4 Ocak 1950
Corsamba
SİYASİ
(KTİSAD
$a>ı 35
10 Kuru)





Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye içir seneliği 3*: altı aylığı 17, üç :ylığı 9 liradı» Hariç memleketle! iki mislidir
İlânlar: 6 ncı sayfaca santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mes’uliyet kabul edilmez.
*
Telefon: 44756 -44757 Santra
Telgraf Adresi: Hetlo. Istanbu



POLiTıKA
3/1/1950
İstanbul ve C.H.P. İl Kongresi
CH.P., vilâyetlerde yapılmakta olan kongrelerine büyük bir ehemmiyet vermektedir. Fakat bu seferki İstanbul Kongresine vermek istediği ölçüyü, belli ki. göz kamaştıracak bir kararda seçmek istemiştir.
İstanbul adına bunu çok görmemek, bilâkis hangi parti kendi İstanbul kongresini ötekile-rinkinden daha seviyeli bir ölçüde yapmış bulunuyorsa onun bu şuurlu hareketini. Türkiyemizin irfan ve medeniyet merkezi adına takdir etmek lâzımdır.
Mesele, sadece Başbakanın refakatine kabinesinin âdeta yansını alarak Kongrede hazır bulunması değildir. Her birinin bir nutuk söylemesi de değildir. Mesele, İstanbulun huzuruna ne türlü bir hazırlık ile çıkıldığı noktasıdır.
Dikkat edecek olursak İstanbul Kongresine gelen vtiksek vazife ve mesuliyet sahibi zevat a-rasında, daha ziyade kabine â-zalan yani parti adına icranın mesuliyetini taşıyanlar konuşmuştur. Ve bunlar hükümet ve devlet işleri hakkında geniş ve ümitli izahat vermişlerdir. İşin bu tarafı güzeldir.
Ancak İstanbul şehrinin bir de kendisi vardır. İstanbulun, memleketin iktisadiyatında yahut. ticaretinde, yahut vergi ö-deme takatinde, yahut ilim ve sanat bahsinde olduğu gibi Tür-kiyemîzi cihan içinde temsil etmek baiıımmdan da. müstesna, bir mevkii vardır. Böyle bir İstanbul şehri için C.H.P., hem parti olarak hem hükümet ve devlet zaviyesinden neler, ne gibi değişiklikler düşünmektedir?
Bu hususa dair, istenç ve beklenen ölçüde bir hazırlı :«k-tur. Halbuki, Istanbulu kazanmanın tek yolu, onun huzuruna ayrıca ona ait bir görüş ve programla çıkmaktır. Bu bir mahallilik tâbiyesi sayılamaz. Çünkü İstanbulun her meselesi, doğrudan doğruya memleket ölçüsündedir.
Mükellef ile Maliye elele
Bilindiği gibi, Gelir Vergisi bu yılbaşından itibaren tatbika konulmuştur.
Bu tatbik devresi, beyan ve defterlerin tanzimi 1950 senesi zarfında tamamlanıncaya kadar devam edecek ve bu esaslara müstenit, vergi cibayeti 1951 de başlayacaktır. Binaenaleyh, bu yıl içinde maliye ile vergi mükellefi, bu yeni ve ileri vergi sisteminin güzelce yerleşmesi işinde karşılıklı temaslar yapmış o-lacaklardır. Mükellefler tarafından iyi anlaşılsın diye, hükümet, 170 kişilik hesap mütehassısları grupu ile bütün maliye müfettişlerini evvelâ teknik bir kursa tâbi tutmuş, ondan sonra da halk ve mükellefle temasa geçmek üzere harekete geçirmiştir. Haddi zatinde dört vergiden ibaret olan (Gelir Vergisi — Esnaf Vergisi — Kurumlar Vergisi — bir de usule müteallik hükümleri toplayan Ana Kanuna Usul Kanunu) Gelir Vergisi. tatbik mevkiine konur konmaz. hesap uzmanlarının istişare bürolariyle mükellefler fiilen ve madde üzerinde karşı karşıya gelmiş olacaklar ve mükellefler bir yığın sual sorarak birçok noktalan anlamak ve tahkik etmek isteyeceklerdir. Mükelleflerin, Gelir Vergisini iyi tatbik etmek bakımından cok ehemmi-yetli olan bu sualleri, Gelir Vergisinin anlaşılması ve güzel tatbik edilmesi zaviyesinden şimdiye kadar daha ziyade nazari olarak ve mâliyenin bir hazırlığı şeklinde verilen izahattan, çok daha ameli bir mâna ve değer taşıyacaktır.
Bu suretle Gelir Vergisi hakkında malûmat verme seferberliği, mükellefin de iştirakiyle tamamlanmış olacaktır.

★ ★★
Paris hususî muhabirimiz Yusuf İ. Mutlu telgrafla bildiriyor
Demokrat Partinin
iç SAYFALARDA
Birleşik Amerika Kongresi dün toplantılarına başladı

7 ocak toplantısı
O
Partinin seviyeli bir muhalefet yapması
ÎKÎNCÎ SAYFADA
Amerikanın Uzakdoğı siyaseti canlanıyor G. H. Martin

ÜÇÜNCÜ SAYFADA
Muhtelif memleketlere yapılacak yardımlarla Türkiye ve Yunanistana tahsisi düşünülen 211 milyon 370 bin dolarlık yeni yardım hakkında kongre bir karara varacak
Müttefik komiserleri Batı Almanya devletinin ilk kanununu Bonn’da imza ediyorlar. Solaan sağa; Sir B. Robertson (Ingiltere); M.A.F. Poncet (Fransa); ve Mr. J. J. McCloy «Amerika)
? ■ I
McCloy'un verdiği demeç
Nasyonal Sosyalizmin dirileceğine inanmıyorum „

----------Q-----------
Amerikan Yüksek Komiseri Avrupaya yapılan Amerikan yardımının kısılması halinde Almanyanın müşkül mevkie söyledi
Londra, 3 (YİRS») — Berimde bir basın toplantısı tertip eden Almanya-dakl Amerikan Yüksek Temsilcisi Mr. John Mc Cloy, Almanyanın istikbaline dair konuşmuştur. Mc Cloy, Al-manyada serbest seçimlerin yapılması ve ikiliğin ortadan kalkması için batılılar tarafından girişilen teşebbüslerin akamete uğradığını belirtmiştir. Seçim için batıkların daima hazır olduklarını söyleyen Mc Cloy. şunları ilâve etmiştir:
"Batı Almanvadaki en mühim mesele, mültecilerin durumudur. Bu mesele, muhaceretle çözülemez. Kongre. Avrupaya yapılacak yardımı kısmağa karar verirse, bu Almanya için hazin olabilir.,,
Berlin. .3 A.A. (AFP) — Amerikan Yüksek Komiseri Mc Cloy, yaptığı basın toplantısında, yeni yıl münasebetiyle Sovyet makamları ile vaki temaslarında. Rus temsilcileriyle çok eamlml görüştüğüne, fakat siyasi meseleler bahis mevzuu olmadığına işaret etmiştir. Mc Cloy demiştir ki: “Müteaddit defalar söylediğimi tekrarhyacagım. Nasyonal Sosyalizmin dirileceğini aklıma getirseydim burada bulunmazdım. Bazı Alman şahsiyetleri ile gazetecilerinin milliyetçi feveranlarına rağmen ne askerlik ve ne de Nasyonal Sosyalizm bana dirilmez gibi geliyor, buna katiyen eminim.,,
Berlin, 3 A.A. (AFP) — Amerikan Yüksek Komiseri John Mc Cloy yaptığı basın toplantısında şunları söylemiştir:
“Berlin de dahil olmak üzere bütün Almanyada serbest seçimlerin yapılmasına daima taraftarız. Bu konuda incelemiye değer her teklifi tetkike hazırız.
düşeceğini
— ■ - |
Teçhizatla yüzen bir asker Ingiliz Başbakanı C. Attlee tarafından teftiş ediliyor.
Attlee 67 yaşında
Londra, 3 A A. (A.F.P.) — İngiliz
Başbakanı Clement. Attlee dün 67 nci yıldönümünü kutlamıştır. Başbakandan 5 yaş küçük olan kabine üyelerinden Herbert Morrisson da aynı | zamanda yıldönümünü kutlamıştır. |
Paris 3 (Hususi muhabirimiz Yusuf î. Mutlu dan telgrafla) — Bugün Amerika Birleşik Devletleri Kongresi, ikinci celsesini akdetmek üzere toplanıyor, Bilindiği gibi, kongrenin birinci celsesi, 290 gün devam ettikten sonra, 19 ekimde dağılmıştı. Pa-risteki Amerikan çevreleri, bunun. 27 seneden beri, sulh devrelerinde görülmüş en uzun celse olduğunu belirtiyorlar.
Salahiyetli kaynaklardan alınan tafsilâta göre, bu ikinci celsede görüşülecek meselelerin en mühimleri şunlardır:
Kongrenin, dış siyaset sahasında. Başkan Trumanın "dördüncü madde,, denilen "İktısaden geri kalmış milletlere yapılacak yardım,, programına, bir rüçhan hakkı vererek bunu ön plâna alması muhtemeldir. Truman, bu mevzuda teknik yardımın arttırılmasını tavsiye etmekte ve geri kalmış milletleri kalkındırmak için hususi Amerikan sermayelerini oralara doğru akıtmağa teşvik edecek bir programın tecrübe edilmesini istemektedir.
Bu programın tatbikında, birinci sene için, Hükümet kongreden 35 milyon dolarlık bir kredi talep edecektir ki. bu para, hâlen mevcut yardım projesine ayrılmış 10 milyon dolardan fazla meblâğa ilâve edilecektir.
Amerikan Senatosunun, Hükümet tarafından şiddetle istenen, "Milletlerarası Ticareti Teşkilâtlandırma Kanunu projesini tasdik etmesi ihtimali çok kuvvetlidir.
Birleşik Amerikanın Avrupa kalkınma programına IşMraldnin devam edip etmlyeceği hakkında bir karar verebilmek için Marshall Plânına dahil memleketlerde kaydedilen son terakkilere dair kongreye lüzumlu malûmatın gelmesini beklemek üzere, bu mevzu, ancak celsenin nihayetinde ele alınacaktır.
Kongre, 1919 da kabul edilen karşılıklı Milli Müdafaa Yardımı Kanununun temdidi meselesini de tetkik edecektir. Alınması düşünülen tedbirler, Birleşik Amerikava, Şimalî Atlantik bölgesinin müdafaası ittifakının tatbiki İçin birinci sene zarfında 1 milyon dolara; Türkiye ve Yuna-nistana yapılacak yardımlar için 211 milyon 370 bin dolara; umumiyetle Çin bölgesi için 75 milyon dolara; 1-ran, Filıpınler ve ICore Cumhuriyeti için 27 milyon 640 bin dolara mal olacaktır.
Bu celsede, milletlerarası büyük ehemmiyeti olan bir başka mesele de kongrenin tasvibine sunulacaktır: 1918 de Memleketlerini Değiştirmiş Olan Şahıslar Hakkındaki Kanunu, hürriyet fikrine daha uygun bir hale koymak. Gerek Başkan Trııman, gerekse Amerikan umumi efkârı tarafından, bu kanun fazla tahdit edici mahiyette görüldüğü için, kongrenin bunu daha yumuşak bir hale koyması mümkündür.
Yürürlükle olan mali sene için, kongre, Milli Müdafaa bütçesi olarak 15 milyar 585 milyon dolar tahsis etmiş bulunmaktadır kı. bu meblâğ 1919-1950 bütçesinin en mühim faslım teşkil etmektedir.
Trııınan'ı tenkld
Washington, 3 A A. (AFPı — Kongrenin açılışı sırasında söz alan Massachusetts saylavı ve Temsilciler Meclisinde Cumhuriyetçiler Lideri Jo-seph Martın Truman idaresini şiddetle tenkld etmiştir.
zarureti Ankara toplantısında ele alınacak
İzmir 3 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Demokrat Partinin 7 ocak toplantılarına iştirak etmek ü-zere Demokrat Parti Genel İdare Kurulundan Adnan Menderes, Fevzi Lûtfi Karaosmanoğlu ve Refik İnce bugün Ankaraya hareket etmişlerdir.
Ankara toplantısında îzmlri temsil edecek delegeler de İdare Kurulu tarafından seçilmiş bulunmaktadır.
Ankara toplantısının gündemi malûm olmakla beraber yaptığım temaslardan edindiğim intıbaa göre, bu toplantının gayet alâka çekici o-lacağı tahmin edilmektedir. Bazı Genel İdare Kurulu üyeleri şöyle bir görüşe sahiptirler:
"Genel Başkan Bayarın Seçim Kanunu münasebetiyle söylemiş olduğu sözler. Bayarın şahsi nezaketinin bir neticesidir. Seçim Kanunu Meclisten çıkıncaya kadar iki parti arasındaki münasebetleri, bu şekliyle muhafaza etmek zarurîdir. Ancak, ondan sonra D.P. , memleketin en kuvvetli bir muhalefet partisi olarak vazifesini
yapacak ve asla yüksek ve erişilmez sözler söylemeden halk efkârına hakikatları olduğu gibi anlatacaktır. Bilhassa memleketin iktisadi dertleri ve mali politikasında aksayan noktalan en realist bir görüşle halk efkârının önüne koymak, D. P. nin göreceği tarihi vazifeler arasındadır.
D.P. nın seviyeli bir muhalefet yapması zarureti, Ankara toplantısında ele alınacak ve C.H.P. nin son aylardaki görüşünün mânası üzerinde durulacaktır.,,
D.P. Genel İdare Kurulu üyeleri; Halk Partisi memleket efkârına kendisini mazlum durumda göstererek muhalefetin haksızlık ettiği hissini vermeye çalıştığına, Demokrat Partinin ise, C.H.P. nin durumunu açıklamamakla buna vaziyete düştüğüne, toplantısının samimî yapılacağına, fakat
gayet serbest konuşmalar olacağına kanidir.

müsamaha eder D.P. Ankara bir hava içmcîe bunun yanında
tş mahkemeleri tesisin doğru
Safa Ş. Erkün
DÖRDÜNCÜ SAYFADA
Ziya Gökalp müzesi
M. Nermi
BEŞİNCİ SAYFADA
Millet dili
Halid Fahri Ozansoy
Vizon kürk (hikâye) Çocuk
Demokrat Partinin
7 ocakta, Ankarada yapacağı toplantı

Arap memleketlerinde komünizme karşı
Amerika tedbir alıyor
IVashington’un hıı bölgede enerjik bir siyaset takip edeceği anlaşılmaktadır
Şam 3 iNâfen) — Istanbıılda toplanan Amerikan diplomatları konferansının İlk neticelerinden biri buradaki Amerikan elçiliğinin artan faaliyeti olmuştur.
Birleşik Amerika. Arap memleketleri içinde komünizmin yayılmasını önlemek için fakir ve işsiz tabakaya ış temin etmek lâzım geldiği kanaatindedir.
Anıerıka Orta Şarka karşı siyasetini kati bir surette tanzim etıncmlş-ar de bu siyasetin ana hatları şimdiden görülmeye başlamıştır.
Sovyet lerln Arap memleketlerine nüfuz etmek için kullandıklar] usuller karşısında VVashington resmi makamlarının bu bölgeye karşı daha şiddetli ve enerjik bir siyaset takıp edecekleri anlatılmaktadır.
hudut civarındaki
dağları aşarak Vietnam (Hındiçını) a sığınan Milliyetçi Çinlilerden bir grup.
Bırloıık Endonozyn B.aş-görüşmede, memleketin-
YIRSı — Hollandadan J a karta ya dönen bakını doktor Hatta, banın monsuplariyle yaptığı bir de iki d iv» ile meşgul olacağını söylemiştir. Bu dâvalardan biri İktisadi kalkınma ve İkincin iac halkın yaşama seviyesini yükseltmektir
Resimde Barbakan, imza merasimi için gittiği Hollandada bir kıtayı teftiş ederken görülmektedir.
Çin Milliyetçileri Amerikadan resmen yardım talep ettiler ---------------------0-----
Amerikan Kongresinde Hükümetin Çine karşı takip edeceği siyasetin de açıklanacağı umulmaktadır
Londra. 3 (YÎRS) — Amerikan Dışişleri Bakanlığının bir sözcüsü, bugün beyanatta bulunarak» Çin Milliyetçi Hükümetinin 23 aralık tarihinde bir muhtıra ile resmen Amerikan Hükümetine müracaatla. Formozanın komünistlerin eline düşmesine mâni olmak üzere askeri mütehassıs gönderilmesi hususunda yanlım edilmesini talep ettiğini bildirmiştir.
Sözcünün ilâve ettiğine göre. Çine yapılacak yardım hakkında Çinin VVashlngton elçisine bir hafta eWel yardımın ne şekilde yapılacağına dair bir muhtıra verilmiştir.
BBC sözcüsüne göre, yarın. Amerikanın Kongre Önünde, Çine karşı takınacağı siyaseti de açıklıyacağı beklenmektedir.
Londra, 3 A.A. (LPS) — Liberal Manchcster Guardian Çin hâdiseleri
hakkında şunları yazmaktadır:
Çinde galip gelen komünistler yeni avlar peşindedirler. Mao - Tse -Tung’ıın Kominformu, As.vanın komünist olmayan bütün liderlerini tehdit etmekte ve bu tehditlerini, Endo-nezyada Dr. Hatta, Birmanyada Ta-kinu’ya ve bilhassa Aayada hür dünyayı temsil eden Pandit Nehruya yöneltmektedir. Bu tehditlerin silâhla yerine getirileceği şüphelidir. Bu komünistler partiler vasıtasiyle çalışacaklardır. Gayelerinin yeni Endonezya Devletinde de gerçekleşeceği ümidinde olan komünistlerin, gayelerini şimdi bu memlekete teksif etmeleri muhtemeldir.
A ayanın hürriyete susamış bütün müstakil memleketleri uyanık bulunmalıdırlar. Bu memleketler batı dün yasının sempatisini kazanmıştır.
SON DAKİKA :
Vafd Partisi
başta gidiyor
Mısır seçimlerinde, gayri resmi kaynaklara göre, parti reylerin yüzde yetmiş beşini almış vaziyette
Londra 3 (YÎRS) Mısırda seçim ler gayet sessiz ve intizam içinde ya pılmaktadır. Memleketin hiçbir yerinde kargaşalık çıktığına dair ha ber gelmemiştir. Seçmenler sandık başlarında kuyruk yapmışlar, sıralarını bekliyorlar. Askeri devriyeler emniyeti korumaktadır. Seçim öğleye kadar sönük denebilecek knlaı hareketsiz gitmekte idi, fakat sonra dan hararetlenınlştır.
Londra. 4 (YÎRS) — Mısırdan gelen haberlere göre, Vafd Partisi şimdilik başta gitmektedir. Gayri resmi kaynaklara göre Vafd Partisi büyük şehirlerde tır.
Paris. 4 haberlere rekse
Partisi başta geftnektedlr. Vafd Par tisinin gayri resmi kaynaklara gor oyların yüzde 75 ine yakts. bir nispe’ aldığı bildirilmektedir.
oyların ekseriyetini almış*
(YÎRS) — Mısırdan gelen göre, gerek Knhirede. ge-iskeııderjyede Milliyetçi Vafd

ta ll(
t o
m
İller delegeleriyle istişari görüşmelerden sonra seçim kampanyası tâbiyesini meydana koyacak
Halk Partisinin İstanbul 11 Kongr sinde yaptığı siyasi gösteriden hen-bütün nazarların çevrilmemiş olduğu eanada dikkatler Demokrat Partinin ocakta Ankarada il delegeleriyle yap cağı bir nevi küçük kongreye çevrlln bulunmaktadır. Bilhassa Demokrat Pa ti İle Millet Partisinin blreşmesi ha kında ortaya atılan ciddiyetten mı rum haberlerin dolaştığı şu esnada 7 cak toplantısı üzerinde muhtelif minlerde bulunulmaktadır. Israrla sürülen kanaat şu merkezdedir:
D.P. Genel İdare Kurulu, 7 ocak lantısmda. iller delegeleriyle istişarl
hiyette görüşmeler yaptıktan sonra s çim kampanyası tâbiyesini meydana k yacak ve bu suretle fiilen seçim kampı yasma başlamış olacaktır. î! delegeleri! den müteşekkil olan bu toplantının nj kukl ve Icral hiçbir değeri bulunm v ğından. delegelerin umumi kongre k ran vermekten başka hiçbir lrthiyeti mevcut değildir.
Bu karan da ancak üçte Ikirfln r( ile verebilir. Bu küçük kongrenin u suliyet ve salâhiyeti bu çerçeve dahül de bulununca, toplantının maksadı me dana çıkmaktadır.
İstanbul siyasi mehafillnae, 7 oc. toplantısında Demokrat Parti Genel dere Kurulu Teşkilâtına önümüzd» günler içersindeki faaliyet istikamet tebliğ edecektir. D.P. Genel İdare K rulunuh toplantı sonunda bir beya Ar mc neşretmesi beklenmekledir.
Kıbrıs için bir toplantı
İstanbul üniversitesi Talebe Biri bugün saat 15 te Bavezittrki Marma Lokalinde Kıbrıs dâvası ile nlâkalj toplantı tertip etmijtir. Toplantıda es itibariyle Kibrisin dünkü, bugünkü yarınki durumu gözden geçirilecek bilhassa yapılması İstenilen plebisit t disesl üzerinde ehemmiyetle durulact tır.
Otobüslerde tenzilâtlı seyah yarın başhyacak üniversite talebesi, malûlgaziler sarı kart hâmili basın mensuplan Şehir Meclisi tarafından Belediye büklerinde kabul edilen yüzde elli ziLıtlı seyahate yarından itibaren lanacnktır. E.T.T. İdaresi
bu hususta yapılan hazırlıklar dün akşam İkmal edilmiştir.
i!
O
t4 bı taraf ınd anc
Al
5 te
Bir motor battı
Rize limanına bağlı Mehmet Kaptan İdaresindeki çakıl yüklü luk küçük lAkın) motÖriL Kuruçeşı
önünden geçerken, o sırada sefere çı makta olatı bir vapurun dalgasına n pılarak batmış, motörde bulunanlar kı tarılmıştır.
İki Amerikan muhribi geliyt
Bu avın 14 il ile İS 1 arasında şr rimlKi Amerikanın Akdenla filosuna iki muhribin ziyaret edeceği haber \ rilmektcdir.
tiki oır inanışın yom tozanuru
I
B&yfa î
YENİ Î8T.ANRTT₺
4 Ocak 1950
Amerikanın Uzakdoğu
siyaseti canlanıyor
Asheson ile Johson arasında bugüne
kadar devam
eden ihtilâfın sebebi
Washington — Tereddüt devrelerinin doğurduğu bir novi zafiyetten ma»ul bulunan A-merikanın Uzakdoğu politikası, yakında kuvvet ilâçları «alarak lüzumlu tedaviye başlayacaktır. Florida’ nın kızgın güneşi altında yanarak mevzuu etraflı bir şekilde etüd e-den Başkan Truman. Amorikanın Asya kıtasında tatbik edebileceği bir siyasî İstikamet tâyin etmeleri için yardımcılarına kısa vadeli bir emir vermiştir. Bizzat sözden fiile geçen Başkan, bir kaç gün önce toplanan Milli Savunma Meclisine riyaset etmiştir. Mevzuu bahis toplantıda Savunma Bakanı Louis Johnson, Dışişleri Bakanı Dean Achoson, General Omar Bradley, Marshall Plânı idarecileri ve diğer mütehassıslar hazır bulunmuşlardır.
Bir saat kadar süren bu toplantının sona ermesindon bir kaç dakika sonra, Amirallik Dairesi, büyük bir tayyare gemisi ile iki destroyerin Batı Pasifik sularına, yani Çin. J.ıponya ve Rusyanın sahilleri bulunan mıntakaya, gönderileceğini resmen ilân otti. Amirallik Dairesi bahsi geçen kararın bundan be$ ay önco alındığını söylemiştir; fakat kararın neden Milli Savunma Meclisinin toplantısından sonra açıklandığını ve filonun ne maksatla Uzakdoğuya gönderildiğini izah etmomiştir. Bilinen bir sey varsa, o da. adı geçen Meclisin Formoza meselesini konuştuğudur.
Diğer taraftan bazı meseleler de günün mevzuunu teşkil etmektedir: Bu arada Hındiçini meselesi, yeni teşekkül eden Endonezya devleti ile Pakistan’a iktisadi yardım meselesi. Ingilteronin Hindistan* o-lan sterling borçlarının hafiflet I-mesi meselesi gibi. Fakat toplan- , tı etrafında mutlak bir ketumiyet muhafaza edildiğinden kati olarak hangi mevzuların münakaşa edil-diği bilinememekle beraber mescie hakkında bazı ip uçları elde etmek kabil olmuştur: Savunma Bakanı Louis Johnson, Amerikan müdalaa hattının en ileri noktalara götürül* mesi pronslpini makul görmektedir. Dışişleri Bakanı Achesonıın temkinli fikirlerine istinat eden diplomatlar ise bazı yerlerde lüzumlu geri çekilme hareketlerine taraftardırlar. Acheson, Millî Savunma Bakanının diplomatik meselelere müdahalesini Başkan Truman nezdinde protesto etmiştir. Bir müddet, Acheson’un Louis Johnson’un hakkından gelecoğı
KISA
HABERLER
Birleşik Amerikanın yabancı devletlere yardımı
Washinfeton. 3 (A P.) — Ticaret Bakanlığı tarafından dün bildirildiğine göre. Birleşik Amerika 1915 «enealnin ortasından beri yabancı devletlere yardım olarak. 24.$02.000.000 dolar masraf etmiştir. Bu meblağ, doğrudan doğruya yardım sahasında kullanılmıştır.
Buna zamimeten. Birleşik Amerika Milletlerarası Banka ve Para Fonuna da 3.385.000.000 dolarlık yatırımlar yapmış-
İngiliz Hükümetine petrol arama ve ibtihfcull yolundu Amerika yardım ederek
Brazzaville. 3 fYİRS) — Haber alındılına göre. Avrupa lktinadl Kalkınma İdaresi^ inglltereyc Amerikan menşeli madencilik ve inşa malzemesi mübava-ası İçin 2.160.000 dolar vermiştir. Bu malzeme. IngÜterenin petrol araştırmalarını ve Istihanlini geliştirmek üzere mübavaa edilecektir.
Amerlkada Macar konsolo»hıkhırı kapatılıyor
Londra, 3 (YİRS) — Amerikan Dışişleri Bakanlığı Macar Hükümetine yaptı fh bir tebligatla. New-York ve Clcve-land şehirlerindeki konsolosluklarını 15 ocak tarihine kadar kapatmalını istemiştir.
Müşahitlere göre, bu tebligat, bundan evvel M acarla tanda ki elçilik memurlarının tevkifi İle İlgili olup, bir misilleme hareketinden İbarettir.
Amerikan Kongresi yeni sene İçinde ilk toplantısını yapmıştır
Wa«hingtun, 3 A A- (LPS) — Birleşik Amerika Kongresi yeni sen6 içinde ilk defa olarak bugün toplanmıştır Yarın Başkan Truman. her sone olduğu gibi, mesajını kongreye gönderecektir. Daha sonra bütçe Üzerindeki tahminlerini ve memleketin iktisadi hayatı hak-kındakl raporunu da kongreye sunacak olan Başkan Truman, hükümetin, memleket İktisadiyatının istikrarını temin i-çin lüzumlu salâhiyetlere sahip olması yolunda ısrar edecektir.
zannedilmişti. Fakat. Johnson karsı taarruza geçmiştir. Belki her hafta Balkana bir mektup yazarak “Dışişleri Bakanı nereleri müdafaa etmem icap edeceğini bana bildirir mi,,, diye sualler sormaya başlamıştır. Tekrarlanan bu sualler Acheson’u hem sinirlendirmiş hem de onun sırtını yere getirmiştir. Bununla beraber Louis Johnson’un da zayıf tarafı mevcuttur: Amerikan Bahriyesi. İdari bakımdan Savunma Bakanının emri al tında bulunan bahriye, âmirine karşı sistematik bir şekilde cephe almakta vu Dışişleri Bakanı Ache-sor’un tarafını tutmaktadır. Nihayet. Japonyada ve Cumhuriyetçi Partinin muhafazakâr çevrelerinde çok mühim bir mevki işgal eden Gonoral Mac Arthuı mosoloyc tuz bibor ekmiş. Acheson ve Amirallo-re karşı Johnson’un tarafını tutmuştur.
Milli Savunma Konsoyi toplantısının bu kadar ciddi bir hava I-çİnde cereyan edişi. Amerikanın Asyadaki siyaseti bahsinde ortaya çıkan fikir ayrılığının sona erdiğine işarettir. Büyük bir ihtimalle. bundan evvelki anlaşmazlıklarda olduğu gibi, iki taraf fikirlerinden bazı fedakârlıklar yaparak uzlaşacaklardır. Neticede. Formoza-yı müdafaa etmesi için Çan-Kay-Sek’e mahdut bir yardım yapılacaktır. Çin Milliyetçileri, Formo-za’ya. müşavir sıfatiyle bir Ameıl-kan generali ve Yunanıstandaki A-merikan Askeri Misyonunda oldu ğu gibi öğrotn.en subaylar göndü rilmesini istemektedirler. Fakat, hiç bir zaman. Amerikalılar For moza adasına asker ihraç etmeyeceklerdir.
Hindiçiniye karşı takın edilecek siyasetin veya °ekin Komünistleı’ı ile münasebetlerin müstakbel şoklı hakkında hiç bir tahmin yapmak mümkün değildir.
Doğudaki Amerikan politikasının dinamizmi yalnız Amerikan milli menfaatlerine hizmet etmeyecektir. Mevzuubahis dinamizm gelecek seçimlerde Demokrat Partinin durumunu da kuvvetlendirecektir. İşte bu noktada dış politika ile iç politika birleşmektedir. Sebep ile neticeyi birbirinden ayırmak o ka dar kolay değildir. Herhalde, önümüzdeki şene yapılacak parlâmento seçimlerinden önce Truman ın dış politikasında bir canlılık olup olmayacağını düşünmek ilgili olur.
G. H. MARTIN
Avrupa İktisadi İgbirllfcl Te»kilAtı uzrnunlurı l’urlste toplanacak
Paris, 3 A.A. (LPS) — Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtına dahil 9 memlekete mensup bir uzman grupu, Avrupa memleketleri arasındaki tediyeler hakkında mevcut plânın yerine konacak plânı hazırlamak üzere bugün Paristo toplanmaktadır. Yeni plânda mevcut o-İacak bıızı teklifler mucibince memleketler muayyen biı noktaya kadar birbirlerine tediyelerde bulunabilecek ve ancak bu nokta aşıldığı takdirde altın veya dolarla tediyede bulunulmasını ts-tiyebileceklcrdir. Bundan başka Avru-puda yeni bir klerlng teşkili de latene-cektir. Uzmanlar «inha şimdiden tekliflerini hazırlamış bulunmakta ve bunları gelecek nisan ayında İktisadi İşbirliği Teşkilâtı İcra Komitesine ve tcşkllAtırr konseyine tevdi etmeyi ummaktadırlar.
İngiltere Endonczyuyu fevkalâde büyük elçi gönderiyor
Londra, 3 A.A. (LPSl — İngiltere Dişlileri Bakanlığı. Endonezya başkenti Jakarta’da bir İngiliz Büyük Elçiliği ihdas edildiğini resmen bildirmiştir. M. D. W. Kermode, lngllterenin fevkalâde büyük elçisi tâyin edilmiştir.
Rusyanın FiıılAndi.\ıı'ya verdiği nota
Nevv-York, 3 A.A. (United Press) — Netv-York Herald Tribüne gazetesine göre, Rusya tarafından Finlândiyaya gönderilen son notanın en mantıki şekilde izahı Rusyanın, gelecek Finlandiya seçimlerinde müessir olmaya çalışması olabilir. Bununla beraber bu nota. FinJândlyanın bağımsızlığına daha kuvvetli surette müdahalede bulunmak hususundaki mücadeleye bir başlangıç teşkil edebilir.
1'unûnİKtondu “fcmlnizm'Un yeni bir zaferi
Atina, 3 A.A. lAFP) — Yeni anayasa projesinin 15 inci maddesine göre, kadınlar da icrayı saltanat edebileceklerdir. Bu Hurotle küçük Prenses Sophi veliaht olacaktır.
Basın, bu yeniliri, kadmlura oy hnk-kının tanınmasından sonra. Yıınnn feminizm cereyanının yeni bir zaferi telakki etmekledir.
Büyük Britanya Hükümeti komünist Çini tanırsa..
------O
“Sunday Observer" gazetesi "Komünist Çine güvenmek isteyenlerin hali bir kumar oyunu olacaktır” diyor
Londra, 3 (YİRS) — Müstakil “Sunday Observer” gazetesimlr Çin Komünist Hükümetinin Britanya tarafından tanınması halindeki durumu yorumlayan O. R. Grcen, şayanı dikkat makalesinde şunları yazmıştır:
"Hindistunın Komünist Çini tanımak için yapacağı tek ıf Pey-Ping tarafından acaba ne şekilde karşılanacaktır?
Burma Hükümeti, 16 aralıkta yeni Çin Hükfıınetinl tanımak istediğini bildirince, Pey-pIng den aldığı cevap kısa ve soğuk ifadeler İhtiva ediyordu. Komünist ÇJn Hükümeti, tntnma keyfiyetini, takdirle karşıladığına dair hiçbir kelime zikretmedi ve Burma Hükümetinden şunları İstedi:
1 — Kuomintang Hükümetleriyle ilgiyi derhal kesmek.
2 — Pey-PInge bir mümessil göndermek.
”— Çin Komünist Hükümetinin bu derece soğuk davranmasının sebebi kolayca izah olunabilir. Burma, memleket dahilinde komünistlere karşı a-mansız bir mücadeleye girişmiştir. Diğer taraftan. Çin, Burma Üzerinde daima hâkimiyet İddiasında bulunmuştur. |
“Hindistan. Birleşik Endonezya. Vietnam ve İngiliz Malayast, Komünist Çin'i tanımak istedikleri zaman, istekleri herhalde hararetli bir tarzda karşılanmıyacaktır. Zira ismi geçen bu memleketlerde
Çin Komünist Lideri Sovyet Rusyanın uçak vermesini istiyor
Siyasî bir yorumcu ise Rusyanın Komünist Çini oyalıyacagını ileri sürüyor.
Londra 3 (YİRS) — Moskovada askeri yardım temin etmek için bulunan Çin Komünist Lideri Mao-Tse-Tung’uri vaziyetini yorumlıyan BBC’ nin Rusça neşriyatının müşahidi Mao Tse-Tung’un bilhassa hava kuvvetleri İçin acele uçak ve personel tıılep ettiğini ileri sürmektedir.
Müşahide göre, Mao-Tse-Tung havalarda üstünlüğü hiçbir zaman elde edemediği gibi, böyle bir üstünlüğü elde edemedikçe Milliyetçileri de ne Haynan adasından, ne de Formoza-dan atabilir. Her nedense. Sovyet Rusya hiçbir zaman bu sahada her hususta desteklemekte olduğu Çin komünistlerine yardımda bulunmamıştır ve Çin Milliyetçileri de havadaki üstünlüklerine rağmen vaziyetlerim bir dereceye kadar kurtarabilmişlerdir. Yoksa Çangkayşek Hükümetinin kayıpları daha ağır ve harekât çok daha seri bir şekilde komünistlerin lehine cereyaıl etmiş olacaktı.
Mao-Tse-Tung’un bu husustaki İsrarlarının ne netice vereceğini merak eden müşahit. Rusların onu e-hemmîyetslz miktarda vereceği u-çaklarla ve büyük valilerle oyalıya-cağı ve vazıyetin inkişafını bekli-yeceği neticesine varmaktadır
Fin Cumhurbaşkanı Elcimizi kabul etti
Helsinki, 3 A.A (United Press) — Cumhurbaşkanı Paaslldvi bugün, l-tlmatnameslni vermeğe gelen Türk Elçisi Kemal Kavur’u kabul etmiştir. Bu kabulde Dışişleri Bakanı Cari Enckell de hazır bulunmuştur
Kemal Kavur 1946 yılından beri maslahatgüzar olarak vazife görüyordu.
komünistlere kaışı uzun zamandan beri mücadeleye girişilmiştir.
“Britanya Hükümetinin tanıma teklifi, belki tu derece soğuk karşılanmaz, zira Çin’in Sovyet Rusyanın verernlyeceği makinelere ihtiyacı vardır. Mamafih, Çin komünistlerinin burnu biraz yüksektedir. Dünya ahvalini tanı rııânusıyle idrak edecek durumda bulunmuyorlar. Kanaatlerine göre, Batı âlemi Çine muhtaçtır. Onlar bu zihniyeti taşıdıkça, kendilerinden her tllr’Ü tekebbür hekleııe-bılir.
“Çin komüniöt’erl, Birleşik A-nıerlkanın dostlarına karşı lyl hisler beslemeseler gerek. Tnııuanın Formoza adasına askeri uzmanlar göndermek suretiyle yapmak istediği vardım ve Cenubi Asyada, komünizmin yayılmasını önlemek için Angio-Amerlkan plânının tatbiki karşısında hiddetlenen Pey-Ping Hükümeti, Jn-gllterenın yapacağı tanıma teklifini belki soğuk karşılayabilir.
“Durum bu şekilde gözönüııde bulundurulursa. îngilterenin Burmanın vaziyetine düşmesi ihtimali mevcuttur.
"Komünist Çin bölgelerinde u-zun müddet ynşıyaıı ecnebiler, Komünist Çin idaresinin nispeten Adıl, faka teidarecilerinin yabancılara karşı gok çekimser davrandıklarını belirtmişlerdir. Mamafih Komünist Çinlilere güvenmek istiyen'erin hareketi, bir kumar oyunu olacaktır.,,
Bir eşik Amerikada akıl hastalıkları gittikçe artıyor
Bu hastaların tedavisi için sar-fedileıı para senede 200 milyon doları geçiyor
Washington, 3 A.A. (United Press)
Bir milyondan fazla İnsan Amerikan hastahanelerinde akıl hastalıkhı-rından tedavi görmektedirler. Bütün hastahanelerin yarısını akıl hastaları doldurmaktadır. Bu nevi hastalar i-çln ayrılmış olan bina ve kısımlar çoktan dolmuş olduğundan hastaların birçoğu bir yatakta iki kişi veya yerde yatmak zorunda kalmaktadır-lar. Halk sağlığı servislerinin kanaatine göre, on nüfusta bir Amerikalı hayatında hiç olmazsa bir kere ruh haslatıkları bakımından yardım görmek ve 20 nüfusta bir Amerikalı da hayatında bir kere akıl hastalıklarly-le uğraşan bir müessesede kalmak zorundadır. Yine aynı servislere göre. 1946 da akıl hastalıklarının tedavisi için sarferilmiş olan 200 milyon dolar yerine 1956 da 250 milyon dolar «affedilecektir.
Hon-Kong havalisinde İngiliz lıava manevraları
Londra, 3 (YÎRS) — Hong-Kong-dnn gelen haberlere göre, İngiliz Hava Kuvvetleri pek yakında Hong-Kong etrafında geniş hava manevraları yapacaklardır
Diğer taraftan aynı kaynaklardan gelen haberlere göre, Hong-Kong deniz Üssü takviye edilmektedir. Hâlen Akdeniz filosuna bağlı “HMS Co-cade" muhribi Hong-Kong'un 8 inci muhrip filosunu takviye edecektir.
Kanadada dünyanın en seri avcı uçanının dcnnrıeleri
Londra, 8 iYÎRS) — Dünyanın en süratli avcı uçağı Kanada tarafından ilk denemeden geçirilmektedir. AVRO CF-100 tipinde olan bu ııçalc iki Rolls Royce tepkili motörü İle mücehhez o-lup, uzak menzilli ve İlci kişiliktir.
c—————> Atatdrkü öven bir makale
Bir İngiliz gazt'tesi “Asrımızın geçen yarısında en önemli tarih 5 ağustos 1922 dir” diyor
Londra 3 (Nafen) — Daily Expresa gazetesi, siyasi muha-birlerirıdon Sefton D( Irıcr’c asrımızın geçen yarısında cn bellıbaşlı 10 tarihi tcsbıt etmesini nstemiş ve Sefter Delmer sıraladığı bu tarihler arasında 5 ağustos 1922 ye de bir yer ayırmıştır.
Sefton Delmer yarım asrının "5 Ağustos 1922,, sini şöyle anlatmaktadır:
"Bu tarihte Mustafa Kemal Paşa, memleketini işgal etmekte olan Yunan ordularına karşı büyük bir taarruza girişiyordu. Bu taarruz sonunda Yunan orduları Türk topraklarının dışına atılmıştı.
Diğer taraftan Mustafa Kemal Paşa, 1918 harbinden galip çıkan milletlerin, aralarında anlaşamamalarından da istifade etmiş ve ağır "Sevres,, muahedesini bozdurmaya ve yeni bir muahede hazırlatmaya muvaffak olmuştu.
Mustafa Kemal Paşanın bu muvaffakiyeti, Birinci Cihan Harbinden mağlûp çıkan milletler üzerinde gayet büyük bir tesir icra etmiştir.,,
”En iyi teşkilâtlanmış devlet: Türkiye,,
New-York, 3 (A.P.) — Birleşik A-merikanuı Türkiye Büyük Elçisi George Wadsworth dün uçakla buraya gelmiş ve "Türkiyenin Avrupa devletleri arasında en iyi teşkilâtlanmış devletlerden biri olduğunu,, söylemiştir.. 3 ' " ' t ı
Wadsworth’ün ziyareti altı hafta devam edecektir. Büyük Elçi, "Tür-kiyenin gayet iyi şartlar içerisinde bulunduğunu ve yardım faaliyetinin çok iyi tekemmül ettiğini" de ilâve etmiştir.
Wadsworth, "şayet Türkiye soğuk harbe ehemmiyet vermezse. Orta-Do-gunun güvenliğinde çekinilecek bir cihet kalmaz ve Türkiye soğuk harbe ehemmiyet vermemektedir,, diyerek sözlerine son vermiştir.
Truman'ın bugünkü nutku
New-York, 4 (YİRS) — Bugün toplanan 81 inci kongrenin ikinci devresi, yeni Asaların yemin ettirilmesi ile başlamıştır, fakat Truman’ın nutku verilmeden hiçbir takririn görüşülmesine başla nmıyacaktır.
Truman’ın nutku yonn Greenvvtch saat ayan ile 17.45 te verilecektir ve "Amerikanın SesP* radyoları tarafından Türkiye saatiyle saat 19.45 te 13. 16, 19 ve 25 metre dalga uzunlukları üzerinde kongre içtima salonundan yayınlanacaktır.
tngiltere-Mısır mali görüşmeleri
Londra, 3 ıA.P.) — Büyük Britanya ve Mısır, geçen ay sona eren mail anıtlaşmalarını tazelemek üzere yakında görüşmelere başlıyacaklardır. Müzakereler muhtemel olarak Kahi-rede cereyan edecektir. En mühim nokta Mısıra bu yıl. sterling alacağından ne kadarını çekmeğe ve bunun ne kadarım dolara tahvil etmesine müsaade edileceğidir.
İngiltere haıp sırasında Orta-Do-ğudakl büyük askeri üsleri için muazzam paralar sarfetıniş ve o zaryan Mısıra 400 milyon sterling borçlanmıştı. Şimdi bu borç takriben 300 milyon sterllnge inmiştir. Mısır gecen yıl bu sterling alacağından 30 milyon çekrınş ve bunun 5 milyonunu dolara tahvil etmiştir.
Şamcla nümayiş
Şanı 3 iNafen) — Yüz’erce talebe bugün Şanı sokaklarında cumuhuri-yet rejiminin lehinde ve kıralcı prç-paganda İle Irakla birleşme projesi aleyhinde gösteriler yapmışlardır.
Asılsız haberlerle mücadele edilecek
Hükümet yeni bir mücadele şekli fafbik etmeye karar verdi
Ankara 3 «Hususi muhabirimizden) — Basında hakikate uymayan veya tahrif edilmiş haber neşrine karşı Hükümet, yom biı mücadele şekil tatbik etmeye kara rvermiştir. Bıı karara göre, radyoda her gün saat 19.30 • 20 arasında bu çeşit haberler. gazetenin ısını de zikredilerek tashih edilecek ve bu suretle halk efkârı yanlış tesir altında kalmaktan korunacaktır. Bununla beraber Basın, Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü ile Radyo Müdürlüğü bu hususta ademi malûmat beyan etmektedirler.
Meclis bugün çalışmaya başlıyor
Ankara 3 (Hususi muhabirimizden) — B. M. M. çalışmalarına yarın başlıyacaktır. Yarınki (bugünkü) oturumda kuraklık yüzünden Maraşın bazı iç ilçelerinden göç e-den köylülerin durumu ve bu vilâyetin kalkındırılması hazırlıkları hak-kındaki soruya Başbakanlık adına cevap verilecektir.
Gündemde bundan başka Hastalık Sigortalan, Bina Yapımını Teşvik Kanununun tâdili ve dört yabancı devletle yapılan ticaret ve ödeme anlaşmalarının tasdiki halikındaki kanun tasanlannın ikinci müzakereleri bulunmaktadır. Bundan başka yarınki Mecliste, B, M. M. Memur-lan Teşkilât Kanununda değişiklik yapılmasına, kazasının nakledileceği Kooa Mutluk mevkiinde yaptınla» cak binalara ve Holanda üzerine taru non tiraj hakkının kullanılma şekline ait taşanların birinci müzakerelerini yapacaktır.
Gelir Vergisinin Amelî tatbikatı
Mükelleflerin sualleri ve mâliyenin cevaplarından radyoda canlı skeçler tertibi düşünülüyor.
Ankara 3 l Hususî muhabirimiz bildiriyor» — Gelir Vergisinin ameli olarak tatbikatta aksamamasını temin maksadiyle Maliye Bakanlığı. 1950 senesi zarfında on tane büyük merlçezde bu’.unan Danışma Bürosuna mükel'efler tarafından bir fikir almak üzere vâki müracaatları derhal toplayıp tasnif edecek ve merkezde bir şekle sokarak sualli cevaplı ve hattâ radyoya göre hazırlanmış canlı skeçler halinde işlemeyi kararlaştırmıştır,
Ankara Belediye halinde 17 dükkân ve 2 depo yandı
Ankara 3 «Hususi "nuhabirimizden» — Bu sabah Belediyeye ait toptancı Halinde usulsüz kurulan bir soba yüzünden yangın çıkmış, elektriklerin de kontakt yapması buna in zimam etmesi üzerine süratle yayılarak 17 dükkân ve 2 depo yanmıştır. Yanan dükkânların yalnız dördü sigortalı İdi. Zararın bir milyon liraya yakın olduğu tahmin edilmektedir
Ankarada Üniversiteli gençler, bir filmin gösterilmesini protesto ettiler
Ankara 3 (Hususi muhabirimizden) — Ulus sinemasında 1948 Londra Olimpiyatlarına ait film gösterilirken, üniversite talebeleri, Türk sporcularına lâyık oldukları şerefli yerin verilmemesine müteessir olarak filmin gösterilmesini protesto etmişlerdir. td-rc, bunun üzerine filmi göstermekten vazgeçmiştir.
Fransız güreş takımı bu hai*a geliyor
Fransıs güreş takımının bu lınffa Konunda şehrimize gelmesi beklenmektedir. Fransız, güreşçileri ilk münabaka-larını 12 ocakta olmak üzere, şehrimizde v tıpa cak la rıhı
Tüberküloz Cemiyeti toplantısı
İstanbul Tüberküloz Cemiyeti, aylık toplnnhmnı bugün saat 18 30 da Etlbba Odaıiında yapacaktır .
Devlet Denizyollarının Hususi
Kaelm Müdürlüğü
Vekâleten Huatıat Kalem Müdürlüğü vazifesini yapmakta olan Denizyolları İdaresi BnşmUfotCtŞI Ferdi Tugman, kendi Integiyle asil hizmetine iade edilmiştir. Huhuh) Kalem Müdürlüğüne tâyin edilen Mahmut Conker, yeni vazifesine bugünlerde başlayacaktır
Lodos yüzünden dünkü aksaklık
Dünkü, lodosun tesiriyle aaut 13,25 ten sonra Harem. Salacak vapur «cferlori yapılamamıştır. Beşiktaş - Üsküdar seferlerini • yapmakla olan iki küçük v(-pur yerine bu hatta 57 numaralı vapur tnhels edilmiş ve bu payede neferlerin intizamı temin olunmuştur.
Marmara sahil bölgelinde vapurlar, Cnddrboatanı ve Suadlyevc ugrnvnma-ınışlardır.
Rektörün basın toplantısı
İstanbul üniversitesi Rektörü aylık basın toplantısını bugün saat 14.30 da yapacaktır.
Sulh mahkemelerinin adedi arttırılıyor
Bin liraya kadar olan dâvaların Asliye Hukuk Mahkemelerinden alınarak Sulh Mahkemelerine verilmesi dolayısıyla bu mahkemelerin arttırılmasına Bakanlıkça lüzum görülmüştür.
Bu cümleden olarak İstanbul, Beyoğlu, Kadıköy ve üflküdnrcıa birer Sulh Mahkemesi açılmasına karar verilmiştir.
D. P. Kumkapı nahiyesi yıllık kongresi
Demokrat Parti Kumkapı nahiyesi senelik kongresi 19 ocak perşembe $ü-nü saat 20 de partinin İstanbul Vilâyet Merkezinde toplanacaktır.
Yarın gece İçel’in kurtuluşu kutlanacak
lçclin kurtuluşu münasebetiyle fencimizde bulunan İçelliler 5 ocak 1950 perşembe günü akşamı saat 21 den sabaha kadar sürecek olan bir kutlama programı tertip etmiştir.
Bu münasebetle yurdun muhtelif köşelerinde de lçelin kurtuluşu anılacaktır.
C. H. P. nin İstanbuldan Kurultay üyeleri
C H P. İstanbul Kongrosl, mayın ayı içinde Ankarada toplanacak olan Kurultay üyeliğine, Ekrem Tur. Fehmi Atan-;, Zühtü Çubukçuoğlu, Hikmet Balkan. Safa Tüzünataç» Hakkı Tarık Us, Sadi özden ve Vasfİ Aktin’I seçmiştir.
Başbakanın tetkikleri
Şehrimizde bulunan Başbakan dün vanında Vali ve Belediye Başkanı olduğu halde sabah Beylerbeyi sarayına giderek yapılan tâdilâtı gözden geçirmiş ve bilâhare Paşabahçeye geçerek burada bulunan Şişe ve Cam Fabrikasında tetkiklerde bulunmuştur.
Bakanların teftişleri
şehrimizde bulunan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı dün yanında Ulaştırma Bakanı ve İstanbul olduğu halde. Yodlkule’dekl Has tahan esini, haatahanelerini teftiş etmiştir.
Sağlık Müdürü yakında açılacak olan Beşpav’yonlar Verem Cerrahpaşa ve HasetCİ
Çalışma Bakanı gitti
Çalışına Bakanı dün akşam yanında ÎHtanhul Çalışma Müdürü olduğu hah de Ankarava gitmiştir.
Trablusgarp vilâyetimizin son mektupçusu, Gümüşhacıköy, Karaman, Akşehir, Fethiye, Urla. Adalar ve Kağızman Kaymakamlıkla» nndan emekli
HACI MEHMET TAHİR ŞEYDA BEY
Allahın rahmetine kavuşmuş ve cenazesi 3 ocak 1950 salı gllnü Eren-köyündekj köşkünden kaldırılarak Sahrayı Cedid mezarlığına gömülmüştür.
Evlâtları:
Mahmut Seradil ve Nihal Sevda
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBÎ ROMAN
- 35 -
He, he, he... gülersin ya... diye keke-leyip duruyordu.
Neden sonra kendim toparlar gibi oldu. Her zamanki asık suratım değilse bile arasıra to-runlariyle konuşurken kullandığı yarı şakacı, yan korkutucu tavrını takındı,
Sana, dedi; bir bayram hediyesi hazırlamıştım. Hani, geçen yıl verdiğim yarım liralık çil altın yok mu? Tıpkı onun eşi... Kulaklarına küpe yaptırırsın; ne de yakışır kim bilir hasbeye. diyordum. Emme... işte, şimdi vazgeçtim.
Lâkin, genç kızın İster ver, ister verme der gibi omuzlarım silkip arkasını çevirdiğini görünce şaşaladı: 1
"— He. he, he... aorsana bir yol bakalım, neden vazgeçtim
Fatma, cevap vermiyor; yüzü ocağa dönük dimdik duruyordu.
Tahjncı Zade tekrar etti:
'•— Söyle bakayım, neden vazgeçtim.
Kız, yeniden öfkelenmek Üzereydi:
“— Ne bileyim ben... diye mırıldandı.
"— Hah, gördün mü ya.„ Öyleyse ben sana diylvereyim; Sen yaşta bir koskoca kız bir erkek Önünde öyle bel bacak açıp dolaşmaz. Büyük haramdır bu! Büyük haram! Beni de az kalsın günaha sokayazdın. Bak, şu evin İçinde
171
şimdilik senden benden h&şka kimsecikler yok. Ve ben neûzibillah, şeytana uvup da nefsimi körletnuye kalkığı verseydi m. nice olurdu halimiz? Düşün bir kere...
Fatma, bu kısa kısa, kesik kesik lâflar a-rasında yalnız "Bir erkek önünde bel bacak a-çıp" dolaşılmaz sözünü anlamış öbürlerin mânasını pek kavrayamamıştı’ arleas’ hâ’9 ’îacı Emin Efendiye çevrik, haşini önüne eğdi
Benim haberim mi vardı sanki senin buraya gelivereceğinden ?.. dedi,
"— Hele, hele Şimdi de işi yalana dolana döküyorsun. Pek âlâ haberin vardı, geleceğimden... Sofrada sana: "Kavurmalar nasıl oldu?” diye sordum Sen de: “Hrp.*inl turfrıy p »•ömlek-lere yerleştirdim.” dedin Bunun ü?*üne ben Hana ne söyledim?..
P»lraz sonra gidip de bir tadına bakayım. dedin.
“— Gördün mü bir kere.,. Şu halde, geleceğimden haberin vardı, demek... öyleyse neden bacaklarını, belini açtın? Ver bakalım, şimdi bunun cevabını,..
Falına, onu görür görmez donunu paçalarını hemen nasıl indirmiş ol hı^-m ı hntvlat inak istedi. Fakat, Hacı Emir» E endi. İçinden çıkamadığı bu bahsi artık kapamak lüzumunu hissediyordu:
Hadi, hadi, bırak gayri bu dedimdileri» koılmmlulnn... Göster, nerede kavurmalar!..
Kız. dcağin İki yanındaki dolaplardan birini araladı ve sıra sıra konmuş toprak çömlekle-H uosten rek:
Aha... dedi.
Hacı Emin Efendi, bunlardan bir tanesini açtı, üstleri hafif bir yağ tabnkasıyle örtülü lokum biçiminde tuzlu el parçalarını obur gözlerle bir müddet seyrettikten nonra içlerinden 172
en yağlısını kalın parmaklarının arasına aldı, ağzına götürdü, ağır ağır, sindlre siııdire çiğnemeye başladı ve geğirerek;
Aferin sana: tam istediğim gibi olmuş, dedi
Bu so ierle bir yandan da Fatma'nın gönlünü almak İstiyordu.
Fakat, kız, hep o aksi tavrıyla:
“— Bana no... Onu Hanımlar etti; dedi.
Yok. yok Mutlaka senin elin de değmiştir Bugünkü kimyonlu köfteyi de Hanımlar pişirmedi ya... Cennet tanmiydl doğrusu o kimyonlu köfte... Bu akşam ne viveceğiz bakalım?
"— Hanımlar erken denerse gerdan pişireceğiz. Herşeylni hazır ettim Bir kutarması kaldı.
Hay Allah razı olsun senden. Benim canım da lam bunu isteyip dururdu. Bademli fıstılch şöyleşine bir tatlı gerdan...
Ve demin kavurmayı tutan parmaklarının uctyle kızın boynunu okşadı. Fatma İki eliyle onu göğsünden itmek Üzereydi * Fakat, birden durdu. Zira, Hacı Emin Efendi, öbür elinin iki parmağı arasında pırıldayan bir yarım Reşadiye altınını kendine doğru uzatıyordu.

Hemşire Gertrud. ikinci uefa olarak elindeki radyografi filmleriyle Dr Namık Ahmedin odasına girip de onu. yine masası başında birtakım kâğıtları gözden geçirmek ve acele ace le bazı notlar almakla meşgul bulunca:
”— Pardon, dedi; İsterseniz biraz sonra geleyim.
Dr. Namık Ahmet, başını çevirmek sizin:
"— Bir dakika, lütfen bn dakika... diye mırıldandı,
Sıkıntılı ve hattâ biraz dn üzgün görünü
178
yordu. Bu hali, ilk bakışta hemşire Ccrtrııd’un gözünden kaçmamıştı. Zira, ı m, k; hn, vıll : dan beri yanında çalıştığı bu adamı, /. ima -dakika şöyle dursun saniye sektirm ten — bir kıonometr ıntızi^ıu ve bir kronomotr hissizliğiyle işler görmeye alışmıştır. Bununla beraber, birkaç zamandan beri pek anlamadığı, fakat sezmekten de geri kalmadığı ç bazı siyasi sebepler yüzünden onun hayli üzüntüler çekti ğini bilmiyor değildi. Hattâ, arasıra dispansere ait işlerini yüzüstü bırakıp birtakım politik içtimalara gittiğini de görüyordu Hemşire Gert-rııd’un Belediye Reisliği macerasından da haberi vardı ve Namık Ahmet’i bu çıkmaza sokan o politikacı gençlere karşı âdeta hır düşmanlık besliyordu. Zira, doktorun son dakikaya kadar belediye seçimi manevralarına hiç karışmadığına ve buna hemen hemen kendi arzu ve iradesine rağmen sürüklenmiş olduğuna emindi Akıbet bu iş bir skandalla sona ermiş ve bu skandalin bütün ayıplarını, utançlarını Namık Ahmet yüklenmişti. Hemşire Gertrud'a göre, ondaki güzel muvazenenin tek bozuluş sebebini, işte, bıı ayıpların, bu utançların doğurduğu bir nevi eksiklik kuşkusunda anı inak lâzımge-liyordıı Şimdi görülmesi gereken bir ışı sonraya bırakmalar, hastaları saatlerce bekletmeler, bazım birine ait bir teşhisi öbüriınkü ile karıştırmalar, dalıp dalıp gitmeler, bir hiç için sinirlenip huysuzlaıımalnr hep bıı rıdı illetinin eseriydi. Bıı ruh illeti!.. Onun sıtınalnrını hemşire Gertrud herkesten iyi bilirdi. Zira, kanına, büyük anasından bir damla yuiunlilik karışmış diye mensup olduğu familyadan en az dört beş kuşaktık ana ve baba kemiklerini örten yıırt topraklarında ne ezalara, ne ceîalura uğradığını; en sonunda, hu 1-»nrn*’lnr Hn bir zcİÜrli ve tufeyli ot eibl nasıl sökülüp al ildiğim bir dakika
17 J
hatırından çıkarmamakta ve bunun acısını benliğinin kökünde hiç dinmeyen bir sızı gibi hissetmektedir.
işte, kendisine tabii bir hal vermek için elindeki radyografi filmlerini aydndığa tutup üstüste gözden geçirdiği şu anda dahi beynine saplanan düşünceler bu sızının zonklamalarından başka hır şey değildi. Doktor Namık Ahmet, nihayet, başını kaldırıp da:
"— Schvvescer. neydi bana göstereceğiniz? dediği vakit az kalsın şaşkınlıktan "Hiç’, cevabını verecekti. Kendini toparladı Masaya yaklaşıp henüz nemli olan filmleri doktorun önüne serdi ve sesine herhangi bir "Vazifeye dâvet,. tonu vermekten çekinerek yavaşça
Sahipleri iki saatten beri dişarda bek lıyorlar. dedi
Doktor. Oturduğu yerden, bir müddet, filmlere dalgın dalgın baktıktan sonra anlaşılmaz bir şeyler mırıldanarak kalktı: hastalara bir bekleme salonu vazifesini gören ve ta »ita sıra-İHiıyle hır küçük dershaneyi andıran sofaya doğru yürüdü Burada iskeletleri çıkmış, çaputla-ra bürülü iki köylü yanvana uyuklayıp durmakta ve kılık kıyafetinden şehirli olduğu anlaşılan bir genç de elinde tuttuğu şapkasına koyacak bir yer arıyormuş gibi sıraların arasında sinirli sinirli dolaşmaktaydı Namık Ahmet önce bu gence doğru gitti
H— Sizi beklettim, affedersiniz; dedi. O cevap vermiyor, ince ve uzun bacaklaıının üstünde yürümekten hızım alamamış ırıhı bir sağa. bir sola, bir öne. bir arkaya kıpırdanıp duruyordu. Doktor, hastasının bu buhranlı harelilerini teskin etmek istlyorınuşçasınh elini ,enç adamın mnuzuııa koydıı
(Devamı t ar)
17b.

4 Ocak 1950
YENİ 1 S 1* A N B U L
Sayfa 3
G U N U N
EKONOMİK
HAREKETLERİ
İş mahkemeleri tesisine doğru
Paris Mektubu
*
MUASIR cemiyetin fertleri arasında ortaya çıkan muhtelif anlaşmazlıklar içinde, işçi-iş-veren ihtilâflarının hususî bir mevkii vardır. İş ihtilâfları, birbirinden tamamen ayn iki içtimai sınıf arasında: emek erbabı olan amelelerle, sermaye ve teşebbüs erbabı bulunan işverenler arasında cereyan etmektedir. Eğer bu ihtilâflar, devletin hakemliği altında mâkul ve âdil yollarla uzlaştırılıp halledilemezse, bundan bütün cemiyet müteessir olur. Her devlet, bu gibi büyük sayıdaki küçük ihtilâfların halledilmesi için hususî teşkilât kurmak gerektiğini anlamıştır» Zira dar gelirli işçi kütlelerinin yaşama imkânları, bu ihtilâfların kolaylıkla halline bağlıdır. îş kanunlarında yer alan hükümler statik ve hareketsizdir. Onları harekete getirecek âmil, bu hakların aranmasındaki usullerin kolaylığıdır.
Umumî mahkemelerin yanında ayrıca hususi iş mahkemeleri kurulmasına ve böylece adliyede vahdet esasına bir İstisna ilâve edilmesine şu sebeplerle lüzum görülmüştür:
1 — Zaman meselesi: İşçi fazla bekliyemez.
2 — Para meselesi: Mahkeme masrafları çok defa işçinin alacağını aşmaktadır. Binaenaleyh, umumi mahkemelerdeki işçi dâvalarının astarı, yüzünden pahalıya malolmaktadır.
3 — İhtisas meselesi: İş dâvalarına bakacak mahkemelerin sanayi na-y*tına, fabrika kokusuna vukufu gerektir.
4 — Zihniyet meselesi: İşçi mahkemeden çekinir ve kanunu bilmez.
İş mahkemelerinin mebdei Napo-leon'un 1806 yılında ısdar ettiği bir kanunla Lyon şehrinde kurulan ve "Consefl de Prud'hommes., denilen hakem heyetine kadar uzanır, işçi ve patron mümessillerinden mürekkep bulunan bu heyet, iş ihtilâflannı çabuk ve meccanen halletmek Ü2ere tesis olunmuştu. Bir buçuk asırlık mftzisı bulunan iş mahkemeleri, kuruluşundan bugüne kadar gelişmiş ve yayılmıştır. Hâlen 25 kadar devlette hususi İş mahkemeleri mevcuttur, Türkiyemiz de bunlara iltihak etmek üzeredir.

Çalışma Bakanlığınca hazırlanarak B.M.M. ne sunulan “İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı,, na göre, iş mahkemelerinin vazifesi “iş akdinden ve ış kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi,, ile. işçi Sigortaları Kurumu kararlarına karşı yapılacak itirazların tetkikin-

muhalif suçlarla Ce-Kanunumuzdaki “iş ve çalış-hürriyeti aleyhine cürüm-in yargılanması da ilâve edilse,
den ibarettir, tş mahkemeleri görevinin, sırf hukuk alanında kalmıya-rak - çalışma suçları ve cezalan - sahasına da teşmili düşünülebilir. Bıı hükme, grev, iock-out vesaire gibi iş kanununa za ma ler„
faydalı olur kanaatindeyiz. Zira bu fiiller, tetkiki çalışma hayatiyle ilgili hususi malûmata mütevakkıf birer iş suçudur.
Tasarıya göre, “tş mahkemeleri, sulh yargıcının başkanlığında, hır işveren, bir işçi temsilcisinden teşekkül eder.,. Kanunun esbabı mucibe lâyihasından öğreniyoruz ki, memleketimizin büyük endüstri bölgelerinde bu mahkemeleı kurulacaktır İş mahkemesine riyaset edecek sulh hâkiminin, hususî ve mesleki bir formasyon kazanmış olması gerektir. Böyle bir hâkim namzedinin, Hukuk Fakültesinde “tş Hukuku.. . İktisat Fakültesinde ise “İçtimaî siyaset, sanayi işletmesi ve politikası, ücret ve emek teorileri., gibi disiplinlerden mürekkep bir ihtisas kursu görmesi temenniye şâyandır.
Çabukluğu sağlıyaca’c başlıca hükümler “Muhakeme usulünün şifahî olması, delillerin tahdidi, müddetlerin kısalığı,, gibi hususlardır. İş mahkemesinde dâvalar, temyizden de geçmek şartiyle bir buçuk ayda katı hükme bağlanabilecektir
Tıpkı “İş ihtilâflarını uzlaştırma., ve hakem kurulları gibi iş mahkemelerinde de avukat ve dâvavekille-ri kabul oiumnıyacaktır Muhakemede, işçi, ailesinden veya meslckdaş-larmdan birisi tarafından, işveren ise müstahdemlerinden birisi tarafından temsil olunabilecektir. Gerçi, işçi ve işverenin avukat tutmak külfetinden kurtularak, duruşmaya bizzat çıkabilmeleri bir dereceye kadar uygun görülebilir. Ancak buna imkân bulunamadığı takdirde. taraflar arasındaki müsavat ve muvazeneyi bozmamak için, ya işverenin bir “hukukçu müstahdem., i mârifetiylc temsil edilmesini önlemek, yahut da her iki tarafın avukat tutabilmesine müsaade etmek lâzımdır.
Keza, tıpkı uzlaştırma ve hakem kurullarına verilen lâyihalar gibi. ış mahkemelerinde işçiler tarafından açılan dâvalar dahi, her türlü resim ve harçtan muaf tutulacaktır.
Tasarının bir an evvel kanunlaşarak tatbiki temenni olunur. Zira, tekrar edelim: değersiz ve ufak gibi görünen işçi dâvaları, dar gelirli büyük kütleler için hayati ehemmiyeti haizdi r.
Avukat Safa Ş. Erkiin
«
4
DÜNYA
Afyon Kontrol Komisyonu bazı memleketlerden şikâyetçi
★ Londra. 3 (Y1RS) — Beynelmilel Afyon Kontrol Komisyonu, bugün neşrettiği bir tebliğde, yıllık raporun. bazı memleketler tarafından gösterilen ihmal yüzünden, sıhhatli olmadığını bildirmiştir. Komisyon, İranın istatistik vermediğini ve beklenen beynelmilel işbirliğinde, Türkiye. Burgaristan ve Çin Hindistanınm kusur ettiklerini açıklamıştır.


Avrupa Klering Birliği
------o------
Marshall Plânı totbikalı sona erince Avrupa İktisadî İşbirliği Teşkilâtının durumu ne olacak?
Avrupa Konseyi Ekonomik
Komisyonunun kararlan
Pazar yerleri arttırılacak
Delegemiz Tahsin Bekir Baltanın gazetemize beyanatı
Hususi muhabirimiz Yusuf İ. Mutlu bildiriyor
“Avrupa Klering Birliği,, adını taşıyacak olan Avrupa para fonunun teşkili günün mevzularından birini teşkil etmektedir. Bu yeni teşekkülün, Avrupa iktisadi işbirliğine ait işleri devralacağı ve daimi bir müessese halinde kurulacağı söylenmektedir.
E.C.A. makamlarını. iktisadi işbirliğine dahil memleketlere, Avrupa tediye meseleleri hakkında bir rapor vermeye sevkeden sebep budur.
Marshall Plânından istifade etmekte olan memleketlerden bir kısmı bu ikamede ve bu daimilikle mahzur
görmemektedirler. Buna mukabil, diğerleri, meselâ şimal memleketleri, Avrupa İktisadî İşbirliğinin de Mar-shall Plânı ile beraber 1952 yılında tamamen ortadan kalkmasını arzu etmektedirler.
Amerikalıların, bütün rterling sahası memleketlerim, böyle bir klering birliğine girmiş görmeyi arzu ettikleri anlaşılmaktadır Şu ciheti unutmamak lâzımdır kı. klering Binliğinin asıl hedefi mübadelede serbestinin temini vc Avrupa memleketleri paralarına tam bir tahvil kabiliyeti tanınmasıdır
ma
Avrupa ticari mühim
Otomobil sanayii
-----o
Britanya ihracat rekorunu kırı yor - Yakııışark için halk otomobilleri - Birleşik Amerika ve Kanada otomobil ve kamyon nakil vasıtaları ihracı
istihsali - İtalyan motorlu
Londra 3 (Comtel) — Otomobil Müstahsil ve Tüccarları Limited Şirketinin bugün bildirdiğine göre, kasım ayı zarfında, otomobil sanayii tarihinde şimdiye kadar görülmemiş derecede bol miktarda otomobil ihraç edilmiştir.
Ticari ve sınai traktörlerden maada 28.000 otomobil ve 9.000 kamyon ve otobüs ihraç edilmiştir. Bu yekûn her iş günü için 500.000 sterllngden fazla kâr getirmiştir.
Amcrikaya aşağı yukarı 1.100 oto-moboli ihraç edilmiştir. Kanadaya yapılan sevkıyat 4,250 adetten fazlaydı.
Brunssvick 3 (Comtel) — Yakın Şark ve Afrikava ihraç edilecek olan “Halk Otomobilleri” nden ilk 100 tanesi İran ve Mısıra gönderilmek Üzere, ocak ayı içinde. Hanover yakınında VVolfsburg'daki “Halk Otomobilleri., fabrikasından sevkedilecektir.
Bu haberi bugün bildiren fabrika umum müdürü, halk otomobillerinin Cenubi Amerika, İrlanda ve Portemize ihracına gelecek sene başlanacağını bildirmiştir.
Detroıt 3 (Comtel) — Amerika ve Kanada'da istihsal edilen otomobil ve kamyon adedinin, geçen hafta 86.226 iken bu hafta 115,495 e yükseldiği anlaşılmıştır. Bu miktar 1918 senesinde aynı zaman zarfında.
HABERLERİ
Kanada'da işsizlik artıyor
Bern. 3 (Y1RS) - Kanada’dakl işçi birlikleri, işsizliğe çare bulması İçin hükümeti sıkıştırmağa başlamışlardır. Yayınlanan bir istatistiğe göre, son aylar içerisindeki işsizler 300.000 kişi artmıştır.

iktisadi işbirliğine dahil memleketler toplantısı
★ Londra, 3 (YİRS) — Avrupa lk-tisAdl işbirliği teşkilâtına dahil dokuz memleketin temsilcileri bugün Pariste toplanmışlardır. Teşkilât. Avrupada. kredi esasına dayanan bir ödeme şeklini görüşecektir.
Birleşik Almanya ticari sahada itimat kazanmak İstiyor
Bern, 3 (YİRS) — Bugün bir açıklamada bulunan Birleşik Alman-yanın Ticaret Bakanı Erhard demiştir ki: "Birleşik Almanya dış pazarları ele geçirmek için bir "a-na siyaset.. takip etmeyecektir. Gayemiz. Avrupa memleketleriyle çok sıkı bir işbirliği yapmaktır.,.
Bakanın ilâve ettiğim» göre, yabancı memleketlerde kaybolan I-tlmadın yeniden kazanılması için dekartelizasyona devam olunacaktır.
Rusya, Doğıı Al manyaya hububat gönderiyor
Berlin. 3 (Comtel) — Doğu Almanya il? Rusya arasında yapılan ticaret anlaşması mucibince, Rusya Almanyava “müsait şartlarla” 380.000 ton hububat gönderecektir.
30.000 tonluk ilk partinin Sovyet bölgesine gelmiş bulunduğu bildirilmektedir.

İngiltere Karıadndaıı "bacan” alıyor l/ondra, 3 (YİRSı — Kan ad adan gelen haberlere nazaran. Ingiltere 17.5 milyon dolar kıymetinde 60 milyon libre “bacnn” mübayaası i-çln Ticaret Bakanlığı ile bir mukavele İmzalamıştır. Bu miktar Ingilterenın 1950 senesi zarfında Kanadadan mübayaa edeceği “ba-con ’ıın tümüdür.
91.668. 1941 senesinde ise 21.620 idi.
Cu tekâmülün büyiik bir kısım General Motors vc Chrysler Fabrika fırının istihsallerinin artmış olmasına atfedilmektedir. Gündelik istihsal miktarının belli bir şekilde artmasından dolayı. Noel tatiline rağmen, gelecek hafta istihsal edilecek o’an o-tomobil ve kamyon miktarının bu haftakinin aynı olacağı tahmin ediliyor.
Bütün müstahsillerin, ocak ayının ikinci haftasına kadar iş başında olacakları tahmin edilmektedir. Bu zaman zarfında, ekim avından beri o-tomobil fabrikaları ilk defa tatil yapmış olacak’ardu.
Roma tComtel) — Italyan ıııotör-lü ilinek vasıtaları ihracatı, son zamanlarda yabancı rekabet yüzünden azalma kaydetmiş, geçen sene aynı devre içimle 15.599 kalem olan ihracat bu sene 13,059 a düşmüştür. Bununla beraber bu rakam, ocak -1938 devresin^ nispeten çok yüksektir.
Diğer taraftan, motörlü nakil
talan. 1948 yılının aynı devresi içinde 1,590 iken bu sene 2,913 e çık-mıştu Traktör ihracı da 103 ten 1.034 e yükselmiştir. 1938 yılının ilk on ayında ihraç edilen nakil vasıtaları sayısı ise 4,325 ve traktör sayısı 752 yi bulmaktaydı.
Bir müddetten befi Pariste toplanan Avrupa Konseyi Ekonomik Komisyonuna memleketimizi temsilen iştirak edenlerden Tahsin Bekir Balta, dün gazetemize aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
"— Avrupa Konseyinin Pariste toplanan Ekonomik İşler Komisyonu, assaınbleye sunulacak nihai raporlara başlangıç olmak üzere Avrupa e-konomisini ilgilendiren bazı kararlar almış bulunmaktadır. Bu kararların başlıcaları şunlardır:
1. Avrupalılnvarası ticaretin serbest bir hale getirilmesi hususundaki gayretleri komisyon verinde bulmakta ve teşvik etmektedir, memleketlerinin birbirleriyle münasebette karşılaştıkları
bir engel dc paraların konvantibilitesi meselesidir. Komisyon bazı resmi çevrelerde ileri sürülmüş fikirlerden de mülhem olarak bu konuyu halle medar olmak Üzere bıı para ve bir de stabilizasyon fonu tesisini tavsiye etmektedir. Bu fonlar komisyonun ka-naatince Avrupa memleketleri arasındaki ticari münasebetten mütevellit alacak ve borçların mahsubunu sağlayacak vc hesap sonunda borçlu kalacak memleketlerin borçlarını ö-d( ineğe matuf tedbirler alacaktır Komisyon bu ana fikirlerin esasını teshil elmiş, teferruatının tertiplenmesini teknisyenlere bırakmayı uygun bulmuştur. Çalışmalar sırasında hu mevzuda iki fikir belirmiştir.
a) Ana fikirlerin dahi karara bağlanmadan evvel hükümetlerin ve teknisyenlerin mütalâası alınmak gerektir.
b) Esasen komisyonun kararı muvakkat mahiyette olduğuna göre şimdiden prensip hakkında bir karâr a-lınması işi tesri bakımından faydalı olur.
Bu ikinci fikir ekseriyeti kazanmıştır.
Ben şahsan bu gibi prensip meselelerinin teferruatta ve karşılaşılabilecek bütün
nazara alarak tam bir kanaate vasıl olunduktan sonra neticeye bağlanması fikrinde olduğum için, mütalâamı ona göre kullandım.
2. Avrupa memleketlerinin zirai kalkınma sahasında âzami gayretlerini sarfederek bilhassa gıda ve ham madde ihtiyaçlarım kendi aralarındaki mübadele ile sağlamaları, komisyonun üzerinde ittifak ettiği bir konudur Komisyon Avrupa memleketlerinin ziraî kalkınma sahasında politikalarını ahenkleştirmelerim, kendi aralarında teknik yardımlaşmada bulunmalarını.zirai envesti5inanda daha
»■■■-Wli İlinin 1 l V
fazla ehemmiyetli çareler almalarını tavsiye etmektedir. Yunan delegesi i-le müştereken tarafımızdan yapılan bir teklifte, tütün, üzüm, incir, fındık gibi her iki memleket çiftçilerinin geniş ölçüde ihraç sahası bulmağa mecbur olduğu maddeler için yeni satış sahaları sağlanmasını tavsiye ettik. Komisyon oy birliği ile buna katıldı.
3. Birleşmiş Milletler çerçevesi içinde toplanan Avrupa Ekonomik Komisyonu bu sahada teşkil ettiği bir tâli komisyon marifetiyle yaptırdığı etlklde, Avrupanın bugünkü çelik istihsalinin kâfi miktarda — hattâ ihtiyacın üstünde — artmış bulunduğunu belirtmekte, bu itibarla bir yandan çelik endüstrisinde yeni tesislere ve tevsilere gidilmemesini, bir yandan da mevcut çelik istihsali için yeni istihlâk sahaları aranmasını tavsiye etmekte idi. Avrupa Konseyi E-konomik Komisyonunda hu rapora göre mevcut çelik endüstrisini himaye edecek tedbirler düşünülmesi teklif edilmiştir. Uzun görüşmeler sonunda bilhassa, bizim de ısrarımızla bu sıkıntıya, yeni çelik tesis ve tevillerini önlemek suretile değil, çelik istihlâkini genişletecek tedbirlerle çare aranmak lâzım geldiği neticesinde mutabık kaldık. Gerçekten, çelik endüstrisi memleketlerin milli savunma ihtiyaçları başta olmak üzere, mesken, bayındırlık, her türlü inşaat faaliyetleriyle yakından ilgilidir. Bu itibarla Komisyon tevsi ve tesislere mâni olma fikrini reddetmiş, bilâkis tarafımızdan ileri sürülen tezi kabul ederek. bilhassa Türkiye gibi hem demir cevheri, hem de kömürü bulunan memleketlerin, kendi dahili istihlâklerini karşılayabilmek için, tevsi ve tesislere hattâ zaruri miştir.
4. Avrupa
ya bir kaçından, enerji gibi önemli sahalarda faaliyette bulunmak üzere, tesisler vücude getirmek maksadiyle Avrupaiılararası şirketler kurulması. hu şirketlerin Avrupa Konseyinin murakabesine tâbi tutulmaları tavsiye edilmektedir.
5. Avrupa memleketlerinde istihsali, meşrû rekabeti ve teknik terakkiyi engelliyecek şekilde kartellere karşı tedbir alınması tavsiye olunmaktadır. Bu cümleden olarak, bilhassa kartellerin Avrupa arası bir komisyon marifetiyle murakabeleri uygun görülmektedir.
Sözlerimin başında da belirttiğim gibi bütün bu kararlar, muvakkat ve istişari mahiyettedir.,,
I ■ ■■ I ^TT —1
Gıdo maddeleri fiyatlarını tanzim için aranılan çareler
Belediye İktisat Müdürlüğü şehrimizdeki pazar yerlerinin miktarını arttırmak için yeniden tetkiklere baş lamıştır. Bu pazar yerlerinde satılan yiyecek maddelerinin ucuz olduğu ka dar kalite bakımından da iyi olma* sı aranılmaktadır, öteden beri bak* kullarda satılamıyan yiyecek mal* delerinin pazar yerlerinde halka sürüldüğü vâkidir. Pazar yerlerinin miktarı arttırıldığı zaman, Belediye Sağlık Teşkilâtı da buralarda, satılan gıda maddelerini bu bakımdan tetkik edecektir.
Hayatı ucuzlaştırmak için, pazar yerlerinden başka, Memurlar Kooperatifi. Tekel, Denizyolları Memurlun Kooperatifi gibi teşekküllerin Toprak Mahsulleri Ofisinden pirinç, fasulyen. un almaları da temin edilmiştir.
ekim daha
vası-
Otomobil ve kamyon yedek parçaları ihracatı da bu senenin ilk on ayında iyiye doğru gitmiştir. Yedek parçalar ihracatı 1938 yılının aynı devresinde 2.881 ton ve 1948 de 3.702 ton iken, bu yıl 5.207 tona yükselmiştir.
İtalyan Endüstri ve Dış Ticaret Nazırının bir beyanatına göre, 1919 un ilk dokuz ayında istihsal edilen (56.826 otomobilden, 12,399 u ihraç edilmiştir. 1948 in aynı devresinde ise 11,000 otomobil istihsal edilmiş ve bunun 4,500 ü dışarıya gönderilmiştir.
Otomobil ve kamyon lâstikleri fiyatları artıyor
Akron 3 (Comtel) — Goodyear Şirketi. otomobil ve kamyon fabrikalarına yapılan lâstik satışlarında fiat-leri yüzde beş nispetinde arttırdığını açıklamıştır. Bu zam ocak ayı başından itibaren tatbik edilmektedir
Goodyear Şirke!i, hu artışa islıhsal masraflarında hâsıl ohın yükselmenin sebep olduğunu ve esasen diğer müstahsil firma hır tarafından dn.ıa önce tatbike başlandığını ilâve etmektedir.
I
tatbikatta güçlükleri
girişmelerinin tabii bulunduğunu kabul
memleketlerinin bir
ve et-
ve-

Ege Piyasasında ancak 8 bin ton tütün kaldı
İzmir 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Ege tütün satışları 10 milyon 114 bin 846 kiloya baliğ olmuştur. Bugün piyasada ortalama Fiat 186 kuruştur. Piyasada satılmamış daha 8 milyon kilo tülün kalmıştır.
öğrendiğime göre, Amerikalılar
Rusyanın ingiltereye hububat teslimatı
• l
müstahsile bu yıl. daha müsait ödemelerine mukabil, tüccara daha hasis davranmaktadırlar.
Bugün bir Amerikalı firma, dört tüccarla libresi 51 sentten temmuz teslimi 3 milyon kilo işlenmiş tütün anlaşması yapmışlardır.
Ana Sanayi Kanununa hazırlık
Londra 3 (Cümleli Geçen evlûl ayındaki İngiliz - Rus anlaşması gereğince. Rusvanın Ingil tereye göndermesi icap eden hububat Büyük Brl-tanvaya vâsıl olmaktadır.
Rusyanın umumi taahhüdü bir milyon hububat teshini idi. Şimdiye kadar gönderdiği im k hır ise 62 000 ton arpa. 13.800 lon mısır ve 2700 ton yulaftır. Bu maddelerin Rusya tarafından taahhüt edilen miktarı ise sıra-sivle (500.000 400.000 ve yüz hin tondur.
3/1/1950 Sah
ESHAM VE TAHVİLAT
Devlet Tahvilleri
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Buğday yumuşak Buğday sert .......
Adana:
Boranda pamuk üzerine mahdut miktarda muameleler olmuştur.
175
A kulu L ., Akala II
Akala III
Yerli I ... Yeril II .
Uzum çuKiraeksiz No. y İncir A sorisi No. 8
B serisi No. 108
Famuk Aknln 1........
Pamuk Akala II. .....
Pamuk A kola IH ..... Pamukyağı ı raf i no) ... Pamuk çekirdeği .......
Borsalarda Vaziyet
İstanbul:
İstanbul:
İhracatçılar bu ayın on beşine doğru, dış piyasalardan yeni teklifler alacaklarını ümit etmektedirler Bu itibarla yeni senenin yeni işleri için, bir müddet daha beklemek zarurctlndeyiz. Bu durum karşısında Ticaret Borsası ihracat bakımından, her sene mûtat olan durgun devresini geçirmektedir.
Esham ve tahvilât bordasında kayda değer bir şey yoktur. Altın piyasası durgunluğunu muhafaza etmektedir. Ortada alıcı ve satıcı görülmemektedir.
İzmir:
Tütün piyasasının açılmış bulunması dolay isiyle âcil ihtiyaçlarını tütün bedelleriyle karşılayabilen bir kısım müstahsilin, aynı zamanda yeni dış satış ihtimallerini gözönünde tutarak arzda gösterdiği nazlılık, üzüm piyasasını sağlamlaştırmaktadır.
İncir piyasası, sağlamlığını muhafaza etmektedir. Mevcudu azalan birinci kalite pamuklar, daha ziyade büyük müstahsilin elinde kaldığından bunlar teenni İle hareket ediyorlar.
Pamukyağı piyasası, oldukça hareketli bulunmakla beraber, henüz müstakar olmaktan uzaktır. Çekirdek piyasası aynıdır.
bil-Ba-
İzmir 3 «Hususi muhabirimiz diriyorı — Ekonomi ve Ticaret kanlığı, İzmir Bölge Sanayi Birliğine gönderdiği telgrafta Sanayi Kanunu ile Sanayii Teşvik ve Koruma Kanununun bir tek Ana Sanayi Kanunu içinde toplanmasına karar verildiğini, İzmir sanayicilerinin Acil toplantılar yaparak ocak sonuna kadar bir tasarı hazırlayıp Bakanlığa göndermelerini istemiştir.
Sanayi Birliği bu tasarıyı hazırlamak üzere bir komite seçmiştir.
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
KAMBİYO
İstanbul Borsası
1 StcrHng 100 Dolar Açılış Kapanış
7.85 280.25 0.80 64.03 5.60 M. 12.50 73.68.40 0.44.128 0.0L87Ö 9.73.90 7.84 280.- 0.80 64.03 5.60 64.12.50 73.tf8.4i 0.44.128 0.01.876 9.73.9i;
100 Fr. Frangı . 100 İsviçre Fr. , 100 Bclç. Fr 100 İsveç Kr 100 Florin
100 Liret
100 Drahmi 100 Eacoudoa
Altınlar
KIHçe Yerli Gr. Külçe DegıiüKn , Cumhuriyot Rewıt Bugün Eald kur
Lira Lira
6.16 6.20 42.30 II 65 42 — 10.85 55.20 45 — 42.50 41. Ml 6.17 6 23 42.25 44.60 42- 40.HO 55.25 46.75 43 ît) 42-
Hanılt .........
Gulden
İn filiz
Fransız kok. NapoIAon III luviçrc
Now-Yurk’ta; onuu: 3 35
Gümüş, Plâtin
Gümüş Gr PlAtin En aşağı En yukan
10.- 11.-
Zürich Borsası (Serbest)
Türk liram Dolar îfivlçre Frangı
En aşağı En yukarı
0.85 4.28 9.90 1.07 50 0.95 4.29 10.20 1.10
Sterlin
Fransız Frangı ..
tkramlyell tahviller Kapanış (•)
%5 1933 ffirgunl 23.— 23.-
%5 1938 ikramiyen 21.20 21.23
%5 Milli Müdafaa 1 20.50 20.50
%5 1941 Demiryolu IV. ... 100.- 100.-
%5 1941 Demiryolu V 95.90 06-
%4 1/2 1949 IkrnmıvoJI 95.50 05.50
Diğerleri 1941 Demiryolu VI H). K1 97.-
%6 ’(ıılkınma 1 05.70 05.70
%6 n 97.20 07.30
.. 111 96.60 06,60
SÎ6 1918 istikrazı I 97.— 97.-
1948 , (I. 97.— 07.-
Vıî 1934 Sivas-Lrzurum 1. 21.76 21.70
%7 1034 „ 11-VU. 20.80 20.85
%7 1941 Demiryolu 1 2U.ÎI0 20.90
%7 1941 LL 21.68 21.70
J041 .. (İL .... 21.20 21.25
%7 Milli MUdufa* L 20.20 20.20
%7 .. .. U. 21.60 21.60
%7 .. .. UI 21.85 21.80
^7 „ tl IV. 20.45 20.50
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y Tertip A/B 106.- 107.-
• 1 •• •> C» —
.. . 63 50 63.-
m Mümes. Senet 67.00 68.-
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası U6.00 116.00
Türkiye İş Banka»») 21.90 25.-
Türle Ticaret Bankanı ...... 5.— 5.-
Aralan Çimento 16.— 16.-
Şark Değirmencilik 23.25 23.50
Milli Rvusürann - —
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fonslye 1003
MEMLEKET TİCARET BORSA.ARI
İstanbul Ticaret Borsası
Hııbiibut» Bugün Enlcl icapn niş
tfuğday Yumuşak 31.35 31.36
Buğday Seri 31.23 30.10
Arpa Biralık 24.- 25.10
Arpa ♦•emllk ıdbkmo).., 25 — 25.10
Mwır (Sarıl çuvallı 21.15 21.30
FadUlya fombul tçuvnllı) 13 - 33.-
Faaulya Çalı «en ı dolcmc > 17.- *
tCuş.v«un> 34.— 36.-
Mercimek Kırmızı l(; çuval. 15 — —
Mercimek Yeşil çuvallı .. 56.20 —
Nohut aıra 21.30 22.—
Yağlı lohtıınlurı
Ayçiçeği tohumu 32.— 32.10
Kftonlohumt) 41.— 42 —
«rtullrlolıumu 31.-
âU3am 83.— 83.—
Yor fıatığı kabuklu 70.— 72.—
Kıırıı Mryvnlıtr
Fındık (kabuklu sivri) ... 6fc— 57.-
Fındık (İç tombul) 140.20 139.—
Ceviz (kabuklu) 45.— 46.-
Ceviz (İç natürnl) 170.- 150.-
Bnkıınııı İlam Haddeleri:
Tlftllc ana mal 270.— 260.—
Tiftik (Natürel) 280.— 285.—
Yapak Anadolu (Kırkım) 210.— 200.-
Itıım deriler:
Şiftir anlamura kilosu 470»- 170.—
Keçi tuzlu kuru kilonu 100.— 190.—
Koyun hava kurunu kilonu 180.— —
Mezbnhn nı&ır vaş kilonu. 123.- 120.—
Ncnatl yağlar;
Zeytinyağı (Ekstra ekstra) 255- 210,-
Ayçlçoğ) Rafine 151 - 170-
Fındık yağı
»7*
İzmir Ticaret Borsası
Bugün
56.5
54.—
13.—
284.5
223.— 205. -157.—
16.—
Adana Ticaret Borsası
198
162 lsO
165
Eskişehir Ticaret Borsası
32.50
85.—
82.
Karadeniz postalarında yük nakli için alınan tedbirler Denizyolları İdaresi, bilhassa Karadeniz dönüş postalarında yük için ayrılan yerlerin kifayetsizliği yüzünden hâsıl olan sıkıntıları gidermek ve şikâyetleri önlemek üzere esaslı tedbirler almıştır. Gemilerin taşıyabilecekleri yük miktarları yeniden tesbit edilmiş ve gemiler yük taşıma kabiliyetleri bakımından sınıflara ayrılmıştır.
Evvelce gemilerin kapasiteleriyle irtibatlandınlmadan ve haftada kaç gemi uğradığına bakılmadan tertiplenmiş buludan iskele yük kontenjanları bu defa gemi kapasitelerine ve posta adetlerine göre hesaplanmıştır. Aynı zamanda geçen yılın istatistiklerine dayanan bu kontenjanların iskelelerin ihtiyaçlarına daha iyi cevap vereceği ümit edilmektedir.
İdarenin bu yeni esaslar münasebetiyle yaptığı tamimde kaptanlara bazı vazifeler ve öğütler verildiği gibi, acentalar da yoklama işlerinin intizam ve süratle cereyanını temin yolunda dikkate davet edilmekte ve bütün bu hususlar lüzumlu müeyyidelere bağlanmış bulunmaktadır.
İsviçreli bir profesörün Konferansı
Şehrimizde bulunan Cenevre ÜM-ü( a
versitesi Amme İktisat Profcs L. Comisetti. bugün saat 15..% üniversite merkez binası arkarr ki yem dershanede (Teşrii. Irır. kazai kuvvetler yanında, dö: ’ kuvvet olarak iktisadi kuvvet nusu üzerinde bir konferans vere* tir.
Trakyada süt ve peynir istihsalâtı
Bu sene yurdumuzun her t?rnt” sakin bir kış geçtiği için, hayvan lefatı olmamıştır. Tıakyadan haberlere göre bu sene Trakya*, besi yerlerinde, ağıllarda, her sc kine nispetle daha fazla kovun bııl maktadır Bu koyun bolluğu yüz
den. süt, yoğurt, peynir istıhsalâtı-nın geçen senelere nazaran fazla o-lacağı şimdiden kuvvetle tahmin e-dilınektedlr. Netekim mevsimin ‘ik yoğurdu piyasaya 140 kuruştan ar-zedilmıştir.
e
i
c-
’a
• • a
ı
l
V * w
I-
n-
>•»
İzmir ithalâtçılarının lisansları
İzmir 3 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — İzmir ithalâtçılarının fabrika, makina yedek akşamı, kimyevî maddeler ve tıbbi müstahzarata ait bir kısım sterlingli talepnamelerinin is’af edilmediği Bakanlıktan bildirilmiştir.
Sterlingli ithalâtın bundan sonra kısmen devam a "^sumakta-
dır.
Son kapanış
56.—
54.—
•13.— 231.— 223 — 210.— 157.—
16.-
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dün Eski kur
Uıığday (Buşell=Sent) 260.—
Sert Kış mahsulü No. 2. ... 250.—
Kırmızı .. ., No. 2 ... 235.— 234.—
Pamuk Mlddlitıc (Libres1=:Scnt)
Mart 30.58 30.68
Mayı.*» 30.42 30.30
Temmuz 29.78 30.74
Ekim «... 28.36 28.30
riftîk (Librcal=Sent)
1 OİCHZkS o« 1 ... • •••• ••••••••••••••• 60.— 58-60
Fındık (Libreal=Sent) 24.-
Kabuklu Yeril İri 24.—
ortıı 22.50 22.50
Lzcvnnl İç ithal malı 37.- 37.—
Ekstra İri İç malı 38.- 38.—
Kuru U/.üm (Llbre3İ=Sent) 11.5 U.5
Thompson çekirdeksiz aeçme. Ketrıı (»ılııınııı (Buşell=Dolar) ...
Mlnncapolls ...» 3.90-3.99 3.80-3.95
- Kalay (Libre-MlzzSrnt) 77.75-78 77.75-78
— Levha-tcncko(100 libresi dolar) 7.50 7.50
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Stcrlin) ...
Bombay 63.— 63.-
Kalküta 62.— 62.-
Yer fıntığı Hindistan (11— 61.—
Bradford Piyasası
i’lfllk İyi mal (Llbrosl=Penl) ... 34.— 34.-
Sıra malı 30.— 80.—
l'lln Anadolu ., .. ... 18.50 19.50
„ Trakya „ a — —
İskenderiye Borsası


Pamuk (Knntan=TnUarı> Ashınoıınl Kısa elyaftı P/G Kaı ıa»i tfaun el varlı F • ;
• • -

87.70
100.25
*6.55
07.05
I
C) Gününde Boreada muamolosi tescil edilmemiş tahvilât ve eshamın arz vo taleplere göre UmyyÜn eden takribi piyasa değerleri.

Sayfa 4
4 Ocak 1950
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
Hususî muhabirimiz bildiriyor
Paris Mektubu
Dil Kurultayından akisler
Musiki hayatımız

Ancak Noel bayramında et yüzü gören millet
Frankfurt, Yılbaşında (Almanya-daki hususi muhabirimiz bildiriyor): 1949 Noelinde, Batı Almanyada yaşıynn ailelerin dörtte üçünün, et yemeğine kavuşmuş olması, umumi hayatın en göze çarpan hâdlsesidLr. Geçen yıl halkın ancak yarısı bu mazhariyete erebilmiş ve 1945-1947 yıllarında ise ancak köylüler, karaborsacılar, memurlarla mebusların bir kısmı bayram gününde sofralarında et görebilmişlerdir. Vakaa, pazar günleri her vatandaşın "tenceresinde bir tavuk kaynatması,, icap ettiğini iddia eden meşhur Fransız Kiralının idealine daha henüz varılma mışsa da. Amerikan, İngiliz ve Fransız işgali altında bulunan mıntakala-nn halkı, hallerine şükredebilirler. Bilhassa Sovyet işgali altında bulunan halkın vaziyeti tasavvur edilecek olursa.». Doğu Almanyada, yiyecek tahditleri çok serttir; et ve yağ nadlrattandır ve bunların yerini ekseriya peynir ile balık tutar. Ekmek, harbin son haftalarında olduğu kadar siyahtır ve en kötüsü, patates mahsulü de bu yıl kötülemlştir.
Bu yüzdendir ki, Doğu Almanya halkı. Balı Almanya ile geniş bir hediye ve paket mübadelesinin başlamasını, şükranla karşılamıştır.
Doğu Almanya Hükümeti, Batıdan gelen bu hediyeleri hoş görmüyor. Sovyet radyoları her gün, batı bölgesindeki halkın aç ve sefil olduklarını İddia edip duruyorlar. Fakat bu hususi hediye mübadelesini durdurmağa imkân yoktur. İsviçreli ve Amerikalıların yaptıkları gibi doğu bölgesinde de bir hediye servisinin kurulmasına bolşevik vetosı^mâni oldu. Doğu Almanyada ancak, Sovyetlerin müsaadesini haiz "ticaret teşkilâtı., hediye olarak yiyecek satabilir. Bu teşkilât 6 ilâ 10 misli pahalıya mal satmakta ve şimdi de 50 ve 100 doğu marklık yiyecek paketleri sürmektedir. Paketlerin muhtevası, 10 veya 20 batı markı kıymetindedir; yani Doğu Hükümetinin Öteden beri kabul etmediği, Bellindeki Doğu - Batı markı kurlarına uygun bulunmaktadır. Yiyecek maddelerinin cinsi, Batı Al-manvadakinden kâh iyi kâh fenadır. Şu var ki. Batı Almanya halkı bu teşkilâttan hiçbir suretle istifade etmeğe yanaşmamaktadır. Çünkü, satış fiyatının yüzde 80 ini bolşevik teşkilâtın eline geçmektedir.
İş sahiplerinin gelir vaziyeti, Batı Almanyada da umumî ihtiyaçları hiçbir surette karşılamamaktadır. Yaşayabilecek kadar gıda aldıktan sonra görülüyor ki, gelir, fiyatlarla mukayese edilemeyecek kadar azdır, işçilerin büyük kısmı haftada 40 mark (takriben. 27 lira) almaktadır. Bu ücret aile geçindirmeğe katiyen kâfi değildir. Almanlar çalışkan olduğu i-çin, ev kadınının da iş tutması yoluna gidilerek, aile gelirini arttırmağa çalışıyorlar. Hattâ çocuklar bile, teplerini bitirir bitirmez ekmek sı kazanmağa başlıyorlar. Almanyada 1 milyondan fazla
işsizdir; bunun kronik bir hal alacağı tahmin olunabilir. Bunlardan başka, içtimai yardım teşekkülleri, sayıları milyonlara varan ve istatistiğe sığmayan bir aceze kütlesine daimi surette yardım etmek zorundadır.
Her çeşit lüks eşyanın piyasaya arzedildiği, tıklım tıklım dolu dükkânların zahiri şatafatı, mevcut sefaleti örtemez. Alma^yayı ziyaret eden yabancılar, Düsseldorf, Hamburg, Stuttgart ve Münih’teki büyük caddeler ve hattâ Berllndeki Kurfürsten-damm bile her gece reklâm ışığı içerisinde pınl pırıl yanarken, en feci sefaleti tahfif için lüzumlu masrafların niçin yapılmadığını hayretle seyrediyorlar. Halbuki, sokakta dolaşan düencllerin sayısı, camekânlan gündüz gibi parlayan dükkânlardan aşağı değildir. Mamafih^ dilenciler de hallerinden pek de şikâyetçi olmasalar gerek.^ Çünkü Almanlar, kalben cömert ve misafirperver kalmışlardır. Almanya ile vaktiyle harbetmlş olan memleketler halkının, Almanya-daki mübalağalı refaha kızmalarının başlıca sebebi budur.
Bilhassa Ingllizler, kendi memleketlerinde olmayan lüks maddelerin Almanyada bol bol bulunduğundan şikâyet etmektedirler. Bu şikâyette bulunanlar, herşeyden evvel şu noktayı gözden kaçırıyorlar: Ingllterede ekonomi, mal cihetinden ayarlanmakta ve buna mukabil tam randımanla çalışan mekanizma, cömert ücretler dağıtmaktadır. Almanyada iş istihlâkini çok kıt olan para ve düşük Ücret ayarlamaktadır. Diğer bir nokta da Almanların, her vaziyete bir çare bularak fakirliklerini harice karşı gizlemek kabiliyetidir. Harbi takip eden yıllarda Alman halkı, bir çok galip memleketler halkına nazaran çok daha iyi giyinmiş ve evlerinin harici manzarasına fazla itina etmiştir.
Doğu Almanyaya girdikçe, bu fukaralık daha ziyade göze çarpmaktadır. Hattâ Berlinin batı bölgelerinde de bunu görmek mümkündür. Elbiseler en az on senelik ve eskimiş insanlar yorgun ve düşkündür. Buna hayret etmemek lâzımdır. Çünkü Orta ve Batı AvrupalInın hayatına zevk veren her şey, Sovyet idaresi altında ortadan kalkmıştır. Böyle bir vaziyete, mazi ile mukayese yapmak İmkânından mahrum çocuklarla gençlerden başka kimse dayanamaz. Bunun içindir kİ, hükümet mekanizması da. yaşlı nesillere fazla ehemmiyet vermemektedir. 25 ile 50 yaş arasında bulunanlar ancak çalışma bakımından alâka uyandırmaktadır, ihtiyarlar ise ancak ölmiyecek kadar yaşama hakkına sahiptir.,. Ve bu vaziyet, Doğu Almanya bolşevik rejimi altında bulundukça, sürüp gidecektir.
Avrupa devletlerinin birbirleriyle
ve Amerika ile
münasebetleri
Ziya Gökalp Müzesi
MİLLET DİLİ
M. NTDRMİ
Halit Fahri OZAN8OY
mek-para-
Batı insan
Çok tuhaftır ki büyük bir ekseriyetimiz, 1 ocak 1950 tarihinin gelmesiyle asrın İkinci yansına girdiğimizi zannediyoruz. Halbuki aslında. 1951 senesi başı İkinci yarım asrın hakiki başlangıcıdır. Fakat, hata o kadar umumidir ki. kimseyi geçmişin bir bilançosunu ve. bilhassa geleceğin tahminini yapmaktan menetmek kabil olamıyor.
Eğer geçen elli senenin en karakteristik hâdisesini belirtmek lâzım gelirse atom enerjisinin keşfini söylemek kâfidir. Gelecek senelerin kehanetini yaparken de ayni enerjinin gündelik hayata tatbikim düşünmek icap eder. Trenler, uçaklar, transatlantikler birkaç gram uranyum ile hareket edecekler, biraz daha uranyum ilâvesiyle de fabrikalar senelerce çalışabileceklerdir. Bütün bu terakkiler acaba hayatımızda nasıl bir değişiklik yapacak?

Muhakkak olan şudur: Tayyarenin keşfiyle kısalan mesafeler atom enerjisinin kullanılmasından sonra hiçe inecek, böylece de dünya bir birliğe kavuşacaktır. Bu ihtimal ekonomi mütehassıslarının üzerinde dikkatle durmaları lâzım gelen bir noktadır. Böyle olmasına rağmen, Avrupa gibi küçük bir sahada bile en lüzumlu standardizasyon ve plânlama hareketleri başanlamıyor. Almanyanın Avrupa câmiasma kabulü meselesi hâlâ münakaşa ediliyor. Emil Roche' un dediği gibi “Almanya, Fransada bol olan zirai mahsullerin sıkıntısını çekerken; Fransa, Almanyada geniş mikyasta İstihsal edilen sınai mamullere muhtaç iken” hâlâ aralarında bir anlaşmaya varılamamıştır. Böyle mütekabil anlaşmaların bütün Avrupa memleketleri arasında tatbiki kabildir hattâ lüzumludur. Eski düşmanların ekonomik sahada İş birliği yapmaları, siyasi birliğe doğru atılacak en si takdirde icap eder...
çok ümitler besleniyordu. O.E.C.E.ye bağlı devamlı bir idari komitenin ih-daslyle Avrupa birliğinin kolaylaşacağı tahmin ediliyordu. Hattâ, geçen hafta, Londrtı konferansından sonra, mevzuu bahis komitenin tam teşkl-lâtiyle ve Spaak'ın başkanlığında meydana çıkacağı beklenmekteydi. Fakat karar, gelecek haftaya bırakıldı!..
Ingilterenln, dolara istlnad eden bir Avrupa birliğine taraftar olmadığı söyleniyor, çünkü o zaman sterlin# tehlikeye düşmüş olacaktır.
Fransa dahi, Schuman’ın gayretlerine rağmen serbest bir sistem kabul etmekte tereddüt göstermektedir. Buna sebep endüstri erbabının kontenjan ile himaye görmeğe tâ 1930 senesinden beri alışmış olmalarıdır. Rekabete karşı koyabilmek İçin, istihsali hatırı hissedilir derecede düzeltmeleri, umumî masrafları kısmaları, battallaşmış zihniyetlerden kurtulmaları icap eder. Bütün bunlar i-çin büyük bir gayret snrfctmek lâzım gelir; fakat ne olursa olsun müstehlikin aleyhine işleyen bir otarşiyi devam ettirmek İmkânsızdır. Eninde sonunda müstehlik galip geleceğine göre ne kadar çabuk bu neticeye varılırsa o kadar iyi olur. Hayat şartlarını iyileştirmek maksndiyle daha basit ve daha verimli bir sisteme ihtiyaç gören Avrupa mozaik gibi her yerde kurulmuş olan mâma lan devirmek zorundadır.

emin adını olacaktır. Ak-dünya sulhunu unutmak

Bahsi geçen birlik ile alâkalı bir
Bütün bu hakikatlere rağmen bah-si geçen refah devri yakın bir istikbalde kabili tatbik görülmüyor. Çünkü, her ne kadar Birleşik Amerika müşteri kazanmak maksndiyle Avru-panın hayat seviyesini yükseltmek istiyorsa da, ûni fiat düşmelerine taraftar değildir. Bu sebeple, Amerikalılar, Marshall Plânını tatbik etmekle beraber bazı maddelerinin fi-atlerlni ayni seviyede tutmağa çalışmaktadırlar. İptidaî maddelerin 1949 senesi borsa cetvelleri bu fikrin en sağlam delilleridir.
Yvon Le Goulr
DÜNYANIN GÖZÜ TİTO’da
O
Yugoslavya Kominforma düşman, fakat Komünizmi de sıkı sıkı tutuyor
Paris (Hususi muhabirimiz Yusuf I. Mutlu bildiriyor) — 1950 senesine girdiğimiz şu günlerde, salâhi-yetll Fransız mehafili. Doğu ile Batı arasındaki soğuk harbin bilânço-sunu yapmaktadırlar. Neticede, Batı hesabına iki kati zafer kaydediliyor: Yunan dahili harbinin sona ermesi, Tito’nun Kominform karşısındaki azimli mukavemeti.
Yugoslav Dışişleri Bakanı Kar-delj’ln sarih ve makul beyanatından sonra Fransız umumi efkârının dikkati Yugoslav hâdiseleri üzerine çekilmiştir. İşaret edildiği gibi, Yugoslavya namına söz söylemeye salâhiyetti bir şahıs ilk defa Rusya İle olan münasebetlere temas etmiş ve Belgrad hükümetinin hareket hattı hakkında kati ve geniş malûmat vermiştir.
Salâhiyetll mehafilin kanaatine göre, Yugoslavya, hâdiselerin zoru ~ile Batı memleketlerinin yanında yer almıştır. Bu muhakkaktır ve zaten
A ------
f




mevzuubahis fikri, etmiştir. Yugos-Marksist devlet
Yugoslav sözcüsü söylevinde tasrih lavya Sosyalist -sistemini muhafaza etmek niyetin-
dedir. Batıya iltihak edişinin sebebi Doğudaki emperyalist cereyanlar karşısında hürriyetini korumak kay-gusudur. Yugoslavya. Doğu ile Batı arasında cereyan etmekte olan soğuk harpte bitaraf kalmak istemektedir. Zaten iki grup için de soğuk harbin hedeflerinden birini Yugoslavya teşkil etmiyor mu?
Fransız efkârının mutedil elemanları Tito’nun Kominform’a mukavemeti bahsinde fazla ümide düşmenin doğru olmıyacağı fikrindedirler. Aynı elemanlar ve onlarla beraber İngiliz ve Amerikan efkârı umumiyelerl, Ad-riyatiı ve Akdenizin ortasında yer çılan bir Slav memleketinin Moskova-ya kafa tutmasını bütün tahminlerin fevkinde bulmakta ve her geçen günün sarfedllen gayretlere nispetle birkaç misli menfaat temin ettiği kanaati izhar etmektedirler.
HUSUSİ muhabirimizin Anka-radan bildirdiğine göre (Yo-ni İstanbul: 23.12.1949) Di-yarbakırda, büyük Türk aydını» nın doğduğu evde bir müze açılmasına karar verilmiştir. Milli E ğitım Bakanlığı yalnız tahsisat ayırmakla kalmamış, aym zamanda evin onarılmasını da düşünmüştür. Biz 1908 yılına değin ölüler için anma törenleri yapıldığını, mıizolor kurulduğunu hemen hemen bilmezdik. Yalnız halk, kendisi dünyadan gittiken sonra bile nofoslnin keskinliğini kaybetmediğini sandığı ölülerin mezarlarım bez parçaları ile süsler ve derdine derman dilenirdi. Kanun yasağı olduğu halde, Istanbuiun bugün de derman süslerine bürünmüş mezarları az doğildir.
Milli Eğitim Bakanlığı Diyarba* kırd.ı bir Ziya Gökalp müzesi aç mak kararını vermiş olmakla devrim Türkiyeslnde çok güzel bir oelenek yaratmış oluyor. Fırsat düşmüşkon söylemok İsteriz kİ tariho istikamet veren başlıca iki kudrot vardır: Kalem ve kılıç. Biz bunu çağdaş değerlerimize göre kültür vo savunma şeklinde tefsir edebiliriz. Bugün eserlerini toprağın altından çıkardığımız, hayatlarını tuğlalardan, Nil otlarının yapraklarından, ceylân derilerinden öğrendiğimiz eski milletler, hep kılıç kullanmasını bilen eğe mon topluluklardı, ve kültürlerini kılıçla korumuşlardı. Bu bakımdan kültür vo ülke tok bir kavramın iki dış safhasından başka birsey değildir. Kendi kültürünü her türlü tohlikedon kurtarmak için bugün Avrupada, eski çağlarda olduğu gibi, savunma zaruretlerinden bahsediyor.
Yer yüzünün çağdaş millotlerl büyük kılavuzlarını yalnız mermer anıtlarla değil, aynı zamanda düşünebildikleri bütün vasıtalarla da halk ruhunda yaşatmak yollarını bulmuşlardır. Büyük şahsiyetlerin bütün hatıralarını derleyen müzo ler onun İçin kurulmuştur. Öyle ölüler vardır ki: soslcrini biz. yüzyılların ötesinden duyarız ve onlar tarihimizin karanlık günlerinde, gönlümüzün aradığı kurtarıcı ışığı uyandırırlar. Atatürk'ün ken. dimizde bulabileceğimizi söylediği büyük kudret budur işte.
Çağdaş tarih, kemikleri çoktan çürümüş büyük kılavuzların ne eşsiz bir kudret olduğunu bize çeşit çeşit örnekleri ile gösteriyor. Av-rupanın ortasında bir Almanya vardır ki: Hitlerin tutuşturduğu kör taassupla dünya fatihliğine çıkmış ve bu yüzdon milyonlarca ocak sönmüştür. Bu, hiç şüphesiz, ufak bir suç değildir. Fakat bu ülkenin üstünde Alman kültürünü yaratan büyük ölülerin gölgeleri koruyucu bir kanat gibi gerilmiştir. Goothe’nin yıldönümü bütün kültür insanlığının yıldönu müdür. Russel bir kitap yazıyor ve biz sayfalarında Kant'ın. Scil lor'in, Nietzsche’nin sesini duyuyo ruz. Radyomuzu açıyoruz, Beethoven ruhlarımızın en İnce tel» lerini dile getiriyor. Wagner'le masallar ülkesine gidiyor ve ürperi-yoruz. Schumann. gönlümüzün başka bir köşesini aydınlatıyor Bu büyük Ölüler, benliğimizin mutlaka bir yerini buluyor ve bizi yu-
muşatıyor. Bugünkü Almanyanın silâhı yoktur. Fakat ölülerinin dili Hitler'in bütün yoni silâhlarından çok daha kudretlidir. Almanhğı bu kudret tutuyor İşte.
Bizim eski anlayışımıza göre mezara giren her Ölü. başının ucuna dikilen taşın yazısı ile golendon ve geçenden yalnız fatiha dînlono-bilir. Bu dilenen ölülerden, elbette, hiç bir şey beklenomez. Fakat kim ne dorso desin, biz tarihimizi okurken, bonllğjmizdo kasırgalar koptuğunu, eski muhitimizin bütün küflü görüşlerine rağmen, duymuş ve coşmuşuzdur. Tarih, kahraman’ın, topluluk için benliğini İnkâr edebilenin eseridir. Cemiyetin bütün yaratıcı fazılotlori bu kahramanlık idealine göre işlenmiştir. Biz, bu faziletlerle on kara günlorimizden sıyrılmasını bilmişizdlr. Bize bu mirası büyük ölülerimiz bırakmıştır. Ziya Gökalp, bu mirasın şairi, filozofu ve devrimcisidir. Bundan tam 25 yıl önce, o da» yaratıcı bir damla gibi bu büyük mirasın kadehine dökülmüştür. Her büyük şahsiyet gibi Ziya Gökalp da kendisine başka hayat nizamı arayan buhranlı dovrinin dilidir ve onun İçin her zaman çeşit çeşit tofsirlore uğrayacaktır. Fakat Ziya değil, ruhuna lâzımdır. Bu olursa olsun
hotmok kaygıları İçinde maktadır.
alp, kendini büsbütün unutarak tam bir devrimci gibi, coşar:
Bir ülke kİ camiinde tiirkçe ezan okunur, Köylü anlar mânasını namazdaki duanın, Bir ülke ki mektebinde türkçe Kur an okunur, Küçük, büyük herkes bilir buyruğunu Hûda’nın. Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın.
ALTINCI Türk Dil Kurultayı, fırtınalı bir deniz gibi, çarpışan seslerin ve fikirlerin coşkun ve sürekli çalkantısı arkasından — dört yıl sonra tekrar uğuldamak üzere — bu kubbede bir hoş şada bırakarak sustu, öyle ki, araya karışan akortsuz sesleri bile, bu hoş şada hürmetine affedebiliriz!
Şimdi bilginler de, yazarlar da dağılmış, herkes kendi çalışma köşesine çekilmiştir ve ortada müspet olarak kalan, yalnız, Türkiye türkçesl karan ile nıludur.
otuz kişilik bir Bilim ku-

Kurultaydaki heyecanlı ha-Bu





• •
Günahkâr bir vicdandan başka affcdilnıiyccek bir fenalık yoktur. Channing Vicdan azabı, bir insan için en bii-yük işkencedir.
Calvin
Her şeye itimat etmeyen insana her şeyde itimat edin.
S teme
Kalbinizde ulvi ateşin bir kıvıl-
Gokalp’ı şoklo göre göre degorlondirmck ruh, ideallerine, no imkân sahaları fot-çırpın-
B.ızı yazılarında Gök büsbütün
Ziya Gökalp’a göro Türkiye, henüz, ideal Türk oğlunun vatanı olamamıştır. Onun ideali ümmet anlayışına göre parya dili sayılan türkçonin kutsal bir dil haline gelmesidir. Cami, Türk dili için yasak bir bölge olmamalıdır. Görü lüyor ki: Ziya Gökalp’ın düşündüğü milli benlik yaratıcı bir değer kaynağı olabilmek için, kendisine yepyeni gelişim yolları aramak zorundadır.
Ziya Gökalp. çağdaş anlamda. Türkİyenin ilk fiklr-adamıdır. Zi-ya'dan önceki ilim, sistemsiz bilgi yığma gayretinden başka birşey değildir. Bizim burada bahsettiğimiz ilim, eski bir sözle, fikriyattır. Bu bakımdan Ziya Gökalp, ülkemizde, sistemli düşünüşün kurucusudur. Onun için fikir vo kültür tarihimizi, daha doğrusu yaratıc» Türk benliğinin teşekkülünü inceleyenler ve Herde inceleyecek olan lar Ziya
zorundadırlar. Ziya Gökalp Müzesi, bu bakımdan, yurdumuzda çok e-hemmiyotli bir boşluğu doldurmakla kalmayacak, aynı zamanda, ilim ve şahsiyet sevgisinin de ilk anıtı olacaktır:
Ben. sen yoğuz, biz varız, Hem oğan, hem kullarız, Biz demek bir demektir, Ben, sen ona taparız.
Biz de, vadan uzaklaşmış bulunuyoruz, bakımdan, öyle sanıyoruz kİ, bütün o münakaşaları, hattâ zaman zaman kavgayı ve hakareti andıran târiz ve hücumları bir noktada toplayarak. ve aynı zamanda birçok sesler ve fikirlerden bir tek terkip vücude getirerek, bugün kadar yann için de daha emniyetle bazı hükümler çıkaracak bir “zihnî vaziyet,, teyiz. İstiyoruz ki, Kurultayda söylenenlerle karara bağlananlar arasından en tipik unsurları seçerek bir nevi hesaplaşma yapalım ve olanı biteni tozunu süpürdükten sonra derleyip toparlayalım. Bu suretle Altıncı Türk Dil Kurultayından çıkaracağımız neticeleri birkaç yazı ile belirtebilirsek kendimizi bahtiyar sayacağız. .

Kurultayı açış nutkunda, İstanbul şivesinin fonetik bakımdan işe yarar, fakat vokabülrr bakımından kifayetsiz olduğunu söyleyen sayın Millî Eğitim Bakanı Tahsin Bangu-oglu, bilhassa demiştir kİ:
— Tanzimattan beri, münevverlerimiz arapça terim sistemi kurmuşlardı ve bu devam ediyordu. 1908 inkılâbından sonra, Türkçüler de bu arapça terimlere dokunmaya cesaret edemediler. Ancak Cumhuriyet Devrinde, Türk dilinin bu tekâmül bahsi üzerinde yeniden durulabildi. Şimdi ne yapacaktık? Arapça terimler ü-zerinde kalmamıza imkân yoktu. Medeni gidişimiz başka bir âleme teveccüh etmişti. Demek ki, bu yette, yaşayan türkçe esasına nan bir terim sistemi bizim muzdu. Artık bize, küçük bir
renin konuşma dili olan vokabüler karşısında bir millet dili lâzımdı.,,
Millet dili... Nutukta övülen bu dil. her türlü ifrattan ve yapmacıktan uzak, samimî Türk dili demekti.
Nutkunun devamında Bakanın da işaret ettiği üzere, Türk Dil Kurumu. şimdiye kadar. “Esası türkçe o-lan terimler,, vücude getirmişti, aynı metodla bundan aonra da devam edecek ve “tekâmüle doğru., yürüyecekti. Ancak, on yedi yıldır birtakım yanlışlar da yapılmamış değildi. Fakat bundan sonra, terim sia-bmindeki bu yanlışlar düzeltilecek, sistem baştanbaşa elekten geçirde-cck ır ham şeklinden çıkarılacaktı.
Denebilir ki, dilimiz için en doğru ve sağlam yolu çizen Bakanın nutku. daha ilk günden itibaren Altıncı Kurultayın evvelkilerden büsbütün başka bir hava ile açıldığını müjdelemişti. Fakat iki tarafın ifratçılan, koyu türkçecilerle sinsi osmanlıca-cılar, gerek komisyon çalışmalarında, gerek ikinci ve üçüncü birleşmelerde birtakım obstructıon hareketlerine kalkmaktan ve büyük büyük sözler ve jestlerle birtakım demagoji denemeleri yapmaktan kendilerini a-lamadılar. Ama bunların bütün bu teşebbüsleri bu cephede mukavemetle karşılandı. Çünkü dâva bütün milletin dâvasıdır.
işte bunun içindir ki “millet dili” isteyebilir.
vazl-daya-yolu-züm-
Gökalp'la karşılaşmak

• •


cimi olan vicdanı daima yaşatmağa gayret edin.
Georgo \Vashington Zenginlikle vicdan her ^aman komşu değildirler.
Massinger Papa ve Kardinallerden ziycule kendimden korkarım; içimde büyük papa olan vicdanım varf Luther
■^T
Yazan: Joseph Conrad
malata çiftçisi




W P İiMiüIHİHİN.......... Çeviren: Reşad Nuri Darago
Türk musikisi bugün niçin gerilemiştir?
"USIKI için, “refah sanatıdır. Fakat hiç de doğn değiL Galiba musiki gıday-olduğu için insanlar refah İçin-bulunsalaj
Musiki derler.


ruh
de olsalar da, sıkıntıda da yine bir türlü musikiden aynimi* I yortar. Milletlerin hayatında bu ho/1 kikat görüldüğü gibi fertlerin h£u r yatlarında da aynı şey müşahede ! ediliyor. w
OsmanlI imparatorluğu asırlardaj ’ beri İnhitat içinde yüzerken Türi musikisi yine inkişaflara mazhar olmaktan mahrum kalmamakta idi Hattâ musikimizin, kendi çevresındt en yüksek mertebeye varışı, inhita tın en büyük fırtınalarına rastlar.] Fertlerde de ayni vaziyeti görüyo ( ruz: Refah mefhumiyle hiç bir ilgi ■ sİ bulunmayan içtimai muhitlerde ruhlara hayatın acılıklarını unuttu racak serin teselli serpintilerini te min eden tek kaynak musikidir. Da ha ileri giderek diyebilirim ki, gereP Türk, gerek yabancı en büyük dâh bestekârlar en değerli eserlerini ıs tıraplı ve felâketli anlarında yarat mışlordır.
Bir yandan mületlerfn, diğer ta raftan fertlerin hayatlarında tecell eden bu vakıa gösteriyor kİ, bir muj sikinin ilerlemesi için mutlak re fal \ şart değildir.
Bir vakitler musikinin din bakı mından hoş görülmemesi mûtat idi Fakat bu hal de Kazaskerlere vı Şeyhülislâmlara varıncaya kadaı mütedeyyin kimselerin musiki İle iş tigaline mâni olmamıştır.
Pek tuhaf bir müşahede daha var Musiklcllerin fazla para kazan maları musikimizin terakkisine teF sebep olamıyor. Bunun delili zamanı mızdaki durumdur.
İnhitat sebepleri arasında halkız musikiye rağbetsizliği de hatıra gelebilir. Fakat memleketimizde böyle bir rağbetsizlik hiç bir zaman görülmemiştir. Bilâkis musiklcllerin para kanazabilmelerinden de anlaşıldığı üzere halkın rağbeti hemen her zamankinden daha fazladır.
Bütün bu mülâhazaları gözden geçirdikten sonra diyeceğim ki, musikimiz ilmin ihmale uğramasından, ve bilgi eksikliğini telâfi edecek yüksek dehâların nadirleşmesinden dolayı geri kalmış ve geri kalmak-1 tadır. s
Hastalığın ilâcı İlimle dehânın birleşmesinden doğacak kıvılcımda saklı bulunuyor.
LAtKA karabey

Müzik hareketleri


mahrum olduğumu teşmil etmiş ve yer iştirakiyle DerneP oda müziği seans
i
i
4
9
3
3

*
9
2
fi k
I
4
1
i
a
I I
b

Avrupadan getirttiği namdar üs. tat ve birinci sınıf sanatkârları şehrimiz orkestrası ile teşriki mesai ettirmek suretiyle müzik hayatımızın yükselmesine büyük ve hayırlı gay-ğ ret sürfeden İstanbul Flâromoni Der^ neği bu son günler içinde faaliyetini senelerden beri yeni bir sahaya li müzisyenlerin salonlarında iki tertip etmiştir.
Büyük konser salonlarından ziyade küçük ve samimi bir muhitte çalınmak üzere bestelenmiş olan bu e-serler Demek âzalan ve misafirleri tarafından zevkle dinlenmiş ve müzisyenler çok alkışlanmıştır. I 1949 müzik faaliyeti bu suretle sona ererken, Fransız sanatkârı Jeanne Marie DARRE 1950 senesı-ı nin ilk günlerinde Saray Sinemasın-ı da Chopin eserlerine tahsis edilen bir resital verecektir. Marguerıte Long ve Philıpp gibi tanınmış pedagoglar idaresinde yetişen ^feanne Marie DARRE, hârika çocuk olara iştirak ettiği bir konserde Sain Saens’in beş konserde çalmış nazarı dikkatini rine çekmiştir.
kcnsertosunu bir te ve Paris muhitini daha o zaman ü

1
yılma zen-
s. ç
MÜZİK
*•
hı ’hı

Zarfa baktı. Üzerinde titrek bir elle zoraki yazılmış Mr H. Walter ibaresi vardı. Bu, ihtiyar uşağın hasta İken gönderdiği son mektup olup herhalde "Mr Arthur,, ün ona, mektuplarını artık "Dunster ve Ortaklan,, adresine gönderilmesini bildirdiği mektubun cevabı idi.
Renouard onu açmak istedi; ama vazgeçerek ilkönce iki, sonra dört, sonra sekiz parça yırttı. Hiç tereddüt etmemişti.
Güverteye çıktı, elinde tuttuğu kâğıt parçalan denize attı. Kapkara suların İçinde kayboldular.
Bütün bunu yavaşça, tereddütsüz ve hiç bir vicdan azabı çekmeden yaptı. "Maiuta’da Mr. H. Wnlter„. Ha? Günahsız, masum Arthur ha! Ne idi onun adı bakalım? Kimdi o? Hiç özenmeden, farkına varmaya tenezzül etmeden kendine bütün dünyaya hâkim ihtiras ve iptilâları çeken o kadının aramaya çıktığı adam değil mi?
Lâkin Renouard o kadının yeryüzünde mevcut olmasını kıskanmıyordu artık. Sebebi ne olursa olsun, bir sözde dostun siteminden kurtulmak için el uzattığı adamı da kıskanmıyordu: Kim olduğunu bilmediği ve bugün ö'müş bulunan bir adam. Evet, ölmüştü, Malatada ölmüş... Şimdi mezarında emniyette idi. Renouard’ın ona, hareketinden önce ettiği son hizmet onu gömmek olmuştu.
Çetin İşlere dalma hazır bulunan adamların çoğu gibi Renouard hayatın küçük sıkıntılarından kaçınmayı âdet edinmişti; bu huyunda biraz kayıtsızlık bulunduğu kadar âdi işlere karşı nefreti de vardı: Arslanla çarpışmayı göze alıp da bir kurbağa görmemek için yolunu değiştiren adamın hali.
Bu ağzı kalabalık gazeteci ile münasebeti pek sathi idi; onda, gençleri birbirine doğru sürüklıyen sevgi yoktu. Renouard başlangıçta yardımcısı hakkında malûmat vermemek ve arkadaşını merak içinde bırakmayı bir nevi eğlence saydı. Hiç kimsenin arkadaşlığına İhtiyacı olmayan çiftçi pek kolay zedelenen bir hayalperest hassuslyeti taşırdı. O "her şeyi bilen,, adamın suallerine açık cevap verirse yine yalnızlığın tehlikelerine dair bir takım vaızlar ve hiç bir işe yarannyan bir kimse hakkında bir yığın tonbihler dinhyece-ğini düşündü, ve gazetecinin sonu geJmiyen istintakları karşısında ağzı kilitlendi.
Şimdi de aldığı bu tavrın neticelerini seyrediyordu.
Yine o halini hntırlayaraktır ki, turaçada konuştukları
duymak fikrine kalmıştı. "Şim-
söyliyecek olsa
dikten sonra Moorsom ailesinin sesleri, sakin karanlığın içinden yükselmeğe başladı.
Hepsi de geminin arka tarafında, hasır sandalyelere yerleşmiş oturuyordular. Kimse yerinden oynamadı. O günün sabahı, rüzgâr durmağa başladığını gören Renouard. evinin misafirleri rahat ettirecek şekilde kurulmuş bulunmadığını bahane ederek gece yarısı gemiden çıkılmamasını tavsiye etti. Koyda demir attıkları vakit çekingen bir tavırla geldi (zaten bütün yolculuk boyunca kendisi ile misafirleri arasında garip bir çekingenlik hüküm sürmüştü) ve aynı mazeretleri tekrarladı: Evdekiler, davetlilerle geleceğini tahmin etmedikleri için kimsenin onları karşılamaya koşmıyacağı şüphesizdi; çiftlikte yalnız eski bir sandal vardı; geminin kayıklariyle geceleyin karaya çıkmak da rahat olmıyacaktı. Kayıkların kumlara oturması tehlikesi de mevcuttu. En doğrusu gemide sabahlamaktı.
Bu sözlere itiraz eden olmadı. Sıcak iklimlere mahsus elbisesinin üzerine bir manto atarak yayvan bir sandalyeye uzanmış ve piposunu içmekte olan profesör:
— İyi bir fikre benziyor! dedi.
Yanında bulunan M tas Moorsom da sükûtla tasdik eder s» gibi oldu. Sonra, dil yada n uyanırmışçasına:
— Demek Malata burası. Kaç kere kendi kendime dü. şündüm.
Renouard titredi. Neymiş düşündüğü? Malata, kendisi idi! Tek bir vücut olmuştular. Ne idi düşündüğü acaba?
Profesörün kız kardeşi. Renouard’a doğru eğildi. Bütün yolculuk esnasında gemi yolcuları bir defa olsun o adamdan, aranılıp bulunan adamdan bahsetmemişti. Zaten herkesin sanki birbirinden çekinmesi bundan ileri geliyordu. İhtiyar kadın, zavallı Arthur’ün, parasız pulsuz, istikbali ne olacağı belirsiz Arthur’ün meydana çıktığını duyduğu vakit sevincinden her halde sıçramamış uma hâdisenin bir roman niteliği taşıması onda bir nevi heyecan uyandırmıştı.
Beyaz şa'.ınıı bürünerek fısıldadı:
— Zavallı Arthür'üıı sevgili Felicia’mızn o kadar yakın bir yerde şimdi uykuya dalmış olması, yarın duyacağı sevinçten haberi olmaması pek fevkalâde bir şey değil mi?
Bal m umundan yapılmış o ihtiyar kadının sözlerinde o kadar yapmacık hissediliyordu ki, Renouard’a hiç tesir etmedi. Yalnız, içindeki müthiş kaygıyı boğuk bir sesle ifade edercesine şunları söyledi: (Devam edecek)

KADIKÖY HALKEVİ FAALİYETİ
Kadıköy Halkevi 1950 gin bir programla girmektedir. M
aiksever okuyucularımıza bir flk vermek üzere tertiplenen konserler-î den bazılarını bildiriyoruz: •
İstanbul Konservatuarından x İtalya Akademisinden mezun Lilya Marengo’nun 4 ocak 1950 de saat 21 de vereceği bir piyano resitali, Halk evinin ilk konserini teşkil etmekte* dir. Bundun sonra 8 ocak 1950 paz günü saat 21 de Muhıddin Sadal bir violonsel resitali verecektir. Ken-J dişine piyanoda kızı Gülseren Sadak) refakat etmektedir. Sabaha t Akyol’un vardır.
Bunlardan başka zer. Ömer Refik Yaltkaya, Zeki gibi değerli konserler vermesi temin edilınişt Bu arada Ankara Konservatuarı h çalarından da bir ker etmiştir.
- 14 -
sırada aranan adanu artık yeryüzünde bulmak mümkün olmadığını söyliyememişti. Çünkü gazeteci ona ağır sitemlerde bulunabilirdi: "Bana bildirmedinizdl ya? Yardımcınızın sağ olduğu zannını verdiniz, şimdi de öldü diyorsunuz. Bu ne demek? O vakit mi aldattınız beni yoksu, şu dakikada mı aldatıyorsunuz?,, diyebilirdi. Bu sözleri bile tahammül edemiyerek şaşkın bir halde di ne yapacağım?,, diye düşündü.
Cesareti tamamen kırılmıştı. Doğruyu
Mooraom'lar hemen hareket edecektiler; halbuki genç kızı bir gün daha görmek için şeref ve namusunu sonuna kadar feda etmeğe hazırdı
Yerinde kımıldamadan duruyordu. Profesörle konuştuğu şeylerden aklında katan an, Miss Moorsom'un tavırları ve genç kızın birdenbire eline dokunmasındaki sarhoş edici teklifsizlik onda bir nevi ümit ışığı belirtti, öteki adanı ölmüştü. Şu halde.., Evet, delilikten başka bir şey değildi bu ama bir türlü sıyrılanııyordu.
Geveze gazetecinin tertibat almasını, Ötekilerin de bu romanın cazibesine kapılarak tertibatı uygun görmelerini seyretmişti; halbuki o romanm ölümle nihayet bulduğunu kendisi biliyordu. Sessiz takat için için alay edercesine dinlemişti. Bir ümit uyanıyordu; fırsatı kaçırmak istemedi; onun tek yapacağı şey ses çıkarmamaktı; o kadar, başka bir şey değil. Kendisini genç kızın ayakları altına seren o aşkın yanında hakikatin ne mânası, ne ehemmiyeti vardı?
Şimdi de artık çare kalmamıştı. Ne olacaksa olacaktı.
Tanrıların yıldırımla vurulmuş bir fâninin şaşkınlığı içinde Renouard, hayatın kudretli nefesine benziyen ürpermelerin estiği altın benekli siyah gökyüzüne baktı.
VIII
Ada, nihayet bir sabah, siyah bir buğunun kapladığı ufukta göründü; kesif ormanların arasına sıkışmış çıplak bazalt kayalıkları ile denizin sathından yavaş yavaş yükseldi. Daha sonraları Malata. batan güneşin ışık selleri içinde yeşil vo pembe bir cisim halinde dikildi ve o sonbahar gününün akşamında mor bir dumana büründü. Gece yine ortalığı kaplamıştı. Gemi iri ve sanki dört köşe bir burnu boyladı ve yelkenler toplanıp demir, yüksek yarın ucunda kumlu diplere saplandığı zaman karanlık iyice basmıştı. Kumların yer yer sığlaştırdığı küçük koya geceleyin girmeğe kallaş-mok tehlikeli İdi, Mayistra yelkeni son bir defa daha titre-
11 ocak 1950 dı bir şan konser
4
k
Ji
ı k
1 L
Ferdi von Stat-j|
Ekremfl
sanatkârların a
Sanat haberleri :


Paris EııtcriHusyonal Rexim Serglain Almanlar da İştirak ediyorlar 1950 senesi yazında, Parlste e,Fr sız Fikir Salonu,, bahçesinde, ente nasyonal bir modern heykeltraşla sergisi açılacaktır. Burada her millet 20 nci asır kendi sanatkârlarının lû eserini teşhir edebilecektir; bunla dan dördü büyük heykel veya grup ve geri kalan altısı ise orta büyüklükte eserler olacaktır. Bu sergiye Ab manyanın da iştirak etmesine çalışıl maktadır.
I t»
I
u
1
h
I
M
V E N T İSTANBUL
Sayfa 15
4 Ocak 1950
HİKÂYE
Vizon manto
Ressam "Ktsiing,. “Vai-de-Grâce,, da ki yeni atölyesinde New-York*ta geçen en son macerayı anlatıyordu. Hâdise, büyük kürkçü “Revillon.Iun Ncw-Yorkta 54 üncü sokaktaki şube-sinde geçmekteydi.
Vitrinde şâhâne bir vizon manto teşhir edilmektedir. Dükkândaki zengin müşterileri büyük şehrin yüksek tabakasından erkekler ve kadınlar - yüksek tabaka burada zenginlik, şıklık mânasına kullanılmıştır. - teşkil ediyordu.
Birdenbire kapının önünde duran muazzam araba yeni bir müşteri bırakıyor. Bu bir zencidir: Çok siyah, çok güzel, çok iyi giyinmiş, baştan uşağı mücevherle kaplı kolundaki krokodil çanta en aşağı yüz dolarlıktır.
Amerikalılar, umumi yerlerde tesadüfen bir zenci ile karşılaştıklarında küstahça başlarını nasıl çevirirlerse. burada% da aynı şeyi yaptılar. Kimse ona yaklaşmadan böylece bir dakika geçti.
— Benimle kimse meşgul olmı-yacak mı?
Bütün satıcılar hayret içindeler. Zira fütursuzca oradan oraya dolaşan gtizel zencinin karşında beyaz müşteriler alış-veriş-lerinl yüzüstü bırakıp dükkânı terkediyorlar. Satıcının biri nihayet ona yanaşıyor; muhavere soğuk bir sessizlik içinde geçiyor:
— Orada, vitrindeki vizon manto kaça?
— Dokuz bin dolar.
— Gösteriniz!
— Satılık değil.
— Nasıl? Bana hemen müdürü çağırın.
— Burada değil.
— Peki! Beklerim!!!
Muhtemel bir rezalet karşısında. baş satıcı vaziyeti koşarak müdüre bildiriyor. Müdür atlatmak maksadiyie:
— Bu bizim en iyi malımızdır, pek zannet...
— O halde vitrine koymamalıydınız.»
Ses biraz daha yükseliyor. Bir rezalet artık muhakkak gibi.
Müdür:
— Madamı derhal prova odasına götürün ve mantoyu gösterin.
Kadın, topuklan üzerinde dönerek aynanın karşısında kendini her cepheden süzdükten sonra:
— Alıyorum, diyor.
Kasaya doğru ilerliyor. Satıcı biraz şaşkın, özür diliyor; neticede dokuz bin dolar iyi bir satış... Kadın çantasını açıyor. Yüz dolarlık bir deste çıkarıyor ve saymaya başlıyor.
Birleşik Amerikada elli dolan geçen para banka vasıtasiyle ö-denir. Müşteri bir çek verir, tüccar da belli etmeden telefonla bankadan kontrol eder ve ancak bu şekilde malını verir. Tabiî
Ankara Yenişehir Kız Lisesi talebeleri başlarında felsefe ogıctmcrıjerı olduğu halde Istanbulda tetkikler yapmaktadır. Gençler bu arada “Yeni İstanbullu da ziyaret ederek matbaamızın atölyelerini dolaymışlar ve gazetenin hazırlan-ması etrafında izahat almışlardır. Resimde. Ankaralı kızlarımız dizgi makineleri yanında, arkadaşımız Refik Halit Karayla birlikte görülmektedir.
l'İerre Andrö Vebcr
zenciden de çek isterler, takat a-cayip hallerinden artık usanan zenci kadın, sesinin tonunu daha fazla yükselterek:
— İşte dokuz bin dolarınız. Zannedersem kâfidir. Mantoyu da sarınız...
Kasadar parayı tetkik ettirmek üzere, orada bulunan bir uşakla gizlice en yakın bankaya yollar. Dakikalar geçtikçe sinirlenmeye başlıyan koyu renk müşteriyi o valamağa çalışırlar. Nihayet u-şak gelir. Paralar doğru. Banka tasdik ediyor. Neyse, paketi uzatırlar. fakat tavırlarının sebebini birdenbire kavrıyan zenci bağırır:
— Şimdi anladım! Bir saatten beri bütün bu dalavereleri siyah olduğum için çeviriyorsunuz. Paramın değeri beyaz insanların paralarından aşağı değildir.. |
Hiddetten gözleri kızarmış, söverek kasadarın elinden para destesini yolarcasına çekiyor ve buruşturarak çantasına atarken:
— Mantonuz sizin olsun, bunu yanınıza bırakmıyacağım. diyor
Dükkândan çıkıyor, arabasına atlıyor ve yüzükoyun kanapeye kapanıyor. Bir dakika geçtiği halde araba yerinden kınnldama-mıştır. Satıcı hâlâ orada kasanın yanında, paket de açılmamıştır. Siyah cilde değmiş bu kürkü şimdi kim alır?
Tanı o sırada, zenci arzu ile parlayan gözleri yaş içinde arabadan tekrar iniyor.
— Benî mazur görünüz, sinirlerime hâkim olamadım.. Siyahım. ama yine de insanım. Beni beğenmeyin, fakat şu mantoyu bana verin, çok istiyorum.. Buruşmuş yüz dolarlık kâğıtları tekrar uzatıyor ve bu sefer vizonu ile beraber büsbütün gidiyor. Satıcı rahat bir nefes alıyor:
— Manto satıldı, zenci de artık geri gelmez...
Hayır! Hiç gelmiyecektir, zira bu sefer paralar sahtedir.
Çeviren: JALE AR KAT
Bir çocuk masalı
Arslanın başına gelenler
BİR zamanlar yalnız yaşamaktan canı sıkılan bir aralan varmış. Bütün gün tek başına oturur, akşamlan da ormanlarda homurdanarak dolaşırmış. Günün birinde "Hayvanların Kralı olmak neye yarar, etrafımdakiler hep benden korkuyorlar. Daima yalnızım, aralan olmak ne fena şey!,, diyerek ormanlarda dolaşmaya çıkmış... Çalılıklar arasında küçük, güzel bir kulübe görmüş. Beyaz bir adam sallanır sandalyesine oturmuş, buzlu limonatasını içmekle meşgulmüş. Zavallı arslan İçini çekerek: "Ben de böyle yaşamak isterdim!” demiş, ve üzgün üzgün evine dönmüş.
Ertesi gece arslan beyaz adamın karşısına çıkıvermlş.
Adam: "Aman Allahım, ne görüyorum’ Bu bir arslan!,. diyerek, yerinden fırlamış. Arslan hemen: "Korkma, sana bir şey yapmam,, diyerek, kulübede kendisi ile beraber yaşamak istediğini anlatmış.
Beyaz adam, "vîne ormanlarına dön. ben fakir bir adamım, sana ba-kamam,, diye tutturunca arslan "ben seninle kalacağım,, diyerek yerinden kıpırdamamış, bunun üzerine adam "öyleyse dinle, benimle yaşamak istiyorsan git ve bir hazine bul getir” demiş, Arslan: "Peki amma, hâzineyi bulursam yine seninle yaşayabilir miyim?” diye sormuş. Adam : "Sana kendi öz kardeşim imişsin gibi muamele ederim., diye cevap vermiş.
Ertesi gün arslan eskisi gibi tembel tembel dolaşacağı yerde btitün ormanı gezmiş ve bir muz ağacının altında büyük bir hazine bulmuş. Hemen onu beyaz adama götürmüş: "Al. işte, sana istediğini getirdim» demiş. Adam da çok memnun olarak "Allah senden razı olsun. Haydi şehre gidelim, artık orada yaşayalım,, diye sevinçle bağırmış.
Küçük kulübenin kapısını kilitleyip anahtarı nehre atmışlar. Uzun bir yolculuktan sonra şehre gelmiş-, ler. Hemen mağazalara giderek güzel elbiseler satın almışlar. Bahçeli bir ev kiralamışlar. Bütün gün palmiye ağaçlarının gölgesinde tembel tembel oturmaktan başka bir işi olmayan arslan. hayatından çok memnun bir ha’de "işte rüyalarımda gördüğüm güzel hayat bu!» diyerek, mesut ve rahat yaşıyormuş.
Fakat beyaz adam bir müddet sonra, arslanla ayni odada yatmaktan sıkılmış, arslan yerlere yemek döktüğünden, uykusunda homurdandığından şikâyet etmiş. Bir glln tabii sen benim kardeşinısın. fakat hiç bir arslan yatak odasındu yatmaz, aşağıkı katta uyusan nasıl olur?» deyince, arslan "peki!,, diyerek aşağı kattaki küçük odaya taşınmış. Birkaç gün sonra, ahçı, efendisine gelerek: "Şu sizin aralanınız geceleri homurdanıyor. biraz olsun uyuyamıyorum. Ya o odadan gider, ya ben" demiş. Arslan’a bu sefer de bahçedeki köpek kulübesini vermişler. Günler geçmiş, işler iyileşeceğine daha kötüleşmiş, çok geçmeden paraları Ditmiş. Arslan yiyecek bir lokma ekmek bulamaz olmuş. Adam para kazanmayı düşünerek arslana bir sirkte beraber çalışmayı teklif etmiş. Arslancık buna da razı olarak “Peki, sana yardım etmek isterim» demiş. Sahneye çıktıkları ilk gece beyaz adam arslana çok kibar muamele etmiş. Fakat birkaç gün sonra “Sen hiç bir işe yaramaz tembel ve aptal bir kedisin» diye hakaret etmeye başlamış. Çok gücenen arslan; “İnsan kardeşi ile böyle mi konuşur?» deyince, adam: "Kardeşin mİ’ Dünyanın hangi tarafında ara-
Meşhur çocuk portreleri
BEŞ YAŞINDAKİ ORKESTRA ŞEFİ
îenüz ana mcktcblno gidecek «.ağda olan 5 yaşındaki müzik dehâsı, Maestro Gıanella De Marco, aslen Italyandır. Yaşından beklonilrneyen bir kabiliyete sahiptir. Resimde, onu Rio de Janeiro'daki Devlet Tiyatrosunda Brezilya senfonik orkestrasını idare ederken görüyoruz. Muvaffakiyetle idare ettiği bu konser neticesinde dünyayı hayretlor içinde bırakan bu on küçük orkestra şefine, asrımızın yetiştirdiği en büyük dehâ göziyle bakılmaktadır.
lanla insanın kardeş olduğu görülmüştür? Sen bir arslansın ve bir arslan olarak kalacaksın» diye terslemiş. Bu sözlerden kalbi kınlan arslan, kafesine girmiş. Zavallı hayvanın canı hiç bir şey yapmak istemiyor, hep İçini çekerek iyi günlerini hatırlamakla vakit geçiriyormuş. Beyaz adama gelince, günden güne daha iyi para kazanıyor ve elbiseler diktiriyormuş. Fakat bir gün arsla-nı ateş çemberden atlatmak isteyince, canına tak diyen hayvan: "Hayır, atlayamam» diye direnmiş. A-dam kızarak arslanı ateş çemberin içine itmiş, arslancığın bütün yeleleri yanmış. Oyun bittikten sonra da
Eğlenceli bulmaca
Ahmet: "Bu hayvan çok yavaş gidiyor!., diye, bağırdı.
Ayşe: hDoğru, diye kardeşini tasdik etth Hem duralım ve şu köylüye şehrin yolunu soralım...
Koylu, iki kardeşe yolu şöyle tarif otti:
"Sağdaki yolu takip edin. Sonra ilk yol ağzında sola dönün. Büyük bir eve rastlayıncaya kadar yolu dosdoğru tal$‘P edin. Tekrar sağa dönünce şehre varmış olursunuz.,,
Eğer yol bulmak hususunda becerikli iseniz, siz de bu karışık hatların içinde şehrin yolunu iki kardeş gibi kolayca bulacaksınız demektir.
adanı hayvanı kıyasıya dövmüş.
Ertesi sabah, arslan bütün eşyalarını kafesin içinde bırakmış ve yine ormanlara dönmüş. İlk günler çoktandır görmediği bu yerlere alışmak ona çok zor gelmiş, fakat gün geçtikçe eski halini almış. Yine kolaylıkla avlarını yakalamıya, şe-hirdekinden daha çok yemek yemeye başlamış ve bir gün kendi kendine "meğer mesut olduğumun farkında değilmişim! Halbuki ars-Jan olmak ne iyi şeymiş!,, diye saadetini itiraf etmiş. Bu da onun aptal bir arslan olmadığını göstermez mi?
Çeviren: S. RONA
mu» îHtKuou
Anadoluda “YENİ İSTANBUL”
Tılsımlı kıyı
MUHTAR KÖRÜKÇÜ
MERSÎN’e deniz yoliyle gitme-1 yi çok istedik. TÜrklyenin en güzel manzaralarını toplayan Akdeniz sahillerini görmeden geçmek istemiyorduk. Ama yolculuk pek uzun sürüyormuş dediler. Mecburen tren faciasına katlandık. Facia tâbirini bugünün hastalığı olan tenkid veya siyaset yapma kasdiylc kullanmıyorum. Çekilen sıkıntıların tnm karşılığıdır. Bütün çalışmalara, gayretlere ve gayretkeşliklere rağmen bizde tren yolculuğu bugün bir azap ve müthiş bir İmtihan mahiyetinden kurtulamamıştır (Belki Ankara -İstanbul yolu müstesnadır).
Birinci mevki biletiyle, karısı ve kucaktaki çocuğu koridorda bavul üstünde geceler geçiren; kendinin ihtiyaçları bir yana, çocuğun tabii ihtiyaçları İçin bir koridoru yarım saatte, üstü başı yırtılarak ve iki kavga sahnesi atlatarak geçen yolcunun vereceği hüküm bu..
Ama ben size dünyanın en nefis manzaralarından Nrirtden bahsedecektim.. evet., vapurla gitmediğimizin acısını çıkardık. Belki de dünyanın en güzel kıyısı sayılabilecek olan bir sahilden otomobil yolculuğu yaptık.
Edebiyatta, gazetelerde ve sohbetlerde sık sık İsviçre sözü geçer, sık sık Kot Dazür misali getirilir.
Bilerek veya bilmiyerek bu misalleri kullananların bir kere de Mersinle SilifRe arasındaki yoldan geçmelerini isterdim. Eski Roma medeniyetini muhteşem harabeleriyle tabiatın en süslü kıvrımlarının birleştiği, mavi ile yeşilin, kumla denizin oya gibi kaynaştığı bir harika...
Yol deyince yine günün mevzularından birine dokunuyoruz, ama merak etmeyin bu yol, bir kamyonun şoför mahallinde ve heybelerle' denkleri arasında yapılan bir seyahat için bile rahat ve iyi sayılabilir cinsten.
Mersin'den sonra bir müddet karadan gidiyorsunuz. Sonra Akdeniz birden ayağınızın altına seriliyor, îlkin, her taraftaki gribi bir deniz manzarası gördüğünüzü düşünüyor ve bir kere bakıp başınızı başka tarafa çevirebiliyorsunuz. Sonra kumsalın berraklığı, denizin lâcivertliği, koyun tatlılığı nazan dikkatinizi çekiyor. Sonra, bir dönemeci geçince ayni şekilde bir koy daha, bir kumsal daha ve böylece siz, İstanbul’da bir tanesine hayran kaldığınız Florya’lardan belki otuz tanesiyle karşılaşıp mephut kalıyorsunuz. Hepsi birbirinden güzel, iğne oyası gibi işlenmiş, pırıl pırıl kumlu zarif koylar»
Bu kadar fazlası gözünüzü yoruyor. başınızı sağa çeviriyorsunuz: Yeşilin en dinlendiricileriyle en değişiklerini toplamış, çamlar, fıstık ve meyva ağaçlarından müteşekkil emsalsiz bir tabiat manzarasiyle karşılaşıyorsunuz. Denizin değişen kıvrımları gibi tepelerin de birbirine giren bazan kucaklaşıp bazan muvazi giden iltivaları insanı hendeseden nefret ettirecek bir nizamsızlık şaheseri yaratmış..
Bu ikinci sürpriz de gözümü bir müddet oyaladı ve denizle tabiatın yeşili arasında bir tercih yapma müşkülünde bocalarken üçüncü harika içime doldu: Roma medeniyetinin
$u acayip dünya!
BİKİNİ’DE BULUNAN RADYOAKTİF BALIKLAR
1896 senesinde meşhur Fransız âlimi Henrl Becquerel. bazı cisimlerin, bir müddet karanlıkta fotoğraf plâkları üzerinde kaldıkları zaman, plâğı doğrudan doğruya müteessir ettiklerini ve klişe üzerinde şekillerinin bir gölge halinde görüldüğünü tesbit etmiş ve bu cisimlerin radyoaktif olduğu neticesine varmıştır.
bıraktığı emsalsiz bir şehir harabesi: Selefküs» dağlardan vâdlye uzanan ve sahile yaklaşan muazzam bir şehrin ana hatlariyle, harabesi bile insana güzel gelen silueti»
Binlerce seneden beri duran ve bir taşı bile düşmemiş gibi görünen su bentleri, hâlâ üstüne bina yapılabilecek olan binalar, temeller..
Burada bir ân, yine, estetiği ve hazzı bir kenara bırakıp dünyevî mevzulardan birine düşüyorsunuz: iki senede çatlak veren binalar, bir kaç mevsim sonunda yıkılıp milleti su baskınına uğratan bentler aklınıza geliyor, bu kadar seneden beri hâlâ dimdik duran bu su kemerlerine hayranlıkla ve gıpta ile bakıyorsunuz.
Ama bu güzellik âlemi o kadar füsunlu ki, dünya meseleleri insanın aklında bir andan fazla duramıyor. Tekrar, belki otuzuncu kumsalın in. ce kıvrımları, pınldaşan kumlan gözümü ve aklımı aldı.
Harabelerin en büyüğü bir yol dönemecinde karşımıza çıktı: Burçları, mazgalları hâlâ sağlam duran büyük bir saray, tepelere kadar uzanan âdeta başlıbaşma bir şehir denecek kadar geniş bina parçalan»
Sonra, denizin ortasında yine buna benzer bir harabenin karaltısını far-kettik. Adeta bu sarayın aksi garip bir galatla öteye vurmuş gibi.»
Bu yollardan milyonlarca defa geçmiş olmasına rağmen her sefer ayni füsun ve hayali duymuş olduğu anlaşılan şoförümüz, dalgın gözlerle bakarak mırıldandı:
— Kızkalesi..
içimde bütün bir masal ve efsane âlemi, bütün macera romanlarının ve filmlerinin intibaları uyanıp birbirine karıştı: Kızkulesi, Venedik Ecel Köprüsü. Battal Gazi, Monte Kristo, Yedikule surlan, Define a-dası»
Hakikaten bu kale Kızkalesi midir? Vaktiyle buraya bir prenses mİ kaçırılmıştır? Kadın ticareti yapanların merkezi miydi acaba? Yoksa zevke düşkün bir kralın harem adası mı?
Oldukça büyük bir ada ve onu tamamen kaplayan bir sarayın harabeleri. Karşıdan pek güze] görünüyor. Bir dakikalık duruştan istifade ederek önümüzdeki burundan seyretmek istedim. Orada ağaçlar, çamlar birbirine girmiş. Eşeğini sü-rükliyerek geçen bir köylüye, bu taraflarda bir pınar falan olup olmadığını sordum, Denizi göstererek:
— Önünden iç, dedi. Alay mı ediyor, divâne midir diye baktığımı görünce yabancı olduğumu anladı:
— Bu kıyı tatlı sudur bey. eğil iQ de bak, dedi.
Gayriihtiyari eğildim, denizden bir avuç alıp içtim: hayret» Sırmakeş suyu gibi güzel, Bingollerin kaynakları kadar soğuk bir su., ve üstelik belirsiz bir reçine kokusu ona ayrı bir hususiyet veriyor. Tekrar tekrar içtim, yüzümü yıkadım, hattâ, belki şifadır diye bizim çocuğa da içirdim»
Evet, gerçi bu sular, tepelerden, ağaçların altmdan sızan menbalann o civan bir havuz haline getirmesinden dolayı böyle. Ama, bilinmez, bu tılsımlı kıyının belki sulan da tılsımlıdır.
Aynı tecrübe Bikini’de atom bombasının infllâkinden bir müddet sonra avlanan balıklar üzerinde de yapılmıştır. Fotoğraflarda, balığın başı ve ön kısmı, yediği radyoaktif maddeler yüzünden, daha aydın bir hâle şeklinde çıkıyor radyoaktif maddelerin pek nüfuz edemedikleri kuyruk kısımlarda daha karanlık kalıyonnuş.
Hicri 19 50 Kııını
R. evvel OCAK K. evvel
ıs 4 22
1369 Çarşamba 1365
Vakit Vunafl Ezani
Güneş 7.24 2 32
ÖPle 12.19 7.2fl
İkindi 14.41 9.48
Akşam 18.54 12 00
Yatsı 18.32 1.38
lmsü k 6.40 12 47
Müzeler
Atatürk İnkılap MÜJrefll: Per-şombeden maada hor gün 10-12 ve 14-17.
Topkapı saray ıs Paznrteel-Çnr-lambtı - Cumartesi naat 13.3*7-17 TelL (21090).
AyaM»fyıt: Pazartesi - 8nlı-Çar-çaınba - Perşembe - Cuma, «aut 10 - 16; Cumartesi. Pazar, saat 13 - 10 Teli. (21700).
Vkrolujl; Çarşamba. Cuma, Pazar günleri 13 ten 16 yıı ktı»iıı.r
E»ki Şark E»rrlerl Sütıeai: Çarşamba. Cuma, Pazar. 10 dun 12 ye kadar Tclf. (2I6B2L
Türk ve İMAm Kirleri: Salı Perşembe. Pazar aaat. 13.3u -16.30. Trlf. (2Uft8)
Dolniühaliçc Deniz Müzeci; Cu-m&rtesl Hant 13 - 17. Pazar ft - 18 Tcir, (81284)
ltrlrdl>ı- Bfüzeni; Atatürk Bulvarı Perşembeden manda hor günlü -12 ve 14-17
Trvflk Fikret Aslyun MOzesJ; Bebek Perşembeden manda her gün 10-12 ve 11-17,
İzmir;
Antiktir Müzeni (3.324», Her gün 9-12. 13.30-17, Cumarteal: 14-17 açıktır,
Sıhhî imdat
İstanbul Beyoğlu ttOOH
Anadolu ynkaaı (kı62rt
Ankara dİ
İzmir 2251
İzmir 2222, Karşıyaka 6050
Tiyatrolar
8EHİR TİYATROLARI:
Saat 20.30 du.
DUAM KISMI: (42137) Tebeşir Dairesi.
KOMEDİ KISMI: (40409) Kay-tıerl Gülleri.
MVAM.MEK KARACA OPERETİ; Sizin Sokak ,
SEs: 119389ı Operet: 15 (|e matine, 21 de auvare: Hedlvellk Gelin.
ANKARA TİlATROrARI; Saat 20 de.
B( Vt’KTE (10370-101 Bir Komiser Geldi.
K0Ç( KTK (11109) Antlgon ve Scupln'in Dolapları
İZMİR
ŞEHİR TİVATROSİ : (2384) Hissel Şayia
Sinemalar
BEYOĞLl CİIIETİ
AKIX (807PO 1 — Saltanatlar
ı •( 1 iren * lösrte 2 — Sai • gqi ll.KAZAR (12502) ölüm Akmc lan.
AR (443941 Ümitsls Aşk
ATLAn (İum35) Ağk vtı Havdut.
EI.IIAMICA (Udedcn I3&9S) Ü-rnitnlz Aşk
İNCİ (84A95) İsı İkini b'uditlieri. İPEK (U289) Dnbrell Haşatı LA I.E 1 13505) Londra Olimpiyatları,
MELER (IQM&) Aşk BcıStenl. (L klnrl hafta 1.
SAKAT (416M> İstiklal Fedaileri. fGi’i-o Darrv gtn knnaeri».
sfMEK (42931) Vatan Knhroman-hırı «İkinci hrüut>.
Sl ATİ'ARK (83113ı l - Nankör. 2 — Zaferler Anlam.
SARK (10380) Filipin Anlam. $1K • 13720» Kibar Hırsız, tarsI.m (13191) Kadın Severse TA\* ibO7iü) Saygon
YENİ 18037) 1 — Eğlenceler Dİ-yurt. 2 Atavrlen Gönüller.
YILDIZ ıtzktî) Pranga Karağı
I \AI (40jom 1 - Fvb ket Yol-» uları 2 İteni affedin.
ÇİÇEK olNEMAM: 1 — Yaralı
Öğrenmek
Kalbler, 2 — Aşk Sultanı.
İs i ANDI I. ( 11! E I 1
ALEMDAR (238831 1 — Çam Sakızı Palla Haflyeal. 2 — Afcır Ceza
ÇEMHERLİTAS (22513) Sefiller. FERAH: 1 - Sefaletin Sonu.
Kornanın Kızı,
HALK (21904) 1 — Balıkçı Oa-
nrian 2 — Blnblr Gece 3 — Canavar Tohumu.
ISTA MM L (223G7) I — Kaptan Kld. 2 — Amber.
AZAK »23512» I — D.vlAnın Kaderi. 2 Seni öldüreceğim. TIKAN (22127» 1 - Leylf.mn
Kaderi. 2 — Sen) öldüreceğim. MARMARA (23Wu Pranga Kaçağı
MİLLİ (22902» 1 — Çam Sakızı
Polis Hnfi.vnai. 2 — Ağır Ceza. KISMET (219011) 1 — Zafer Ya-
ratan Casus 2 — Köy Kızı.
YENİ (Bakırköy (10-120) 1 — Kı-Uçların Gölposlnde. 2 — Şarla Asker.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112ı 1 — Sevimli Rüyn 2 — Monte? Krietnnun Mirası. OPERA (608211 1 - Samba Krn|ı
2 Kaptan Kıd.
M’REYYA (»10(W2) 1 — Nehirler Kr.ilh.cBl 2 — Bir Çiçek ÜÇ Böcek.
YEl.DEûlRMEM 1 — Mazinin Eülri 2 Ormanlar Mabudesi.
3 — Sana Ta piyanım,
İNKİ DAR ( III ETİ
il İLE (H0Ol)2.ı I F»Tİnkiir Anı.
2 . Kızıl İrmak.
Nl NAB: 1 — Kara mazot Kar deşier. 2 — şöhret ve Para.
W KARA
A N K A R A (23132» F’a mul( Pren-aea ve Yedi Cürelor.
Bt Y(‘K ( 15031» Periler Dünyam. PARK (1113!) Kahraman Kılavuz, si meic HO72) ı - Dişi Haydut 2 — Kövboy Şarkını.
I LI S (2221li) Sporun Zaferi Sİ S (11071) I - Knnatlı Zafer.
2 — Ana Istırabı.
YENİ »HOlın La Trnvlnta GAR GIZİNOSI ; Viyana Terno RrVİtalI
AMı tltAI-ALAs p A t i \ O\l.
\ iytınu Stuvignue Kevüsu.
ihtiyacında olduğunuz
İZMİR
ELHAMRA; Yeni Güneş. TAYYARE: Kara Maske.
YENİ SİNEMA: 1 — Pranga Ka-çatı. 2 — Ftaata.
LÂLE; 1 — Şarlo Diktatör. 2 — isimsiz Katiller.
TAN: 1 — Şnrlo Diktatör. 2 — isimsiz Katiller.
KARŞIYAKA CİHETİ SÜMER: Aşk Yoh tılnrı. MELEK: 1 Sokak Bülbülü.
2 Ortaklar Adası
Radyo
"YENİ İSTANBIL., un buşllıı Içlıı taVBİye ettiği programlar: Dıhihlr
Sınıl : 111.2(1 İstanbul: A R
Şengopitı idareehıdr İstanbul Konservatuarı Türk musikisi icra heyeti konarrl (10 dakika» - !O35 Ankara Tarihi
Türk mtızigi «40 dakika ı.
20 15 İstanbul: Radyo Sai »n orkestranı.
Hariçle:
Saati 10.13 Londra: “Ring up thc curtain». - Arthur Ben-Jsınln'ln "Prlnın Donna» aı Margaret Rlt» hie Koprannı, Murın Perilll (sapranofı Bruna McLcan (mezzo soprano). Max W»»ıthir ıtenor», Dougîas Clüa-Ig (bariton) ve George .Tam»’* (bu.m) BBC nrkeatrn «ı. Idnı’e »iden Stanfnrd Roblnşon, konuşun Dennla Arundeit (M dakika».
Tl ltK Mi'Zifti:
Saat: 8.00 Ankara: Türküler (Pl ) — 17.8(1 Ankara: Şarkılar.
— 18.15 İstanbul: Bayan s Ay-lâ'dan şnrkı ve türküler (Pl ).
— 13,50 İstanbul: Şarkı ve türküler Okuyan bayanlar: M özsever, F. İnce, M. Kara koç vo N. Tör — imimi Ankara : Şarkılar. — 18.15 Ankara l-inlk türküleri — İH.16 İstanbul: Kn-riM»k şarhı ve türküler (Pl,). — 20.00 Ankara; Şarkılar. 21.15 İstanbul: Şarkı ve türküler. O-
kuyan Bn. A Ar tun,
DANS MCZifti:
San t: I4.so tfltanbui Çeşitli (pl.) — 18.26 İstanbul: Çeşitli (pl.) —
18.15 Ankara: Caz. J. Dnrscy (pl.) — 23.15 Ankara: Çcşltii (PL) — 23.00 İstanbul: (Pİ-)«
HAFİF MCZİK;
Sanl: 7.31 Ankara: Neşeli parçalar (Pl.». — 8.15 Ankara; A. Roth orkestrasından melodiler. (Pl.). - 8.80 Ankara: Çeşitli
(PL), — 18.15 Ankara : \.
KcmploMon melodiler (PL). — 18.00 İstanbul; Çeşitli »I'l,».
18.15 Londra: "The Nrw Canına Orchratra» — 101.15 İstanbul: (Pl ». — 23.00 Londra î
"Snınll Band MiipIc». — 23.15
İstanbul: Gece müzl'.l (PL).
KLASİK BATı M( Z1Û1:
Santî 13.15 Ankrıra: Salon orkestraları çalıyor (pl) — 18.30 İstanbul: Senfonik müzik. Mozart (lnn (Remnlör Haftner) (pl) 11.15 İstanbul: Küçük orkestra esrrlşrl ipi» — 19.20 Ankara: Orkestra eserleri (pl) 20.00 İstanbul: Piyano suiola-ri Drbusı»v'«len ılörı eser, çaları. W. Glcgeking fpl> — 20.15 İHtanbul: Radyo salon orkestrası (Kral Olsaydım. Cavatlııe. Famomnlar dansı vo Çingene Baron'dan potpuri) — ’IJUl Ankara: l»ohnanyl (Do majör, m» • renadı) (Pb - 21.15 İstanbul: Operada bir eaat ıFaust) (pi).
II ÎM Mİ PROGRAM :
Saat. 15.15 Londra: Ingiliz dln-leylcıl işlekleri — 15.30 Londra: Bayarıların programı (inilllizce»
18.15 İstanbul: Yani ednbl »•₺•-reyanlar (Necdet Evllyugll taralından» — iH.aı» Londra: Din-leyk I istekleri Tlirk mıiAİkİHİ — 18.80 Ankara : Konuşma 111.50 Ankara; V^rorn haftası hasebiyle knnuşmıı: Profesör N. Ka-r.ı»u — 21,15 Ankara Kmıub* ma • TL00 Ankara: B. M. M. euail.
herşey
HABERLER;
Ankara ve İstanbul radyoları: 715; 13,00; 10 00: 22.45. Saat: 13.80 Ankara: öğle Gazetesi —
20.15 Ankara: Radyo Gazetesi. "Amerikanın Seal" Radyosu Türkçe neşriyatı: Suat 19.16 (13, 10 ve 19 metrelerden dinlenebilir).
BBC Radyosunun Türkçe neşri vntr: Saat 7.15; 18.30 ve 23.00 (Bu program 10.91; 24.92; 31.32
vo 49.10 metrelerden dinlenebilir).
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
GELECEK OLAN UÇAKLAR
4 45 P.A.B. (Brezilya) Buenos-Alros. Rio de .laıudro, Dakar, Lizbon ve R(»mndan.
10.50 D.H.Y. (Türk) Anknradnn.
12.50 D.H.Y. (Türk» Izmlrdcn.
10,20 D.H.Y (Türk) Adana. Anka rntlnn.
19.50 P.A.A. (Amerikan) Ne\v-York, C.under, Londra. Boston, Drüksehlen,
(.II)E( EK OLAN UÇAKLAR
t— P A B. (Brezilya» Romı, Lizbon. Dnlt/ır. Ri(» de Ja-noiro. Bueııoa Al rese.
9.— LA t maya. »İtalya» AMtlA, Ro-
0.- D.H.Y (Türk) Ankara, Mn-
lat yg Btâsıff. D Pnkır. A-
damı. lekendoruna,
10.- C.Y »Kıbrıs) Atina. Lof-koşeyc.
11 20 D.H.Y. ıThrkı tzmlre.
13.50 D.H.Y (Türk» Anknruva.
21.10 P A A (Anım İkanı Sn m,
I(m rıışl, Delhi. Ka Iklı t aya.
».t I Et İ R OI.AN EliM «ESLER
(i 15 Sr-mploıı (Avrupa).
Ö.3U Ankaıu.
GİDECEK OLAN EKSl’KESLEK
18.10 Ankara Ekspresi.
21.30 Scmplon Ekspresi.
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.30 Konya (Bandırmadan)
11.30 Giresun (îzmlrden)
15.35 Sus (Mudanyadan)
17. — İzmir (Hopudan).
GİDECEK OLAN YAPIKLAR
5.— Trabzon (Karadeniz)
0.— Bursa (Ayvalık).
10. — Motörlü (Ankara).
11. — EtrilHk (İzmir).
18. — ülgen (İmroz».
20.— Konya (Bandırma)
Eczahaneler
Em itilin İl:
Haydar, Y Lâleli.
İstanbul, Eminönü.
H Hulûatı Küçük pazar. Abdülkadlr, Alemdar.
Beslktıo:
Nail Halli, KövlçL Beyoğlu;
Matkovlç. İst ikini C. 402.
Gala t a M4 ray, istiklâl C. 241, Ertuarul, Fîruzagn C. 27. İaınct. Cumhuriyet C. 149.
Kara koy. Karaköy C. ö. Maçka, Maçka C. 67.
Feriköy, Ergonekon C. 76. Yeni Turan, Kn uıupaşa. Hnslcöy. Hnaköy.
1 «küdar:
Çamlıvurt ecz.
K{i«lıkb.\ :
Yeldeğlrmenl ecz.
Fcnervolu ecz.
Erenköy ecz.
Ahmet Cafer. Bostancı.
Büy il kııdıı:
Merkez.
IIe v bel lada:
Hey bel lada ecz ANKARA
Ege (11083»
Yenişehir I21.S63» Sebat 010991.
İZMİR
Sağlık. AUnneak mınL Sıhhat. Krmrraîlı mini.
A. Hayreddhı. BusmahAAO ınınt. Kıiw»Hr» Yalılar nıınt. lkiçvşmviık. Eşrelpa^a rnınt.
Soidaıı tuğa:
1 — Muftyyen. 2 — Eğme. Hain. 3 — Bir erkek adı. Bir hayvan. 4 — Bir hayvan. Çiçek. Nefer. 5 — Düzon. Anne. 6 — Meşhur bir cıısuR. 7 — Bir edat. 8 — Mukavele. Nida. Kıt 9 — Ağag dallarını kezınck. Vzıık İşareti. 10 — Dünya. Nemli.
Yukardan azafı:
1 — Gıda. Adi. 2 — Maarif. Kule. 3 — (Tersi) Bir nehir. Bir kadın adı. I — îınnl edilir Eksik-sis .5 — Bir İbadet nevi 6 — Nota Salatalık. 7 — M••lüle. Bir sebze 8 — Bir harfin okunuşu. Famla, 9 — Yeraltı serveUarl. istikbal. 10 — fenr. Eza.
D (’ N K C BT LM ACA N t N 11AI. Lt
Soldun Nftftıı:
1 — Münabnka 2 — Çatıp. Yanak. 3 — Nafaka, iz. 4 — Gl. Kitap. 5 — Oto. Narım. 6 — Sanat. it. 7 — Fer. Erik. S — ifa. Baba. 9 — Yama. Faruk. 10 — Ei. Şua. Az.
Yukardan ıı^atı:
ı __ Mongolflye. 2 — Üsalt. E-fnl. 3 — Saf. Ösram. I — Apal. Aş. 6 — İnek. 6 — Ayak. Ar. Fa. 7 — Ka. intiba 8 — Antta. Kara. 9 — Azami. Buz. 10 — Ak. Patlak.
İtfaiye
Bcvoğlu HRU ICatlıköy S0S72
İstanbul 24322 Üsküdar W5
.Uıkaru U0. lâmlr 2222, K.J akw ÖOM

Sayfa 6
YENİ
TANRPL
4 Ocak

SİYASI İKTİSADİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. 3ÜNTER Bu sayıda vnzı İşlerini fiilen idare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞtRKETÎ MATBAASI
•-H1 flitti
tkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
irj ~

Beyoğlu Birinci Noterine
Sahipleri bulundugıınvuz Beyoglunda Yıldız, lstanbulda Çem-berlitaş ve Marmara sinemalarında REKS film şirketine ait Pranga Kaçağı. Asilzade Silahşor, Fedailer Kalesi. Kafkas Kahramanı, Akdeniz korsanları. Aptal Aşık, Tanca casuslar yuvası filmlerini t Ocak çarşamba gününden itibaren yalnız birer hafta devam etmek şartiyle orijinal kopyalarını Beyoglunda Yıldız ve İs-tanbulda Marmara sinemalarında ve Türkçelerini Çemberlitaş sinemasında göstereceğimizi ve bu filmlerin iraesi münasebetiyle sayın halkımıza bir sürpriz olmak üzere şekli aşağıda gösterilen parasız bir piyango tertip ettiğimizi arzedoriz. Şöyle ki:
4 Ocak çarşamba günü matinelerden itibaren isimleri yukarıda yazılı filmleri sinemalarımızda seyre geleceklere biletleriyle beraber parasız bir kııpon verilecektir Her sinemaya alt olarak 1 den 7 numaraya kadar teselsül edecek olan bu kuponlar, müessese!?-rimize ibraz edildikleri takdirde, yine parasız olmak şartiyle sahiplerinin keşideye iştirak edebilmeleri için numaralı bir piyango kııponiyle değiştirilecektir. Bu zengin piyangonun nezaret ve kontrolünüz altında yapılmasını istiyoruz. Çekiliş günü talihlilere verilecek ikramiyelerin cinsleri ile hangi numaralara isabet ettiğini gösteren ve huzurunuzla tesbit edilecek olan resmî listeyi de sayın halkımıza ayrıca ilûn edeceğimizi bildiririz.
Yukarıda tafsilâtını verdiğimiz bu teşebbüsümüzün sayın halkımıza gazetelerle ilânım rica ederiz.
Necip Erses.
A. Anas.
Firuzan Kırcan
Yukarıda simleri yazılı 7 bilytlk filmden birincisi
! PRANGA KAÇAĞI
2 devre hepsi birden bugün matinelerden itibaren Fransızca kopyalan
Beyoğlu İstanbul
•'YILDIZ,, da "MARMARA,.da
Türkçe kopyası "ÇEMBERLİTAŞ., sinemasında gösterilmeye başlanıyor. Seanslar :
YILDIZ’da : 2,15 - 4,40 - 6.45 Suare 9.15 de MARMARA’da : 1 - 3.30 - 6 Suare 8.45 de ÇEMBERLİTAŞ : 1 - 3.40 - 6.20 Suare 9 da BAZI BAŞ İKRAMİYELER
Yurt dışı seyahat - Buz dolabı - 6 lâmbalı Siera radyosu -12 kişilik çay takımı - 6 lâmbalı Mullard radyosu - Altın kol saati - Lüks salon avizesi - 100 liralık tahvilât.
Bugünden itibaren verilecek 1 No. lu kuponu saklayınız.
Bu nüsha talep veçhile Yeni İstanbul gazetesine gönderildi. Beyoğlu Birinci Noterliği 2 Ocak 1950
Türkiye Eski Muharipler Bankası
A. 0. Genel
Türkiye Eski Muharipler Bankası resmen kurulmuştur. Anasözleşme 9.12.1949 tarihli Resmî Gazetede neşredilmiş ve 1 birer nüsha sayın ortakların adreslerine gönderilmiştir. Almı-vanlar Genel Müdürlükten alabilirler. Kendilerine aynca mektupla bildirildiği veçhile, taahhüt ettikleri hisselerin 2 nci taksiti olan dörtte birlerin ocak 1950 sonuna kadar anasözleşme hükümleri dahilinde ödenmesin! rica ederiz.
İstanbul ve Ankaradaki ortaklar Sümerbank gişelerine dl-ger yerlerdeki ortaklar ise Ziraat Bankası vasıtasiyle hisse bedellerini yatırabilirler. *
Ortaklarımızın adres değişikliklerini muntazaman bildirmele-| rl ayrıca rica olunur.
Adres: Tarko Han, Ankara P. K. 64
Tel: Adresi: Mu ha bank, Ankara
Telefon: 16.440 (1818)
• r ' / ı^ ‘1 ' •
Klimsch -
Harika
Î-M
u> . ta
t

>-*


r - ı

|
1
M I

Tarafından teçhiz
Gazetemizde neşrolunan biitiin resimlerin klişeleri
ŞPEZIALFABRIK UND GROSSHANDLUNG FÜR RE PRODUKTIONSBEDARF
—M—M—J_________. - _ ■
edilmiş, modern ve kifayetli klişe atölyemizde hazırlanmışta.
Tekel Genel Müdürlüğü ilânları
MALZEME ALIM ŞUBESİNDEN
Yeşilay Okumayı Teşvik Piyangosu
ikramiye kazanan numaralar listesi
Cinsi 1 Güvenme Miktarı parası Bulunduğu yer Satış Sekil Saati
Hurda çember 10 ton 37.5 lira Karaağaç deposunda Pazarlık 10.15
" Demir 11 M 248.- - Paşalimanı T. B. evi
Bir sene zarfında İstanbul, deposunda r> 10.30
İzmir, Samsun, Adana ve
Malâty” tütün fabrikala-
rında birikeceği tahmin e-
dilen tütün tozu. 665-700 " 867.- Clball Tütün Fab w 10.45
1 — Yukarıda cins ve miktarı yazılı malzeme hizalarında gösterilen şekilde satılacaktır.
2 — Satış, 17.1.950 sah günü hizalarında gösterilen saatlerde Kabataş Genel Müdürlük malzeme
alım şubesindeki satış komisyonunda yapılacaktır.
3 — Şartnameleri sözü geçen şubede ve mallar hizalarında gösterilen yerlerde görülebilir.
4 — isteklilerin belirli gün ve saatte hizalarında gösterilen güvenme paıalarlyle birlikte mezkûr
komisyona müracaatları İlântolunur (18307)
Z SATILIK OTOMOBİL ♦



1949 model MERCURY mar- ♦ ka 2 kapılı f
Müracaat: Meşrutiyet Cad. ♦
40. Telefon: 41296 |
♦ ♦ ♦ ♦ ♦ ♦»♦♦♦♦♦♦♦»*
SAYIN İSTANBUL HALKININ DİKKATİNE
Amalık Vakıf Zeytinlikler İşletmesinin Extra - Extra na-türol yemeklik zeytinyağları 1 - 2 - 4 - 5 kiloluk kutular İçinde satışa arzedllmiştir.
Kilosunun perakende satış fiyatı (260) kuruştur.
Sağlığını ve zevkini sevenlerin bir defa tecrübe etmelerini tavsiye ederiz.
Toptan satış jerl : Kara köy Mehmet Ali Paşa Han 58 -Telefon : 42800.
DİKKAT
Sayın halka hilesiz yağ verebilmek İçin kutularımız Ayvalıkta hnsıısl surette ve lehimsl? olarak kapatılmıştır. Piyasada açık yağımız yoktur.
Pazarlıkla ham kauçuk
„LATEKS„ satışı:
Elimizde mevcut 17 ton miktarındaki ham kauçuk “Lateks" 16 ocak 1950 pazartesi günü saat 15 de Ofis merkezinde pazarlıkla satılacaktır.
Emtiayı görmek istiyenleıin 14.1.1950 tarihine kadar İç Ticaret Şubesi Müdürlüğümüze müracaat etmeleri ilân olunur.
(46)
Telefon No. 24236 TİCARET OFİSİ
Telgraf Ad: Tarfo Yeni Valde Han, Kat 5
İpekli kumaş (1) 19785
Radyo (1) 13109
Yazı makinesi (1) 00648
Bisiklet (1) 06259
Linguafon (1) 16595
Fotoğraf makinesi (1) 05013
Hayat Ansiklopedisi (1) 15743
Altın dolma kalem (1) 13142
Çanta (İ) 05431
Hokka takımı (1) 18001
Kol saati (1) 07059
Çocuk Ansiklopedisi (2) 13904 15189
Türk Meşhur. Ansiklopedisi (2) 05287 14674
Futbol topu (2) 09204 03916
Pergel takımı (2) 11856 12952
Çalar masa saati 12 ı 16104 13893
SON RAKAMLARINA GÖRE HFDIVE
KAZANANLAR
Dolma kalem (4 ı Son dört rakamı 5169
99 • • 9424
Sulu boya takımı (4) •1 99 ı> 2532
e» 99 11 1625
Yağlı boya takımı (4) ft 99 IV 3635
•• 99 M 9920
Kadın çorabı (4) VI 99 IV 9835
VI 99 99 1890
Makineli defter (4) IV IV 99 1356
H 99 19 0617
Renkli kalem takımı (4) ti 99 99 9233
99 VV 9 9 8833
Çeşitli lügat (4) 99 99 99 4520
99 n 99 5435
NOT: Hediye kazananların 6.1.1950 tarihinden itibaren bir ay zarfında genel merkez bürosuna müracaatları rica olunur.
Traş takımı (4) Son dört rakamı 5934
(9 II 99 8756
Düzine defter (8) 99 VV 99 -4
99 •17?
VV 99 99 1245
• • 99 99 1935
SON ÜÇ RAKAMLARINA C.ÖRF,
Çeşitli haritalar (20) Son üc ı u..d.nı mı
Jilet bıçağı (20) 99 99 • •
Kurşun dolma kalem (20) n 99 99
Yeşilay Dergi abonesi ı40) 99 99 99 99 99 99
Naylon kemer (40) 99 99 99 99 99 99
Erkek çorabı (40) 99 99 99 99 99 99
Çeşitli kravat (60) 99 99 99 «W
99 99 99 3-0
19 99 99 99 202
Diş fırçası (60) 99 99 99 109
99 99 99 276
99 99 IV 1 ‘
Çeşitli mendil (80) 99 99 IV 918
99 99 99 226
99 99 99 808
99 99 • 9 396
SON IHI RAKAMLARIN X (X)RE
Tarak (2001 Son iki rakam ı 08
Çeşitli kokulu sabun (200ı • • I • 99 79
Diş macunu «200) 99 9 99 67
Çeşitli kitap (800) 99 • fl 47
W 9 99 17
99 9 99 8-8
99 S 41

GÖZ HEKÎMİ
Dr. Murad Kami Aydın
Beyoğlu • iman,
sokağı No. £. Tel: bl553 ---------------------£
KEKEMELERE : Kekemelik hususi bir metotla ıslah olunur. Fazla tafsilât İçin: Bayan A. Narter, Şişli, posta kutusu No. 32 ye mektupla müracaat
Dr. HAFIZ CEMAL LOKMAN HEKİM
Dahiliye Mütehassısı
Pazardan başka her gün saat 14 ten 17 ye kadar İstanbul Divanyolu No. 104.
YENİ İSTANBUL abonman karneleri her taratta satılıyor
Bay Mustafa, Astm Ttlrker Alsancah vapur İskelesinde
Kitabe vi
Tilkilik Kardeşler.
ANKARA
I
VE ACENTELERİM





Aşağıdaki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazetenıizce hususi surette teçhiz edilmiş ve kasketlerinde (YENİ İSTANBUL) yazılı bulunan özel miivezzilerimizden ve Beyoğlu Kaymakamlığı karşısındaki gazetemiz idarehanesinden de bu karneler temin olunabilir.
Karne satacak bayilerin isim ve adreslerini gösterir liste
İSTANBULDA :
KÖPRÜDE:
Bay Kemal, Köprü Kitabevi
Bay Osman Kazak, Kadıköy iskelesinde.
Bay İhsan, Üsküdar iskelesi, gazete bayii
Bay Sıtkı, Boğaziçi iskelesi, gazete bayii.
Bay Horen, Nimet Abla gişesi karşısında gazete bayii
SİRKECİDE:
Bay Esat, Gazete ve mecmua bayii Bayan Atiye, İstasyonda gazete bayiL TÜRBEDE:
Bay Arif, Türbe kitap ve gazete bayii BE YAZITTA:
Bay Bahri, Eczahane yanında tütüncü. 8ARAÇHANEB AŞINDA:
Bay Mehmet, fırın önünde gazete bayıl AKS ARA YD A:
Bay Âdem, gazete bayii
Bay Kemal, Piyango ve gazeta bayii
C A G ALOGLUND A:
Bay Ahmet, tütüncü ve gazeteci
Bay Niyazi, Eminönü Halkevi karşısında gazete bayii
KARAKÖYDE:
Bay Kemal, Tünelde gazete bayi)
Bay Niko. Bahtiyar gişesi
BEYOGLUNDA:
Bay Esat, İngiliz Sarayı karşısı, tütüncü. Bay Torkonl, Galatasaray Lisesi karşısı.
Bay Ferit, Taksim Abide karşısında gazete ve tütün bayii
Bay Mehmet. Taksimde Kristal altında gazete bayii
Bay Dikran. Konak oteli karşısı, tütüncü Bay Haşan, Harbiye, Bizim Haşan gişesi Bay Garbis, Osnıanbeyde fırın yanında gazete bayii
Bay Remzi. Nişantaşında gazete bayii.
BEŞtKTAŞTA:
Bay Zeki, Tütün ve gazete bayii
Bay Avni, Tütün ve gazete bayii
Bay Haşan, Tütün ve gazete bayii
Bay Mustafa. Tütün ve gazete bayii
TOPHANEDE:
Bay Şükrü. Tramvay durağında Savaş Sakatı gişesi
KAD1KOYÜNDE:
Bay Ethem, Gazete bayii
Ü8KÜDARDA:
Bay Hikmet. Kitap ve gazete bayii
Bay Cevat, Kitap ve kırtasiyeci
SAMA TY ADA:
Bay Kenan. TÜttlncU ve gazeteci
BAKIRKOYDE:
Bay Ali (Jçak gişesi
YEŞtLKOYDE:
Bay Şaban, Gazete bayii
ADALARDA:
Bay Niko. Büyükada iskelesinde kitapçı
Bay Süleyman, HeybeHndada îütün ve gazete bayii

ANKARADA;
ANKARA BUROMTJZ :
K. Özalp Caddesi ttgar apartman» No. 1/9, Yenişehir. Telefon: 16112
Akba Kitabevi.
Bay AH Tümen, Ulus Meydanı i üt Üncü.
Bay Yakup Karabaş. Ulus Meydanı. Cebeci durağı,
Bay Cevdet. Ulus Meydanı. Hilâl Fotoğrafhanesi karşısında
Bay Hayri Oztürk, İstanbul Pastahaneoi karşısında
Bay Salt Özer, İstasyonda gazete bayiL
Bay Duralı Dalkılıç, Samanpazar» Mey-lanı, gazete bayii.
Bay Mehmet Altıntaş. Sağlık Bakanlığı.
Bay İslâm Günok, Yenişehir, Iş Bankası. Bay Mustafa Erten, Kızılay gazete hayli. Bay Tevfik. Meşrutiyet Caddesi
Bay Osman.Yenişehir Rfiknrthkin» luı nğı.
IZMİRDE :
ikinci Kordon, Emiâkbanu yanında Anadolu hanındaki YENİ İSTANBUL Bürosunda
Foto Can, Hükümet konağı Karşısında Bay Halil. Anafartalar Cd İstiklâl gişesi Bay Cahit. Anafartalar Cd Zengin gişesi Bay Abdurrahman Cerralıoğlu
Mafbuaf hayatımızda bir yenilik olan karnelı abonman usulümüz her tarafta büyük bir alâka görmektedir. Bu alâkayı gözönünde tutarak ve oku* yucularımıza kolaylık olsun diye, yanda, ocak ayından itibaren her ay muntazaman karne tedarik edilebilecek bayilerin listesini veriyoruz. Bayiden almak istemiyenler veya alamıyanların, posta havalesiyle doğrudan doğruya. Beyoğlu, posta kutusu 2100 YENİ İSTANBUL adresine 280 kuruş göndermeleri kâfidir. YENİ İSTANBUL abonman karnesi taahhütlü olarak adresinize gönderilir.
Geçen ay karne alamadıklarından müsabakaya girme haklarını kaybetme endişesine düşen okuyucularımız için şu kolaylığı yapmayı uygun bulduk:
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını veren her okuyucuya bir kur’a numarası, altı kap verenlere iki, dokuz kap verenlere 3, on iki kap verenlere de 4 kur’a numarası verilecektir. Bu şekilde, okuyucularımız, karnelerini ne zaman alırlarsa alsınlar, üç aylık aboneler 1; altı aylıklar 2; dokuz aylıklar 3 ve senelik abonelerimiz de 4 numara ile kur’amıza katılabileceklerdir.
Bilindiği gibi YENİ İSTANBUL, devamlı okuyucuları arasında. Noter nünde çekeceği kur’ada, meccani tahsil ve başka hediyeler vermeyi aahhüt etmiştir:
Her yıl çekilecek kur’ada birinci gelen 10.000 lira masrafla Avrupada. kinci gelen de 5.000 lira sarfiyle Tiirkiyede iiç yıllık bir tahsil yapacak ardır. Kendisine tahsil kur’ası düşen YENİ İSTANBUL abonesi, hak-kını bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektir Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olmıj^anlara gazetemiz bu işe ayırdığı tahsisatı % 20 noksaniyle defaten ödeyecektir.
Aynca: üçüncü gelenden itibaren 3 aboneye, meşhur markalı birer altın kol saati; 3 aboneye, meşhur markalı birer gümüş kol saati; 3 aboneye. meşhur markalı birer çelik kol saati verilecektir.
"’IIOJÎNHJFCIN** Radyolarının Bütün Modellerini
MAĞAZALARIMIZD




A

t
*▼ -

HALİL NACİ MIHCIOĞLU
Mümessili ANKARA — İSTANBUL

Comments (0)