5 Eylül 1950
Salı
SİYASİ İKTİSADÎ, MÜSTAKİL
I o
Yıl 1
Sayı 279
10 kuru;
T
Y
Y
YEN t İSTANBUL 75 00ü ANBUL 75.000 TL 75 (1™ #75 0
yor itiyor lira dağılıyor > yor t iyor tıyor ptıyor INBUL 75.000 Jlra dağıtıyor
k
YE
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8

A ‘A
i
r

Abone; Türkiye İçin seneliği 82, altj aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mlRÜdlr.
Posta Kutusu : 447 - İstanbul
Teni» eden: Hnblb Edlb . TÖREHAN
İlânlar : 8 net sayfada aantlmetreM
2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
F
Fevzi Liitfi Karaosmanoğl u C. H. P. ni ve onun Başkamın şiddetle tenkid etti
tç politika
Dış memleketlerdeki ırkdaşlarırnız
BCl'tK vc eski bir tarihe mâlik o-lan milletimizin, asırlarca hükümran olduğu ülkelerde bir çnk ırkdaş-lan bırakmış olması kadar tabii bir »ey yoktur. Mağlûbiyet ve geriye çekilmek devrimiz banladıktan sonra bu ırkdaşlurın vatana gelmemiş veya getirilmemiş olmasının sebebi siyasi değildir. Asırlarca o topraklar üzerinde yaMimı» ve bir çok nesillere bayat vermiş insanları, yabancı bir İdareye geçmiş olsalar bile, eski yurt* lanndan ayırmak o kadar kolay bir »ey değildir. Bundan başka. yurtlarından ayrılarak memleketimize hicret edenleri sırf kayıtsızlık ve teşkilât imkânını bulamamak yüzünden fena vaziyetlere sokmuş olmaklığımız da buna sebep olmuştur. Onun için dış memleketlerde kalmış olan bu ırkdaşlarımızın, sırf Türkiyenin yarınki İstilâ politikası için bir kuvvet olarak oralarda bırakıldığı hakkında-ki iddia hiç bir esasa İstinat edemez. Çünkü Osmanlı imparatorluğu Devrinde artık gerileme ve İnhitat başladığı zaman böyle bir düşünceyi, bizde, hiç kimsenin taşımadığına bütün hâdlsat ve tarih şahittir. Bilhassa Cumhuriyetin llânındnr sonra Türkiye, artık hariçteki topraklarda hiç bir alâkası olmadığını politikasına e-aaa İttihaz etmiştir. Bütün hâdiseler ▼e bilhassa İkinci Dünya Harbi esnasında takip ettiğimiz siyaset, bunun en aydın bir misalini teşkil eder.
Biz. asırlarca hüküm sürdüğümüz toprakları terkettlkten sonra oradaki ırkdaşlarımızın anavatana getirilmemeliyle çok büyük hatalar İşlemiş olduğumuzu İtiraf etmek mecburiyetindeyiz. Ayrıldığımız topraklar üzerinde yafiyan ırkdaşlarırnız İçin ana vatanda kâfi miktarda yaşamak imkânı mevcut idi. Fakat sultanlık devrinde bu iş İle hiç İştigal edilmedi ve edilemezdi de. Çünkü hu dâva, milliyet esasına dayanıyor ve Rumeli denilen bu havalinin İnsanları o zamanki İdare İçin tehlikeli telâkki ediliyordu. Fakat Balkan Harbinden sonra ve hele Cumhuriyet Devlinde nüfus politikası ve bilhassa muhaceret işleriyle tesirli bir surette uğraşmamaklığımı* cidden acınarak bir şeydir.
İstiklâl Harbinden sonra Yunanistan ile yaptığımız mübadele, yirminci asrın o uman için halk muhacereti noktasından on mühim bir hâdise telâkki edilmek icap eder. İşin esası mühim ve çok büyük İdî. O umandan biraz sonra memleketimize çelen İlk Alman Elcisi bize, btlmünanebe. bu İşin azametini ve Atatiirkle arkadaşlarının İUBğı görmek hususundaki hayranlığını anlatmıştı. Birinci harpten sonra Almanyanın da ayrıldığı topraklar İçin bunu yapamadığına ü-züldüğiinü ve bir gün bunun acısı çekileceğini söylemişti. Şimdi, Alman siyaset âleminde hâlâ aktif bir roloj-myan bu zatın, düşüncelerimle haklı olduğunu hâdiseler İspat etmiştir.
Biz. memleketimizde fikirlerin fenalığından deril. İyi tatbik edilememesi yüzünden ıstırap çektiğimizi Büyüyebiliriz. O zaman Yunanİstanla yaptırımız bu mübadele İşinin İlerideki bir çok ihtilâfların önüne geçtiğini kabul etmek lâzımdır. Fakat bıı İğde gösterdiğimiz lâubalilik. teşkilâtsızlık ve bilhassa tarafgirlikle İltimas, bundan umulan neticeyi vermemiş ve memleket nüfus ve İktisat politikasından istifade etmekliğimize mâni olmuştur. Ondan sonra Balkan memleketleriyle slyaseten İyi geçindiğimiz ▼e hattâ bir de Balkan Faktı yaparak bu dostluğu desteklemeye çalıştığımız zamanlar, oralarda yaşiyan ırkdaşlarımıza memleketimize getirtmek ve zaten nüfus azlığından şikâyet eden yurdumuzu bu suretle daha kuvvetlendirmek pek güzel kabil olabilirdi. Biz bu hususta gayret sarf etmek şöyle dursun. kendiliğinden memleketimize gelen bu ırkdaşlara, kanunun zahiri bir çok müsaadelerine rağmen ülkemizde yerleşmek imkânlarını vermedik. İler halde bu İşler Içİıı o zAmankl hükümet tie İdare âmirlerinin bir çok mesuliyetleri olduğunu kabul etmemiz iâzınuiır.
Şimdi. Bıdgarlstanın İki yüz elli bin ırkdaşımızı hudut harici etmek İstemesi şüphesiz kİ fena bir politikanın ve haricî bir tenlrin neticesidir. Devletler Hukukunun hlc* itibara alınrna-dıfcı bir devtrde, bunun hukuk esaslarına ne kadar muhalif olduğunu burada ayrıca 1*4kik etmek İstemiyoruz'. Medenî İnsanlık bu haksızlığa karşı bugün nasıl hükmünü vermişse yarının nesilleri de hu insanlık drnrnırıı yaratan korkunç zilırılyetl öylece muhakeme etmesini ve kurarını vermelini bilerektir.
Şimdi, bizim için rmrlvâkllere karşı tedbir ulmakiıgımır İrap etmektedir. Biz, Bulgurlstanda yaşıynn ırkdaşlarımızın temiz ruhlu ve çalışkan Türk-lerdrn ibııret olduğunu biliyoruz. Onlar. eski Bulgar Idııres; zamanında bile ekalliyet olmalarına rağmen her noktadan bir fazilet Ustiinlüâü göstermekte İdiler. Şimdi bunların, bir çok köşeleri hoş bulunan yurdumuza gelmeleri ve istihsal hayatımıza karışmaları h**r hakle memleketliniz I-çin büyük bir fayda teşkil eder. Ce-nrvredr multerllere yapılarak insani rnuamrlrlrr hakkımla hile son zamanlarda bir çok korurlar verilirken, şimdi bu muazzam İnsan kafilesinin yurdumuza yerleştirilmesi İçin tekmil medeni .tlrmln alâkadar olacağını zannetmekteyiz. Bütiin hedefi insnn-hfca ve demokrasiye yarılım olan Marshnll Plânından bu İş İçin büyük bir meblâğın ıılınmnsı kabil olduğunu zannediyoruz.
BıılgarİMlıımlrt gördükleri me/allırı dolnyislylr komünizmin tabiî bir n-leyhtnn oldııÇunıı rannrttl^lnılz bıı ırkdaşlarımızın, memlekete geldikleri ▼akit biçare vc perişan kalmaları, dahil Intİzamımız leln dr bir t/dıllkv olabilir. Onun için bu İşin çok İyi bir surette halli lâzımdır, Bıı da para ve teskUât meselesidir. Hükümet, her İkisini de hariçten temin ederse her halde slnıdlvr kadar yaplmıs eski İhmallerin giderilmesi kolaylaşmış ve drmnkarslmlzdo, şerefi1 hâtırası nesiller borunca şükranla anılarak büyük bir eser vnratılmış olur.
llabib Edib - Torelıan
Devlet Bakanı: «Bu memlekette artık diktatörlük kurulamaz. Bugünkü rejim
için de bir tehlike bahis mevzuu değildir» dedi
İzmir, 4 (A. A.) — Devlet Bakanı Fevzi Lûtfi Karaosnıanoğlu, bugün kendisiyle konuşan Anadolu Ajansı muhabirinin .sorduğu çeşitli sualleri a-*a£ıdaki şekilde cevaplandırmıştır:
“Seçim neticelerinin sizde uyandırdığı intiba ve kanaat nedir?,.
“Başka türlüsünü beklemiyorduk. Yıllardır beslediğim bir kanaat vardır. CH P. bir parti de£ll gayri tabii bir tahakküm ve istibdat şebekesidir. Milletimiz ergeç bu tahakküm şebekesini ortadan kaldıracak ve bu vatan da yarından emin olarak hür ve korkusuz yaşamanın yollarını bulacaktır. Bu kanaatim daha 1946 da tahaşşüt edecekti. Fakat seçimlerin kanun, insaf ve ahlâk kaideleri dışında olarak her şeyi alüst etmesi bunun husulünü geciktirdi. Dünkü tek parti,
Seçimlerin yüzde 70 ini Demokrat Parti kazandı
Dün geceyansına kadar alman malûmata göre, 48 vilâyette D.P. lehine netice alındı
Ankara, 4 »Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bu gece yarısına kadar gelen neticelerden anlatıldığına göre, belediye seçimlerinin en az % 70 i D.P. tarafından kazanılmıştır. Bugün kati neticenin alınacağı umulmakta İdi. Fakat gece yarısına kadar kati neticeleri almak kabil olamamıştır. Halk Partisi çevrelerinden verilen malûmata göre, C H P. 600 küsur belediyeden 150 kadarını kazanmış bulunmaktadır. Millet Partjainln kazandığı belediyeler de C.H.P. ne nazaran çok daha düşük derecededir. Seçimlerin en ziyade memnuniyet uyandıran tarafı hâdisemiz geçmiş olmasıdır.
Ankara, 4 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Son dakikada gelen haberlere göre D P. 48 vil^ette belediye geçimlerini kazanmış bulunmaktadır.
tlantik Paktına girmemiz mevzuunda
Cevat Açıkalın dün
Bevin ile görüştü
Ingilterenin, 12 devlet ittifakının genişletilmesi aleyhtarlığını gösteren emarelerden bahsediliyor
n

General Elsrnlıowrr
Eisenhower’in demeci
Denver (Birleşik Amerika ı, 4 (AP) — General Dvvlght Elsenhower bu gece radyoda verdiği demeçte şunları söylemiştir:
“Anyııda zarlar alıldı, fakat mahdut ve mevzii silâhlı bir ihtilâfa atılmış değiliz Mânevi ve iktisadi bir kalkınmaya girişmiş olan Avrupa »lân istilâcı ve haris askeri kuvvet için iştah veriri bir hedef teşkil edebilir,,
General Eisenhotter Birleşik Amerikanın 4 büyük radyo şebekesi tarafından birden yayınlanan bu dpme-cJni "Hürriyet harekelinin,, atıldığı kampanya münasebetiyle vermiştir. Hareketin başında Elsenhower‘ln sanal dostu ve silâh arkadaşı General Luclus Cia.v bulunmaktadır Hareketin başlıca gayesi bir Hür Avrupa Radyocu kurmaktır Özel istasyonlaıdsn teşkil edilecek bu radyo yAyın şebekeni komünist radyo İstasyonlarının propaganda ynyınlarlyle mücadele edecektir.
General EisebhOuer şunları beyan etmiştir “Askeri .vardım programını fnmamlyle ve hakikaten benlmsevlp desteklemeli ve tehlikeye maruz bölgelerdeki askeri kuvvet durumumuzu derhal yeniden gözden geçirmeliyiz.,.
tek şef sisteminin arkasına saklanıp bu milleti hor görenler, ona her türlü cefayı yapmaktan çekinmiyenler, vatandaşları bir sürü halinde görmekten zevk alanlar, düşünceyi, yazıyı vatandaşın siyasi, içtimai hürriyetini ortadan kaldırmakla bahtiyar olanlar, bu memleketteki sesaizligl bir nevi huzur ve sükûn telâkki edenler, Türk Milletinin her günkü hayatını ona zehir etmekle perva duymayanlar ve nihayet Türkiye Büyük Millet Meclisi binasına bile şayian mutasarrıf olmaya cüret edenler üç ay İçinde ıslahı nefs-ü hal etmişler mi idi kİ, bu millet tekrar onlara rey versin?... Bu milleti yıllardır. tek elden İdare edenler, kanun ve nizam nedir bilmiyerek bu memlekette ancak keyfi İdareyi kendilerine şiar edinenle/- bilmelidir kİ. Türk Milleti-
B
Londra, 4 (AP) — Büyük Britanya Dışişleri Bakanı Ernest Bevin bugün Türkiyenin Kuzey Atlantik Paktına girmek hususundaki müracaatlnl Büyükelçi Cevat Açıkalın’la görüşmüştür. Büyük Britanyanın 12 devletten müteşekkil ittifakın genişletilmesi aleyhinde olduğunu belirten e-mareler mevcuttur.
Türkiyenin talebi, 7 eylülde pakt devletleri Dışişleri Bakanlarının Ncw-Yorkta yapacakları toplantıda müzakere edilecektir. İngiltere, Türkiyenin üyelik müracaatın) destekleyip des-teklemiyeceğinl şimdiye kadar resmen belirtmemiştir. Bununla beraber muhakkak olan cihet şudur: Eiitün âkit devletlerin Türklyeyi kabulü kararlaştırmaları halinde Büyük Britanya da aynı şekilde hareket edecektir. Fakat, pakt devletlerini temsil eden Londrudüki diplomatlar arasında yapılan bir kanaat. yoklamasında, bu konu hakkmdakl görüşlerin aynı merkezde olmadığı teshil edilmiştir. Memleketlerden bazıları, meselâ Norveç ve Danimarka, pakt ortaklarına düşen vecibelerin teşmiline p^k meyyal değildirler. Bazı diplomatlar İse şu ciheti belirtmişlerdir: Türkiyenin pakta alınması halinde Yakındoğu ve Güneydoğu Avrupadakt diğer devletleri pnkt dışında tutmak müşkül olacak! ır.
Amerikan kaynaklarına göre Atlantik Paktına girmemiz İhtimali kuvvetli, Konıey italiğimiz İhtimali zayıftır
Lake Sııccess. 4 (YİRS) Birleşmiş Milletler diplomatları sonbaharda Türkiyenin dünya işlerinde daha mü hirn bir role sahip olmak için harekete geçmesini beklemekledirler. Atlantik Paktına ve Mısırda açılacak olan Güvenlik Konseyindeki üyeliğe talip olan Türkiyenin. İlkim kazanma İmkânlarının daha kuvv.tlt olduğunu*. ( fftkat Güvenlik Konseyinde muvaffakiyet ümidinin daha az olduğunu kaydediyorlar.
Ankaranın Güvenlik Konseyine girme arzusu Amerika ve diğer devletler tarafından deatekt» nmistl. Tlirkl-yenln Koreye asker gönderme kararı kazanma şAnsını arttırmıştır. Fakat l.»jbnHn aynı yere talip olunca, diğer Arap devletler do bu hükümeti desteklemeye karar vermiş ve Lâtin A-merika Devletlerinin ekseriyeti de Lübnanı tutunca muvaffakiyet imkânı azalmıştır
Araplar Konseyde üçte İki ekserl-vrtl temin edecek. 36 reyi garanti etmeyi ümit ediyorlar,
Türklvenln Atlantik Paktına girmek İhtimali daha kuvvetlidir. Zira on İki devletin Türklyeyi deatrkllynreğl kuvvetle muhtemeldir. Türkiye hu pnkta girmek İçin tahakkuk edemlyen Akdeniz paktı fikrinden sonra müracaat etmişi ir.
nln bu hükmü çok eskiden verilmiştir, Fakat memleketin huzurunu düşünmek kaygısı ve memlekette kardeş kavgasına gitmemek için aarfedtlon gayret asıl neticeyi bugünlere kadar uzatmış bulunuyor. Şahsi kanaatim budur. bu memlekette artık C. H. P. denen teşekküle ve onun şefi olmakla iftihar eden bahtsız insana Türk Milletinin bir daha mukadderatını teslim ve emanet etmesine imkân yoktur. Halk Partisinin başında ve içinde çalışan, mazinin töhmetlerini taşıyan veya taşımayan ihtiyar ve genç bütün vatandaşlar da bilmelidir ki, bu partiyi bu şekilde yaşatmaya çalışmak veya bu teşekkül içinde bir takım pal-yatiflerle onu ıslaha çalışmak her geçen günün mesuliyetlerine iştirak etmek ve yaşları başları iktizası bugün töhmeill vaziyette olmayanların da mevcut mesuliyetlere iştirak etmesi demektir.
İktidar sürmeyi en mütereddi bir sultanlık İdaresi haline getiren C.H.P. ve onun şefi, muhalefeti memleket 1-çine iftirakçılık sokmakta, vatan müdafaa ve muhafazasını lüzumsuz bir gayretkeşlik saymakta devam ettikçe Türk Milleti içine zilleti ve korkuyu sokmayı en basit bir hikmeti hükümet telâkki ettikçe bu partiyi ve bu şefi desteklemekle devam eden vatandaşların İradelerine ve şuurlarına bir an evvel sahip olup memleket endişesinden mülhem kararlara varmaları icap eder.,,
°O halde bu parti daha çok zayıflasın da D P. tek parti halinde mİ kalsın İstiyorsunuz?,,
Bunu bir an bile dükünmüş değilim. Memleketimizde çok partili hürriyet nizamını eskiden beri müdafaa etmiş bir insanını. Fakat CHP ni ne iktidarda, ne de muhalefette İken modern mânasiyle bir parti sayamadım ve hâlâ da savamıyorum. Hrr şeyden evvel Türk Milletinin İrade ve kararı yerine gelmeli, bu teşekkül içinde yer almış hakiki vatanperverler, kendisini bu hale koyan zararlı unsurları mutlaka tasfiye etmek kudret ve cesaretini göstermelidirler.,,
^Bugünkü rejim için bir tehlike tasavvur eder misiniz?,,
“Milletimiz hu asil kemnlinl gösterdikten ve iradesine sahip olmanın mâna ve şümulünü iyice anhyarak bütün cihana ilân ettikten sonra, bu memlekette kurulmuş olan hürriyet nizamının her hangi bir sebeple ortadan kaldırılabileceğini hatırdan bile geçirmiyorum.
Hürriyet nizamı ya bugün İktidarı elinde tutan parti tarafından yok edilebilir kİ. aklı başında hiç bir a-dam bu ihtimali düşünemez. Kökü hürriyete dayanan ve hürriyetle beslenen bir partinin diktatörlüğe gitmesi mümkün müdür9 Kaldı ki. Türk Milleti artık hürriyet nlzamnının en uyanık bekçisidir.
İkinci İhtimal şudur:
Maziye hasret çekenler tekrar eski diktatörlük nizamını kurmak için fırsat bulurlar... Bunu da düşünmek sadece bir delilik olur. Bu noktada hürriyet nizamının teminatı Türk Milletinin hürriyet aşkından başka bir aşk tanımaması bir de o eski nizamı kurmak istlyenlori varlığının düşmanı saymasıdır.
Burada yukarıda söylediklerimizi tekrar edebiliriz:
Türk Milleti hiç bir zaman artık Halk Partisine ve onun şefine köle olmıyacaktır.,,
Iranda bir Kürt aşireti isyan etti
İsyan harekâtı, Azerbaycan hududundaki bir Rus radyosu tarafından idare ediliyor
Tahran, 4 (YİRS) — İran askeri kaynaklarından gelen haberlere göre İran orduları asi Civanrubl uşiretinl Mgir zayiata uğratmış ve müstahkem mevkilerini ele geçirmişlerdir, İsyanın perşembe gününe kadar baattrılacuğı ümit edilmekledir. Hükümet ordularının muharebedeki kayıpları üç yaralıdan ibarettir. Asilerin kerpiç evleri ve çadırları havadan bombalanmıştır
Hükümet ordularını takviye etmek üzere Tahrandan yeni kıtaat yola çıkarılmıştır. Anilerin, İrandan ayrılarak müstakil bir kurt devleti kurmak İsteyen kurt aşiretleri İle irtlbatbıi‘1 kesilmiş bulunmaktadır. Hükümet çev. relerinin bildirdiğine göre mezkur kurt harekâtı Sovyet hududunda bulunan Azerbaycan eyaletindeki gizil bir radyo istasyonu tarafından İdare edilmektedir.
Aşiret mensuplarının sayısı 15.080 kadardır. İsyan bölgesine Tahrandan takviye kıtaları sevkedilmlştlr.
Irandı «ıktyönetim
Formoza meselesi
Lake Success. 4 (YİRS) — Buradaki diplomatik çevroler Formozanın Birleşmiş Milletler vesayetine verilmesinin lehindedir. Çünkü bu suretle a-dadakl Milliyetçi Çın Hükümetini buradan uzaklaştırmak mümkün olacaktır. Japonya İle muahede akline kadar Formozanın durumu esasen katileşo-mlyoceğlne gorc bunu milllyclçilcrden alıp kızıl Çine vermek mahzurlu sayıl-maktadır. Formoza Birleşmiş Milletler vesayetine verilince Maıı-Tse-Tungya bu teşkilata meydan okuyacak veyahut kendisi de buruya girmoyo istekli bulunduğundan Sovyet tesirinden daha kolay kurtulacaktır.
Diışrnan memleketlerine ait toprak-h»rın Rlrleşmlş Milletler vegayotine verilmesinin Libya vs Somalide görüldüğü gibi örnekleri de yok değildir. 1
Dünya Sağlık Teşkilâtı Dnğıı Akdeniz Bölge Komltcafnln üçüncü toplantısı, dün sabah saat 10 da Yıldız Sarayında, Salo Köşkünde, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Prof. Dr. Nihat Reşat Belger'in bir nutku île açılmıştır. Ayrıca açılı» merasiminde Bölge Direktörü Şuşa Paşa da enteresan bir hltâbede bulunmuştur. Bu konuşmaları ve toplantının tafsilâtını İkinci aahlfcmizde vermiş bulunuyoruz.
Kore'de Komünist taarruzu
Kızıl Koreliler, düıı taarruza geçtiler. Taegu şehri Komünist tehdidi altında
• • * ‘ M . •
Kore’de cepheye giden Amerikan birlikleri
Milli Eğitim Bakanının gazetecilere beyanatı
Tevfik İleri, Bakanlığını alâkadar eden işler üzerinde geniş izahat verdi
Maarif hayatımızdaki aksaklıkların en mühim sebeplerinden biri de budur: Bu itibarladır ki, öğretmen yetiştirmek davasına çok önem vereceğiz. Hattâ hazırlamakta olduğumuz yeni teşkilât kanununda bugün ayrı ayrı ilk. orta ve yüksek öğretim genel müdürlükleri İle teknik tedrisat müsteşarlığında toplanmış olan öğretmen yetiştirmek İşine bir öğretmen okulları genel müdürlüğünde toplamayı düşünmekteyiz.
öğretmen yetiştirme işine bu derece önem verdikten sonra yüz senelik bir maziye malik olan ve hangi düşünce İle kapatıldığı milli eğitim teşkilâtınca da bilinmeyen İstanbul Öğretmen O-kulu ile Eğitim Enstitüsünü ve maarif tarihimizde çok şerefli bir yer İşgal etmiş olan Yüksek Öğretmen Okulunu açmak, bizim için zevkli ve şerefli bir vazife olacaktır.
Bunlardan İstanbul Öğretmen Okulunu bu tedris yılı başında açacağız...
başarılı ümidim girerken etmeden vazifeye
İstanbul, 4 (A.A.) — Şehrimizde bulunan Milli Eğitim Bakanı Tevtik ileri, bügün kendisiyle görüşen basın mensuplarına Bakanlığını ilgilendiren muhtelif meseleler etrafında izahat vermiş ve şu beyanatta bulunmuştur:
— Son zamanlarda yaptığım seyahatler esnasırtda öğretmen arktıda-larımla geniş temaslarda bulundum.
Arkadaşlarımın büyük bir ekseriyetinin bizimle aynı düşünce ve heyecana sahip olduğunu gördüm ve çok memnun kaldım.
Önümüzdeki ders yılının bir yıl olacağı hakkındaki fazlalaştı. Yeni d»*rs yılına yaptığımız hazırlıkları izah evvel »una işaret, edeyim kİ;
başladığımız tarihle okulların açılma tarihi arasındaki zaman çok kısa olduğundan. alınmasını düşündüğümüz bir çok esaslı tedbirleri maalesef bıı ders yılı başına yetiştirememek zorunda kaldık.
Bunların başında müfredat programları ve okul kitaplarının yeni baştan gözden geçirilerek yapılması İşi geliyor.
Hâlen öğretmenlik mesleği dahilinde, bir çok menşe ve mesleklerden gelmiş İnsanlar vardır. Bu kadar çeşitli menşeden gelen insanların, Türk çocuklarını, muayyen bir hedef ve İstikamete müteveccih olarak terblve edebilmesine vo bunların kendi aralarında bir fikir ve İdeal birliğine varabilmelerine imkân tasavvur edilemez.
Z'
YENİ İSTANBUL’UN
YENİ ROMANI
★ ★ ★
YALNIZIZ
YAZAN
PEYAMİ SAFA

İdeal bir romanda aradığınız her şey: Aşk, hareket, heyecan, fikir...
Yakında YENİ İSTANBUL sütunlarında
BAŞLIYORUZ
________________________y
• *
Tokyo, 4 (YİRS) — Mac Arthur karargâhından bildirildiğine göre komünistler Taegu’nun güney batısından şehre doğru ilerlemektedirler. Koro tebliğinde ise Kuzeylilerin Naıc-tong’un doğu kıyısındaki kumsal bölgeye hücum ettikleri bildirilmektedir, United Press muhabiri Naktong'un doğu kıyısında komünistlerin hücuma başladıklarını söylemiştir.
Taeguya karşı şimalde yapılan hücumlar mukabil Amerikan hücumla^ rlyle durdurulduğu bir anda komünistlerin Taegu’ya 16 millik bir mesafeden güney batı kesiminde hücuma geçtikleri bildirilmiştir.
Müttefik kuvvetler Pohang1! tutmak için ümitsizce çarpışmaktadırlar^ 8 inci Amerikan ordusunun bir tebliğinde, komünist kuvvetlerin Po-hang - Yongçon şosesini aştıkları kaydedilmişse de. İlerleyen bu birliklerin teşkilâtlı ve önemli kın’vetler olmadığı kaydedilmektedir. Aynı tebliğe göre. 8 inci Güney Kore tümeninin »ağ-cenahı ğrrt çekilmiştir.
Komünistlerin müttefik müdafaa hattının Kuzeybatı köşesinde giriştikleri diğer ağır taarruzlar 1 İnci Amerikan tümeni tarafından püskürtül-m üştür.
Daha Güneyde Yongsan’ın batısındaki tepelerde Amerikan kuvvetleri İlerlemelerine devam etmekte ve komünistleri Naktong nehrine doğru atmaktadırlar. Düşman bu kesimde kaçmaktadır.
Şimdililerin iddiasına göro cephedeki durum
Londra, 4 (Yirs) — Şimal Korelilerin sabah tebliğlerinde bütün cephelerde ilerlemenin devam ettiği ve el-mal bölgesinde 5,000, Naktong cephesinde de keza 5000 telefat verildiği v» 1000 den fazla Amerikalı subay ve askerin esir edildiği bildirilmektedir.
Tokyo, 4 (YİRS) — Kızıl Korelll»-rln şimalde başladıkları taarruz lnkl-şaf göstermektedir. Kiong-Yu demiryolu kavşak noktasına kadar gelmeleri neticesinde Pohang’ın Taegu v» Pusan ile olan İrtibatı kesilmiştir.
Ayrıca Taegu’nun cenup kesiminde bir diğer taarruz devam etmektedir.
Avrupa Parlâmentolar Birliğinde Türk heyeti
Ankara 4 (Ankara Ajansı) — 17 eylülde tavlçredc Constano’da toplanacak olan Avrupa Parlâmentolar Blrllg’i Konseyine Ankara milletvekili Ord. Prof. Sadri Maksudlnln bo$. kanlığında Erzurum milletvekili Bahadır Dülger, Giresun milletveltiU Tahsin İnanç, Muğla milletvekili Zi-yat Mandal i nci'den mürekkep bir heyet iştirak edecektir.
İSTANBUL SOKAKLARINDA ı
YAZISIZI
Sayfa S
YENÎ İSTANBUL
B Eylül 1050
Adnon Menderes - Inünü orasındokl
tenkidler ve cevaplar münasebetiyle
Siyasî emniyet meselesi
Yazan : Avukat Baha AKEL
Belediye seçimleri münasebetiyle partiler arasında ve bilhassa Demokrat Parti İle C.H.P. arasında cereyan •den »öz düellosu, tahminlerin fevkinde sert ve elektrikli bLr sekil almıştı.
28 ağustos 1950 akşamı radyoda bir konuşma yapan C.H.P, lideri, iktidara şiddetle hücunı etmiştir. Sayın İnönü’nün yaptığı tenkidin esaslarını şöyle hulâsa edebiliriz.
Fiilen harbe girmek gibi büyük ehemmiyeti haiz olan bir mesele yani Kore harbi mevzuu, Büyük Millet Meclisinden geçirilmemiştir. Komünistlik ithamı altında vatandaşların yurt dışına sürülmesi tehdidi, her türlü siyasi emniyeti selbedecek bir mahiyet taşır. Bu cümleden olmak üzere ordudan, tapu memuruna kadar bütün memurlar yataklarını bağlamışlar ve haklarında yapılacak her hangi bir iftira ile maruz kalacakları muameleleri beklemektedirler.
Seçim kurullarının, Halk Partili milletvekillerine verdiği mazbatalar ve yüksek seçim kurullarının kararlan, iktidar partisi tarafından Mecliste, fiilen iptal edilmiş bulunmaktadır.
Bu durum karşısında Halk Partisi mensuplannın ve bilhassa partisiz vatandaşların, muhtar seçimlerinde olduğu gibi belediye ve vilâyet u-mumt meclisi seçimlerinde de Halk Partisi adaylanna rey vermeleri, siyasi müvazenenin temini bakımından memleket için faydalıdır.
Siyasi manevralann bütün inceliğini taşıyan ve kuvvetli bir ifade İle kaleme alınan bu tenkid nutkunun, biraz mevzu haricine çıktığını kabul etmek lâzımdır. Her halde bu durum, sayın İnönü tarafından da takdir •dilmiş olacak ki, kendisi de, konuşmasına başlık yaptığı bir cümle İle MHer şeyden evvel şunu söylemeliyim ki belediye seçimleri, içinde bulunduğumuz memleket ve dünya şartlan karşısında şehirlerimizin mahalli İhtiyaçlarını ilgilendiren birse-çlnx olmaktan ziyade memleketin siyası mukadderatını birinci derecede İlgilendiren büyük millî bir hâdisedir,, diyerek tenkidlerlnln sadet haricine çıktığını zımnen kabul etmiştir.
Filhakika belediye meclislerinin ve vilâyet meclislerinin memleketin u-muml siyaseti ile uğraşmaya yetkileri yoktur. Bu böyle olunca seçim konuşmasına mevzu olarak mahalli İhtiyaçları ve en nihayet umumi seçim emniyeti ile İlgili konulan ele almak zarureti mevcuttur.
•içinde bulunduğumuz memleket ve dünya şartlan...,, cümlesi müphem bir mâna taşımaktan İleri geçemez ve muz gibi hangi niyete yenilirse o kokuyu taşır. Her halde memleket ve dünya şartlan bakımından 1946 senesiyle 1950 senesi arasında büyük ve mühim farklar da mevcut değildir. Bu böyle olunca, Kore mevzuunu belediye seçimlerinde tekrar tekrar ele almanın faydası değil, olsa olsa zararı olabilir.
Komünistlik ithamı altında vatandaşların yurt dışına sürülmesi tehdidi, gerek seçim emniyeti ve gerekse siyasî emniyet bakımından çok e-hemmlyetli bir konudur. Demokrat Partinin ve sayın Menderesin bu bahisteki görüş tarzını şöyle hulâsa e-deblllriz: “Bugünkü dünya şartlan içinde hür memleketleri tehdit eden en büyük tehlike komünizmdir. Memleketimizin bulunduğu mevki bakımından bu tehlike aynca bir hususiyet taşır. Bugüne kadar komünizmle yapılan mücTdele hazin bir hikâyedir. Onun için ciddî tedbirler almak, mevzuattaki noksanlıkları tamamlamak ve bin türlü hlylelerle kanunun pençesinden kaçmış olanları bulup hiç olmazsa yurt dışına atmak kararındayız.,,
tik bakışta doğru gibi gözüken bu düşünce tarzının, ciddî bir incelemeye tâbi tutulduğu takdirde, partili ve partisiz vatandaşları endişeye düşüreceği muhakkaktır. Mesele, ko-hünlstlerin takibata uğraması veya uğramaması hâdisesi değildir. Zira
bir memleket lüzum gördüğü takdirde değil komünistleri, isterse, Hayırseverler Cemiyeti mensuplarını dahi takip eder. Ancak bu takibatın adalet clhaziyle teminat altına alınması lâzımdır. Adalet mekanizmasının geç İşlediği, vâzıh ve kati deliller aradığı için kâfi derecede müsmir olamadığı düşünceleri bir mazeret sebebi olamaz. Bu esbabı mucibe bir katil suçlusu hakkında da varittir. Suçunu maharette işllyen ve buna mukabil hakkında kati doliller toplanamıyan bir katilin, comlyet i-çerislnde elini kolunu sailıyarnk dolaşabileceği endişesi katillerin idari tahkikatla mahkûm edilip yurt dışına atılması tedbirine bizi sevketml-yorsa, komünistlikle İtham edilenler hakkında da mesele aynı olmalıdır.
İdarî ellere tevdi edilecek bu tehdit silâhının bir masum kimseye tevcih olunacağı ihtimali, bütün namuslu vatandaşları titretmeye kâfidir. Eğer ortada bir kifayetsizlik varsa, kanunlardaki cezalan şiddetlendirmek ve tahkik cihazını daha iyi işler bir hale getirmek suretiyle bu noksanlar İkmal olunabilir. Esasen Başbakan dahi 29 ağustos akşamı verdiği nutukta bu müphemiyetl izale İçin “ithamın sabit olmasının ve bir bükme bağlanmasının şart», olduğunu tavzih etmiştir. Şurasını da biz ilâve etmek İsteriz kİ, ceza kanunlanmızda yurt dışına çıkarmak cezası olmadığı gibi komşu devletler birer tahaffuz kampı değildir. Kaldı kİ gaye, komünistleri, zararsız bir hale getirmek olmasına göre, yurt dışına çıkarmanın bir ceza mı yoksa bir mükâfat mı olacağını arîz amîk düşünmek icap eder.
Sayın İnönü; ordudan, tapu memuruna kadar, bütün memurların yataklarını bağlıyarak, yapılacak İftiranın neticelerini beklediğini söylemekle, tam bir hakikati İfadeden ziyade, kuvvetli bir teşbih yapmak ve bir tesir elde etmek gayesini gütmüştür. Gerek ordu mensuplan ve gerekse tapu memurları, memur mahrutunun ucunda veya kaidesinde bulunmadıklanna göre bu misalin neden alındığını anlamamaktayız.
Sayın Başbakanın bu tenkide karşı, Vatan gazetesi vasıtasiyle verdiği acele cevap daha ziyade dikkati çekmektedir.
înönünün konuşması 28 ağustos akşamı 21.15 de yapılmıştır. Menderesin Vatan gazetesi muharririne beyanatı ise keza aynı akşam vâki olmuştur. Tenkid ile cevap arasındaki müddet o kadar kısadır kİ insana, cevap verilmek için büyük bir istical gösterildiği zehabını vermektedir.
Evvelemirde sayın Menderesin, bütün bu tenkidlere bizzat cevap vermek lüzumunu daima neden hissettiğini anlamamaktayız. Adnan Menderes Demokrat Parti Başkanı olduğu kadar, memleketin mukadderatını elinde tutan bir Başbakandır. Bu sıfatı partili ve partisiz bütün vatandaşları ilgilendirdiğinden, birinci sıfatından daha ziyade ehemmiyet taşır.
Bir seçim mücadelesine atılan her hangi bir parti liderinin alelacele verdiği bir cevap, ne kadar şiddetli olursa olsun, büyük akisler uyandırmaz. Halbuki bu parti lideri aynı zamanda Başbakan İse mesele tamamen değişir. Zira herkes, sarfedilen sözlerin yalnız münakaşa sahasında kalmıyacağı ve İcap ederse, iyi veya kötü tatbik olunacağı İntibaını taşır.
Bir parti lideri, düşüncelerini İfade etmek için istediği cümle veya kelimeleri seçmekte daha ziyade serbesttir. Halbuki bir Başbakan, en sert mânaları dahi daha mülâyim kelimelerle İfade etmek zaruretindedir. Zarafetini, zekâsını, serinkanlılığı, belâgat ve talâkatlni her zaman takdir ettiğimiz eçtyın Menderesin, bir Başbakan sıfatlyle düşüncelerini izah ederken “Sıkılmadan, iki yüzlü politikacılık, ne yüzle bahsedebiliyor, karanlık düşünceler, kasvetli niyetler...,, gibi kelimelerin yardımından istianelerde bulunmaya ihtiyacı olmadığını zannediyoruz.
Tenkidin yersiz veya sebepsiz ya-
Şehir köşesi
Yenmek ve yenilmek
Dün, İstanbul Milletlerarası Tenis Maçları nihayete erdi. Spor bakımından olduğu kadar, memleket bakımından da bir muvaffakiyet olan bu karşılaşmalara, havanın iki yündür fevkalâde yüselllği tahmin e-dildiği miktarda seyirci yelmesine mâni olmuştu. Fakat finaller yine de iki bin kişinin ö-nünde oynandı.
Evvelki yün tek erkek finallerinde müessif bir hâdise olmuştu. Kovalevski isimli Amerikalı oyuncu, hakemleri, halkı rencide edecek hareketlerde bulunduktan sonra raketini yere atarak maç* terketti ve mağlûp oldu.
Dünkü maçlarda oyniyanlar onun bu spor mefhumuna aykırı hareketini tamir etmek istercesine ve sanki suçlu kendileri imiş yibi yay et sportmence davrandılar. Esasen başka türlüsü de tasavvur edilemezdi.
Tenis maçlarında bütün Istan -bul 13 yabancı milletin şampiyonlarını alkışladı ve takdir etti. Bayanların yözdesi Kova* levski'nin onlar ayarında olması için bir şeyi eksik: Fenil-meMni bilmiyor. Fakat, Öğrendiğimize yöre kendisi Wimble-don maçlarında da oyunu ter-ketmiş. Acaba kusur Ingiliz hakemlerinde ve seyircilerinde mi dersiniz f Eğer öyle ise, demek biz de onlara benziyoruz. Eh, ne yapalımr
BİR İSTANBULLU
İkinci Terbiye Kongresi dün şehrimizde açıldı
Millî Eğitim Bakanı, miktarı birkaç yüzü aşmryan soysuzların, öğretmen câmiasından temizleneceğini söyledi
İstanbul Muallimler Birliği tarafından tertiplenen 2 nci Terbiye Kongresi bugün saat 15 te Hukuk Fakültesinde Millî Eğitim Bakanı Tev-fik ilerinin bir nutku ile açılmıştır. Millî Eğitim Bakanı bu açış nutkunda çocuk terbiyesi vs bu mevzuda öğretmene düşen vazifeleri geniş bir şekilde izah ederek demiştir ki:
“— öğretmen her şeyden evvel bir öğreticidir, fakat bununla beraber öğretmen, bilgi veren bir İnsandan ziyade vatan çocuklarını her bakımdan yetiştirecek örnek bir insan olacaktır.
Ben, Demokrat Partinin Millî K-
pılması büyük bir kıymet taşımaz. Zira bir muhalefet liderinin iktidar Partisine muvaffakiyetler dileyerek söze başlamıyacağı muhakkaktır. E-sasen hakikî demokrasi de budur.
Şurasını da belirtmek isteriz ki, (Tenkid Halk Partisinden geldiği takdirde) 27 senedir memlekette siz ne yaptınız? Siz iktidarda bulunduğunuz zaman bunun tamamen aksini yaptığınız halde şimdi hangi yüzle doğurusunun yap’lmasını İstiyorsunuz.. gibi cümleler, biz partisizleri tatmin etmekten uzak kalmaktadır.
Demokrat Partinin iktidara geçmesinin en mühim sebebi, ekserisinin bundan evvel yapılanların tamamını veya bir kısmını beğenmemiş olmasıdır. Bu malûmu her vesile ile İlân etmekte bir fayda yoktur. Münakaşa tekniğinde, muhatabın mazisinde zaaf noktalan anyarak kendisini iskât etmekten ziyade hâlin faydalarını izah ederek ikna eylemek prensiplnl tercih ederiz.
Yegâne temennimiz, tenkid ve cevapların daha mülâyim bir yola dökülerek vatandaşlanmın kalblerinde kin ve nifak tohumlarının ekilmesine mâni olunduğunu görmek tesellisln-dedir.
Dünya Sağlık Teşkilâtı üçüncü toplantısı dün törenle açıldı
AÇILIŞ MERASİMİNDE SAĞLIK VE SOSYAL YARDIM BAKANI İLE BÖLGE DİREKTÖRÜ
DR. A. T. ŞUŞA PAŞA BİRER HİTABEDE BULUNDULAR
Dünya Sağlık Teşkilâtı Doğu Akdeniz Bölge Komitesinin 3 üncü toplantısı, dün sabah saat 10 da Yıldız Sarayında Şale Köşkünde, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Prof. Dr. Nihat Reşat Belger’in nutku ile açılmıştır.
Sağlık Bakanı, açılış nutkunda ezcümle şunlan söylemiştir:
“8ayın Bay Bölge Direktörü, sayın delegeler, sayın bayanlar, baylar;
Cumhuriyet Hükümeti ve Türk hekimlerinin heyeti umumlyeal namına size “Hoş geldiniz” derim. Bu kadar mümtaz misafiri İzaz etmekten büyük bir zevk duymaktayız. Bu toplantıyı Istanbulda akdetmek hususunda delegemizin teklifini kabul ettiğinizden dolayı teşekkür ederiz. Bütün dünya milletlerinin sıhhat seviyesini yükseltmeğe matuf olan yüksek ve necip mesainize İştirak etmek fırsatının kadrini Cumhuriyet Hükümeti lftyıklyle müdriktir. Tesisi tarihine bakılırsa Dünya Sağlık Teşkilâtı bugün 4 yaşındadır, fakat hakikatte faaliyeti 1948 yılında vuku bulan birinci Akdeniz toplantısından sonra başlar. Doğu Akdeniz Bölgesi 18 aydan bert mevcuttur. Ancak, bugüne kadar yapılan işlere bakılır ve bu uğurda lktlham edilen engeller gözönünde tutulursa kabul edilmelidir kİ. bu yükaek tesis üzerinde bina
ğltlm Bakanı olarak kaldıkça, öğretmenin vatan çocuklarını arzu edilen şekilde yetiştirmesine ne kadar mâni, ne kadar köstek varsa bunları ta-mamiyle ortadan kaldıracağım. Kararım budur.
öğretmen arkadaşlarımın ilim v« irfanından memleket çocuklarının tam bir şekilde faydalanabilmelerini temin etmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Ben Türk öğretmenin her yerde, her zaman en çok saygıya ve selâma lâyık bir insan olarak yaşamasını istedim ve bunun için çalışacağım.
Bu mevzuda yapacağımız İlk şey, bu kutlu camlanın içine her nasılsa girmiş bulunan bazı soysuz ve vatansızları, elbirliği İle temizlemek olacaktır.
Millî Eğitim Bakanı sözlerine devam ederek, eğitim ailesi içine katılmış olan bu gibi kimselerin kısa zamanda bu câmladan uzaklaştırılacağını bildirmiş artık talebelerine menfur İdeolojiler aşılayan bir öğretmene tesadüf edllemiyeceğinl İşaretle demiştir ki:
Aziz arkadaşlarım,
Inşaallah bu yılımız mesut v« mahsul yılı olacaktır.
istediğimiz şey budur, arkadaşlarım: Çocuklarımızın yüreğine bir a-teş atalım. Onların yüreklerini vatan sevgisi, memleket aşla ile yakalım.
Bunu yaptığımız zaman göreceksiniz ki: Artık sınıfta kalanlar azalacak, çalışmayan çocuk hiç kalmıya-caktır.
Sîzleri hörmetle selâmlarım...
Millî Eğitim Bakanından sonra söz alan Prof. Remzi Oğuz Ank Terbiye Kongresinin gayelerini izah etmiş ve bunu müteakip, birlik adına Prof. Şeklp Tunç, vo Terbiye Encümeni adına da Dr. Mümtaz Turhan birer konuşma yapmışlardır.
Kongre 6 eylül çarşamba gününe kadar devam edecektir.
edilen ümitler boş değildir. Elde edl. ien neticelerden memnun olmak lâzımdır.
İki senelik bir kıaa süre içinde gerçekleşen terakkiler bizi İyimser olmaya sevkediyor.
Dünya sıhhatinin meydana koyduğu meseleler gayet girifttir. Bu seyyare üstünde yaşıyan milletlerin zıh. hat seviyesi her yerde bir değildir. İktisadî ve İçtimaî birçok âmilin tesiri altındadır.
Gündeminizde yazılı verem savaşı, sıtma savaşı, çocukların ölüm dâvası gibi gayet ciddî tedbirlere lüzum gösterir. Bu meseleler için her yerde yetişmiş hastabakıcıya olan şiddetli ihtiyaca bakılırsa size düşen vazife pek ağırdır.
îstanbuldaki mesainiz kısa sürecektir. Fakat sizin gibi mümtaz şahsiyetler arasındaki fikir teatisi müzakerelere ilim ve tecrübe mahsulü olan kıymetli bilgi katacaktır.
Kongreyi açarken kıymetli müzakerelerinizin bizi meşgul eden meselelere aydınlık getirmesini ve bütün İnsanlığın hayrına olarak başarılarınızın semereli olmasını dilerim.”
Açılış toplantısında Doğu Bengal (Pakistan) Sağlık Bakanı H. Bahar, İran Sağlık Bakanı J. S. Salih, Bölge Direktörü Dr. A. T. Şuşa Paşa, Vali ve Belediye Reisi Ord. Prof. Dr. Fah-reddin Kerim Gökay, kordiplomatik. Sağlık Müdürü Dr. Faik Yargıcı. 12 memleketin delegeleri, basın mensuplan ve davetliler hazır bulunmuşlardır.
Sabahki oturuma Bölge Başkanı A. T. Şuşa Paşa riyaset etmiştir. Kongre başkanlığı İçin yapılan seçimde Türk delegasyonu başkanı Dr. Nail Karabuda İttifakla seçilmiştir. Sağlık Bakanlığı Müsteşar Muavini olan Dr. Nail Karabuda bir sene İçin Kongre başkanlığı yapacaktır.
Bölge Direktörü Şuşa Paşanın toplantıyı açış nutku
“Dünya Sağlık Teşkilâtı, Doğu Akdeniz Bölge Komitesi üçüncü toplantısını yaparken, îskenderiyede-kl Büroda bir senelik çalışmasını tamamlamış bulunmaktadır. Bu müddet zarfında bir çok İşler başarılmış. Pakistan ve Iranda sıtma 1le mücadele ekipleri kurulmuş; Istanbulda Veremle Mücadele Merkezi çalışmağa başlamıştır .
Bu ilk senenin en mühim vazifesi, bölgenin sağlık durumu hakkında malûmat toplamak olmuştur. Bu malûmat temin edilmeden hiç bir faaliyet gösterilemez, işte ilk vazife mesuliyetimiz de budur.”
Dr. Şuşa Paşa, bundan sonra, bu malûmatın nasıl temin edildiğini anlatmış, Bölge Bürosunun âza milletlere, malûmat temini için, 214 satır yazı yazdığını, hepsine aşağı yukan cevap alındığım, bundan başka bölge memurlarının müteaddit seyahatlerde bilgi edindiklerini söylemiştir.
Elde edilen malûmatın bölge hakkında kararlar vermeğe kifayet edeceğini söyLlyerek şöyle devam etmiştir.
“Her ne kadar bu bölge memleketleri, birçok bakımlardan birbirlerine benzerlerse de, bedenî, ekonomik, sosyal, kültürel ve politik şartlan bakımından farklıdırlar. Bu cihetten umumî kaideler koymağa ve tatbik etmeğe imkân yoktur.Bütün bu farklar yanında bir hakikat gözönünden kaçmamalıdır: Bu bölge memleketlerin sağlık durumlan, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmaları kadar İnkişaf etmemiştir.
Müşahede ettiğimiz bir nokta da bölgeye hâkim olan hastalıkların bir kısmının da kontrolsuzluklardan ileri geldiğidir. Bundan başka, şehir halkında köy halkından daha fazla sıhhatli olduğu ve şehirlilerin sağlık hizmetinden daha ziyade faydalan-dıklan anlaşılmıştır.
Birçok memleketlerin umumî sağlık teşkilâtlan tamamiyle kifayetsizdir. Her ne kadar bir çok devletler uzun vadeli sağlık plânlan hazırlamışlar ve tatbikına geçmişlerse de, umum! sağlık dunımlan henüz çok iptidaî bir durumda olup halkın ihtiyacını karşılayamamaktadır.
Sağlık durumlarının inkişaf ede-
Başbakan Yardımcısı Türk Ocağına gitti
Samet Ağaoğlu, Türk Ocaklarının
memlekete büyük hizmetlerde
buluna
^ına dair, Hükümetin
güveni olduğunu belirtti
Şehrimizde bulunan Başbakan Yardımcısı Samet Ağaoglu dün beraberinde İstanbul Milletvekili Hüsnü Ys-man olduğu halde Türk Ocaklan merkezine giderek İdare heyeti üyeleri 1-le uzun bir görüşme yapmıştır.
Görüşmede İdare heyeti üyeleri Başbakan Yardımısma, hükümetin komünizmle mücadele kararına Türk Ocağının da iştirak etmek azminde olduğunu bildirmişler ve hükümetten yardım talebinde bulunmuşlardır.
Ocağın faaliyeti hakkında İzahat s-lan Samet Ağaoğlu görüşmelerin sonunda Türk Ocaklarının memlekete büyük hizmetlerde bulunacağına dair hükümetin güveni olduğunu belirtmiş, mümkün olan her türlü yardımın yapılacağını bildirmiş ve ocağa üye yazılmıştır.
Toplantıyı müteakip bir arkadaşımızın sorduğu “Hükümetin, C.H.P. nln halkevlerine karşılık Türk Ocaklarını İkame edeceği söyleniyor. Bu hususta ne dersiniz?,, sualine Başbakan Yardımcısı bu mevzuda herhangi bir tefsir yapmak İçin zamanın henüz erken olduğunu söylemiştir.
8amet Ağaoğlu bugün Ankaraya gidecektir.
Talebe Federasyonu Başkanı Ankaradan döndü
Türkiye Mili! Talebe Federasyonu Turizm Komisyonu Başkam Anka-radakl temaslarını bitirerek şehrimize dönmüştür.
Federasyon Başkanı, Ankarada temas ettiği yabancı talebe kafilelerinin Teknik Üniversite, Denizcilik Okulu, Galatasaray yatı yurtlarından faydalanma işini halletmiştir.
Dışişleri Bakanlığı İle yapılan temaslarda. hariçteki temsilcilerimizin Federasyonu yabancı memleketlerde tanıtma ve oralara giden kafilelerimizle meşgul olmaları teklifinin tahakkukuna vesile vermiştir.
Basın-Yaym ve Turizm Genel Müdürlüğü ile ‘*Tourisme Unlversitalre,, ve diğer umumî turizm mevzularında görüşmüştür. Bu hususlarda çok büyük bir anlayış gösterilmiştir. Genel Müdürlük, Komisyona, elinden gelen yardımı yapacağını vâdetmiş-tir. Yakında toplanacak olan Turizm Danışma Kurulunda ‘Turisme Uni-versitalre,, en ehemmiyetli yerlerinden birini alacağı şimdiden anlaşılmaktadır.
KISA HABERLER
★ Kazlıçeşmedeki Gecekondu mahallesine konulan 10 lâmba yanmaya başlamış ve buraya ilâveten 8 lâmba daha konulması kararlaştırılmış olup yerleri tesbı* edilmektedir.
★ Kasımpaşada kurulmasına teşebbüs edilen gecekonduların inşasına, bu baptaki kanun mucibince müsaade edilmemiştir. Bunlara ayn yer gösterilecektir.
memesinin malî imkânsızlık ve personel yokluğundan ileri geldiğini, bir mmtakaya münhasır hastalıkların diğer mahallere dağılmaslyie mücadelenin teşkilâtın başlıca vazifelerinden bulunduğunu, bunun için bütçede imkân nispetinde eleman yetiştirildiğini söyllyen Şuşa Paşa, sözlerini şöyle bitirmiştir:
“Hükümetlere hatırlatmak isterdim: Hükümetler, halk tabakalarının sağlığını teminle mükelleftirler. Bu da bugün İçin kifayetsiz olan sağlık teşkilâtlarını geliştirmek ve sosyal refahı teminle mümkündür.”
öğleden sonraki celw
öğleden sonraki oturum saat 15,30 da küçük konferans salonunda açılmıştır. Program Komisyonunun toplantısında geçen seneye alt çalışma raporu okunarak kabul edilmiştir.
Toplantı çalışmalarına bugün sabah ve öğleden sonra program Komisyonunda devam edilecektir .
İstanbul Şehir Meclisinin yeni üyelerini bildiriyoruz
Seçimlerin kazanılması dolayı-siyle D.P, ti Başkanı, dün bir beyanat verdi
İstanbul Şehir Meclisi asil üyeliklerine seçilen D.P. adaylannm isimlerini her ilçede aldıkları oy sırasına göre bildiriyoruz:
ADALAR: Ertuğrul Adalı.
BAKIRKÖY: Cevdet özgür, Ha-san Kangal. Mehmet Kuran.
BEŞİKTAŞ: Orhan Mete, Cahit Evrenos, YektA Kazancıgll, Ferzan Araş, Enver Kaya
BEYKOZ: Salâhaddin Kafkasdağ, Ali Polat.
BEYOĞLU: Dr. Zakar, Dr. Naşlt Erez, Salâhaddin Karayavuz, Enver Berkman, Eşref Şefik, Misbah M. Uran, Dr. Feden Skııraz, Sadun Galip Savcı, Bülent Eğe Sadettin Kalay, Sadi Kaplancalı, Salm Nuri U-ray, Salâhaddin Genç, Necml Ateş, Zek&l Eriş, Nlzamettln Tezcan, Ulviye Isvan, Cemal Tunceli, Feyzi Karakelle. Niyazi Türkay.
EMİNÖNÜ: Hail t Güleryüz, Ihsan Yurtoğlu, Arif Neşet Usman, Recep Bilginer, Ziya Şakir Soku, Haaan Basri Bircan, Dr. Sedat Kumbaracılar, Abdıırrahman Yazgart
EYÜP: Ali Çekiç. Na«tt ÜU% dem Ercebir.
FATtH: Suat Bedük, Hayrî Tornan, Ali Kemal Şahin, Ferdi öner» Dr. M. Kâmil Berk, Haşlm Pekşen» Cevat Ergenekon, Muharrem Tansel, Haşan Al tay. Abdullah Aker, Dr, Rahmi Duman, Neşet Akol, Müfit Bingelli, Niyazi özipek.
KADIKÖY: Sait İbrahim Esi, Tabir Kaşıkçıoğlu, Muzaffer Şahlnoğ-lu, Sami Maktalan, Muzaffer Erer,
SARTYER: Muhlis Erdener, Neo-lâ Akmoran.
ÜSKÜDAR; Alâeddin Nazuhloğtn, Ihsan Gökçay, Fahri Kıyak, Cahit Coran, Nuri Keplrdağ.
D. P. 11 Başkanmm beyanatı
D.P. 11 idare Kurulu Başkam Enver S af der Od’er dün basına aşağ> daki demeci vermiştir:
••Dün yapılan Belediye eeçimleri, •ayın İstanbul halkının Demokrat Parfiye karşı beslediği büyük itlma-dı bir kere daha belirtmiştir.
Memleketimizde yaınız şekil itibariyle değil, ruh ve zihniyet itibariyle de demokratik rejimin ve demokrasi prensiplerinin yerleşmesi büyüle milletimizin katî kararıdır.
Belediye seçimleri göstermiştir ki, Türk Milleti bu karann icrasında D.P. ye mutlak bir inanç sahibi bulunuyor.
Memleketin her sahasında olduğu gibi Istanbulda da vatandaşlarımızın gösterdikleri bu İtimat ve İnanca lâyık olmaya ve halk hizmetinde yorulmadan çalışmaya devam edeceğimizi arzeder, bütün İstanbul halkına derin şükran v« minnetlerimizi bildiririz.
Kızılay, Beyoğlunda yeni bir dispanser kuruyor
Cumartesi günü saat 15 de Beyoğlunda Kızılayın yeni bir dispanser binasının açılış töreni yapılacaktır. Bundan sonra bu bina, dispanser ve tedavi evi olarak kullanılacaktır.
YENİ İSTANBUL
StYASÎ İKTİSADÎ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi t
YENİ tSTANBUL NEŞRİYAT LtMİTED ŞtRKETt Müdürü: Kemal H. 8ARU0A Bu sayıda yazı işlerini fiilen İdare eden :
Salih Zeki Ak dam ar •
Neşredil™ iyen yanlar iade edilmez.
Basıldığı yer : yen t İstanbul matbaaci-
LLK LIMITED ŞtRKETÎ
iti
MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 95 — . |
— Demek îzmlrden geldiniz, dedim, ben de Anadolunun başka bir yerinden. Burada hastalığımı tedavi ettiriyorum. Bu gece çocuklar şerefine perhizi bozduk. Bize misafir olmak zevkini lütfettiler. Fakat sıkılacaklar, diye korkuyordum. Ne olsa dans filân isterler tabii... Gençlik bu.
Sonra görmeyi çok istediğim îzmlrden, ticaretten ve daha bir çok şeylerden aynı hâkim ve neşeli sesle bahsettim ve uzun müddet süklüm püklüm iskemlesine oturmuş ve el aynasında boyalarını tazelemiş olan Perihanın yine o eski bakışlarından birini yakalayınca: •
— Aferin Perihan. Her zaman çalışmak olmaz, ara sıra da böyle eğlenmek lâzım, diye hepsini şaşırtan bir numara yaptım.
Onlar yine dansa gittikleri zaman Sabri ko-
| mlk btr şaşkınlıkla:
— Yahu biz bu kadar masrafı bu manifaturacı oğlanlara bedava kız tedarik etmek için mi yaptık ? dedi.
Sadece:
— Ne zannettlndi ya? dedim.
Bilmem bu henüz ortasını pek az geçtiğimiz gece, bu şartlar içinde, nasıl devam edecekti ?
I Onlar tekrar döndükleri zaman :
— Çocuklar kusura bakmazsınız. Ben artık 471
yatmalıyım, diye kalkacaktım. Fakat buna hacet kalmadı.
Bu ikinci dans sonunda yine zorla kalabalığı yararak yanımıza yanaşır gibi olduktan sonra rotayı değiştirerek içerdeki büfeye doğruldular.
Üçüncü dans başladığı zaman bizimkiler büfede yüklerini almış görünüyordu. Bu kısmın sonuna doğru dördünü de başlarında acayip kUlâhlar; ellerinde, ağızlarında yelpazeler ve düdüklerle sekiz on kişinin ortasında horan oynuyor gördük. Bu da bittikten sonra onlar dans meydanında büsbütün yalnız kaldılar, etraflarını sararak el çırpan kalabalığın ortasında zıplaya zıplaya acayip bar numaralan yapmağa başladılar ve daha sonra da büsbütün kaybolup gittiler.
Ertesi sabah kahvaltımı getiren garson misafirlerimizin geceyi dışarda geçirdiklerini ve hâlâ odalanna gelmediklerini bana haber veriyordu. Biraz sonra Sabrlnin de karmakanşık bir çehre ile odama düştüğünü görünce o da aynı haberi getiriyor sandım. Fakat arkadaşım büsbütün başka blrşey söyledi:
— Şimdi Bakırköyden telefon ettiler. Hanım bugün hastahaneden çıkıyormuş!
XXI
YALOVA DÖNÜŞÜ
Yalova gecesinden sonra vakalann sel gibi bir akışı oldu.
Hastahaneye dönüşümde İlk karşıma çıkan bizim vergi memuru Haşan Efendi oluyor ve bana bir gün evvel Ali Osman ile dişlek hastabakıcının tevkif edilmiş olduklannı haber veriyordu. Evvelsi gece ânî bir baskın yapmağa gelen emniyet memurları doktorun yatak odasında çok miktarda eroin bulmuşlar ve bunların hastalık bahanesiyle hastahanede yatmağa gelen bazı 472
kimseler vaaıtaalyle Anadoluya kaçırıldığını tesblt etmişlerdi.
AH Osmonın ve hastahanenln haline göre böyle bir Akıbet pek de beklenmez bir şey değildi. Buna rağmen çok şaşırdığımı gören Haşan Efendi:
— Ben size adamı iyi görmediğimi bir kaç kere çıtlattım amma kulak asmadınız doktor bey, dedi, yani açıkçası biz farkında olmadan kaçakçılık merkezinde oturmuşu*.
Beni bir düşüncedir almıştı.
— Ne yapacağız şimdi? dedim.
Haşan Efendi:
— Tahkikat hâlâ devam ediyor, dedi, belki bize de bir soracakları olur, isterseniz bu gece de burada kalalım. Yarın sizinle çıkar gideriz.
Haşan Efendi üç hafta evvel ameliyat olmuş fakat Istanbulda bazı alış verişleri olduğu İçin dönmekte acele etmemişti. Osman Mutlu 1le Gülsüm Hanım benim Yalovaya hareketimden İki gün evvel Bursadaki bir akrabalarına misafir gitmiş bulunuyorlardı.
Hastahanedekl son günüm çok sıkıntılı oldu ve her dakika bir sivil polis memurunun beni görmeğe gelmesini bekledim. Gelseydi galiba daha lyl olacaktı. Çünkü ertesi gün ve gece Te-pebaşmdakl otelde de aynı rahatsızlığı hissettim. Halice bakan eski köşemde otururken kâtibin yanına n« zaman bir yabana gelse ürpererçk kulak kabartıyordum. Gene bir kaç kere kapıma vuruluyor sanarak “Giriniz” diye seslendim.
Otelde bu sefer beni yabancı bir garson karşılamıştı. Benim Koço bir gece birdenbire hastalanarak Balıklı Hastahaneslne kaldırılmıştı. Buna üzülmekle beraber şimdilik Koçoya pek İhtiyacım yoktu. Çünkü İlkönce Sirkecide eski oteline giden Haşan Efendi orada mahzun bir 478
gece geçirmiş, erteal sabah çan taamı, sepetini alarak benim otele gelmişti:
— Neye dün akıl etmedim diye bütün gece kendime kızdım, diyordu, nasıl olsa ayrılacağız. Bari bir kaç gün bir arada kalalım. Amma burası daha pahalıca İmiş. Sizden iyi mİ?
Evvelce de söylediğim gibi Haşan Efendi kasabada pek fazla hoşlandığım bir adam değildi. Fakat ayrılıktan bahsedince ağlayacak gibi oldum. Neteklm Mutlular için de aynı şeyi hissetmiştim.
Mutlular Bursaya gitmeden bir kaç gün evvel bana Hacı ömerin ağır hasta olduğuna ve doktorun yakında öleceğini söylediğine dair acı bir haber vermişlerdi. Fakat hallerinde bir tuhaflık vardı ve Gülsüm Hanım beklediğim kadar müteessir görünmüyordu. Benim birdenbire “Vah Hacı Ömer” diye başımı önüme eğdiğimi ve bir daha konuşmadığımı gören kan koca uzun uzun birbirlerine baktılar ve zavallı Gülsüm Hanım boynunu bükerek:
— Biz yalan söyledik doktor bey, dedi, babam mektup gönderdi. “Beni ölüyor diye aldatın. Belki yabancıların elinde Ölmeme yüreği dayanmaz da kalkar gelir” diyor. Amma çok kederlendiğinizi görüyorum.
Gariptir ki ihtiyar Hacı Ömerin bu mâsum hilesi bana onun »ahlcl ölümünden çok dokundu ve gözlerimi yaşarttı.

Istanbulda vakitsiz sonbahar yağmurlan başladı. Âdet yerini bulsun diye Haşan Efendiyi biraz öteye beriye götürmek istedim. Belki de bu yağmurlar sebebiyle pek zevkine varmadı ve daha ziyade alış Verişleri için çarşı içinde dolaştık. Dönüşlerde nerede olursak olalım mutlaka Sirkecide bizim kasabalılann toplandıklan
474
kahveye uğruyorduk: Onlar civar otellerdeki ar* kadaşlanna da haber salarak etrafımıza toplaşıyorlar ve bana yine dertlerini dinletiyorlardı. Her defasında memlekete dönme vakti gelmiş bir İkisiyle veda ediyordum. Birbirimize sarılarak helâüaşıyorduk ve boğazıma yumruk gibi bir şey tıkanıyordu. Memleketten bahsetmek yasağı da artık kalkmıştı. Hattâ bir kaç kişi yüzünden bu lnsanlann hepsine birden küsmeyi haksız bulmağa başlıyordum. Onlarla en çok konuştuğumuz şeylerden biri de benim verime gelen doktordu. Biçare adam belki de iyi bir adamdı. Fakat bizimkiler bir türlü ısınamıyorlar, durmadan onu bana şikâyet ediyorlardı. “Yapmayın günahtır, ayıptır” diye nasihatler veriyordum.
Ancak bir gün memleketten yeni gelen birinden öğrendiğim bir haber üzerine ben de birdenbire aleyhine dönüverdim. Yeni doktor Müftünün Yurdu İçin ağır bir rapor vermiş. Galiba dağıtacaklarmış... Müftü son bir Ümit İle Vilâyete koşmuş fakat derdini anlatamayarak ağlaya ağlaya geri dönmüş.
Bazan geceye kadar süren bu konuşmalardan sonra kahveden kalkıyorduk. Hemşerller benimle Haşan Efendiyi, Yeni istasyon Gazinosu dönüşlerinde olduğu gibi, Sirkecideki tramvay durağına kadar getiriyorlardı.
xxn
DÖNÜŞ YOLUNDA
Yine bir posta trenine bağlanmış bir yataklı vagonun pencerestndeylm. Geldiğim gün gibi bugün de hava yağışlı, üstelik de soğuk..
Akşam üstleri beni Sirkeci tramvayına u-ğurlayan hemşerller kalabalığından bir kısmı bu sefer de Haydarpaşaya geldiler, sıra sıra vagonun önüne dizildiler. (Devamı var)
475
* Eylül 1950

Sarfa 3
Bediî FAİK
MP lüka beyde, mıy-
BENtM çocukluğumda, Fransızların gözbebeklcrl bir millî at-letlerl vardı: Ladumck. Simsiyah pırıl pırıl saçlı, kapkara gözlü bu yakışıklı delikanlıyı bir gün. Fransız Atletizm Federasyonu diskalifiye ediverdi! Hem de o devrin büyük mukavemetçisi. FinlandiyalI Ntırınl ile yarışacağı bir sıra... Sebebi neydi biliyor musunuz? Yamada uzun boylu bir Fransız dilberi olduğu halde, gece kulüplerinden birinin kapısında görünmesi!
Spor mu kıymetliydi, yoksa Ladumek mi? Elbcttckl birincisi. İsveçli beden terbiyesi üstadı MÜller güzel söylemiştir: "Spor, bütün bedenlerin müşterek dinidir.,. Ve bir talebesi bunu şöyle tamamlıyor: **Taassubun faydalı olduğu tek saha spordur îşte İki canlı levha kİ, beden terbiyesi teşkilâtımızın salonlarını süslemek için, Apollon’un yahut Kıırtderellnln ketlerinden daha önce düşünülmeliydi. Ama düşünülmeydi duvarlardan taşıp, kafalara, ruhlara ve prensiplere aktarılır
dı? Şüphelijim. Biz devlet eliyle vapur İşletip, ta>*yare kaldırdığımız veya sigara sarıp, rakı Imhlklediğlmfz gibi, beden de terbiye edeceğimize İnanmış ve iktisadiyatımızın yanında, sporu da Plssa kulesini kıskandınrcasına çarpıtmış nâdir milletlerdeniz. Bu kulenin temeli müsamahaya dayanıyor ve millet kesesinden alınan milyonlar yalnız o çarpıklığı temin için sarf edilmektedir.
Dünyanın başka bir köşesinde, zabıta sütunlarına her Allahın günü İki üç sporcu adının kaydedildiği bir memleket daha var mıdır? Sporcularımızı, İlâhi bir kuşetin eline vererek, bir haftalığına, hücra bir adaya yollamanız; Beyoğlundaki bar sahipleri sıkıntılarından çatlarlardı. Londra Ollmplyadma gidilirken, tayynre meydanında kendisine adres soran Beden Terbiyesi Umum Müdürüne, bir spor yıldızımız ne cevap verse beğenirsiniz: Beyoğlunun malûm kirli sokağının adını!.. Şimdi bittabi Umum Müdürün mukabelesini de merak edeceksiniz. SÖyllye-yim: Sadece gülmüş! Artık hafta İçinde İki güreş asının Beyoğ-lunda zorbalık yapmalarına, yahut ünlü bir pehlivanın kız kaçırıp, tabanca patlatmalarına şaşabilir misiniz?
Halbuki sporun mânasını kavrıyabilsek, nesillerin terbiyesinde ne mühim hamleler yapabiliriz. Kaldı kİ, sporun, memleketleri aş»P milletleri birbirlerine yaklaştırdığı hakikati de, bizde kavranmış değildir. Birinci Cihan Harbi sonunda. Amerikanın kendisinden kredi Lstiyen Finlandlyaya verdiği cevabı hatırlı yalım: “Nurml’nin vatanına yardım vazifemizdir. Anlaşmayı imzalamak İçin, devletinizden mümessil olarak, Nurmi’ji göndermenizi İstiyoruz. Onun İmzası kâfidir.,,
Acıdır ama, buna mukabil bizim, beynelmilel sahalarda sporun maddesinde değil mânasında Heri göründüğümüz pek nâdirdir. Zannediyor musunuz ki, Londradan ters yüzü futbolcularımızın marifetleri o kadarla rols’nın: “Kendisini harbe İnandırmak sporcu olduğunu söyleyiniz,, diye tarif yesl noksanını kolay unutabilir mİ?
O halde? Evet, mevzu çetinliği süratle el atılmağa muhtaç bir halde ben Sayın Menderesin .verinde olsam,
bir pensle neşter verip, beden terbiyesi teşkilâtının kadavrasını teşrihe başlatırdım!
gönderilen kalmıştır? Andrö Mau-Içln, düşmanının kötü ettiği İngiliz, spor terbl-
nispetinde mühimdir. Ve metruk duruyor. Doğrusu demokrasinin eline hemen
Atlantik devletlerinin müdafaa
Dışişleri Bakan Muavinleri, komünistlere karşı koyabilmek İçin daha fazla malzeme ve paraya ihtiyaç olduğunu belirttiler
Londra, 4 (YİKS) — Şimalî Atlantik Konseyi Dışişleri Bakan Muadilleri tarafından dün yayınlanan resmi tebliğde hazırlanmış olan programın Garbi Avrupa müdafaası hususunda kifayetsizliği ve mütecaviz komünist kütlelerine karşı gelinmek için daha fazla askeri malzeme ve paraya acilen İhtiyaç olduğu belirtilmektedir.
Dışişleri Bakan Muavinleri Atlantik Paktına dahil on iki memlekete derhal daha fazla tayyare, tank ve top İçin emir verilmesini tavsiye eV inektedirler. Bu kısa vadeli program mevcut istihsal kabiliyetinin azamî takatına tekabül etmektedir. Uzun vadeli silâhlanma programının hazırlanmasına İse Atlantik devletleri Dışişleri Bakanlarının bu ay New-York-
ta yapacakları konferansı müteakip girişilecektir. Gerek Dışişleri Bakan Muavinlerinin tebliğinde ve gerek Konsey reisi bulunan Amerikan delegesi Charles Spofford’un basına verdiği beyanatta müşterek silâhlanma programının hayat standardını indirmeden gerçekleştirmesi hususundaki güçlükler üzerinde bilhassa durulmaktadır.
Tebliğde muahedenin askerî teşkilâtın takviyesi hususunda derhal ça^ lışmalara başlanacağı, kaydedilmektedir. Bu. Brüksel Paktı ve Atlantik Paktı gibi teşkilâtlar llo muhtemel bir birleşmeyi ve bir Birleşmiş Atlantik kuvvetleri yüksek komutanlığı ihdas edilmesini derpiş etmektedir.
Türk-Iran dostluğu
Iran Büyükelçisi, Güvenlik Konseyi seçiminde İranın Türkiyeyi desfekliyeceğini bildirdi
İranın Türkiye Büyükelçisi hammet Sait dün Ankaradan mire gelmiştir.
Mu-şehri-
Vazifelerine geç gelen doktorlar
Tapılan teftişler neticesinde Haydarpaşa Numune Hastahanesi doktorları Disiplin Kuruluna verildiler
Ankara, 4 (ANKA) — Sağlık Bakanlığından alman malûmata göre hasta-hanelere doktorların geç geldikleri hakkında yapılan şikâyetler üzerine Bakanlık müfettişleri ani teftişlere başlamışlardır. Bu arada ilk olarak Hay-d&rpMa Numune Hast&hancslnde bütün doktorların bir İki saat geç geldikleri tesbit edilmiştir. Müfettişlerden gelen rapor üzerine Bakanlık Haydarpaşa Numune Hastahancrinin bütün doktorlarını disiplin kuruluna vermiştir.
İşletmeler Bakanı Gemlikte
Gemlik, 4 (A.A.) — Dün ilçemize gelen İşletmeler Bakanı Muhlis Ete. İşçilerle temaslarda bulunmuş, kazanın elektrik meselesiyle alâkadar olmuştur.
Bakan.
•atılacak şahıslara
maledileceglni açıklamıştır.
yapmış olduğu konuşmada, olan devlet fabrikalarının değil, İşçilere ve millete
Amerikada bir Türk ailesinin geçirdiği feci otomobil kazası
Salt Lake City 4 (YlRSı — Doktor Fethi öktemgil ile eşi bir otomobil kazanına uğramışlardır
Kaza neticesinde bayan Nihal ök-temgll vefat etmiş, doktor Fethi Ök-temgil’ln de kaburga ve omuz kemik, lerl kırılmıştır.



i-
bir
se-
ce-
Büyükelçi kendisi İle konuşan arkadaşımızın Güvenlik Konseyi çimi hakkında sorduğu bir suale vaben demiştir kİ:
— İran, Türklyeyi Güvenlik Konseyi seçiminde destekllyecektlr. Çünkü evvelce vermiş olduğum bir beyanatta da belirttiğim gibi İran dış siyasette Türklyeye bağlıdır. Hükümetimiz Türkiye ile sıkı bir dostluk kurmak azmindedir.,,
Türklyenin Atlantik Paktın* girmesi meselesine temas eden elçi şunları söylemiştir:
“Türklyenin Atlantik Paktına girmesini çok arzu etmekteyiz. Zira Tür-klyenln pakta girmesi Iran İçin de hayırlı olacaktır..,
Ankara temaslarından çok memnunun kaldığını belirten elçi Fuarı gezmek üzere yakında îzmlre gidecektir.
Arap-İsrail münasebatı yine gerginleşiyor
Kahire, 4 (YÎRS) — Elmaari gazetesinin güvenilir kaynaklarından aldığı haberlere göre İsrail askeri birlikleri İsrail topraklarındaki Arap sakinlerini makinelitüfek ateşi ile evlerinden sürmüş ve Mısır hududuna kadar takip etmişlerdir.
Araplar pazar günü Mısır hududuna 40 kilometre kadar uzakta bulunan bir köye sığınmışlardır
Gazete İsraillilerin hıristivan
Müslüman Araplara Yahudi dinini kabul ettirmek içüı zor kullandığını İddia etmektedir. Mısır Savunma Bakam Mustafa Nusret Bey verdiği beyanatta haberin doğruluğunu teyld etmiş ve Mısır devletinin Birleşmiş Milletlerder bu vahşıyane ve mütecaviz hareketlere mâni olmasını latl-yeceğinl ve aksi halde Mısırın İsrail İle akdettiği mdtareke hükümlerine bağlı kalamıyacağmı ilâve etmiştir.
ve
Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
-* 0 ’ \ t
Strasbourg’dan notlar
İngiliz birlikleri, cepheye doğru yola çıktı
I
Gelen iki tabur, limandaki candan karşılamadan hemen yola koyuldular
sonra,
Güney Kore limanlarından birinden (Hususî muhabirimiz Homer Bi-gart bildiriyor) — Koreye ilk vâsıl olan Ingiliz birlikleri İrenle bu gece ileri hatlara doğru yola çıktılar. Bu İki birliğin gelişi Amerikalılara cesaret verdi; zira Birleşmiş Milletlerin yardım hususundaki sözünün ciddiyeti hakkında şüpheye düşmeğe başlamışlardı.
Limanda bekleyen kalabalık bir kütle ArgyU. Sutherland. Highlanders ve Middlesex alayının birinci bölüklerini tezahüratla karşıladı. O sahneyi hiç unutamıyacagım. Serin güzel bir gündü; liman şehrinin kendine hâs o kokusunu ancak dağıtabilecek kadar hafif bir rüzgâr esiyordu. "Ceylon” kruvazörünün dar güvertesine toplanmış olan îskoçyalı askerler. gemi limanı muhafaza eden yüksek yeşil tepeler arasından geçerken, herhalde Hong-Kong’u hatırlamışlardır. Oraları hatırlamağı pek istememişlerdir de! Hong-Koıig’da bir seneden fazla sıkı bir hazırlanma devresi geçirmişlerdi. Hattâ o derece disiplinli bir hayat yaşamışlardı kİ, aralarından bazıları bütün bu zaman zarfında şehirde ancak İki gün serbestçe dolaşıp eglenebilmişlerdl .
Fakat bu çetin ve disiplinli hazırlanma onlara muvaffakiyeti sağlayacaktır. Hong-Kong’da iken dağlık a-razl muharebesi üzerinde İhtisas e-dinmlşlcrdi; burada lâzım olacak o-lan da bu.. îngilizler iyice yanmışlar ve bronz bir renk almışlar. Japonya-da işgal ordusundaki vazifelerini ter-kederek Koreye gelen İlk Amerikan bölüklerinden çok daha muharebeye hazırlıklı ve dayanıklı gözüküyorlardı.
Meşum dedikodular
Hong-Kong'dan Koreye kadar süren 5 günlük seyahatleri esnasında İngiliz birlikleri Kore cephesi hakkında korkunç dekikodular işitmişler. Komünistlerin Pusandan 20. sonra 10 ve nihayet 5 mil uzakta bulundukları duyulmuş. Dün ise 1000 Amerikalının esir düştüğü şayiası ortaya çıkmıştır.
Nihayet limana girdikleri vakit îngilizler, bütün bu anlatılanlardan ne kaîar uzak bulunulduğunu hayretle görmüşler, iki bando, aralarında Amerikanın Kore Elçisi John M. Muccio da bulunduğu halde Ameri-kadan ve Güney Kore Erkanının ileri gelenleri ve ellerinde çiçek buketleri taşıyan mektepli kızlar Ingiliz birliklerini hararetle karşıladılar.
Mekteplilerin, Ingiliz millî marşı o-lan ”God Save The King” in sözlerini değil. yaJnız bestesini bildiği meydana çıkınca epey bir karışıklık oldu. Fakat bunun da çaresi bulundu. Ingiliz kuvvetleri kumandanı Basil A. Goad, Güney Kore Hükümetinin Haberler Şefi Dr. Helen Kim’e hemen marşın sözlerini yazarak verdi ve o
nüfuzunun esaslı surette söylemiştir
İşçi liderinin kanaatlnce, nüfuzunun azalması şu solleri gelmektedir:
İşçi sendikalarında komünist nüfuzu kırılmış
Brüksel. 4 (A.P.) — İngiliz İşçi
Birlikleri Kongresi liderlerinden Fred Dalley bugün Brüksolde gazetecilerle yaptığı bir konuşmada son 12 ay zarfında Aeyadakl lşç( sendikalarında komünist kırıldığını
İngiliz komünist heplerden
1 — AsyalIlar Rusyadakİ dahilî şartların hakiki durumunu gittikçe daha geniş ölçüde öğrenmektedirler.
2 — Koredeki komünist tecavüzü.
3 — Hür İşçi Sendikaları Mllletlet-lerarası Konfederasyonunun kuruluşu. Bu komünist aleyhtarı ve demokratik teşekkül dünya işçi birliği hareketini kuvvetlendirmiştir.
4 — AsyalIlar Rusyadan emir almak istememektedirler.
fY'İRSD — Avustralya Percy Spender, Japon komünist Çinin
Avustralya D>ş Bakanı Asya barışı hakk nda ümitli sözler söyledi
Londra. 4 Dış Bakanı
sulh muahedesi ile Birleşmiş Milletlerde temsili meselelerinin yakın bir âtide halledileceğini zannettiğini, Londradnkl ikameti esnasında her Ikl mraelenln İngiliz Hükümeti İle müzakere edildiğini söyledikten nonra ayrıca Endonezyanın Yeni Gine hakkındnkl taleplerini, For-moza İşini ve Koro ihtilâfı kapandıktan sonra hâdts olacak durumu görüştüğünü İlâve etmiştir.
Spender’e göre, bir Pasifik paktını da düşünmek lâzımdır. Fakat bundan önce bu bölgenin askıda kalmış bir çok mühim dâvalarını mutlaka ele almak ve hallntmek şarttır. Japonya ile sulh muahedesi yahut komünist Çinin Birleşmiş Milletlerde temsil o-dilmesi keyfiyeti bunlardan hir kaçıdır. Bu işler yakın zamanda halledilmelidir.
Bu hususlarda müspet bir netice elde edilirse Avrupa ve Atlantik bölgelerinin sağlam bir emniyet esasına bağlanmalarına müvazl olarak Asya-nın Pasifik sahasında da aynı hedefe varmak mümkündür. Hlndistnn bir Paslffk paktına girmese de olur. İleride bundaki fayday; görecek o da girecektir. Keza Japonya İle Sovyet Rusyasız bir sulh muahedesi akdetmekten başka çare yoksa bunu da göze almak lâzımdır. Yalnız bu muahedeye Çinin iştiraki şarttır Çin durumu Birleşmiş Milletler tarafından halledilince bu da kabil olacak demektir.
da kızlara oracıkta marşın sözlerini öğretiverdi. Kızlar marşı gayet candan ve doğru olarak söylediler.
Birleşmiş Milletlerin hoşgeldlnlz şarkısı
Kruvazördekiler marşı selâm vaziyetinde dinlediler. Bunu müthiş bir alkış ve heyecan tezahürü takip etti. Mektepliler bundan sonra, bilhassa bugün İçin Koreli bestekâr Cho Che-hun yazdığı
"Ayni ideal olan bir ordu aşarak, hakkı
çıkarmağa geldiler.
Limandaki zenci
rekabete davanamıyarak
birliklerin maneviyat! gayet Hele İngiliz ordusunda veri-
şu şarkıyı söylediler: ve aynı hislere sahip altı kıta ve beş deniz koruma ve mütecavizi
Geminin kıç tarafındaki toplann altında bulunan îskoçyalı gayda bandosu biraz sonra bütün kuvvetiyle çalmağa başladı, bandosu sustu.
Gelen yüksek,
len bisküi ve kuru yemeklerden kurtularak, Amerikan ordusu cephe ö-vününe tâbi olacaklarını büsbütün sevindiler.
Aralarından İrlândalı “Bize bir kaç parça fazla rin; komünistlerden kurtulmak işten bile değildir,, dedi.
duyunca
bir asker, biftek ve-
[
1
14*
î f J



n
*

Çlft erkekler şampiyonluğunu kazanan Harper ve TCelss rakipleri Kovalevski Dorfnıanla beraber
Enternasyonal Tenis
Turnuvası sona erdi
Çift erkeklerde Harper - Weiss, çift kadınlarda Dorothy Head ve Maria Weiss şampiyon oldular
26 ağustostan beri devam eden beşinci Eenternasyonal Tenis Turnuvasının son karşılaşması dün yine Tenis, Eskrim, Dağcılık Kulübünün kortunda büyük bir kalabalık önünde oynanmıştır. On günden beri devam e-den karşılaşmaların finalleri büyük bir zevkle seyrcdilmlştlr.
Çift erkekler final karşılaşmasında AvusturyalI Harper. Arjantinli Weİas çifti; Amerikalı Kowalovskl ve Er-ving Dorfmann çiftini beş setlik bir maçtan sonra 3/6, 2,'6, 6/4, 6/4, 6/4 mağlûp etmiştir.
Karışıklarda: K. Tuckey (Ingiltere), Dorfmann (Amerika) çifti Herinsen (Holanda) Lİnck (Holanda) çiftini 6/1, 6/3 yenmiştir.
Çift kadınlar final karşılaşmasında da Mlss Head (Amerika), Maria Weİ8s (Arjantin) çifti Bahtiye (Türk) Muallâ (Türk) çiftini güzel bir oyundan sonra 6 '4, 6 2 mağlûp etmiştir.
On günden beri devam eden karşılaşmalarda tek erkekler şampiyon-luğunu kazanan Glovanlnlnl Cucclll (İtalyan) 1947 İsviçre Enternasyonal Turnuvası şampiyonluğunu 1948 senesi İsviçre Enternnsyonl Turnuvası çift erkek galibi. 1948 İtalya tek ve çift erkek şampiyonu. 1949 Pan-Amr-rikan muhtelit şampiyonu, 1939. 1948 ve 1949 İtalya Davla Kupası ekibi o-
İSPANYADAKİ ATLETLERİMİZ
1
7 eylülde Istanbula hareket edecekler
Barcelone, 4 A.A. (Hususî muhabirimizden) — Türkiye - Ispanya Atletizm müsabakalarına iştirak etmiş olan Türk atletleri Marsilya’ya gitmek üzere trenle buradan ayrılmışlardır.
Türk atletleri Marsllyadan 7 eylülde Istanbula hareket edeceklerdir,
bir bir bir
8/2
Brezilya'da bir futbol hakemini polisin elinden almak istediler
Rio de Janeiro. 4 A A. (Reuter) — Bir futbol hakemini polis otomobilinden almak iateyen hiddetli halk kütlesine polis ateş açmış, kişi Ölmüş, 4 ü ağır olmak Üzere kaç kişi yaralanmıştır.
Hakem Americo takımının
I
kazandığı Amerlco-Vasco de Gama maçını idare etmişti.
Vasco de Gama taraftan olan nümayişçiler kulüplerinin mağlûbiyetine hakemin sebep olduğunu ileri sürerek bir polis kuvvetinin muhafazası altında bulunan polis otomobiline hücum edince polia ate§ etmek zorunda kalmıştır.
Schuman Plânı
Schuman Plânı, Avrupa Konseyi ikinci devresinin
en esaslı mevzuunu teşkil ediyor
(Parla Büromuzun Straabourg konferansına gönderdiği arkadaşımızdan)
Strasborug, (Ağustos) — Kömür -çelik ”pool„ una dair Schuman Plânı hiç şüphesiz Avrupa Konseyi İkinci devresinin en esaslı mevzuunu teşkil etti. Mübalâğasız denilebilir ki, Strasbourg'un bütün “tenor” lan bu mevzua dokunarak hiç olmazsa birer nutuk söylediler. Herkesin nazarlye-al görüşüldü; plân sahibi de bizzat kendi görüşünü çok dikkat çeken iki nutukta müdafaa ve izah eyledi. Bundan sonra Ingiliz Muhafazakâr murahhası Mac M Ulan. Mr. Bevln'in yerini tutan İngiliz bakanı Davles, İşçi Partisinden Edelman, plânın heyecanlı taraftarlan olan Italyan temsilcileri, Batı Almanya Millet Meclisinde Sosyal Hıristiyan Grupu Başkam Von Brentano da konuştular.
Schuman Plânı etrafında ve hakkında o kadar çok şey söylendi ki, karşıdan nazarlyeler o derece beliğ tafsil edildiler kİ, nlha-kendisi az çok vuzuhunu
nutuklarla yet plânın kaybetti.
Zannımızca meseleyi gözden geçirmek ve gerek plân, gerek İleri •ürülen “tez”ler ve delilleri İyice tesbit etmek yerinde our.
Mr. Schuman’ın maksadı, Fransa ile Almanyanın teşkil edecekleri "nüve,, etrafında bir nevi İktisadî Avrupa federasyonu kurmaktır. Bu, Fran-sanm ve Almanyanın kömür ve çelik kaynaklarını birleştirmeyi icap ettirecek ve birliğe iştirak etmek İ9tiyen memleketleri de faydalan-dıracaktır.
Mr. Schuman, işçi Ingiltere yani resmî Ingiltereyi bu birliğe girmeğe davet ediyor. İktisadî sahada bile olsa hükümranlık haklarından bir cüzünü dahi plânın teklif eylediği ve “milletler üstü” İdareye devretmeğe nza gÖ3termlyen Ingiltere teklifi ve daveti reddetmekte... Bu bakımdan gerek Muhafazakâr, gerekse İşçi Partilerine mensup Ingiliz murahhaslarının İleri sürdüğü delil ve se-belperi bertaraf etmek hususunda Mr. Schuman bazı teminatta ve tali ta-vizatta bulunmuştur.
mİ ? Müşahitler, bu demekte müttehittir-glbl bütün dâva o dönmektedir. On-
elinde olsun, Muha-tngriliz
ne temsil ettiğini artık sebeple Bakanlar bırakmıyacak.
Plânı Strasbourg
komi-
çalış-dedlk.
yuncusu 1946 dan 1950 ye kadar Ital-yanın en İyi tenisçisidir. Bu sene de İstanbul Enternasyonal Tenis Turnuvasının tek erkekler şampiyonluğunu kazanmıştır.
Tek kadınlar şampiyonluğunu kazanan Mlss Dorothy Head (Amerika) temmuz ayında Viyanada yapılan Enternasyonal Tenis Turnuvasını kazanmıştır. Amerikanın 9 numaralı tenisçisidir. Bu sene de İstanbul Enternasyonal Tenis Turnuvasının tek kadınlar şampiyonluğunu kazanmıştır.
Çift kadınlar şampiyonluğunu kazanan Dorothy Head İle Arjantinli Maria VVeiss çiftinden Maria Weiss (Arjantin) bu turnuvanın en sempatik bir tenisçisidir. Arjantlnİn en İyi kadın tenisçisi olan Maria \Veinss, bu sene VYlmbledon turnuvasında geçen senenin İstanbul ve Ankara turnuvaları ve 1950 Roma Enternasyonal Turnuvaları galibi ve dünyanın 8 numaralı meşhur kâdın tenisçisi Bosslyl yenmiştir. 1949 River Plate Enternasyonal Turnuvası tek kadın galibi 1950 Kahire Enternasyonal Turnuvası tek çift kadın finalistidir. Bu aene de İstanbul Enternasyonal Turnuvada çift kadınlar şampiyonluğunu kazanmıştır. •
Çift erkeklerdo Avusturnlynh Har-pnr 36 yaşında en olgun bir tenisçidir. 1937 Avustralya çift erkek şampiyonu, 1945 N.SAV. çift erkek gnlibi,
1946 Surrey tek ve çift erkek galibi 1916 Ingiltere toprak kort tek ve çift erkek galibi 1946 Şimali İngiltere Turnuvası çift erkek galibi, 1946 Şimali Ingiltere Turnuvası çift erkek gnlibi
1947 Hnrrogate Enternasyonal Turnuvası çift erkek galibi, 1947 Danimarka Kıra! Kupası galibi. 1949 Mısır Enternasyonal Turnuvası çift erkek galibi, 1949 Türkiye, Mısır ve Şarki Akdeniz Enternasyonal fuarları çift erkek galibi. 1949 Bu sene dur.
îrvlng
Paris Enternnsyonl erkek Enternoayonl Turnuvasında Wİmble-don Turnuvasının 1 numaralı oyuncusudur. 1950 Viyana Enternasyonal turnuvası tek erkek finalistidir. Bu sene de karışıklarda İstanbul Turnuvasını kazanmıştır Derece alan bütün tenisçileri tebrik ederiz
Vedat ETENSEL
Bahis mevzuu olan kömür ve çelik sanayii İngiliz sınaî İstihsalinin en hassas unsurlarıdır. Yani tngillz-lerin hayat seviyesi bu iki sanayie tabidir. Bu itibarla, İktidarı tutan İşçi Partisi îngllteresi muhalefet mevkiinde bulunan fazakârlar İngiltereli olsun,
mllletLnln ağır fedakârlıklar pahasına kazandığı siyasî ehliyet ve hürriyet içinde bu ana sanayii maddî ve mânevi menfaatlerine uygun olarak İdare etmek hakkını herhangi bir sınaî oligarşiye, herhangi bir teknokrasiye devreylemeğe razı değiller.
Mesele bundan ibarettir. Ortada başka dâva yok.
Ingiliz Muhafazakârları birbirine zıt bu iki vaziyeti telife çalıştılar. Mr. McMillan, adı geçen “yüksek İdare teşkilâtı” na yalnız “Istlşari” verilerek patronlar ve sendikalar temsil-
İtalyan güzellik kıraliçesi seçildi
Türklye tek erkek galibidir, de çift erkekler şampiyonu-
Dorfmann «Amerika), 1050 Turnuvan çift dömlfinalistldlr. 1950 Fransa
Londrada yapılacak tenis maçları
Londra, 4 (A.A.) — \Vembley Stadyumu idaresi 25 ilâ 29 eylül tarihleri arasında Londrada tertiplediği mll-letleraıaaı bir turnuvaya dünyanın en ileri gelen 12 profesyonel tenlsçlsl-nl davet etmiştir. Ortaya 2.000 ater-llng tutarında mükâfatlar konulmuştur. Turnuvaya dâvet edilenler arasında 1949 VVemblvy turnuvasını kazanan Amerikalı Jack Kramcr, eski profesyonel dünya şampiyonu Riggs, Pancho Gonzalnn. Bııdge, Frank Parker dünya yönel tekler şampiyonluğunu
ilkbaharda Birleşik Arnerikada Kra-mer’don alan Ekuadorlu Pancho 8e-gura. HollandalI profesyonel De Moss, tsveçli Kari Schroeder ve İngiliz Dan Maskeli vardır.
Bobhy Donald profos-geçen
Riminl (İtalya) 4 A A (Reuter) — 18 yaşındaki esmer güzeli Giovannn Pala dün gece İtalya Güzellik Kırnli-çcsl unvanını kazanmıştır.
50 İtalyan güzeli arasından seçilen Glovanna Pala, hafta içinde burada vnpılncak olan Avrupa Güzellik Kıra-llçesi müsabakasında memleketini temsil edecektir.
Avrupa Güzellik Kırallçellğlnl kazanacak olan güzel, gelecek sene yapılacak olan Dünya Güzellik Kıraliçesi müsabakasında Avrupayı temsil edecektir.
Sarışın İsveç ve Finlandiya güzelleriyle, platin saçlı Avusturya güzeli ve siyah gözlü esmer Norveç güzeli dün buraya gelmişlerdir.
Müsabakaya iştirak edecek olan Türkiye, Almanya. Belçika. Portekiz, Danlnınrka, Fransa, İsviçre ve İrlanda güzelleri de burada beklenmektedir.
Öewey, New-York Valiliğine yeniden namzetliğini
. koydu
Trumana karşı yapacakları hü. bulunmak üzere valiliğine yeniden
Albany (New-York) 4 A.A. (United Press) — Vali Thomas Devvey, kasım ayında yapılacak Milli Meclisler seçimlerinde Cumhuriyetçilerin cumlann başında Ne w-York eyaleti
namzetliğini koymağa dün karar vermiştir.
Dexvey*in Cumhuriyetçi propagandasına karşı koymak üzere tanınmış bir şahsiyet olmasından dolayı Franklln Rnosevelt'ln namzetliği zaruri görülmektedir ve her sınıf demokratlar arasında Roosevelt’ln oğlu Frnnkhn lehine artan bir temayül vardır.
Daha kazançlı bir mesleğe girmek Üzere aylardan beri âmme hizmetlerinden çekilmeğe hazırlanan Dewey* İn namzetliğini koyması hiç beklenmedik bir hâdise teşkil etmiştir.

elleriyle hükümetlere mensup uzmanlardan mürekkep bir teşekküle bağlanmasını İleri sürdü.
Benelux murahhasları işsizlik veyahut bazı fabrikaların kapanması gibi ikinci derecede ihtiyati kayıtlar ortaya attılar.
Başlangıçta teşebbüse heyecanla katılan Almanlar, siyasî şartlar koşarak işgaJ şeklinin değiştirilmesini, Ruhr havzası hususî idaresinin kaldırılmasını, çelik istihsalinde İzin verilen miktarın arttırılmasını istediler.
Fakat Mr. Schuman, plânındaki “Milletler üstü” yüksek idareden vaz geçememektedir; zira onun, İktisadî sahada Avrupa Birliğine, Avrupa federalizmine temel teşkil edeceğine haklı olarak kanaat getirmiştir. Diğer taraftan Almanya İle başbaşa kalmayı arzu eylememektedir. Pek ümit kalmadığı halde Ingilterenln nihayet plânını kabul edeceğini umuyor. Avrupanm İktisadî birleşmesi İmkânlarını sağlayacak olan bu “milletler üstü” idare esasını bozmamak üzere tnglllzlerin yanaşacağı bir şekil bulmağa da gayret ediyor.
işte Strasbourgda Fransız ve İngiliz heyetleri orasında geçen konuşmalarla bu şekil bulmağa çalışıyor. Bulunabilecek suale “hayır” ler. Dediğimiz gaye etrafında
suz hakiki birlik ve İktisadî federalizm olamıyacak; fakat îngilizler de onu istemiyorlar.
Zaten tartışmaların, araştırmaların bir haftaya kadar bitmiş olmaları lâzım, çünkü Konse>dn içtima devresi tayin edilen tarihten önca olmak üzere 25 yahut 27 ağustosta nihayet bulacağı sanılmaktadır.
îsttşari Asamble meseleyi, eylül veya ekimde Romada toplanacak o-lan Dışişleri Bakanlarının çalışmasından sonra tekrar ele alacak, öte taraftan bütün bunlar O.N.U. nun toplantısı için 19 eylülde Lake-Suc-cess'de bulunacak olan Dışişleri Bakanlarının İmkânlarına bağlıdır- A-samble hüviyetin! epeyce kavramış bulunuyor: biliyor: Bu tesinl artık
Schuman
malarının temel mevzuu oldu Fakat Mr. Churchill’in Avrupa ordusu hakkında teklif ettiği ve dikkat çeken bir ekseriyetle kabul edilen karan. Asamblenin müspet ve hattâ “inkılâpçı” bir İş gördüğü hissini veren tek hâdisedir.
Asamblenin, kendi salâhiyeti yahut çalışmalan dışında bulunan bu mesele kendini gösterdiği ve esaslı bir İş gördüğü İşaret ediliyor.
Asambledeki murahhaslar Chur-chiirin bu karar teklifine heyecanla sanldılar. Onlann - ve belki de bizzat Mr. Churchill’in - karan milli meclislere gönderilmesi ve orada görüşülmesi hususunda gayret sarfe-deceklerine emin olunabilir.
inkâr edilmez terakki kaydeden diğer bir mesele de Almanyanın yeniden silâhlandınlması fikridir. Atlantik Andlaşması memleketlerinin ' askeri erkânı bunu altı aydan beri istemektedirler; hükümetleriyle ei-siyasî adamlan bazı sebeplerle muarızdırlar. Asamble İse bazı şartlarla taraftardn. Churchill: “Almanya, Avrupanm müdafaasına İştirak etmeli*’ dedi.
Fakat İşin tuhafı, Alman Hükümeti ve mesul Alman murahhasları böyle bir şeye razı değiller. Batının askeri bakımdan hazırlıksız bulunması dolayıaiyle Rusyanın Doğu Al-manyada bir mukabelede bulunmasına sebebiyet vermekten, yeni bir Kore işi çıkarmaktan korkuyorlar.
Fransız murahhaslarından biri, nükteli bir söz söyledi: “Göreceksiniz, dedi, şimdi de yeniden silâhlansınlar diye Almanlara yalvarmak lâzım gelecek!”
Japonyada müthiş bir
29.000 ev yıkıldı
Tokyo, 4 (APı — Bugün Güney Japon adalarını son derecede şiddetli bir tayfun kasıp kavurmuştur. 200 kişinin öldüğü, binlerce insanın yaralandığı ve evsiz barksız kaldığı bildirilmektedir Ayrıca yüzlerce insanın akıbeti meçhuldür. Tahminen 29.000 ev yıkılmıştır.
oldu
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a-şağıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-la bileceksiniz.
* ‘ .
Wll 1.)
KUPONİÎ
Yeni



Sayfa 4
Y E M t İSTANBUL
5 Eylül 1050
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
Muharrirlerin soyadı alfabe aıraalyle her gün bir tanesi neşrolunacaktır.
yedek
Yazan : Ahmet T. Okan
GÜN ışırken kamyon, Dlyarbakırı bir hayli geride bırakmıştı. Babacan tordun homurtulu gidişini beğenmiyorum. Kapağından duman savuran radyatörün sıcaklığı, daha şlın-didon ayaklarımızı ısıtıyor. Adının Satılmış olduğunu Öğrendiğimiz şoförün solundaki dar yerde kaymakam oturuyor, sağında ben. Benim yanımda kiril esvaptı bir yeril, onun yanında da şoför muavini.
Bozuk yollardan tarlnlara geçerek tümsekler Atlaya m ati aya ve arkamızda bir toz bulutu bırakarak hın-gılıkış ilerliyor.
Ben yedek subay olarak yurdun en uzaktaki köşesine gidiyorum. Dl-yarbakırda tanıştığımız kaymakam da. mülklyeden mezun olduktan ve bir yıl maiyet memurluğu yaptıktan sonra, şimdi İlk defa olarak İstanbul dışına çıkan bir genç.
Kamyon tanklaşıyor bu yollarda. İlerdeki derin kavisli hendeği aşamı-yacak galiba diye düşünürken, gıcır-dıya gıcırdıya iniyor, inloye homur-dana çıkıyor. Motor bir kalb gibi çarpıyor Şu tepeyi de çıkabilirse veyahut çıkamadan artık duracaktır hissini vererek...
Bu eskimiş, çürük, hasta arabayı, değişen vitesin İtici zorlamaları yerden yere çarparak sürüklüyor, sürüklüyor.
Kamyonun üstünde gaz tenekelerinin arasında yorgana sarılı şu hurdalarmış makine gibi İnleye oflaya yatan bir köylü var. Bir asker eskisi. Hayatın iten zorlamaları önünde nâ-çar sürükleniyor. Onun motorü de çalışıyor ama, şu tepeyi çıkabilirse veyahut çıkamadan duracaktır hissini vererek...
Şoför anlatıyor: Karzanın ilerisinde yol üstü bir köydenmlş. Diyarba-kırda askerliğini yaparken eski hastalığı yeniden patlak vermiş, göğsündeki illet tedaviye rağmen geçmiyor. Doktorlar taburcu etmişler onu. “Git de köyünde istirahat et" demişler.
Satılmış, muavinine diyor ki:
— Bilseydim bu kadar hasta olduğunu, almazdım Vallahi. Yarı parayı aldık ama, herif mortoyu çekerse, bizim üç liranın üstüne bir bardak soğuk su iç Hazrat Deresinden.
îlk kısa molayı Bismil’de yaptık. Dökülüşüverdlk yere, kamyonun İki tarafından. Vücutlarımız bir cendereden kurtuldu. Tutulan bacaklarımızı büküp açarak biraz rahatlıyoruz.
Kamyondaki hasta da inmek istiyor. Onu büsbütün harap etti bu sarsıntı. "Yapmayın, etmeyin" demeğo kalmadan yanındaki yol arkadaşları bu hayrı işlemeğe niyet etmiş olacaklar ki, yukardan evvelâ * yorganı attılar yere, sonra bir çuval gibi biri sarkıttı aşağıdaki yolcuya verdi o da. hastayı yerdeki yorganın üstüne bıraktı. Esmer bir deri kılıfına zorla sıkıştırılmış kemik kangalı, yere bırakıldığı zaman bir takırtı yapmıştır zannını uyandıracak kadar katı. O. bu indirme hâdisesi geçerken mütemadiyen ürkek ürkek bana bakıyordu. Akı bulanmış gri gözlerinde azarlanmaya alışmış bir çocuk korkusu var.
Çok yumuşak bir sesle:
— Keşke İnmedeydin oğlum dedim. Rahatsız oldun.
Güç İşitilen bir mırıltı halinde:
— Zarar yok komutanım dedi.
Şimdi onu, ayaklarımın dibinde daha yakından görüyorum. Kemikler üstüste ve birbirinin içine girmiş, vücut yamru yumru acayip bir şekil almış... Başı diz kapaklarının arasına bükülmüş de yüzü görülmüyor. Ve bir kuyudan geliyor gibi derinden derine, duyulur duyulmaz inliyor.
Genç kaymakam da alâkadar oldu, yanına yaklaştı. Eğildi, hatırını sordu. Cevap alamadı. Bu hasta hepimizin neşesini kaçırıyor.
Bu yollar, yaşıyan İnsanların yoludur. Hastalığı bir an bile hatıra getirmeden, dipdiri bir vücut ve capcanlı hislerle ancak katlanılabilecek bir yolculuk ister bu yollar. O bize, bir nefes, sıhhatin kıymetini hatırlatırken. bir gün gelip de "Gurbette hasta adam" olmanın ıstırabını şimdiden duyurttu.
Kaymakam, hastanın yanına çö-meldi. elini avucuna alıp nabzını dinliyor. Sonra beni çağırdı ve yavaş bir sesle:
— Bak... Şuna bak dedi. Ne Ümitsiz atış.
On yaşında bir çocuğunkl kadar incelmiş bileği tuttum. Parmağımı damarın üstüne hafifçe bastım. Ağır, uzaktan gelir gibJ ve koyu bir maylin zoraki dnlgalanışı halinde bir çırpınış.
Bu arada tekerlekleri muayene e-den şoför Satılmış, İşini bitirmiş o-lacaktı kİ:
— Haydi baylar gidiyoruz. Herkes arabaya diye seslenerek yanımıza geldi ve yerde hastayı görünce öfkelendi:
— Yahu onu kim İndirdi aşağıya. Bir sıkımlık canı var zaten herifin. Hem burada duruculardan değiliz. Böyle bir yerde uzun boylu mola verirsek ayaza kalırız vallahi. Atın o-nu içeriye.
Canlı bir insandan değil de. lâalet-tayln bir eşyadan bahsediliyor.
Yine iki üç yol arkadaşı onu yerden aldılar. Bir çuval gibi attılar hasta askeri yağ tenekelerinin üstü, ne. Pis yorganiyle beraber.
Kamyonun durup dinlenmeyen homurtusu ve dinmeyen sarsıntı, hepimize ağırlık verdi. Uyku ile uyanıklık arasında hiç konuşmadan yol ulıyoruz. Dağlar, bitmeyen dağlar, perde
Dünya Hikâye Müsabakası
Amerikado tertip edilen Dünya Hikâye Müsabakasına en güzel İki Türk hikâyesini seçip göndermek vazifesini Üzerine alan gazetemiz, teşkil ettiği büyük Jürinin karariyle "Sam Amca,, ve "Merhametli Bir Kadın,, hikâyelerini seçmiş, tercümelerini yaptırmış ve Amerikaya yollamıştır. Müsabakaya gönderilen 422 hikâye İçinde Jürinin neşredilmek üzere ayırdığı diğer 28 hikâyeyi de sıra İle her gün bu aahlfede okuyucularımıza sunuyoruz.
perde önümüzden kalktıkça arkadan bir sıra daha ve bir sıra daha çıkıyor. Her dağ şeddini aştıkça, gurbetin koyu uzaklığı İçine saplanır gibi giriyoruz.
Gidiyoruz. Mesafe yığılıyor aramızda. Durmamacnsma yağan bir kar sağanağı gibi gurbet yığılıyor. Ve her yeri, hor boşluğu kaplıyor. Her şeyi örtüyor. Hissi, düşünceyi, rabıtaları, sevgi huğlarını kapatıyor, yok ediyor.
Sanki ben. bir yerden koparılır gibi ayrılmamışım. Sanki tek adamım dünya yüzünde.
Yahut da bu gurbet kan, bütün hİNSİmi durdurdu. Beni bir ölüm uykusuna gömdü. Geriyi düşünemiyorum. Bıraktıklarım ne oldular, nore-deler. Karım, oğlum, akraba ve dostlarım. Bunlar hakikaten mevcut mu idiler, yoksa sadece bir romanın yalnız yazılırken ve okunurken yaşıyan adamları mıdır bunlar?..
O anda gurbetin bütün acılığı, İçime kalın bir tortu gibi çöktü. Artık onu elle tutulacak kadar tanıyorum. Artık ben onun tarafındayım. Onda-nım. Görülmez bir elin beni kendjno doğru çektiğini hissediyorum. Arkamdan geldi, geniş kollarını açtı ve kara harmanisini nlçlne aldı beni. A-lıştım buradaki insanların yaşayışına. Mektup geldiği zaman haber yılacağım. Gittiğim zaman göreceğim. Belki de goremiyeceğim. Yahut da dönenceden buralarda kalacağım.
Satılmış, direksiyonun önünden I-ğllip iğilip göğe bakıyor, söyleniyor:
— Beğenmiyorum bu kara bulutları. Karzan’ın ilerisi, fena halde yağmur yapıyor.
Kapkara bulutlar. İlerideki dağları yayıla »erpile yangın dumanı gibi sarmaya başladı. îlerl baktıkça hepimizin neşesi kaçıyor.
Biz, bulutlu dağlara doğru yaklaştıkça günün ışığı da azalıyor. Gri bir toz etrafı sarmaya başladı. Ve kara bulutların İlerideki sırttan karşıkl tepeye doğru ürkmüş bir hipopotam sürüsü gibi birbirini ite kaka koşuştuğunu görüyorum.
Şoför, o öfkeli konuşuşu İle yine tek ses:
— Ben dedim ya, bu elâ gözlü başımıza bir İş açacak diye. Bir saat böyle yağarsa bir günlük yol dört güne çıkar. Ondan sonra da hayır bekle bu seferden.
Birdenbire, sanki baskın yapar gibi İri taneli bir yağmurdur başladı. Iğri çizgiler halinde gelip, kamyonun camını bir trampet derisi gibi nokta nokta fasılasız dövüyor.
Ne insafsız sağanak Allahım. Yağmıyor, sanki boşanıyor. Gökten kınnap sağılır gibi uzun ve çizgi halinde bir yağış, öndeki cama takılı otomatik yağmur silici bile baş edemez oldu.
Yukarıdaki güverte yolcuları ne halde acaba. Hele hasta asker. Şoför, kaymakamla olan muhaveresine devam ederek dedi kİ:
— Şamlılar Köyüne varıp yağmurun vaziyetine bakmak lâzım. Eğer böyle bir saat daha varırsa, bu geceyi orada geçirmekten başka çare kalmadı demektir.
Sonra eliyle direksiyona vurarak:
— Böyledir bu anasını saltığımın mesleği işte. Üç beş kuruş için dünyanın eziyetini çek, zahmetine katlan. Gurbette sürün dur işin yoksa.
Yarım saat sonra etrafımızda peyda olan kopeklerin havlamalarından köye geldiğimizi anladık. Şoför buraları iyi biliyor, bir düzlükte kavis çevirdikten sonra basık damlı toprak bir çatının öni'nde durdu. Rahatı kaçmış gibi asık suratlı bir İki köylü ve iki Jandarma neferi geldiler. Bizi hemen karakol odasına buyur ettiler. Ben Jandarmalara hasta askeri kasdederek:
— Bir silâh arkadaşımız daha var dedim. Onu da bizim yanımıza alalım. Kendimizi deril toplu bir karakol odasında bulduk. Beyaz badana sürülmüş duvarlarda palaskalara takılı fişeklerle iki üç mavzer ve mataralar asılı küçücük kırık camlı bir pencere önünde, üzeri kırmızı kâğıtla örtülü bir masa. Tahtadan bir hokka takımı, kalemler, üst üste duran kapları kırık ve sararmış bir iki kitap. Masanın arkasına gelen duvarda A-tatürkün ve tnönünün, gazetelerin Cumhuriyet Bayramı nüshalarından kesilmiş resimleri. Ortalarında Trlko-pisln Gazi Mustafa Kemal’e kılıcını teslim ederkenki anı canlandıran taş basması o basit ifadeli resimlerden biri.
Jandarmalardan biri, hasta askeri kucaklamış, içeri getirdi. Zavallının üstünden zırıl zırıl sular akıyor. Doğruca köşedeki sundurmanın üzerine yatırdı. Ve sonra ilerideki yeşil sandığı açıp bir kaput çıkardı. Hastayı doğrulttu. Sırtındaki ıslak ceketi sıyırdı. Bir çocuk giydirir gibi kaputu ona giydirdi. O bunu yaparken hastanın silik bakışlarında derin bir minnetin mecalsiz İfadesi farkolunyordu Geceyi burada geçiriyoruz.
, 1 ♦ •
öyle yepyeni bir âlem içindeyim ki, kendim bile kendime yabancı kalıyorum.
Kuzum kim bu adam. Bu Türkiye-nln en ücra köşesinde şu samandan tavanlı odada portatif karyolada yatan adam kim? f
Şahıslar, hep ilk defa görülen yüz-’ ler. Dekor bambaşka. Üzerine ağır bir rol almış olan bu bizim teğmen de yepyeni bir hüviyet içinde, rolünün güç karakterini yaşatmıya çalışıyor. Bu yalnız bir vücudun* dönmeden yatabileceği kadar küçük branda bezinin üstünde, gözleri kısık gıız lâmbasının ufalmış sarı diline takılı, onu seyretmiye doyamıyormuş gibi takılı düşünen adam ben değil miyim yoksa?..
îstanbulda bıraktıklarımın ve oradaki hayatın artık ne kadar yaban-cısıyım. Halbuki ben bütün yaşayışımı onların arasında sanırdım. Ve hayatım sadece onlardan ibaretmiş gibi gelirdi bana.
Evimiz, matbaa, Bııbıall Yokuşu ., kitap dolu vitrinleriyle yeknesak olmasına rağmen, bize her çıkışta ve İnişte yeni bir şeymiş gibi gelen bizim BabıâlI Yokuşu. Değişmeyen, ih-tiyarlamıyan yalnız bizi ihtiyarlatan cadde. Bir elma içinde yaşıyan kurt gibi ben dünyayı kendi elmamdan ibaret mİ sanıyorum?
Yeni bir pencere açıldı. Ve hic görmediğim bir manzara karşısında şaşırmış gibi kaldım. Bizimkiler öteki kapanan tahta kepenklerln arkasında kayboldular.
Derin bir nefes alış, beni rüyamdan hakiki bugünkü hayatıma çekti.
Bu uzun, çok uzun ancak yüze çarptığı zaman duyulacak kadar İnce, teması Ipok bir tülden daha belli belirsiz anın, Imlldatlı bir nefes. Bizim Mehmetçiğin bütün göğsünü son kabarcığına kadar boşaltan bir soluk ki ben onu belki de kulaklarımla duymadım, yüzümo do çarpmadı. Onu yalnız hissettim.
Bu nefes yoksa sonuncu mu İdi? Bir şey mi bitti? Odanın İçinde görünmeyen fakat haddi zatında çok mühim olduğu halde görünmeyen, sır gibi bir şey mİ geçti yoksa.
Çocukluğumda vehmettiğim ayak seslerinin beni korkutan yorganımın içine sindirdiği geceleri hatırladım. Sanki şimdi bir şey dolaşıyor... Pamuktan ayaklarla bir şey dolaşıyor odada. Benim yananda, kaymakamın başı ucundan duyulmayan adımlarla usul usul geçti. Mehmetçiğin yanına gitti. Orada durdu, durmadı. Bir şey mi aldı? Bir şey mİ bıraktı? Sonra yine pamuk adımlariyle bizi rahatsız etmemeğe bilhassa gayret edorek kapıdan dışarı çıktı. Kapıyı açtı mı? Açmadan mı çıktı? farkedemedim.
Tıpkı çocukluğumdaki gibi korku İçinde yorganımın altına büzüldüm. Görünmemek, hiç belli etmemek İstercesine...
Bir rüya bitmiş gibi sabah oldu. Lâmbanın san dili, artık ışık vermeden renginin İçinde kaldı. Sadeco bir resimdeki kadar. Kaymakam kıpırdandı ve uyandı. Bana döndü:
— Günaydın teğmenim, dedi. Nasıl iyi uyudunuz mu?
— Sizin uyuduğunuzu gördüm, fakat ben uyuyup uyumadığımı İyi bilmiyorum,
— Muharrir bey Shakespeare gibi konuşuyorsunuz. Halbuki roller bir tarafa, fakat hakikatin ta içindeyiz.
Sonra birden hatırladı:
— Yahu ne oldu acaba bizim zavallı Mehmetçik?
— Galiba söndü, dedim.
— Gözlerim lâmbaya kaydı. Lâmba yanıyor.
Kaymakam başını kaldırdı, şöyle o tarafa bir baktı:
— Hiç harekot yok.
Gece duyduğum o belirsiz, uzun, upuzun soluğu, dolaşan yumuşak a-dımları hatırlayınca ürperdim. Oh artık aydınlıktır.
Bu geçen hâdiseyi ben biliyorum. Bir do şu lâmbanın san dili.
Dışarda sesler oluyor. Farfaracı şoförü duyuyorum.
— Haydi bakalım yoldaşlar yol göründü. Toparlanalım.
Kaymakam benden evvel davrandı. Ben de yatağımdan fırlar fırlamaz hemen hasta askerin yanına gittim. Jandarmanın verdiği kaputun altında yâlnız oracığa atılmış .bir kaput kadar... küçük vücudu abanın altında fark bile olmuyor. Yüzü içerde saklı.
Sabit nazarlarla kaputta hareket olup olmadığını farketmek İstemiyorum. Belli belirsiz bir hareket, nefes almanın kaputa verdiği hafif de olsa bir kıpırdanış var galiba.
Hayır katiyen olamaz. O yumuşak ayaklar, gece buradan bir şey alıp götürmedi mİ İdi? Hattâ kapıdan çıkmıştı. Fakat kapıyı açtı mı İdi? Yoksa açmadan mı çıkmıştı? farkedemedim.
Jandarma erleri geldi. Bizi toparladılar. Hazırlık telâşesl içinde en son hatırladığımız bizinı silâh arkadaşı oldu. Neferler kaputu üzerinden çekip aldıkları zaman onun ölmüş olduğunu gördüm. Erlerden biri müşfik bir yakınlık göstererek büyük hakikatin olup olmadığını araştırmak merakında İdi. Kaymakam daha yaklaşarak yakından anlamak İstedi. Ve sonra bana döndü:
— Ölmüş... Allah rahmet eylesin.
Birden, gayrı ihtiyarî:
— Ben biliyorum canım dedim.
Sonra da bu heyecanlı İfade verişimden kendim de ürkmüş olacağım kİ:
— Her halde ölmüştür, dedim.
Ben, geceki hâdisenin yegâne şahidi değil miydim? Jandarmalardan birinin lâmbayı üfleyip, san fitili de yok ettiği şu anda.
Bir eski hasır getirdi köylüler. Ee-linden yukarısını hasıra sarıp iple bağladılar. Ayakları koca postallarla iki kırık uzuv gibi saktı dışarıya. Ve öylece üste, yağ tenekelerinin üstüne yatırdık Mehmetçiği... Şoför de artık İnsaflı bir hal almıştı:
— Köyü şurada idi. Garipler Köyü yarım saat ötede. Geçerken bırakıverelim zavallıyı. Hiç olmazsa kendi köyünün toprnğında kalsın.
Kamyon hareket etti. Yine şoförün sağında ve solunda aynı diziyi yapmıştık. Üstte güverte yolcuları İle cenaze.
Kamyon, yağan yağmurlarla yumuşak bir hal alan yolların çamurunda tekerlek izleri çizerek ilerliyor. Yarım saate varmadan Garipler Köyüne vardık. Yine köpekler etrafımızda havlayarak koşuştu. Şoför atlayıp kulübelere doğru seğirtti. Yol arkadaşlarımız, üstten cenazeyi indirdiler ve biraz ileriye yere koydular. Dürülmüş bir hasır bırakır gibi... Şoförle beraber bir kadınla İki çocuğun koşarak geldiklerini gördüm.,. Kadın, başına aldığı örtünün bir u-cunu dişleriyle ısırarak yüzünü iyicene kapamıştı. Yalnız canlı ve güzel gözleri, örtü anısından farkoluyordu.
Geldi. Hasırın baş tarafından şöyle aralayıp içeri baktı. Tanımıştı. O idi.
iki üç kıılkık kuyruklu iri köpek, cesedin ayaklarını kokluyor. Kadın bunları:
— Hoşt... Hoşt, diye kovdu.
Bu hoşt ho.ştların tonunda ne teessür. ne heyecan, hiçbir şey farkede-rııedlm. Yalnız kadın gözlerindeki o canlı İfadeyle;
"Haydi no duruyorsunuz, gitsenize artık" der gibi bize baktıktan sonra çocuklarına eliyle işaret etti. Hasırın baş tarafından o, çocuklar da ayale kısmından tutup köye doğru yürüdüler. Kulübelerden çıkan birkaç köylü onlara yaklaşırken bir kadın hıçkırığı duyduk. Sonra, buna daha sesli çocuk ağlamaları karıştı.
Biz de, hepimiz, hiçbirimiz bir tek kelime telâffuz etmeden ağır ağır kamyondaki yerlerimize geçip oturduk. Matemli, fakat sessiz bir film çeviren artistler gibi hâdisenin yalnız levhalariyle alâkalı ve his tarafımız olmadan, hattâ bir tok kelime bile konuşmaya lüzum görmeden, hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam ettik.
Kamyonun motörü, hcpnurdann ho-murdana bir yokuş çıkmaya başlamıştı.
Amerika askeri akademisi
Amerika
Mjfest Polnt’dakl Birleşik Amerika " Akademisi İçin ileri sürülen rivayetlerden biri gözönünde tutulduğu takdirde, bu üstün Öğretim kaynağının bugün işgal ettiği yeri gözden geçiren ilk Meyahstln, bir zamanın kâşifi Henry Hudson olduğu görülür 1609 yılında bugün İsmini taşımakta olduğu nehri geçerken Hud-son’un, nehrin batı sahilinde çıkıntı teşkil eden bir kara parçasının karşısında bir gece gemisini demirlediği ve bu yüzden o noktaya kâşifin ismi verildiği İddia edilmektedir.
VVcst Polnt'ln gayet güzel ve İyi bir İntiba uyandıran bir manzarası vardır. Akademinin gayet cazip ve canlı olan geçit resimleri nehir kıyısından başlayan ve yavaş yavaş bir çayırlık halini alan muazzam bir o-vada yapılmaktadır. Ovanın ftte tarafında, tabi! bir güzelliği olan tepeler yükselmektedir. Akademinin heybetli binası bu arazide yükselmektedir.
Birleşik Amerika Askeri Akademisinin başlıca fonksiyonu tarihin kritik anlarında önderliği ele alabilecek kalibrede kabiliyetli subaylar yetiştirmektir. Akademide yer alacak bütün faaliyetler askeri takdirler neticesinde tesbit edildiğine göre, West Point'ın cazip kuruluşu da bir askerî uygunluğun neticesidir. Akademi, bugün İşgal etmekte olduğu yerdedir, çünkü, Amerika ihtilâl savaşında, kurulduğu yerin ehemmiyeti büyüktü.
stratejik
olan bü-kuvvetll
• » V •
Kültür meseleleri
Hastanemi,
opera mı?
Yazan : Nııreddin SEVİN
1 f f -Mİ
.»4 • • •>
•A. t
Birleşik Devletleri Askeri Akudenıbl “Weat Point» öğrencileri merasim ünlformalarlyle bir geçit resmi yapıyorlar.
ğında ve solunda yer alan arkadaşının adımlarına ayak uydurabilmektedir. Diğer taraftan, bugünkü ıu-bay namzetleri birliğinde yer alanların yüzde kırkı İkinci Dünya Savaşına katılmış kimselerdir. Bunlar, saf halinde yürüyüş bakımından tının bir müddet talim ve terbiyeye tâbi tutulmuşlardır.
zerindeki bilgilerini tam mânaslyle inkişaf ettirmekle kalmayıp aynı zamanda İki yıllık bir devre esnasında beş modern lisandan birini ögrenme-le/i icap etmektedir. Bu beş lisan da şunlardır; Fransızca, Almanca, Portekiz, Rusça ve İspanyolca.
VVest Point’l teftiş edecek tün insanlar orada güçlü 2,500 subay namzediyle karşılaşırlar. Subay namzetleri birliğinde bulunan her askeri öğrenci İlk ve sonbaharda haftada İki defa geçit resmi yapmaktadırlar. West Point öğrencilerinin geçit deslmleri gayet caziptir. Böyle olmasına rağmen, bir öğretim devresinde bu işe hasredilen zam&n sadece 14 saattir. Geçit resimlerinin gayet muvaffakiyetli oluşlarında a-ranacak Amil, saf halinde geçit resmi yapan öğrencilerin bidayette kendilerine boy sırasına göre, ayrılan yerleri İşgal etmeleridir. Böylece, geçit resmine katılan her öğrenci şa-
West Point. bir mühendis okulu o-larak açılmıştır. Hattâ Akademiye Birleşik Amerikada açılan İlk mühendis okulu ismini vermek çok yerinde olur. Sosyal ilimler okul programlarına ancak Birinci Dünya Savaşından sonra konular bir çok de edildiği gibi bukl bugün bu ramın yarısını
İthal edilmiştir. Bu kolejlerde müşahe-seçkin değildi. Hal-gibi mevzular prog-teşkil etmektedir.
Akademinin hassa savaşın da İhtisasa sahip olacak subaylar yetiştirmek değil, fakat öğrencileri •-saslı bir öğretime tâbi tutup mezuniyetten sonra devam edilebilecek ordu okullarının programlarını takip edebilecek bir duruma ulaştırmaktır. Bugün Birleşik Amerika, VVest Point Akademisine devam eden subay namzetleri matematik, mekanik, elektronik ve diğer mevzular ü-
bugünkü gayesi bil-herhangl bir sahasın-
VVest Point 15.000 dönümlük arazi kaplayan muazzam bir öğretim kaynağıdır. Ayrıca subayların esaslı bir talim ve terbiyeye tâbi tutuldukları bir yaz kampı vardır. Akademi bir hava alanından faydalanmaktadır ve 15 mil ötede, subay namzedi olmak istlyen erleri yetiştiren bir hazırlık okulu yer almaktadır. Piyadelere hasredilen bir endaht sahası mevcuttur. Diğer taraftan. Akademide Birleşik Amerika Hazînesinin gümüş sikke depoziti de muhafaza altındadır. Akademi garnizonunda sivil işçiler, subay namzetleri, fakülte üyeleri ve aileleri, subay ve erler dahil olmak üzere 6000 kişi mevcuttur. Aynı zamanda Akademide 6,000 kişiye elverişli olacak bütün kolaylıklar vardır. Bu kolaylıklar arasında okullar, kiliseler, elektrik fabrikaları, komiserlik, yangın motörleri, sinemalar, tiyatrolar, briç kulüpleri ve diğer sosyal kulüpleri saymak mümkündür.
Öğrenmek
Hicrî
— Zilkade
22
1369
VAKİT

GUneş Ögio -ikindi Akşam Yatsı tmsAk
ihtiyacında olduğumuz herşey,
19 5 0 EYLÜL
5
Salı
VA8ATÎ
6 28
13.13
16 51
19.37
21.11
4.46
Rumi
Ağus.
23
1866
EZANİ
10.50
5.34
9 13 12.00
1.34
9.08
UÇAK-TREN - VAPUR
GELECEK OLAN
UÇAKLAR
9.45 D.H.Y. (Türk) Bursa-dan. — 950 D.H.Y. (Türk)
lzmlrden. — 14.10 L.A.Î. (î-talya) — Roma. Atlnadan. — 15.00 D.H.Y. (Türk) Van, D Bakır, Elâzığ. Sivas, •adan. — 15.15 Urfa, tep. Adana. Konya, dan. — 15.33 D.H.Y.
İskenderun, Adana, Ankara-dan. — 15.50 B.E.A. (lnglllzı Londra. Nls, dan. — 16 00 îzmlrden. — (Türk) İzmir,
- 18.15 D.H.Y. (Türk) Bursa-dan. — 18.25 D.H.Y. (Türk) Kahire, Beyrut, Ankaradan. — 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankara-rian. — P.A.A. (Amerikanı rlong-Kong, Bankok, Kalkü-ta, Delhi. Karaşl, Basra, Şamdan.
Anka-G. An-Afyon-(Türk)
Roma,
D.H.Y.
16.45
Balıkeslrden.
Atlna-(Türk) D.H.Y.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 D.H.Y. (Türk) Bursa-ya. — 8.30 B.E.A. (İngiliz)
Atina, NIs, Londra'ya. — 9.00 D.H.Y, (Türk) Ankara. Kayseri, Malatya. Elâzığ, Erzu-ruma. — 10.13 D.H.Y. (Türk) izmlre. — 10.30 D.H.Y.(Türk) Ankara, Adana, İskenderun». — 16.00 D H.Y. (Türk) İzml-(Türk) D.H.Y.
21.35 P. Brüksel.
uondra. Gander. New-York’a.
ro. — 17.00 D.H.Y.
Ankaraya. — 17.05
(Türk) Bursaya. — A.A. (Amerikan)
GELECEK Ol.AN VAPURLAR
18.00 Mersin, Çanakkaledcn.
— 18.00 Nernt, Ineholudan. — 20.00 Ma ra kaz, Mudanyadan.
— 22.30 Bandırma, Bandırmadan.
GtDECF.K OI.AN VAPURLAR
8.00 Bandırma, Bandırmaya,
— 9.00 Maraknz, Mudanvava
— 17 00 Sus, Mudnnyaya. — 18.00 Tırhan, Iskendcrunn 19.00 Ülgen. Karablgava
GİDECEK OLAN TRENLER
8.20 Semplon Ek». (Avrupai. — 18.10 Ankararn (Eks. ı — 23.20 Ankcraya (Eks.).
GELECEK OLAN TRENLER
ft.30 Anknradan, (Eks.).
9.15 Ankaradan (Eks.).
16.15 Ankarad&n (MotörlÜ).
SİNEM
LAR
BEYOĞLU CÎHETÎ
ALKAZAR (42562) 1 — Şehzade Azmi (renkli). 2 — îkl Açıkgöz Haydutlar Arasında. 3 — Akıncılar.
AR (44394) 1 — ölüm Dansı (Renkli). 2 — Macera Adası (Renkli).
ATLAS (40835) 1 — Port Sald. 2 — İki Yavru.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 -Tanca Casuslar Kadın intikamı.
ELHAMRA 1 — çldi. 2 — Hayat
ÎNCÎ 1 — Aşktan da üstün 2 — Tarzanın intikamı. ÎPEK Yeni mevsim hazırlıkları dolayıslyle 7-9-1950 perşembe gününe kadar kapalıdır.
MELEK (44868)
Kadın. 2 — Îlk Vals.
LÂLE (43595) 1 — Asiler Ülkesi (Türkçe). 2 — Balıkçının Kızı (Tilrkçe).
SARAT (41656) 1— Bav Tekin Atom Peşinde (24 kısım tekmili birden).
SUATPARK (83143) 1 — Ak-2 — Kadın
Yuvası. 2 —
Marsilya Ge« Yolu.
1 — Zehirli
1 — New-Ali Baba.
— Damgalı Kahraman
deniz Korsanlan, tntlkamı.
SÜMER (42851) York Esrarı. 2 —
ŞARK (40380) 1
Gangster. 2 —
Öncü.
SIK 1 — Trablus Kahramanı. 2 — Ormanlar Kıralı.
TAKSİM (43191) öksüz Kız
TAN X — Şehrazat. 2 — Kan Kalesi. 3 — Sahte Şampiyon t*NAL (Kışlık) 1 — Aşk Kurbanları (Türkçe). 2 — VVater-loo Köprüsü.
ÜNAL (Yazlık) 1 — Leylâ İle Mecnun (Türkçe). 2 — Vatan Fedaisi (Türkçe).
YENÎ 1 — Fabiola. 2 — Afyon Kaçakçıları. 3— Su Perileri.
YILDIZ (42847) 1 — îlk Arzular. 2 — Lası)nin Yavrusu.
İ6TANBIL CİHETİ
ALEMDAR (23863) 1 — Pranga Kaçağı. 2 — Altın Küpeler.
AZAK 1 — Gllda. 2 — Lekeli
Kadın. 3 — Düşman Kardeşler.
R
A
Beyoğlu 44644 Ankara 00 İstanbul 24222 İzmir 2222
Üsküdar 60945 K köy 60872
Karşıyaka 15053
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara İzmir
44998
60536
91
2251

Güzell. 2 —
166-126» 1 — — Martanın
A
ÇEMBERLİTA8 1 — Şövalye F&ntoma (31 kısım tilrkçe). EMRE 1 — Kara Canavar.
2 — Şeyt&mn Kızı.
HALK 1 — 69 uncu Alay (Türkçe). 2 — İstiklâl Fedaileri (Türkçe)
İSTANBUL (22367) 1 — Cebelitarık Casusu. 2 — Fiesta.
3 — ölüm Islığı.
KISMET ( 26654) 1 — Monte Kristonun Mirası (türkçe) 2 — Ateş Glb* Kadın (renkli) MARMARA (23860) 1 - Pranga Kaçağı. 2 — Altın Küpeler.
MÎLLÎ (22962) 1 — tkl Açıkgöz Haremde. 2 — İşgal Altında.
TURAN (22127) 1 - Dağlar Kıralı (Türkçe). 2 — Nll Kı-raliçesi (Türkçe). 3 — AJla-hın Kudreti.
AYSU 1 — Köy
Katiller.
VENÎ (Bakırköy Vahşi Koşu. 2
Aşkları.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112; 1 - Fedailer
Ktılesl. 2 — Renkli Rüyalar. OPERA (68714) 1 — Kanunsuz Sokak. 2 — Vadiler Hâkimi (Renkli).
SÜREYYA (€0862) 1 — îld A-çikgöz Canavarlar Arasında. 2 — Şehrazadın Doğuşu.
ANKARA:
ANKARA (23432) 1 — Cennet Kuşu. 2 — Lizbon Mataharri-sl.
BÜYÜK (15031) 1 — Manon. 2 — Tulaa.
CEBECÎ (13846) 1 — Ali Babanın Rüyası. 2 — Cennet Perisi.
PARK (11131) ölmez Aşk.
SUS (14071) 1 — Esir Kız. 2 — Sevmek Hakkı.
SÜMER (14072) 1 — Kovboy Kanunu. 2 — Haydut Avı.
ULUS (22294) 1 — Unutulan
Yıllar. 2 — Aynlmıyahm.
YENİ (14040) 1 — Dalaverecilere Şantaj, 2 — Yıllardan Sonra.
GAR G AZÎNOSU ND A:
van ve Ispanyol Revüleri.
ÎZMÎR:
TAYYARE 1 — Fahişenlr»
Romanı. 2 — Kazanovanın Aşk Mnccrnlnn.
LALE 1 — Kumarhane Çlçe-
EMİNÖNÜ: Mehmet Kâzım
— Hikmet Günay (Küçükpa-zar) — Sırrı Rasim (Alemdar)
— Asadur (Gedikpaşa)
BEYOĞLU: Beyoğlu (Merkez) — istiklâl (Merkez) — Taksim — Merkez (Galata)
— Halk (Şişil) — Has köy — Merkez (Kasımpaşa)
FATİH: Üniversite (Şehzade-başı» — SalAhaddln Gürr^n (Aksaray) — Yedlkule (ba-matya) — Haseki (Şehremini)
— Edirnekapı (Karagümrük)
— Orhan Avcıoğlu (Fener)
EYÜP: Eyüp Sultan BEŞİKTAŞ: Vldln — Yeni
(OrtakÖy) — Arnavutköy — Merkez (Bebek)
KADIKÖY: Söğütlüçeşme — Kızıltoprak — Göztepe — Bostancı
ÜSKÜDAR: İttihat
HEYBELİ ADA: Heybellada BÜYÜK ADA. Merkez ANKARA: İstanbul — Ankara — Güray
İZMİR: Alsancak — Ege
(Basmahane* — Asri (Eşref-paşa) — Hilâl (Kemeraltı) — Karantina (Yuhlar)
QÜN akşam Devlet Radyosunda Belediye seçimi propagandası yapan siyası bir spzcü( dramatik bir eda ile, “Millet opera istemiyor, haz-tahane istiyor,” diye bunca »enedir binblr müşkülât İçinde, kurulan operaya basit halkın düşmanlığını celbe* decek tarzda hücumda bulunurken düşündüm, ömrümde hiç bir vakit büyük denebilecek bir devlet kurmamış olan Bulgarlar bile, daha istiklâllerine bile hakkıylc kavuşmadan operalarını kurdular. Biz bu dört bin senelik mazimize, dünyanın beşte birini kaplıyan geniş imparatorluklarımıza, sayısız imaret, medrese, kervansaray. darüşşifa gibi devrin en -medeni ihtiyaçlarını herkesten evvel düşünmüş, bol bol kurmuş bir millet olmamıza rağmen, Osmanlı devletinin inhitat devrinde dalma "ehemnıl mühimme tercih etmek” teranesiyle bir türlü o ehemmi len ehemmiyetliyi) tayinde ittifak edemediğimiz için bu ışde de Bulgari»tandan altmış sene geri kaldık.
Bir opera İle bir haatahane mukayese edilirse, hangi medeni İnsan birinin diğerinden daha az ehemmiyetli olduğunu iddia edebilir. Bahusus bir memlekette ancak tiyatroyla nöbetleşe kullanılan yarım bir opera varken?
Anglosanksonlar İkinci Dünya Harbinde bütün tiyatro, opera, operet, rövü sanatkârlarını seferber edip harp meydanlarına gönderdiler. Onlar askerin bozulan sinirlerini tedavi için, doktorların ve hastahanelerin Üstünde bir kudretle, geceli gündüzlü çalıştılar, harp meydanlarında o-yun oynadıkları için rütbeler, nişanlar aldılar. Bir harpte top mermisinden ziyade onu atacak adamın maneviyatı mühimdir. Meşhur sanatkâr Leslie Howrd’ın ölümü böyle bir harp sahnesinden dönerken omuştu. Tay* yeresi Alman tayyarelerinin hücumu* na uğradı ve İspanya açıklarında düştü.
Yeniçeri devrinin haşmetli zamanlarında da Yeniçeri ortalarında oyuıv-lar oynandığını minyatörler gösteriyor. Surnamede düğünlerde tekrar edilen askeri oyunlar hep sefer zamanlarının maneviyat kaynaklandır ki, Lady Mantague sefere çıkan or* dunun Edimede böyle oyunlar oynadığını mektuplannda yazar.
Oyun, bilhassa musikili oyun, insanların yorgunluk lan ru dinlendiren, onlara yeni enerjiler temin eden sıhhî bir İhtiyaçtır. Hastahane kurmak çok İyi, fakat bir hastahane kurarken oraya girenlerin sayısını azaltmak için yanına bir de opera kurmak lâzım diyecek yerde, "Bize opera lâzım değil hastahane lâzım” demek kanseri merhamle tedavi etmek kadar mevziî bir düşünce mahsulüdür. .
Onaltıncı asırda Türkiyenin en muhteşem devnnde İngiltere de İspanyol armadasını mağlup etmiş ve dünyaya hâkim olmuştu. îngiltere-yi o mevkide bugüne kadar tutan kuvvet kaynağı, Francls Drake’ln donanması kadar o donanmaya enerji temin eden sanat adamları ve Amiral Drake’i zafer sofralarında onlarla yanyana yemek yiyen Shakespea-re’lerdir. O Shakespeare ki, Venedik Tacirinin son perdesine bütün yanlış düşünenlere şu sözlerle ne güzel ders veriyor:
"Yüreğinde bir parça
Yahut güzel seslerin
Adamdan cinayetler.
tnsan oğlunun bütün
musikî bulunmıyan, ahenglyle coşmıyan; desiseler, yağmalar, kötülükleri çıkar?
Tıyneti gecelerin renginden t bulanıktır;
Sevgisi Gayya kadar karadır, t karanlıktır;
Böyle hiç bir insana inanmak caiz olmaz; Musikiyi dinle...”
îtal-
ğ|. 2 — Aşk Memnu.
Sahra Cehennemi.
TAN 1 — Kumarhane
|l. 2 — Aşk Memnu.
Sahra Cehennemi.
YENİ 1 — 1001 İnci Gece. 2— Singapur
Korsun. sES 1 — Sönmlyen
3 -r
Çlçe-
3 —
Casusu. 3 — Kara
Yavlâ Kartalı. 2 -
Acı
n
D
Y
0
L
A
R
ANKARA :
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M. S Ayarı,
7.31 Harry Horllck Orkestrası (pl.). — 7.45 Haberler. — 8.00 Şarkılar (pl.). — 8.15 10 dakika piyano (pl.). — 8 25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Hafif müzik (pl.). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.30 M S, A-yarı. — 12.30 Şarkılar. — 18.00 Haberler. — 13.15 Norman Chıtlar Orkestrasından melodiler (pl ). — 13.30 Oftle gazetesi. — 13.45 Şen parçalar (pl.). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18 00 M. S. A-yarı. — 18.00 Şarkılar. — 18 30 Salon Orkestrası (pl.). — 19.00 M. S. Ayarı ve haberler — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Yurttan sesler. — 19.45 Radyo İle İngilizce. — 20.00 Gaspar Cassadi çalıyor (pl ). — 20.15 Radyo gazetesi. — 20.30 incesaz. — 21.00 Temsil. — 21 45 Serbest saat. — 22.00 Konuşma, — 22.15 Dans müziği (pl.). — 22.45 M. S. Ayarı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış. •
İSTANBUL :
12.57 Açılış ve programlar. — 13 00 Habrr-ler. — 13.15 Öğle konseri (pl.). — 13 45 Şarkılar. — 14.20 Serbest saat (Konuşma veya mÜ-zlk). __ K30 Şarkılar ve türküler (pl.). — 14.45 Sammy Kaye Orkestrasından dans mü-
ziği (p1.). — 15.00 Programlar ve kapanış.
17 57 Açılış ve programlar — İS 00 Salon Konser Orkestralarından Hafif Akşam Müziği ipl.ı. — ı8.20 Şarkılar. — 19 00 Haberler. — J9.J5 İstanbul haberleri. — 19.20 Mnurlce Chevalier’den üç şarkı (pl i. — 19.3ü Sadi Yaver Ataman Memleket Havaları Ses ve Saz Birliği Konaeri. — 20.00 Asrımızın müziğinden örnekler fpl.L — 20.30 Şarkılar — 21.00 Serbest •(aut 'Konuşma veya müzik), — 21.10 Misafir Fasıl Heyeti saati. — 21.45 Etlennc Kızkardeşlerdrn melodiler (pl.). — 22 00 Sololar. — 22 15 Dans müziği (pL>. — 22.45 Haberler.
Programlar ve
23.00
LONDRA :
Dans müziği (plj. — 28.30 kapanış.
İstekleri (19.76 m.). —
11.45 Dans
9.30 mü-nıü-
Or-
8.00 Dinleyici Caz Kulübü (16.84 m.), ziğl (pl.) (16,84 m.). — 12 30 Sevdiğim zlk (19 76 m). — 13 30 BBC. Varyete
kostrası Konseri (16.84 m.). — 15.15 Londra Flarmonl Orkestrası Konseri - Beethoven pastoral senfonisi (16.84 m.). — 16.15 Hatif müzik (16.84 m.). — 17.15 Londra Senfoni Orkestrası Konseri - V. VVHliams 6 Senfonisi. — 19.15 Hafif müzik 13.97 m ). — 21 30 Fred H&rtley ve Orkestrası (16.84 m ). — 23 15B B C. tskoç Orkestrası Konseri (25.38 m.). — 24 00 Piyano resitali (25.38 m.).
Soldnn sağa:
1 — Lâtife yapan. 2 — Hedefi buluş; Kapı. 3 — Ev sahibi müatecir İhtilâfı ondan çıkıyor; Teşbihin tepesi. 4 — İyi; İki Süngü Arasında muharriri; Bir edat. 5 — Gayri $a-hlh: Akan su. 6 — Pek güzel: Sabık bir bakanın soyadı. 7 — Bir harfin okunuşu: Mir’at. 8 — Sanat. Kaba bir İşaret sıfatı. 9 —Baharlı bir ot füruht et (iki kelime); Rlr nota 10 — Sadakat göster (Mürekkep kelime).
Yukarıdan aşağı:
1 — Sızıltıda bulun (İki kelime).
2 — Kibarca; Hane. 3 — Siynh hale getir; Çoğal. 4 — Kaba kumaş; iyi; Fransızca bir harfin okunuşu. 5 — Bir edat; Kanunu esasi. 6 — Çevik: Uzak. 7 — Toprak altındakilerden; İşaret sıfatı. 8 — Pederler (eski terim); Veli olan. 9 — Gö-zükmiyen (eski terim); Telefon şit--e/ıi. 10 — Mutlaka.
DÜNKÜ BULMACANIN lIALLt
Soldan sağu:
1 — İki birader. 2 — Sevilen; Ud. •• — İşe; An;
Yıbi. 5 — îlik; Harlm. 6 — ’are. 7
• 9 — Ezine; Alaz. 10 — Medeni.
) ukurıdnn ıı>nğı:
1 — İsilik; Kem. 2 — Kesalrt; Ze.
3 — ivedi: Akit. 4 — BI; Akili)ne. 5 — ilân; Diren 6 — Ren; Ha. 7— An; Tarama. 8 — Mareşal. 9 — E-dcbl; Açan. 10 — Ruhi maraz.
Meh. i — Ladam;
Ke; t-— Tâli Aşar. 8 — Karama-
•ı
B Bylöl 1950
YEN! Î8TANBUL
8«yf« 8
Gelişen bir endüstri:
N ebat i yağcılık
Memleketimizde en çabuk gelişen özel endüstri kollarından biri şüphesiz nebati yağcılıktır. Ege bölgesin-nin an’anevî zeytinyağı sanayiinin yanında, son 10-15 yıl zarfında, ayçiçeği, pamuk çekirdeği, susam, fındık gibi bir çok yağlı tohumlardan sıvı yemek yağlan elde eden bir endüstrinin kurulduğunu gördük. Buna muvazi olarak yağlı tohum istihsali de gitgide artan bir ilerleme gösterdi. Son zamanlarda bir çok fabrikalar yeni preseler getirdiler, istihsal sistemlerini tekemmül ettirdiler.
Bugün Avrupa ve Amerlkada nebatî yağcılık, kimya mühendisliğinde kaydedilen ilerlemeleri takip ederek daha verimli ve daha ekonomik yollara doğru gitmektedir. Hidrolik preslerin gerektirdiği ağır İççilik son yıllarda, gitgide daha güç bulunan bir meta haline geldiğinden, yağ fabrikaları yavaş yavaş bunların verine çok daha az İşçi lstlyen ve yağ verimi yüzde 1 kadar fazla olan •xpelleriler kullanmak yolunu tutmuşlardır. Tesisat maliyeti bakım, tamir ve yedek parça masrafları daha yüksek olmasına rağmen expel-leriler gitgide hidrolik preslerin yerlerini almaktadır, çünkü mütemadi ve otomatik çalışmakta ve bilhassa yüksek yağ tönörlü tohumlan daha iyi işlemektedirler.
Nebati yağlar sabun ve sabun İşini gören birçok başka kimyevî temizleme vasıtalarının imaline yara-dıklanndan, muazzam bir kimya endüstrisinin ham malzemesini teşkil ederler.
Yağ endüstrisi bugün kimya endüstrisinin bir kolu olmuştur ve kimya mühendisleri tarafından İşletilmektedir. Mümkün olduğu kadar büyük kapasiteli ve mütemadi çalışan fabrikalar inşa edilmekte, günü gününe İlmî ve fennî İlerleme takip e-dilmekte, kumpanyalar tarafından İlmî araştırmalar yapılmakta veya ü-niversitelerde yaptırılmaktadır. Bu şekilde çalışan dünya nebatî yağ endüstrisi mütemadi bir gelişme ve İlerleme halindedir. Buna muvazi olarak, tanm yönünden de tohumlan ıslah, yağ verimlerini arttırmak, toprağın tohum verimini yükseltmek İçin de bitme» tükenmez çalışmalar devam etmektedir.
Memleketimize gelince: Bizde bel-libaşlı yağlı tohum yetiştiren bölgeler şunlardır: Trakyada, Kocaeli vilâyetinde ve bazı Marmara ve Karadeniz vilâyetlerinde ayçiçeği; Ege ve Çukurovada pamuk çekirdeği (çiğit) ve susam, yine Çukurovada yer fıstığı; Orduda soya fasulyası; Karadeniz, Marmara ve Çukurova bölgelerinde keten tohumu yetişmektedir.
Tohumlardan yağ İstihsal tekniği gayet gayrimütecanls bir manzara arzeder. Birçok bölgelerde köylüler gayet iptidai vasıtalarla kendi mahsullerinin yağını çıkarır ve bunu olduğu gibi yer veya satarlar. Tabiî küspede pek çok yağ kalır. Bunun biraz daha mütekâmil şekli; tıpkı buğday değirmenleri gibi çalışan kır yağhaneleridir. Bilhassa Trakyada pek mebzul olan bu tip yağhaneler köylülerin getirdiği yağlı tohumlan işler, yalnız küspesini alakorlar. Bu değirmenlerin bazıları modem expel-lerilerle mücehhez oldukları halde, köylünün malını bir defa preslerler kendilerine oldukça yağlı bir küspe geri kalır. Bu, ekseriya sonradan bir daha presten geçer. Bunlardan başka İstanbul, İzmir ve Adanada büyük diyebileceğimiz yağ fabrlka-lan vardır. Bu müesseselerin ekserisi münhasıran expellerilerle çalışmaktadırlar. Bazılan İlk baskıyı expel-ler’le son baskıyı hidrolik preslerle yaparlar.
Yazan t Orhan Tarhan
Kimya Y. Mühendisi
Sahipleri mühendis olan birkaç eski firma müstesna, bu büyük ticaret müesseselerinln çoğu, teknik bilgisi mahdut olan ustalar tarafından işletilir. Tabiî bununla ilgili olarak kullandıklan İşçi adedi, maliyetleri ve yağ verimleri de gayet muhteliftir. Fındıktan iki baskıda yüzde 7-8 yağlı küspe elde eden fabrikalar olduğu gibi, 3 baskıda ancalc yüzde 10 yağlı küspe alanlar da vardır. Başka memleketlerde bu gibi İşler ancak günü gününe llmî ilerlemeleri takip ederek ve mühendislik çalışmaları ile yapıldığı halde, bizde hâlâ kulaktan dolma bilgili ustalara rağbet e-dilmektedlr. Bunun kabahatini maalesef tamamen, mühendislik hakkında noksan veya yanlış fikir sahibi olan sermayedarlarımıza yükllyecek durumda değiliz. Kabahatin birazı da, şüphesiz, kabiliyetlerini tanıta-mamış olan mühendlslerimlzdedlr.
Memleketimizdeki büyük yağhanelerin rafinerileri de vardır. Bunlardan kapasiteleri geniş tutulmuş o-lanlar, ücret mukabili müşteri malını da rafine ederler.
Yağ fabrikalarında kullanılan tohum temizleyiciler, kabuk soyucular, öğütücü merdaneler, fllter-presler, raflnasyon kazanları, elevatör ve helezon konveyörler hep memleketimizde yapılabilmektedir. Yalnız expel-leriler gibi imali basit olmayan bazı makineler hariçten getlrtilmektedir.
Yağhanelerde elde edilen nebati yağların çoğu, rafine edildikten sonra yemek yağı olarak yağ tacirlerine satılır. Bir kısım natürel yağ ve rafinerilerin “soap stok” lan da. sabunhanelere gider. Bunun haricinde rafine yağdan İleri giden pek az müessese vardır. Bunlar da İlmî usullerle çalışan eski firmalardır. Yap-tıklan mamuller arasında katalitik hldrogenasyon İle ayçiçeği veya pamuk yağından katı yemek yağı (Turyag) ve çeşitli temizleme vasıtaları vardır.
Son zamanlarda Doğu Karadeniz bölgesinde soya yetiştirilmeğe başlandığından ve bu seneki mahsulün 2000 tonu bulacağından bahsedilmektedir. Bu miktar rantabl bir fabrikayı müstakillen doyurmak İçin henüz az olmakla beraber, önümüzdeki seneler artabilir. Karadeniz bölgesinin kalkınmasında büyük bir rol oynama İstidadı gösteren yağlı tohum tanmma gerekli önem verilir ve yıllık istihsal 10.000 tonu geçerse, münasip bir yere 40-45 ton günlük kapasiteli bir solvent-extraction tesisi kurmak düşünülmektedir.
Bizce, bütün bu işlerin gelişmesi, memleketimizde henüz pek zayıf o-lan umumi koordinasyonun teessüsüne tâbidir. Nebatî yağ sanayiinin 1-lerlemesl bir taraftan fabrikaların daha fennî esaslara göre çalıştırılma-lanna olduğu kadar, yağlı tohum tarımının da daha fazla bilgi İle ve daha geniş ölçüde yapılmasına bağlıdır. Zira tohum istihsalinin fazlalaşması, yağ fabrikalarına daha ucuz ham malzeme temin edecek ve blnne-tlce yağ maliyetleri düşecektir. Bu İse ihracat kapılarını daha geniş a-çacak ve memleketin umumî refahına ve blnnetlce yağ Istllâkinin artmasına yardım edecektir.
Bugün müterakki memleketlerin birçok sanayi branşlarında ham malzemenin İstihsaline ve mamullerin İstihlâkine yardım etmek âdet olmuştur. Bizde de yağ fabrikatörlerimiz bir cemiyet kurarlarsa, müşterek mesaj ile ve Tanm Bakanlığı ile İşbirliği ederek, İstihsal bölgelerindeki köylünün pekâlâ bilgisini arttırabilirler. Bu doğrudan doğruya kendi menfaatleri İcabıdır. Yağlarına daha çok mahreç bulmak için de birlikte çalışabilirler. Rafine nebatî yağların
EKONOMİK MESELELER :
Fındık istihsal bölgesi, aynı zamanda ticaret merkezi olabilir mi?
FNDIK Tarım Satış Kooperatifleri Birliğinin faaliyet morkczinln istihsal bölgeni olan Glrcsuna nakil vo diğer bir teşekkül olan Fındık İhracatçıları Birliğinin de ayni yerde faaliyetinin merkezileştirilmesi arzu e-diluıektedlr (•), Geçenlerde bu sütunlarda neşrolunan bir yazımızda Fındık İhracatçıları Birliğinin Glre-auna nakli İçin ısrar edilmesinde fayda mülâhaza edilmediğini ifade etmiştik. Tamamen ticarî bîr fonksiyona tâbi bulunan Fındık Kooperatifleri Birliğinin İse, yegâne ticaret merkezi olan Istanbulu terkederek Glre-suna çekilmesi ve bunun Glresunun iktisadi kalkınması hesabına yapıldığı söylenmesi kanaatimizce yanlıştır ve realite çizgisinin dışında kalacağı için tatbik kabiliyeti de yoktur. Halbuki yalnız fındık değil, toprak ve hayvan mahsullerinden hemen hepsinin istihsal merkezleri İle ticaret merkezleri ayrı ayrı yerlerde teşekkül etmiştir. Kanada buğday istihsal ambarı olduğu halde ticaret merkezi New-Yortkur. Londra, dünyanın kürk satış merkezidir, fakat burada bir tek kürk istihsal edilmez ve posteklsln-den İstifade edilecek hiç bir hayvan yoktur. Hindistan ve Çinde İstihsal edilen çayın, ticaret merkezi de yine Londradır. Çekoslovakya şekeri Trl-yestede satılır. Büyük servet ziraatınla ana vatanı ve dolayıslyle çuval İmalâtının merkezi Hindinstan olduğu halde ticaret merkezi îskoçyada Dundee’dlr. En büyük çuval mües-sesesl olan Low Bounard Londrada-dır. Kalay da böyle değil mİ? Bu misalleri baş ağrıtacak kadar arttıracak değiliz. Düne kadar fındık İçin de ticaret merkezi Hamburg'tu. Bütün fiyat temevvüçîerlnln İlk çıkış noktası bu Alman şehrinde idi. Bittabi Giresun fındıkları da fındık ağaçlarının altında değil, bu limandan kopup gelen seslerle fiyat bulur, satış İmkânları kazanırdı.* Binaenaleyh evvelce normal şartlar altında Giresun, fındıklarımız İçin bir ticaret merkezi o-lamamış iken bugün hangi şartların tesiriyle bu fonksiyonu İfa edebilecektir? Buna İhtimal vermek güçtür. Kaldı kİ. bir çok Türk ve ecnebi ticaret müesseselerl bu harbin hazırladığı yeni şartlar muvacehesinde Giresunda manlpülâsyon tesisatı veya küçük mlktasta bir mübayaa eklpl bile bırakmayı faydalı görmlyerck bütün İşlerini tasfiye edip birçok maddelerimizin Türklyede ticaret merkezi olan îstanbula nakletmişlerdlr. Hakikat bu merkezde iken ekonomik düşüncelerin dışında ferdi mülâhazalarla bilhassa Fındık Kooperatifleri Birliği merkezinin tsianbuldan Cirosuna nakil, bu birliğin faaliyet sahasını bilerek daraltmak ve muvaffakiyet şahsını azaltmak olur.
Memleket dahilinde pek az sarfolu-nan ve tamamen bir ihraç malı vasfında olan bir maddenin harice satılmasında, gereken muhabere ve temasların yapılması acaba Giresunda nasıl mümkün olacaktır? Fındık gi-glbl her saat değişen bir piyasa malının, Glresundan telgrafla yapılacak her ofertoya Avrupadan cevap almak
mide İçin rafine edilmemiş reytin-yağdan daha zararsız olduğu hususunda halkı İkna edebilirler. Ayçiçeği yağını gizlice zeytinyağı karıştırılarak satılmaktan kurtarabilirler. Yağ seçme hususunda halkta yerleşmiş önceden verilmiş hükümleri müessir şekilde değiştirebilirler. Bugün sanayide malını satma sanatı da gitgide bir mühendislik şubesi haline gelmektedir. Aemrikada satış mühendisliği (sales engineering) veya piyasa mühendisliği (marketlng engl-neerlng) adı altında bir meslek teessüs etmektedir. Bu mühendisler müşterilerine, kendi mallarını kullansınlar diye teknik bilgi yardımında bulunurlar, llmî metodlarla satış sahaları ararlar, tâli mahsullerini tanıtmaya çalışırlar, v.s. Bunun klâsik misali havagazı şirketlerinin hanımlara bedava yemek ve pasta dersi vermeleridir.
Bizde her şeyden önce plânlı ve koordine bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Eğer bu yapılırsa, tarım mahsullerini İşleyen bir endüstri kolu o-lan nebatî yağ sanayii memleketimiz İktisadiyatının en kuvvetli temel direği olmaya namzet olur.
Yazan : Said Bilâl Çakıroğlu
İçin en az üç gün intizar etmek icap edecek. Bu müddet içerisinde fiyat tahavvüllerl olmıyac&k mı? Yoksa satış akdinin tahakkuku için umumi bir fiyat stopajı mı tesis edilmiş olacak? Bu imkânsızlıklar önünde ve telefonla dahi Istanbulla İrtibatı olmayan bir şehirde kooperatifler birliğinin muvaffak olmasını beklemek, beyhude bir İntizara peşinen razı olmak demektir.
Bulardan başka şimdilik tadadına lüziim görmediğimiz daha bir çok ticarî faktörler vardır ki, bunlar fındık istihsal bölgesinin sünî tedbirlerle, İdari düşüncelerle ticaret merkezi haline getirilmesine mânidir. Bunda ısrar etmek, mecrasını tanzim etmiş bir nehri tersine akıtmaya çalışmak olur kİ, bu mümkün olsa bile, bu iş teşebbüs eahtblno çok pahalıya mal olur. Bunun için İki yüz bin kişiden mürekkep fındık kooperatif ailesini zedeleyebilecek mahiyette yeni tecrübelere girişmek tehlikelidir. Bu birlik 1947 senesinde takriben 3-4 milyon Hra zarara girmişti. Şimdi çok hassas devranmak vo alınacak kararların maddî mesuliyetini hesaplamak gere-glr. Binaenaleyh bir yandan lüks bîr gıda maddesi mahiyetinde görülen diğer yandan Ümit ve İstikballeri buna bağlı bulunan hakikî fındık müstahsillerinin emanet ettikleri fındıkları değer fiyatlarla satabilmek İçin, dünya şartlarının vo zaruretlerinin bir tevzi ve ihraç merkezi haline getirdiği îstanbuldan Fındık Satış Kooperatifleri Birliğinin ayrılmamasını ve hattâ merkezini burada yapmakla beraber cihazını tamamlaması İçin şimdilik İsviçre, Almanya, Ingiltere ve Amerlkada mümessiller bulundurmasını (*•) ekonomik zaruret ve İcaplara uygun görüyoruz.
. (•) Hor n© kndnr bu Ikî birlik statüsünde Giresun merkez gösterilmişse d© fiilen İstanbul ticaret merkezî o-larak kullanılmakta idi.
(••) Bununla şimdiye kadar olduğu gibi dost kayırıp. Avrupad» eğlenilmesini değil, icabında müşterilerin kapılarını aşındırarak satış İmkânlarını hazırlayabilecek vasıfta hakiki iş adamlarını kasdedlyoruz.
Dünya kauçuk İstihsali
Londra (Hususî) — Mllletlararası Kauçuk Tetkik Bürosunun yaptığı hesaplara göre, 30 haziran 1950 de nihayete eren İstihsal yılında dünyada elde edilen tabiî kauçuk miktarı 1,61 milyon tondur. Bu mkltar senelik dünya istihlâkinden 110 bin ton daha fazladır. Geçen senenin 30 haziranında «ona eren İstihsal senesinde dünyanın tabiî kauçuk İstihsali 1,50 milyon’ ton, istihlâki de 1,47 milyon tondu. Bu vaziyette geçen sene istihsal miktarı İstiklâl miktarından ancak 23 bin ton fazla ldl. Demek oluyor kİ İki ay evvel nihayete ermiş olan istihsal yılında dünyanın tabiî kauçuk durumu bir evvelki seneye nazaran bir hayli iyileşmiştir.
Geçen seneki İstihsalin muhtelif aylardaki durumunu tetkik edecek olursak 1,61 milyon ton kauçuğun büyük bir kısmının 1950 sene başından haziran nihayetine kadar elde edildiğini, 1949 senesi ikinci yansında uzakşarkta cereyan eden iklim şartlannın kauçuk İstihsaline zarar verdiğini görürürz. Dünya kauçuk İstihlâkinin muhtelif aylardaki vaziyeti tetkik edilince, bunun da İstihsale müvazi olarak 1950 senesinin İlk altı ayında çok fazla olduğunu anlıyoruz. Filhakika 1950 yılı başından sene ortasına kadar yapılan kauçuk istihsali 822,000 tondur.
Amerikanın hububat İhracatı
Washlngton (Hususî) — Resmen bildirildiğine göre bu sene Amerika Birleşik Devletleri temmuz ayı İçinde 28,03 milyon Bushel hububat İhraç etmiştir. Geçen senenin aynı ayı içerisinde bu memleketin hububat ihracatı 50,95 milyon Bushel'dl. Buğday hariç diğer çeşit hububatın İhracatında geçen seneye nazaran % 50 bir azalma mevcuttur.
Tarım Bakanı tzmirde
Bakan, tzmirde haşeratla mücadele İçin bir enstitü kurulacağını söylüyor
İzmir, 4 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Tanm Bakam Nihat tğ-rlboz, bu akşam aaat 18 do otomobille Manloadan şehrimize gelmiş, Bornova Ziraat Okuluna giderek kendisine intizarda bulunan ziraat teşkilâtı müdürlerinin İştirakiyle yapılan bir toplantıda bulunmuştur. Bakan Bornovada bağcılık, zeytincilik istasyonlarıyla hoş emtia mücadele istasyonlarını birleştiren bir teşkilât kuracak ve ayrıca bir ziraat enstitüsü meydana getirecektir. Bakan, îz-mlrde bulunacağı mahdut günlerde bir tütün enstitüsü kurulması konusu ile de İlgilenecek ve yarın İzmir Fuarını ziyaret edecektir.
Ingilterenin Israile açtığı ihracat kredisi
Londra (Hususî) — Ingilterenin tanınmış çelik müesseselerlnden birisi İsrail Devletine 1,5 milyon sterling-llk bir ihraç kredisi açmıştır. Kredi üç sene içerisinde kullanılacaktır. İsrail Devleti İhracat kredisi servisinin garantisini haiz bulunan bu kredi bilhassa Ingilterenin IsraJle yapacağı madenî borular ihracatını finanse edecektir.
İsrail Devleti memleketin sulama İşleri için geniş mikyasta madeni boru İthal etmektedir. Memlekette az miktarda madenî boru imal edilebildiği için İsrail Hükümeti şimdiye kadar bütün madenî boru İhtiyacını A-merikadan temin etmekte idi. Ingil-terenln açtığa bu kredi sayesinde bundan sonra Ingiliz demir boru sanayii İsrail pazarlarıyla geniş mikyasta münasebet temin etmiş olacaktır.
Kısa -
Haberler
Fransa Yunanistan» kredi veriyor
* Atina, (uçakla) — Fransız Hükümetinin Yunan Hükümetine bildirdiğine göre, her İki memleket arasında yakında tesblt edilecek olan para çekme haklarına göre şimdiden Fransa Yunanlstana 5 milyon dolarlık bir tahsisat açmıştır.
İtalya . Brezilya ticaret anlaşması
* Roma (Hususî) — Temmuz ayında İtalya ile Brezilya arasında bir ticaret anlaşması akdedilmiştir. Anlaşma dolar esasına müstenit kliringdir. Her iki taraf için de 100 er milyon dolarlık bir mübadele hacmi derpiş edilmiştir. Brezilyanın vereceği başlıca mallar: 21 milyon dolarlık pamuk, 15 milyon dolarlık kahve, 4 milyon dolarlık büyük baş hayvan derisi (ham), 1.170.000 dolarlık yağlı tohum 1.699.000 dolarlık kakao vesairedir. Buna mukabil İtalya 3.340.000 dolarlık zeytin yağı olmak üzere, şarap, likör, peynir, meyva, mensucat, iplik, her türlü makine vesaire verecektir.
İtalya - Iran münasebetleri
* Roma ( Hususî) — Şimdiye kadar döviz kıtlığı sebebiyle durmuş olan İtalya - Iran ticarî münasebetlerini canlandırmak İçin, yeni bir anlaşma akdedil inceye kadar, Dış Ticaret Nezareti bazı tedbirler almıştır. Bunlara göre, İranın îtalyaya İhracatı (S) tabelâsına göre yani (sterllng sahasından gümrük müsaadesiyle yapılacak İthalât) listesine göre olacaktır, ithal edilecek mallar arasında 20.000 ater-llngllk havyar, 150.000 aterlinglik halı, 5.000 sterllngllk afyon, 30.000 aterlinglik barsak vesaire vardır.
| • PARİS 1 m : E K T U B U
Kömür ve Çelik İstihsali
Birliği ve Avrupa Konseyi
Millî Hâkimiyet esasının tahdidi, çelik ve kömür İstihsali birliği hakkında Fransız teklifinin kabulüne en büyük engeli teşkil etmektedir.
Bu sebeple, îngillzler kömür ve çelik Pool’u konferansına iştirakten imtina ettiler ve BenelÜks Devletleri çekingen davrandılar.
Halbuki, Avrupa teşkilâtının tahakkuku AvrupalI devletlerin millî hâkimiyetlerini kısmen feda ve milletler üstü bir Avrupa otoritesinin kararlarını kabul etmelerine bağlıdır.
Hükümetler fevkinde bulunacak o-lan Avrupa otoritesi hiç bir murakabeye tâbi tutulmayacak mıdır? Ne münasebet! Mezkûr otoritenin. Avrupa hükümetlerini müşterek bir hat-t» hareketin kabulüne mecbur etmesi ne kadar lâzım ise, kendisinin dahi Avrupa milletleri mümessilleri tarafından murakabeye tâbi tutulması o kadar elzemdir.
Filhakika, bu üstün otoriteyi gayri mesul mütehassıslara tevdi etmek tehlikeli olur.
Fransız heyeti, kömür ve çelik İstihsali ve sanayi birliğinin müşterek
Fabrikatörler, Suni İpek Fabrikasını satın almak istiyor
Cuma günü şehrimiz
ve Ticaret
olan Ekonomi
bu mevzu etrafında
Ekonomi ve Ticaret Bakanı Veli-beşenin önümüzdeki cuma günü şehrimize gelmesi beklenmektedir, öğrendiğimize göre Bakan, bu seferki gelişinde, Ticaret Odası ve Bölge Sanayi Birliğinde muhtelif branşlara mensup tacirlerle görüşmeler yapacaktır.
Bölge Sanayi Birliği İdare heyeti, Bakanla görüşülecek mevzular etrafında tetkikler yapmaktadır. Bu a-rada devlet işletmelerinden, İstanbul sanayi sermayedarlarının satın alabileceği fabrikalar etrafında görüşmeler olacaktır.
İsveç, meyva ithalini durduruyor
Stockholm (Hususî) — Bu sene îs-veçte meyva durumu çok iyi olduğu için meyva müstahsilleri organizasyonu hükümete müracaatla hariçten meyva ithalinin menedilmeslnl veya hiç olmazsa şimdilik tehir edilmesini talep etmiştir. Hükümet, ihracatçı memleketlerle temasa geçilerek ithalâtın şimdilik tehir edilebileceğini müstahsillere bildirdi. Hükümetin îs-vlçreye gönderdiği mümessili İsviçre lhracatçılariyle temasa geçmiştir.
Macaristan tsveçe ihraç edeceği 800 ton elmayı kışlık elma olarak sevket-meyi kabul ettiğini tsveçe bildirdi. Şimdi Çekoslovakyadakl armut ihracatçılarıyla de aynı şekilde bir anlaşmaya varılacağı ümit edilmekte-tedlr. Güney Amerikadakl portakal İhracatçılarının teklif ettikleri fiyatlar pahalı görüldüğü için esasen Is-veçle bu memleket arasında bir anlaşma yapılamamıştı.
Yazan : Edouard Bonnefous
Fransız Millî Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı
idaresini kontrole memur bir Avrupa parlâmentosunun ihdasını derpiş etti.
Lâkin, yeni bir teşekkül kurmaya ne hacet? Bir Avrupa parlâmentomu, Avrupa Konseyi latişari asamblesi namı altında elyevm mevcuttur. Yeter ki bu asambledeki delegeler hükümetler tarafından tâyin edilmeyip, Fransız ve Italyan mümessilleri gibi, parlâmentolar tarafından intihap •-dilmiş olsunlar.
Komisyonları çerçevesi dahilinde Avrupa birliğine ait siyasî, İktisadî. İçtimaî ve harsî meseleler üzerinde hayli çalışmış olan mezkûr asamble, bu vesile ile, nazari münakaşalar hududunu aşarak, müspet bir iş görmek fırsatını bulabilir.
Bu suretle, asamble bizzat çizdiği bir yola girmek İmkânını elde etmiş olacaktır.
Kömür ve çelik istihsali ve sanayi birliği tasansmı Avrupa Konseyi faaliyetine bağlamak en makul ve hâdiselerin inkişafı üe Avrupa asamblesi üyelerinin bir senelik mesailerine en uygun bir hattı hareket olur.
bir görüşme olacak
öğrendiğimize göre, Gemlikte bulunan sunî İpek fabrikasına, İstanbul. Bursa ipek ve çorap fabrikatörleri talip bulunmaktadır. Fabrikatörlerin bir araya gelerek sunî ipek fabrikasını işletmek için aralarında bir şirket kuracaklarından bahsedilmektedir.-
Şirketin müteşebbisleri, fabrikanın satın alma şekilleri hakkında. Ekonomi ve Ticaret Bakanından izahat aldıktan sonra faaliyete geçmiş bulunacaklardır.
Afrikaya Marshall Plânı yardımı
Washington (Hususî) — Afrlkayı, yollarını, zlraatinl, demir madenlerini ve toprak muhafaza programım ıslah etmesine yardım edecek malzemeyi satın almak için Birleşik Amerika-da Marshall Plânından dört milyon dolar sarfedllecektlr.
İktisadî IşbLrliğl idaresi, Marshall Plânı devletlerinin müstemlekelerinin kalkınması İçin tahsisattan istifade edecek Afrikanın ilk altı projesini ilân etmiştir. Bu projeler, Cezaylrden Fransız Batı Afrikalına ve Hlnd Okyanusunda Güney Afrika sahili açıklarındaki Morityuı adasına kadar şamildir.
Noksan nakliyat, Afrikanın büyük bir kısmım geri kalan dünya İle temastan mahrum etmiştir. İktisadî işbirliği idaresine göre, yollar, demiryolları ve su yollarının ıslahı, Afrika memleketlerinin İktisadî gelişmesi ve Avrupa ve Amerika ile ticareti için elzemdir.
İzmir
İstanbul :
P i Y
MEMLEKET
B 0 R S
SALARI
ve
ve
4/IX/1950 Pazartesi
KAMBİYO
ESHAM VE TAHVİLÂT
YABANCI BORSALAR
İstanbul Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
Kapanıı;
Kapanış
(•)
Altınlar
Turk’ta f onsu: S 35
Gümüş, Platin
En aşağı En yukan
Bradford Piyasası
İL—
10.-
M
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre Frangı
İskenderiye Borsası
En yukarı
En
D U N Y
Mısır Kredi Fnnalve 1003
172.-
(*) Gunundo Borcuda muamuicai
va
36.10
30 20
43 60
Lıû
4.84
10. ÜO
1.1ı)
1
100
100
HX)
100
100
100
100
1Ö0
100
%6
%6
%6
%7
%7 %7
%7 %7
W %7 %7
%7
%5
%4
85.—
82,—
101.88
Tlfttlı
• •
Tön
• •
istikraz] İstikran
Ikramlyeli tahviller 1933 Ergani lfc&ı İkramiyen MIHI MUdâlaa 1 194)
1941
1/2
1949 1945
MIH) Müdafaa 1949
1934
1934
194)
194) 1941
M H11
M
99
Demiryolu
99
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
1941 Kalkınma
ramulı (Kantan=TaJlan) Aahraounl Kısa eiyafl» F/G. Karnak Uzun elvaflı F/Q. ..
L-
4.33
10.7b
1.16
24.-
20.-
21.-
98.-100-100.-
22 50
20 25
20 95
97.70
98 40
95.30
100.-08.—
98. —
99. -
98.— 100.-
99-
20.80
21.—
21.6)
22.-
22.-21.45
22.-
20 90
21.20
7.88
280.25
0.80 e4.03
5.60
54.12.50
73.68.40
0,44.128
0.01.876
9.73.90
Külçe Ve»2 Oz.
Külçe Degaaıa Cumhuriyet ____
Reşat---------
H a mİ t
Gulden tngtlls ....
Fransız kok Napoieon tu M tavlçre ......
1 ....... Ölvaa-Erzurum l...
” 11.-VII...
1.^ n...
1.^ İlilin İV...
Bugün Lira
4.84
4 88
32.5
36.—
30 40
43.50
İyi mal (Llbreol=Fiyat) Sıra malı M
Anadolu "
Trakya w
Eski kur Lira
4.87
4 91
AçıHŞ
7 88 280.25 0.80
64 03
5.60
54.12.50
73 68.40
0.44.128
0.01.876 9.73,90
t • • •••*««•«•
Demiryolu IV Demiryolu V 1949 IkramlyeH
Diğerleri
Demiryolu VI
Gümüş Gr. PlAtin ”
Starllng Dolar .....
Fr, Frangı İsviçre Fr..^ BeJç. Ft İsveç
Florin ,
Liret Drahmi
Eficoudos
23,6.1960
Durumo
i urk Lırao «...
Dolar -----
Sterlin* ....
Fransız Franıo
Borsalarda vaziyet
A-
Ticaret Borsacında fındık ve tiftik fiyatları sağlam durumunu muhafaza etmektedir. Vakaa tiftik fiyatları eskisine nazaran zayıf bir gerileme kaydetmiş I-se de, bu, bir hâdise diye telâkki edilmemiştir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bor-.sasında % 6 faizli Hazine tahvili, T. C. Merkez Bankası tahvili üzerine İşler olmuştur. Altın piyasası durgundur.
Hafta başında üzüm piyasası gayet lıararetll ve istekli açılmış, satışlar bir müddet hararetli gittikten sonra kapantş saatinde piyasa gevşemiştir. İncir piyasası lee sağlamdır. Yeni İş mallarına müşteri vardır. Ticaret Bakanlığının, pamuğun lisansa tâbi tutulacağı hakkında-ki haberi yalanlaması İhracatçının cesaretini arttırdığı gibi satıcıların da nazlı davranmalarım mucip olmuştur, ihracatçı 270 vermekte, satıcılar 275 ten a-şağı Inmemektedlr.
9Ö 70 96 40 90.—
96 40
91.35 96.50
97 »0
21.30
20 25
20.04 20.25
20 52
20 20
21 —
20.20
20.70 21.03


Şirket Tahvilleri
TC. Ziraat Bankası 124.— 20.20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 111.— Ul.-
İt 99 •• «M —
• - %60 22 30 50.—
* „ Mümes. Senet. 63.— 67.60
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası — 124.— 120.26
Türkiye tş Bankası 80.- —
Türk Ticaret Bankası 6.— 6.-
. 1 rn O D t O -1teg~T mf 11 r ** 10.20 15.25
Rıırk frmenrllî► - —— 23.25 23.60
1111 16.- 16.25
Ecnebi Tahviller
İstanbul Ticare t Borsası
Bugün Es)d Kapanış
Hububatı Buğday yumuşak (Tüc.) 29.— 29.—
Buğday Ofla 29.— 29.—
Arpa yemlik (dökme) — 18.10
Mısır san (çuvalı) — 23.20
Pnxtıiyt* tnmhııj ,r . . «M 25 —
Fasulva Çalı sert — 46.—
Kuşyeml 34 — 33.20
Mercimek kırmızı kabuk. — 82.—
Mercimek yeşil 45 50 50 —
Nohut natOral .. _ — 24.—
Tağh tohumlar i
Ayçiçeği tohumu 34.20 83.-
Keten tohumu 49 — 50.—
Kendir tohumu 34.—
74.— 80.—
................
Ver fıstığı kabuklu 100.—
Koru MeyvaJar ı •0.— * A A
Fındık (kabuklu sivri) —
Fındık (İç tombul 1950)... 300.— 800.*“ J A
Ceviz (kabuklu) —i 40.— (a a a
110.—

Dokuma Ham Maddelortı
Tiftik (ana maJ) 607 — 600.— A A A
Tiftik (Natürel) w 650.— 690.— A A A
Yapak Trakya (Kırkım) 300.—
Ham derileri
Sığır salamura (kasap) FQ. )«fl —
Keçi tuzlu kuru kilonu 205,— 180.—
Koyan hava kurusu kilosu 200.—
Nebati Yağları 117.— 2O0 —
Zeytinyağı (E.E. tenekell) 225 —
SuAarnvuğj (FUU. sıra) 1R0
Ayçiçeği (Rafine çıplak) 180.—
Fındık vsğı (Çürük)
BugUn Son Kapanıp
üzüm çoklrdekâlz No.» 66 — 66.6
incir A serisi No. M.... 38.— 40,—
” 8 serisi No. 108 33.— 3lL-
Pamuk Akala l 267.— 248.-
Pamuk Akala 11 195.— 190.—
Pamuk Akala LII ...^. 160.— 160.—
Pamuk yerli 172.6 150-
Pamuk yağı (rafine) ... 109.- 110.-
Pamuk çekirdeği 16.— 17.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 235.— 230.—
Pamuk Akala II ...^
Pamuk Akala UT —. —
Pamuk yeril t —
Pamuk yerli LL —
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK a) %60 randımanlı kabuklu tombul 300.— 95.-
b) Iç sıra kontrollü 270.— 280.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak 29.— 80.-
Buğday nert —— 28.— 8L-

8
Dün JEskl ku
Knğday (Buşell—Bent) Sert Kış mahsulü No. 2 261.— 267.—
Kırmızı ’* •’ No 2 233.— 232.—

Pamuk Mlddllng (Ubre»t=8eat) tCKim •••••• ••• eeeeeeeeeeeeees see ••«••••••M. W 40 38 80
89.40 38 33
36.68 38.60
Tiftik (Libresi —Bent) e
Tokaos No. 1 108.— —
Fındık (Libresi—Sent) Kabuklu yeril İri
M orta — —
Levan! İç İthal malı 41 — —
Ekstra in İç İthal mah 49.— —
Kum üzüm (Llbre8İ = Sent)
l'lıompsoD çekirdeksiz seçme 11 L/4 U V4
Keten luhunın (Buşell= Dolar) Minneapolis 8.0 I»
Kalay (Llbre»l=Bent) 99 — 102.—
Levha-teneke (100 libre dolar) Î.30 7.80
Londra Borsası
Keten tohuma (Tonu=Sterllng) T3 — 70.—
72.— 70.—
Yer fıstığı Hindistan 64.— 64.—
>

e
KİRALIK KAT
As-
Türk Telsiz Operatörleri Birliğinden
hususi
BİKÇt ve DİKİŞ YURDU KURTULUŞ
Yeni kayıtlara başlanılmıştır. Feriköy Tepeüstü 116 No. Papazyan Apartmanı
Galata, Perşembepazar, lan hanı civarında, mobilyalı, beş odalı, yazıhaneye müsait müstakil bir kat kiralıktır.
Tel.: 43648 e müracaat
has-kısa göre
1950 Modeli
Sayın Doktor ve Eczacılara
T E B E S I L
P A S
F
k
L
F
15.30
PARA İKRAMİYESİ VERİLİR
2 EV AYRICA 15000 LİRA
LİRA
vesikası ile 2-190 sayılı kanunda yazılı belgeler ve mektupları olduğu halde belli gün ve saatlerde ko-(12009)
960 — 15.15
(41111111
M EV AYRICA 25000 LİRA
Montaj dahil
1 adet 12 800 —
Muhammen be- tik temi- Eksiltme deli nntı
Miktarı Lira Kr. Lira Kr. Saati
1 EV AYRICA 30
YENİ
30.000 kilometre yapar
metre yapar
A U S T I N 'e daima itimat edebilirsiniz.
Telefon : 410 6 9
Bayfa 6
* •
t

GÖZ DOKTORUNUZA
S O R U N U Z I
Yüzünüze uygun bir çerçeve seçmek bir gözlükçü için giiç bir İş değildir. Bugün İçin her şey kolaylaşmıştır.
ASTİGMAT camin ra zaviye, en sas âletlerle konulur. Siparişler en zamanda fennin en aon İcaplarına
hazırlanır. Taşra aiparişleri kabul olunur ve acele ödemeli gönderilir. FM-GEN; fiyatlarının piyasa İle kontrolünü rica eder.
EM GEN t (Eca Salih Necati) Beyoğlu, İstiklâl Cad. Lâle Sineması üat sırası No. 67 İstanbul.
500 adet 3X25 Devre kesen alınacaktır
i. E. T. T. İşletmelerinden
1 — Muhammen bedeli 4000.— lira olan yukarıda cins ve miktarı yazılı saç kutular 7.9.1950 perşembe günü saat 10,30 da pazarlığa vazedilecektir.
2 — Muvakkat teminat 300 lira olup bu işe ait şartnameler levazımdan (Metrohan) parasız tedarik edilebilir. (11926)
— A C M E-L I T E
DUVAR YAĞLI BADANALARI
AMERİKADAN GELMİŞTİR SATIŞ YERİ.
ve L
Eski Gümrük
TÜRKİYE
A
Sokak No, 16 - Galafa UMUM MÜMESSİLİ ı
OTOKAR Şti..
BAKIRKÖY - FLORYA
İstikametinde dolgun fiyatla arazi alınacaktır. Müracaat: Çemberlltaş Garanti Bankası üstü No. 1
ALTIN EVLER
BR1T1SH SEAGULL
Dünyanın en sağlam, İngiliz Bahriye tipi Deniz Motörlerl gelmiştir.
Dr. Orfanidis
Deri, Frengi, Zührevî Hastalıklar Mütehassısı Beyoğlu (Konak1 karşısı
Suterazi (Tumacıbaşı) sokak Nil Apt. 5/3 Tel: 43734
Maçkada KİRALIK EV
6 oda parke, banyo, kış bahçesi, kalorifer, telefon, bahçe.
Müracaat saati: 10-11 e kadar
Tel.: 27360.
Türk Bayanları
SATILIK KADIN ELBİSELERİ
BİÇKt-DİKtŞ TERAKKİ YURDU
Kayıtlar başlamıştır. Pazardan maada her gün saat 10 dan 17 ye kadar müracaat kabul olunur. Altınbakkal (Radyoevi karşısında Bâbil sokak No. 63 - Telf.: 85700
SAĞLAM. KUVVETLİ. ÇOK DAYANIKLI, KULLANIŞLI HEM DE RAKİP MOTÖR-LERE KIYASEN ÇOK DAHA UCUZ
Müracaat: HERMES Ş.» Kumbaracı yokuşu 120. Beyoğlu. Telf.: 40358.
Amerlkaya dönmek üzere memleketimizden ayrılan birkaç Amerikalı bayan, gayet güzel kadın elbiseleri satacaklardır. Elbiseler iyi durumda olup, aralarında hiç kullanılmamış olanlar da vardır. Satılan giyim eşyaları: Mantolar, blûzlar, etekler. elbiseler, şapka ve ayakkabılar, çocuk elbiseleri ve muhtelif kadın giyim eşyalarından ibarettir.
Satış günü: 8 eylül cuma, saat 10-14.
ADRES:
VtLLA SÜMER:
Vali Konağı caddesi nihayetinde. — NtŞANTAŞL
Amasya İl Daimi Komisyonundan:
Amasya - Kayabaşı . Yozgat yolunun 6+400—9 + 500 kilometreleri arasındaki şose onanmı 14.9.1950 perşembe günü saat 16 ya kadar kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur.
Keşif bedeli 30088 Ura 63 kuruş muvakkat teminat 2256 lira 65 kuruştur.
Bu işe ait keşif, hususî, fennî şartname, genzi şartname ve sözleşme projeleri Daimi Komisyonda ve Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
Taliplerin ihale gününden üç gün evvel Bayındırlık İşlerinde 20.000 liralık iş yaptığına dair belge Ue vaUUğe müracaat ve ehliyet vesikası almaları lâzımdır.
İsteklilerin kanuna göre düzenlenmiş teklif zarflarını İhaleden bir saat evveline, kadar Komisyon Başkanlığına vermeleri şarttır. .
Postada olacak gecikmeler kabul edilmez.
ZAYİ — Beyoğlu Nüfus Memurluğundan aldığım nüfusumu kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Leylâ KAR
t Z M t R Enternasyonal FUARINDA
NİHAT IŞIK Radyofon Firmasının İzmir Enternasyonal Fuarı İsveç paviyo-nunda teşhir etmekte olduğu LUXOR Radyo A. B. firmasının radyo, pikap, ses alma cihazları; Jacob-can A. B. firmasının elektrikli çalışma lâmbaları, A.B. Tudor firmasının pil ve bataryaları ; Albin-hagström A.B. firmasının Akordiyon-ları büyük biı alâka celbet-mektedir.
Hakikî S tonluk kamyonlarımız gelmiştir. Teslima
ta başladığımızı sayın müşterilerimize bildiririz.
SATIŞ FİATI
TÜRK LİRASIDIR.
1 - Yedi Ton yük normal olarak taşır
2 - Lastikleri, kamyonun teknik evsafı bakımından
3 * Tam yüklü olarak, bir teneke benzinle 60 kilo
4 - Gayet sağlam ve ekonomik olan AUSTIN'lerin
emsalinden daha üstün olduklarını halen mem
leketimizde çalışmakta olan 4000 adetten fazla
AUSTİN bilfiil ispat etmiş bulunmaktadır
TEKTAŞ TEKNİK VASITALAR TİCARET T. A. Ş
Beyoğlu, İstiklâl caddesi No. 103 * İSTANBUL
Wıf: VASITALAR . fstanhol

İstanbul Jandarma Satmalma Komisyonu Başkanlığından
Beher kilosuna 17 kuruş muhammen fiyat takdir edilen evsaf ve şartnamesine uygun 42 ton patates geçici mukavele ile 28.9.1950 perşembe günü saat 15 te Taksim Aynzpaşadakl kurulumuzda kapalı zarf usulü İle ihalesi yapılacaktır. îlk teminatı 535 lira 50 kuruştur. Şartnamesi her gün kurulumuzda görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte ilk teminat makbuzu veyş. banka kefalet mektubu ve diğer vesaiki muhteyi teklLf zarflarını eksiltme saatinden bir saat evvelino kadar kurulumuza vermeleri. (12130)
Birliğin senelik genel kongTesi 10 eylül pazar günü saat 14 te Karagümrük Demokrat Parti lokalinde toplanacaktır. Sayın üyelerin teşrifleri rica olunur.
Gündem: Dilekler, yeni idare heyeti seçimi
Tekel Çamaltı Tuzlası Müdürlüğünden
1 — Tuzlamızda mevcut üç adet Gazojen Grup Elektrojenleri şartnamesine müsteniden pazarlık suretiyle satışa çıkarılmıştır.
2 — Grup elektrojenlerin muhammen bedeli mecmuu 60 bin lira olup geçici teminatı 4250 liradır.
3 — Pazarlık 20-eylûl-1950 çarşamba günü saat 15 d4 Tuzla Müdürlüğündeki Komisyonda yapılacaktır.
4 — Şartname her gün mesai saatleri dahilinde Tekel Ankara, İstanbul. İzmir Başmüdürlüklerinde ve Tuzlamızda görülebilir. (11838)
ŞİŞLİ TERAKKİ LİSESİ
-______—_______
Yatılı ■ Yatısn'l fina( i|k Orta ve Lise
Kız-Erkek
■ — ■ I ■ ■
5 Eyliile kadar kayıtlarını yenilememiş bulunan eski öğrencilerden boşalan yerlere yeni öğrenci alınmaktadır, îş saati 9 dan 17 ye kadardır
NİŞANTAŞI, ÇINAR CADDESİ
İstanbul Sıhhî Kurumlar Arttırma
ve Eksiltme Komisyonundan
Lüzum gösteren müessese________________Cinsi_______
Kayseri Nuh Naci Verem HastA-hanesinin Kraşuvar Steri-
lizatörü
Şebinkarahisar Devlet ve Kayseri Topyekûn:
Nuh Naci Verem hastahanelerinln Madenî eşya 13 kalem 6.880 — 516 —
Yukarıdaki İhtiyaçlar hizalarında gösterilen müesseseler© ait olup ayrı ayrı açık eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltmeler 27 eylül 1950 çarşamba günü hizalarında gösterilen saatlerde Cağaloğlundakl Sağlık ve S. Y. Md.Vlğü binasında toplanan Sıh. K. Satınalma Komisyonunca yapılacaktır.
2 — İstekliler, bu İşlere ait şartnameleri çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
3 — İsteklilerin -CAri seneye alt ticaret odası bu İşlere yeter ilk teminat makbuz veya banka misyona müracaatları
ROMANYA KERESTESİ
Keresteciler, İnşaat müteahhitleri ve sahiplerinin nazarı dikkatine
R UMAN YA DAN gelen iyi cins köknar, İnşaat ve doğrama-lık keresteleriyle çıralı çam kerestelerimiz çok EHVEN FİYATLA DEPOMUZDA satışa çıkarılmıştır.
Müracaat yeri: Yenikapı, Yalıboyu Kumsal sokak No. 155 karşısı
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanlığından
Siyasal Bilgiler Fakültesine burslu ve burssuz girebilmek İçin lise mezunu olmak, olgunluk imtihanını vermiş bulunmak ve yapılacak müsabaka İmtihanım kazanmak lazımdır. İsteklilerin aday yazımı Ankarada Fakülte binasında ve İstanbulda Teknik Üniversitede 21 ağustos 1950 pazartesi gününden 1 ekim 1950 pazar günü saat 20 ye kadar devam edecek, Ankara ve İstanbul-da yapılacak seçme İmtihanları da 2 ekim 1950 pazartesi günü öğleden evvel banlayıp 4 ekim 1950 çarşamba günü akşamı sona erecektir.
Seçme imtihanlarının günlerini, hangi derslerden yapılacağını ve kayıt İçin l&zım gelen evrakın neler olduğunu öğrenmek İsteyenler bulundukları yerin MIHI Eğitim veya Lise Müdürlüklerine. Ankarada Siyasal Bilgiler Fakültesine ve istanbulda Teknik Üniversiteye başvurmalıdırlar.
NOT: Fakülteden cevap yazılmasını gerektirecek her türlü müracaatlarda posta pulu gönderilmelidir. (11309)

(Para amino salisilat de sodium)
500 Drajelik jilelerde depolara dağıfılmışfrr MERKEZ LÂBORATUVARI
İNŞAAT İLÂNI
Sümerbank Genel Müdürlüğünden:
FIABEL
ÇİKOLATA
1 — Karabükte yeniden kurulacak kok fabrikası ile Mnteı tesisatı inşaatı birim fiyatı esasiyle ve kapalı zarf usuliyle ek* siltmeye konulmuştur:
2 — Yapılacak İnşaatın keşfi (1.520.000.—) lira ve geçici te-mlnat miktan (59.350.—) liradır.
3 — Eksiltme evrakı Ankarada Stlmerbank Genel Muamelat Müdürlüğünden (100) liraya alınabilir.
4 — Eksiltme 27 eylül 1950 çarşamba günü saat 11 de An-karada Sümerbank Genel Müdürlüğünde toplanacak komisyon marifetiyle yapılacaktır.
5 — İstekliler teklif evrakı arasına, şimdiye kadar yapmış oldukları bu gibi işlere ve bunların bedellerine, firmanın teknik teşkilâtının kimlerden teşekkül ettiğine dair belgeler koyacaklardır.
6 — Bu eksiltmeye iştirak edeceklerin bir taahhütte (1.000.000) liralık benzeri betonarme karkas inşaatını bizzat İkmal ederek kabullerini yaptırmış olmaları şarttır.
T — Banka işi dilediğine yaptırmakta serbesttir. (11962)

e

Comments (0)