IL — —•
Trabzon Ticaret Borsası
FİNDİK O %60 randımanı» 150.- 145.—
kabuklu tombul — —
b) tc aıra konfrolin ... 320.— 300.-
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak •••.. 28.- 29.-
Rufrdav Bert .. .. 27.- 28.—
Arpa - —
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Hnfdto ( Bugell=8ent) .........
Bert Kış mahsulü N(x 3 —
KırmiBi ” M No. 3 ——.
Hamak Mlddiing (Libresi=8ent) Ekim
AthJ ı k •••••••*++*9 •*••*• ****•• •••
Mart »•••*•••••*«••• ••••••«♦••o •••••• •• •
Tiftik (Llbresl=Sent) ......... ■
TekM&e No. ) ...................
Fındık (Libresi=Sent) ..........
Kabuklu yerli trt ...........
- M orta -----------------
İthal m&b iç* ithal m ab ------
(Libresl=8ent) çekirdeksin seçmo
Levanı iç
Ekstra iri
Kuru Urüm
TbompsoD
Keten tohuma (Bugall=Dolar) — Minneapoli* ........._________
Kalay (Libresi=Sen t) ........ Levha-teneke (100 libre dolar)
Dun
tur
259.—
229.—
40.90
40.52
40.26
115.—
59.-
65.—
D 1/4
3.85
106.25
7.30
Londra Borsası
Keten tubama (Tonu=8terling>
Bombay __________
Kal kota ........
fer fıntığı Hindistan
73.—
70.-
83.-
BrnHford Piyasası
Tiftik iyi ma) (Libresi=Fiyat)
- 8ır> mab M *
T Od Anadolu •• •
•' Trakya
İskenderiye Brrcası
I'ımali (Kanlan =laJhırı) Ajıhmounl Kim elyafb 87U, -Kamalı Uzun eiyaflı F/G. ...
259.—
225.—
41.20
40 H
39.97
U5.—
52.—
ÖL—
U 1/4
B.S
102.20
7.30
73.-
73.—
83.-
105.—
Uö.—
ilkim 1950
YEN! I S T A N E C L
Sayfa 6
Fuat Güzaltanın katli hakkında bir Fransız
_ ______M—
gazetesinde neşredilen heyecanlı ifşaat
Sovyet Rusya, 1949 yazında Tiirkiyeye taarruz için plânlar hazırlamıştı
Atom bombasının tahrip sahası ne kadardır?
New-York üzerinde patlayan bir atomun yapacağı tesirler tesbit. edildi
RUSLARIN. Türk boğazlarını ele geçirme teşebbüsleri etrafında hayli peyler söylendi. Fakat işte, burada ilk defa olarak bahsi geçen bir hâdise daha var kl, Krcmlln’ln 1949 senesi yazında tatbik etmek İstediği ve daha geniş maksatlara hizmet eden bir tasavvuru ortaya atmaktadır. e
Halis bLr “Balkan suikasdı” olan bu facianın şahıslan bir Rus binbaşısı; sonra haf iyelerin yaşadıkları karanlıklardan kısa bir zaman İçin çıkan esrarlı adamlardan bin; genç bir Rus subayı ve Türk genelkurmayının resmi kuryesi gibi kimsclordir. Bu dört şahıs, 1949 senesi İlkbaharının sonuna doğru bir ay içinde yok olddlar.
Suikasda karışan kimselerden sağ kalmış kimse yok sanılıyordu. Fakat o sırada Moskovada Kızılordu Askeri Haber Alma Dairesi Müdürlüğünden aynlan bir adam, kendisinden öncekilerin muvaffak olamadıktan bir işde muvaffak oldu. Başkalarının hayatına mal olan bazı evrakı tevdi edebildiği gibi, biri hürriyet Isttyen. ötekisi para Istiyen, Oçüncüsü de hiçbir şey ismeyip de •oğuk harbin karşılıklı ateşi arasında kalmak talihsizliğine uğrayan o kurbanların nasıl öldüklerini do anlatabildi.
Yazan : Amiral Ellis Zacharias
Amerikan Casuslukla Mücadele
Teşkilâtı Şeflerinden
baş-
8ov-kur-
Bu firarinin ifadeleri vesikalara istinat etmekteydi. Vesikalar da. hepsi Almanyada basılmış bir lügat kitabı, birkaç yaprak sahlfe ve haritalardan İbarettiler.
“Suikast”, Kızılordu Genelkurmayının merkezi olan Znamensky sokağının 19 numaralı binasında lamış ve gene orada bitmiştir.
1948 senesinin sonuna doğru, yet Genelkurmayının hususi bir
yesl, dünyanın en güzel matbaalarından birkaçının bulunduğu Leipzig şehrine gönderildi. Kurye. Saksonyadaki Sovyet İşgal Kuvvetleri Başkomutanı General Dubrovski’nin Kurmaybaşkanı General Dudorof’a ait mühürlü bir çanta taşıyordu.
Çantanın İçinde bazı yazılar ve krokiler vardı. Bundan başka da, bir istilâ ordusu askerlerinin bilmesi lâzım gelen esaslı cümleleri gösteren Rusça - Türkçe bir küçük sözlük de bulunmaktaydı. Krokiler ise bazı Türk bölgelerinin pek büyük mikyasta çıkarılmış haritaları olup, son harp esnasında Alman hatları arkasında savaşan çeteciler İçin bastırılan haritalara benziyordu. Yazılar ise türkçe yazılmış bazı be-
yanname metinleriydi. Metinlerin mahiyeti, sözlükle haritaların ne gibi maksatlara hizmet ettiklerini açıkça anlatıyordu. Bütün bu vesikalara “fevkalâde gizli” işareti konulmuştu.
Bu çantanın gönderilmesiyle birlik, te verilen hususi talimat olmasaydı, meselede dikkati çekecek bir şey görülmezdi. Sovyet Genelkurmayı, en gizli vesika ve haritalarından bazılarını birçok senelerden beri, Leipzig’de bastırmaktaydı. Meselâ, neşriyat müesseselerinden biriyle 50 bin marklık bir konturat İmzalanmış ve müesseseye yüzden fazla başka başka genelkurmay haritalarının basılması ısmarlanmıştı. • Haritalar arasında Magdebotırg’un. Şlezvig -Holsteln'in ve birkaç Çin eyaletinln-kiler de vardı. Rusça . İspanyolca ve Rusça - Çince askeri lügatler de basıldığı gibi Kızılordunun uzak memleketlere karşı hissettiği alâkayı gösteren türlü türlü bilgi kitapları tabolundu.
Her ne ise maruf çantaya ilâve olarak verilen emirlerin hususiyeti behemehal 1949 nisanından evvel tatbik edilmeleri icap ettiği İdi.
General Dudorof, muavini Muhafız
Alayı Kumandam Byehusof’a projeyi gözden geçirmesini tenbih etti. Teknik tatbiki ise kumandan Çemayef’e verilmişti
İşler mart 1949 a kadar memnuniyet verici bir şekilde cereyan etti. Sonra, günün birinde kumandan Çer-nayef bir sabah bürosuna gelmedi. A-leyhinde yapılan bir tahkikatla muhtemel olarak batı bölgesine kaçmış bulunduğu neticesine varıldı. Sovyet makamları derhal bir envanter yapıp, mahrem bir çok harita yeri ve nüshalarının, traktlann vo lîgatlann kaybolduğunu meydana koydular. M. V. D. nin hudut muhafızlarına haber verildi. Hudut tahşidatı kuvvetlendirildi. tkl gün sonra M. V. D. nin hususî bir bölüğü Aİtenburg dolaylarındaki ormanlarda yüzü tanınmıyacak bir hale getirilmiş bir ceset buldu; bir müddet sonra cesedin hüviyeti tesbit olunabildl ve Nlkolal tvanoviç Çer-nayef olduğu anlaşıldı.
Köpekler biraz ötede başka bir ceset daha keşfettiler. Fakat, o cesedin hüviyetini tesbit etmek mümkün olmadı ve bu keşifle . Çemayef hâdisesi arasında bir münasebet olmadığı hükmüne varıldı. Fakat otopsilerden bu İki adamın aynı zamanlarda ve aynı mitrayetln kurşunlan ile öldürüldükleri anlaşıldı. Bu mitrayet İse M. V. D. nin hudut muhafızlan tarafından kullanılan modeldendi.
Atonı bombasının tahrip sahasını gösteren kroki.
«KIZIL ALMANYANIN ÎÇ YÜZÜ
Doğu Almanya Cûmhuriyetinde altı hafta
I1 -
Fasan: Erio WaJdmann
11
Çeviren: Behçet Cemal
Kore harbi, Sovyet Almanyada Amerika aleyhindeki propagandanın artmasına sebep oldu
Sovyet bölgesinde imal edilen kunduralar o derece kötü kl, imkânını bulan herke*, kunduralarım, Berlinin batı bölgesinden almaktadır. Berlinin 8ovyet bölgesinde yaşıyanların kılıkları öylesine peymürde kl. ben, Batı Berlindeki dostlarımdan en kötü eşyaları aldığım halde, beni, doğu bölgesinde fazla şık buldular. Schwerin-dekl bir kadın akrabamın, eski bir deri ceketten bizzat yaptığı bir çift terlikten başka ayakkabısı yoktu. Kadın ağlıyarak derdini döküyordu;
— Yakında Ruslar gibi kötüleşeceğiz, diyordu. Onlar gibi pis ve pejmürde bir hale dolaşacağız. Ne yapalım ki. mâni olmak için elimizden bir şey gelmiyor.
Kore harbi, Sovyet Almanyanın propaganda faaliyetine derhal hız verdi. Bölgenin bütün gazeteleri: “Anglo-Ameri kan emperyalistlerin kahpece tecavüzüne karşı bütün dünyanın protesto ettiğini" haber veren manşetlerle donandı. Bütün radyo İstasyonları, Güney Korenln kuzeye taarruz etliğini İddia ederken, “Berlindeki Amerikanın Sesi” radyosu taarruzun kuzeyden güneye yapıldığını söylüyordu.
Huşlar, Amerikan radyosunu mütemadiyen bozdukları halde, görüştüğüm kimselerin büyük ekseriyeti, umumiyetle. Amerikan radyosunu dinlemişler ve inanmışlardı. Birçoklan da “Ne bileyim ben?,, deyip, alâkadar bile olmuyorlardı.
Harp haberleri, ilk defa 26 haziran pazartesi günü almanca olarak neşredildi Salı günü, “Hürriyet Mücahitleri Alman Komitesi", bu münasebetle 20 yeni slogan tesbit etmiş ve bunlar hem gazetelerle, hem de afişlerle her tarafa yayılmıştı. Yeni sloganlardan bazılan şöyle diyordu:
“Hunhar atom bombasının kanun dışı edilmesini İstiyoruz. Atomu yenmek, barbl yenmek demektir." “Sulh kuvvetleri, yeni harbin yangın bombalarından üstündür" "Genç Almanların kanı, dolarla satın alınamaz.,, “15 ekimde sulhun adaylarına. Demokrat Almanyanın milli cephesine oy veriniz."
Garip bir broşür
Perşembe günü. W|smar’da iken, elime “Cihan Sulbü Tehlikede” başlığını taşıyan bir broşür sıkıştırdılar. Broşür, millî cephenin mahalli sulh komitesi tarafından neşredilmişti. Broşürde herkes, o akşam yapılacak büyük bir toplantıya davet ediliyordu. Toplantıda, Kore harbinden mesul o-lan Amerika takbih edilecek ve Almanya İle Korenln dâvaları arasındaki müşabehet belirtilecekti. Broşürde şöyle denilmekte İdi:
'Amerikanın yeni bir cihan harbi çıkarmak istediğine şüphe kalmamıştır."
Bunun, bizce mânası ne Kore, tıpkı kendi vatanımız ye ayrılmıştır. Kuzey Kore, mokrasinln hâkim olduğu
cumhuriyeti şeklinde İdare edilmektedir. Güney Kore İse, bir Amerikan sömürgesi menzilesine İndirilmiştir. Kore, tıpkı Almanya gibi, parçalanmış olmanın ıstırabını çekmektedir.
“Anglo-Amerikan emperyalistleri. Batı Almanyada yaptıkları gibi, Güney Koreyi. yeni bir harbo hazırladılar Koro hâdiseleri, bütün Almanlar için bir İhtar mahiyetindedir.
Acaba Kore, Avrupaya. hususiyle Alman Demokrat Cumhuriyetine 'Rusyanın. Sovyet bölgesine verdiği yeni İsim) karşı yapılacak taarruzun allama tahtası mı olacak?
Fakat, sulhçu gayretler, çok daha müessirdir
Zamanımızda artık, harp tahrikçi-Hâl. harbe müncer olamaz.
Gocit reoml yapan gençlik
Erfurt civarında ufak bir şehirde, bir pazar sabahı saat dokuzda, Sovyet Gençlik Teşkilâtının yaptığı bir geçit resminin bando sesleriyle uyandım. Borular, trambonlar. fifreler, trampetler bütün şehri ayağa kaldırmışı 100 den fazla genç erkek ve kız 200 e yakın bayrak toplanmış-11
Şehrin merkez kafile, kilisenin tu ve “Bau aut (Alman gençliği, nı öyle bir şiddetle söylemeğe başladı kİ. kilisedeki pazar merasimi ya-pı’smaz oldu
Sonradan öğrendiğime göre, pazar, bütlin Sovyet bölgesinde merasim, şaşmaz bir İntizamla rar edilir dururmuş. Merasime rnk edenlerden biri, bütün öğrenci, öğretmen vo devlet memurları bu me-
raslme İştirake mecbur tutulmakta ve bu suretle kiliseye gitmekten menedll-mekte olduklarını anlattı. Aynı zamanda kiliseye devam edenler üzerinde de mânevi bir tethiş yaratılıyordu.
O günkü merasimin gayesi, sulhu tebcil ve Kore “tahriki" ni tel’in .idi. Her tarafa asılan muazzam afLşierle, cihan sulhu mücahitlerinin. Kore halkına sevgileri Hân ediliyordu. Başka afişlerde cıl)2 ve korku içinde bir hayvancık “Friedens-taube (Sulh güvercini)’’ olarak tavsif ediliyordu.
Siyasî mizah
Sovyet bölgesinde dolaşırken, siyasi mizahın münhasıran sulh güvercininden ilham aldığını gördüm. Hitler devrinde, Almanların hali çok daha iyi idi ve o devirde. Nazilerden nefret edenler bile, rejimle alay edebiliyorlardı. Halbuki komünist, rejiminde, halktn mizah kabiliyeti, hemen hemen sönmüştür. Her tarafta ıstırap ve kin hâkim.
Lelpzig> giderken, kompartımandaki bir yolcu, bir sandviç çıkardı. Diğer bir yolcu sordu:
“— Ne yiyorsun?"
"— Sulh güvercini!"
“— Öyle ya, bugünlerde. Korede taze kızarmış sulh güvercininden başka yiyecek yok kl!"
Lelpzig’de, Kore sından sekiz gün bir sulh mitingine tlng, Llepzlg Kongre binasında yapıldı, baş hatibi, Reuterin. üç hafta evvel komünistlere iltihak eden Berlin muhabiri Johu Put İdi.
Salonun her tarafı dolu idi ve o narlörler. hatiplerin sözlerini en u-zak köşelere bile yayıyorlardı. Balkonda, mavi üniformalı gençlik mümessillerinin ortasında bir yer bulabildim. Yan duvarlardan birini baltan başa kaplayan bir bayrak ve ü-zerinde şu kelimeler vardı:
• *
harbinin başlama-flonra. muazzam İştirak ettim. Mİ-Hayvanat Bahçesinin Mitingin
olabilir? gibi ikilleri de-blr halk
meydanına yürüyen karşınında aaf tut-Deutnche Jugend! îıj başına)" şarkını-
her aynı tek-lltl-
slogan
tahrlk-
bekler-
Lelpzig’de kaybolan vesikaların hiç biri bulunamadı. Mmtakada yapılan bir keşifte yeni hiçbir iz meydana çıkarılamadı. Fakat Byçtusof Sovyet Hükümetinin mühim bir plânının ifşa edildiğinden korkuyordu. Kendisi cinayetin olduğu mmtakada tahkikatı idare etmek üzere Atlenburg’da kaldı. O sırada M. V. D. nin adamlarından asteğmen Olişefin kaybolduğunun farkına varıldı.
Byelusof Çemayefln bir casus olduğundan emin bulunuyordu. Herhalde bastırdığı vesikaların mahiyetinden haberdar olan yabancı bir ajan onunla temasa girmiş ve bu vesikaların bir kısmını Sovyet bölgesinin dışına çıkarması için İkna etmişti. tkl adam Aİtenburg civarında buluşup batı bölgesine kaçmak üzere sözleşmelerdi. Fakat üçüncü dam, İhtimal İzi bulunamıyan oıdan öldürmüştü.
bir a-Olişef
Atlantik Paktı konferansları
Fransız iç siyasetine tesir edecek
ve a-kafası-başladı. “Sıkıl-" se-
Vesikalar ortada yok
“— Dünya sulh cephesinin sevgileri, Koreli sulh mücahitleriyle beraberdir."
öteki duvarda şöyle bir vardı:
"— Yangın kundağını, harp çilerinin elinden alın!"
Stalin'e bağlılık
Halk, hatiplerin gelmesini
ken. gençlik mümessilleri "Bau auf marşını ve İkisi ruaça olmak üzere dört marş daha söylediler. Sahneye gelen bir genç:
“— Sulhsever beşeriyetin büyük şefi. Jozef Vlssarlanoviç Staline sonsuz saygılar!" diye bağırdı.
Halk, tasviple haykırmağa yağa kalkarak. ellerini, mn üstünden çırpmağa Eski Alman komünistlerinin
mış yumruk" ve Nazilerin "Kol lamı yerine. Sovyet Almanya şimdi, ellerini, kafasının üstünde çırparak tezahürat yapmaktadır. Kalabalık, hemen 10 dakika bağırıp e) çırptı; hlr kere tezahürat başladıktan sonra kimse, durmaya cesaret edemiyordu. Nihayet, mitingin başkanı, tostoparlak •kafalı. ağır bir adam, eliyle işaret edince herkes yerine oturdu. Peot’i (ek bir cümle He takdim eden başkanın sözleri, yeni tezahürata sebep oldu ve nutuk başladı.
Manzara, Almanları tesir altında bırakacak vaziyette idi.
Londrada doğup büyümüş. İspanya harbinde 13 yaşında İken milletlerarası tümen saflarında harbetmiş bir İngiliz, 34 üne gelince, kendi memleketini reddediyor ve hem Ingllizlori. hem de Amerikalıları, harp tahrikçiliği He itham ediyordu. Nutkunun sonunda Stalln’l metheden hatibin sözleri şiddetle alkışlandı. Artık kâfi derecede görmüştüm. Nutuklar devam ettiği halde, kalktım ve dışarı çıktım. Çok kimsenin, beni taklit ettiği gözümden kaçmadı. (Devamı var)
Bu arada Moskovada M. V. diplomatik kolu, hüviyeti meçhûl bir Rusun Türk arkerl ateşesi ile temasa girmeye mükerreren uğraştığını öğrenmişti. Türkler bu teşebbüslere hiç ehemmiyet vermiyerek onları cevapsız bırakıyorlardı. M. V. D. onların, namına cevap vermeyi üzerine aidi. Türk Ataşesinin mümessili süsünü takman bir Rus ajanı Gorki parkında meçhûl şahısla buluşmak Üzere sözleşti. Meçhûl şahıs Ollşeftl. Tuzağa düştüğünün farkına vannea, caddeye koşup kendini bir otomobilin altına attı. Üzerinde kayıp vesikaların hiçbiri yoktu.
Hikâye Olişef’in intiharı ile de bitmez. Başka masum bir kurban hiçbir zaman vakıf olmadığı bir sırrı hayatı ile ödiyecekti. Bu adam Fuat Güzai-tan İsminde Moskova ile Ankara arasında kurye vazifesini gören bir Türk Genelkurmay subayı idi.
(Sonu yarın)
D. nin
EN emin kaynaklardan aldığımız ■■ haberlere dayanarak, bu sütunlarda daima tekrar ettiğimiz veçhile, Batı Alman yan in süâhlandırılmasına resmen karar verilmiştir; bilhassa Atlantik Konseyinin 11 milleti buna müspet rey vermiş, Fransa İse prensip itibariyle böyle bir karara muhalif olduğunu bildirmiş olmakla beraber, konseyin ekim sonunda yapacağı toplantıda fikir değiştirmek hakkını da muhafaza etmiştir.
Amerika, Fransız Hükümetine mütemmim teminat verebilecek vaziyette midir? Beynelmilel muhitlerdeki kanaate göre, Amerikan Genelkurmayı, müstakil Alman ordusu ve genelkurmayı olınıyacağına ve on Alman tümeninin peyderpey batı ordusuna ilhak karar vermekle, recede teminat Alman tümenleri
rupa ve Amerikanın verdiği tümenlere nazaran daima azınlıkta kalacaktır. Silâhlarının bir kısmım A-merika, bir kısmını da Alman sanayi temin edecektir. Alman tümenlerinin sayısı da, Alman toprağında bulundurulan Avrupa tümenlerinden ve hattâ Fransadaki Fransız tümen-lerlnlnkinden aşağı olacaktır.
Amerika, Atlantik ordusunu çabucak meydana getirmek kararım verdiğine göre. Fransa ile İngiltere acele donanıp silahlanmağa giriştikleri takdirde, İngiliz - Fransız silahlanmasının Almanyanınklne takaddüm etmesi bahis mevzuu olabilir.
Bu vaziyette silâhlanma probleminin Fransız Parlâmentosunda müzakere edilmesi ve Atlantik Konse-
olunacağına dair Fransaya kâfi de-verdisine kanidir, batı ordusuna, Av-
ylnde hükümetin vermeğe cesaret edemediği kararın, Parlâmento tarafından verilmesi muhtemeldir.
Bu sebeple Fransız Parlâmentosunun vaktinden evvel toplantıya çağırılması beklenebilir. Herhalde Alman-vanın silâhlanması hangi partiden o-lursa olsun, Fransız Hükümetini çok yakından alâkalandırdığına göre, M. Pleven’in, vaziyeti bütün sarahatiyle meclise açıklıyacağına şüphe yoktur. Bu sebepten kabinenin. Alman-vanın silâhlanması meselesinde efkârı umumiyeyi kazanmak ve verilen kararın mesuliyetini geniş bir kitle ile paylaşmak için elinden geleni yapması beklenmektedir.
Bu sebeptendir kl, M, Pleven kabinesini genişletip içine, Prlâmen-loda küçük bir grup teşkil ettiği halde. Batı ve Orta Fransanın köylü mıntakalannda nüfuz sahibi o-lan sağcı “Köylü Hareketi" partisinden iki yeni âza almıştır.
Milli Mecliste münakaşaların çok şiddetli olması muhtemeldir. Şüphe yok kl Almanyanın, “yeni bir Prusya militarizminin doğuşuna" yol a-çabilecek silâhlanması sağdan da. soldan da acı tenkidlere maruz kalacaktır.
Hükümet İse, Fransanın, menfi durumunda ısrar etmesinin, konseyin kararım tatbika engel olamı-yacağmı, bilakis prensip itibariyle kararı tasdiki, Fransaya Almanya-nm silâhlanma tarzını kontrol etmek ve Fransa ile Almanya arasındaki kömür ve çelik anlaşmasının kurulması için çalışmalara devam etmek imkânını Bağlıyacağı tezini müdafaa edecektir.
Yazan :
Çeviren :
Graham Greene
Reşat Nuri DAKAGO
tetkik etmek hakkı var.
rürüz.
inglllzlerdc mukavemet re-
ye fakat icabında miNma^ını bilen Star-
frcnlerl
ku-
te-
dü-
Kokağn
batini}
(Devamı
var)
İhauna «esle:
bastı: Yol kapalı İdi. Emrimde ününden geçmeğe mecbıır ola-l>encereden çıkarıp Rusa kendi ettim:
işiniz var?
Bırak. Pat, demiş.
Evrakı muntazam değilse
Bırak diyorum. E\thI(iih komiserlikte görürüz
-------------- —20— ----------------------:— götürmüş ve bunun Üzerine çavnş Starling yavaş bir
I r UNCU ADAM
Genç kızın evi önüne vardıkları zaman Amerikalı birden bire işe karışarak ne olduğunu almanca sormuş. Fransız memuru İse, gayet pis kokan bir "Kujıoral" sigarası yakmış. Fransa bahis mevzuu değilmiş; Fransayı alâkadar d-mlyen blrşey onu da alâkadar etmezmiş. Elinde bir takım kâğıtlar Nallayan Rus polisi nihayet bir iki alnmnea kelime bulup söylemiş, ötekilerin anlayabildiklerine göre Rus imlisi, o evde oturan ve muntazam hüviyet evrakı taşımayan bir Rus tebaası arıyormuş. Hepsi birden yukarı çıkıp. Anna’yı yatağında bulmuşlar. Fakat Martlns’ln ziyaretinden Bonra uyumadığını sanıyorum.
Doğrudan doğruya sizi alâkadar etmemek şartlyle bıı vaziyetlerde pek eğlenceli bir taraf vardır. Evlerin basıldığı, idamların yokolduğu o Avrupa tedhiş havasında korku, eğlence tarafım tablatiyle örter. Sahneyi tasavvur ediniz: Rus odadan çıkmak İstemiyor; Amerikalı bir genç kızı himayesiz bırakmağa razı değil; Fransız İse, o. vaziyeti hayli tuhaf buluyor... Aldığı emri yerine getirmekle meşgul olan Rus. genç kızı hiç hlr cinsi alâka duymaksızın göz hapsinde tutmakta. Kadınlara hürmet eden Amerikalı arkasını çevirmiş. Fransız, slgarastm İçerek, giyinmekte olan genç kızı aynadan alâkasızlıkla seyretmekte. Sofada kalan Ingiliz, ne yapa cağını kendi kendine sormakta.
Ingiliz polis memurunun bu Işde pek sönük bir rol oynadığı aklınıza gelmesin. Sofadan kadınlara hürmet merakiyle büyüklük göstermek lüzumunu duymadığı İçin düşünmeğe vakit bulmuş ve düşüne düşüne komşu apartmanın telefonuna kadar gitmiş. Orada benim apartmanıma doğrudan doğruya telefon ederek lıeni İlk uykunun derinliklerinden çıkardı.
O sayededir kl Martin* bana bir saat sonra telefon edince telâşının sebeplerini öğrenmiş bulunuyordum. Bu da Martince, elimdeki istihbarat ve faaliyet vasıtalarına karşı belki lâyık olmadıkları, fakat herhalde pek faydalı hlr İtimat telkin etti.
İngiliz polisi, Anna’nın odasına döndüğü zaman kavga edildiğini gördü. Genç kız, Avusturya tebaası olduğuna dair evrakı bulunduğunu (Bu doğru İdi) ve evrakın kaybolduk larını (Bu da hayli mübalâğalı İdi) söylemiş. Amerikalı, A-vns tur yalı bir vatandaşı tevkif etmeğe hakkı olmadığım Rusa bozuk bir almanca İle bildirmiş, Anna'dan evrakını İstemiş, genç kız da uzattığı vakll Rus bunları kapmış ve An na’yı parmağı ile göstererek:
— Macar! deııılş; Macar! Sonra kâğıtları sallayarak; “Fena* fena!" diye ilâve etmiş \dı O’Brlen olan Amerika! müdahale ederek:
— Bu hanıma evrakını İade edin, demiş.
Rus tabii anlamamış. Amerikalı elini tabancasının nam-
— Ne korkunç bir şeyi Siz saretl yoktur!
Dlknkerk’l gören llng:
— “1yi, anladık" diye mukabele etmiş.
Şoför birdenbire
bulunan yardımcı karakolun «aklarını biliyordum. Başımı dilinde yarım yamalak hitap
— Ingiliz bölgesinde ne Emirle geldiğini homurdanarak söyledi.
— Kimin emri? Gösterin.
imzayı kaydettim (İşe yarayabilecek bir cihetti) ve dedim kİ:
— Bu kâğıt Hİze, Ingiliz bölgesinde sahte hüviyet evrnkı He oturan hıırp suçlusu ve Macar tebaasından bir kadını tevkif enirini veriyor. Evrakı gösterin bana.
Uzun uzun izahata girişti.
— Bıı evrak lıence nıuntazaındır, dedim; fakat yine tetkik ettirip albayınıza bir rapor gönderirim. Eğer İnlerse hu kadının teslim edilmenin) karnini .yollardan talep edebilir. Fakat bizim do İstediğimiz, kndıııın «uçlu olduğuna dair kati (h‘llllrr gösterilmesi.
Ve Anna’ya:
— Arabadan İniniz, dedim. Bunun eline bir paket sigara sıkıştırarak “Afiyetime içersiniz*' dedikten sonra ötekilere de elle İşaret suretiyle selâm verdim ve rahat nefes aldım. Mesele kapanmışı ı.
— 18 —
Martlım bana, Aıına'nın evine nasıl döndüğünü ve kızın götürüldüğü haberini aldığını anlatırken İyice düşünmeğe koyulmuştum. Bu hayalet hikâyesi İle Harry Linıe’in çehresini seçmek hâdisesinin sadece sarhoşluktun İleri geldiği fikri beni tatmin etmiyordu. Viyana şehrinin İki plânım çıkarıp karşılaştırdım. Sonra Martin*’! bir bardak viski He susturarak muavinimi telefona çığırıp Harbln'ln İzinin bulunup bulunrna-dığıııı sordıını. Bulunamadığı ve alınan haberlere göre Hnr-bln'ln bir hafta önce Klagcofıırt’tan ayrılıp bitişik bölgede oturan ailesi yanına gittiği cevabını verdi. Her İşi kendimiz görmek İsteriz; daha küçüklerimizi hor görmekten de çekinmeliyiz. Harbin’e hiçbir zaman kaçmak fırsatını verıtılye-
©eğime, fakat buna mukabil, muavinimin düşmediği birçok hatalara düşmüş olacağıma eminim.
— Peki, dedim. Aramağa devanı edin, ele geçirmeğe çalışın.
— Pek Üzüldüm, efendim.
— Üzülmeyin. Böyle şeyler olur»
Genç ve heyecanlı sesi telefonda Adeta titreyerek dedi kl: — Bana kalırsa, efendim, cinayet ihtimalini hesaba katmamakta acele ettik, bir İki nokta var kl...
— Bana yazı İle bildirin. Carter.
— Peki efendim. Müsaade ederseniz şunu da söylemek İstiyorum (Muavinim |>ek genç bir adamdır): Llme'iıı cenazesini mezardan çıkarmak emrini vermeliyiz fikrindeyim. Llme'ln, ötckllerce bildirilen saatte öldüğüne dair kati delil yok.
— Fikrinize İştirak ediyorum, Carter. Lâzım gelen makamlarla temasa geçiniz.
Martin* haklı imiş! Pek budalaca hareket etmiştim. Fakat işgal altında bulunan bir şehirdeki zâbıta İşleri anava-taııdaklne hiç benzemez. İster müttefik arkadaşların tatbik ettiği usuller olsun, ister şahit ifadelerinin kıymeti ve hattA tahkikat olsun orada her şey yeni ve yabancıdır. Ben de galiba, şahsi hüküm ve kanaatlere çok fazla İtimat etmekten doğan ruh hııleti edinmiş bulunuyorum. Llme’in ölümü bana Adeta ferahlık vermiş olduğundan kaza rivayetini kabul etmiş, daha İleri gitmemiştim.
— Gazeteci kulübesinin İçine haktiniz mı? Yok*â kilitli mİ İdi?
Martlns cevap verdi:
— Pek de gazeteci kulülıesl değildi. İlân kaplı demir IHI>clerde.n biri İdi, Şu her yerde gördüğümüz hani...
— Yerini gösterin* bana.
— Ama Anna emniyet altında ını?
— Memurlarım evini hekllyorlar. Şimdilik yeni bir şebbüs batıla mevzuu değil.
Bir polis arabası çıkartarak mahalle halkını telâşa
şürmek İstemediğim İçin birkaç tramvaya bindik ve gideceğimiz sokağa yaya olarak girdik. Üzerimde üniforma yoktu; Anna’ya karşı tertip ettikleri suikastın akamete uğramasından sonra bizi takip etmek cesaretini gönteremlyecekleri znnnıııdn İdim.
Martlns bana:
— işte noknğın dönemeci, diyerek beni bir yan götürdü.
Kulübenin önünde durduk.
— Bunun arkasına geçti ve orada, yerin dibine glhl kayboldu.
New-York’un en büyük semtlerinden Manhattan’ın şemasını gösteren resimde bir atom bombasının tahrip edeceği sahalaj- işaret edilmiştir. Bu bombanın Hirosimada kullanılan tipten 20.000 ton ağırlığında olduğunu ve 700 metre yükseklikten düştüğünü tasavvur edelim.
A daireni — Bombanın tam altına düşen kısmı göstermektedir. Merkezden yaydan şualar bu daireye rastlayan kimseyi hayatta bırakmaz, ölüm şuaları dairenin içinde, dışında olduğundan fazladır.
B dairesi — Bu daireye düşen bütün binalar tamamlyle harap olmasa bile ağır hasarlara uğrar. Bu sahada durmak bilmeyen yangınlar olabilir.
C daireni — Oldukça ağır gaz cereyanı ve yangınların olduğu bölgedir.
D dairesi — İnfilâktan takriben iki mil uzaktadır. Bu mmtakada berrak havada ağır cilt yanıklan vuku bulabilir.
1. Resim — Manhattan’ın uzak mahallelerinden birinde bodrum katında olan bir kadın, kınlan camlar müstesna, ağır yara almayabilir.
2. Resim — Daha yakın mahallelere doğru, şehrin merkez! parkına gidelim. İki adam birden bombanın düştüğünü görürler. Biri şaşkınlıktan ayakta kalır, onun elleri ve yüzü ağır surette yanacaktır. Diğeri ise çabucak yere yatıp kıvnlır ve ışığa arkasını döner. Bu ikinci şahıs gayet iyi tertibat almıştır; yalnız şapkası başından düşmeseydi ufak yanıklardan daha iyi korunmuş olurdu.
3. Resim — Times Sçuare denilen meydanda yeraltı trenine binmek İçin bekliyen yolcuların elleri, yüzleri infilâktan kavrulmıyabtllr. Fakat çıkış yerlerinde yangın ve enkaz altında kalabilirler. Bu noktada sokakta bulunanların İse kurtulma çareleri ha-men hemen yok gibidir.
4. Resim — Biraz daha ilerdeki sokakta adamın biri kapının önüne sığınarak uçan enkaz parçalan ile Gamma şualarından korunmuş olur. Diğer adam harekete geçmekte yavaş olduğu için ağır surette yaralanabilir.
5. Resim — George Washington köprüsü yakınında bir adam güneş gibi parlayan bombayı gördüğü için hlr müddet kör olur, fakat yaralanmıya-bllir.
6. Resim — Yüksek apartmanların birinde kadın şimşek gibi parlayan ışığı görür görmez derhal yatağın yanma yere yatmakla çok doğru bir hareket yapmış olur. Yere hemen yattığından yedi saniye sonra şok şuaları dağılmaya başlar.
7. Resim — Can kurtarma ekipleri hasara uğramış yerlere infilâktan biraz spnra gelirlerse ölüm şualarının tesiri hemen hemen yokolmuş gibidir.
8. Resim — Açık havada yaralanan biri hemen hastahaneye getirilir ve tedavi altına alınırsa, ölüm şualaa, tesiri altında kalmış ve yara, bert içinde olduğu halde kurtarılabilir.
Atom bombasının tahribatı
Hiroshima ve Nagasakl’deki atom bombası İnfilâkının yaptığı tesirlere dayanarak aşağıdaki liste meydana getirilmiştir:
0 metre (hasarın merkezi)
Atom bombasının meydana getirdiği hava tazyiki.
350 metre
Köprülerin çelik levha tabanları ufkt olarak yerindem oynar.
650 metre
Zelzeleye mukavim kalın beton binalar hasar görmeye başlar.
Takviye edilmiş, 25 aantlm kalınlığındaki duvarları olan binalar çöker.
Binaların çelik çerçeveleri iğri büğrü olur.
Çatı ve çerçeveler kaybolur.
1000 metre
Zelzeleye mukavim binalardan maada her türlü yapı tamamen harap olur.
1500 metre
12 santim kalınlığındaki tak viya
edilmiş baca yıkılır.
Çatı kiremitleri hararetten erir.
45 santim kalınlığındaki tuğla duvar tamamlyle harap olur.
1600 ftıetre
30 santim kalınlığındaki tuğla duvarlar ciddi surette çatlar.
Binaların çelik çerçeveleri erir. Hafif beton binalar yıkılır. 2000 metro
Bütün mıntaka ağır tahribata uğrar.
Çelik çerçeveler tamamlyle tahrip olur.
22 santim kalınlığındaki varlar hafif hasara uğrar.
Elektrik tertibatları ve ler bozulur.
Çok katlı binalar yıkılır.
2400 metre
Yüksek tuğla binalarda şarlar kaydedilir. 2700 metre
Evler ve pencere ile kapılar ağır tahribata uğrar. Ağaçların yapraklan çıkan hararetten kavrulur. 3000 metre
Sıvalarda derin çatlaklar kaydedilir.
Mmtakada hafif zararlar görülür. 3300 metre
Evlerin çoğu tazyikten hasar görür.
Büyük yangınlar beklenebilir. Yanar kuru maddeler kıvılcımlardan ateş alabilir.
3700 metre
Telgraf direkleri Ani alevlerden kararır.
Mmtakadakl binalar kısmen harap olur.
tuğla du-
troleybtte-
hafif ha-
Sayfa «
YENİ İSTANBUL
Ekim 1950
Ortaşark Sivil Havacılık Kongresine hazırlanırken
HAVA YOLLARI
Sivil havacılığın tekâmülü, havayollarının
bir taraftan milletlerarası İşbirliğine, diğer taraftan ola daha süratli uçaklarla işletilmesine bağlıdır
Yazan : İsmail İŞMEN
Yüksek Mühendis
ekonomisi ve milletler-
IİAVAYOLU. tarifeli ve tarifesiz muhtelif hava nakil vasıtalarının yolcu, posta veya yük taşımak üzer bir yerden bir yere giderken takip * ettiği yol ile trafiği tanzim ve tertip eden idare ve İşletme kısımlarının heyeti mumumıyesidir.
Hava yolu ile nakliyatın bir menü leketln iç
arası münasebetlerinde gitgide artan bir ehemmiyet kazanması “Hava yollan endüstrisi" nln teknik sahada olduğu gibi, uçuşta emniyet ve rasyonel işletmecilik başta olmak üzere, mail, iktisadi ve siyasî sahalarda da yeni meselelerle karşılanılmasına sebebiyet vermektedir. Nakliye mil-
lıendisliği bakımından uçmak hava, rüzgâr, yük. akaryakıt, yükseklik ve daha muhtelif unsurların karşısında bunlara cevap verecek yer ve hava tesisleri yardımiyle uçmak demektir. Bu. meselenin sadece teknik cephesinin bir kısmıdır. Uçakların. muhtelif memleketlerin hudutlarım aşarak çeşitli dil. ölçü birimleri. para ve kanunlarla karşılaşması ancak milletlerarası
temin edeceği imkân ve kolaylıkların faydalı bir mahiyet erzedebillr.
Sivil havacılık endüstrisinin ancak 30 yıllık bir mazisi vardır. 1920 senelerinde beş altı şirket karşılıklı anlaşmalar inızaltyarak bir avuç uçak-
anlaşmaların
Modern bir milletlerarası uçakta, gece koltuklar İki katlı yatak haline getirilmektedir.
la bir kaç yüz kilometrelik hava yolu üzerinde sefer yapmaktaydı. Böylece o zaman, IATA İnternasyonal Air Transport Assocıation) Milletlerarası Hava Nakliyat Şirketleri Birliği teessüs etmişti. Bugün 70 kadar havayolu şirketi IATA nın üyesidir. ★ Bunlar 43 milletin bayrağını taşıyan 2550 uçağı 900.000 kilometrelik bir hava şebekesi Üzerinde İşletmektedir. Son otuz yıl zarfında dünyadaki havayolları tarafından taşınan yolcu sayısı sonede 350ı) den 20 milyona, uçulan kilometre sayısı senede. 1 milyondan 2 milyara yükselmiştir.
Uçakla taşınan yük ve posta man yılda 50 tondu, bugün bu tar 500.000 tun kadardır,
Gene bu otuz sene zarfında
nakliyatının hızı Üç misli kadar Artmış, emniyet emsali 25 misline çıkmış. ve seyahat ücreti yüzde 85 ucuz-lamıştır. Dünyada mevcut lan mülkiyet bakımından tipler arzeder.
al TÜrkıycde okluğu gibi la.rı devletin malıdır.
b) lngılterede olduğu malıdır.
ci Aınerikada olduğu teşekküllerin malıdır.
d) Brezilyada olduğu
ve hususi muhtelit teşekküllerin malıdır.
o za-mik-
hava
havayol-muhtelif
havayol-
gibi
gibi
gibi
halkın
hususi
resmi
HİKÂYE
Trendeki
iki adam
Yazan : Aykut Görkey
Yİ ■ î»
»f( •
iki katlı l>İr Amerikan Strafoc-rıılner yolcu uçağı sefer halinde
Bunları biliyor
Terbiyede filmden faydalanmalıyız
Yazan : Muhiddin Korkuf
biri ve belki de hlrlnchl, nıuhak-
ağırlaşan yaşama, yetişme ve ile-geçlrdlgl ağır buhranların acı ne-
diye
I ■ •
Süleyman Işbecer bavulunu bir kenara yerleştirdikten sonra, ka-napenin üstüne düşer gihi oturdu, cebinden çıkardığı mendiliyle terlerini kurulamaya başladı. Gömleği sırsıklam olup vücuduna yapışmış, güneşten kızaran yüzünde iri iri ter damlaları birikmişti. Bir garsonun getirdiği soğuk gazozu sindiıe sindire içti, elinin tersiyle dudaklarını kuruladı ve derin bir oh çekti.
Kompartımanda kendisinden başka bir kişi daha vardı. Gözlüklerinin altından bakışlarını devire devire gazete okuyordu. Gözgöze geldikleri zaman Süleyman lşbe-cer gülümsedi:
— Beyefendi, dedi, şu camı açsak mı acaba?
Adam:
— Aman efendim diye cevap verdi, böyle şey sorulur mu hiç?
Camı açtılar, garın tozu dumanı kompartımana doldu. Rüzgâr da tesirini göstermiş, serin serin esmeye başlamıştı.
Süleyman Işbecer tabakasını karşısındaki adama uzattı, bir sigara da kendisi yaktı:
— Çok sıcak beyefendi, diye söylendi. Daha şimdiden böyle hava yaparsa temmuzda, ağustosta ne yapacağız bilmem.
Adam başiyle tasdik etti.
Süleyman Işbecer:
— Siz de Ankaraya mı? sordu.
Adam:
— Evet. Ankaraya gidiyorum, dedi.
— Bu havalarda tren seyahati çok zor. insan Adeta bunalıyor. A-ma ne çare, mecburiyet, TA Adadan geliyorum beyefendi, ikindi sıcaklarına kaldım, baksanıza halime.
Adam:
— Hakikaten zor şey, diye fikrini söyledi.
— Çok zor ya. Ama dedim ya, mecburiyet diye. Efendim ben ticaretle meşgul olurum da. ortağımla görüşmek için sık sık Ankaraya gitmem icap ediyor.
Süleyman Işbecer bir müddet sustu, sonra; •
— Siz de iş için gidiyorsunuz galiba, diye devam etti.
Adam gülümsiyerek:
— İşim zaten Ankaradadır, dedi. birkaç günlüğüne İstanbul» gelmiştim de, bugün dönüyorum.
— Ne iş yaparsınız beyefendi ?
— Ben de ticaretle meşgul oluyorum efendim,
— Ya. desenize meslek d aşız.
Tren kalkmak üzereydi. İstasyonda telâşlı gidip gelmeler, uğultulu gürültüler vardı .
Süleyman Işbecer:
— Islan bulu o kadar çok severim ki beyefendi, dedi. Adada küçük bir evimiz vardır. Rahat, eğlenceli Orayı bırakıp da İş peşinde koşmak güç şey doğrusu. Sız An-karanın neresinde oturuyorsunuz?
Adam:
—»Benim de Yenişehirde bir a-partmen dairem var. dedi. Kirasından şikâyetçiyim. Ama ne çare, bu zamanda ucuz yer bulmak kolay mı?
Haklısınız beyefendi, biz de o dertten hayli zaman yaka kurtaramadık. Çok şükür şimdi bir e-vimiz var, şehirde de küçük bir apartman.
— Oh. oh maşallah. Çocuklarınız da var mı efendim?
— tkl
Sizin?
— Ben — Ya
sutsunuz ?
İnsan böyle yolculuklarda çabuk
tane kız çocuğum
evll değilim, öyle mi, desenize
var.
me-
dost oluverir. Süleyman Işbecer zaten arkadaş canlısı, konuşkan bir adam. Trenin hareketine varmadan karşısındaki yabancı ile canciğer oluvermişti bile. Tren soluk soluğa yeşilliklerin arasında koşmaya başladığı bir sırada, istasyona doğru son defa baktı:
— Biraz önce meslekdaşız dedik de aklıma geldi, diye söylendi ve kahkahalarla gülmeye başladı.
Adam şaşkın şaşkın bakıyor, bir şey anlamadığı halde tebessüm ediyordu.
Süleyman Işbecer gülmesini bitirdikten sonra;
— Meslektensiniz diye söylüyorum, dedi. Böyle şeyler benim hoşuma gider de. Efendim, geçenlerde bir iş yaptık, ömür'mü ömür. Bir tüccara külliyetli ziyan ettirdik. Zaten ticaret dediğin de bu-dur, değil mi beyefendi? Söyleyin öyle değil mi? Siz de tüccarsınız, bu işlerden anlarsınız.
Süleyman lşbecer’in dili çözüldü. Arada kesik, şen kahkahalar atarak, İkide bir adamın dizine vurarak durmadan konuşuyordu. Yeni ahbabına bir sigara dAha verdikten sonra:
— Bu ziyan işi de nasıl oldu biliyor musunuz? diye devam etti. Bahsettiğim tüccar kimmiş, kimin nesiymiş bilmiyorum, ismi de hatırımda kaldığına göre Faysal De-mırel galiba. Bilmem tanır mısınız?
Adam:
— Tanımıyorum, dedi, ama ismini bir kaç defa duymuştum.
— Her neyse. Ben de tanımam. Aptal, zavallı adamın birisiymiş diye duydum. Girdiği işlerde hep ziyan edermiş. Bir kere de bizden ziyan etsin dedim. Ortağım Necati Keskin kendisini gayet iyi tanır, iyi arkadaşmışlar. “Sen hiç merak etme, elimizdeki bütün çürük inalı bu Faysal Demirele devrederim,, diye işi üstüne aldı. Ben ticaret yaparım ama beyefendi, lâf aramızda kalsın, bu işten pek anlamam. Onun için bütün İşi “bildiğin gibi yap,, diye ortağıma bıra-tım. Bir kaç bin Hra kâr ettik. Şimdi parayı almaya Ankaraya gidiyorum.
Süleyman Işbecer ayak ayak üstüne attı:
— Nasıl, hoş bir şey değil mi? diye sordu.
Sonra birden aklına gelmiş gibi:
— Biliyor musunuz, dedi. Tanışmamız iyi oldu. Sikinle de pekâlâ iş yapabiliriz, madem ki meslekteniz öyle değil mİ, ne dersiniz? Yoo, çekinmeyin dostum, sizinle erkçkçe iş yaparız, tabii siz arzu ederseniz. Bugün olmazsa yarın bir işiniz düşüverir. yahut siz bA-na lâzım olursunuz, öyle değil mİ? Meslckdaşlık bu, hele bir kartınızı verin siz bana.
Adam cebinden bir kart çıkarıp uzattı.
Süleyman Işbecer terlerini kurulayarak karta şöyle bir göz attı. Kartın üstünde “Faysal Demire! Müessesesl - Biiûmum yedek otomobil akşamı., yazılıydı.
Zavallı Işbecer o kadar nfalla-mıştı ki. sahte bir şekilde tuhaf tuhaf güldü, şaşkınlığından:
— Ankaraya mı? diye kekeledi. Siz de mi Ankaraya?
Adam gürültülü bir kahkaha attı:
— Evet, dedi. Ankaraya Necati Keskinle buluşmaya gidiyorum. 1-vl dostumdur; Süleyman Işbecer isimli Ur ortağı varmış, bilmem tanır mısınız? Aptalın, zavallının birisiymiş. Onun hakikî kıymeti yirmi beş bin lira olan mallarını on bin liraya bana devretti de. Kârını paylaşacağız.
Mülkiyeti ne olursa olsun havayolları ve sivil havacılık, milletler arası iş hacminin büyümesine sermayenin daha çabuk dönmesine yardım etmektedir. Havayolları endüstrisi yalnız dünya çapında bir çalışma sahası değil aynı zamanda milletlerarası anlaşma ve anlayışın bir eseri olmalıdır. Bu bakımdan sivil havacılık işlerini müşterek bir esasa bağlamak ve sivil havacılığın tekâmülünü bir Işbirligiyle tatbik ve temin etmek üzere 1944 yılının aralık ayında Amerikada Chicago şehrinde toplanan 52 milletin mümessilleri harpson-rası dünyasında ortaya çıkan yeni şartları incelemek üzere bir konferans aktettller ve neticede P I C A O (Provisional International Cıvıl Avi-ation Orgonızation) Milletlerarası Sivil Havacılık Muvakkat Teşkilâtı meydana geldi, nihayet 4 nisan 1947 de ICAO (International Givil Avi-ation Organization) Milletlerarası Sivil Havacılık Teşküâtı resmen kurulmuş oldu.
ICAO Birleşmiş Milletler Tcşkllâ tının bir unsurudur, her devletin sivil havacılık bakanlığı veya bununla alâkalı idaresinin mümesilleri tarafından teşkil edilmiştir. ICAO havacılık sahasında milletlerarası kaide ve standartları etüd etmek, tayin, tespit ve tatbik etmekle vazifelidir.
I A T A. milletlerarası sahada çalışan hava şirketlerinin hava nakliyatında karşılaştıkları teknik müşkül ve noksanlarının halli gümrük, polis v.s... formalitelerinin düzenlenmesini temin etmektedir.
ICAO, Birleşmiş Milletlerin bir unsuru olmak bakımından devletler arasında anlaşma ve usullerin tanzim edilmesiyle de meşgul olmakta, halbuki. IATA sadece milletlerarası havayollarının ticari bakımından, işletme noktai nazarından ve meselâ, fiyat tanzimi, bilet satışı gibi meseleler hususunda faaliyet göstermektedir.
17 ekim 1950 de İstanbulda Yıldızda Şale Köşkünde toplantılara baş-lıyacak olan ICAO nun Ortaşark
Kongresin len önce 9 ekim 1950 de gene şehrimizde IATA bir toplantı yaparak 1 C A O dan talep edeceği hususları tespit edecektir.
IC A O ise üç hafta kadar sürecek olan toplantılar müddetince iştirak eden devletlerin ve sivil havacılıkla alâkalı teşekküllerin Orta-şark mıntakası dahilinde hava sey. rüseferı, hakkındnkl istek ve görüşlerini inceliyecck ve gereğinin ya. pılmam için bazı kararlara varacaktır:
Bahis mevzun bu iki teşekkülden başka sivil havacılık ve havayolları ile alâkalı teşekküller arasında I T U (International Telecommuni-cation Union) Milletlerarası Muhabere Vasıtaları Birliği, URU (Uni-versal Postal Un’ion) Evrensel Posta Birliği* IM O (International Me-teoröloglcal Orgaııization ı Milletlerarası Meteoroloji Teşkilâtı, FAI (Föderation Aeronaııtique Internationale! 1 sayabiliriz.
Milletlerarası hava nakliyatına daha geniş ufuklar açmak için halledilmesi gereken meselelerin en mühimlerinden biri de muhtelif memleketlerdeki paraların farklı ve pek çoğunda dövizin noksan olması keyfiyetidir. Bl|tün bunların ya m sıra dünyanın hemen hemen her yerinde fakat farklı derecelerle havayollarının hızını kesen, aksatan Amillerden başlıca pasaport, vize, sağlık, polis formalitelerinin kırtasiyecilik yüzünden lüzumundan fazla uzun tutulmasıdır. Uçuşta olduğu gibi uçuş öncesi ve uçuş sonrası havacılık İşleri mümkün mertebe süratlendirilmelidir. Yolcu kâğıtları kontrolünün rasyo-nelleştirimesl, hava meydanlarındaki muhtelif muayene usullerinin kolaylaştırılması için ICAO nun hazırladığı etüd ve raporlar muhtelif devletlerin mütalâa ve tetkikine ar-zedılmıştir Prensip itibariyle kabul edilmiş bu etüd ve raporlardaki kararların yakın bir istikbalde tatbikini görmek mümkün olacaktır.
Milletlerarası havayolu servislerinde rahatlık ve konfor artık kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Uçağın içinin gürültüsüz ve aydınlık olması, havanın muntazaman değiştirilmesi, sinema, radyo televizyon bulunması İyi yemek. iyi içki temin edilmesi ve yol. cuya yardım eden gülümsiyen genç bir “hostes" kızın servisi istenilen ve aranılan bir zaruret haline gelmektedir. Milletlerarası hava nakliyatının tekâmülü yalnız uçakların daha büyük, daha süratli olacak şekilde inşa edilmeleriyle değil, fakat aynı zamanda havayollarına daha büyük bir işletme serbestisl verilmesiyle de temin edilcektir.
İşletmenin emniyetli, rasyonel ve ekonomik olması uçak seferlerinin sayı ve kalitesini yükseltecek ve böylece sivil hava nakliyatına karşı alâkanın artmasiyle dünya milletlerinin daha yakından ve daha kısa bir zaman zarfında anlaşmalarına vardım edilmiş olacaktır.
(1) Türkiyenin yegâne hava yolu idaresi Devlet Havayolları IATA nın üyesi değildir.
?
Toplıyan: Şiar I YAN
★ New-York Bronx Zno Hayvanat Bahçesi, Birleşik Devletlerde mevcut 12.5 hayvanat bahçesinin en büyüğü olup, içinde memeli, kıfş ve yırtıcılar olmak II-eere 1100 cine hayvandan 2600 a-det mevcuttur. Bütün bu hayvanları kendi memleketlerinde egör-mek İçin takriben 10 yıl müddetle 100 den fazla memleket gezin asgarî 600.000 Türk lirası sarfet-mek lâzımdır.
büyük pul kolek-yılında İsvlçrenin ölen Phüippe von bir zatındı. 1865
toplamağa başlamış
★ Dünyada şimdiye kadar toplanmış olan en si yon u, 1917 Lozan şehrinde Ferrari adında Yılında pul
olan bu zat, zengin olmak dola-yısiyle en nadir koleksiyonları satın almış ve bu suretle dünyanın en kıymetli 400.000 pulunu toplamağa muvaffak olmuştur. Ferrari koleksiyonu Pariste 1922 il A 1925 yılları arasında yapılan 14 muhtelif müzayede ile ceman 5.427.700 Türk lirasına satılmıştır. Bu pullardan 15 adedi o kadar nadir örneklerdendi kİ ceman 123.000 liraya satılmıştır,
★ Nebatî maddeler arasında uygun gıda, hava ve sıcaklık (41 derece) verildiğinde, en süratle büyüyen madde mayadır. Bu ideal şartlar altında 1 Kg. maya 24 saatte 9.011 Kg. olur.
★ Queen Elisabeth Transatlantiğinde mevcut 14 güverteye yolcuları çıkarmak için 35 adet a-sansor işlemektedir. Dünyada bundan fazla asansörü olan ancak 25 bina vardır.
• »
★ Geçen asırda lngılterede er-
keklerin, saçlarına ayı yağı sürmeleri o kadar moda olmuştu ki. memleketin her tarafında ucuz taklitlerinin imalâtına başlandı. Bazı Londra berberleri, müşterilerine, hakiki ayı yağı kullandıklarını göstermek için, vitrinlerinde canlı bir ayıyı haftalarca teşhir ederler ve ancak ondan sonra hayvanı öldürürlerdi. Hem bu â-detl yerine getirmek, hem de fazla para masrafının önüne geçmek İçin bazı berberler ayılarını muayyen bir zaman teşhir ettikten sonra kürkünü başka bir renge boyayıp yeni bir ayı imiş gibi vitrine koyarlardı. •
★ Bir cüce kadın, cüce veya normal bir erkekle evlenirse, çocuk yapmaktan daima çekinir. Bazı nadir haller müstesna hu çocuklar daima normal büyüklükte olur. Bu ise doğumda, cüceler için çok tehlikeli olan sezaryen ameliyatını icap ettirir. Maama-fih tarihte bazı istisnai vakalar mevcuttur. Bunlardan en meşhuru 1763 yılında Londrada ölmüş olan Judith Skinner’dir. Boyu 66 cm. ve ağırlığı 12 5 Kg olan bu cüce kadın, boyu 63.5 cm. olan kocası Robert’le 23 vıl evli kalmış ve bu esnada normal büyüklükte 14 çocuk doğurmuştur.
MAVAL İçinde gerçeği yaşatan veya gerçeği beyaz perdede sihirli bir hale koyan sinema ve film tekniği; bugünkü yaşama ve llerlle-mo dünyacının terbiye olayları üzerinde büyük tesir yapması bakımından dalına gözönünde hulııdurııhıcak değerde bir etüd mevzuu olmağa lâyıktır.
Terbiye edicilik vaafını taşıyan herhangi bir cemiyetin ve milletin; çocuklarının terbiyesi üzerinde iyi veya kötü tesirler yapan bütün dış hâdiseleri ele alması kadar tabiî ve zaruri bir şe.v olamaz.
En piksek nıürebbillk vakıflarını doğuşta beraber getirdiğine akla şüphe olnııyaıı bü^yük Türk Milletinin ve onun terbiye orgnnizıninin e-henuniyetle ele alacağı mevzulardan kak M sinema filmleridir.
Bugiin mütemadiyen değişen ve rlleme şartlan karşısında terbiyenin
tirelerini, onun genç ve ktırpe nesil üzerinde yaptığı geriletIci tesirleri müşahede ettikçe sızlanmaktan ve daha ileri giderek şikâyet seslerimizi yükseltmekten kendimizi alamıyoruz.
Bizde terbiyenin geçirmekte olduğu buhran, bir kör düğümdür. Burııı neresinden haşlıynrak çözmek İıVım geldiğini bulmağa savaşan mürehbilerimizhı ve aydınlarımızın hareket noktalarından birini de filmleri ele almak teşkil etse İsabetli davranılmış, terbiye İşinde başarı sağlamanın birinci düğümü çözülmüş olur sanırım.
Yurdumuzda hazırlanan veya dışarıdan getirtilerek adapte edilen filmlerin hemen hepsi yetişkin nesle hitap etmekte, bunların jK*k çoğu, açık saçık sahneleri, hayvani duyguları uyandırıcı oyunları, aşk maceralarını, lüks ve konforu seyrettirmektedir. Bütün hıı sahneler; ruh ve ııefls nıüıadcleslnde ildnc| plânda yor alması gereken maddeyi ön plâna alarak tasvir etmekte ve değerlendirmektedir.
İnsan neslinde Vicdanın teşekkülüne hizmeti büyük olan lAanlisf insan tlı>İ yaratma sanatını başarılı kılmak içlıı, yenmeğe savacağımız menfi tesirlerden on mühirnml olan maddeci filmleri yasak etine İşini önemle ele almanın zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir.
Bizde de filmleri kontrol komisyonu bulunduğunu İşitiyoruz. Fakat hıı komisyonun, filmleri kontroldeki ölçüsünün ne olduğunu bilmiyoruz, ölçüde bir kayıtsızlık veya bozukluk bulunduğunu, sinemalarda gösterilen ekseri filmlerin düşük kaliteleri meydana koyuyor.
insanın benliği üzerinde değiştirici müspet tesirler yapabilen ender filmlerin yanında ruhları karartıcı, umumi ahlâk ve terbiye üzerinde menfi tesirler yaratıcı filmlerin bulunduğunu kaydetmek bile üzüııtii verici oluyor.
Sinema filmlerinin ruhlar üzerindeki İnkâr götürmez tesirlerinden terbiye adına faydalanmak, içinde y*U varlan d iğimiz terbiye buhranlarına kesin çareler bulmağa yardımı olması bakılmadan çok İsabetli ve yerinde olur.
Bu sebeple; maddeyi ruha üstün tutan, madde hakimiyetini ilân eden filmleri bir tarafa atarak, lıısan ruhunun ebedi galibiyetini telkin edeıı filmlere yer vermelidir.
Dünyada sadece maddî İstek ve Iştllıalar, ihtiraslar yoktur. Esasen hıı nıâlfıl arzu ve İsteklerle dolup taşan ve İnsan denilen varlığın pslko-fizly olojlk organizıniııl bir de açık saçık filmlerle tahrik etmenin zararları yerine ahlâk ve fazilet telkin eden, İlim ve insanlık aşkı, vatan ve memleket sevgisi, milliyet İdeali aşılayan, yetiştirici, öğretici, tekâmül ettirici filmlerin faydalarını İkame etmek lâzımdır.
Hayat mücadelesinde maddeye üstün gelen ruhun, İnsan kalbini ferahlatıcı zaferi kadar hamleci, tekâmülcü bir vetire tasavvur olunamaz. Bu neticeyi sağlama yolunda sinema filmciliğine düşen terbi.vevt gayret ve yardımların artırılması İçin sarf edilecek emeklerin mükâfatını, olgunlaşma yolunda ve yarışında neslin kazanacağı üstünlük temin edecektir.
İlk, orta ve sanat okullarındaki öğretim ve eğitim İşlerinde sinema filmlerinden ve projeksiyonlardan faydalanmayı organize etmek için Eğitim Bakanlığınca veya mahalli maarif idarelerince çareler düşünülme* f, öğretici, terbiye edici film serileri meydana getirilmesi. 20 ncl yüz yılın terbiye cereyanlarına ayak uydurabilmemiz için zarurettir.
4
KERVA
AR AY
Kalb üzerinde yapılan araştırmalar
Amerikan doktorlarının bildirdiklerine göre, umumiyet itibariyle fecî kalb krizlerine sebebiyet verdiği İnanılan fazla heyecan ve şok gibi durumların, insanların ölümlennı serileştirmek hususunda gayet az veya hiç denecek kadar ilgisi vardır. Washıngton’lu Dr. Hill Carter bu keşfin kalb hastalıklarından ölen yüzlerce kişiye ait raporların esaslı bir şekilde incelenmesi neticesinde
böyle bir kararın verildiğini açığa vurmuştur.
Yine Dr. Carter’in belirttiğine göre, vücuda ve heyecana dayanan faaliyet, Adeta bir tesadüf eseri olarak kabıy edilecek kadar nâdiren kalb hastalıklarına yol açmaktadır. Damar tıkanıklığı neticesinde baş-gösteren kalb hastalığı uzun bir yıpranmadan sonra husule gelmektedir.
•T
w
•• ’ f-
* ~ i*
1 v 41W
• e*a il ki-’
Geçen ocak ayının İlk günlerinde Hindiatanın Kal-küta Şehrinde bir kolera salgını başlamış ve nisan sonlarına kadar ortalığı kasıp kavurarak şiddetle, devam etmiştir. Yalnız Kalkütada günde 200 kişi ölüyordu, fakat aonruları bu miktar çok daha artmıştır. Kalkütnnın muhtelif meydanlarında hazırlanan odun yığınları üzerine her snhah ölülerin cesetleri atılıyor ve bunlar akşama kadar mütemadiyen yanıyordu. Nihayet nisan sonlarına doğru hastalığın önü alınmış ve ölüm vakaları azalmağa başlamıştır. Fakat zaman zaman Hındistanın muhtelif mıntaka-IrındA bu müthiş hastalık sıksık binlerce insanın ölümüne sebep olmaktadır.
Resimler — Solcin: ölünün akrabaları Krılkütada Kail Mâbedl Önünde cesedi yakmak ürere hazırlık yapıyorlar; Ortada: Olüııüıı cesedi yakılmak İçin sıra bekliyor. Sağda üstte: Ceset odun yığınları Üzerine konuyor. Snğda ıılttıı: Yıınnıı^ ceset ludjdiuuıı orta-öylece bırakılıyor
i
6 Ekim 1060
YCNÎ İSTANBUL
Ssvfg 7
YENİ KTANRIIl’un
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA
Talihli bir okuyucumuz
Halil Naci
MÜESSESESİNDEN
1 ADET
BEATTY
%
b
GÜZEL VE
İzmir îli Daimî
ÇAMAŞIR MAKİNESİ
FAYDALI
Komisyonundan
YENİ İSTANBUL’DA
ÇIKAR
REFİK FENMEN’in
İLÂNLAR
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
KAZANACAKTIR
Umumi
Mümessili
BUZ DOLAPLARI ÎCÎN
P lâstik.
SÜRAHİ
HER YERDE ARAYINIZ
Sıhhat ve neşe kaynağı
Yağmuru beklemeyiniz
ued ışre V£ un ycdde daima
i • ••
■
Cumhuriyet Cad. No.- 31. Tel:82007. İstanbul
ZÜMRÜT YALOVA KAPLICALARI’nın
En güzel mevsiminden istifade ediniz. Tedavi, mllzlk, kulüp, sinema
mevsimi gelmiştir Senelerden beri dalma yeni çeşit ve her keseye uygun fiyatlar 88 liradan - 120 liraya kadar
RAUF Giyimevi
Karaköy No. 17
KİTAPLARI
Hicri
/*(ı ı*ır
23
1369
VAKİT
Güneş öğle ikindi Akşam Yatsı t ma Ak
Türkeli - Foça yolunun muhtelif kilometrelerinde yapılacak esaslı şose onarımı, parke kaldırım ve menfez inşa işleri 27.9.1950 tarihinden itibaren 20 gün müddetle ve kapalı zarf usulü İle eksiltmeye konmuştur.
Keşif bedeli 47607.37 lira geçici teminat 3570.55 Hradır.
Keşif ve eksiltme evrakı İzmir, Ankara ve İstanbul Bayındırlık müdürlüklerinde görülebilir.
19 5 0 EKİM
6
Cuma
VAK ATİ
7.00 13.02 16.15 18.43 20.13
5.24
Runıi
E> lıji
23
1.36*
EZANİ
13.18
6.17
9.30
12.00
1.30
10.38
UÇAK-TREN-VAPUR
Roma, Atlnadan.
Ormanlar Perisi
Cennetin Anahtarı Kamçılı Haydut. (831431 I - Rüyalar
Balıkçının Sevgilisi. 2 — Hayal Yolu.
SUNAR Tohumu.
(Üsküdar) 1 — Canavar 2 — Yaman Dedektif.
LALE (43595)
(Renkli).
MELEK (40868)
SARAY (41656; SUATPARK
Prensesi. 2 - Yılmaz Reis. SÜMER U2851) Kumarbaz.
SARK (40380) Anama Söyleyin Ağlamasın.
ŞIK (43726) 1 - İki Açıkgöz Tahsildar. 2 — İstiklâl Fedaileri.
TAKSİM (43191) Çakırcah Mehmet Efe.
TAN (80740) 1 — Altın Hâzineleri. 2 — Macera Adası.
ÜNAL (Kışlık) 1 — Balıkçının Sevgilisi. 2 — Hayatım Vatana Feda. 3 — Aşktan da Üstüm ('NAL (Yazlık) (49306ı 1 — Balıkçının SevglHrîl. 2 — Sabrın Sonu. YENİ (84187) 1 — Tarzan Ormanlar Aralanı. 2 — Monte Krlstonun Mirası. 3 — Kan Dâvası.
YILDIZ (42847) Çingene Kızı Slngoalla (Dördüncü hafta).
ANKARA
ANKARA (23432) Şeytanın Kızı. bCyCK (15031) Parisli Yıldız. CEBECİ (13846) 1 — Buffaio BIIJ -İn IntJkaını. 2 — ölümden Kuvvetli.
PARK (11131) ölüm Diyan. SÜMER (14072) Deniz Kaptanı. SÜS (14071) Sırmalı Kaftan.
ULUS (22294) Rio Aşıklan. YENİ (14040) İlci Kalb.
GAB GAZİNOSUNDA Italyan Ispanyol Revüleri.
1 lYATROLAR:
bCyCK (10370) Hamlet.
KÜÇÜK (11169) Şakacı.
(Her akşam 20.30)
Beyoğlu 14644 Ankara X İstanbul 24222 tzmır 2222
Üsküdar Wr94S K köy H0K72
Karşıyaka 15053
I
ve
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakam Ankara tamir
44998
60336
91 425)
Atom Enerjisi
Pratik Radyo ve Televizyon (Kendi kendine Öğrenmeye mahsustur)
Cüzü Ciltli :
Krş.
İÖÖ
60 1000 Pratik Yüksek Matematik
950
80 100
3 Cilt
Fizik Problemleri. Lise I Radyum ve Hârikaları Elektriği Anlamak için 300
Yeni Elektrikçilik 4 cilt 1130 Yeni Elektroteknik T.
Ciltlisi
n. 2 cüzü Şoförün Kitabı
Her kilabevinde bulunur
600
230
250
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA
2 talihli okuyucu
Mehmet Kavala
MÜESSESESİNDEN
2 adet
Eksiltme 17J0.1950 salı günü saat 11 dc tl Daimî Komisyonunda yapılacaktır.
İsteklilerin valiliğe müracaatla benzerî işleri başarı He yaptıklarına dair İbraz edecekleri vesikalar üzerine yeterlik belgesi aimaian şarttır.
İsteklilerin 2490 sayılı kanunun tarifatı dahilinde hazırlayacakları teminat makbuz veya banka mektubu ile yeterlik ve bu yıla ait Ticaret Odası belgelerini muhtevi teklif zarflarım yukarıda yazılı tarihte muayyen saatten bir saat evveline kadar komisyon başkanlığına tevdii ile makbuz aimaian lâzımdır.
Postadaki gecikmeler kabul olunmaz.
(12693)
İst. Vali ve Belediye
t
Başkanlığından
o __
2 —
Va-
BULMACA
El ve ayak
6 Ekim Istanbulumuzun Kurtuluş Bayramı töreni saat 10.30 dan İtibaren Taksim Meydanında yapılacaktır.
— Düşman Kar-
2 — Tanca Ca-
Şehrimizde bulunan sayın milletvekillerinin teşrifleri rica olunur, (13596)
DİKİŞ
16.00
16.30
Kahire. Lefkoşe-(Türk) Bey-
17.00
18.15
(Mısır)
16.25 D.H Y
GELECEK OLAN UÇAKLAR
8.40 8.A-S. (İskandinav) Lydda -dam — 9.45 D.H.Y. (Türk) Burna-dan. — 9.60 D.H Y (Türk) İzmir-den. — 12.45 M.S.R (Mısır) Kahire Nlkosyadan. - 15 00 D.H.Y. (Türk) Erzurum. Elâzığ. Malatya, Kayseri, An karadan. — 15.35 D. H. Y (Türk) İskenderun Adana, Anka-radan. — 15.50 B E. A. (Ingiliz ı Londra.
D.H.Y. (Türk) tzmlrdcn.
M.S.R den. -rut Kıbrıs, Ankaradan. T.A.E. (Yunan) Atmadan,
D.H.Y. (Türk) -Burnazlan. — 18.35 D.H Y. (Türk) Ankaradan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.00 D.H.Y. (Türk) Balıkesir, İz-mire. — 8.30 D.H Y (Türk) Bur-saya. - Ö.ûO D H Y (Türk) Ankara. Sivas. Elazığ Diyarbakır. Vana. - 9.00 T.A.E (Yunan) Atina-ya. — 9.40 S.A.S. (İskandinav) Mü-nlch, Kopenhag. New-York’a — 10 00 S.R. (İsviçre) Atina, Cenev-ve. Zürich’e. - 10 05 D.H.Y (Türk) Afyon, Konya. Adana, G. Antep Urfaya. - 10.15 D.H Y (Türk) İzmir©. - 10 30 D H Y (Türk) Ankara, Adana. Ukdnderuna — 12. io C.Y (Kıbrıs) ya - 14 00 M.S R ya Kahireya. — (Tıırkı tamire. — (Türk) Ankaraya (Türk) öursaya
Adana. İskenderun* Ankara, (Mısır) 18 00 D.
17 00 D
- 17.05
Nlkosya»
Nikon-H. Y H Y D.H Y
GELECEK OLAN VAPURLAR o 00 Seyyar. Karnbİgadan. —
20 'MJ Murakaz. Mudnnyadan. -
22 X) Sus, Bandırmadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
3 00 Ege Karadeniz*. — L00 A-naf vrtA. Ineboluya. — 8.00 Sus. Bandırmaya. — 9 00 Marakaz. Mu danyava.
yaYa-
19 tıü Seyyar
GELECEK
7.10 Toroe
9 15 Ankara ploıi.
GİDECEK
8 20 Scmplon (Avrupa). — 1810 An” nt. - 20.30 Ankara.
— 17 00 Konya, Mudan 17 00 ülycn. Ayvalığa KarabİKavo.
OLAN I IIEN LEIl
— a.30 Ankara -ı Eks > — 22,20 Sem
OLAN TRENLER
BEYOÖLU CİHETİ
ALKAZAR (42562» 1 — Kahraman-lar Destanı. 2 — Mlki.
AK (44394) Çılgın KaJblor halta).
ATLAS (40835) Ormanlar nın İntikamı
BE8İKTA* BAHÇESİ I -
Rüya 2 - Gangsterler Cehennemi ELHAMRA (42235) Ormanlar Perisi (Renkli).
İNCİ (84595) Kahra manlar Destanı. İPEK (44289) Ncslmaçi Kahraman Gönüllü (Türkçe).
(İkinci
Kıralı
Sönen
(22513) Ananın
t / J » ( il 8 7 »
I8TANBU1 (ît H ETİ
ALEMDAR (23863) 1 - ömre Bedel Kadın. 2 — Aptal Aşık.
AZAK (23542) 1 — Zafere Doğru 2 — Knlkütau 3 — Yeşil Ölüm. AFSU (21917) 1 deşler (Türkçe).
susu.
ÇEMBERLİTA3
Söyleyin Ağlamasın.
EMRE 1 — Montckrlsto'nun El-
masları 2 — Vicdansız Kadın.
HALK (21004) 1 - Arslaniar Yolu (Türkçe). 2 — Cehennem Zindanı. İSTANBUL (22367) 1 - Haydutlar Kıraliçesl, 2 — Aşk Oyunları. KISMET (26654) 1 - Dertli Zeynep. 2 — Asri Boksör.
MARMARA (28860) 1 — ömre Bedel Kadın 2 - Büyük Günah.
MİLLÎ (22062) 1 — Tehlikeli Dost. 2 - Vatan Haini.
TU KAN (22127) . — Macera Ada-sı (Renkli) 2 - Öldüren Sır. 3 -Yalnız Gidenler.
YEM (Bakırköy 16-126) 1 — Ka-zanuva Kahramanı. 2 — Lulu
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 - Manon. Kahraman Yüzbaşı.
OPERA (68714) 1 - Korkunç (ar. 2 — Sihirli Bahçe.
SÜREYYA ((JO862) 1 - Takip. 2 -Aşk Melikesi.
BİZİM SİNEMA (Üsküdar) 1 -
Nuri (Aksa-(Samatya) — (Şehremini) — Ha-
Bel
2 -
Yıl-
R
A
İZMİR
TAT YARE Fedailer Kalesi. MELER 1 — Aşk Meydanı. Sabite Evlât.
LALE 1 — Sihirli Kuvvet, Vatan Kurtaran Arslan. TAN 1 - Sihirli Kuvvet. 2 — tan Kurtaran Arslnn.
YENİ l - Sevimli Haydut. 2 — Sevimli Haydudun İntikamı, ELM AM RA 1 - Genç Dul. 2 — Afyon Kaçakçıları.
TİYATROLAR
İSTANBUL
BELEDİYESİ Şehir Tiyatroları 20.30 da Dram Kmmı
D ON I U A N
(Pazıırtrhl geceleri tenıall yok) Kuınedl kısmı GELİR VERGİSİ (Salı geceleri temeli yok) yeni ses tiyatrosu Akşam saat
20.45 de (Pazartesi geceleri temsil yoktur) ÜÇ GÜVERCİN Operet 4 perde
Eser: SZtüİLETİ Müzik: Kalman ve Brahma
Tel : 40369
(
D
EMİNÖNÜ: Ankara (Eminönü) — Sim fîaşdoğan (Küçükpazar) — Esat (Divanyolu) — Haydar Yeni (Laleli)
BEYOĞLU: Güneş (Merkez) — Ba-runak (Taksim) — Batlat Tülbentçi (Taksim) — Bankalar (Galata) — Necdet Ekrem (Şişil) — Çubukçu ’SİŞİI) — H&hcıoğlu (Hneköy) -Yeni Turan (Kasımpaşa)
FATİH: İbrahim Balmumcu (Şch-zadebaşı) — ziya ray) — Samatya Nâzım Malkoç
Gündogdu (Karagümrük) yım Berk (Fener)
EYTP: Arif Beşer (Eyüp) BEŞİKTAŞ S. Recep (Beşiktaş) — Ortaköy — G. Dlvanlıoğlu (Arna-vutköy) — Merkez (Bebek)
KADIKÖT: Yeni Moda (Kadı-
köy) — Feneryolu — Erenköy — A. Cafer Çağatay (Bostancı) — Ahmedlyo (Üsküdar)
HETŞELİADA: Halk BÜYÜKADA: Halk
ANKARA; H ut — Numune — Sağlık
İZMİR: Ali Hnyreddln (Basmahane) — Sağlık (Alsancak) — İkiçeş-melik (Eşrefpaya) — Güzel Yalı (Yalılar) — Sıhhat (KemeraJtı)
1
2
3
V
$
6
/
d
(9
t?
:ia
Makinelerine
sahip olacaktır
Y
0
L
A
R
T
Soldan sağa:
1 — VAsıl olamama. 2 — Unsur; Arapça halis manasına gelir. 3 — Halinden memnun; Tepeden İnme. 4 — Kanaat getir (mürekkep kelime); Anma. 5 — Nota; Refikası. 6 — Komşu bir devlet merkesl. 7 — Tersi belediye; Devamlı müşteri. 8 — Dişi mlbut; Tersi meşhur şarkıcı RossUnln birinci adı. 9 — Baştaki harf değişirse cerlhadar olan 10 — Sinirlilik.
YFNİ KTANRIll'ım
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA
İki talihli okuyucu
İstanbul Sular İdaresinden
A — İstanbul ve civarında bu yaz, şimdiye kadar görülmemiş şekilde sürüp giden kuraklık neticesi, Elmalı bendi suyu, normalin fevkinde azalmış ve bentte bugünkü tağdiye haddi itibariyle Anadolu yakasının ancak 15 günlük normal ihtiyacını karşılayabilecek miktarda su kalmıştır.
Kâfi yağmur yağmadığı takdirde Anadolu yakasının büsbütün susuz kalmaması için bu yakanın Üsküdardan Bostancıya kadar olan kısmına 7 ekim 1950 tarihinden itibaren günlük verilen su miktan yan yarıya azaltılmak suretiyle tedbir sJmak zarureti hasıl olmuştur. Bu şekilde verilebilecek günlük su mik-tannın bu yakadaki sayın abonelerimize adilâne tevzii için aşağıda gösterilen nöbet usulü ihdas edilmiştir.
İSTANBUL :
Açılış v© programlar. - 13.00 Haberler. — 13.15 Melacbrino ve Konstalanotz Orkestralarından hafif müzik (pl.). — 13.45 Şarkılar. — 14.20 Serbest saat —
14.30 Şarkılar ve türküler fpL). — 14.45 Tanınmış caz parçaları (pl.), - 15.00 Programlar ve kapanış.
17 57 Açılış ve programlar. — 18.00 Konuşma. -18 10 Dans müziği (pj.l. - 18 30 Karadonizden Ses-k(r. — 18.50 Konuşma. — 19.00 Haberler — 19.15 Kısa şehir haberleri. — 19.20 Konuşma. — 19.30 Radyo Senfoni Orkestrası Konseri, 20.10 Ara müziği (pl ). — 'M 15 Radyo gazetesi. — 20.30 Konuşma. — 20 40 Şarkılar. — 21.00 Sohbetler (Konuşan: Şevket RadoL — 21.10 Konuşma. — 21.20 F/ı»ıl Heyeti Konseri (İstanbul Şarkı ve Türkülerinden mürekkep program). — 21.45 îstanbulun Kurtuluş Bayramı münasebetiyle yapılan merasimden röportaj. — 21 50 Istanbula Şiirler. — 22 00 Müzik Dünyasından çeşitli Örnekler (pL). — 22.35 Konuşma. — 22 45 Haberler. — 23.00 Dans müziği (pl.). - 23.30 Programlar ve kapanış
ANKARA:
7.30 Açılış. program ve M S Ayarı. — 7,35 Kuran-ı Kerim 7 15 Haberler, - 8 00 Saz eserleri ve şarkılar (pl.). - h 15 ı’angolar (pl.). — 8.25 Günün programı ve hava raporu - S 30 Brahms - Re Minör Sonat (pl ). - 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış vo program. — 12.30 M 8. Ayarı. —
12.30 Şarkılar. - 13 00 Haberler. - 13 15 Potpüriler (pL). — 13.30 öğle gazetesi. — 13 45 Hafif melodiler (pl.). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M. S. Ayan. — 18.00 Konuşma (Seçim). — ıai0 incesaz. — 18.80 Konuşma (Seçim). — 18.40 Sinema orguyla melodiler (pl.). — 10.00 M. 8. Ayarı ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Tarih! Türk Müziği. -19.30 Konuşma (Seçim). — 19.40 Opera aryaları (pl.). — 20.15 Radyo gazetesi. — 30.30 Serbest «ant. — 20.40 Konuşma (Seçim) — 20.50 Çeşitli senfonik eserler (pl.). — 21.00 Türklyede Marshall Plönı, — 21.15 Konuşma (Seçim). — 21.25 Dans müziği (pl.). — 21.40 Konuşma (Seçim). — 21.50 Serbest saat, nıışrrıa. — 22.15 Beethoven. — 22.45 M haberler. — 23.00 Progrtm ve kapanış.
— 22.00 Ko-
8. Ayarı ve
Yukarıdan aşağH
M ATAŞ T.A.Ş
1 — Ayın tek günlerinde sabah saat 5 ten 12 ye kadar Üe-küdardan Bostancıya kadar olan sahaya (Kadıköy, Moda, Bağdat Caddesinin Şaşkınbakkal’a kadar olan kısmı hariç) su verilecektir.
LONDRA :
7.48 "Sizin için Şarkılar" programı
(45 dakika) (19.85 m.). — 8.00 Eski şarkılar (30 dakika) (19 .85 m.). — 8.30 Dinleyici İstekleri - Hafif müzik (30 dakika (19.85 m.). — 10.30 Kırallyet FlArmonl Orkestralı Konseri (Rosslni - Mozart - Sibelius - Wagnor-Strauss) (15 saat) (18.84 .ı.). - 12.30 B. B. C. Kuzey Orkestrası (45 dakika) (19.85 m.). — 13.30 Haftanın bestekarı Dcbussy (30 dakika) (11.49 - 18 84 m.). -15.15 B. B. C. Senfoni Orkestrası (45 dakika) (11.49 m.). — 17.15 B. B. C. Skoç Orkestrası (1 saat) (16.84 m.). — Caz müziği (30 dakika) (16.84 m.). - 19.15 Yeni PlAklar. (18.84 m ). — 21.30 İngiliz şarkıları (30 dakika) (16.84 m.). — 22 45 Plâklarla batı müziği (16.84 m.). — 23.15 Plâklarla opera parçaları (45 dakika) (16.84 m ). — 24.00 Sinema orguyla müzik (15 dakika) (16.84 m.).
1 — Zemine yayılı (İki kelime). 2 — Tere! aruz veznindeki hatalardan; iyi. 3 — Boş; Yemek taharri ot (İki kelime). 4 — Kalbinle inan (mürekkep kelime); Ekmeğin öyleni makbuldür. 8 — Derebeyi konağı; Bir göl rengi. 8 — Buutlardan; Tumer’ln birinci adı; eu. 7 — Gayri medenî. 8 — Tersi mlFatın klAalk tMİnrrıızu; Tftfldlk. 9 — Bizim Köy müellifinin soyadı; Annemin annesi. 10 — Sonsuzluk.
DCNKr BULMACANIN HALLİ
Kuldan «afaı
Yukarıdan aşağı ı
1 — Azameti var. 2 — Boya; A-kala. 3 — Âlâ Udi; Ev. 4 — Saml-y«;
me.
0 —
Evi. 8 — Kabine. 6 — Ya; tda-7 — Ara; ti. 8 — Ayıran; İma. Isınamama. 10 — Kadehi dolu.
Miiessesesinden
2 adet
Marka
ELEKTRİK
SÜPÜRGESİ’ne
sahip olacaktır
2 — Ayın çift günlerinde saat 5 ten 12 ye kadar Kadkıköv, Moda, Bağdat Caddesinin Şaşkmbakkal’a kadaı olan kısmı ve bu cadde ile sahil arasındaki sahaya su verilecektir. Modanın yüksek kısımları ancak saat sabah 5 ile 8 arasında su alabileceklerdir.
Nöbet saatlerinde verilebilen sudan, nöbet mıntakalarında bulunan bütün abonelerimiz aynı şekilde istifade edebilmek üzere, hiçbir suretle bahçe «ulanmaması, suyun asgarî ihtiyaçtan fazla sarfedilmemesl suretiyle sayın halkımızın yardımını da leriz.
di-
B — Anadolu yakası suyunun hüsnü idaresi için Liman Büytlkada su ihtiyaçları 7 ekim 1950 den itibaren Terkostan mln edileceğinden Beyoğlu yakasında. evvelce ilân edilen, su kesme saatleri bir saat evvele alınmıştır.
ve
te-
C — Bu vaziyette Büyükadaya iki günde bir 700 ton eu taşınacak ve bu suretle Büyükadaya günde ortalama 350 ton su verilmiş olacaktır. Büyükadaya taşınabilen bu su. günlük İhtiyaca kâfi gelmediği takdirde burada da nöbet usulü ihdas edlle-coktlr.
Keyfiyet sayın halkımıza İlân olunur.
(13534)
Sayfa 8
YENİ î S T A N P U L
Ekim 1950
DÜNYANIN EN MÜKEMMEL ÇAKMAĞI
BEIt
İçinde bulu
UCUZ, ÇEŞİTLİ İNGİLİZ, ALMAN, İTALYAN
TRENÇKOTLARI
BEYOĞLU, ELHAMRA PASAJI linçi Kol No. 11
Buflün lâmba-* vc
Her kutunun nan numaralı kuponu saklayınız. Keşide 31 ekim 1950 noter huzurunda çekilecektir.
İ0U« CO'UNCA UNV'RAT '1'
RONSON çokmogını kullonır-lor Dünyanın en mükemmel çak-moklorı olan RONSON o sız de sahip olmok ıstıyeccğınız muhakkaktır. Parmak larınİzı incitmeden ve kirletmeden en emin ve basit bir surette: batinca yanar - hıra-kınca söner Gerek hediye olarak vermek, gerek bizzat kullanmak bakımından, RONSON çakmaklarının muhtelif modelleri en mükemmel bir intihap mevzuudur Turkıyede Mümessili, Eli Burlo ve Ortakları Galato, İstanbul
Gârsnii Bsnkâsı na gidiyor
ise, clcUn*
lâmbaların parlak ve - • olan q$RAM ri tercih edilmektedir
LİSAN DERSHANESİ
Beyoğlu : 294, İstiklâl Caddesi
FRANSIZCA - İNGİLİZCE - ALMANCA V.S.
LİSAN KURSLARI ve HUSUSİ DERSLER Kurslar, 1-10-1950 den İtibaren başlamıştır ma TECRÜBE DERSİ PARASIZDIR _
en
iktisadisi lUN1 ampulle
&
Halinde '>*" 'aKCÎl"”1
„ cok eski devirlerin.-ç oiarak bilinen ycS«"' „,riar« V Atc5 ayn.
?cy AT« Myva„lara
'• lkramlyeli bir
WARNER
RUJU ALAN
Hem yüksek kaliteden bir ruj almış olur, hem de GÜZEL BİR KÜRK MANTO. BtR BİLEZİKLİ ALTIN Kol SAATİ, BÎR KADIN ROB-LUK AVRUPA KUMAŞI ile 50 muhtelif hediyeden kazanabilir.
LİON Mağazası ve diğer parfümeri dükkânlarında satılmaktadır.
ONSON
İÇİN HESAP AÇMAKTA ACELE EDİNİZ !. HER 1OO LİRAYA AYRI BİR KURA NUMARASI
EN AZ PARAYA . EN BOL AYDINLIK
MACUNU
1 w
M j Alt »v r M»’
r/
(SÖLMkil >İti»V
TOPLAR
ÇIKARIR
ÇARPAR
t-
1
Üstün malzemeyle ve itina ile imâl edilmiş olan 4 ameliyeli hesap makinası,
hesap işleriniz için elzem bir yardımcıdır.
Kullanışı gayet basil olup başlıca vasıfları şunlardır: Kayıt kontrol tertibatı, tekmil sayaçlarda nakil tertibatı, sağda hareket lövyeleri, otomatik istikamet lövyesi, v.s.
BÖLER
- İstanbul • Tel: 40870
r
— BEKLENMEKTE OLAN ——
GENERAL ı@> ELECTRIC
FLÜORESANT LAMBALARI Gümrüğe gelmiştir
Birkaç güne kadar satışa arzedilecektir
KOÇ TİCARET T.A.Ş.
(BEYOĞLU ŞUBESİ)
—— GALATA, BANKALAR CADDESİ —■■■■■ ■■
A
İsim değiştirme
Fatih İlçesi Şehremini bucağı Şerif Ömer Mahallesi Köprülü-zade Sokak 113 hane 2-131 de kayıtlı Karolus - Coanes - Niko-laos Diratz İsmi Kadıköy Asliye Hukuk Yargıçları 30-9-1950 gün ve 1950-809-521 sayılı kararı ile (Şarl) olarak tashih edilmiştir. İlân olunur.
î. T. Ü. İnşaat Fakültesi Dekanlığından:
Fakültede derslere 16 ekim 1950 pazartesi günü başlanacaktır. Fakültemiz öğrencilerinin 1950 kış yan yılı için gerekli okuma ücreti ve harçlarını yatırarak kayıtlarım 14 ekim 1950 cumartesi saat 13 e kadar yaptırmaları lâzımdır.
. Keyfiyet bütün öğrencilerimize ilân olunur. (13416)
YOL YAPIMI
Karayolları Genel Müdürlüğünden :
1 — Eksiltmeye konulan iş: Pendik - İzmit yolunun 31 + 600— 67 + 600 kilometreleri arası yapımı olup keşif bedeli (2 693 429.86» iki milyon altı yüz doksan üç bin dört yüz yirmi dokuz lira seksen altı kuruştur.
2 — Eksiltme günü: 19.10.1950 tarihine rastlayan perşembe günü saat 16 da Ankarada Bayındırlık Bakanlığı binasında Karayolları Genel Müdürlüğünde Karayolları Eksiltme Komlsyo nunca kapalı zarf usulü ile yapılacaktır.
3 — Eksiltme evrakı: Vezneye yatırılacak (50) elli lira bedele ait makbuz karşılığında Karayolları Genel Müdürlüğü Teknik Hesaplar Şubesinden alınabilir.
4 — Eksiltmeye girebilmek İçin:
a) İsteklilerin bu iş öneminde bir işi iyi surette başarmış veya idare ve denetlemiş olduklarını İspata yarar belgelerini, Karayolları Genel Müdürlüğünden alacakları tanıtma beyannamelerine (Müteahhit ehliyet beyannamesi, müteahhit plân ve teçhizat beyannamesi) bağlamaları ve bu beyannamelerin içindeki sorular cevaplandırılarak yeterlik belgesi isteme dilekçeleriyle birlikte eksiltme gününden en az Üç gün önce ı tatil günleri lıhriçı yazı İle Bayındırlık Bakanlığına müracaat ederek bu iş için yeterlik belgesi almaları,
bı İsteklilerin 1950 yılına ait Ticaret Odası belgesi ile usulü dairesinde (94.552,90ı doksan dört bin beş yüz elli iki lira doksan kuruşluk geçici teminat vermeleri.
5 — İsteklilerin eksiltme şartlaşmasının 34 üncü maddesinde verilen izahat çerçevesinde «eksiltme, evrakının her parçasına ellişer kuruşluk pul yapıştırarak bunları imzalayıp zarflarına koymaları) hazırlıyacaklan yükleme mektuplarını eksiltme günü aaat on beşe kadar makbuz karşılığında komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır.
Postada olacak gecikmeler kabul edilmez.
Keyfiyet ilân olunur. (13293)
-i- . SAYIN HALKIMIZA -----------
ZİYA BOYER ECZANESİ
Reçeteleriniz, tanınmış fabrikaların saf İlâçları İle İtinalı olarak yapılır Yerli ve ecnebi müstahzaratın muhtelif şekillen emrinize Amadedir.
ZİYA BOYER . ECZANESİ
Kara köy, Tünel yanı
Türkiye İmar Bankası
Yeni Postahane arkasında Aşırefendi caddesi No. 35/37
Sermayesi : 1.500.000 - Kuruluşu : 1928
Vadesiz tasarruf tevdiatına Vâdeli tasarruf tevdiatına
Faiz verilir ve vâdeli mevduat faizleri aylık olarak ödenir.
% 4,5 % 6
İLÂN
Sarıyer icra Memurluğundan
Edip Tala, Anna binli Istavro ve Nikoll veresesinden Pet.ro, Yanko, Manyo, Omorıno, Hristo, Faliyanının şayian mutasarnf bulundukları Yeniköyde Köybaşı caddesinde eski 212-214 yeni 236, 238 kapı sayılı (238) metre murabbaı mesahalı, (5950ı lira kıymeti ımıhamminelı arsa mahkemenin katileşmiş izaleyi şûvu ilâmına müsteniden açık arttırmaya çıkarılmıştır.
1 — İşbu gayrimenkulun açık arttırma şartnamesi 15,8.1950 tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için 1949-58 esas, 1950-9 satış numaıasiyle Sarıyer İcra Dairesinde açık bulunacaktır.
2 — 7-11-1950 tarihine rastlayan salı günü saat 14 ile 15 a-tasında yapılacak olan birinci açık arttırmasında verilen bedel muhammen kıymetin yüzde yetmiş beşini geçmek şartiyle en çok artırana ihale edilecektir. Verilen bedel muhammen kıymetin yüzde yetmiş beşini bulmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle 17.11.1950 tarihine rastlayan cuma günü saat arasında yapılacak olan ikinci arttırmasında en çok arttırana ihale edilecektir.
3 — Arttırmaya iştirak edeceklerin arttırma başlamadan evvel kıymeti muhammcnenın yüzde yedi bııçugu nispetindeki pey parasım İcra memurluğuna yatırmış olmaları İcap eder. Keza dada evvel gayrimenkulu görmüş ve beğenmiş ve dosyayı ve şartnameyi tetkik etmiş sayılacaklarından bu hususa matuf itirazlar mesmu olmaz,
İpotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların, İrtifak hakkı sahiplerinin bu gayri menkul üzerindeki haklan m hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarım evrakı müsbiteleriyle birlikte ilân tarihinden itibaren on beş gün içinde 1950-9 No.sıyle takdirde paranın
İşbu
gu üzere satılacağı ilân olunur.
satış Sarıyer İcra Memurluğuna bildirmeleri lâzımdır. Aksi haklan tapu sicil vc veraset ilâmiyle sabit olmayanlar paylaştırılmasından hariç kalırlar.
gayrimenkulun bu İlânda ve şartnamesinde yazdı oldu-
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
Devlet Demiryolları 8. işletme
Komisyon Başkanlığından :
1 — idaremiz ihtiyacı İçin İzmir - Bandırma hattı Kim. 174+000 da istif edilmek üzere idareye ait olmayan ocaklardan (3000) M3 balast İhzarı kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme 13 ekim 1950 tarihinde saat 15.30 da İzmir • Alsancakta S. İşletme binasında yapılacağından iştirak edeceklerin teklif mektuplarını (hale saatinden bir saat evveline kadar komisyona makbuz mukabilinde vermeleri veya iadeli taahhütlü oİArak posta ile göndermeleri lâzımdır.
3 — Eksiltmeye konulan 3000 M3 balastın muhammen bedeli 17400 on yedi bin dört yüz lira olup geçici inanca bedeli (1305 ı bin üç yüz beş liradır.
4 — SözleşniQ ve şartlaşma projeleri işletme komisyon kaleminde görülebilir.
Kanunun tâyin ettiği mutad vesikalardan başka böyle bir işi başardığına dair bonservis ile son ticaret odası vesikalarının teklif zarflariyle beraber bulunması lâzımdır, (13084)
İstanbul Teknik Üniversitesi
Rektörlüğünden:
Üniversitemizin inşaat, Mimarlık, Makine ve Elektrik Fakültelerine yazılan adayların tercih yoklamasına 9 ekim 1950 pazartesi günü başlanacaktır.
Adayla.no aşağıda bildirilen günlerde saat 9 dA Üniversitede hazır bulunmaları lüzumu İlân olunur.
(NOT: imtihanlar Teknik Üniversitenin Gümüşsuyundaki binasında yapılacaktır.)
9 ekim 1950 pazartesi : (Öğleden evvel) Matematik
(Bütün fakülteler için)
10 ekim 1950 salı : (öğleden evvel) Fizik, (Öğleden son-
ra) Kimya. (İnşaat, Makine, Elektrik . Fakülteleri için)
11 ekim 1950 çarşamba: (Öğleden evvel) Türkçe kompozisyon
ve yabancı dil, (öğleden sonra l Resim (Bütün fakülteler İçin).
12 ekim 1950 perşembe : Yalnız Mimarlık Fakültesi İçin (isti-
dat) yoklaması (bu yoklama Mimarlık Fakültesi binasında yapılacaktır).
Tafsilât için Rektörlükteki kayıt bürosuna müracaat. (13279)
KIYMETLİ EŞYA MÜZAYEDESİ
8 Ekim 1950 Pazar günü saat 10 da Beyoğlu» Ltlklâl Caddeni 219 numaralı IŞIK Apartmanının 3 numaralı dairesinde ı Şık Sinemasının üstünde) bınunan ve önce Bay S, AMAR’a ait çok kıymetli ve nadir tesadüf olunan îngilterenln "MAPLE ANDCO”, Fransanm meşhur “MERCİER” fabrikalarında yaptırılmış ev eşyaları ve kıymetli bibloların müzayede ile satılacağı savın halka ilân olunur Teşhir günü : 7 Eklin 1950 Cumartesi günü . Portakal
250 adet çift katlı demir dolap Satın alınacaktır
Ereğli Kömürleri İşletmesi
Genel Müdürlüğünden :
Kapalı zarfla 250 adet çift katlı demir dolap satın alınacaktır. Şartname:
Zonguldata: Ereğli Kömürleri İşletmesi Ticaret Müdürlüğünden:
Lstanbulda : Etihank İstanbul Şubesinden.
Ankarada : Etibank Genel Müdürlüğünden alınabilir.
Eksiltme 18 ekim 1950 çarşamba günü saat 16 da yapılacağından teklif ve teminatları havi zarfların en geç eksiltme günü saat 15 e kadar işletmemiz genel sekreterliğine verilmiş olması •• lâzımdır.
Eksiltmeye gireceklerin teklif edecekleri fiyatın % 7.5 u nispetinde muvakkat teminat akçesi vermeleri şarttır.
Postada vuku bulacak gecikmelerle madeni para ile mühürlenmiş zarflar nazarı itibare alınmıyacaktır.
işletme İdaresi ihaleyi dilediğine kısmen veya tamamen yapıp yapmamakta serbesttir. (13578)
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığından:
Dış Hekimliği Okulunun Cerrahi Enstitüsünde asistanlık açıktır, isteklilerin 20 ekim 1950 akşamına kadar Dekanlığa müracaatları. (13471)
Comments (0)