4 Mayıs 1950 — Perşembe
SİYASİ İKTİSADÎ
Sayı 155 — 10 Kuruş
Abone: Türkiye için seneliği 32» altı aylığı 17, Üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir.
M.
f
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesit edem HABİB EDİB TÖREHAN
İlânları 6 ncı sahifedo santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’ullyet kabul edilmez.
Telefon. 44756 - 44757 Santra)
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
İÇ ve DIŞ POLİTİKA _ 3/V/1950 -
■ •
Propaganda ve seçmenlerden beklenen medenî cesaret
SEÇİM propagandası toplantılarında söylenen nutukların bambaşka bir özelliği vardır. Kürsüye çıkanların bilgi ve kültür seviyeleri, mizaçların birbirinden ayrı oluşu nutuklara, muhteva bakımından, bol çeşit-lenişler verirse de çerçeve değişmez, ana renk silinmez. Nutukların hedefi bellidir, ve sözlerin arasından aldatmayan bir açıklıkla görünür: Seçmen yığınlarını ilkönce okşayarak hazırlamak ve ondan sonra da coşturmak, heyecanlandırmak, herkesin bildiği bir deyişle, kazanmak lâzımdır. Dikkat edilirse görülür ki: Bütün seçim nutuklarının böyle bir örgüsü vardır.
Seçim propagandasının yazılı tarafı da başka türlü değildir. Nutuklar, umumiyetle, gönüllere nasıl doğarsa öyle söylendikleri için, çok defa, dumanı doğru tütsün dediğimiz bir üslûptadır. Çünkü: güzel söz söyleyenlerin, çetin fikirleri herkesin anlayabileceği bir sadeliğe büründü-rebilenlerin sayısı her partide bol değildir. Halbuki: milyonlarca insanı içine alan geniş pro-paganda faaliyetlerinde hatip ihtiyacı çok büyüktür. Yazılı propaganda, sözlü propaganda gibi çabuk gelip geçici bir mahiyette olmadığı için daha iyi düşünülmüş, daha iyi işlenmiş bir renk taşımak zorundadır.
ister sözlü, ister yazılı olsun, seçim propagandaları; dinleyenlerde veya okuyanlarda fikir ve heyecan sürprizleri uyandıran geniş hudutlu mefhumlardan, vecizemsi anlatış tarzlarından hoşlanır. Çünkü: propagandacılığın en büyük tesiri, mefhumların olduğu gibi vecizelerin de tefsirini dinleyenlere veya okuyanlara bırakmaktadır. Sözgelişi: millî irade, halk efkârı, hürriyet, ilh., gibi mefhumların tefsiri bilgi seviyesine göre değişir. Propagandanın aradığı şey de heyecan birliği olduğu için bu birliği dağıtması muhtemel olan tefsirlerden çekinmesi pek tabiidir. Bizim seçim propagandamız da bu yığın ruhiyatı çerçevesinde gelişmektedir.
Seçim hazırlıkları zamanlarında her parti, aydınlara olduğu gib| gençliğe de ehemmiyetli bir propaganda payı ayırmak zorundadır. Bu maksatla yazılan yazıların kendine göre değerleri ve özellikleri vardır, ve parti tezlerini tefslrlendirmek vazifesi, daha ziyade, tanınmış imzalara, yetkili bilginlere düşer. Son zamanlarda bu konu üzerine yazılan yazılarda, propaganda edebiyatımıza yepyeni bir mefhum daha katılmaktadır: Medenî cesaret.
öyle anlaşılıyor ki: Millî iradenin, medenî cesaretle desteklenmesini lüzumlu gören partilerimiz de vardır. Türk demokrasisi edebiyatında çok tuhaf bir yenilik yaratan bu medenî cesaret mefhumu, hiç şüphesiz, sandık başına giden seçmenin sosyal bir kahraman gibi düşünülmesinden ileri gelmektedir. Oyların gizli verildiği hatırlanırsa, Türk seçmeninin, oy pusulasını sandığa atmasını neden homerik bir hareket gibi değerlendirdiğimizi anlamak güçtür. Aynı yazılara göre, yeni Seçim Kanunumuz, üstelik dünyanın en iyi kanunlarından biri olursa... Bizim yeni seçim edebiyatımız, bu medenî cesaretin gösterileceğine inanmaktadır. Demokrasilerde seçimlerin bel-libaşh bir hedefi vardır: Genel temayü’l ri anlamak ve tesbit etmek. Bu ise tam mânasiyle pratik bir şeydir. Çağımızın hiçbir ilim-adamı seçmeni cemiyetine meydan okuyan bir kahraman gibi düşünmemiştir. Bilgi adına yapılan bu çeşit propagandalar, gerçekten tuhaftır. Demokrasi, seçmeni vazifesini yapan bir vatandaş olarak düşünür. Seçmenden medenî cesaret bekleyen bir demokrasi ise yalnız bu çeşit fikirleri ileri sürenlerin hayallerinden doğmuş uydurma bir demokrasidir. Biz buna dağbaşı demokrasisi diye-biPriz. Bizim demokrasimiz böyle değildir elbette...
★ ★★★
Moskovaya gidecek
Söylendiğine göre, Genel Sekreter, bilhassa, etmektedir
Stalin’le
görüşmeyi arzu
Trygve
Paris, S - A.A. (AFP)— Trygve Lie 10 mayısta Moskovaya gidecektir.
Lake Success.
3 - A.A. (AFP) — Lake Success-deki 1yi haber a-lan çevrelerden ima edildiğine göre,Trygve Lle-nln Moskovaya seyahati haberi, Genel Sekreterin İngiliz ve Fransız Bakan-
lan ile yapacağı müzakereler neticesi kararlaştırılması gerektiği halde, bu çevrelerde belirtildiğine göre, Genel Sekreter Londra ve Parlste yaptığı müzakerelerin temeli üzerinde Moskova devlet a-damlariyle faydalı görüş teatileri yapacağına kanaat getirdiği zaman Moskovaya gitmeğe karar verecektir.
Trygve Lie’nin yanında Birleşmiş Milletlerdeki Sovyet murah-ras heyeti Genel Sekreter Yardımcısı Zinchenko’nun bulunması da» zaten Genel Sekreterin Avrupa başkentlerinde yaptığı turneyi Moskovaya kadar uzatmak ihtimalini hesaba kattığına bir İşaret teşkil edilmekte idL
Lake Success. 3 - A.A. (Reuter) — Genel Sekreter, hareket
İnönü Izmirde gazetecilerle konuştu
"UYUMAK
VRI
iç sayfalarda
ARTIK..,,
Bir hafta sonra cereyan edecek seçimlerin neticesi ne olursa olsun kadere boyun eğmek lâzımdır
etmeden önce ba-gkomutan S talin ile görüşeceğini ümit ettiğini söylemiştir.
Lake Success-dekl fiiyajl çevreler Lie’nin Sovyet Dışişleri Bakanı Andrel VI-şlnski’yi görmekle iktifa etmek mecburiyetin d e kalacağına inanmak tadil lar.
Genel Sekreterin bir zamanlar
Lie
Birleşmiş Milletler nezdinde, Sovyet heyetinin başkanlığını yapmış Başbakan Yardımcısı Molotofu da görmesi muhtemeldir.
Paris, 3 - A.A. (Reuter) — Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lie gelecek çarşamba günü Moskovaya harket edeceğini ve soğuk harbe son vermek İçin yeni ve büyük gayretler sarfedll-mesi hususunda Stalinle görüşmek ümidinde olduğunu bugün bildirmiştir.
Lie, ayyen devlet larına
rüşmelerde bulunmak imkanını verecek toplantılar yapması hak-krndakl bir plân üzerinde görüşmek istemektedir.
Güvenlik Konseyinin mu-zamanlarda dört büyük merkezinde devlet adam-mahrem ve samimî gö-
Evvelki gün VVashlngton’da karşılanan Liyakat Ali Han Nehru İle
H ndistan, Pakistana Amerikan yardımı
Washlngton 8 A A. (United Press) — Yetkili kaynaklardan bildirildiğine göre, bugün Birleşik Amerlkaya gelen Pakistan Başbakanı Liyakat Ali Han’a, Heri gelen Amerikalı şahsiyetler, Güney-doğu Asyaya yapılacak yardım programından bahsedeceklerdir. Pakiatanla Hindlstanın bu programa dahil olacakları ümit edilmektedir.
Liyakat Ali Han’ın da müşahede edeceği veçhile. Birleşik Amerlkada mevcut kanaat, Hlndistanla Paklatan arasında Keşmir meselesinde baş gösteren ihtilâfın halledilmesiyle Güneydoğu Asyanın İstikrara kavuşacağı yolundadır. Filhakika Keşmir meselesinin halledilmesiyle, gerek Pakistan’a, gerekse Hlndlutan'a çok daha fazla miktarda Amerikan parası girmesi imkânı hâsıl olacaktır.
Rusya, Avusturya sulhu için müzakerelerin başlamasını istedi
Londra 3 (AP) — Sovyet Büyük Elçini Georgl N. Zarubln dün, beklenmedik bir teşebbüste bulunarak, dört Dışişleri Bakan yardımcılarının, Avusturyanın istiklâlini Bağlıyacak andlaşma üzerinde müzakerelere başlamalarını talep etmiştir.
Bu müzakerelerde Rusyayı temsil eden Zarubin, perşembe günü toplantı yapılmasını teklif etmiş ve batılı delegeler de kabul etmişler \ Zarubin, bir sürpriz teşkil eden bu hareketinin sebeplerini izah etmiştir.
Ben, Izmirde muhalefeti, dostluğumla yeneceğim”
Karşılama merasiminde D. P. İl Başkanı da bulundu. Devlet Başkanı, Izmirde bugün mühim bir nutuk söyllyecek
ÎKÎNCÎ
Memurların seçim propagandası Doç. Dr. N. Kunter
ÜÇÜNCÜ
Türk propagandası için temel prensip Oğuz Türkkan BEŞİNCİ
Dış sergilerden millî istifade Faruk A. Sünter
ALTINCI Dünyadan sinema haberleri
SEKİZİNCİ Resimlerle dünya aktüalitesi
İzmir, 8 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Seçimler arifesinde Ege bölgesinde bir tetkik gezisine çıkan Sayın Devlet Reisimiz, refakatlerinde Bayan İnönü ve C. H. P. Genel Başkan Vekili Hilmi Uran bulunduğu halde sabah saat 10,45 te özel trenleriyle Alsancak garına gelmişlerdir. Eğenin muhtelif il ve ilçeleriyle köylerden gelen heyetler ve pek kalabalık bir halk kütlesi, Cumhur Başkanın! istasyonda karşılamış ve hararetli tezahürlerde bulunmuştur. Karşılayanlar arasında D. P. 11 Başkanı Ekrem Hayri Üstündağın bulunuşu bir yenilikti. Cumhur Başkanı, halkı ve karşılayanları neşeli görmenin verdiği haz içinde : “Ben de neşelendim, kuvvetim yerine geldi” demiş, doğru Demirkonağa giderek İzmir Belediye Başkanı, İzmir Valisi ve bakanlarla kısa bir konuşma yapmıştır. Sayın İnönü, aynı salonda bulunan gazetecilere iltifatta bulunarak : "Tabiî, şüphesiz benimle konuşmak istersiniz Gazetecilik bu. Haklısınız” demiş, gelip geçtiği her yerde vatandaşları canlı, hareketli ve sıhhatli bulduğunu, halkın sükûn İçinde seçim gününü beklediğini aöyliyerek, gülümsemiş ve şunları ilâve etmiştir : “Gazetecilerle konuşmaktan dalma haz duyarım. Onlar da benim nazımı çekerler. Politika, at yarışlarına benzer. At meraklısı bir Macar asilzadesi, koşan hayvanını yarış sonuna kadar takip etmiş, birinciliği kazandığını görünce, heyecanından ölmüş. Bu defa bizim geçirdiğimiz seçim yarışında da Tirede böyle bir vaka olmuş, üzüntü He Öğrendim. At yarışlarının hususiyeti budur. Bazan kaybeder, mağlûbun yüzü buruşur ve bahaneler Heri sürer. Bir hafta sonra cereyan edecek büyük seçimlerin neticesi ne olur sa olsun, kadere boyun eğmek lâzım gelecektir. Bunun yanında sandık başlarına milletçe emniyetle gideceğiz. Her tarafta bu emniyeti müşahede ettim. Şansımız olur da kazanırsak, yeni bir hamle yapacağız. Uyumak devri geçti artık.”
”— iktidarda İken (muhalefeti kas-dederek) bütün tenkidlerlnize tahammül gösteriyordum. Hele bir karşınıza geçeyim de görün. Ben, bu mevkie, yumuşak koltuktan gelmedim. Hep mücadele ede ede geldim. Bu dâvada tuttuğum yol, hesapsız sabır, güçlükler bat.”
Cumhur lefeti ima nerlm. nirsiniz. letin bütün olgun vasıflariyle çıkacağız. Bir arkadaşım, yarınki konuşmamın yerini sordu. Cumhuriyet Meydanında konuşacağım. İzmir, benim en çok söz söylemiş olduğum yerdir. îzmir, gene bana en çok söz söylenen yerdir. Ben, burada îzmiı> de (gülerek) muhalefeti dostluğumla yeneceğim. Cumhuriyet Meydanını ve Atatürk heykelini ben açmıştım. O meydanda bana çok iltifat edilmiştir Gene o meydanda söylenilenlere cevap vereceğim.”
Bundan sonra, bazı D. P. 11 gazetecilerle lâtlfeler yapan Sayın Devlet Başkanımız, D. P. listesinde müstakil aday ndedine bakarak : “îzmlrde listelerini dolduracak başka kimseler bulamadılar1’ lâtlfeBİnde bulunmuş vc gene D. P. listesinde kadın adayların azlığına İşaret ederek ; "Demek ki, biz onlardan kadın aday bahsinde 6 misli fazlayız, inkılâp bahsinde de geno 6 misli öndeyiz. Yonl Türklye-nln üç, beş vasfı arasında bayanlara tanıdığı haklar başta gelir.”
”— Ben, şimdi muharebe meydanındaki kumandan gibiyim. Vazife icabını yerine getirmek vo vazifelerini vatandaşlarıma anlatmak için canla başla çalışıyorum. Bir gün milletim bana : “Artık senin zamanın geçti” derse, minnettar olacağım. ömrümüz muharebeyi kazanmak için vazife başında bulunmakla geçti. İhtiyarımla memleketimi türlü ihtimaller karşısında bırakıp gidemem. Çekilirim ama, bu defa karşıya geçer, mücadele eder, uğraşırım. Çekilirim, demem budur.,,
Cumhur Başkanımız, basın ailesine iltifatta bulunurlarken, tekrar muha-lofeti kaydederek, sözlerini şöyle bitirmişlerdir :
”— Seçimi kaybedersem, gam yemem. O zaman sîzlere : (Bir daha benim kadar sabırlısını bulamazsınız. bir daha böyle bir fırsat da elinize geçmlyecek) derim ”
söyliyerek, gölümsemiş ve şunları İlâve
Zelzele
İzmir ve civan
korku geçirdi
Menemen Hükümet binasının
duvan yarıldı. Bir genç yaralandı
İzmir, 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bu sabah saat 10.14 de tz-mlrde ve İlçelerinde gayet şiddetli bir yer sarsıntısı olmuş, büyük binalarda bulunanlar korku ile sokaklara dökülmüştür. Zelzelenin yakın II ve ilçelerde de kuvvetle hissedildiği anlaşılmaktadır. Vilâyete gelen malûmata göre Menemende Hükümet binasında bir duvar yarılmış ve oradan geçmekte olan Mehmet adında bir genç yaralanmıştır.
Zelzeleden sonra şiddetle bavlıyan /ağmur bir saat kadar devam etmiştir. Vali muavini ve Jandarma Komutanı Menemene giderek Hükümet konağındaki durumu tetkik etmişlerdir.
KANDİLLİ RASATHANESİNİN VEKDİĞÎ MALÛMAT
Kandilli Rasathanesinden dünkü yer areıntısı hakkında şu malûmatı aldık:
"Biri bu sabah saat 10 u 14 dakika >8 saniye, diğeri 11 i 27 dakika, 30 »aniye geçe orta şiddette İki yer sar-ııntısı kaydedilmiştir. Her iki deprenin merkez üssünün rasathaneden 00 kilometre mesafede olduğu inmiştir.
Cihet tâyini için elde kâfi ve vesait bulunmadığından
takriben Gerede llo Çerkoş arasında olması kuvvetle muhtemeldin,.
hesap-
imkân bunun
Londra Konferansına hazırlık
Batılılar, Asyada teşebbüsü Rujlardan almaya çalışacak
Soğuk harbi kaybettiklerini kabul eden Batılılar, Avrupa müdafaasına Almanyayı dahil etmek istiyorlar
«Öyllyen General Bradley’in geçenlerde yaptığı beyanata ne diyeceği sorulduğu zaman Bakan, açıkça cevap vermek istememiş, fakat bir çok meseleler için vaziyetin o zamandan da* ha parlak olmadığını söylemiştir.
Acheson, 6 mayısta uçakla Parlsu hareket edecektir.
Londra, 3 A A. (United Press) — Gelecek hafta Londrada toplanacak üç batılı Dışişleri Bakanı, soğuk harbi kaybetmek üzere olduklarını kabul ederek konferansı açacaklardır.
Konferansın asıl gayesi, Asyada Sovyet Rusyaya geçmiş olan teşebbüsü tekrar ele alabilmektir.
Bu hususta tam malûmat sahibi bir diplomat Çinin düşmesiyle Sovye'. Husyenin eline soğuk harpte yani bir silâh geçmiş olduğunu ve Güncydoğı Asyada Sovyetlerin bu silâhtan isti fade ettiklerini belirtmiştir.
Washington, 3 A A. (AFP) — Wu Hhington siyasi çevrelerinde belirtildi ğine göre, 12 memleket müşterek mü dafoa plânının yürürlüğe girmesi için Avrupa memleketlerinde askeri gay retlerln arttırılması zaruridir, Bı şartlar dahilinde sarfediiecek bu gay retlerln masrafını kimin Ödiyeceği keyfiyeti, meselenin en mühim nokta sini teşkil etmektedir.
Amerikalı müşahitlerin fikirlerine göre, bir hal çaresi olarak Almanyaya başvurulacaktır. Bu memleket, te! tipe İrca edilen Avrupa silâhlarımı bazı yedek parçalarını verebilir. Fren sız ve Ingilizlerin yaptıkları ciddi it. razlardan başka Almanlera bu silâi lan Irnal İçin kimin mali yardımdı bulunacağını da bilme’ lâzımdır. Hc ne olursa olsun, Dean Acheson’ı Jşgr. eden başlıca endişenin, Avrupa men> teğetlerinin gayretlerini fazlalaştım^' larını elde etmek olduğu sanılmaktı dır.
Achcson 6 mayısta Avrupa ya hareli' ediyor
Washington, 3 (YİRS) — Bugünk basın toplantısında Acheson, kendisi ne sorulan muhtelif sualleri cevap landırmıştır. Son beş aydan beri dünya siyasi vaziyetinin vahimleştiğini
r1 ı - *
%
karşısında eğil m iyen se-
Başkanımız, tekrar muha-ederek : "Ben, bunları ye-Slz de bunu görür ve beğe-Seçimlerden büyük bir mil-
••m
Dün saat 18 da Eyüp Merkez Okulunda Eyüp İlkokulları Yavrukurt îzel Teşkilâtının kuruluş töreni yapılmıştır. Ytıkardaki resimde yavrukurtlar görülmektedir.
Marshall Plânı afiş müsabakasını Profesör Kenan Temizan kazandı
Gazetemizin sanat müşaviri olan arkadaşımız Marshall Plânı heyetinin misafiri olarak Paris’e gidecek
Müsabaka birincisi Profesör Kenan Temizan
Arap Memleketleri Müşterek Emniyet Paktı
Kahire 3 A.A. (Afp) — Buglln ög-leden sonra yapılan Bakanlar Kurulu toplantısından sonra demeçte bulunan Mısır Dışişleri Bakanı Moha-med Salâhaddin Bey, müşterek emniyet paktının önümüzdeki 1000 mayısta, Arap Birliği Siyasi Komitesinin yapacağı toplantı sırasında Arap memleketleri dışişleri bakanlan tarafından imzalanacağını söylemiştir.
Ankara, 3 (Hususî muhabirimizden) — Marshall Plânı İktisadî Yardım Heyetinin açmış olduğu afiş müsabakasını gazetemiz adına hazırladığı a-flşle Profesör Kenan Temizan kazanmıştır.
Ankara, 3 (A.A.) — Marshall Plânı memleketlerinde yapılmakta olan a-flş müsabakasının Tûrkiyedekl kısmı sona ermiş ve mükâfat kazanan eserler bugün Güzel Sanatlar Genel Müdürü Necil Kâzım Akses tarafından Hân edilmiştir.
Milletlerarası işbirliğini gösteren bir mevzu üzerinde yapılan afişler arasında İstanbul*Güzel Sanatlar Akademisi profesörlerinden Kenan Temizan birinciliği kazanmıştır. Profesör Te-mizan’a göre, Avrupa memleketlerinin harpten sonra bozulmuş olan iktisadiyatı üzerine Marshall Plânının tesirleri, devrilmiş bir ağacın gövdesinden sürmekte olan bir dalın üzerine akseden ışık huzmesi şeklinde gösterilmektedir.
Profesör Temizan şimdiye kadar 22 milletlerarası müsabaka kazanmış o-lan bir sanatkârdır ve kendisi uzun zaman Almanyada BerUnde Relmann Güzel Sanatlar Okulunda hocalık yapmıştır.
Mükâfat kazanan eserler, Güzel Sanatlar Akademisi Direktörü Zeki Faik îzer, Ankara İkinci Sanat Okulu Öğretmenleri. Ferit Apa ve Salt Yada ve Vatan gazetesi başyazarı Ahmet Emin Yalmandan müteşekkil bir jüri tarafından tâyin edilmiştir.
Profesör Temizan bu eseri 11e 500 Türk lirası ve Marshall Plânının mi safiri olarak bir haftalık bir Paris seyahati kazanmıştır, ikinciliği ve 800 liralık mükâfatı şimdiki halde Lüle-burgazda askerliğini yapmakta olan yedek subay Namık Mayık kazanmış ve Güzel Sanatlar Akademisi okurlarından îlhami Atine de 2Û0 lira ve Ü çüncülüğü kazanmıştır.
Mükâfat kazanan üç eser, Parlste yapılmakta olan büyük müsabakaya İştirak edecektir. Bu müsabaka mayıs ayı ortalarında yapılacaktır.
YENİ ÎSTANBULÜN NOTU — Ga zetemh. kendi ailesi arasında bulunan şöhret ve kudretli arkadaşlarının imkân ve kabiliyetlerini görtcrnıek fırsatlarını elde ettiklerinden ye takdir kazandıklarından dolayı büyük memnuniyet duymaktadır. Arkadaşımız Kenan Temizan evvelce bu müsabakanın Jüri âzası arasında bulunuyordu. Fakat sonra, müsabakaya İştirak ettiği İçin Jüriden çekilmiştir.
REFİK HALİD
ISPARTADA
İsparta 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Değerli Edip ve muharrir Refik Halİd Karay hâlen şehrimlzdedir. 4-7 mayısta Antalyada ve 10 mayısta da îskenderunda bulunmuş o-lacaktır. Karay buradaki tetkiklerine devam etmekte ve 10 sene hasret çektiği yurd topraklarını adım adım incelemektedir.
Geçen sefer müspet bir netice alanıı^an i İÜ toplantıda: SchumiMi, Devin» Vlşinskl ve Achosoa
Bayta 2
yanı 1 s ( a n b u L
4 Mayın 1950
TETKİKLER |
Memurların seçim
E HİR HA BE R IJİ R İ j
propagandası
Seçim propagandası siyasî bir faaliyet addedilince, memurların siyasî faaliyette bulunup bulunamıyacakları hususunun tetkik edilmesi icap eder. Bunun için de evvelâ memurun, sonra da siyasî faaliyetin ayrı ayrı ele alınması lâzımdır
Yazan
EMURLARIN ve bu arada subaylarla hâkimlerin seçim pro pagandası yapıp yapamıyacak
lan meselesi, cidden üzerinde durulmaya değer bir ehemmiyet taşurıak-tadır. Kanaatimizce, bu meselenin halledilmesi için evvelâ seçim propagandasının mahiyetini tâyin etmek ve memurlukla telif edilmesine im kân bulunup bulunmadığını araştırmak lâzımdır.
Seçim propagandası, siyasî bir faaliyettir. Parlâmentolar siyaset sahnesi olduklarına göre bu sahneye* çıkmakla, yani tefrit hayata katılmakla alâkalı bütün faaliyetler siyasi olarak tavsif edilmelidir. Bir adayan ne için milletvekili seçilmek istediğini söylemesi ve seçilirse neler yapacağım açıklaması bu sebeple siyasi bir faaliyettir. Hele aday siyası bir parti tarafından, velev müstakil olarak, gösterilmiş be, adayın kendi lehinde yapacağı propagandadan İletesin© dahil olduğu parti de istifade edeceğine göre, faaliyetin siyasi olduğunda şüphe edilmemek lâzımdır. Adayın söylediği sözlerin evvelce baş. ka vesilelerle ve başka gayelerle söylenmiş olması, meselâ son günlerde matbuatı alâkalandıran bir hâdisede olduğu gibi Yargıtay BlrLnci Başkanı tarafından adli yılların açılma törenlerinde söylenen sözlerin seçim propagandası vesilesiyle tekrar edilmesi, yapılan beyanatın siyarl vasfım kaldıracak, onu sadece hukuki addettirecek kâfi bir sebep sayılmamak lâzımdır. Bu sebeple, vuku-bulan beyanatın hukukî olduğu yolunda ileri sürülmüş bulunan mütalâalara iştirak edememekteyiz.
Seçim propagandası siyasî bir faaliyet addedilince memurların siyan» faaliyette bulunup bulunamıyacakla-n hususunun tetkik edilmesi icap e-der. Bunun için de.evvelâ memurun, sonra da siyasi faaliyetin ayrı ayrı ele alınması lâzımdır.
Geniş mânadaki memur tâbiri İçinde belli başlı üç sınıfın dahil bulunduğu malûmdur. Buniar da askerî şahıs tâbirine dahil memurlarla, hâkimler ve dar mânada memurlardır. Askeri şahısların siyasî faaliyetin! tanzim eden hükümlere Askerî Ceza Kanunumuzda rastlamaktayız. Pu kanunun 148 inci maddesi siyasi maksatla toplanmaya siyasî partilere girmeyi, siyasî nümayiş ve içtimalara ve intihaplara İştiraki, her ne suretle olursa olsun bu maksatla şifahî telkinatta bulunmayı, siyasî mn-kale yazmayı, bu yolda nutuk söylemeyi bir suç saymıştır. Askerî şa hışlar mareşalden asteğmene kadar bütün subaylar İle başgedikliden nefere kadar bütün erat, bilûmum askerî memurlar, askerî adlî hâkimler, müstahdemler ve askerî öğrenciler dlr. Görülüyor ki askerî şahısların aday gösterilmeleri dahi intihaba iştirak teşkil edeceğine göre bu kanuna göre bir suç teşkil etmektedir. Milletvekilleri Seçimi Kanunu da bu hükümleri umumiyetle teyit etmlç-tir. Fakat yeni bir kanun olmak itibariyle seçime taallûk eden bazı noktalar da Askerî Ceza Kanununun bu maddesini kısmen tâdil etmiştir. Filhakika askerî şahısların adaylıklarını koymalarına müsaade olunmamıştır. Ordudan ayrılmak hakkını haiz olmıyanlar mutlak surette adaylıklarını koyamazlar. Hulâsa, askerî bb şahıs, ordudan bilfiil ayrılmadıkça seçim propagandası yapamıyacak demektir.
Sivil memurlara gelince, bunlar a-rasında siyasi faaliyette bulunmak bakımından bir tefrik yapmaya kanaatimizce lüzum yoktur. Hâkimler Kanunu, hâkimlerin tâyin ve terfile-rinden, teminatından, inzibatî suçlarından, şahsi suçlarlyle vazife suçlarından dolayı takip olunacak muha keme usulünden bahsetmekte, fakat
: Doçent Dr. Nurullah Kunter bunların işüyeblleccklerl suçların nelerden ibaret olduğunu gösterme, mektedir. Bu İtibarla Hâkimler Kanunu. Ceza usulü Hukukunu alâkadar eder. Hâkimler, her şeyden önce memurdurlar. Hâkimlikleri hususî olarak nazara alınmıyan yerlerde mo-mur sayılmalarına kanaatimizce mâni yoktur. Bu itibarla. Memurin Kanununun 9 uncu maddesinin hâkimler hakkında da tatbik edilebileceğini düşünmekte ve sayın Yargıtay Birinci Başk&nının bunun aksini İltizam eden görüşüne iltihak etmemekteyiz.
Memurların siyasî faaliyetini tanzim eden sözü geçen 9 uncu madde aynen şöyledir: •‘Memurların siyası cemiyet ve kulüplere intisap ve devamları, her nevi intihabata müdahaleleri ve siyasî neşriyat ve beyanatta bulunmaları memnu ve bilmuhe-keme sübutu halinde tardlannı muciptir.,,
İntihabata müdahale bahsinde yeni Seçim Kanununda sarahat bulunduğuna göre dokuzuncu maddenin bu hususa müteallik hükümlerinin nıû-teber olduğu söylenemese gerektir. Siyasî cemiyet ve kulüplere intisap ve devama gelince, yeni Seçim Kanib nu bu hususta da hükümler şevket miş ve Memurin Kanununun mutlak yasağına kanaatimizce bazı istisna lar koymuştur. Şöyle ki, Seçim Kanunu memurların adaylıklarını kovmaları İçin istifa etmelerini kalde-ten aramamıştır. Askerlerden farkn olarak, bir kimse memuriyetinde kaldığı halde adaylığını koyabilir. Keza kanun, bir memurun müstakil olarak ve hattâ bir siyasî parti listesi arasında adaylığım koymasını da kabu’ etmiştir. Nitekim aday listelerinde müstakil olarak ve olmıyarak hâlen devlet memuriyetinde bulunmakta o-lan kimselere, meselâ hâkimlere va valilere rastlanmaktadır. Bir siyasî parti listesine partili aday olarak girmek için o siyasî partiye intisap zarurî olduğuna göre, bundan çıkaracağımız netice şu olacaktır ki “Milletvekili adayı olmak için bir siyeri partiye intisap,, suç değildir, yanı Memurin Kanunundaki yasağın bir İstisnası kabul edilmiştir.
Siyasî neşriyat ve beyanatta bulunma yasağı hakkında da vaziyet böyledir. Seçim Kanunu ancak zaman zaman propaganda yapması açıkça menedllmediğine göre tecviz edilmiş demektir. Bundan da çıkaracağımız netice şu olacaktır kİ, siyasî neşriyat ve beyanatta bulunma memnu-iyetl, Seçim Kanuniyle ve adaylığım koyan memurların yapacağı propagandalara münhasır olmak üzere kaldırılmış, suç olmaktan çıkarılmış bulunmaktadır. Her iki kanunun birlikte mütalâası zarureti bizi bu neticeye şevketmiş bulunmaktadır, tş’n doğrusu da budur. Zira adaylık, propagandayı zarurî kılar. Adaylığı kabul edip propagandayı kabul etmemek, devletin bir eliyle verdiğini diğer eliyle alması demek olurdu. Kaldı kİ Memurin Kanunu daha eski bir kanun olduğuna göre sonradan almak da bahis mevzuu olamamak lâzım gelir.
* —mIMm»• ©ı •t=«»iamıu«MMimMBMJHMMaşiM Şehir Bandosunun açık hava konserleri
Belediye, şehir bandosundan halkın istifadesini temin İçin bu ayın birinden başlamak ve yaz mevsimin-ce devam etmek üzere bir açık hava konşer programı hazırlanmıştır. Bu programa göre konserler haftanın cumartesi ve çarşamba günleri Gülhane Parkında, perşembe günleri Şehremininde saat 17.30 dan 19 a kadar, pazar günleri de saat 18 den 19.30 a kadar İnönü gezisinde verilecektir. Aynca Belediye, şehir bandosunun her hsfta çalacağı parçaların da tesbit edilip ilânını muvafık bulmuştur.
Çocuk Tiyatrosu Sergisi açılıyor
Ingiliz Kültür Heyetinin tertiplediği sergi, genç seyircilerin sanata karşı alâkalarını teşvik edecek
Bugün saat 17 de Beyoğlunda Akşam Kız Sanat Okulunun daimî sergi salonunda İngiliz Kültür Heyetinin tertiplediği Çocuk Tiyatrosu Sergisi açılacaktır.
Bu sergi lngilterede bu mevzuda elde edilen neticeyi göstermek mak-sadiyle tertip edilmiştir. Harp Bonelerinden sonra yolma çocuk ve gençlere hitap eden bir tiyatro şekli kurulmadı düşünülmüş ve bunun da genç seyirciler arasında sanatkârlara ve tiyatroya karşı bir heves ve sevgi uyandırması arzu edilmiştir.
Bu fikir İlk defa olarak 1944 senesinde tatbik sahasına konulmuş, profesyonel aktörlerden bir grup şehir şehir dolaşarak bu fikre itiraz eden çocuklar ve resmî müesseselere karşı gelmiş ve sonunda kendini kabul ettirmiştir.
1949 da Genç Vio Kumpanyası kurulmuştur. Bu kumpanyanın gayesi tiyatroyu büyük kumpanyaların oy. nıyamıyacağı mektep sınıflarına, kasabalara ve küçük köylere sokmaktır.
Sergi 5 mayıstan itibaren saat 12 den 20 ye kadar herkese açıktır.
Şehrimizdeki seçim hazırlıktan
İstanbul adaylarının
tam listesini veriyoruz
C. H. P. nin bir itirazını Yüksek Seçim Kurulu reddetti. Sandık başlarında vazife almak istemiyenler hakkında tahkikat yapılıyor. Esat Çağa, dün bir beyanat verdi. Partilerin radyo konuşmaları bugün başlıyor
• F
i
Şehrimizdeki seçim hazırlıkları en hararutü bir safhaya girmiştir. 11 Seçim Kurulunun hazırladığı d ay llntelori yarın ilçelere coktîr.
Çatalca ve Bakırköy İlçe rullanna ayrılacak parti kuraları çekilirken usulsüz dildiğine dair, 11 Soçim Kuruluna yapılan itiraz varit görülerek yapılan yanlış muamele tashih ettirilmişti. 11 Seçim Kurulunun bu kararı üzerine CH P. tarafından Yüksek Seçim Kuruluna yapılan itiras da reddedilerek yapılan tashih muamelesi uygun görülmüştür.
Diğer taraftan 11 Seçim Kurulu tarafından sandık kurullarında vazifelendirilmiş olan bazı şahısların, mâkul bir sebep göstermeden görevden kaçınmaları Seçim Kanununa göre suç sayıldığından, bu vazifeleri kabul et-miyenler hakkında Savcılık tarafından takibat yapılmaktadır.
Diğer taraftan aynca İstanbul Savcılığı seçimin emniyetlo cereyan etmesi için gerekli tedbirleri almaktadır, Seçim günü bütün savcı muavln-
matbu a-gönderlle*
• •
seçim ku-üyelerinin hareket e-
Coğrafya meslek haftalarının altıncısı dün şehrimizde açıldı 9 mayıs akşamına kadar bilhassa memleket coğrafyasına ait 36 kadar konferans verilecek
Türk Coğrafya Kurumunun hazırladığı “Coğrafya Meslek Haftalarının” altıncısı dün saat 15 te Fındıklıdaki Edebiyat Fakültesi Coğrafya Enstitüsü salonunda güzide bir davetli kütlesinin huzuriyle açılmıştır.
Bu münasebetle söz alan Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahreddln Kerim Gökay: “Haftanın programına göz gezdirdiğimiz zaman dünle bugünün bâriz farkını görüyoruz. Dün yalnız batıdan tercüme ve nakil üe iktifa eden ilmimiz bugün en esaslı memleket dâvalarını ele alarak incelemektedir. Coğrafyanın bugünkü gelişimi hakkında sîzlere mütalâa beyan etmeyi kendim için hata telâkki ederim. Yalnız mevzuları tetkik ettiğimiz zaman politik ve ekonomik cepheden idare adamlarını ilgilendirecek çok esaslı konular bulunduğunu görüyoruz.
İstanbul gibi coğrafî ve tarihî ö-neml haiz eşsiz bir kültür şehrimizin bedii güzelliklerini nefsinde toplamış bir semtinde coğrafya meslek haftasının çalışmaya başlaması da ayn bir kıymet ve ehemmiyeti haizdir.,, demiştir.
Bilâhare kurumun İkinci başkanı Prof. Macid Arda “Coğrafya ilminin 50 yıl içinde büyük istihaleler geçirdiği, coğrafyanın i’imden ziyade o-layları sadece kaydeden bir katalog olduğu” kanaatinin ortadan kalkarak Ellsâe, Reclus, Suess, Ratzel, Dawise gibi âlimlerin, coğrafyayı en çeşitli zaviytüerden tetkik ederek, yepyeni coğrafya şubelerinin temellerini attıklarını tebarüz ettlrdkiten sonra bu şubelerin inkişaf seyri hakkında alâka çekici malûmat vermiş, coğrafî e-tüdler sayesinde, beşer kuvvetinin,
gitgide çıplak tablate hâkim olmağa başladığını kaydederek Türk Coğrafya Kurumunun çalışmalanndan bahsetmiş ve milletlerarası Coğrafya kongrelerinden birinin lstanbulda toplanacağını ümit ettiğini söylemiştir.
Daha sonra Doçent Sırrı Erinç haftanın ilk konferansını (Vandan Cllo dağlarına) mevzuunda vermiş ve bu mıntakanın gerek beşerî ve gerek fizikî coğrafyası üzerinde alâka değer malûmat vermiştir. Konferansçı, Van m 19 uncu asırda büyük bir şehir olduğunu beyan ederek, muhaceretler ve harpler yüzünden şehrin küçüldüğünü anlatmıştır. Hatip Hak-kâriyi de tasvir ederek bu mıntaka-dakl ekili arazinin binde bir nispetinde olduğunu ve vasati olarak a-dam başına 24x24 ebadında bir tarla düştüğünü müşahedelerine istinaden izah etmiştir.
Son olarak konuşan Dr. E. Lohn' da, Türkiyede bazı göllerin jeolojisi hakkında İzahat vermiştir.
Bugün saat 9 da Dr. Kemal Er-guvanlı, Doğu Anadoluda mesken ve malzemesi, 10 da Prof. î. Hakkı Ak-yol, Türklyenln Karadeniz akarsuları rejimi, 11,15 de Doç. Reşat Izburak, yukarı Kızılırmak bölgesinde Neojen sonrası yer hareketlerinin dağ teşekkülünde önemi, 14,30 da Prof. Hâmit Sadi Selen, Türkiyede nüfus sıklığı, 15.30 da Planhol, Antalya ovasına yapılan iş göçmeleri, 10.30 da Doç, R. tzbırak, Erclyaş çevresinde şehir o-zelllği gösteren köyler, 17.30 da Dr. E. Lahn, 1949 yılında vukua gelmiş bazı depremler hakkında konferanslar vereceklerdir.
lort muhtelif seçim mıntakaların* gb-ro vazifelendirilecek vo vatandaşların yapacakları şikâyet ve vukuu muhtemel hâdiselere derhal olkoyacaklar dır.
11 Soçim Kurulu tarafından yarın Hân edilecek olan soyadları alfabe sırasına göre hazırlanan İstanbul Milletvekili adaylarının partiler vo müstakiller de dahil tam listesini verlyo ruz^_____
CUMHURİYET HALK PARTİSİ Ekrem Amaç, AH Rıza An, Ccvat Fehmi Başkut, Refet Bele, Hüd&i Bukağılı, Saim Ali Dilenire, Esat Duru-soy, Cevat Nizami Düzenli, Hamza Osman Erkan. Nikola Fakaçelll, Burhan Felek, Mekki Hikmet Gelenbeğ, I Haşim Refet Hakarar, Hayrabetyan A-Hrant, Mehmet AH Kâğıtçı, Kuku-lls, Atıf ödül, Ekrem özden, llhaml Sancar, Meliha Avni Sözen, Nurullah Esat Sümer, Tevflk Taylan, MuizTe-kinalp. Zühtü Tetey, Ekrem Tur, Muhittin Üstündağ, Şaklr Zümre.
DEMOKRAT PARTİ
Enver Adakan, Salamon Adatto, İhsan Altıne), Ahmet Hamdl Başar, Celâl Bayar, Nihat Reşat Belger, Mithat Bnnker. Ali Fuat Cebesoy (Bağım sız), Faruk Nafiz Çamlıbel, Fuat Hulûs! Demircili, Bedri Nedim OöknH, Salih Fuat Keçeci, Fuat Köprülü, Adnan Menderes, Ahilya Moshos. Halil Özyörük (Bağımsız), Fahri Sayımer, MÜkerrcm Sarol. Mithat Sözer, Füru-zan Tekil, Nazlı Tlabar, Ahmet Topçu, Celâl Fuat Türkgeldi, Andre Vah-ram, Hüsnü Yaman, Sani Yaver, 3e« nlhi Yürüten.
MİLLET PARTİSİ
Enis Akaygon, Ertuğrul Akçe, Sadık Aldoğan, Hrlstakl Angilldia (Bağımsız), Nurettin Ardıçoğlu, Fuat Ama, Daniel Bahar (Bağımsız), Hikmet Bayur, Lûtfl Bornovah, Hazım Bozca. Osman Bölükbası, Fıtnat Fevzi Çakmak, Şefik Çakmak, Haşan Din çer, Saadet Kaçar, Mustafa Kentli. Osman Nuri Koni. Ahmet Bedevi Kuran, Armanak Lüdükyan, Ahmet O-ğuz, Vasfl Raşit Sevlğ, Hulki Sokul lu, Ahmet Tahtskılıç, Mahmut Kâmil Toker, Cemil Tuna, Malik Yazar, Hak kı Yeten.
MİLLÎ KALKINMA PARTİSİ
Nihat Atameriç. Zühtü Ateş, Hüsc yin Hüsnü Bakalım, M. Enver Biroi (Bağımsız), Kâmran Bozkır, Haşan Dayıoğlu, Nuri Demirağ, 8afi Dümer, Yahya Küçük Gür ses, İhsan Hün, Haşan Hilmi Konuralp, Hüseyin Orhon, Cevat örnek, Kâmuran Saydağ, Enver Tenşi, Kâmil Tolonçok, Suat Fuat Tonca, Tarık Ziya Türkan, Veysel Ünvar, M. Şemsettin Yeşil (Bağımsız) TOPRAK. EMLAK ve SERBEST TEŞEBBÜS PARTİSİ
Nuran Abdüssamet, Firuze Acar, Talât Akdoğan. AH Aksel. Sabri Bar las, Kuşeni Barkın, A. Halil Başar, Nazml Baykal, Zühtü Billmer, Abdül-kadlr Can, tsak Çlprut, Şakir Ahmet Ediş, Y. Fehmi Eren (Bağımsız), A-sım Günç, İbrahim Gür, Osman Nuri Gürler, Şeref Hivel (Bağımsız), Aşar* İlbay, Süreyya İlmen, Muhsin Nezihi Emil Orfanldlö, Sabri Sunar, Mazlum Tozan, Efzaiş Suat Yalçın, Garabet Zukaryan.
TÜRK SOSYAL D. PARTİSİ
Faik Akdeniz, Mesih Akyiğit, Cemlı Alpay, Şevki Ataca, Zekeriya Bayur. Tevfik Birmen (Bağımsız). Şevket Büke. Asaf Hâlet Çelebi, Hamit Nuri Irmak. Hacı AH Çelebikaptan, Muammer Kentmen, Hikmet Nisan, İhsan Mukbll Onger. Alp Özakınoı, Sadettin özbatur, Murat Sertoğlu, Cafer Tayyar. Osman Tunçer.
İŞÇİ ÇİFTÇİ PARTİSİ
Basri Ergun, İsmail Hozer, Süleyman A|| Subaşıoğlu.
BAĞMIŞIZ ADAYLAR
Yusuf Ahıskalı, Seyfl Aşuroğlu, Dursun Atatunç, Nizamettin Babooğ-lu, Haşan Kenan Babür, A. Tacettln Barker, Horhoronl Berksoy, Mustafa Enver Biroi, Nccaettin Cengcr, Hik met Çankaya, Mehmot Çınar, Mehmet Lâtif Dlnçbaş, Mustafa Elmalı, Abbas Ercan. Fehmi Eren, Ali Rıza Glzde-şir. Halli Güden, Şamil Haşımok. İsmail İnan, Kemal Irmak, Ayşe Nev-yire Işık, Ahmet Kalyon, Cafer Tay* yar Kankat, M. Seyfettin Karalreis oğlu, Ahmet Kayalı, Sadık Kıyıla, Ce-malettin Köknar. Rlfat Kurtakay, Türkân Melju, A. Orhan Mesel, Mustafa Refik Nevzat. İsmail Sıtkı Oğuz-boyoğlu. Esat Okan, Haşan Omurtak han, Zeki öğünç, Nurettin önen, Halil ÖzyÖrük, Tanaş Princa. Reşat Reisoğ-lu, AH Saip Saatçıoğlu. S. Kâmuran Saka, Saim Sertkolluer. AH Riaa Seyhan, Şevki Tolga, Orhan Tugay, Tarık Ziya Türkan. Kâzım Uran, Hallt Usmangil, Arif Feyzi Ülkü. Süleyman Suphi Yavuzkan, M. İhsan YÖney. Ab
Sadık Aldoğanın itirazı reddedildi
Hâdise hakkındaki ilk
tahkikata fimdilik gayrimevkuf olarak devam edilmektedir
Büyük Millet Meclisinin son celsesinde teşriî mâeunlyetl kaldırılan Afyon milletvekili General Sadık Aldo-ğanm Millet Partisinin muhtelif toplantı ve mitinglerinde hükümet ve devlet reisi aleyhine sarfettlği sözlerden dolayı hakkında yapılan takibata devam edilmektedir.
Hakkında açılan İlk tahkikata muhalefet ederek Aldoğanın Asliye Ceza Hâkimine yapmış olduğu müracaatın tetkik ve reddedilmesi üzerine acele itiraz yoliyle Ağır Ceza Mahkemesine yaptığı müracaat de dün reddedilmiştir.
Bu vaziyette Aldoğan hakkındaki ilk tahkikata şimdilik gayrı mevkuf olarak devam edilmektedir.
Şoförler, dün Valiyi ziyaret ettiler
İstanbul Şoförler Cemiyeti temsilcileri dün saat 17.30 da Vali ve Belediye Başkam Ord, Prof Dr. Fahreddln Kerim GÖkay*ı Belediyede ziyaret ederek bazı dileklerini bildirmişler ve bu arada cezalandırılan bir kısım şoförlerin affını istemişlerdir. Vali cezaların bir kısmını affettiğini bildirmiş ve kendilerinden seyrüsefer kaidelerine riayet etmelerini istemiştir. Şoförler, Valiye teşekkür etmişlerdir.
Dr. Nehru, dün ikinci konferansını verdi
Birkaç günden beri şehrimizde bulunan Hindistan Başbakanı Neh-ru’nun yeğeni Dr. Shlrldhara Nehru dün ikinci konferansını Amerikan Kolejlileri Derneğinde vermiştir. Dr. Nehru yakında New-York*a gitmek üzere şehrimizden ayrılacaktır.
Bir Rumen gemisi Boğazdaki emniyet ağlarının kırmızı fenerini parçaladı
Rumen bandıralı Frederik Engel şllepi dün sabah Boğazdan çıkarken emniyet ağlarının bağlı bulunduğu kırmızı fener şamandırasına çarparak parçalamıştır. Şamandıranın tamirine yeniden başlanmış ve kırmızı fenerin yanmadığı bütün gemicilere ve limanlara tamim edilmiştir.
Hâdiseyi yaptıktan sonra Kara denize kaçan geminin acentesine protesto çekilmiştir. Deniz mütehassıslarının söylediğine göre bu şamandıranın parçalanması doğrudan doğruya bir kasit eseridir.
durrahim Zapsun.
ESAT ÇAĞANIN BEYANATI
D.P. ti Kongresine takaddüm eden günlerde D.P. Genel Merkezince tasfiyeye uğratılan eski D.P. ti Başkam Esat Çağa dün Türk Ajansına, şimdilik siyasetle iştigal etmediğini, dinlenmekle meşgul olduğunu, D.P. mahalli teşkilâtları tarafından seçilen bazı •-dayların genel merkezce listeden çıkarılmalarının, evvelden beri devam edegelen kanunsuz ve tüzüğe aykırı hareketlerin bir devam ve tezahürü olduğunu, çıkarılan isimlerin yerlerine konan zevatın adaylık ve seçildikleri takdirde Milletvekilliklerinin meşru sayılamayacağını söylemiş ve;
— 1946 yılında neşrettiği beyannanıo ile bağımsız adaylığını koyan ve D.P. ye ağır İsnatlarda bulunan Ahmot Hamdl Başar'ın İstanbul adayı gösterilmesi ve Meclis Reisliği yapmış biı kimsenin D.P. listesinde bağımsız o-larak yer Bİdıktan sonra D.P. ye geçmesine ne dersiniz? yolundaki suale de:
”— Bizde umumî bir gelenek vardır: Fikre ve prensiplere değil, o kimsenin muayyen şahıslara karşı olan bağlılıklarına bakılır. Bu sebeple 1946 da ne söylediklerini ve ne de başka bir partinin en yüksek bir mevkiinde bulunmuş olmaları hiç bir şekilde onları alâkadar etmez.,, demiştir.
PARTtLERtN RADYO KONUŞMALARI
Siyasî partiler bugünden itibaren radyoda seçim konuşmaları yapmays bağlıyacaklardır. Bu arada İstanbul Radyosunda saat 19,20 de Çalışma Ba kanı Reşat Şemsettin Sirer vû 20.50 de de C.H.P, Bölge Müfettiş) Prof. Dı. Sadi Irmak C.H.P. adına. 18.20 de Enver Adakan ve 20.20 de Ahmet Hamdi Başar D.P. adına, kendilerine ayrılan saatlerde de Dr. Malik Yazar ve Ertuferul Akça M.P, adına konuşa caRlardır,
Bahar ve Çiçek Bayramı
Cumartesi ve pazar günleri Gülhane Parkında yapılacak olan bayram münasebetiyle Valinin verdiği beyanat
İstanbul Voli ve Belediye Reisi Prof. Gökay cumartesi ve pazar günleri Gülhane Parkında yapılacak olan Bahar ve Çiçek Bayramı münasebetiyle a-şağıdakl beyanatta bulunmuştur:
Gülhane Parkını bir koç maksatla imar ve tanzim etmek istedim:
1 — İstanbul tarafının gerek İmar gerek kültür bakımından canlanması, vatandaşın eğlenmesi .gezip hava alması için şehrimizin denizle korunun elele verdiği bu parkı mâmur ve muntazam bir eğlence ve İstirahat yeri, Vlyananm Prater’l gibi bir hale koymak istiyorum.
2 — Şehirde ve memlekette çiçek yetiştirmeyi hem sanat, hem de ticaret bakımından ö-nemli gördüm. Fransamn Can-nes ve Nice şehirlerinde yapılan çiçek bayramlarını gör müştüm. İstanbul gibi en güzel çiçekleri yetiştiren bir iklimde çiçekçiliği teşvik etmek için bir çiçek bayramı yapmayı fay dalı buldum.
3 — Bir ruh hekimi olmam dolayısiyle neşenin hayattaki kudretinden hemşerîlerîmln faydalanmasını isterim. Güzel şeyler görmek, hemşerilik sevgisin! cemiyet ruhiyatı içinde bir gün olsun yalamak, insanın ömrünü uzatır. Bu esaslar dahilinde bahar bayramını hazırlamalarını arkadaşlarımdan rica ettim.
4 — Bir maksadım da tatil ve bayram günlerinde pek kalabalık olan Beyoğlunun yükünü Gülhane Parkına çekmektin
Gönlüm İster ki bu bayramda gazete fotoğrafçılarının da bir köşesi bulunsun. Istanbulun en güzel ve neşeli hâdiselerini resimleriyle en İyi canlandıracak olan gazete fotoğrafçısına da bir Gökay mükâfatı vereceğim.
Gü’hane Parkında, İnönü Gezisinde, Beyazıt Meydanında günün hava durumunu gösterecek olan barometre yerleri yapılmasını Meteoroloji Genel Müdürlüğünden Istlyeceğim. Bütün turistik şehirlerde böyle barometreler vardır.,,
Basketbol takımımız
Suriyeye gidemiyor
Bugün Suriyeye gidecek olan İstanbul karması basketbol takımımız üç oyuncuya İzin alınamaması yüzünden seyahatten vazgeçmiştir. Basketbol takımının ne zaman gideceği henüz belit değildir.
8ÎYASÎ ÎKTÎ8ADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fiilen İdare eden ; Sacld ÖGET
GosetarnUe gönderilecek M-lûmum gazılann doğrudan doğruya yax% itleri müdürlüğüne gönderilmesi lâzımdır.
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
Ahmet Hamdi Tanptr.ar
Sahnenin
Dışındakiler
- 57 -
Pembe konakta saz varmış. Hürriyet ve İtilâf erkâniyle Ingiliz zabitleri her akşam oraya gelirlermiş. Allah bir kere razı oldukta.* sonra ben ne karışırım? İhsan Bey Doktor Ramiz Beyin evine sık sık gidiyormuş, kızı Macidey* pek seviyormuş. Gider ya, baba dostu... Kaldı, kaldı da kırk yıllık ahbabımızın oğlunun dedik»*-duşunu mu yapacağız?
Şerife Hanım bir an yerinde doğruldu ve tashih etti:
— Ramlz Bey değil, beyciğim, Ram iz Bev bildiğiniz gibi Defter-i Hâkani’de memurdur, her Doktor Maclt Bey dedim.
— Ha, Ramız Bey, ha Macit Bey... Fakat kendi kurduğu bu eşitliğe kendi de inanmadı. Pek de öyle değil ya... Mucit Bey ise, dedikoduyu hiç mahal yok. Eski baba dostudurlar. — Söyledikçe kendisine itminan geliyordu, — Hem böyle dedi-kodiyle meşgul olmak sana yakışmaz. Perdeci-buşının evinde oturan Ali Beyin Hanımınırı işlediği günah sana yazılmaz ki. Fakat oFT^huna nakletmekle sen de bir kılığa girersin.
— Beyefendiciğim, Ali Bey değil, Asım Bey... 281
— Asıın Bey veya Ali Bey... Hepsi bir, Hepsi birbirinden beter...
— Olur >rıu beyefendiciğim, Ali Beyin hanı mı üç sene evvel çocuk doğururken öldü o başka, o başka... O Göztepede oturur, Öteki Sahrayı ceditte... Hem Ali Bey, şimdi bir Rum kızlyle se-vişiyormuş...
— Ya! Bak, bunu işte bilmiyordum. O yaş tâki herif ha! O yaptıktan sonra Asım Beyin hanımı niye yapmasın! Hem, senin Sahrayıcedltte olan bir işlen nasıl haberin oluyor? İnsanoğlu bir kere kötü yola sapmasın! Müslümaniyle de yapar bu işi gâvııriyle de... Bir kabahatin de, işin mahiyetini Öğrenmeden konuşman. lstanbulda ecnebi zabiti bir tek değil ki! Hangi milletten, efen dim? Bir kere bunu tahkik eder insan. Sayel it-tihatta darülhilftfeye girmiş ordu kalmadı. Fransız mı, İngiliz mi, İtalyan mı, Japon mu? İşin us lım öğrenmeden konuşuyorsun...
Şerife Hanım, fahri olarak üstüne aldığı bu • İstihbarat işinde yaptığı acemilikten bayağı muz tarlp oldu:
— Ben ne bileyim, efendiclğim! Hepsi bir cehennemde yanacak değil mi?
— Hayır, kâfirden kâfire de fark vardır, Cehennom kat kat, kısım kısım! Elbette ayrı yerleri vardır. Bizim İstanbul değil ki, bu, hepsi bir yere tıkılsınlar. Hem onlarda İnfirat dâvası vardır. Cehennemde dahi bir yerde oturamazlar. Her neyse, gideceğin yer olmadığı İçin sana yine acıdım. Arada hak, hukuk var. Bugünden itibaren vazifene tekrar nasbediyor. Fakat dedikodu istemem. Çiriş tabağıma kediler pislemesin, dikkat et. Kiraların tahsili de kaldı.
— Ne yapsın adamlar?. Hükümet maaş vermiyor. Siz hile tekaüt maaşım alamadınız!
— Evet, orası da var amma... Sonra sabah-
282
lan başı açık bir delikanlı bahçeye giriyor, fesi hep elinde...
— Ha, beyclğlm o mu? Hüseyin Beyin kızının nişanlısı da... Çok iyi çocuk!.
— öyleyse zaran yok, ben şu Ruhsar Hanıma geliyor sandım da... Ona da gelmiyen yok ki! Erkek delisi bir kan. Bu sabah sütçünün sesini işitmedim. Geliyor mu? O kadın, o kadar çocuğu tek başma emzlremez... îtlna et... Peygamber Efendimiz kedileri severdi.
Şerife Hanım, yanımdan geçerken dişlerinin arasından: “Papaz herif! Dedlkodusuz bir lâhza duramaz!” diye mırıldandı. Ben yukarıya çıktım. Behçet Bey hizmetçisiyle barıştığı için memnundu.
— Kolay değil oğlum! Yirmi senedir menhusun yüzünü görmeğe alıştım. Sonra ehli iffet kadın. Sevdiğim yemeklere düşman olmasa...
O gece orada kaldım. Fakat köşk beni sıkıyordu. Bu yıkılmış adamda başkaJanmn hesabına sezdiğim hayat iştihası, o muvazenesiz ve kudretsiz iştlha hoşuma gitmiyordu.
Ertesi sabah Aekrar pansiyona döndüm. Gelirken odam için lüzumlu eşyayı da getirmiştim. Behçet Bey, bana aynca Mahûr bestenin sahibi Talât Beyin kendisine hediye ettiği çok güzel bir ayna ile bir İngiliz koltuğu, bir de yazıhane hediye etmişti. Böylece odamı tanzim edebildim, üstelik evdeki İtibarım da arttı. Pansiyonda mk sık Muhlis Beyle buluşuyorduk. O, beni Acemin kahvesine, Turşucu adı verilen bir meyhaneye, iskele civanndakl oturulacak yerlere götürdü. Evimizin yanıbaşında Ruslann açtığı Londra barın* daha ziyade, Haydarpaşadaki büyüle İngiliz garnizonunun zabit ve neferleri gittiği İçin çok zarurî olmazsa oraya gitmemeğe karar verdim.
283
Modadaki Geycine ile Mühürdar Bahçesi ise çok hoşuma gitmişti.
Bütün bu saydığım yerlerde Kudret Beye ve onun maiyetine sık sık tesadüf edebiliyordum. Kudret Bey, Kadıköyiinde tanıdığı eski bir Molla beyle dama oynardı. Bazan bu oyunun seyircileri arasında Behçet Bey de görünüyordu.
Bir gün Muhlis Bey, beni Ahmet Hâşımle tanıştırdı. Gül şairinin bir ucu kalkık kaşlarının altından insana çocukça Oir neşe ile bakan gözleri, el işaretleri hoşuma gitti. Onun da burnu, Kudret Beyinkl gibi marifetli bir burundu ve o da, başka şekilde olmamakla beraber sözlerim burnunun hareketleriyle tamamlıyordu. Konuşması ise baştan aşağı sürprizdi.
Yavaş yavaş yeni hayatıma alıştım. Darülfünun açıldıktan sonra bir gün Edebiyat Fakültesine giderek Yahya Kemali dinledim. Yambaşımda saçları bırbirına karışık, gözleri melânkoli ile etrafa bakan, zayıf bir çocuk vardı. Bana şair olduğunu, fakat henüz hiç bir şiir yazmadığını, büyük bir saffetle söyledi.
Nâsır Paşalardaki işim aşağıda anlatacağım gibi beni yormuyordu. Paşadan çıkar çıkmaz İhsanlara uğrayor, konuşuyorduk. Ihsam, gittikçe daha iyi tanıyor, tanıdıkça daha fazla seviyordum.
Bir gün “M.” e odada rastgeldlm Beni Nuru, osmanlyedekl İkbale götürdü. Orada ayn ayrı tanıdığım HAşimle Yahya Kemali bir arada gördüm. Yine bu arada Vedat, bana, Bsan isminde Taşkent'i bir genç adam tanıttı. O da Tıbbiyeye devam ediyordu. Fakat bir türlü kendisine yer bu-İnmiyordu. Tıbbiyede ara sıra ziyaret ettiğim Hangarpalas dolmuştu. Onu Madam Elekçiyanın pansiyonuna yerleştirdim. Böylece ben de ailenin nüfuzlu erkânından oldum.
234
Fakat asıl hâdiselerin birbirini kovalaması idi. Eylülün sonuna doğru Ferit Paşanın yukarıda bahsettiğim çürütme hareketi başladı. Evvelâ gazeteler 1 ekimde. Yıldız Sarayını yağma edenlerin listesini çıkardılar. Divanıharbın kora-riyle neşredilen bu liste büyük bir aksülamel u-yandırdı. Daha şvvel de İttihat ve Terakkinin tahsisatı mesture hesaplan neşredilmişti. İstanbul. bu iki hâdise ile altüst oldu. Fakat bu lüzumsuz ve hattâ tahkiki kabil olmadığı için daha ziyade iftiraya benziyen hareketler, yapanların umduğu neticeyi vermedi.
Artık Ferit Paşa kabinesinin politikası iflâs etmişti. Nitekim biraz sonra da istifa etti. Bugünlerin efkân umumiyeyi telâşa düşüren vakalarından biri de Konya İsyanı idi. İstanbul daha 1920 dc her evde ayn ayrı olmak şartıyle bir iç harbi yaşıyordu. Hava bugünlerde bir samanlık gibi ilk alevde tutuşmağa hazır bir gerginlik içinde idi.
İsyanın devamı müddetince İhsan ve Muhlis Beyle çalışan bizler, bir an rahat etmedik. Hemen her gün kahve kahve gezip havadis veriyorduk. İşin garibi gazetelere bu havadisin gelebilmesi iyi idi. İsyanın tenkili haberini ise dokuz kahveye birden haber vermiştim. Yine o gün Kudret Bey, benden aldığı haberle, yazma kitaplar satın almak için gittiği Sahaflar içinde âdeta bir miting hitabesi irat etmişti.
Bizi de bu kadar telâşa sevkeden şey. muhalefetin ümidi idi. Hemen her saat İsyanın Akae-kiden Kayseriye kadar yayıldığına, oralardan, o kadar sık dögüşlerle baba topraklarını kurtaran cenup vilâyetlerine geçtiğine dair havadis geçiyordu.
(Devamı var)
285
9
4 Mayıs 1950
* E N 1 İSTANBUL.
Sayfa 8
19 seneye mahkûm olan
Bir Amerikan Cumhuriyetçi
mebusa göre:
teklif edilen siyasetin şimdilik pratik bir siyaset olmıyacağını ve bir buhran mevcut oldukça tedricen bunu önliyeceklerlnl söylemiştir.
Parlâmentodaki nazik vaziyetten sonra
r
L
Lordlar Kamarası, bu teklifi şimdilik müsait karşılamıyor
Londra 3 A.A. (Reuter) — Lordlar Karamasındaki Hükümet ve muhalefet liderleri Ingllterede milli bir koalisyon hükümeti kurulması fikrini dün gece hoş karşılamamış-lardır.
Müstakil Lord El ton İktisadi sahada mevcut şiddetli İhtiyaçları karşılamak üzere alınacak tedbirler ve bunlan tatbik edecek millî bir hükümet kurulması hususunda üç parti liderlerinin de bir anlaşmaya verma-ya İcbar •dilmelerini teklif etmiştir.
Hükümet Lideri Lord Addison
İngiltere İlim ve Teknoloji Kolejinde yıllık fizik sergisi açılmıştır. Resimde uranyum ve radyo-aktlf enerjisini ölçen bir âlet görülmektedir.
Kanserin bir nevT olan hoçkins hastalığını tamamen İyi eden yeni bir İlâç bulundu
Atlantic City 3 A.A. (Afp) — Birleşik Amerika Doktorları Birliğinde yaptığı bir beyanatta Kanser ve Kan seril hastalıklar merkezi direktörü Dr. Rhoads, bir nevi lenfa guddeleri kanseri olan Hodgkins hastalığına müptelâ birçok hastayı trlethylene melanie veya "t e. m.M
İlâcı kaşe halinde vererek iyi ettiğini söylemiştir.
Dr. Rhoads, müzmin Leucemie’ye müptelâ başka hastalar üzerinde yaptığı tecrübeler neticesinde hastaların durumunun düzeldiğini söylemiş ve Almanya’da yapılan bu yeni ilâcın ağız tarikiyle küçük dozlar halinde alınabileceğini ve bu ilâcın gene Hodgklns hastalığında kullanılan azotlu hardalın yaptığı gibi hiçbir fena tesir bırakmadığını belirtmiştir. Bununla beraber Dr. Thoads t, e. m. in kanseri İyi etmediğini ve bu nevlleı* üzerinde henüz yeter derecede tecrübeler yapmadığını belirt, mlştir.
Minyatür bir uçak gemisi
Callfornla’da deniz erleri sevk merkezinde, Amerikan uçak gemisi Entreprise’İn tıpa tıp aynı olmak üzere 14 metre uzunlukta bir maketi yapılmıştır. Her gün pek çok meraklı tarafından hayranlıkla seyredilen bu makette, uçak gemisinin bütün teferruatı ve bütün tesisatı aynen taklit edilmiş bulunuyor. Ziyaretçiler oyuncak geminin üstüne çıkıp her tarafını sezebilmektedirler.
EntreprLse son harpte Japon uçaklarının hücumuna uğramıştı. Maket üzerinde bu harbin de bir taklidi yapılmakta ve toplara ateş açtırılmaktadır. Fakat bu küçük toplardan barut dumanı yerine talk pudrası püskürtülüyor. Zaten oyuncak gemide hakikisine benzemeyen tek şey de; bu pudra dumanın dan İbarettir.
Muhafazakâr Lider Lord SaUsbury bir koalisyon hükümetinin iktisadi sahada mevcut şiddetli İhtiyaçları karşılamak hususunda büyük faydalar temin edeceğini kabul etmekle beraber, koalisyon hükümetini ideal bir hükümet şekli olarak telâkki etmenin yanlış bir fikir olduğuna şahsan İnandığını blldirmiştilr.
Kanserin tedavisinde
adında yeni
muhabirimiz bil-Adanada bugün
*
alilâno Hayvanat Bahçesi MödürünUn eşi Bayan Mullnar uzıın bir scyahatteı sonra beraberinde getri d 1^1 bir kanguru İle beraber hayvanat bahçesinde görülmektedir. Kanguru sahibesini tanımışa benzemiyor mu?
Sivil Amerikan
r.
savunması zayıf
New-York, 3 AA (United Press) — itom enerjisi araştırmalarında çalı jan Dr. Ralph, pazartesi gecesi bir televizyon programında verdiği beya natta Birleşik Amerikanın «İvil sa
Bir Mısır tayyarecisinin yaptığı rekor
Kahire, 3 (AP) — Mısır Kıralı lavacılık Kulübü tarafından dün bildirildiğine göre, Mısır Hava Kuvvetleri Albaylarından Haşan Akif, Londradan Hartum’a kadar hiç dur-
Graziani, I sene 2 ay hapis yatacak
Roma, 3 - A.A. (AFP) — Roma Askeri Mahkemesi eski Mareşal Gra-zlanl’yi 19 sene hapse mahkûm etmiş ve hükmünde sanığın, 8.9.1913 tarihli Italyan mütarekesinden sonra Almanlarla İşbirliği yapmaktan suçlu olduğunu belirtmiştir.
Fakat eski Mareşalin, çekmiş bulunduğu mevkufiyet seneleri ve af kanunu ile düşen 13 sene 8 aylık müddetten sonra Grazlani’nln ancak bir sene İki ay cezası kalmıştır.
Grazlani’nln avukatı Askerî Temyiz Mahkemesine müracaat etmeğe karar vermiştir.
“Demirperde arkasında bir ihtilâl çıkmazsa, harp kaçınılmaz hale gelecektir”
VVashlngton, 3 - A.A. (AFP) — Ohlo eyaleti Cumhuriyeti saylavlarından John Vorys, Amerikan Ticaret odasında yaptığı demeçte demiştir kİ:
"Burada veya demirperde arkasın da bir ihtilâl çıkmadığı takdirde harp gayri kabili İçtinaptır. Sovyetler Birliğinde bir lhtLlâlle sini istiyoruz. Bunu harpte olduğu gibi da kayıtsız şartsız
bulunmak hatasını bir daha etmemeliyiz. Bir taraftan yumruğunu gösterirken öbür taraftan dostluk elini uzatmak zordur, fakat böyle hareket etmeği öğrenmeliyiz.,,
değişiklik olma-elde etmek için sulh zamanında teslim talebinde tekrar
Iranın eski Şahının naşı Tahran yolunda
Kahire, 3 A.A. (AF) İranın eski Şahı Rıza Pehlevînin nâşı bu sabah Kahire hava alanına götürülerek Tahrana nakledilmek üzere uçağa tevdi edilmiştir. Mısır ordusuna mensup bir ihtiram kıtası eski İran Şahının nâşını selâmlamış ve bütün resmi dairede bayraklar yarıya İndirilmiştir.
İran hanedanına mensup üç prensten müteşekkil İran heyetiyle nâşı Tahrana götürmeğe ve cenaze törenine iştirake memur Mısır heyeti aynı uçakta yer almışlardır
vunma plânlarının çok karışık oldıı fnınu ve bu sebepten dolayı Sovyet Rusya New-York'u Pingpong toplarl-le bombardıman etse bile çok sayıda insan öldürebileceğini bildirmiştir.
madan uçmuş ve bir rekor tesis et-mlştir. Haşan Akif Bey, pazartesi günü Greenv/ich saat ayarı ile 16.31 de Londradan ayrılmış ve dün saat 09.35 te Hartum’a varmıştır Mesafe 3,073 müdır.
Amerikadan intibalar
Türk propagandası için temel prensip
"Bir köpek, Ahmet adında birisini ısırmış”, “Bana ne ?” “Ahmet adında bir adam, bir köpeği ısırmış" Amerikan Neşriyat Müdürü yerinden fırlar : “İşte bu havadistir”
Yazan Oğuz TÜRKKAN
Avusturya ordu fazlası uçaklarından 19 tanesi sivil havacılığa terkedilmiştir. Bunlardan bir tanesi İndiği hava meydanında kontrolü kaybederek, sanki su İçmek istiyormuş gibi ve gördüğünüz şekilde deniz kenannı boylamıştır. Bu kaza sonunda uçağın İçinde bulunan 4 kişinin burnu bile kanamam ıştır.
Amerikalılar, Batı Berline
95 milyon mark yardım edecek
■ I —
Harriman, Rvrupa sanayiinin harpten evvelkine nazaran yüzde 121 arttığını söyledi
İktisadî işbirliği Komitesinde dün ezcümle demiştir
Berlin 3 A.A. (Afp) — Marshall Plânı Fevkalâde Büyükelçisi Averell Harriman, Avrupa Mahallî İstişare verdiği beyanatta kİ:
barbar tazyika
"Doğudan gelen
Berllnlilerln mukavemet etme kararlarını çok takdir ediyorum.,, Büyükelçi, Batı Avrupa sanayiinin harpten evvelki seviyesinin yüzde 121 İne eriştiği için duyduğu memnuniyeti belirtmiş ve Marshall Plânı İdaresinden Berllne uzun vâdeli bir yardım
Finlûndiyada
Komünist usûlü grevden bu defa Rusya zarar görecek
Helsinki, 3 . A.A. (AFP) — Fin demiryollarına mensup 4500 lokomotif makinisti, tekaüdlyelerine zam yaptırmak için Hükümetle girişmiş oldukları müzakerelerin muvaffakı-yetsizllkle neticelenmesi üzerine bu gece yansı işlerini bırakacaklardır. Bu grev neticesi, Rusyaya tazminat olarak verilen malların sevkıyatından başka, Fin topraklannda bütün demiryolu nakliyatı duracaktır. Hükümetin alacağı karşı tedbirler henüz bildirilmemiştir. Mamafih Hükümetin bunlar hakkında takibata girişeceği sanılmaktadır.
C. H. P., Seyhanda seçim propagandasına devam ediyor
Adana 3 (Hususi liriyor) — C.H.P. kinci açık hava toplantısı yaptı. Ya-ın da Halkevinde kadınlar arasında tapalı salon toplantısı yapılacaktır, öu C.H.P. toplantılarında eski ve yeni bakanların, umum müdürlerin meydanlarda kürsülere çıkıp halka karşı nutuk vermeleri, yapmak arzulunda oldukları yeni hizmetlerden oahsederek gerek kendilerini gerek C.H.P. ni halkın emrine âmede göstermeleri bilhassa muhalif vatandaşların hoşuna gitmektedir.
Cumhuriyetin İlânından bu yıla kadar İlk defa görülen bu demokratik seçim sistemi elde edilen muvaffakiyetlerden biri addediliyor.
C.H.P. bugün Maraş ve Gazlantep-te de birer açık hava toplantısı yap-nış. hatipler seçimi büyük farklarla :endllerlnln kazanacaklarım nişlerdir. Adana bölgesinde cazanma şansı kuvvetli olan ıdaylanndan Cavit Oral ve
Jülek hâlen burada propaganda nu-ukları vermektedirler. D.P. nln bugünkü açık hava toplantısında Adana ıdaylanndan Profesör Remzi Oğuz \rık, Profesör Doktor Cezmi Türk, air Arif Nihat Asya, ve milletvekili ilnan Tekelloğlunun samimi olmadığını tebarüz ettirmiştir. C. H. P.-nln yeni Adana adaylarından, bir Trup bugün Saimbeyli ilçesinin Mo-cecce bucağında halkla görüşürlerken kendilerine çay ikram edilmiştir. Çayların biri taze demlenmiş, diğeri de bayat olduğundan adaylara hangisinden içmek istedikleri sorulmuştur. CH P adayları: "Elbette taze dem-
söyle-seçlml C.H.P. Kasım
programı İçin 95 milyon marklık bir tahsis yapılacağını bildirmiştir.
gelişme imkânı hakkın-suale cevaben Harriman engelle karşılaşıldığını bu engelin doğu memle-Avrupa
Doğu ile Batı arasında ticaret mübadelesinin da sorulan büyük bir söylemiş ve
ketlerinin, muhtemel Batı ihracatına karşılık sağlamaktaki kifayetsizlikten ibaret olduğunu belirtmiştir. Harriman, bu banşçı rekabette Batının kazanacağına emin olduğunu söylemiş ve sosyal meseleleri halletmek için Batının bir fikir seferberliği yapması zaruretine İşaret etmiştir. Harriman daha sonra derhal Tempelhof uçak alanına gitmiş ve Parise hareket etmiştir.
Crocker’in yerine
Sir Robertson, Ortadoğu İngiliz Kuvvetleri Komutanı olacak
— Orta-
Crocker Fayed’e
Amman, 3 . A.A. (AFP) doğudaki Ingiliz Kuvvetleri Başkomutanı General Sir John Süveyş Kanalı bölgesindeki
lönmek Üzere Amman’dan ayrılmıştır.
Ortadoğudakj Ingiliz Kuvvetleri başkomutanlığı vazifesinden ayrılacak olan General'in yerini Sir Robertson alacaktır.
(MEMLEKET HABERLERİ)
Sanayi kanun tasarısının Nâz,ra
açlık grevine başladı
tetkiki bitirilmek üzere
Ankara 3 (Hususî muhabirimiz bll-lirlyor) — Yurdumuzda gerek devlet liyle İşletilen ve gerekse şalıiB veya opluluklara alt olan iktisadi teşebbüslerin gaye ve maksada elverişli peklide çalıştırılmalarını cişafını plânlaştırmak laha önce hazırlanmış tayi Kanun tasarısının
etklkı bitirilmek Üzeredir.
Bilindiği gibi. 2 yıl kadar önce hazırlanan tasarı Mecliste İlgili komisyona gelmişse de. tasan hükümlerinin
temin ve in-maksadlyle bulunan Sayeni baştan
Yüksek Secim Kurulunun karan
D.P.bağımsız adayı olarak kaldı
İzmir 3 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Yargıtay Başkam Halil İzyörük’ün bağımsız aday olarak D.P. listesine İthal edilmesi gerektiği Yüksek Seçim Kurulundan İzmir seçim kurulu başkanlığına tebliğ edildi. Seçim kurulu bu hususu yann çıkacak gazetelerde ilân edecektir.
( im ■ • ■ m—»mm' — «w»'
tenmiş çaydan İçeriz.” deyince, köylüler de: "Şu halde bize bir şey deneğe hakkınz yoktur. Siz de artık layatladınız. Biz yenilere rey vere-•eğiz.” demişlerdir. Adonade yarın yapılan toplantılardan birinde de Millet Partisi sözcüleri konuşacaklardır
(0
Times gazetesine Neşriyat Müdürü Bizimkiler hay-opera havadisini
DÎR köpek Ahmet adında birini ısırmış.”
Bana ne?
'‘Ahmet adında bir adam bir kö peğl ısırmış.”
Amerikan Neşriyat Müdürü, yerin* den fırlar: "işte bu, havadistir” der Bizim Amerikadaki Türk Haberlet Ofisi de, Türklyeyi tanıtmak İçin yaptığı gayretlerde, Amerikan basınının bu ana prensipln İyice bellemek fırsatım bulmuş: Türkiyeye, bir Amerikan opera artisti gitmiş (adı kirk bilmem neymiş) ve Ankarada bir opera gösterisine iştirak etmiş. Bizim Haberler Ofisi, bu havadisi —diğerleri meyanında— New-York Times gazetesine bildirmiş. Bu meşhur gazete, bu havadisi basmış. Biı kaç hafta sonra, daha mühim bir havadis alınmış: Meşhur Amerikan piyanisti Iturbi, Türkiyede, zelzele felâketzedeleri menfaatine bir konser vermiş ve bizzat kendi konserine 2.000 liralık bir bilet satın alarak girmiş. New-York Ofisimiz bu enteresar havadisi New-York telefonla bildirmiş, alâkadar olmamış, retle, daha önceki bastıklarım, halbuki o opera tenorunun, vaktiyle Metropoliten Operasında çalışmış, 2 nci derece bir artist olduğunu hatırlatmış, Iturbi havadisinin İse daha alâka göreceğini sandıklarım ilâve etmişler. New-York Times’ln müdürü şöyle cevap vermiş.
— Birinci havadisinizi bastık, çünkü onda, bilmediğimiz bir şey vardı: Türkiyede opera olduğundan haberimiz yoktu; bu havadis bunu öğretiyordu. ikinci havadisiniz enteresan değil, çünkü Itrubl gibi meşhur bir piyanist her sene turneye çıkar vc hemen her memlekette konser verir. Bu sefer de Tllrkiyeye gitmiş. Kime ne? Teberruda bulunmuş. Bu gibi şahsiyetler sık sık teberruda bulunur. Yeni bir şey değil ki. Itrubinin beda va reklâmım yapmak da bize düş mez.”
işte size, olanca Amerikan dobra dobralığı ile, işin hakikati.
Türk Haberler Servisi, Türkiyeden bahsettirmek İçin, Life mecmuasını da bir denemiş. Milyonlarca tirajı olan bu derginin malûm olduğu üzere, her nüshasında "davetlerde” sa-hlfesi vardır. Life fotoğrafçısı kâh bir evlenmeye, kâh bir toplantıya kâh bir baloya yollanır, o hâdisenin resimleri kısa yazılarla neşredillı Bizimkiler de şöyle bir telkinde bu lunmuşlar: "New-York’ta bir sürü ecnebi haberler servisi var; niçin oıı lardan birine —meselâ Türk Haber-1
günün ihtiyaçlarını karşılamağa yeteı mahiyette olmadığı İleri sürülerek i-ade edilmişti, iktisadi hareketlerin kesif olduğu ( bir zamanda kısa bir tetkiki müteakip hazırlanan tasarının o zaman görülen eksikliklerini ihtiyaçlara cevap verebilecek şekilde yeni baştan hazırlamakta olan komisyon çalışmalarını bitirmek üzeredir. Yeni Meclisin açılacağı günlerde tamamlanarak ilk fırsatta tetkikine sunulacak bu tasan bir boşluğu dolduracaktır.
Pakistan Basın Ataşesinin kokteyli
Ankara 3 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Pakistan Elçiliği Basın Ataşesi, Mister Dadaşi bugün basın mensuplarına bir kokteyl vermiştir. Kokteylde ses sanatkârlarımızdan Zehra Bilir bir konser vermiştir. Verilen malûmata göre Elçilik Zehra biliri Paklstana davet etmiştir.
Pakistan Büyük Elçisi, Ankara Hukuk Fakültesinde
Ankara 3 «Hususi muhabirimiz bil-liriyor) — Ankara Hukuk Fakültesi ırofesör ve öğrencilerinden mürekkep »ir grup Pakistan Büyük Elçisi Ek-’.elâns Mİ an Beşir Ahmedi ziyaret e-erek kendilerini fakülteye davet etmişlerdir Ekselâns Fakültede 2 saat :alarak profesör ve talebelerle hukuki mevzular üzerinde görüşme yapmıştır.
ler Ofisine— bir fotoğrafçı göndermiyorsunuz?”
Life’çı sormuş:
— Akşam, namaz vakti gelince, memurlarınız işlerini bırakıp, oracıkta namaz kılarlar mı?
Bizimki, hayretle:
— Hayır, cevabım vermiş.
— Şu halde, demiş Life’çı, ofisinize gelerek fotoğrafçımız enteresan ne bulsun ki! Her yerde görüldüğü gibi, daktilo başında yazı yazan kızlar masa başında çalışan memurlar, dosya dolapları filân. Bunu okuyucu ne yapsın?"
Evet, "Ahmet efendi köpeği ısırdı” tarzında bir havadis verebiliyor muyuz Türkiye hakkında? O zaman Life fotoğrafçısı da koşar, New-York Times muhabiri de. Aksi takdird* kimsenin, dünyada Türkiye diye biı yer de varmış, diyeceği yoktur.
Zaman zaman kızar, zaman zaman merak ederiz: niçin Türkiye hakkında, bindebtr yazı yazan ecnebiler, hep işin acayip taraflarını araştırıyor, eski ve köhnenin fotoğraflarını çekiyor, yeni ve modern gelişmelerimizi görmemiş gibi davranıyorlar. Yahut da niçin Nerin Gun gibi serseriler, Türkiyeyi Amerikalıların komik bir taklitçisi, garip bir memleket tarzında gösteriyorlar?
Cevap aşikârdır: Çünkü bu çeşit yazılar ve fotoğraflar Amerikan o-kuyucusunu ilgilendirir de ondan. Doğru dürüst, düpedüz hakikat, A-merikan tabirince "exclting” (heyecan verici) olmaktan uzaktır.
Şu halde, Türkiye ve Türkler hakkında hakikati anlatmaktan ve duyurmaktan ümidi keselim mi? Hayır, sadece bir hakikati takdiıp şeklini değiştirelim. Zaviyenin âyannı değiştirelim. Son çeyrek asırdır Amerika, roman ve hikâye olmıyan, ciddî mevzuların üslûbunda çok mühim değişiklikler yapmıştır. Roman ve hikâye tekniğinin en enteresan tarafları, makaleciliğe tatbik edilmiştir. En a-ğır İlmî mevzular bile bugtln "çuko-lataya bulanıp" öyle yutturulmaktadır. Mevzua yanaşış, mesleyi ele alış ve anlatış üslûp, herşey, herşey değiştirilmiştir. Ve bu yeni teknik hakkında kitaplar yazılmıştır. Bunlar bellenmedikçe, Amerikadaki Haberler Ofisimizin samimi gayretleri, bülten basıp sağa sola göndermekten öteye varamıyacaktır. Ve bu bülten ’^r, “bir köpek bir insanı ısırmış” ha-îsı gibi okunacak, yani okunmıyar caatır. Marifet, her havadise, "insan köpeği ısırdı” zaviyesini verdirebll-mektir.
“Müdahalelerden korunamıyacak derecede zayıf düştüğüm zaman cebren beslenirsem, kendime gelir gelmez tekrar greve devam edeceğim”
Ankara 3 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Şair Nâzım Hikmetin a-vukatı irfan Emin bugün gazetecilere aşağıdaki izahatta bulunmuştur:
"— 30 nisan pazar günü Üsküdar Cezaevine Nâzım Hikmeti ziyarete giderek şairin bana göndermek için kaleme aldığı mektubu kendi elinden aldım. Bu suretle Nâzımın 2 mayıstan itibaren yeniden açlık grevine başhyacağım öğrendim. Nâzım Hikmet bu mektubunda hakkını aramak yolunda elinde başka bir imkân kalmadığından bahsediyor, 2 mayıs tarihinden itabaren açlık grevine devam edeceğini yazıyordu.
Mektubun son kısmında aynen şöyle denmektedir.
"Açlık grevinin seyri esnasında müdahalelerden korunamıyacak kadar zayıf düştüğüm ve kendimi kaybettiğim zaman, cebren beslenirsem kendime gelir gelmez grevime devam edeceğimi, ölümüme yahut herhangi bir kanun yolundan tahliyeme kadar bunun bövlece sürüp gideceğini ay-•ıca bildirdim."
Nâzım Hikmete hiç olmazsa yapacağım teşebbüslerim neticesine kadar olsun beklemesini ısrarla söyle-dlmse de kabul etmedi. Ben de derhal Ankaraya hareket etmek zorunda kaldım. Ankarada bazı yüksek makamla la temasa geçtim. BÜhassa A-dalet Bakam Fuad Sirmenle görüşerek 13 seneden beri ümitsiz bir hava içerisinde İnsan gücünün yetcmiyece--fi biı buhranla mânan yıpranan şa-rin sinir ve ruh hastalıkları müte-ınssısi.ırından mürekkep biı heyet marifetiyle muayenesini talep ettim. Terviç edilen talebim üzerine sunduğum dilekçe derhal muameleye kondu.
Aldığım son haberlere göre ırıüek-kliün 2 mayısta başladığı greve devam etmektedir. Esasen Cerrahpaşa hastahaneslnce verilen raporlarla hasla olduğu tesblt edilen müekkili-min hayatı bu ”enl durum muvacehesinde büsbütün vebamet kesbetmiş-tir.
8ayfa 4
Y E N t İSTANBUL
4 Mayıs 1950
■
--------------------------* AVRUPADA KAÇAKÇILIK ÇOK ARTTI
HARP sona erdiğinden beri Avru-pada kaçakçılık aldı yürüdü. Bütün Avrupa devletlerinin Gümrük Muhafaza Teşkilâtı, gittikçe cüret peyda eden kaçakçılara karşı şiddetli bir mücadele halindedir. Her gün hudutlardan. milyonlar değerinde kaçak eşya geçmektedir. Piyasada geçen her şey kaçırılıyor:1 tıpkı İğneden çu-kolataya, kıymetli madenlerden otomobile, kasaplık hayvan ve hattâ insanlar bile kaçakçüara mevzu teşkil etmektedir. Milletlerarası Kaçakçılık Teşkilâtı, Avrupa hudutlarının, modem ticaret âleminin tenevvüüne tamamen uymaktadır. Almanya-Bel-çika hududunda çocuklar, kahve ve sigara kaçırırken. *’ağırbaşh„ ticaret erbabı, îsviçreden, Fransa ve Italya-ya külçe külçe altın geçirmekte ve Avrupanın büyük merkezlerinde "büyük çapta” kaçakçılar” dolar getiren “karaborsa” mallarının transitini toptan idare etmektedirler. Yalnız Batı Almanya, harp sonundan beri, kaçakçılık yüzünden, İki milyar Alman markına yakm, gümrük resmi kaybetmiştir. Almanyanm umumî istihlâkine nispetle İki fincan kahve den, beş sigaradan biri, kaçak olarak ithal edilmiştir. ”YENt İSTAN-BUL„okuyuculanna, Avrupa kaçakçılarının usûlleri ve bunlara karşı açılan mücadele hakkında bazı enteresan resimler arzetmektedır.
..
1 r f
’>r ■ V> ^*7
\ W >. rr t
Artı
\ ı 'v
?’ M
Y'«V(
7-'.
ı V
■
I
FV'
4
* * d
Hudut boyunda duran bir cenaze arabaaına, yüzlerinden teesaür akan bir ko$ kiçl, bir tabut yerleştiriyor. Her halde. kolcular, tabutu da açacak kadar kalbMz değildirler... Fakat kaçakçıların bu ümidi de »uya düşüyor!... MTae kalpli” muhafaza memurları, tabutu açınca, foya meydana çıkıyor. İrlandalI yemin ediyor: "Bu Isde muhakkak bir yanhöbk olncak!" diyor. Kolcular, hiç «akaya gelmiyorlar: "Bu kudur ki)metil «eyler gÖmülemcz diyerek mallan musnderc ediyorlar.
Ingllls • İrlanda hududunda koçakçılık âdeta milli bir spor haline gelmiştir. Kaçakçılar, hudut muhnfıılarını atlatmak İçin mütemadiyen yeni usuller İcat ediyorlar. Trende arama yapılırken, viski sloelorl, tren kompartımanlarının dıs kapılarına asılarak, huduttan geçiriliyor.
Bütün Avrupada gümrük memurları, gece gündüz İ« batındadır. Bu memurlar. milletler ar anı kaçakçılığa, nnenk, gümrük duvarlarının > ıkılma^iyle nt-hajet verilebileceğini çok İyi biliyorlar.
BİR SOVYET Yazan : Dennis Bardens
Vazifesi oldukça iyi idi. Her ay 1.400 ruble (70 sterllng) alırdı. Almanya tahsisatı da aynca 3.000 marl (77 stcrling) tutardı. Sonradan kendi birliği Polonyaya sevkedildl. Fakat Denisof ve bir kaç kişi daha Pots-dam’ft gönderildi. Burada, Denisof "Harp Ganimetleri Dairesi” başkanlığına tâyin edildi, tecrit ve tamirat işleri hakkında malûmat topladı. 1946 da vazifesini İkmal ettikten sonra Harbiye Nezaretine, Dış Ticaret Baş Mürakıphğına tâyin edildi. Doğu Almanya İle hariç memleketler arasındaki ticarî münasebetleri mllrakebe ediyordu. Sovyet rejimindeki son vazifesi mark 1.400 tahsil
olan bu işten ayda 5.000 ost-k azanı yor ve mukabili olan rubleyi bir Rus bankasından ediyordu.
"İmtiyaz’* kâfi gelmiyor
: u»
İsviçre polisi geni» bir arama sırasında, şüphe uyandıran bu garip iskarpini ele geçirmiştir. İskarpin tetkik edilince, ökçede altın para ve tabanda döviz bulunmuştur.
Avusturya - Baıytra hududundaki koçakçılık merkezlerinden birinde gümrük ve emniyet memurları daimi aeferber halindedirler. Bav yereli kolcu, huaua! tipte bir ayna He, Avusturya plâkalı otomobilin altını tetkik ediyor.
İngiltere tenis
şampiyonası
Boumemouth, T- A.A. (Reuter) — Bugün oynanan İngiltere tenis şampiyonasının tek erkekler 3 üncü turun da milletlerarası Ingiliz tenisçisi Ho-ward Walton, Mısırın Davis kupası oyuncularından S. Nima’yı 6-2 6-2 6-1 yenmiştir.
Howard WaJton şimdi kardöfinal de Jaroslav Drobny ile karşılaşacaktır.
★
Londra. 3 (YtRSl — Hampshire’da, Boumemouth şehrinde başhyan İngiltere tenis şampiyonasının İlk günü hiç bir sürpriz olmamıştır. Tek erkekler blrLnci turunda Mısırlı Drobny, İngiliz Lord Mexborough’u 6-0, 6-1, 6-2 mağlûp etmiştir. Bundan sonra Mısırlı Smirn. Ingiliz Hamburger i 6-0, 6-0, 11-9 yenmiş ve İngiliz Konig gene Mısırlı Cernik’e mağlûp olmuştur.
Tek kadınlar birinci İsrailli Mile. Komfeld.
Davy'yi 1-6, 6-3, 6-2 yenmiştir.
6-4. 6-4, 6-1
turunda İse, İngiliz Mile.
Yorgo Grispos, D^mauro’yu sayı hesabiyle yendi
İskenderiye, 3 (AP) — Tûııan orta sıklet boks şampiyonu Yorgo Grispos, burada yapılan bir maçın sonunda İtalyan orta siklet şampiyonu Ltıigl Dimauro’yu sayı hesabiyle mağlûp etmiştir.
Motosiklet yarışını Gecrges ka-anc’ı
Paris, 3 (AP) — Failsin thlery pistinde yapılmış dan bir
motosiklet yarışını, Fransız Geurges Grignard kazanmıştır.
Mon-
Bu malûmata, Denlsof’un bir çok mücadelelere bizzat İştirak etmesi ve Komünist Partisinin en güvenilir â-zalarından biri olması da ilâve edilince, Denlsof’un nadir ‘'imtiyazlılar” dan biri olduğu anlaşılır. Rusyadaki rejimin bozulması bu “imtiyazlı” eşhasa blrşey kazandıramaz. Denlsof’un müreffeh bir vazifenin başından ayrılıp Britanyaya dönüşünü ne fakirlik ne de inancının sarsılması izah edebilir. Bundan başka Rus propagandacıları, Ingiliz yahut Amerikan işgalindeki Almanyaya kaçan Rusların derhal İdam edileceği şayiasını çıkarmışlardı. Denisof bu uydurma habere İnanmadığına şimdi çok memnundur. Çünkü artık, rahat bir evde oturuyor. İyi yemekler yiyor, istediği gibi hareket edebiliyor ve kimsenin fikirlerine uydurmak mecburiyetinde kalmadan iktisadi mevzular hakkında istediği gibi yazı yazabiliyor.
— Sovyetler Birliğini terketmeğe asıl hangi sebeple karar verdiniz, di ye sordum.
— Berlindekl vazifem esnasında tecrübeli bir iktisatçı olmama rağmen, bütün hayatımca Sovyet propagandası tarafından aldatılmış olduğumu anladım, dedi.
Ruöyadan çıkıncaya kadar, başka memleketler hakkında hiçbir zaman tam ve doğru bir malûmat elde etmemiş olduğumu farkedememiştim. Fakat 1945 den sonra, o tarihe kadar bana öğretilen ve hakikatinden asla şüphe etmemiş olduğum şeylerden çoğunun asılsız ve uydurma olduğunu kendi gözlerimle gördüm. Her yerde, hattâ harbin tahrip ettiği Alman-yada bile hayat şartlarının, meselâ mesken meselesinin harp öncesi Rus-yasında gördüğümden çok daha yüksek olduğunu gördüm, işte o zaman Sovyet istatistiklerinin yanlış olduğunu, vatandaşlarımın mütemadiyen aldatıldığını anladım ve komünist rejimine olan imanımı, İtimadımı tama-miyle kaybettim.
Rakamlar değiştiriliyor
“Vaka, Dış Ticaret Başkanlığında bulunduğum sırada cereyan etti. Evrakın arasında ticarî vaziyetimizi bildiren hakiki rakamlar mevcuttu.
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
Hicrî 19 5 0 MAYIS 4 Perşembe Rumi
RECEP 16 1369 NİSAN 21 1366
VAKİT VASATI EZAN»
Güneş 5.55 9 18
öğle 13.11 5 04
îklndl 17.04 8.56
Akşam 20.08 12.00
Yata: 2L53 1 45
împâk 4.01 7.51
İSTANBUL
YENÎ SES OPERETİ : 20 45 de Apar Topar.
KONAK PAV1YONU1 İspanyol Atraksiyon Trupu.
ANKARA
KÜÇÜK TİYATRO 1 (11169)
Kıskançlar.
GAR GAZİNOSU : Parla Revü heyeti.
PAVİYONDA : İtalyan Akrobatları.
İZMİR
YILDIZ: (42847) 1 — Dağ Çiçeği. 2 — Tehlikeli Kadın,
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — San Frannlsko. 2 — Altın Peşindo. AYSU (21917) 1 — intikam. 2 — Dağ Çiçeği.
AZAK (235-12) 1 — Lüküs Hayat. 2 — Vurun Kahpeye.
ÇEMBERLİTAŞ (22513) ölmeyen Aşk. 2 — Şehzade Azmi. FERAH 1 — Buffaiobilin İntikamı. 2 — Sönen Rüya.
HALK 1 — Zaloğlu Rüstem. 2 — Keşif AJayı,
KISMET (26654) 1 — Sönen Hayat. 2 — Karanlıkta izler.
MARMARA (23860) Aşk Oyunları. 2 — Port-Salt Canavarı. MİLLÎ (22962) 1 — San Fran-slsko. 2 — Altın Peşinde.
TUBAN (22127) 1 — Lüküs Hayat. 2 — Vurun Kahpeye.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Kovboylar Kıralı. 2 — Gençlerin Sevgilisi.
KADIKÖY CİHETİ
KALE (60112) 1 — Deniz Ejderi (Türkçe). 2 — Kafkas Kartalı.
OPERA 1 — Hint Esrarı. 2 — Yaşasın Aşk.
SÜREYYA (00682) 1 — Sihirli Aşk. 2 — Karanlık Ayna.
Suare: 1 — Günün Kadını. 2 — Karanlık Geçit
YELDEClRMENl 1 — Dlnml-yen Sızı. 2 — Toeun Paşa» ANKARA
• • •
ŞEHİR TİYATROSU : Oyuncu
Gölgeler.
(40868) Aşk ve
2 —
Kıs-
Lo-
(41659) VVasille Elen Komedi Trupu.
Dünya orta sıklet şampiyonluğu 14 haziranda yapılacak
New-York, 3 (YİRS) — Dünya orta sıklet boks şampiyonu lake İh Motta, 15 güne kadar tesblt edilecek olan hasmtna karşı 14 haziranda New-York şehrinde Yankee Stadyumunda Dünya şampiyonluğu için dö düşecektir. Bu maç için biletler bir ay evvelinden itibaren satışa çıkarılacaktır.
ATLAS: (40835) öldüren Buse, ALKAZAR: (42562) 1 — Gangsterler Kıralı. 2 — iki Cingöz Kibarlar Arasında,
AR: (44394) Bahar Olunca. Suare: Gecenin Gözleri, EL1IAMRA: (43595) Macera Adası.
Sıınrc: Gecenin Gözleri. ÎPEK: (14289) ölüm Diyarı. İNCİ: (84595) 1 — Krlstof Ko-lomb. 2 — Yayla Kaplanları. LALE (43505) Aöllor Ülkeni. . Suare; 1 — Ateş Bekçileri.
Karanlık MELEK: kançhk.
SARAY: gothotldls
SUATPARKı (83143) 1 — Cebelitarık Canavarı. 2 — Anna Karenlna (Türkçe).
SÜMER: (42851) Hayal Peşinde.
SARK: (40380) Klmaoalzler. SIK; (43726) 1 — Günah Peşinde (Türkçe). 2 — ölüm Saııtl. TAKSİM: (43191) 1 — Kapanan Gözler. 2 — »Şehitler Kalesi.
TAN; 1 — Her Şafakta ölürüm. 2 — Yılmaz Kahramanlar. YENİ: (84187) 1 — Rüyadan Sonra. 2 — Monte Krlatonun Mirası.
ÜNAL: (49306) 1 — Yuvam (Türkçe). 2 — Gilda »Şeytanın Kızı (Türkçe).
ANKARA (23432) Gangster Hafiye.
BÜYÜK (15031) Paylaşılamıyan Güzel Sevgili.
CEBECİ 1 — Buffâlobll. 2 — Beyaz Yıldırım.
FARK 1 — Zehir Kaçakçıları. 2 — Alevden Gönüller.
SUS 1 — Günahkâr Kalbler.
2 — Bir Fakir Delikanlının Hikâyesi.
SÜMER 1 — Paraşüt Taburu. 2 — Hapishanede İsyan.
ULUS 1 — Kıskanç Kadın. 2 — Tamplko.
YENİ; Genç Kız Kalbi.
İZMİR
ELHAMRA Balalayka. LÂLE 1 — Makineli Adamlar Diyarı. 2 — Kadın Düşmanı. TAYYARE 1 — Akdeniz Korkanları. 2 — Hülya.
TAN 1 — Makineli Adamlar Dlyan. 2 — Kadın Düşmanı. YENİ 1 — Deniz Ejderi. 2 — Şeytanın Kudreti.
KARŞIYAKA CİHETİ MELEK 1 — Kadın Söverse. 2 — Genç Kartallar 2. dovre. SÜMER 1 — Tabancalar Patlarken. 2 — Donanma Şarkısı.
GELECEK OLAN UÇAKLAR
12.50 D.H.Y. (Türk) Ankera-dan. — 14 D.H.Y» (Türk) İzmir-den. — 10.20 P.A.A. (Amerikan)
Hongkong. Bangkok, Kalküta. Delhi. Karaşl, Şamdan. — 16.20 D.H.Y. (Türk) İskenderun. A-dana, D. Bakır, Malatya, An-karadan. — 17.45 C.Y. (Kıbno) Nlkosya, Anlcaradan. — 19.10
S.R. (İsviçre) Zürich. Cenevre. Atlnadan. — 22.30 S.A.8. (İskandinav) Stockholm, Kopenhag, MÜnihten.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 BE.A. (Ingiliz) Atina. Roma, Nİs, Londraya. — 9 D. H.Y. (Türk) Ankaraya. —10.10 D.H.Y. (Türk) Ankara. Kıbrıs. Boyruta. — 11.30 C.G.D T. Beyrut. Kahlrcye. — 13.50 D.H Y. (Türk) İzgılre. — 14.30 D.H.Y, (Türk) Ankarava.— 17.05 P.A.A. (Amerikan) Münih, Londraya.
A. S. (İskandinav)
OLAN VAPURLAR (Mudnnyadan).
OLAN VAPURLAR
— 23.30 S.
Lydda’ya.
GELECEK
20.30 Su» GİDECEK
9 Su» ıMudanvaya).
GELECEK OLAN EKSPRESLER
8.45 Semplon (Avrupa), —7.10 Doğu. — 8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
9 Toro». — 18.10 Ankara. —
21.30 Semplon (Avrupa).
(pl). — 9.00
ve program. — 12.30 §ar-
ANKARA:
Saat: 7.30 M.S.Ayan. — 7.81 Marşlar (pl). — 7.45 Haberler.
— 8.00 Şarkılar (pl). — 8.15 Hafif melodiler (pl). — 8.25 Günün programı ve hava raporu. —
8.30 Çeşitli müzik Kapanış.
Saat: 12.28 Açılış
— 12.30 M.S.Ayarı,
kılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Radyo salon orkestrası (Şef: Necip Aşkın). — 13.30 Öğle gazetesi. — 13.45 Radyo salon orkestralının devamı. — 14.00 Akşam programı, hava raporu ve kapanış.
Saat: 17.58 Açılış ve program.
— 18.00 M.S.Ayan, — 18.00 Konuşma (Seçim). — 18.10 İnce saz (Şataraban Faslı). — 18.30 Konuşma (Seçim). — 18.40 Piyano ile caz (pl). — 10.00 M S. Ayarı ve haberler. — 10.15 Geçmişte bugün. — 19.20 TUrkÜlor (pl). — 10.30 Konuşma (Seçim).
— 19.40 Ara müziği (pl), — 10.50 Konuşma (Seçim). — 20.00 Nor-man Cluutier orkestrası çalıyor (pl). — 20.15 Radyo gazetesi. —
20.30 Konuşma (Seçim). — 20.40
Tanburla saz eserleri (Mesut Cemil), — 20.55 Oyun havaları, bağlama takımı (pl). — 21.00
Uneaco gazetesi. — 21.15 Konuş ma (Seçim). — 21.25 Dan» müziği (pl). — 21.10 Konuşma
(Seçim). — 21.50 Müziksovorln saati. — 22.45 M. S. Aj-orı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İKTİSATÇISI ANLATIYOR
— 2 — Çevirenler : F. Karabey - G. İter
yanılmaz bir hal almağa başlamıştı. »Şehirler ve köyler tıklım tıklım insanla doluydu. Halk bütün gün mütemadiyen çalışıyor, gene de ekmek parası çıkaramıyordu.,,
— Bunu ben aöyliyecek olsam, dedim. Sovyetler aleyhine propaganda yaptığımı zannederler.
Rusyada geçim durumu
Denisof ısrarla:
— Emin olun, doğru söylüyorunrç dedi. Gelin bir hesap yapalım sizinle Rusyada vasat bir işçinin aylığı 40C ile 500 ruble arasındadır (20 İlâ 25 sterllng). Bizim esas gıdamız ekmektir. Çinliler İçin pirinç, İtalyan lar için makarna ne demekse, bizlır. İçin de ekmek öyledir.
Vasat bir aile — ana, baba v» çocuk — günde 3 kilo ekmek yer. Ek meğln kilosu 3 rubledir. Yani bir İşçinin gelirinin 270 rublesi, yahut yüzde 75 i ekmeğe gider. Aylığının yüzde 15 ilâ yüzde 20 si ile devlet tahvilâtı almağa, gelir vergisi ve kültür vergisi ödemeğe mecburdur. Ev klra^ sini verdikten sonra (şayet onu de verebiliyorsa) elbise, yakıt, ev eşya^ sı. ilâç, tatil günleri vesaire için ellrv de hiçbir şey kalmaz.
Kalsa bile her şey o kadar pahalıdır ki, hususî fiyatla alış veriş yapan resmî komünist memurlardan başka kimsenin almağa gücü yetmez.
(Devamı var)
Bunlar Sonra, Pravdada bildirilen rakamların bambaşka olduklarını gördüm. Bunun bir yanlışlık olmasına İmkân yoktu. Çünkü hakiki haberler, rakamlar Krem-lln’ln elindeydi ve bile bile hakikati halktan gizliyordu. Size bir misal vereyim: 1 ocak 1948 tarihinde, Sovyet Hllkûrneti, Sovyet Almanyasınm, ticaretten 200 milyon mark kâr ettiğini bildirmiştir. Bu saçma haber çıktığı anda, benim büromda, evrakın a-rasında, Doğu Almanyanm diğer memleketlere borçlu olduğuna dair raporlar mevcuttu.,Kâr etmek bir tarafa, bir çok memleketlere gırtlağımıza kadar borçlu olduğumuzu biliyordum. Sade laveçe 6 milyon kro-ner, Çekoslovakyaya ise 6 milyon kron borçluyduk. Bundan başka Polonya ve îtalyaya da bir yığın bor-cumbz vardı.,,
Bu hâdisenin yarattığı hayal kırıklığı ile, Denisof. Sibiryada Çeliya-binsk şehrine gitti. Sovyet Rusyada gördüğü hâdiseler o kadar çirkindi ki, bir İktisatçı göziyle, Denisof bunları ancak kabiliyetsizlik, iltimasçı İık ve sahtekârlıkla izah edebiliyor.
‘İlk önceler, ferdin sırtına yüklenen yük oldukça makul addedilebilirdi. Harpte de epeyce sıkıntı çekildi. Fakat benim ayrılışım sıralarında. Rusyada hayat gittikçe çökmeğe, da
aynen MoBkovaya gönderildi. Rus gazetelerinde, meselâ
HİKAYE
İcra memuru
Yazan : Marcel Aynı e
Çeviren : Ay te Nl.’B
İSTANBUL:
Saat: 12.57 Açılış ve program.
— 13.00 Haberler. — 13.15 Dana müziği (pl). — 13.45 Şarkı ve türküler. — 14.20 Ev kadını - ordövrler ve aalntnlar. — 14.30 Şarkı ve türküler. — 14.50 Mek-»Ikadnn melodiler (pl). — 15.00 Programlar ve kapanış.
Saat: 17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Caz müziği (pl). —
18.20 Konuşma. — 18.30 Şan soloları - Soprano Yıldız Oğuz. — 18.50 Konuşma. — 19.00 Haberler. 19.15 İstanbul haberleri. —
19.20 Konuşma. — 19.30 Şarkı ve türküler. — 20.00 Konuşma.
— 20.10 Küçük orkestradan melodiler. — 20.30 Gelir vergisi i-zahlan. — 20.45 Huflf ara müziği (pl). — 20.50 Konuşma. — 21.00 Dana müziği (pl). — 21.10 Fasıl heyeti konseri. — 21.50 Konuşma. — 22.00 Konçerto -(Franck Senfonik varyasyonlaı Lal o Senfoni espanyol). — 22.15 Haberler. — 23.00 Dan» müziği (pl). — 23.30 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLARI
LONDRA:
Saati 7.80 Robert Nathan ve ork. — 8.00 BBC Hafif orkestrası konseri. — 8.45 Dinleyici istekleri. — 9.15 Palm Court orkestrası. — 10.30 Dinleyici istekleri. — 12.00 Müzik hatıraları. — 12.80 BBC Northern orkestrası konseri. — 13.30 Ralph Wİİ8on vo dans orkestrası. — 18.00 Dans müziği. — 19.18 Din-loylcl İstekleri. — 21.30 Operada bir eant — (Borodln "Prens îgor„).
FRANKFURT (207,2 ın.).
Saat: 22.55 Wagner “Lohen-grin,, operası.
EMİNÖNÜ: İstanbul (Emin-
önü) — Haşan Hulûsi (Küçük-pazar) — AbdÜlkadir (Cağaiog jU) — Haydar Yeni (Lâleli), BEYOĞLU: Matkoviç (Merkez) — Galatasaray (Morkez) — Er-tuğrul (TakMİm) — î»ınet (Taksim) — Karnköy (Galata) — Maçka (Şişil) — Feriköy (Şişil) — Haaköy — Merkez (Ka-simpAğa).
FATİH: İbrahim Balmumcu
(ŞehzadebAşi) — Salâhaddin Gürgen (Aksaray) — Emin Rıdvan (Samatya) — Haseki (Şehremini) — Gündoğdu (Kara-gümrük) — Orhan Avcıoglu (Fener).
EYÜP: Ayvansaray Şifa. BEŞİKTAŞ: Nail Halil — Or-taköy — Gıyanettln Dlvanlıoğlu (Arnııvutköy) — Morkez (Bebek).
KADI KÖY ı Sıhhat — Feneryo-lu — Erenköy — A Cafer Çağatay (Bostancı).
ÜSKÜDAR: Çamlıyurt.
BULMACA
Soldan anğa:
1 — Ustalık. 2 — îlgl. Derviş lerln taşıdıkları. 3 — Viranlık. 4 — Gayesi mevcut. 5 — Çoğul eki. (Tersli Çabuk. 6 — Vücut ifrazatından. Uzvumuz n biri. 7 — Biricik. İsim. 8 — Bir gıda maddemiz. Ortalama. 9 — Kuvvetli söylenti.
Yukarıdan ayağı:
1 — Yor. Temiz. 2 — Belirti. Bir cetvel. 3 — Isı. 4 — (Tersli Gösteriş. Lâyık. 5 — Bağ. Kes me. 6 — (Tersi) Mık. Asker. 7— Uçak. Güzel sanat. 8 — Gece vakti sokakta pencere altında yapılan küçük konser. 9 — Yol alma. Bir nevi divan.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldun sağu:
1 — AkümülAtÖr. 2 — Tek. Risnlo. 3 — Emare. HÜda. 4 — Mütalâa. 5 — Ecel. Keten. 6 — Eti» 7 — Tad. Tb. 8 — Aşı. Foç-rnan. 9 — Halat. Rica. 10 —Ah. Nakarat.
Yukarıdan aşağı:
1 — Atebe. Atak. 2 — Kem Cl. Şah. 3 — İkame. Kıl. 4 — Rulet. An. 6 — Üret, Ahfat. 6 — Ll. Akide. 7 — Asalet. Arj. 8 — Tadat etmek. 9 — Ölü. Baca. 10 —Rehine. Tan.
(
Beyoğlu 44644 KauıKu,. uüou
İstanbul 24222 Üsküdar 6091u
Ankara 00. İzmir 222> Karşı valen 15055
T F A I Y E
• (- r_____
8
s
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara
İzmir
I H HÎ İMDAT
4400c
60538
91
2261
HEYBELİADA: Heybellada. BÜYÜK Al) A: Merkez. İZMİR: Ali Hayrettin (Basmahane) — Sıhhat (IComeraltı) — îkiçeşınelik (Eşrefpaşa) — Sağlık (Alaancak) — Karataş (Yalılar).
ANKARA; Ege — Ulus — Safi iık.
— Dünkü sayıdan devam —
Daireye döndüğü zaman, defterini çıkardı, “sevap** hanesine şu cümleyi kaydetti: "hiç işe yaramadığı halde hizmetçi Mâlanle’ye ayda elli frank zam”. Sonra şehrin fakir mahallelerine gidip kapı kapı dolaştı. hal. hatır sordu. Her yerde şüphe ile karşılandığı halde, çıkarken elit frank İane bırakıyordu. Malicorne gittikten sonra, fakir fukara şöyle düşünüyor: "Yezit herif! Çala çırpa o kadar zengin oldu ki, elli frank vermiş, ne çıkar!” Dünyaya bir daha gelişinin akmamı Malicorne defterine, hepsi 600 frank tutan 12 sevap kaydetmiş bulunuyordu. Günah hanesi İse boştu. Ertesi günleri de aynı tempoyu tutturuyor, mide veya karaciğerinden zahmeti olduğu günler ise sevapların 16 yn çıktığı da oluyordu.
Malicorne’un bu iyilikleri şehirde dedikodu mevzuu olmaya başladı. Herkes, herifin mebusluğa göz diktiğine hükmetti. Hemşerilerl bu â-licenaphğın arkasında bir menfaat gizlendiğine emin olacak kadar Ma-licorne’u tanıyorlardı. Adamcağız bu güvensizlik karşısında bir aralık ümitsizliğe kapılacak gibi oldu. Fakat kazanılacak kozun ehemmiyetini düşünerek, İşe daha büyük bir hızla sarıldı. Şehirde yüksek şahsiyetlerin idaresinde dinî veya lâik kaç hayır kurumu varsa, hepsine İane verdi. Dört ayda servetinin onda birini harcamış bulundu. Bütün şehir ona bir fazilet timsali göziyle bakıyor, zenginlerin hepsi, onun gibi yapmıya çalışıyorlardı. Neticede hayır cemiyetlerine o kadar bol para gelmeye başladı kl, müdür ve idare heyetleri güzel ziyafetler verecek duruma geldiler, ince yemekler yendi, büyük bir fedakârlık ve âlicenaplık havası içinde faydalı nutuklar irat edildi. Yoksullar bile Malicorne’dan minnet ve şükranlarını esirgemez oldular. Adı dillere destan oldu. Bir teşbih yanmak İcap etti mi, “Malicorne kadar iyi” demek âdet olmuştu. Hattâ istihza mı. tesadüf mü, bu söz gitgide bir tezadın ifadesi olarak "bir icra memuru kadar iyi” şeklini aldı.
Alicorna bu şöhretini desteklemek için elinden geleni yaptı. Bundan böyle Tanrının onu tekrar .ağırmasını bekliyedurdu.
iyi ve tutumlu bir ev kadını o-lan karısı bu kadar iyiliğin pahalıya malolduğu kanaatindeydi. Üstelik de kocasının ne maksatla cömertlik ettiğini anlıyor ve kendi hesabına içerliyordu. “Anlamıyorum sanma, diyor, cennetteki yerini satın alıyorsun. Fakat benim için bir şey yaptığın yok.” Ne hodbin adamsın!” Malicorne itiraz edecek oluyor, fukaraya para vermekten sadece hoşlandığını temin ediyor, karısının da bu yolda istediği kadar para sarfedebilece-ğlni söylüyordu. Fakat kadın öfkeyle reddedince, içi rahat etmiyor değildi., *11
İcra memuru sevaplarını kay-dede ede, yı’ın sonunda altı defter doldurmuş bulunuyordu. Bu defterleri sık sık çekmesinden çıkarıyor, büyük bir zevkle karıştırıyor, okşuyordu.
Sevap hanelerinin zilmiş kayıtlarını karşılarında gllnah
hemen hemen boş olduğunu görmek müstesna bir zevkti» Bu muazzam sevap yükü İle Tanrının karşısına çıkacağını düşünerek, dahu şimdiden bir cennet tadı alıyordu.
Bir sabah Malicorne bir işsizin eşyalarına haciz koyduktan sonra. şehrin fakir mahallelerinden evine dönerken, içLne sebebini an-hyamadığı bir huzursuzluk, bir sıkıntı çöküverdi. Ha bukl vazifesini yapmış, eşyasını haczettiği a-dama 50 frank hediye etmişti. Buna rağmen içi rahat değildi.
Müşterisi M. Gorgerin’in üç katlı bakımsız ve pis apartmanının önünden geçerken İçeriye daldı. Karanlık bir merdiveni tırmandıktan sonra, çatı katına vardı. Çatı kiremitleri yıllardan beri dökülmüş olacak kl. yağmur sulan damlıya damlıya karanlık korido-
sık sık ya-seyretmek hanelerinin
run tahtaları şişmiş, her tarafa keskin bir rutubet kokusu yayılmıştı. Karşı karşıya iki dairenin birinde bir çocuk ağlıyordu. MalU come sesin geldiği kapıya vurdu. Zayıf, yüzü vaktinden evvel buruşmuş bir genç kadın kapıyı açtı. Çocuğu eteklerine yapışmış, yaşlı gözleri ile icra memuruna bakıyordu. Daire iki dar ve basık odadan ibaretti. Mobilya olarak bir küçük tahta masa, iki sandal-ya, bir somye, bir de eski dikiş makineBİ vardı.
Malicorne hayatında hiç duy. madiği bir hisle sarsıldı: Bir fukaranın evine girmekten ilk defa utandı. Bu gibi ziyaretleri ekseriya çok kısa tutardı. “Üzülmeyin, Allah büyüktür” cümlesini geveler. 50 frangını verir çıkardı. Bu sefer ne diye geldiğini hatırlamıyor, para vermeyi hiç düşünmüyordu. Kafasında fikirler, ağzında sözler birbirine karışıyor, icra memuru olduğunu hatırlıya-rak küçük terzinin karşısında mahcup mahcup duruyor, gözlerini kaldırmağa cesaret etmiyordu. Allahtan çocuk Malicorne’un kucağına tırmanarak mahcubiyetini giderdi, icra memuru çocuğa şeker getirmediğine âdeta ü-züldü. Birdenbire kapıya sert sert vuruldu. Terzi dehşetle yerinden fırladı, ara kapıyı kapayarak öbür odaya geçti.
Kaba bir ses duyuldu, Gorgerin-ln sesi:
— Eh, artık tamam. Sökül paralan bakalım.
Boğuk bir mmltı cevap verdi. Bunun üzerine Gorgerin çocuğu ürküten, bütün evi çınlatan korkunç bir edayla:
— Yağma yok. Bu son su. Anladın mı? Yutmam dolmalannı. Sökül diyorum sana.
Başka zamarn olsa, Malicorne ev sahibinin fakirleri borçlarını ö-demege zorlıyan bu hareketini takdirde karşılardı. Bu sefer kucağında tuttuğu çocuk gibi onun da kalbi küt küt vuruyordu.
— Ne bekliyorsun, çıkar paraları. Yoksa, bak dinlemem, kendim bulur alırım.
icra memuru kalktı, çocuğu yere bıraktı ve ne yapacağını daha kestiremiyerek oda kapısını açtı. Gorgerj:
— Ha, sen misin. Tam vaktinde geliyorsun, dedi.
— Defol.
Ev sahibi aptal aptal Mallcor-ne’un yüzüne baktı:
— Çıldırdın mı ? Evin salıibl-ylm.
Malicorne gerçekten çıldırıyordu. ev sahibinin üzerine atıldı:
— Hayvan, domuz! Kahrolsun ev sahipleri, kahrolsun ev sahipleri! diye avazı çıktığı kadar bağırarak Gorgerin’i dışarıya attı.
öldürecek korkusiyle Gorgerin tabancasını çıkardığı gibi, iki el ateş etti. Malicorne ölü olarak yere serildi.
Tann mahkemesi huzuruna geldiği zaman, Tann oradan geçiyordu.
— Bak. bak. dedi, icra memuru gene gelmiş. Eh, bu sefer ne-:er yapmış?
Salnt-P:erre atıldı:
— Hesabını görmek zor olmı-yacak, dedi.
— Sevaplarına bakalım.
Sevap olarak bir tane var.
Bunu söylerken Saint-Pierre icra memuruna büyük bir muhabbetle bakıyordu. Malicorne protesto etmek İstedi, defterinde kayıtlı bulunan sürü ile sevabı sayıp dökmeğe koyuldu. Fakat Saint -Plerre sözünü kesti:
— Evet bir tek sevap işledi, ama okkalı bir sevap, icra memuru olduğu halde, “Kahrolsun ev ıahlplerlM diye bağırdı, hem iki defa üstüste.
Tann hayranhkla:
— Ne güzel, diye mırıldandı.
— Evet, hem de bir fukaran ev sahibine karşı müdafaa ederken ölüverdi.
Tanrı meleklere İcra memurunun şerefine İlâhi okumalannı emretti. Yoksullar İçin âdet olduğu gibi cennet kapısının iki kanadı açıldı. Malicorne’un ruhu i-âhi nağmelerinin üzerinde uçarak cennete girdi.
SON
4 May» 1050
YENİ İSTANBUL
Sayfa 8
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Dış sergilerden
Dünyada balık ticareti
Birleşmiş Milletlere bağlı gıda ve ziraat teşekkülünün alâka çeken bir etüdünü veriyoruz
millî istifade
I Yazan: FARUK A. SÜNTER
HARPTEN sonra milletlerarası münasebetler arttıkça, «ergi ve fuarlar yine çoğalmaya başladı. Bu yıl, bütün dünyada, eski zamanları hatırlatan bir faaliyet var.
Memleketleri birbirine tanıtmak, siyasi, turistik ve ticari reklâm ve propaganda yapmak İçin, bu topluluklara herkes güzel bir fırsat göziy-îo bakmaktadır. Bilhassa yıllardır türlü sebeplerle seyahat imkânı bu-lnmıyan insanların rağbeti, milletlerarası meşherlere her vakitten fazla ziyaretçi celbetmcktedir,
Türk malını tanıtmak vo bu arada memleketimiz hakkında reklâm ve propaganda yapmak için bu fırsatları bu yıl, biz de büyük bir İsabetle kaybetmedik: Dünyanın belli başlı faaliyetlerine iştirak ediyoruz.
Milâno Sergisi sonuna yaklaşırken. 13 mayısta Paris fuarı kapılarını açacaktır. Chicago’ya kadar uzanan milletlerarası kalbürüstü sergilere de iştirakimiz olduğuna göre, bu mevzuu da artık hak ettijri ölçüde ele almak lâzımdır.
Filhakika, bu gibi yerlerde bir paviyon veya stand meydana getirmek ve burasını İdare edecek bir heyet göndermekle bu muazzam İşin verimini almak mümkün değildir. Bu gibi iştirakleri esaslı ve teferruatlı olarak düşünmek ve kabul etmek gerektir. Bu da bittabi bir masraf ve bir personel işidir.
Bugüne kadar iştirak ettiğimiz sergi ve fuarlardaki klâsik sistemimizi. günün İcaplarına göre tâdil etmeliyiz. Üç dört kişilik fuar heyetlerinin canla başla, geceyi gündüze katarak çalıştıklarını hatırlarız. Hele son günlerde sabaha kadar aç kalarak hazırlıkları tamamlıyanlar ekseriyeti teşkil eder. Bu arkadaşların hisselerini ayırmak bir borçtur.
Fakat, bütün bu gayretlerin memleket ölçüsünde verimli olması için, esasta ve teferruatta yapılması lâzım gelen derişiklikler vardır. Biz bunları iki grupta topluyoruz:
1 — Numuneler daha ticari bir şekilde hazırlanmalı ve buralara tüccarımızın fiili iştiraki temin olunmalıdır.
J-
2 — Fuara iştirakimiz, mevcut bütün propaganda vosıtalarlyle tak-
* viye edilmelidir.
1) Bir defa teşhir olunan "nümune,, nin ticari bir mahiyet arzedebil-mesi İçin, mevcut bir stoka veya elde edilebilecek bir mala göre ayarlanması lâzımdır. Muayyen standart tiplerimiz haricindeki nümuneler, bu maksada uymamaktadır. Seçme, en iyi mâlı gösteren örnekler, böyle bir mala sahip olmaktan mütevellit bir millî gurur saclarsa da, ticarî mânada bir başarı, bir satış meydana koyamaz.
Sonra, bu nümunelerl beğenerek veya alâkalanarak İzahat Istlyen kimselere fiyat, teslim şartlan, arbitraj şekil, ambalâj, ödeme ve nihayet İhraç formaliteleri hakkında malûmat vermek lâzımdır. Bu malû-tnatın — bir iş yapmayı mümkün kılması için — hakiki bir tüccar, taahhüde girebilecek kimseler tarafından verilmesi şarttır. İhracatçı Birliklerinin iştirak ettikleri sergilerde kısmen olsun yerine getirilebilen bu dilek, resmî iştiraklerde daha zor bir mahiyet almaktadır.
Resmî mümessiller, ihracatçı listelerini alâkalılara verdikten sonra işlerini tamamlatmış addediyorlar. Bu listelerdeki isimlerle yapılacak İş hakkında ransenyman’dan fiyata kadar fiilî ticaret safhasının başlan» gıcı bile ziyaretçinin gayret ve sabrına bırakılmış oluyor.
Halbuki bizce, daha nümunelerl hazırlarken doğrudan doğruya tüccarımızı iştirakle alâkalandırmalıyız. Böyle bir işbirliği bir çok aksaklıkları önler. Bir çok firmaları türlü Jdarî kolaylıklar göstererek heyetimizin yanında fuarlara götürebiliriz. Bu İdari kolaylıkları, pasaport ve döviz gibi şahsi basit noktalarda aramak bile mümkündür. Kaldı kİ fuarlar münasebetiyle dış ticaret siyasetimizde yeni İmkânlar tasavvur etmek de, bugünkü Ankaranın anlayışına aykırı düşmez. Elde edilecek millî menfaat, bahis mevzuu fedakârlıkları kat kat telâfi edecek bir ölçüdedir. Bu yoldaki çalışmalarda rastlanan zorluklara rağmen, biz kanaatimizi hâlâ muhafaza ediyoruz. Zira unutmamalıdır ki. büyük ölçüde tüccarımızın fiilî İştiraki aağlannmıyan fuar ve sergiler ticarî netice İtibariyle zayıf kalmaya mahkûmdur.
2 — Milletlerarası fuar ve sergilere bir paviyon veya standla İştirak lüzumlu bir keyfiyettir. Fakat bu, propaganda ve reklâm bakımından kâfi değildir. Bu İştirakin yanında, bugünün fuarlarında mevcut bütün imkânlardan — masraflı da olsa — faydalanmak lâzımdır.
Sergiler ve fuarlar bir bütündür. Bu bütünlük hattâ fuar sahasının dışına, fuarın bulunduğu şehrin hudutlarına kadar dayanır. Bazan bunlan da aşarak bütün o memlekete şâmil bir hâdise halini alır.
îşte bu iştiraklere ona göre vüsat vermek, reklâm ve propaganda plânımızı bu ölçülere göre yapmak icap eder.
Fuar ve sergilerin umumî propaganda cihazları yanında, şehrin çok okunan dergi vo günlük gazetelerinin de Türk iştiraki vesilesiyle neşriyat yapmaları temin edilmelidir. Basın ve Yayın Umum Müdürlüğünü propaganda filimler! tercihan fuarın bulunduğu şehir ve memleket sinemalarında gösterilmelidir.
Sinema ve neşriyatla Türk siyaset, turizm ve ticaret mevzularını alıştırılan bir halk, Türk paviyonuna geldiği vakit bu İştiraki anlıyan bir gözle görür. Nazariyatını tatbikatla tamamhyan bir talebe gibi faydalanır. Biz de böyle bir neticeden tam verimi elde ederiz.
★
Görülüyor kİ mesele, yalnız Ticaret ve Ekonomi Bakanlığının gayretiyle hallolunacak kadar basit değildir. Bu İştiraklerden lâyıklyle faydalanmak İçin geniş ölçüde işbirliği yapmaya mecburuz. Fuar ve sergilerin bayrak direklerinde Ayyıldızımız dalgalanırken, bu fırsatı umumî bir propaganda için kullanmak doğru olur.
Washlngton — Blrloşmlş Milletlere bağlı gıda ve ziraat teşekkülü geçenlerde neşrettiği "Balıkçılık Bülteninde.. Avrupa, Kuzey Amerika ve uzak-doğunun on iki memleketinde balıkçılığın 1949 daki vaziyetine dair malûmat vermektedir. Bu on iki memleket Kanada, Danimarka, Fransa, "çifte bölge,, Almanyası, İzlanda, İrlanda, Japonya, Felemenk. Norveç, İsveç, İngiltere ve Birleşik Devletler o lup 1934 İle 1938 arasında bütün dünya limanlarına çıkarılan balıkların yarısını sağlamışlardır. 1946 dan 1948 e kadar istihsal ettikleri balık mikta rı harpten öncekine yaklaşmış ve 1948 de de — Japonya ilo Almanya müstesna — her biri, harpten öncoklnd» n fazla balık istihsal etmişlerdir.
Fakat 1949 da durum değişmiş lup Almanya ve Japonyada limanlat u çıkarılan balık miktarı 1948 e nisbet-le yüzde yirmi fazla olmuş ve buna karşılık öteki memleketlerde hissedilir derecede azalmıştır.
İstihsalin bu azalması geçen sene Kuzey Denizi ve Atlantik Denizinin kuzey-doğusunda umumiyetle kötü o-lan hava şartlarına yükletilmiştir.
Balıkçı filoları:
Balık ticaretinin milletlerarası durumunda bir gerileme ve fiyatlarda düşme istidadı görülmesine rağmen bir çok memleketler 1949 da balıkçı gemilerini arttırmış ve ıslah etmişlerdir.
Meselâ Kanadada 40 tondan fazla çeker gemilerin sayısı 1939 a nisbetle İki mislini geçmiş bulunuyor. 1949 da İngiltere yeniden kırk büyük balıkçı gemisi edinmiş, îzlânda da gemi adedini çoğaltmış olup daha da 10 yeni gemi yaptırmak üzeredir.
Fransa, ahşap gemi filosunu yeni den kurma İşini tamamladı. Diğer taraftan İnşaat programındaki 49 çelik gemiden 27 si daha 1949 da Morina balığı avı için teçhiz edilmiştir. Geri kalan 22 si bu senenin sonunda bilmiş olacaktır.
Elinde ehemmiyetlice bir küçük balık filosu bulunan Almanya kırk ile elli arasında yeni büyük gemi yaptırmak tasavvurundadır.
Felemenkte ise, Berenz denizinde ve İzlanda sularında iş görebilecek daha büyük gemilerin teçhizine çalışılıyor.
Norveç bugün 245.000 tonilâtoluk bir balıkçı filosuna sahiptir. (1940 da 230 bin tonilâto idi). Bu filonun gemi sayısına A948 ile 1949 arasında 116 yeni gemi katılmıştır.
Birleşik Devletlerde, 1949 senesinin İlk sekiz ayı zarfında 729 balıkçı gemisi kayıt ve tesçil edilmiştir.
Yukarıda adı geçen memleketler dışında olmak üzere Hindistan. Endonezya ve Dominikana Cumhuriyetinin balıkçılık teşkilâtını geliştirmek maksadıyla bazı progTam ve plânlar hazırladıkları bildiriliyor.
Kısa Haberler
T»
Batı Al manyada çelik
Lmall genişliyor
★ Bonn, 3 A.A. (Afp) — Federal Çalışma Bakanı Anton Storck, Almanyadaki İngiliz Yüksek Komiseri Sir Erlan Robertson tarafından Başbakan Adenaur’e verilen mektubu tefsir ettiği bir basın toplantısında beyanatta bulunarak demiştir ki:
•'Watenstedt-Salzgltter’deki eski Goerlng fabrikaları tesislerinin bir kısmının muhafaza edilmesine ait Alman teklifinin kabulü, Avrupanın en büyük çelik fabrikasının önemli bir kısmının idamesini Bağlıyacaktır."
Storck’a göre, bu mektuptan, sökülmemiş bulunan eski Goerlng fabrikalarının İki yüksek fırınının yakında faaliyete geçeceği istihraç edilebilir. Şimdiye kadar, altı yüksek fırından yalnız birisi çalışmaktaydı.
Federal Çalışma Bakanının ilâve ettiğine göre, eski Goerlng fabrikası tarafından İstihsal edilen çelik Ruh/ sanayiinde kullanılamadığı müddetçe Watenstedt -Salzgitter’de yeni sanayi tesislerinin kurulması zaruri olacaktır.
Piyasa ve fiyatlar :
1949 sonesi balık ihracatı rakamları. umumî heyeti itibariyle daha önceki senelerlnkinden biraz fazla düşüktür. Bununla beraber Îzlânda, Danimarka, İsveç ve Felemenk’ln İhra cat alanındaki gayretleri sayesinde taze veya dondurulmuş malların ihracı çoğalmış bulunmaktadır.
Birleşik Devletlordo balık fiyatları 1949 yılı başında ucuzlamış olup, eylül ayı içindo, dondurulmuş balık perakende fiyatları 1948 eylülüne nls-betle yüzde 10 daha aşağı idi.
Yine Birleşik Devletlerle Kanadada balık yağlarının fiyatı epey düşmüştür.
Avrupada balık satışlarının büyük bir kısmı ticaret anlaşmalarına göre yapılmakta olduğundan o kıtanın fiyatlarına dair pek az malûmat mevcuttur. Başka gıda mahsullerini tedarik etme şartlarının hulâsa doğru gitmiş olması vaziyette az çok ferahlık yaratmış ve balık fiyatlarını kontrol altında bulundurmayı lüzumsuz kılmış olsa gerektir.
İngiltere, Felemenk ve Almanya 1949 da balık fiyatını tâbi tuttukları kayıtlan kaldırdılar.
Elde mevcut malûmatın birbirine zıt olmasına rağmen, fiyatların aşağı vasıfta balık fiyatlarında umumî olarak düştüğüne, yüksek vasıftakllerln fiyatlarında pahalılık baki kaldığına hükmedilebilir. Bu ise müstehlike sa tın alma hususunda daha çok serbesti vermektedir.
Bir çok memleketlerin balık avını ’ çoğaltmak, yani gemilere daha büyük miktarda balık tutmak İmkânını vermek üzere hazırladıkları programlar her halde limanlara çıkarılan balık sayısını yükseltecek ve blnnetlce fiyatlarda değişiklikler husule getirecektir.
Diğer taraftan Avrupanın müstehlik memleketlerinde balıkçılığın İnkişaf etmesi öteden beri balık ihraç e-degelmekte olan memleketleri yeni yeni piyasalar bulmak zorunda bırakacaktır.
Balıkçılık filolarını yeniden inşa e-den memleketler, son zamanlarda alınan para değerini indirme tedbirlerinden büyük zarar görebileceklerdir.Balıkçılık sanatini bugünkü şartlara uydurmak hususunda şimdiden müşkü lât çekiliyor: Meselâ Birleşik Devletlerin ton balığı avına mahsus gemilerinin yüzde otuzu geçen yılın sonuna doğru faaliyetten kesilmiş bulunuyor du. Kuzey Denizindeki verimsiz avlardan sonra bazı İngiliz gemileri de Umanlara çekilmiştir. Aynı güçlüklerle karşılaşan daha başka memleketler var.
Hele kuzey denizinde, ringa balığı avlıyan gemilerin çokluğu balıkçılarda endişe uyandırmakta olup, Norveçliler avın verimsizliğini mevcut balık kümelerinin lüzumundan fazla sömürülmesine atfediyorlar.
Güney Amerikanın Almanya ve Japonya ile olan
münasebetleri
Washington, 3 A.A. (Pnlted Press) — VVshlngton'dakl ticaret uzmanları Güney Amerikanın AJ-manya ve Japonya İle ileride yapacağı ticaretin miktarım toabit etmeğe çalışmaktadırlar.
Bu mesele Birleşik Amerlkayı ve Batı Avrupa memleketlerini yakından alâkadar etmektedir. Filhakika son zamanlarda alınan bazı haberler Arjantin ile Almanya arasında yakında muhaJckak bir ticaret anlaşmasının İmzalanacağını bildirmekte ve Güney Amerika memleketlerinden dönen bazı resmî şahsiyetler, Kolombl-yaya ve daha başka yerlere çok miktarda Japon mallarının geldiğini belirtmektedirler .
Birleşik Amerika ticarî mahfilleri, Amerikan İhracatçılarının
Güney Amerika piyasalarında Alman veya Japon mallan rekabetinden şimdilik endişe etmediklerini fakat ileride bu memleketlerde mevcut Amerikan pazarla-nnın sarsılması ihtimalini göz-önünde bulundurduklannı bildirmektedirler.
Takasla getirtilen mallarla "Türk kahvesi,, formülünü ihya etmek mümkün olmuyor
Brezilyada bir kahve bahçesinde mahsul toplanırken
Son aylar İçinde, kahve tiryakileri İçilen kahvelerden memnun değildirler. Zira kahvelerin eski lezzeti, kokusu kalmamıştır. Bu halden, kuru-kahvecller daha çok şikâyet etmektedirler. Onlar da çekilmiş kahveye istenilen harmanı temin edememektedirler. Bu suretle ‘Türk kahvesi” diye şöhret alan kahvemizin kalitesi bozulmuştur. Bunun sebepleri hakkında» kahve piyasasında, muhtelif kimselerle yaptığımız görüşmelerin bir hulâsasını aşağıya yazıyoruz:
Bilindiği gibi, her memleket kendi zevkine göre, bir kahve formülü tertip etmiştir. Bizde İse kahve, kahvaltılarda değil, sabahtan akşama kadar muhtelif vesilelerle içildiği 1-çin ona göre bir kahve formülü caridir. Asırlardan beri devam eden bu an'anevî formül, yukarıda işaret ettiğimiz gibi 'Türk kahvesi” diye bir İsim almıştır. Hepimizin bildiği gibi, eskiden kahve Yemenden gelirdi. Yemen kahvesi, Birinci Dünya Harbine kadar zembiller içinde gönderilirdi. Tarihî kayıtlara göre, bugünkü Emi-ÖnÜÂdekl Tahmis sokağr, çok eskiden beri gerek çiğ, ve gerekse çekilmiş kahvenin piyasa merkeziydi, bu çarşıda kahve kavrulduktan sonra, dibeklerde dövülür, kuru kahve haline getirtirdi. Dibekte kahve dövülmesi, bundan yirmi, yirmi beş seneye gelinceye kadar mevcuttu. Eski kahve tiryakilerinin anlattıklarına göre, dibekte dövülen bir Yemen kahvesi kadar lezzetli, kokolu kahve yoktur. Bu görüşe göre kahvenin öğütülmesi, el işi olmaktan çıkarak, bugün gördüğümüz makineler vasıtaslyle yapılması, eski kahvenin lezzetini bozmuştur. Daha eski devirlere geçecek olursak, Nedim’in şiirlerinden öğrendiğimize göre anberll kahve de içilirdi. Bu kahve formülünü zamanımızda bilen yoktur.
★
Birinci Dünya Harbinden sonra kahve yalnız Yemenden değil, Brezilyadan ithal edilmeğe başlanmış, Brezilya kahveleri ucuzluk itibariyle aynı kahve yerini almıştır.
Zamanımızdaki kahve formülünü meydana getiren, kahve tipleri. Rio-nun üç ve beş numaralı kahveleridir. Kuru kahveciler bir nisbet dahilinde 3 ve 4 numaralan harman ederek bu formülü tertip ederken, içine bir miktar yine Brezilyanın Santos kahvesini koyarlardı. İkinci Dünya Harbinde memleketimiz kahvesiz kalınca
Atlantiğin bu tarafından kahve bulmak icap etmiş ve İngiliz Ticaret Korporasyonu bize o zaman Afrika-nın Kenya mallanndan satmıştır. Halkımız bu kahveyi hiç beğenmemiş ve hattâ nohudu bu kahveye tercih etmiştir.
Birkaç seneden beri İse, Brezilya kahve satışlarım dolarla yaptığı İçin, doğrudan doğruya Brezilyadan kahve getirmek imkânlan da kalmamıştır. Kahve İthalâtçılan, kahve ihtiyaçlarım temin etmek için, muhtelif takas kombinezonlarına baş vurmuşlardır. Çok zaman kahve ithalâtçıları, Londra üzerinden sterling ile, Brezilya kahvesi satın almışlardır. Bazan da takas yoliyle Akdenlz-deki serbest limanlardan kahve mü-baya etmişlerdir. Son aylarda, Londra üzerinden sterllng ile kahve tedariki de mümkün olamamıştır. Bu yüzden ithalâtçılar, ekseriyetle Bey-ruttan takas suretiyle kahve getirmektedirler. Halbuki Akdenlzin serbest limanlarında, depolarda uzun müddet bekleyen kahveler evsafını kaybetmiş, esasen kalite itibariyle aşağı olan kahvelerdir. Fakat ithalâtçılar, kahvesiz kalmamak için, a-lıştığımız formüle girmemesi lâzım-gelen aşağı kaliteyi ifade eden yedi
Fena sabunlar
Sanayi Birliği, sabunlar hakkında tetkikler yapıyor
İzmir 3 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Son günlerde ayçiçeği, pa-muk vesalr nebati yağ flatlerinin sabunluk zeytinyağı fiatlerlne nazaran fazla düşük bulunması dolayısiyle bazı fırsat kollayanlar tarafından sabunluk zeytlnyağlarına bu yağlardan karıştırılmakta olduğu Sanayi Birliğine duyurulmuştur. İlimizde mevcut sabuncular bugün Sanayi Birliğinde bu mevzuda bir toplantı yaparak ko-
• ■ nuyu incelemişler ve ticarette tağşişin men’i hususundaki hükümleri gözden geçirmişlerdir. Mahlût yağlarla yapılan sabunlar güç kurumakta ve son derecede çabuk erimekte olduğundan halkımız tarafından daimî olarak bir şikâyet mevzuu bulunmaktadır. Aynı zamanda Ortadoğu Anadoluda yıllardan beri nefaseti İle tanınan Ege sabunlarının büyük şöh-
numaralı kahveyi bile satın almışlardır.
Son defa olarak piyasaya Censvo-dan, Kıbnstan. Beyrut tan bu kabil rütubetli, eski seneye alt yedi numaralı kahvelerin geldiği görülmüştür. Bu evsafta gelen kahvenin yekûnu 800 tonu bulmaktadır.
Türk kahvesine eski çeşniyi temin etmek için, memleketimizde rağbet gören 3 ve 5 numaralı kahvelerle bir miktar Santos malının doğrudan doğruya Brezilyadan satın alınmasına ihtiyaç vardır. İstihlâk vergisi çok yüksek olan ve esaslı bir gelir kaynağı teşkil eden kahvenin döviz olarak hakikî değeri ödediğimiz kıymetin çok altındadır. Onun için yalnız dolarla ithal olunabileceği anlaşılan Brezilya kahvesini oradan satın aldığımız takdirde bu memleket bizden büyük bir şey almıyacaktır. Alacağı mal olsa olsa her sene paskalya mevsiminde sarfedüen mahdut miktardaki kuru meyvelere inhisar edecektir.
Brezilyadan kahve almamızı temin edecek tediye formülü bulunmadan, Türk kahvesinin alışılmış "çeşni formülünün elde edilemiyeceği anlaşılmaktadır.
A,
Yapağı piyasası açılıyor
Fiyatlar, geçen seneye nispetle daha ucuz olacak
Havaların sıcak geçtiği. Urfa, Diyarbakır bölgelerinde, yapağı kırkım, lan başlamıştır. Yeni yapağı mahsulü yerinde 130 - 140 kuruş üzerinden muamele görmektedir. Yerli fabrikaların kumaş stoklarını eritemedlk-leri için, yapağıya karşı nazlı davrandıkları anlaşılmaktadır. Bu itibarla yapağı piyasasının geçen seneye nispetle daha ucuz bir fiatle açılacağı anlaşılmaktadır.
retl de böylece ortadan kalkmaktadır. Sanayi Birliği İdare Kurulu bu iş üzerinde ehemmiyetle durarak gereken tedbirlerin alınması için ilgili makamlar nezdinde hemen teşebbüse geçmiştir.
3/V/1950 Çarşamba
ESHAM VE TAHVİLAT
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
İzmir Ticaret Borsası
Nevv-York Borsası
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsacında tatlı ve acı ba-dem fiyatları yükselmektedir. Fiyatların yükselmesine sebep, son zamanlarda başta Almanya olmak üzere, dış piyasalarda bu maddelere karşı İsteklerin çoğalmasıdır, Fındık fiyatları lae kararsızlık içindedir.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bordasında % 6 faizli birinci, İkinci, üçümü Kalkınma tahvilleri üzerine hararetli işler olmuş, fiyatlar ilerleme kaydetmiştir. Altın piyasası ise düne nazaran daha ziyade sukut etmiştir.
İzmir :
Borsada çcfcirdcfcMs kuru üzüm hararetli bir durum arzetmekte ve fiyatlar süratle yükselmektedir. Son İngiliz satıştan dışında Mısırdan devamlı seklide sipariş alınması, Fransanın memleketimizden alınan üzümlere lisans vermeğe başlaması ve İsveçln de sondajlara girişmesi bu canlılıkta âmil olmaktadır.
cir piyasası sağlamlığını muhafaza etmektedir. Borsods pamuk durgun bir vaziyet arzetmekte ve fiyatlar gerilemektedir. Pamuk yadma karşı alâkasızlık devam ediyor Bugün Boraada pamuk çekirdeği üzerine muamele olmamıştır.
Adana : ı
Ticaret Borsacında kayda değer bir şey yoktur.
Trabzon :
Kabuklu fındık piyasası hararctlen-mlştlr. İç fındık gevşek durumdadır.
KAMBİYO
İstanbul Borsas 1
Açılış Kapanı?
1 Sterllng 7.90 50 7.91.—
100 Dolar 282.— 282 60
100 Er. Frangı ... 0.80 0.80
XX) İsviçre Fr.... 64 03 61.03
100 Bdç. Fr 5.60 6.60
100 İsveç Kr 64.67 64 67
100 Florin 73.68.40 73.68 P'
100 Liret 0 41 128 0 44.128
100 Drahmi 0.01.876 0 1.876
100 Escoudos 9 73.00 9.73.00
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yeril Gr. 5.38 5.45
Külçe Degussa. 5.40 5.50
Cumhuriyet .... a— —
Reşat 38 40 38.25
H/ımit 38.— 38 25
Gulden 35 65 36.40
İngiliz 48.— 48.50
Fransız kok ... 40.— 40.-
Napnldon ili .. 36 — 87 50
İsviçre 35.50 36 50
New>Y(»rk* *ta : onsu; $ 35
C~müş, Platin
En aıağı En yukarı
Gümüş Gr. ........ — —
Piktin " 10- 11.—
Zürich Borsası (Serbest)
3.V.J05O İsviçre Frangı
Durumu En aşağı En yukarı
Türk Lirası 0.90 1.06
Dolar 4 28 1 4 29 1/2
Btcrllng 10.70 10 (Kl
Fransız Frangı 1.18 ı 20 ırj
(^5
^6
St5
(£5
*5
%4
Ikramlynll tahviller 1933 Ergani .......
1038 İkramıydı.....
Milli Müdafaa 1 ... 1941
1941
1/2
1941
Demiryolu IV .....
Demiryolu V ... 1949 İkramlydl Diğerleri
Demiryolu VI
Kalkınma
9f
99 latlkrnzı
99
MüdnfAn
1048 1949 Milli 1949 1934 1934 101) 1941 1941 Milli
• •
»s
• ••
•••••••
I .....
II .....
nı ......
ı......
î. ......
1 ı .....
Sıvna-Erzurum l... ° 11 -VII.
1. II XII
I
XI 111 IV
• •
Demiryolu
99
9 9
Müdafaa
t
99
• •
• •
• s
• ••
• ••
*
Kapanış
20 75
20.55
99.60
98 70
99 25
98 30
08 80
99 80 99 20 99.99
99.75
98 60
96 35
97.60
21.30
20 75
2! —
20.90
21 -
21.63
21 05
21.15
21.10
(’)
24.—
22.—
100.-
100.-
98.—
97.50
98.55
09.80 100.—
90.10
08.—
99.—
08.—
20.30
20.40
21.61
21.-
22.-
21.45
20 60
21.—
21 05
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday şort (Ofisin) ....... Arpa yemlik (dökme) ...... Mısır (Sari) çuvalı .....
Fasulya tombul ..........
Fasulye Çalı yumuşak ... Kuşyeml .................
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil ..........
Nohut natürel .........
Tufflı tohumlar :
Ayçiçeği tohumu •
Kelen tohumu ......
Kendir tohumu .... Susam .............
Yer fıntığı kabuklu
Bugün
Esk) Kapanıp
Bugün
28.30
31.—
23.10
23.10
40 —
27.—
40.—
30 —
00.—
78.—
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankanı 20 3ü 20 20
Anadolu D.Y Tertip A/B. 108 — 111.-
• I r• — —
" M 7*60 62 25 69.—
,, Mümes. Senet. 67.90 67.50
120.25
29.50
5—
10 76
23.50
16.25
Şirket Hisse Senetleri
T,C. Merkez Bankası .....
Türkiye Ijj Bankası .....
Türk Ticaret Bankası ....
Aralan Çimento .......
Şark Değirmencilik •esesseefs« Milli Reasürans .........
118.—
30.—
5—
16.25
23.25
8—
Ecnebi Tahviller
Mııır Kredi Fon.tvr 1W3 .| 172 — |
Kuru Afeyvalar ;
Fındık (kabuklu ah/rl)
Fındık (İç tombul) ....
Ceviz (kabuklu) .......
Ceviz (İç natürtd) ....
82 —
176 —
160 —
Dokuma Hnrn Maddeleriı Tiftik (ann mal) ........
Tiftik (NstUroh .........
Yapak Anadolu (Kırkım)
İlam derileri
Sığır salamura (kasap) Ki Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
Nebati YaŞlar: Zeytinyağı (E.E.
Sunam yağı (Raf. Ayçiçeği (Raflno
Fındık yağı (Çıplak)
tenekell) nı ra) çıplak)
ıw>.—
140.—
175 —
100.—
123—
28.— 31.— 22 — 22.10 25 — 22.— 37 — 30 — 39.— 28.—
28.—
39.—
30.—
64.—
76
76.— 179.—
28.— 146.—
266 —
270.—
200 —
140.-180.— 178.—
240.— 100.— 125 — 30/140.—
Özüm çekirdeksiz No 9
İncir A serisi
B sorlaı
Akala
Akala
Akala yeril
yağı (rafine) ... çekirdeği ......
>1
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
No. 6....
No. 108
1 ......
IJ ......
LU •*.«..
52.—
56.—
42 —
220.—
185.—
160 — 180.—
120 —
11.—
(1
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Akala Akala Akulu Parlak
1
11 H1
175 -
166.—
130 150
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a) %50 randımandı kabuklu tombul
b) iç aıra kontrollü
80 —
168.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak .............
Buğday sert ................
Arpa ooosssssoossososssosseooeof
32.25
31.-
Son Kap&nıtj
82.^-
172.—
170-170.— 145.— 150.—
32 20
31.—
21.00
49.50
56—
42.—
225 — 190.—
170 — 180—
120 —
11.—
Dün Eakl kur
Bııftduv (Buıjell=Sent) Sert Kış mahsulü No. 2 272.1/4 270.—
Kırmızı •' •' No. 2 255.— 250.—
Pumıık Mlddling (Llbrcsl^Sent) Mayıs 32.63 32.70
Temmuz 32.78 32.88
Ekim 31 53 31.68
I liftik 1 L>! tereni — ben t) ••••••••••!•••• TcIchûs No. 1 . * * ••«•»••*•••••••••• •(• >•• 68.60
Fındık (Llbresl = Scnt) Kabuklu yeril İri 22 - 22 50
ortzı ••••• *•«•»•• ss«••• ••« 22 50 21.—
Levanı İç İthal malı 36.— 36.—
1 Ekstra İri İç İthal malı 40.— 36.—
Kuru üzüm (Libresi—Sent) Thompson çclcirdekalz seçme ... 11 1/4 11 1/4
Keten tohumu (Buşcll = Dolar) ... ı Mlnneapolls 3.86 3 85
Kulnv (Llbreat^Scnt) 77.37 76.60
Lcvhd-tencko (100 libre dolar) 7.30 7.30
Londra Borsası
Koten tohumu (Tonu=8terllng) Bombay 65.— 67.—
Kallchta 63 — 65.—
|Yer fıstığı Hindistan 64.— 64 3/4 |
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Llbrefli=Flyat) 34.—Nom
” Sıra malı — 30.- *'
Yün Anadolu M *’ 20/21 20/21 ”
Trakya ” ” 18/21 18/21 " |
İskenderiye Borsası • s
Pamuk (Kantarı=Tallan) Aahmounl Kı«a dyaflı F/G. ... 123.— 118.—
Karnak Uzun elyaflı F/G. 91.70 91 85
(•) Günündü Bornada muamelesi loacll
edüınvınlg tahvilât vo eshamın arz vu taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
8ayfa 6
1 e, N f İSTANBUL
4 Mayıs 1950
DÜNYADAN SİNEMA HABERLERİ
• h i 1
Haftanın filmleri
OLI5
BUSESİ”
Bu eser, bize ilk filmini çeviren yeni bir yıldız tanıtıyor
COLEEN GRAY
Coleen Orayı bir a ra a a
görüyoruz.
Öldüren Buse„ adlı filmin bir sahnesinde, Vlctor Mnture ile yeni yıldız
gözlü, sarışın ve güzel Coleen F artistlik hayatuıa “ölüm Busesi,, İle girdi. “State Fair” adlı filmde ufak bir rol alan Coleen, mühim bir role çıkabilmek için tam iki sene bekledi. Nihayet “Ölüm Busesinde” kendinden beklenen rolü dramatik bir kabiliyet göstererek muvaffakiyetle canlandırdı. Bu filmdeki çalışmalarının neticesi olarak 20 th. Cen-tury Fox ona Tyrone Pooverle Night-mare Alley,, filmini çevirtti.
•‘ölüm Busesi“nde Nick Blanco (Vlctor Mature) ve arkadaşları Noel hazırlığının kalabalığından İstifade e-derek New-York'un büyük mağazalarından birinin mücevherat kısmına
Pariıte “Julle de CarnHlhan„ İn İlk oynadığı gece, Edvige Feiıillftre ile meşhur Fransız kadın muharrirlerinden Madam Colette film hakkında hararetli bir münakaşaya dalmışlar..
MEŞHUR Fransız kadın romancısı “Colette., in bir romanı filme alındı. “Jıılie de Cameıl-ham„ İsmini taşıyan bu filmin baş artistleri: Edvige Feuillöre ve Pierre Brasseur’dür.
Güzel, zeki ve kendinden emin bir kadın olan Julie de Car-neilhan (Edvige Feuillere) Parls-te tek başına yaşa malttadır. Eski kocası Herbert d’Espirant (P. Brasseur) çok zengin bir kadın olan Marianne (Marcell Chantal) ile evlidir.
Bir gün tesadüf Julle ile Herbert'i karşılaştırır. Herbert uzun zamandan beri kalbinden mustarip olduğundan hayatının yarısını yatakta geçirmektedir. Gün geçtikçe İyileşen Herbert. bir gün eski karısına yeni karısını sevmediğini i-tlraf eder, fakat paraya ihtiyacı olduğu için kadına tahammül etmektedir.
Çok eskiden Julle Herbert'i 1-çinde bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmak İçin mücevherlerini satmıya mecbur olmuştu, o zaman kocası ona şaka olsun diye on milyon dolarlık bir makbuz vermişti.
Bu sefer Herbert Julle den ka-rısına karşı bir komedi oynama-
ı
polisler tara-
Slng haplsha-
alarak arka-
bir baskın yaparlar. Tam kapıdan çıkarlarken, mağazanın alârm zilleri çalmıya başlar ve kapılar kapanır. Nlck, içeride kalarak tından yakalanır.
Nlck, 20 sene Slng nesinde kalmayı göze
daşlarını ele vermez. Asıl suçlu elebaşının Nlck olmadığını bilen savcı d’Angelo (Brian Donlevy), iki çocuk babası bu genç adama yardım etmek ister. Bu arada, arkadaşları Nick’e düşen hisseyi de beraber alıp kaçtıkları için, Nlck’in çocukları yetimhaneye kaldırılır. Komşularından genç ve utangaç Nettie (Coleen Cray) ziyaretine gelip olanı anlatır.
sini ve on milyonluk borcunu istemesini söyler, Herbert, kanamın bu parayı ödeyeceğinden emindir. Kazanılan para ile Julie’yi alıp kaçmayı düşünmektedir.
Tahmin edildiği veçhiyle bu p â-nin birinci kısmı Julie’hin hoşuna gitmemektedir. Fakat Herbert’e olan aşkı galebe çalmaktadır, o-nun için plâna göre hareket etmeye karar verir.
Tabii egoist ve hafif bir insan olan Herbert, valtlerinin hiç birine sadık kalmaz. Julle de yegâne arkadaşı, samimi ve sadık bir insan olan kuzeni Leon (J. Dumesnll) İle taşrada Cameilhan’a çekilir ve sakin bir hayat sürmeye başlar...
Colette. film çevrilirken bizzat rejisöre yardım etmiş ve filmin Champs Elysee’deki ilk tecrübe gösterisinde fotoğrafçılara “haydi işinizi çabuk bitirin, zira kendimi tutamayıp aglıyacagım. sonra da çlrklnleşeccgim!” dedikten sonra, hakikaten filmi müddetince önce heyecandan, sonra da sevinçten ağlamıştır. Rejisör kendisine:
— “Sizce filmin kesilecek kısımları var mı?” diye sorduğu zaman; Colette, kendine has, güzel cümlelerinden birini sarfederek:
— Filmden bir sahne çıkarmak, benim parmaklarımdan birini kes-mlye bedeldir, demiştir.
olarak böyle Nick, cürüm
Sadakatinin karşılığı bir ihanetle karşılaşan ortaklarını ele vermeye karar verir. Nlck’in ele verdiği delillerle d’Angelo, elebaşı Rizzo’dan başka bütün şerikleri yakalar. Savcının plânı, Nlck’in avukatı, Havvsere arkadaşlarını ele veren İnsanın Nlzzo olduğunu söyletmektir. Böylece savcı, Nlck’in tahliye edildiği zaman kimse tarafından taciz edilmemesini sağlamaya uğraşır. Rizzoyu yakalaması İçin Nick’i kefaletle tahliye eder. Bu arada Nick lstemiyerek gangster arkadaşlarından Udoyu da ele verir; fakat önce Rlzzo’nun sinirinden, zavallı sakat annesini öldürdüğünü duyar. Her şeyi savcıya bildirir ve Neddie İle çocuk, lan arasmda sakin bir hayat sürmeye baş’ar. Fakat Udo beraet etmiş-tir. Nick’i rahat bırakmaz. Nlck de sarhoş taklidi yaparak Udo’yu peşine takar, savcıya da haber verir. Tam ikisi de otobüse girdikleri sırada Nlck tabancasına dayanarak Udo’yu öldürür, kendisi de yaralanır. Savcı İmdat arabaslyle vaka mahallne yetişir. Yaralan oldukça ağır olan Nick savcının uzattığı sigarayı alır ve gülüm-siyerek işlerin, zannettiği kadar da fena olmadığını söyler...
Kemal ve
Kocamemi 286 numaralı por bir gayret sarfetmiş. Serginin
bir yerde veren bir
bir hamle yapmış. Altı tablo ediyor, altısı da birbirinden
da başı güzel, numaralı kon(-Fena Ümit
“Galata Köprüsü”. Bu sa-
bir hâdise
[
Çallı İbrahim üı 4 CiluMigir den Lskudara Bukiö,. ı
“Duchess of İdaho” filminde, orkestra şefliği yapan Van Johnson, saksofon çalarak nelere muktedir olduğunu gösteriyor..
i K
Meraklı artistik
| 947 senesinin yaz mevsiminde J.O. ■ DOMERGUE Cannes şehrinde bi-ribirlnden hoş üç tane kıza (üç kardeş) rastladı. Anneleri Mme. BRA-CHENET’in muvafakatini alarak onların resmini yapmak İstedi. Kızlar da ressama modellik etmeye razı oldular. Tablolar bittikten sonra, Mme. Brachenet J.G. Domergue’den resimleri aileye göstermek üzere muvakkaten aldı. Ressam üç tablo İçin “450.000” frank İstedi. Fakat kadın bu parayı verecek durumda değildi. Ressam tabloları geri istediği zaman kadın resimlerin yabancıların eline düşmesini istemediğini ileri rürerek, onlan geri vermedi.
Bütün eserleri kontrat altında o-lan ressam ve galerisi, Üç seneden beri, Mme. Brachenet’nin evinde örtülerle »arılı, sicimlerle bağlı tabloları almak için uğraşıp duruyorlar..
2 No. lu Lacqrda petrol mucizeli.
t
Pau yakınında LACQ 2 nel petrol kuyusu etrafında hummalı bir çalışma devam ediyor. Artık işletme normal bir hale sokulmuştur. Böylece sürümü frenllyerek, diğer kuyuların açılmasına kadar İç randımana bir muvazeneli hal verilmiştir.
Bugünlerde 2 nci LACQ da 617 metre derinlikte çalışılarak 1 metre küp petrolda 5 metre küp gaz vermek suretiyle çalışmaktadır. Ve günde, içinde % 10 benzin bulunan 360 metre küp petrol vermektedir. Şerbet» bırakıldığı takdirde 50 metreye kadar yükselebilecek neft fıskiyesi, iki stok kübün içine yollanılmak ta.
Van Johnson'un
ressamlığını biliyor muydunuz?
W AN JOHNSON dört sene güze? sa-" natlarla meşgul olduktan sonra, nihayet çalışmasının feyzini gördü. Gary Cooper’ln karısının bir portresiyle Coloradonun Aspen şehrinde mükâfat kazandı.
Metro-Goldvvyn-Mayer’in bu sevimli yıldızı, artistlikten sonra yegâne merakı olan resim yapma sanatına, ufak bir müsabakaya İştirak etmek suretiyle bir İstikamet vermiş oluyor. Karısı ile beraber Cooper’leri ziyaret etmek üzere ski memleketi olan Colo-radoya gittiği zaman, vakit gçirmek üzere yaptığı bu portrenin mükâfat kazanması, acaba Van Johnson’un hayatında yeni bir çığır açabilecek mİ?
Coloradodakl bu müsabakaya dahil olabilmek İçLn iştirak edenlerin tablolarının arasında bir de kışı tasvir eden birer resim bulundurmaları şart koşulmuştu. Van Johnson da Mrs. Gary Cooper’ln ayağında skiler, bir İnişe hazırlanırken resmini yapmış ve müsabakaya bu resimle İştirak etmiştir. Resim, müsabakada İkinciliği kazanmıştır.
Von Johnson’un 1949 da çevirdiği “Batteleground” (Harp Meydanı) adlı film bu sene Manilada rekor kırmıştır. Filipin adalarının Manila şehrinde oynamakta olan bu film 1948 deki “The Three Musketeers” adlı filmden sonra en büyük seyirci rekorunu kırmıştır. M.G.M. nin Filipindeki ajanı Cohenln bildirdiğine göre, filmin oynamakta olduğu ideal Theatre binası. her gün hacminden çok fazla İnsan alarak dolup boşalmaktadır. Batteleground’un gala gecesi Manl-lanın kurtuluşuna Tasladığından film İçin büyük tezahürat yapılmıştır.
Filmin en enteresan tarafı, bir askerin hakiki hatıratına dayanarak yaratılmış olmasıdır. Bu asker 1944 senesinde Belçlkadakl Bastogne şehrinde yaşamış olan Robert Pirosh’dur. Filmi sahneye koyan Willlam Well-man, etrafındaki artistlere “yeni çevirdiğimiz film, bir romandan değil, hakiki bir tarihî vakadan alınmıştır. İçinizde gece gündüz çalışmayı göze almayan varsa, etsin” demiştir.” kimse yerinden Filmin mevzuu:
müteşekkil, 101 İnci Amerikan bölüğünün Bastogne’da General Von Rundsted’in taarruzuna karşı koyucudur.
Açlığa, soğuğa, çamura rağmen Bastogne’u müdafaa eden bu askerler düşmanlarını yenmeye muvaffak olmuşlardır. Van Johnson, bir kahramanın değil, alelâde bir askerin hayatını canlandırır. Filmde idealist bir kahraman bulunmaması, ayrıca enteresan bir nokta teşkil eder. Baş rolde olan Van Johnson ve Jhon Hodıak, yüzlerine bir askerin yorgun ifadesi gelsin diye filmin çevrilmesinden iki hafta önce kendilerini yormalarına rağmen yüzlerinde İstenilen bitkin İfade belirmemiştir. Artistler ilk defa olarak bu filmde, makyaj maskelerini evlerinde bırakarak, her günkü yüzleriyle sahneye çıkmışlardır.
şimdiden bizi terk Bu söz üzerine kımıldamamıştır. bir avuç askerden
ON BİRİNCİ devlet resim
VE HEYKEL SERGİSİ
şirin sergievinde, geçen
eöerle 1C sergi bu
ressamla-
NKARADA yeni yapılmış olan ayın "15 inde açılan 1950 senesi Devlet Re sim ve Heykel Sergisi, heyeti umumiye ve takdim bakımından ge çen seneki sergiden daha iyidir.
Dört yüz on yedi tablo ile 148 ressamın ve yirmi yedi parça heykeltraşın İştirak ettiği ayın 15 inde kapanıyor.
Sergide, bazı tanınmış nn birer tablo ile temsil edildiklerini gördük. Bu arada başta Nurullah Berk geliyor. Kendisinin uzun müddettir sergi yapmamış olması ve a-rada Fransaya seyahat etmiş bulunması yeni eserlerini merak ettiriyordu. Bazı ressamlar da daha evvel teşhir ettikleri eserleri göndermişler. Böyle bir sanat tezahürü İçin bu ha reket pek lehte sayılamaz. Bununla beraber, ressamlarımızın bir kaçında kayda değer İnkişaflara şahit olduk, ve yepyeni kıymetler keşfettik. Bu husutakl müşahedelerimizi soyad-lannda alfabe sırasını takip ederek nakledeceğiz.
Avni Arbaş’ın 29 numaralı “Kıyı,, Fransada çalışmakta olan sanatkârın İnkişafının en bâriz nümunesinl teşkil ediyor. Malde Arel’in 36 numaralı “Kar,,, Orhan Arel’in 37 numaralı “Polatlıda kar,, manzaraları ve Fahri Arkunlar’m 43 numaralı “Ağ tamiri,, dikkati çekiyor. Bir zamanlar büyük vaatlerde bulunmuş olan Turgut Atalay sergiye beş resimle iştirak etmiş. 50 numaralı “Çiçek pazarı,, müstesna» bu ressam vâdıni tutmuş değildir. Fakat bu çiçek pazarı bize hoş bir sürpriz yapıyor.
Sergide bir de Şlnasi Barutçu a dında bir ressam gördük. Doğu bölgelerinden garip manzaralar veren bu sanatkâr bizi, daha ziyade iki tablosunun exotique tarafı ile alâkadar etti — 64 ve 65 numaralı manzaralar —.
Yine dikkatimizi çeken bir resssm 72 ve 73 numaralı tabloların sahibi L. Bayraktaroğlu oldu. Şapkalı İra ile natürmortu birer hususiyet arza-diyor.
Saime Belir’in Burgaz ve Bakırköy parkı da güzel. Hayri Berkel’ln yeni tecrübeye başladığı tarzın en muvaffak olanı şüphesiz Taksim Meydanıdır (84) fakot sanatkârın bu yem endişesini kavramak bir hayli müşküldür. Şeref Bigali’nln 87 numaralı siyah beyaz manzarası iyi. Şefik Bursalı kendi kendini geçmek tecrübesini yapmak istemiyor gibi. Mahmut Cııda da öyle. Neclft Çakıldağ* ın 104 numaralı Kadıköyünden Haydarpaşa görünüşü güzel. İbrahim Çallı bu sefer, bize Yahya Kemal’in “Üsküdar., ını veriyor. 105 numaralı “Cihangirden Üsküdara bakış”ı seyrederken “Ses” manzumesini de hatırlıyoruz. 106 numaralı “Emirgân,,. 108 numaralı “Yıldızda Çadır Köşkü., kimbilir hangi meraklının duvarlarını süsliyecek?
İnkişaf kaydeden sanatkârlar arasında îlhami Demirci var. Beş tabin ile geldiği bu sergide, en güzel pano lardan biri onundur diyebiliriz. Cevnt Derelinin 135 numaralı “Kozanoğhı., su cidden güzel bir duvar resmi haline gelmeye namzettir. Keza Halil Dikmen’in 139 ve 140 numaralı es-kisleri de aynı imkânı vâdediyor. Halil Dikmen, bilhassa 141 numaralı natürmortu İle, sanat hayatının ilk devresindeki endişelere avdet etmek temayüllerini gösteriyor. Fakat henüz mütereddit. Feyhaman Duran’ın 148 numaralı Topkapı Sarayı. Fatih Kütüphanesi ile 150 numaralı Kaktüsü, bilhassa bu sonuncusu güzel. Güzin Duran’m 155 numaralı “Yemişler,, i de öyle.
Sergide en çok göze çarpan tablo-Fdr| Na~h Frtvlt’iîı
maralı “Kırmızdı yelpazeli kadın., ı-dır. İnsan bu taboldaki tesiri, diğ?r dört tablosunda da arıyor. Fikret El-pe’nin 174, Mııhiddln Erdilek’ln 18* numaralı sulu boyası iyi. Bedri Puıb-mi Eyüboğlu’nun iki nefis rengi var Renk diyoruz, zira ilk göze çarpan o, sonra tabloları ve içindeki âlemler: görüyorsunuz. Bunlar 190 numaralı “Yeşil,, İle 192 numaralı “Karabaş mahallesi,,.
Eren Eyüboglunun 195 ve 198 numaralı “Dalyan,, lan, 199 numaralı “Kalamıştan Todori,, si çok güzel. Fakat 197 numaralı “Oyun,, u b»r ahenk!
Leylâ Gamsız’m 203 numarası gü-
jaun oerKti mi yem tarz çuıişUMMamidan bir Kompozisyon
1 • e r F W W'
v KZ • w L ; -1 -
: W i rf
s î
(
zel. Daha evvel de gördüğümüz tabloları var. İbrahim Gökçenin bir tek eseri var. 211 numaralı “Yeniköy., Daha başka tecrübelerini de görmek isterdik. Nejat Gönenç’tn 212 ve 213 numaralan dikkate çarpıyor. Haklı olarak. Hâmlt Görele “Fatih Türbesi.. ve “Bahar,, ı ile kendini müdafaa ediyor.
Hâlen Pariste olan Nedim Gün-sür’ün de sergide tek resmi var. İyi. Her halde son eserlerinden gönderememiş. Zeki Faik îzer altı tablo teşhir ediyor. 242 numaralı manzarayı çok beğendik. 243 numaralı da güzel. Müzik kompozisyonu sergide kendini gösteriyor. Ihsan Cemal Karaburçak’ ın Üç tablosunun üçü de iyi. Fethi Karakaş neden kendini bu oyunlara kaptınyor? 261 numaralı “Balıkçıları” bir fantezi olmaktan ileri geçmiyor. Nitekim Arif Kaptan da evdeki bulgurdan olmuş.
Haşan Kavruk’un “Denizciler,, i ve “Pembe rüya,, sı iyi.
Ziya Kcseroğlu’na gelince, cidden büyük teşhir iyi.
Zeki tre ile
belki en iyi resmi şüphesiz Fikret Olyam’ın n?tk^r mk şevler vâdcd»,”ör Mehmet
i W
1 «Fut t Ikî Yİ i* •
Ar A i*-’ * • • • i • • • *
r T X ’ ir 1 C
• i*
■ , Z. A a. > t jb □
308 numaralı “Amasyada „ de güzel. Nııman 313 “Burna civarından,, ve
Pesen’in meydan kahvesi Pura’nın 314 “Koruda kızlar,, ı, Ahmet Sezer*
in teşhir ettiği üç tablo İyi. Fahrün-nisa Sönmez’ln "At yarışları,,, Fikret Otyam’ın tablosu ile atbaşı gidiyor.
Semiha Sungur’un 328 numaralı peyizajı; Rıza Tangör’ün “Samatya sahili.,, Leman Tantuğ’un “Fal açan çıplak,, ile “Kahvaltısı,, nın renkleri; Tâci Tantuğ’un “Çocukları,, ; Turgut Tokad’ın “Yenicamii,, ile “Edirneden Tunca,, sı iyi notlar alıyorlar.
Cemal Tollu’da, bir renk küşayışı var. Yedi tablosunda da bunu görü-
yoruz. 353 numaralı “Kozahanı,. Hp “Bursadan Namazgâh., çok güzel Rami UlueTÜn “Kavaklıderesi., iyi. Salih Uraliı “Sahilde çıplak kadın, ı ile gayri müsavi bir tablo teşhir edi yor. Meziyetleri ile İhmalleri var
Eşref Üren’de de Cemal Tollu’daki renk açılışını görüyoruz. Teşhir ettiği altı eserin hepsi güzel. Bu sütunlar müsait olmadığı için daha fazla üzerinde duramıyoruz. Melâhat Ü-ren’ln 392 numaralı figürü dikkati çekiyor. Mehmet Yücetürk’tln 407 No. lı “Hasat,, ı esaslı, ananeli ve özlü bir eser.
Heykeltraşlar arasında, uzun müddettir Pariste bulunan Zühtü Mürit-oğlu 19 numaralı tahta figürü Ue derhal İnsanı kavnyor; “Kadın torsu,, ve 17 numaralı başı da çok güzel.
Ayperi Balkan’ın 2 numaralı etüdü çok iyi. 1 numaralı büstüne tercih ediyoruz.
Hakkı Karagidloğlu 15 numaralı başı. 14 numaralının
Kâmil Sonad’ın 21 pozisyonu bir âlem, teşhir ediliyor. Çok esef.
Nusret Suman’m Namık
Ahmet Nuri Sekizin başlan sağlam, klâsik temellere dayanıyor. Şlnasi Türküstün’ün de bir ‘başı,, var. Güzel. — fa.
7
4 Mayıs 1950
f Dünyaca maruf İsveç çeliğinden mamul
V 4» I. V O
Türklyedekl arazi ve yol vaziyeti gösönünde tutularak, getlrttiğlmU on elverişli tiplerini sayın müşterilerimin erse-diyoruz: Model Fabrika _____ tonajı
249
Motör Hususiyetler cinsi
7 DİZEL 6 ileri 1 geri vitesli, uzun şaft, 2200 devirde 100 fren beygir kuvveti
6.5 BENZİN Takviyetl, orta ve uzun şaşi, 3000 devirde 90 fren beygir kuvveti
2.5 BENZİN Kamyonet - kaptıkaçtı, şoför mahalli ve şoför mahalsiz, 3600 devirde 90 fren beygir kuvvetinde
Kesik burunlu DİZEL ve normal burunlu BENZİN motörlü ■ uzun otobüs
TÜRKİYE GENEL
MEHMET
1.3O3/I3O4
201/ 202
faalleri.
MÜMESSİLİ t
KAVALA
Tahlr Han Galata
Telefon 40480-4267» Telgraf; Lamet İstanbul
IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIN
GÜLHANE PARKINDA
6*7 mayıs cumartesi ve pazar günleri sabahtan akşama kadar
Bahar ve Çiçek Bayramı
Arabalarla çiçek alayı, çiçek muharebesi, muhtelif esnaf ve cemiyetlerin geçit resimleri
Şehir bandosu ve saz, orta oyunu v« kukla, Luna Park oğltncelorl, halk oyunları ve rövüler, sos vo çiçek müsabakaları ve çeşitli eğlenceler
En büyük gazinoların müzik ve daha numaralan hiç bir mecburî masraf yoktur. Duhuliye sadece (25) kuruştur.
Karadan otobüs, denizden vapur ve motörler temin edilmiştir. (5537)
Donatılmış arabalariyle husus! şahıs ve müessese* ler de iştirak edebilir.
Tafsilât: Belediye Eğlence Bürosu Telef: 24560.
IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIİIIIIIIIIIIIIIIIIİIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIİIIIIIIIH
■
ATLAS LEVANTE - LİNİE, BREMEN
T mayısta Umanımıza gelmesi beklenen
Hubert Schröeder
Vapuru
ANVERS-ROTTEBDAM-HAMBÜRG ve BREMEN
İÇİn eşya yükleyecektir.
KONTUAR MARİTİM
İstanbul t
Galata, Hovagimyan Han
Telefon: 40568
A
İzmir t
Atatürk Bulvarı Telefon: 4212
İzmir Belediye Başkanlığından
1 — Şehir Oteli bahçesinde elektrik tesisatı yaptırılması l|1 Fen îgleri Müdürlüğündeki keglf ve gartlagmaaı gereğince açık eksiltmeye konulmugtur. İğin kegif bedeli 15048,90 lira ve geçici teminatı 1129 Uradır.
Bu lge girebilmek istiyenler Fen İşleri Müdüriüfünden belge almaları lAzımdır. için ihalesi 15.5.1950 pazartesi günü saat 15 dedir. isteklilerin teminatlarını Belediye veznesine yatırarak makbuzlarıyla İhale günü belli edilen saatte Encümene başvurmaları.
2 — Egrefpaga caddesinin Çukurçegme karakolundan İtibaren 330 metre boydaki kısmının Bandırma parke taglariyle esaslı tAmlri Fen içleri Müdürlüğündeki kegif ve gartİMmaaı gereğince açık eksiltme suretiyle yaptırılacaktır. Keşif bedeli 28995.75 Hra ve geçici teminatı 2175 liradır, isteklilerin Umlnatlannı Belediye veznesine yatırarak makbuzlariyle İhale tarihi olan 15.5.1950 pazartesi günü saat 15 de Encümene başvurmaları.
r
8 — tkl adet be$er tonluk uzun kamyon «aBİal Temizlik îf lerl Müdürlüğündeki üartlaçmaaı gereğince kapalı zarflı eksiltme İle satın alınacaktır. Her İkisinin birlikte Muhammen bedeli 21000 Hra ve geçici teminatı 1576 liradır. İşin İhalesi 15.6.1950 pazartesi gilnü saat 15 tedlr. îstoklllerln 2490 sayılı kanunun ta-rifatı dairesinde hazırlıyacaklan teklif mektuplarını İhale günü en geç aaat 14 lo kadar Encümen Başkanlığına vermeleri lüzumu İlân olunur. (5539)
f
B & N I 1 8 1 A N b U L
Snvfn: 7
■
N S A
New-York'ta
10 Gün
TEMİ
A
DEVLET DENİZYOLLARI
t
Y E N
T
♦*
Cinai
(
V
Geçici teminatı Lira Kr.
"•rtrtoİAffi ’ ’• İli t
TEKİRDAĞ VALİLİĞİNDEN :
Miktarı
A 74 Çoğu Kilo Kilo
Muhammen bedeli Fiyatı Tutan
Kr. S. Lira Kr.
A Y I
İFİTAF
İST ANKARA Cad Mili
1
%
EŞSİZ B I R
SEYAHAT
YUNANİSTAN î T A L Y F R
A
ve
KONFOR * EĞLENCE RAHATLIK ve YENİLİKLER
N
T
Z E M U
G F
I N
A K
LÜKS YOLCU GEMİSİ
ARSUS
SAÖLAMLIÖI. TEMİZ İŞÇİLİĞİ VE UCUZLUĞU TEMSİL EDER. ENGLISH ELECTRIC
TAKSİTLE ~ SATI$! z
Bu .Sanayiin Buz Dolabıdır.
z SERVİS
MÜSTESNA ORKESTRA
FİYAT ve TAFSİLÂT İÇİN
Qa DEVLET DENİZYOLLARI ACENTELERİNE
MÜRACAAT EDİNİZ
Yanda resmi görülen REKLÂM/ULELERl'ni ANKARA'nın en seçkin yerlerinde kurmaya başlamıştır. Bu kulelere vereceğiniz ilânla en büyük faydayı sağlar
A
r, size
MÜRACAAT YERİ:
H U
Yeni İstanbul İlâncılık Ltd. Şirketi
Müellif Cad. 6-8 Beyoğlu - İstanbul
Telgraf : Hello - İstanbul Tel. : 44756.44757
'4
1 — tl bölgesindeki eueuz köylerde arteziyen sondajları ya* pılmak üzere 300 metre derinliğe inebilen rotasyonlu bir sondaj makinesi pazarlıkla satın alınacaktır.
Ellerinde İthal edilmiş ve hemen tealime amade bu tip makineleri olan firmaların 10 gün zarfında teklif mektuplarını valiliğimize göndermeleri ve teslim tarihini de bildirmeleri.
2 — Bu meyçnda il bölgesindeki muhtelif köylerde fiilen ar-
tezlyen sondajları yapmaya talip müessese ve firmalara da gene pazarlıkla sondajlar yaptırılacağından, bu yaz sezonunda ve Azami mayıs içinde tesblt edilecek yerlerde işe bağlayabilecek durumda olan müessese ve firmaların buna ait şartlarını ve fiyat tekliflerini de en geç 10 gün içinde valiliğe mektupla bildirmeleri UAn olunur. (5556)
KATRAN HAKKI EKREM
MAYIS
KflRNET-EBÎNÎ HM UNUTMAYINIZ
YENİ İSTANBUL
MÜMESSİLLİĞİ
Kâzım Özalp Caddesi, Ilgar Ap. 1-9
Telefon: 23031
• *• i *
ANKARA
A
ın.’lo
ELEKTRİKLİ ÇAMAŞIR MAKİNELERİ ve
ELEKTRİK SÜPÜRGELERİ
En çok beğenilen
DÜĞÜN HEDİYELERİDİR
«I ATA Ş
HAN. Tel. : 44996
_____________•—________.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Satınalma Komisyonu Başkanlığından:
Sayın Halka ve Tekel İçki Bayilerine
1 5.1950 tarihinden İtibaren boş bira kasalarının fiyatı 3 11-radsn 125 kuruga İndirilmiştir. (5638)
İstanbul Tekel Başmüdürlüğü
4
Ankara Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergUn İlk uçakla Ankaraya gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıt: maktadır. Bütün gayretlerimize rağmen “YENİ lSTANBUL”un ellerlno geç ve ya İntizamsız geçtiğinden »IkAyetl olan abonelerimizin arzulan nr Ankara büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya »bone kaydı yapmakta ve HA» kabul etmektedir. Acele İlânlar talefon’a letanbula bildirilmek tedlr, Ankara büromuzun adresi:
Kâzım özlap Cad. No. 1/9 Ilgar Apt
Telefon: 16112 YENİŞEHİR
GAZETE satıcılarında bulamazsanız
MATBAAMIZDAN
tedarik
edebilirsiniz
o
Yemlik yulaf 33380 36740 20 60 7678 66 676 00
H
1 — Teşkilâtımız süvari hayvanlarının 1050 mail yılı ihtiyacı olan yukarıda cinsi, miktarı, muhammen bedeli ile geçici teminatı yazılı yemlik yulaf açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme ve ihale 6.5.1960 cuma günü aaat 16 te Emniyet Müdürlüğü Hesap ve Levazım Şubesi Müdürlüğü odasında toplnnacnk komisyonda yapılacaktır.
3 — Bu İşe alt şartname Hesap ve Levaaim Şubesi Müdürlüğü kaleminde görülebilir,
4 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte teminat makbuzu ve 2400 sayılı kanunda acıkînnan
vesaikle blrlikto komisyonda bulunmaları ilân olunur. (4805)
Çiftçilerim ize m iijde İman sanayiinin en mütekâmil eseri. Sabırsızlıkla beklediğiniz TAM DZEL 25 REYf.lRL K NODNIAG TRAKTÖRLERİMİZ
w ■'»■■■ IW |
•VF1
*
• U «IA
—
V» *
KİNİNLİ
W
9
w
BAŞ.Dİ$. NEZLE.ADALE.SİNİR
ROMATİZMA ve butun ağrılara Karşı
—• öUNDE 3 KAŞE ALINABİLİR. - - - ----- - ■
Bol yedek agamiyle gelmiştir.
Traktör almadan bîr defa görmeniz men'aaHn’z icalvdır
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Galata, Tahir Han
Telefon: 40430 - 42673 Telgraf: Lamel İstanbul TEŞHİR VE SATIŞ MAHALLİ : Tepebaşı, Alp Oteli altında
Aktüalitesi
(
“Beauty” bunu hak etmişti...
“Beauty., henüz 8 aylıktır. Bu elci köpek Hyde-Park’ta şık hanımların arasında dolaşıyordu Maatteessüf “Beauty’nln sahibi dört ayaklı dostunun* İki ayaklılardan geri kalmamasını IstodU Neticeyi görüyorsunuz.. Bir parça kumaş, tülden garnitür, bir de tüy.. Beaaty bu işkenceye katlanmış gözüküyor,. No hayat..
Hindistan Cumhurbaşkanı Dr. Rajandra Prasad. yaveıterinden Mulıammed Yunus Han'ın evlenme merasimini müteakip yeni evlilerin ananevi pastayı kılıçla kesmelerini seyrediyor
■■ ■ ■ I ı ■ ■■ ■■ o , —■ — ■ — ——— ' —1
Resimlerle Dünya
.V.
h Mayıs 1950
Perşembe
" ■ JL
— z
1 Jk.L/
Vatanını hiçe alan âlim
Fransız Atom Enerjisi Komisyonu Başkanı Jollot Curlo bundan bir müddet evvel yaptığı bir beyanatla Batı llo Doğu arasında bir harp vukuunda İlmini komünizme karşı kullarımı.varağını il An etmiştir.
Şimdi dc hükû-met bunun cevabını verdi. Jollot Cu-rlo hükümetin ka-rariyle bu mühim vazifelinden azledilmiştir.
Bir batında 13 yavru
Oastclnau Sonnet, dişi bir İspanyol köpeğidir. Londralı sahibi Mlss 1da Bellerby onunla ne kadar öğünse haklı.. Bir ay önce, ilk doğumunu yapmış ve 13 tane yavru dünyaya getirmiştir. Yavruların hepsi slhhatte olup, sağlam yapılarına bakılırsa uzun müddet yaşıyacağa benziyorlar. O kadar da fazla acıkıyorlar ki, annelerine yardım etmek İçin yavrulara biberonla keçi sütü veriyorlar. Yavrularını beslemekten bitap düşen Castelnau Sonnet yakındaki bir koltuğun üzerine kurulmuş dinleniyor.
Batıya ihanet edenler
Almanyanın Bos işgal bölgesinden Amerikan muı takasına dolurulmuş makineli tüfek taşımaktan suçlu görülen 8 Alman polisi. 17 nisanda Berlin de Birleşik Milletler Yüksek Komisyonu mahkemesinde yargılanmışlardır. Magdeburg'dnJd Hazırlık Kıtasına mensup olan bu gençler, 22 yaşındaki bir teğmen ve siyasî komiser tarafından idare edllmekioydL (Teğmen sağda görülmektedir)
1 1 * 7* f
ı
t J L. .(!
Kızıl Çinlilerin Dünyanın Damı” ile ilk temasları
Çin Hüküm e Çin Hükû-üzere “Dün-. tanılan Ti-Kalkûtaya
Pekln’do Komünist Pekln’do Komünist m o ti İle konuşmak yanın Daim,, diye betvten tayyare İle
gelen Tibetli delegeler hava alanında. Delegelerin arasında dünyevi ve ruhani İşlerle meşgul * olan memurlar vardır; ruhanileri troş edilmiş saçlarından tanımak mümkündür, Sağdan birinci Tibet'in en büyük üç manastırının mümessilidir
Şorap jüri heyeti âzası devlet başkanı
Fransız Cumhurbaşkanı Vlncent Auriol, şarap memleketi olan Bor-deauz’nun St, Emlllon şarap mütehassısları Jüri heyetine fahri Aza seçilmiştir. 20 nisanda bu tâyini bildirmek İçin Elysöe sarayına gelen jüri heyeti merasim elbiseleriyle hazır bulunmuşlardır. Cumhurbaşkanı heyeti karşılıyor.
Karanlıkta öğrenmeye çalışanlar
Harp yüzünden kör olmuş bu zavallı çocuklar şimdi Uneaco’nun himaye inde hayatlarını hoş geçirmeye ve bir şeyler öğrenmeye çalışıyorlar. (Bu resim ve dünkü nüshamızda neşrettiğimiz yazı Unesco tarafından gazetemlzo gönderilmiştir.)
Hafifi ağırını sekmiş
Betty Blythe (40 kilo) George Bayea (130 kg.) Arlconadald Temple kolejinin mjlrik talebeleridir. Fakat âletlerini değiştirmişler. Arkadaşları Betty’nln boğulacak hale geldiğini, halbuki George’un tavrını hiç bozmadığını görerek, uzun müddet bu halde gülmüşlerdir. Bergson’un dediği gibi: "Komik, zıddiyetten doğar..„
Batılı Almanların müdafaa hazırlığı
Batı Almanya polisi bugünlerde herhangi muhtemel bir komünist hareketini bastırmak için lüzumlu usulleri öğrenmektedir. Resim: Bir polis kendisine av bıçağı İle taarruz eden “İsyankArı„ —bir diğer polis— silâhsız bırakmak İçin “Judo,, kavrayışını tecrübe ediyor
t
Comments (0)