4 Eylül 1950 — Pazartesi
&BF.
Yıl 1 — Sayı 278 — 10 kuruj
Abone: Türkiye İçin seneliği 82, altı aylığı 17, üç aylıtı 9 liradır. Hariç memleketler İki misildir.
İlânlar ı 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 — Posta Kutusu : 447 - İstanbul
Tesis eden: Hablb Edlb . TÖBEHAJt
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
îç politika
Din İşleri Başkanlığı
ve Vakıflar
DÎN İsleri Balkanı, geçen ayın 25 İnde, bir banın toplantısı yapmak liir.Umunu duymuş ve burada, din hayatından çok, devlet teşkilâtımızı. AnaynMinıızı İlgilendiren konuları ele almıştır. Toplantıda söylenen sözler dikkatle İncelenirse İstenilen şeyin hiç dr ehemmiyetsiz olmadığı, kendiliğinden anlaşılır. Başkanın belirtmeye çıt-Iıştırı noktalar, bu konu İle etraflıca uğraşmamış olanlara dağınık fikirler tesirini verirse de, toplu olarak münakaşa edilince, bin düşünülmüş bir sistemle karşı karşıya kaldığımızı anlayabiliriz. Bu sistemin ağırlık noktası da hiç şüphesiz, din İşleri teşkilâtını eğcrnenllğe kavuşturmak, hattâ bunu çıkarılacak bir kanunla emniyet altına almaktır. Vakıf İşleri. İlk plânda göründüğü halde, asıl ana fikrin. yani egemenlik fikrinin mantık Örgüsünü desteklemek ve kuvvetlendirmek maksadiyle sistemde yer almıştır.
Din tşlrrl Başknnmın arzusunu yerine getirebilmek İçin, her şeyden önce, çok çetin ve ehemmiyetli din teşkilâtı dâvalarının enginlerine açılmak lüzumu vardır. Gözönünde tutulan egemenlik ve İstiklâl modeli nedir ve bu. Türklük için şimdilik mutlak bir zaruret midir? İslâm geleneklerine aykırı olduğu halde böyle egemen bir din teşkilâtı: Fener. Vatikan, Habeş, »stıırl, Luthrr ve .Anglikan kiliseleri tipinde bir şey mi olacakür? Anayasamız vicdan hürriyetine büyük bir ehemmiyet verdiği İçin kurulması uğrunda didinilen egemen din teşkilâtı, görüşleri sûnnilerden büsbütün ayn-lan milyonlarca vatandaşı, halifelik devrinde olduğu gibi, kontrol edecek mİ. etmlyecek mİ? Bunlar, öyle dâvalardır ki; düşünülmesi Din İşleri Başkanlığına değil, doğrudan doğruya devlete ve millete düşer.
Kanunlarımız, din İşleri teşkilâtının ne İle uğraşabileceğini açık bir şekilde belirtmiştir. Geniş değişiklikler yapılmadan. Türk topluluğundaki tesirleri derinden derine incelenmeden bu egemenlik dâvasını, teori bakımından bile, ele almak mümkün değildir. Çünkü; tam din çerçevesi içinde düşünüldüğü zaman da böyle bir teşkilât, İslâm tarihinde yoktur. Olmayan bir şeyin İslâmlık adına yaratılması mümkün müdür, değil midir dâvası ise münakaşası İster istemez gereken ayn bir dâvadır. Biz, bunları, sırası geldikçe, gazetemizde bütün genişliği ile İncelteceğiz. Yalnız bu arada şunu belirtmek İsteriz ki; yeni teşkilât İçine alınmak istenen vakıfların durumu tamamiyle başkadır.
Egemen din teşkilâtı fikri, şimdilik, •on derecede müphem ve çeşit çeşit tefsirlere elverişli bir fikirdir. Vazifelerinin, yetkilerinin, sorumluluğunun sınırlan apaydın çizilmemiş bir teşkilâta. şartlan, gayeleri besbelli vakıfları nasıl bir mantıkla devredeceğimizi anlamak gerçekten çok güçtür. Vakıfların çok ehemmiyetli bir kısmı sosyal yardım çerçevesine girmektedir. Bu vazifeleri İse çağda* Türk devleti görmektedir. Din hukukunun hüküm sürdüğü zamanlarda vakıflar, fıkıh prensiplerine göre yapılmış olabilir. Fakat yeni kanunlarımız yürürlüğe girdikten sonra, fıkıh, ülkemizde tam mânasiyle konusuz kalmıştır. Biz, acaba, vakıflann yeni şekilde idaresi İçin, din hukukunu tekrar diriltmek mİ İstiyoruz? Bu da Anayasamızı e-hemmlyetle ilgilendiren bir konu sayılmalıdır.
Din İşleri Başkanı, vakıf işlerinin İyi idare edilmediğini İma ederek vakıf yapmaktan çrklnlldlğinl ve bunun derin sebeplerden ileri geldiğini söylüyor. Büyük Ölçüde ve eski tipte vakıf yaptırmak İmkânlarını ehle edebilmek İçin mülk ve toprak telâkkisini. şimdiki devlet teşkilâtımızı temelinden değiştirmek lâzımdır. Vakıfların tarihini İyice İncelersek, bunların niçin yapılmış olduğunu daha İyi arılarız. Tafsilâta yanılmaksızın diyebiliriz ki; bir vakfın vakıf olması İçin mutlaka camilere ve din İşlerine vakfedilmiş olması şart değildir. Vakıf vesikalarını şöyle böyle karıştırırsak, meselenin öteden beri böyle olduğunu görürüz. Bizim asıl anlayamadığımız şey, gayeleri topluluk hizmetleri olan vakıfların din teşkilâtına devredilmesini istemektir. En büyük camileri yapanlar ya sultanlar, ra onun paşaları veya valileridir. Eski medreseler de öyle.. Bu bakımdan banlarla İlgili vakıfların devlet baklan çerçevesi İçinde mütalâa olunması lâzımdır. Onun İçin vakıfların asıl sahibi yine devlettir ve bu hakkından vazgeçmesi İçin de, anayasamızı değiştirecek kadar ehemmiyetli hiç bir hukuk sebebi de yoktur. Vakıfların Osmanlı Devleti zamanında ne kndar kötü idare edildiğini hepimiz biliyoruz» Bu kötü İdareden en çok sunimin olanlar da sözüm yabana İlmiye sınıfıdır. Bıınu bir yığın vesika ile belirtmek her zaman mümkündür. Eski vakıfların yapılmasında iyi ve kötü idarenin tesiri yoktur, öyle padişah fermanları vardır kİ; bunlardan vakıfların niçin yapıldığını hemen an-ljyabliirlz.
Cumhuriyet devrinde vakıf yapıt-Biadığını İddia etmek, biraz fazla kötümserliktir. Tuna boylarına, Hlnd Okyanııslanna, hemen bütün Kuzey Afrİkaya yayılan bir devletin pnra derlemek İmkânları başka, vantandaş mülkiyeti üzerine kurulmuş şimdiki hukuk devletimizin İmkânları da yine başkadır. Sayısız harpler ve arkasından sayısız ekonomik buhranlar görmüş ve faklrleşmlşlzdlr. Fakat sosyal yardım duygumuzu kÜçüm*e-mek büyük bir haksızlıktır. Atatürk, servetini millete bırakmıştı. Doğumevleri. okullar yaptıranlar, tarlalarını, relerini Kızılaya verenler, kitaplarını Üniversitemize bağışlayanlar, depremlerde. su baskınlarında, yangınlarda vatandaşların yardımına koşanlar sosyal yanlım duygusunu kaybetmemiş Türklerdir. Bunlar, çağımızın vakıflarıdır. Eski vakıfların pek çoğunda padişah baskısı vardı. Bu vakıflar İse hür Türkün yüksek topluluk sevgisini bütün duruluğu İle dile getirmektedir. Hür ve müeyyidesini gönülden alan hu sosyal fazilette ne eşsiz bir irade ihtişamı vardır. Zaman yalnız milletlerin simalarını değiştirmez. aynı zamanda onların haşat teşkilâtına da yeni bir anlayış ve rııh vermesini bilir, âsıl dâva da bıı büyük gelişimin kudretli mânasını anlat ahllmektedlr.
M. NERMÎ
Korede askerî durum
Büyük Komünist taarruzu durduruldu
Birleşmiş Milletler Komutanlığının elindeki seyyal ihtiyatlar, cephedeki tehlikeli noktalara
yetişip, karşı hücumlarla durumu düzeltiyorlar
Tokyo. 3 (YtRSi — Şimal Koreliler 75 dakika süren ağır bir topçu barajından sonra cumartesi akşamı Taegu istikametinde hücuma geçmişler ve şehrin 10 kilometre yakınma kadar I-lerlemişlerdlr. 6 kilometre kadar İler-Hoyen düşman kuvvetleri, Taegu’nun 19 kilometre şimalinde bulunan Tabu-dong'un her iki tarafına tenvir bombalan atmışlardır. Bu cephedeki muharebe Tabudong’un batısından Vaeg-van’ın 7 kilometre kuzeydoğusunda bulunan tepenin arasında, 4.5 kilometre bir hat boyunca yapılmaktadır. Bl-
Ingiliz işçi partisi büyük kongresi
Gelecek ay yapılacak büyük kongrede milletlerarası politika üzerinde durulacak
Londra. 3 (AP) — Doğu İle Batı firakındaki anlaşmazlığa müzakere yolu ilo nihayet vermek için İşçi Partisi tarafından 1leri sürülen teklif partinin gelecek ay içinde yapacağı senelik toplantısında ele alınacaktır.
Ayrıca silâhsızlanma, atom bombasının kontrolü İngiltere, Amerika, Fransa, Rusya ve Komünist Çin gibi beş büyük devletin yapacağı konferans. ve soğuk harbe nihayet vermek İçin Birleşmiş Milletlerin yapacağı yardımlar gibi mevzuları incelemek üzere özel bir milletlerarası konferansın lüzumundan bahsedilmektedir.
Askerlik
Kanunu tâdil
ediliyor
Askerlik işlerine yeni bir şekil verilecek
Ankara 3 (Türk Ajansı) — İznini bitirerek Ankaraya dönmüş bulunan Millî Savunma Bakanı Refik Şevket înce’nin, ilk iş olarak Askerlik kanunu üzerinde duracağı, alâkalılar tarafından beyan edilmektedir. Bilindiği gibi. askerlik müddetinin indirilmesi hakkmdaki kanun tasarısı Meclise getirildiği sıralarda. Savunma Bakanı askerlik kanununun yeni baştan tanzim olunacağını söylemiş ve bu hususta bir komisyon tenkil «dileceğini açıklamıştır.
Yapılan çalışmalardan anlaşıldığına göre, asker alma usulleri tanzim olunurken, askerlik şubelerinin ıslahı için tedbirler alınacaktır. Bu cümleden olarak şubeleri İdare edecek subayların ayrı bir sınıfa mensup olmaları v« bu mevzuda İhtisas yapmış bulunmaları temin edilecektir.
Diğer taraftan, yeni kanunda askere alınacak gençlerin, ailevi durumlarına göre bazı avantajlara sahip olmaları da sağlanacaktır. Terhis ve sevk muameleleri İse, yepyeni bir zihniyetle ele alınacak eski kanundaki aksaklıklar ortadan kaldırılacaktır.
Belediye seçimlerini D. P. kazanıyor
Demokrat P., belediyelerin çoğunu ele geçirmekle, umumî programını tatbikte kolaylık bulacaktır
Parti ileri gelenlerinin seçimlere dair görüşleri
Türk subay ve erleri Amerikada
New-York. 3 (AP) — Türk subay ▼a erlerinden müteşekkil 173 kişilik kafile New London, Connectlcut ve Phlladelphln’dakl Amerikan bahriye Üslerinde eğilim görmek üzere pazar günü buraya vâsıl olmuştur. İki devlet. arasındaki müşterek yardım sn-laşmasınn göre kafile PhilndHphifl’dsn Türkiyeye iki denizaltı götürecektir.
rincl süvari tümeni zikredilen tepeyi ele geçirmek için beş gün çarpışmıştı. Düşman ordularının, esas hücumu, bu tepeden vadiye doğru yapmakta oldukları anlaşılmıştır. Bu yerden Kun-v! - Tabudong - Tacgu yolu geçmektedir.
Haber alındığına göre hücum üç bin kişilik bir kuvvet tarafından yapılmaktadır. Bu üç bini hemen arkalatmadan gelen bir üç bin kişilik kuvvet takip etmektedir. Bu İki safın arkasında İse düşman yine üç bin kişilik bir ihtiyat kuvveti bulundurmaktadır. BATI VE GÜNEY KESİMİNDE
Kore, 3 CYtRS) — Haber alındığına göre Taegu kuzeyinde düşman sızmaları durdurulmuş ve Amerikan karşı taarruzu tesir etmeye başlamıştır.
2 nci Piyade tümeniyle 1 İnci Deniz Piyade Tugayı, Naktong cephesinde Yangson’un güney ve batısındaki düşman kuvvetlerini nehre kadar geri atmışlardır.
25 İnci Amerikan Tümeni, düşmanın Masan ve Pusan istikametinde başladığı büyük taarruzdan evvelki mevzilerini tekrar ele geçirmiştir.
Cephe boyunca, ufak komünist ceplerinin tasfiyesine devam edilmektedir.
KUZEY HAVA KUVVETLERİ HAREKÂTA İŞTİRAK EDİYOR
Kore. 3 (YtRS) — Komünist hava kuvvetleri son taarruzlara fiilen iştirak etmeye başlamışlardır. Bilhassa güney kesiminde Masanda, şimdiye kadar görülmemiş miktarda yak uçakları. komünist kuvvetleri desteklemişlerdir.
Radyolarımızın verdiği malûmata göre, ehemmiyetli belediye idareleri hükümet partisinin eline geçmektedir.
Eğer aksi ol savdı yani, hükümetin başında Demokratların bulunmasına mukabil belediyelerin ekseriyeti C.H. P. nln elinde kalsaydı, henüz birkaç aydan beri iş başında bulunan bir partiden vatandaşların çoğu pek çabuk yüz çevirmiş olacak; yeni Meclis seçimlerine gidilmesi talebi siyasî havayı bulandıracak; hükümet ile belediyeler karşı karşıya gelerek birbirinin faaliyetini köstekliyecektk
Neticede» yeni Meclis seçimlerine gidilsin veya gidilmesin. Demokrat Parti, Hükümetinin icraat göstermemiş olmasını iki İdare cihazı arasındaki ahenksizliğe hamledecektl.
Radyoların verdiği ilk haberlere göre ise, bu ihtimaller artık mevcut değil demektir. Çünkü C.H.P. bazı belediyeleri elinde tutmakta devam etse bile, büyük şehirlerimizle kasabalarımızın belediye idareleri ezici bir çoğunluk halinde Demokrat Partiye geçtiğinden» bu partinin, artık hükümet icraatında da yeni bir belediye idareleri faaliyetinde de mutlaka başarı göstermesi lâzımdır. Bu demektir ki, Demokrat Parti için, artık memleket ölçüsünde çalışmanın imkânları arttığı gibi, Meclis, muhtar ve belediye seçimleri dolayıslyle halka ve memlekete karşı girişmiş olduğu taahhütleri yerine getirmekteki mesuliyet hissesi de o nisbette yükselmiştir.
Dün bütün yurtta yapılmış olan belediye seçimlerinin geç vakte kadar aldığımız retlcelerinl ve parti ileri gelenlerinin bu neticelere dair görüşlerini 3 üncü sayfamızda bulacaksınız.
Dünkü seçimde İki nesil oy kullanırken
Atlantik Paktı Konseyi
Dışişleri Bakan Vekilleri, çalışmalarını bitirdiler
Londra. 3 (YtRS) — Şimal Atlantik Konseyi Dışişleri bakan vekilleri, Batı Avrupanın âeil ihtiyaçlarını karşılamak gayesine matuf kısa vadeli harp malar.mdsi imalâtı program» hususunda tanı bir anlaşmaya varmışlardır. Salâhiyettar kaynaklardan bildirildiğine göre, dün yapılan toplantı 12 gün süren İçtimalardan sonra geçen cumartesi günü bu pazara talik edilmiştir.
Raporu Oç gtln sonra toplanacak olan Atlantik Paktı Konseyine tam ve ikmal edilmiş olarak vermek üzere, eylülün 13 ünde New-Yorkta bir İçtima yapılması kararlaştırılmıştır. Kon-sey âzaları durup dinlenmeden çalış-
mışlardır. Herkes varılan neticeden memnundur ve birbirlerinin hükümetine gönderdikleri vekil takdir ve ler.
hakkındâkl sitayişlerini bildirmektedir-
kaynaklardsn gelen haber-kısa vadeli program uzun
Mevsuk lere göre vadeli program icabatma uyacak bir seklide hazırlanmış bulunmaktadır, imalâta yardım için ve teçhizat ve malzeme alım satımında umumiyetle dolar kullanılacaktır. Fakat yapılacak dolar yardımları hakkında kati rakamlar, ancak Amerikan Kongresinin teklif edilen dört milyar dolarlık yardımı tasvip etmesinden sonra verilecektir.
Türkiye ile Arap Birliği
münasebetleri
Mısır Dışişleri Bakanı, Güvenlik Konseyi meselesinin, Türkiye ile Arap devletlerinin arasını açabileceğini kabul ediyor
Alınan neticeler Özerin»
Parti ileri gelenleri ne diyorlar?
Ankara 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Belediye seçimlerinin neticesi belli olmaya başladığı sırada her üç partinin salâhiyeti! şahısları Ankara Ajansı muhabirine aşağıdaki beyanatı vermişlerdir:
Başbakan ve Demokrat Parti Genel Başkanı Adnafc Menderesi
“Belediye seçimlerini D. nin kazandığı anlaşılmakta İse de, henüz her taraftan kati neticeler gelmemiş bulunuyor. Bu itibarla şimdiden bir şey söylemek doğru değildir. Yarın düşünürüz.,,
C. H. P. Genet îdare Kurulu âza-larından Doktor Kemali Bayizlt:
“Aldığımız malûmat, bazı yerlerde kazançlarımızı bildiriyor. Muhtar seçimlerini takiben artmış olan baskı havasının, bu neticeler üzerinde müessir rol oynıyacağını tahmin etmekteyiz..
Millet Partisi Genel Sekreteri Ahmet Tahtakılıç:
“Biz Belediye seçimlerine girmeyi tamamen mahallî teşkilâta bırakmış vaziyetteyiz. Esasen Belediye seçimlerinin büyük mikyasta yani memleketin umumi siyasetine taallûku olacak şekilde bir mâna ifade etmediği de malûmdur. Bu seçimler mahalli şartlarla cereyan eder. Buna rağmen girdiğimiz mahdut yerlerde müspet neticeler alacağımızdan Ümitvarız.M
Cumhurbaşkanı Celâl B&yar, saat 18.30 da Meşrutiye! caddesinde evi (dr*s rındakl sandığa. Başbakan Adnan Menderes ile gelerek reyini kullanmıştın C. H. P. Genel Başkanı îsmet İnönü de saat 15 t® Çankaya mıntakasındaki bir sandığa giderek oy vermiştir. Yukarıdaki resimlerde Devlet Başkam 11* C. H. P. Genel Balkanını oylarını verirken görmektesiniz
Sapancada büyük bir orman yangını
Sapanca 3 (Hususî) — Sapanca yakınlarında, Yanıkköy Üzerindeki Soğlucak yaylası, Keltepe ormanları ve civarında dört günden beri devam eden yangın genişliyerek etrafa yayılmaktadır. Bu mmtakada tahminen 40 bin hektar yerin yandığı anlaşılmaktadır. Adapazanndaki süvari ve piyade tümenlerinden yangın mahalline kuvvetler gönderilmiştir.
* * ¥
Hindiçinîde bir suikasd teşebbüsü
Kahire 3 (YÎRS)’ — Mısır Dışişleri Bakanı Muhammed Salâhaddin Paşa, lsraile Süveyş Kanalından geçerek gitmesine müsaade edilndyen İngiliz, A-merikan ve Norveç tankerleri İçin çekilen notaya cevap verildiğini söylemiştir.
Bakan, bu celsede Mısır - İngiliz muahedesinin gözden geçirilmesini Güvenlik Konseyine getlrmlyecrğinl, zira bu iki devlet arasında Sudan me-
selesi hakkında yeter derecede konuşma yapıldığını söylemiştir.
Lübnanm Güvenlik Konseyine girmesini Arap Devletlerinin desteklemesinin Türkiye İle bu devletler arasını açabileceğini kaydeden Bakan bugün için böyle bir yere Aıaplann ihtiyaçları olduğunu söylemiştir.
Amerikan Elçisine karşı hazırlanan suikast vaktinde önlenebildi
Salgon 3 (YİRS) — Amerika Sefiri Donald Heath’e karşı bir suikast hazırlanmış bulunduğu haberi teeyyÜt etmiştir. Bunu hazırlayan kızılların Salgon'da bulunan gizli teşkilâtıdır. Bazı tevkifler vardır: fazla malûmat alınamamıştır.
Sefirin muhafazasına memur olanların adedini arttırmak şimdilik bahis mevzuu değildir.
Kızıl Çinde iç taşınma başladı
▼
z
★
★
★
Güzellik Kıraliçesi dün hareket
Italyadn yapılarak olan Avrııpa gürellik kırallçe*! mÜHabaka.Hinn iştirak etmek üzere Türkiye (Uiyelllk Kıralfçr*! Güler Anman, dün uçakla Komaya hareket etmiştir. Kırallçenin hareketine alt bir röportajı 3 Üncü uofnda bulacaksınız
Şanghaydaki fabrikalar İçerilere sevkolunuyor
Formoza 3 (YİR9) — Pekin İdaresi Sanghaydakl sânayi tesislerini, Amme hizmetlerine mahsus olan kısımlar da dahil olmak şartlyla, söktürerek İçerilere sevketmektedir. Buna sebep bir harp vukuunda Şanghay’ın derhal tahribe maruz kalması İhtimalidir.
YUNANİSTANDA
YENİ YENİ
İSTANBUL’UN ROMANI
YAZAN
PEYAMİ SAFA
Peyaml Safa, bu yeni ro-manlyle bir tez, bir sosyal meseleyi ortay* atmakta v® dünyada sosyal müesseslerin geçirdiği büyük buhran ve bunun Tıirklyede bir ailenin felâketleri ve heyecanları İçinden görünüşünü ele ulnınktndır.
YAKINDA BAŞLIYORUZ _____________________y
Komünistler kıpırdanmıyâ başladılar
Atina. 3 (YİRS) — îy! haber alan hükümet çevreleri komünistlerin son olaylardan cesaret alarak Yunanls-tanda hükümeti devirmek, hattâ yeni çete hareketlerine başlamak İçin çalışmaya başladıklarını gösteren emarelere rastlandığını bildirmektedirler.
Diğer taraftan Rumanyada olduğu tahmin edilen komünist Yunan radyosu, komünist partisi başkanı D|-mitrl Madas’ın komünist birliklerin harekete geçmek için hazır olduklarını bildiren demecini yanmamıştır.
Rusya, Amerikayı tekrar şikâyet etti
Lake Succesa. 3 A.A. (Afp) — Rusya dün Güvenlik Krnseyine bütün Amerikan kara ve drniz kuvvetlerini* Formnzs'dan çekilmesini talep ve A-merlkalıların Çin'in İç İşlerine müdahalesini takbih eden bir karar sureti sunmuştur.
Seri halindeki yangınların önü alınamıyor (Gazeteler)
Eski tulumbacılar — Hey gidi hey... şimdi genç olmalıydık!..
Sayfa 2
Y E' N I İSTANBUL
Maarif konuları
Ş E II İR II A RE RLE li İ
konuşulan
İSTANBUL Muallimler Cemiyetinin bir bakıma bütün vatandaşları İlgilendiren bir konuyu toplantı mevzuu yapacağını gazetelerde okuduğum zaman doferu.su çok sevindim. Bu mevzu “llkmektep sınıflarındaki çocukların sayısı” idi. Tanıdık çocuk velilerinin bu halden ne kadar şikâyetçi oldufeunu bildifelm için gazete haberini “işte tam konuşulacak bir problem” diye karşıladım ve toplantıya koştum.
Filhakika evvelki gün Cafealofelun-da harap bir medresenin bir salonunda yapılan bu toplantı pek alâka verici oldu. Toplantıyı Cemiyet Reisi Ragıp Nureddln Ege açtı. Ondan sonra Cemiyetin reis vekili Nureddln Ergin açiR ve aydın bir dil İle meseleyi anlattı. Ona göre elli sene kadar önce yapılmış bir ilk Öferetim kanununa İlk mektep sınıflarının elliden fazla talebeleri olamaz. Elli sene evvelki hoca, talebe ve pedagoji durumlarına göre hal böyle iken şimdi yani yanm asır sonra esastan uzaklaşılıyor. Sebep olarak ilk öferetim ihtiyacı İleri sürülmektedir. Valiler. Maarif Müdürleri, hattâ Bakanlar, büyük devlet adamlarına karşı (şu kadar ilk mektep mezunu var) demekte ve mükâfat almakta yanş ettiler. Bunun adına da •'ilk öferetim Seferberliği” dendi. Hattâ ••Millî Şef” ten bu yüzden takdirler toplayan valiler. Bakanlar gördük. Nihayet 152 işinde de aynı ft-mil rol oynadı. Netice, biraz düzelmiş olan İlk öferetim kalitesinin, son yirmi senede düşmesinden başka bir şey olmamıştır. Kendisini kurtaranlar, ancak tabii kabiliyetlerine borçludurlar. Maarif organizasyonu, durumu berbat etmek için elinden gelen her şeyi, şüphesiz daha iyiye kavuşmak hüsnüniyetiyle yapmıştır. Hulâsa bundan sonra artık az ve öz okur yazar parolasına dönmeli, mektep sınıflarını ilmin emrettiği had içinde bulundurmalıyız.
Sınıflan kalabalık yapmak, daha ziyade tasarruf İşi ile ilgili» bir öğretmen bu iddiayı da baltaladı. Milli bütçeye yüklenen birçok fantazl işler İçin - meselâ Kızılcahamamda 600 bin liraya mal oldufeu gazetelerde yazılan saray için - reler sarfedilml-yor! Esasen dâvanın yüzde 90 ı İtibariyle paraya taallûk etmlyen bir hata karşısındayız. Biraz idrâkle meseleyi halletmek mümkündür.
Bir lise muallimi, “mektep” denen şeyi tarif etti ve (Uygun, elverişli bina 4- iyi muallim + metodik program + faydalı kitap) düsturunu çizdi Konferansçı, geçenlerde şehrimize gelen bir Amerikalı terbiyeciye, evvelden telefonla hazırlanmış en iyi bir mektebin gösterildiğini, Amerikalının (bütün Türkiyede durum böyle mi?) sualine (evet) cevabı verildiğini, birkaç gün sonra Amerikalının rehbersiz olarak rasgele bir mektebe gittiğini, burada büsbütün başks bir hal gördüğünü, ecnebi ziyaretçilere karşı niçin böyle hareket edildi-feini anlamadığını. TÜrklerln hem kendilerini, hem yabancıları aldatmasından müteessir oldufeunu anlattı. Muallimin vardığı netice, maarif realitemizi gözlerimizi dört açarak görme. İlk mektep gibi lisede de 30 mevcuttan yukarı çıkmanın pedagojik bir sapıtma ve kendi kendini aldatma, memleketi iğfal etme olduğu merkezinde toplandı.
Bir başöğretmen, bugünkü konuşma ile yirmi yedi seneden beri meslek işlerini açıkça konuşmanın ilk tecrübesi yapıldığını ve fakat ilk mektep hocalarının bu konuşmalara katılamıyacaklarını, zira maarif idarelerinin şu meşhur 22 nci maddeye dayanarak öğretmenleri hallaç pamuğu gibi oraya buraya dağıtacağını, meslek işlerini serbestçe konuşmak için Maarif Müdürlüklerini İstibdat âleti olmaktan kurtarmak gerektiğini ehemmiyetle anlattı. Sınıf mevcutlarının sayısı yanında, u-zun zaman öğretimden uzak kaldıkları için makineleşen maarif idare-
meseleler
Yazan: N. L
elleriyle maarif müfettişlerinin keyfi müdahalelerinden ilk okul öğretmenini kurtarma lüzumu da ele alınmalıdır. Alkışlar İçinde dinlenen baş Öğretmen, daha bir çok problemlere dokundu. Fakat toplantı Reisi bunların gündeme dahil olmadığını söyledi.
Bir Öğretmen, ilkokullarda 50, 60, 70 mevcutlu sınıfların öğretmenler tarsfından sınıf usulüne göre İdare edildiğini, fakat çocuğun 12. 13 yaşında orta mektebe gidince âdeta bir üniversite profesörü yavrusu İle karşılaştığını, yani her ders İçin bir hoca geldiğini. hocaların çocukları tanımadıklarını, bu yüzden buhranlar hâsıl oldufeunu pek açık bir dil ile belirtti. Bundan başka ilk okul hocasının keniini yetiştirme zamanına sahip olmadığını bir kazma, kürefeln bile dinlenme zamanına sahip oldufeu halde ilk mektep hocasının nefes alamadığım, okuyamadığını, yeni cereyanlardan haberi olamadığını, olsa da bir şeyden anlamayan maarif idarecilerinin esiri oldufeunu izah etti ve sınıf mevcudunun yalnız olarak de-feil difeer konularla beraber düşünülmesi lüzumu üzerinde durdu.
Bir muallim, memlekette sınıf mevcudu bahJs mevzuu olurken orta ve yüksek öğretimde de aynı konunun bulunduğunu ortaya sürdü. Üniversiteler. mevcudu 25 ten fazla olmayan seminer usulüne doferu giderken ve yaşlan 20-25 arasındaki delikanlılardan mürekkep sınıfların bile mevcudu bu şekilde tahdit edilirken 50, 60. 70 yavruyu bir araya getirip başına nefes almafea vakti olmayan, maddi ve malî durumu da düşünülmiyen bir Öğretmen koymakla kültür, terbiye ve öferetim gelişmesi beklenemlyecefeini yirmi yedi sene içinde bu yüzden çok aldandığımızı gayet açık misallerle anlattı.
Toplantıyı kapayan cemiyet reisi, küçük bir meselenin ele alınmasından nasıl başka konuların çıktığını belirterek bu toplantılara devam e-dileceğinl, eylül sonunda Kayserlde toplanacak olan Türkiye Muallimler Birliği kongresine bu toplantıların hulâsasından İbaret bir rapor gönderileceğini söyledi ve toplantıya son verildi.
★
Toplantıdan ayrılırken, saat beşten sonra yapılan toplantı yerine pek yakın olan Maarif İdaresi mensuplarından hiç bir kimsenin bu toplantıya tenezzül ederek gelmemesi dola-yıslyle konuşan öğretmenlerin teessürüne şahit oldum. Gerçekten bu top. Jantıda yalnız İstanbul Eğitim İdaresi müdür ve memurlarını değil. ıstan-bulda bulunan Bakanl k erkânını bile görmek İyi olurdu! Bununla beraber her hafta yapılacağı anlaşılan bu toplantılarda beklenen zevatı görmek ü-midinl kesmeğe de bir sebep yoktur.
Fransa Büyükelçisinin çay ziyafeti
Şehrimizde bulunan Fransa Büyükelçisi evvelki gün -Türk gazetecile. ri şerefine Fransız Konsoloshanesinde bir çay ziyafeti vermiştir. Toplantı çok samimi bir hava içinde geçmiştir.
ÖLÜM
Sadberk Kökenin oğlu, Eşref Kö-ken’in zevci ve Devlet Denizyolları ve Limanlan işletmesi Genel Müdürlüğü Başmühendislerinden Ba-haeddin Elgiz’Ln kardeşi, T. C. Çardak gemisi komutanı Deniz Güverte Binbaşısı
Salâlıaddin KÖKEN müptelâ olduğu hastalıktan kurtula-mıyarak 1.9,1950 tarihinde genç yaşında Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Cenazesi 4 eylül 1950 pazartesi günü Fatihte, Çarşambada, Sultanse-lim Caddesi 19 numaralı evinden kaldınlarak Fatih camiinde öğle namazını müteakip Merkezefendideki aile kabrine defnedilecektir.
Şehrimizdeki Belediye seçimlerini bütün ilçelerde D. Parti kazandı
Biitün yurtla olduğu gibi şehrimizde de belediye seçimlerine dün sabah sekizden itibaren başlanmıştır. Şehrin muhtelif yerlerinde vazifelendirilen ve seçimin seyrini sandık erindik takip eden arkadaşlarımızın bize bildirdiklerine göre, belediye seçimleri 14 mayıstaki milletvekilleri seçimleriyle kıyas kabul edllmlyecek derecede sönük geçmiştir. Nitekim öğleye kadar sandık başlarına gelen vatandaşların nispeti, Beyofelunda yüzde 10, Maçka, Nişantaşında yüzde 8, Karaköy, Şişhane, Tepebaşında yüzde 12. Üsküdarda yüzde 8, Ktunmpnşada yüzde 10, Kadıköy’de yüzde 14, Bostancı, Suadlye, Ercnköyde yüzde 9, Halıcıoğlunda yüzde 15, Sütlücede yüzde 8, Eyüpte yüzde 10, Gedlkpaşada yüzde 30, Bakır-köyde yüzde 35, Yedlkulede yüzde 10, Eminönünde yüzde 20, Beyazıtta yüzde 15, Aksaray, Fatih, Edirnekapı, Top-kapıda yüzde 15. Boğaziçlnde yüzde 16 yı ancak bulmuştu.
Öğleden sonra Maltepe, Bostancı Kadıköy, Üsküdar ve Anadolu yakasında seçime iştirak nlsbcti yüzde 20-22 arasında, Anadoluhlsarı, Kanlı-cada bazı sandıklarda yüzde 40 a kadar çıkmıştır.
En yüksek nlsbot Tarabyada iskele caddesindeki sandıkta yüzde 52 olarak tesblt edilmiştir. Fakat Şişli ve Nişantaşınm bazı sandıklarında yüzde 10 u geçmemiştir.
Saat 17 de seçim sona ermiş ve sandıkların tasnifine başlanmıştır. Geçen seçimlerin tecrübelerinden İstifade eden sandık kurulları tasnif İşini büyük bir süratle başarmışlardır. Bunda halkın ekseriyetinin parti listelerine rey vermiş olmalarının büyük tesiri olmuştur.
Yer yer yaptığımız sondajlar neticesinde Demokrat Partinin başta gitmekte olduğu daha ilk saatlerde anlaşılmıştı. Yalnız Büyükderede 10 numaralı sandıkta C.H.P. İller 132. Demokratlar 129 rey almışlardı. Millet Partisine atılan oy miktarı yüzde 10 u bile bulmamıştı.
Sarıyerde Çarşıiçlndekl sandıktA 86 oyla en ileride olan Demokrat Parti adayı Naci Akkerman ile on fâzla oy alan Halk Partisinden Meliha Avni arasında yalnız bir rey farkı vardı.
Saat 19 dan İtibaren neticeler İlçe Seçim Kurullarına gelmeğe başlamıştır. Tasnif heyetleri derhal faaliyete geçmiş ve netice almak üzere sabahın erken saatlerine kadar çalışmıştır.
Alâkalılar seçime iştirakin azlığını bir taraftan mevsime ve dolayısiyle vatandaşların sayfiye yerlerinde veya pazar gezintilerinde bulunmalarına hamletmekte, yahut büyük iktidar değişikliğinden sonra vatandaşın belediye seçimleri üzerinde pek fazla durmadığında aramaktadırlar. Havanın son derece sıcak olmasının da bunda bir dereceye kadar tesiri olmuştur, denilebilir. - ' "
DEMOKRAT PARTİDE
Daha sabahın erken saatlerinden itibaren 40 kadar taksi ve hususi otomobil partinin bulunduğu dar sokakta sıralanmıştı. Adaylar ve Parti müşahitleri merkezden talimat alarak otomobillerle sandık başlarına hareket ediyorlardı. tl idare Kurulu üyelerinin hepsi de İş başında İdiler.
Başbakan Yardımcısı Samet Ağaoğ-lu partinin îstanbuldaki seçim faaliyetine bizzat nezaret etmekte İdi. Bir aralık Meclis Reisi R*fik Koraltan da partiye uğrayarak seçimin seyri hakkında malûmat almıştır. Saat 18 e doğru her tarafta D.P. nln kazandığına dair ilk neticeler gelmeğe başlamıştır.
Bakırköy İlçesinde partinin 11 Başkanı Enver Safde.r Oder’ln seçimi kazanamadığı ve birinci plândaki şahsiyetlerin tahmin hilâfına yedek o-larak seçildikleri görülmüştür.
11 İdare Kurulundan Bülend Danışmanın başkanlığındaki neticeleri alan ve tasnif eden muhtelif ekipler hummalı bir faaliyetle çalışıyorlardı, Silivri ve Çatalcada kaybedildiğine dair haberler gece saat 22.30 fla geldi. Fakat diğer bölgelerdeki bariz muvaffakiyet karşısında, fazla bir üzüntü İle karşılanmadı.
CUMHURİYET HALK PARTİSİNDE
Cumhuriyet Halk Partisi belediye seçimlerini büyük bir sükûnetle takip etmiştir. Sabahın erken saatlerinden İtibaren parti merkezinde bulunan il Başkanı fchnml Sancar. şehrin her tarafından gelen haberleri ve bu aradn bazı mevziî şikâyetleri dinlemiştir. Bu arada, C. H. P. merkezindeki II idare kurulu üyeleri vaki şikâyetler üzerine (D.P.) rumzu tescil edilmediği için
11 Seçim Kuruluna şikayette bulunmaya karar vermişlerdir. İl Seçim Kurulu bugün toplanarak bu mevzuu müzakere edecektir.
Diğer taraftan, C. H, P. merkezine Silivri ve Çatalcadnn baskı yapıldığına dair şikâyetler gelmiş ve mezkûr mıntnkalara milletvekillerinden Servcr Somuncuofelu ve Kâmil Boran gönderilmişlerdir.
Ayrıca bazı C. H. P. muhtarları almış oldukları tehdit mektuplarını getirip II merkezine vermişlerdir. 11 merkezi Cumhuriyet Savcılığı nezdlnde teşebbüslerde bulunmuştur.
MİLLET PARTİSİNDE
Millet Partisi seçimi sükûnetle takip etmiştir. Partiye aksedon hiçbir hâdise ve şikâyet olmamıştır. Akşama doğru parti mehaflll, müşahitlerinden aldığı raporlara istinaden D. P. nln seçimi kazandığını bildirmiştir. Bu netice üzerine kendisi ilo görüşen bir arkadaşımıza Sadık Aldoğan demiştir kİ: "lstanbulda belediye seçimine iştirak nispeti yüzde 15 İn üstüne çıkamamıştır. Bu bakımdan netice halkın I-radeslnln tam tecellisi olarak kabul edllemiyeceğl İçin D. P. nln seçimi kazanması bir kıymet ifada etmez.,, ŞEHRİMİZDEKİ SEÇİM NETİCELERİ
Şehrimizdeki belediye seçimlerini büyük bir ekseriyetle Demokrat Parti kazanmıştır. Muhtelif ilçelerdeki sandık ve seçmen adedi şudur:
Eminönü: 141 sandık, 71.789 seçmen; Beyoğlu: 336 sandık, 156.698 seçmen;
Üniversite ve yüksek okulları tanıtıyoruz İktisat Fakültesi
VIII
Bugün başlıca llimıerden biri haline gelen ve dünya muvacehesinde mümtaz bir mevki işgal eden iktisat İlminin memleketimizdeki sistemli tedris tarihi maalesef pek yenidir. Bu cümleden olarak 1933 senesinde İstanbul Hukuk Fakültesinde, hukuk talebesine bir yıllık tamamlayıcı bir iktisat tahsili vermek üzere bir İktisat Enstitüsü kurulmuş ve böyle bir enstitü Ankaradaki Yüksek Ziraat Enstitüsünde de ihdas edilmişti. Fakat bütün bunlar, mezkûr ilmin dev-adımlariyle ilerlemesi ve dünyayı her sahada sarması karşısında, kâfi gelmemiş, Üniversite kadrosu içinde müstakil bir iktisat tahsili ihdas e-dilmeaine lüzum hâsıl olarak, 1936 senesi sonunda İktisat Fakültesi ku-rurlmuştur. Bu fakültenin vücut buluşu, ehemmiyetli İktisadî dâvaları olan devletin ve iş hayatının eleman İhtiyacım karşılamak, ekonomik a-raştırmalan geliştirmek, gayelerini gerçekleştirmeye matuftur.
Fakülte diploması en az 8 sömestrdik öğrenimden sonra alınır. Lisans öğreniminde, esas iktisat disiplini yanında, işletme, maliye. İstatistik, sosyal siyaset ve belediyecilik, ve siyasi ilimler disiplinlerinden ikisi derinleştirmek üzere seçilir.
1 — t m tih avlar *
iktisat lisansını elde etmek için geçirilmesi lâzım gelen imtihanlar 3 kısma ayrılır. Kısım I İmtihanlarının konulan bütün öğrenciler 'için müşterektir. Kısım II ve III imtihanlarının konuları derinleştirilmek üzere seçilen disiplinlere göre değişir. Konular aşağıda gösterilmiştir.
KISIM; I
iktisat I, İşletme başlangıcı, iktisat Tarihi, İktlsad’ Coğrafya ve Türkiye Ekonomisi, Medeni Hukuki
KISIM: n
idare Hukuku, Esas Teşkilât Hukuku, Medeni Hukuk II ve tcra-If-lâs Hukuku, Sosyoloji ve Metodoloji
Ayrıca
a) Siya-sl ilimleri seçene m fy olanlar için:
Beşiktaş: 83 sandık, 40.000 seçmen; Adalar: 14 sandık, 8235; Bakırköy: 50 sandık, 19.150; Beykoz: 52 sandık, 18.018; Eyüp: 57 sandık. 22.314; Fatih: 283 sandık 118.000 seçmen, Kadıköy: 93 sandık, 41 522 seçmen; Sarıyer: 40 sandık, 16 500 seçmen; Üsküdar: 95 sandık, 37.030 seçmen.
Sayıları yukarıda bildirilen seçmen sayısından yüzde 20-25 I dünkü seçimlere İştirak etmiş ve neticede: Bcy-oğlunda: DP. 24.112, C.H.P. 6.608. M. P. 3.259; Kadıköy ünde: D.P. 6.300, C. H. P. 2,300. M. P. 850; Beşlktaşta: D. P. 6.012, C.H.P, 1,350. M.P, 963; Ba-kırköydc: DP. 1.794. C.H.P. 1.256, M. P. 235; Sarıyerde: D.P. 3849, C.H.P. 2943, MP. 63; Fatihte: D.P. 20.236, C.
H. P. 8 801, M.P. 6.291; Üsküdarda: D. P. 5.812, C.H.P. 2.874, M.P, 915; Bey-kozdn: D.P. 4,090, C.H.P. 2.115, M.P.
I. 575; Eyüpte: D. P. 4.380, C.H.P, 1890, M.P. 1088 rey almışlardır.
Ayrıca Eminönü seçimlerini de D.P* büyük bir farkla kazanmıştır.
Diğer taraftan son dakikada öğrendiğimize göre Maltepe, Kartal, Çatalca ve SIHvrldo C. H. P. adayları kazanmışlardır.
Bu variyete göre dünkü seçimlerde bir İki İlçe hariç şehrimiz merkezinde D.P. 76.585, C.H.P., 30.137, M.P, 15.239 rey almışlardır. Bu suretle 68 belediye meclisi âzalığından 67 «ini D. P. kazanmıştır. Yalnız Fatihten hem C. H. P. ve hem de M.P. tarafından namzet gösterilen Mustafa Bıçakçı meclise girme hakkını elde etmiştir.
4. 4. 4^» 4^. 4. ( 4_4 4 4. 4 4 4» ♦ ♦4- 4^4
işletme, Maliye, istatistik, Sosyal Siyaset ve Belediyecilik.
b) Siyasi ilimleri seçmiş olanlar Içbı.*
istatistik, Sosyal Siyaset ve Belediyecilik.
KISIM: IH
iktisat, Ticaret Hukuku.
Aynca
ilimleri seçmemiş olanlar İCİh: ,
işletme, Maliye, istatistik, Sosyal Siyaset ve Belediyecilik.
iJ( m feri seçmiş olanlar için.
Maliye, Siyasi Tarih ve Siyasi Coğrafya, Devletler Hukuku ve Devlet Doktnnleri, Fransızca veya İngilizce Metinler Tahlili ve Diplomatik Muhabere.
Siyasi ilimler disiplinini seçenlerin idare Hukuku imtihanı idari kazadan yapılır. Buna kadılık bu öğrenciler Kısım III Maliye imtihanında Devlet muhasebesinden İmtihan edilmezler.
Kısım I İmtihanlarına 2. sömestre sonundan önce girilemez. Bu imtihanları başaramadan üst sömestrelerde okutulan derslere inekripsiyon alınamaz. Kısım III imtihanlarına 8. sömestre sonundan ve Kısım II imtihanları başarılmadan önce girilemez.
İmtihanlar; şubat, haziran ve ekim aylarında yapılır. Ancak şubat İmtihanlarına III üncü kısım imtihanlarına girmek ehliyetini kazananlarla I inci kısımdan bir dersten başarı göstermemiş olanlar girebilir.
imtihanlar kısmen yazılı, kısmen sözlü, kısmen de hem yazılı hem de sözlüdür. Notlar 4 derece Üzerinden verilir: Pekiyi, İyi, Orta, Geçmez.
S — Dersler:
Dersler İki türlüdür: Nazari ve pratik dersler: Evvelkiler konferans halindedir, sonuncularda ise nazari derslerde gösterilen bahisler üzerinde münakaşalar yapılır ve öğrencilere temrinler yaptırılır. Yukarıda gösterilen imtihanları ancak muayyen nazar! ve pratik derslere muayyen sömestreler süresince devam etmiş ve muayyen pratik derslerde haşan gös-
J
Muallimler Birliğinin Terbiye Kongresi
Kongre, bugün saat 15 ten
İtibaren Hukuk Fakültesi dershanesinde çalışmalarına başlayacak
Her sene yapılmasına geçen yıl karar verilmiş olan “Terbiye Kongresinin” İkincisi bugün saat 15 *e Beyazıtta, İstanbul Üniversitesi merkez binasındaki Hukuk Fakültesi dershanesinde toplantılarına başlıya-caktır.
Aynı zamanda münakaşalı geçecek olan kongre aşağıdaki program tahtında çalışacaktır:
4 eylül pazartesi saat İR de:
Açış: Prof. Remzi Oğuz Arık. Birlik adına konuşma: Prot. M. Şekip Tunç. Terbiye Encümeni adına konuşma: Dr. Mümtaz Turhan.
Tebliğler:
Prof. Ahmet Hulûsl Ardel: Coğrafya öğretimi. Nevzat Ayaş: Terbiye tarihimiz, Nezahet Nureddln Ege: Demokrasi terbiyesi. Safa Ş. Erklin: Üniversite dışı yüksek mektepler. Rüştü Ultav: Unesco ve hedefleri. Hilmi Yolaç: Terbiye reformunun esaslar.
Münakaşa
5 eylül salı: naat 15 de:
Ragıp Nureddln Ege: İmtihan na-zarlyeleri. Nureddln Ergin: Demokrasi ve muallim hukuku. Prof. Ziya-eddin Fahri Fındıkoğlu: Tahsil ve terbiyenin ekonomik esaslan. Prof. Hüseyin Nail Kübalı: Demokrasi terbiyesi. Ali Rıza Korap: Terbiye ve tahsilin hedefi. Meliha Kılıcer: ilkokullarda sınıf mevcutlan, Nec-mt Omçar: Demokratik terbiye ve gelişimi. Tevfik Tanyolaç: Terbiye emrinde milli radyo. Dr. Nureddln Topçu: Üniversitenin fonksiyonu. Veli Orhan Tüte: imtihanlara dair.
Münakaşa.
6 eylül çarşamba: saat 15 de:
Refhan Dedeoğlu: TaJebe sicilleri hakkında. Rlfat Necdet Evrimer: Çocuğun terbiyesinde ailenin ve mektebin başlıca vazifeleri. Muhsin Nezihi Eğilmez: Mekteplerde demokrasi. Akif Güner: Yardım sandıkları hakkında. Zeki Faik Izer: Liselerde sanat terbiyesi. Mecdut Mansuroğlu: Gramer öğretimi. Prof. Hilmi Ziya ülken: Demokrasi terbiyesi. Adnan Tuna: Teknik öğretimin ıslaha muhtaç tarafları. Safyeddln Tınay: Çocuk hukukuna dair. Dr. Ekmel Zâ-dil: Ecnebi memleketlerde tahsil meselesi.
Münakaşa. •
Pakistan Maliye Bakanı şehrimizden ayrıldı
Birkaç günden heri şehrimizde bulunan Pakistan Maliye Bakanı Gu-lam Muhammed. dün Londraya müteveccihen uçakla şehrimizden ayrılmıştır.
Yugoslav mültecileri sabık Kıral Piyer’in doğum yıldönümünü kutlayacaklar Yugoslavyanın sabık Kıralı ikinci Piyer’in doğum günü münasebetiyle şehrimizde bulunan Yugoslav mültecileri, 6 eylül çarşamba gilnü saat 11 de Galetadaki “Aya Andrea” Ortodoks kilisesinde bir dinî âyin tertip edeceklerdir.
terip belge kazanmış olanlar girebilirler.
3 — Seminerler:
Lisans öğrencileri aşağıdaki şartlan haiz oldukları takdirde, Fakültede tertip edilen ve talebeyi İlmi araştırmalara alıştırmak gayesine matuf olan seminerlere yazılabilirler:
al Kısım I İmtihanlarını ve İstanbul Üniversitesi öğrenci Yönetmeliği uyarınca geçirilmesi gereken yabancı dil imtihanını başarmış olmak;
b) Seminer çalışmalarına yeterli bulundukları seminer* idare eden öğretim üyesi tarafından kabul edilmiş bulunmak;
Seminer çalışmalarını haşan ile takip edenlere bir seminer belgesi verilir. E.
Şehir Mektubu
Seçim günü İstanbul
Dün “14 Mayıs” değildi. Fakat muhtar seçimleri de değildi.
Dünkü seçimlerde, halk, 14 Mayış-, tâki vakarım muhafaza etti. Şehrin muhtelif polis merkezlerinde, otobüsler ve emre intizar eden kuvvetler vardı. Boşuboşuna akşama kadar bekleyip durdular.
14 Mayıstaki seçimlerde sükûnet vardı. Muhtar seçimlerinde İftkaydî görüldü.Belediye Meclis seçimlerinde ise, nispeti düşüren Ublatjstanbulun îslanbullulan büyüleyen güzelliği oldu. Filhakika, dün, bilhassa sabah, sonbaharın belki bir daha eşine rast-hysmıyacafeımız güzel bir günü idL Bundan istifade için, hemen bütün şehir halkı kırlara, sayfiyelere dökülmüşlerdi. Mevsimin sonbahar ve bir müddettir havanın serince oluşu halkı tercihan Florya, Kadıköy ve Adalar tarafına sevketmlştl. Amma, lo- ’ dos oraları kasıp kavururken Boğaziçi bir cennet halinde idi. Güneş, her an yenilenen, temiz, cam göbeği rengi bir denizde hareler yaparken, Boğaz sulanma her zerresi birer güneş aksettiriyor, bütün kıyı boyun-ca denize dökülen halkın çıplak vü-cutlerine sıhhat, hayat ve neşe veriyordu.
Seçim varmış kim dinler? Böyle bir pazar her zaman bulunur mu 7 Biçare sandık memurları, bu güzelliklere uzaktan imrenerek bakıyor, lar. teselliyi, hayattan kâm alanları seyretmekte buluyorlar. Onlara benzlycn bir de ben vardım. Her sandık başına sokulduğum tamam benî bir seçmen sanıyorlar ve müşteri geldi diye sevinen dükkâncılar gibi iltifat ediyorlardı. Sonra, benim de bir “vazife” gördüğümü öğrenince anlayışlı, müşfik bakışlarla izahat veriyorlar, benden diğer mıntak&lar hakkında malûmat istiyorlardı.
★
Mecldiyeköy kahveleri daha sabahtan dolmuştu. Boğaza giden yollar âdeta hususî otomobillere tahsis edilmiş, içleri, herhangi bir seçim sandığının yüzünü güldürecek kadas kalabalık ailelerle yüklü kamyonlar, kırları şenlendiriyor.
Denizi gören iki ağaç aJtı buldular mı, hemen kamyondan halılar, şilteler ve nevale çıkarılıp oracığa bir kamp kuruluveriyor. Bugün umumi yerlerde içki yasak. Fakat ted* birli davranıp anzarotu dünden tedarik edenler, hemencecik çilingir sofrasını kuruyorlar.
Mirgün kahvesi de sabahtan dok muş, Tarabya deniz hamamının 5-nünde 28 hususî otomobil saydım. Büyükdere banyoları tıklım tıklım. Küçüksuya giden vapurlar akşam Çizen Topkapı tramvaylarını andınyor» bordalanna hevenk hevenk İnsan a-sılmış.
Şoförler. Taksimden Sanyere dolmuş flyatlannı 25 kuruş arttırmışlar. Her gün bir liraya gidilirken dün 125 kuruş istiyorlardı. Belediye diyeceksiniz? O nerede? Belki bu seçimden sonra bir şeye benzer. Herhalde dün şoförler son furya diye böyle yapıyorlardı. *
Karadenizden Büyükdereye bir kotra gelmişti, içinde Ingiliz bir ka-n-koca var. İkisi de ellisinden fazla, fakat sporcu. İngiltereden kalkmışlar, Akdenizl dolaşarak Istan bula, buradan da Karadenlze gitmişler ve dönüyorlar. Güzel bir seyahat. Fakat Karadcnizde liman olmamasından şikâyet ediyorlar. Istanbulda var mı? Kotra için var, fakat henüz liman mefhumuna uygun bir şey daha olması lâzım. Belki bu seçimden sonra. Bütün ümitleri İştirak nisbeti yüksek olmayan bu seçimlere neden bağlıyoruz? Basit. Kim kazanırsa kazansın, muhatabını bir çok meselede haklı çıkartmamak için bir şeyler yapmağa çabşacak da ondan.
M
YENİ İSTANBUL
SÎTASİ tKTtSADl MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sıhfbl ,
TENİ İSTANBUL NESRtTAT LİMİT E D ŞtRKETt Müdürü: Kemal H. SAKLJCA Bu .aj’tda yan iğlerini fiilen İdare eden : Mlthnt PERİN
Neşredifmiyen yazılar iade edilme».
Bisıldıfeı yer ı
YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LtMÎTED ştKKETt MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 94 —
— Ben hanımları bilirim. Vakte, saate pek aklınız ermez. Banyodan sonra bir de giyinmeğe başlarsanız gece yansını buluruz. Halbuki tam dokuzda yemeğe oturacağız, diye yalvarıyordu. Koridoru dönerken Ayperinin: — Olmazsa yemekten vazgcçlverlriz. Gece yarısına doğru supe ederiz, diye güldüğünü İşittim.
Arkadaşım merdivenin ortasında bana yetişerek:
— Yahu ne yaptın? Plânımızı altüst ettin, dedi. Yüzüne bakmayıp münakaşa kabul etmez bir sesle:
— Benden paso, yorgunum.Azıcık yatacağım, dedim.
— Onlar yatarlar. Sen yatarsın. Ben ne yapacağım ?
— Sen de yat... ihtiyar ve zayıf adamsın. Bak teneşir horozuna döndün.
Sabri ile hiç bu kadar aksi konuşrnamıştım. Bu ton üzerine münakaşaya devam edeydik belki kavga da çıkardı. Fakat o umulmaz bir anla-l y ışla:
| — Yahu senin o manifaturacı çırağı nfelan-
llara canın çıkıldı, dedi, fakat değmez. Defettin gittiler işte...
Haklı söze cevap vermek güç olduğu için bir şey söylemeden odamın bulunduğu tarafa 466
döndüm. Arkamdan gelen Sabri lâkırdının ağız açtırmayacak bir tanesini daha söyledi:
— Yahu sen sıkıya geldin mi her şeyi benim üstüme yığıp kaçıveriyorsun.
★
Odama ikide birde Sabriden haber geliyor, du. Bir defasında:
— Bana bak. Ben ne zaman geleceğimi bilirim. Sakın bir daha buraya uğrama, diye garsonu haşladım ve kapıyı kilitledim.
Sofraya ne kadar geç inersem haysiyetimi o kadar kurtaracağımı zannediyordum. Ben Ge banyoya girdim ve sonra arkamda bornuzumla şezlongun üzerine sırtüstü yatarak gerçekten ağrımağa başlamış ayaklarımı bir iskemlenin arkalığına dayadım. Daha sonra da elime meşhur tıp coğrafyasını aldım. Kitabı karıştırırken günlerin birikmiş yorgunluğiyle uyuyup kalmışım.
Gözlerimi açtığım zaman çoktan gece olmuştu. Bu defa da fazla gecikmiş olmak korku-slyle acele acele giyindim ve gönderdiğim habere rağmen Sabrinin beni tekrar aratmamasına biraz da hayret ederek aşağı indim. Fakat hayret! Masaların çoğu henüz boştu ve bizimkinde Sabri tek başına bulmaca hallediyordu.
Gerisin geriye dönmek olmayacağı için çaresiz ben de yanma gidip oturdum. Arkadaşım kızlara da hirkaç kere haber gönderip cevabını almış olacaktı ki artık onlardan bahsetmedi.
Neyse masalar yavaş yavaş dolarak yemek başladı ve ondan biraz sonra da kızların geldiklerini gördük. Yüzleri biraz gülüyordu. Ayperi giyinirken elbisesinin eteğini kapıya kıstırarak yırttığını ve iğne iplik getirterek belki bir saat tâmir yaptıklarım gülerek ve kızarak anlattı, Sonra Sabrinin baş garsonla tertiplediği aperitifi 467
beğenmlyerek başkasını ısmarladı. Son vapur epeyce bir kalabalık getirmişti. Garsonlar elden ele küçük masalar, iskemleler geçirerek gelenlerden bir kısmuu yerleştirmeğe çalışıyorlardı. Sabri bizim köşemize de, yeni bir masa İlâve e-dilmeainden korkarak baş garsona tembihlerde bulundu.
Yerimiz iyi, aofra mükemmeldi. Fakat aperi-tiflere rağmen bir türlü kızışamıyorduk. Halbuki îstinyede yaptığımız o kaçak otomobil gezintisinde, tesadüfen girerek viski İçtiğimiz o gazinoda ne katlar başka türlü idik; aynı yaşta arkadaşlar gibi ne kadar açık bir neşe üe birbirimize takılıyorduk. Şimdi bu baloda, özene be-zone hazırlattırılmış bu resmî randevu sofraaı başında biz bu geceye mahsus kıyafetimizle, onlar dekolte tuvaletleri ve boyalı yüzleriyle karşılaşınca durumda bir başkalık, izah edilmez bir soğukluk hâsıl olmuştu, Ara sıra gözlerimiz karşılaştıkça Perihamn rimelden top top olmuş kirpikleri arasından bana bakışları hastahanede ben başkalarlyle gülüp söylerken üzerimde yakaladığım bakışlarından ne kadar farklı idi. O kırmızı oda gecesinde karşımda dimdik ayakta durarak gözlerinden birini tltrete tltrete bulandıran kadına bakarken duyduğum soğuk zillete benzer bir şey duyuyor ve bir türlü açılamıyordum.
Sabri kızlara fazla içirmek için yaptığı gayretlerin boşa gittiğini gördükçe kendi içiyor ve türlü şaklabanlıklarla onları neşelendirmeğe uğraşıyordu, Hiç bir münasebet gözetmeden damdan düşer gibi, komik ve çapkın Fransız fıkraları anlatmağa çalıştı. Soğuk bir tesir hâsıl ettiğini, kızların birbirine bakarak tuhaf bir surette gülümsediklerini ve sonunda benim de kendimi kurtarmak için onlar gibi yaptığımı görünce bozularak: “işte bunlar da böyle bir şeyler” diye 468
sözünü bitirdi. Nihayet konuşma büsbütün durdu. Metreslerini yahut çok genç karılarını eğlendirmeğe çıkaran paralı ihtiyarların sofralarında oldufeu gibi herkes başka tarafa bakarak, sessiz sodasız kalabalığı yahut dansedenleri seyre başladı, içki epeyce kalasına vuran arkadaşım son bir hainle yaparak cebinden yeni yazdığı şarkıları çıkarıp okumağa başladı ve ben o esnada kalkıp kaçmamak İçin var kuvvetimle Müftünün Muvakkıthanesinl düşündüm.
★
Ondan biraz sonra Sabrinin manifaturacı çıraklığına kadar indirdiği İzmirli tacirleri birdenbire masamızın önünde bulduk. Arkalarına smokin giymişlerdi. Uzun boylarlyle önümüzde eğiliyorlar, kızlan dansa davet etmek için bizden müsaade istiyorlardı.
Sabrinin şaşalamasına karşı ben sükûnet ve güler yüzlülükle:
— Bilhassa teşekkür ederiz, dedim, biz kavalyelik edecek halde değiliz tabii Çocuklar sıkılıyorlardı.
Onlar masaların arasından güçlükle kendilerine yol açarak uznklaştrlarken arkadaşım karmakarışık bir yüzle:
— Ne yaptın? dedi.
— Rahat otur. Başka türlüsünü yapamazdık, dedim.
Birdenbire bir şey söylemeğe cesaret edemedi. Fakat biraz sonra çay semaveri gibi yerinde fokurdamağa başladı. Kalabalığın arasında onları görmek için İskemlesinden kalkıyor:
— Vay keratalar vay, gördün mü başımıza geleni! diye söyleniyordu.
Kolunu tutarak:
— Çocuk olma adaş, dedim. İyi oldu...
— Yok amma ben bunu hazmedemem.
469
Bu sefer ben ayağa kalkar gibi yaparak:
— O halde sen ne yapacaksan kendin yaparsın.. Bana Allahaısmarladık, dedim.
Sabri bundan sonra sesini çıkarmadı. Dans biter gibi oluyor, fakat alkışlar, gürültüler arasında tekrar başlıyordu. Bizim grup birkaç defa kalabalığı yara yara yanımıza yaklaştı; fakat tekrar geri döndü.
Bu esnada bizim masanın garsonu ağır ağır sofrayı temizledi. Bu adamın bizimle alay eder gibi bir hali vardı. Nihayet bizimkiler yorgunluktan perişan bir halde yanımıza döndüler. Buna rağmen yüzleri büsbütün değişmişti. Perihan âdeta utanmış bir çehre ile bir şey söylemeden iskemlesine çöktü. Öteki sendeliyerek bir kere daha kavalyesinin koluna dayandı ve:
— Bir dakika daha devam etse düşecektim, dedi. Tacirler yine eğilerek teşekkür ediyorlar fakat gitmeğe taraftar görünmüyorlardı. Ayperi yüzsüzlüğü büsbütün ele alarak garsona:
— Ne olur iki sandalye bulsanıza, dedi, sonra bize:
— Arkadaşlarımız sizinle biraz görüşmek şerefini rica ediyorlar, dedi.
Onların böyle bir şey söylemedikleri birbirlerine bakışlarından belli idi. Fakat garsonun biraz evvel masayı tcınizlerkenki gülümsemesine benzer bir gülümseme İle tekrar eğilerek:
— Rahatsız etmezsek efendim, dediler.
Ben yine Sabrlye lâkırdı bırakmadan:
— Estağfurullah. Memnun oluruz beyler, dedim ve üstelik onlara İçki de ısmarladım.
Bende sarhoşluk filân kalmamıştı. Biraz sonra istasyon Gazinosundaki emniyetli ve biraz alaycı sesimle:
(Devamı var)
470
4 Eyldl 1950
Zaman zaman
"Vatan kurtaran aslan
emeği, teri ve kanı
Yazının İsmine bakıp dn aldanmayın, Ben size hlr filmden bahsetmiyeceğlm. Ele aldığım kahramanlara ise. vatanı kurtarmak için kılıç, ok veya mızrak kullanmalarını tavsiye etmlye^’cğlm.
Hepinizin bildiği lıakilutîler üzerinde konuşmak niyetindeyim. Malûmdur kİ. lıer millete kendi bünyesi İçinden sıyrılan İyi niyet sahibi. idealist evlâtlannın gayreti İle yükselmiştir. Tarih, buna dair misallerle doludur.
Bugünkü Türk cemiyetinin kurulması da. elbette kolay olmadı. İnandıkları bir dâva uğruna mücadele ©don pek çok İdealistin, vatanperverin
bahasına bu mertebeye ulaştık. İçlerinden bir çoğu, bu uğurda başını verdi. Tâ üç asır evvel zamanın sultanını, vezirlerini hicvettiği İçin boğdurulan vp boynunu seve seve kemende uzatan Şair NeFltlen tutun da, Mithat Paşaya, Namık Kemale, Ali Sünvlye ve Tevflk Fikret© kadar hürriyet â.şıkı nice büyüklerimiz. mukaddes gayeleri İçin öldüler, hapiste çürüdüler veya kahır çektiler.
Şimdi onları minnetle yadedlyo-ruz. Bir kısmını da hatırlamıyoruz hile... Zaten, öldükten sonra hatırlamak ve İsmini anmaktan da ne çıkar? Ancak, onları kendimize Örnek alır ve aynı yolda yürürsek, o kahramanların ruhunu daha fazla hoşnut ederiz. “Neden onların yolunda j-ürüyellm? Hâlâ İstibdat altında mı yaşıyoruz?„ diye sormayın. Bir millet hürriyete kavuşmakla, her derdi, her ıztırahı hallolmuş sayılmaz. Düzelmesi gereken daha pek çok İşlerimiz, bir sürü kusurlarımız bulunduğu İnkâr edilebilir mİ? Bu memleketin, içtimai ve ahlâkî sahada olgun ve İleri bir seviyeye erişmesi için, fedakâr ve feragatli daha nice İdealiste İhtiyacı var.
işte en büyük eksiklerimizden biri de. aramızda İdealist düşünce^
İstanbul 5 inci Enternasyonal Tenis maçlan
Tek erkekler finalinde
çıkan müessif hâdise
Cucelli • Kowalevski maçında hakem salâhiyetlerini suiistimal edince, ne yazık ki, nezih bir topluluğu rencide etmeğe gidecek kadar üzücü haller oldu.
‘•İstanbul 5 inci Enternasyonal Tenis Turnuvası bu sene iyi organize edilmiş ve zengin bir programla cereyan ediyor" derken dün buna nazar değdi ve sahayı dolduran 3 bine yakın hakikaten nezih bir topluluğu ü-güntüye sevkeden bir hâdlne oldu. Bununla beraber hâdiseyi, bu büyük organizasyonun İçinde mevzii bir vaka olarak kabul ederek İstanbul 5 inci Enternasyonal Tenis Turnuvasının tıı-mamiyle muvaffak olduğunu söylemek borcıımıızdıır.
Çapı ve mali kudreti İle mukayese edildiği zaman cidden ağır bir yükün altına girmeyi göze alan ve bundan alnının akiyle çıkan Tenis. Eskrim ve Dağcılık Kulübünün organizatörlerini tebrik ederiz. Gönül, bu teşekkülün yalnız kendi bünyesi içindeki fedakârlıklarla değil, fakat alâkadar resmi makamların da maddi yardımlarına mazhar olarak daha ileriye gitmesini istiyor. Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü bu mevzuu ele alarak üzerinde ciddiyetle durmalıdır.
Şimdi gelelim dünkii müessif hâdisenin izahı ve sportif çerçeve içinde mütalâasına...
Tek erkekler şampiyonasında Cüceli! - Koualevski çarpışmasının İlk İki seti İtalyan tenisçisinin üstünlüğü 11© geçti ve Cucelli bu İki seti kazandı. Amerikalı asabL.. Zaman zaman yan hakemlerine, orta hakemine İtirazda bulunuyor. Bu itirazları tenis sahasının hudutlarını da aşarak tribünlere, seyircilere kadar uzanmağa başlıyordu.
Bunlar:
*— Oyıın İçinde alkış istemem.”
*— Herkes yerine oturmadan maça başlamam."
”— Söylediklerime riayet edilmezse maçı terkederım."
şeklinde tecelli ediyordu.
Bu sırada Kovvıılevskl 3 üncü seti kazanmıştı. 4 üncü set müsavi şekilde cereyan ©derken Cucolli’nin çok güzel vuruşunu halk (sayı oldu) diye alkışladı. Fakat Koualevskl bunu kurtardı ve oyunun bitmeden alkışlanmasını protesto mahiyetinde hakeme "seyircilerin daha terbiyeli olma-ları" lüzumunu bildirdi. Sahayı dolduran binlerce seyirci - v© çok terbiyeli seyirci - kalabalığı, hakem bıı kelimeleri tercüme ettiği zaman haklı olarak protesto ettiler, bu nazlı tenisçi de sı*huyı terkettl.
Anlattıklarımız, hâdisenin görünüşü tarafıdır. Söylendiğine gör© Kowa-lesvkl oyun esnasında hakemlere yaptığı Kirazlarda ağır bir lisan kullanmıştır. Hattâ bu Usan, hakaret edici bir dereceye de yükselmiştir.
• •
Derhal şunu »Öyllyrllm kİ. hiç hlr sporcunun hakem kararlarına (firarda buhııımnfca hakkı yoktur. Hele a-tır bir lisan kullanmağa anla... Burada bir Marealülk üzerinde durmamız lâzımdır.
Orta hakemliğini yapan kim*»© o-turduğu yere en geniş salâhiyeti© çıkan adamdır. Sporcu - hele dünkü kadar - mütecaviz hale geldiği zammı hakem bu salâhiyetlerini kullanacaktır. Orta hakernl Ene» Talny is©:
"— Ben mlanflrperver olmayı tercih ederek kabahatli dıırıımıı kabullen*
Dün Vefa, Fenerbahçeyi 3-0 yendi
Dün Fenerbahçe stadında Fenerbahçe 11e Vefa arasında yapılan hususi maçı Vefalılar güzel bir oyundan sonra 3-0 kazanmıştır.
Hâkem Bahrinin idare ettiği maca takımlar şu şekilde çıkmışlardır:
Fenerbahçe: Hilantt - Ahmet, M Üz* dat - Nedim. Suh.-yman, Cemal - Fikret, Erol, Suphi, M. Ali. Hallt.
Vefa; Şükrü - Mustafa, Melih. Salâhaddln, Nusret y»»’.
İsmet.
Vefanın gollerini İlk devrede İsmet. İkinci devrede. lsfendiyur, vc Garbin yapmıştır.
Rahmi -lsfendl-Galip, Garbis, Burhan (Tariki
• •
II kimselerin bulunmayışı veya pek az olusudur. Zamanımızda, artık bö.vl© şeyler© kıymet verilmediği muhakkak.M Bir menfaat ve hırs dünyacında yaşıyoruz. Her yerde, hor şeyde tek kuvvet olarak paranın hâkim olduğu görülüyor.
Dünyanın mııddl gidişine biz de tam mânasiyle ayak ııydıımııış bulunuyoruz. Her Işın ucunda bir menfaat aramnya fena halde alıştık. Şlnıdl, muayyen Imzı sakat, çürük gidişleri bir memleket dâvası olarak ele alan ve milletinin yükselmesini kendi rahatlarından üstün tutan kimselerin mevcut olabileceğine bile pek inanamıyoruz. Herkes kendi çıkarını yürütmeye bakmakta ve Üst tarafına "adam sen do... Bana n?!.. demektedir.
Halbuki, elbirliği İle "Neme IA-r.ımcjlık,. dan vazgeçtiğimiz gün. daha İyi ve daha ziizol bir cemiyete kavuşacağımıza şüphe yok.-Kendi zararına da olsu, inandığı bir gaye için mücadele ©den. mevkii. şöhreti, parayı hor görüp bu uğurda sıkıntı çelmeye razı olan ideal snlılhl kimseler bekliyoruz.
Hem. İdealist tabirini gözümüzde o kadar büyütmeyelim. Kendi mesleğinde dürüst çalışım. fazla kâr gayretiyle İşin© bil© karıştırmayan her İnsan, küçük çapta bir İdealist sayılır. Zaten, herkes böyle olduğu zanınn. ortada düzeltilmeye muhtaç bir şey do kalmaz.
Onun İçin, pirinci doğru tartan bakkal. ©I çabukluğu He çürük yemişi kese kağulınn atmayan manav, koyuıı yerin© keçi satmayan kasap kadar; İşini baştan savma yapmayan usta, üzerine aldığı binada ve yolda bozuk malzeme kullanmayan mıiteulıhit, hastasını lüzumsuz bir tedaviye tâbi tutmayan doktor, şahsi hırsları için aynı mü-essesede çalıştığı arkadaşına İftira etmeyen, arkasından kuyusunu kazmayan müdür veya memur da. bu bakımdan birer İdealisttir.
Maalesef, zamanımızda bu cins İnsanlar da öyle azaldı kİ.
4»
Yazan: Sacid ÖGET
dlm” diyor. Fakat tenis sahasının hudutları İçine giren sporcu, kim olursa olsun, oyun kaide ve nizamlarına riayet etmeğe mecbur olan bir şahıstır. Onun misafirlik vasfı ikinci plânda kalır. Talay, hakemlik salâhiyetlerini misafirperverlik hislerine mağlup olarak MiilMImal edince, kendi dediği gibi. dünkü hâdisede kabahatli durumunu hazırlamıştır. Koualevskl de hakemin hıı müsait kararlarından kendi lehine bir müsamaha sezmiş o-lacak ki, İşi azıtmış ve raketini fırlatıp atarak sahayı terkrtmeğe kadar gitmiştir. Neticede de zararlı çıkan kendisi olmuştur. Hem ilk günden beri bilhassa bayanlardan kazandığı sempatiyi, hem d© tek erkekler şampiyonluğunu kaybetmiştir.
İstanbul 5 İnci Enternasyonal Tenis Turnuvası keşke bu satırları yazmağa
mecbur olmadan bitmiş olsaydı.
> -----------------
Dünkü neticeler
Tek
kadınlarda Dorothy Head tek erkeklerde Cucelli şampiyon oldu
Beşinci Enternasyonal Tenis Turnuvasının dom’ final ve final karşılaşmalarına dün de Tenis, Eskrim, Dağcılık Kulübünün kortunda iki bini bulan bir seyirci kalabalığı ö-nünde devam edilmiştir. İlk karşılaşma kadınlar arasındaki Arjantinli Maria Welss ile Amerikalı Dorothy Head maçını Dorothy Head 6/4, 6/2 kazanarak şampiyonluğu elde etti.
Tek erkekler finalinde İtalyan* Cüceli!. Amerikalı Kovvalevski’yl iki sette 7/5, 6/2 yenmiş, üçüncü seti Ko-walevnki 6/3 almasına rağmen dördüncü seti yarıda bırakarak şampiyonluğu Cucelllye kazandırmıştır. Muhtelit çiftlerde Dorfmann. Tuckey çifti Maria Weiss, Heraldo Welss çiftini 6/3, 6/4 mağlûp etmiştir.
Bugün çift kadınlar ve çift erkekler finali ile muhtelit karşılaşmaları vardır. Maçlara saat 15 ten İtibaren başlanacaktır.
Keçen Mısırlı Humuii Abdürrahlnı
ve İngiliz rtıeraslml© kudur «!(•—
Tl Ağustosta Mancbe'ı birincilikle
Mis» 1 ©utun Fuikcstonu’da birincilik mükafatı oian İOUO er »ferliıız*l Daily Mall'lrı sahihi Stııart Mc( l«*uıı’(l«*ıı Alınışlardır. \ arışı sofllina vam ettiren yodl yüzücü İse, 250 şer tderllng almışlardır. 5 nrıdıt bırakan 15 ki-
şiye de 25 ©r sterllng verilmiştir. Resimde Mısır onlıımı subaylarından Haşan Abdlirrahlm (soldaki) loofı sierllngtlk mükâfatı Daily Mall’ln sahibi Stunrt McClran’dcn alırken görülmektedir.
(• W» «■
Bavfa 3
Muvaffak Ihsan Garan
Kuzey Korelilerin
1
gece taarruzları
birlikleri
İki taraf,
geçlşl ha-ellerlnde
Komünist kuvvetler, gece taarruza geçerek, Güney Korelilerle zenci paniğe uğratmaya çalışıyorlar
yaparak, nüfuz et-
ciddî ot-
• • . • •
Kore, 2 (Güney cephesinde bulunna hususî muhabirimiz Homcr Bigat bildiriyor) — Şayanı hayret miktarda piyade, zırhlı ve topçu kuvvet! yığan Kuzey Koreliler, 2 nel ve 25 İnci A-nıerlkan tümenlerinin tuttuğu 80 kilometrelik cepheye baskın bir kaç noktadan derinliğine inişlerdir.
Dün gece vaziyet: "Çok
makla beraber ümitsiz değil., şeklinde izah ediliyordu.
Mühim arazinin elden çıktığını kabul eden 25 İnci Amerikan Tümeni Komutanı General William B. Kcnn:
— Bu araziyi tekrar almayA mecburuz ve alacağımıza da eminim, çünkü bu mevkileri düşman elinde bırakamayız.,,
DÜşmannı asıl tehdit ettllğ nokta, Naktong ve Nam nehirlerinin birleştikleri mıntakanın Kuzeydoğusunda idi. Düşman bu noktadan, sal ve su altı köprüleriyle, mühim miktarda tank ve motorize topçu geçirmiş ve Yong-san’ı almak için doğuya doğru şevket-mistir.
Komünistler 13 kilometre kadar I-lerleyerek Pusan ile Taegu arasındaki ana şose ve demiryoluna 19 kilometre kadar yaklaşmışlardır.
Pazar sürprizi
Komünistlerin salı günü saat 23.27 de başladıkları taarruzun. Birleşmiş Milletlerin Koredekl koprübaşılarını yoketmek üzere giriştikleri son ve ü-mitslz hareket olduğunu zaten herkes biliyordu.
Düşmanın, başlıca ikmal limanımızı ele geçirmek istediği aşikârdı. Pusan düştükten sonra, komünistler, müttefik cephenin sol cenahını rahat rahat imha edebileceklerdi.
Düşman taarruzunun muvaffakiyet ihtimalleri, ihtiyatlarının miktarına bağlıdır. Komünistlerin İmkânlarını bu sefer de noksan tahmin etmiş olan İstihbarat teşkilâtımız, düşman İhtiyatları hakkında mütalâa beyanından kaçınmaktadır.
Dün öğleye doğru düşman taarruzunun şiddeti hafiflemişti. Amerikan avcı bombardıman uçaklarının şiddetli hücumları karşısında, kızıllar 25 inci Tümen cephesinin merkezindeki Haman şehrini bırakmışlar ve Yarbay Gilbert R. Check komutasında yapılan bir Amerikan karşı taarruzu ile şehir akşama doğru tekrar ele geçirilmiştir.
Cephenin diğer kesimlerinde de baskı hafiflemişken, gece, yeni taarruzlar başladı. Taarruzun, şafaktan evvel, buhran safhasına gireceği tahmin e-dllmekte İdi.
Düşman ilk kazançlarını, gece karanlığından bilistifade İstismar edemezse, cephenin yarılan yerleri tekrar kapatılabilir; çünkü son gelen takviyeler vaziyeti çok değiştirmiştir., Piyade bakımından elan zayıf olan müttefikler. şimdi artık topçu ve tank bakımlarından kuvvetlenmişlerdir. Bu İtibarla, cephede bir felâket havası esmiyordu. 8 İnci Amerikan Ordusu Komutanı General Walker, nihayet, tehlikeli kesimlere scvkedebileceğl ihtiyat kuvvetlerine sahip olabilmiştir.
Dünkü şiddetli ve vahşî dövüşmeler sırasında Amerikan birliklerinin hepsi için muvaffak olmuşlardır denilemez. İki zenci birliği paniğe uğrayarak kaçmışlar ve Yarbay Check’ln birliği öğleyin yetiştiği zaman bunların maneviyatını tamamen bozuk bulmuştur. Düşmanın İleri hareketi ancak Yarbay Check’ln mukabil taarruzu İle durdurulabllmiştir. O zamana kadar zenci birlikleri 3-5 kilometre kadar gerilemişler ve bütün bir havan bataryası İle birlikte mühim miktarda malzeme terketmişlerdi.
Zenci birlikler
Zenci birlikler gündüz oldukça cesur dövüşmüşlerdi. Fakat gece, zenciler, paniğe mütemayil oluyorlar. General Kean, en (yİ subaylarını bu birliklere verdiği holde, zenciler, yalnız İyi bir sevkü İdareden daha başka şeylere de muhtaç görünüyorlar. Düşman bunu bildiği İçin, taarruza şafakla başlayacağına gece yarısı başlamış ve mühim İlerlemeler kaydetmiştir.
Düşman, taarruzdan evvel saat 23,27 de topçu hazırlığına başlamış ve A-merJkan topçusunu dövmekle beraber cepheyi de ağır havan ateşi altına almıştır. Amerikan topçusu zayiat vermemişse de piyadeler arasında olduk-çak telefat vardır.
Gece taarruzu
Düşman gece yarısından sonra taarruza geçmiştir. Karanlık çok kesif ve mehtap hafi (t i.
2 nel Tümenin ileri mevzilerinde bulunan Amerikalılar. Naktong nehri ü-zerinde birdenbire bir çok ışıklar gö
I •
rerek şaşırdılar. Bu ışıklar, zırlayan Kuzey Korelilerin tuttukları meşalelerdi.
Bir kaç saat içinde her birbirine girmiş, boğaz boğaza dövüşüyordu.
25 inci tümen cephesinde. Nam nehrini İki noktadan geçen komünistler, Güney Korelilerin tuttuğu bir cephe kesimine yüklenmişlerdir. Maneviyatı bozulan Güneyr Korelilerin ricat! üzerine. Amerikan birliklerinin cenahları muallakta kalmıştır. Süngü takan bölük
265 rakımlı bir tepeyi tutan bir A-merikan bölüğü, kızılların, zayiatı hiçe sayarak yaptıkları hücumlar karşısında dayanmışlar ve saat üçe doğru cephanesiz kalmışlardır. Sonuna kadar dayanmak üzere süngü takan A-merlkan bölüğüne, son dakikada cephane yetiştirmek mümkün olmuştur.
Bilâhare tamamen sarılan bu bölüğü kurtarmak için büyük gayretler gösterilmişse de. komutanını kaybeden bu birlik elan muhasara altındadır.
Bıı bölüğün karşısındaki bir tepeyi tutan diğer bir Amerikan birliği de, kahramanca dövüşerek mevzilerini tutmuş ve yeni 3.5 pualuk bazukalarla üç tank İmha etmiştir.
Hava harekâtı
Amerikan hava kuvvetleri, harekâta geniş mikyasta İştirak ederek nehir geçitlerine hücum etmişlerdir.
Bu seferki muharehenin diğer bir hususiyeti, düşman hava kuvvetlerinin tekrar görünmeleridir.
Yukarıda resmini gördüğünü* dinç İhtiyar, Kore’ye »ı»ullu gitmek İçin memleketi olan Şebinkarahisar'dan Anka raya gelen HAŞAN ÇAVUŞTUR. Halen 63 yaşında bulunan Haşan Çavuş, bir kaç muharebeye girmiş, 8 yara almıştır
Türkiye Güzellik Kıraliçesini
Yeşilköy Hava Meydanında dün, Türk Güzeli Güler Artman için muazzam tezahürat yapıldı
Dlln Yeşilköy Hava Meydanı tarihî günlerinden birini daha yaşadı. Hem de eşine az rastlanan bir heyecanla... öyle bir heyecan kİ, önüne geçmek İçin hava meydanının normal zabıta kuvveti Aciz kaldı ve bir manga askeri yardımına çağırmak mecburiyetini hissetti.
Dün Yeşilköy Hava Meydanını dolduran binlerce kişinin yaptığı tezahürat bir kırallçe içindi: Türkiye Güzellik KırAİİçesl Güler Arşman İçin. Memleketimizi temsil etmek ve diğer güzellerle yarışmak üzere Türk Kıra-Hçeslnin ltal.vaya gideceğini duyan küme küme meraklılar günün erken saatlerinden İtibaren Yeşilköy e akın etmeye başlamışlardı. Kırallçevi Komaya götürecek olan tayyarenin kalkmasından bir saat evvel meydanın aldığı manzara ancak şampiyonluklar kazanmış güreşçilerimizin dönüşlerinde rastlanan bir vaziyetti. Halk güreşçilerden görmeye alıştığı zaferlerin bir benzerini Güler Anmandan da beklediği İçin kıraJlçeye muvaffakiyet temenni etmek üzere meydana koşmuştu. Nitekim bunların arasında Yaşar Doğu İle Gazanfer Bilgeyi de görüyorduk. İki şampiyonumuz, biraz sonra Gülerden, güreşçilerini tuş ettikleri milletlerin güzellerini tuş etmesini temenni edeceklerdi.
Dakikalar ilerledikçe kalabalık büyüyordu. Nihayet Güzellik Kıraliçesi-nl taşıyan otomobil meydanın önünde durdu. Büyük bir alkış tufanı ile beraber herke», Türk güzelini bir kere daha yakından görebilmek endişesi l-ç eri sinde otomobilin etrafını aldı. Bir uııda büyük bir İnsan seli tle sarılan Gülerin uçak pistine gelinceye kadar çektiği güçlük oldukça büyüktü.
Çiçek, çiçek, çiçek... Türkiye güzeline verilmek üzere getirilen çiçek buketleri o kadar çoktu kİ, koca tayyare yalnız bu çiçeklerle dolablllrdl. Bıı arada bilhassa C. H. P. nln muhtelif ocaklanndan getirilen buketler
Dün Istanbıılda yapılan Belediye seçimlerinde bir sandık Imşı ve oyunu
kullanan hlr vatandaş
Belediye seçimlerini D. P
kazanıyor
Memleketin dört yanından aldığımız neticeler
Ankara 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Demokrat Parti merkezinden bildirildiğine göre, tasnifi biten yerlerden gelen malumat. Belediye seçimlerini Demokrat Partinin kahir bir farkla kazandığını göstermektedir.
Bu cümleden olarak Adapazarı, Denizli, Konya, Karaman, Folatlı, Kırıkkale, Tekirdağ, Çorlu. Bursa, İnegöl, Kalecik. Bey pazar. Karaşar, Kayseri, Erkilct, Zonguldak, Ereğli, Ma-raş, Adana İsparta, Antakya, Antalya, İskenderun, Aydın, İzmir, ödemiş. Bergama, Kınık, Poyrancık, Menemen, Karaburun, Bayındır, Seydiköy, CumAovası, Buca, Bornova, İzmit, İstanbul, Gaziantep, Pasinler, Giresun Kilis, Balıkesir, Rize. Diyarbakır, İskilip, Manisa, Erzincan, Tokat, Samsun, Kütahya, Ceyhan, Osmaniye, Edirne, Bulvadln, Emirdağ, Sandıklı, Ankara ve ged izde Demokrat Parti adayları kazanmışlardır.
C. H. Partisi merkezinden verilen malûmata göre Ankarada Kızılcahamam, Urfada Akçakale, Slvasta merkez kazası Yıldızeli, Şarkışla ve Zara, Erzurumda Tortum, Yozgatta merkez kaza ve Akdağ Madeni, Ispartada Keçiborlu, îstanbulda Çatalca, Kartal, Maltepe, Balıkesirde Bigadiç, Malat-yada merkez kaza Tokatta Turhal. Kocaeli de Kandıra kazasında C.H.P. adayları kazanmıştır. /
merkez ve kazala-Kastamonıı merkez Çorum kazalariyle,
Ankara, 8 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Demokrat Parti merkezinden alınan malûmata göre: Malkara, Çanakkale rlyle Kırklarell, ve kazalariyle, Bolu. Elâzığ ve Erzurumda Demokrat Parti adayları kazanmışlardır.
lzmirde Demokratlar 12 ilçe, C.H.P. de 2 ilçede kazandılar
İzmir 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — lzmirde yapılan Belediye seçimleri sabahın İlk saatlerinden i. tlbaren havanın yakacak derecede sıcak olması ve sam yelinin esmesi itibariyle hararetli geçmemiştir.
İzmir İçinde seçime İştirak nispeti % 41, Manisada % 49. Aydında %t)2.
dikkati çekiyordu. Kıraliçenln Halk Partisinden olduğunu duyan C.H.P. liler ona nezaket vazifelerini ifa İçin Yeşilköy© koşmuşlardı. Gazeteci arkadaşlarımızdan KAmran Çelebi de Güler’e ufak bir Kuran-ı Kerim hediye etti. Bu Kuran-ı Kerlm’in mânevi kıymeti büyüktü. Zira bu Kuran gazeteciye Kıral Abdullah tarafından verilmişti.
Hediyeler verilirken halkın heyecanı devam ediyor. Yeşilköy Meydanı alkıştan inliyordu. Nihayet yetişen zabıta kuvveti İle uçak pisti boşaltı-lablldi. Fakat kalabalığın devamlı ısrarı üzerine Kırallçe tam üç defa pistin etrafında dolaştı, kendisine birincilik temennisinde bulunan halkı eli ile selâmladı ve nihayet tayyaresindeki yerini aldı.
Küçük kardeşleri Gülerin yanından bir türlü ayrılamıyorlardı. Uçağın hareket vakti yaklaşınca Kırallçenin 4 yaşındaki küçük kız kardeşi merdivenlerden inerken gözleri nemli idi. Fakat ondan bir numara daha büyük olan kız kardeşi gözlerinden akan yaşları zaptedemlyor, İçini çeke çeke, hüngür hüngür ağlıyordu. Onu teselli etmeye çalışanların hiçbiri güzel yeşil gözlerinden akan yaşlan durdurmaya muvaffak olamıyordu.
Bir aralık kalabalığın arasında bir Amerikalı grupu gördüm. Kıraliçenln hava meydanına gelişini filme almışlardı. Bana Güleri çok beğendiklerini Italyada birinciliği alacağını talimin ettiklerini ifade ettiler. Şehrimizdeki yabancı ajans muhabirleri de gelmişler. Onlar da tayyareye girip kı-rallçcye muvaffakiyet temenni ediyorlar.
Nihayet tayyarenin vakti geliyor. Diğer yolcular da yerlerini ulıyorlar. Mutörler hoırıurduyor, pervaneler dönüyor, son bir alkış tufanı, el sallamalar... V© uçak
Kıraliçesini İtalyaya götürmek üzere yükseliyor, havada kayboluyor...
Türkiye Güzellik
süzülüp gözden
Abdi İPEKÇİ
Muflada %50 dlr. îzmir merkezi dahil olmak üzere vilâyetin 12 ilçesinde Demokrat Parti adayları kazanmışlardır. Buna mukabil yine lzmirin Seferihisar ilçesinde C.H.P. adayları bütün Belediye Meclisi âzalıklannı almışlardır. Şimdi aldığım malûmata nazaran Manisa ve Aydın vilâyetlerinde D.P. Belediye seçimlerini kazanmışlardır. lzmirde C.H.P. meha-fili günün şartlan içinde bu neticelerin normal olduğunu beyan ediyorlar.
Turgutluda
Turgutlu 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Turgutluda tasnif bitmiş, Demokrat Parti 3416, Halk Partisi 1239, Millet Partisi 432 rey almışlardır. Demokratlar zafer sevinciyle Turgutlu sokaklarında eğlenceler tertip etmişlerdir.
Bursada seçim neticeleri
Bursa (Hususi) — Seçim sükûnet içinde geçmiş ve D.P. listesi merkezde ve kazalarda büyük ekseriyetle kazanmıştır. Seçime İştirak nispeti merkezde yüzde 50, kazalarda ortalama yüzde 75 tir. Merkezde oyların yüzde 82 si D.P. ye, 15 i C.H.P. ve yüzde 3 ü de lehine kullanılmıştır. Bursada
Gürstı nahiyesinde D.P. 52 farkla seçimleri kaybetmiştir ve burasını H.P. tam liste olarak kazanmıştır.
atılan yüzde M. P. yalnız
c.
Adapozarda D.P. kazandı
Adapazarı (Hususî) — ilçemizde yapılan Belediye seçimleri neticesinde D.P. yüzde 50. M.P. yüzde 30, C.H. P. yüzde 20 nispetinde rey almışlardır.
iştirak nispeti yüzde 30 - 40 arasındadır. Merkezde hiç bir hâdise olmamıştır. Yalnız Sapancadaki bir sandık başında D.P den Osman Kan-gan. C.H.P. den Mustafa Yılmazı parti münakaşası yüzünden yaralamıştır. Sanık Osman yakalanmıştır.
Karasuda D.P. kazandı
Karasu (Husus!) — Belediye seçimlerini 200 oy fazlasiyle D. P. kazanmıştır. iştirak nispeti jüzde 40 tır.
Akyazıda C.H.P. kazandı
Akyazı (Hususî) — Belediye seçimlerini büyük bir farkla CHP. kazanmıştır. îştlrak nispeti yüzde 60 tır.
Sapancada D. P. kazandı
Sapanca (Hususî) — İlçemiz Belediye seçimlerini büyük bir farkla D.P. kazanmıştır.
Cenupdoğu illerimizde alınan neticeler
Adana 3 (Hususî muhabirimizden) — Mümkün olan yerlere bizzat giderek diğer bölgelere de telefon ve telgraf irtibatı tesis ederek Güney Anadoluda yapılan Belediye seçimlerinin neticelerini almış bulunmaktayım.
Bu bölgenin vilâyet merkezleri o-lan Adana, Mersin, Antakya, M araş, Gaziantepte seçimi Demokrat Parti kazanmıştır. Adanaya bağlı ilçelerden Osmaniye. Bahçe, Söke, Kadirli, Kozan ve Ceyhanda Demokrat Parti büyük farkla önde gitmektedir.
Mersine bağlı ilçelerden Tarsus, Silifke, Anamur; Hataya bağlı İlçelerden İskenderun, Yayladağı, Dörtyol, Altınözü, Erzln bucağı İle Ga-ziantebin Kilis ilçesinde seçimi keza Demokrat Parti kazanmıştır.
HAtaya bağlı İlçelerden Samanda-
Kızıl Çinin Amerikadan şikâyetleri
Amerikan uçaklarının Mançuryaya bomba atmaları üzerine meydana gelen meselenin,
Hindistan ve İsveç tarafından tahkik edilmesi isteniyor
Lake Succcs, 3 (YİRS) — Anınerlka, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine Komünist Çinin. Amerikan u-çnklarının .Mançurya topraklarına tecavüz ettikleri yolundaki ithamlarını tetkik etmek üzere Hindistan ve İsveç devletlerinin tâyinini teklif edecektir Amerikan mümessili Konseyin hu çarşamba yapacağı toplantıda bu hususta "mahallinde tetkiknt,, yapılmasını isteyeceğini bildirmiştir. M&amaflh Komünist Çinin buna razı olacağına ihtimal verilmemektedir.
Gerek Hindistan ve gerek İsveç,
Dışişleri Bakanı Amerika yolculuğuna hazırlanıyor
Ajansı) — Dış-Köprülünün A-seyahatln tarihi olacaktır. Fuat deniz yolu
Ankara 3 (Türk
?lcrl Bakanı Fuat teri kaya yapacağı mgünlerde belli «köprülünün bu .seyahati
ile yapması takarrür etmiştir.
gı. Kırıkhan. Reyhanlıda büyük farklarla C.H.P. kazanmıştır.
Adananın Saimbeyli, KaraisalI ilçelerinde Halk Partisi, Millet Partisiyle birleşmiştir. Seçimin şimdiye kadarki neticeleri bu parti karması lehinedir. Adana içinde 133 sandığın tamamında Demokrat Parti fazla rey almıştır. Keza Adanada 55.000 seç. menden 35 bini reyini kullanmıştır. Seçim bütün bu bölgede sükûn içinde cereyan etmiştir. Hiçbir seçim suçu yoktur.
ödemişte D. P. kazandı
ödemiş 3 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — ödemişte Belediye seçt. mini D.P. kazandı. D.P. 4843, C.H. P. 2560, M.P. 47 oy almıştır, iştirak nispeti % 60 tır.
Antepte seçim neticeleri
Gaziantep 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Şehrimizde Belediye seçimleri tam bir vakar ve olgunluk içinde geçmiştir, iştirak % 30 kadardır. Peyderpey anlaşılan neticelere göre belediyenin bütün Üyeliklerini D P. adayları 5000 oy farkla kazanmışlardır.
Eaklşehlrd© Demokratlar ileride
Eskişehir 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bugün yapılan Beledi}Te seçimi neticelerinden şimdiye kadar aldığım malûmata göre Demokrat Parti namzetleri başta gitmektedir, iştirak nispeti % 30 dur. Tam katî neticeler yarın belli olabilecektir.
Siyasî suçlar ve komünizmle mücadele
• •
bakacak edilecek
Siyasî mahkemelerin kurulacağı haberi tekzip ediliyor
Ankara, 3 (Türk Ajansı) — Siyasî suçlara bakmak üzere hususi siyasi mahkemelerin teşkil edileceğine dair verilen haberler hakkında malumatına müracaat ettiğimiz hükümete mensup çok salahiyetli bir zat, bu hususta Türk Ajansına şu beyanatta bulunmuştur:
"— Bu haber külllyen asılsızdır. Siyasî suçların ayrı bir kanun ohevzuu olması kat’lyyen mevzuu bahis değildir. Böyle o-lunca siyasî suçlara mahkemelerin teşkil şeklindeki haberlerin de hiç bir esasa dayanmadığı kendiliğinden meydana çıkar. Tetkik edilen mesele, komünizmle mücadeledir. Bunun için çalışmakta bulunan komisyon. Türk Ceza Kanununun 141, 142 ve 163 üncü maddelerini tadil İşini müzakere etmektedir. Şimdi düşündüğümüz nokta, komünizmle mücadelede. bu maddelerin tadili İle İktifa mı etmek, yoksa tasarlanmakta olan Demokrasiyi Koruma kanununa yeni hükümlerin ilâvesi cihetine mi gitmektir."
Bu arada salâhiyettir meha-fll, Basın Kanunu tasarısı komisyonlarda incelenirken, basın mümessillerinin matbuat dâvaları için jüri sistemine dönülmesi tekliflerinin reddedildiğini hatırlatarak, hu hâdiseyi de, siyasi suçlar için hususi mahkemeler kurulamıyacağına bir delil saymaktadırlar.
Konsey kendilerini seçtiği takdirde tu işi memnuniyetle üzerilerine atacaklarını bildirmişlerdir. Her iki devletin da Pekinde siyasî mümessillikleri VArdtr ve Koro harbine karışmamışlardır.
/-- -------------
TAHSİL KUPONU
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a-Kağıdakl kuponlardan 90 hine getirerek hlr kııra numarası o-labilccekslıılz.
Yeni' İstanbul'un
KIT P ONT
a •
7
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
Muharrirlerin soyadı alfabe aıraslyle her gün hlr tanesi neşrolunacaktır.
Belçika mektupları:
Brüksel harpten sonra nasıl değişti?
İbrahim
t
Kaptan
Yazan : Tevflk KENT
Şehircilik, mesken dâvaları
Yazan i Ayşe NUR
İBRAHİM Kaptan, on İki çocuk babası, yedi torun sahibi, samanında yelkenlilere, motorlara, hattâ rivayete göre, şileplere de kaptanlık etmiş, Öıü sözü doğru, Allaha ve toprağa inanmaz, denize ve gö&e Aşık, seksenlik bir ihtiyardı.
Kocaman kafasına oturttuğu rengi solmuş kasketinin altından fırlayan gür ak saçlariyle, elleri arkada boğ-lı. gözleri kıyıdaki motor, sandal ve gemilerde sahil boyunca gezindiğini gördüğüm zaman, denizin bende u-yandırdığı korku ve evhamlar yatı-şıverirdl. İbrahim Kaptan bu haliyle, denizlerin üzerinde seksenine kadar vaşamanın kabil olduğunu ispat ederdi.
O. hiçbir zaman başından geçenleri anlatmazdı. Denizcilikleriyle övünen boşboğazları:
— Karada denizden övünmek kolaydır... Geç evlât!..
Der sustururdu.
İbrahim Kaptan arasıra muayene-hanemu uğrar, bir sandalye çeker, karşıma oturur, “Hadi evlât, kahvemi ısmarla’’ der ve masamın üzerinde duran sigara paketimden yüzünü ekşiterek bir sigara seçer, kocaman kulağının arkasına dikkatle yerleştirirken:
— Bi7zim kocakarı, geçenlerde aldığımı beğendi. Ucu yaldızlılara bayılır haspam,
Der ve kendisine has bir hünerle, daima açık duran penceremden kocaman bir tükürük savururdu. Bu tükürük hiç şaşmadan hep karşıki kaldırıma kadar fırlar ve oradaki bir tasın Üzerine konardı. Zaten İbrahim Kaptan, tükürük savurma hüneriyle köyde meşhurdu. Çocuklar ona rastladıkça:
— Kaptan Baba, bak oldu mu?
Sualiyle beraber tükürürlerdi. İbrahim Kaptan onların bu hareketini dikkatle takip eder ve neticeden hiç bir zaman memnun görünmezdi. Yüzünü ekşitir, başını sallar:
— Olmadı!.. Olmadı!,., öyle değil, bak böyle...
Diyerek, üç dört adım uzağa bir tükürük savurur ve geçerdi.
İbrahim Kaptan, sinirli veya çok memnun zamanlarında tükürürdü. Bezgin, alelade, başıboş günlerinde ellerini arkasına bağlar dağ, taş. kır demez dolaşırdı. Yalnız fırtınalı günlerde, balıkçı sandallarının, yük motorlarının» yelkenlilerin açılacakları veya dönecekleri anlarda, vapurların uğrama saatlerinde, hiç şaşmadan kıyıdaki kahveye gelirdi. Balıkçılar, tayfalar, motorcular, kaptanlar ona selâm verirler; denize açılacaklar elini öperlerdi. Köyün eski balıkçılarının. reislerinin arasıra İbrahim Kap-- tana danıştıkları olurau. Havanın dönmesi İhtimalleri üzerinde fikrini a-hriardı. Zaten köyde. İbrahim Kaptan kadar havayı bilen yoktu. Fırtınayı. sanki kokusundan anlardı. Elini siper ederek, keskinliğini hain kaybetmemiş gözleriyle ufuklara bakar, kocaman mor burnunu sağına soluna gezdirir, hükmünü vermeden evvel â-deti olan tükürüğünü savurur, müjdeyi veya fena haberi verirdi. Bazan çok fırtınalı bir günde ona danışırlar, o da:
— Karayele çeviriyor, bu kof rüzgâra kulak asmayın. Birkaç saate kadar karıncalar su içecek denizden, gibi bir hüküm verir ve etrafındakiler itiraz etmeğe kalkışırlarsa, hemen terslenir:
— Geçin ulan!... Karaya vurmuş lodos sivrileri siz de!.
Diye itiraz etmek İstiyenlerl haşladı.
İbrahim Kaptanın on iki çocuğunun yedisi erkekti. Üçünü kaybetmişti. Kalanların hepsi de denizciydi. Büyüğü. bir motorda makinistti. İki ortancası, balıkçılıkla uğraşırlardı. En küçüğü, dış seferler yapan bir geminin lostromosu idi. Çocukları, babalarına karşı aşırı bir hürmet ve sevgi beslemelerine rağmen, ondan pek büyük bir muhabbet görmezlerdi. Ne yapsalar, ne söyleseler hep tersinirlerdi. Yalnız denize açıldıkları uman babalarının sanki neşesi yerine gelirdi. Zaten büyük fırtınalar kopup anneler, babalar, çocuklar kıyılara döküldükleri zaman İbrahim Kaptan hemen kahvede görünüverirdi. Sakin sakin konuşmağa koyulurdu. Bu gibi zamanlarda açıktakilerin. içinde bulundukları tehlikelerden, fırtınadan bahsetmek kimsenin haddi değildi. Bir kaya kadar sakin ve vakarlı sükûnu, sanki herkese ümitler verirdi. Hemen etrafını alırlar, hiç lâfını kesmeden onu dinlerlerdi.
O. hiç durmadan konuşurdu. Tecrübeye dayanan bilgisiyle, kendisine has tâbirleriyle teknelerin İnşaatında gözetilmesi gereken mühim noktaları açıklar, direklerin oturtma hususiyetlerinden, omurga iğrilerine şekil verme ehemmiyetinden uzun uzun bahsederdi. Neler, neler anlatmazdı... Ne şaşmaz hafızası vardı. Günlerce, fırtına dininceye kadar konuşurdu. Bunun bazan üç gün sürdüğü olurdu. Evden getirdikleri yemeğini etrafın-dakilerle paylaşarak, kahveden hiçbir yere kımıldamazdı. Hava yatıştıktan sonra evine döner ve ertesi sabah şafakla heraber kıyıya gelerek dönen tekneleri gözden geçirir sahiplerinden, kaptanlarından fırtınanın şiddeti hakkında haberler alır ve denizden zedelenen yerlerin nasıl tamir edilmesi İcap ettiği hakkında malûmat verirdi.
♦
Bir kıştı. İbrahim Kaptanı görmeyeli bir hayli zaman olmuştu. Bir geceyansı, evimin kapısı acı acı ça-
İmdi. İbrahim Kaptanın torunu, elinde feneriyle karşıma dikildi. Gözlorl korku içindeydi. :
— Amca. Kaptan Babam seni çağırıyor,
Dedi. “Hasta mı?., diye sordum. Çocuk hiç cevap vermedi. Omuzlarını kaldırdı ve bilmem der gibi dudaklarını büktü. “Peki git ben gelirim”, diyecek oldum, o hiç yerlndon kımıldamadı ve:
— Al getir dedi... Gidemem... Seni ben götüreceğim amca!..
Cevabını verdi. Hemen giyindim ve yola koyulduk, Evi. dış mahallelerde İdi. Şiddetli bir yağmur yağıyordu. Denizden boğuk boğuk gümleyen dalga sesleri geliyordu. Fenerden çıkan ışıklar, gölgelerimizi birbirine karıştırarak çamurlara gömüyordu. Kılavuzum, ağzını açıp tek kolime söylemiyordu. Tekrar «ordum:
— Ne o!.. Kaptan Baban mı hasta?...
Sualime hiç cevap vermedi. Nafile konuştuğumu görerek sustum. Adımlarımı sıklaştırdım. Bir bahçeyi geçtik. önüme düştü, ev kapısına bir o-muz vurarak ardına kadar açtı. Karanlık bir Avluya daldık. ilerledik. Birdenbire merdiven başında İbrahim. Kaptan gözüktü. “Merhaba. hayrola,, diyerek ona doğru yürüdüm. O cevap vermeden, arkamda duran torununa:
— Haydi «en git artık.
Dedi. Sesini hiç beğenmedim. Saç sakal. bıyık birbirine karışmıştı. Lâmbanın ışığında gözleri, sabun köpüğüne batmış İki kor parçası gibi keskin ve korkunçtu. Bana dondu:
— Gel evlât...
Dedi. Peşi sıra merdivenleri çıktım. Çok iyi bildiğim evinin hiç görmediğim bir odasına girdik. Arkamdan kapıyı sımsıkı kapadı, ve kenardaki sediri İşaret ederek:
— Buyur evlât...
Dedikten sonra, elindeki lâmbayı bir sandığın üzerine koydu, fitilini kaldırdı. karşıma gelerek mindere çö-kerceslne oturdu. Yüzünü kocaman avuçlarının İçine aldı ve bir İki saniye böylece kaldı. OrtadA gürül gürül yanan saç «oba. odayı fazlasiyle ısıtmıştı. Ağlar, cankurtaran yelekleri bel vermiş tavandan sarkıyordu. İlk ben söze başladım:
— Hayrola, İbrahim Kaptan, ne var?.M
Elleri dizlerinin üzerine düştü. Kuru. heyecansız bir sesle anlatmağa koyuldu:
— Yordum seni evlât!... Hoş gör. Bu köyde başka kime nazımız geçer bizim. Dinle: İki saat evvel bizim kocakarı, sîzlere ömüı göçtü; şu kollarımın üstünde... Evlât!.. Hep baktım. bekledim, dinledimk. inan bana can vermek zormuş. Su vücuttan can dediğin şey. kolay kolay çıkmıyor-nıuş. Ne yalan söyliyeyim, evlât!... Ürktüm Belki hayatımda ilk defa i-çlme korku düştü. Şimdi ödüm patlıyor amma, ölümden değil ha!... Can vermekten.
Alnında biriken ter taneleri gözlerine doğru akıyordu. Ben onu yatıştırmak için:
— Başın sağolsun... Üzülme sonra kendine edersin...
Diyecek oldum. Lâkırdımı kesti:
— Bana bak evlât, ben, çok boğulan, ölen gördüm, inan harta denizlerde böyle bir can çekişmeye rastlamadım.
Dedikten sonra ayağa kalktı ve:
— Haydi sen de bir gör; vücudu daha soğumadı, daha evvel çağıracaktım amma, kollarımdan onu bırakmağa gönlüm razı olmadı,
Dedi. Arkası sıra ölünün odasına girdim. Bütün ev halkı yatağın etrafını sarmış, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Şöyle bir üstünkörü muayene ettim Tekrar İbrahim Kaptanla odadan çıktık. Dışarıda sımsıkı, ellerime yapıştı, gözlerimin içine dikkatle baktı ve boğuk bir sesle sordu:
— Ne dersin evlât söyle... Herkes böyle uzun uzun mu can çekişir?
Bir buhran geçirdiğini anlıyordum. Bu kaya gibi ihtiyarın evhamlı hail, bana dokunuyordu. Onu, nufile teskin etmeğe gayret ettim. O. sözlerime hiç kulak asmadan aynı suali tekrarlıyordu:
— Acaba ben de böyle uzun uzun mu can çekişeceğim? Söyle?...
Dünya Hikâye Müsabakası
Amerikada tertip edilen Dünya Hikâye Müsabakasına en güzel iki Türk hikâyesini seçip göndermek vazifesini üzerine alan gazetemiz, teşkil ettiği büyük jürinin karariyle “Sam Amca., ve “Merhametli Bir Kadın., hikâyelerini seçmiş, tercümelerim yaptırmış ve Amerikaya yollamıştır. Müsabakaya gönderilen 422 hikâye içinde Jürinin neşredilmek üzere ayırdığı diğer 28 hikâyeyi de sıra İle her gün bu sahifede okuyucularımıza sunuyoruz.
O kış, fırtınalar hiç ara vermedi. Balıkçılar hemen hemen denize açılamadılar. Tekneler, hep koy’un içinde demirli kaldı. Tasalı, efkârlı insanların sahil boyunca gezindikleri görülüyordu.
İbrahim Kaptan ortalarda yoktu. O geceden sonra onu hiç görmemiştim. Evine birkaç defa uğradım, bulamadım. Yakınlarından onun sıhhat haberini alıyordum. Muayenehaneme de bir kerecik olsun uğramadı.
Köyde, İbrahim Kaptan hakkında birbirini tutmaz rivayetler dolaşıyordu. Kimisi “Zavallı, galiba aklını bozdu”, bir başkası “Karısından sonra çöktü, artık kimseyi tanımaz oldu”, bazıları da “Maşaİlahı var. dûn rastladım, dağa, keçi gibi tırmanıyordu” diyordu.
Müthiş bir fırtınanın hüküm sürdüğü bir gündü. Yıldız, karayel vnr kuvvetiyle esiyordu. Deniz, yeşil, köpüklü İrin rengini almıştı. Bulutlar, ruhlara boğucu bir kasvet veriyordu. Yıkıcı, devlrici bir rüzgâr, serpintilerle beraber köyün dar sokaklarına. 1-niltılerle dağılıyordu, insana koıku ve evham veren Karadeniz kıyılarına has, kış günlerinden birini yakıyorduk.
Birdenbire kahvenin kapısı açıldı, İçeriye köy balıkçılarından birisi daldı. giir sesiyle bağırdı:
— Dalgakıranın ötesinde bir gemi var... Koya girmeğe çalışıyor. Vaziyetini pek iyi göremedim,..
Herke» dışarıya uğradı. Bir motorun, dalgakıran ardında batıp çıktığı gözüküyordu. Bu havada mendireğe ve döküntülerine hu kadar yanaşmak tehlikeli idi. Motprun birdenbire dümen kırdığı görüldü. Müthiş bir hızla mendireğin ağız istikametine yol aldı. Herkes heyecanla neticeyi bekliyordu. Biraz sonra rüzgâr ve dalgaların tesiriyle koya girdiği görüldü. Seyirciler derin bir nefes almı.jtı. Hava kararmağa başladığından teknenin aldığı yeni İstikameti anlamak güçtü. Birden bire yom başıındıı İbrahim Kaptanı Duk«ıılm, Gözlerini siper etmiş motora bakıyordu.
Ben heyecan içinde: |
— Hamdolsun kurtuldular.,.
Dedim. O uzağa müthiş bir tükürük savurdu ve boğuk bir sesle:
— Şimdi hapı yuttular... Motor karşıdaki kayalıklarda parçalanacak, dedi. Motor, dalgaların üzerinde nıı-fJle dümen kırmağa uğraşıyordu. Pervanesi boşta dönüyor, müthiş köpükler çıkarıyordu. Mendireğin, ağız istikametindeki kayalara doğru sürüklendiği görülüyordu. Bu manzara karşısında biitün seyirciler donaknhnıştı. Birdenbire İbrahim Kaptanın sesi duyuldu:
— Ulan panayır mı seyredeceğiz?... Yerimizde seyirci kalacaksak, yuh topumuzun ervahına...
Herkes ona doğru döndü. İbrahim Kaptan, köyün en gözde balıkçı reisine:
— Hamlt Reis!... Geç başa, emir ver. senin altı çjfteyl hazırlasınlar!... diye seslendi. Sonra kalabalığın içinden seçmeğe başladı:
— Sen!.. Haşan, Davut, llyas, İbrahim, Mehmet... Haydi bakalım Ha-mit Reisin kayığına...
Emrini verdi. Ayırdıklarının içinde İki oğlu da vardı.
Hamlt Reis dinç, gözüpek bir balıkçı idi. ismi, köyde sevgi ve hürmetle anılırdı, tbrahlm Kaptanın bu sözlerine karşı biraz durakladı. Ağır ağır yanına gitti:
— İbrahim Kaptan kıyma onlara... Bu havada motora yardıma koşmak, bile bile ölüme atılmaktır...
İbrahim Kaptanın gözleri döndü, yüzü korkunç, vahşi bir hal aldı. Hamlt Reisin üzerine yürüyerek:
— Ulan tam yirmi beş yıl evvel, «enin canını böyle bir havada kurtarmıştım. Sana kahpelik yaraşmaz. Haydi!.. Vazifeni yap,
Dedi ve onu göğsünden itti. Hamlt Reisin gözleri ışıl ışıl yanıyordu. Hemen İbrahim Kaptanın eline sarılarak öptü, başına koydu:
— Başüstüne... Hakkını helâl et...
İbrahim Kaptan birdenbire diklendi;
— Ulan!.. Başkaları «ana haklarını helâl etsinler. Ben de seninle ‘geliyorum, dedi ve hızla hazırlanmış o-lan sandala doğru yürüdü. Hamlt Reis onu bu kararından vazgeçirmeğe uğraşıyor, köyün ileri gelenleri önüne geçmeğe yelteniyorlardı. İbrahim Kaptan hiç lâf dinlemiyordu.
Gözleri dönmüştü. Herkes sandala atladı, yardımdılar denize doğru ittiler. Tam bu sırada İbrahim Kaptan arkaya döndü, kalabalığın içinde beni aradı, işaret etti. Mümkün olduğu kadar yanaştım, gür sesiyle:
— Hakkını helâl et, evlât!...
Diye bağırdıktan sonra kumandayı verdi. Sandal, dalgaların üstünde güçlükle İlerlemeğe başladı. Tam bu sırada motorun uzaklarda, dehşetli bir uurültiyle kayalara çarptığı işitildi. Hava gitgide kararıyordu. Kayalarda parçalanan motor, hayal meyal fark olunabtllyordu. İbrahim Kaptanın sandalı, kırmızı feneriyle yavaş yavaş uzaklaşıyordu.
e
Biraz sonra hava büsbütün karardı. Hiçbir şey görünmez oldu. Köy halkı hep sahillere dökülmüştü. Sandalda bulunanların aileleri, çolukları. çocukları İbrahim Kaptana beddua e-diyorlar. ağlaşıp döğünüyorlar.
Asır kadar uzun süren dakikalar, ağır ağır geçiyordu. Yorucu, boğucu bir bekleyişti. Epeyce zaman sonra kırmızı ışık görünmeğe başladı. El fenerleri ışıldadı. Sandalın parçalanan motora vardığı anlaşılıyordu. Işıklar kanştı,battı, çıktı... Biz. nefeslerimizi keserek gözlerimizle karanlıkları deşmeğe; küçük kırmızı ışıktan, bazan birdenbire ışıldayıp sönen fenerlerden ümit veya kara haberler keşfetmeğe uğraşıyorduk. Hattâ bazan dalga gürültüleri arasından boğuk İnsan sesleri duyar gibi oluyorduk.
Ne kadar beklediğimizi hatırlamıyorum. Birdenbire kırmızı fener bir daha göründü. Battı, çıktı, kayboldu, söndü, yandı... Bize, heyecanlı ümitler. kederler verdi... Yüzlerce göz, sanki bu kırmızı ışığı sahile doğru, görünmez bir kudretle çekiyor, çekiyordu...
Nihayet sandal, arkadan abanan dalgalarla kumsal üzerinde kaydı. Hazır yüz kadar elin üstünde âdeta taşınarak sahile uçuruldu. Saniyesinde destekler kondu. Yanan meşaleler etrafa titrek, kızıl ışıklar serpiyordu. Sandaldan İlk olarak Hamlt Reis incik Peşi sıra ötekiler de teker teker atladılar. Yaralı var, sesleri duyuldu. Hemen muayenehaneme taşıttım. Yalnız bir tanesinin yarası ağırca İdi. Bir hayli uğraştım. En son Hamlt Reisin kolundaki eziği sardım. O, yerlere bakıyor, hiç sesini çıkarmıyordu. Birdenbire aklıma İbrahim Kaptan geldi. Telâştan onu hiç sora-manııştım. Gelen sandalın içinden de çıkmadığını şimdi hatırlıyordum. Hamlt Reisin yüzüne bakarak sordum:
— İbrahim Kaptan nerde?
Başı göğsüne düştü. Gözlerinden dökülen yaşları sargı bezleriyle sildi. Heyecanlı bir sesle nnla tınıya başladı:
— Motorun parçalanmış gövdesi ü-zerlnden kazazedeleri birer birer toplarken İbrahim Kaptanı görmeliydin... Bir arslan gibi atılıyor, en tehlikeli vaziyette onları şaşılacak bir maharet ve çeviklikle sandalımıza alıyordu, üç kişiyi o kurtardı. Sonuncusunu ben aldım... Derhal kumandayı verdi. Açılmağa başladık. Dümen onda İdi. Evvelâ dalgalara baş verdik Deniz. üzerimize dağ gibi abanıyordu. Dümeni lam zamanında alabandaya alııı.tk lâzımdı. İbrahim Kaptan bunu maharetle yaptı. Artık kurtulmuştuk. Sandalımız kıçtan dalga ve rüzgâr yiyerek körfeze doğru hızla ilerlemeğe başlamıştı. Birdenbire İbrahim Kaptan bana «eskindi. Yanına güç bejâ «eğirtlm. Dümeni elime teslim etti. “Uğurlar olsun evlâtlar!.* dediğini duyduk. İbrahim Kaptan birden denizde kayboldu. Sandalımız müthiş bir hızla İlerliyordu. Geri dönüp onu aramak İmkânsızdı. Bir İki defa feneri sulara tuttum. Kocaman köpüklü dalgaların İçinde ak saçlarını bir an farkeder gibi oldum, o kadar...
Hamlt Reis kapıya doğru yürüdü. Gözlerime hücum eden yaşlar arasında onun hayali canlandı. Kulaklarımda karısının öldüğü gün söylediği lâkırdılar uğuldadı:
— Acaba ben de böyle uzun uzun rnıı cnn çekişeceğim, şöyle?
Muayenehanemdeki ağır yaralı, acı ıcı inliyordu*
l/TŞIN iki gün kalıp geçtiğimde, ” bu sefer de Brüksel* bir daha gelişimde, Belçikanın başşehrini eskisine göre çok değişmiş buldum. Pnristen gelen bir İnsan, Brüksel! boş bir şehir olarak görür; sokaklarda ne o rengârenk kalabalık, ne de kahvelerde o kadınlı erkekli geveze canlılık, Brükscle ne oldu? Dünyanın bütün başşehirlerinde nüfus çoğalmışken, “Küçük Paris” de-
nilen bu şehir, boşaldı mı diye düşünüyordum. Bir gazeteci meslekda-şınıa meseleyi açtım, bana aksini temin etti. Hayır, Brükselln nüfusu azalmış değildir, yalnız şıı var kİ, Belçikalı, sokaklarda gezmeğe vakit bulamaz oldu. Brükselln hayatı, Parlsinki gibi sokakta, kahvede, eğlence yerlerinde geçmez. Hele harp sonrası bu çalışkan millet, kimi e-vlnde, kimi işinde bütün gününü ça-
Anverz Umanının, şehrin katedralinin penceresinden görünüşü
Albrrt Kanalının methalinde Kıral Albert'in muazzam heykeli
lışmakla geçirir. Tutumlu olduğu i-çln de. eğlencesine pek o kadar çok para harcamaz.
Brükselln caddeleri tertemiz ve boş oldukları nispette de göze geniş görünürler. Yağmur, günde birkaç defa ortalığı paklar. Yalnız Brlikae-lin binaları, İnsana bir sanlık intibaı verir. Nerede Paris İn kibar kurşun! rengi?... Duvarlardan yağmur sulan aka aka, Brüksel! san bir nehre ben. zetmiştlr.
Brüksel birkaç yıl İçinde çok değişmiş. Her tarafa beş on katlı kocaman modern binalar konmuş. Kimi güzel, kimi çirkin, ama hepsi de bu şehirle harp sonrası inşaatının büyük bir hızla ilerlediğini gös-
teriyor. Şehrin dolaylannda birçok modem apartmanlar, şehrin içinde de bir sürü resmi ve hususi müessese. Sokaklarda dolaşırken, bu bW naların kapısındaki yaftalara bakarsanız, çoğu ya bankadır, ya sigorta şirketi. Ben, hiçbir şehirde bu kada> çok bankaya rastlamadım. Ticaretin, para işlerinin iyi yürüdüğüne delil olsa gerek.
Şehircilik, Belçikada ne kadar rrrr> vaffak oluyor bilmem, ama her halde bu sahada da büyük bir faaliyet göze çarpıyor. Brüksel, Ortaçağdan kalma eski şehirler gibi, İki yanı gotik evlerle süslü, daracık sokaklar şeklinde İnşa edilmiştir. Brükselde bu mimarinin hâlâ nefis örnekleri vardır. Şehrin karakterini bozmadan
Öğrenmek ilitivacıııda olduğumuz herşey
Hicrî 19 5 0 EYLÜL 4 Pazartesi Rumî
Zlllcad, 21 1369 Ağua. 22 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
GUneş 5.27 10.47
öfle 13.13 5.33
İkindi 16.52 9.12
Akşam 19.39 J2.00
Yatsı 21.13 1.35
tmsâk 4.45 9.05
UÇAK-TREN - VAPUR
GELECEK OLAN
UÇAKLAR
M5 D.H.Y. (Türk) Bursa. — 9.50 D.H.Y. (Türk) İzmir. — >5.00 D.H.Y. (Türk) Erzurum Elâzığ, Malatya. Kayseri, Ankara. — 15.35 D.H.Y. (Türkl İskenderun, Adana, Ankara
- 15.50 B.E.A. (İngiliz) Lon-Ira. Ni», Roma, Atina. — 16.00 D.H.Y. (Türk) îzmlrdcn.
- 18 15 D.H.Y (Türk) Bursa
- 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankara — 20.25 F.A.A. (Amerikan) ’-rondra, Brükselden.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.00 D. H. Y. (Türk) Balıkesir, lzmire. — 8.30 B. E. A (Ingiliz) Atina, Roma, Nis, uondraya. — 8.30 D. H. Y. (Türk) Burmaya. — 9.00 A.F (Fransız) Atina, Roma. Parlse
- 9.00 D. H. Y. (Türk) Ankara, Sivas. Elâzığ, Diyarbakır Vana. — 10.05 D. H. Y. (Türkı Afyon, Konya. Adana, G. An-tep, Urfaya. — 10.15 D. H. Y. (Türk) îxmlro. — 10.25 D.H.Y. (Türk) Ankara. Beyrut, Ka-nlreye. — 10.30 D.H.Y. (Türkı Ankara, Adana. İskenderun*.
- 16.00 D. H. Y. (Türk) îz-mlre. — 17.00 D.H.Y. (Türk) Ankarnya. — 17.05 D. H. Y. (Türk) Bursaya. — 21.40 P. A. A. (Amerikan) Şam, Basra. Karaşi. Delhi. Kalküta, •3angkok, Hongkong’a.
GELECEK OLAN
VAPURLAR
6.00 Antalya. Karablgadan.
— 6 30 Etrüsk-Bursa. Bandırmadan. — 20.00 Marakaz, Mu-danyadan. — 22.30 Bandımın. Bandırmadan.
GİDECEK OLAN
VAPURLAR
8.00 Bandırma, Bandırmaya.
— 9 00 Marakaı, Mudanya ya.
— 14 00 İskenderun, îzmlre. — 11.00 GÜneysu, Karadeniz*.
GELECEK OLAN TRENLER
8.30 Ankara. — 9.15 Ankara •»İka. — 20.30 Ankara.
GİDECEK OLAN
T R I \ I i: K
9.00 Tarsus. — 18.10 Ankara
— 21.40 Doğu ekspresi,
SİNEM
BEYOĞLU CİHETİ
ALKAZAK (42562) 1 — Şehzade Azmi (renkli). 2 — İki Açıkgöz Haydutlar Arasında. 3 — Akıncılar.
AR (44394) 1 — ölüm Dansı (Renkli). 2 — Macera Adası (Renkli).
ATLAS (40835) 1 — Port Sald 2 — İki Yavru.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 -Tanca Casuslar Yuvası. 2 — Kadın İntikamı.
ELHAMRA 1 — Marsilya Geçidi. 2 — Hayat Yolu.
İNCİ 1 — Aşktan da Üstün 2 — Taranın İntikamı.
İPEK Yeni mevsim hazırlıkları dolayiBİyle 7-9-1950 per-şembo gününe kadar kapalıdır.
MELEK (44868) 1 — Zehirli
Kadın. 2 — İlk Vals.
LALE (43595) 1 — Asiler Ülkesi (Türkçe). 2 — Balıkçının Kızı (Türkçe).
SARAT (41656) 1-Bay Tekin Atom Peşinde (24 kısım tekmili birden).
SUATPARK (83143) 1 — Akdeniz Korsanları. 2 — Kadın İntikamı.
S t’M ER (42851) 1 — New-
York Esrarı. 2 — Ali Baba.
şark (10380) 1 — Damgalı
Gangster. 2 — Kahraman
Öncü.
SIK 1 — Trablus Kahramanı. 2 — Ormanlar Kıralı.
TAKSİM (43191) öksüı Kız.
TAN 1 — Şchrazat. 2 — Kan Kalesi. 3 — Sahte Şampiyon. ( NAL (Kışlık) 1 — Aşk Kurbanları (Türkçe). 2 — VVater-loo Köprüsü.
ÜNAL (Yazlık) 1 — Leylâ İle Mecnun (Türkçe). 2 — Vatan Fedaisi (Türkçe),
YENİ 1 — Fablola. 2 — Afyon Kaçakçıları. 3— Su Perileri.
YILDIZ (42847) 1 — İlk Ar-sular. 2 — Lasslnin Yavrusu.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23863) 1 — Pranga Kaçağı. 2 — Altın Küpeler., İ
AZAK 1 — Gllda. 2 — Lekeli Kadın. 3 — Düşman Kardeşler.
R A
ÇEMİ3ERLİTAS 1 — Şövalye Fantoma (31 kısım türkçe). EMRE 1 — Kara Canavar.
2 — Şeytanın Kızı.
HALK 1 — 69 uncu Alav (Türkçe). 2 — İstiklâl Fedaileri (Türkçe).
İSTANBUL (22367) 1 — Cebelitarık Casusu. 2 — Flesta.
3 — ölüm Islığı.
KISMET ( 26654) 1 — Monte Itristonun Mirası (türkçe). 2 — Ateş Glb* Kadın (renkli) MARMARA (23860) 1 — Pranga Kaçağı. 2 — Altın Küpeler.
MÎLLt (22962) 1 — İki Açıkgöz Haremde. 2 — İşgal Altında.
TURAN (22)27) 1 — Dağlar Kıralı (Türkçe). 2 — Nll Kı-rallçesl (Türkçe). 3 — Allahın Kudreti.
YENİ (Bakırköy 166-126) 1 — Vahşi Koşu. 2 — Marlanın Aşkları.
KADIKÖY CtHETİ
HÂLE (60112ı 1 — Fedailer
Kaİosİ. 2 — Renkli Rüyalar. OPERA (68714) 1 — Kanunsuz Sokak. 2 — Vadiler Hâkimi (Renkli).
SÜREYYA (C0S62) 1 — İki A-çıkgöz Canavarlar Arasında. 2 — Şehrazadın Doğuşu.
ANKARA:
ANKARA (23432) 1 — Sön-
mez Ateş, 2 — Çay)âk Hafiye Mekalkada.
BÜYÜK (15031) 1 — Istırap
Çocuğu. 2 — Damgalı Doktor.
CEBECİ (13846) 1 — Canavar Pençesi. 2 — Lorel Hardi Si-lAh Arkadaşları.
PARK (11131) 1 — Hint Kaplanı. 2 — Nehirler Kırallçe* sİ.
SUS (14071) 1 — Baskın. 2 -Sefahatin Sonu.
SÜMER (14072) 1 — Çöl Süvarisi. 2 — Dişi Haydut.
ULUS (22294) 1 - AH Baba Boğa Güreşçisi. 2 — Aşk Mektupları.
YENİ (14040) 1 — Zevk Peşinde. 2 — Brezilya Geceleri. GAR GAZİNOSUNDA: Italyan ve İspanyol Revüleri.
İZMİR:
TAYYARE 1 — Fahlşenhı
Romanı. 2 — Kazanovanın Aşk Maceraları.
LÂLE 1 — Kumarhane Çlçe-
Y
Beyoğlu 44644 Ankara 00 İstanbul 24222 İzmir 2222
Üsküdar 6^945 K. köy 60572 Karşıyaka 15055
sı h hT İmdat
İstanbul Beyoğlu 44998
Anadolu yakası 60536
Ankara 9)
tzmlr 2251
EMİNÖNÜ: Beşir Kemal (E-nılnönü) — İtimat Sadri (Kü-çükpazar) — Sultanahmet (A-lemdar) — S&İAhaddln (Çar-şıknpi)
BEYOĞLU: Dellasuda (Merkez) — Nihal (Taksim) — A-yazpaşa (Taksim) — Hayred-din Tav (Galata) — Sporldis (Galata) — Atakan (Şişil) — Mecldlyeköy (Şişil) — Halıcı-nğlu (Hasköy) — Yeni Turan ı Kasımpaşa ’
FATİH: Muharrem Tanır
(Şehzadebaşı) — Ziya Nuri (Aksaray) — Emin Rıdvan (Samatya) — Nâzım Malkoç (Şehremini) — M. Fuat Bayer (Karagümrük) — Havım Berk (Fener)
EYÜP: Avvansaray Şifa BEŞİKTAŞ: Nail Hâllt (Beşiktaş) — Ortaköy — G. Dl-vanlıoğlu (Arnavutköy) — Merkez (Bebek)
KADIKÖY: Yeldeğirmenl
(Kadıköy) — Feneryolu — E-renköy — A. Cafer Çağatay ÜSKÜDAR: Merkez HEYBEI.İADA: H Halk HÜYÜKADAî Halk
İZMİR: Çankaya (Alsancak) — Tilkilik (Basmahane) — Yeni (Eşrefpnşa) — Şifa (Ke-ıneraltı) — kamtaş (Yalılar) ANKARA: İsmet paşa — Nü-ınunc— Çankaya
ğl. 2 — Aşk Memnu. 3 — Sahra Cehennemi.
TAN 1 — Kumarhane Çiçe-M. 2 — Aşk Memnu. 3 — Sahra Cehennemi.
YENİ 1 — 1001 İnci Gece. 2— Singapur Casusu. 3 — Kara Korsan.
SES 1 — Yavlâ Kartalı. 2 — Sönmlyen Acı.
L A
ANKARA :
7 28 Açılış ve program. — 7.30 M. S. Ayarı. — 7.31 rîaflf Parçalar cpl i. — 7.45 Haberler. — 8.00 Çeşitli melodiler (pl.). — 8,25 Günün programı ve hava raporu. — 8.3ü Bale müzikleri (pl.). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.30 M. .S. A-yarı. — 12.30 Şarkılar (Okuyan: Sadi Hoş-som). — 13.00 Haberler. — 13.15 Melodiler (pl.). — 13.30 Öğle gazetesi. — 13 45 Jimmy AVakely Triosu (pl.). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M. 8. A-yan. — 18 00 Dans müzikleri (pl.). — 18.30 Konuşma: Kitap saati. — 18.45 Hafif şarkılar (pl.). — 19.00 M. S. Ayarı ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 10.20 Şarkılar (Okuyan: Sabite Tur). — 19.45 Tarihi Türk Müziği. — 20.15 Radyo gazetesi. — 20.30 Beethovcn-7 nel Senfonisi (p!.). (Arturo Tnacanlnl İdaresinde Ncw-York Senfoni Orkestrası). — 21.15 Radyo Haftası. — 21.30 Dans Orkestraları Çalıyor (pl.). — 22.00 Havacılık Haftası. — 22.15 Halk Türküleri (O-kuynnlar: Süheyl! Ayhan» Ahmet Gasl Ayhan). — 22.45 M. S. Ayan ve huberler. — 23.00 Program w kapanış.
İSTANBUL :
12.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Haberler. — 13.15 Hafif öğle müziği (plj, — 13.45 Şarkılar. — 14.20 Serbest saat. — 14.30 Saz eserleri, oyun havaları (pl ). — 14 45 Orkes-
tra eserleri (pl.). — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Fasıl Heyeti Konseri. — 18.4u Caz saati (Takdim eden: Enlem Burl). — 19.00 Haberler. — 19 15 İstanbul haberleri. — 19.20 Küçük Orkestradan melodiler. — 19 4ü Radyo Klâsik Türk Musikisi Birliği Konileri (Birinci kısım: 111. Selimden ,,SuzldHara“ mukamın-da beste ve semailer. ikine! kısım: Hacı Arif Beyden ••Hlcazkâr’* makamında şarkılar. — 20.15 Çift Mandolin Kuarteti Kon-nerl, i- 20 30 Serbest «sat. — 20.40 Bağlamayla oyun navsları. — 21.00 Senfonik müzik (pl.). — 21.45 Dinleyici İstekleri (Türk Musikisi). — 22.30 Rose Manla Orkestrasından dans müziği ıpl.) — 22 45 Haberler. 23.00 Dana müziği (pl.). — 23.30 Programlar ve kapanış.
LONDRA ;
7.40 Jack Leon ve Orkestrası (19.76 m.l.
— 9.15 Jack Traln'den varyete müziği (pl.) (16.M m.). — 10.45 Bale müzikleri (16.84 m ).
— IL00 Pronıenad Konserleri (16.84 m.). —
12.3ü Dana müziği (Vivtor Süvestvr ve Orkestranı) (19.76 m.). — 13.3ü Dinleyici İstekleri (Konser) (14.49 m.). — 15.3ı» Vlc
Lv\vls ve Orkestrası (11.49 m.). — 18.15
B. ö. C. “Midland” Hafif OrKcatrusı (13.97 m.), — 19.18 Dinleyici İstekleri (Hafif M.) (13.97 m.) — 20.30 Dans müziği (16.84 m.). — 22.00 Fromensd Konserleri (16,84 m.).
modern İnşaat yapmak buralarda güç bir iştir. Her zaman da tam başarı vermez. Meselâ tam şehrin ortasında Sainte Gudule Kilisesi önünde büyük bir meydan açılmış, şehrin kuzey demiryolu İstasyonu ile cenup istasyonu arasında yeraltı bir şebeke ile muazzam bir istasyon binası İnşa edilmiş. Brüksel halkı Belçika inşaatçılığının yeni bir örneği o lacak, bu eserle övünmekte haklı, ama gözün, Sainte Gudule gotik kilisesinin yanı başında bu modem binayı görmekten pek hoşlanmadığı da muhakkak.
Brüksel halkı da insanın dikkatini çekiyor, temiz, hattâ zengin giyinmiş burjuvalar. Kadınların sırtında sağlam kumaşlardan, modası pek belli olmayan kıyafetler var. Parislilere nazaran kadınlar burada, oldukça şişman ve kalın adaleli. Çocukluğumda beni biraz tiksindiren Ru-bens’in etin güzelliğini canlandıran Flaman kadın tipine sık sık rastlanıyor.
Aynı pırıl pırıl bolluk, yiyecek mağazalarında da göze .çarpıyor: Pembe beyaz tavuklar, yağlı kazlar, tavşanlar, sütler, peynirler, sebzeler ve meyvalar. Sebze ve meyva hakkında burada görüşlerim değişil, anladım ki iklim, güneş, toprak, mühim olan yalnız bunlar değil. İnsanın çalışması, bitkiyi asilleştirme-sidir. Meyva memleketi dediğimiz bizim Türk iyede ne böyle leziz şeftali yetişir, ne de böyle renk renk biberler, sütü akan fasulyeler, bal gibi bezelyeler, ne de mis kokulu kavunlar. Baktım, meyvacılıkta da çok İleri gitmiş bu memleketler.
Brükselde şaşılacak bir şey daha var: Yıllardan beri hasret kaldığımız “Kiralık” levhaları. Bunları görünce, gözüme inanmıyarak. gazeteci arkadaşıma: “Hiç olur mu? dedim, sizde mesken buhranı olmaz o-lıır mu? Bir tek bombardımana uğ-ramıyan Paris bu dertle kıvranırken, bir hayli yıkılan Belçikada evlerin yettiğine de, arttığına da nasıl inanayım?” Cevabı şu oldu:
— Biz Belçikalılar, yıkılanı tekrar inşa etmekte devletin bize önayak olmasını beklemedik. Mülktür, kira getirir dlyerekten, kolları sıvayıp işe giriştik. Böylece Toumal, Nivelles gibi büsbütün yıkılan şehirleri de. Brüksel gibi bazı mahalleleri. harap olan yerleri de eski haline getirdik. Daha da ileri gidildi t O hızla yıllardan beri boş kalan arsalara da inşaat yapıldı, öyle kİ, bugün küçük apartman daireleri bulmak biraz zorsa da, büyükçe apartman veya bir evin bir kısmını kiralamak İşten bile değildir.
Flatları da sordum. Harpten sonra Belçikada kiralar % 25 arttığı halde, zamanla bu zam % 50 ve % 75 e kadar çıknuş ve 1 ocak 1951 den itibaren de büyük dairelerde zam % 100 e yükselebilecektir.
Düşündüm ki, hayatlarının büyük bir kısmını evde geçiren, hattâ dükkânlarını bile dışarıya doğru tantanalı camekânlarla ilân etmeyip, hazan evlerinin en mutena bir köşesini kasap, bakkal, kırtasiye dükkânı, ufak bir paat&frane veya lokanta için ayıran Belçikalının mesken dâvasını herkesten önce halletmiş olması, şaşılacak bir şey değildir.
4 Eylül 1950
Y İS M I I 8 I A N d U L
Sayfa 8
GÜNÜN
Schuman Plânı
Yazan : Sami ÖCAL
BtRÎNCÎ ve ikinci Cihan Harpleri-nin uzun süren ölüm kalım mücadelesinin sonunda, milletlerin bırbir-İtriyle kaynaşmalarını hedef tutan insancıl bir ruhi haletin doğup geliştiği memnuniyetle müşahede edilmektedir. Milletlerarası hâdiselerin daha anlayışlı bir müsamaha ile karşılanması. şiddet ve harp yollarının her şeyden evvel. İnsanların zihinlerinde yokedilmesi fikirleri çok güzel ve o nispette de ideal bir özlemdir. Fakat bunun temin edilmesindeki güçlükler çok defa, kesin imkânsızlıklar halinde tecelli etmektedir. Bir ideal ve iyi niyet peşindeki her fikir gibi bu da hedefini ve onu tahakkuk ettirmenin bütün güçlüklerini gayet iyi anlamış durumdadır. Bu sebepledir ki. milletlerin karşılıklı yakınlık ve dostluk hislerini aktif kıymet hükümleri halinde gerçekleştirmek uğruna her şeyden evvel kültür yollarından istifade İmkânları aranmaktadır. Bu zihniyet. U. N. E. S. C. O. nun mâna ve iş plânında kendisini bulmuş ve mücerret bir hal almışt*r. Dünya gençliğinin arasında yaratılıp yaşatılmasına çalışılan tanışıklık ve dostluktan. sanat ve kültür yollarının ruh ve heyecanı kaynaştıran sihrine kadar, her şey bu ideal uğrana seferber edilmiştir. Fakat bütün bunlara rağmen ortada bu çalışmaların müspet eseri yoktur ve olamaz da. Harp aleyhtarlığını daha ziyade sanat ve kültür gibi uzun vâdeli bir çalışma yolu ile geliştirmeyi hedef tutan bu usulün, insan ruhundaki müspet tesiri dahi başlıbaşına bir kazançtır. Fakat asıl gaye? Bunun sağlanması güç olacak. Güç olacak çünkü, insanlar hayati zaruret ve dâvalar karşısında kaldıkça, plâtonik hislerinden çok çabuk sıyrılıp ayrılmazını bilirler.
Milletlerin dostluk ve kardeşlik duygulan ile. karşılıklı hak ve hukuklarına hürmetkâr bir hava içinde yaşamalarını temin etmek gayesi ile çok şeyler düşünülmüş,söylenilmiş ve yapılmıştır. Fakat bu gayenin tahakkuku için iktisadi bir tezin tatbik sahasına konulmamış olması her şeyin basit lâboratuvar tecrübeleri halinde kalmasına sebep olmuştur. Harplerin mesuliyeti her şeyden evvel emperyalist bir ruh ve o kadar da harpçi memleketlerin ağır sanayilerine aittir. Hiç olmazsa, harp zihniyetine hizmeti bakımından ağır sanayiin bu mesuliyeti, onun mürakabe altına alınmasını icap ettirecek kâfi bir sebeptir. En meşum plânların tatbik sahasına çıkarılması yalnız ve yalnız ağır sanayiin yardımı ve desteklemesi İle olur. Tecavüz zihniyetinden ziyade bu arzuyu icra imkânı veren ağır sanayii kontrol altında bulundurmanın pratik ve müspet neticesi söz götürmez bir hakikattir. Ağır sanayiin birleşik bir murakabe altında çalıştırılması fikn, her şeyden evvel harp hazırlığının kontrol altına alınması bakımından pek faydalı ve müessir bir cereyand;r. Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman'm 9 mayıs 1950 de bcklenilmfyen bir şekilde ortaya attığı bu fikir, nazari bakımdan pek çok tavsif edildiği halde. fiiliyatta gene bazı ekonomik mülâhazalarla akamete uğramıştır. A-merika Dışişleri Bakanı Dean Ache-•on’un huzurunda (Fransız Hükümeti. Fransız-Alman kömür ve çelik is-tıhsalâtının tamamının, diğer Avrupa memleketlerinin serbestçe iştirakine açık bir teşkilât halinde, müşterek yüksek bir heyetin murakabesi altına konulmasını teklif eder (1) ) diyen Schuman, plânın esasını anlatırken iki ana gaye üzerinde durmuştur. Müşterek bir yüksek murakabe heyetinin altında çalıştırılacak olan şey yalnız Alman ve Fransız kömür ve çelik ıstıhsalâtıdır Birleşme ve müşterek idareden maksat, istihsal ba-
•
kımından bu iki büyük endüstrinin kuvvetli bir tesanüde istinaden dünya pazarlarına âmade bir vaziyette iş
letilmesinin teminidir. Kömür ve çeliğin "transformation., sanayii bu müşterek idare ve murakabenin dışında tutulmuştur. Kurulacak teşkilâtın bütün dünya devletlerinin iştirakine serbestçe açık bulunacağı esası ile. birliğin beynelmilel bir hüviyet iktisap etmesinin temini istenilmiştir. İlerde hudutlarının genişletilmesi düşünülen bu kömür - çelik istihsal birliğinde, umumi hayat standardının ve sulhun korunması esas tutlmuştur. Schuman plânını, her türlü iktisadi ve politik teferruatı ile Jean Monnet hazırlamıştır, tngiltcrcnin birliğe girmesini temin için verdiği İzahattan da anlaşılacağı gibi, sanayi yolu ile müşterek hayat ve yaşama seviyesini yükseltmek ve müşterek bir istihsal ve plâsman plânının hazırlanması, gümrük resimleri ve nakliyattaki anlaşmalı tarifelerle geniş bir iktisadi programın ilk şartı olan bu teklif, her şeyden evvel de harp hazırlığının İlk şartı, yardımcısı ve mesulü olan ağır sanayii kontrol altında tutan bir emniyet plânı idi. Avrupa ittihadının tahakkuku bakımından da en emin ve sağlam birlik esasını ihtiva etmesi ile Schuman Plânı pek müsait bir ümit yaratmıştı. Fransız -Alman çelik ve kömür havzalarında tesisi için çalışılan bu müşterek otoritenin diğer milletler arasında müsait ümitler yaratması sebepsiz değildir. İstihsalin modernleşmesinden, kalitenin ıslahı ve anlaşmaya dahil olan memleketlerin sanayiinde temin edecekleri müsavat ve yardımlar, fiyatların denkliği ve istikrarına kadar artık her türlü müspet neticeleri kaçırılmış bir fırsat sayılır. Ingiltere-nin dışında kalacak böyle bir ittihadın bir tarafı daima sakat ve özürlü olacaktır. Sosyalist Britanya Hükümetini, ağır sanayi müşterek idare programını reddetmeye sevkeden sebepler nelerdir? Bunları araştırırken, her şeyden evvel İngiliz iktisat nizamı ile Avrupa memleketlerindeki liberal eâaslann tezatlarından doğan güçlükleri gözönündc tutmak icap eder. Mili! iktisat ve sanayiin belkemiğini teşkil eden çelik endüstrisinin mukadderatını müşterek idarenin talihine bırakmıyan Britanya Hükümeti bu hükme varırken, günün siyasi cereyanları kadar, imparatorluğun ananevi muhafazakârlığının da tesirinde kalmıştır. Ana vatandan sonra bütün imparatorluk camiasının •'çeliğin transformation sanayiini,, geniş ölçüde alâkadar eden böyle bir birlik fikri, esas itibariyle müsait karşılanmıştı. Kömür ve çelik sanayi-inden sonra her türlü maden ve elektrik gibi diğer ağır sanayi birliklerine de teşmili düşünülen müşterek yönetim programlarına göre, idare heyeti bir nevi beynelmilel icrai ve teşrii kuvvetin işletme ve mürakabe-sine tâbidir. Ve birliğe girenlerin sonradan çekilme arzuları, ancak müşterek otoritenin tasvibi ile mümkün olacaktır. Bu hale göre İtalya, Fransa. Almanya ve Belçika gibi ağır sanayideki liberalizasyonları yeni bir cereyan halim alan Avrupa memleketleri ile çelik sanayiinde mukadderat birliğini İngiliz Sosyalist Hükümeti göze alamazdı. Diğer özür ve sebepleri tâli derecede bir tereddüt haline indiren bu düşünce, Britanya Hükümetini Schuman'm bu teklifini reddetmeye sevketmiştir. Bu refüze, bütün programın tatbik kabiliyetini âniden sarsan bir netice verdi. Fakat iktisadi fayda ve tahakkuk imkânları kadar mühim olan siyasi tarafı bunun ergeç sağlanmasını bir mecburiyet haline getirecektir. Zira ağır sanayiin müşterek İdareye tâbi tutuluşu, her türlü harp ve tecavüz hazırlıklarını, mutlak ve en emin bir şekilde önleyen müessir bir tedbirdir. Schuman Plânı bu bakımdan ü-zerinde çok düşünülmeye değer bir fikirdir.”
Sanayi Bankası kurulacak
Maliye Bakanı M. Tucker’le müzakerelerin devam ettiğini bildiriyor
Ankara, 3 (Husus! muhabirimizden telefonla) — şehrimizde intişar eden akşam gazetelerinden birinde bugün Sanayi Bankasının kurulması işi İle temaslarda bulunmak üzere beynelmilel İmar Bankasından fevkalâde salâhiyetle Ankaraya gelen Mr. Tucker ile Maliye Bakanlığı arasında son günlerde bir anlaşmazlık çıkmış ve Mr. Tucker Amerikaya dönmeye karar vermiştir.
Gazeteye göre anlaşmazlığın sebebi Maliye Bakanının Bankanın açacağı kredi mevzuunda yapılacak işleri Maliye Bakanlığının tetkik ve kabulünden sonra yapılabilmesini İstemesidir. Gene gazeteye göre Maliye Bakanlığının bu tarzdaki talebi üzerine Sanayi Bankasının kurulması a-kim kalmıştır. Bu husustaki malûmatına müracaat ettiğim Maliye Bakanı Halil Ayan haberi külliyen yalanlamış ve Mr. Tucker ile Maliye Bakanlığı arasındaki müzakerelerin normal şekilde cereyan ettiğini ilâve etmiştir.,,
Yunanistanda ithalâtı serbest bırakılan maddeler
Atina, (Uçakla) — Yunan Dış Ticaret Bakanlığı aşağıdaki maddeleri serbest ithalât listesine ilâve etmiştir: Pamuk, pamuklu, patates.
Bu maddelerin serbest İthal listesine girmelerinin sebebi son zamanlarda kıtlık yüzünden fiyatlarının yükselmesi idi .
Suriye banknotlarının tebdil müddeti 20 eylülde bitiyor
Adana, 3 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — 50 ve 100 liralık Suriye banknotları için, bons de calsse’ler dahil, tebdil müddeti 20 eylül 1950 tarihine kadar uzatılmıştır. Merkez Bankası Mersin şubesi bu hususa dair vaki müracaatları kabule başlamıştır.
r
YENİ ISTANBULun
Büyük Eşya Kur'asında
İtalya seyahatini kazanacak olan bir okuyucumuzu
İTALYAN HAVAYOLLARI uçakları Romaya götürüp getirecektir
Talihli kanimizin /falyada bir haftalık ikametini PİER PUSETTİ
Seyahat Acentesi temin edecektir.
Kısa Haberler
İsrail Arnorikadan konserve, yiyecek alacak
★ NeW-York, (Husus!) — Gelecek bir kaç ay içinde Amerikada en büyük sebze konserve fabrikaları Israile yiyecek maddeleri hazırlamakla meşgul olacaktır» Filistin Meyva Şirketinin Reisi L. Bejarano, Amerikadan konserve 1-çln lâzım olan makineyi alacağını bildirmiştir. Bu alış veriş 3.000.000 dolara malolacaktır. Bu firma, artan tarım istihsal! ile, domates, bezelye, fasulya ve havuç konservelerini zamanla kendi yapabileceğini sanmaktadır.
Mısırın pamuk
İhracatı
★ İskenderiye (Hususi) — Mısır ithalât - ihracat komitesi fazla pamuk ipliği istihsalini ve pamuklu kumaşları düşük paralı memleketlere ihraç etmeye karar vermiştir. Almanya doların faiz miktarını arttırıyor
★ Frankfurt, (Husus!) — The Bank Deutscher Laender (Alman Merkez Bankası) memleket dahilindeki bütün şubelerine bir haber yol-lıyarak, 1 eylülden itibaren kabul ettikleri dolardan alınan faiz miktarını bir çeyrek sentten 1-3/4 sente çıkarmayı teklif etmiştir. Batı Almanyanın frank
kabulü
★ Frankfurt (Husus!) — Bank Deutscher Laender bütün Batı Almanya dış ticaret bankalarına e-mir vererek kendi hesabına 50.000 frankı Batı Almanyaya frank sahasından gelen Fransa turistlerinden toplamasını bildirmiştir. 1.19 Alman markı için döviz miktarı 100 franktır.
Amerikan mahsulü İçin hava şartlan
★ Washington (Husus!) — Amerikan Tarım Bakanlığının bildirdiğine göre, Kuzey Texas, Oklohama. Arcansas. Tennessee ve civar arazide yağan şiddetli yağmurlar neticesinde mahsulün büyümesi hızlanmıştır. Pamuk kuşağı ötesinde sağanaklar daha azmış fakat bir çok kısımlarda mahsul vaziyeti düzelmiştir. Güney Atlantik civarında mahsul toplanma, faaliyeti başlamıştır.
Batı Almanyaya Alman markı ithalâtı
★ Bonn, (Hususi) — Batı Almanya Ekonomi Haberler Ajansının bildirdiğine göre, Federal Hükümet kanunen tahdit cdilmlyecek miktarda Alman markının Batı Almanyaya girebilmesi hususunda bazı kararlar almak üzeredir. Hükümet memurlarının kanaatine göre böyle bir tedbir Alman markının döviz kıymetini arttıracaktır.
Mısır pamukları için Ruslar gübre yollamak İstiyor
★ İskenderiye (Uçakla) — Basın haberlerine göre. Mısır resmi makamları, Rusyadan. mısır pamuklarına karşılık nitrojeni! gübre yollıyacaklarına dair bir teklif sımışlardır. Bu teklif hâlen Mısırın Ticaret Bakanlığı tarafından tetkik edilmektedir.
Pamuk açık piyasa fiyatlarına göre satın alınacak fakat gübreler aslen Almanyadan olduğu İçin cari fiyatlardan yüzde 5 daha ucuz olacaktır.
Adana pamuk satışları hararetlendi
Pamuklara arız olan hastalık
Adana, 3 (A.A.) — Bu yıl Çukurova pamuklarına ârız olan yeşükıııt haşaresinin tahribatı ziraat mücadele teşkilâtının programlı müdahalesi sonunda asgari hadde indirilmiştir. Kurt tahribatının kati olarak sona erdiği §u günlerde yetkili uzmanlar tarafından bizzat tarlalarda yapılan tesblt ve tetkikler sonunda zarar miktarının yüzde 13.6 olduğu tesbıt edilmiştir.
Adana. 3 (A.A.) — Pamuk satışları hararetli bir şekilde devam etmektedir. Fiyat 240 kuruşa yükselmiştir. Müstahsil durumdan memnundur.
Tiftik piyasası neden yükseliyor ?
Kap'ta mahsulün az olduğundan bahsediliyor
Son hafta içinde piyasada, tiftik fiyatları süratle ilerlemeler kaydetmektedir. Borsa ve piyasa sütunlarında görüldüğü veçhile, natürel tip tiftik fiyatı 690 kuruşa kadar yükselmiştir. Halbuki iki hafta evvel fiyat 450 kuruştu. Tiftik fiyatlarının bu derece süratle yükselmesindeki sebepler etrafında alâkadarlar nezdin-de araştırmalar yaptık, öğrendiklerimizi aşağıya yazıyoruz:
Bilindiği gibi bu sene dünya yün piyasaları her tarafta yüsek açılmıştır. Çin, dünya piyasalarına yün vermediği için piyasadan çekilmiş, bu suretle yün piyasası daha hararetli bir safhaya girmiştir. Bundan başka Kap’ta tiftik mahsulünün geçen seneye nazaran az elde edildiği hakkındaki haberler de fiyatların daha ziyade artmasına sebebiyet vermiştir. Hâsılı dış piyasaların tesiriyle, iç piyasada ds tiftik fiyatları yükselmiştir.
Çukurova Pamuk Tarım Satış Kooperatifleri yeni U. Müdürü
Adajıa, 3 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Çukurova Pamuk Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Umum Müdürlüğüne İrfan Ülkü tâyin edilmiştir. Devlet Demiryolları Adana 6 ncı İşletme Müdürlüğüne de yüksek mühendis Enver Başol getirilmiştir. 14 mayıstan evvel Adana Gar Şefliğinden alınan Seha Keyder müfettişlik derecesi baki kalmak üzere yeniden Gar Şefliğine verilmiştir.
YURD MEKTDPLARI
Marshall Yardımı
ve zeytincilerimiz
Zeytinciler modern zeytinyağı sanayiinin temellerini almak için Marshall Yardımından acele kredi bekliyorlar
■
Muğla (Hususi) — Yurdumuzda çok geniş bir sahayı kaplamış olan zeytin ziraati verim yönünden bir hayli kısırdır. Bu kısırLığın türlü sebeplerini ve kendi zaviyemizden çarelerini, yukarıdaki başlık altında (YENİ İSTANBUL) sütunlarında anlatmağa çalışacağız. Zeytincilik işleriyle uğraşan okuyucularımızın bunları merakla takip edeceklerini uma-rız.
Bugünkü mevzuumuz (Marshall Yardımadır. Tarım Bakanlığı köylümüzün kalkınması için MarshaLl Yardımından muhtaç olanlara traktör, pulluk, harman makineleri tahsis etmektedir. Bu yardımların büyük faydalar sağladığı Aşikârdır. Fakat ziraatın bir kolu olan ve cidden kalkınmağa muhtaç bulunan zeytincilik için de böyle bir yardımın yapılması nedense mütalâa edilmemiştir. Biz zeytinciler bundan duyduğumuz ü-züntüyü saklamıyacağız.
Yurdda zeytinyağı sanayii de zeytin ziraati kadar geri durumdadır. Mevcut yağ istihsal metodlanmız pek eskidir. Ortaçağ metodlan İle yağ çıkarmakta olan bölgelerimiz çoktur, istihsalde çok işçi kullanılmakta, az yağ elde olunmakta ve elde edilen yağlar fena vasıflı bulunmaktadır. Bu yüzden maliyet de artmaktadır. Görülüyor ki bugünün bizdeki yağ sanayii bol ve iyi vasıflı yağ istihsalini sağlamaktan u-zak durumdadır. Bu cihotl daha ziyade açıklıyalım.
Modern yağ sanayiinde zeytin hamurunun prese edilmesinden sonra küspede (prina) kalan yağ miktarı % 7-8 olabilir. Halbuki bizim istihsal metodlanmıza göre prinada kalan yağ miktarı %16 ya kadar yükselmektedir. Bu fark umum! istihsale teşmil edilirse prinada bırakılan yağın azim miktarı hayretimizi celbe kâfi gelir. Vasıf yönünden kaybımız ise bundan daha az değüdir. Mevcut fabrika ve mengenelerin yağ istihsal kapasitesi hasat edilen taneye nispetle tamamen gayri kâfidir. Bu yüzden toplanalı taneler tâsirhane avlularında günlerce, haftalarca beklemekte ve çürüyüp bozulmaktadır. Gerek bu ve gerekse fabrikasyondaki hatalar yüzünden istihsal edilen yağların ekserisi serbest asidite, fena koku ve lezzet yönlerinden sabunluk vasfını taşımaktadırlar. Bunun da fiyat farkı yönünden tevlit ettiği zarar pek büyüktür. 12 yıl evvele ait bir istatistiğe göre; zeşlinyağı çıkaran müesseselerin adedi Yunanistanda 1350. Italyada 17750, İspanyada 30000 dir. Bizde ise bu miktar ancak 806 dır. Şu rakamlar durumumuzu ifadeye kâfi olup bize bu sahada da ne kadar çok çalışmamız lâzım geldiğini İhtar ediyor.
Bugünkü fiyatlara göre tek baskılı bir fabrikanın yalnız makine masrafı ortalama 16 bin liradır. Fabrika binası ve depolar inşasını da hesap edecek olursak bu miktar 25-30 bin lirayı bulabilir. Bu da kolaycacık bulunacak bir sermaye değildir.
Mevcut tesislerin % 70 i tâdile, tecdide muhtaçtır. Yeniden fabrika kuracak müteşebbisler çoktur. Fab
rika için lüzumlu makineler kredi ile ve hiç olmazsa 5 sene vadeli olmak üzere temin edilirse büyük bir kalkınma hamlesi yapılabilir.
Bu sahadaki gerilikten ancak böy. le bir fırsatın vereceği imkânlarla kurtulabileceğimize inanıyoruz. Görülüyor kİ köylümüzün teşvikle beraber krediye de ihtiyacı vardır. Sayın Tarım Bakanından modern zeytinyağı sanayiinin temellerinin atılması 1-çin biz zeytincilere de Marshall Yardımından acele kredi sağlamasını diliyoruz.
İzmir Zeytin Yağı ihracatçılar Birliği, 3000 ton mal ihracı için lisans bekliyor
İzmir, (HubujjI) — İzmir Zeytin Yağı ihracatçılar Birliğinin 3000 ton zeytlnyag İhracı için Ticaret Bakanlığından lisans talep etmesi ve bu talebin gayet müsait karşılanarak formüle edilmek üzere olduğu haberi istihsal bölgelerinde gayet müsait karşılanmıştır. Esasen İzmirde bulunan Ekonomi ve Ticaret Bakanı husus! bir toplantıda bu talebin Bakanlıkça terviç edileceği vadinde bulunduğuna göre ihraç talebinin bir iki gün içinde lisansa bağlanarak ilân edilmesine intizar e-dilebllir. Bu hal Adnan Menderes hü. kûmetinin ihracat işlerine, ne kadar önem verdiğine delil sayılmaktadır.
Amerikan halkı, stok yapmak için mal satın almaktan vazgeçiyor
New-York (Hususî) — New-York-taki büyük mağazaların yaptığı sa-tış Kore harbi dolayısiyle çok yükselmişti. Harp korkusiyle ellerindeki paralan mala bağlayıp evlerine erzak yığan aileler yavaş yavaş bu işten vazgeçmeğe başladılar. Nete-kim temmuzun son haftasında büyük mağazalann yaptığı satış tutan 1949 un aynı haftasındaki satış mlktann. dan % 39 nispetinde daha fazla iken bu fazlalık nispeti evvelki hafta % 28 ve geçen hafta da % 6 ya düşmüştür.
(lı Journal dea finances - 9/5/1950
Aylardan beri beklenen dış ticaret rejiminin ithalâta ait hÜ-kümlennin, 1 eylülden itibaren tatbikına başlanmıştır. Hafta içinde yazdığımız gibi, Kararnamenin tatbikına başlandığı ilk gün, T. C. Merkez Bankasının önünde görülmemiş bir kalabalık vardı, İthalâtçılar, Kararnameye bağlı listelerde ilân edilen malların siparişini vermek istiyordu. İthalâtçı, daimi bir surette lisans İstemek için, öteden beri lisans mercilerine müracaat eder. Fakat bu müracaatler, ticaret anlaşması hükümlerine, yahut döviz pozisyonuna göre çok defa reddedilir, acaba yeni dış ticaret rejimi hükümlerine göre. T C. Merkez Bankasına müracaat eden tacirlerin ithal lisansı talepleri ne dereceye kadar tatmin edilecek? ithalâtçı tüccarın merak ettiği nokta burasıdır. Her halde, bu nokta da bir kaç güne kadar aydınlanmış olacaktır.
İstanbul :
Hafta İçinde Ticaret Bordasının en hareketli iki maddesinden birini tiftik, diğerini de fındık teşkil etmekteydi, bunlardan tiftik fiyatlannın mevsim başından itibaren daim! bir surette yükseldiği malûmdur. Fakat son hafta içinde bu yükselişin sürati birdenbire artmıştır. Hafta içinde "Boranlarda Vaziyet” sütununda de tebarüz ettirdiğimiz gibi, 450 kuruş olan natürel tip tiftik, birdenbire 690 kuruşa kadar yükselmiştir. Piyasaya gelen haberlere göre, bu fiyat yükselişinin izahını yapmak pek zor değildir. Esasen Kore savaşları vesilesiyle, kalay, kauçuk, demir ve yün gibi belübaşlı maddelerin fiyatlarında artış olduğunu zaman zaman yazmıştık. Bu cümleden olmak üzere dünya yün fiyatlarının yükselişi, plya-aamızda da tesirlerini göstermiştir. Son defa olarak Güney Afri-knda tiftik mahsulünün noksan olduğu hakkındaki haberler, tiftik fiyatlarının daha ziyade yükselmesine sebebiyet vermiştir.
Fındığa gelince, muhtelif vesilelerle yazdığımız gibi, 1950 mahsulünün noksanlığı, dış piyasalardan isteklerin devamlı bir surette artması, fiyatların yükselmesine Amil olmaktadır. Başta Ordu malı olmak üzere iç tombul fındık 305 kuruştan aşağı düşmemektedir. Halbuki mevsim başında Italyadakl badem mahsulünün bolluğu karşısında, fındık fiyatlarının bu derecede yükseleceği tahmin edilmemişti. Neteklm biraz da bu tahminler üzerinde duran kimseler mevsim başında eylül teslimi 190 kuruştan alivre fındık «atın almışlardır. Şimdiye kadar bu fiyata bağlanan kimselerin, taahhütlerini ifa ettiği duyulmamıştır. Alivre anlaşmalarının, hor-saların hakem heyetleri tetkik İle meşguldür.
Yağlı tohumlar gnıpumda yeni bir inkişaf görülmemiştir. Bl. iindlğt gibi susam, ayçiçeği rekolteleri geçen seneye nazarım noksandır Fn ziyade Trakynds, İstanbul rlvarındakl tarlalarda ayçiçeği tohumlarının olgun bir hale gelmeden, sıcak dalgalarının te-
Borsa ve piyasalarda haftalık vaziyet
siriyle yandığı görülmüştür. Bu itibarla ayçiçeği tohumu fiyatları geçen senenin fiyatlarından fazladır. Hafta İçinde ayçiçeği tohumu fiyatı 35 kuruştan nşağı düşmemiştir. Susam ise 80 kuruş üzerinde istikrar bulmuştur. Keten tohumu üzerine yeni hareketler yoktur. Bu madde 42 kuruştan süratli bir surette 50 kuruşa kadar yükselmiş, bu fiyat üzerinde durmuştur. Hafta İçinde de böyle olmuştur.
Nebat! yağ grupunda İse, Ayvalık, Edremit mallarının satışları durgun bir devre geçirmektedir. Elinde mal bulunan müstah. sil, tüccar, yeni senenin zeytin rekoltesini dikkatle takip etmektedir. Bu sahada birbirine aykırı hAberler piyasada dolaşmaktadır. Bu arada zeytin mahsulünün noksan olduğundan bahsedilmektedir. Fakat bu haberlerin ciddiyet! hakkında bir hüküm vermek için, biraz daha beklemek lAzımdır.
İzmir :
İzmir, 3 (Hususi Büromuzdan telgrafla) — Eylül iptidasında Iznılr Ticaret Borsam 1950-1951 İhraç yılının İlk muamelelerini yapmak suretiyle »enenin en faal devresine girmiş bulunuyor. Hafta içinde Ekonomi ve Ticaret Bakanının İzmir Borsnsım ziyaret ederek kuru meyva. pamuk ve hububat salonlarında meşgul ol-ması ve Borsa faaliyetini günlerce çok yakından takip ederek mahzurları müşahede etmesi, kuru İncir piyasasının açılması ve nihayet hafta sonunda dış piyasalara ilk kuru incir ve üzüm mahsullerinin ihracı çok Önemli hAdıseler sayılır. Bu satış ve ihraç temposu içinde, nihayet pamuk alivrelerinin vâsıl olduğu hareket manzumesi İzmir Borsasını Avrupa borsalar! kadar canlı bir hale getirmiştir.
Haftanın son günü Demirci dönüşü lzmire gelirken sayın Devlet Başkanına Turgutlu ve Manisa istasyonlarımla üzüm müstahsillerinin ifade ettikleri bir hakikat üzerinde durmak faydalı olur. MÜstahsilkı Cumhurbaşkanına İzmir Boraasındak! bir, iki İhra. catçının isleyince üzüm fiyatını düşüldüklerini ve 48 saat zarfında 8 kuruşluk bir tenezzül kaydederek müstahsil! ağır zararlara duçar etliklerini söylemişlerdir kİ, maalesef bu İfadenin hakikate yakın olan taraflan dalma vardır Cumhurbaşkanına söylenilen bu sözlerden hemen iki saat sonra Borsada üzüm fiyatının başdöndürücü bir sürath. yükselmesi ve aradaki 8 kuruşluk farkı kapatması da Borandaki satışlara bir, iki ihracatçının hâkim olduğunu gösteren bir Olaydır Boraayı bir, iki ihracatçı tahakkümünden kurtaracak tedbirler, olsa olsa müstahsilin gayet zinde, işini bilir, sevkıyatını
Borsayı sarsıntıya sevketmiyecek bir tertipte yapmaslyle kabil o-iabilir Bunun aksine, Hükümetin alacağı tedbirler bulunduğu kabul edilemez.
ÜZÜM: 65.000 tonluk üzüm rekoltesinin 71.000 çuvalının, yani 7100 tonunun Borsada fiilen satılmış olması, Tarişe de 3.000 ton üzümün fiilen teslim edilmiş olması, müstahsil elindeki partilerin azalmasını intaç eden bir hususiyettir. Borsanın kapanışı günü 7 numaranın 64 kuruşta tutunmuş olması üzümün bu yıl gidişi hakkında bir fikir verecek ehemmiyettedir. Fakat ihracatçılar, bu fiyat seviyesinin gayet yüksek, ihraçta tüccar payının gayet cüz’! oluşuna mütemadi sufette hayıflanmaktadır. îngilizlerin bu yıl ya. paçaldan toplu alışlar hakkında henüz hiç bir hareket olmadığı gibi Alınan piyasası da henüz bir bağlantıya, girmemiş, fakat bunun yanında Borsa fiyatlarını nakletmekle iktifa etmiştir. İngiliz İaşe Nezaretinin Londrada bulunan temsilcisinin lzmlro dönünce ü-züm bahsinde İlk haberlerin alınacağı muhakkaktır. Görünüşe göre ihracatçı, Londranın mubayaalannı bir nevi monopol şeklinde kabul ettiğinden eldeki stoklan diğer piyasalarda eritmek ve tek fiyat sistemine gitmemek arzusundadır.
İNCİR: Tek İmtiyazlı İhraç mataımızın bugüne kadar Borsada cereyan etmiş satıştan ümit kırıcı sayılabilir. Müstahsil, bu kadar küçük bir rekolte İle çalışmanın verdiği heyecan İçinde fiyatların Tariş bırnınlnln üstüne çıkacağını pek haklı olarak ümit ediyordu. Halbuki Borsa şimdiye kadar Tariş baremine yetişmemiştir. Haftalık satış 7500 çuvaldır. Bununla beraber incirin geleceği dalma ümit besleyecidir.
PAMUK: İzmir Borsasının en hareketli maddesi haline gelen pamuk mahsulünün gidişi o kadar hızlıdır kİ bazı günler fiyat ortalamasını bulmak imkânsız hale gelmektedir. Dış piyasalaıda pamuk fiyatlarının daimî temevvüçlcrinln İzmir Borsacındaki tesirleri ihracatçıyı, bilhassa alivre satışlara sevketmiştir. Şunu da bir hakikat olarak İfade etmek faydalıdır: Bugün İzmir Borsasında cereyan eden pamuk alivrelerinin hemen yarısı ihracata, diğer yarısı da lstanbuldakl mutavassıt tüccara aittir.
Bu alivrelerin teslimi sırasında her hangi büyük bir İhtilâf budusuna meydan vermemek İçin Boran İdaresinin gayet dikkatli hareket etmekte olduğu müşahede edilmektedir. Hafta sonunun a-llvrclerdeki sürprizi, 280 kuruşa kadar yükselen piyasanın 266
kuruşa kadar yuvarlanmasını İntaç etti. Nihayet kapanış 27o kuruşta tutundu.
Gireceğimiz haftanın enteresan bir hâdisesi, 3,000 tonluk bir zeytinyağı partisinin ihracı için Bakanlığın izninin alına bilme aidin Bakanlık bunu tasvip ederse Zeytinyağı satışlarında büyük bir hareket. bekleneceği gibi sabunluk yağların da yükselmesi hatırdan geçebilir. Bu bakımdan ellerinde stok bulunduranlar ufaJ( tefek satışlara itibar etmeğe başlamışlar, büyük işlerden sakınmışl&rdır.
Adana :
Adana, 3 (Hususî Büromuzdan telgrafla) — Pamuk fiyatları mütemadi şekilde yükselmektedir. 1950 mahsulü çırçırlanmış pamukların da piyasaya gelmesiyle bir kat daha hararetlenen alışverişler şimdiye kadar görülmemiş dereceye varmıştır. Geçen haftayı çok geride bırakan fiyatlar haftanın son günü hazır birinci akala 250. kütlü 94 kuruştan kapanmıştır. Müstahsil ziyadesiyle memnun eden ve Adana Borsasında ilk defa rastlanan bu anormal fiyat yükselmesi karşısında ihracatçı firmalar da aynı hararetle mubayaalarına devam etmektedirler. Avrupa memleketlerinden pamuk istemeyen kalmamıştır. Japonya ve Endonezyanın fiyatları bu hafta da ögrenilememtştlr. Alıcılar arasında Triyesto de bulunmaktadır. Türk pamuklarından bir kısmını Triyeste limanında Sovjet gemilerinin aldığı söylentisi de vardır. Adana Borsacında hor gün tonlarla pamuk muamele görürken Mersin ve ta. kenderun limanları vasıtasiyle de harice yapılan ihracat muntazam suretle devam ediyor. Hafta zarfında sırf Mersin limanından 233 ton birinci akala, 269 ton ikinci akala, 44 ton üçüncü akala, 50 ton yerli ikinci, 49 ton döküntü pamuk ihraç edilmiştir. Alâkalı dairelerin müdür veya mütehassıslarından müteşekkil aalâhiyetU bir heyet günlerce ovada tetkikler yaparak sadece Adana Bölgesi pamuklarındaki yeşil kurt tahribatının ancak yüzde 13,6 olduğunu ve gene yalnız Adana Bölgesinde elde edilecek pamuğun da 281 bin balyaya vardığını tahmin ve tesblt etmiştir. Hatay, İçel ve Seyhan vilâyetlerinin 1950 yılı ikinci umumî rekolte tahmini ise 349 700 balyadır. Bu üç vilâyetin geçen senekl kati rekoltesi 301 bin balya idi. Bu yıl Gaziantep, Maraş. Malatya, Elâzığ ve Nu-sayesinde de pamuk ziraati fevkalâde netico verdiğinden 349.700 rakamının 500 bine çok yaklaşacağı Ümit edilmektedir.
Susam 68,5 - 69. fasulye 24,5 kuruştan muamele görmektedir. Hafta zarfında pamuktan başka diğer maddeler Üzerinde de İhracat olmuş ve keza Mersin limanından 43.7 kuruştan 10 ton kırmızı mercimek, 23() kuruştan 11 ton işlenmemiş koyun derisi, 119 kuruştan 31 ton işlenmemiş aşağı kalite koyun derisi, 139 lira 16 kuruştan 356.928 metre mikâp çam kereste sevkcdılnüştlr.
4 Eylül 1950
Y E N î İSTANBUL
8 lira vererek
Bu kışın modası nasıl olacak?
Karakteristikleri : Dar etek, bel biraz aşağıda, kol takılışı normal yerinde, uzun kollar, dar kemerler, büyük cepler
A r
■ * 1 w ■" "■’S
K -■ M
t,*
S" ' 'Sİ 7 .tifl
CHRİSTIAN D î O R ’un, gri yünlüden apre nudi tayyörü
PAQUÎN, kış modasına İnce ve “fâminln” bir siluet getirmektedir. Gündüz giyilen elbiselerde dar beller, uzunca ceketler, büyük cepli etekler, yelpaze şeklinde tünikler göze çarpmaktadır. Yakasız elbiseler, Çinli man-daren yakalan, düşük omuzlara tezat olarak simetrik hatlar pek revaçtadır. Birçok paltolarda biçimden ziyade kup'a ehemmiyet verilmektedir. Kolsuz kap gibi mantolar bazan kemerli, bazan da bol giyilmektedir. Tayyörlerin içine bluzdan ziyade uygun veya zıt renkte yelekler giyiliyor.
Paquin’in koleksiyonunda fevkalâde güzel kürk modelleri vardır. Kürklerde nazan dikkati çeken en bariz hususiyet, drape ve yuvarlak kollardır. Şehirde giyilen tayyörlerde değişik kürk aksesuarlan, manşon ve yakalar görülmektedir. Vizondan yapılmış, kenarlan kuyruklarla süslü çift manşon, kolda biraz yukarıya çekilirse, kol kapağı hissini veriyor.
Gece giyilen tuvaletlerde en tercih edilen renk siyahtır ve elbiseler şark havasını getirecek kadar dar ve vücuda yapışıktır. Eğer elbisede ■ bolluk varsa, ön tarafta drape veya pano şeklindedir. Akşam elbiselerinde kürk garnitürlerin çok mühim rolü vardır. Siyah tülden bir elbisenin yakalannda îran kuzusu görülmektedir.
JEAN DESSES’In bu gece elbisesinde etek siyah Valenclenne» danteller ve kadife fiyonklarla »üslenmiştir
JEANNE LANVİN
Lanvin koleksiyonu, bir güzellik çerçevesi yaratmak gayesiyle hazırlanmıştır. Kış elbiselerine hâkim olan düşünce, "günün her saatinde ve giyenin her yaşında ayrı bir güzellik yaratmaktır." Eteklerin uzunluğu gündüz elbiseleri için yerden 35 santimdir. Fakat gece tuvaletleri yere kadardır.
Bütün koleksiyonda Eski Venedik ve İspanya tesirleri göze çarpmakla beraber bugünün kadınına göre elbiseler teşhir edilmiştir. Hatları ekseriya "teminin" olup, belden dar gelen elbiseler dizkapağı üzrinde bollaşmaktadır. Kılıflı elbiseler ve sarma kollar bu "feminin" hattı daha fazla tebarüz ettirmektedir.
Gayet güzel brokarlar, satenler, kadifeler Lanvin'in müstesna el işlemeleriyle süslenmiştir. Bilhassa çok orijinal olan mavi kadife bir tuvaletin eteğine, gümüş taşlarından bir örümcek ağı işlenmiş ve etrafına safir taşları serpiştirilmiştir.
Genç kız elbiseleri 16,17, 18,19 ve 20 yaşlarına uygun olarak hazırlanmıştır. 18 yaşındakiler için kabarık beyaz organtinden, beli pembe kadife kurdelâlı tuvaletler vardır. 19 yaş için rüya gibi tülden bir elbise, pembe güller ve mavi kurdela tercih ediliyor. 20 yaşmdakilerin hafif (sofistike "olduğundan yaşlı") görünmesi 1-çin siyah kadifelerle süslenmiş beyaz tülden tuvaletler tercih edilmektedir.
Sokağa giyiln tayyörler için birçok değişiklikler göze çarpmaktadır: Aralarında beyaz yünden bir ceket, siyah etek ve beyaz pinokyo va-ri şapka vardır. Ceketin yakasından siyah taftadan bir boyunbağı çıkmaktadır.
WORTH:
Worth bu kış için tünik hatlarını gayet genç gösteren "feminin” bir siluet olarak takdim etmektedir. Paltolar, ceketler ve elbiseler
L.
HERMES’In, siyah »üedden »an lame konçlu eldivenleri
LAZIM OLAN ŞEYLER l
HERMES'ln, siyah sttedden, konçları viıon.
e
REBOUX’nun yeflîl zeytin renginde ve uzun bir tüyle flörtü fötr şapkanı ,
yalancı panolar, cepler ve kalkık yakalar ile süslenmiştir. Tayyörlerdeki değişiklikler zıt çizgiler, yakalar ve ceplerin vaziyeti tarzında tebarüz etmektedir.
Yan dekolte elbiselerin üzerine uygun renkte ceketler giyilmektedir. Kumaşlarda zıt renklerin imtizacına dikkat edilmektedir. Bir çok metal ve elmas aplikler pek modadır. Akşam giyilen elbiselerde de tünikler göze çarpıyor; drape hareketleri ise daha ziyade kalçalarda olup simetrik olmıyan bir kuyruk halindedir.
"Beyaz ve siyah geceler" diye tâbir edilen gece elbisesi siyah ve beyaz tlil oimak üzere kat kat giyilen iki elbiseden müteşekkildir. Bazan metal veya mücevherle işlemeli elbiseler üzerine tülden mantolar giyilmektedir.
MAGGY ROVFF
Maggy Rouff’un kış siluetinde kin gibi vücudu saran palto ve elbiseler vardır. Bazı elbiselerin arkası bluze yapılmaktadır. Ceketler bol olup ön tarafı daha kısadır. Elbiselerdeki bolluk kalçalardan başlamakta ve hafif bir drape ile nihayet bulmaktadır. Yakalar yüksek olup bir e-şarp vasıtasiyle bağlanmaktadır. Eteklerin u-zunluğu gayri muntazamdır ve bu hal de silueti değişik gösteriyor.
Kullanılan Fransız kumaşları arasında kadifeler, lameler, brokar, tül ve yünlüler vardır. Sire saten elbise bordürlerinde, görülmekte ve çok "efe” yapmaktadır, öğleden sonra giyilen elbiselerde başlıca kırmızı, siyah, gri ve altın renkleri görülmektedir.
Akşam tuvaletlerinin manzarası muhteşemdir. Eteklerdeki pliseler, plise danteller, Birma İşlemeler, aplike edilmiş mücevherler elbiselere renk ve canlı bir hava vermektedir. Maviye çalan yıldız çiçeği kırmızısı pek beğeniliyor. Saten tuvaletlerin birinde puf gibi kabarık dra-peler vardır ve bazan her drapenin kenarında çiğ damlaları gibi yalancı elmaslar işlenmiştir.
Paltolar vücuda yapışık olarak yapılmaktadır ve redingot biçimindedir. Sıkı sıkı vücuda oturan tünik ceketler aşağıya doğru bollaşan e-teklerin üzerine giyilmektedir.
MANGUİNı
Manguin kışlık modasına “Şans” adını vermiştir. Siluet esas itibariyle incedir ve daha ziyade omuz, kol, yaka ve eşarpla süslenen boyun hatlan üzerinde durulmaktadır. Paltoların çoğu kürkle süslenmiş olup ütü plisi veya hafif drapelerle süslenmiştir. Vizon derileri ceketlere astar olmaktadır. Sonbahar modasında renk temayülü kahverengi tonları, gri. ve frapan yeşillere doğrudur. Gece elbiselerinde en fazla beyaz hâkimdir. Fakat acı renklerin de birbiri ile imtizaç ettiği görülmektedir. Meselâ portakal rengi yünlü bir ceket mor kumaşla süslenmiştir.
Akşam tuvaletlerinde iki siluet vardır: Biri "Balerina” diğeri "Trojane” denilen Asya tipidir. Mevsimin her türlü değişik kumaşları bu iki silueti mükemmelleştirmek için kullanılıyor. Gölgeli etekler üzerine kabarık tüller, veya danteller giyiliyor. “Trojane” denilen Asya tesiri ise ağır işlemeli dar elbiselerde bilhassa göze çarpıyor.
31 İlmek = 10 cm.
” ORTH’ıın. pas rengi yünlüden klâsik tayvörli
JACQUES GRıFFE çok yüksek yakası siyah lutrdan bıı gürel döpiyesi takdim etmektedir.
eldivenleri
t
7 çile yarı İnce yünı 3 İle 2.5 numara 0I9.
Bel: 40.
GÖRÜ* genlsllii: 88 cm.
Uzunlukt 49.
Eşantiyon:
ARKA: t inek geçirin, tiyle 9 cm. lâstik örün. Sonra fi İlmek arttırın. Yiinii 2.5 numaralı sislere geçirin, lıer 10 Airnda konarlardan 6 defa 1 İlmek olmak üzere arttırın. 24 cm. yüksekliğe gelince her İki sırada bir kenarlardan 4 defa 1 ilmek, sonra da her sırada 4 defa 1 İlmek arttırmak suretiyle örün. Kollnr için İki taraftan 8 İlmek arttırın, her 6 sırada bir de muntazaman 1 İlmek çoğaltın. örgünün yüksekliğinin 43 üncü santimetresinde kenarlardan II defa 4 İlinek eksiltmek suretiyle örgüyü kapatın. Şiflerde takriben 100 ilmek kalmalıdır. Bu İlmekleri 2 numaralı »ise geçirerek fi santimetre 1 ters 1 yüz örün, ilmekleri çok sıkı olmamak partiyle kapatın.
ÖN : 43 santimetreye kadar, arka
kısmın aynını örün. Ortadan, yaka İçin 28 İlmek kapatın, sonra bu 28 in İki kenarından muntazam bir seklide her sıranın başlangıcında 4 ilmek eksiltin. Omuzların ölçüsü arka kısmın aynıdır. Yakanın İlmekleri omuzun İlmekleri ile aynı zamanda bitmelidir.
128 İlmekten müteşekkil yakayı t numaralı sise geçirerek 1 ters 1 yiiı Örerek 6 santimetre ilerleyin. İlmekleri çok sıkı olmamak sarihle kainatın.
DİKİT.İŞİ : îkl parçayı nemli bir bezlo ütüleyin. Sonra bu İki kısmı bir birine dikin. Vakanın kenarını İçine kıvırarak dikin. Kollan bastırın.
numaralı »İdlere 116 II-1 ters 1 yite olmak &ar-
i
bu ıınNatııblında, ceket sarı
luatMUMtm
RAUCH’ım
yünlüden apre - midi tayyörü
. • ( I ’
Sayfa 7
MAZOT
YENİ
POMPALARINI
İSTANBUL
TERCİH EDİNİZ
Utiinyanın en maruf
iiyiik Eşya
B
u r' o s ı n d o
K
1 okuyucumuz
c
evinin odasını
mis
Radyoları gelmiştir
MOBİLYA
mobilyalariyle
Telgraf :Magabo
Dosya No.
ccm
• I
M
ve KAMYONETLER!
KAMYON
516—18950
516—14801
22.50
300
618—17756
1500
112.50
EN İYİ ÇİKOLATA
dadır.
800 1100
1400
200
350
450
200
400
500
Binek otomobilleri, cipler Kaptıkaçtılar (5 kişilik) Kaptıkaçtılar (8 kişilik) Kaptıkaçtılar (12 kişilik) OTOBÜSLER:
Vasıtanın nev’l
taksim . İstanbul
ULVİYE
BİÇKİ . DİKİŞ YURDU
Türkiye Genel Depoziteri:
y fi/» • • ■ w ’
OTOMOBİLLER:
Galatasaray • Ağahamam
Maç Sok. No. 8/2
Talebe kaydına başlanmıştır.
Meşrutiyet mah. Dere so. 10000 pArsel 1000 M2 arsa, ı Sultanahmet ı Cankurta-
FİABEL
YENİ İSTANBUL'un
K A :C :O -3-3-z ± T
İstanbul Şehir Hatları Araba Vapurları (vergi ve pul
TÜRKİYE TEVZİ MERKEZl:
OKLAR LIMITED ŞİRKETİ
Galata, Voyvoda Cadde*! 132 - 131, Telefon: 41085 Telgraf: OKLARLİMtT. îatanbul.
MENGER
Cumhuriyet Mevdani no 9-1 Tel ; 41442
i
İstanbul Filarmoni Derneğinden
Derneğimiz statüsünün 13 üncü maddesi gereğince 9 eylül 1950 cumartesi günü »sat 17.30 da Genel Kurul toptantı-«ı yapılacağından, «ayın aslî Azamızm Beyoğlu, Sakasclim sokağı No. 3 teki Demek merkezine teşrifleri rica olunur.
GÜNDEM»
1 — İdare meclisi raporunun okunması,
2 — İdare meclisi malî raporunun okunması,
3 — Yeni «ene bütçesinin tasdiki,
4 — İdare meclisinin İbrası,
5 — Yeni idare meclisi intihabı.
-11 Ö Z E L : O RT A . L I S E -
İSTİKLÂL LİSESİ
Yatılı
Yatısız
Öğrenci kayıtlarına başlanmıştır. İsteyenlere tarifname gönderilir.
- - Şehzadebaşı - Tel. : 22534 - - —
K I T Erkek
GÜZEL VE FAYDALI İLÂNLAR
İLÂN
Eskişehir Valiliğinden
Kapalı zarf usulü İle eksiltmeye konulduğu halde iateklial zuhur etmeyen hükümet konağı arkasında yaptırılacak olan özel İdare Blnaaı yine kapalı zarf usulü İle 7.9.1950 perşembe günü saat 15.30 a kadar eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme Hükümet Konanındaki Daimi Komisyonun Hükümet Konağındaki salonunda yapılacaktır.
İşin keşif bedeli (43894) Hra (26) kunış muvakkat teminatı (3292) lira (05) kuruştur.
Bu İşe alt keşif, metraj, eerldÖpri, eksiltme ve mukavele projeleri İle buna bağlı evrak her gün D. Komisyon Bürosu ile Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
İsteklilerin ihale gününden en az üç gün evvel Valiliğe müracaatla ehliyet varakası almalşn şarttır.
İsteklilerin 2490 «ayılı kanun hükümleri dairesinde hazırlayacakları teklif zarflarını yukarıda gösterilen ihale saatinden bir saat öncesine kadar makbuz mukabilinde ve mühürlü olarak komisyona vermeleri şarttır.
Postada olacak gecikmeler nazara alınmaz.
Eskişehir Valiliğinden
Esklşehlrde yeniden yapılmakta olan Seylâp evleri Mmta-kaaında İnşa ettirilecek otan İlkokul binası ll/eylül/1950 pazartesi günü saat 15.30 a kadar kapalı zarf uauliyta eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme Hükümet Konağındaki Daimi Komisyon salonunda komisyon huzuriyle yapılacaktır.
İşin keşif bedeli (56588) lira (25) kuruş, muvakkat teminatı (4244) Ura '12ı kuruştur.
Bu İşe 8İt keşif, metraj, «eridöprl, eksiltme ve mukavele projeleri İle buna bagh evrak her gün D. Komisyon Bürosu İle Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
İsteklilerin ihale gününden enaz üç gün evvel Valiliğe müracaatla ehliyet varakası almaları lâzımdır.
İsteklilerin 2490 sayılı kanun hükümleri dairesinde hazırlayacaktan teklif zarttannı yukarıda gösterilen ihale saatinden bir saat öncesine kadar makbuz mukabilinde ve mühürlü olarak komisyona vermeleri şarttır.
Postada olacak gecikmeler nazara alınmaz.
. SODIOUE
(11599)
Ücret TarLfeıl
dahil)
Cinai
16.20
216
612
512—
14.63
195
3353
513—
340
25.50
261
513—
7.50
100
784
513—
11.25
150
513—
474
45.53
807
513—
1555
807.38
S775
515—
750.—
615—16101
740
55.50
516—16844
1200
90.—
516— 912
1166
87.45
148
11.10
518— 2142
1700
127.50
kapı sayılı 158 M2
Devlet Muhasebesi
518—16231
410
30.75
te
Uflulü Kanununun
518—10491
51.38
685
mâliyeyi alâkadar
519— 4751
36.75
519— 2253
322.50
4300
519— 2081
52.50
700
Tel
ı
400
lnebey mah. Koçi
30 parsel en eski
518— 7862
TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ
Sayın Doktor ve Eczacılara
J. R. GEIGY A. S. - BALE (îsviîre)
Fabrikası Tıbbî Müstahzarlarından
IRGAFENE
IRGAFENE IRGAMIDE
IRGAMIDE IRGAMIDE
SODIOUE STEROSAN
DESOGENE MEDOMINE PARPANIT PARPANIT - FORTE
5 anıp. X 10 cc.
20 kompr. x 0.50 gr. Toz x 10 gr.
5 amp. x 5 cc.
50 amp. x 5 cc.
20 gr. tüp yâra merhemi 5 gr. tüp göz merhemi Toz X 10 gr.
10 gr. yara tozu
100 gr. yara tozu Şişe X 100 cc.
10 kompr. x 0,20 gr.
100 kompr. X 0,00625 gr. 50 kompr. x 0,05 gr.
250 kompr. X 0,05 gr.
Yeniden gelmiş ve satışa arzedilmiştir
Türkiye Mümeaflîlllâi:
BURKHARD GANTENBEİN ve R. K. 1176 - İstanbul
İsveç
’l
SATILIK EMLAK
İstanbul Defterdarlığından : Kıymeti Teminatı Lira Lira
Bakırköy, Zeytinlik nıah. Ekrem Bey so. 87 ada. 5 parsel yeni 11 kapı sayılı 212.29 M2 arsanın 12/96 payı. Beşiktaş, Ortaköy Mah^ Reşat Aga so. 77 ada, 11 parsel taj 18 kapı sayılı 65 M2 arsa-Beşiktaş, Ortaköy Mah. Amcabey so. 57 ada, 32 parsel en eski 23 kapı sayılı 67.50 M2 arsa, Beşiktaş. Ortaköy mah. Bulgurcu »o. 41 ada, 6 parsel en eski 26, 28 yen! ve taj 48 kapı sayılı 19.20 M2 arsa. Beşiktaş, Ortaköy mah. Aydınlık «o. 66 ada, 17 parsel en eski 8 mük. eski ve taj 12 kapı saydı 47 M2 arsanın 4 24 payı. Beşiktaş, Ortaköy mah. Gültekin so. 68 ada, 17 parsel en eski 22 kapı sayılı 86.70 M2 arsa.
Beyoğlu. Bozkurt mah. Dolapdere cad. 10765 1308 ada, 9 parsel 430.65 M2 arsa. Beyoğlu, 984 ada. 11 Eminönü, t ran mah. Şadırvan so. 78 ada. 24 parsel yeni 67 kapı sayılı 74 M2 arsa. Eminönü, (Lâleli) Mimar Kemal mah. eski Sucu yeni Subaşı So. 623 ada, 5 PArsel eski 41 mük. kapı sayılı 11 M2 mahzen mahallinin 240/480 payı. Eminönü. Büyük Çarşı mah. Yağlıkçılar cad. Çukur han alt kat 2748 ada, 47 parsel eski ve yeni 21 taj 20 kapı sayılı 20.50 M2 kârgir oda. Eminönü, (Mercan) Dayahatun mah. Tıgcılar so. Pastırmacı Han alt kat 630 ada, 100 parsel 24 M2 arsa. 1 Eski ve yeni 10 kapı sayılı) Eminönü, (Kumkapı) Bayram Çavuş mah. Arâpzade Ahmet ao. 186 ada, 8 parsel eski 32. 34. 36 yeni 30, 32 taj 30 kapı sayılı (Tapuya göre eski 32, 34 yen! 30) 66 M2 kârgir evin 18000/ 108000 payı.
FAtih, (Fener) Abdisub&şı mah. In-cebel ao. en eski 29 eski ve yeni 31 (vergi kaydına göre 35/1) kapı aa-yılı 67 M2 arsanın 4/18 payı. Fatih. Kocamuatafapaşa mah. Berber Şefik so. 1196 ada, 33 parsel en eski 51 yeni ve taj 15 arsa.
Fatih, (Samatya) Bey «o, 849 ada. 66 taj 24 kapı sayılı 41 M2 arsanın 1/2 payı.
Fatih, (Karagümrük) Keçeci Karabaş niAh. Kum odaları so. 1600 ada, 87 parsel vergi kaydına göre 17 No. lu 137 M2 arsa.
Kadıköy, Bostancı mah. Ardıç oğlu •O. 650 ada, 20 parsel eski 15 mük. 242.50 M2 arsa. (Vergiye göre kapı No.au ÇataJçe.şme AH Paşa sokağından 15/92 dlr.) Kadıköy, İkballye mah Kurbafthdere Taşköprü mevkii 489 ada, 1 parsel «ski 1. 3, 5 mük, kapı sayılı 287 M2 mektep nraası. (Vergide kapı No.su 1 dif.) Kadıköy, Raslmpaşa mah. Kırkahvesi •o. eski 7 yeni 53 kapı sayılı 100 M2 arsa. (204 ada. 23 parseli.
Yukarıda yazılı gAyrimenkuller 20.9.1950 çarşamba günü saat 15 te Mili! Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda âyn ayrı âçık arttırma ile satılacaktır.
îateklltarin nihayet a»At 15 e kadar yatıracaktan teminat makbuzları ve nüfus cüzdantarlyîe birlikte satış günü komisyona, fazla bilgi için sözü geçen müdürlüğe bAşvurmalan. (Teminatlar önceden de yatırılabilir.) (11899ı
BİÇKİ ve DİKİŞ YURDU
N
Bahçekapı, Hamidiye Cad. No. 85 - İstanbul
Telefon: 20099
MALİYE MÜFETTİŞ MUAVİNLİĞİ MÜSABAKA İMTİHANI Maliye Teftiş Kurulu Başkanlığından
1 —r 35 lira maaşlı maliye müfettiş muavinliği için 6 kasım 1950 pazartesi günü Ankara, İstanbul ve lzmirde Maliye Teftiş Kurulunca müsabaka imtihanı yapılacaktır.
2 _ Taliplerde aranılan şartlar aşağıda gösterilmiştir.
a) Memurin Kanununun 4 üncü maddesinde sayılı evsafı haiz olmak,
b) İmtihan açıldığı senenin ocak ayının başlangıcında 30 yaşını ikmal etmemiş bulunmak,
c) Siyasal Bilgiler, Hukuk ve İktisat fakülteleri ve Yüksek Ticaret mekteplerinden “veya bunlara muadil ecnebi okullarından,, mezun olmak,
d) Yapılacak tahkikat neticesinde karakter İtibariyle müfet-• tlş olabilecek vasıflan haiz olduğu anlaşılmak,
3 _ İmtihana talip olanlar 18 ekim 1950 tarihine kadar Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığına bir dilekçe ile müracâat edeceklerdir. Dilekçeye talibin sarih adresi yazılacak aşağıdaki vesikalar eklenecektir.
a) Nüfus cüzdanının aslı veya tasdikli sureti,
b) Kendi el yazıalyle hal tercümesi,
c) Askerliğini yaptığına veya imtihan tarihinden İtlbAren bir »ene tecil edilmiş olduğunu gösterir resmi vesika, “bu vesikayı getlrernlyenler imtihana kabul edilirler İse de tâyinleri, fiilî askerlik hizmetini tamamladıktan sonra, kadro İmkânlarına göre yapılır..,
d) Okul diploması veya tasdiknamesi.
e) Sagiam ve yolculuk zahmetlerine mütehammil olduğuna dair tam teşekküllü bir hastahaneden alınacak sıhhî heyet raporu.
4 — Taliplerden aranılan şartları haiz olanlar tahrirî ve şifahî olmak Üzere iki imtihana tâbi tutulacaklardır. Tahriri İmtihan Ankara. İstanbul ve lzmlrde, bunda muvaffak olanların şifahi imtihanı Ankarada yapılacaktır.
II — İmtihan programı aşağıda gösterilmiştir.
1 _ Maliye,
a) Bütçe,
b) Vergi nazarlyeleri,
cj İstikraz,
: 2 — İktisat,
a) İstihsal, inklsam. tedavül ve istihlâk bahisleri,
b) İktisatlı meslekler.
3 —r Matematik, “Geometri ve aritmetik.,
4 — Ticari ve sınaî muhasebe usulleriyle hakkında nazar! ve tatbik! malûmat,
5 — Hukuk,
•a) İdare hukuku.
b) Ceza Hukuk ve Ceza Muhakemeleri esasları ve tahkikata müteallik hükümleri.
c) Medenî KAnun, Borçlar Kanunu,
d) İcra ve İflâs ve Ticaret kanunlarının eden hükümleri,
6 — Ecnebi lisanı,
Almanca, fransızca. İngilizce lisanlarından biri, devlet lisanı imtihanı verenler ayrıca İmtihana tâbi tutulmazlar.
III — İmtihan neticesinde müfettiş muavinliğine almanlar
üç sene sonra yapılacak ehliyet imtihanında muvaffak olurlarsa maliye müfettişliğine tâyin edilecekler ve tetkikat İçin bir sene müddetle ecnebi memleketlere gönderileceklerdir. (11965ı
Sivil Elbise ve Palto Diktirilecektir
Ankara Valiliğinden :
1 — Emniyet Müdürlüğü mamurlan için 185 takım «ivil elbise ve bu miktar »ivil palto kapalı zarf usuliyte diktlritacektLr.
2 — Kumaş ve malzeme dahil bir takım elbise ve bir palto İçin tahmin edilen fiyat 124 lira, geçici teminat 1721 liradır.
3 — Eksiltme 11/9/1950 pazartesi günü saat 15 te Emniyet Müdürlüğünde yapılacaktır.
4 — isteklilerin bir saat evvel tcmlnatlannı yatırarak zart* tarım komisyona vermeleri.
5 — Buna ait şartname Emniyet Müdürlümü hesap işlerinde görülebilir. (11638).
JAWA
350 cem
JAwa
«50 ccm
EN ÜSTÜN EVSAFLI EN MÜTEKÂMİL
ÇEKOSLOVAK
N UCUZ
MOTOSİKLETLERİ
Dünyada, kendi sınıflarında daima birinciliği muhafaza etmektedir. Tiirkiyeııin biiyiik vilâyetlerindeki acentelerimizden izahat isteyiniz. BOL YEDEK AKSAM TEÖLtMAT HEMEN YAPILIR TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Galata Tahlr Han
Telefon: 40430 — 42673 Telgraf: Lamet İstanbul
Teşhir ve Satış Yeri:
Tcpebaşı ALP Oteli altında
İZMİR FUARINDAKİ PAVİTONUMUZDA VE AYRICA ÇEKOSLOVAK PAVÎYONUNDA TEŞHİR EDİLMEKTE O-LAN MOTOSİKLETLERİMİZİN ZENGİN ÇEŞİTLERİNİ Gö-RF.REK KARARINIZI VERİNİZ
«Az tamah çok ziyan getirir»
Tanınmamış, uzun zaman tecrübe edilmemiş, markasını yeni duyduğunuz bir motopompu asta almayınız; zira sizi, telâfisi gayrikabll zararlara sokabilir. Halbuki 86 senedir tecrübe edilmiş; ismi dünyaya ün salmış ALMAN malı MAGİRUS MOTOPOMPLARI her husustan yana size emniyet bahşeder, evinizi, köyünüzü, bucağınızı, kazanızı ve nihayet ilinizi bir yangın âfetinden kurtarır.
Devlet Denizyolları ve Limanları
İşletme Genel Müdürlüğünden:
Araba vapurları ücret tarifealnln bir çok kırımlarında büyük ölçüde tenzilât yapılmıştır. Tenzilâtlı ücretler aşağıda gösterilmiştir. Bu tenzilâtlı tarifenin 16/8/1950 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi# sayın halka ilân olunur.
> o
> * -r. x 5 • £ c
31*
13-16
17-22
23-32
33-50
51-70
71-80
81-100
kişilik) Bu tarifede yazılı Istiab hadleri İçinde bulunan yolculardan ayrıca bilet parası alınmaz
) ) ) ) ) )
500
600
800 1200 1600 1800 2200
600
700
900 1300 1700 2000 2400
2000
2400
3500
5000
6500
7000
8000
1000 Kg. ta. Hac. kadar (boş) 1000 Kg. ta. Hac. kadar (yüklü) 1001-3000 Kg. la. Hac. kadar (boş) 1001-3000 Kg.ta.Hac. kadar (yüklü) 3001-7000 Kg. la. Hac. kadar (boş) 3001-7000 Kg.ta.Hac. kadar (yüklü) 7001-Kg. dan yukan ta. Hac. (boş) 7001-Kg. dan yukan ta.Hac. (yüklü)
300
450
500
900 1200 1800 2600 3000
850
500
550 1000 1300 2000 2800 3250
800 1100 1400 2200 2600 8500 3500 5000
Şehir Suyu Tesisatı Yaptırılacaktır
İLLER BANKASINDAN
1 _ Aşağıda isimleri, keşif bedelleri ve geçici teminat miktarları gösterilen kasabaların içme «uyu İnşaatı yaptırılacaktır:
Kasaba adı_____________Keşif bedeli_________Geçici teminat
î 2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
2 — Bu keşif tutarlarından font boru matür bedelleri hariç olup bunlar Bankanın tstanbuldakl deposunda müteahhide teslim edilecektir.
3 — Her kasaba İçin ayrı teklif mektubu verilecektir.
4 — thale 4 eylül 1950 pazartesi günü saat 15 te toplanacak otan Bankamız ihale komisyonunun inceleme sonucunun İdare Meclisince tasdikini müteakip kesinleşecektir.
5 — Teklif mektuplarının en geç 4 eylül 1950 pazartesi günü saat 12 ye kadar Bankamıza makbuz mukabilinde teslimi şa ittir.
6 — Her bir İşin eksiltme evrakı 5.— lira bedel mukabilinde Bankamızdan alınabilir. Projeler Bankamızda görülebülr.
7 — Eksiltmeye gireceklerin Bayındırlık Bakanlığına ihale gününden en az Üç gün evvel yaptıkları İşleri gösterir belgeleriyle müracaat ederek bu İşi yapabilecek kabiliyette olduklarına dair yeterlik belgesi almaları İcap eder.
8 — Banka ihaleyi yapıp yApmam&kta ve İşi dilediğine vermekte serbesttir. (11488».
Al
— Atça
— Torbalı
— Süller
— Şuhut
— Malkara
— Zile
— Polatlı
— Varto
— Kargı
— İznik
— Şavşat
62962.47
134112.17
51783.57
81358.55
25000.00
196328.12
187197.82
56163.85
63818.61
95092.06
35724.97
4398.12
7955.60
3839.18
5317.93
1875.00
11066.41
10609.89
4058.19
4440.93
6004.60
2679.37 husus! aksam ve ar-
ANKARA-YENİŞEHİR LİSESİ
İLK, ORTA, LİSE - YATILI, GÜNDÜZLÜ
Kayıtlar 20 eylüle kadar her gün saat 9-17 arasında yapılır. (U7öT)
ı »«.«din ıııhtı
T ir. N î I ■ T A N n U L
—
Sayfa •
Yi:xi
ti: ıtri r zi:xg
İX IIE DİYELİ
E I» İ Y
X BİRKAÇI
D O B
Seyahati
Otomobil
Dolabı
Hail 5
Saati
Heıliy
andan
Sft iîSal \ ' bb bWwh}|İ
VE
• ( ( w
İL A S
KOK KÖMÜRÜ TEVZİATI
‘\uk.w \e? v.î
w Tevsi
>’ v.e^ese^.
*: û.: t
: S . î (
M
: *» \(s\, > *sy (.
kv v?'
• ( i
A^asA x>*XMe.x
y*YVvı (*bkZ k.*V4(W» x\A,. 'S/A'.'tS *•«.
»-X\ «kS* Al W%w\ ÂkÂ\
t ^4k>*AH.4>\ »7
'-IM.K41 xY ( k fcî'4.W-ı»î
M?4
Ç \A
•
ı>
K\
S ' w'
l*»lW
»A
Mi *
&• *
- K 1
V*
(.*L
V
h * Jl *
MMm
,• tKa v » 4 ‘,:T?
t
A
%
(
M »'Ç
V.
rVkkP4»ife,%
V w
A ♦ -
X X*
1( »*.• *h
k W *
\v. î 4 \w İ4
*4 -(*•
x Sv
W ?fc
UllNt»
w
A AA». y ‘v(
X\A
İV«^-WH
SfcftUı> jtUYl*
* *Wk.
x* Sm> 1
’8S>
4 xx k
\v(vk
' • ■ • AJV
*tsJT •>
•Mk K(
(U>4^ ♦*'
tfl
i«n *anr>
Mİ
1
dV' .X
um J t
i.ı>«Jwfe
w»- 4Lk\M. ’ r
INÇMUZBirGOgCN yA'GCH.
ÇİFTLİĞİ
b W» -
T. C. ZİRAAT BANKASI
ı lifi
I950 Cdâhsialî
r7 v
X A
2: ıtet
IF. î
t
î (
Comments (0)