6 Ocak 1950
Cuma
SİYASİ İKTİSADİ
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
İÇ ve DIŞ POLİTİKA ---- 5///1950 ----'
Türk - Yugoslav anlaşmaları
1 J UGÜN Ankarada Türkiye I—* ile Yugoslavya arasında bir ticaret anlaşması ile Yugos-lavyada millileştirilen Türk emlâkine mütedair bir protokol imzalanmıştır. Merasimi müteakip iki memleket arasında karşılıklı dostluk tezahürlerine vesile veren bu anlaşmalara hususî bir ehemmiyet atfetmek yerinde olur. Uzun zamandan beri iki memleket arasında fiilen kesilen, fakat doğrudan doğruya ihyası, şüphesiz faydalı olan İktisadî münasebetlerin bu suretle yeniden başlaması kadar, Yugos-lavyada millileştirilen Türk mallarının sahiplerine tazmin edilmesi yolunda varılan uzlaşma şekli üzerinde de durmak lâzımdır. Filhakika, yeni ticaret imkânları ararken, eski pürüzleri de ortadan kaldırmayı istihdaf eden bu anlaşmaların yapılması kolay olmamış, hattâ bilindiği gibi, müzakerelerin inkıtaa uğrıyacağı yolunda bir müddet önce matbuatımıza haberler bile
intikal eylemişti.
Onun için, Ankarada varılan neticeyi iki memleket münasebetlerinin yarını için ümitle karşılıyoruz. Ancak Türk mallarının tesbiti ve anlaşma çerçevesi içinde tazmini işini yapacak kimselerin bu vazifeyi görürken sarfe-decekleri şahsî itina, bu güzel eserin inkişafında âmil olabileceği gibi, tatbikatta meydana konulabilecek aksaklıklar — bütün iyi niyetlere rağmen — anlaşmayı işlemez ve kendisinden beklenen fayda ve yakınlaştırmayı sağlamaz bir hale koyabilir. Onun için, gerek memleketimizin resmî ve hususî mahfillerinden ve gerekse Yugoslav resmî makamlarından bu işle vazifelendirilecek kimselerin bu çetin mevzuda mütekabil anlayış göstermelerini beklemek hakkımızdır.
Vafd'ın zaferi
11ISIRDA Vafd Partisi, şu * * saate kadar 319 mebusluktan 161 ini kazanmış bulunuyor. Yani, Parlâmento ekseriyeti, Vafd Partisinin eline fiilen geçmiş oluyor.
Bilindiği gibi seçimlerden önce, seçim dairelerini partiler arasında bir tasnife tâbi tutmak, yani Parlâmento nisabı üzerinde bir pazarlık açmak bahis mevzuu olmuştur. Fakat, Vafd Partisi, hem bu teklifi, hem de buna dair olan mevzuatı reddederek, ka-tî ekseriyetin lehinde bulunduğunu saklamamıştır.
Seçimlerin şu ane kadar olan neticeleri bize gösteriyor ki, Vafd Partisi, kendine güvenmekte haklı imiş. Bundan sonra, bütün partiler Vafd aleyhinde birleşse dahi; hükümet teşkil etmek ve bunun kararlarını bariz bir parlâmento ekseriyetiyle desteklemek imkânını, düne kadar muhalefette bulunan bu siyasî teşekkül, artık elde etmiş bulunmaktadır.
Vafd Partisinin Mısır Kıraliy-le arası açıktı. Son zamanlarda, Kiralın evleneceğine, yahut ev-lenmiyeceğine dair dünya matbuatında dolaştırılan haberlerin ve bunlar yüzünden nefsi Mısırda ağızdan ağıza yapılan dedikoduların bugünkü seçim neticesi üzerinde müessir olmuş bulunduğunu farzedebiliriz.
Keza; düne, yani bu seçimlere kadar Kırallık makamı, Parlâmentoya hâkim bulunuyordu. Çünkü, partilerin Parlâmentodaki rey adetleri buna müsaitti.
Bugün ise, türlü koalisyon kombinezonla riyle iş görmeye imkân olmıyacak; Vafd Partisi, kendi parlâmento ekseriyetiyle kendisi icrâyi hükümet edecektir. Bu bakımdan, Mısırda artık bütün işlerin üzerinde, Parlâmento, hâkim bir duruma geçmiş bulunmaktadır.

★★★
Abono: Türkiye içir seneliği 32 altı aylığı 17» üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir
Inailterenin Uzak-Doğu’daki siyasetini tcsbit edecek olan Kolombo konferansına iştirak eden Ingiltere Dışişleri Bakanı Bevin, rahatsızlığından dolayı huşu-sİ doktoru Sir Alexander McCalI refakatinde tayyare yolculuğuna devam ederken...
Ingiltere bu hafta sonunda
nazik diplomatik meselenin
nasıl hal edileceği
merakla bekleniyor
••
Londra 5 A.A. (Reutcr) — Umumiyetle iyi haber alan bir kaynaktan öğrenildiğine göre. İngiliz imparatorluk Câmiası Hükümetleri tngı Üz Dışişleri Bakanı Bewjn’in yakında Çin Komünist Hükümetini tanımak yolundaki kararından haberdar edilmişlerdir
Dışişleri Bakanlığında, hafta sonunda vuku bulacak bu tanıma keyfiyeti münasebetiyle son hazırlıklar yapılmaktadır. Bu tanıma ilân edilince iki nazik diplomatik mesele or-tava çıkarakür Bunlardan birincisi Formoza'yı kontrol etmekle bulunan Milliyetçi Çin makamlariyle îngilte-renin münasebetleridir, (ngdterenıh Formozadaki MJliyetçilerfe Komünist Çinde bulunan İngiliz konsoloslarının tesis ettikleri münasebetlere benzer bir alâka tesis etmesi muhtemeldir.
Komünist Çinde olduğu gibi. Uzak doğuda da bir barış anlaşması imzalanıncaya kadar Japon toprağı ssyı-lan Formozadaki konsolosların geri çağırılması beklenemez. Milliyetçi Hükümetle diplomatik münasebetlerin kesilmesi tabiîdir. Pekin Hükû metinin İngiltere taralından tanınmasından doğacak ikinci müşkülü ocak ayı içinde. Milliyetçi Çin temsilcisi Dr. Tsian - Ting Fu’nun başkanlık edeceği Güvenlik Konseyinde Ingiliz heyetinin takınacağı durum teşkil etmektedir.
İngiltere, Milliyetçi Çini tanımayacağını bildirdi
Brazzaville. 5 (YİRS) — Londra-dan gelen haberlere göre, İngiltere artık Çin Milliyetçi Hükümetini tanımadığını resmen Milliyetçi Çin Elçisine bildirmiştir.
Aynı kaynakların verdikleri haberlere göre, Peking’deki İngiliz Başkonsolosuna gönderilen talimat gereğince. Başkonsolos yarın Komünist Çin Hükümetine, Mao-Tse-Tung rejiminin resmen tanındığını bildirecektir.

Jessup’un Tokyoda beyanatı
"Amerika, Uzakyırkta Ç’nıi it diğer devletleri aela terketmiyeceMir”
Tokyo, 5 (A.A.) — Basına verdiği beyanatta Uzak-Dogııda vazife görmekte olan Büyük Elçi Philip Jessup kısaca şunları söylemiştir:
“Birleşik Amerikanın Asya ve bütün Uzak-Doğuda siyasetine hâkim olan bazı prensipler üzerinde durmak istiyorum. Bu prensipler bir çok defa resmen tekrar edilmiştir. Fakat bunları Amerikalıların olduğu gibi diğer milletlerin de gözden uzak tutmamaları lâzımdır.
1 — Birleşik Amerika Çini, A ayanın ve Uzak-Dogunun diğer memle-
Vafd’ın zaferi Londrada
memnuniyet uyandırdı
-------o - ■
ingilterenin, 1936 da aktedilmiş olan Ingiliz-Mısır anlaşmasının yeniden gözden geçirilmesine taraftar olduğu söylenmektedir
dist Kabinesini dağıtarak yeni seçim yapılmasını emredince, Vafdlstlor, seçimlerle siyasi faaliyete, o zamandan beri boykot etmişlerdi
Londra 5 (YtRS) — Mısırdaki genci seçimlere ait alınan neticeler şunlardır: Namzetler. 51 seçim bölgesinde lüzumu kadar rey alamadıklarından, gelecek hafta bu bölgelerde yeniden seçim yapılacaktır, 29 seçim bölgesinden henüz bir netice alınmamıştır.
Şu ana kadar. Milliyetçi Vafd Par tisi 169, Saadistlerle Liberaller 46, Müstakiller 27, Milliyetçiler 4 ve Sosyalistler ise 1 mebusluk elde etmişlerdir.
Kıral Faruk» la44 senesinde, Vat-
ketlerini terketmiş değildir.
2 — Mevcut ve müesses hükümetleri kuvvete ve fesat hareketlerine başvurmak suretiyle devirmeye çalışmaktan ibaret bulunan komünist nazariye ve tatbikatına muhalifiz.
3 — Emperyalizme muhalifiz. Bunun ne kendi siyasetimizde, ne de başkalarının siyasetinde yer almasını kabul edemeyiz.
4 — Milletlerin yabancıdan emir almadan kendi hükümetlerinin şeklini tâyine hakları olduğu kanaatindeyiz.
5 — Birleşik Amerika gayet tabii olarak Japonyanın istikbaline özel bir .alâka göstermektedir- Amorlkâ, liberal, demokrat ve barışçı bir ’Ja-ponyanın milletler camiasında kendine düşen yeri işgal etmesini beklemektedir.
6 — Biz bu durumumuzu muhafaza edeceğiz. Çünkü böyle hareket etmekle yalnız Asya ve Uzak-Doğu memleketlerinin değil, aynı zamanda Birleşik Amerika ve Birleşmiş Milletler menfaatine de hareket etmiş olacağımıza kaniiz.,.
Geçen ayın 15 inde Nobcı m.u mükâfatı ile taltif odılmiş olan Ingiliz âlimi Lord Boyd Orr, Fransaya gelmiştir. Resimde Lord Orr kendisini karşılayan bir Fransız mebusu il* görülmektedir
Londra 6 (YİRS) — Lond ranın siyasi mahfillerinde hüküm süren kanaate göre. Mısırda Vafd Partisinin genel seçimleri kazanması keyfiyeti memnuniyetle karşılanmıştır Buna rağmen. Ingiliz Dışişleri Bakanlığı seçimlerin kısmi n(■■ Hrı ürerinde bir yorum yürütmekten çekinmektedir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
J/
Maarif Bütçeyi batırıyor
iddialarına Bakanın cevabı
”Köyliiniin okuma arzusuna karşı koyacak bir hükümet ayakta duramaz.”
Ankara 5 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bütçe Komisyonu, bugün Millî Eğitim Bakanlığı bütçesini tetkik etmeye başlamıştır. Raportörün izahatından sonra birçok hatipler bütçe üzerinde söz almışlar ve iğretimin bütün derecelerine ve me-elelerine dair izahat istemişlerdir.
Bu arada Tercüme Bürosu turamdan yapılan neşriyata temas e-dilmiş ve bu neşriyatın sadece edebi eserlere inhisar ettirilmiyerck teknik ve iktisadi eserlerin de neşredilmesi temennisi izhar olunmuştur.
Refik Ahmet Sevengil (Tokat) Devlet Tiyatrosuna ayrılan 500 bin liraya tiyatronun kazancı olan 300 bin lira ilâve edilse dahi, 800 bin liranın bu işe kâfi olmadığım belirtmiş ve Hükümetçe daha 200 bin lira verilerek tahsisatın bir milyon liraya çıkarılmasını istemiştir.
Hatiplerin tenkid ve temennilerine cevap veren Millî Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu. iki saat 20 dakika konuşmuştur.
Milli Eğitim Bakanı bu arada •‘Maarif bütçeyi batırıyor!,, diye gösterilen telâşlara cevap vermiş ve
-llllll—
r
t

Yunan kabinesi
istifa etti
Başkumandan Paypagos da kendisi hakkında cereyan eden sözlerden müteessir o-larak vazifesinden çekildi.

Paris 6 (YİRS) — Yunan kabineni bııgtin istifa etmiştir. Başbakan Diomedes, Kıral Paul'a kabinenin istifasını vere-•ek, bunun sebebini, Liberal Parti mensubu ve portföysüz Bakan Tenıistokli Venizelos’un ve Harbiye Bakanının istifalarını verdiklerinden dolayı oldu ğıınu bildirmiştir



Londra. 5 (YİRS) — Atina-dan resmen bildirildiğine göre, Yunanistan Başkomutanı Mareşal Paypagos. istifa etmiştir Mareşalin verdiği bir beyanatta, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakam olan Halkçı Partisi mensubu Çaldarisin bir seçim nutku esnasında kendisi hakkında sarf ettiği sözlerden dolayı artık bu parti ile işbirliği edemiyeceğini istifa sebebi olarak ileri sürmüştür.

Londra, 5 (YİRS) — Yunan kabinesinin istifası sebepleri hakkında gelen mütemmim malûmata nazaran. Liberal Partisi Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sofukli Venizelos ve 10 liberal bakanın istifası üzerine, Başbakan Alexnnder Diomides, Kıral Paul’a kabinesinin istifasını vermiştir.



Liberallerin istifa sebepleri-ne gelince, bu. yayınlanan bir beyannameye göre, liberallerin uzun bir genel seçim kampanyasına muhalif oluşlarından ve genel seçimlerin ileri alınmasını talep etmelerindendir.
Genelkurmay Başkanı da istifa etti
Montreal, 6 (YtRS) Atina-dan gelen haberlere atfen, Mareşal Papagos’u desteklemek maksadiyle, Yunan Genelkurmay Başkanı General Yorgi Kozmos da istifa etmiştir.



i


Kıral İstifaları kabul etti
Brazzaville, 5 (YÎRSl — Yu-ımnlstandan gelen haberlere nazaran, Yunan Kıralı I inci Paul, Başbakan Diomedes ve kabinesinin İstifasını kabul etmiştir. Yeni kabineyi teşkile kimin memur edildiği henüz açıklanmamıştır

J

George Allen’in şayanı dikkat beyanatı
‘•Rusyanın Y’ugoslavyaya tecavüz edeceğini biliyoruz,,
Montreal, 5 iYİKS) — Londrada beyanatta bulunan Amerikanın yeni Yugoslavya Elçisi George Ailen, Yu-goslavyanın Rusya tarafından tehdit (»dilmekte olduğunu söyliyerek. şu cümleyi kullanmıştır: “Rıısyanııı Yu-goslavyaya tecavüz edeceğim, yalnız Ri.'k rr^annnd^ınu kulak asarak değil. Mıdoloı gibi Rua sıya-sı t adam-laıııun su/ueruıe binaen biliyoruz.”
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mes’üliyet kabul edilmez.
böyle bir telâşın yersiz olduğunu ifade ettikten sonra bir çığ gibi yuvarlanan ilk öğretim masraflarının bu sene 108 milyon liraya baliğ olduğunu söylemiş ve :
“Okuyan çocuklarımız, okumayanlardan % 20 fazladır. Bu rakama varmakla % 50 burnunu dönmüş o-luyoruz. Bu iş artık durdurulamaz bir hale gelmiştir. Şimdi “Mektep isteriz!., diye köylü bizi zorluyor. Köylü artık okumaya azmetmiştir. Köylünün, milletin okuma talebi şahlanmış bir haldedir. Bu arzuya karşı koyacak Hükümet tasavvur edilemez ve böyle bir hükümet olsa bile ayakta duramaz,, demiştir.
Milli Eğitim Bakanı, müteakiben nakledilen öğretmenler mevzuuna temas ederek bu yıl kadro zaruretiyle nakledilen öğretmenlerin 152 değil, 1200 kadar olduğunu bir kere daha açıklamış ve bu nakil sayesinde memlekette 48 bin çocuğun fazla o-larak okutulabildiğini söylemiştir.
Banguoğlu, din dersleri ihtiyari değil, mecburi olmalıdır iddiasına da cevap vererek bu derslerin her yerde okutulduğunu, çoğunluğun bu

"Avrupanın göçmesi artık geçmiştir,,
---------O---------
Totaliter tazyik altında Akdeniz bölgesinin ezilmesi, artık bahis mevzuu olamaz
VVashlngton 5 (A.A.) (Usis) — Amerikan Kongresinin üyeleri umumiyet itibariyle dış münasebetler meselelerinde Başkan Truman’ın mesajı ile mutabık ’ görünmüyorlar. Trumanm 45 dakika süren nutku 29 kere alkışlanmıştır. Totaliter baskısı altında Avrupanın ve Akdeniz havzasının çökmesi ihtimali hakkında. bundan üç yıl önce mevcut oları tehlikenin artık geçtiği hakkındakl beyanat bilhassa alkışlanmıştır.
Nutuk hakkında bazı üyelerin yorumlarını aşağıda bildiriyoruz:
Ayan Dışişleri Komisyonunun Başkam Tom Connaliy’ye göre, mesaj Başkanın dış münasebetlere verdiği önemi vc hür milletlerin savun-masiyle Avrupa kalkınma programının barış ve istikrar dâvası lehine olarak devamı lüzumunu göstermektedir. Başkan tarafından gösterilecek azimli bir hareket dünya barışına ve Batı Avrupanın kalkınmasına hizmet edecektir.
Cumhuriyetçi Partiden Jacob Ja-vits’e göre. İki taraflı dış siyaset

Yardım plânından %25 kesinti talep ediliyor

----------o
İktisadî İşbirliği İdaresi Yunanistanın hariç
\Vnshlngton, 5 (A.A. - United
Press) — İktisadî işbirliği Başkan Vekili Richarda Bissell, Marshall Plânı memleketlerinin önümüzdeki malî vıl için yaptıkları taleplerden takriben 1.000.000.000 dolarlık bir kısıntı yapmalannm istendiğini açıklamıştır.
İktisadi İşbirliği idaresi Başkan Vekili, Yunnnislandan başka bütün memleketlerin taleplerini yüzde yirmi beş nispetinde kısılmalarını istemiştir. Bıı son duruma göre Mıırshall Plânı memleketleri, önümüzdeki I temmuz tarihinden itibaren sarfet-mek üzere ancak 2.832 000.000 dolar alabileceklerdir.
Bissell, Yunanistanın bu karar haricinde tutulması sebebini izah ederek. bu memlekette kalkınmanın diğer ınemleketlerdekınden daha yavaş olarak gelişmekte olduğunu söyle-
Acheson'un açıklaması
Amerika, Formozada askerî üs istemiyor
\Vashington, 5 A.A. (AFP) — Bir basın konferansında demeçte bulunan Ascehon, Başkan Truman’ın Fornıoza hakkında yaptığı demeçte, Birleşik Amerikanın şimdilik bu adada askeri Üsler kurmağı düşünmediğini, muhtemel olmamakla beraber Birleşik A-merikanın Uzak-Doğudaki Amerikan kuvvetlerine karşı yapılacak silâhlı bir tecavüz halinde hareket hattını değiştirmek hakkını muhafaza etti- ı ginı bildikliğini belirtmiştir. I
w
derslerin okutulmasına taraftar bulunduğunu, ancak din derslerinin mecburi kılınması, devletin lâik e-sastan ayrılıp teokratik esasa dönüşünü ifade edeceğini, böyle bir dönüşe asla cevaz verilemiyeceğini söylemiştir.
Milli Eğitim Bakanı “Maarifin İnkişafı bir plâna bağlanmış mıdır?,, sualini de: “Maarifte tam plânlı bir inkişaf olması için devletin bir iktisadi plânı olmak lâzımdır. Plân mefhumunda her tedbirLn karşısında buna ait rakamın da konulması fikri mündemiçtir. Bizde şimdiye kadar hem malî mukabili, hem de muhtelif devlet dairelerinde buna a-it tedbirleri müstelzim bir iktisadi plân olmamıştır. Fakat bundan sonra olacaktır. Bu takdirde maarif, kendine tevcih edilen talepleri elbette ki bir plân dairesinde cevaplandırmaya çalışacaktır. Bizde, şimdiye kadar görülen inkişaf, hep devlet bütçesinin müsaadesi nispetinde olmuştur.,, şeklinde cevaplandırmıştır.
Millî Eğitim bütçesinin görüşülmesine yarın da devam edilecektir.
nrv
güvenliğimiz için şarttır.
Temsilciler Meclisi Dış Münasebetler Komisyonunda Azınlık Partisinin ileri gelen üyesi Charles Ca-ton’a göre, Avrupa Kalkınma Programının büyük amacına ulaşıncaya kadar devamına katî olarak taraftarım. Komünizmi, dünyayı fethetmek olan teşebbüsünde akim bırakmaya mâtuf her gayretin lehindeyim. Fakat bunun sadece iyi niyetle başarılabileceğini sanmıyorum.
Mümessiller Meclisinde. Çoğunluk Lideri John McCormack: Trumandan, önder vasıf ve meziyetleriyle mütenasip. cesaretli bir mesaj dinledik. Bu mesaj. Trumanin komünizmi ve saldırganlığını durdurjnak hususundaki azmini ispat etmektedir.
Mümessiller Meclisi Çoğunluk Partisinden VVhip Percy Piest: Başkan, Amerikanın geleceği hakkında parlak bir inan göstermiştir. Amerikanın dünyayı barışa götürmek için oynadığı rolü belirtmesi ve bu husustaki iyimser edası bende büyük bir tesir ve intibah hâsıl etti.


Başkan Vekili, bundan tutulmasını istiyor
nıiştir Son iki sene içinde Yun&nis-tana yapılan yardım, bu memleketi Yunan İç harbinin sıkıntılarından kurtarmak gayesini güden bir yardımdan ibaret kalmıştır.

!• V
Muhalefet, radyolara yapılan zammın sebebini voruyor, (Gazeteler)
Bizim Ağa Han — Donk golmedi, onu da koyuvor bakalıml..
Sayı 37 — 10 Kuru|
Telefon: 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
(Ç SAYFALARDA
İKİNCİ SAYFADA
Bolşevikleşen Yugoslavya ve Tifonun akıbeti
ÜÇÜNCÜ SAYFADA
Ziraatimiz ve endüstrimiz
Prof. Dr. K. Ömer Çağlar DÖRDÜNCÜ SAYFADA
Kültüre dair
Sabri Esat Siyavuşgil Küçük yaştaki büyük istidatlar
Seyfeddin Çürüksulu
Kelimeler ve terimler etrafında söylenenler Halit Fahri Ozansoy BEŞİNCİ SAYFADA
Patiska perde (Hikâye)
İlhan Tanış
Sosyal dâvalarımız
ve verem
Dr. Orhan Zihni Sanus
Sağlık - Gençlik - Güzellik
Demokrat Partide
7 ocaktaki toplantıya dair tefsirler
Bu toplantının, D. P. Genel Merkezine, iktidara karşı mukabil taarruza geçmek fırsatını da temin edeceği iddia olunuyor
Demokrat Partinin 7 ocak Ulor toplantısı yarın Ankarada yapılacaktır. Bu toplantı etrafında dolaşan bütün söylentilere rağmen. Demokrat. Partinin yarınki toplantısının, Genel İdare Kuruluna, Büyük Kongreden bugüne kadar ge..cn zaman zarfında vukua gelen hâdiselere temas İmkânım vermek üzere tertiplenmiş bulunduğu, siyasi mehafü tarafından iddia edilmektedir. Gene bu me-ıa-fiL '•milli husumet” andı dolapsiyle Hl^v'ûmelin yayınladığı beyannameden ve İnönü tarafından ortaya atılan mukabil politik taktikten nonra Demokrat Partinin siyasi hareketlerine ve İktidara karşı olan hücumlanna ara verdiği belirtilmekte ve 7 ocak ^oplantiHiıun, demokratların pasif vaziyetten aktif va-İlyete geçmelerini temin edecek hıı ı-retli konuşmalara yol açacaüı deri sürülmektedir.
Bu arada İstanbul 11 IdKre Kurutu «ta Ankara ya giderek dcloerierlnı dur. *rç-mlş bulunmaktadır. Yannki toplan uda îstanbulu, 11 Başkanı Esat Çağa, îdrre Kurulundan ümran Nazif ve K.Uun Yurdakul temsil edeceklerdir. Bu toplantı münasebetiyle ı ’ iiıbulun ne ubl bir hareket tarzını benimsemiş olduğu hakkında bir malûmat edfnilmemUdr. Fakat, İstanbul delegelerinin Seçimin merkezi sıkletini üzerinde taşıyacak bir şehri temsil etmeleri dola.vısivle, pn.13'% ileri bir fikirle çıkmaları beklenmekledir.
Demokrat Parti vc Halk Partisi teşkilât kademeleri bu toplantı ile çok yakından alâkadar olmaktadır.
Sağlık memurlarının durumu
Tababet ve şubelerinin tarzı İcraoina dair kanunu tadil etmek üzere hazırlanan tasanda sağlık memurlanna yer verilmemiş olduğunu tesbit eden Sağlık Memurları Okullarını Bitirenler Derneği milletvekillerine tevzi edilmem Çizere bir broşür neşretmiştir.
Bu broşürde ezcümle: “Köy Enstitülerinden çıkan köy sağlık memurlarının ellerinde vazife vc salahiyetlerini gösteren talimatnameleri olduğu ve hemşirelerle ebelerin görevleri h&stahaneler talimatnamesinde sarahaten gösterl’digl halde biz sağlık memurları için olan kümler sıhhi mevzuat içerisinde ğımk ve müphem kalmıştır.
Tekrar edelim kİ bialer kanun
kalmak istemiyoruz. Ancak sünnetçi o-larak değü sağlık memuru tıtri ile kanunda yer almak İstiyoruz.” denmektedir.
hü-da-

Başlmkanın tetkikleri
Başbakan, dün yanında Vali ve Belediye Başkanı olduğu halde Töpkapi Sarayını gezmiş, yapılan tamirat ve &-çılan yeni salonlar hakkında izahat almıştır.
Norveç Elçisi geldi
Bir müddetten beri nıezunen memleketine gitmiş olan Svorus Büyük Elpsi Krojk Hanscn dün sabah hava yohyle şehrimize gelmiştir .
Rayfa 2
YENÎ İSTANBUL
O OeMt
Bolşevikleşen Yugoslavya ve Titonun akıbeti
Mtmıfcfaeftttc Amerikan uardunum sağlayan Titonun hakikate* Satıhlar safımı geçip geçmediği, 1960 yılı girerken bütün dünya basınında yine günün mevzuu olmuştur. Titonun bütün hareketlerini yakından takıp eden re YugoslavyalIn iç durumunu çok iyi bilen şehrimizdeki Yugoslav Kolonisinin salâhiyet li bazı şah isteriyle konuştuk- Onların görüşlerine yöre, bu memleketteki hâdiseler şöyle bir vaziyet areetmektrrtir:
Mutaassıp ve koyu bir komü* nıst olan ve bunu her zaman itiraf eden Tifo, Kominform tarafından mahkum edildikten sonra, geçen yıl içinde bir taraftan Motkovanın hücumlarına mukavemet ederken, digor taraftan kendini kurtarabilmek için Yugos-lavyayı baştanbaşa bolşeviklcştır-meye devam etmekte kusur etmemiştir. Komünist bayramını cn şaşaalı bir şekilde kutlayan Yu-goslavyayı. düşman ilân ettiğini bildiren Sovyot notasını alan Ti to. Kremlinin Balkanlarda takip ettiği dehşet rejimini pekâlâ bildiği halde, Kominform ile yaptığı mücadelede bu ciheti açıklamaktan çekinmiştir. Geçen 13 oytûlde Rusyayı bo! bol öven Yugos’av Lideri sadece “Moskovanın iç işlerimize karışmasına muvafakat etmeyeceğim” demekle iktifa etmiştir.
Liderinin zahiren garp demokrasileri safında yer almış gibi görünmesine rağmen Balkanlarda Bolşevikliğin en fazla yayılmış olduğu memleket yino Yugoslavya-dır. Bugün Macaristan. Bulgaristan ve hattâ Rumanyada bile husus5 şahısların İşlettiği dükkânlara tesadüf edebilirsiniz, fakat Yugos-lavyada devlet malı olmayan b»r manav dükkânı bile bulamazsınız. Bütün köylüler kolhoz teşkilâtına iltihaka mecbur edilmişlerdir. Mecburi iş kampları bütün dehşot*yle faaliyettedir. Filhakika, 5 senelik plâna göre, fevkalâde güzel, muntazam yollar yapılmakta, kanallar açılmakta, fabrikalar, hidrolik san-trallar, ağır sanayi kurulmakta ve madenler inkişaf ettirilmektedir. Fakat buralarda çalıştırılanlar Mısırlıların ehramları yaptıkları de-virdo olduğu gibi tam bir esir hayatı yaşamakta, hiçbir ücret almadan sadece, terkibi meçhul bir çorba ve ekmek mukabilinde gece gündüz (gönüllü!) olarak vazife görmektedirler. 100 binlerce İşçinin çalıştırıldığı Belgrad - Zagrep yoluna muvazi olarak uzanmağa başlayan bir mezarlığa, bu işkence hayatına dayanamayarak veya gıdasızlıktan vereme tutularak ölen işçilerin cosetleri gömülüyor. Altı ay mecburi hizmetini yapmayan talebeler imtihanlara giremiyorlar.
Moskova ile arasını;) açık olmasına rağmen, Tito zaman zaman Belgrada gelen ve hata yaptığını kendisine hatırlatan Sovyet temsilcilerini gizlice kabul ederek onlarla uzun görüşmeler yapmaya devam etmekte, hattâ sırası geldikçe Stalini alenen methetmekten bile çekinmemektedir.
Yugoslav Komünist Partisindeki Kominform taraftarları arasında yapılan gonlş tasfiye ise Leninin ideolojisine göre tavsiye edilen ve komünist doktrinine göre, sadoce Yugoslav Komünist Partisini kuv vetlendirmek için şüpheli şahısların işbaşından uzaklaştırılmalarından b^şka bir şey değildir. Temizlenen Sovyet taraftarları ise mev cüda njsbetle pek cüzidir.
KISA
H ABERLER
Amerikan ve Ingiliz subayları Mareşal Muntlrln'in affını talep ettiler
Bremenhaven. 5 (A.P.) — Amerikan Kuvvetleri Karargâhından bildirildiğine göre, 25 Amerikan subayı. İngiliz /subayları İle müştereken. Alman Mareşali Von Manetein'ln affedilmesine mütedair bir talepname İmzalamışlardır.
Bayan Çun-Knj-Şrk Formoma gidecek
Melbourne. 6 (YİRS) — New-York ta bulunan Bayan Çan-Kay-Şck, buğun basın menHupl&rlyle yaptığı bir görüşmede. Formozaya giderek kocasiyle birlikte komünlstllfrc karşı mücadele c-deceğlnl bildirmiştir.
1948 aralığında, Amerikan Hükümetinden yardım dilemek İçin IVashlngtorı'a gelen Bayan Çan-Kny-Şek, üç kün sonra Formozaya hareket edecektir.
Amerikanın JaponyaMi kartı Özel İlgisi
Londra. 5 (YlRSı — Tokyoda bulunun Amerikanın fevkalâde ElçieJ ve Müsteşar Jessup. Tokyoda General McArlhur He yaptığı grüşmelcre dair teferruatlı bir açıltlnmsdn bulunmayarak şunları söylemekle İktifa etmiştir:
“Japonya 1le barış İmzalamak imkân-
Garp basınının, Titonun başladığı hareketin bütün peyk memleketlere rohber olduğuna işaret ederek, Rajk, Kostof, Gomulko davalarını misal olarak gösterdiğini görüyoruz. Fakat şu sualler akla geliyor: “Troçki do Tltoizm’i takip etmemiş miydi? Sovyot Komünist Partisinde 1920 den 1939 a kadar goniç ölçüde temizliklor yapılırken Tito mevcut mu ihi? Hayır. O halde?.
Sebep gayet basittir. Çünkü Komünistler tam ve kati bir disiplin içinde bütün particilerin körü kö rüno şefe itaat etmolorini islerlor vo Komünist Partisinin tek merkezi Rusyada kaldıkça partiyi tak-viyo için böyle dâvalar ve temizlik hareketleri sık sık görülocektir.

Brüksolde “Beni Tito gibi kimse kandırmamışım” diyen Churchlll’ln halefleri de Acaba aynı hal karşı sında kalmayacaklar mıdır?
Anglo • Saksonlar Komünistlerle pazarlığa girişmenin hiçbir zaman kabil olamayacağını unutuyorlar. Diğer taraftan Yugoslav gizli polisinin terfik ettiği mihmandarların nezareti altında, yabancıların görebilmeleri İçin hususi suretto hazırlanmış olan muayyen mües-şoselerden başka hiçbir şey görmeyen. hususi barlarda bol bol izaz ve İkram edilen, yalnız mahdut kimselerlo temas ettikten sonra Yugoslavyadan dönen, gazetecilerin, “bütün Yugoslav milleti Titonun arkasındadır” tezi de hakikate hiç uymamaktadır. Şimdiye kadar 400 bin Yugoslavın Titocular tarafından öldürüldüğü ve 200 bin kişinin do hâlâ konsantrasyon kamplarında bulunduğu bu mem-lekot halkının yarısından fazlasını bu insanların aileleri teşkil ettiğine göre, bütün Yugoslavya nasıl Titonun arkasında olabilir?
Bu hakikatlerin bir an için mevcut olmadığını farzodellm, Tito no-den sorbest bir seçim yaparak halk idarosinin teessüsüne meydan vermiyor?
Titoya yapılan iktisadi yardımlara golince bunların sadece ticari gayeye dayandığına inanmamak i-çin ortada hiçbir sebep yoktu»*. Çünkü Kominform memleketleri tarafından tam bir ablukaya alınan Yugoslavya büyük iktisadi güçlükler içindedir. Anglo - Sak-sonlar Titonun bu güç durumundan âzami şekilde faydalanarak Yugoslavyayı, kendileri için en müsait şartlarla bir pazar yapmaları gayet tabiidir.
Titonun, Yugoslavyada ebediyen kalmasına imkân ve İhtimal yoktur. Kominform kendisini Aslâ af-fetmiyeceğinden iki âkibet kendisini beklemektedir: Ya firar ye ölüm. Çünkü hakikatte o aslâ Anglo • Saksonlarla beraber değildir. Sadece kellesini kurtarmaya çalış maktadır. Fakat nc F.B.A. no En-tellicons servis ne de Yugoslav ordusunun süngüleri kendisini mu kadder âkibetinden kurtaramıya-çaktır. — MEHMET ATAKER
larım araştırıyoruz. Amerikanın Japon-yaya karşı Özel bir İlgisi vardır.,,
Formoza hakkında sorulan suallere cevap vermeyen Jcsaup, Çin hususunda şunları söylemiştir:
“Birleşik Amerika Hükümeti ve Milleti. Çini hiçbir zaman kendi başına hı-rakmıyacak. an anevi dostluğunu göstermeğe devam edecektir.,,
Trumıın, Formor.nyn \ııpılacnk askeri yardımı reddetti
Wushlngton 5. A.A. (Afp) — Truman. Formozaya askerî yardım yapılmasını reddetmiştir.
EİBenlıower'r “Yurım Awrın Adamı'* Unvanı verildi
Ncxv-York. 5 A.A. «United Press) — General Elsenhovver c Blrluşmlş Milletler Genel Kurulu Başkanı Rumulo tarafından “Yanın Aarın Adıımı*’ unvanı verilmiştir. Bu münasebetle New-Yorlt İzci Teşkilâtı kongresinde bir tören esnasında Romulo. Eisenhowover hakkında ‘ bu adanı, totalitarizm Afetinden yalnız bu anrı deftil gelecek asırları da kurtardı,. demiştir.
Mısır seçimleri
Bugünkü seçimlerin en mühim noktası, iktidarın, halen Parlâmento dışında bulunan ekseriyet eline geçmesi olacaktır
NOT: Aşağıda okuyavağınız Kahire muhabirimizin mektubut Mısırdaki seçimler başlamadan önce gönderilmıştiı.
Kahire 1 (Husus! muhabirmiş Pec-Inrls bildiriyor) — Mısırda seçim mücadelesi bütün şiddetiyle devanı ediyor. Halk, seçimlerle çok aJftkalan-maktadır. Partilerin propagandası da. bu alâkayı körüklemekten geri durmamaktadır. 1938 ve 1911 te geçimleri boykot etmiş olan büyük “Vafd,, Partisinin bu sefer seçime girmesi, halkın alâkasını büsbütün kamçılamakladır. Vafd'ın, halk a-rasmda yüzde 70 ekseriyete sahip olduğu tahmin edildiği halde, bu e-hemmiyetll parti son senelerde Parlâmentoya girmemiş ve ekalliyete dayandığına şüphe bulunmıyan Hükümeti, Parlâmento dışından baskı altında tutmakla İktifa etmiştir.
Muhalefetle iktidar arasındaki bu anormal vaziyet, memleketin politik hayatını ifsad etmekteydi. Hükümet bir taraftan halkı tutmak için, matbuat vasıtasıyla îngilizlcrc hücum ve Lake Succcss’de Kanal bölgesinin tahliyesi üzerinde ısrar ederek müfrit milliyetçi bir politika güderken, öte taraftan İngiltere Büyük Elçisi İle yaptığı gizli müzakerelerde, milliyetçi kampanyaya fazla ehemmiyet verilmemesini rica ediyordu. Bu itibarla, Kıraldan cn basit vatanda-şa kadar herkesin, milli iradenin ne yolda tecelli etmek istediğini vuzuhla anlaması memleket için bir nimet olacaktır. Seçimlerde öteden beri vukua gelen suiistimalleri önlemeye çalışan ve bu İstikamette samimî gayret sarfeden Başbakan Sırrı Paşanın da, milli iradenin, hakikî veçhesiyle tecellisi hususunda büyük hizmetleri olacağı şüphesizdir.
Rusyada yeni bir atom bombası mı?
Bir İngiliz mecmuası yanıı gece Rusyada yeni bir atom bombasının patlatılacağını iddia ediyor
Montreal 5 îYtRS) — “întelllgence Digest,, mecmuasına göre, önümüzdeki cumartesiyi pazara bağlayan gece Rusyada yeni bir atom infilâkı vuku bulacaktır.
Rusyada vuku bulan ilk atom infilâkı hakkında da evvelden malûmat almış oldu&unu iddia eden mecmua, bu seferki malûmatının da doğru ol-duğrunu belirtmektedir.
Amerikan işçisi, Truman’m nutkundan memnun görünüyor
VVoshington 5 (A.A.) (Afp) — Çalışma Konfederasyonu Başkanı Philip Murray ile Sanayi Birliği Başkanı Wllliam Green, Cumhurbaşkanı Trumorun programını ve nutkunu kayıtsız şartsız tasvip etmişlerdir. Bilindiği gibi, Amerikada bu iki Sendika Federasyonu, 15 milyon üyeyi bir araya toplamaktadır.
Her iki teşkilât şefi. Cumhurbaşkanının dış ve İç siyaset alanında plânını tatbik edebilmesi için İcap eden teşrii programın Kongre tarafından kabul edilmesi gerektiğini söylemişlerdir.
Bu münasebetle beyanatta bulunan Murray ezcümle demiştir ki:
“Amerikan milleti, Başkan Tru-manı seçmekle istediğini açıktan a-çıga belli etmiştir. Halk arzusunu geçen ay Demokrat Ayan üyelerinden Lehman'! seçmek suretiyle göstermiştir. Bilindiği gibi, Lehman, Başkan Trumanın görüşlerini paylaşmaktadır. Halbuki Foster Dullcs Cumhuriyetçi Muhafazakâr muhalefetine mensuptur.,,
Bütün terakkiperver unsurlarla, bilhassa, ecnebiler, Vafd Partisinin zaferini temenni etmektedirler. Vafd lideri Nahns Paşanın, halk üzerinde haiz olduğu kuvvetli nüfuz, Mısırın hakikaten muhtaç olduğu realist po-litlkayı takip etmesini rnürnkün kılacaktır. Çünkü Vafd Partisi milliyetçi olmakla beraber, şimdiye kadar iktidarı ellerinde tutan Saatlisi-1er gibi “aşağılık duygusu,, ile malûl olmadığından, bu milliyetçiliğini mutedil yollardan yürütebilecektir, Nahaa Paşanın yabancı mütehassıslara kıymet ve ümitsiz bir çıkmaza saplanmış olan Ingiltere politikasına dostluk yolu ile vuzuh vereceği ümit edilebilir.
Difter taraftan Mısır, ordusunu kuvvetlendirmek için hiçbir fedakârlıktan kaçınmamaktadır. Filistin harbinin sebep olduğu malzeme zayiatı, büyük masraflarla tamamen karşılanmış ve Mehmet Ali Paşanın yıldönümü münasebetiyle geçenlerde yapılan bir geçit resminde en modern Sherman tankiariyle tepkili üçaklar geçmiştir. Mısınn kime karşı bu derece silahlanmaya çalıştığı, birçok müşahitleri düşündürmektedir. Bazı rivayetler, dahilî huzur-suzluffu tasfiye için, Fllistine kArşı bir İntikam harbine gidileceğinden bahsetmektedir. Mısırın, liderliğini yapmaya salâhiyetli bulunduğunu İddia etti#! Arap devletlerinin Filistin mütarekesini yenllememeye birdenbire karar vermeleri, şayanı dikkattir. Şu var kİ, bu mesele hakkında da ancak seçimlerden sonra karar verilebilecektir. Yahudiler. eski efendilerini itidal yoluna sevketme-sl İçin Allaha dua etseler yeridir. Çünkü yalnız kendi Akıbetleri değil, bütün cihan sulhu da buna bağlıdır.
Doğuma dair yeni bir metod
Doğumdan 3 ay önce, anasının gözünden çocuğun cinsiyeti belli olacakmış !
Frankfurt 5 (A.A.) (Afp) — D. P. A. Ajansına göre VViesbaden de hekimlik eden doktor Witzel, diln Frankfurt hastahanesinde 35 Amerikalı doktor önünde, doğacak çocukların cinsiyetini teşhis için bulduğu metodu izah etmiştir.
Bu teşhis müstakbel annelerin gözlerinin muayenesine dayanmaktadır. Doktor Wltzel, birçok kadınları tetkik etmiş ve doğru olup olmadığı. iki veya üç aya kadar meydana çıkacak teşhislerde bulunmuştur. Amerikalı doktorlar, bu yeni metod hakkında büyük alâka göstermişlerse de, kanaatlerini teşhisin doğru olarak çıkmasına kadar izhar etmiyeceklerdir.
Komünist tehlikesine karşı
Pasifik Paktı
Melbourne. 6 (YtRS) — Kolom-bodaki konferansa iştirak etmek için Sydney’den geçen Yeni Zelându Dışişleri Bakanı, basın mensuplarına bir demeç vererek, bir Pasifik paktının kurulması üzerinde durmuştur. Bakan demiştir kİ:
°— Büyüyen komünist tehlikesine karşı bir Pasifik paktının yapılması İçin derhal teşebbüse geçilmelidir. Pasifik paktı olmazsa, Atlantik Paktının ehemmiyeti kalmaz. Komünistliğe karşı ancak birbirini tamam-lıyan iki pakla mukavemet edilebilir. Birleşik Amerika, Britanya câmiası-na dahil memleketlerle sıkı İşbirliği yapmak suretiyle, dünyayı yeni bir harp âfetinden kurtarabilir.”
Geçen sene Marslıall Plânından Türkiyeye verilen malzeme
Washlngton 5 A.A, (Usla) — Mar-shall Plânından 1949 senesi içinde Türkiyeye 33 milyon dolarlık makine ve malzeme verilmiş ve 12.700.000 dolarlık hububat tahsis olunmuştur
Büyük Millet Meclisinde bugün neler görüşülecek? -----------------o-----
Avusturya, Hollanda ve Finlândiya ile yapılan ticaret ve ödeme anlaşmalarının tasdikına dair kanunun birinci müzakeresi yapılacak
Ankara 5 (HububI muhabirimiz bildiriyor! — Büyük Millet Meclisinin yarınki gündeminde altı soru ö-nergcsl bulunmaktadır. Bunlar “VA-dîm„ adlı kitaba, İstanbul öğrenci Yurdu binasına, kuraklık dolayıslyle Maraşın bazı İlçelerinden göç eden köylülere ve bu (II) İn kalkındırılmasına, Iğdırda ve Araş nehri üzerinde Sovyetlerle müşterek olarak kurulan baraja, Harstaki Devlet Ziraat İşletmeleri faaliyetine ve İş Ka-zalariyle Meslek Hastalıkları ve A-nalık Sigortası Kanununun yabancı
tş mahkemelerinin kurulması işi
Adalet Komisyonu, dün bu husustaki tasarıyı müzakere etti
Ankara 5 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Adalet Komisyonu, bu gtln İş Mahkemeleri teşkili hakkın-dakl tasarıyı müzakere ştmiştir. Bilindiği gibi bu tasarı, yargıç riyasetinde işverenlerle işçiler adına seçilecek birer mümessilden mürekkep bir muhkeme teşkilini ve İş ihtilâflarının bu mahkemelerce verilecek İlâma müsteniden hallini derpiş et-mektedlr.
Adalet Komisyonu, bu şekilde bir mahkemenin jüri mahiyetini alacağı, yargıç kariyeri bulunmayan iki mümessilin ilâma nasıl imza koyacağı ve bu mahkemelerin usul kanunları hükümlerine tâbi olup olmıyacağı noktalan üzerinde durmuş ve bu teşkilâtın bir hakem mahiyetinde olduğu yolundaki teze rağmen bu cihetlerin esaslı surette tetkik edilmesine karar vermiştir.
Devlet Demiryolları hakkında bir sözlü soru
Aııknra 5 iHuburI muhabirimizden) — Eskişehir MıHetvoklli Kenıal Zeytinoğ-lu bugün Meclis Başkanlığına bir sözlü soru önergesi vernilştir. Zeytlnoğlu bu Önergesi He Ulaştırma Bakanlığından;
1 — Devlet Demiryolları ve Limanları İsletme Umum Müdürlüğünde Çalışan memur, müstahdem ve lıjçllerln Ücretleri hakkında yeni bir barem kanununun en geç 1950 yılına kadar getirileceği beyan edilen tasarının hazırlanıp hazırlanmadığı, hazırlanmış ise hâlen nerede bulunduğunu ;
2 — Devlet Demiryolları ve Limanları Umum Müdürlüğünde çalıdan İşçilerden terfi müddetleri gelip da terfle liyakatlerini Upat eden ve fakat terfi ettirilmemiş personel olup olmadığı, varsa terfi ettirilmemeleri sebeplerini ve bunlar hakkında ne düşünüldüğünü.
3 — Devlet Demiryollarının bazı İşletmelerinde katar personelinin hizmet tazminatlarını ve meselâ kilometre primlerini zamanında alanradıklıırı şikâyet e-dllmğktcdir. Hâlen tazminatlarını vaktinde almamış personel var mıdır? Varsa sebeplerinin neler olduğunu.
•I — Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme l’ınum Müdürlüğü atölyelerinde ağır İşler üzcrlndo çalışanlara Tahsisatlar Nizamnamesi gereğince verilmesi icap eden tazminatların verilip verilmediğini, bu haklardan aynı İşleri yapan yol atölyesi mensuplarının istifade ettirilip vllirllmcdlğıni sormaktadır.
Yeni Yüksek Sağlık Şûrası azalan
Ankara 5 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — 5305 sayılı kanunla değiştirilen Umumi Hıfzıs8ihha Kanu nunun 12 nci maddesine göre yeniden seçilen ordinaryüs profesör Fahred-dln Kerim GÖkay, profesör General Zeki Hakkı Pamir ve profesör General Doktor Zeki Faik Ural Yüksek Sağlık Şûrası âzalıklanna tâyin edilmişlerdir.
Kınını Gülek Uznk-Doğuyu gitmek Üıere Pııristen ayrıldı
Parla. 5 A.A. (AFP) — Türkiye Büyük Millet Meclisinde Seyhan MIHctve-kill ve eski Ulaştırma Bakanı Kasım Gülek. Uzak-Doğuya gitmek üzere Pn-rlsten ayrılmıştır.
Gülek, Birleşmiş Milletler Kore Uzlaştırma Komisyonunda Türkl.veyl tcmall edecektir.
müesseselerde çalışan ecnebi tabanlıları hakkında nasıl tatbik edileceğine dair sorulardır.
Bunlardan başka gündemde İki ö-lüm cezasının tasdiki da bulunmaktadır.
Yarınki Mecliste Gördesln nakledileceği (Kocamutluk) mevkiinde inşa edilecek binalar hakkındaki tasarı ile denizde can emniyetinin korunmasına. memleketimizle Avusturya, Hollan ve Flnlândiye arasında yapılan ticaret ve Ödeme anlaşmalarının tasdikına dair kanun tekliflerinin birinci müzakereleri yapılacaktır.
C. H. P. İzmir İl
Kongresi toplanıyor
Toplantıda Devlet ve Bayındırlık Bakanları da bulunacak
İzmir 5 (Hususî muhabirimizden ı — C.H.P. îzmlr 11 Kongresi hazırlıkları tamamlanmış ve Kongrede okunacak rapor, tabettirilin İştir. Kongrede hazır bulunmak üzere Devlet Ba kam Cemil Sait Barlas, Bayındırlık Bakanı Şevket Adalan, C H P. Genel Sekreter Muavini Cevat Dursunoğlu ve İzmir milletvekilleri bu akşam Iz-mire gelmişlerdir.
Memleketimizde mısır ziraati
Bu konuyu inceiiyecek mütehassıs, dün bir basın konferansı yaptı
Bir müddetten beri memleketimizde bulunan Avrupa iktisadi İşbirliği Organizasyonunun dünyaca tanınmış ziraat mütehassıslarından Robert Elker dün bir basın toplantısı yaparak, mısır istihsalinde yeni bir devir açan ve bir nevi kırma nnsır olan (Hybrıd) mısın hakkında geniş İzahlarda bulunmuş ve hu cins mısırın Ziraat Bakanlığının daveti üzerine Türkiyede de yetiştirilmesi meselesini incelemeye geldiğini söylemiş ve ezcümle şu beyanatta bulunmuştur:
— Türkiyede de ekilmesine ballanacak olan bu cins mısırın başlıca hususiyeti, fazla verimi» olmasıdır. 1932 yılında Amerika mısır ekimine açılmış olan arazinin yüzde 1 inin onda ikisi bu yeni cinse tahsis edildiği halde geçen sene mısır istihsalinin yüzde 76 I bu yeni cins mısıra tahsis edilmiş ve mısır koçanı mıntnkasının yüzde iOO ü de buna ayrılmıştır. Ekilen yer gittikçe daraltıldığı halde mahsul eskisinden fazladır. Bu suretle geri kalan araziden, başka şekilde istifade edilmektedir.
Bu mısır 1946 yılından beri de uir çok Avrupa memleketlerinde tecrübe edilmiş ve iyi neticeler alınmıştır. Verim bu suretle yüzde 25 ten yüzde 50 ye çıkmış bulunmaktadır. Amerıka-da bu cins mısırın muhtelif tipleri vardır. Amorikadan Türkiyeye gelecek o-lan hu cinsler. 10 muhtelif İstasyonda tecrübe edilecektir
Hangi cinsten en iyi netice alınacağı da bu suretle belli olacaktır.
Amerika. Tiirk ziraat ve iktisadiyatı İle yakından alâkadar olduğu için her bakımdan üstün olan bu yeni cins mısırı Türkiyeye bedava verecektir.
Bir cins tohum etle etmek için, lîiü-200 bin Türk lirası sarfedildlği halde. Amerika. Ankaradakl Yüksek Ziraat Fakültesine bu sene 100 cins Hybrıd mısır tohumu göndereceği ıribi. Kaindeniz havzası mahallî nasır yetiştirme istasyonlarına da tohum gönderecektir. Gelen tohumlar evvelâ devlet çiftliklerinde tecrübe edilecek, hangisinin, hangi cins toprakta yetiştirilmesi icap edeceği teshil edilecektir.
Mlster Robert Elker. dün akşam Romaya hareket etmiştir.
Yurt savunmasına ait konferanslar
Ankara 5 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Milli Savunma Bakanlığı Ankara Halkevinde. yurt savunmasına, ordunun silâh ve teçhizatına ait bir seri konferans tertip etmiştir. Bu konferanslara yakında başlanacak ve giriş serbest olacaktır.
İsviçreli mütehassıslar tetkiklerini bitirdiler
Heyet, raporunu Cenevrede hazırlıyarak, Belediye Balkanlısına gönderecek ÎMtanbul BelndlycRlne bağlı Su. Elektrik, Tramvay vo Tünel işletmelerini ıslah ötmek üzere 3 haftadır incelemeler yapmakta olan İsviçreli mütehanniFlar bugün memleketlerine döneceklerdir.
Heyet raporunu Cenevrede hazırlayarak Belediye Başkanlığına gönderecektir. Bu işletmelerde râayonel bir çalışma elfliemlnln tatbik edilebilme»! İçin a-lınmoaı lâıım gelen tedbirler, rapoıda etraflı olarak Kah edilecektir.
Denizyolları müstahdemlerine ikramiye veriliyor
Elbise ve yiyecek yardımı gözlükleri İleri sürülerek yıllardan beri ikramiyeden mahrum edilmiş olan Denizyolları nıüatohdcmlerine Gene! Müdürün te^eb-büeü İle muayyen nİNbetlerde İkramiye dağılılmam kararlaşmış ve hazırlanan lİRtrler gereğince dünden itibaren tevziata bağlanmıştır.
Yabancı hatlarda yaz tarifeleri hazırlanıyor
Doğu Güney ve Batı Akdeniz postaları yaz tarifelerinin hazırlığına başlan-mıştır.
Etütleri yapılmakta, olan yeni tarife, Avrupa eksprcHİcrİyl^ gemilerimizin limanlarda lltiaakını temin edecek şeKil-de tertiplenecek ve muhtemel olaıak nisan başında tatbikine hoşlanacaktır.
Tarsus vapurunda bir kurs açıldı
Yabancı turlat celbine tah«ls edilecek olan Tarsus vapuru kamarotlarına mahsus bir kurs açılmıştır. Kamarotlar haftada dört gün bu kursta pratik Fransızca ders göreceklerdir. İleride bu kursların yabancı hatlarda seter yapan diğer vapurlara da teşmili düşünülmektedir .
Belediye murakıplarının kontrolleri devam ediyor
Belediye murakıpları dün de 77 manav. 62 sebzeci, 27 kasap, 61 bakkal, 14 balıkçı, 26 fırın. 43 lokanta ve diğer muhtelif esnnt olmak Üzere 366 dükkânı kontrol etmişler ve bunlardan 10 tanesi hakkında takibata girişmişlerdir.
Ayrıca Bostancıda bir fırında yapılan kontrol neticesinde 1200 anet noksan vezinli ekmek bulunmuş, ekmekler müsadere edilerek fırıncı Millî Korunma Mahkemesine verilmiştir,
Feshane yangınını tahkik için bir heyet kuruldu
Feshane yangınının tahkikatı için câş-kll edilen ehil vukuf İncelemelerine dün de devam etmiştir.
Yangının hakiki sebebinin anlaşılabilmesi İçin tetkikat 10 gün kadar s (irecek ve kati netice ancak heyetin raporundan sonra belli olacaktır.
Vali, C. H. P. yeni İl Başkanını tebrik etti
Vali ve Belediye Başkam dün ıh C. H P. veni il İdare kurulu bu i. 1A- w hamı Sancnrı makamında ziyarc^ ie-rek tebriklerini bildirmiştir.
Mühendisler kupası basketbol maçları
İstanbul Teknik ünlver/lıe ;i tanrından tertiplenen Mühendisler Ku, ^rfi Basketbol maçlarına İştirak etmek üzere Türkiye İkincisi Harp Okulu Gücü şehrimize gelecektir.
Teknik Üniversite, Galatasaray, Han) Okulu ve Bevoğluspnr takımları aracında tertiplenen bu basketbol turnuvası bugün .varın ve obürgUn yapılac&kLır.
Üniversite ferdî güreş birincilikleri
İstanbul üniversitesi Talebe Birliğinin tertiplediği güreş birincilikleri bu cumartesi günü saat 14.3ü da Spor ve Sergi Sarayında yapılacaktır.
Dün geceki balo
lçelin kurtuluş ba.mmı münasebetiyle tçel Yardımlaşma Derneği tarafındân dün gece Takslfn Gazinosunda bir balo verilmiştir .Balo çok muvaffak olmuş ve Amerikan Askeri Yardım Heyeti â-z&i&rının tevcelcri İlk defa olarak böyle toplantıda bilfiil vazife almışlardır.
Akdenizde fırtına
Karadenizde fırtına Ülnmlştir. Buna mukabil Akdenizde hava bozuk gitmektedir, Hopa vapuru bu yüzden Merdine uğraynmnmıştır. Kadeş vapuru da hava muhalefetinden Alanyayı tutamıya-rak civarda bir limana sığınmıştır.
/ ------------
Ankaraya dönen bakanlar
Gümrük vo Tekel Bakanı, Adalet ve Sağlık Bakanlan dün akşam ekpreslo Ankaraya dönmüşlerdir.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
.( e
EDEBİ roman
-7 37 -
“— Hâlâ biraz tutunabildim, belki, onlar flayesindedir. Yoksa şimdiye kadar geberip gitmem lâzım gelirdi: Büt .n gün taşçı beygiri gibi çalış çabala; geceleri doğru dürüöt uyku nedir bilme: yan aç yarı tok... Böyle bir hayata kim dayanır? Böyle bir hayata... Benim gibi ciğerleri musap bir basta şöyle dursun, o Hacı Emin Efendi cinsinden domuzlar bile tahammül ede mcz.
Dr. Namık Ahmet, Tabir Bey vasıtasiyle Hacı Emin Efendiye kaç kere haber göndermiş, kaç kere yalvarıp yakarmıştı, şu zavallı yeğenine biraz yardımda bulunsun; hiç değilse beş altı aylık bir istirahat imkânı bahşetsin diye... Ve her defasında. Tabir Bey, onu kâh “Söylemeyi unuttum, vallahi., lerle. kâh “İnşallah bir çaresine bakacağız,, larla atlatıp durmuştu.
Halbuki, ailenin bu hemen biricik okut yazar üyesi Tabir Beye siyasi hayatında son derece lüzumlu bir unsurdur. Yeni harfleri hiç bilmeyen, öğrenmeye de niyeti olmayan bu Vilâyet Parti Reisi merkezle bütün hususi muhaberelerini ve merkezdeki yüksek zevata gizli maruzatını hep amcasının oğlu Hayrinın makinede yazdığı mektuplar sayesinde temin edebilirdi. Tahlr Bey, iki cümleyi bir araya getirip düzgün bir lâf söylemeye de kadir olmadığından, bazı merasim günlerinde iradına mecbur kaldı-181
ğı nutukların müsveddelerini Hayri’ye hazırlattırır vc bunları ezber etmek için haftalarca muska gibi cebinde taşırdı. Bütün bu hizmetlerine mukabil ise. bu en yakın akrabasına verdiğ: mükâfat, yılda, bir çift kundura İle bir kat elbiseden ibaretti.
Hayrl, Istanbuldaki Üniversite tahsilini yarıda bırakmak zorunda kalıp rJn buraya döndüğü günden beri birtakım yarım yamalak geçinme şartları içinde didinip duruyordu. Herhangi bir vilâyeti! esnaf çocuğu için bıı derme çatma Ö-mür, bu yarım sefalet belki de pek tabii görünebilirdi; fakat, Hayrl, herhangi bir vilâyetti esnaf çocuğu değildi. O, sanki, taç ve tahtından olmuş bir Hân idi de şimdi içine düştüğü nlk bette yaşamayı bir türlü klbirine yedıremiyor-du. Doğup büyüdüğü bu yerde âdeta bir sürgünde gibiydi. Babası da dahil olmak Üzere muhitin deki insanları konuşu İmlyacak, selâm verilml-yecek kadar aşağı ve bayağı buluyordu. Dr. Nu mık Ahmede göre, bu hal, onda, bir nevi "Döllre de pers6cutlon„ da hâsıl etmiştir. Zira. Hayrl, daima büyük bir haksızlığa uğradığına ve herkesin kendisine kötülük etmekte olduğuna za-hipti. Hele, amcoslyle amcasının oğulları, bu bakımdan onun en büyük, onun d) numaralı düşmanlarıydı. Genç adam, bunları, sabah akşam kendi aleyhinde birtakım karanlık myetleı beslemek ve bu niyetleri en şeytani bir tarzda tatbik etmek çarelerini aramakla meşgul sanırdı Onun içindir ki. Dr. Namık Ahmedin yanma her gelişinde sağlık ve hastalık halısını şöyle bir yana bırakarak mutlaka onlardan şikâyet etmek, onlara küfürler savurmak vesilesini bulurdu. Gerçi, Dr. Namık Ahmet, bu adamları günahı kadar sevmez ve Hayri’ye bir baba şefkatiyle acırdı. Acırdı ama, bu his onu, ilmi objektifliğini unutturup hastaalyle birlikte sayılc-182
hyacak bir raddeye kadar sürükliyemezdı. Zira, bu fen adamı pek iyi görüyordu ki, Hayrinln en büyük düşmanı ciğerlerindeki mikroplardı. Bütün bu isyanlar, bu ihtilâçlar mütemadi bir sıtma ateşiyle yanan şu çıra gibi vücudun saçtığı dumanlardan, kıvılcımlardan başka bir şey değildi. Sonra bu zavallı kafa, bu yarım “Intel-lectueJ., kafası... Namık Ahmede göre, bu da ayrı bir hastalıktı. İçinden:
“— Evet, bu da ayrı bir hastalık; dedi. Belki de ciğerlerindeki hastalıktan daha tehlikeli ..
Dr. Namık Ahmet, Hayrl İle her görüşmesinde kendi kendine tekrarladığı bıı düşüncelere iyice daldığı bir sırada odanın kapısı hızlı hızlı vuruldu.
“— Giriniz...
Hemşire Gertrud bu “Giriniz., 1 hemen hiç beklemeden ve Namık Ahmedin onda hiç görmediği bir perişanlıkla içeriye atıldı; Alman diliyle:
“— Yetişiniz, yetişiniz, doktor; muayene odasında beklettiğiniz kadın doğuruyor; dedi.

“— Fesuphanallah! Nasıl olmuş, nasıl olmuş, şu iş bakayım?...
“— Beyefendi, affedersiniz ama, size, bugün bir dalgınlığınız var, diyeceğim, İşte, üçüncü defadır ki, bana aynı hikâyeyi tekraı ettiriyorsunuz. Vaka şıı: Bir akşam, geç vakit, Dr. Namık Ahmet hastahaneyc telefon ediyor: “Bizim dispanserde bir kadın doğurdu. Hemen bir vasıta gönderip aldırtın!,, diyor. Nöbetçi doktor o anda, pahal gibi, bir ağır yaralı :1e meşgulmüş. Asistan aranıyor, bulunamıyor. Iş hastabakıcılara veya hademelere kalıyor. Onlar da meseleyi pek iyi anlıyamıyorlar Yahut anlıyor-183
lar da hasta nakline mahsus otomobili lıer nedense vaktinde yola çıkaramıyorlar. Olur ya..., Namık Ahmet sabırsızlanıp bir taksi getirtiyor ve kadınla çocuğunu o mahude Alman kızının eline bırakıp bizzat hastahaneye geliyor. Bir hiddet, bir şiddet, bir avurt savurt... hademeyi, hastabakıcıyı, asistanı bir dövmediği kalıyor. Nakliye otomobilinin şoförü, “Hastahune müdürünün emri olmayınca ben şuradan şuraya kı-•nılriaınaın!., diyor. Hastahane müdürü o saatte evinde soyunup dükünmüş, çoluk çocuğu ile yemek yemekte. Namık Ahmet, altındaki taksi ile pııkhr küldür adamcağızın tepesine inipor; ne yaptıysa yapıp emri verdiriyor. Hastahaneye dönüyor. Kendisi önde, nakliye otomobili arkada iki bademe ile dispansere geliyorlar. Bir de ne görsünler? Doğuran kadından meydanda eser yok... Yalnız o mahude Alman kızı, kucağında yeni doğmuş denilen çocukla iki göz iki çeşnim şaşkın şaşkın »iolaşıyor...
"— Fesuphanallah...
“— Fesuphanallah’. Evet: fesuphanallah..
Belediye Reisi, emekli miralay Kâzım Bey, meclis âzasından Hüdaî beyi, üçüncü defa olarak can kulağıyle dinledikten sonra bu esrarlı hâdise karşısında gene “Fesuphanallah!,, demekten başka bir reaksiyon gösteremiyordu. Hüdaî Beyi çileden çıkaran da bu idi.
“— Aman, Reis Beyefendi; anlattığım şey öyle fesuphaneyle geçiştirilecek bir keyfiyet değil, bunu bir hukukçu, bir adliyeci kafasiyle tahlil ve muhakeme etmek lâzım gelir; dedi.
Ve biraz düşünüp ukala ukala başını salladıktan sonru ilâve etti:
“— Düşünün bir kere; emlft bir verem dispanserinde bir hâmile kadının işi ne? Saniyen bir hâmile kadın nasıl olur da vazı-hâmilden bir iki saat sonra ayağa kalkıp ortadan sıvışabilir?
184
Salisen - haydi farzedelim ki, bu, köyden gelmiş Hanyayı Konyayı bilmez bir cahil kadındı da çarşıda birdenbire ağrısı tuttu, sokaktan geçenlere bir hekim adresi sordu ve ona gelişi güzel Namık Ahmet’in dispanseri gösterildi - peki Namık Ahmet, neden “A hanını, senin yerin burası değil; ben gebelikten anlamam; hemen durma, filân doktora git!„ demedi ve kadıncağızı kendi kendine doğuruncıya kadar dispanserin bir odasında alıkoydu? Zira, Tahıncının o zıpır oğlunun ifadesine inanılacak olursa bu adı var cismi yok hamile hatun tam saat dört raddelerinde dispanserde imiş. Gene onların iddialarına göre “vazı-hamil„ altı buçukta vııkubulmuş. Çocuğa ge ince, hastahaneye sağ olarak mı getirilmiş. ölü olarak mı. kimse bilmiyor.
Belediye Reisinin katası biraz işlemeye başlar gibi oldu. Daha doğrusu Hüdaî Bey, onun, kendisine dikkatti dikkatli bakışlarından ve baş sallayışlarından, nihayet, anlattığı hâdiseyi bütün girintileri çıkıntılariyle kavradığına hükmetti ve bir defa daha anlatmak zahmetinden kurtulduğu için geniş bir solıık aldı.
Halbuki, Belediye Reisi, karşısındakinin dediklerini ve hattâ dediklerinin arkasında gizlenen İthamları sezip kavramak için ne herhangi bir dikkat sarfına, ne de vaka hakkında, kendi içinden bir muhakeme yürütmek zahmetine lüzum görmüştü. Zira, olan bitenden, daha İlk-gündenberi haber almış, buna dair verilen hüküm leri kabul etmiş bulunuyordu. Şu anda. Hüdaî Beye hikâyesini üç kere tekrar ettirmesi, ancak bunu dinlemekten bir zevk duyduğu içindir. Gerçekten. bu hâdise ve bu hâdise etrafında dönen dedikodu tadına doyulmaz bir şeydi. Lâkin Dr. Namık Ahmet’in sabık rakibi emekli miralay Kâzım Beyi bu hazzı duymakta ve bunu İstismar edip durmakta valmz sanmamalıdır.
(Devamı var) l£ö
« Ocak 1950
YENİ Î-S T A N-B47 L
Sayfa S
GÜNÜN
KONOMiK HAREKETLERİ
İktisadî İşbirliği idarecilerinden Richard Bissell’in beyanatı
Türkiye - Yugoslavya ticaret
Ziraatimiz ve endüstrimiz
Prof. Dr. Kerim Oıııer ÇAÖLAR
Yazan:
Kömür
Mfttl
ı •
Maruf iki firmanın mümessilleri
4
ve
59
mamul maddeler için 53 tür.
DÜNYA
HABERLERİ

bıl-

husustaki salâhi-sona ereceğini a-
su-in-
leketin kalkınması için yaptığı şahsî gayretler dc nazarı itlbare alınarak dağıtılacaktır.
muhabirimiz müddetten beri
Tüccar Derneği Ekonomi Bakanlığına gönderdiği gayesi döviz tasarrufu o-
söy en-zeytinvağı-vermemesine iddia
Ticaret Bakanlığı müsaade edilmesi daha yapmağa
incir istihsal merkezle-müstahsllleriyle görüş-
• • t
İzmir Vilâyet bütçesi
İzmir 5 (Hususi muhabirimizden) — İzmir vilâyeti bütçesi, 4 milyon 541 bin 315 lira olarak hazırlanmış ve Vilâyet Meclisine verilmiştir.
İdaresi Yardım-
fotoğraf makinesi ve fotoğraf malzemesi, dürbün, teleskop ve diğer bazı maddeler için ithalât lisansı verilmesi tavsiyesinde bulunduğunu açıklamıştır.
son
Af-
Türk incirlerinin diğer
ra-
ta-tonluk
Montreal 5 lYİRS) - Amerikan kömür madencileri haftada üç gün çalışmaya başladıklarından beri A-merikan kömür stokları ehemmiyetli derecede azalmaktadır.
— En Cenubi 4.302.000
Bundan evvelki tahmin mevsimin idi. Bu ise 8 mil-
■H I İP»
Memleketimizde kaldığı günler zarfında verdiği konferanslar ve yaptığı temaslarla entcllcktuel tabakanın ciddi alâka vc sempatisini toplıyan Fransız İktisat profesörü Mösyö François Perroux “Yeni İstanbul’’ ile olan mülakatında “Türkiye için ziraat mi» sanayi mi önemlidir?,, mevzuunu cevaplandırırken: “Hayat seviyesinin yükseltilmesi için bir tercih lâzım gelirse Türkiyenin bütün gayretini ziraat sahasında toplaması gerektiğini belirtmiş ve bunun mucip sebeplerini sayarken de: "Nüfusun yüzde sekseninin köylü olduğunu, ziraat geliştikçe muntazam bir talep temin edileceğini, bunun dahili piyasayı müvazene haline sokacağını, nihayet ziraatın gelişmesiyle sanayiin de ilerlemesinin kolaylaşacağını” söylemiştir.
Sayın profesörün teşhis ve tavsiyeleri yerindedir. YaJmz, bizde ziraatı diğer ekonomik mevzuların başına geçiren sebepler profesörün saydıklarından ibaret değildir.
Filvaki Türkiyenin beşte dördü ve hattâ daha fazla nüfusu çiftçidir Çiftçilik hususî mümaresc ve istidat, aynı zamanda sevgi isteyen bir meslek olduğuna göre, bu işe asırlardan beri tevarüs ettiği bir kabiliyetle sarılmış insanların bu sahadaki üstünlükleri de tabiîdir. Fakat Türkiyenin ziraatçı olmasını ve daha doğrusu ziraat işlerini birinci plânda mütalâa etmesini icap ettiren sebep yalnız bu değildir. Türkiyenin her şeyden evvel iklim hususiyetlerinden doğma bir çiftçi karakteri mevcuttur. Türk topraklarını çevrelemekte olan denizler, sahiller boyunca hususî bir takım iklimlerin, içerlere doğru ayrı iklim kuşaklarının meydana gelmesine, denizden uzak Orta Anadolu bölgesinde mtfctfttâl bir step ikliminin, yüksek bir kademe halinde Uulunan doğu bölgelerinde ise daha farklı bir iklimin teşekkülüne sebep olmuştur. Ana hat-lariyle verilen bu iklimlerle Türkiye-yi dokuz, birbirinden farklı bölgeye ayırmak mümkün olduğu gibi bu bölgeler içinde ayrıca hususi bir çok iklim adaları da bulmak kabildir. Bu değişik iklimler Türkiyede en çeşitli ziraat mahsullerinin yetişmesine imkân verdiği için Türkiye en sıcak memleketlerden en soğuk yerlere kadar muhtelif iklim şartları altında yetişebilen zirai mahsulleri en iyi şekilde elde etmek imkânlarına sahip bulunmaktadır. Bu durum bulunduğumuz coğrafi şartlar içinde bize fevkalâde bir zirai karakter vermektedir.
Memleketimiz yine bu iklimler içinde dağılmış pek verimli topraklara maliktir. Evsafça iyi ve zengin olan bu topraklar modern ziraat vasıtala-riyle işletildikleri zaman pek hesaplı bir maliyet fiyatiyle mahsul vermektedirler.
Bunun, fakirleşmiş topraklarını gübrelemek suretiyle ziraat yapan

Amerika, mahsul fiyatlarını aynı seviyede tutuyor •ğ \Vashington 5 A.A. (United Press) Temsilciler Meclisi Bankacılık işleri Komisyonu Başkanı Brent Spenc 1950 mahsul fiatlerini aynı seviyede tutmak maksadiyle Commodityeredit Corporation’a yeniden 2 milyar dolar verilmesini derpiş eden bir kanun tasarısı sunmuştur. Bu tasan, bu teşkilâta 4.750.000.000 ilâ 6.750.000.000 dolar arasında istikrazda bulunmak yetkisini de vermektedir.
İsveç, bazı mallar İçin ithalât lisanslarını arttıracak
Stokholm, 5 (Comtel) — İsveç Ticaret Meclisi, Batı Almanyadan getirtilecek olan işlenmiş deri.
memleketlere nazaran Türkiyeye sağladığı faydayı izaha lüzum yoktur. Bundan başka hububat önde gelmek üzere pek çok ehlileştirilmiş ziraat nebatlarının anavatanı olduğu için bizde yetişen mahsûl evsaf itibariyle de diğer bir çok memleketlerinkinden üstündür. Bu yüzden Türk topraklarında yetişen ziraat mahsûllerinde başkalarınca âdeta rekabet edilmesi imkânsız hususiyetler bulunmaktadır. Meselâ dünyaca meşhur Kanada buğdayları bile Orta Anadolunun hemen hiç itina görmeden yetiştirilen hububatına üstünlük gösterememektedir. Yüksek biracılık evsafına sahip Türk arpalarının rakibi azdır. Ayrı ayrı sayılmasına hiç de lüzum olmıyan şöhretli mahsullerimize çokları menşeini Ana d oludan alan meyva nevilerimizi. kalite şarapçılığına elverişli bağlarımızı, yurdumuzun hayvan yetiştirmeye olan istidadını katacak olursak diğer bir çok memleketlere kıyasla Türk zlraatciliğinin neden dolayı ayrı bir hususiyet taşıdığı daha iyi belirtilmiş olur.
Ziraî durum ve kabiliyetimiz böyle olmakla beraber, Türkiyenin ekonomik kalkınmasını bir bütün olarak ele almak lüzumıyle, hanı maddesi memleket içinden tedarik edilebilen sanayi kollarını da ihmal etmemek zorundayız. Yer üstü ve yer altı ham maddeleri çeşitli ve bol olan Türkiye, mevcut enerji kaynaklariyle birlikte iyi bir sanayileşme programı tatbik edecek karaktere sahiptir. Kömür, petrol ve sıı enerji kaynaklarımız demir, bakır, kurşun vesair maden yatakları ile çeşitli toprak minerallerimiz ve bunlara ilâveten teknik kabiliyetimiz, bize endüstride ileri gitmiş memleketlerin bir çoklarından fazla sanayileşme imkânları arzetmektedir.
Türkiye, ziraatçı ligin i başta tutmakla beraber kurulmuş milli endüstri tesislerini yaşatmak, ilerletmek ve bunlara yenilerini katmak zorundadır. Bilhassa çeşitli mahsûllerimizi kıymetlendirmek veya yarı mamul bir halde ihraç etmek için, hattâ coğrafi ve siyasî vaziyetimiz itibariyle icabında kendimize ve komşu memleketlere yardımcı elimizi uzatmaya yeter bir iktisat politikası tahakkuk ettirebilmek için bizce buna lüzum vardır. Türkiye ancak büyük kimya, makine ve ağır endüstri tesisleri kurmayabilir. Bu gibi ihtiyaçlarını, kendisine emniyetle sağlanacak pazarlardan, sahip bulunduğu zirai ve tabii mahsulleri mübadele suretiyle temin edebilir.
Bu hususiyetlerimiz gözonünde tutulursa bizim ziraat işlerimize paralel olarak ayrıca önemli bir sanayileşme programı tatbik etmekliğimiz lüzumu kendiliğinden meydana çıkar. Çünkü bu suretle her iki ekonomi kolu bir birini aksatmadan ve hattâ profesörün dediği gibi birbirinin gelişmesini kolaylaştırarak bizi özlediğimiz hedefe götürür.

Hollanda'da kahve miktarı azalıyor
Hague, 5 (Comtel) — inanılır kaynaklardan öğrenildiğine göre. HollandalIlar altı haftada bir aldıkları 250 gram kahve miktarını azaltmak mecburiyetinde kalmışlardır. Dünya piyasasındaki yüksek fiyatlardan dolayı Hollanda kahve ithal etmekten vazgeçtiği zamandan beri gıda maddeleri sanayicileri harp zamanındaki gibi sunî kahve yapmaktadırlar.
Marshall yardım tahsisatı azaltılıyor
----------o----------
İktisadî işbirliği İdaresinin 3 milyar 776 milyonluk isteği 2 milyar 800 milyona indirilecek
Wnshington 5 (A,A.) (Afp) — Bir basın konferansında beyanatta bulunan İktisadî İşbirliği İdareci Yardımcısı Richard Bissell, gelecek yıl için Marshall Plânı tahsisatlarının. Avrupa İktisadi işbirliği idaresi tarafından istenilen 3 milyar 776 milyon yerine sadece 2 milyar 800 milyon olabileceğini söylemiş. bununla beraber Kongreden iktisadi işbirliği idaresince istenecek kredilerin hakikî rakamım açıklamayı reddetmiştir.
Bissell, bu kısıntıya rağmen kredi tutarının Avrupa memleketlerinin e-saslı ihtiyaçlarım karşılamaya kâfi geleceğini ilâve etmiştir.
Diğer taraftan 1950 de krediler muhtelif memleketlere yalnız, ihtiyaçları nispetinde değil, her mem-
Hollanda, serbest ithal listesini genişletiyor
Hague 5 (Comtel) — Hollanda Hükümeti, Avrupa Ekonomik işbirliğine dahil memleketlerden serbest olarak ithal edilecek mallar hakkında ikinci bir liste yapmıştır. Yeni liste Ingiltere, İrlanda, İsveç, Norveç, Danimarka. İrlanda, Portekiz, Yunanistan, Türkiye ve Avusturya-dan alınacak mallan ihtiva etmektedir.
Diğer taraftarı, Belçika, Lüksenı-burg ve yukarıda adı geçen memleketlerden ithal edilecek mensucat eşyasının da 16 ocaktan itibaren serbest bırakılacağı bildirilmektedir. Fransa ve îtalyadan alınacak yüıı ipliği serbest) kararından kısmen istifade edecektir.
Hor gruptan mensucat eşyası için ithalât tahdidatı 1 nisan 1950 den itibaren kaldırılacaktır.
Bu tedbirler neticesinde, Hollanda 1948 yılı Sarfında, Avrupa İktisadi İşbirliği memleketlerinden yaptığı ithalâtın yüzde 55 ini serbest bırakmış olacaktır. Bu nispet ziraî maddeler için 54, ham maddeler için ve
Cenubi Afrikonın buğday rekoltesi
Pretoria 5 (Comtel) resmi tahminlere göre, rikanın buğday rekoltesi çuvaldır
1.504.000 çuval ve geçen rekoltesi 5.263.000 çuval memleketin yıllık istihlâki yon çuval civarındadır.
Amerikanın şeker ihtiyacı VVashıngtuıı 5 (Comtelı — Amerikan Ziraat Vekâleti Kâtibi Mr. Brannan 1950 senesi için dahili şeker ton lâk rak
istihlâk miktarını 7.500.000 olarak tahmin etmiştir. Istıh-miktarı ilk Önce 7.250.000 ola-tahmin edilmiştir.

Birleşik Amerika, ihracat kontrolünü azaltıyor
Washington, 5 (Comtel) şık Amerika yeniden bazı kontrolünden Bunlar yağlı ber, muhtelif
un, yumurta akıdır.

Birle-
Ticaret Bakanlığı maddeleri İhracat muaf ilân etmiştir, tohumlar, karabi-yivecek mahsulleri,
Bissell, geçen yıl. Amerikan Kongresi tarafından İktisadi işbirliği 1-daresine tahsi3 edilen 150 milyon dolarlık özel bir fondan tahminen 20 milyon doların sömürgelerin gelişmesine sarfedileceğini söylemiştir. Bissell, Çine ayrılan 90 ilâ 100 milyon doları kullanmanın idarece güç olduğunu, zira bu yetinin gelecek ay çıklamıştır.
îktisajlî işbirliği
cısı, daha sonra, ticarî muvazeneleri daha iyi ayarlıyacak olan bir Avru-paarası mali birliğe taraftar olduğunu belirtmiştir.
Anıerikada köınür istihsali azalıyor — Pakistamn kömür meselesi — İngiltere, .Japonyaya kömiir yolluyor — Birleşik Anıerikada kömürden petrol istihsalinden vazgeçildi
Karaşi 5 (Comtel) — Pakistamn buharlı gemi kumpanyaları, diğer memleketlere gemi göndermek hususunda Hükümetten tafsilât beklemektedirler.
Hint Parlâmentosunda geçenlerde. Hindistanın Pakistana kömür yüklemelerini durdurmak niyetinde olduğu haberi verildiğinden beri, Pakistan Hükümet nıehnfilinde mühim bazı toplantılar olmuştur.
Pakistan için iki yol açılmıştır: Ya Avrupadan kömür getirtme işini halletmek veya Cenubî Afrika ile ticarette rastlanan ambargoyu kaldırmak; mcvzuubakıs ambargo Hindistan ile birlikte İmparatorluk Câ-miaaında AvrupalI olmıyanlara karşı farklı muamele yapılmasını protesto mahiyetinde it tihaz edilmiştir.
Tokyo 5 (Comtel) — Bir İngiliz firması, komünist kontrolü altındaki Şimalî Çİnden Japonyaya 70.000 ton kömür teslim etmek üzere .Japon Hükümeti ile anlaşmıştır.
.Japonya, kayıtsız şartsız tesliminden beri, kömürünü Birleşik Amerika ve Hindistandan getirtmekte idi.
Pittsbufg 5 (Comtel) — Buradaki Maden Kömürü Birliği, kömürden gaz ve gazolin çıkarmak hususundaki projesinden muvakkaten vaz geçliğini açıklamıştır.
Başkan, kömür fıatlerinln makul hâdlerde tutulabilmesi için gerek kendi kumpanyası ve gerek diğer kumpanyalar tarafından milyonlarca dolar harcandığım, fakat Kömür İşçileri Sendikalarının yüksek ücret talep'ori yüzünden kömür istihsal fıatlerinln arttığını ilâve etmiştir.
Diğer taraftan, aynı Birliğin Başkan Yardımcısı da, kömürden petrol çıkarılması fikrinin, kömür fiatlnin düşük ve petrol fiatlnin yüksek oluşu halinde ticarî bir ehemmiyeti haiz olacağım, halbuki son zamanlardaki iş ihtilâfları yüzünden kömür fial’erinin yükselmiş bulunduğunu söylemiştir.
anlaşması imzalandı
------Q------
Siyasî çevreler, bu anlaşmayı Türk hâriciyesinin bir zaferi şeklinde tavsif ediyorlar
Ankara 5 (Hususi bildiriyor) — Bir Türkiye ile Yugoslavya arasında cereyan etmekte olan ticaret müzakereleri, iyi bir şekilde neticelenmiş ve bugün saat 13 te Dışişleri Bakanlığında bir ticaret ve ödeme anlaşması ile Yugoslavyada millileştirilen Türk emlâkine dair bir anlaşma imza edilmiştir. Ticaret anlaşması, rnütekabilen iki memleketin umumî ticaret rejimleri dahilinde işlemek üzere ve listeleri. nııHıtevi olarak tanzim edilmiştir. Bu listelere göre, Türkiye, Yugoslavyaya pamuk, küçük baş hayvan derileri, manganez, tuz, yapağı, kenevir tohumu, kuru meyva,' tütün vesair maddeler İhraç edecek. Yugoslavyadan ise, her nevi kereste, maden direği, sudkostik, göztaşı, küçük el âletleri vc kimyevi bazı maddeler ithal edecektir.
Tediye anlaşması ise 500 bin dolarlık mütekabil bir finansmanı İh-
İzmirde tetkikler yapıyor
bugün. Amerikalı tanınmış bir incir Kooperatifi Müdürü de lzmire gelmiş ve incir Birliğinin misafiri olarak Avdın rinde Türk müştür.
Bu zat,
memleketler incirleri yanında, kipsiz bir kıraliçe olduğunu belirtmiştir.
İzmir 5 (Hususi muhabirimizden) ı — İsviçrede, birçok İthalâtçı ve ıh-1 racatçı firmaları temsil eden mâruf bir iş adamı şehrimizde incelemelerde bulunmaktadır. Bu zat, bugün Ticaret Odasını ziyaret e Umumi Kâtiple görüşmüş, ihracat maddelerimiz hakkında malûmat almış ve fiatlerimizin yüksek olduğu noktası üzerinde ısrarla durmuştur. Gene

Nebatî yağcılar ihracata . müsaade istiyorlar
İzmir 5 (Hususi muhabirimizden) — Zeytinyağı vc Nebati Yağlar İhracatçıları Birliği bu akşam yaptığı hır toplantıda Türkiye ve dünya yağ müstahsili ülkeler fiat ve istihsal durumlarını inceden inceye tetkik etmiştir. Bu yıl rekoltenin ihtiyaçtan fazla olduğu ileri sürülerek bugünkü dünya fiatleri karşısında spekülatörlerin hiçbir menfi rol oynamalarına imkân bulunmadığı miş ve Hükümetimizin na ihraç müsaadesi
mâkul bir sebep' bu Ilınmadığı edilmiştir. Birlik, nezdinde ihracata için bir müracaat karar vermiştir
Not: I ocakta İstanbul C.H.r. 11 Kongresinde bıı mevzua temas eden Ekonomi ve Ticaret Bakanı aynen: •‘Zeytinyağı ihracı memııııiyetinl de kaldırmamış bulunuyoruz. Şunu tebarüz ettireyim ki, bıı kararımız zeytinyağı müstahsilinin lehine olmuştur. Çünkü blzlııı yağlarımızın kalitesinde olan Tunus zeytinyağları ise 102 kanıştan dahi müşteri bulamamaktadır. Öyle İse müstahsil İç rintlerle himaye edilmiştir.) demiştir.
Diğer taraftan Ege bnlgeslnre sabunluk zeytiııyağ* fintl hile henüz 140-150 kıırtış clvanndndır.
Donimarkaya ayçiçeği küsbesi ihraç ediliyor
İzmir 5 (Hususi muhabirimizden) îzmırdeu D:uıimarknya 3000 tun ayçiçeği kepesi ihracı için hır anlaşma yapılmış ve 1000 tununun vapura yüklenmesine başlanmıştır. Geri kalan 2000 ton. Tckırdağmdnn yüklenecektir.
tiva etmektedir. Yugoslavyada mil-Hleştlrilen Türk emlâkine ait anlaşmaya gelince; bu anlaşma gereğince Yugoslavya Hükümeti. Türk emlâkinin tazminini kabul etmiştir. Kurulacak müşterek bir Türk-Yugos-lav komisyonunun tazminatın miktarını tesbit etmesi takarrür etmişim
Müşterek komisyona eksperler ve Türk emlâk sahiplerinin mümessilleri iştirak edebileceklerdir.
Yapılan anlaşmalar neticesinde Türk-Yugoslav ticaret münasebatı-nın ve dostluğunun gittikçe inkişaf edeceği umulmaktadır.
Siyasî çevreler, bu anlaşmayı Türk hâriciyesinin bir zaferi telâkki etmektedirler. Diğer taraftzan öğrendiğimize göre, tanzim edilen listeler muhteviyatı, tariben 20 milyon liralık ithlâtı ve aynı miktarda ihracatı derpiş etmektedir. Anlaşma, İmzayı müteakip meriyete girmiştir.

Bu yıl istihsal olunan ve satışa çıkarılan kömür miktarları
Zonguldak 5 (A.A.) — 2 Ocak rıhinde bildirilen 4.182.705 Havza istihsali, ocaktan çıkıp henüz temizlenmemiş olan briket kömürlerine aitti. Satışa arzı mümkün olacak şekilde temizlenerek hazırlanan kömür miktarı, geçen yıla nazaran 112080 ton, yani yüzde 4.35 fazla-siyle 2.685,215 tondur. Piyasaya sev-kedilen kömür miktarı ise, geçen yıla nazaran 24 1.966 ton, yani yüzde 10.13 fazlasîyle 2.662. 355 tondur.
Bu neticeler geçen yıla nazaran yeni bir artış göstermekte ve Havza tarihinde kaydedilen en üstün rakamları teşkil etmektedir. Alınan tertipler ve tedbirler sayesinde 1950 yılında bu miktarın çok daha üstünde istihsal elde edilebileceğine şimdiden muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
İzmirde işsizlik
İzmir 5 (Hususi muhabirimiz diriyor) — Şark Sanayi Fabrikası, teknik bir sebepten dolayı 237 işçisini yarımşar yövmiye ile iki hafta izinli addetmeye karar vermiş ve bu hâdise işverenin Türkiyede ilk defa vukua a rak mı bu v(» uc
nuıdığını, iki hafta sonra bu işçilere fnhı ikanın iş vereceğin tesbit ve basına bu akşam keyfiyeti tebliğ etmiştir.
gelmiş bir lokavt hareketi n-elc alınmıştır. Vilâyet moka-*şe ol koyarak orladn ne grev de lokavt hareketi mevcut ol-
Mesken buhranı dâvası çıkmazda
Istanbuldaki mesken dâvasının halli İçin, dün, İktisat Fakültesi Sos-yal Siyaset ve Şehircilik Bilgisi Ord. Profesörü Dr. G, Kessler, Sosyal Siyaset profesörü Dr. Orhan Tuna, iktisat ve işletme profesörü Dr, Ahmet Ali Özeken, Dr. Ekmel Zadil, Profesör Dr. Hıf2i Timur’un iştirakleriyle Vilâyette bir toplantı yapılmış ve bu toplantıda Prof. Kessier’ın ileri sürdüğü fikir müzakere edilmiştir.
Profesör, teklifinde, Belediyenin geniş bir araziyi ele almasını ve bu arazinin Önce yol, gaz, su, elektrik ve saire tesislerini yapmasını, ondaa sonra da parsellere ayrılan bu tnyu rakları, meselâ 99 sene gibi uzun vadelerle kiraya vermesini istemektedir.
Belediye temsilcileri, bu işi yapabilmek İçin, belediyenin elinde kafi miktarda parası olmadığım belirtmişler, Profesör de istikraza başvurulmasını tavsiye etmiştir.
Çeltik müstahsilleri İtalyaya gidiyor
Trakya çeltik müstahsilleri kalyadan 500 ton kadar iyi kalitede tohumluk çeltik satın almak için, Ticaret Bakanlığından gereken müsaadeyi almışlardır. Yakında Trakya çeltik müstahsillerinden mürekkep bir heyet İtalyaya giderek. Trakya topraklarında yetişecek olan tohum-) lukları seçecektir. Yeşilköy Tohum Islah istasyonundan bir iki ziraat mütehassısı da bu heyete iştirak e-lecektlr.
Kahve fiyatları düşüyor
Toptan kahve fiatleri son bir hafta içinde 780 kuruştan 770 kuruşa düşmüştür. Perakende olarak çekilmiş kahve ise 1000 kuruştur. Halbuki toptan kahve fiati bir ay kadar evvel 950 kuruşa kadaı yükseldiği zaman, çekilmiş kahve 1000 kuruşa yükselmişti. Toptan fiatlerdeki kutun, henüz perakende fiatlere tikal etmediği görülmektedir.
Tüccar Derneğinin Ekonomi Ticaret Bakanlığından istedikleri
İstanbul ve Ticaret bir yazıda, lan dış ticaret rejimimiz vasıtasiyle
sanayinin ayrıca himaye edilmesinden iktisadi, mali sosyal bazı zararlar doğacağını belirtmiş, dış ticaretimizin organlaşması hakkında 28 aralık tarihli yazı ile yapılan teklifin kabulünü ve istişare heyeti kuruluncaya kadar danışma heyetlerinin meslek! teşekküller murahhaslarından müteşekkil olmasını ve bu meyanda derneğin de mütalâalarına müracaat o-lunmasını talep etmiştir.
Zeytinburnu Çimento Fabrikası işçileriyle işverenlerin ihtilâfı
Zeytinburnu Çimento Fabrikası işçileri, ücretlerine rf 40 nispetinde bir zam yapılmasını istemişlerdir. İşverenlerin bu teklifi kabul etmemesi üzerine başgösteren ihtilâfa el koyan Vilâyet Hakem Heyeti, vaziyetin tetkikini İktisat Fakültesi profesörlerinden Dr. Orhan Tuna’ya havale etmiştir.
Mahallinde araştırmalar yapan mütehassıs, Fabrika İdaresinin, tesislerini hâlâ amorti etmediği ve ak-siyonerlerine dividant dağıtmadığı iddiası üzerine daha sa im ve âdil bir karara varmak için müessesenin 20 senelik bilançolarının lüzumlu görmüştür.
İşçilerin zam talebi, bu neticesinde tekrar gözden çektir.
tetkikini
tetkikin gcçirile-
| 5/1/1950 Perşembe |
KAMBİYO
İstanbul Ticaret Borsası
BimUı•
. 36.—
22.—
Zürich Borsası (Serbest)
120.-
170.-
190.—
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
bir değişi k-üzerine ol-nereyan et-de alıcı çe-
67.— 116.—
45.— 145.—
î’ürk liram ..... Dolur..........
Sterlin .......
Fransız Frnnvı
57.— 143.20
46.— 170.—
240.— 170.—
173
32.—
42.—
34.—
85.—
70.—
32.10
41,—
33.-
85 —
72.—
255.— 154-117
270.—
280.—
210.—
260.—
265.—
200.—
NcDut) yufrlıırı
Zeytinyağı (Ekstra ekstra) a ı B.'ifine ........
Finrhlc vfiri
170.-İM.—
1İ3.-
İstanbul Borsası
Kuru Alcyvular
Fındık (kabuklu alvr» ... Fındık (İç tombul) ........
Ceviz (kabuklu) ...........
Ceviz (İç natllrcl) .......
Bugday yumuşak
Buğday aort .(
Akala 1 . Akala II
Akala III
Yeril 1 ... Yerli n .
tohumları
Ayçiçeği tohumu . Ketontohumu ......
Kendlrtohumu .....
Sunam ............
Yer fıstığı kabuklu
OulaiDiu Ham d mideleri! Tiftik ana mal ............
Tiftik (Natürol) ..........
Yapak Anadolu (Kırkım) linin dorUcr:
Sığır salamura İcIIohu ....
Keçi tuzlu kuru klloau ....
Koyun hava kurusu kUoau Mezbaha aığır yaş kilosu...
Uzum çekirdeksiz No. 0 İncir A serisi No. 8
R serisi No. 108 Ramuk Akala i. ......
Pamuk Akala II........
f'/ımuk Akala Hl .... Pamukyağı (rnfino) ... Pamuk çekirdeği .....
(forsalarda Vaziyet
İstanbul :
Dün Ticaret Borsacında fındık gene hareketli bir devre geçmiştir. Elde hazır mal olmadığı için, satıcılar flat hususunda nazlı davranmaktadırlar. Fakat bu durumdan istifade ederek fiatleri artıranlar olmuştur. İhracatçılar bu fiat artışlarını gene sun! telâkki etmektedirler.
Esham ve Tahvilât Bordasında, devlet tahvilleri ve şirket tahvilleri üzerine işler durmuştur.
Evvelce de yazdığımız gibi, devlet tahvilleri Gelir Vergisinden muaf olduğu için, tasarruf eshabı sermayelerini devlet tahvillerine yatırmıştı. Altın piyasası İse durgunluğunu muhafaza etmektedir.

İzmir:
Borsaya gene az üzüm arzedilmiştlr. Birçok satıcıların masalarımla hemen hemen nümune mevcut değildi.
İncirin sağlam durumunda İlk yoktur. Borsada pamuk dukça hararetli konuşmalar mişse de hem satıcı ve hem
kingon davrandığından muamele yapılamamıştır.
Pamukyağı piynsasına kararsızlık hâkimdir.
Dün, fiatte vukua gelen mühim gerilemeye rağmen, zeytinyağı piyasasının gösterdiği canlılık karşısında fabrikalar, nazlı davranmışlardır.
Adana :
Ticaret Borsacında Birinci Akala ü-zerine az iş olmuştur.
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PiYASAL
Açılış Kapanış
ı Sterllng 7.86 7.84.5ü
100 Dolar 280.- 280.—
100 Fr. Frangı > 0.80 0.80
100 İsviçre Fr. . 64.03 64.03
100 Bolç. Fr. 5.00 5.60
100 İsveç Kr 04.12.50 04.12.50
100 Florin 73.68.40 73 (18 4U
100 Liret 0.44.12» 0.44.128
100 Drahmi 0.01.876 0.01.876
100 Escoudos 9.73.90 9.73.9ü
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yerli Gr. 6.16 6.17
Külçe Doğuşsa , 6.20 6.23
Cumhuriyet 42.30 42.20
Reşat 44 f>5 44 Od
H/ımlt ......... 42 — 42
Gulden 40.85 40 HÛ
tnıdllz 55 20 55 25
Fransız kok. 45 — W» •V 46 75
NapoJ6on fil 42.50 43.70
İsviçre 41.80 42.- |
New-York’ta: onHU; 130
•• •• Gumuş , Platin
En aşağı En yaktın
Gümüş Gr
Plâtın 10.- U.-
İsviçre Frangı
En aşağı En yukarı
0.85 0.95
4.28 1.29
9.9ü 10.29
1 07 50 1,10
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
İkramiyen tahviller Ktıpunış (•>
7c5 1033 Ergani 23.- 23.-
%5 1938 İkramiyen 21.20 21.25
%5 Mili) Müdafaa i 20 50 2(» 5«l
%5 1941 Demiryolu IV. ... 100.- 100.-
%5 1941 Demiryolu V 96.25 96.25
%4 1/2 1910 İkram i veli ...... 95.50 90.50
Ülgerleri
1941 Demiryolu VI 96.10 07.-
%6 ’(aIkınma t 97.— 07.—
%6 11 97.— 97.—
„ 111 97.— 97.—
716 LV48 İstikrazı I 97.— 97.—
1948 (I 97.— 97.—
7d7 1934 Slvaa-Erzurum 1, 21.76 21.70
%7 W34 „ „ n-vıı. 20.80 20.85
%7 194] Demiryolu I 20.90 20.00
%7 194) . 11 21.60 21.6ü
%7 1941 ,, III 21.— 21.-
%7 Milli Müdafaa L 20.15 20.50
%7 .. TL 21.50 21.50
%7 „ .. UL 21.86 21.80
%7 .. IV 20.80 20.80
| Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y. Tortip A/B. 106.— 107.—
>• •» * c. - —
,, . 63.60 03.-
M Mümeıı. Senet. 67.00 68.-
| Şirket Hisse Senetleri
T. C. Morkcz Bankası 110.00 116.00
Türkiye îş Bankası 24.90 25.-
Türk Ticurot Bankası ...... 5.— 0.—
Aralan Çimento 16.— 16.-
Sark DcCdrmûncilllc 23.20 23.50
Milli Reasürans
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fonstve 1903 • M
• • •• 1011
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İzmir Ticaret Borsası
Bugün
Son kapama
ilııbııbat:
Buğday Yumuşak ..............
Buğday Sert •••••••••••••••• Arpa Biralık .........
Arpa yemlik (dökme)...........
Mısır (Sıırı) çuvallı .......
Fasulyo Tombul (çuvallı) Fasulyn Çalı «ıcri (dökmeı Kuşycmi
Mercimek Kırmızı iç çuval. Mercimek Yeşil çuvallı .. Nohut Mira ..................
31.35
31.23 24-25.— 2 i. n
33. -37.—
34. -45 — 56.20 21.30
icapanış
31.36
30.10
25. İÜ
25.10
24.30
33.-
57.—
54.—
13.—
231.—
222 — 205. -150.—
16.—
Adana Ticaret Borsası
206.—
W.-
150.-

Eskişehir Ticaret Borsası
32.50
35.—
108 162/1X0
165
57.—
51.—
13.-
231.— 222.— 205-
150 —
16.-
32.
M.-
ARI
YABANCI BORSALAI * - n
New-York Borsası I
Dün Eslu kuı 1
Buğday (Buşcıı-övnu Sert Kış mahmulü No. 2. ... 262. - 261.- I
Kırınızı .. No. 2 235 - 234. - I
l'nmul* MlddllıiK (L.ıbresi=Scnt) Murl 30. «3 30.6b 1
Mayıs 30.60 30.3Ü
1 oıonıtıı «•••••••« »a» •••••• ••• 30.06 29.7’
Ekim 2S.46 28 50
l'irtLk (LlürcHİ=Scnt) Teksııs No. I (W.— Ş»-n»
Emdik (LtbrasIsScnt) Kabuklu Yeril iri 23.— 24 - I
orta 22.5 22.b
uevnnt ıç ithal malı 37.— 37'
Elcatra iri İç nuılı 39-40 38.- I
Kuru il/.ünı (Llbresl^Sont) Thompson çekirdeksiz arçme. 11.5-12 I1.5-U I
Keten tahıımu (Ruşcli—Dolar) Mlnneapolls 3.90-3.yy 3.90-3.911 I
- Kaifty (blbrcsl—Sent) 77.75-78 77.75-78
- Levha-teneke(100 libresi dolar) 7.00 7.50 1
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Stcrlln) ... Bombay 63.— t».- I
Kalküta 62.— 62.-'
Yer fıatığı Hindistan 63.— 61.5 |
Bradford Piyasası
Tiftik iyi mal (Llbrcsl=Pcnl) ... 34.- 84.— I
,, Sıra malı 30.— 30.-
Yiln Anadolu 18.50 19.50
„ Trakya — —
İskenderiye Borsası
rnmıık (Kantan=Taiları) ... Afihmoıınl Kısa elyafh F/G 85.50 87. d)
Karnak Uzun olvaflı F/G 99 — 100.25
(♦) Gününde Borsada muamelesi tesoil edilmemle tahvilât vo eshamın arz ve taleplere göro taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Sayfa 4
T EN t İSTANBUL
fi Ocak İMA
M
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
NHft
r* • •• n i

Hususi muhabir bu iz bildiriyor
Keşmir dâvasının
ıç yüzü
Pakistanın, varidatının ri>70 ini millî savunmasına tahsis etmesi sebepsiz değildir
Lahor (Hususî muhabirimiz Sd. bildiriyor) — Bütün Pakistan, nefesini kısmış Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Keşmir dâvası hakkmdaki kararını bekliyor. Hindistan basını da, bu münozaalı memleket üzerindeki Hint taleplerini te-baıHlz ettirmekten bıkıp usanmıyor. Her iki tarafın iddiaları, tarafsız bir gözle tetkik edilecek olursa, dâvanın Pakistan için çok daha hayatî olduğa ve bu itibarla Pakistanın, Hlndls-tana nazaran dahu ziyade gayret sarfettlğini görmemek mümkün değildir. Hintliler bu dâvayı daha ziyade. bir sürü milletlerarası hukuk açmazlariyle müdafaaya çalışıyorlar. Dâvanın ana hatlan. Pakistanın Keşmir işlerine memur Devlet Bakanı Ntevvab Gurmani tarafından, basma, pek doğru olarak, şu suretle izah edilmiştir: “Keşmir, Hindistan için bir ganimet, Pakistan içinse hayatî bir zarurettir.,,
Şüphe yok ki. her İki memleketin münasebetleri, daha başka meseleler yüzünden gittikçe, bozulmasa idi, Keşmirin mülkiyeti hakkmdakl bu münakaşa çok daha çabuk netl-celendirllebillrdi.
Pakistan, nüfus itibariyi* kendisinden beş misil büyük otan komşusunun, kötü niyetler beslediğine ve bir gün kendisini kaldırmak tatlyeceğinl Pa kistanın, varidatının millî savunmasına tahsis
bepsta değildir. Şu var kİ, Hindistan eline geçmesi, bütün askerî hazırhklanna rağmen, strateji bakımından, ümitsiz bir vaziyete düşürecektir. Hindistan bu surette, Pakistanın cenahını kavramakta kalmıyacak, Pakistan ekonomisi için çok mühim, hattâ hayatî mahiyette otan su membalarını da eline geçirmiş olacaktır. Genç memleketin merkezi Kareşlden şimale. Lahor’e doğru gidildikçe, bu memleket İçin “suyun,, ne kadar hayati olduğu hemen görülür. Göz alabildiğine uzanan, en verimli bir toprak, susuzluk yüzünden bugün çöl halindedir. Halbuki Pencab'ın geniş sulama tesislerini besleyen beş nehir, Kaşmirden çıkar. PakistanlIlar daha şimdiden, Keşmirin Hint eline geçmesiyle kendilerini bekleyen tehlikeyi sezmeye başlamışlardır. Çünkü Hindistan, nehirlerden birinin yolunu kendi üzeredir, zerindeki duyduğu
veren Nil’in bir gün yol değiştirmesi ihtimalinden doğmakta ise, PakistanlIlar da şimdi, bütün servetlerinin bağlı bulunduğu Keşmiri, aynı sebeple ehemmiyet veriyorlar.
Pakistan. Keşmir dâvasında bir de nüfus bakımından haklı sayılabilir. Keşmir nüfusunun ekseriyetini müs-lümanlar teşkil etmektedir. Bunların Hindulara karşı duyduğu düşmanlık, Pakistandaki kadar şiddetli olmamakla beraber, herhangi bir plebisit te, dini temayüllerine uyarak Pakistan lehine oy verecekleri şüphesizdir.
Pakistanın, Birleşmiş Milletler tarafından yapılan uzlaşma tekliflerini hemen kabul etmesi ve buna mukabil Hindistanın ise, bu teklifleri sürüncemede bırakması, hangi tarafın kendi hakkından daha emin olduğunu hemen gösterir.
Hindistan, plebisitin yapılması i-çin, Keşmirdeki Pakistan taraftarı teşekküllerin dağılmasını şart koşmakta ve askerlerini ancak bundan sonra geri çekebileceğini ileri sürmektedir. Keşmir dâvası, ancak süratli bir plebisitle halledilebilirdi; münakaşanın uzaması durumu kötüye sürmüştür. Neticenin daha da gecikmesi, tehlike yaratabilir*.
ortadan zannediyor, (T* 70 ini etmesi se-Keşmirin Pak fotanı,
arazisine doğru çevirmek Nasıl ki, Mısırın Sudan ilin gi Hz hâkimiyetine karşı endişe, memlekete hayat

Avustralyada uranium madeni meydana çıkarıldı
Londra 5 (Nafen) — Uranlum yarışında Avustralyanın en ön plânda yer almak üzere olduğu yeni yapılan maden keşifleriyle meydana çıkmaktadır.
Jeologlar, Güney Darvin’den 60 mil uzakta uranlum sahalarının bulunduğunu bildirmektedir.
Avustralya Maden Tetkik Bürosunun Şefi J, Armstrong bu sahaya göndermiş olduğu iki eksperin aynı keşfi tasdik ettiklerini açıklamıştır.
Keşfedilen madenlerin zenginliği hakkında müspet bir şey bilinmemektedir.
Diğer taraftan Avustralyanın Ialn-ter sahasını kaplayan tepelerinde de uranlum madeninin mevcudiyeti bildirilmektedir.
Bu madenin çok zengin olduğu tes bit edilmişi ir.
Ayrıca Hart dağ silsilesinin bulunduğu sahalarda de uranlum keşfedilmiştir. Her ne kadar Paınter tepelerinde uranlum 191C senesinde ve Hart mıntakasında da 1906 senelerinde bulunmuş ise de madenlerin kıymeti ancak bugün anlaşılmıştın
Paris hususî muhabirimiz bildiriyor
Acheson, Formozanın müdafaa edilmesinde fayda görmüyordu
■ - o -
Halbuki, Amerikanın Uzakdoğu müdafaa hattı
Formoza adasından geçmektedir
Paris, 3 (Hususî muhabirimi* Yusuf 1. Mutlu bildiriyor) — iyi haber alan çevreler. Amerikanın Uzak Şarktaki siyasetinin sarahat kaz;andığını ve tamamen aydınlandığını memnuniyetle kaydediyorlar. Paris-teki Amerikalıların fikrine göre, bu siyaseti şöyle hulâsa etmek mümkündür:
Birleşik Amerika, Ingiltere ve Fransa ile işbirliği yaparak, Uzak Şarkta komünistlerin yeniden yayılma teşebbüslerine karşı şiddetle ve tesirli bir şekilde mücadele etmeye hasırlanmaktadır. Bu karar, son defa Truman, Acheson ve Bradley arasında yapılan görüşmelerin bir neticesi olarak kabul edllobillr. Ayni zamanda, Vietnam (Hlndiçlni)dekl Bao-Dai hükümetinin son günlerde tanınması, İngiltere ve dominyonlarının Colombo Konferansı ve nihayet Truman’m hususî mümessili Jessup* un Uzak Şarktaki yaptığı seyahatler de bu karar üzerinde müessir olmuştur.
Amerikanın düşündüğü müdafaa hattı da şimdiden tesblt edilmiştir: Bu hat, Formoza adasından başlamakta. Birmanya ve Hindlçinlden geçerek Malezya’da nihayet bulmaktadır. Tabiî. Hindistan ve Iran da bu müdafaa hatmin hudutları içine girmektedir. Ve zaten şimdiden o hududun içinde bulunuyorlar. Ancak biz burada, Asvanm cenup doğusunun müdafaasından bahsetmekteyiz.
Komünizme korşı mukavemetin hakklyle kurulması için, Hindiçlnînln kendi istiklâline sahip olması lâzımdı ve işte sahip oldu. Bugün Hindi-çini, Fransa ile siyasî ve aserî çok sıkı bir birlik halinde olmak üzere, müstakil bir devlettir. Amerikanın askerî yardımı da. bugtlne kadar olduğu gibi bundan sonra da. bu
kalması husu-oynayacak, İÜ-komünist
te-
£
5
t


t
m/ i

PARİS POSTASI
Musiki hayatımız
Dil Kurultayından akisler
VE gidip golirkon, hor gün onündon göçerim.
Hugo Meydanının
dalı ü-bir
A-
memleketin müstakil sunda en tesirli rolü zumu halinde orasını cavüzünden koruyacaktır.
îngilterenin hareket tarzı ise ha oynaktır. Zira İngiltere, daha çük ölçüde olmak şartlyle, hâlâ müstemleke imparatorluğudur,
merikaya geUnce, müstemlekecilikle alâkası olmadığından, bu yeni Ce-nupdoğu Asya memleketleri istiklâle kavuştuktan ve resmen tanındıktan sonca, onlann Birleşmiş Milletler Teşkilâtı İçine girmesini istemektedir. «Ancak o sayede bu milletlerin, hariçten veya dahilden gelecek, gizli ve sinsi İstilâlara karşı müdafaa edilmeleri, hiç şüphesiz daha kolay olacaktır.
Şu muhakkaktır ki, asırlık çohre-sl hentlz pek iyi tanınmayan ihtiyar Asyada yepyeni bir dünya doğmaktadır. Amerika sayesinde elde edilen bu görüş ve nizam değişikliği, çıkan 1949 senesinin en vasıflarından biri çektir.
Diğer taraftan,
mahfiller, Amerikan Dışişleri Bakanı Acheson İle, General Mac Aıthur tarafından tutulan MIHI Bakan Yardımcısı Johnson mevcut olduğu iddia edilen tilâfa hiç bir ehemmiyet
mektedirler. Bu görüş aykırılığı şayiam şuradan çıkmıştır: Amerikan askerî makamları. Japonya ile birlikte Formoza adasının müdafaası için, en şiddetli ve enerjik hareket tarzının Amerika Birleşik Devletleri tarafından alınmasını İstemekte, Acheson ise, Formoza’yı müdafaanın Amerika için hiç bir fayda temin et-miyeceğini Heri sürmektedir.
Bu ihtilâf, eğer hakikaten mevcut olmuş ise bile, bundan sonra artık tamamen ortadan kalkmış olacaktır.
barlz ve en esaslı olarak zlkredlle-
iyi haber alan
Müdafaa arasında sözde ih-atfetme-
lİlSMŞŞtH

Londra hususî muhabirimiz bildiriyor
Cenubî Afrikada siyasî faaliyet
Rodezya ve Merkezî Afrikada
İki Rodezya ılo Nyasaland’ın federal bir birlik kurmaya teşebbüs etmeleri Ingiliz Hükümeti tarafından iyi karşılanmamıştır. Geçen hafta Mr. Noel Baker in yapmış olduğu beyanata göre, konuşmalara yeniden başlanacaktır. Fakat bu defa gaye, siyasî bir federasyon kurmaktan ziyade iktisadi ve teknik sahada yakın bir işbirliği tesis etmektir. Evvelce, beyaz ırkın üstünlüğü fikrinin hâkim olduğu Cenubi Rodezya İle İngiliz himayesi altında istiklâl yolunu tutan diğer Afi ika memleketleri arasında herhangi bir birlik, İngiliz Hükümeti tarafından hoş karşılanmıyordu. Şimdi ise, iktisadi birlik fikri kabili münakaşa
Dr. halka vır lini
Bir taraftan. IngiHzlere samimi bir bağlılık gösteren Cenubî Rodezya halkının ekseriyetini gayrı memnun bırakmamak icap etmektedir. Diğer taraftan da îktlsad» faydalan muhakkak olan bir plânı reddetmek yanlış olacaktır. Herhalde, yerli halkın akıbetini Sİr Godfrey Huggins ve onun-
Hükümetinin müs-sürmcai zamanı ar-
dair
Kültüre dair
V ietur bronzu sökülüp götürülmüş granit âbidoıl-ne bakan bir antikacı dükkânı var. Vitrinin üzerine yaldızlı harflerle yazılmış Işme bakıyorum: Asırla tın efsanesi. Büyük şairin rudu, hoykoli eritilmiş Abldoslnl zlyaro-to goldiği zaman, bu antikacı dük kânının Işmino bakıp tesolli bulmalı. Evet, İki yanı gayet şık mağazalar ve şirin binalarla sütlü, geniş bir bulvar. Onun adını taşıyor. Sorbonne'un avlusunda mormer heykeli var, kıraat kitaplarında şiirleri, Comödle Françalse’de piyesleri aynı tazelikle yaşıyor, fakat oamekânlarında asırların mobilya, evini, tablo halinde efsanesi toşhir edilen bu antikacı dükkânı da, onun bir şiir mocmuası-nın tornamoslno tığınmış, romantik müştoriler bokllyor.
Antikacının yüz adım Ötesinde bir pastacı dükkânı var. Küçük masalarına oturulup çay İçilen şirin vo zarif salonuna girer girmez, duvarları tüsloyon boş panodan gözlerinizi ayıramıyorsunuz. Çayhanede no resmi olur, demeyin Bunlar tabak İçinde veya tepti üstünde çoşıtll meyva resimleri değil, Japon bahçesi, fırtınalı deniz, sisli dağ başı veya sazlıklı dere kenarı kabilinden peyzaj da değil. Pastahano. lokanta, bİrah«ınc ve kahvehanelerde görmnyo alışık olmadığımız, memlekote yabancı iteniz ilk bakışta yad.rgayacağınız garip ve yersiz bulacağınız resimler bunlar.
Panolardan birino bakıyorsunuz: Can çekişlyormuş gibi IhtlIâçıar içinde yero yığılmış bir erkekle gönç bir kadının arkasında. Azrail gibi dimdik, fakat fersiz gözlorln-do nedametin bitkinliği beliren, aksaçlı bir İhtiyar var Bu sahne, bu Ispanyol kıyafetleri, bu şato divanhanesi? Muammayı keşfediyorsunuz. Karşınızda Vlctor Hugo-nun Hernani'sinden ton sahne oynuyor. Yanındaki panoda, bir muharebe meydanı görüyorsunuz, U-fukta yangın kızıllığı, yerde ölüler. Saha kalkmış bir atın üstündeki zabitin miğferi havaya fırlamış, çünkü bir yaralı düşman askeri, ölümün eşiğinde, son dermanını toplayıp tabancasını ona doğru boşaltmış bulunuyor. Yaralı askerin biraz ilerisinde, at üstündeki zabitin Üniformasına benzeyen bir üniforma taşıyan diğer bir askerin matarasını uzatmakta olduğunu görünco, muammayı keşfediyorsunuz. H âf izanımda çocukluğunuza ait bir hâtıra canlanıyor. Mektep sıralarında, kimin olduğunu bilmeden ezberlemiş olduğunuz bir şiirin bazı mısralarını mırıldanıyorsunuz:
Merhura peder, güleryüzlü, tatlı söriü kahraman Rus çengini anlatırdı, zabit imiş o zaman...
dabrl Esat Siyavuşgll
.. Kurşun fesi devirmiş. ... Vor Huyunu nen Memlş’
Evet Vlctor Hugo’nun hor dılo çovrilmiş, her antolojiyo, her mektep kitabına girmlı meşhur şiiri:
Mon pöro, c« höros au sourire si doux.
Üçüncü panoyu derhal tanıyorsunuz: Teşhir çarmığına bağlanmış, yamru yumru bir ucube, esmer tenli ve melek bakışlı bir genç kız vo yanında beyaz keçisi. Bu, Nötre Dame do Parla’den bir levha. Dör-dünoü panoda, küçüouk bir kız çocuğu elinden tutmuş, silindir şapkalı, uzun rodlngotlu. alnından çizgi, fakat yüzünden tebessüm eksik olmıyan, uzun boylu bir adamı da tanımakta güçlük çekmiyorsunuz. Karşınızda Soflller’in kahramanı Jean Valjean var. Beşinci panoda XVII. asır kıyafetlerine bürünmüş bir çiftin dorin, candan, fakat hazin bir aşk sahnesini seyrediyorsunuz.
Marion de Lormo ile bedbaht âşığını, siz do hazin bir tebessümle aol Amlıyorsunuz.
Hayır, milli kütüphanede değiliz, Vlctor Hugo müzesinde değiliz, sadeco bizim mahallenin haroı âlem bir pastahaneelndeyiz ve çay içilen salonda Fransız şiirinin şahikalarından kopan bir havayı teneffüs ediyoruz
Geçen gün, bizim apartmanın mordlvonlnden inerken, alt katımızda oturan seksenlik bir ihtiyarla karşılaştım. Sonra öğrendim, evvelce Demiryollarında memurmuş, şimdi hayli zamandan beri müto kald. Bana:
— Siz gençsiniz, dedi, beklemeye tahammül ötmezsiniz, buyurun, önden geçin. Kabul etmedim. Nihayet birlikte merdivenden Inmo-ye razı oldu. Yirmi basamağı ininceye kadar, bana, Piritin kurtulmasına bir hafta kala, biricik oğlunun lattı.
yakıp tutuşturan ve solgun yanaklarını vardı. Bu dAr, buruöuk, âdeta küçülmüş ve tin tin yürüyen, ihtiyar vücudun genç kini, nihayet gür bir sesle feverarl etil
naili kurşuna dizildiğini an-İçinde, bir damlacık kanını
penboleıtlren müthiş bir kin-
Bağrımda tek başına beslediğim kin, Roma!
Uğrunda sevgilimi kurban ottlğim Roma!
görülmektedir. Malan karşı takındığı
Afrika bir
Hükümetinin yerli ta-hal-zorlaştırmıştır.
Sert
meselelerinin hayli
la beraber beyaz idarecilerin eline bırakmak bahis mevzuu olmamak icap eder. İngiltere Hükümeti İktisadî işbirliği meselesini nazarı İtibara almayı kabul etmiştir, fakat bazılarının belirttiği gibi zamanımızda iktisadi ve siyasi -meseleleri ayırmak, çok zorlaşmıştır. Her ne şekilde olur sa olsun İngiliz pet fikirler ileri tık gelmiştir.
Dr. Malaıı’a
Cenubî Afrika Başbakanı Dr. Malan, yerli halkın Mecliste temsil edilmesini önlemek için gayretler sarfetmekte ve bu maksatla bir kanun hazırlamaktadır. Afrikaner Partisine mensup olan Mr. Havonga'ya göre Dr. Malan’ın tezi Cenubî Afrika anayasasına aykırıdır ve bu bakımdan ancak meclisin üçte ikisi tarafından kabul edilmesi halinde hukuki bir mâna ifade edebilir. Dr. Malan’ın Milliyetçi Partisi ise bu üçte iki ekseriyeti elde edecek durumda olmadığından bir kabine krizinden çekinmektedir. Malan kabinesinin güttüğü koyu ırkçı siyaset Afrikalı, Hintli hattâ îngilizler arasında memnuniyetsizlik uyandırmakta devam ediyor.
Sonra, zamanla aşınmış başka mısra kırıntıları:
Bu seksenlik demiryolları mütekaidinin kini, dikkat ettim, Cor-neille'in Horace’da Camille’e soy lettiği mısralarla boşanıyor.
Karşımda bir şair, bir edebiyat hocaaı, bir Comodt Frarisaise aktörü yoktu, sadece seksenlik bir demiryolları mütekaidi vardı vo bu «*ıdam, azap İçinde kıvrandığı zaman. Corneille’ln diliyle duygusu «u İfade edebiliyordu.
T.
Musiki Hayatı:
Jeanne Marie Darre’m Chopın resitali
resital Darre-bütün Kud-
Aralan pençesini İlk hamlede sez-diremiyen bir artlat hakkında kati fikir edinmek için tek bir kâfi gelemez, Jeânne Marie de modern bir konsertlstln teçhizatı ziyadesiyle mevcut:
retll bir teknik, üslûp güzelliği, kültürlü anlayış! Eksikliğini hissettiğimiz bir cihet, dinleyicilerle devamlı ruhi bir irtibat temin edememiş olmasıdır, Belki programın da buna tesiri olmuştur; İki aaat müddetle yalni2 bir bestekârı velev Chopin olsun, heyecanla dinletebilmek ancak
sayılı Üatadlara nasip olabilir..
Resitalin en güzel anlarını sonatın Bcherzo’su He Adagio’sunda bulduk. Etütler de fevkalâde çalındı; bilhassa Mi Bemol Minör ve Fa Majör Etütleri. Söylediklerimize bir delil olarak dinleylcllorin, sanatkâ-rrn verdiği hislere karşı gösterdiği alâkayı zikredebiliriz: List’ln Cam-panella, Saint Saens’ln Bourr^e’si ve bilhassa Beethoven’in Türk Marşı. alkışları eslrgemiyen pübliğl coş-turnıuştur. S. Ç.
Küçük yaştaki büyük istidatlar
ASRIN tanınmış kemancılarından Henri Marteau, bundan yirmi beş sene evvel Türki-yeye geldiği zaman, müzik hayatımızla İlgilenerek Konservatuarı ziyaret etmiş ve talebelerden bazılarını dinledikten sonra Konservatuarın teşkilâtı hakkında tavsiyelerde bulunmuştu.
Aradan geçen bir çeyrek aaır zarfında konservatuarın başına azimkâr genç elemanlar geldi, çok talebe yetiştirdiler.
Bunlar müzik sevgisini memlekete yerleştirdiler ve birçok talebe yetiştirdiler. Bir Mozart konçertosunu geçen sene güzel bir üslûpla çalan M. Sadak’ın kızı Gülseren Sadak ve küçük yaştaki Ayşegül, bu seçkin talebelerdendir.
Temeyyüz eden bu çocuklar arasında İlk dinlediğim Ayla Erdııran-dır. Altı yaşma henüz bastığı sırada minicik kemanında heyecan verici sesler çıkartıyordu. Fıtrt vlyolo-nistik bir kabiHyete üstün bediî evsafı ilâve etmişti. Az zaman içinde hayret derecede terakki etti. Sarayda 11 yaşında verdiği konserde bir artistin yetişmesine lâzım olan e-saslı temele malik olduğunu isbat etti.
Sunakan da Mozart’ın lâ minör konçertosunu çaldığı zaman 10 yaşında İdi. Yüksek ses kaliteleri sağlam bir teknik, Asabına hâkim hakikî sanatkâr gibi pür mahviyet Seçtiği yol pek dikenli, pek çetin, fakat kalbindeki ışık onu sanat semasına çıkaracaktır. Sunakan, Flârmoni Demeğinin 1947 senesi 600 liralık para mükâfatını kazanmıştır.
Idil Biret’l dinlediğim zaman 4 yaşında idi, havsalam durdu. Bu çocuktan bahsederken istidat kelimesini kullanmak yersizdir, dehâ ve mucizeden bahsetmek doğrudur. Duyduklarını, bildiklerini ona kimse öğretmedi, öyle doğdu, öyle yetişti, fakat diğerlerine ntabetle ftkıbeti çok daha heyecanlı... Çünkü çok daha meçhul.
Sıra piyanistlerin. Ayşegül San-ca’yı dinleyenlerin hepsi mümtaz bir İstidatla karşılaştıklarına kanidirler. Bütün bir repertuan kendisinden dinledim, çalışının bariz vasıfları Bıçaklık. güzellik, ruh asaleti, göz boyayıcı şatafatlardan âzâde bir çalış, hem kalbe söylüyor, hem de tesiri devamlı. Takip ettiği yoldan şaşmazsa onu zirvelerde göreceğiz.
Son dinlediğim Mayda Arkan’dır. Bu çocukta memleketimizin sanat definesinde keşfedilen güzide bir tek taş. 1949 senesi Flârmoni mükâfatını kazandıktan sonra hayattaki İlk mücadelesini orkestra refakatiyle bir konserde başardı. Onu da yarının bir yıldızı olarak alkışlarız.
Tesadüf mü yoksa zamanın tesirleri ml? Saydığımız bu ümitlerin hepsi de kız çocuğu. İki sene evvel kendisiyle görüştüğüm ve eylül 1945 dan beri Türk vatandaşı otan büyük viyolonist Vasa Prihoda, Merkez! Avrupada da son yirmi beş sene 1-çinde erkeklerden ziyade kızların müziğe ve bilhassa kemana rağbet gösterdiklerini ve bunlar arasında Ida Haendel, Pina Carmirelli ve geçenlerde ölümü ile sanat âleminde büyük boşluk bırakan Cinette Ne-veux’yl saydıktan sonra, keman gibi büyük hassasiyete ihtiyaç gösteren bir saz için, İki cihan harbi arasında yetişen genç erkeklerde duygunun eksilmiş olduğunu tirdi.
Yetişen fezal ferdanın çük güneşlerini bütün
alkışlıyalım ve onları muvaffakıy temennilerimizle uğurlıyalım. V olsunlar. Reyfeddln ÇÜRÜKSULU
Kelimeler ve terimler etrafında söylenenler llalit Fahri OZANSOY
tebarüz et
küçük kü
MALATA ÇİFTÇİSİ
Yazan: Joseph Conrad





Çeviren: Rc^ad Nuri Darago m,,.
— Karşıki odaya Mr. \Valter’in öldüğü odaya da İhtiyar bey için bir yatak hazırlarız.
Renouard;
— Pekâlâ, dedi. Waltc-r için söyllyeceğini unutma.
Luiz, çıplak ayaklarından birini ötekinin üstüne koyarak titrek bir sesle cevap verdi:
— Evet, efendim... ancak...
Renouard uşağına hiddetsiz bir edâ ile baktı:
— ölülerden korkuyorsun söylerim olur biter. Uşakları gönder, çantaları alsınlar.
— Peki efendim.
Çiftçi, kılavuzu olmayan bir turist kafilesi gibi durup etrafına bakman kibar misafirlerinin yanına gelerek söze başladı:
— Çok canım sıkıldı. Bekçinin anlattığına göre Mr. VValter.. (gülümsemek İstedi ise de muvaffak olamadı..) Mr. Walter, bir ticaret gemisinin buraya uğramasından faydalanarak Batı adalarını dolaşmaya gitmiş.
Haber, derin bir sükûtla karşılandı. Renouard da kendi kendine: "Nihayet söyliyebildim, oldu artık!,, diyordu. O sırada uşaklar gelip çantaları köşke doğru taşımağa başladılar.
— Yapacağım tek bir şey var, o da buraya, kendi evinizde imişsiniz gibi yerleşmenizdir... Ve mümkün olduğu kadar sabır göstremek...
Zaten yapacak başka bir şey bulunmadığından herkes ilerlemeğe koyuldu. Profesör, kadınların arkasında Renou-ard'ta yanyana yürüyordu:
— Hiç beklenmedik bir seyahat, dedi.
Renouard cevap verdi:
— O kadar da değil. İşçi bulmak için her seno civar adaları dolaşmak lâzım.
— Ya?, Her neyse... Zavallı çocuğun da bir türlü meydana çıkmaması sinirime dokunmaya başladı. Galiba bu aşk hikâyesine nazar değmiş olacak.
Renouard, misafirlerinin uğradıkları yeni hayal kırıklığından pek de müteessir görünmediklerini müşahede etti. Aksine, serbest adımlarla yürüyor gibiydiler. Filozofun kız kardeşi gözlüğünü elinden bıraktı, o da zincirinin ucunda sallanıp durdu; Miss Moorsom şimdi başta gidiyordu; dili açılmış olan profesör yavaş yavaş yürümekteydi; fakat Renouard onu dinlemiyor ve kızma bakıyordu. Bu kadar cazip
• •
söylemesem daha iyi olur...
galiba? Ha? Pekâlâ,
ben
• 16 -
bir mahlûk, bir fâninin evlâdı olabilir miydi? MİM Moorsom Köşkün kapımnd&n girdiği vakit, o çevik vücudü gölgo ve alevden bir hayalet gibi renkli bir- bıılııt İçinde kayboldu»
Sevgisinin, gözlerinden sızan şiddeti, ona mümkün olduğu kadar uzun zaman bakmak arzusunu açığa vurmakta idi.
O günü takip eden günler Renouard'ın korktuğu gibi olmadıysa da daha iyi de geçmedi. Ronouard, kendisine getirdikleri tahassüsler ve düşüncelerden dolayı o günlere lâ-net ediyordu. Bununla beraber her şey, sükûnet mnntaraaını mulıufaza etmekteydi. Dalma harekette olan ve benzerlerinden daha çok aklı erer diye tanınmış kimselerin keskin ve esrarlı bakışiyle her şeye dikkat eden profesör, tatil devresi geçiren çalışkan bir adam gibi üstüste pipo içmekle meşguldü. Kayalıklara çarpan köpüklerden değilse de ufkun herhangi bir noktasından daha beyaz olun suçlarla örtülü başım beyaz bir şemsiye İle çiftliğin her köşesinde görmek kabildi. Hattâ yüksek burunun tepesine tırmandı ve onıı, mavi gökyüzünün altında beyaz bir heykel şeklinde de gördüler,
Felicia Moorsom köşkten hiç uzaklaşmıyordu. Bazı gün* ler, tokalı bir defterin yapraklarına ümitsizlik İfade eder bir hal ile yazı yazdığı olurdu. Fakat bu pek az sürerdi. Rerıou-ard’ın adımlarını duyduğu zaman, kuvvet ve kudretinden habersiz olan o sakin ve güzel yüzünü genç adama doğru çevirdi. Üstü kapalı bnlknndR Aendlfllne tnlısls edilmiş sandalyeye, ne vakit otursa Renouard meydana çıkar, yakınına gelir ve basamakların üstüne oturur, hemen lılç ses çıkarmaz ve hattâ ekseri ona bakmaya cesaret edemezdi. Genç kız da daimi sükûneti içinde yan açık gözlerini ev sahibinin üzerine dikerdi: öyle ki, meselâ profesör gibi müdokkik herhangi bir kimse Mlss Moorsom'un başını eğmiş, ellerini sarkıtmış ve bu mağlûp haliyle ayakları dibinde oturan adam hakkında derin düşüncelere daldığım sanabilirdi.
Yalanın teşkil ettiği mânevi zehir de öyle bir parçalama kudreti vardır kl, Renouard, eski şahsiyetinin âdeta toz haline geldiğini duymakta idi. Ekseriya, akşamları karanlıkta hafif hafif konuşurlarken, alnını genç kızın ayaklarına dayayıp göz yaşlarını dökmek ihtiyacını hissediyordu.
Profesörün kız kardeşi, Renouard hakkmdakl duygularının kararsızlığı dolayıslyle pek çekingen davranıyordu. Ondan nefret ediyor mu. etmiyor mu. Röyliyemezdi. Bazan pek sevimli buluyor ve Renouard’ın eninde sonunda kaba bir fi-
arzusuna da-
bir gün genç kendine göre Felicia
kır ortaya atmasına rağmen onunla konuşmak yanamıyoıüu.
üstü kapalı balkonda yalnız bulundukları adama doğru eğildi. Pek süslü giyinmişti; ve yeğeni kadar dikkat çekici bir hali Vardı (halbuki
ona hiç benzemezdi; zaten her zaman: “Yeğenim her bakımdan annesine çekmiş,, derdi). Genç adama doğru eğilerek esrarlı bir sesle:
— Beni biraz avutacak bir sözünüz yok mu, Mr. nouard?
Muhatabı gözlerini hayretle açtı. O devam etti:
— Şu sıkıntılı meselelerden açıkça bahsedebilirim Uğradığı hayâl sukutunun Felicıa’ya ne kadar fena tesir ğini anlarsınız... Hele sinirlerine...
Renouard endişe ile sordu;
— Bunu neden bana söylüyorsunuz? z
— Neden ml? Bizi seven bir dosta hitap ediyorum. Sizi işlerinizden alıkoymaktayız diye üzülüyorum (gülümsedi) Bu beklemek daha ne kadar sürecek acaba? Zavallı Arthurî Onu tekrar göreceğimiz dakikayı düşündükçe içime korku giriyor. Sanki hortlak görmüş gibi olacağım.
— Hiç gördünüz mü?
İhtiyar kadın ellerini oynattı. Yaşma rağmen tavrında çok zarafet vardı.
— Kendim görmedim. Yalnız fotoğraflarda gördüm. Fakat hortlak gören bir hayli ahbabım var.
— Ya? Demek Londıada hortlak görülür?
— Her halde gören pek çok. Tanınmış bir muharrir olan bir dostumuzun daima gördüğü hortlak bir genç kızdır. Kardeşimin yakm dostlarından olun bir âlim de bir hortlakla Adeta ahbaplık kurmuş. O da bir genç kız hortlağı imiş (burada, İki hâdlaenln benzerliğine şimdi dikkat etmiş olduğunu sesiyle ifade etti). İşte gördüğüm fotoğraf onun gibidir.. Pek güzel kız... Pek de meraklı bir şey. Tabii resim biraz silik. Yoksa böyle şeylere inanmaz mısınız... öyle bir teselli ki..
Renouard birdenbire:
— Bizim çiftlikteki uşaklar da her zaman görür, dedi. Filozofun kız kardeşi irkildi. Ne büyük nezaketsizlik! İşte bu garip gençle her zaman böyleydi...
— Sizin o pis yabanilerinizin hezeyanlı itikatlarını nasıl olur da o...
Re-
size, etti-
(Devam edecek)
---------
TERİMLERİN münakaşası, gerek Kurutlay konuşmalarında, gerek komisyon yahut hol ve koridor sohbetlerinde en hararetli safhalarını yaşamıştır.
Bal tacı oğlu İsmail Hakkı, komisyondaki açıklamaları sırasında, Türkçenin akli bir dil olmayın hissi bir dil olduğu tezini müdafaa etmiş ve bu dilin, âdeta tabiat gibi bir kudret olduğunu ve bir bitki nasıl kendisine en uygun ve hayat verici özü toprakların bağrından çekip çıkarırsa, Türkçe bir kelime kökünün de kendisine en uygun eki aynı suretle bir miknatıs kuvvetiyle aldığım belirtmiştir. Misal olarak tâ, *aJ kökünü almış, bunun dildeki '•uysal,, ve "kumsal” kelimelerini tabiî olarak yarattığını, fakat bugünkü "kimyasal,, dakl sal'm bu kelime kökü ile bir türlü kaynaşamadığını ve kelimenin de sırf bu yüzden tutmadığını, tutamıyacağını İspat etmiştir. Diğer bir misal olarak ta, "çet-re„ sözünü ortaya atmış ve bunun fil köküne seve seve kol uzattığını ve bu suretle "çetrefil,, kelimesinin canlı bir varlık halinde kendiliğinden doğmuş olduğunu söylemiştir.
Salm Ali Dllemre de, pek haklı sebeplere dayanan açıklamasında, Ttlrk Dil Kurumu'nun iyi buluşları arasına glrmlyon ve başarısız sayılan terimlerinin değiştirilmesine taraftar olmakla beraber, bunlardan mektop kitaplarına girenlere şimdilik dokunulmamaaı tezini arkadaşları ile beraber desteklemiştir. Fakat bu tezi de, çok geçmeden lügat kitaplarının da tadillere uğnyacağı gerçeği He bir şarta bağlamaktan geri kalmamış ve şöyle demiştir: "Medeniyet kelimesi bir gün bakacaksınız kİ, lügatlerde "uygarlık,, o-luvermiş. Yani demek istiyorum ki, bugün antipatik olan, bir zaman sonra sempatik olabiHr. Ecnebi tarzında kelimeler yaratmaya gelince, bunun kapısını kafi surette kapamalıdır. Meselâ kanser'den kanserleşme olur, kanseriz* olmaz. Fakat bir gün meselâ yenliğe denirse?,, O zaman da ona göre, Türk kökünden kelimeler türer ve pek iyi de olur.
Dilemre'nln bu sözleri, bilim terimleri bahsinde, milletlerarası teamüle uyarak, lâtlnce aslından kelimelerin de kullanılmasına bir sed çekmek mânasına mıdır? Hayır. Üstat hiçbir zaman böyle düşünmez ve hiçbir kayıt gözetmeksizin “Kurum*-un vazifesi yalnız Türkçe terimler yapmaktır,, diyen arkadaşı Prof. Kadester’l de biraz ifratçı bulabilir. Kadester: "Bugünkü durumda İstanbul lehçesi hâkimdir. Yarın başka lehçe hâkim olabilir,, şeklinde mânası pek iyi anlaşılmayan ve pek ileriye şümullü fikirler bile ortaya sürmüştür. Bununla beraber, Saim Alt Dllemre'nin, hem bu profesörle -hem de Nurullah Ataç ve Ercüment Ekrem gibi yazarlarla birleştiği bir nokta vardır kl, o da, ecnebi kelimelere karşı beslediği çekingenliktir. Yani o. yalnız, manasız bir şekilde Türk sentaksını ve Türk dilinin ö-zel!iğini bozan ecnebi hayranlığına muarızdır. Yoksa, o da, terim komisyonunda tartışma ve misal mevzuu olan “yüksük otu,, ve "digitalis,, münakaşasında Haşan Ali Yücel ve bir çok geniş düşünceli bilginlerimiz gibi düşünmektedir. Bununla beraber, lâtlnce kökten kelimelerin alınması meselesinde, pek mübalâğalı, garip fikirler de ortaya atılmamış değildir. Nurulîah Ataç şöyle demiştir: “Türkler, bilmedikleri dillerden, arapçadan, lâtincedcn kelime alamazlar. Bugün Türk çocuğu mademki Yunancayı bilmiyor, o halde de-mokrsiyi bilmez. Ona Yunancayı öğretmeden olmaz!,,
Burada, Türk nesrinin btlyük üs-lûpçutarından biri olan Faiih Rıfkı Atay İle bir konuşmamızın akislerini de nakletmeden geçemiyeceğim:
Fallh Rıfkı Atay için, "us,,. ölmüş bir kelimedir. Bunu ıstılah yaparken, diyor, meselâ bütün tıp âleminde akıl hastalıkları için kullanabiliriz.
Yine Fallh Rıfkı için "imge,, uydurma kelimedir, çünkü kökü yoktur. “Halbuki geçmekten geçit chye-b eliyoruz. Tıpkı onun gibi, soymak tan da soyut» demek yanlış değildir. Bu kelimeyi bazılarımız beğenmesek bile, çocuklarımız muhakkak kl, dilin doğru kanunlarına uyarak bu kelimeyi kabul edeceklerdir.,,
Fallh Rıfkı sözlerine şöyle devam etmiştir: “Masa, çerçeve, cam Türkçe değildir, fakat bunların hepsi tam Türkçedlr!
"Mutaassıp bir surette, ölü kelimeyi, yahut, yaşıyan kelimenin verine mahdut bazı yerlerde yaşıyan herhangi Türkçe bir kelimeyi tutturmaya imkân yoktur. Makul Türkçeleşmeyi biz kabul edelim, onlara da kabul ettiririz.,,
Falih’in onlara diye işaret ettiği kimseler. Kurultay Üyeleri İdi. Nasıl ki. sonunda düşündüğü gibi çıktı.
Hüseyin Nailî Kübalı ise, Kurultayın müsbet ve hayırlı kararları arkasından en canlı bir şekilde fikrini şöyle belirtmişti;
“Bugün kabul edilen program, yeni bir devrin başlangıcıdır. Çocuğu aileden ayıran dil işinin ele alınması ve devletin bu işe artık karışmamasıdır.
"Bu. tamamıyle ilmi, objektif, sosyal bir krarın neticesidir. Bunun için, Türk Dil Kurumu’nun şimdiye kadar yaptıklarını tasvip etmeye imkân göremiyorum. Çünkü bugün a-lınan kararlar şimdiye kadar yapılanların tam bir reaksiyonudur.,,
Bana öyle geliyor ki, bu mühim içtimai hâdisenin en doğru tefsiri de budur.
e Ocak 1050
YFJNÎ İSTANBUL
Sayfa 8

HİKÂYE |
Patiska perde
İlhan TARUS
Gençlere
Limanın lelok bir geçit yerln-do. aagından. Bolundan dh çeklerle payandalanmıg üttü rlftll kAğıtls kaplı o kötü barakayı açıp ta İçine oturunca düfündüy-dU: Bir sene sonra betondan yaptırırım. Yaptırdı da. Senelor bir İki değil kİ? Günün birinde yolou vapurlarının yanaştığı on büyük iskelenin tam annacına Üç katlı bir bina çıktı ve boyoanboya. kır-mm saç üzerine be>ax harflerle firmasını astı: Ali Yürekli • toptan ve perakende hırdavat mağazası.
Babası İzmir'de Kokaryalı’da te-nekecillk edermiş. Anası altıncı çocuğunu doğurunca adam “vay yandım., diye evden fırlamış. Gidiş o gidiş. Simdi kardeşleri nerede, pek bilmiyor. MusalİAt olurlar korku-siyle merak da etmiyor. Ama İz-mirde Asansör taraflarında bir ha-rakad^ oturan annesine her ay otuz lira para yollar.
Bu yasa kadar evlenemedi de... Nefes alamadı kİ? Arka taraflarda. şehirden epeyce gerido güzel bir evceğlz de yaptırdı. Dayadı, döşedi. Bazan sabah sabah mj|. luktakl aynanın karsısına geçer, eliyle İri çenesini sıkar, kenarları-kırışmış, renksiz gözlerine bakarak:
— Ulan, ihtiyarladın be Ali, diye söylenir, bundan sonra karun da olsan kaç para?..
Akh> fikri ondadır: Söyle gün görmemiş, emniyetli, ama çok emniyetli —buna namuslu deniyor halk arasında— bir fakir kızcağız bulsa da geceleri içi dışı sıcak Dir ömür sürse... Geçiyor günler, geçiyor. İki defa gelmek yok bu dünyaya, Bir defa, bir...
— Ama çok emniyetli, helâl süt emmiş bir kız olmalı, diye aracı kadına tenbîh etti. Yirmi yasından fazta İstemem. Sarı saçlı, mavi gözlü olacak. Donsuz da olsa razıyım.
Kadın bütün ömrünü hovardalarla geçirmişti: Kısmen oda İçlerinde kısmen de kapı dışlarında. Erkek kısmının yasına, boyuna, parasına göre ne istediğini, çok iyi bilirdi. Uzun sürmedi: Birkaç gün sonra AIİ Yürekliyi kara kömür gözlü, katran saçlı bir kızla gerdeğe koydular.
Patiska perdelerin şafağın ışı-ğıyle mavi mavi parlamaya başladığı alçak tavanlı odada, geniş bir yatağın kenarında, Hacer düşünüyordu: Bu yanındaki ter Kokulu, zayıf nahif adamla bir ömür geçer mi? Geçer. Niçin geçmesin? Zengin, Hacore yokluk göstermi-yecek, terbiyeli de bir insan... Güzel de bir yüzü var. Babası no demişti:
— Ali Yürekli buranın en namuslu, en varlıklı tüccarlarından biridir. Başına devlet kuşu kondu, kadrini bil.
Hiç de fena bir kısmet doğildi bu: Hacer içinden gelen bir arzu ile elini kocasının göğsüne doğru uzattı, ona sarıldı. Gerdanında yine o ateşli dudakları hissetti. Bütün gövdesi ürperiyordu. Birden gözleri yavaş yavaş aydınlanan patiska perdeye kaydı. Orada bir şey gördü, bir hayal: Ramiz beyin oğlunun hayali-
Evvelâ inanmadı: Ramiz beyin oğlu Ihsan çocukluk arkadaşıydı. Toz toprak içinde oynadıkları günleri hatırladı. Sonra Ihsan büyümüş, İstanbul mekteplerinde okumaya gitmişti. Mühendis olup geldikten sonra, bir gün bahçe kapısının aralığında Haceri elinden tutup durdurmuştu:
— Nasılsın Hacer, demişti. Ne kadar da büyümüşsün?
Onu belinden yakalayıp bir sıkışı vardı, Hacer kaburga kemiklerinin birbirine geçtiğini sanmıştı. O günden beri bütün orkeklerin
böyle hoyrat, böyle kaba olduklarını düşünürdü Halbuki kocası, işte tüy gibi hafif elleriyle, yumuşacık derisi ile kocası,.
Tekrar sarıldı, kocasını uzun u-zun öptü.

Hacer mesuttu. Rahat bir evin hanımı olmuştu. Bir dediği İki olmuyor, bir hizmetçi İle bir aşçi kadın bütün ev işlerini görüyor, ona yalnız türlü türlü, boy boy, çeşit çeşit aynalar karşısında kare ışıklı saçlarını taramak. yüzüno pahalı pahalı kremler, boyalar sür mek kalıyordu. Bir de akşam üzerleri misafir odasının yan penceresine oturup kocasını beklemek.
Arasım annesinin evine gidiyordu: Mahalle de herçey eskisi gibiydi: Tozlu yoldan geçen İnsanlar, karşı duvarın dibinde yan yatan hurda kamyon, yosunlu yalağını hâlâ doldurmaya çalı-Şan köşebaşındakl çeşme... Anno-slnln sevgili altın gözlü kedisi, babasının duvarda asılı duran meşin kılıflı, elyazması kur'anı kerimi...
Hacerln geldiğini duyan komşular da koşuyorlardı: Hacı kadının gelini güzel ümmüş, Boklr efendinin kızı Leylâ, Yolagelmez zadelerin büyük hanım, hasetle Haceri seyrediyorlardı. Bir gün Ihsan ın annesi de geldi. Ihsan bir yıl evvel Zonguldağa gitmiş. Yakında gelecekmiş.
Hacer annesinde bir saatten fazla duramıyordu: İçinde bir çırpınma, bir merak: Acaba kocası eve geldi de kendisini bulamadı mı? Acaba kızdı mı? Acaba başına bir kaza mı geldi? Koşarak evine dönüyordu. Arasıra sessiz, büyük evin bir köşesinde kendi kendini dinler de şaşırırdı: Bu kadar sevginin sonunda bir felâket olmasın... O zaman okuyup üflüyor, annesinin gelin olurken duvağının altından koynuna soktuğu küçücük enamı şerifi çıkarıp öpüyor, öpüyordu.
Aksam Alinin eve dönmesi evde bir bayram havası yaratıyordu: Hacer küçük bir kız gibi kocasının boynuna atılıyor, onu durmadan öpüyor, öpüyor, Ali de ikide-bir:
— Yerim seni, şimdi yerim seni...
Diye şaka ediyordu. Hacer, hemen hemen daima:
— Hadi ye beni, ye beni, hadi...
Diye tepinir, sonra tekrar kocasının boynuna atılırdı.
Bir gün eve annesi geldi; Ihsan Zonguldaktan gelmiş. Lâf arasına sıkıştırdığı bu havadisi kadın hemen örttü, geçti. Hacor'den havadis istemişmiş de...
— Benden ona ne? diye Hacer titizlendi, Mühendis değil ya, doktor olsa, subay oha .yine de on para etmez- Yaratılışı arabacı, ne olacak... Anne, bir daha bonim evimde ne İhsandan, ne de annesinden bahsetme!
Kadın suspus olau, boynunu büktü.
O akşam, AIİ, eve bir çişe şarapla geldi. Hacer arasıra şa(*ap içmekten hoşlanıyordu. Bugün biraz keyfi de kaçmış olduğu »çin çok sevindi:
— Yaşa kocacığım, yaşa!
Diye bağırdı. Karşı karşıya sofraya oturdular. Yemekten sonra da hemen yattılar. Hacer kocasına sokuldu. Ayaklarını onun sıcacık ayakları arasına koydu.
Fakat hiç uyuyamadı. Zaten şarap İçtiği geceler hep uykusu kaçardı. Saatler, karanlık odanın içinden öylece geçtiler. Şafak söktü. Hacer başını kocasının avucunun içinden yavaşça kaldırıp patiska perdeye baktı.
tavsiyeler
“Sıhhatli olmak için spor yapmalı,, «özüne kapılarak, gençlerin çoğu kon-dllerini gelişi güzel spora verirler. Yaptıkları hareketlerin faydalı veya zararlı olabileceğini nazarı itibara almadan mütemadiyen kendilerini yorarlar, ve günün birinde Anide zayıf düşerek ağır hastalıklara yakalanır. İllet aahibl olurlar. Gençlere, spora başlamadan evvel bazı şoylere dikkat etmelerini tavsiye ediyoruz:
fi
1 _ Hiçbir genç kendini iyice doktora muayene ettirmeden spora başlamamak-dır.
2 — Futbol, basketbol, yüzme gi
bi sporlara başlamadan önce hususi bir jimnastik programı takip etmeli ve ancak vücudun hamlığını gi
derdikten sonra tercih edilen spora başlanmalıdır.
3 — Gerek
mekteplerde, gerek jimnastik kuralarında, gerekse hususi hayatınızda her spordan biraz olsun yapmaya gayret etmelisiniz. Kendinizi tamamen
bir spora meselâ, futbola veya basket-bola vermeyiniz. Sakın futbolü haftada bir defadan, basketbolü da haftada iki defadan fazla oynamayınız. Aksi halde kuvvetten düşersiniz ve vücudunuzun sadece muayyen bazı adalelerini işletmiş olursunuz.
4 — Spor yaptığınız yerin bilhas
sa havadar, sahanın muntazam olmasına dikkat ediniz. Binbir mikrobun bulunduğu tozlu bir yerde yapacağınız sporun fayda
dan çok zararı vardır; spor yapıyo
rum diye kendinizi harcamayınız. Doktorsuz bir yerde ağır ve tehlikeli hareketler yapmaya kalkışmayınız.
Yeni keşifler
Akıl ilâcı bulundu
HER şeyi tamam olan bir çocuğun dimağının gelişmediğine şahit olmak ne acı şeydir.
Ekseriya endoktrin veya toroid guddelerinin faaliyette olmaması yüzünden küçük bebek gülümsemez, başını dik tutamaz, şişmanlar fakat gelişemez. Öyle ki, hakiki bir apual halini alır. Bazan da böyle bir eb-lehilğe sebep, bir beyin İltihabı veya doğuştan sifilisedir.
İşte, bugün bütün bunların önüne geçecek dimağ geriliklerini tedavi edebilecek bir ilâç keşfedilmiş bulunuyor Şimdiye kadar bağırsak hastalıklarında kullanılmakta olan asıd Planytanik, beyin nesiçlerl tarafından massedilen yegAne asittir. Doktorlar. ilk defa küçük epilepsi vakalarında tecrübe edilen bu ilâcın, zekânın gelişmesine yardım ettiğine şahit olmuşlardır. Fakat henüz üzerinde fazla tecrübeler yapılmamış olduğundan ilftcın her türlü zekâ geriliklerinde kullanılabileceği hakkında müspet bir fikir ileri sürülmemekte-dlr.
S ...- '
HAÛLIK BİLGİLERİ
Soğuklarla beraber sobalardan da korunalım
a
★ “Soğuktan korunayım, üşü-mlyeylm, diye çok zaman sobanın yanına sokulur, sözde kendimizi hasta olmaktan koruruz.. Bronşit veya grip olduğumuz zaman İse sebep olarak aklımıza her şey gelir de sobaya çok sokulduğumuz gelmez. Kendi kendimize: “Dün yağmurda farkında olmadan üşümüşüm!„ gibi fara-zlyelcr yürütürüz. Halbuki grip veya nezle olmanın birinci sebebi üşümektir, amma sobaların veya şöminenin yanına sokulmanın da çok kere hastalıklara sebebiyet verdiğini unutmayınız.
Odanın içinde mev2ll bir ateş, kapı ve pencerelerden kendine doğru mütemadiyen soğuk hava çeker, ve bu hava cereyanları beraberlerinde külliyetli miktar toz getirirler, Hlssedemiyeceğimiz kadar İnce olan bu toz bulutu, ate-|ln kenarında oturan lisanın butun deliklerine, doiayısiyle ciğerlerine nüfuz eder.
Ateşin kenarına fazla sokulduğunuz takdirde, vücudünüzün ön tarafı suratınızdan daha çok ısınır, veya ayaklarınız başınıza nisbeten daha soğuk olabilir. îş-’te hasta olmanın büyük âmillerinden biri de budur.
Halbuki mümkün olduğu kadar
• sobadan uzak oturduğunuz takdirde, vücudunuzun her tarafı müsavi derecede ısındığından hasta olmaktan nisbeten kendinizi korumuş olursunuz.
it Bazı insanların yüzünde ve ellerinde soğuktan çatlaklar meydana gelir. Bunları krem sürerek ve mümkün olduğu kadar sıcak tutmaya çalışarak önlmeye çalışırız. Halbuki bu çatlakların hakikî sebebi kansızlık ve zafiyettir. Eğer böyle bir şikâyetiniz varsa içinde demir bulunan kuvvetli ilâçlar almanız gerekir. Cildinizin mukavemetini artırarak hastalığı önlemiş olursunuz. Vitamin (D) ile karışık alınan Calcium da böyle çatlaklara karşı gayet faydalıdır.
it Amerikalılara göre günde 8 istiridye yiyecek olursanız evinize doktor girmezmiş. Zira istiridye yiyerek vücudunuza lâzım olan bütün iyot miktarı ile onda bir proteinin, magnezyum, kalsiyum ve (A) vitamini temin etmiş olursunuz.
Sinema yıldızı Rita Hayvvorth’la Ali Hanın bir kız çocuğu dünyaya geldiğini bildirmiştik. Dün alınan yukarki resimde Yıldız, kızı Yaseminle boraber görülmektedir.
Amerika tababet âleminde
Enfeksiyonla mücadele sahasında çok ümit verici bir keşif
İngilizceden iktibas eden: Nezahet Nurettin EGE
TABİİYE mütehassıslarının Oncopeltus fosciatus ismini verdikleri, halkın (süt otu böceği) adiyle tanıdıkları bir nevi bö-ceğln kanında son zamanlarda bir madde keşfedilmiştir. Bu maddenin tıkpı penicillin gibi stnphylococcuB aureus ismi verilen ve bir nevi çıban yapan mikropların üremesinin Önüne geçmekte olduğunu Amerlka-nnı meşhur âlimlerinden üç doktor Science mecmuasında bildirmektedirler. Science mecmuası American Assuclatian of the Advancement of Science’in haftalık neşir vasıtasıdır. Bu maddeyi keşfeden doklorlür da Pennsylvania State College’in profesörlerinden Doktof Edith Galdberg, Dr. Hubert Frlngs, Dr. Caroline A-rentzen namında, hor biri kendi sahasında birer otorite olan kıymetli profesörlerdir.
Bu ilim adamları, bu böceğin kanındaki, hakiki faal rolü oynayan maddeyi henüz tamamiylc teşhis e-dememişlerdir. Maamaflh bu madde süt otu tohumunda mevcut bulunmadığına göre, sadece süt otu tohumu İle beslenen bu böceğin kanında görülen bu maddenin, ancak hayvanın uzviyeti içinde hâsıl oldgunu kabul etmek icap etmektedir.
Evvelce de, bazı böceklerin kanlarında antibacterlal maddelerin mevcudiyeti haber verilmişti. Fakat son zamanlara kadar böyle bir madde tamamen tecrit edilerek ortaya konulamamıştı. Ayni zamanda böyle bir unsurun mikroplara karşı tesiri de kat’î surette isbat edilememişti, Binaenaleyh Oncopeltus fasciatus’un kanında elde edilen bu yeni Antibi-otic, tababet âlemine yeni bir silâh kazandırmıştır, denilse sezadır.
Diğer bazı böceklerin, bilhassa çekirge ile balmumu güvesinin larvalarında antibacterlal maddelerin mevcudiyeti epeyce zamandanberi keşfedilmiş bulunuyordu. Bu keşifleri yapan saientiste’lerin tecrübeleriyle, son zamanlarda süt otu böceğinin bünyesinde elde edilen maddeler hakkındaki müşahedeler birleştirildiği takdirde Pennsylvania State College profesörlerini şöyle bir neticeye sevketmektedir.
“Vücutlerinin son derece mukavemeti ile ve çok üreyebilmek kudretleriyle tanınmış olan bu nevi böcekler çok muhtemeldir ki, mikroplara karşı bir nevi mukavemet unsuru taşımaktadırlar. Bu mukavemet unsurunu tecrit ederek tababet sahasında bundan İstifade edebilmek pek mümkündür,».
Doktor göziyle
Sosyal dâvalarımız
ve verem
Tüberkülozun çeşitli konulan üzerinde bütün dünya hasslyetle durmaktadır. Bu hastalık daha ziyade yoksullara müsallat olmakta ve en büyük sebep hastalık mikrobunun düşkün bünyelerde daha yararlı bir vasat bulabilmesidir.
îyi beslenemernek, güç şartlar İçinde dar bir iş yerinde çalışmak, iskân tarzında kötülük, iş yerlerinde «ağlık emniyetinin teessüs etmemiş olması, işçilerin sağlığını koruma ve iş emniyeti meselesine riayet olunmaması, fazla mesat ve hariçteki kötü hava şartlarının tesiri bunlara ilâveten inaan vücut yapısının dayanıksızlığı, içki ve benzeri Alemlerin yıpratıcı kudretine karşı koyamamak tüberküloz hastalığına tutulmayı veya hastalık zemininin hazırlanmasını teşvik eder.
Ayrıca muhit hijlyonlnin de önemli bir rolü vardır. Verem müesseselerin-de koruyucu tedbir almadan çalışanlar bu hastalık mikrobuna maruz kalma bakımından daha tehlikeli bir duruma girmiş bulunurlar.
Teşkilâtını iyi kuran ve düzenliyen memleketler savaşta başarı kaydede-bilmiştir. Veremin sinsi, sinsi seyretmesi ve bu suretle tahribatım işlemesi, çiçek, veba ve benzerlerinde duyulan telâş hissini uyandırmamaktadır. Ancak son senelerde istatistiklerin açıklaması işin korkunç tarafını daha ziyade göstermiştir. Veremin tahribatını yüz yılların içinde bulmak dalma mümkündür:
Fransada bl rvakltler iki milyon insanın muharebelerde beş yüz bin insanın da kolera hastalığından ölmesine karşılık on milyon insan veremden ölmüştür.
Almanyada yılda yüz bin İçişi bu hastalığa kurban gidiyordu. Son zamanlarda ki istatistiklerde ruha ferahlık verecek mahiyet taşımamaktadır. Yüz bin nüfustaki ölüm nispeti:
Danimarka: 34; İngiltere: 62j Çekoslovakya: 124; Romanya: 162; Türkiye: 198; Brezilya: 250; Alaska: 437 dir.
Y’urdumuzda her saatte bir, bu menhus hastalıktan 2-8 vatandaş heba olmaktadır.
İlk hamle olarak bizde dispanserler arttırılmalı ve hastaların hüviyetleri tespit edilerek ayaktan olanlar (Çok yüksek sayı verir) hemen tedaviye alınmalı, ve bu suretle de mümkün olanların açık veremlllik vasfı değiştirilmelidir. Hastalık iler-letilmemeli ve başkasına zarar vermez hale konmalıdır.
Sağlık Bakanlığının birçok defalar açıkladığı gibi henüz hastalan asgari bir sayıda bile karşılıyacak müos-seselere malik değiliz. Hususi ve İktisadi Devlet Teşekküllerine ait verem müesseseler! malûm. Veremli işçilerin mesleki hastalık cihetinden 4772 sayılı kanunun şümulüne girmesi ve işçilerin sağlığını koruma ve iş em-
$u acayip dünya!
85 yaşındaki sürat meraklısı
Londra hususî muhabirimiz bildiriyor:
Geçenlerde Oundle belediyesi, Lady Etheldreda Caroline VVickham’ı, fazla süratle otomobil sürdüğünden dolayı cezalandırmıştır. Suçlu 85 yaşındadır. Kendisine ehliyet vesikası sorulduğu zaman, ömründe böyle bir vesika almadığı meydana çıkmıştır, bady Wickham, kendisini müdafaa ederken, 1909 dan beri otomobil kullandığım, o devirlerde nispeten az o-
Dr. Orhan Zihni Sanus
niyeti tüzüğünün 34. cü maddesinin Ç bendi gereğince tedavilerine 1şçl Sigortalan Kurumunca imkân bulunması memnunluk uyandırmaktadır. Fakat henüz esas derdi karşılı-yacak bir vasıfta değildir. Alelûmum hastalık sigortası kanununun çıkması ile ancak bu problem toplu haıde ele alınabilecektir. Hele 4772 sayılı kanuna göre daha geniş şekilde yardım sağlamak İmkânsızdır. Diğer taraftan bütün halka karşı kucak açmış bulunan ve halkın bağrından doğan savaş kurullarının hatırlamak gerekir. 63 ilimizden tahminen 55 ten fazlasında kurulmuş bulunan bu teşekküllere yararlı bir durum almıştır denemez. Muvaffa kolanlar içinde en başta İstanbul sonra İzmir ve Ankara veremlo savaş kurulunu anmak yerinde olur. Bu teşekküller memle-keto örnek olacak bir vasıf taşımaktadır. Diğerlerinin birçoklan sembolik bir vaziyet arzetmektedir. Demek oluyor ki bugün İçin bu sosyal dAva lâyık olduğu mertebeyi bulamamıştır. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı da yakın zamana kadar yüz elli bin lira gibi cüzî bir giderle verem dispanserlerinin ancak idaresini sağlamaya gayret ediyordu. Hâlen ne has-tahaneler, ne verem dispanserleri, ne de 8anatoryom ve diğer müesseseler yukarda sunduğumuz veren ölüm grafiğini değiştirecek mahiyette değildir. Bu sebeplerle bakanlığın çok geniş maddî bir varlığa sahip olması icap eder.
Görülüyor kİ hakikî savaş yapmak isteniyorsa maddî kaynaklar ilgililere açılmalıdır. Bir iki misal alalım:
Askere alınan bir erde verem tespit olunsa, bu er bir müddet tedaviden sonra hava değişimi alarak serbest bırakılır. Veya bir sigortalı işçi vereme tutulsa ve mesleki hastalık olarak kabul olunsa kanunen Azami altmış dört hafta bakılır. Bu müddette iyi olmasa cüzî bir malûliyet alır. Bu hastalar henüz başkalarına zarar verecek halde iken meydanda kalmış olurlar ve etrafa hastalığı yayarlar.
Yukarda belirtildiği üzere bunlara yer gösterecek teşkilAta yeter derecede maalesef sahip değiliz. Görülüyor kİ verem konusunda ki problemler oldukça muğlâk ve şekillenmeye muhtaçtır. Büyük Britanya Sağlık Bakanlığı nisan 1943 te veremliler için “Financial Allowance„ usulünü koymuştur. Bizde yoj«ul halk İçin mali yardım şekli de yoktur. Yurdumuzda “Beveridge., plânının tatbiki ise imkânsızdır. Bir an evvel ferdin ve cemiyetin sağ 'ğını korumak içm tngilterede olduğu gibi ilerlemiş yurtlara benzer barınaklar açmaiı-lıyız. Bundaki maksat İlerlemiş veremli yurdudur. Bu zavallı vatandış-lann. muhtaç olanlarını bir an evvel basit ve lüksten âri sıhhi inşaat tar-ziyle yapılmış dinlendirici sağiık yurtlarına alabilmeliyiz.
lan otomobil sahiplerinden, ehliyet vesikası istenmiyeceğı tabiî bulunduğundan. kendisi de kırk yıllık şoförlüğü sırasında vesika almak külfe
tine katlanmadığını ileri sürmüştür. Lady ÂVickham bir semboldür vo şahsında ecnebilerin “acayip,, sayabilecekleri, bir sürü halis îngiliu hususiyetleri toplanmış bulunmaktadır. Bu 85 lik ihtiyar kadın verilen hükmün kendisine vız geldiğini gururla ilâve etmiştir.
Hicri 1950 Rumi
R. evvel OCAK K. evvel
17 6 24
1369 Cuma 1365
Vakit Vüsati Ezani
Güneş 724 2.30
Öğle 12.20 7.2S
İkindi 14.43 9 48
Akşam 16.56 12.00
Yatsı 1¥.34 L3S
Imsâk 5.40 J2.46
Müzeler
AfatUrk İnkılâp MÜzc»i: Perşembeden maada her gün 10-12 vo 14-17.
Tupknpı Sarayı: Pazanaat-Çar-şamba • Cumartesi saat 13.L-17 Telf. (21000)
Ayanofya: Pazartesi - 8aiı-Ç«r-şsmba Perşembe - Cuma, saat 10 16. Cumartesi, Pazar, «aut
13 10. Tcir. 121750).
z>rluM>loJI: Çarşamba. Cuma, Pazar günleri 13 ten 18 ya kadar
Eh ki bark Eserleri buhehi: Çarşamba, Cuma, Pazar. 10 dan 12 ye kadar. Telf. (21882)
Türk ve înlanı Eserleri: balı Perşembe. Pazar saat 13.30 16.30. Telf. (21888).
Dulnmbuhçe Deniz MUzeM: Cumartesi saat 12 - 17, Pazar 9 - 18 Telf. (M1281).
Belediye üzesi: Atatürk Bulvarı Perşembeden maada her gün 10 -12 ve 14-17
Terfik Fikret Aılyan MüecnI: Bebek. Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
tamiri
Antikite Müzesi (3324), Hor gün 0-12, 13.30-17, Cumartesi: 14-17 açıktır.
Konferans
Emln^nll Halkevind»* projoksiyon-lu konferans. Hıızuhnan: Dı. 8oy*fcddln Kökeal. Bugün saat 18 da.
Tiyatrolar
SEIIİR TİYATROLARI:
Saat 20.30 da.
DllAM KISMI: (42157) Tebeşir Dalmai.
KOMEDİ KISMİ: (40109) Kayseri Cülleri.
M I A M M E H K AIIAC A ÖPER E-Tl: Sizin Sokak .
SES: (49369) Operet: 20 45 Hediyelik Gelin.
ANKARA TİVATROLAR1: Saat 20 de.
B( Vl'KTE (10370-40) Bir Ko-mİHcr Geldi.
Kl(,t‘KTI( (11169) Antlgon vo 8«'apin*ln Dolapları*
İZMİR
ŞEHİR TÎVATKOSİ (2364) HİS-»el Şayia.
Sinemalar
BEYOĞLL CİHETİ
AKIN (80718) 1 - Siılınnatlar
Deviren Gözde. 2 — San GÜL
ALKAZAR (42562) ölüm Akıncılar».
AR (14391) ümitsiz Aşk. (2 nel hafta).
atlas (10835) Aşk ve Haydut. EI.IIAMRA (13595) Yaban GIHü. )N( İ (84505) Filipin Aşkınları. İPEK (44280) Debrell Hanan. î.Alf (13595) Deniz Kurtları.
MELEK (4()H(>8) Aşk Bestesi (1-klncl hafta)
SARAY (416M) Yunan Tiyatro Grupu; 16.30 Venedik Taciri.
21.15 Lady WinderıııerTn yelpazesi.
St’MER (42851) Modern Venüb. SÜATPARK (83143) 1 - Nankör.
2 — Zaferler Aslanı.
SARK (10380) Filipin Aslanı. SIK (13726) Kibar Hırsız, TAKSİM (43101) Kadın Sevense.
TAN (80740) Saygon,
YENİ (F4137) 1 - Eğlenceler Diyarı. 2 — Alevden Gönüller.
YILDIZ 112817» Pranga Kaçağı. r.NAL 119306) ı - Felâket Yolcuları. 2 — Beni Affedin
ÇİÇEK SİNEMASI: 1 -4 Yaralı Kalbler. 2 — Aşk Sultanı.
Öğrenmek ihtiyacında olduğunuz herşey
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — Çam Sakızı Polis Hafiyosl. 2 — Ağır Ceza.
ÇEMBERLİTAS (22513) Sefiller. FEKAII: 1 - Sefaletin Sonu.
2 — Korsa mn Kızı.
HALK (21901) 1 - Balıkçı Os-
man 2 — Blnblr Gece. 3 — Canavar Tohumu.
İSTANBI L (22367) 1 - Kaptan Kid. 2 — Amber.
AZAK (23542) 1 — Leylfının Kaderi. 2 - Seni öldüreceğim.
Tl RAN (22127) 1 - Leylnnın
Kaderi. 2 — Seni öldüreceğim
MARMARA (288601 Pranga Kaçağı.
MİLLİ (22962) 1 — Çam Sakızı
Polis Hat İyesi. 2 — Ağır Ceza.
KISMET (21904) 1 — Zafer Ya-
ratan Caaus 2 — Köy Kızı.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Kılıçların Gölgesinde 2 — Şarla Asker.
KADIKÖY CİHETİ
HALE IÖ0II2) 1 — Sevimli Rüya
2 — Monte Krlsîorıun Mirası.
OPERA (60821) Aslanların Pençesinde.
SI REY YA (60682) 1 — Londra
Olimpiyatları. 2 — Varyete Glizolleri
YEI DEĞİRMENİ 1 - Mazinin Eniri. 3 — Ormanlar M ıbudotd.
3 - Sana Tapı yor um.
CRKUDAR CİHETİ
HALE (60062) 1 — Fedakâr Ana. 2 — Kızıl İrmak.
SI NAR: 1 - Casuslar Çarpışı-
yor. 2 — 8arı Menekşeler.
ANKARA
ANKARA (23182) Pamuk Prenses Ve Yedi Cüceler.
Bt-YİK (15031) Periler Dünyası. PAltK (1)131) Kahraman Kılavuz. S ( M ER 14072) I - Dişi Haydut.
2 — Kovboy Sarkışı.
ULUS (22294) Sporun Zaferi, SI K (14071) I - Kanatlı Zafer.
2 — Ana Istırabı.
YENİ (110(01 La Travlata.
GAR GAZİNONU: Viyana Terim Revüsü
ANKAKAPALAN PA^ İYONU : Viyana Stavignua Revüsü.
İZMİR
ELltAMRA: Yeni Gimcş. TAYYARE: Kara Manice.
YENİ SİNEMA: J — Pranga Ka-çaÇ'i. 2 — Floşta.
LALE: 1 - Şatlo Diktatör, 2 -İsimsiz Katiller.
TAN: I — $arlo Diktatör, 2 — isimsiz Katiller.
KARŞI YAK \ CİHETİ SÜMER: Aşk Yolcuları. MELEK: 1 - Sokak Bülbülü.
2 — Hortlaklar Adanı.
Radyo
“Yeni İNİııııhıırıııı,. bugün İçin tavsiye ettiği programlar
Dahil.İr:
Saat: 18.00 zVıık.ıra: lııce -az (Y'-ı h faali) — 10.20 Ankara: Tarihi Türk müziği — 10.’0 İstanbul: Radyo senfoni orkestram konseri. C. R. Rey’İn idaresince.
Hariçte:
Saat; 10,15 Londra lun Whyte idaresindeki "SroltİHh,, orkestranı. t' vertür: II seragllo, . (Mozart) No 18. B majör kon-sertosu... (Hacnüel) 2 No. h senfoni Do mln ir... (Dvorak)
H J",-■'
TÜHK MÜZİĞİ:
Saat: s:oo Ankara: Köçekçeier (Pl) — 12.30 Ankara: Şarkı ve türküler — 13.13 İstanbul . Memleket türküleri (Pli —
13.15 İstanbul: Karışık şarkı ve
tlırküler. Okuyan Bıı. S. Coşar — 18.15 İstanbul: Şarkı ve türküler (Pl.) 20.00 İstanbul.
Şarkı vo türküler. Y. Asım, S. Hoşscs vo N. R. Ah ıskan —
21.15 İHtunbulu Fasıl Heyeti konseri.
KLASİK BATİ MÜZİĞİ:
Saat: 11.30 İstanbul Büyük orkestra eserleri (Pl). R. Strmısh, H. Berlin// un esnrlorl. (Doıı JuAn.., Senfonik şiir vo uve-. tür,.. Bımvcçuto Collini) 18.30 İstanbul: Harp üûioları (Pl) —
20.15 İstanbul: Opera aryaları
(Pl) — 20.35 Ankara: Çeşitli sololar (Pl) — 21.15 Ankara: Ralı-manlnof'un Do minör 2 No. h piyano konçertosu — 22.00 İstanbul: Konçertolar (Pl) Mozart'ın keman ve viyola için konserto.su. — 2i. 15 Londra;
Operada geceler (Pl).
H \I I I M t /I h :
8aat: 7.31 Ankara, Vals, Polka ve Paso Doblclor (Pl) — 8.ı5 Ankara: Bando parçalan (Pl> 8.30 Ankara: Orkestra maildiler! (Pl) - 13.15 Ankara: Piyano soloları (Pl) — 13.15 Ankara: Şon parçalar (Pl) — 18.n Ankara: Melodiler (Pl ) — 10.15 İstanbul: Ara mürlğl. (Pl.) 20.0li Ankara. Filim yıldızları söylüyor (Pl.) — 21.10 İstanbul: Ara müziği (Pl.) — 23.15 İstanbul: Gece müziği (Pl.)
DANS Mİ'ZİGİ:
Sanı 13.30 İstanbul: Çeşitli Pl. — 18.00 İstanbul Çeşitli (Pl) —
22.15 Anluıra: Çeşitli (Pl)
22.10 İstanbul: Piyano ile enz parçaları (Pl) — 23.(M) İstanbul: • eşitli (Pl)
III Si sı PROGRAMLAR:
MÜ/.lk:
Saat 18.30 Londra Türk musikisi dinleyici Istekıorl — 20.M) İstanbul: Tılrk musikisi dinleyici İstekleri 18.18 Lundiu; Dinleyici İstekleri, Batı niURİ^I. Kunıı^ınıı:
Şnat: 10,50 Ankara: Verem hartası miinusfihetlylo Prof. Z, H, Paınlr (10 dakika» — 21,00 İstanbul: Iktlsn' (10 dakika).
HABERLER:
Ankara vo İstanbul Radyoları: 7.15: 13.00; 10.00; 22.15
Sant 13.30 Ankara: Öglc gaza-tcsl.
Saat: 20.15 Ankara: Radyo gazetesi.
“Amerikanın Sesi,, Radyosu Türkçe neşriyatı: Saut 10.15 (13. 10 ve 10 metrelerden dinlenebiliri
BBC P.-iflynounun Türkçe nesri-yııtı i Saat 7.13; 18.30 vr bil (Bu program io.ni; 21 oj; 8(,32; ve 10.49 metrelerden dinlenebilir)
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
GELECEK OLAN UÇAKLAK
n.45 M.R. (Mısır) Kahire. Lor-köşeden.
16.35 D.H.Y. (Tlirk) Beyrut. Let-köşo. Anltaradan .
10.50 D.H.Y. (Türk) Ankaradun.
12 50 „ lzmirden.
16.20 D.H.Y. (Türle) Adana, An-karadan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
9.— S.K. (İsviçre) Atina. Co-novrn, Zürlhe .
(i.— D.H.Y. (Türk» An karaya,
11.20 ,, „ îzmlrc.
13.50 ,, Au karaya,
GELECEK OLAN VAPURLAR
6 30 KONYA ( Bandırmadan)
7.— SEYYAR (Karııbigadnn).
17.— BAKIR 1 Karudenizdon).
17.- CUMHURİYET
22.— SUS (Bandırmadan)
GİDECEK OLAN VAPURLAR
4.— ANA FARTA (İnclıoluya)
8.15 Sl’S (Bandırmaya).
17.— ÜLGEN (Ayvalık-Izmlro)
10.- SEYYAR (Karnblgayn),
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6.45 Scmplon (Avrupadıın)
7.10 Toros.
R.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara
21.80 Semplon
Eczahaneler
Eminönü •
Htireyyjı (Kuııı K • Beyazıt . Eminönü. Eminönü . Bcnansun. Küçllkpnzar .
Ah Rıza. Alemdar.
Beşiktaş:
S. Recep, Trnm. Cad.
Beyoğlu:
B.O. Merk: Cemal Atasöz, Yüksek k. 115
(Taksim» Limoner. latlk. C. ( ) Cihangir, Akarsu C. 34
(Galamı) Sağhk, Nıuntl B .C. 191
Ziya Buyer, Karaköy 5 (Şişli) Şark merkez, Osmanboy 00.
Kurtuluş, Kurtuluş C. 231 Kasımpaşa: Merkez, K.P. Hnsköy: Husköy, H.K,
Üsküdar:
Ömer Kenan.
Kadıköy:
Kadıköy Er. Fonoi'yolu, Ec. Erenköy. Ec.
A. Cafer (Bost.) Ec.
Hej belinde: Hoybellnda. Büyükııda: Merkez. An kuru:
Merkez
Güray
Hayat
lznılr:
Yardım, Alaıtncak Birlik, Kcınoraltı. Halk, Basmahane. GUzolynlı, Yalılar Cumhuriyet. Eşrefpaşa.
12709 22324 13598
Sıhhî imdat
İstanbul Boyoğlu 11998
Anadolu yakası 60526
Ankara 91
İzmir 2251
İzmir 2222, Karşıyaka 5055
İtfaiye
Bevogiü 1161» Kadıköy 60872
tstftnbul 21222 Üsküdar 60915
Ankara 00, İzmir 2222, K.yaka 5055
«—3 J 4 5 7 o .•?
Soldun «uğu|
1 — Meşhur eski kumlklorimu* den birinin adı. Büyültmek. 2 — Arzuya. Bir memleket parası. 3 Lüzum. 4 — Bir erkek adı. Şan. 5 — Bir sazende. Bir renk. 6 — Kız evlAt. 7 — Bir nuta. Erkek a-dı. 8 — Bir yabancı başkent. Cam yerlno kullanılan bir madde. 9 — Ses. Bir hayvan, 10 — Tayyaıo, Bir kadın adı.
Yukardan uvağı:
1 — Menfi. İçtiklerimizden. 2 — işçi. Vasıta. 3 — Kadın adı. Evin kısımlarından. 4 — Edat, (Tcnd) Büyük bıçak. 5 — Fen. 6 — Nota, Benzer. Nota. 7 — Bilgi. Bir nevi ful. 8 — Çıngırak, iskambilde bir kâğıt. 9 — Derinden derino. 10 — Mastar eki. Rezil.
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan »aga:
1 — Pekin, Olay .2 — AJAkâ, Rica, 3 — Ycmlnotmek. 4 — Ama, Dra, 5 — Korde, İp. 6 — ModalL 7 — Al, Mahir. 8 — Atkı, Mika. 0 — Ulak, Kaz. 10 — Taya, Arena.
W
Yukardan asnğ:
1 — Payanda. Ut. 2 — Eleme, Lala. 3 — Kamara. Tay, 4 — İki, Okka. 5 — Nandeın. 6 — Er, Om. Ka. 7 — Orta, Damar. 8 — Lim, Ahize. 9 — Acemilik. 10 — Yak, Pırasa.
Sayfa 6
YENİ İSTANBUL
»
6 Ocak 1950
A. 0. Genel Müdürlüğünden
kuVulmuştuı
adreslerine gönderilmiştir. Almı
ı Tl
n
|| DEVLET DENİZYOLLARI İLANLARI
1
4 — İsteklilerin ticari ve kanuni ikametgâhlarını gösterir belge ve geçici güvenme makbuzlarlyle birlikte belirli gün ve saatte ko* misyonda bulunmaları.
5 — Bu işe ait şartname ile sözleşme projesi hor gün Tophanede Alım Satım Komisyonunda görülebilir. (18379)
n
SIYASI İKTİSADİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİIVIİTED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. 3ÜNTER Bu sayıda yazı işlerini fiilen İdare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer:
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
ikinci sayfamızdaki sı yasi, üçüncü sayfamız daki İktisadî dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.



Türkiye Eski Muharipler Bankası resmen Anasözlcşme 9.12.1949 tarihli Resmi Gazetede neşredilmiş v( birer nüsha sayın ortakların yanlar Genel Müdürlükten alabilirler. Kendilerine ayrıca mek
tupla bildirildiği veçhile, taahhüt ettikleri hisselerin 2 nel taksiti olan dörtte birlerin ocak 1950 sonuna kadar annsöz •eşme hükümleri dahilinde ödenmesini rica ederiz
İstanbul ve Ankaradakl ortaklar Sümerbank gişelerine di ğer yerlerdeki ortaklar ise Ziraat Bankası vnsıtaaiylo hisse be 'ellerini yatırabilirler.
Ortaklarımızın adres değişikliklerini muntazaman bildirmek aynca rica olunur.
İdres: Tarko Han. Ankara P. K. 6-1
Tel: Adresi: Muhabank. Ankara
Telefon: 16.440



ANKARA OLİMPİYAT
Sayın İstanbul Halkının Dikkatine
Amalık Vakıf Zeytinlikler tşletmeslntn Extra • Extra na-türel yemeklik zeytinyağları I -2-4-5 kiloluk kutular içinde Nutışa arzedilınlştlr.
Kilosunun perakende satış fiyatı (260) kuruştur.
Sağlığını ve zevkini sevenlerin bir ıletn tecrübe etmelerini tavsiye ederiz.
Toptan satış yeri : Karakoy Mehmet Ali Paşa Han 58 -telefon : 42300.
Sayın halka hileniz yağ verebilmek Içlıı kutulanınız Ayvalıkta hususi Murette vo lehlmsl? olarak kapatılmıştır. Plyaaada açık yağımız yoktur.

1 — ihalenin katileştiğinin mütlezime tebliği tarihinden itibaren bir sene devam etınek üzere Karadeniz. Akdeniz. MarmHrada işleyen muntazam ve zuhurat postalarının güverte kantinleri toptan veya ayrı ayrı gruplar halinde bir müteahhit eliyle işletilmesi AÇIK ARTTIRMAYA çıkarılmıştır
2 — Arttırma 17.1.1950 salı günü saat 14 te îstanbulda Topha nede Genel Müdürlük Alım Satım Komisyonundu yapılacaktır.
3 — Uç grupun birden tasarlanmış değeri 198850 lira geçici güvenme de 9500 liradır. Ayrı ayrı gruplara girecek olan istekliler. Karadeniz grupu için 4000 lira. Akdeniz grupu için 3500 lira ve Marmara grupu için de 2000 lirayı arttırmadan önce komisyondan alacakları bir yazı ile idare veznesine geçici güvenme olarak yatırmaları.

T. C. ZİRAAT BANKAS
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI 1950 YILI İKRAMİYELERİM
m

İSTANBUL VE ANKARA’DA
8 EV AYRICA 200000 URA
EV KAZANAN İSTERSE BEDELİNİ ALABİLİR! ACELE 150 LİRALIK BlR HESAP AÇTIRINIZ! HER 150 LİRA İÇİH AYRI BİR KURA NUMARASI VERİHCEKTİR!.
İKRAMİYEYE GİRİŞ ŞARTLARINI BANKALARIMIZDAN ÖĞRENİNİZ ÇEKİLİŞ TARİHLERİ:10 MART, 15 MAYIS; 3OHAZ1RAN;31 TEMMUZ-29 AĞUSTOS; 30 EYLÜL, 28 EKİM; 30 ARALIK
SATILIK OTOMOBİL
Austin, 16 Cv, motor ve karoser ı iyi durumda, 5 yeni lâstik,
Tel: 80677
TAKVİMİ RAGIP Cep takvimi zengin muhteviyatı ile seneden seneye adedi artan okuyucularını tatmin edecek surette hazırlanmış ve satışa çıkarılmıştır.
Fin ti: 135 kuruştur, l’ayan: KANAAT KİTABEYİ İSTANBUL

Meyvalı gazozlarını ısrarla arayınız
Hüdson 1948
rmtı
ı:r
*
Radyolu kaloriferli az kullanılmış iyi vaziyette lüks taksi müsait fiyatla acele satılıktır. îş saatlerinde 29266 ya telefon.





50 Otobüs Satın Alınacak
ZEVKLE TRAŞ OLMAK İSTER MISINIZ ?
î. E. T. T. İşletmeleri
Umum Müdürlüğünden:
'leessürle bayılanlara. Çarpıntıya, Sinir bukranlarına NEVROL CEM M 20 DAMLASI DERHAL FERAHLANDIRIR. EVLERİNİZDE MUTLAKA BULUNDURUNUZ
SATILIK OTOMOBİL 1949 model MBRCURY marka 2 kapılı Müracaat: Meşrutiyet Cad.
40. Telefon:
♦ ♦-» + ♦ ♦ »
4 I


50 adet otobüs satın alınacaktır. Satın alınacak otobüslere ait şartnameler 150 Türk lirası mukabilinde Beyoğlu, Tünel Meydanı, Metro Hanında kâin î. E. T. T. İşletmeleri Merkez Veznesinden temin edilebilir. Teklifler 1 nisan 1950 tarihine kadar kabul edilecekti 8398)
1950 senesinden itibaren
»

Siz de İTHALÂT ve İHRACAT
Her yıl, bir yıl öncekinden daha güzel ve daha mükemmel olarak çıkan
MUHTIRALI HAYAT TAKVİMİ
Yeni yılın en hoşa giden hediyesi olacaktır, yeni çıkan bütün kanunların hülâsası ve günlük hayat için lüzumlu bütün bilgileri, büyük mütehassısların hazırladığı bu Ansiklopedide bulacaksınız. Gayet mükemmel bir muhtıra ve 320 sahife en faydalı yazılar, renkli haritalar ve bandralar Taklitlerini almamak için Maarif Kitaphanesi adresine dikkat etmelidir. Pandozot’ ciltlidir Fiatı 130 kuruştur:
%
yapıp, doğrudan doğruya bütün dünya ile muhabere tesis edip acentalar alabilirsiniz.
Dünya adreslerim han BOTT1N MONDİAL Ticaret
Rehberlini (4 kilo. 5 milyon adres. 2500 sayfa) İstanbul, mağaza teslimi 30 liradan sipariş ediniz.
Us
i
GÖZ HEKİMİ
Dr Mıırad Ramı
v
Aydın
GIBBS îro$ Sobununu ve killeri horikulöde
Beyoğlu • Parmak kapı, imam
sokağı No. e. Tel: 41553
Bütün gun taze traşlı kalmak için kullanınız. Özlü köpüğü dayanır bir jekilde yumuşatır. Bu itibarla GIBBS Traş Sabunu killerin cilt hizasından kesilmesini ve yüzünüzün bütün gün taze kaşlı kolmosını temin eder.
Teslimat derhal. Müracaat: Posta Kurusu: 77 - İzmir
Radyolarının Bütün Modellerini
R I M I Z D A
• •







KULLANINIZ
Dr. HAFIZ CEMAL LOKMAN HEKİM
Dahiliye Mütehassıs»
Pazardan başka her gün saat 14 ten 17 ye kadar İstanbul Divanyolu No. 104.
GELİR VERGİSİ YÜRÜRLÜĞE GİRDİ
Bu konudaki müşküllerinizi halletmek için, Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşaviri
SADIK ARDA ’nın
Gelir Vergisi Kanunu İzahları kitabım okuyunuz. Tevzi yeri : İNKILAP KİTABEVt dir
YENİ İSTANBUL abonman karneleri her tarafta satılıyor
Aşağıdaki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazetemizce hususi surette teçhiz edilmiş ve kasketlerinde (YENİ İSTANBUL) yazıb bulunan özel müvezzilerimizden ve Beyoğlu Kay-makambğı karşısındaki gazetemiz idarehanesinden de bu karneler temin olunabilir.
Karne satacak bayilerin isim ve adreslerini gösterir liste
KÖPRÜDE;
Bay Kemal, Köprü Kitabevl
Bay Osman Kazak, Kadıköy iskelesinde.
Bay İhsan, Üsküdar iskelesi, gazete bayii
Bay Sıtkı, Boğaziçi iskelesi, gazete bayii.
Bay Horen, Nimet Abla gişesi karşısında gazete bayii
SİRKE CİDE:
Bay Esat, Gazete ve mecmua bayii
Bayan Atiye, İstasyonda gazete bayiL
TÜRBEDE:
Bay Arif, Türbe kitap ve gazete bayii
BE YAZITTA:
Bay Bahri, Eczahane yanında tütüncü.
8 ARA ÇHANEB AŞINDA:
Bay Mehmet, fırın önünde gazete bayii
AKS ARA YD A:
Bay Adem, gazete bayii
Bay Kemal, Piyango ve gazeta bayii
CAĞ AJLOGLUNDA:
Bay Ahmet, tütüncü ve gazeteci
Bay Niyazi, Eminönü Halkevi karşiBinda gazete bayii
KARAKÖYDE:
Bay Kemal, Tünelde gazete bayii
Bay Niko, Bahtiyar gişesi
BEYOĞLUNDA:
Bay Esat, İngiliz Sarayı karşısı, tütüncü. Bay Torkoni, Galatasaray Lisesi karşısı.
Bay Ferit, Taksim Abide karşısında gazete ve tütün bayii
Bay Mehmet. Taksimde Kristal altında gazete bayii
Bay Dikran, Konak oteli karşısı, tütüncü
Bay Haşan, Harbiye, Bizim Haşan gişesi
Bay Garbis. Osmanbeyde fırın yanında gazete bayii
Bay Remzi. Nişantaşında gazete bayii
BEŞIKTAŞTA:
Bay Zeki, Tütün ve gazete baydı
Bay Avni. Tütün ve gazete bayii
Bay Haşan, Tütün ve gazete bayii
Bay Mustafa. Tütün ve gazete bayii
TOPHANEDE:
Bay Şükrü. Tramvay durağında Savaş Sakatı gişesi
KADIKÖY ÜN DE:
Bay Ethem, Gazete bayii
ÜSKÜDARDA:
Bay Hikmet, Kitap vo gazete bayii
Bay Cevat. Kitap ve kırtasiyeci 8AMATYADA:
Bay Kenan, Tütüncü ve gazeteci
BAKIRKÖYDE:
Bay Ali. Uçak gişesi
YEŞİLKOYDE:
Bay Şaban. Gazete bayii
ADALARDA:
Bay Niko, Büyükada iskelesinde kitapçı
Bay Süleyman. Heybelladada tütün ve gazete bayii
ANKARADA:
ANKARA BÜROMUZ s
K. Özalp Caddesi Ilgar apartmanı No. L/9. Yenişehir Telefon: 16112
Akba Kitabevl.
Bay Ali Tümen. (Jlus Meydanı tütüncü.
Bay Yakup Karakaş. Ulus Meydanı Cebeci durağı.
Bay Cevdet, Ulus Meydanı, Hilâl Fotoğrafhanesi karşısında
Bay Hayri öztürk. Istanbul Pastahanesi karşısında
Bay Sait Özer, istasyonda gazete bayii.
Bay Duraii Dalkılıç. Samanpaznrı Meyin m gazete bayii
Bay Mehmet Altıntaş, Sağlık Bakanlığı.
Bay Islâm Günok. Yenişehir. Iş Bankası.
Bay Mustafa Erten. Kızılay gazete bayii. Bay Tevfik. Meşrutiyet Caddesi
Bay Osman.Yonfşehir.Bakanlıklar durağı.
IZMİRDE .
ikinci Kordon, Emlâkbanit yanında Anadolu hanındaki YENİ ISTAN BU1 Bürosunda
Foto Can, Hükümet konağı karşısında Bay Halil. Anafartalar Cd. istiklâl gişesi Bay Cahit, Anafartalar Cd. Zengin gişesi Bay Abdurrahman Cerrnhoğlu
Bay Mustafa, Asım l’ürker Alsancak vapur iskelesinde
Kitabe vı Tilkilik Kardeşler.

Matbuat hayatımızda bir yenilik olan karneli abonman usulümüz her tarafta büyük bir alâka görmektedir. Bu alâkayı gözönünde tutarak ve okuyucularımıza kolaylık olsun diye, yanda, ocak ayından itibaren her ay muntazaman karne tedarik edilebilecek bayilerin listesini veriyoruz. Bayiden almak istemiyenler veya alamıyanların, posta havalesiyle doğrudan doğruya, Beyoğlu, posta kutusu 2100 YENİ İSTANBUL adresine 280 kuruş göndermeleri kâfidir YENİ İSTANBUL abonman karnesi taahhütlü olarak adresinize gönderilir.
Geçen ay karne alamadıklarından müsabakaya girme haklarını kaybetme endişesine düşen okuyucularımız için şu kolaylığı yapmayı uygun bulduk:
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını veren her okuyucuya bir kur a numarası, altı kap verenlere iki, dokuz kap verenlere 3, on iki kap verenlere de 4 kur’a numarası verilecektir. Bu şekilde, okuyucularımız, karnelerini ne zaman alırlarsa alsınlar, üç aylık aboneler 1; altı aylıklar 2; dokuz aylıklar 3 ve senelik abonelerimiz de 4 numara ile kur’amıza katılabileceklerdir.
Bilindiği gibi YENİ İSTANBUL, devamlı okuyucuları arasında, Noter münde çekeceği kur’ada, meccani tahsil ve başka hediyeler vermeyi taahhüt etmiştir:
Her yıl çekilecek kur’ada birinci gelen 10.000 lira masrafla Avrupada. kinci gelen de 5.000 lira sarfiyle Türkiyede üç yıllık bir tahsil yapacak ardır. Kendisine tahsil kur’ası düşen YENİ İSTANBUL abonesi, hakkını bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektir. Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olmıyanlara gazetemiz bu işe ayırdığı tahsisatı % 20 noksaniyle defaten ödeyecektir.
Ayrıca: Üçüncü gelenden itibaren 3 aboneye, meşhur markalı birer altın kol saati: 3 aboneye, meşhur markalı birer gümüş kol saati: 3 aboneye. meşhur markalı birer çelik kol saati verilecektir.
V
Her ayın 5 ine kadar yapılan karne satışlarına, her taraftan vâki istekleri karşılamak için, 2 gün daha devam olunacaktır
-.1
(


/•
4

Türkiye Umumî Mümessili

HALİL NACİ MIHÇIOGLU
ANKARA — tSTANBUL

Comments (0)