5 Haziran 1950
Pazartesi
1



r’
•SİYASİ İKTİSADİ
IQTA
*1
.T
f
I
jtvL

Sayı 187
10 kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone : Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı y liradır, Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden : HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
İç politika
g
I i


Programdan
sonra


s
.. .

Paris Hususî Büromuz telsizle bildiriyor
İÇSAYFALARDA
f>OK zaman evvel meşhur bir ecııe-T1 bi gazetesinde İstanbul muhabirinin bir yazısını okumuştuk. Kendisi o vakit, memleketin her yerinde bahsedilen İktisadi bir hareketimizi ve kararımızı anlatıyor, bunun şiındi Türkiyede âdeta ilk defa ortaya çıkan bir hâdise diye gösterilmesine hayretler ediyor, mazide de aynı işin zaman zaman ele alındığını ve sonra unutularak tamamen n İsyan dalgaları İçine gömüldüğünü bildiriyordu.
( *
J








■-


f




- A
t.






Paris, dünya siyasetinin merkezi haline geldi
Bu hatıralardan bahsetmekliğimizin sebebi bugün üzerinde durduğumuz İktisadi reform İçin yeni keşifler yapmadığımızın. Hükümet programında bahsedilen şeylerden bir çoğunun eskiden de düşünülmüş, fakat bir türlü yapılamamış işler olduğunu göstermektir. Hükümet Reisi, Mecliste okuduğu programla bütün İhtiyaçların esas noktalarını tebarüz ettirdi ve itimat kazandı. Biz, çok temenni ederiz ki, samimiyetle ortaya konan İhtiyaçların temini ve bütün milletin devam edecek bir itimadının muhafazası kabil olabilsin. Çok ihtiyacımız olan memleket refahı ve memleketin iç ve dışında İtimadın temini için buna büyük bir lüzum vardır.
t


Yakmdoğuda strateji bakımından mühim mevki işgal eden bazı memleketleri Atlantik Paktının teminat ve istifadeleri içine alma fikri kuvvetleniyor
-









Kral Faruk (solda), İngiliz Sefiri Slr
verdiği ziyafette. Mısır Dışbakanı Snlâhaddin Beyle (sağda) beraber
Ronald Campbell (ortada) şerefine
Arap - Rus yakınlığı
Şimdi programda gösterilen noktalar için tatbikat sahasına geçilirken en mühim cihet, hütiin bu işleri fimi bir tetkike tâbi tutarak birer plâna rapteylemek ve bilhassa karar ve teşebbüslerin ne gibi neticeler verdiğini daima gözönünde tutmaktır.
Biz bu noktaya büyük bir ehemmiyet vermek mecburiyetindeyiz. Çünkü, memleketimizde her iş daima İyi başlamış, fakat zamanla tekâmül kanunları icabı terakki ve inkişaf eserleri göstereceği yerde tedenni emareleri izhar etmiştir. Bunun en büyük sebebini, tatblkına geçilen bir fikrin ciddi bir takip ve sistematik bir kontroldün uzak olmasında buluyoruz. Bu sebepten, gidenin gelene İ.vi şey bırakamaması ve gelenin yeni şeyler bulmaya çalışması, idare hayatımızda bir istikrar yapamamış ve memlekete büyük zararları olmuştur.
• •
Biz bu işlerin hepsinin ayrı ayrı büyük birer mevzua temas ettiğini ve birçok engellerle karşılaşılacağını tahmin ediyoruz. Fakat Türk milletinin iyi şeyleri benimsemek, yaratmak hususundaki gayretine, fedakârlığına da inanıyoruz. Bu sebepten Hükümetin, programında vâdettiğl şeylerde muvaffak olması ihtimalini kuvvetli bulmaktayız. Bizi bu düşüncemizde durmaca sevkeden nokta, yeni Hükümetin kendinden evvelki zamana ait acı misallerden İbret alması ve buna artık kendisinin yaklaşmak İstememesidir.
Gerek İktisadi ve gerek imar ve irfan sahalarımızda yapılmış olan şeylerin belki de hepsinin birer hüsnüniyetle ortaya konulduğunu ve tatbiki yollarına gidildiğini kabul edebiliriz. Fakat bütün işlerde hakiki İhtisasa hiç ehemmiyet vermemiş ve bu suretle kaybedilen zaman ve servet bilançon uzu daima artırmış olmamızı da mazur görmek imkânı yoktur. Bu sebepten yeni Hükümetin uzun tetkiklerle vakit kaybetmeyerek dış ve içerideki hakiki ihtisaslardan derhal ve hiç bir şahsi düşünce İle hareket etmlyerek İstifadeye kalkması. onun her taraftan yardım görmesine vesile olacaktır. Zaten böyle bir yardım olmaksızın yapılacak hamlelerde bir muvaffakiyet beklemek güç olur. Bu müddet zarfında, bazılarımızda yerleşmiş bir itiyat haline gelen, her şeyi bilerek veva bil-mlyerek tenkid etmek zihniyetimizden de bir hayli uzaklaşmak lâzımdır. Şimdi bizim gayemiz. Hükümetin halk ve halkın Hükümet için olduğu kaidesini gözönüııde tutmak ve onun yolunu aydınlatmaktır.
Şimdilik Hükümetten istîyebiicce-ğimiz en mühim şey, yapacağı reformu şahsi düşüncelere bırakmayarak ilmi tetkiklerin neticesi olan esaslara bağlamak ve bunları artık birer tecrübe nuılıiy et inden çıkararak birer plân içine sokmAlır. Bu hususta memlekette şimdiye kadar yapılmış olan tetkiklerden ve memleketin İç ve dışında bulunan müteha-sıslardun istifade etmek imkânı çok fazladır. Çünkü kırk seneden beri bilhassa ecnebi mütehassıslara bir çok tetkikler yaptırılmış ve bunlar dosyaların İçinde tozlanmış kalmıştır. Bu mütehassıslardan bir çoğunu tekrar memlekete çağırmak ve yaptıkları tetkiklerin tatbikatım bir müddet İçin kendilerine bırakmak hiç dc İmkânsız değildir.
Şimdi memleket irin hummalı bir faaliyet devri açılmış, artık “İş başına” borusu çalmıştır. Bütün memleketin ve hattâ bizimle İşbirliği yapmak Ihtiyen medenî âlem ve ecnebi sermayesinin bu tarafa doğru koşmakta tereddüt etmlycceğlndcn emin bulunuyoruz. Çünkü uaye, biz Türk-ler İçlrı refah ve saadetimizi emniyet altına almak, medeni dünya İçin dr tarihin büyük bir milletini, yanıhaş-larında ve daha kuvvetli görmektir.
ilubib Edib - Töre han
mümkün görülüyor
Amerika ve İngiltere aleyhtarı hisler yatışmaktan ziyade artmaktadır
Kahire, 4 A.A. »United Press) Arapların Sovyet Rusyaya yaklaşmak yolunda son zamanlarda yaptıkları imalar önceleri İngiliz ve Amerikan siyasetini daha müsait bir şekle sokmak üzere yapılmış bir blöfe benzemekle beraber hakikat halini almaya tehlikeli derecede yaklaşmakta olduğundan çekinildiği buradaki müşahitler tarafından belirtilmektedir.
Üç büyüklerin ortadoğuya silâh temini hakkındaki tebliği, bütün A-rap basını tarafından çok fena karşılanmıştır.
Ortadoğuya tesir etmenin tam zamanı olduğunu takdir ettiği anlaşılan Sovyet Rusyanın bu bölgedeki diplo m atik heyetlerini hususi surette ye tiştirilmiş mütehassıslarla takviye ettiği bildirilmektedir.
Komünist aleyhtarı olduklarında ısrar etmelerine rağmen Araplar, Sovyet Rusya ile bir andlaşma yapmak yahut bu memleketten silâh temin etmek imkânlarından elan bahsetmek tedirler.
Amerika ve İngiltere aleyhtarı hisler, yatışmaktan ziyade artmaktadır
Bu hoşnutsuzluğun arkasında başlıca şu sebepler mevcuttur:
1 — Arap liderlerinin Amerikan siyasetinin İsrail taraftarı olduğu yolundaki kanaati.
(Arap liderleri, üç büyüklerin silâh hakkındaki tebliği de dahil olmak ü-zere son zamanlarda yapılan bütün Amerikan ve Ingiliz beyanatının İsrail’in menfaatine uygun olduğu vc Arapların meşru haklarının nazar» itibara alınmadığı kanaatindedirler.)
2 — İsrail’in dahildeki İktisadî güç lüklere rağmen yüksek hayat seviyesinin bu bölgedeki halk kütlesi için misal teşkil etmesinin devamlı bir tehlike arzetmesl,
3 — Mısırın Süveyş kanalı bölges. nin tahliyesi yolundaki tekliflerinin
İngiltere tarafından kabul edilmemesi.
Arap başşehirlerindeki Rus diplomatik heyetleri,, Moskovada hususi o-larak yetiştirilmiş olan mütehassıslarla takviye edilmiştir.
Uzun zamandan beri Sovyet Rusya-nın Rahlelere elçisi olmadığı halde son zamanlarda yeni bir elçi gelmiş ve itimatnamesini Kıral d İm etmiştir.
Ruslar, üç büyüklerin kındaki tebliğinin dahi bir emperyalist manevrası olduğu yolundaki propagandalarına devam etmektedirler.
Maamaflh ihmal edilmemesi icap e-den iki kuvvetli unsur vardır:
1 — Arap askeri çevreleri muhakkak ki komünist aleyhtarıdırlar ve her halde böyle kalacaklardır.
2 — Nüfuzlu Arap banker ve damları arasında istikballerinin Avrupa ve Birleşik Amerlkaya olduğunu takdir eden bir çok realiteler vardır. Fakat bu şahsiyetler, mevcut tehlikeli temayülün Birleşik A-merlkanın İsrail ve Ingİlterenin Mısıra karşı takındıkları tavra göre zayıflayıp kuvvetleneceğinin farkındadırlar.
• •
Faruk'a tak-
silâhlar hak-sadece yeni
N. Menemencioğlunun başkanlığında toplanan Talî Komitenin, milletlerarası iki mühim teşekkülü birleştirmeye dair hazırladığı rapor, büyük alâka ve takdir kazandı
tirmek İçin lüzumlu esasları tesbit ct- I Üç büyük müttefikin Yakın ve Orta-mekle meşgul olmuştur. doğu hakkındaki son teşebbüslerinden
• -i -Eti ı . sonra, yukarıda izah edilen tasavvur-
Turkiye ^uyuk Elçisi Numan Mene- ]arm gerçekleşmesine çalışılacağı ka-mencioğlu başkanlığında toplanan Av- naatt umumîdir. Şimdi Pariste bulu-rupa Tali Komitesinin çok mühim o- nan vc regrnj çevrelerde en geniş sem-
lan ihzarı raporları, işte böyle bir pat| tezahürleriyle karşılaşan Fuat
zihniyet altında hazırlanmıştır. Bu Köprülünün beyanatı da bunu teyit komite, bundan böyle bilhassa devamlı bir irtibat ve işbirliği programını ve cder mahiyettedir.
nizamnamesini tertip etmekle vazife- Bu mevzula alâkalı Yunan Başbaka-lendirilmiştir. n| (jenera| piâatiras’ın beyanatını 3
üncü sayfamızda bulacaksınız.
daki konferansın hemen ertesi gunu çalışmalarına başlamıştı. Numan Me-nemencioğlu, bir taraftan İktisadi işbirliği mütehassıslar komitesi ile, öte-yandan Avrupa Konseyi ile daimî temas halindeydi. Hazırlık toplantıları, Menemencioğlunun başkanlığı altında Türkiye elçiliği binasında yapılıyordu, iktisadi îşbirliğindekl Hollanda ve İtalya delegelerinin ve Avrupa Konse- | yi sekreterliğinin faal bir rol oynadıkları bu toplantılarda görüş teatileri yapılmış ve neticede nizamnamenin ana hatları ve esas prensipleri tesbit edilmiştir. Menemencioğlu da bu esaslar dahilinde hazırladığı raporunu, şimdi Pariste toplanmakta olan Konseye sunmak imkânını bulmuştur, iyi haber alan çevreler, bu tâli irtibat komitesinin çalışmalarını büyük bir alâka ile takip etmekteydiler. Bu komite, iki büyük teşkilâtı birleştirmenin imkânlarını tesbit ederken, aynı zamanda sekreterlikle mütehassıslar arasında istihbarat şeklini ve mesuliyetleri tâyin ediyordu. Yeni teşekkül etmiş olan komite bu işleri mükemmelen başarmış olup, şimdi faaliyet ve salâhiyet sahalarının genişlediğini görmektedir. Umumî vaziyetin icabı, istikbalde her iki teşkilâtı tamamen birleştirme temayülü bulunduğuna göre, uzun vâdeli olan bu işi de yoluna koyma vazifesi küçük ko-miteyo bırakılmıştır.
Diğer taraftan, Yakmdoğuda yaratılan yeni vaziyetler dolayısiyle, strateji bakımından mühim mevki işgal eden bazı memleketleri, Atlantik Paktının teminat ve istifadeleri dışında bırakmanın mümkün olamıyacağı kanaati gitgide genişlemektedir. Şüphesiz, hemen şimdiden bu memleketleri paktın mihveri içine almak kabil ğildir. Fakat, milletlerarası siyasî zı yeni tertiplerle bu memleketleri menfaat birliği İçinde bir araya
tirmek, sonra da zamanla bu muhtelif teşekkülleri Atlantik Paktına dahil etmek tasavvuruna bilhassa kıymet verilmektedir.
Paris, 4 (Hususî Büromuzdan) — Şu son dört gün zarfında Pariste milletlerarası iki mühim toplantı yapıldı: Avrupa İktisadî işbirliği Konseyi ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi... Her iki teşkilâtın toplantısı, çalışma ların umumî plânını ele almış, yani faaliyetlerini ahenkli bir şekle koymak ve ilerideki hareketlerini birleş-
iş a-Balı bağl:
ÎKINCÎ
Memleket meseleleri :
Bir Alman profesörü memleketimizi terkediyor Fmdıkoğlu Z. Fahri ÜÇÜNCÜ
îtalyaya bakışlar :
Romada bir sanat hâdisesi DÖRDÜNCÜ
Doğu Karadeniz
Bölgesinde :
Yarım asır evvelki büyük Trabzon
Said Bilâl Çakıroğlu
Biçilmiş kaftan (Hikâye) BEŞİNCİ
Türkiyenin kalkınması
Nazif inan
A L T I N C I
Moda î
Erkek zarafetinin
esas prensipleri
sekizinci
Spor
Meclis Başkanlığı, Muhalefetin yaptığı şikâyete cevap verecek
Hükümet, neden 282 reylik bir itimatla iş başına geldi ?
Dünyanın hür memleketleri kuvvetleniyor
Amreika, artık infiratçı olamaz
VVestfield (Massachusetts) 4, A.A. 1 Afpj — Birleşmiş Milletlerdeki Amerikan heyeti Başkanı Warren Austin, bugün riyaseti altında yapılan bir törende ezcümle demiştir ki:
"Harpten kaçınılmaz. Birleşmiş Milletlerin ahlâkî prensipleri tatbik edildiği takdirde barış ve milletlerarası anlayış devam edebilir. Fakat Ruslar tarafından Birleşmiş Milletler Anayasasına yapılan tecavüzler artık Birleşmiş Milletlerin ahlâkî prensiplerinin askeri kuvvet tarafından korunması zaruretini mucip kılmaktadır.”
Austin devamla demiştir ki:
"Londra’da toplanan kuzey Atlantik Konseyi açıkça bildirmek İstemiştir ki, dünyanın hur milletleri askeri kuvvetlerini takviye edecek ve kimsenin meydan okumaya cesaret ede-miyrceğl bir ordu halinde birleştirileceklerdir.
Birleşik Amerikanın infiratçılık siyasetine rücu etmesinden endişe etmek yersizdir. Memleketimizde yapılacak seçimlere rağmen Birleşmiş Milletler. siyasetimizin temel taşını teşkil edecektir.
Churchill, Schuman
Plânını mevzuubahs edecek
Londra 4 (A.A. (Reuter) — Bu akşam muhalefet çevrelerinden beyan edildiğine göre VVinston Churchill’in çarşamba günü söyliyeceği nutukta başlıca mevzuu, Ingiliz Hükümetinin yakında yapılacak olan Schuman Plânı müzakerelerine iştirak etmemesi karan teşkil edecektir.
Diğer taraftan Fransa’da geçirdiği tatilden bu akşam dönen Başkan Attlee, Avrupa kömür ve çelik sanayilerinin birleştirilmelerini istihdaf eden Schuman Plânı karşısında İngiltere’nin durumunu münakaşa etmek üzere muhtemelen yarın İş arka-daşlariyle bir görüşme yapacaktır.
Bundan evvel, Mısır Tıp Fakültesinde okuyan bir talebenin sinir buhranı geçirerek hocalarından 8 ünü vurduğunu haber vermiştik Resimde (sağda) mütecaviz Nafravvai’yi tevkif edildikten sonra görüyorsunuz.
de-ba-bir go
¥ eni Suriye Kabinesinin itimat reyi alamaması muhtemel görülmekte
Ticaret Bakanı, bugün ilk sözlü soruya cevap verecek
Ankara, 4 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) —. Meclisin cuma günkü toplantısında Hükümet programı hakkında reye baş vurulduğu zaman D.P. li 401 milletvekilinden ancak 282 sinin oya iştirak etmesi dolayısiyle bu hâdiseye çeşitli mânalar verildiği görülmektedir. Halbuki Demokrat milletvekillerinden bir kısmının muhtelif mazeretler sebebiyle henüz Ankaraya gelememiş oldukları, bazılarının ise daha and içmedikleri için Meclis toplantısına katılmakla beraber cuma günü oya sırf bu mülâhaza ile iştirak etmedikleri belirtilmektedir. Bunların dışında bir kısım milletvekillerinin de ailelerini getirmek üzere Ankaradan ayrılmış bulundukları hakikattir. Şu vaziyete göre oy toplandığı sırada Mecliste hazır bulunan D.P. milletvekillerinin 282 ye düşmüş olması, yeni kabinenin D.P. çoğunluğu tarafından lâyikı veçhile desteklenmediği gibi bir mânaya alınmamak İktiza eder. Kaldı ki. oya iştirak edenlerin hepsi tam bir ittifakla güvenlerini izhar etmişlerdir.
Diğer taraftan aynı toplantıda Başbakanın beyanatını müteakip muhalefete söz verilmemiş olması sadece tüzük hükümlerinin hakkiyle tatbik e-dilip edilmemesi bakımından değil, fakat D.P. nin muhalefetin fikirlerinden faydalanmak için Meclis kürsüsün de karşı taraf milletvekillerine daha geniş konuşma imkânları sağlayacak
A. Harriman da Schuman Plânı lehinde konuştu
bir müsamaha zihniyeti göstermediğinden tenkide uğramaktadır. Vaktiyle C.H.P. iktidarda iken Mecliste içtüzük hükümlerinin har mânada tatbiki yüzünden muhalefete zaman zaman söz hakkı verilmediği olmuştu. Bunun acısını o zaman D.P. milletvekili leri pek iyi tatmış oldukları için bu defa iktidara geçince evvelce şikâyet ettikleri usulleri terketmeleri daha makul bir hareket tarzı olarak mütalâa edilmektedir.
Maamaflh dün de bildirdiğimiz gibi bu meseleye kapanmış nazariyle bakılabilir. C.H.P. Meclîs Grupunuû Meclis Başkanlığına yaptığı şikâyet Başkanlık Divanı tarafından tetkik e-dllmiş olduğu İçin yarınki toplantıda Başkan Vekili tarafından bu hûsusta bir açıklama yapılacağı zannedilmektedir.
İlk sözlü soru
Ankara, 4 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Büyük Millet Meclisinin yarınki toplantısında yeni kabinenin Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Vellbeşe, ilk defa olarak bir sözlü soru önergesine cevap verecektir.
Bu önerge, Ordu halkının ihtiyacı için Tarım Kooperatifi emrinde bulunan mısırın uzun kredi ile vatandaşlara dağıtılmasına dair Bakanlığın ne düşündüğü hakkındadır.
Yine yarınki toplantıda seçim tutanaklarına itiraz vaki olmayan milletvekillerinin tutanaklarının tasdikına başlanacaktır. İtiraz vaki olanlar ise tutanakları inceleme komisyonuna havale edildiği için komisyonun varacağı karara göre bilâhare görüşülecektir.
• •
Japon seçimlerinde Liberaller ileride
Komünistler hezimete uğradı
Tokyo 1 (AP) — Pazar günü yapılan seçimlerin ilk neticeleri Liberal Partinin önde gittiğini göstermiştir. Tasnif edilen 28 bölgede komünistler tam bir hezimete uğramıştır.
Liberal Parti Başkanı, Başbakan Shigeru Yoshida, Amerikan siyaseti taraftarıdır, ilk gayri resmi tasnife göre Liberaller 15, Sosyalistler 6, Demokratlar 2, Muhafazakârlar 2 ve Müstakiller 4 mebus çıkarmışlardır.
Komünistler, Şamda nümayiş yaptılar tevkif edildi
On altı kişi
Şam. 4 A.A. (AFP) — Yeni Suriye Hükümeti aşağıdaki gibi teşekkül etmiştir:
Başbakan ve Dışişleri Bakanı: Nâ zım Kudsl, İçişleri Bakanı: Reşat Barmada, Savunma Bakanı: Fevzi Solo, iktisat ve Tarım Bakanı: Şakır Elasse, Adalet Bakanı: Zeki Hatif Maliye Bakanı: Haşan Cebbara, Ba yındırlık Bakanı: Jorj Şalup, Eğitim ve Sağlık Bakanı: Farhan Jandali. Geçici bir
Kabine
Şam. 4 A.A. (AFP) — Yeni hükümeti teşkile davet edilen Nâzım Kud-hİ yaptığı basın konferansında, yeni anayasanın yürürlüğe girmesine kadar günlük işleri görmek için geçici bir kabine kurmak üzere bu vazifeyi kabul ettiğini söylemiştir.
Şam. 1 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Suriye Kabinesinin kuruluş şekline bakılırsa ordu tarafından des-
(T
Yakında YEN/ \STMABUVda
H
Suriye - Lübnan münasebetle
Arap Fillstlnl ilhak ettiğinden Ürdün’ün Arap Birliğinden İh

Bas veren
Yazan
Falih Rıfkı Atay
Yakında YENİ İSTANBUL’da
GalatasaraylIlar, ananevi pilâv günlerini diın mektepte kutlamışlardır en yağlı GalntaNuruylıları büyük bir intiha ile meşhur pilâvı yerken rüyorsunuz. (Yazısı İkinci say Camızdadır)
(eklendiği anlaşılıyor. Albay Fevzi Sclo’uun Savunma Bakanı seçilişi bu şekilde tefsir edilmektedir. Yeni Kabinede İsrail aleyhtarı unsurlara yer verilmediği de görülmektedir.
Şam siyasî mehafill yeni Kabineyi çok zayıf bulup büyük bir memnuniyetsizlik izhar etmektedirler. Hattâ Kudsl Kabinesinin Mecliste itimat reyi alamıyacağı dahi iddia olunmaktadır.
Yeni Kabine aleyhine .şimdiden tahriklere başlanmıştır. Müstakil milletvekilleri Partisi bir beyanname neşrederek Kabineye giren azalarını partiden tardetmiştir.
Sam, I (Hususî Muhabirimizden) — Bu akşam halkın sinemalardan çık makta olduğu sırada Şamın en İşlek caddelerinde komünistler nümayiş yapmışlardır. Nümayişçileri dağıtmak istiyen zabıta kuvvetleriyle yapılan müsademede 4 polis yaralanmıştır I kişi kadın olmak üzere 16 olunmuştur. Nümayişçiler dır.
Üç îıirsch»
gam> ( a.a. iUp.i - ei
kûmetinin acele olarak meşgul olacağı başlıca üç mesele mevcuttur:
1 — dolnvı racı.
New-York, 4 A.A. (United VVaahinglona’ gitmekte olan nın Marshall Plânı Avrupa çlsl Avereli Harriman. bu çakla Londradan Ne\v-York’a gelmiştir.
Harriman, New-York’ta ezcümle şu beyanatı vermiştir:
"Altı Bat: Avrupa memleketinin kömür ve çelik kaynaklarını birleştirmeye matuf teklifi, Avrupa iktisadiyatının birleşmesi ve kalkınmasını süratlendirmeye yardım edecek cüretkâr bir plândır.
Bu plân, Avrupa memleketleri a-rasında ticarî engelleri kaldıran bir adım sayılır. Bunun önemi büyüktür ve Avrupanın kalkınmasına büyük mikyasta yardım edecektir.
Harriman. Ingiliz Hükümetinin her hangi bir taahhüde girmeden önce plân hakkında daha fazla malûmat edinmek İçin gösterdiği tereddüdü haklı bulmaktadır.
Press) — Amerika-Büyükel-sabah u-
s dün yapıldı
Brüksel 4 A.A. (United Press) — Sürgünde bulunan Kıralları Üçüncü Leopold’ün Akıbetini tâyin etmek Uze. re bayıltıcı bir sıcak ve bulutlu bir gök altında bugün oy veren Belçikalılar vazifelerini tamamladıktan sonra deniz kenarındaki ormanlara veya Fransız - Belçika futbol maçına koşmuşlardır.
Saat 13 te sandıklar kapandığı zaman bir seneden daha az bir müddet zarfında yapılan bu üçüncü seçimde beş buçuk milyon Belçikalının oyunu kullandığı anlaşılmıştır.
Seçimler çok sakin cereyan etmiştir. Brüksel’de ve memleketin diğer kısımlarında hiçbir vaka kaydedilmemiştir.

kişi tevkii kaçmışlar
Kudsi Hu
Ortadoğunun askeri ve siyası vazıyetine dair üç büyük devlet tarafından yayınlanan beyanat

:—■ \
Romada bir sanat hâdisesi
Bundan bir müddet evvel Itai-yan İl Globo gazetesinin davet-isl olarak itaiyuya hareket etliğini haber verdiğimiz nrkııda-yiınız Burhan Belge» yazılarını göndermeğe haşlamış bulunmaktadır. Bugünden İtibaren arkadaşımızın zevkle takip odo •eğiniz yuzı ve röpnrta.jbırırn peyderpey neşre bavlıyacağız.
Bugün İlk .varı üçüncü sahl-feınlzdedlr:

Köprülü Fransada hararetle karşılandı (Gazeteler)
Dostluk köprüsü.

Savfa 2
YENİ İSTANBUL.
5 Haziran 19H0
( MEMLEKET MESELELERİ;
Bir Alman profesörü
memleketimizi terkediyor
1933-1934 der» yılı başında büyük Ölçüdo fakat henüz ekonomik kontrol yapılmamış olan bir ıslahat heyecanının mahsulü olarak girişilen üniversite reformu, bu sırada sık sık yâdedilmektcdir. Buna sebep, o sene zarfında memleketimize gelen veya getirilen ve sayısı elliyi aşan Alman ulemasından geri kalanların yavaş yavaş nisbî sulha kavuşmuş bulunan AJmanyaya dönmeleridir.
Önümüzdeki hafta zarfında bunlardan biri daha memleketimizi terkediyor: AleMUder Rlistoto. 1933-34 ders yılı başında onu Zeynephanım Konağındaki coğrafya dershanesinde gördüğüm ve dinlediğim günleri çok iyi hatırlıyorum. Şimdi 1950. Şöyle böyle yirmi seneye yakın bir zaman, hemen fasılasız olarak Üniversitemizin Edebiyat, Hukuk vc İktisat Fakültelerinde nefes 9arfetmlş. fel-
şefi ve sosyolojik neşriyatımıza bir çok mevzular bırakmış olan profesörün Almanyaya dönüşü, memleket meselelerini gelişigüzel siyasî heyecanların kadrosu içinde değil, baş-lıbaşma bir problem olarak ele alacak olanları hayli düşündürtecek bir
hâdisedir.
Önce, profesör R0stow’ıın hayatı ve eserleri hakkında okuyuculara bir
bilgi vermek isterim. 1885 te doğmuş olan profesör, Münih, Berlin, Göttin-gen, Erlangen Üniversitelerinde felsefe tahsil etmiş. 1908 de hayata a-tılmış, Münih Üniversitesinde akademik hayata gireceği sırada Birinci Dünya Harbi ile karşılaşmış, asker-
ligini yaptıktan sonra harp nihayetinde Almanya İktisat Nezaretine intisap eylemiş. 1933 te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İktisadî Coğrafya ve İktisat Tarihi Profesörlüğüne getirilmiştir. Arada 1949 se

nesinin bir kaç ayı istisna edilirse —ki bu müddet esnasında Heidelberg
do ders ve konferanslar vermiştir— on yedi sene boyunca onu memleketimizde aktif bir halde görmekte
yiz. Şimdi tanınmış iktisatçı ve sosyolog A- Weber'ln emekliye ayrılması üzerine onun yerine Heidelberg Ü-niversitesi İçtimaî ve Siyasi İlimler Enstitüsü Müdürlüğüne ve Sosyoloji Profesörlüğüne tayin edilmiştir. Haziran ortasında oradaki yeni
vazifesine başlayacaktır.
Prof. A. Rüstow, felsefî neşriyatına mühim bir Münih gazetesinin İlmî yazılara hasredilen bir “İlâve’ -Binde “Bilgi Nazar İye si” yazısı ile 1909 da başladı. Bir sene sonra Leip-zig’de “Nazariye ve Tarih’’ adlı bir tez neşretti. O tarihten 1933 senesine kadar onu, çeşitli Alman neşriyat or ganlannda çok taraflı ve renkli bir kültür muharriri olarak görmekte yiz. İlk zamanlarda bir felsefe tarihçisi namzedi olarak Sextus Em-pricus İle Parmenides’e ait metin tahlilleri, sonraları muhtelif mecmualarda “Gençlik Hareketinin Sosyolojisi”, “Sosyalizmin Dinî Seciyesi”, •'Vasıta Olarak. Gaye Olarak Sosyalizm”, “Kadının Cihan Tarihi Bakımından Rolü”, “Sınıf Mücadelesi ve Din”, “Sınıf Mücadelesi ve Ahlâk” “Fransız ve Alman Demir Sanayii Paktı”, “Alman Makine Sanayiinde İşsizlik,, ilh. gibi felsefeden sosyal ilimlere kaydığını gösteren etüdler neşreylemiştir. Bunlar arasında yedinci olarak zikrettiğim etüd, 1926 da neşredildiğine göre 1950 dc ortaya çıkan Adenauer - Schuman anlaşmasının yirmi beş sene evvelki denemesini göstermek itibariyle dikkati çek
mektedir.
A. Rüsto'v, Üniversite ıslahatı sırasında Türkiyeye geldikten sonra 1-ki çeşit mesaide bulundu. Biri Tür-kiyeyl ve Türk talebesini, Türk okuyucusunu, diğeri, Alman ve milletle rası okuyucuyu hedef tuttu. Birinci istikamete giren çalışmalar arasında profesörün kitapları görülüyor: İktisadi coğrafya, ham maddelerin dağıtımı. Birincisi iki cilttir. Fakat en orijinal mevzular, ayrı neşredil-dikleri takdirde hepsi birer küçük kitap teşkil edecek olan şu etütlerdir: İktisat İlminin Esasları, Sorn-
Yozan: Fındıkoğlu Z. Fahri bart’a Göre Kapitalizm, İktisadi Doktrin Meseleleri. Roma İhtilâli ve Augııate, Hür Bir Sosyalizm. (Bunlar İktisat Fakültesi mecmualarının 1941-19481 nüshalarında bulunmaktadır ı. HarbinSiyasî ve İçtimai Tesirleri, Harbin Mahiyeti, Cihan Ekonomisi ı Bu etüdler, “Üniversite Konferansları” serisinin 1936-1940 nüs-h alarmda dır), Harp Sosyolojisi (Merhum Rektör Cemil Bey için neşredilen kitapta. 1939 ı, Teknik Terakki ve Nüfus (Merhum Fazıl Bey için çıkarılan kitapta, 19181, At ve Arabanın Tarih ve Sosyoloji Bakımından Ehemmiyeti (Tarih Kongresi neşriyatından, 1943ı, Gaip Mimarisi ve Sosyolojik Faktörler (Felsefe arşivi, 1947), Freud ve Von Aster (İş Mecmuası. 1949 ı. İktisat İdeolojisi (Ekonominin Bugünkü Meseleleri Koleksiyonunda, 1934).
Türkİyedo kültür hayatımıza bu şekilde iştirak eden, hattâ "İktisat Mecmuası”, “Felsefe Arşivi” gibi mecmualarda meselâ Ahmet Haindi Başar ve Prof. Mazhar Şevket gibi bazı muharrirlerin tenkidlerine de vesile veren, bu suretle hasretini çektiğimiz bir tenkid hareketi uyandıran Prof. A. Rüstow, aynı müddet esnasında gözlerini kendi memleketine ve milletlerarası dünyaya çevirmekten geri kalmamış, hattâ en dolgun eserini bu dünya için hazırlamağa çalışmıştır. 1935 te Pariste teşekkül eden “Liberalizmin İhyası Beynelmilel Merkezi" neşriyatı arasında Fransızca “Liberalizmin Çöküşünün Ruhi ve İçtimaî Sebepleri.,, 1942 de
Londrada İngilizce olarak "İktisadi Dağılışın Sosyolojik Sebepleri” ni, tsvtçrede “Liberalizmin Din! Tarih Bakımından Tahlili"nl, Almanyada "Kapitalizm İle Komünizm Arası n-da”yı, meşhur Alman sosyoloğu A, Vierkandt için neşredilen kitapta "Sosyolojinin Bugünkü Meseleleri” m nihayet son günlerde de îsvlçredc "Umumî Tarih Bakımından Bir Kültür Tenkidi” serisinin birinci cildi o-larak “Hâkimiyetin Kaynağı"nı bastırmıştır. Tam bugünlerde Almanya ve İsviçre matbuatı, bu son kitabın uyandırdığı akislerle doludur. Bu tanıtma ve tenkid yazıları arasında bilhassa Prof. Röpke’nin "Neue Zür eher Zeitııng”un 20 mayıs 1950 tarihli nüshasında neşrettiği yazı zikre değer. Muharrir bu yazısında, dünya fikir hareketleri zaviyesinden bir dönüm noktası teşkil eden eserin hazırlanmasındaki faktörler arasında “1933 Türkiyesintn Alman fikir adamları için hazırladığı çalışma ve araştırma İmkânf’nın bulunduğunu kaydetmekte, bu suretle memleketimize gelen ve ayrılan pek az ecnebi ilim adamında görülen kıymetbillr İlk göstermektedir.
İşte, 1933-1934 senesinin nasıl ve neden ve ne şekilde cereyan ettiği henüz müspet şekilde bılinmiyen Ü-niversite ıslahatı esnasında memleketimize gelen bir Alman fikir adamının on yedi seneyi aşan bir devredeki İlmî hayatının tablosu. Bu tablo karşısında yaratma denen ame-liyenin güzel bir misalim düşünmekten geri kalmadığımızı söylemek lâzımdır. Fakat asıl kaydetmek istediğim nokta, memleketimize getirilen ecnebi ilim adamlarından faydalanma şuurumuzun ne nispette gergin kuvvetli ve devamlı olduğu ve mesela Prof. A. Rüstow’un;
İf^te f/ldiyorut
Şen olasın Haleb çelırtf diyerek İstanbulu terkedeıken İstanbul Üniversitesine ne bıraktığı, yahut bir şey bırakması için kendisine ne nispette yeril cihazların zemin hazırladığı ve yardım eylediğidir. Kendi kültür tarihimizin bir mühim meselesi olan bu noktayı yine bu sütunlarda fırsat olursa bu sıralarda ele alacağımızı söylerken key fiyet ve muhteva tarafı ne olursa olsun, on yedi senelik muhacirlik hayatını hiç bir yerli fikir adamımızda görülmlyen şekilde takdire değer bir fikri yaratmaya hasreden ve meslek hayatının olgunluk devresini ve eser
Ş E ai İ Et II A İt E İt L E İt İ
Sağlık Müdürlüğünün yaz faaliyeti
Esnafın sıhhî muayenesine başlanmış bulunuluyor. Muayeneler, esnafın ayağına gidilerek yapılacak
İstanbul Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğü geniş ölçüde yaz faaliyetine girmiş bulunmaktadır. Bıı cümleden o-larak, sağlık ekipleri her gün muntazaman lokanta, gazino, plâj, mahalleblcl ve soğuk meşrubat satan mahalleri teftiş e-decekler ve halkın sıhhatine mugayir olan şeylerin satışını mcnedeceklcrdlr. Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü Dr. Faik Yargıcı, bilhassa karasinek ve tifo ile mücadele edilmesi için gerekli emirleri vermiş bulunmaktadır.
Diğer taraftan. Yedikıılcde açılmış olan 300 yataklı Beş Pavyonlar Verem Hostahane»! İle Beyoglunda faaliyete geçmiş olan Verem Pavyonu şehrin büyük bir ihtiyacını karşılamış bulunmaktadır. Sağlık Müdürlüğüne müracaat eden hastalar derhal muayeneye tabi tutularak buralara yatırılmaktadırlar. Eğer, Yedikulc hastaha-nesinin civarında bulunan a«ke-rlyeye ait pavyonlar da ıslah edilir ve hastahaneye ithal edilirse veremli hastalarının İhtiyacı daha geniş ölçüde sağlanmış olacaktır.
Ayrıca, Sağlık Müdürlüğünce esnafın sıhhî muayenesine başlanılmış bulunulmaktadır. Bu cümleden olarak önümüzdeki salı gününden itibaren gıda maddeleri satan esnafın röntgen muayeneleri yapılacaktır. Bu muayenelerde, Verem Savaş Derneğinin seyyar röntgen makinesi haftanın muayyen günlerinde sırası gelen esnafın bulunduğu semte giderek muayenelerini yapacak, bu »uretle de muayeneye tabi tutulacak olanlar işlerinden tedirgin edilmeyeceklerdir.
Yapı Kredi Bankasının ikramiyeli Aile Cüzdan hediyesinin kur’ası çekildi
Yapı ve Kredi Bankasının 1950 yılında îkramlyell Aile Cüzdanı sahiplerine hediye edeceği 7 evden üçüncü evin talihlisi dün Atlas Sinemasında Îkramlyell Aile Cüzdanı sahiplerinin huzurunda çekilen kur’ada belli olmuştur.
Noter huzurunda çekilen bu kur’ada, Göztepede 30.000.— lira değerindeki bahçeli evi İstanbul şubesinden Mukadder Perk kazanmıştır.
Yapı ve Kredi Bankası tarafından yılda her 100 müşteriden birine hediye edilen para İkramiyelerinin talih illeri, sun sayfamızda gösterilmiştir.
Çalışma Bakanı şehrimizde
Dün sabah Ankaradan şehrimiz*. ^elen Çalışma Bakam Polatkan bu günden itibaren şehrimizdeki tetkik terine bağlıyacaktır.
Bakan; Çalışma Müdürlüğü, Sigorta işleri Müdürlüğü, İş Bulma Kurumlan ve fabrikalarda grev hakkı ve sair meseleler üzerinde incelemeler yapacaktır.
yeni vadilerim, bir yazı-gıbi bu-
verme devrini fikir hayatı çorak, bakımsız ve bahtsız, fakat ilme karşı vefalı Türkıyemize borçlu ulan Prof. A. Rüstovv'a, Almanyadaki zi fesinde muvaffakiyetler İktisat Fakültesine verdiği da bizzat profesörün dediği
günden itibaren Heidelberg’in Yeni İstanbulun eski profesörü olan Monsleur Rüstow’un, orada da Türkiyeye ait meseleleri, geçen sene Almanyada ele aldığı gibi, gözönün-de tutmaktan, felâketli zamanlarda kendisine kucağını açan Türkıyeyl ve Türklüğü sevmekten, bu bahtsız memlekete şu veya bu ferdi ve hissi sebep dolayısıyla ayrıldıktan sonra küfreden bazı ecnebilere karşı bir hak ve hakikat müdafaacısı olmaktan geri kalmıyacağını düşünüyoruz.
GalatasaraylIların pilâv günü dün törenle kutlandı
Mektepte toplanan genç, ihtiyar yüzlerce mezun ve öğrenci, eski günleri andılar ve T aksim Âbidesine çelenk koydular

Gala tosa rayın üç tarihi var.
Biri 1470 yılında İkinci Bayezid zamanında “Galataanrayı” mektebi olarak kuruluşundan 1868 dc Abdü-lâzizln Paris seyahatinden sonra “Mokteb-i Sultnni-i Şâhâne” haline geJone kadar devam eden devre, 1-kinclsl o zamandan Cumhuriyet in-kılâbına kadar olan devre, üçüncü ve sonuncusu da bugünkü "Galatasaray Lisesi” devresi.
Her üç devresinde, bu irfan ocağı, zamanındaki diğer mekteplere nazaran bir hususiyet areztmiştlr ve boylece bir ananeye sahip olmuştur.
En sonuncusu, her »ene, haziran ayının İlk pazar günü, eski GalatasaraylIlarla en son mezunların bir araya gelerek pilâv yemeleridir.
Dün de, bu anane ihya edildi.
Saat 10,30 dan itibaren mektebin avlusunda toplanan eski ve yeni fakat en yaşlısı dahi “genç” GalatasaraylIlar, biraz sonra konferans salonuna çıktılar. “GalatasaraylIlar Cemiyeti” tarafından tertip ve idare e-dllen toplantıda ilk sözü, en yaşlı GalatasaraylI alacaktı. Fakat kürsüye Ercüment Ekrem Tâlû davet edilince, evvelki »ene matbuat hayatının ellinci yıldönümü tes’it edilen ‘•genç" üstat sinirlendi:
— Orhan Bey dedem. Selim Sırn amcam, Fahri Köstem ağabeyim dururken bana söz düşer ml?
Diye protesto ettikten sonra, asıl söz ziyafetinin birazdan başlıyacağı-nı, kendisinin yemekten evvel sofraya konulan zeytin ve turp nevinden konuşacağını bildirdi ve sözü Şükrü Kaya’ya bıraktı.
Şükrü Kaya bu azizliğe başını »al-hyarak kürsüye gelirken, Ercümend Ekrem Talu “Gördün mü turpluğu-mu„ diye yerini ona bıraktı.
Şükrü Kaya heyecanlı bir konuşma yaptı.
Yetmişi aşan “delikanlılarla” yirmisine varmamış olanları birleştiren müşterek hissin tahlilini yaparken sözü tarihe intikal ettirdi, tarihin maziyi antalan bir hazine olmaktan ziyade “ebedî bir istikbal” olduğunu belirterek GalatasaraylIların tıpkı A-tatürk gibi buna inandıklarını, bu yolda yürüdüklerini söyledi. Hep birden Atatürk için bir ihtiram duruşuna kalkıldı.
Şükrü Kayadan sonra kürsüye gelen Selim Sırrı Tarcan, genç GalatasaraylIlara idealden bahsederek mektebe girişini anlattı, sözlerini şöyle bitirdi:
— îşte ben İdealime sahip oldum. Siz de yüz sene yaşıyarak idealimi tahakkuk ettireceğim diye hareket ediniz.
Mektebin eski müdürlerinden Fethi Isfendlyaroğlu, Galatasaray™ tarihinden, memlekete hizmetinden bahsederken: Hâlen Büyük Millet
Milletlerarası Bebek Sergisinden bebekler hediye edeceğiz
En güzeli bulanlardan 10 okuyucumuza birer bebek
vereceğiz
31 ınayıs tarihli gazetemizde, l temmuzdan itibaren, şehrimizde beynelmilel bir bebek sergisinin açılacağım haber veren uzu bir röportaj neşret-m iştik.
Gazetemiz, sergi müddetln-ve, plâstik dekorlar İçerisinde teşhir edilecek olan bebek pa-viyonlarından en çok beğenileni tesblt etmek İçin okuyucuları arasında bir müsabaka açmaya karar vermiştir.
Röportajımızda da tebarüz ettirdiğimiz gibi muhtelif memleketlere alt olan bebekler kendi memleketlerini belirten de
Meclisinde 18 milletvekili bulunduğunu kaydetti ve merhum Ahmet Ha-şlmln bir yazısını okudu. Büyük şair, burada GalatasaraylIları “Şarkın ilk Türk AvrupalIları" olarak tavsif ediyordu.
Galatasaray Kulübünün 1 numaralı âzası AH Sami Yen “Galatasaray pilâvı midemize değil, kalbimize gider” diye söze başlayıp:
— Biz, dedi, burada bir mânevi hacca gelmiş gibiyiz. Biz çocukluk ruhumuzu terkedemlyoruz. Burasını ana yurdu biliyoruz. Evimiz, barkımız satılabilir, yanabilir, fakat burası öyle değildir.
AH Sami yerini Reşit Mazhara bırakınca, otuz sene evvel mezun olan bu GalatasaraylI, »on müdürlerden Salih Arifin zamanım, mektebi işgal devresinde, işgal edilmekten kurtarışını, o zamanlar Beyoglunda polis karakolu hariç, yegâne Türk bayrağının dalgalandığı bir yer olarak muhafaza edilişini hatırlattı, alkışlandı ve yerini güzel bir kadaşına
Bu söz.
arttırmıştı. Fakat yapılacak mühim bir vazife vardı. Artık bu salona gelmek imkânları olmayan rahmetli GalatasaraylIlar için ayağa kalkıldı. Derin bir vecd içinde onlar anıldıktan sonra, Çallı İbrahim’in fırçasiyle çerçevesinden bu manzaraya bakan Tevfik Fikrotin Mektebi Sultani marşı Şehir bandosu tarafından çalındı ve yemekhaneye hücum edilerek pilâvlar ganimet olarak yenildi.
Saat 14 te önde bando, bütün GalatasaraylIlar Atatürk âbidesine müşterek bir büyük çelenk ve ayrı ayrı kalblerinin en aziz hislerini koydular. ve gelecek sene, daha kalabalık buluşmak üzere, ayrıldılar. — fa.
bu sene mezunları adına hitabede bulunan genç ar-bıraktı.
ziyafeti herkesin İştihasını çok
• •
Teknik Üniversite Lâboratuvarları
Marshall yardımı ile tamamlanacak
Rektör, bu mevzu hakkında Bakanlıkla temas etmek üzere dün
Ankaraya gitti
Teknik Üniversite Rektörü Hulki Erem muhtelif l$ler hakkında Bakanlıkla temas etmek üzere dün akşam saat 17 de .kalkan uçakla Ankaraya gitmiştir.
Hava alanında kendisiyle görüsen bir arkadaşımıza Rektör şunları söylemiştir:
“— Yeni Hükümet kurulduktan sonra İlk defa olarak Bakanlıkla temas etmek üzere Ankaraya gidiyorum. Bilhassa Teknik Üniversitede-
korlar İçerisinde seyircilere ar-zedlleoektir.
Okuyucularımızdan gelen cevaplar. en çok hangi pavlyoııun üzerinde durmuşsa, bu pavlyo-nu YENİ İSTANBUL, bebek Nergisinin birinci paviyonu olarak ilân decek, ayrıca en çok lıeğenllen pavlyonun rey vericileri arasında çekilecek kur’ada kazananlardan 10 kişiye de hatıra olmak üzere güzel ve kıymetli birer bebek hediye edecektir.
Bu hususta ileride okuyucularımıza daha geniş malûmat vereceğiz.
Üniversite imtihanları devam ediyor
Bu yıl, askerlik kamplarının
15 güne indirilmesi temin edilecek
İstanbul Üniversitesinin muhtelif fakültelerinde imtihanlara devam edilmektedir. Bu arada Hukuk ve iktisat Fakültelerinde imtihanlara giren talebelerin aldıkları dereceler peyderpey ilân edilmeğe başlanmıştır.
Bu vaziyete göre, E»a» Teşkilât Hukuku ile. Hukukun Umumi Prensipleri derslerinden imtihana giren 1 ve 2 inci sömestr öğrencilerinin başarı nispetlerinin düşük olduğu anlaşılmıştır.
Diğer taraftan Üniversite askerî kamplarına imtlhaniann sona ermesini takiben başlanacaktır.
Milli Savunma Bakanlığının, bütçede tasarruf etmek maksadlyle kampları 15 güne İndireceği alâkalı mahallide ısrarla söylenmektedir. Bu suretle Milli Savunma bütçesinde 300 bin liralık bir tarassufun temin edileceğine işaret edilmektedir.
Genel Meclis üyelerinden Fahreddin Fehmi Belen vefat etti
İstanbul Genel Meclisi üyelerinden Çocuk hastalıkları mütehassısı Doktor Fahreddin Fehmi Belen vefat etmiştir. Cenazesi bugün Beşiktaş Spor caddesi. Fazıl Bey apartmanın daki ikametgâhından kaldırılarak cenaze namazı öğleyin Teşvikiye camiinde kılındıktan sonra Feriköy mezarlığına defnedilecektir.
Vali ve Belediye Başkanı bütün Genel Meclis üyelerinin canaze merasiminde hazır bulunmalarını ve merhumun arzusuna binaen cenaze merasimine çelenk gönderilmemesini rica etmiştir.
Nişantaşı Kız Enstitüsünün Sergisi
Nişantaşı Kız Enstitümü öğrencilerinin çalışmalarını gösteren sergi ve defile bugün saat 17 de okul binasında yapıalcaktır.
noksan-19 mil.
ihtiyaç

ki bilûmum lâboratuvarlann larının tamamlanması için yon lira kadar bir paraya vardır. Bu tahsisatın Marshall Plâ-
nından temininin mümkün olup olmadığı hususunu ilgili Bakanlarla görüşeceğim. İnşaat Fakültesi ve Rektörlük kısmına tahsis edilen Taş-kışlanın bir kısmını tamir ederek bu fakülteyi birleştirmiştik. Mütebaki tamiratın tamamlanması va Tapışlanın modern bir bina haline getirilebilmesi için daha bir buçuk milyon lira lâzımdır. Bu parayı bütçemize koyacağız.”
İstanbul Sergisine iştirak edeceklerin sayısı artıyor
1 temmuzda açılacak olan İstanbul Sergisinin bu yıl geçen senekly-le kıyas edilemiyecek derecede mükemmel olacağı anlaşılmaktadır
Hemen hemen bütün Bakanlıklar sergide bir paviyon yaptırmaya karar vermişlerdir. Sergi Komitesi çalışmalarını hızlandırmıştır. Açılış zamanına pek az bir vakit kalması dolayısiyle son günlerde sergiye iştirak etmek Üzere yer ayırtan firmaların sayısı artmıştır.
Şimdi sergi sahası muazzam bir şantiye halini almıştır.
Diğer taraftan Italyadan getirtil-meşine karar verilen 73 nevi marifeti bulunan bir Luno Park takımı ile yapılan anlaşmaya ail mukavele sureti imzalanması için dün Italyaya gönderilmiştir. Eğer sözü g^çen kum panya mukaveleyi imzalar ve gelmeyi kabul ederse serginin çok eğlence' 11 geçeceğine şüphe yoktur
Telemle Üniversitedeki durumu
“ w ~ ’ 1 ■ 1 w
Talebe Birliği Başkanı ve Rektörün izahatı
Talebeler: Yapacağımız mitingde
Üniversite İdaresinin karşısında değil yanında bulunuyoruz. Üniversitemizin ancak bu İdare İle kalkınacağına eminiz,, diyor
Kongresinde 7 haziran çarşamba günü üniversitelerindeki tedrisat aksaklıklarını duyurmak İçin bir (ted-rİH mitingi) yapmaya karar almış o-lan Teknik Univendto Talebe Birliğinden bir grup cumartesi günii Vali ve Belediye Başkanını ziyaret etmişlerdir. Gençler, valinin kendilerine gösterdiği yakın ilgiden, dertlerini dinlemek, anlamak gayretinden çok memnun kalmışlardır. Fahreddin Kerim geçen sonelerde Teknik Üniversitede Verdiği konferanslarda tahsil şartlarının pedagojik şartlara uymadığını esasen belirtmiş olduğunu hatırlatmış, hattâ bu sene vermeyi vâ-dettlği “Üniversiteliler nasıl yetinme 11?” mevzuundakl konferansın seçim-lor dolayısiyle mümkün olmadığını söylemiş, dâvalarında kendilerini des-tekllyeceklerini, eski bir öğretim üyesi ve bilhassa vali olarak yardım edeceğini söz vermiştir. Buna karşılık mltlngten vazgeçilmesini, bunun bir kapalı salon toplantısı şeklinde yapılmasını rica etmiştir.
Talebeler şimdiye kadar bir çok salon toplantısı yaptıklanm, bir netice alınamadığını belirttikten sonra meseleyi bir defa daha arkadaştan ile mtişarrye karar vermişlerdir.
Talebe Birliği İdare heyeti Fahred-dln Kerimin tavsiyelerini dinlemek, bu yolda arkadaşlarını tatmin etmek için çalışmaktadır. 8alı giınü saat 16.30 da spor salonunda bir toplantı yapılacaktır.
Diğer taraftan kendisiyle görüştüğümüz Teknik Üniversite Talebe Birliği Başkanı bize demiştir kİ:
Dâvamız iyi yetişme dâvasıdır. Teknik* Üniversiteyi, memleket ve millet olarak kalkınmamızda kendisi no düşen büyük vazife ve mesuliyeti müdrik bir mürşit olarak görmek hususundaki arzumuz sonsuzdur.
Üniversite muhtariyetine hürmetimiz sonsuzdur, Teknik Üniversitenin ancak bugünkü statü içerisinde inkl-şaTa erişeceğine kaniiz. Ancak ders kitaplarının yokluğu ve talimatnamelerin bir çok maddelerinin aksak ve hatalı oluşu hocalarımızın bir kısmı tarafından da kabul edilmiş bir hakikattir.
Bunların düzeltilmesi İçin Teknik Üniversitenin muhtar hüviyeti İçinde sahip olduğu İmkânları aşan hususlarda ilgili makamların Üniversitemize müzaheretlerini talep ediyoruz^
Teknik Üniversite Rektörünün demeci
Dün akşam Ankaraya hareket e-deceğl sırada tedrisat hakkındakl talebe şikâyetlerine dair fikrini sorduğumuz Teknik Üniversite Rektörü Hulki Erem bize şunları söyledi;
“— Talebenin ders vaziyetinden o-lan şikâyetleri gazetelere biraz mübar lâğalı olarak aksettirilmiştir. 36 kişinin verem olduğu, 6 kişinin tntihar ettiği hakkındakl iddialara gelince 1600 talebesi olan üniversitemizde 36 kişi vereme tutulmuş olsa bile bu rakam şehirdeki umumî verem nispetine göre çok sayılmaz. Şimdiye İcadar talebeden iki kişinin İntihar ettiğini duyduk.
Talebelerin şikâyetlerini imkân nispetinde nazarı dikkate almaya çalışacağız. Kendilerine ders kitaptan temin edilecek ve talimatnamedeki formalite ve aksaklıkların düzeltilmesi yoluna gidilecektir. Bu itibarla talebelerin vaziyeti bu kadar büyütmelerini yersiz buluyorum. Ankara seyahatim bu konu İle ilgili değildir." İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Hukuk Fakültesi Talebe Cemiyeti de Teknik Üniversite Talebe Birliğine müracaatla mitinge kendilerinin de İştirak arzusunda olduklarını belirtmişlerdir.
Ayrıca Üniversite Talebe Birliği kendi âzalannı mitinge dâvet eden bir beyanname neşredecektir.
Teknik Üniversite Talebe Birliğinin yapacağı miting mevzuunda görüşmek üzere Ankara Üniversitesi Talebe Birliğinden bir temsilci Istanbula gelmiştir.
SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
veni İstanbul neşriyat LIMITED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SAKLICA
Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden:
8acid ÖGET
Basıldığı yer ;
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LtMÎTED ŞtRKETÎ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
Anlattıklarım tarih dc olsa bu dünya İle artık a-lâkası kalmamış bir nevi mavera tarihi oldukları için durumun ciddiyetine aykırı düşmüyorlar ve Hacıdan ziyade beni oyalıyorlardı. Fakat ara sıra Eyüp Peygamberi fakirlik zamanında koru-mayan Yusufu, kuyuya, Yunusu denize atan hemşenlerine öfkelenip küfretmekle beraber Hacı Bey de kendinden geçmişti, öyle ki Danyal Peygamber yani hekimler piri olan Lokman Hekim hikâyelerinin civcivli yerinde çiftliğe varışımıza âdeta üzüldü ve coşkun bir hayretle:
— Alim olduğunu bilirdim amma hakikat bu kadar bilmezdim doktor, dedi.
Zavallı Hacı Ömer günden güne ne kadar kötülüyor, çöküyordu.
Hacı Ömerin can üstünde hastası, nöbet saatinden sonra, gerçekten ayağa kalkmıştı. Hacı Bey kendini yalancı çıkardığı için kadına fena halde içerledi :
— Tu Allah belâm versin!.. Bir daha vasiyet etmek değil, gözüm önünde gebersen sana inanmak yok, diye bağırmağa başladı.
Araya girdim. Nöbet halinde hasta ne yaptığını bilir miydi? Kadının nabzını yoklayıp aynamla bir kere de onun göz bebeklerine baktıktan sonra hemen şırıngasını vurarak yatağına yatırdım. Sonra Hacı Beyin zoriyle iki kaşık 21
çorba içmeğe oturduk. Daha evvel biraz yüzümü yıkıyarak elbise değiştirmek istedim. Ceketi daha arabada atmıştım. Sabahtan beri vücudumda terleye kuruya muşamba haline gelmiş katı frenk gömleğiyle o cendere gibi pan-talonu bir dakika daha taşımağa tahammülüm kalmamıştı. Ben ne kadar kısa ve kalın isem kendisi o kadar uzun ve kuru olan Hacı ömerin patiska entarilerinden birini vücuduma uydurmak kolay değildi. Kuşakla bir parça göbeğimin üstünden kasınca pekâlâ oldu. Zaten sıcak yaz günlerinde muayenehanemde giydiğim ve eteklerini mahsus bir parça uzun tutturduğum hekim gömleğimle altındaki İnce keten pantalon az çok buna benzerdi.
Çorba böyle zamanlarda gerçekten sefil vü-cudün en çok muhtaç olduğu bir ilâçtır. Fakat biz onu sofraya gelen daha başka öteberi ile daha da takviye ettik. Sonra sofanın önündeki sundurmanın yumuşak minderlerle beslenmiş kerevetleri üstünde, yıldızlara karşı Hacı Ömerle karşı karşıya uzandık. O Hazret! Danyal hikâyesinin yeniden başlamasını umuyordu. Fakat böyle şeyler bir defaya mahsustur ve arkalan yoktur. İkimiz de biraz sonra arabadaki kesik kesik uykularımıza benziyen bir ağır dalgınlık haline düştük. Teşbihin durmadan şakırdamasına mukabil Hacı Ömer ara sıra horluyor, uzun uzu öksürüyor; sonra bunları beni yaptı sanarak:
— Ne ettin doktor? diye soruyor. Sen kötü kötü öksürüyorsun!.. Yatıp rahat etmelisin, diyordu.
Doğrusu da galiba buydu. Fakat odalarımıza gitmek üzere sundurmadan sofaya geçmeye hazırlandığımız sırada bir haberle karşılaştık. Kâhyalardan birinin hasta karısı ağırlaşmış, ateş 22
İçinde sayıklayıp aglıyormuş... Bu gibi haller bu sıtma memleketinde gündelik vukuattandır. Gençler sayıklayıp ağlarlar... İhtiyarlar sayıklayıp vasiyet ederler... Tıpkı birkaç saat evvel Hacı Ömerin karısının yaptığı gibi... Fakat etrafındakiler yine de alışamazlar; her defasında telâşa düşerler...
Hacı Ömer, haberi getiren ihtiyar kadını bağıra bağıra haşlamaya başladı:
— Herifi elbirliğiyle öldürecek miyiz yahu! Gendi derdi gendine yetiyor... Get be gadm get... Hasta olacak zamanı ne de buldu ya?
•Gülerek:
— Hacı Bey, hastalığın zamanı olur mu? dedim, erken buradayım bu gece... Sen gendin ini get şûradan kİ ben rahat vazıfa görern... Giz get getir gel şu benim çantayı!..
Bazı zamanlar, yerlilerle konuşurken farkında olmadan benim de onların kendi ağızlariyle konuşmağa başladığım olur. Bu bir taklit değildir ve belki de gitgide kaybolan İstanbulluluğum ile Anadolluluk arasında bir geçit noktasına varmış olmamdandır.
Hacı Ömer:
— Sen bir gün beni o vazıfaya kötü kötü söğdürüp günaha sokacasın ya doktur! diye isyan edecek gibi oldu. Fakat çanta gelmişti.
Benim bu şiş karınlı eski çantam, zabit üniforması gibi bir şeydir. Bu »af insanlar üzerindeki otoritem bir parça da onun manzarasından doğar. Sağ zamanlarında doktora pek kulak asmayan bu insanlar hastalık ve acı görünmez bir canavar gibi bir yerlerinden kaptı mı bu çantaya bir tılsım gibi bakmaya başlarlar. Gerçekten de onun İçinde bu memlekette rastlanan bir çok has-talıklorın tam ilâcı değilse bile iyi kötü bir yumuşatıcısı vardır. Herhanri bir vakada basit 23
ameliyat bıçaklarından morfine kadar her şeyi elimin altında bulurum. Bu kompozisyonu bana köylerdeki uzun tecrübelerim yaptırmıştır.
En umulmaz Anadolu köylerinde bazı Nâbi gibi lâkırdı eden kimselere rastlanır. Bunlardan bir tanesi, başındaki basit bir yağ kesesesinl kolayca çıkardığım bir ihtiyar saz şairi, bana çantamla ötede beride rastladıkça korkuyor gibi yaparak ve İnce ince sesler çıkararak:
— Amanın tohtor bey... Sen onun ağzım açtın mı ufak ufak caneverler çıhıp goçacak sanırım, der ve etrafımızda başkaları varsa izah eder:
— Gafamın aha şu yanına köstebek gibi bir illet yapışmış, ganimi emer dururdu... Şu çantadan bi güçük canever çıhtı; goca köstebeği kıtır kıtır yedi tövbe ossun!,.
Hâsılı benim çanta, bu saz şairinin daima koltuğunda taşıdığı sazı gibidir... Onları kaybedersek bilmem kİ, ne olur İkimizin de hail!..
İlâve etmeliyim ki, benim çantam da onun sazı kadar eski, hattâ birkaç yerinden yamalıdır. Daha yenisi ve pahalısını almağa kudretim yok değildir... Fakat o başkadır, bana çok uğur getirmiştir; meslekteki eskilik ve tecrübemin şahididir. Bizim meslekte kıdem, yanı ihtiyarlık, hattâ sakalın büyük ehemmiyeti vardır. Lokman hekimin torbasında zamanının basit merhemleri, kökleri vesairesiyle tekrar dünyamızda l>ir devir yapmağa geldiği görülse, kim bilir ne kadar hasta, en şöhretli üniversite spesiyalistlerinl boşlayarak onun eteklerine sarılırlardı. Uzak değil, daha benim stajiyer olduğum zamanlarda İstanbulun şurasında burasında kâr-ı kadîm eski hekimler vardı, ihtiyarlıktan harabe haline gelmiş bu biçareleri oturdukları yerde dalıp dalıp giderlerken ilminin derinliklerine dalarak düşünüyor sananlar pek çoktu.
24
Yine benim saz şairime dönersek, biçare a-dam kafasındaki uru çıkarmak İçin para almadığımı düşünerek - ki zavallının parası değil bir gece kahvelerde saz çalnuyacak olsa yiyecek kuru ekmeği yoktu - kendini bana minnettar sanırdı. Kasaba kasaba, köy köy gezip dolaştığı yerlerde başma yapışmış köstebeği nasıl bir vuruşta tepelediğimi çalgısiyle çalıp söylerken ve şairlik icabı, buna körlerin gözünü açıp, kötürümlere horan oynattığım yolunda mübalâğalı ilâveler yaprken bana ne kıymette bir reklâm yaptığını ve şöhretimi nerelere ne kadar yaydığını bilmezdi.
VI
İLK YALNIZLIK
1yı adam: iyi hekim; fukara babası adam, memleketini seven adam, ya hele ailesini!..
Kaza ahalisi gibi kendimi de inandırdığım bu faziletlerden şüpheye düşüşüm işte o geceden başlar. Kâhyanın karısına iğnesini vurduktan ve daha başka bir ilâçla az çok sakinleştirerek gamlı günümün son vazifesini de tamamladıktan sonra odama girmek üzereydim. Fakat benim için hazırlanmış yatağı görünce vücudüme bir titreme yapıştı. Kapının eşiğini aşmağa bir türlü cesaret edemiyor, bu gece burada geçecek şeylerden korkuyordum. Evvelâ arabada, sonra sundurmada uyuyup dinlendiğime fena etmiştim. Bunu yapmadaydım şimdi bu yatakta derin bir hamal uykusuna düşüp kendimi kaybetmem mümkün. Üç Ablaların çiftliğinde Cemileyi koynuma alıp yatmak ta olurdu. Fakat kabul etmek lâzımdır ki, doğrusu yine evimde vazife başında kalmak olacaktı.
Vazifeden kaçmakta kurtulunur mu?
* u (Devamı vur)
25
5 Haziran 1950
3
İtaly ay a bakışlar J
Roma’da bir sanat hâdisesi
Benjamino Gigli ve kızı Rina Gigli., La Traviata Operasında oynuyorlar
Gigli'yi Burhan Belge'nin kaleminden okuyun
yesi, cins bir teknik ve ilikleri sarhoş eden tatlı bir dâvudî (bariton) ile söylendi. Her alkışa değer gibi söylendi. Netekim, alkış, kendin» bekletmedi. Galeriden sahneye doğru çılgın bir çığ gibi inerek parteri de beraber sürükledi. Benjamino Gigli. buna, sahne arkadaşının sırtına bir takdir muştası indirip arkasını hal ka dönmkele katıldı.
Dördüncü perdeden sonra ise, rolün tamamı Violetta’nın üzerinde olduğundan, perdenin önüne yalnız bir kere gelerek öteki çağırmışlarda Rl-na’yı tek başına bıraktırdı.
Zaten oyun esnasında da, arada bir. Violetta’nın Aşığı Alfredo olduğunu unutarak, kızı Rina’nın babası gibi hareket ediyor ve kendi kütüğünden yükselen dalı, bir baba nüva-zişi ile okşadığı oluyordu.
Fakat bu aile iltibaslarını görmek için, çok dikkat etmek lâzımdı. U-mumiyetle, baba kız, hele orkestra şefi Angelo Questa’mn bazan salvo halini alan devamlı emirlerine itaat ettikleri zaman, derin ve ihtilâçlı sevginin prangasına vurulmuş gibi, bestenin içinde erimesini biliyorlardı.
Üçüncü perdede, operanın balesi ancak bu diyarda görülebilecek nefasette bir tarantella oynadı. Arkasından, prima ballerina ile erkek arkadaşı modern bir Karmen - Toreador düettosu oynadılar. Sahnede, belki yüz kişi vardı. Zaten hem birincide hem de üçüncüde, sahne mütemadiyen dönüyor, taraçadan salona, salondan yatak odasına yahut kumar salonuna geçiliyor ve bu suretle piyesin akışı mizansen tekniğinin üstünlüğü ile, bir kat daha güzelleşiyordu.

Mukaddes sene olduğu İçin, Roma, hacılarla dolu, bütün otelleri istila etmişler. Operaya da gelmişlerdi. Fakat, Amerikalı turistler, burada ga-
Prenses Margaret (sağda), Canterbury şehrini ziyareti sırasında komünizme meyli ile tanınan Piskopos Johnson (ortada) İle beraber
Gl. Plastiras’ın demeci
Türkiye ve Yunanistan, batı
savunmasına
Türkiye • Yunan münasebetlerinin şimdikinden daha da iyi olması lâzım
Glgli’nirı kızı Rİma
D OMA YA 1921 den beri uğrama-“ mıştım. Otuz seneye yakın bir zamanın sel yatağında, Faşizm Mus-solini ve hattâ İkinci Cihan Harbi silinip gitmiş.. Fakat ebedi şehir, olduğu gibi, daha doğrusu ve benim görüş zaviyemden, olmadığı gibi duruyor: Daha büyük, daha düşünceli, daha haşmetli!
Eski’nin heybetine, iyi niyetli bir deli’nin taştan, mermerden ve tunçtan modem “nazire,, leri katılmış. Duçe, memleketi bir limon gibi sıkarak, Forum Romanum’u bir de modern mimarinin dili ile konuşturmak istemiş ve buna, muvaffak olmuş da. Çünkü berceste mısra gibi duran yapılar, meydanlar, caddeler ve âbideler görüyorsunuz.
İşte, bu Roma’da karşıma ilk çıkan, Benjamino Gigli oldu. Kocamar. afişler. La Traviata’yı İlân ediyordu Alfredo rolünde, dünyanın muhakkak ki en iyi tenoru, Violetta rolünde de Rina Gigli!
Rina! Acaba, kansı mı, hemşiresi mi yoksa kızı mı idi?
Başka İşler bunu sormama mânı oldu. Ancak ikinci perdeden sonra öğrendim kİ, Rina, Benjamino’nun kızı imiş. Üçüncü perdeden sonra da, tam, dördüncüde ölmeğe hazırlanırken, odasında tanıştım. Sahiden öyle olmak lâzımdı, çünkü sahnede babasına âdeta yaklaşabilen dramatik şahsiyet yerine, garderop odasında karşıma, ufacık bir kız çıktı. Güze» İngilizce konuşuyor. “YENİ İSTAN-
Benjamino Gigli
lipti. Amerikalılar, bir de, Romalılar. “Soğuk harb”in bu sıcak memlekette nerede barındığı pek belli değil. Ne sokaklarda rastladım, ne de Gigli lerin La Traviata’sın-da. Bilâkis, inadına zarif bir seyirci kalabalığı vardı
Hacılar, köşede, kenarda siftiniyor. Amerikalılar, sanatın AvrupalI a-zameti karşısında ezilip küçülüyor, Romalılar ise. demin sahnede şahlanan müstesna başarıya, şimdi fu-aye'nin nazlı ve şakrak havasını katıyordu.
Bir liret yarım kuruş, gene de, daha çok mal satın alabiliyor. İtalya, harp sefaletinin köşesini dönmüştür. Dudaklarında gülümseme. kalbinde şarkı ve şiir, sevme ve sevişme arayanları, ezeli güleryüzü ile karşılıyor. Balayım geçirmeye gelenler. hacılardan daha çok !
- :
Dünya annelerinin neşrettiği beyanname
Her şeyden önce ümitsizliğe bir çare aramak lâzımdır
Paris, 4 A.A. (AFP) — Dünya Anneler Kongresi, Fransız Birliği Anneler bayramı münasebetiyle barış lehinde bir beyanname neşretmiştir.
Bu beyannamede şöyle denilmektedir:
“Harbe karşı açılacak hakikî savaş barış şartlarının yerleşmesi için mücadele etmekten ibarettir.
Binaenaleyh milletlerarası ve hükümetler teşekküllerinden harbin derin sebeplerini ortadan kaldırmak için sarfettikleri gayretlerin şiddetlendirilmesin! talep ediyoruz. Kadınlar ve anneler bilhassa, ümitsizliklerine bir harple hal çaresi bulmak istemeler; mümkün olan milletlerin iktisadi güçlüklerine acilen çare aranmasını «alep etmektedirler.
Fransız Kufup Heyeti Groenland kıyısında
Paris, 4 A.A. (Afp) — Bildirildiğine göre Paul Emile Victor’un başkanlığında Fransız kutup heyeti Batı Groenland kıyısındaki Ata Sund’a 28 mayısta varmış ve sahilden 6 mil ileride kış buzu üzerinde ilk çıkarma harekâtına başlamıştır. Yaz harekâtı esnasında çeşitli ilim grupları evvelki seyahatlerde başlanılan araştırmalara devam edeceklerdir. Bu araştırmalar fizik, geofizik, meteoroloji ve buz ilmi sahalarında yapılacaktır. Bu gruplardan sekizi geçen yazdan beri 3000 metre yükseklikte bir merkezde nöbet bekîiyen arkadaşlarının yerini alacaktır.
Batı Almanyada seçimlere doğru
J. McOloy, Doğu ve Batı Alman liderlerinin buluşmasını istedi
Cleveland, 4 AA. (AFP) — Alman yadaki Amerikan Yüksek Komiseri McCloy “Clevland Palin Dealor,, gazetesi muhabirine verdiği bir beyanatta, yapılması muhtemel hür seçimler için Doğu Almanya siyaset adamla-riyle temasa geçmelerini federal hükümet liderlerinden talep ettiğini bildirmiştir. Cloy, bu müzakerelerin bu sene yapılabileceğine işaretle, Doğu ve Batı Almanyada bir birlik hükümeti kurulması fikrini bertaraf etmediğini söylemiş fakat böyle bir hükümetin ancak Alman temsilcileri sadece iktisadi mahiyette olan bakanlıklarla iktifa ettikleri takd rde teşekkül edebileceğini ilerisürmüştür.
Atina, 4 A.A. (United Press) — General Plâstlras, perşembe günü Parise hareket etmeden önce, United Press muhabirine. Hükümetinin dış siyasetini izah etmiştir. Bu konuşmasında General Plâtiras, bugün için yeni bir harp tehlikesi görmediğini, fakat insanların da bazan hataya düşebileceklerini kaydederek, Türkiye vc Yuna-nistanın müşterek Batı savunma plânına dahil edilmeleri gerektiğini söylemiş ve şöyle devam etmiştir:
“Modern Yunanistan ve Türkiyenln iyi muharipleri vardır. Fakat silâhları yoktur. Yeknasak bir program gereğince. bu iki memlekete silâh yardımı yapılırsa, savunma kuvvetleri artacak ve tabiîdir ki, müşterek Batı savunması da daha kuvvetli bir hal alacaktır.”
General Plâstiras, Yunanistan - Yugoslavya münasebetlerinin inkişafından memnuniyet duyduğunu ifade etmiş ve elçiler teatisinden sonra bu iki memleket arasındaki siyasî münasebetlerin harp Öncesi seviyesine eriştiğini kaydetmiştir
1941 den bu yana harbin neticesinde çıkan meseleler Belgrad ve Atlnada teşkil edilen özel komiteler tarafından hallediliyordu Yunanistan, serbest Selanik limanı hakkında hiç bir tavizde bulunmadı Sadece harpten önceki rejimi tekrar yürürlüğe koydu ki bu rejime göre, Yugoslavya liman tesislerinden, su yolundan ve kuzey hududundaki demiryolundan istifade etmektedir.
Bir harp halinde Yunanistanın emniyet hazırlıkları hakkmdaki fikirlerini Başbakan Plâstiras şöyle ifade etmiştir:
“Türkiye ve İranla münasebetlerimizin inkişafını ehemmiyetle arzu et-
m ekteyiz. Çünkü bu bütün doğunun hayati savunma hattını teşkil etmektedir. Hâlen Türkiye ile dostane münasebetlerimiz ve askeri ittifakımız vardır. Fakat bu münasebetlerin daha iyi bir hale gelmesi lâzımdır ve bunun tahakkukuna çalışıyoruz. Ticari sahada Türkiye ve Yunanistanın müşterek menfaatleri mevcuttur. Her iki memleket de aynı ziraî maddeleri istihsal etmektedir. Bu yüzden, yabancı piyasalarda rekabetten kaçınmak hususunda yapılacak bir anlaşma neticede dış siyasete de aynı şekilde tesir edecektir.
Diğer bir çok milletle olduğu gibi Arap devletleri ve tsrallle de münasebetlerimizin gelişmesini arzu ederiz.
Mantıkan yeni bir harbin olacağına inanmıyorum. Neticeleri çok feci olan ve dünya meselelerine de bir hal çaresi bulamayan bir harpten henüz çıkmış bulunuyoruz, tşte bu yüzden yeni bir harp olmıyacaktır. Fakat insanlar bazan hataya düşüyorlar.”
Japonya'da komünizm faaliyette
H. Truman, yardım tasarısını imzalıyor
\Vashington. 4 A.A. (Reuter) — Başkan Truman yarın 3.121.450.000 dolarlık yabancı yardım tahsisatı tasarısını ımzalıyacaktır.
Tasarı. Marshall Plânının üçüncü yılı çalışmaları ve Başkanın dünyadaki geri kalmış bölgelere yardım için hazırlamış olduğu dört yıllık plânının tatbike başlanması İçin lâzımgelen fonlara aittir.
Endonezya ve Ho-Şi-Min
Jakarta. 4 (A.P.) — Endonezya Birleşik Devletleri Parlâmentosunda cu martesi günü solcu üyeler Çin Hindindeki Ho-Şi-Min rejiminin tanınması İçin bir teklifte bulunmuşlardır. Teklifin incelenmesi için yaptlan ikin ci bir teklif 39-38 oyla kabul edilmiştir.
Bir ay evvel aynı şekilde yapılan bir teklif parlâmentoda iki gün süren bir ihtilâfa sebep olmuştu.
Tepkili turbinli Amerikan uçağı
Muroc (California) 4, A.A. (Afp> — Hava ordusundan bildirildiğine göre tepkili motörlü ve türbinli bir f. 96 uçağı, ilk tecrübe uçuşunu muvaffakiyetle yapmıştır Saatte 950 kilometre sürati olan bu uçağın kanatları V şeklinde olup f. 48 av uçağının bir modelidir.
Sekiz Japonun Amerikalılarca mahkûm edilişi, büyük tezahürata sebep oluyor
Tokyo, 4 A.A (Afp) — Amerikan askeri mahkemesi tarafından 8 japonun mahkûm edilmesi ve nümayişlerin men’i, işçi ve talebe çevrelerinde derin bir kargaşalık yaratmıştır.
Solcenah sendikaları irtibat gazetesi olan “Zenreren” bir beyanname neşrederek hükümeti, memleketi yabancı sömürgesi haline getirmek istemekle itham eylemektedir.
Gazete Öşyle yazmaktadır:
“Mademki faşişstler ve benzerlerine karşı koymak mecburiyetindeyiz, dünyadaki bütün demokratik kuvvetlerle birleşmemiz lâzımdır.”
Beyanname, mahkûm edilen Japonları “vatansever” olarak vasıflandırmakta ve bu şahısların dünya barışı ve milli istiklâl uğrunda savaştıklarını ileri sürmektedir.
Japon sendikalarının en büyüğü o-lup iki milyon işçiyi ihtiva eden “Bet-su Sahbetsu” federasyonu 8 Japonun tevkifini ve Amerikan askerî mahke-
[ MEMLEKET HABERLERİ )

Başbakanın din ve irticaa dair demeci
Ankara, 4 (A. A.) — Ezanın din
isanında okunabilmesi hususundc “Zafer,, gazetesi başmuharriri Mümtaz Faik Fenlk’in sorduğu bir suale karşı Başbakan Adnan Menderes aşa •ndakl cevabı vermiştir:
“Hor taassup, cemiyet hayatı için zararlı neticeler doğurur. Cemiyet hayatında esas değişikliklerin yapılabilmesi evvelâ taassup zihniyetinin yıkılmasına bağlıdır. Bu hakikatin iyice kavranmış olması neticesidir kİ, Büyük Atatürk bir takım hazırlayıcı ön inkılâplara başlarken taassup zihniyetiyle mücadele etmek lüzumunu hissetmişti.
Ezanın türkçe okunması mecburi yeti do böyle bir zaruretin neticesi o-İarak kabul edilmelidir. Zamanında çok lüzumlu olan bu mecburiyet ve tedbir diğer tedbirlerle birlikte bugünün hür Türkiycsine zemin hazırla-
BUL" adına ifade ettiğim ricaları bir kaç dakikanın içinde yerine ge tirdlkten başka, babası nezdinde de avukatlığımızı yapmayı v* liyordu.
İmzalı ve ıthaflı resmi aldıktan sonra kartımı uzatıp “Hoş bir yerlerde kalıp kaybolacaktır amma • derken “Ben bilhassa böyle şeyler» hiç kaybetmem. Eğer İstanbul'a gelirsem. ilk uğrayacağım yer YEN* İSTANBUL olacaktır,, diyerek ağzımı kapattı. Zil, bizi salona, onları da sahneye davet ediyordu. NezakA vazifemi yaparak ayrıldım.

Kaç kere seyrettiğim La Traviata o gece, ağzına kadar dolu Roma O-perasında. müstesna bir muvaffakı yet İle oynandı. Bilindiği gibi, bütün yük Violetta’nın üzerinde İdi. Rina bunu, kahramanca taşıdı. Genç br. lirizmi vardı. Genç ve zinde! ÇUnkt bulantı veren santimantal ve romantik tavırlardan eser yoktu. Bize banı başka, modern ve tabii bir Violetla tanıttı. Sevgisinde, ıstırabında, o.üm sahnesinde, gerçek ve tesirli bir Violetta * Ne tuhaf, babası. Aşığı Alfredo rolünde idi. Arye’lerinl. çukulatn paketi açar gibi söylüyordu. Koca sanatkâr, sahnede o kadar kolay, ve şirin hareket ediyordu ki. sanki evinde misafir kabul ediyordu.
Daha sahneye çıkarken. tiyatro yerinden oynadı, ölçünün Ötesine taam gür. İçinden ışıklı, sel gibi sürükleyici bir ses İtalyanın sesi Verdi’yi ondan dinlemek, şirayı Si nan’dan içmek gibi bi rşey. Alkıştan kendi kaçıp, arkadaşlarını ya hıı* kızını bir öne sürüşü var, hav r* -»nnı dlcden çıkarıyor Meselâ bî>Sı rolündeki TagH^hııe’nln vef'r ve uçarı oğlunu baba evine da »/el aı •
Batı Almanyaya
>
yeni
mıştır.
Ezanın türkço okunmasına mukabil cami içinde bütün ibadet ve duaların din dilinde olması garip bir tezat teş kil eder gibi görünür. Bunun İzahı arzettiğim gibi, geçmişteki hâdiselerin hatırlanmasına ve taassup zihniyetine karşı mücadele zaruretinin kabul o-lunmasına bağlıdır. Aradan bunca
Önümüzdeki aylar içinde müttefikler, sessizce bu yolda yürümek arzusunda
Ege Denizind şiddetli fırtına

VVashington, 4 AA. (United Press» - Buradaki resmi kaynakların bildirdiğine göre müttefiklerin Batı Al-manyada bir polis teşkilâtı kurmaları. Federal Cumhuriyete önümüzdeki aylar İçinde tedricen ve mümkün olduğu kadar sessiz olarak verilecek uzun vadeli imtiyazlardan sadece bir tanesidir.
Aynı kaynaklara göre bu imtiyazların şu maddeleri ihtiva etmesi muhtemeldir;
1 — Bir nevi Alman Dışişleri Bakanlığının İhdası,
2 — İhracat için İnşa edilen Alman ticnret gemilerinin hacim ve sürati hakkında hâlen mevcut bulunan tahditlerin kaldırılmam,
3 — Menedilmiş olan ve tahdide tâbi tutulan sanayi üzerindeki salâhiyetin Almanlara devri ve çelik imalâtının arttırılmasının kabulü.
4 — Bonn Cumhuriyeti ile hâlen mevcut ihtilâf haline, kararlaştırılacak kanun çerçevesi dahilinde son verilmesi.
5 — İşgal statüsünün gözden gvçi-rllm»R| ve Batı Almanyaya imkân dahilinde en geniş istiklâlin temini İçin değişiklikler yapılması,
6 Tazminat programının sona er-lirilmosi.
Resmi şahsiyetler bu imtiyazların ^Üratlc verilmesi keyfiyetinin vaziv(-In Inkişn' tarzına bağh olduğunu be-Mrtmlelerdlr
Yukarıda sıralanan maddelerin bir *oğu Lnndrndaki uç Dtelfllnrl Bakanı toplantısında teshit edilmiştir.
Resmi kaynaklara göre bu İş üzerinde çalışan grupların tavsiyeleri Dışişleri Bakanlarının eylül ayı sıralarında yapılması beklenen toplantılarında tetkik edilecektir.
Aynı kaynaklar, Dışişleri Bakanları arasında bazı hususlarda mevcut bulunan fikir ayrılıklarının el’an halledilmediğini bildirmişlerdir.
Meselâ Almanya ile muhasamat haline nihayet verilmesinin kanunen mümkün olduğuna, Fransa efan kani değildir. Fakat Fransanın bu hususta Ingiliz ve Amerikan görüşünü kabule teşvik edilebileceği sanılmaktadır.
Hipnotize edilen vahşi bir timsah
Londra, 4 (Nafeni — Birmingham Tiyat robunda spritizme tecrübeleri yapan bir kadın sanatkâr sahnede timsahları İpnotize edip numarasını yaparken bunlardan biri yolunu şaşı rıp orkestranın üzerinden salonda o tura halkın bulunduğu koltuklara doğru fırlamıştır.
ipnotizmenln tesiri altında bulunun Jmsah hiç bir zarar yapmamış ve seyircilerden bir knç kinintn yardımı II? tekrar sahneye in*» •'•**1 ve Munulkâı uı ’ı»ı dıı nunıarubina devanı edebil mlşlir.
“Tarzı Nevin” İzmir limanında sulara gömüklii. Geminin kurtarılmasına uğraşılıyor
İzmir, 4 (Hususî muhabirimizden) — 36 saatten beri Ege denizinde şiddetli bir fırtına hüküm sürmekledir Midilliden gelen yolcular Con Camia adındaki İtalyan vapurunun Istefalya feneri açıklarında bu sabah S O.S. işareti verdiğini ve tahlisiye vasıtaları gönderildiğini söylemişlerdir. Bu vapurun âkıheli hakkında başkaca haber yoktur.
Devlet Denizyollarının Karşıyaka civarındaki tersanesinde dün gece sabaha karşı 3,5 sularında şimdiye kadar işit ilmemiş bir hâdise olmuş ve geçenlerde lstanbuldan İzmir Körfez seterlerinde çalışmak üzere getirilen Tarzı Nevin vapuru batmıştır
Tarzı Nevin, tersanede Uşak vapurunun bordasında bağlı bulunuyordu. Filhakika gece gayet şiddetli fırtına olmakla beraber içinde nöbetçi bir tayfanın da uyumakta bulunduğu bu vapur su dolmuş bir vaziyette İken tayfa Ahmet Karakaş uyanmış vo geminin sulara boğulduğunu görünce Ani bir kararla kentlini denize atarak kurtulmuş ve iki dakika sonra da Tarzı Nevin sulara gömülmüştür. Geminin bacası yarı yarıya dışarıdadır Mnçunnlar gemiyi çıkarmak üzere çalışmaya başlamışlardır
Keyfiyetten sabaha karsı Denl-? •a’ia»*ı TJmnm he» n-
dllmuujr H’ ‘ bir kn*»! o
iup olmadığı araştınlmaktadır.
yıllar geçtikten ve vaktiyle zarurî görülen tedbire artık İhtiyaç kalmadıktan sonra bunda ısrar bu sefer vicdan hürriyetine karşı bir taassup teşkil eder.
Şimdi meselenin lâiklik ve vicdan lürriyeti bakımından halline sıra gelmiştir. Dini, siyasete karıştırmamak ve dini ibadetler âmme nizamına ve umumi âdaba aykırı olmamak şurtiy le herkesin dini vecibe ve Ibadctlerk ni serbestçe yerine getirebilmesi vic-lan hürriyeti icabındandır. Vicdan lürriyeti de, diğer hürriyetler gib1 va-andaşın tabii hakkı olarak kabul Sunmadıkça lâik devlet prensipinin ahakkuk ettirilmesine imkân görüle mez. Parti programımızda da vicdan hürriyeti ve iâiklik esası bu anlayışa göre tesblt edilmiştir.
Diğer inkılâplarımız gibi lâiklik e-sa8inın da muhafazası bugün İçin ancak prensiplere bağlı kalmakla mümkündür. Halbuki umumî âdaba vc âmme nizamına hiç bir aykırılık gös tormiyen ezan meselesinde memnuk yetin devamı lâiklik prc.nsiplni menfi cihetten zedelemek mânasını tazam-mun eder.
Tekrar edelim kİ, İrticaa, taassuba, geriliğe karşı mücadeleyi ancak prensiplere sıkı sıkıya bağlı kalmakla mümkün görüyoruz.
Bu İzahımın milletimize malolmuş inkılâplarımızın tamamiyle korunaca ğı mânasını taşıdığını da ayrıca tafsile lüzum görmemekteyim.
Hükümet olarak ezan meselesi hakkında görüşümüz bundan ibarettir. Ancak kanuni hükümlerle de alâkalı olan bu meselenin gerek prensip, ge rokse Grupumuzca lüzum görüldüğü takdirde kanunda değişiklik yapmak bakımından Meclis Grupumuza arzı ve Grupumuzca alınacak karara göre hareket olunması pek tablitlr.”
Hintli fakir otuz gündür oruç tutuyor
Lllle (Fransa) 4 (A.P.) — 40 gün müddetle yemek yememek üzere 4 mayısta bir tabuta giren DJanah Bur-mah ismindeki Hintli fakir pazar günü yattığı tabuta iki tane zehirli ve büyük yılan almıştır. Uzmanlar tara fından güçlükle bir kafese konmuş olan yılanlar fakirin yattığı tabuta bırakılırken büyük bir kalabalık toplanmıştır.
Yılanlar tabuta girdikten sonru sakin bir tavırla Hintlinin yanınn u-zanmıslardır Aynı zamanda evvelce tabuta konan 30 tam? engerek yılanı dışarı çıkartılmıştır Şimdiye kadar fakirin tabutunn 100 yılan girip çıkmıştır.
Fakir Frankfurtta Wılly Schimidt adında bir Almanın aynı oruca başladığını duyunca, Alman orucunu bo zuncaya kadar tabutta yılanlarla birlikte kalmaya karar vormt-Jir. Schi mtdt de cevap olarak Buıınah ölün ccye kadar oruç tutmakta devam e deceğini söylemiştir.
Ormancılar Cemiyetinin yıllık kongresi
Ankara 4 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) Türkiye Ormancılar Cemiyetinin yıllık kongresi bugün yapılmıştır. Gündemdeki mevzular görüşülürken söz Türkiye ormancıları aleyhine tevcih edilerek bazı tariz ve isnatlara girişilmiş ve delegeler umumi ve heyecanlı bir şekilde bu isnatları protesto etmişlerdir. Bu münasebetle söz alanların hepsi de memleketin hayati menfaati olan ve çeşitli sebeplerle mütemadi tahriplere kurban giden ormanlarımız üzerinde titremekten başka kaygıları olmayan ormancıların bu gibi ithamları teessür ve teessüfle karşıladıklarını açıklamışlardır.
mesi tarafından mahkûm edilmelerini protesto etmek maksadiyle 7 ve 8 haziranda genel grev tertip etmiştir. Mnskovanın emri
üzerine
VVashington, 4 A.A. (United Press) — “Evening Star” gazetesi, bugünkü başmakalesinde, Japon komünistlerinin, Moskovanın itimadını kazanmak maksadiyle azami derecede karışıklık ve şiddet hareketleri ihdas ettiklerini yaTmaktrdır.
Gazete şunları ilâve etmektedir:
“Geçenlerde vukubulan hâdiseler ve Amerikalılara karşı yapılan nümayişler, Japon komünistlerinin yeni bir mücadele safhasına girmiş olduklarını göstermektedir.
Umumî durum, milletlerarası tahripkâr bir kuvvetin ajanları sıfatiyle, Japon komünistlerinin kanun dışı e-dilmeleri yolunda General Mac Ar-thur’ün geçenlerde yaptığı teklifi haklı göstermektedir.
Komünist parti kanun iışjı edilecek
Tokyo. 4 A.A. (Afp) — Bugün demeçte bulunan Japon Başbakanı Yo-sbida. Japor komünist partisinin kanun dışı edilmesi keyfiyetini tetkik edeceğini söylemiştir.
Fraıısnnııı Roliııt köyünde» oturan Mr. Guston Choisy t> saat İçerisinde 3 bebeğin büyük babası olmak saadetine kavuşmuştur.
Resmimiz. Mr. Guston Choisy’yi bu 3 torununun her biriyle ayrı ayrı göstermektedir.
Bıı mesııt büyük baba saadetini herhangi bîr üçüz vakasına değil de aynı köyde oturan bir kızı İle iki gelininin 6 saat zarfında birer çocuk dünyaya getirmelerine borçludur.
Bıı münasebetle okuyucularımızın, istanbulda 1 temmuzdu açılacak olan Beynelmilel Bebek Sergisi dolayısiyle ulAkadar olacakları ikinci Mahlfenıizde-kl müsabuka yazısını okumalarını rica ederiz.
Hidrojen bombası imali için yeni tahsisat istendi
VVashington, 4 A.A. (Afp) — Atom enerjisi milli komisyonu başkan vekili Sumncr Pike, cumartesi günü açıklanan bu demecinde mezkûr komisyonun son 6 ilâ 8 ay zarfında hidrojen bombası imali programını ele aldığını bildirmiştir.
Sumncr Pike, ayan ve karma temsilciler meclisi komisyonunda, atom merkezlerin? verilen tahsisatın idamesi lüzumundan bahsetmiş ve Oak Rldqe ve Los Alnmos atom merkezlerinin özel firmalar tarafından idare edildiğini, bu firmalara hükümetin sı-raslyle 180.000. 145.000 dolar tahBİsat ödediğini söylemiş ve demiştir ki;
Eğer bu meblâğ kısılacak olursa A-tııcrikan atom istihsali altüst olacaktır, Bu hal hidrojen bombası imali programına zarar verir.
r——---------------------
MÜSABAKA KUPONU
l aralık 11)50 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a-şağıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-lablleceksiniz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.
Yeni htanbul'ün
KlTPONl
(--------------- >
Sayfa 4
YENİ tstanbul
5 Haziran 1950

DOĞU KARADENİZ BÖLGESİNDE


Paris mektubu:

Yarım asır
evvelki büyük Trabzon

Yazan: Said Bilâl
Çakıroğlu
Thomas Mann Parîste
Yazan: Ayşe NUR
- ■»- ■


TRABZON ticari ve iktisadi e-hemmiyetiyle tâ Milâttan evvel bilinen vc her devlide siyasî şartların tesirlerine tâbi olarak çeşitli istihaleler geçiren ve hususiyle büyük münakale yollarının değişikliği yüzünden bozan genişleyip açılan hazan da iç bünyesi hudutları içine kapanan bir şehir olmuş ve fakat her devirde ehemmiyeti hatırlanan bir şöhret ihraz etmiştir.
Birinci Cihan Harbine tekaddüm e-den devirde bu şehir üzerinden geçen Iran transiti ve İmparatorluğa muza f bulunan geniş hinterland, Ru-m&nya, Bulgaristan ve Çarlık Rusya ile ticari münasebetler Trabzonu birinci sınıf bir şelılr haline getirmişti. O zamanlar bu şehirde yayvanların hayat standartlan bugünkünden dalıa müsait şartlar arzedivor ve bugünkü nüfusun Üç mislinden daha fazla bLr nüfus burada rahatça barınabiliyordu. Zira her sene İran transiti Trabzona 2 milyon altın lira bırakıyor ve komşu devletlerle yapılan ticari münasebetlerden de yine bu miktara yakın bir varidat sağlanabiliyordu. Bilhassa o zamanlar muhtelif anasınn toplandığı bu şehirde, doğrudan doğruya Avrupa hattâ Amerika ile temaslar yapılıyor, ithalât, ihracat vasıtasız oluyor ve her sene 15 bin Trabzonlu, pasaport almak suretiyle, harice seyahat ediyordu. Aynı zamanda Gümüşhane, Rize. Giresun. Ordu gibi civar vilâyetlerle Samsun ve Şarkı Anadolunun mühim bir kısmı da hariçle olan münasebetlerini bu şehir üzerinden yaptığından kısa bir zamanda Trabzon birinci sınıf bir ithalât merkezi olmuştu.
Diğer taraftan şehir dahilinde küçük sanatlar mükemmel çalışıyor, bu meyanda debbağlık, marangozluk, kuyumculuk, demircilik sahasında ehemmiyetli faaliyetler göze çarpıyor ve bilhassa Avrupa mamûlâUndan daha üstün demir kasalar yapılıyordu. V© pek tabii olarak bugün bel bağlanılan fındık ve tütün gibi iki mühim mahsulümüz de o günkü büyük Trabzonun ticaret bılânçosunun aktifinde yine mühim bir ağırlık teşkil ediyordu.
Bugün artık eski ticari hareketlerin mihrakını teşkil eden ne İran transiti, ne de komşu memleketlerle yapılan ticari münasebetlerin izi vardır. Erzurum demiryolunun inşasından sonra dahili hinterlandından ve doğrudan doğruya Avrupa ile teması kaybetmesi yüzünden civar vilâyetlerle olan ticari münasebetlerinden mahrum kalan Trabzonun büyük e-hemmiyetinden bugün artık bir şey kalmamış ve muhitten merkeze doğru küçülen bir dairenin son noktası haline gelmiştir. Fakat dünya şartlarının ergeç tasfiyesiyle şimdiki durumun düzeleceğini ümit etmekteyiz!.

ftoethe’nln yıldönümü münasebe-tiyle geçen yaz Almunyaya gelen büyük Alman muharriri Thomas Mann, kışı Avrupada geçirdikten sonra, Amerikuya dönmezden önce bir kaç gün Paris’te kalmıştır.
Dünyanın her milletinden likir a-damlanna açık olan Paris, Thomas Mann’ı parlak bLr şekilde karşıladı. Thomas Mann zayıf, sinirli, yetmişlik. yüzünde bir kırışıklığı olmıyan, keskin bakışlı bir Anglo-sakson centilmeni tipi. Kitaplarını imzalarken etrafını çevirerek “Doktor Fauatus” hakkında sual soran münekkit ve gazetecilere izahat veriyor:
Yazan

Elli yıl evvelki Trabzondan kalımı
Trabzonun en
Bugünkü Trabzonun kültür ve ticaret hayatına temas etmeden evvel, bir mukayese imkânı vermek düşüncesiyle, 50 sen© evvelki zamana alt muhtelif işler hakkında elde edebil diğimiz bir kısım rakamları aşağıya dercediyoruz. O zamanın vilâyet hudutları idi:
şimdikinin
nüfusu
Vilâyetin
Şehrin
Gayrimüslim adedi
• D
Doğum nispeti ölüm
Senelik İhracatı
(a) senelik ithalâtı Vilâyetin geliri
„ gideri
(xx) Varidat fazlası Bir sene zarfında pa-sportla harice çı-
kanlar
Bir sene içinde tahmil tahliye yapan ecnebi
vapurların adedi Bu vapurların tonilâ-
to hacimleri Mevcut nüfusa naza-

bir kaç mlab
1.254.000 82.000 18.000
30.941
12.014
7.82.998 lira
1.832.902
375.406
101.387
274.018
16.134
000.382
456.228
>•
• •
II
II
G
•w
pjl
^5=

e
7


Hicri
19
1369
VAKİT
Güneş Öğle îklndi
Akşam Yat» tmsâk
Von ★★★
Belediye binası, buradaki meydan mühim meydanıdır
ran okuyup yazma bilenlerin nispeti
% 17
Yukarda görülen rakamlar, tam yarım asır evvelki Trabzonun umumi karakterini çizen başlıca mühim hatlardır. Bilhassa kıymet yekûnlarını gösteren rakamlar, o günkü para rayici ve iştira kudreti bakımından, büyük bir hususiyet arze-der.
Çok bugün itibariyle ehemmiyetle üzerinde ratması icap eden ve her bakımdan inkişafa müsait bir durumda bulunan Trabzonun kültür, ziraat, sıhhat ve ticaret bünyesi ile inşa halinde olan liman işlerini, müteakip bîr iki yazı çerçevesi içinde toplamaya çalışacağız.
eski tarihi bir şöhreti olan ve de siyasî ve coğrafi şartlan du-
(x) Bu ithalâtın mühim bir kınmı dahilde bulunan vilâyetlere sevkedi-lirdi.
(xx) ifjbıı varidat fazlam, Maliye Nezaretinin tertip ettiği havaleler mucibince ödenirdi.
Atlantik Okyanusunu 300 defa havadan aşan adam 4.800.000 kilometre yol katetmiştir
İçinde rahatça uyuyarak emniyetle Ne w-York’tan Londraya dönmekte olan 60 yolcuyu taşıyan muazzam hava gemisi 25.000 ayak yükseklikte Atlas Okyanusunun üzerinde süzül -mektedir. Öndeki geniş camlı uçuş mevkiinde bin bir âlet arasında, bu 425.000 İngiliz liralık çift katlı Stra-tocrulser uçağının kaptanı kendisini dönüşte bekliyen merasimi düşünerek uçağı kullanmaktadır. Zira bu sefer
British Overseas Corporation şirketinin pilotu Önyüzbaşı L. V. Buddy Messenger’in 300 üncü «efendii ve bu suretle bir uçuş pilotu olarak 4.800.000 kilometre yol katetmiş bulu nacak t ir.
Bugün böyle muazzam bir yolcu uçağının pilotu, birinci sınıf bir pilot olacağı gibi, bir uçak inşaat mühendisi, bir seyrüsefer mütehassısı ve bir meteorolojist olmalıdır.

Öğrenmek
19 5 0 HAZİRAN
Rıımî
MAYIS
5
Pazartesi
VASATI
5.28
13.12
17.12
20.37
22.37
3.15
23
1366
EZANİ
8.52
4.36
8.36 12.00
2.01
♦3 39
BEYOĞLU CİHETİ
ATLAS (40835) 1 — Hainler Geçidi. 2 — Aşk Oyunları.
AKIN (80718) I - Toraston Caniler Çeteni. 2 — Fakir Kızı Leylâ.
ALKAZAR (42562) 1 - Tarzan Kaplan Kadın. 2 — Dişi Haydut.
AR (44390 1 — ölüm Melodini.
2 — Hürriyet Savaşı.
BESÎKTAS BAHÇESİ; 1 -Vurun Kahpeye. 2 — Lüküs Hayat.
ELHAMRA (43595) 1 — Aşk
Mektupları. 2 — Çöller Kasır gası.
İPEK (44289) 1 — Cinayet Saati. 2 — Kura Şeytan.
İNCİ (84595) i - Rubunson A-dam. 2 — üniformalı Kızlar.
LALE (43595) 1 - Altın Küpe ler. 2 — Saray Gözdeleri.
MELEK (40868) 1 - Korkunç Yıllar. 2 — Haydut Aşkı, SARAY (41.656) 1 — Esraren-
giz At 2 — Manon.
SVATPARK (83143) I - LükÜF Hayat. 2 — Vurun Kahpeye.
3 — Damga. SÜMER 142851) Yaşayamam 2 -jet.
ŞARK >(40380)
Kadın 2 — Kankardcşlm.
SİK (43726) 1 - Hint Kuhra* jna.ni. 2 — GhnahaiK Katil.
TAKSİM (13191) l — İki Açıkgöz Canavarlar Arasında. 2 — Köy Güzeli.
TAN 1 — Kızlar Geliyor. 2 — Zenda Mahkûmları.
ÜNAL 119306) 1 — Korkunç flö-valya. 2 — §urk Yıldızı.
YENİ 1 — Fleala. 2 — Sovhnıl Hr.ı ydut.
YILDIZ (12817) 1 — Deniz Yıl-dizini > 2 — Unutulan Yıllar.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) I - Ulüm Diyarı. 2 — Adalar i,criai.
AZAK (23512) 1 - Kılıçların
Gölgesindv. 2 — Hurrov Ku-martaısı.
ÇEMBEKLİTAŞ (22513) 1 -
Büyülenmiş Adam. 2 — İhtilâlci Ruhlar.
FERAH 1 — Asya Ateşler I-2 — Kahraman Kılavuz.
i - Şarkitfu Çılgın Haya-
1 — Ekmekçi


Çeviren : Behçet Cemal
Muhasara başlıyor
5
“Yarattığım Doktor Faustus tipi kendini irasyonel kuvvetlere kaptırmakla şeytani bir sihir dünyasının malı oluyor. Bu bakımdan, bir âlim değil de, bir bestekâr olan Adrian Leverkuhn hem yeni bir faııst, hem de nazi Almanyasının bir sembolüdür. Leverkuhn insanüstü sanatkâr tipini gerçekleştirebilmek emeliyle insanlık hassalarmı hiçe sayıyor ve neticede İnsan olmaktan vazgeçiyor.
Dinleyicilerden biri ut ildi:
— Almanya da onun gibi insanlığı inkâr etmiş değil midir? dedi.
Thomas Mann acı acı gülümsedi. Elindeki kitabı karıştırdı, bir sayfasını açarak okumaya başladı: "Evet, biz öbür milletlerden apayn kuvvetli ve trajik bir ruha sahip insanlarız. Aklıselim ve günlük gerçeklerden daima kaçınırız. Kadere düşkünüz. Ama bu kader, göğü. Tanrılar grııpu-na has, kızıl imha alevleriyle saran bir yok oluş kaderi dahi olsa, biz acı bir iksirle mestolmuş gibi kendimizi ona teslim ederiz.” B
Aynı gece Thomas Mann Paris gençliğine hitap edecek, Sorbonne Rlchelıeu anfist biriken kalabalığı olmaya yetmeyince, büyük anfi açılıyor. Binlerce kişilik Balon hıncahınç dolu. Derken Thomas Mann. yanında bir çok profesörler ve Fransız romancılarının temsilcisi Jules Ronıains ile birlikte kürsüye çıktığı zaman, gençlik büyük romancıyı ayakta alkışlıyor. On dakika süren muazzam bir alkış tufanı. Thomas Mann besbelli ki heyecanlı, derin bir sevincin ifadesi, yüzünde ciddi bir gülümseme var, eliyle gençliği selâmlıyor.
arasında adamları
gençlik mânasını
Evvelâ fransızca olarak Paris'te gördüğü hüsnü kabule teşekkür ediyor, Fransız mütefekkirleri en çok bağlı olduğu büyük sayıyor
Cankulağiyle dinJiyen besbelli ki bu sözlerin asıl
anlıyor ve benimsiyor. Barış için ça-aydınların hepsinin vazifesidir. Thomas Mann’ı sözlerini bitirdikten sonra gene dakikalarca ayakta alkış-lıyan gençlik bu sevgi tezahürleriyle büyük romancıyı ve aynı zamanda barışın ve hümanist görüşün dünya ölçüsünde büyük mücahitlerinden birini selâmlamış oluyor.
ihtiyacında olduğumuz herşey
3 — Deniz Kjzi.
HALK 1 — Nevada. 2 — Zalim Kırallçe.
İSTANBUL (22367) 1 — Makineli Adamlar Diyarı. 2 — Genç Kız Kalbi.
KISMET (2665*1) Hint Rüyası. 2 — Zehirli Kucak.
MARMARA (23860) 1 — Su Perileri. 2 — Yaşamak Arzusu.
MİLLÎ (22962) 1 — ölüm Diyarı. 2 — Adalar Perisi.
TURAN (22127) 1 - Kılıçların Gölgesinde. 2 — Yaşamak Arzusu.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Şahane Vals. 2 — Canavar A-daın.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Şanghayli
Kadın. 2 — Suçaıız Katil.
OPERA (60821) 1 — önce Vatan. 2 — Dağlar Canavarı.
StÎKEYYA (60862) 1 — Beş
Parmaklı Canavar. 2 — Dökülen Yapraklar.
ANKARA
ANKARA (23432) Süveyş dizi.
BÜYÜK (15031) Kadın Düşmanı.
CEBECİ (13846) 1 — Lorel Har-dl Aşçıbaşı. 2 — Trabzon Kahramanları.
PARK (11131) 1 — Kara Güneş, 2 — Muaum Katil.
8VS (14071) Denizler Hâkimi.
SÜMER (14072) 1 — Uçan Kaplanlar. 2 — Çaylak Hafiye Caniler Arazında.
VLtJS (22294) 1 — Aşk Çiçekleri, 2 — Beklediğim Sevgili.
YENİ (14040) 1 — Paylaşılmı-yan Sevgili, 2 — Kırmızı Fener.
İZMİR
Yıl-
ELIIAMBA 1 - Tehlikeli Yollar. 2 — İki Cingöz Haremde. 3 — Haydut Aşkı.
L A LE 1 —Yaratılan Adam, 2— Ormanlar Aslanı. 3 — Salahad-dlnl Eyyubl ve Haçlı Seferleri. TAYYARE Cezayir Danaosü. TAN 1 — Yaratılan Adam. 2— Ormanlar Aslanı. 2 — Sakı haddini Eyyubl ve Haçlı Seferleri. YENİ SİNEMA 1 — Muyerllng Esrarı. 2 — Tarzanın intikamı. 3 — 3 Ahbap Çavuşlar Casuslar Peşinde.
KARŞIYAKA CtllETİ
MELEK 1 — Tehlikeli Yollar, 2 — Kadın İntikamı.
UÇAK - TREN - VAPUR
GBLEOEK OLAN UÇAKLAR
9.35 D.H.Y. (Türk) Ankara —
9.45 D.H.Y, (Türk) Burnu. —
9.Ö0 D.H.Y. (Türk) İzmir —
15.35 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, Ankara — 15.50 B.E.A. (İngiliz) Londra, Nia. Roma, Atina — 16.30 D.H.Y. (Türk) Erzurum, Elâzığ, Mu-latyn. Kayzcrl. Ankara — 18.0»5 D.H.Y.
(Türk) İzmir - 18.35 D.H.Y. (Türle) Ankara — 20.25 P.A.A. (Amerikan) Londra, Brükael.
adım attıktan sonra, yem oluyor ve geri dönüp bakı-
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 B.E.A (İngiliz) Atina, Roma. Nis, Londra — 8.30 D.H.Y. (Türk) Bursa — 9.00 AF.(Fransız) Atina, Roma, Paris — 9.00 D.HLY. (Türk) Ankara. Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Adana, İskenderun — 9.30 D H.Y. (Türk) Ankara — 10.05 D.H.Y. (Türk) Afyon. Konya. Adana — 10.15 D.H.Y. (Türk) İzmir — 10.25 D.H.Y. (Türk) — Ankara, Kahire — 10.30 D.H.Y. Ankara, Adana, İskenderun — 16.00 D.H.Y. (Türk) İzmir — 21.10 P.A.A. ıAmerikan) Şam, Basra, Karaşi, Delhi, K&lkützu Bangkok, Hong-Kong.
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.30 Konya (Bandırmadan) -
7.00 Seyyar (Karablgada.nl -
10.00 Marakaz "(Bandırmadan).
GİDECEK OLAN VAPURLAR
8.15 Marakaz (Bandırmaya) 14.00 Çorum (Karadeniz©) 20.00 Konya (Bandırmaya).
GELECER OLAN EKSPRESLER
8.30 Ankara. — 9.15 Ankara
— 20.30 Ankara.
Eka.
GİDECEK OLAN
EKSPRESLER
9.00 Tarsus. — 18.10 Ankara ekspresi — 20.30 Ankara ya
(Eks.) — 21.40 Dofiu ekspresi.
ANKARA:
Nıuıt: 7.30 M.S,A
Neşeli müzik (pl.). herler. — 8,(M) Normun Cioutlor ve Ailen Roth Orkestrası (pl.l.
— 8.25 GÜııün programı ve hava raporu. — 8.30 Hafif melodiler.
— 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.30 Şarkılur. — 13.00 Haberler.
— 13JG Melodiler (pl.). — 13.30 Öğle gazetesi. — 13.45 Piyano İle caz parçaları (pl,). — 14.00 Huva raporu, Akşam programı ve Kapanış.
17.58 Açılış ve program» — 18.00 M.S.Aj’an. 18,00 Duna müziği (pl.). — 18.30 Konuşma-Kİ-tap saati. — 18.15 FİJm yıldızları söylüyor (pl.). — 10.00 M.S. Ayarı ve Haberler. — IV. 15 Geçmişte bugün. — 10.2ü Şarkılar,
— 10.45 Tarihi Türk müziği. — 20JG Radyo gazetesi. — 20.30 Radyo Senfoni Orkestrası Konseri. — 21.15 Konuşma. — 21.30 Dun» orkestraları çalıyor ipi.).
— 22.00 Konuşma. — 22.15 Şarkılar. — 22.45 M.8.Ayarı ve Haberler. — 23.00 Program Ve Kapanış.
İSTANBUL:
- 7.8Î
7.15 Ha-
Suat: 12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Huberler. — 13.15 Dans mllrigl (pl.). — 13.30 Hafif öğle rnUzlgl. Çalan: Semimmiş Orkestrası. — 11.00 Şarkı ve türküler (pl.). — ll;30 Serbest naat (Konuşma veya mil- I
zlk). — 14.40 Orkestra eserleri (pl.). — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Kasıl heyeti konseri. — 18.40 Dana müziği (pl.). — 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. — 10.20 Caz müziği (pl.)
— 19.10 Gitar kuurtetl konseri.
— 20.00 Türkiye Turizm Kurumu hakkında konuşma. — 20.10 Küçük orkestradan melodiler — 20.30 Şarkı ve türküler. — 21.00 Louis Cariyle ve Willard Young Düetinden varyete şarkılar (plj
— 21.15 Dinleyici İstekleri (Türk müziği). — 22.00 Senfonik müzik (pl.). — 22.15 Haberler. — 23.00 (pl.). — 22.45 Haberler. — 23.00 Dans müziği (pl.) — 23.30 Programlar ve Kapanış.
Bir iki infilâklar yorum. Bu sefer sukutlar. Tiergar- I ten kenarına Brandenburger Tor ö-nündekl yarı dairede bulunan İmparator Friedrlch I ile İngiliz karısının beyaz mermerden heykellerinin yakınına düşüyor. Buna inanmıyajı zat, açık şemsiyesini elinden atarak, tehlike şimdilik geçtiği halde, ağır ağır-yere yattı.
Huşlar hedefte!
Artık inkâra, tevile, gizlemeye mahal yoktur. Halk, panik halinde, batıya giden yollara dökülerek, ölüme mahkûm şehirden kaçmıya çalışıyor.
Kaçan İnsanlardan müteşekkil bir sel. peşinden şeytan kovalıyormuşca-ama, fırtınaya kapılmış yapraklar gibi. şehrin batısındaki Havel köprülerin© doğru akıyor. Kaçan erkeklerin en büyük derdi, köprülerdeki karakollardır. Çünkü eli silâh tutan erkeklerin şehirden çıkması yasaktır. Silâhlı hizmetten kaçmaya yeltenenler, asker kaçağı muamelesi görecektir. Bunun da ne olduğu malûmdur.
Muharebe safahatı hakkında resmen bilgi verilmediği İçin, Beriinliler, kendi kaynaklarından haber almaya çalışıyorlar. Fakat eskiden çok süratli çalışan dedikodu makinesi bile, şimdi artık hâdiselere yetişemiyor. Şehrin kuzey ve güneyindeki banliyöler, şimdiden Rusların eline geç-1 miştir. Bu haberi, alevler içindeki Bernau’dan ve Zossen’den gelen tren yolcuları getiriyor. Ertesi gün telefon, Frohnau ve Tegel’in düştüğünü haber veriyor.
Artık Rus tümenleri, hücum hedefini gözle görüyorlar. Şehrin kubbeleri ortasından, telsiz kulesinin incecik silueti yükselmektedir. Duman ve si« arasından zafer sütunu üzerindeki İlâhisi, güneş altında, altın gibi parlıyor. Öder taarruzundan altı gün sonra. Ruslar Reich payitahtına dayanmışlardı. Stahngradda başlıyan büyük yürüyüş sonuna yaklaşmaktadır. Son bir gayret daha. Kızıl ordu askerleri hedefe girecek ve harp sona erecektir.
Muhasara başlıyor
Muhasaranın İlk günü! Berlin halkı Ölüme hazırlanıyordu. Tarih boyunca kaç payitaht, böyle badireler geçir-memlşti ki? Roma, Ani bal'in varoşlara dayandığını görmüştü. Koca Bizans, Türk taarruzuna dayanamadı. Fakat milyonlarca nüfuslu hiç bir payitaht. Berlin gibi, sistemli bir şekilde imha edilmemiştir. Berlin’in tek ümidi, felâketin çabuk ve hafif geç-mesindeydf. Hitler bir kere Ober-salzberg’e hareket ederse, üç gün i-çinde felâketlerin, belki de ölümün sonu gelmiş olacaktı. Herkesin umumi kanaati bu idi.
Ondan sonrasını zaten kimse tahmin edemiyordu! Felâket ve fırtına geçtikten sonra ne olacaktır? Berlin’in muhtelif zamanlarda geçirdiği istilâlar tekrar hatırlanıyor, 1806 da. Fransızlar, Prusya’nın payitahtına, mukavemet görmeden girdikleri zaman, müstevli ordunun gayet dürüst hareket ettiği üzerinde, bütün tarihler ittifak etmiştir,
daha, Büyük Frederik Prusya payitahtını çok lardı.
Askere alma ekipleri,
hapishaneleri bile taradılar, taburları son defa General Von Hannecken, Torgau askerî hapishanesinden çıkmış ve Berlin’e gelmişti. Danimaıka’nın eski askeri komutanı, sessiz sedasız haysiyet divanına verilmiş, 9 sene hapse, rütbesinin ref’i ile erliğe indirilmeye mahkûm edilmişti. Şimdi hapishaneden çıkarılıyor, binbaşılığa terfi ediyor ve kendisi gibi mahkûmlardan müteşekkil bir ceza taburunun başına geçiyordu.
Zaten her ordu mensubu, çoktandır, ı hangi tarafın esaretini tercih etmek icap ettiğini düşünüp duruyordu. Fakat alelekser. bu sualin cevabı, herkesin ihtiyarına bırakılmıyor. Kimse Sibirya’ya gitmeyi istemez. Berlin halkı da aynı endişeleri duymakta ve batılı müttefiklerin, Ruslardan evvel Berlini almalarını temenni etmektedir.
Weldling’in birlikleri, Kuşlara, Hit-ler’ln İstediği gibi, sonuna kadar mukavemet etmiyeccklerdlr. Bundan fazla tankla hücum eden, mükemmel silâhlanmış ordulara karşı, topu topu 50 tank, gayet az topçu, yalnız 42 modeli makineli tüfek, mavzer, el bombası ve tanksavar tüfeği ile mücadele etmek zaten mânasızdır. SS-tümenleri. Gençlik Teşkilâtı taburları ve İşçi Birliklerinin maneviyatı daha düzgündür. Onlarda da eski şevk ve heyecan görülmemekte İse de, harbin son muharebesinde, sırf bayrak ve Silâhın şerefi uğruna feda olmıya hazır görünüyorlar. Hiç şüphe yok ki, Hitlerin bayrağı inmeden, büyük bir şiddetle mücadele edecekler. Taarruz eden düşman, nasıl Kızılordu Harp Okulu talebesine. NKWD tümenlerine ve hassa alaylarına dayanıyorsa, Berlin müdafaasının bel kemiğini de bunlar teşkil ediyordu. Rus eri de zaten savaştan bıkmış ve kanlı boğuşmanın son safhasında hayatını kolayca feda etmek istemiyordu.
Tlergarten’de, Charlottenburg şo-sesLni sağlı sollu süsleyen büyük sütunlar devriliyor. Hîtler bunları, olimpiyatlar münasebetiyle diktirmişti. Geniş caddenin ağaçlan da kesilmiştir. Zafer kulesiyle Brandenburger Tor arasında bir hava meydanı tertipleniyor.
ğılmıştı. Herkesin, ilerisi İçin, erzak almasına İzin verilmiştir. Çünkü muharebe Berline dayandığı halde, vesika uaulü bütün şiddetiyle devam e-diyor. Tevzi merkezleri ve dükkânlar, akşamın geç saatlerine kadar açık tutuluyor. Herkes, gelecek büyük felâket günlerine hazırlıklı girmek arzusundadır. Sıra bekllyenler top ateşine maruzdur. Prusyalı Berlin’de, İntizam ve disiplin, çok geç, ancak şimdi yıkılıyor. Halk dükkânlara hücum ediyor. Yağma edilen mallar, sepet ve arabalar içinde, muzlim bodrumlara taşınıyor. Yağmacı gruplar, ateş altındaki sokakları dolaşıyor. Halkın kendi kendine yardım hareketi. muazzam erzak depolarına da sirayet ediyor.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR:
LONDRA:
Suat: 7.m John Roynders dans orkestrusı. — 8.00 Varyete programı. — ht15 BBC Varyete orkestrası. — 10.3ü John Bull orkestrasından hafif müzik. — 11.00 Halle orkostrası konseri — 12.80 Victor Sllvostcr dans orkestrası. — 13.30 SOI Phillips dans orkestrası. — 14.15 Dinleyici İstekleri. — 10.15 Piyano
soloları. — 18.15 BBC hafif orkestrası konseri, — 10.18 Palm Court orkestrasından hafif müzik. — 20 30 Haftanın şarkıları. — 23.15 Robert Fnrnon orkestrası. — 21.00 Dinleyici istekleri. — 24.45 Dans ırılUl^l
EMİNÖNO: Eminönü — Brn-sasnn (Küçükpazar> — Ali Rıza (Alomdar) — Süreyya (Kıım-kapı)
BEYOĞLU: Cemal Alasoy
(Merkez) — Limoner (Taksim) — Cihungir (Taksim) — ;>»ıg lık (Galata) — Zıya Boyar (Galata) — gark Merkez (Şişli) — Kurtuluş (Şişli) — Haaköy — Merkez (Kasımpaşa)
FATİH; İsmail Hakkı (Şehza-dcbaştı — Etbem Pertev (Aksaray) — Smnatya — Haaokl (Şehremini) — Ahmet Suat (Ktıragümrük) — Orhan Avcı-nğlu (Fener)
EYÜP; Arif Beser BEŞİKTAŞ: S, Recep — Yeni (OrtakÖy) — Arnavutköy — Merkez (Bebek)
Soldun sağa:
1 — Her hangi bir aksaklık veya yen Pâlc Kani Tersi İlk ve temel terbiyeyi onlardan bekliyoruz (çoğul). 5 — Bir defa daha tekrarlanırsa inlemeyi kuvvetlendirmek için «bedenilen söz olur; Tecrübe. 6 — Meram; Tersinin gözü pektir. 7— Sondaki harf okunmazsa yed be yed olur; Tersi sakf. 8 — Hariç nıetaı (iki kolime). 9 — Tersi yırtık yeri kapamıya mahsus parçası kaba bir kumaş (İki kelime). 10 — Kokulu bir maddesi bol (İki kelime).
Yukarıdan a^nğı:
1 — Lûtufta bulunan (İki kelime). 2 — Tersi küşat edilen abide (iki kelime), 3 — Tersi keyfi yerinde (iki kolime). 4 — Tahmin; Tersi dünyanın hararet dereceleri itibariyle mınla-kalnrı (eski terim çoğul). 5 -Yûdcdcr; Tersi bir adamın mânevi ahvali. 6 — Tersi şiryan; Tersi ad. 7 — Tersi cümlenin unsurlarından; Tersi kasavet. 8 — Mukavemet edememe. 9 — Ariyeten verileni ehzeden (iki kelime). 10 — Tersi güzel mukavemet eden (iki kelime).
kusur dolayısiyle af dile-(mürekkep kelime). 2 — hale gelememe. 3 — olamamakhk durumu. 4— tatlının remzidir; Tersi
Fakat Ruslar» zamanında, hırpalamış-
bu sefer
Ceza ikmal ediliyor.
Cephe, Berliııdir.
KADIKÖY: Büyük — Kızıltop-rak — Göztepe — Bostancı
ÜSKÜDAR: Ömer Kenan HEYBELİ AD A: Hoybelluda BÜYÜKADA: Merkez
İZMİR: Guzoiyalı (Yalıları — Yardım (Alnnnaık) — Halk (Basmahane) — Birlik «Kenivr-altı) — Cumhuriyet (Eşrcfpn.şa)
ANKARA: Başkent — Ege — Bayar
Top ateşi altında kadınlar
îaşe maddeleri satan dükkânların önünde top ateşinin tehlikelerine rağmen, sonu gelmiyen kuyruklar birikiyor, Hâdiselere intizaren, Berlin depolarına bir iki hafta önce erzak yı-
“DreifaltigkeitM kilisesi önündeki meydana konserve yığılmıştır. Bunlar, muhasara sırasında, hükümet mahallesinin iaşesine tahsis edilmişti. Et, kuru ve taze sebze ve her türlü gıda maddesi ihtiva eden konserve kutuları arasında patlıyan mermüeD, bütün bu erzakı etrafa dağıtıyor.
Reich Hükümetinin şehirden ayrıldığı havadisi, en kötü korkulan biraz hafifletmiştir. Bankalar,Holstein’in u-fak bir kaza merkezi olan Eutin’den, Boründe başbakanlığı arıyorlar. Ber* ünden ayrılmak İçin lüzumlu müsaadeyi nihayet Hitlerden koparabilmiş-lerdi. Hercümerç başlamıştır.
Fakat Hitler henüz karar vermiş değildir. Goebbels ve Bormann fle Berimde kalıyor. Mamafih hareketine bir şey kalmamıştır. Führer kafilesinin ikinci ve üçüncü kademeleri yoldadır. Hitleri götürecek olan birinci kademe Berlinde bekliyor. Führer karargâhı, bir iki saat sonra havadan Berchtasgaden’e gidileceğini bildiriyor. Ondan sonra artık Berlin’in cehennem azabı çabuk bitecektir. Hükümetin terkettiği payitaht her halde. fazla dayanmak niyetinde değildir.
(Devamı var)
HİKÂYE |
Biçilmiş Kaftan
Yazan: Albeıi - Jean
Çeviren: A. N
DÜNKÜ BULMACANIN
HAI.Lİ
Saldan hh^u:
1 — Misali tek. 2 — Amerikan. 3 — Hamarat; Me. 4 — İrileş; Kat 5 — Yarey; Mahi. ü — Eden; Tiran. 7 — Ten; Minare. 8 — En; Yakincn. 9 — inayet et. 10 — Plşemlyen
Yukarıdan umi£i:
1 — Mahlyctcn, 2 — imar e. den. 3 — Semiren; Tl. 4 Aralan; Şen. 5 — Yeril; Mote. G — Şaki; Ninem. 7 — Tat; tyl nam. 8 — En; Yııknınk. 9 — Muhiraııe. 10 — Niyeti tez
Bcyo&lu 14644 KaılşKOy «iOb'ı İstanbul 24222 Osküdıır 60913 Anlcara 00. İzmir 2222 Karşıyaka 15055
SIHHÎ İMDAT
IsTanbuı Beyoğlu Anadolu yakam Ankara
İzmir
H09f 0063-91 2251
Sokaklarda askeri faaliyetten geçilmiyor. Her tarafta piyade birlikleri yürüyüş halindedir. Meydanlarda istirahat eden askerlere, dumanı tüten seyyar mutfaklardan sabah kahvesi dağıtılıyor. Uzun namlulu toplar geçiyor. Gelip geçenler, kaplan tanklarını merakla seyrediyorlar. Akşamdan heri» güney-doğudan mütemadiyen iaşe kolları geliyor. Anlaşılan ordu ağırlığı, şehir merkezini batıya doğru terketmek ve cepheden uzak bulunmak kararındadır. En a-cemiler bile, ordunun çekilmekte olduğunu anlamaktadır.
Berlin müdafaasına memur piyadeler, pek de mukavemet edebileceğe benzemiyor. Karmakarışık birlikler, bitap ve yorgun erler, her türlü mukavemetin mâna sizliğin a kani, mağlûp bir ordunun manzarasını tamamlıyordu. Şehrin müdafaasına, Öder mağlûbiyeti üzerine Berline çekilen, yıpranmış bir zırhlı kolordu tahsis ve kor komutanı General VVeidllng Reich payitahtının askeri komutanlığına tâyin edilmişti. Berlin savaşı daha başlamadan önce, üç muvazzaf generali harcamış olan bir makam, şimdi, gözlüklü bir âlime tevdi ediliyordu.
VVeidlİng’ln emrindeki erlerin batıya çekilerek, düşmanla teması kesmek istediklerine hiç şüphe yoktur.

YABANCI kadın güvertede saat 10 a doğru gözüktü. Yeşil gözlü, uzun boylu, makiyajmı yüzünde bir maske gibi taşıyan bir kadındı; maceralı seyahat hayalleri kuran insanların rüyalarına giren tiplerden biriydi.
Vamp hallerine rağmen vapur Havre’dan hareket edeliberi güzel yolcu yapayalnız geziyor ve buz gibi yeşil bakışiyle her türlü yanaşma teşebbüslerini önlüyordu. Köşede, bir masada kendi kendine yemeklerini yiyiyor ve bara hiç uğramıyordu. Ancak bir tek defa zeytuni tenli, sakallı bir genç olan 3 üncü kaptanla dansetmişti.
Vapurdaki bekârlar. yanına kimseyi yaklaştırmıyan bu dilbeı mahlûkun yolcu listesinde Liz Duran isminin alelâdeliği altında gizlenen hakikî hüviyetini keşfetmeye çalışıyorlardı. “Incognlto” seyahat eden bir HollyWcoü yıldızı mı, yoksa milletlerarası müsabakalarından birine giden oir sporcu mu? Bazı romantik yolcular ise, meçhul kadının zavallı dünyamızı ahtapot gibi saran bınbir gizli teşkilâttan birine mensup olduğuna inanıyorlardı.
Fakat hiç birisi, bahar koleksiyonunu dolarlı müşterilerine götüren Place Vendome’daki meşhur terzi Luka Filip (Lucas Philippe) kadar alâkadar olmuyordu. Luka. müteaddit defalar kadınla konuşmaya çalışmış, o ise her defasında adamcağızı, gururuna dokunan bir iki sert kelimeyle yerine oturtmuştu. Dünya modasına hükmi olup en büyük mecmuaların fotoğraf servisini idare eden bir insan için, tek başına güvertelerde lolaşan ve kamarotun dediğine göre, başucunda bir sürü adi polis romanlarını eksik etmiyen bir kadının nazarı dikkatim cclbed^mt^ mek, oldukça acı bir şeydi. Luka Filip’in müşterileri onu böyle he-nimetlere ahştırmamışlardı. Gerçi büyük terzi bir güzellik harikası Jeğlldi; gözleri Çinliler gibi çekik, cildi bozuk ve sol bacağından aksıyordu. Fakat kadınlar, en acayip dırektülenne boyun eğiyorlardı, hattâ kendi gibi tupallıyabil-mek İçin biri uzun diğeri kısa topuk giyilecek dese belki giyerlerdi.
Seyahatin üçüncü gecesi güvertede yolcular meçhul kadına hürmetle yol verirken büyük terzi bir kaç adım uzaktan kendisini takip ediyordu. Kadın sırtını ve omuzlarını tamamiyle açan muhteşem bir beyaz tuvalet giyiyordu; sade olduğu kadar cazip ve besbelli ki Luka’mn atelvclerir.de: çıkmıyan bir elbiseydi. Akşam rüzgârı serinlemiş, var» geçkince dan terzi, yemek odasından çıkarken sırtına ekose büyük bir şal atmıştı. Meçhul kadın İse yarı ;ıplak vücudunun harikuladeliği içinde mağrur mağrur dolaşıyordu. Etrafta herkes fısıldaşıvor, Luka Filip’in bu sefer bir bahane bulu onunla konuşup komışamıyn-
cağını merak ediyordu. îşte o anda kadın ürperdi ve çıplak omuzlarını iki eliyle örttü. Luka, yaydan fırlar gibi sekerek atıldı:
— Müsaade eder misiniz? diye rek ürperen güzel omuzların üzerine ekose şalı örttü. Fakat genç kadın geri çekilerek:
— Rica ederim Mösyö, şalınızı geri alın.
— Hakkınız var, size lâyık değil... Ve merakla bu sahneyi seyreden yolculara dönerek:
— Bana bir makas bulun, çabuk!
İki kişi koştu. Terziye makası getiril- getirmez, bu sefer Luka şalı geri alarak:
— Müsaade ediniz... dedi. Moda üstadı Uç adım geri çekildi, başını omuzuna eğerek gözlerini kırptı vc göz bebeğine güzel vücudun ölçülerini resmeder gibi oldu. Sonra sert bir bilek hareketliye kumaşı yere serdi ve emin makas darbeleriyle, o anda bütün mesuliyeti üzerine alarak, esrarengiz bir hududu takip eder gibi, kumaşı biçmeye koyuldu. Genç kadın hayretten taş kesilmiş gibi bir kaç a-ılım Ötede diz çökmüş kumaşı kırpan adama bakıyordu.
Doğrulduğu vakit ellerinde ağır itliden bir kap sarkıyordu. Güzel omuzlan sarar sarmaz etrafından alkışlar koptu. Yaratıcının elin-len çıkan bu sanat eseri hakikaten bir harikaydı. Sanki bu kap meçhul kadının ölçülerine göre yapılmış gibi güzel vücudu sarıyor ve ince cndamuı üzerinde ahenkle duruyordu. Genç kadın:
— Mösyö, size nasıl teşekkür edebilirim... diye mınldandı.
— Bunu yolcCuğumuzun bir hatırası diye saklamakla.
Tabu vapurun telsizi, havadisi anda dünyaya yayınladı.

Vapurun rıhtıma varmasiyle, halkın tezahüratından» gazetecilerin hücumundan, aktuaiıte filmlerinin çekilişinden ve magnezyum patırtılarından sonra Luka Filip Otel odasında bir şişe maden suyunun karşısında düşünüyordu (Son günlerde gemi ufak bir fırtına vn tutulmuştu ve meşhur terzi alelâde bir adam rindtn mustaripti). vuruldu.
— Gii’iniz!
Gemideki meçhul
bir tavırla odaya girdi. Luka Filip ayağa kalkmaksızırı ona doğru dönerek:
— Görüyorsunuz ya. h( ı şey mu kemirici geçti! Y’almz bir an endişe ettim... yakayı keseceğim zaman.. teyellenmiş ince ’pngı kay heder gibi oldum. Halbuki Paıısi terketmeden evvel onu kendi cümle kumaşa teycllemiştim, orasını gelişigüzel kesiverdim, fakat kimse farketmedi. Mühim olan kapın senin ölçüne uygun olmasıydı. Eh! Yavrum bu bize öyle bir ı*eklâm oldu ki. sorma!
O
gribi karnciğe-O anda kapı
kadın serbest
5 Haziran 1950
Y te; N I İSTANBUL
Sayfa 5
Türkiyenin Kalkınması
Yazan :Nazif İnan
YEM İSTANBI Lun 31 mayıs 1950 n.«di hasın dit çıkan ya» m d», A-nıcrlkalıların. dünya ticaretim ninbi bir ferahlı ita ulaştırmak maksa-dlyle hür milletlere "Marahalî Plânı.,. "Truman Doktrini., ve Raskan Tru-nıun'ın "Dördüncü Nokta Proırr:ınıı„ gibi İmkanlarla yaptıkları yardımların bir tarihçesini ve ana hatlarını çok muhtasar olarak iuıh etmiştim. 5 azımın sonunda da şu neticeye varmıştım: Bir çok bakımlardan, bizden daha az imkân ve mazhariyetlere mâlik olan memleketler, bu yardımlardan bııgiine kadar bizden fazla İstifade etmişler ve bundan sonra da daha geniş ölçüde İstifade etmek İstidadını gösteriyorlar... Neden?
İşte bu yazımda, yine çok muhtasar ve bilhassa objektif kalmaya gayret e-derrk bu "Neden?,. sııaJinl cevaplan (lı racayım. Şunu derhal itiraf etmek I -terim kİ. bilhassa "iktisadi ve mali,, bahislerde objektif kalmak güçtür, (.linkti, bu yoldan ayrılmamak demek, hakikatleri olduğu gibi okuyucunun önüne sermek demektir. Bu da, pek t: Tidir kİ. kökleşmiş bazı düşüncelere aykırı gelebilir. Onun için yazımı sonuna kadar takip etmek lûtfunu gösterecek okuyucularım, bu gibi "çatışmalara,. tesadüf ederlerse, bunu sadece hem objektif kalmak arzumu hem de her şeyden evvel ve her şeyden üstün olarak yüksek memleket vc millet menfaatlerinin nerede bulunduğunu aramak arzuma bağışlasınlar.
Kmcrlkulıların beynelmilel ticııretl geliştirmek, bilhassa milletlerarası para İstikrarını saklamak amaclyle, kurmuş oldukları Ezport-lmport Bank of Wa.«ihin(ton, International Bank of Recnnutruction and Devclopmcnt ve nihayet International Manetary Fund, Beynelmilel İmar ve Kalkınma Bankası. Beynelmilel Para Sandığı uîbt müessesclcrdrn ve bunların faaliyetinden geçen yazımda hiç bahsetmemiştim.
Amerikan yardımı ve bu yardımdan faydalanma mevzuu tetkik edilirken. kanaatimce bu müesscselerin de faaliyeti. Marshnll Plânı vesalr teşekküllerin faaliyeti ile birlikte mütalâa edilmelidir. Diğer milletlerle beraber Türkiyenin bu yardımlardan faydalanmasının mukayesesi ancak, bütün bu miiesseselerin heyeti umıımiyesinln faaliyetinin tetkik ve tahlilinden sonra mümkündür.
Malûm olduğu üzere Egport-import Bank of Washington. 1934 de Amerikan Hükümetinin koyduğu bir milyar dolarlık bir sermaye İle ve Amerikan dış ticaretini finanse etmek nıakmidiyle kurulmuştur. Bu banka, gerek Amerikan resmî ve hususî müessese-lerine ve gerek yabancı memleketlerdeki hükümetlere veya bu hükümetlerin garantisi ile yabancı özel müesseseler* Ikrazatta bulunur.
İkinci Cihan Harbinden sonra, iktisadi İstikrar ve para istikrarını, daima gözün ünde tutan Amerika, Birleşmiş Milletlere önder olarak Bretton İVoods anlaşması gereğince Beynelmilel İmar ve Kalkınma Bankası - Internationa) Bank for Reconstructlon Development İle Beynelmilel Fara Sandığı - International Monetary Fund un kurulmasını sağladı. Halk arasında kısaca (Dünya Bankası - World Bank) denilen bu bankanın 8 milyar dolarlık sermayesine 3 milyar gibi en büyük bir hisse İle Amerika katıldı Biz de bu iki miiesseseye katıldık. Hattâ, orada, muvakkat olarak İçtimalara iştirak eden ve daimi olarak H'a.sbingtou'da bulunan ve bu rniies seselerin müdüriyet kadrolarına girmiş mümessillerimiz dahi vardır. Diğer taraftan, başında bir Büyükelçi bulunan "Birleşmiş .Milletler ’aimı H(*yetlr, diye merkezi Neu-'S or ı bulunan heyetimiz var ki. hu yetin başlıca vazifesi siyasi olduğu aadar belki de daha ziyade "İktisadi ve malidir...
Şfmdİ, gerek bu malî rnüessesrlerin senelerden beri muhtelif milletlere yaptıkları İkrazat, gerek Marshall Plânı, TruriMin Doktrini, Dördüncü Nokta Programı gibi İmkânların bu güne kadar sağladığı yardımlara alt rakamlar, en objektif bir nazarla gözden geçirilecek olursa ««ağıda telhis edeceğim neticeler üzerinde, acı acı düşünmemek imkansızdır:
a) Daha harpten evvel ExporUİm-port Bank’ın muhtelif yabancı memleketler hükümetlerine ve hususi mü («meşelerine yaptıkları ve elûn devam ettikleri İkrazatu alt rakamlar (bu ikraza tın miktarı, faiz hadleri llh...) gözden geçirilirse görülür kİ, bugün demirperde denilen hududun öte tarafında kalmış milletler dahi bu nimetlerden faydalanmış oldukları halde, biz uncuk bu soıı yıllarda faydalanmaya başlamışız... Ama devede kulak kabilinden.^
b) Harpten sonra gerek Dünya Bankası yardımlarından gerek daha sonra Marshall Plânındım elde edebildiğimiz yardımların miisbet rakamlarla İfadesi aranacak olursa görülür ki askerî ve siyasi dostluğun inzimamı ve bir de bu yardım gayelerine daha süratle ve emniyetle e-rlşnırk İçin orada çalışan Türk heyetlerinin ve buruda çalışan Amerikan heyetlerinin mesailerinin de inzimamı İle varılan netice, başka milletlere kıyasen çok zayıftır.
el Marshall Plânı tatbikatında şu esas hâkimdir derler:
Bu yarılım, muhtelif memleketlerin kendi kendilerine kalkınmalarını sağ lamak İçin yapılıyor vc harpte tahrip edilmiş memleketler tercih cdlll yor. Marshall Plânı yardımına dair önümdeki rakamlardan en yeni ve en emin hlr kaynaktan alınmış şu rakamları, okuyucularımın değerli tetkiklerine sunuyorum:
Memleketler 1949-1950 tahsisatı (Milyon 1930-1951 tahsisatı dolar)
Avusturya 174.1 119,1
Belçika, Luxemburg
vc müstemlekeleri 212.0 136,7
Danimarka 91.0 62,3
Tricste 14.00 9.6
Fransa ve müs-
temlekeleri 704.0 481.3
Almanya Cumhurl*
yeti 348.2 529.3
Türkiye 61.7 42,2
Yunanistan 163.5 142.4
İzlanda ve Irlânda 54.3 37.1
İtalya 407.0 278.2
Holânda ve m üs-
tomlekeleri 309.2 184.6
Norveç 94.0 64.2
Portekiz 33.0 22.5
İsveç 48,0 32.8
Ingiltere 914.0 657,9
Yekûn 3.628.0 2.800,2
"Harpten tahribe uğramış olmak.. "Harp İçinde dost, düşman veya bitaraf kalmış olmak,, gibi zaviyelerden mütalâa edilmek kayıt ve şartiyle. Türkiyenin kalkınması için yapılan yardımların şu son 2 yıllık mukayesesini gösteren rakamlar, bıı yardımın, lıer \eçhlle diğer memleketlere nispeten pek cüzi olduğunu gösterir.
d) Okuyucularımı bir çok ihsai rakamlarla sıkmak İstememkle beraber. Kxport-import Bank ile Dünya Bankasının ıızıın yıllar üzerinden neşrettikleri ve sıhhatine inandığım rakamlardan çıkardığım şu neticeyi arz ile İktifa edeceğim:
Harpten evvel ve harpten sonra bugüne kadar, bu miiesseselerin bir çok milletlere. — lıuttn demirperde arkasındaki milletlere dahi — kalkınmaları için yaptıkları yardımlar ıııiktn rı ve şartları bize yapılan İle mukayese edilirse görülür kİ. bu yardım "Türkiyenin hemen hemen İsmi geçmiyor.. mesabesindedir.
e) Son ve bence en acı elan bir neticeyi daha arzedeyim: Amerikanın ve Amerikan sermayesinin sağladığı bu yardımlardan, muhtelif milletlerin yalnız resmî makamları ve teşekkül leri değil, daha ziyade bu milletlerin "hususi teşebbüs sahaları,, İstifade e-diyor. Bizde ise yapılan cüzî yardımlar sadece devlet teşekkülleri sahasına İnhisar etmiştir.
Şimdiye kadar vakaa gerek Türkiye resmi makıımat sözcüleri, gerek mem h»ketimizdeki '‘Marshall yardımı, he yetlerinin sözcüleri "Hususî teşebbüse yardım etmek istiyoruz,, sözlerini mütemadiyen t«d-rarl«dılar. Fakat bu va İtler henüz r ,,lyat sahasına geçme m İştir.
Kısaca kaydettiğim bu neticelerin biraz d:ı sebeplerini arıyalım:
Bu sebeplerin tahliline başlamadan evvel, ehemmiyetli addettiğim bir psych(doglq»ıe sebep üzerinde durmak isterim. Her hangi bir iş mukavelesi, "iki taraf,, arasında konuşulurken, o "tkl taraf ister fert olsun. İster şirket olsun hattâ İsterse iki devlet olsun., anlaşmaya varıncaya kadar her İki tarafta "hirhfrino yardım etmek, birbirinin menfaatini İtmam eylemek* düşüncesi hâkim olmalıdır.
Böyle müspet bir düşünce hâkini nlmn7.sa. ekseriya bir anlaşma yu xarı-Inmıiz. Varılsa hile, o anlaşma tatbikatta hiç bir /anımı semere veremez Bu mülâhazayı, bir çok devlet İktifa* dİ ve mali anlaşmalarının müzakerelerinde bulunmuş olmaklığım buse* hlyle, edindiğim tecrübeye İstinaden Mcrdedlyorum. Ekseriya, devirt ınıı> messilleri veya devlet teşekküllerinin rnümessilh'rl. belki büyük bir hüsnü niyetle, yeşil nınna başına oturdukları nndun İtibaren bu psychologiuue hatanın tesiri nltındu nıüzııkerelere bas
Avrupada yün birliği kuruluyor
Geiecek ay Stockholm’da toplanacak olan
Her memleketin gümrük tarifelerinde, yünlü dokumalarda % 20 nispetinde indirme yapılması isteniliyor
Paris, I (Hususî) — Stockholm’da gelecek ay toplanacak olan Milletlerarası Yün Birliği konferansında, kömür ve çelik sanayiinin birleştirilmesini sağlayan Schuman Plânı esasına göre, bir Avrupa Yün Birliği kurulması teklif edilecektir. Fransız Merkezi Yün Komitesinin Reisi olan M. H. Gcnty. 25 mayısta bu haberi bildirmiştir. Avrupa Yün Birliğinin gayesi, 300 müstehliki olan tek bir Avrupa piyasası kurup yavaş yavaş gümrük vergilerini ve döviz tahdidatını iştirak eden memleketler arasında kaldırmak olacaktır, demiştir.
Bu teklif ilk defa olarak Stockholm konferansı hakkında konuşmak üzere toplanan Paris toplantısında yapılmıştır Fransa, bütün âza memleketlerin yünlü maddeler üzerinde % 20 ithal vergisini İndirmesini, ve neticenin 12 aylık bir tecrübeden sonra alınmasını teklif etmiştir. Bu teklif Hol&nda. Belçika. Almanya ve Ingiliz mümessilleri tarafından iyi karşılanmıştır. Nihayet komite teklifin bir yazılı taslağını hazırlayıp gümrük vergisinin üçte bir hafifletilmesini ve üç sene zarfında da tamamen ortadan kaldırılmasını ileri sürmü-tür. M. Genty bu tenzilâtın ancak Yün Birliğine dahil olan memleketlere şamil olduğunu söylemiştir. Ve Schuman Plânı için esas tutulan prensiplerin Yün Birliğine de tatbik edileceğini ilâve etmiştir.
Avrupa Yün Birliği, Avrupa İktisadi İşbirliği teşkilâtına iştirak eden memleketlere münhasır olmıyacaktır. Milletlerarası Yün Birliğinin âzaları olan Çekoslovakya. İspanya, ve Malarla r. Halbuki buHin. muasır ıncde niyetin Ican ettirdiği mefhumda "Ik adamı, Devirt adamı,. müzakerelerinde dalma "açık kart., oynamalıdır. Yani, iktisadi ve malî İnlerde "mütekabil menfaatleri haleldar etmek değil, karşılıklı korumak,, fikri hâkim olmalıdır.
Bıı psycholoffhıuc sebebe, bir de, A-ıııcrikalılurhı karnı karşıya geldiğimiz den beri, bilhassa "İş adamı,, olarak birbirimizi hâlâ kâfi derecede tanımış olmamaklığın verdiği tereddüt ve rıı dişe İlâve edilecek olursa, bugüne kaklar bize uzatılan yardım elinden bilhassa hususî teşebbüs sahasında neden diğer milletler kııdor istifade etmiş olmadığımızın sebepleri aydınlanır.
Yukarıdan beri İzah ettiğim hu "Netice ve sebep., lor üzerinde daha fazla durmadan şunu derhal ilâve etmek İsterim:
Bugüne kadar, Amerikan yardımın dan ve bilhassa, kalkınmamıza büyük yardımı dokunacağına artık İyice ka-naat getirdiğimiz "Amerikan hususi sermayesi,, nden lâyıklyle İstifade e-demedik. Fakat, bııııdan sonra. bilhassa uzun vâde İle ve müsait şartlarla gelecek olan bu yardımdan İlelebet İstifade odrmlyeceğlz. şeklinde bir mülâhaza ve endişeden de kendimizi korumalıyız. Çünkü bu mülâha z:ı ve endişeyi bertaraf edecek sebep ve âmiller, bugün artık belirmeye başlamıştır. Yeni Hükümetin, "bilhassa hususî tosobhüsü bu yardımlardan faydalandırmak,, arzusunu, programının esas maddesi olarak ortaya atması. bunıın artık süratle tahakkuk e(le ceğine kuvvetli bir delildir. Diğer taraftan, millet olarak hakiki dem ok ra siye ne kadıır bağlı olduğumuzu İspat etmekle, bütün hür milletlerle beraber. Amerikan Milletine de kendimizi "iktisadi sahada İşbirliği yapmak,, bakımından daha İyi tanıtmak hususunla müspet bir adırn attık. Bu adımlar (ovali edecektir. Bunun ııetlıu’sl olarak da, milletlerarası iktisadi ve ticari kalkınma yarışında, kaybettiğimiz me-^afoyl, yakırı zumundu ve süratle ((•-’âfi edehileceğîmlze, biz de İnanıyoruz, hendiloriİH sıılh ve sükun İçinde İşbirliği yapacağımıza diğer milletler (|e inanıyor.
caristanın da Birliğe dahil olmasında hiç bir mahzur yoktur.
M. Genty'nin söylediğine göre, eğer bu teklif Stockholm konferansında kabul edilecek olursa, o zaman dahil olan memleketlere müracaat etmek lâzımdır. Fransaya gelince, Fransız makamları zaten yünlü maddeler ü-zerindeki ithal vergilerini % 20 indirmeği tasvip etmiştir; fakat diğer memleketlerin de ayni şeyi yapmalarını şart koşmuşlardır.
Gümrük vergilerini kaldırmakla Fransız yün endüstrisinin karşılaşacağı güçlükleri gözönünde tuttukları halde, Fransız Merkezi Yün Komitesinin toplantısında Avrupa Yün Birliği teklifi memnuniyetle kabul etmişlerdir.
Dünya yün stoklan
Bradford. 4 (Hususî) — Dünya yün stokunu gözden geçiren tacirler. harp zamanı İstihsal fazlalığının yokolmasi ile bundan sonra dünya yün endüstrisinin gelecek mevsimden İtibaren mevsimden mevsime olan istihsale dayanacağını söylemişlerdir, istihsalde kayda değer bir fazlalık olmadığı takdirde, istihlâkin de evvelki senelerin seviyesinde tutulmasına imkAr. yoktur.
Yün satışları kuvvetli bir halde olmasına rağmen, fiatlerin yüksekliği müstehlikleri biraz düşündürmektedir. Harpten beri yapağı fiatleri beş misli artmış fakat buna mukabil halkın satın alma kabiliyeti ayni miktarda artmamıştır.
İngiliz menmıcatçılan
Japonlarla görüşüyor
New-York, 4 (Hususi) — Ingiliz pamuk heyeti reisi Sir Raymond Streat, 29 mayısta, Japonyada pamuk fabrikatörleri ile görüşmelerde bulunduktan sonra. Ingiliz ve A-merlkan mensucat ticareti ileri gelenlerinin bu görüşmelerden memnun ve tatmin edildiklerini söylemiştir.
Sir Raymond Streat’in söylediğine göre Anglo.Amerikan heyeti Ja-ponyaya kat! kararlarla değil, sadece malûmat sahibi olmak ve bir fikir edinebilmek için gitmiştir ve o-rada da bazı fikirler ve malûmat bırakmışlardır.
Amerika menauoat endüstrisi ve tarifeleri
New-York, 4 (Hususi) — Bir Amerikan uzmanının söylediğine göre, eğer düşük pamuk tarifeleri devam eder ve yeni yapılan ticari anlaşmalarda tekrar tenzilât olursa mili! bir felâket yakındır. Uzmana göre bu şerait dahilinde fabrikalar kapanacak. şümullü işsizlik ve mensucat piyasaları ile millî kaynaklar zarara uğrıyacaktır.
New-York’un Pamuk Mensucat Tüccarları Birliğinin reisi, pamuklu mensucat piyasalarının Amerikanın dış ticaretinin sarsılması ile zarar gördüğünü söylemiştir. Artan ithalât karşısında bazı pamuk dokuyan fabrikaların kapanmak tehlikesinde olduğunu söyllyen reis, Mr. W. Ray Bell, bu ithalât akınının durdurulmasını talep etmiştir.
Limanımıza gelen ithal malları
Geçen hafta içinde limanımıza gelen 15 vapurla, muhtelif memleketlerden 630 ton kâğıt. 105 ton demir tel, 55 ton elektrik malzemesi, 109 ton kauçuk, 438 ton kimyevi madde, 30 ton kahve, 202 ton cam, 65 ton demir çubuk ithal edilmiştir.
Kısa Haberler
Çin İhracat haberi
★ Peking, 4 I Hususî ı — Merkezi halk hükümetinin Maliye ve Ekonomik Konserve Yiyecek Maddeleri işleri Komitesinin, barter esaaına göre, ihracata müsaade ettiği yeni Çin ajansı tarafından bildirilmiştir.
Avııstralyanın dış IIran*II
★ Canberra, 4 (Hususi» — Avustralya Hükümeti .Taponyadan çelik, bakır, ham İpek, mensucat maddeleri ve madenî levhalar gibi lüzumlu maddeler ithal edip A-vustralya yünü, buğday ve diğeı gıda mahsulleri ihraç etmek için bazı muamelelere girişmiştir. Britanya imparatorluğunun Ticaret ve Gümrük Bakanı, hükümetin hariçten çok miktarda ham madde ve makine almak istediğini bil-1 dlrmiştir.
UlDZ ticareti ve endüstri fuarı
★ Linz, 4 (Husus!) — Bir çok ecnebi ve AvusturaJyah mubayaacılar hâlen devam etmekte olan Linz ticaret ve endüstri fuarını ziyaret etmektedirler. Ingiliz firmaları Gablonz işleri, elişi işlemeler ve elbise, mücevherat talep etmişlerdir. Electrolux ve Kresse Schneıder ve Co firmaları elektrik ve frijiderler için Türkiye, İtalya. İspanya ve Misi: firmalarından sipariş almıştır. Muamele, bu memleketlerin A-vusturya ile olan ticari anlaşmalarına göre yapılacaktır.
Toronto Sregisinin açılması
★ Toronto, 4 (Husus!) — tngilizler, Kansdanın üçüncü milletlerarası ticaret sergisi için pek parlak bir şekilde hazırlanmışlardır. 500 den fazla Ingiliz firması sergiye iştirak etmiştir. Gösterilen her ticari malın bir Ingiliz kopyası da vardır. Gösterdikleri mallar arasında kocaman alüminyum bir kubbeden minyatür mücevherata kadar her çeşit eşya vardır.
Güney Arika ve menedilen İthalât
★ Johannesburg, 4 (Husus!) — öğrenildiğine göre, Güney Afrikada-1 ki Ticaret Odası, Ticaret ve Endüstri Bakanlığının elbirliği ile menedilen ithalât maddelerinin bir listesi yapılmıştır. Johannesburg Ticaret Odasının bildirdiğine gö-' re, bu liste sayesinde müstehlikler biraz ferahlıyacaktır.
Dünya pirinç plynsaları
★ VVashington, 4 (Hususi) — Ame-rikada yabancı devletler ziraat işlerine bakan büronun bildirdiğine göre, 1949 - 1950 hasat senesinin pirinç mahsulü geçen seneye nispeten azdır. 334.000 libre tahmin edilmektedir. Bu azlığa sebep, dünya istihsalinin % 92 sini çıkaran Asyamn bu sene 308.000 libre mahsul vermiş olmasıdır.
Harice giden Mısır heyeti
★ Kahire, 4 (Hususi) — Mısır Bakanlar Heyeti altı Mısırlı mühendisi İngiltere, Amerika. Fransa ve İtalyaya göndermeye karar vermiştir. Bu mühendisler sulama metodları ve köylere su tedarik edebilecek modern teçhizatları tetkik edeceklerdir.
Hindistan İthalât
lisansı
★ Yeni Delhi, 4 (Hususi) — Ticaret Bakanlığının bildirdiğine göre, Hindistan Hükümeti 31 mayısta müddeti biten lisansları 30 hazirana kadar uzatmayı düşünmüştür. Buna sebep olarak sevkıyat yapacak olanların 31 mayısa kadar gemi bulamamış olmalar» ihtimalidir.
BURSA MEKTUBU | Devletin kurmakta olduğu müesseselerde- hatalar artık devam etmemelidir
Merinos Fabrikasına bir ton kömür
kaça mal oluyor?
Bursa, 4 (Hususi) — Bursadaki diliyor ve buna ayrıca bir dokuma Merinos fabrikası bir misli tevsi e-kısmı ilâve edilmek suretiyle oldukça büyük bir kombine meydana getiriliyor.
Senelerdir bir türlü Merinos koyunu yetişemiyen ve adedi artamıyan bu havalide, Merinos koyunu yetişecek diye kurulmuş olan bu fabrika, şimdiye kadar yününü Avustralya-dan getirmekte bulunmuş ve şimdiden sonra da şüphesiz getirmekte bulunacaktır.
Hal böyle olduğuna göre ne dereceye kadar iktisadidir veyahut değildir diye bu mevzu üzerinde mütalâa dermeyan etmiyelim ve bu nasıl olsa bir defa olmuştur diyelim.
Merinos fabrikasının ilk projeleri-tanzim edilirken hiç olmazsa santralının olsun Mudanyada kurulması suretiyle kömür nakliyesinden istifade edilmesi hususunun tetkik ettirilmesi o zamanın büyüklerine teklif edilmişti.
14 seneden beri Mudanyada mavnadan iskeleye, iskeleden nakil vasıtalarına ve oradan da Bursaya ve Bursa istasyonundan fabrikanın kömür sahasına kadar ne kadar tahmil, tahliye ve nakliye ödemişlerdir. Bunu merak edip fire ve zayiatlarıyla birlikte hesap etmişler midir? Bahusus Mudanya - Bursa treninin işletmeden kaldırılmasından sonra da ne kadar nakliye ödemektedirler?
Hele santralin bir misli tevsii, ta-biatiyle kömür sarfiyatının da bir misli artmasını icap ettireceğine göre, Mudanya - Bursa ara Bakliyesi için beher tonuna tahmil tahliye ve nakliye ile fire ve zayiat dahil 10,50 lira gibi yüksek bir nakliye bedeli ö-denmesinden mütevellit ne muazzam bir paranın Mudanya - Bursa arasına serpilmekte olduğunu bir dakika gözönüııe getirmek kâfi gelir.
Bir de bunun seneler ve seneler devam edeceği hatırlanırsa nasıl gayrı İktisadî çalışmakta olduğumuz derhal meydana çıkar.
Bugün memleket idaresini tasarruf zihniyetiyle ellerine almış olanların makam otomobillerim satmak, asansörleri kullanmamak, mutfak mas-
Almanyada bilyalı stilo yasak
Berlin, 4 A.A. (AFP) — Alınan llulk Cumhuriyeti bütün hakanlık, biiro ve dairelerinde muhtelif evrakın yazılışında bil-yalı stilo kullanmak resmen yasak edilmiştir. Bıı yasak, evrak arasına mıhte vesikaların karışmasına mâni oluıak gayesi ile İlân edilmiştir. Doğu markı e-misyonunu yapım banka müdürlüğü, bundan böyle bıı nevi stilolarla yazılmış veya İmzalanmış her türlü evrak veya çeki reddedeceğini bildirmiştir.
raflarını reddetmek gibi en ufak tasarrufların bile titizlikle üzerinde durdukları ve memlekete ucuzluk getirmek İçin gece gündüz çırpındıkları bir devirde yine dolayısiyle devlete ait, iktisadi devlet teşekküllerinde yapılmağa devam edilmekte olan İsrafları da bilhassa görmek ve bunları ya olduğu yerde durdurmak veyahut en İktisadi bir şekle sokmak ve bunu her şeyden daha evvel ele al» m ak yerinde bir hareket olur kanaatindeyim.
işte o zaman kilosu 4 liraya Avus-tralyadan gelen yünü, iplik halinde kilosunu 40 liradan almaktan bu millet kurtulmuş olur.
Bu mevzuun tetkik ettirilmesini yeni İşletmeler Bakanımı» Profesör Muhlis Ete’den bekleri».
Adanada yağmurların yaptığı zararlar
Zarann 3 milyondan fazla olduğu anlaşılıyor
Adana, 4 (Hususî) — Çukurova mahsullerinin son yağmurlardan gördüğü zararlar tesbit edilmiştir. Alınan neticeye göre, bu yıl 2.400.000 dönüm arazi ekim için hazırlanmış, yağmurlar yüzünden 120.000 dönüm arazide ekim yapılamamış, 150.000 dönüm arazi de su altında kalmıştık Bu vaziyet karşısında zarar 3 mi> yon lira olarak tesbit edilmektedir
Havaların müsait gitmesi, bu zararlardan bir kısmının telâfi edilebileceği ümidini kuvvetlendirmektedir. Mahsule batmış nazariyle bakılan bir çok pamuk tarlaları sökülerek yerine kısmen susam ekilmektedir. Mevsim çok geçmiş olmakla be* raber pamuk ekimi de hâlen devam ediyor.
Adana pamuklarında yeşil kurt
Adana, 4 (Hususî) Adananın
büyük ilçesi olan Ceyhan ve Kadirli
nin bazı köylerindeki pamuk tarla
larında kurt görülmüştür. Henüz endişe edecek hiç bir vaziyet mevcut olmamakla beraber, son yağmurla*
nn bıraktığı rütubetten fena bir netice çıkması başlıca korku mevıuı halini almıştır. Kurt da esasen fazla yağmurlar sonunda olmaktadır.
Mısırda 80.000 dönüm arazide kurt bir felâket halini aldığından, bunun Çukurovada da zuhur etmesi ihtima» li müstahsili düşündürmektedir.
Kurt tehlikesine karşı Adanada
hâlen elde 200 ton ilâç vai’dır. Bu da
daha ziyade küçük müstahsile tahsis edilmiştir. Halbuki 450-500 ton ilâca ihtiyaç olduğu iddia edilmektedir. 1948 senesinde kurdun Çukurova pamuklarına verdiği zarann 30 milyon lirayı geçtiğini gözönünde tutan müstahsil vatandaşlar, bu tehlikeye karşı alâkalıların daha ciddi, daha kati ve daha süratli tedbirler almasını
temenni etmektedirler.
Toprak Mahsulleri Ofisi, cenup bölgesinden buğday mübayaa-tına başlamıştır. OHs. henüz yeni mahsule göre, bir fiat baremi ilân etmemiştir. Buna rağmen Adana ve civarındaki buğday istihsal bölgelerinden geçen sene fiatlcrinc göre, mübayua yapmak zaruretinde kalmıştır.
Buğday mahsulü hakkında alâkadar makamlar ilk tahminlere başlamışlardır. Hafta sonunda Toprak Mahsulleri Ofisi Umum Müdürü, gazetelere verdiği beyanatında, iki ay İçinde anormal bir hâdise olmadığı takdirde, geçen yıla nispetle fazla buğday alınacağını resmen bildirmiştir. Bu, buğday rekoltesi hakkında verilen İlk resmi beyanattır. Hususî kaynakların elde ettiği haberlere göre, şimdiye kadar Orta Anadolunun buğday bölgelerinde. hava şartlan buğday ziraatına elverişli bir tarzda cereyan etmektedir. Buğday ve diğer mahsullerin bereketli olacağı hakkındaki haberler piyasada büyük bir alâka ve dikkatle takip edilmektedir. Bu hareket, en ziyade çuval piyasası üzerinde tesirini göstermektedir. Bilindiği gibi, mahsulün bereketli olacağı senelerde, çuvala olan ihtiyaç yüzünden çuval fiatlerinln yükseldiği tabii telâkki edilmektedir. Bu sene de böyle olmuştur. Başta Toprak Mahsulleri Ofizl olmak üzere buğday ve zahire ticaretiyle alâkadar olan ticarî müesseseler, çuval tedariki için hazırlıklara başlamışlardır. Bunlardan Toprak Mahsulleri Ofisi ilk hamlede 400 bin adet çuval alacağını İlân etmiştir.
★ ★ ★
İSTANBUL:
Yeni sene arpa mahsulünün bir kaç güne ksdar Ticaret Borsacına arzedlleceğ» anlaşılmaktadır. Buğdaya gelince. Toprak Mahsulleri Ofisi, şimdiye kadar Macaristan dan, Pakistandan ithal ettiği buğdayları Ticaret Bordasında 29.75 kuruştan satmakla meşgul olmuştur Halbuki Ofis buğdayı geçen haftaya kadar 31 kuruştu, Tüccar malı Poîatlının yüksek kaliteli yumuşak buğdayları 34 kuruştan, diğer bölgelerin tüccar malı buğdayı 28 kuruştan mu-ııneie görmüştür. Adapnzarı menşeli bir buğday partisi de 26 kuruştan satılmıştı.
Buğday flütlerinde görülen bu fiat gerilemesi üzerine, ekmek f»aHerinde de bir ucuzluk başhyacagı hatıra gelmiştir. Hafta içinde havadis sütunlarında yazdığımız gibi, 26 ve 28 kuruşa kadar «atılan tüccar malı buğday partileri mahdut partilerdir. Bu itibarla nâzım bir rol oynayan mevcut buğdayın ekseriyetine hâkim olan Toprak Mahsulleri flütlerinde ancak (^,25 kuruş bir fiat gerilemesi olmuştur. Bu da, ekmek fiatlnin ucuzlamasını temin cde-ın* mi tir. Ekmek fiatlerinln ucuzlaması için, yeni mahsulün idrak ni beklemekten başka çare yoktur.
Hafta İçinde, hazır ıııal fındıktan ziyade, 1950 yılı mahsulü 11-zerine daha çok satış olmuştur. Bilindiği gibi bu «atışlar, alivre «;ı‘ şiardır. Bu âK-ne tüccarın alivre salışiarda. daha ziyade ihtiyatlı hareket ettiği müşahede edilmektedir. Mahsulün geçen seneye
Borsa ve piyasalarda haftalık vaziyet
nazaran yüzde 50 nispetinde az olacağı anlaşılmasına rağmen a-livre fındık satışları eylül teslimi 178 kuruştan ileri gidememiştir.
1949 fındık mahsulüne gelince, elde 2000 tondan daha az «tok kaldığından bahsedilmektedir. Bu suretle yeni yıla, pek az stokla girileceği anlaşılmaktadır. Mevsim başından şimdiye kııdar yapılan ihracatın 35 milyon kiloyu aştığına şüphe edilmemektedir. Eldeki stoklarm azalması neticesinde hafta sonunda, bilhassa Giresun menşeli iç fındık 190 kuruşa kadar yükselmişti, Arap memleketlerinden Ramazan ihtiyacı için talep edilen kabuklu fındık da 91 kuruşa kadar satılmıştır.
Dokuma ham maddeleri grııpundaf tiftik satışları hararetini muhafaza etmektedir. Her taraftan yeni sone mahsulü tiftik gelmektedir. Tüccar, Ingıltereye yaptığı eski taahhütlerini ifa etmek için, yeni sene mahsulünü vermektedir. Yapağı piyasası İse henüz beklenen inkişafını gösterememiştir. Bugünlerde piyasaya yeni Trakya malı geleceğinden bahsolunmaktadır. KAÜtenln geçen seneye nazaran daha olgun olduğu, piyasaya gelen haberlerden anlaşılmaktadır.
İZMİR:
İzmir, 1 (Hususi muhabirimizden telgrafla» — Hafta zarfında İzmir Ticaret Bordasında çıdclrdekhlz kum üzüm oldukça hareketli bir manzara arzetıniş ve satıcı ile alıcının karşılıklı teenni ile hareket etmeleri fiatlerin dalgalı bir seyir takip etmesinde Amil olmuştur. Bununla beraber fiatler hafta sonunda hafta başına nazaran mühim hır değişiklik göstermemiştir. Hâlen yalnız Holân-dadan ufak partiler halinde siparişler gelmektedir. İngiliz teslimatı devam ediyor Son on yedi bin tonluk İngiliz üzüm mubayaasının tealim müddeti mayıs «onunda nihayete ermiştir. Fakat ak-din yapıldığı zamana nazaran Borsada fiatlerin çok yükselmiş olması neticesi bu satış ihracat evleri için zararlı hale geldiğinden mayıs «onuna kadar daha ziyade eldeki stoklardan yapılan teali mat yekûnu ancak on iki bin tonu bulabilmiştir.
Mayısın sonuncu günü İngiltere İaşe Nazırlığı İzmir Mümessil satışa iştirak eden ihraç evlerine bir sirküler göndererek müddetli .15 hazirana kadar uzatıldığını bildirmiş vc bakiye miktarın bu müıl det zarfında teslimini İstemiştir. Uzatılan bu müddet zarfında daha bir miktar lizünı teslim edilmekle beraber taahhüdün tamamlana-mıyacağı ve müddetin yeniden uzatılmasına zaruret hâsıl olacağı anlaşılmaktadır. Alâkalılar daha müsait flatlerle hariçten yeni büyük siparişler alınmadığı takdirde teslimatın yeni mevsimden önce tamamlanacağı karıaatlndedırler. Şimdiye kadar yapılan İhracat ve mevcut bağlantılar düşüldükten sonra geride Üç dört hin tonluk serbest üzüm stoku kaldığı tahmin edilmektedir.
Stoku artık tamamiylc tükenmiştir denilebilecek olan incirin durumu sağlamdır. Eldeki 600 ton kadar hurdanın ihracı için âza-ml gayret sarfedilmektedir. Hafta içinde bunun elli tonu Avustur-yaya satılabilmişse de mütebakisi alıcı beklemektedir. Bunların mübayaası için Tekel İdaresine yapılan müracaata da henüz cevap gelmemiştir. İstihsal mıntakalanndnn yeni mahsul incir için İyi haberler gelmektedir. Bu sene doğuş iyi olduğu gibi haziranın ortasına doğru meyva ağaçlarına atılması lâzım gelen erkek ilek İncirlerinin durumu da normaldir. Bundan sonra hava şartları müsait gittiği takdirde gerek miktar ve gerekse kalite itibariyle iyi bir mahsul alınacağı umulmaktadır.
Hafta zarfında pamuk. Borsada Üzerinde en fazla alâka toplayan madde olmuştur. Bilhassa vadeli muamelelerde canlılık göze çarpıyordu. Bir müddetten beri devam eden muhabereler nihayet akit şekline inkılâba başlamış ve Almanya ve diğer alıcı piyasalara ufak partiler halinde alivre bağlantılar yapılmıştır. Fiat geçen seneye nazaran on, on beş kuruş daha aşağı olmakla beraber alâkalılar steriing ve peyklerinin devalüasyonundan sonra hu flati tatminkâr bulmaktadırlar.
Hafta İçinde zeytinyağının lesiri altında pamukyağı piyasanı gevşek bir durum arzotmiştir. Pamukyağı fabrikaları İzmirde fiatl 117 kuruşta tutmakla beraber lstanbulda ayçiçeği yağı ile rekabet halinde bulunduklarından bu piyasa için rintlerinde dört beş kuruşa kadar yükselebilen tenzilât yapmaktadırlar.
Almanyanın aldığı son 1.100 ton pıımıık çekirdeğinden sonra Yunan Hükümetinin verdiği 7.000 tonluk kontenjandan haftanın İlk günlerinde 3.000 tonunun kullanılarak bu piyasaya mal satılmış olması Borsada pamuk çekirdeğine karşı alâkayı arttırmış ve fiat 13,50 kuruşa kadar yükselmiştir Yunan Is tan d an beklenen ikinci parti iş henüz tahakkuk etmediğinden haftanın İkinci yarısında Borsada çekirdeğe karşı alâka devam etmekle beraber fiatte bir nıçuk kuruşluk bir gerileme kaydedilmiştir.
ADANA:
Adana, I (Hususi muhabirimizden telgrafla» — Alman pa-luklu sanayii firmalarının, Türk piyasasından pamuk istemeleri, ona eren hafta zarfında Adanada hissedilir bir ferahlık - husule getirmiştir. Almanya, sigortası kendine ait 232 kuruştan 1 İnci nevi Ege akalası istemekte. Adana akalasına da 210 - 212 kuruş ver-nektedir. Eğede 1 İnci nevi akala kalmadığından Adana pamuklarının son zamanda İyi bir müşteri bukluğıı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan İzmirdeıı yapılan talepler de hararetlenmiştir Tanınmış bir İzmir firması Adanadan parti olarak 200 ton pamuk almıştır. İş dolu yüklü bir hafta olarak geçen bu müddet içinde,
İtalya. Fransa, İsviçre ve Ingiltereye de muhtelif satışlar kaydedilmiştir. İngiltere, Çukurova Pamuk Tarım Satış Kooperatifleri Birliğinden 200 ton savcın pamuğu almıştır. Ingilterece ilk defa alınmakta olan savcın pamukları, İngiliz piyasası tarafından rağbet bulduğu takdirde Ingilizlerln önümüzdeki kampanyalarda A-merikan pamuklarından bir kısmının yerine Türk pamuğu mübayaa edecekleri kuvvetle umulmaktadır.
Haftanın son günü, Fransadan diğer bir firma Adanadan pamuk istiyerek 1 inci akalaya 200 kuruş fiat vermiştir. Halta zar-zmda Adana pamuk borsasında mûtat mahallî satışlar olmuşsa da ehemmiyetli bir yekûn teşkil etmmeîştlr. Esasen kampanya sona ermiş bulunuyor. Hariçle yeni ve iyi işler yapabilmek için 1950 kampanyasının, şimdilik değer fiatlerle açılması temenni edilmektedir. Suriye ise Mersin vapur teslimi 42-43 kuruştan keten tohumu almaktadır. Bu komşu Arap memleketi geçen hafta olduğu gibi bu hafta da mübayaa yapmıştır.
Yeni mahsul buğday ve arpa piyasası da hararetlen m işse de. Toprak Ofisi mübayaaya başlamıştır. Adana, Ceyhan, Toprakkale, Osmaniye, İskenderun ve Mersinde, mübayaa yapan Ofis yeni i-atler ilân cdllinclye kadar geçen seneki fiatleri esas tutarak Floransa cinai buğdaya 23.80, yerli buğdaya 21.20, arpaya 16.20, yulafa 13.90 kuruş vermektedir. Yeni fiatler daha yüksek ilân edildiği takdirde Ofis aradaki farkı da ödeyecektir. Bu vaziyete göre bu sene hububat fiatlerinln düşmiyeccği katiyetle anlaşılmış bulunmaktadır. Ancak iyi kalite buğdaya verilen 4 kuruş primin kaldırılacağı maliyet fiatlerinln 22,30 ve 23,80 olarak tesbit edileceği «anılmaktadır. Borsada 30 ton raddesinde 8,5 kuruştan akala pamuk tohumu satışı olmuş, Danimarka bandıralı Rhodoss şilep! Hatay Nebati Yağlar MÜessesesinden İskenderun limanında 300 ton pamuk tohıırgıı küspeni almıştır.
Mersin İhracatçıları İle İsrail arasında harnup üzerine yapılması beklenen anlaşma bu hafta da olmamıştır. İsrail, batlı su İmliği da istemektedir. Ancak bu mubayaaların mukabilinde bir miktar İsrail sanayi eşyası alınması teklif olunmaktadır. İsrail malları Türkiyede henüz denenmemiş olduğundan, kaliteler hakkında. plyanada henüz sağlam bir fikir ve kanaat yoktur. Bu bakımdan İsrail mallarının mübayaası için henüz vakit erkendır denilmektedir.
TRABZON:
Trabzon, 4 (Hususi büromuzdan telgrafla) — Haftanın fındık piyasası hakkında verilecek malûmat pek azdır. Ayın dokuzunda limanımızdan ayrılacak olan İtalyan vapuruna Kanada ve Fransa için yüklenecek 554 ton kabuklu fındığın satış muamelesinin tamam, iuıııııasınu intizar edilmektedir. Satışa hazır stok tamamen bitmiş gibidir. Yem mahsul üzerine 178 kuruştan alivre teklifler dahi kabul edllmomektetlir.
L ı

Sayfıı 6
YENt İSTANBUL
5 Haziran 1950
zerafetinin
Kıılın \ ünlüden
usulü düz
ceketin
hususiyetleri
Kruaze
Kravatları nasıl seçmeli ?
Takalar daha geniş
Kapaksız cepler
Lâcivert bir kostümle
Bir gardrob nasıl yerleştirilir?
Kahverengi
bir kostümle
Gri bir kostümle
ceket, büyük
deriden düğmeler, bir mendil kravat
Tabii bir seklide yatık olan omuzlar.
vücuda hafifçe yapışıktır.
Klâsik yaka.
Plastroıı ve plili gömlek, îııce çizgili İpek çorap. Büyük ilmikli kravat. DÜz renk jile.
Kol ağızlarındaki düğmelerin üzerleri renkli taşlarla süslenmiş.
Büyük desenli veya dikey çizgili kra vatlar.
olanlar imtizacının e-
gas hatlarını izah ediyoruz.
Gri bir elbise ile, giyilecek o-lan gömlek düz gri poplinden, kravat siyah zemin üzerine kırmızı ve beyaz puanlı, çoraplar ise düz veya hafif kırmızı çizgili olabilir.
Lâcivert bir elbise ile gece be-vaz keten veya krem ipek, gün düzleri de açık mavi gömlek giyilmelidir. Gece için lâcivert
M sim elbisesi
Pantolonun ağzı ile 24 cm. dir. A kadan hafifçe ayak kabıya değmektedir
Amerikan veya Fransız kravat düğümü.
Kareli fantazi jile.
Geniş, enine çizgili çoraplar
Basit bir aynalı dolap bu İşi pekâlâ görebilir. Bunun yarısı elbiselere tahsis edilir. Diğer yarısında da kati surette gömleklere, iç çamaşırlarına, çoraplara, illi... ayrılmış gözler bulunur. Dolabın kapılarından (İa istifade edilmesi lâzımdır. Bir kapısının İç tararında büyük bir endam aynası, diğerinin İçinde kravatları asmağa mahsus kısım vardır. Eğer evinizdeki gardrop çok darsa, onıı yalnız elbiselerinize, ayakkabılarınıza ve şapkalarınıza tah-
Genlo takılmış lar.
Spor kruuzcler hariç, açık bırakılan iliklerin I düğmesi vardır.
sis ediniz. Ayn bir dolap tedarik ederek. bunu çekmelere ayırınız ve bütün çamaşır, gömlek, vesaireyi oraya yerleştiriniz.
Ev kadınlan, kocaları böyle mükemmel bir gardrop ve dolaba malik oldukları halde yine savruk hareket ederlerse, onlara çıkışmağa hak kazanırlar. Eğer bu dolaplar İyi tanzim e-dllmlşse. erkeklerin bu intizam karşısında ne derece mesut olduklannı ve duğıtnıamağa çalıştıklarını göreceksiniz.
tşte o zaman ev kadınlarına^ arada sırada pantolonların iyi katlanmalarına dikkat etmekten, gömlekleri, çorapları ve kravatları bir parça düzeltmekten başka bir iş kalmaz.
Evinizde böyle bir dolap tanzim etmenin masraflı olacağını düşünmeyiniz. Kesenize göre en ucuz ve basit cinsten de bir gardrop edinmeniz ve onu bu tarzda yerleştirmeniz mümkündür. Bu, biraz para sarfetmenlzl İcap ettirse bile, bir kabul salonu döşemek ve İyi bir sofra takımı hazırlamak kadar pahalı olmıyacak. fakat evinizde ahengi temin etmek bakımından onlar kadar, belki de onlardan daha hayırlı bir rol oynayacaktır.
Paçalardaki kırıklar 5 cm. uzunluğundadır.
L)ÎR ÇOK okuyucumuzun arzusu üzrine bugün sîzlere erkek modasına ait bir sahife sunuyoruz. Böyle bir sahifenin çıkmasını arzu edenler, meşhur terzi ve gömlekçilerin bize verdiği pratik nasihat ve talimatları nazarı itibara alırlarsa modem hayatın icaplarına uygun temiz bir şekilde giyinebilirler. Zira, bir erkeğin daimî surette ağırbaşlı bir zarafet içinde bulunabilmesi bir kadının aynı şekilde olmasından daha zordur.
önce tip olarak pratik bir elbise ele alalım: kruaze kostüm. Bir erkeğin gaıdrobunda bulunması elzem olan elbise tipi budur. İstediğiniz kumaştan yapabileceğiniz bu elbisenin koyu renk olması şarttır. Ağırbaşlılık itibariyle sıraladığımız aşağıdaki renklerden tipinize en uygun olanını seçmek size düşer.
Düz lâcivert: pratik olduğu için çok işe yarar. Günün her saatinde her yerde giyilebilir. Hattâ gece smokin yerine dahi kullanıldığı çok görülen bir şeydir.
Düz koyu kahverengi: ekseriya çizgili olan bu kumaş, iş adamı tarafından çalışma esnasında kullanılır.
Bu iki renkten sonra gelen koyu kumlu gri hem spor, hem de abiye olan yegâne renktir. Yukarıda olduğu gibi çizgili olabilir. Fakat düz olduğu zaman her türlü kravata uygun olduğu için daha kullanışlıdır.
Kalça üzerinde fazla geniş olmıyan pnntaloninr.
Kol ağızlarının nlşilğl : L1.5
gömlek. 2,5 cm.
»arı çıkacak
1.75 lan ceket boyu her neye nispeten dahn kısadır: 80 cm.
Şık olmak istiyorsanız bunları gıy memelisiniz
KADINLARIN haksız İthamlarından bLrl de, erkeklerin intizamsız, yani savruk oldukları halikındaki iddialarıdır. Bıı intizamsızlığa yüzde 90 nisbetlnde kadınların sebep oldukları düşünülürse, haksızlık büsbütün kendini göstermiş olur. Evdeki tatsızlıklar. ekseriya bu karşılıklı ithamlardan çıkar: Erkek, kol düğmelerini nereye koyduğunu bilmiyen karısına çıkışırken. kadın, ca ket in i İskemle üzerine gelişigüzel asan kocasına çatar. Bu küçük fakat üzücü münakaşaları önlemek İçin, evlerde muntazam ve mükemmel bir gardrop kurulmalını tavsiye ve bunun en ideni şekilde nasıl yerleştirileceğini tarif ediyoruz:
cm. boyunda o-bir İnsan İçin se-
KRAVAT, çorap ve mendil gibi aksesuarlar, muhakkak kİ en fazla dikkat ederek seçeceğimiz teferruattır. Her elbisenin rengi ve deseni ayrıdır. Bu yüzden giyinmesine itina e-den bir erkek için, her hangi bir kravat işi halletmez. Eıkek modasına estetiği fazla İzam etmeksizin riayet etmek isteyenler için, gündüz düz lâcivert, kırmızı, yeşil, kahverengi kravat ve çorap fevkalâdedir. Gece için açık gri ve diğer açık renkli kravat ile koyu düz çorap giyilecek olursa neticenin çok zevkli olacağına şüphe yok
Giy ecekleri şeyleri seçmek hususunda çok vakitleri için, bugün
kumaştan kostüm. Vatkasız yuvarlak
çorap ve kravat gündüz ince beyaz mavi veya kırmızı çizgili kravat» lâcivert çorap.
Kahverengi çizgili bir elbise İle giyilecek gömlek fllafLlden. açık yeşil gömlek yahut bej ze-
min üzerine kahverengi çizglb olmalıdır. Kravat gündüz içli» kahverengi zemin üzerine beyaz noktalı, gece İçin düz altın sa rısi veya çok açık gri çoraplar gene koyu kahverengi.
İntizamı seven erkekler için...
Erkek ve kadın İçin “Epoııj" kumaştan yapılmış plaj elbisesi
kahverengi demir pası renginde gömlek, ipek fulardan olarak bağlanmıştır.
SAĞDA: Koyu yeşil “lııvevd" kumaştan ceket; devetüyü rengi güderiden yelek ve gabardin kumaştan pantolon.
Açık kahverengi “flanel omuzlar. Yakalar »lar. Pantolon dar
« - • • L*
Ll v ( • r L
i’f » • r
J Jul •


W— TAK' ■
1 W , * • *

L (
r
a. / E
/?■ ■

5 Haziran 1950
Sayfa 7
*
95.606.151.21
nm 31/Mart/1950 Umumî Vaziyeti
LİRA
PASİF
LİRA
LİRA
LİRA
. - -( W
109.000.000.
KASA ve MERKEZ BANKASI :
SERMAYE
Kasa
475.434.67
483.138.61
İHTİYAT AKÇALARI :
T. C. Merkez Bankası
7.703.94
7.461.658.96
Kanunî İhtiyatlar
1.521.673.05
2.045.900.96

KANUNİ KARŞILIKLAR KASASI
DAHİLDEKİ BANKALAR
SENETLER CÜZDANI
ESHAM ve TAHVİLÂT CÜZDANI
AVANSLAR
BORÇLU CARÎ HESAPLAR............
İPOTEK KARŞILIĞI TAKSİTLİ BOÇLAR :
IH
% 5 faizli meskenler karşılığı.................
Diğer gayrimenkuller karşılığı ......
İPOTEK KARŞILIĞI KREDİLER
İŞTİRAKLERDIİZ SABİT KIYMETLER
HİSSEDARLAR (ödenmemiş Sermaye)
MUHTELİF
NAZDI HESAPLAR
Günlük Buhur ve Sığla Yağı Satılacaktır
Devlet Orman İşletmesi Fethiye Müdürlüğünden:
1 — İşletmemiz Fethiye Merkez orman dışı istif yerinde mevcut kalaylı tenekeler içerisinde 16.142 kilo sığla yağı ile 10.000 kilo günlük buhuru 7 şer parti halinde 29-5-1950 tarihinden itibaren 20 gün süre ile ve açık arttırma suretiyle satışa konmuştur.
2 — Açık arttırma 19-6-1950 pazartesi günü saat 15 te işletme binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
3 — Sığla yağlarının beher kilosunun tahminî bedeli 350, günlük buhurlarının kilosunun tahmini bedeli de 18 kuruştur. Her parti için % 7,5 hesabiyle geçici teminat alınır.
4 — Bu işe ait şartname Ankarada Orman Genel Müdürlüğü. Ankara Merkez, İstanbul. İzmir, Denizli, Aydın, Muğla, Köyceğiz, Fethiye, Kaş, Finike, Antalya, Mersin, Adana İşletmeleriyle Fethiye Belediyesinde görülebilir.
5 — İsteklilerin belli gün ve saatte evrakı müsbite ve ilk teminat makbuzlariyle komisyona müracaatları. (7346)

3.274.879.74
1.053.558.74
6.371.322.92
298.558.80
9.688.410.59
. . . . 17.818.295.35
. . 38.202.504.91

YEKÛN
56.020.800.26
329.576.50
1.074.500.
3.343.323.81
56.400.259.63
25.892.020.21
171.692.008.77
164.012.022.70
Fevkalâde İhtiyatlar
KARŞILIKLAR
TAAHHÜTLERİMİZ
*
MEVDUAT ve CARİ HESAPLAR :
Tasarruf mevduatı
Sair mevduat
MUHTELİF'
NAZDI HESAPLAR :
Cirolarımız
Kefaletlerimiz
Sair nâzım hesaplar
524.227.91
340.859.80
6.414.626.94
27.274.939.55
3.436.690.27
t
YEKÛN
30.711.629.82
32.178.991.25
171.692.008.77
64.762.480.
3.643.391.49
Siz de bu hafta içinde gelen hakiki Ingiliz kumaşlarının zengin yazlık çeşitlerini gördükten sonra hükmünüzü vereceksiniz..
ÎLYflS NURİ
İSTANBUL:
1 Hazirandan itibaren
BERLITZ Lisan Dershanesinde
YAZ LİSAN KURLARI Açılmıştır Haftada 3 ders
3 ay için 35 liradır. Beyoğlu, İstiklâl Cad. 294
z
İzmirde gazete satmak isteyen okul öğrencilerine Tatil günlerinde İzmirde şehir içinde gazetemizi satmak isteyen öğrencilerin İzmir, 1-kincl kordon, Emlâk Bankası yanındaki “YENİ İSTANBUL İzmir Bürosu”na başvurmaları bildirilir.
2 nci Noter huzurunda çekilen kur’anm talihlileri
V
a
HARMAN îKRAMIVESî
Galata, Haraççı (eski Domuz) sokak No. 3i
sahipleri arasında
İKRAMİYELİ AİLE CÜZDANI
DEĞİLDİR...
•‘Ingiliz kumaşı” nln en maruf markasını satın almak hakiki bir zevktir...
KONYA:
Mediha Yatağan
Zeliha ve Mehmet Büyükkol Vehbi Bilgin
İSKENDERUN:
Salih Durudaş
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
Model Fabrika tonajı
İngiliz kumaşı deyip geçmeyin HEPSİ BİR
Göztepede 3o.ooo lira değerinde bahçeli EV’i kazanan:
Mukadder Perk, Cüzdan No. 102165 (İstanbul)
Yılda her 1 oo müşteriden birine hediye edilen para ikramiyelerini kazananlar
Dünyaca maruf İsveç çeliğinden mamul
KAMYONLARININ
Türklyedeki arazi ve yo) vaziyeti gözönünde tutularak, getirttiğimiz en elverişli tiplerin) sayın müşterilerimize arze-diyoruz:
TAPULAMA İLÂNI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden:
Ankara 11 merkezinin belediye sınırları dışında kalan yerleriyle Ankara iline bağlı bütün ilçe merkezlerinin belediye sınırlan dışında kalan yerlerindeki (bütün köyler ve bucaklar dahil) gayri menkul malların 5602 sayılı Tapulama Kanunu hükümlerine göre tapulanma8ina 15-7-1950 tarihinden itibaren başlanacağı ilân olunur. (7340)
1303/1304
201/ 202
6,5
2.5
Motör Hususiyetler cinsi
DİZEL 5 ileri 1 geri vitesli, uzun şaşı. 2200 devirde 100 fren beygir kuvveti
BENZİN Takviyeti. orta ve uzun şaşl, ”000 devirde 90 fren beygir kuvveti
BENZİN Kamyonet . kaptıkaçtı, şoför mahalli ve şoför mahalalz, 3600 devirde 00 fren beygir kuvvetinde
Kesik burunlu DİZEL ve normal burunlu BENZİN motörlü uzun otobüs şasileri.
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Tahir Han Galata
Telefon 40430 42678
Telgraf: Lumet İstanbul
Devlet Demiryolları, Haydarpaşa
Satınalma Komisyonundan :
1 — 8000 metıe (Takriben 584 kilo) Band amyant açık eksiltme ile satın alınacaktır
2 — Muhammen beledi 6424 lira olup muvakkat teminatı 481 Hra 80 kuruştur.
3 — Bunu ait şartname komisyondan düighiz olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 20 haziran 1950 nalı günü saat 10.30 da Haydarpaşa Gaı binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (7046/
Ij^uU
ERENıKÖYÜNDE
• A , -" ■‘’fh ö • • • ' IHLChı I ZÎjflj I ı!
ÜSTTE
10 5 0
AKŞAMINA KADAR
4 • ODA
1 . HOL
BANYO
TERAS
eooıuM
ve
G4Nİ1 «AKÇI
Bankalarımıza I.5O lira vuiırmok
a
ve bu paruyı 31 Temmuz 1950 akçamına kadar Çekmemekle
Cd ° i) ° »
Wi z^la bUı ı^
Bu evden bojko ayrıca 10 000 llro büyllk vb 10 ödet 1000 liralık küçük İkramiye vordır.
Hor 150 llroyo ayrı bir ku»'a numoroıı verilir.
Bedla Bora Refik Dericioğlu Emine Blnzet Kemal Araz Mariya Tekil Hüseyin Bürün Eleni Kalınoğlu Kenan Dagkıiıç Behice Kumru Zeharo Georgiadis Münire Dede Rebeka Levi Bert Morel Antuan Rozaloto Alımet Parlakkaya İffet Şahin Mağdelini Pirelioğlu Veyai özcan Niyazi Kuru Halil Çınar Koiıar Kırımhoğlu Münevver Berkmen Esma Gerçek Müdrike Serman Ahdullan Lâv Pcrran Batuh Aşkın Cıvan Münevver Ünyeli Didar Ergiiner Fani Koen /.ahide Duran lladiye özhabacan Orhan Ulıısman Fazıl Savcın
Fani Papalazaru Hayriye Dikici Mustafa Teker Aram Orhanoğlu Macide Altıoğlu Nesime Kaler Mefkûre A kus ta Hikmet Esenda) Adil Ziya Davit Mizrahi Daniyel Barokoz Kadriye Can Tahir Aymeriç Ayşe Gülsever Ali M. Gençerl Yorgi Komnlnos Hidayet Gönce Refka Sevik Oya Koksal Abdullah Çanga Asım Gürsıı Sevim Mısırlı İsmail Şumlu Calibe Gök Osman Sezer Pollvaki Papakozman Hayriye Yıldırım Ethem Uz Hilmi Ülev Faruk özerengin Reşat Artemlz Pareskevi Kalyoncuoğlu Mine Gürel Lûtflye Tetiker Bedla Yalçındağ Saltl Jozef
Zeliha Sesigiizel Abdülkadir Tandanç Sultana Eskenazi Aydın Ayberk Kemal Özbek Abdürrahman Yaşar Malta Yani Pirpinyani Saim Verol
Araksi Kahvecioğlu Hüseyin Sevinç İbrahim Bozoklar Regaip Şen Vasil Sıvacıoğlu Hacı Bedros Gedikoğlu Rene Berknıan Nurettin Ergin Elisavi Polatas Behlül Or Raşel Rofe Müfit Barlas Hakkı Altmbilek İZ MİR: Ünver Cihanbeyendi İbrahim Bozoklar Hamdi Kaçamak Suzan Hayret Lâtife Erdem Refik Atlı Safiye Ayla Moiz Yüksek Fatma Serlnsıılar Fadime Kır Mekiye Ümit Bozkurt Ahmet Tekçe Cevat Kızılpar Haflze Ümitlier Mehmet özkasgan
ANKARA:
Saime Sökmen Meryem Gökmen Ester Morhayim Kemal özden Esat Akısın Sabahattin Tanguç Halil Akcengiz Suphi Gürsotrak Mehmet Sankaya Runsar Ancan Saadet Tanak Diiriye Giineşsoy Şükriye Atar
BURSA:
Avedis Zülioğlu Seçil Artun
Güzin Boranalp Ayşe Ünel
Masume Er tan İsmail Toygar
ADANA:
Tahir Pamukçu Sadiye Hakkaçımıaz Miibeccel Bulca
Ferruh Bildiren Alber Behar
i
Yukarıda adları yazılı olan müşterilerimiz 100-er lira kazanmışlardır.
YAPI ve KREDİ DANKASI

YENİ İSTANBUL
Kırkpınar
Gündüz'ün avutla neticelenen bir hiicumu
miktarı
YILMAZ
Nacinln
Roma hususî
muhabirimizden
Lazio - Glascow
karşılaşması
İsrail santrforu
etmiştir
YILMAZ
Pucinellî'nin aya kaleci mükemmel
takım da uzun uzun idare ettiği bu ma-
Galatasaraylılar Koçısi de sol içe
olunan otomo-(Ilğer bir mü-kazada kimse
Gazetemiz, bu müsabakalarda başpehlivanlığı kazanacak olan güreşçiye bir koç hediye edecek
çok
20 cenup
Otomobil yarışlarında vuku bulan kazalar umumiyetle kötü biter. Ölenler pek çoktur. Maamafiiı en feci durumlardan mucize kabilinden ve hiç bir yeri çürümeden sıyrılanlara da rastlanır.
Otomobil yarışları, dünyada gayet revaçta olan bir spordur. Gerek Avrupa, gerekse yeni dünyada bu spor uğruna hayatlarım sık sık tehlikeye sokan sporcuların adedi gün geçtikçe çoğalmaktadır.
Sağda yukarıdaki resimde Italyan şampiyonu pasını kazanıyor.
teşkilâtı B grupu
Fraina, Avrupa Ku
40 metreden attığı gol
akınlarla Galatasaray kalesine tehlikeli oldular, santrfor Blazer birbirinden güzel iki gol attı. Galatasaray'da da başta kaleci Turgay ve Naci muvaffak bir oyun çıkardılar.
ve iki takım
onar kışı oynadılar dakikada İtalyan
Otuzuncu dakikada Gündüz sakatlanarak oyundan çıktı, yerine Yalçın girdi, tki dakika sonra da îsfendi-yara yapılan favulu Naci 40 metreden çektiği fevkalâde bir şutla sol üst köşeden içeri sokarak gol adedini ikiye çıkardı. Oyunun bitmesine 5 dakika kala Yalçının kale içine doğru sürüklediği topu Hapoel kalecisi yumrukla uzaklaştırmak istedi, takat kargaşalıkta yere düşmüş o-lan Reha, gelen topu yerde yatmış vaziyette iken çekti, top kalenin sağından dışarı çıktı ve devre 2.0 Galatasarayın lehine kapandı.
İsrail Takımının ikinci maçı
İtalyada futbol liği geniştir. A grupu 20, kulüptür. C grupu da şimal ve orta İtalya olarak üç bölgeye ayrılmıştır ve her bölgede 20 kulüp vardır. Nihayet bu üç grupu bilinci ve ikinci Dirizione grupları takip etmektedir. Bu grupların da her birisinde yirmiden fazla kulüp vardır.
Bu vaziyete göre İtalyada lig maçlarına 150 kadar kulüp iştirak etmektedir.
Bu sene A grupu lig birinciliğini 60 puvanla Yuventüs kazanmıştır. Yuventüsten sonra 55 puvanla Mi-lân ikinci. 47 puvanla îriter üçüncü, 46 puvanla Laziyo dördüncü olmuşlardır.
İki sene evvel Istanbula gelen Triyestina 33 puvanla dokuzuncu vaziyettedir. Meşhur Torino da 39 puvanla ancak sekizinci olabilmiştir.
İtalyanın her şehrinde pazar günleri bir sürü maç yapılmakta vu bu maçların hepsi de alâka ile takıp e-dilmektedir. Maç fiatlerinir» bir hayli yüksek oluşuna rağmen stadlar maçların ehemmiyetine göre seyirci toplamaktadır. Ufak kümelerin seyirci miktarı vasati olarak kulüplerin lig maçlarındaki vaziyetlerine göre 5 ile 15 bin arasındadır
Raplds şehrinde ya-resmlnl gördüğünüz İdare
Roma 4 (Hususi) — İtalya Ordu Takımı, memleketimizde iki maç yapmak üzere bir teklifte bulunmuş ve
Oyun, süratli ve zevkli cereyan etti. Misafirler, 2 gol atarak beraberliği temin ettikleri anlarda çok enerjili oynadılar
ikinci devreye Hikmeti sağ açığa, alarak başladılar.
Beşinci dakikada nun ceza çizgisi içine girer grmez t-tıgı şutu Turgay fevkalâde bir plon-jonla kurtardı. Dokuzuncu dakikada yine aynı pozisyonda kaleye dalan santrfor, Turgayın plonjonuna rağmen topu kaleye sokarak Hapoelin birinci golünü yaptı.
On beşinci dakikada da sağ açık Hikmetin iki Hapoelli arasından sıyrılır sıyrılmaz ortaladığı topu Reha berbat bir vuruşla dışarı atarak kaçırdı. Kaçan bu mühim fırsattan sonra Muhtar oyundan çıktı, isten-diyar sağ iç olarak oyuna girdi. Galatasaray muhacimlerinin birbirleriy-le anlaşamamaları. Sarı-Kırmızılı-tann «kınlarını daima akim bırakıyordu. nitekim 25 inci dakikada sol iç Koçisin top8 girmemesinden istifade eden Hapoelli Melâmet. topu santrfora aktardı, santrfor Glazzer de güzel bir sıyrılışla Galatasaray kalesini ikinci defa mağlûp etti, vaziyet (2-2) berabere duruma girince oyun hızlandı, Hapoel taraftarları da takımları için tezahürat yapınca, misafirler daha güzel oynamıya başladılar, takımda aksıvan Koçis oyundan çıkmak mecburiyetinde kaldı, Muzaffer sol içe. Nuri orta hafa. Fazıl da beke geçti. Otuz altıncı dakikada Muza4 ere yapılan favulü Musa kalenin içine çekti, Reha karışan kalenin ağzından üçüncü Galatasaray golünü attı Kırkıncı dakikada Naci-nin Bölende geçirdiği topu Bülent kaleye doğru koşarken ânı bir şut çekti ve top kalecinin solundan 4 üncü defa olarak ağlara takıldı.
Oyunun ilk devre ortalarındaki 10 lakikası müstesna çok zevkli ve seri □İr şekilde oynandı. Misafir Hapoel-111er zaman zaman güzel ve tesirli
maçların 24-25 haziran veya 1-2 tem muzda yapılabileceğini bildirmiştir
Bir hayli kuvvetli olan ve Ordular -arası Futbol Birinciliğinin favorisi vaziyetinde bulunan İtalyan takımına bu ay içinde bazı birinci sınıf İtalyan futbolcuları daha katılacaktır.
Roma Ataşemiz ve Ordu Takımı kafile başkanı İtalyanların teklifini alâkalı makamlara mektupla bildirmişlerdir. YILMAZ
Naci, Ruhi - Musa
Haziran - 1950 Pazartesi
Sol yukarıdaki resimde 11 inci Avrupa .Mükâfatını kazanan Ital yan Giuaeppe Farlna’yı görüyorsunsuz İngilterede yapılan hu müsa bakada Farina 152 km. İlk vasati bir sürat ehle
Birinci küme maçları 15 bin ile 45 bin arasında seyirci toplar. Milli maçlarda ise seyirci bindir.
Roma 4 (Hususî) — Hâlen Av-rupada Büyük Britanya istisna edilirse, futbolü en fazla benimsemiş millet Italyadır. Öyle tahmin edilebilir ki. İtalyada futbole karşı alâka bu hararetli tempoyu muhafaza ederse bir kaç sene sonra İngiltere ile hemen hemen atbaşı bir vaziyete gelebilirler.
Botafago, Meksika Milli Takımını yendi
VVashington, 4 (YİRS) — Meksika şehrinde Brezilyalı Botafago takımı ile yapılan Meksika millî takımı arasındaki maçı Botafago 3-2 kazanmıştır.
Göztepe, Kâğıtsporu 2-0 yendi. Beşiktaş Gençlerle 1-1 berabere kaldı
İzmir, 4 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Türkiye Futbol Birinciliği maçlarına bugün Alsancak stadında devam edildi. İlk maçKâğıtsporla Göztepe arasında oynandı, ilk devrede Göztepeliler Alâeddin ve Nezihinin ayağiyle 2 gol kazandılar ve devre 2-0 kapandı. İkinci devrede başka gol olmadı ve bir karara itiraz eden Kâgıtsporlu bir oyuncuyu hakem dışarı çıkardı. Maç ta 2-0 Göz-tepenin galibiyetiyle bitti.
BEŞİKTAŞ 1 — G. BİRLİĞİ 1
İkinci maç Gençlerbirliği ile Beşiktaş arasında oynandı.
Beşiktaş: Ethem - Ömer, Maruli -Cemil, Nusret, Eşref - Tekin, Hikmet, Muammer, Şeref, Haşan.
Genlerbirliği: Rahim - Ali. Sait • Metin, Haşan. Ayhan - Hâdi, İsmet, Ali, Macit, Halim.
Hakem: Bedri Kaya.
Oyun çok seri başladı, maçın başında Ethem güzel bir kurtarış yaptı, ve hemen akabinde Haşanın sıkı şütunu Rahim kurtardı devre 0-0 bitti.
İkinci devreye her iki takım da yorgun başladı. 26 ncı dakikada İsmet Gençlerin, 27 nci dakikada Hikmet Beşiktaşın gollerini attı ve maç 1-1 berabere sona erdi.
Tarihi Kırkpınar güreşleri Saray-içinde 9 haziran cuma günü başlayıp 11 haziran pazar günü sona erecektir. Bu senekı başpehlivan seçimi için başa 400, başaltına 250, büyük-ortaya 200, küçükortaya 150, desteye 75 lira ikramiye konulmuştur.
Türk pehlivanlarının yıllardan be-
Belçika, Fransayı
4-1 mağlûp etti
Brüksel, 4 (Ap) — Pazar günü Brükselde Fransa ile Belçika futbol takımları arasiî’da yapılan futbol maçını 4-1 Belçika kazanmıştır. Birinci devreyi Belçika 2-1 galip bitirmiştir.
Solda aşağıdaki resimde, Amerikanın Cedar pılan "cüce” otomobiller arasındaki bir yarışta durum meydana gelmiştir. 1). Brenson tarafından bil havaya uçmuştur. Steve Örme (ortada) İsmindeki sabık İse otomobilinden dışarı fırlamak Üzeredir. Bu ciddî bir şekilde yaralanmanııştır.
ri boy Ölçüştükleri Kırkpınar güreşleri geleneğe uygun olarak yapılacak ve derece alanlara ödüllerden başka törenle madalya do takılacaktır.
Edirnede pehlivanların ve güreşleri takip edecek olan misafirlerin bütün ihtiyaçları temin edilmiştir. Eski â-detlerc uyarak; 1950 yılının Kırkpı-nar ağası Keşanlı Kasım Bayraktar olmuştur.
Gazetemiz de bu tarihi Kırkpınar güreşlerinde başpehlivanlığı kazana cak olana "bir koç” hediye edecektir.

İtalyanlar. hemen
Baştan sona kadar sert ve çok faullü geçen oyan sonunda taraflar golsüz berabere kaldılar
Roma (Hususi Muhabirimizden) — Stade Nationale’de on beş bini bulan bir seyirci kütlesi önünde İtalya dördüncüsü Lazio ile îskoçya dördüncüsü Glaskov karşılaştılar.
Bir futbol maçından ziyade bir 1-tişnıe halinde devam eden oyun 0-0 bitti. İtalyanlar daha üstün oynadı-larsa da gol çıkaramadılar. Maçın berbere bitmesinde Lzio hücum hattının beceriksizliği kadar İskoçyalı kalecinin de rolü oldu. ltal>anlaı daha süratli ve topa havadan hâkimdiler. Buna mukabil İskoçyahlar teknik ve oturaklı oynadılar.
Maç, baştan sona kadar sert ve favullü oldu. Bu arada iskoçyalı santrfor ile İtalyan santrbafı altalta yerde döğüş yaptılar. Hakem ikisini de oyundan çıkardı.
Bir kısım İtalyan seyircileri, ts-koçyalı futbolculara devre sonunda ve ikinci devreye çıkarken tribünlerden öteberi atalar ve küfrettiler Bilhassa Italyan snntrhafı ile kavga eden İskoçyalı sartrfor, sevır knn bu çirkin hareketine en fazla maruz kalan oyuncu oldu.
İlk devrenin otuzuncu dakikasın.* kadar İngihzleı daha derli top* oy ıradılar. Otuzuncu dakikada k vgu eden iki oyuncuyu hakem dış » çıkardı ve iki takım oyunun sonuna kadar
Yalnız beşinci sollçi ve takımın en göze çarpan oyun cusu Flamini mükemmel bir fırsat kaçırdı Otuz sekizinci dakikada da İtalyan sağ açığı ğından İskoçyalı bir top aldı.
İkinci devrede oyuna tamamen hâkimdiler Yabaladıktan iki mükemmel fırsattan istifade edeım G»’ l içleıinm ıkl fevkalâde şutunu skoçyalı kaleci çok güzel kurtardı.
lsrailin Hapoel takımı dün ikinci -maçını tnönü Stadyumunda Galatasaraya karşı yaptı. On beş bine yaklaşan bir seyirci kütlesi önünde saat tam 17.30 da misafir Hapoel takımı düz beyaz formalariyle sahaya çıkarak halkı "Sağ ol„ diye selâmladı. Misafirleri GalatasaraylIlar takip etti. Her iki alkışlandı. Hakem Feridun Kılıcın ça takımlar şu kadrolarla çıktılar.
GALATASARAY: Turgay -Muzaffer, Doğan - îsfendiyar. Muhtar, Reha. Gündüz, Bülent. HAPOEL: Hodoroy - Palman. Wels - Gamboş, Melâmet. Zmımermann - Alaluf. Jalovski, Glazer, ıÇeçik, Gazkin.
Sarı-Kırmızılıların soldan kaleye indirdikleri topu Hapoel müdafilerl uzun bir vuruşla geri çevirdiler. Sol açığın yakaladığı top sol içe kadar geldi, sol için kaleye çektiği çok sıkı şutu kaleci Turgay fevkalâde bir yumruk çıkışiyle kornere çıkardı, muhakkak bir golden kurtulan GalatasaraylIlar yedinci dakikada tehlikeli bir hücum yaptılar. Gündüzün, santr-hafı üzerine çekerek lsfendiyara geçirdiği topu îsfendiyar kaleye muvazi olarak ortaladı, geriden yetişen Gündüz âni bir kafa vuruşu ile Galatasarayın ilk golünü Hapoel ka-.............................. leşine attı.
Galatasaraylıla-
• ■ rın attığı bu bol
r -l IF her takımı da
y ^7 I harekete getirdi.
Hapoelliler onuncu .. w _ I dakikada santra-
hafin sol içe geçir-
; diğî topla kaleye
? ■ kadar indiler, fakat kaleci Turgay
yerinde bir çıkışla bu tehlikeyi önledi. Devre ortalarına doğru müte-vazin bir şekilde geçen oyun 21 inci ‘ “ jr" rHr dakikada tekrar canlandı, Bülendln
kaleye kadar götürdüğü topu kaleci ■i fil l^İ h : îi j : elinden kaçııdıysa da ikinci bir po-
’ lonjonla tekrar yakaladı, hemen aka-
«£ binde yine Bülendin sıkı şutunu ka-
W leci güzel bir şekilde kurtardı.

Comments (0)